Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 250

YUMUSAK• #

SEVISME #

İLHAN GÜNGÖREN

Yf>l1
YAYINLARI
Y�rb
YAYINLARI

İlhan Güngören
Ankara Cad., Hoşağası İşhanı, 107/18
3441 O Cağaloğlu - İstanbul
Tel.: (0212) 573 85 10 - 519 45 80
Faks: (0212) 527 87 93

Yayın Hakkı:© Yol Yayınları 1996

ISBN 975-7569-37-2

Baskı Tarihi: Kasım 1996


Kapak Düzeni: Ayşegül Tolgay Güngören

Baskı, Cilt: Özgün Ajans


Klodfarer Cad. Aksoy Han 31/1, İstanbul
Tel.: (0212) 517 85 92
IÇIND EKiLER

ÖNSÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9
GİRİŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13
SERT SEVİŞME Y UMUŞAK SEVİŞME 23 . . . . . . . . . . . . . .

Sert Sevişme 23
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . . . .

Yumuşak Sevişme . . 25
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Boşalma ya da Boşalmamaw ........................... 26


Uyarılmanın Gizemi . . . . . . 30 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

P arasempatik Sistem, Sempatik Sistem . . 35 . . . . . . . . . . .

KAREZZA VE ONEİDA TOP LULUGU . . . 39 ... . . . . . . . .

En Yumuşak Sevişme . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 39 . . . . . . . . . .

Sun S'su Mo ve Karezza . . . . . . . . . . . . . .. . . . . 46


. . . . . . . . . . . .

Sınırda Sevişme . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .
. . . 48 . . . . . . .

Oneida Topluluğu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 51
. . . . . . . . . . . . . .

TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR . . . . . . . . . . . 61


Sarı İimparatorla Danışmanları . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . 61. .

Y in Yang Uyumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 68
Uzun Sevişme . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . 73

5
YUMUŞAK SEVİŞME

Boşalmanın Bir Düzene Konulması .................. 80


Sevişme Pozisyonları . . .. .
. . . 81
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Taoculukta T örensel Toplu Sevişme . ... 86 . . . . . . . . . . . . . .

Taocu Sevişmenin Çağdaşlaştırılması 88 . . . . . . . . . . . . . . . .

TANT RACILIK, NİRVANA'YA KESTİRME ........ 93


Gizemcilikte Cinsellik .................................. 93
Sol Yan Tantracılığı .................................... 107
Samarasa ................................................. 120
İMSAK, ARAPLARIN SEVİŞMEY İ U ZATMA
HAZZI ÇOGALTMA ÖGRETİSİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . l 35

BİRKAÇ YUMUŞ AK SEVİŞME ÇEŞİDİ DAHA ... 147


Birlikte Yatmak, Cinsel Birleşmeyi İçermeyen
Sevişme 147
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Erotik Masaj, Cinsel Duyarlıktaki Kopuk Tellerin


Onarılması ............................................... 154
Savaş ve Barış, Yumuşak Sevişmede Orta Yol ..... l 75
Yumuşak Sevişmede Oral Seks ....................... 179
YUMU Ş AK SEVİŞMEY E HAZIR MISINIZ? ....... 191
Yumuşak Sevişmenin Eğitimi ... . l 91 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Yumuşak Sevişme ve Medistasyon . l 96 . . . . . . . . . . . . . . . . .

Zazen Nasıl Yapılır? ................................... 199


Nefesi 20'den O'a, Geriye Doğru Saymak ......... 201
Taocu Altın Çember Meditasyonu ...................204
Aşk Kasını Güçlendirici Kegel Egzersizleri ve
Benzeri Taocu Egzersizler ............................209
1aocu Seks Egzersizleri, Erbezlerinin Dansı ...... 215
Karnı İçeri ve Yukarı Çekme Egzersizi
(U ddiana Bandha) ...................................... 217

6
İÇİNDEKİLER

Pompuar (Kabbaza) Eğitimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 222


Dil Egzersizleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 223
Taocuların Ünlü Ceylan Egzersizi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 224
Penis'e ve Prostat Noktasına Masaj . . . . . . . . . . . . . . . . . 228
Brauer'ler ve U zatılmış Orgazm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 230
SONSÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 241
BİBLİYOGRAFYA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 243
DİZİN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 249

7
8
ONSOZ
.. ..

Ünlü bir söz vardır: "Her geri zekaiı çocuk yapabilir


ama haz almasını, haz vermesini bilmek bilgelik ister."
Niçin bilgelik ister? Çünkü, "cinselliği yalnızca cinsel
birleşme ve onu izleyen orgazm olmak için yapılan bir
koşturmaca" sanmak yanılgısından kendini kurtarmak .
bilgelik ister de ondan ... Sakın yanlış anlaşılmasın! Cin­
sel birleşmeyi de, orgazmı da kötülemek gibi bir niyetim
yok! Bilgiyle, bilinçle, bilgelikle yapılırsa ikisi de çok
güzel şeyler... Ama bilinçsiz bir koşturmaca olunca ikisi
de haz almakta da, haz vermekte de yetersiz kalıyor, cin­
sel açlığı arttırmaktan, körüklemekten, ağzımıza tadımlık
bir parmak bal çalmaktan fazlasını yapamıyorlar.
Haz vermenin, haz almanın tek yolu da yalnız bunlar
değil. Başka seçenekler de var... Cinsel açlığın gideril­
mesi, cinsel doyum söz konusu olunca, konuya daha kap­
samlı bakmak gerekiyor. Başka seçeneklerin de denenme­
si gerekiyor. Sonuçta bilgelik olmayınca geri zekalılar bir
yana, zeki olanlar bile çocuk yapmaktan daha çoğunu pek
beceremiyorlar.
Çok kimse, benim yaşımda ( 73) bir kimsenin tutup da

9
YUMUŞAK SEVİŞME

cinsellikle ilgili bir kitap yazmasını yadırgayabilir. Hatta


böyle bir kitap yazmamı çeşit çeşit nedenlere bağlayıp beni
eleştiren yorumlar da yapabilir. Bütün eleştirilere, yorum­
lara saygılıyım . Ama gerçek şu ... Ben kendimi bu kitabı
yazmaya mecbur hissettim . Ben bu kitabın önemli bir ki­
tap olduğuna inanıyorum. Onun için yazdım.
Y ılların götürdükleri var, ama getirdikleri de var. Bu­
nun böyle olması yaşamı dengeliyor. Gençlikte yaşanacak
yıllar ilerde, yaşlılıktaysa yaşanmış yıllar geride ... İşte fark
bu kadar az . Kuşkusuz insanın yaşlılığında enerjisi azalı­
yor. Ama eksilere karşı artılar da var... Geçmişte yaşanmış
hazların bellekte kalan izleri var... Haz hafızası var... Haz
alma duyarlılığı, haz alma gücü çoğalıyor yaşlılıkta . Hiç
olmazsa bu bende böyle oldu.
Belki burada cinsel aydınlanma' dan da söz etmeliyim .
Cinsellik ancak insan cinsellikle ilgili sorunlarını çöze­
bildikten, baştırılmış isteklerin, tutkuların neden olduğu
tıkanıklıkları aşabildikten sonra, kendiyle de evrenle de
barışık olduktan sonra yerine oturuyor. Ancak o zaman
cinselliğin verebileceği bütün güzellikleri alabiliyorsunuz .
Burada bir anımı anlatayım . Buluğa henüz erdiğim
günlerde benim yaşlarımda bir kızı hamamda yıkanırken
anahtar deliğinden gözetlemiştim. İlk kez ya da buluğa
erdikten sonra ilk kez bir kızı çırılçıplak görmek beni de­
rinlemesine etki !emişti . Nasıl bir duygu, nasıl bir heye­
candı bu? Anlatılması imkansız ... Alışkanlıkla,
kanıksamışlıkla soluklaşmamış, bozulmamış pırıl pırıl, saf
bir algıydı bu. Kızı gerçekten çırılçıplak görüyordum .
Yalnız gözlerimle değil, bütün bedenimle, bedenimin bütün
hücreleriyle görüyordum. Tüm yaşamım boyu bu saf algıyı,
bu duyguyu yakalamaya çalıştım . Ancak yetmiş yaşlarını

10
ÖNSÖZ

geçtikten sonra yakalayabildim . Belki ilkler ve sonlar öyle­


dir diye düşünüyorsunuzdur. Ben öyle düşünmüyorum.
Ressam Picasso'ya "çocuklar da senin gibi resim yapabi­
lir", demişler. Picasso'nun yanıtı şu; "Belki çocuklar benim
gibi resim yapabilir ama, ben onlar gibi resim yapmak
için yetmiş yıl uğraştım.''
Ah! Bundan elli yıl önce elime böyle bir kitap geçmiş
olsaydı. Ne kadar çok zaman kazanmış olacaktım. Hem
öğrendiklerimi uy gulayabileceğim yıllar da olacaktı
önümde.
Bilgisizliğin, cehaletin ceremesi hiç bir konuda cin­
sellikte olduğu kadar ağır ödenmiyor. Çünkü cinsellikteki
başarı ya da başarısızlık yaşamımızın her yönüne yansı­
yor. Yaşamımızın çizgisini değiştiriyor.
Bu kitabı okuduktan sonra cinsellik konusunda bildik­
lerinizi şöyle bir gözden geçirin. Bana kalırsa hepsini çöpe
atın, ve yeni bir başlangıç yapın ...

Florya, Eylül 1996


İlhan Güngören

11
12
GİRİŞ

"Hepsi bu mu?", "Hepsi bu kadarcık mı?", "Daha


yoğun, daha çıldırtıcı, hemen bitmeyen, dilediğim kadar
sürdürebileceğim hazlar yok mu sevişmede?"... Çok kimse
bu soruları kendi kendine soruyor. Sevişmenin beş on
dakikada, orgazmınsa saniyeler içinde bitmesini haklı ola­
rak yetersiz bulan çok kimse var. Art arda dilediği kadar
çok sevişememek de bir başka yakınma konusu ...
"Neden doğa bize bu konuda yeterince cömert dav­
ranmadı?" diye bir soru aklınıza gelebilir. İnsanların büyük
çoğunluğu bu kadarıyla yetiİıiyor. Bazıları da afrodizyak­
larla, ilaçlarla filan hazzı arttırmaya ya da süreyi uzatmaya
çalışıyor. Bazıları da eş değiştirmekle bu sorunlara bir
çözüm bulacağını sanıyor. İdeal eşi bulacağım diye ömrü
boyunca bu arayışı sürdürüyor. Sonunda eş değiştirmenin
de bu sorunlara bir çözüm getirmediğini anlıyor ya da
aradığı ideal eşi bulamadığı sanısını sürdürüyor. Oysa
çözümü dışarıda, dışımızda aradığımız sürece çözüm bul­
mamız zaten imkansız ...
Aşk, kuşkusuz hazzı arttıran bir şiddetlendiricidir. Yeni
bir eş de öyledir. Ama bunlar daha güçlü, daha yoğun
hazlar getiren başarılı bir ilişkinin koşulları olmak şöyle

13
YUMUŞAK SEVİŞME

dursun, tam tersine boşalmayı çabuklaştırıp eşlerin bek­


lentilerinin karşılıksız kalmasına da yol açabilir. Yeni bir
eş çekingenlikleri, kaygıları, tedirginlikleri de birlikte ge­
tirebilir. İki bedenin birbirlerinin dillerini öğrenmeleri
zaman alır. Sevişme bir oranda dans etmeye benzer.U zun
bir süreden beri birlikte dans eden bir çift mi, yoksa ilk
kez dans eden bir çift mi daha iyi dans eder? Uzun süre
birlikte dans eden çiftler, eşlerinin belli belirsiz kımıltı­
larından bile nasıl bir figür yapmaya hazırlandığını kolay­
lıkla anlarlar. Sonunda tek bir bedenmiş gibi dans ederler.
Eğer doğanın cinsellik konusunda bize yeterince cömert
davranmadığı düşüncesindeyseniz, böyle düşünmekle
doğaya, en başta da kendi doğanıza büyük haksızlık yapmış
oluyorsunuz . Doğa umduğunuzdan da fazlasını size
vermiştir. Bundan hiç kuşkunuz olmasın . Yeter ki siz doğa­
nın size verdiğini kullanmasını bilin. Doğa insana zeka da
vermiştir ama bu zeka bilgiyle bir araya gelmedikçe zekadan
yararlanma olanaklarınız çok kısıtlı, çok sınırlı kalır. Taocu
Sevişme ve Seks yazarı Jolan Chang, Sevişen Çiftlere Taocu
Sevişme adlı kitabının bir yerinde "İnsanların büyük çoğun­
luğu bugüne dek cinsel potansiyellerinden habersiz
yaşadılar. İnsanlar bütün yaratıklar içinde belki de en sık
sevişebileni ve sevişmeden de en büyük hazzı alabileni ...
Bununla birlikte çoğu kez sevişmeyi düşkırıklığıyla sonuç­
landırıyoruz. Niçin bu böyle? Çünkü çoğumuz çok değerli
bir Stradivarius kemanının sahibi olup da keman çalması­
nı bilmeyen bir kimseye benziyor ." 1
Size çok iyi bir haberim var! İnsanın cinsel potansi­
yelini kullanmasını öğrenebilmesi keman çalmayı öğrene-

1 Jolan Chang, Sevişen Çiftlere Taocu Sevişme, s. 84

14
GİRİŞ

bilmesinden çok, çok daha kolay! Herkes haz almasını ve


haz vermesini öğrenebilir, ve sevişmede başarılı olabilmek
için bu kadarı yeter de artar bile.
Herkes iyi bir koşucu olabilir mi? Bilemiyorum, ama
yürümeye imkan vermeyecek kadar önemli bir sakatlığı
olmayan herkes yürümeyi becerebilir. Haz almak ve haz
vermek için de özel bir yeteneğe, yaradılıştan gelen bir
özelliğe ihtiyaç yoktur.
İnsan doğduğu günden öldüğü güne kadar cinsel bir
potansiyele sahiptir. Ama bu potansiyeli kullanabilir mi,
ne dereceye kadar kullanabilir ya da hiç mi kullanamaz?
Bu başka bir konu . Çok kimsede bu cinsel potansiyel tıka­
nıyor, bloke oluyor. Ama bu, o kimsede cinsel potansiye­
lin olmadığı anlamına gelmez . Cinsel potansiyel vardır.
Her yaşta ve her durumda vardır. Ama birtakım engeller
onun açığa çıkmasını, kullanıma konulmasını önlemekte­
dir. Kültürel nedenler, kötü deneyimler, gerçekçi olmayan
inançlar, beklentiler ve düşünceler, başarısız olma korku­
su bu potansiyelin açığa çıkmasını ya da tam olarak kulla­
nılabilmesini önlemiş, engellemiş olabilir.
İnsan cinselliğiyle doğar, ölünceye kadar da bu cinsel
kimliğini korur. İnsan işini yaparken de bir bütündür,
sevişirken de... Ne yaparsa yapsın bu bütünlüğünü sürdürür.
Onun için iş yaşamı, seks yaşamı gibi ayrımlar yapmak,
insanın bölünmez bütünlüğünü parçalamak için bir zorla­
madır. İşe giderken bütün olarak gider, işten de bütün olarak
gelir. Sevişmek için yatağa bütün olarak girer, yataktan da
bütün olarak çıkar. Cinsellikteki sorunlarını iş yaşamına,
günün yirmi dört saatine taşır, işindeki ya da işinin dışındaki
sorunlarını da yatağa taşır.
Cinselliğe yalnızca üreme içgüdüsünün güdümünde

15
YUMUŞAK SEVi:;>ME

olan bir etkinlik olarak bakmak gerçeğe hiç uymayan çok


kaba bir basitleştirme olur. Cinsellik yaşamımızdaki başlıca
'dinamiktir.
Yaşamımıza, düşüncelerimize, davranışlarımıza, karar­
larımıza, yargılarımıza, vargılarımıza etki yapar, mutlu­
luğa mı, yoksa mutsuzluğa mı yöneleceğimizi belirleyen
en önemli etken odur. Bizi yöneten başlıca güdünün,
yaşamımızın ardındaki başlıca dinamiğin cinsellik oldu­
ğunu söylemek hiç de abartılı bir iddia olmaz .
Cinselliğimiz hep bizimledir. Hiç bizden ayrılmamıştır.
İyice saklandığı, hiç kendisini belli etmediği zamanlarda
da bizimledir, bizim içimizdedir. Özetle, cinsellik her in­
sanın doğumdan mezara kadar taşıyacağı benliğinin, bütün­
lüğünün, kimliğinin içindedir. Kişiliğinin bir yanı, bir
parçası değil, bütünüdür. Cinsellik yaşamımızı zengin­
leştirmek, bize mutluluk vermek için bize doğanın verdiği
en büyük bağış, en büyük armağandır. Sorunlar yaratan,
suçluluk duy gusu yaratan bir cinsellik doğanın bu en değerli
bağışım, armağanım değerlendirememizin sonucudur. Cin­
sellik bize mutluluk verecek yerde mutsuzluk veriyorsa ,
şöyle bir oturup bu konuyu uzun uzun düşünmeliyiz .
Cinselliği insanın hayvansal yanıyla özdeşleştirmek
cinselliği aşağılamaya, kötülemeye kalkışmak ne büyük
bir haksızlık! .. . Sorunlarımızın büyük bir bölümü belki
de bu yanlış değerlendirmeden kaynaklanıyor. Oysa cin­
sellik insana kendi kendini aşmak, kendi bireyliğinin ka­
buğunu çatlatıp başka bir bireyle bütünleşmek fırsatı ve­
ren, mutluluğu ve hazları paylaşmak fırsatı veren bir
aşkınlık hali .. . Mutlusun ve mutluluğunu paylaşıyorsun.
Günlük gündelik yaşamm dışına çıkıyorsun. Farklı bir ruh,
farklı bir bilinç durumuna geçiyorsun. Hatta böyle yapa-

16
GİRİŞ

rak bir insan yaratma gücünü elde ediyorsun . Eğer bu in­


sanın hayvansal yanıysa bu yanımıza sıkı sıkı sarılmalı ve
özenle korumalıyız .
İnsanın etten, kemikten ve sinirden yapılmış olması
insanı küçültmez, tersine büyütür. Bazıları cinselliğin bazı
uygulamalarına manevi ve ruhsal sevişme gibi giysiler
giydirerek, cinselliğin daha ince, daha damıtılmış türlerin­
den söz ederek, onun hiç olmazsa bazı uygulamalarını
yüceltmeye, aklamaya çalışıyorlar. Böyle yaparak cinsel­
liği insanın aşağı, hayvansal yanı olarak gören anlayışa
baştan yenik düşmüş olmuyorlar mı?
İş, cinselliğe manevi, ruhsal boyutlar katmakta değil,
cinselliği ancak tanrıların tadabileceği haz doruklarında,
yoğunluklarda yaşamasını becerebilmekte ... Hatta tanrı-
ları bile kıskandırabilecek bir yoğunlukta ... Çünkü bildi-
ğim kadarıyla tanrıların etleri, kemikleri ve sinirleri yok­
tur.
İnsan kendini gerçekleştirmek, içinde saklı olan potan­
siyeli açığa çıkarmak olanaklarına sahiptir. Gül tam ola­
rak açamamış, kavrulmuşsa, onun, toprak, çevre ve iklim
koşullarını değiştirmeye gücü yetmez . Yazgısına katlan­
maktan başka elinden bir şey gelmez . Ama biz insanlar
için durum böyle değil... İnsan gelişmesini engelleyen
koşulları değiştirip iç olanaklarını sonuna kadar geliş­
tirebilir, kendini gerçekleştirebilir. İşte manevi gelişme
budur. Yeteneklerimizden, olanaklarımızdan bazılarını
güdük bırakarak, başkalarını, örneğin manevi yanımızı
geliştirmeye çalışarak iç dengemizi ve evrensel uyumu
bozmuş, ve böyle yaparak ancak kendimizden bir ucube
yaratmış oluruz . Cinsel potansiyelimizi geliştirmedikçe
kendimizle, çevremizle ve evrenle uyum içinde olamayız .

17
Y UMUŞAK SEVİŞME

Ne yazık ki çoğumuz bu cinsel potansiyelin farkında de­


ğil. Hele bu cinsel potansiyelin nasıl geliştirilebileceği
konusunda ya hiç fikri yok ya da bütünüyle yanlış şeyler
biliyor.
Sevişme iştahınızda hiç bfr eksilme olmadan dilediği­
niz kadar uzun ve dilediğiniz kadar sık sevişmek istemez
miydiniz? Sevişmeyi giderek y ükselen haz doruklarında,
ölümlülerin bildiklerinin, düşündüklerinin ulaşamayacağı
y üceliklerde yaşamak istemez miydiniz? Elbette isterdi­
niz, ama böyle bir şeyi gerçekleştirebileceğinize inanmı­
yorsunuz, siz kendi boyunuzun ölçüsünü biliyorsunuz, öyle
değil mi? Hayır, çok yanılıyorsunuz! Her alanda üstün
yetenekli insanlar, şampiyonlar vardır. Kuşkusuz seks ala­
nında da böyle kimseler vardır. Siz onlardan biri olmadı­
ğınızı biliyorsunuz. Onlardan biri olmanız da gerekmez.
Siz şampiyonların özel yeteneklerle dünyaya gelen talihli
kimseler olduğunu düşünüyorsunuz. Böyle düşünerek hem
bilginin önemini yadsıyor, hem de kendinize haksızlık etmiş
oluyorsunuz. Sevişmeyi öğrenerek bütün şampiyonları sol­
layabilirsiniz. Bilgi eksikliğini ne yeteneklerinizle, ne de
fizik ya da cinsel gücünüzle kapatamazsınız. Bilgiyle atom
çekirdeğini parçalayabilir, bütün doğa güçlerini yanınıza,
arkanıza alabilirsiniz. Doğanın sınırsız gücünü kullanabi­
lirsiniz. Cinsellikte de bütün sınırları aşabilir, sınırsızlık
aşamasına ulaşabilirsiniz.
Aslında öğrenilecek şey de öyle abartılacak gibi
olağanüstü bir şey değil. Bırakın kendinizi, rahatlayın,
gevşeyin, bir şey elde etmeye, bir şey yapmaya, bir şey
başarmaya çalışmayın, kendinize de, algılarınız.a da duy­
gularınıza da seyirci clun.
Söylenmesi çok kolay da, bunu yapmanın söylendiği

18
GİRİŞ

kadar kolay olmadığını hep biliyoruz. O zihinde dinginlik


ve durulma, o iç suskunluk gerçekleştirilmeden insanın
duyarlığının, alıcılığının gelişemeyeceği de kesin . .. Ne
yapalım, bu olmazsa olmaz! ... Ya güdük bir cinsel yaşamla
yetinecek ya da bu iç suskunluğu ve onun getireceği du­
yarlığı ve alıcılığı geliştireceksiniz, gerçekleştireceksiniz.
Bunu geliştirmek de öyle düşündüğünüz kadar güç bir
şey değil. Hatta hiç güç değil. Güçlükleri yenmenin çok
kolay bir yolu var. Yapılacak tek şey bir şeylerin peşinde
olmaktan, kendinizi kanıtlamaya çalışmaktan vazgeçmek­
tir. Her türlü kuşkuyu, beklentiyi, çabayı bırakmak .. . Hiç
çaba yok. . . Hiç beklenti yok . . . Program yok . . . Bir amaç
yok. . . Gerçekleştirilecek bir şey de yok . . . Kuşkusuz cin­
selliğe böyle bir yaklaşım, size saçma ve anlamsız geliyor.
Çünkü bizim kültürümüz çabaya, çalışmaya, savaşmaya
övgüler yağdıran bir kültür. Çabasız elde edilecek değerli
bir şey olamayacağına inandırılmışız bir kez . . . Karşılıksız,
çabasız elde edilecek şeylere değer vermiyor, yaşamda en
değerli şeylerin bir karşılığı olmadığını göremiyoruz. Ne
yaparsanız yapın, zorla, çaba harcayarak haz alamazsınız.
Ama böyle davranarak haz almanızı, zevk almanızı önleye­
bilir, engelleyebilirsiniz. Zevk, haz, çabasızlığın, kendini
bırakmışlığın, kendini kapıp koyuvermişliğin getirdiği bir
şeydir. "Zevk alacağım" diye kendinizi ne kadar çok zor­
larsanız, "zevk alıyor muyum?" diye kendinizi ne kadar
çok denetlerseniz zevk alma şansınızı o kadar azaltmış
olursunuz.
İşte bu kitap çabasızlığın, zorlamasızlığın erdemine
inananlara adanmıştır. lnanmayanlara da belki bir durup
düşünme fırsatı verebilir.
Sevişmenin amacı haz alıp haz vermektir, ya da ter-

19
YUMUŞAK SEVİŞME

si . . . Haz verip haz almaktır. Bir öykü var, Bildiğiniz gibi


Çinliler yemeklerini çubuklarla yerler. Ö yküye göre şu
yaşam sofrasındaki çubuklar o kadar uzunmuş ki bu çu­
buklarla insanın yemek yemesi bir eziyete, bir işkenceye
dönüşüyormuş. Ama kolaylıkla bu çubuklarla karşınız­
dakini besleyebiliyormuşsunuz, karşınızdaki de sizi bes­
leyebiliyormuş. Böyle yapınca da kimse aç kalmıyormuş.
Sevişmede de bu böyle. Haz veriyorsunuz ve eşiniz de
size haz veriyor. Sevişme ve cinsel birleşme bir amaç de­
ğil, olsa olsa haz verme, haz almada sizi taşıyan bir araç­
tır.
Size bir başka iyi haberim daha var. Sevişirken sizi ·

hiç bir zaman bırakmayacak, hiç bir zaman görevden kaç­


mayacak iki organınız var. Ağzınız ve elleriniz. Elbet be­
deniniz de var. Onlar hiç yorulmak bilmeden sonsuza ka­
dar emrinizde, hizmetinizdedir. Onlara her şekilde
güvenebilirsiniz. Ö yle cinsel organlarınız gibi kaprisli
değildirler. Haz almak için, hele haz vermek için onlar
yeterlidir. Sevişmek için ellerinizin, ağzınızın, dilinizin
keyfinin olmasını beklemenize gerek yoktur. Sevişmeye
başladıktan sonra er geç bu cümbüşe cinsellik organları­
nız da katılacaktır. Oııub için şunu iyice aklınıza yerleş­
tirmelisiniz. Ellerinize, ağzınız.a komutlar verip onlara iste­
diğinizi yaptırabilirsiniz de cinsel organlarınız buyruk din­
lemez. Onlara komuta edeceğinizi sandığınız zaman haz
alma ve haz verme siirecini de bozmuş olursunuz.

20
GİRİŞ
Ktıjuraho, Par�vanatha tapınağı.
tapınak süslemesi, 11. yy.

22
.

SERT SEViŞME .

YUMUŞAK SEViŞME

SERT SEVİŞME
İnsanlar nasıl sevişir? Kuşkusuz sevişmenin pek çok
çeşidi ve bu çeşitlerin de çeşitlemeleri vardır, ama gene
de sevişme çeşitlerini başlıca özelliklerini öne alarak iki
başlıkta toplayabiliriz: Sert sevişme, yumuşak sevişme. . . .
Ya da gerilimli sevişme, gerilimsiz sevişme. . . . Elbet bu
sevişmelerde de dereceler vardır. Çok sert, orta sert ve az
sert gibi . . . Ama ne olursa olsun sert sevişme her zaman
gerilimlidir.
Sert sevişme bir an önce haz düzeyini ve cinsel gerili­
mi arttırmak için aşırı hareketler ve git-gellerle eşlerin
sanki iki düşmanmış gibi birbirlerini hırpalayarak, şura­
larını buralarını ısırarak, sıkarak, çimdikleyerek, tırnak­
layarak ve kaslarını gererek kısa sürede sona ulaştıkları
sevişme biçimidir. Sert sevişmede haz duyumu bütün be­
dene yay gınlaştırılacak yerde cinsel organlarda odak­
laştınlır.
Erkek orgazma çok çabuk ulaşır. Sevişme bir patlamay-

23
YUl\füŞAK SEVİŞME

la noktalanır. Kadının geç kalmama, erkeğine yetişme telaşı


ve çabası çok kez sonuçsuz kalır. Eşler nefes nefese, kan
ter içinde, kalpleri çatlayacak gibi atarken yatağa serilip
kalırlar.
Herkes az çok, iyi kötü sert sevişmeyi bilir. Bir dere­
ceye kadar da becerir. Ancak böyle bir sevişmenin eşleri
tam bir uyum içinde doyuma ulaştırdığını söylemek gerçek­
ten güçtür. Çok kimsenin "Hepsi bu mu?", "Hepsi bu
kadarcık mı?" diye kendilerine sormalarının nedeni bu tür
sevişmeden başka türlüsünü bilmemeleri ve bu tür seviş­
menin de beklentilerini karşılıklandıramamasıdır.
Eşler daha ne olup bittiğini anlamaya vakit bulamadan
bir bakıyorlar sevişme bitmiş. Erkekle kadın arasında 7.a­
manlama bakımından uyum sağlamaktaki güçlük bu tür
sevişmenin olumsuz yanlarından yalnızca biri ... Sert
sevişmede çok kez erkek inişe geçtiği zaman kadın henüz
kalkışa hazırlanmaktadır. Sert sevişmede kadının çok kez
yarıda kalması bir yana böyle bir sevişmenin erkeğin bek­
lentilerini de karşılıklandıramadığı ortada ... Onun için
"Hepsi bu mu?" diye kendi kendine sorup duruyor.
Bu tür sevişmenin getirdiği doygunluk, dinlenmişlik
yerine bitkinlik, tükenmişlik, düş kırıklığından başka bir
şey değil. .. Ne yazık ki insanların çoğu başka bir seçenek
olduğunu bilmiyor, düşünmüyorlar. Cinsellikle ilgili birkaç
kitap da çevirmiş olan bir yazarın benim çevirdiğim Jolan
Chang'ın Taocu Sevişme ve Seks adlı kitabını okuduktan
sonra ,"Bu kitapta yazılanların hepsi palavra... insan
sevişirken birkaç dakikada soluk soluğa kalıyor, öyle
sevişmeyi saatle uzatmak bir yana, sevişme birkaç dakikayı
aşarsa insanın kalbi durur." demiş olduğu kulağıma
çalınmıştı.

24
SERT SEVİŞME, YUMUŞAK SEVİŞME

YUMUŞAK SEVİŞME

Oysa yumuşak sevişme insanı soluk soluğa bırakmı­


yor. Çok uzun sürse de insanı rahatlatıp dinlendiriyor.
Yumuşak sevişmede eşlerin ne olup bittiğini anlama­
larına, birbirlerine uyum sağlamalarına, uzun uzun seviş­
melerine, birbirlerini bol bol kucaklayıp okşamalarına,
sevip koklamalarına, her şeyi fark edip hissetmelerine,
izlemelerine yetecek kadar zamanları var. .
Kısacası, sevişme, sert sevişmede olduğu gibi gerilimli
de olabilir, bütünüyle gerilimsiz de .. . Sevişirken kendini­
zi sonuna kadar rahatlatıp gevşetebilirsiniz de, sert
hareketler yapmayıp kaslarınızı germeyebilirsiniz de... İşte
yumuşak sevişme budur!
Hırpalamadan, ısırmadan, çimdiklemeden, nazik,
yavaş, yumuşak, sevecen, tartımlı dokunuşlar, okşayışlar...
Cinsel hazzı arttırmanın, haz vermenin, haz almanın yolu
budur. Zaman zaman sert mıncıklamalar, sıkmalar,
sıkıştırmalardan da hoşlanabilirsiniz ama bunları çok
seyrek, bir çeşni olarak kullanmalısınız.
Ellerinizi, avuçlarınızı tam olarak gevşetiyorsunuz, avuç
içlerinin ve parmaklarınızın her yerinin eşinize değmesini
sağlayacak biçimde hafif hafif, yumuşak dokunuşlarla
eşinizi okşuyorsunuz . Ya da parmaklarınızın uçlarını
eşinizin bedenine değdiriyorsunuz. Bazan ellerinizin üst
yüzünü kullanıyor, bazan da işaret parmağınızla orta par­
mağınızı yan yana tutarak parmaklarınızın üst yüzünü
eşinizin yanaklarında, dudaklarında, bedeninde gezdiri­
yorsunuz. Okşuyor, okşuyorsunuz. Nerelerini mi? Her
yerini, ayrım gözetmeden her yerini. O, bedende cinsel

25
YUM\JŞ!\K SEVİŞME

uyarılara duyarlı bazı bölgeler olduğu yolundaki kuramı


yalanlamak istiyormuşçasına her yerini okşuyorsunuz.
Saçlarını, kulaklarını, şakaklarını, yanaklarını, dudakları­
nı, sırtını, kollarını, bileklerini, ellerini, göğüslerini, kamı­
nı, kaba etlerini, bacaklarını, apış aralarını, dizlerini, bal­
dırlarını, ayaklarını özellikle de ayaklarının altını...
Okşanmamış, dokunulmamış, öpülmemiş, yalanmaınış hiç
bir yer bırakmıyorsunuz . Elbet cinsellik organları da bu
kutsal ayinden paylarını alıyorlar...

BOŞALMA YA DA BOŞALMAMA

Gerilimli sert sevişmenin patlamalı bir orgazmla


sonuçlanması bir zorunluktur. Oysa gerilimsiz, yumuşak
sevişmede orgazm ve boşalma seçimler içinde bir seçim­
dir. Bildiğiniz anlamda orgazm ve boşalmayla sevişmeyi
bitirmek bütünüyle keyfinize kalmış bir şeydir. Olabilir
de, olmayabilir de ... Yumuşak sevişme orgazmla ve boşal­
mayla bitirilmiş de olsa, bu orgazm ve boşalma sert seviş­
medeki orgazm ve boşalmayla kesinlikle aynı şey değildir.
Orgazm ve boşalma vardır ama patlama yoktur. Tam an­
lamıyla farklı bir haz, farklı bir duygudur bu . Patlamayla
biten kasılmalı sevişmede olmayan daha uzun, rahatlatıcı
bir haz vardır. Öyle nefes nefese, kan ter içinde değilsiniz .
Çok tatlı bir rahatlamışlık, mutluluk duygusu içinizi dol­
durmaktadır. Bu duyguyu patlamaya değil de gökyüzünde
kayıp giden bir uçurtmaya benzetebilirsiniz belki. Sert
sevişmede de orgazmı geciktirebilir, kendinizi giderek
azdırahilir, basıncı arttırarak sonunda sevişmeyi daha
coşkulu, daha güçlü bir patlamayla bitirebilirsiniz. Burada

26
SERT SEVİŞME, YUMlJŞAK SEVİŞME

anlattığım bu değil... Bütünüyle farklı bir duygu...


Belki buna alıştığımız anlamda orgazm diyemezsiniz
ama, yumuşak sevişmede, boşalmayla biten orgazmla
kıyaslanamayacak kadar üstün, boşalmasız, çok uzun süreli
başka doruk yaşantılar da vardır. Böyle bir yaşantıda haz
boşalmada olduğu gibi saniyelerce değil, dakikalarca,
saatlerce sürebilir. Bu yaşantıyı aralıksız, bir kez daha,
bir kez daha yineleyebilirsiniz de. İşte bütün bunları
gerçekleştirebilmeniz ancak yumuşak sevişmeyi öğrenme­
nizle olabilir.
Bu söylediklerimin bilimsel olarak kanıtlanmamış,
temelsiz iddialar olduğunu düşünüyorsunuz belki de. Ama
yumuşak sevişmeyi öğrenmek ve denemekle kazanacak­
larınız olabilir, kaybedeceğinizse hiç bir şey yoktur. En
azından böylelikle eşinizle, arkadaşınızla, sevdiğinizle
geçireceğiniz mutlu saatler vardır.
Bildiğiniz anlamda orgazmdan çok daha üstün, çok
daha yoğun, çok daha uzun süren hazlar olduğuna inan­
malısınız. Ancak böyle bir inançla arayışlarınızı, araş­
tırmalarınızı sürdürebilirsiniz .
Yumuşak sevişme belki size başta yavan, yeterince haz
verici gelmeyebilir. Her şeyin bir alışma süreci olduğunu
unutmayın. Sabırlı olun, bir kez, bir kez, bir kez daha
deneyin. Sabrınız fazlasıyla ödüllendirilecektir. Hem eski
alışkanlıklarınızı bir günde değiştiremezsiniz, ama eski
alışkanlıklarınıza yeni çeşniler ekleyebilirsiniz. Eşinizi
yavaş, yumuşak, sevecen, tartımlı, yuvarlak hareketlerle
okşayın. Hazzı arttırmak amacıyla aşırı hareketli git-gel­
ler yapmaktan kaçının. Kaslarınızı germeyin . Arada hir
hem dinlenmek, hem izlemek için lıareketsiL kalın. En
önemlisi nefes alışınızı, nefes verişinizi tam bir farkında-

27
YUMUŞAK S EVİŞME

!ıkla izleyin. Eğer mümkün olabilirse eşinizin nefes alış


verişini de izleyin. Eşinizle birlikte nefes alıp vermeyi
deney i n . Kuşkusuz edindiğiniz birçok sevişme alış­
kanlıklarınız var. Onları bırakmaya kolay kolay razı olama­
manız da doğal. ..
Ancak sunu da bilmelisiniz, her alışkanlık iç özgür­
lüğünüze vurulmuş bir prangadır. İç özgürlük olmayınca
da seçme, daha iyiyi bulma şansını da yitirmiş olursunuz .
Daha iyiyi seçme, yeni koşullara uyum sağlama ancak
kendinizi alışkanlıkların tutsaklığından kurtarabildiğiniz
zaman mümkündür. Zihinsel alışkanlıklardan kurtulmak
daha da güçtür, çünkü onlar benliğimizin derinliklerine
kök salarlar. Yeni deneyler, yeni arayışlar için alışkanlıklara
bağımlılıktan kurtulmaktan başka çareniz yoktur. Yaratı­
cılık, doğaçlama, kendiliğindenlik, bütün bunlar ancak
alışkanlıklardan kendinizi kurtarabildiğiniz oranda ortaya
çıkabilir.
Bugüne kadar sizin için cinselliğin bir amacı vardı.
Bir şey yapmaya, bir şey başarmaya, orgazm olmaya, eğer
mümkün olabilirse eşinizi de orgazma ulaştırmaya
çalışıyordunuz. Şimdi bir de amaçsızlığı deneyin.
Bir kadınla bir erkek bir aradadır. Bir arada olmaktan
memnundurlar. Birlikte keyifli bir oyun oynuyorlar. Hep­
si bu kadar ... Bu oyunda değiştirilemeyecek hiç bir kural,
hiç bir ön karar yoktur. Tam olarak doğaçlama bir oyun­
dur bu ... İçlerinden ne geliyorsa, nasıl geliyorsa onu yapı­
yorlar. Gülüyorlar, şakalaşıyorlar, birbirlerine dokunu­
yorlar. Evet en başta bunu yapıyorlar. Birbirlerine sarılı­
yorlar... Sakın böyle bir sıralamayla bir program yapmış
olmayayım? ... Bir arada olmalarının tek bir amacı var,
birlikte hoşça bir vakit geçirmek! Sevişmenin amacı seviş-

28
SERT SEVİŞME, YUMUŞAK SEVİŞME

mekten, haz verip, haz almaktan başka bir şey olamaz


zaten. Bu tıpkı çocukların hiç bir amaç gütmeden oy­
nadıkları bir oyuna benziyor. Bırakın oyunun sonraki aşa­
malarına, dönemeçlerine, daha sonra ne olacağına, nasıl
olacağına, ne yapacağınıza keyfiniz, cinsel istekleriniz,
duygularınız ve kendiliğinden ortaya çıkan yaratıcılığınız
karar versin . Ne ön sevişme var, ne de orgazm sonrası son
sevişme. Birbirinize haz vermek için bir aradasınız ve
bırakın her şey doğal akımı içinde olsun. Sevişmeyi
bitirmek istemiyorsanız bitir m e y i n . Eğer orgazm
olmuşsanız orgazmı sevişmenin sonu olarak düşünmeyin.
Orgazmdan sonra da yapacak pek çok şey vardır. Birbiri­
nizi okşamayı sürdürmelisiniz. Bunu, bu güzel oyunun
değişmez kurallarından biri durumuna getirmelisiniz.
Bu oyunda her türlü kaygıyı, tedirginliği dışarıda bıra­
kabiliyorsanız, her şeyi unutuyor ve kendinizi oyunun heye­
canına kaptırabiliyorsanız oyun başarılı oluyor. Oyunun
başarısı ne oranda kendinizi gerginliklerden kurtarıp
gevşetebilmiş olmanıza, ne derecede kendinizi haz duyum­
larına açıp, yoğunlaştırabilmiş olmanıza bağlı. .. T üm
dikkatiniz haz duyumları üzerine yoğunlaşıyor, iç duyar­
lıktan başka hiç bir şey kalmıyor. Artık bu benim bede­
nim, bu sevgilimin bedeni diyemiyorsunuz. Yalnız bölün­
mez, bölüntüsüz bir haz duyumu var. Sevgilinizin ense­
nizdeki eli sizi kuyruksokumunuza kadar titreşimler, ürper­
tiler içinde bırakıyor. Artık ALGI KAPILARI açılmıştır.
Artık bedeniniz zihnin görevini üstlenmiştir. Zihninizle
değil bedeninizle algılıyorsunuz.
Hemen şunu söylemeliyim. Bu yaşantıda arkadaşını­
zın şu ya da bir başkası olması, uzun boylu ya da kısa
boylu olması, sarışın ya da esmer olması büyük bir önem

29
YUMUŞAK SEVİŞME

taşımıyor. Sizi uyarabilmesi yeterli. Doğayı seven bir kim­


senin elbet tercihleri, seçimleri vardır ama bu denizi se­
ven bir kimsenin dağ gezisinden de, orman gezisinden de,
hatta çöl gezisinden de keyif almasını engellemez . Esrik­
liği, cinsel coşkuyu, kendi dışınızda aradığınız 'sürece bun­
ları bulmakta güçlük çekeceksiniz .

UYARILMANIN GİZE:Mİ
Cinsellik hem doğal bir içgüdüdür, organizmanın
uyarılma durumundaki doğal tepkisidir, hem de öğrenilen
bir tepkidir. Cinsel isteğin uyanması doğaldır da, cinsel
isteği uyandıran şeyler doğal olmayabilir. Cinsel uyarı
yap<ın �eyler insandan insana değişir. Uyarılma yetisi doğal­
d::-, ama uyarılara yanıt vermek öğrenilen bir tepkidir.
Bir kimseyi �elıvetteıı çıldırtan bir dokunuş, bir görüntü,
bir davraııış, bir nesne bir başkasında hiç bir uyarı yap­
mayabilir. Bir fetişist için bir kadın donu ya da bir kadın
ayakkabısı son derecede uyarıcı bir nesne olabilir. Oysa
fetişist olmayanlar için bunlar, hiç bir uyarıcı etkinliği ol­
mayan bir don ve bir ayakkabıdan başka bir şey değildir.
Bir eşcinseli kendi cinsinden bir kimseye yakınlaşma uya­
rırken eşcinsel olmayanla�için böyle bir yakınlaşma uyarıcı
olmaz .
Bu uyarılara yanıt vt:...me ya da bu öğrenme olayı son
derece karmaşık bir süreç içinde oluşur, gelişir. Geçmişte
kalmış, uyarılmaya yol açmış tüm olaylar, tüm etkiler,
seçimler, beğeniler bu karmaşık süreç içinde yer alırlar.
Bu öğrenme ve uyaranların sürekli değişimlere uğraması
yaşam boyu sürer gider. Kuşkusuz uyaranların çoğalması,

30
SERT SEVİŞME, YUMlJŞJ\K SEVİŞME

çeşitlenmesi cinselliğiniz için büyük bir zenginliktir. Ön­


yargılarınız, değiştirmek istemediğiniz seçimleriniz ve
kararlarınız bu doğal sürece çomak sokmazsa her şey doğal
bir akım içinde oluşur, değişir ve gelişir.
Evet bir kimseyi uyaran şeyler, durumlar, nesneler,
davranışlar bir başka kimseyi uya�mayabilir. Ama sanıyo­
rum ki gene de herkeste az ya da çok uyarı yapacak bir
uyarıcı var: Dokunma, temas, okşama! ... Eğer dokunma
bir uyarı yapmıyorsa onu etkisiz kılan bir ruhbilimsel neden
vardır ortada, ve bu ruhbilimsel nedeni ortadan kaldır­
manın tek yolu kendini bırakmak, rahatlamak, kendini
sonuna kadar gevşetmektir. Eğer okşama, dokunulma bir
zaman içinde cinsel uyarıya dönüşmüyorsa, hemen şunu
hatırlamalısınız: Ne bir doktor ne de bir cinsel teknik uyarıl­
ma yanıtını sağlayamaz . Çünkü bu doğal bir yanıltır. Bu
doğal yanıt ortaya <;ıkını)\ır�a bunun ortaya çıkmasını t:ıı­
gdleyeıı bir durum Yardır ortada. Çözüm, doğal tepkiı;in
ortaya ı;ıkııı.ıs,;ıı ii:!leyen engelleri ortadan kaldırnı.tktır.
Bilıneııiı �:::rı \ı.:n şey, kendinizi uyarılmaya zorlay;,ıııa):ı­
cağıııııJır. Uyarılmaya en büyük engel, başarma isteği ve
başaramama korkusudur. Oy�a ba�arılacak ya da başa­
rılamayacak hiç bir şey olmadığım hatırlayın. Bu engelleri
aşınanın tek yolu kendi cinselliğinizi keşfetmenizdir. Bütün
sorun, düşüncenin, zihnin organizmanın bu doğal ve
otomatik etkinliklerine burnunu sokmasının sonucudur.
Bunu önlemek içinse yapabileceğiniz tek şey zihni aradan
çıkartıp daha derin bir gevşemeyi gerçekleştirmenizdir.
Kendinize uzaktan bakabilecek, fark etmeyi, izlemeyi öne
geçiren seyirci bir tutumdur. ..
Dokunulmak, okşanmak cinsel uyarılmaya dönüş­
mediği zamanlarda da insana haz verir, mutluluk verir.

31
Y1Jl\1UŞAK SEVİŞME -

Birisi sırtınızı sıvazladığı zaman bu dokunuş cinsel uyarıya


dönüşmez, ama böyle dokunulmak gene de hoşunuza gi­
der. Baba kızının saçlarını, yanaklarını okşadığı zaman,
anne bebeğini sevip okşadığı zaman bu dokunuşlar cinsel
uyarı yapmaz, ama gene de hem babaya hem kızına, hem
anaya hem çocuğuna haz verir.
Ne yazık ki kültürümüzde belirli durumlar dışında
dokunmayı yasaklayan çok katı, çok sert tabular var. Eğer
kazara birisine değmişseniz tekrar tekrar özür dilemeniz
gerekir, yoksa size uygarlıkta yeri olmayan bir yabani
gözüyle bakarlar. Kültürümüzün dokunmaya izin verdiği
çok az sayıda fırsattan biri kuşkusuz sevişmedir. Ama bu
kadar az kullandığımız bu duy umuz öylesine ilkel, öyle­
sine az gelişmiş, güdük kalmıştır ki bu duyumuzu kullan­
mamıza izin verilen durumlarda da ondan yeterince yarar­
lanmay ı beceremiyoruz .
Biliyorsunuz, Anglo-Saksonlarda dokunma, dokunul­
ma tabusu adeta hastalıklı bir korku halini almıştır. Ang··
lo-Saksonlarda dokunmaya, dokunulmaya izin verilen tek
olay sevişmedir demiş olsam, konuyu çok fazla abartmış
olacağımı sanmıyorum . ABD yapımı pomo fılimleri seyre­
derseııi1. insanların dokunma duy ularının ne kadar ge·
lişmerniş, ne kadar güdük kalmış olabileceğini görüp iz­
leyebileceksini z . Bazı riliınlerde e�lerine ellerini değdirme­
mek için (belki de kaıneramaııııı görüntülemesini �ngelle­
memek için) sevişen çiftlerin ellerini arkalarında sakla­
dıklarına tanık olacaksınız.
Oysa dokunma duyumuz cinsel organlarımızla en yakın
bağlantı içinde olan, en kolay cinsel uyarıya dönüşebilen
duyumuzdur. Ağızla, dudaklarla, dille yapılan dokunmanın
amacı kuşkusuz tad alma değil, dokunmadır.

32
SERT SEVİŞME, YUMUŞAK SEVİŞME

Dokunma duyumuzu geliştiremedikçe ne yazık ki her


zaman "Hepsi bu mu?" diye sormayı sürdürmek zorunda
kalacağız.
Hiç kuşkunuz olmasın, elleriniz, dudaklarınız, diliniz
kalbinizin, cinsel organlarınızın bir uzantısıdır. Onlarla
sever, onların aracılığıyla sevginizi, duy gularınızı aktarırsı­
nız. Onlarla haz verir ve haz alırsınız.
Hem zaten, dokunma, dokunulma cinsel isteğe, cinsel
uyarıya dönüşmese de, gene de haz veren çok zevkli bir
şeydir. Cinsel uyarıya dönüştürmek amacı gütmeden,
eşinizi, sevgilinizi, arkadaşınızı sevip okşayın. Cinsel istek
duyamayacak kadar yorgun ve bitik olabilir, sevişmenin
gerektirdiği enerjinizin olmadığını düşünebilirsiniz. Ama
hiç bir zaman, birbirinize dokunamayacak, sarılamayacak,
birbirinizi okşayamayacak kadar güçsüz olamazsınız. Sakın
bunu söylemeyin, bunu düşünmeyin de! Sizin eşinizi
okşamaktan çekinmenizin nedenini siz de biliyorsunuz.
Sarılmanın, okşamanın cinsel birleşmeyle sonuçlanması
gerektiğini düşünüyorsunuz. Bunun için de yeterince isteği­
niz, gücünüz olmadığını düşünüyorsunuz da ondan çeki­
niyorsunuz. Bu konudaki önyargılarınızı, koşullan­
malarınızı aşın. Hiç bir amaç gütmeden, eşinizi, sevgili­
nizi okşamayı, ona sarılmayı deneyin ve böyle yapmayı
bir huy haline getirin. Bu amaçsız sarılmalar, okşamalar,
dokunmalar sizi de, eşinizi de rahatlatacak, haz ve mutlu­
luk verecektir. Sizi de, eşinizi de dinlendirip gevşetecektir.
Bazan sizi öylesine derinlemesine cinsel bakımdan uyara­
caktır ki planda olmamasına karşın, sevişmeye giri­
şeceksiniz belki de.
Şunu da söylemeliyim, bir kimse dokunmaktan, doku­
nulmaktan, sarmaşmaktan, okşanmaktan, okşanılmaktan,

33
YUMUŞAK SEVİŞME

kucaklaşmaktan hoşlanamayacak kadar yaşlı da olamaz .


Cinselliğinizi tanımak, güçlendirmek, geliştirmek için
elinizdeki en büyük olanak dokunma duyunuzdur. Her
koşulda dokunabilirsiniz ve her koşulda dokunmak,
dokunulmak size haz verir, sizi yatıştırır, rahatlatır. Size
güven duygusu, sevecenlik, dostluk, arkadaşlık duygusu
verir. Sevilen bir kimse olduğunuzu hissettirir size. Hem
bunun için özel bir ruh durumunda olmanız da gerekmez .
Başkaca bir hazırlığa, başkaca hiç bir şeye ihtiyacınız yok­
tur. Çok yorgun, çok bitkin, çok, üzüntülü, çok kederli
olmanız bir şey fark ettirmez. Yorgunsanız, dokunmak ya
da dokunulmak sizi rahatlatır, dinlendirir. Kederliyseniz
sizi teselli eder. Acılıysanız size acınıza katlanma, dayan­
ma gücü verir.
Dokunmanın, okşamanın, cinsel isteğe, cinsel uyarıya
dönüşmesini beklemeyin . Dokunmanın size verdiği hazzı
izlemekte kendinizi, dikkatinizi yoğunlaştırın. Dokunmak­
tan, dokunulmaktan haz aldığınızı bilinçli bir biçimde iz­
leyin. Cinsel organlarınız hazırlığa ve otomatik sistem
harekete geçmekte gecikmeyecektir. Ama bunu bir bek­
lenti haline getirmeyin. Eğer onlar harekete geçmezlerse
de okşamayı ve bundan haz almayı sürdürün.
Okşuyorsunuz, okşuyorsunuz, okşamadan, okşanmak­
tan, okşamanın verdiği hazdan başka bir şey düşün­
müyorsunuz, kendinizi bırakıyorsunuz, ellerinizle, dudak­
larınızla, dilinizle başlattığınız bu cümbüşe katılmakta cin­
sel organlarınız da gecikmiyorlar. Zihin aradan çekilip,
sizi bedeninizle baş başa bıraktığı zaman doğrudan, aracı­
sız yaşantı başlıyor. Ne dokunan ne dokunulan ne de dokun­
ma var artık. Yalnızca dokunmanın hazza dönüşmesi var.
Cinsel birleŞme de en başta bir dokunma, bir temas

34
SERT SEVİŞME, YUMUŞAK SEVİŞME

olayıdır. Cinsellik organlarınız birbirlerinin içindedir ve


sıkı sıkı birbirlerine değmektedirler. Mastürbasyonda da
bu böyle. . . Cinsel organlarınıza ya dokunuyor ya da ör­
neğin vibratör gibi bir şeyler değdiriyorsunuz.
Okşama, okşanılma olayında erkeğin aktif, kadının
pasif olması gerektiği gibi bir önyargı da bütünüyle beş
bin yıldır sürüp gelen, ama artık sonuna yaklaşmış olan
erkek egemenliğinin ürünü olan bir önyargıdır. Toplumun
kadına yaraştırdığı rolün gereğidir. Sevişirken erkek kadı­
nını, kadın da erkeğini okşamalı, sevmeli, öpmelidir. Sıray­
la, sık sık, etkin ve edilgen, alıcı ve verici olarak rollerini
değiştirmelidirler. Kuşkusuz kadının sevişmedeki pasif
tutumu biyolojik olmaktan çok daha fazla, öğrenilmiş bir
tepkidir ve bu tepkilere yeni ve farklı tepkiler eklenebilir.
Her kadın bu yeni role kolaylıkla uyum sağlayabilir, yeter
ki denesin.

PARASEMPAT İK SİSTEM, SEMPATİK


SİSTEM

Uyarılmışlığın, okşanmanın, sevilmenin, sevişmenın ın­


sana haz verdiğini kim yadsıyabilir? Bu hazla birlikte ge­
len bir rahatlamışlık duygusu da var. Ama bu böyle sürüp
gitmiyor. Sevişmenin ileri aşamalarında soluklar sıklaşıyor,
kalp atışları hızlanıyor. Kaslardaki gerginlik artıyor. Bütün
bu durumları da yalnızca sevişirken yapılan aşın hare1-etlere
bağlamak, onlarla açıklamak da mümkün değil. .. Sevişme
sırasında salgı bezleri, özellikle de böbrek üstü salgı bezi
birtakım salgılar çıkarıyor. Ve bu salgılar bedendeki hız-

35
YUMUŞAK SEVİŞME

landırıcı bir sistemi harekete geçiriyor.


Otonom sinir sisteminin iki türlü etkinliği var. Biri
yavaşlatıcı, rahatlatıcı, öteki hızlandırıcı, gerginliği art­
tırıcı... Yavaşlatıcı sistemin adı parasempatik sistem, hız­
landırıcı sistemin adıysa sempatik sistem... Stres duru­
munda, yaşamsal bir tehlike olduğu durumlarda devreye
giren sistem sempatik sistem...
"Kaç ya da savaş!" Her iki durumda da aşırı bir
enerjiye ihtiyacınız var. Onun için hızlandırıcı sistem devre­
ye giriyor. Kalp daha çok kan pompalamak için daha hızlı
atmaya başlıyor. Bu "Kaç ya da savaş!" komutunun gerek­
tirdiği hazırlıkları yapmak için organizmada pek çok fiz­
yolojik süreç harekete geçiyor.
Evet, sevişme parasempatik sistemin etkinliğiyle baş­
lıyor, rahatlatıyor, gerilimsiz bir ortamda başlıyor, kalp
atışları yavaşlıyor, insanın içini bir huzur ve mutluluk duy­
gusu kaplıyor ama, bir süre sonra ne oluyorsa oluyor, bu
sefer sempatik sistem devreye giriyor, rahatlatıcı dönem­
den sonra gerilimli, hızlandırıcı sistem çalışmaya başlıyor.
Sevişme sırasında, bu iki sistem arasında sürekli git-gel­
ler, birinden ötekine geçişler oluyor ama, eğer siz doğa­
nın size oynadığı bu oyunu bilmezseniz, sonunda gerilim­
li, stresli sempatik sisteme yenik düşüyorsunuz ve doğa­
nın oyununa gelip sizi çocuk yapmak için bir araç gibi
kullanmasına izin veriyorsunuz. Sizi nefes nefese bıraka­
cak, kasılmalara yol açacak, sizi bitik ve yitik duruma
düşürecek bir burgaca kendinizi kaptırıyor ve sürüklenip
gidiyorsunuz.
Eğer bu sistemleri bilmez ve birinden ötekine geçişleri
fark edemezseniz bitik ve yenik bir durumda yatağa seril­
mekten başka bir şey gelmiyor elinizden.

36
SERT SEVİŞME, YUMUŞAK SEVİŞME

Yumuşak sevişme, gerilimsiz sevişme, parasempatik


sistemde kalmasını bilmek, bunu öğrenmektir. Kuşkusuz
bu da iç duyarlığın geliştirilmesiyle sağlanabilir, başarıla­
bilir. Kalp atışlarınız hızlanmaya başlayınca yavaşlaya­
caksınız, gerilimli bir havaya girince kendinizi gevşetip
rahatlatacaksınız. Size doğanın oynadığı oyunun farkında,
duyarlığında olacaksınız.
Huzurlu, rahatlatıcı bir ortamda kalmak varken neye o
stresli, gergin ortama gireceksiniz? Sevişmeye niçin san­
ki bir var olma, ya da yok olma sorunu olarak yaklaşmalı­
sınız . Fransızlar sevişmeye "Le petit mort" (küçük ölüm)
derler. Bunu anlıyorum! Bununla her halde, bu stresli,
gereksiz yaşam savaşını anlatmak istiyor olmalılar.
Eğer parasempatik sistemde kalmayı başarabilirseniz,
hazzı ve sevişmeyi hatta orgazmı, saatlerce sürdürebilir­
siniz. Ve bunu boşalmadan yapabilirsiniz. Esrikliğin en
yüce katında, haz doruklarından haz doruklarına sürdüre­
ceğiniz bu yolculuğu bir haz denizine dalarak tamamlaya­
bilirsiniz .

37
Bir ermı$ yankee
John Humphrey ....
Noyes ( 1811 - 18
86)

38
KAREZZA VE
ONEİDA TOPLULUGU

EN YUMUŞAK SEVİŞME

Çin'de Hint'te yumuşak sevişmenin binlerce yıllık bir


geçmişi var. Taocu sevişme, Tantra sevişme uygulama­
ları, Arap dünyasında imsak, Eski Roma'da gizemci bir
öğreti olan coitus reservatus yumuşak sevişme çeşitleri
arasında sayılabilir. Ama yumuşak sevişmenin en yumu­
şağı 19. yüzyılın ikinci yarısında ABD'de geliştirildi. Ka­
rezza adı verildi bu uygulamaya. Karezza ya da Carezza
İtalyanca bir sözcük. .. "Okşama" anlamına geliyor. İlk
kez 1883 yılında, Takology adıyla kişisel yayın olarak
basılmış bir kitapta kullanılarak İngilizce'ye girdi. Kita­
bın yazarı Alice Banker Stockham adında bir kadın dok­
tordu . Daha sonra kitaptaki düşünceler biraz daha
geliştirilerek Karezza: Evlilik Ahlakı (Karezza: Ethics of
Marriage) adıyla bir baskı daha yaptı. Yazarın kişisel ya­
yın olarak bastırdığı bu küçük kitap yalnız ABD'de ilgi
toplamakla kalmadı, Avrupa'da da büyük ilgi uyandırdı,
büyük yankı yaptı. Klsa zamanda Almancaya, İsveççeye
ve büyük Rus romancısı ve düşünürü Leo Tolstoy tarafından

39
YUMUŞAK SEVİŞME

Rusça'ya çevrileli. Yazarın Chicago'daki muayenehanesi­


ne dünyanın dört bir yanından kutlama ve teşekkür mek­
tupları yağdı. Mektupların çoğunun ortak teması Karezza' -

nın sevişmeyi kutsal bir ayine dönüştürdüğüydü.2


Aslın'1a Karezza'yı bulan Stockham değildi. Ama adı­
nı o koymuştu. Bu sevişme biçiminin yaratıcısı dinsel bir
devrimci olan, John Humphrey Noy es tu ' (18 11- 1886).
Noyes, Erkeğin Kendini Tutması (Male Continence) adın­
da bir kitapçık yayınlamıştı. Kitabın konusu adından da
anlaşıldığı gibi, erkeğin boşalmadan sevişmesiydi. Noyes
bu tekniği Kutsal Kitap'tan aldığını iddia ediyordu. Noyes
1846 yılında, sonradan hepimizin adını kaplama çatal bıçak
takımlarından tanıdığı Oneida topluluğu adını alacak olan
Günahsızlar topluluğunu kurdu. Topluluğun amacı sevgi­
ye dayalı bir büyük aile kurmaktı. Bir toplu evlilik uygu­
lamasıydı bu ... Topluluktaki her kadın topluluktaki bütün
erkeklerin karısı, aynı şekHde her erkek de topluluktaki
bütün kadınların kocasıydı. Noyes bu evlilik uygulaması­
na karma evlilik (complex marriage) adını koymuştu. Top­
luluğu tutkallayan da bu karma evlilikti.
Noyes, belki de erkeğin kendini tutması, boşalmadan
sevişmesi yöntemini bu karma evlilik düzenini yürütebil­
menin, sürdürebilmenin bir önkoşulu olarak, bir doğum
kontrol yöntemi olarak öngörmüştü. Ama uygulama, bu
tekniğin olağanüstü bir keşif olduğunu kanıtladı. Noyes'un
bulduğu ve Stockham'ın geliştirdiği bu yöntemin temel
özelliği kuşkusuz erkeğin boşalmamasıydı ama, boşal­
mamanın öyle sanıldığı gibi erkeği çok önemli bir hazdan
yoksun bıraktığı kesinlikle düşünülmemelidir. Erkek kendi-

2 D. & E. Ramsdale, Se:xual Energy Ecstasy, s. 313

40
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUÖU

ni tutarak, boşalmayarak sevişmenin hazzını yoğun bir


biçimde, uzun süre, çok uzun siıre sürdürebilmek imkanı­
nı kazanmış oluyordu bu teknikle. Sonuçta, bu yoğun haz
yaşantısı bitirilmediği, o güçlü istek harcanmadığı için,
daha da güçlenmiş oluyordu.
Karezza öğretisi, cinsel birleşme sırasında eşlerin
birbirlerini okşamayı sürdürmelerini öneriyordu . Böyle
yaparak da eşler sevişmenin verdiği hazzı çoğaltmış olu­
yorlardı. Dokunmaktan, dokunulmaktan, okşanmaktan,
okşanılmaktan alınan haz, cinsel birleşmenin verdiği haz­
la birleşip bütünleşiyordu böylelikle.
Cinsel birleşme sırasında, okşamanın, okşanılmanın
sürdürülmesinin bir yararı daha vardı. Cinsel organlarda
yoğunlaşan haz, böylelikle bütün bedene dağıtılmış,
yayılmış oluyordu. Bu okşay ışlar, bilinçli bir biçimde
farkındalıkla izlenince, nefes alış verişleriyle uyumlu bir
düzende yürütülünce cinsel organlarda yoğunlaşan haz,
dalga dalga bütün bedene yayılmış oluyordu. Cinsel haz
ve duyarlıktan bedenin her yeri payını almış oluyordu.
Elbet Karezza'nın bekleneni verebilmesi her şeyden
daha çok, rahatlamışlığın, gevşemişliğin beraberinde ge­
tireceği berrak, sakin ve dingin bir zihne, ve böyle bir
zihnin sağlayacağı farkındalığa ve iç duyarlığa bağlıydı.
Zihni haz duyumları üzerinde yoğunlaştırabilmek ancak
bu koşullarda gerçekleşebilirdi. Eğer her şey yolunda gi­
derse içinizi sanki göklerde uçuyormuşsunuz gibi bir duy­
gu kaplayabilecekti.
Hiç bir sevişme yönteminde dokunmanın, dokunul­
manın önemi ve değeri Karezza'da olduğu kadar öne
çıkarılmamıştır. Okşama ve okşanılma bilinen, uy gulanan
gelenekleşmiş sevi�mede daha çok ön sevişme adı verilen

41
YUMUŞAK SEVİŞME

cinsel birleşmeye öncülük eden hazırlık aşamasında kalır.


Cinsel birleşme başlayınca artık söz, daha çok cinsellik
organlarındadır. Eller, dudaklar işe pek az karışırlar. Oysa
Karezza' da eller dudaklar her zaman baş rolü oynamayı
sürdürürler. Onlar gönlünüzün, sözcüklere çeviremediği­
niz duy gularınızın, cinsel organlarınızın bir uzantısı ola­
rak oradadırlar, iş başındadırlar. Sevişmeyi o dayanılmaz­
lık aşamasındaki haz doruklarına taşımanın vazgeçilmez
araçlarıdır onlar.
Birçokları Karezza'nın sevişmeye manevi boyutlar ge­
tirdiğini, sevişmeye kutsallık kattığını savunurlar. Onların
g ö zü nd e d okunmak k u t s a m a k t ı r. Dok unulmak s a
kutsanmışlıktır. Böyle düşünmek ve söylemekte de haksız
s ay ılmazlar. Noy e s 'un ve S t o ckham ' ın Karezza ' ya
yaklaşımları da bu doğrultudaydı . Onlar da Karezza 'ya
dinsel bir anlam vermeye çalışmışlardı . Karezza' yı dinsel
bir törenmiş gibi düşünüyorlardı. Stockham sevişmeye
dualar okuyarak başlanmasını öneriyordu. Çağdaş Karez­
za uygulayıcılarından bazıları da Karezza 'da bir mantra
kullanılabileceğini ileri sürüyorlar. Önerilen mantra' lara
bir örnek: "Tanrı sevgidir. (God is love. ) " . Elbet dinsel
ve kültürel özelliklere göre başka mantra' lar da kullanıla­
bilir. Sevişme sırasında sesli ya da sessiz bu mantra nefesle
uyumlu bir biçimde tekrarlanabilir. Hinduizm'e yakınlık
duyanlar için bu mantra "Şiva hum, So hum " da olabilir.
Stockham' ın görüşüne göre Karezza bir tür meditasyon­
dur, ve bu meditasyonun hedefi bireysel bilinci kozmik
bilinç içinde eritmektir.
Stokham'ın kitabında Karezza' nın nasıl uygulanacağı
konusunda ayrıntılı bilgiler var. Öncelikle eşlerin birbir­
leriyle uyumlu ve mutlu, sevgi dolu bir anlaşma ve anlayış

42
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

içinde olmalarının önemi üzerinde duruluyor, eşlerin bir­


likte kitaplar okumaları, birbirlerine şiirler okumaları
öneriliyor. Noyes'un kurduğu Oneida topluluğunda da
akşamları birlikte kitaplar, şiirler okunması bir töre duru­
muna getirilmişti. Stockham'ın önerdiği şiirler o zaman­
lar yazdığı aşk şiirleriyle ünlenmiş olan İngiliz şair Elisa­
beth Barret Browning'in şiirleriydi . Kitaplar arasındaki
seçimi de, o zamanın Amerikan düşünürü Ralph Waldo
Emerson'un kitaplarıydı. Bunlardan, o çağın entelektüel
ortamına nostaljik bir gönderme yapmak için söz ettim.
Kuşkusuz çağımızda eşler birbirlerine okuyacak daha il­
ginç şiirler ve kitaplar bulabileceklerdir.
Gene Stockham Karezza'nın bir saat sürmesini ve
eşlerin mümkün olduğu kadar az git-gel hareketleri yap­
malarını, buna karşın birbirlerini mümkün olduğu kadar
çok okşamalarını, birbirlerini öpmelerini öneriyordu. Git­
geller erkek organındaki sertliği ve kadının dölyolundaki
sulanmayı sürdürmeye yetecek kadarla sınırlı tutulmalıy­
dı. Sevişme en az hareketle ve olabildiğince kesiksiz
okşamalarla y ürütülmeliydi . Eşlerin haz duyumlarını izle­
mekten, bilinçlerini, duyarlılık larını haz duyumları
üzerinde yoğunlaştırmaktan başka hiç bir hedefleri, bek­
lentileri olmamalıydı. Birbirlerini okşuyorlar, okşuyorlar,
hiç bir beklenti yok, giderek kendilerini daha çok, daha
çok gevşetip rahatlatıyorlar.
Cinse l l ik organlar ının birbir leri içinde g it-gel
hareketleriyle sürtüşmesi sınırlı tutulunca orgazm olma ,
boşalma gereksinimi yavaş yavaş bir zorunluk olmaktan
çıkacaktı . Orgazm olma gereksinimi giderek azalacak, in­
sanın içini bir rahatlamışlık, bir doygunluk duygusu ka­
playacaktı. Bu sanki büyük bir okyanus� katılmak, okya-

43
YUMUŞAK SEVİŞME

nus içinde yok olmak, okyanusla özdeşleşmek duygusuy­


du. Sonunda eşler bedenlerini birbirinden ayıramaz duru­
ma geleceklerdi. Artık bu benim bu da eşimin bedeni di­
yemeyecek duruma geleceklerdi.
Stockham hem erkeğin hem de kadının orgazm olma­
masında ısrarlıydı. Karezza'dan elde edilecek manevi yara­
rın ancak böyle olduğu zaman elde edilebileceğini savunu­
yordu. Bir yandan da orgazmın erkekte olduğu gibi kadın­
da da enerj i kaybına yol açacağı görüşündeydi . Oysa Noyes
kadının orgazm olmasında bir sakınca görmüyordu .
Noyes 'a göre önemli olan erkeğin boşalmamasıydı . Bugün
artık kadının orgazm olmasının enerji kaybına yol açmadığı
biliniyor. Sanıyorum bu konuda haklı olan Noyes'tu.
Stockham bir doktor olduğu için Karezza'nın sağlık
üzerindeki yararları üzerinde de durdu . K ı sırlığın
iyileştirilmesinde Karezza'nın yararlı olduğu görüşündeydi .
Karezza sırasında salgı bezlerinin olumlu salgılar çıkardı­
ğım ve sağlığa yararlı bir çok sürecin harekete geçirilmiş
olduğunu savunuyordu .
Kitabın sonunda Stockham şu şiirsel sözlerle düşün­
celerini özetliyordu : " Yatağa girince eşler bedensel bir
yorgunluk hissetmeden, ruhsal bir rahatlamışlık ve din­
ginlik içinde, cinsellik organlan birbirlerinin içinde, birbir­
lerini sevecenlikle, sevgiyle okşayarak, öylece yatmalıdır­
lar. Uzun süre böyle yatarak ve birbirlerini sevgiyle ku­
caklayarak birbirlerinin içinde eridiklerini hissedecekler­
dir. İçlerini bir yücelmişlik duygusu kaplayacaktır. Bu böyle
bir saat sürünce cinsel gerilim azalacak buna karşılık
manevi yücelme duygusu çoğalacaktır. Yaşamda aşkın bir
boyut gözlerinin önünde belirginleşirken içlerinde daha
önce hiç fark etmedikleri yepyeni güçler kımıldaşmaya

44
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

başlayacaktır." 3

Karezza' daki başarınız sevişme sırasında ne kadar uya­


nık, ne kadar bilinçli kalabileceğinize, ne kadar duyum­
ları algılamakta kendinizi yoğunlaştırabileceğinize bağlı­
dır, kendinizi ne kadar gevşetebileceğinize, ne kadar ra­
hatlatabileceğinize bağlıdır.
Karezza yaptığınız zaman neler hissedeceğinizi, sizi
nasıl bir yaşantının beklemekte olduğunu önceden kes­
tirmek mümkün değil. . . Ne olacağını, neler hissedeceği­
nizi ancak uy guladıktan sonra bileceksiniz. Ama sizden
önce bu yaşantıdan geçmiş olanların izlenimleri şunlar :
"İnsanın içinde haz ürpertileri oluyor!", "heyecan verici,
aşkınlık. .. Aşkın bir mutluluk. . . ", " kendinden geçiyor­
sun . . ." , "titreyişler ve ürpertiler. .. . " , "esrime verici",
"insanın içini enerji dolduruyor!", "yücelikler, yücelik­
ler.. .. " , "manevi bir yaşantı", "anlatılmaz bir haz, eri­
mişlik!"
Ne olduğunu bilebilmeniz için tek bir yol kalıyor, de­
nemek! Eğer ilk denemeden sonuç alamazsanız elbette dile­
diğiniz kadar, sonuç alıncaya kadar deneyebilirsiniz.
Çok kimseye saatle ya da saatlerce birbirinin içinde
olmak, birbirlerini sevip okşamak yeterince doyurucu
gelebilir. Eğer size bu kadarı yetmiyorsa daha fazlasını
istiyorsanız bu sizin bileceğiniz, sizin karar verebileceği­
niz bir şeydir. Bırakın kendinizi ! Kendinizi germeden, kas­
madan, zorlamadan orgazm olabiliyorsanız, kendinizi en­
gellemeyin. Boşalmadan orgazm olmayı bir hedef, bir
tutku haline getirmeyin. Yaklaşımınız, "olursa olur, ol­
mazsa olmaz " biçiminde olmalıdır. Gerçekleştirmeye

3
agy. s. 316 - 31 7

45
YUMUŞAK SEVİŞME -- --

çalışmakla belki · de oluşumunu güçleştirmiş olursunuz .


Şimdilik olanla, bildiğiniz orgazmla yetinin. Ama orgazm
bardağın devrilmesi gibi değil, bardağın taşması gibi; bir
patlama gibi değil, uçurtmanın gökyüzünde kayıp gitmesi
gibi olmalıdır.
Önemli bir uyarı: Karezza'yı birdenbire kesip yatak­
tan fırlamayın! Sevişmeyi bitirdikten sonra da birbirinize
sarılıp yatmayı sürdürün. Gevşemişliğin, rahatlamışlığın
tadını çıkarın, keyfini sürün. Bir öneri daha : Karezza'yı
uygularken kendinizi hiç bir biçimde kurallarla sınır­
lamayın. Her zaman hayal gücünüzü ve yaratıcılığınızı kul­
lanın, kendi kurallarınızı kendiniz yaratın.

SUN S'SU MO VE KAREZZA

Karezza'nın 1 9 . yüzyılın ikinci yarısında ABD'de bu­


lunup geliştirilmiş olduğu bir gerçek. Ama yedinci yüzyılda
Çin'de, bir y üzyıldan fazla yaşamış ünlü Çinli hekim Sun
S'su Mo'nun (581-682) tıpatıp Karezza'ya benzeyen bir
sevişme biçimi önermiş olduğu da bir başka gerçek. Çiçek
aşısını ilk bulan Sun S'su Mo'dur. Verem hastalığının
nedenini de ciğerleri yiyen çok küçük yaratıklarla açıkla­
yarak ne kadar büyük bir sezgi gücüne sahip olduğunu
kanıtlamıştır. Zamanında hekimlerin şahı olarak saygı
görmüştür. Sun S'su Mo'nun önerisi de eşlerin çok az
hareketle sevişmeleri doğrultusundaydı. Şöyle diyordu:
"Eğer her iki eş de ölümsüzler kadar ruhsal bakımdan
incelmiş kimselerse hiç hareket etmeden birleşebilirler. O
zaman da ching (ersuyu) uyarılmış olmaz. Aynı zamanda
eşler göbeklerinde tavuk yumurtası büyüklüğünde kırmızı

46
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

bir top olduğunu hayallerinde canlandırır ve o bölge


üzerinde iç duyarlıkla kendilerini yoğunlaştırırlar. Son
derece hafif olarak gidip gelirler. Aşırı derecede uyarılın­
ca hemen geri çekilirler. Yirmi dört saatte bu tür sevişmeyi
on iki kez yineleyebilirler. Ve bu uygulama insanı uzun
ömürlü yapar. " 4
Göbek bölgesinde zihinde canlandırılması önerilen
yumurta büyüklüğündeki kırmızı topun aklınızı karıştır­
dığını ve aklınızda birtakım soru işaretleri uyandırdığını
sanıyorum. Elbette bu önerinin bir açıklaması olmalı . . .
Binlerce yıllık Çin hekimliğinin üzerine oturduğu temel,
insan bedeninde kan dolaşım sistemi, sinir dolaşım siste­
mi gibi bir de enerj i dolaşım sisteminin var olduğudur.
Nasıl kan dolaşım sisteminin merkezi kalp, sinir sistem­
inin merkezi küçük beyinse, Çin hekimliğinin buluşuna
göre enerji dolaşım sisteminin merkezi de göbeğin üç par­
mak kadar altındapleksüs gastrik (plexus gastric) adlı atar­
damarın olduğu yerde bulunan tan t 'ien adı verilen
merkezdir.
Tan t 'ien üzerinde yapılan zihinsel yoğunlaşma, iç du­
yarlığı ve cinsel organlardaki duyarlığı arttırmada son
derece etkilidir. Bu noktada zihin gözüyle kırmızı bir top
canlandırılması da kuşkusuz zihinsel yoğunlaşmayı
kolaylaştıran bir yöntemdir. Zihinde canlandırma Çin tıb­
bında pek çok uygulanışı olan bir yoğunlaşma ve bir
iyileştirme yöntemidir. Hepiniz kendi yaşam deneyinizden
kurduğunuz erotik hayallerin zihinde canlandırılmasının
cinsel bakımdan ne derece uyarıcı olabileceğini biliyor­
sunuz.

4 lotan Chang, Taocu Sevişme ve Seks, s. 101

47
YUMUŞAK SEVİŞME

SINIRDA SEVİŞME

O dönüşü olmayan noktayı aştıktan sonra yapacak hiç


bir şey kalmaz. Boşalmayı önleyebileceğiniz, engelleyebi­
leceğiniz sınırı geçmiş olursunuz. Sonucuna katlanmak,
boşalmak zorundasınız. Ama sınıra gelmeden, sınıra çok
yaklaşmış bile olsanız, boşalma dürtüsünü geriletmek, sı­
nırın gerisinde kalmak, sınırı aşmamak için, yapabileceği­
niz bir şeyler vardır. Kendinizi tutabilirsiniz. Böyle yapa­
rak sınırla adeta bir flört başlatmış olursunuz. Sınırla, sını­
rın biraz gerisi arasında zik-zaklar çizerek sınırda sevişmeyi
uzun süre sürdürebilirsiniz . Ama bu tehlikeli bir oyundur.
Bu oyunda en ufak bir beceriksizliğe bile yer yoktur.
Boşalırsınız ve bu güzel, bu doyumsuz oyun biter.
Bu oyunu ben, o, Amerikan oyun salonlarında olan
ekranda otomobil sürme oyununa benzetirim. Delikten
parayı atar, direksiyon başına geçersiniz . Ekranda süre­
ceğiniz araba gözükür, ve hızla yol almaya başlar. Yolda
karşıdan gelen araçlar ya da çarpmamak için sollamanız
gereken araçlar vardır. Karşınıza çıkan keskin virajlar var­
dır. Direksiyonu zamanında kıramaz, bir an duraksarsa­
nız, arabanız başka bir araca çarpıp parçalanır, ya da çite
çarpıp tarlada taklalar atar. Oyun bitmiştir! Oyuna devam
etmek istiyorsanız yeniden deliğe para atmalısınız. İşte
sınırda sevişmek de böyle bir şeydir. Kendinizi tutamayıp
sınırı geçerseniz boşalırsımz.
Nedir bu sınırı aşmamak, sınırın gerisinde kalmak için
yapabileceğiniz şeyler? Bir çok şey yapabilirsiniz. Bir süre
hareketsiz kalabilirsiniz, kasıklarınızı kasıp, kamınızı ve
penisi içinize çekebilirsiniz, anüs'ü büzebilirsiniz, nefesi-

48
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

nizi tutabilir ya da derin derin nefes alıp verebilirsiniz .


Boynunuzu ve bacaklarınızı gerebilir ya da tam tersine
kendinizi olabildiğince gevşetebilirsiniz .
Sınırı aşmamak için, yapabileceğiniz başka şeyler de
vardır. Örneğin, işaret, orta ve yüzük parmaklarınızı bir
arada tutarak apış arasına, penisin köküne i yice bastırabi­
lirsiniz. Gene başparmağınızla işaret parmağınızı bir hal­
ka yapıp, erbezi torbasını çemberleyerek dışarı doğru çeke­
bilirsiniz . Bütün bunlar boşalma dürtüsünü geriletmekte
etkili olabilir. Ama yumuşak sevişmede bunların hiç birini
yapmadan da hafif duraklar yaparak, bir süre hareketsiz
kalarak ve en önemlisi, cinsellik organlarında yoğunlaşan
aşırı uyanlmışlığı bütün bedene yayarak sınırı geçmemeyi,
sınırda sevişmeyi başarabilirsiniz . Cinsel organlarda
yoğunlaşan aşırı uyarılmışlığı, bedene yaymak için hem iç
duyarlığınızı, hem nefesinizi, hem de ellerinizi ve par­
maklarınızı kullanabilirsiniz. Daha doğrusu, bunu bir biri­
nize yapabilirsiniz. Eşiniz elleriyle bu uyarılmışlığı sizin
bedeninize yayarken, �iz de aynı şeyi ona yaparsınız. Bu
duyarlığı bedeninizin en uç noktalarına kadar yaymalısı­
nız. Ayaklarınızın tabanından, ayak parmaklarınızın
uçlarından başınızın tepesine, avuçlarınızın içinden elleri­
nizin parmaklarının ucuna kadar yaymalısınız. Dahası da
var ! Eşinizin bedeninin bedeninize değen her noktasının
verdiği uyarılmışlığı bilinçle izlemeniz de hazzın bütün
bedene yayılmasında etkili olabilir. Bunu yapmak için
nefesinizi de kullanabilirsiniz . Göbeğinizi içinize çeker­
siniz, cinsellik organlarında yoğunlaşan hazzı nefesinizin
aracılığıyla dalga dalga bütün bedeninize yayarsınız. Bun­
dan böyle, artık cinsellik organlarınızla değil, bütün be­
deninizle sevişmeye başlarsınız. Öyle olunca da, sınırda

49
YUMUŞAK SEVİŞME

sevişmek, biraz daha kolaylaşmış olur. Kendinizi olabil­


diğince gevşetirsiniz , özellikle kasık bölgesini , anüs'ü,
kaba eti erinizi , ell erinizi , ayaklarınızı gev şetirsiniz,
hareketsiz ya da ç o k az hareketle s ı nırda sevişmeyi
sürdürürsünüz. Yumuşak sevişmede bütün bunları yapa­
cak bol bol zamanınız vardır. Belki de Sun S ' su Mo usta­
nın önerdiği gibi göbeğinizin biraz altında, o yumurta
büyüklüğündeki kırmızı topu zihninizde canlandırmayı bile
deneyebilirsiniz .
Sınırda sevişmede beceriniz arttıkça uyarılmışlığın en
son aşamasıyla orgazmın arasındaki farkın ne kadar az
olduğun anlayacak ve sınırda kalmayı orgazm olmaya yeğ­
l eyeceksini z . Bu seçiminizin de çok hakl ı , tartı şma
götürmeyecek bir gerekçesi var. Sınırda sevişmeyi çok uzun
bir süre sürdürebiliyorsunuz . Buna karşılık boşalmayla
birlikte gelen orgazmın süresi yalnızca saniyeler. . .
Bir zaman geliyor, o dönüşü olmayan sınırın giderek
orgazma yaklaştığını hissediyorsunuz . Beceriniz arttıkça
bir gün bakıyorsunuz ki o sınır büsbütün yok oluvermiş . . .
Orgazm oluyorsunuz, evet orgazm oluyorsunuz ya da or­
gazm oluyor musunuz, olmuyor musunuz bilemiyorsunuz ,
ama boşalmadığınızı biliyorsunuz . Boşalacak gibi olunca,
biraz duruyorsunuz, bir süre sonra orgazm yeniden başlıyor,
gene orgazm oluyorsunuz . Hiç kuşkunuz olmasın bu
yaşantının adı orgazmdır. Ama öyle saniyelerle sınırlı de­
ğildir bu yaşantı . . . Penisi biraz dışarı çekiyorsunuz, kendi­
nizi sakinleştiriyorsunuz, ama orgazm durmuyor, sürüyor.
Duraklar, durakları izleyen belli belirsiz hareketlerle or­
gazmı sürdürüyorsunuz . Bu bildiğiniz tanıdığınız orgazmla
en az aynı yoğunlukta bir yaşantı . . . Yalnız bir özelliği var,
öyle saniyeler içinde bitmiyor. Uzun süre sürüyor. Ya da

50
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

birçok kez tekrarlayabiliyorsunuz bu yaşantıyı. . .


Bu sınırda sevişmeyi kolaylaştırmakta aşk kası adı da
verilen PC kası ya da pubococcygeus kasının gelişmiş,
güçlenmiş olması çok önemli . . . Boşalmanın denetimi bu
kasın yardımcılığıyla sağlanabiliyor da diyebilirsiniz. Aşk
kasının nasıl geliştirilip güçlendirileceği ve bu amaçla yapı­
labilecek egzersizler ilerdeki bir bölümde incelenecektir.
Gene şunu bir kez daha söylemiş olayım. Sınırda
sevişme, ve boşalmadan orgazm olabilme, kendinizi tam
olarak gevşetebildiğiniz, bir yandan da tam bilinçli, tam
uyanık kalmayı başarabildiğiniz zaman olabilir. Yoksa bir
an boş bulunursanız, bir bakarsınız sınırı geçivermişsiııiz,
boşalıyorsunuz ve oyun bitmiş!
Bir de şu var! Sınırda sevişme bir takım çalışmasıdır.
Eşinizle tam bir uyum sağlamadıkça bunu gerçekleş­
tiremezsiniz .

ONEİDA TOPLULUGU 5

John Humphrey Noyes, yalnız izdeşlerine dinginlik


ve esrime içinde, diledikleri kadar uzun, diledikleri kadar
sık sevişebilecekleri, bugün Karezza adıyla tanıdığımız bir
sevişme yöntemi öğretmekle kalmadı, bir yandan da günah
korkusu olmadan, suçluluk, kaygı, tedirginlik duymadan,
utanç duymadan, sevinç ve kı vanç içinde sevişebilecekleri

5
bk. Gay Talese, Thy Neighbour 's Wife; Robert Allerton
Parker, A Yankee Saint, John Humphrey Noyes, Oneida
Community; Maren Lockwood Carden, Oneida, Utopian
Community to Modern Corporation

51
YUMUŞAK SEVİŞME

bir topluluk da kurdu.


Adını New York'un kuzeyindeki bir bölgeden alan bu
topluluk, Oneida topluluğu diye tanındı. Topluluğun te­
mel amacı paylaşmaktı. Her şeyi, bütün güzellikleri, sevgiyi
paylaşmaktı. İnsanların, kıskançlık duygusuna kapılmadan
her şeyi paylaşabilecekleri, sevgiye dayalı, bir topluluk
kurma ülküsü kuşkusuz bir ütopyaydı. Ama bu ütopya otuz
yıl boyunca gerçek oldu. Nasıl mı oldu, bu olamayacak,
bu başarılamayacak şey? Nasıl mı gerçekleşti bu mucize?
Gerçekleşti, çünkü Oneida topluluğunda hiç kimse cinsel
doyumsuzluk, cinsel açlık çekmedi . İ şte bu mucizenin
gerçekleşmesini_sağlayan buydu.
Topluluğun son yıllarında üye sayısı iki yüz elli kişiyi
bulmuştu. E vet iki yüz elli kişilik büyük mutlu bir aile
oldu Oneidahlar. Sonunda dıştan gelen P üriten baskılar,
içte de cinsellikte bazı kimselere tanınan ayrıcalıklı du­
rumlar, ve Noyes'tan bqşalacak yeri kapma çabalarının
neden olduğu geçimsizlikler topluluğun sonunu hazırladı.
1 9 . yüzyıl başları, özellikle Amerika'da, bir ütopyalar
dönemiydi. 1 8 . yüzyılın sonlarında, büyük bir devrim
olmuştu . Bağımsızlık kazanılmış, bir kral olmadan ve
halkın seçtiği temsilciler ve başkan tarafından ülke
yönetilmeye başlanmıştı. Kısa bir süre önce, bir ütopya­
dan başka bir şey olmayan bir devlet biçimi gerçekleş­
tirilmişti. "Niçin insanların daha mutlu, daha özgür ola­
cakları, daha insanca yaşayacakları başka ütopyalar da
gerçekleşmesin?" diye düşünen hayalciler o dönemde ütop­
yalar üretiyorlardı. Bir çok ütopya toplulukları kuruluyor
ve ütopyalar deneniyordu.
Bir yandan da Hıristiyanlığın daha ilk dönemlerinden
beri var olan, yeryüzünde cenneti yaratma düşüncesi, bu

52
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

ütopyaların oluşumunda önemli bir rol oynamıştı. Hıristi­


yanlığın ilk dönemlerinde Gnostik'ler adı verilen akımda
bu cennet imgesi içinde özgür aşk teması da vardı . Kilise­
lerde çırılçıplak soyunuyorlar, ve bir ibadet olarak özgürce
sevişiyorlardı . 1 4 . ve 1 6 . yüzyıllarda Adamit'ler adıyla
bilinen ve kendilerini Adem'le Havva' nın çocukları ola­
rak niteleyen örgütün izdeşleri de evliliğe karşı çıkıyorlar,
çırılçıplak ibadet ediyorlar, özgür aşkı uyguluyorlardı.
Ancak, o dönemde, Kilise bu akımları kovuşturmuş ve
bastırmakta da başarılı olmuştur. Ama 1 9 . yüzyıl Ameri­
ka 'sında gene özgür aşk gündemdeydi . O dönemde, bir­
likte çalışmayı, birlikte üretmeyi, özgürce sevişmeyi sa­
vunan ve uygulayan topluluklar kuruldu . Mormon kilisesi
de çok eşliliği uygulamaya koydu .
Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Noyes da anlaşıldığına
göre bu akımlardan, bu düşüncelerden etkilenmişti . Yale
Üniversitesi'nde teoloji okudu. Ancak Kutsal Kitap ' ı yo­
rumlamakta yerleşik inançlara uymayan, özellikle evlilik
ve özgür aşk konusundaki düşünceleri yüzünden hocaları­
na ters düştü. Okulu bırakmak zorunda kaldı . Papaz ola­
madı. Yaşamı boyunca, kaçak çalışan bir vaiz olarak kal­
dı. Ama izdeşleri onu Tanrının Elçisi ve Mesih olarak
kabul ettiler, ve ona saygıyla bağlandılar. Elbet bu konu­
mu da ona, ütopyasını gerçekleştirebilecek gücü ve olanak­
ları kazandırdı .
Noyes'un inancına göre Kutsal Kitap, insanların birbir­
lerini sevmelerini emrediyordu, komşusunu da kendisini
sevdiği gibi sevmesini istiyordu . Bunu böyle buyururken,
sevginin doğal sonucu olan, sevişmeyi yasaklamış olamazdı.
Tek eşli evliliğin , sevginin büyümesini, yaygınlaşmasını
önleyip engellediğini düşünüyordu. Tek eşli evliliğin yeri-

53
YUMUŞAK SEVİŞME

ne toplu evliliği, kendi deyişiyle, karma evliliği öneriyor­


du. Cinselliği Tanrının bir bağışı olarak değerlendiriyor,
"cinsellik organlarımızdan utanç duymak, Tanrının yarat­
tıklarından utanç duymaktır" diyordu. Cinsel ilişki tam
bir masumiyet ve sevgiyle gerçekleştirildiği zaman, insan­
ların günahlarından arınacaklarını, günahsız olacaklarını
savunuyordu. Noyes' un kurduğu topluluk, Oneida toplu­
luğu adıyla tanınmıştı ama, asıl adı, Günahsızlar Toplu­
luğu'ydu.
Noyes insanlarm, yaşamdan haz almasını savunuyor­
du ama , öyle başıboşluğa, tembelliğe da karşıydı. Günah­
sızlar Topluluğunda insanlar, kadın erkek birlikte çalışıyor,
üretiyor, ve ürettikleri refahı paylaşıyorlardı . Kadınlarla
erkekler eşitti. Kadınlar o zamanın uzun etek modasına
uymuyor, kısa etek giyiyor ve saçlarını da kısa kestiriyor ­
lardı . Noyes insanların yaşamın tadını, keyfini çıkartma­
larına karşı değildi, ama tembelliğe karşıydı ve herkesin
çalışmasını istiyordu. Oneida da yaşayan herkes haftanm
altı günü çalışıyordu. Ya topluluğun çiftliklerinde, ya okulda
ya bütün topluluğu barındıran büyük konakta ya da
Oneida ' da yeni yeni kurulmaya başlayan ticaret ve imalat
tesislerinde, fabrikalarda çalışıyorlardı. Oneida toplulu­
ğunda insanlar çok yüksek bir standarda erişmişlerdi.
Topluluktaki doktorlarla dişçiler herkese ücretsiz bakı­
yor, terziler ve ayakkabıcılar topluluğun giyim ve ayakka­
bı gereksinimlerini karşılıyorlardı . Konağın yemek salo­
nunda herkese yemek veriliyordu . Konakta büyük bir
hamam ve Oneida toprakları içinde çeşitll spor alanlan
vardı. Oneida gölünde yelken kullanılıyordu. Y irmi iki
kişilik bir orkestra ve bir tiyatro topluluğu da vardı .
Toplulukta olan her kadın ve her erkek birbirlerinin

54
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

011cida '/ı kadınlar iş merkezinde çalışıyor. . .

011eiadıı 'da biiyiik !Op/01111 sa/onwıdu bir gece. . .

55
YUMUŞAK SEVİŞME --

karısı ve kocası olmanın yanında toplulukta doğan her


çocuğun da anası ve babasıydı . Çocukların, onları dün­
yaya getirenler tarafından sahiplenilmesine izin verilmi­
yordu.
Topluluktaki bütün çocuklar on altı yaşına kadar okula
gidiyorlardı. Başarılı öğrenciler Yale ya da Columbia
Üniversitelerinde eğitimlerine devam ediyorlardı. Bu öğ­
rencilerden birçoğu üniversiteyi bitirdikten sonra yine Onei­
da topluluğuna geri dönmüşlerdir.
Noyes toplulukta yetişen gençlerin cinsel eğitimini de
önemli bir konu olarak ele almıştır. Cinsel deneyime
girecek kadar büyümüş gençlerin cinsel eğitimiyle ilgilen­
mek için deneyimli , olgun kadınlardan bazılarını görev­
lendiriyordu. Genç kızların eğitimini doğrudan kendisi
üstleniyor ya da uygun gördüğü olgun deneyimli erkek­
leri, görevlendiriyordu. Kuşkusuz gençler birbirleriyle de
sevişebilirlerdi. Ancak bir kimsenin tek eşli bir ilişkiye
girmesine, bir tek kişiyle ilişki kurmasına izin verilmiyor­
du. Toplulukta bedenler de içinde olmak üzere her şey
paylaşılmalıydı. Bu kurala karşı çıkmak, Tanrının buyru­
ğuna karşı çıkmak demekti .
Noyes, 18 3 9 yılında , P utney, Vermont'da Günahsızlar
Topluluğunu kurdu. Bir süre sonra topluluktaki cinsel
uygulamaların dedikoduları Vermont eyaletinin dört bir
yanına yayılmaya başladı. 1847 yılında Noyes zina suçundan
mahkemeye verildi ve tutuklandı. 2000 Dolar kefaletle
serbest bırakıldı. Ancak Noyes'un kulağına duruşma günü
linç edileceği söylentileri geldi. O tarihten birkaç yıl önce
de Mormon kilisesinin kurucusu John Smith de benzer
bir durumda linç edilmişti. Noyes çareyi kefaleti yakarak
New York eyaletine kaçmakta h ı ı l d u , ve İLini kaybettirdi.

56
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

Noyes New York eyaletinin kuzeyinde Oneida koyuna


yakın bir yerde, 275 dönümlük bir arazi satın aldı. Bu
arada genç bir mimarla da tanıştı . Mimar topluluğun ge­
lecekteki gelişimini de göz önünde tutarak altmış odalı ve
üç katlı bir konak projesi hazırladı. Noyes Putney 'de ka­
lan izdeşlerini çağırdı . 1848 yılının yaz ve güz ayları ko­
nağın yapımı için yoğun bir çalışmayla geçti. Dur durak
bilmeden çalışarak konağın yapımını tamamladılar. Çok
daha büyük bir konak yapılana kadar yirmi yıl boyunca bu
konak topluluğu barındırdı. Sonra iki katlı bir çocuk yur­
du, bir okul, işyerleri, tezgahlar, ambarlar inşa edildi.
Oneida topluluğunun temel geçim kaynağı başlangıçta
çiftçilikti. Ama Noyes çiftçiliğin yavaş yavaş önemini yitir­
diğini ve geleceğin endüstride olduğunu sezmişti . Fabri­
kalar kurmaya başladı . 1850 yıllarında y üze yakın insan
daha topluluğa katıldı. 1850- 1860 yılları içinde toplulu­
ğun yaptığı işler büyük karlar getirdi . Çalışma saatleri
günde altı saate indirildi . Oysa Amerika' da o zamanlarda
fabrikalarda on iki saat çalışılıyordu .
Boş zamanları değerlendirmek için üyelerin kültürle­
rini arttıracak kurslar düzenleniyor, resim, müzik dersleri,
konferanslar veriliyor, birlikte kitaplar okunuyordu.
Bu yirmi yıl içinde, toplulukta otuz beş çocuk doğmuş­
tu. En az yüz yetişkinin yaşadığı bir toplulukta, yirmi y ıl­
lık bir sürede yalnızca otuz beş çocuk doğmuş olması,
erkeklerin hepsi bu konuda başarılı olamamış da olsa, gene
de büyük ölçüde boşalmama ilkesine sadık kalındığının
bir göstergesi sayılabilir.
Oneida 'da özgür sevişme düzeni şöyle yürütülüyordu:
Belirli bir kadınla sevişmek isteyen erkek Noyes'un görev­
lendirdiği aracılara başvuruyordu . Bu aracılar genellikle

57
YUMUŞAK SEVİŞME

orta yaşlı kadınlardı. Aracı erkeğin sevişmek istediği ka­


dına gidip soruyordu . Kadınlar herhangi bir erkeğin ya da
bütün erkeklerin isteklerini geri çevirmek hakkına sahip­
ti. Ama Oneida'da sevgisizlik anlamına gelecek olan böy le
bir davranışla pek sık karşılaşılmıyordu. T utulan kayıtlara
göre kadınlar ortalama haftada 2-4 değişik erkekle
sevişiyorlardı. Daha genç olanlar için bu sayı yediye ka­
dar çıkıyordu.
Kayıt tutulmasının nedeni kuşkusuz ilişki sayısıyla il­
gili değildi. Amaç bazı kimselerin tekelci bir biçimde, tek
eşli bir ilişkiye girmesini önlemekti.
1869 y ılından sonra Noyes ü stün nitelikli çocuklar
yapmak için bir programı uygulamaya koydu. Ananın çocuk
üzerinde bir hak sahibi olamayacağını, ve babayı da ana­
nın değil kendisinin seçeceğini açıklamış olmasına rağmen
Oneidalı elliden fazla kadın gönüllü olarak programa katıl­
mak istedi. Program 1870 yılma kadar devam etti. Doğan
elli sekiz çocuktan beşi kız ve dördü erkek ol mak üzere,
dokuzu N oyes'tan olmuştu. Noyes ' un babalığa uy gun
gördüğü erkeklerden biri de, daha özgür aşk uygulaması­
nı başlatmadan önce doğmuş olan oğlu T heodor' du .
T heodor 'un da üç çocuğu olmuştu .
Noye s ' un toplulukta s e v il meyen oğlu T heodor'u
ölümünden sonra yerini alacak kimse olarak belirlemesi,
zaten babalık programına alınmadıkları için kırgın olan
bazı kimselerin muhalefetine yol açtı. Sanki Noyes, Onei­
da varlığını kendi soyuna peşkeş çekiyormuş gibi bir izle­
nim oluşmuştu. Bir yandan da topluluğun dinsel görüşleri,
özgür aşk konusundaki uygulamalarına karşı, kamuoyu­
nun tepkisi giderek büyüyordu. Topluluğa girmiş sonradan
ayrılmış eski izdeşlerin tanıklığı sağlanırsa Noyes 'un çok

58
KAREZZA VE ONEİDA TOPLULUGU

sayıda on sekiz yaşından küçük kızla cinsel ilişki kurduğu


kanıtlanabilecekti. Bu da o tarihteki yasalara göre ırza
geçme suçu sayılıyordu. Bu durum karşısında, Noyes ikinci
kez topluluğu bırakıp kaçmak zorunda kaldı. Bu kez
Kanada' ya, Niagara şelaleleri yakınlarında bir yere yerleşti .
Oradan topluluğu idare ediyordu. Burada kamuoyunun
öfkesinin geçmesini bekliyordu. Ama sağlığında bir daha
Oneida topraklarına dönemedi. Ancak ölümünden dört y ıl
sonra cenazesi getirilerek Oneida topraklarına gömüldü.
Noyes, kamuoyunun tepkisinin devam etmesi karşısında
Kanada' dan karma evlilik ve özgür aşk u ygulamasına son
verildiğini ilan etmek zorunda kaldı. Yaptığı açıklamada
"İlkelerimizden vazgeçtiğimiz için değil, kamuoyunun tep­
kisini saygıyla karşıladığımız için karma evlilik düzenine
son verdik" , di yordu ve açıklamasını şöyle sürdürüyordu,
" Otuz yıldan beri sürdürdüğümüz uygulamalardan ve to­
pluluğumuzun geçmişinden pişmanlık duymamaktayız."
Bir grup Oneidalı topluluktan ayrılıp Güney Califor­
nia'ya göç ettiler. Topluluk 1880 y ılında bir limited şirkete
dönüştü. 226 Oneidalı şirketin ortakları oldu ve şirket bir
ticari girişim olarak çalışmayı sürdürdü. 1870 y ılında ku­
rulan Oneida kaplama çatal bıçak fabrikası günümüzde
yüz milyon dolardan fazla varlığı olan dev bir kuruluş
oldu.

59
...... .. ====�===

f
'f

San İmpar ator, Huang Ti, (İÖ 2697 - 2597)

60
.

TAOCU SEViŞME
VE SARI iMPARATOR
.

SARI İMPARATORLA DANIŞMANLARI

Sarı İmparator Huang T i gerçekten yaşamış mı, yoksa


yalnızca bir efsane kahramanı mı, bunu bilemiyoruz. Çünkü
elimizde Sarı İ mparator efsanesini doğrulayan tarihsel ka­
nıtlar yok. Efsaneye göre Sarı İ mparator İ Ö 2697' den İ Ö
2597 y ılına kadar Çin' de yüz yıl imparatorluk yapmış . . .
Neredeyse günümüzden beş bin yıl önce . . .
Sarı İ mparatorla üçü kadın biri erkek dört danışmanı
arasında soru yanıt biçimindeki söyleşilerden oluşan
metinleri Han soyu dönemine, yani bundan 2000 yıl ön­
cesine kadar geriye doğru izleyebiliyoruz. İ şte Taocu
sevişme öğretisinin kaynağı bu metinler. . . Sarı İ mparator
gerçekten yaşamış mı yaşamamış mı bilemiyoruz ama,
gerçekten yaşamışsa Taoculuğun, Çin hekimliğinin kuru­
cusu ve elbet Taocu sevişme öğretisinin yaratıcısı olarak,
hem ona hem de danışmanlarına büyük say gı duymalıyız .
Anlaşıldığına göre Taocu sevişme öğretisi özellikle
T 'ang soyu dönemi (61 8 - 906) başta olmak üzere, onuncu

61
YUMUŞAK SEVİŞME

yüzyıla kadar egeme.n sınıfların erkeklerinin, soylu erkek­


lerin ilgisini ç·ekmiş ve onlar ellerinden geldiğince cinsel
uy gulamalarını kadın danışmanlarının Sarı İmparatora
verdiği öğütlere uyarak düzenlemeye çalışmışlar. Bu
dönemde Taocu sevişme konusunda yüzlerce kitap yazılmış,
Taocu sevişme ustaları toplumun üst katmanlarında büyük
saygı görmüşler.
1 3 . yüzyılda Moğolların Çin' de egemen olmalarından
sonra bu kitaplar yasaklanmış ve Konfüçyüsçülerin de
yardımlarıyla yok edilmiş, izleri kaybolmuş.
Mutlu bir rastlantı olarak, 10. yüzyılda Japonya' da
yaşamış Çin kökenli bir hekim, Tamha Yasuvari, bütün
Çin hekimlik bilgilerini bir araya getiren bir kitap yazmış
ve bu kitabın bir bölümünde de sistemli bir biçimde der­
lediği Sarı İ mparatorla danışmanları arasında geçen
söyleşilere yer vermiş. O dönemlerde bu kitap büyük ilgi
görmüş ama zamanla unutulmuş.
Bundan 1 50 yıl kadar önce Japon imparatorluk sarayın­
da kalan bir nüshanın gün yüzüne çıkmasıyla ve gene
Çin'de bulunan bazı metinlerin ünlü bilgin, Yeh-te-hui
düzenlemesiy le ve Hollandalı çinbilimci Van Gulik 'in
çalışmalarıyla Taocu sevişme öğretisi günümüze yolunu
bulmuştur. Kuşkusuz Jolan Chang'ın Taocu Sevişnıe ve
Seks adıyla yazdığı kitabın da konuyu güncelleştirmekte
ve çağdaşlaştırmakta önemli bir katkısı olduğunu da burada
belirtmeliyim.
Çin hekimlik bilimi hastalıkları iyileştirmenin yolları­
nı göstermekle yetinmemiş, daha çok insanların nasıl daha
huzurlu, daha mutlu, daha sağlıklı ve uzun ömürlü olabi­
leceklerini inceleyen bir bilgelik, bir yaşam sanatı öğretisi
olarak gelişmiştir. Sonuçta Çin hekimliğinin insanlara ken-

62
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

dilerini yanılgılardan, taşkınlıklardan kurtarıp, sağlıkla bir­


likte huzuru, u yumu, mutluluğu bulmayı, yaşamın verebi­
lecekleriyle yetinmeyi, ama bunlardan olabildiğince, elden
geldiğince çok yararlanmayı öğütleyen bir aydınlanma
öğretisi olduğunu söyleyebiliriz. Çin hekimliği sağlıklı­
lıkla huzur ve mutluluk arasındaki doğrudan i lişkiyi
keşfetmiş ve bunu temel bir ilke olarak benimsemiştir.
Çin hekimliğirin görüşüne göre huzurlu ve mutlu olmak
sağlıklı olmaya, sağlıklı olmak da huzurlu ve mutlu ol­
maya bağlıd ır. Ama bunl a r ı n her i k i s in i de
gerçekleştirebilmek Taocu öğretiye göre ancak cinsellikte
doğru yolu izlemekle mümkün olabilir. Ö yleyse cinsel­
likte doğru yol, doğru tutum nasıl bir yol, nasıl bir tutum
olmalı?
Sarı İ mparatorun danışmanlarına göre cinsellikte doğru
yol, doğru tutum olabildiğince çok ve uzun sevişmek ve
mümkün olduğu kadar az boşalmaktı. Kısacası danışman­
ların önerisi çok sevişmek ama az boşalmak, boşalmaya
i z i n vermemek, boşalmay ı engellemek, boşalmadan
sevişmekti .
Gene öneriler arasında mümkün olduğu kadar gençlerk
sevişmek ve mümkün olduğu kadar değişik eşlerle sevişmek
de vardı. O çağların çok eşli toplum düzeni ve Sarı İ mpa­
ratorun 1 200 kadınlı haremi için geçerli olsa bile bu öneri­
lerin her halde günümüz koşullarında yeniden gözden geçi­
rilmesi gerekecek sanıyorum.
Danışmanlara göre bu önerilere uygun olarak cinsel
etkinliklerini sürdürenler, sağlıklı olmanın yanmda uzun
ömürlü de olacaklar, hatta ölümsüzlüğü bile gerçekleş­
tirebileceklerdi. Bunun bir örneği bir yüzyıl hükümdarlık
yapmış olan Sarı İ mparatorun kendisi değil miydi?

63
YUMUŞAK SEVİŞME

Taocu sevişmenin yalnızca sağlıklı ve uzun ömürlü


olmak için yavan bir ilaç gibi önerildiğini düşünmek yanlış
olur. Burada bir kez daha bunu y ineleyelim, Taoculara
göre sağlıklı olmak, huzurlu ve mutlu olmaya bağlıdır.
Sevişmeden insan ne kadar büyük bir haz alabilirse ve bu
hazzı ne kadar uzun sürdürebilirse sevişmenin yalnız mut­
luluğuna değil, sağlığına katkısı da o oranda büyük olur.
Bu görüşlerin çağdaş llp bilimine bütünüyle ters
düşmediğine de burada işaret etmek istiyorum. Uzun süren
haz dolu bir sevişmenin salgı bezlerinin sağlığa yararlı
salgılar yapmasına yol açtığını, kandaki erkeklik hormonu­
nun yoğunluğunu yükselttiğini, cinsellik salgı bezlerinin
çalışmasının , öteki salgı bezleri üzerinde de olumlu ve
düzenleyici bir etkisi olduğunu, buna karşın boşalmanın
kandaki erkeklik hormonunun yoğunluğunu azalttığını
bugün bilim de doğruluyor. Belki de çağdaş bilim de Çin­
lilerin bulgularını beş bin yıl gecikmeyle doğrulama yolu­
na girmiş bulunuyor.
Taocu sevişmeyle ilgili metinler gerçi erkekler için
yazılmıştı ama bu metinlerde kadınlar için öğütler de var­
dı . Erkeklerle ilgili önerilerin birçoğu kadınlar için de
geçerliydi. Ancak bunların hepsinden daha önemlisi Taocu
sevişmenİ11 temel ilkesi, kadının yatakta mutlu edilmesiy­
di.
Eski Tauculıık kcmusunda en önde gelen uzmanlardan
biri olan Dr. Stephan Chang, Taocu sevişmede erkeğin
konumunu kadına dokuz türlü yemek sunan bir garsonun­
kine benzeti_1or. Kadın dokuz türlü yemeği sonuna kadar
yiyip bitirmeden , daha doğrm u haz ve doygunluğun en
son aşamasına erişmeden e r kek kendini, hizmetini
tamamlamış saymamalıdır diyor Dr. Chang. Sonra da şöyle

64
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

sürdürüyor: " Taocu sevişmede erkeğin en öne alması


gereken hedef kadının doyumuna hizmet etmek, kadm doyu­
ma ulaşmadan kesinlilikle kendi doyumunu düşünmemektir.
Erkek bunu yaparsa, kendini eşinin zevkine hizmet etmeye
adarsa, ödülü de çok büyük olur. Kadına haz vermek, hiç
kuşku yok ona da olağanüstü bir haz verir. Hem de eşi
öylesine ona bağlanır ki onu başka erkeklerden kıskan­
masına neden ka!lnaz. Bir de kadımm mutlu etmenin erkeğe
vereceği güven duygusunu ve gururu düşünün. . . " 6
Burada ortaya önemli bir sorun çıkıyor. Kadınlarla
erkekler arasında gerek u yarılma, gerek doyuma ulaşma
süresi bakımından, olasılıkla yapısal, önemli bir farkın
olması. . . Kadınlarda bu sürenin erkeklerle karşılaştırılınca
daha uzun olduğu hiç bir gözlemcinin gözünden kaçmı­
yor. Elbet bu farklılık cinsellik konusuna son derece dikkat­
li, hemen hemen bilimsel bir gözlemcilikle yaklaşmış olan
Taocuların da gözünden kaçmış olamazdı. Taocular bu fark­
lılığı vurgulumak için erkeği ateşe, kadınıysa suya ben­
zetiyorlardı. Ateş çabucak alevlenir, alevlerini şuraya buraya
sıçratır ama su ateşi söndürür. Oysa suyun ısınması, hele
kaynaması uzun zaman alır ama bir kez kaynadıktan sonra
da kolay kolay soğumaz. Erkek kısa sürede orgazm olup
boşalabilir, ama kadının kısa sürede doyuma ulaşması çok
az rastlanan bir olasılıktır.
" Kadının Cinsel Davranışları" üzerine bir araştırma
yapmış olan Dr. Kinsey de bu durumu gözlemlemiş,
erkeğin cinsel birleşmede orgazm olma süresinin kadını
orgazma ulaştırmaya yetmeyeceği sonucuna varmıştır. Dr.
Kinsey, araştırmalarını yaptığı kırklı yıllarda Amerikalı

6 D. & E. Ramsdale, Sexual Energy Ectasy, s. 321

65
YUMUŞAK SEVİŞME

erkeklerin üçte ikisi için bu sürenin iki dakika ya da iki


dakikanın altında olduğunu saptamıştır. Ancak Dr. Kinsey
bu durumu yapısal ve doğal ve bu nedenle de kaçınılmaz
olarak değerlendirmiştir. Veteriner olan ve bunun için de
hayvanları iyi tanıyan Kinsey "bu yüksek memelilerde de
(primat) böyledir. Süre, dişiyi orgazma ulaştırmaya yet­
mez" diyerek, sorunun kaçınılmazlığı konusundaki
görüşüne dayanak bulmaya çalışmıştır.
Oysa kadınını mutlu etmekte, doyuma ulaştırmakta
erkek Dr. Kinsey ' in sandığı kadar çaresiz değildir. Erkek
kadınına bu dokuz türlü yemekli ziyafetin keyfini çıkarar­
ak, tadına vararak yiyebilmesine yetecek süre hizmet vere­
bilir ve vermelidir. Bunun için kendini eğitmelidir. Be­
densel, coşkusal ve duygusal olarak kendini böyle bir hiz­
mete adamalıdır. En az cinsel birleşmeyi bir saat sürdüre­
bilecek bir yetkinliğe ulaşana kadar kendini eğitimini
tamamlamış saymamalıdır. Kuşk usuz bu bir y umuşak
sevişme öğretisidir. Taocu sevişme öğretisi de budur.
Erkek bu kadar uzun süre boşalmadan sevişmeyi
gerçekleştiremedikçe zaten öteki önerilerin bir anlamı ve
gereği de kalmaz. Kadınların bu dokuz türlü yemeği
bitirmeleri genellikle yirmi dakika sürer. Elbet genel bir
kural koymak güçtür, bir kaç dakikada orgazm olan kadın­
lar olduğu gibi bir tek orgazmla yetinmeyen kadınlar da
vardır. Hem yumuşak sevişmenin, Taocu sevişmenin he­
defi en az'lar değil en çok 'lardır. Bu dokuz türlü yemekli
aşk ziyafetinde kadın yerken erkek bir garson gibi hizmet
etmelidir.
Birinci yemekten sonra kadının solukları sıklaşır; ikinci
yemekten sonra kalp atışları hızlanır ; üçüncü yemekten
sonra tükürüğü çoğalır, dilinin sıcaklığı azalır; dördüncü

66
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

yemekten sonra dölyolunda sulanma daha da çoğalır ;


beşinci yemekten sonra; kadın kendini büzer, erkeğine
sarılır; altıncı yemekten sonra ısırmaya başlar; yedinci
yemekten sonra terler; sekizinci yemekten sonra bütün
bedeni gevşer; dokuzuncu ve sonuncu yemekten sonra
öylece yayılır kalır.
Taocu sevişme öğretisi karşımıza iki soru çıkarıyor.
Birinci soru: Erkek bir yandan sevişmeden büyük bir haz
almayı sürdürürken bu kadar uzun süre boşalmayı önle­
mek, engellemek için neler yapabilir, neler yapmalıdır?
Bu soruya danışmanlar yanıt bulmakta güçlük çekmiyor­
lar. Ama önce şu ikinci soruya bir yanıt aramalıyız. Niçin
erkeklerin bir garson, bir hizmetkar gibi kadınlara hizmet
etmesi gerekiyor? . İmparator dahil bütün erkeklerden ya­
takta kadının zevkine, Dr. Chang' ın benzetmesini kullan­
ırsak, adeta bir garson, bir hizmetkar gibi hizmet vermesini
isteyen böyle bir tutum, bir erkek toplumu olan o çağların
Çin toplumu için ilk bakışta şaşırtıcı, yadırgatıcı görün­
müyor mu? Sarı İmparatorun hareminde 1 200 kadın oldu­
ğu söyleniyor. Danışmanları imparatora mümkün olduğu
kadar bakirelerle ya da on dört, on dokuz yaşları arasın­
daki doğum yapmamış kızlarla sevişmesini, kesinlikle otuz
yaşını geçmiş kadınlarla sevişmeme sini öneriyorlardı .
Gerçekten de eski çağların Çin toplumunda soylular, ege­
men sınıfın erkekleri için diledikleri kadar ve istedikleri
nitelikte kadın bulmak sorun değildi. O zaman kadınlara
karşı böylesine saygılı bir tutumun, kendi kölelerinin
karşısında onları hizmetkar durumuna düşüren bir tutu­
mun, imparatorun dört danışmanından üçünün kadın ol­
masının bir açıklaması olması gerekmiyor mu?

67
YUMUŞAK SEVİŞME

YİN YANG UYUMU


Taoculuğun bakış açısından evren birbirlerine karşıtmış
gibi görünseler de birbirlerini tamamlayan, bir yandan
birbirlerini iterken bir yandan çeken iki ilkenin, dişil il­
keyle, yin; eril ilkenin, yang; karşılıklı etkileşiminin yol
açtığı sürekli bir değişim sürecidir. Bu iki ilke kolaylıkla
birbirlerine geçit verirler. Her biri içinde öteki ilkeden
birşeyler barındırır. Eril ilkenin içinde dişil ilkeden bir
şeyler, dişil ilkenin içinde eril ilkeden bir şeyler vardır.
Taoculuğun görüşüne göre bu iki ilke denge içinde olduk­
ları zaman uyum vardır. Bu denge bozulduğu zaman uy­
umsuzluk başgösterir. Denge sağlanınca insan sağlıklı olur,
huzurlu olur, denge bozulunca sağlık bozulur, hastalıklar
ortaya çıkar. Elbet huzur da mutluluk da kalmaz. Taocu
görüşe göre, doğayla uyum içinde olmadıkça insan mutlu
da olamaz, sağlıklı da olamaz. Taoculuğun en başta gelen
öğretisi budur. Bilgelik doğayla uyum içinde yaşamaktır.
Doğaya birçok bakımdan daha yakın olduklarını gözlem­
ledikleri kadınlarla uyum içinde olmak da, doğayla uyum
içinde olmakla eş değerdedir. Kadın erkeksiz, erkek ka­
dınsız olamaz. Doğanın yasası budur ! Erkek kadınsız, kadın
erkeksiz kaldığı zaman uyum bozulur. Ardından hastalıklar
gelir, ruhsal sorunlar ortaya çıkar. Taoculara göre kadın
doğanın simgesi ve temsilcisi olarak en büyük saygıyı
görmeye layıktır.
Uzun sevişebilmek elbet kadının da sevişmeden haz
almasına , hazzı paylaşmasına bağlıdır. Zevk almayan, canı
sıkılan, sevişme ne zaman bitecek diye düşünen bir kadın­
la sevişmek elbette erkeğe de beklediği hazzı veremez .

68
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

Taocu sevişme, Taocu bilgeliğin yatağa taşınması, yatağa


yansımasıdır. Rahatlık, huzur, telaşsız, acelesiz bir tutum,
işte Taocu sevişme budur ! Erkeğin sevişmeyi uzun süre
sürdürebilmesi, kadının da aynı tutum içinde olmasına
bağlıdır. Sevi şme ancak erkek kadını mutlu edebilirse
gerçekleşebilir. Bunun başka türlüsü, erkeğin kadının or-
1-!anını kullanarak mastürbasyon yapmasından başka bir şey
olmaz. Eğer erkekle kadın aynı hazları paylaşmıyorlarsa
böyle bir sevişmede uyum değil, uyumsuzluk vardır. Ka­
dını güzellikleri paylaşmak için bir ortak değil de bir seks
aracı olarak gören bir tutum mümkündür. Ama böyle bir
sevişmeden uyum bekleyemezsiniz .
Erkeğin uzun süre sevişebilmesi kadının da erkeğin
duygularını, hazlarını paylaşması durumunda olabilir.
Erkek öncelikle kadını rahatlatmalı , kadının kendini
gevşetmesini sağlamalıdır. Kadını sevişmeye başlamadan
önce iyice isteklendirmelidir. Birisi imparator öteki bir
tutsak bile olsa yatakta eşitlik sağlanmadan yin yang uyu­
mundan söz edilemez . Doğadaki uyum, doğada insanları
mutlu eden, huzurla yapan koşullar yatağa getirilmelidir.
Danışmanlarının görüşüne göre kadının kadınlık özü,
yin özü; erkeğin erkeklik özü, yang özü; sihirli bir genç­
l i k a ş ı s ı , b i r yaşam ve ölümsüzlük iks iridir. Uzun
sevişmenin bir gerekçesi de bu iksirden, bu özden müm­
kün olduğu kadar çok yararlanmaktır.
Sarı İ mparator l a dan ı ş m anları arasında g e ç en
söyleşilerde doğrudan kadınlarla ilgili tek söyleşi kadının
erkeğin yang özünden nasıl yararlanabileceğiyle ilgili olan­
ıdır. Bu söyleşide anlatıldığına göre, e fsanevi Batı'mn Ana
Kraliçesi , genç bakir erkeklerle sevişerek onların erkeklik
özlerinin yaşam iksiri olan özelliklerinden yararlanarak

69
---

YUMUŞAK SEVİŞME

eoedi gençliği ve ölümsüzlüğü gerçekleştirmiştir. Bu özden


yararlanma açışından erkekle kadın eşit konumdadırlar.
Eşler bu iksirin en yoğun biçimde bulunduğu birbirlerinin
salgılarını içmelidirler. Erkek kadının tükürüğünü içmeli,
memelerini emmeli, dölyolunun yaptığı salgıyı yeşim ka­
pısından içebilmek için ağzını ve dilini kullanmalıdır.
Kadının tükürüğünden ne kadar çok içerse midesinde de
o oranda rahatlama olur. İçilen tükürük sanki bir mide
ilacıymış gibi etki yapar. Eğer erkek diliyle kadının dilinin
altını uyarırsa, tükürük bezlerinin bol bol tükürük üret­
mesini sağlar. Hem de bu uygulama kadına da erkeğe de
büyük zevk verir. Danışmanlara göre tükürüğün içilmesi
şeker hastalığının iyileştirilmesi bakımından da, cilt güzel­
liği bakımından da yararlıdır. Bu tükürük içmeyi sürekli
bir uygulama durumuna getirenlerin ciltleri bir bakire­
nininki kadar parlak ve pürüzsüz olur. 7

Danışmanların inancına göre önce boşalan kendi


özünden eşini yararlandırmış ama eşinin özünden
yararlanamamış duruma düşer. Sevişmeye böyle bakılınca
cinsler arasında eşinin özünü ele geçirmek için yapılan bir
savaş görünümü ortaya çıkıyor. Bu yaklaşım Sarı İmpara­
torl a . danışmanları arasındaki bütün söyleşilere egemen
olmuştur. Bu savaşın hedefi karşı tarafın boşalmasını sağla­
mak, ama bir yandan da kendi boşalmayarak, ya da kendi
boşalmasını sonraya bırakarak eşinin özünü ele geçirmek­
ti. Yani ilk boşalan savaşı kaybetmiş, yaşam iksirini eşine
kaptırmış oluyordu. Eğer erkek kadının boşalmasını sağla­
yabilirse, Taocuların inancına göre, kadın boşalınca bütün
kadınlık özünü bırakmış olacağından, erkek bu özü ya

7 Howard S. Levy, Akira lshihara, Tao of Sex, s. 25

70
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

ağzıyla ya da kamışla limonata içen bir kimsenin yaptığı


gibi yeşim sapını bir l imonata kamışı gibi kullanarak içine
çekmeliydi .
Danışmanlar, savaşı kazanmak için Taocu sevişme
öğretisinin kadınlardan gizli tutulmasını öneriyorlardı .
Bunun için de İmparatora bakirelerle ya da öğretiyi bilme­
yen çok genç kızlarla sevişmesini öneriyorl ardı . Kuşkusuz
gençlerle sevişmenin önerilmesinin başka bir gerekçesi daha
vardı. Gençlerde daha çok, daha güçlü, daha yoğun bir
yaşam iksiri olduğunu düşünüyorlardı .
Bu düşünceleri, bu görüşleri ne oranda bilimsel bir
tabana oturtabiliriz? Bunu bilemiyorum. Ama eşlerin kendi
boşalmalarını denetleyerek eşlerini boşaltmaya çalışmalarını
denenebilir ilginç bir oyun olarak öneriyorum . İ sterseniz
bu oyuna "Kim Once Boşalacak" oyunu adını vereli m .
Eşlerin boşalmayı denetim altında tutmalarına, kendile­
rini denetlemeyi öğrenmelerine yarayacak son derece il­
ginç bir oyun olabilir bu oyun . . . Erkeğin önce boşalması
durumunda kadının erkeğin yang özünden, kadının önce
boşalması durumunda erkeğin kadının yin özünden yarar­
lanacağı konusundaki danışmaların kuramının ne derece­
ye kadar doğru olduğu konusunu inceleyip karar vermeyi
hekimlere bırakıyorum .
Taöcu öğretinin bir başka görüşü de sık sık eş değiştir­
menin sağlık üzerinde olumlu etkisi olacağı görüşüydü .
Danışmanlara göre sürekli aynı eşle sevişildiği zaman ka­
dının yin özünün yaşam iksiri olma özell iği giderek etkin­
liğini azaltacaktı .
Belki bu konuyu bir başka açıdan da değerlendirebili­
riz. Eski Çin toplumunda, özellikle T' ang soyu döneminde,
egemen sınıfın erkekleri için büyük bir kadın bolluğu var-

71
YUMUŞAK SEVİŞME

dı. Haremlerdeki kadınlardan başka, büyük kentlerde her


zevke hizmet verebilecek fahişeler de vardı. Bunların bir
kısmı sevişme sanatında ustalaşmış, son derece eğitimli
kadınlardı. Bunlar içinde imparatorluk saraylarına kadar
yolunu bulmuş olanlar bile çıkmıştır. Soylu erkekler için
sorun, bu kadar çok kadınla baş edebilmekti. Belki de
Tao c u s evişme öğreti s i bu i h ti y a ç t a n doğmuştur.
Danışmanlar her gece on değişik kadınla sevişmeyi ama
boşalmamayı öneriyorlar dı. Zaten hiç bir erkeğin her de­
fasında boşalarak böyle bir sayıya uluşması mümkün de­
ğildi. Böyle bir şeyin düşünülmesi bile saçmalık olurdu.
Çok eşli, çok kadınlı bir toplumda bu kadar çok kadınla
sağlığım yitirmelerini, afrodizyaklar filan kullanarak doğa­
nın izin verdiğinden çoğunu harcayarak kendilerini tüket­
melerini önleyen bir y öntem olarak Taocu sevişmenin
bulunmuş olması akla yakın geliyor.
Kadının yin özünün erkek için, erkeğin yang özünün
kadın için bir yaşam iksiri olduğu kuramına belki bir başka
bakış açısı da getirilebilir: Genç ve değişik bir kadınla
sevişmek erkekte, erkekle sevişmek kadında salgı bezle­
rinin bedene ve sağlığa yararlı salgılar yapmasına, birçok
fizyolojik sürecin harekete geçmesine yol açmış olabile­
ceği de düşünülebilir. Yani belki de erkek bu yaşam ik­
sirini kadından, kadın erkekten almıyor da, kendi beden­
lerine ürettiriyorlar da olabilir. İ ster bunu bir iksire bağla­
yalım, ister bu iksiri kadının ve erkeğin birbirlerinden al­
dığına, ister kendi bedenlerine ürettirdiklerine inanalım
bu çok açıklıkla görülen bir gerçeği değiştirmiyor. Sevişme
sağlığa olumlu katkısı olan pek çok süreci devreye sokan
bir şalter görevi yapıyor.

72
TAOCU SEVİŞME YE SARI İMPARATOR

UZUN SEVİŞME

Taocu sevişmenin en başta gelen özelliği bir uzun seviş­


me öğretisi olmasıdır. İ kinci soru' nun konusu da budur.
Eğer biz de İ mparator ya da T'ang soylularından olsaydık
öteki önerileri uy gulamak belki ilginç olabilirdi . Ama şu
boşalmamak, boşalmaya izin vermeden sevişmeyi uzun süre
sürdürebilmek . . . Bunu nasıl yapabilecektik? Zaten bu soru­
ya hir yanıt bulmadan böyle bir fırsat bulsak da her gece
on değişik kadınla sevişmek gerçekleştirilmesi imkansız
bir fanteziden başka bir şey olamazdı .
Erkek haz dolu bir sevişmeyi en az bir saat sürdürecek,
bunu yapacak ve boşalmayacak . . . Bu nasıl olacak?
Sarı İ mparator 'un danışmanları bu soruya yanıt bul­
makta güçlük çekmiyorlar. Sarı İ mparator'un üç kadın
danışmanı olduğundan daha önce söz etmiştim . Bunlardan
en önemlisi Basit Kız Su Nü . İ kincisi Seçkin Kadtn ,
üçüncüsü de Derin Ka dın dı . Erkek danışmanıysa ölüm­
'

süzlüğü gerçekleştirmiş bir Taocu bilge, Peng Tzu' ydu.


İ mparator önce sorularını Basit Kız Su Nü'ye soruyor,
ondan sonra aldığı yanıtları öteki danışmanlarının da
görüşlerini alarak derinlemesine irdeliyor, söyleşiler
böylece gelişiyordu. Ama Su Nü 'nün diyaloglardaki bi­
rincil önemi hiç bir zaman değişmiyordu.
Su Nü'nün boşalmadan uzun sevişmenin, uzun süre
sevişmenin nasıl gerçekleştirilebileceği konusundaki soru­
lara yanıtları şöyle özetlenebilir :
" Öncelikle erkek ruhsal bakımdan hazırlığım buna göre
yapmış olmalıdır. Boşalmanın sağlığına vereceği olumsuz
etkileri aklından çıkarmamalı, kendini boşalma dürtüsünü

73
YUMLJŞAK SEVİŞME

,�
İpek üzerine baskı, 16. yy. , Çin

denetim altında tutabilecek biçimde eğitmelidir. Bunu


başarabilmek için de erkek, sevişmede serinkanlı olmalı,
sükunetini korumasını bilmelidir. Kendini fazla heyecana
kaptırmamalı, ne aşın sevinçli ne de kaygılı olmalıdır.
Kaygılarının, dertlerinin yatak odasından içeri girmesine
izin vermemeli, bir bilgeye yakışacak bir tutum içinde ol­
malıdır. "
Su Nü, önerilerin şöyle sürdürüyor :
"Sevişme yavaş, yumuşak olmalı; sevişmede erkek hiç
bir zaman kendini zorlamamalıdır. Tembel tembel, acele­
siz, keyifli bir biçimde, keyfini çıkararak sevişmelidir. Bunu
da ancak, zihnini sakinleştirerek ve bedeniyle zihni ara-

74
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

sında uyum sağlayarak başarabilir. Eğer böyle yapacak


olursa, kalbi güçlenir, yaşam gücü, yaşam enerjisi artar. "
"Sevişme yavaş hareketlerle yürütülmeli, erkek fazla
uyarıldığını hissedince durmalı, hareketsiz kalmalıdır. Ama
bir yandan da eşini sürekli okşamayı sürdürmelidir. Hiç
olmazsa bir elinin sürekli olarak eşinin bedeni üzerinde
dolaşmasına özen göstermelidir. Böyle bir sevişmeden ka­
dın büyük haz alır, erkek de boşalmayı önleyerek kendisi
için yaşamsal önemi olan ersuyunu korumuş olur. 8 "

Danışmanların erkeğin sevişme sırasında sakin kalmayı


başarabilmesi için bir başka önerileri de.. git-gel hareket­
lerini saymasıdır. Dokuz sığ girişe karşı yalnız bir derin
giriş olarak derin girişleri sınırlamalıdır. Sığ girişler
boşalma dürtüsünü denetim altında tutmayı kolaylaştıracak,
git- gellleri dokuzu sığ ve onuncusu derin giriş olarak say­
mak erkeğin serinkanlı kalmasına, izleyici bir tutum içinde
olmasına, kendisini heyecana kaptımasına engel olacaktır.
'
Bir yandan git-gel hareketlerinin nefes alış verişleriyle
eşlenmesi de erkeğin bu seyirci, izleyici tutum içinde kal­
masına yardımcı olacaktır. 9
Öneriler arasında boşalma dürtüsünü geriletmek için
yeşim sapının köküyle anüs arasındaki prostat noktası diye
bilinen, apış arasındaki yere işeret parmağıyla orta par­
mağı ve yüzük parmağını bir arada tutarak kuvvetle bastır­
mak da var. Böyle bir bastırma eyleminin bir yandan
boşalma dürtüsünü geriletirken bir yandan da yeşim sapı­
nın sertliğini arttırmakta da etkili olacağını burada belirt­
meliyim .
Danışmanlara göre erkek ne yapıp yapıp kadının

8 agy. s. 31

75
YUMUŞAK SEVİŞME

boşalmasını sağlamalı ama kendisi boşalmamalıdır. Eğer


bunu yapamaz s a erkeklik özünü kadına kaptırmış,
sevişmenin kendisine vereceği yarardan yoksun kalması
bir yana, böyle bir sevişme yaşam gücünü harcamasına
neden olacağından sağlığına da zarar vermiş olacaktır.
Kadının kendinden evvel boşalmasını sağlamak için
erkek, kadını tam olarak, son dereceye kadar uyarmadan
sevişmeye başlamamalıdır. Ama erkek kadının tam olarak
uyarıldığını, isteklendiğiııi nasıl anlayacak? Su Nü, kadı­
nın tam olarak isteklendiğini belli eden işaretleri şöyle
sıralıyor :
"Kadının yüzü kızarır. Kulaklarına sıcaklık basar.
Bundan kadının sevişme isteğinin çoğaldığı sonucuna var­
ılabilir. Erkek bunlara dikkat edip ona göre davranmalr­
dır. Bu aşamada erkek cinsel birleşmeyi başlatabilir. Ama
bunu son derece zorlamasız ve nazik bir biçimde yapmalı­
dır. Yeşim sapını yeşim kapısma hafif hafif değdirip sonra
çekmeli, bunu kadmrn istekliliğini arttıran kurnaz bir oyun
gibi yapmalıdır. Hafifçe girip kadının tepkisini bekleme­
lidir. "
"Kadınm burnu terler ve meme uçları dikleşir. Bu be­
lirtiler şehvet ateşinin daha da çoğaldığını gösterir. Artık
yeşim sapı özel vadisinin biraz daha derinlerine inebilir.
Ancak daha derinlere inmeden kadının isteğinin daha da
çoğalmasını beklemelidir. "
"Kadının sesinin alçalması, sesinin boğuk ve kısık kısık
çıkmaya başlaması isteğinin biraz daha çoğaldığının
göstergesidir. Kadın artık gözlerini kapamış, dilini de
dudaklarının arasına almıştır. Solukları duyulur duruma

9 agy. s. 36

76
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

gelmiştir. O zaman yeşim sapı erkeğin içinden nasıl geli­


yorsa öyle, aşağı yukarı, sağa sola, istediği gibi gidip
gelmeye başlayabilir. " 10
Su Nü' nün bir başka metinde söyledikleri de şunlar:
" Yeşim sapının yalnız başının girmesiyle yetinin.
Sevişmeyi çok tembel, çok gevşek git-gel/erle sürdürün.
Fazla uyarılınca bir süre durup sakinleşmenizi bekleyin.
Erkek hareketsiz kalınca bu kez kadın hareketler yapmaya
başlayacaktır. "
"Erkek sevişmeye kadının göbeğinin alt bölümünü,
kasıklarını ve yeşim kapısının üstündeki yerleri okşayarak
başlamalıdır. Sonra yeşim kapısına ağzını yapıştırarak döl
yolunun salgısından bol bol içmelidir. Dilini ileri geri,
sağa sola kaydırarak kadının uyarılmışlığını arttırmaya
çalışmalıdır. Kadın uyarılmışlığının ve şehvetinin artmış
olduğunu belli etmekte gecikmeyecektir. Kadının kulaklarına
sanki kuvvetli bir şarap içmiş gibi ateş basacak, göğüsle­
rinin sıcaklığı artacaktır. Göğüslerini avuçladığınız za­
man ellerinize daha bir dolu dolu geleceklerdir. Kadın bu
aşamada boynunu bir sağa bir sola oynatmaya, bacak­
larını kıvrandırmaya, kendine doğru çekmeye, erkeğine sıkı
sıkı sarılmaya başlar. Erkek bu durumda cinsel birleşmeyi
başlatabilir. Bir yandan da ağzını kadının ağzına yapıştırıp
tükürüğünden içer. Böyle bir durumda yeşim sapı derin­
lere doğuru dalmışsa erkek yeşim sapını dışarı doğru çek­
meli sığ bir girişle yetinmelidir. Böyle yaparak kadının yin
özünden en yüksek oranda yararlanmış olacağını bilme­
lidir. "
İmparator'un erkek danışmanlarından Derin Mağara

10 agy. s. 39

77
YUMUŞAK SEVİŞME

Ustası' nın cinsel birleşme öncesi, eşlerin birbirlerini uyar­


mak için yapabilecekleri şeylerle ilgili başka önerileri de
var:
"Sevişmeye başlarken erkek kadının soluna, kadın
erkeğin sağına oturmalıdır. Sonra erkek bacaklarını V
biçimi açarak yere oturur. Kadını da kucağına oturtup
kucaklar. Onu belinden kavrar. Okşamaya başlar. İyice
sarmaşırlar. Ağızlarını birbirlerine yapıştırırlar. Erkek
kadının alt dudağını, kadın erkeğin üst dudağını emmeye
başlar. Bir yandan da birbirleninin tükürüklerini içerler.
Hafifhafif birbirlerinin dillerini ısmrlar ve emerler. Hafifçe
birbirlerinin dudaklarını ısırırlar. Boyunlarını birbirleri­
ne dolarlar. Birbirlerinin kulaklarını parmaklarıyla
okşarlar. Kulak memelerini emerler. Erkek yeşim sapını
kadının sol eliyle tutmasını sağlar ve kadının yeşim kapı­
sını sağ eliyle okşamaya başlar. Erkek bu durumda iyice
uyarılmış olur. Artık yeşim sapı harekete geçmek ister. Bu
durum bir dağ doruğunun samanyoluna bakmasına ben­
zetilebilir. Yeşim kapısından sular akmaya başlar. Bu du­
rumda bir derenin çağlaya çağlaya vadiye doğru akması­
na benzetilir. Uyarılma bu noktaya ulaşınca o zaman cin­
11
sel birleşmeye izin vardır . "

Danışmanların önerileri arasında belki şaşıracaksınız


ama sevişme yasakları da var. Tıka basa yemek yedikten
ve fazla içki içtikten sonra kesinlikle sevişilmemesini öneri­
yorlar. .
12

Taocu sevişme öğretisinin bir özetini vermek gerekirse


belki şunları söyleyebiliriz : Son derece yumuşak hareketler-

11
agy. s. 31 - 32
12
agy. s 136

78
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

le, tembel git-gellerle sevişiyorsunuz, bütün duyu algıları­


nızı haz duyumları üzerinde odaklaştırıyorsunuz, haz du­
yumlarını en büyük bir yoğunlakla algılayabilmek için bütün
dikkatinizi kendinize, kendi içinize çeviriyorsunuz . Temas­
tan, dokunmaktan, dokunulmaktan alınan haz duyumları­
m , eşinizin çıkardığı aşk seslerini, o iç gıcıklayıcı iniltileri
algılıyor, eşinizin çıplak bedenini seyretmenin verdiği o
olağanüstü uyarılmayı yaşıyorsunuz . . . Hepsi bir arada haz
algılarından örülmüş bir coşku, bir aşkınlık dokusu . . .
Nefesinizi git-gel hareketleriyle eşliyorsunuz, eşinizle
birlikte nefes alıp veriyorsunuz , git-gel hareketlerini dokuz
sığ bir derin olarak bir den ona, birden ona sayıyorsunuz ,
zihinsel yoğunlaşma, farkındalık, esrime . . .
Gördüğünüz gibi böyle bir sevişmede meditasyondaki
bütün öğeler, bütün koşullar var. Eğer bu kozmik bilinç
değilse kozmik bilinç nedir? Eşinizle uyum içindesiniz ,
kendinizle uyum içindesiniz, çevrenizle, evrenle uyum
içindesiniz . Bir insan bu dünyadan bundan fazla ne isteye­
bilir?
Kendiniz olmak, kendinizi bulmak, iç olanaklarınızı
gerçekleştirmek, aşkınlığı, esrikliği tatmak, bunlar olmazsa
biz bir hiçiz. Güdük kalmış, gelişmemiş bir yabaniden
başka bir şey değiliz . Böyle bir sevişme iyi vakit geçirmek
için arada bir oynanacak bir oyun değil , yaşamın en yüce,
en kutsal , en anlamlı özüdür. En yüce amaçlarımızda bize
güç veren, yaşadığımızı bize hissettiren, bize yaşama se­
vinci veren, her türlü olumsuzluğa katlanma gücü veren
odur.

79
YUMUŞAK SEVİŞME

. ..

BOŞALMANIN BiR DUZENE


KONULMASI

Hemen şurasını söyleyeyim, Taocu sevişme boşalmayı


bütünüyle yasaklayan katı bir sistem değildir. Zaten
danışmanların öğretisi de mümkün olduğu kadar az boşal­
mak . . . Bu konuda herkesin yaşına, sağlık durumuna göre
kendisine en uygun düzenlemeyi gene kendisinin yapması
öneriliyor. Jolan Chang, Taocu Sevişme ve Seks adlı kita­
bında şöyle yazıyor:
"Erkeğin yaşı ilerledikçe boşalma sayısı azaltılmalı­
dır. Başka bir deyişle sevişme sayısı azaltılmamalı, aynı
sayıda sevişme daha az sayıda boşalmayla sonuçlandml­
malıdır. Yaşlı bir kimse bir günde ya da bir haftada diledi­
ği kadar sevişebilir, ancak yaşı elliyi geçmiş bir kimse için
boşalma haftada bir ya da ikiyi geçmemelidir. Sevişme
sayısı ne olursa olsun bu sayı aşılmamalıdır. " 1 3
Yedinci yüzyılda yaşamış Sun S'su M o Ustanın öneri­
siyse şöyle : " Yirmi yaşında bir erkek, her dört günde bir,
otuz yaşında bir erkek sekiz günde bir, kırk yaşında bir
erkek on günde bir, elli yaşında bir erkek yirmi günde bir
boşalabilir. Altmış yaşını geçmiş olanlar hiç boşa/masalar
daha iyi olur. Eğer o kimse olağanüstü sağlıklıysa ayda
bir boşalabilir. " 1 4
Kuşkusuz Sun Usta'nın önerileri engin bir deneyim
ve bilgeliğin ürünü. Ama gene de en doğrusu herkesin
kendine uy gun düzenlemeyi kendi kendine bulması. . .

13 Jolan Cluıng, Taocu Sevişme ve Seks, s. 81


14 agy. s. 101

80
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

Boşalmama insanı zorlamaya başlayınca, boşalmama


kasıklarda fazla bir dolgunluk hissi verdiği zaman boşalma
zamanının geldiğini herkes kendi kendine fark edebilir.

SEVİŞME POZİSYONLARI

Sarı İ mparator'la danışmanları arasındaki söyleşilerin


en büyük bölümü pozisyonlarla ilgilidir. Danışmanları Sarı
İ mparator 'a yirmi altı değişik sevişme biçimi öneriyorlar
ve bu sevişme biçimlerini ayrıntılı ve öğretici bir biçimde
açıklıyorlar. Bu pozisyonların hepsinin ilginç isimleri var. . .
İşte bu isimlere birkaç örnek : İpek Böceği Koza Örüyor,
Mandarin Kazları, Uçan Kelebekler, Sevişen Kırlangıçlar,
Yalı Çapkınları, Bodur Çamlar, Anka Kuşlarının Dansı,
Şarkı Söyleyen Maymun, Sonbahar Köpeği ve bu böyle
gidiyor. Yirmi altı sevişme biçimi arasında üçü üç kişinin
katılımını gerektiriyor. Bunlardan ikisi iki kadın bir erkeğin,
üçüncüsü de i k i e r k e k b ir kadının k a tılı mı y la
gerçekleşebiliyor. İ ki kadını gerektiren pozisyonlardan biri­
nin adı Bir Çift Anka Kuşunun Dansı . . . İ kincisinin adı
Dövüş Horozuyla Tavuklar Sahaya Çıkıyor. İ ki erkeği
gerektiren pozisyonun adıysa Anka Kuşu Civcivlerini Ku­
caklıyor.
Sevişme biçimlerinin ayrıntılı açıklamalarıyla ilgilenen­
ler Jolan Chang'ın Taocu s(�vişme ve Seks adlı kitabına
başvurarak meraklarım giderecek bilgileri bulabilirler. 1 5
Sarı İmparator 'un danışmanlarının sevişme pozisyon­
ları üzerinde bu kadar ı srarla durmalarının çok haklı gerek-

15
agy. s. 103 - 118

81
YUMUŞAK SEVİŞME

çeleri var. . . Çünkü uzun sevişmede pozisyonlar özel bir


önem kazanıyorlar. uzun sevişmede pozisyonların arada
bir değiştirilmesi adeta bir gereklilik . . . Bir pozisyonda
erkek fazla uyarılıp de denetimi yitirme ve sınırı geçme
noktasına yaklaştığını hissedince pozisyonu değiştirerek
boşalma dürtüsünü geriletebilir, boşalmayı engelleyebilir.
Ama bundan da daha önemlisi sevişme tekdüzelik içinde
uzun süre yürütülürse zihnin haz duyumları üzerinde
yoğunlaşan dikkati yorulur. Bir süre sonra insan haz du­
yumlarını aynı yoğunlukta, aynı şiddette duyumsamamaya,
algılayamamaya başlar. Dikkati dağılır. Ama pozisyonlar
arada bir değiştirilirse zihinsel yoğunlaşma her defasinda
tazelenmiş, böylelikle dikkatin dağılması önlenmiş olur.
Arada bir pozisyon değiştirmek zihni uyanık tutar. Yoksa
dikkat uçar gider. İnsan haz almamaya başlar. Yeşim sapı­
nın sertliği azalır. Kadınlık organında sulanma azalır. Dikkat
uçup gidince zihne karmakarışık düşünceler doluşur. Haz
almak için başladığınız sevişme can sıkıntısı vermeye başlar.
İ şte bu olumsuzluklara Taocu sevişmenin getirdiği çözüm
pozisyonlardır.
Önemli bir başka gerekçe daha var. Her pozisyon farklı
temas imkanları, eşlerin birbirlerinin bedenlerinin farklı
yerlerini sevip okşamalarını sağlar. Bir yandan da eşler
böylelikle birbirlerini farklı açılardan, farklı durumlarıyla
seyretme imkanını kazanmış, kanıksamışlığı önleyen bir
çözüm bulmuş olurlar. Bir başka önemli nokta daha var.
Bu da bazı pozisyonların kadınlar için daha uyarıcı ola­
bilmesi . . . Bu pozisyonların hangileri olduğunu da ancak
eşler deneyerek bulabilirler. B azı pozisyonlarda erkeklik
organı kadının cinsellik bakımından daha duyarlı ve kadı­
na daha yoğun haz duyumları veren kadın orgazmının te-

82
TAOCU SEVİŞME VE SARJ İMPARATOR

Bir Çin resminden detay. 1 7. yy

83
YUMUŞAK SEVİŞME

tiği olarak niteleyebileceğ�.niz G-noktası ya da klitorise


daha fazla baskı yapar. Böylelikle kadının orgazm olması­
nı kolaylaştırır, çabuklaştırır. Orgazm olmakta güçlük çeken
bir çok kadının yeni pozisyonlar denemeleri durumunda
orgazm olabildikleri günümüzde deneysel olarak kanıtlan­
mış bulunuyor. Misyoner pozisyonunda hiç orgazm olama­
mış bir çok kadının, Kadın Ü stte pozisyonunda orgazm
olabildikleri artık biliniyor.
Pozisyonlar konusunda gözden uzak tutulmaması
gereken bir nokta daha var. Dünyada boyca bosça, ağır­
lıkları bakımından bedensel özellikleri bakımından birbir­
lerine tam olarak eş tutulabilecek iki çifte rastlamak im­
kansızdır. Bu nedenle de, bir çift için son derece rahat,
son derece haz verici bir pozisyon, başka bir çift için bir
işkence olabilir. Onun için her çift arayışlarını sürdürerek
kendilerine en uygun olan, kendilerine en büyük hazzı
veren, rahat ettikleri pozisyonları arayıp bulmalı, bir yan­
dan da tekdüzeliğe düşmemek için bu arayışlarını ömür
boyu sürdürmelidirler.
Uzun sürecek bir sevişmede, pozisyonların eşlerin
"
kendilerini uzun süre rahat hissedebilecekleri, kendile­
rini kolaylıkla gevşetebilecekleri, bedenlerinin hiç bir yeri­
nin gerilip kasılmasına yol açmayacak, aynı zamanda birbir­
lerini sevip okşamalarına, sevişmeden büyük haz alma­
larına imkan verecek ve doyuma ulaşmalarına engel ol­
mayacak pozisyonlar olması gereklidir.
Pozisyonlar uzun sevişmenin vazgeçilmez koşuludur.
Cinselliğe yalnız çocuk yapmak için bir doğal içgüdü
gözüyle bakan ve yakın zamana kadar Batı'da egemen olan
yaklaşım bugün Batı'da da büyük ölçüde değişmiştir. Bugün
sevişmenin çocuk yapmanın çok ötesinde bir işlevi oldu-

84
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

ğunu çok kimse biliyor. Ama hala pozisyonların öneminin


yeterince anlaşıldığını sanmıyorum. Memleketimizde seks­
bilim uzmanlarının bazılarının p ozisyonların sevişmeyi
mekanikleştireceği yolunda görüş belirtmiş olmalarını
üzüntüyle karşılamaktayım .
Buna karşın Doğu' da, yalnız Taocu sevişme öğretisinde
değil, binlerce yıldan beri, örneğin Hindistan' da pozis­
yonlar cinsel eğitimin çok önemli bir bölümü olarak ele
alınmıştır. Yazıldığı tarih kesin olarak bilinmemekle bir­
likte, en geç dördüncü yüzyılda yazılmış olan Vatsya­
yana ' nın Kama Sutra 'sında olduğu gibi ortaçağlarda ünlü
şair Kalyana Malla 'nın yazdığı ve tıpkı Kama Sutra gibi
Sir Richard Burton ' un İ ngilizceye çevirdiği Ananga
Rtınga'da da pozisyonlara önemli bir yer verilmiştir. Kal­
yana Malla, belki de abartılı bulacağınız bir biçimde pozis­
yonlar konusuna şöyle değiniyor :
"Boşanmalann, kocalannın karılarını aldatmalarının,
kadınların başka erkeklerin kollarına atılmalarının başlıca
nedeni değişik hazlar, değişik tadlar arayışı, cinsel
birleşmeyi tekdüzelikten, kanıksamışlıktan kurtarma iste­
ğidir. Hiç kuşkunuz olmasın, bunlann nedeni budur. Bu­
nun böyle olduğunu iyice anladığım için eşlere değişik
cinsel pozisyonlar öneriyorum. Bu pozisyonları uygula­
yarak, erkeklere, sanki otuz iki ayrı kadımla sevişiyormuş
gibi nasıl zevk alabileceklerini, kadınlara da erkeğin nasıl
değişik zevkler verebileceğini, eşlere nasıl doyumsuz hazları
paylaşabileceklerini göstermiş oluyorum. 1 6 "

Gene bundan beş yüz yıl kadar önce Tunuslu bilgin


Şeyh Nefzavi tarafından yazılmış Itırlı Bahçe adlı kitapta

16
Kalyana Malla, Ananga Ranga, s.

85
YUMUŞAK SEVİŞME

da pozisyonlar önemli bir bölümü oluşturmaktadır. Nef­


zavi pozisyonlardan söz ederken bedensel özürlüler için
de uygulanabilirliği olan pozisyonlar önererek tüm insan­
lara duyduğu insan sevgisine soylu bir örnek vermiştir. 17

TAOCULUKTA T ÖREN SEL TOPLU


SEVİŞME

Yaygın bir uygulama olmamakla birlikte bir din ola­


rak örgütlenmiş Taoculuk'ta bazı cemaatlerde toplu sevişme
ayinleri yapıldığını ve bu uygulamanın 19. yüzyılda bile
sürdürüldüğünü ünlü Çinbilimci Maspero'nun Journal
Asiatique yılığında yayımlanan bir makalesinden öğreni­
yoruz . Taoism, Parting ofthe Way adlı kitabın yazarı Hol­
mes Wel sh, adı geçen kitabında Maspero' nun makalesin­
den bir alıntı yapıyor : " . . . . . yılın belirli günlerinde tören-

ler düzenlenir. . . .. . Bazı cemaatlerde yeni ay ve dolunay


geceleri 'Nefesleri Birleştirme ' (Ho C'hi) adı verilen ve
Budacılarla Konfüçyüsçülerin kepazelik diye niteledikleri
bir ayin yapılır. Bu ayinde yakınlık, akrabalık durumuna
bakılmadan (tıpkı hayvanlar gibi) erkekler ve kadınlar bir
arada cinsel ilişkide bulunurlar".
"Kökeni bilinmiyor ama Taoculuğu bir din olarak
örgütleyen Chang 'lann bu ayinleri başlattık/an samlıyor.
Kökeni bilinmiyor ama nasıl yapıldığı biliniyor. Ayin ka­
dınlarla erkeklerin karşı karşıya birer sıra oluşturduklan
'Ejderha 'yla (yang) kaplanın (yin) sarmaşması, oynaşması '

11 Şeyh Neftpvi, Itırlı Bahçe

86
TAOCU SEVİŞME VE SARJ İMPARATOR

adı verilen bir dansla başlar. Bu dansta rastlantısal ola­


rak bir araya gelen çiftler birer köşeye çekilerek sevişirler
ve bu ayinde mümkün olduğu kadar çok eş değiştirilir.
'Ejderha, 'yla kaplanın sarmaşıp oynaşması ' dansı, sandalye
oyunu adı verilen ve dansa katılanların sayısından bir ek­
sik sandalyeyle oynanan ve müzik durunca dansçılardan
birinin yer bulamamasıyla sonuçlanan oyunun çiftleri
eşlendirmeyi amaçlayan bir benzeridir. "
"Bu ayinin arkasındaki mantık şudur: Ersuyu yang 'ın
özüdür. füng özünü koruyan erkek uzun ömürlü olur ve
erkek çocuklara baba olur. Bunu başarmak için erkek çok
sayıda kadınla sevişmeli, onların h epsini orgazma
ulaştırmalı, ancak sonuncu kadın da orgazm olmadıkça
boşa/mamalıdır. Erkek ersuyunu en az kayıpla korumalı­
dır. Erkekliği en çok güçlendiren şeyse kadının orgazm
olup yin özünü bırakmasıdır. "
"Eğer ersuyunu fuırcamak zararlıysa erkek hiç mi boşal­
mamalı ? Hayır! Hiç boşalmamak da zararlıdır. En iyisi
ersuyunu dışarı akıtmak yerine beyni güçlendirmek ve
onarmak için beyne çıkartmaktır. Bunun anlamı şudur:
Tam boşalacağı anda erkeğin derin bir nefes alıp nefesini
tutması, dişlerini sıkıp sol elinin iki orta parmağıyla erbe­
zi torbasıyla anüs arasındaki yere, apış arasına bastır­
ması ve böyle yaparak ersuyunu omurilik yoluşla beyne
çıkmaya zorlamasıdır. Bu uygulama hemen etkisini gös­
terir; insan, beyninde büyük bir rahatlamışlık, yenilen­
mişlik hisseder. (Gerçekte bu yöntemle ersuyu beyne değil
bir süre sonra atılmak üzere sidik torbasına gönderilmiş
oluyor.) Sarı İmparator'un haremindeki bin iki yüz kadın­
la sağlığına bir zarar vermeden sevişmek için uyguladığı

87
YUMUŞAK SEVİŞME
18
yöntem budur. . . . . "

Taoculuk' taki törensel sevişme konusunda başkaca bir


kaynak bulamadım . Maspero'nun Taocu Sevişme yöntemini
tam olarak anladığım da sanmıyorum. Bu konuda en büyük
otorite kuşkusuz Jolan Chang ' dır ve Maspero Chang 'ın
Taocu Sevişme ve Seks adlı kitabım okuyacak kadar uzun
yaşayamamıştır.
Bu Taocu törensel toplu sevişme konusu sanıyorum
Taoculuk 'la Tantracıhk arasında bir çok köprüler kurulmuş
olduğunu ve aralarında yoğun bir alış veriş oluduğunu
gösteriyor. Tantracıllkta pek çok uygulama Cina Kara (Çin
İ şi) diye tanınır. Olasılıkla Hint, Taocu sevişmeyi Çin' den
ithal etmiş ve törensel toplu sevişmeyi de karşılık olarak
Çin'e ihraç etmiştir.

TAOCU SEVİŞMENİN
ÇAGDAŞLAŞTIRILMASI

Taocu sevişme binlerce yıllık bir öğreti . . . Binlerce yıllık


bir öğretinin de olduğu gibi çağımız koşullarına uyarla­
masındaki güçlüğü elbette göz ardı edemeyiz. Ama acaba
hangisi önde? Hangisi ilerde? Kadının sevişmede kesinkes
doyuma ulaştırılmasının Taocu sevişmenin temel ilkesi ve
belki de birinci ilkesi olması bugün Batı için bile öncü bir
düşünce. Tam olarak benimsenmiş ve uygulamaya konmuş
bir ilke değil . Erkeğin sevişmeyi uzun süre sürdürmek,
hiç olmazsa boşalmayı geciktirmek için yapacağı şeylerle

18 Holmes Welch, Taoism, Parting of the Way, s. 120 - 121.


Metinde parantez içindeki yorumlar Holmes Welch 'in.

88
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

ilgili öneriler, kadının uyarılma sürecinin ayrıntılı olarak


bilimsel bir gözlemcilikle incelenip irdelenmesi ve tam
olarak uyarılmamış bir kadınla sevişmeyi yasaklayan
yaklaşım . . . Çağımızın henüz bu binlerce yıllık öğretiye
yetişememiş olduğunu göstermiyor mu?
Kuşkusuz o çağların toplum düzeniyle çağımızınki
arasında büyük farklar var. Taocu sevişme öğretisinde o
çağın koşullarına göre düşünülmüş, bugüne uymayan şeyler
bulunması doğal . . . On dört yaşındaki bakirelerle sevişmek
ceza kanunlarında yeri olan bir suçtur. Pek çok kimse gibi
ben de, bir insanın sevişmeden en büyük hazzı alabilme­
sinin yolunun sürekli eş değiştirmek olmadığını, birlikte
olmaktan, yaşamı birlikte omuzlamaktan, hazları birlikte
paylaşmaktan mutlu olacağı bir eşle birlikteliğini sürdürme­
si olabileceğini düşünüyorum. Cinsellikte her iki eşin de
bilgili ve deneyimli olması başarılı bir sevişmenin, hele
uzun sevişmenin vazgeçilmez önkoşuludur. Bu bakımdan
da deneyimsiz ve bilgisiz bir eşle sevişmenin çok iyi bir
seçim olduğunu sanmıyorum . Hele böyle bir eşle uzun
sevişmek çeşitli güçlükleri de beraberinde getirecektir.
Çağların ötesinden günümüze ulaşan kırık dökük bil­
gileri bir araya getirmekle kalmayıp bütün bu bilgileri
günümüz insanının yararlanmasını sağlayacak biçimde
öğretiyi çağdaşlaştıran Jolan Chang ' ın konuyla ilgili iki
kitabı var: Taocu Sevişme ve Seks ve Sevişen Çiftlere Taocu
Sevişme. . . Her ikisi de içgörüyle yazılmış son derece
öğretici kitaplar. . . Jolan Chang bu kitaplarla yalnız bir
araştırmacı olmadığını bir yandan da, bir Taocu . bilge ol­
duğunu kanıtlamış bulunuyor.
Taocu sevişmeye, yalnız haz almaya ve hazzı uzun süre
sürdürmeye ve böyle yaparak sağlıklı kalmaya, sağlıklı

89
YUMUŞAK SEVİŞME

olmaya, uzun ömürlülüğü elde etmeye yarayan manevi


değerlerden yoksun bir öğreti olarak bakmak büyük bir
yanlış olur. Elbette insan yaşamında sevgiye, insanca
ilişkilere de yer olmalıdır. Ö zellikle en korunmasız oldu­
ğu yatakta insanın buna olan ihtiyacı daha da büyüktür.
Ama çağımızda sağlıklı bir cinsel ilişkinin insan sağlığına
yarar vereceğinden kuşkusu olan çok kimse çıkacağını san­
mıyorum . Cinsel birleşme yalnız bedensel sağlık için de­
ğil , ruhsal sağlık için de önemli ve gereklidir. Sağlıklı
olmak da cinsel gücü arttıracak bir etkendir.
Boşalmama konusunda belki farklı düşüncede olanlar
da çıkabilir. Ama tartışma götürmeyecek bir konu var.
İnsanın boşalarak gerçekleştirebileceği sevişme sayısı sınır­
lıdır. Art arda bir erkek kaç kere boşalabilir ki? Hem
boşalmadan sonra erkeğin cinsel gücünü, cinsel isteğini
bütünüyle yitirdiği bir ara dönem olduğunu hepimiz bili­
yoruz. Süresi erkekten erkeğe değişse de uzun ya da kısa
bir ara dönem vardır. Yalnız boşalmayanlar için genellikle
böyle bir dönemin olmadığı söylenebilir.
Eşini çok seven, çok sevişen, çok sık boşalan erkek­
lerin bir süre sonra eşlerine duydukları ilgi ve istek azalır.
Aşk biter. Buna karşın çok sevişen ama az boyalan erkek­
lerin eşlerine karşı duydukları ilgi ve sevgi giderek artar.
Eşlerine doymak bilmez bir iste�e daha çok bağlanırlar.
Bir de boşalmayanları iki büyük sürpriz bekliyor. Bi­
rincisi erkeğin, bir sevişmede birçok kez boşalmadan or­
gazm olabilmesi . . . Ama ikinci sürpriz daha da büyük . . .
Boşalmadan sevişmeyi öğrenenlerde orgazm öyle saniye­
lerle değil , dakikalarca hatta daha uzun sürebiliyor. Başka
bir bölümde bu konuya geri dönülecektir. 19

19 bk. s. 230, Brauer'ler ve Uzatılmış Orgazm

90
TAOCU SEVİŞME VE SARI İMPARATOR

Sevişxme bir sanattır. Her sanatta olduğu gibi


sevişmenin de bir yolu yöntemi vardır.

91
YUMUŞAK SEVİŞME

ı·--·-· - --
'
f
i

Kajuraho, tapınak süslemesi, 11. yy. , Hindistan

92
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

TANTRACILIK
.

NIRVANA'YA KESTiRME
.

GİZEMCİLİKTE CİNSELLİK

Tantracılık, Güney Asya ' da 4. yy.' dan sonra ortaya


çıkmış ama daha çok 8 . yy.' dan sonra yaygınlaşmış gizemci
ve dinsel bir akımdır. . . Yalnız Hinduizm içinde değil, Bu­
dacılık ve Caynacılık içinde de gelişme ortamı bulmuştur.
Birçok araştırmacı Tantracılığın köklerini çok gerilere, İ Ö
3000 yıllarına kadar geri götürüyor. İ Ö 1 500 yıllarından
başlayarak Arya ' !arın dalga dalga Hindistan 'ı istila etme­
lerinden önce Hindistan'ın yerli halklarının, özellikle İ n­
dus uy garlığının dini olduğu anlaşılan Ana Tanrıça taprn­
cında , erkek organı tapıncında (phallicism) , bir arada
sevişme biçiminde yapılan törensel bereket ayinlerinde Tant­
racılığın köklerini bulmaya çalışıyor. Gene araştırmacılar
arasında Orta Doğu tanrıçaları Astarte ve Kibele' yle, be­
reket ayinleriyle Helen uygarlığındaki Dionizos ve Baküs
tapınçlarıyla ve bir Hıristiyan mezhebi olarak ortaya çıkmış
Gnostik'Ierle ilişkiler ve bağlantılar kurmaya çalışanlar da

93
YUMUŞAK SEVİŞME

yok değil. 20
Bütün bu eski kültürlerin ortak özelliği dünyaya dönük
olmaları ve cinsel birleşmede berekete dönük kutsal ve
gizemli bir boyut görmeleri, cinsel birleşmeyi dinsel an­
lamı olan bir etkinlik olarak kutsamalarıydı. Ana Tanrıçanın
bedeni olarak değerlendirdikleri doğaya ve dünyaya huşu
dolu bir say gı duymalarıydı. Bu kültürlerde kadına da Ana
Tanrıçanın ve doğanın bir yansısı gözüyle bakılıyor, ve
kadın da Ana Tanrıçaya karşı duyulan huşu dolu saygıdan
payını alıyordu . Önemli dinsel görevler kadınlar tarafından
yapılıyordu.
İlk çağların sonlarına doğru Ana Tanrıça ve bereket
tapıncındaki bu iyimser tutum dünyayı yadsıyan, dünya­
dan çok ölümden sonraki beklentilerle ilgilenen karamsar
bir tutuma yerini bıraktı. Yavaş yavaş Ana Tanrıça öne­
mini yitirdi ve tacını ve tahtını göksel bir Baba Tanrı' ya ya
da Tanrılara bırakmak durumunda kaldı . Artık An a
Tanrıça 'nın bedeninden başka bir şey olmayan, capcanlı,
bereketli, doğurgan doğa yerini göksel Baba Tanrının to­
humuyla ya da üfürüğüyle canlanıp bereketlenen cansız
bir doğaya bırakmıştı.
Kuşkusuz bu değişim erkekle kadının konumuna da
yansımışU. Çünkü kadın artık cansız doğanın, erkekse
doğayı tohumuyla bereketlendiren göksel Baba Tanrının
temsilcisiydi.
Upanişad'lardan birisinde erkek karısına "Ben gök'üm,
sen yer 'sin . " 21 diyordu . Artık bir tarım toplumuna

20 Mircea Eliade, Le Yoga, s. 204 - 205. Aynca bk. Indra


Sinluı, Tantra, The Search for Ectasy, s. 34 - 35
21 Brihandranyaka Upanisluıd

94
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

dönüşmüş olan bu kültürde erkek kadına "Sen benim to­


humumu ektiğim tarlamsın" diyordu . Kadın dinsel görev­
lerindeki konumunu da yitirmişti . Dünyayı g öklerden
yöneten Baba Tanrının temsilcileri de erkekler olmalıydı
elbette.
Bu dönemde başka kültürlerde de olduğu gibi Hindis­
tan' daki genel eğilim ve fel sefe, bedensel zevklere, duyu­
lardan gelen hazlara sırt çevirmeyi özendiren, aşkınlığa,
manevi yücelmeye, kurtuluşa ancak isteklerden vazgeçmek­
le ulaşılacağını savunan, hayır diyen, olumsuz perhizci,
çileci bir tutuma arka çıkıyordu . Ama şu gerçekte ortada
duruyor. . . Ne Arya'ların dini olan Brahmanizm, ne Vedalar,
ne Budacılık, ne Caynacılık Ana Tanrıça tapıncını bütünüyle
silip yok etmeyi b aşaramamıştı. Ana Tanrıça gücünü Baba
Tanrıya bırakmamak için direnmeyi sürdürm ü ş tü .
Hindistan' ın Arya'ların istilasından önceki yerli halkların
dinleri kırsal yörelerde, Brahmanizm ' in etkinlik alanının
dışında kalan yerlerde, Hindistan 'ın kıyılarında kalan bölge­
lerde varlığını sürdürmüş ve uygun ortamı bulunca da kı­
lık değiştirerek, bu kez yeni giysiler içinde Veda 'ların,
Budacılığın, Caynacılığın temel görüşlerini benimseyerek,
bir oranda onlanla uzlaşarak Tantracılık adı altında yeni­
den ortaya çıkmıştı . Tantracılık bu durumuyla yeni bir din
gibi değil de Hinduizm ' e, Budacılığa ve C aynacılığa
getirilmiş yeni bir yorum gibi kendini sergilemişti. Hayır
diyen tutuma karşı evet diyen bir tutum . . . Bedensel hazlara,
dünya nimetlerine hayır yerine evet diyen bir yaklaşım . . .
Hindistan ' da Veda'lar dönemini izleyen dönem Orman
B ilgelerinin, ormanl arda kaçınık yaşamı s ür düren
Araflyaka' ların bilgece sözlerinden ve yazılarından oluşan
Upanişad'lar dönemi olarak anılır. Bu dönemde Veda tan-

95
YUMUŞAK SEVİŞME

rılarından çoğu önemini yitirmiş, buna karşın bütün evre­


nin, bütün yaratıkların paylaştığı ortak bir öz, Brahma
düşüncesi öne çıkmıştı. 22 Ama Upanişad 'lar döneminin
hemen ardından ortaya çıkan iki Tanrı bütün Veda Tanrı­
larının önüne geçti. İndra ve Varuna bu yeni Tanrıların
gölgesinde kaldı. Hem yıkıcı hem yaratıcı Tanrı Şiva ve
koruyucu Tanrı Vişnu ydu bu iki yeni Tanrı. . . Şiva ve V işnu
'

da olasılıkla Arya' ların Hindistan ' ı istila etmelerinden


önceki Hindistan'ın yerli halklarının dinlerinden uzun bir
yolculuk yaparak geliyorlardı .
Dans eden Tanrı Şiva dans ederken ayağını her yere
vuruşunda depremler, seller, afetler oluyordu. Ama bir
yandan da yaratıcıydı Tanrı Şiva ... Yaratılan, var olan her
şey varlığını ona borçluydu. Y ıkıyor ve yaratıyordu ... Ama
Şiva'nın yaratmak için bir eşin yardımına ihtiyacı vardı.
Ancak eşi Şakti ' yle birleşerek yaratıcı olabilirdi . Şiva
gücünü eşi Şakti 'yle paylaşmak durumunda kaldı. Ama
Tantracılıkta gücünün çoğunu eşine kaptırdı . Artık Ana
Tanrıça Kafi eski çağlarda kaybetmiş olduğu tacına ve
tahtına yeniden kavuşmuştu böylelikle. . .
Tantracı bakış açısından yaradılış Şiva'mn temsil et­
tiği kozmik eril ilkeyle Şakti'nin temsil ettiği kozmik dişil
ilkeniıı bir araya gelip birleşmelerinin, bütünleşmelerinin
sonucuydu. Tantracıya göre her erkek eril ilkenin, her ka­
dın da dişil ilkenin yansılarıydı, bedenleşmeleriydi. Cin­
sel birleşme bu iki kozmik ilkenin bir araya gelmelerine,
bütünleşmelerine ve böylelikle yaratıcı olabilmelerine im­
kan veren bir kutsal edimdi . Cinsel birleşme bir ibadetti .
Bu iki kozmik ilkeyi bir araya getiren cinsel birleşme ev-

22 İlhan Güngören, Buda ve Öğretisi, s. 28 · 34

96
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

Her erkek Şiva 'nın, her kadın Şakti 'nin yansısı,


biçimlenişi, bedenişidir. 15. yy. Nepal

97
YUMUŞAK SEVİŞME

rensel birliğe, evrensel bütünlüğe, var oluşa insanın gös­


terebileceği en büyük saygıydı. İ nsanı bölünmüşlükten
kurtaracak olan bölünmüşlüğünü aşmasını, evrendeki yerini
bulmasını sağlayacak olan, kurtuluşu gerçekleştirmesine
imkan verecek olan şey cinsel birleşmeydi . Cinsel
birleşmede ikilik birliğe, yokluk varlığa dönüşüyordu.
Evreni varlığa dönüştüren güçler cinsel birleşme sırasın­
da bir araya gelen güçlerin kozmik ölçeklerde bir araya
gelmesinden başka b i r şey değildi. Kurtuluş ancak zıt­
ların uyumlu bir biçimde bütünleşmesiyle gerçekleşebilirdi.
Kurtuluşa götüren tek yol cinsel birleşmeydi. Cinsel
birleşmede bölünmüşlük bitiyor, yok oluyor, Şiva Şakti,
Şakti de Şiva oluyordu. İşte bunun için törensel sevişmede
erkek eşine " Şiva hum So hum " (Ben Şiva 'yım, ben
Şakti 'yim) diye sesleniyordu.
Tantracılık o çağlarda egemen olan dünya nimetlerine,
duyu algılarından gelen hazlara, hayır diyen genel eğilime
karşı çıkarak evet demekle kalmıyordu. Tantracıya göre,
yetkinleşmenin, k u r t ul uşa e r işmenin, nir vana' y ı
gerçekleştirmenin yolu istekleri doyurmak, dolu dolu,
doludizgin yaşamaktı . Yaşamın getirdiklerine evet, ama
götürdüklerine de evet... Karşımıza çıkardıklarını geri
çevirmemek ama bizden esirgedikleri için de gözyaşı dök­
memekti.
Tantracılıkta tıpkı Hinduizm'in, Budacılığın, Cayna­
cılığın kabul gören öğretilerinde olduğu gibi bir kurtuluş
yolu, nirvana'ya erişmeyi hedefleyen bir aydınlanma
öğretisiydi. Yalnız ortada bir yöntem farkı vardı. Tantra­
cıya göre kurtuluş yolu, nirvana'ya götüren yol isteklerin
yadsınmasından değil, doyurulmasından geçiyordu. İnsa­
nı yücelten, aklayan, tutkulardan kurtaran, erişkinliğe,

98
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

yetkinliğe, kurtuluşa taşıyan doygunluktu. Elbet Tantracı­


lıkta en önde gelen cinsel doyumdu. Ku.larnava Tantra
adlı dinsel yapıtta Tanrıyla bütünleşmenin ancak cinsel
birleşme sırasında gerçekleşebileceği yazıyordu. 23 Cin­
sel birleşme ve insanın cinsel potansiyelinin tam olarak
açığa çıkartması ve bu potansiyeli sonuna kadar kullana­
bilmesi . . . İşte aydınlanma, Tanrıya ulaşma, cinselliğin
böyle bir yoğunlukta yaşanabilmesi durumunda olabilirdi.
Tantracı için cinsellik kutsaldı, hayat vericiydi. Ama
onun ilgisini çeken biz sıradan insanların bildiği, anladığı
anlamda bir cinsel birleşme değildi.
Ü zerine basa basa şunu belirtmeliyim. Tantracılık ba­
sit , kaba anlamda bir hazcılık değildir. Tantracının peşinde
olduğu şey hazların, duyumların, duyguların doruklarda
yaşanmasıdır. Doruk yaşantılardır. Bunu başarabilmek için
de algıları bilemeye, algı kapılarını sonuna kadar açmaya
çalışır. Onun çabası cinsel birleşme aracılığıyla kutsal bir
esrime içinde evrendeki yerini bulmak, dünyayı ve yaşamı
gerçek durumuyla, gerçekte olduğu gibi algılayabilmektir.
Seviştiği eşiyle bir bütün olurken evrenle olan birliğini,
bütünlüğünü de bir yaşantı durumuna getirir.
Zaten Tantra'nın sözcük anlamı ağ ve örgü gibi sözcük­
lerle karşılıklandırılabilir. Bütün varoluşu bir etki tepki
zinciri içinde birleştirip bütünleştiren bir ağ, bir örgü . ..
Bu anlayışa erişince, bu yaşantıyı gerçekleştirince Tantra­
cı için, artık gidilecek bir yol, varılacak ulaşılacak bir yer
kalmaz. E vrenin amaçsızlığını anlar ve içine sindirir. İşte
kurtuluş ya da nirvana yaşantısı budur.
Tantracılık perhizciliğe, çileciliğe karşı zorlamasızlı-

23 Mircea Eliade, Le Yoga, s. 298

99
YUMUŞAK SEVİŞME

ğı, kendiliğindenliği seçmiştir. Genellikle kurtuluşu hızla


akan yaşam ırmağının karşı kıyısına geçmeye benzetirler.
Tantracı için de bu benzetme geçerlidir. Ama onun karşı
kıyıya geçmek için izlediği yöntem farklıdır. Onun yönte­
mi akıntıya karşı yüzmek, hızla akan ırmağın akıntısıyla
boğuşmak değil, kendisini ırmağın sularına kapıp koyu­
vermektir. Akıntı onu kuşkusuz, er geç zahmetsizce karşı
kıyıya taşıyacaktır.
Gene de Tantracılığın kolay bir öğreti olduğunu san­
mak yanlış olur. İnsanın her şeyden önce kendisini bütün
saplantılardan, yanılgılardan, yanılsamalardan kurtarması,
algı kapılarını sonuna kadar açması, iç potansiyelini sonu­
na k a d a r a ç ı ğ a çıkarm a s ı g erekmektedir. B u nl a r ı
başarmanın kolay şeyler olduğunuysa kimse söyleyemez .
Buraya, bu aşamaya ancak sabırlı ve ısrarlı bir Yoga öğreti­
siyle gelinebilir. Tantra öğretisinin öngördüğü eğitime Seks
Yogası adını da verebilirsiniz. Ama burada şunu söyleye­
yim, Tantracının yalnız hazır formülleri uy gulayarak,
birtakım teknikler öğrenip, bunları uygulayarak doruk
yaşantıları gerçekleştirebileceğini sanmak da yanlış olur.
Hem bedensel hem ruhsal olanakların geliştirilmesi, açı­
ğa çıkarılması bilgeliği, cinsel aydınlanmayı gerektirir.
Zihnimizle değil de bedensel duyarlıkla, düşüncelerle de­
ğil de doğallık, içtenlik, yaratıcılık, doğaçlamayla cinsel­
liğe yaklaşmayı gerektirir. Cinsel birleşmenin en büyük
ustası ve öğretmeni sayılan Tanrı Şiva'ya mal edilen söz­
ler şunlar :"Tantracılıktaki önerileri anlamadan da uygu­
lamalısınız. Bu önerilerin nedenini zihniniz anlamadan
bedeniniz anlayacaktır. Zi.hninizin bu nedenleri sözlerle
ifade etmek için sözcükler bulmasını beklemeden bedeni­
nizin sesini dinleyin. "

1 00
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

Tuntra, zihni bir yana bırakıp , her insanın derinlikle­


rinde saklanan Ben'i açığa çıkarmaya çalışır. O içimizde
saklanan gerçeği keşfetmek için önce bedeninizi keşfedi­
yorsunuz . Şimdiye kadar farkında olmadığınız bir iç du­
yarlık beliriyor. Bedeninizle algılamaya , his setmeye
başlıyorsunuz. Bu öyle bir duyarlık ki bir an geliyor, be­
deninizde gidiyor, ama duyarlık .kalıyor. Artık kolunuz
nerede, bacak sizinki mi eşinizinki mi bilemiyorsunuz .
İnsanın doğayla, en başta da kendi doğasıyla uyum
içinde olmasının ancak kendisini iç çelişkilerden gerçekdışı
beklentilerden kurtarmasıyla olacağından kuşku duyanların
sayısının pek fazla olmayacağını sanıyorum. Buraya, bu
noktaya da cinsel doyumsuzluk giderilmedikçe, tam bir
cinsel doygunluk gerçekleştirilmedikçe gelinemiyor. Tant­
racı bütün olumsuz düşüncelerin, kızgınlıkların, hırçın­
lıkların, nefretlerin insanın kendisine de başkalarına da
zarar veren davranışlarının ardında gizlenen nedenin cin­
sel açlık olduğunun farkındadır, bilişindedir.
Yalnız şu var, bu söz konusu edilen cinsel açlık biz
sıradan insanların bildiği ve uyguladığı türden bir cinsel
birleşmeyle giderilemiyor. Tam tersine böyle bir cinsel
birleşme cinsel açlığı daha da arttırmaktan başka bir şeye
yaramıyor. Bu tür sevişmeyi bal kavanozuna kavanozun
dışından parmak çalmaya benzetebiliriz .
Cinsel açlığın giderilebilmesi cinsell iğin ancak doruk­
larda yaşanabildiği zaman olabiliyor. Ancak cinsel doyum
c i n s el l iğ i n dorukl arda ya şanması du rumunda
gerçekleşebiliyor.
Tantracının amacı , yaşamı doruklarda yaşamaktır.
Yaşamı en ince, en tinsel düzeyde, bütün ayrıntılarının
farkındalığıyla yaşamaktır. Yaşamı hem ruhuyla, hem be-

101
YUMUŞAK SEVİŞME

deniyle yaşamaya çalışır. Daha önce de söylediğim gibi


sokaktaki adamın ilgilendiği türden bir cinsel birleşme hiç
mi hiç Tantracının ilgisini çekmez. O cinsel birleşmede
kutsalı bulmanın, kutsalı yaşamanın peşindedir.
Tantracı haz almayı da haz vermeyi de daha yoğun,
daha doruk düzeylerde esrime içinde yaşama uğraşı içinde­
dir. Sürekli haz arayışı içindedir. Uzun süre duyusal
hazlardan yoksun kalan kimselerin fırsat çıktığında da haz
al amaz duruma dü şeceklerinin, hazzı alg ı l ayabilme
gücünün giderek güdükleşeceğinin, sonunda köreleceğinin
farkındadır. Hazlar dışlandığı zaman yaşam da yavanla­
şacaktır kuşkusuz . Algı kapılarının bir kısmını kapayarak,
algıları güdükleştirerek, körelterek, yaşamı küçültmekten,
daraltmaktan başka neyi başarmış olabiliriz ki?
Hem bizim haz almamızda daha önce almış olduğu­
muz hazların bellekte kalan izlerinin büyük payı vardır.
G e ç m i ş te ya ş an m ı ş haz l a r ın anıları daha s onraki
yaşantılarımızda haz almayı, uyarılmayı kolaylaştırır, uyarı­
ların, uyaranların çoğalması�a · çeşitlenmesine yol açar.
Giderek daha derin bir yatak açan bir çağlayan gibi haz
algılarının daha bir coşkulu, daha bir güçlü olmasını sağlar.
Haz hafızası hazları daha şiddetli, daha yoğun bir biçimde
yaşamamıza imkan verirken, daha doruk daha damıtılmış
hazlara geçit verir.
Evet bir kez daha tekrarlayayım. Tantracıhk kaba düzey­
de bir hazcılık değildir. Amaç yaşamı esriklik içinde
yaşamaktır. Sıradan insanları çeşit çeşit sorunlara, mutsu­
zluklara, suçlara iten, çelişkiler içinde boğulmalarına neden
olan, onları cehennemlik eden cinsellik Tantracı için
kurtuluşun, nirvana 'nın yoludur. Nirvana 'ya götüren kes­
tirmedir.

1 02
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

Tantracı bu aşkınlığı, bu esrikliği yakalamak için, bu


esriklik düzeyine ulaşmak için, akıl gözünü açabilmek için
her yolu dener, her çareye başvurur. Etkileyici, korkutucu
törenler, ayinler, sihir, büyü . . . . Hiç bir şeye hayır demez . . .
Hiç bir yasağı tanımaz. Caynacılığın, Budacılığın,
Hiuduizm' in et yemeyi yasaklayan kurallarına aldırmaz.
İ nsan eti dahil her türlü eti yer. Gene bu dinlerin sarhoş
edici içkilere koyduğu yasaklara da karşı gelir. Sarhoş edi­
ci içkiler de içer. Başka kastlardan gelen insanlarla ilişki
kurma tabularını da göz ardı ederek her kasttan insanla da
cinsel ilişkiye girebilir. Hatta bazı Tantracılar anasıyla,
kızkardeşiyle, kızıyla cinsel ilişkiye girmekte hiç sakınca
görmez. (Ama Tantracıların büyük çoğunluğu böyle bir
şeyi nefretle karşılar. ) T örensel toplu sevişme ayinlerine
katılır. İ çine sindirdiği hiç bir şeyi yapmasını tabular,
toplumsal yasaklar engelleyemez. Ama o bütün bu yap­
tıklarını kaba düzeyde bir hazcılık, çıkarcılık için değil,
kendini tutsaklıktan kurtarmak, kendini tutsak eden bağları
çözmek, kurtuluşa, Nirvana ' ya ulaşmak için yapar.
İ nsan eti yemek konusunun akıl karıştırdığını sanıyo­
rum. Belki, "Acaba Tantracılı� bir tür yamyamlık mı? "
diye bir soru aklınıza gelmiş olabilir. Olay şu : Hindistan'da
ölüleri yakarlar. Ölüleri yaktıkları ghat adı verilen belirli
ölü yakma yerleri vardır. Ölüleri yakma y öntemi odun ateşi
üzerinde ölülerin gövdesine Hintlilerin yemeklerinde kul­
landıkları ghi adı verilen yağdan sürerek ölülerin yanması
kolaylaştırır. Yanan etler odun ateşinin altına dökülür. Gece­
leyin bu ölülerin yakıldığı yerlerde dolaşan Tantra yolu­
nun izdeşleri de (sadhaka) hiç bir et arasında fark gözet­
medikleri, bu insan etidir, yenilmesi doğru değildir diye
bir tabunun etkisinin altında kalmadıkları için bu etleri

1 03
YUMUŞAK SEVİŞME

yemekte bir sakınca görmezler.


Genellikle Tantracılığın ahlaksızlığı teşvik ettiği söyle­
nir. Ama bunu söyleyenler, böyle düşünenler Tantracının
kutsalı aramaktaki çabasını anlamakta güçlük çekenlerdir.
Bu sokaktaki insanın görüşüdür. Tantracı isteklerini doyu­
rarak isteklere tutsak olmaktan, tutkulardan, bütün olum­
suz duygu ve davranışlardan kendini kurtarmanın
peşindedir. Sevişme Tantracı için farklı bir bilinç durumu­
na geçmenin yoludur. Bütün içindeki yerini bulmak, bütünle
bütün olmak için bir sıçrama tahtasıdır. Tantracı için cin­
sellik bir bedensel doyum olmanın çok daha önünde, öte­
sinde ruhsal ve tinsel bir boyutu olan bir aşkınlık bir
ermişlik ve Nirvana' ya, tam bir uyum ve mutluluğa geçişi
sağlayan bir köprüdür. Doğanın ve evrenin içinde sakladı­
ğı giz, yaşamın ve ölümün gizi hepsi cinselliğin içindedir.
Her günkü yaşamımızın gerçeklerinin ötesindeki asil gerçek
oradadır.
İnsanın bu bütün içindeki yerini hissettiği başka du­
rumlar ve olaylar da olduğuna burada işaret etmeliyim .
Çılgın bir müziğin eşliğinde çılgın gibi dans ederken; et­
kileyici dinsel törenlerde; şiddete dönüşme eğiliminde olan
bir gösteri yürüyüşünde ; özellikle toplu sevişme ayinle­
rinde ve kuşkusuz savaşta insan bireyliğinin ne kadar yüzey­
sel bir şey olduğunun bilişine ulaşıyor. Bir aşkınlık içinde
kendisini dört bir yandan sarmalayan bir ağın bir örgünün
içinde bütün içindeki yerini fark ediyor.
Sanıyorum bunu söylemekte geciktim. Tantracılık genel
başlığı altında toplanan birbirlerinden çok farklı inançlar,
uygulamalar ve mezhepler var. . . Tantra adını taşıyan yüz­
lerce kitap birbirlerinden adamakıllı farklı öğretiler içeri­
yor. Bütün bu farklı inançların, uygulamaların, mezhep-

1 04
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

lerin Tantracılık genel başlığı altında toplanmalarının nedeni


hepsinin bir ortak amacı, bir ortak yanı olması, bir genel
inançta birleşmeleridir. Şiva ve Şakti'nin temsil ettiği iki
kozmik ilke . . . Lingam (erkeklik organı) ve yoni (kadınlık
organı) tapıncıdır. Lingam'la yoni ' nin kutsanmasıdır.
En ilkel sihir ve büyü ayinlerinden korkunç törenler­
den, kara büyüden tutun da en yüce ve en derin bir Tasav­
vuf fel sefesine kadar her şeyi Tantracılıkta bulabilirsiniz .
Tantracılık bir gizli öğretidir. Ancak ustadan öğrenciye
ağızdan kulağa verilir. Ancak bu öğretiyi özümleyebilecek
durumda olanlara, layık görülenlere eriştirme törenleriyle
verilir. O sözünü ettiğim Tantra adını taşıyan yüzlerce ki­
tap, eriştirme törenlerinden geçmemiş olanlara, konunun
dışında olanlara hiç bir şey söylemez. Çünkü kasıtlı ola­
rak yazılanlara gizli anlamlar yüklenmiştir. Bu gizli an­
lamları ancak öğretide belirli bir aşamaya, erişkinliğe ulaş­
mış olanlar anlayıp çözebilir. Bütünüyle simgesel bir dille
yazılmışlardır. Örneğin öldürmekten söz ettiği yerde belki
de amacı nefse düşkünlüğü yok etmeye yöneliktir. Ki­
taplarda kullanılan dil mecazlarla doludur. Ancak yorum­
lanarak anlaşılabilir. 24

Ya o insana korku ve dehşet veren, izdeşlerin kendi­


lerinden geçmelerine, transa girmelerine neden olan o
coşkulu törenlere ne demeli? Ya o acaip resimlere, şekillere,
yantra' lara , mandala' lara, bütün o anlaşılmaz ikonografi­
ye, ya o sihirli sözlere, mantra' lara ne demeli?
Kuşkusuz bunların amacı yola girmiş olan Tantracının
gözünü açmaktır. Zaten yantra' lara tohum (bija) adını ve­
rirler. Tıpkı tohumun bir süreç içinde ürün vermesi gibi

24 agy. s. 249

1 05
YUMUŞAK SEVİŞME

Rama 'yla Lakshmi savaşa girişmeden önce


yoni 'yle lingam 'a tapınıyorlar.

yantra' ların da zihinde büyüyüp gelişeceklerinin ve so­


nunda akıl gözünü açacaklarının beklentisi içindedirler.
Yantra'larla görsel meditasyon yaparlar, mantra 'ları da gene
zihin gö zlerini açmak için kullanırlar. Yantra 'lar,
mandala' lar ve mantra' lar Tantracının zihninin, bilinçaltı­
nın topografyasını çıkartmak, haritasını yapmak için kul­
landığı araçlardır. Bize anlamsız ve yadırgatıcı görünen
bütün bu ikonografinin yardımıyla Tantracı günlük yaşamın
hay huyu içinde gözden kaçırdığımız o temel birliği, o her

1 06
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

şeyi birbirine bağlayıp bütünleyen ağı, örgüyü görüp an­


lamayı, kendisini de bu ağın, bu örgünün içine yerleştirmeyi
başarır. Bir bakıma Tantracılık bu törenleriyle, bütün bu
ikonografisiyle herkesin, hangi düzeyde olursa olsun, de­
rin bir felsefeyi anlayamayacak durumda da olsa, uygu­
layabileceği, anlamasa da esrikliği, coşkuyu gerçekleş­
tirebileceği bir tapınca dönüştürülmüştür. Yaşamın gizlerini
çözmeye çalışmadan, sihir gücüyle, gizleri yaşamanın yol­
larını göstermiştir.
Ayrıntılı olarak Tantracı akımları, mezhepleri incele­
mek elbet bu kitabın amacını da kapsamını da aşar. Gene
de bütün bu mezhepleri, akımları, öğretileri iki ana grupta
toplayarak Tantracılıkta birbirinden adamakıllı farklı iki
yaklaşıma değinmenin gerekli olacağını sanıyorum.

SOL YAN TANTRACILIGI

Bu iki ana grup Sağ Yan Tantracılığı (Dakşimakara ya


da Dakşi Marga) ve Sol Yan Tantracılığı ( Vamakara' ya da
Vama Marga) diye adlandırılır. Böyle adlandırılmalarının
nedeni Sağ Yan Tantracılığında tören sırasında kadının
erkeğin sağ yanında yer almasına karşın Sol Yan Tantracı­
lığında sol yanında yer almasıdır. Ama bu yalnızca böyle
adlandırılmalarının nedenidir. İki grup arasındaki temel
ayrılığın nedeni kuşkusuz böyle bir ayrıntı değildir. Sağ
Yan Tantracılığında Şiva - Şakti bütünleşmesi yalnızca sim­
gesel bir anlam taşır; varoluş, yaratılış gerçeğinin altındaki
gizemin bir törensel içinde simgesel bir boyutta yaşanmasını
ve anlaşılmasını sağlar. Oysa Sol Yan Tantracılığında Şiva

1 07
YUMUŞAK SEVİŞME

Rajarani tapınağı, Bhuvanesvar,


Hindistan, 11 .yy

1 08
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

- Şakti bütünleşmesi bir toplu sevişme ayiniyle, gerçek


anlamda bir cinsel birleşmeyle kutsanır.
Panca Tatva adı verilen bu ayin, hem Sağ Yan, hem
Sol Yan Tantracılığında vardır. Ama Sağ Yan Tantracılı­
ğında Hint gizemciliğinde egemen eğilim olan yasakçı,
perhizci, duyu algılarından gelen algılara hayır diyen tutu­
mun etkisi altında ve aynı zamanda toplumun değer yargı­
larına da uyum sağlamak için ya da sağlayacak biçimde
değiştirilmi ş , bir bakıma sulandırılmıştır.
Ayin şu beş kutsamadan oluşur : Şarap içilir (madya) ,
et yenir (mamsa) , balık yenir (matsya), kavrulmuş tahıl
yenir (mudra), cinsel birleşme gerçekleştirilir (maithuna)
. Bu beş kutsamanın adlarının "m" harfiyle başlaması
nedeniyle bu ayine "Beş M" anlamında Panca Makara adı
da verilir.
Sağ Yan Tantracılığında daha önce de söylediğim gibi
şarap içmek, et yemek ve cinsel ilişki toplumun hoş gör­
mediği şeyler olduğu için bu beş kutsama simgesel olarak
yapılır. Ama bu simgesellikte de derecelemeler vardır. Bazı
uygulamalarda bu b e ş kut s am anın anlamları b i l e
de�iştirilmiştir, örneğin bir uygulamada şarabın (madya)
anlamı sarhoş edici bilgidir. Et (mamsa), "ma" dil keli­
mesinden hareketle diline egemen olmak anlamına gelir.
Balık (matsya) insan bedenindeki iki tinsel kanal , ida ve
pingala'yla özdeşleştirilir. Kavrulmuş tahil (mudra) zihinsel
yoğunlaşm a , cinsel birleşme (maithuna) Brahma 'yla
bütünleşme olarak yorumlanır.
Bir başka uygulamadaysa bu beş kutsama yerlerine
konulan başka şeylerle temsil edilir: Şarap yerine hindis­
tancevizi sütü içilir. Et yerine taze zencefil, balık yerine
turp ya da suda yetişen panifala bitkisinin meyve s i ,

1 09
YUMUŞAK SEVİŞME

kavrulmuş tahıl yerine pilav yenir, cinsel birleşme erkek­


lik organına (lingam) ve kadınlık organına (yonı) benze­
yen iki çiçekle temsil edilir. 25

Sağ Yan Tantracılığında cinsel ilişkiyi bütünüyle yasa­


klayan en katı Hindu perhizciliğiyle yarışacak yaklaşımlar
da vardır. Onlara göre Tantracının izleyeceği yol (sadha­
na) kendi içindeki dişil enerjiyi, Şakti enerjisini uyandır­
mak ve onu gene kendi içindeki Şiva enerjisiyle bütün­
leştirmektir. Şiva - Şakti bütünleşmesini dışardan bir ka­
dının ya da erkeğin aracılığına gerek olmadan kendi içinde
gerçekleştirmek , böylece kendi bölünmüşlüğünü bütünle­
mektir.
Sol Yan Tantracılığında bu beş kutsama gerçek anlam­
da yapılır. Ama çeşitli mezheplerde farklı tören düzenleri,
farklı ayin uy gulamaları vardır. Mezhepler arasında bu
konularda büyük ayrılıklar vardır. Örneğin bazı mezhep­
lerde anasıyla, kız kardeşi ve kızıyla ilişkiye izin vardır.
Ama başka mezheplerde böyle bir yaklaşım ve uygulama
daha önce de belirttiğim gibi nefretle, tiksintiyle karşılanır.
Gene bazı mezheplerde izdeşlerin ayine kendi eşleriyle
katılmaları, eğer kendi eşiyle kaulması her hangi bir neden­
le mümkün olamıyorsa o zaman guru'nun o kimseye uy­
gun bir eş bulması ve onları Şiva nikahıyla evlendirmesi
istenir. Şiva nikahıyla evlenenlerin ayin dışında birbirle­
riyle ilişki kurmalarına izin verilmez. Buna karşın bazı
mezheplerde başkalarının kadınlarıyla (parakiya) sevi­
şilmesi hoş görüyle karşılanır, hatta özendirilir. 26 Ör­
neğin bir uy gulamada ayine katılan kadınların hepsi giysi-

25 Omar Garrison, Tantra, The Yoga of Sex, s. 52


26
Ajit Mookerjee & Madhu Klıanna, The Tantric Way, s. 2 7

1 10
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

lerini bir davulun içine atarlar. Erkekler davulun içinden


bir giysi çekerler ve giysisini çektiği kadınla, bu kadın
her kim olursa olsun, maithuna yaparlar, ya da sırayla eş
değiştirerek ayini sürdürürler. Sol Yan Tantracılığında en
yay gın olarak bilinen mezhep Kaula mezhebidir. Hem
Hinduizm' de hem Budacılıkta Sahaja ya da Sahajiya genel
adı y la bilinen mezhepler de vardır. Sahaja ya d a
Sahajiya' nın sözcük anlamı her türlü koşullanmalardan
kurtulmuşluk, insanın doğmadan önceki koşullanmamışlık
durumuna geri dönmesi, bütünüyle doğal olması, içinden
geldiği gibi davranmasıdır. 27

Kaula mezhebi Assam, Bengal, Orissa, Mahaşastra,


Kaşmir, Himalayalar, Tibet, Rajastan ve Güney Hindistan' ın
bazı bölgelerinde günümüzde de varlığını sürdürmekte­
dir.
Kaula mezhebinde Panca Tatva ayini şöyle yapılır: Eğer
ayine katılanlar bir halka oluşturacak biçimde otururlarsa
bu ayine Cakra Puja (halka ay ini) denir. Genellikle bir
halka ayinine sekiz erkek, sekiz kadın katılır. Ama duru­
ma göre katılanların sayısı bu rakamın çok üstünde ya da
altında da olabilir. Tören yeri böyle bir halka oluşturmaya
elverişli değilse, sıra sıra, ama her sıranın karşılarındaki
sıraya yüzleri dönük olarak oturmaları da mümkündür.
Kadınlar erkeklerin sol yanında yer alır, bir erkek bir ka­
dın, gene onları izleyen bir erkek bir kadın düzeninde otu­
rulur.
Cakra Puja ' ya katılmak için izdeş ikinci bir eriştirme
töreninden geçirilmelidir. Cakra Puja' ya katılmadan önce
izdeşin en az bir yıl guru' nun rehberliği altında bu ayinin

27 Mircea Eliade, Le Yoga, s. 266 - 268

111
YUMUŞAK SEVİŞME

gerektirdiği koşullara kendini hazırlaması gereklidir. Yal­


nız bedensel ve zihinsel bakımdan bu hazırlığı yapması
yeterli değildir. Bu ikinci eriştirmeden geçirilmek için
kendini her türlü olumsuzluklardan arındırarak yet­
kinleştirmesi istenir. Kulamava Tantra adlı metinde izdeşin
kendini arındırması gerekli sekiz kusur şöyle sıralanıyor :
1) nefret2) kuşku 3) korku 4) utangaçlık 5) insanları
arkalarından �ekiştirmek 6) kuralcılık 7) saldırganlık,
kavgacılık, iddiacılık 8) kendi sosyal konumuna bağlılık
ve sosyal konumunu koruma çabası. İzdeş bütünüyle bu
kusurlardan kendini kurtaramçıdıkça Cakra Puja'ya alın­
maz ve ikinci eriştirmeden geçemez.
Gene Cakra Puj a ' ya katılabilmek için izdeşin hiç bir
bedensel kusuru ve hastalığı olmaması gereklidir. Tantra
öğretisi, gizemci öğretiler içinde bedensel sağlık ve be­
densel yetkinlik konusuna en fazla ağırlığını koymuş öğre­
tidir. İzdeşin yolu (sadhana) tamamlayabilmesi nirvana' ya,
kurtuluşa erişebilmesi ancak b e deninin yardım ı y la
gerçekleştirilebilir. Tantracıya g öre bedenimiz bizi
kurtuluşa taşıyan aracımızdır. Tantracılık birçok gizemci
öğretideki perhizlerle, çilelerle bedeni güçsüzleştirerek,
ruhun güçlendirilebileceği düşüncesinin tam olarak
karşısındadır. Bedene gösterilecek saygı Şiva'yla Şakti ' ye
gösterilen saygıyla aynı şeydir. Çünkü Tantracı bu beden
içinde, cisimleşmiş olarak Şiva ' yla Şakti ' y i taşıdığını
düşünür. Bedensel yetkinlik için çaba harcamak, yolda (sa­
dhana) ilerleyebilmenin önkoşuludur.
Buna karşın Cakra Puj a ' ya katılanların sosyal durum.,
ları, üyesi olduğu kastın şu kast ya da bu kast olması hiç
bir önem taşımaz. Bütün bu sosyal durumlar tören odası­
nın dışında bırakılan pabuçlar gibi dışarıda bırakılmalıdır.

1 12
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

Bu konuda kutsal metinlerin yazdığı şudur : "Hem Tanrı­


nın şarabından içip hem gururlu kalmayı sürdüremezsin" ,
ya da "Bir kılıç kınına iki kılıç sığdıramazsın " Cakra
Puja' da bir Brahinin hanımla gölgesinin bile üzerine
düşmesine izin verilmeyen bir Parya kadın ya da bir banka
müdürüyle bir bisikletli araba sürücüsü bir arada olabilir.
Aynı bardaktan içip aynı tabaktan yemek yiyebilirler. Katı­
lanlar genç de olabilir yaşlı da.
Anlaşıldığına göre Tantracılık böyle bir tutum izleye­
rek Arya olmayan Hindistan' ın yerli halklarının kast düze­
nine karşı tepkisini açığa vurmuş oluyordu . Ama bir yan­
dan da zıtların birbiri içinde eritilmesi bütünleştirilmesi
gibi bir simgesel anlam da görülebilir bu tutumda .
Cakra Puja'ya katılacakları belirlemek, erkeklerle ka­
dınları eş yapmak bütünüyle guru' nun yetkisi içindedir.
Ayine katılabilecek kadınlar konusunda da son söz
guru' dadır. Daha çok erkeklere hoş gelecek bir dille
yazılmış olan Kularnava Tantra' da Cakra Puja'ya katıla­
cak kadınlarda aranacak özellikler şöyle sıralanıyor:
" Genç
olmalı, cana yakın olmalı, ciddi, dindar ve güvenilir ol­
malı, hafifsesle konuşan, yumuşak huylu, kendini bütünüyle
Tanrıçanın ve guru 'nun hizmetine adamış bir kadın olma­
lı . "
Ancak başka metinler ayine katılacak kadınlar konu­
sunda bu kadar titiz ve romantik değiller. Bu metinlerde
dansçı kızların (devadasi) , çamaşırcı kızların (dombi) ,
çiçeklerden boyuna takılmak için halkalar ören kızların,
fahi şelerin de Cakra Puja' ya katılabilecekleri ya da
katıldıkları yazıyor. Anlaşıldığına göre Tantracılar Cakra
Puja'ya katılacak yüksek kastlardan gelen ve yüksek to­
plumsal düzeyde olan kadınlar bulmakta güçlük çekiyor-

1 13
YUMUŞAK SEVİŞME

lardı . Genellikle Hindu ve Budacı metinlerde en gözde


maithuna arkadaşı olarak çamaşırcı kızlardan (dombi) söz
edilir, onların güzelliği, bilgeliği ve yeteneklerini öven çok
sayıda aşk şiirleri yazılmıştır.
Dansçı kızlar adı da verilen devadasi'Ier tapınakların
görevlisi olan kutsal fahişelerdir. Tapınaklarda törenlerde
dans ederler, tapınakların bakımı ve temizliğiyle ilgile­
nirler ve kutsal fahişelik yaparak kazandıkları paraların da
büyük bölümünü tapınaklara bağışlarlar. Pek çoğu aileleri
tarafından dindarca bir davranış olarak tapmaklara adanmış
olan bu kızlar kuşkusuz tapınakları çekici yapan önemli
özelliklerden de biriydi . Bu kızların da büyük ölçüde mai­
thuna i ç in yetiştirildikleri ve kullanıldıkları da bir
gerçek . . . 28 Gene ayine katılan kadınlara verilen bir ad da
" dul kadın" dır. Dul kadınların Hindistan toplum düzeninde
çok güç ve kötü bir konumda olduklari göz önüne alınınca
Cakra Puja 'ya katılan kadınların kimliği konusunda bir
genellemeye ulaşabiliyoruz. Tantracılık, kadına Tanrıçalık
tahtını vaad etmesine rağmen yüksek kast1ardaki kadınlar
bu tahta oturmaya çok istekli davranmamışlar ya da to­
plumsal baskılar buna izin vermemiştir.
Kadınların Cakra Puja'da iki türlü görevi vardır. Çok
genç ve güzel kadınlar ya da bakireler Tanrıçanın simgesi
olarak tapınılmak için (kumari puja) ayinde yer alırlar. 29

Hemen şunu söy leyeyim, bakire sözcüğü Hindistan'da


başka kültürlerde olduğu kadar dar anlamlı değildir. Çocuk
doğurmamış, evli olmayan genç kızlara bizim anladığımız

28
Indra Sinha, Tantra, The Searclı for Ectasy, s. 78 - 80
29
Ajit Mookerjee & Madhu Khanna, The Tantric Way, s. 26

114
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

anlamda bakire olup olmadıklarına bakılmadan bakire de­


nir. Tapınılmak üzere görevlendirilen kumari tamamen
çıplak olarak yüksekte bir yerde oturur ve yoni'nin iyice
görülüp izlenmesini sağlayacak biçimde dizlerini müm­
kün olduğu kadar iki yana açar, ya da elleriyle ayaklarını
kavrayıp bacaklarını iki yana ayırır. Tantracılıkta en kutsal
simge yoni' dir. Ve yoni mutluluk ülkesinin, kutsal ülkenin
ve varoluşun kapısı olarak saygı görür. Zihin yoni üzerinde
yoğunlaştırılır. Yoni Tantracılıkta bir meditasyon konusu­
dur. Cakra Puja ' ya katılan kadınlardan maithuna'da, görev
alacak olanlar sevişmede ustalaşmış törenseli iyi bilen
kadınlardır.
Genellikle tören akşamın yedisiyle geceyarısı arasında
ayda bir kez dolunay geçtikten sonra yapılır. Ama başka
uygun bir saatte de yapılmasında bir sakınca yoktur. Ayda
bir kez yapılması da şaşmaz bir kural değildir. Belki ayda
en az bir kez demek daha doğru olur.
Ayin kimsenin gelip geçmediği kırlarda , tepelerde, açık
havada da yapılabilir. Bu durumda ayine katılanlar çıplak
bedenleriyle akşam ayazına dayanabilmek için gövdeleri­
ne kalın yağlar ve küller sürerler. T örenin bir odada yapı­
lacağı durumlarda oda iyice havalandırılmış, izdeşlerin
saatlerce çıplak kalacakları göz önüne alınarak yeterince
ısıtılmış, çevreye kokular serpilmiş, tütsüler yakılmış,
çiçeklerle süslenmiş olmalıdır. Işıklandırma tavana asılmış,
mor menekşe rengi ışık veren yağ kandilleriyle yapılır.
Mor menekşe renginin özellikle kadınlar için cinsel bakım­
dan uyarıcı olduğu, cinsel salgıları arttırıcı bir etkinliği
olduğu deneysel olarak bilinmektedir. Odada herkesin
birbirini, özellikle eşlerin birbirlerini iyice görebilmeleri­
ne yetecek kadar ışık olmasına özen gösterilir. Çünkü Tant-

1 15
YUMUŞAK SEVİŞME

racının görüşüne göre gözün hakkı olanı gözden esirge­


mek cinsellikte yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri­
dir. Bunu haz algılarından önemli birini devre dışı bırak­
mak diye düşünür Tantracı . En yoğun, en doruk yaşantılara
ancak bütün algı kapıları sonuna kadar açık olduğu zaman
ulaşabileceği Tantra öğretisinin özüdür.
Törene katılacak olanlar törenden önce güzelce yıka­
nırlar. Yıkanma şaşmaz bir kuraldır. İyice yıkanmış iki
beden arasında manyetik akımın daha güçlü, daha etkin
olacağını savunanlar var günümüzde. Kuşkusuz tertemiz
iki insanın birbirleri için daha çekici olacakları tartışma
götürmez bir gerçek. Ama kimbilir belki de Tantracılar
da sözle dile getirememiş de ol salar temiz bedenlerin
manyetik akımın geçirgenliğini arttırdığını deneysel ola­
rak fark etmişlerdir.
Erkekle kadının bir arada yıkanmaları ve erkeğin ka­
dını sanki bir Tanrıçayı yıkarrriışçasına büyük bir saygı ve
huşu içinde yıkaması da Tantracılıkta yaygın bir uygula­
madır. Hem erkek hem kadın yıkandıktan sonra bedenle­
rine kokular, güzel kokan yağlar sürerler: İyice derinin
emmesini sağlayacak biçimde yağlarla bedenlerini ovar­
lar. Kadınların bedenlerinin neresine hangi kokuyu, nere­

sine hangi yağı sürmeıe i gerektiği bile metinlerde
belirlenmiştir. Kadın ellerine yasemin kokusu, boynuna
ve yanaklarına keora, göğüslerine campa kokusu, saçları­
na spikenard yağı , karnına misk-i amber, apış aralarına
sandal ağacı melhemi , ayaklarına khuz yağı sürmelidir. İki
kaş arasına boyayla al rengi bir nokta kondurmalıdır.
Törene katılacak kadınlar çıplak etlerine çingülü (hi­
biskus) kırmızısı bir entari giyerler. Bu renk Tantracıların
kutsal rengidir. Tören odasına önce guru ve Şakti 'si girer-

1 16
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

ler. Halkanın ortasına denk gelecek bir yerde otururlar.


Ondan sonra izdeşler, kadın erkeğin solunda olmak üzere,
ikişer ikişer, ellerinde yanar mumlar taşıyarak ya da el­
lerini yoni mudra durumunda tutarak tören adımlarıyla
girer ve halkadaki yerlerini alırlar. Yemekler ve şarap tes­
tiler daha önceden halkanın uygun yerlerine yerleşti­
rilmiştir. Ayine MANTRA' lar söylenerek başlanır. Şarap tes­
tilerinden herkes hem kendi kadehinin hem eşinin ka­
dehinin üçte ikisini dol durur. Ş arap sunuculuğunu
guru' nun Şakti 'si de üstlenmiş olabilir. Şaraplar içildikten
sonra küçük lokmalar halinde hazırlanan et yemekleri,
lokmalar başparmak ve işaret parmağıyla tutularak ağza
götürülür. Sonra yeniden şarap kadehlerinin gene üçte iki­
si doldurularak içilir. Bu kez gene l okmalar halinde
hazırlanmış balık yemeklerinden başparmak ve işaret par­
mağıyla tutulan lokmalar yenir. Bir kez daha şaraplar dol­
durulur, artık kavrulmuş tahıllara sıra gelmiştir. Yeniden
kadehler doldurulur, şarap içilir. En sonunda tepsideki
kakule tohumları dişler arasında çıtlatılarak açıldığı za­
man kakule'nin iki eşit parçadan oluştuğu gözlemlenir.
Şarap ateşin, et ve balık canlıların, tahıl toprağın simge­
sidir. İki eşit parçadan oluşan kakule tohumuna gelince, o
da ikilikteki birliğin simgesidir. Bir yandan da kakule,
ağızdaki şarapların, yemeklerin kokusunu giderir, nefeste
ferahlık veren bir koku bırakır. Aynı zamanda kakule
Doğu'da etkili bir afrodizyak olarak bilinmektedir.
Kularnava Tantra' da Panca Tatva ayiniyle ilgili şu bilgi­
leri buluyoruz :"Şaraplar içilip et, balık ve tahıllar yenin­
ce izdeşler iyice keyiflenirler. Bu keyiflenme durumuna·

prandhata-ulissa adı verilir. "


"Ey Tanrıça prandhata-ulissa durumuna ulaşınca

1 17
YUMUŞAK SEVİŞME

Yogi 'fer Yogini '!er arasında neşelerini, coşkularını arttı­


racak her şeye izin vardır. Bu durumda 'Bu yakışık alır, bu
yakışık almaz ' diye düşünmezler. İçlerinden ne gelirse onu
yaparlar. O coşkunluk içinde iyi ya da kötü ne yaparlarsa
hoş karşılanır. "
"Ey Tanrıça, ey sevgili hanım! Sılf Tanrıçayı hoşnut
etmek için bu Tanrısal coşkunluk içinde şarkılar söyle­
mek, mantra 'tar söylemek gibidir. Uykulu bir durumda
olmak derin bir meditasyon 'da olmakla aynı şeydir. Her
yapılan şey bir ibadettir. Cinsel birleşme büyük kurtuluştur.
Kutsamaları yapmak Şiva olmaktır. Naralar atmak, yük­
sek sesle ilahiler okumakla aynı şeydir. Ellerin kolların
başkalarına değmesi, başkalarındaki gizil güçleri uyandır­
mayı amaçlayan bir kutsal eylemdir (nyassa). Birbirleri­
nin bedenlerine dokunmak Tanrılara çağrı çıkarmaktır. Bir
şey yemek, kutsal ateşe bir sunudur. Rasgele bir bakış, bir
zihinsel yoğunlaşmadır. Uyumak bile bir ibadettir. Bu coşku
içinde ne yaparlarsa yapsınlar kutsaldır. Başka türlüsünü
düşünmekse günahkarlıktır. "
" Cakra Pu,ja 'ya katılmış olanların hepsi Yoga 'da yol
almış izdeşlerdir. Hepsi birer Şiva 'dır. Bu coşku içinde
bilenmiş, keskinleşmiş bilinçleriyle fluta ve vina çalabi­
lirler, şiirler söyleyebilirler, nutuklar atabilirler, yere düşüp
kalkabilirler, esneyebilirler. Bütün bu yaptıkları Yoga uy­
gulamalarıdır. Bu coşku içinde ey Tanrıça, içlerinden ne
geliyorsa, hayallerinden ne geçiyorsa onu yaparlar. Zi.­
hinleri dağılınca zihinlerini toplamak için komşularından
şarap testisini isteyip testiyi dudaklanna götürüp şarabı
yudumlarlar. Sessiz sessiz oturabilirler. İstek/enen hanım­
lar boyunların öptürmek için başka erkeklere uzatıp suna­
bilirler. Başka erkeklere sarılabilirler. Erkekler de çoşkulu

118
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

bir şaşkınlık içinde hatta başka erkeklere bile sarılabilir­


ler. Kadınlar kocalarına 'Sen kimsin ? Bu insanlar kim ?
Burada ne işimiz var ? Burası bizim evimiz mi ? Burası bi­
zim bahçemiz mi ? ' diye de sorabilirler. İzdeşler birbirleri­
nin tabaklarından yerler. Başlarının üstünde şarap tes­
tileriyle dans ederler. Erkekler ağızlarını şarapla doldu­
rup eşlerine ağızlarından şarap içirirler. Kadınlar ağızları­
na bir lokma yemek alıp erkeklerine ağızlarındaki loknuıdan
ısırtarak lokmayı bölüşürler. Kaula kadınları coşku içinde
el çırpıp açık saçık şarkılar söylerler. Sağa sola sarhoş
yalpaları yaparak halka olup dans ederler. Sonra sarhoş
Yogi '!er hanımlarm üstüne atlayarak ya da kendilerinden
geçmiş hanımlar erkeklerin üstünde doyuma ulaşırlar. 3 0
·
"

Kuşkusuz bu kutsal sarhoşluğun amacı benliğin, bi­


reyliğin sınırlarının yok edilmesidir. Her erkek artık bi­
reyliğinden soyunmuş Şiva' nın bedenlenişi, cisimlenişi
olmuştur. Kadınlar için de durum aynıdır. Benlik, bireylik
aradan çekilmiş, geriye yalnızca Şakti kalmıştır.
"Ben O 'yum, Sen de O 'sun! Onun için Sen Ben 'sin.
Ben Şiva 'yım. Sen de Şiva 'sın. Ben Şakti 'yim. Sen de
O 'sun " Şiva' yla Şakti' nin birleşmesinde, bir olmasında
kuşkusuz hiç bir günah olamaz . Herkes herkestir, onun
için Cakra Puja ' ya katılmış insanların arasında cinsel
birleşme olmasında hiç bir sakınca yoktur.
Ancak daha önce de sözünü ettiğim gibi Tantracı metin­
lerin olduğu gibi alınması insanı yanıltıcı sonuçlara götüre­
bilir. Çünkü bu metinlerde yazılanların gizli anlamları
vardır, ve bu anlamları eriştirmelerden geçmemiş olan-

30 lndra Sinha, Tantra, The Search for Ectasy, s. 136,


(Kularnava Tantra, VIII)

'9
YUMUŞAK SEVİŞME
��������������������- -------

ların, tam olarak öğretiyi özümsememiş olanların çözme­


si imkansızdır. Yukarıdaki metinde anlatıldığı gibi Cakra
Puja'yı bir sarhoş cümbüşü olarak düşünmek, sanıyorum
son derece yanıltıcı olacaktır. Bu metinde yazılan ve
söylenenler izdeşlerin aşkın bir uyanıklık ve farkındalık
içinde kalmaları gerekliliğini ortadan kaldırmıyor. Metnin
olduğu gibi alınmasının bizi yanlış bir yoruma götüre­
ceğinin en büyük kanıtı aynı metinden buraya yapacağım
bir başka alıntıdır :
" Cakra 'da sevgili Tanrıçam, bilge olan mantra 'lar
söyler, ibadet eder, ilahiler söyler, başkalarından kendi­
sine rehber olmasını ister ya da başkalarına yol gösterir.
Yalnız cahillerfitil gibi sarhoş olur, öyle ortalıkta dolanıp
dururlar. Kahkahalar atar, ağlar, haykınr, pis lakırdılar
eder ve kadınlara şehvetle yaklaşırlar. 31 "

Görüldüğü gibi aynı metinde birbirleriyle çelişkili gibi


görünen farklı öneriler var. Bundan da o aşkınlık durumu­
nun, o koşullanmışlıkları aşma durumunun anlatılmasının
ve anlaşılmasının ne kadar güç olduğu sonucuna varabili­
riz . Bir sınır var ki, o sınır aşılınca kutsalla kutsal olma­
yan, yasakla mubah aynı şey olup çıkıyor.

SAMARASA

Sonuncu ve en önemli kutsama nirvana ' ya kestirme


yol , kuşkusuz maithuna 'dır. Ayin ancak maithuna ' yla
tamamlanmış olur. Maithuna'ya sıra gelince daha önceden
soyunmamışlarsa kadın da erkek de bu aşamada giysileri-

31 agy. s 139, (Kularnava Tantra, XI)

1 20
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

ni çıkarırlar. Kadın üzerinde kalmasını istediği takılar,


halhallar gibi süsler dışında tamamen çıplak olmalıdır.
Erkek için de durum aynıdır. Tantracılıkta erkek kozmik
bilincin (puruşa) kadınsa yaratıcı gücün (prakriti) ya da
Şiva' yla Şakti'nin temsilcileridir. Kozmik bilince, yaratıcı
güce ya da Şiva'yla Şakti' ye çıplaklıktan daha çok yakışacak
hangi giysiyi düşünebilirsiniz? Tanrılara Tanrıçalara biz
ölümlülerin giydiği giysileri giydiremezsiniz elbette.
Kadın da erkek de giysilerini çıkardıktan sonra, erkek
kadının karşısında diz üstü oturur ve kadını hayranlıkla
seyreder. Eğer kadın gözüne Tanrıça olarak gözükürse
maithuna'ya hazır olduğunu anlar. Eğer kadını Tanrıça
olarak değil de bir kadın olarak görüyorsa o zaman mai­
thuna kutsallıktan yoksun, rasgele bir cinsel birleşmeden
başka bir şey olmayacak demektir. Bu durumda maithuna'ya
başlamasa daha iyi olur, çünkü böyle bir birleşme dinsel
özden yoksundur ; böyle bir ilişki ayinin amacıyla da
bağdaşmaz .
Daha önce de belirttiğim gibi maithuna'nın yapılacağı
yer iyice aydınlatılmış olm alıdır. Tavana asılmış, mor
menekşe rengi ışık veren kandillerin ışığının özellikle
yoni' yi aydınlatmasına özen gösterilir. Bundan sonra erkek
kadının ruhsal ve yaşamsal güçlerini uyandırmak için ka­
dının bedenindeki duyarlı noktalara, enerji merkezlerine
belirli bir sırayı izleyerek dokunur. Her dokunduğu nokta
için söylenecek mantra 'lar vardır. Bu uygulamanın amacı
dokunmanın ve mantra' nın etkisiyle dokunduğu her nok­
tanın bağlantılı olduğu merkezleri uyararak kadındaki giz­
il güçleri uyandırmaktır. Söylenen mantra' ların sihirli
gücünün bu sürece yardımcı olacağına inanılır.
Nyassa adı verilen bu uygulama şöyle yapılır: Erkek

12 1
YUMUŞAK SEVİŞME -

sağ elinin işaret ve orta parmağını bir arada tutarak kadı­


nın bedenindeki kalp hizasında iki meme arasındaki nok­
taya (anahata) dokunur. Sonra başının tepesine (sahasra­
ra) b aşparmağıyla bastırır. Daha sonra gene işaret ve orta
parmağıyla kadının gözkapakları üzerine hafifçe bastırır.
Bundan sonra şöyle bir sırayla dokunmayı sürdürür. İki
kaş arasındaki boyalı noktaya (ajna), boğazın çukur yerine
(vişuddha), sağ ve sol kulak memelerine, memelerin uçları­
na, kolların omuzlara yakın yerlerine, . göbeğin üç parmak
altına (svadişthana), apış aralarına, dizlere, ayakların taba­
nındaki kemerin tam ortasındaki noktaya ve en sonunda
da yoni'ye . . .
Bir başka nyassa uygulaması da şöyledir. Erkek sağ
e l inin parmakları yla kadının be denindeki noktal ara
dokunurken bir yandan da sol elinin parmaklarıyla kendi
gövdesindeki aynı noktalara dokunur. Gene kadın da
eşzamanlı olarak sol eliyle erkekteki noktalara dokunur­
ken sağ eliyle kendi bedenindeki aynı noktalara dokuna­
rak nyassa' ya katılabilir. Nyassa yapılırken erkek ya içinden
ya yüksek sesle şu mantra 'ları söyle : "Hlink . . . Klink. . .
Kandarpa. . . Sivaha. . . "
Nyassa bittikten sonra kadın sırtüstü yere uzanır.
Erkekse kadını solunda bırakacak biçimde kadına dönük
olarak yanlamasına kadının yanına uzanır. Kadının nefes
alış verişleriyle kendi nefes alış verişlerini uyumlu duru­
ma getirir. Eğer başlangıçta ağırlıklı olarak sol burun de­
liğinden (ida) nefes alıp veriyor bile olsa bu yan yatış du­
rumunda bir süre sonra ağırlıklı olarak sağ burun deliğin­
den (pingala) n e fe s almaya başlar. O zaman artık
maithuna 'ya s ı ra geldi demektir. Ama maithun a ' ya
başlamadan önce bir başka koşulun dalıa gerçekleşmesi

1 22
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

gereklidir. Hem kadın hem erkek son dereceye kadar, daya­


nılmazlık aşamasına kadar uyarılmış olmalıdır. Bunu sağla­
mak için her şeye izin vardır.
Maithuna yapmak için gelenekleşmiş birkaç pozisyon
vardır. Belki bu pozisyonların en kolay, en rahatı kadının
sırtüstü yatmayı sürdürdüğü ve erkeğin yan yattığı pozis­
yondur. Bu pozisyonda kadın bacaklarını havaya kaldırır
ve dizlerini memelerine yaklaştırır, erkek kadının gövdesiy­
le kendisininki bir dik açı oluşturacak biçimde gövdesinin
üst bölümünü kaydırarak kadının gövdesinden uzaklaştırır,
lingam'ı yoni'ye değdirir; ve yoni'nin dudaklarını arala­
yarak lingam'ı yoni'ye sokar. Bu arada sağ bacağını kadı­
nın bacakları arasına yerleştirir. Lingam'ın çok derinlere
kadar girmesi , ne gereklidir, ne de önerilen bir şeydir.
Orta derecede bir girişle yetinilmelidir. Eşler hiç bir ra­
hatsızlık hissi duymadan uzun süre bu pozisyonda kalabi­
lirler. 32

Bir başka maithuna pozisyonuysa erkeğin lotus pozis­


yonunda (padmasana) otururken kadının yüzü erkeğe
dÖnük olarak, ata biner gibi, erkeğin kucağına oturmasıy­
la gerçekleştirilir. Bu pozisyonda her ikisinin de sırtları
dik durumda , birbirlerine sarılarak, birbirlerini kucakla­
yarak, okşayarak maithuna yaparlar. Bu pozisyonun birkaç
çeşitlemesi de vardır. Ö rneğin kadın erkeğin kucağına otu­
rur, lingam yoni' nin içine yerleştirildikten sonra birbirleri­
nin ellerini tutarak başları ve sırtları yere değene kadar
kendilerini geriye verirler. Böylelikle her ikisi de gövde­
lerini karşıt yönlerde yere yatırmış olurlar. Bu pozisyonun
kolay olmadığını düşünebilirsiniz, ama bu pozisyonları

'2 Omar Garrison, Tantra, The Yoga of Sex, s. 58

1 23
YUMUŞAK SEVİŞME

gerçekleştirenlerin birer yogi ve yogini olduklarını ve be­


denlerine bu pozisyonun gerektirdiği esnekliği kazandırmış
olduklarını anımsamalısınız. Bu pozisyonun adı kök-düğüm
ya da muladhara-bandha'dır. Bu pozisyonun önemi ka­
dında G-noktası olarak bilinen uyarıcı noktaya lingam'ın
yoğun bir biçimde baskı yapmasını sağlaması ve bu nedenle
de kadın için son derece uyarıcı olmasıdır.
Bir başka maithuna pozisyonu erkeğin dik duruşunu
sürdürürken kadının başını ve sırtını yere değdirerek yat­
masıdır. Bu pozisyonda erkeğin gövdesiyle kadının gövdesi
bir dik açı oluşturur. Bu pozisyonun bir başka çeşitlemesi
de kadının sırtını dik durumda tutarken erkeğin yattığı
pozisyondur. Bu pozisyon kadın üstte diye adlandırılan
pozisyonun hemen hemen aynısıdır. Tek farkı erkeğin ba­
caklarının lotus pozisyonunda olduğu gibi çaprazlanmış
durumunu sürdürmekte olmasıdır.
Elbette maithuna'nın asıl özelliği bu pozisyonlarda
değildir. Bu pozisyonların amacı eşlerin rahat bir durum­
da uzun süre hareketsiz kalmalarına elverişli olmasıdır.
Maithuna' da eşler otuz iki dakika hareketsiz kalırlar.
Ama bu hareketsizlik içinde o coşkulu esrikliği sürdüre­
bilmek , uyarılmışlığın en son aşamasında kalabilmek
herkesin başarabileceği bir şey değildir. Tantra eğitiminin
temel amacı izdeşi (sadhaka.) maithuna ve maithuna' nın
hedefi olan samarasa' ya hazırlamaktır. Kadınların mai­
thuna için eğitilmiş olmalarından ya da izdeşin Panca Tat­
va ayinine katılmadan önce en az bir yıllık eğitimden geçme­
si gerektiğinden söz ettiğim zaman anlatmak istediğim şey
maithuna sırasında hiç kıpırdamadan uyarılmışlığını en son
aşamada sürdürebilmesini sağlayacak bir hazırlıktır. Bunu
şöyle de söyleyebilirim. Lingam 'ın sertliğini, yoni' nin

1 24
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

yab-yum

1 25
YUMUŞAK SEVİŞME

muladhara-bandha (kök-düğüm)
Nepal Kralllk koleksiyonundan, 19. yy.

sulanmı şlığını yitirmeden otuz iki dakika boyunca öyle


kalabilmesine imkan veren bir eğitim . . . Bunu sağlayabilmek
için yogi' lere ve yogini ' lere bazı teknikler öğretilir. Belki
bu tekniklerin en önemli si iki beden arasındaki enerj i akı­
mının, manyetik akımın zihin gücüyle izlenmesidir. Ör­
neğin kadının erkeğin kucağında oturduğu, kucak kucağa
oldukları pozisyonda (yab-yum) kadının memelerinin
erkeğin göğüslerine değdiği noktalarda ya da lingam'ın
yoni'yle iç içeliğinin sağlandığı noktalarda erkek bu akı­
mın kendi bedenine girdiğini duyumsar. Zihnini bu nokta­
lar üzerinde yoğunlaştırır, sanki bedenine giren iliklerine
kadar işleyen ılık bir sıvıdır ya da ışıklı bir elektrik akımı­
dır. Bu akım erkeğin bedenine göğüslerin uçlarından girer
ve omurilikten kuyruksokumuna doğru aşağı iner, sonra

1 26
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

lingam' ı n aracılığıyla kadının bedenine geri döner; kadın­


da da yoni'yi kuyruksokumunu, omuriliği izleyerek kalp
yörelerinden gene meme uçlarından bir kez daha erkeğe
geçer. Böylelikle devre tamamlanmış olur. Bu akım hiç
aralıksız kadından erkeğe, erkekten kadına döngüsünü
sürdürür. Ancak bu akımın hissedilebilmesi zihinsel
yoğunlaşma ve zihin gözüyle canlandırmayla gerçekleşebilir
ama bu uygulamaya kendilerini alıştırmış olanlar için bu
akım ve bu akımın verdiği olağanüstü haz bir kurgu değil,
kuşku duyulamayacak bir gerçekliktir.
Eşler bu enerji akımını arttırmak için enerji akımı
sağlayacak başka temas noktaları da bulabilirler. Örneğin
birbirlerinin ellerini tutabilirler ya da elleriyle birbirleri­
nin ayaklarını tutabilirler. Birbirlerinin gözlerine gözlerini
oynatmadan bakarak gözler arasında bir akım oluştu­
rabilirler. Alınlarını birbirlerine değdirerek buradan da bir
geçit yolu acabilirler. Göbeklerini birbirine değdirerek bir
geçit de buradan sağlayabilirler.
Bir başka teknik erkeğin bir yandan anüs 'ü kasıp
gevşetirken bir yandan da sanki kamışla limonata içiyormuş
gibi lingam ' ı çekip bırakmasıdır.
Bir başka teknik daha: Kadın dölyolu kaslarını bir kasıp
bir gevşeterek sanki süt sağarınışçasına lingam ' ı kavra­
yan, sıkıştıran hareketler yapabilir. Maithuna için eğitilen
kadınlara özellikle öğretilen bu tekniktir. Kama Sutra ' da
bu teknikten söz edilmiş ve tekniğe kısrak oyunu ya da
kısrak gibi yapma oyunu adı verilmiştir. Batı dillerinde bu
teknikpompuor diye bilinir. Bu sözcük Güney Hindistan'da
konuşulan Tamil dilindeki pahm·pour sözcüğünden gel­
mektedir. Arapça'daki karşılığı kabbaza 'dır. Bu· sözcük
de " kabz " yani yakalama, tutma, sıkıştırma sözcüğünden

1 27
YUMUŞAK SEVİŞME

türetilmiştir. 33

Elbet kadının dölyolu kaslarıyla lingam'ı böylesine


güçlü bir biçimde sıkıştırabilmesi için onları ve PC kasını
son dereceye kadar güçlendirmiş ve onlar üzerinde bilinç­
li bir egemenlik kurabilmiş olması gereklidir. Kadında
dölyolu kasları birkaç grup kastan oluşur. Kadın bu kasları
güçlendirip onları kullanmakta ustalaştıkça kas gruplarını
ayrı ayrı kullanmak becerisini de kazanır. Bu beceriyi ka­
zanınca da lingam ' ı farklı yerlerinden, diyelim ki önce
y u ka r ı b ö l ü m l e rinden sonra a ş a ğ ı b öl ü m l e r i n den
sıkıştırarak bu sağılma duygusunu yaratır. Lingam'ın döl­
yolu kaslarıyla yakalanması, sıkıştırılması ve sağılması
yalnız erkeğe değil kadına da olağanüstü haz verir. Bu
sıkıştırma ve gevşetme hareketleri nefes alış verişleriyle
eşlendirilebilir. Böyle yapılması da, cinsel organlarda
yoğunlaşan hazzı bütün bedene yaygınlastırmakta etkili olur.
Dölyolu kaslarını kullanmayı öğrenmiş, pompuar' da
ustalaşmış kadınların bazıları yalnızca bu kaslarını kul­
lanarak kendilerini orgazma ulaştırmayı becerebilmekte­
dirler. Dölyolu kaslarının güçlendirilmiş olması , aynı za­
manda orgazm güçlüğü çeken, vaginusmus ve kısırlıktan
yakının kadınların sorunlarına da çözüm getirebilir. Dölyolu
kaslarının nasıl geliştirilip güçlendirilebileceği bir başka
bölümde ayrıntılı olarak incelenecektir.
İ şte bütün bu teknikler git-gel hareketleri yapmadan
eşlerin duyarlılığım ve uyarılmışlıklarını sürdürmelerine,
yoğun bir biçimde haz alıp vermelerine yardımcı olur.
Kuşkusuz bütün bunları başarabilmek çok güçlü bir zihin­
sel yoğunlaşma gerçekleştirildiği zaman olabilir. O zaman

33 D. & E. Ramsdale, Sexual Energy Ectasy, s. 91

1 28
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

insan haz duyumlarım bedeninin derinliklerinde hisset­


meye başlar, daha doğrusu bütün bedeninin en derin nok­
talarında, bedeninin derinliklerindeki tinsel kanallarda (ida,
pingala) , Cakra aclı verilen tinsel merkezlerde, omurilikte
(suşumna) bu duyarlık yaygınlaşır. Eşler maithuna sıra­
sında konuşup gülüşmezler, çünkü bu kutsal bir ayindir.
Hafife alınamayacak kadar ciddi bir iştir. Bu sonu ayclın­
lanmayla bitecek bir yolculuktur. Onun için de çok güçlü
bir zihinsel yoğunlaşmayı gerektirir. Konuşup gülüşmenin
zihinsel yoğunlaşmaya olumsuz etki yapacağından kuşku
duyulmamalıdır. Maithuna sırasında nefesin izlenme­
si, düzenli ve tartımlı bir biçimde nefes alınıp verilmesi
zihiMel yoğunlaşmayı ve bilinçlilik ve farkındalığı da art­
tırır. Maithuna bir tür pranayama uygulaması gibi düşü­
nülmelidir. Maithuna tam bir bilinçlilik, tam bir farkında­
lık içinde yürütülmelidir. Maithuna' da başarılı olmak için
haz duyumlarının iç organlardaki yansımalarının algılana­
bilmesi gerekmektedir. Tıpkı bir teline dokunulduğu za­
man öteki tellerde de titreşimler yapıp sesler çıkartan bir
harp gibi, ta en derinlerdeki yansımaları algılayabilecek
bir iç duyarlık geliştirilmelidir. Bu duyarlık, bu farkında­
lık yalnızca fiziksel boyutta da kalmamalıclır. Duygu yük­
lü, yoğun bir duygu ağırlığı da olan, sevgi, sevecenlik,
dinsel huşu ve saygı dolu bir farkındalık olmalıdır bu . Bu
farkındalık eşinin Şiva ya da Şakti olduğunun farkındalı­
ğım içermelidir.
Sonuçta, Tantra yazınında samarasa ya da mahasu­
kha (aşkın mutluluk) aclı verilen doruk yaşantı gerçekleşir. 34
Samarasa ' da izdeş cinsel hazzın en tepe noktasına ulaşır.

34 Mircea Eliade, Le Yoga, s. 259

1 29
YUMUŞAK SEVİŞME

Belki buna orgazm da diyebilirsiniz ama üç beş saniyede


bitmeyen ve boşalmayla birlikte gerçekleşmeyen bir or­
gazm . . . Gene en iyisi akılları karıştırmamak için biz buna
orgazn:ı demeyelim de Tantracıların söylediği gibi sama­
Önceleri üç beş
rasa diyelim ya da doruk yaşantı diyeli m .
dakika süren bu doruk yaşantı izdeş deneyim kazandıkça
çok daha uzun sürebilir, hatta iddiaya göre saatlerce süre­
bilir. İ şte nirvana' ya kestirme yol budur, Samarasa'dır.
Samarasa yolun sonudur.
Samarasa'nın gerçekleşebilmesi boşalmaya hiç bir
koşulda yenik düşmemekle sağlanabilir. İ zdeş boşalmayınca
cinsel birikim öylesine bir yoğunluk kazanır ki sonunda
samarasa admı verdiğimiz doruk yaşantı gerçekleşir.
Boşalmaya yenik düşmemek, boşalmayı engellemek için
gene Tantra yazınında çeşitli öneriler vardır. Ö rneğin bun­
lardan biri , boşalma dürtüsü dayanılmazlık aşamasına
yaklaştığı zaman, zaten maithuna yapılırken ağızda yuvar­
lanıp ucu üst damağa değdirilmiş durumda tutulan dilin
adamakıllı geriye doğru uzatılarak boğaz geçidinin tıkan­
masına çalışılmasıdır. Bu amaçla boğaz deliğinin daha
büyük bir kolaylıkla tıkayabilmesi için dili güçlendirici,
ve dilin boyunu uzatıcı Yoga egzersizleri vardır. Okuyucu
bu egzersizler için bir başka bölümde açıklayıcı bilgiler
bulacaktır.
Goraksa-samhita adlı kitaptaysa boşalma dürtüsünü
yenmekle ilgili şu satırları buluyoruz:
"Nefes alıp vermek
sürdürülürse ersuyu da hareketini sürdürür. Nefes durdu­
rulursa ersuyu da hareketsiz kalır " Gene metinlerde
boşalmayı önlemek, engellemek için "düşüncenin, nefe­
sin ve ersuyunun üçünün birden durdurulması'ndan söz
edilmektedir. Ayrıca derin ve yavaş nefeslerin boşalmayı

130
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

denetim altında tutmakta etkili ol duğu da bilinmektedir.


Hızlı ve sığ nefes alan bir kimse heyecanlarını, kızgın­
lıklarını , tutkularını denetim altında tutamayacağı gibi
boşalmayı denetlemekte de başarılı olamaz .
Ersuyunun korunması , boşalmaya izin verilmemesi,
cinsel uyarılmışlığı, cinsel gücü ve enerjiyi öylesine art­
tırır ki sonunda bu aşırı uyarılmışlık samarasa olgusunun
gerçekleşmesine neden olur. Bir kez daha yineleyelim,
samarasa nirvana'nın, aydınlanmanın kapısı dır. Bunun için
Tantracılıkta boşalma olayına, izdeşi (sadhaka) yoldan
uzaklaştıran, saptıran kutsallıktan yoksun bir edim, yolun
amacı olan samarasa'ya bir engel gözüyle bakılır. Bunun­
la birlikte boşalmanın Tanrıçaya sunulan bir kurbanmış
gibi değerlendirildiği ve özendirildiği mezhepler de var­
dır.
Samarasa bir süre sonra büyük bir dinlenmi şlik,
rahatlamışlık duygusu içinde bitebilir. Ama bunun böyle
oluşu bir kez daha yinelenemeyeceği anlamına alınmama­
lıdır. Bu durumda maithuna 'ya son da verilebilir, maithu­
na sürdürülebilir de ya da bu aşamada eş de değiştirilebilir.
Samarasa törensel sevişmenin de ayinin de sonudur ama
aydınlanmaya giden yolun başlangıcıdır.
Törensel toplu sevişmenin, Panca Tatva ayininin, izdeşi,
benlik, bireylik yanılgısından kurtaran, iç çelişkilerinden
kurtaran, çok değişik bir bilinç durumuna geçmesini sağ­
l ayan bir grup terapisi olduğunu , bireysel sorunların bu
toplu törensel sevişme içinde yok edilebileceğini , cinsel
açlığın ancak böyle bir törensel içinde yok edilebileceğini
savunanlar çıkacaktır. Bununla birlikte Tantracılar içinde
bile törensel toplu sevişmenin karşısında olanlar, böyle
bir uygulamayı kepazelik sayanlar da vardır. Yalnız ortada

131
YUMUŞAK SEVİŞME

kimsenin karşı çıkamayacağı bir gerçek var. Maithuna için


de samarasa adı veriİen bu doruk yaşantı için de bir erkek
bir kadın yeterlidir. Törensel sevişme olsa da olur olmasa
da.
Tüm yumuşak sevişme öğretilerinin hedefi, buna bir
ad bulamamış ya da farklı bir ad da vermiş olsalar aynıdır.
Samarasa' dır. Bu bir dağ yolculuğudur ve sonunda dağ
doruklarındaki bir krater gölünün, ferahlık ve haz veren
sularına dalarsınız ve uzun süre orada öylece kalırsınız .
Şunu da buraya eklemeliyim . Tantracının asıl amacı
içindeki kadını ya da erkeği uyandırmaktır. Her insanda
kadınlık ya da erkeklik, ikisinden biri öne çıkmış da olsa,
öteki kimlik de vardır. İ çimizdeki bu iki kutbu, karşıtlığı
birleştirmek, bütünleştirmek, içimizdeki Ş akti enerjisini
Şiva enerjisiyle buluşturmak Tantra öğretisinin özüdür.
İ zdeş "ben Şiva 'y ım, ben Şakti 'yim" dediği zaman bunu
anlatmak istemektedir. İ çimizdeki kadını ya da erkeği uyan­
dırmadan zaten samarasa'yı gerçekleştirmemiz de güçtür.
Dışımızdaki kadın ya da erkek, içimizdekinin bir gölge- .
sinden başka bir şey değildir. İ çimizdeki kadın ya da erkek
uyanınca, dışımızdaki kadın ya da erkeğin değerini yitire­
ceğini, ona ihtiyacımız kalmayacağını düşünmek yanlış olur.
İ çimizdeki kadın ya da erkek uyandıkça dışımızdaki ka­
dın ya da erkek de, giderek onun niteliklerini kazanacak,
sonuçta içimizdeki ve dışımızdaki kadın ve erkek aynı in­
san olup çıkacaktır.
Birlikte ikilik, ikilikte birlik . . . . İşte Tantracılık budur.
Artık benliği sınırlayan duvarlar kalkmıştır. Tantracı bütün
içindeki yerini almıştır.

1 32
TANTRACILIK, NİRVANA'YA KESTİRMEt

Tantracıların aşk tanrıçası Kurukulla oklarını atmaya


hazırlanıyor. . . Nepal, 16. yy.

133
İMSAK, .

ARAPLARIN SEViŞMEYi
.

UZATMA HAZZI ÇOGALTMA


ÖGRETİSİ

İmsak, Arap - İ slam kültürü içinde gizlenen bir Yumu­


şak Sevişme öğretisi. . . İ msak sözcüğünün Arapçadaki an­
lam ı , kendini tutmak , zaptetmek . . . Kuşkusuz İ msak
sözcüğüyle anlatılmak istenen şey erkeğin kendini tutması
zaptetmesi, b öyle yaparak bo şalma dürtüsüne yenik
düşmemesi . . . Ama erkek bunu nasıl yapacak? S orun
burada !
1 975 yılında Forum dergisinde Robert Meister'in bir
makalesi yayınlanıncaya kadar bu konudaki bilgiler dediko­
dulardan daha 1leri gitmiyordu . Kama, Sutra, Ananga Ranga
ve Itırlı Bahçe gibi Doğu'nun başlıca seksbilim kitapları­
İ
nı ngilizce'ye kazandırmış olan ünlü doğubilimci ve por­
nografi uzmanı Sir Richard Burton, imsak'tan söz etmişse
de bu konuda açıklayıcı bir bilgi vermemiştir.
Taocu Sevişme ve Seks yazarı Jolan Chang bu kitabın­
da i msak için şunları yazıyor : " İmsak konusunda söyle-

135
YUMUŞAK SEVİŞME

yebileceğimiz pek bir şey yok. Çünkü bu konuda hiç bir


kitap yazılmamıştır. " Ama gene de Jolan Chang imsak'la
Taocu Sevişme arasında benzerlikler olduğu kanısında ve
bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklıyor : "Arapların 8.
yy. 'dan başlayarak Hindistan 'ı egemenlikleri altında tut­
tukları düşünülünce bu tekniği Tantracılardan ya da doğru­
dan Çinlilerden öğrendikleri akla gelebilir ". Sonra da Jo­
lan Chang, sinema yıldızı Rita Hayworth' ın kocası ve İ s­
maililerin lideri Ağa Han'ın oğlu, zamanının ünlü çapkını
Ali Han'ın bir imsak uygulayıcısı olduğunun, Leonard
Slater tarafından yazılmış yaşamöyküsünde yazılı oldu­
ğundan söz ediyor. Slater' e göre imsak' ta adamakıllı
ustalaşmış olan Ali Han, ne kadar çok sevişirse sevişsin
boşalmayı haftada iki kezle sınırlı tutuyormuş . 35
Arap - İ slam kültürünün bin yıldan daha fazla bir süre,
içinde yaşamış olan biz Türklerin imsak konu sunda
bütünüyle bilgisiz kalmış olmamız bana imkansız gibi gel­
diği için bu konuyu soruşturmaya çalıştım. Ama sağlıklı
bir bilgi edinemedim . Gene de okuyucularımdan Taocu
Sevişme' yle ilgili olarak aldığım bazı mektuplardan özel­
likle Adana yörelerinde bu konuyu bilen kimseler olduğu
izlenimini edindim.
Yalnız bundan altmış yıl önce ortaokul öğrencisi oldu­
ğum yıllarda bir arkadaşımın anlattığı belden aşağı bir
fıkra aklımı kurcalıyor ve acaba bu fıkrada imsak'la ilgili
bir ipucu var mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum .
Fıkra şöyle :"Bir tekkede dervişler bir halka oluşturacak
biçimde oturuyorlarmış. Çıplak bir kız sırayla dervişlerin
kucağına oturuyormuş, kızın kucağına oturduğu derviş kıza

35 Jolan Cluıng, Taocu Sevişme ve Seks, s. 64

1 36
İMSAK

girince 'raptettim ' diyor ve bir süre öylece hareketsiz kal­


dıktan sonra 'zaptettim ' diyerek kızdan çıkıyormuş. Sonra
sıra yanındaki dervişe geliyormuş, O da 'raptettim ', 'zaptet­
tim ' sözleriyle nefsine ve beline hakim olmanın sınavını
veriyormuş. Sonunda genç derviş adayına sıra gelmiş, o
da ustaları gibi 'raptettim ' demiş ama birden hareketlenmiş
ve kısa bir süre sonra ağlamaklı bir sesle 'zapte-de-me­
dim' " diyerek başarısızlığını açıklama durumunda kalmış .
İ msak'ın gizini çözen ilk yayın yukarıda da değindi­
ğim gibi gene Batı ' dan . . . Robert Meister ' in yazdığı Pro­
longing Pleasure, An Exotic Technique adlı makale . . . İm­
sak konusunda çok değerli bilgiler var b u makalede.
Meister' e göre imsak tekniğinin özü sevişmeye bir süre
ara verip , şöyle güzelce bir dinlendikten sonra sevişmeye
yeniden başlamak. Kısacası " seviş, ara ver, dinlen; gene
seviş, ara ver, dinlen ve bunu böylece sürdür ! " İ şte imsak
bu !
Tıpkı tiyatrolarda, operalardaki perde araları gibi . . .
Perde aralarında fuaye' ye çıkılıyor, şampanya içiliyor, hav­
yarlı sandviçler yeniliyor, dostlarla buluşulup söyleşilip
gülüşülüyor, güzel giysiler içinde çevrelerine güzel koku­
lar yayan seçkin bir kalabalıkla bir arada olunuyor. . . Hiç
olmazsa sinema ve televizyon öncesi tiyatro ve opera'nın
hey hey döneminde bu böyleydi, ve kuşkusuz tiyatro ve
operayı çekici yapan önemli özelliklerden biri de bu perde
aralarıydı .
İ msak'ta da bu böyle. Sevişmeye ara veriliyor, kadın
belki bu arada ud çalıyor, eline bir def geçirip göbek at­
�aya başlıyor, ya da bu arada eşler birbirlerini okşamayı,
sevip koklamayı sürdürüyorlar. Belki de şarap ya da
şerbetler içip birbirlerinin ağızlarına üzüm taneleri koyu-

1 37
YUMUŞAK SEVİŞME

yorlar, birbirlerini lati lokumlarla besliyorlar. Bin Bir Gece


Masalları'ndan birçok sahne bu araya yerleştirilebilir gibi
geliyor bana. Ancak tiyatrolarla, operalarla imsak arasın­
da önemli bir benzemezlik var. T iyatrolar en çok beş perde
olur ve bu beş perde arasında dört aralık vardır. Ama im­
sak on perdelik ve dokuz perde aralı bir oyundur.
İ msak ' ta önemli olan, her sevişme dönemini, o daya­
nılmazlık aşamasına gelmeden, o dönüşü olmayan sınıra
daha vakit varken bitirmesini, bırakmasını bilmektir. Daha
sonraki sevişme döneminin daha büyük, daha yoğun hazlara
gebe olduğuna inanırsanız, belki sevişmeyi daha sınıra
varmadan bitirmeye razı olmanız kolaylaşır. İmsak 'ta
başarılı olmanın tek koşulu sabırlı olmak ve nerede duru­
lacağını bilmektir. Her defasında yeniden sevişmeye
başlayınca bir öncekine göre uyarılmışlığın biraz daha
artmış olması, haz yoğunluğunun biraz daha çoğalmış ol­
ması doğaldır. Belki bu durumu anlatmak için, kızışmışlık
u y gun bir d e y i mdir. B ir a z d a h a kızışmış o larak
başlayacaksınız bir sonraki sevişmeye.
Eğer imsak'ı boşalmayla sonuçlandıracaksanız boşal­
mak için onuncu sevişmeye kadar dayanmalısınız. Dayana­
mazsanız bu güzel oyun yarım kalmış olur. Elbet onuncu
sevişmeyi de boşalmayla bitirmek zorunda değilsiniz.
Boşalma seçimler içinde bir seçimdir.
Bazı erkekler on değil de bir iki ara ve iki üç sevişmeyle
y etinebilirler. Onlar bunu olağanüstü bir başarı sayıp,
olağanüstü bir haz elde ettiklerini sanabilirler. Bilmezler
ki böyle yaparak o dorukları bulutlar içinde kaybolan
görkemli haz dağının ancak eteklerine ulaşabilmişlerdir.
O haz dağının doruğuna ulaşmak için kesinkes bu on
sevişmeye gerek vardır. Meister' e göre cinsel hazzın doru-

1 38
İMSAK

ğuna ulaşabilmek için kesinlikle bu on sevişme gerçek­


leştirilmelidir. Elbette bu on sevişmeyi gerçekleştirebilmek
erkeğin boşalmayı denetim altında tutabilmesi ve kadının
da tam bir işbirliği içinde erkeğe yardımcı olmasıyla ola­
bilir.
Bir uzun sevi şme öğretisi olarak imsak, gerçekten
uygulanabilirliği olan ve eşlerden olağanüstü bir beceri
istemeyen, uzun ve karmaşık bir ön hazırlığı gerektirme­
yen bir öğretidir. . . Bir kimse ara vermeden sevişmeyi
sürdürmeye çalışırsa bu konuda kendini çeşitli egzersizlerle
eğitmiş, bu konuda özel bir eğitimden geçmemişse eninde
sonunda boşalma dürtüsüne yenik düşmek onun için kaçı­
nılmaz bir yazgıdır. Boşalmamayı , sevişmeyi sürdürmeyi
ne kadar çok isterse istesin, bunu gerçekleştirmeye ne ka­
dar heve sli olursa ol sun b o şalma dürtü süne yenik
düşmekten kendini kurtaramaz. Oysa imsak' ta başarılı
olabilmek için özel bir yeteneğe, özel bir eğitimden geçmiş
olmaya gerek yoktur. Geç kalmamak koşuluyla sevişmeye
ara vermeyi herkes başarabilir. Her sağlıklı erkek imsak
tekniğini uygulayabilir. Yeter ki zamanında durmayı bilsin.
Bu öğretiyi iki sözcükle özetleyebiliriz . " Dinlen ve gene
seviş! " Bu da yapılamayacak bir şey değil . . .
Sevişmeye ara verince neler yapabilirsiniz, neler yap­
malısınız? Meister'in bu konuda söylediklerini şöyle özet­
l eyeb i l i r i z : "Aşırı uyarı lmışlığın geçmesi ve iyice
sakinleşmek için birkaç dakika dinlenin. Sonra gene birbir­
inizi okşamayı, öpüp koklamayı sürdürün, birbirinize iyice
sarılın, ancak cinsellik organlarınızda fazla uyarılmışlık
durumu sürüyorsa onlara dokunmasanız daha iyi olur. Ama
sevişme isteğini arttıracak her şeyi yapmanıza izin vardır.
Bu arada her şey yapılabilir ama eşler ellerinden geldi-

1 39
YUMUŞAK SEVİŞME

ğince birbirlerine lmrşı yumuşak, nazik ve duyarlı olmalı­


dırlar. Giderek eşlerin bedenleri uyarılara karşı daha
duyarlı daha alıcı olacağı için yumuşak ve nazik hareketler
çok daha büyük haz verecektir onlara . Sert, hırpalayıcı
hareketlerse ters bir etki yapacaktır. "
Bu ara dönem ya da dinlenme süresi dinlenmenize,
kendinizi yenilenmiş hissetmenize yetecek kadar uzun tu­
tulmalıdır. Hem bu ara dönemlerde eşinize karşı duydu­
ğunuz sevgiyi daha iyi hissetmeniz için size verilmiş bir
fırsat var. Sevişmenin coşkusu, heyecanı içinde duyguları­
nızı yeterince belirginleştirememiş olabilirsiniz . Oysa bu
ara dönemde, bu sakinleşme döneminde birbirinize karşı
hislerinizi, duygularınızı daha berrak bir biçimde izleye­
bilirsiniz. Bu duygularınıza karşı daha alıcı olabilirsiniz .

1 40
İMSAK
İçiniz sevgiyle, sözle dile getirilemeyecek duygularla do­
lup taşabilir.
Kendinizi yeterince zinde, canlı, yenilenmiş hissetti­
ğiniz zaman artık bir kez daha sevişmeye başlama zamanı­
nın gelmiş olduğunu anlarsınız . Zaten o zaman sevişme
isteği ertelenemez bir zorunluk durumuna gelmiş olur.
Yorgunluk artık enerjiyle dopdolu olmaktan gelen bir
sağlık, esenlik duygusuna yerini bırakmış olur.
Meister birinci sevişmeden beşinci sevişmeye kadar
ilk beş sevişmede erkeğin bütünüyle hareketsiz olmasını
öneriyor. Ama Meister'e göre bu hareketsizlik içinde gene
de erkeğin yapabileceği bir şeyler var. . . Diyor ki: "Erkek
penisi sonuna kadar ileri sürmeli, bedeniyle de iyice bas­
tırmalı ve kasık kaslarını da kasmalı ve öylece hareketsiz
kalma lı . " A s l ı nda b u ö n e r i l e r hareket e tm e den
gerçekleştirilen her sevişme için geçerli olabilecek öneri­
ler. . . Eğer bu öneriler uygulanırsa hareketsiz sevişme
erkeğe olduğu kadar kadına da haz verir. Eşlerden biri bu
pozisyonda nazik bir biçimde parmaklarıyla klitoris ' i de
uyarabilir. Klitoris önce hafif hafif uyarılmalıdır ama daha
sonraları uyarılmışlığım sürdürebilmesi için daha hızlı ve
daha sert hareketler de gerekebilir. Penis'in hareketsizli­
ğine rağmen klitoris ' in uyarılması kadına çok haz verir.
Kadın üstte ve yüzü erkeğe dönük olduğu pozisyonda erkek
kolaylıkla klitoris ' i uyarabilir. Bunun yanında erkeğin kasık
kaslarını bir kasıp bir gevşetmesi erkeğe olduğu kadar
kadına da zevk verecek bir uygulamadır. Gene erkeğin
anüs'u çevreleyen kasları kasıp gevşetmesi peni s ' in de bu
kasılma gevşeme olayına katılmasına yol açar. Penis de bu
kasılma ve gevşeme hareketlerine uyum sağlayarak sanki
bir atardamarmış gibi atmaya başlar.

141
YUMUŞAK SEVİŞME

Hareketsiz sevişmede erkek bunları yapacak. Ya ka­


dın? . . . Kadın ne yapacak? Meister'in önerisi kadının kab­
baza yapması. Kabbaza kadının döl yolu kaslarıyla erkek­
lik organını bir sıkıp bir gevşeterek sanki süt sağarmışçasına
hareketler yapmasıdır.
Yalnız şu var. Kadının dölyolu kaslarını böylesine bir
beceriyle kullanabilmesi bu kaslarını adamakıllı geliştirip
güçlendirebilmesine bağlı . Bu kaslar üzerinde bilinçli bir
egemenlik kurabilmiş olmasına bağlı. Bu da kuşkusuz bir
ön hazırlığı gerektiriyor. Bu kasların güçlenmesinde göbek
atmak da son derece etkili . Doğu'da kadınlar göbek at­
masını biliyorlar ve fırsat düştükçe de bu bilgilerini kul­
lanıyorlar. Onun için Arap kadınları için kabbaza yapmak
olağanüstü bir şey değil . Meister Batılı kadınların da bu
konuda u s talaşmamış da olsalar kabbaza yapmayı
başarabilecekleri görüşünde. Her sağlıklı kadının kabba­
za yapabileceğini düşünüyor. Gene Meister, Batı'da Kegel
egzersizleri diye bilinen alıştırmalarla kadının iki ay gibi
kısa bir sürede dölyolu kaslarını son dereceye kadar güçlen­
direbileceği görüşünde. 36
Kadın kabbaza uygulayınca erkek ne kadar hareketsiz
kalırsa kalsın boşalmamak için sevişmeye ara vermek zo­
runda kalacaktır. Beşinci sevişmeye kadar sevişmeler
kabbaza'yla hareketsiz olarak sürdürülecektir. Ancak al­
tıncı sevişmede git-gel hareketlerine başlanacaktır. Ama
bir hareketli sevişmeyi bir hareketsiz sevişme izlemelidir.
Bunu bir programa bağlayınca şöyle bir sıralama ortaya
çıkıyor. İlk beş hareketsiz, altıncı hareketli, yedinci hareket-

36 bk s. 209, Aşk Kasını Güçlendirici Kegel egzersizleri


ve Taocu Egzersizler

1 42
İMSAK

siz, sekizinci hareketli , dokuzuncu hareketsiz, onuncu ve


sonuncu hareketli .
Erkek eğer boşalmayı istiyorsa boşalmak için onuncu
sevişmeye kadar sabırlı olmak zorunda . . . Ama kadın için
böyle bir zorunluk yok. Kadın birçok kez orgazm olabili­
yorsa bu on sevişme sırasında defalarca orgazm olabilir.
Meister'e göre hareketli sevişmelerde şöyle bir yön­
tem uygulanmalıdır: " On kez git-gel hareketi, sonra peni­
si dışarı çekmek ve yalnız dölyoluna değdirmekle yetinmek,
sonra üç sığ giriş . . . Fazla derinlere gitmeyen bu girişler
kadının istekliliğini arttırır. Sonra kadını daha da istek­
lendirmek için iki hızlı ve derin giriş, sonra kadının iştahını
daha da arttırmak için, üç sığ giriş, iki tembel, yavaş,
derin giriş, sonra çok derin bir giriş ve çok uzun bir süre
öylece kalmak. "
Meister'in bu önerilerinin sevişmedeki doğallığı, ken­
diliğindenliği, içtenliği bozacağını, sevişmenin böylesine
katı kurallara bağlanmasının yanlış olacağını düşünenler
çıkabilir. Böyle düşünenlere ben de hak vermiyor değilim,
ama bu önerileri harfi harfine uygulamasanız bile bu öneri­
lerin arkasındaki mantığı gözden kaçırmamalısınız . Bir
yandan hazzı arttırmak, bir yandan denetimi elden kaçır­
mamak için eşlerin neler yapabilecekleri ve bunları nasıl
yapabilecekleri konusunda hiç de hafife alınamayacak çok
önemli öneriler bunlar. . . Taocu Sevişme' de de sığ girişlerle
derin girişlerin bir düzen içinde (dokuz sığ girişe karşı bir
derin giriş) birbirlerini izlemesi konusundaki önerilerle
imsak'taki bu öneriler arasında ilginç bir benzerlik var.
İmsak'la ilgili önemli bir başka öneri de bir sevişme
pozisyonundan ötekine, cinsel organlar arasındaki bağlan­
tıyı bozmadan akıcı bir biçimde geçilmesi . . . Bu ve bütün

1 43
YUMUŞAK SEVİŞME

öteki önerilerin uygulanabilmesi ise ancak eşlerin imsak'ta


birlikte ustalaşabilmelerine bağlı .
Eğer imsak'ı uygulamak ve bu teknikte ustalaşmak
istiyorsanız, hiç olmazsa ustalaşıncaya kadar Meister'in
önerilerine uymanızın uygun olacağı düşüncesindeyim .
Elbet sonunda imsak' a kendi kişiliğinizin, kendi hayal
gücünüzün, kendi yaratıcılığınızın ve içinizdeki sanatçı­
nın damgasını vuracağınız gün de gelecektir ama, şimdilik
Meister'in dediklerin yapmakla yetinin.
İmsak'ı cinsel hazzı doruklara taşıyan, ama her katta
bir durak yapan bir asansöre benzetebilirsiniz. Asansörden
daha önceki katlarda inmezseniz asansörün sizi doruğa
taşıyacağından emin olabilirsiniz .

1 44
İMSAK

1 45
Aşk dansı, Rajivalechana tapınağı,
kapı geçidi süslemesi. 8. yy. , Hindistan

1 46
BİRKAÇ YUMUŞAK
SEVİŞME ÇEŞİDİ DAHA
BİRLİKTE YATMAK, CİNSEL
BİRLEŞMEYİ İÇERMEYE� SEVİŞME

Birlikte yatıyorlar, birbirlerini sevip okşuyorlar, ama


sevişmeyi bilerek, isteyerek cinsel birleşmeyle sonuç­
landırmıyorlar. Çok kimse böyle bir şeyi, böyle bir duru­
mu bir tür işkence olarak niteleyecektir. Böyle bir uygu­
lamanın erkekliğe de kadınlığa da sığmayacağını söy­
leyecektir çok kimse. Ama şurası kesin, tarih boyunca çeşitli
nedenlerle, çeşitli ihtiyaçları karşılamak için bu tür sevişme
uygulanagelmiştir.
Bu konuda bir yargıya varmadan önce şöyle bir düşü­
nelim. Belki de cinsel ilişkiye girmeden birlikte yatmak,
cinsel birleşmeyle biten sıradan bir sevişmeyle kar­
şılaştırılınca çok daha ince, çok daha damıtılmış, çok daha
duygu ağırlıklı, ruhsal boyutları ağır basan bir sevişme
biçimi olarak değerlendirilebilir. Sevgililerin birbirlerine
sarılıp öylece kalmaları ya da yatmaları romantik aşkın,

1 47
YUMUŞAK SEVİŞME

platonik aşkın o yüceltici, o söze dile gelmez, o insanın


kalp yörelerinde çarpıntılara yol açan, o harikulade iç gı­
cıklayıcı duygu yaşantısını da birlikte getirebilir. İnsanın
içindeki en ince tellere dokunan böyle bir yaşantıyı, ras­
gele sıradan bir sevişmeye yeğleyecek çok kimse çıkacağı­
nı sanıyorum.
Bu tür sevişmenin gerekçelerinden biri kuşkusuz
bekaret tabusudur. Benim gençliğimde · flörtün sınırları,
kuralları vardı . Bu kuralları Greko-Romen güreş kural­
larına benzetebilirsiniz. Ellerin belden aşağı uzanması faul
sayılır ve şiddetli bir tepki ve itirazla karşılanırdı. Ama o
günleri yaşayanlar, o günlerin anılarını nice sonu cinsel
birleşmeyle biten sevişmelerin anılarından daha üstün tu­
tacaklardır. Bundan kuşkum yok!
Cinsel birleşmeyle karşılaştırılınca bu tür sevişmenin
bir eksiği varmış gibi gelebilir insana. Ama böyle bir
sevişmenin eksiğine karşı fazlası da var. . . Böyle bir
sevişmede istediğinizi elde edemezken belki de istediği­
nizden daha iyis!ııi elde etmiş oluyorsunuz . Evet çok kez
bu böyledir! İnsan. bir şeyi arayıp da aradığını bulamazkep
aramadığı çok daha değerli bir şey bulmuş olabilir. Burada
da bu böyle . . . Basit bir cinsel doyum arayan bir kimse o
yüceltici duyguları buluyor. Yaşamı bambaşka bir boyutta,
bambaşka bir yoğunlukta yaşıyor ve algılıyor.
İnsanın sevişme isteği, sarmaşmak, öpüşmek, okşamak
ve okşanmak i�teklerini de içerir. Elbette sevişme isteği
cinsel organl�rın iç içeliğini istemeye indirgenemez ve in­
dirgenmemelidir de. Sevgililerin birbirlerinin nefeslerini
hissetmeleri, nefeslerinin sıcaklığını ve kokusunu algılama­
ları, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak, birbirlerini
seyretmeleri, birbirlerinin gülücüklerini, kıkırdamalarını

1 48
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

izlemeleri, rasgele sıradan bir cinsel birleşmeden daha


uyarıcı, daha kudurtucu olabilir. İşte bu anlattıklarım ro­
mantik, saf, temiz aşktan başka bir şey değil .
Romantik aşk, şarkılarda, romanlarda, öykülerde yüz­
lerce yıldan beri yaşıyor ve her gün yeni taraftarlar bulu­
yor, ama romantik aşk idealini Batı 'ya getiren trubadur'lar
çoktan unutuldu. Kuşkusuz romantik, saf, temiz aşkı, cin­
sel ilişkide bulunmadan sevişmeyi bir ideal durumuna ge­
tiren trubadur'lardı. Trubadurluk akımı Ortaçağlarda, 1 2 .
yüzyıl başlarında Güney Fransa'da Provence'ta başladı,
ve iki yüzyıl boyunca tüm Avrupa ' da önemli bir kültürel
etki olmayı sürdürdü. Başta İtalya, İspanya, Almanya ve
İngiltere olmak üzere bütün Avrupa'ya yayıldı . Önce soy­
luların başlattığı bu akım, halk kesiminden de trubadur'lar
yetişmesiyle gelişti. Trubadur'lar duygulu aşk şiirleri ve
şarkıları düzen, müzisyen şairlerdi, bizim saz şairlerine
benzetebileceğimiz gezgin ozanlardı. Ama gene de genel­
likle saraylarda, feodal beylerin şatolarında kendilerine bir
yer bulup yerleşiyorlardı.
Trubadur'lar genellikle soylu bir kadına ya da soylu
bir kadının soylu nedimesine platonik bir aşkla bağlanı­
yorlar ve bu platonik, romantik aşkı yücelten şiirler, şarkılar
düzüyorlardı. Gerçi trubadur'larla aşklarının konusu olan
hanımlar arasında neler olup bittiğine dair tarih bir şey
söylemiyor, ama gene de trubadur'ların yazdığı şiirlerden,
şarkılardan birtakım ipuçları bulmak da mümkün. Bazısı
sevgilisine bakarak yüreğindeki aşk ateşini tutuşturmaktan,
bazısı sevgilisi olan hanımın çıplak bedenini saatlerce
seyretmekten, bazısı da hanımın çıplak bedenini saatlerce
kucaklayıp göğsüne bastırmaktan söz ediyor. Ama ilişkinin
cinsel birleşmeye kadar ileri gittiğine dair hiç bir şiir yok.

1 49
YUMUŞAK SEVİŞME

Kadının kocasına, trubadur'un da kadının kocası olan feo­


dal beye karşı sadakati, kuşkusuz böyle bir ilişkiye izin
vermiyordu. Ama başka bir gerekçe daha var. Trubadur'lar
cinsel birleşmeyi o yüceltici duygularla uyumlu , yeterin­
ce romantik bulmuyorlardı. Donnoi adını verdikleri bir
cinsel tekniği uyguluyorlardı. Sanıyorum şu dizeler bu uy­
gulamayı açıklamaya yetecektir :
"Ancak donnoi ' yı bilmeyenler sevgilileriyle cinsel
birleşmede bulunmayı isteyebilirler. " 37

Donnoi 'nın kurallarını ve uygulama yöntemini bilemi­


yoruz . Ama romantik aşkı körükleyen çok ince, ruhsal
ağırlıklı bir teknik olduğunu tahmin edebiliyoruz .
Bir iddiaya göre Trubadurluk akımı Eski Roma ' dan
kaynaklanmaktadır ve İtalya'dan gelmiştir. Başka bir id­
diaya göre kökeni Fas olan İslam ağırlıklı bir kültürel akım­
dır. Tantra, The füga of Sex adlı bir kitap yazmış olan
Omar Garrison 'sa donnoi'yla Tantracılık arasında bağlantı­
lar kurmaya çalışıyor ve bu iddiasını Trubadurluğun ku­
rucularından biri olan Guilliom de Poitiers'in şu dizele­
rine dayandırıyor.
"Hanımımı kucaklayıp öylece kalmak istiyorum. Böyle
yapmanın kalbimi ısıtacağını ve sağlığıma büyük yararı
olacağını biliyorum. Bu hazzı tadan kimse yüzyıl
yaşayacaktır. " 3 8
Bu sözler cinsel ilişkide bulunmadan birlikte yatma­
nın bir başka gerekçesine götürüyor bizi. Bu gerekçe cin­
sel ilişkide bulunmadan karşı cinsle yatmanın, özellikle
bakirelerle yatmanın insanın sağlığını iyileştireceğine ve

37 Omar Garrison, Tantra, The Yoga of Sex, s. 63


38 agy. s. 63 64
-

1 5o
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

insanı gençleştirip uzun ömürlü yapacağına olan binlerce


yıldan beri bütün kültürlerde izine rastladığımız bir inan­
ca dayanmaktadır.
Sarı İmparator'a danışmanlarının uzun ömürlü olmak
ve sağlıklı kalmak için bakirelerle ya da on dört, on dokuz
yaş arasındaki genç kızlarla yatmasını öğütlediklerini bili­
yoruz. Gençlerle yatmanın yaşlılar için bir yaşam iksiri
etkinliğinde olduğu pek çok kültürde paylaşılan bir inanç . . .
Kutsal Kitap 'ta da rastlıyoruz bu inanca. Kuran' da peygam­
ber olarak tanıtılan ama Kutsal Kitap 'ta kral olarak adı
geçen Davut'la ilgili Kutsal Kitap 'm Birinci Krallar
bölümünde şu dizelerle karşılaşıyoruz :
"1. Ve Kral Davut kocamış ve yaşta ilerlemişti. Ve onu
esvaplarla örttülerfakat ısınmadı. 2. Ve kulları ona dedi­
ler: Efendim kral için genç bir kız aransın. Ve o kralın
önünde dursun ve senin koynunda yatsın da Efendim kral
ısınsın. 3. Ve İsrail 'tn bütün sınırlarında güzel bir genç
kadın aradılar. Ve sonunda Şunemli Abişag 'ı buldular. Ve
onu krala götürdüler. 4. Genç kadın çok güzeldi . . . . " 3 9
.

Mahatma Gandhi cinsel ilişkide bulunmadan birlikte


yatmaya bir başka örnek . . . Gandhi bazan oldukça uzun
süren ölüm oruçlarından çıkınca iki bakireyle birlikte ya­
tarak yeniden sağlığına kavuşuyormuş. Söylentiye göre
Gandhi yan yatıyor, kızlardan birini, kızın sırtı göğsüne
ve kaba etleri kamına değecek biçimde arkadan kucak­
lıyormuş, öteki kız da Gandhi 'nin sırtına göğüslerini
yapıştıracak biçimde Gandhi'ye arkadan sarılıyormuş.
Gene 1 8 . yüzyılda ?aris'te yaşlıları gençleştirmek ve
iktidarsızları yeniden iktidara kavuşturmak için başarılı

39 Kutsal Kitap, Birinci Krallar, Bap 1, 1 - 4

1 5 1
YUMUŞAK SEVİŞME

bir tedavi uygulamış olan ve bir hekimin karısı olan Ma­


dam Janus ve onun yönteminden o tarihte yazılmış bir
kitapta ayrıntılı olarak söz ediliyor. Anlaşıldığına göre Ma­
dam Janus, sağlıklı köylü kızları buluyor, kızları diyet ve
egzersizlerle daha da sağlıklı duruma getirdikten ve eğit­
tikten sonra gençleşmek, sağlığına yeniden kavuşmak iste­
yen yaşlı beylerle ya da yeniden erkekliğini kazanmak iste­
yen iktidarsız beylerle yatırıyormuş . Yöntemi şöyleymiş :
Tedaviye başlayan kimse birisi esmer, birisi sarışın iki çıplak
bakirenin arasında en az üç hafta boyunca geceleri bakire­
lerle koyun koyuna yatıyormuş. Üç hafta sonunda tedavi
etkisini gösteriyormuş.
İktidarsızlığın tedavisi için çağımızın ünlü seks
araştırmacıları Masters ve Johnson'un da benzer bir yön­
temi önermiş olmaları Madam Janus'un yönteminin hiç
de öyle yabana atılır cinsten olmadığını gösteriyor. Mas­
ters ve Johnson'un önerileri şu: İktidarsız erkek bir süre
için bir kadınla birlikte yatacak. Ancak bu süre bitmeden
ve doktor izin vermeden hiç bir koşulda cinsel birleşmeye
girişmeye kalkışmayacak. 40
Bu arada çok eskiden duyduğum ve ayrıntılarını bir
araya getiremediğim bir öyküyü de anımsıyorum: Öyküdeki
olayın ne derece tarihsel verilere dayandığını da bilemiyo­
rum ama, gençleştirme yönteminin Madam Janus un ken­
di buluşu olmadığını ve bizim kültürümüzde de benzer bir
uygulamanın var olduğunu gösteren bu ilginç öyküyü an­
latmadan edemeyeceğim: Padişah uzunca bir süre önce,
memleketinde ölmüş olan bir velinin mezarını arıyormuş .
O yöreye gitmiş ve yerinde araştırma yapmış . Ama me-

40 Masters & Johnsons, Human Sexual lnadequacy, s. J 86

1 52
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

zarı bilen bir kimse çıkmamış. Sonunda, "Yüz yaşını


geçmiş bir ihtiyar var, olsa olsa mezarın yerini o bilir " ,
demişler. Padişah ihtiyarı buldurtmuş ama ihtiyar tam ola­
rak bunamış durumdaymış. Bunun üzerine hekimbaşı bir
öneride bulunmuş . "Bir bakire bulun" demiş. " İhtiyarı
da, kı-zı da soyun. Bir çarşafla iyice birbirlerine sarın.
İhtiyar birkaç gün bu durumda yatsın. " Gerçekten de bu
uygulama ihtiyarın hafızasını toplamasına yetmiş ve so­
nunda mezar bulunmuş .
Eski Roma kalıntıları arasında bulunmuş bir mezar
taşında da Claudius Hermippus'un yüz on beş yaşına ka­
dar yaşadığı ve bu uzun ömrünü genç bir bakirenin terine
borçlu olduğu yazılıymış. 41
Cinsel ilişkide bulunmadan birlikte yatmanın bir başka
gerekçesi de cinsel ilişkide bulunmaları yasak olan
keşişlerin bu yasağın ardından dolaşmalarını sağlaması­
dır. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde bazı mezheplerde
keşişler genç kadınlarla ve kızlarla böyle bir ilişkiye
girişiyorlarmış. Ama sonradan örgütlenmiş Hıristiyanlık
bu tür uygulamalara izin vermemiş.
Yumuşak sevişmeyi bilmeyenlere kuşkusuz her gece
sevişmek imkansız bir şeymiş gibi görünebilir. Ama pekala,
her gece sevişmeyi göze alamayan çiftler de her gece çıp­
lak olarak birbirlerine sarılıp cinsel birleşmeye girişmeyi
düşünmeden, koyun koyuna yatabilirler, ve bu uygulama
huzur ve mutluluk verici, birbirlerine karşı duydukları
sevgiyi arttırıcı bir etken olabilir.
Burada değinmek istediğim bir konu daha var. Kadın
ve erkeğin yüz yüze, koyun koyuna ya da erkeğin sırtı

41 Omar Garrison, Tantra, The füga of Sex, s. 64

1 53
YUMUŞAK SEVİŞME

kendisine dönük olan kadını arkadan kucakladığı yatma


biçimlerini herkesin bildiğinden kuşkum yok. Ama herkesin
bilmediği bir yatma biçimi daha var. Belkemikleri birbir­
ine değer durumda sırt sırta yatmak . . . iki belkemiğinin
birbirine değmesinin ne kadar uyarıcı, ne kadar haz verici
olabileceğini ancak deneyenler bilebilir.
Evet cinsel ilişkide bulunmadan birlikte yatmak, bir­
likte uyumak cinsel birleşmenin verebileceğinden daha
büyük bir yakınlaşmayı, huzur ve mutluluğu getirebilir,
iki bedenin birbirine değmesinin vereceği sıcaklık sıcak
duyguların da oluşmasına yol açabilir.

EROTİK MASAJ
CİNSEL DUYARLIKTAKİ KOPUK
TELLERİN ONARILMASI

Erotik masaj cinsel duyarlığın, cinsel hazzın bütün


bedene yayılmasını, bedenin her yerinin, her noktasının
cinsel duyarlıktan, cinsel hazdan payını almasını sağlayan
bir cinsel tekniktir. Erotik masajın bir özelliği de yapılana
olduğu kadar yapana da haz vermesidir.
Tekdüzelikten kaynaklanan kanıksamışlık, bıkkınlık,
isteksizlik; sertleşme zorluğu ya da iktidarsızlık, erken
boşalma; orgazm olma güçlüğü ya da hiç orgazm olama­
ma; sulanma güçlüğü, acı veren cinsel birleşme . . . Aklı­
nıza gelebilecek bütün cinsel sorunlarınıza erotik masajın
çözüm getireceğini söylesem, buna ne derdiniz? Her gün
artan sayıda seks terapistleri , evlilik danışmanları bunu
iddia ediyorlar.

1 54
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

Erotik masajın nasıl olup da böyle bir mucize yarata­


bileceği konusunda hiç kuşkusuz bir açıklama bekliyor­
sunuz . Bir açıklama olarak şunu söyleyebilirim: Bütün cin­
sel sorunların ardında gizlenen neden, cinsel uyarıların
algılanmasını ve hazza dönüştürülmesini sağlayan iç du­
yarlıktaki kopuk tellerdir. İ şte erotik masajın yarattığı
mucize duyarlıktaki kopuk telleri onarmasıdır . . . Erotik
masaj da başarısızlık korkusu, orgazm olamama kaygısı
gibi bütün kuruntularınızı bir yana bırakıyorsunuz. Tek
yapacağınız şey dikkatinizi dokunmanın, dokunulmanın
duyumsanması üzerinde toplamak . . . Bu mucizenin
gerçekleşmesi için bu kadarını yapmanız da yetiyor. Böyle
yaparak kendinizi olabildiğince gevşetmiş , dikkatinizi haz
algıları üzerinde yoğunlaştırmış oluyorsunuz .
Dokunmanın, dokunulmanın duyumsanması, kısacası
temas. . . İ şte en temel duyumuz budur. İ lk gelişen, daha
ana karnında gelişmeye başlayan duyumuz budur. Ö teki
duyuların hepsi ondan sonra gelirler ve sıralamada onun
arkasında yer alırlar. Bunun için de dokunmaktan, dokunul­
maktan ; okşamaktan , o kşanılmaktan ; s arılm aktan ,
sarmaşmaktan yeterince haz almıyorsanız, eğer bunlar cin­
sel uyarıya dönüşmüyorsa, bunun böyle olmasının tek bir
nedeni olabilir. Bunun nedeni ancak sağlıksız bir ruhsal
tıkanıklık olabilir. Bu ruhsal tıkanıklığı aşmanın, iyileş­
tirmenin yolu da gene erotik masajdır.
Toplumsal tabular, yasaklar yüzünden bu en temel du­
yumuzun, çağdaş toplumların bireyleri söz konusu olun­
ca, yeterince gelişmemi ş , çağdaş insanların büyük çoğun­
luğunda güdük kalmış olduğu da bir gerçek. Bu durumun
yol açtığı yetersizlik, bastırılmış isteklerden gelen tutuk­
luklar, tıkanıklıklar, tedirginlikler, kuşkular, kaygılar. . . İ şte

1 55
YUMUŞAK SEVİŞME

dokunma uyarılarıyla iç duyarlık arasındaki kopuk telle­


rin başlıca nedenleri bunlar! . . . Bir yandan da bu kuşkuların,
kaygıların yol açtığı aşırı bir özbilinçlilik, aşırı bir
özdenetimden kaynaklanan bir ikirciklenme . . . " Haz alı­
yor muyum? Ne kadar haz alıyorum? Ne vakit uyarılmaya
başlayacağım? " İşte bütün bu özbilinçlilik, özdenetim, an­
cak doğallık ortamında ortaya çıkan hazzın düşmanıdır.
Hazzı önleyen, hazzın ortaya çıkmasını engelleyen başlıca
nedenler bunlardır.
Ama hiç kuşkunuz olmasın, hiç güveninizi yitirmeyin.
Erotik masaj 'la bu olumsuzlukları aşacaksınız. Doğa, sizin
doğanız, bütün bu olumsuzlukları yenecek, alt edecektir.
Erotik masaj size kendi cinselliğinizi keşfetme fırsatı
verecektir. Erotik masajı öğrenmek ve yapmak çok kolay­
dır. Ellerinizi, parmaklarınızı, bütün dokunma imkanları­
nızı, ağzınızı, dilinizi, dişlerinizi, bedeninizin her yerini
kullanarak haz veriyor, haz alıyor, haz dalgalarına kendi­
nizi bırakıyorsunuz . Kuşkusuz bunu siz de yapabilirsiniz .
Arkadaşınıza düzenli erotik masaj yaparsanız, arkadaşınız
da size yaparsa, bir süre sonra her ikinizin de o güne dek
tatmadığınız, hazlar, duygular, duyumlar, doyumlar, doruk
yaşantılar sizi bekliyor. Her gün iç duyarlığınızdaki
gelişmeye tanık olacaksınız . Siz de haz alma kapasiteniz­
deki bu gelişmeye şaşıp kalacaksınız. Şunu da söyleye­
yim: haz almada sınır yoktur. Her gün bir gün öncekile­
rine yenileri, daha yoğun, daha üstün, daha değişik hazlar
eklenecektir. Cinselliğinizi, cinsel potansiyelinizi açığa
çıkarmanızın yolu budur. Cinselliğinizi keşfetmenizi sağla­
yan sihirli bir anahtardır erotik masaj .
Başlangıçta ellerinizin de, bedeninizin de yeteri kadar
duyarlı olmadığını düşünerek düş kırıklığına uğrayabilir-

1 56
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

siniz ama, sabrederseniz bunun böyle olmadığını görecek­


siniz . Sonunda ananızın kucağında, ağzınız, ananızın me­
mesindeyken o içinde olduğunuz haz ve güven dolu cen­
nete geri döneceksiniz . O kovulmuş olduğunuz cennetin
kapıları bir kez daha size açılacak.
Evet erotik masaj ı öğrenmek hiç güç değildir. Bırakın
ellerinizi, onlar ne yapılacağını, nasıl yapılacağını ken­
dileri keşfetsinler. Ellerinizi, parmaklarınızı hafif hafif,
fazla bastırmadan arkadaşınızın bedeni üzerinde gezdirin.
Okşar gibi hareketler yapın. Daha doğrusu, arkadaşınızı
sürekli okşayın.
Erotik masajın tek amacı haz vermek ve haz almaktır.
Gergin kas gruplarını açmak, yumuşatmak gibi bir amacı
yoktur. Onun için de fazla bastırmak, fazla basınç uygula­
mak gereksizdir. Böyle bastırmalar yapmak arkadaşınızda
cinsel uyarılar yapmaz . Haz vermekte yumuşak, yuvarlak
hafif hareketler, okşamalar daha etkili olur.
Bir tempo, bir stil tutturun ve bunu sürdürün. Yeter ki
okşamalarınız düzenli, uyumlu ve tartımlı olsun. Karar­
sız, dengesiz, uyumsuz hareketler dikkati dağıtabilir. Algı­
lamalarda tereddütlere, kesintilere, karmaşıklığa yol aça­
bilir. Bununla birlikte ellerin her zaman simetrik bir ko­
numda olması da gerekmez. Örneğin bir eliniz arka­
daşınızın memelerini okşarken öteki eliniz kamında, ya
da bir eliniz sırtındayken öteki eliniz kaba etlerinde dola­
nıyor da olabilir. Yeter ki dokunuşlarınız uyumlu ve tartımlı
olsun.
Yalnız şunu da gözden uzak tutmamalısınız. Haz ve
gevşeme arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Gergin bir
beden haz almanızı güçleştirir. Bu bakımdan erotik masa­
ja başlarken gergin kasları gevşetici, fazla aşırıya kaçma-

1 57
YUMUŞAK SEVİŞME

yan bastırmalar, yoğurmalar da gerekebilir. Gerginlikler


en çok omuz başlarında, sırtta, kaba et.l erde oluşur. Bu­
nun için en iyisi masaja sırttan ve özeltikle omuz başla­
rından başlamaktır. Boynun iki yanındaki köprücük kemiği­
nin üzerindeki kasları başparmağınızla karşı karşıya ge­
tirdiğiniz dört parmağınız arasına alarak hafif hafif ama
kararlı bir biçimde yoğurarak masaja başlayabilirsiniz .
Gene belkemiğine ve kürek kemiklerine bastırmadan
ellerinizi yelpaze gibi açarak iki elinizle sırta bastırabilir­ .ı:

siniz. Bastırmaya sırtın yukarı bölümünden başlayıp aşaği


doğru sürdürmelisiniz. Ancak bastırmaları hemen
okşamalar izlemelidir. Çünkü insanı haz duyumlarından
daha çok gevşetebilecek ikinci bir yöntem yoktur. Gergin­
lik haz almayı güçleştirir. Ama gerginlikleri gidermekte
haz algıları son derece etkilidir. Arkadaşınızı gevşetmekte
haz verici okşamaların usta bir masajcımn yapacağı tek­
nik bir masaj kadar etkili olacağından hiç kuşkunuz ol­
masın. İnsanı rahatlatıcı, gevşetici huzur ve güven verici
okşamalardan daha etkili bir masaj tekniği olacağını san­
mıyorum .
Masaja başlarken bu güven duygusunu, bu sevecenlik
duygusunu yaratmak çok önemlidir. Masaja başlamadan
önce bir elinizi cinsel çağrışımlar yapmaktan daha önde,
dostluk duygularınızı aktaracak biçimde arkadaşınızın sır­
tına koyun, ve oynatmadan bir süre öylece tutun. Arkada­
şınızın tepkisini ve kendisine dokunulmasına alışmasını
bekleyin . Bir gün gelecek bu kadar masum bir biçimde
elinizin arkadaşınızın sırtına dokunması bile her ikinize
de büyük haz verecek, her ikinizi de hazdan çılgına çe­
virecektir.
Arkadaşınıza masaj yapmaya başladıktan sonra elle-

158
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

rinizi bir süre oynatmadan tutun ve arkadaşınızın masaj


yaptığınız yerini avuçlarınız la hafifçe sıkıştırmayı da
deneyin. Bu duraklar ve sıkıştırmalar da hem size hem
arkadaşınıza büyük haz verecektir.
Kuşkusuz insanı gevşeten, rahatlatan em büyük olay
kendisini seven bir kimsenin ellerini üzerinde hissetmenin
verdiği güven duygusudur. Erotik masaj bir sözsüz
iletişimdir. Elleriniz duygularınızı aktarmakta kesinlikle
sözcüklerden daha usta, daha beceriklidir. Dokunuşlar
sözlerden daha içtenliklidir. Onlar yalan dolan bilmezler.
O ana kucağında tattığınız, o doyumsuz huzur, güven ve
hazzın belleğinizde ya da bilinçaltında kalmış olan izlerini
bilincinize çıkarır o dokunuşlar, okşamalar. Elleriniz
arkadaşınıza ne kadar değer verdiğinizi, dokunmaktan ne
kadar haz aldığınızı hemen açığa vurur. Söze dile gelmez .
Sözcüklerle dillendiremeyeceğiniz duygularınızı ellerinizle
aktarırsınız .
Arkadaşınızın bedeniyle algıladığı bütün o duygular,
huzur, mutluluk, rahatlamışlık olarak hemen yüzüne yan­
sır. Yüzünde hemen o mutluluk, esrime ifadesi belirive­
rir. Derin derin nefes alış verişler, iç geçirmeler, haz dolu
inleyişler mesaj ın alındığının belirtileridir.
Şunu da söylemeliyim, sevecenlik erotik masaja eşlik
etmezse erotik masaj başarılı olamaz. Yalnız cinsellikle
ilgili uyarıları algılamakla sınırlı değildir bu algılar. Cin­
sellikle iç içe, dostluk, güven, sevecenlik duyguları da
vardır bu algıların içinde.
Aslında dokunmak, dokunulmak, okşamak okşanmak,
sarılmak sarmaşmak mutluluğunuz için yemek içmek ka­
dar büyük bir ihtiyaçtır. Bunların eksikliği yalnız cinsel­
liğinizi güdükleştirmekle kalmaz, bütün yaşamınızı da

1 59
YUMUŞAK SEVİŞME

yavanlaştırır. Mutlulukla aranızda bir set oluşturur.


The fay of Touch adlı kitabın yazarı Russ A . Ruegen,
bazı araştırmacıların tespitlerine göre bir çok kadının
sevdikleri erkekle birbirlerine sarılıp yatmaktan cinsel
birleşmeden aldıkları hazdan daha çok haz aldıklarını ve
gene cinsel birleşmeden haz almayan çok sayıda kadının
cinsel birleşmeye yalnızca eşleriyle sarmaş dolaş yatmak
fırsatı verdiği için katlandıklarını yazıyor. 42
Dokunmak dokunulmak, sarılmak sarmaşmak isteğinde
cinsellikten bile daha güçlü, daha boyutlu bir güdü var.
Belki de ana karnındaki o güvenli dünyamıza geri dönüş
özlemi var bu isteğin içinde.
Erotik masajın genel sağlığa da büyük katkısı oldu­
ğunu burada belirtmeliyim. Etkinliği yalnız cinsellikle il­
gili salgı bezlerinin çalışmasını sağlamakla da kalmıyor,
bütün salgı bezlerinin düzenli çalışmasına da katkı yapı­
yor. Masajın sağladığı rahatlama, huzur ve gevşeme yal­
nız cinsel fonksiyon bozukluklarını iyileştirmeye değil , be­
dendeki büt�n sistemlerin ve organların daha uyumlu bir
biçimde en verimli bir düzeyde çalışmasına da yardımcı
oluyor. Sağlıklı olmak için rahat ve huzurlu olmaktan,
gevşemişlikten daha etkili bir ilaç olabilir mi, bilmem?
Cinsel haz yalnız cinsellik organlarında duyumsanı­
yorsa, orgazm yalnızca cinssellik organlarında yoğunlaşan
duyarlığı ve gerilimi abartılı bir biçimde sona erdirmek­
ten daha fazlasını yapamıyorsa, kısacası cinsel haz ve do­
yum yaygın b i r b iç i m de b ütün be den tarafından
paylaşılmıyorsa, böyle bir cinsellik bedenimizdeki cinsel
açlığı doyurmaya yetmez . Hele ruhumuzdaki cinsel açlığı

42 Russ A. Ruegen, The Joy of Touch, s. 31

1 60
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

doyurmaya hiç yetmez .


İ�te erotik masaj cinsel duyarlığı, cinsel hazzı bütün
bedene yaymak için yapılır. Erotik masajda bedenin her
yeri dokunulmaktan payını almalıdır. Bu böyle olmazsa
yapılan şey erotik masaj olmaz. Bedenin yalnızca bazı yer­
lerinin, bazı bölgelerinin uyarılmasında yoğunlaştırılan bir
masaj erotik masaj değildir. Belki buna ön sevişme diye­
bilirsiniz ama erotik masaj diyemezsiniz .
Bedende bazı bölgelerin cinsel uyarılara duyarlı oldu­
ğunu, bedende erojen bölgeler olduğunu belki cinsellikle
ilgili kitaplarda okumuşsunuzdur. Belki siz de buna ina­
nıyor, ve kitaplarda belirtilen bu bölgeleri uyararak
sevişmeyi sürdürüyorsunuzdur. Oysa erotik masaj insan
bedeninde cinsel uyarılara cevap vermeyecek hiç bir nokta
olmadığını size kanıtlayacaktır. Belki cinsel uyarılara daha
fazla duyarlı , daha az duyarlı bölgeler, yerler vardır. Ama
bütünüyle duyarsız hiç bir yer yoktur. Uyarılara daha fazla
duyarlı yerler de insandan insana değişir. Örneğin bazı
kadınları orgaZJTia ulaştırmaya memelerinin okşanması
yetebilir. Buna karşın memelerine dokunulmasından nef­
ret eden kadınlar da vardır. Ama erotik masajın hedefi
bunun gibi olumsuz durumları düzeltmektir. Erotik masaj
sonunda bedende cinsel uyarılara cevap vermeyecek hiç
bir bölge olamayacağını size ispatlayacaktır.
İşte, erotik masajda her gün, o güne dek tatmadığınız
yeni tatlar yeni hazlar bulacağınızı söylediğim zaman bunu
anlatmak istemiştim. Bedende o güne dek uyarılmamış
yerlerin, bölgelerin uyarılması ve yavaş yavaş duyarlık
kazanması cinsellikte daha yoğun, daha kapsamlı hazların
- kapılarını aralaykaktır.
Bedenin her yeri payını almıyorsa cinsel hazdan, sis-

161
YUMUŞAK SEVİŞME

tem tam kapasiteyle çalışmıyor demektir. Bedende henüz


uyanmamış, uyandırılmamış bölgeler, kullanılmayan ola­
naklar, atıl kapasiteler var demektir. Sonuçta erotik masaj
bedenin cinsel duyarlılığını, hatta bedenin derinliklerin­
deki duyarlılıkları da devreye sokan, bedenin bütününün
katılımını sağlayan çok zevkli bir cinsel oyundur. Bedeni­
niz dokunuşlara sandığınızdan çok daha duyarlıdır. Bu
dokunuşlardan alacağınız haz, özellikle kadınların bazı­
larında orgazma bile yol açabilir.
İster orgazma neden olsun ya da olmasın, ister kadın
olsun ya da erkek olsun, erotik masajdan herkes büyük
haz alacaktır. Size erotik masaj , eşinizle arkadaşınızla haz
dolu, unutulmaz saatler yaşama fırsatı verecektir.
Sevişmede olduğu gibi erotik masaj da da fazla kural­
lar koymak, cinsellikteki içtenliği, kendiliğindenliği boza­
bilir diye düşünüyorsanız böyle düşünmekte haklı olabi­
lirsiniz. Bununla birlikte kurallar değil ama öneriler ero­
tik masaj ' da size yardımcı olabilir. Erotik masaj ' da elbet
kendi yaratıcılığınız, kendi cinsel duyarlığınız öne çıkma­
lıdır. Ama erotik masaj ' da deneyim kazanmış , yol almış
olanların da söyleyecekleri şeyler vardır. Bir örnek mi?
Masaj deyince, dokunmak deyince aklınıza öncelikle el­
leriniz geliyor. Hatta ellerinizle, parmaklarınızla, avuçları­
nızla masaj yapmak geliyor. Avuçların, parmakların ma­
saj da birincil önemde olduğu kuşkusuz inkar edilemez .
Ama dokunmak için başka imkanlarınız da var. En başta
ellerinizin imkanları bu kadarcıkla tüketilmemeli . Elleri­
nizin, parmaklarınızın üst yüzlerini de arkadaşınızın be­
deni üzerinde dolaştırarak masaja değişik bir çeşni katabi­
lirsiniz. Hem de böyle yapmanız size son derece duyarlı
olan ellerinizin üst yüzleriyle de tanışma fırsatı verecektir.

1 62
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

1 63
YUMUŞAK SEVİŞME

Ya tırnaklarınız! . . . Tırnakların cinsel uyarı yapmakta


ne kadar etkili olduğunu denemeden bilemezsiniz. Par­
maklarınızı aralayarak tırnaklarınızı sanki kaşıyormuş gibi
arkadaşınızın bedeninde dolaştırın. Ne kadar haz verdiği­
ni göreceksiniz . Söylemek istediğim şey arkadaşınızın
canını yakacak biçimde tırnaklamak değil elbette. Ünlü
Hint seksbilim kitabı Kama Sutra'da tırnaklamaya özel
bir yer ayrılmış olması da sevişme sanatında tırnakların
ne derece önemli olduğunun kanıtıdır.
Dokunmak için yanaklarınızı da kullanabilirsiniz. Ya­
naklarınızı arkadaşınızın bedeninin her yerini okşamak için
kullanabilirsiniz. Ama özellikle yanaklarınızla arkadaşınızın
memelerini okşayabilirsiniz. Ya burnunuz ! . . . Burnunuz da
son derece duyarlı bir dokunma organınızdır. Burnunuzun
koku alması onun dokunmaktaki etkinliğini azaltmaz,
tersine çoğaltır. Burnunuzu arkadaşınızın yüzünde,
bedeninde, koltuk altlarında dolaştırırken teninin kokusunu
almanızdan daha uyarıcı hiç bir şey olamaz. Hele cinsellik
salgı bezlerinin çıkardığı kokuların ne kadar etkili olacağı
konusunda bilmem fazla bir şey söylememe gerek var mı?
Deodoran ' larla, esanslarla, kolonyalarla insanların giderek
yitirdikleri bir duyarlık bu . . . Ama doğa bu kokuları güçlü
bir uyarıcı olmaları için insanlara vermiştir.
Kadınlar masajda memelerini de dokunmak ve okşamak
için kullanabilirler. Kadının memelerini sırtında ya da be­
denin ön yüzünde hissetmek kuşkusuz erkeğe dayanılmaz
hazlar verir. Elbette kadın da bu hazları paylaşır. Genel­
likle önerilen uygulama, kadının memelerini erkeğin
kasıkları arasına yerleştirmesi, göbek altından başlayarak
memelerini erkeğin göğüslerinin hizasına kadar yavaş yavaş
çıkarmasıdır. Erkeğin meme uçlarıyla kadının meme uçları

1 64
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

birbirine değince hiç kıpırdamadan bir süre öyle kalma­


larıdır.
Eğer kadının saçları uzunsa kadın saçlarını da erkeğin
bedeninde dolaştırabilir. Saçların erkeğin bedeninde gidip
gelmesi de erotik masaja bambaşka bir tat verebilir. Gene
erotik masajda tavuskuşu tüylerini, ipek kumaşları, kadife
eldivenleri kullanmak da mümkündür. Bunlar da son derece
uyarıcı olabilirler. Sanıyorum bu arada yüzyılımızın seks
oyuncakları vibratörlerden de söz etmek gerekiyor. Özel­
likle ellerin üzerine takılan vibratörlerle yapılan masaj aynı
zamanda kasları gevşetmekte de son derece etkili oluyor.
En önemli dokunma organımızı en sona bıraktım.
Bunun tersini söyleyecek kimsenin çıkacağını sanmıyo­
rum. Kuşkusuz en önemli dokunma organımız ağzımızdır.
Ağız deyince bunun içinde dudaklar, dil ve dişler de var
tabii . . . Ağzımızın bir tat alma organı olması bir dokunma
organı olma özelliğini azaltmaz. Biliyorsunuz bebek dün­
yayla ilk tanışıklığını anasının memeleriyle yapar. Anası­
nın memeleri çocuk için hem bir beslenme hem de bir haz
aracıdır diyor Freud. Bebeğin beslenme için anasının
memelerine ihtiyacı kalmadığı zaman da haz almak için
ağzını kullanmayı sürdürür. Emzik ya da yalancı meme
bir haz aracı olarak anasının memelerinin yerini alır. Çocuk
ilgi duyduğu her şeyi ağzına götürür. Böyle yapmasının
nedeniyse kuşkusuz onların tadına bakmak değildir. En
duyarlı dokunma organıyla onu tanımak istemektedir.
Dilimiz için söyleyebileceğimiz şey de, dilin anatomide
yeri olmasa da insanın iç duyarlığını geliştirerek fark ede­
bileceği tinsel kanallarla, meridyenlerle doğrudan cinsel­
lik organımızla bağlantılı olduğu ve cinsellik organımızın
bir uzantısı olduğudur. Dilimiz cinsel organımızın yerini

1 65
YUMUŞAK SEVİŞME

alabilecek bir seçenektir. Dişlerimiz de ağzın dokunma


etkinliğini tamamlayan cinsellik bakımından son derece
duyarlı organlarımızdan biridir ama kuşkusuz hiç bir
biçimde can acıtmak için kullanılmamalıdır. Arkadaşınıza
canının acıtılması haz verse bile gene de kullanılmamalı­
dır. Çünkü erotik masajla elde edilmeye çalışılan geçici
hazlar değil sürekliliği olan kalıcı hazlardır.
Erotik masajı yatak üstünde de yapabilirsiniz ama yere
serdiğiniz bir yorgan ya da battaniye üstünde yaparsanız
masaj olarak etkinliği daha fazla olur. Masaj yapacağınız
odanın sıcaklığı 24 derece olmalıdır. Eşler masaj süresin­
ce uzun süre çıplak kalacakları için masaj sırasında hareket­
siz kalacak olan eşin, ısı daha düşük olursa üşümesi müm­
kündür. Onun için oda ısısı 24 dereceden daha azsa
arkadaşınızın bedeninin masaj yapmadığınız yerlerini
örterseniz üşümesini önlemiş olursunuz . Odada kesinlikle
hava akımı olmamalıdır. Hava akımı kasların tutulmasına
yol açabilir.
Erotik masajın daha etkili olabilmesi için romantik
bir ortam oluşturulmasında yarar vardır. Masaj yaptığınız
odanın çok fazla aydınlık olmaması , masajın loş bir or­
tamda, mum ışıklarıyla aydınlatılmış bir odada yapılması
böyle bir ortam yaratmaya yardımcı olabilir. Ama bu loşluk
hiç bir zaman eşlerin birbirlerini iyice görmelerine engel
olacak dereceye varmamalıdır. Bu arada odayı çiçeklerle
süslemek, bir kutsallık havası vermek için, eğer böyle
şeyleri seviyorsanız, tütsü çubukları yakmak da akla ge­
lebilir. Bu amaçla sandal ağac: ya da paçuli kokulu tütsü
çubukları kullanabilirsiniz
Yukarıda da belirttiğim gibi en iyisi masaja sırttan
başlamaktır. Arkadaşınızı yüzükoyun yere yatırdıktan sonra

1 66
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

bedeninin düz bir çizgi üzerinde uzanmış olup olmadığına


dikkat edin, eğer gerekiyorsa gerekli düzeltmeleri yapın.
Özellikle belkemiğinin sağa sola kaykılmamış durumda
olması çok önemlidir. Eğer arkadaşınızın bacakları arası­
na diz üstü oturacaksanız bacaklarını, sizin oturmanıza
yetecek bir yer açmak için iki yana ayırmalısınız. Ama
bunun yerine dizlerinizi birbirinden ayırarak arkadaşınızın
kaba etleri üzerine de oturabilirsiniz. Böyle oturmanız çok
daha uyarıcı olabilir. Kaba etlerin birbirine değmesi belki
de daha önce denemediğiniz hazlarla sizi tanıştırabilir.
Böyle oturduğunuz zaman baldırlarınız ve ayaklarınızla
arkadaşınızın bacaklarını da sıkıştırabilirsiniz. Kaba etler­
inin birbirlerine değmesinin yapacağı erotik etkiyi de
düşününce sırt masajı için bu oturuş birinci sırada öneri­
lebilir. Ancak ağırlığınızı hiç bir biçimde arkadaşınızın
kaba etlerine vermemelisiniz . Ağırlığınızı dizleriniz ve
bacaklarınızın dizden aşağıdaki bölümü taşımalıdır. Eğer
eşler arasında büyük kilo ve cüsse farkı varsa gene de
böyle oturulması sakıncalı olabilir.
Masaj a başlamadan önce şöyle bir kollarınızı havaya
kaldırıp gövdenizi geriye vererek kendinizi gevşetin . Son­
ra ellerinizi birbirine sürterek iyice ısıtmadan masaja
başlamayın. Soğuk ellerin değmesi arkadaşınızın bedeninde
tepkiye ve gerginliğe yol açabilir. Bundan sonra yapacağı­
nız şey avucunuza bir miktar masaj yağı damlatmak ol­
malıdır. Masaj yağı kullanılması ellerin kay gan olmasını
sağlayacak ve bu kay ganlık her ikiniz için de kesinlikle
daha uyarıcı olacaktır. İ mkan olduğu oranda erotik masa­
j da yağ kullanılması önerilmektedir.
Masaj yağını kendiniz de hazırlayabilirsiniz. Masaj
kitaplarında masaj yağı yapımı yla ilgili pek çok formül ve

1 67
YUMUŞAK SEVİŞME

öneri vardır. Bu formül ve önerilerden en basit, en kolay


hazırlanabilenleri salık veriyorum . Yarım çay fincanı ka­
dar soya ya da çiçek yağının içine bir tatlı kaşığı badem
yağı ya da hindistancevizi yağı koyun, sonra seçiminize
göre bu karışıma on ya da on beş damla gül yağı , lavanta
çiçeği kokusu , yasemin kokusu, sandal ağacı kokusu ya da
limon suyu ekleyin. Bu yağı pompalı plastik bir şişeye
koyarsanız masaj sırasında dökülüp ortalığı kirletmesini
önlemiş olursunuz . Ama elbette masajda kullanacağınız
kadarını çukur bir kaba da koyabi lirsiniz. Yağın vücut ısı -
sına yakın bir ısıda olmasına da dikkat etmelisiniz. Gereki­
yorsa yağ kabını sıcak su dolu bir başka kabın içine de
oturtarak ısıtabilirsiniz, ya da avuçlarınızla ovalayarak ısıta­
bilirsiniz . Yağı önce kolunuza veya bacağınıza sürebilir,
gerektikçe kendi bedeninize sürdüğünüz yağla ellerinizi
yağlayabilirsiniz . Hiç bir biçimde yağı arkadaşınızın be­
denine dökmeyin. Arkadaşınızın bedenine içirebileceği­
nizden fazla yağ sürmeyin. Ellerinizin arkadaşınızın be­
deninde kaymasını sağlayacak kadar yağ yeterlidir. Masa­
ja başladıktan sonra hiç olmazsa bir eliniz arkadaşınızın
bedeniyle sürekli temas halinde kalmalıdır. Bu nedenle
yağ damlatmak için elinizi arkadaşınızın bedeninden ayır­
madan ters çevirerek yukarı bakar duruma getirip avu­
cunuza yağ damlatabilirsiniz. Yağl adığınız ellerinizi bastı­
rmadan hafif hafif arkadaşınızın bedeninde gezdirin . Yu­
varlak hareketlerle yağı iyice yayın ve iyice emdirin . El­
leriniz fazla yağlı olursa fazla yağ masajın etkinliğini azal­
tır. Masaj yaparken masaj yağının arkadaşınızın gözlerine
kaçmamasına özell ikle dikkat edin . Masaj yağının içinde
gözlerin yanmasına neden olabilecek katkı maddeleri ola­
bilir.

1 68
Bİ RKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

Sırta masaj yapmayı bitirdikten sonra kaba etlere ma­


saj yapmak için kendinizi geriye doğr u kaydı rın .
Arkadaşınızın bacaklarını iki dizinizin arasına alın ya da
bacaklarını ayırın, bacaklarının arasına diz üstü oturun.
Kaba etlerdeki kaslar da sırttaki kaslar gibi ve onlarla
bağlantılı olmaları nedeniyle kolaylıkla gerilen kaslardır.
Bu gerginlikleri gidermek için yapacağınız kuvvetli bastır­
maların, yoğurmaların arkadaşınızın tepkisiyle ve itiraz­
larıyla karşılanacağını sanmıyorum. Hatta elinizin üstüne
öteki elinizi de koyarak daha güçlü bir basınç da uygula­
yabilirsiniz. Klçın her iki yanağından her birini iki avu­
cunuz arasma alarak ve gene başparmağınızla karşı­
laştırdığınız dört parmağınızla yoğurmalısınız . Bu yoğur­
maların hem size hem arkadaşınıza haz dolu dakikalar
geçirteceğini söyleyebilirim.
Her yeni bölgeye masaj yapmaya başlarken ellerinizin
kayganlığını sağlamak için yağ kullanmak gerekliliğini
burada bir kez daha yinelemiş olayım. Kaba etler söz konu­
su olunca öteki bölgeler için kullandığınızdan daha fazla
yağ kullanabilirsiniz. Yeter ki masaj sırasında yağ iyice
kaba etlere içirilmiş olsun. Kaba etlere masaj yapmayı
bitirdikten sonra arkadaşınızın bacaklarına masaj yapmak
için kendinizi daha da geriye kaydırmalısınız . Kuşkusuz
arkadaşınızın önce bir bacağına sonra öteki bacağına ma­
saj yapacaksınız. Bir avucunuzu bacağın iç yanına öteki
avucunuzu dış yanına yerleştirdikten sonra ellerinizi aşağıya
yukarıya kaydırın . Ellerinizle bacağı kavrayan hareketler
yapın . Bacakları sıkıştırın . Aşağı doğru inerken baldırları
yoğuran hareketler yapmayı da unutmayın .
Masaj sırasında arkadaşınızın tepkilerini gözden kaçır­
mamak belki de masajın başarısının en temel koşuludur.

1 69
YUMUŞAK SEVİŞME

Onun için dikkatle arkadaşınızın tepkilerini izleyin . Bu


tepkiler her zaman sözlü olmayabilir. Arkadaşınız tepki­
lerini beden diliyle de açığa vurabilir.
Bacak masajında bir çeşitleme de arkadaşınızın masaj
yaptığınız bacağını dizden kırıp karnına yaklaştırmaktır.
Bu durumda farklı kas gruplarına ulaşma imkanını da elde
etmiş olursunuz . Bacak masajı bittikten sonra iki bacağı
yan yana uzatıp, bacakları dizden kırıp ayaklar kaba etlere
değecek biçimde katlayabilirsiniz de. Böyle katlayarak
ayaklara bastırmanız bacaklarda rahatlatıcı bir etki yapa­
caktır.
Bunun böyle olduğunu biliyor musunuz, bilmem?
Sevişmede genellikle ilgi görmeyen ayaklar bedenimizin
cinsel uyarılara son derece duyarlı yerleridir. Ayak masajı
erotik masajın cinsel duyarlığı doruklara tırmandırabilecek
çok önemli bir bölümüdür. Hatta arkadaşınızın bedeninin
tümüne masaj yapmaya zamanınız ya da imkanınız olma­
yan durumlarda ellerine ve ayaklarına masaj yapmanız
arkadaşınızın bedenindeki gerginlikleri gidermeye ve cin­
sel duyarlığı kamçılamaya yetebilir.
Ayak masajına arkadaşınızın tabanlarını okşayarak
başlıyorsunuz. Masaj yaptığınız ayağını iki avucunuzun
arasına alıyor, iki avucunuzla ayaklarını ovuyorsunuz. Ayak
parmaklarının her boğumunu başparmağınızla işaret par­
mağınız arasına alarak sıkıştırıyor sonra da ileri doğru
çekiyorsunuz. İki başparmağınızı ayak tabanında yan yana
getiriyor sonra iki başparmağınızı iki yana doğru kaydıra­
rak ayak tabanına basınç yapıyorsunuz ve bunu ayağın par­
maklara yakın bölümünden başl ayıp topuğa doğru
başparmaklarınızı aşağı doğru kaydırarak sürdürüyorsunuz .
Bunları yaparken niçin arkadaşınızın ayaklarını öp-

1 7o
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

meyeceksiniz, niçin dilinizi ayakları üzerinde dolaş­


tırmayacaksınız ki? Bunu daha önce söylemeliydim. Ero­
tik masajdan önce eşlerin b i r l i k te duş yapmaları
vazgeçilmez bir önkuraldır. Birlikte yapılan duştan sonra
eşlerin havluyla birbirleri ni kurulamalarıyla masaj
başlatılmış olur. Böylelikle erotik masajda hiç bir biçimde
eşlerin birbirlerinin temizliklerinden kuşku duymaları, bu
nedenle birbirlerinden iğrenmeleri için bir neden kalmaz.
Ayak masajı sırasında özellikle ayak başparmağının emil­
mesi son derece uyarıcıdır. Pek çok kadın bu yolla orgaz­
ma ulaşabilir. Ayak başparmağı meridyenler aracılığıyla
pitüiter ve pineal salgı bezlerine bağlanır, ve bu bezler
zihnin çalışmasını düzenleyen başlıca salgı bezleridir.
Ayak masajını bitirdikten sonra sıra göğüs ve karın
masajına geliyor. Arkadaşınızı çeviriyor sırt üstü yatırı­
yorsunuz. İ ki dizinizi sırt üstü yatan arkadaşınızın iki yana
açtığınız bacaklarının arasına koyabilir ya da arkadaşınızın
bacaklarını iki yana açarak bacaklarınızın üstünden
aşırtabilirsiniz . Bu durumda cinsellik organları da birbir­
lerine değer duruma gelmiş olabilirler. Bir başka seçenek
daha . . . Dizlerinizi ayırarak arkadaşınızın kalçalarının iki
yanına da koyabilir ve ağırlığınızı vermeden bacaklarıyla
gövdesinin birleştiği yere, cinsellik organının üzerine de
oturabilirsiniz . Ama böyle otururken arkadaşınızı ezme­
meye, ağırlığınızı arkadaşınızın bedenine taşıttırmamaya
büyük özen göstermelisiniz .
Arkadaşınızın bedeninin ön yüzüne masaja ellerinizi
omuz başlarına koyarak ve ağırlığınızı ellerinize verip bas­
tırarak başlayabilirsiniz. Böyle yaparak omuzlardaki gergin­
liği gidermek için etkili bir hareket yapmış oluyorsunuz .
Sonra iki elinizi arkadaşınızın ensesinde kenetleyerek

l 7l
YUMUŞAK SEVİŞME

avuçlarınızla boynunu sıkıştırıp yoğurmayı da deneyebi­


lirsiniz . İki elinizi belinin altından geçirerek birkaç kez
yukarı kaldırmayı da deneyebilirsiniz . Daha sonra elleri­
nizle arkadaşınızın memeleri çevresinde yuvarlaklar yapı­
yor, giderek yuvarlakları meme uçlarına doğru yaklaş­
tırıyorsunuz. Memeleri fazla sıkıştırmadan avuçlarınızın
içine alıyorsunuz. İki elinizi arkadaşınızın yanlarına ko­
yarak memeleri birbirine yaklaştırıp sıkıştırıyorsunuz ve
bir süre böyle tutuyorsunuz. İki parmağınıza memelerin
uçlarının çevresindeki koyu renkli bölgede halkalar çizdi -
riyorsunuz, sonra meme uçlarını başparmağınızla işaret
parmağınızın arasına alarak hafifçe yukarı doğru çekiyor­
sunuz .
Göğüslerden sonra arkadaşınızın kollarına ve ellerine
masaj yapmaya sıra geliyor. Burada bir kez daha hatırlat­
malıyım, masajın her aşamasında ağzınız da ellerinize
yardımcı olabilir ve olmalıdır da. Örneğin arkadaşınızın
kollarına masaj yaparken bir yandan da diliniz arkadaşınızın
koltuk altlarında, kollarının ve dirseğinin iç yanında
avuçlarının içinde dolanabilir. Bu sözlerim kuşkusuz ba­
caklar için de geçerli . . . Dizlerin ve dizlerin iç bölümle­
rinin dilin dokunuşlarına ne kadar duyarlı olabileceğini
kesinlikle denemeden bilemezsiniz .
Kollara, ellere masaj yapmayı bitirdikten sonra iki elini­
zi paralel durumda tutarak koltuk altlarında arkadaşınızın
gövdesinin iki yanına koyun ve duraklar, kesintiler yapa­
rak aşağı doğru, önce arkadaşınızın beline, sonra da karnına
doğru kaydırın . Karnında özellikle göbek altındaki bölgede
önce sağ sonra sol elinizle, önce saat yelkovanı , sonra da
saat yelkovanının ters yönünde yuvarlak hareketler yapın .
Ellerinizi biraz daha aşağı kasık bölgesine, cinsellik or-

1 72
RİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

Şiatsu masajı

1 73
YUtvfUŞAK SEVİŞME

ganının hemen üzerindeki çatık kemiği üstüne koyun, basın­


cı arttırarak on, on beş saniye ellerinizi bu bölgede hareket
ettirmeden tutun. Cinsel organlara yakın yerlere basınç
uygulanması kan dolaşımını hızlandırarak cinsellik organ­
larına kan hücumuna yol açar. Apış aralarına, bacakların
iç yanlarına masaj yapılması, ya da bu bölgelerin okşanması
cinsellik organlarındaki duyarlılığı daha da arttırır.
Erotik masajda tabii yapabileceğiniz daha çok, çok
şeyler var. Örneğin dilinizle arkadaşınızın memelerini ıs­
lattıktan sonra hafifçe üfleyebilirsiniz. Islak tene üfleme­
nin ve nefesinizin getireceği serinlik arkadaşınızın içinde
haz dolu ürpertiler oluşmasına neden olabilir. Deneyin ve
görün !
Arkadaşınızın saçlarını okşarken saçlarının arasına el­
lerinizi geçirmeniz hatta canını acıtmadan hafifçe çekmeniz
bile son derece uyarıcı olabilir. Hint aşk sanatında saçların
önemli bir yeri vardır.
Ya kulaklar! . . . Bedenimizin cinsel uyarılara en duyarlı
yeri kulaklardır desem yeri var. Kulakların içinde parmak­
larınızı dolaştırabilir, kulak memelerini hafifçe çekebilir,
hatta hafifçe ısırabilir, emebilirsiniz de. Ama belki bun­
lardan daha da etkilisi arkadaşınızın kulaklarının içine
hafifçe üflemenizdir. Nefesinizin kulaklarda yapacağı uyan
bütün bunlardan daha da güçlü olabilir.
Erotik masajda bir başka seçenek de hem sırt masajın­
da hem de bedenin ön yüzüne masaj yaparken arkadaşınızın
başının gerisinde oturmanız ve ayaklarını karşınıza alma­
nızdır. Böyle oturmanız ve bu biçimde masaj yapmanız da
arkadaşınızı farklı bir açıdan seyretmenize imkan verme­
sinin yanında farklı uyarılara da yol açabilecektir.
Erotik masaj da en önemli ilke deneme ve yanılmadır.

1 74
BİRKAÇ Y U MUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

Kendi cinselliğinizi de arkadaşınızın cinselliğini de dene­


yerek adım adım keşfedin.
İşte benim söyleyebileceklerim bunlar. . . Bundan son­
rası sizin cinsel duyarlığınıza, yaratıcı kişiliğinize, açığa
çıkmak için fırsat bekleyen içinizdeki sanatçıya kalıyor.

SAVAŞ VE BARIŞ
YUMUŞAK SEVİŞMEDE ORTA YOL

Canlı hareketli bir sevişme ve bunu izleyen tam bir


hareketsizlik, dinlenme ve gevşeme . . . Sonra gene canlı ,
hareketli bir sevişme, sonra gene tam bir hareketsizlik,
dinlenme ve gevşeme . . . Bir savaş bir barış . . . Geç kal­
madan henüz vakit varken sevişmeyi kesmesini bilir, becere­
bilirseniz bunu böyle bir saat, iki saat, üç saat ya da daha
uzun bir süre sürdürebilirsiniz . Sonunda sevişmeyi tam
bir gev şemişlik hatta cin sellik organları bi rbirinin
içindeyken uykuya dalarak bitirebileceğiniz gibi olağanüstü ,
görkemli bir orgazmla da sonuçlandırabilirsiniz. Biri ya
da öteki arasında bir seçim yapmak size kalıyor.
Savaş ve barış tekniği konusunda David ve Allen Rams­
dale çiftinin ortak yapıtı olan Sexual Energy Ecstasy adlı
kitapta yararlı açıklamalar var. Yazarlar okuyucularına şöyle
sesleniyorlar: "Herkesin paylaştığı, sevişmenin orgazmla
boşalmayla sonuçlanması gerektiği konusundaki kanıdan,
önyargıdan kendinizi kurtarın . Her zaman kararınızı
değiştirip orgazm olma.k zaten elinizde! . . . Bir de orgazm
olmadan, hiç olmazsa orgazmı geciktirerek sevişmeyi
deneyin. Eğer bunu yaparsanız sizi önceden gücünü ve

1 75
YUMUŞAK SEVİŞME

yoğunluğunu kestiremeyeceğiniz çok değişik hazlar,


yaşantılar bekliyor. 43
"

Uyarılmayı izleyen dinlenmelerle ve art arda gelen


uyarılmalarla cinsel uyarılmışlık, cinsel gerilim giderek
artıyor, güçleniyor, sonunda öyle bir noktaya varıyor ki ,
böylesine uyarılmış olmak başlı başına bir olay. . . Cinsel­
likte çok az kimsenin ulaşabileceği bir doruk . . . Bu yoğun­
luktaki bir gerilimin denetim altında tutulabilmesi ancak
çok iyi bir zamanlamayla, savaşı zamanında kesmekte
gecikmemekle olabiliyor. Savaşı fazla uzattığınız zaman
barış yapma fırsatını kaçırmış olabileceğinizi hiç aklınız­
dan çıkarmamalısınız .
Sanıyorum bu tekniğin özünü şöyle özetleyebiliriz:
Savaşta harcadığınız enerj iyi geri alabilmek için, savaşta
boşalan bataryayı, barışta şarja bağlıyorsunuz. Savaşta
uyarılmışlığı , hazzı arttırmak için hareketli , canlı bir
sevişmeyi sürdürüyorsunuz , barıştaysa tam anlamıyla
hareketsiz kalıyorsunuz . Bir tür meditasyon durumuna
geçiyorsunuz . Arkadaşınızın bedeninin sizin bedeninize
değen yerlerinin duyumsanması, algılanması dışında tam
bir boşluk. En küçük kımıltı, kıpırtı bile yapmadan öylece
yatıyorsunuz, olabildiğince kendinizi gevşetiyor, dinleni­
yorsunuz. Enerjinizin çoğalmasını, başlangıçtaki durumuna
gelmesini bekliyorsunuz. Beş ya da on beş dakikalık savaş
dönemlerini gene beş ya da on beş dakikalık barış dönem­
lerinin izlemesi bir genel kural . . . Ama gene de bu süreleri
duruma göre sizin ayarlamanızın daha doğru olacağını
söylemeliyim. Savaş döneminin süresini saate göre değil
de o dönüşü olmayan noktaya yaklaşma durumuna göre

43 D. & E. Ramsdale, Sexual Energy Ectasy, s. 307

1 76
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

siz ayarlamalısınız. Böyle yapmazsanız yakarıda da söyle­


diğim gibi barış yapmaya fırsatınız kalmayabilir. Barış
dönemlerinin süresini de cinsel gerilim ve yorgunluk du­
rumunuza göre gene siz ayarlamalısınız. Kendinizi yeterin­
ce dinlenmiş hissetmedikçe yeniden savaşa kalkışma­
malısınız . Bununla birlikte süreleri beşle yirmi dakika sı­
nırları içinde tutmanız uygun olur.
Eğer sevişmeyi barışla bitirmek istiyorsanız en sondaki
barış süresi yarım saatten kısa olmamalıdır. Bu aşamada
eşler kendilerini birbirlerinin içinde erimiş gibi, iki değil
de tek bir bedenmiş gibi hissedebilirler, bu çözülmüşlüğe,
bu gevşemişliğe sözlerin ifadede yetersiz kalacağı tatlı
duygular, orgazma çok benzeyen haz yaşantıları da eşlik
edebilir. Böylesine bir çözülmüşlük, gevşemişlik durumu­
nun hem bedeniniz hem zihniniz hem ruhunuz için ne ka­
dar sağlıklı olabileceğini ancak yaşayarak bilebilirsiniz.
Belki bunları hiç söylememeliydim. Bu söyledikleri­
min savaş ve barış yöntemini deneyenlerin bir beklenti
içine girmelerine yol açabileceğinden kaygı duyuyorum .
Çünkü cinsellikle ilgili her konuda olduğu gibi burada da
beklentinin hazzın düşmanı olduğunu biliyorum. Bunun
için yukarıda söylediklerimi yön gösteren bir ok işareti
gibi kabul etmelisiniz. Bence doğru tutum olmayanı bek­
lemek değil, olanı izlemekle yetinmektir. Hem beklenti­
leriniz gerçekleşmezse bundan ne çıkar? Sorun yapmadan
bir kez daha, bir kez daha denemek elinizde . . . Bir bek­
lenti içinde olmadan " Hah işte bu! . . . " deyinceye kadar
denemeyi sürdüreb i l i r s in i z . Kuşkusuz herkesin
gerçekleştirebileceği yaşantılar birbirinin aynı değildir ama
doğru tutum başkalarının potansiyellerini kendinizinkiyle
karşılaştıracak yerde olabildiğince potansiyelinizi kullana-

1 77
YUMUŞAK SEVİŞME

bilmektir.
Savaş ve barış tekniği eşler arasında tam bir takım
çalışmasmı gerektirir. Bu nedenle izleyeceğiniz programı
önceden arkadaşınızla konuşarak kararlaştırmanız da müm­
kündür. Ama en iyisi iyi bir takım oyununda programı
oyun içinde kendi kendine oluşmaya bırakmaktır. Elbet
istediğiniz zaman bu oyunu görkemli bir orgazmla da
sonuçlandırabilirsiniz . Bunu daha önce de söylemiştim.
Yalnızca olmaması gereken şey orgazmın istediğiniz za­
manda değil de, istemediğiniz zamanda oluşmasıdır.
Barış döneminde eşlerin hiç kıpırdamadan hareketsiz
kalabilmeleri ancak kendilerini son derece rahat hissede­
bilecekleri bir pozisyonda olabilir. Bunun için savaş döne­
minde uyarılmışlığı, haz almayı arttıracak pozisyonlar
seçilebilir ama barış dönemine geçmeden önce eşlerin
kendilerini son derece rahat hissedecekleri pozisyonlar
bulmaları gerekir. Makas pozisyonu rahat pozisyonlar içinde
en önde akla gelen pozisyondur.
Bütün sevişme boyunca, savaşta olsun barışta olsun
cinsellik organları iç içeliğini sürdürmelidir. Barış döne­
minde hareketsizlik erkeklik organında sertleşmenin azal­
masına hatta bütünüyle yok olmasına yol açabilir. Buna
rağmen dölyolu peni s ' i kavrar ve kolay kolay dışarı çıkma­
sına izin vermez. Eşler hareketsiz kaldıkları takdirde her
koşulda cinsellik organları iç içeliklerini korurlar.
Belki bu barış dönemlerinde iki beden arasında bir
enerji akımının zihin gücüyle zihin gözünde canlandırıl­
masını da deneyebilirsiniz. Ama bu zihinde canlandırma
etkinliği sizi yoruyor, tam olarak kendinizi bırakmanıza
engel oluyorsa, bunu da yapmayın. Bırakın bu yaşamda
tadabileceğiniz her şeyden daha değerli olan iç barış, iç

1 78
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

suskunluk duygusu içinizi doldursun. Her türlü direnci


yok edip eşinizle, arkadaşınızla sarmaş dolaş, koyun ko­
yuna yatmanın keyfini, hazzını yaşayın .

YUMUŞAK SEVİŞMEDE ORAL SEKS

İnsan bedeninde cinsel uyarılara en duyarlı organlar


kuşkusuz cinsellik organlarıyla, ağız ve dildir. Hatta insan
bu dünyayla da, hazla da ilk tanışıklığını anasının meme­
lerinde ağzıyla, diliyle yaptığına göre sıralamada önceliği
ağız ve dile vermenizin gerektiğini de düşünebilirsiniz .
Öyle ya! Cinsellik organları haz alma görevini çok daha
sonraları üstleniyorlar.
Haz almakta da, haz vermekte de bu kadar birincil bir
görev üstlenmiş bu iki organın birbirleriyle de haz alış
verişine girişmelerinden daha doğal ne olabilir ki?
Hayvanların pek çoğunda bu iki organ arasında bir
buluşma gerçekleşiyor. Karşı cinsi cezbetmek için cinsel
organlarının yaydıkları uyarıcı kokular bu buluşmaya çağ­
rı çıkarmış oluyorlar. İnsanlara gelince oral seks bir çok
kültürde kabul gören bir uygulamadır. Bu uygulamayı bin­
lerce yıl gerilere doğru izleyebiliyoruz . Binlerce yıl yal­
nızca uygarlıkları inceleyebildiğimiz zamandır. Elbette daha
gerilere doğru izleyemememizin nedeni oral seksin son­
radan keşfedilmiş bir olay olmasından değil, bizim daha
gerilere ulaşma imkanını bulamamamızdandır. Sanıyorum
ki oral seks insanlık kadar eskidir. Belki böyledir ama
bütün kültürlerin, bütün toplulukların oral sekse hoşgörülü
olduğunu da söyleyemeyeceğim. Bugün bile ABD ' nin bazı
eyaletlerinde oral seks suç sayılmakta ve bunu yapanlar

1 79
YUMUŞAK SEVİŞME

için hapis cezaları öngörülmektedir. 44


Bereket versin, oral seks gizlilik içinde yapıldığı için
suçluların yakalanıp cezalandırılması pek mümkün olamı­
yor. Yasalarda suç sayılmasına rağmen Playboy dergisinin
yaptırdığı bir araştırma Amerikalıların yüzde sekseninin
bu suçu işlemekte olduklarım ortaya çıkardı. 45
Genellikle cinselliğe bir zevk aracı olarak değil de bir
çocuk yapma yöntemi olarak bakan Hıristiyan dünya
görüşünün, oral sekse karşı olumsuz bir tutum içinde ol­
masının bu yaklaşımının zorunlu sonucu olduğunu göz
önünde tutarak anlayışla karşılayabiliriz. Batı ' da ancak
otuz kırk yıldır oral seksin yandaşları çoğalmıştır. Her
yeniliğe olduğu gibi oral sekse de bugün Batı' da büyük
ilgi uyanmıştır. Ama bu yeni gelişmeye rağmen bir genel­
leme yapacak olursak oral seks hala Batı ' da ve Batı
kültürünün etkisi altında gelişmiş ya da gelişmekte olan
ülkelerde, bir tabu olmak niteliğini sürdürmektedir.
Oysa Taoculuk' ta ve Tantracılık' ta oral seks insanın
cinsel güdülerinin sağlıklı bir dışavurumu olarak her za­
man kabul görmüştür. Hatta birçok cinsel sorunlara çözüm
getirdiği için onaylanıp teşvik edilmiştir.
D aha önce de incelemişti k . D an ı şmanlar ı S arı
İmparator'a bir ölümsüzlük, ya da sağlık ve uzun ömür­
lülük iksiri .olduğuna inandıkları kadının salgıladığı yin
özünü yeşim kapısından içmesini önermişlerdi. Tantracı­
l ıkta da yoni yani kadınlık organı kadın bedeninin en kut­
sal yeri olarak kabul edilir. Bu kapıdan geçmemiş hiç bir
insan olamayacağını, yoni'nin var oluşun gizemli kapısı

44 Lonnie Garfield Barbach, For Yourself, s. 148


45 agy. s. 148

1 8o
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

olduğuna vurgu yapılır. Yoni, bir kutsal simge olarak en


büyük saygıya layık görülür. Onun için Hindistan' da oral
sekse karşı Hıristiyanlık' tan farklı bir tutumun, yaklaşımın
var olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz . H intlilerin birçoğu
için oral seks aşk sanatının önemli bir bölümünü
oluşturmaktadır. Kajuraho' da, Konarak'ta ve Rajarani' deki
tapınakların süslemelerinde oral seks yapan figürleri gös­
teren heykeller, duvar kabartmaları vardır. Buna rağmen
koyu tutucu Hindu yaklaşımının bu konuda da Tantracı
yaklaşımdan ayrıldığına burada i ş aret etmeliyim .
İlkçağlardan kalma Hint seksbilim kitabı Kama Sutra' da
şu çelişkili sözlere ve düşüncelere rastlıyoruz. Kitabın ya­
zarı Vatsyayana " Hiç bir zaman bilge bir Brahman 'ın ya
da bir devlet adamının veya iyi ün sahibi soylu bir kimsen­
in oral seks yapmaması " gerektiğini yazıyor ama sonra da
sözlerini şöyle sürdürüyor : "Böyle şeyler gizli yapılır.
Erkeğin gönlü hercai olduğundan günün birinde ne yapa­
cağını, nasıl yapacağını kim bilebilir ki ?" Bu yorumuyla
Vatsyayana, sanıyorum herkesin oral seks yapmasına dolaylı
bir biçimde onayını vermiş oluyor. Gene başka bir yerde
"Pek çok kibar fahişenin soylu aşıkları oral seks yap­
madıkları için onları bırakıp köleler, fil sürücüleri filan
gibi aşağı düzeydeki kimselerle sırf oral seks yapabilmek
için birlikte oldukları " nı yazıyor. 46
Bütün bunlar oral seksin Hindistan' da hoş görüyle
karşılandığı ve hatta Tantracılıkta bir kutsal edimmiş gibi
kutsandığı gerçeğini değiştirmiyor. Buna karşın Batı ' da
yakın zamanlara kadar oral sekse iyi gözle bakılmıyor,
oral seks yapanlar pis şeylerden hoşlanan, kirli kimseler,

46 Vatsyayana, The Kama Sutra of Vatsyayana, s. 76

1 81
YUMUŞAK SEVİŞME

bir tür cinsel sapık sayılıyor ve aşağılanıyordu . Günümüzde


bile hala bu görüşte olan insanlar ve özellikle kadınlar
olduğunu söyleyebilirim . Ama görünen şu ki, bu görüş ve
düşüncede olanların giderek sayıları azalıyor.
Oral sekse karşı olanların en başta gelen itirazı oral
seksin pis bir şey olduğudur. Bu pis olma iddiası daha çok
kadının cinsel organına yöneltilmektedir. Ama bu iddia
doğru değildir. Kadınlık organı hiç olmazsa ağız kadar
temizdir. Dölyolunda ağızdakinden çok daha az bakteri
vardır. Bu pislik iddiasının asıl nedeni hem kadının hem
erkeğin cinsel organlarının sidik yollarının çıkışlarını da
içermesidir. Ama kuşkusuz sidiğin neden olduğu kirlilik
suyla sabunla yıkanılarak kolaylıkla temizlenebilir. Döl­
yolunu yıkamaya da gerek yoktur. Çünkü dölyolu zaten
her koşulda temizdir. Tabii bu söylediklerim anüs için tam
olarak geçerli olmayabilir. Ama gene de anüsün de dışta
olan, dışa yakın olan yerleri suyla ve sabunla tertemiz
yapılabilir. Bütün bu gerekçelere rağmen gene de birçok
kimse cinsellik organlarıyla sidik ve dışkı arasında hissi
bir bağlantı kurup oral seksten tiksinti duyuyor alabilirler.
Frank Harri s, anılarından oluşan "My Life and Loves "
adlı kitabının b i r � erinde re ssam Degas ' la ressam Manet
arasında geçen l ı i ı konıı , ı ı ı ayı naklediyor. Bir baş başa
görüşme sıras ı ı ı tL ı Dega ' . Manet ' ye, Minette yapmayı
iğrenç bulduğun u ,;iylem ı ) . Minette sözcüğü Fransızcada
kadın organının ag ı ıla, di l l e u yarılması anlamına geliyor.
Bunun üzerine Manet, " Vtilı zavallı dostum! Seni ne kor­
kunç bir yaşlılık bekliyor!" demiş . Manet'nin sözlerinde
bir gerçek olmakla birlikte gene de ben Manet' ye tam olarak
katılmıyorum . Bir kere penisin devre dışı kalması her
yaşlının kaçınılmaz yazgısı olmayabilir. Ama asıl yanlış,

1 p2
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

ağız ve dilin bir yedek organmış gibi değerlendirilmiş ol­


ması . Cinsellikte oral seksin imkanlarını kullanmayan kimse
yaşı ne olursa olsun cinsel kapasitesinin yarıya yakın
bölümünü kullanmıyor demektir.
Eğer bir cinsel kapasite kullanılmıyorsa, birtakım cin­
sel sorunlarınız bu yüzden çözümsüz kalıyor olabilir. Bu
kapasite kullanılmadığı için iyi gitmeyen bir şeyler olabi­
lir. Cinsel organlar oral sekste iyice uyarılırsa belki de her
şeyin yolunda gitmemesi için hiç bir neden kalmaz .
Oral seksin cinsel birleşmeyle karşılaştırılınca birtakım
eksilerine karşın birtakım artıları da olduğunu burada be­
lirtmeliyim . Bir kere, oral sekste peniste sertleşme olup
olmaması hiç önemli değildir. Kadınınızı orgazma
ulaştırmak için ağzınız ve dil iniz yeterlidir. Cinsel
birleşmede olduğu gibi erkeğin boşalıp kadını yarıda bırak­
ması gibi bir sakınca oral sekste yoktur. Erkek kadını or­
gazm oluncaya kadar ağzıyla diliyle uyarmayı sürdürebi­
lir. Bu nedenle de kadın yarıda kalma kaygısı duymadan
kendini haz algıları üzerinde tam olarak yoğunlaştırabilir.
Kolay kolay uyarılamayan bu yüzden de cinsel birleşmeye
hazırlanamayan, daha doğrusu erkeğin başka yollarla uyar­
mayı başaramadığı kadınlar oral seksle kolaylıkla uyarılıp
cinsel birleşmeye hazır duruma getirilebilirler. Cinsel
birleşmede klitoris yeterince uyarılamadığı için orgazm
olamayan pek çok kadın oral sekste klitoris erkeğin diliyle
doğrudan uyarılabileceği için kolaylıkla orgazm olabilir.
Cinsel birleşme sırasında erkeğin boşalıp cinsel birleşmeyi
s ü rdüre m e di ği durumlarda e rkek kadını orgazma
ulaştırmayı oral seksle başarabilir. O ral seks cinsel
birleşmeye bir ön hazırlık, ya da cinsel birleşmenin yerine
konulmuş bir başka seçenek olarak da kullanılabilir. Eğer

l 83
YUMUŞAK SEVİŞME

cinsel birleşme için kızlık zarı bir engel oluşturuyorsa oral


seks kızlık zarını bir engel olmaktan çıkarır. Oral sekste
gebe kalma sakıncası yoktur. Oral seksi istediğiniz kadar
tekrarlayabilirsiniz .
Oral seks çok zevkli , çok uyarıcı olmanın yanında cin­
sellikteki birçok önemli soruna da etkili bir çözümdür.
Erkeğin kadını ağzıyla uyarması için penisin sertleşmesine
gerek olmadığı gibi kadının penisi uyarması için de peni­
sin sertleşmesine gerek yoktur. Ağızla, dille uyarılması da
büyük bir olasılıkla er geç sertleşmeyi sağlamaya yete­
cektir. Onun için oral seks fonksiyon b ozukluklarının
iyileştirilmesinde, cinsellikle ilgili performans kaygısının
aşılmasında, sorun olmaktan çıkarılmasında önemli bir
katkı yapabilir. Sonuçta oral seks gündemde olunca hiç
bir erkek tam olarak iktidarsız sayılamaz . --
Oral seks hiç kuşkusuz bir yumuşak sevişme yönte­
midir. B u uygulama yumuşak olmayı , nazik olmayı
gerektirir. Sertlik oral seksin özüne aykırı düşer. Sertlik
haz yerine acı verir. Sert sevişmedeki kurallara uyup, ör­
neğin erkeklik organının ağızla uyarılmasında dişlerinizi
kullanırsanız onu hiç olmazsa uzunca bir süre kullanılamaz
duruma düşürmüş olursunuz . Yumuşak sevişme oral seks
olmadan tamamlanmış olmaz .
Oral seks üç uygulamayı içermektedir, ve her uygula­
ma farklı adlarla anılmaktadır. Kadınlık organının ağız ve
dille uyarılması cunnilingus, erkeklik organının ağız ve
dille uyarılmasına fellatio ve anüsün ağız ve dille uyarıl­
masına verilen ad da annilingus'tur. Bunlara halk dilinde
verilen daha pek çok ad var. Bunları saymakla tüketmek _
pek kolay olmayacak, ve birçoğu çok çirkin sözler olduğu
için onlardan söz etmemeyi yeğliyorum .

1 84
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

Oral seksin bu kadar artıları olmasına rağmen bütün


kadınları da, bütün erkekleri de gene de kolay kolay oral
sekse alıştıramayacaksınız. Bu konudaki çekingenlikler eğer
derinlere işlemişse bunları gidermek belki de hiç müm­
kün olmayabilir. Kadınlar için son derece uyarıcı olması­
na rağmen kadınlardan pek çoğu utangaçlıkları yüzünden
oral sekse tepki gösteriyorlar. Hatta bir erkeğin cinsellik
organlarına yakından bakmasından bile son derece utanç
duyup rahatsızlık hisseden kadınlar da var. Bu konudaki
bir girişimin kadını şaşırtması ve tepkisini çekmesi az rast­
lanan bir olay değil . . . Bu nedenlerle alışık olmayan bir
kadını yavaş yavaş oral sekse hazırlamalısınız, zorlama­
malısınız. Belki en iyisi beklemediği bir anda erkeğin
dudaklarını ve dilini cinsellik organında hissetmesidir.
Ö rneğin, erkek kadının bacaklarının iç yanlarını öpüp
okşarken sürpriz bir biçimde kadının cinsellik organına
ıslak bir öpücük kondurarak bir başlangıç yapabilir.
Oral sekse alışık bir kadın söz konusu olduğu zaman
bile kadın iyice uyarılmadan oral sekse girişilmemelidir.
Kadın kendisine yalnızca bir dölyoluymuş gibi davranıl­
masından haklı olarak hoşlanmayacaktır.
Taocu ö ğreti s ev i ş meye ayakl a r ı n ve e l l erin
okşanmasından başlanmasından yanadır. Eşler bol bol
birbirlerinin tükürüklerinden içtikten sonra erkek kadının
kollarını, göğüslerini elleriyle, ağzı ve diliyle uyarmalı,
yavaş yavaş karnına, göbeğine doğru inmeli , diline
göbeğinin çevresinde halkalar çizdirmeli, göbeğinin altın­
da elleriyle yuvarlak hareketler yapmalı, cinsellik organ­
larına yakın bölgelere iyice bastırmalıdır! Kolları aşağı,
bacakları yukarı doğru okşamalıdır. Sonra bacakları ara­
sına girmeli , dilini de kullanarak ağzıyla kadınlık organı-

1 85
YUMUŞAK SEVİŞME

nı aşağıdan yukarı doğru ıslak bir biçimde öpmelidir.


Ağzıyla uyarmaya önce kadınlık organının çevresinden
başlamalı, üst dudakları iyice uyardıktan sonra diliyle kli­
torisi arayıp bulmalıdır. Giderek belirginleşen klitorisi ,
dilinin ucuyla ve di lini aşağı yukarı hareket ettirerek uyar­
malıdır. Kadın iyice uyarılınca o arada iç dudaklar da açıl­
maya başlamış olacağmd� diliyle iç dudakları aralayarak
ve dilini adamakıllı sertleştirerek dölyoluna sokmalıdır.
İşte orada yin özüyle karşılaşıp tanışacaktır. Kadından ka­
dına değişmekle birlikte çok özel bir tadı ve çok güzel bir
rayihası olan ve kadında sulanma dediğimiz o salgıya Tant­
racılar tanrıların içkisi adını verirler.
Graham Masterton, Kadınları Yatakta Nasıl Çılgına
Çevirebilirsiniz adlı kitabında kadın organının yaptığı bu
salgı için şunları yazıyor. "Erkeklerin çoğu çok güzel kok­
tuğunu, hafiftatlıya çalan bir lezzeti olduğunu ve son derece
uyarıcı olduğunu söylüyorlar. Bu işin meraklılarından,
konuştuğum kimselerden birçoğu, 'Evrende bununla
karşılaştırılacak ve bundan üstün bir lezzet yoktur! ' dedil­
er bana. " 47
Bunun bilinmesinde de yarar var. Bu salgının tadı ka­
dından kadına farklı olabilir, ama her türlüsü tadılmaya
de ğer.
Kadın organının ağızla uyarılmasında en önemli en
çok dikkat edilmesi gerekli olan olay oral seks sırasında
kadının tepkilerini ve beden diliyle verdiği mesaj ları izle­
mek ve dilinin hareketlerini mesajlarla uyumlu bir duru­
ma getirmektir. Kadın beden diliyle daha hızlı daha yavaş,

47 Graham Masterton, How To Drive Your Woman Wild in


Bed, s. 199

1 86
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

daha sert, daha yumuşak dokunuşları istediğini belli eder.


H atta ne reye , nasıl dokunu l m as ını , yalnızca di lin
dokunuşlarını mı istediğini , yalanmasını, emilmesini mi
iste diğini belli eder. Kadının mesajlarıyla uyum sağlana­
bilirse kadın uzun orgazm dediğimiz olayı gerçekleştirebilir.
Yani orgazm öyle altı, on saniye değil , dakikalarca hatta
saate yaklaşan sürelerle gerçekleşebilir.
Erkek organına oral seks uygulamakta pek çok kadı­
nın çekingen olmasının nedenlerinin başında erkeğin ağzına
boşalmasından çekinmesi gelmektedir. Tıpkı kadınlık özü
gibi erkeklik özünün, ersuyunun da özel bir kokusu ve
tadı vardır. Bu koku ve tadı seven kadınlar da pek çoktur.
Zaten yumuşak sevişmede boşalma bir sakınca oluşturmaz,
çünkü oral sekste erkeğin boşalmasına neden olan olay
kendisini kasmasıdır. Oysa erkek bir yumuşak sevişme
uygulayıcısıysa oral seks sırasında kendini kasmaz , ter­
sine kendini giderek daha çok, daha çok gevşetir ve bu
durumda ağız ve dille uyarılma ne kadar uzun sürerse
sürsün, orgazm gerçekleşse bile oral seks boşalmayla
sonuçlanmaz . Elbet prezervatif kullanılması bu sorunu
kökünden çözer.
Oral sekste bir çeşitleme de bir yandan ağzıyla kadını
uyarırken kadının da erkeği uyarmasıdır. Batı dillerinde
altmış dokuz (69) diye adlandırılır bu pozisyon . Bu adın
verilmesinin nedeni kolaylıkla anlaşılabilir, çünkü bu po­
zi syonda erkeğin başı kadının ayaklarının, kadının başı da
erkeğin ayaklarının yönündedir. Bu pozisyonun da çok
gerilere giden bir geçmişi olduğunu söyl eyebiliri m .
Hindistan ' da tapınaklar şehri Kajuraho ' da tapınak süsleme­
l erinde bu pozisyonda figürler olduğunu kendi gözlerimle
gördüm . Gene Çinlilerin, Japonların yastık altı kitabı adı-

1 87
YUMUŞAK SEVİŞME
- --

nı verdikleri kitaplarda da bu pozisyonu betimleyen resim­


lere rastlanıyor. Hindistan ' da bu pozisyon karga pozisyo­
nu diye bilinir. Her sözcüğe gizli anlamlar yükleyen gizemci
kitapların, şastra 'ların, sutra 'ların dilinde karga bilinme­
yenden haber getiren gizemli bir kuştur. Kargaların Ana
Tanrıça Kali 'nin yardımcıları olduğu inancı yaygındır.
Tantracı Yoga'nın görüşüne göre karga pozisyonu in­
sanın zihinsel kapasitesini, varlığından habersiz olduğu
tinsel güçlerini açığa çıkarır. Bu pozisyonda eşler karşılıklı
haz alış verişinde bulunmanın yanında iki beden arasında
enerji akımını sağlayan kapalı bir devre oluşturmuş da olur­
lar. Tantracılıkta da tıpkı Taoculuk ' ta olduğu gibi dil ve
cinsel organlar arasında görünmez tinsel kanallarla doğru­
dan bir bağlantı olduğu ve dilin lingam ' ın bir uzantısı ol­
duğu bilinmektedir. Taoculuk' ta bu bağlantıyı sağlayanyin
meridyeni , ya da işlevsel meridyen adı verilen ve iki ana
meridyenden birisi olan meridyendir. Tantracılıktaysa ad­
ları farklı olmakla beraber cakra ' ları ya da tinsel merkez­
leri birbirlerine bağlayan kanallar vardır. Bu bağlantıyı
sağlayansa işte bu kanallardır.
Karga pozisyonunda kadındaki bu tinsel kanallarla
erkektekiler bir kapalı devre oluşturur. Bu bağlantıda
erkeğin dili ikinci bir lingam gibi kadının ağzı da ikinci
bir yoni gibi görev görmektedir.
Burada Itırlı Bahçe yazarı Şeyh Nefzavi'nin adı geçen
kitabında kadınlık organının tıpkı ağız gibi iki dudağı ve
bir dili olduğundan söz etmiş olduğuna işaret etmeden
geçemeyeceğim. Evet, kadın karga pozisyonunda ağzını
ikinci bir yoni ' ymiş g ib i , erkek de dilini ikinci bir
lingam' mış gibi kullanmalıdır. İ şte bu kapalı devrenin
bütününde duyumsayabi leceğiniz bir haz ve enerji akımı

1 88
BİRKAÇ YUMUŞAK SEVİŞME ÇEŞİDİ

oluşmaktadır. Hiç olmazsa bu akımı zihinsel yoğunlaşmayla


ve zihin gözüyle gerçek bir akım olarak algılayabilirsiniz .
Karga pozisyonu aynı zamanda beyindeki iki önemli salgı
bezinin , pineal ve pitiüter salgı bezlerinin çalışmalarını
da hızlandırır. Bu salgı bezlerinin çalışmalarıysa zihin
gücünün çoğalmasına yol açar, böylelikle üçüncü göz
açılmış olur. Aynı zamanda bu uygulama Kundalini 'yi
uyandırmakta da çok etkilidir. 48

Doğu ' da bu kadar abartılı bir biçimde övülmüş ol­


masına rağmen karga pozisyonu ya da 69 pozisyonuna karşı
çıkan Baulı seksbilimciler de var. 49

Onların görüşüne göre, erkeğin de kadının da bir yan­


dan uyarıcı rolünü üstlenmişken öbür yandan uyarılmakta
olmaları, dikkatlerinin dağılmasına, yeterince haz algıları
üzerinde yoğunlaşamamalarına neden olabilir. Onun için
erkeğin kadını uyarması, kadının erkeği uyarması bir arada
değil de, ayrı ayrı yapılmalıdır. (*)
Bence bu görüş , bu mantık yanlıştır. İ ki nedenden
yanlıştır. Sevişmedeki yoğunlaşma bütün algı kapılarını
açık tutan yaygın bir yoğunlaşma olmalıdır. Bu bakımdan
zaten sevişmede eşler her zaman hem alıcı hem verici du­
rumundadı r l a r . Yan l ı ş olmasının ikinc i n e deniyse,
sevişmede doğru olan tutumun, hazzın ve duyarlığın yal­
nız bir bölgede yoğunlaştırılması deği l , bütün bedene
yaygınlaştırılması, sevişmenin yalnız cinsellik organlarıy­
la değil, bedenin bütünüyle gerçekleştirilmesi ve payla-

48 bk. Nik Douglas & Penny Singer, Sexual Secrets, s. 252 -


255
49 Bir örnek: Graham Masterton, How To Drive Your Woman
Wild in Bed, s. 205

1 89
YUMUŞAK SEVİŞME -

şılmasıdır. Asıl yoğun hazların yaşanmasına imkan veren


tutum budur.
Kadın da, erkek de pek tabii oral sekste ellerini de,
parmaklarını da kullanabilirler ve kullanmalıdırlar da .
Kadın erkeğin organını diliyle, ağzıyla uyarırken bir yan­
dan ellerini de kullanabilir. Gene erkek kadının klitorisini
diliyle ağzıyla uyarırken, bir yandan da iki parmağını döl­
yoluna sokup özellikle G-noktasını uyarmak için kullana­
bilir. Ama en iyisi daha çok ellerini eşini okşamak için
kul l anmasıdır. Graham Masterton ' un söylediği gibi ,
"Erkek, kolları çok kısa değilse, eşini ağzıyla uyarırken
elleriyle de eşinin memelerini okşamalıdır. 50
"

50 agy. s. 198

1 90
YUMUŞAK SEViŞMEYE
.

HAZIR MISINIZ?

YUMUŞAK SEVİŞMENİN EGİTİM:İ

Eğitim sözcüğü belki sizde yanlış çağrışımlara yol aça­


bilir. Benim eğitimden söz ederek anlatmak istediğim şey,
şimdiye kadar size öğretilmiş yanlış şeylerden nasıl ken­
dinizi kurtaracağınızın yolunu göstermektir. . Nedir bu
yanlış şeyler? Ö rneğin, "Sevişme orgazm olmak için yapı­
lan bir koşturmaca değildir. Haz almanın, haz vermenin
doyuma ulaşmanın tek yolu da cinsel birleşme ve orgazm
değildir. " Bunun gibi bu kitapta sözü edilen sayısız yanlış
uygulamalar. . . Ve bu yanlışl ardan kaynaklanan yanlış
alışkanlıklardan kendinizi kurtarmak . . . Onların yerine size
asal doğallığınızı kazandıracak sağlıklı yeni alışkanlıklar
edinmek . . . İ şte eğitim diye bunu anlatmak istedim .
Kitabın başında, "eğer doğanın cinsellik konusunda
size yeterince cömert davranmadığı düşüncesindeyseniz,
böyle düşünmekle doğaya, en başta da kendi doğanıza
büyük haksızlık yapmış oluyorsunuz. Doğa umduğunuzdan
fazlasını size vermiştir. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Yeter

191
YUMUŞAK SEVİŞME

ki siz, doğanın size verdiğini kullanmasını bilin!" diye


yazmıştım . İ şte şimdi sıra doğanın bize verdiğini nasıl
kullanmasını öğreneceğimiz sorusuna cevap bulmaya gel­
di . Doğanın size verdiklerini geliştirmek, kullanmasını
öğrenebilmek için yapabileceğiniz pek çok şey var. Bil­
ginizi arttırmak, zekanızı geliştirip keskinleştirmek için
de yapabileceğiniz şeyler var, ve çoğunuz bunları yapıyor­
sunuz. Bunun gibi cinsel gücünüzü , cinsel duyarlığınızı
ve alıcılığınızı arttırmak, geliştirmek için de yapabileceği­
niz şeyler var. Yeter ki bunu isteyin. Bir beceriyi geliş­
tirmek için, ona zaman ayırmanız gerekliliğinde birle­
şiyorsunuz sanıyorum. Bu beceri, ister bilardo oynamak,
. ister tenis oynamak olsun, buna bir zaman ayırmalısınız.
Eğer cinsel olanaklarınızı geliştirmek, cinsel potansiye­
linizi açığa çıkarmak istiyorsanız, buna da bir zaman ayır­
malısınız .
Yapmanız gereken , sağlık için yararlı, ve yapılması
haz verici egzersizlerdir. Öğrenilmelerinin de hiç güç ol­
madığını göreceksiniz . Asıl güçlük de burada ! Çünkü kolay
şeyleri kolay ve basit oldukları için öğrenmeye değer
görmüyoruz genellikle.
Cinsel etkinlikleriniz için, her şeyden daha önce bir
bedene ihtiyacınız var. İ yi bir cinsellik içinse sağlıklı bir
bedene ihtiyacınız var. Tam bir sağlık olmadıkça cinsel­
liğin verebileceklerinin hepsini alamayacaksınız . Evet, cin­
sellik için bir bedene, sağlıklı bir bedene ihtiyacınız var.
Bunun için en başta, dik durmasını , dik oturmasını, derin
nefes alıp vermesini öğrenmelisiniz. Bedensel duyarlığı­
nızı, bu aynı zamanda cinsel duyarlığınız anlamına geli­
yor, geliştirmek için bedeninizi keşfetmeniz, bunun için
de bilinçli nefes alıp vermesini öğrenmeniz gerekiyor. Ken-

1 92
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

dinizi buna göre eğitmelisiniz .


Cinsellik de içinde olmak üzere bedensel organların
ve sistemlerin gerektiği gibi çalışması sağlıklı olmanıza,
sağlıklı kalmanıza bağlıdır. Fonksiyon bozukluklarının en
başta gelen nedeniyse, olumsuz düşüncelerin, olumsuz duy­
guların, kaygıların, tedirginliklerin, korkuların, kızgın­
lıkların, pişmanlıkların ve bunlar gibi sayılamayacak ka­
dar ruhsal durumun neden olduğu bedensel gerginlikler­
dir. Kısacası stres ' tir. Stres sağlığınızın olduğu kadar cin­
sel duyarlığınızın da düşmanıdır. Bütün bunlara çözüm
bulabilmek için, cinsel kapasitenizi kullanabilmek için
kendinizi gevşetmesini öğrenmelisiniz .
Elbet, sağlıklı bir bedene sahip olabilmek için, yalnız­
ca kendinizi gevşetebilmeniz yetmez. Bunun için sağlıklı
bir biçimde, dengeli beslenmenin de önemine burada vur­
gu yapmalıyım. Cinselliğin size verebileceklerini alabil­
meniz için, gerginliklerden kendini kurtarmış, fonksiyon­
larını iyi yapan bir bedene ihtiyacınız olduğu kadar, be­
denin sağlıklı olması, sağlıklı kalması için gerekli malze­
meyi ona sunan bir beden kimyasına da ihtiyaç vardır.
Burada beden kimyasının ve sağlıklı beslenmenin önemi­
ne değinmekle yetineceğim . Bu konu oldukça ayrıntılı bir
konu ve yumuşak sevişmeyle doğrudan ilişkili de değil .
Yumuşak sevişmeyi gerçekleştirdiğiniz zaman, daha
uzun sevişebilmek imkanını kazanıyorsunuz. Dakikalarla
sınırlı olan sevişme süresini saatlere çıkarabiliyorsunuz .
Hepsi iyi de, sevişmeyi belki saatlerce sürdürebileceksiniz
ama, bütün bu uzun sürede, cinsel duyarlığınızı, farkında­
lığınızı, haz algılarını en üst düzeyde duyumsama gücünüzü
sürdürebilecek misiniz? Hemen cevabını vereyim . Hayır !
Eğer dikkatinizi, zihinsel yoğunlaşma gücünüzü bu u�un

1 93
YUMUŞAK SEVİ:;iME

süreye göre eğitmemişseniz , bunu başaramazsınız. Haz


almay ı , bu kadar uzun süre aynı yoğunlukta sürdüre­
mezsiniz . Farkındalığınızı , uyanıklığınızı, dikkatinizi bu
kadar uzun süre sürdüremezsiniz . Sevişmenin size verdiği
o haz dolu iç suskunluğu , iç barışı sürdüremezsiniz .
Sevişme bir süre sonra mekanikleşir, tatsızlaşmaya başlar.
O zaman sevişmeyi de uzatmanın, saatlerce sevişmenin ne
anlamı, ne yararı olabilir?
Gene böyle uzun bir sevişme erkeklik organının sertliği­
ni koruması, kadınlık organının salgı yapmayı , sulanmayı
sürdürmesi durumunda olabilir. Eğer bu koşullar ger­
çekleşmezse, boşalma olsa da , olmasa da sevişmeyi
sürdüremezsiniz. İ steseniz de istemeseniz de sevişme sona
erer. Sonra boşalmanın denetim altında tutulabilmesi . . .
Bu nasıl sağlanabilecek? Boşalmayı engelleyerek o doruk
yaşantıları nasıl yaşayabileceksiniz? Her yumuşak sevişme
öğretisi bu sorulara cevaplar arıyor, ve çözümler üretiyor.
Çözümler birbirinden farklı gibi görünse de hepsini tek
bir sözcükle özetleyebiliriz. Egzersiz . . .
Egzersizler çeşitli ama hepsinin amacı aynı . Zihinsel
yoğunlaşma gücünü geliştirmek, ve cinsel organlarla
bağlantılı kasları güçlendirmek. Bunları yaptığınız zaman
da zaten cinsel duyarlığınızı arttırmış oluyorsunuz .
Zihinsel yoğunlaşmayı, farkındalığı, haz algılarına alıcı
olmayı , iç duyarlığınızı geliştirmeyi ve bütün bunları uzun
süre sürdürebilmeyi kendinizi gevşetmekle, hem bedeninizi,
hem zihninizi gerginliklerden kurtarabilmekle başara­
biliyorsunuz. Kendini gerginliklerden kurtarmak, kendini
gevşetmek de tıpkı öteki beceriler gibi bir beceri. Buna da
bir zaman ayırmalısınız, egzersizlerle alıştırmalarla bu
becerinizi de geliştirmelisiniz .

1 94
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

Bu becerinin bütün öteki becerilerden, çok daha önemli


olduğuna burada işaret etmeliyim. Çünkü gerginlik yal­
nız cinsellikte değil , her alanda kapasitenizin tümünü kul­
lanmanıza büyük bir engeldir, ama özellikle cinsellikte
doruk yaşantıların peşindeyseniz gerginliklerden kendini­
zi bütünüyle kurtarmadıkça, kendinizi tam olarak gev­
şetemedikçe bu doruk yaşantıları yaşayamazsınız. Belki
gerginken kısa süreli bir sert sevişmeyi gerçekleştirebilir,
orgazm olabilirsiniz ama, Alan Watts ' tan ödünç aldığım
Böyle bir orgazm kasıklarda
bir sözü burada kullanayım , "
bir hapşırıktan daha öte bir şey olamaz!".
Egzersizler bu kitabın bir bölümünü değil , çok sayıda
kitabı dolduracak kadar geniş , ayrıntılı bir konudur. Ben
bu bölümde daha çok egzersizlerin gerekçelerini anlat­
maya çalışıyorum, ve yapılması en kolay egzersizlerden
seçtiklerimi sunuyorum . Herkesin kolaylıkla uygulayabi­
leceğini sandığım bu egzersizleri elimden geldiğince kolay
anlaşılabilir bir biçimde anlatmaya çalıştım .
Kitabın başından beri hep bunu söyledi m . Bedensel
gev şeme ve z ihnin uzun süre haz algıl arı üzerinde
yoğunlaştırılması sağlanamadıkça yumuşak sevişmeden
beklediğiniz o uzun süreli, olağanüstü haz yaşantısını
gerçekleştiremezsini z . Onun için yumuşak sevişmede en
önemli konu gevşeme, ve onunla birlikte gelen, kalıcı,
uzun süreli bir zihinsel yoğunlaşmadır.

1 95
YUMUŞAK SEVİŞME

YUMUŞAK SEVİŞME
VE MEDİTASYON

Gevşemeyi ve uzun süreli kalıcı bir dikkati ya da zi­


hinsel yoğunlaşmayı gerçekleştirecek şekilde zihni eğit­
menin en başta gelen yolu binlerce yıldan beri çeşitli kül­
türlerde uygulanmış ve etkinliği her türlü sınamadan
geçirilmiş olan meditasyondur. Farklı kültürlerde, farklı
amaçlarla, farklı hedeflere varmak için kullanılmış olan
meditasyonu burada yumuşak sevişmeye yardımı dokuna­
cak bir yöntem olarak inceleyeceğiz .
Bir derleme olan Meditasyon ve Zazen adlı kitabımın
arka kapağında şunlar yazılı."Meditasyon yapnuısını öğren­
mek için kesinkes bir öğretmen, bir usta, bir guru bul­
manız ya da bir kuruluşa katılmanız gerekmez. İyi bir ki­
taptan da meditasyon yapmasını öğrenebilirsiniz. Gene
"

o kitapta şunları yazdım : "Meditasyonla ilgili yaygın kanı,


meditasyonun son derece gizemli, öğrenilmesi son derece
güç, ancak önemli bir manevi lider, bir yol göstericiden
öğrenilebilecek bir yöntem olduğudur. Oysa bu kanı ger­
çeğe uymamaktadır. 51 "

Meditasyon yapmasını öğrenmek, hiç güç değildir! Güç


olan meditasyon yapmayı bir alışkanlık durumuna getirmek,
ısrarlı bir biçimde sebatla sürdürebilmektir. Yumuşak
sevişmede başarılı olmak istiyorsanız sabırla, sebatla, ıs­
rarla meditasyon yapmanız gerekecek. Ya da gevşemeyi
öğrenmenin, zihinsel yoğunlaşma gücünü geliştirmen in .

51 İlluın Güngören, Meditasyon ve ?.azen, s. 9

1 96
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

uzun süre uyanıklığınızı, farkındalığınızı sürdürebilmenin


bir başka yolunu, bir başka yöntemini aynı sabır ve sebat­
la, aynı ısrarla uygulamanız gerekecektir. Bu yöntem bel­
ki Tai Chi Chuan olabilir, Hatha Yoga olabilir, ya da be­
nim bilmediğim bir başka yöntem olabilir. Ama bunlardan
hiç birinin öğrenilmesinin, burada önereceğim meditas­
yon türlerinden daha kolay olacağını sanmıyorum. Belki
de en iyisi, hepsini birden öğrenmek, hepsini birden yap­
maktır. Gevşemeyi öğrenmek, zihinsel duyarlığınızı
geliştirmek için bir zaman ayırmanız , bunun için egzer­
sizler yapmanız gerekiyor. Ama başka uğraşlarınız varsa,
tabii onları da geliştirmek için egzersiz yapmanız gereki­
yor. Bu durumda bütün gününüzü egzersiz yapmaya
ayıramazsanız . Bununla birlikte, bazan birkaç saniyenizi,
bazan birkaç dakikanızı alacak Chi Kung egzersizleri için
ve günde on dakikanızı alacak Tai Chi Chuan egzersizleri
için gene de zaman bulabilirsiniz .
Aşağıda meditasyon öğrenmek için, size sunacağım
egzersizler meditasyon öğrenmenin öyle abartılacak bir
konu olmadığını kanıtlayacaktır. Şunu burada bir kez daha
tekrarlayayım. Aşağıda önerilen egzersizlerin tek amacı
daha iyi bir cinselliktir. Başka hiç bir amacı yoktur. Ama
şunu da söylemeliyim. Eğer kendinizi gevşetebiliyorsanız ,
uzun süre dikkatinizi, zihinsel yoğunlaşma gücünüzü, uya­
nıklığınızı sürdürebiliyorsanız , farkındalığınızı, iç duyar­
lığınızı g e l i ş tirebilmiş s eniz bu kazançl arınızı elbet
yaşamınızın her alanında kullanabileceksiniz .
Meditasyon, insan yaşamındaki çok çeşitli sorunlara
çözüm getirmektedir. Özellikle burada önerilecek meditas­
yonlar cinsel farkındalığı ve cinsel duyarlığı arttırıcı basit,
basit olduğu için de zihin karıştırıcı olmayan meditasyon

1 97
YUMUŞAK SEVİŞME

uygulamalarıdır.
B�densel duyarlığı arttırıcı, zihinsel yoğunlaşmayı,
farkındalığı geliştirici egzersizlerin en başında nefesle yapı­
lan meditasyonlar gelir. Bu tür meditasyonlarda meditas­
yonun konusu nefesin, dikkatle, farkındalıkla izlenmesidir.
Nefesin izlenmesini kolaylaştırmak için nefes alı ş
verişlerinin, ya da nefes alışlarının veya verişlerinin sayıl­
ması yaygın bir uygulamadır. Bu tür meditasyonlar,
yumuşak sevişmede başarılı olmak için gerekli bütün
koşulların gerçekleşmesine yardımcı olur. Bu koşulları bir
kez daha sıralayayım : a) Hem bedensel hem zihinsel gergin­
liği giderir, gevşemeyi sağlar, nefesin bilinçli bir biçimde
izlenmesi hemen bir rahatlamışlığa yol açar. Nefesin iz­
lenmesi , nefes alış verişlerinin farkında olmak demektir.
Nefes alış verişlerinin farkında olmamızsa dikkatin . be­
denimiz üzerinde yoğunlaşması demektir. Bedenimizin
farkında, duyarlığında olmak bedenimizdeki gerginlikleri
de fark etmemizi sağlar. Bu gerginlikleri fark etmek mu­
cizevi bir şekilde gerginlikleri giderir, ya da zihnimizin
bilinçli bir katkı sı olmadan gerginlikleri g iderecek
hareketler �apmamıza yardımcı olur. b) Nefes alış verişi­
nin izlenmesi, bu uygulama her gün yapılan sürekli bir
egzersiz durumuna getirilince, zihinsel yoğunlaşma
gücünün artmasına yol açar. Diyelim ki yirmi dakika medi­
tasyon yapıyorsunuz ve yirmi dakika boyunca nefes alış
verişlerini büyük bir dikkatle, farkındalıkla izleyebiliyor­
sunuz, elbet bu sonucu alabilmeniz uzun süre meditasyon
yaptıktan sonra gerçekleşebilir. Bunu yapmanın kolay bir
şey olmadığını bilmenizde yarar var. Ama eğer bu aşama­
ya gelmişseniz, dikkatinizin, farkındalığınızın, zihinsel
yoğunlaşma gücünüzün son derece güçlenmiş olduğunu

1 98
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

söyleyebilirsiniz. Yumuşak sevişmeyi saatle sürdürebilecek


bir aşamaya gelmiş olduğunuz anlamına gelir bu.
Zen Budacılığında Zazen adı verilen meditasyon, nefes­
in bir' den on'a, sonra bir kez daha, bir kez daha, meditas­
yon süresince bir' den on' a sayılması yoluyla yapılır. Nefesin
sayılmasının amacı yukarıda da söylediğim gibi, nefes alış
verişlerinin bilinçli bir biçimde farkındalıkla izlenmesini
kolaylaştırmaktır. Saymayı on sayısından sonra, on bir, on
iki diye sürdürmek yerine yeniden bir' den başlamanın
nedeni , dikkatin sayı sayma yerine nefes alış verişleri üze­
rinde yoğunlaşmasını sağlamaktır.

ZAZEN NASIL YAPILIR?

Bu konuda her türlü ayrıntıyı Meditasyon ve Zazen


adlı kitapta bulabilirsiniz. Tartışmasız Zazen yumuşak
sevişmeyi gerçekleştirmek için gereken bütün koşulları
kazanmanıza yardımcı olacak bir yöntemdir ve benzeri
yöntemlerin en iyilerinden biridir.
Burada Zazen' le ilgili temel bilgileri kısaca özetleme­
ye çalışacagım . Zazen yapmak için tıpkı ö teki meditasyon
türlerinde olduğu ya da olması gerektiği gibi sırtınızı dik
tutacak bir oturma biçimi seçmelisiniz . Eğer alışık de­
ğilseniz, Buda ve Şiva heykellerinden bildiğimiz lotus
oturuşunda ya da ayakların çaprazlanmasını gerektiren yerde
oturuş biçimlerini seçmeyin. Bacakları çaprazlayarak yere
oturmanın ya da Zazen' de yapıldığı gibi on beş, yirmi
santim yüksekliğinde bir yastık üstüne oturmanın birçok
yararları vardır. Ama alışık olmayanların bu tür oturuşta
rahat edebilmeleri uzun süre alır.

1 99
YUMUŞAK SEVİŞME

En iyisi arkalıksız bir sandalyede ya da arkalığa sırtı­


nızı dayamadan her hangi bir sandalyede oturup kaba et­
lerinizi geriden biraz yükseltecek biçimde sandalyenin otu­
rulacak yerinin gerisine bir yastık koymaktır. İki bacağı­
nızı birbirinden yirmi beş otuz, santim ayırın. Ayakları­
nızı paralel duruma getirerek sıkı sıkı yere basın. Sırtınızı
doğal eğmecini bozmadan dik tutun. Omuzlarınızı geriye
verin ve aşağı düşürün. Kollarınız omuzlarınızdan aşağı,
rahat bir biçimde sarksın. Boynunuzu ve başınızı dik du­
rumda tutarken çenenizi hafifçe içeri çekin. Dilinizin ucunu
üst dişlerin bittiği yerde üst damağa değdirin ve Zazen
süresince bu durumda tutun. Göz kapaklarınızı indirerek
gözlerinizi önünüzü görmenize izin verecek biçimde yarı
kapalı durumda tutun . Gözlerinizi hiç bir noktada
odaklaştırmadan, aşağıya, önünüze doğru yönlendirin . Sağ
avucunuzun iç kenarını avuç içi yukarı bakar durumda
göbeğin üç parmak altında karnınıza yapıştırdıktan sonra
.
sol elinizi avuç içleri yukarı bakar durumda, sağ elinizin
üzerine yerleştirin, sonra da iki elinizin başparmaklarını
bastırmadan birbirlerine değdirin. Bundan sonra yapa­
cağınız şey nefes alış verişlerini bilinçli bir biçimde izle­
mektir. Nefes alış verişlerini düzenlemeye çalışmayın, içi­
nizden nasıl geliyorsa öyle nefes alıp verin. Sığ bir nefes
almak geliyorsa, sığ, derin bir nefes almak geliyorsa, de­
rin bir nefes alın. Doğru nefes almayı öğrenmek kolay bir
şey değildir ama , nefes verirken ciğerlerinizi iyice
boşaltırsanız, tekrar içinizi hava dolduracağı için en doğal
biçimde nefes almış olursunuz. Onun için meditasyona
başlarken, ciğerlerinizi iyice boşaltın, sonra nefesinizin
işine karışmadan, onu bilinçli bir biçimde büyük bir farkın­
dalıkla izlemekle yetinin . Bu uygulama günde beş dakika-

200
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

dan başlayarak günde yirmi dakikaya hatta günde iki kez


yirmi dakikaya, iki kez yarımşar saate kadar çıkarılabilir.
Bununla ilgilenenlere bir kez daha Meditasyon ve 'Zazen
adlı kitabı okumalarını öneriyorum
Burada konumuz bildiğiniz gibi meditasyon değil, cin­
sel farkındalık olduğu için, uzun orgazm konusunda çok
önemli bir kitap yazmış olan Alan Brauer ve Donna Brau­
er çiftinin sözü geçen kitaplarında yer alan ve yalnız cin­
sel farkındalığı arttırmak için geliştirdikleri, bir meditas­
yon yöntemini bir başka öneri olarak sunuyorum. 52
Belki bu çağdaş yöntemin öğrenilmesi Doğu'lu, ve az
çok gizemciliğe bulaşmış yöntemlerin öğrenilmesinden size
daha kolay gelebilir.

NEFESİ 20' DEN O ' A, GERİYE DOGRU


SAYMAK

Brauer'lerin oturmayla ilgili önerileri hemen hemen


yukarıda Zazen'in sandalye üzerinde yapılması durumun­
da nasıl oturulacağı konusundaki açıklamalarıma benziy­
or. Farklı olan iki nokta var. Eller rahat bir biçimde ba­
cakların üstüne yerleştiriliyor, ve gözler kapalı tutuluyor.
Ama isteyenlerin, gözlerini yarı açık tutmalarına da izin
var. Ondan sonra dikkati ne fe s alı ş verişl erinde
yoğunlaşurmak ve serin havanın burun deliklerinden girişini
ve ılınmış havanın burun deliklerinden çıkışını izlemek
geliyor. Nefes verişlerini saymaya başlıyorsunuz, 20'den

52 A . & D. Brauer, ESO Ecstasy Program, s. 138

20 1
YUMUŞAK SEVİŞME

başlayıp geriye doğru saymayı sürdürüyorsunuz, 1 9 , 1 8,


..... Bunu O ' a varana kadar sürdürüyorsunuz. Sayıları
sayarken, bir yandan da görsel olarak sayıları yazılı biçimiy­
le gözünüzün önünde canlandırıyorsunuz . Eğer kafanıza
bir düşünce gelir, ve saymayı ve zihinde o sayıyı canland­
ırmayı sürdüremezseniz düşüncelerden sıyrılıp da, saymaya
ara verdiğinizi fark edince hangi sayıda kaldıysanız, o
sayıdan aşağıya doğru saymaya ve zihninizde sayıları can­
landırmaya yeniden başlıyorsunuz . İ ki sayıyı birden zihni­
nizde canlandırmak size güç geliyorsa önce birinci sayıyı ,
sonra ikinci sayıyı zihninizde canlandırabilirsiniz . Ö rneğin
20 sayısı için önce 2 ' yi sonra O ' ı canlandırın . Saymayı ve
canlandırmayı ikinci ve üçüncü kez gene kaçırırsanız,
kaçırdığınızı fark ettiğiniz zaman kaldığınız sayıdan O ' a
varana kadar, geriye doğru saymayı sürdürün . Brauer'lerin
önerisine göre bu egzersizi günde dört kez yapmalısınız .
Birinci kez uyanır uyanmaz , ikinci kez öğlen yemeğinden
önce, üçüncü kez işten eve gelince ve dördüncü kez yat­
madan önce. Tabii bu epzersizi sakin, dikkatinizin dağıl­
masına yol açmayacak bir ortamda yapmanız daha iyi olur.
Hiç kaçırmadan geriye doğru saymayı başardıktan sonra
bu egzersizi tamamlamanız üç dakika sürer. Ve bu egzer­
sizi için günde harcayacağınız toplam süre on iki dakikadır.
Ama başlarda zihninizin sık sık dağılacağını göz önüne
alırsak, bir ya da bir buçuk saat sürmesi de mümkündür.
Hiç kuşkunuz olmasın, bu egzersiz cinsel duyarlığınızı
uzun süre haz algıları üzerinde yoğunlaştırma gücünüzü
geliştirmenin yanında, farkındalığınzı ve dikkatinizi de
güçlendireceği için, yaşamınızın her alanında size sayısız
imkanlar kazandıracaktır. Bu nedenle bu egzersiz için har­
cayacağınız zamanı boşuna zaman kaybı diye düşünme-

202
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

melisiniz. Sebatla, ısrarla sürdürürseniz bu egzersiz har­


cadığınız zamandan çok daha fazlasını size kazandıracak­
tır. Buradaki açıklamaları okuduğunuz zaman bu egzersizi
yapmak belki size kolay gibi görünebilir, ama zihniniz
dağılmadan, zihninize birtakım düşünceler takılmadan
20 ' den O ' a, geriye doğru saymak, alışık olmayanlar ve
zihinsel yoğunlaşma gücünü egzersizlerle geliştirmemiş
olanlar için çok güçtür. Bununla birlikte, sebatla, ısrarla
her gün bu egzersizi yaparsanız, bir gün 20' den O'a, 20' den
O ' a hiç kaçırmadan bu egzersizi yapabileceğiniz gün de
gelecektir. Brauer'ler 20' den O'a doğru geriye doğru sayar­
ken hangi sayıda kaçırdığınızı bir yere not etmenizi öneri­
yorlar. Böylelikle zihinsel yoğunlaşmada ilerleme kayd­
edip kaydetmediğinizi kendi kendinize denetlemiş olabi­
leceksini z . Brauer'ler iktidarsızlık şikayetiyle kendilerine
başvuran bir iş adamı hastalarıyla ilgili şu anılarını an­
latıyorlar. İ ş adamına 20'den O'a geriye sayma egzersizini
önermişler. Bir süre sonra hangi sayıda saymayı kaçırdığı­
nı sormuşlar. Aldıkları cevap : " Yirmi!" olmu ş .
2 0 ' den O ' a kadar, geriye doğru hiç kaçırmadan bu egzer­
sizi gerçekleştirebildiğiniz zaman bir kez daha 20' den O ' a
geriye doğru saymayı deneyin . Hedef yirmi dakika bo­
yunca hiç. kaçırmadan saymayı sürdürebilmektir.
Bir meditasyon öğrencim "Meditasyon yalnızca nefes
alış verişlerini yirmi dakika boyunca saymakla sınırlı me­
kanik bir olay mıdır?" , diye sormuştu. Ona dedim ki ,
"Bunu gerçekleştirdiğin zaman, hiç de mekanik olarak
niteleyemeyeceğin birçok şeyi başarmış oluyorsun! Neler
mi ? Büyük bir rahatlamışlık ve gevşemişlik. . . Zihinde bir
durulma. . . O her zaman sözünü ettiğim iç barış ve iç
suskunluk duygusu. . . Zihnini, dikkatini yirmi dakika bo-

203
YlJMUŞAK SEVİŞME

yunca alıcı durumda tutmanın kazandıracağı uzun süreli


zihinsel yoğunlaşma gücü . . . İç duyarlık. . . Kalıcı birfarkın­
da/ık. . . Zihninin tüm olanaklarını kullanmana imkan ve­
ren böyle bir uygulamaya sen mekanik diyebilir misin ? "
Bu kadar uzun süre bilinçli nefes alıp vermenin so­
nucu olarak, nefes yollarında ve b edende olağanüstü bir
rahatlamışlık, enerjinizde büyük bir artış, içinizin temiz
havayla dolmasından kaynaklanan oksijenin verdiği son
derece hoş bir duygu . . . Bedenin her yerine dağılan bir
esenlik . . . Bunların hepsiyle tanışacaksınız .

TAOCU ALTIN ÇEMBER


MEDİTASYONU

Altın Çember meditasyonu, cinsel enerjiyi yönetsel ya


da yang meridyeni aracılığıyla apış arasından, kuyrukso­
kumundan, kafatasının tepesine oradan da iki kaş arasına
çıkartarak ruhsal enerjiye dönüştürmek ve ruhsal enerjiyi
bu kez işlevsel ya da yin meridyeni aracılığıyla dil , boğaz ,
kalp, karın (tan t 'ien), cinsel organlardan dolaştırdıktan
sonra gene apış arasına döndürerek cinsel enerjiye yoğun­
luk kazandıran ve mikrokozmik yörünge diye bilinen me­
ditasyon uygulamasının basitleştirilmiş bir biçimidir. 53
Bu meditasyon, cinsel gücü ruhsal güce dönüştürerek,
kaba cinsel gücü, cinselliği haz doruklarına taşıyan bir
füze yakıtı gibi kullanmak amacını gütmektedir.

53 Mikrokozmik yörünge meditasyonu için bk. Mantak Chia,


ve Michael Wınn, Taocu Sevişme Sırları, s. 339.

204
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

Altın Ç ember meditasyonu , meditasyon ve Tai Chi


öğretmeni olan Justin G. Stone 'un öğrencilerine öğrettiği
biçimiyle David ve Ellen Ramsdale'in Sexual Energy Ec­
stasy adlı kitabından buraya aktarılmıştır. 54 Stone'un öne­
risi meditasyon yönlendiricisi olarak, aşağıdaki metnin bir
teybe kaydedilmesi ve teyp kaydı izlenerek yapılmasıdır.
Metin şöyle :
"Sırtınızı dik durumda tutarak oturun. Gözlerinizi ka­
payın. Dilinizin ucunu üst dişlerin damağa değdiği yerde
üst damağa dokundurun. Burnunuzdan nefes alın, bur­
nunuzdan nefes verin. "
"Zihin gözünüzde yarı belinize kadar, içine gömül­
düğünüz bir bulut içinde oturduğunuzu canlandırın. Bulut
sizi daha yükseklere, daha yükseklere uçuruyor. Kendinizi
bir köpük kadar hafif hissediyorsunuz. Tepenizde uçsuz
bucaksız mavi gök var. . . Sanki sizi dev bir el kaldırıyormuş
gibi zahmetsizce daha yükseklere, daha yükseklere hava­
lanıyorsunuz. "
" Tam tepenizde ışıl ışıl bir ışık şelalesi var. Işıl ışıl
altın huzmeZerden oluşan bir ışık seli . . . Sanki güneş
ışınlarından bir şelale gibi . . . Bu ışık şelalesine giderek
yaklaşıyorsunuz. Artık ışık selinin, ışık şelalesinin içinde­
siniz. Üzerinizden aktığını hissediyorsunuz. Bu altın ışık
şelalesi başınızdan aşağı akıyor. "
"Kafatasınızın içine giriyor. Gözlerinizin arkasından
aşağı doğru akmaya başlıyor. Bu ışık selinin, bu ışık
şelalesinin sesini duymaya başlıyorsunuz. Artık bir altın
dere gibi içinizde akmaya başlıyor. Burnunuza ağzınıza
giriyor, yanaklannızdan süzülerek omuzlarınızdan aşağıya

54 D. & E. Ramsdale, Sexual Energy Ectasy, s. 122

205
YUMUŞAK SEVİŞME

iniyor. . . Göğsünüzü dolduruyor. . . Bedeninizin her hücre­


sinde onun ılıklığını hissediyorsunuz. "
"Şimdi göğsünüzden karnınıza doğru akmaya başlıyor.
Göbeğinizin üç parmak altındaki enerji merkezinde biriki­
yor. Orada ikiye bölünüyor, ve bacaklarınızdan aşağı doğru
akmayı sürdürüyor. "
"Bir güzel ılık, ışık deresi . . . Sonunda ayaklarınızın
tabanına ulaşıyor. Ayaklarınzın tabanına ulaşınca yalnız
ılıklığını değil, nemini de bedeninizin her hücresinde his­
sediyorsunuz. Bu duyum bütün bedeninizde titreşimlere yol
açıyor. Sonra yavaş yavaş ılık ve nemli altın ışık, iki ba­
cağınızın iç yanlarından yukarı çıkıyor, dizlerinize ulaşıyor.
Sonra daha da yukarı çıkıyor, cinsellik organlarınıza,
oradan da apış arasına, kuyruksokumuna geliyor. Orada
bacaklarda ikiye ayrılmış olan altın ışık seli gene
birleşiyor. "
"Altın ışık artık omuriliğin içindedir. Ve bele doğru
yükselmeyi sürdürmektedir. Göbek hizasında bele eriştikten
sonra sırtta yukarı doğru çıkışını sürdürüyor. Kürek kemik­
lerinin olduğu yerde gene ikiye ayrılıyor. Kolların içinden
ellere kadar, orta parmakların ucuna varana kadar aşağıya
doğru inmesini sürdürüyor. Sonra gene avuçların içinden
kolların iç yanlarını izleyerek yukarıya, kürek kemiklerin­
den ikiye ayrıldığı yere varıyor. Bir kez daha birleşip
bütünleşiyor, omurilikten, kafatasına, kafatasının tepesi­
ne kadar çıkıyor. "
"Bu kez kafatasından aşağı doğru yeniden akmaya
başlıyor. Aynı sırayı izleyerek aşağıya doğru akıyor. "
Bu döngüyü üç kez gözünüzde canlandırın, ve bedeni­
nizde hissederek yaşayın. Altın ışık selini bırakın, göbeğin
üç parmak altındaki yerde (tan t'ien) biriksin. Birkaç dakika

206
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

orada birikmesini bekleyin. Orada birikmesini tam bir


farkındalıkla izlemeye çalışın.
Yalnız bütün bunları kesinlikle düşünmeyin, hissedin
ve yaşayın . Bu ılık ışığın karnınızdaki güç merkezinde
biriktiğini hissedin. Sonr& gene bacaklarınızdan aşağ ı ,
omurilikten yukarı, kollarınızda dolaştıktan sonra kafata­
sınızın tepe noktasına çıkışını izleyin.
Altın ışık tepenize çıkarken gözlerinizin kapalı olması,
gözbebeklerinizi yukarı yönlendirmenize engel olmamalı­
dır. Altın ışığın tepenizde yoğunlaştığını hissedin. Altın
ışık tepenize çıkarken derin bir nefes alın. Birkaç saniye
nefesinizi tutun. Altın ışık tepenizden aşağı doğru huzme­
ler yaparak, süzülmeye başlayınca nefesinizi verin . Bu kez
gözbebeklerinizi aşağı doğru yönlendirin. Altın ışığın
karnınızdaki güç merkezine ulaşmasını bekleyin. Ü çüncü
kez döngüyü tamamlayınca Altın Çember meditasyonunu
tamamlamış olacaksınız .
Bu meditasyonun kolaylığı, gizemci anatomiyi öğren­
meden, meridyenleri , güç merkezlerini uyandırmak için
çalışmalar yapmadan, Taocuların Mikrokozmik Yörünge
Meditasyonu'nu yapabilmek olanağını kazandırmasıdır.
Altın Çember Meditasyonu'nu kuyruksokumundan da
başlatabilirsiniz . İ sterseniz bu altın ışık selinin bedeni­
nizdeki akışım yavaşlatabilirsiniz de.
Bedeninizde akışını izlediğiniz altın ışık seli yoğun­
laştırılmış yaşam enerj isinden başka bir şey değildir. Bu
enerjiye isterseniz Çinliler gibi ehi adını verebilirsiniz . Ya
da Hintliler gibi ona prana da diyebilirsiniz . Tantracılar
gibi dişil Şakti enerj isi de diyebilirsini z . Ya da isterseniz
Wilhelm Reich'ın dediği gibi ona orgon adım da verebi­
l irsiniz .

207
YUMUŞAK SEVİŞME

Bu meditasyonu yaparken gözlerinizi Stone 'un öner­


diği gibi kapalı tutabileceğiniz gibi Zen Budacılarının
Zazen' de yaptıkları gibi yarım açık da tutabilirsiniz .
Yumuşak sevişme için şiddetle ihtiyacınız olan, iç du­
yarlığı ve bedeninizin içinde bulunan güç merkezlerinin
duyarlığını size kazandırmakta bu meditasyon son derece
etkilidir. Altın Çember meditasyonunu iyice öğrendikten
sonra eşinizle sevişirken cinsel birleşme sırasında da bu
meditasyonu yapabilirsiniz . Bu meditasyonu eşinizle bir­
likte de yapabilirsini z . Altın ışık selini eşinizin bedenine
aktarıp gene ondan dönen, ı şık seli olarak, geri alarak,
Altın Çemberi yan yatmış bir sekiz sayısına dönüştüre­
bilirsiniz.
Yalnız şunu söylemeliyim. Bu meditasyonu sevişirken
eşinizle birlikte yapıyor olsanız bile, yalnız başınıza yap­
mayı da bırakmayın . Eşinizle birlikte de yapın, yalnız
başınıza da yapın.
Bu meditasyonu yaparak, iç duyarlığınızı, farkındalı­
ğınızı, haz algılarını duyumsama gücünüzü önceden ola­
bileceğini tahmin edemeyeceğiniz, çok ileri bir aşamaya
kadar geliştirebileceksiniz.

208
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

AŞK K ASINI GÜÇLENDİRİCİ KEGEL


EGZERSİZLERİ VE BENZERİ TAOCU
EGZERSİZLER

Los Angeles ' li bir kadın doğum uzmanı olan Arnol d


Kegel , 1 940' lı yılların sonlarına doğru , bir rastlantı so­
nucu aşk kasını keşfetti . Olay şöyle gelişti : Bazı kadın­
ların doğum sonrası çişlerini tutamamalarına çözüm ara­
yan doktor Kegel , hastalarına çişi tutmayı sağlayan kasları
geliştireceğini umduğu ve bugün Kegel egzersizleri diye
bilinen egzersizleri önerdi . Bu egzersizleri yapan kadın­
lar, çişlerini tutamama sorunlarını çözümlemenin yanın­
da, cinsel güçlerinin, cinsel duyarlıklarının arttığını gözlem­
lediler, ve durumu doktor Kegel 'e bildirdiler. Egzersizler,
erkeklerde de denendi . Sonuç aynıydı. Erkeklerin gözlem­
leri de kadınlarınkiler gibiydi . Bu egzersizlerin, cinsel gücü
arttırmakta, son derece etkili olduğu anlaşıldı ve böylelik­
le de aşk kası ikinci kez keşfedilmiş oldu .
İ kinci kez diyorum , çünkü Taocular da Tantracılar da
'
adını aşk kası koymamış da olsalar, aşk kasının, kasıklarda
ve karın bölgesindeki kasların (pelvic kaslar), anüs ' ün
çevresindeki kasların cinsel sağlık ve cinsel güçle olan
ilişkisini biliyorlardı , ve bu kasların güçlendirılmesini ve
güçlü kalmasını sağlayacak çok sayıda egzersizler bul­
muşlardı .
Bu kasların iyi çalışabilmesi onlara egzersiz yaptırıl­
masıyla olabilir. Ramsdale ' ler kitaplarının bir yerinde bu
gerekliliği şöyle açıklıyorlar. Kollarınızı istediğiniz zaman
kaldırabilirsiniz, ama cinsellik organlarınız söz konusu

209
YUMUŞAK SEVİŞME

olunca, onlara komuta etmenin o kadar kolay olmadığını


b iliyorsunuz . 55 Bunun böyle olmasını da egzersiz eksik­
liğine bağlıyorlar. Gün boyunca kollarınızı kullanma gerek­
liliğini duyduğunuz bin bir türlü durumla karşılaşırsınız .
Onun için de kollarınızın kasları güçlüdür. Buna karşın,
kullanılmayan kaslarınız gevşiyor. Sonunda, görevlerini
göremez duruma düşüyorlar. Günlük faaliyetlerimiz içinde
cinsellikle ilgili kaslarımızı kullanmak için pek az fırsat
vardır. Onları kullandığımız olay çiş yaptıktan sonra çişin
son damlalarını akıtmak için, bir de tuvalet ihtiyacı bizi
sıkıştırdığı zaman tuvalete yetişirken. . . Hepsi bu kadar.
Bu kadarı da cinsellikle ilgili kaslarımızı iyi durumda tut­
maya yetmiyor. Ö zellikle insan yaşlanınca ve yağlanınca
cinsel etkinliklerimiz için bu kadar önemli olan bu kaslar
da gevşiyor, gereği gibi görevlerini yapamaz duruma
düşüyorlar.
Cinsellikle ilgili kasların en önemlisi, doğrudan cin­
sel etkinliklerimizde kullandığımız kas, göbek kaslarını
kuyruksokumuna bağlayan pubococcygeus kasıdır. Yazıl­
ması da, okunması da, söylenmesi de güç olan bu kasa
kısaca PC kası ya da aşk kası diyoruz .
Aşk kası kadında olsun, erkekte olsun orgazm sonrası
sekizer saniye aralıklarla kasılmalar yapan kastır. Aşk kası,
cinsel etkinl iklerimizde görev alan bütün kasları yöneten,
cinsel etkinliklerimizin gereği gibi yürümesinde birincil
rol oynayan kastır. Cinsel organlarda kan dolaşımını hız­
landıran, uyarılma durumunda kan hücumunu, böylelikle
erkeklerde sertleşmeyi , kadınlarda sulanmayı sağlayan
odur. Sevişmenin uzun süre sürdürülebilmesi aşk kasının

55 agy. s. 101

210
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

yeterince güçlü olmasına bağlıdır. Eğer güçlü değilse


boşalma dürtüsü denetim altında tutulamayacağı gibi
sertleşme ve sulanma da uzun süre sürdürülemez .
Hiç orgazm olmayan kadınların Kegel egzersizleriyle
aşk kaslarını güçlendirmeleri durumunda orgazm olabildik­
leri artık bugün bilinen bir olay, ve Kegel egzersizleri or­
gazm olamayan kadınların tedavi yöntemi olarak kullanı­
lıyor. Bundan da aşk kasının orgazm olmaktaki önemi
anlaşılmış oluyor.
Brauer ' ler aşk kasını bir arabanın gaz pedalıyla fren
pedalına benzetiyorlar. 56 Arabanın güvenli bir biçimde
kullanılabilmesi, bir yandan arabanın hızlandırılabilirken,
bir yandan da denetimin elde tutulabilmesi elbette bu pe­
dalların iyi durumda olmasına bağlıdır.
Kısacası, belki böyle yaptığınızı bilmiyorsunuz ama,
sevişirken de, mastürbasyon yaparken de, çişinizi tutarken
de aşk kasınızı kullanıyorsunuz . Aşk kasınızı güçlendirmek
için, hiç olmazsa Kegel egzersizleri kadar etkili bir yön­
tem daha var: Cinsel birleşme ! Cinsel birleşme bir bakı­
ma seks egzersizlerinin en iyisidir. Ne yazık ki bunu Kegel
egzersizlerini yapabileceğiniz kadar düzenli yapma fırsatı­
nı bulabilmeniz kolay değil .
Günümüzde bedenlerini güçlü ve sağlıklı tutmak, be­
den çizgilerini güzelleştirmek için spor ve egzersizler ya­
panların sayısı giderek artıyor, spor ve egzersiz salgın bir
tutku haline geliyor. Buna rağmen aşk kasını geliştirmek,
güçlendirmek için egzersiz yapanların sayısının pek fazla
olmadığını sanıyorum . Bir cinsel sorunla karşılaşan kimse
ya ilaçlarla afrodizyaklarla ya da p sikolojik tedaviyle so-

56 A. & D. Brauer, ESO Ecstasy Program, s. 142

21 1
YUMUŞAK SEVİŞME

rununa çözüm bulmaya çalışıyor. Oysa bir cinsel sorunla


karşılaşılınca ilk denenmesi gereken seks egzersizleri ol­
malıdır. Daha iyisi cinsel sorunlarla karşılaşmamak için
seks egzersizleri yapmaktır. Ö zellikle etkinlikleri hekim­
ler tarafından da onaylanmış olan Kegel egzersizleri yap­
maktır. Ancak seks egzersizlerinden sonuç alınamadığı
zaman başka çözümler araştırılmalıdır.
Kegel egzersizlerini öğrenmeden önce ilk yapmanız
gereken şey elbet aşk kasınızla tanışmaktır. Eğer çiş ya­
parken kendinizi kasarak çişinizi durdurabiliyorsanız , bunu
aşk kasınızı kullanarak başardığınızı söyleyebilirim . Gene
çişinizin son damlalarını donunuza değil de dışarı akıta­
bilmek için kullandığınız kas, aşk kasınızdır. Eğer birkaç
kez çişinizi yarıda kesip gene işeyebiliyorsanız, aşk kası­
nızın tam olması gereken durumda olduğuna karar verebi­
lirsiniz. Eğer bunu başaramıyorsanız üzülmenize hiç gerek
yok! Aşk kasınızı güçlendirmek, olması gereken duruma
getirmek elinizde. Hemen Kegel egzersizleri yapmaya
başlayabilirsiniz .
Şimdi şunu biliyorsunuz . Çişinizi tutmak, ya da son
damlalarını akıtmak için kullandığınız kas, aşk kasınızdır.
Böylece aşk kas inızla tanışmış oldunuz .
Kegel egzersizleri son derece basittir. Onları her za­
man, her durumda yapabilirsiniz . Aşağı yukarı saniyede
bir kez aşk kasınızı kasıp gevşetin, ya da şöyle söyleye­
yim, çişinizi tutmak için yaptığınız gibi kendinizi ve cin­
sellik organınızı bir kasıp bir bırakın . Bunu yaparak Kegel
egzersizlerini yapmaya başlamış oldunuz. Bu ka.,ına ve
gevşetme hareketlerini art arda tekrarlayın. Bunu yapar­
ken, anü s ' ün çevresindeki kasları da aşk kasının hareket­
lerine uyarak bir büzüp bir gevşetin . Bununla birlikte,

212
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

anüs ' ün çevresindeki kaslarla aşk kasını birbirlerine


karıştırmayın. Onları birbirlerinden ayrı olarak duyumsa­
maya çalışın. Kegel egzersizini bir çişinizi tutmak için
yaptığınız kasılma gibi bir de çişinizin son damlalarım
akıtmak için yaptığınız kasılmalara öykünerek yapın. Bu
kasılmaların iki çeşidini de ayrı ayrı farklı egzersizler olarak
yapın.
Kasılmaları yaparken, karın kaslarınızın da, kasıklar
arasındaki kaslarınızın da (pelvic kaslar) kasılmalarını iz­
leyin ve hissedin. Kasılmaları sayın. On beş, yirmi kasıl­
madan sonra ara verin, çünkü aşk kasınızda eninde sonun­
da öteki kaslarınız gibi bir kastır. Onu yavaş yavaş güçlen­
direbilirsiniz. Eğer çok fazla yorarsanız kesilir ve acımaya
başlar.
Şimdiye kadar sözünü ettiğim hızlı yapılan Kegel eg­
zersizleriydi . Bu egzersizleri nefes alış verişlerine göre
zamanlayarak da yapabilirsiniz. Nefes alıyorsunuz, aşk kası­
nızı kasıyorsunuz. Kasılmış durumda bir saniye tutuyor­
sunuz. Sonra nefes verirken gevşetiyorsunuz, ve bunu böyle
yapmayı yorgunluk hissedene kadar sürdürüyorsunuz. Her
kasılmanın süresi nefes alış veriş temposuna göre ikiyle
on beş saniye arasında gerçekleşiyor. Kendinizi zorlamadan,
kendinizi rahat hissedebileceğiniz bir derinlikte nefes alıp
veriyorsunuz . Gene de derin nefes alıp vermenin egzersizin
etkinliğini arttıracağını da söylemeliyim.
Kegel egzersizleri yapmaya yeni başlayanlar kendile­
rini yormadan diledikleri kadar yapabilirler. Hedef günde
üç yüz kez yapmaktır. En iyisi bunu ikiye bölerek günde
iki kez, yüz ellişer egzersiz yapın. Kegel egzersizlerinin
hem hızlı hem yavaş yapılanlarını , bir ondan bir ötekinden,
ikisini de yapın.

213
YUMUŞAK SEVİŞME

Bu egzersizlere günde iki kez yirmişer dakika ayırma­


lısınız . Egzersizleri yaparken zihninizi egzersizler üzerinde
ne kadar yoğunlaştırabilirseniz egzersizlerin etkinliğini de
o kadar arttırmış olursunuz .
Bu egzersizleri yapmanın en büyük kolaylığı da onlara
özel bir zaman ayırmanızın zorunlu olmamasıdır. Onları
her yerde, her durumda yapabilirsiniz . Televizyon seyre­
derken, bulaşık yıkarken, otobüs beklerken hatta biriyle
konuşurken de yapabilirsiniz . Hem de sizden başka hiç
kimse sizin Kegel egzersizleri yaptığınızı fark edemez .
Bunu bir tek siz bilebilirsiniz. Aklınıza geldikçe Kegel
egzersizleri yaparak cinsel sağlığınızı kazanabilirsiniz .
İki aylık düzenli bir çalışmadan sonra aşk kasınızın
olması gereken duruma geleceğini umuyorum . Aşk kası­
nızı bir kez olması gereken duruma getirdikten sonra ona
arada bir egzersiz yaptırmanız , onu formda tutmaya yete­
cektir. 57

Kegel egzersizleri yaparak cinsellik organlarınızı gi­


derek iradenizin denetimi altına sokmuş oluyorsunuz . Böy­
lelikle orgazm olmak ya da olmamak, veya orgazmı uzatıp
uzatmamak sizin seçiminize göre gerçekleşebilecek, key­
finize kalmış bir şey olup çıkıyor.
Bundan yirmi, yirmi beş yıl öncesine kadar bedende
irade dışı, iradenin etkisiz kaldığı işlevler olduğu kabul
ediliyordu . Ama şimdilerde iradenin etkisiz olduğu sanı­
lan bir çok işlevin iradenin denetimi altına alınabildiği
öğrenildi. Bunun bir örneği biofeedback' tir. 58 Gene

57 Aynca bk. Ümit Sayın, Cinselliğin Farklı Boyuttan, s. 42


58 Biofeedback zihindeki gerginlikleri, bip bip sesleriyle ya
da ekrandaki sinyallerle gösteren ve aleti kullanan kimseye

214
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

boşalmanın denetim altında tutulabilmesi buna başka bir


örnek sayılmalıdır.

TAOCU SEKS EGZERSİZLERİ


ERBEZLERİNİN DANSI

Mantak Chia ve Michael Winn ' in yazdıkları ve dili­


mize Taocu Sevişme Sırları adıyla çevrilen bir kitap var. 59

Bu kitapta birçok Taocu Seks egzersizlerinden söz edi­


l iyor. Bunlardan en önemlilerinden biri tıpkı Kegel eg­
zersizleri gibi cinsellikle ilgili kasları güçlendirmeyi ve
zihni bu kaslar üzerinde yoğunlaştırmay ı amaçlayan erbez­
·
lerini dans ettirme egzersizidir. İ sterseniz bu egzersize
erbezleriyle nefes alıp verme egzersizi de diyebilirsiniz .
Bu egzersizin bir ilginç yanı da Kegel egzersizleriyle
birle ştirilip yapılmasının mümkün olması . . . Egzersizi
oturarak da yatarak da ayakta da yapabilirsini z . Oturarak
yapmak için erbezlerinin serbestçe aşağı sarkmasını en­
gellemeyecek biçimde bir sandalyenin ucuna oturmalısın­
ı z . Egzersizi yaparken sırtınızı dik tutup çenenizi hafifçe
içeri çekmeli, ayaklarınızın arasında otuz, otuz beş santim
bir aralık kalacak biçimde sıkıca yere basmalı, ellerinizi
bacaklarınızın üstüne koymalısınız .
Egzersizi yatarak yapacaksanız, sağ yanınıza yanlama­
sına yatmanız, sağ bacağınızı uzatıp , sol bacağınızı dizden

sinyalleri izleyerek kendini gevşetmesini öğreten elektronik


bir aletten yararlanan bir tekniktir.
59 Mantak Chia, ve Michael Winn, Taocu Sevişme Sırlan
s. 11 7

215
YUMUŞAK SEVİŞME

kırıp sağ bacağınızın üzerine yerleştirmeniz öneriliyor. Bu


egzersizde yatış durumunuzu erbezlerini sıkıştırmayacak,
serbestçe hareket etmelerini engellemeyecek bir rahatlığa
göre ayarlamalısınız . Eğer egzersizi ayakta yapacaksanız ,
gene ayaklarınızın arasında otuz, otuz beş santimlik bir
açıklık bırakıyor, ve ayaklarınızı paralel duruma getirerek
sağlam bir biçimde yere basıyorsunuz. Dizlerinizi kırıyor,
dizlerle ayak burunlarını aynı düşey çizgi üzerine getiri­
yorsunuz. Ellerinizi bacaklarınızın üstüne koyuyor, sırtı­
nızı dik ve bedeninizi ata binme pozisyonunda tutuyor­
sunuz .
Egzersiz şöyle yapılıyor: Nefesinizi iyice boşalttıktan
sonra yavaş yavaş nefes alıyorsunuz, nefes alırken erbez­
lerinizi yukarı çekiyorsunuz. Bir süre nefesinizi tutuyor,
sonra nefes verirken erbezlerini serbest bırakıyorsunuz .
Nefes alırken, havanın erbezlerine kadar gittiğini ve on­
ları tam olarak doldurduğunu hissediyorsunuz . Her nefes
aldığınızda erbezlerini yukarı çekiyor, her nefes verdiği­
nizde erbezlerini aşağı doğru itiyorsunuz .
Karın kaslarını kullanarak erbezlerini kolaylıkla yu­
karı aşağı oynatabilirsiniz . Ama kitapta erbezlerini oynat­
mak için, karın kaslarının ve anüs'ün değil , yalnız zihin
gücünün kullanılması öneriliyor. Bu egzersizi birkaç hafta
uygularsanız , gerçekten erbezlerinizle nefes alıp vermeyi
ve erbezlerinizi dans ettirmeyi öğreneceksiniz. Kitabın
iddiasına göre, egzersizde ustalaştıkça karın kaslarının et­
kinliği giderek azalacak ve yalnızca nefes alış veriş erbez­
60
lerini dans ettirmeye yetecektir.
Kitapta sözü edilen bir egzersiz daha var. Nefesin er-

60 agy. s. 127

216
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

bezi torbasına itilerek sıkıştırılması. . . Kuşkusuz bu eg­


zersiz, erbezlerini dans ettirme egzersiziyle birlikte de yapı­
labilir. Böyle yapılırsa, erbezlerini dans ettirme egzersizi
daha da etkili bir duruma getirilmiş olur. Nefesin erbezi
torbasına itilmesi ve orada otuz kırk saniye süreyl e
sıkıştırılması. . . İ şte egzersiz bu! 61

KARNI İÇERİ VE YUKARI ÇEKME


EGZERSİZİ (UDDİANA BANDHA)

Uddiana Bandha, Taocu Yoga 'nın da paylaştığı , cin­


sellikle ilgili kasların tümünün çalışmasını sağlayan , son
derece etkili bir Yoga egzersizidir. Uddiana Bandha bütün
Yoga egzersizleri arasında çok farklı konumu olan bir eg­
zersiz . . . Yoga ' yla ilgili kitapların çoğu cinselliği arka pla­
na ıten kitaplar olduğu için bu konuya fazla vurgu
yapılmamış da olsa, cinsel gücü arttırmakta, ve cinsellikle
ilgili fonksiyon bozukluklarını iyileştirmekte son derece
etkili bir egzersiz . . . Bu fonksiyon bozukluklarının başında,
iktidarsızlık, erken boşalma, aybaşıyla ilgili sorunlar, kısır­
lık geliyor. Bütün bu bozuklukların iyileştirilmesinde Ud­
diana Bandha ' dan yararlanılabilir. Yalnız cinsellikle ilgili
sorunlar değil , daha birçok fonksiyon bozukluklarına ve
organik bozukluklara da U ddiana Bandha iyi gelir. Bunlar
arasında kabızlığı, mide hastalıklarını, prostat' la ilgili so­
runları ve basuru da s ayabiliriz . Eg zersiz sırasında ,
pankreas ' a da basınç yapıldığı için, pankreas ' ın ensülin

61 agy. s. 131

217
YUMUŞAK SEVİŞME

Uddiana Bandha

218
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

Nefes alırken karnı içeri çekme

219
YUMUŞAK SEVİŞME

üretimini çoğalttığı ve böylelikle şeker hastalarının da bu


egzersizden yarar sağlayabilecekleri de iddialar arasında . . .
Uddiana Bandha ' nın cinsel enerjinin omurilik yoluyla
beyindeki tinsel merkezlere taşınmasına da katkısı olduğu
için, daha yoğun, daha damıtılmış hazlara, bir esrime
yaşantısına, kalıcı ve aşkın bir mutluluğa yol açacağı da
iddia ediliyor.
Bu egzersizi sabah kalkınca, kahvaltıdan önce aç karnı­
na yapmalısını z . Hiç bir koşulda yemek yedikten sonra
aradan iki saat geçmedikçe Uddiana Bandha denenmeme­
lidir. İnsanın zorlanmasını gerektirdiği için, bu egzersizi
kalp hastaları, yüksek tansiyondan şikayeti olanlar, ülser­
l i l e r ve gebe l i k dönemindeki kadınlar bir hekime
danışmadan yapmamalıdırlar. Egzersizi yaparken baş dön­
mesi hissedenler de, bir başka zaman gene denemek üzere
hemen egzersizi kesmelidirler.
Bu egzersizi bazı yogi ' lerin günde bin beş yüz kere
yaptıkları söyleniyor ama, siz günde yirmi, yirmi beş eg­
zersizle yetinebilirsiniz . Uddiana Bandha, lotus pozisyo­
nunda ya da bir sandalyede oturarak yapılabilir bununla
birlikte yeni başlayanların bu egzersizi ayakta, ata binme
pozisyonunda yapmalarını öneriyorum . Ata binme pozis­
yonunda ayakl arınızı omuz açıklığı kadar birbirinde ayırı­
yorsunuz, ellerinizi bacaklarınızın üstüne koyuyor, sırtı­
nızı biraz yuvarlaklaştırıyorsunuz . D ilinizin ucunu üst
damağınıza değdiriyorsunuz , ve ayaklarınızı iyice yere
yapıştırıyorsunuz . Ciğerlerinizdeki havayı, tam olarak
boşaltıyorsunuz. Havayı boşaltmak için, burun delikler­
inizi kullanırken bir yandan dudaklarınızı da büzerek ha­
vayı ağzınızdan da dışarı üflüyorsunuz. Ciğerlerinizi iyice
boşalttıktan sonra yeniden nefes almadan, karında havanın

220
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

boşaltılması sonucu oluşmuş olan hava boşluğundan yarar­


lanarak karnınızı olabildiğince içinize çekiyor, ve mideni­
zi yukarı kaldırıyorsunuz . Bu arada dikkatinizi erbezi tor­
balarıyla anüs arasındaki yerde (perineum) yoğunlaş­
tırıyorsunuz, ve o noktadan başlayarak kuvvetle cinsellik
organlarınızı da içinize ve yukarı doğru çekiyorsunuz .
Beş saniye boyunca böyle kalıyor, sonra kendinizi gevşetiyor
ve nefes alıyorsunuz. Sonra bu egzersizi beş kez tekrarlı­
yorsunuz.
Bir başka uygulama da, karnınızı içeri çektikten son­
ra, karnınızı beş kez içeri çekip bırakmaktır. Yeni baş­
layanlar, bu egzersizi iki üç kezden fazla tekrarlama­
malıdırlar. En iyisi yavaş yavaş , alışkanlık kazandıkça eg­
zersiz sayısını arttırmak, ve yorgunluk hisseder hissetmez
hemen egzersizi kesmektir.
Uddiana Bandha ' yla aynı etkinlikte, bir başka egzer­
siz daha var. Nefes alırken karnınızı, anüs'ü ve cinsellik
organlarınızı içinize, midenizi yukarıya çekiyorsunuz, buna
karşın nefes verirken birden karnınızı dışarı fırlatıyorsu­
nuz. Egzersize başlarken ellerinizi yumruk yapıyor, ense­
nizi kasıyor ve dişlerinizi sıkıyorsunuz .
Cinsellikle ilgili, kasları geliştirmek için daha pek çok
Yoga'nın ve Taoculuğun önerdiği egzersizler var. İleri ve
geri doğru havaya tekme atma bu amaçla yap ılabilecek
çok yararlı bir harekettir. Yoga hareketleri içinde Saban,
Yay, Kobra, Çekirge özellikle cinsel kasları geliştirip
güçlendirmek için önerilebilir. 62

62
bk. Eve Diskin, Yoga Hareketleri ve Beslenme Rejimi

22 1
YUMUŞAK SEVİŞME

POMPUAR (KABAZZA) EGİTİMİ

Pompuar adı verilen, dölyolunun penisi sıkıştırıp sağ­


ma hareketleri yapması tekniğinin öğrenilmesi öyle sanıl­
dığı gibi güç bir şey değildir. Bunun yapılabilmesi dölyo­
lu kaslarının güçlendirilmiş , geliştirilmiş olması durumun­
da gerçekleştirilebilir. İki üç ay Kegel egzersizleri yapa­
rak, ya da yukarıda nasıl yapılacağını açıklamaya çalıştığım
Taocu egzersizler ve Yoga egzersizleri yaparak başara­
bilirsiniz . Bir kere kaslar güçlendirilip geliştirildi mi, on­
ları formda tutmak büyük bir sorun olmaz .
Ramsdal e ' lerin kitabında dölyolunda zihin gözüyle üç
halka canlandırılması, gene bu halkaların zihin gözüyle
küçültülmesi ve büyütülmesi egzersizleri yapılması öneri­
liyor. 63 Dölyoluna bir yapma penis (dildo) ya da bir
vibratör koyarak sıkıştırma ve gevşetme hareketlerini de 1

bu nesne üzerinde deneyerek, egzersizlerin sürdürülebil­


mesi de mümkün . . . Hatta işaret ve orta parmağınızı döl­
yoluna koyarak da bu egzersizi yapabilirsiniz . Parmakları­
nızı dölyoluna sokmadan evvel bir bitkisel yağla yağlama­
yı da unutmamalısınız .

63 D. & E. Ramsdale, Sexual Energy Ectasy, s. 93

222
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

DİL EGZERSİZLERİ

Dilinizin ucunu , eğer yapabilirseniz bütün gün ve bütün


gece üst dişlerinizin damağa değdiği yerde üst damağa
değer durumda tutmalı sınız . Taocular, yönetici yang
meridyenini işlevsel yin meridyenine bağlayarak devreyi
kapatabilmek ve böylelikle enerj i akımını düzenleyebilmek
için dil ucunun damağa değdirilmesi gerekliliğine inanı­
yorlar. Hintliler de benzer gerekçelerle dil ucunun üst
damağa değdirilmesi gerekliliği üzerinde ısrarla duruyor­
lar. Gene Taocuların inancına göre cinsel enerj i bedensel
enerjiye, ve bedensel enerji ruhsal enerjiye dönüştürülebilir.
Daha doğrusu evrenle paylaştığımız tek bir enerji türü var.
O da Chi ' dir. (Japoncası Ki) Bu enerji ihtiyaca göre kul­
lanılabilir. Cinsel güçlülük bedende yeterli bir enerj i
dolaşımı olduğu durumda mümkündür.
Mantak Chia ve M ichael Winn' in kitaplarında birta­
kım Taocu dil egzersizlerinden söz ediliyor. Kitapta "Aşk
oyununda elinizdeki en stratejik aletiniz dildir" diye yazı­
yor. 64 Sonra şöyle sürdürüyor: "Bu erotik silahınızı çok
iyi kullanmasını öğrenmelisiniz. " Kitapta önerilen egzersiz­
lerden biri şöyle. Bir portakalın içinden bir ip geçiriyor­
sunuz, portakalın havada asılı kalmasını sağlayacak şekilde
ipin portakalın altında kalan ucunu bir kürdanla bağlaya­
rak portakalı dudaklar hizasına gelecek biçimde bir yere
asıyorsunuz. Sonra portakalı dilinizle ileri geri, sağa sola

64 Mantak Chia, ve Michael Winn, Taocu Sevişme Sırları


. s. 247

223
YUMUŞAK SEVİŞME

döndürecek, zıplatacak, yukarı kaldıracak hareketler yapı­


yorsunuz. Bir süre sonra diliniz yeterince güçlenince aynı
egzersizi ağırlaştırmak için içine çiviler doldurduğunuz
bir küçük kavanozla yapıyorsunuz .
Öneriler arasında daha az hazırlık isteyen bir başkası
daha var. Bir elinize otuz santimlik bir naylon cetvel alı­
yorsunuz, cetvelin ucuna ya da cetveli asmak için açılmış
olan deliğe dilinizi değdiriyorsunuz, cetveli oynatmadan
tutarak ve dilinizle iterek eğmeye çalışıyor�'.!���z .

TAOCULARIN ÜNLÜ CEYLAN


EGZERSİZİ

Taocuların cinsel egzersizleri içinde Ceylan egzersizi


en yaygın olarak bilinen ve uygulananıdır. Hem kadınlar
için, hem erkekler için Ceylan egzersizleri vardır. Eg­
zersizler farklıdır ama yararları aynıdır. Bu egzersizler en
başta cinsel salgı bezleri olmak üzere bütün salgı bezleri­
nin faaliyetlerini hızlandırarak salgı üretimini çoğaltır.
Böylelikle de hem genel sağlığa hem cinsel sağlığa katkı
yapar. İ çlerinde aşk kası da olmak üzere bütün cinsellikle
bağlantılı kasların çalışmasına ve gelişmesine, kadınlarda
aybaşı dönemlerinin düzenlenmesine, ve aybaşı dönemleri­
nin ağrısız geçmesine, akıntının az olmasına yardımcı olur.
Erkeklerde prostat sorunlarının ortaya çıkmasını ön­
ler. Eğer bu sorunlar zaten varsa bunların iyileştirilmesinde
etkili olur. İktidarsızlığın, erken boşalmanın, kısırlığın
iyileştirilmesinde de bu egzersiz yararlı ve etkilidir.
Burada bir uyarı yapmalıyım: Gebelik dönemindeki

224
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

kadınlar bu egzersizi kesinlikle denememelidirler. Ceylan


egzersizinin genellikle iki aşamada yapılması öneriliyor.
Kadınlar Ceylan egzersizini şöyle yaparlar : Sabah kalkın­
ca ve yatmadan önce, günde iki kez bu egzersizi yapmak
için çıplak olarak yere otururlar. Kaba etlerinin altına bir
yastık da koyabilirler. Bacaklarını önce öne, ileri uzatıp,
sonra sağ bacağı dizden kırarak, sağ ayağın topuğunu kli­
toris' e değecek biçimde apış arasına yerleştirirler. Sol ba­
cağı da dizden kırıp, sol ayağı yerden kaldırıp sağ bacağın
uyluğu üzerine koyduktan sonra, sol ayağın parmaklarını
sağ bacağın baldırıyla uyluğu arasına yerleştirirler. Daha
kolay geliyorsa, sağ bacağın konumuyla sol bacağın konu­
mu da değiştirilebilir. Yoga ' da bu oturuş biçimi Sidhiyoni­
asana diye bilinir. Ayak bileklerinin birbirine baskı yap­
masının acıya yol açmaması için iki bilek arasına bir küçük
havlu da konabilir. Sırt dik tutulur, eller birbirine sürtüle­
rek ısıtıldıktan sonra iki meme arasına, parmaklar yukarı
bakar ve avuçlar memeleri iç yandan kavrar durumda
yerleştirilir. Eller önce yukarı, sonra memelerin dış ya­
nından aşağı ve içeri doğru yuvarlak çembersi hareketler­
le memelere masaj yaparlar. Bir yandan da topukla klitoris ' e
bastırılması sürdürülür. Eller memelerin çevresinde en az
otuz altı, en çok üç yüz altmış kez döndürülür. Eski Tao­
culuk konusunda uzman olan Dr. Stephan Chang ' ın id­
diasına göre bu egzersiz meme kanserini önlemektedir.
Meme kanseri olmuş hastalarsa bu egzersizi yaparlarsa
iyileşme şansları vardır 65

Memelerin çevresinde yapılan bu çembersi masaj


hareketleri, yukarıda açıkladığım gibi önce yukarı, sonra

65 agy. s. 106

225
YUMUŞAK SEVİŞME

aşağı memeleri yuvarlayarak yapılırsa memeleri küçülte­


ceği, ters doğrultuda, yani önce aşağı, sonra memelerin
dış yanından yukarı doğru yapılırsa memeleri büyülteceği
iddia ediliyor.
Egzersizin ikinci aşaması da şöyle: Eller iki yana bırakı­
lıyor. Topuğun klitoris ' e bastırması sürdürülürken döl yo­
lu kaslarıyla anüs 'ün çevresindeki kaslar sıkıştırılıp bir
süre öyle tutulduktan sonra gevşetiliyor. Sanki anüs ve
dölyoluyla hava içeri çekiliyormuş gibi kasılmalar yapılı­
yor, yorgunluk h i s s e dilinceye kadar bu k a s ı l malar
sürdürülüyor. Bu egzersizin cinsel uyarılar yapması da
doğal . . . Bu uyarıları engellemeye çalışmamalısınız. Bir
ay kadar Ceylan egzersizi yukarıda anlatıldığı gibi iki
aşamada yapıldıktan ve bir alışıklık elde edildikten sonra
bu iki aşama birleştirilmelidir. Yani memeler çevresinde
ellerle yuvarlak hareketler yapılırken bir yandan da eş za­
manlı olarak anüs ve dölyolunda kasılma hareketleri yapıl­
malıdır. Kasılma hareketleriyle ellerin hareketleri eşzamanlı
bir duruma getirilmelidir.
Önemli olan bu egzersizi tam bir zihinsel yoğunlaşma
içinde yapmaktır. Bu zihinsel yoğunlaşma olmadıkça bu
egzersizden beklediğiniz yarar-ın hepsini elde edemeyeceği­
nizi bilmelisini z . Ceylan egzersizini tam bir zihinsel
yoğunlaşmayla yapanlar pek az kadının tattığı cinsel hazlarla
tanışacaklardır.
Erkek Ceylan egzersizi şöyle yapılır: Gene başlarda
iki aşamada yapılması, sonra bu iki aşamanın birleştirilmesi
öneriliyor. Erkekler Ceylan egzersizini oturarak, yatarak
ya da ayakta yapabilirler. Eğer siz yatarak yapacaksanız ,
sırt üstü yatmalısınız. Tıpkı kadınlar için olduğu gibi erkek­
ler de bu egzersizi yataktan kalkar kalkmaz, hatta kalk-

226
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

madan yatakta, ya da akşam yatmadan önce, ya da yat­


tıktan sonra yatakta yapabilirler. Eğer Yoga oturuşlarını
biliyorsanız, Siddhasana oturuşu bu egzersiz için en uy­
gun oturuş biçimidir. Bu oturuş, kadınların Ceylan egzer­
sizindeki oturuşunun bir benzeridir'. Erkekler de bu egzer­
sizi çıplak olarak yaparlar. Hiç olmazsa belden aşağısınm
çıplak olması gereklidir. Eller iyice ovuşturulup ısıtıldıktan
sonra sağ elinizle erbezi torbasını avucunuzun içine alı­
yorsunuz , penisi de sağ elinizin başparmağı ve işaret­
parmağıyla kavrıyorsunuz. Sol elinizin avucuyla göbeğin
altında seksen bir kez yuvarlak hareketler yapıyorsunuz .
Sonra ellerinizi değiştiriyorsunuz, bu kez sol elinizle er­
bezi torbasını avucunuzun içine alıyor, sol elinizin baş ve
işaret parmağıyla penisi kavrıyorsunuz. Sağ elinizle gene
göbeğin altında seksen bir yuvarlak hareket yapıyorsunuz .
Yuvarlak hareketleri sol elinizle yaptığınız zaman elinizi
saat yelkovanı yönünde, sağ elinizle yaptığınız zaman saat
yelkovanının ters yönünde döndürüyorsunuz , ve böylece
egzersizin birinci aşamasını tamamlamış oluyorsunuz. İkin­
ci aşamada anü s ' ü bir büzüp bir gevşetiyorsunuz. Bir yan­
dan da erbezi torbasını içinize çekme hareketi yapıyor­
sunuz . Bu kasılmalar, aşk kasının da birlikte kasılmasına
yol açıyor. Kasılmalardan sonra anüs ' ü tam olarak gev­
şetmeniz çok önemlidir.
Bir ay kadar bu egzersizi iki aşamada yaptıktan sonra
iki a_şamayı birleştirebilirsiniz, ve birleştirmelisiniz de.

227
YUMUŞAK SEVİŞME

PENİS'E VE PROSTAT NOKTASINA


MASAJ

Erb e zi torbasının avuç i çine alınarak hafif hafif


sıkıştırılmasının ve aşağı yukarı sallanmasının ve penise
masaj yapılmasının cinsel sağlık için büyük önemi olduğu
Çin cinsellik biliminin en önde gelen bulgularından biri­
dir. Erbezi torbasının avuç içinde sıkıştırılması ve sallan­
masının sperm üretimini çoğaltacağı, penis ' e masaj yapıl·­
masınınsa peni s ' te kan dolaşımını iyileştirerek daha güçlü
bir sertleşmeye yol açacağı deneysel olarak Çin ' de belki
de binlerce yıldan beri biliniyor. Ayak tabanındaki birçok
noktanın iç organlarla dönüşümlü bir ilişki içinde olduğu
Çin hekimlik biliminin bulguları arasındadır . Tıpkı bunun
gibi penis ' te olan bazı noktaların iç organlarla karşılıklı
bir etkileşim ilişkisi içinde olduğu da iddia ediliyor. Bir
ayak refleksolojisi olduğu gibi bir penis refleksolojisi de
var. Peni s ' in baş bölümünde pineal ve pitüiter salgı bez­
leriyle, böbrek üstü salgı beziyle, penis ' in gövdesindeyse
kalp, ciğerler, solunum sistemi, böbrekler, sindirim siste­
mi ve prostat ' la ilgili noktalar olduğu da iddia edilmekte­
dir. Penis ' e yapılacak masaj ın bütün bu organlar ve sis­
temler üzerinde de düzenleyici ve iyileştirici bir etki yapa­
cağına in �mlmaktadır.
Taocuların penis için en yaygıır.olarak bilinen masaj
tekniği , ileri geri hareket ettirilen iki avuç arasında penis 'in
sıkıştırılarak ovalanmasıdır. Başka bir masaj tekniğiyse
başparmağın peni s ' in en alt noktasına ve işaret parmağı­
nın e rb e z i torb a s ın ı n arkasına konması ve sonra
başparmakla işaret parmağının ileri geri , aşağı yukarı

228
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

oynatılması yoluyla yapılanıdır. Gene penis ' in gövdesini


bir elle kavramak ve öteki elin başparmağı ve işaret par­
mağıyla peni s ' in baş bölümüne hafif hafif masaj yapmak,
penis 'i elle sallayarak bacaklara vurmak da yaygın olarak
bilinen masaj uygulamalarıdır.
Bu masaj lar sırasında fazlasıyla uyarılmış da olsanız,
kesinlikle boşalmamalısınız. Eğer boşalırsanız , elde ede­
ceğinizi umduğunuz yarar bir yana, cinsel enerjinizi de
boşuna harcamış olursunuz .
Prostat masajı da cinsel sağlık açısından çok önemli­
dir. Uzun süreli sevişmelerde ve uzun süren uyarılma­
l ardan sonra boşalmamak , prostat bezinde bir basınç
oluşmasına ve geçici bir şişkinlik ve büyümeye neden ola­
bilir. Bu durumlarda prostat bezinin sağlığını korumak
için prostat bezine işaret ve orta parmağınızla masaj yap­
malısınız. Prostat bezine masaj yapmak için prostat nok­
tası diye bilinen noktayı bulmalısınız. Bu noktayı bulmak
da hiç güç değildir. Bu nokta erbezi torbasının gerisinde,
erbezi torbasıyla anüs arasında, ikisinin ortasındadır (peri­
neum) . Parmağınızla b astırarak kasık kemiğinin tam o
noktada bıraktığı boşluğu kolaylıkla bulabilir ve bu nokta­
da işaret ve orta parmağınızla kolaylıkla prostat bezinize
ulaşabilirsiniz. Parmaklarınızı birkaç yüz kez ileri geri
oynatarak prostat bezinizi rahatlatabilirsiniz. Ya da arada
bir bu uygulamayı yaparak prostat bezinizin her zaman
için sağlıklı kalmasını sağlayabilirsiniz. Bu yolla masaj
yapılması prostat sorunlarınızın iyileştirilmesinde de etki­
li olabilir. Masajı yapmak için ipekli bir kumaş ya da ipekli
mendil kullanarak oluşacak bir tahrişi de önleyebilirsiniz .
Prostat masajının bir başka biçimi de işaret parmağı­
nızı anüs' e sokarak , oradan prostat bezini bulup masaj

229
YUMUŞAK SEVİŞME

yapmaktır. Elbet bu masaj ı yapmak için lastik eldiven ve


vazelin kullanmanız gerekecektir. Masaj ı anüs ' ten yapmak
istemeyenler için prostat noktasına masaj yapmak iyi bir
alternatiftir.

BRAUER' LER VE UZATILMIŞ


ORGAZM

Bildiğimiz orgazmda, orgazmın süresinin saniyeler


olduğunu söylemişti m . Peki kaç saniye? Ö nce kadında
orgazmın süresini araştıralım .. Ü nlü psikiyatr ve seksbilim
uzmanı Seymour Fishe r ' in bu ·konuda ilk baskısı 1 973
yılında yapılmış, 560 sayfa uzunluğunda bir kitabı var.
Kitabın adı Kadında Orgazm (The Female Orgasm) . Kita­
bın bir yerinde günümüzün en önde gelen ünlü seks
araştırmacıları Masters ve Johnson ikilisine g önderme
yaparak orgazmın s ü r e s inin b i r k a dından ö tekine
değişmekle birlikte 6 10 �aniye sınırları içinde olduğunu
-

yazıyor ve sonra şöyle sürdürüyor: " Şurasını da belirt­


meliyim. Orgazımın yirmi saniyeye kadar sürdüğü az rast­
lanan vak 'alar da olduğu bildirilmiştir. " Sonra bir dipnot
var. Masters ve Johnson ikilisinin orgazmın yirmi sani­
yeden daha da uzun sürdüğü çok kuraldışı vak ' alar da
saptadıklarını yazıyor. Yirmi saniyeden uzun! N e kadar
uzun? Masters ve Johnson orgazmın bir dakikaya kadar
uzayabileceğini söylüyorlar ve böyle olağanüstü bir duru­
nu adlandırmak için de Latince bir sözcük buluyorlar :
66
Status Orgasmus . . .

66 Seymour Fisher, The Female Orgasm, s. 210

230
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

Erkeklerdeki duruma gelince Masters ve Johnson 'un


araştırmaları öyle erkekler arasında, kadınlarda olduğu gibi
daha şanslı erkekler e>lrrıadığını gösteriyor. Erkeklerde
orgazm 5 - 7 saniye arasında gerçekleşiyor.
Bu bilimsel açıklamalardan çıkan sonuç şu : Kadında
orgazmın süresi en çok bir dakika olabilir. Erkeklerdeyse
5 7 saniye sınırını pek aşamaz . Yani kadında olsun erkekte
-

9lsun orgazm yarım saat, hele hele dört saat süremez .


Ama sürebilir diyenler de var. Belki aklınıza benim Çiıi­
Hint kaynaklı o Acem usulü abartmalardan söz ettiğim
geliyor. Hayır onlar değil ! Seymour Fisher ' in , Masters ve
Johnson' un çağdaşı doktor ve psikiyatr seks araştırmacı­
larının verdiği bilgilerden söz etmek istiyorum .
1 982 yılı Ağustos sayısında Playboy dergisinde Rich­
ard Rhodes adlı bir gazetecinin yazdığı bir makale yayım­
landı . Aynı makale Playboy Türkiye 'nin 1 986 yılı Haziran
sayısında biraz kısaltılmış olarak bir kez daha yayımlandı
Makalenin adı Otuz Dakikalık Orgazm Çağı (The Age q,
Thirty Minustes Orgasm) .
Makaleyi şöyle özetleyeyim : Rhodes bir vesileyle
öğrendiği, psikiyatr ' lar ve nörolog ' lar odasından ruhsatlı
seks araştırmacısı Dr. Brauu ' in Daha Sağlıklı Olmak için
Cinsel Potansiyeli Arttırma adında bir hafta sonu semi­
"Eğer
nerine karısıyla birlikte katılıyor. Rhodes diyor ki :
bana ultışan broşürün başlığının altında şu alt başlık ol­
masaydı olasılıkla bu seminere katılmayacaktım. " Alt
başlıkta şöyle yazıyormu ş : Orgazm Süresini Uzatmak için
Yeni Yöntem ve Süreçler. Rhodes daha önceleri Masters ve
Johnson ' la da söyleşi yapmış, Masters ve Johnson 'un
saptadığı bu konudaki bilimsel verileri biliyor. Onun için
de bu seminere katılmaya karar veriyor. Amerika' nııı büyük

23 1
YUMUŞAK SEVİŞME

şehirlerinden birinde, ünlü otel zincirlerinden birine bağh


bir otelde seminer gerçekleşiyor. Seminere katılanların
sayısı kırk dolaylarında. Katılanlar içinde p sikologlar,
psikiyatr 'lar, kadın doğum uzmanları ve bir de rahip var.
Doktor Brauer bu semineri hem karısı, hem yardımcısı
olari Donna 'yla birlikte yönetiyor. Brauer ve karısının söy­
lediklerinin özeti şu: Orgazmı uzatma tekniğini yine ken­
dileri gibi doktor olan Mark isminde bir arkadaşlarıyla
karısından öğrenmişler. Sonra da bu teknikleri başkalarına
da öğretebilmek için geliştirmişler. Bu teknik ve yöntem­
leri Palo A lto 'daki kliniklerinde ve seminerler düzenle­
yerek yaygınlaştırmaya çalışıyorlarmış . Arkadaşları Dr.
Mark'la karısına gelince, onlar bu teknikleri deneme ve
yanılma yöntemiyle bulmuşlar.
Dr. Brauer, seminerin sonlarına doğru arkadaşı Dr.
Mark'la karısının orgazmı uzatma konusundaki, başarısını
belgeleyen bir vidyo filmi gösteriyor. Filmin ayrıntıları
üzerinde fazla durmayacağım . Ama ayrıntıları merak eden­
ler Playboy Türkiye 'nin Haziran 1 986 sayısında yayım­
lanmış makaleyi okuyup öğrenebilirler. Şu kadarını
söylemiş olayım, Dr. Mark' ın karısı Suzan çıplak olarak
jinekolog 'ların kullandığı türden bir muayene masasına
yatıyor. Bacaklarını da muayene masasının iki yanındaki
bacak koymaya yarayan yarım ay biçimindeki desteklere
yerleştiriyor. Kocasının Suzan ' ın cinsellik organını par­
maklarıyla ve eliyle uyarması sonucu otuz dakikalık sürekli
bir orgazm gözlemcilerin gözleri önünde gerçekleşiyor.
Vidyo filmi bunu hiç kuşkuya yer bırakmayacak biçimde
kanıtlıyor. Ama asıl sürpriz bu değil! Sürpriz Dr. Brauer'in
eşi Donna'nın söyledikleri: Donna, "Dört saatlik sürekli
bir orgazm 'dan söz etsem inanacak mıydınız ?" diyor.

232
YlJ MUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

Dr. Braue r ' in erkeklerde uzatılmış orgazm konusunda


söyledikleri de şunlar: "Erkekler de 5 7 saniye sınırını
-

aşarak uzatılmış orgazmı gerçekleştirebilirler. Erkeklerin


öğrenmesi kadınların öğrenmelerinden biraz daha güç ama
imkansız değil . . . Erkeklerin öğrenmesinde iki güçlük var.
Birinci güçlük, erkeklerin hiç bir zaman cinsel birleşmede
bir kadın kadar pasif kalamanwları. İkinci güçlük, erkek­
lerin kadınlara oranla daha çabuk orgazma yaklaşmaları
ve bu durumda boşalmayı denetim altında tutabilme/eri­
nin çok güç olması . Ama bu iki güçlük de, erkeğin uzatıl­
mış orgazm tekniğini öğrenmesine, ve bir kez öğrendikten
sonra kolaylıkla uygulamasına engel değil. " Dr. Brauer' in
bu tekniği kadınlara da erkeklere de öğretmek için koydu­
ğu süre üç ay.
Brauer karısı Donna'yla birlikte uzatılmış orgazmın
nasll gerçekleştirebileceğini öğreten bir kitap yazdı , ve bu
kitap 1 983 yılında yayımlandı . Kitap kısa sürede bestsell­
er oldu. Brauer' ler uzun yıllar sürdürdükleri klinik çalış­
malarının ve deneylerin ışığı altında bu kitabın gözden
geçirilmiş ve genişletilmiş bir baskısını 1 991 yılında yaptı­
lar. Kitabın adı ESO Ecstasy Program. 421 sayfalık bu
kitap on iki haftalık bir egzersiz programını içeriyor. Ki­
tapta bir eşi olmayanlar ya da eşleri programa katılmak
istemeyenler için alternatif bir program daha var.
Haftalık programlar iki bölümden oluşuyor. Yalnız
yapılan egzersizler, bir eşle birlikte yapılan egzersizler.
Yalnız yapılan egzersizlerden ikisinl daha önce incelemiştik.
Bunlardan biri 20' den O ' a, geriye doğru saymak, ikinci­
siyse Kegel egzersizleri . . . Brauer' lerin önerdikleri üçüncü
egzersiz kendi kendini uyarma, ya da buna bir egzersiz
olarak mastürbasyon da diyebiliriz .

233
YUMUŞAK SEVİŞME

Mastürbasyona, yakın zamanlara kadar hep, zararlı ,


tehlikeli , kötü b i r alışkanlık gözüyle bakılmıştı. Ama
günümüzdeki seks araştırmacılarının görüşü mastürbas­
yonun, zararlı olmak şöyle dursun, yararlı ve öğretici bir
cinsel çeşitleme olduğu yönünde. . . Brauer' lerin düşünceleri
de bu doğrultuda . . . Brauer' ler kendi cinselliğiyle tanışmak
ve uzatılmış orgazmı öğrenebilmek için çok önemli bir
egzersiz olarak mastürbasyonu programlarına almışlar, ve
ona programlarında geniş bir yer ayırmışlar. Haftalık prog­
ramlarda mastürbasyona hiç olmazsa iki kez yarımşar saat­
lik bir zaman ayrılmasını istiyorlar.
Evet, kendi cinselliğiyle tanışmak! Bu egzersizleri ya­
panlar, ne tür dokunuşların kendilerine daha çok haz ver­
diğini öğreniyorlar, böylelikle kendilerine nasıl dokunul­
masından hoşlandıklarını arkadaşlarına öğretebilmek im­
kanını kazanıyorlar.
Brauer' lere göre bu egzersizi yaparken sırt dik du­
rumda tutulmalı ve cinsellik organı bitkisel bir yağla yağlan­
malıdır. Yağ kullanılmasında iki türlü yarar görüyorlar.
Birincisi, uzun süre kendini uyarmanın yapabileceği tahrişi
önlemek. İkincisi, yağın dölyolunun verdiği uyarıya ben­
zer bir uyarı yapacağı için daha uyarıcı olacağını düşün­
meleri . . .
Brauer ' ler erkeklerin bu egzersizi yaparak elde edebi­
lecekleri üç beceri olduğu görüşündeler. Beceriler şunlar:
a) İ stediği zaman sertleşmeyi gerçekle ştirebilmek,
b) sertleşmeyi uzun süre sürdürebilmek, c) boşalmayı
denetim altında tutabilmek.
Braue r ' lerin görüşüne göre sevişmede olduğu gibi
mastürbasyonda da sertleşmenin gerçekleşebilmesi ve
sürdürülebilmesi zihnin tam olarak haz algıları üzerinde

234
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

odaklaştırılmasıyla olabilir. Zihne ilgisiz düşünceler do­


luşacak olursa dikkat dağılır, sertleşme de azalır ya da
bütünüyle yok olur. Mastürbasyon sırasında sertleşmeyi
sürdürebilmenin bir yolu da , zihin gözünde canlandırılan
erotik kurgu üzerinde zihinsel yoğunlaşmanın sürdürüle­
bilmesidir.
Gene Brauer 'lerin önerileri yalnız peni s ' in değil , er­
bezlerinin de, prostat noktasının da uyarılmasıdır. Ancak
prostat noktasını uyarmakta acele edilmemesini öneriyor­
lar. Güçlü bir sertleşme gerçekleşip, bu sertleşme güvenli
bir biçimde üç beş dakika sürmeden prostat noktasının
uyarılmaya başlanmamasını salık veriyorlar. Gerekçeleri
de şu : Prostat noktası uyarıyı arttırır ama, uyarıyı başlat­
maz . Ancak uyarılma bir süre sürdükten ve prostat bezi
boşalmaya hazırlık yapmak için salgı üretmeye başladıktan
sonra prostat noktasına bastırılmasının uyarılmayı art­
tırmaya katkısı olabilir.
Egzersizin nasıl yürütüleceği konusundaki görüşleri
de şöyle : Orgazma yaklaştığınızı hissedince, elinizle yap­
tığınız uyarma hareketlerinin hızını azaltın . Daha hafif,
daha yumuşak hareketle r yapı n . Ya da bütün bütün
hareketleri kesin. Boşalmanın yaklaştığını hissetmek, ve
b oşalmayı denetleyeb i l m e k , mastürbasyonda cinsel
birleşmede olduğundan daha kolaydır. Çünkü, ortada
dikkatinizi bölecek bir eş yoktur. Sınıra yaklaşınca elle
uyarmayı yavaşlatmanın ya da bütün bütün kesmenin yanın­
da yapabileceğiniz başka şeyler de vardır. Anü s ' ü ve aşk
kasını kasabilir, erbezi torbasını başparmak ve işaret par­
mağınızla oluşturabileceğiniz bir halkayla kavrayıp erbez­
lerinizi dışarı doğru çekebilir, ya da işaret, orta ve yüzük
parmaklarınızı bir arada tutarak, penis ' in köküne kuvvet-

235
YUMIJŞAK SEVİŞME

le bastırabilirsiniz ve böyle yaparak, boşalma dürtüsünü


geçiştirebilir ya da geriletebilirsiniz. Boşalmayı bu yolla
denetim altında tutabilirsini z . Bir kez bu dürtüyü geçiş­
tirdikten sonra yeniden penis ' i uyarmaya başlayabilirsiniz .
Brauer'ler ilk haftalarda kendinizi sınıra kadar uyarıp ,
boşalmayı denetim altında tutabilmek, sonra gene kendi­
nizi sınıra kadar uyarma uygulamasını altı kez tekrarlama­
nızı ; ilerdeki haftalarda bu sayıyı on beşe kadar çıkarma­
nızı salık veriyorlar.
Kadınlara gelince, Brauer' ler, kadınlar için mastürbas­
yon ' un cinsel birleşmenin yerine koyabilecekleri bir başka
seçenek olmaktan çok daha önde, cinsel birleşme sırasın­
da kadının daha çok haz almasını , daha kolay orgazm ol­
masını, orgazmın daha yoğun , daha nitelikli yaşanmasını
sağlayan bir öğrenme, ve kendi kendini eğitme yöntemi
olduğunu düşünüyorlar. Kadınlarda kendi kendini uyar­
manın l ib ido yu güçlendireceğin i , cin sel i stekl i l iği
'

arttıracağını ileri sürüyorlar.


Mastiirbasyon'un kadınlara öğretebileceği çok önemli
bir şey daha var. Mastürbasyon yaparken c insel birleşme
sırasında hissedebilecekleri çekingenlikler olmayacağı için,
kendilerini daha kolay serbest bırakıp rahatlatabilirler.
Kadınlar da mastürbasyon yaparken, tahrişi önlemek
için cinsel organlarını bitkisel bir yağla iyice yağlamalı­
dırlar. Günümüzde kadınlar kendi kendilerini uyarabilmek
ve orgazm olabilmek için pilli vibratörler de kullanabili­
yorlar. Ama Brauer' ler bütün bütün vibratör'e bağlanmayı
da önermiyorlar. Onların önerileri vibratör' le iyice uyarı­
lıp orgazm' a yaklaştıktan sonra, orgazm' ın elle gerçek­
leştirilmesi . " Önemli olan hangi dokunuşların, ne tür
dokunuşların orgazm 'a yaklaştırdığını ve orgazm 'a yol

23 6
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

açtığını öğrenmek. . . " diyorlar.


Kendi kendilerini uyararak orgazm' a ulaşamayan ka­
dınlara da mastürbasyon yapmaktan vazgeçmemelerini
öneriyorlar. Sebat ederlerse, sabırlı olurlarsa er geç bir
gün orgazm' a ulaşabilecekleri konusunda güvence veri­
yorlar.
İşte tek başına yapılacak egzersizler bunlar. Eşle yapı­
lacak egzersizlerin en başında, eşler arasında sağlıklı bir
iletişim, sağlıklı bir diyalog kurmayı amaçlayan iletişim
egzersizi geliyor. Eşler bu egzersize ayrılmış belirli za­
manlarda birbirlerine sırayla sevişirken eşlerinin yaptıkları
şeylerden neleri beğendiklerini, neleri beğenmediklerini;
nelerden hoşlandıklarını , nelerden hoşlanmadıklarını söy­
lüyorlar. Beğenilere ya da eleştirilere muhatap olan e ş ,
cevap vermiyor, cevap vermek için b i r başka egzersizde
kendisine sıra gelmesini bekliyor. Bu egzersizin değişmez
ve kesinlikle uyulması gerekli kuralı bu ! . . . İ letişim, yal­
nız cinsellikle ilgili beğeniler ya da eleştirilerle de sınırlı
tutulmuyor. Eşlerin birlikteliğinin ortaya getirdiği bütün
konular, bu iletişim egzersizinde gündeme getiriliyor.
Eşler arasındaki anlaşmazlıklar, zıtlaşmalar, üstleri
örtülerek, rafa kaldırılabilir ama onlar eşlerin sevişirken
doruk yaşantıları gerçekleştirmelerine engel olurlar. Seviş­
me iki kişinin katılımıyla olabilir. Onun için de cinsellikte
en önemli konunun iletişim olduğunu söylemek, abartılı
bir iddia olmaz.
Öteki egzersizler de şunlar: Bir egzersiz olarak eşlerin
öpüşmeleri; birbirlerine erotik masaj yapmaları ; birbir­
lerinin cinsellik organlarını elle ve ağızla uyarmaları; sırayla
haz verici ve haz alıcı olarak rollerini değiştirmeleri, ve
elbet cinsel birleşme. . . Ama cinsel birleşmede erkeğin

237
YUMUŞAK SEVİŞME

boşalmayı denetim altında tutabilmesi koşuluyla . . . Zaten


uzatılmş orgazm ' ın anahtarı da bu ! Sınıra kadar gelip ,
oradan dönmesini öğrenmek . . . Kadın da haz verecek
hareketler yapacak ama, bu hareketler denetimi imkan­
sızlaştıracak hareketler olmayacak .
Brauer ' ler uzatılmış orgazm ' ı öğrenmenin en kolay
yolunun cinsellik organlarının elle ve ağızla uyarılması
ol duğunu söylüyorlar. Ama elbette amaç, bunu cinsel
birleşme sırasında gerçekleştirmek.
Brauer' ler on ikinci haftanın sonunda uzatılmış ·or­
gazm ' ı gerçekleştirememiş b il e ol sanı z , bir çok kez
boşalmanın sınırına kadar gelip , oradan dönebileceğiniz
konusunda ısrarlılar.
Ama, kim bilir? Belki bir gün, bir çok kez boşalmanın
eşiğinden döndükten sonra bir bakıyorsunuz oluyor. Evet,
oluyor! . . . Kendi kendinize işte bu o ! Uzatılmış orgazm
bu . Bu samarasa, mahasukkha, diyorsunuz .

23 8
YUMUŞAK SEVİŞMEYE HAZIR MISINIZ?

Tinsel bedendeki güç merkezlerini uyandırmak için


meditasyon, 19. yy. , Hindistan

239
Birlikteki ikilik, ikilikteki birlik. . . (Yın Yang)

240
SONSOZ
..

Sonsözü şu gizemci ve gizemli dizelere bırakıyorum :

BİR iken iki olduk


İki iken bin bir olduk
Bin bir iken iki oldtuk
İki iken BİR olduk

ŞİVA HUM. . . SO HUM . . .

Ben Şiva 'y ım, ben Şakti 'yim!

' '

24 1
BİBLİYOGRAFYA
Abelow, Dan, Total Sex, Berkeley Books, N . Y. , 1976
Anand, Margo, 17ıe Art of Sexual Ecstasy, The Aquarian Press,
London, l 959

Barbach, Lonie Garfield, For Yourself, Signet Books, N . Y. ,


1975
For Each Other, Gorgi Books, 1980
Bernie, Eric, Sex in Human Loving, Penguin Books, GB, 1970
Blofeld, John, Taoism, 17ıe Quest for /mmortality, Mandala,
London, 1979
17ıe Tantric Mysticism of Tibet, Prana Press, USA, 1970
Brauer, Alan P. & Brauer, J. Donna, ESO Ecstasy Program,
Wagner Books, N . Y. , l 991

C arden, Maren Lockwood, Oneida: Utopian Community to


Modem Corporation, The John Hopkins Press, Balti­
rnore, 1935
Chang, Chen Che, Esoteric Teachings of the Tibetan Tantra,
Sarnuel Weiser lnc . , USA, 1961
Chang, Jolan, Taocu Sevişme ve Seks, Çev. İlhan Güngören,
Yol Yayınları , İst . , 1983
Sevişen Çiftlere Taocu Sevişme, Çev. İlhan Uüngören,
Yol Yayınları, ist . , 1991 ·

243
YUMUŞAK SEVİŞME

Chang, Stephan, The Complete System of Chinese Self Heal­


ing, The Aquarian Press, GB , 1986
Chia, Mantak & Winn, Micheal , Cultivating Male Sexual En­
ergy, Aurora Press, N . Y. , 1 985
Taocu Sevişme Sırlan , Çev Cem Şen, Dharma Yayınlan,
İstanbul, 1 992
Chia, Mantak & Chia, Mannewan, Cultivatig Female Sexual
Energy, Bantam Books, N . Y. , 1 986

Kadınlar için Taocu Sevişme, Çev. Cem Şen, Dharma


Yayınları, İst. , 1 992
Cooper, J. C . , Taoism, The Way of the Mystic, The Aquarian
Press, GB, 1 972
Deva, Krishna, Kajuraho, Brijbasy, Printers Private Ltd . , New
Delhi, 1 986
Devi, Kamala, Tantra, Erotik Mistisizm, Erotica, İst . , 1 991
Dhargyyi Geshey Ngawang, Tibetan Tradiıion of Menıal De­
velopmenı, Library of Tibetan Works and Archives, In­
dia, 1 974
Diskin, Eve, Yoga Hareketleri ve Beslenme Rejimi, Çev. İlhan
Güngören, Yol Yayınları, İst. 1 995
Douglas, Nick & Singer, Penny, Sexual Secrets, Destiny Books,
Vermont, 1 979
Dunkell, Samuel, Lovelifes, How Ta Make Love, Arrow Books,
GB, 1 978
Ekelly, Gary, Good Sex, New English Library, London, 1 979
Eliade, Mircea, Le Yoga, Payot, Paris 1 954
Fisher, Seymour, The Female Orgasm, Basic Books ine. Pub
lishers, N . Y. , 1 973
Frost, Gavin & Frost Yvonne, Tantric Yoga , Matilal Banarsidass
Publishers Private Ltd. , Delhi , 1 989

244
BİBLİYOGRAFYA
Garrison, Omar, Tantra, The Yoga of Sex, Academy Editions,
London, 1 972
Gunther, Herbert B. , Tize Tantric View ofLife, Shambala, 1972
Güngören , İlhan, Meditasyon ve Zazen, Yol Yayınlan, İstanbul ,
1 992
Buda ve Öğretisi, Yol Yayınlan, İst . , 1 981
Harris, Frank, My Life & Loves, Gorgi Books, N . Y. , 1 925
Holmes Welch, Taoism, Parting ofthe Way, Beacon Press, USA ,
1 957 - 1 961
Howarth, Vyvyan, Secret Techniques of Erotic Deliglzt, Luxor
Press, London, 1 966
Humana, Charles & Wang Wu, Yıng-füng, Tize Clzinese Way
of Love, Tanden, London , 1 971
Ying Yang, Çin 'de Sevişme , Çev. Nevzat Erkmen, 1 .
basım, Yol Yayınları, İst. , 1 984, 2 . Basım Söz Yayınları,
ist . , ı 994

Hyatt, Christophers, Secrets of Westem Tantra, The Sexuality


of the M iddle Way, Falcon Press, Las Vegas, 1 989
Krishna, Gopi, The Evolutionary Energy in Man, Shambala,
London, 1 967
Liu , Da, The Tao and Chinese Culture, Routledge Kegan Paul ,
London, 1 981
Taoist Health Exercise Book, Links Books, N . Y. , 1 974
Levy, Hpward S . & Ishihara, Akira, Tao of Sex, integral Pub­
lishing, Cal . , 1 968
Lytle, Arthur, Beating Tantra at It 's Own Game , Spiritual Sexu­
ality, Falcon Press, Las Vegas, 1 989
M., The Sensous Man, Dell Books, N . Y. , 1 971
Majupuria, Trilok Chandra , ErotiK Themes of Nepal, Tribhuyan
University, Kathmandu , Revised Edition, 1 980 - 1 981

245
YUMUŞAK SEVİŞME

Malla, Kalyana, The Ananga Ranga, , G� P. Putnam 's Sons,


N . Y. , 1 964

Masters, Wılliam H . & Johnsons, Yirginia E. , Human Sexual


lnadequacy, Bantam Books, N . Y. , 1 980
Masterton, Graham, How To Drive Your Woman Wild in Bed,
Signet Books, N . Y. , 1 984

How To Driye Your Man Wild in Bed, Signet Books,


.
N . Y. , 1 975

McCarthy, Barry & McCarthy, Ernily, Sexual Awareness, Head­


line Books, GB, 1 984

Mookerjee, Ajit & Khanna, Madhu, The Tantric "füıy, Tharnes


and Hudson, London, 1 972
Mookerjee, Ajit, Kali, The Feminine Force, Tharnes and Hud­
son, London, 1988

Nefzavi, Seyh, ltı rlı Bahçe, Çev. Nevzat Erkrnen, Yol Yayınları, ·
ist. , 1 991

Parker, Robert Allerton, A Yankee Saİ.Iit, John Hurnphrey Noyes


and The Oneida Cornrnunity, G.P. Putnams Sons, N . Y. ,
1 935
Rarnsdale, David & Ramsdale Ellen, Sexual Energy Ecstasy,
Bantam Books, N . Y. , 1985 - 1991

Rawson, Philip, The An of Tantra, Thames and Hudson, Lon­


don, 1 971

Rueger, Russ A. , The Joy of Touch, Thorsons Publishing ine. ,


GB, 1 981

Sanders, Deider, The Woman Book of Love and Sex, Sphere


Book Ltd. , London, 1 985

Sayın, Ümit, Cinselliğin Farklı Boyutlan , Yol Yayınlan, İst. ,


1 993
Selby, John, Peek Se:xual Experience, Warner Books, 1 992

Seo, Chee, Taoist Yoga, The Aquarian Press, GB, 1 983

246
BİBLİYOGRAFYA

Sinha, Indra, Tanıra, The Search for Ecstasy, Hamlyn, Lon­


don, 1 993

Stevens, John, Lust for Enlightenment, Buddhism and Sex,


Shambala, London, 1 990

Talese, Gay, 11ıy Neigbour's Wife, Doubleday, N . Y. , 1 980

Tambe, Balaji, L'ove and Sex, Aum Swarupa Community, Pune,


İndia

Tsong-ka-pa, The Tantra in Tibet, George Allen & Unwin, Lon­


don; 1 977

Vatsyayana, The Kama Sutra of Vatsyayana, Panther, Granada,


GB, 1 963

Volin, Michael & Phelan, Nancy , Yoga of Sex, Sphere Books,


. London, 1 967

Walker, Benjamin, Tantnsm, İts Secret Principles and Prac­


tices, The Aquarian Press, 1 982

Wells, Carol B. , Righı Brain Sex, Avon Books, N . Y. , 1 989

Wentz, W. Y. Evans, Tibetan Yoga and Secret Doctrines, Ox­


ford University Press, London, 1 958

Wilhelm, Richard, The Secret of Golden Power, Couseway


Books, N . Y. , 1 975

Zilbergeld, Bemie, Male Sexuality, Bantam Books, 1 978

247
DiZiN
. .

Abişag 1 5 1 Budacılar 86
Adamit 53 Budacılık 93, 95, 98, 1 03 , 1 1 1
Afrodizyak 1 3 , 72, 1 1 7, 21 1 Burton, Sir Richard 85, 1 3 5
Ajna 1 22 Cakra 1 29, 1 88
Algı kapıları 29, 99, 1 02, Cakra Puja 111, 1 13
1 1 6, 1 89 Caynacılık 93, 95, 98, 1 03
Ali Han 1 36 Ceylan egzersizi 224
Altmış dokuz (69) pozisyonu Chang, Jolan 1 4, 24, 62, 80,
1 87 8 1 , 88, 89, 1 35
Altın çember meditasyonu 204 Chang, Stephan 64, 225
Anahata 1 22 Chi 207, 223
Ananga Ranga 85, 1 3 5 Chi Kung 1 97
Annilingus 1 84 Chia, Mantak 2 1 5, 223
Aranyaka 95 Ching 46
Arya'lar 93, 95, 96, 1 13 Cina Kara 88
Astarte 93 Cinsel aydınlanma 1 0, 1 00
Aşk kası 5 1 , 209, 235 Coitus reservatus 39
Baküs 93 Cunnilingus 1 84
Bereket ayini 93 Çok eşli 53, 63, 72
Biofeedback 2 1 4 Dakşi marga 107
Brahma 96, 1 09 Dakşimakara l 07
Brahmanizm 95 Davud 1 5 1
Brauer, Alan ve Donna 21 1 , Degas 1 82
201 , 230 Devadasi 1 1 3
Browning, Elisabeth Barret 43 Dişil ilke 96
Buda 1 99 Dil egzersizleri 223
249
YUMUŞAK SEVİŞME

Dildo 222 İmsak 135


Dionizos 93 İndra 96
Dombi 1 13 İndus uygarlığı 93
Donnoi 1 50 Kabbaza 1 27, 1 42, 222
Emerson, Ralph Waldo 43 Kadın üstte pozisyonu 84, 1 24,
Erbezlerinin dansı 215 141
Eril ilke 96 Kajuraho 1 8 1 , 1 87
Erojen bölgeler 1 6 1 Kakule 1 1 7
Erotik masaj 154, 23 8 Kali 96
Ersuyu 46 Kama Sutra 85, 1 27, 1 3 5,
Eşcinsel 30 1 64, 1 81
Fellatio 1 84 Karezza 39 , 5 1
Fahişe 72, 1 1 3 , 1 8 1 Karga pozisyonu 1 8 8
Fetişist 30 Karma evlilik 40, 54
Fisher, Seyınour 230 Kaula mezhebi 1 1 1
Freud 165 Kegel, Arnold 209
Gandhi, Mahatma 1 51 Kegel egzersizleri 209, 2 1 5 ,
G-noktası 84, 1 24, 1 90 222
Garrison, Omar 1 50 Ki 223
Gnostik 53, 93 Kibele 93
Goraksa-samhita 1 30 Kinsey 65
Günahsızlar Topluluğu 40, Kök-düğüm 1 24
54, 56 Konarak 1 8 1
Guru 1 1 0, 1 1 6 Konfüçyüsçüler 62, 86
Han soyu 6 1 Kozmik bilinç 42, 79, 121
Harris, Frank 1 82 Kularnava Tantra 99, 1 1 2,
Hatha Yoga 1 97 1 13, 1 17
Hayworth, Rita 136 Kumari Puja 1 14
Helen uygarlığı 93 Kundalini 1 89
Hermippus, Claudius 1 53 Kutsal fahişe 1 14
Hibiskus 1 16 Kutsal Kitap 40, 53, 1 5 1
Hinduizm 95, 98, 1 03, 1 1 1 Kısrak oyunu 127
Ho C'hi 86 , Kısırlık 44, 1 28, 2 1 7, 224
Huang Ti 61 Libido 236
Itırlı Bahçe 13 5 , 1 88
Lingam 1 05, 1 1 0, 1 23 , 1 28,
İda 1 09, 1 22, 1 29 1 88
İktidarsızlık 217, 224
Lotus 123, 1 99, 220
İletişim egzersizi 237
Madam Janus 1 52

250
DİZİN

Madya 1 09 Pahm-pour 127, 222


Mahasukha 1 29, 23 8 Panca Makara 1 09
Maithuna 1 09, 1 1 4, 1 1 5, Panca Tatva 109, 1 1 1 , 1 1 7,
1 20, 1 22, 1 29, 1 3 1 1 24, 1 3 1
Makas pozisyonu 178 Panifala 1 09
Malla, Kalyana 85 Parakiya 1 1 O
Mamsa 109 Parasempatik 35
Mandala 1 05 PC kası 5 1 , 128, 2 1 0
Manet 1 82 Pelvic kaslar 209, 2 1 3
Mantra 42, 105, 1 1 7, 1 1 8, Peng Tzu 73
1 20, 1 2 1 , 1 22 Perineum 221 , 229
Maspero 86, 88 Phallicism 93
Masters ve Johnson 1 52, 230 Picasso 1 1
Mastürbasyon 35, 69, 2 1 1 , 234 Pineal 1 89, 228
Matsya 109 Pingala 1 09, 1 22, 1 29
Meditasyon 42, 79, 1 06, 1 1 5, Pitiüter 189, 228
1 1 8, 176, 196 Platonik 148. 1 49
Meister, Robert 1 35 Pleksüs gastrik 47
Meridyen 165 Poitiers, Guilliom de 1 50
Mesih 53 Pompuar 127, 128, 222
Mikrokozınik yörünge 204 Prakriti 121
Mikrokozınik yörünge Prana 207
meditasyonu 207 Pranayama 129
Misyoner pozisyonu 84 Prandhata-ulissa 1 17
Mormon kilisesi 53, 56 Primat 66
Mudra 109 Prostat 217, 224
Muladhara-bandha 1 24 Prostat noktası 75, 228, 235
Nefzavi, Şeyh 85, 1 88 Pubococcygeus 5 1 , 2 1 O
Nirvana 93, 98, 99, 1 02, 1 03, Püriten 52
1 04, 1 1 2, 1 20, 1 3 0, 1 3 1 Puruşa 121
Noyes, John Humphrey 40, 5 1 Rajarani 1 8 1
Nyassa 1 1 8, 121 Ramsdale, David ve Ellen 1 75,
Oneida Topluluğu 39, 5 1 . 205, 209, 222
Orgon 207 Reich, Wilhelm 207
Oral seks 179 Refleksoloji 228
Ön sevişme 1 6 1 Rhodes, Richard 23 1
Özgür aşk 5 3 , 58, 59 Ruegen, Russ A. 160
Padmasana l 23 Sadhaka 1 03, 1 24, 1 3 1

25 1
YUMUŞAK SEVİŞME

Sadhana 1 1 O, 1 12 Taocu sevişme 61


Sahaj a 1 1 1 Taocu 204
Sahajiya 1 1 1 Taocu egzersizler 209, 222, 215
Samarasa 120, 124, 1 29, 241 Taocular 209
San İmparator (Huang Ti) Taoculuk 1 80, 1 88, 22 1
61, 1 5 1 , 1 80 Tek eşli 53, 56, 58
Seks Yogası l 00 Tolstoy, Leo 39
Sempatik sistem 35 Trubadur 1 49
Sevişme pozisyonları 8 1 Uddiana Bandha 2 17
Sınırda sevişme 48 Upanişad'lar 94, 95, 96
Siddhasana 227 Ütopya 52, 53
Sidhiyoniasana 225 Uzatılmış orgazm 230
Sivadişthana 1 22 Vaginusmus 128
Sahasrara 1 22 Yama Marga 1 07
Slater, Leonard 136 Vamakara l 07
Smith, John 56 Van Gulik 62
Sol yan Tantracıhğı 1 07 Varuna 96
Status orgasmus 230 Vatsyayana 85, 1 8 1
Stockham, Alice Banker 39 Veda'lar 95
Stone, Justin G. 205Stres 36 Vişnu 96
Stres 37, 1 93 Vişuddha 122
Su Nü 73, 76, 77 Vibratör 1 65, 222, 237
Sun S'su Mo 46, 50, 80 Watts, Alan 1 95
Susumna 1 29 Welsh, Holmes 86
Şakti 96, 1 05 , 1 07, 1 1 0, 1 1 2, Yab-yum 1 26
1 1 6, 1 1 9, 1 2 1 , 1 29, 132 Yang 68, 86
Şakti enerjisi 207 Yang meridyenini 223
Şiva 96, 1 00, 1 05, 1 07, 1 1 0, Yang özü 87
112, 118, 119, 121, W, 132, lW Yang özü 69, 71
Şiva hum So hum 42, 98, 241 Yantra 1 05
Şiva nikahı 1 1 0 Yasuvari, Tamba 62
Şeker hastaları 220 Yeşim kapısı 70, 76, 82, 1 80
Tai Chi 1 97, 205 Yeşim sapı 7 1 , 75
Takology 39 Yeh-te-hui 62
Tan t'ien 47, 204, 206 Yin 68, 86
T'ang soyu 6 1 , 7 1 , 73 Yin meridyeni 1 88, 204, 223
Tantracılar 93, 209 Yın özü 7 1 , 77, 87, 1 80, 1 86
Tantracılık 1 50, 1 80, 1 88 Yin Yang uyumu 69

252
DİZİN

Yoga 1 00, 1 1 8, 1 30, 1 88, 2 1 7,


22 1 , 225
Yoga egzersizleri 2 17, 222
Yogi 1 1 8, 1 1 9
Yogi 1 24, 1 26, 220
Yogini 1 1 8, 1 24, 1 26
Yoni 1 05, 1 1 0, 1 1 5, 1 2 1 , 1 22,
123, 1 80, 1 88
Yoni mudra 1 17
Zazen 199, 208
Zen 1 99, 208

253
-

CINSELLIGIN
FARKLI
BOYUTLARI
Ü M İ T S AY I N

Yf>O:.
YAYINLARI

You might also like