Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 2

ِِ ِ ِ ِ َّ ُّ ‫ ِإ َّن اللَّهَ ي ِح‬: ‫استعيذ باهلل‬

‫وص‬
ٌ ‫ص‬ َ ‫ين ُي َقاتلُو َن في َسبِيله‬
ُ ‫ص ًّفا َك ََّأن ُه ْم ُب ْنيَا ٌن َم ْر‬ َ ‫ب الذ‬ ُ
، ‫ و ال ش هداء‬، ‫ ان من عب اد اهلل الناسا ما هم بانبي اء‬: ‫ق ال رس ول اهلل ص لى اهلل عليه و س لم‬
‫ يا رس ول اهلل تخبرنا من هم ؟‬: ‫ ق الوا‬. ‫يغبطهم االنبي اء و الش هداء ي وم القيامة بمك انهم من اهلل‬
‫ فواهلل ان وج وههم‬، ‫هم ق وم تح ابوا ب روح اهلل على غ ير ارحام بينهم و ال ام وال يتعاطونها‬: ‫ق ال‬
‫ وقرأ هذه‬، ‫ و ال يخافون اذا خاف الناس و ال يحزنون اذا حزن الناس‬، ‫لنور و انهم لعلى نور‬
}‫االية { اال ان اولياءاهلل ال خوف عليهم و ال هم يحزنون‬
Muhterem Mü’minler
Hutbemiz CEMAATLE NAMAZIN VE SAFLARIN TANZİMİNİN KALBÎ BİRLİK VE
RUHÎ AHENK AÇISINDAN EHEMMİYETİ hakkındadır.
Malum olduğu üzere din-i celil-i İslam’ın iman ve amel olmak üzere iki temel
noktası vardır. Birçok ayet-i kerimede iman ve Salih ameller beraberce zikredilmiştir.
Salih ameller içerisinde en mühim olanı da hiç şüphesiz Kelime-i Şahadet’ten sonra
İslam’ın ikinci şartı olan namazdır. Kur’an-ı Kerim’de “salât” yani namaz kelimesinin
geçtiği ilk ayet Bakara Suresi’nin 3. Ayet-i kerimesidir. 2. Ayet-i Kerimede Kur’an-ı
Kerim’in müttekîler için bir hidayet rehberi olduğu beyan edildikten sonra takip eden
3, 4 ve 5. Ayet-i Kerimeler’de, bu müttekîlerin hususiyetleri zikredilmiştir. İşte imanla
birlikte namazın ve mali ibadetlerin zikredildiği 3. Ayet-i Kerime’nin meali şöyledir:
“O müttekîler ki gaybe iman edip, namazı ikame ederler ve kendilerine verdiğimiz
rızıklardan Allah yolunda infakta bulunurlar”
Namaz ile alakalı olarak burada ve daha başka ayet-i kerimelerde, “yusallune
ve sallu” fiillerinden ziyade, iki kelime ile “yukimune’s-salate ve ekîmuu’s-salate”
fiillerinin kullanılması şayan-ı dikkattir. Tefsir kitaplarımızda beyan edildiğine göre,
“Namaz kılarlar veya namazı kılınız “ yerine “namazı ikame ederler veya namazı
ikame ediniz” buyrulması şu manaları iş’ar etmektedir: “namazı dosdoğru kılınız,
ta’dili erkanına riayet ederek huşu ve hudu’ ile kılınız ve hatta kıldırınız, namaz için
Emr-i bi’l-Ma’ruf Nehy-i ani’l-Münker yapınız, namaz için lazım olan ihtiyaçları
tamamlayınız, anne-babalar evlatlarına namaz terbiyesinde bulunsunlar, din
kardeşleri birbirlerine tavsiye ve hatırlatmalar yapsınlar, Cuma ve Cemaate
ehemmiyet verilsin”1
“Yine namazın ikame edilmesi ifadesi bize İslam’ın şartlarının sayıldığı “İslam
beş temel üzerine bina kılınmıştır” hadis-i şerifi ile “namaz dinin direğidir” hadis-i
şerifini hatırlatmaktadır. İşte bu bina ve direk teşbihi bize, İslam’ın ictimaî vaziyetini
ve bu vaziyette namazın kıymet ve mevkisini anlatıyor. Cemaatle namaz İslam
toplumunun direği ve teşkilat-ı İslam’ın temelidir. Namazları cemaatle kılmak ve
kıldırmak bu direği dikmek, münferiden kılmak ise bu direği hazırlamak ve tesviye
etmektir.”2
Hulasa olarak cemaatle namaz, mü’minlerin kardeşlik ve birlik-beraberlik
duygularının gelişmesi; birbirleriyle alakadar olmaları ve İslam’a hizmet şuurunun
derinleşmesi gibi daha birçok faydalar sağlaması bakımından çok büyük ehemmiyeti
haizdir. Ve bu faydaların elde edilmesi noktasında safların tanzimi hususu pek
mühimdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Cemaatle namazlarda safların tanzimi
üzerinde çok durmuşlar; bu meseleyi birçok hadis-i şerifleriyle izah buyurmuşlardır.
Sahih-i Buharî’de geçen bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Saflarınızı
düzeltiniz. Çünkü safların düzgün oluşu namazı tamamlayan unsurlardandır.” 3

1
Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili
2
a.g.e.
3
Sahih-i Buharî, Ezan 74
Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyruluyor: “Saflarınızı sıklaştırınız, aralarını
yaklaştırınız, boyunların hizası aynı olsun. Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin
ederim ki, Şeytanı görüyorum, aranıza giriyor, safların arasına sanki küçük siyah bir
koyun gibi sızıyor.”4
Başka hadis-i şeriflerde de safların sık ve düzgün tutulmasının, mü’minlerden
arzulanan kalbî birlik ve ruhî ahenge müsbet manada tesiri olduğu ifade
edilmektedir. El-Bera (r.a.) şöyle rivayet ediyor: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
safların arasına girer, sadırlarımızı ve omuzlarımızı eliyle tutar ve düzeltir ve şöyle
buyururlardı: “İlerili gerili durmayın ki kalplerinizde anlaşmazlık meydana
gelmesin.”5
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sadece namazlarda değil harplerde bile safların
intizamına çok büyük ihtimam göstermişlerdir. Uhud Harbi başlamadan hemen önce
safların arasına girdikleri, “Beri gel, geri git” diyerek ashabını ok gibi hizaya koydukları
tarih kitaplarımızda ifade edilmektedir.6
Başta da ifade edildiği üzere safların düzgün tutulmasının ya da daha umumi
manasıyla maddi nizam ve intizamın, Allah Yolunda Hizmet edenlerde bulunması icab
eden kalbî birlik ve ruhî ahenge çok büyük tesiri vardır. Bu mevzu ile alakalı olarak Saf
Suresi’nin 4. Ayeti kerimesinde meâlen şöyle buyruluyor: “Haberiniz olsun ki Allah-ü
Teâla kendi yolunda kurşunlu bir bina gibi saf bağlayarak hizmet edenleri sever” Bu
ayet-i kerime şöyle tefsir olunmaktadır: “Dikkate şayandır ki bu surede “sad” fasılası
yalnız bu ayete tahsis edilmiş ve bu mevzunun ehemmiyetine işaret olunmuştur ki
sureye Saf ismi verilmesi de bunu gösterir. Bünyan-ı mersus kurşunlu bina, parçaları
kurşunla kenetlenerek yekpare bir cisim haline gelmiş olan muhkem bina demektir.
İşte mü’minlerin ictimaî halleri böyle kuvvetli bir irtibat ile birbirlerine bağlı, sağlam
bir bina gibi olmalı ve Allah Yolunda hizmet edenler bu şekilde saf halinde hizmet
etmelidirler. Bu teşbihte fertlerin cismen nizam ve intizamları mevzubahis olduğu
gibi, kalben niyet ve imanlarının bir kelime etrafında toplanacak ve birbirlerini sevip
tutacak surette ihlas ve samimiyeti de mevzu bahistir…. Bunu yapabilmek için de
gaye güzel tayin edilmek ve süfli maksatlar bırakılıp Allah yolunda en yüksek ve en
ulvi gayeye sarılmak lazım gelir.”
Muhterem Mü’minler,
Tüm bu anlatılan hususlar ancak nur-i ilahi ile meşguliyet ile elde edilebilecek,
dini ve manevi kardeşliğin neticelerindendir. Bu mevzuyu izah eden bir hadis-i şerif
meâli ile hutbemize nihayet verelim: “Allah’ın kullarından öyle insanlar vardır ki,
onlar peygamber de şehid de değildirler. Kıyamet günü, Allah indindeki yerleri
(kıymetleri) sebebi ile peygamberler ve şehidler onlara gıpta ederler. Sahabe-i Kirâm
“Ey Allah’ın Rasülü, onlar kimlerdir, bize haber verseniz.” dediler. Bunun üzerine
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Onlar öyle bir topluluktur ki,
aralarında akrabalık bağı ve mal alış-verişi olmamasına rağmen, birbirlerini Allah için
severler. Allah-ü Teâlâ’ya yemin olsun ki onların yüzleri nurdur ve onlar nur
üzeredirler. İnsanlar korktuğu zaman, onlar korkmazlar. İnsanlar üzüldüğü zaman
onlar üzülmezler.” Ve şu ayet-i kerime’yi okudular: “Muhakkak ki Allah’ın dostları için
hiçbir korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmazlar.” 7

4
Sünen-i Ebî Davud
5
Sünen-i Ebî Davud
6
Asım Köksal, İslam Tarihi
7
Sünen-i Ebî Davud

You might also like