Professional Documents
Culture Documents
B R Sosyal Yardimla Ma Prat Olarak Askida Kahve Ve Sadaka Ta I (#366614) - 383828
B R Sosyal Yardimla Ma Prat Olarak Askida Kahve Ve Sadaka Ta I (#366614) - 383828
Ensar ÇETİN
Çankırı Karatekin Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü
Özet: Toplumların zihniyetini yansıtan en önemli kaynak maddi kültür unsurlarıdır. Sadaka taşları,
Osmanlı toplumun zihniyet dünyasını yansıtan çok özel bir uygulamadır. Bu uygulama, insanın ne
kadar incelebileceğini göstermesi açısından son derece güzel bir örnektir. Sadaka taşı uygulaması,
bir İtalyan geleneği olan “askıda kahve” ve son yıllarda bunun bir taklidi olarak ülkemizde
görülmeye başlanan “askıda ekmek” uygulamasıyla kıyaslanamayacak derecede işlevsel ve
insanidir. Bu makalede; bir sosyal yardımlaşma pratiği olan “askıda kahve” ve bunun benzeri
olarak ülkemizde görülen “askıda ekmek” uygulaması ile Osmanlı toplumunda karşımıza çıkan
“sadaka taşı” uygulaması sosyal- psikolojik açıdan karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Askıda kahve, Askıda ekmek, Zimen defteri, Sadaka Taşı, Osmanlı toplumu,
Toplum yapısı, Sosyal yardımlaşma
Key Words: Suspended coffee, Suspended bread, Ziman Book, Charity Stone, Ottoman Society,
Community Structure, Welfare
1.GİRİŞ 1.1. Yardımseverlik Kavramı
İnsan maddi veya manevi ihtiyaçları Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe
karşılayabilmek için her zaman Sözlüğünde, yardımseverlik kavramı;
başkalarının yardımına ihtiyaç duymuştur. hayırseverlik, hayırsever olma durumu,
Bu sebeple, insanların ihtiyaçlarının iyilikseverlik olarak tanımlamaktadır. Bu
giderilmesi toplum hayatının devamı ve tanımda yer alan hayırsever kavramı, aynı
huzuru için hayati bir önem taşımaktadır. sözlükte iki farklı şekilde ifade
İnsanlar, ihtiyacı olan diğer insanlara edilmektedir. Bunların birincisi;
yardımda bulunma eğilimdedir. Özellikle yoksullara, düşkünlere, yardıma muhtaç
salgın hastalık, kuraklık, savaş gibi olanlara iyilik ve yardım etmesini seven,
toplumun çoğunluğunu etkileyen olaylar iyiliksever, yardımsever, hayırperver;
sırasında yardımseverlik çok daha önemli ikincisi ise halkın yararı için okul, çeşme,
hale gelmektedir. hastane vb. yaptıran şeklindedir (TDK,
2010).
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” inanç ve
felsefesiyle kurulan Osmanlı Devleti’nde İngilizce karşılığı “philanthropy” olan bu
insan onuru her şeyin üzerindedir. Herkes terimin Türkçe’deki karşılığı hayırseverlik
gibi fakir insanın da bir onuru olduğu olmakla birlikte aslında bu kelimenin tam
unutulmamış, ona, yardım ederken hep bu anlamını karşılayamamaktadır. Dilimizde
bilinç ve incelik içinde davranılmaya özen hayırseverlik veya yardımseverlik,
gösterilmiştir. çoğunlukla tarihi gelişimi sebebiyle
bireylerin dini, vicdani veya duygusal
Sayıları gün geçtikçe azalan ancak bir güdülerinden hareketle yapılan yardımları
zamanlar Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çağrıştırmaktadır. Ancak uluslararası
çok sayıda bulunduğu tahmin edilen, ancak düzeyde “filantropi” terimi bu
günümüzde ne işe yaradıkları, kimler çağrışımlardan ziyade birey ve kurumların
tarafından ve ne zaman dikildikleri içinde bulundukları toplumların refah
hakkında çoğu insanın hiçbir fikrinin seviyesini yükseltmek amacıyla
olmadığı sadaka taşları, gayet sade ve (çoğunlukla sivil toplum kuruluşlarına ve
mütevazı olmanın yanında çok derin bir stratejik bir planla) bağışta bulunmaları
anlam içermektedir. şeklinde tanımlanmaktadır (Bikmen &
Meydanoğlu, 2006: 8 ).
Bu çalışmada, Osmanlı toplumundaki
yardımlaşma kurumlarının zirvesini
Leibniz, yardımseverliği, sevme ya da
oluşturan “sadaka taşı” ve “zimen defteri”
şefkat gösterme alışkanlığı olarak ifade
ile “askıda kahve” ve Batı kaynaklı bu
etmektedir. Leibniz’e göre sevmek ya da
uygulamadan esinlenerek son yıllarda
şefkat göstermek başka birinin
Türkiye’de uygulanmaya başlanan “askıda
mutluluğundan haz almak veya başkasının
ekmek” uygulaması sosyal- psikolojik
mutluluğunu kendi mutluluğu olarak kabul
açıdan karşılaştırılmalı olarak ele
etmektir. Akıl, yardımseverliği düzenleyen
alınmaktadır.
şeydir, yani akıl neyin başkalarının
yararına olduğunu ve bu yararların nasıl yapma, topluma katkı sağlama gibi
sağlanacağını belirler. Adil bir insan, davranışlar gösteren birey, hayır işleyerek
sadece diğerlerine karşı yardımseverlik “ruhunu rahatlatır”. Mesela, yardım
hissi gütmez, ayrıca diğerlerinin iyiliği için kermeslerinde satılmak üzere tüketim
girişimlerde de bulunur (Akt. Sarıyer, malzemesi bağışında bulunanlar, dini
2011). duygu birikimi ve grup içi dayanışma
duygularının dışavurumuna aracılık ettiği
Sayın Vahdettin Başcı’ya göre ise, oranda vicdani bir rahatlama sağlamakta ve
yardımseverlik insani bir değerdir. bu tür organizasyonlara daha fazla katılım
İnsanların ihtiyacı olanlara yardım için motive olmaktadır (Macit, 2002: 185).
etmesinin çok uzun bir geçmişi vardır
(Başcı, 2007: 1). Dostoyevski’nin "Her Bireyleri yardımseverliğe yönlendiren
insan herkes karşısında her şeyden ikinci faktör ise din veya dine dayanan
sorumludur" sözü de bu görüşü destekler nedenlerdir. İslam dinine göre zenginlerin
mahiyettedir (Sarıyer, 2011). mallarında muhtaç insanların hakları
vardır. İslami bir yardımlaşma kurumu
Yardımseverlik kavramını, bireysel yardım olan zekât, bu kişilere haklarını vererek
ve kurumsal yardım olarak ele almak malı temizleme anlamına gelir. Aslında
mümkündür. Özellikle bireylerin aile burada zekât verene de alana da mesaj
yakınları, komşular ya da tanımadıkları vardır. Bu mesaj; zengin dolayısıyla zekât
bireylere ya da kurumlara yaptıkları her veren kişinin kibirlenmemesi ve zekâtını
türlü bağış, yardım, iyilik, destek vb. verirken ona göre davranması, zekât alan
bireysel yardımdır. Bu tür yardımlar, içinde kendine zekât verene karşı mihnet
bireylerin dinî, vicdanî ya da duygusal duymamasıdır (Kuran, 2002: 94- 95).
olarak yaptıkları yardım faaliyetleridir. Ramazan bayramında yoksul
Kurumsal yardım ise işletmelerin Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak,
toplumun refahını artırmak amacıyla bir onların bayram sevincine katılmalarını
vakfa bağlı bir biçimde gerçekleştirdikleri sağlamak ve oruçlarını rahat bir şekilde
yardımlardır. Bu yardım türü, bazen kâr tutabilmelerine yardımcı olmak için verilen
amacı gütmeyen herhangi bir vakfa bazen fıtır sadakası da İslam dinine dayanan bir
de bilinen veya bilinmeyen belirli kişilere sosyal yardımlaşma ibadeti çeşididir.
yapılan gönüllü bağışlar şeklinde
gerçekleşmektedir (Raiborn vd. 2003: 47; Yardım etmenin diğer bir nedeni de
akt. Sarıyer, 2011). kültürel yapıdır. Aile büyüklerinden
öğrenilen yardımseverlik, sonraki kuşaklar
Aslında kurumsal yardımın da temelinde tarafından devam ettirilmektedir. Osmanlı
bireysel yardım yatmaktadır. Bu amaçla toplumunda şehir meydanlarına,
öncelikle bireyleri yardıma yönelten camilerim, imaretlerin veya çeşitli hayır
nedenlere bakılmalıdır. Bu nedenlerin hizmeti veren binaların avlularına veya
ilkini, psikolojik nedenler oluşturmaktadır. yalınlarına yerleştirilmiş “sadaka taşları”
Psikolojik rahatlama, mutlu olma, suçluluk bunun bir örneğidir (Kiraz, 2007: 14).
duygusunu bastırma, paylaşma, iyilik
Türk toplumunda İslam dininin etkisiyle de kahvesini içen kendisi için kahve
şekillenen ve zirve noktasına ulaşan ısmarlayanı bilmez. Böylece kahveyi içen
yardımlaşma ve dayanışma geleneği kişi kahveyi ısmarlayan kimseye minnet
özellikle Selçuklu Devleti ile birlikte duygusu yaşamaz.
kurumsal bir yapıya kavuşmuştur.
Selçuklular döneminde “Ahilik”, Osmanlı Evet, kahve ısmarlayan, kimin için kahve
döneminde ise “Lonca” olarak adlandırılan ısmarladığı bilmez, kahveyi içende kendisi
meslek örgütleri ve çok geniş yelpazede için kimim kahve ısmarladığını bilmez.
hizmetler veren vakıflar yardımseverliliği Ancak bu durumu bilen birileri vardır ve
kurumsallaştırmıştır (Balıkçıoğlu & olacaktır. Kahveyi ısmarlayan bu garsona
Karacaoğlu, 2007: 122). söylediği için bunu hem garson hem de o
anda orada olanlar duyar. Askıdan kahve
İlk vakfın ne zaman kurulduğu içmek isteyen içinde durum aynıdır.
bilinmemekle birlikte eski Türkler,
Açıktan yardım, yardım edenin
Moğollar, Farisiler, İslamiyet öncesi samimiyetini yardım alanında benliğini
Araplar, Yahudiler, Romalılar ve Bizans’ta
olumsuz etkilemesi her zaman ihtimal
vakıf uygulamalarının olduğuna dair pek dâhilindedir. Yani askıdan kahve içmek
çok kaynak bulunmaktadır. İslam
insan onurunu kırabilir.
kaynakları, ilk vakfın, müminlerden birinin
kendisine bıraktığı malın müminlere Askıda kahve uygulaması “Alman usulü”
kullanılması amacıyla Hz. Muhammed (s) diye bilinen uygulamanın ortaya çıktığı
tarafından kurulduğunu yazmaktadır Batı toplumu için bir insaniyetlik olarak
(Akgündüz, 1996: 11). görülebilir. Ancak insan onurunu her şeyin
üzerinde tutan Osmanlı toplumunda uzun
1.2.Askıda Kahve yıllar uygulanmış olan, ne yardım edenin
“Askıda Kahve’’ çok eski bir İtalyan yardım ettiğini ne de yardım alanın yardım
geleneğidir. Bu geleneğe göre; herhangi aldığını hiçbir kimsenin görmediği,
biri kafeye girer, “iki kahve biri askıda” uzaktan görenlerin ise yardım alanı
der. Garson bir kahve getirir. Kahvesini veriyormuş gibi, yardım edeni de yardım
içen kişi iki kahve parası ödeyerek çıkar alıyormuş gibi gösteren, böylece de yardım
gider. edenin kibirlenmesini, yardım alanın da
incinmesini önleyen “sadaka taşı”
Askıda kahveler için giriş kapısının dış uygulaması ile kıyaslandığında oldukça
yüzüne asılmış bir pano vardır. Garson kaba bir yardım şeklidir.
panoya askıda kahve olduğunu belirten bir
kâğıt iliştirir. Fakir ama kahve içmek Ayrıca askıda kahve uygulaması ayni bir
isteyen biri bu panoya bakar, eğer askıda yardım olduğu için fakir insanlar sadece
kahve varsa kafeye girer, bir kahve askıdan kahve vb. ihtiyaçlarını giderebilmektedir.
olsun lütfen, der. Garson bu kişiye Bu yönüyle de askıda kahve çok işlevsel
kahvesini getirir, sonra da panodaki değildir. Örneğin; çocuğuna küçük bir
kâğıtlardan birini çıkarır. Ne kahve hediye götürmek isteyen fakir bir baba ona,
ısmarlayan kimin için ısmarladığını bilir ne kahve götüremez. Sadaka taşı
uygulamasında ise yardım nakdi olduğu
için, fakir bir baba sadaka taşından buradan buna yardım denebilirse, Osmanlı
aldığı nakit yardımla, eşine bir demet çiçek toplumunda rastlanmamaktadır. Osmanlı
veya çocuğuna küçük bir hediye toplumunda yardımlaşmanın esasını “Sağ
götürebilir. Bu yönüyle bakıldığında da elin verdiğini sol el bile görmesin” anlayışı
sadaka taşı uygulaması çok daha işlevsel oluşturmaktadır.
ve insani durumdur.
Osmanlı toplumu sosyal yardımlaşmayı bu
1.3.Askıda Ekmek incelikle geçekleştirmek için kendine has
birçok yol ve yöntem geliştirmiştir. Bu
“Askıda ekmek”, bir İtalyan geleneği olan yollardan biri de “zimen defteri”
“askıda kahve”den esinlenilerek uygulamasıdır. Bu uygulamaya şu şekilde
Türkiye’de uygulanmaya başlamış bir gerçekleştirilmekteydi; Ramazan ayında,
yardım şeklidir. Bu yardım şu şekilde hali vakti yerinde olanlar tebdil-i kıyafet
gerçekleşir: Mahalle fırınından ekmek alan yaparak hiç tanımadıkları semtlere gider,
bir kişi iki ekmek bir askıda kalsın der ve bakkal veya manava, içerisi sakin olduğu
iki ekmek parası öder bir ekmeği alır ve bir anda, içeri girer ve "Zimen defteri”niz
gider. Fırıncı görünür bir yere yerleştirdiği (Borçlu ile borcunun miktarı yazılı olan
panoya askıda ekmek olduğunu belirten bir defter) var mı?" diye sorardı. Esnaf bu
yazı ya da işareti yerleştirir. Ekmeğe defteri çıkarınca, "Lütfen baştan, sondan
ihtiyacı olan fakir biri de fırına gelir ve ve ortadan şu kadar sayfanın hesabını
askında bulunan ekmeklerden ihtiyacı yapınız." der. Esnaf da bu kadar sayfanın
kadar ekmeği alır ve gider. toplamını hesaplar, bu kişi de "Silin
borçlarını, Allah kabul etsin" diyerek
Olsun ne güzel bir uygulama. Ne hoş,
borcu öder ve çeker giderdi (Doğru, 2012).
yabancı bir geleneğin taklidi bile olsa bu
kadar insani bir gelenek her toplumda baş Böylelikle, borcu ödenen, borcunu
tacı edilip sürdürülmeli diye düşünenler ödeyenin kim olduğunu, borcu sildiren ise
mutlaka olacaktır. Ancak bu düşünce, kimi borçtan kurtardığını bilmezdi. Bu
kendi geçmişinde çok daha güzel örnekleri şekilde yardım eden kişi, sırf Allah'ın
olan bir toplum için daha azına razı olmak rızasını kazanmak ve ihtiyacı olanın
anlamına gelir. Bu,“Güneşi ceketinin sıkıntısını gidermek amacıyla; karşılıksız,
astarı içinde kaybetmiş bir millet”in riyasız, gösterişsiz olarak verdiklerini
yolunu bulmak için ateş böceklerinin unutur ve bu şuurla verebilmenin de bir
ışıklarından medet beklemesine benzer bir mazhariyet, Allah'ın bir lütfü olduğunu
durumdur. Kendi kültüründen habersiz düşünerek, şükreder, borcu ödenen de
başka toplumların kültürünü hayran hayran borcunu ödeyen kişi için Allah’a dua eder
taklit etmeye çalışan bir toplum kötü bir ve hiçbir mihnet duymazdı.
taklitçilikten öteye gidemez.
1.5.Sadaka Taşı
1.4. Zimen Defteri
İbn-i Haldun, meşhur eseri Mukaddime’de,
Askıda ekmek uygulaması ve özellikle toplumların maddi kültür değerlerinin
Ramazan yapılan açıktan ve kameralar yanında manevi kültür değerlerini de
önünde reklam amaçlı yapılan yardımlara, ayrıntılı olarak ele almış, neticesinde ise
bir toplumun gücünde ve ömrünün Müslüman toplumlarda, hemen her
süresinde manevi değerlerinin, yani dönemde sadakanın insan onurunu
zihniyeti oluşturan değerlerin belirleyici kırmayacak biçimde verilmesine büyük
olduğu sonucuna varmıştır (Topbaş, 1999: önem verilmiştir. Bu yapılırken de dilenme
473). ve dilencilik insan onuruna uygun
görülmemiştir. Osmanlı toplumunda
Sözlükte “gerçek olmak”, “doğruluk” bibi ‘sadak taşı’, ‘sadak çukuru’, ‘zekat
anlamlara gelen “sıdk” kökünden türeyen kuyusu’, ‘zekat taşı’, ‘dilenci mihrabı’ ve
“sadaka” kelimesi İslam inancına göre ‘hayrat deliği’ gibi muhtelif isimlerle
Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için bilinen ve Tanzimat Dönemi’ne kadar da
ihtiyaç sahiplerine yapılan gönüllü veya yaygın olarak kullanılan bu yardımlaşma
zekat gibi dinen yapılması zorunlu, nakdi uygulaması, insan onurunu kırmadan
ve ayni yardımları ifade eder. İnsanlığın yardımlaşmayı sağlamak amacıyla
doğasında bulunan yardımlaşma ve muhtaç geliştirilmiş bir yöntemdir (Bayhan, 2010:
olana yardım etme duygusu yanında 25).
dinlerin ve ahlaki öğretilerin teşvikiyle,
devlet tarafından zorunlu olarak toplanan Osmanlı iffet ve hayâsından dolayı
vergiden ayrı olarak ihtiyacı olanlara fakirliğini gizleyenler; onur ve vakarından
destek sağlamak amacıyla özveride dolayı ihtiyaçlarını kimseye açamayanlar
bulunma uygulamaları değişik yöntemler için, ince ve farklı yardım, destek ve
altında toplumsal yaraların sarılması ve himaye yol ve metotları bulunmuştur.
toplumsal barışın sağlanmasına önemli Onlara “alan el” olmanın utanç ve
katkılar sağlamıştır (Duman, 2008: 383). ezikliğini yaşatmamak için, gayet zarif
yardım şekilleri geliştirmiştir. Böylece
Osmanlı toplumunda varlıklı insanların “alan el” hicaptan, “veren el” de gurur ve
ihtiyacı olan insanlara, hatta ihtiyacı olan riyadan korunmuştur. İşte, her türlü tebrik
hayvanlara yardımcı olması için geliştirilen ve takdire layık yardımlaşma
çok sayıda ve farklı yöntemlerle hizmet vasıtalarından birisi, hatta bir bakıma
veren yardım kurumu mevcuttur. Halk birincisi, “Sadaka Taşları”dır (Özönder,
tarafından kurulan çeşitli vakıflar aracılığı 2000: 155- 161).
ile insanların hizmetine sunulan binek
taşları, mola taşları ve sadaka taşları gibi Sadaka taşları, genellikle, birkaç sokağın
eserler insanı hayrete düşürecek türden çok birleştiği bir köşede; İmaret veya diğer
ilginç örneklerdir. Osmanlı toplumu, sosyal yardım kurumlarının yakınlarında;
vakarından dolayı fakirliğini gizleyenlere, tekke, dergâh, zaviye, mezarlık, türbe gibi
ihtiyaçlarını kimseye açamayanlara, "alan yerlerin yakın çevresinde ve mescit, camii
el" olmanın ezikliğini yaşatmamak ve gibi ibadethanelerin yakın çevresinde
onları istemek zorunda bırakmamak için bulunmaktadır (Özönder, 2000: 155- 161).
gayet zarif bir yardım yolu olarak "Sadaka
Taşı"nı geliştirmiş (Özönder, 2000: 155- Sadaka Taşları aracığı ile çoğunlukla nakdi
161). yardım yapılsa da bazen ayni yardım da
yapılıyordu. Nakdî yardım özellikle uçup
kaybolmaması için de kâğıt para yerine
madeni paralar bırakılarak yapılırdı. Aynî Üsküdar ahalisi sokağa çıkarken fakirlere
yardım ise giyim, kuşam eşyaları ve çeşitli vermek üzere cebinde daima bozuk para
besinler bırakılarak yapılıyordu. Fakirler bulundururdu. İsteyene sadaka mutlaka
sadaka taşında birikenlerden sadece verilirdi.
ihtiyacı olan şeyleri ve muhtaç olduğu
miktar kadarını alarak, kalanını başkalarına Fukara, sarhoş bile olsa, asla tahkir
bırakmaya özen göstermişlerdir. Bu kanaat edilmezdi. Sarhoşa nasihatin tesir
ve diğergamlık her türlü takdire layıktır etmeyeceğini iyi bilen Üsküdarlılar
(Özönder, 2000: 155- 161). yalnızca: "Allah ikrahlığını
versin, umurunu hayra tebdil etsin,
Günümüzde Sadaka Taşlarının büyük evlâdım!" diye dua eder; cevap olarak da:
kısmı bir kenarda unutulmuşlardır. Bir "Âmin efendim; Allah sizden razı olsun!"
kısmı da değişen dünya şartları ve sosyal, duasını alırlardı.
kültürel hayat sebebiyle kullanılmaz hale
gelmiştir. Kullanılmadıkları için neye 2002 yılının başlarında küçük kızım Rabia
yaradıkları bilinmediğinden kıymeti ve ile Üsküdar çarşısından geçerken yaşlı bir
görevi anlaşılamayan bu fazilet abidesi zat karşıma çıkıp: "Allah rızası için bir
sadaka taşlarından mevcut olanlarının sadaka!" deyince eski Üsküdarlı
koruma altına alınması ve kendi kültürüne alışkanlığımla pardösümün cebindeki
yabancılaşmış “askıda kahve”ye bakıp tomardan bir adet çekip kendisine takdim
“askıda ekmek” kampanyası düzenleyerek ettim. Bu sırada birkaç adım ilerideki bir
Batı’yı taklit etmeye çalışan yeni nesillere balıkçı dükkânının önündeki balıkçıların
tanıtılması gerçekten takdire şayan bir bana doğru: "Verme verme! Bu herif
hizmet olacaktır (Özönder, 2000: 155- zenginin tekidir" diye bağırdıklarını
161). duydum.