ATSIZ

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

ATSIZ, Hüseyin Nihai

Mecrnua'da Darülfünun'daki liyakatsiz dan dört aya indirilip tecil de edilmesi-


ATSIZ, Hüseyin Nihai
hocalar hakkında yazdığı yazı ("Darül- ne rağmen, kendisi ve bazı milliyetçi şa­
(1905-1975) fünunun Kara, Daha Doğru Bir Tabirle hıslara karşı başlatılan takibat dolayısıy­
Türkçü fikir adamı, Yüz Kızartacak Listesi", nr. 17, 25 Eylül la, kararın bildirildiği 9 Mayıs 1944 gü-
tarihçi, Türkolog, şair ve 1932. s. 166-170) vesile edilerek görevi- nü duruşmadan çıktığında tevkif edildi.
roman yazarı . ne son verildi (13 Mart 1933) Atsız Mec-
L _j Devrin cumhurbaşkanı İsmet İnönü'­
mua da, daha o nüshada asistanlıktan nün 19 Mayıs 1944 gençlik bayramı nut-
12 Ocak 190S'te istanbul'da doğdu. alınacağını haber veren Atsız'ın "Yolların kunda şiddetle suçla dığı Atsız ve diğer
Ailece. babası deniz binbaşısı Nail Bey Sonu" adlı veda şiiriyle bir daha çıkma­ tutuklular. uzun ve çeşitli baskılarla ge-
tarafından Gümüşhaneli Çiftçioğulları'­ mak üzere kapandı. Az sonra Malatya çen bir sorgulama safhasından sonra.
na, annesi Fatma Zehra Hanım ile de Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine gön- hükümete karşı darbe hazırlamak id-
Trabzonlu Kadıoğulları'na çıkmaktadır. derildi (8 Nisan 1933). Yeni ders yılı ba- diasıyla istanbul'da Birinci Sıkıyönetim
İlk öğrenimini Kadıköy'deki Fransız ve şında görevi Edirne Lisesi edebiyat öğ­ Mahkemesi önüne çıkarıldılar. 7 Eylül
Alman okulları ( 19 ı ı ı ile Kasımpaşa'da­ retmenliğine çevrildi (ll Eylül l933 ) Bu- 1944'ten 29 Mart 194S'e kadar altmış
ki Cezayirli Gazi Hasan Paşa ilk mektebi raya gelişinden hemen sonra Atsız Mec- beş oturum devam eden yargılama so-
ve Haydarpaşa'daki hususi Osmanlı itti- mua ' nın yerini tutmak üzere çıkarma­ nunda Atsız altı buçuk yıl ağır hapse
had Mektebi'nde, orta öğrenimini ise Ka- ya başladığı (5 Kasım 1933) Orhun mec- mahkum edildi. Ancak Askeri Yargıtay'ın
dıköy ve istanbul Sultanisi'nde tamam- muasında Türk Tarih Kurumu'nun lise- diğer tutuklularınki ile birlikte kararı
ladı. 1922'de imtihanla Askeri Tıbbiye'ye ler için hazırlattığı dört ciltlik tarih ki- baştan başa bozması üzerine 25 Ekim
girdi, burada milliyetçi duygularının tep- tabındaki yanlışları tenkit ve teşhir etti- 1945 'te tahliye edildi. İkinci Sıkıyönetim
kisi yüzünden aldığı bir disiplin cezası ği için vekalet emrine alındı (28 Aralık Mahkemesi'nde S Ağustos 1946'dan iti-
dolayısıyla üçüncü s ınıfta iken mektep-
1933) ; Orhun mecmuasının yayımı da baren yeniden ve tutuksuz olarak görül-
ten çıkarıldı (4 Mart 1925) bakanlar kurulu kararı ile durduruldu. meye başlayan dava 31 Mart 1947'de
Arada yardımcı öğretmenlik, gemi ka - Bir süre boşta kaldıktan sonra 9 Ey- Atsız ve öteki yirmi iki sanığın toptan

tip muavinliği gibi geçici bazı işlerde ça- lül 1934'te Kasımpaşa ' da Deniz Gedikli beraatiyle sonuçlandı. Bu olay son devir
lıştıysa da asıl Türk tarihi ve edebiyatı ile Hazırlama Okulu Türkçe öğretmenliği­ adir tarihine "!rkçılık- T urancılık Davası"
ilgili araştırmalara merak sarıp yolunu ne tayin edildi. Dört yıl kadar sonra bu adıyla geçti.

seçmiş bulunduğundan 1926'da Edebi- okuldaki işinden de uza klaştırıldı (ı Tem- Uzun süre devlet hizmetinden uzak bı­
yat Fakültesi'ne kaydoldu. Buraya girişin­ muz 1938) Kendisine resmi hizmet ka- rakıldıktan sonra, Edebiyat Fakültesi'n-
den bir hafta sonra askere alındı. Taş­ pısı kapanan Atsız öğretmenliğini özel den arkadaşı Tahsin Banguoğlu. Milli Eği­
kışla ·da vatani hizmetini tamamladık­ Yüce Ülkü Lisesi'nde (Ağustos 1938-Ma- tim bakanı olunca, kendisine Süleyma -
tan sonra 1927' de döndüğü fakülte ve y ıs 1939), onun kapanışı ile de Boğaziç i niye Kütüphanesi'nde çalışan tasnif he-
onunla birlikte devam ettiği Yüksek Mu- Lisesi'nde (Mayıs 1939-Nisan 1944) sür- yetinde uzmanlık görevi verildi (25 Tem-
aHim Mektebi' nden 1930' da mezun ol- dürdü. 1 Ekim 1943'ten sonra Orh un muz 1949) Tek parti devrinin kapanması
du. Çalışmaları ile takdirini kazandığı mecmuasını tenkit dozu daha da artmış
ile de Haydarpaşa Lisesi'nde tekrar öğ­
hacası Fuad Köprülü tarafından Türkiyat yazılarla yeniden çıkarmaya başladı.
retmenliğe dönme imkanını buldu (21
Enstitüsü'ne asistan olarak alındı (25 Burada devrin başbakanı Şükrü Sa- Eylül ı 950) Ankara Atatürk Lisesi'nde 4
Ocak ı 931) Daha fakültede talebe iken raçoğlu'na hitaben Türkiye'de gittikçe Mayıs 19S2'de verdiği "Devletimizin Ku-
arkadaşı Naci [Kum] ile birlikte hazırla­ artan komünist faaliyetleri ve Milli Eği ­ ruluşu " adlı konferansı dolayısıyla öğret­
dığı "Anadolu'da Türkler'e Ait Yer İsim­ tim Bakanlığı bünyesindeki himaye gö- menlikten alınarak Süleymaniye Kütüp-
leri" adlı ilk ilmi araştırması Türkiyat ren komünistler hakkında yayımladığı iki hanesi'ndeki eski vazifesine iade edildi
Mecmuası'nda (II, 1928, s. 243-259) ya- açık mektubu (nr. 15, Mart 1944 ; nr. 16, ( 13 Mayıs 1952) Burada on yedi yıl sü-
yımlanmıştı. Asistanlığa girişinden kısa Nisan 1944) yurt çapında akisler uyan- ren verimli bir çalışma devresinden son-
bir süre sonra çıkarmaya başladığı ( 15 dırdı. Orhun bakanlar kurulu kararı ile ra kendi isteğiyle emekliye ayrıldı (ı Ni-
Mayıs 1931) Atsız Mecrnua 'daki milli- kapatıldıktan başka ikinci mektubunda san 1969) 1950-1952 ve 1962-1964 yıl­
yetçi mücadele yazıları ile kısa zaman- istifaya çağırdığı Milli Eğitim Bakanı Ha- larında devam ettirdiği Ork un 'dan sonra
da kendisini tanıtan Atsız'ın bu devre- san All Yücel tarafından da Atsız'ın ho- 1 Ocak 1964'ten itibaren Ötüken adıyla
den itibaren Türklük ve milliyetçilik da- calığına son verildi (7 Nisan 1944) çıkardığı dergide, memleketimizde git-
vası uğ ru nda çilelerle geçen mücadele Atsız'ın. bu mektubunda kendisinden tikçe hız kazanan bölücülük hareket ve
hayatı başlar. "vatan haini" diye bahsettiği Sabahat- tertiplerini açıklayan bir seri yazı (nr. 40,
1932'de Ankara'da Birinci Tarih Kon- tin Ali'nin aleyhinde açtığı dava dolayı ­ 41, 43, 47, 48, Nisan-Aralzk 1967) yüzün-
gresi'nde hacası Zeki Velidi Togan'ı, ka- sıyla Ankara'ya gelişi gençlik arasında den, parmak bastığı suç kendisine isnat
bulü istenen tarih tezine aykırı konuştu­ büyük bir heyecan dalgalanışına sebep edilerek hakkında açılan dava sonunda
ğu için. ilmini ve hocalığını küçümseyip oldu. İkinci duruşmanın yapıldığı 3 Ma- ( 1973). Yargıtay'ın kararı bozmasına rağ­
aşağılamaya kalkışmasından dolayı (bk. yıs 1944 günü Atsız ve milliyetçilik lehi- men, kararında ısrar eden mahkemece
Birinci Türk Tarih Kongresi. Konferanslar ne gösterilerin daha da büyümesi üze- oy çokluğu ile on beş ay hapse mahkum
Müzakere Zabztlan, istanbul 1932, s. 388- rine gençlik kesiminde geniş tutukla- edildi. Sağlık durumunun hapishane şart­
389) kendisine bir protesto telgrafı çek- malara girişildL Atsız . hakaret suçun- larına elverişli olmad ı ğı hakkındaki has-
tiğiTürk Tarih Cemiyeti genel sekreteri dan hakkında verilen ceza ortada millr tahane raporuna bakılmaksızın Toptaşı
Reşid Galib maarif vekili olunca, Atsız tahrik bulunduğu gerekçesiyle altı ay- Cezaevi'ne konuldu ( 15 Kasım 1973) Ken-

. 87
ATSIZ, Hüseyin Nihai

di bilgisi dışında milliyetçi aydın çevre- nu ve bunu artıran kozmopolit tesirle- millet haline geçme savaşı"
olarak yo-
lerin harekete geçmesi ve yağan pro- ri Türklüğün en büyük düşmanı olarak rumlamasının yanı sıra Mete, Attila, Cen-
testo telgrafları üzerine Cumhu rbaşka­ ilan eder. giz ve Hülagü gibi kumandanların yap-
nı Fahri Korutürk tarafından cezası af- Görüşlerin i n büyük kısmı ile islami ah- tıklarının iran ve Mısır'da yaptığı tahri-
fedilerek iki buçuk ay kadar hapis yattı ­ lak prensiplerine uygun düşmesine rağ­ bat yanında hiç kaldığından söz ettiği
ğı Bayrampaşa Cezaevi 'nden tahliye edil- men Atsız islami duyarlığa uzak bir tu- islam tarihinde adaletiyle meşhur Hz.
di. 11 Aralık 197S'te bir kalp krizi so- tum içinde görünmüştür. Bunun sonu- Ömer hakkında , asılsızlığı sabit olduğu
nucu öldü. Cenazesi büyük bir kalabalı­ cu olarak bilhassa hayatının son yılla­ halde, iskenderiye Kütüphanesi'ni yak-
ğın katı ldığı törenle Karacaahmet Me- rında islami ve dini meselelerde saygı­ tırmış olduğu iftirasını benimser.
zarlığı'na defnedildi. Yetmişinci yaşına sızlığa gidecek derecede aşırı, hatta ba- Atsız'ın islami kanaat ve saygıya ters
girmesi vesilesiyle hayatta iken şerefi­ zı konularda inkara varan yazılar kale- düşen düşüncelerinde, her şeyi mutla-
ne hazı rlanan Atsız Armağanı ölümün- me almıştır. islam'ın Türk tarih ve me- ka Türk asıllı olmak. dışarıdan gelme-
den sonra çıktı ( 1976). deniyetindeki yüceitici rolünü tanımaz­ yip doğrudan doğruya Türklüğün kendi
inandığı dava yolundaki mücadeleleri, lıktan gelen Atsız'ın , milletimizin mane- bünyesi ve mazisi içinden çıkmak ölçüsü
bu gaye peşinde kırk sekiz yıl boyunca vi hayatında büyük yeri olan Mevlana ile değerlendirmek gibi bir zihniyetin ro-
çalışan yorulmaz kalemi, Atsız'ı Türkçü Celaleddin. Yunus Emre gibi şahsiyetler lü vardır. Onun din konusundaki ifade-
düşünüşün Cumhuriyet yıllarında en kuv- hakkında dahi aşağılayıcı ifadeler kullan- lerinde bir dengeden söz edilemez. Gö-
vetli temsilcisi ve önderi yapmıştır. Yaz- dığı görülür (mesela bk. "Milletleri Ruh- rüşlerinde zaman içinde b i rtakım inişler
dıkları ile Türkçü düşüneeye açı klık ge- landırmak", Ötüken, nr. 10 [Ekim 1971], çıkışla r gösteren Atsız, bütün bunlara
tiren, belirli prensipler ve hedefler çizen s. 3-4) . Onun dini konulardaki aykı rı dü- rağmen milleti yapan unsurlardan bir i-
Atsız, Türk seeiyesini ve Türkl üğü boz- şünceleri bilhassa poJemik yazı l arında nin din olduğunu söylemekten geri kal-
maya yönelmiş, milli şuura gizliden ve- kendini göstermektedir. Mesela Ziya Gö- mamış ("Veda", Orkun, nr. 68, !8 Ocak
ya açıktan cephe alan Türklük aleyhta- kalp hakkında Oku dergisinde (nr. 93, 1952). Allah inancının ise Türk cemiyeti-
rı düşü n ce ve tertipiere karşı aralıksız Kas ım ı 969) yer alan bir paragraf dolayı­ nin temel direklerinden birini teşkil et.
mücadele etmiş, Türklüğü kendisini bek- sıyla giriştiği polemikte göze çarpan gö- tiğini önemle belirterek memleketimiz-
leyen tehlikeler önünde daima uyanık rüşleri onun bu vadideki düşüncelerinin de Allah fikrini yıkmak isteyen telkin ve
tutmaya çalışmıştır. en açık ve belirgin örneklerini verir (Ötü· tertipiere şiddetle karşı çıkmıştı r ("Pro-
Atsız ' da bundan başka , Türkiye sınır­ k en, nr. 3, Mart ı 970, s. 3-6; krş. Oku, nr. paganda", Altın Iş ık, nr. 3, 15 Mart 1947, s.
ları dışında Çin'e kadar yabancı devletle- 99, May ı s 1970, s. 19 ; nr. 100, Haziran 3- 4) . Onun şiirlerine kadar yazı ve eser-
rin boyunduruğunda yaşayan Türkler'in 1970, s. 12; nr. 101, Ağu stos 1970, s. 19). lerinde kendisini yaygın bir şekilde his-
kaderi ve Türk dünyasının birliği mese- Hele bu poJemik dizisindeki "Yobazlık Bir settiren Allah inancı ile karşılaşıldığı da
lesi birinci planda yer tutar. Atsız Türk- Fikir Müstehasesidir" başlıklı makalesin- görmezlikten gelinemeyecek bir gerçek-
lük dünyasını ayrı ayrı ülkelere ve par- de Atsız ' ın çeşitli yazıla rında akis bulan tir.
çalara göre düşünmek yerine ileride si- dini konulardaki görüşleri hemen he- Milliyetçi l iği
kadar bir Türkolog olarak
yasi bi rliğini kurabilecek bir bütün ola- men bütünü ile özetlenmiş durumdadır da ilgisi tarih sahasında ağır basmış,
ça-
rak görür. Benimsediği bu Turan ülkü- (Ötüken, nr. ll, Kas ım 1970, s. 3-7, ! 4). lışmalarında esas merkez tarih o l muş­
sünün günümüzün şartları bakımından Atsız bu yazısında i nsa nların Hz. Adem tur. Daha ilk yazılarından başlayarak
mace racı bir tutumdan uzak bulundu- ile Hawa 'dan türemediklerini, Kur ' an- ı Türk tarihine yönelen Atsı z onun gen i ş
ğunu da, "Biz boş hayaller ardında de- Kerim'de gen i şçe anlatılan Nuh tufanı­ çaplı meseleleri üzerinde durmuş, bu
ğiliz. Mazide hakikat olan şeylerin yeni- nın (b k. Hud ı ı 1 37-48) bir Sum er masa- konuda farklı görüşler ileri sürmüştür.
den hakikat olmasını özlüyoruz. Hasta- lından ibaret olduğunu alaylı ifadelerle Mevcut tarih anlayışını çeşitli yönler den
lıklardan korunmuş, nüfusu çoğalmış, ileri sürmektedir. Aynı yazıda vahyi hafi- yetersiz ve yanlış bularak Türk tarihinin
ahlakı yükselmiş, sanayii ilerlemiş bir f e almakta, Hz. Peygamber' in eski Su- kadrosu, çağiara ayrılması, hanedan ik-
Türkiye istiyoruz. Sını r dışındaki ırkdaş­ merve Mısır'dan gelip Yahudiler aracılı­ tidarları ile devlet kavramının birbiriyle
larımızı kurtarmak yollarını arıyoruz. On- ğı ile öteki milletiere geçen çeşitli inanç- karıştı rılması, Türkiye tarihinin baş l an­
ları kurtarırken Türkiye'yi batırmak gay- ları ilahi hakikatler diye insanlara sun- gıcının gerçek zaman ve yerinin ne ol-
retiisi değiliz " ("Unutmayacağız", Altın duğunu söylemekte ve böylelikle Hz. Mu- duğu gibi meseleler üzerinde dikkat ve
Işık, nr. 5, M ay ı s 1947) diye çok açı k bir hammed'in vahyini inkar etme nokta- münakaşaya değer sağlam görüşler ge-
şekilde belirtmiştir. sında müsteşriklerle aynı hizaya gelmek- tirmiştir.

Atsız'ın milliyetçiliğ i nde yüksek ahlak tedir. Yine orada, bilgice hazırlıksız ol- Atsız'a göre Türk tarihinde biri Orta
en başta gelen prensiplerden biridir. Mil- duğu kader. yaratılışın gayesi, ilahi ada- Asya'da, diğeri daha batıda olmak üze-
letin temelinin ahlak olduğunu ısrarla let gibi kelam meselelerinde amiyane re iki anavatan ve bu iki sahada da hcl-
söyleyen Atsız, Türklüğün etrafını sar- muhakemeler yürüten, muazzam tefsir nedandan hanedana sadece iktidarın el
mış düşman milletler ve kuwetler kar- müessesesini geçersiz sayan Atsız , bu- değiştirdiği birer devlet vardır. Atsız , mi-
şısında ancak yüksek ahlaklı, disiplin- na karşılık Şeyh Bedreddin'in Vôridat'ın ­ lattan önce XII. asırdan başlayıp Xl. as-
li, uyanık bir tarih şuu runa sahip, aske- daki bir kısım aykırı görüşleri bugünün ra kadar Mançurya'dan Kırım'a uzanan
ri ter biyesi gevşememiş, kozmopolitlik- ilmi kafasına uygun bulur. "islam Birliği bir ilk anavatan mevcut iken Xl. asırdan
ten kendini uzak tutabiimiş bir millet Kuruntusu " adlı yazısında (Ötüken, nr. itibaren de batıda Horasan ve Azerbay-
olmakla ayakta kalabileceğim i zi zihin- 7, Nisan 1964) Müslümanlığın ortaya çı ­ can, Anadolu, Irak ve Suriye'yi içine alan
lere sokmaya çalışır. Ahlak bozukluğu - kışını "sosyoloji bakımından Araplar ' ın ikinci bir anavatanın meydana geldiği-

88
ATSIZ, Hüseyi n Nihai

ne işaretle
bu iki sahanın her birinde ğü olarak görmektedir ("Cihan Tarihi- deniy o Narodal]., Obitavşil]. v Sredney
değişik adlar altında birbirini takip et- nin En Büyük Kahramanı: Kür Şad", Or· Azii v Drevniya Vremena [ ~ Kadim Çağ­
miş iktidarların tek bir devletin deva- hun, nr. 6, 19 Nisan 1934, s. 111-113 ; "En da Orta Asya'da Yaşayan Kavimler Hakkında
mından başka bir şey olmadığını kabul Büyük Türk Kahramanı: Kür Şad", Kür Toplanmı ş Bilgiler] adlı eseri ( 1851) ile De-
eder. Her iki anavatanda sanıldığı gibi Şad, nr. 1, 3 Nisan 1947, s. 3; "Kür Şad" , guignes'den Hunlar'ın, Türkler'in, Mo-
birbiri ardınca yeni yeni devletler kurul- TA, XXII, 424) Atsız Kürşad'ı yalnız ta- ğollar'ın ve Daha Sair Tatarlar'ın Ta-
mamış, devlet aynı kaldığı halde de- rih yazılarında ele almamış, BozkurUann rih-i Umumfsi (Histoire genera/e des
ğişen sadece hanedanlar ve bunların ik- Ölümü adlı romanının başkahramanla­ Turcs, des Mango/s et des autres Tartares
tidarları olmuştur. rından biri yaptıktan başka adını sık sık Occidentaux) tercümesindeki (İstanbul
Atsız'ın ısrarla izaha çalıştığı diğer bir andığı şiirlerinde de örnek ve emsalsiz 1923) bilgiler mukayeseli bir şekilde ele
tezi de Türkiye'nin kuruluş tarihinin. hep bir kahraman sıfatıyla devamlı yücelt- alınmaktadır. z. XV inci Asır Tariheisi

kabullenilegeldiği gibi 1071 Malazgirt miştir. Şükrullah. Dokuz Boy Türkler ve Os-

Savaşı ile başlamayıp Gazne Devleti em- En eski çağlardan Cumhuriyet'in ku-
manlı Sultanlan Tarihi (İ stanbu l 1939)
rindeki Selçuk beylerinin Gazne sultanı­ ruluşuna kadar yaptığımız savaşların Fatih devri tarihçisi Şükrullah ' ın Behce-
na baş kaldırarak 23 Mayıs 1040'ta ka- yıllara göre bir bilançosunu kurarak ta-
tü't-tevarfl]. adlı Farsça umumi tarihi-
zandıkları Dandanakan Zaferi üzerine is- rihimizi manalandıran bir yorum ortaya nin, Osmanlı vekayi'nameleri içinde Ah-
tiklallerini ilan edişleri ve Tuğrul Bey'in koyan Atsız ("Türk Ordusunun iftihar medl'ninkinden sonra sırada ikinci yeri
tahta geçişiyle başladığıdır. Aynı teze Levhası", Orhun, nr. 6, 19 Nisan 1934, s.
alan Osmanlılar'a ait bölümünün sekiz
göre Malazgirt Savaşı'ndan sonra Ana- 117-122), bir yazı dizisi ile de, Osmanlı yazma nüsha karşılaştırılarak geniş not-
dolu Selçukluları İlhanlı hakimiyetine ka- hükümdarlarını gafil ve zavallı kimseler
lar ve izahlar ilavesiyle yapılmış tercü-
dar ayrı ve kendi başına bir devlet teş­ olarak tanıtmak isteyen moda olmuş mesidir. Kitabın başındaki Şükrullah'a
kil etmek yerine merkezi Horasan ·da bir görüşü sultanlarımızın çok isabet- dair kısım onun hayat ve eserleri hak-
kında ilk ciddi incelemedir. 3. Münec-
olan Büyük Selçuklu Devleti'ne katılmış li bir hata-sevap bilançosunu gözler
cimbaşı Şeyh Ahmed Dede Efendi Ha-
ve ona tabi bir sultanlıktan başka bir önüne sererek geçersiz hale getirmiştir
yatı ve Eserleri (İ s tanbul 1940) Münec-
şey değildir (bu tezi, 900'üncü Yıl Dönü· ("Osmanlı Padişahları", Tanrıdağ, nr. lO-
cimbaşı'nın Camicu'd -düvel adındaki
mü. 1040·1940, [İstanbul 19401; Türkiye I 1, I0- 17Temmuz 1942).
Tarihinin Meseleleri, Devletimizin Kurulu- Arapça umumi tarihinin Necati Lugal ta-
Atsız millf geçmişimiz üzerinde yeni
rafından tercümesi yapılan "Karahanlı ­
ş u, Devletimizin Kuruluşunu Sağlayan Sa- görüşler getiren bu mahiyetteki yazıla­
va ş, Çağr ı Bey, Malazgird Savaşı adlı ya-
lar" faslı ile Hasan Fehmi Turgal'ın ter-
rından bir kısmını Türk Tarihinde Me-
zılarında başlıbaşına izahını bulmuştur).
cümesi olan Anadolu Selçukları bölümü-
seleler adlı kitabında (Ankara 1966) top- nün. Atsız'ın notları ilave edilmiş, Mü-
Atsız'ın Türk tarihi konusunda getir- lamıştır. Kitapta bazıları hacimli bir dizi
neccimbaşı Şeyh Ahmed Dede Efen-
diği dikkatlerden biri de kendisinden teşkil eden bu on beş makale arasın­
di'nin "Camiü'd-Düvel" Adlı Eserin-
önce varlığı farkedilmemiş Kürşad adlı da "Türk Kara Ordusu Ne Zaman Kurul- den Karahanlılar ve Anadolu Selçuk-
büyük ve meçhul bir Türk kahramanını du?". "Abdülhamid Han= Gök Sultan" lan adı altında yapılan yayınının baş ta-
ortaya çıkarmasıdır. Doğu Göktürk Ka- başlıklı yazılar taşıdı kları görüşler bakı­
rafında yer almaktadır. Müellif hakkın­
ğanlığı'nın Çin boyunduruğuna düştüğü mından ayrıca işaret edilmeye değer. da etraflı bir biyografi ve bibliyograf-
ve kağan ailesinin Çin hükümdarının sa- Eserleri. Tarih, edebiyat, edebiyat ta- ya araştırmasıdır. 4. Osman. Tevarfh-i
rayında esir tutulduğu bir zamanda, ye- rihi ve bibliyografya gibi değişik saha- Cedfd -i Mir'at-ı Cihôn (İstanbul 1941)
ğenini kurtararak kağan olarak oturt- larda irili ufaklı birçok neşriyatı bulu- Bayburtlu diye tanınmış XVI. asır tarih
mak ve bu suretle Türk Devleti'ni yeni- nan Atsız'ın Sart Başı 'na Cevap (I 933), müellifi Osman'ın umumi tarihinin Türk-
den diriltmek için, kırk fedai arkadaşı Komünist Don Kişotu Proleter-Burjuva ler'e dair bölümüne ait metninin. eski
ile birlikte 639 yılında fağfürun sarayı­ Nazım Hikmetof Yoldaş'a ( 1935), İçi­ harfler ve transkripsiyonlu Latin harfle-
na inanılmaz bir cesaretle yaptığı baskın mizdeki Şeytanlar ( 1940), En Sinsi Teh- ri ile notlar ve indeks ilavesiyle neşridir.
sonunda ölen Göktürk şehzadesi Kür- like-Üç Rejim (1943), Hesap Böyle Ve- Berlin'e götürülmeden önce 1936'da İs­
şad'ı Atsız cesaret ve fedakarlık bakı­ rilir ( 1943), Ordinaryus'un Fahiş Yan- tanbul'da bir sahafta görüp istinsah et-
mından Türk kahramanlarının en büyü- lışlan ( 1961 ı gibi milliyetçi polemik risa-
tiği için. ll. Dünya Savaşı sırasında Al-
leleri bir tarafa bırakılırsa kitap halin- manya'da akibetinin ne olduğu bilinme-
de yayımianmış belli başlı eserleri şun­ yen eserin bu bölümü böylece kaybol-
lardır: maktan kurtulmuştur. s. Osmanlı Ta-
A) Tarihle İlgili Çalışmaları. 1. Türk Ta- rihleri I (İstanbul 1949). Türkiye Yayıne­
rihi Üzerinde Toplamalar I (İstanbul vi'nin bu ad altında kurduğu dizinin bu
ı 935). Bilinebilen en eski devirlerden ilk cildi içinde de şu yayınları gerçekleş­
Apar sülalesi hakimiyetinin sona erdiği tirir: a) Ahmedf. Dastan ve Tevarfh-i
552 yılına kadar. yani Göktürk Devleti'- MülCık-i Al-i Osman. Ahmedi'nin İs­
nin kuruluşundan önceki Orta Asya Türk kendername'si içinde bu adla yer alan
tarihinin çok ayrıntılı bir kronolojisidir. vekayi'namesinin, Nihad Sami Banarlı'­
Yalnız ilk cildi yayımlanabilmiş olan eser- nınkinden (ı 939) daha dikkatli, bazı nok-
de, esas itibariyle Rusça bilen çevreden talarda okuyuşça farklı bir yayınıdır (s.
Hüseyin
Nihai ve Zeki Velidi Togan'dan yardım göre- 3-35) b) Şükrullah. Behcetüttevarfh.
Atsız rek Biçurin'in (Yakinef) Sobranie Sve- 1939'da yaptığı tercümenin yeniden göz-

89
ATSIZ, Hüseyin Nihai

den geçirilmiş ve daha geliştirilmiş bas- Bibliyografyası (İstanbul 1967). 4. Ali kadar şiir sahasında da bir
başlı başına
kısıdır. Türk boyları hakkında ilkindeki Bibliyografyası ( İ s tanbul I 968). Bunla- varlık göstermiştir. Şiirle başlayan edebi
geniş notlar ve açıklamalar burada yer rın dışında, " İstanbul Kütüphanelerinde çalışmaları, hikaye denemelerini de içi-
almamıştır (s. 39-76) . c) Aşıkpaşaoğlu Tanınmamış Osmanlı Tarihleri" (Türk Kü· ne alarak sonunda romana ulaşır. Türk-
Ahmed Aşıki. Tevôrfh-i Al-i Osman. tüphaneci/er Derneği Bülteni, VI, I 957, nr . lüğün geçmişine karşı içindeki kuwetli
Aşıkpaşazade tarihinin yeni harflerle ilk l-2, s. 47-81) adlı araştırması ise Osman- tarih duygu ve sevgisi Atsız'ı milli terbi-
ilmi neşridir. Giese'nin yaptığı neşre gö- lıtarihi literatüründe layıkıyla yerini al- ye iklimi saydığı tarihi roman sahasına
re oldukça farklı tenkitli metin usulü ta- mamış kırk dokuz yazma eseri ilim ale- çekmiş ve gençlik kesiminde devamlı bir
kip etmiş, önsözünde Aşıkpaşazacte'nin mine haber vermektedir. ilgiyle okunan şu üç tarihi romanı doğur­
hayatı hakkında yeni düşünceler belirt- C) Edebiyat Tarihi Üzerinde Çalışmaları. m uştur: 1. Bozkurtların Ölümü (1946).
miştir (s. 79-318). 6. Osmanlı Tarihine 1. XVI ncı Asır Şairlerinden Edirneli Yazar gençliğe geçmiş devirler içinden
Ait Takvimler I. 824, 835 ve 843 Ta- Nazmf'nin Eseri ve Bu Eserin Türk Di- milli heyecanlar yaşatmak, tarih sevgisi
rihli Takvimler (İ s tanb ul 1961) Bu çalış­ li ve Kültürü Bakımından Ehemmiye- aşılamak gayesiyle yazdığı ilk iki roma-
mada ilk Osmanlı vekayi'name ve tarih- ti (İstanbul I 934). Atsız'ın , Fuad Köprü- nına Türklüğün en saf, fakat ibretlerle
lerine öncülük yapmaları yanında bu gi- lü'nün yanında 1930'da Divan-ı Türki-i dolu dinamik çağı olarak gördüğü Gök-
bi eserlerde bulunmayan bazı kronolojik Basit: Gramer ve Lugati adıyla hazır­ türk tarihini seçer. Eski anayurttaki
kayıt ve bilgileri sağlamak bakımından ladığı mezuniyet tezinin (Türkiyat Ensti- Türk yaşayışından zengin levhalar ve
ayrıca bir değer taşıyan yeni bir kaynak tü sü, Tez. nr. 82) değişik şekle konulmuş kalabalık bir portreler galerisi içinden
çeşidini istifadeye açmaktadır. Kapısını baskısıdı r. 2. Türk Edebiyatı Tarihi. Ede- işlediği Bozkurtların Ölümü'nde Doğu
önce Osman Turan ' ın araladığı bu bakir biyat hocalığının yönlendirişiyle yazdığı Göktürkler'in iç isyanları, ihanetler, kıt­
sahayı Atsız ayrıca şu araştırma ve ya- bu eseri Atsız, "En eski çağlardan başla­ lık ve tabii afetler sonunda düştükle­
yınları ile de zenginleştirmiştir: "Fatih yarak Büyük Selçuklular'ın sonuna kadar ri Çin boyunduruğuna karşı, hayranı ol-
Sultan Mehmed'e Sunulmuş Tarihi Bir olan zamanı ele alan en mufassal bir duğu Kür Şad'ın kırk yiğidi ile birlikte
Takvim" (istanbul Enstitüsü Dergisi, is- Türk edebiyatı tarihidir" diye takdim et- ayaklanışını ve istiklal uğrunda hayatla-
tanbul 1957, lll, ı 7-23); "Hicri 858 Yılına mektedir. 1940'ta üç formadan öteye gi- rını feda edişlerini anlatır. 2. Bozkurtlar
Ait Takvim" (Selçuklu Araştırmaları Der· demeyen ilk baskısı Karahanlılar devri Diriliyor (1949) İlkini devam etiirmek
gisi, Ankara I 975, rv. 223-283). edebiyatında kalmasına rağmen 1943'- ihtiyacı ile kaleme aldığı ikinci romanın­

Atsız ayrıca şu tarih eserlerinin günü- teki beş formalık baskısı eseri Büyük da, Göktürkler'in verdikleri elli senelik
müz diline çevrilmiş yayınlarını da ger- Selçuklular devri sonuna kadar devam büyük mücadele sonunda Çin esaretin-
çekleştirmiştir: a) Aşıkpaşaoğlu Tari- ettirir. Atsız, kitabında İslamiyet'ten ön- den kurtuluşlarını destanlaştırır. Atsız'ın
hi (İstanbul 1970) b) Evliya Çelebi Se- ceki devre ait Fuad Köprülü'nün edebi- günümüzde on birinci baskılarına ulaşan
yahatnômesinden Seçmeler (1 , istan- yat tarihinde bulunmayan kayıtlar ilave bu iki romanı, daha önce tarihçi Leon
bul 1971 ; ll , istanbul 1972) c) Oruç Beğ ettiği gibi Göktürk kitabelerinin metin- Cahun'un Gök Bayrak romanında oldu-
Tarihi (İstanbul ı 973). Babinger neşrin­ lerine farklı okuyuş ve manalandırmalar ğu gibi yaygın ve sürekli bir tesir yarat-

de bulunmayan notlar ve bir indeks ila- da getirir. 3. "Türk Destanı Üzerinde in- mış, Türkçü duygunun birer klasiği ol-

vesinden başka onun görmediği ve mev- celemeler, 1-5", Orkun, 1951, nr. 30-34. ma durumuna yükselmiştir. 3. Deli
cutlar içinde eserin en doğru ve en ta- Kurt (I 958). Atsız bu üçüncü tarihi ro-
D) Edebi Çalışmaları. Atsız'ın fikir ada-
mı olan Manisa nüshasının faksimilesi ma nın da, Osmanlı tarihinin "Fetret Çağı"
mı ve araştırıcı olduğu kadar onlarla
de verilmiştir . Atsız Türk Ansiklopedi- diye anılan Ankara bozgunundan sonra-
birlikte yürüyen bir edebiyatçı şahsiyeti
si'ne de G- Ö harfleri arasında otuz se- ki şehzadeler mücadelesi devrinin buh-
vardır. Atsız Mecmua'daki ilk yazıları ve
kizi Orta Asya ve Osmanlı tarihinden ranlarla sarsılan zemini içinde, Yıldırım
hikayelerinin yanı sı ra Çanakkaleye Yü -
Türk büyüklerinin hal tercümesi olan Bayezid'in şehzadesi isa Çelebi'nin meç-
rüyüş (1933) adlı kita bı ile de daha ba-
kırk madde yazmı.ştır. Bazıları hayli ge- hul oğlu Murad Deli Kurt'un talihsiz ha-
şından edebi yönünü hissettirir. Bu eser-
niş hacimli olan bu maddeler arasında yat macerasını anlatır.
de şanlı Çanakkale müdafaasının hatı­
"Kagan", "Kül Tegin", "Kür Şad", "Mete" ralarının gerektiği gibi anılıp yaşanma­ Küçük çapta bir deneme olan ilk ro-
ile "Ötüken" hakkındakiler ayrıca zikre- dığından duyduğu üzüntüyü dile geti- manı Dalkavuklar Gecesi (194 ı) ise ger-
dilmeye değer. ren yazar, 1933 yılı Ağustos'unda dokuz çek anlamda bir tarihi roman olmayıp
B) Bibliyografya Çalışmaları. Süleyma- kişilik bir arkadaş kafilesiyle Gelibolu Cumhuriyet devrinin ilk on beş yılının
niye Kütüphanesi'nde tasnif komisyo- yarımadas ı üzerinde Kirte Burnu'na ka- Eti tarihinden alınmış şahıs isimleri al-
nunda sürdürdüğü memuriyet hayatın­ dar Çanakkale savaşlarının geçtiği tab- tında gizlenmiş siyasi bir hicvidir. Atsız

da buranın imkanlarını değerlendiren ya ve şehitliklere yaptığı ziyaretin duy- ömrünün son yıllarında düştüğü yalnız­
Atsız, tanınmış bazı Osmanlı müellifleri- gularını anlatır. Türk askerinin Çanak- lık duygusu içinde ideal peşinde geçmiş

nin eserlerinin istanbul kütüphanelerin- kale'ye yeniden girme hakkının henüz hayatının romanını da yazmak ihtiyacını

deki yazmalarının geniş bibliyografyala- tanınmadığı devrede yazılan eser, At- duydu. Ruh Adam diye adlandırdığı bu
rını da meydana getirmiştir. 1. İstanbul sız'daki milliyetçi görüşlerin ana temle- son romanda (ı 972) Selim Pusat adlı ide-
Kütüphanelerine Göre Birgili Meh - rini bir arada taşıması bakımından ayrı­ alist subayın şahsında kendini anlattı.
med Efendi Bibliyografyası (İstanbul ca dikkat çekicidir. Fikri yazılarını sağ­ Atsız'ın, mazisi diğer yazı ve eserlerin-
1966) 2. "Kemal Paşaoğlu'nun Bibliyog- lam bir mantıki tertip içinde konu ve den çok öncelere giden, hiç de görmez-
rafyası" , ŞM, 1966, VI, 71-112. 3. İstan­ düşünce lerine açıklık veren bir ifadeyle likten gelinemeyecek bir şair yanı var-
bul Kütüphanelerine Göre Ebussuud işlemesini bilen Atsız, nesre hakimiyeti dır. Başlangıçta şair olarak dikkati çe-

90
ATS IZ b. MUHAMMED

ken ve bilhassa bu yönü ile ibnülemin'in Ayrıca onun. Sultan Sencer' in 512 ·de davranması için Harizmşah'a ihtarda bu-
ve Sadeddin Nüzhet'in eserlerinde yer (1118) yeğeni Mahmud b. Muhammed lunmuş , Atsız da buna kı zarak isyan et-
alan Atsız, 1926'lara uzanıp Atsız Mec- Tapar'a karşı yaptığı sefere katıldığı da miş olabilir. Sencer'in 1138 yılında kala-
mua'dan son yıllarına kadar kitapları ­ bildirilmektedir (İbn isfendiyar, ll, 54) balık bir ordu ile Harizm'e yürüdüğünü
nın bazıları içinde ve çeşitli mecmualar- Atsız 1128 yılında, kayda değer bir güç- haber alan Atsız. ordugahını Hezaresb
da şiirlerini yayımlamıştır. Hece ve aru- lükle karşılaşmadan babasının yerine Kalesi'nin önüne kurdu. Atsız'ın ordu-
zun içinden temiz bir Türkçe'nin ahen- geçti. Hükümdarlığının ilk yıllarında Sul- sunda çok sayıda gayri müslim Türkler' e
gini veren mısraları onun epik heyecan- tan Sencer'e sadakatle hizmet etti. Bu mensup askerler de vardı. Burada yapı­
lanışlar yanında güzellik ve aşka kayıt­ münasebetle. Karahanlı Tamgaç Han'ın lan savaşta ( 11 38) Atsız fazla dayana-
sız kalmayan ince duygularını da akset- isyanı dolayısıyla Sultan Sencer'in 524 mayarak yeniidi ve savaş meydanını ter-
tirmektedir. Şiirlerinin bir kısmını Yol- ( 1129-30) yılında Maveraünnehir'e, 1132'- ketti. Askerinden yaklaşık 10.000 kişi
ların Sonu ( 1946, 6. bs. 1986) adlı kita- de lrak'a, 1135 yılında da Gazne'ye yap- öldürüldü, yaralandı ve esir alındı. Esir
bında toplamıştır. Bu şiirlerin sayısı ilk tığı seferlere katıldı. Bununla beraber bir alınanlar arasında Atsız'ın oğlu Atlığ da
baskıda otuz sekiz iken sonrakilerde el- taraftan Sultan Sencer'e hizmet eder- vardı. Merhameti ve bağışlayıcılığı ile ta-
li dörde yükselir. Onun şiirleri, inandığı ken diğer taraftan da ülkesini genişle­ nınmış olan Sultan Sencer savaş mey-
dava yolunda hayatı kırık, hayal ettiği tip kuwetini arttırmak için komşu Türk danında Atlığ'ı iki parça ettirip başını
hedefe hiç varamayacağını anlamış şair ülkelerine seferler düzenledi. 527 ( 1132- Maveraünnehir'e gönderdi. Bu, Sencer'in
bir idealistin içienişlerini duyurur. Son 33) yılında aşağı Seyhun boylarındaki Atsız'a son derece kızmış olduğunu gös-
şiirlerinde daha da artan bir yalnızlık meşhur Cend şehri üzerine yürüyüp bu- terdiği gibi, Harizm'in idaresini yeğen­
duygusu içinde, yıllar önceki "Yolların ranın gayri müslim hükümdarını boz- Ierinden Süleyman'a vermesi de bunun-
Sonu" şiirinden bu yana teseliiyi geçmiş­ guna uğrattı ve pek çok ganimet ele ge- la ilgilidir. Zayıf ve kabiliyetsiz biri olan
teki Türk büyüklerine kavuşacağı, tari- çirdi. Atsız'ın bu seferdeki asıl gayesi ise Süleyman Atsız'a fazla mukavemet ede-
hin Altaylar'a ve Tanrı Dağı'na uzanan Türk bozkırlarının insan gücünden as- rneyerek çok geçmeden Merv'e amcası­
ahiret bahçesinde bulmakta hayal eder. kerlik alanında faydalanmaktı. Halefie- nın yanına döndü. Ertesi yıl (534 / 11 39-

BİBLİYOGRAFYA : ri de bu siyaseti şuurlu bir şekilde uy- 40) Atsız Buhara 'ya hücum edip hisarı
Ergun, Türk Şairleri, 1936, ll, 562-565; İb­ guladılar. Bunun neticesinde islam ale- yıktı ve şehrin valisi Zengi b. Ali'yi öldür-
nülemin, Son Asır Türk Şairleri, 1939, ll, 1235· minin her yerinde birinci sınıf asker sa- dü; çok geçmeden de Sultan Sencer' e
1237; !rkçılık· Turancılık (nşr. Türk İnkıla p Ta- yılan Türkler'in Kıpçak kolu ile onların en sadık kalacağına dair ant içti (Esnad ve
rihi Enstitüsü). Ankara 1944; Kenan Öner. yakın kardeşleri olan Kanglılar' dan kala- Nameha-yi Tarfl].f, s. 97-99).
Öner ve Yücel Davası, İstanbul 194 7; İsmet
balık sayıda oymaklar askeri hizmetlere Sultan Sencer'in Semerkant yakınla­
Tümtürk, "Atsız Hakkında Birkaç Söz", Türk
Ülküsü, İstanbul 1956, s. 5-19; [Reşad Ekrem alındılar. Bu da Harizmşahlar Devleti'nin rındaki Katvan çölünde Karahıtaylar'a
Koçu], "Atsız (Hü seyi n Nihai)", ist.A, 1959, lll, gittikçe güçlenmesinde ve bu devletin yeriilmesi (Safer 536/Eylül ı 141). onun
1324· 1325 ; Fethi Tevetoğlu, "Hüseyin N ihal Seyhun'dan Aras'a kadar uzanan büyük pek uzun süren siyasi hayatında yediği
Atsız", TA, XIX, 421-422 ; Levend, Türk Edebi· bir imparatorluk haline gelmesinde en iki büyük darbeden biridir. Bu mağlübi­
yatı Tarihi, 1973, s. 490; Ahmet B. Ercilasun.
mühim unsurlardan birini teşkil etti. At- yet üzerine Maveraünnehir tamamen
"Atsız", TDEA, 1976, 1, 226-227; Akkan Suver.
sız X. yüzyıldan beri Türkmenler'in yur- Budist Karahıtaylar'ın kontrolü altına
Nihai Atsız, İstanbul 1976; Sakin Öner, Nihai
Ats ız, İstanbul 1977; Altan Deliorman, Tanıdı· du olan Mangışlak'ı da fethetmiş. fakat geçti. Atsız da yeniden isyan ederek
ğım Ats ız, İstanbul 1978; J. P. Landa u. Pan- Türkmenler'i askerlik hizmetinde kullan- Sencer'in başşehri Merv'i yağmaladı ve
Turkism in Turkey, London 1981, s. 86; Os- mayarak sadece vergi veren halk (raiyyet) Nişabur'da kendi adına hutbe okuttu.
man F. Sertkaya, Hüseyin Nihai Atsız, Ankara
seviyesinde tutmuştu. Selçuklu sultanı daha sonra kendini to-
1987 (eserd e tam olmam akla beraber Atsız'ın
yazılarının ge n iş bir bibliyografyası verilmiş­ Başlangıçta Sultan Sencer'e sadakat- parladı ve ikinci defa Harizm'e yürüye-
tir) le hizmet eden Atsız'ın daha sonra ona rek Merv'den götürülmüş olan hazineyi
Iii ÖMER FARUK AKÜN
isyan ettiği görülmektedir. Cüveyni'ye geri aldı. Harizmşah'a da yeniden met-
göre bunun sebebi, Harizmşah'ı kıska­ büluğunu kabul ettirdi (538 / 1143-44).
ı ı
ATSIZ b. MUHAMMED nan ve onu çekemeyenlerin sözlerinin Cüveyni'nin bild i rdiğine göre Sultan Sen-
tesiri altında kalan Sultan Sencer'in Gaz- cer'e kızgınlığını sürdüren Atsız iki Ba-
(ö. 551 / 1156)
ne seferi sırasında (ı ı 35-1 ı 36) Atsız'a tıni fedaiyi Selçuklu hükümdarına sui-
Harizmşahlar Devleti hükümdan soğuk davranmasıdır. Sultan Sencer ise kast düzenlemek üzere Merv'e yolladıy­
(1128-1156).
L _j Harizmşah'ı, Mangışlak ve Cend uçla- sa da bunda başarılı olamadı (Tarfl].·i Ci·
rındaki masum insanların kanlarını dök- hangüşay, ll, 8) Bunun üzerine Sencer
Selçuklu Hükümdan Sultan Sencer'in mek ve daima küffarla (yani gayri müs- üçüncü defa Harizm'e gidip Hezaresb'i
Harizm valisi Kutbüddin Muhammed'in lim Türkler) savaşan gazileri yok etmek- aldıktan sonra Harizmşah'ın başşehri
oğlu ve Melikşah'ın ibrikçibaşısı Anuş le itharn ediyordu. Fakat Sultan Sen- Gürgenç'e yaklaştığı sırada güç bir du-
Tegin'in torunudur. 490 yılı Receb ayında cer'in 113S'te Abbasi Veziri Halid b. ruma düşen Atsız. Ahüpüş adlı bir der-
(Haziran-Temmuz 1097) doğdu. Veliahtlığı Nüşirevan'a yolladığı mektupta Atsız'ın viş vasıtasıyla kendini sultana affettirdi
sırasında babasına yardımcı olur. onun Cend'i almasını tabilerinden birinin ba- (1 147-1 148) Bu hadiseden sonra Atsız
tazimlerini arzetmek üzere iki yılda bir şarısı şeklinde gösterdiği de bilinmek- artık Sultan Sencer'e karşı herhangi bir
Merv'e, Sultan Sencer'in katına giderdi. tedir. Bununla beraber asıl sebep yine isyan hareketinde bulunmadı. Giriştiği
Hatta ibnü'l-Esir'in verdiği bilgiye göre buradan gelmiş olabilir. Yani Mangışlak mücadeleler ona pahalıya mal olmuş,
Atsız, Türkmenler'le meskün Mangışlak'ı ve Cend taraflarından gelen şikayetler bu arada Cend de elinden çıkmıştı. Bir
veliaht iken fethetmiştir (el-Kamil, X. 268) üzerine Selçuklu hükümdan onlara adil süre sonra Cend'i geri alan Atsız, oğlu

91

You might also like