Professional Documents
Culture Documents
Karanlığın Kuşatması (Drizzt Efsanesi 9)
Karanlığın Kuşatması (Drizzt Efsanesi 9)
Cilt3
Karanlığın Kuşatması
R. A. Salvatore
GİRİŞ
"İşler hallolduğunda."
Neydi bu? Ortak korkudan fazla bir şeydi, kısa süre sonra
bizden alınabileceklerini anladığımız için elimizde
bulunanlara şükretmekten fazla bir şey. O zamanlar, çılgınlar
gibi yapılan hazırlıkların coşkulu koşuşturmacası içindeyken
bunu anlayamamıştım. Şimdi, geriye dönüp baktığımda, onun
tanınması çok kolay bir şey olduğunu görüyorum.
Umut.
Her türlü akıllı varlık için, umuttan daha önemli başka bir
duygu daha olamaz. Bireysel ya da ortaklaşa olarak,
geleceğin geçmişten daha iyi olacağını, çocuklarımızın ve
onlardan sonraki nesillerin ideal bir topluma biraz daha
yakın olacağını umut etmek zorundayızdır, ideal toplum
hakkındaki kanımız her ne olursa olsun. Savaşçı bir barbarın
gelecek hakkındaki umutlan, barışçıl bir çiftçinin hayalinde
canlanan ideal gelecekten kesinliklefark-lıdır. Ve bir cüce, bir
eifin idealindekine benzeyen bir dünyada yasamak için
çabalamayacaktır! Ama umut dediğimiz şey o kadar farklı
değil. Gerçek mutluluğu hissettiğimiz anlar, nihai sona
katkıda bulunduğumuzu hissettiğimiz anlardır. Tıpkı
Menzoberranzan ile savasın kapıda olduğunu —kara elfleri
mağlup edip o Karanlıkaltı şehrinden gelecek bütün
tehlikeleri bir kez ve nihai olarak sonlandırabileceğimizi—
düşündüğümüz sıralarda Mithril Salonu 'nda mevcut olan
hava gibi.
BÖLÜM 1
DİPLOMASİ
'O bir savaşçı,' diye kabul etti Drizzt, 'ama aynı zamanda
genç ve güzel bir kadın. Vücudu biçimli ve güçlü. Koşmayı
yeni öğrenen bir tay gibi heyecanlı ve kalbi coşkuyla dolu.'
Tercihi palaydı!
BÖLÜM 2
KARINDEŞEN TABURU
Üçüncü bir çarpma sesi duyuldu ve onu bir inilti takip etti.
Başka bir çarpma sesi duyuldu, sonra başka bir inilti geldi.
Bunun! ardından, yere çakılmış olan savaş öncüsü adayı,
kafasını şiddetle salladığında cücenin dudaklarının birbirine
çarpışını işittiler.
BÖLÜM 3
OYUNDA
Drizzt ile Cattibrie, kayalıklı patikadan hızla aşağı
iniyorlar, oyun oynayan iki çocuk kadar zahmetsiz ve hevesli
bir şekilde kaya yığınları arasında yollarını buluyorlardı, ikisi
de taşlardaki yanklann üzerinden sıçrayıp ağaçların aşağı
sarkan dallarını yakalamaya ve kendilerini, dağ yamacındaki
ağaçların onları taşıyabileceği kadar aşağı sallandırmaya
başladıklarında, yolculukları doğaçlama bir şekilde bir yarış
halini aldı. Birlikte alçak ve düz bir noktaya geldiler, ikisi de
küçük bir su birikintisinin üzerinden sıçradılar (fakat
Cattibrie'in suyu tam olarak aştığı söylenemezdi) ve ikisinden
uzun boylu bir kaya çıkıntısına yaklaşırken iki ayrı yöne
döndüler. Cattibrie sağa gitti ve Drizzt sola doğru hamle
yaptı, ardından ise fikrini değiştirip kaya çıkıntısının
kenarından yukarı tırmanmaya başladı.
"Çok güzel bir gün," diye belirtti kara elf. Hakikaten de,
Dünyanın Omurgası Dağlan'nın güney kısmının, sonbahar
rüzgarları esmeye başladıktan sonra kişiye sunduğu en güzel
günlerden biriydi. Hava taptazeydi, esinti serindi ve şişkin
beyaz bulutlar —devasa kartopları gibi görünüyorlardı—
güçlü dağ rüzgarlarıyla birlikte derin mavi gökyüzünde hızla
süzülmekteydi.
Orası kesindi. Sadece birkaç saniye sonra kara bir suret, bir
taş duvardan sekip Drtzzt'in yanına sıçradı ve drowun
kafasının hizasından geçti. ûuenhwyvar, iki yol arkadaşının
arasındaki patikaya geri döndü ve Cattibrie'ı o kadar çabuk ve
sessiz bir şekilde geçti ki genç kadın artık en önde olmadığını
zar zor fark edebildi.
Neredeyse.
BÖLÜM 4
KOPMA NOKTASINDA
BÖLÜM 5
CATTİBRİE'IN SAVUNUCUSU
'Çok acı bir şey ve feci bir ironi,' diye sessizce hemfikir
oldu Drizzt Adımlan daha kararlı bir hâl aldı; o açıdan
bakınca, üstlendikleri bu diplomatik görev çok daha önem
kazanıyordu. Drizzt bir anda, Konaktaşı'na iki inatçı
hükümdar arasındaki önemsiz tartışmadan çok daha fazla bir
şey için gittiğini anladı. Drow, Wulfgar'ın anısı için oraya
gidiyordu.
KAOSUN BAŞLANGICI
-DrizztDo'Urden
Önce ileri doğnı bir adım attı, sonra bir iane daha. Kılıçlan
sağa ve sola doğru birbirinden ayn hareket etti ve ikisi de
temiz bir şekilde savuşturuldu. Berg'inyon'un ileri doğru iki
adun attıktan sonra geri çekilerek sergilediği vur-kaç taktiği
alışıldık bir numaraydı. Ama bu sefer Baenre geri çekilmedi.
İki adım daha ilerledi ve rakibinin kılıçlan savuşturma için
aceleyle çırpınırken kendi kılıçlarını hızla savurdu.
BÖLÜM 7
BAENRE'NİN HATASI
Triel tıpkı annesi gibi sabırlı biriydi, ama yine tıpkı annesi
gibi kurnazdı da. Eğer annesini Baenre Evi'nin lahtından
indirmek gerektiğinden ve öyle bir şeyin Baenre Evi'nin
prestijini geri kazanmasını sağlayacağından emin olursa, hiç
acımadan bunu yapardı.
"Kaç tane var?" diye bilmek istedi Triel. Matron Baenre ise
cevap olarak sadece omuz silkti.
BÜYÜSEL TEZAHÜRLER
Daha iyi bir şeydi, ama iyi bir şey değildi. Panter bitkindi,
küçük odanın öbür tarafındaki şöminenin önünde başını
koymuş, gözlerini dinlendiriyordu. Drizzt bu uykunun işe
yaramayacağını biliyordu. Guenhwyvar Astta! Düzlem'in bir
yaratığıydı ve sadece yıldızların arasında dinlendiğinde tam
anlamıyla güç toplayabilirdi. Birkaç sefer Drizzt,
zorunluluktan dolayı Guenhwy var'ı Madde Düzlem'de daha
uzun bir süre boyunca tutmak durumunda kalmıştı. Fakat
kedinin normalde kaldığı yarım günün ardından bir gün bile
Guen'i bitkin bırakıyordu.Şimdi dahi Mithril Salonu
zanaatkarları, yetenekleri hiç de küçümsenmeyecek cüceler,
kedi heykelciğini incelemekteydi. Bruenor ise Gümüşay'a bir
elçi yollamış ve büyü konusunda büyük çöl Anauroch'un bu
tarafındaki topraklarda bulunan en hünerii kişilerden birisi
olan Leydi AlustrieFden yardım istemişti.
'Ne kadar zaman alacak?' diye merak etti Drizzt, içlerinden
herhangi birinin heykelciği tamir edip edemeyeceğinden pek
emin olamayarak. 'Guenhwyvar daha ne kadar hayatta
kalabilir?'
BÖLÜM 9
İMALAR
Dri?zt ile Regis, iki saati aşkın bir süre sonra odayı terk
edip, Bruenor'un hâiâ Leydi Alustriel'in elçisi ve diğer birkaç
cüceyle toplantı yapmakta olduğu taht salonuna geçtiler.
Bruenor pek neşeli görünmüyordu. Ama Drizzi, cücenin bu
garip sürecin başlangıcında olduğundan çok daha rahatlamış
göründüğüne dikkat etti.
"Daha iyi bir zamanda olsaydık öyle olurdu," diye asık bir
suratla cevapladı Fret "Lütfen söyle bana, Cattibrie nasıl?"
"Bu iyi bir şey öyleyse!" diye karar verdi. "Lanet drowlann
büyüye benim halkımdan, ya da KonaktEşı insanlarından
daha fazla ihtiyacı olacak! Ben derim ki, bütün büyü yok olup
gitsin ve ondan sonra drowlar gelsin de oynayalım!"
Fakat mesele çıkmadı. Zira her ne kadar kaba saba olsa bile
Pwent, Bruenor'un razı olmayacağı hiçbir şey yapmazdı ve
Brucnor'un bir elçiyle, özellikle de dost Gümüşay'dan gelen
bir cüce elçiyle sorun yasamak istemediği besbelliydi.
Odadaki herkes bu hadiseye kahkahalarla güldü ve olan
bitenlerin gizemli kara elflerle bir alakası olmadığını
anladıkları için hepsi de rahatlamış gibi görünüyordu.
BÖLÜM 10
ÜÇÜNCÜ EV
Kürenin dışına çıkıp güvenle iki ayak üzerine konan ilk kişi
kaybetmiş olurdu. Yani oyunun püf noktası levitasyon
büyüsünün en son anına kadar kürenin İçinde kalmaktı.
Oldukça sık bir şekilde, iki inatçı rakip de çok uzun süre
bekleyip ölümlerine doğru çakılırlardı.
Fakat Matron Baenre aniden fark etti ki, bir drowdan daha
büyük bir varlık olan bu yaratığın kendisini azarlamasına da
tam olarak bunun gibi düşünceler sebep olmuştu. Kafksını
kaldırıp bakmaya cüret etti. "Kendini bu kadar önemli
sanma," dedi avatar sakince. Matron Baenre bunun kendisiyle
bir alakası olmadığını anlayarak rahat bir nefes aldı. Bütün
olanlar, büyünün bozulması ve duaların cevapsız kalması
onun, ölümlü alemlerin çok ötesindeydi.
Kazananın hakkıydı,..
K'yorl, ölü malron anaya son bir kez baktıktan sonra, zihin
güçierini i kullanarak somut suretinden sıyrılıp duvarlar
içinden geçebilen bir hayalet halini aldı ve sıkıca korunan ev
sahasındaki muhafızları aştı. Gülümsemesi ' çok büyüktü,
kendisine güveni de öyle. Ama Lloth'un avatannın Baenre'ye ;
söylemiş olduğu gibi, Odran hakikaten hata yapmıştı. Kişisel
intikam peşinde koşmuş ve ilk olarak daha aşağı seviyeli bir
düşmana darbe indirmişti.
KOZ
K'yorl yapabileceği lek şeyi yaptı; bir kez daha soyul bir
yapı halini aldı ve şehir boyunca hızla giderek kendi evine
geri kaçtı.
BÖLÜM 12
ZAHMETE DEĞER
"Göreceğiz bakalım."
"Bir balordan daha zor değiller," diye dobra bir yanıt verdi
Lloth. Errtu, yüzünde bir nefret maskesiyle ona doğru döndü.
Omuzlar yerden çıktı, her iki yanda bir kol mevcuttu —ki o
kollar tek bir hareketle o rahiplerin birçoğunu öbür dünyaya
yollayabilirdi. Rahiplerin ve savaşçıların yüzlerinde endişeyle
karışık meraklı bakışlar belirdi. Bu yaratık şimdiye kadar
gördükleri bütün elementallerden farklıydı. Taş derisi daha
pürüzsüz olduğu, üzerinde hiçbir çatlak bulunmadığı halde,
diğerleri kadar bütün görünmüyordu, iki ayaklı bir yaralığa
diğerlerinden daha az benziyordu. Ama aynı zamanda,
gnomlann şimdiye kadar görmüş olduğu her şeyden daha
fazla bir bütünlük ve katıksız güç yayıyordu.
HASAR ONARILIYOR
"Ah evet," dedi büyücü ve bir kez daha yanlış yöne doğru
dönü kapıya yöneldi.
"Yapılması gerekliydi."
BÖLÜM 14
LLOTH'UN GAZABI
Ama artık değil. K'yorl çok tehlikeli bir çizgiyi aşmıştı. Bir
matron anayı öldürmüştü ve bu her ne kadar alışılmadık bir
şey olmasa bile, Lloth'un bir rahibesinin gücünü gasp etmeye
çalışmıştı, hem de bunu Örümcek Kraliçe'ye ithaf etmeden
yapmıştı.
BÖLÜM 15
AÇGÖZLÜLÜK
BÖLÜM 16
AÇIK KALPLER
Drizzt genç kadını, bunca haftadır anirenman yapmakta
olduğu doğuya bakan platoda, iradesi kuvvetli lalıcı üzerinde
en sonunda konlrol sağlamayı başardığı noktada buldu. Güneş
arkalarında, gökyüzünün aşağısında asılı duruyor ve dağların
üzerinde uzun gölgeler oynaşıyordu. Gecenin ilk yıldızlan
belirmiş, net bir şekilde parlıyor, Gümüşay ve onun
doğusunda kalan Sıındabar üzerinde göz kırpıyordu.
BÖLÜM 17
BLINGDENSTONE
Onlar gölgeler arasında gezinen gölgelerdi. Gözle
görülmeden yok olan hareketlerden ibaretlerdi ve çıtlan dahi
çıkmıyordu. Sağ kanat, sol kanat ve merkezi birlik seklindeki
bir savaş düzeninde üç yüz kara elf ilerliyor olsa dahi hiç ses
yoktu.
Birkaç dakika sonra, bir uçtan bir uca kadar örülen siperler
ve barikatlarla dolu olan muhafız dairelerini geçtiğinde
Uthegental, Drizztl Do'Urden'den sonra yuvarlak hatlı doğal
svirfhebli evlerini ve gnomlann şehrini oluşturan dolambaçlı,
gösterişsiz yollan gören ikinci drow oldu. Blingdenstone,
Menzoberranzan'dan ne kadar da farklıydı; bir kara eifin daha
çok hoşuna gidecek şekilde oyulup şekillendirilmemiş,
gnomlann mağaralar içinde bulduğu doğal şekillere uyum
sağlanarak inşa edilmişti.
Erkekler harcanabilirdi.
BÖLÜM 18
TEDİRGİN TOPLANTILAR
"Kararlar mı?"
"Dönmeleri muhtemeldir."
BÖLÜM 19
DOĞAÇLAMA
Savaş öncüsü iki tur, beş tur döndü ve hızla havaya uçup
sarkıtların arasına daldı. Pwent sarkıtlardan birisini bir
anlığına kavradı, ama kaya tavandan kopup kırıldı, böylece
hem sarkıt hem de cüce yere düştü.
Koridora hızla yalnız bir kara elf girdi ve daha Pwent "O
değil!" diye haykıramadan Önce iki cüce kafalarını önlerine
eğip kükreyerek hücuma geçtiler.
Kara elf yarım saniye içinde önce sola, sonra sağa kaydı,
sağa doğru bir tam daire çizdikten sonra açılarak uzaklaştı.
Böylece iki Karmdeşen tökezleyip sertçe duvara bindirdi. Bir
saniye sonra kocaman bir panter, drow yoldaşını takip ederek
içeri geldiğinde cüceler ahmaklıklarını anladılar.
BÖLÜM 20
"Auuuu."
Ahmak sihirbaz.
Karındeşen Taburu, koboldlan ve kobold saflarının
ardından geleli daha iri goblinleri alaşağı ederek dosdoğru
koşturdu. Neredeyse kenara kara mak için yeterince hızlı
davranamayan birkaç cüceyi de çiğneyeceklerdi cüceler dikit
kayalara çarpıp sekerek yuvarlandılar. Bidderdoo daha bu
taktiğe itiraz etmeye dahi başlayamadan önce kendisini
gitmek istediği yere yani tünelin girişine yaklaşmış bir halde
buldu.
BÖLÜM 21
'Mithril Salonu'na giden ana yol artık yok,' diye devam etti.
Quenthelin elleri. 'Ve birkaç paralel geçit de çöktü. Daha da
kötüsü''. Ouenthel aniden durdu, derin bir nefes alıp kendisini
toparlamak için biraz. duraksaması gerekti. Tekrar konuşmaya
başladığında yüzünde bir hiddet maskesi vardı.' Ölü drowların
birçoğu dişiydi, birkaçı güçlü rahibeler ve bir tanesi de yüce
rahibe.'
BÖLÜM 22
Seçtiği yol her ne kadar dönekçe olsa bile ona karşı tek bir
itiraz sözü dahi gelmedi. Yapılan esas plana göre, hem bu
mevziide hem de batıdaki; diğer mevziide bulunan Gümüş
Şövalyeler dosdoğru düşmanın üzerine at sürecek, bu sırada
Berkthgar ile adamları da yavaş yavaş batıya doğru kayan ana
savunma birliğiyle birleşecekti. Şimdi kana susamışlığıyla
gözü dönen! Bekthgar o planı bırakmıştı ve Gümüş
Şövalyeler onun bu davranışının bedelini ağır ödeyebilirdi.
Ama hiçbir adam ya da elf itiraz etmedi.
"Ve tüm iyi halkların iyiliği için!" diye hep bir ağızdan
karşılığı geldi.
KISIM 5
YAŞLI KRALLAR
ve
YAŞLI KRALİÇELER
BÖLÜM 23
GÜÇ BÖLGELERİ
"Ama pek uzun bir süre için değil," diye aksice lafa kanştı
bir diğea cüce.
İki grup bir kez daha ayrıldı. İki taktm da yılmaz bir
kararlılık içindeydi, ama hiçbirisi fazlasıyla İyimser değildi.
Drizzt pantere bir şeyler fısıldadı ve Guenhwyvar bir kez
daha başa geçti. Şu ana kadar yoldaşlar, yollarına çıkacak
olan bütün düşman guruplarına pusu kuruyordu; ama şimdi
Yeraltıkent'ten ve doğu kapısından gelen kötü haberler
üzerine Drizzt bu taktiği değiştirdi. Eğer küçük drow
gruplarından ve diğer canavarlardan sakınmayı
başaramazlarsa savaşacaklardı, ama aksi taktirde şimdiki
yollan daha düz olacaktı. Drizzt bu orduya liderlik eden
rahibeleri bulmak istiyordu (ve rahibelerin olması gerektiğini
biliyordu). Cücelerin tek şansı, düşman birliğinin başını
haklamaktı.
BÖLÜM 24
YANAN HİDDET
Birkaç kara elf acı veren arbalet oklan firlattı, ama cüceler
aldıkları darbelerden silkelenerek kurtuldular ve kanlarında
bütün zehirlere karşı koyabilecek kadar bol panzehir aklığı
için, kötü şöhretli drow uyku zehrini de üzerlerinden
silkelediler.
BÖLÜM 25
BEKÇİ VADİSİ
BÖLÜM 26
KIRAN KIRANA
EN UZUN GECE
'İki bin mi?' diye merak etti Drizzt. 'Beş bin mi?' Ne kadar
olduklarını tahmin edemezdi. Sayılan çok fazlaydı ve kafasını
dışan uzatıp da saymaya başlayamazdı. Drizzt'in anladığı şey,
drow ordusunun büyük kısmının bir araya gelmiş ve tek bir
amaçla yürüyüşe geçmiş olduğuydu. Bunun tek anlamı yolun
açılmış, ya da en azından Mithril Salonu'nun en aşağı
kapışımı yarılmış olmasıydı. Drizzt o kapıyı ve o bölgeye
yerleştirilen birçok kurna savunma silahını düşünerek teselli
buldu. Bu güçlü ordu dahi o kapıyı aşmakta zorlanacaktı;
aşağı kapının yakınlarındaki tüneller drow ve cüce
cesetlerinden yığınlarla dolacaktı.
Düşerken ikisi de art arda iki darbe daha aldı ve taş zemine
çakılıp kıpırtısız bir halde kaldı.
BÖLÜM 28
SEZGİ
Berkthgar'ın ve Bekçi Vadisi'nin doğu ucunda bulunan
diğer savunucuların, yeni müttefiklerinin batıdan geldiğini
anlaması uzun bir şiire aldı. Fakat söylentiler azar azar
savaşın karmaşası arasında yayıldı ve savunucuları
yüreklendirirken istilacılara korku saldı. Doğu duvarının
yakınlarında savaşa tutuşmuş olan goblinler ve kara elfler,
felaketin yaklaşıp yaklaşmadığını merak ederek öbür tarafa
bakındılar.
BÖLÜM 29
Ve kaçırdı.
Vur!
"Dayandık mı?"
Yani ahmakça.
ÖNDEYİŞ
Teslim olmasını.
Cehennem.
Bunun bir sınav olduğunu fark etti, her zaman bir sınav
olurdu. Bunu kimin tasarladığını biliyordu ve bir kamçı sırtını
yarıp onu yere devirdiğinde hiç şaşırmadı. Büzüşüp kendisini
korumaya çalıştı, etrafında yükselen yoğun ısıyı hissetti, ama
hiçbir kaçış olmadığını biliyordu.
Sabır...