Professional Documents
Culture Documents
İrtica Elden Gidiyor
İrtica Elden Gidiyor
GİDİYOR!.
Dttra<nİ9 -nv'I- İÖater ı-cVı k-tı-h' ı
CıkiJen ne «yiydlj İrtica diye bir sey vardı. GcrcKtiçi
teman "iftira var". " i r t i « hüftla*" dflfdlk
bÖylcNkfe siyiSi .ah b İ T i Höfltyt Jlkljt ı ıd l\
EsKlden ne iyiydi. Ücfalarca peynir gemisinin lafla
yürüdüğünü ı•-n == t ü'lm-jt.h bir:: 1
L:u. tjerlciı W'
: . . ! H L I dedik 1 1 1 "i- bitikti. f İmdi öylemi ya? Jlmdri M
« m n İrtica I-DTI t t K k blUİan flhın "si* mûsltüman
3
İm
Kİ
atş '9 m nh m w- ^
İSMET ÖZEL
İ k l i m
İklim
İSMET ÖZEL
İklim yayınlin 1
A f t a * dUU L
İRTİCA ELDEN
GİDİYOR!.
! • ajyılün matbaası
İÇİNDEKİLER
lamel ÜEEL'in kitapları :
ÖHH&E
I r t l u Elden OhUyorl 13
i r t i c a B i r «Malzemedir» 16
G^CEİeyin BİT ftosu (19W> Materyalist Terör 10
Evât. İsyan (19C9> İKİ Entegrasyon T 22
Clımyetlar Kitabı (IBTB1 Hukukim Üstünlüğü 2fi
. • . s ı : . Gülümserken ( 1 M U
Türkiye'nin U u c E u l 28
Ullleıl Korkusu 37
Deneme KolonlzAlürlftr re Diğerleri 40
Uç Mesele. C13TB) SaçkınLthİftrt K kir tul Uf ¥ + 48
Şiir Olcuma Kılavuzu (16801 TUrfclyfl'de Beyaz; Kim? 4fi
£or Zam&ndft Konuşmak C l96Vl> Sand Değuiz, A m a : 49
Taşları Yemak Yasak <IflK> Arisichrasi Olmayınca T T 53
Bakanlar \e Görenler (1S35)
ArlAtofcrasdrün Yerlıü Turan M
Fitydasiî Yazılar (1W6)
Il«Jcam litLkrar. Tesanüt
r 5fl
TehJUte K i m i n Cclııık-Undr T Bl
Azil Azmaz. Bal K d k m u fl4
Dokunulmazlık GÜTEncesi -ST
Sarıte Çıkmazlar
Saydam Duvar 7fi
Vanull mı. Yaramadı mı? 78
Harkın SOıU Yar mı? 81
Siyasi YçlpaK
S
YtnrnrM-h T * Tor»Li]ıru-k ^ „ ^ , İM
V e l p e » H a m t a O*re*? ... « ^ ~ — 1 7
M +BJ H+1
T t n a t k ftuLoa ^ ¿ HO
Bu Tunliít* JBOla T o r T E * - Ä
+ T
H a c ra K e m n a t . m
Krmrnü) luiüı K*T*l OumT » - « -
+ - 8 0
^ c W n w j i Bilenler , 113
K i m K I I I L J ]3i 4 OireoakT ~ l f l S
r
SU KSHih-rık-nslnSît"' , , 310
Zorbanın KffjIL i s t e n * — - 1 M
T
Bana AoraraaD a m 3B
Bandan Kapmak — ^ - — "
J
™
Seran Kim? Sorulan K i m T 1Î3
tfO Koaulfcfi UUılurntnllk ™
'E'nvsıyiMLı- BullmAnlar « 390
HafıaaaU UUalürnanuk ^
+ IH+
1 3 3
P t n p a k U J Noknnhtı - 3S
Z a t m öjüj Tapnuahk - l 3 S
Mılmklln. U u h t f n v l . Muhakkak HJ
BktJm m i . Kabuk nnlî ~- - ++ 1 3
Üsn nâ W n r t X ' f t i :
1
— — «• — — — — — — - M İ
Nfrjr« I V t u r r u r o r n m ? - •« , W
IlCtyLLJL D o l i p , N i x l k Denge +- - * 1 4 7
K H Q KOM>îiırır , «- - * M
M a l QU*T Zulmü E a n r «- « - JJ
H * F H ı Taçrübaal - - I W
Anlarnaaı K o l e j - - * 1 8 7
Cazip Iküdâf « 1 7 1
ımyuk Puarlüc - ^ + - - +
liurnlrfot « I t u n f a k n l ^ ™
[manlar mı. Pttlrurr ini? ^— - * -•• M
«Olü I h h b r ^ 1 8 5
ıhmlıklash Hnrlulrnak ™
7
ÖNSÖZ
9
hanla l ıl lı ı .ı• • 11• slirüldÜgü hulusunu p i z l r n k I J «
! Türkiye'de ariyet b i r araçla kendi k o n u m u n a Üs
yut tur k İsteyenler asit ifadeleri itibariyle bundan hiıylr tünlük sağlamak isteyen însanknn süıleriyle bu külLU-
h
«ayran* yerine «cola* içilmelidir ıh yenlerden mîlu^hkd ttirün ön On t saman koyan însinlarm sözleri araamda bir
ise oraya b i r m i m koymalı. fark var. Bu k i t a p bankasının arabasına blnl;ı caka sat-
maktansa o araban Ln önüne saman koymayı terem eden
Böylesi sözde caaip E r k l i n i n bu zorlamalara kirsı
bîrinin kileme aldığı meliukrden oluşuyor.
ülkeminlr kuvveden ı. !• çıkmasıina i D i k i n lanmmnk h
tenmeyen b i r JarkTı t u l u m ıv ilenebiliyor_ bu tutum op>
ali ayran brnim bana mahsus, ve bile İsteye ben İ ntHdi pi m İtmcc ö » l
tercih i t e ; traktör • aynı hu-Lhi>ri'ı- aynı kastın lwr I k l Û l v U Beylerbeyi
parc.nj.t olan tercihim olmalıdır» diyenlerin tutumudur
N r o l i t i k Çaftdan bu yana Aruıdnlu toprağında vuku bu
lan büyük değişiklik üretim tekniklerinden çok bir kav-
r a y i | cırıma i l 1. •• Vaşaıulan değişi k l i k l e r i n muhase
besini yapmaya dönük kavrayış tarzının pkünij artıran
bir eğilim olduğunu anlamak ve kabul etmek akl-ı selim
sahibi herkesin görevi olsa Eerek.
ID 11
İilTİCA ELDEN GİDİYOR!
kerevetine.
»irtica hnrCladıt derdik ve böylelikle siyası rakibimizi kiî-
,ı M u k i f L i r i n l k k . ŞimM bu lebdit para elmlyDr çünküp
Musul bittiğine göre gereklere dönmem in beklenen
bİt ne u m a n i l t i c a d a n S Ö Z euutye kalkarsak, karcımıza .'• yprjnde bir t u t u m olurdu, ama ne yatık k l masal b i
insan hak l a n j temel hık ve («gürlükler gibi tellerle yıkı tince hikayelere, romanlara ve televizyon dirilerine dö
yorlar. Eskiden D C i y i y d i , insanlar bacı b a k l a n olduğunu nüyoruz. İçinde ya*adıiımt£ tüplumam geçmjs deneyleri
ileri süremezler ve hiı de uygarlık ülkümıîı adına yürü bugün i'.-n birer kazanç olarak ele alınamıyor. Yani b i r
türdük gemimizi Defalarca peynir gemisinin U d i yürü- bakıma grçmis sandığımız vakıalar günümüzde yaşanan
düftüııü ispat eimia.ıik. b i r i n e mürteci, g r r i r i , sağrı de ların benzerleri. B u yüzden bandan elli, yüz yıl onur ya
d i k m i \\ b i t i k t i .
; • üyle m i ya? Şimdi ne l a m a n i r şanılanları gerçek yüzlcrîyle aaıl mahıyelleriyJe b i l i p U r -
h
tica Laf] etsek batıları çıkıp • • müalünuın değil ıtıi.-J- tistnakla •. ı !.ı . ^ekiyoruz. Olan bilenin »masal* kısmı
n i t r > d i y t soru;-, rlaı b u » r ü y a menfi cevap vermek sona ermig olabilir, ama bu masaldaki sembollerin teka
de ınüsbet cevap vermek de idimize gelmiyor. A m a eski bül ettiği gerçek hükümranhJtını sürdürüyor
den ne i y i y d i . Soruyu b i ı sorardık. H e m de «yoksa müs-
küiı.jı mısın ediiiyİA urirdık- Sakın sen müslüman Türkiye'de b i r aldatmaca ıhıldıktan sonra pıftüsle^
olmayısın diyerek aydın çevreJerde sıkıştırırdık onümü- nemcyecfk zorluk y o k t u r . Aphnası zorunlu olan a z a l
jse geleni. Nerede eski günler? l>e£i(iyor herjey irtica h
maca, hepti aynt mayadan yapılma oldukları halde b i r
elde» gidiyor I . kısım halkın büyük çoğunluğu tgüdülrnesi* gereken sü
rü gibi görmelerinden doğuyor. D i p konusundaki ı.nn-
Evvel u m a n İçinde •• ı. • adamlar ---- - «din elden
malar Türkiye'deki aldatmacanın merkezini teşkil etmek
:
14
önümün? getirilen «İrticatdan her uygun fırsatla sûzet-
mek âdet haline j^eldi. i r t i c a geriye dönüı demekse önce
scrtnzmız gerek \ Kimler, hangi geriye dönmek istiyor?
lülen, v a r u söylesin acaba «hangi geride kalını} yapı»
bîr siyasi l u ü y e t için esas ılınmaktadiT ? Efter konu^Cu-
Kucmız ülke Türkiye ise bu ülkede hiçbir zaman b i r aris
tokrasinin mevcut plmadıgnu akılda tutmak sorundayız,
flu sebepten Avrupalı anlamdı *royalbL» hiçbir akım ya
kamadı ülkemiu|e Osmanlı hanedanının iktidarı ele al
r
16 a;
yararına işlediğine parmak basma cüreti su gö&Lerirseniz;
s i » azgın b i r irtica nn-ur u olduğunuz söylenir.
Bütün bunlardan benim anladığım £u: Türkiye'de
bazı insanların yalnızca hakları vardır, diğer bazı insan
ların yal maca. vazifeleri. K£er haklarını kullanan insan
lara vazifeleri olduğunu hatırlatırsanız flirtica hortlar».
Yine vazHelerİ yerine getirfcn insanların da belli h a k l a n
•İması gerektiğini o n t sürerseniz olay «mürtecilerin bag
gostermesu olarak yorumlanır. Kısacası* bazılarının hak
MATERYALİST TERÖR
l a n olmaksızın vazifeler yerine getirmesini temin etmek,
bazılarının da vazife sorumluluğu taşımadan haklarını
kullanmasını ağlamak Türkiye'ye dikensiz gül bahçesine Hayatımıza belli ölçülerde yönlendiren b i r maierya*
çevirecektir- «İrtica* soru soranları karalamak için k u l üst terör v a r : B u terör müslim ve gayri müsüm zengin h
lanılan *malzeme»dir. İşte ben çok masumane b i r soru veya fakır, diplomalı veya diplomasız, kadın veya erkek
soruyorum - Türkiye'de hiç müslüman kalmasaydı irtica herkesi gizliden gizliye sindiriyor, tedirgin ediyor. B u
olmayacaktı defiil m i i materyalist terör hayat pahalılığı değil, işsizlik değil., söz
hürriyetinin kısıtlanması değil, l>u materyalist terörün
demirden silahlan yok, fakat günlük hayatimizin her saf*
hasında saldırıya geçebiliyor ve sonuç alabiliyor. Hayrın
önüne geçmede, şerrin yayılmasında bu materyalist terör
kadar e t k i l i olanı yoktur. İyiden iyjye meraklandınız bel
k i l>tf materyalist terörün ne olduğu hususunda. Vakit ge
çirmeden söyleyeyim : B u materyalist terör iadece bir an
layış tarzından, b i r izahtan İbaret. Çoğu kimse bunun bir
terör olduğunu bilmeden uygula^ çoğu kimse materyalist
bir düğünce tarzı olduğunu bilmeksizin benimset.
ler çıkmıyor P — Çünkü bu adamın ftüıel ve doğru •• • - tonlumda bu anlayıştan dnfton b i r materyalist terör k o l
özel bir sevgisi var. — B u adam niçin her pelerinde doğ Bezmekle ve insanlar işin aslını anliyormuş . ! yaparak
ru söylüyor? —Çünkü yalan söylemeyi kendine yakıttı- günden Güne habis- duyguların, aldatmaca ve kabalıkların
ramı yor. — Hu adımı iyiliksever kıtan ne olabilir? — S e n tutsağı olarak ömür tüketmeye merbtır bırakılmaktadır.
bu ndanu bildiklerinle iyiliksever sayıyorsun onun b i r de
gizlice yapltğı yardımları hüsenl İnsanların davranışla-
nnın düşüncelerinden daha aşağıda olduğu, olabileceğini
anlamakla maleryalîst tarzda akü yürütmekten k u r t u l u
nuz insanların gerçekıe ortaya çıkan sonuçlardan daha
yüce saiklerlr davrandık Lan m, insanların kapasitelerinin
bu görünenden daha Üstün olduğunu b i r kez düşünebil
d i k m i kendimizi kütü d u y l a r ı • " " i H a hafiyesi
:
10
31
larjnda. hayatlarını devam ettirmede daha çok yasayan
bir organizma özellimi gösterdiği, b i r uzviyet gibi hareket
ettiği güzzltn uzak tutulamıyacaktız. Aynı şekilde ilrriyç
doğru gidildikçe insan topluluklar m m m a k i n j y a benzet
bir kuruluşu benimsemeye do£nj y o l aldıkları, insanlar
arasındaki ilişkilerin mekanik b i r üjlryij göstermeye bağ
ladığı rahatlıkla gozkemlenebiltr. B u haliyle Türkiye'nin
de gittikçe birbirlerinden ayrılmamayı fazilet bilen, yüz-
yüıe temasların deflerine inanan, d uyguları odak i yoğun
İKİ E N T E G R A S Y O N lukla ilaha çuk hayatiyet kazanan b i r toplum biçiminden;
gayri şahsı münasebetlerin ağırlık kazandığı men [ant or
h
lum arasında irfanları bîrarada l u l a n maddi W manevî ılijii takdirde beraberliğini koruyan b i r toplum biçimine
unsurlar arasındaki fark gü Türkiyelimle ıııesr- doğru kaydığa söylenebilir. Ancak bu vakıa K H ' ^ ' I H M *
'. lırm hem karmaşıklaşmasın* y a l açıyor, hem d r ülke d e t r b i r yüzüdür.
mizin geleceğinin felâkete mî saadete mi açılacafı ko
p
F e ^ l n a n d T o n i ğ i n getirdiği l i p o l o j l y t uygun ola¬ nunu modern kurumlar ve bu kurumlara hayat veren mn-
rak İnsan topluluklarının Gemeins£cJİI lan i y i n i bir ba
p dcrrıleşmiı insan ilişkileri sagİJjTjr. Oysa eski tcrplumlar-
kıma n f n t a l - u t n ) GeseDscbalt a ( b i r bakımı cemiyet e) da entegrasyonu saklayan inançlar, alı ^kanlıkla r ve d i '
• b i t d e f n i n e gösterdileri i n U r edilemez bîr efti-
>Ünme tarzındaki, duygulardık! İştiraklerdi. Kurumlar
ı-----1 -r Geriye b*fclıkça insan topluluklarının şekil nb»-
yalnızcı bu müştereklerin lecessüm rttiğı ve imanlar arı¬
n
sındı paylanılın anlıyısın havai bulduğu araçlardın iba
r e n i . C4nUrnUı Türkîye sinde kurumlar batılı haslara
h
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Türkiye'de görünüş olarak toplum entegrasyonu j e k l i
bir s i t e m l e sağlantrken bu sistemi çalışır kdan da larklı
r
Türkiye yalnız bugün değil, binlerce yıl boyunca çek
bir en (emisyondur. Ülkenin jteleteftî p k l l yapının içinde
tiği anların kaynağında aynı jeyi ' h u k u k u n üstünlüğü
dolaştırdığı sıvıyı bozup bozrnayacıjnj ve bu lesisatm için
nün tının mı yıpru* yaşadı. A r k a i k çağlardın beri b i r is
de doiasln SıVinin >.ıpıya kendi mahiyetine uygun yeni
tilalar mekânı olan Anadolu toprağı hep y m i gelenin koy
bir çekil verip vermeyeceği bilindiği hakle anlıgılıcaktır.
duğu Mnarlan bilmek, yapacağım yapımıyarağını sürekli
Müslümanlar toplumun özündeki değer ve davranışların
olarak yeni d i k i m i n ihdas ettiği sislem içinde ayarlamak
yeni b i r hiçim getirmesi yolunda b i r varlık nlmıyı ça
zorunda kalınların y u r d u nldu. t i ünümüzde de tek tek
balarken, Rayrl müslîmler de empoze edilmiş biçimlerin
h r p i m i z i aslen ¡1«ilendiren husus, saadetimiz olduğu ka
ÖZÜ etkilemesi İçin Hayret sarıediynrlar. Bu ynnüyle Tür
dar lelAketlmlzi hazırlayan alan, hukukun Üstünlüğüne
kiye'de d u r u m 200 yıl öncesinden pek farklı sürünmü
verdiğimiz anlamla bağıntılıdır.
yor. Fırk yalnızca kendini bilmezlerin günümüzde daha
cesur, d a h i atak nlrna imkâruna s i n i p bulunmalarından
Meseleyi bir h u k u k i d o k t r i n tartılması seviyesinde
ihan&|„ h
ele alacak değilim. B u benim m e s u l i y e t sahamın dışın
d ı . A r u bu ülkede yaşayan her insan kadar hukukun üs
tünlüğü konusu benîm, saham oluyor. Yahut bu saha L>
Icsem de istemesem de beni içine alıyor. H u k u k u n üs-
lunlüğu meselesini bîr hukuki yapanın üsl üzdüğü olarak
mı anlamalı, yoksa ifadenin kelime anlamını bağlı kı
larak mı? «Bırakın d i l konuşsun* diyor Hcidrgger. Ben
lıu pürüsün değerine! bağlı sayarak kendimi, hukukun üs
tünlüğü İfadesinden chaklarin üstün tutulması* anlamını
çıkarıyor ve buna önem veriyorum.
U ZS
H i n i tısiyi • ık • :•. ipİzndi rai a l [an y u i değilim Günlük pasaport alma hakkını kullanabilip kullınanudığt ve bu
konulmada sık sık a n ı l a n biz d yad yardımıyla sorunun hakkı herhangi bîr sek i k i r engellendiğinde bu hakkı en
cevabını ıramak bana uygun görünüyor: H a k H vazife, gelleyenlere karsı fütursuzca mücadele edip edemediği
b u i k i unsundan z i a n g i ı i n e d n t t l i k verirseniz o ortamda d i r . Eğer b i r ülkede kanunlarla taninmi} hakları k u l l a
h u k u k u n üslünhjftü ilkesinin hayatiyet sahibi oJup ulma- nabilmek için bile sayısız engeller var ise ve bar insan
dığını anlarsınıı. B i r loplumda vazifeler [incelik tasıyor h kanuni haklarım (avunmak sözkonusu olduğunda acaba
insanlar vazifelerini yerine getirip getirmedikleriyim d r basıma: n * esler açılır dîye dUsUnUyoru o toplumda h u
ğerlendİriliyor ve yargılantyorlarsa o toplumda üstün t u k u k u n ü&Eünlügu yasayan b i r ilke değildir.
tulan şey düzen ve düzen düşüncelidir Eğer o toplumda
İnsan toplumu kendi tanımı gereği bir yükümlülük
yajayqn insanların hakları on planda ise ve değerli u y ı -
ler bütünUdür. Topluca yasamanın her insan tekine yük
lan fey İnsanların haklarının kurunup korunmaması ise
lediği zorun!nluklar giirevler vardır. Vaul hqyatta kala
o Toplumda da hukuk ÜAtün t u t u l u y o r demektir. H u k u
r
2;
insan yasayan. H14J7S kilomciretare alana sahip bir ül¬
kedir. Ansa bu rakamlar Türkiye'nin ne olduğu üzü ve H
İçinde yaladığımız ı.lkr j i k sık larboğazLlrla kar- l i y n i n k i m olduğu ona verileri isimle iarkedüir. isimle
gtUsıynr. Bunları geçebiliyor I H - . L - Yoksa zorIaklan yesı- cisim ne kadar çok örtülürce gerçeğe o kadar yaklaşırız.
mekten i m t i n a edip yeni b i r darboğazla t a r p U ç m a y a
kadar önüne çıkan engelin hİzunda mj yürüyor? B u Türkiye içinde yaladığımız ülkeye Avrupalı yaban
sorulan cevaplayabilmek için Ülkemizin ne türden mese cılar taralından . i• - • - _ bir isimdir. Daha doğrusu hu
lelere muhatap olduğunu ve !- tabiat uz re hareket et ülkenin insanları eski adlandırma, isim verme usûl ve yol
tiğim anlamamı*; zorunlu. HöyJe bir anlayış için î*e uy larını terkettikten sonra yani Polonya'ya Lehıslan de
zUnü ettiğimiz konulanla zihnimizi b i r açıklığa k a v u n u mekten vazgeç t İk l en H ) U 1 kendi ülkelerine Türkiye de
rahllmemiz gerekir. Günlük hayatımız boyunca bütün ya meye bağlamışlardır. Avrupa küllürü almış bazt eski
pıp etmelerimizi ihtiyarmuz dıgmda oludan şartlara gös adamlann, Türkiye yerine tıpkı İtalya, İspanya der g i b i
terdiğimiz tepkilerle yani ahıkanlıklanmu, ı Mecburiyetle Türkiya dediklerini İşitmiş; ulmalisimz. Açıkçam Türki
rimiz tahtında yürütürüz. Büylr yapıyorsak düşünmeden ye dediğimiz zaman bir adlandırmayı benimsecni? ve bu
yaşıyor ve hareket ediyoruz demektir. Düşunınerlen yar adlandırmaya gelen tanımlamayı kabul etmiş oluyoruz
aanukta rahatlık bulanların ne «İnde yaşadıkları dün-
yuım ne mensubu oldukları K o l u m u n , ne de bizzat ken
H
Meselesinin oe okluğunu öğrenmek istediğimiz ulkr
dilerinin mahiyeti hakkında endişeye kapılmaları müm Türkiye ise öne* hilrnemiz gerekecek k i bu ülke insan
kün değildir. A m a düşünerek yasama gereğini duyanlar ları kendi topraklanın ifade etmek için oraya haşkzlan-
yüzyüze freldikkri mecburiyelleri sorgulamak, anlamak nirt Avrupalılarm verdikleri ismi kullanlyurlar. Ülkemi
işitendedirler. Düşünmek ne söylediğini bilmek, bilme ze Türlüye demekten tedirginlik duymadığımıza HÖrr ya
ye çalınmakla ballar, ö y l e y e önümüze ^Türkiye'nin me¬ şadığımız Topraklara, bir batılı gibi bakmayı benimsemi
selesi» diye bir - • çakınca ünce hu *üzle ne denilmek is şiz, demektir, öylryse Türkiye'nin meseleleri nddir (ur- p
1«
DodBû itirazım]* olsun?* diye soracak olursanız, size ha enek geçmişi ve geleceği bulunan b i r ülkeden sosetmeye
tırlatırım k i bir zamanlar İ s t a n b u l Avrupa'dan gönde götürür b i z i . Geçmişi Ölü sayanlar geleceği tahribe yö
rilen mektuplarda Constantİnopclis yazdmiisa, bu mek nelmişlerdir. Bütün hayatiyetin geçmişte bulunduğunu
tuplar Türkiye'de böyle b i r şehir y o k gerekçesiyle iade sananlar ise gelecek taralından tahrib edilmeye müştak
edilirdi. B u şehr* Türklerin verdiği i s m i k u r u m a y a n l a tırlar. Türkiye'nin meselesini Eanıyabilerıler sadece canlı
rın mektupları gönderilene ulaşiunazdı. H a t t a bu olayın geçmiş ve canlı gelecek arasındaki hayat köprüsünü ser
«not Constantmcpie but İstanbul* nakaratıyla söylenen mek isteyenler olabilir.
bir h a i i f müzik parçasının yazılmasına sebep olduğu da
bilinir. Bugün aramızdan herhangi b i r i «Conjlanlinopo- Türkiye'nin meselesi nedir? Bu soruya doğru cevap
lis'in metro meselesi ne olduı gibi b i r soruyla karşılama, verebilmemiz ancak Türkiye ve mesele kelimeleri hak
derhal soruya i t i r a z eder. A m a eğir soruya itiraz etme¬ kında açık seçik fikirlere sahip almamızla mümkündür.
den «Vûbmı bulmaya çalışırsa, bu kimsenin farklı b i r Türkiye deyince Batı kültür dairesi içinde yer alan ve
tarihî anlayışa sahip olduğu, siyasi görücünün farklı b i r geçmişi bu kültür dairesinin ortaya ç ı k ı y l a doğrudan
merkezden doğduğu ortaya ÇLkar. bağlantılı, buna m u k a b i l hayatiyetini sözkonusu kültür
dairesini meydana getiren delerlerden farklı unsurlara
Türkiye'nin meselesi nedir sorusu, sorulug i t i b a r i y l e
borçlu olan ülkeyi anlıyoruz. Peki, * mesele* deyince n i
bizi tedirgin etmiyor. Türkiye'yi k a b u l ediyoruz. Mese
anlamak mümkün i Arapça iuâl kelimesinden türemi;
leyi k a b u l ediyoruz. Türkiye'yi k a b u l etmek demek bu
olan mesele için sözlükler ;u karşılıktan v e r i y o r l a r : ( 1 .
toprakların yakın ve uzak geçmişindeki tahavvül ve teb-
Sorulup karşılığı istenilen şey. 2. Çözülmesi istenilen şey-
dilfilın muta Sayılarak, yaşanmışların Belirdikleri ve gv*
J Ehemmiyetli :. 4. Savaş, cenk). Mesele kelimesini bu
r :
lara göre tUrtCilrnifi olursa c b u n soru ketimcilyle olan Yani i t i n i gösterilmezse, ihmal edilecek olursa hüyilk za
irtibatından duba zengin bir anlatım sunmuyor bize. Bu rarların doğacağL idleri birer mesele ol.ıı . ı . anlamamı* gt-
rabıta da kelimeyi anlatılır kılmaya yetmediği g i b i iy rekir. Türkiye'nin meselesi plan y y demek k i b i r pahsın,
rniza zorlaştırıyor. bir zümrenin, bir iimİın. b i r etnik grubun, bir b c l g m i n
mesrie^î olarnaı. N e k i Türluyrnin meselesidir, bütün i ¬ T
Eğer T -,r i- ı : meselesi sorulup kargılığı istenen ler 4 mesele çevresinde anlam kazanacak demektir. Es
)cy ise, merakımızı m u d p olan s u d u r : Türkiye'ye soran kiler * t a k d i m c i -ehem ılel'mühım» derlerdi. Yani ehrm-
v t karşılık bekleyen k i m veyn neresidir? Türkiye kendi m i y t l U olanın mühim olanlara tercih edilmesi Küreğini
kendini sorgulnyan b i r ütke durumunda mıdır, yoksa Tür ilade ederlerdi. Türkiye'de bu derecede ehemmiyet sahibi
k i y e ' y i karadık verme mecburiyetinde bırakan güç veya olan i-, ne o l a b i l i r i Yapılmayacak olursa insanlıktan ( t
güller var mıdır? Ülkemizin rn«elesim anlamak için ön kaçağım t*, varlığımızı hüsrana götürecek olan b i r Lj oba
ce ba konuda a k l ı ğ a kurulmalıyız Yani mesele olarak [erek. B u [$ İçin savaşabileceğiz. Hu i } ölürsek p h i d , kA-
ünümüze konulan (eyler kendimize mahsus sorular mı lıruk g i z i olabileceğimiz bir ağırlıkla nisa gerek. Nedir
dır, yoksa bekalarının formüle ettiği soruları mı cevap bu l|p bu mesele? Türkiye'nin meselesi nedir?
lamak zorunda bırakılıyoruz. Türkiye birilerine hesap
vermek mecburiyeti altındı b i r Ülke midir yukaa kendi D i y e t i m k i Türkiye'nin ne olduğunu, kimliğini öğ
sorucunu kendi MnıyabiLecek olgunlukla ve jûçle b i r ül rendik ve yine d i y e l i m k i me$eleniü mahiyetini de öğreu-
ke raidir P d i k bu halde dahî Türkiye'nin meselesinin ne nlduğü bu
H
II
içinde yer aldığımız, medeniyetin ölçüleri yardtnııylA ıııı- ':. bir temele o l u r i m * çabamızdan kaynaklanabilir. Yani
lamıg isek hareket (artını:. ı bir türlü U ;• ' edeceğiz; mnı daha babında Türkiye nedir ve mesele nedir soruları doğ
eğer Türkiye'nin nıeıelcslm insanın yeryüzünde bulunu ru ve yerinde cevaplandırılmadığı İçin, yahut hu cevap
runun sebepleriyle bağlantı h olarak kavramı; isek neler lar aranırken günlük şartlanmalaramız düjünme tarzımı
yapıp neler yapmayacağımızı bajka türlü tespit etme d u za galebe çaldığı için İlk y o l ayrımında bizi Türkiye'nin
rumunda olacağı i . meselesi konusunda çözümsüzlüğe götürecek b i r lahlü sa
hasına sıprnıgızdır. İnsanlığın meselesi i k Türkiye'nin
Türkiye'nin meselesini ideolojiler yardımıyla kavra meselesi arasındaki İsabetli rabıtayı kurabilmiş olsaydık
mlı isek artık bu meseleyi asli mesele sayamayız. Çünkü ideolojik saplantılar da bizi yolumuzdan alıkoyamıya-
k m d i zihni tablomuz dahiline keyfi olarak yerlejEİrdiği caktı.
miz değerleri asli uniurlar olarak k a b u l etliğimiz için
Hu t ün bu yazdıklarım k i m i l c r i n o t bir tür rthnncen-
olaylara belli ideolojik pencereden bakmaya razı olmu
Irlsme yani rnilliyej - merkezci b i r dünya ı^rUfUnUn teza
şuzdur. Hangi ideoloji olursa olsun Türkiye'nin mesele
hürü gibi görülebilir. Burada ve h\}. • yerlerde yazdık
-.illin bir yan mesele alarak anlaşılmasın! ünleyEnliytCek-
larıma şaşkınlıkla bakanların luılundu£unu b i l i y o r u m .
tir. b l i K e l l e r i m i burjuvazinin ideolojisini benimsetme
Türkiye'ye verilen bu ünem Türkiyelin meselesine la
sek Türkiye'yi yürürlükteki ünans şebekesinin b i r şubesi
h
Türkiye'nin meselesini kavrama çabasında ideolojik rürlükteki ahvale intibak seviyesinde ele i l m i k ve büy-
rıkmaza sapLanifimiz bir bakıma olayı '• > .1 yan- •• • tekailuz etmek Türkiye'nin varlık jırlını Külgede bı*
rzkmanin bîr yoludur. BaEdasma serüvenimiz İrinde ba-
l u t u M gelenler Türkiye'nin varlık (artını roriinmez kıl
manın urarlı çabaları tonunda gerçekleşmiştir. JiylryKe
ulam ve bileni, nlmayam ve bilmeyeni yeniden ve ayık
kafayla gör önüne g i r m e m i z ilerek. AyLk kalayla dedim r
37
Türkiye yalnız; siyasi yapı bakımından değil, iktisadi rın ortaya çıkardığı türden b i r yasa olmadığı kadar ger.
yünü i t i b a r i y l e zikzaklara konu ohnaklaritr. Ctrçi hepi çek bir yasadır. Yani b i r milletin yeryüzünde bulunuru
mi? biliyoruz iktisat, siyaset ve kültür olaylarının hep nun anlamıyla kopma? bağlar taşıyan o İnsanlsnn haya
içiçe bultmduğgnu ve bunlardan bîrini gözeterek alınan tiyetinin zorunlu kıldığı asli kanundur.
tedbirlerin diğer İkisini etkilediğini ve fıerbirinin ortaya
B u kanunu bütün veçheleriyle bilemeyebiliriz, ama
çıkardığc meselelerin diğerleri bakımından yeni tedbirler
işaretlerini farketmemız her zaman mümkün. B i r ülke İn
gerektirdiğini. İşte bu k a r m a k ilişkiler yüzünden Tür
sanının nomoFu ancak o insanların tabii temayüllerinin,
kiye'de yaşayan İnsanların kendi hayatiyetlerini belirgin
sosyal biçimlenişinin doğduğu j a r i l a r baskı altına alın
leştirme rabaları insanları biçimlendirmeye çalışanların
h
madığa zaman tanınabilir. Eğer b i r ülkede milletten kor
niyet ve faaliyetleriyle b i r çatışmaya giriyor ve Türki
k u l u y o r ^ bundan anlaşılabilecek tek sey o milletin aslı
y e l i n İnsanları bîr türlü arzulanan, kalıba dükiilerniyor.
kanununun hükümrân olmadığıdır.
Verilen her karar alınan ber tedbir belki bu kararlan
h
33
Dünyadaki bütün ülkelerde ister metropol, isterse
müstemleke ülke n i l e l i j i taşısınlar, s i y u i farklılaşma ger
çekte iktisadi farklılaşmanın bîr yansıması jeklindc be
lirir B u ülkelerde u | ve aol ayrımlarının da böyle bir
muhtevaya sahip olduğu gözlerden uzak tutulamaz. MUn-
tcmlekeLer ülke ve halk menfaatini savunanlar İle metro
polün çıkarma nracLİLk edenler arasındaki mücadeleye
sahne olurlar. ElbetEe bu mücadele sarih mttİM gözeti
lerek yürüljJlemez, ama bütün savaş böyle btr i k i l i bölün
meye son çözümde İndirgenebilir. Metropol ülkelerde de
K O L O N İZ ATÖRLEEl Vfc DİÛEFLLERİ
asıl efendilerle u f r a •rtıklarmdiai istifade edenler ara
sında b i r ayrım vardır.
Türkiye'de başlangıçtı alafranga • alaturka ayrımr
olarak gürünen, = • -•.-.==•• k a r j m u i a I W i d - g e r i d farklılaş
Türkiye'nin metropol ülkelerden bîri olmadıkı huşu-
ması diye çıkartılan ve güuümüfdr aa£~ n i ayn^ması içi
sunda sanırım b i r genel anlaşma remin edilebilir. H i t l r i r
ne aıjdınlmaya çalışılan bir bülünme, b i r çatlak, b i r cep.
gösterge Türkiye'nin dünya üzerinde yürürlükle olan ıhv
hflejrne vardır. Dünyanın başka ülkelerindeki siyasi, sos
temin karar mekanizmalarına yakın olduğunu ortaya çı-
yal ve iktisadi farklılara benzemez bu cepheleşme. Çiin-
karamıyacnktır. A m a acaba Türkiye bir müılemleke m i -
kU dünyanın Türkiye dışında ı ı ülkeleri i k i kategori
d i r i Y a n i Türkiye'nin balıni ve istikbalini Layin r d m ka
de kabaca toplanabilir. Birinciler Batı medeniyetinin
rarlar metropolde alınmakla ve yerli halktan iadece bu
metropolü olma özelliklerin? sahiptir. Y i r m i b i r i n c i yila>
kararların uygulayımları bîrer ajan m t seçilmektedir r" İla
yıla yaklaştığımız: • zamandı bu ülkelerin sadece belli
y ı ^ denetlenen birçok yünü olmakla b i r l i k l e Türkiye açık
v
40 «I
fiUbl bîr kavram olarak yaşayarak halka halka yayılma
«zelliftî guiCTiDİgtır. Sarık k a r f u t n d a 1 » zJairaaıga j k n .
şapkı r s kar^Binda alafranga olabilmiştir.
zükten herhangi hLr basitle^ ir mrye i m k a n vermeyecek kimseVr olarak görmekle hepimiı kolaylıkla kokotuıalör-
kadar netlikten mahrum olduftunu biliyoruz. Fakat Tür ler arasına katılabiliriz. Yani kolonizalörlük bizim pele-
kiye'de insanlar arasındaki asri ayrımın kolonizatörler ve neksel tutumumuzda b i r yanıyla var. Türkiye'de * e l i so
dtfterleri seklinde konulmasında birçok geyi doğru kavra palı adam» gerekli sayılan adamdır. B i z i m şikâyetimiz
mada yardımcı oFacajtna insnıyorus, Kolonizatörler baş. hala kendi arzumuza uygun bîr aopah adam bulamayışı
larigiçiaki alafrangalar İdl ^ n r a İlerici oldular ve bugün
F
mızdan veya kendi elimize bir sopa seç i r e n i m i , oluşu -
onlara solcu denilmektedir. Bu fürekli derişen isimler muzdandır. Türkiye'de mîllî kûlonîza torun sürekli mesafe
gelecekte de değişme gösterebilir. Ama bizim onlara ve- kaletmeşinin ana ^heplerinden b i r i budur.
r r e r j i m i z iairn fonksiyonları değişmedikçe en uygun isim İkinci sebep kdûnizatörihı giriştiği kolonizasyon fa
olarak k a l a b i l i r : Kolomıatör. aliyetı sonucunda bekledifi fayda ile koloniusyona m u
Karcımızda k i ne İlk sorumuz : «Sen b i r kolonizatör hatap olanların gördükleri zarar arasındaki bftyUk i a r k -
müsün deftîl rmsin* olduftu takı irde, o l u r u p konuşacak l a u bem koloniulörün hem de kolonİH H i l m i ) unsurla
bir şey çıkmış dernektir. A m a a y m soruyu önce ayna k a r rın büyük kayıplara uğramaları ve bu kayıpları l e l l f i et
şııında u r m a k gerekmeyecek r n i i menin yolu olarak daha koklu kolouizasyon melodlarının
gündeme getirilmesidir. Böylelikle hem daha çak sayıda
insan kolonizatürleı araşma katılabilmekte, hem de Tür
kiye doğrudan muıtemteke ülkelerle müştereklerini za
man içimle artırmaktadır.
•;2 43
•• ı..:- ..ıı M M . I . kendi arzuladıkları . I-•-1- müslünun larımizdan alabiliriz. A m a muhal farz, böyle bilgiler edin
olmadığı k . L H . I L I N «! ır - I I L L I Nüfus cüzdanı müalüman* memiz, yani dünyanın bugün aldıftı şekil idinde ilikadi
lığını kabul ı.U İfade Edeceklerdir hemen. Ihı kaynaklarımız şu veya bu tercihi yapmamıza elverir b i l
yük çoğunluğun müslüman azınlık tarafından zapt edilip giler edinmemiz mümkün defti!. O saman ne yapmalı. 9
koLonîze edilmelinden yana olduklarını da söyleyebilirleri Efier amacımız şaşkınlıktan kurtulmak ise elbette, ken
yüzyıllar süren kolonizasyon k a r j f i i n d a bugün şaşkındır. d i m i z i böyle bir tercüı yapmaktan imtina eder b i r pozis
Ama dün daha az şaşkındi. Dünden önceki gün ise müs¬ yona getirmeliyiz.
lüman çoğunluk kolanizatorü > ı_m: . L : -r i-. Müslüman çnğunluğuo şaşkınlıktan kutlulmasip a y n i
zamanda çaresizlikten, eli büstünde kalmaktan kurtulmadı
KoloDİzator belki bugün yine müslüman çoğunluktan
demektir. Z i r a kolonizasyon bütün zararlı sonuçlarını
korkuyor. A m a bu korkusu giriştiği leşebbu leı ı. foya
müslüman çoğunluğun zoraki lercihler karşısında bırakıl
sının meydana çıkacağı endi besiyledir. Y a n i müslüman
ması yüzünden doğurmaktadır V a n l müslüman çoğunlok
çoğunluk kohzoizatörü korkutabilecek, b i r vaziyette de-
kendisine sunulan dolmaları hemencecik yulmaktansa bu
£0, çünkü zihni yüzyıllar süren kulooLzasyon sebebiyle
dolmanın içinde neler olduğunu, sonunda sindirim meka
bulanmış hakledir.
nizmasına ne Ribi etkiler yapacağını bilmek İ4ledlğL t a k
öyleyse b i r |ey yapılabilecekle ancak kolonizasyon is tirde bugüne kadar yürümüş bulunan kolonizasyon ter
tikametinde yürünen y o l u n geriye doğru katedilmesl su sine işleyebilir. H a t t a kayıplar kazanç, niteliğine dönüşe
reliyle yapıla bilecek l i r . Hunun periye dönü; oLnıadıiıııı b i l i r . Yani Türkiye'nin dünya alateml knrgnunda haysi
hemen belirlmellylz. Geri ılınacak olan kolonizasyon 5Ü- yetli güçlü b i r yere kavurması ancak müslüman :.• :;nn
h
reci boyunca kay b i t l i k l e r imizdir, t i k yapacağımız şaşkın lu£un kendi başına gelenleri öğrenmek, yeniden yorum
lıktan k u r t u l m a y a çabalamak olmalı. Unutmayalım k i lamak üzere faaliyete geçmeliyle mümkündür.
Türkiye'de koloniaatörün kendisi de şaşkındır. Hizîm piş
k i n l i k t e n kurtuluşumuz^ onun da nerede bulunduûunu Vüzyüze geldiğimiz, olaylar karşısında bu olanlar ko-
ayan beyan ortaya çıkarabilecektir. looıaaşyon istikametinde midir, yokaa bizi bir koloni aha
lîsi olmaktan kurtaracak yünde midir diye sormak, bana
Müslüman yoğunluğun içinde bir lerd olarak şaşkın öyle görünüyor k i müslüman çogunluftuo kolomzatorü y ı l '
lıktan kurtulduğumuz nasıl belli olabilir? B a h a b i r o b durabildiği günlerin yaklaştığmın bir işaretidir. Müslim-
çÜSÜ var bunun . Ih IgilerimLn k i l l e Uetîşîrn vasıtaları yo lekr ülkelerin raeselesi müstemlekeciyi ülkesinden kovmak
luyla değil, i t i k i d i kaynaklan mızdan öğrenerek. Dİyebi¬ olduğu halde bizim Türkiye'de cnesekmir knlontratriru
h
lirsiniz k i îlikkdi kaynaklarımız bize A E T karşısında na aramıza katmak. Oflun kolonizasyon faaliyetine son verme
sıl tavır UkinacaJtırhızı. uzay çalınmalarına girişmek için sini sağlamak, bunun yerine onu cemaatin mentaıtihe olan
p y m sarfedip sarfetiHyeceği mizi büd İrmeyebilir. A m a İşler başarmaya yöneltmektir.
bu iilrazın yerinde olmadıkı kanısındayız. Biliyoruz k i
dünya ve ahirtı hayalinin hasıl yürüme&i gerekliği konu
lunda bülün r . mLHeallik bilgileri biz ieikadl kaynak-
*4 45
Amerika l ı milletlerin kanjıp kaynaştığı bir pota
olarak sunmalı A B D ' m n resmi ideolojiyidir, h r r resmi
ideoloji gibi bu da gerçeği yatışılmaz. Yahudiler A B D
politikasına olan etkilerini açıktan değil, özel tedbirlerle
ve oldu b i t l i l e r l e yürütürler. VYazp'ler de dahil olmak
üzere Amerikbn kamuoyu anii-semitik'tir. O kadar k i
uzun yıllar zenci mahallesinde öğretmenlik ve doktorluk
yapan beyazlar yalnızca Vahudilerdi, çünkü Yahudilerin
lâyık görüldüğü yerler oralardı. Amerikan filmlerinde. te
levLzyon dizilerinde yansıtılan görüntüler çeşitli polilika^
TÜRKİYE'DE BEYAZ KİM?
U n n ve görünür görünmez b i r çok sansürün izin verdimi
oranda Aznerikan toplumuna aynalık eder. Yanı bunların
Amerika Birleşik l •• • N'Eİen'nck en büyük etnik gru¬ hepsi güldüren aynalar g i b i eğri böğrüdür. Bütün k i l l e
bun W A S P l e r olduğu söylenir. White (beyaz). Anglo- iletişim araçların m bize sunduğu bilginin niteli j î vr mik
s u n n , Prolestın kelimelerinin b a | harflerinde oludan bu tarı ne olursa oUun beyaz nlmanın A B U den bariz bir üs
yeni keljme b i r bakıma Amerikalının tanımım d a v e r i n tünlük temin ettiğini b i r muhkem kaziye olarak kaimi
VVa&p'ler Amerikan toplumunun çoğunluğunu oluştuta-
m a z ama A B D d e en yüksek sayıda olan «azınlık» on-
h etme durumundayız. Ten beyazlığının temin ettiftî •
tardfr. Wasp lerin Amcrika'daki nnerni yönelim mekaniz
h
lüğünün devam etmesi için ikinci önemli vasıf proteıtan
malarında, iktisadi kararların alimliği mevkilerde ve ser olmaktır. B u i k i vasıf bir Amerikalıyı kendi vatanimin,
mayenin k o n t r o l merkrzlerînde, sosyal bünyenin karak «şüpheli şahısı olmaktan kurtarmaya yeter.
teristiğini temsil etmede en baskın rnlü oynayışlarından Uzun uzun Amerika'dıki etnik durumla İktidar me
gelir. Y a n i elit zümre idinde Wasp1er r.ûğuclükladt[ B i r seleleri arasındaki bağlantıdan sözetmekle elimize ne ge
Ameri kılJ Wasp değilse, bir VVaspln sahip olduğu özeU çecek? Türkiye'de karşılığı olmayan durumlar bunlar.
İlklerden karma sahipse o kadar Amerikalı sayıbr. J 1 Evet ama. Türkiye'de etnik anlımda değilse bile d i n i an
Kennedy'yt gelinceye kadar A B D ' d e hiç LıtoJik başkan lamda Amerika Hakine benzer bîr SOsyal değerlendirme
görülmedi, ama o- da İrlandalı ydı yani beyazdı ve \ M _ - : • yürürlükte. Türkiye'de müalüman olmak fiilen *Wasp»
saaon sayılan kavimdendi. . M U i . Alman azınlığın ı drştnda kalmak demekr Çünkü müslümanlar beş v a k i l na
Dünya Savaşı »nunda imzalanan Versaille AnlaşmasT- maz kılmakla içinde yıkandan sosyal siyasi, iktisndi yt-
nın Amerikan Senatosu'ndan geçmesini önlediklerini dü pının ıen uygum u m u r u olmaktan uzaklaşırlar. Nasıl
şünürsek beyazların belli b i r derecelindirme içinde etki bir zenci teninin rengini saklayamazsa, vakit namazları
.-.•- sahip olduklarım unlarız. Siyahlar kuşku yok k i na d i k k a t eden mUslUmanlar da toplum hayatı içindeki
başka bir Amerika'dır. L a t i n Amerikalılar hem esmer hem Earklı d urumlar mı güzler önünden uzak tutamazlar. Müs
katOİİk oldukları İÇİn i t a l y a n l a r ne angİD-sazon ne de
h
lümanlar duygu ve davranış bakımından da çağdaş ta
Protestan olmadıkları için merkezden uzağa düşerler pınma tarzlarına yabancı kalırlar. Yani yegane galip ola-
46 47
r a k Allahı lanırUı yani r r r r ı t onlar rçiu Allah'tır, yani
Allah'tan gayruına kulluğu reddederler. Etiylece Türki
ye'de rahat itibarlı, endişesiz- yaşamak
h tas »rrokü t u
tum ve davranışları ı :•: U m m a yerine getirmekle ı y ı y s «
kalırlar. Varlıklı İseler varlıklı olmanın gerektirdiği har¬
camaları yapmadıkları İÇİn bilgili isflcr diğer diplomalı
h
4* 40
K M - t a l i p olmayiflanndandır. A m a eğer bir yere gir müslüman n u yoksa başka b i r özellikte mi f Eğer müs
r
mek İstiyorlar ve artık sık sık o yerde görülüyorlar» lümanlar budala. U İrisiz, zekaca geri olduklannı ispat
Türk w Hepleri idari ve yasal Ledbİrlef alıyorlar. Bu açı edebilirlerse o zaman toplumda genel b i r güvenilirlik t a
dan bakılırla İlahiyat Fakültelerindeki kır öğrenci k m ranıyorlar. Bu durumlarıyla Türkiye'deki olan biteni sor
trnjinmin Î olarak dondurulmam ilginç bîr gelişmedir. gu Uma ve i l l e t i n hakkaniyete uygun yürüyüp yürüme
Türkiye'de günlük İslam vecibelerini yerine getiren müs¬ diği konusunda düşünceler yürütme mevkiinde bulunma
lümanlar kendi benzerlerinin yoğun • -I_• r _•_I_ bulunduğu me dıklarım ifade e l m i ) ve dolayısıyle işlenen b i r çok cürme
kanlarda ancak rahat nefes alabil inek ledtrler Buj A H | ^
p
bilinçli veya bilinçti*, graÜNü veya gönüllü* katılabile
de fenci mahalleleri vakıasını çok hatırlatmaktadır. ceklerini kimilerine flöstermî; oluyorlar A m a rfter hem
müslüman kalıyorlar ve hem de mıkslümanlıklarmın hu
Türkiye'de müslümanlann konumu, elbette A B D ' d e k i
toplumda haklı mesnedlere sahip oldufunu 5nsyn|ojl, ta-
zencilerin durumuna tam tamına benzemiyor. E n azından
Hh. felsefe b i y o l o j i fizik alanlarındaki hil^denmeleriyle
h
bir zenci aile (hatta meler olup da beyaz tarafları daha
dışa vurma faaliyetine giriyorlarsa o zaman «tenkile müs-
belirgin u l u bile) zenci olmaktan çıkamaz. Y a n i sal m
tehaks sayılıyorlar.
alınarak aenrlllkten kopamaz. A m a Türkiye'de kuşaklar
boyunca aarkb farkh İnanç kompozisyonları doğmuştur.
Her müslüman baba, oğlunun vryı kızının «beyazlara U '
rafından kendinden koparılabilecefti ihtimalini kaiajunda
taşır, Mlktlüman nlmayan ebeveyn kendi çocukları konu
şundu nelecek endişesi l •• Lyni I mUslilman ebeveyn hem
onların jjeleceğî konusunda hem de kişilikleri ve benim
seyecekleri değerler konusunda endişelidir. Türkiye'deki
müslünlan beyazların hangi tedbirlerle karcısına çıkacak
larını, nelerine karışacaklarım bitmeden yaşamak zorun
dadır. HUlün bunlar A B D ' d e k i «end^beyaa farklılaşma
itnın Türkiye'deki müslüman olan - u İmi yan farklılaşma
sına benzemediğini göstermeye yeter. Evet, müslümanlar
Türkiye'nin zencileridir dememiz- zxjr. Çünkü zencilik b i r
hayat ljoyımcfl taşınacak b i r özelliktir. Türkiye'de miia-
lümnn olmak ABl> de zenci olmnklnn daha tfergin b i r
h
51
sek dü^ündulJeHrnız başka, yanmaktan sakınmak istiyor
sak haıka olacaktır.
53
r..r veya birer sınıf değil merkezi uturiteniu isler halde
• utulmasına ır-, T I ; - ; • nrtiriLrrdîr. Hiçbiri se&fcjyetlefi-
h
56 İT
lenüleriyle aynı bltkarDette b i r f i k r i ve fiili yapı yürür
lüce konuiabilmişw yani m i l l i biriı£i lemin eden otorite
P
hayal tanınm yürürliîje airecetfndtn, bütün İ n s a n i m yerleşmesini temin edebilmiş ne toplumu kararlı b i r ae-
dayamamasından » ı e t m * k mümkün alamaz Oysa U M, ufme çitajsine u l u r t a b i l m i } ne de İtalyanlar arasındaki
ü r toprak parçasında yapı.nm jnJrünü s « t e r e n siyasi dayanışmayı hızlandırmış*, ir. Acaba nedeni
uiunltnüı çevresinde imarlı, kararlı ve dayanışmayı •• • Bu sorunun tevabi faşizmin lejleriyle. bu tezlerin
çekleşuren bir yap* kurutabilir Bunun ^ıpıbbilrnesi için haklı veya haksız, doftru veya yanlış nlduftuylz verilemez.
şart a topraklarda yaşayan insanların b i r t i r l e r i y l e M i l l i olduğu halde millet aleyhinde işleyen faşizmin açık
dayanışmak için müşterek b i r duygu aenıinine sahip n|- laması otoritenin kullanılışı biçimi İle yapılabilir. Z i r a
maları, aralarında farklılıkları • !•;•.•••• saftlayan a n İtalyan Faştınd devlet iktidarını zaten denelleyrn RÜcle-
lıklara dönüştürülebilecek f i k r i b i r temel* bıatamahrr rin zümrelerin toplum hayalında mevcut hürriyet biçim
d
n l h a y t t dünya üzerindeki dijfer püclrr karsısında kendi lerini plânh olarak yekedîşi demekti, italyan taşizmİ
birliklerinin h i r k u t u p teşkil ettiğini anin malarıdır. toplumun yönetime katılımını artıran değil azaltan b i r
programın belırliıiydL Hu yüzden iç nürUninLkyürdu nr-
Bir siyasi otorite çevresinde nluşmuş m i l l i yapının talıkta. ama bol bol vardı. Roma irnparatoriuiunu
o topraklarda yaşayan insanların lehine veya aleyhine iy yeniden canlandırma bahanesi abında marala, k ı y a f e t l e
ve retorikle italyanlar m serbestçe hareket cime alanı da
Vyen karakterde o l n u f j mümkündür. E|er betti b i r top
raltılmışı ı Hu daraltma halkın katılması ile obaydı
lumun yaşama rÂfcrüyk varoluş çabalarıyla, u n u t ve bek
li
5fl
. m i l l i , b i r hurelttltcD SMfdebiltrdik. A m a nrtada yalmı-
cm aahte bir din vmrdı. çüntû söylenenle yapılan a r u m d a
b a ğ l a » ! y o k l u M i s k i n i y a J n u u < J » . yapıyur-
> W
60 61
okur yazarlıktan doğru adma, daha i y i b i r düzen adına bir güven bölgesi elde ediyorlar. İnsanlar içinde yaşadığı
bir şeyler bekleyenlerin «vincini kursağtnda bıraktı. Çün mız medeniyetin çarkları dönsün diye eğitime tabi t u t u l u
kü İçinde yaşadı^miz sistemin daha i y i çalınması, etkin y o r l a r ve yine İnsanlar yaşadığımız medeniyet hayatiyetini
liğini artırması, yaygınlaşması ve gücünü daha çok insan devam ettirsin diye gerçek bilgilerden uzak t u t u l u y o r l a r
üzerinde hissettirmesi İçin okur yasar insanlara olan i h Bilgi ve bilgisizlik gerek değeri gerekse mahiyeti ba
tiyaç günden güne büyüyor. Yalnız sayıca değil, vasıflar kımından gerçek yönüyle ele alınıp üzerimle k o n u l a b i
bakımından d a okuma yazma bilenlerin yükselmesi gere len özellikte konular. R u konularda bir m i k t a r düşünme
k i y o r . Buharlı iren makinislinin bifff dafiareığı ile saatte nin bile bize kürü kürüne b i l g i y i övmek • • ezberden b i l -
350 kilometre giden elektrikli tren m a k i n i s t i n i n bilgi da gisizhği kötülemek kolaycılığının yanlılığını göstermeye
ğarcığı aracındaki l a r k l.uyukiın B i r İğin, hangi i ) olursa yeter. Okuma yazma oranının yüzde yü*e ulaştığt am-ı
olsun yürütülmesi için gereken bilgilerde artış kaçımlmaa. halkın çoğunluğunun korkular içinde bulunduğu b i r top
B u d u m m insanları yalımca meslekleri bakımından eği lum m u yoksa okur yazarların yüzde elli bile olmadığı
3 T
rim görmüş kişiler batine dönüşmelerine y o l açıyor. Kı lâkin ülke insanlarının birbirlerini dost b i l d i k l e r i b i r top
sacası insanlar b e l l i ve kendi hayat standartlarını k o r u l u m m u diye soracak olursanız ben biç kuşku yok k i i k i n
yabilecek bilgilere sahip kimseler olmaktan başka çıkar cisi içinde yaşamayı tercih ederim diye cevap v e r i r i m .
yol bulamıyorlar.
Y o k yere okur yazarlık düşmanı görüntüsü vermek
niyetinde değilim. Biz müslümanlır kalem üzerine yemin
Böylesi bir durum insanların daha enk eğilim gorme-
eden b i r dine mensubuz. Böyle olduğu için bu konunun
leriyle İşlerin düzeleceğini sananların büyük bir yanılgıya
can alıcı i k i noktasını vurgulamak niyetindeyim. Çağdaş
düştüklerinin göstergesi oldu. Z i r a dünyadaki yanlışlık
anlamıyla bilgisizlik, cehalet kötü ise bu bilhassa bilgisi¬
bazı şeylerin bilgisizce: yapılmasında ve bilgili insanlarla
n i n gerektiği yerde bulunmayanların doğurduğu kötülük
bilgisizler arasındaki mesafeden doğmuyordu. Asıl yanlış
olsa gerek. Medeniyetin büyük dolabı dönerken dolabın
lık veya bozukluk insanlar arasındaki hâkimiyet ilişkisin
gıcırdamadan dönmesini sağlayabilecek «bilgilik kişiler
de, yani ipleri ellerinde İntanların nişleri ile iplerini ister
dolap beygiri yerine koşulduklart İçla huzursuz, dolabm
islemez v ı - k . h i n ı ı ı ellerine bırakmak mecburiyeti altında
hangi mekanizmalar yardımıyla döndüğünü bilmediği hal
kalanların güçsüzlükleri nden doğan ilişkideydi.
de beygiri dehleyen «cahil* kişiler de k o r k u ve tedirgin
l i k içinde. Yani e h i l olanj lâyık olan hakettiği yerde de
Geçen zaman yazılı kültüre alışan halkın uyanmak
ğil. Dünya üzerindeki gürültünün büyük kısmı buradan
şöyle durgun, daha kolay uyutulur hale geldiğini hepimize
ko|>uyor belki. A m a bilgi ve cehalet kotlusunda Öteki t a n
gösterdi. Günlük basın, radyo, televizyon g i b i k i t l e ileti
alıcı nokta b i r imkân kapışmasından daha çok önem taşı
şim araçları insanların zihni kapasitelerini artırarak bilgi
yor : K i m i n cahil olduğuna karar verenlerin bizzat cahil
sahibi olmalarını deftıl şartlanarak ve psikolojik tuzaklara
olmaları ve bu yüzden cehaletin ortadan kalkması için
düzerek çarpık b i r zihniyet (iau&se conscîence) sahibi ol
alınacak tedbirleri tanımaktan mahrum bulunmaları.
malarını kolaylaştırıyor. Daha d a kötüsü geniş halk yı
ğınları bu b i l g i - benzeri kazançlarını b i l g i sanarak sahte
6Î
sonra toprak g a i p l e r i n d e , daha sonra altını elinde b u
lunduranlarda nihayet hisse senetlerini kontrol edenler
h
64 Û5
l e l t t n mahrum yağı koymaimin birçok srbehi var. H-ı
şeyden önce yağ belli b i r formu k o r u m a k l a jtüçJük e*,
ken b i r nesnedir. Türk halkı yağı bilmecede sormaya y c b
i m d i m i «Ocak babına gelemez, ^tlü- de geri gklcmcz*
d i y e dillendiriyor. Türk halkının golünde dayanıksızlıkla
asaletten mahrum ol uy arasında Lir bağlantı var Bu yüz¬
P
DOKUNULMA7.UK GÜVENCESİ
Nelere dayanmış? N'elere Jtufiüs gprmiş* Bunları önem
seriz. A m a bunlardan btürü insanı olmayacak derecede
Esasi Fransn i h t i l a l i n i n getirdiklerine dayanan çağ
büyütmeye fterek duymıyut. Ancak b i r n o k t a mühim J
daş eğilim insan haklarının teminata kavugmasını b i r
Ateşi görünce eridi mi. erimedi m i r
toplumdaki imtiyazların. İmtiyazlı kimilerin nrladnn kalL-
B i r de yağın aslının süt değil de «ayran* sayıldığına masıyla açıklar. Yanı çok sayıda İnsanın daha hııt-
dikkat etmeli. B i z i m kültürümüzde «maymun i = ı ile l.ı; l.. donatılmasının ancak bazı yünetme mevkiindeki ki
«ayran gönüllü* eş anlama flelir_ Ayranda bir deftijken- filerin haklarmın sınırlandırılmasıyla mümkün • ı naftına
lik, b i r yalpalama bir kaypaklık görmü) Türkler. Aslı
h çağdaş insanlar uzun süren propaganda sonunda marul ı-
ayran olan. kendini Kİîdrn İlkeler bakımından l e h t l l a n . nlmışlar, ikna edilmişler. B u yüzden sunî o l a n k
isabetlen mahrum olan demek oluyor biraz da. N i t e k i m rasînin gücünü kaybetmesine, yerine geçen burjuvazinin
Türkiye bütün asaletini herşeye rağmen zorla veya ok
h gücünü bütün ağırlığıyla kullanamayışına büyük b i r önem
şayarak toplumun yoldan tıkmasına çabalayanların bii- atfedilmiş insanlığın k u r t u l u r u b i r bakıma alelAdelLftin
yük emek ve inasraEiarına rağmen hala müslüman kalan hükümranlığı sayesinde olacağı Rörüşü kuvvet ınzanmıj-
larına borçludur. Asiller yani ınüslümanlar say darı, adrd itr. Vaşanan sürer; •:--• • bu hedefin birinci sırtım yerine
bakımından mevcudiyetleri ile değil e t k i l e r i ve temsil
r jellrmiş yani alelâdelik bütün dünyada mu, sahibi " ı : .1.
ettikleri hakikatler bakımından üstün ve güllüdürler. ama bu sonuç beklenen verimini, insanljğın kuriuluşu
haspasını vernviniştir.
6i *7
Batı Avrupa ve unun meşru uzantılarından ulutuyor. Vu lezzeti çoğaltacak; k o r k u kaba kuvvetL lezzet de parayı
k a n d a k i sıralamada İnsan haklarına lan inan İlik >lı-
:
yüceltecektir. Seni korkutabil]rsem senin üzerinde haki
yüaû bakımından sonra başa doğru ağırlık sahihi. V a n i miyet k u r a b i l i r i m seni satın alabilirsem yani sana kısa
p
Batı Avrupa ve onun meşru uzantıları sayılan ülkelerde vadede lezzet t e k l i f edebiürsem sen benim İçu tehlike
insan haklarım tartışmak Ülke ÎÇİ birer mesele olarak ele olmaktan çıkarsın.
alınıyor ve çörümü bîr eu$q bağlanmış, Sovyet nUluı böl- insan haklan meselesi bu şekliyle insanlann daha
resinde insan h a k l a n meselesi rejimin geleceği meselesine üstün birer varlık olmaları için girişilen yolun meselesi
bağımlı kılınmış. Nihayet denetim akındaki Asya. A f r i k a değil, insanları caaflanyla gütmek, insanları zaaflar! yü
ve L i t i n Amerika ülkelerinde insan baklan meseleıinin zünden günden eüne aşağılaman yaratıklar haline getirme
yolunun meselesi olur.
ı • l /. hrrhangi bir esas yok. Bu ülkelerde fiiU d u
r u m ve Ülkeler arası bağlantılar insan, hakları meselesini Huna karşılık bîr toplumda dokunulmazlık yaşayan
îöyle veya büyle ele almayı gerekli kılıyor. bir drğer olarak varlığını sürdürüyorsa urada » dokunul
B u zahiri tablonun Büzlerden sakladığı b i r önemli mazlık dulaytsryla b i r teminat bulunur. İntanlar bir do
husus v a r : O da İnsan h a k l a n meselesinin gerçekte sıra kunulmazlığı ortadan kaldırmak İçin mevcut do
ı - . - - ı
dan kişilerin haklarımn belli siyası düzenlemeler sonu kunulmazlık içinde yer almak kendilerini de dokunulma
r
cunda genişleyip daralmadıgı ve fakat herhangi b i r top yım değerler içinde dokunulmaz kılma çabasında İseler
lumda dokunulmazlık kavramuun ne kadar yer sahibi o l orada insan haklarının s l h j d b i r teminatı vardır. Yıkan
duğuna bağımlı olduğudur. Eğer b i r toplumda siyasi oto yıkılabilirliğl getirmiştir, dokunulmazlığı koruyan ise ken
ritelere dûkunnuk kolaylanmış, toplum değerlrri kolayca d i n i n de dokunulmayacağı ön şartını güçlendirmiş olur.
müdahale edilebilir duruma sokulmu^sa o toplumda insan
h a k l a n meselesi oynak ve dayanıklılıktan mahrum ka S a i h k h b i r toplumda bazı dokunulmazlıkların b u -
raktere bürünmüştür. Fransa kıralım giyotine teslim r l - l u n t m u t m , belli diğerlere ve bu değerlerin savunucusu,
ııı ; bir ülkedir. Modern anlayış kiralın bile giyotine git timftali olan yer ve kişilere dokunulmazlık tanıyan insan
tiği b i r ülkenin hürriyetler bakımından büyük bir İmkâ öbeklerinde canlılığın İdame edebileceğini ileri sürdüğü
na sahip ulduftunu savunur. A m a bu nlnyin hir ı ...ka yü mü* zumun akla hemen --•:•:•••-•-=" • •=_• = • ve kuhne k u
zü daha v a r : Kınalın dahi kellesinin koparıldı*.! bir a n rumların bekçiliğini yapıp yapmadığımız, müesses niza
layış içinde hiç; kimsenin dokunulmazlığı gerçek temel mın sözcübü olup olmadığımız sorusu gelebilir. D o k u n u l -
ler sahibi • -ı • = L - " ü halde insanların bütün rlLvencesi el "i ı.• ı• •.ı üstün bir yer vermenin bizde derhal rkilik»
lerinde bulunduracak Lan f i i l i kuvvette aranacaktır. İn çağrışımı ir- an !;r ma I zihnimizin yalnızca Avrupa ülçü-
sanların ellerinde bulundurabilecekleri f i i l i güçler ne sı Ierine ırytun çalıştığının b i r göstergesidir. N i t e k i m . A v
nırlıdır: Kaba kuvvet ve para. Dolayısıyla toplum uz rupa'da kiralın. kllisenin yerleşik b i r l e n m e biçiminin
h
laşmasının doğurduğu değerler içinde gücünü koruyan yürürlük İr olan in*an i l e t i l i r i n i n K T O H U •zçaataa
bazı dokunulmazlıkların yaşamadığı ülke k o r k u ve lez arisiokrısînin kutsal haklarındın dem vurmak hep sağ
zet Üzerine bina edilecektir. Kaba kuvvet korkuyu, para görü} sahiplerinin payına dürmüş, büyük sayıdaki ihsan-
m
bıtm çıkarlarına zarar verse b i k köhne müesseselerin, bu rafından empoze edilmiştir. Ilöylccc bu ülkelerde üz ya
müesseseler duğrultuşunda yürüyen İlişkilerin yanında yer pının gerçek dokunulmazlıkları kolayca dok unutabil ir ha
almak muhafazakarların isi olmuştur. Bunlar birer t n k l r le geldiği halde, toplum içinde insanların varlığı ile y o k '
edilemez gerçektir diye aynı paralelleri Avrupa dışında Lufiu arasında büyük bir a y n t n güzelmcdijli değerler ya
ve Avrupalı olmayan düsturlarla düzenlenmiş hayal bi pay bir dokunulmazlık perdesiyle korunmaya alınmıştır.
çimleri için çekmek kütü niyetin değilse, ancak dargüruş- UoyletE halkın inançlarına saygı göstermeden yaşamak
lülüğün, teleçi bîr bakış arısının ur unu olabilir. ne kadar kolaysa, halkın inançlarına sayısızlık gösteren
lere dokunmak a kadar zordur.
Avrupa ve onun meşru d esami sayılan, yeni dünya
nın * bey az* ülkelerinde modern bayat biçimine varan Modernleşmesini kendi tabii çelişmesi İçinde Tamam
değişmeler doğrudan d e f rüya o toplumun iç reljsmcleri- lamış ülkelerde eski dokunulmazlıklar y e r i n i yenilerine
nin birer Ürünü olmuştur. B u ülkeler toplum y a p m içln- bırakmış ve toplum yeni dokunulmazlıklar çevrecinde yeni
den donatı meseleleri cüzüme ulaştırmak çabasıyla şu ve bir entegrasyon sağlayabilmiştir. İngillrrn yeni dokunul
ya bu tedbiri almtş şu veya bu etkiye şHyk veya hüyle
h
mazlığım Ada halkımn bütün diğer ülkelerle olan H a k i
tepki gostermiştir. Günümüzün denetleyen, zengin ülke- sinde bulmuştur. Yani nihai faydamn Adalı da kalması
h
leK kendilerine mahsus meselelerle bogujniak ladır. kaydıyla her birimle i k i l i ilişkiler kurmayı kulsallaşlir-
nuştır. Fransa, değişen şartlara uyabilen türde bir Bona-
Buna kargılık denetlenen ve yoksul 11.k«• k-r«îr- mo
partlznTde karar kılmıştır. O kadar k i Fransız Komünist
dernleşme yüzünden çıkan meseleler iç bünyenin doğur
P a r t i l i «Uç renkü bayrak neredeyse, kızü bayrak o n d a
duğu değil, dışarıdan i t h a l edilmiş ve kabule zorlanmış
dır= diyecek ölçüde bu Bonaparli^mc: bağlıdır. Almanya
meselelerdir. Bu sebepten dokunulmazlık konusu açıldı A t
yurtseverliği dokunulmaz değerlerinin bu yurtseverliğin
zaman At rupa dın örnek getirip Türkiye'de herhangi b i r
r r
70 I 7L
Yanı Türkiye'de m i l l i bütünlüğü tehdit edecek ölçüde sı
nıf menfaatlerini on plana alan b i r ideoloji yerleşmemiştir.
72 7Î
Furk::.: ! L karar ttmc F ı«|b»r alma imkânını ele
. i ..: M . ; kiitüeierin rI1r-rın<Ir yılnızta i k t i d a r değil, m i l
letin nüveni, desteği, i i u t i ve halta merhameti de var
d ı r Bütün bu pemç İmkânları l u l l a n d l g l hakle önemli
başarılar elde idemeyen, fliîjıle yürünür b i r iyileşme sağ
layamayan b i r kimsenin, İ M E kadronun bu tutumunu hnkb
Küsterebllenk hiçbir mazeret bulunamayacaktır. A m a
Türkiye'de güzle sürünen ite -çözle yürünmeyen arasında
akla sığmayacak ölçürk büyük farklar varsa, insanların
SAYDAM DUVAH
b i l d i k l e r i , gerçekte olan bitenin pek küçük b i r bâlünüyae
ve iyiLeşene bekleyen insanlar iadece kandırılması vacip
İnsanla hakikat arasında perdeler M I - l i r . Hakikate
aavallılar ola/ak görülüyor» e başka.
varmayı dileyen ktşı bu perdeleri birer birer kaldırmak
m e c b u r i y e t i n d i r . İnsanla hakikat aracında kaç ] K - r d e
vardır, kaç k i ^ i bu ¡>. - I. • ı n • .ı^mı ne kadar zamanda
kaldırabi İmiktir? B u sorular her üzel durumda incelene
rek cevabı hazırlanabilir türden Sorulardır. I A
•• • haki
k a t arasında perdeLerin bulunması b i r güçlüğün, bir er
Kelin tezahüründen çok b i r kclaylığm, b i r imkânın m t v -
cııdîyetiııin belirtisidir- (,'ünkü b i r perde aralanabilir, çe
kilebilir, kaldırılabilir. Bütün bunlar yumuşak hareket
lerdir ve insanla hakikat arasındaki geçişmeyi i h t i m a l i
büyük olaylar arasında saymamLza y o l açar. l'erde açı
lan b i r ¡jeydit,
rım etkileyen karar mekanizmalarına ulaşabilmek için şeklinde gerçekleşmekte. İnsanlar en meşru haklarım, se
perde cinsînden engelleri aşmak mı zorundadırlar yoksa rinkanlılıkla anlaşıldığı saman tabii sayılan ihtiyaçlarım
ünlerinde b i r veya birçok duvar mı var? elde edebilmek, savunabilmek, ellerinde tutabilmek için
«adamını b u l m a k * veya ^ceremesini çekmek» r-onmda
T a r i h i n en eski dönenlerinden bu yana eyönetim*
kalıyorlar, Bunun sebebi mekanizmanın laçkalığı, görev
her zaman belli güçleri ellerinde bulunduran kişi terin
l i terüı ihmalkarlığı, halkın pısırıklığı değildir. Türkiye'
imtiyazı olageldi. Başka (urlu olması da beklenemezdi
de yönetimle yönetilen arasında duvarların bulunmasının
zaten. Önce kaba kuvvet yani savaşlarda gösterilen ba
sebebi bu ilişkinin b i r uzlaşma, bir ahidle değil b i r oldu
hadırlık ve kendi kavini İçinde dediğini yaptırma kuv
b i t t i ile tesis edilnıîij olmasıdır.
v e t i , daha sonra, sosyal ilişkilerde bazı kozları eline ge
çirmiş olma mahareti, doğuştan getirilen haklar, serma Bütün bunlara rağmen Türkiye'de zahiren açık iş-
ye gücü vesaire... Benim sorumun kapsamına çiren k o leyişli b i r yüneten yönetilen İlişkisi bulunduğu görüntü¬
nu yönetimi elinde tutan insanların meşru veya gayri sünün verilebilmesi sozkomısu duvarın saydamlığı sebe
meşru d u r u m u y l a i l g i l i değil Y o n t ç a yönetilen İlişkisi biyledir. Yönetenle yönetilen arasmdakl saydam duvar
içinde yönetilenlerin kendi bayatlına] ilgilendiren karar arada önemli bir engelin bulunmadığı aldatmacasını yü
larda ne ölçüde sü; hakkına sahip oMukları bîr yanlışı r rürlüğe koyar her zaman. Çünlsü duvarın her i k i tara
düzeltme şanslarının ne mikyasla kendilerine tanındığıdır. fından da karşısı görülebilmektedir. A m a bu duvar say*
dam olduğu kadar net görüntü vermekten de uzaktır. Say
Türkiye'de y i f a y n insanlar m e r i kanunlar muvace d a m duvar bünyesinde mertekler, büklümler, yaniLtıctlar
hesinde bir haksızlığa uğradıkları t u r n veya b i r maddi barındırır. B u yüzden de halk devleti her sıman oldu
hatadan zarar gnrdükleri b i r yanlış yorumun kurbanı ol
h ğundan farklı b i r mahiyetle kabul eder, devlet de halkı
duktan Kaman, kendilerine reva -görülen keyll b i r uygu gerçek durumundan daha değişik b i r karakterde sanır.
lamanın hesabını sormaya yeltendikleri z a m a n {inlerinde
ne gibi güçlükler var? Bu güçlükler perde emlinden m i .
duvar cinlinden m\İ Yani Türkiye'de meşru haklarını
arayan kişi Rayri meşru engelleri aralayarak, çekerek k a l
dırarak mı doğru yoluna varabilir, yoksa önündeki gayri
meşru maniaları tepeden aşmak, delmek veya yıkmak
mecburiyetinde m i *
77
konuda diploma sahibi, mektep medrese görmüş dünya-
gidîşinden haberli insanlarımızın büyük çoğunluktan yani
kendilerine çizilen çerçevede yaşamayı kabullenmekten
ba^ka çaresi olmayan, karar mekanizmalarına uzak t u
tulmuş, eğitimleri ve hayat tarzlaa k i t l e v i olandan i a r k b
özellikler taşımayan insanlarımızdan öğrenecekleri çok
şey vardır. Şunda bariz bir sarahat vardır k i Türkiye de
m o k r a t i k rejime geçer geçmez, yani bundan kırk yıl ön
cesinde dahi halkın yönetim karşısında belirli ve dikkate
YABAI>I Mi, Y A R A M A D I Ml?
de£er talepleri olduğu^ yani nasıl b i r yünetîmi özlediğini
dile getirmekten çekinmeyeceği bilinmekteydi. B u yüzden
Türkiye'de Elk demokratik seçim yani birden fazla
h
kırk yıl öncesinde bile SLkt kanuni tedbirler alındı. Do
alternatifin halkın önüne konulabildtgi seçim 1546 yılın
layısıyla Türk halkmın siyasi olgunlusunun başından i t i
da yapıldı. Kırk yıl sonra lOBs yılında iktidarın e l de*
baren demokrasiye yaraşığı, hatta bu yönetim biçimini
i;i-- ıc ini sağlamak \ • •• le dursun, meclisin kompozis
gende bırakacak seviyeyi ba|indan beri elinde bulundur
yonuna bile ciddi bîr tesirde bıdunmayacak b i r « ç i m
duğu nne sürülebilir. Asıl olgunluktan mahrum kalanla
daha y a p d d L B u küçük ve s u n u d a n bakımından önem
rın yetenekleri ve yeterliliklerinin üstündeki mevkilere
siz gibi görünen seçim b i r bakıma Türk halkına demok
taüp bulunan yönetici kadrolar olduğunu toylcmek hiç
ratik rejimin yarayıp yamrnadığını. Türkiye'de yalayan
abartma saydmaa.
insanların siyasi olgunluklar tu ın hangi seviyede olduftunu
gösterebilecek özelliklerim sergiledi.
Günümüzde siyasi ûlgunluk yalnızca bellî siyasi et
k i n l i k l e r i göstermekle de^il, gerektiğinde bu etkinlikler
Hiz biraz mürekkep yalanıp Türkler knlayhkla ken
den imtina etmekle de gösteriLebilinir. Eğer insanlar si
d i mîlletimiz hakkımla keyfimize uygun fikirler üretip
yasi çerçevenin ülke gerçeklerinden tamamen kopuk ve*
bunların • • • •: ul m: I ısrar 1 1 - . : - 1 1 - . kendi milletimiz: ya bazı gerçekleri maskelemek üzere hazırlandığım farket-
L : L
adına ahkAm kesip tersi v u k u buklnjju zaman halk ço mişlerse göstermelik siyasi etkinlikte bulunmaktan geri
ğunluğunu kabahatli sayma hususunda bütün dteki m i l dururlar. Sanırım Türk halkı bu konuda önemli b i r me
letlerin okumuşlarından epey ilenyizdir. Kendi payıma safe katetnılştir. Böyle olduğu anlatıldığı için olsa gerek
ben eğilim ve isteklerimin bankalarının riyal tavırların^ günümüzde kanunların oy vermemeyi cezalandıracak şe
da belirmesini beklemeyecek k a d a r «büyüdüm*. B u ye k i l d e düzenlenmesine gerek duyulmuşı M : Türkiye'de si
tişkinlik içinde bütün seçimlerin sonuçlarından b i r şey* yasi yarılmanın gerçekçi tercihler temelinde değil de gü
ler öğrenmeyi tercih ederim, seçim öncesinde ve sonra* dümlü programların hangisini beğendiğimiz hususunda
smda hlrilerüıe siyasi lavır önerme bilgiçliğini dej^iL yapılıyor olması ibret vericidir. Böylesine kırk kalır mı
kırk satir mı tarzında yapıldığı halde ve sonucunun ak
Eğer konumuz Türkiye de yalayan insanların kıık
1
7S 79-
tedbirler, düzenler, masraİlır gerektiren ber seçimin ane
m i n i anlamamız gerek. hu. b i r k i k i mı her türlü düzen
leme karşısında seyirci durumunda kalan kimilerin perde
ı i : ı l.ı oyuncuları alklflumok, yuhalamak ve her i t i
plnl de yapmamak suretiyle kendi kaliteleri hakkında
bazı belirtiler ortaya koymaktadır.
5?
şllnüLrbîlir. Meselâ. Mısır firavununu züzününe getirin
i k i tarafından kuş tüylerinden yapılmıı yelpaze sallayan
i k i köle I i y e tize yelpazeli erkek.
çeksiniz. Buna karşılık ben de diyeceğim k i her ne kadar yelpazeyi seçen y a n i b i r sağda b i r solda i k i büyük yel
siyasi yelpazenin b i U i g i m i z rüzgarla, yelle ilgisi yoksa d l . pazeyle serinleyebilenı rejimlerde siyasi olay pek karma
sıyaıi rüzgarlarla p e k A l i ilgisi vardır. Yanı siyasî alamla dık Lİejiildir. AnglnnAmerİkan demokrasisi bu yolu seçmiş
horalar Tınmalar eserken siyasi yelpaze ortalıkla pek gü- ve bu yolla hep Aannşır nöbet d e f i t i m l e r i temin edebil
runmez^ ne u m a n k i sel gider kunt kalır. İfle O zaman miştir. Lakenin geleceğini belirleyici kararlarda i k i güç
siyasi yelpaze açılma fırsatım bulur. İnsanlar nasıl gün ten b i r i n i dufctrindeo ayırmanın pek kolay nhnadıftı bu
lük hayatlarında serinlemek için yelpazeye ihtiyaç duyu erkek demokrasisi yelpazeden ziyade tahteravalliyi geti¬
yorlarsa, ajyaıj hayatlarında da b i r • > 1 • yelpazeye biraz. r i r halıra. böylesi demokratik rejimlerde »lyafl denge
Ferahlık versin diye başvururlar. " = • - -1 - • - • yapmaya gerek y o k t u r . Yelpazenin b i r kana
dının inip difterinin çıkması hep serinlik İçindir. Ağırı
B i r Japon geyşasını elinde yelpazesiyle kolaylıkla saklan aşırı sola kadar birçok siyasi temayülün bariz
kafamızda tanlanılırabiliyoruz. Ence yakmakla seyre çık' olarak sergile nebi Fdi£t yelpazelerin gerekti j i n d r kapana
mıj b i r İstanbul hanımefendisinin yelpazesini yüzüne peçe rak b i r ıso;ıat haline dönüşmesi ve b i r savunma silâhı
yaptığını düşünebiliyoruz^ B i r i n g i l i z l r y d i * i tiyatro dttr- ularak kullanılması da görülen olayları!andır.
bünüyle ulduftu kadar yelpazesiyle de kendini tamamlı
yor, _N«-11««- t k e l i m , yelpazenin medeni dünya içinde ka
dınsı teferruattan bîri olduğu rahatça söylenebilir Lİkin Türkiye demokratik hayata i k i l i yelpazeyi seçerek
liyaai yelpaze t i y n i hayatin teferruatı olarak u l a ele girmig bir ülke olmakla birlikte müstakar demokratik
a h n a m u zira demokratik bir siyasi hayalın yürürlükle rejimlerde görülen bu yapmm n i m r l i n d e n hiç b i r zaman
olması ancak siyasi yelpazenin açılml] olmalıyla müm yarmrltJtitfnamış yani sancısız alarak ikciılarm el deriştir
kündür. Velpazeli erkek hiç mî düşünülemez* K i b r i t e dü- mesi başarısına b i r türlü varanumislır. Öle yandan çe
şitli siyasi temayüllerin sergilcnrbildiıfci bîr l i y u l yelpa-
M
*5
zeye kavlamak T ü r t demokrasisinin hedefleri dağcıdadır.
Türkiye'ye gerekti olan yalnıza oy mekanizmasını hate-
kete geçirebilecek Ölçüde kalın hatlarla ayrılmış İki ter
cihtir. Türkiye için ideal düşünülen siyasi yelpazenin bir
kanadı milliyetçi- muhafazakâr çürüklerle donatılmış m
fakat modernizasyona açık b i r cephe olarak düşünülüyor.
Diğer kanadının ise ilerici ve kozmopolit görüşlerin sa
vunucusu ve fakat devlet çıkarları niabelinde bu u t l O t -
rını koruyabilen b i r cephe olması öngörülüyor. Türk de
m o k r a s i n i n siyasi yelpaze&i dış pofitika konularında tar Y E L P A Z E NEMİZE GEREK?
tılma açmayan ve iç politikada vazgeçilmez ilke olarak
laik yapıyı sarsmayan unsurlarla- donatılabilir ancak. Demokrasilerde siyasi yelpaze rejimin varbk şartıriır.
Son yirmibes. yılın letrübeleri Türkiye'nin A n g l n - Y a n i demokrasiler yöneticilerin seçimle gelmeleri yüzün
.\merikan demokrasisine mahsus İkili güç terazisine da
r den diğer ılolaliter» rejimlerden ayrılmazlar. Yönetici
yanan siyasi yelpazeyi muhafaza edemeyeceğim gösteri lerin seçimle işbaşına gelmeleri e*as k a b u l edilmiş olsay
yor. Türkiye'nin siyahi geçmişi Franktı - i t a l y a n demok dı, butun tek p a r t i rejimlerini demokrat saymamız gere
rasisinin aşırı sacdan aşırı sola uzanan siyasi yelpaae için k i r d i Günümüzde demokrasileri demokrat yapan yönet i -
de istikrar arayan b i r yapıya geçmesine imkân vermiyor. çilerin yönetilenler tarafından, halk taralından seçilmiş
Türkiye kadınsı yelpazeyi ustalıkla kullan ahiler.ck hu»- almaları değil halkın önünde seçecek., tercih yapacak bîr
lifcte parmaklardan m a h r u m olduğu g i b i , erkeksi yelpa den Cazla £Lkkın bulunmasıdır. Tek p a r t i seçimlerinde
zenin kimsenin kafasını kırmadan sallanabilmesini müm halk belki geçime katılmayarak yönetimi istemediğini ifa
kün kılabilecek anlaydı da elinden kaçırmış durumda. de edebilir. ( B u elbette k i tamamen nazari bir mülaha
Türkiye'ye mahsus demokrasisinin elindeki şans y a sa zadır.) A m a hu siyasi rejimi demokratik yapan h a l k m
dece belli konulara münhasır b i r gerçek demokrasiyi de neyi istemediğini ifade edebilme inıkinı doj*i] neyi veya:
nemek veya demokrasiyi yalnız ¿ttrüntü olarak korumak neleri istediklerini belirtebilmeleridir. (Bunun da tama
tır. H e r i k i durumda da Türkiye serinletmeyen b i r yel men teorik b i r mülâhaza olduğunu hatırda tutmak lâzım !
pazeye kavuşmuş olacak. Z i r a demokrasinin teminatı b i i i a l h a l k m kendisi d e l i l
dir., meselâ demokrasilerde halkın demokrasiyi reddetme
talebinde bulunmaya hakkı olduğu sdylçnerniyor). B i r
toplumda yönetilenlerin hangi yünelim b i l i m l e r i n i iste
diklerini sıralayabilme gözleri önünde birden fazla im
h
av
l -.ı kanatlı Anglo - Amerikan d e m o k r a s i n d e esas de demokrasi rejim olarak faziletleri dolayısıyla değil, bir
halka sunulan tercihleri temsil eden her i k i tar^fm d a siyasi rekabetin gereği olarak bas t a C I
edilmekte. A m a
bazı temel huluslarda anlaşnuş olmalarına dayalıdır. B u yalnızı., bu kadar değil : Aynı zamanda demokrasi ge
demokrasilerde modern hayatın duyurduğu düşünme ve Jenefii kökleşmiş ülkelerin yaşama biçimini, davranış üs
yaşama biçimlerinden «asın» sayılanlar gu veya hu yolla lûbunu beğenip benimsemenin de bir gereğidir demokrasi
tercih dişe buakılmış, hatta tercihlerin ikiden üçe çıkma övgüsü- Eğilim, günlük hayat ve kurumların işleyişi de
yolları tıkanmıştır. Çok kıvrımLt ve her türlü siyasi e h m o k r a t i k esaslara bağlanmışsa toplumun mekanizmasını
l i m i n temsil imkânı bulduğu F r a n k o - h a l y n n demokra harekete geçiren güç olması bakımından övgüye değer
silerinin esası yürütme gücünün merkezde Coplanmasına ı iı.!.ı-..•. vazgeçilmez k a b u l edilecektir demokrasi.
dayalıdır. Gerek koalisyonlarla gerekse uygun uzlaşma
T a r i h i gelişmeleri bakımından demokratik b i r mira
metodlarıyla toplumun «aşın» siyasi temayülleri f i i l i y a t
sa m a l i k olmadıkları halde denetim ıhında tutulan bazı
t a kuvvet sahibi olmaları önlenebilmektedir. Siyasi yel
ülkelerde demokrasiyi vazgeçilmez ve zorunlu sayan güç
pazesi hangi türden olursa olsun demokrasiler devleti
ler, o ülke insanlartmn çıkarlarını on plâna aldıklan için-
meydana getiren gövdenin sarsılmasını önleyebilecek b i r
değil, demokratik ortamda kendilerine ^izli veya açık
i k t i d a r olayını sergileyebilmektedlrler. îsteyen istediğini
sözcü bulmanın daha kolay olduğunu bittecrübe pörmiış
söyleyebilmekte isteyen istediğini seçebilmekte ve fakat
bulundukları için siyasi yelpazesi çok ronkü b i r rejimi
işler yine o toplumdaki merkez, gücün ihtiyaç duyduğu
savunurlar. Kırk yıllık Türk demokrasisi yaladığı 10 Re*
İstikamette sekil almaktadır. Kısacası ve açıkçası, b i r si
nel seçimde b i r siyasi yelpaze oluşturmamış ve fakat her
yasi rejim ne kadar demokratik olursa olsun c r a d * an
halde geçmişi ve geleceği hakkında verilecek katar için
cak asıl gücü elinde tutanların borusu i t m e k t e d i r , ö y
yeterli işaretler ortaya koymuştur. Bu Işârât muvacehe
leyse neden demokrasiler vazgeçilmez ve övgüye değer sa
sinde Türkiye'de nasıl bâr siyasi yelpaze oluşturmalı so
yılmaktadır ?
rusundan önce Türk toplumunun mayasını neyin oluştur
duğu sorusunu sormak gerek
B u sorunun cevabı kümen yakın tarihin Gerçekleri
İçinde, kısmen de günümüzün sosyal iktisadi şartlan için
h
se
\md temeline dayanarak yürütmeyi zorunlu kılmıştır.
Toptum teıki güçlüler» ile «yeni güçlüler* arkasında JTT
ajanlardan oluşmak üzere kolaylıkla i k i y e bülüaebilmiş-
l i r . Kuzey demokrasilerinde ikiden fazla siyası seçene£1n
sJyastl aahneaindc görünmesinde b i r kanuni mahzur M-1.
tur, fakat mücadele hep i k i büyük arasında geçer. Siya
setin tamamen p r o f e s y o n e l l e r i ^ A B D ' d e ise i k i büyük
p a n i arasmda farklar kişilere dayalıdır. Ve ülkeyi k u r u p
bülünlüfte ulaştıran «Amerikan demokrasisi» anlayışı her
PİR PİR EDER UÇAMAZ i k i partinin eğilimlerinin veya siyaseti fiilen yürüten k i
şilerin isteklerinin üzerinde b i r etkinlice anhlptlr,
«kildir.
iı.ı Hİyjısi bayat kurmak istemekledirler. Eğer Türkiye'dr
Kuzey Denizi nde kıyısı bulunan ülkelerde modem «•Ekinlik ıpmtrrrrek i k i p a r t i milletin i k i ana temayülü
>a»anıa biçimine geçilmeye başlandıjtı zamanlarda k i l i nün Irtnıkl rder tarzda tezahür ederse bu isteftin fayda
- iniı m i l l i b i r karakter sahibi olması loplumda dindar - •eiiprırfuH fr-dııu e l m r k zorundayız. Ymi teçim T U r k i
laik zıllaama.ıının derinleşmesini önlemtş(jr ö t e yandan
r
»e mu yl4J)illır sbnrn IE al ıl ılasııuSlVİJ •=••-•-• I - • - I P I 1*1
arı*liıkrainin mevcudiyetin: koruması siyasi mücadeleyi l'JflPİa vr bahlda^maiun muhaciminî yapmak nfru n
•ı
taşıyan kadrolar arısında gerçekleşecekse bunun ülkeyi
bîr c o k U l a n bir noklaya J . ^ L Î - . ^ ona m c ^ f t ka~
zandiracağini söyleyebiliriz. A m a İki ScÇctlck l o r l a vç
keyfi tasarruflarla belirlenmeye k a l k r p h r u Türkiye'nin
siyasi hayal E çıkmazlarını peşinen kaimi ederek yürü
meye yellenecek demektir k i bu da yeni aakerl müdaha
leler demektir. Acabıt Türkiye Akdenizli bir demokrasi
ye geçmekle siyani hayalını verimli, .• b i r yola
T Ü R K S O L U N E İŞE YARAR?
ulaıtıramai mı? Yanı b i r uçta komünist partisi ve d i -
J^r uçta şeriatçı p a r t i rdenak önere liberal ve sosyalist T a r i h i b i r i k i m i n bîr ünînü olmadığı ve sınıl Icme-
jrjinisJerin çeşitli mikyaslarda teskilitlanabikLifti b i r • ir Üne athip olmadığı halde Türkiye'de bir snl var. Uaha
mokraai Türkiye'nin realist b i r siya» yapıya kavuşma da garibi Türkiye sagb sollu bîr siyasi yelpazenin farke-
sına y o l açamaz mı? 11u soruya tereddütsüz olarak ba dilehikll£l b i r ülke d e l i l k e n mevhûm b i r yelpazenin uç
yır diyebilirim Vıni böyle b i r tccrüİH- tıpkı Amerikan larından biri aşikâr Bu durumda aslı olmadıkı halde \mIi
demokrasisini denemek kadar gerçeklerden uzak ve özenti olan bu - - ne iye yaradıftını ücrmak gerekli.
dolu olacaktır. / I r a Türkiye'nin geçmişinde bir k i l i s e -
UUk dünya ayrımı yer almıyor. Yine Türkiye r,ejilli sos [PbO'lı yıllara kadar Türk solu ülke içinde m o d e r n i
y a l güçlerin açık çatışmaları sonucu modernizasyona var zasyonu savunan bütün diğer bil t K I Akımların b i r sutıesi.
mış d e j i l . Bütün bunların -•!:.-••: olarak Türkiye'de top bîr çeşniai olmaktan lazla bir ıjtrlığa sahip değildi. Da
lum hayatı düşman kamplara bölünmüş değil. O n p Tür ha doğruıu siyasi hayattan lılâml yaklaşımı tardedenler
kiye'de siyasetini elnik üzdüklere ve mezhep farklarına aralarında bazı düşünce farkları . M etmişlerdi k i b i r
dayama hevesinde ulun siyasiler yok diyemeyiz, hatta kısmının u sosyalist ve kumilnist olması güyet labü
onların bu farkları azdırarak kendi slyall varlıklarına idi. L a k i n 1961 Anayasası ile açılan siyasi ufuk her ta
bîr mazeret bulma gayreti gosterdiklerI •-.denebilir. bakadan cek sayıda insanın so] görüşlerle yüzyüze gel
mesini saJLIadı. Günümüzde Türk solu y i r m i yılda yaşa
Bütün bu pürüzlerin yanı sıra ısrarla vurgulamak nan a i y u i dalgalanmalann mırasıyla varlık kazanabil
gerekir k i Türkiye'de sorumluluk dıygusuni sahip her mekledir.
kesin ülke gerçeğini gözden kaçınrsa ülkesinden olaca
kını anlaması Hızım.
Dünya ölçüsünde siyasi otoriteler modem dünyanın
türettiği birçnk siyasi goril j i l n kamuoyu güzünde itibar
dan düşmesini, urgütlenmc gücünU kaybedecek ölçüde za
yıflamasını sağlayacak başarıyı göstermişlerdir. Elunun en
bariz örneği anarşizmin gerek barışçı gerekse şİddel ta
raflisi yönüyle dünya siyaset sahnesinden çefcilme*Mİı
92
Anarşizm doğrudan duğruya o i o r i t r p i n uievcudiyetlni U r - hjlunz ihtiyaç vardır. Çünkü hangi temayülde nlursa o l
trşma ılantna soktuğu için » n i k i yiizyıldır hiçbir ı -1• sun Türk solu Türkiye'nin meselelerine bugün bulundu*
rnnıun yararlanamamıştır. Siyasi ;. •.=.!• •. •..ı • .:. m jtumuz noktadan başlayarak bakma f i k r i n i peşinen Terkel-
Tolstoy da Bakunın de mıjtıjblyete uğramalar, iıleyi-
p mek ve meselelere varılacak tuplum biçimi dayanağından
. 1 - 1 / bırakılmışlardır. Türkiye'de • düşüncenin 1960 ün- kalkarak bakmak mecburiyetindedir, bu mecburiyet her-
•• • olduğu g i b i m. ı • diplomatı arasında Fıir oyun şeyden önce b i r muhasebeyi imkân d ^ m a itmektedir. Us-
haline dönüştürülmesi zur • - h K a t t a bugün ••-=•• in telik l n. I. solu ülkenin dünya karşısında varlık göstere
4û1ı y j l l a n n cazibesini elinde :ukunayL£i yüzünden Türk bilecek çözümlere varmasında b i r engel haline gekllğlnm
«olunun 1940 öncesinin ilgisine bile kavuşainayacaAını bilincinde d e b i d i r .
ileri sürmek mümkün, buna rağmen b v m ve y a y » ı l i ı v
lannda hesap dışı t u l ulımıy acık b i r varlık gosieriyot ol¬ Türk solunun ne İşe yaradığı yukarıda ifade etmeye
maların t nasıl açıklamak mümkündür? Türk » İ M ne işe çabaladığımız genel ilkenin sosyal hayattaki uzantiM ile
y a n y o r k i bu ülkede müsamahaya m i z h a r düşünce özel de anlaşıl abiltnîr. Van i belli bir hayat tarzının, belli dav-
l i s i n i koruyabiliyor? : . ' . ı . kalıplarının ve belli bir zihniyetin yalnız yaşatılıp
sürdürülmesi değil, aynı zamanda bir d i n gibi savunulmadı
Hu sorunun cevabını ararken solun siyasi acenta ke da Türkiye'de solun omuzlarındadır Dolayısıyla liberal
simini tartışma dışı bırakıyorum. Z i r a bu konu real-poli- bir hayalın asli unsurları Türk solunu her zaman gerekli
t l k ' i n b i r parçasıdır Yazılıp çizilenlerle Eazla ilgisi olma ve h n t U zorunla sayacaklardır. Liberal kelimesini yalnızca
dığı için üzerinde lâzJı yazıp çizmenin kimseye b i r fay i k t u a d i hayata münhasır saymamak gerek; siyası tercih
dası dokunmaz. Meselrye aydınlık getirebilmek endişe lerinde de. kadın-erkek ilişkilerinde de liberal tıvnn gu-
l i y l e Türkiye d r e n d i n b i r örnekle y e t i n d i m : Avusturya' dünuleri kapılarındı besledikleri fedailerin Türk suluna
da K u m i i n i s i Parü'nin bulunması ve kapatılmaması bey mensup olmasından büyük b i r rahatlık duyuyorlar.
nelmilel anlaşmalarla teminat altındadır, hiç b i r AvNt-
lurya hükümeti veya mahkemesi Komünist P a r t i s i n i ka Türk solu ne işe y i r a r sorusuna verdiğim cevap belki
putumuz. kimilerine fazla taraf tutan bir üslûpta görünebilir. İdeo
Türkiye'de kamuya açık ve yaygınlaşman isabetli lojik kampımın gerekli saydığı bir akıl yürütmenin sonuç¬
bulunan (en azından yaygınlaşırsa büyük endişeler do larım sergilediğim samlabilir. Oysa hiç de öyle defcll. Ru
ğurmayacak o U n ) » I ülkenin hayati meselelerini tartıp olabildiğince nesnel bir d e m l e n d i r m e d i r . Sağlamasını da
ma dışı bırakmaya mümkün k d a n soldur. Yani Türk ınlu •on on-onbes yılm sol macerasında bulmak mümkün. Türk
ne işe yarar sorusunun i l k ve gerçek cevabı föyle olsa ge » l u benim y u k a n d a saydığım lonksiyonlarını lerkeltîği
rek : l . i v i Türkiye'de sol •"=•-. -1• kimselerin siyahi prog her dummda kökü k u m a n ve goc açtırılmayın düşünce
ramı nne sürülmeyecek olurnn bu ülke insanlarının dünya muamelesi görmüş; buna mukabil üzerine yüklenen gö
meseleleri karşısında çıkışı bulabilecek gerçekçi hir i m . , revi yerine getirdiği kadar da y u r t içi ve y u r t dışı hima
ram veya programlar öne sUrülebilecektir. Bu programları yeden ısliiadc etmiştir.
gündem dcşı bırakmak veya güllede bekletmek için Türk
İH .
<
na getirilmiş? Batı Avrupa'da nldugu gibi son tahlilde sı
nıf esaatna dayanan b i r farklılaşma mı • . M .: yoksa
eski sömürge ülkelerde olduğu gibi istilacıyla ijbirliği ya
panlar ve m i l l i bünyeyi oluşturan çoğunluğun sesi olma
y a çabalayan etüHid güçler ansında fark mı belirleyici
etken? Ne b i r i ne üteki. Tür!: siyası hayatının bir yaka
sında ülke bütünlüğü, milletin uzun v i d e l l çıkarları adı
na hareket etti A ine kendini inandırmış ve bunun yanışı ra
BU TASNİFTE SOLA YER Y O K bu toprakların insanım kendi zihnî tasarımlın gereğine*
biçime sokabileceğine inanan ımuktedirs güçler yer a l i '
Türk demokrasi hayalı kırk yıllık geçmişi içinde yor. Diğer yakada ise ülke bütünlüğünü uğlama ve ko
kendine mahsus b i r biçime sahip ohnuşiur. 1lu biçim Tür ruma hususlarında bu topraklarda yaşayan insanların so
kiye'deki siyasi güçlerin anlaşılabilir bir tasnifini gerek rumluluk yüklenme yeter İLİ iğinde ukİLiğmiLi ime süren ve
tiriyor, r 'iı-_ • normları bakımından Yahudi - Hristiyan memlekel hayrına girişilecek işlerin ancak bu işlerden is
kavram Lir una yabancı, yasama alışkanlıkları bakımından tifade edecek insanların katılımlarıyla nıiaya çıkabilece
grekoromen miras Lan payına hemen hemen hiç b i r *ey ğini göstermeye çabalayan ı popüler» güçler var. Yani
dü}memig olan Türkiye bu andığımız üztllikler sebebiyle Türk s i y n l ifthnesmde bizaiihi sahne tartılmaya konu
nasıl Avrupa ülkelerindrn farklı b i r yapı çerçevesinde olmuyor. Hedeflere ulaşmada rollerin nynanilmas-ı gerek'
canlılığını devam ettiriyorsa. kolonyıllzm • Lğınıtı koln- tigi mi yoksa oynatılması grrektıği mî tartışılıyor.
nîze bölgelerinden b i r i olmarnaktığı ve lislelik sözkonusu
Eğer railer kendiliğinden oynanırsa bunun sonucu
dönemde knlnnyalÎM ülkekrde çekişmeyi yürütebilecek
Türkiye'nin tabii ve zorunlu yerinin müstakar b i r den
gücün mirasını yüklenmek ligi sebebiyle de sonradan ken
geye varma ti a k l a uygun. Koller zorla oynatıldığı zaman
dilerine bakımsızlık verilmiş eski sömürge ülkelerden ve
ise elde edilen dengenin kararsız b i r denge olduğunu kırk
bu arada b i r çok müslüman ülkeden Inrklı b i r zihnî çer
yıl I Türkiye'de modern Izasyon un zorlamalara
çeve içinde tasarımlarını yürütmek d u n unuyla yüzyüze-
dır. Türk demokrasili l i t e r istemez amlıtLimz bu İki çer bağlı olarak b i r mesafe kat etmiş olması bu değişmenin
çevenin özelliklerine sığabilecek; b i r biçim uğruna deği türevlerinden b i r i ulan «sol*u her zaman muktedirler ka
şimler yasamak ihtiyacındadır, n i t e k i m geride bıraktığa nadında yer almaya mecbur bıraktı. Oysa solum dünya
m i i kırk yıl tek yönlü değişimlerin yani Türkiye'nin kvnrii ölçüsünde olduğu gibi, ülkemizde de zahirdeki temel Eezi
bünyesine en uygun siyasi yap ey a kavurmak için kamrlı yürürlükteki bozukluğun muktedirlerin faaliyetleri nden h
veya mütereddit hamlelerinin sergilendiği kırk yıldır. çıkarlarının korun masından doğduğunu savunmaya daya
lıdır. Türk solu muktedirler safında bulunmazsa varlığı
Acaba Türk siyasi hayatında kutuplar hangi unsur na son vermek zorunda. | 1v: kanatta bulunursa ka
lardan oluşmuş? Türkiye'de deınokrılik yarışmaya temel rakterini kaybetmek tehlikeliyle yüzyüze. Eşte bu terslik
alabilecek güçtçkilrr hangi esaslardan kalkılarak meyda- Türkiye'de solu yersizliğe mahkûm ediyor.
Türk solu a r a t ikiyüz yıllık Batılılaşmanın satıh¬
t a k i belirtileri sayesinde kendine Wiz hakkı bulabilecek
- - _ - - - 1 i - • I_ 1-=-• -• sahip. Yani alkol alif kanlığı, kadın-erkek mü-
:• !•• lı- Kanlı standartlara uygunluk, bilgilenme
konusunda t a l i m i kaynakları ynk saymak veya yok et
mek g i b i siperlerin arkasına aklanana T U ne siyasi k u l -
rolar göründe ne d r ikiyüz y t l boyunca belli değişmeler
den e l k i l r n m i j «kitleler i 1)* güzünde değer sahibi olmaz.
Böylelikle de Türkiye'de iiyıat tartışmaların içinde y e r K İ M M İ Ş ELİTE K A R Ş İ OLAN?
bulma . m ı- ı kullanamaz.
IJülün bu sebeplerden ötürü Türkiye'de solu kendi Türkiye'de elitlere ve elitizme karşı bazı solcuların
başına k i m l i k sahibi bir düşünce kampı olarak değil de bulunması insanı güldürüyor. Çünkü Türkiye'de ne Balı
llauhtasmanın günümüze kadar gelen çizgisinin tadık sa Avrtıpa n4İüne ne A B D c f c ve SSCfi^ltUnz benzer b i r
F
h
vunucuları ırasında hesaba katmak kaçınılmazdır. Böyle elit zümre y o k d u r u m u komikleştiren birinci unsur bu
P
bir değerlenil irmeyle Türkiye'de solu yukarıda sergileme Komikliği anıran ikinci unsur Türkiye'de belli imkânları
ye çalıştığımız tasnifin b i r kanadında; ^muktedirler» ya kullanan bazı kişilerin kendi benzerlerine «elit» oldukları
kasında telakki etmek mecburiyeti vardır. Sol düşünceli gerekçeliyle karşı durmalarıdır.
kimseler millet çoğunluğuna diş bileyerek, m i l l i anlayışa
Türkiye'de çekilen sıkıntıların büyük bîr kısmı ül
sahip kişilere nefret kusarak ve bunları yaparken hesa
kemizde seri kurallarla varlığını knruyzbilen ve araları
bına ter döktükleri efendilerinden de sırası geldikçe şa
na girilmesi nerdeyse İmkansız • Iİ1 zümrelerin bulunma
mar yiyerek ömürlerini tüketeceklerdir. Bu b i r kehanet
sından değil, t a m tersine bazı işlerin götürülebilmesi
değil, büyük bir bölümü gerçekleşmiş bir vakıanın şim
için her kıratta insanın kullanılahiliynr olmasmdan- yani
diden izharından ibarettir.
seçilmeye yaraşır insanların sorumluluk yüklenme fırsat*
lanndan uzak tulıılmalanndanıiır. B u sebeple Türkiye'
de eüllere ve elitizme karşı olmak son model Avrupai bir
züppeliktir.
9t o»
ı- .ı.ın.ı dayalı b i r pürü ürgütü hakimiyeti yaşar. AİÜJ T i i r k i y e d c son otuz yılda « f a kalmamış olmalıydı.
• • -.-.=• 11• r| ı: çekirdekten yetiştirir. Türkiye'de ise b i r tül Efter bala seçkinlerin gücü sözkonusuyaa TTlrkiyede me
olugturma i u l i y e L i yürürlükle d e b i d i r . Ne imtiyazlı o k u l selenin Özü Avrupai anlamda seçkinlikte, tlitizrnde değil
lar vardır, ne de İnsanların parlak başarıları onlara belli bu ülkenin batılılaşma «rüvenindek* ideolojik. düşünsel,
mevkileri garanti eder. Elbette biriken Lnryerlcrdedirler felsefi ve itikada dayab vakıalarında ytüyor d e n k t i r .
ama biryerlerdr oluş şartlan belli b i r ditizmın uzantısı Olayı bu noktadan kavramayı başaran İnuu Türkiye'de
delildir. •solcuyum* demekten utanması gerekirdi. Hem ufanmı-
y u r . bem de eOilizzne k ı r p oldufrınu beyan e d i y o r » , bu
I" L : .. l-.i. b i r cümle yazayım bemen î Türkiye'de
türden irnanlarm yapıp ettiklerine gülüp geçmek a d o i -
eliLizrne karşı mücadele elilizmio adem-i mevcudiyclin
rusu. Azoa S U I J U Ü b u ne kadar gülsek de geçmemiz için
d e n d i r B u cümle ezik kolay ve çabucak anlaşılabilir: Biz
d u r u m pek mnsait de£İI. Öyleyte bu eli l izm dügmam ova-
Lakım insanlar aldıkları eğitin^ mensub oldukları bürok
b l a n n gizli niyetlerine karşı uyanık olmaktır r n iyisi. On
ratik yet ve yasama tarzı i t i b a r i y i ? ülkenin seçkinleri ol
l a n i y i n i y e t l i romantikler olarak kahul elmek hile remi
dukları zehabına kapılmışlardır. Amma, iannla y a k i y n
lerinin yürümesine yardtm eLmek demeye grlecektir. Çün
hasıl olmadıfr için kısa zamanda seçkin yerlerinin pek
kü onlar muhalif oldukları şartlardan en çok istifade et
sajlam uhnadıftmı acı h i r şekilde görmüşlerdir Nedense
me imkanına sahip olanlarda. T e k i n b|r şey defti! bu.
Türkiye'de yıldan yıla «daldaki gelip bagdakinı kovmak
tadır.» Günümüzde elıtlzme kars,ı olduğunu beyan i l e n
ler İşle hu eski ı . ı • sakinleridir, ö y l e gürünüyor kL bu
eli t İzm aleyhtarlar L züppeliklerimle baş başa kalacak gibi
dirler. Çünkü önlerinde i k i y o l v a r ; Y a yeni şartlarda
i y i imkAnları, kendilerini hiç olmazsa maddi şartlar iti¬
bariyle memnun edecek fırsatları elde etmeye çabalaya
caklar, böylelikle baftdan kovulmuş olsalar bile p r k r n r z
yapılan yerde b i r yaşama alanına kavuşacakLardır_ B u n u
yapabilirlerde ilerde yeniden bağa dönme ümitleri vardır.
Aksi halde kendileri ba^da iken diğerleri neredeyse • r ı
ya göçeafcleıdir! Yani dağa. Önlerindeki i k i n c i y o l bu
dur. Unutmamalı k i her daftlı İnip bagdakini kovamıyor-
üaJt Laf insan dolu.
100 im
tartışmalardan etkilendiler. Sozknnuiu olay Rüzonüne alı
narak düşünce ve davranışlarını ayarlayanlar çıktı. B i r
zaman sonra Babauddin ı\akaîbend i ziyaret eden grup
h
şibend l n buiunduju yent geldiler. Şeyhi d e r g i n i n avlu muş İnsanların küçük bir bolümü bütün bu gördükleri
sunda neşe İçinde gördüler çevresindeki şaklnJleri âdeta
r nin dojtru yorumunu bulabilmek, gerçek d e ™ almak için
bir dbnbül havasındaydı. Yeni gelenlerin bir kısmı bu dergâha geri döndüler. Bahçe kıpısına yanlıklarındı k i m
durumdan hiç hoşnut olmadı. M e k r u h t u r bu dediler, ge olduklarını bildirdiler ve avluya (aklılar. Orada Bıha-
rekçesi ne o l u r u olsun böyle davranmak bîr mürşide ya :
ı :ı \akşibrnd İçk başına oturmaktaydı, ftirünüşün'
raşmaz. A m a aralarından bazıları böyle davranmanın mü de ne neşeli b i r hava vardı, ne de düşüncelere dalmış b i r
kemmel • — • görüşünde idiler. İnsanlara h b şeyler öğ
• •i =••••-:_• • h Görünürlerde hiçbir şakird y o k l u . «Simdi
retmenin güzel bir yolu l-.ı. diye düşündüler ve aralarına
bütün hikâyeyi öğrenebilirsiniz* dedi mürşjd, tljünkü la-
katılmak istediler. l H j e r bir kısım yolcu İse günlükleri
lîımYri ma erdift için talebelerimi azad e l l i m e Siz i l k
olaydan akLİlarının karıştığını, bu muammanın kendile
Urldlftnizrife öğrencilerim bilgi alanına girmenin gergin-
rine ayıklanmasının d o j r u olacağını belirttiler. Geri ka
llfti İçinde badelinden fazla ciddî olmaya şartlandırmış
tanlar ise bunun belki b i r hikmeti alduftunu l a k i n ögren-
brdı kendilerini. B i l g i s m bünyelere nüfuz edemeyeceği
b
UM I0J
- 1 r - - 1 : • _ . - ı u h edemez. Ziyaretçi meselenin n f kadar aşı-
DUI o l u r u olsun faaliyetin önü ve » n u hakkında işi
yapan k a d a r endîşe ta^ir d u r u m d a d e l i l d i r . B i r faaliyet
yürürlükle I L n hesaba kalılacak olan faaliyelin bı-
beıll işlemlerle devam ettirdim -• • ı-r tUtirilccek ¡1 üze
rinde çalışan i n s a n a dışardan değerlrndirmelerde Kukun-
inak nasıl herzenin zihnini yanlışa s e v k e d e n e , böyle de
mlendirmeleri hesaba k a l m a k d a işini bilirmeye çaba
layan kişiyi şaşırüT. M Ü S A M A H A GEREKLİ M j ?
\0S
anmiş oluyoruz. Kendi ktütâr dünyamız içinde müsama Üş kabul ettikleri hususlarda anlaşmalarını istiyoruz de
ha bar kabahali ba£ıgLanacjt hafiflikte sayıp hoş^ürme, rnek l i r . Aksa halde birbirine müsamaha gösteren i n u n
bazı yanhş davranışlara güzyumıua bir sutluya kars.ı şid
r
lar her ikisinin de gücünün üstünde bir oloritenin zoruy
det gü&iermtyip aldırış elmrme anlamlara taşıynr. Mîlsa la i y i geçinme mecburiyete ultındadırlar. G e r e k t e iste
maba aynı zamanda ihmal, dikkatsizlik, gevşeklik g i b i seler de istemeseler de birbirlerinin alanlarına tecavüz et
anlamlara da sahip. Açıkçası b i l i m ani ay ı s ı m ı z içinde hoş me İmkinlan yoktur, ö l e yandan müsamahayı gösteren,
görü b i r otoritenin kusurlu olanı keyfi olarak rahat bırak bir l o j o r i l t * ise ortada b i r aldatmaca var dernektir, ts-
masıdır Otorite sahibi t a m istemezse müsamaha etmez, :H I ı • anda hoşgürüye u n verebilecek olan otorite miıta-
ht^ürmez. maha gösterdiği sıralarda davranışlarına göz yumduğu
k i m l e r i n faaliyetlerinden kendi gücü lehine b i r bekh-n-
Tolerans ise kaynağı iLlbarLyle müsamahadan farklı. tjye sahiptir. Velhasıl» müsamaha hoşgörün tolerans de
H
Latince i l o k t n n * tahammül etmek, katlanmak, kaldıra nilen şey b i r sosyal gücün g*rçek niyetini maskelemek
bilmek demeye geliyur. Rahh anlamıyla tolerans bir şe- İçin kullandığı uü*lü> bir kelimedir. Her süslü kelime
• m elverişsiz, uygunsuz b i r çevre faktörü, karşısında gös gibi •• da tuzaklara konulan b i r yemdir.
terdiği fiziki dayanıkbk veya o islenmeyen unsura uya-
bilme yeterliğidir. Kelimenin hüyle b i r anlnma oluşu yü
zündendir k i tıp dilinde veya teknolojide kullanılan to
lerans sözünü Türkçeye müsamaha veya boşftürü diye ter
cüme edemiyoruz. A m a d i n i inanışlar, sosyal hayal söz-
konusu olunca tolerans ve müsamaha kelimeleri birbir
lerine çok yaklaşıyorlar. 19. yüzyılda Fransa'da genel
evlere 'ınaîiinıi de tolerance" y a n i "müs&mnhft evi denil
h
IÖ6 |c P
l i' : bir yenle hnşgprülü bir toplum bulunduğu söy
leniyorsa bakmalı: Orada farkb unsurlardan birinin d i
kerine baskı yapmasını önleyetı ne var? >u ihtimaller • ı
ralaııabilir: Y a merkezi otorite mahalli güçlerin birbirine
zarar vermesini önleyecek kadar fltiçtüdür; veya mahallî
güçler arasında birinin dikerine baskı yapara] ! ölçüde
1
I0S |,Kh
Hoagöni kuvvetlinin zayıfa karsı muhtemel tavırla
rından b i r i olduûuna göre bir toplumda «karşılıklı hoş-
görîjıden süsetınek k a t m e r l i b i r aldatmacayı beslemekten
bask* işe yaramaı. Üstelik bu t u l u m b i r saçmalıjın ıden-
ge» olarak sunulmasını da saklayabilir. Söyle: M ailem
zenginler fakirlerin sefaletini >-yürüyorlar, o hakle fa
kirler de zenginlerin sefahatini b i t i r m e l i d i r . Madem ga
lipler mağlupların küle olmalarını hu^ürüyor, öyleyse
mağluplar da galiplerin e f e n d i l i n i hoşgorinelldir. Mani BELKİ BİZDEN Y A N A GEÇER
İkinti Dünya Savaşı sonunda bir Romanyalıya sormuş
l a r : e—Sovyetlerle ticaretiniz naıılP» a—\\.ıw\ denge- Müsamaha, hoşgörü, tolerans l o p l u m hayatına yön
l i * d i y e cevap vermiş Hemen. «Biz onlara kereste satL-
a
verecek bir defter olarak vaz'edilemez, c/unku mü-mmahu
yoruz onlar d a b i l i m petrolümüzü alıyorlar-* tşte kar
r
kuvveti elinde tutanın zavallılara karşı kısa vadeli b i r
şılıklı tolerans ila böyle bir şeydir; Sürgün oldurunuz hareket sefbeştisi tantması derneklîr. Tnlerans gösteren
şehirde sizden ayakbastı p a r a u isfenir- k i m olursa oksun tfüıyumdujü hareketleri y a p a n kimse
lerin bilgisi i , yetersiz, donatımsıı o k l u s u n u dü±ündüıiiı
iı.nı hoşgörülü olmakladır. Anneler, babalar çocuklarının
istenmeyen durumlarda bulunuşlarına sert tepki gösErr-
miyorlarsa, .• ukiai mm b i r gün akıllarını başlarına ala
cak lannı peşinen kabul ettikleri içindir. Alknbzmden kur
tulması İçin tedavi gören «hasta» bir m i k t a r içki içme
müsamahasından yararlanıyorsa bir gün hiç alkol kul*
lanmJyaca£ı düşüncesini taşryln insanların elinde oldu-
ı;ı: içindir. Yani lolerans gören kimse b i r hakkını kul¬
lanma gücünü elinde tutamaz, hürriyetinin peresini yer
• •• getirmez, tam tersine b i r gün yaptıklarını yapma
ması için ve bugün ona verilen hareket serbestisi o m
d a n kalkacağı İçin şimdilik kaydıyla yaptığına g M yu
mulur. N i t e k i m Sovyetler Bir liftinde d i n i İbadete müsa
maha edilmekledir, zira b i r zaman snnrz toplumun Ea-
mamen d i n anlayışından uzaklaşacağı beklenmektedir.
110 III
m a h a • - -•:=_• b ı k ı l ı r » Lir ikiyüzlülüklen iharciıîr. Hoş c a k l a n , kalabilecekleri kabul edilmiştir. Müslümanlar
görüde bulunan lara.1 kendini Öyle hal ı u • --l.n güçlü • İı' kitab olanlara «belki b i r gün im.- ' . i m a n olur* diye
tezlerle ıl--ı- ıin nı kabul etmekle v e y a
: sundu tolerans göstermiş değildirler. Dolayısıyla Vahudi ve H r i s -
ğu tarafı o derece budala kabul etmekledir kî bîr gun tiyanları aklı ermez: zavallılar olarak değil hakları ve hür
kendi inancının isabclH OİduftUflU müsamaha gösterdiği riyetleri, vazife ve vecibeleri bulunan kişiler olarak top
kimselerin kavrayacağını ummakladır. Yani h a k i m inancı lum hayatının birer unsuru u y a n İslimi anlayış i k i yüz
savunan laraf diğerine şöyle der g i b i d i r : ı B u sakat gö lülükten tamamen uzaktır. Unutmamalı k i hiçbir müs-
rüşleri b i r süre t a k i p elmene ses çıkarmıyorum. Z i r a sen lürnanca anlayış tarzı müşriklerin müsamahaya mazhar
şimdilik İdinde bulunduğun «eri kafalılığı bilmeyecek ka orabilrcekleri genişlikte drğüdir.
rlar aldanış içerisindesin. İlenim sana gösterdiğim lale-
r a n * sayesinde şu anda r o k yanlış düşündüğünü i r e c e k ,
bana hak verecek, benden y a n a geçetrksint. B i r d i n veya
ı iı- bîr başka dine veya ideolojiye I olefins tanıyor
sa bu onn inanç ve ibadel hürriyeti tanıdığı ; i n değildir.
Tanınan sadece b i r mühlettir. Bu mühlet idinde rnüsa-
mahadan faydalanan tarafın kendini düzeltmesi, tolerans
tarafın safına geçmesi esastır. Açıkçası İdeolo
jiler ar asi Dda yaşanan veya yaşanması beklenen hcşgürü
ortamı i k i tarafın birbirlerini kandırma arzularının teza
hürü olarak görülmelidir. Tebessümler *ahtc ateşkesler h
güvensizdir.
112 II
peşinen kabul ediyor olmak gerek Herhangi b i r devletin
r
114 MI
r u i ülkede yasayan insanları hesaba katmış, ciddiye al
mı; ve insanların hak U n u karşı duyarlı olmuş, kendini
bazı yükümlülüklerle sorumlu kabul etmişse ü ülkede bü
tün sosyal değişiklikler yumuşak yaşınmif, bunun sonu
cu olarak d ı giHlermelik bile sumba aristokrasi mevcu¬
d i y e t i n i korumuştur. A m a hangi ülkede aristokratlar ben
den sonra tutan demişler, u ülkede yaşayan insanları k i n
di keyifleri nce biç imiend irebileceklerine inanmışlar on*
d
]••
¡16
kendilerine işaret ettiği büyük, jjeniş, bol yoldadır. [ B u Müslümanlar günümü* şartlarında aşelmaz engeller
san cümleyi 4y0tdiuhr.fr diye değil de «şeriattadır* diye g i b i görünen zorlukların aşılmalını sadece kendi kapa-
b i t i r m e m gerekirdi. A m a şeriat kelimesi biz. Türkiye'de siteleriyle giderileceğini düşünmedikleri içinj Allah'ın yar
yaşayan mü^lümanların tepesinde Demokleşin kıba gibi dımından hiç bir zaman şüpheye düşnie^ierj için e V
iıııı.j duruyor. Kültürümüz İslimi anlayışı ortaya çıka dünyanın çekiüp çevrilmesinden nç kendilerini ne de hır
ran kaynaklardan kopanldıği için insanlara şeriat deni ba^ka k u l u y e t k i l i gütmedikler] için her an dinamik, canlı
lince «Sırat-ı Müstakim»! kastettiğimizi anlatabilmek ve kuvvetli kalabiliyorlar. Salih b i r düşünme tarzı için
uzun uzun açıklama yanmak gerekiyor.] Kelimeler asü sulih bir tutum ve davranış için insanların, müsiüman-
r
unlanılarından kupurılarak keyfi ve itibari adlandırma l a r m hayrına olan hiçbir gey için £eç ^ayılamaa. Yani
lara müstelıak sayıldığı zaman k i m i n gerçekten ne dedi doğru b i r davranışı yerine getirmek sözfconuflU olduğun
ğini anlamak cidden zor. Böyle durumlarda b i r kelimeye da *hunca b e l i bunca yozlaşma idinde benim yaraca
p
kendi yüklediği anlamı yaygınlaştırma gücüne erişen ka- ğımın ne etkisi olur» diye düşünmek b i r yanıyla o bela
zauçb çıkıyor. Yanı tanımlayan tanımlananı t y i y o r * . Şe ları, yozlaşmaları hakb saymak, hem de Allah'ın rahme
riat kelimesi de bu tanımlama sürecinde müslürnanlann t i n i umursamamaktır.
tedbirli olmazlarsa çok zararlı çıkacakları b i r noktaya
konulmuş. Siyasi çağrışımları» toplum kavrayış çerçevesi
bir yana bırakılarak «şeriat» kelimesini ağzımıza almak
neredeyse imkânsız olmuş. (Ama hiçbir şey için geç sa
yılmaz dedik ya. belki doğru b i r an layı 5a ulaşmak için
de geç değildir.) Dünya şartlan veya insanların birbir
lerine açtığı kapılar kendi ölümlü, sonlu ve sımrlı yapı
larının imkanını açar insanlara. B u sınırlı ve sonlu i m
kânlar başımıza gelenlerin bi?t kaçımlmaz b i r akabete
sürüklediği hususunda kandırır. Çünkü biz de kavrayış
Kücü itibariyle sonlu ve sınırlı yaratıklarız.
118 İ1U
Hemen U r ayrımı işaret etmek zorundayız. Her müs¬
lüman kendini İslâm! mücadeleye adamış b i r i olma d u
rumunda değildir. Yani herhangi b i r müslümanm şu ve
ya bu ölçüde tslİrnl davranış biçiminin sağlam röstej
gz-lertmlen uzakta kalması bize büyük rahatsızlıklar ver¬
meyecektir. Çünkü herkes hatalarının hesabım vereceği
yeri ve zamanı kendi düşünmek zorundadır. Sıradan b i r
müslüman ularak kalmak ve küfre saplanmıdan a m a h
120 ı rı
sıtması |ciq »ncp bunu İyi sindirebi I meıi aerekir. A m a bu
i | de ferdi w t e k başına altın- lan kalkılabilecek b i r l a a l i -
y e l dtğüdjr İnsanın kendim aydınlatması, sorumluluk ve
r
layışıyla sağlayamayız.
Türkiye'de yaşayan müslumanların azımsanamıyacak
bir U l g i birikimine sahip oldukları, Türkiye'de yaşayan
İJoğnj davrantşa varmak önce dar çevrede, b i r b k t e
i n s i n i n ve genel olarak Türk toplumunun değerlendiril^
mlkaıb-lrye karar vermiş İDuniaruı cemaat sorumluluk
meşinde kendi dışlarında yer alan d ü ş ü n » odaklanna
larını yerine gettrmeleHyle mümkün. Müslümanca b i r dü-
oranla daha tularJı b i r yaklaşıma sahip oldukları, var-
şUmne ve davranma biçiminin müşahhas., hayatiyete ka
d i k t a n zihinsel sonuçlan v e r i m l i kılımı, ele kemiğe bu
vuşmuş birimleri olmaksızın sudan bağlantılarla yola n -
riindürme bakımından Halıcı okumuşların h e p i m mah
kılamaz. rürkiye'de ve dünyanın herhangi bir yerinde I-
r
I H
manialın tap]um olaylarına ve yürülülmetle bulunan rasıyU anlajılılıilir. Bunlar için uygun çözüm ancak müs-
kendi kendini sömürgeleştirme faaliyetlerine yalnızca küs lümanlariD kendi iktisadi çerçevelerini İslimi kaynaklara
kün b i r I J v ı r takınmakla bundan böyle yetinmeyecek le- en yakın tarzda belirlemeleri ve yapıp e t l i k l e r i n i İslâm
riıü, sorumsuz değişi irmelere bir önceki değişikliği uzat sınırlan içinde gerçekleştirmeleriyle bulunabilir.
mak sureciyle l e p k i göstermekle kalmayıp son üç yüz
yılı anlamlı b i r değerlendirmeye labl tutup Türkiye'ye AUrynrik lladeye başvuracak o l u r s a k : B i r kesim
İslimi esasları güzününe alnn bir yon kazandırmayı de müslüman içip elde nasıl un, nasıl Şiker, nasıl yağ v a r H
ğerli b i r çabu saydıklarını gûstcnli. Vıkin geçmiş b ı » onlarla bir belva yapılabiiir. B u görüşte olanlar eldeki
yağ. u n . şeker bulunduğuna güre belva yıpıLabiLeceğini çeker, un ve yağın kanlacak helva için mevcut olduğuna
KÖsıerdiği kadar, yandması gerekliğini de gösterdi. A n utanırlar, bu yüzden de malzemenin elverişli olduğundan
cak b o r a d l önümüze yaşanmış bunca deneyin menfi ve şüpheye düşmezler. A m a bu görüşü benimsemeyen mü*-
müsbel yanlarını ayıklama gibi b i r görevin çıktığını gür lürnanlara göre tgvrçeklenp helva yenilmek isteniyorsa
dük. önce bu eldeki un denmeli, yağın asidi alınmalı ve şeker
anlalmalıdır Aksi halde ortaya belki helvaya benzer bir
şey çıkar ama onu canı helva çekenler yiyemez. f)zrtlr !
Günümüz Türkiye'sinde İslimi yüuclişin haklılığı ve H
111
r i k a tıpkı dünyanın birçok bölgesi ve bu arada Rusya
g i b i , oluşumunu Avrupa'da tamamlamış, b i r medeniyetin
yayılma ve yaşama alanlarından biridir. B u söyledikleri
mizi gonnUne alarak Batı dediğimiz zaman coğrafi b i r
İstikameti, bîr yöreyi değil, b i r anlayış [arzını, b i r z i h
niye Iİ ve bir değerler silsilesini kasleltiğitnizL herkes l a -
rafındın bunun böyle anlaşılmasının gerekli olduğunu ifa
de etmeliyiz, ö y l e k i Balının bz malı g i b i görünen bazt
kavramların, bası ürünlerin Avrupa dışında sahiplen ildi
BATIDAN KOPMAK
ğini görmemiz mümkün. Sözgelimi H r i s t i y a n b k Hacının
ne dünkü ne de bugünkü hayalına t a m olarak imîlıak
Batı dediğimiz zaman belirlenmek i h i n i m b i r mede
niyet, bir İnançlar manzumesi ve hem o medeniyetin hem •• -- Avrupa'da tahrif edilmiş haliyle bile olsa İncil'e
de o inançların köklerini içine alan değerler bülünüdür. sadakal gösterilmemiştir. D i n ( Y a h u d i l i k ve llrîsliyan-
Y a n i Batı demekle hiçbir zaman bir coğrafi mekanı dile lık) Avrupa'da içinde yaşanılan düzenin b i r mazereti ve
getirmiş olmayız. Gerçi hiç kuşku yok kî bu medeniye güçlünün silâhı olarak anlam taşımıştır 1lu açıdan dnğu
t i n bağlı olduğu, doğup geliştiği b i r tnprak parçası, b i r H r i s t i y an lığının gündeme getirilmesi İlginç sonuçlar ver-
k i l i t t i r çevresi var. Esasen yumurtaları (izerindr B A T | h mrklnİLf Her ne kadar katoltsizzn ve prcteatanlık bugün
tam belirlemek gerekirse, Pirenelerin doğusu, A İplerin k u kü Batı n m oluşmasında çok önemli roller oynamışlzrsa
zeyi, Ren N'ehrimn batısı arasında kalan b i d e d e k u d a bu rolü bizim inancımız içindeki ehl-i k i t a p anlayı
luçkaya yatmıştır. Batı medeniyetinin biçim aldığı ana şıyla değil, din adamlarıyla Laiklerin etkileşimi sureliyle
merkez burasıdır ve gerçek Batılı i k i şehrin : Londra'nın oynamışlardır. L>suıanlıların Avrupa'yı ehM k i l a b mua
ve FıriVin robunu taşır. Tapuya, Güney İtalya. Prusya mele» değil de k i f i r muamelesi yapmaları basit bir sa
dahil buılin Doğu Avrupa lıpkı Asya'nın. Afrika'nın ve vaş m a n r e t i sayılmamalı, bu aynı zamanda l l i l i duru
A m r r i k a l a n n , Avusturalya'nın birçok bölgelerinin oldu mun yerinde kavranmasının belirtisiydi. N i t e k i m Tlris-
ğu: g i b i Bat ti ı İaşe irilmiş, hatta Avrupai ılaştın İmiş İHÎlge- liyanlığtn üıüne yönetmiş nice mezhep fırsal bulur bul
lerdlr. maz müslümanlar arasına katılmakta gecikmemiştir.
Bu yüzden bütün bu bölgeler gerrk yaşanın şartları, Batı medeniyetinin çoğu kez maddeci bir medeniyet
g e r e k u düşünme biçimleri bakımındntı Batımn ana da • • M L I Ü U amiyane b i r şekilde dile getirilir. B i l i n m e l i kl hü-
marından uzakta kalan unsurlarla bir varlık kazanıbil- lün medeniyetler, tarifleri gereği maddecidir. Batı ile ma-
mişlerdir. Günümüzde A B D iktisadî ve askeri güç bakı leryalizmi b i r l i k t e düşünmek ve boylere materyalizme
mından Batının himısi ve Batı düşmanlarının bay he karşı olmanın Balı'yı karsı olmaya yöneldiğini düşün-
defi İte de, Batılı değerlerin gerçek temsilcisi h a i l A v r u m r k kimilerine kolay gelebilir. B u gidişle materyalizme
pa'dır. N i t e k i m Türkiye'nin Batılılaşmasına hassasiyet karşıt bir kavram olan îdealizzne bağlanmanın da doğu
giVleren Amerika değtl Avrupa olmaktadır. Kuzey Ame-
r lu ıılmaya yüneldi^ini ileri sürmek mümkün olabilir. Oy-
126 UF
sa d u r u m hiç d r bu kolaycılığa y - ı - - •• gibi değil.
Z i r a idealizm B a n y i diğer medeniyetlerden ayıran en
ünenılE vasıltır. Yani düşünen üznenin geçerliliğinin ka
bulü ile Batı temellerini alabilmiştir vc materyalizmin
her ne kadar idealizme » t b i r göniş be de ancak idea
lizmin mevcudiyetiyle ahlarn Sahibi olan bir kavtayzş b i
çimidir. İdealizm ve materyalizm birbirlerini ancak yek
diğeriyle açıklayabildikleri, karşıt kavramları kullanma^
dan hiçbir zaman k r n d i l r r i n i anlatamadıkları ve bu yüz
İŞE K O Ş U L A N MÜSLÜMANLIK
d e n de b i r b i r l e r i n i n mütemmim cüzü kalan düşüncelerdir.
Daha doğrusu ayan düşüncenin t Batıyı Hatı yapan dit-
Türkiye'de veya dünyanın herhangi lür yerinde ha
Aüuç*nin) i k i farklı yUvUdttr.
y a l i y n sahihi, geleceği ulan ve insanların meselelerine
l a l i n V m insanlar İçin getirdiği düşünme yöntemi bu doğrudan müdahale etme durumunda b i r müslümanlık
i k i yünlü düşünce tarzının tümüyle dışında olduğu için varsa bu içinde bulunduğumuz şartları ve yaşadığımız
h
d i r k i yt:iişrru: v< eğitme bakımından Hatibi alınış müslü- o l n y l n n kendine mahpus kıstaslarla değerlendiren hır müa-
manlnr (müslümanların yaşadıkları ülkelerde Batıcılık lümanlıktır. Kendine mahsus kıstaslardan mahrum, olan
bir şartlandırma olarak hüküm sürmektedir- b i r düğün biteni belEi esaslar dahilinde değerlendirmeyen müslüman
üme y o l u olarak değil} inançları üzerinde cüldîyetle dur lık varlığı ile yokluğu arasında önemli b i r fark olmayan,
dukları zaman kendilerini Batıdan kopmuş ve Batı'y* .geleceğini kaybetmiş ve insanların günübirlik meseleleri
ters d n . ı ı . - . , halde buluyorbır. Kendilerini çevreleyen şart ne alet olmuş kültürel b i r vakıadır. Bizler müslümanlı^ı
lar ne o l u r » olsun i t i k a d l meselesini önüne ciddiyetle bir kültürel vakıa olarak değil bize insanlığımızı lemiıı
r
koymuş bulunan her müslüman Avrupa'nın veya Ameri eden eğer uzaklaşırsak mahvımıza sebep olacak bir i l i -
kanın veya Rusya'nın ortasında b i r farklılık alarak be- 1
• inanç ve davranış yolu olarak görüyoruz.
l i r w * r i y o c ; yeni b i r k i m l i k w kişilik ortaya çıkıyor.
Günümüz Türkiye'sinde müslümanlık resmi otorite
n i n kota gözle baktığı ve etkisini azaltmaya çalıştığı b i r
müslümanlık değil. T a m tersine b i r çok y e t k i l i ağız l i r -
sal buldukça laikliğin dinsizlik demek olmadığını eği p
126 tM
cevap vtrmiş bulunmaktadır. Yani günümü* Türkiye* lece müslümanlar birilerinden caferin* alacak. Yalntzca
sinde işleri tıkırında gidip de kendini müslüm&n kabul aferin m i ? Bahşiş de alacak. Öyle b i r bahşiş k i haysiyetli
eden herkes bu ülkede islâm lehine b i r bava estiğini ve taleplerde bulunduğu taktirde derhal kesilir.
gidiş istikametinin nıilslüminlar için hayırhah olduğunu Herjey böyle karanlık İçinde kalmış görünüyor Tür
kabul eder. İşte bu noktada soracağımız yem sorular be kiye'de. Yine de zalimlerin kotu gözle baktıkları müslü
liriyor : Acaba Türkiye'de dine tanınan soz hakkı İslam'ı manlar bulunduğu söylenebilir. Bunlar kolay farkedilmi-
kendi k a y n a k l a n İtibariyle yeniden canlandıracak, Tür yorsa sebebi bu müslümanlar m sistemi döndüren çark
kiye'ye İşlJim! bir gelecek temin edecek ve bu toprak ları yağlamaktan imtina ettikleri için kendilerini bahşiş
larda yaşayan insanlara salih b i r hayat imkânı akabile lere bağlamadıkları için, kimseden aferin beklemedikleri
cek m i ? Yoksa şimdiyi: kadar yürürlükte bulunan, sisle- için durumlarının dünya ölçülerine güre parlak olmadı
min daha kolay işlemesine vesile m i olacak? ğındandır. A m a yaşa yan Lir onlardır, geleceği olanlar on-
larchr ve ancak onların müdahalesi İslâm uğruna hayırlı
Hatırda t u t m a k gerekir k i günümüz Türkiye'sinde
bir olaym başlangıcı olabilecektir.
müslümaolağın b i r eleştiri yolu olmasına * i y i güzle? ba
kılmıyor. Hiç kimsenin başımıza gelen bunca felâketin
sebebterini araştırmasın* geniş i m k a n tanınmıyor. Ter
sine müslümanların modernleşme sürecine katkıda bulun
masıdır bütün beklenen. Sonuç olarak yükümlülükler ba-
kınımdan müslümanlar yeni mecburiyetlerle yüzyüze gcl-
mekte ama haklar bakımından itikadlarınm gereğini ye
d
1)0 131
Günümüzde bu gerçeklerin hatırlanamıyacak derece
de geri plâna İtiliri, genç kuşakların bu gerçekleri sanki
a n t i k çağın olayları i m i } g i b i öğrenmelerinin bir tek amacı
vardır : Yürürlükte olan hükümranlık faaliyeti yakın geç
mişin devamından 1 U - - . . L bîr şey d e l i l d i r . Yani insanlar
daha dün denilecek b i r kısa /aman içinde sarahaten y ı -
pılmış olanları hatırlayacak olurlarsa, bugün de ay m şey
lerin güzlerden gizlenmeye çalışılarak yapı M ip M U fehme-
debütrler. Sade insanlar, günden güne paçası sıkışan, ken
d i l i n e üorla kabul e t t i r i l e n mecburiyetler tarafından b i r
HAFIZASIZ MÜSLÜMANLIK
yerden b i r yere i t i l i r k e n , yine kendisine aorla kabul etti
rilen bflşka mecburiyetler tarafından b i r yere çetifen i n
Yalnız Türkiye'de değil, bütün dünyada müslüman¬
sanlar «neden bu durumdayım* sorusunu sormamalıdır.
ların hafıza kaybma uğramış olarak yaşaması, başlarına
Eğer soracak olursa ona bu sorunun cevabı olabilecek
gelmiş bazı olaylan unutmuş germisini inkâr etmiş b i r
h
ideolojik « v a p l a r hazırlanmıştır. lîîrcr ideoloji haline dö
halde hayatlarını devam Ettirmesi isteniyor. 14. VE 20.
nüştürülmüş i k t i s a t bilgisiyle, siyaset donanımıyla, t a r i h
yüzyılda müslüınantarın -"n-l Avrupalı hasımları tara
yorumuyla birçok-cevap hazırdır. Hükümran olanların
fından gerekse Avrupalıların yerli müttefikleri taralın
ekmeğine yağ süren de herkesin tarklı farkla cevapları
dan hangi muamelelere man;/ btrakıkbkları, hangi k a t -
aklına uygun bulmasıdır. Böylece inoden bu haldeyim*
İlamlara uğradıkları» nelerinin kendilerinden zorla kopa
veya *neden bit haideyizs sorusunu soranlar arasındaki
rılıp alındığı sıralanmak istense' ciltler dolusu b i r metin
zıtlaşma ve hatta birbirini yok etmeye kadar varan çn>
le karşılaşırdık. Kolnnyalizmin vc emperyalizmin yük
dsma hükümranbgLnı k u r m u j ve halen hükümranlığın
F
selme dönemlerinde müslümanlarm yaşadıkları toprakları;
dan bol bol istifade edenlerin tacına, tahtına hizmet an
işgal eden kuvvetlerin başında Fransa, İngiltere ve Rus
lamını taşıyacaktır.
ya geliyordu. Bu kuvvetlerin aynı zamanda her i k i dün
y a savaşının da polipleri oluşu düşündürücüdür. 1 1
Bizim hafızasız müslümanlığımız içinde önemli b i r
tere ve Fransa'nın müslüman topraklarındaki resmi hü olay daha v a r : Batı hükümranlığının müslüman toprak-
kümranlıktan mn öOVh yıllara kaçlar devanı ettiği Rus h
Inrında yerleşmeye başladığı günlerden bu yana gerek yo-
ya'nın ise bu hükümran]Lğını aralıksız devam cltirdiği H t l d olarak h g e r e k » yönetilen kimseler olarak bütün
i,iıı b i r yönünü ortaya çıkarıyor a n t a t . l ^ t n diğer yünü Miüslümanlar başlarına gelen vakıaları anlamlandı ra ma
resmî hükümranlığını modemizm perdestyle örtülerek, nı rşl ardır. Yöneticiler belli tavsiyeler veya eğitimlerinin
sahte bağımsızlıklar aracılığıyla sürdürül üşüdü r. T a r i h tabii sonucu olan özlemler doğrultusunda gerçekleştirdik -
M kadar t a h r l l edilirse edilsin, Batt hükümranlığı konu İrri değişikliklerin Baldı güçleri memnun etmediğini şa-
sundaki gerçekler gizlenemiyteek kadar çıplak kalan ger¬ lirarak farkettıler. Müslümanların yaşadığı topraklarda
çeklerdir. hılimiyclin temsilcileri istenileni yaptıkları zaman bile
131 13*
b u işlerin yapılmasını kendilerine empoze edenlerden tak
dir görmediler. B u tuhaf b i r durumdu, ö t e yarıdan yöne
tilen yıgınlarca insan hayatlarına getirilen değişiklikleri
kabul e t t i k l e r i zaman dahi bundan ne kendileri adına,
ne de bu değişiklikleri kendilerine getirenlerin gözünde
bir değer sahibi olamadılar.
155
ıslahat[arımız. ! .LiıhşmaınLz. > »deı • U ;ı • • dünyevİ- h a t l i b i r yara manzarasındadır. B i r yanda hü'ün y o k i u l
I. M - I boyunca işitilen hep aynı nakarat icEi. İslâm ye ülkcierte paylattığımız iktisadi çıkmazlar var Aıya, Af
niden anlaşılmalıdır. İslim doğru bîr jckikle bir daha r i k a vc I Amerika ülkeleriyle müştereken yaşıyoruz
anlaşılma! alır, İslam aslına uygun olarak yaşanmalıdır. üretim - lüketim - finona cinnetini. A m a müslüman olma
Btı süzler çok edilmiştir. Çünkü müsl umanların yaşadık - yan her ülke bu cinneti yalnızca cisniani boyutlarda y i '
U n Toplumlarda hiç b i r mürekkep yaEunıı kîfi. hiç bir p y V - Çünkü onların ber b i n kendi yapısını kolaylıkla
otorite arık açık müslümanliğin aleyhinde bulunmak CÜ- Batı medeniyetinin i h m a l edilmiş b i r yürrai olarak ılrj^
r c l i n i Eusltrememiı, müslüman olniaklan vazgeçmeliyiz layabilir. Meselelerini dünya pastasından kendi payları¬
diyememiglir. Buna gücü yelmpymce elindeki en ([üçtü na düşen k u m t n büyütülmesi noktasına İndirgeyebilirler.
tez İslâm'ın yeniden anlatılmazı olabilmiştir. Böyle dav Ama müılümanlar için mesele «kamı I n k . sırtı pek» olan
ranma mecburiyeti içinde kalığı i k i sebeplen: B i r i n c i s i ların yaşadığı bir topluma ulaşmak bir hedel sayılanıÎU.
Çünkü b U rnllslümanlar için durum alabildiği mc: deği
I ı sadık olan çok sayıda sadr injuın hnyatlartndnki
şik Bizler dünyanın i y i doymuş, i y i Rİyİnnıİş, bakımlı
küt üye gidisin itikadlarına olan sadakatten =! • • I ILI--I
ferdlerl olmakla kurtulacağımızı düşünmü} olsaydık &fc
ram tersine i l l k a d i esaslar sarsıldıkla lelakeEİenn pejpe
kadi varlığımıza b i r kenara İter ve İkİyÜzyıl önceden Batr
Y kendilerini larümar ettiğini yürüyorlardı. Onlara hiç
medeniyetine entegre olurduk. M a d d i kazançları tek be¬
kinue bu İni m; Lan terkedın çünkü İşte babınıza buyle be
lir ley k i saymadığımız ve uianevi varlığınuıı ün plana çı
U l a r [ e t i r i y o r diyemezdi. İkinci sebep de müslümanhn
kardığımla için Baü dünyası müslümanlarla bütünleşme
zulme uğratan modern medeniye! greko-lfllin olduğu ka
n i n f ^ t u Y t e k V r i n d e n endişe duymuştur ve duymaktadır.
dar judeA-kreiyen kaynaklıydı. Modernleşmek isteyen
insanlar «tslflm'ın aslına dönelim» demedikleri takdirde, Evet İslim in aslına döneceğiz, ama bunu yürflrıflk-
onların ağzına yakışabilecek yegane • iı «Kendimizi or l e l i köhne yapayı yamalanarak değil, yeni U r hayat çe-
tadan kaldıralım. İntihar edelim» demek olacaktı. kinfrği oluşturarak başarabileceğiz.
B u mülahazalar karşısında akla • b i r soru grlî-
1
l . î û
birinden koparıyorlar: Sanıyorlar U d i n insan hayalının
sadece b i r parçasıdır. Böyle düşündükleri için d i n l e r i ge
nel yapı içinde kısmî b i r bölgeye sıkıştırmaya çalışıyor
lar. B u anlayışa göre öz insan hayatıdır vc bu hayatın
sürdürülmesi için uygun bulunan biçimlerden b i r i de d i n
dir. H a l b u k i din insan hayatının b i r bütün olduğu zaman
larda ancak, d i n olma vasfına sahip olabil inektedir. Aksi
halde dile getirilmemiş, gözlerden saklanmak İstenen b i r
EİÇİM Mİ H KABUK MUV •• •• zahiren belirmiş biçimleri yönelir duruma geliyor.
GEI1J M İ DONECECİZ?
140 141
yadan bite zerkedilen heva VE h e r a e b i r mazeret olacak nurken i l k önce bu belalara kendi katkımız aklımıza f - i e
tarzda yorumlamanın azgınlıktan başka bîr •• > olmadıkı K hiç lüpfcm yok k i bizi hayatta intan R a h i m i z de b i z i
görüşündeyiz. Bütün bu gerekçeler geriye dönüş i n l i m i hayırlı b i r istikameti görecek gutü bahşedectkür. A m a
mı taşıynr sorusuyla l. ı j - • ila »bayır, geri döneme- k i m i n umurundar T ö v b * e d e c i m , tövbe edeceğim ama
yiı* demekteyiz. B u zıtlıkta hangi manâ s a k i l d i r * demi» Almaaya da çalışan bir Türk i « l * i bele flnümüi-
h
P
143
1*2
se iddia edemez. Aksi ist ika mel teki tez de rasyoneldir:
Devletin İdari Ve kültürel yapısını değiştirmek bizi teh
d i t eden güçler gibi muazzam olmamızın hn sarCt değil
d i r . Şeriatla İdare edilerek ile terakki edebiliriz. H a t l a
bu yolu benimsemek bizim i r i n t e r a k k i n i n zaruri şar
tıdır. Ttirkîyt'de farklı varyasyonlarla ...n. • hu îki
tez her dönemde b i r optimum bulabilmiş Maddi göster
geler hesaba katılarak değerlendirilecek "Inı-.ı bulunan
her fçnzümı rasyonel olduğu oranda v e r i m sağlayan b i r
NEYE TUTUNU YORSUN? lonuca d a varmış. A m a her çözüm k a a b i r süre sonra
yeni b i r rasyonel çözü ene yerini bırakmak u n u n d a k a l '
4 Beni m aklım M diyor akılcı adara, rasyonalist dığr için dünya ölçülünde mlls-lümımlarin durumu d a Tür r
çağ :.ı-. /. < [ { ¿ 1 - 1 i k l i m i doğru kullanırsam kendimi kur* kiye'de yaşayan müslümanlnrın durumu da hiç iç açıcı
c ı r ı n - , , Ni^kİm aklımın gerektiği gibi kullana m açlığı ÜffL
mız İçin bu durumdayız.* Acaba doğru m u söylüyor* Biı
müslü :ı-Lı.I.ır Araplar, Türkler, H i n t l i l e r ve birçok hajr Akılcı tutumla b i r bakıma Batı medeniyetinin genel
k a l a n aklımızı kullanmadığımız, oabelli kararEar verr- meselelerine ortak olddk. B u ortaklık bizâ Batı medeni
mnliğirnlz, b a n tedbirleri yerinde alamadığımız için mı yetinin çıkmazlarına da hissedar kildir Bu çıkmazlara ilâ
bazı nakısaları bünyemizde barındırıyoruz? Müslüman ve olarak müılüman oluğumuzu aküm tedbirlerle koru
olmayan otorite karlısında süngüsü düjük duruşumuzu* mak niy et inden doğan çıkmazlarımız var. Sonuçlar ¡ l r
sebebi «gayri a k i l * kalışımızdan = tiyle ne geçmişte akılcı tedbirlerle devleti veya ümmeti
I götürmek çabasında bulunanlara ne de günü
Geriye doğru baktığımızda müslünunların yükvlen
Batı medeniyeti karşılında akılcı bir t u l u m içinde olma müzdeki rasyonaliste hak vrrmek mümkün görünmüyor,
dıklarını zdylemek oldukça zor. Gerek devlet hayattnın vı -I- ı davtandık ve ulaştığımız nokta burası. Acaba akıllı
beknaaı İçin alınan i r d b i r i e r gerekse sosyal hayalın g ^
p
davranmak elimize ne geçecek ? R u sorunun cevabı bi
çirdîği transformasyonda miislümanlarm baş endişeli m t i m yöneldiğimiz, bilgiye ne ölçüde Layık olduğumuzda
akılcı t u t u m u ele geçirmeye ilişkindi ve hana öyle sürü «aklı. Eğer i m a n bilgicinin kaynağına Liyakatle yakla^a-
nfiyor k i yerine, o m ı n m ı t a k a r a k en rasyonel uygula l n b n ' o bilginin verimlerinden de kısa süre içinde isti-
malar rtrçeklrşlirilmişij. Tanzimat'ın ve ona paralrl ıs Imk edrbilir. Bumı kavramak kek tek her müslümanın
lahat hareketlerinin mantığı şudur; Şeriatla idare edllrn i - - Ilbrleri arMmda. önce müılüman olarak bizler bize ve-
devlet, Avrupai kanunlarla idare edilmeye başlarsa t k v - IİİRÜ!} o h n bilginin neye İlişkin olduğunu ve neleri kap-
•etin varlığını tehdit eden güçlerin bu tehditlerine nüiUrr- aadıfun sarahatle öğrenmek zorundayız. Daha » n r a ve-
dikleri gerekçe ellerinden alınmış olur. Böylece düvel I t l l m i f olanın derinlemQine ve bu bilerinin yapımızda yer
munuzamayı muazzam kılan i m k i n l a r a ulaşmak ynlu rlrv luiuı-ıunı mümkün kılacak Ölçüde benimsenmelini
W açılır. Böyle b i r İstidlalin irrasyonel olduğunu k i m l-llİrlz. Akılcılığın gereğini yapmakla, a k l a bağlanmak
144 145
arasında önemli bir fark U f l Bihneuiİııde bilmiş b i r
mantığın içinde kalınır, ikincisinde i v bağlanılan bilgi¬
n i n ::• - m-LML.-Lı yere doğru seyredilir Akılcılık dünyaya
anlamın akü tarafından verildiğini kabul etmek demeye
g t l i r . Dolayısıyla dünyaya boş nazarla bakmak akılcının
yapacağı ıjiir. V a r olmakla hiçbir anlam ifade elmeyen
nesnelerden anlamlı sonuçlara varmak <burıa ne kadar
anlım denebilirce) akılcının zorunlu yoludur. Akıllı t u
tum ise nesnenin bizatihi anlamıyla mevcul olduğu gö BÜYÜK DOLAP. NAZÎK DENGE
rüşünden hareketle kendi h a l l i harekelini bulmayı p -
nûkllrif. H e m iç politikanın hem de bölgemiz i r i b a r i y l r dış
poLilLkanm artan bir canlılık gösterdiği günümüzde üüm
zikrederek bazı hususi durumlardan bahsetmek i y i olur
du. B e l k i okuyucular]mm bazıları hu larzıla hirşeyler
süylenmesini samimiyetle bekliyorlar. Doğrusunu İstene
niz benim de temayülüm var. I mizL, dinimizi, haya
lımızı yakından ilgilendiren bu olaylardan bahis, açmaya-
N e var k i neler yazmalı diye düşünmeye taşlar başlamaz
görüyorum olan bitenin b i r büyük dolabın hareketiyle 1
=-:•-• okluğunu. Dünya siyaseti b i r kuvvet gcBUrrisinckn da
ha derin bir anlam taşımıyor. Y a n i gücü olan dolabı dön
dürüyor. Ama acaba güç sahibi o l u iek taraf mı W ?
Uolap hep aynı tarafa mı dönüyor? Bunların hepsi .1.
k i l sorular.
ur
1<11.
kametle götürüyor eline geçeni*. A m a öyle olmuyor. Güç z i k dengeden yararlanmak iiteyen ve böyle güç sahibi ol
lü kişi gerçeklen yaptığını ve yapmak J--• -•"•__=--= gizlemek m a k isteyenler kafirlerde îslâmı temayüller bulmaya ve
gereğini duyuyor. Onun yerine b i r çok İnsanın k a b u l ede- ıııüslütnanlanla gayrı Eslârnî özellikler araştırmaya heves
• .• . lakın asıl niyetini örtebilen bahaneler öne sürüyor. lidirler. Nazik dengeden yararlananlar açlann kabahatli,
Güçlü olan her zaman bahanesini önemli b i r hâdise har tokların yardıma muhtaç olduğunu gösterebilecek beceri
line getirebilmekle «güçlü» sayılıyor bir bakıma. lere sahiptirler. Kısaca söylemek gerekirse düşünceleri ve
davranırları uytrmlu olan düriisl gabttlatm nazik denge*
Hepimiz, biliriz savaşların b i r gerçek, b i r de görü
lerden hiçbir fayda temin edemeyeceği açıktır* Üstelik
nüşte sebebi olduğunu. Ders kitapları b i l i bu ayruna yer
dolabı döndürenler hu dürüst şahısların açık sözlülüğünü
verdiğine göre kültürümüz Sosyal, siyasi ve ekonomik
her zaman kullanmaya hazırdırlar.
olaylarda aldatmacanın b i r bakıma meşruiyetini tanımış
Y a n i b i r büyük dolap içinde doğduğumuzu daha yetişme
H i k a y e y i b i l i r s i n i z ; Şehirden gelen genç dolap bey
çağlarımızda bile öğrenerek yasamaya çabalıyoruz. Gü
girinin boynundaki çanın ne ise yaradığını sorar köylü*
cümüzün kandırdığımız: insan sayısınca artacağı eğitimi
ye. Köylü ona eğer beygir durursa çan sesi •=!•••.•.-
mizden elde ettiğimiz b i r değer. Galiplerin mağlupları kü
ben de gelir dürterim beygiri diye cevap vermiş. B u söz
le yapabildikleri donem geride kalüığma ^ore bugün ga
h
ı
I4S 3 4y
fizyonomiye bağlı ırki özelliklerin, ailenin. çevrenîn üze
r
ESKİ BAĞLAR ASLİ SAGLAK diğerlerinden daha yoğun ve diğerlerinden daha kapsa'
yıcı b i r r u h haliyle yaşamış bîr kimse olmalı. K u r a n H
Müilüman almanın ağır yükü ve sorumluluğu *öz- Kerîmdin ifadeliyle ^umduklarına tren» : : > ; . Ü . • i ! :ı bun
konusu olduğu saman î$lâm, vllctit ve irade bakımından lar. İnsanı insan eden dünyevi şartların üstüne çıkabil
zayıf kimilere kolaylık tanımışlar. Onlar çileciliğin sert me^ kendi insanlıklarını f i z i k i zorlamaların baskısı altın
şartlarından seçmeye zorlanmamıştır^ N i y e t teri hâlis o l * da değil anlayışlarının yani Allah'ın onlara verdiği en
P
duğM süreci davranışlarının iyiye ve hayırhya doğru bîr büyük ihsanın, hidayetin yüksek ilkeleri dolayısıyla his^
gelişme göstereceğin! kabul etmiştir. Adtm a d u n d a h a çok şetme üstünlüğüne sahiptirler. Elbet insanların kullukla
mümin vasfını elde etmelerine i m k a n verecek kuralları rını farketmeleriyle sahib oldukları hidayeti «ilke* gibi
getirmiştir. t$lâm Müslüman olma.k dün olduğu gibi bu
r
diğer insanların ifade imkanları içine hapsolnıuş bir kav
gün de farkb görevler uyarınca farklı seviyelerde anla ramla açıkltga kavuşturmak mümkün değil Y i n e de emir
şabilen bir keyfiyettir. Vücutları veya anlayış kapasite ve nehiylerin zahir ve bâtın zenginliklerine yaklaşabil-
leri i t i b a r i y l e zayıf (ama muhlist kişilerin zihinleri veya menin nisbeten iiade edilebilir ilkeleri olduğunu kabul
davranışları bakımından doğru yolda kalabilmelerini etmek zorundayız.
mümkün kılan hükümlerin sağlığı daha i y i olan., zekası
daha berrak olan güçlü kişiler için anlamını yeniden de İnsanın şanlara olan mahkûmiyeti fizikî anlamda
ğerlendirilmek gerekir. Kişilikleri bakımından güçlü kimi bir ırka, b i r aileye mensup olusunda, toplumsal anlamda
ler, sorumluluklar alma. ve daha önemli görevleri yerine çevre v t toprağına ulan bağlılığında ortaya çıkar. Bu
getirme mecburiyetiyle karşı karştyadalar. Y a n i Allah'ın bağlar bütün insanlık, için İslâm öncesi bağlardır. Her
hi?bi içinde her i k i t i p imanın görev ve sorumlulukları ne kadar hu bağlarla insanı kavramaya çalınmak derin
farklı İarkİLdlr. l i k t e n mahrum b i r insanlık anlayanın mahsulü İse de p
150
r i y o r ; O da hidayeL Aile içi ilişkiler o aile içinde İslam
hakimiyetini devam ettiriyorsa, en ideal ölçülerle düzen
lenme şansına- sahiptir. Tersi olduğu zaman, y a n i insan
heva v t hevesleri hİr ail> nirl iç ilişkilerine düzen verdiği
durumlarda tercih edilecek olan İslâmİ ilkelerdir. Çevre
j a r U a n ve bilhassa üzerinde yaşanılan luprağcn kültürü
İnsanları ırk ve aile bağlarından daha ağır baftımldıklarn
sürükleyebilir. Çünkü İnsanın Lahii şartlarla olan bağlan
tısı onun karakterine tesir eder, ama insanın şahsiyetini
meydana getiren onun başka insanlar gözündeki yeridir. ERİŞİLMEYE DEÛER DÜŞÜNCELER
İnsanoğlu için karakterini baskı allına almak şahsiyetini
silmekten daha kalaydır. Gize tabiaten verilmiş şeyler Türkiye'de Batı medeniyetine Unsiyyet peyda etmiş
insan olarak i l k muhaiazaya gayret etliğimiz unsurlar de bulunan i l k insanlar o donemin üst tabakasına mensup
ğildir. Buna m u k a b i l dünyaya sürdüğümüz soruların ce kimselerdi. Her lırsatta tekrar edildiği gibi balılılaşma
vapları diye bildiğimiz: kültün-] değerlerimizi i l k sırada dediğimiz vakıa ülkemizde yukardan aşağıya dugnj ya-
muhafaza etmeye çabalarız, İnsan elinden çıkma kültür, ydma seyri takıp e t t i . Satıh tutum ve davranırların top
insanın onsuz yapamayacağı önemdedir. B u yüzden a k l i lum ölçüsünde yaygınlaşmasının en önemli sebebi bu t u *
dengesini kaybclmemiş herkes insanlarla müşlereken sa turn ve davranışları gösteren k i m i l e r i n toplum idinde
hip olduğu değerlere sadakatini, ailevi zorlamalara rağ örneklik etmeye müsait bir pozisyona sahip olmalarıdır.
men ve i k l i m şanlarının veya bedeni sınırlamaların öte
sinde b i r ısrarla devam e t t i r i r Geçen y i i z a l i m i f yıl boyunca yukarıdan aşağıya b i r
çok şey yaşandı. Varılan nokta müesseseleri itibariyle bu
H a l böyle olunca, kçndine mücahid sıfatım yakışı L - gün T u r k i y e n i n bütünüyle baldı karakterde b i r yapıyı
h
raü b i r kimse bütün eski ve asli hağlarm dışında ve üs¬ yansıttığıdır. Geçmişin muhasebesi şu veya bu hiçimde
tünde bir noktada kendi İnsanlığına anlam kalması hem yapılabilir, ama geçmişin muhasebesini yapmanın bizleri
zorlu, hem de m u ! - , b i r faaliyet alanı olarak kendini kurmaya hedef bildiğimiz yeni bir yaşama biçimi bakı
ortaya çıkarır. mından fazlaca İzleyemeyeceğini akakla tntmahyız. Ya
n i geçmişi yeniden değerlendirmekle b i r çok şeyi y e n i
den ve Juurla kavrayabiliriz, ama ulaştLğLmtz biçimin dı
şına çıkarak yeni b i r bayatı kurmamı* gücümüzün öte
sindedir. Bize bugün y a r a n dokunacak olan çaba şimdiki
durumumuzun anlaşılması n bu d u r u m u azami derecede
iyiye götürecek gerekli usullerin benimsenmesidir. Öyley
se h a l i hazırdaki durumumuzun gerçekçi ve dürüst b i r
t a h l i l i vazgeçilmez önemdedir.
1S3
Müslüman olarak üzerimize düşenin kendi kabusu dığı zaman hiç ortaya çıkmayan türden kimiler olmamız
muza çekilip ^ayıklamak olmadığı bugün çoğunluk tara yakışık ahr.
lından dahi benim^ençbilen b i r düşünce. Artık bûyle dü B i r camiaya mensup olmak hepimiz İçin b i r güven
şünmeyenlerin önce kendini aldatarak rahatlama, arka l i k alanı açmalı ve bütün münasebetlerimizi hu mensubi
sından ba^kalannı aldatarak çıkar sağlama mekanizma y e t i n güvenliği ve sorumluluğu doğrultusunda yürütme-
sına bağlandıkları görülür oldu. Türkçe konuşuyor ve liyiz. B u takdirde Batılılaşma sürecinin başından bu yana
Türkçe yasıyoruz, hu gerçeği hayalırnızdan çıkarmamız kargımıza çıkan üst tabakaların t u t u m m davranışlarını
mümkün olamıyacağma göre yaşadığıımz alanda Türkçe ozenilmeye değer gören yaklaşımdan • • • •• müsiümana
konuşan ve Türkçe okuyan herkesi hesaba katmak ve on yaraşan t u t u m ve davranışların temsilcisi bulunan yak
lara f i i l i veya potansiyel muhatap gözüyle bakmak zo laşıma varabiliriz.
rundayız. K e n d i m i z i bu meydanda hissetmek mecburiye-
tîndeyiz* B u meydanı daraltmak, daralmış gibi göster Müslümanlar eritilmeye değer düşüncelerin temsil
mek aldanma ve aldatmaktan başka ne olabilir? Müslü cileri nlmadıkça üzerlerine düşen görevi yerine getirmiş
man oluşumumun meselelerini bizimle aynı d i l i konuşan sayılmazlar. Erişilmeye değer düşüncelerin, eserlerin, ça-
bütün insanların meselesi haline getirmeye çaba fjösler lışmaJann incelemelerin müslümanlardan s i d i r okluğu
r
mek zorundayız. Öyle k l müslüman olarak bizlerin yak bir Türkiye'de İslâmî gayretin en önemli kısmı basartl-
laşımını benimsemeyenler p halta bu yaklaşıma düşman miş sayılır. Toplumların hayalından sık sık görülen odur
olanların bile bu bizim vazettiğimiz meselelerin alanı dı k i laklıd eden aşağıda taküd edilen yukarıdadır. Müslü
şına çıktıklarında bu ülkedeki düşünce alanmin dışma man olarak bizlerin seçkin b i r düşünce ve sanat enamı
çıkmış olmalıdırlar. na kan vermemiz, gelişen unsurların Bilişmelerine yara
yacak çabalardan geri durmamamız ve aramızdan çıka
cak değerlerin y&r&şlıklan yere varmalarım sağlamayı
Eğer İslâm yaşadığımız ülkede üzerinde kata y o r u l
görev bilmemiz zorunludur flütün bunların yapılabilmesi
maya gerek duyulmayan b i r düşünme y o l u ise bunun bü^
için düşünce ve sanat ortamında yaşanılan kaosun geri
tün sorumluluğu ben müslünranım diyerek b i r kişilik vas
de bırakılması, her unsurun kendi sınırım i y i bilmesi ve
i m i dışa vuran kişilerdedir. «Biz inanıyoruz karşımızda
h
1İ-I 155
me ortamıyla, bu ortama gösterdiği bünyevE tepki ile iliş
k i l i d i r . Düşünme biçimleri, zevkler atkılama seviyeleri
h
kültürlerinin sınırlan içinde yaşayan eskimolar k u r t l a n - doğru algılayıp algılamadığımızın b i r ölçüsü var nıı eli-
mı-- eti m a k i m i b i r gıda k a b u l ediyorlardı. Belli k i öyle mizder Yediklerimizin bizi zehirleyip zehirlemediğini, mi
sine soğuk b i r uriamda e[İn kurtlanmadın E sağlamak ma demizi bozup bozmadığım ve nihayet uzun vadede kan
rifet İsteyen bir işli. l t e l k i de bizim bilmediğimiz b i r yön ser yapıp yapmadığını anlamamız kolay- A m a acaba öğ
temle eti i i s l a h i etmek sözkonusuydu eskimolar için. renme biçİnunıizin sanatta ve tefekkürde yaptığımız seç
h
Çinlilerin de geleneksel küllilrleri içindeyken uzun yi* melerin bize hastalık mı yoksa sağlık mı getirdiğini nasıl
lar toprak altında bekletilerek kokutulmuş y u m u r t a ye anlayacağız? Kötü gLda midemizi bozar- B u bozukluğun
diklerini biliyoruz. Çinliler için kokmuş y u m u r t a , eski- verdiği rahatsızlığı duyarak bundan kurtulmanın b i r yo
molar için k u r t l u et anlıyoruz k i , «nadir* gıdalar ara
r
l u n u arayabiliriz. Fakat bözuk olan düşünme biçimimi*
sındadır. Buna karşılık Türkiye topraklarında yaşayan ise, bayağı olan zevkirnizse yetersiz olan algılayış biçi
h
bizler eti ve yumurtayı *taze* yemek gerekliğini kabul m i m i z ise buradaki bozukluğu, bayağılığı, yetersizliği
eden b i r kültürün insanlarıyız. E r i H yumurtayı bayat farketme imkânımız v a r mı?
latmanın değil de onları taze tutmanın zor olduğu b i r
i k l i m kuşağının isterlerine ayarlı bizim kültürümüz. R u Eğer İçinde bulunduğumuz kültürel ortam sağlığımızı
yüzden bayat et ve bayat y u m u r t a bizlerin sağlığım bo- lemtn yolunda bizlerin taze gıdalar almasını gerektiriyor,
aar. Yaşadığımız ortam e t i ve yumurtayı bayatlatarak buna mukabil biz bayat nesnelerle bealeniyooak önoe
yemeyi tabii ve bünyemize uygun kılmış olsaydı bu gı «ağlığımız bozulacaktır. Bu belki kotu ve düzeltilmesi
daların •.• -• olanları midemüJ bozarak, bizi hasta ede gereken b i r dorumdur. Lâkin bundan daha kötüsü ve dü
cekti. ı
nMi zeltilme i h t i m a l i pek zayıE olanı j u d u r : Eğer aldığımız
kytü gıda sunucu ölmemiş&ek ve bu gıdayı almaya devam
İnsan için beslenme nastl içinde yaladığı l i z i k i şart ediyorsak bünyemiz hu bozuk gıdaya kendini ayarlaya
lar ile kendi bünyesinin bu «artlara gösterdiği tepkiye cak ve artık bizim İçin kötü gıda «uygun* hale gelecek
bağlı bir olaysa insanın düşünme tarzı, sanattan aldığı ve gerekli beslenme biçimimizin maddesi olacaktır.
zevk ve yapıp etmelerine verdiği anlam da inanın yetiş-
15?
tíé
İıısan kütü beslen mt ye ahşabiliyürsa. kötü düşünme
ye haydi haydi alcşrr. Yetersiz beslenmiş insanların bu
noksanlıkları gerek bedcnlerindeki özelliklerden gerekse
zihinler i n i n üzerliklerinden anlaşılabilir. Rolü beslenmiş
kimseleri İyi beslenmiş insanlarla temasları sayesinde
iarkelmemiz mümkün, i k i insan arasında karşılaştırma
yapabiliriz. N i t e k i m bütün spor karşılaşmaları bu esasa
dayalıdır. A m a kbtü düşünen, yetersiz algılayan, zevki
bayağı olan kimseleri i y i düşünen, algılan güçlü, yüksek ZALİM GİDER ZULMÜ KALİR
zevk sahibi kimselerden nasıl ayırabilir, birini diğeriyle
nasıl karşılaştırabiliriz? Modern yönetim biçimlerinin ortak özellimi iktidarın
Düşüncedeki bozukluk sadece bozuk düşüncenin J>e- mekanizma esasına güre kurulup işletilmesidir. Hu me*
nimsenmesim gerektirir. Bayağı zevk yüksek zevki tanı kanizma, siyasi gücün en e t k i n (efEİent) merkezde top
mayı imkansız kılar. D a r çaplı algılamalar yeni algılama lanması, insan aklının gündelik kavrayış bölgesinin en
birimlerine insani kapatır. Kısacası kötü kötülegtirır. B u e t k i n zihni faaliyet sayılması ve toplumun bütününün
lasil daireden çıkmanın tek yolu eğitimdir. Eğilim han^i yönetime konu edilmesi suretiyle çalışır.
Eürden olursa olsun İki unsuru bünyesinde barındırır. Dünya toplumları m o d e r n yönetim biçimini benim
Bunlardan birisi devamblıkj diğeri tularbbktır. Eğitim semeden veya böyle b i r yönetime mecbur edilmeden ün
eğer devamlılık arzelmiyorsa, ona eğitim denilmez pro ce Iıer toplum kendi bünyesinin geıeklt kıldığL bir yöne¬
paganda denilir. Eğitim kendi konusunda b i r tutarlılık time sahipti. Elbette modern biçim Öncesinde de her top
arzetmiyorsa b i r şartlandırmadan ileri gidemez. l u m d a b i r i k t i d a r vakıası yaşanıyordu ama b u kökleri
p
15*
ettirirler. Eğer nel . l i k i t saat sekizde f e k l e r sulana camiamn veya mensubu oldukkırı miileün ne olduğu ve
cak diye L i r madde yer al mı 7 .1 •• yönetmeliği yapanla ya ne olacağı meselelerini düşlemekten alıkoyar. İnsan
rın arlık İş başında bulunmayışları bu görevin yerine ge lar yaşadıkları her olayın i r k yönünü iarkedebilecek du
t i r i l m e l i m «lerneyeceklir. hatla eğrr saat sekişle yağ rızma düsürii^üilefdİrı S*hip olmak. Sahip olmak dür-
mur yağıyı : yönetmelik gereği çiçekler sulanacaktır. mekanizmanın i y i islemediği İ t r i n i ile insanlann
zihninde canlı tular. T o p l u m u meydana geliren unsur
Modern mekanizma merkezileşme gücüne bir kez
lar mekanizmanın daha i y i , yani o unsurun dıha kazançlı
ubgtıklan sonra bu nokladan geri dönemez. Çünkü bütün
çıkacağı l a n d a işletilmesinden y anadırlar. M rk anı una ça-
alt birimlerin inleyişi yukardan verilen emirlere, üst ma
lıima!ıdır ama benim îçın ç a l ı ş m a l d ü ş ü n c e için
kamlar taraliDdan alınan t a r a r l a r a bağlanmışın. Emir
h
Ihl
160
sonucu hiç de iç açıcı b i r manzara arzelmcyecektir. N i
tekim Avrupa milletlerinin dünyaya kabul e t t i r d i k l e r i
lelsefe ve bu felsefenin yankılarıyla Tanzimat sonrasın
da Türkiye'de seçilen yaşama - düşünme yolu usanmaz,
(aynı zamanda utanmaz) yanlışların ardarda sıralandığı
bir hayatı getirmiştir. Dün olduğu gibi bugün de mese
lemiz ne yapLp d a yanlıkları doğruya irca edebileceğimiz
meselesidir.
HAYAT TECRÜBESİ
Türkiye'de yaşayan insanların b i r kesimi Tanzimat
sonrasında ülkemizin girdiği yolun bizzat kendisinin eleş
yaşarlığım yıllar, gözlediğim ve içinde bulunduğum
t i r i y e konu edilmesi taraftarı değildir. Onlara - u - . Halı
olaylar bana şunu öğretti: T o p l u m u n belli b i r serbesti
medeniyetinin kendisi için seçtiği y o l u bizim de kendi*
idinde olduğu dönemlerde nisbİ olarak bütün insanlar
m: uygun görmemizde hala yoktur. Varsa hala seçilen
H r l ı çıkıyor ve lâkin en çok k i r edenler o toplumda bü
•yolu yürürken yaptığımız yanlışlarda, noksanlarda aran
yü s i z c i işleri yapmayı başaranlar oluyor. Yani anladığım
malıdır. Kimine göre Batırtın kendisine seçtiği değerleri
toplumun sıkı b i r ıbsiplin altında tutulduğu zamanlarda
tam benimseyememiş olmamız, tökezlememize sebep ol*
herkes, halta soz konusu disiplini uygulayanlar da zarar
muştur. K i m i n e güre I H , topallamamızın, tökezlememi
ediyor ve lâkin en az zarara uğrayanlar o tnplurnda ha
zin sebebi Bata'ya gücünü kazandıran bedellere varmada
yasızca işleri yapmayı başaranlar oluyor. Yani anladığım
bünyemize uygun değerler ortaya çjkaramamış olmamız
o k i , insanların dünyasında, Ijtşeri münasebetlerin beşere
veya K a t i l i değerlere karşılık olabilecek yerli değerleri
mahsLiü tedbîr ve imkânlarla yürütüldüğü ortamda ken^
yeterince güçlü kılamayişimizdir. B u insanlar Batılılar
d i n i bilen, kendi imkanlarını meşru b i r platlormda k u l
mayı esas kabul e t t i k l e r i , ama bu yolda karşılaşılan pü*
lanmak gayreti gösteren insanlar her zaman dar sınırlı
riizle-ri giderme çabasında, oldukları nisbette günümüz an
bir gücü kullanma fırsatını ele geçirirken, ayni ortamda
layışı idinde *solcu*j Batılılaşmada kaçınılmazlık gördük
hakkından fazlasını almak cür'et ve pervasızlığını goste-
leri ve fakat Batılılaşmanın yerli sentezini aradıkları nis
renler, kendine ahlâk! kayıtlar koymayı önemsiz sayan
bette «sağa* adını taşırlar.
insanlar her zaman sınırlan genişleyen b i r cücü kullan
ma fırsatını ele geçlrebiliyorlar.
Türkiye'nin Tanzimat sonrasında girdiği y o l sözko-
B u anlayış toplum hayatının düzene k o y u l m a ^ ge nusu olunca esasa ilişkin bazı itirazlar yönelten ve çağ
nel menfaatin o toplumda yaşayan herkesin faydalanabi daş medeniyet vakıasını tartEşılmaz b i r veri saymak yo
leceği şekilde ayarlanması meselesinde oldukça kötüm lunu t u t m a y a n insanlar ise günümüz anlayışının snğcj
d
1
ser, karamsar b i r görüntü sunuyor. B u n u kabul ediyorum* veya s o k u adlandırmalanna uygun özellikler göstermi
İnsanlar kendi zihni işleyişlerinin, arzu ve isteklerinin: yorlar. B u n l a r Türkiye'nin kendilerini Kur'an-ı K e r i m ve
doğrultusunda dünyaya düzen vermeye girişirlerse, bunum Sünnet-i Seniyye ile hağh sayan müslümanlarıdar. Elbette,
ta Zo3
Türkiye'nin büyük bîr ekseriyeti kemlini İslâm d i n i için sözünü doğnjlarcasına karşısına çıkan kelimeler aym de
de görmekte ve saymaktadır. Ancak bu büyük çoğunluk ğilse bîle çok benzer bir gerçeği dile getirdiği için d i k
içinde dahi yukarıdaki sağa v t •On adlandırmasına uy k a t i m i çekti. Söyle diyor Maurice Maeterlinck - «Bütün
gun düşebilecek çok sayıda insan vardır. Ancak cayılan insanların i y i nkluğunu varsayarak kanunlar yaptığınız
Türkiye'de sözünü etliğimiz meselelerle ilgilenenler hesa zaman kötüler zafere ulaşır ve iyiler ezilir. Kanunları bü
ba katılacak olurea'hüyük meblağlara ulaşamayacak bazı tün insanların fesatçı olduğunu kabul ederek yaptığınız
müslümanlar vardır k l bunlar yalnız Türkiye nin Tanzi
h
u m a n kötüler aradan sıyrdır veya on i ar dan istifade yo
m a t ' l a girdiği değişme sürecine değıl aynı zamanda Katı
h
l u n u bulurlar. Yalnızca İyiler onlara itaat eder ve acı çe
medeniyetinin varlık $arLİarma da kâinatın düzeni hak
?
kerler.»
kında modern yaklaşımlara da tabi oldukları, benimse
d i k l e r i hükümler noktasından bakıyorlar. B u yönüyle B u sözler herşeyin İnsan eliyle düzene sokulabile
müslümanların dünya hakkındaki kötümser görüşleri, bu ceği ve insanların kendi zihni kuruluşlarını cn değerli
kötümserliğe sebep olanlara yöneltilmiş bîr eleştiriden hazine sayarak hayatı tanzim edebileceklerini kaimi eden
başka bir şey değil. Çünkü • - • bir dünya gö çağdaş düşünme biçiminin sonuçlarından yalnız birini
vurguLı- • i bakamından anlaşılmaya defter. «Toplum dü
rüşü içinde iyimser olmak ancak *ağcı veya 4olcu olmakla zenini sağlamak, daha i y i b i r topluma ulaşmak, günümüz
mümkün. de çekilen acıları, uğranılan lıaksuhklatı gidermenin b i r
yolu yok mu r: sorusu bu acılan çeken veya bu acılara
Müslümanların bakış açısı dikkate alındığında i n
sebep olan biz insanlar tarafından cevaplandaralamaz. Da
sanların kazanç ve kayıpları farklı bir değerlendirmeyi
ha doğnısu bu cevap çoktan verilmiştir. B i z İnsanların
gerektiriyor. Baâkı dönemleri herkese b i r şeyler kaybet
meselesi hayrımıza olan hususlarda kendimizin, insanlar
t i r i y o r a m a en az kaybedenlerin namussuzlar oluşu an
olarak hepimizin karar verip veremiyeceği hususunda
cak dünyevi değerler seviyesinde doğru; serbestiyet her
odaklanıyor.
kese kazandırıyor, uma cn çok kazananların namussuzlar
olrnast ancak kazanılan şeyin müslumanIarca kazanılma
Bütün iyî n i y e t i m i * ve bütün kapasitemizle kendi
ya dcğtr Sayılmayan şeyler oluşu yüzünden.
mize ve benzerlerimize yarayacak İyiyi icat etmeye kal
Ben —hiç şüphesiz k i politik derişmeleri ^özününe kıştığımızda bizi ancak başarısızlık ve karamsarlık bek¬
alarak— sahip olduğum hu hayat tecrübesini önemser liyor. Öyleyse insanlar yüzyüze geldikleri belâlar karşı
ken, karşıma Maurlce Maeterlinck'in *iizü çıktı. Okuduk sında tamamen pasif, edilgin ve elL kolu bağh m i kalma
larımdan değil de, yaşadıklarımdan b i r sonuç çıkardığım lıdır / İnsana iyiye ulaşma hususunda hiç görev düşmü
için «Zorbalık çağlarında herkes kaybeder, ama kaybı en yor mu F Bu soru karşısında söylenecek şey önce bizim
az oFanlar namussuzlardır, oysa. serbestlik çağlarımla her icat ve keşf kelimeleri arasındaki farkı öğrenmemiz ge
kes kazanıp ama kazancını en üst seviyeye çıkarabilen rekliğidir. Biz İnsanlar olarak cehaletimize dayanarak,
ler namussuzlardır^ diye ifade ettiğim düşüncelerimi öz flical» peşinde koşmaktan hoşlanıyoruz. Y a n i birşiyleri
gün k a b u l ediyordum. «Güneşin altında yeni b i r şey yok» b i l m e k ve bu b i l g i y i kendi malımız saymak nefsimizi ok-
164 165
jfuyor Kendi indî düşünülerimizi yuzyüze geldiğimiz hik
r
166 167
itibariyle b i r yerdedir ve fakat asli varlığı itibariyle baj* t a k i zorluk olmadaki, oluşmadaki zorluktan geliyorsflj
ka b i r yerdedir. İnsan kendini Öğrenmeye» t e n d i haklım yani anlaşılan doğruların kişiyi doğrultması halinde ula-
da bir bilgi ve bitirip edinmeye başladığı andan itibaren aılma$ı mümkün doğrular sozkouusu ise insanın yapnğı
olan b i l e n i p olabilecekler arasında b i r rncsaic bulundu p o l i t i k a hem asli hem de asıl b i r politikadır.
ğunu görür. İnsanın kavrayabildiği her saman algıladık Müslümanların Türkiye'de veya dünyamn herhangi
larından daha geniş ve şumüllüdür. Vani her insan her bir yerinde strateji ve t a k t i k hesaplarına dayalı bir poli
zaman olduğundan daha fazladır. t i k a içinde olmalan kendi aleyhlerineledir. Herşeydcn ün
İnsanlar için olanları ve olacaktan anlamak kolay ce bu tür p o l i t i k a samimiyetsizlikten fazla bir j e y değil
dır; çünkü insanlar içlerinde yaşarlıkları değerler» iç dilem dir, ö t e yandan strateji ve l a k t i k hesaplarına dayalı b i r
lerinde barındırdıktan güçler bakımından bir bütünlüğü politik t u l u m berşeyin anlagıldığı ama hîçbirşeyc ulaşıl
temsil ederler. Tecrid edilmiş b i r ortamda her insana i k i madığı b i r ortamda, böyle insanlar tarafından yapılabi
nokta arasındaki en kısa yolun bir doğrudan geçtiğini söy l i r . Müslümanlar farkma vardıkları doğrular tarafından
lemek, göstermek, kavramasını sağlamak kolaydır. Ung- doğru kılmmış k i m i l e r d i r . B u gibi kimselerin içinde ola
nı kelimesini ister matematik bir iiade olarak alalını» is cakları p o l i t i k a anlamanın kolaylığına değil» ulaşmanın
terse doğru kelimesine hikmete bağlı b i r anlam yükleyc- zorluğuna dayalıdır.
litu insanlar «doğrunun ne olduğu hususunda bir uylaş
maya varabilirler. Her kişi doğruyu tanıyabilecek i m k a n
larla donatılmıştır. Ama. İ£ burada bitmez ve anlamımın
kolaylığı yamnda hemen ulaşmanın zorlumu belirir. A n
ladığımız herhangi bir doğru karşısında y a tasdik eden
veya reddeden, inkâr eden b i r tavır takmınz. Anladığı
mız b i r doğruyu tasdik edersek ona b i r bakıma ulaşmış
oluruz. B i r bakıma d i y o r u m çünkü ulaşmak için hır doğ
r u y u benimsemek bile yetmez. Ulaşmak b i r doğrunun k i
şiden sokülemiyecek kadar kişiye ait olmasıyla mümkün
dür. Bu sebepten insanların belü tecrübeleri *»?eçirmîş*
olmaları onları tecrübeli kılmaz. Tecrübenin taşıdığı ûn-
Iftma ulaşmış olmak gereklidir, insanlara tecrübe sahibi
diyebilmemiz için yaşadıklarından belli dersler almış ol
malarını gerekli sayıyoruz. Her yaşayan anlar, ama an
cak ulaşanlar işin aslını bilirler. Ulaşmak ise pek zah
m e t l i ve zordur. Ulaşmanın zorluğu b i r strateji ve t a k t i k
mesele olarak anlaşılırsa işte bu durumda insan kelime
n i n pejoratif anlamıyla p o l i t i k a yapıyordur., ama ulaşmak-
Jûfl
k e r i hesaplara dayalı b i r siyaseti haklı söndüklerini açık
ça ifade ediyorlar. Nükleer f u l l e r süzkonusu olduğunda
onların alternatif maliyetinden çok öldüreceği insan sa
yısı ve hangi insanlara öldüreceği önemli oluyor elbet. A m a
iş halk m önünde b i r ülkenin durumunu tartışmaya ge
lince, dünyadaki bütün siyasilerin yaptıkları daha büyük
bir maddî relabı kendilerinin sağlayacağını dile getirmek
ten ibaret '..ılıyor çoğu zaman. Bu özellik y i t i m i demok
r a t i k diye bilinen ülkelere mahsus değil, ueun yıllar ünce
NASİL BÎR SİYASET?
bir Sovyet Devlet Başkanı, o güne göre y a k m bir gele
cekte Rus kadınlarının naylon don giyeceğini iftiharla
Demokrasilerde siyasi mücadele • mücadeleye giriş vaadediyordu
miş bulunanların kendilerini b i r v i t r i n içindeymiş gibi
farzetmeleri suretiyle yapılır. Demokratik mücadeleyi Dünyanın bugünkü durumunda maddi refah pekin
kabul eden her k i m olursa olsun y a halkın güzünde et- de koşmanın yadırganmadığını biliyorum. Çünkü modern
zibesîni artırmaya çabalayacak, yahut siyasi mekanizma- insan kendine bedel olarak mümkün olduğu kadar az yo
J I I U işleyişine hiç de demokratik sayılmayan müdahale rulmayı, zahmetsizce birçok şeyi elde etme yolunu ara
lerde bulunup bunu hissettirrneyeceklir. Demokratik m i i - mayı kısa zamanda birçok bilgüer edinmeyi, birçok yere
h
a d e l e içine g i r m i ; bulunan güçlerin her İki usûlü de k u l ulaşmayı ve bütün buolara ilâveten çok uzun yaşayabil¬
lanmaları sık sık görülen b i r durumdur. Y a n i b i r yandan meyi seçmiştir. Çok uzun yajamak hem zaman b i r i m i ola
halkan desteği alınmak istenir, bir taraf Lan halk oldu b i t t i rak U2LUI hem de bu zamana sağdırılan olayların adedi
karşısında bırakılır. Her halükârda demokratik mücadele bakımından çuk.. Köyle b i r endîşenin kaynağını iarket-
halkın şartlanmalarij halka telkin edilmiş isleme biçim mek kolay. Yaşadığımız dünyanın hâkim düşüncesi yal
leri çerçevesinde kalır. Dünyanm her yerinde halkın şart nızca bu dünyanın zenginliğine donuk. N e kadar az îrdı-
lanmaları, isteme biçimferi b i r o m k payda altında lop- rap ne kadar çok keyif insana degerse, hayatmt o kadar
l a n a b i l i r : Daha çok maddi imkân Demokrasi mücade
r
değerli sayıyor çoğunluk. Siyaset de buna uygun yapıla
lesi içindeki kuvvetler halka maddi imkân ümitleri ver cak elbet. B i r i s i çıkıp ben seni daha i y i doyururum di/e
meksizin siyaset yapmaya kalkarlarsa benzerlerinden çok eek öteki daha uzun süre t o k kalmanın sırrını biliyorum
F
Barı çevreler kurtulurun milli endişelerde bulduğunu, as- tikamette miîsbet gelişmeler kaydetmeyi çabalayan b i r
170 171
toplumda yapılabilecek tek jey doğrudan doğruya Wtt<
kate a l i bilgilerin tiden, gelen açıklıkla ifadesinden i ün
r e l l i r . H a k i k a l e ıl. km b i l d i k i c r i m i i maddi refah konu
lanın da içim nltyorsa bunların ifadesinden de gtri d u -
nikınamalı elbet, ama refahın üstünlüğünü vurgulayan bîr
lavır siyaset İreninin bar vagonu olmaktan Eaztasım ka-
mndırmu İnsanoğluna.
ğunden ve bir gün her davranıp yüzünden b e u b a çeki i k t i d a r neden imanlara ciıip gelir? insanlar W K T
leceğinden m l bahmineksİniı t B e l k i çoğu kimiye garip i k t i d a r a gelmek, ve sonra iktidarda kalmak için nalen
Gelecek ama eveE. dünümüz ortamına tera % lunüynr d i
h
cansiperane gayret gösterirler? Uiyeteksiniı ki i k t i d a r
ye küçük m-ınk küçük endjjtlenne bağh kalınarak hevesi bütün insanlarda y o k ; îudece bir takım insan muk
tedir olmak için tsrarlı çaba Kösleriyor. Uiğrr bir çuk i n
yürümeyi kabul e i m r k küçük hedefler peşinde olanlara
san y a iktidar olma çabasını göze almadığı için veya i k
yaraşır. HüyÜk ve t e m i * uıjml.n büyük ve temiz kal
tidar ıılm.iyi ; u veya bu sebepten kendine uygun bulma
ma gayretinde olanların harcı ol$a gerek. H a k i k a t e yö
dığı için iktidar uğruna bîr mücadeleye girilmekten im
neldiği varsayılanlar sanki yollarından emin dtğillcrmla
tina ediyor. Acaba söyle b i r hükme varmak ne derecede
gibi davranırlarsa onları k i m izleyecek?
yerinde olacak? İktidar için mücadele eden İnsanlar i k
tidarın mahiyetini bilmeyen veya bilmezlikten gden kişi
lerdir. Ne münasebet, diyecek halıları, muitledir olma
ya çabalayan İnsanlar iktidarın mahiyetini bitmez olur
lar mı? T a m tersine iktidarın ne olduğunu bildiklerinden,
yani ellerine gücü geçirmenin önemini kavradıklanndan h
172 173
darın mahiyetini bilmedikleri hususunda söylediklerimiz ler ve madeni yaptıklarının hesabım hiç bir makama ver
isabetlidir Çünkü iktidarı ele geçirmek, muktedir olmak meyeceklerdir, öyleyse iktidarı kullanma yarışın m böyle
i k i yönlü b i r Gİaydjr. B i r yünü yapabilmeğe ilişkindir sine kıran kırana cereyan edişine şaşmamalı. A m a yine
üteki yönü ise yaptıklarından sorumlu olmaya. Yapma zihnimize b i r soru takılıyor: Bahis konusu olan yarış b i r
gücüne sahip olduğu halde yaptıklarından ötürü hesaba iktidarı kullanma yanjL mı yoksa iktidarı kiîtüye k u l
3
çekilmeyecek olan yaratılmi} değildir, insanlar arasındaki lanma yanşt mı? İktidar olayının mahiyetini yanlış an¬
i k t i d a r oyunu sadece yaptığının hesabını vermek, verecek lama böyle b i r yanlış anlamanın iktidar imkânlarını kö
durumda olmak şartıyla anlamh olabilir. Türkiye'de ve tüye kullanmasıyla gerçeklemiyor Eğer herhangi bir yö
düoyada i k t i d a r a sahip olanlar, kendilerini muktedir kıl n e t i m kademesi insanlara altından kalkılması zor sorum
m a gayreti gösterenler, işin sadece b i r yanına taliptirler. luluklar getiriyor ve yönetici mevkiinde bulunan insan
Onlar i k t i d a r mekanizmasının y e t k i l i r n e v k i i l e r i n e gel lar yönetilenler kadar, halta belki daha iaala ağırlıkları
mekle her halükârda i y i durumda olacaklarına inanıyor yüklenmek zorunda olsaydı i k t i d a r ele geçirilmesi * c i
lar. B u yüzden kendilerini beğendirmeye, rakiplerini kö zıp* b i r mevki olur muyduP
tülemeye gayret ediyorlar. İktidarı cazip kılan onun yerinde ve isabetli kulla
İktidar olayının ikinci yönü onun insanlar lehine k u l nımı değilp onun kötüye kullanımı, kütüye kullanılabilir
lanılmasını kolaylaştırır. Yani b i r yapabilme gücü, yap nluşudur. Günümüzde rüşvct yolsuzluk ve suistimal söy
P
tıklarından sorumlu olma ile sınırlandırılnıişsa İnsanın lentileri öylesine halka mal olmuş b i r vakıa sayılıyor k i
insana vereceği zarar da sınırlandırılmış demektir. Yapan dürüst muktedirlerin yolsuzluk yapmayan muktedirler ol
yalnızca yapma gücünü gösterdiği için değil de aynı za duğu zeJıahrna kapılabiliyoruz H a l b u k i İktidarın yerin
manda yapma mecburiyetiyle yüzyüze kaldığı için i k t i de ve i j a b e t l i kullanımı sadece o i k t i d a r mevkiini yolsuz
darc kullanıyorsa artık onun muktedir oluşu b i r görevin luk yapmadan elinde tutmada değildir. Asıl sorulacak so
Şuurları içine girmiş demektir. Eğer insanlar iktidarı k u l ru muktedir kişinin işgal ettiği makamı o makamın ge
lanmayı b i r gürev ve sonunda hesabı verilmesi gerekli, reklerine uygun b i r işleyişe ulaştırıp ulaştırmadığıdır.
hesabı verilmesi kaçınılmaz b i r yükümlülük olarak anla Muktedir kişinin övüneceği husus 3u kadar zaman şu ma^
mı? olsalardı ataba muktedir olmak için böylesine uğra kamda oturdum hiç suistimal yapmadım değil, ben bu
şacaklar mıydı? İktidar imkanlarını kullanmak için böy makamda oturduğum sürece şu kadar yanlışı düzelttim^
lesine cansiperane yarışacaklar mıydı? Güçlü olan m sö şu kadar doğruyu i h y a e t t i m olmalıdır.
zünü geçirme ve refaha erme konusunda geniş b i r serbes
tiye sahip olmalına m u k a b i l giriştiği yanlış faaliyetler
den ötürü hesaba çekilmeyişi ve verdiği zarardan ötürü
zarara uğramaydı çağamızın düşündürücü vakıalarından
biridir.
174 İT?
nun sonucu olan hayat biçimini kabul etmek zorundadır
lar. B u asgari seviyede insan tekinin alelade ve önemsiz
olduğunu kavramak zor değiL Yani zaten otomalik işle
yen yapıda bir yer t u t m a k bu yapjyı çalışır halde tut
h
l t y e y i m : Dünya üzerinde yürürlükte olan sistem her ne bir üstünlük b u . Yani gerçekte yine kalifiye işçi önemsiz
kadar «insanlar eliyle* yürümekte ise de bu sistemin ama sunduğu hizmet ve ona bağlı olarak da işleyen me
automatİOjuc yani kendi kendine hareket eden bir özelliği kanizma önemlidir. B u gürümü içinde kalifiye işçi siste
var. B u özelliği sisteme yine biz insanlar sağlıyoruz Yü me vasıEsız işçiden d aba fazlasını vermekte, daha nüçlü
rürlükle bulunan sistemle bilerek veya bilmeyerek bir pa hizmet etmektedir.
zarlık yapıyoruz. Yaptığımız pazarlık -•- •• tıkır tıkır
işletiyor. Aynı şekilde büyük sermayedar büyük bürokrat, bü
a
ı?ö trt
I ı rti içinde çektireniz bütün Lklntl ve zor
luklar şahsiyete ilişkindir. Y a n i şahsiyetimizi ne kadar
korumaya çalışırsak sistemin bize sunduğu tatmin "...
lalarından o kadar uzak kalıyorum. Pazarlığı bozan. eyİ
bir pazarlık olmaktan alıkoyan bizim kendimizi birer
(şahıs* saymamız oluyor. Ne kadar şahsiyeıimizden so
yunur ve ne kadar mal olabilirsek tıkır tıkır işleyen l i s
tem içinde işlerimiz tıkır tıkır yürür.
MUHALEFET VE M U V A F A K A T
179
belirler. Eğer b i r toplumda muktedir olmak yüceltiliyor-
dır. Modern dünyada bize beşeri iktidarın karcısında m u
sa orada aynı zamanda âcizler, zavallılar, sizlan-anlar ve
halefet imiş gibi görünen şey bir bakıma iktidarın ortağı
düşkünler vardır, Buiıa mukabil bir toplumda muhalefet
ve güL- i l iı ! Li-ııı N i t e k i m çağdaş demokrasinin cn i y i
etmenin insanlar katında muteber bîr yeri varsa, o top
işlediği »ylenilen İnglttere'de hükümeti ele geçirme i m
lumda zora boyun eğmek küçültürü b i r anlama sahiptir.
kânım kaçırmış bulunan partinin bir gülge~kabine teşkil
Hangi toplumda i k t i d a r kendini hizmetle yükümlü sajL-
ettiği gürütür.
yor ve hangi toplumda muhalefet huaumeti davet etmi
yorsa o toplumda cemaat şuuru hayatiyetini koruyor de*
Nasıl iktidarın karşısında muhalefet gerçek k u t b u
m e t t i r . Böyle b i r toplumda siyasi olaylar iktidar-muha-
teşkil e t m i y o r u ; muhalefetin sözkonusu olduğu alanda
lefet zıtlaşmasının tezahürü olarak değil, o camianın em
da zıt kavram olarak iktidarı anmamız yerinde değildir.
niyetine matuf tedbîrler olarak anlaşılır. N e yönetenler
Yani b i r toplum biriminde muhalefetin gerçek b i r vaki»
k o r k u içinde şiddete sarılır, ne de yönetilenler şiddet se
olarak belirmesi halinde ona ters düşen kimseler muva
bebiyle insanlıklarından feragat ederler.
fakat cephesini teşkil ederler. Eğer karşı çıkanlar ara-
IIHI.L yer almıyorsanız uzlaşanlar, boyun eğenler arasın
da bulunuyoHLinıız; demekıir. i k t i d a r âcizleri doğurur,
muhalefet ise evet-efeiKİimcileri.
m
İSO
n i n andıjtn bîr düzünce de£U bir i n M i | b i r yanlı], b i r
P P
değil. Yağmurlu havalarda fiülcyüiünün düşme i r h l i t n i dı. Ruhban anlayışından uzak. adına sadakati b i r taze
.:•••...•]•.':- düşüncesi artık yaaamryor. diyeceksiniz k i se lenme vesilesi yapan müslümanüL günümüzde de insan
li! isi
İvin doğruya yönelmekle daha doğru ohbilecekieri B U
yüzünden güç kızumyor. A m a d i k k a t n l r k m . muslümu-
l=k fikirle*-: t a n ı r i * uzlünlüğü, a f i k i r l n i gayri fahri, mü
c e n e l kabuller olmAİarı yüzünden değil fikirlerin İnsan
h
duygusu taşrrtar.
1U 185
« I l U j d i m ::.•.„:,,: ... ,]«nX p f t VOİLUT K l U d M b i l İn lamaktan önce yapabileceği b i r y y vardın O da kendi
s u l a r içinde bu iurxi u ^ u m m i y i v t y a kötü haJdm dolayı kapasitesinin b u olduğunu, kendi k a n k t e t i r i i n böyle i l
k n ı l i m i n kayır», bankalarını k ı n ı m . Çağda* imanın l u lere uygun olduğunu, gücünün buna y e t t i f l n t i l İra • etmek
battıklar ındaa b i r i d i r . Hayatı nalıncı t w n p b i i m d i t i r . Yanlığın kendinde d e f t i de tartlarda bulunduûunu ka
U r a ! ma yoalarak yorumlayan insanlar çok rtki çığlar < bul eden insan şartlara [eslim okluğu için •. anlıımı dü
d m beri v i r d i ; « m » bu imanların çcgunln|u tenkil n - zeltme iııiklnını da terk e l m i ) olur. Makine yanlış çab-
m e I t r i modern umanların • - •-r ı !. • zaynr olabilir, garklar ters dünüyor laydabirir ve içinde
bulunduğumuz d u r u m d o j r u davrananı lukıllr edebilecek
Vanlı»! hep lı^kuııun üstüne yıknı* çıkası banı l j - ulçü-Erdcn mahrum msaiilarm hakim oUuflu U r durum
IHIİSLIJIII .Liııiıi.,,,!.:, ûtürll fcytflnı kabahaili bulmak dur belki. A m a bunlar b i z i m herçey y n n h j b y k j r » benim
gibi Bürünüyor. Eficr dJynrui j e y i m y o l u m u » çıkmanın yanlılığım d a isabetlidir dememiz için gert kçr sayılmaz
bulumaydı bu hjlUyı ii]emı>ye«küm. öyleyse? öyleyse Kira b i r e y l e r i n JMİI|l-|m iarketnıek inwınm yatılımla
şrylını yolumuzdan çpkmeli, i t a d a n luaklajEirmab ve kendi araıında b i r m r u f e knymasuıa Iırmi vermektedir.
haltı müittkUmr yuk t i m d i | e y u m . t j l e modem UUzenin bozukJucunun farkına varan kemlini düzeltme
lar böyle düşünüyor. S M i y o r l z r k i aartları d e d i r m e k l e lamını da ele g ç ç n o i } demeklir.
bütün î n s u l u doğm çalışmayı b ı ^ l ı y ı a k . Ne yapalım
diyorlar makine bozuk. Bütün kjJuhıti düzenin bozuk- Küfür düzeni y a n l i i l a n m m n mazereti olarak hayatı
iuLur .L yüklüyorlır ve böylelikle ûsularin snnıml ulumu mın ytioleMÜreteğine. nelerden »zad olmımu. neleri alı
nun azaldı|ı ve hatla u w ^uanlulugunım söz konutu etmemiş neleri mücaherle kooııau y a p m a m u Kerektıji ko
cdileıneyeeejEî fikrine vınyıırlar. Yani }-ytana u y u i n - nusunda biıi d i r i tutan U r uruur olarak hayatımızda yer
™ m bir günahı yuk diye d ü z ü y o r l a r , bütün suç insanı alabilir. B * düzende böyle olur, btı cemaatle b*j kadar
i j i a l e d n ıcyunda. ulur deyip yançızmek b i r tarafla, bu İ B İnaanlan ne
k r e icbar ediyor, bu «rnant neleri i t l i m adına yükleniyor
B i z mÜalümanlar da modem düşüncelerle . . h dışlı : ıliyerek kolları sıvamak d i t e r tarafta yer alır.
•l .. ı ... Alemimiz bakımından Çağdaş delerlerin yöne-
tirizi vaıimı kabule Iıntal verdikçe benzet yanılgılara .İn
1
ite ISI
n gibi mutlak kategoriler yalanan şartlardan baftımsız
olarak yer alırlar. Zencilere bazı haklar tanınmalıdır.
H a n g i yolla olursa • ıl-ım Onların bu haklaria ı ..m- • I i •
LTı olup olmaması düşünülmez. Dahası zencilere bazı
haklar hediye etmenin o insanların yaşadıkları toprak
lardaki Jiyatı, insani bedeli, zencilere ve beyazlara ne
getireceği hesaba kötLİmaz. Batılılara musallat oiaıı dog
matik şaşkınlık her fırsatla kendini nrtaya döker: JflâDlı
yıllarda nükleer silahlara karşı düzenlenen toplantılar
ŞAŞKINLIKTAN KURTULMAK
da bazı Mao'cu ve Trotskiyİsl gruplar a y n i zihni k a r i '
paklık idinde Çin'in nükleer silahlara sahip olmasma kar-
Y i r m i n c i yûayüui belki en büyük r o m a n a * ! VVillinm
^ çikdanuyacağını savunurlardı. Onlara gî>rc mademki
Faulkner'in benim gençlik yEİlarımda Türkiye'nin okur
Çin dünyanın umudu i d i öyleyse her türlü kütıilüjü yap¬
yazarları arasındaki kibarı pek yüksekli. O kadar k i * b l r
ma imtiyazı onun olabilirdi. Biz müslümanlar AUIJ'de
senti düşmanı İMle olsa, l>üyük romancıdır Fan-knef» de
ve Batı Avrupa'da n . ı silahlara karşı duran insan
n i r d i - » a s ı sözler belli ortamlarda tuhaf b i r i k n a gücüne
ları iz'an sahibi kabul ederken, Pakistan bomba yapın
erigirler Yukarıda Andığım sözler de benim gençlik yıl
ca buna alkış tular isek. içinde bulunduğumuz d u r u n u
larımda çok yerinde süzlermiş gibi benim de içlerinde bu*
şaşkınlık denmezse ne denir?
l u n d u j u m b i r kısım genç tarafından d o j r u sayılırdı. B u
gün de bir çok gencin araştırıp üzerinde fazla düşünme İnsanların zihnindeki şaşkınlık gerçekten ne istedi
den kabul etçiği k i m bilir ne çok hazır «yargı* vardır? ğini bilmemekten dokuyor. Ne işediğimizi bilmemiz îse
Faulkncr'a «zenci düşmanı» -sıfatım yakıştıran b i r k i m ancak t a h k i k edilebilir b i r alanda istek ve temennilerde
se onun Jjazı sözlerini ustallıkla. yanlış yorumlayan b i r i bulunmamızla mümkündür. Bugünün Türkiyesiııde müs
olmalıydı. Gerçekle şöyte sözter söylemişti F a u l k n e r : lümanlar olarak önümüzdeki mesele yaşadığıma hayat
«Zencilerin bazı haklan elde Etmeleri söz konusu ise b u F
içinde İslimi t u t u m ve davranışlarımıza imkân bulup
biz güneylilerin meselesidir. Güneyli zenciler ve beyaz hulmadLgımızdır. Türkiye'deki müslümanlar bu ülkenin
lar kentli hayatlarını ilgilendiren konularda kararları «nomostunu temsil e t t i k l e r i n i , buna mukabil sahip olduk
k i n d i l e r i verirler. A m a e f r r Kuzeyliler { Y a n k e e l e r ) zen ları haklar bakımından «birinci sınıl yurttaş* olma nite
cilere bazı haklar tanımamız hususunda hize baskı yap l i k l e r i n i kazanamadıklarınL görüyorlar. MjslümanlarLn
maya kalkışırlarsa, buna karşı durmak için silaha i l k istedikleri kendi durumları, alanları içinde yer tutan hak*
sarılanlardan b i r i ben o l u r u m * larla ilgilidir. Y a n i müslüman olmanın gerek yasalar, ge^
Tek sû&yal hayat içinde eksik b i r statü sayılmasını gi
Böyle sözler Fulkner'in zend düşmana olduğu şek- derme talepleridir. Bu doğrultuda atılan adımlar mlis^
Jindc yorumlanmıştı. Neden? Çünkü bazı şaşkın ve .sa Ilımanları şaşmakta^ şaştrrnaktan abkoyar. Enflasyonu
rahatten mahrum zihinlerde zenci hakları, insan hakla^ nşaib çekme çabalarının «lslami* olup olmadığını ölçme-
188
İM
ye kalkmak bir jaskinlik belirtisidir. Çünkü bunun müV
lumantarın Türkiye'de inaklarına karşı takınılan k m
la doğrudan ;i^i yoktur. Tıpkı PzkİıtanVn elindeki beim,
banın P a k i f l u d a k i mibJünıınlarm UllmJ batlarını t u J
lanma huaiisimda hiçbir terakki sa|lamayı*ı gîbi Türki
h
101
bu süzünü ettiğin layda nasıl istihsal edilebilir?» O
l i g i davrani] formunun i y i m gü™l nlduğunu hayal eder. zaman derviş bir tebeuumle sözlerini şu fekilde bitilmiş I
Yönelme tanının kendine ve bankalarına fayda temin et fYöoelenin ve ynrtetileoin yer deriştirme hadisen
liğine • • . ! • • [ • inanmıştır k l {veya yönetme durumun¬ uzun zanuzı almaz. Hele bu olayın kuşaklar boyu sürdü
da olduğu için sihni t e n d i haklılığına, kendi yapı jğ m m ğü hiç vakil değildir. H e r adamm ve her kadının haya
l..• =_111i111ı--11::ı-. • öyle şartlanımşEir k i l k e n d i n i i m l i h a n t m d a «ün be gün yaşanan şeylerdir bunlar. B i r baba ço
etme iırsattarmı yeterince kullanamaz. Yönetici o k l u k - cukları üzerinde iktidar sahibi olduğunu sanarak sorum
Ean sonra günden aüne oİKunlujLjndan binşeykr k a v l v - luluğunun şuurunda o l m i y a n bir devlet yöneticisi gibi
4İer şahsiyetinde tereddi başlar, ö y l e b i r zaman gelir k i
p isabetli okluğuna kendi başına karar verdiği, i n d i « key-
ne kendi ne de başkası için hayırlı olan çıkuj yolunu bu- II b i r h a l t ı hareket benimsemişe, k m lamanda çocuk
lamaı h i l e düşer. H a t t a kendine bu çıkış yolu g i d e r i l larının şartlan taraiıodan yönetildiğini, batta çocukları
diğinde bile o yolu tanıyamaz.* tararından yönetildiğini görebilir, insanların toplurn ya
şadıkları her ortamda yöneten ve yünelilen ilişkisinin mü
*İşte bu yüzden, nihayette yöneticiler yönetilen du¬
h
navebeli b i r değbunc gösterdiğini larkedehiliriz. insanla
rumuna düzerler ve yönetilenler yimetimi ele geçirirler» rın l o p l v n içinde çektikleri a o l a r yönelenlerin muktedir
oldukları zehabını k a p a k l a r ı , bu ı a ı m l a ™ i a ısrar el
b u sözler üzerine meraklı adam ikinci bir Boruyla l i k l e r i , yönetilenlerin ise olgunluktan, kendilerini geliş
konuşmayı kesmb]: «Madem yönelenler sonunda yöne tirmekten i m t i n a e t l i k l e r i zaman artıyor. Sık s i k yöne¬
tilenler haline düşüyorlar ve yönetilenler günü gelince tenin ve yönetilenin yer değiştirdiği durumlarda ise zA-
yönetici durumu geçlynrlar; bu i n i ] ve çıkışların b i r b i r i lar hafifliyor. B u söylediklerim dünyanın siyasi yapısın
ardınca tekrar tekrar v u k u bulmalarının ne makjadı varî* d a k i i k t i d a r değişikliğini* iç yüzünde bulunan gerçektir.
Bu K m üzerine derviş r «Yöneten ve yönetilenlerin yer ULzkrin zahiren gördüğü i k t i d a r deği|ikükleri ûe anlal^
değijürnlrlcnnin sebeb-i h i k m e t i * d e m i ] , «yönetenlerin tığım p e k l e r i n inkârı mümkün olmayan ramilerinden
idare etme Yakınının neyi k a h ettirdiği hususunda bel haska bir şey defti İd ir.»
li b i r şuura varmalarım temin ve yönetilenlerin neye müs
tahak oldukları İHtAutunda belli b i r kavrayışa ııla^m:ıl:ı-
rım temin İçindir. Yönetme oiaymm b i r iktidarı kullan
ma, muktedir olmınm teşhiri demek olmadığını, yönetil
menin gerçekte bir boyun eğme* b i r zavallılık olmadığı
nı ancak yöneten ve yönetilenin yerlerini deştirmeleri
sağlayabilir. Bu yüzden yöneten ve yönetilen peşpeje oy
nadıkları rolleri değiştirirlere B u cevabı l a t m i n e d i d
bulmayan s o m sahibi : t A m a * diye itiraz etmiş, EEIı yü*
ileticinin yönetilen hale düşmesi ve yönetilen durum un
d a k i insanların yöneticiler katına yükselmeleri için ku
şaklar boyu süren b i r zamana ihtiyaç olduûuna güre. se-
LU
1«
ulataktır. Toplum idinde muteber kişiler bilgili basan
lı, elinden üj gelir insanlardır. B u insanlar hak e d i l m i t
U r itibarın mümessili olabildikleri g i b i temelsiz U r ba
sarının! kirasıyla gelinen kişiler de olabilir. Çünkü Jul-
glii olmak kadar hilg z^rünmek de toplumı hayatı İçin
de bir y e n t a b i p t i r . B i r insanın gerçekten başarılı olma
lıyla, batanlı sayılması arasında toplum defterleri bakı
mından büyük b i r fark y o k t u r . Aynı şekilde bir fitli l j -
Icmrklc o 11 i!a i|lemig kadar olmak toplum anlayıst ba
T A L E B E O L M A N I N FAZİLETİ
kımından zahiri bir ayrımı gösteremez. B u sebeple asli
defterler toplum kabulleri sahasında defti l meselenin as
a
insan yalnızca bildikleriyim başardıklarıyla, n L r t -
lına vakıf olanların İçinde yer tuttukları N i h a d n Hİtifur.
l i k l r r l y l e defter sahibi olmaz, ItuLma değer ve lazllel İ L
Ama toplum dıjcaki değerleri el üstünde tuttuğu için l|in
aamhran aynt zamanda ne lür bilgiye t a l i p olduftu, han-
aslına uzak ituajıların tümü zahiri üstünlükler peyinde
prj yolda yürümeye n i y e t ettiği ve neyi Kert^klejiirmeye
ömür tüketirler.
çalııtığkhr. «Ameller niyetlere ^ rr-.Jı: •• I I I : Şerifi
b i t yönüyle de bize, lemayülkerimlze atalet •ajtfarnamıı ge¬
"l i
^rçeğini hatırlatır. B i z i Yaradın bizi İ r a b a çe T o p l u m açısından bilen insan almak btr değer sa
kerken neye leveccüh ettiğimizi de » r a r a k l ı r . Muhatap h i b i d i r . Hayalı zahirden ibaret sanan insan bilen insan
olacağımıı sorular arasında; «Seden l a k i h olmadın» N e - pozisyonuna t a l i p olataiuır. E £ K çabalaru bu poziıytH
ilen i k l k l a r olandın* N'eden dünyayı değ .ı,- -. •: : -
::
na ..Lr.ıh.hr A m a balen insan poıisynnuflu elde etmekle
gibi sorulardan çok; vBÜdiğîn kadarıyla neden amel et bilgiyi elde etmek birbirinden farklı şeylerdir. Bunu ha
medin? E l i n i n erdiği, sözünün geçtiği, «uçünün yettiğe yatındaki gayeyi (bilen insan sayılma* olarak tesbit et
alanda neden zulme u z a gösterdin? Neden başkalarına miş bulunan k l ) l istediği pozisyona vardıktan sonra an
zarar vermeklen geri durmıdınPı gibi soruların huluna- layabilir. Ancak arlık vakit çok geçtir. Çünkü o kıymet
raftım k a b u l etmek benim aklıma daha yatkın g e l i y o r B u li pozisyonu terketmedikçe bilgiye yaramıyacaftını anla
yüzden bilmeye çalınacağımız şeylerin mahlyelk Ürerinde yacak katlar yalamıştır, yani yeniden talebeliğe başla
d l l j l l n m e k , pegine düşeceğimiz islerin keyfiyetini anla madıkça, lalib olduğu bilgi türünü defii^tirmediltçe bJlgl-
mak, yerine getirmeye çabaladığımız İllilerin ortaya ye varamıyacaktir r
191 1«
k i n gerçek b i l g i yolunda olan her merhalede kendini da
ha güvenli bir alan içinde bulurken sonu hüsran olan
h
Jv6
197
glrmifl, talebeler arasını karımış ve hatla mektepte ne-
İlk. ayarlara al arı yapıp unu zaman zaman yukarı sınıf
rekli ve meklebe yararlı b i r yer bile edinmiş. Talebe gibi
l a n h a l t a bazen » a sınıfa bile yerleşl iriyor Lir. t a k a t
olmuş ama sınıf geçmesi muhal, «ekleplefci gerekli yeri
h r y b a t ! Türkiye balıhlafnu mektebinde hep sınıfla kal-
b e boraların bazı işlerim görmek ve mezuniyet adayı 6 | -
IİILM ı V E n h r p azarlanmaya müslelıak. hep tehditler .ıu-
T r o d l e n n işlerini k o l a y lası ırmakla* iharel- B u yüzden
yor, Kı I I kendisine bat M hareket planlan t e k l i f ed ili yor.
bir türlü mezun olamayan bu süade talebeyi mektepler
Şuyle söyle yapmaısan zor bitirirsin sen bu meklebi d i
k o v u p lardeimek kimsenin isine gelmiyor. Hem biraa
yorlar ûua_
İ ş y a r ı oluşu da düşündürüyor İdarecileri, hocaları ve
Batılılaşma mektebi Türkiye g i b i sınıE geçemeyen diğer talebeleri. En iyisi Türkiye'yi İdare ctmeli ona la-
h
bir talebe için bazı tuhaflıklar arzediyur. M e s e l i müfre- lebeymL} gibi davranmalı ve onunla ayni sıraya olurmak-
d£tL sürekli değiştiriyorlar. Diyelim k i «kalkınma* Jfj> u n imtina etmemelidir Zaten Türkiye'de kendini batı-
üînden bir donem geçerli not aldı Türkiye. İt ir sonraki blaşma mektebinin talebesi rolüne İyi alıştırmış durum-
d e n yılında y a bu dersin konusunu değiştiriyorlar veya <ladır- Bundan hnçnut olmakta ve belki bana da bir dip
dersi kaldırıyorlar. BuLayisiyla Türkiye'nin gü^bela elde loma v e r i r ^ r diye hayal kurmaktadır.
elliği geçer °ot ona bîr rahatlık tenün edemiyor, i m l i n
de ba^ajılmuı gereken yeni b i r gprev hep var. HalbvkJ Türkiyelin i l k yapacağı iş içinde bulun
dufiu tuhaflığın farkına varmak olmalı. H o a l * n veya
Neden Türkiye batılılarına mektebinden b i r türlü
mezuniyet adayı laîebeleri t u k l l d etmekle derslerde ba
mezun olamıyor? Neden modernleşme ve demokratikleş
sardı olanuyacafiuiı anlamalı. N i y e t i bu mektepleri me^
me dersinden sürekli kırık not a b y o r f Çünkü işin aslı
mm olmaksa önce kaydını yaptırmanın yolunu b u l m a
na bakarsanız Türkiye bu mektebe kaydını yaplırmadan
dır. O zaman hocalar Türkiye'nin mezun olma sorumlu¬
girdi de ondan, batılılaşma mektebinin bu kayıtsız d i
luğunu yüklenecekler ve ona sınıf gfçmek için nelerin ^
rencisi talebeliğin zevkini hep tenetfüslcrde çıkanyor. ÜU
renilrne» gerektiğini, nelere ^lısmanm * e m « e verici o l ı
mektebi hep koqup oynamak için ciyia bulmuş. A m a
taftiDi göatereneklerdir. Yok eğer Türkiye bu fl*kttbî nV
isler istemez ziJ çalıyor derse giriliyor. İsle o zaman
h
sırdan b i t i r m e k myetiiMzeys*. bu kararım uygulamanın
Türkiye diğer kayıllı u^rrarikerin yaptıklarını yapmaya
riddİyetİPİ göze almalı: b i r lartftın maişetini irmın İçin
yabalıyor, önündeki kitabı ters tuttuğunun farkında bi
çalışırken diğer taraftan da zorlu imtihanların u m u l m a
le değil. Ona o k u dedikleri zaman ezberinden bir leyler
lına yarayacak temel bilgileri aralıksız edinmeye gayrrl
söylüyor. Yaz dedikleri zaman ise ya kolunun ağrıdığını
vtııudidir.
bahane ediyor veya zil rodanı kadar vakit kazanmaya
çabalıyor. Türkiye'ye »rarsanız onun diğer üğrenciler'
den pek larkı yok. H e r k i s i n yaptığını ben de yapıyorum
ama hocalar bana garazlı, işte bu yüzden, sınıf geçemiyu^
nım d i y o r .
300 l _
güleri yoksa, ister islemez, başkalarından Ödünç aldığı Öl
çüleri kullanacak dernektir. N i t e k i m öyle de olmaktadır.
Ülkemizde geçerli ülçü başka ülkelerin o i * ! ne kadar lak^
dır eLlî£ine kalmıştır. Aynt sebeplen ölürü jçerek kültür,
gerekse siyaset alanında kendi değerlerini görmez halde
dirler. Nasıl olsa kendi ülkesinde geçer akçe başkasının*
dır öyleyse onlar da başkasının akçesiyle geçerli sayıl
a
maya çabalamakladırlar.
şerefini kazanmayı, bütün şanlarda hayat sahibi olmayı diği j e y eline tutuşturulunca da sesini kesenler çocuklar
güze alan b i r topluma ulamayı göze alacağız demektir. dır. Gerçekte çocuktaki hazıra konma duygusu ne iste^
Vok efier. kafamızdaki şapka kafamızı belirleyecek» hiç diğini tilmemeklen, nesnelerin gerçek tabiatı hakkındaki
bir şeyden şikayete hakkımız olamayacağı gibi, zaten k * bilgisizlikten doğar .
famızın aldığı şekilden ölürü neyin doğru neyin eğri sa
yılması gerektiğini kavrama gücünden de mahrum kala Yetişkinler, olgunluğa varmış kişiler hazıra konmayı
cağız demektir. değil, bazı şeyleri kendileri için hazırlamayı düşünürler.
H a l t a eğer b i r şeyin ortaya çıkışında kendi payları yok-
ra nasıl elde edildiği hususunda açık seçik bilgileri yok-
p
202 Z03
bilgisiz kalmalarında büyük b i r rahatlık bulacaklarına
ha sonra onu nasıl ete getirebileceğini h i l m r k ister. İşte kendilerini inandırmışlardır. H a z i n konarak akademik
bu leUtik ve t a h k i k , b i l g i yolunda • u l a n bu Adımlar nna üstünlük elde etmiş birinin kendi dışındaki insanların b i l
hem istifade edebileceği şeylerin yolunu açar hem de uğ
h gice i y i donalElmalarına l i l i r U V göstereceğini i l e r i sürmek
raması mublemel tehlikeleri güslerir. HnzLra konma he oldukça zor. Siyasi galibiyet bir kimsenin eline hazırdan
veslisi cahil elim- geçen hazır hıkmanın sevincini yaşar • •V„- .r « u n dayanacağı en kuvvetli burç bilgisıilıflın
ken üzerine kapanan kapıları, kıstırıldığı tuzağı farket- i t i b a r görmesi olacaktır, H a k ü i kzaanç sahipleri b i l g i s i n
mez bile. l i k koyulaştıkça kendi d u r u m l a n n m daha çnk teminata
kavuşacağım farkelmlşltrdir
Kötü ianalp b i l i m şarlatanlığı, sahte tefekkür hep b i
z i m hazıra konma duygumuzun ortaya -.ı .• ı.. . boşluk şimdi soracaksınız: B i l g i , bilgi deyip d u r d u n - han-
t a kendilerine yer bulurlar. Nedir bizim hazıra konma p bilgiyi bilinmeye değer buluyorsun? Bunu söylemeden
duygumuz.» J11 r resme bakınca, bir müzik parçasına k u k i m i n bilgiü, k i m i n blljö«> olduğunu anlamamız mümkün
lak v e r i m , b u düşünceyle, bîr hünerle karşılaşınca *ne mUr Konumuz bakımından bilgi türleri arasında ayının
de güzel» deyişimiz, bizim hazıra konma duygumuzdur. yapmak büyük b i r m*na ifade etmiyor Hazıra konanlar
Kandaşlığımız ne olursa ulsun i l k temasta bize sajladığı her türlü bilginin kendilerine zarar vertceftî korkusunu
rahatlık aldatıcı ve çocuksu bir tatmindir, Hu lalınin kar yaşarlar. Hırsızlık bilgisi bile hıraların huzurunu kaçım.
şı taştığımız şeyin ne olduğunu bilmeden onu kendimize
ait kılacağımıza İnandırır bizi. b u n a karşılık karşılaştığı
şeye; «Nedir hu.- Burada neler oluyor» diye yaklaşan
lar yetişkinler ve ölgün kişilerdir. Onlar sınat eserleri
karşısında, b i l i m verileri karşısında, düzünce ilrünlrri kar
şısında güzel, çirkin. i y i kötü demeden önce o sunuştaki
r
Türkiye- modernleşme süreri içinde gün süne daha ço Eğer büyük ikramiye bize çıkacaksa beklemekten
cuk iizellikleri gösteren yaşı derlemiş insanlarla dolduğu başka ne yapabiliriz, değil mi ama? Çekilip olmadan bi
için ber geçen gün talih oyunlarının, piyangoların lotar h
ze ikramiye verecek değiller y a l işte bu duygular iein-
yacılığın yaygınlaştığı b i r ülke halini alıyor Son b i r kaç de bu bekleyiş
p
v
bekleyişten doğan atâlet sonunda bir
e
yılda m i l l i piyangoya, at yarışlarına ve Spor-Totoya ya siyasi sarsıntı hangi görüşü taşırsa taşısın insanlara genel
tırdan para miktarının artışında hiç şüphesiz t a r i h i se bir düş kırıklığı, umutsuzluk, karamsarlık getiriyor. B u
beplerin yanışını ve elbette hu sebepleri hiç anmamıza Ülkede artık doğru dürüst iş olamaz demek herkese ko-
gerek d u y u r m a y d ı fakirleşmenin {yani sabit gelirli l*¥ geliyor. Çünkü bir önceki r u h durumu sadece çekilişi
grupların fakirleşmesinin) büyük payı var. A m a biç bir beklemekten i b a r e t t i . Şimdi bitelini elinden aldıklarına
ülkede iktisadi b i r kriz böyle, çekiliş avuntusuyla, bu ka gore her şey suya düştü.
dar kolay geçistirilemez. Türkiye hazıra konma duygu
sunun kılcallara kadar işlediği, işlerin ancak torpille çö Ama Türkiye'deki insanlar tedbirli. Önlerine belki
zülebileceğine inanıldığı, armudun pişeceğine ve insan cok büyük hedefler k o y m a k l a ustalasmışlar, ama yine de
ların ağzına düşeceğine Vesin gözle bakıldığı b i r ülkedir. bu hedeflere ulaşılamıyacağı hesabıyla günlük hayatla
O yüzden bizim İnsanlarımız ağızlarım kapayacak olur rını yaşıyorlar, i k r a m i y e çıkmazsa mahvolmamak için
larsa pişmiş armut düştüğü zaman Suratlarını k i r l e t i r d i hayatlarını gu anda içinde bulundukları şartlan kabul
ye korktuklarından ağızlan açık geziyorlar galiba. «Lerek ve h i ; b i r zaman kendilerine ikramiye çıkmayacak
mış g i b i düzenleyerek geçiriyorlar. B u yüzden yüzyüzc
geldikleri siyasi, sosyal, ekonomik yeni şartlara kolayca
Uzunca iüredîr Türkiye hep büyük ikramiyeyi bek adapte oluyorlar. Yalnızca adapte olmakla da kalmıyor
l i y o r : B i r gün n u r l u ufuklar önümüze açıhvereoek, b i r lar, yeni şartlardan azamE isli İadenin y o l l a n m arıyor ve
gün büyük Türkiye'yi k u m vereceği*, bîr gün köşeyi dö çoğu kez de buluyorlar.
neceğiz, b i r gün li<lcr ülke olacajız, b i r gün sosyalist dü
zene geçeceğiz, b i r gün T u r a n önümüze açılacak, bir gün B u yalnızca tefc t e k insanların hayatlarında benim
şeirat düzeni kuracağız, b i r gün büyük ikramiye bize ( V sedikleri yöntem değil, büyük kuruluşlar, müesseseler i t i -
Z07
206
bariyle d i aynı i k i l i anlayışı devanı ettiriyoruz. K u m l u k
lar veya i• •=•!•- ==• a l düzenlemeler kısa vadede birşeyleri
geçiştirtbilmeye büyük önem verdikleri halde hedefleri
n i n gerçekçe büyük kurtuluş otdujtj f i k r i n i de l e r k t l m i -
ynrlar. Oysa alman tedbirlerle gözetilen hedefler arasın
da büyük bir uzlaşmazlık var.
2Ü$
205
vakıa ulnrak ispatlı vücud eden (hegetnonyaıdıt. Yani tarzı Balı yönelimli bir çehreye sahip. Körle kötürümün
askeri, İktisadî ve siyasi gücü elinde tutan organizasyon hikayesi bu. Batj'mn melropoliUn gücü kötürüm. Kendi
elindeki imkan] korumak için yapabileceği herşeyi her ahalisi Batı medeniyetinin hedeflerine doğru ilerlemenin
hangi b i r mazeret veya bahane aramaksızın yapıyor. İs bir felâket olduğunu yaşadıklarıyla bildiği için i k t i d a r
rail devletî l?£Due I r a k ' m nükleer tesislerini ve l5S5 te r
odaklan Batı da yaşayan halka «Batftyı teklif edemiyor,
p
Tunus'taki Filî i.ıı kampım bombalarken, Sovyetler Dir Zengin ülkelerin halkını teknolojinin barikalanyla büyü
liği Afganistan ! işgal ederken I T T Schauh-Lorenz fir
1
lemek zor. Eğitim görmüş her Avrupalı günümüzde b i l
ması tfiH'de hükümet darbesi yaptırırken çıkarlarını k o gisayar ülmakiızm y&şanftbileeeğini herhanpi b i r yoksul
rumaktan başka b i r Jikrl temel aramak zahmetine girme ülke «aydınından* (1) daha i y i biliyor. Oysa metropolün
ye ihtiyaç duymuyorlar. Sonraki gelişmeler de hegemon hegemonyası altında bulunan ülke insanları mahrumiyet*
ya tesis edenin ne kadar isabetli davrandığını gösteriyor. lerinin maddi refah noksanlığı olduğunu sanacak kadar
Anlaşılan • baskın İnhanındın- İlkesi bütün i k t i d a r olay kör. B u körlük içinde ellerine tuluçturubın oyalayıcı im
larının merkezinde yer alıyor. kânları nimet biliyorlar.
l : . medeniyetini çırılçıplak b i r şiddetin ayakta t u t Kısacası Batı medeniyetini omuzlamış olan bu me
h
tuğunu iddia e-tnıek ve her kıyımın, her vahşetin, her akıl- deniyetin yürümesini temin eden. Batıya ayaklık eden
• i : . ı komplonun sadece kendi getirdiği güçle hegemonya insanlar insan yığınları kökleri İtibariyle Batüı olmayan
h
tesis ettiğini ileri sürmek doğru değil. Her şiddet belir kültürlerin ahalisi. Onlar yüklendikleri kotürumü isteni
diği yerde yerleşmek için b i r alan. her vahşet o vahşeti len tarafa götürüyorlar. Eger hislerine uyup köcürümü
mümkün kılacak b i r on hazırlık üzerine geliyor. İşte Batı sırtında taşımadan da yaşayabileceği b i r tarafa yönelirce
medeniyetini gerçekten ayakta (utan İkinci payanda b u . bacaklarında kırbaç j a k h y o r korun.
Güçlü olan tarafından ezilen her unsur kendini ezeni • •
meye hazırlandığı için oyunun kuralları içinde leraziniuı
bir kefesini doldurmuş oluyor. Aynı terazide tartılmayı
kabul edenler neticeye katlanmaktan üışka b i r y o l bula
mıyorlar.
213
21?
ğil aynı H ında f i k r i , ahlâki v t dîni alanlarda da yü
rürlükte olduğunu düşüneceklerdi.
Eğer insanlar maddi reiahı birinci plana almıyorlar-
sa onların hayatlarında hangi dürtüler, hangi güdüler
h
I M 215
lannı asli fisellikltriylc anlarlardı, yani analın, babaları t a k tatr d i n i ynkümlülükkeri yok. Yeryüzünde yalnız mus-
hangi milletten i*e, hangi d i l anadilleri tse La$anJarnı k i m lümanlar bozulmamış ilahi bilgilerle tema* edebilme i m
liği öylece anla|Uırdı >1uslümanlar Hristiyanlar, Muse
r H
tiyazını ellerinde tutuyorlar. İ M m kaynaklan belirgin.
viler, Budistler kendilerinin hangi dinden olduklarım soy- Açık ve sıhhatli. Müslümanlar hiçbir íeLwti. «yasi veya
i r d i k l e r i u m a n menıub oldukları dînin gereğini yapma ideolojik endişe gütmetiiıin yalnızca kendilerine emro-
h
ları kimseyi aaşırlmaa ve bu yaptıklarından başkasını lunan şartları yerine getirmeye çalıştıklarından yürürlük
kimse onlardan beklemezdi. Yine bumdan yetmiş beş yıl t e k i sistemle b i r uzlaşmadığı düşüyorlar. Yürürlükteki
öncesinde bir devletin temsilcisi olarak bir başka devlet dUnyt »istemi namaza, oruca hacca, z e k l l u , kelimc-i şa-
p
nezdinde I K K I işler yapmaya girişmedikçe kim&e lUdCB hadet'e müsamaha etmeme taraftarı. İşle bu müsamaha
pasaport sormazdı. Sıradan insanlar seyahat için, tüccar sızlığa İtarşı mÜEdümanın tavrı Ünemll. Kendini ortadan
lar ticaret için bLr ülkeden diğerine gitmekte serbest i d i . lilmeye çalışan sisteme gönüllüce ml hıznu-t edecek yok
p
Yetmiş beş yıl ünce Altın para dünyanın heryerinde ge sa sistem içinde yaşamak içto mecbur olduftu işleri ya
çer akçe iıi. Bugün hepınüıin insan oluşu, insanca özel parken gönülsüzlük mü güsLerccck?
liklere sahip oluşu kendimizin duşa vurduğu hususiyet^
ler i filizli deftil. bize bizim dlafrdızda oluşmuş, bazı y e t k i l i
1
217
116
euk* olmadıklarını da İfade e d e b i l i r l i rahatlıkla. Belki
mazlum vasfı uygun düşebilir müslümanlar için, ama or
mana götürülüp îîlriürülme tuzağına düzecek kadar da
«çocuk* değiller. E n azından orman yolunda başlanna
geleceklerin neler olabileceğini farkedecek kadar yetişkin
d i r onlar. Çağımızın iktisadi-politik-askeri yapılanması
içinde yalnızca müslümanlar de£İl sade vatandaş deni
h
21S 219
iını u r .ıi: i i f herkes « U f e cellât sanılmaya güze al^
dag halde
L h gerçekti tellflt olmama rizikosunu y ü k l e m
bûmjtilr.
221
flia.li kî ruüsllimanların yüiyüzfi geldikleri meseleleri çü- Eğer bizde halalarımızı, kabahatlerimizi devam cElirme r
zerken d u r u m u kurtarmayı on plana almış olsun. Niliyata onlarla b i r l i k t e hayatımızı yürütme niyetimiz, olmasa hiç
Islamî hır mazeret temin eder tarzda verilmiş olsun. İşte bir zaman «kitabına u y d u r m a k * gereği durmayacak. Biz
bu kararlar ve bu kararların belirlediği faaliyet alanları yalmzca hatalarımızın kefaretini ödemekten kaçınmakla
daha sonra yaşayan muslümanları kendi dinleri ile ha kalmıyoruz, aynı zamanda hatalarımızın istifade edilebi
yatın vecibeleri arasında b i r tutarlı!* olmadığı, zânnına l i r hale gelmesine gayret ediyoruz. Kitabına uydurma faa
güUrmüştür. Müslümanlar bildikleriylc işledikten arasın liyetinde «yanlışlık* nnde gelmekte esas kabul edilmek
h
da bazı çelişkilerin yer aldığını üzülerek ve şaşarak gör* te ve korunmaktadır. IsLamî hayat içinde f i i l i durumla-
müşlerdir ve onlara müslümanlık zaman zaman bütün rın işlenen uygunsuzlukların kitabına uydurulması y a l
p
veçheleriyle hayata getirilemeyen bîr ideal normları sil nızca bazı köcü alışkanlıkların dogmasına değil, aynı za
silesi gibi gorünebilmîşlir. manda İslimi kaynakların tsabelsiz bir anlayışla ele ab-
nışına da sebep olabilir. Y a n i bir hükmün hakikati knru-
Kitabına uydurmak faaliyeti yalnızca b i r hadisenin yucu vasfı böylelikle giilgeienmiş olabilir.
çerçevesinde kalmış olsa İdi ve sadece v a k i olduğu za
Yaşadığımız zaman içinde de İHİâmiyetııı bütünüyle
manla sınırlı kalsa i d i bugün müslümantar gözlemledi^
ne anlama geldiği, Kur Jln-ı K e r i m ' i n ve hadis-i şeriflerin
h
ZÎ2 225
içinde tartışılacak b i r çok yönü olduğu besbelli, ama kes
tirmeden bazı sonuçlara varmak mecburiyetindeyiz:. B u
yaztiara m u t t a l i olanlar meseleyi bütün yönleriyle ve in¬
ceden inceye düşünme, tartışma fırsatını kullanacaklar
dır sanırım P
kitabına uyduralım d i y o r ; öbür yandan ise başımıza ge tamamlamak için geldiği çağımız insanı için daha aydın
len belâların çoğunun hem şu içinde bulunduğumuz za latıcı görünebilecektir.
manda, hem de nnceki zamanlarda mÎRİümanlarm h a t a
larını kitabına uydurmuş olmalarından doğduğunu süy-
Örneğimize dönecek olursak ormanda çocuğu öldür
lüynr. B u i k i bakış açLsı arasında bar uyuşmazlık yok
mekle görevli olanın yalnızca b i r i k t i d a r ajanı o l d u i u -
mu? İki tavsiye b i r b i r i y l e çelişmiyor m u r
nu oysa hatasını kitabına uydurmak çabasana girişen k i m
Eğer küfür aüueminin bizden istediği kanlı gömlefîi senin iktidarının ise tamamen elinde olduğunu görürüz.
veriyorsak küfür sistemi İçinde rahat etmemizi temin ede Saray görevlisinin iktidarı yoktur, ama ihtiyarı vardır
cek fıkht ayarlamaları da yapıversek ne olur? Eğir İs V o bu ihiiyatındaki i k t i d a r dolayısıyla ahlaki bir ve
l i m i b i r hayatın gereklerini yerine getirmek sözkonusu cîbe ile yüzyüze gelmektedir. H a l b u k i hatasını kitabına
olduğunda yaladığımız fiili durumları kitabına uydur uydurmak isteyen kimsenin ihtiyarı ve iktidarı aym an
maktan vazgeçmemiz gerekiyorsa, bizi istemediğimiz f i i l da elimdedir. Üstelik ihtiyarını ve iktidarım takındığı ah
l e r i işlemeye i c b a r eden sisteme karşı da hile yapmak lâki tavrın gerefii olarak kullanmaktadır. Saraya kanlı
tan geri durmamız gerekmez m i ? Şöyle d i y e b i l i r i z - Y a gömleği götüren mernut ihtiyarını kendi ahlâki seçmesi
i k i cephede birden bükülebilîr olalım veya i k i cephede uyannea kullanmış ve iktidarsızlığın m gerefiı olarak da
birden bükülmez olalım. Bu meselenin ahl&k felsefesi «istenileni kanlı gömleği sunmuştur. Eğer bu gömlek o l -
h
?24 22$
dürmekle emrolunduğu çocuğun kanıyla ıslanmi} olsa i d i
m e m u r u n İktidarsızlığında h e r h a n g i b i r değişme olmaya*
taktı. B u n a m u k a b i l sarayın ahlâkı t e r c i h i y l e k e n d i a h
lâki t e r c i h i n i aynllcştlrmiş sayılacaklL İhtiyarı v a r i d i y
se a h l a k i b i r tercihî de olacaktı. Çocuğu öfdürmerneklc
ben b i r iktidarı s u i i s t i m a l etmiş o l m a m . Z i r a i k t i d a r be
n i m e l i m d e değildir. Lâkin çocuğu öldürürsem i k t i d a r l a
(yetkiyi paylaşmadığım halde) sorumluluğu paylaşmış
olurum. KİME KONUŞMAZI?
Hala v e k a b a h a t l e r i m i z i n kitabına uydurulması d u
r u m u n d a İse açık bâr i k t i d a r s u i i s t i m a l i b a h i s k o n u s u d u r . Hikayeyi b i l i r s i n i z : Hayatında i l k d e f a k i l i s e y e g i
Z i r a iktidarı i s t i m a l edecek olursanız hatalarınızın v e k a d e n b i r h r i a t i y a n delikanlı, o r a d a H K . İsa'nın b i r Y a h u d i
b a h a t l e r i n i z i n kcEarçlini ödemeye rıza göstermeniz gere taralından R o m a l ı yöneticilere i h b a r edildiğini ve yine
kecekti. Ş ü hem b u kefaretten kurtulmanın yolunu., h t m Yahudiler tarafından çarmıha g e r i l m e cezasına sürüklen
de h a t a v e k a b a h a t l e r i n b i r e r h a t a v e k a b a h a t sayılma- diğini öğrenir. K i l i s e d e n çıklığmda y o l d a rastladığı i l k
yışmm y o l u n u k e n d i n i z c e buluyorsunuz. M u k t e d i r oldu Y a h u d i ' n i n üzerine çullanır v e «Sizi g i d i çıfıtlar s i z i , İsa
ğunuz içirt k e n d i n i z i günahsız: i l a n e d i y o r s u n u z Günah E f e n d i m i z e i h f l n e t e d i p o n u e z i y e t l e Öldürürsünüz h a l *
sız oluşunuzun b i r t e k dayanağı v a r , o d a işlediğiniz g n - d i y e r e k d ö v m e y e başlar. D a y a k yiyen Yahudi, bir ••.
n a h m günah almadığım işi k i t a b m a u y d u r m a k suretiyle d a n k e n d i n i k n r u m a y a çalışırken» b i r y a n d a n d a : * V u r -
i s p a u gücünüzün y e t m e s i d i r . Efter b i r i k t i d a r s u i i s t i m a l i m a delikanlı, senin süyltdiğin o l a y yüzlercCj b i n l e r c e yıl
olmasaydı h e r h a n g i b i r fiilîn kitabına uydurulması n e d e n cince g e ç m i ş t i r * demektedir. Delikanlı b u sözlere cevap
gereksindi? o l a r a k : * 0 1 s u n * der, «Ben daha y e n i öğrendim*.
B e l l i b i l g i l e r i e d i n m e d e i n s a n l a r arasındaki aüre f a r -
kip şüphe y o k k i i n s a n ilişkilerine doğrudan e t k i e t m e k t e
v e atılan z a m a n zaman b i r b i r i y l e anlaşamaz kılmakta
dır. B u açıdan bakuUnca, T ü r k c y t n i n İkinci Dünya Sa
vaşana girmemiş olması ülkemiz halkının çağdaş s i y a s i
düjünet biçimleri karşısında b i r tür a c e m i l i k v e * y e n t öğ
renmiştik» d u y g u s u n a s a h i p olmalına y o l açmıştır. Gerçi
T ü r k i y e aydınları h a r b i n fikriyatıyla yakından i l g i l i y d i
ve savaş ^ k ı n l ı l a r ı halkın tümünü e t k i l e d i a m a nazızim^
faşizm, s o s y a l i z m , emperyalizm v e l i b e r a l düşünce g i b i
kavramlar T ü r k i y e İçin kağıt üstündeki anlamlarından
b i r türlü sıynlamadı v e k a m u o y u n u vereceği kararlarda
226 227
etkileyebilecek somutluğa ulaşamadı. Küprülerin i U u d u nabdmektedir Tersi de oiuyor elbet; hiçbir zaman eski'
cok sular aktifti halde, Türk toplumunun tazelikle mu meyen, kûkiü bazj meseleler yeni şanları kavramaya mah
hafaza et lifli siyasi anlayıp yıkılmış b i r imparainrluğun sus zihin yapılarıyla çözümLeomeye çaba] İnakladır.
kalıntı l a n üzerine kurulmuş genç cumhuriyet zihniyeti
çerçevesindedir. hütua hunLar i k i insanın anlatabilme imkanım bü
yük ülrüıle kiaJLİazdakladur. Hcrşeydcn onte, konuşan (ve
Bu sebeple ivfiOİı yıllarda başlayan ideolojik yön ya yazan) kişinin hangi esaslardan kalkarak lüyteminl
lendirmeler yıpranmam ış olma şansını kullanabilmiştir. oluşturduğunu dinleyen (veya okuyan) tarafımlan yeterli
Batı dünyası yaşadığı a n deneyler sonucunda ideolojik ül Udc bilinmeli k a k ı l m a z --•.••> • - - Eğer Miyleyen veya
v
• • • ! . : bakımından her lürlü dogmatizmi ılm, olmazsa dinleyen H z . İsa'nın çarmıha gerildiğini veya jiüfte a l
kendisi İçin) «eskimi}» addederken Türkiye geçiigimiz dığını yeni öğrenirse ve bu i k i kişiden biri Lnnuşmaya
yirmL yıl boyunca hangi türden olursa olsun dogmatizm olayın ne kadar ünce v u k u bulduğum! hesaba katarak
lerden birine kapılanmak için sanki acele elmlştir. katılmışsa anlarında i k i l i n yıllık b i r mesafe ister iste
mez Rİrmlf olacaktır. Konuşan kişinin kime - -•
Günümüz için meselenin daha karmaşık b i r yünü var î nu keşfetmesinin gerekliliği kadar, dinleyen kişinin de
İçinde yaşadı|ımıı dünya b i r tek yönüyle i k i n c i Dünya konuşanın k i m olduğunu ve hanfii düzeyden ı û e başla
Savaşanın uzantısı olduğu halde bir t;ok başka yönüyle dığını keşfetmeye cahaJamaşmm da gerekliliği vardır. De
de bu » v a ı ı n v u k u u bulmasına y o l açan sebeplerin çok mek k i dünyayı anlamakta i l k beni nueyece u; i mi t tutum
h
uzatınoa. drşindzı veya üst ünde ozelltklrre ıahipfir. Ja temkini ilik tır. Temkinle atacağunu adımlar b i t i aceleci
ponya'nın hala b i r orduya sahip bulunmayışı. Almanya' kararların budalabğından kurtarır. «Yeni üğrenmenüt^
nın haki bulunmuş oluşu ıradan ¡5 yıl geçmesine rağ^ hafifliğinden, ünenden bilinenin vekarına, sebaltna meia-
h
223
221
b a ? Böyle b i r s o r u y u b i r yabancıya, b i r düşmana sormayı
düşünemeyiz.
K a r a r u n m vermişsek, yürüyeceğimin y o l k o n u s u n d a
Eereddüilerimiz y o k s a , d a h a doğrusu seçtiğimiz y o l u n b i z i
kurtuluşa götüreceğinden emin isek başkasına 9uraca£ı
mız s o r u l a r hep e n f o r m a s y o n t e m i n eden türde s o r u l a r
olacaktır. (iüzergJLhımız b e l l i olduğuna pore b i z i m prob
l e m i m i z vasıta p r o b l e m i d i r . Esasen e n f d r m a l i f bil^L a l
BANA SORARSAN m a k üzere başvurduğumuz insanları d a b i r e r vasıla te
lakki e d i y o r haldeyizdır. K e n d i s i n d e n enformasyon elde
İnsanların i n s a n l a r a —«ı • 11sk .Lrı s o r u l a r i k i k a t e g o r i
1 etliğimiz insanlar bizim hangi k n r a n alacağımızla ilgili
de t o p l a n a b i l i r . B i r kısım s o r u l a r «enformasyon» içindi^ değildirler. B i z e alacağımız k a r a r d a n ötürü şu v e y a h u
diğer bîr kısım s o m l a r ise- kararsızlığı g i d e r m e k için. Y a n i davranışı gösterecek değildirler. B i z d e k i kararsızlığı g i
k e m l i m i Î i n dışındaki kişilere y a e R o r n a ' y a nereden g i d i dermesi içtn s o r u yönelttiğimiz kişiler ise v e r e c e k l e r i ce^
l i r * diye $aranz- veya «Roma'ya gitmem doğru o l u r v a p l a b i z i m m e s e l i m i z e bulaşmış o l u r l a r dolayısıyla k e n
mu?* şeklinde b i r soru: yöneltiriz. E n f o r m a s y o n almak di sorumlulukları uyarınca davranma mükellefiyeti İle
üzere başvurduğumun kişilerle h e r h a n g i b i r bağımım o l karşı karşıdadırlar.
m a n , o n l a r l a d u y g u s a l v e y a z i h n i b i r yakınlık kurmayı
gözetmeyiz. Gerektiğinde b i r düşmandan v e y a bize cevap U z u n lafın krsası bazı b i l g i l e r kütüphanelere, b i l g i
v e r m e k i s t e m e y e n b i r i n d e n de e n f o r m a t i l b i l g i alınabilir, s a y a r l a r a d e p o e d i l e b i l i r l e r , b u n a m u k a b i l başka Kızı d i l
ama kararsızlığın izalesi için alacağımız b i l g i l e r i n hepsi c i l e r riç iadece i n s a n yaşamakta i k e n varlığı k a b u l «öre
b i z i m l e müsbet b i r bağ o l a n kişilerden a h n n u k zorunda bilecek b i l g i l e r d i r . B i z i n s a n l a r verdiği c e v a p t a n sorum
dır. Şimdi d u r u m ne m e r k e z d e o l a c a k ? B ö y l e b i r s o r u y u l u o l a n v e verdiği cevap sebebiyle s o r u m l u l u k taşımayan
d o s t d a düşman d a a n c a k tendi kapasitesi ve d u r u m a i k i b i l g i kaynağL ile karşı karşıyayizdir. B i l g i s i n e başvu
vukufu nlsbetinde cevaplandırabilir. D u r u m u n ne mer r a c a ğ ı m » k i m s e b i z i m için • ıı-Lı—• d u y a n b i r i ise aldıflF
kezde olacağını b i l m e s i o n u n bize olan dostluğu v e y a düş m u cevap o ölçüde güvenilir b i r cevaptır. Cevabı vere
manlığı İle değü d u r u m hakkındaki b i l g i s i n i n sağlamlığı
h n i n k i m olduğu k i m i zaman s o r u n u n m a h i y e t i n e tesir eder.
i l e i l g i l i d i r . E n i o r m a t i E b i l g i l e r alanında İnsanlar yeterli B i z sadece e n f o r m a s y o n elde e t m e k üzere ıRcmn'yaı n e
v e r i l e r e v e z i h n i k a p a s i t e y e s a h i p olmadıkları için yanı reden g i d i l i r * d i y e sormuş o l a b i l i r i z , a m a s o r u y u yanlış
l a b i l i r l e r . O y s a k a r a r a l m a için. kararsızlığımızın i z a l t t i b i r kişiye s u r d u k isek alacağımız: cevap b i z i m o s o r u y u
İçin b i l g i s i n e başvurduğumuz insanların uzmanlığına baş soruş sebebimizi o r t a d a n kaldırabilir. Y a n i b i z nasıl olsa
vurmayız. Onların yakınlığına, b i z i m İçin d u y d u k t a n i y i doğru cevap alına zannıyla b i z i m niçin R o m a ' y ı « i l m e k
d u y g u l a r a , dostluklarına ihtiyadmız olduğu için anlara te olduğumuzu b i l e n b i r i n e y o l u sormuşsak cevap v e r e
b i r soru t e v c i h etmişizdir. ISu d u r u m d a no y a p s a m aca- ctfc ofan kişi k e n d i çıkarlarıyla b i z i m h e d e f i m i z arasın-
251
250
da bur karşı [aştırma yapacak ve doğru veya yanlış söyle
yecektir.
Müslümanın müSliimana soracağı soru acaba hangi
türden olmalı? Eğer Koma ya nereden gidileceğini müs-
h
232 2J3
yapmakta d e v i m ediyorlar, şunu yapalım diyenler de keş
*re]İm* meselesini müstü ' i n ,_niiyr1 sahası dı-
ke şunlar yapılın anlamtna mahrumiyetini çektikleri b i r
.iı ı i - !.LI ki ediyorlar.
gücü aramaktadırlar.
Diğer U r k m m müılüman ise üDcr sütünü e l l i k l e r i
Sorulan aonıya ve verilen cevaplara rafrnen dünya
m i z i n l a m tersine bilhassa rejim meselesine ünem vermek
aldığı şekil ve alacaftı şekil pek a l etkilcnivnr. Çün
le doğru b i r IslAmi cıeginin tespit edilebileceğini ileri atl-
kü insanların derinden ettikleri dualar, dillerindeki dua
rüyurlar. Onlara göre İslam'ın beş şartını Lam olarak ye
lardan farkh- Derinden etliğimiz dualar kabul n l l l i y o r
rine getirmek için bile b a n ön şanların yerine gelinime-
B u n a rağmen, hertürimizin bütün olan biten tarqi»ıiH!aki
ainc geneL vaıdu. H u insanların ne yıpacağız sorusuna
utminsiallğl ettiğimiz duaların kefaretlyle t a r ^ l açlığımı*
verdikleri cevap içinde yaşanılan toplum değerleriyle uz-
zaman bunun hızım istediğimiz bir durumun sunucu ol
laşıp Liılaşmama noktasında düğümleniyor. Her i k i cevap
duğunu bilmeyİşîmİBİendir, N e yapacaftii diye soranlar,
tanının d a çeşitlemeleri yapılabilmekte ve butun t i k i m i
ne yapıyorum diye s o m l a r ve şu yapdmalı-lır diye ce
kümelerde her i k i cevaba y a t k m eğilimler b i r bakıma
vaplayanlar neler yapmüj bulunduklarını duşunnelrr belki
symbiüfis ( i k i benzemez • ı 1 . L : : ı n yardımlaşarak ve
meselenin çbıUmü kendiliftinden ortaya çıkacak.
yakın işbirliği İçinde b i r l i k l e hayat sürmeleri) halinde bu
lunmaktadır.
2S5
234
istenen ile yapılmakta olan araainda uyuşmazlık dogması
kaçınılmaz. Çağdaş dünyada yaşamak müslümanlann sa
mimiyet imkanını iyice daraltmış gürünüyor. Yalnızca
karnımızı doyurmak için öyle birşeyler yapmak Korunda
bırakılıyoruz k i b i r i s i çıkıp karşımıza »Senin müsluman-
P
256 237
L
Bu Julüm m u v a c e h e s i n d e rahatlıkla ş U n u tavsiye
e d e b i l i r i m : B i l e i s t e y e , gönüllüce ve şevkle zulmün hü
kümrân almasına h i z m e t e t m e y i n . Z a l i m l e r i n yardakçıları
o l m a y a kendillginiıden t a l i p almayın. E g e r b i r işe girişe-
ceksenit b u işin s o n u c u n u n sizi z a l i m l e r d e n biri yapıp
yapmayacağmı k e n d i n i z e s n r u n .
PERSPEKTİF NOKSANLlCl
2J& 23»
b u l l a r i u U ı r tçin b u ^ i k i ) v . ' h r ; .:- - 1 1 - dejü, aynı Biti t s l l m i perspektife ulaştıracak kavramların ba
u m u d a bu z o r l u k l a n a mahiyeti hakkında bîr aydınlık şında belki c a h i l i toplum kavramı gelmektedir Çünkü
grürmeklk. D a h a doğru bir ifade ü t m e l e k l e r i bir çö bu kavramı gereğime aydınlatabilirsek günlük hayatı
züm? kavuşturmaktan ziyade kargılagılan zorlukların te mızın r 4 f t y * n i n c U n tarihi kavrayış tanımıza kadar bir
mellerinin ortayı çıkarılması. Gerektiğinde k i m i m w k - çok a l a n l a r d a a d i kararların bizi beklediğini gürebiliriı.
l e r i n müslümanların meselesi olmadığının anlaşılmasına O n c e c a h i l i loplum düzeninin olup olmadıkı, varsa bu
hizmet etmektir. B u n u yapabilmek de ancak lılimf bir toplumu neyiu c a h i l i kıldığını, böyle bir loplumu ayak
perspektife sahip olmakla mümkündür. İntanı, kâinatı, ta l u t a n deflerlerin neler olduğunu, c a h i l i toplumun d i n a
h a y n u ve olümü bunların herblrinln mahiyetini Kurandı
h miklerinin neler nlduğunu sorup araştırmak /urumla his-
Kerîm ve Sütınctd Seniyye'nin öğretlikleriyle bir y o r u m a ı I - - ı.ı.- k e n d i m i z i . l i a b a sonra tevhid inaııcıyin rahül
kavuşturmadıkça d a I s t l m i bir perspektif edinilmiş ol tcpluın arasındaki münasebetler bizi düşündürecek- bâ
maz. Kısmi ve bölünmüş bir müslümanca tutum i . il tıla ne değer verdiğimiz ortaya çıkacak. Efter Ittıla de¬
lerin İşlerini zorlaştırma bile r müllLimanların işlerini ko ğer vermlşiek bu bizim ne k a d a r değerli olduğumu? v i
laylaştıran bir tutum değildir. rüsünü da sorduracak. K e n d i değerimizi c a h i l i loprumln
olan bağlarımız içimle ölçebileceğiz.
İslimi hareket kendi meselelerini taaddüt-ü z r v c i t .
Kendi Uıiünlüğümüzü bulmaya çabaladıkça karşı-
tesettür ve benzeri hususlardan daha belirgin bir tarzda
mızıla nasıl b i t i l bir bütünün y e r aldığın! görmemiz k a
topluma sunamamışsa, Islamt harekete bağlı olmayan i n
çınılmaz. A m a fslâmİ bir perspektifimiz y o k s a ne ken
tanlar müzJümanlar dolayısıyla karşılarında küUf bir h a
dimizin çerçevelryid bir gücü olduğunu farkedebîkcek.
y a t gcrUşiimj bulamıyor la r u bu hareketin İtlimi perv
ne d e bizi kuşatan ortamın - u . . - u ¿ l u c u hakkında şuura
peklîfderı mahrum olduğunu İleri sürebiliriz. B i r İslimi
t a b i p olabileceğiz. D a b i da kötüsü i- • •• ri l s U m f bir dün
hareket toplumun refahı ve kuvvetli bir ekonomik yapı
y a ile bir ruh karabeti k u r m a k t a n bizi alıkoyacak silah
|ihi meselelerde meydan okuduğu dünya Görüşlerinin çö
l a r d a n günden güne m a h r u m olacakız. B u mahrumiyet
zümleri çerçevesinde bir çözüm Öneriyor vç jcercek i s l i
içinde m a s u m bir çocuğu öldürdüğümüzü anlamadan ve
mi endişeleri bu çözümlerin yanında sünük bırakıyorsa
günahlarımızı kitabına uydurarak yaşamamın elhel mUm-
yine bu hareketin îsl&mî perspektifden m a h r u m olduğu¬
kUm
nu iteri sürebiliriz.
Z4Ü MI
I
Sağlıklı v t i y i i s l e y e n b i r d e m o k r a s i bu d e m o k r a t i k
ortamın kökleşmesini kolaylaştırmam, tersine alabildiğin
ce d e m o k r a t i k b i r o r t a m t o p l u m d a k i köklü değişikliklerin
fideliğidir. B u gurüşün ışınında d i y e b i l i r i z k i a r ı z a s ı t u r
d e m o k r a s i n i n devamı o l a r a k Türkiye'nin sosyalist b i r s i
yasi yapıya ulaşması mümkün.. Türkçü b i r sEyfti! yapı
MÜMKÜN. MUHTEMEL, MUHAKKAK kazanması m u h t e m e l v e i s l i m i b i r s i y a s i yapıda karar
kılması muhakkaktır. B u sözlerin k e h a n e t üzentısiyle b i r
Türkiye . M I . . : : , v e halkın bütün l e m a y i r i l e r i n i n aer- I I h ' - ' y o k . Eğer T ü r k i y e ' d e s o s y a l i z m i n mümkün, T ü r k
besiçe yansıyabildiği b i r d e m o k r a t i k işleyişe ulaşırsa Türk çülüğün m u h t e m e l , Islâmi b i r düzenin m u h a k k a k o l d u
siyasi hayalı üç dünya görüşünün m e r k e z sayıldığı b i r ğunu söylüyorsak, b u yargının t o p l u m l a andığımın dün
yap] kazanabilir B u üç dünya görüşünün btrı v e birin y a görüşleri arasındaki ilişkiyi duğru k a v r a m a Çabasın
cisi sosyalizm, i k i n c i s i Türkçülük v e diğeri de îsLâmçv d a n ayrılamayacağını d a söylemiş ol u y u m a . İnsanların ge
•ıktır. Şimdiye k a d a r saydığımız düşünceler dışında b i r leceği k e s t i r m e hevesi büyük belaları d a v e t e d i y o r , bil
siyasi a t m o s f e r i n . d e m o k r a t i k hayatımızda baskın a l a r a k mez değiliz. B u r a d a o r t a y a k o y m a k islediğimiz mümkün,
yer b u . M M I h e m d e m o k r a s i m i Eİn arızalı oluşundan, h e m m u h t e m e l v e m u h a k k a k , arasındaki bağlantı k e n d i İnsa
de halkın temayüllerinin s i y a s i yapıya a k s e t m e s i n d e ciddi nımıza bîr adım daha y a k l a ş iahileceğinin ifadesinden
engellerin konulmuş b u t u n m a s m d a m l i r . K ı r k yıllık de başka bîr şey değil-
mokrasimiz kitle partisi diye adlandırılan ve içinde s i
yasi i d e o l o j i l e r i n törpülenerek, i n l i n i z i kayıtlarla y e r ala T ü r k i y e ' d e s o s y a l i z m i n gerçekleşmesi imkânsız değil
bildiği teşkilâtlar ^ı;-" yürüdü. B u teşkilâtların dir Çünkü T ü r k i y e s o s y a l i z m i n b i r t o p l u m düzeni o l a
r a k b e l i r m e s i n i mümkün kılnn b i r yünde, batılılaşma vü-
yürütümünü yüklenen büyük sayıda insan i d e o l o j i y e ve
nünde üç y ü z yıla yaklaşan b i r süredir seyretmektedir.
düşünceye ilişkin e m l i l e r i n i , böyle b i r teşkilâta mensup
Dolayısıyla T ü r k i y i ' d e s o s y a l i z m i n gerçekleşmesi İmkan
olmanın sağlayacak kısa v a d e l i çıkarların gerisine itme
sız b i r düzen olduğunu i d d i a e t m e k ülkemizin batılılaş
lavnm U w ölmekten hiçbir zaman £eri durmadı. D o
ma. İstikametinde hiç meşale katetmediğini d i l e geürnıek-
layısıyla Türkiye'de d e m o k r a s i dünya görüşlerinin değil
l t a v m p e y d i r . T ü r k i y e ' d e s o s y a l i z m i mümkün kılabilecek
fırsat bölüşmelerinin çatışma alanı o l d u . B u türden b i r
imkân ülkemizde Batılı b i r yaşama tarzının Baldı b i r
d e m o k r a s i n i n Türkiye'de kemikleşmesi o l m a y a c a k şey cFe-
düşünme biçiminin s a h i p olduğu d a y a n a k dolayısıyla be
ğîl. Y i n e de farklı b i r d e m o k r a t i k o r t a m , serbestçe görüş
lirmektedir. Fakat b u dayanak Rusya'da olduflu gibi i n -
l e r i n d i l e geldiği, teşkilâtlanma v e harekete geçme imkân
telligentia üretebilecek b i r sağlamlığa kavuşamamıştır.
ları bakımından b i r yarışma a t m o s f e r i n i n doğduğu b i r de
I n t e l l î g e n t i ı d a n m a h r u m b i r Batılı k e s i m de k e n d i mev-
m o k r a t i k o r t a m T ü r k i y e ' d e s o s y a l i z m i n , Türkçülüğün v e
243
24i
•
cudiyetini u o k insan bedenînin çıplaklığı, kadın-erktk yurdumuz olduğunu sosyalist olarak da, Türk olarak d a
ilişkilerindeki özentili t u l u m vs. seviyelinde savunabil açıklayamayız. Eğer bu topraklar bizim yurdumuz» ı .
mektedir. Elbette bu ••. laklarımızın sosyali i m i n düşün- müslüman olduğumuz için. müslümanlar İm topraklara
ıı- LemelkrÎylCj nihaî hedefiyle bir i l g i » ynkEur ama Tür
h
geldikleri :-..n bu topraklarda müslümanlar halen mev
kiye'de B m h özentileri savunmaktan, fedakarlık ederek cut bulunduğu içindir. SoejnUisl anlayış üzerinde yaşadı
sosyalin kalman in emeği verilebilmiş de değildir. B u yüz ğımız toprakların k i m e ait olduğu sorusuna tereddütsüz
dendir k i Türkiye'de nıyaMzm £en-eklcşmcsi mümkün bir cevap veremez. Sosyalistlerin verebileceği net cevap !
ama ger^eklrşmesi i h t i m a l hJUİd b i r dLhjünce olarak var •Kîm soBy&hstse topraklar unun olmalıdır» şekline bü
lığını koruyabilir. rünecektir. Türkçü a n l a y i j ise üzerinde yaşadığımız top
rakların müstevli taralından r m mcvâll tarafından mı
F
Türkiye'de bir toplum düzeninin ideolojisi olarak k^rr y u r t edinildîği sorusunu cevaplayacak yeterbliktc drğil.
çekJeşrnesi muhtemel olan düşünce Türkçülüktür Boylc Yaşadığımız topnuklann ne olduğuna vrrileblleeek m u
bir i h t i m a l i n vuku bulması ülkemizin etnik b i r mesele hakkak cevap burasının b i r dar-ül sulh olduğu yolumla
dolayısıyla dar boğaza sürüklenmesi ve millede devlet dır. D i r - U I b l i n V d a yaşadığımız muhakkak almadığı sti-
arasındaki mesafenin kapatılmasında bir çıkar yolun aran m büyük mutluman çoğunluğun tahkikatı sona erme
mışı şartına bağlıdır. Dcmakm» tarihimiz boyunca Türk yecek.
çülük ^ . ı l ı ı r - anti-kofnünizmüı b i r alet-fikriyatı olabil
miştir. Bir başka yönüyle de Türkçülük cebren uyulmak
sorunda kalman şartlarda sağ görüş sahiplerinin mazereti
durumundadır. İler çevrede, her eğitim içinde ayak basa-
eak yer sahibi olan Türkçülük bu üzrhiğiyLe hiçbir la-
raltan olmaksızın her tarafta olabilme f i n a l i n i sürekli
olarak ekinde tular. Türkçülüğün kmdinî tutarlı k j l i c a k
bir siyasi veya iktisadi muhtevaya ihtiyarı y n k t u r çün p
M-1 2iS