Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

AKABE MESELESi

ve ingiliz işgalini reddeden ll. Abdülha- birlikte. içinde bilhassa eski Türk evle-
mid, kararlı bir politikayla, yeni sınırın riyle eski küçük sanatlar ve süsleme sa-
belirlenmesi için oluşturulacak komis- natlarına dair pek çok makale ve resim
yonun Türk ve Mısırlılar'dan teşekkül bulunmaktadır. ~ SEMA vi EYicE
etmesini sağladı. 1 Ekim 1906'da imza-
lanan ve sekiz maddeden meydana ge-
len itilafnameyle yeni sınır tesbit edil-
AKADI
di. Buna göre Tabe Mısır'a, Akabe Os- (bk. EBÜ AMiR ei-AKADI).
L _j
manlı Devleti'ne bırakıldı ve direkler-
le tesbit edilecek düz hattın Refah'ta
son bulması kararlaştırıldı. Bu itilafna-
meyle Akabe meselesi halledilmiş, an- Osmanlı sarayında
cak bölgedeki Osmanlı - ingiliz rekabe- hizmet eden
hadım ağalarının
ti 1. Dünya Savaşı sonlarına kadar de-
unvanı
vam etmiştir.
(bk. DARÜSSAADE).
L _j
BİBLİYOGRAFYA:
el·Ceridetü ·r-resmiyye (ı
257, ı 283 ve ı 296
tarihli ferman-ı hümayunlar), 'Mısır 14 Nisan
AKAİD
1892; Mirliva Rüşdü, Akabe Meselesi, istanbul
( ~t.a.JI)
1326; Ta hsin Paşa, Abdülhamid'in Yıldız Hatı­
Akabe meselesini halleden antl aşmaya göre
Osmanlı - Mısır s ını rı
raları, istanb ul 1931, s. 23; Danişmend, Krono- İslam dininde
loji, IV, 351-355; Bayur. Türk inkılabı Tarihi, inanılması gereken
1/1, s. 207-209; Erol Ulubelen. ingiliz Gizli esasların bütünü
Belgelerinde Türkiye, istanbul 1982, s. 55-56; 've bunları konu edinen
J. H. Kramers, "Mısır", iA, VIII, 253. ilmin adı.
L _j
dasıyla Arap yarımadası arasında Hicaz li! AzMi SüsLÜ
demiryolu hattının Kızıldeniz'e açılan ka- Akaid, " düğümlemek" manasındaki
pısı durumunda bulunan Akabe, Meh- akd kökünden türemiş bulunan akide
AKABETÜ'l-CEM
med Ali Paşa zamanında Mısır hacıla­ kelimesinin çoğuludur. Aynı kökten tü-
rının güvenliği için Mısırlı muhafıziarın (bk. AKABE). retilen ve "iman" ile eş anlamlı olarak
L _j
kontrolüne verilmişti. Ancak Süveyş Ka- kullanılan i'tikad ise "düğüm atmışçası­
nalı'nın açılması, eski hac karayolunun na bağlanmak, bir şeye gönülden inan-
önemini kaybedip deniz yoluna kayma-
AKADEMi mak, gönülden benimsemek" demektir.
sına sebep olurken. Hicaz demiryolunun İstanbul'da yayımianmış Bu durumda akide "gönülden bağlanı­
emniyeti için Ariş'ten Akabe'ye kadar sanat dergisi. lan şey" anlamına gelir; bir terim ola-
L _j
Sina yarımadasının ve özellikle Akabe rak da "inanılması zaruri olan ilke" (iman
Kalesi'nin Osmanlılar açısından önemi istanbul Güzel Sanatlar Akademisi esası. mü "menün bih) diye tarif edilebilir.
daha da arttı. Diğer yandan ingilizler (şimdi Mimar Sinan Üniversitesi) tarafın­ Buna göre akaid, "İslam dininin temel
de Arap yarımadasını Akabe, Küveyt ve dan Mart 1964'te yayımlanmaya baş­ kaideleri. inanılması zaruri hükümleri"
San'a üçgeni içinde kontrol altına almak, landı. Bir mimarlık ve sanat dergisi hü- manasma gelir. Bu temel kaidelerden
Hicaz demiryolunun güneye doğru inme- viyetiyle yılda üç sayı çıkmak üzere plan- bahseden İlme de akaid ilmi denilmiştir.
siyle Süveyş Kanalı'nın emniyetini sağ­ Iandıysa da uzun aralıklarla ancak on Akide kavramı melek akidesi . ahiret
lamak ve böylece Hindistan'a giden ula- sayı neşredilebildi ve 1981 yılından son- akidesi gibi belli bir inanç esası için kul-
şım yollarını ellerinde tutmak istiyorlar- ra yayımına son verildi. Daha çok mo- lanıldığı gibi belli bir mezhebin veya bir
dı. Bunun için, Mısır'dan sonra 1882'den dern sanata dair yazılara yer verilmekle mezhebi temsil eden kişinin çeşitli iman
itibaren bir hareket üssü haline getir- esaslarıyla ilgili özel telakki ve anlayışı­
dikleri Akabe'yi de, Mısır muhafız kıta­ nı ifade etmek üzere de kullanılır; Ma-
sını kendi kuwetleriyle destekleyerek türidi'nin sıfatullah akidesi, Mu"tezile'nin
elde etmek istediler. Ancak ll. Abdülha- kader akidesi gibi. Ayrıca akide iman ko-
mid, yaverlerinden Rüşdü Bey'i bir aske- nularını ihtiva eden bazı risalelerin de
ri fırka ile Akabe'ye gönderip orayı işgal adı olmuştur; el- cAipdetü't-Tal_ıaviyye,
ettirdi. Rüşdü Bey Akabe'ye girdikten el- cAlpdetü'n-Ni?iimiyye gibi.
sonra Sina yarımadasında Tabe'yi de al- islam inancına göre ilahi dinlerin akide
dı . Bunun üzerine daha geniş bir aske- esasları, aslında vahye dayalı dinlerde
ri harekata hazırlanan ve Avrupa tara- ilk peygamber Hz. Adem'den son pey-
fından da desteklenen ingilt ere, 3 Ma- gamber Hz. Muhammed'e kadar deği­
yıs 1906'da verdiği ültimatomla. on gün şikliğe uğramamıştır. Kur' an-ı Kerim'e
Akademi
içinde Sina yarımadasının boşaltılmasını dergisinin göre bütün peygamberlerin tebliğ etti-
istedi. Mısır'ı kendi mülkiyetinde sayan bir kapağ ı ği akaidin temelini tevhid inancı oluş-

212
AKAiD

turmuştur ibk el-Enbiya 2 ı 1 25 ı Ancak dan şöyle tesbit edilmiştir: 1. Allah var- Ayet ve hadislerle akaid-kelam litera-
zaman içinde tevhid inancından sapma- dır, birdir. benzeri yoktur. ezeli ve ebe- türü çerçevesinde, ayrıntılarla ilgili bazı
lar olmuş, insanların müdahaleleriyle is- didir, her şeyi bilicidir. 2. Peygamberlik görüş farklılıkları bir yana. bütün islam
lam öncesi ilahi dinlerin akfdelerinde ba- müessesesi vardır, Hz. Musa en büyük ümmeti ve genel olarak islam mezhep-
zı tahrifler meydana gelmiştir. Kur'an'da. peygamber olup kendisine Tevrat vah- lerince kabul ve tasdik edilen islam aka-
Hz. Muhammed'e gönderilen vahyin ön- yedilmiştir. 3. Mesih gelecektir. 4. Ahi- idini şu şekilde özetlemek mümkündür:
ceki peygamberlerinkine benzer olduğu ret hayatı. ceza ve mükafat haktır. ibn 1. Allah vardır. varlığı kendinden olup
(bk en-Nisa 4/ 163) ve ona vahyedilen Meymün'dan sonra yahudi teolojisi üze- kimseye muhtaç değildir. ezelf ve ebe-
kitabın önceki ilahi kitapları tasdik et- rindeki tartışmalar devam etmişse de didir. 2. Kainat bütün nesne ve olayla-
tiği (bk Fatır 35 / 3ı) ifade edilir. Yine söz konusu prensiplerde önemli bir de- rıyla yaratılmıştır. tek yaratıcısı Allah'tır.
Kur'an'da, islam akaidinin üç ana konu- ğişiklik olmamıştır. 3. Allah birdir. yegane tapılacak varlık
sunu (usüı-i se ı ase) teşkil eden ulühiyyet. Hıristiyanlığın benimsediği mukaddes o· dur: hiçbir şeye benzemez: cisimlere
nübüwet ve ahiret esaslarının geçmiş metinlerde akaidle ilgili fazla bir şey has zaman. mekan ve benzeri kategori-
ilahi dinlerde de mevcut olduğu (bk en- bulunmamakla birlikte hıristiyan teolo- lere, durumlara bağımlılıktan ve her tür-
Nahl ı6/ 36; Fatır 35/ 24 : ayrıca bk. AHİRET) jisi çalışmaları erken dönemlerden itiba- lü eksiklikten münezzehtir. 4. Allah di-
belirtilir. Vahiy ve nübüwetin bulundu- ren başlayıp geliştirilmiştir. Bugün hı­ ridir. bilendir. irade edendir. güç yeti-
ğu yerde meleklerin ve kitapların da bu- ristiyanlarca benimsenen ve çeşitli iba- rendir. işitendir, görendir. yaratandır,
lunacağı şüphesizdir (bk _ en-Nahl 16/ 2; detlerde tekrarlanan akaid esasları ·iz- kelam sahibidir: O, bütün kemal ifade
Al-i im ran 3/ 3-4 : el-isra ı 71 55 ; ei-Hadid nik-istanbul iman esasları· diye bilinir eden sıfatiarta vasıflanmıştır. s. Her in-
57 / 25) (bk HIRİSTİYANUK) . Bu akaidin muhte- sanın bir kaderi vardır. fakat kul cebir

Bununla birlikte bugünkü Ahd-i Atik'te vası havarilere ait akaid muhtevasına altında değildir. 6. Peygamberlik mües-

Allah'a iman, Ahd-i Cedid metinlerinde nisbette biraz daha ayrıntılı görünmek- sesesi haktır: Hz. Muhammed son pey-
Allah'a ve ahirete iman prensibi dışında tedir. Hıristiyan çoğunluğunun benim- gamberdir: peygamberler güvenilen, teb-
akaid esaslarıyla ilgili açık ifadeler bul- sediği bu akaid esasları Allah'a, nübüv- liğ görevini yerine getiren. günah işle­

mak mümkün değildir. Bunun sebebi. vete ve ahirete imanı kapsaması yanın­ rnekten korunmuş kimselerdir. fakat
söz konusu ilahi metinterin tebliğcile­ da isa Mesih. bakire Meryem. kutsal ki- onlarda tanrılık özelliği yoktur: peygam-
rinin dönemlerinde veya dönemlerine lise ve vaftiz müessesesiyle ilgili bazı berlerin mucizeleri haktır. 7. Meleklere
yakın bir zaman içinde zapta geçirilip inançlar da ihtiva eder. ve ilahi kitaplara iman gereklidir: me-
muhafaza edilememiş olmasıdır. Ahd-i lekler Allah'ın bütün emirlerine boyun
islam akaidini oluşturan esaslar Kur'-
Atik'te yer alan on emir (Çıkış. 20 / 1-17; eğen ruhani varlıklardır: Tevrat. inci!,
an-ı Kerim'de ve hadislerde hiçbir yoru-
Tesniye, 5/ 6-2 ı) içinde ve israiloğulları'n­ Zebur. Kur'an, Hz. ibrahim ve Musa'nın
ma mahat bırakmayacak şekilde açık ve
ca temel dua kabul edilen Sema dua- seçik olarak yer almıştır. Kur'an'da Al- "sahifeler"i Allah tarafından indirilmiş
sında (Tesniye, 6/ 4-9) akaid esasların­ kitaplardır. 8. Ahiret hayatı, cennet ve
lah'a, peygamberlerine. kitaplara. me-
dan sadece Allah'ın birliği ve onu sev- leklere. ahirete, kaza ve kadere iman cehennem haktır.
menin gerekliliği ilkesi yer alır. Yahudi konusuna temas eden ve yer yer ayrın­ Akaid ilmi islam dininin itikadi hü-
mukaddes metinlerinin incelenmesinden tılı bilgiler veren birçok ayet vardır (bk _ kümlerinden bahseder. Bu ilirnde aki-
anlaşıldığına göre bu din iki temel üze- Jules La Beaume. indeks; Muhammed Fa- deyi oluşturan prensipler, selef meto-
rine kurulmuştur: Tek Tanrı'nın varlığı­ ri s Berekat. indeks, ilgili bölümler) Hadis duna bağlı kalınarak naklin ışığı altında
na inanmak ve imanın tebliğeisi olarak kitaplarının birçok bölümünde de (iman. incelendiği gibi ketarn metodu kullanı ­
israiloğulları'nın seçilmiş olduğunu be- i'tisam bi'ı - kitab ve·s-sünne. Enbiya, istita- larak aklf yorumlara da tabi tutulmuş­
nimsemek. Ahiret inancı ise açık ve net betü'ı - mürteddin, Bed'ü · ı-haık. Tevhid, Cen- tur. Buna göre akaid ilmi, hangi metot-
değildir. Ahir zamanda vuku bulacak net. Cehennem, Sünnet. Münafikün. Kader. la olursa olsun iman esaslarından bah-
olan hükümranlı k, ceza ve mükafat, üze- Kıyamet. Fiten, Meıahim ve Mehdi gibi) iman seden ilmin genel adıdır. Özel manada
rinde yaşadığ ı m ız alemde olacağa ben- es a s l a rı ile ilgili çeş itli bilgiler mevcuttur. ise akaid, islam dininin iman esasların­
zer. Bunu ahiret manasma almak müm- islam akaidinin konuları iki bölüm- dan tartışmaya girmeden muhtasar ola-
kün olduğu gibi yahudilerin beklediği halinde ele alınabilir: 1. Manaya delalet rak bahseden bir ilimdir. Bu noktayı göz
dünya hükümranlığı şeklinde anlamak yönüyle de kesinlik ifade eden müte- önünde bulunduran bazı alimler -akaid
da mümkündür. Yahudi teolojisiyle ilgili vatir naslarla sabit olmuş, inkarı küf- ile kelamı birbirinden ayırmış, akaidi
çalışmalar iskenderiyeli Filon (ö _ 60) ta- rü gerektiren temel esaslar: 2. Tevatür "Allah Teala'nın zatından. sıfatla rından.
rafından başlatılmışsa da bu çalışmalar derecesine ulaşmayan veya mütevatir nübüwet meseleleri ve ahiret hallerin-
dini zümreterin tasvibini alamamıştır . olsa da manası açısından zan ifade eden den bahseden ilim" diye tarif ederken
Yahudi akaidinin tedvfni diye ifade edi- naslarla sabit olan prensipler. Bu sonun- kelam ilmini, "hem bunlardan hem de
lebilecek ciddi çalışmalar, yahudilerin is- cuların inkar edilmesi küfrü gerektir- akaide malzeme teşkil etmesi bakımın­
lam dünyası ile temasından sonra, der- mez. Akaid hükümleri zamana. meka- dan bütün ka inattan bahseden ilim·
li toplu ve güçlü islam akaidinin tesiriy- na. fert ve toplurnlara göre değişiklik şeklinde ifade etmişlerdir. Ketarn iman
le başlamış ve gelişmiştir. Yahudilerin göstermez ve bir bütün olup bölünme esasl_arını incelerken muhaliflerin ileri
büyük çoğunluğu tarafından kabul edi- kabul etmez yani akide esaslarının bir sürebileceği itirazları tartışır. onları aklf
len ve günümüzde de geçerli olan iman kısmına inanıp bir kısmına inanmamak ve nakli delillerle çürütmeye çalışır. Bu-
esasları ibn Meymün (ö _ ı204) tarafın- söz konusu olamaz. nun için de münazara ve cedel gibi te-

213
AKAiD

rimlerle ifade edilen tartışma metotla- ni tartışmaya açmış, ihtiyari fiilierin hür nın reddini hedef alan çalışmalar mahi-
rına fazla yer verir. Akaid ilmi dinin asli irade ile meydana geldiğini söylemiştir yetinde olup hadis ve fıkıh alimleriyle
hükümlerinden bahsettiği için "usülü'd- (bk. Müslim, "İman ", ı ı. Gaylan ed- Dımaş­ mutasawıfların itikadT görüşlerini ak-
din", en önemli konusunu Allah'ın birli- ki de Hişam b. Abdülmelik dönemin- settiren risaleler halindedir. Bu risaleler
ği ve sıfatları teşkil ettiği için "ilmü't- de kader meselesi üzerinde durmuş ve genellikle, .. Akide •. "Risaletü 't-tevhid".
tevhid ve's-sıfat" adlarıyla da anılmış­ Ma'bed'in görüşlerini devam ettirmiştir. "el -Fıkhü ' l-ekber". "Kitabü'l-asl", "Kita-
tır. Ebü Hanife. genel anlamda fıkhı, Abdullah b. Ömer. Cabir b. Abdullah. bü'I-Tman " gibi adlar almışlardır. Akai -
"kişinin. lehine ve aleyhine olan şeyle­ Ebü Hüreyre, Abdullah b. Abbas, Enes di oluşturan esaslar ancak IV. yüzyılda
ri bilmesidir" şeklinde tarif etmiş ve b. Malik gibi son devir sahabileri ise ka- imam Eş' arT ve imam Matüridi ile kuru-
akaid konularını fer'i hükümlerden ayır­ deri inkar edenleri tasvip etmemiş ve lan Sünni kelam içinde sistemleştiril­
mak için bu ilme "e l-fıkhü 'l-ekber" adı ­ bu tür fikirlerden uzak durmanın öne- miştir (kelami ça lı ş m a l ar KELAM madde-
nı vermiştir. mini vurgulamışlardır. Yine bu dönem- sinde tanttılacağı için burada sadece Sün-
Akaid ilminin konusu. amentü*de ifa- de Ca'd b. Dirhem Kur'an'ın mahlük ol- ni kelamın doğuş una kadar Sünni alimler
desini bulan iman esaslarıdır. Gayesi, duğunu söyleyerek Allah'ın kelam sıfa­ tarafın dan yap ıl a n çalışmalar ile akaid tar-

iman esaslarının felsefesini yaparak ki- tını inkar etmiştir. Cehm b. Safvan da zında yaz ılm ış sonraki eserler zikred ile-

şilerin imanını taklitten kurtarmak. doğ ­


kulun iradesini kabul etmeyerek islam cektir).
ru yolu arayanları irşad etmek. batı! ve tarihinde ilk defa cebr* fikrini ortaya Abdülkahir ei - Bağdadi'ye göre, Ehl-i
atmış, ayrıca teşbih • endişesiyle ilahi sünnet'ten itikadi konularla ilgili olarak
bid'at ehlinin görüş ve itirazlarını akli
sıfatları reddetmiş (bk. TA'TIL), Kur'an'ın ilk defa görüş beyan eden Hz. Ali'dir.
ve ilmi delillerle çürütmek suretiyle iman
mahlük olduğunu. Allah'ın ahirette gö- Çünkü o Hariciler'le va'd ve vaid •, Ka -
esaslarını savunmaktır.
rü le meyeceğini iddia etmiş, cennet ve
Akaid İlıninin Tarihçesi. Hz. Muham- deriyye ile de kader, kaza. meşiet* ve
cehennemin ebedT olmadığını ileri sür- istitaat• konularını tartışmıştır. Bağda­
med'in peygamberliği süresince akaidin müştür. Özellikle sıfatiarın inkarı (nefy)
ve diğer islami ilimierin kaynağını teşkil di'nin zikrettiği en eski müellif de Risa-
ve bununla ilgili bazı ayetterin te'vili ko- le ti ?emmi'l-~aderiyye adlı bir eserin
eden vahyin gelişi devam ettiğinden, bu nularında Cehm'in Mu'tezile'ye öncülük sahibi olduğu iddia edilen Ebü'l -Esved
dönemde tedvin edilmiş bir akaid ilmi- ettiği kabul edilir. ed-Düeli'dir. Yahya b. Ya'mer. Abdullah
nin varlığından söz etmek mümkün de-
1. yüzyılın sonu ile ll. yüzyılın başların­ b. Ebü İshak ei - HadramT. isa b. ömer
ğildir. Asr- ı saadet'te bütün konularda
da beliren fikir hareketlerinin ardından es-Sekafı. Ebü Amr b. Ala' vb. ilk dö-
olduğu gibi itikadi konularda da sorusu
Mu'teziie mezhebi doğmuştur. Vasıl b. nem nahivcileri de Kaderiyye ve Mu'te-
olanlar Resülullah'a başvurmuş, gerek-
Ata'nın kurduğu bu ekol. itikadT konu- zile'yi reddetmek için kitaplar yazmış ­
li cevabı aldıktan sonra gönül huzuruna ların özellikle ilahiyyat bahislerinde nak- lardır. Masan-ı Basri'nin Halife Abdül-
kavuşmuşlardır. Bu sebeple Hz. Pey-
lin yanında akla da yer vermiş, akıl ile melik'e yazdığı kader risalesi de bilin-
gamber döneminde itikadi konularda çelişik gördüğü nassı (müteşabih) aklın mektedir.
tam bir teslimiyet hakimdir. Fakat bu ışığında te'vil etmiştir. Allah'a mana sı­ Fakihlerden akaide dair ilk eser ya-
teslimiyet onun vefatından sonra yerini fatı nisbet etmemiş (bk. SIFAT), Kur'an ' ın zan ve eseri günümüze kadar ulaşan
yavaş yavaş ihtilaflara bırakmaya baş­ mahlük olduğunu söylemiş, kulun fiilini Ebü HanTfe'dir. Onun el-Fıkhü'l-ekber,
lamıştır. Peygamber'in vefatıyla orta- hür iradesiyle l\endisinin yarattığını ileri . c •
el-Fıkhü'l-ebsat, er-Risale, el- Alim
ya çıkan hilafet konusu Şia mezhebi- sürmüş, büyük günah işleyen kimsenin
ve 'l-~üte callim. ve el- Vaşıyye diye ta-
nin doğuşuna zemin hazırlamıştır. Daha imandan çıktığını fakat küfre girmedi- nınan beş eserinde akaid meselelerinin
sonra üçüncü halifenin şehid edilmesi. ğini belirtmiştir. Mu'tezile alimleri ken-
çoğu bahis konusu edilmekle beraber
Cemel Vak'ası ve Sıffin Savaşı gibi iç dilerine muhalif gördükleri diğer mez- belirli bir tertip yoktur. Bu risalelerde
olaylar. adam öldürmek suretiyle büyük hep ve cereyanlarla mücadele ettikle- hakim olan fikir Kaderiyye, Mu'tezile,
günah işleyen (mürtekib-i kebire) kimse- ri gibi islam dışı akımlar. mezhepler Mürcie. Cebriyye ve Havaric'in görüşle­
nin iman bakımından durumu ve dola- ve dinlerle de mücadele etmişler, bun- rini reddetmek ve doğru akideyi · açıkla­
yısıyla iman ile küfrün sınırı. ayrıca in- lar karşısında islamiyet'i müdafaa eden maktan ibarettir. Şafii'nin, biri nübüv-
sanın irade hürriyeti ve bu hürriyetin eserler kaleme almışlardır. vetin sıhhati ve Berahime'nin reddi, di-
sınırları gibi çozümü güç bazı itikadi Muhtelif tarih ve tabakat kitapları, ğeri ehl-i bid'atin tenkidine dair olmak
problemierin ortaya çıkmasına ve bu ilk dönemlerde yaşayan (h . 11-111 yüzy ıl ) üzere iki kitap yazdığı bilinmektedir.
konuda farklı fikirler ileri süren Mürcie, Mu'tezile, Havaric. Mürcie ve ŞTa'ya men- Ebü Hanife ve Şafii'den başka Ahmed
Hariciler, Kaderiyye, Mu'tezile ve Ceh- sup "ehl-i bid'at" alimlerine akaide dair b. Hanbel, TaberT ve Tahavi gibi alimler.
miyye gibi mezhepterin doğmasına se- bazı eserler nisbet etmektedir. Bu eser- başta BuharT olmak üzere DarimT, Ebü
bep teşkil etmiştir. Bunlardan başka. ler daha çok Allah'ın sıfatları. kader. bü- Davüd, İbn Mende gibi muhaddisler aka-
fetihler sebebiyle müslümanların farklı yük günah, imanın tarifi ve imarnet ko- id konularıyla da ilgilenmiş, bid'at ehli-
din ve kültürlere sahip topluluktarla te- nularında karşı görüş sahiplerini red ve ni reddeden ve "sünnet akidesi"ni orta-
mas kurması, felsefenin İslam dünya- tenkit eder mahiyettedir. ya koyan risaleler yazmışlardır. Bu tür
sında yayılmaya başlaması gibi dış te- eserlerden yazma halinde veya basılm ı ş
Sünni akaide zemin hazırlayan telif
sirler de akaid konusunda farklı görüş faaliyetleri hicrT ı. yüzyılda başlamıştır. olarak günümüze kadar intikal edenler
ve ekallerin doğmasını kolaylaştırmıştır. Fakat bu ilk dönem eserleri akaid ko- az değildir. İbn Ebü Ya'la ' nın '['aba~ii­
Ashap döneminin sonlarına doğru Ma'- nularının tamamını ihtiva eden müsta- tü'l-Hanabile 'sinde bu nevi "akideler"in
bed el-Cüheni ilk defa kader meselesi- kil telifler olmaktan çok bid'at fırkaları- birçok örneğin i bulmak mümkündür.

214
AKAİD

Ehl-i sünnet kelamının doğuşuna ka- lamış, bu dönemde ayrıca isbat-ı vacib, hebi doğrultusunda ele alınmıştır. Akaid
dar Sünni itikadı savunan Abdullah b. elfaz-ı küfür. kader, esrna-i hüsna. rü'- meselelerine yer veren tasawuf eserle-
Küliab el-Basri, Haris el-Muhasibi ve yetullah, ismetü'l-enbiya vb. konularda rine örnek olarak Kelabazi'nin et-Ta 'ar-
Ebü'l-Abbas el-Kalanisi gibi alimler. Sün- müstakil risalelerin yazılmasına önem ruf li-me~hebi ehli't-tasavvuf'unu. Hüc-
ni itikada yöneltilen itirazları cevaplan- verilmiştir. Ancak bu tip eserler daha viri'nin Keşfü '1-mahcub 'unu. Kuşeyri'nin
dırmak düşüncesiyle kelam öğrenmiş­ çok kelam metoduyla işlenmiştir. er-Risale'sini. Gazzali'nin İ}Jya 'ü 'ulU-
ler ve selef mezhebinin akldelerini ke- Akaid literatürü İslami ilimler içinde mi'd-din'ini. İbnü'l-Arabi'nin Fuşuşü 'l­
lam delilleriyle teyit etmeye başlamış­ geniş bir yer tutar. İlk dönemlerden iti- hikem 'ini ve imam Rabbani'nin MektU-
lar. böylece bir ası r sonra gelecek olan baren "Kitabü't-tevhid", "Kitabü's-sün- bat'ını zikretmek mümkündür.
Sünni kelamcılara zemin hazırlamışlar­ islam filozofları da eserlerinin meta-
ne", "Akide", "Usülü'd-din", "el-Fıkhü'l­
dır. İbn Küllab, Selefiyye ile Mu'tezile fizikle ilgili bölümlerinde islam akaidi-
ekber" vb. adlarla muhtelif akaid eser-
arasında yer almış , Allah'ın sübüti sıfat­
lerinin meydana getirildiği bilinmekte- nin üç ana konusunun her birine dair
ları konusunda selefe tabi olurken fiili
dir. Yine ilk dönemlerden itibaren -belki görüş ve yorumlarını ortaya koymuşlar­
sıfatiarda Mu'tezile'nin görüşünü be-
akaidden de önce- meydana getirilen ve dır. Allah'ın varlığı. birliği · ve sıfatları ,
nimsemiş ve Eş'ari'ye öncülük etmiştir.
bugün birçağuna sahip olduğumuz mez- birlikten çokluğun doğuşu (sudür teori-
Şehristani. İbn Küliab'ın bu görüşleri­
hepler tarihi kitapları da akaid eserleri si). vahyin mahiyeti ve peygamberin
ni benimseyenleri "cemaatü'l-Küllabiyye·
kabul edilmelidir. Aradaki fark. bu so- özellikleri, ahiretin gerçekleşme şekli,
diye adlandırmakta ve onları selef ke-
nuncu eserlerin iç plan açısından akaid cennet ile cehennemin ve bunlardaki
lamcıları olarak kabul etmektedir (el·Mi·
meselelerini değil de bunları kendi açı­ nimet ve azabın özelliği gibi konular fi-
/el, 1, 86)
larından yorumlayan şahıs veya fırkala­ lozofların en çok ilgi gösterdikleri akaid
Eş'arive Matüridi ekallerinin kurulu-
rı esas alarak görüşlerine dalaylı şekil­ meseleleridir. İslam filozofları akaid ko-
şu ile Sünni akideden bahseden ilim ke-
de yer vermeleridir. Müslüman halka nularını kendi felsefi sistemlerinin çer-
lami bir özellik kazanmıştır. Ancak sayı­
belli bir seviyede dini bilgi kazandırmak çevesi içinde ve kendilerine has akli is-
ları az da olsa daha ziyade Hanbeliler'in
ve onların dini hayatlarını tanzim et- tidlaller ile ele alıp işledikleri için çoğu
oluşturduğu selef alimleri ve muhad-
mek maksadıyla kaleme alınan ilmihal zaman nasların beyaniarına ters düşen
disler akaid tarzında eser telifine de-
kitapları da ibadet. ahlak, helal-haram sonuçlara varmışlar ve te'vil metodunu
vam etmişlerdir. Bunlar arasında İsma­
il b. Abdurrahman es-Sabüni'nin 'Aki- ve bazı muamelat konularının yanında fazlaca kullanmaya mecbur olmuşlar­
detü's-selef ve aş}Jabi'l-hadiş'i, Beyha- akaid meselelerine de yer vermiş ve bü- dır. Bu sebeple de başta Gazzali ve İbn
ki'nin el-Esma' ve's-sıfat ve el-İ 'tikiid'ı, yük kitlelerin bu alandaki ilk ihtiyaçları­ Teymiyye olmak üzere islam alimlerinin
İbn Kudame'nin ui~ 'atü'l-i 'ti~iid.'ı sa- nı karşılamıştır. sert tenkitlerine maruz kalmışlardır.
yılabilir. Müteahhir selef alimlerinin ön- Bununla beraber akılcı bir ekol kurmayı
Hadis kitaplarının pek çoğunda da
cüsü sayılan İbn Teymiyye de akaidle il- başaran Mu'tezile kelamcıları ile İslam
akaid konularıyla ilgili özel bölümler
gili pek çok eser yazmış, ayrıca çeşit­ filozoflarının çalışmaları Ehl-i sünnet
mevcuttur. Kütüb-i Sitte, imam Malik'in
li eserlerinde akaid konularına temas alimlerini sistemli ve tenkitçi bir zihni-
el-Muvatta'ı ve Darimi'nin es-Sünen'i
etmiştir. Bunlar arasında özellikle el- yetle çalışmaya sevketmiştir.
gibi yaygın hadis eserlerinde çeşitli bö-
'A~idetü'l- Vôsıtıyye'si selef akldesini islam tarihi boyunca, özellikle eğitim
lümler (kitab) akaid konularına ayrılmış­
hülasa eden bir risaledir. Bir diğer selef ve öğretim çalışmalarında ezberleme
tır. Bu konular genellikle. itikad saha-
alimi olan Şevkani'nin de selef aklde- kolaylığı sağlayan ve uzun süre hafıza­
sında bid'atten sakınıp sünnete uymak
sine dair eserleri vardır. Çağdaş müel- da kalabilen manzum akaid kitapları da
(Kitabü's-sünne. el-i 'tisam bi'l-kitab ve's-
liflerden Seyyid Sabık'ın el- 'A~ii 'idü '1- yazılmıştır. Arapça, Farsça ve Türkçe
sünne) , iman (el-iman, et-Tevhfd). kader.
İslômiyye'si ile Abdurrahman Haben- olan bu eserler genellikle aruz ölçüsüy-
kıyamet alametleri (ei-Fiten ve'l-melahim),
neke el- Meydani'nin el- 'A~idetü '1 - İs­ le kaleme alınmıştır. Ebü Davüd . es-Si-
ahiret hayatı. cennet ve cehennem me-
lômiyye's i iman esaslarını nakle daya- cistani'nin oğlu Abdullah'a ait manzum
lı olaral< anlatan akaid tarzında eser-
seleleridir.
selef akidesi, İbn Ebü Ya'la'nın Taba~ii­
lerdir. Akaid konularını inceleyen İslami ilim-
tü'l-Hanôbile'sinde yer almıştır (ll , 53-
Sünni kelam dönemine ait olmakla be- lerden biri de tasawuftur. Bu inceleme,
54) Üşi'nin el-Emali'si ile Hızır Bey'in
raber Eş'ari'nin el-İbane'si. Ebü'l-Leys Kelabazi'nin et- Ta' arruf'unda olduğu el-~aşidetü 'n -nuniyye 'si Matüridi eko-
es-Semerkandi'nin el- 'A~de'si , Cüvey- gibi. ya akaid konularının tamamının ele l üne, Lekani'nin Cevheretü't-tev]Jid'i de
ni'nin el- 'A~idetü'n-Nizamiyye ' si, İbn alınması veya tevhid. iman, ilim ve mari-
Eş'ari ekolüne bağlı manzum akaid ki-
Tümert'in el- 'A~ide 'si, Ebü'l- Berekat fet, irade, kader. keramet. ruh. keşf vb. taplarına örnek olarak gösterilebilir. XVII.
en- Nesefi'nin el- 'Umde'si. Nesefi'nin konular işienirken süfilerin itikadi gö- yüzyıl şairlerinden olan ve Rızai mahla-
'Akii 'id'i , Tel'nin el- 'Akii 'idü '1- 'Adu- rüşlerinin zikredilmesi şeklinde olmak- sıyla anılan Tokatlı İshak-ı Zencani'nin
diwe'si, Senüsi'nin 'A~ii -'id'i. Birgivi'~in tadır. Tasawuf düşüncesindeki gelişme­ Manzume-i Akiiid'i de Matüridi akaidi-
Vasıyye'si, Lekani'nin Cevheretü't-tev- ye paralel olarak mutasawıfların akaid- ni yansıtan Türkçe manzum akaid risa-
}Jid'i de akaid tarzında eserler arasında le ilgili görüş ve fikirlerinde birtakım de- lelerinin en önemlilerindendiL Erzurum-
mütalaa edilebilir. ğişiklik ve farklılıklar da olmuştur. Ta- lu İbrahim Hakkı'nın Môrifetname'sin-
Hicri VIII. yüzyıldan itibaren kelam il- sawuf kitaplarındaki akaidle ilgili ko- de bulunan Türkçe manzum . akaid de
minde şerh ve derlemecilik dönemi baş- nular daha ziyade yazarının itikadi mez- bir Matüridi akaididir.

215
AKAiD

BİBLİYOGRAFYA: ~lindeki hadiste belirtilen fırka-i naci- Osmanlı medreselerinde uzun müddet
Kamus Tercümesi, "'ak:d" ve "i 't~ad" ye • ile Eş'ariyye'nin (yani Ehl-i sünnet; ders kitabı olarak okutulan Dewani şer­
md. leri ; Tehanevi. Keşştı{. "'ilmü'l-kelam" bk. Zebidi, ll, 6) kastedildiğini ispat et- hi. Siyalküti, Gelenbevi ve Edirnevi haşi­
md. ;Müslim, "İman", 1, 6; Eş'ari. Ma~alat (Rit- mek gayesiyle yazdığı ve vefatından on yeleriyle birlikte yayımlanmıştır (İstan­
ter), 1, 279·280, 298·299; Ebü Bekir ei-Ke-
iki gün önce tamamladığı risalede Eş­ bul 1306, 1325). Eserin Serbestzade Ah-
labazi. et-Ta'a rru{: Doğuş Devrinde Tasavvu{
(tre. Süleyman Uludağ), istanbul 1979, s. 61· ·ariyye'nin diğer tırkalardan ayrılan ta- med Harndi tarafından yapılan bir Türk-
125; ibnü'n-Nedim. e/Fihrist, s. 201·203, 216, rafları. Allah'ın varlığı, tenzihi ve sübüti çe tercümesi de vardır (Trabzon 1309).
223, 230·231' 233·234, 236, 256, 260, 285· sıfatları. tefekkürün bilgi kaynağı olu- el- 'A~a'idü'l- cAgudiyye'yi Nureddin
286; Bağdacti. UsQ/ü 'd-din, s. 307·309, 316; şu. rü'yetullah•, irade sıfatının külliliği. Sadak da Akaid Risalesi Tercümesi
a.mlf.. e/Fark (Kevseri), s. 17·18, 197·214;
vücO.b • aleilah ve aslah • fikrinin reddi. adıyla Türkçe'ye çevirmiş ve bu tercüme
Taba~atü 'l·f:lanabile, ı, 24-36; ll, 18·45, 53·54;
Şehristani. el-M ile/ (KilanT). ı, 86, 93; ibnü'I-
hüsün• ve kubuh•un şer'i oluşu, me- Arapça metniyle birlikte basılmıştır (İs­
Arabi. Fusaş (Afifi), s. 113; ibn Teymiyye, Mec· leklerin sınıfları ve dereceleri, Kur'an'ın tanbul 1966).
ma 'atü 'r·resa' ili'l·kübra, Beyrut 13921 1972, kadim oluşu, haşr-ı ecsad. hisab. mi- BİBLİYOGRAFYA:
1, 391-411, 435; Cürcani. Şerf:ıu 'l·Mevti~l{. ı, zan. sırat, cennet ve cehennemin ebe- ki. el· 'A~a 'idü '/-'Açiudiyye, Süleymaniye
25; Keş{ü'z.zunan, ll, 1142-1143; Zebidi, itf:ıaf. diliği, günah, tövbe. şefaat. kabir azabı. Ktp., Dam ad ibrahim Paşa, nr. 1206; a.e.,
ll, 14; Kasimi. Tarll:ıu'l·Cehmiyye ve'l-Mu'tezi· Süleymaniye Ktp. , Esad Efendi, nr. 1414 ; Dev-
peygamberliğin mücize ile ispatı, Hz.
le, Kahire 1331, s. 157; izmirli, Yeni ilm·i Ke· vani, Şerf:ıu '/· 'A~a' id, istanbul 1325, s. 6; Keş·
lam, ı , 75·78 ; Jules La Beaume. Ta{şrtü ayati'/·
Muhammed'in son peygamber oluşu,
{ü 'z-zunan, ll, 1144; Zebidi, ithtı{. ll, 6; He-
Kur' ani'l·f:ıakrm (tre. M . Fuad Abdülbakll. Ka· peygamberlerin vasıfları. keramet. ima- dibJ!Jetü '/- 'ari{rn, 1, 527; Tiah~ '1-meknan, ll,
hi re 137 41 1955, bk. in deks; Muhammed Paris met, iman ve küfrün sınırları konuları­ 252; Uzunçarşılı, ilmiye Teşk ilati, s. 23; Mus-
Berekat. el-Cami' li·mevtiir'i ayati'I-Kur' ani'/· na yer verilir. Delil getirmeksizin işle­ tafa Sait Yazıcıoğlu. "XV. ve XVI. Yüzyıllarda
Kerim, Dımaşk 13791 1959, bk. indeks; Brockel- nen kelam konuları, klasik ketarn kitap- Osmanlı Medreselerinde İlın-iKelam Öğre­
man n. GAL \Ar.). IV, 29·52; Sezgin. GAS (Ar.). ll, timi ve Genel Eğitim İçindeki Yeri", AÜiF
larındaki bab ve fasıl taksimine başvu­
345-416; Yaşar Kutluay, islam ve Yahudi Mez· islam ilimleri Enstitüsü Dergisi, sy. 4, Ankara
hep/eri, Ankara 1965, s. 122·132; W. Montgo- rulmadan ele alınır ve ilahiyyat", nü- 1980, s. 277-278. GJ
mery Watt. islam Düşüncesinin Teşekkül Dev· büvvat* , sem'iyyat• tarzındaki tertl- ımı YusuF ŞEvKi YAvuz
ri (tre . E. Ruhi F ı ğ l a\ı). Ankara 1981, s. 20, 93· bin dışına çıkılarak bazı takdim ve te-
95, 99-107, 165, 178, 234, 348·371; a.mlf.. hirler yapılır.
"'Akida", E/ 2 (i ng.), 1, 332-336; Bekir Topaloğ­ AKAİDÜ İBNİ'l-ARABI
ıu. Kettım ilmi: Giriş, ista nbul 1981, s. 19-23,
Tci'nin bu eseri küçük hacmine rağ­
( .s'_,.ll.,:r.l ..ı.:~ )
58, 1'30·133; Ce mil Saliba. el-Mu' ce mü '(.{else· men alimterin ilgisini çekmiş, akaidin
{f, Beyrut 1982, ll, 92; Ahmed Abdülhalim Atıy­ hemen bütün meselelerine temas ettiği Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin
ye, el·Mu 'ce mü '1-{else{iyyetü '[. 'Arabiyye, Bey· için ÇE:)Şitli şerhleri yapılmıştır. Topkapı (ö. 638/1240)
rut 1986, s. 603-604; Alexander Altman n. "Ar- Sarayı Müzesi ve Süleymaniye kütüpha- akaide dair üç risalesinin
ticles of Faith", EJd., lll, 654·660; A. E. Burn. ortak adı.
nelerinde. Mes'üd b. Ömer et-Teftazani, L _j
"Creeds and Articles (Ecumenical)", ERE, IV,
237·242; Hartwig Hirschfeld, "Creeds and Ar - Seyyid Şerif el-Cürcani, Muhammed b.
ticles (Jewish)", a.e., IV, 244-246; A. E. Suffrin. Süleyman ei-Kafiyeci, Celaleddin ed.-Dev- İbnü'I-Arabi'nin itikad anlayışını ihtiva
"Confession (Hebrew)", a.e., lll, 829-831 ; W. A. vani, Süleyman b. Ahmed er-Rümi, Muh- eden 'Akidetü'l- 'avam, 'Akidetü'n-na -
Curtis. "Confessions", a.e., lll, 831-892; Emi! sin b. Burhan ei-A'cemi ve Hakim Şerif şiyeti'ş-Şadiye ile cA~'idetil ehli'l-i{Jti-
G. Hirsch. "Articles of Faith", JE, ll, 148-151; b. Nasır ei-Husayni gibi kelamcılar tara- sas adlı risaleler aslında el-Fütı1J:ıatü'l­
Kaufmann Kohler. "The Articles", a.e., ll, 151·
fından yazılmış yirmiyi aşkın şerhi bu- Mekkiyye'nin mukaddimesinde bulun-
152; Carra de Vaux. "Akide", iA, 1, 240-242.
lunmaktadır. Bunlar içinde üzerinde en maktadır. Ancak müellifin mü$1ümanla-
Iii AHMET SAİM KıLAVUZ çok durulan. Cürcani ve Dewani şerhle­ rı dini hayat ve mertebeleri bakımından
ridir. Molla Hüsrev. Ahmed b. Müsa el- "ehlullah", "ehl-i rüsüm" (şeriat ve zahir
Hayali, Ali et-Tüsi, Muslihuddin Musta- atim leri) ve "eht-i islam" (müslüman halk
ei-AKAİDÜ'I-ADUDİYYE
fa el-Kastallani ve Halil b. Ahmed el-Ko- kitlesi) şeklinde üç zümreye ayırdığı göz
( "t~l ..ı.:L<sJı )
nevi. Cürcani şerhi üzerine haşiyeler yaz- önüne alınarak bunların her biri için ay-
J;:ş'ari kelAmcılarından mışlardır. el- 'Akii'idü'l- 'Agudiyye'ye rı bir risale yazdığı kabul edilmiş ve bu
Adudüddin el-lci'nin yapılan şerhleri beğenmeyen Dewani, ri- düşünceyle el -Fü tı1l,ı.atü'l-Mekkiyye mu-
(ö. 756/1355) salenin üstü kapalı ifadelerini açıkla­ kaddimesinin ilgili bölümleri sonradan
akaide dair risAlesi. müstakil birer risale haline getirilmiş­
L _j mak. akaid ilminin halli güç meseleleri-
ni çözmek ve böylece eseri daha faydalı tir (GAL Suppl., ı. 80 ı). Katip Çelebi bu
itikadi mezheplerin tam olarak teşek­ hale getirmek düşüncesiyle, 905 (1499) risalelerin ortak adını 'A~a 'idü 'ş-Şey­
kül ettiği hicri V. asırdan itibaren Ehl-i yılında tamamladığı yeni bir şerh yaz- {Ji'l- ekber şeklinde kaydetmiştir (b k
sünnet alimleri, halkı ehl-i bid'atın yan- mıştır. Dewani'nin büyük ilgi gören bu Keş{ü'?·?unO.n, ll, 1143).
lış inançlarından korumak ve Sünni şerhine haşiye yazanlar arasında şu 1. 'A~idetü'l- 'avam adlı risale 'Aki-
akideyi kolayca öğrenmelerini sağlamak isimler vardır: Mevla Ahmed b. Muham- detü ehli'l-İsWm diye de bilinir (bk Sü-
için, akaid problemlerini Sünni çerçeve~ med. Şah Muhammed b. Mübarek ei- leymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr.
de ele alan küçük akide risaleleri yaz- Kazvini, . ibrahim b. Muhammed ei-İsfe­ 2718). İbnü'I-Arabi bu risaleyi kendi iti-
mayı bir gelenek haline getirmişlerdir. raini, Yüsuf b. Muhammed ei-Karabagi. kadını açıklamak ve bu hususta müslü-
Bu risalelerden biri de Tci'nin el- 'Akü' i- Abdülhakim b. Şemseddin es-Siyalküti. manların hüsn-i şehadetini kazanmak
dü'l- 'Agudiyye'sidir. Müellifin. " Ü~me­ İsmail b. Mustafa ei-Gelenbevi, Mustafa maksadıyla yazdığı nı belirtmektedir (el-
tim yetmiş üç tırkaya ayrı lacaktır. .. • me- Fevzi ve Ahmed Edirnevi. Fütaha~ ı. 163). Kelime-i şehadetin tef-

216

You might also like