Professional Documents
Culture Documents
Dunya - Bayram Kalem
Dunya - Bayram Kalem
bayram kalem
içindekiler
1
yolumuzda çiçekler açmıştı
soluğumuzun kesildiği günlerde
ellerinde bir gök doğmuş
ve kaybolduğumuzu bilenler için
irili ufaklı hikayeler doğurmuştuk
sonuna gelmiştik artık
beraber ölmeye söz vermiş
lakin planımızı yolda düşürmüştük
2
tarihi geçmiş ayrılıklar
3
gök gürültüsü eşliğinde mucize
4
ne zaman duracağını bilmediğim
bu yirmi sekiz adım
ve tabancamda iki mermi
ölse diye beklediğim
bu uykumun kabahatini
dağların ardına saklayamadan
ademoğlunun arasına karışacağım
5
sana öleceğiz dediğimde
6
la
7
kimse bilmez afrika’nın çocuklarını
8
bir sokak
sıralı sıralı binalar
hemen önlerinde kurumuş ağaç
çocuklar mutlu şen şakrak
kaldırımda dedikodu peşinde
beş yüz bin liralık çekirdekle komşular
muhallebi satan seyyar satıcı
oradan iki muhallebi de
evdeki çocuklarına ayır
şimdi kimse bilmez afrika’nın çocuklarını
bir yudum su daha önemli muhallebiden
bir baba koştura koştura gelirken evine
elinde gazete kağıdı içinde ekmekle
çocuklar sevinsin diye
biraz da helva almış
9
türküsüz büyümüş çocuklar
10
144
11
yenilenmiş bir günün öğle vakti
12
hep kaçmayı istediği yerlerin
ekonomi nedeni ile zorlaştığını
cebinde iki ekmek bir yaş mama
parasına bakıp yerinde duramamanın
nedenini kedilerine anlatamazdı
13
mezarlığa uğrayan kuş sesleri
14
sahibinden kiralık cümleler
15
uzun süre düşünüp bulamadığım yer
16
bilmediğimiz bir yerlerde dağılmışlığımız
sevgili feride,
gitmemizi gerektiren sonların
bunlar olduğuna inanmıyorum
öylesine baktığımız yerlere
irili ufaklı yaşanmışlıklar sığdırıyoruz
düşünmeden edemediğimiz her şeyin günahı
amel defterlerimize yazılır mı?
nerede unutmaya başladık birbirimizi
hangimizin ilk unuttuğunu
bir diğerimizi karar verebilir
sen de özlediğinde ellerinde
karıncalanmalar başlıyor mu?
dünya bizi gitmelerinin eşiğinde doğuruyor
bahanelerimize birbirimizi sığdırabilmek
mümkün mü?
sevgili feride,
annemin saçlarına vuran beyazlıklar içimi üşütüyor
17
ben bu şiiri sana olan aşkımdan yazdım
18
uzun uzun fotoğraflarına bakıp
kendimi kandırıyorum hırsızlar gibi
kovalamazsa sokak köpekleri
ben nasıl incitebilirim karıncaları
19
eyüp’teki lunapark
20
kitaplık rafında unutulan toz
unutulmuş gibiyim
tozlu bir raf köşesinde
böcekler bile uğramazken
üzerine karanlık çöken bir kentten hallice
yağmura hasret toprak gibi
bir sonraki cümle olamamışken
kim hatırlar şimdi beni
dudaklarımdan aşağı hasretin akar
21
beyaz tavan ve getirileri
22
olasılıklar bilmecesi
23
insan yaşlandığı yerde yorulduğunu hissediyor
24
ya rabbe’l-alemin
sonra ve sonraları
gazellenir bütün yalanlar
insanı kaldığı yerden
bilmediği bir yere kovalanır
yaşamak bir fakirin
istemediği o ilk nokta
ve ilk cümlesi başlamadan biter
25
bağırabilmek, bağırmak
dizginleyebilmek nefsini
ölen sadece ölü atlar değil
insan inandığı vakit ölür
ölen sadece ölü atlar değil
yolları ezberliyorlar
ama yola çıkmak için
bir cesaret aramıyorlar
kahrolsun amerika diyorlar
ama batının hayalini kuruyorlar
altından kalkamayacağı
bu ölümle taksitlerin
taksiratını Allah affetsin
26
giderken bende kimi bıraktın
uykusuzluğum
gecenin üçlerine doğru içime doğuyorsun
sana dur diyemediğim günlerin vebali
içimde bir euphorbia milii gibi filizleniyor
lakin bunun günahını sen bilmiyorsun
her gelişimde içimde öldürdüğün
bütün çiçekler için teşekkür ederim
ellerinde bu bilmediğim yörelerin rüzgarları
içimdeki coğrafik çatlamalara neden oluyor
mor sümbülüm
içimde yetişen bütün leylaklar, manolyalar
gönlümü düşürdüğün gönlünde
bir çiçek bahçesine şahit oldum
dizlerime sürdüğün merhemde değildi rahmet
ellerin her değdiğinde tenime
ben bir gök kadar hafifliyordum
ellerin her değdiğinde ellerime
27
annelerimizin saçlarına inen beyazlıklara dair
28
kronolojik acı
kaybettiğimde bu savaşı
ki kaybedilebilir bir savaş değildi
yine de boşluğuma denk geldiğini
sonsuz yeminler ile ant içebilirdim
çaresiz değildim son çaresiz kaldığımda
en çok annem kadar güçlü biriydim
baş tutabilirdim bütün dünyaya
29
konu tam dağılmadan
öpebilirdim annemin yanaklarından
ve kokusu dağlarken içimi
beyaz saçların ne güzel annem
yirmi beş yaşını yitirmemiş
sağlam basarken ayaklarımı
gök gürültüsünden korkarken
sana daha çok muhtacım
habersiz gitmediğin müddetçe
söz ağlamam anne
30
dünya yorgunluğu
ey rabbim
ben bu kadar günahı yüklenip
aslında bilmiyordum
bir yerden hemen sonra
cahillik ettiğimi
insanoğlu nankördür
ayetinde de buyurmuştun
ben bunları unutup
varamayacağın bir yerin
yoluna koyulmuştum
rahmetinden kaçtığımı
inkar etmenin
yeni bir günah doğurduğunu
tahmin bile edememiştim
31
insan insanın unutulmuşluğudur
32
yıllanan yağmur duası
33
saçlarında beklenen geceler
sevgili feride,
hiç durmadan yağmur yağsın istiyorum
ve çamur
ve bitmek bilmeyen kara bulutlar
üzerimize çöreklenen dünyalıkları
hangi çalı süpürgesi temizler
34
dikenli köyün delisi
35
tekrar koyuluyordu. bunca yolculuğu niçin yaptığını
bilmeden kendine sormasa otostop çekip dönebilirdi.
kafasında dönen sözleri zar zor topluyordu. bir ara
duraklayıp bir şeyler karalamaya başlamıştı.
36
uykusuzluğa adanmış bir ergenin gecesi
37
gereksiz ayrıntı
38
orta asya yolları
içime ölüyorum
yollarında ruhum var dünya
günlerimi içine çekiyor umutsuzluk deryası
yağmur bulutu içinde kavrulmuş gibi güneş
sana yetişmek gelmiyor içimden
iki gözümü birden alıyorsun benden
ruhuma neden gem vurup duruyorsun
39
uykusu kaçmış bir kaplumbağa
40
havuç sevmeyen tavşan
41
yağmur dansı
42
bir parça dinamit
43
feride’nin ilaç kutularına yazılmış şiirler
feride, içimde
senin için veda cümleleri hazırladım
içlerine çiçek tohumları da bıraktım
bir kaç şiir yazdım
belki unutursun diye
günde iki defa alman gereken her ilaç için
küçük notlar iliştirdim
44
içimizde yer bulamayan niyetlerimiz
gün bitmedi
henüz ölümler vadisi mesaisinde
ellerimiz bize yalan söylüyor
biz de tutup bu yalanları
yüzümüze çalıp duruyoruz
babalarımızın umudunu
nerede vurdular bilmiyoruz
düşünüp durduğumuz için
yorulduğumuzu sanıp
biraz daha uyumak istiyoruz
dünya vakti gelince uyandırmıyor
biz de geç kalmışlığımızla kalıyoruz
ellerimizdeki bu yalanı
başkalarının ellerine bulaştırıyoruz
ilk yalanı biz atıyoruz
suçu günahı yeni yetme kuşlara
ve mütemadiyen şoförlere yüklüyoruz
içimizde boğulup duran bu kibir
gün geçtikçe bizi zehirliyor
ve gözlerimiz akıp giden bu hayata
olağanca dünyalık katıyor
annelerimiz elinden
merhamet dileniyoruz
öleceğimiz yerlere
bir kaç kez gelmişliğimiz
aslından insan ölürken
yerini kendisi seçiyor
45
salıncak sırasında verilen savaşlar
46
bir kent önceden kentti şimdilerde harabe
herkesin burnuna yaslanan o acı
cebindeki üç kuruş ile evlilik hayalleri
bir şiir yazıp ezberlemeye yeltenmiş
hep aynı yerlerde takılıp tekrar etmeler
aklı sevdiğin gülmelerinde
ve ağzından çıkan tek bir cümle
kokun öldürmez çiçekleri
47
kaçak yolcular
48
haklılık payı üzerindeki kanunsuzluklar
üzgünüm,
belki sen doğrusundur ya da ben yanlış bir yol izledim
belki de aynı şıkkı işaretlemenin
pişmanlığı üzerimizde
hepsini bir kenara bırakıp
beraber yanlışlığımızı konuşmalıyız
kavga etmenin bile dört boyutlusunda
herkes haklı olduğu yerlerde unuttum haksızlığımı
sanırım sen de haklısın
pişmanlık hakkında bir kanun çıkarmalı millet meclisi
ve elimize geçen ilk fırsatta bunu değerlendirebiliriz
49
içimden sadece kusmak geliyor
50
kelimeler ve şeyhler
artık ölebilirim
içim rahat ve gözlerim uykusuz
bütün pişmanlıklarımı bir kilise duvarına
koymanın eşiğinden döneli
tam tamına üç gün oldu
kendi içimdeki bu uçurumdan
günde en az üç doz yaklaşmanın borcunu
hangi insana ödeyebilir
51
ve taşra binalar küfür icat ediyor
anneler hayli üzgün
üzümsüz kekler yapıyorlar
dünya için üç gün biçiyorlar
ve son günü
ilk gün gibi ilan ediyorlar
ve artık içim rahat
ardıma bakmadan gideceğim
çünkü öleceğim
52
sevgilim sen benim kahkahalarımsın
53
insomnia
54
bu hayatta hep bir geç kalınmışlık
her gün aynı saatte ve oracıkta
bayatlamak üzere bırakılmış
ekmek kırıntıları ve tatlılar
55
sahil kenarında uçuşan kağıtların çaresizliği
56
sınavda okunmaması gereken dualar
57
bismillah ve resulullah
58
insan yaşlandığı yerde yorulduğunu hissediyor
59
bu yazının başlığı konmamıştır
60
miras olarak bırakılan öfke
kahvaltı sırasında
ekmeği böldüğüm dakikalarda
dünyanın çivisinin çıktığını gördüm
herhangi bir memleketin
fazla önemli sayılmayan ilçesinde
varoş bir mahallesinde
haberlere konu olmakla müteakip
bir deliyi ağlattıklarını öğrendim
sofranın başında olmasam
filtresiz küfürler savururdum
61
yarım porsiyonluk aşk
biraz uzun
biraz seni
biraz dünyayı
biraz da kedileri düşündüm.
hepsinin sonunda bir sana varabildim
çölünde sana muhtaç, suyu es geçtim
gözlerimin acizliğinden serabını göremedim
dudaklarımın çatlamış topraklarına yağsan bir vakit
ben sana elbet günün birinde sırılsıklam olmuşumdur
yeryüzüne dahi bir damla yağmur yağmamıştır
okyanusları içsem de seni yutkunmam ne zor
sana koşarken yaralamış olsam da dizlerimi
annem sırtıma havlu koyup sana yollamış
şimdi içimdeki bu yangını hangi okyanus söndürür
ellerin değmedikçe hangi yağmurlar içime dolabilir
62
dünya
63
gözüm de gönlüm de sensin
64
gökyüzünde on bir yıldız ve ay
65
kendi içinde çözülmemiş cevaplar
66
mesai saatleri içerisinde delirmişliğim
sanırım deliriyorum
bak bu kez annem bile yanımda değil
bu sefer herkesin kalbini kırdım sanırım
tahammül sınırlarıma bombalar atıldı
inan ki uykusuzluğum bile bahane değil
belki delirmenin eşiğinde bir durakta
kucağıma uzanıp şekerleme yapan kedi
ve kadim yalnızlığımla beklerim
birileri gelsin diye de değil
sefer saatleri bile bitmiş olsa otobüslerin
yine kendime küfür ederim
kucağımdaki kedi rahatsız olmasın diye
her zaman ki gibi içime sinerim
67
ben kuşlardan bile korkarım
hatta başıboş köpeklerden
ne olduğunu bilmediğim böceklerden
oysa bir kedi var şu an kucağımda
mırıltısı tıpkı bir türkü gibi
dağlarken içimin çarpık kentlerini
ben nasıl incitebilirim karıncaları
oysa insan, insanın günahlarıdır
insan, hayvanların asıl imtihanıdır
68
çay bahçesinde saat 14.40
69
başladığı gibi bitmeyen aşk
70
ender gelişen osasuna atakları
71
kırk havari
güneş bu sabah
iç açıcı değil penceremden
bütün kelimeler tatsız
ölümü tadabilmek otuzlarımda
tuzsuz bir hayat hikayesi
ve musalla taşı
bir ibrahim tesellisi
putların iç sesi
72
inatlaşmanın etkisinde
şeytan insanın omuzlarında
ölümden kaçabilmek otuzlarımda
yalanların ortasında kalan isa
ve sorgusuz sualsiz havariler
yalanın ortasında doğan güneş
şimdi isa hangi bulutların tepesinde
çiçekli bir elbisenin içinde
gözlerimin en dibinde
dünyanın tam ortasında
tanıyabilmek seni
tam otuzlarımda
geriye kalan yirmilik yıllarım
dolgulu dişlerim ve
kaybettiğim bahanelerim
en her şeyin sonunda
öleceğiz gerçeği
hamd
73
defans hattı bomboş
74
kokun öldürmez çiçekleri
iyiyim
bütün varoluşun bahanesidir
alışılmış ığın yegâne cümlesi
ve annemin uzun uzun dalmışlığına dair
dünya yükü ağırdır bütün cümlelerden
herkesin bir köşede utandığı kararları vardır
sesinde pişmanlığı tekrar alevleniyor insanın
bir gece geçmek bilmiyor, ah bu gece
insan kendiyle dört duvar bir oda
mütemadiyen balkonunda çiçek yetiştirir
saksıların içinde sigara izmaritleri
gözler çok şey anlatır iki sevgili için
çiçekler asıl o zaman güzel kokar
insan düşünürken koklar çiçekleri
75
seni beklemek nedensizdir
76
sırtımdaki yanık
77
yürür gidersin be
78
akıllarda kalan son cümleler
79
mu
şimdi
ellerinin nasırlı yerlerinden
göğe bakabileceğim bu yerden
sımsıkı sarılmak isterdim
saçlarının kokusu yapışana-dek
ölümler yaşanıp dururdu
biz yolumuza bakabilirdik
belki yağmurlar bile durulurdu
ben gözlerinin içine dalarken
zamansal kavramlar yalan
dün ve bugün hepsi aynı
içimde gözlerinde kaybolan
80
mevsimin son günü
81
yüzüm dökülüyor
adım bayram
yirmi yedi yaşındayım
size rastlamanın en güzel yaşlarında
karşınızda durabilmenin heyecanı
beni çocukluğuma götürmekte
82
görünmezlik duası
83
en az üç defa
84
seninle bir küçük odanın
içinde ninniler ve kediler
sesindeki esintiler
beni dinlendiren gözlerin
hepsi için sevgilim
teşekkür ederim Allah’a
85
kurabiye tarifleri
86
otuz beşinci cilt
87
sanırım hep çok güzel gülüyorsun
88
mai
89
beni sen doğurdun
90
dünyanın renksizliğine denk gelmeler
91