Professional Documents
Culture Documents
Altındağ, Ü., (1982), "Üçüncü Avlu Enderun"
Altındağ, Ü., (1982), "Üçüncü Avlu Enderun"
MÜZESİ
KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI
Sanat 7
Nisan 1982
Grafik Düzen
Aydın Erkm en
Fotoğraflar
Şem si Güner
Halûk Doğanbey
Basıldığı Yer
Tifdruk M atbaacılık Sanayii A. Ş.
an nnn Fatih Sultan Mehnıed'in Portresi,
1 0 .0 0 0 ade* basılm ıştır. S|M0 bey tarafmda|1 yap||nllst|rı
F ia tı: 1250 . - T L . XV. yüzyılın ikinci yarısı.
SANAT
İÇİNDEKİLER
Giriş 10
T o p k a p ı S a r a y ı, B ir in c i A v lu ,
12 Ülkii Altındağ
İk in c i A v lu . Ü ç ü n c ü A v lu (E n d e r û n )
Zarif Orgun
Bu bölümde anlatılan Saray Teşrifatı
Harem (Padişah Evi) 44 Güngör Dilmen
D ö r d ü n c ü A v lu 52 N e rim a n S ın a r
etihden sonra, Osmanlı gili bizce en doğru bilgileri, Fatih mış olduğu Yeni Sarayın kuruluşu
Devletinin merkezinin devrinin iki tarihçisi Dursun Bey ve ve protokolünün bir sistem e bağlan
bundan böyle İstanbul Kritovulos’un eserlerinden öğreniyo ması Fatih Kanûnnâm esi ile de be
şehri olacağını söyleyen ruz. Dursun Bey Fatih’in, devletin lirlenm iştir. Bu kanûnnâm ede Sa
Fatih, yirmi gün kadar artan işleri karşısında, planı ken ray’da bir Arz Odası ve Has O danın
ordugâhında kalmış İstanbul'u ve di düşüncesine uygun yeni bir sara yaptırılm ası bayram larda Dîvân
Ayasofya’yı gezip görmüş, evvelâ ku yın yapılmasını emrettiğini, bu sara Meydanına taht kurulm ası, H azine’
şatm ada harap olan surların onan yın Kostantiniye Kalesi içindeki nin ve Defterhâne'nin padişahın sad
ınım em rettiği gibi herkesin gücü manzarası itibarîyle şerefli yerini razamda olan m ührü ile m ühürlen
yettiği kadar şehrin im arına çalışma Sultan’ın bulduğunu, Arap, Acem ve mesi em redilm işti.
sını da istem iştir. Bu arada şehrin Anadolu’dan m ahir m im arlar ve mü
merkezinde, Forum Tauri (İstanbul hendisler getirterek kısa sürede Sa Yeni Sarayın yapılış tarihi kesin
Üniversitesi Merkez Binasının bu rayını yaptırdığını, burçları bulunan olarak bilinm em ektedir. Çinili K öşk
lunduğu alan) denilen yerde kendisi bir sur çektirerek bu yapıyı şehirden ün 877 (1472) ve Bâb-ı H üm âyûn'un
için bir saray inşasını da em rettikten ayırdığını, bir de iç kale yaptırdığını, ramazan 883 (kasım 1478) tarihli
sonra Edirne'ye gitm iştir. Sırbistan kalenin suruyla Saray duvarının ara kitabelerine göre Saray’ın bu tarihler
seferinden sonra kışı geçirmek üze sını çeşmeleri bulunan bağ, bostan, arasında inşa edildiği kabul edilm ek
re İstan b u l’a gelen Fatih, Saray’ın bahçe ve gülistan haline getirdiğini tedir. Devletin idaresi ve S aray’ın iç
tam am landığını ve surların mükem kaydetmektedir. Kritovulos ise ese hizmetleri göz önüne alınarak Fatih
mel b ir surette onarıldığını görerek rinde Padişahın kışı İstanbul’da ge devrinde kurulm ağa başlanılan Yeni
m em nun olmuş ve şehrin im arında çirdiğini, şehrin yerleşme yerleri, Saray, Sultan Abdülmecid devri o rta
gayret gösterenleri de m ükafatlan imarı, Saray'ın yapılması ile meşgul larına kadar Sûr-i Sultânı ile Saray
dırm ıştır. olduğunu, yapılmakta olan Saray’ın duvarları arasında has bahçelerinde
büyüklük ve ihtişamıyla İstanbul’da yapılan yeni köşkler h atta kıyıda
eski devirlerden kalma binaların ki sahil sarayları ile zam anla tepe
K uruluş devrini tam am lam ış, Ana hepsine üstünlük sağlıyan bir görü den deniz kenarına kadar uzamış
dolu ve Rum eli’de kazandığı zafer nümde olmasını istediğini, m uhte büyüm üştür. Sarayburnu’nda deniz
lerle gücünü, kuvvetini bütün dünya şem Saray’ın büyük bir dikkatle ya kenarında bulunan Topkapı Sahil
ya gösterm iş ve Bizans İm paratorlu pılmış olan süslemelerinin devrin en Sarayının 1280 (1863) tarihinde çı
ğunu ortadan kaldırm ayı başarm ış güzel örneklerini oluşturduğunu, kan bir yangın sonucu tam am en yan
olan Osm anlılar, dünya tarihinde bunlarda altın ve gümüşün cömertçe masından sonra Yeni Saraya Topka-
yalnız ortaçağı kapatm akla kalm a kullanılmış olduğunu, kubbelerinin pı Sarayı denilmeye başlanm ıştır.
yıp b ir İm p aratorluk olarak kendisi üzerinin kurşunla örtülü bulunduğu
ni kabul ettiriyor ve İm paratorluğun nu, büyük kapılar, fırınlar ve ha Topkapı Sarayı yaklaşık 700.000
gereklerine göre teşkilâtlanıyordu. m am lar geçildikten sonra yüksek m2, lik geniş b ir arazi üzerine kurul
Ancak, F atih’in Bayezıt'da yaptırdığı burçların Harem ve diğer dairelerin m uştur. Bu arazi Haliç ve M armara
Saray acele inşa edildiğinden devle bulunduğu asıl Saray’a girildiğini, kıyılarında Bizans’ surları, karada
tin yem teşkilâtına cevap verecek ni Saray'ın ve civarındaki yapıların et Fatih devri surları (Sûr-i Sultânı)
telikte değildi. Bu sebeple şehrin bi rafına bir de sur inşa edildiğini, ge ile çevrilidir. 1400 m. uzunluğunda
rinci tepesinde Bizans Akropolünün niş meyva ve çiçek bahçelerinin bu olan kara surları üzerinde Otluk Ka
bulunduğu, Fatih vakfiyesine göre lunduğunu, züm rüt çimenler üzerin pısı, Bâb-ı Hümâyûn ve Demir Kapı
Zeytinlik denilen yerde, Haliç, Saray- den berrak suların aktığını, kuşların isimli üç büyük kapı ve aralarında
b u rn u ve M arm ara Denizine hâkim öttüğünü, burada her çeşit ehli ve koltuk kapılan vardır.
sahada yeni b ir saray inşasına k arar vahşî hayvanların bulunduğunu an
verildi. Yeni S aray’ın kuruluşu ile il latm aktadır. Bu iki tarihçinin yaz
12
Bâb-ı Hümâyûn’un
'J İ/Â
^ '
v J -. XIX. yüzyıldaki durumunu gösteren gravür,
Choiseul Gouffier.
Birinci yer
Birinci avlu
13
lâziz devrinde yaptırılm ıştır. Üzerin Orta Kapı ile Çizme Kapı arasındaki
de h attat A bdülfettah Efendi tarafın duvarın tam ortasında Halkalı suyu
dan 1285 (1868) tarihinde yazılmış nun geçtiği bir su terazisi ve çeşme
yazılar bulunm aktadır. Bâb-ı Hüm â bulunm aktadır. Biraz ilerde Orta
yûn'un dem ir kapısından geçildikten Kapıya yakın yerde Siyaset veya Cel-
sonra üzeri yüksek b ir kubbe ile ör lâd Çeşmesi olarak bilinen ikinci bir
tülü geçit yerine girilir. Geçit ye çeşme vardır. İnşa tarihi bilinme
rinin sağ ve solundaki merdivenlerle mektedir. Bu çeşmenin önünde kesi
kapının üzerine çıkılm aktadır. Üzeri len başların teşhir edildiği «Senk-i
geom etrik geçme süslü ikinci b ir de ibret» denilen ve Tanzimattan sonra
m ir kapı geçit yerini Birinci Avluya kaldırılan bir sütun bulunuyordu.
bağlar. Kapının avlu yönündeki ke
m eri ü z e r in d e S u lta n A b d ü lâziz’in Bâb-ı H ü m â y û n ’dan Orta K apıya
tuğrası, tuğranın ü st kısm ında celî g id en y o lu n so lu n d a Aya İrini K ili
h a tla « N a sr u n m in A llah» a y e ti ve se si ile su r arasın d a Saray'ın ihtiyacı
b u a y e t ü z e r in d e « în n e ’l M ü ttek in e» o la n od u n la rı d ağıtan , h a sta la rı taşı
a y e ti v a rd ır. A y etler ve k a p ın ın iki yan O dun A nbarı O cağı ve Saray’ın
y a n ın d a k i ilâ v e k ita b e le r h a tta t Ab h a sırların ı d ok u yan H asırcılar Ocağı
d ü lfe tta h E fe n d i ta r a fın d a n 1284 vardı. B u o cak ların yan ın d ak i B i
(1 8 6 7 ) ta r ih in d e y a z ılm ıştır . B âb-ı zan s y a p ısı o la n Aya îr in i K ilisesi fe-
H ü m â y û n ’d a b u lu n a n m e k â n l a r v<» t i h d e n s o n r a t a m ir f>ttirilpr<*lr C p h e.
ü z e r i n d e k i k ö ş k B e y t ü l m â l v e B â b -ı h â n e o la r a k k u l l a n ıl m ı ş t ı r . C e b e h â -
H ü m â y û n H â z i n e s i o la r a k k u l l a n ı l n e -i  m ir e v e y a E n d e r û n C e b e h â n e s i
m ı ş t ı r . K a p ı c ı b a ş ı e m r i n d e k i B â b -ı d e n il e n b u y a p ı d a h a s o n r a A s k e
H ü m â y û n k a p ıc ıla r ı d e n ile n g ö r e v li r î M ü z e o la r a k k u ll a n ıl m ı ş t ı r . K a p ı
l e r c e k o r u n a n b u k a p ıd a n s a d e c e p a s ı n ın ü z e r in d e 1 1 3 9 ( 1 7 2 6 ) , 1157
d i ş a h v e v e z i r l e r i i l e D îv â n -ı H ü m â ( 1 7 4 4 ) t a r i h li ik i k it a b e v a r d ır . G ü
y û n ’d a g ö r e v l i o l a n l a r g ir i p ç ı k a b i l i r n ü m ü z d e A y a î r i n i M ü z e s i o la r a k g e
l e r d i . S a r a y 'd a b a ş l a y a n t ö r e n a la y z il m e k t e d i r . A y a î r i n i M ü z e s i’n in y a
l a r ı n ı n ç ı k ı ş v e d ö n ü ş l e r i d e b u k a p ı n ın d a D a r p h â n e v a r d ır , ö n c e l e r i S a
d a n o lu r d u . K a p ı s a b a h n a m a z ın d a n r a y d ış ın d a o l a n D a r p h â n e ’n in X V I I .
s o n r a a ç ılır , a k ş a m n a m a z ın d a n e v y ü z y ıl ın i k i n c i y a r ıs ın d a b u r a y a g e
v e l k a p a n ır d ı . t i r i l d i ğ i s a n ı lm a k t a d ır . S u lt a n I I .
M ahm ud devrin d e D arphâne gen iş
B â b - ı H ü m â y û n ile O r ta K a p ı ara letilere k H ü n k âr Dairesi yap tırılm ış
sında 3 0 0 m. u z u n lu ğ u n d a b ir y o l tır. Para b a sım ın ın yan ın d a Saray
vardır, bu yolun iki tarafında Sa için gerekli olan altın, gümüş eşya
ray ’ın çeşitli ihtiyaçları için kullanı ve mücevherler burada yapılırdı. Za
lan b inalar bulunuyordu. Avlunun man zaman devlet mâliyesinde görü
sağ tarafında Maliye Nezareti ve len sıkıntılar sebebiyle Saray’daki al
E nderûn H astanesi vardı. Maliye tın ve gümüş eşya Darphâneye gön
Nezareti 1283 (1866) yılında bütün derilerek paraya çevrilirdi. Sultan
m üştem ilâtı ve karşısında bulunan II.Abdülhamid’in saltanatının ilk yıl
M asraf Nezareti ile beraber y a n m ı ş la rın a kadar H azîne-i Hâssa N ezare
tır. B u dairenin yanında olan Ende ti de burada bulunuyordu. Darphâne
rû n H astanesine H astalar Odası da kapısının sol tarafında bulunan çeş
denirdi. H astane arsasının yanın m en in kitabesi III. S elim tuğralıdır.
da ş i m d i m e v c u d olm ayan Çizme Ka Darphâne’nin yanındaki yokuştan
pısı bulunuyordu. Bu kapıdan yokuş aşağı Soğuk Çeşme Kapısına inen yo
aşağı inen yol Cebehâne Meydanına lun ortasında kemer ve çerçevele
giderdi. Çizme K apısından O rta Ka ri görülen kapı Darphâne Kapısı ola
pıya kadar devam eden duvarın ar rak adlandırılır. Bâb-ı Hümâyûn ile
kasında padişah ve sarayı için ek Orta Kapı arasındaki salıanm solun
mek (fodla) ve sim it imal eden fırın da Şehremini Dairesi bulunuyordu.
lar, Has Fırın Camii ve görevlilerin Orta Kapıya yakın bir yerde Kâğıt
kaldığı m ekânlar vardı. Burası bu Emini Kulesi veya Deâvî Kasrı ola
gün Arkeoloji Müzesi Kimya Labora- rak bilinen küçük bir köşk bulunu
tu v an ve Restorasyon Atelyesi ola yordu. Bu kasra hergün kubbe vezir
rak kullanılm aktadır. Buraya girilen lerinden biri nöbetle gelerek halkın
kapının üzerinde fırınların 1025 verdiği dilekçeleri toplar dava sa
(1616) tarihinde I.Ahmed tarafından hiplerini dinler, konuyu özetleyerek
yapıldığını bildiren bir kitabe vardır. Divân'a sunardı.
Bâbü's selâm (Orta K apı).
20
lunda, koğuş, dinlenm e veya çubuk yûn hocalarının bulunduğu yerdir.
odası ve ağa odaları vardır. Koğuşun Vâsıf tarihinde dîvân-ı hümâyûn
kapısı üzerindeki kitabeden yapının hocaları : sadrazam kethüdası, ça
m im arının Davud Ağa olduğu an vuş başı, şıkk-ı evvel, şıkk-ı sânî,
laşılm aktadır. şıkk-ı sâlis defterdarları, nişancı,
defter emîni, reîsülküttâb, büyük
Zülüflü B altacılar Koğuşunun tezkereci, küçük tezkereci, rûznâm-
yanında H arem 'in A rabalar Kapısı çe-i evvel, beylikçi, baş muhasebeci,
(K ızlar K apısı) ve bu kapının yanın m ektupçu, şehrem ini, tersane, darp
da devletin siyasî, İdarî, malî, aske hâne, m utfak ve arp a em inleri, teşrî-
rî, örfî, şe r’î işleri ile halkın önemli fâtçı, Anadolu m uhasebecisi, atlı m u
davalarının görüşüldüğü, Divân-ı H ü kabelecisi, yeniçeri kâtibi, sipah kâ
m âyûn (K ubbealtı) binası yer alır. tibi, silâhdâr kâtibi, cizye m uhasebe
Kanunî Sultan Süleyman zam anında cisi, maliye tarihçisi, maliye tezkere
sadrazam Damad İbrahim Paşa ta cisi, büyük, küçük rûznâm eciler, pi
rafından yaptırılm ıştır. Zam anla de yade mukabelecisi, dîvân çavuşları
ğişikliğe uğrayan binanın 1076 kâtibi, cebeciler kâtibi, küçük evkaf,
(1665) tarihindeki H arem yangının kalyonlar kâtibi, ulûfeciler kâtibi,
dan büyük ölçüde etkilendiği sanıl garipler kâtibi, Tophâne nazırı, İs
m aktadır. 1939- 1942 yıllarında Dî- tanbul ve Selânik baruthaneleri nazı
vân-ı H ü m ây û n d a yapılan resto rı, sergi nazırı, baş m uhasebe kese
rasyonlarla bugünkü görünüm ünü darı olarak kayıtlıdır. Bu m ekâna bi
alm ıştır. Üzeri üç kubbe ile örtülü tişik olan ve D efterhâne denilen
dür. Önünde duvarları X V I I I . üçüncü kubbeli mekân da yukarıda
yüzyıla ait kalem işleri ile süslü geniş sayılan kalem reislerinin dairelerinin
saçaklı b ir revak vardır. Revağın ta kayıtlarının m uhafaza edildiği yer
vanı ahşaptır. Geniş pencereler ve dir. D efterhâne’nin kapısı her dîvân
kapılar bronz parm aklıklarla kap günü açılır, padişahın sadrazam da
lıdır. Dîvân Yeri veya Müzakere Sa olan m ührü ile m ühürienirdi. XVIII.
lonu denilen, birinci kubbeli mekâ yüzyılın başlarından itibaren Dîvân-ı
na girilen kapının iki tarafında Dî- Hümâyûn zam anla önem ve kıym eti
vân-ı H üm âyûnun III. Selim ve ni kaybetmiş, bağımsız olarak hare
II. M ahmud tarafından tam ir ket eden sadrazam lar zam anında
edildiğini belirten iki manzum kita devletin mühim işleri Paşa Kapısı
be bulunm aktadır. Sağ tarafda bulu (Bâb-ı Âli) na intikal etm iştir.
nan 1207 (1792) tarihli kitabe Galata
Mevlevihânesi şeyhi Galip Dede’ye Dîvân cum artesi, pazar, pazar
aittir. Sol taraftaki 1235 (1819) ta tesi ve sah günlerinde haftada dört
rihli kitabe Keçecizâde İzzet Molla gün toplanırdı. Dîvân olacağı gün
nındır. Dîvân heyetinin toplandığı kubbe vezirleri ve diğer dîvân erkâ
salonun kubbesi ve duvarları ro nı sabah nam azlarını Ayasofya Cami
koko tezyinat altından çıkarılan inde kılıp Saray’ın m erasim kapısı
XVI. yüzyıl altın yaldızlı m alakâri olan Bâb-ı H üm âyûnun önüne gel
ve kalem işleri ile süslüdür. Salon meğe başlarlardı. Yeniçeriler gelen
da sadrazam ile dîvân heyetinin leri selâmlamak üzere arkaları ka
oturduğu sedirler görülm ektedir. pıya yüzleri yola dönük olarak önle
Sadrazam ile diğer vezirlerin oturdu rinde yazıcıları bulunduğu halde saf
ğu yerin üzerinde padişahların dîvân saf dizilirler, yeniçeri ağası III. Ah-
müzakerelerini dinledikleri Kasr-ı med Çeşmesinin bulunduğu yerde
Adil veya Kasr-ı Sultânî denilen ka durur, yanında sıra ile rûznâmeci,
fesli, parm aklıklı b ir m ekân vardır. baş muhasebeci ve dîvân-ı hüm âyûn
Bu mekân daha sonra Kubbealtı bi hocaları yer alırdı. Ayasofya Camii-
nasının arkasına bitişik kare şeklin nin musalla kapısına doğru cebeci
de 42 m. yüksekliğinde b ir gözetleme çorbacıları, im aret pencereleri hiza
kulesi haline getirilm iştir. Adalet Ku sına kadar da kapıcı başı ağalar, bun
lesi olarak adlandırılan bu kule Ab- ların arkalarında yeniçeri ocağının
dülmecid zam anında yaptırılan ilâ ileri gelenleri, defterdâr reîsülküt
velerle bugünkü görünüm ünü almış tâb ve ikinci, üçüncü defterdarlarla,
tır. Dîvân Yerinin yanındaki ikinci nişancı, defter emîni efendiler, baş
kubbeli m ekânın kubbe ve duvarla bâkî kulu beklerlerdi. Caminin hün
rında XVI. yüzyıla ait kalem iş kâr kapısı köşesinde sipâh ve silâh
leri bulunm uşsa da XVIII. yüz dâr ağalan, kethüdaları ve çavuş
yıl süslemeleri tam am lanm ış, birinci başıları, Bâb-ı H ü m âyûnun köşesin
kubbeden çıkarılan rokoko ağaç oy de de kazaskerler yer alırlardı. En
m a tezyinat bu kubbenin merkezine sonra vezirler gelmeğe başlardı. H er
konulm uştur. Burası Dîvân-ı Hümâ gelen vezir yeniçeri ağasını selâm lar.
ağa da atını biraz ileri sürerek h ü r caları, cebeci çorbacıları, defter em î de karşılayıp bunları ikinci Selâm
metle selâm aldıktan sonra tek rar ni, nişancı, reîsülküttâb, defterdâr, taşına kad ar getirip, selâmlayıp tek
yerine dönerdi. B ütün vezirler ve dî cebeci neferleri, arabacı neferleri, ye ra r geriye dönerler, vezirleri ise Kub-
vân erkânı Bâb-ı H ü m ây û n u n önü niçeri ağası, Rum eli ve Anadolu ka b ealtı’na kadar getirirlerdi. Reîsül
ne gelip, karşılanış tam am lanınca zaskerleri takip eder, en sonra kı k ü ttâb ile d efterd âr K ubbealtı’na gir
ocak duacısı yeniçeri ağasının karşı dem sıralarına göre vezirler içeriye mezler birlikte gidip Bâbü's-sa ade’yi
sındaki taşın üzerine çıkarak dua girerlerdi. Çavuş başı ile kapıcılar selâm lar, dönüşlerinde nişancı ile
eder, Fatihadan sonra, Bâb-ı Hümâ- kethüdası ellerinde güm üş asâları ol birlikte vezirleri beklerler, hepsini
yûn’un kapıları, kapıcıları tarafın duğu halde dîvân erkânını O rta Ka teker teker karşılayıp selâm ladıktan
dan açılırdı. pıda karşılardı. K apıdan içeriye ev ve onlar içeriye girdikten sonra ar
velâ reîsülküttâb ile defterdâr girer kalarından K ubbealtı'na girerler, hep
Bâb-ı H üm âyûn’dan içeriye, bi di. Ağalar bunları asâlarını yere vu beraber sadrazam ın gelişini bekler
rinci Avluya evvelâ yeniçeriler, yazı rarak karşılarlar ve önlerine geçip yi lerdi. Bu bekleyiş sırasında saka ba
cıları, yaya solaklar, cebeci kulluk- ne asâlarını vurarak birinci Selâm şı H elvahâne’den mevsimine göre,
çuları, kethüdaları, cebeci başı, ye taşm a kadar getirirler, orada efendi yaz avlarında buzlu şerbetler, kış ise
niçeri ocağı ağalan, sipâh ve silâh- leri selâmlayıp tek rar O rta Kapıya m acunlar getirir, dîvân erkânına su
d âr çavuşları, ağaları, kapıcı başılar dönerlerdi. Çavuş başı ve kapıcılar nardı.
girerler. Onları divân-ı hüm âyûn ho kethüdası kazaskerleri de aynı şekil
Sadrazam sabah namazını kona baş çavuşu, çavuşlar kâtibi ve emîni, dar arkasından gelirdi. B urada sad
ğında kılar, kendi kapı halkı ile alay kapıcılar kethüdası, selâm ağası, şa- razam geriye döner, kethüdasını se
la Saray’a gelirdi. Konağın kapısı tırlar, dîvân elbiseleri ile şatırbaşı, lâmlar, o da atm a binerek alayla ge
önündeki binek taşı yanında dîvân-ı ordu ağası, yanında muhzır ağa ne lenlerden Dîvân’da işi olm ayanlarla
hümâyûn çavuşları sadrazamı bek ferleri, dîvân eğerli atlar üzerinde birlikte konağa dönerlerdi. Dîvân
lerler, kethüdası tarafından atma mîrâhûr ağa, kethüda bey, vezir ağa toplantısının sonunda, dîvân alayı
bindirilirken alkışlanırdı. lan ile sadrazam, Bâb-ı Hümâyûn’- aynı şekilde sadrazam ı alm aya Sa
dan içeriye girerdi. Alay at üzerinde ray'a gelirdi.
Alkış bugün anladığımız ma beklemekte olan yeniçeri kâtibi ta Sadrazam ı Orta K apının içinde
nada el çırpmak olmayıp, «Uğurun rafından selâmlanırdı. Has fırın ellerinde gümüş asâları ile çavuş başı
açık olsun ömrün uzun, bunun gibi önüne gelindiğinde kethüda bey ve kapıcılar karşılar, asâlarını yere
nice günlere eriş ve nimetini göre, alaydan ayrılarak atını sürer, sadra vurarak Dîvân Yerine doğru sadra
bârek Allah, Aleyke avnullah» gibi zamın yanına gelince attan iner ve zamla yavaş yavaş yürüm eğe b aşlar
hep bir ağızdan söylenen sözlerdi. Orta Kapının solundaki binek taşı larken saka başının Dîvân kapısında
Sadrazamın divân alayı, en önde gi na kadar sadrazamın atının yanında başını içeriye uzatıp kubbe erkânına
den, başlarında ağalan bulunan gö yürür, orada koltuğuna girerek atın
nüllüler, onlann arkasından kılavuz sadrazam ın gelm ekte olduğunu «bu
dan inmesine yardım ettikten sonra yur» diye seslenerek haber verm e
ç a v u ş, dîvân çavuşlan, duacı, alay O rta K a p ın ın iç k a p ıs ın ın e ş i ğ i n e k a .
si üzerine b ü tün dîvân erkânı dışa
rıya çıkar, dîvân-ı hüm âyûn hocala
rının yeri olan kubbenin önündeki
setin ilerisinde sıra ile selâm a d u ru r
lardı. Sadrazam B âbü’s-sa’âd c’yi se
lâm ladıktan sonra K u bbealtı’na dö
ner dîvân hocalarını, vezirleri, kazas
kerleri, defterdârı selâm lar, içeriye
girer, arkasından vezirler ve diğer er
kân gelerek yerlerini alırlardı, tik iş
olarak çavuş başı D efterhâne ve Ha-
zine’nin m ühürlerini çıkarıp sadra
zama g ö tü rü r m ühürlendiği gibi d u r
duğunu, m ühürlerin bozulm adığını
gösterir, bu sırad a sadrazam evvelâ
sağındaki vezirlerle nişancıya, son
ra solunda o tu ran R um eli ve Ana
dolu kazaskerleri ile d efte rd ârlara
«sabahınız hayrola» der. B ütün dî
vân erkânı yerlerinde hareketsiz
dururdu. Bu sırada D îvân’da görü
şülecek önem li k o n u lar konuşulm aya
başlar, bitince sadrazam yine sağına
solunu «sabahınız hayrola» der gibi
bakar, b u defa Dîvân da b u lu n an lar
ayağa kalkar, sadrazam ı selâmlıya-
rak yerlerine o tu ru rlard ı. Bu sıra
da çadır m ehter başısı b ir tas yeniçe
ri çorbası ile b ir tane fodlayı sad
razam a, vezirlere ve kazaskerlere
gösterir, h er b irin d en biraz tadılır,
sadrazam , bazen fodlayı h u zu ru n d a
ta rttırırd ı. Çadır m eh ter başısı d ışarı
ya çıkarken yeniçerilerin devlete
sadakatleri ve itaatlerin e delil
sayılan b ir tab ak akide şekerini
m uhzır ağa getirir, sadrazam a ve sı
rasıyla dîvân erk ân ın a sunardı.
Dışarda yüksek sesle o k unm akta
olan dua bitince kapıcılar kethüdası
o gün ulûfenin dağıtılacağı ve elçi
nin arza kabul edileceği galebe dî
vânı günü ise, k ethüdası tarafın a, de
ğil ise yeniçerilere doğru döner, se
lâm verirdi. Bunun üzerine yeniçeri
ler hep b erab er revaklar altın d a ha
zırlanm ış olan yem ek tab laların a ko
şarlardı. Y eniçerilerin çorba içme-
Sultan II. Selim,in Adalet Kulesinden dîvânı dinleyişini gösteren minyatür, Şahnâme-i Selim Han, 1581 tarihli.
m eleri devlet idaresinden m em nun çavuş başına verir o da gider, önce
olm ad ık ların ı an latırd ı. Y eniçeriler H âzineyi sonra D efterhâne’yi mü
ço rb a içmeğe gittikleri sırada reis hürler, getirip, sadrazam a teslim
efendi yavaş yavaş yürüyerek Kubbe- ederken b ü tü n vezirler ayağa kalkar
a ltı’na girer, d efte rd ârlar tarafından dı. Bu şekilde mühr-i hüm âyûnun
gelerek sadrazam ın eteğini öper ve verilme ve alınm a m erasim inden son
o n u n sol ta ra fın a telhis kesesini ko ra sadrazam kalkar, dışarıya çıkar,
yar, yine etek öper, geri çekilerek Hazine önünden çınar ağacına doğru
dışarıya çıkardı. Reis efendiden son ilerleyip, B âbü’s-sa ade’yi selâmlar,
ra d iv itd âr içeriye gelir sadrazam ın geri dönüp Dîvân önünde mertebele
önüne divit m akram asını yanm a di rine göre sıralanm ış olan dîvân erkâ
vitlerini ve M üslüm an olacak Hıris- nım selâm lar, O rta Kapıdan geldiği
tiyanlarla, fakirlere dağıtılm ak üze alayla konağına dönerdi. Diğer vezir
re kum aş kese içinde çil akçe b ıra ler de konaklarına gitmek üzere Sa
kırdı. B ü tü n bu işler yapıldıktan raydan ayrılırlardı.
sonra h alk a D îvân’a geliş izni verilir
di. Deâvî K asrın d a h er gün nöbetle Dîvân-ı H üm âyûn’un yanında
şe k u b b e vezirlerinden b iri şikâyet sadrazam ın idare ve mesuliyetinde,
çilerin dilekçelerini toplayarak, şikâ baş defterdarın em rinde devlet ge
yetlerin konu ve sebeplerini, da lirlerinin toplandığı Dıvân-ı Hümâ
vanın esasların ı tesb it ettiğinden yûn Hâzinesi (Maliye Hâzinesi) ola
D î v â n b u i ş l e r d e çok ç a b u k k arara rak kullanılan bina yer alır. Fatih
v arırd ı. zam anında yapılm ıştır. Sekiz kubbe
ile örtülü dikdörtgen bir mekân ile
d a h a geride ufak tonozlu b ir m a h a l
P a d iş a h ç o ğ u n lu k la a rz g ü n
den ibarettir. Kubbeler sekiz köşe
le r in d e H a r e m t a r a fın d a n A d a le t
K a s r ın a g e l e r e k K a f e s li P e n c e r e s in
kasnaklı o l u p , h er kubbenin a l t ı p e n
d e n D îv â n ı d in le r d i. P e n c e r e n in p e r c e r e s i v a r d ır . B in a s ı r a la r h a lin d e
m oloz ta şın d a n yapılm ıştır.
d e s in in ç e k ilm e s i v e y a k a fe s in e v u
r u lm a s ı p a d iş a h t a r a f ın d a n D îv â n ın
b o z u lm a s ı e m r id ir . Dîvân-ı H üm âyûn Hâzinesi ile
B â b ü ’s-sa’âde a ra s ın d a Eski Dîvânhâ-
ne b in ası b u lu nu y ord u . Bina da
D îv â n d a h a lk ın d a v a la rı g ö rü lü p , h a so n ra cam i h aline getirilm iştir.
k a r a r a b a ğ la n d ık ta n s o n r a y em e k ye O rta Cami veya Meydan Camii ola
n ilir d i. Y e m e k te n s o n r a h a lk ın g ö rü r a k bilin en b u yapı 1335 (1916) ta
le c e k iç le ri k a lm ış s a ş ik â y e tç ile rin rih in d e y ık tırılm ıştır. Evvelce b u ra
D îv â n ’a g e lm e le rin e izin v e rilird i. sı acem i a ğ a la r için M eşkhâne olarak
D iv ân b it in c e ev v elâ k a z a s k e r le r k a l k u lla n ılm ıştır.
k a r l a r , ik is i d e D îv â n h â n e ’n in k a p ı
s ın ın ö n ü n e g e ld ik le ri v a k it d ış a rıy a Dîvân-ı H üm âyûn Hâzinesi
ç ık m a y ıp g e riy e d ö n e r le r , v e z irle ri ö n ü n d ek i I I I . S elim 'in tüfekle attığı
s e lâ m la r l a r , v e z irle r d e ay ağ a k a lk a n işa n ı b e lirte n b ir nişan taşı, Le
r a k e f e n d ile r in s e lâ m ın ı a lır la r d ı. v en t çiftliğind en g etirilm iştir. Bu ni
Ç a v u ş b a ş ı i l e k a p ı c ı l a r k e th ü d a s ı şa n t a ş ın ın ile r is in d e III. A hm ed
o n l a r a r e f a k a t e d e r , so n ra d ö n ü p z a m a n ın d a y a p ılm ış Sohum K a
K u b b e a l t ı ’n d a s a d r a z a m ın önüne le s i k it a b e s i g ö r ü lm e k t e d ir . 1294
g e lip e lp e n ç e d îv â n d u r u r la r d ı. ( 1 8 7 6 ) O s m a n lı - R u s h a r b in d e g e t i
B u n u n ü z e r in e s a d r a z a m k a lk a r k o y - r i l e r e k , m e r m e r b i r k a id e v e ç e r ç e v e
n u n d a n m ü h r-i h ü m â y û n u ç ık a r ır , i l â v e s i y l e b u r a y a k o n u lm u ş t u r .
kinci Avluda yer alan, Sa da bugünkü şeklini a lm ış tır. K ap ı
•• •• ray'ın üçüncü kapısı olan nın önünde m e rm er s ü tu n la ra is ti
/er
•• ••
gelen, Enderûn denilen
bölüm başlar. Bu bölümde padişa
sim leri XIX. yüzyılda y a p ılm ıştır,
B âbü’s-sa'âde’n in İk in ci A vluya b a
25
d e a ğ a sı, so lu n d a silâ h d â r ağa k o l vel, İsta n b u l’u n feth in d en beri âdet
dan sa ra y d e p o la r ın d a b u lu n a n
la r ın a g ir m iş o la ra k S ü n n e t O da o ld u ğ u üzere öld ü ğü zam an üstünde
ağ a ç m o tifle r in d e n is tifa d e e d ile r e k
sın d a n iç e r iy e g ird iğ i zam an , ö n ce b u lu n a n e lb ise le ri ile ten eşird e yat
y e n ile n m iş tir . S o l ta r a fın d a k i se t
sa d ra za m , a rk a sın d a n şe y h ü lislâ m m ak ta o la n p a d işah ın cesed i, devlet
ü ze r in d e b ir o c a k g ö r ü lm e k te d ir .
so n r a p r o to k o l sır a la rın a göre d ev ricali, yen içeri ağası, sekban başı,
G eçit y e r in d e n ik in c i b ir k a p ı ile k a
le t r ic a li ta ra fın d a n k a r şıla n ır. Y en i kul k eth ü d a sı tarafından görüldük
re y e y a k ın az m e y illi E n d e r û n M ey
p a d iş a h h e r k e si b a k ışla r ıy la se lâ m la ten sonra, şeh rem in i ve yazıcı efendi
d a n ın a g ir ilir . B u k a p ın ın Arz O d a sı
d ık ta n so n r a « sa b a h la r h a yır ola» tarafın d an gasl olunur. B âbü’s-sa’â
n a b a k a n k e m e r i ü z e r in d e y a z ıla r v e
te m e n n is in d e b u lu n u r, b u n u n ü zeri de ön ü n e getirilerek orada hazır bu
ü z e r in d e I I I . A h m e d ’in im z a s ı ile
n e e v v e lâ sa d ra za m , so n r a şe y h ü lis lu n d u ru lan m u sallaya konulur. Ce
b ir k ita b e v a r d ır . K a p ın ın ik i y a
n ın d a tu ğ r a ş e k lin d e y a z ıla r v e ü z e lâ m v e p r o to k o l sır a sın a göre orad a naze nam azı şeyh ü lislâm tarafından
rin d e O sm a n lı p a d iş a h la r ın ın is im , b u lu n a n la r ta ra fın d a n etek öp ü lü r, k ıld ırıld ık ta n sonra S ultan O sm an’ın
d o ğ u m v e c ü lû s ta r ih le r in in y a z ılı o l sa d r a z a m a se r â se r k a p lı sam u r K âbe örtü lü , siyah sorguçlu, selim î
d u ğ u ü ç b ü y ü k le v h a a s ılıd ır . k ü rk , ş e y h ü lislâ m a b ey a z ü st (ferve-i kavu k lu tab u tu eller üzerinde Orta
b e y z â ), k a p ta n p a şa y a se r â se r kü rk K apıya getirilir. T örende bulunacak
S a r a y ’d a c ü l û s , b î a t , c e n a z e , ari le r i g iy d ir ild ik te n so n ra , p a d işa h lar O rta K apı d ışında başlıyacak ce
f e v e b a y r a m t ö r e n le r i, a y a k d îv â n ı, H ırk a -i S a â d e t D a ire sin e g id erk en naze tö ren in d ek i yerlerini alm ak
h a r b e g id e c e k o l a n sa d r a z a m a sa n B â b ü ’s-sa ’â d e ’d e b îa t m e r a sim i için ü zere a t la r ın a binerler, tabutun
c a k te s lim i B â b ü ’s -s a ’â d e ö n ü n d e y a ta h tın h a z ır la n m a sın ı e m red er. T aht ö n ü n d e kılavuz çavuşun arkasından
p ılır d ı. B â b ü ’s -sa ’â d e d e y a p ıla n tö B â b ü ’s-sa ’â d e ö n ü n e k u ru lu r. B îa t yürüyerek alaydaki yerlerini alırlar.
r e n le r d e n e n ö n e m lis i a y n ı g ü n d e m e r a s im i b a şla r k e n b o sta n c ı b a şıy a
o la n c ü lû s v e c e n a z e tö r e n i id i. T ürk v e d iğ e r g ö r e v lile r e y a z ıla n b u y ru l S a r a y p r o t o k o l ü n e g ö r e B â b ü ’s-
v e İ slâ m E s e r le r i M ü z e si k ita p lığ ın tu la r g e r e ğ in c e ö n c e S a r a y ’ın B e şin s a ’â d e ö n ü n d e k i a r if e v e b a y r a m
d a b u lu n a n b ir te ş r ifa t d e fte r i, b a ş ta c i Y e r in d en , b u n u n d u y u lm a sı ü ze ri t ö r e n i d e ş u ş e k i ld e y a p ılır d ı. A ri
p a d işa h o lm a k ü z e r e O sm a n lı İ m p a n e d e S a r a y b u r n u ’n d an , T o p h â n e ’ fe günü b a y r a m la ş m a tö r e n in d e
r a to r lu k a ile s i m e n s u p la r ın ın ö lü m d en , T e r sâ n e ’d en , Y e d ik u le ’den, b u lu n a c a k la r a , S a r a y ’a g e le c e k le r i
le r in d e n a s ıl b ir t ö r e n y a p ıla c a ğ ın ı K ız K u le sin d e n to p la r a tılarak z a m a n , s a a t v e d a k ik a o la r a k b e lir t il
a n l a t a n b i r r is a l e d i r . B u r i s â l e d e v e c a d d e le r e te lla lla r çık a rtıla ra k m e k s u r e t iy le ç a v u ş b a ş ı ta r a fın d a n
S u l t a n I I I . O s m a n ’ı n ö l ü m ü ü z e r i n e C ülûs-i H ü m â y û n ilâ n olu n u r. B ir d îv â n t e z k e r e le r i g ö n d e r ilir , k a p ta n
t a h t a ç ı k a n I I I . M u s t a f a ’n ın c ü l û s v e ta r a fta n da ce n a z e n in n a k lo lu n a ca ğ ı p a ş a v e t o p ç u b a ş ıy a d a to p la r ın
b î a t m e r a s i m i v e S u l t a n O s m a n 'ı n A y a so fy a , F atih , S ü le y m a n iy e , Sul a t ı lm a s ı iç i n b u y r u lt u la r y a z ılır
c e n a z e tö r e n i e n k ü ç ü k a y r ın t ıla r ın a ta n a h m e t cam ile rin d en salâ verile
k a d a r a n l a t ı l m a k t a d ı r . 16 S a f e r 1171 d ı. A r ife g ü n ü ö ğ le n a m a z ın d a n son
re k h a lk a d u y u ru lu rd u . Bu d ö rt ca ra B â b ü ’s - s a ’â d e ö n ü n e t a h t h a z ır
(3 0 E k im 1 7 5 7 ) g e c e s i r a h a ts ız la n a m id en salâ verilm esi kan un d u. la n ır , k a p ın ın b ir y a n ın d a e lin d e g ü
r a k ö le n p a d iş a h ın h a b e r i sa d r a z a
m ü ş a s â s ı, a r k a s ın d a d îv â n e lb i s e s i
m a u la ş tır ıld ığ ı z a m a n , sa d r a z a m M e r a s i m d e b u l u n a c a k o la n l a r ın il e ç a v u ş b a ş ı, ç a v u ş la r k â t ib i, e m în i,
M e h m e d R a g ıp P a ş a , b î a t v e c e n a z e s ı r a l a r ı t e ş r i f a t ç ı v a s ı t a s ı y l a b ir d e f d u a c ıs ı, g e d ik li v e u lu f c li ç a v u ş la r
t ö r e n le r i iç in g e r e k e n in y a p ılm a s ın ı te r le te s b it e d ilir . S o n r a b â b ü ’s - s a ’ s a f h a li n d e , d iğ e r ta r a f ın d a y in e e li n
k e t h ü d a b e y ile r e îs ü lk ü t t â b e f e n d iy e â d e a ğ a s ı p a d iş a h a b e k le m e k te o l d e g ü m ü ş a s â s ı b u lu n a n k a p ıc ıla r
h a v a l e e d e r . K e n d isi S o ğ u k Ç e ş m e d u k la r ın ı b ild ir ir . B u h a b e r g e lin c e k e t h ü d a s ı, m a t a r a c ı, p î ş k e ş ç i , v e k a
K a p ısın d a n h e m e n S a r a y 'a g e lip p a d i ş a h b ir k o l u n d a d â r ü ’s - s a ’â d e p ı c ı l a r t e ş r if a t s ır a la r ın a g ö r e y e r
S ü n n e t O d a sın d a b e k le m e k te o l a n a ğ a s ı , d i ğ e r k o lu n d a s i l â h d â r a ğ a a lı r la r , t a h t ın a r k a s ın a d a e n d e r û n
d â r ü ’s -s a ’â d e a ğ a sı ta r a fın d a n k a r şı o l d u ğ u h a ld e b îa t m a h a llin e gelir, a ğ a l a n s ır a la n ır d ı. H a s a h ır d a n s ü s
la n ır v e b a ş ta ş e y h ü lis lâ m o lm a k ik i ta rafa se lâ m v ererek m ü n ec cim lü e ğ e r t a k ı m la r ı y la d o n a t ı lm ı ş v e
ü z e r e v e z ir k a p ta n p a ş a n ın d a S a b a şın ın ta y in e ttiğ i saat-i m u h ta r d e m e h t e r le r i n ç a la c a ğ ı m ü z ik t e n , k ö s
r a y ’a d a v e tle r i k a r a r la ştır ılır . D iğ er n ile n u ğ u rlu b ir an d a ta h ta o tu ru r ve zu m a s e s le r in d e n ü r k m e m e le r i
ta r a fta n k e th ü d a b e y ile r e is ü lk ü ttâ b du . K a n u n ü z er in e y e n i p a d işa h a ö n iç i n ü z e r le r in e s a r a ç la r b i n d i r il m i ş
e fe n d i v e ç a v u ş b a ş ı a ğ a p r o to k o l s ı c e n a k îb ü le şr â f b îa t ile d u a ed er. K ı p a d iş a h a t l a r ı, m e h t e r t a k ı m ın ı n a r
r a sın a g ö r e c ü lû s v e c e n a z e tö r e n le rım h a n - z a d e si, rikâb-ı h ü m â y û n k a s ı n d a d u r u r d u . P a d iş a h ik in d i n a
r in d e h a z ır b u lu n m a la r ı g e r e k e n le r e a ğ a la rı b îa t e d ip , k a p ıcı b a şı ağalar m a z ın d a n s o n r a A rz O d a s ın d a n t a h
d îv â n te z k e r e le r i g ö n d e r ir le r . N a k î- g ittik te n so n ra K u b b ea ltı'n d a b u lu ta g e li r d i. O r a d a b u lu n a n l a r t a r a f ın
b ü le şr â f, k a z a sk e r le r , y e n iç e r i o c a ğ ı n a n şe y h ü lislâ m a haber v erilir, ge d a n a lk ı ş l a n ır k e n m e h t e r le r d îv â n
a ğ a la r ın ın S a r a y ’da b u lu n m a la r ı iç in lip k ısa b ir d u a d a n so n r a b îa t eder. n e v h e t i ç a la r l a r d ı. A lk ış v e d îv â n
e n d e r û n d a n h a b e r le r g ö n d e r ilir . H er S o n r a sa d ra za m ve d iğ er v ezirler, ka n e v b e t i ç a v u ş b a ş ı , k a p ıc ı la r k e t h ü
k e sin ik i tö r e n d e d e d îv â n e lb is e le r i za sk erler, d e v le t erk â n ı, o ca k a ğ a la n d a s ı, m î r a le m ve en d erû n u n d iğ e r
ile d îv â n r a h tlı a tla r ın a b in m iş o la b îa t ed erler. M era sim in b ittiğ i te şr i il e r i g e l e n l e r i y e r ö p e r le r k e n d e d e
rak h a zır b u lu n m a la r ı a y r ıc a te n b ih fa tç ı e fe n d in in ete k ö p m e siy le an v a m e d e r d i.
o lu n u r . S a r a y ’a g ü n d o ğ m a d a n g e li la şılır . P a d işa h ta h tta n k a lk ıp , Bâ- A rife ile b ayram gü n ü n ü b irleş
n ir. G e len le r k a p ıd a b e k le tilm e y ip , b ü ’s-sa ’â d e ’den içeri girer. S ad razam tiren g e ce n in ü ç te ik isin d e n son ra,
k a p ı n ö b e tç ile r i ta r a fın d a n iç e r iy e K u b b e a ltı'n a gid er, d iğ erleri y e r le r i b a y ra m la şm a d a b u lu n a ca k olan lar
a lın ır la r . E n d e r û n ’d a n d a v e tli o la n n e g ittik te n so n r a ö le n p a d işa h ın ce S a r a y ’a g e lm e ğ e b a şla rla rd ı. Orta Ka
lar da S ü n n e t O d a sın a g e tir ild ik te n n a z e si y e n i p a d işa h ın izn i ile H a r e m ’ p ıd a n D îv â n h â n c’y e kadar y o lu n ik i
so n r a d â r ü ’s s a ’â d e a ğ a sı o d a y a g ir ip in K ızlar K a p ısın d a n çık a rıla ra k re ta ra fın d a n se k se n a d et m e şa le ya k ı
p a d iş a h ın g e ld iğ in i h a b e r v erir. S u l v a k la r a ltın a k u r u lm u ş o la n sâycbâ- lır, ça v u ş b a şı ile k a p ıcıla r k e th ü d a sı
ta n I II. M u sta fa s a ğ ın d a d â r ü ’s -s a a - n a g e tir ilir . G asle b a şla n m a d a n ev O rta K ap ıd a seh er v a k tin e kadar
beklerler, dîvân erkânını törenle kar
Saray’a gelenlerden ocak
ş ıla r la r d ı.
lılar, hocalar, ve emînler kendilerine
ayrılan yerlere, ulemâ ve m üderrisler
Eski Divanhaneye, sadreyn etendiler
de Kubbealtı’na giderlerdi. Vezirleri
çavuş başı ile kapıcılar kethüdası
Kubbealtı’na kadar götürürler, on
ların arkasından gelen şeyhülislâ
m ı da Eski Dîvânhâne’ye kadar götü
rüp şeyhülislâm yerine oturduktan
sonra asâlarını yere vurarak, her iki
si de eteğini öperlerdi. Bu sırada Teş-
ifâ tî efendi gülsuyu, m utfak emîni
de buhur sunarlardı. Teşrîfâtî efendi
-nevâlî defterindeki isimlere göre
yoklama yapardı. Bu suretle mevcut
anlaşılınca rüûs kesedarı bir kâğıda
gelenlerin is i m l e r i n i yazar, şeyhülis
lâ m d a b u n u r e is e f e n d i e l i y l e s a d
r a z a m a y o ll a r d ı. Daha ö n c e Şey
h ü lis lâ m ın O r ta K a p ıd a n S a r a y ’a g ir
d iğ i h a b e r c i ç a v u ş t a r a f ın d a n s a d r a -
la m k o n a ğ ın a b il d ir i li r d i. S a d r a z a m
da a r k a s ın d a b e y a z ü s t , b a ş ı n d a k a l
lâ v i k a v u k la d îv â n e ğ e r li a t m a b i n e
rek S a r a y ’a g e lir , d îv â n g ü n le r i n d e
o ld u ğ u g ib i t ö r e n l e k a r ş ıla n ır , K ııb -
b e a lt ı’n a g ö t ü r ü lü r d ü . S a d r a z a m D î
v â n d a k i y e r in i a ld ık t a n s o n r a t e ş r î-
fâ tî pfp rıH i \r e * m n tfn lr p m în i
n e g ü ls u y u v e b u h u r s u n a r la r k e n re-
îs ü lk ü t t â b a r a c ıl ığ ı y la ş e y h ü lis lâ
m ın h a t ı r ın ı sora r ve c e v a b ın ı a lır
d ı. S a d r a z a m K u b b e a l t ı ’n d a k i y e r in
d e b ir a z o t u r u r , s o n r a y a n d a k i k â
t i p le r b ö lü m ü n e g e ç e r k a v u k v e ü s
t ü n ü d e ğ iş t ir i r , s a b a h n a m a z ın a k a
d a r o r a d a k a lır , i s t ir a h a t e d e r , d il e
d ik le r i il e g ö r ü ş ü r d ü . N a m a z v a k t i
g e li n c e t e k r a r D îv â n Y e r in e g e ç e r v e
k e n d is i iç in y a y ıla n s e c c a d e d e o r a d a
b u lu n a n la r la b ir l ik t e s a b a h n a m a z ı Kanuni S u lta n S ü le y m a n ’ ın B âbü’s - s a ’â d e ’de cülûs tö re n in i g ö s te re n m in y a tü r. S ü le y m a n n â m e . 15 58 ta r ih li.
n ı k ıla r , n a m a z d a n s o n r a k a v u ğ u n u
v e ü s t ü n ü g iy ip t e k r a r y e r in i a lır d ı.
Ç a v u ş b a ş ı ile k a p ıc ı la r k e t h ü d a s ı d a
s a d r a z a m ın k a r ş ı s ın d a a y a k t a e lp e n - r e h i l ’a t la r ı g iy d i r il ir d i . Ş e h z a d e le r
ç c d îv â n d u r u r la r , e m r in i b e k le r l e r t a h t ın s o l u n d a d u r u r la r , a r k a la r ı n d a
d i. B u s ır a d a d îv â n e r k â n ı, d e v le t v e d a k a p ıy a d o ğ r u z ü l ü f l ü b a lt a c ıl a r la
s a r a y ile r i g e le n l e r i t e ş r i f a t s ı r a s ı o c a k z a b it le r i y e r a lı r la r d ı . T a h t ın
ile etek öperlerdi. Sadrazam eteğini k a r ş ı s ın d a s o l t a r a f t a y e n i ç e r i a ğ a s ı ,
ö p m e ğ e g e le n l e r d e n k a p ıc ı la r k e t h ü m î r a le m a ğ a , v e s e k b a n b a ş ı b i r h iz a
dasına kadar olanların tebriklerini da dururlar, sekban başının arkasın
ayakta karşılar, diğerlerine ayağa da sipâh ve silâhdâr ocakları ve dört
kalkmazdı. Sadrazamın bayram laş b ö l ü k a ğ a la r ı bulunurlar. Teşrîfâtî
masından sonra, yeniçeri ocağı ile efendi, kapıcı başılar, şikâr-ı hüm â
dîvân-ı hümâyûn hocalarından bazı yûn ağalan, m üteferrikalar, teşrifat
ları Eski Dîvânhâne’ye giderek şey s ı r a la r ı y la tahtın karşısında, biraz
hülislâmın da eteğini öpüp, bayram ı sağa doğru, ellerinde gümüş asâları
nı tebrik ederlerdi. Teşrîfâtî efendi ile çavuş başı ve kapıcılar kethüdası
sadrazamın eteğini öperek Kubbeal- padişahın tahta gelişini beklerlerdi.
tı’ndan çıktıktan sonra Babü’s-sa’â-
de'ye gelip taht ve etrafının hazırlan Padişah sabah nam azından son
ması işleri ile meşgul olurdu. Padi ra özel suretle döşenmiş olan Has
şah tahta gelmeden evvel şehzadele- Odaya gelir, bayram h il’atını burada
giyerdi. E nderûn M eydanında da ha zam tahtın karşısında diz çöker yer
zinedar başı, kilerci başı, saray ağası öper ve orada bulunanlar tarafından
ve b u n ların karşısında d uran kapı oğ alkışlanırdı. Sonra tek rar birkaç
lanları, oda kethüdaları saf halinde adım ilerler yine diz çöküp yer öper,
padişahı beklerlerdi. Padişah bay te k ra r alkışlanırdı. Sadrazam tahtın
ram lık h il'atın ı giyerken b â b ü ’s-sa’â- eşiği önünde üçüncü defa diz çöker
de ağası gelir ta h tın hazır olduğu padişahın eteğini veya yenini öper
nu h ab er verir, pad işah Has Odadan ken padişah da alkışlar arasında
çıkınca kapı dışında bekleyen ağalar ayağa kalkardı. Sadrazam tahtın sağ
etek öperlerdi. Ağaların arkasından tarafın a geçip ayakta durur, bu sıra
pad işah im am ı ile reîsü letıb b â da da vezirler b irb iri arkasından gele
gelirler, im am padişahın devletinin rek ta h ta üç beş adım kala yer öper
devam ı için dua eder, F atih a’dan son ler ve sadrazam ın bulunduğu ta ra
ra p ad işah B âbü’s-sa’âd e’ye doğru fa geçerlerdi. D efterdârlar, reîsül-
y ü rü rk en , çavuşlar ta ra fın d an alkış küttâb, kapıcı başılar, diğer taraftan
la n ır ve dua edilir, ta h ta o tu rd u k tan da yeniçeri ocağı halkı durdukla
sonra da m eh terler çalm ağa b aşlar r ı yerden gelip yer öperler, tek rar
y e r le r in e d ö n e r le r d i. B a y r a m la ş m a
dı.
s ır a s ı d îv â n h o c a la r ın a g e ld iğ i v a k it
ö n c e p ad işah ın hocası el öper, ç a v u ş b a ş ı ile k a p ıc ıla r k e th ü d a s ı b u
p ad işah h ü rm eten ayağa k alk ar ve al s e f e r d e E s k i D îv â n h â n e y e g i d i p ş e y
kışlanırdı. N akîbüleşrâf efendi etek h ü l i s l â m ı davet e d e r l e r d i . Ş e y h ü l i s
öpm eğe gelirken te şrîfâ tî efendinin l â m d a b a ş ı n d a ö r f ve ü s t ü n d e b e
işareti ile alkış çavuşları h ep b ir ağız y a z f e r a c e ile a r k a s ı n d a g ü m ü ş a s a
dan «hareketi hüm âyûn padişahım , la r ı n ı y e r e v u r a v u r a y ü r ü y e n ç a v u ş
devletinle bin yaşa» diye b a ğ ı m l a r , b a ş ı v e k a p ıc ıla r k e t h ü d a s ı o ld u ğ u
p ad işah da ayağa k alk ar ve İstanbul h a l d e yer ö p t ü ğ ü s ır a d a p a d iş a h
k ad ısın a k a d a r ay ak ta d u ru rd u . Sıra t a h t t a n k a lk a r a lk ış b a ş la r d ı. Ş e y h ü
m ü d e rrislere gelince « istirah atı hü l i s l â m b i r ik i a d ım geri ç e k i l i r , elle
m âyûn padişahım , devletinle b in ya rini açar duaya başlar, bittikten
şa» diye b a ğ ırırla r p ad işah da o tu
sonra önünde yürüyen çavuş başı ve
ru rd u . N ak îb ü leşrâf efendi Rum eli k a p ı c ı l a r k e t h ü d a s ı i l e E s k i D îv â n h â
veya A nadolu kazaskeri ise b ay ram
laşm ad an sonra K u b b ealtı’na gelir, neye dönerdi.
vüzeradan ise b ir kere de vezirlerle Şeyhülislâm ın arkasından ule
etek öperdi, çok ih tiy arsa Kubbeal- m â etek öperdi. Sadrazam padi
tı'n a k a d a r gitm ez ta h tın ark asın d a şaha reis efendiden aldığı defterde
b ir yerde d u fu rd u . N akîbüleşrâfın yazılı isim lere b ak arak etek öpenle
a rk a sın d a n sağ ve so lların d a b u lu rin isim ve görevlerini söyler, padi
n an k ap ıcıla r ta ra fın d a n elleri çap şah da İstan b u l kadısına kad ar bay
razlam a tu tu la n şehzadeler ve K ırım ram laşm aya gelenlerin tebriklerini
han-zadeleri p ad işah ın ayağını b a stı ayakta kabul eder alkışlanır, diğerle
ğı kırm ızı eşiği öpü p y erlerin e d öner rine ayağa kalkm azdı. Padişah aya
lerdi. S o n ra m îralem , k ap ıcıb aşılar, ğa kalkıp o tu ru rk en sadrazam da
m îrâ h û rla r, ş ik â r ağaları, çâşnîgîr koluna girerek, kendisine yardım
başı, m ü te fe rrik a la r m aiy etleri ile ederdi. S adrazam Ü sküdar kadısına
gelerek eşik ö p erlerd i. S ıra m ü tefer k ad ar olanların deftere göre isim ve
rik a la ra geldiği v ak it çavuş başı ve vazifelerini tek er tek er okur, onlar
k a p ıc ıla r k eth ü d ası K u b b e a ltı’na gi dan aşağısını m ü d errisler diyerek
d erle r, kapı ö n ü n d e ellerin d ek i gü to p ta n söylerdi. M üderrisler etek
m üş a sâ la rı yere v u ra ra k sad razam ın öpüp çekildikten sonra, sipâh ve
b a y ra m la şm a zam an ın ın geldiğini silâ h d âr ağaları, d ö rt bölük ağaları n anlara iltifat ederek Bâbu s-sa’âd
b ild irirle rd i. Çavuş b aşı ile kap ıcılar ocaklarıyla, o n ların ark asın d an da ye doğru giderlerken sadrazam k
k e th ü d a sı sad razam ı so n ra da şeyhü yeniçeri ağası, cebeci başı, topçu ba lundan çıkardı. Padişah kapıd;
lislâm ı çağ ırm ay a g id e rlerk en elle şı, to p arab acı b aşı ocaklılarıyla, ka
rin d e g ü m ü ş a sâ la rı b u lu n a n iki ka- içeriye girince orada bulunaıılard
p ıcılar k eth ü d ası kapıcılarıyla ge
pıcı b aşı ağa da ta h tın k a rşısın d a yer kapıcı başılar, m îralem , çavuşl
lirler, etek ö p tü k ten sonra yerlerine
a lırla rd ı ki b u b a y ram laşm a ğ a gelen çavuş başı, peykler, rikâb ağalar
dönüp bek lerlerd i. E n son teşrîfâtî dan b aşk aları O rta Kapı dışına
le rin y er ö p ecek leri m esafeyi tayin efendi etek öperdi ki bu b ay ram laş
ed eb ilm e leri için y ap ılırd ı. A sâların k arla r alayla camiye gidecek padi
m a tö ren in in so n u n u n geldiğine işa h ı beklerlerdi.
çık a rd ığ ı sesleri du y an sad razam ye re tti. B unun üzerine p ad işah ın sağ
rin d e n k a lk a r, ü s t k ü rk ü n ü n sağ ye k oluna sad razam sol koluna Bâbü's-
n in i eline alır, K u b b e a ltı’n d a n çıkıp sa ade ağası girerek, ta h tta n k alk m a
ta h ta d o ğ ru y ü rü rk e n a rk a s ın d a da sına ve yere b asm asın a y ard ım eder
çav u ş b a şı ve k a p ıc ıla r k e th ü d a sı ler ve p ad işah vezirlerin b u lu n d u ğ u
a s a la rın ı y ere v u ra v u ra gelir, s a d ra ta ra fa , k aza sk e rlere ve diğer b u lu
E n d e rû n H â z in e s i (H a z în e i H ü m â y û n ) ve
S e fe r li K oğuşunun d e n iz ta ra fın d a n g ö rü n ü şü .
32
m ek teb i h a lin i alarak, m u sik işin a s ne getirilm eğe çalışılm ıştır. K ü f e k î
ne giderken Büyük Odadan bir kı
lar, h a n en d eler, n ak k a şla r, şa irler, taşından yapılm ış olan bina d ö rt bü
sım iç oğlanı ayırarak ku rm u ştur. Bi
k em a n k eşler, p eh liv a n la r, b erb erler yük oda (salon), b ir hayat, şahnişin
na 1131-1132 (1718-1719) tarihle
rinde III. Ahmed tarafından yeniden buradan y e tişm iştir . S efe rli K o ğu şu çok büyük bir revak ve bod ru m d an
yaptırılmıştır. Son şeklini Sultan 1247 (1831) ta rih in d e la ğ v e d ilm iştir . ib arettir. K apılar içten ve dıştan
Abdülmecid zamanında almıştır. Bi Seferli Koğuşunun yanında, Boğaz B ursa kem erlidir. Kapı ve pencere
nanın önünde yeşil, somaki sütunla görüntüsünün en güzel olduğu yer kanatları, devrin özelliğini gösteren
ra istinat eden kubbeli bir revak var de Fatih Köşkü olarak tanınan ve bir nefis eserlerdir. Binaya girilen esas
dır. Bu sütunlar III. Ahmed Kütüp ihtiyat hâzinesi olarak kullanılan kapı (cüm le kapısı) Fatih M edrese
hanesinin yerinde bulunan Havuz Enderun Hâzinesi (Hazîne-i H üm â sinden getirilm iştir. O daların alçı
Köşkünden alınarak konulmuştur. yûn) binası bulunm aktadır. Binanın pencereleri Fatih devri yapısı olan
Dikdörtgen şeklinde iki büyük salon altında bulunan iki bodrum Bodrum B ursa’daki M ustafa-i Atik tü rb esi ö r
dan ibarettir. Avlu tarafındaki birin Hâzinesi olarak kullanılm ıştır. Bu nek alınarak yapılm ıştır.
ci salon daha büyüktür. Binanın be hazine padişahın tasarrufunda, hazi
şik örtüsü ve kemerleri iki sıra halin nedar başı ve hazine kethüdasının Seferli K oğuşunun yanındaki
de ondört sütuna istinat eder. Koğu emrindeydi. Değerli eşya ve paranın yüksek kubbeli oda II. Selim H am a
şa seferli ağaları için bir hamam yap muhafaza edildiği bu yapı birçok de m ının soğukluk kısm ıdır. H am a
tırılmış, bu hamam, Seferli Koğuşu ğişikliğe uğramış, pencereleri, ocak ma açılan büyük kapı örü lm ü ştü r.
sergi salonu haline getirilirken yık ları kapatılm ış, hayat (balkon)m bir K apının yanında so nradan açılan
tırılmıştır. Koğuşun arkasında Meşk- cephesinin revakları örülm üş diğer II. Selim ham am ının ufak girişi var
hâne vardı. cephesine de dem ir parm aklıklar ko dır. Soğukluğun yanında bulunan
nularak bir depo görünüm ünü almış ikinci kubbeli odanın kubbesi yeni
Bu koğuş iç oğlanlarının görev- tır. 1942 yılında yapılan restorasyon den yapılırken soğukluk kubbesi ö r
eri önceleri padişahın ve enderûn lar sırasında örülm üş kapılar, pence nek alınarak tezyinat ona göre yapıl
•cımn çamaşırlarım yıkamak ve reler ve ocaklar açılmış, bina b u gö m ıştır. Sağdaki duvarın nihayetinde
: .ızenlemekti. Zamanla bir sanat rünüm ünden k urtarılarak eski hali bulunan kapıdan m erdivenle birinci
bodruma inilir. Bu bodrum iki bö
lüm halindedir. Birinci bölümün dö
şem esi diğerinden 80 cm. daha yük
sektir. Tonozla örtülüdür. İkinci
bölmenin zemininde merdivenle ini
len yonca yaprağı şeklinde bir para
küpü vardır. İkinci odadan üzeri ça
tı ile örtülü üçüncü odaya geçilir. Gi
riş kapısının karşı duvarında bir
ocak vardır. Ocağın sağ tarafındaki
ufak demir kapıdan şahnişine çıkılır.
Giriş kapısının sol tarafındaki duva
r ı n n ih a y e t in d e bulunan k a p ıd a n , bu
o d a v e h a y a t ın a lt ın a t e s a d ü f e d e n ,
c e p h e y e p a r a le l t o n o z la k a p lı ik in c i
b o d r u m a in ilir . B u b o d r u m u n b ir
p e n c e r e s i m a z g a l g ö r ü n ü m ü n d e d ir .
Ü ç ü n c ü o d a d a n b ir k a p ı ile h a y a ta
ç ı k ı l ı r . D i ğ e r b i r k a p ı i l e H a z i n e B i
n a s ın ın d ö r -d iin c -ii oH asına g i r i l i r . Bil
o d a d a b ir o c a k ile o d a n ın r e v a ğ a
a c ıla n ik i n c i b ir k a p ıs ı v a r d ır . B in a
n ın ö n ü n d e k i r e v a k d ü z t a v a n lı o lu p
d o k u z ta m , ik i y a r ım s ü t u n a is tin a t
e d e r . S ü t u n b a ş lık la r ın ın X V . y ü z y ıla
a it o ld u ğ u s ö y le n m e k te d ir . B u r ev a
ğ a I. M a h m u d z a m a n ın d a s ü tu n la r
d a n ik i s i d u v a r iç in e a lın a r a k v e
c ü m le k a p ıs ı ö r ü le r e k E lç i H â z in e
s i o la r a k k u lla n ıla n b i r o d a il â v e
e d ilm iş tir . B u o d a 1942 y ılın d a k i
o n a r ım la r s ır a s ın d a y ık t ır ılm ış tır .
E nderûn H â z in e s in in y a n ın d a
K ile r K o ğ u ş u v a r d ır . P a d iş a h ın y e
m e k h iz m e t iy le g ö r e v li o la n la r ın b u
lu n d u k la r ı b u k o ğ u ş F a tih z a m a n ın
d a k u r u lm u ş t u r . 127 3 ( 1 8 5 6 ) y ılın d a
H a z in e K e t h ü d a lığ ın d a n a z le d ile n
D ayezâde M ehm ed B ey z a m a n ın
d a b u k o ğ u ş y ık t ır ıla r a k y e r in e H a
z in e K e t h ü d a lığ ı D a ir e s i y a p tır ılm ış
tır . B u g ü n M ü d ü r lü k o la r a k k u lla n ıl
m a k t a d ır . H a z in e ile b u d a ir e a r a s ın
d a D ö r d ü n c ü Y e r e in ile n ü z e r i k e m e r
li b ir g e ç it v a r d ır . B u k e m e r in ü z e r in
d e 1152 ( 1 7 3 9 ) ta r ih li k it a b e y e r
a lır .
M ü d ü r lü k b in a s ın ın y a n ın d a k i
Ü ç ü n c ü A v lu y u D ö r d ü n c ü A v lu y a
b a ğ lıy a n m e y illi y o lu n y a n ın d a F a tih
z a m a n ın d a k u r u la n H a z in e K o ğ u ş u
b u lu n m a k t a d ır . B in a b u g ü n k ü ş e k
lini S u lta n A bdülm ecid zam anında
a lm ış tır. K apının ü zerinde 1275
(1858) ta rih li inşa k itab esi vardır.
B u k o ğ u şu n görevlileri E n d erû n H â
zin esin i m u h afaza ed erlerd i.
H azine K oğuşun u n y an ın d a bu
lu n a n u fa k b ir a ra lık ta n so n ra avlu
n u n sol köşesinde H azrct-i Peygam
b e r ’e ve O ’n un y ak ın ların a ait Mu
k ad d es E m a n e tle r’in koru n d u ğ u bi
n a to p lu lu ğ u H as Oda (H ırka-i Saâ-
d e t D airesi) yer alır. H as Odayı Fatih
Hırka-i Saadet Dairesinde Şadırvanlı Sofa
34
yaptırmış, padişah hizmetleri için fanın sağ tarafında Arzhâne ile Hır- Kur’an okurlar, padişahın dünya ve
Orhan Gazi, Yıldırım Bayezid ve Çe ka-i Saâdet Odası, sol tarafında ise âhiret selâmeti için dua ederlerdi.
lebi Sultan Mehmed zamanlannda Dest-mâl Odası bulunmaktadır. Eski Has Odada her gece Yâsin okurlar
ih d â s ı r iv a y e t p d ilen rikâbdâr. Sİlâh- devirlerde Taht Odası da denilen mübarek gecelerde hatim indirirler
dâr ve çûhadârlan bu odada vazife- Hırka-i Saâdet Odası mimarisi ve di. Hırka-i Saâdet Dairesinin süpü-
lendirmiştir. Yavuz Sultan Selim Mı süslemeleri ile eşsiz güzelliktedir. rülmesi ve temizlenmesi işini de nö
sır seferinden sonra İstanbul’a getir Kapısının üzerinde celî-sülüs ile betle yaparlardı.
diği Hırka-ı Saâdet ve diğer Mukad «Esselâmu aleyke ya Resulullah» ya
des Emanetler’in muhafaza görevini zılıdır. Odanın duvarları XVI. yüzyı Ramazan aymın on beşinde
Has Odalılara vermiştir. Has Odalı la ait kırmızı zemin üzerine erik dal Hırka-i Saâdet ziyaret olunurdu-
ların koğuşları Hırka-i Saâdet Dai ve çiçekli tavus kuşlu çinilerle kap Hırka-i Saâdet ziyaretinde has oda
resi d e d e n ile n Has Oda’nın alt ka lıd ır . H ır k a -i Saâdet Odasının sol ta lı ağaların vazifeleri çok önemliydi.
tın d a b u lu n u y o r d u . B u k ıs ım F a tih r a fın d a , k ö ş e d e IV . M u r a d t a r a f ın Bu ziyaretten birkaç gün önce Mu
d e v r i y a p ıla r ın d a n Ç in ili K ö ş k v e H a- d a n y a p t ır ılm ış o la n g ü m ü ş ü z e r in e kaddes Em anetler’in bulunduğu Taht
zine’nin bodrum katları ile tam bir a lt ın y a ld ız lı ta h t b u lu n m a k t a d ır . Sa- Odasının temizliği büyük bir hürm et-
benzerlik gösterir. Birkaç büyük r a y 'm k u y u m c u b a ş ı s ı d e r v iş Z illi le yapılır, padişah b aşta olm ak üzere
odadan ibaret olan bu koğuş içten M ehm ed ta ra fın d a n y a p ılm ış tır. D ö r t has oda ağaları M ukaddes E m anet
bir merdivenle Hırka-i Saâdet Oda s ü t u n ü z e r in e o t u r t u l m u ş a y n a l ı t o leri Taht O dasından Revan Odasına
sına bağlanıyordu. Merdivenin so n o z t a v a n l ı d ı r , t a v a n ı n iç k ıs m ı d e v taşırlardı. Bu taşım a esnasında p ad i
nunda Hırka-i Saâdet Odasına açı r in e n g ü z e l m o t i f l e r i ile i ş le n m iş , şah da has odalı ağalar gibi hizm et
lan kapı 960 (1552) tarikinde örüle h a d i s l e r y a z ılm ış d ı ş ı n a ş a i r C e v r î’ te bulunur, herhangi b ir sebeple bu
rek kapatılm ıştır. Bu koğuş IV. Mu n i n t a h t ı n in ş a s ı iç in s ö y le d iğ i k a s i törende bulunam azsa m aiyetinden
rat! zamanında terkedilmiş Has Oda de h a k k o lu n m u ş tu r. II. M a h m u d za birini gönderirdi. Ayın on dördünde
lılar, Hırka-i Saâdet Dairesinin kar m a n ın a k a d a r b ü tü n m e r a s im le r d e
şısına hamamı ve diğer müştemilâtı m erasim de bulu nacak lara davet tez
k u l l a n ı l a n b u t a h t ı n iki y ü z ü a y n ı p a kereleri gönderil ird i. Davetliler e rte
ile beraber, yaptırılan yeni yerlerine d iş a h t a r a f ı n d a n k a f e s i ş i ile ö r t t ü
nakledilmiştir. si gün öğle nam azından so nra B âbü’
r ü l e r e k M u k a d d e s E m a n e t l e r ’i n m u s-sa'âcie'ye gelerek sadrazam ı bek
Oüııüuıüz.de Ilırka-i Soûdct veyn h a f a z a e d ild iğ i b i r ş e b e k e H a lin e g e ti
lerlerdi. Sadrazam B abü's-sa'âdc'yc
Mukaddes Em anetler Dairesi olarak r i l m i ş t i r . H ır k a - i S a â d e t O d a s ı II. geldiği zam an silâh d âr ağa Larafın-
bilinen yapının planı dörtgen şeklin M a h m u d t a r a f ı n d a n 12A8 ( 1 8 2 2 ) y ı dan karşılanır, silâh d âr ağa sadra^Ei-
de olup, etrafı revaklıdır. Muhtelif lı n d a e s a s lı b i r şekilde- t a m i r e t t i r i l e mın sağma, has oda başı da soluna
tarihlerde yapılan ilâve ve tam irler rek , p e n c e re le rin m e r m e r s ö v e le r i geçerdi. Şeyhülislâm ın da yanına bi
sebebiyle yapının aslı büyük değişik o d a ve d o la p k a p ı l a r ı g ü m ü ş ş e b e k e rer has odalı ağa gelirdi. Sadrazam
liğe uğramıştır. E nderûn’dan Hırka-i y a n ın d a k i e sk i o e a k a m p ir ü s lu p ta
ve şeyhülislâm yanlarında b u lu n an
Saâdet Dairesine girilen kapıya Şa y a p t ı r ı l m ı ş t ı r . A ynı ü s l u p t a o d a n ı n
ağalarla b irlik te B âbü ’s-sa’â d e’den
dırvan Kapısı denilir. Üzerinde III. d ış y ü z ü n e v e r e v a k l ı k ı s m a i n ş a
içeri girerler. Arz Odası geçildiği za
Alime d'in imzası ile Kelime-i tevhîd e d ile n ç e ş m e n in ü s t ü n e d e b u t a m i r i
man, Bâbü's-sa'âde önünde bulunan
yazılıdır. Kapının ik i yanında tuğra b e lirte n b ir k ita b e k o n u lm u ş tu r.
davetliler de protok o l sıraların a gö
şeklinde y a z ıla r v a r d ır . B u r a d a gö P e n c e r e le r i n ü s t l e r i n d e k i v e y a n la
re Hırka-i S aâdet'in ziyaret olunaca
rülen çiniler son zamanlara aittir. rın d a k i ç in i p a n o la r V. M e h m e d
ğı yere gelirlerdi. B urada herkes
K a p ın ın ö n ü n d e s o la d o ğ r u d e v a m (R e ş a d ) z a m a n ın d a k i ta m ir le r s ır a
ayakta d uru rdu . Hırka-i Saâdet san
eden r e v a k la r d a n b ir k ıs m ın ı d a s ın d a k o n u lm u ş tu r. H ı r k a - i- S a â d e t
dığının karşısında aşır okuyacak olan
iç in e a la n d ik d ö r t g e n p la n lı b ü y ü k O d a s ın ın y a n ı n d a h u z u r a k a b u l e d i
birinci ve ikinci im am larla ayakta
bir k o ğ u ş y a p ıla r a k , H ır k a -i S a â d e t le c e k k i ş i l e r i n b e k l e d i k l e r i A r z h â n e
duram ıyacak k ad ar ih tiyarsa şeyhü
D a ir e s in d e g ö r e v li o la n la r a ta h s is d e ııilc ıı y e t v a r d ı r . Bu o d a y a y a n l ış
lislâmın o turm asın a m üsaade edilir
e d ilm iş tir . B u k o ğ u ş t a k i a h ş a p b ö l o la r a k A s la n h a n e d e d e n ilm iş t ir . d i. A ş ır o k u n d u k t a n s o n r a p a d iş a h
m e le r 1947 y ılın d a k a ld ır ıla r a k m e r A r z h â n e 'n in y a n ın d a M u k a d d e s E m a H ır k a -i S a â d e t s a n d ığ ın ı a ç a r b a ş t a
m e r v e y e ş il m o z a ik s ü t u n la r v e k e n e t l e r i n m u h a f a z a e d ild iğ i H a s O d a sad razam ve ş e y h ü l is l â m o lm a k
m e r le r m e y d a n a ç ık a r ılm ış t ır . K a p ı H â z in e s i b u lu n m a k t a d ır . B u H â z in e ü z e r e d iğ e r d a v e t o l u n a n l a r p r o t o k o l
nın b ir a z ilerisinde Hırka-i Saâdet y e S ilâ h d â r H â z in e s i d e d e n ilir d i. s ır a la r ın a g ö r e t e k e r t e k e r g e lip
D a ir e si süpürüldüğü zaman çıkan K u b b e li iç iç e ik i o d a d ır . H a z r e t-i P e y g a m b e r 'in H ı r k a s ı ’n a
tozların atıldığı kuyu vardır. Kapı Ş a d ır v a n lı S o f a n ın s o l ta r a f ın d a y ü z s ü r e r le r d i. S a d r a z a m il e s ilâ h -
nın sağında köşede üzeri kitabeli bu bulunan Dest-mâl Odasında, Hırka-i dâr ağa yüz sürülen yeri dest-mâl ile
hur dövülen mermer bir dibek var Saâdet ziyaretlerinde verilmesi mu silip, dest-mâli yüz sürene verirlerdi.
dır. Kapının önünde bulunan mer tat olan dest-mâllerin baskılan ya Z iy a r e t tam am landıktan sonra sad
mer set, ölen padişahların tabutları pılırdı. Bu oda IV. Murad dev razam ile silâhdâr ağa Hırka-i Saâ-
nın üzerine konularak tezkiyelerinin rine ait çinilerle kaplıdır. Girişte ve detin yüz sürülen kısmını altın tas
yapıldığı yerdir. odada ta m ir le r i ve b a z ı vakıfları be iç in d e bulunan su ile silerler, ve ne
Giriş kısmı has odalıların ca lirten çeşitli kitabeler bulunm akta mini öd ve amber ile kuru turlardı.
mi olarak kullandıkları dikdörtgen dır. Bundan sonra hazır bulunan şeyhle
şeklinde şadırvanlı ve setli bir sofa- Has oda ağaları gece gündüz pa rin herbiri sandığın karşısında yer
dır. HırJca-i Saâdet'te görevli olanla dişahın hizmetinde bulunurlar. S a a lır la r , d u a e d e r le r d i. P a d iş a h b ir e v
rın e lle r in i b a ş k a b ir y e r e sü rm eden rayda, seferde ve göçte p a d iş a h ın y a velki yıl konulm uş olan dest-mâli
k a ld ır a r a k hazîne-i hüm âyûn keth ü
bu şadırvanda yıkamaları adetti. Bu nından ayrılmazlardı. Hırka-i Saâdet
Odasını nöbetle bekleyerek devamlı dasına verir v e yenisini i o y a i t t
sofa çinilerle kaplıdır. Şadırvanlı So
85
Üçüncü Avludan görünüm.
H ır k a -i S a â d e t D a ir e s i ile H a
r e m 'in K u ş h a n e K a p ıs ı a r a sın d a S a
r a y ’ın e n e s k i c a m ii o la n A ğ a la r Ca
m ii y e r a lır . C a m i d ik d ö r tg e n b ir
p la n ü z e r in e in ş a o lu n m u ş v e ü s tü
b e ş ik t o n o z la ö r t ü lm ü ş t ü r . B in a y a
s o n r a d a n ilâ v e le r y a p ılm ış , m u h te lif
d e v ir le r d e t a m ir g ö r m ü ş t ü r . B u g ü n
k ü t ü p h a n e o la r a k k u lla n ıla n c a m i
n in o k u m a o d a s ı e s k i b ir m e s c it
tir . M e s c id in d ış k a p ıs ın ın ü z e r in d e
1 1 3 6 ( 1 7 2 3 ) t a r i h l i «L â ilâ h e illa lla h
M u h a m m e d in R e s u lu lla h » y azılı ki
t a b e v a r d ı r . M e se id in d u v a r la r ı XVI
v c X V I I . y ü z y ıl ç in ile r iy le s ü s le n m iş
tir. M e rm e r m i h r a b ın ü s tü n d e k i
r e n k l i e i n i l e r a r a s ı n d a b e y a z zem in
ü z e r i n e lâ c iv e r t h a t l a «A yet-el-kürsî»
y a z ı lıd ı r . B u r a d a n B ü y ü k C am i k ıs
m ı n a g e ç i lm e k te d i r . C a m in in m ih r a
bı ü z e r i n d e k i y azı I I I . A h m cd im za
l ı d ı r . C a m in in a r k a t a r a f ı n d a h a re m
r r ıe r ıs u b la r ın ın n a m a z k ıld ık la r ı H a
r e m C a m ii y e r a l m a k t a d ı r . B in a n ın
d ış y ü z ü n d e h a t t a t K â m il A k d ik ’c
y a z d ı r ı l a n c a m in in 1925 y ılın d a ta
m i r e d ild iğ i n i b e l i r t e n b i r k ita b e v a r
d ır.
A v lu n u n m e r k e z in d e günüm üz
de I I I . A hm ed K ü tü p h a n e s i o la
r a k t a n ı n a n E n d c r û n - i H ü m â y û n K ü
tü p h a n e s i b u lu n m a k ta d ır. T opkapı
S a r a y ı n d a k ü t ü p h a n e o la r a k y a p ıla n
te k b i n a d ı r . S a n a t s e v e r b i r p a d iş a h
o l a n I I I . A h m c d o d e v r e k a d a r S a
ray H â z in e s i n d e to p la n a n d eğ erli
k i t a p l a r ı n d a h a iyi ş a r t l a r d a k o r u n
m a n vo ö z e llik le c n d c r û n i u a ğ a la rın
b u n l a r d a n y a r a r l a n m a s ı a m a c ıy la bu
k ü t ü p h a n e n i n y a p ılm a s ın ı is te m iş tir .
B in a içir» H a v u z lu K ü r k ü n y c ıi se ç il
m i ş v e 27 R e b iy ü le v v e l 1131 (17 Ş u
b a t 1719) t a r i h i n d e tö r e n le tem eli
a t ı l m ı ş t ı r . K ısa s ü r e d e ta m a m la n a n
y a p ı X V I I I . y ü z y ıl ilk y a r ıs ı O sm an
lI m i m a r i s i n i n ti p ik ö z e llik le rin e sa
h ip tir . R u tu b e tte n k o ru n m a s ı am a
c ıy la b o d r u m k a t ü z e r in e inşa e d il
m iş tir. K a p ıs ın a ik i ta ra fta n m e rd i
v e n l e r le ç ı k ılı r . Dışı m e r m e r kaplı
o la n y ap ın ın iç d u v a rla rı XVI. yüzyıl
İz n ik ç in ileri ile sü slen m iştir. K ub
beli o r ta m ekân v e o n u ü ç ta ra ftan
çev iren o tu rm a y erle rin in tonoz ö r
tü s ü d ev rin zevkini a k se ttire n süsle
m e lere sa h ip tir. K ita p la r için duvar
la ra göpım e d o la p lar yerleştirilm iş
tir. D o lap ların b azıların d a kalan ori
jin a l e tik e tle r k ita p la rın konuya göre
ta sn if edildiğini gösterir. G irişin tam
k a rş ıs ın a gelen bölüm III. A hm ed’in
o tu rm a ve o k u m a y eridir. Duvarda,
u sta b ir h a tt sanatçısı olan padişa
h ın b u ra s ı için kendi yazdığı, bir lev
ha yer alır. K ütüphan ed ek i k itap lar
1966 yılında Yeni K ütüphaneye ta-
36
III. Ahmed (Enderûn) Kütüphanesi.
şın m ış, b in a ise on a rıld ık ta n so n ra
1971 yılın d a ziyarete a çılm ıştır . K ü
çük b ir v itr in d e K ü tü p h an en in ya
p ıld ığ ı d ö n em d ek i en v a n ter d efteri,
ça lışm a ve o k u m a şa rtla rın ın b e lir
len d iğ i v a k fiy esi, ve te m e l a tm a tö re
n in d e k u llan ılan tarihi kazm a se r g i
len m ek ted ir.
37
m inder, kol yasdıklan ve arkalık ör
tülerinden örneklerle kaplıdır.
D îvân to p la n tıla r ın d a pazar ve
sa lı arz g ü n leri old u ğ u n d a n b u iki
g ü n d e d îvân erk ân ı Arz O dasında,
p a d işa h ın h u zu ru n a çıkarlardı- S a d
razam arz o lu n a ca k k o n u la rı telh is
ed ip ( ö z e tle y ip ), k ap ıcıla r k eth ü
d a sı ile p a d işa h a gön d erird i. İçer i
den te lh is ü zerin e h att-ı h ü m âyû n
g elin c e b ü tü n d îvân erk ân ı ayağa
k alk ar, sad razam hatt-ı hüm âyûn-
lu te lh is k e se sin i öp ü p b a şın a k o y a
rak alır, o k u d u k ta n so n ra da koy-
n u n a k oyard ı. Arz g ü n leri b ü tü n v e
zirlerin O rta K ap ıd a te m iz çiz m e g i
y ip D îvân'a g e lm ele ri a d etti. Ar
za ev v elâ M u tfak lar ö n ü n d en g eç e
rek B â b ü ’s-sa ’â d e ’de b iraz o tu r d u k
tan so n ra p a d işa h ın izn i ile y e n i
çeri a ğ ası girer, o arzdan çık ıp Bâ-
b ü ’s-sa ’âd e'ye g eld ik ten so n ra k azas
k erler girerd i. E vvelâ R u m eli, so n
ra A nadolu kazask eri p a d işa h ın e te
ğin i ö p er le r ta h tın sa ğ ın d a ayakta
d u ru rlard ı. R u m eli k aza sk eri ta y in
olu n a n k a d ıların liste sin i ok u r, so n
ra d a Anadolu k azask eri liste sin i
o k u rd u . P a d işah b ir şey sö y lem ez
veya sorm azsa her ikisi de etek öplip
d ışa rıy a çık a rla rd ı. O nların d ışarıya
ç ık ışla r ın ı K ubbesi 1 1 k a p ısı önün-
d e b ek ley en ça v u ş b a şı ile k a p ıcılar
k eth ü d a sı güm üş asâların ı yere vu ra
rak v ezirlere duyurur, v ezirler de
ö n d e sad razam olm a k ü zere k ıd em
sıra la rın a g ö re b irb iri a rk asın d an
d ışa rıy a ç ık ıp y ü rü m ey e b aşlarlar, en
ark ad an d e fter d a r g elird i. B â b ü ’s-sa ’
âd e ö n ü n d e d u rm ak ta o la n kazas
kerler ve d iğer b u lu n a n la rla selâm -
la şılır d ı. S ad ra za m ın ilk arza k ab u
lü ise k en d isin e B â b ü ’s-sa'âde'de ha
zin ed a r b a şı ta ra fın d a n serâ ser k ap lı
kürk g iy d irilird i. V ezirlerin için d e
yen i k u b b e - n işin (k u b b e v e zir i)
o la n la r varsa o n la ra da serâser
k a p lı kürk g iy d irilird i. D iğer er
kâna y en id en kürk g iy d ir ilm e si ka
n u n d eğ ild i. Y aln ız h er u lû fe ç ık tı
ğın d a ya n i ü ç ayd a b ir arza girerler
ken sad razam a serâ ser kü rk g iy d iril
m e si k an u n d u . Arz O d asın a ö n c e sad
razam girerd i K apıdan iç er iy e ayak
b a sın c a yer ö p er, o d a n ın o rtasın d a
b ir dah a yer ö p tü k te n so n ra p a d işa
h ın o tu rm a k ta o ld u ğ u ta h tın ö n ü n
de de eğ ilir, yer ö p e r ta h tın sağında
ay a k ta d u ru rd u . Ö nceleri sad razam
lar p a d işa h ın o tu r d u ğ u ta h tın k a rşı
sın d a k i k ırm ızı isk e m le y e o tu ru rlar
dı. IV. M eh m ed ’in sad razam ların d an
M elek A hm ed P aşa k en d i terb iyesi
gereği o tu r m a d ığ ın d a n b u â d ette
b u n d a n so n ra k a ld ırılm ıştır. Sadra-
III. Ahmed Kütüphanesinin malakâri süslemelerinden detay.
38
Arz Odası önündeki XV. yüzyıl çinileri ve Kanunî Sultan Süleyman
40
nilerde yemeğe götürülür, elçi m ih
m andarları ile K ubbealtı’na doğru
götürülürken sadrazam a yaklaşm ak
ta olduğu haber verilir. Bunun üze
rine elçi b ir H ıristiyan devleti el
çisi ise sadrazam yandaki Dîvân-ı
H üm âyûn H ocaları Bölüm üne geçer
di. Dîvân’da esasen îslâm ve H ıris
tiyan m em leketleri elçileri aynı şe
kilde karşılanm azdı. Gelen îslâm
devleti elçisi ise sadrazam dan başka
bütün kubbe erkânı ayağa kalkar, el
çi de sadrazam ın eteğini öperdi. Hı
ristiyan devleti elçisine ayağa kalkıl
mazdı. Dîvân erkânı elçi içeriye alın
dıktan sonra Dîvân H ocaları Bölü
m ünden gelen sadrazam ı ayağa kal
k a r a k selâm larlar elçi de b u hareke
te uyardı.
D aha önce e lç iy i K u b b e a ltı
ö ı ı ü n d e e l i n d e g ü m ü ş a s â s ı il e b e k l e
yen k a p ıc ıla r k e th ü d a sı k a r ş ı la r ,
ç a v u ş b a ş ı ile b ir b ir in i s e lâ m lıy a r a k ,
e l ç i y i D î v â n ’a g ö t ü r ü r l e r , n i ş a n c ı n ı n
a lt t a r a f ı n d a k i i s k e m l e y e o t u r u r l a r
d ı. D î v â n ’d a o t u r m a k y a l n ı z b ü y ü k
e l ç i l e r e t a n ı n a n b i r h a k t i . D iğ e r le r i
a y a k t a d u r u r la r , p a d i ş a h ı n h u z u r u
n a ç ık a r ılm a z la r y a ln ız c a s a d r a z a m
ta r a fın d a n k a b u l o lu n u r la r d ı. E lç i
D î v â n ’a a l ı n d ı k t a n s o n r a s a d r a z a m
ta r a f ın d a n d îv â n te r c ü m a n ı v a s ıt a
s ıy la h a tır ı s o r u lu r , v e c e v a b a lın ır
d ı. B ir t a r a f t a n d a ş i k â y e t ç i l e r d i n
le n i r , g e r e k l i k a r a r la r v e r i l i r d i . B u
iş le r b it in c e iç e r iy e e lle r in d e m e ş in ,
p a r a to r b a la r ıy la m e h t e r b a ş ı k e th ü
d a s ı v e v e z n e d a r b a ş ı g ir e r le r k e s e
le r i s a d r a z a m ın ö n ü n d e n k a p ıy a d o ğ
r u s ı r a la m a y a b a ş l a r l a r d ı . B u n la r
y a p ı l ı r k e n r e î s ü l k ü t t â b u l û f e iz n i n in
is te n d iğ i te lh is le iç e r i y e g e le r e k
sa d ra za m a arz ed er, sad razam o k u
d u k t a n s o n r a b a ğ l a n m a s ı iç i n r e îs
e f e n d i y e g e r i v e r ir d i . R e îs e f e n d i t e l
h i s i b a ğ la r k e n s a d r a z a m d a k o y -
n u n d a n m ü h ü r k e s e s i n i ç ık a r ı r a y a
ğ a k a lk a r , ö p ü p b a ş ı n a k o y a r a k t e l
h is k e s e s in in m ü h ü r le n m e s i iç i n
r e î s ü l k ü t t â b a t e s l i m e d e r d i.
©İçinin gelmesi için h a b e r g ö nderil K e s e m ü h ü r le n d ik te n s o n r a s a d
d i k t e n s o n r a ö n d e g ü m ü ş a s â l a r ı ile r a z a m m ü h ü r ü y i n e a y a k t a a lır , ö p ü p
ç a v u ş b a ş ı, ç a v u ş la r k â tib i v e e m în i b a ş ı n a s o n r a d a k o y n u n a k o y a r d ı. B u
a r k a d a e l ç i v e m a i y e t i O r t a K a p ıd a n s u r e t le m ü h ü r le n e n t e lh is k e s e s i k a
içeriye girerler. B a ş la r ı n d a m îr â h û - p ı c ı l a r k e t h ü d a s ı il e p a d iş a h a g ö n d e
r u n b u lu n d u ğ u v e y e d e k ç ile r in d iz r i l d i k t e n s o n r a s ır a p a r a t o r b a l a r ı
ginlerinden çektiği o t u z iki tane mü n ın a ç ı l m a s ı n a g e li r d i. M e h t e r b a ş ı
kemmel eğerlenmiş altın ve gümüşlü t o r b a l a r d a n b i r i n i a ç a r , ve p a r a tah
kıymetli taşlarla süslü, göğüslükler t a s ı n a b o ş a l t ı r , s a d r a z a m la diğer dev
takılm ış atların önünden geçirilir, bi let erkânına gösterir, tek rar kesesine
rinci Selâm taşı önüne gelindiğinde koyar ve ağzını rûznâmeciye mühür-
yeniçeriler revaklar altında hazırlan lettirirdi. Bundan m aksat torbaların
mış tablalardaki yemekleri yemeğe geçer akçe ile dolu olduğunu göster
koşarlardı. Elçinin maiyeti de perde mekti. Bu arada içeriden hatt-ı hü-
ile bölünm üş bir yerde hazırlanan si mâyûnlu telhisin gelmekte olduğu
41
haberi verildiğinde herkes yerinden za girm elerinin m üsade edildiği habe
k alkar çavuş başı kapıcılar keth ü d a ri gelir, bunun üzerine elçi ve maiye
sını B âbü's-sa’âde önünde karşılar, ti sağ ve sollarında yürüyen kapıcı
sadrazam da K ubbealtı kapısına b ir başılar tarafın d an kolları ark aların
kaç adım kalıncaya k ad ar y ü rü r o ra dan çaprazlam a tu tu larak padişahın
da beklerdi. K apıcılar K ethüdası huzuruna getirilirdi. Elçi içeriye gi
hatt-ı hüm âyûnlu telhisi öpüp başına rince üç yerde padişahı selâm lardı.
koyduktan sonra sadrazam a teslim M a’rûzâtı divân tercüm anı tarafın
eder, o da öpüp başına koyar, geri dan Türkçeye çevrilir getirdiği nâme
yerine gelir orada m ührünü açar ve kapının yanında duran m îralem ağa
kesesini (dest-m âlini) çıkartır, onla tarafından alınarak kaptan paşaya
rı reisülküttâba verdikten sonra oku verilir, ondan da sadrazam alarak pa
maya başlar, bitirince de koynun- dişahın o tu rm ak ta olduğu tah tın sol
da saklardı. Bu suretle ulûfe dağıtıl tarafın a konulurdu. E lç i d îv â n ter
m a s ı iz n in in p a d iş a h t a n g e ld iğ i a n la cü m a n ı ta r a fın d a n te r c ü m e o lu n a n
ş ıld ığ ın d a n s a d r a z a m m u h z ır a ğ a y ı n u tk -u h ü m â y û n u d in le d ik te n so n
ç a ğ ır ta r a k o c a k la r ın g e lm e le r in i e m ra g irer k en o ld u ğ u g ib i ü ç k ere se lâ m
r e d e r d i. D î v â n ’a ö n c e y e n i ç e r i e f e n d i a lır d ışa r ıy a çık a r, d o ğ r u O r t a K a p ı
s i i l e k u l k e t h ü d a s ı g e li r , s a d r a z a ya g ö t ü r ü l ü r , k a p ı c ı b a ş ı n ı n o d a s ı n
m ın e t e ğ i n i ö p ü p d îv â n h o c a l a r ı d a v e z ir le r in d ö n ü ş le r in i b e k le r d i.
n ın ç a l ı ş t ı ğ ı y e r e g e ç i l e n iç k a p ı n ı n S a d r a z a m A rz O d a s ın d a n ç ı k ı p , K u b -
y a n ı n d a a r k a l a r ı n ı d u v a r a d a y a y ıp b e a l t ı ’n d a ç a v u ş b a ş ı d a n H a z i n e ’n in
b e k le r le r d i. R û z n â m e c i e fe n d i d a ğ ıt v e D e f t e r h â n e ’n in m ü h ü r l e n m e s i iç i n
m a d e ft e r in d e n y e n iç e r ile r e v e r ile v e r d iğ i m ü h r - i h ü m â y û n u a lı r k e n e l
c e k m ik ta r ı o k u r , o n a g ö r e y e n iç e r i ç i d e H a s fır ın ö n ü n e ç ık a r ılır a t
le r in u lu f e le r i y e n iç e r i e fe n d is iy le ü z e r in d e m i h m a n d a r l a r ı v e m a i y e t i
k u l k e th ü d a s ın a v e r ilir d i, o n la r d a ile s a d r a z a m a la y ın ı b e k le r d i. S a d r a
to r b a la r ı a lı r , e te k öper d ış a r ı z a m O r t a K a p ı d ı ş ı n d a b in e k t a ş ı n d a
ç ık a r la r d ı. O n l a r ın a r k a la r ı n d a n a t ı n a b i n e r v e z i r l e r i v e b u lu n a n l a r ı
d iğ e r o r a k l a r ı n k â t i p l e r i v e k e t h ü d a s e lâ m la r e lç i ile m a iy e tin in ö n ü n d e n
la r ı s ı r a i l e g e l e r e k u l u f e l e r i n i a lı r g e ç e r k e n , g ö z ü il e i l t i f a t e d e r d i. S a d
la r v e h u z u r d a h i l ' a t g i y e r l e r d i . H il'- r a z a m ı n a la y ı g e ç t i k t e n s o n r a e lç i
a t ı n ı g i y e n g e li r e t e k ö p e r d i . S a d r a d e b u a la y ı A la y K ö ş k ü n e k a d a r ta-
z a m m a liy e te z k e r e c is in e k a d a r e t e k ib e d e r , o r a d a n a y r ıl ır d ı .
ğ i n i ö p e n l e r i a y a k t a k a r ş ı la r , d iğ e r
le r i n e k a lk m a z d ı. D ış a r ı d a d a k ur Y abancı d evlet elçilerinin nâm e
b a n la r k e s i l i r d i , hl i 1'a t la r ın g iy d ir il- teslim i m erasim i ise şöyle o lu rd u.
d iğ i s ı r a d a t e ş r î f â t î e f e n d i e l ç i n i n K a ra rla ş tırıla n günde elçi S aray'a
g e t i r d i ğ i h e d i y e l e r i v a s ı f l a r ı i l e y a z ıp , davet ed ilir, k ab u ld e olduğu gibi teş
d e f t e r i n i h a z ır l a r p î ş k e ş ç i a ğ a y a v e rifa tla Arz O dasına g etirilince s a d ra
r ir , o d a e ş y a y ı A rz O d a s ın ı n p î ş k e ş zam ta h tın y an ın d a y a stık üzerin d e
k a p ıs ı ö n ü n e p a d i ş a h A rz O d a s ın a b u lu n a n nâm e-i h ü m ây û n kesesini
g e li r k e n g ö r e b i l e c e ğ i ş e k i l d e y e r l e ş alır, öp ü p b aşın a koyar, y anın d aki
t ir ir d i. A la y M e y d a n ın d a r e v a k a l t ikinci vezire v erird i, ikinci vezir de
la r ı n d a y e n i ç e r i l e r y e m e k l e r i n i y e aynı h a re k e ti y a p a ıa k üçüııeü vezire,
d ik te n s o n r a u lû f e le r i d a ğ ıt ılm a y a ü çün cü den dö rd ü ncü y e, d ö rd ü n c ü
b a ş l a n ır d ı . B ö l ü k l e r e p a r a d a ğ ı t ı l ı r den beşinciye... böylelikle nâm e ke
k e n K u b b c a l t ı ’n a s i n i l e r k u r u lm a ğ a sesi ö p ü lü p b aşa koyulup elden ele
b a ş l a n ır d ı . E lç i iç i n H a z i n e ' d e s a k l a g eçirilerek son u n cu vezire k a d a r ge
n a n s i n i ç ı k a r ı l ı r d ı . E lç i s a d r a z a m ın lir, o n d an d a m îralem ağa alır, öpüp
s in is in d e m u te b e r a d a m la r ı d a m e r b a ş ı n a k o y a r a k e l ç i y e t e s l i m e d e r d i.
te b e le r in e g ö r e k a p ta n p a ş a n ın , d e f E lç in in d e b u h a r e k e tin e t k is in d e k a
te r d a r v e n iş a n c ın ın s in ile r in d e y er- la r a k n â m e k e s e s in i ö p ü p b a ş ın a
a lı r la r d ı . Y e m e k l e r y e n i l d i k t e n s o n k o y d u ğ u o lu r d u -
r a t e ş r î f â t î e f e n d i s a d r a z a m ın m ü s a -
d e s i il e e l ç i y i D î v â n ’d a n d ı ş a r ı y a d a
v e t eder, Eski Dîvânhânenin önünde
elçiye ve adam larına antlaşm ada y a
zılı cins ve adette kürk ve hil'atleri
giydirilirdi. Elçi burada durur, dîvân
erkânının arza girişlerini seyrederdi.
Dîvân erkânı protokol usulünce arza
girdikten ve içeride yalnız vezirler
bulunduğu sırada b âb ü ’ssa’âde ağa Arz Odasındaki
sı vasıtasıyla elçi ile maiyetine de ar taht örtüsünden detay.
42
arem Dairesi, Topkapı Sa Kara Ağalar Koğuşu : Harem
rayının İkinci Avlusunun ağalan, diğer deyimle Kara Ağaların
solunda, K ubbealtı (Dî- görevleri H arem ’in kapılanm bekle
Harem
Padişah Evi
vân-ı H üm âyûn) binası
nın hemen arkasında yer
alan devirleri, üslupları değişik ya
yip, nöbet tutm ak dışardan içeriye
kimseyi bırakm am ak gibi işlerdi.
Yaş ve yeteneklerine göre derecelere
pılar topluluğudur. Topkapı Sarayın aynlırlar, acemiler, ortancalar, ha-
da H arem Dairesinin kim in zama sıllılar, eskiler diye adlandınlırdı.
nında kurulduğu kesin olarak bilin Harem ağalannın en büyüğü dârü’s-
m em ektedir. A rabalar Kapısı üzerin sa a d e ağası (kızlar ağası) idi. Ze
deki kitabeden III. M urad dönemin mini taş döşeli bir koridor üzerinde
de, 996 (1587) yılında geniş ölçüde sıralanan odalardan oluşan ve üç
tam ir edildiği anlaşılır. 1076 (1665) katlı b ir bölüm olan K ara Ağalar
yılındaki büyük yangın ile 1190 Koğuşunda, birinci kat kızlar ağasın
(1776) tarihindeki deprem de geniş dan sonra önemli bir yeri olan baş-
ölçüde hasar gören, sonra onarılan, kapı gulâmı ağanın selâmlık, yatak
b ir bakım a yeniden yapılan Harem ve m isafir odalan, sağdakiler ise, ki
Dairesine, her padişah zevkine uy ler odalan idi. İkinci kat acemi ağa-
gun yapılar ekletm iştir. Bu sebeple lan n , üst kat da ortancalar ile hasıllı
m im arî b ir üslup birliği göremeyiz. ağalara aitti. Koridorun bitiminde,
tam karşıda XVII. yüzyıl çinileri ile
Bu yazıda, ziyaretçilere açık bö
kaplı büyük bir ocak görülür. K ara
lüm ler sırası esas tutulacak, henüz
Ağalar Koğuşundan çıkıp, H arem ’in
açık olm ayan önemli bölüm ler de ay
cümle kapısına ilerlerken, taşlıkta,
rıca anlatılacaktır.
solda D ârü’s-sa’âde Ağası Dairesi ile
Dolaptı Kubbe : H a r e m e giriş Şehzadeler Mektebi görülür.
k a p ıs ı o la n A rab alar K a p ısın d a n
ilk b u b ö lü m e g e ç ilm e k te d ir . K are D â r ü ’s-sa ’âd e A ğası D a iresi (K ız
b ir a v lu n u n ü s tü k u b b e ile ö r tü lm ü ş lar A ğası D a ir e si) : İ k i k a t l ı b ir y a p ı
v e d ö r t y a n ım d o la p la r ç e v ir m iş o l o l u p , D â r ü ’s - s a ’â d e A ğ a s ın a a it o d a
d u ğ u iç in b ö y le a d la n d ır ılm ıştır . la r v e b ir h a m a m d a n i b a r e t t ir . D u
v a r la r X V I I . y ü z y ıl ç i n i l e r i i l e k a p lı
K a r a A ğ a la r N ö b e t Y e r i : D o
d ır . B u b ö l ü m d e n b ir m e r d i v e n le
la p ! ı K u b b e d e n K a r a A ğ a la r N ö b e t
Ş e h z a d e l e r M e k t e b i n e g e ç il ir .
Y e r i n e g e l i n i r . D i k d ö r t g e n p l a n l ı , b ir
k e m e r l e i k i y e a y r ı l m ı ş , il k b ö l ü m t o
Ş e h z a d e l e r M e k t e b i : Ş e h z a d e le r
n o z l a , d i ğ e r i d ü z o la r a k ö r t ü l m ü ş t ü r .
M e k te b in e ç ık a n m e r d iv e n b o y u n c a
E s k i d e n b u r a d a v a r o l d u ğ u s a n ı la n
d u v a r la r s a n ü z e r i p a p a ğ a n t a s v ir li
ş a d ır v a n d a n d o la y ı Ş a d ır v a n lı T a ş v e b o z u k m a v i r e n k li , b i t k i m o t i f l i
l ı k o l a r a k d a a d l a n d ı r ı l ı r . D u v a r la r ı A v r u p a ç i n i l e r i y l e k a p lı d ır . B u r a s ı
X V I I . y ü z y ıl ç in ile r i ile k a p la n m ış ik i b ö lü m d ü r , t i k b ö lü m , g e n i ş ç e d ik
t ı r . M a d a l y o n l a r i ç i n d e L â fz a -i c e l â l d ö r t g e n p l a n l ı d ı r . Ü z e r i d ü z , s a d e b ir
t s m - i ı ı e b î A ş e r e -i M ü b e ş ş e r e ( H a z r e - ta v a n la ö r tü lm ü ş tü r . D u v a r la r d a
t i P e y g a m b e r ’i n c e n n e t i m u ş t u l a d ı ğ ı X V I I . y ü z y ıl K â b e ta s v ir li ç in ile r
o n k i ş i ) n in a d la r ı y a z ı l m ı ş t ı r . A y r ı v ard ır. İkin ci tıcilîim, gene d ik j ü ı l-
c a IV . tviclnııeü z a m a n ı n d a b u r a n ın g e n p l a n l ı o lu p , a h ş a p k u b b e il e ö r
o n a r ıld ığ ın ı b e lir te n b ir k it a b e d e t ü l ü d ü r . O r t a d a b a r o k ta r z ı s ü s le m e -
v a r d ır . B u a l a n ı n s o l u n d a k i M e ş k h â - li m e r m e r o c a k v a r d ır . K u b b e v e
n e K a p ı s ı ü z e r i n d e , K u r ’a n ' d a n b ir d u v a rla rd a k i k ila p d o l a p l a r ı , n i ş l e r
a y e t v e 1 0 7 8 - 1U 79 ( 1 6 6 7 - 1 6 6 8 ) t a r i
a lt ın y a ld ız lı r o k o k o s ü s le m e lid ir .
h i v a r d ır . P a d i ş a h l a r E y ü p S u l t a n ’d a -
A y r ıc a , d u v a r la r ı n ü s t k ı s ı m l a n n d a
k i k ılıç k u ş a n m a tö r e n in d e n d ö n e r
a y e t l e r y a z ı l ı b ir ç i n i f r iz i i l e X V I I .
k e n b u k a p ı d a n H a r e m ’e g i r e r l e r d i .
y ü z y ı l ı n s e l v i m o t i f l i ç i n i l e r i y e r a lır .
S a ğ d a is e H a r e m ’d e n K u b b e a l t ı ’n a
H a r e m ’in a ğ ır d e m i r k a p ı s ı n d a n
a ç ıla n A d a le t P e n c e r e sin d e n a d ın ı
geçilip önemli b ir kavşağa gelinir.
a la n A d a le t K u le sin e g id e n k a p ı y e r
Solda Kadın Efendiler ya da Cariye-
a lır.
ler Taşlığı diye tanınan bölüm e giden
Kara Ağalar Mescidi : K ara Ağa koridor, ortada Valide Sultan Taşlı
lar N öbet Y erinden, solda üstünde ğına giden yol, sağda ise Altın Yol
ayet bulunan b ir kapıdan K ara Ağa vardır.
lar Mescidine geçilm ektedir. Kare
planlı ve üzeri düz ö rtülüdür. Du K adın Efendiler Taşlığı : Diğer
v arlar XVII. yüzyıl çinileri ile kap adı Cariyeler Taşlığına götüren kori
lıdır. M ihrabda Kâbe, yan duvar dorun solunda yemek sinilerinin
larda da tatlı açık yeşille M edine ve konduğu setler görülür. Bu taşlık üç
A rafat sem bolik tasvirleri vardır. tarafı revaklı, üzeri açık b ir avlu h â -
44
ünde olup, üç kadın efendi dairesi, iki yanda on iki tam , iki de yarım sü- Dairesi, Sünnet Odası ve Revan Köş-
bir hamam, cariye odaları ve kiler tunlu revaklar kalm ıştır. Duvarları kü'nün açıldığı avluya k ad ar uzanır.
bulunmaktadır. XVII. yüzyıla ait Avrupa çinileri ile H arem ’in en büyük hâkim i, pa
süslüdür. Avluda bir de 1078 (1667)
dişahın annesi Valide S ultan D aire
Birinci kadın efendi dairesinin tarihli m erm er çeşme vardır. Valide
sine Kadın Efendiler Taşlığının he
solunda Kırklar Merdiveni diye ta Sultan Dairesi, Baş Kadın Odası ve
men sağındaki b ir kapıdan geçilir.
nınan merdivenlerden Harem Has Harem'in ısıtm a merkezi olan Ocak
tanesinin bulunduğu avluya inilir. lı Sofa bu avluya açılır. Valide Sultan Odası : K are plan
Hastanede bulaşıcı hastalıklar göz- lı, yüksekçe kubbeli b ir m ekândır.
önünde tutularak hamamı ve he- Ocaklı Sofa : Dikdörtgen plan D uvarlarında XVII. yüzyıl K ütahya
lâsı ile ayrı bir bölüm yapılmıştır. lıdır. Üst örtüsü kubbeli, pandantif çinileri ve sedef-bağa kakm alı göm
Daha ilerde de ölülerin yıkandığı yer ler kalem işi süslemeli, duvarlar t a me dolaplar görülm ektedir. D uvarla
ve cenazelerin çıktığı Meyyit Kapı mamen XVII. yüzyıl çinileri ile rın üstü, II. M ahm ud devrine ait
sı vardır. kaplıdır. K ur’an ’dan ayetler bulunan m anzara resim leri, kubbe içi de as
bir çini yazı frizi dc odayı kuşatm ak m a dalı, üzüm resim leri ile süslüdür.
Sözünü ettiğimiz kavşağın tam tadır. Ortadaki büyük ocaktan Ha- Valide Sultan O dasının ü s t katı
karşısında bulunan Valide S u ltan rem ’in her tarafına m angallarla ateş III. S e lim ’in a n n e si M ih r işa h S u lta
T aşlığı ü stü açık, m erkezî bir avlu d a ğ ıt ılır d ı. n ın D a ir e sid ir . B u r a y a y a n d a k i b ir
halindedir. E sk id en d ört yandan re m e r d iv e n le ç ık ılır . M erd iv en b o y u n
vakla çevriliydi. Son rad an iki yanın K avşağın so lu n d a k i A ltın Y ol ca, sa ğ d a b a tı e tk is in d e m a n z a r a re
daki sütun araları örü lerek yalnız ise b u radan itib a ren H ırka-i S a â d et sim le r i g ö rü lü r.
dü
Hünkâr Hamamına giden yol olup iistü ahşap üç bölüm hâlinde lim zamanında dekore edildiği sanıl
üzerinde solda çiçek resimleriyle düz örtülüdür. Duvarlar ve tavan al maktadır. Kare planlı ve ahşap ta
süslü ahşap bir kapıdan I. Abdülha- tın yaldızlı barok, rokoko süsleme vanlıdır. Duvarlar ve tavan tamamiy-
mid Yatak Odasına geçilir. lerle, mermerden barok tarzı çeşme le altın yaldızlı barok, rokoko süsle-
nin içi beyaz üstüne mavi ve pembe melidir. Barok tarzı mermer ocak
I. Abdülhamid Yatak Odası : çiçekli, yaldızlı Avrupa fayansları ile içinde beyaz üzerine mavi çiçek
Bu odanın aslında kagir olarak kaplıdır. Oymalı, altın yaldızlı bal- desenli Avrupa fayansları görülür.
IV. Mehmed devrinde yapılan bir dakin altında da yatak yeri görülür.
bölümde bulunduğu, III. Osman, I. III. Osman Köşkü : III. Osman
Abdülhamid, III. Selim zamanında III. S e lim M eşk O dası ; Bu oda Köşküne III. Selim Odasından uzun
değişikliklere uğradığı, burada araş ya I. Abdülhamid yatak odasın bir koridorla geçilir. Bu yapı, I. Mah
tırma yapan uzmanlarca ileri sürül dan geçilmektedir. Buranın da III. mud devrinde başlatılmış III. Osman
müştür. B u rası, dikdörtgen p la n lı O sm an za m a n ın d a y a p ıld ığ ı, III. S e zamanında bitirilmiştir. İç içe üç oda
ı Ağalar Koğuşunun dış görOnûşO ve DarO's-sa'âde Ağası Dairesi. Valide Sultan Taşlığı.
Hünkâr Hamamı.
48
III. Murad Köşkü (III. Mura
Has Odası): Hünkâr Sofasından çık
tıktan sonra Çeşmeli Sofadan geçile
rek III. Murad Köşküne diğer adı ile
III. Murad Has Odasına geçilir.
Küçük bir köşk niteliğindeki bu yapı
Harem yapı topluluğu içinde en az
değişime uğrayan bölümdür. Köşkün
XVI. yüzyılda Mimar Sinan tara
fından yapıldığı sanılmaktadır- Kare
planlı bir mekân olup yüksek kubbe
ile örtülmüştür. Oda girişinin sağın
da oymalı ve altın yaldızlı baldakinli
oturma yerleri ve ortada büyük bir
ocak görülmektedir. Solda ise. Bursa
kemeri tarzında güzel bir çeşme var
dır. Duvarlarında, sedef kakmalı
gömme dolaplar ve XVI. yüzyıla
ait mercan kırmızısı çiniler görül
mektedir. Ayrıca, çepeçevre dolaşan
friz içersinde mavi üzerine beyaz celî
sülüs hatla < •Ayet-el Kürsî» görül
mektedir. III. Murad Has Odası
XVI. yüzyıl klasik yapı ve süsleme
özelliklerinin en belirgin olduğu bir
bölümdür.
I. Ahmed Okuma Odası : III.
Murad Has Odasından, I. Ahmed
Okuma Odasına geçilir. Kare planlı
bu mekânın üzeri bir kubbe ile örtül
müştür. Girişin solundaki bir niş
içinde 1017 (1608) tarihli bir çeşme
vardır. Duvarların alt bölmelerinde
gömme dolaplar ve pencereler görüt-
mcktcdiı. Pencere kapılarının bir
yüzü sedef ve bağa kakma diğer yüz
leri fildişi kakmadır. Duvarların üst
bölümlerini çevreleyen mavi-beyaz,
yeşil-beyaz sülüs yazılı çiniler XVII.
yüzyıla aittir.
III. Ahmed Yemek Odası : I
i. Ahmed Okuma Odası Ahmed Okuma Odasından bu bölü
me geçilen kapı üzerinde 1117 (1705)
tarihli bir kitabe vardır. Kare planlı,
tavanı ve duvarları ahşap, basık, kü
çük bir odadır. Buraya Yemiş Odası
da denir. Çünkü bütün duvarlarda
• lake meyve ve çiçek resimleri vardır.
Çerçeveler içindeki Arapça şiirler bu
süslemeleri bölümlere ayırır. Bütün
bunların arasına da aynalar, yazılı
çekmeceler, nişler, camlı dolaplar
yerleştirilmiştir. Tavanda etrafı ka
lem işi süslemeli büyükçe bir ayna,
sağ duvarda kırmızı çiçekli, alçı ka
bartmalı bir ocak görülür.
Çifte Kasırlar : III. Murad Has
Odasının yanında Çifte Kasırlar de
nilen yapı yer alır. Onarımlar sonu
cunda orijinal şekli kazandırılmaya
çalışılan bu kasırlara, Şehzadeler
Dairesi veya Veliaht Dairesi de de
nilmiştir. Birbirinden geçilen iki me-
kânlı yapıdır. İlk kasır kare planlı-
50
III. Murad Köşkü ve I. Ahmcd Ckema Odasının dış görünüşü.
avlu h a v u z v a r d ır . B u s e b e p le b u r a y a H a
v u z lu T a ş lık d a d e n ir . H a v u z u n ç e v -
r e s in d e s o l ta r a f ta . S ü n n e t O d a s ı,
de olduğu söylenir, belkide şehzade
le r in sü n n et törenlerinde a ğ la m a
s e s le r i n i n d ı ş a r ı d a n d u y u l m a s ı n ı ö n
t a ş lığ ın H a lic 'e b a k a n y ö n ü n d e İ f t a le m e k a m a c ıy l a k o n u lm u ş o ld u ğ u
r iy e K a m e r iy e s i v e B a ğ d a t K ö ş k ü , da d ü ş ü n ü lü r. A y rıc a p a d i ş a h l a r ı n
L â le B a h ç e s i y ö n ü n d e is e R e v a n K ö ş n a m a z la rın s ü n n e tin i b u r a d a k ıld ık
k ü y e r a lm ış t ır . la r ı r i v a y e t o l u n u r .
M
’fûımmîı
k%.. A.'At »i
îil iî . i: pe pencerelerinin arasında kalan yü
zeyde ise köşkü çepeçevre saran bir
kitabe yer almaktadır. Kitabeye
mavi zemin üzerine beyaz celi sülüs
hatla ayetler, Saray'ın meşhur hat
tatlarından Tophaneli Enderunî
Mahmud Çelebi tarafından yazılmış
tır. Kubbede yuvarlak bir küre asılı
dır. Altın yaldızlı madeni bir mahfa
za içine alınmıştır. Altında inci dizi-
53
Revan Köşkü ve Mermerlikteki havuz.
Mâ â t i ir [ tıııııır
M iıım ın iff
55
nişler açılmış ve nişlerin ü : XVI. dı'. Kameriyeni! tavanı kalem işleri lâhdâr Tarihinde 1682 yılında Rus I
yüzyıl renkli sır tekniğindeki çiniler ile süslüdür.. inin burada kabul edildiği ka-|
le tezyin edilmiştir. Kubbenin içi es vitlidir. Köşkte 1116 (1704) ve 11661
Havuzlu Taşlıktan iki merdiven 1725) iı k-r.nde 1»•. Ahmed ve I.
ki halini koruyamamış, geç devir
süslemesi ile kaplanmıştır. Kubbe le Lâle (Ula) bahçesine inilir. Bura Mahmud zamanlarında yapılm ış]
da sol tarafta Sofa Köşkü (Mustafa olan tamirleri belirten iki kitabe var-
içine geleneksel kubbe şeklinin dışı
Prşa Köşkü) ve Baş Lâla Kulesi yer uır. 1116 tarih li kitabede köşkün So-|
na çıkılarak dört pencere açılmıştır.
Köşkün dışı belirli bir yüksekliğe alır. la Kü' uii adını taşıdığı yazılıdır. Lâ
kadar beyaz ve renkli mcrmcrl'rlc Sofa Köşkü : Mustafa Paşa le Bahçesinin istin at duvarları Uzeri-I
kaplıdır. Bu yükseklikten kubbe ete Köşkü veya Mc divenbaşı Kasn ola ne yapılmıştır. Burada eskiden taşj
ğine kadar m avi-beyaz çinilerle rak tanınan köşkün yapılış tarihi bi l fa bulunduğu ve köşkün bu so
kaplanmıştır. Köşkün Lâle Bahçesi linmemektedir. Harem'in dışında Sa fa üzerine yapılmış olmasından do-l
kenarında küçük bir kameriyesi var ray’ın içindeki tek ahşap yapıdır. Si layı bu ismi alm ış olduğu sö y len iri
55
Baş Lâla K ulesi (H e k im b a ş ı O d a s ı).
Revan vc B ağdat k ö şklerinin Sofa-i nın tek süsü alçı ocağıdır. Bu oda
H ü m âyû n ü zerin e y a p ılm ış o lm a sı nın nam az o d a sı o ld u ğ u sö y len ir.
Sofa K ö şk ü ’n ü n de bu b ah çe iç in d e S ıc a k yaz g ü n ler in d e p a d işa h a ve m i
o lm a sı ism in in böyle sö y le n m e sin e sa firle re şe rb e t su n u ld u ğ u için şer
sebep olm uştur. Köşk, Lâle Bahçesi b et o d a sı da d e n ilm ek ted ir.
tarafından bahçe ile aynı seviyede
olup, Beşinci Yere b ak an ön tarafta B aş Lâla K u lesi (H e k im b a şı
ise dışa taşkın iki ayrı çıkma, aşağı O dası : Sofa Köşkünün sağ tarafın
dan narin barok m erm er sütunlarla da, dört köşeli küçük taş bir yapıdır.
desteklenm iştir. Köşk, dîvânhâne Fatih tarafından yaptırılm ıştır. Eski
denilen kısım, iç içe kemerli kapı ve bir kulenin alt kısmı olduğu zanne
namaz odası olmak üzere üç bölüm dilm ektedir. II. Mahmud zamanında
dür. Dîvânhâne’nin içi iki sıralı geniş bu kaide üzerinde ahşap bir kısım
pencerelerle aydınlık sıcak b ir hava bulunduğu ve Sultan Abdülmecid
ya bürünm üştür. Duvarlar ve tavan zamanında değişikliğe uğradığı sa
nefis ahşap süsleme ile kaplıdır. nılm aktadır. Saçağının etrafında kü
Türk rokokosunun en güzel örnekle çük pencereler görülm ektedir. Çatısı
rinden biridir. Duvarlara açılmış ahşaptır. Baş Lâla Kulesinde Fatih
zarif nişler süslemeye ayrı bir renk Sultan Mehmed tarafından yaptırı
verir. Ayrıca bu süslemenin dışında lan bir Eczane vardı. Padişah ve
duvarlara Hakanî Mehmet Bey'in hil- yakınları için hekim başıların tayin
yesinden alınmış talik yazı ile beyit ettiği ilaçlar ve rikâblarda devlet er
ler yazılmıştır. Dîvânhâne’den yuvar kânına kahveden evvel ikram olu
lak kemerli bir kapı ile ikinci bölme nan, hünkâr m acunu burada yapılır
ye geçilir. Bu oda küçük pencereli dı. 1331 (1912) yılında yapılan ta
olup, ortadan ikiye ayrılm ıştır. Oda m irden sonra Hazine’de bir sandık
rrr*
pppıppr
M e c id iy c Köşkü.
iç in d e b u lu n a n , h e k im b a ş ılığ a ve rin e M e c id iy e K ö ş k ü y a p t ır ılm ış t ır .
k u le y e a it e şy a b u r a y a k o n u lm u ş tu r . K ö ş k ü n z e m in k a t ı B iz a n s d e v r in d e n
B u b in a S a r a y ’d a b u lu n a n s ilâ h la r ın k a lm a is tin a t d u v a r la r ı ü z e r in e o tu r
te m iz le n m e s i iç in d e k u lla n ılm ış , d a tu lm u ştu r . K ü f e k î t a ş ın d a n y a p ılm ış
h a so n r a E n d e r û n h a d e m e s in e M e şk - tır. B o l ış ık lı, y e r s e v iy e s in d e n b a ş-
h â n e o la r a k ta h s is e d ilm iş t ir . B a ş lıy a n b ü y ü k p e n c e r e le r i v e z e m in i
L âla K u le sin in S a r a y b u r n u 'n a ba m e r m e r le v h a la r la k a p lı g e n iş b ir k ö
k a n c e p h e s in in z e m in k ıs m ın d a IV . ş e te r a s ı o la n in c e u z u n b ir y a p ıd ır .
M u ra d ’m , c ir id v e to m a k o y u n la r ım A d alar, M a r m a ra v e A n a d o lu s a h ille
s e y r e ttiğ i, a r k a sın d a k ita b e o la n b ir r in i g ö r e n ç o k g ü z e l b ir m a n z a r a y a
k ü r sî ( k o lt u k ) v a r d ır . sa h ip tir .
B a ş L âla K u le s in in y a n ın d a k i E sv a p O d a s ı : M e c id iy e K ö ş k ü
m e r d iv e n le r d e n D ö r d ü n c ü A v lu n u n ile a y n ı z a m a n d a , k ü f e k î ta ş ın d a n
en a lç a k s e ti o la n y e r e in ilir . B u r a y a p ılm ış k a r e p la n lı, k ü ç ü k b ir o d a
d a M e c id iy e K ö şk ü , E s v a p O d a sı v e dır.
S o fa C a m ii b u lu n m a k ta d ır .
S o fa C a m ii : B u c a m in in y e r in d e
M e c id iy e K ö ş k ü : S u lta n Ab- e v v e lc e S ilâ h d â r K ö ş k ü v a r d ı. I I I .
d ü lm e c id ta r a fın d a n y a p t ır ılm ış t ır . S e lim ’in h a l’i v e IV . M u s ta f a ’n ın cü-
Y a p tır a n p a d iş a h ın is m in e iz a fe te n lû s u b u r a d a k a r a r la ş tır ıld ığ ı iç in
M e c id iy e K ö şk ü , S a r a y ’d a y'apılan II. M a h m u d ’u n k ö ş k ü y ık t ır ıp , y e r i
so n k ö ş k o ld u ğ u iç in d e Y e n i K ö ş k n e S o fa C a m in i y a p tır d ığ ı r iv a y e t
d e n ilir d i- M im a rı S e r k is ( S a r k is ) e d ilm e k te d ir . K a p ıs ın d a 1275 (1 8 5 8 )
B a ly a n ’d ır . E v v e lc e b u k ö ş k ü n y e r in ta r ih in d e S u lt a n A b d ü lm e c id z a m a
d e Ç a d ır K ö şk ü v e Ü ç ü n c ü Y e r i n ın d a ta m ir e d ild iğ in i b e lir te n k ita b e
K ö şk ü b u lu n u y o r d u . Y ık tır ıla r a k ye- b u lu n m a k ta d ır .
içinde bulunan, hekim başılığa ve rine Mecidiye K öşkü y ap tırılm ıştır.
kuleye ait eşya buraya konulm uştur. Köşkün zemin k atı Bizans devrinden
Bu bina S aray’da bulun an silâhların kalma istin at d u v arları üzerine o tu r
temizlenmesi için de kullanılm ış, da tulm uştur. K üfekî taşın d an yapılm ış
ha sonra E nderûn hadem esine Meşk- tır. Bol ışıklı, yer seviyesinden baş-
hâne olarak tahsis edilm iştir. Baş lıyan büyük pencereleri ve zem ini
Lâla Kulesinin S aray b u rn u 'n a b a m erm er levhalarla kaplı geniş b ir k ö
kan cephesinin zem in kısm ında IV. şe terası olan ince uzun b ir yapıdır.
M urad’ın, cirid ve tom ak oyunlarım Adalar, M arm ara ve A nadolu sahille
seyrettiği, arkasında kitabe olan b ir rini gören çok güzel b ir m anzaraya
kürsî (k o ltu k ) vardır. sahiptir.
Baş Lâla K ulesinin y an ındaki Esvap Odası : M ecidiye K öşkü
m erdivenlerden D ördüncü Avlunun ile aynı zam anda, küfekî taşın d an
en alçak seti olan yere inilir. B u ra yapılm ış kare planlı, küçük b ir oda
da Mecidiye Köşkü, Esvap O dası ve dır.
Sofa Camii bulunm aktadır.
Sofa Camii : Bu cam inin yerinde
Mecidiye Köşkü : S ultan Ab- evvelce S ilâh d âr K öşkü vardı. III.
dülm ecid tarafın d an yap tırılm ıştır. Selim ’in h a l’i ve IV. M ustafa’nın cü-
Y aptıran padişahın ism ine izafeten lûsu b u rad a k ararlaştırıld ığ ı için
Mecidiye Köşkü, S aray’da yapılan II. M ahm ud’u n köşkü yıktırıp, yeri
son köşk olduğu için de Yeni Köşk ne Sofa Cam ini y aptırdığı rivayet
denilirdi- M im arı Serkis (S ark is) edilm ektedir. K apısında 1275 (1858)
B alyan'dır. Evvelce bu köşkün y erin tarihinde S u lta n A bdülm ecid zam a
de Ç adır K öşkü ve Ü çüncü Y eri nında ta m ir edildiğini b elirten kitabe
K öşkü bulunuyordu. Y ık tırılarak ye b u lu n m ak tad ır.
Saray’ın ana yerleşim düzeni üe
karave deniz surları arasında kalan yer
58
irinci Avluda bulunan tır halinde sülüs hatla, Farsça inşa şında solda 1014 (1605) tarihli kita
Darphâne Kapısından baş kitabesi vardır. Köşkün ahşap reva- besi olan bir çeşme vardır. Bu kita
layarak Saray’ın buraya ğı 26 Receb 1150 (19 Kasım 1737) ta benin üzerinde 1307 (1889) tarihli
kadar anlatılan bölümleri rihinde yanmıştır. Bugünkü revak I. Hamidiye Çeşmesinin kitabesi bu
ile Kara ve Deniz surları Abdülhamid zamanında yapılmışur. lunm aktadır.
nın arasında kalan geniş sahadır. Bu Sivri kemerlerle birbirine bağlanmış Kara surlarının Soğukçeşme dir
saha Darphâne Kapısından Soğuk on dört sütundan ibarettir. Çinili seği üzerinde padişahlann ordunun
çeşme Kapısına, Soğukçeşme Kapı köşkün zemin katı da başlıbaşına bir sefere çıkışlarını, zafer ve bayram
sından Demir Kapıya, Demir Kapı köşk görünümündedir. Köşkün şenliklerini, sadrazam lar tarafından
dan Otluk Kapıya kadar uzanan üç önündeki sahada cirid oyunları ve kabul edilecek elçi alaylarını seyret
bölgeye ayrılır. Demir Kapıdan Ot binicilik yarışmaları yapılırdı. Kar tikleri Alay Köşkü bulunm aktadır.
luk Kapıya kadar uzanan saha Sa şısında III. Mehmed Köşkü vardı. Köşkün ilk yapısı hakkında tam bir
ray’ın denize nazır bölümüdür. Yalı Burada surre alayı merasimi yapılır bilgi mevcut değildir. Çeşitli kaynak
köşkü, Saraybumu, Has bahçe, Gül- dı. Çinili Köşkün etrafında bulunan larda III. Murad zamanında yapıldı
hâne, ve Cebehâne meydanları ola sahaya 1882 yılında Sanayi-i Nefise ğı belirtilmekte ise de Köşkün Fatih
rak beş ayrı bölgeye ayrılır. Mektebi, 1886- 1888 tarihinde Müze Sultan Mehmed zam anında yapıldığı
Saray arazisinin büyük bir bö binası yapıldı. Bu yapılar günümüz sanılmaktadır. Bugünkü bina II.
lümü 1913 yılında park yapılmak üze de Arkeoloji Müzeleri olarak kulla Mahmud tarafından 1819- 1820 yı
re Belediyeye devredilmiştir. Eşsiz
güzellikteki sahil saray, köşk ve ka
sırlardan bazıları bakımsızlıktan, ba
zıları yangın sebebiyle ortadan kalk
m ış, birçoğu Sultan Abdülâziz zama
nında yaptırılmasına izin verilen de
miryolunun geçtiği yerlere tesadüf
ettiğinden yıktırılmış, yine aynı pa
dişah zamanında büyük masrafları
- rektirdiği için mimarimizin en gü-
/el örneklerini teşkil eden yapılar
tın lıp , imha edilmiştir.
c u n p la n ı n a u y g u n o n ik i k ö ş e l i , y e d i A la y K ö ş k ü d i r s e ğ i n d e n D e m ir
p e n c e r e l i b ir o d a d ır . O d a n ın b a sık K a p ıy a d o ğ r u , s u r ü z e r i n d e k i b ir i n c i
k u b b e s i k ı s m e n k a le m i ş i , d a h a ç o k k o lt u k k a p ıs ı, S o k u llu M e h m e d P a ş a ’
le v h a k u r ş u n l a r d a n k a lı p la r a göre n m S a r a y 'a i s t e d i ğ i z a m a n g ir ip ç ık a
k e s i l e r e k v e o y u la r a k y a p ı l m ı ş , üze b i l m e s i iç i n a ç ı l d ı ğ ı n d a n , M e h m e d
ri b o y a lı k u b b e s in d e k i y e r le r in e ç i P a ş a K a p ı s ı a d ın ı t a ş ır . Y in e b u y ö n
v il e r le t u t t u r u l m u ş , k u r ş u n t e z y i n a t d e k i İ k in c i k a p ı K a n u n î S u lt a n S ü
la süslenm iştir. Bu süsleme tarzına leyman’ın, s a d r a z a m ı İbrahim paşa
başka hiç b ir yapıda rastlanm am ış için açtırm ış olduğu özel b ir kapıdır.
tır. Diğer salon ve odaların süsleme Sultan Süleyman veya İbrahim Paşa
leri am pir üslupta, kalem işidir. Niş Kapısı olarak bilinir.
içlerinde m anzara resim leri vardır. Soğukçeşme Kapısı ile Demir
Binanın caddeye bakan yüzü m er Kapı arası yaklaşık 450 m. uzunlu
m er kaplıdır. Pencerelerinin üzerin ğunda, düz, geniş bir yoldur. Demir
de tarih kıt'alarını Keçecizâde îzzet Kapıdan itibaren Yalı Köşkü denilen
M ollanın yazdığı 1235 (1819- 1820) saha yer alır. Burada bulunan köşk
tarihli kitabe vardır. lerden en eskisi Bayezıd Köşkü idi.
60
Mimarının Hayrettin olduğu sanıl
maktadır. Köşk kaptan Kılıç Ali Pa-
a tarafından tam ir ettirilmiştir. III.
durad Bayezıd Köşkünün yerine bir
:öşk yapılmasını emrederek Başmi-
nar Davud Ağa'yı görevlendirmiştir,
löşkün yapımına 999 Şaban ayının
onunda (23 Haziran 1591) yılında
inan Paşa sadaretinde başlanılmış,
inan Paşanın azliyle Ferhad ve Si-
avuş Paşaların sadaretlerinde de-
am edilmiş, yeniden sadrazam olan
inan Paşa tarafından Şaban 1001
Vlayıs 1592) yılında tamamlanmış-
r. Bu tarihten sonra köşke Sinan
aşa Köşkü de denildi. Bazı kaynak-
r Bayezid Köşkünün yerinde Yalı
öşkünü, bazıları ise Sepetçiler Köş-
inü göstermişlerdir.
Odun Kapısı ile eski Yalı Köşkü
apışı arasındaki surlar üzerinde bu
nan Sepetçiler Köşkü 1053 (1643)
lında yeniden veya başka bir köş-
in yerine Sultan İbrahim tarafın
ın y a p t ır ılm ış t ır . I . M a h m u d z a m a
nda ta m ir e d ilm iş , X I X . y ü z y ıl
ışlarında b u g ü n k ü h a lin i a lm ış t ır ,
ır-i S u lt â n ı iç in d e b u lu n a n k ö ş k -
*den g ü n ü m ü z e k a la n te k ö r n e k tir ,
r d e . H a s b a h ç e d e e s k i S e p e t ç ile r
işkü v a r d ı.
Y in e b u s a h a d a s u r d ış ın d a , Y a lı
işkü K a p ıs ı y a n ın d a , H a l ic ’e n â z ır ,
n a n m a n ın ç ık ış ın d a k a p ta n p a ş a -
ın vı>Ha v e k a r ş ı l a m a t ö r e n le r in in
p ıld ığ ı. Y a lı K ö ş k ü b u lu n u y o r d u ,
m a n la h a r a p o la n k ö ş k I. M a h m u d
a tın d a n ta m ir e t t ir i lm i ş t i r . Y a lı
şkü d e n ile n s a h a d a B o s t a n c ıla r
a ğ ın a y a k ın b ir y e r d e . K a n u n î
r a fın d a n y a p t ır ılm ış o la n , Y e ş il
r e m itli C a m i d e n ile n b ir c a m i v a r -
Yalı K ö ş k ü y a k ın ın d a p a d iş a h a
saray h a lk ın a a it k a y ık h a n e le r b u -
nuyordu. Bostancı başı d a ir e s i,
ıssa h a s e k ile r i v e o c a k k e th ü d a la r ı
■ b o s t a n c ı n e f e r le r in e a it o d a la r
ılı K ö ş k ü c iv a r ın d a id i. (1733) tarihinde yeni bir daire yap S u ltan A b d ü lm ecid ’in ilk zam an ları
sonra gelen Sa-
Y a lı k ö ş k ü n d e n tırmış, 1154 (1741) yılında da sahil na kadar yaz m ev sim in d e o tu rd u k
yburnu mevkiinde surlar üzerinde de bulunan boş arazi üzerine Mah- ları bu Saray 25 S a fer 1280 (11 A ğus
ıray’ın Top Kapı adı verilen kapısı bûbiye Kasrını inşa ettirm iştir. Fa to s 1863) ta rih in d e H arem D a iresin
ir alıyordu. Bıı kapı, Orta Kapıda kat bu daireler saray halkına yetme den çık an b ir yan gın so n u n d a tam a
Iduğu gibi iki kule külahı ile tezyin diği için birkaç sene sonra bu saha m en y a n m ıştır.
iilmiştir. Önüne harplerde ele geçi- da büyük bir saray inşasına başlanıl
ilen toplar zafer hatırası olarak ko- mış, 1162 (1748) yılında tamamlan Yavuz Sultan Selim veya Kanu
ulduğundan bu ismi almıştır. Kapl mıştır. Burada padişaha ait daireler nî Sultan Süleyman zamanında ya
ın yanlarında ve arkasında bulunan den başka saray halkı için de ayrı pıldığı sanılan Mermer Köşk (Taş
ıh a d a T o p k a p ı Sarayı denilen bü- bölümler vardı. III. Osman, I. Ab Köşk) ve Haşan Paşa Köşkleri de bu
ü k , kısmen ahşap bir Sahil Saray dülhamid ve III. Selim zamanların sah ad a b u lu n u y o r d u . III Selim’
a r d ı. Bu sarayı III. Ahmed küçük da tam ir ve ilâveler yapılmış, II. in annesi için yaptırdığı Serdab
ıir daire olarak başlatmış, 1121 Mahmud zamanında 1233 (1817) yı Köşkü Sahil Sarayın arkasında idi.
lında son bulan büyük bir tam ir ya- Serdab Köşkünün arkasında bulu
^.1 +-<■»rVl.0TYTlan m istir. I.
*1alımı I. «Llltun
daireye ilâve; ol J n V>U t a m ir s ı nan setli kısım enderûnlularca Beşin
r a s ın d a y ık tır ılm ış tır . P a d iş a h la r ın ci Yer olarak adlandırılırdı. Burada
Gotlar sütunu adı verilen granitten, attıkları nişanları gösteren 1205
Korint tarzında başlığı olan bir sü (1790), 1226 (1811) tarihli iki nişan-
tun vardır. Bu sütunun sağında Has taşı bulunuyordu. Bu taşlardan de
ahıra ait daireler bulunuyordu. niz tarafında olanın üzerinde lahana
şekli, kara tarafında olanın üzerinde
Sarayburnu’ndan sonra Has bah ise bamya şekli vardı. Atâ tarihine
çe denilen alan yer alır. Sahilinde göre Çelebi Sultan Mehmcd'in salta
Değirmen Kapı, kapının bitişiğinde natının ilk yıllarında kendisi bir
değirmen ve fırın vardı. Has bahçe müddet Merzifon’da oğlu Murad’da
nin yanındaki sahada sadrazam îs- Amasya’da oturmuştu. Merzifon ile
hak Paşa tarafından II. Bayezid Amasya arasındaki Suluova’da baba
için yaptırılmış olan Ishakiyye Köş ile o ğ u lu n m a iy etin d e b u lu n an süva
kü bulunuyordu. Ishakiyye Köşkü ri a sk erleri k a rşıla şıp , harp oy u n la
nün yanında sur dışında kale bede rı yap arlard ı. M erzifo n ’da b ü y ü k la
ni dibinde Saray’ın çöplerini her hana, A m asya’da iy i b am ya çık tığ ın
gUlı m a v n a l a r l a a ç ı k t a dpnİ7p d ö k e n dan M erzifon ’dan gelen a sk erlere
Mczbelekeşan Ocağı vardı. Köşkün L ahanacı, A m asya’dan g elen a sk er
yanında, denize doğru düzelen, geniş lere de B a m y a cı d en ilird i. B u se
bir arazi olan Gülhâne Meydanı yer- b e p le, b u tab irler cirid oyu n ların d a
alır. Burada II. Mahmud tarafından iki tara fın d aim i ism i h a lin e g e lm iş
1242 (1826) yılında tamir ettirilen tir. Y ine b u m eyd an d a II. B ayezid'in
1 8 6 3 ta rih in d e y a n a n S a r a y b u r n u ’n da kl
T o p k a p ı S a h il S a r a y ın ı g ö s t e re n g ra vü r. Gülhâne Köşkü vardı. 26 Şaban 1255 oğlu şehzade Ahmed'in attığı topuzu
C h o is e u l G o u ffie r, X IX . y ü z y ıl. (4 Kasım 1839) tarihinde bu köşkün gösteren 909 (1503) tarihli bir taş
önünde Sadrazam Mustafa Reşid daha vardı. Bugün, bu nişan taşları
Paşa tarafından Tanzimat Fermanı Askeri birlikler tarafından muhafaza
okundu. Osmanlı tarihinde yeni bir edilmektedir.
dönem açan ferman okunduğu yer
C ebehâne M eyd an ın ın ön ü n de,
den dolayı Gülhâne Hatt-ı Hümâyû
S in an P aşa'nın III.M urad için ya p tır
nu adını alır. Köşkün yakınında As- m ış o ld u ğ u S in an Paşa Köşkü (İnci
laııhâne vardı. Gülhâne Meydanının
li K ö şk ) vardı. M im arı D avud Ağa'
nihâyetinde bulunan kapıdan Eski
dır. K öşk ü n y a p ım ın a 998 (1 5 8 9 ) yı
Cebehâne meydanına çıkılırdı. Bu
lın d a b a şla n m ış, 999 (1 5 9 0 ) yılında
gün bu kapı yoktur. Sövelik vazifesi
tamamlanmıştır.
ni gören iki küçük kule durmakta
dır. Bu kuleler Sultan Abdülâziz za Yine bu sahada bulunan Balık-
manında Güvercinlik haline getiril hâne Kapısı üzerinde bir köşk var
miştir. Kulelerden birinin Bamya dı. Gazaba uğrayan vezirler köşkün
ocağına, diğerinin Lahana ocağına karşısında bulunan kemerli bir oluk
ait olduğu enderûn eskileri tarafın tan denize atılırlar, yahut çektirilere
dan söylenmiştir. Cebehâne Meyda bindirilerek sürgüne gönderilirlerdi.
nı saray halkının spor alanıdır. Bu Balıkhane Kapısının ilerisinde
raya Kabak Meydanı da denilirdi. deniz surları kara surları ile birleşir.
Burada, III. Selim ve II. Mahmud’uıı Kara surları üzerinde Otluk Kapısı
62
İncili Köşkü gösteren gravür,
Cholseul Gouffler, XIX. yüzyıl.
u m h u r iy e t 'in i l â n ın d a n p e n c e r e v e k a p ıla r ı ö r ü lm ü ş , r e v a ğ ın
d a n p e k k ıs a b ir s ü r e s o n b ir k ı s m ı E l ç i H â z i n e s i d e n e n b ir
ra m im a r î, t a r i h î v e s a n a t o d a ile b ö lü n e r e k , k ö ş k ü n a b id e v î
z e n g in l ik l e r in i iç e r e n t a ta ç k a p ıs ı k a p a t ılm ış v e b in a n ın a h
ş ın m a z y a p ıl a r k a d a r d e şa p k u b b e v e ta v a n la r ı ü z e r in d e m i
ğ e r li t a ş ın ır e s e r l e r i v e h â z in e l e r in i n m a r i s i n e h iç u y m ı v a n k a b a b i r ç a t ı
m ü şte r e k e n d e ğ e r l e n d i r i l m e s i iç i n il e ö r t ü l m ü ş k e n , b ü * ü n b u m u h d e s
C u m h u r iy e t H ü k ü m e t i 1 9 2 4 y ıl ın d a k ıs ım la r k a ld ır ıla r a k , k ö ş k o r ij in a l
T o p k a p ı S a r a y ı M ü z e s in in a ç ı l m a s ı m im a r is in e u y g u n o la r a k resto re
k a r a r ın ı a lm ış t ır . e d ilm iş tir .
O d e v rin ş a r t l a r ı n a g ö r e e n iy i T am am en y ık ık d u ru m d a o la n
çö zü m b u lu n a ra k , u z m a n m im a r la r M u t f a k l a r 'ı n o n g ö z l ü m u t f a k k ı s m ı
d a n k u ru la n h e y e tle rd e n a lın a n o n a ile y i n e ç a t ı s ı z v e d ö r t d u v a r h a l i n d e
r ım r a p o r ve p r o g r a m l a r ı n a g ö r e ö n ki H a s a h ı r d a b u d e v r e d e ç o k b ü y ü k
c e l ik le b ü t ü n y a p ı l a r ı n d ı ş t e s i r l e r b ir ç a lış m a s o n u c u o n a r ılm ış tır .
d e n k o ru n m a s ı s a ğ la n m ış , ç a tı ve H a r e m ’i n b ir ço k b ö lü m ü n d e k i
k u b b e le r y a p ılm ış , ü s tle r i k u r ş u n ve m ü h d e s b ö lm e le r k a ld ır ıla r a k o r iji
k i r e m i t ile k a p a t ı l m ı ş , d ı ş d u v a r l a r n a l ç in i c e p h e le r , r e v a k la r , o c a k la r ,
v e t a ş ıy ıc ı s i s t e m l e r o n a r ı l m ı ş , m u h - n iş le r o rta y a ç ık a rılm ış ve a ç ık lık la
d es k ıs ım la r k a ld ırıla ra k y a p ıla rın ra c a m ta k ıla ra k , ç a tı ve s a ç a k la r b a
m im a rî b ü tü n lü k le r i o r ta y a k o n m u ş , s it u s u lle r le t a m i r e d ile r e k d ış t e s i r
e le k trik , p a r a to n e r , y a n g ın sö n d ü r le rd e n k o r u n m a s ı s a ğ la n m ış tır .
m e ve y a n g ın i h b a r t e s i s a t l a r ı y a p ıl
m ış b ir ç o k b ö lü m z iy a r e te a ç ılm ış ve B u d ö n e m d e k i b a ş a rılı o n a ıım -
h a t t a S a r a y 'ı n d ış a y d ı n l a t ı l m a s ı g e r la rı y ö n e te n te k n ik k iş ile r in is im le r i
ç e k le ş tirilm iş tir. "G ü zel S a n a tla r D e rg is i, 6 (1 9 4 9 )
T o p k a p ı S a ra y ı M üzesi O n a r ım la r ı”
Bu onarm alar içinde, re s to ra s m a k a le s in d e n e ş r e d ilm iş tir .
yon yönünden önem li o lanları b ir ke
re daha h a tırla tm a k ta y a ra r gö rm ek
teyiz. 1951 - 1967 Y IL L A R I
O rta Kapı iç kısm ınd a X V III.
yüzyılda yapılan saçak içinde XVI.
yüzyıla ait taş üzerine o rijin al kalem u d ev ird e T o p k ap ı S a ra y ı
işi tezyinat b u lu n m u ştu r. o n a rım la rı, 1951 y ılın d a
k u ru la n G a y rim e n k u l
K ubbealtı içinde rok o ko tezyi E ski E s e r le r ve A n ıtla r
n at altınd an çıkarılan XVI. yüzyıl
Y ük sek K u m lu p r e n s ip
altın yaldızlı m a lak âri ve kalem işi
k a r a r la r ın a göre. Müze id a re s in e
tezyinata göre kubbe ve d u v a rla r
bağlı m iıııa ıî b ö lü m le rc e y ü r ü tü l
onarım ı tam am lan m ıştır.
m ü ş tü r.
Hırka-i S aâdet D airesinin dış re
vaklarına dah a so n ra ilâve edilen ve I . A vlu
belirli b ir m im arî ü slu b u o lan Hır-
O s m a n l ı k a r a s u r l a r ı ( S û r - i S u l-
ka-i Saâdet Dairesi görevlileri koğu
t â n î) ü z e r in e X V I . y ü z y ıld a n k a lm a
şu, bölme d u v arla rı ve a ra k a tla r ile
te m e l ü z e r in e X I X . y ü z y ıld a y a p ıl m ı ş
tam am en hüviyetini kay b etm işk en,
o l a n A la y K ö ş k ü ç o k h a r a p h a l d e
yapılan restorasyon sonucu muhdes i k e n , h a z ı r l a n a n r ö l e v e l e r i n e g ö r e ça
kısımlar kaldırılarak sütun ve ke
tısı sökülm üş, dışı ahşap kaplam a,
merler ortaya çıkarılm ış, koğuş tüm
içi bağdadî üzerine sıva o larak yap ıl
mimarî bütünlüğüne kavuşm uştur.
mış du v arların iç taşıyıcı ahşap sis
Fatih Köşkü (Hazine Dairesi) temi yenilenm iş, çatıd ak i k ab u rg a
nün III. Avluya bakan cephesi b ü tün sistem i ile yapılm ış özel biçim deki
65
d ilim li k u b b e ç o k ö z e n li b ir ş e k ild e m o d ern b ir şek ild e k oru n d u ğu bir
o n a r ılm ış , iç te z y in a t v e a h şa p doğra- k ü tü p h a n e h a lin e g e tir ilm e si sa ğ la n
m a y e n ile n m iştir . m ıştır.
I II. M u ra d K ö şk ü n d ek i ç e ş m e .
B ir a v lu e t r a f ın d a v e k ır k m e r d i k a p la m a la r ı y a p ı l m ı ş , ç o k s ü s l ü s a
v e n le b ir k a ç k a t o la r a k o lu ş a n C a ri- ç a k la r ı , i ç m ü z e y y e n t e z y i n a t ı , o c a k
y e le r D a ir e s i k o ğ u ş l a r ı, h a s t a n e s i , la r ı b a ş a r ı l ı b ir ş e k i l d e o n a r ı l m ı ş ,
h a m a m , m u t f a k , k il e r m e k â n l a r ı o r i s ıv a a lt ın d a n m im a r î t a r ih i iç in
j i n a l ş e k i ll e r in e g ö r e t a m ir e d i l m i ş , ö n e m l i k ö ş k v e h a v u z lu b a h ç e t a s v i r
y in e b u a v lu y a b a k a n K a d ın E f e n d i le r i o r t a y a ç ı k a r ı l m ı ş t ı r .
O d a la r ı g e r e k t a ş ı y ı c ı s i s t e m , g e r e k H arem ’deki bu önemli yapılar
t e z y i n a t la r ı i l e e l e a lın a r a k o n a r ıl kadar Haseki Dairesi, Şehzadeler
m ış tır . Mektebi, Kızlar Ağası, H azinedar ve
M usahibler Dairesi, Meşkhâne yapı
H arem ’in XVIII. yüzyıl m im ari
larında da koruyucu tam irler yapıl
si ve süsleme sanatını yansıtan I.
mıştır.
Abdülhamid Dairesi, III. Selim Oda
sı, III. Selim Dua Odası, M ihrişah Bu dönemdeki onarım lar, rah
Valide Sultan Sofası ve Odasından metli Y. M im arlar Macit Kural, Mus
oluşan ahşap yapılar grubu ile yine tafa Ayaşlıoğlu ve Ayhan Aytöre ile
ahşap III. Osman Köşkünün yapılan Y. M im arlar Cahide Tamer, Mualla
röleveleri ve çeşitli araştırm alar so Anhegger, Selma Em ler, Fatin Uluen-
nucu, bu yapıların çürüm üş olan ah gin ve Yılmaz Ergüvenç tarafından
şap karkasları yenilenmiş, dış ahşap yürütülm üştür.
I. Avlu göre hazırlanan projelerine göre res
Fatih devri yapısı olan Bâb-ı Hü torasyonuna başlanmıştır.
1968 - 1980 YILLARI
m âyûn’un bu yüzyılın başında yıkı
lan üst köşk kısm ı restitüsyon ve res
II. Avlu
u dönem de, Topkapı Sa Bâbü’s-se lâ m (Orta Kapı) ilâ
torasyon projeleri hazırlanmaktadır.
rayı Müzesi onarımları, vesi XVIII. yüzyıl iç saçağı çökme
Gelecek yıl yapımına başlanacaktır.
G ayrimenkul Eski Eserler durumundayken ele alınmış, takviye
ve Anıtlar Yüksek Kurulu Sûr-i Sultânî içindeki sahil sa edildikten sonra, tahminen 30 cm.
prensip kararları dahilin ray ve köşklerinin ayakta kalmış tek kadar bu sistemden ayrılan vc çok
de, İstanbul Röleve ve Anıtlar Tek örneği olan ve Bizans deniz surları tehlikeli durum arzeden oymalı orta
nik M üdürlüğü uzm an teknik ele üzerine inşa edilm iş bulunan XVII. kısım taşıyıcı sisteme bağlanmıştır.
m anları ile bu M üdürlüğe bağlı Top- yüzyıl yapısı Sepetçiler Köşkünün Tamamen harap olan iki yan saçağı
k a p ı S a r a y ı M im a r î B ü r o m u z c a y ü y ık ılm ış o la n k ıs m ın ın , b e lg e s e l gra nın orijinal örnekleri de korunarak
r ü tü lm e k te d ir . v ü r, m in y a tü r v e y e r in d e k i izlere y e n id e n y a p ılm a k ta d ır.
74
III. Ahmed Yemiş
ve iç mekândan görülmeyen takviye ve, restitüsyoıı ve restorasyon proje
lerle sağlamlaştırılmıştır. leri hazırlanmış, 1980 yılından itiba
ren bu yapı dış ahşap kaplamaları,
Valide Sultan Odası kubbe tez
saçakları, dışlık pencereleri ile ele
yinatı üst boyalar altında bulunan
alınarak Harem'in diğer yapıları gibi
orijinaline göre tamamlanmış, daha
görkemli mimarisine kavuşturula
önce başlanan Hünkâr ve Valide Sul
caktır.
tan Hamamları onarımları bitiril
miştir.
Gözdeler (İkballer) Dairesi röle-