Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 34

SULTANLAR ŞEHRİ

SİLVAN
Tarih - Toplum

EDİTÖRLER
Doç. Dr. Oktay BOZAN
Dr.Öğr. Üyesi Mutlu SAYLIK
Dr. İbrahim TAVUKÇU
Öğr. Gör. Burak KAZAN

Bu kitap, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla basılmıştır.


Kitabın Adı : SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN Tarih - Toplum
Editörler : Doç. Dr. Oktay BOZAN, Dr.Öğr. Üyesi Mutlu SAYLIK,
Dr. İbrahim TAVUKÇU, Öğr. Gör. Burak KAZAN
Kapak / Mizanpaj : Ceyda ŞEREFLİOĞLU

1. Baskı : Aralık 2021 ANKARA

ISBN : 978-625-8421-10-1
Yayın No : 1415

© Doç. Dr. Oktay BOZAN, Dr.Öğr. Üyesi Mutlu SAYLIK, Dr. İbrahim TAVUKÇU,
Öğr. Gör. Burak KAZAN
Tüm hakları yazarına aittir. Yazarın izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik,
mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması yapılamaz. Yalnızca kaynak gösterilerek
kullanılabilir.

SONÇAĞ AKADEMİ
İstanbul Cad. İstanbul Çarşısı No.: 48/49 İskitler 06070 ANKARA
T / (312) 341 36 67 - GSM / (533) 093 78 64
www.soncagyayincilik.com.tr
soncagyayincilik@gmail.com
Yayıncı Sertifika Numarası: 47865

BASKI VE CİLT MERKEZİ

UZUN DİJİTAL MATBAA, SONÇAĞ YAYINCILIK MATBAACILIK TESCİLLİ MARKASIDIR.


İstanbul Cad. İstanbul Çarşısı No.: 48/48 İskitler 06070 ANKARA
T / (312) 341 36 67
www.uzundijital.com
uzun@uzundijital.com
xiv SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

MAYPHARKİN VE DİYARBEKİR BAŞPİSKOPOSU HAGYAT’UN FRANSIZ L’UNİVERS


GAZETESİNDE YAPTIĞI KARDEŞLİK ÇAĞRISI HAKKINDA BİR ARAŞTIRMA
Fatma UYGUR.............................................................................................................................................................
UYGUR.............................................................................................................................................................725
725
II. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE SİLVAN’DA KÜRT-ERMENİ İLİŞKİLERİ VE
ERMENİLERİN AYRILIKÇI FAALİYETLERİ
Nejla GÜNAY.
GÜNAY.................................................................................................................................................................739
............................................................................................................................................................... 739
ARŞİV BELGELERİNE GÖRE 19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA SİLVAN VE
CİVARINDA ASAYİŞ VE ŞEKAVET OLAYLARI
Cemile YAĞMUR.........................................................................................................................................................
YAĞMUR.........................................................................................................................................................751
751
TANZİMAT SONRASINDA OSMANLININ İHTİDA POLİTİKASINDA
DÖNÜŞÜM/SİLVAN’DA İKİ MÜHTEDİ: ESKİ KEŞİŞ MEHMED NACİ VE
ABDÜLMECİD EFENDİLER
Erdoğan POLAT ........................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................761
761
DİYARBAKIR HALKI VE YÖNETİCİLERİNİN BOARD MİSYONERLERİNE YAKLAŞIMI
Gülşen AKKOYUN ÖZLÜ........................................................................................................................................
ÖZLÜ........................................................................................................................................783
783
MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN 16’NCI KOLORDU KOMUTANLIĞI VE SİLVAN GÜNLERİ
Suat AKGÜL.
AKGÜL...................................................................................................................................................................813
.................................................................................................................................................................813
SİLVAN’DA 1923-1930 YILLARI ARASINDA YAŞANAN ASAYİŞ OLAYLARI
Uğur YILMAZ, Ahmet EDİ.....................................................................................................................................
EDİ.....................................................................................................................................837
837
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET SALNAMELERİNE GÖRE CUMHURİYETİN
BAŞLARINDA SİLVAN: İDARİ, KÜLTÜREL VE SOSYO- EKONOMİK YAPI (1925-1929)
İbrahim TAVUKÇU...................................................................................................................................................
TAVUKÇU................................................................................................................................................... 853
1934-1948 YILLARI ARASINDA DİYARBAKIR VE SİLVAN’DA HALKEVLERİ
TARAFINDAN ORGANİZE EDİLEN CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI
Cengiz ATLI.
ATLI...................................................................................................................................................................873
................................................................................................................................................................. 873
TBMM’DE SİLVANLI MİLLETVEKİLLERİ VE FAALİYETLERİ (IX. VE XIX. DÖNEM ARASI)
İbrahim Halil TANIK.
TANIK................................................................................................................................................ 889
CUMHURİYET DÖNEMİNDE SİLVAN’DA KALKINMA ÇALIŞMALARI (1923-1960)
Suna ALTAN.
ALTAN...................................................................................................................................................................919
.................................................................................................................................................................919
Tarih - Toplum 889

TBMM’DE SİLVANLI MİLLETVEKİLLERİ VE FAALİYETLERİ


(IX. VE XIX. DÖNEM ARASI)

İbrahim Halil TANIK*

Giriş
Ülkeleri yönetmek amacıyla seçilenler azami müştereklerde buluşarak,
hem parti programlarını gerçekleştirme hem de devleti yönetme amacıyla poli-
tikalar geliştirirler.1 Böylece, demokrasinin temel esasları çerçevesinde, seç-
menin salahiyetiyle yönetme erkini taşıyan temsilcilerden, meclisler oluşur.2
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde tecrübe edindiği meclis sitemi, ülkenin
içinde bulunduğu şartlardan dolayı uzun süre sağlıklı işleyememiş, Mondros
Mütarekesi’nin ardından İstanbul’un işgali, aynı zamanda Meclis-i Mebusan’ı
çalışamaz hale getirmişti.3 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla Mustafa
Kemal Paşa ve ekibi ülkenin yönetimini bu ilkeler çerçevesinde devralmıştır.4
TBMM’nin açılışıyla ortaya çıkan hükümet şekli sorunu müzakereler sonucun-
da Meclis Hükümeti şeklinde neticelenmiş,5 bu hükümet sistemiyle çalışmaya
başlanmıştır.6 Mustafa Kemal Paşa’nın girişimiyle Halk Fırkasının kurulması,7
çıkarılan yasalar, milletvekillerinin görüşlerinin beyanı ve diğer gelişmeler, bi-
rinci TBMM’nin düşünce yapısında farklılaşmaya sebep olmuştur. Çoğu daha
önceden birbirini tanıyan parlamenterler, yasaların şekli ve tenkidi noktasında
fikir ayrılıklarına düşmüşlerdir.8 Bu gidişat meclise yeni ahenk kazandıracak,
hem çok partili hem de halkın çeşitli kitlelerinde parlamenterlerin katılımıyla
fikrî çeşitlilik artacaktı.

* Dr. Öğr. Üyesi, Harran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Şanlıurfa,
Türkiye, ihaliltanik@harran.edu.tr, (https://orcid.org/0000-0003-1614-3279)
1 John Mcgormick, Karşılaştırmalı Siyaset ve Yönetim Sistemleri, Çev. Musa Ceylan, Felix
Kitap, Ankara, 2020, s. 72.
2 Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, YK Yayınları, İstanbul, 2019, s. 179.
3 Alev Coşkun, Kuvayı Milliyenin Kuruluşu, Yenigün Yayıncılık, İstanbul, 2009, s. 45.
4 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Cilt: 1, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1970, s. 430.
5 Mustafa Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçleri, Cilt: 1, TTK Yayınları, Ankara, 1997, s. 60-
61.
6 Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, YK Yayınları, İstanbul, 2016, s. 508.
7 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Cilt: 2, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1969, s. 797.
8 İhsan Güneş, Birinci TBMM’nin Düşünce Yapısı (1920-1923), İş Bankası Yayınları,
İstanbul, 2009, s. 197.
890 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

Türkiye’de 1960 yılına kadar parlamenter yönetim meclis ve partili


cumhurbaşkanları birleşimden oluşuyordu. 27 Mayıs 190 Askeri Darbesinin
ardından9 ülke yönetiminde etkin olan meclis yapısında önemli bir değişikliğe
gidilmiştir. 9 Temmuz 1961 tarihli referandumla kabul edilen Türkiye Cumhu-
riyeti’nin üçüncü anayasası olan 1961 Anayasası’yla artık tek meclisten oluşan
dönem sona ermiştir.10 Anayasanın 63. maddesine göre Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosundan teşekkül etmiştir.11 Böy-
lece ikili meclis sitemine geçilmiş, ülke yönetimine dâhil olan kitle ve profiller-
de zenginlik yaşanmıştır.
Bu zenginlikler tarih araştırmalarına da konu olmuştur. Türkiye’de 20
yüzyılın ikinci yarısında tarih yazımında önemli gelişmeler yaşanmış, siyasi
tarihle birlikte sosyal, kültürel ve ekonomi gibi alanlar da tarihçilerin dikka-
tini çekmiştir. Şüphesiz bu alanlardan birisi de biyografi çalışmalarıdır. Bir
kişinin hayatını incelemek ve anlatmak, hem döneme hâkim olmayı sağlar
hem de kişinin yetişme koşullarıyla ilgili bilgi verir.12 Yakın dönemde biyog-
rafik tarih çalışmalarının arasında parlamenterler ve yasama faaliyetlerini
konu edinen araştırmaların sayısı artmaktadır. Böylece hem konu edinen kişi-
nin sosyolojik özellikleri hakkında bilgi edinilebilir hem de yasama dönemi
boyunca ülke ve seçim bölgesine dair ne tür katkılar sağladığı fikrine ulaşıla-
bilir.

Yusuf Azizoğlu
Yusuf Bey, 1917 yılında Silvan’da doğmuştur. Baba adı Sadun, anne
adı Gülistan olan Azizoğlu, ilk ve ortaöğretimini Diyarbakır’da, lise ve üniver-
site eğitimini İstanbul’da tamamlamıştır. Bu süreçte Fransızca ve İngilizce dil-
lerini bildiğini beyan eden Yusuf Bey, 1942 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nden mezun olmuş, farklı memuriyetlerden sonra serbest doktor ola-
rak çalışmıştır. 13 1946 yılında siyasi hayata atılmış, ilk milletvekili seçildiği

9 Kurtuluş Kayalı, Ordu ve Siyaset, İletişim Yayınları, İstanbul, 2012, s. 72.


10 Taha Parla, Türkiye’de Anayasalar (Tarih, İdeoloji, Rejim 1921-2016), Metis Yayınları,
İstanbul, 2016, s. 65.
11 Resmi Gazete, 30 Temmuz 1961, Sayı: 10859.
12 Abdülhamit Kırmızı, “Biyografi”, Ed. Ahmet Şimşek, Tarih İçin Metodoloji, Pagem
Akademi, Ankara, 2015, s. 159-160.
13 TBMM Milletvekilleri Tercümei Hal Dosyaları, Sicil No: 1648.
Tarih - Toplum 891

döneme kadar doğum yeri olan Silvan’da belediye başkanlığı yapmıştır. 14 9 ve


10. yasama dönemlerinde Demokrat Parti’den Diyarbakır milletvekili seçilmiş,
15
istifa ederek 20 Kasım 1955’te Hürriyet Partisi’nin kuruluşunda yer almıştır.16
27 Mayıs darbesinden sonra Yeni Türkiye Partisi’nin kurucuları arasında yer
alarak siyasete devam etmiştir. Millet Meclisi 1, 2 ve 3. dönemlerde yine Diyar-
bakır’dan milletvekili seçilmiştir. 27. Hükümet döneminde Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanlığı yapmış, 01.05.1970 tarihinde vefat etmiştir.17

Yusuf Azizoğlu’nun Yasama Faaliyetleri


Siyasi kariyerine DP ile başlayan Azizoğlu partiden istifasının ardından
20 Aralık 1955 tarihinde kurulan Hürriyet Partisi’ne geçmiştir.18 Bu değişiklik-
le Azizoğlu’nun iktidara karşı söylem ve eleştirileri artmıştır. İktidarı sağlık
işlerine yeterince önem vermemekle eleştirmiştir.19 Daha soran siyasi kariyeri-
ne YTP ile devam etmiştir.

İdari Konulara Dair Faaliyetleri


Yusuf Azizoğlu’nun yasama faaliyetleri arasında seçim bölgesine ya-
kın illerin idari taksimatına dair teklifleri olmuştur. Bitlis il merkezinin Tat-
van’a taşınması teklif etse de sonrasında geri çekmiştir.20 Mülki amirlerin yet-
kilerinin incelenmesini mecliste gündeme getirmiştir. Valilere bulundukları
bölgelere göre farklı ve olağanüstü yetkilerle donatıldığını sorgulamıştır.21
Temsilcisi olduğu Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki afetten kaynaklanan idari
alanda bir değişiklik teklifi söz konusudur. 1955 yılı kış sezonunda yağan yağ-
murlar dolayısıyla meydana gelen heyelanlar Lice merkezini ciddi bir şekilde
etkilemiş ve olası bir facia ile sebebiyle kasaba merkezinin taşınmasını teklif
etmiştir. Nafıa Vekâleti (Bayındırlık Bakanlığı) de hazırladığı raporda onu des-
tekler mahiyette sonuçlara ulaşmış ve kasaba merkezinin yerleşim yeri olması-

14 TBMM Milletvekilleri Albümü, Cilt: 2, Haz. Sema Yıldırım vd. TBMM Yayınları, Ankara,
2010, s. 853.
15 Mustafa Albayrak, “Hürriyet Partisi’nin Türk Siyasi Tarihindeki Yeri ve Önemi”, Atatürk
Araştırma Merkezi Dergisi, Yıl 2008, Cilt 24, Sayı 71, s. 351.
16 Rıfkı Salim Burçak, On Yılın Anıları (1950-1960), Nurol Matbaacılık, Ankara, 1998, s. 336-
337.
17 TBMM Milletvekilleri Albümü, Cilt: 2, 917.
18 M. Serhan Yücel, Demokrat Parti, Ülke Yayınları, İstanbul, 2001, s. 111.
19 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 10, TBMM Basımevi, Ankara, 1956, s.986-987.
20 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 5, TBMM Basımevi, Ankara, 1955, s 251.
21 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 21, TBMM Basımevi, Ankara, 1953, s. 309.
892 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

nı uygun bulmadığını belirterek, Diyarbakır Valiliği ile irtibata geçilmiştir. Ku-


rulan karma komisyonun önerisi kabul edilmiş22 6610 sayılı kanunla ilçe mer-
kezinin yerinin değiştirilmesi resmileşmiştir.23 İlk etapta yapılan 150 evden
oluşan alanın elektrik, su, yol ve kanalizasyon gibi altyapılarının tamamlanma-
sı için yardım fonundan 872.036 lira kullanılmıştır.24

Sosyal Konulara Dair Faaliyetleri


Yusuf Bey, cumhuriyet ilk yıllarında çıkarılan iskân kanunlarının tadilini
gündeme almıştır. 1934 yılında kabul edilen 2510 ve 1937 yılında kabul edilen
2848 numaralı kanunlarla zorunlu göçe tabi olanların, geri dönüşleriyle ilgili ko-
laylıklar sağlanmıştır. Ancak 1947 yılında kabul edilen 5098 sayılı kanunla geri
göçün önü açılırken bazı bölgelerin bu kapsam dışında kalmasını eleştirmiştir.
Kanun kapsamının istenilen seviyede genişlememesine güvenlik sorunları gerek-
çe gösterilse de yönetimin asayişi sağlamakla mükellef olduğunu hatırlatarak,
bütün ülke sathına yayılması gerektiğini belirtmiştir.25 İlerleyen zamanda kan da-
valarını önlemek amacıyla uygulanan 1937 yılında kabul edilen 3236 sayılı kanu-
nun lağvedilmesini teklif etmiştir.26 Seçim bölgesinden zorunlu göçe tabi olanla-
rın, geri dönüşünü sağlayabilmek için çaba göstermiştir.
Ülkede sağlık koşullarının iyileştirilmesine de katkı sunan Azizoğlu,
1951 yılı bütçe görüşmesin kendisiyle birlikte 55 milletvekilinin de desteğiyle
Sağlık Bakanlığı bütçesine kanser enstitüsü, laboratuvar ve hastaneler tesisi
için 300 000 liranın eklenmesini teklif etmiştir.27 Sıhhat ve İçtimai Muavenet
Vekâleti, Hudut ve Sahiller kontrolünde çalışan personele dair talep edilen büt-
çe artışına destek vermiştir. Özellikle Çanakkale ve İstanbul boğazlarında gece-
nin belirsiz saatlerinde ve zor şartlarda görevini icra eden memurlara verilecek
her türlü ödeneğin yerinde olduğunu beyan etmiştir.28
Azizoğlu, Doğu bölgesinin CHP yönetiminde ihmal edildiği ve bütçe
gibi konularda ülkenin tamamının bir bütün olarak ele alınması gerektiğini söy-
lemiştir. Onun öne sürdüğü fikirlerden birisi bakanlık bütçelerinde her yıl ayrı-

22 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 7, TBMM Basımevi, Ankara, 1955, s. 310.
23 Resmi Gazete, 27 Mayıs 1955, Sayı: 9013.
24 BCA, 30-18-1-2/178-28-10/ ek. 106. Tarih: 15.05.1964
25 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 1, TBMM Basımevi, Ankara, 1950, s 292-293
26 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 14, TBMM Basımevi, Ankara, 1952, s.482.
27 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 1, TBMM Basımevi, Ankara, 1950, s 951.
28 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 5, TBMM Basımevi, Ankara, 1955, s. 97.
Tarih - Toplum 893

lan paranın fazla kalan kısımlarının tıpkı belediye bütçelerinde olduğu gibi ma-
aşa tahsis edilmemesidir.29 Böylece bütçelerden arta kalan miktarların daha
verimli kullanılmasını gündeme getirmiştir.

Hukuki Konulara Dair Faaliyetleri


DP döneminde çıkarılan Atatürk’ü Koruma Kanunu uzun dönem tartış-
malara konu olmuştur. Kanun tasarısında da söz alarak düşüncelerini paylaş-
mıştır. Bireysel de olsa Atatürk’e karşı yapılan tahkir ve tezyifi eleştirmiştir.
Bazı yerlerde heykel ve büstlere saldırılarak, onun manevi şahsiyetine saldırılar
söz konusuydu. Atatürk’e karşı yapılan hakaretleri kınamakla beraber, bir şahsa
karşı yapılan hakaretlerin suç kabul edilmesini eleştirmiştir. Onun korunmaya
muhtaç olduğunu hissettirmenin yanlış olduğunu söylemiştir. Kendisinin de
onun firiklerine bağlı olduğunu ancak, taparcasına değil, mantık çerçevesinde
olduğunu beyan etmiştir. Böyle bir kanunun İnönü örneğini vererek ileride baş-
ka şahıslar için teklif edilebileceğine dikkat çekmiştir.30
Bazı basın organlarının ülkenin birliğini zedeleyici yayın politikaları
hakkında bir tahkikat yapılıp yapılmadığına dair sözlü soru yöneltmiştir.
03.01.1953 tarihli Hürriyet Gazetesinin başyazısı ve 29.05.1953 tarihli Ulus ve
25.4.1953 tarihli Dünya gazetelerinde yayımlanan Kürt, Kürtler, Kürdistan,
Doğulular tabirlerini kullanmalarını eleştirmiştir. Bu ve benzeri ayrıştırıcı ya-
yınların yapılmasını sanki ülkenin doğusunda isyan hazırlığı varmış gibi tabir-
lerin kullanılmasının yanlış bir üslup olduğuna dikkat çekmiştir.31

Eğitim Konularına Dair Faaliyetleri


Yusuf Bey, 1951 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülürken, köy
okullarına ayrılan 8 milyonun 10 milyona çıkarılmasını “Yıllardır kendi haline
ve kaderine terkedilmiş köylerimizin simsiyah çamur yığını halindeki evlerinin
ortasında dikilen, feyizli istikbalin müjdecisi, millî kültürün âbidesi halinde çi-
çek gibi yeni okullar bence iktidarımızın bu bölgelerde takdire, tebcile değer en
büyük eserleridir” diyerek 141 milletvekiliyle desteklemiştir.32

29 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 5, TBMM Basımevi, Ankara, 1951, s 298-300.


30 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 7, TBMM Basımevi, Ankara, 1951, s 978.
31 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 25, TBMM Basımevi, Ankara, 1954, s. 261-262.
32 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 13, TBMM Basımevi, Ankara, 1952, s. 981.
894 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

Seçim bölgesinin ilerlemesinde eğitim kurumlarına dikkat çeken Yusuf


Bey, burada bir üniversite kurulmasını talep etmiş ve genel olarak eğitim ku-
rumlarının akıbetini ilgili bakanlara soru olarak yöneltmiştir. Üniversite yapı-
mının hangi aşamada olunduğu ve ön hazırlıklarını sormuştur. Bakanlık ise bu
iş için ilk etapta 1 milyon liranın ayrıldığını, üniversiteye öğrenci yetiştirecek
ilk ve orta dereceli okullarda iyileştirme planlanmıştır. Üniversitenin hemen
açılamayacağına göre kuruluşuna kadar orta öğretim okullarının sayısı artırıla-
caktı.33 Gündeme getirdiği eğitim konusu, İl Özel İdarelerinden maaş alan il-
kokul öğretmenlerinin kadrolarının Millî Eğitim Vekâleti’ne bağlanması ol-
muştur.34

Ekonomi Konularına Dair Faaliyetleri


Yusuf Bey, 1951 yılı bütçesi görüşmelerinde, açılması planlanan Tütün
Bankası’nın akıbetini gündeme taşımıştır. Bankanın açılabilmesi için tütün üre-
ticilerinden % 5 kesinti yapılmıştı. Bu kesintinin de hangi işlerde kullanıldığını
sorgulamıştır. Onun sorularına Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Özsan, cevap
verirken banka işinin Ticaret Bakanlığı’na tevdi edilginden bahisle, toplanan
42 milyon liranın çiftçiyi destekleme amacıyla kullanıldığını ifade etmiştir.35
Yine 1951 yılında İşletmeler Bakanlığına Batman rafinerisinin biran önce ku-
rulması için ayrılan ödeneğin iyileştirilmesini, tesisin en erken zamanda işlet-
meye açılması gerektiğini belirtmiştir.36 1952 yılı bütçesinde Çalışma ve İşlet-
meler Bakanlığının Batman rafinerisine ayrılan 30 milyonun sondaj işine ayır-
masını ise eleştirmiştir. Bu paranın rafinerinin hızlı bir şekilde üretime geçmesi
için harcanmasını, sondaj işlerinin ertelenmesini söyleyerek,37 partisinin ve
bakanının aleyhinde görüş beyan etmiştir.

İkinci Dönem Vekilliği ve Muhalefete Geçişi


DP’den istifa ettikten sonra, HP’ye geçen Azizoğlu, grubu adına söz
alarak fikirlerini beyan etmiştir. Artık iktidara sık sık politik eleştiriler yönelte-
cektir. TBMM iç tüzüğünün 23. maddesi encümenlere aday seçimi için grubu
adına söz alarak meclis başkanlığının liste üzerinde tahrifat yaptığını belirtmiş-

33 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1953, s. 180.
34 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 18, TBMM Basımevi, Ankara, 1953, s.4.
35 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 5, TBMM Basımevi, Ankara, 1951, s 978.
36 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 5, TBMM Basımevi, Ankara, 1951, s 68-69.
37 TBMM ZC, Dönem: 9, Cilt: 13, TBMM Basımevi, Ankara, 1952, s. 1226.
Tarih - Toplum 895

tir. Örneğin, grubunun Anayasa Encümeni için aday gösterdiği bir milletvekili-
nin Kütüphane Encümenine yazıldığını, Maliye Encümeni için gösterilen ada-
yın ise başka bir encümene, Sağlık Encümeni için gösterilen adayın Sayıştay
Encümeni listesinde olduğunu beyan etmiştir. Listelerin hazırlanırken milletve-
killerinin uzmanlık alanın dikkate alındığını, ancak bu suretle birikimden fay-
dalanılamayacağını söylemiştir.38 Ayrıca bu gibi hususlarda meclis işleyişine
atfen takrirlerinin gündeme geç alınmasına itiraz etmiştir.39 . Hatta Silvan DP
teşkilatı da onun bölgede karıştığı birtakım asayiş olaylarını rapor etmiştir.40
Azizoğlu, iktidarı ABD yardımları kapsamında gönderilenlerin dağıtı-
mının eşit yapılmadığını, partizan tutumların olduğunu iddialarını Menderes’e
yöneltmiştir. Gündeme taşıdığı bu hususun da ihmal edilmesini eleştirmiştir.
İktidara yönelttiği soruların iki ay veya daha fazla bir zaman geçtikten sonra
cevaplandırdığında gündemin önemini kaybettiğini belirtmiştir. Devlet Vekili
Cemil Bengü ona cevaben, gecikmenin sorulara detaylı bir şekilde cevaplamak
amacıyla yaşandığını söylemiştir. Çünkü bir yanıyla sorunun muhatabının Kı-
zılay olduğunu söylemiştir.41
Yusuf Azizoğlu henüz meclis televizyon ya da radyo yayınının olmadı-
ğı dönemde genel kurul görüşmelerinin şeffaflık ilkesi gereğince kamuoyuyla
paylaşılması açısından bir teklif vermiştir. Gizli oturumlar hariç, gazetecilerin
alınmasına niçin müsaade edilmediğine dair Meclis başkanına olan sualine
Başkanvekili Fikri Apaydın’nın cevap vermiştir. Siyasi partilerin meclis grup-
ları hakkında meclisi iç nizamnamesinin müsaade etmediğini, genel kurul salo-
nuna ile encümen odalarına; milletvekilleri, meclis memur ve müstahdemleri,
hükümetten iş için gönderilmiş memurlardan ve davet edilen uzmanlardan baş-
kalarının girmelerinin yasak olduğunu belirtmiştir.42
Yusuf Azizoğlu Dördüncü Adnan Menderes Hükümetinin programında
geçen “Seçim Kanununda intizamı temin ve vatandaş rey ve arzusunu daha iyi
tahakkuk ettirmek mülâhazası ile yapılmış olan son tadilâtın lüzumsuzluğu”
gerekçesiyle ilgili kanunda düzenleme yapacakları vaadini hatırlatmıştır. Bu-

38 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 14, TBMM Basımevi, Ankara, 1956, s. 23-24.
39 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 16, TBMM Basımevi, Ankara, 1957, s. 35-36.
40 BCA, 30-1-0-0/68-429-12. Tarih: 21.05.1957
41 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1957, s. 66-67.
42 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1957, s. 89.
896 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

nunla ilgili encümen bir layiha hazırlamış ve meclis gündemine taşımıştır.43


Ancak bu girişim akamete uğrayınca itiraz etmiş ve Başbakan adına Adalet
Bakanı Hüseyin Avnî Göktürk cevap vermiştir. Muhtelif kanun teklifleri yapıl-
mış olması hasebiyle lâyihanın yeniden incelenmesi sebebiyle geri alınmıştır.
İktidara geldiği günden itibaren DP’nin program ilkelerine sadık kaldığını ve
sekizinci dönem bütçe görüşmelerinde genel kurulun güvenoyu vermesinin
buna delil olduğunu ifade etmiştir. O, Avni Göktürk’ün gecikmeli cevabını ye-
terli bulmadığını ve seçim kanununda değişiklik yapılmadığını söylemiştir.44
HP Meclis Grubu adına Yusuf Azizoğlu bu defa şehirlerin imar planları
üzerinden iktidarı eleştirmiştir. Ona cevap veren DP Sözcüsü Himmet Ölçmen
ve Menderes’e mukabelede bulunmuştur. Özellikle İstanbul’un şehirleşmeye
ivme kazandığı bir dönemde hemen her yönüyle uzmanların görüşünün alınma-
sını ve bu gibi önemli konuların siyasetin dışında tutularak ele alınması gerek-
tiğin altını çizmiştir. Sorunun muhatabı yerine parti sözcüsünün kızarak, imar
planının mükemmel olduğunu belirterek siyasi cevap vermesini de ayrıca eleş-
tirmiştir. 45
Azizoğlu, Menderes’in Konya’da HP’nin dini hususlara politikasını
eleştiren beyanatına mukabelede bulunmuştur. DP’nin eleştirisi laiklik ilkesine
karşı partisin tutumuydu. Yusuf Bey cevabında laikliği, din ve devlet işlerinin
birbirinden kesin olarak ayrılması manasında dar bir alanda anlaşılmasını yan-
lış bulmuştur. Ona göre dini siyasi etki, seçmenin algısını yönetme ve her türlü
istismarcı düşüncenin üstünde tutmak gerekiyordu. HP, din ve vicdan özgürlü-
ğü olarak değerlendiriyordur. DP’li Fahir Ağaoğlu’nun söylemlerini Yusuf Bey,
HP’yi dine saygı göstermemek şeklinde algılamıştı. HP, Menderes’in ortaokul-
larda din derslerinin konulmasından Maarif Vekilinin haberdar olmadığı söyle-
mesi üzerine, hükümeti programsız, prensipsiz hareket etmekle eleştirmiştir.
Ağaoğlu ise HP’yi din derslerine karşı olmakla itham etmişti.46

43 5545 sayılı milletvekili seçim kanununda sıkça eleştirilere konu olan husus, partilerin ortak
adayı desteklemesinin engellenmesidir. İlki kanunun değiştirilen 35. maddesi “Bir siyasi
partinin aday listesine girmiş bulunan kimse, diğer bir siyasi parti tarafından her hangi bir
seçim çevresi için aday gösterilemeyeceği gibi müstakilen adaylığını da koyamaz. Muhtelif
siyasi partiler müşterek liste halinde aday gösteremezler.” şeklindeydi. Resmi Gazete, 7
Temmuz 1954, Sayı: 8748.
44 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1957, s. 213-217.
45 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1957, s. 913-914.
46 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1957, s. 668-669.
Tarih - Toplum 897

Muhalefetteyken 1954 seçimleri sonucu ilçeye düşürülerek cezalandı-


rılan Kırşehir’in tekrar il statüsüne yükseltilmesini eleştirmiştir. Bu kanuni dü-
zenlemeyi yerinde bulduğunu, önceki düzenlemeyle bir haksızlık yapıldığını
ve bu gibi olumlu gelişmelerin artık benzeri cezalandırmaların olmayacağına
işaret ettiğini belirtmiştir. Ayrıca seçim ve seçim kanunu demokrasi ilkelerine
göre revize ederken, sonuçlarına tahammülün de önemine vurgu yapmıştır.47

Millet Meclisi 1. Dönem


Türkiye’de 27 Mayıs 1960 askerî darbesinden sonra çift meclisli siste-
me geçilmiş ve TBMM, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu ile oluşmuş-
tur.48 1961 seçimlerinde bütün partiler tek başına hükümet kurabilecek çoğun-
luğu sağlayamayınca CHP ve AP’den 10’ar bakanın görev aldığı koalisyon
hükümeti kurulmuştu. 49 Yusuf Bey, bu seçimlerde YTP’den Diyarbakır millet-
vekili seçilmiştir. Ardından 27.06.1962 tarihinde 27. hükümette, meclis genel
kurula sunulan bakanlar listesinde Azizoğlu, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlı-
ğına atanmıştır.50 Artık ülke sorumlulukları artmış ve bölgesiyle beraber tüm
ülkeyi ve ülke dışındaki bakanlığını ilgilendiren konular gündemini oluştur-
muştur. 1 Eylül 1962 tarihinde İran’da deprem meydana gelmişti. Bazı millet-
vekilleri Türkiye’nin yaptığı yardımlara cevaben, bakanlıkla beraber Kızılay’ın
desteğiyle İran’a muhtelif yardımların yapıldığını, bunun bir insanlık gereği
olduğuna dikkat çekmiştir.51
Azizoğlu, bakanlığı döneminde hastanelerdeki adli vakalarla muhatap
olmuştur. Bunlardan birisi, Urfa devlet hastanesinde bir kadın doktoru erkek ve
bir bayan hemşirenin görevi başında uygunsuz bir halde tespit edilmesiyle ilgi-
lidir. Konuyla ilgili Urfa milletvekili Kemal Badıllı yazılı soru önergesi vermiş,
Azizoğlu cevaplandırmıştır. Her iki kişinin aynı hastanede çalışmasından dola-
yı, ifadelerin birbirinden farklı bulunması sebebiyye konuyu detaylı incelemek
üzere bakanlık müfettişi Dr. Konan Adısönmez görevlendirilmişti. İki personel
de soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi amacıyla başka hastanelere tayin edil-

47 TBMM ZC, Dönem: 10, Cilt: 20, TBMM Basımevi, Ankara, 1957, s. 121-122.
48 TBMM Temsilciler Meclisi Tutanakları, Cilt:3, Birleşim: 47, TBMM Basımevi, Ankara,
1961, s. 362.
49 Suavi Aydın-Yüksel Taşkın, 1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul,
2020, s. 102.
50 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 6, TBMM Basımevi, Ankara, 1962, s. 133.
51 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 6, TBMM Basımevi, Ankara, 1962, s. 303.
898 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

miştir. Olay özetle Dr. F. A. ve hemşire G. A. Hastane içerisinde uygunsuz bir


vaziyette tespit edilmiş, baştabibi Dr. Recai İlter ve diğer ilgililer idari soruştur-
ma başlatmışlardı.52
Bir diğer adli vaka ise Afyonkarahisar çocuk esirgeme kurumunda
meydana gelmişti. Afyon milletvekili Veli Başaran’ın Afyon Çocuk Esirgeme
Kurumu Yuvasında çocuk yaşta kızların cinsel istismara maruz kalmasıydı.
Olayla ilgili tespitlerini paylaşan Başaran, Azizoğlu’ndan tafsilatlı açıklama is-
temiştir. Olay bir memurun Çocuk Esirgeme Kurumu Yuvasından bir kız çocu-
ğunu evlatlık almak ve kanuni işleri tamamlamak için hastane kontrolünde or-
taya çıkmıştı. Çocuğun istismara maruz kalmasından dolayı evlatlık işlemi
durdurulmuştu. Bu gelişme üzerine vali bilgilendirilmiş, ardından kurumdaki
bütün kız çocukları muayene ettirilmişti. Muayene sonucunda kurumda barınan
12 kız çocuğundan 9’unun bakire olmadığı tespit edilmişti. İstismarın ortaya
çıkmasıyla Çocuk Esirgeme Kurumundaki bütün yönetim değiştirilmiş ve so-
ruşturma başlatılmıştır. Soruşturma kapsamında çocukların ifadesine göre, bir
kısmı Afyon’daki kurumda bir kısmı da buradan önceki kurumlarda barınırken
meydana geldiği bilgisine ulaşılmıştır. Olayın hukuki süreci daha sonra cumhu-
riyet savcılığına aksettirilmişti.53
Yusuf Bey’in bakanlığı döneminde doktorların sosyalizasyonu ile ilgili
pilot il seçiminde ilk önce Edirne’nin ardından Muş’un seçilmesi, onu bölgeci-
lik yapmakla itham edilmesine sebep olmuştur. Edirne Milletvekili Fahir Girit-
lioğlu bu değişikliği mecliste gündeme taşımış, bakandan cevaplandırmasını
istemiştir. Azizoğlu izahatında, Milli Birlik Komitesi iktidarı döneminde pilot
bölge olarak hiçbir ilin tayin edilmediğini belirtmiştir. Ardından neden Muş’un
seçildiğini açıklamıştır. Doktorların intibakı için ekonomik seviyesi oldukça
ileri bir bölge (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ), az gelişmiş bölge olarak (Adıya-
man, Bingöl, Elâzığ, Erzincan, Malatya ve Tunceli) illeri belirlenmiştir. Ayrıca
her türlü şartta dağınık bir bölge olarak (Elazığ, Çankırı ve Tekirdağ) belirlen-
mişti. Sosyalizasyon işleri için gelişmiş bölgeye 106.683.350 lira, az gelişmiş
bölge için 193.032.100 lira, dağınık bölge için ise 90.189.500 lira ödeneğe ihti-
yaç olduğunu tespit etmiştir. Aşırı maliyet ve zaten gelişmiş bir bölge olasıyla

52 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 6, TBMM Basımevi, Ankara, 1962, s. 277-
278.
53 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1963, s. 272-
273.
Tarih - Toplum 899

Edirne düşünülmemiş, az maliyet ve gelişmeme sebebiyle Muş ili pilot bölge


olarak seçilmiştir.54
Azizoğlu’nun bakanlığı döneminde İstanbul’da sağlığı olumsuz etkile-
yen dere ve su birikintileri gündeme gelmiştir. İstanbul Milletvekili Reşit Ül-
ker, Moda koyuna dökülmekte olan Kurbağlıdere’nin, son iki sene zarfında bu
dereye bağlanan lağımların çoğalması sebebiyle çok pis koktuğunu ve hastalık
yaydığını dile getirmiş ve bakandan çözüm üretmesini istemiştir. Ülker, Moda
koyunu İstanbulluların yüzme amaçlı kullandığını ve buna bağlı turizmin olum-
suz etkilendiğini ilave etmiştir. Buradaki sorundan kaynaklanan hastalıktan do-
layı, Gazhane, Kuşdili, Moda, Kalamış ve Fenerbahçe’de son üç senede bula-
şıcı hastalık ve özellikle çocuk felci miktarı, açık kanalizasyonlara ne gibi ted-
birler alındığını bakana sormuştur. Azizoğlu bağlı olduğu kuruma ait işlerle il-
gili hem Ülker’i hem de genel kurulu aydınlatmıştır.
Moda koyuna akan Kurbağalıdere’ye bağlı pis suların engellenmesi
için İstanbul Belediyesi tarafından yaklaşık 1 milyon nüfus göz önüne alınarak
planlama yapılmıştı. Ancak bu tesislerin yapılması için 136.6 milyon liraya ih-
tiyaç vardı. Bakırköy’den Küçükçekmece’ye uzanan kanalizasyonun ıslahı için
52 milyon liraya ihtiyaç vardı. Şişli Meşrutiyet mahallesinden Ihlamur mahal-
lesine kadar akan pis su hattı için çalışmalar yürütülmüştü. Haliç’in kanalizas-
yon durumu da kötüydü. Yaklaşık 50-60 kanaldan Haliç’e dökülen lağım suları,
yakınında bulunan fabrika ve imalathanelere ait atık su gibi sebeplerden dolayı
bu bölgeyle ilgili çalışmalar artırılmıştı. Azizoğlu, bu gibi işlerden aslında be-
lediyelerin yetkili olduğunun altını çizmiştir. Belediyeler Kanunu ve Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu çerçevesinde bu hizmetlerin tamamı belediyelere yüklen-
miş ancak belediyelerin bütçesi bu işleri karşılayacak kadar artırılmamıştı. İlk
önce bu konuda iyileştirmelerin yapılacağını belirterek, Kurbağalıdere bölge-
sinde görülen bulaşıcı hastalıklar durumunu, Kadıköy bölgesinde 1960 yılında
17, 1961 yılında 7 ve 1962 yılında 15 çocuk felcinin tespit edildiği sorusunu da
cevaplandırmıştır.55

54 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 8, TBMM Basımevi, Ankara, 1962, s. 76-
77.
55 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 11, TBMM Basımevi, Ankara, 1963, s. 381-
382.
900 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

Elbette İstanbul gibi geniş bir alan ve nüfusa sahip olan ilin sorunları
Kurbağalıdere ve Haliç’le sınırlı değildi. İstanbul milletvekili Vahyi Özarar,
Sağmalcılar köyündeki tifo salgını ile burada bir sağlık kurumu ihtiyacını ilet-
miştir. Azizoğlu, Sağmalcılar’da 1963 yılı başında ortaya çıkan tifo vakalarının
içme suyundaki mikroptan kaynaklandığını, bunu müteakip İmar ve İskân Ba-
kanlığı nezdinde suların yerinde incelenmesi için heyet görevlendirildiğini ifa-
de etmiştir. Temiz içme suyu için, DSİ ile temasa geçilmişti. Bunun dışında
Sağlık Bakanlığı’nın Taşlıtarla, Sağmalcılar ve Gültepe bölgelerinde toplu aşı-
lama yaptığını ve diğer önleyici tedbirleri artırdığını eklemiştir. Taşlıtarla’da
inşası devam eden sağlık tesisinin bitme aşamasında olduğunu, Sağmalcılar’da
ise tesisin kiralama yöntemiyle açılacağını ama acil olarak hastaneden önce
daha küçük bir tesis olan muayene ve tedavi evinin hizmete başlayacağı bilgi-
sini paylaşmıştır.56
Azizoğlu, İstanbul özelinde bu izahatı üzerine Giresun Milletvekili İb-
rahim Etem Kılıçoğlu sorularını tüm ülke çapında genişletmiştir. Kılıçoğlu,
Türkiye’nin kaç tnae ilçesinde sağlık merkezinin olduğunu, doktor durumları
ne seviyede olduğunu, sağlık merkezlerinin kurulmasında hangi esasların dik-
kate alındığını sormuştur. Bunlara ilaveten seçim bölgesi olan Tirebolu’daki
sağlık merkezi inşaatının akıbetini, bakanın sağlık merkezi için 30.000 lira yar-
dım vaadini sormuştur. Azizoğlu cevabında, Türkiye’nin 297 noktasında sağlık
merkezinin olduğunu, bunların 103’ünde bir doktorun bile olmadığını, 152’sin-
de ise birer doktorun olduğunu, 42’sinde ikişer doktorun olduğunu açıklamıştır.
Sağlık merkezlerinin kurulmasında ise bir kısmı doğrudan doğruya Sağlık Ba-
kanlığı tarafından büyük bir kısmı da yerel teşebbüsler ve yardımlarla kuruldu-
ğuna dikkat çekmiştir. Bir bölgeye sağlık kurumunun tesis için göz önünde
bulundurulan esaslar, ilçenin nüfus, devlet hastanelerine olan uzaklık ve ulaştır-
ma durumu, bölgenin özellikleri, sağlık koşul ve ihtiyaçlarıydı. Tirebolu sağlık
merkezine 1956 yılında yerel Verem Savaş Derneği tarafından başlanmıştı. Ba-
kanlık faydalı bu girişime destek olmuş, 1956’da 20 bin, 1957’de 30 bin,
1958’de 15 bin olmak üzere ilk üç yılda toplam 65 bin lira yardımda bulunmuş-
tur. Yerel girişimin zaafa uğraması ve işin yeterince takip olunmaması sebebiy-
le inşaat ancak %25 oranında tamamlanmıştı. Yapının yeniden faaliyete geçil-
mesiyle bakanlığın 1962 yılı bütçesinden 30 bin lira yardım yapacağı vadinde

56 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1963, s. 278.
Tarih - Toplum 901

bulunmuştu. 1962 yılı Aralık ayında, Tirebolu Sağlık Merkezi Yaptırma Derne-
ği’ne, söz verilen 30 bin lira gönderilmiş ve bakanlığın toplam desteği 95 bin
liraya ulaşmıştı.57
Bakanlığı döneminde ele alınan konulardan birisi de bazı sağlık kurum-
larının birleştirilmesidir. Balıkesir milletvekili Ahmet İhsan Kırımlı, Ana-Çocuk
Sağlığı teşkilatıyla Doğum ve Çocuk Bakım Evleri’nin birleştirilmesi fikrini gün-
deme taşımıştır. Ayrıca ülke genelinde tifo, difteri, tetanos, boğmaca ve çocuk
felci hastalıklarına karşın ne tür tedbirlerin alındığını sormuştur. Bu konuyla ilgi-
li bakan, tarihi süreci hatırlatarak konuşmaya başlamıştır. 1952 yılında Türkiye
ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yar-
dım Fonu) 20 yıllık bir anlaşma yapılarak, Sağlık Bakanlığı Sağlık İşleri Genel
Müdürlüğüne bağlı, Ana-Çocuk Sağlığı birimi kurulmuştu. Bu birimin koruyucu
hizmet amacıyla taşımakta, normal gebe, lohusa, emzikli annelerin tıbbi kontrolü
sağlanmaktaydı. Çocuk bakımı ve beslenmesi gibi konularda teorik ve pratik ola-
rak anneleri bilgilendirmekteydi. 0-6 yaş arası çocukların gerekli sağlık muaye-
nelerini, bulaşıcı hastalıklara karşı koruyucu aşıları takip ediliyordu. Ana-Çocuk
Sağlığı Teşkilâtı, illerde merkezler, ilçelerde şubeler, köylerde de Köy Halk Sağ-
lığı birimlerinden oluşmaktaydı. 1953’ten 1962 yılı onuncu ayna kadar; 34 ilde
37 merkez, 34 şube, 357 köy birimi açılmıştı. Merkezlerde kadın ve çocuk hasta-
lıları uzmanı ile gerekli sağlık personeli, şubelerde uzman doktor olmadığı takdir-
de pratisyen hekimler, kırsal birimlerde köy ebeleri bu işi yürütmekteydi. Dünya
Sağlık Teşkilâtı ve UNİCEF ile Türkiye arasında anlaşma gereğince, her yıl 8
merkez, 12 şube, 100 gezici birim açılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca Ana-Çocuk
Sağlığı Teşkilâtı UNICEF’ten, (A+D) vitamin kapsülü, süttozu, tıbbi alet, motor-
lu vasıta ve bisiklet yardımı almıştır. Ana-Çocuk Sağlığı Teşkilatı’nın diğer sağlık
kurumlarıyla birleştirilmesi de gündeme alınmıştı.58
Sağlık Bakanlığı’nın 1962 ve 1963 yıllarında muhtelif derneklere yap-
tığı yardımlar, yine bir doktor olan Konya Milletvekili Faruk Sükan tarafından
Azizoğlu’na sorulmuştur. O da liste halinde muhatabına yapılan yardımları
sunmuştur. Bunların içerisinde 5 bin liradan fazla yardım gören derneklere ya-
pılan yardımlarda, yönetmelik hükümleri göz önünde bulundurulmuş, devlet

57 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 11, TBMM Basımevi, Ankara, 1963, s. 360-
370.
58 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 11, TBMM Basımevi, Ankara, 1962, s. 150-
152.
902 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

planındaki esaslara uyularak az gelişmiş bölgelerdeki derneklere öncelik tanın-


mıştır. Yine de az gelişmiş bölgelerdeki derneklere yapılan yardımlarla, diğer
bölgelerdeki derneklere yapılan yardımlar arasında büyük bir fark yoktu. Sos-
yal Yardım Fonunda biriken paralar, yönetmeliğin 7. maddesinde yazılı esasla-
ra göre tasarruf edilmiştir. 1962 yılında ayrılan miktar aşılmamış, 1963 yılında
82 sosyal refah derneği, 67 ilköğretim derneği, 88 diğer sosyal amaçlı dernek,
89 ortaöğretim öğrenci derneği, 105 kültür derneği, yükseköğretim öğrenci der-
nekleri yardım için müracaat etmişti. Özellikle yükseköğretim ve kültür der-
neklerinin işlettikleri yurtların çoğunun maddi imkânsızlıkları dolayısıyla ka-
patılma durumuyla karşılaşılması ve bu öğrencilerin olumsuz durumu göz
önünde tutularak yükseköğretim, ortaöğretim ve kültür derneklerinin talepleri-
ni karşılamak adına belirlenen miktar aşılmak zorunda kalınmıştır.59
Bakanlığı döneminde Azizoğlu’nun mecliste yaşadığı bir olay, onun
siyasi kariyerinde önemli bir süreç olmuştur. Aynı kabinede görev yaptığı eski
bir bakan tarafından çok ciddi suçlamalara maruz kalmıştır. Önemli gördüğü bu
iddia karşısında Azizoğlu, gündem dışı söz alarak, iddiaların doğru olmadığını
ve soruşturma yapılmasını isteyecek kadar açık bir konuşma yapmıştır. İçişleri
Bakanlığından istifası eden Hıfzı Oğuz Bekata,60 Sağlık ve Sosyal Yardım Ba-
kanı Yusuf Azizoğlu’na toplam 7 maddeden oluşan iddiaları şu şekildedir;
1- Celal Bayar’ı Kayseri cezaevinde ziyaret etmesi ve elini öpmesi,
2- Yassıada mahkûmlarına sahte sağlık raporu temin etmesi,
3- Zeki Eratman’ın firarına yardım etmesi,
4- 27 Mayıs darbesine karşı duruş sergilemesi,
5- Ağrı eski DP milletvekili Halis Öztürk’ün Kayseri cezaevinden
Ağrı’ya nakli esnasında Ağrı valisine baskı uygulaması,
6- Kürtçülük propagandası yapması,
7- Bölgecilik amacıyla zararlı şahıs ve derneklerle irtibat kurması ve
bakanlık fonundan para aktarması.
Bekata’nın Azizoğlu’na isnat ettikleri hem politik hem de şahsen çok
ağırdı. Tüm bunların gerçeği yansıtmadığını, Bekata’nın iddialarının iftira ol-
duğunu söyleyen Aziz Bey, tıpkı sorular gibi cevapları da maddeler halinde sı-
ralamıştır;

59 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 20, TBMM Basımevi, Ankara, 1963, s. 298.
60 Resmi Gazete, 7 Ekim 1963, Sayı: 11524.
Tarih - Toplum 903

1-Teftiş için gittiği Kayseri cezaevinde Adalet Bakanı da ona eşlik et-
miştir. Diğer mahkûmlar gibi Celal Bayar’ın da durumunu incelemiş, teftişin
sonuna kadar savcı ve sağlık il müdürü de ona eşlik etmiştir. Bayar’ın elini
öpmemiştir.
2-Mahkûm bile olsa hastalara iyi muamele edilmesinin tüm sağlık per-
soneline telkin ettiğini belirterek, sahte rapor verilmesi, hastane dışına çıkılma-
sına müsaade edilmesi ve telefon imkânı gibi hukuki yetkilerin dışına çıkılma-
dığını ifade etmiştir.
3-Zeki Eratman’ın firarından iki-üç ay önce Haydarpaşa Numune Has-
tanesi’ni teftiş ettiği esnada onunla birlikte Hayrettin Erkmen’e geçmiş olsun
dileğinde bulunduğu esnada başhekimin de kendisine eşlik ettiğini, bu iki kişiy-
le siyasi bir görüşmelerinin olmadığını, şahsın firarına yardım eden jandarma
erinin İçişleri Bakanının emrinde olduğunu beyan etmiştir. Ayrıca firar esnasın-
da hiçbir sağlık personelinin dahli olmamıştır.
4-27 Mayıs yönetimine karşı olmadığını siyasete DP ile başlamasına
rağmen, darbeden önce DP’ye muhalefet ettiğini, HP ve YTP saflarında siyaset
yatığına işaretle, iddianın asılsız olduğunu söylemiştir.
5-Adalaet Bakanlığı Kayseri Cezaevindeki mahkûmların başka illere
nakli esnasında isteklerini dikkate alacaklarına dair kararının ardından, Ağrı
milletvekili Kerem Özcan, bu imkânın Halis Öztürk’e sağlanmadığı gerekçe-
sinde Azizoğlu’na müracaat etmiştir. O da Adalet Bakanıyla kurduğu temas
neticesinde Ağrı valisinin ildeki cezaevindeki güvenlik yetersizliği ve mahkû-
ma bir saldırı ihtimali gibi çekinceleri olduğunu öğrenmiştir. Bunun üzerine
Ağrı valisine ricası sonucu mahkûmun Ağrı’ya naklinin gerçekleştiğini beyan
ederek, özel bir muamele olmadığını belirtmiştir.61

61 Halis Öztürk, Ağrı isyanlarında dahli olduğu, DP safında siyaset yaptığı için Ağrı’daki adli
ve mülki yetkililerin kendilerine zorluk yaşattığını 08 Ekim 1951’de Menderes’e bildirmiş,
bu görevlilerin etkisinin kırılmasına yerlerinin değiştirilmesini istemiştir. BCA, 30-1-0-
0/50-301-11. Tarih: 08.10.1951 Öztürk’ün bu söylemini CHP Ağrı il teşkilatının 05 Mart
1950 tarihinde genel merkeze gönderdiği rapor desteklemektedir. Rapora göre Sipkan
Aşireti reisi Öztürk bölgede nüfuz sahibi olup, Ağrı isyanına dâhil olarak ihanet etmiştir.
Bazı generallerin zaman zaman yanında görülerek kahraman ilan edilmesi doğru değildir.
Tutak kaymakamı Vefi Pandır’ın da ona itibar etmesi sebebiyle, görevden alınmasını
istemişlerdir. Bu talep üzerine Pandır Ağrı Hukuk İşleri Müdürlüğüne alınmıştır. BAZ, 490-
1-0-0/134-546-2 1 .Büro Tarih: 23.03.1950
904 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

6-Seçim bölgesi Diyarbakır aynı zamanda doğduğu il olması hasebiyle


özel ihtimam gösterdiğini, buranın önceki hükümetler döneminde yeterince ilgi
görmediğini, Kürtçülüğün aksine aslında bölgede Türk olup da kendini Kürt
zannedenlerin, ayrılıkçıların izinden gidenleri kazanmak adına faaliyetler yü-
rüttüğü ifade etmiştir.
7-Bölgecilik yaptığını suçlamasını reddetmiş ve zaten doğu bölgesinin
geri kalmışlığının bir sorun olduğuna işaret etmiştir. Zararlı dernek diye adde-
dilen dernekler ya kültür ya da eğitim dernekleriydi. Sadece ortak özellikleri
geri kalmış iller olmalarıydı. Bunlar; Elazığ, Bingöl, Urfa, Siirt, Kilis, Ergani,
Hınıs, Erzurum, Kulp, Muş, Erzincan, Tunceli, Mardin, Diyarbakır, Siverek ve
Van. 1962 yılında 175 bin, 1963’te 225 bin toplam 400 bin lira bakanlık bütçe-
sinden yardım yapmıştı. Oysa Bekata’nın seçim bölgesi olan Kırıkkale’ye 600
bin lira yardım yaptığını belirterek, bölgecilik yapmadığını söylemiştir. Beka-
ta’nın yardım yapılan derneklerin zararlı olduğu yayılınca o dernek vesilesiyle
üniversite okuyan 20 kişilik bir grup Azizoğlu’nun evine gelerek “… bu habe-
rin ortaya çıkmasıyla kendilerine Kürtçü denildiğini, eğer izni olursa protesto
etmek istediklerini” söylemişlerdir. Bu açıklamalarına Azizoğlu şu şekilde son
vermiştir; “Bekata, Zeki Eratman’ın firarından sonra istifa etmek zorunda kal-
dı, yoksa yukarıda isnat ettiği suçlamaları yapmazdı” diyerek bir öç alma olarak
değerlendirmiştir. Ayrıca son olarak kendisinin ve pek çok kişinin zan altında
bırakıldığını, gerekirse istifa edeceğini ve meclis tahkikatının yapılmasını iste-
yerek, genel kuruldan ayrılmıştı.62 Bu gelişmeler üzerine yapılan tahkikatta
takipsizlikle sonuçlanmıştır.63
Azizoğlu böyle bir suçlamanın ardından yaptığı açıklamalarla bütün
eylemlerin insani hislere dayandığına atıfta bulunsa da özellikle Bekata’nın hü-
kümet adına mı yoksa bireysel mi hareket ettiği noktasında hükümete karşı
güvensizlik hissi oluşmuştur. Şahsına karşı yapılanlara hükümet kanadı da ye-
terince tepki göstermeyince istifa etmiş, onun yerine İmar ve İskân Bakanı Fah-
rettin Kerim Gökay vekâleten atanmıştır.64 İstifadan sonra siyasetten uzaklaş-
mak istemiş ve hastalığı sebebiyle uzun bir dönem izin talep etmiştir. Bu defa

62 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 22, TBMM Basımevi, Ankara, 1963, s. 207-
215.
63 Resmi Gazete, 21 Aralık 1964, Sayı: 11887.
64 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 23, TBMM Basımevi, Ankara, 1963, s. 3.
Tarih - Toplum 905

bir toplantı yılında iki aydan fazla izin alınca ödeneğinin verilebilmesi için
meclis içtüzüğün 197. maddesi gereğince, Genel Kurulun kararma bağlı oldu-
ğundan; oylamaya gidilmiş ve çoğunluk olumlu oy kullanmıştır.65

Millet Meclisi II. Dönemde Yusuf Azizoğlu


Koalisyon döneminde kabine görevini bırakan Yusuf Bey, 1965 seçim-
lerinde YTP’den Diyarbakır milletvekili seçilmiştir. Kendi bakanlığı dönemin-
de sağlık personelinin sosyalizasyonu projesine AP ve CHP sahip çıkınca itiraz
etmiştir. Öyle ki bakanlığı döneminde olsa bile, yapılan bütün işlerin elde edi-
len bütün başarıların meclisin tamamına mal edilmesi, kendisinden önce alınan
bir karara alakalı değişiklik yapılacaksa yine bunun meclis tarafından yapılma-
sı gerektiği ifade etmiştir.66 Azizoğlu’nun bakanlığı döneminde pilot bölge ola-
rak Muş seçilmiş ve buna muhalefet kanadından itiraz edilmişti.
Hacettepe Üniversitesi kanunu görüşülürken konunun sağlıkla ilintili
olmasından bahisle söz almıştır. Esasen bu yapı bir çocuk hastanesi olarak hiz-
mete girmiş ardından yükseköğretime dönüştürülmüştür. İlk defa yabancı ülke-
lerde uzmanlaşan yerli ve yabancı akademisyenlerin tam zamanlı bünyesine
katmayı başarmıştır. Bu kuruma mali özerklik verilmesi gündeme alındığında
bazı milletvekillerinin olumsuz görüşlerini doğru bulmamıştır. 2490 sayılı alım
kanununun bu kurumda işletilmemesi, üniversitelere mali özerklik tanınmasını
desteklemiştir.67
Yusuf Bey’in siyasetin dilini daha da yumuşatıp, mecliste azami müş-
terekleri vurgulayan konuşmaları mevcuttur. İkinci Beş Yıllık Kalkınma planı
müzakere edilirken bütün partilerin ve pek çok milletvekilinin katkı sunmasını
hem şahsen hem de YTP grubu adına tebrik etmiştir. Tıpkı birincisinde olduğu
gibi kamu-özel teşebbüslerin desteklenmesi, karma ekonominin benimsenmesi,
milli gelirin artması gibi önemli katkıları olan planın ikincisinde de bu hususlar
üzerinde durulmuştur. Özellikle yoksulluğu önleme ve sınıfsal çatışmaları en-
gelleme gibi niteliklerinden dolayı çoklu katılımı takdir etmiştir.68 Azizoğ-

65 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 1, Cilt: 33, TBMM Basımevi, Ankara, 1964, s. 9.
66 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 4, TBMM Basımevi, Ankara, 1966, s. 180-
182.
67 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 19, TBMM Basımevi, Ankara, 1967, s. 18-
19.
68 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 19, TBMM Basımevi, Ankara, 1967, s. 275-
281.
906 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

lu’nun bu söylemleriyle aslında mecliste siyaset dilinin nitelikli hale getirilme-


sinin ve genel olarak politikanın kalitesinin artırılmasının mümkün olduğuna
dair güzel örnekler olmuştur.
Milletvekilliği döneminde İkinci Beş Yıllık Kalkınma planına sıklıkla
vurgular yapmıştır. Bu planın bir diğer özelliği de onun sıklıkla üzerinde durdu-
ğu gelişmemiş doğu illerinin kalkınmasına öncelik vermesidir. Planda kamu
yatırımları ödeneklerinin en az %25’i doğu illerine aktarılacak, arta kalan bütçe
hazineye devretmeden sonraki yıla aktarılabilecektir. Kamudan başka özel te-
şebbüslerin de bölgeye yatırım yapması için, vergi indirimi, kredi ve ithalat
desteklerinin sağlanması plana dâhil edildi. Onun bölgeye ilgisizlik eleştirileri-
ne Plan Komisyonu üyesi İsmet Sezgin’in cevapları, yine bütün ülkenin eşit
şekilde faydalanması gerektiği şeklindedir. Yusuf Bey, yine bölgenin geri kal-
mışlığına ve daha fazla ödenek ayrılması istemesi sebebiyle kendisine bölgeci-
lik yaptığı eleştirilerini getirse de o, doğu illerinin sözcülüğünü yapmaya de-
vam etmiştir. Hizmete açılan Keban Barajı’nın hükümet kanadınca başarı söy-
lemleri üzerine bir barajın kâfi olmayacağı cevabını vermiştir.69
Seçim Kanunu değişikliği esnasında genel kurul çıkmaza girince YTP
adına Yusuf Bey konuya müdahil olmuştur. Meclisin bir hafta tatil edilmesini
ve parti başkanlarının devreye girerek bu müddette anlaşmazlıkları gidermesi
gerektiğini söylemiştir. Bu gibi işlerin bir memleket meselesi olduğuna işretle
“Bırakalım bu inadı, bu benlik dâvasını. Memleketin ve rejimin bu çeşit vazi-
yetler yüzünden karşı karşıya kalabileceği vaziyetlerin mesuliyetinin, vebalinin
lütfen vicdanlarımızda muhasebesini yapalım sevgili arkadaşlarım...” cümlesi-
ni kurarak itidal telkin etmiştir. 70 Bu tür telkinlerinin yanında, hastalığının
nüksetmesi sebebiyle uzun süreli izin talep etmiştir. Yine genel kurula izin tale-
bi sunulmuş ve kabul edilmiştir.71

69 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 20, TBMM Basımevi, Ankara, 1967, s. 97-
99.
70 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 5, TBMM Basımevi, Ankara, 1966, s. 290-
291.
71 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 14, TBMM Basımevi, Ankara, 1967, s. 704.
Tarih - Toplum 907

Yusuf Bey, 1969 yılında cereyan eden asayiş olayları karşısında yeterli
tedbirleri almadığı gerekçesiyle İçişleri Bakanı Faruk Sükan’ı eleştirmiştir. Ka-
sım 1969 Amasya’nın Taşova ilçesinde bağlı Belevi köyünde72 meydana gelen
olayda iki kadın köylü hayatını kaybetmiştir. Komşu köy ile Belevi köylülerinin
ormanlık arazi sebebiyle yaşadığı anlaşmazlık, idari makamlara aksetse de yeter-
li tedbirler alınmamıştı. Komşu köylüler aralarında olası bir çatışmayı engelle-
mek üzere görevlendirilen kolluk kuvvetleri, köylülerin mukavemetiyle karşıla-
şınca artan gerilim sonucu çıkan çatışmada biri 55, diğeri 18 yaşında iki kadın
ölmüş, 13 kişi de yaralanmıştır. Sorumlular hakkında hukuki süreçle ilgili İsmet
İnönü ve bazı milletvekilleri gensoru verilmesi esnasında Yusuf Bey de söz alarak
düşüncelerini ifade etmiştir. O da bakanın sorumlu olduğuna işaret etmesi üzeri-
ne, bir ara Sükan kendisini bölücülükle itham edince, siyaset dilini sertleştirmiş-
tir. Bakanın muhtarlık yapacak kapasitede bile olmadığını söyleyerek Belevi kö-
yünde, Gaziantep’te yine bir vatandaşın öldürülmesi ve Altıncı Filo olaylarında
yeterli tedbirleri almamakla Sükan’ı eleştirmiştir. Ayrıca bazı kimselerin partizan
tutumlar sonucu, politize edilerek mülki amir olarak atanmasını eleştirmiştir.73
İç politikanın yanında dıştaki gelişmelere dair Azizoğlu söz almıştı.
Kayseri Milletvekili Turhan Feyzioğlu ve bazı milletvekilleri Kıbrıs’ta yaşanan
Rum terörüne karşı milli bir politikanın uygulanması amacıyla bir önerge ver-
mişlerdi. Bu münasebetle söz alan Yusuf Bey şu cümleleri ifade etmiştir: “De-
mokrat Parti iktidarı zamanında Londra ve Zürih anlaşmalarıyla olumlu bir
çözüm şekline bağlanan Ada’nın statüsüne rağmen 1963 yılı sonlarından itiba-
ren durum bir buhran halinde, vahim ve feci olaylarla Türk ve Rum cemaatleri-
nin şiddetli ihtilâfları ile günümüze kadar gelmiş bulunmaktadır. Kaynayan bir
his kazanı karakterinde bulunan Yunan umumi efkârının tesirindeki, Karaman-
lis’ten sonraki gelen Yunan hükümetlerinin maceraperest, muvazenesiz ve tah-
rikçi tutumları, ihtilâf ve buhranın şiddetlenmesinin başta gelen sebepleri oldu-
ğu meydandadır. Doğrudan doğruya veya dolaylı yollardan karşılaşacağımız
tecavüz ve emrivakiler derhal ve misliyle mukabele görecektir.” Bu söylemiyle

72 Bu köyün idari olarak kasaba statüsüne yükseltilmesi 1976 yılında gerçekleşmiştir. İdari
taksimattaki değişiklikler aynı zamanda, bölgedeki kolluk kuvvetlerinin ve beledi
hizmetlerin sayı ve niteliğiyle yakından alakalıdır. BCA, 30-11-1-0/424-15-13. Tarih:
27.02.1976
73 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 29, TBMM Basımevi, Ankara, 1968, s. 278-
281.
908 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

milli davalarda partizanlığı doğru bulmadığını, birlik ve beraberliğe her zaman-


kinden daha çok ihtiyaç olduğuna vurgular yapmıştır.74
Yusuf Azizoğlu Aksaray’a bağlı 6.500 nüfuslu Yeşilova nahiyesinde
köylüye 12 bin dekar ekilebilir toprak bırakılarak 1943 yılında 30 bin dekar
toprak üzerinde Koçaş Devlet Üretme Çiftliği kuruluşu konusunu gündeme ta-
şımış, Tarım Bakanı Bahri Dağdaş’a sorular yöneltmiştir. Yaklaşık 25 sene ve-
rimsiz halde çalıştırıldığı söylenen bu çiftliğin 2 bin çiftçi ailesinin büyük sıkın-
tısına rağmen hayvancılık için devam ettirilmesini, bu toprakların tamamının
veya bir kısmının muhtaç çiftçi ailelerine dağıtılmasını, çiftçi ailesinin geçinme
problemi nasıl çözüleceği hakkında istizah istemiştir. Bakan cevabında 30 bin
dekar değil 4 bin dekarın tahsis edildiğini, Devlet Üretme Çiftlikleri arazi ısla-
hı, tarım teknik ve teknolojisinin yurt çapında geliştirilmesinin amaç edinildiği-
ni, bilhassa Kayseri ve Niğde bölgesinin tarımsal, teknik ve teknolojik gelişme-
si için çalıştıklarını ifade etmiştir.75
Türkiye’de 1960’ları sonuna doğru olaylı bir cenaze töreni yaşanmıştır.
Yargıtay eski başkanı İmran Öktem’in cenaze namazı ve sonrasında gelişen
hadiseler, meclise taşınmıştır. YTP grubu adına Yusuf Bey, İsmet İnönü ve 7
milletvekilinin, Yargıtay eski başkanının cenaze töreninde meydana gelen olay-
ların sorumlusu olduğu iddiasıyla, hükümet hakkında Anayasanın 89. maddesi
uyarınca bir gensoru açılmasına dair önergesi münasebetiyle söz almıştır. Yar-
gıtay Birinci Başkanı İmran Öktem, vefatından yakın zaman önce gazetecilerle
bir röportajında bazı hukuk terimlerinin içtihadına dair konulara temas etmiştir.
Dini bir hususa örnek verirken kurduğu bazı cümleler basına yansımış ve doğ-
rudan okunduğunda anlam karmaşası yaşanabilir bir mahiyet kazanmıştır. Bu
haberin yayımlanmasından sonra kamuoyunda İslam’a hakaret etiği gerekçe-
siyle ona tepki doğmuştur. Henüz sürecin taze olduğu bir dönemde vefat etmiş
ve 3 Mayıs 1969’da cenazesi namazı kılınma üzere Maltepe camisine getiril-
mişti. Devlet erkânının yanı sıra ona tepki olarak camiye gelen grubun da taz-
yikiyle imam, Öktem’in söylemlerinden dolayı cenaze namazını kıldırmamış,
bunun üzerine arbede yaşanmıştır. Cenazeye İsmet İnönü de katılmıştı ve onun
yaralanmasını önlemek adına önlem alınmıştı. Başka bir imam da namazı kıl-

74 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 31, TBMM Basımevi, Ankara, 1969, s. 410-
412.
75 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 36, TBMM Basımevi, Ankara, 1969, s. 171-
172.
Tarih - Toplum 909

dırmayınca, Avukat Hıfzı Gözübüyük İnönü’nün de onayını alarak cenaze na-


mazını kıldırmış ve defin gerçekleşmişti.76 Cenaze esnasında çıkan olaylar, bir
taraftan hükümetin asayişi sağlama noktasında ihmalleri diğer taraftan irticai
grupların varlığı tartışmalarına yol açmıştır. Cereyan eden olayla ilgili Azizoğ-
lu, hükümeti hem güvenlik tedbirlerini almamak hem de bazı gruplara siyasi
çıkarlar çerçevesinde faydacı yaklaşım sergilemekle eleştirmişti. Ayrıca sol ve
sağ politik görüşlü gruplar kıyaslanırken sağ görüşlülerin üstü kapalı desteklen-
diğini ve demokrasiye dar bir alan tanındığından bahisle bu yaklaşımı doğru
bulmadığını belirtmiştir. Onun bu çıkışı muhalefetteki CHP grubu tarafından da
desteklenmiştir.77
İzmir Milletvekili Şükrü Akkan ve İzmir Cumhuriyet Senatosu Üyesi
Beliğ Beler ve 227 milletvekilinin, Anayasanın 68. maddesinin değiştirilmesine
ve geçici 11. maddesinin kaldırılmasına dair kanun teklifi münasebetiyle Azi-
zoğlu önemli değerlendirmelerde bulunmuştur. Kişi temel hakları ve seçimle
ilgili bu iki değişikliğin milletin menfaatine ve demokrat ilkelere uygunluğuna
vurgular yapmıştır. Ayrıca bu teklifin iktidar kanadından gelmesine rağmen
CHP ve İnönü’nün desteğinin çok önemli olduğuna işaret etmiştir. 27 Mayıs
darbesinin her hâlükârda demokrasi bağdaşmadığını, “İktidar ve muhalefetin
biri ötekinin varlığına tahammül edememesi 1960 ihtilâlinin baş sebebidir” di-
yerek siyasilerin sürekli saldırgan ve kutuplaştırıcı söylemlerinin götürdüğü
çıkmazın bir sonucu olduğunu da eklemiştir. Bu görüşmelerde hem iktidar hem
de muhalefetin ortak bir fikirde buluşmasının artan gerilimlerin dizginlemede
önemli siyasi marifet olarak değerlendirmiştir.78

Mahmut Uyanık
Mahmut Bey, 1940 yılında Silvan’da doğmuştur. Baba adı Abdullah
anne adı Edibe’dir. İlk ve ortaokulu doğduğu ilçede, liseyi Diyarbakır’da ta-
mamlamıştır. 1963 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan son-
ra milletvekili seçildiği 1973 yılına kadar Diyarbakır’da avukatlık yapmıştır.

76 L. Kemal Reisoğlu, “Yargıtay’ın Protesto Yürüyüşü”, Yargıtay Dergisi, Yıl: 25, Sayı: 1/2,
(Ocak-Nisan1999), s. 8-13. (5-16)
77 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 36, TBMM Basımevi, Ankara, 1969, s. 200-
205.
78 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 2, Cilt: 36, TBMM Basımevi, Ankara, 1969, s. 434-
435.
910 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

Yabancı dil olarak Fransızca bilen Uyanık,79 TBMM 15. dönem CHP, 19. dö-
nem SHP’den Diyarbakır milletvekili seçilmiştir.80 Uyanık parlamento haya-
tında çeşit konular üzerine söz alarak hem ülke hem de seçim bölgesine dair
fikirlerini paylaşmıştır.

Birinci Milletvekilliği Döneminde Yasama Faaliyetleri


Yakın dönem Türkiye siyasi tarihinde kutuplu siyasetin yaygınlaşması
önemli gelişmelerdendi. Bir tarafta sol görüşlü siyaset CHP saflarında kendini
gösterirken MHP ise sağ görüşü temsil eden partilerden birisiydi. 1970’li yılla-
rın koalisyonlu süreçlerinde bu yapı Birinci ve İkinci Milliyetçi cephe hükü-
metlerinde vücut bulmuştu. Mahmut Uyanık, dönemin Başbakan Yardımcısı
Alparslan Türkeş’in hükümet programını genel kurula beyan ederken bazı söy-
lemelerine dair istizah istemiştir. Öncelikle dikkat çektiği husus Türkeş’in “be-
nim kuvvetlerim devlete yardımcı oluyor” sözüydü. Uyanık, Başbakan Süley-
man Demirel’in Türkeş’in kuvvetlerinden yararlanmayı yasal bulup, buna mü-
racaat etme ihtimalini sordu. Ardından şayet bu kuvvetlerden yararlanmayı
meşru görmeyecekse Türkeş’in emriyle bu kuvvetlerin harekete geçmesi halin-
de nasıl tavır alacağını ekledi. Eğer bu kuvvetlerden istifadeyi yasal bulup,
buna tevessül edecekse, bunun kamuya mali yükü ne olacaktı? İlaveten, devle-
tin yardımcı kuvvete hiçbir zaman muhtaç olmayacak kadar güçtü olduğuna
inandığını, içte ve dışta her zorluğun üstesinden gelebileceğine güvendiklerini
eklemişti. Başbakan adına Devlet Bakanı Seyfi Öztürk cevap vermişti. Öztürk;
“Devletimize yönelecek iç ve dış tehlikeler karşısında devletin nasıl korunaca-
ğı, kamu düzeninin ne şekilde sağlanacağı, Anayasa ve Yasalarımızda gösteril-
miştir. Hukuk Devletinde her türlü kanunsuzluğa karşı hukukun içinde kalarak
ve hukuk yoluyla mücadele etmek kaçınılmazdır…” diyerek kanunsuz bir kuv-
vetin tercih edilmeyeceğine işaret etmiş yalnızca “her vatandaşın da yasa sınır-
ları dâhilinde devleti koruyan güçlerin samimi yardımcılarıdır”81 cümlesini
ekleyerek bir açık kapı bırakmıştır.

79 TBMM Milletvekilleri Tercüme-i Hal Dosyaları, Sicil No: 1029.


80 TBMM Milletvekili Albümü, Cilt: 2, s.982; 1991 seçimlerinde SHP’den meclise girse de
parti değişiklikleri olmuştur. (SHP/Bağımsız/ÖZEP/Bağımsız/HEP/Bağımsız/DEP/ Bağı
msız/SHP/CHP/Bağımsız) Cilt: 3, 1258.
81 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 4, Cilt: 12, TBMM Basımevi, Ankara, 1975, s. 240-
241.
Tarih - Toplum 911

Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti’nde Başbakan Yardımcısı olan


MHP genel başkanı Alparslan Türkeş Diyarbakır ziyaretinde meydana gelen
olaylar, Uyanık’ın gündemi olmuştur. 23 Haziran 1975 tarihinde Türkeş Diyar-
bakır’a gelmiş ve ziyaret öncesinde artan gerilim karşıt grupların çatışmasına
dönüşmüştür. Olaylar esnasında can kaybı yaşanmış,82 hatta olayları yatıştır-
mak için sıkıyönetim gündeme gelmişti.83 Mahmut Bey, konuyla alakalı Tür-
keş’e bu grupları meşru bulup bulmadığını, böyle bir olaya sebep olanlara dair
hükümetin tavrını sordu. Türkeş; “…her türlü yasa dışı marjinal olayları kına-
dığını ve olaylardan TÖB-DER84 ve CHP’lilerin sorumlu olduğunu…” cevabı-
nı vermiştir. Uyanık, ayrıca İçişleri Bakanına da sorular yöneltmiştir. Olaylar
esnasında İl Jandarma Komutanı ve İl Emniyet Müdürünün fikir ayrılığında
olduğunu, orantısız güç kullanıldığını ve ilgili bakanın bu gelişmeleri basına
yansımasına rağmen neden tekzip etmediğini sormuştur. Bakan Oğuzhan Asil-
türk, kolluk kuvvetlerinin havaya ateş açtığını ve iki birimin uyumlu çalıştığı
söylediyse de ikna olmamıştır.85 Devamında gözaltına alınanların kimliklerini,
Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılananları, sivillere kötü muamele edildi-
ğini, Barış gazetesinin 28 Haziran 1975 tarihli sayısında silah kullanan sivilin
kim olduğunu sorgulamıştır. Bakan cevabında 82 kişinin gözaltına alındığını,
11 kişinin tutuklanıp, 71 kişinin serbest bırakıldığını, silahlı sivil vatandaşın
tutuklandığını ancak soruşturmanın gizliliği ve Anayasa’nın 132. maddesi uya-
rınca yakalananların kimliklerinin ve mensubu oldukları oluşumların açıklana-
mayacağını ifade etmiştir.86
Lice ilçesinde 6 Eylül 1975 tarihinde bir deprem meydana gelmiştir.
Devlet afetzedelere yardım amaçlı aldığı birtakım tedbirler içerisinde, konut
yapımında masrafın yarısını karşılamayı taahhüt etmişti.87 Bu esnada Mahmut
Bey, İngiltere’nin tam teşekküllü bir seyyar hastane gönderme suretiyle yardım
teklifinin reddedildiği iddiasıyla eleştirilerde bulunmuştur. Hükümet adına

82 Cumhuriyet, 24 Haziran 1975, Sayı: 18363.


83 Feroz Ahmad, Demokrasi Sürecinde Türkiye (1945-1980), Hil Yayınları, İstanbul, 1996, s.
435.
84 “Türkiye Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği”, Ayrıntılı bilgi için bkz. İsmail
aydın, TÖB-DER Tarihi, Eğitimsen Yayınları, Ankara, 2016.
85 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 4, Cilt: 14, TBMM Basımevi, Ankara, 1976, s. 42-
45.
86 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 4, Cilt: 14, TBMM Basımevi, Ankara, 1976, s. 72-73.
87 BCA, 30-18-1-2/340-75-7. Tarih: 13 Kasım 1975
912 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

İmar ve İskân Bakanı Nurettin Ok cevap vermiştir. Afet sonrasında devletin


bütün imkânlarının seferber edildiği, dış yardımların reddedilmediği, iddia
edildiği İngiltere’nin yardım teklifinin olmadığı, sağlık hizmetlerini, üniversite
ve Kızılay dâhil, sivil ve askerî kaynaklı imkânlarla karşılanmıştı. Bölge ayrımı
yapılmaksızın Lice’ye 518 milyon lira yardım yapılmıştı. Yıkılan evlerin yeni-
sinin yapılması amacıyla mevcut 700 konutluk malzemeye ilaveten, Finlandi-
ya, Yugoslavya ve Fransa’dan 2125 konutluk malzeme gelmiştir. Ankara’da 24
saatlik çalışma sonucu 900 prefabrik konut gönderilmiştir. Depremden sonra
1500 konut inşa edilmişti. Lice, Hani ve Kulp’a bağlı köylerde ise toplam 3100
konut yapılmıştı.88
Mahmut Uyanık, 1976 bütçe görüşmelerinde CHP grubu adına söz ala-
rak hükümete eleştirilerini yöneltmiştir. Demokrasinin gelişiminden bahsede-
rek, “Bizler, başka ülkelere pahalıya mal olan demokrasiyi çok ucuz elde ettik;
fakat geç elde ettik. Şüphesiz ki, gecikmesi ucuzluğuna sebebiyet vermiştir;
ama bugün görüyoruz ki, ucuza elde ettiğimiz demokrasiyi bize pahalıya mal
etmek isteyen bir zihniyet toplumumuzun başına musallat olmuştur...” şeklinde
cümlesinin bitirmiştir. İktidarı demokrasi müessesesi olan meclisi itibarsızlaş-
tırmakla eleştirmiştir. Hem cephe hükümetinin kurulması ile güvenoyu alış şek-
li hem de meclis başkanlığının seçimlerini demokratik bulmamıştır. Bu sorum-
luluğun parti genel başkanlarında olduğuna atıfta bulunarak, “Örneğin; demok-
ratik rejimin sağlıklı işleyebilmesi için Adalet Partisi’ne şiddetle ihtiyaç vardır;
fakat Sayın Demirel’e hiç ihtiyaç yoktur.” demiştir. Millete hizmetin daha hızlı
ulaşabilmesi için meclis çalışma günlerine Pazartesi ve Cuma günleri dâhil beş
güne çıkarılmasını teklif etmiştir. Komisyonların da hızlı işlemesi gerektiğini
eklemiştir. Bu yönde yapılan çalışmalar arasında her üyeye bir oda temini yer
almaktadır. Bunun için bütçeye para konmuştur. O, Her üyeye bir oda tahsisinin
pratik bir faydası olacağı kanaatinde değildi. Lüzumsuz masraf olarak değer-
lendirmiş ve her üye yerine her bir şehir için oda tahsisini daha ekonomik ve
daha faydalı olduğunu söylemiştir. Bu şekilde halkın bütün parti milletvekille-
riyle daha hızlı iletişim kurabileceğini belirtmiştir.89 Bu yılki bütçe görüşmele-
rinde hükümete yönelttiği eleştiriler bununla sınırlı kalmamıştır.

88 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 4, Cilt: 15, TBMM Basımevi, Ankara, 1976, s. 306-
307.
89 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 4, Cilt: 15, TBMM Basımevi, Ankara, 1976, s. 330-
Tarih - Toplum 913

Bu defa Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken, Hürriyet gazetesinin


10 Ekim 1975 tarihli sayısında Irak’a iade edilen 20’si erkek, 23’ü kadın ve 6’sı
çocuktan oluşan 49 Kürt’ün teslimden bir gün sonra kurşuna dizilmesi hadisesi
üzerinden eleştirilerini yöneltmiştir. Başka gazeteler bu haberi yayımlamaması-
nı da kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmemekle eleştirmiştir. Sade-
ce bir gazetenin bu haberi paylaşması üzerine doğruluğu hakkında şüphe duysa
da Avrupa seyahati esnasında haberin doğruluğunu test etmiştir. Basının böyle
bir olaya sessiz kalmasını kınayarak, 49 kişinin Irak vatandaşı olduğunu, Avru-
pa basınının eleştirdiğini ve yakın zaman önce İspanya’da idama mahkûm edi-
len 5 gencin haberini yapan ulusal gazetelerin bu gelişmeye sessiz kaldığını
ifade etmişti. Irak’ın içişlerine karışmamakla beraber, Dışişleri Bakanlığının
iltica edenlerin neden iade edildiği, suçlarının ne olduğu ve kurşuna dizileceği
ihtimali hakkında kamuoyunu açıklamasını istemiştir. Bundan başka Lüksem-
burg’da toplanan Avrupa Ekonomi Topluluğu Karma Parlamento Komisyonu
öncesinde iki büyükelçinin farklı yönde kendilerine bilgi verdiklerini ve bu se-
beple komisyonun yanlış malumat edindiğini şikâyet etmiştir. Ayrıca Türki-
ye’den transit geçiş yapan karayolu araçlarına uygulanan bazı mali yükümlü-
lükler hakkında da doru bilgi alamadıklarını ifade ederek, her konuda eşit ve
“cephe” hükümeti olmadıklarını ispat etmesini kabineden istemiştir.90 Bir son-
raki yıl bütçesinde yine söz alarak genel kurula hitap etmiştir.
İmar ve İskân Bakanlığı 1977 yılı bütçesinde eleştiri konusundan birisi
Diyarbakır’da özellikle Lice, Kulp, Hazro ve Dicle’de etkili olan deprem karşı-
sında kamu desteğinin az olmasıydı. Taahhüt edilen konut ve diğer destekler
eksik ulaştı. Konut ihalelerinde yapılan usulsüzlüklere tedbir alınmasını istedi.
Örnek olarak bir konutun tamamlanması için işçilik ücreti 12 bin liraya çözüle-
bilecekken 24 bin liraya tamamlandığını ve diğer usulsüzlüklere dair belgelerin
olduğunu iddia etti. Bu iddiaları karşısında bakanın müfettiş göndermeme ce-
vabını kabalık olarak nitelemiştir. Tamamlanan konutlar şartnameye göre yapıl-
mamış, bazı bölgelerde ise inşaata hiç başlanmamıştı. Bu ve benzeri bütün yol-
suzlukların üstüne gidilmesi gerektiğini belirterek sözlerini sonlandırmıştır.91

90 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 4, Cilt: 16, TBMM Basımevi, Ankara, 1976, s. 265-
267.
91 Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: 4, Cilt: 24, TBMM Basımevi, Ankara, 1977, s 793-
798.
914 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

İkinci Milletvekilliği Döneminde Yasama Faaliyetleri


Mahmut Uyanık’ın ilk milletvekilliğinden dört dönem sonra yine Di-
yarbakır’dan bu defa SHP’den seçilmiştir. Onun bu dönem içerisinde faaliyet-
leri daha siyasi alanda gerçekleşmiş ve bu dönemin başlangıcından itibaren o
ve bazı milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması gündeme gelse de
onun dokunulmazlığı kaldırılmamıştır. Parlamentoya dâhil oluşundan sonra
gündeme taşıdığı husus Silvan Emniyet Müdürlüğünde Menice Kırtay adında
bir kadına işkence yapıldığı ve öldürüldüğü iddiasıdır. Bu iddia üzerine söz
alan İçişleri Bakanı İsmet Sezin, konuyla ilgili net bir sonuç alıp, cevaplayaca-
ğını ifade etmiştir.92 Bakan Sezgin, meclisin 22 Eylül 1992 tarihli oturumunda
yapılan incelemenin sonucunu paylaşmıştır. Tetkikler neticesinde Menice Kır-
tay adılı şahsın Silvan’da gözaltına alınmadığı ve hastane kayıtlarına göre sağ
olduğunu hem genel kurula hem de muhatabına cevaplamıştır.93
Mahmut Uyanık bazı milletvekillerinin dokunulmazlığın kardırılması
ve vekillikten düşürülmesi gündeme gelmiştir. Bunlar Diyarbakır Milletvekil-
leri M. Hatip Dicle, Leyla Zana, Mahmut Uyanık, Sedat Yurtdaş, Mardin Mil-
letvekilleri Ahmet Türk, Mehmet Ali Yiğit, Mehmet Sincar, Adıyaman Millet-
vekili Mahmut Kılınç, Sımak Milletvekilleri Mahmut Alınak, Orhan Doğan,
Selim Sadak, Muş Milletvekilleri Sırrı Sakık, M. Emin Sever, Muzaffer Demir,
Batman Milletvekili Nizamettin Toğuç, Siirt Milletvekilleri Zübeyir Aydar,
Naif Güneş ve Van Milletvekili Remzi Kartal’ın yasama dokunulmazlıklarının
kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyon-
ları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporları Dokunulmazlığı kaldırılan
milletvekillerinden bazılarının polis tarafından gözlem altına alındığı oysa bu
milletvekilleri hakkında başka dokunulmazlık dosyaları da bulunduğu ve poli-
sin bu davranışı sebebiyle o milletvekillerinin savunma haklarından mahrum
bırakıldıkları iddiaları öne sürülmüştür. Bunun üzerine, arzusu hilafına Genel
Kurulda hazır bulunamayan bir milletvekilinin yasama dokunulmazlığına iliş-
kin dosyanın işleme konulamayacağı meclis başkanlığınca açıklandı.94
Mahmut Uyanık’ın ikinci dönem milletvekilliği seçimden kısa bir süre
sonra, kendisi ve bazı Özgürlük ve Eşitlik Partisi ardından Halkın Emek Partisi

92 TBMM ZC, Dönem: 19, Cilt: 14, TBMM Basımevi, Ankara, 1992, s. 248-250.
93 TBMM ZC, Dönem: 19, Cilt: 17, TBMM Basımevi, Ankara, 1993, s. 273.
94 TBMM ZC, Dönem: 19, Cilt: 54, TBMM Basımevi, Ankara, 1994, s. 354.
Tarih - Toplum 915

milletvekilleri hakkında hazırlanan fezleke ve dokunulmazlıklarının kaldırıl-


ması süreciyle geçti. Vekillikten önce seçim toplantılarındaki faaliyetleri, Tür-
kiye Büyük Millet Meclisinde yapılan yemin töreninde ve törenden sonra ger-
çekleştirdikleri eylemleri birlikte ele alınarak, “devlet topraklarının tamamını
veya bir kısmını yabancı bir devletin hâkimiyeti altına koymaya ve devletin
istiklalini tenkise veya devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kıs-
mının devlet hâkimiyetinden ayırmaya yönelik harekette bulunmak” suçu isnat
edilmiştir.95 Sonuçta Şırnak Milletvekili Orhan Doğan, Diyarbakır Milletveki-
li Hatip Dicle, Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana, Şırnak Milletvekili Mahmut
Alınak, Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve İstan-
bul Milletvekili Hasan Mezarcı’nın yasama dokunulmazlığı kaldırılmıştır.96

Mahmut Kepolu
Mahmut Kepolu, 1923’te Silvan’da doğmuştur. Baba adı Mehmet,
anne adı Gülistan olup, siyasi kariyerinin dışında çiftçilikle meşgul olmuştur.
1954 yerel seçimlerinde Silvan’dan İl Genel Meclisi üyeliğine seçilmiştir. 27
Mayıs darbesine kadar bu görevde kalmış, 1973 seçimlerinde AP’den milletve-
kili seçilmiştir.97 1977 seçimlerinde yine AP’den ve 1987 seçimlerinde
ANAP’tan milletvekili seçilmiştir. Evli ve 6 çocuğu olan Mahmut Kepolu, son
seçimlerin üzerinden çok geçmeden 28 Nisan 1988’de vefat etmiştir.98 TBMM
Tutanaklarında yapılan taramalarda, üç dönem milletvekilliği yapan Kepo-
lu’nun, faaliyetlerine rastlanılmamıştır.

Sonuç
Bir şehrin siyasetçi profilini nispeten de olsa inceleme imkânı bulduğu-
muz çalışmamızda, Silvan doğumlu üç parlamenterin faaliyetleri ele alınmıştır.
Çalışmaları irdelenen parlamenterlerin tamamı erkek olup, ikisi aynı dönemde
diğeri farklı dönemlerde mecliste bulunmuş, üçü de Diyarbakır’dan seçilmiş-
lerdir. Üç isim arasında en çok söz alan milletvekilleri sırasıyla Yusuf Azizoğlu,
Mahmut Uyanık ve Mahmut Kepolu’dur. İncelenen milletvekillerinin ikisi sağ
partilerden, birisi sol partilerden meclise dâhil olmuştur. Milletvekili seçildi-
ğinde ikisi 33, birisi 50 yaşındadır. Yine milletvekillerinin sosyolojik özellikle-

95 TBMM ZC, Dönem: 19, Cilt: 56, TBMM Basımevi, Ankara, 1994, s. 42-43.
96 Resmi Gazete, 3 Mart 1994, Sayı: 21866 Mükerrer.
97 TBMM Milletvekilleri Tercümei Hal Mazbataları, Sicil No: 1028.
98 TBMM Milletvekilleri Albümü, Cilt: 3, s. 1194.
916 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

ri arasında siyasetten başka meslekleri şu şekildedir; Yusuf Azizoğlu tıp dokto-


ru, Mahmut Uyanık hukukçu, Mahmut Kepolu çiftçilikle meşgul olmuşlardır.
Silvan’dan Ankara’ya uzanan siyasi serüvende mecliste en aktif millet-
vekili olan Yusuf Azizoğlu olmuştur. Demokrat Parti ile başlayan siyasi kariye-
ri değişkenliklerle geçmiştir. Belediye başkanlığı ve bir dönem vekillikten son-
ra partisinden ayrılmış, kendisi gibi eski Demokrat Partililerle Hürriyet Parti-
si’nin kurucularından olmuştur. Bu partinin CHP ile birleşmesinin ardından
Azizoğlu, siyasi kariyerine yine sağ partiden devam etme kararı almıştır. Teşki-
latçı karakterini bu defa Yeni Türkiye Partisi’nin kuruluşunda sergilemiş, genel
başkanlığa kadar yükselmiştir. Ayrıca 1961 seçimleri sonrasında kurulan koa-
lisyon hükümetinde tıp doktoru olmasının da etkisiyle Sağlık Bakanlığı görevi-
ni üstlenmiştir. Kabine göreviyle birlikte Azizoğlu, siyasal çizgisini hep sağ
partilerden yana çizmiştir. Azizoğlu söylemlerinde zaman zaman mensubu ol-
duğu partiyi de eleştirebilecek çapta geniş tutmuş ve hemen her konuda fikirle-
rini beyan etmiştir. Ancak Diyarbakır ve doğu bölgesi onun için ayrı bir öneme
sahiptir. Her fırsatta bölgenin geri kalmışlığına dikkat çekmiş, hatta onun bu
çabası “bölgecilik” yapmayla eleştirilmesine sebep olmuştur. Mecliste bazı ko-
nularda ortamın gerginleşince siyaset dilini yumuşatmış, devlet meselelerinde
politik çıkarların ikinci planda tutulması gerektiğinin altını çizmiştir. Her insan
gibi bazı eleştirileri mesnetsiz ve iftira olarak değerlendirdiğinde dilini sertleş-
tirse de belirli bir saygınlığı muhafaza etmiştir.
Mahmut Uyanık, incelediğimiz dönemde Silvan ve Diyarbakır’ı temsil
eden diğer bir milletvekilidir. Henüz genç yaşlarda bekârken siyasete atılmış,
Azizoğlu gibi ilk milletvekili seçildiğinde 33 yaşındadır. Parlamenter kimliğin-
den önce hukukçu kimliğine sahiptir. İstanbul Üniversitesi’nde lisans eğitimini
tamamlamış ve yabancı dil olarak Fransızcayı öğrenmiştir. Vekilliğine kadar
Diyarbakır’da 6 yıl avukatlık yapmıştır. Dönemin meclis sosyolojisine bakıldı-
ğından hukukçuların çoğunlukta olduğu bir dönemde o de mecliste özelde se-
çim bölgesinin birtakım sorunlarını dile getirmiş, çözüm üretilmesi için çaba
sarf etmiştir. Onun ilk seçim döneminde Lice’de meydana gelen deprem ve
sonrası gelişmeler oldukça yoğun bir şekilde gündemini oluşturmuştur. Bölge
halkının yaralarının sarılması, kamu yardımlarının ulaşımı ve niteliğinin artırıl-
ması yönünde ilgili bakanlıklara çağrılarda bulunmuştur. Ayrıca yine bölgesin-
de vuku bulan asayiş sorunlarını da gündeme almış, dönemin sert siyasal ikli-
Tarih - Toplum 917

minden kaynaklanan çatışmaların engellenmesi için hükümete eleştirilerini


yöneltmiştir. Türkiye’de 1960 ve 1971 yıllarından siyasi otoriteye yapılan aske-
ri müdahalelere şahit olan Uyanık, bu konuda özellikle gergin politik söylem ve
tavırlardan uzak durulmasını, her siyasi parti ve üyelerinin demokrasinin geli-
şimi için önemli olduğuna vurgular yapmıştır. İlk dönemini aynı partiden ta-
mamlamış, ikinci vekilliği döneminde ise on defa değişiklik yaparak bağımsız
milletvekili sıfatıyla dönemini tamamlamıştır. Her iki dönemde sol partiden
siyasete dâhil olan Uyanık’ın ikinci döneminin çoğu, bazı milletvekilleriyle
beraber kendisinin de dokunulmazlığının kaldırılması tartışmalarıyla geçmiştir.
Silvan doğumlu bir diğer parlamenter Mahmut Kepolu, milletvekili se-
çildiğinde 50 yaşındadır. Parlamenter olmadan önce çiftçilikle meşgul olan Ke-
polu, 1949’da DP ile politikaya başlamış, 27 Mayıs’ın ardından bu defa AP’nin
kuruluşunda etkin bir rol oynamıştır. Yaklaşık 20 yıl il genel meclisi üyeliği
yapmıştır. Milletvekili kariyerine 1973 seçimlerinde AP ile başlamış, sonraki
dönemde yine aynı partiden devam etmiştir. Son milletvekilliği döneminde ise
ANAP’tan seçilmiştir. Toplam üç dönem vekil seçilen Kepolu, son dönemini
tamamlayamadan vefat etmiştir.

KAYNAKÇA
Arşiv Kaynakları
Başkanlık Cumhuriyet Arşivi

Resmi Yayınlar
TBMM Arşivi
TBMM Tutanakları
Resmi Gazete

Kitaplar
Ahmad Feroz, Demokrasi Sürecinde Türkiye (1945-1980), Hil Yayınları, İstanbul, 1996.
Atatürk Mustafa Kemal, Nutuk, Cilt: 1-2, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1970.
Atatürk Mustafa Kemal, Söylev ve Demeçleri, Cilt: 1, TTK Yayınları, Ankara, 1997.
Aydın İsmail, TÖB-DER Tarihi, Eğitimsen Yayınları, Ankara, 2016.
Aydın Suavi - Taşkın Yüksel, 1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul,
2020.
Berkes Niyazi, Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2016.
Burçak Rıfkı Salim, On Yılın Anıları (1950-1960), Nurol Matbaacılık, Ankara, 1998.
Coşkun Alev, Kuvayı Milliyenin Kuruluşu, Yenigün Yayıncılık, İstanbul, 2009.
Güneş İhsan, Birinci TBMM’nin Düşünce Yapısı (1920-1923), İş Bankası Yayınları, İstanbul,
2009.
918 SULTANLAR ŞEHRİ SİLVAN

Kayalı Kurtuluş, Ordu ve Siyaset, İletişim Yayınları, İstanbul, 2012.


Mcgormick John, Karşılaştırmalı Siyaset ve Yönetim Sistemleri, Çev. Musa Ceylan, Felix Kitap,
Ankara, 2020.
Parla Taha, Türkiye’de Anayasalar (Tarih, İdeoloji, Rejim 1921-2016), Metis Yayınları, İstanbul,
2016.
Tanör Bülent, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, Yapı Kresi Yayınları, İstanbul, 2019.
Yücel M. Serhan, Demokrat Parti, Ülke Yayınları, İstanbul, 2001.

Makale ve Kitap Bölümü


Albayrak Mustafa, “Hürriyet Partisi’nin Türk Siyasi Tarihindeki Yeri ve Önemi”, Atatürk Araş-
tırma Merkezi Dergisi, Yıl 2008, Cilt 24, Sayı 71, ss. 341–380.
Kırmızı Abdülhamit, “Biyografi”, Ed. Ahmet Şimşek, Tarih İçin Metodoloji, Pagem Akademi,
Ankara, 2015, ss.156-161.

Gazete
Cumhuriyet Gazetesi

You might also like