Professional Documents
Culture Documents
Bir Sureklilik Ve Kopus Tartismasi Emper
Bir Sureklilik Ve Kopus Tartismasi Emper
1
Harry Harootunian’ın, modernlik, gündelik hayat ve eşitsiz gelişme sorunsallarını kapsamlı bir şekilde ele alan
Türkçeye çevrilmiş diğer çalışmaları için bkz. Harootunian (2005; 2006).
1
Temel Argümanlar
Emperyalizm kavramını temel bir analiz birimi olarak muhafaza etmekten yana olan
Harootunian kendi emperyalizm anlayışını gerek geleneksel emperyalizm kuramlarının ve
İmparatorluk’un aşamacılığından gerekse de yeni emperyalizm kuramlarının yapısal
nedenselliğe ve dönemselleştirmeye ağırlık veren yaklaşımlarından ayırmakta ve
modernleşme sorunsalıyla ilişkilendirmektedir. Emperyalizm ve modernleşme olgusu
arasında kategorik bir ayrım yapmayan Harootunian için modernleşme olgusu 2. Dünya
Savaşının gözden düşürdüğü sömürgecilik ve emperyalizmin değişim geçirmiş halinden başka
bir şey değildir (Özbek, 2006:14). Biçimsel farklılıkları dikkate alan bir yerden Harootunian,
emperyalizm ve modernleşmenin ortak paydasını, genelleşmiş meta üretimine içkin yapısal
istikrarsızlık ve eşitsizlik halini metalaşmayı/piyasa ekonomisini ve meta-fetişizminin par
excellence siyasi formu olan liberalizmi doğrudan sömürgecilikle ya da alternatif yöntemlerle
yayarak çözme gayreti olarak tanımlıyor. Böylelikle emperyalizm/modernleşme kapitalizme
içkin olarak ele alınıyor.
Bu noktada ABD emperyalizminin yeni bir modernleşme projesi olduğu tespitinden
hareketle modernleşme teorisine tarihsel bir perspektiften bakan Harootunian, sırasıyla Soğuk
Savaş döneminin hegemonik ideolojisi olan bu teoriyi ve kalkınma söylemini, daha sonra da
19. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk yarısına kadar süren sömürgeci modernleşmenin bugün ABD
emperyalizmini meşrulaştırmak için nasıl sunulduğunu tahlil ediyor.
Modernleşme teorisini bilgi ve iktidar arasındaki ilişkinin dolaysız bir örneği olarak
ele alan Harootunian, Soğuk Savaş döneminde ABD liderliğindeki Batı hegemonyasını
meşrulaştıran epistemolojiyi köklü bir şekilde eleştiriyor. Zira modernleşme teorisi, ütopya
noktasına yerleştirdiği Amerikan toplumunun gelişimini bütünselliği olan bir tarihsel evrime
indirgeyerek Batı-dışı toplumları bu tarihsel evrim sürecinin çeşitli düzeylerdeki takipçileri
olarak kodlar. Böylesi bir karşılaştırmalı yaklaşım, Batı-dışı toplumları, tamamlandıkça
ütopyaya yakınsayacakları eksiklikleriyle tanımlar. Harootunian ise bu yakınsamanın ve
karşılaştırılamazların karşılaştırılmasının olanaksızlığını kapitalizmin eşitsiz gelişmesine
bağlıyor:
2
aşamasına ulaşmaktan sürekli alıkoyan şey, araç/amaç rasyonelliğinin
başarıyla uygulanmıyor olmasından ziyade, kapitalizmin kendi
genişlemesinin bir koşulu olarak eşitsizlik yaratmak zorunda olmasıydı
(Harootunian, 2006: 5).
3
toplumu yapılandıran esas ilke olarak işlev görecek, meta fetişinin
durumunu değerlendirmeye dayalı bir eleştiriye olanak tanımıyordu
(Harootunian, 2006: 18).
4
kadar kapitalizmi modernlikle ve emperyalizmi Batı kategorisi ile ikame etse de, post-
kolonyal söylem ve maduniyet okulu, modernleşme söyleminin meşrulaştırdığı sömürgeci
pratiğin sessizleştirdiği ve tarihsizleştirdiği sömürgelerdeki öznelliklere konuşabilecekleri bir
forum sunmaktadır.
5
gibi ideolojik mücadelelerle değil açık şiddetle karakterize olduğu gerçeğini gözden kaçırması
üzerine kuruludur.
Kanımca İmparatorluğun Yeni Kılığı’nın en güçlü yanı ve katkısı bir emperyal
tahakküm biçimi olarak modernleşmenin farklı dönemleri arasında niteliksel bir sürekliliğin
olduğu yönündeki tezidir. Harootunian, Karaömerlioğlu’nun tersine, modernleşme
ideolojisinin kapitalizmle ilişkisini dışsallaştırmamaktadır. Emperyalizmi/modernleşmeyi,
genelleşmiş meta üretimine içkin eşitsiz gelişmenin meta-fetişizminin ekseninde durduğu
doğrusal zaman algılayışıyla kesiştiği bir zemine koymaktadır ki bu
emperyalizmi/modernleşmeyi, kapitalizmin evrensel düzlemde kendini imkânsız bir şekilde
gerçekleştirme arzusu olarak ele almak anlamına gelir.2 Dolayısıyla, Harootunian
emperyalizmi/modernleşmeyi doğrudan sömürgecilik/işgal, eşitsiz ticari ilişkiler, kapitalizmin
herhangi bir aşaması3 ya da güncel politik konfigürasyonların ortaya çıkarmış olduğu
rastlantısal bir durum bağlamında tartışmamaktadır.
Harootunian, farklı dönemleri modernleşme başlığı altında ele alırken,
Karaömerlioğlu’nun iddiasının aksine, bugünkü ABD emperyalizminin daha müdahaleci
olduğu ve ideolojik meşrulaşmayı daha az önemsediği gerçeğini dikkate almayan bir yerden
konuşmamaktadır. Ancak, Harootunian modernleşme tartışmasını müdahaleciliğin ve bunu
meşrulaştırmak için girişilen ideolojik mücadelenin şu ya da bu boyutlarda olması üzerinden
değil, piyasa ekonomisi ve siyasal demokrasi/liberal demokrasi arasında modernleşme teorisi
tarafından varsayılan bağın yeniden üretilip üretilmediği noktasından yapmaktadır:
2
Kapitalizmin kendisini gerçekleştirmesinin imkansızlığını ve tam da bu imkansızlığın kapitalizmin
yayılmacılığını ve kendi varlık koşullarını devrimcileştirmeye zorlayan dinamik olduğunu hatırlamak bu noktada
son derece önemli.Bkz. Zizek, 2002: 67-69.
3
Harootunian’ın İmparatorluk’a yönelik temel eleştirisi İmparatorluk’un “bugün artık kapitalizmin bir dışarısı
ve dolayısıyla emperyalizm de kalmamıştır” iddiasıyla emperyalist fantaziyi yani meta-ilişkilerinin tamamen
küreselleştiği bir dünyayı gerçekleşmiş kabul ederek güncel emperyalist siyaseti görünmez kılışına yönelik.
Kanımca Harootunian’ın bu eleştirisini Wood’un İmparatorluk eleştirisinden ayırmak gerekiyor. Zira Wood’u
aynı aşamacılığı paylaştığı İmparatorluk’dan ayıran tek nokta devletlerin hala önemli olduğu vurgusu ki Hardt ve
Negri de esasen bunu reddetmiyor. Wood kapitalist emperyalizm kavramıyla, Hardt ve Negri ise post-
emperyalist imparatorluk formülasyonuyla emperyalizmi kapitalizme içkin görmemek noktasında buluşuyorlar.
Böylelikle ‘başka’ bir dönemin teorisi olarak Leninist emperyalizm teorisi hem olumlanıyor hem de onunla
yüzleşmekten kaçınılıyor.
6
sürdürmekte olan ve kabul edilen egemenliklere rağmen, kalkınma ihracının
ivediliği yerine, önleyici bir önlem ve siyasi istikrarın en iyi teminatı olarak
demokrasi ihracının gerekliliği ikame ediliyordu (Harootunian, 2006: 27-
28).
4
Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini liberal/sosyal demokrasi cephesinin müdahaleci-vahşi kapitalist ABD yerine
modern/pasifist sosyal Avrupa arasında yapılacak bir tercih olarak formüle etmesi bu nokta son derece
manidardır. Bu yaklaşıma tipik bir örnek için bkz. Keyder, 2003: 225-246.
7
Bugün, soğuk savaş döneminin modern ve geleneksel toplumlar ikiliği, teröristler ve
uygar dünya ikiliğiyle yeniden üretilmekte ve bu yeni modernleşmeci perspektiften
meşruluğunu alan ABD müdahaleciliği ivmesini gittikçe arttırmaktadır. Medeniyetler
çatışması ve benzeri tezlerin gün geçtikçe daha fazla taraftar bulduğu, terörizme karşı
topyekün savaş nidalarının atıldığı bir dönemde, emperyalizm kavramını tarihsel bir duyarlılık
süzgecinden geçirerek muhafaza eden ve modernleşme sorunsalıyla ilişkilendiren
İmparatorluğun Yeni Kılıkları: Kaybedilen ve Tekrar Ele Geçirilen Paradigma güncel
emperyalizm tartışmalarına bir Marksist tarihçi tarafından yapılmış önemli bir katkıdır.5
Kaynakça
Harootunian, H. (2005), “Kaplanın İninde: Sosyalist Gündelik Mao sonrası Çin’de”, çev. P.
Öztamur, Praksis, (13): 311-322.
Özbek, N. (2006) “İmparatorluk tartışmalarında radikal bir açılım”, Virgül, 101: 14-16.
Zizek, S. (2002) İdeolojinin Yüce Nesnesi, çev. T. Birkan, İstanbul: Metis Yayınları.
5
Kanımca emperyalizm tespitinin küresel iktidar ilişkilerinin analizi noktasında taşıdığı önem ile güncel pratik-
politik dolaşımdaki değeri arasında bir ayrım yapmak gerekiyor. Emperyalizm kavramının bir tarihi olduğunu ve
bu tarihin güncel kitlesel politik hafızada 3.Dünya devrimleri ve ulusal bağımsızlıkçılıkla ne kadar
ilişkilendirildiğini dikkate almadan kavramı güncel politik dolaşıma sokmanın -hele ki milliyetçi-faşist bir
yükseliş de varsa- ne gibi olumsuz sonuçlara yol açacağını düşünmekte fayda var.