Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

ERGENLERİN ALGILANAN SOSYAL DESTEK VE SÜREKLİ KAYGI DÜZEYLERİNİN

İNCELENMESİ
Yrd. Doç. Dr. Zeynep KARATAŞ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Bölümü zeynepkaratas1972@hotmail.com
Sosyal destek, sağlıklı olma davranışlarının sürekliliğinde önemli değişkenlerden birisi olarak ifade
edilmekte (Çelikel ve Erkorkmaz, 2008); ve “kişinin sevildiğine, değer verildiğine, önemsendiğine ve
bir sosyal ağın üyesi olduğuna inanmasını sağlayan bilgi” şeklinde tanımlanmaktadır (Cobb, 1976).
Çelikel-Çam F. ve Erkorkmaz, Ü. (2008). “Üniversite Öğrencilerinde Depresif Belirtiler ve
Umutsuzluk Düzeyleri ile İlişkili Etmenler”. Nöropsikiyatri Arşivi, 45, 122–9.
Cobb, S. (1976). “Social Support as a Moderator of Life Stress”. Psychosomatic Medicine, 38, 300–
314.
Yamaç (2009), üniversite öğrencilerinin algıladıkları sosyal destek ve stresle başa çıkma stillerini
incelemiş ve anlamlı sonuçlar saptamıştır.
Yamaç, Ö. (2009). Üniversite Öğrencilerinin Algıladıkları Sosyal Destek İle Stresle Başa Çıkma
Stilleri Arasındaki İlişki. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Konya.
Reevy ve Maslach (2001) kızların sosyal destek algılarının erkeklerden yüksek olmasını hem kadın
olmaya ait bir takım özelliklerden hem de sosyal çevreden kaynaklanan çeşitli farklılıklardan
kaynaklanabileceğini belirtmiştir.
Reevy, G.M. ve Maslach, C. (2001). “People’s Use of Social Support: Gender and Personality
Differences”. Sex Roles, 44, 437-459.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE NOMOFOBİ, BAĞLANMA BİÇİMLERİ, DEPRESYON VE
ALGILANAN SOSYAL DESTEK

Büyükçolpan, H. (2019). Üniversite öğrencilerinde nomofobi, bağlanma biçimleri, depresyon ve algılanan sosyal
destek. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

• Aileden algılanan destek boyutu üniversite öğrencilerinin depresyon düzeylerini anlamlı bir şekilde ve pozitif
yönde yordamaktadır.

• Kaçınan ve kaygılı bağlanma biçimleri, depresyon düzeyi, algılanan sosyal destek boyutları olan aile, arkadaş
ve özel bir insanın nomofobi düzeyini anlamlı olarak yordayıp yordamadığına ilişkin tartışma. Araştırma
sonucunda kaçınan ve kaygılı bağlanma biçimlerinin, depresyon düzeyinin ve algılanan sosyal destek boyutları
olan aile ve özel bir insanın nomofobiyi anlamlı bir şekilde yordadığı tespit edilmiştir. Sözü geçen değişkenlerin
tümü nomofobiyi pozitif yönde yordamaktadır. Nomofobiyi yordama gücü en yüksek olan değişken kaygılı
bağlanma biçimidir. Daha sonra yordama güçlerine göre algılanan sosyal destek alt 56 boyutu olan aile,
depresyon düzeyi, kaçınan bağlanma biçimi ve algılanan sosyal destek alt boyutu olan özel bir insan
sıralanmaktadır.

Genç Yetişkinlerde Yalnızlığın Yordayıcıları: Depresyon, Kaygı, Sosyal Destek, Duygusal Zeka

Özdemir, H. & Tatar, A. (2019). Genç Yetişkinlerde Yalnızlığın Yordayıcıları: Depresyon, Kaygı, Sosyal
Destek, Duygusal Zeka. Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi, 1 (2), 93-101. DOI: 10.35365/ctjpp.19.1.11

• Çalışmaya 213’ü kadın (%48,5) ve 226’sı (%51,5) erkek olmak üzere 18-25 yaşları arasında 439 kişi
katılmıştır.
• Bu amaçla, çalışmada önce yalnızlık ile depresyon, kaygı, algılanan sosyal destek ve duygusal zeka arasındaki
ilişkiler incelenmiş, yalnızlığın en güçlü ilişkiyi depresyon (r = 0,68) ve kaygı (r = 0,60) ile gösterdiği
belirlenmiştir. Bununla birlikte, çalışmanın temel amacını karşılamak üzere, yalnızlık toplam puanının
yordanması için kurulan regresyon modeline dahil edilen bağımsız değişkenlerde (duygusal zekâ, kaygı,
depresyon ve algılanan sosyal destek) meydana gelen değişimlere bağlı olarak yalnızlık puanlarının ne şekilde
değiştiği incelendiğinde, genç yetişkinlerde yalnızlığın açıklamasında depresyonun katkısının (β = 0,358) diğer
değişkenlere oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Yalnızlık, depresyon ve kaygı semptomlarının önemli
ölçüde benzerlik gösterdiği ve çalışmada yalnızlığı değerlendirmeye yönelik olarak kullanılan ölçme aracının
büyük oranda çökkün duygu duruma ilişkin ifadeler içerdiği göz önünde bulundurulduğunda (Durak ve
SenolDurak, 2010; Mushtaq ve ark., 2014), bu çalışmada, yalnızlığın en güçlü ilişkiyi depresyon ve kaygı ile
göstermiş olması ve yalnızlığın yordanması işleminde depresyon ve kaygının ön plana çıkmış olması beklenen
yönde bir sonuç olmuştur.

Üniversite Öğrencilerinin Algıladıkları Sosyal Destek ile Depresyon ve Kaygı Düzeyleri Arasındaki İlişki

ELDELEKLİOĞLU J (2006). Üniversite Öğrencilerinin Algıladıkları Sosyal Destek ile Depresyon ve Kaygı
Düzeyleri Arasındaki İlişki. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 6(3), 727- 752.

• Bu araştırmada ergenlerin arkadaştan ve aileden algıladıkları sosyal destek ile dep¬resyon ve kaygı düzeyleri
arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma, 18-21 yaş arası 325 (200 kız 125 erkek, yaş ortalaması x=20.41)
üniversite öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Araştırmada algılanan sosyal destek, depresyon ve kaygı düzeylerini
ölçmek amacıyla, Eskin tarafından Türk toplumuna uyarlanan Arkadaştan ve Aileden Algılanan Sosyal Destek
Ölpeği, Tegin tarafından Türk toplumuna uyarlanan Beck Depresyon Ölçeği ve Öner tarafından Türk toplumuna
uyarlanan Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri kullanılmıştır. Hesaplanan korelasyonlar sonucunda sürekli kaygı
ve depresyon puanlan arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki (p<.01), arkadaştan ve aileden algılanan sosyal
destekle depresyon puanları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki (p<.01, p<.05) bulunmuştur. Ayrıca kız
öğrencilerin ailelerinden algıladıkları sosyal destek ve arkadaşlarından algıladıkları sosyal destek arasındaki
ilişki anlamlı değilken (p>.05) erkek öğrencilerin ailelerinden ve arkadaşlarından aldıkları sosyal destek
arasındaki ilişki olumlu ve anlamlıdır (p<.01).

Üniversite Öğrencilerinin Algıladıkları Sosyal Destek ile Depresyon Düzeyleri Arasındaki İlişki: Problem
Çözme Becerilerinin Aracılık Etkisi

Yasemin YAVUZER, Güldener ALBAYRAK, Gökay KELDAL

• Ön analizde bir öğretim yılında kişisel zorluk yaşadığını belirten öğrencilerin depresyon puanlarının daha
yüksek olduğu bulunmuştur. Julal (2013), kişisel zorluk deneyiminin stresin anlamlı yordayıcısı olmamasına
karşın, kişisel zorluk yaşayan üniversite öğrencilerinin öğrenci destek hizmetlerini kullanma olasılıklarının daha
yüksek olduğunu belirtmektedir. Stres verici yaşam olayları ve depresyon arasındaki ilişkiyi inceleyen
çalışmalarda, yaşam olaylarının stres verici etkileri ile depresyon için önemli bir risk faktörü olduğu
belirtilmektedir (Algül ve diğerleri, 2009; Eskin, Akoğlu ve Uygur, 2009). Diğer taraftan, stresli yaşam olayı ile
karşılaşan herkesin depresif belirtiler göstermediği, depresyona neden olan şeyin bu olaylarla baş etme güç ve
becerilerdeki yetersizlikler olduğu vurgulanmaktadır (Josepho ve Plutchik 1994). Ön analiz sonuçlarından diğeri,
kadınların kendilerini problem çözme konusunda daha olumlu algıladıklarıdır. Problem çözme konusunda
yapılan araştırmaların bir kısmı problem çözme becerisi açısından cinsiyetler arasında fark olmadığı (Deniz,
Arslan ve Hamarta, 2002; Johnson ve Johnson 2004; Taylan, 1990; Tümkaya ve İflazoğlu, 2000), bir kısmı ise
kadınların problem çözme becerilerinin daha yüksek olduğu (Goldstein 1999; Korkut 2002; Owens, Daly, ve
Slee, 2005; Ünivar 2003; Yavuzer, Karataş ve Gündoğdu, 2013) yönündedir. Bu çalışmada kadın ve erkeklerin
algılanan sosyal destek ve depresyon puanlarının farklı olmadığı bulunmuştur. Depresyon yazınında cinsiyet
farklılıklarını inceleyen araştırmalarda farklı sonuçlar elde edilmiştir. Bazı çalışmalarda erkeklerin depresyon
düzeylerinin kadınlardan daha yüksek olduğu (örneğin Tuzcuoğlu ve Korkmaz, 2001), bazı çalışmalarda
kadınların depresyon düzeylerinin erkeklerden daha yüksek olduğu (örneğin Yücel, et.al., 2002), bazı
çalışmalarda ise cinsiyetin depresyon düzeyinde bir farklılık oluşturmadığı (örneğin Donnelly, Renk, Sims ve
McGuire, 2011; Ören ve Gençdoğan, 2007; Yavuzer ve Karataş, 2017) bulunmuştur.

• Algılanan sosyal desteğin depresyonun negatif yordayıcısı olduğu bu çalışmanın diğer bulgularından biridir.
Bu beklenen bir sonuçtu. Önceki araştırma bulguları da sosyal desteğin fiziksel ve psikolojik sağlık üzerinde
olumlu etkileri olduğunu göstermektedir (Cohen, 1998, 2004; House ve diğerleri, 1988; Kaplan ve diğerleri,
1977; LaRocco ve diğerleri, 1980; Saltzman, ve Holahan, 2002). Cohen (1998, 2004), sosyal desteğin, her
koşulda fiziksel sağlık ve kendini iyi hissetme üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu, sosyal destekten
yoksun olmanın birey üzerinde olumsuz etki yaratacağını belirtmektedir. Diğer taraftan sosyal desteğin en
önemli işlevi stres verici yaşam olaylarının yarattığı olumsuz etkiyi azaltarak bireylerin ruh sağlığını korumak
olduğu, sosyal destekten yoksun olmanın stres verici yaşam olaylarıyla karşılaşılmadığı müddetçe birey üzerinde
olumsuz etkisi olmayacağı belirtilmektedir (Cohen, 1998, 2004). Sosyal destek ile ilgili üniversite öğrencileriyle
Türkiye’de yapılan çalışmalarda da algılanan sosyal destek arttıkça depresyon düzeyinde azalma olduğu
bulunmuştur (Eldeleklioğlu, 2006; Doğan, 2008). Ayrıca algılanan sosyal destek artıkça problem çözme becerisi
algısının da olumlu yönde arttığı bulgusuna ulaşan çalışmalar da bu bulguyu destekler niteliktedir (Korkut, 2002;
Okanlı ve diğerleri, 2003; Ünivar, 2003)

• Elde edilen önemli bulgulardan diğeri de algılanan sosyal destek ve depresyon arasındaki ilişkide problem
çözme becerilerinin kısmen aracı olduğudur. Bu sonuç, üniversite öğrencilerinde sosyal destek algısı arttıkça
kendilerini problem çözme konusunda daha olumlu algıladıklarını, bunun da depresyon düzeyini azalttığını
göstermektedir. Algılanan problem çözme becerisindeki yeterlik olumlu duyguların oluşması ve sıkıntıların
hafifletilmesi ile ilgilidir. Problem çözme becerilerindeki yetersizlik algısı ise olumsuz psikolojik uyum ve
psikopatoloji ile yakından ilişkilidir.

• Bu çalışmanın bulguları, kişisel zorluk deneyiminin, algılanan problem çözme becerilerinin ve algılanan sosyal
desteğin depresyonun önemli yordayıcıları olduğunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla üniversite öğrencilerinin
yaşadıkları zorluklarla baş edebilmeleri için sosyal destek sistemlerinin harekete geçirilmesi ve
güçlendirilmesine yönelik psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri sunulabilir. Üniversite yaşamının ilk
yılında akademik, sosyal ya da kişisel bir güçlükle karşılaşan öğrencilerin akademik danışmanların ve öğrenci
destek birimlerinin yanı sıra başvuru kaynaklarından biri de akranlarıdır. Çalışmanın örnekleminde yer alan ve
bir akademik yılda kişisel zorluk yaşadığını belirten öğrencilerin %66’sı, bir arkadaşından yardım aldığını
belirtmiştir. Bu bağlamda öğrenimine yeni başlayan öğrencilerin, üniversitenin akademik, sosyal ve kültürel
yaşamına uyum sağlamalarını kolaylaştırmak amacıyla bir akran destek ve dayanışma programı olan “Akran
Rehberliği” çalışmaları yapılabilir. Çalışmanın bulguları aynı zamanda sosyal destek algısının problem çözme
becerileri konusunda yeterlik algısını artırdığını ve bu sayede depresyon düzeyini azalttığını göstermiştir. Bu
yüzden, sosyal destek sistemlerinin harekete geçirilmesi ve güçlendirilmesine yönelik çalışmaların yanı sıra
problem çözme becerilerini artıracak psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri planlanabilir. Etkili problem
çözme yolları yaşantılar sonucu öğrenildiği için etkili problem çözme becerileri konusunu içeren psiko-eğitim ya
da sorun/problem çözme terapisi grup çalışmaları gerçekleştirilebilir. Araştırmanın sınırlılıklarından birisi
çalışma grubunun depresyon tanısı almamış birinci sınıf üniversite öğrencilerinden oluşmasıdır. İleride
depresyon tanısı almış örneklem grubunu da ele alan bir model üzerinde çalışarak mevcut durumu inceleyen
araştırmalar yapılabilir.

ALGILANAN SOSYAL DESTEK İLE STRES DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN


İNCELENMESİ: ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Çetinkaya, F. F. & Korkmaz, F. (2019). ALGILANAN SOSYAL DESTEK İLE STRES DÜZEYLERİ
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA.
Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 20 (1) , 91-103 .

• Yapılan analizler doğrultusunda; üniversite öğrencilerinin sosyal destek algıları ile depresyon düzeyleri
arasında “Özel Bir İnsan”,“Aile” ve “Arkadaş” alt faktörlerine ilişkin negatif yönde düşük düzeyde istatistiksel
olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Sosyal destek ölçeğinin geneline ilişkin üniversite öğrencilerinin
sosyal destek algıları ile depresyon düzeyleri arasında negatif yönde orta düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki olduğu görülmektedir. Üniversite öğrencilerinin sosyal destek algıları ile anksiyete düzeyleri arasındaki
ilişkinin sonucunda ise; “Özel Bir İnsan”, “Aile” ve “Arkadaş” alt faktörleri ile anksiyete düzeyleri arasında
negatif yönde düşük düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu,sosyal destek ölçeğinin geneline ilişkin
olarak öğrencilerin sosyal destek algıları ile anksiyete düzeyleri arasında negatif yönde düşük düzeyde
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Üniversite öğrencilerinin sosyal destek algıları ile stres
düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi sonucunda; “Özel Bir İnsan”, “Aile” ve “Arkadaş” alt faktörleri ile
stres düzeyleri arasında negatif yönde düşük düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu, sosyal destek
ölçeğinin geneline ilişkin üniversite öğrencilerinin sosyal destek algıları ile stres düzeyleri arasında negatif
yönde düşük düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.
• Sosyal destek ölçeğinin geneline ilişkin üniversite öğrencilerinin sosyal destek algıları ile depresyon anksiyete
stres ölçeğinin geneli arasında negatif yönde orta düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu sonuçları
bulunmuştur. Sonuç olarak, algılanan sosyal destek ile stres düzeylerinin arasında negatif yönde düşük ve orta
düzeyde istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Bu sonuçlar; üniversite öğrencilerinin sosyal destek
algıları yani özel bir insandan, ailelerinden ve arkadaşlarından gördükleri sosyal destek arttıkça stres, anksiyete
ve depresyon düzeylerinin azalacağını göstermektedir. Yapılan araştırmanın sonuçları ile uyumlu şekilde
literatürdeki benzer araştırma sonuçlarına göre de (Lazarus ve Folkman, 1984: 86; Cohen ve Wills, 1985: 312-
313; Gülerman, 1989: 161;Güngör, 1996: 110;Malecki, 1999: 482;Soylu, 2002: 140; Gücüyeter, 2003:
133;Sağlam, 2007) sosyal destek ile psikolojik sağlık arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler olduğu yani
algılanan sosyal destek arttıkça stres, anksiyete, depresyon gibi ve daha birçok psikolojik rahatsızlığın iyileşme
gösterdiği görülmektedir.

SİBER ZORBA VE MAĞDUR OLMA İLE ALGILANAN SOSYAL DESTEK DÜZEYİ ARASINDAKİ
İLİŞKİNİN İNCELENMESİ Nezihe BİNGÖL, Taşkın TANRIKULU

• İstanbul'da öğrenim görmekte olan yaşları 14-19 arasında değişen 205'i kız, 231'i erkek toplam 436 öğrenci
araştırmanın çalışma gurubunu oluşturmaktadır.

• Araştırma bulguları siber mağduriyet ve cinsiyet açısından fark bulunmadığını gösterirken, siber zorbalık ve
cinsiyet arasında anlamlı bir farklılık olduğunu göstermektedir. Erkeklerin siber zorbalık puanları kızların siber
zorbalık puanlarından manidar derecede farklıdır. Peker, Eroğlu ve Çitemel (2012, s. 211)'in yaptığı araştırma
cinsiyet ve siber zorbalık arasında anlamlı bir ilişki olduğu yönündedir. Benzer biçimde başka bir araştırmada ise
siber zorbaca davranışları erkeklerin kızlara oranla daha çok sergiledikleri, siber mağduriyetin ise kızlara oranla
erkeklerde daha fazla olduğu tespit edilmiştir (Şahin ve ark. 2010). Eroğlu (2011)'un araştırmasında erkeklerin
kızlara göre daha çok siber zorbaca davrandığı ve siber zorbalığa maruz kaldığı belirtilmiştir. Bu bulguları
destekler biçimde bir başka araştırmada erkeklerin kızlara oranla daha fazla siber zorbaca davrandığı
gözlenmiştir (Calvete ve ark., 2010). Bu bakımdan araştırmada elde edilen bu bulgu literatür tarafından
desteklenmektedir.

• Katılımcıların siber zorbalık ve siber mağduriyet puanları algılanan sosyal desteğe göre anlamlı bir farklılık
göstermektedir. Araştırma bulguları arkadaştan ve öğretmenden algılanan sosyal desteğin artması durumunda
hem siber zorbalığın hem de siber mağduriyetin azalacağı yönündedir. Ayrıca arkadaştan algılanan sosyal
desteğin artması durumunda aileden algılanan sosyal desteğin de artacağı; öğretmenden algılanan sosyal destek
artıkça hem aileden hem de arkadaştan algılanan sosyal desteğin artacağı bulunmuştur. Bir çok araştırmada
algılanan sosyal destek ve stresli durumla baş etme arasında yüksek bir ilişki saptanmıştır (Dunkel-Schetter,
Folkman ve Lazarus, 1987, s. 71; Gümüş, 2006, s. 112; Heinrichs, ve ark. 2003, s. 1389; Kaner, 2003, s.57 ;
Sarason ve ark. 1983, s. 127; Terzi, 2008, s. 1). Sosyal desteğin düşmesi durumunda ise benlik saygısı, uyum ve
toplum yanlısı davranışlarda azalma, siber zorbaca davranışlarda ve depresyonda artma olmaktadır (Doğan,
2008, s. 37). Yaman ve Peker (2012, s. 827) öğrencilerin siber zorbalık yapma nedenlerini; arkadaş ortamı
geliştirmek, can sıkıntısını gidermek ve kendisine yapılan yanlış bir tutum veya davranıştan ötürü intikam almak
olarak belirtmiştir. Öğrencilerin siber zorbalığı sürdürmesinin nedenlerini ise; kendilerini iyi hissetme, iyi vakit
geçirme ve sosyal ilişkilerini geliştirmek olarak ifade etmiştir. Bu sonuçlar ergenlerin çevrelerinden özellikle
arkadaşlarından bulamadıkları sosyal desteği sanal ortamda aradıklarını doğrular niteliktedir.

Araştırmanın diğer bir bulgusu katılımcıların siber zorbalık ve siber mağduriyet puanları arasında anlamlı bir
ilişki gözlendiği yönündedir. Araştırma bulguları siber zorbalık ve siber mağduriyet arasındaki ilişki yönünün,
siber zorbalığın artması durumunda siber mağduriyetinde artacağını belirtmektedir. Bu bulguları destekler
nitelikte Barlett ve Gentile (2012, s. 123)'ün araştırma sonuçlarına göre siber zorbalık, siber mağduriyeti
yordamaktadır. Literatürdeki diğer araştırma bulguları siber zorbalığın, siber zorbalığa maruz kalma ile ilişkili
olduğu yönündedir. (Calvete, ve ark. 2010, s. 1128; Dilmaç, 2009, s. 1305)

AİLEDEN VE ARKADAŞTAN ALGILANAN SOSYAL DESTEK VE SİBER MAĞDURİYET:


YAPISAL EŞİTLİK MODELİYLE BİR İNCELEME Yüksel EROĞLU Adem PEKER

• Araştırma, 2009- 2010 öğretim yılın da Sakarya ilinde 9., 10. ve 11. sınıflarına devam eden öğrenciler ile
gerçekleştirilmiştir.

• Araştırmadan elde edilen bulgular, aileden algılanan sosyal desteğin siber mağduriyeti ve siber mağduriyetin
arkadaştan algılanan sosyal desteği negatif yönde yordadığını ortaya koymuştur.
•Araştırma bulguları aileden algılanan sosyal desteğin siber mağduriyeti negatif yönde yordadığını ortaya
koymuştur.

• Araştırmadan elde edilen bir diğer bulgu siber mağduriyetin arkadaşlardan algılanan sosyal desteği negatif
yönde yordadığıdır. Siber mağduriyet ile arkadaş desteği arasındaki ilişkileri inceleyen araştırmaların (Calvete,
Orue, Estévez, Villardón ve Padilla, 2010; Williams ve Guerra, 2007) arkadaştan algılanan sosyal desteğin siber
mağduriyet üzerindeki etkisiyle ilgilendikleri görülmektedir. Buna karşın siber mağduriyetin arkadaşlık ilişkileri
üzerindeki etkisini inceleyen herhangi bir araştırmanın yapılmadığı dikkati çekmektedir. Bu nedenle siber
mağduriyetin arkadaştan algılanan sosyal destek üzerindeki etkisinin incelendiği bu araştırmadan elde edilen
bulgular, siber mağduriyetin arkadaştan algılanan sosyal desteği olumsuz etkilediğine işaret etmektedir. Siber
zorbalığa maruz kalma, bireylerin duygusal stres yaşamasına (Patchin ve Hinduja, 2006) ve sinirlenmesine
(Beran ve Li, 2005) neden olmaktadır. Siber mağduriyetin oluşturduğu bu durumun siber mağdurların arkadaşlık
ilişkilerini etkilemesi olasıdır.

• Araştırmadan elde edilen bulgular aileden algılanan sosyal desteğin siber mağduriyeti ve siber mağduriyetin
arkadaştan algılanan sosyal desteği olumsuz etkilediğini göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre bireylerin
aileden algıladıkları sosyal desteğin arttırılmasının siber zorbalığa maruz kalma olasılığını azaltacağı, bunun da
arkadaşlardan algılanan sosyal desteği arttıracağı söylenebilir.

You might also like