Tanzi̇mat Dönemi̇ 1839-1876

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 7

GİRİŞ

Tanzimat dönemi, 3 Kasım 1839 Tanzimat Fermanı’nın ilânından 1876 yılına kadar
olan dönemin adıdır. Tanzimat’ın başlangıcını, II. Mahmut ve hatta III. Selim’e kadar olduğu
gibi, 1908 II. Meşrutiyet’e kadar olduğu da kaynaklarda geçmektedir. Kavram olarak
Tanzimat, Türk siyasi, idari, iktisadi ve sosyal hayatında topyekûn bir değişmeyi ve yeniden
yapılanmayı ifade eder. Kelime olarak Tanzimat, “düzenleme”, “nizamlama”, “yapılanma” ya
da “reorganizasyon” anlamına gelmektedir. Tanzimat hareketi farklı şekillerde tanımlandı.
Tanzimat Fermanı, başlangıçtan itibaren ortaya çıkan fikir hareketleri ile o devirden
günümüze kadar cereyan eden tarihi olayların neticelerine bakarak, Türkiye’de meşruti bir
idarenin kurulmasına, İslam-Hıristiyan âlemlerinin birbirine yaklaşmasına ve barışmasına
zemin hazırlayan bir kültür ve ıslahat hareketidir(Gencer, 1990: 7-8).

18. yüzyıl sonlarından itibaren ülkedeki gayrimüslim tebeanın çoğunlukla ticari


ilişkiler sebebiyle Batı ile daha yakın münasebette bulunması dolayısıyla gayrimüslimler
arasında batı sistemine duyulmaya başlanan ilgi, Avrupa’da gelişen milliyetçilik anlayışının
Osmanlı ülkesine de yansıması ve buna karşılık her anlamda eski gücünü sürdüremeyen
Osmanlı Devleti’nin yönetimde yeniden toparlanma hedefi gibi birçok iç ve dış etkene bağlı
olarak gelişen süreç, çok net bir şekilde klasik Osmanlı sisteminden uzaklaşarak ülkede yeni
bir yönetim anlayışı ve dünya görüşünü hâkim kılmayı hedefliyordu. Osmanlı Devleti’nin
dağılma süreci karşısında pragmatik bir önlem olarak tasarlanan Tanzimat reformları ve
Osmanlıcılık fikrinin uygulayıcılarına göre, Osmanlı klasik sistemi artık işlemekte
zorlanıyordu. Batı ile girdikleri kültürel temas neticesi daha laik ve millî bir kültürel gelişme
gösteren gayrimüslim tebaanın ruhani liderlerinin hâkimiyet ve kontrolünde tutulması artık
çok zordu. Bu kontrolü sağlayabilmenin çözümü olarak da her dinî cemaati kendi dinî
merkezine bağlayan anlayışın yerine, Osmanlı vatandaşlığı düşüncesiyle doğrudan merkezî
bir yönetimin egemen kılınması hedefleniyordu. Osmanlı bürokrasisi en kısa anlatımla,
devleti kurtarmak için kısa vadeli, pratik ve o anki şartlar için geçerli çözüm yolları aramıştır.
TANZİMAT İLANI

Genç yaşta tahta çıkan Sultan Abdülmecit, Avrupa siyasetini iyi bilen Mustafa Reşit
Paşa’nın fikirlerinden etkilenmişti. Böylece Tanzimat-ı Hayriye adıyla anılan ferman ortaya
çıkmıştır. Ferman, 3 Kasım 1839’da Gülhane meydanında bizzat Mustafa Reşit Paşa
tarafından okunmuştur. Fermanda genel olarak can güvenliği, mal, ırz ve namus
dokunulmazlığı, müsaderenin yasaklanması, iltizam usulünün kaldırılması, adil vergilendirme
ve süresi belli bir askerlik hizmeti gibi esaslara dayanması gerektiği belirtilmişti. Ayrıca,
yargılanmadan hiç kimse için ölüm cezasının verilmemesi, herkesin malını ve mülkünü
istediği gibi tasarruf edebilmesi, söz edilen haklardan Müslüman veya Gayrimüslim ayrımı
olmadan herkesin aynı şekilde yararlanması gerektiği kabul edilmekteydi (ÖRENÇ, 2012,
s.105).

1839 Tanzimat Fermanı ile idari, sosyal, askeri ve mali alanlar gibi birçok konuda
değişiklikler getirerek, Osmanlının geleneksel Ortadoğu devleti kimliğinden sıyrılarak
modern batılı devlet olma yolunu açmıştır. Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanan bu
fermanla birlikte Müslüman ve gayr-ı Müslim olmak üzere bütün tebanın can, mal ve ırz
güvenliğinin sağlanması, iltizam usulü ve onun bütün suiistimallerinin kaldırılması, askere
alma işlerinin sürekli hale getirilmesi ve düzenlenmesi, adil, açık ve her dine mensup kişilere
eşit biçimde yargılama yapılması karara bağlanmıştır. Bütün bu yeniliklerle bir taraftan
modern anlamda merkezi bir yapı kurmayı amaçlayan Osmanlı devlet adamları bu doğrultuda
çeşitli kararlara imza atarak imparatorluk toprakları üzerindeki otoritelerini tekrar sağlamaya
çalışmışlardır. Diğer taraftan ise Tanzimat dönemi dediğimiz bu dönemde modern anlamda
yerel yönetimlerin oluşmaya başladığı görülmüştür. Her ne kadar bir zıtlık gibi görünse de
Osmanlı imparatorluğunun içinde bulunduğu koşullar ve çok uluslu toplum yapısının
gereklerini yerine getirme kaygısı bu durumun nedenlerini açıklamaktadır. Öncelikle,
uygulanan merkezileştirme politikası iki nedenden dolayı gerekliydi. Birinci olarak; bu sayede
taşrada hüküm süren feodal beyler tarafından sömürülen, angarya işi yaptırılan, zulme
uğrayan halk üzerindeki baskı azaltılarak biraz olsun nefes alan halkın ödediği vergideki
artışla devletin geliri artacaktı. İkinci olarak ise, yerel yönetimlerin taşrada oluşturulan
meclisler yoluyla gelişmesi ve bu meclislerde Müslüman olmayanların da temsil edilmesi bir
Osmanlı vatandaşlığı bilinci yaratacaktır(TORUN, S.F. 2005 s.15)
TANZİMAT DÖNEMİNDE YAPILAN YENİLİKLER

1- Hukuk Alanındaki Yenilikler:

• Tüm vatandaşlar "Osmanlı vatandaşı" sayılarak din farklılıklarına bağlı ayrıcalıklar


kısmen kaldırıldı.

• 1840'ta bazı maddeleri Fransız Ceza Yasasından alınan yeni Ceza Kanunnamesi
hazırlandı. 1858'de tümüyle Batı kaynaklarından esinlenen ikinci Ceza Kanunnamesi kabul
edildi.

• 1850'de Fransız Ticaret Kanunu esas alınarak hazırlanan Ticaret Kanunnamesi


yürürlüğe girdi. Bu kanunla faiz, anonim şirket ve kambiyo senedi kavramları ilk kez Osmanlı
hukukunda yer aldı.

• 1840'tan itibaren ceza ve ticaret davalarına bakmak üzere, laik ilkelere göre işleyen
nizamiye mahkemeleri kuruldu; bu mahkemelere Müslümanların yanı sıra gayrimüslim
hakimler atandı. 1853'te cinayet davalarında gayrimüslimlerin de şahitlik yapabileceği kabul
edildi. 1851'de ticaret mahkemeleri kuruldu.

• 1858'de homoseksüellik, Osmanlı İmparatorluğu’nda bir suç olmaktan çıkarıldı

• 1867'de devlet görevlilerine karşı açılan davaları görmek için Şura-yı Devlet
(Danıştay) kuruldu.

2- Mali Alandaki Gelişmeler:

• 1841-1842 yılında ilk bütçe hazırlandı, 1846-1847 yılında ise ilk modern bütçeye
geçildi.

• Vergilerin mükellefler arasında düzgün ve gelirlere göre dağıtılması amaçlandı.

• Devlet görevlilerinin halktan resmi vergiler dışında aldıkları vergiler yasaklandı.

• 1840'ta Kaime-i Nakdiye ismiyle ilk kâğıt para dolaşıma sokuldu.

• 1854'te Kırım Savaşı'nın maddi yükünü karşılamak için tarihte ilk kez dış borç alındı.
Borç Birleşik Krallık'tan alınmıştır.
3- Askeri Yenilikler:

• Askerlik hizmetinin vatani bir vazife olduğu ilan edilerek zorunlu askerlik başlatıldı.
1843'te ilan edilen bir yasayla askerlik yaşı 20, zorunlu askerlik süresi 4 yıl olarak kabul
edildi.

• 1847'de gayrimüslimlerin de orduya girip albay rütbesine kadar yükselmesi


kararlaştırıldı.

• Avrupa gezisinde Avrupa ülkelerin donanmalarına hayran kalan Sultan Abdülaziz yeni
bir donanma kurulması için emir verdi, çok güçlü bir donanma kuruldu.

• 1867'de Bahriye Nezareti kuruldu.

• 1869'da Serasker Hüseyin Avni Paşa'nın öncülüğünde Bahriye Nezareti kuruldu,


askeri yapı yenilendi, terfi sistemi düzenlendi.

4- Eğitim Alanındaki Gelişmeler:

• 1846'da Mekatib-i Umumiye Nezareti kuruldu. 1848'de Darülmuallim (öğretmen


okulu) açıldı. Harbiye, Bahriye ve Tıbbiye dışındaki okulların kontrolü bu nezarete verildi.

• Rüştiyelerin açılmasına hız verildi.

• 1868'de Fransızca eğitim ve batılı anlamda ilk eğitim verecek olan lise ile üniversite
arasında bir kurum olan Galatasaray Sultanisi açıldı.

• 1869'da Fransız eğitim sistemini örnek alan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi


yayınlandı.

• 1870'te Dârülmuallimât adında kız öğretmen okulu açıldı.

• Devlet memuru yetiştirmek amacıyla, Mekteb-i Maarif-i Adliye kuruldu (II. Mahmut)(
Uygulamalar ve Gelişmeler, Tanzimat, t.y)

5- Sanayileşme Hamlesi:

• Devlet eliyle atölye ve tesis kurulmasını amaçlayan sanayileşme başladı. Önce


Yedikule-Küçükçekmece arasında 130 metre uzunluğunda bir tür sanayi parkı kuruldu.
• Zeytinburnu'nda demir işleme ve makine imalathanesi, kumaş ve pamuklu çorap
üretim tesisi, buradaki fabrikalar için teknik eleman yetiştirecek bir okul açıldı.

• Bakırköy'de baruthanenin yanına bir iplik bükme, dokuma ve pamuklu basma


fabrikası, Hereke'de bir pamuklu dokuma fabrikası kuruldu.

• Yol yapımına önem verilmiştir.

• Devlet memurlarının yerli kumaş kullanması zorunluluğu getirildi.

• Ancak Birleşik Krallık ile yapılan 1838 Balta Limanı Ticaret Anlaşması, bu dönemde
Osmanlı'nın zararına gelişmiş, dışa bağımlılığı artırmıştır.

Bu gelişmelere rağmen sanayi makinelerinin Avrupa'dan ithal ediliyor olması ve nitelikli


eleman eksikliği yüzünden yeterli bir sanayi pazarı oluşturulamadı (KAYABAS,E., 2008)

TANZİMAT DÖNEMİNİN SONUÇLARI

Siyasi, hukuki, toplumsal ve ekonomik alanlarda reformların yapıldığı Tanzimat


döneminde, Osmanlı Devletinin teokratik karakteri ve padişahın mutlak egemenlik vasfı
dışında kalan tüm konular yeniden düzenlenmek istenmişti. Bunların en başında ise hukuk
geliyordu. Tanzimat Fermanı’ndan sonraki yirmi yıl içinde üç ayrı ceza kanunu hazırlandı,
bunların üçüncüsüyle ceza hukukunda büyük oranda Batılı ceza hukuku anlayışı ve
uygulamasına geçildi. Özellikle Türk hukuk tarihinde dönüm noktası sayılabilecek Tanzimat
reformları şeriatın yasal uygulanmasını kişisel alanla sınırlandırırken, diğer bütün alanlarda
seküler, Batı türü yasalar uygulanmaya çalışıldı. Türk hukuk tarihinin ilk Medeni ve Borçlar
Kanunu olarak kabul edilen Mecelle bu dönemde hazırlandı. Devletin, istediği memurun mal
varlığına el koyması anlamına gelen müsadere kaldırılarak özel mülkiyet hakkı güvence altına
alınmış oldu.

Ülkelerinin sömürgeleşmesine ve devletlerarası ilişkilerde içine düştükleri çaresizliğe


koşut olarak Osmanlı Devleti yöneticileri, yabancıların hemen her alanda devletin içişlerine
karışmaları ve politikasını belirleyici davranışları ile karşı karşıya kalmışlardır. Ancak,
belirtmek gerekir ki, Tanzimatçılar, bu durumu zaman zaman kendileri de kolaylaştırmışlar ve
hatta istemişlerdir. Yabancı devletlerin bu tutumları, önce Osmanlı Devleti’nin
sömürgeleştirilmesi sürecinin tamamlanmasının, sonra da kendi işbirlikçilerine daha çok
ayrıcalıkların verilmesinin sağlanmasında gözlemlenmektedir.
Eşitlik isteyen azınlıkların gerçekte Tanzimat Dönemi’ndeki durumlarının ne olduğu
somut örnekler ve olaylar ortaya konduğunda daha iyi anlaşılır. Yabancı devlet uyruklarının
Osmanlı Devletindeki ticari girişimlerinin niteliği de Tanzimat dönemini etkileyen bir başka
gelişim olarak görülmektedir.

Tanzimat döneminde, örneğin, Manchester ile ilişki kuran Tokatyan ve Kapamacıyan


kardeşler, bu alandaki büyük girişimlerin başına geçmişler; gümrük işlerinde ve devlete
müteahhitlik yapan Cezayirli Mıgırdıç Efendi, İngiltere’den getirttiği bir ticaret gemisiyle
Karadeniz limanları arasındaki deniz ticaretini eline geçirmiştir. Ermeniler, hükümetten de
yardım görerek bir sarraflar cemiyeti kurmuşlardır. 1851 yılında birliğin Anadolu şubesinin
başında Hacı Nişan Şirinyan Efendi bulunmaktadır. Mali yönden son derece güçlenen
Ermeniler valilere ve paşalara borç vererek onları bu yönden de etkilemeye başlamışlardır.
Hatta bu ekonomik güçleri sayesinde azınlıklar sadrazamların tayininde bile söz sahibi
olmuşlardır.

Bu görünümün yanında, gayrimüslim Osmanlıların en yüksek devlet memurluklarını


aralarında kapışmaya başladıkları görülmektedir. Kallimaki Bey, Viyana; Muzurus Bey,
Londra; Kostaki Efendi, Londra; Yetvart Zohrab Efendi, Londra; Diran Aleksanyan Bey,
Brüksel elçisi olmuşlardır. Gerçekte Mustafa Reşit Paşa döneminin sonuna kadar dışişleri
memurlarının on beşte biri Ermenilerden oluşurdu. Ancak, daha sonraları bununla
yetinilmemiş, Ali ve Fuat Paşalar döneminde Osmanlı Devletinin dışişleri hemen hemen
tümüyle Ermenilerin eline geçmiştir.

Tanzimat ile birlikte Batıdakine benzer bir bürokrasi de oluşmuştur. Nizam-ı Cedit
döneminde filizlenmeye başlayan ve seçkinlerden oluşan yeni bir yönetici kadro, II.
Mahmut’un gerçekleştirdiği ıslahatlarla yerini sağlamlaştırmış ve Tanzimat döneminde de
devlet yönetimini tümüyle eline geçirmiştir. Bu kadro kısa sürede, yönetici bir elit niteliğini
kesinleştirerek devlet yönetimine kendi damgasını basmakta gecikmemiştir. Bürokrasinin
çalışması için de birtakım yeni yöntemler yürürlüğe konulmuştur.

Batılıların ulaştığı teknik düzeyi yakalama isteği ve bürokrasiye memur yetiştirmek


amacıyla yine bu dönemde Batı tipi eğitim veren okullar açılmaya başlanmıştır. Tercüme
Odası, Fransızca bilen memur yetiştirmek için açılırken öteki alanlar için bürokratik eleman
sağlanması bakımından da Mekteb-i Maarif-i Adliye kurulmuştur. 1858 yılında Mülkiye
Mektebi, 1868’de Galatasaray Sultanisi açılmıştır. 1846’da açılan Darülfünun, Batılı
anlamdaki ilk yükseköğretim kurumudur. Açılması düşünülen Darülfünun’a dönüşlerinde
öğretmen yetiştirmeleri için de Selim Sabit Efendi ve Hoca Tahsin Efendi de Paris’e eğitim
için gönderilmişlerdir.

KAYNAKLAR

GENCER, A. (1990). Tanzimat Fermanı’nın İlanı ve Tatbiki Meseleleri. 150. Yılında


Tanzimat.Istanbul: Aydınlar Ocağı Yayını.

Kayabaş, E., & Tezi, D. (2008). Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Döneminde Cemiyetler
Hukukunun Gelişimi.

ÖRENÇ, Ali Fuat; Yakınçağ Tarihi (1789-1918)-Giriş, Akademi Titiz Yay. İstanbul: 2012.

TORUN, Sadık Fatih; Tanzimat’tan Meşrutiyet’e Türkiye’de Kaza Yönetimi (1842-1876),


Ankara Üniversitesi. Ankara: 2005.

Uygulamalar ve Gelişmeler. Tanzimat wiki içinde. 24 Mart 2021 tarihinde


https://tr.wikipedia.org/wiki/Tanzimat#Uygulamalar_ve_gelişmeler adresinden erişildi.

You might also like