Professional Documents
Culture Documents
Tte 11.hafta
Tte 11.hafta
HAFTA
3.Halkın millî kurtuluş davası yolunda bilgilendirilmesi amacıyla halk eğitimi çalışmaları yapılmıştır.
1.Mitingler
İzmirʹin işgalini izleyen günlerde, Fatih, Üsküdar, Kadıköy, Sultanahmet, Darül‐fünun mitinglerinin
düzenleyicileri ve konuşmacıları arasında özellikle öğretmenler görülmektedir: Halide Edip,
Nakiye Hanımlar, Hüseyin Ragıp, İsmail Hakkı, Mazhar, İhsan, Selim Sırrı, Emin Âli, Mehmet Âli,
Selâhattin, Muslihittin Âdil, Âkil Muhtar Beyler.
21 Mayısta yapılan Darüifünûn mitingini ele alırsak, bu, hemen hemen yalnızca bir öğretmenler
mitingi olmuştur.
Anadoluʹda düzenlenen protesto mitinglerinde, öğretmenler genellikle, etkisi çok daha fazla olan
ulemâ sınıfının arkasında bir etkinlik göstermişlerdir.
TBMM kurulduktan sonra hükümet, öğretmenlere, yer yer halkı istiklâl mücadelesi konusunda
aydınlatma, isyancıları nasihatla doğru yola getirme gibi görevler vermiştir.
2.Kongreler ve TBMM
Kongresine (23 Temmuz‐7 Ağustos 1919) katılan elliden fazla delege arasında 5 öğretmen vardır.
Sivas Kongresine (4‐11 Eylül 1919) katılan otuzdan fazla delege içinde de yalnızca bir öğretmen
görülüyor.
23 Nisan 1920ʹde açılan TBMMʹnde 337 kadar mebus arasından 30 kadarı öğretmendir.
Kongreler okul binalarında toplanmış, TBMM sıraları Ankara okullarından sağlanmış, Ankaralı bazı
öğretmenler Mecliste konuşulanları kaydetmek için zabıt kâtipliği de yapmışlardır.
İstanbulʹda öğretmenler ve eğitim baskı altına alınmıştır. Bu baskının bazı yönleri özetle
şöyledir:
Maarif Nezareti, İttihat ve Terakki Fırkasına mensup olmakla suçladığı bazı öğretmenleri
azletmiştir.
İstanbul Darülmuallimîni mezunları, ʺmillî harekete katılırlar ʺ korkusuyla Anadolu’ya
atanmamıştır.
1920 Nisan ‐ Temmuz aylarında Maarif Nazırlığı yapan Rumbeyoğiu Fahrettin, okul
kitaplarından Türk sözcüğünün çıkarılıp Osmanlı sözcüğünün konmasını istemiştir.
Maarif Nezareti, öğretmen ve öğrencilerin, Anadoluʹda doğup gelişen millî hareketle
ilgilenmelerini engellemeye çalışmıştır.
İstanbul dışındaki işgal bölgelerinde işgalciler öğretmenler ve okullara açıkça ya da sinsic
yıldırma politikası uygulamışlardır.
Yunanlılar da, işgalleri altındaki bölgelerdeki okulların bazılarını 1921‐1922 ders yılında
kapatmışlar, öğretimi sürdürenlerin programlarındaki Tarih dersinde değişiklik yapmışlar,
Malûmat‐ı Vataniye dersini de kaldırmışlardır. Ayrıca, her derece okullara Yunanca koyup bu
dersten sınıf geçme zorunluluğu getirmişlerdir.
Kurtuluş Savaşı yıllarında iki Eğitim Bakanlığı vardı: Ankaraʹda TBMM Hükümetinin Maarif
Vekâleti, İstanbulʹda Osmanlı Hükümetinin Maarif Nezareti.
23 Nisan 1920ʹde TBMM açıldıktan sonra Hükümet 3 Mayısta kurulmuş ve Bakanlıklara,
Osmanlı Hükümetinden farklı ve daha anlamlı olarak Vekâlet adı verilmişti.
Maarif Vekâletinin merkez teşkilâtı ilk kuruluşunda bir‐iki oda içine yerleşmiş üç beş
memurdan oluşuyordu.
Kurtuluş Savaşı yıllarındaki TBMM Hükümetlerinin Maarif Vekilleri şunlardır:
Dr. Rıza Nur : Mayıs‐Aralık 1920 Hamdullah Suphi : Aralık 1920‐Kasım 1921 Mehmet
Vehbi : Kasım 1921‐Kaşım 1922 İsmail Safa : Kasım 1922‐Mart 1924
O dönemin bazı Osmanlı Maarif Nazırları şunlardır: Ali Kemal : Mart‐Mayıs 1919 Sait :
Mayıs 1919‐Mart 1920 Abdurrahman Şeref: Mart‐Nisan 1920 Rumbeyoğlu Fahrettin :
Nisan‐Temmuz 1920 Hadi Paşa : Temmuz‐Ekim 1920 Sait : Ağustos 1921‐Ekim 1922 1
Kasım 1922ʹde Saltanatın kaldırılması ile Maarif Nezareti tarihe karışmıştır
1921 Maarif Kongresi ve önemi
15 Temmuz 1921ʹde Ankaraʹda toplanan Maarif Kongresi, yurdun her tarafından gelen
250ʹden fazla erkek ve kadın öğretmeni biraraya getirmiştir.
Kongreyi Mustafa Kemal, cepheden gelerek açmış ve çok önemli bir açılış konuşması
yapmıştır.
Mustafa Kemal, Kongreden ʺTürkiyeʹnin millî maarifini kurmasını ʺ ister ve ʺmillî maarifi
açıklar: ʺŞimdiye kadar takip olunan tahsil ve terbiye usûllerinin milletimizin gerileme
tarihinde en önemli bir etken olduğu kanaatındayım. Onun için bir millî terbiye programından
bahsederken, eski devrin batıl inançlarından ve doğuştan sahip olduğumuz özelliklerle hiç
İlgisi olmayan yabancı fikirlerden, Doğudan ve Batıdan gelebilen tüm etkilerden tamamen
uzak, millî ve tarihî özelliğimizle uyumlu bir kültür anlıyorum.
Mustafa Kemal, çocuklara, gençlere neler öğretilmesi gerektiğini de belirtir: ʺOnlara özellikle
varlığı ile, hakkı ile, birliği ile çatışan tüm yabancı unsurlarla mücadele lüzumu ve millî fikirleri
kendinden geçerek her zıt fikre karşı şiddetle ve fedakârca koruma gereği telkin edilmelidir. ʺ
Kemal, bu konuşmasında öğretmenleri ʺgelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri ʺ
olarak tanımlamıştır.
“Bu memlekette eskiden beri bilgisizlik devam ediyor. Eski idareler, bu bilgisizliği sürdürmeyi
kendi devamları için gerekli görüyorlardı. Bu memlekette cehaleti süratle ortadan kaldırmak
lazımdır. Başka kurtuluş yoktur”.
“Milleti, yüzyıllarca başkalarının hırs ve faydalanma aracı kılan en büyük düşmanı bilgisizliktir.
Milleti yüzyıllarca kendi benliğine “sahip” yapmayan, milleti yüzyıllarca kendi hakkında
ihtiyatsız bulunduran hep bu bilgisizliktir”.
“Bir millet, irfan ordusuna malik olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak
zaferler elde ederse etsin; o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla
sağlanabilir. İrfan ordusunun değeri de siz öğretmenlerin değeri ile ölçülecektir”.
“Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar muallim ve mürebbileri, sizler yetiştireceksiniz,
yeni, nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakarlığınız
derecesiyle oranlı bulunacaktır”.
Gelecek nesiller Türkiye’nin bağımsızlığını koruyacak, cumhuriyeti koruyup yükseltecek
biçimde yetiştirilmelidir.
Eğitim milli , bilime dayalı ve laik olmalıdır.
Eğitim işe yarar, üretici ve hayatta başarılı olacak insanlar yetiştirmelidir.
Eğitim çocuğa hürriyet vererek, yeni nesillere de fazilet,fedakarlık, düzen, disiplin, kendine ve
milletimizin geleceğine güven duygularını geliştirmelidir.
Eğitim toplumu cehaletten kurtarmalı , onun bilgi ve ahlak düzeyini yükseltmeli, kabiliyetlerini
ortaya çıkarıp geliştirmelidir.
1921 yılı ortalarında vekalet, bir yasa tasarısı hazırlamıştır.
Bu tasarıya göre:
İlkokullar altı yıldan dört yıla indirilip, bu dört yıl sonunda bir yıl da isteğe bağlı öğretim yapılacaktı.
Köy bünyeli işçi mektepler kurulacaktı.
Orta öğretimde ilköğretim gibi dört yıl olacaktı.
Anadolu’da yüksek öğrenimin, üniversitenin temeli Maarif Vekaleti, 3 Aralık 1921’de başlanılmasını
planladığı “Ali Dersler” programının Bakanlık Özel Kalemine yaptırılmasıyla başlanmıştır
Kâzım Karabekir Paşa (1882‐1948) Mekteb‐i Harbiye mezunudur. I. Dünya Savaşında ve Kurtuluş
Savaşında Doğu Cephesi komutanı olarak Doğu Anadoluʹda büyük zaferler kazanmış, Millî
Mücadeleye ilk desteği sağlayanlardan ve Atatürkʹün en yakın arkadaşlarından değerli bir
komutandır. Onun Türk eğitim tarihinde de yer tutması, eğitimle ilgili eserleri, fikirleri ve
uygulamaları nedeniyledir.
Eğitimle ilgili başlıca eserleri şunlardır: Çocuk Davamız, Şarkılı İbret, Öğütlerim.
Karabekir, disipline, ciddiyete, bedenî güce, ahlâkî ve fikrî ilerlemeye dayanan bir eğitim anlayışı
savunmuştur
Ona göre fakirlikten kurtulmak cehâletten kurtulmakla mümkündür. Bunun için ilkokullar
bulundukları çevrenin şartlarına göre öğretim yapmalı, köy eğitimi köylününihtiyaçlarına göre ve
tarımsal gelişmeyi sağlayacak biçimde düzenlenmelidir.
Köy çocukları bazı merkezlerde toplanarak sanat ve tarım eğitiminden geçirilmelidir.
Makinalaşmalı, şirketler kurulmalıdır.
Eğitimin yaygınlaştırılması taşrada kurulacak kültür merkezleri (üssülhareke) kanalıyla olabilir.
Orta öğretim, yüksek öğretime hazırlamaktan çok meslekî ve teknik eğitime ağırlık vermeli ve iş
adamı yetiştirmelidir.
Ders kitapları ve dil Arapça ve Farsçanın etkisinden kurtarılmalıdır
Alınan kararlar:
Devlet ve il bütçelerinden maarife ayrılan parayı en verimli bir şekilde kullanıp, okulları, okumak
için başvuran bütün çocukları alabilecek şekilde genişleterek önlemleri almak.
Liselerin azaltılıp, öğretmen okulları ve meslek okullarının belirli merkezlerde toplanması ve
kuvvetlendirilmesi.
Yatısız orta okullarda karma eğitimi yapılıp stajyer öğretmenlere meslek eğitiminin verilmesinin
sağlanması.
Öğretmenlerin terfileri için yasal temeller konulup, eğitim ve öğretim işleriyle meşgul olacak bir
milli talim ve terbiye dairesi kurmak.
Genel itibariyle Cumhuriyet dönemi eğitiminin temel özellikleri şunlardır:
Dönemin siyasal, ekonomik, hukuki, kültürel değişmeleri gerçekleştirildiğinde toplumun yüzde
onu bile okur-yazar olmadığı için bunların kitlelere benimsetilmesi ve kökleşmelerinde eğitiminin
bulunabileceği rol her zamankinden fazla anlaşılmış ve eğitime bu nedenle önem verilmiştir.
(Akyüz, 2001)
Atatürk “Başöğretmen” ünvanıyla ders verip sayısal bakımdan önemli gelişmeler sağlamıştır.
1924’te çıkartılan Tevhid-i Tedrisat (Öğretim birliği) kanunu ile tüm okulların Maarifvekaletine
bağlanmasıyla medreseler kapatılmış, böylelikle eğitimin laikleştirilmesi ve demokratikleştirilmesi
sağlanmıştır.
Tarih ve dil konularında milli bir amaca yönelmeye başlanmakla beraber bu hedef doğrultusunda
1 Kasım 1928’de Latin harfleri kabul edilmiştir.
İlkokul öğretmenlerin maaşları 1948’den itibaren devlet bütçesinden ödenmeye başlanarak köy
için eğitim ve öğretmen konusunda önemle durulmuştur.
Halk eğitimine, eğitim bilimlerine, eğitim sorunlarına ve milli eğitim politikası gibi pek çok konuda
kararlar alınmıştır.