Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 6

1 2020225013 Simge Can

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ
DERSİ VİZE ÖDEVİ
11.12.2020

3
1 2020225013 Simge Can

1 CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE TÜRK DİLİNİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

2 Karşılaştırmalı dil bilimi, 22 olmaktan daha fazla işlevleri olduğu


3 ağırlıklı olarak Almanca üzerinde 23 da herkesçe bilinmekte ve kabul
4 çalışan bir kişi olarak Türk dilinin, 24 edilmektedir. Bir ulusu ulus yapan
5 özellikle bugünkü durumu üzerindeki 25 ögelerin başında dilin geldiği, yine
6 görüşlerimi, bu konuda yeni görüşler 26 herkesin kabul ettiği bir gerçektir.
7 olduğunu düşündüğüm biraz da ters 27 İnsanlar, hayatlarında soyut olarak
8 görüşlerimi sunmaya çalışacağım. 28 “dil” ile değil, esas olarak kendi
9 Dilin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, 29 ülkelerinin ulusal dili ile, Türkçe,
10 insanın, insan olma sürecinde hep 30 Almanca, İngilizce, Rusça ... gibi
11 üzerinde durduğu, düşünürlerin her 31 “ana dilleri” ile karşılaşır ve ilişki
12 zaman ele aldığı en temel soruların 32 kurar; dil bilimcilerin de
13 başında gelmiştir. Dil biliminde “dil” 33 gözlemlerinde ve araştırmalarında
14 için yapılan yüzlerce tanımlama 34 çıkış noktası, bir toplumdaki
15 arasında en yaygın kabul görenlerden 35 insanların “konuşmaları”, sistem
16 birisinde, dil “bir halka sözlü ve 36 olarak dil (language), başka bir
17 yazılı biçimde iletişim aracı olarak 37 deyişle bir ana dilidir. Bugün
18 hizmet eden, sesler, kelimeler, onlara 38 yeryüzündeki dillerin kesin sayısı
19 bağlanmış anlamlar ve kurallar 39 bilinmemekte, bilimsel kaynaklarda
20 sistemi” olarak tanımlanmaktadır. 40 “3000-7000 arası” gibi tahminlere
21 Ancak dilin, bir ileti.im aracı 41 yer verilmektedir.

42 Bunun 53 sayılmakla 64 öldüğünden söz


43 nedenleri 54 birlikte, en 65 edilmektedir.
44 arasında, bazı 55 önemli 66 Gerçekte burada
45 dillerin çok az 56 nedenlerinden 67 bilimsel bir
46 sayıda insan 57 birisi, dil ile lehçe 68 yanılgı söz
47 tarafından 58 arasında sınır 69 konusudur. Bir
48 konuşulması, 59 çekmekte 70 halkın dili hiçbir
49 bazılarının daha 60 yaşanan 71 zaman tamamen
50 hâlâ yazıya 61 sıkıntıdır. Bir de 72 ölmez, yok
51 geçirilememiş 62 zaman içinde çok 73 olmaz.
52 olması vb. 63 sayıda dilin

74 O dilin resmî dil olarak kullanıldığı devlet yıkılsa, tarih sahnesinden silinse bile -ki buna
75 tarihten pek çok örnek verilebilir- söz konusu dil, en başta o devleti yıkan istilâcıların dilinde
76 olmak üzere birçok dilde birimler, parçalar halinde yaşamaya devam eder. Hint-Avrupa

3
1 2020225013 Simge Can

2
1 dillerinin ortaya çıkışı ve gelişmesi konularındaki bilimsel araştırmalarda çok önemli bir rol
2 oynayan teorilerden “alt katman teorisi” (Substrattheorie), kısaca, bu dil ailesindeki bütün
3 dillerde

4 “ölmüş” denilen eski dillerden birer alt tabaka olduğu gerçeği üzerinde durmaktadır. Bu
5 nedenle, yıkılmış Roma İmparatorluğu’nun dili olan ve “ölü” diye nitelenen Latince, Fransızca,
6 İspanyolca vb. Roman dillerinde yaşamaya devam ettiği gibi, bu dillerde o ülkelerin eski
7 halklarının dillerin tabakalar hâlinde yer almaktadır. Ülkemizde ise, Hititçe ve başka eski diller,
8 Anadolu’nun birçok yer adında kendilerini hatırlatır. “Trakya” kelimesi bile, Trak dilinden bir
9 mirastır ve renkli Anadolu dil mozaiğinin taşlarından biridir. Bu örnekler çoğaltılabilir. Dil
10 bilimcilerin yeryüzünde binlerce dilden söz etmesine karşılık, Birleşmiş Milletlere üye devlet
11 sayısı en son tarihli kaynaklarda 193 olarak verilmekte, bu ise, birçok ülkede birden çok, daha
12 doğrusu çok sayıda dilin varlığını belgelemektedir. Örneğin Hindistan’da resmen kabul edilen
13 dil sayısı onlarla, bölgesel diller ve lehçeler ise yüzlerle ifade edilmekte, bu durumda eski
14 sömürgecilerin dili İngilizceden ortak iletişim dili olarak yararlanma yoluna gidilmektedir.
15 Afrika ülkelerinde de aynı durum söz konusudur. Bu kadar çok dil arasında, dünyanın geniş
16 alanlarında iletişim dili olarak geçerliliği bulunan, aynı zamanda zengin bir kültür tarihi
17 temeline sahip dillerin sayısı fazla değildir. Türkçe, bu özellikleri taşıyan sayılı bir dildir. Çok
18 önemli bir özelliği de, hızla değişen ve gelişen bir dil olmasıdır. Diller, insanların, başka bir
19 deyişle toplumların ürünü olduğu, toplumlar da sürekli değiştiği için, dünyadaki bütün diller de
20 sürekli değişim içindedir. Doğada ve toplumda değişmeyen tek yasa, “her şeyin değişim içinde
21 olduğu” yasasıdır. Dillerdeki değişmeler, bütün değişiklikler gibi insanlar tarafından genellikle
22 hoş karşılanmaz, hemen ve esas olarak “bozulma” olarak nitelenir. Dili oluşturan iki ana
23 parçadan kelime hazinesinde (söz varlığında) değişiklikler daha hızlı ve bir bakıma kolayca
24 gözlemlenebilir biçimde gerçekleşirken, gramer alanında daha yavaş ve ancak büyük zaman
25 dilimleri içinde tespit edilebilir. Ancak ne olursa olsun, değişmeler olur; hiçbir dil, oluşmaya
26 başladığı zamanki yapısını aynen sürdüremez.

27 İnsanlar, genellikle kendi hayatlarında da, her şeyin eskiden, kendi çocukluk ve gençlik
28 çağlarında çok daha iyi ve güzel olduğu, zamanla her şeyin “bozulduğu” inancındadır ve bu
29 insanların çok “insanî” bir yönüdür. Aynı duygusal yaklaşım, toplumdaki hemen her konu için
30 olduğu gibi, dil konusunda da geçerlidir.Yapılan araştırmalar, bütün ülkelerde insanların büyük
31 çoğunluğunun dildeki değişmeleri esasta olumsuz olarak değerlendirme eğiliminde olduğunu,
32 söz konusu ülke dilinin “bozulduğu” ve bu “bozulma”nın sürekli olduğu inancında bulunduğunu
33 ortaya koymaktadır. Almanya’da, ülkenin dil bilimi ara.tırmaları alanında en önemli kuruluşu
34 konumundaki Alman Dili Enstitüsü’nün (Institut für Deutsche Sprache, Mannheim) 1990’ların
35 sonunda yaptırdığı bir araştırmada, her yaştan, cinsten ve meslekten binlerce kişiye

3
1 2020225013 Simge Can

2
1 Almanca’nın durumu konusunda görüşleri ve değerlendirmeleri sorulmuştu. Ankete cevap
2 verenlerin ortalama dörtte üçü, günümüz Almancasının “eskiye göre” bozulduğundan ve
3 kötüleştiğinden emin olduklarını söylemişlerdir. Dilin durumun eleştirmek amacıyla kullanılan
4 “bozulma”,

5 “kötüleşme”, “çirkinleşme”, “yozlaşma”, “hastalanma”, “katledilme”, hatta “maymun dili hâline


6 gelme” vb. pek çok ifade alt alta dizildiğinde birkaç sayfayı doldurmaktadır.

7 “Dilde bozulma” kavramının birkaç kaynağı vardır. Bir kere Rönesans (Renaissance –
8 “Yeniden Doğuş”) ve hümanizm akımları, “eskiden”, Antik Çağda, Eski Yunan ve Roma
9 kültürleri dönemlerinde “her şeyin” çok iyi olduğu, zamanla “her şeyin” bozulduğu inancını
10 insanların beynine işlemişti ve bu konuda Katolik Kilisesi ile de esasta fazla ters düşmüyordu;
11 Kilise sadece başlangıç olarak Antik Çağ yerine cenneti alıyordu, o kadar. 18. yüzyıl sonlarında
12 Fransız, İngiliz ve Alman Aydınlanmacılar, daha sonra da klâsisizm yanlıları, “gelişme” ve
13 “ilerleme” kavramlarını felsefelerinin ve toplumla ilgili her konudaki görüşlerinin temel taşı
14 yaptılar, fakat etkileri sınırlı kaldı. “Bozulma” kavramı, 19. yüzyıl başlarında Almanya’da hem
15 bir kültür – fikir akımının, hem de bir dil bilimi yönteminin bel kemiğini oluşturdu. Söz konusu
16 olanlar, Almanya’dan çıkıp Avrupa ülkelerine yayılmış tek kültür – fikir akımı olan romantizm
17 ile, “tarihsel – karşılaştırmalı dil bilimidir.

18 Aslında Alman milliyetçiliği ile başlangıçtan itibaren tam bir karşılıklı ilişki ve
19 etkileşim içinde bulunan romantizm, Alman dil biliminin de temelini oluşturmuş, romantizm
20 temsilcilerinin büyük bir heyecanla sahiplendiği “bozulma” kavramı, Alman dil ve halk bilim
21 dallarının kurucusu Jacob Grimm ve arkadaşlarınca dil bilimi alanına taşınmıştır. Jacob
22 Grimm’e göre, bin yıllık Alman dil tarihi, sadece bir “bozulma”nın tarihidir, bin yıl önceki
23 Almanca kusursuz bir dildir, ancak zaman içinde bozulmuştur (dönemin ünlü düşünürü
24 Fichte’ye göre “dejenere olmuştur”) ve Grimm, 9. yüzyılda yazılmış, ancak son sayfası kayıp
25 olan “Hildebrandslied”in (Hildebrand Destanı’nın) o sayfasına karşılık tüm Alman edebiyatını
26 feda etmeye hazırdır!

27 Yüz elli yıldan fazla bir süre etkili olan romantizm kökenli tarihsel –karşılaştırmalı dil
28 bilimi, doğaldır ki, bütün ülkelerde olduğu gibi, ülkemizdeki dilcileri de yoğun biçimde
29 etkilemiştir. Dil biliminde bu yöntem, 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar tek bilimsel yöntem
30 olarak kabul edilmişti. 1960’lı yıllardan itibaren, de Saussure’ün görüşlerinden hareket eden
31 yapısal dil biliminin ve dil–toplum ilişkileri araştırmalarının önem kazanması, dil biliminin
32 birçok konusu gibi “dilde bozulma” konusunun da yeniden ve yine bir yaklaşımla ele
33 alınmasına yol açmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse, dil biliminde ve dil biliminin komşu
34 alanlarında yapılan araştırmalar, kamuoyundaki “bozulma” ile ilgili yaygın görüşü
35 desteklememekte, Almancada veya başka dillerde bir “bozulma”dan söz etmenin yanlış, en

3
1 2020225013 Simge Can

2
1 azından çok abartmalı bir yargı olduğunu, tam tersine, bütün dillerde tarihte eşi görülmemiş
2 boyutta bir gelişmeden ve zenginleşmeden söz etmek gerektiğini ortaya koymaktadır; bu sonuç,
3 elbette ki Türkçe için de geçerlidir.

6 Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, Almanca kelimelerin sayısı, 8. yüzyıldaki yazılı
7 ilk belgelerde 3700’den ibaret iken, iki yüzyıl sonra 7800’e, Orta Yüksek Almanca döneminde
8 (11.-14.yüzyıllarda) 37550’ye çıkmış, 1691’de Kaspar Stieler’in hazırladığı ilk büyük sözlükte
9 68000 kelime yer almıştır (Sonderegger 1979: 236); günümüzün en büyük Almanca sözlüğü 12
10 ciltlik Duden’de (Das große Wörterbuch der deutschen Sprache) ise, beş yüz bin madde başı
11 “kelimenin” bulunduğu görülmektedir. Bu düzenli ve hızlanan artışın yanında dikkat çekici bir
12 başka husus, sadece son yüzyılda Alman kelime hazinesinin yüzde elli oranında yenileyip
13 büyümesidir. Bu gelişmede en önemli rolü, insanların, en başta çocukların bilgi ufuklarının ve
14 kaynaklarının inanılmaz boyutlarda genişlemesinin, iletişimin yeni teknolojiler sayesinde
15 giderek artan bir hıza ulaşmasının ve pek çok yeni bilim dalının ortaya çıkıp gelişmesinin
16 oynadığı, yoruma gerek bırakmayacak kadar açıktır.

17 Kelime hazinesi dışında başka alanlarda yapılan incelemeler de benzer sonuçlara


18 götürmektedir. Alman lise öğrencilerinin 1900 – 2000 yılları arasında yazdığı kompozisyonların
19 yirmişer yıllık dilimler hâlinde incelenmesi, günümüz öğrencilerinin, kelime hazinesi yanında
20 ifade gücü ve genel kültür gibi alanlarda, önceki dönemlerden akranlarına kat kat üstün
21 olduğunu kanıtlamıştır. Bizce bu sonuçlar, ülkemiz ve öğrencilerimiz için de aynen geçerlidir. –
22 Ancak insanların bir kısmı, hâlâ duygusal nedenlerle dilin “bozulduğunu” söylemekten
23 kaçınmamaktadır.

24 Benzer durum, ülkemiz için de söz konusudur. Ülkemizde de sürekli olarak Türkçenin
25 “bozulduğunu”, “mahvolduğunu”, (bir moda deyiş olarak) “kirlendiğini” söyleyip duranlar
26 vardır. Bu ifadelerin bir kısmını, dile özen gösterme titizliği, televizyonda ve yazılı basında
27 yapılan veya şahısların dil kullanımında karşılaşılan yanlışlar karşısında duyulan –aslında iyi
28 niyetli–kızgınlığın ve tepkinin dile getirilişi olarak yorumlamak mümkündür. Ancak dilimize
29 karşı, sürekli olarak “bozuldu”, “kirlendi” vb. nitelemelerin yararı üzerinde tartışmakta yarar
30 vardır. Nasıl ki bir anne, çok sevdiği çocuğuna sürekli olarak “Sen pissin!”, “Pis kızım!” vs.
31 diyerek bir yere varamazsa, gerçekte asla böyle konuşmazsa, bu konudaki tepkilerde de ölçülü
32 olmanın yararının çok daha fazla olduğu kesindir.

33 Başka ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de “bozulma” kavramını ele alanların üzerinde
34 durduğu iki ana konudan birisi, kurallarda (söyleyiş = telâffuz, yazım = imlâ ve gramer

3
1 2020225013 Simge Can

2
1 kurallarında) yapılan yanlışlar, öbürü ise, başka dillerden (tehlike olarak görülen) alıntılardır.
2 Bu sorunlarla, esas olarak normatif, bütüncül bir yaklaşımla ve tarihsel dil bilimi yöntemleri ve
3 verileriyle meşgul olunmaktadır.

4 Kaynakça

5 Microsoft Word - vulku-dunubugunuvegelecegi.doc (turkdili.gen.tr)

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ DERSİ


DEVAM - DEVAMSIZLIK DURUMU
TOPLAM
SIRA NO

DEVAMSIZLIK
ARALIK
KASIM

OCAK
EKİM
ADI SOYADI

DEVAM
1 EMİNE
2 FATMA
3 GÜLÇİN
4 İLKNUR
5 MİHRİBAN
6 RÜMEYSA
7 SABRİYE
8 ŞERİFE
9 YASEMİN
7 10 MURAT

You might also like