Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 9

MALZEME BİLİMİ DERS NOTU

(5. HAFTA)
Dersin Amacı: Bu dersin esas amacı, İnşaat Mühendisliğine uygun yeni malzemelerin
üretilmesi ve çevresel koşullar dikkate alınarak İnşaat Mühendisliği alanında uygulamaya
konacak projelerin tasarımına uygun malzemelerin seçilmesi için malzemenin temel
özeliklerini bilme ve değerlendirebilme yeteneğinin kazandırılmasıdır.
Kaynaklar:
W.D. Callister, Malzeme Bilimi ve Mühendisliği-Çeviri, Nobel Yayınları
K. Onaran, Malzeme Bilimi, Bilim Teknik Yayınevi
Ş. Erdoğdu, Malzeme Bilimi Ders Notları, KTÜ
R. İnce, Malzeme Bilimi Ders Notları, FÜ
İ. Türkmen, Malzeme Bilimi Ders Notları, İnönü Ü.

7. CİSİMLERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ


Malzemelerin fiziksel özelikleri fiziksel deney yöntemleri ile ölçülebilen nicelikleri kapsar.
Bunların içerisinde, birim ağırlık, özgül ağırlık, porozite (boşluk oranı), kompasite (doluluk
oranı), su emme ve doyma derecesi gibi kavramlar bulunur. Şekil 7.’de gerçek bir malzemenin
tasvirinde olduğu gibi her malzemede görülebilen ve görülmeyen boşluklar (kusurlar) vardır.
Bunlar bazıları dışarı açık, bazıları kapalı ve bazıları ise çapları mikron mertebesinde olan
kılcal (kapiler) boşluklardan oluşur. Burada tehlikeli olan dışa açık boşluklardır. Zira buradan
zararlı sıvılar ve gazlar malzemenin bünyesine sızarak içyapıya hasar verebilirler. Bu sebeple
malzemedeki boşlukların miktarının ne kadar olduğunu araştırmak, malzemeni kullanımı
açısından önemlidir. Ancak bu boşluk miktarını direkt olarak tayin etmek oldukça zordur.
Boşluklu yapılar dolayısıyla cisimlerin fiziksel özellikleri mekanik özellikleri açısından önem
arz etmektedir.

Şekil 7.1 Malzemedeki boşluklar


Şekil 8.1’deki gerçek cismin görünen hacminin V olduğunu kabul edelim. Eğer bu cismi çok
ince öğütüp tabanı 1×1 olan yüksekliği V olan prizma şeklindeki bir kabın içerisine
doldurduğumuzda, boşluk hacminin Vv ve dolu hacmini Vd olarak ölçtüğümüzü kabul edelim.
Doğal olarak V= Vv + Vd olduğu görülebilir (Şekil 7.2).

Şekil 7.2 Malzemenin matematiksel modeli


7.1 Birim ağırlık
Cismin ağırlığının toplam hacmine oranıdır.
𝑾
Δ= , birim ağırlık g/cm3, kg/l veya ton/m3 olarak ifade edilebilir.
𝑽

Burada W, V hacmine sahip cismin ağırlığıdır.


Malzemelerin birim ağırlığı cismin geometrisine bağlı olarak iki türlü hesaplanabilir:
1-Geometrisi bilinen (şekilli) malzeme: malzemenin kuru ağırlığını ölçmek için 105°C’de
ağırlığı sabit olana kadar etüvde kurutulur ve havada tartılır W0, malzemenin boyutları ölçülür
ve görünen hacmi V hesaplanır. Buradan birim ağırlık aşağıdaki gibi hesaplanır:
𝑾𝟎
Δ= (g/cm3)
𝑽

2-Şekilsiz malzeme: burada iki durum söz konusudur:


a) su emmeyen ve az su emen malzeme: cisim kuru olarak havada tartılır W0, suda Şekil 7.3’te
görüldüğü gibi Arşimet terazisinde tartılır W1 bulunur, W0-W1 farkı suyun kaldırma kuvvetine
dolayısıyla görünen hacmine eşittir. Sonuç olarak birim ağırlık:
𝑾𝟎
Δ= (g/cm3)
𝑾𝟎 −𝑾𝟏

b)su emen malzeme: cisim kuru olarak havada tartılır W0, cisim 24-48 saat suda bırakıldıktan
sonra havada tartılır W1 ve suda tartılır W2 bulunur. Bazen bu deneyde su emen malzemenin
dış yüzüne bir parafin tabakası sürülerek tecrit ettikten sonra suda tartma yoluna gidilir. Sonuç
olarak birim ağırlık:
𝑾𝟎
Δ= (g/cm3)
𝑾𝟏 −𝑾𝟐
Şekil 7.3 Arşimet terazisi
7.2 Özgül ağırlık
Cismin ağırlığının katı kısmının hacmine veya dolu hacmine oranıdır. Malzemelerin özgül
ağırlığını tayin etmek için, boşlukları yok etmek amacıyla Şekil 7.4’te görüldüğü gibi, malzeme
çok ince olarak öğütülür ve belli bir elekten elenerek geçen kısım ağırlığı bulunarak (W) içinde
inert sıvı bulunan piknometreye konarak hacmi (V) tayin edilir. Sonuç olarak özgül ağırlık
aşağıdaki gibi hesaplanır:
𝑊
δ=𝑉 g/cm3, kg/l veya ton/m3
𝑑

Piknometre, ağzında kılcal oluklu camdan bir başlık yerleştirilmiş küçük bir balondur (Şekil
7.4). Piknometre ile yoğunluk saptanırken hidratlanmayan örnekler için su; hidratlanan
örnekler için ise genellikle alkol kullanılmaktadır. Gerçek yoğunluğu saptanacak cevherden
örnek alınır ve ince boylara kırılıp iri öğütülür. Öğütülmüş örnekler eleme yoluyla
sınıflandırılır.

Şekil. 7.4 Piknometre


Deneysel olarak özgül ağırlık hesabı için, piknometre kabı hassas terazi üzerine konulur ve
içerisine taşma seviyesine kadar su eklenir. Bu ağırlık (W1) not edilerek kap boşaltılır ve
içerisine hava püskürtülerek güzelce kurulanır. Tamamen kurulanan piknometre tekrar terazi
üzerine konulur ve darası alınır, bir huni yardımıyla içerisine deneyde kullanılacak numune
ilave edilir. Deneyde kullanılacak numune belirli bir elek kalınlığından geçirilmelidir.
Piknometreye ilave edilen kuru numunenin ağırlığı (W2) not edilir. Daha sonra piknometrenin
1/3’ü kadarını dolduracak şekilde su ilave edilerek piknometrenin kapağı takılır. Vakum
hortumu kapağın ucunu içine alacak şekilde giydirilir. Piknometre hafifçe çalkalanarak
vakumlama işlemi yapılır. Bu işlem esnasında kap içerisindeki karışımda kayıp olmaması için
özen gösterilmelidir, aksi halde sonuçlar yanıltıcı olacaktır. Vakumlama süreci kap içerisinde
hava kabarcığı oluşumu son buluncaya kadar devam ettirilir. Vakumlama işlemi sonrasında
piknometre kapağı çıkarılır, içerisine taşma seviyesine kadar su ilave edilerek tartılır ve ağırlık
(W3) değeri not edilir. Isıl dengenin sağlanması için beklenir ve sonrasında termometre ile
sıcaklık ölçümü yapılır. Deney sonuçlandırıldıktan sonra özgül ağırlık,
W1 +W2 −W3 W2
V= δ= δ𝑤 = 1.00 (𝑠𝑢𝑦𝑢𝑛 ö𝑧𝑔ü𝑙 𝑎ğ𝚤𝑟𝑙𝚤ğ𝚤)
δ𝑤 𝑉

Cismin bünyesindeki boşlukların hacminin cismin toplam hacmine oranı porozite olarak bilinir
ve p ile gösterilir. Benzer şekilde cismin dolu kısmının hacminin cismin toplam hacmine oranı
ise kompasite olarak bilinir ve k ile gösterilir. Böylece porozite ve kompasite,
𝑉 𝑉
p= 𝑉𝑣 , k= 𝑉𝑑 , p+k=1.0 ve p=1.0-k

metaller boşluksuz olduğu için p=0 ve k=1.0’dır.


Birim ağırlık ve özgül ağırlık için bu tanımlara bağlı olarak,
𝛥 𝛥
k=𝛿 p=1.0-k=1.0- 𝛿

7.3 Yığın Birim Ağırlık


Agrega gibi taneli malzeme sözkonusu olduğunda mutlak tane birim ağırlığından ziyade
yığının birim ağırlığını belirlemek gerekir. Yığın birim ağırlık, hacmi belli bir kabı dolduran
malzemenin gerçek ağırlığıdır. Bu, ağırlık olarak verilen malzemeyi hacme çevirmek için
kullanılır.
Yığın birim ağırlık agreganın ne sıklıkta doldurulduğuna, tane büyüklüğüne ve şekline bağlıdır.
Bu bakımdan yığın birim ağırlıktan söz edildiğinde sıkıştırma derecesi mutlaka belirtilmelidir.
İlgili standartlar gevşek ve sıkı olmak üzere iki yığın birim ağırlık tanımı yapmaktadır.
Yığın yoğunluğu, ρyığın = Yığındaki cevherin kütlesi/ Yığın hacmi
Bu denklemde yığın hacmi= Yığını oluşturan parçaların gerçek hacmi + Parçalardaki kapalı
boşluk hacmi + Parçalardaki açık boşluk hacmi + Parçalar arasındaki boşluk hacmidir.
Cevherden koni biçiminde bir yığın yapılır. Koninin yüksekliği ve çapı ölçülerek yığının hacmi
hesaplanır. Bununla birlikte koniyi oluşturan cevher tartılarak kütlesi bulunur.
𝑚𝑦𝚤ğ𝚤𝑛
ρyığın = 𝑉
𝑦𝚤ğ𝚤𝑛

denklemi cevherin yığın yoğunluğunu verir. Burada, Vyığın koninin kabaca ölçülecek olan
hacmidir (⅓πr2 h).

Şekil. 7.5 Yığın şeklinin koniye benzetilerek hacminin hesaplanması


7.4 Su Emme Oranı
Metal gibi malzemeler hiç boşluk içermediğinden bu tür malzemelerde Δ=δ dır. Taşlar gibi
boşluklu malzemelerde dışa açık boşluklar ve kapalı boşluklar bulunabilmektedir. Kapalı
boşluklar su emme deneyinde içlerine su almazlar. Açık boşlulara ise su ancak kısmen
dolabilirler. Bu sebeple, birim ağırlık deneyinde kapalı boşluklar, hacim hesabında dikkate
alınamadığından dolayı hesaplanan birim ağırlık biraz küçük çıkacaktır.
Bununla beraber, malzemelerin ne kadar su emdiğini tayin etmek yapı malzemelerinin
kullanımı açısından önemli bir parametre olduğu için su emme deneyi yapılır. Su emme deneyi
için, malzeme ilk önce 105°C de ağırlığı sabit olana kadar etüvde kurutulur ve tartılır kuru
ağılığı WFK bulunur, daha sonra numune oda sıcaklığında (19-23°C) 24-48 saat ağırlığı sabit
kalıncaya kadar su içinde bırakılır, sudan çıkarılıp yüzeyi kurulanır ve tekrar tartılır WDKY
ağırlığı tayin edilir. Ağırlıkça su emme oranı:
𝑊𝐷𝐾𝑌 −𝑊𝐹𝐾
𝑆𝑎 = 𝑥100
𝑊𝐹𝐾

Hacimsel olarak su emme oranı ise,


𝑊𝐷𝐾𝑌 − 𝑊𝐹𝐾
𝑆ℎ = 𝑥100 = 𝛥𝑥𝑆𝑎
𝑉
İnşaat mühendisliğinde yaygın olarak kullanılan malzemelerin birim ağırlık, özgül ağırlık ve
su emme değerlerinin aralık değerleri verilmiştir.
Tablo 7.1 Bazı malzemelere ait fiziksel özellikler

7.5 Doyma Derecesi


Doyma derecesi, cismin toplam boşluklarının ne oranda su ile dolduğunu gösterir. Doyma
derecesi malzemenin donmaya dayanaklılığı bakımından önemlidir. Çünkü cismin dışa açık
boşluklarına giren su donduğu zaman (kış aylarında bu durumla sık sık karşılaşılır) hacminde
%9 artış meydana gelir. Eğer malzemenin boşluklarının tamamı su ile dolmuşsa, su
genişleyecek boşluk bulamaz ve meydana gelen buz basıncı malzemeyi parçalar. Bu sebeple
malzemenin doyma derecesinin hesaplanması gerekir. Malzemenin doyma derecesi yukarıda
açıklanan tanım gereği hacimce emilen su miktarının cismin boşluk miktarına oranıdır:
𝑆
D= 𝑝ℎ 𝑥100

Pratikte doyma derecesi D<%80 olduğu zaman veya malzemelerin boşlukları % 80 den daha
az oranda suya doymuşsa (%20 den fazla boşluk kalmışsa), su buz haline geçerken genişlemesi
için yeterli miktarda boşluk olduğu sonucuna varılır ve donma olayından malzemenin
etkilenmeyeceği sonucuna varılır.
7.6 Basınçlı Geçirimlilik (Permeabilite)
Yapı malzemelerinin büyük bir kısmının iç yapısında gözle görülebilen veya görülemeyen irili
ufaklı sürekli veya süreksiz boşluklar bulunur. Boşluların sürekli olması malzemenin
bünyesine zararlı gaz ve sıvıların girmesini kolaylaştırır. Hatta malzemenin bir tarafından diğer
tarafına gaz ve sıvıların geçişi mümkün olabilmektedir.
Bu boşluların şekli oldukça karışık olmakla birlikte kapalı boşlukların geometrisinin küresel
veya elipsoit olduğu, dışa açık boşluların ise silindirik boru geometrisine sahip olduğu ve
malzemenin bünyesinde bir ağ şeklinde dağıldığı kabul edilebilir. Boşlukların geometrisi,
sürekliliği ve dağılımı, malzemeden alınan bir kesitin mikroskopla incelenmesiyle bulunabilir.
Ancak pratikte bazı fizik yasalarından yararlanarak basınçlı geçirimlilik ve kapiler (kılcal) su
emme deneyleriyle boşlukların karakteri hakkında bir fikir edinmek mümkündür.
Basınç altında bulunan suyun cismin bir yüzünden, cismin içinden geçerek, karşı yüze ulaşması
özelliğine geçirimlilik denir. Başlangıçta rejimsiz olan akımdan sonra, belirli bir süre sonunda
bir rejim meydana gelerek cisim belirli bir zaman aralığında belirli miktarda su geçirmeye
başlar. Bu olay, Şekil 7.6’da detaylandırılan Darcy kanunu ile açıklanabilir. Doğal olarak bir
yüzden diğer yüze birim sürede geçen su miktarı (su mühendisliğinde buna debi denir) Q,
uygulanan basınç P ve uygulandığı yüzey alanının A büyüklüğüyle doğru orantılı ve cismin
kalınlığıyla x ters orantılı olacaktır. Sonuç olarak Darcy kanunu aşağıdaki şekilde tanımlanır:
𝑃𝐴
𝑄=𝐾 (cm3/s)
𝑥

Görüldüğü gibi burada K birimsel olarak sağlanması gereken sabite malzemenin geçirimlilik
katsayısı denir ve birimi cm/s dir. Diğer taraftan birimsel tutarlılık açısından p basıncı cm
cinsinden su sütünü yüksekliği ile verilmelidir (1 atmosfer basıncı = 10 m su sütunu).

Şekil 7.6 Darcy Kanunu


Geçirimlilik katsayısı K, malzemenin yapısı ile yakından ilgili olup, bu katsayının büyüklüğü
dışa açık boşluların fazla olmasına bağlıdır. Bazı cisimlerin porozitesi büyük olmakla birlikte
dışa açık boşluların oranı az olduğundan geçirimlilik katsayısı küçük değerler alır.
Malzemelerin geçirimlilik katsayısını tespit etmek için Şekil 7.7’de görülen deney düzeneği
kullanılır. Deneyde A kesit alanlı ve x kalınlığında plak şeklinde malzeme kapalı bir kapta p
basıncında bir su etkisine maruz bırakılır ve birim zamandan geçen su miktarı Q tayin edilir.
Şekil 7.7 Basınçlı geçirimlilik deneyi
Uygulamada kalınlığı 8-10cm düzeyinde ince yapı elemanlarında K=10-7-10-8 cm/s’den az ise
malzeme geçirimsiz sayılır.
7.7 Kılcal Geçirimlilik (Kapilarite)
Yapı malzemelerinin çoğu kapiler boşluklar içerir. Su, kapiler boşluklarda kapiler etki
nedeniyle yerçekimine karşı tırmanır. Bu olay kapilarite olarak adlandırılır.
Kapilarite özellikle zeminle temas eden yapı malzemeleri için çok önemlidir. Zeminde mevcut
su malzemede bulunan kapiler kanallardan zamanla tırmanarak duvarda belli bir yüksekliğe
kadar nemlenmeye ve ıslanmaya neden olur. Duvarda suyun buharlaşması sonucu içerdiği
tuzlar duvar yüzeyinde kristalleşir ve duvar yüzeyinde pamuk görünümünde lekeler oluşur. Bu
olay çiçeklenme olarak bilinmektedir.
Çiçeklenmeyi önlemek için suyun tırmanma yolu üzerinde bazı su geçirimsiz tabakalar
oluşturabilir. Düşük kapilarite katsayılı malzemeler kullanmak çiçeklenmeyi önlemek için
uygulanan önleyici bir yöntemdir.
Kapilarite katsayısını belirlemede aşağıdaki deney düzeneği kullanılabilir:

Şekil 7.8 Kılcallık deneyi


Deney öncesi numunenin fırın kurusu ağırlığı belirlenir. Yan yüzeylerden su girişine engel
olmak için gerekirse numunenin yan yüzeyleri gres, vazelin, parafin gibi malzemelerle
kaplanır. Daha sonra numune alt yüzeyi suya değecek şekilde deney düzeneğinde mesnetlere
oturtulur. Kapiler su emme sonucu emilen su miktarını belirlemek için numune belli aralıklarla
tartılır. Böylece kapilarite katsayısı şöyle belirlenir:
𝑄 1
𝑘𝑐 = (𝐴)2 . 𝑡 (cm2/s)

𝑄
𝑞= = √𝑘𝑐 . 𝑡
𝐴
Burada Q, kesit alanı cm2 cinsinden A olan bir numunenin t saniyede emdiği su miktardır.

Şekil 7.9 Emilen su miktarı ve zaman grafiği


Kapiler suyun tırmanma yüksekliğini belirlemek için numune kesit alanı A, kapiler suyun
yükselme miktarı h ve p numunenin porozitesi olsun. Numune boşluklarının tamamı su ile dolu
olduğu kabul edilsin.

Şekil 7.10 Emilen suyun yüksekliği


Emilen su miktarı numunedeki boşluk hacmi toplamına eşit olacaktır. Dolayısıyla emilen su
miktarı,
Q=A.h.p
Şeklinde hesaplanır. Böylece kapiler suyun tırmanma yüksekliği:
𝑄
ℎ=
𝐴𝑥𝑝
Tablo 7.2 Bazım malzemelerin geçirimlilik ve kılcallık katsayısı

Özetle,
1) Yapılarda nem, su ve su buharı gibi unsurların geçirimsizliği gibi bazı işlevler direkt olarak
malzemenin fiziksel özelikleri aracılığı ile sağlanır.
2) Yapıların çevre şartlarına karşı dayanıklı olması (durabilite) ve görünüş bakımından
estetiğini koruması için malzemenin fiziksel özeliklerinin bazı koşulları sağlaması gerekir.
Örneğin malzemenin içerisine sızan sular, bünyedeki bazı eriyici tuzları çözerek su kareketi ile
bunları yüzeye taşır ve yüzeyde pamuklanmalar, lekeler ve çiçeklenmeler görülür.
3) Malzemenin fiziksel özelikleri ile mekanik özelikler arasında kuvvetli ilişki vardır. Bu tür
fiziksel tesirleri önlemek için suyun membasını kesmek, kapilarite katsayısı küçük olan
malzemeler kullanmak veya yapı elamanının yüzeyini geçirimsiz malzemeler ile tecrit etmek
gerekir.

You might also like