Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 85

MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

MİMARLIKTA BİYOMİMİKRİ KAVRAMI


ANTONI GAUDI VE MICHAEL PAWLYN ESERLERİNİN İNCELENMESİ
21.YY’A YANSIMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

M.MERVE BİLMEN

Anabilim Dalı: İç Mimarlık

Programı: İç Mimarlık

Tez Danışmanı: Dr.Öğrt.Üyesi M.Atilla SÖĞÜT

EYLÜL 2019
Scanned with CamScanner
İÇİNDEKİLER

ÖZET iii
ABSTARCT iv
RESİM LİSTESİ v
1.GİRİŞ 1
1.1.Araştırmanın Amacı Ve Kapsamı 1
1.2.Araştırmanın Yöntemi 1
2.MİMARLIKTA BİYOMİMİKRİ 2
2.1.Kavram Olarak “Biyomimikri’nin Tanımı Ve Etimolojisi 2
2.2.Biyomimikriyi Etkileyen Bilimler ve Tasarım Yaklaşımları 4
2.3.Biyomimikri Tasarım Yöntemleri 6
2.3.1.Biyomekanik Açıdan Biyomimikri 8
2.3.2.Biçimsel Biyomimikri 9
2.3.3.Fonksiyonel Biyomimikri 11
2.3.4.Dokusal Biyomimikri 12
2.3.5.Renk Biyomimikrisi 13
2.3.6.Malzeme Biyomimikrisi ve Strüktürel Biyomimikri 14
2.3.7.Sürdürülebilirlik ve Biyomimikri 14
2.4.Biyomimikrinin Mimarlık Üzerindeki Etkisi 15
3.ANTONİ GAUDİNİN ESERLERİNDE BİYOMİMİKRİ ETKİSİ 22
3.1 Casa Vicens 22
3.2. El Capricho 27
3.3. Pavilions Of Te Güell Estate 30
3.4. Casa Botines 33
3.5. Casa Calvet 35
3.6. Sagrada Familia 40
4.MİCHAEL PAWLYN’IN ESERLERİNDE BİYOMİMİKRİ ETKİSİ 43
4.1.Eden Projesi 44
4.2.Sahara Forest Projesi 46
4.3.Biyomimikri Ofisi Projesi 48
4.4.Mobius Projesi 50
5. 21. YY’DA BİYOMİMİKRİ ÖRNEKLERİ 52
5.1. 21.yy’da Mimari Tasarımda Biyomimikri Etkisi 55
5.1.1. Milwaukee Sanat Müzesi: Santiago Calatrava 55

i
5.1.2. Gherkin Kulesi, Londra 57
5.1.3. Katar Belediye İşleri ve Tarım Bakanı (MMAA) Binası 59
5.1.4. William McDonough’un Geleceğin Gökdeleni 60
5.1.5. King Fahad Milli Kütüphanesi(Suudi Arabistan) 62
6.SONUÇ 64
KAYNAKÇA 67
İNTERNET KAYNAKLARI 70
EKLER 74

ii
MİMARLIKTA BİYOMİMİKRİ KAVRAMI

ANTONI GAUDI VE MICHAEL PAWLYN ESERLERİNİN İNCELENMESİ

21.YY’A YANSIMASI

ÖZET

Doğa ve insan varlığının başından beri ayrı olarak düşünülemez. İnsanoğlu doğanın
içerisinde var olmuştur ve doğanın şartlarını gözlemleyerek, onu taklit ederek
şartlarını iyileştirmiştir. Doğa sahip olduğu düzeni ve kendi içinde işleyen kusursuz
sistemi ile insanlık tarihinin her döneminde taklit edilen, akıl danışılan bir unsur
olmuştur. Doğadaki canlıların yaşayışları, sistemleri, insanoğluna her zaman yol
gösterici olmuştur ve olacaktır.

Fransız ihtilalinden önceki dönemlerde doğaya öykünme daha çok biçimsel iken
teknolojinin gelişmesi ve hayat şartlarının da iyileşmesi ile doğadaki canlıların
sistemleri, hücresel yapıları incelenip en küçük yapı taşlarına kadar işleyiş
mekanizmaları araştırılıp taklit edilmeye başlanmıştır. Sistem bu şekilde olunca
doğanın sistemini birebir taklit eden tasarımlar ortaya çıkmıştır ve ekolojiye yararlı,
sürdürülebilir tasarımlar tasarlanmaya başlamıştır.

Tarihin ilk çağlarından bu yana doğaya öykünme bu kadar büyük bir değişim ve
gelişme göstermiştir, ilerleyen teknoloji ile hayatımızın birçok yerinde doğanın
etkilerini görmeye devam edeceğiz.

Anahtar Kelime: Doğa, Biyomimikri, Sürdürülebilirlik, Ekoloji

iii
THE CONCEPT OF BIOMIMRICITY IN ARCHITECTURE

ANALYSIS OF ANTONI GAUDI AND MICHAEL PAWLYN WORK

REFLECTION TO THE 21st CENTURY

ABSTARCT

Nature and human existence cannot be considered separately since the beginning.
Mankind has existed in nature and he has ameliorated his conditions by observing the
conditions of nature and imitating it. Nature has been imitated and consulted in every
period of human history with its system and its perfect system. The lives and systems
of living beings in nature have always been guiding and guiding human beings.

In the periods before the French Revolution, while the emulation was more formal,
the development of technology and the improvement of living conditions began to
simulate the systems of living things in nature, their cellular structures and the
mechanisms of functioning up to the smallest building blocks. As a result of this
system, designs that mimic the system of nature have emerged and useful and
sustainable designs have been designed for ecology.

Since the first ages of history, emulation has shown such a great change and
development, with the advancing technology, we will continue to see the effects of
nature in many parts of our lives.

Key words: Nature, Biomimicry, Suntainability, Ecology

iv
RESİM LİSTESİ

Resim 1.Lonardo Da Vinci’nin Uçan Canlılardan Etkilenerek Tasarladığı Uçuş Aracı


(Ornithopter) Eskizleri. (Fuller, 2019) ...................................................................................9
Resim 2.Köpekbalığı Derisinin Büyütülmüş Görüntüsü Ve Ondan Yola Çıkarak Tasarlanan
Yüzücü Mayosu. (Doğadaki Tasarımlar, 2013) ....................................................................... 12
Resim 3.Morfo Kelebeği. (AKGÜN, 2014) ...........................................................................13
Resim 4.Eastgate Binası Ve Termitaria (Termit İklim Kontrolü, 2018) ..................................14
Resim 5.Doğa Ve Mimarlık Benzeşimleri Üzerine Örnekler .................................................17
Resim 6.Sydney Opera Binası, Jorn Utzon,1966 ................................................................18
Resim 7.Sydney Opera Binası Ve Esin Kaynağı Olan Deniz Kabukları . (Sanat ve Matematik,
2017) ...................................................................................................................... 19
Resim 8.Le Corbusier Ronchamp Tapınağı Yengeç Kabuğundan Etkilenerek Tasarlamıştır.
(Ronchamp) ......................................................................................................................19
Resim 9.Londra'daki Kristal Saray Ve Nilüfer Çiçeğinin Yaprakları. (Ulgar, 2002) .................. 20
Resim 10.Münih Olimpiyat Stadı Ve Yusufcuk Böceğinin Kanadı. (Şahin, 2015) .................... 21
Resim 11. Casa Vicens Ana Giriş Kapısı Palmiye Motifi.(Casa Vicens,) .................................. 23
Resim 12.İç Mekanda Yaş Sıvayla Duvara İşlenmiş Bitki Motiflerine Örnekler. CITATION
Cas17 \L 1055 (Casa Vicens) .............................................................................................24
Resim 13.Tavanda Ve Yüzeyde İşlenmiş Kiraz Ağacı Motifleri .............................................24
Resim 14. İlk Katta Bulunan Yüzey Bezemelerinde Bulunan Bitki Motifleri ..........................25
Resim 15. Kadife Çiçeği ve Yüzeye Uygulandığı Seramik Örnekleri. (Casa Vicens) ................ 25
Resim 16. Casa Vicens Giriş Kat Koridorundan Bir Görünüm. (Casa Vicens) ......................... 26
Resim 17.Kubbelerde, Tonozlarda Kullanılan Bitki Ve Hayvan Motiflerinden Örnekler.(Casa
Vicens) ..............................................................................................................................26
Resim 18. El Capricho' Nun Uzaktan Bir Görünümü. (Cardelus, 2018) .................................27
Resim 19. Yapının Girişinde Bulunan Sütunlar Ve Girişte Konumlanmış Yüksek
Kule.(Elcaprichodegaudi) ....................................................................................................... 28
Resim 20. Yapının Cephesinde Ay Çiçeğinden Yola Çıkılarak Tasarlanmış Parlak Seramikler
Kullanılmıştır. (Elcaprichodegaudi) ......................................................................................... 29
Resim 21.El Capricho Giriş Kapısında Sütun Başlıklarındaki Taş Oyma Palmiye
Yaprakları.(Nieto) ..............................................................................................................29
Resim 22. A.Gaudi'nin Müzik Odası İçin Tasarladığı Vitraylar.(Juan, 2014)............................ 30
Resim 23.Köşkün Ana Giriş Kapısında A.Gaudi’nin Tasarladığı Demirden Ejderha
Çalışması.(Güell Pavilions and Garden) ................................................................................. 30
Resim 24Yapıdan Genel Bir Görünüm. (Jackson, 2016) ......................................................... 31
Resim 25.Efsanede Geçen Altından Portakallar Ve Ejderhanın Demirden İşlenerek Ana Girişe
Uygulanması. (Jackson, 2016) ................................................................................................ 32
Resim 26. A.Gaudi'nin Efsaneden Stilize Ederek Tasarımına Yansıttıkları. (Jackson, 2016) ...32
Resim 27.A.Gaudi Kendi Stilini Yansıtan Renkli Mozaşkleri Ve Parabolik Yayları Tasarımında
Kullanmıştır. (Jackson, 2016).................................................................................................. 33
Resim 28.Organik Hatlar Kullanarak Doğadan Bir Parça Görüntüsü Vererek Tasarlanmış Arka
Giriş Kapısı. (Jackson, 2016) ................................................................................................... 33
Resim 29.Casa Botines St. Geoge slaying a dragon................................................................ 34

v
Resim 30.Casa Botines ........................................................................................................... 34
Resim 31.Casa Botines Demirden Şekillendirilmiş Bitki Motifleri ........................................35
Resim 32.Casa Calvet Bal Peteğinden Esinlenilmiş Gözetleme Deliği. (2019) ........................ 36
Resim 33.A.Gaudi'nin Casa Calvet'te İnsan Bedeninden Esinlenerek Tasarladığı Sandalyeler
Ve Eskizleri. (Casa Calvet, 2017) ............................................................................................ 36
Resim 34.A.Gaudi'nin İnsan Bedeninden Yola Çıkarak Casa Calvet İçin Tasarladığı Meşe
Oturma Birimi. (Casa Calvet, 2017) ....................................................................................37
Resim 35. A.Gaudi'nin Casa Calvet'te Doğadan Etkilenerek Tasarladığı Ayna Çerçeveleri.
(Casa Calvet, 2017) ...........................................................................................................37
Resim 36. Casa Calvet Restoran Kısmında Kapılarda Ve Camlardaki Vitraylarda Görülen
Doğadan Yaprak Ve Çiçek Desenleri ...................................................................................... 38
Resim 37. Casa Calvet İç Mekanda Demir Ferforjelerde Kullanılan Bitki, Yaprak Desenleri.
(Casa Calvet, 2017) ...........................................................................................................38
Resim 38.Casa Calvet İç Mekan Bitki Motifleri. (Casa Calvet, 2017) ....................................39
Resim 39. Casa Calvet Cephe Tasarımı Ve Doğadan Etkilenilmiş Bitki Motifleri ...................39
Resim 40. Sagrada Familia Genel Görünüşü .......................................................................... 40
Resim 41.Sagrada Familia Orman Konseptli İç Tasarımı (Sagra da Familia) ........................... 41
Resim 42.Cephede Ve İç Mekanda Doğadan Bitki Motifleri ................................................41
Resim 43.Yapıda Kullanılan Vitraylar, Çiçek Motifleri, Sedir Yaprakları, Kuş Motifleri ..........42
Resim 44. Eden Projesi ( Https://Gaiadergi.Com ) ..............................................................45
Resim 45.Eden Projesi İç Mekan ( https://gaiadergi.com) ...................................................46
Resim 46.Sahra Orman Projesi Tuzlu Su Soğutmalı Sera ....................................................... 47
Resim 47.Sahra Orman Projesi ( https://www.saharaforestproject.com) ............................48
Resim 48.Biomimikrikri Ofis Projesi ( http://www.exploration-architecture.com) ...............49
Resim 49.Biomimikri Ofis Projesi İç Mekan ( http://www.exploration-architecture.com) ....49
Resim 50.Mobius Projesi ( ( Http://Www.Exploration-Architecture.Com) ...........................50
Resim 51.Lily çarkı. (Schoenfeld).......................................................................................53
Resim 52. Daniel Nocera'nın yapay yaprak cihazı. (Saracco, 2016) ....................................... 54
Resim 53. Okaliptüs çiçeği, sokak lambası tasarımı ............................................................55
Resim 54. Santiago Calatrava'dan Milwaukee Sanat Müzesi (Calatrava'nın Yükselen
Pavyonu, 2010) ...................................................................................................................... 56
Resim 55. Calatrava’nın Milwaukee müzesi için tasarım eskizleri .......................................57
Resim 56. Gherkin formuyla rüzgarın hızını keser ...............................................................57
Resim 57. Gherkin kulesi cam dış cephesi. (Yavuz, 2010) ...................................................58
Resim 58. Katar Kaktüs projesi. (Katar'dan Kaktüs Gökdelen Tasarmıı, 2010) .....................59
Resim 59. William McDonough tarafından tasarlanan Treescraper projesi. (William Mc
Donough's Treescraper, 2010)...........................................................................................61
Resim 60. King Fahad Milli Kütüphanesi (Philip Stevens, 2014) ..........................................62

vi
1. GİRİŞ

1.1. Araştırmanın Amacı Ve Kapsamı

İnsanoğlu varlığının başından beri yaşama ayak uydurmak için ve hayatta kalabilmek
için doğayı gözlemlemiş, doğayı taklit ederek yaşam alanı şartlarını iyileştirmiş ve
yaşamayı öğrenmiştir. Çoğu filozofa göre taklit, insanın tinsel olarak edindiği
içgüdüdür. İnsanlığın başından beri en iyi akıl hocası ve ilham kaynağı olan doğa,
yüzyıllardır tasarım, sanat, felsefe ve mimaride yoğun bir şekilde etkisini
göstermektedir.

Doğa ve sanat arasındaki ilişki Yunan sanatında felsefeciler tarafından “mimesis”


kavramı üzerinden incelenmiştir. Gelişen teknoloji sayesinde doğa sadece biçimsel
açıdan değil aynı zamanda işlev, genetik yazılım, renk, doku açısından da olmak
üzere birçok farklı yönden ele alınıp tasarımda işlenmiştir.

19.yy’da sanayinin gelişmesiyle insan ve doğa ilişkisi farklı bir boyut kazanmaya
başlamıştır, bu ilerleyiş 20.yy başlarında Artnouveau akımıyla devam etmiştir. 20.yy
sonlarına doğru doğadan etkilenerek tasarım yapmak “biyomimikri” biçimsel etkiden
çok yaradılış sistemlerini taklit etmeye doğru boyut değiştirmiştir.

Çalışma kapsamında 20.yy başları Artnouveau dönemi mimarı Antony Gaudi ile
20.yy sonları mimarı Richard Buckminster Fuller eserlerinde biyomimikri etkisi
incelenmiştir.

Çalışmanın amacı, 2 farklı biyomimikri yöntemiyle tasarım yapmış olana aynı çağ
mimarlarının eserleri üzerinden biyomimikrinin sürekli bir değişim ve gelişim
içerisinde olduğunu göstermek ve teknolojik im

1
kanların da gelişmesi ile sonsuz bir gelişime gireceğini ve ilerleyen yüzyıllarda da
tasarımda akıl hocası olarak doğaya başvurulacağını göstermektir.

Bu çalışmanın biyomimikrinin gelişimi alanında yapılacak olan araştırmalar için


eserlerin derlendiği bir altlık olması hedeflenmiştir.

1.2. Araştırmanın Yöntemi

Verilerin elde edilmesi amacıyla konuyu doğrudan ya da dolaylı olarak ele alan
literatür incelemesi yapılarak yazılı ve çizili kaynaklara ulaşılmıştır. Konu ile ilgili
dokümanlar, tezler, kitaplar, makaleler, dergiler, internet ortamı, seminerler ve
bildiriler taranarak öncesinde yapılmış olan araştırma ve değerlendirme
çalışmalarının analizi yapılmıştır. Epistemolojik bakış açısıyla yapılmış bir çalışma
olmuştur. Veri analizleri için tablo ve grafiklerden yararlanılmıştır. Nitel araştırma
yöntemiyle yapılan bu çalışmada verilerin elde edilmesi ve çözümlenmesinde örnek
çalışma yöntemi kullanılmıştır. Seçilen örnekler üzerinde yapılan araştırmada
karşılaştırma yöntemi yardımıyla birden fazla yapı üzerinden değerlendirmeler
yapılmıştır.

1
2. MİMARLIKTA BİYOMİMİKRİ

2.1. Kavram Olarak “Biyomimikri’nin Tanımı Ve Etimolojisi

“Milyonlarca yıllık evrimden sonra, doğa neyin çalıştığını, neyin uygun olduğunu ve
neyin uzun ömürlü olduğunu öğrenmiştir.” M.J.Benyus. (Benyus, 2002)

İnsanlık tarih öncesi çağlardan bu yana varlığını sürdürerek gelebilmiştir. Gün


geçtikçe yeni şeyler öğrenip yaşamını, şartlarını daha kaliteli hale getirebilmek için
sürekli bir gelişim, yenilik çabası içerisinde olmuştur.

İnsanoğlu varlığının en başından itibaren doğal ortamda, farklı türde canlılarla


sürekli bir ilişki içerisinde olmuştur, bu nedenle onların var olan kusursuz
düzenlerini gözlemlemiş ve yüzyıllardır olan gözlemleri sonucu ulaştığı
çıkarımlardan, var olan hayatını kolaylaştırmaya, diğer canlıların yaşayışlarını ve
doğal ortamlarındaki düzenlerini taklit etmeye çalışmıştır.

Yani biyomimikri; “Doğa kendi düzenini varlığın başından beri kusursuz bir şekilde
sürdürüyorsa, bu başarıyı yakalıyorsa, insan hayatına neden onu örnek almayalım?”
düşüncesiyle ortaya çıkmış bir bilim dalıdır diyebiliriz. Problemlere çözümler
getirebilmek için doğanın çalışma mekanizmasını, biçimlenişini, dokusunu,
döngüsünü inceleyip onlardan yararlanarak sorunlara cevaplar bulan bir bilim dalıdır.
Biyos-hayat, mimesis-taklit etmek demektir, diğer bir deyişle, hayatı, yaşamı taklit
ederek yeni buluşlar yapmasıdır.

“Biyomimetik Bilim” olarak adlandırılan bu yeni kavram doğada bulunan


sistemlerden yararlanarak mevcut sorunlara yeni çözüm yolları aramaya
çalışmaktadır.

Biyomimetik; doğadaki bir canlının renk, doku, işlev veya biçimsel olarak tam
anlamıyla ya da kısmen taklit edilmesi olarak tanımlanmaktadır. (Kuday, 2009) .

Kuşların uçuşu, yılanların derileri, karıncaların yuvaları, kelebeğin kanadı, lotus


bitkisinin dokusu ve bunlar gibi birçok canlının çeşitli özellikleri ve yaşayışlarının
gözlemlenmesi sonucu çok sayıda ürün tasarımları, bilimsel buluşlar yapılmıştır.
Gözlemler ve denemeler sonucu bilim adamlarının da sorunların cevaplarını doğadan

2
alabileceğini fark etmeye başladığı zaman biyomimetik bilimin ilk adımları atılmaya
başlanmış.

Biyomimetik kavramını ilk kullanan 1950’lerde Otto Schmit'tir .Biyomimikri


kavramından bahseden ilk kişi ise bir bilim gözlemcisi olan Janine M. Benyus’dur.
(Genç, 2013)

Benyus “Biomimicry: Inspired by nature” (Biyomimikri: Doğadan Esinlenen


İnovasyon) adlı kitabında doğadaki hayvan, bitki ve daha birçok canlı, cansız ve tüm
oluşumları inceleyip, bunların sistemlerin çalışma prensiplerini ortaya çıkararak
bilim adamlarının yeni fikirler üretmesinde önemli bir anlam teşkil ettiğini
söylemektedir (Benyus, 2002).

Biyomimikri temelinde biyolojiyi barındırdığı gibi, zooloji, anatomi, botanik, kimya


gibi fen dallarını da barındırır. Biyomimesis, biyomimikri; canlı cansız varlıkların
taklit edilerek yeni tasarımlara esin kaynağı olması kavramı 20.yüzyılı sonunda
literatüre girmiştir, doğadan öğrenme, esinlenme, uyarlama biçimlerinin neler
olabileceği ve farklı bilgi/teknoloji alanlarında nasıl kullanılabileceği sistematik
olarak tartışılmaya başlanmıştır. (Özülkü, 2010)

İnsanlığın varlığından bu zamana kadarki her zaman diliminde tasarımda doğadan


esinlenerek ürün ortaya konulduğu gözlemlense de, “doğadan etkilenerek tasarlama”
19.yüzyıldan sonra biyolojinin bir bilim olarak kabul edilmesinin ardından ancak
biyomimikri adını almıştır.1990'ların sonunda Benyus Biomimetik kavramın bir
bilim olarak kabul görmesi gerektiğinin altını çizmiş ve literatüre girmesini
sağlamıştır. Benyus aynı zamanda Biyomimikri Derneğini ve Enstitüsünü kurmuştur.

19.yüzyılın sonundan beri bir bilim olarak kabul görüp ,biyomimikri adı altında
ortaya konulan eserler incelense de doğadan etkilenerek tasarlamak tarih öncesi
çağlara kadar dayanmaktadır.

Biyomimikri, tasarımların organizmalardan ve doğal ekosistemden alınan örneklere


dayanmasıyla dünyamızda uyumlu bir rol oynayabilir. “Biyomimikri” terimi son
zamanlarda popülerlik kazanmış olsa da, kavramın kökleri oldukça eskidir,
(Hawsawi, 2016)

3
2.2. Biyomimikriyi Etkileyen Bilimler ve Tasarım Yaklaşımları

“Ne zaman değerlerimizi yok etsek, doğaya dönmeye meylederiz.”( Jean


Jacques Rousseau,1762)

Biyomimikri, içeriğinde birçok bilimi ve disiplini barındıracak kadar geniş kapsamlı


bir yaklaşımdır. İnsanoğlu öğretici olarak doğayı incelemek ve taklit etmek eylemine
“biyomimikri” adı verilmeden önce var olan ve biyomimikriyle benzerlik taşıyan
bazı kavramlar vardır.
Bu bölümde biyomimikrinin öncesinde yaygın olarak kullanılan tasarım yaklaşımları
incelenecektir.
Biyomimikri aslen biyoloji ile ilişkilidir. Biyolojinin, organizmalar üzerinde
yapmakta olduğu her çeşit araştırma ve elde edilen bilgi, biyomimikrinin esas
verilerini oluşturmaktadır. Biyologlar doğanın detaylarını keşfetmeye çalışarak bu
bilimin veri tabanını genişletmektedirler. Zooloji ve botanik basta olmak üzere
Biyoloji biliminin altında yer alan her türlü dal biyomimikriye fayda sağlamakta ve
bu bilgilere dayanan çeşitli tasarımlar yapılmaktadır. (Kuday, 2009)
Biyoloji gibi kimya da biyomimikriyi destekleyici bir bilim dalıdır. Doğayı
gözlemleyerek üretilmek istenen pek çok ürünün hayata geçmesine olanak sağlayan
bilim dalıdır.
Tarihin ilk çağlarından bu yana biomimikrinin gelişim ve değişim aşamalarının bu
zamana kadar gelmesini sağlayan sosyal bilimler de biyomimikriyi etkileyen bilim
dallarındandır.
Mimarlık alanında yeni ürünler ortaya koymak, gelişim göstermek için ortak
çalışmalar yapılır ve bu çalışmalar da yeni araştırma sahaları meydana getirir.
Genetik bilimi de biyomimikriye katkı sağlayan disiplinlerden birisidir.
Genetik Mimarlık söyleminde, mimarın artık sonuç ürünü değil mimari süreci
düşünmek durumunda olduğu ve mimarın, bir genetik mühendisin DNA üzerinde
yaptığı çalışmalara benzer şekilde, kendi kendine ürün geliştirebilecek yazılımları
tasarlaması beklenmektedir. (Erbaş Korur, 2013)

4
Genetik mühendisi ve mimar, tasarım oluşturmak için ortak bir çalışmayla süreci
planlarlar. Bu sebeple genetik biyomimikri için önemli bir bilim dalıdır.
"Geleceğin mimarları duvar işçilerini değil, genetik mühendislerini yönetecektir.
Genetikçilerin geliştirebilecekleri bitkisel dokularla kendi kendine gelişen büyüyen
binalar... her yıl evinizdeki duvarları yeniden boyamak zorunda kalmayacaksınız.
Binalar doğadaki canlılar gibi kendi kendini yeniliyor olacak. Kendi ekosistemini
kuran formlar kararlı bir biçimde inşa edilecekler... mimar yalnızca her şeyi üretecek
bu zinciri programlamak zorunda." (Alberto Estévez, 2003)
Genel çerçeveden değerlendirilirse, biyomimikrinin fen bilimleri, sosyal bilimler,
sürdürülebilirlik alanıyla etkileşimi vardır.
Fen bilimlerinden sınıflandıracak olursak; biyoloji temelli (biyomimikri) yani tarım
alanında ve tıp alanında yapılan çalışmalardan etkilenen, mühendislik (biyomimetik-
biyonik) temelli yani malzeme, mimarlık ve yapı, bilişim teknolojileri alanında
yapılan çalışmalardan etkilenerek yapılan çalışmalardır. Sosyal bilimlerden ise;
ekonomi alanında, psikoloji alanında, kültür alanında yapılan çalışmalar mevcuttur.
Sürdürülebilirlik alanında ise daha kapsamlı çalışmalar vardır. Neredeyse her
disiplinde sürdürülebilirlik alanında araştırmalar ve çalışmalar mevcuttur.
J.Benyus (Benyus, 2002) , biyomimikri kavramını ortaya koyduğu zamandan
itibaren, doğa ile ilgili verdiği bütün tasarım örneklerinde doğanın yaşayışını ve
işleyişini taklit eden, sağlıklı ve uzun ömürlü olan tasarım fikirleri sunmuştur. Bu
sebeple de yaptığı incelemeler sonucunda doğanın çalışma biçimini özümseyerek bir
prensip listesi oluşturmuştur:
∙ Doğa güneş ışığı üzerinden işler.
∙ Doğa ihtiyacı kadar enerji kullanır.
∙ Doğa biçimi işleve uydurur.
∙ Doğa her şeyi geri dönüştürür.
∙ Doğa işbirliğine teşvik eder.
∙ Doğa çeşitliliğe dayanır.
∙ Doğa yerel uzmanlık ister.
∙ Doğa kendindeki aşırılıkları kontrol altında tutar.
∙ Doğa gücünün sınırlarını yoklar.
Doğada var olan canlıların birbiri ile mutualist bir ilişkisi vardır. Birisi için atık olan
diğer canlılar için hayat kaynağı olabiliyor, bu şekilde birbirlerinin hayatlarından
fayda sağlayarak iki tarafın da hayatını devam ettirmesi mümkün oluyor.

5
Reed‟den yapılan alıntıya göre; Danimarka, Kalundborg‟da mühendisler doğanın
atık değerlendirme yönteminden yararlanarak endüstriyel bir ekosistem
oluşturmuştur. Bu ekosistemde birinin sürecinden çıkanı düşük maliyetli girdi olarak
kendi sürecinde kullanan kömür yakmalı güç istasyonu, petrol rafinerisi, ecza
bitkileri ve alçı üreticisi, su, elektrik ve ısı dağıtım istasyonları ve çiftlikler
bulunmaktadır (Boğa, 2013)

2.3. Biyomimikri Tasarım Yöntemleri

“Insan zekâsı…Doğanın keşiflerinden daha güzel, daha basit ya da daha direkt bir
keşfe asla imza atamayacak. Çünkü doğanın keşiflerinde ne bir şey eksiktir ne de bir
şey fazladır.” (Leonardo Da Vinci)
Doğa, karşılaşılması mümkün olan her türlü tasarım problemi için gerekli çözümü
içerisinde barındırır. Yaradılışından gelen mükemmel dengesi, düzeni, uzun süreli
devamlılığı doğayı tasarım problemlerine cevap arama noktasında eşsiz bir kaynak
yapıyor.
Biyomimikri incelenerek yapılan tasarımlarda biçimsel biyomimikri ağırlıktayken
zamanla organizmaların, canlıların sistemleri, hareket mekanizmaları, refleksleri
incelenerek yapısal olarak ta taklit edilmeye başlanmıştır. Bu noktada teknolojinin
gelişmesi en büyük etken olmuştur. Görünenin ardı da incelenip, doğanın sistemi
taklit edilmeye başlanmıştır. Canlıların yapısı taklit edilerek yapılan tasarım aynı
zamanda biçimsel biyomimikriyi de kapsamıştır, sebebi ise yapı ve biçimin birbirini
tamamlayan unsurlar olmasıdır. Carlo Santulli ve Carla Langella’nın da belirttiği gibi
doğayı taklit etmek sadece doğanın geometrisinin ve morfolojisinin basit bir taklidi
değil aynı zamanda işlevi yerine getirme ve yapısal avantajları elde etme amaçlı
biçimin taklit edilmesidir. (Boğa, 2013)
Doğada gözlemlenen bu oluşumların "ölçek", "işlev" ve "oluşum süreçlerinin, insan
yapımı strüktürlerden farklı oluşu, çok sayıda mimara ve mühendise esin kaynağı
olduğunu düşündürmektedir (Sorguç, 2007). Örneğin; Topluluklar halinde yaşamayı
öğrenen insanoğlu, barınma gereksinimi ile birlikte doğadaki oluşumları
gözlemlemiş, salt doğadan elde ettiği malzemeleri kullanmamış, aynı zamanda
bilinçli ya da bilinçsiz doğadaki yapılaşmaları gözlemleyerek ya da taklit ederek ilk
bina yapma tekniklerini geliştirmeye başlamıştır.

6
Var olan tasarım problemlerine doğada cevap bulmak için sistemli bir çalışma
gerekmektedir ki doğru araştırmayla doğru cevaba kısa sürede ulaşılabilsin. Bu
sistemli çalışmanın izlemesi gereken yolu kısaca şöyle sıralayabiliriz;

1.Problemin belirlenmesi

2.Biyolojik açıdan karşılık bulma

3.Doğayı gözlemleme

4.Başarıya ulaşmış olan doğa modellerinin bulunması

5.Doğa temelli çözümü uygulama

▫Biçimsel taklit

▫Fonksiyonel taklit

▫Ekosistem taklidi

6.Çözümün doğa prensiplerine uyumluluğunun kıyaslanması

Her canlının kendine özgü incelenecek, örnek alınacak özelliği vardır. Doğadaki
canlıların farklı ekosistemlerde, farklı yaşayış şekilleri ve biyolojik yapıları ile
yaşamlarını devam ettirmeleri, doğada meydana gelen olaylara karşı mukavemet
geliştirmiş olmaları, birbirleri ile mutualist bir ilişki içerisinde varlıklarını
sürdürmeleri doğanın incelenmesi ve akıl hocası olarak kabul edilmesinin temelini
oluşturmuştur.

Ancak doğadaki çeşitlilik bir yandan avantaj olarak görünse de aynı zamanda
dezavantaj olarak ta görülmektedir. Çünkü çeşitlilik artınca problem için çözüm
aranacak alan da artmaktadır, böylece biyolojik çeşitlilikten dolayı probleme cevap
bulunması için araştırma alanı fazla olup çözümün bulunması zorlaşmaktadır.
Özellikle biyoloji ve alt başlıkları bu konunun bilinçli ve sistemli incelenmesine,
Uygulanmasına zemin hazırlamıştır. Biyomekanik ile ilgili mevcut bulunan
araştırmalara detaylı alt başlıklar ilave edilerek araştırma sürecinde probleme çözüm
bulmak kolaylaştırılmış ve canlıların mekanizmalarını taklit edebilme imkânı
genişletilmiştir. (Kuday, 2009)

7
2.3.1. Biyomekanik Açıdan Biyomimikri

Bir bilim dalı olarak Biyomekanik, biyoloji ve mühendislik bilimlerinin, yaşayan


canlılar üzerinde uygulama alanıdır. Biyomekanik çalışmalarında, mühendislik
yöntemleri de kullanılarak, canlıların hareket çeşitleri, hareket kontrolleri, hareket
sırasında değişik bölümlerde oluşan kuvvet sisteminin etkisi, canlı ve cansız dokular
üzerinde zorlanma durumları incelenmekte, tedavi yöntemleri test edilmekte ve
geliştirilmektedir (Yıldız, 2012)

Biyomekanik, canlıların hareketlerinin anatomik prensiplerini inceler ve bu


prensipler ile gözlemlediklerini temel alarak yeni ürünler, tasarımlar ortaya koyar.
Organizmaların biçimlerinden ziyade anatomilerini, yaşayışlarını incelemeye
yardımcı olan biyomimikri tasarım yöntemidir.

Doğadan etkilenerek tasarım yapan en önemli sanatçılardan birisi Leonardo Da


Vinci’dir.Leonardo da Vinci, yaşadığı yüzyıldan günümüze dek sanatına hayranlık
duyulan, yapmış olduğu araştırmalar, bu araştırmalar sonucu yaptığı tasarımlar, doğa
ve anatomiden gözlemleriyle sadece sanatçı başlığı altında incelenemeyecek bir
dahidir. (Bayav, 2009) Tasarımlarında büyük başarılara imza atan sanatçı,
başarılarına en büyük kaynak olarak kendisine öğretici olarak seçtiği doğayı
göstermektedir. Tasarlayacağı her eserinde önce doğayı gözlemler, anatomik
incelemeler yapar sonra eserlerini hayata geçirirdi. Doğayı derinlemesine gözlemler,
zaman zaman kadavralar üzerinden de incelemeler yapardı. Leonardo da Vinci belki
de tarihin en bilinçli doğa gözlemcilerinden biridir.
Biyomekanik yöntemi ilk benimseyip üzerine çalışmalar yapan sanatçı olan
Leonardo da Vinci, 1480’lerde da kuşların, yarasaların, sineklerin, uçan böceklerin
hatta su üzerinde uçabilen balıkların uçuş yöntemlerini derinlemesine inceleyip
karşılaştırmalar yaparak uçan araçlar tasarlamıştır. Bu tasarımların sahada hiç test
edilmediğine dair tartışmalar olmakla birlikte, bu tasarımlar hala bugünkü mucitlere
ilham kaynağı olmaktadır (Marshall, 2009)

8
Resim 1.Lonardo Da Vinci’nin Uçan Canlılardan Etkilenerek Tasarladığı Uçuş Aracı
(Ornithopter) Eskizleri. (Fuller, 2019)

2.3.2. Biçimsel Biyomimikri


16. yüzyıl, insanlığın bilim ve teknoloji ile ilgilenmeye başladığı, bu yönde
ilerlemeler kaydedip gelişim gösterdiği bir dönem olmuştur. Geçmiş antik dönem
ürünleri incelenmiş, bu yönde araştırmalarla gelişim gösterilmiştir. Sanat adeta bir
bilim olma ya da bir düzenleme ve canlı biçimler biliminden destek alma yoluna
girmiştir. (Aydın, 2003)
Janine M. Benyus doğadan esinlenerek tasarım yamayı 3 maddede sınıflamıştır;

1.Model olarak doğa

2.Ölçüt olarak doğa

3.Danışman olarak doğa

Bu üç maddeye de bakınca, doğadan esinlenme yöntemlerinde, biçim, malzeme,


yapı, süreç, işlev, doku gibi alt başlıklar görülür.

Biyomimetik bilim, içerisinde doğadan esinlenme yöntemlerinden, strüktür, doku,


renk iç mekânlarda yüzey oluşturmak için nasıl etki edebileceğini araştırdığımızda,
ilk olarak biçimi ayakta tutacak istem olan strüktürden bahsetmek gerekir. Strüktür
içyapı, doku dış kabuktur.

9
İç mekânlar strüktürden yola çıkarak zemin, duvar ve tavan düzlemleri ile tanımlanır.
Mekânı oluşturan düzlemlerin oluşturulmasında strüktür biçimi ayakta tutan yapı
olmasından dolayı önemlidir.

Dinçer(2011), biçimlerin mekânlar üzerinde etkisinin önemli olduğundan, mekana


değer ve nitelik kattığından bahsetmiştir.Kavisli yumuşak biçimlerin konfor hissi
uyandırdığını, sert biçimlerin ise heyecan duygusunu tetiklediğini belirtir.
Dolayısıyla yapılan yüzey tasarımında rahatlık, konfor hissi biçimlendikten sonra
farklı renk denemeleri araştırılmıştır.

Doğadan etkilenerek yaptığı tasarımlarla bilinen Art nouveau dönemi mimarı Antoni
Gaudi eserlerinde biçimsel Biyomimikri örnekleri görülmektedir. Yapılarının cephe
tasarımlarında ve bilhassa iç mekan tasarımlarında iskelet analojisi üzerinden
yapılmış tasarım örnekleri mevcuttur. Aynı zamanda Gaudi, yapılarının
strüktürlerinin yanında bezemelerinde de doğal dünyadan esinlenmiş, bitkisel
motifler, organik ve eğrisel biçimlenişler kullanmıştır.

Dokusal anlamda biyomimetik bilim ise, tasarımcılara, mühendislere ve malzeme


bilimcilere yeni olanaklar sunmaya başlamıştır. Doku bakımından doğayı taklit eden
yüzeyler oluşturmada birçok farklı örnek kullanılmıştır. Doğada doku örnekleri
sonuz sayıdadır. (Tüzcet, 1967) Doğada biçimin taklit edilmesi hemen ardından
dokunun da taklit edilmesini getirmiştir.

Doğanın mükemmel düzeni, işleyişi, sistematiği incelenirken bir yandan da dokusu,


biçimi, renkleri de taklit edilip doğru ve dengeli tasarımlar yapma yoluna girilmiştir.

TED “Yayılmaya Değer Fikirler”4 konferanslarının Monterey – California’daki


2005 yılı konuşmacılarından Ross Lovegrove, kendisine yakıştırılan Captain
Organic lakabını ön planda tutarak yaptığı konuşmada şunları söylemiştir
(Lovegrove, 2005):
“Hepimizin bildiği gibi, ben Kaptan Organik, bu hem felsefi hem de estetik bir
pozisyon. Fakat bugün sizinle biçim sevgisi hakkında konuşmak istiyorum ve
formların, şekillerin insanların ruhlarına ve duygularına nasıl hitap edebildiklerini
anlatmak istiyorum.. Çok uzun zaman önce değil, binlerce yıl önce değil, bizler
aslında mağaralarda yaşadık ve bana kalırsa halen daha o kodlama sistemini
yitirmedik. Biçime çok iyi tepki veriyoruz, fakat ben akıllı biçimler yaratmakla

10
ilgileniyorum. Benim dünyam, Amory Lovins, Janine Benyus, James Watson’ın
dünyası gibi. Ben bir bilim adamı değilim. Beklide olabilirdim, fakat ben
içgüdülerime güvendiğim bir dünyada çalışıyorum. Yani ben 21. yüzyıl teknoloji
çevirmeniyim teknolojiyi günlük olarak kullandığımız ürünlere çeviriyor ve doğal bir
şekilde ilişkilendiriyorum. Bizler bir şeyler geliştirmeliyiz ki insanların algılarını
genişletebilmek ve yeryüzünden çıkardığımız materyallere saygı gösterebilmek ve
onları günlük kullandığımız materyallere çevirebilmek için.”
Ross Lovegrove, teknolojiyi geliştirme konusundaki yenilikçi yaklaşımlarında
doğadan ilham alıp, biçimsel olarak da işleyiş olarak da doğayı incelediğini
açıklamıştır.
Yüzyıllar boyunca tasarım alanında, bilim alanında, teknoloji alanında başvurulan ve
incelenen kaynak doğa olmuştur. Mimari tasarımlarda da sıkça başvurulan doğa,
daha yaşanabilir mekânlar tasarlamaya ve doğa gibi üretmeye yol açmıştır.
Tasarımcıların tasarımlarında doğanın işleyişinin yanında, doğanın biçimlenişini de
taklit etmeleri sıkça gözlemlenir. Bunun sebebi olarak ise, insanoğlunun doğanın
sunduğu imkânları kendi suni ortamında da araması ve içgüdüsel olarak doğadan
gözlemledikleri formları, biçimleri hayatlarına yansıtması olarak düşünülebilir.
Bu sebeple insan yapımı ve doğal yapıların aynı çevresel şartlara maruz kaldığı
düşünülerek gelecek yüzyıllarda yapı kabukları ve strüktür çözümlerinde biyolojik
verilere başvurulmaya devam edilecektir.

2.3.3. Fonksiyonel Biyomimikri

Fonksiyon, Türk Dil Kurumun’a göre, işlev demektir. Tasarımda fonksiyon ise,
tasarlanan ürünün tasarlanma amacı olan işlevi yerine getirerek ihtiyaca hizmet
etmesidir.

Fonksiyonel biyomimikriye örnek olarak su tutmayan ve kendini temizleyebilen


Lotus bitkisinden yola çıkarak, yaprağının incelenmesiyle kir tutmayıp kendi kendini
temizleyebilen duvar boyalarının üretilmesi verilebilir. (Boğa, 2013)Veya örümcek
ağının bağ yapıları incelenerek, ağ sağlamlığından yola çıkıp aynı yapıda çatı
strüktürlerinin tasarlanması da örnek olarak verilebilir.

Duke Üniversitesi, Batı Chester Üniversitesi ve ABD Deniz Kuvvetleri Akademisi,


yüzlerce metre derine dalıp saatlerce yüzebilen balinaların yapılarını incelemiştir ve

11
çıkıntılı yüzgecin verimliliği büyük oranda arttırdığını keşfetmiştir. Balinaların
sürtünmeyi azaltan yapılarından yola çıkarak rüzgâr türbinleri tasarlanmıştır, böylece
daha az enerji harcayarak daha fazla verim elde edilmesi sağlanmıştır.

2.3.4. Dokusal Biyomimikri

Biyomimikri canlıları sadece dış görünüşüyle ve yaşayışlarıyla inceleyip taklit


etmez, aynı zamanda dokularını, mikroorganizmalarını, hücrelerinin hareketini de
taklit eder. Böylece doğanın kökenine inerek doğru tasarımlar ortaya konmuş olur.

Canlıların dokularının incelenmesiyle yapılan tasarımlara örnek olarak köpek balığı


derisinden yola çıkarak tasarlanan yüzücü mayolarını örnek verebiliriz.
Köpek balığı üzerinde yapılan araştırmalara göre, bu canlının kas sisteminin su
içindeki atikliği ve hızına yetemeyeceği gözlemlenmiştir. Hızın ve atikliğin
kaynağının kas sisteminde değil, cilt dokusunda olduğu ortaya çıktığında ise birçok
firma bu özelliği taklit etmiş ve var olandan daha işlevsel ürünler elde etmiştir.
(Kuday, 2009) Yeni lifler ve yeni dokuma teknikleri ile yapılan mayolar, yüzücünün
vücudunu sararak suya en az direnç gösterecek şekilde üretilmektedir. Nitekim
yapılan araştırmalar bu mayoların diğer mayo tiplerine oranla sürtünme direncini %8
azalttığını göstermiştir

Resim 2.Köpekbalığı Derisinin Büyütülmüş Görüntüsü Ve Ondan Yola Çıkarak


Tasarlanan Yüzücü Mayosu. (Doğadaki Tasarımlar, 2013)

12
2.3.5. Renk Biyomimikrisi

Renk biyomimikrisi, rengin doğadaki varlığını işlevsel açıdan inceler, doğadaki


kullanılma amaçlarını taklit eder. Rengin estetik açıdan kullanımı Biyomimikri
kapsamına girmemektedir.

Renk biyomimikrisi ile incelenene canlılardan birisi Morfo kelebeğidir. Kelebeklerin


kanatları ışıktan etkilenerek parlak görünüm elde ederler normalde kanatlarında renk
veren pigmentler mevcut değildir. İnsan yapımı suni tasarımlarda renk vermek için
kimyasal boyalar kullanılır. Kimyasal boyalar kullanmadan renk elde etmek için
Morfo kelebeğinin kanatlarının yapısı incelenmiştir. Morfo kelebeği ışıkla oynayıp
renk elde etmede usta bir canlıdır.

Bilim insanları nanoteknolojiyi kullanarak Morphotex ürününün hareket ettikçe renk


değiştiren etkisini yaratmışlardır. Bu etki “strüktürel renk” olarak bilinmektedir.
Morfo kelebeğinin kanatlarını taklit eden Japon tekstil firması Teijin 61 çok ince
dalgalı polyester katman ve naylon kullanarak Morphotex fiberini yaratmıştır.
(Yıldız, 2012) Kumaş, hiçbir pigment veya boya kullanmaksızın, optik olarak renk
elde eden liflerden üretilmiştir.

Resim 3.Morfo Kelebeği. (AKGÜN, 2014)

13
2.3.6. Malzeme Biyomimikrisi ve Strüktürel Biyomimikri

Canlıların oluşturdukları strüktürler ve kullandıkları malzemelerde insanlar


tarafından kullanılmaktadır. Bazen sadece şekil olarak tasarımlara yansıyan
strüktürel esinlenme, Zimbabwe’nin Harare kentinde bulunan termitlerin yuvalarını
inşa ederken kullanıldıkları havalandırma sistemi göz önünde bulundurularak
tasarlanan Eastgate Centre da sürdürülebilirlik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Resim 4.Eastgate Binası Ve Termitaria (Termit İklim Kontrolü, 2018)


Doğadan esinlenerek tasarlanan malzemelere hafif fakat sağlam mukavemeti olan bal
peteği ve doğal bir esnekliğe ve çelikten daha yüksek çekme mukavemetine sahip
olan örümcek ağı verilebilir. Örümcek ağı günümüzde ameliyatlardan ordu zırhlarına
kadar pek çok alanda ürün tasarımında esin kaynağı olarak kullanılmaktadır.

2.3.7. Sürdürülebilirlik ve Biyomimikri


Doğa ve insan ilişkisi, insanoğlunun varlığının başlangıcından itibaren gelişerek ve
ilerleyerek devam etmektedir. İnsanoğlu ilk başlarda doğayı sadece gözlemleyip,
korkarak gelişim aşamalarını ve doğal dengesini incelemiştir. Ardından Yunanlılar
ve Mısırlılar dönemi mühendisleri ve mucitleri doğaya yönelerek doğayı inceleyip,
incelediklerini günlük hayatta kullanmaya başlamışlardır. 13.yy’da Leonardo Da
Vinci “Doğadan ilham alma ve öğrenme” konusunun büyük bir savunucusu
olmuştur. Wright kardeşler ve diğer uçuş öncüleri yaygın olarak kuşlardan ilham
alarak tasarım yapmış ve çözümler bulmuşlardır.

14
17.yy’ da Victor Horta, 18.yy’da Antoni Gaudi tasarımlarında doğadan yararlanan
mimarlardan olmuşlardır.Teknolojinin gelişmesi ile ilham alınacak noktalar artmış,
yararlanılabilecek kaynakların sonsuzluğu farkedilmiştir.

Doğadan ilham almak, sonrasında “Organik Mimari” ile daha uyumlu bir formata
dönüşmüştür. Modern mimaride, Frank Lloyd Wright’ın da belirtiği gibi “Biçim ve
İşlev Bir” sözüyle doğanın bunun en güzel örneği olduğunu söyleyebiliriz.

İlk başlarda doğada gözlemlenen özellikler ve biçimlerin taklit edilmesi durumu


zamanla sistemlerin ve işleyişin gözlemlenip, taklit edilmesine dönmüştür.

Doğa Korkusu Doğayı Taklit Doğadan İlham Kaynak Olarak Doğayı İnceleme Biyomimikri

Süreci Alma Süreci Doğa Süreci

Şekil 1.İnsan ve doğa ilişkisinin evrimi (Mansour, 2010)


Doğada bulunan formlar kendi işlevlerine oldukça uygundurlar ve doğal döngülerini
kusursuz bir şekilde yerine getiriler. Bu döngüde doğa her şeyi geri dönüştürür,
atıkları kaynak olarak kullanır, materyalleri kullanarak ,tamamen toksik madde
içermeyen ve nihayetinde geri dönüşebilen yapılar meydana getirir.

Doğa bütün insanların sorularına, araştırmalarına en doğru cevabı veren tek mihenk
taşıdır.

Reep(2009) biyomimikriden sadece kavramsal açıdan ve tasarımsal düzenlemeler


açısından yararlanılmasını, yararlanmanın biçimde kalmasını eleştirir,
biyomimikriden, tasarımın her aşamasında yararlanılması gerektiğini savunur ve
enerji kullanımı, geri dönüşüm, hammadde gibi konularla ilgili problemleri çözme
noktasında doğaya başvurulması gerektiğini savunmuştur. Tasarımlarda ve ortaya
konulan ürünlerde bir “süreklilik, sorunlara çözüm bulma” cevabının aranması
gerektiğini belirtmiştir. (Bakırlıoğlu, 2012)

2.4.Biyomimikrinin Mimarlık Üzerindeki Etkisi

Biyomimikri’nin önemini “Biomimicry: İnspired by nature” adlı kitabıyla anlatan


Janine Benyus, kitabı yazması için kendisini tetikleyen ve çıkış noktasını oluşturan
düşünceyi, su şekilde özetlemiştir (1997):

15
“Gezegendeki arkadaşlarımız (bitkiler-hayvanlar-mikroplar) 3.8 milyar yılı askın
süredir sabırla donanımlarını kusursuzlaştırıyorlar, karayı ve denizi yasama uygun
evler haline getirebiliyorlar. Bundan daha iyi modelimiz olabilir mi?”

Aristo’ya göre, sanat doğayı taklit eder ve doğadan fikirler edinir. Mimarlık bir sanat
olduğu için doğayı taklit etmeli, doğadan ilham almalıdır. (Dezurko, 1951)

İnsanlık oluşumunun başından bu yana barınma gereksinimi duymuştur ve bunun


çözümünü ise çevresinde aramıştır. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde doğada bulunan
formları izleyerek ve taklitlerini deneyerek onların benzerleri barınma ortamları
oluşturmuşlardır. Bu bağlamda, günümüzde bilimin her dalında başvurulan “doğadan
esinlenme” tekniğini mimarlıkta benimsemiştir hatta bu tekniği ilk benimseyen alan
olmuştur diyebiliriz

Mimarlıkta biyomimikri, organik mimarlık ilkelerinden birisi olup, doğadaki canlı ve


organizmaların gözlemlenerek ,esin kaynağı olarak kullanılmasıyla ortaya sorunlara
çözüm getiren tasarımlar konmasını amaçlayan bilimdir. Mimaride doğadaki
canlıların formları, renkleri, dokuları, biçimleri , yaşayışları ve bunlar gibi birçok
özellikleri gözlemlenerek mimari tasarımlar ortaya konmuştur .

Biyomimikri ;mimarlıkta ve iç mimarlıkta sadece bir şekil kaynağı olarak değil aynı
zamanda bir tasarım stratejisi ve sürdürülebilir tasarımlar oluşmasını sağlayacak bir
tasarım yöntemi olarak yararlanılan bir bilim dalıdır.

16
Resim 5.Doğa Ve Mimarlık Benzeşimleri Üzerine Örnekler

Tanyeli “...endüstri çağına strüktürel tasarımın dorukları bağlamındaki kimliğini


veren yaklaşımın ‘çok büyük boyutlar’ sorununa getirilen yalın ve asal
geometrilerken, endüstri ötesi çağı karakterize edecek olanın olağan boyutların
natüralist ve biyomorfik geometrisi olacaktır” diyerek gelecek yüzyıllarda mimarinin
doğa ile nasıl etkileşeceğine dair bir öngörüde bulunmuştur. (Kolektif, 2000)
Benyus’a göre bu öğrenme süreci farklı disiplinlerde yaygınlaşarak devam ederse
önümüzdeki yıllarda “biyomimetik bir devrim” yaşanacaktır.

İlk başlarda doğadan gördüklerini uygulayan, benzerlerini yapmaya çalışan insanoğlu


sonrasında doğadan bir karşılaştırma ölçütü ve bir akıl hocası olarak
yararlanmıştır.Doğadan esinenerek tasarım strüktürel ve form olarak başlasa da
sonrasında ,özellikle son zamanlarda diğer bilim dallarıyla da ilişkilendirilerek,
malzemede ,renkte, dokuda ve daha bir çok özellikte de ilham kaynağı olarak
kullanılmaya başlamıştır.

Benyus ve Koelman’ a göre “biyomimesis” mimarlıkta 3 temel uygulama alanı


bulabilir; ilki daha dayanımlı, güçlü ve kendi kendine ‘birleşebilen’ ve kendi kendini
onarabilen malzemelerin geliştirilmesinde, daha sonra binaların ve yapılı çevrenin

17
iklimlendirilmesinde doğal süreç ve kuvvetlerin kullanılmasında, son olarak da enerji
korunumlu ve çevrimli, atıkların tekrar kullanılmasına olanak veren, kaynakları
tüketerek değil kaynak üreterek yapılı çevrelerin oluşturulmasında. Mimarlık
alanında yukarıda özetlenen beklentilerin gerçekleştirilebilmesi, kuşkusuz
günümüzde her alanda tartışılan ve beklenen sürdürülebilir bir çevre için çok büyük
katkılar sağlayacaktır. (Sorguç, 2007)

Janine M.Benyus biyomimikri yi bir bilim olarak 1998’de sunduğu “Biomimicry”


kitabından önce de biyomimikrik tasarımlar yapan mimarlar oldukça fazlayı fakat bu
kavramı detaylı olarak ortaya sunan ve bir bilim olarak kabul edilmesini sağlayan
kişi J.M.Benyus olmuştur.

Daha öncesinde doğadan etkilenerek tasarım yapan mimarlar olarak bilinen


mimarlardan bazıları ,Le Corbusier , Buckminster Fuller, Frei Paul Otto, Antoni
Gaudi, Jorn Utzon,Frank Lloyd Wright, Santiago Calatrava ve daha bir çok mimar
vardır.

Sydney Opera Binası ile ödül alarak büyük bir başarıya imza atan Jorn Utzon yapıyı
tasarlarken doğayı esin kaynağı olarak kullanmıştır.

Resim 6.Sydney Opera Binası, Jorn Utzon,1966

J.Utzon’un opera binasını tasarlarken deniz kabuklarından esinlendiği bilinir fakat


başka kaynaklarda açılan portakal kabuklarından, kuş kanadından veya denizin
dalgalarından yola çıkarak tasarladığı da söylenmektedir.

18
Resim 7.Sydney Opera Binası Ve Esin Kaynağı Olan Deniz Kabukları . (Sanat ve
Matematik, 2017)

Ünlü mimar Le Corbusier de doğadan ilham alarak tasarım yapan mimarlardandır.


Mimarın Ronchamp şapelini yengeç kabuğundan yola çıkarak tasarladığı bilinir.

Resim 8.Le Corbusier Ronchamp Tapınağı Yengeç Kabuğundan Etkilenerek


Tasarlamıştır. (Ronchamp)

İngiltere’deki ünlü yapıt Kristal Saray Joseph Paxton adındaki bir sera mimarı
tarafından tasarlanmıştır. Bu demir ve camdan oluşan, ağır malzemelerle hafif ve
zarif bir görünüm kazandırılan tasarım da biyomimikriye yani doğadan etkilenerek
yapılan tasarıma örnektir. Çünkü mimar kuvvetli malzemelerle hafif bir görünüm
kazandırdığı tasarımını Victoria Amazonica isimli bir nilüfer çiçeğinden esinlenerek
yapmıştır. Nilüferin bu türünden etkilenmesinin sebebi, zarif bir görünümü olan bu
çiçeğin oldukça ağır yükleri bile taşıyabilecek kadar güçlü, büyük yapraklarının

19
olmasıdır. Bu yaprakların damar yapıları kaburgaya benzer, bu yüzden binanın
tasarımında kullandığı ağır demirlerden kaburga şeklinde bir dizlimi gerçekleştirerek
mukavemeti yüksek fakat hafif bir görünüm kazanmasını sağlamıştır tasarımın.

Resim 9.Londra'daki Kristal Saray Ve Nilüfer Çiçeğinin Yaprakları. (Ulgar, 2002)

Doğadan etkilenerek yaptığı tasarımlarıyla bilen en ünlü mimarlardan birisi de


Calatrava’dır. Calatrava doğadan sadece form, strüktür bazında değil sistematiği
bakımından da etkilenerek yapmıştır tasarımlarını. Calatrava’nın eserlerinin estetik
özellikleri de çalışma prensipleri de hayvan iskeleti gibidir. Calatrava’nın
İspanya’daki eseri Citiys of Art and Sciences buna örnek verilebilecek
tasarımlardandır.

Ve ünlü, devasa yapıt Münih Olimpiyat Stadı da doğadan etkilenerek yapılan


tasarıma örnektir. Stat yusufçuk böceğinin kanatlarının yapısından etkilenerek
tasarlanmıştır. Yusufçuk böceğinin kanatları çok küçük olmasına rağmen oldukça
kuvvetlidir, sebebi ise çok fazla bölümlenme ve damarlanma olmasıdır. Çok fazla
damarlarda bölümlenen ince kanat, mukavemeti arttığı için yırtılmaz ve uçarken
basınçla yıpranmaz. Bu mucizevi özelliğinden etkilenerek stadın çatısı da aynı
özelliklerde tasarlanmıştır.

20
Resim 10.Münih Olimpiyat Stadı Ve Yusufcuk Böceğinin Kanadı. (Şahin, 2015)

21
3. ANTONİ GAUDİNİN ESERLERİNDE BİYOMİMİKRİ ETKİSİ

1852 yılında İspanya’da doğmuş olan ünlü Katalan mimar Antoni Gaudi ya da adının
uzun haliyle Antoni Plàcid Guillem Gaudí i Cornet İspanya’daki eserleriyle ünlü
olup Art Nouveau sanat akımının da öncüsü olarak bilinmektedir. Barselona’nın en
ünlü eserlerinin mimarıdır. Mimari tasarımlarını büyük ölçüde doğadan etkilenerek
yapmıştır. En önemli özelliği doğayı gözlemlemesi ve analiz etmesidir.

Tasarımlarının ilk başlarında geleneksel İspanyol mimarisi ve Gotik üslubun


etkisinde olsa da sonrasında kendi çizgisini oluşturmuştur ve Barselona’ya masalsı
tasarımlar katmıştır. Tasarımlarında Fransız mimar Eugene Viollet-le-Duc’ tan
etkilenmiştir. Ünlü İngiliz düşünür John Ruskin’in “süsleme mimarinin kaynağıdır”
sözünden etkilenerek tasarımlar ortaya koymuştur. Sonrasında belli kalıpları ve
stilleri aşarak kendi üslubunu oluşturmuş ve kendine has bir çizgisi olduğunu
eserleriyle göstermiştir.

Doğaya hayran olduğu için belli geometrik şekillerden çok doğada gördüğü organik
formları eserlerinde kullanmayı tercih etmiş, böylece doğadan kopuk olmayan özgün
tasarımlar ortaya koymuştur. Doğayla sürekli iç içe olduğu için bu kadar çok gözlemi
vardır çünkü ağır bir Romatizma tedavisi görmüştür ve bu yüzden sık sık doğayla bir
arada bulunmuştur Bu sırada doğaya hayran kalmıştır ve düzenini incelemiştir, kendi
analizlerini yapmıştır.

“Atölyemin hemen dışındaki ağaç benim akıl hocam.” sözüyle de doğaya olan
hayranlığını dile getirmiştir.

Dini inanışı noktasında çok hassas olan A.Gaudi , Katolik kiliseleri üzerine de
oldukça hassas çalışıp ,eserlerinde dini yapılara da yer vermiştir.

3.1 Casa Vicens


Casa Vicens Gaudi’nin ilk önemli eseridir. Barselona’da bulunan yapı 1883-1888
yılları arasında seramik çini üreticisi olan Manuel Vicens Montaner’in gözetiminde
inşa edilmiştir. A.Gaudi eserinde diğer bir çoğunda kullandığı gibi müdejar1 üslubu

1
Müdejar (mağribi) sanatı İspanya’nın çeşitli bölgelerinde çokça rastlanan Fas sanatının nadide
örneklerindedir. Gotik, Rönesans tarzı süsleme ve bezeme hatlarına benzetilmektedir. Üzerinde İslam
sanatının etkisi oldukça büyüktür.

22
kullanmıştır. Müdejar üslub çoğunlukla Barselonalı mimarların kullandığı bir
üsluptur. Casa Vicens ile müdejar üslubu tekrardan gün yüzüne çıkartmıştır.
Tasarımında tuğlalar ve çinilere çokça yer vererek iki malzemenin bir araya gelişini
dengeli bir biçimde yansıtmayı başarmıştır.

Birçok eserinde olduğu gibi evin çoğu kısmını doğada bulunan canlılardan yola
çıkarak tasarlamıştır. Evin bahçe kapısının motifini palmiye yaprağından esinlenerek
oluşturmuştur.

Resim 11. Casa Vicens Ana Giriş Kapısı Palmiye Motifi.(Casa Vicens,)

Doğaya önem verdiği için müstakil bir yazlık olarak tasarlanan evin bahçesinde
yapay bir şelale ve ünlü Santa Rita çeşmesi konumlandırmıştır.

Yapı yığma yapı olarak inşa edilmiştir. Yüzeyler doğayı mekanın içinde tekrardan
canlandıracak şekilde renkli seramiklerle kaplanmıştır. Büyük bir kısmını doğadan
yola çıkarak tasarlamış olan A.Gaudi, farklı çeşitlerde canlıların etkilerini
yansıtmıştır. Yemek odasında ocağın yanına rüzgar estikçe hava akımı ile hareket
eden yapay kuş yerleştirmiştir. Evin dış mekânında da iç mekânında da doğadan
birçok bitki ve hayvan motifine yer vermiştir.

23
Resim 12.İç Mekanda Yaş Sıvayla Duvara İşlenmiş Bitki Motiflerine Örnekler.
CITATION Cas17 \L 1055 (Casa Vicens)

Kiraz ağacı çalışmasını, yemek odasında tavanda kaset döşemede, duvarlarında


sarmaşık çalışmasını, leylek, flamingo ve diğer kuş çalışmalarını kapıların
pervazlarında kullanmıştır. Ve bütün bu ustalıkla yapılmış olan el becerilerinin bir
araya gelişini de ilk katta konumlandırmıştır.

Resim 13.Tavanda Ve Yüzeyde İşlenmiş Kiraz Ağacı Motifleri

24
Resim 14. İlk Katta Bulunan Yüzey Bezemelerinde Bulunan Bitki Motifleri.

Evin inşaatını gerçekleştirirken evin çevresinde keşfettiği bir çiçek türü olan Fransız
kadife çiçeğini (Tagetes patula) çinilerinde sigara odasında kullanmıştır, böylece
dönemin oryantalist bakış açısını odaya yansıtmıştır.

Resim 15. Kadife Çiçeği ve Yüzeye Uygulandığı Seramik Örnekleri.


(Casa Vicens)

25
Resim 16. Casa Vicens Giriş Kat Koridorundan Bir Görünüm. (Casa Vicens)

Resim 17.Kubbelerde, Tonozlarda Kullanılan Bitki Ve Hayvan Motiflerinden


Örnekler.(Casa Vicens)
A.Gaudi’nin doğaya olan hayranlığını ve mükemmel gözlem gücünü Casa Vicens de
görmek mümkündür. Mimar doğayı adeta evin içerisine almıştır ve tasarımını
çevresinden kopuk düşünmemiş, birlikte değerlendirmiştir.

26
3.2. El Capricho

Maximo Diaz de Quijano için 1883-1885 tarihleri arasında tasarlanan yazlık ev


Gaudi’nin kendine has modernist stilinin yansımasıdır.

A.Gaudi hep tasarlamak için doğanın harika bir kitap olduğunu savunmuştur. Her
tasarımında olduğu gibi El Capricho’da da doğadan esinlenmiştir.

Yapı uzun, dar, eğimli bir arazide inşa edilmiştir. Bodrum kat, giriş katı ve 1.kat
olmak üzere 3 kattan oluşan yapının en yüksek kısmında denizi gören ince saat
kulesinin kapısını konumlandırmıştır.

Resim 18. El Capricho' Nun Uzaktan Bir Görünümü. (Cardelus, 2018)


Uzun monoton görünümü kırmak için farklı yükseltiler kullanmıştır. Yapının en
alçak kısımlarında taş kullanırken diğer yüksek kısımlarında, üzerinde yer yer farklı
renklerde çiçek desenleri ve yaprak desenleri kullanılmış seramikler bulunan tuğla
duvar örgüsü kullanılmıştır.

A.Gaudi ev sahiplerinin tutkusu olan müziği evin belli bölümlerinde tasarımına


katmıştır. Bazı bölümlerinde vitray camlar kullanarak üzerine elinde gitar olan bir
yusufçuk işlemiştir ve böylece müzik tutkusunu camdan girecek olan renkli ışık
huzmeleri ile yansıtmak istemiştir.

27
Büyük balkonda pencerenin yukarı doğru kıvrılan demir çubuklarına yere sabit olan
bir demir çubuk hafifçe dokunarak dışarı hoş bir ses çıkarmasını sağlayacak şekilde
tasarlamıştır. Yapının ismi El Capricho (kapris) olsa da duyulan müzik özgürlük ve
fantezi tarzının kombinasyonu olan bir müzikal hissettirmektedir.

Resim 19. Yapının Girişinde Bulunan Sütunlar Ve Girişte Konumlanmış Yüksek


Kule.(Elcaprichodegaudi)

Yapının cephe tasarımı tuğlalarla örülüdür ve parlak seramiklerle süslenmiştir.


Organik biçimde olan yapının formu cilalı seramik taşlar ve ayçiçeği bezemeli
seramiklerle donatılarak karakteristik bir görünüm kazanmıştır aynı zamanda farklı
bir diğer özelliği de girişte bulunan sütunların üzerinde konumlanmış olan minare
şeklinde ki kuledir.

28
Resim 20. Yapının Cephesinde Ay Çiçeğinden Yola Çıkılarak Tasarlanmış Parlak
Seramikler Kullanılmıştır. (Elcaprichodegaudi)
Bu yapıyı en iyi anlatan özelliği kulesi ve doğadan esinlenerek tasarımına taşıdığı ay
çiçeği desenli seramikleridir.

Resim 21.El Capricho Giriş Kapısında Sütun Başlıklarındaki Taş Oyma Palmiye
Yaprakları.(Nieto)

29
Resim 22. A.Gaudi'nin Müzik Odası İçin Tasarladığı Vitraylar.(Juan, 2014)

3.3. Pavilions Of Te Güell Estate

A.Gaudi, Güell ailesi,çalışanları ve misafirlerinin konaklaması için 1884-1887 yılları


arasında iki köşk tasarlamıştır. Yapının en dikkat çeken kısımlarından birisi giriş
kapısının ejderhadan yola çıkarak tasarlanması ve kusursuz bir mekanizmayla,
şekillendirilmiş demirle oluşturulmasıdır ve bugüne kadar sağlam bir şekilde
gelmiştir.

Resim 23.Köşkün Ana Giriş Kapısında A.Gaudi’nin Tasarladığı Demirden Ejderha


Çalışması.(Güell Pavilions and Garden)

30
Yapı Jacint Verdaguer’in şiirsel bir anlatımla anlattığı “ Hesperides’in Bahçeleri”
ndeki efsanelerden yola çıkarak tasarlanmıştır.

Yapı A.Gaudi’nin özgün tasarım özelliklerinin bir çoğunu barındırmaktadır. Kubbe,


parabolik yaylar, trencadis2 dediği kendine özgü seramik kaplama tarzı, renkli
seramik uygulamaları ve cephenin ana malzemesi olarak kullandığı tuğlalar ile
A.Gaudi yapıya imzasını atmıştır. Güell ‘lerin ölümünden sonra yapı İspanyol Royal
ailesi için bir yaşam alanına dönüştürülmüştür.

Resim 24Yapıdan Genel Bir Görünüm. (Jackson, 2016)

Yapının tasarımının yola çıkış noktası olan “Hesperides’in Bahçesi” edebi eserinde
Herkül’ün altından meyveleri ejderha Ladon tarafından korunan bahçeden kurtarması
gibi efsanelere yer verilmektedir. Eserin efsanelerinden yararlanan A.Gaudi yapının
ana giriş kapısında altından portakalları ve ejderhayı stilize etmiştir ve demirden
işlenerek girişe konumlandırmıştır.

2
Trencadis, farklı farklı seramik parçalarının bir araya getirilmesiyle uygulanan mozaik tekniğidir. Bu
seramik kaplama tekniği Katalanca bir sözcüktür.

31
Resim 25.Efsanede Geçen Altından Portakallar Ve Ejderhanın Demirden İşlenerek
Ana Girişe Uygulanması. (Jackson, 2016)

Esinlendiği yazara ithafen demirden lirler tasarlamıştır. Böylece eserin yazarı Jacint
Verdaguer i unutmamış, tasarımında yer vererek ölümsüzleştirmiştir. Eserdeki
ejderhanın demirden uygulamasını kapıda yansıtan A.Gaudi ,ejderha ilk
tasarladığında renkli ve gözleri camdandır, demirden mekanizma ise kapının açılıp
kapanmasını sağlamaktaydı fakat zamanla aşınmıştır. Efsanedeki portakal ağaçlarını
sütunların üzerinde kullanmıştır ve doğayı efsaneyle ilişkilendirmiştir.

Resim 26. A.Gaudi'nin Efsaneden Stilize Ederek Tasarımına Yansıttıkları.


(Jackson, 2016)

32
Resim 27.A.Gaudi Kendi Stilini Yansıtan Renkli Mozaşkleri Ve Parabolik Yayları
Tasarımında Kullanmıştır. (Jackson, 2016)

Resim 28.Organik Hatlar Kullanarak Doğadan Bir Parça Görüntüsü Vererek


Tasarlanmış Arka Giriş Kapısı. (Jackson, 2016)

Diğer eserlerinde de olduğu gibi A.Gaudi tasarımını doğadan kopuk düşünmemiştir


ve ona uyumlu olacak şekilde organik hatlar kullanarak oluşturmuştur.

3.4. Casa Botines

1892 de inşası başlayan yapı sadece 10 haftada tamamlanmıştır. Katalan mimar


A.Gaudi St.George’un bir ejderhayı öldürüşünü üç boyuta dökerek kapı lentolarınn
üzerlerine heykelini konumlandırmıştır.

Yapının farklı kullanımlar için 7 kademesi vardır. Bodrum kat kiler, ambar olarak
kullanılmış, giriş kat mağaza olarak, ilk kat sahiplerinin evleri, iki ve üçüncü katlar

33
konaklama için kiralıktır, son kat ise depo ve çalışanların konaklama yeri olarak
ayrılmıştır.

Resim 29.Casa Botines St. Geoge slaying a dragon.

Yapının duvarları taşıyıcı duvarlar olarak inşa edilmiştir. Cephe granite benzeyen gri
taşla kaplanmıştır. Binanın dik gelen küt hatlarını kesip ovallik katmak için ve ışığın
içeri girmesini sağlayabilmek için, dikdörtgene benzeyen planın 4 köşesi de silindirik
kulelerle bitirmiştir.

Resim 30.Casa Botines

34
Kapılar ,başında şehrin adını akıllara getiren hayvan olan aslan heykelinin bulunduğu
etkileyici demir ızgaralarla kapanmıştır. Bir Antoni Gaudi tasarımı olan Casa botines
de Gaudi imzası olan doğadan esinlenilmiş lirleri, heykelleri barındırmaktadır.

Resim 31.Casa Botines Demirden Şekillendirilmiş Bitki Motifleri.


Giriş kapılarını üst kısımlarında demirden yapılmış bitki soyutlamalarını
konumlandırmıştır. Binanın birçok yerinde demirden yapılmış bitki bezemelerinin
yanında hayvan heykellerine de sıkça yer vermiştir.

3.5. Casa Calvet

1898-1900 yılarında Barselona’da yapılan yapı Pere Martin Calvet’in desteğiyle


yapılmıştır. Mimar A.Gaudi ünlü Katalan Barok tarzı mimarisini bu eseriyle tekrar
gündeme getirmiştir. 1900 yılında ilk kez Barselona Şehir Konseyi tarafından en iyi
yapı ödülüne layık görülmüştür.

Doğaya hayran olan ve onu gözlemleyerek eserler ortaya koyan mimar Antoni Gaudi
Casa Calvet’te de doğadan etkilendiği formlara yer vermiştir. Kapıların gözetleme
deliğini bal peteğinden yola çıkarak tasarlamıştır.

35
Resim 32.Casa Calvet Bal Peteğinden Esinlenilmiş Gözetleme Deliği. (2019)
Yapı hem sahiplerinin evi hem de iş yeri olarak tasarlanarak 6 kata bölünmüştür ve
ona göre bir işlev dağılımı düzenlenmiştir. Bodrum kat iş yeri, ilk kat ailenin evi ve
diğer katlar ise kiralık olarak ayrılmıştır. Aydınlatma kaygısıyla A.Gaudi büyük bir
merdiven kovası tasarlamış ve diğer boşlukla birleştirmiştir.

Genelde bitkilerden ve hayvanlardan etkilenerek tasarımlar yapan A.Gaudi burada


mobilya tasarımında sandalye ve masalarda insan vücudundan yola çıkarak
tasarlamıştır. Yapının temel yapı malzemeleri olarak seramik, taş, demir ve ahşap
kullanmıştır. A.Gaudi’nin düzenli çalıştığı marangozlardan olan Cassas ve Bardes
mobilyaları genelde meşe ağacından yapmaktadırlar. Ayrıca mobilya yapımda vida
ve çivi kullanmadan, geçme sistemiyle birleşme detayı bırakmadan üretmektirler.

Resim 33.A.Gaudi'nin Casa Calvet'te İnsan Bedeninden Esinlenerek Tasarladığı


Sandalyeler Ve Eskizleri. (Casa Calvet, 2017)

36
Resim 34.A.Gaudi'nin İnsan Bedeninden Yola Çıkarak Casa Calvet İçin Tasarladığı
Meşe Oturma Birimi. (Casa Calvet, 2017)

Resim 35. A.Gaudi'nin Casa Calvet'te Doğadan Etkilenerek Tasarladığı Ayna


Çerçeveleri. (Casa Calvet, 2017)

A.Gaudi ayna çerçevelerinin tasarımında, çiçekleri altın, pirinç ve meşeden


yaptırmıştır.

37
Resim 36. Casa Calvet Restoran Kısmında Kapılarda Ve Camlardaki Vitraylarda
Görülen Doğadan Yaprak Ve Çiçek Desenleri.

Resim 37. Casa Calvet İç Mekanda Demir Ferforjelerde Kullanılan Bitki, Yaprak
Desenleri. (Casa Calvet, 2017)

38
Resim 38.Casa Calvet İç Mekan Bitki Motifleri. (Casa Calvet, 2017)

Resim 39. Casa Calvet Cephe Tasarımı Ve Doğadan Etkilenilmiş Bitki Motifleri.

Mobilyalarda gördüğümüz doğa etkisini diğer yapılarında da olduğu gibi cephede de


görüyoruz.

39
3.6. Sagrada Familia
Sagrada Familia’nın yapımı 1882 ‘de başlamıştır. A.Gaudi ölmeden önceki zamana
kadar devasa Sagrada Familia katedrali için çalışmış ve bir kaza geçirerek öldüğü
için projesini tamamlayamamıştır. Bir diğer adı “Fakirlerin katedrali” olan Sagrada
Familia tamammen bağış paralarıyla yapılmıştır. Şuanda da hala inşası süren yapı,
A.Gaudi’nin izlediği tasarım yoluyla tamamlanacaktır.

Resim 40. Sagrada Familia Genel Görünüşü

Mimar cephe tasarımında İsa’nın doğumu, yaşamı ve ölümünü soyutlamıştır. Yapıda


18 kule vardır her birinin ayrı bir anlamı vardır. Ortada İsa ve Mesih’i temsil eden
kulelerin etrafında 4 tane kule 4 müjdeyi göstermektedir. Bir yıldızla taçlandırılmış
olan apsisin üzerindeki kule ise Meryem Ana’yı temsil etmektedir. Geriye kalan 12
kule ise 12 havariyi temsil etmektedir.

Doğayı en iyi gözlemleyen ve sayısız detaylar sunan mimarlardan birisi olan


A.Gaudi Sagrada Familia kilisesi ile ziyaretçileri içeri girince bir ormanın içine
alıyor adeta 4adet organik görünümlü kolonla ve doğadan motiflerle iç mekana doğa
konsepti katmıştır mimar.

40
Resim 41.Sagrada Familia Orman Konseptli İç Tasarımı (Sagra da Familia)

Eski Yunan inancında güvercin ve selvi yaprakları kutsaldır ve bu sembolleri yapının


taç kısımlarında konumlandırmıştır. Tasarımında dini anlamları olan bitki ve hayvan
motiflerine çokça yer vermiştir. İç mekan tasarımında iskelet sistemi ve kemiklerde
yaptığı anolojilere yer vermiştir.

Resim 42.Cephede Ve İç Mekanda Doğadan Bitki Motifleri.

41
Resim 43.Yapıda Kullanılan Vitraylar, Çiçek Motifleri, Sedir Yaprakları, Kuş
Motifleri.

42
4. MİCHAEL PAWLYN’IN ESERLERİNDE BİYOMİMİKRİ
ETKİSİ

Biyomimikri, dünyada karşılaşılan ciddi problemlere ,birçok formda, sistemde ve


süreçte doğayı taklit ederek çözümler bulmaktır. (Pawlyn, 2011)

Doğa kendi düzenini kendi içinde sağlar ve en verimli şekilde sahip olduğu
kaynaklarını değerlendirerek kendi sorunlarını kendisi çözer. Kaynaklarını israf
etmeden yararlanabileceği kadarını kullanır ve sürekli daha fazla verim sağlar.
Doğadan etkilenerek tasarım yapmanın, biyomimikrinin ilk eserlerini Leonardo Da
Vinci’nin kuş kanadından yola çıkarak tasarladığı uçan aracında gözlemlemek
mümkündür. Da Vinci doğada gözlemlediği bir canlının hareket sistemini taklit
ederek doğadan yararlanırken, tarihin büyük bir kısmında mimaride estetik açıdan ve
form açısından doğaya akıl danışılmış ve doğa taklit edilmiştir. Tasarımda doğaya
akıl danışmak sadece estetik açıdan değil, daha çok doğanın işleyişi ve sistemini
inceleyip taklit edilmesiyle olur. Doğanın sistemlerinin incelenmesiyle daha derinlere
inilerek doğanın döngüsü, düzeni incelenip kendi içindeki işleyişini üretilen
tasarımlara uygulayarak hiçbir şey israf olmadan, sürdürülebilir, uzun ömürlü yapılar
oluşturulması amaçlanmıştır. Doğadan etkilenerek tasarım yapmak bu şekilde
zamanla ekolojik dengeyi sağlamak,doğaya zarar vermeyecek yapılar üretmek ve
sürdürülebilir uzun ömürlü tasarımlar üretmeye yönelmiştir.

Michael Pawlyn ekolojik mimariye, sürdürülebilir tasarımlara örnek araştırmalar


yaparak, doğaya zarar vermeyecek şekilde kendi kendine işleyişini sağlayabilen
yapılar tasarlamıştır. Biyomimikri etkisinde tasarım yapmakta amaç doğayı
gözlemleyerek doğa dostu tasarımlar üretmek olmuştur. Michael Pawlyn
sürdürülebilir tasarım yönünde örnekler üretirken bir yandan da İngiltere’de birçok
farklı kurumda sürdürülebilirlik ile alakalı dersler vermektedir.

İngiltere’de Exploration Architecture’ın kurucusu olan Michael Pawlyn, “Doğa


bizlere 3.8 milyar yıllık araştırma ve geliştirme döneminden yararlanmış mükemmel
tasarım çözümleri sunar” diyerek tasarım yapılırken doğaya akıl danışmanın önemini
vurgulamıştır. (Jewell, 2015)

43
Melbourne’da “Yeşil şehirler konferansı” buluşmasında konuşan Pawlyn; “Benim
yaptığım araştırmalara göre, önümüzdeki yıllarda karşılaşmamız gereken zorlukları
çözmemize yardımcı olacak en iyi çözüm kaynaklarından birinin biyomimikri
olacağını düşünüyorum” dedi ve ekledi “Biomimicry'nin mevcutta bulunan ve
kullanıcılarını memnuniyetsiz eden yapılara karşı “geleneksel sürdürülebilirliğin”
ötesine geçme konusunda sunabileceği çok fazla geliştirme yöntemleri vardır.”

Pawlyn doğadaki birçok canlının yaşam yöntemini, sistemini inceleyerek, hayatın


içerisinde bulunan problemlere cevaplar aramış ve o yönde tasarım çözümleri
sunmuştur. Bu şekilde birçok sürdürülebilir tasarıma imza atmıştır.

M.Pawlyn’ın üzerine araştırma yaptığı konulardan birisi “Kurak koşullardaki


bölgelerdeki su problemi” dir. Bu konuyla ilişkili olarak bir akrep türü olan dikenli
şeytan üzerinden araştırmalar yapmıştır ve dikenli şeytanın ayakları yardımıyla
topraktan su toplayabildiğini fark etmiştir. Bu sistemi çözerse kurak yerlerdeki su
problemine çözüm bulabileceğini belirtmiştir. Aynı şekilde doğada var olan yusufçuk
böceğinin kanatlarının yapısını inceleyip sisteminden yola çıkarak da “Eden projesi”
ni yapmıştır. M.Pawlyn’ın ekolojik mimariye örnek olarak ürettiği birçok
sürdürülebilir tasarımı vardır, bunlardan en önemli olanları; “Eden Projesi, Sahra
Projesi, Biyomimikri Ofisi Projesi , Mobius Projesi,” dir.

4.1. Eden Projesi

Önceden Londra'daki Grimshaw Architects ile birlikte olan Michael Pawlyn ,


biyomimikride sürdürülebilir tasarım ve hem ilham hem de tasarım ikilemlerinin
çözümü için doğaya bakmamız gerektiğine inanıyordu. Doğaya bakarak daha verimli
sistemler üretebilir ve doğanın 3,5 milyar yıllık kusursuz Ar-Ge'lerin
faydalanabileceğimizi düşünüyor, bu yönde projeler ortaya koyuyordu..
Michael Pawlyn, yaygın kullanılan tasarım fikirleri yerine tasarım yaparken bir
taraftan da verimli döngüsel kullanımlar üzerine düşünerek hem insanlara hem de
doğaya faydalı olacak projeler üretmeyi amaçlamıştır.
Eden projesi insanın doğaya olan bağlılığını, doğayla birlikte çalıştığında neler
başarabileceğini anlatan önemli bir eserdir. Farkındalık kazandırmak için tasarlanan
yapı sürdürülebilirlik ilkesi (Ek-1) çerçevesinde inşa edilmiştir. Yapının bünyesinde

44
yapılan eğitimlerle ziyaretçilerin doğayla aralarındaki bağı kavramalarını sağlamak
amaçlanmaktadır. (Eden Project, 2019)

Yapının bünyesinde otel, restoran, kafe, botanik bahçeler, yağmur ormanları ve


deneyim merkezleri bulunmaktadır. Yapı bağlantılı bir dizi jeodezik kubbeden
oluşmaktadır. Kubbelerin birleşmesi ile büyük bir sera etkisi veren yapı 2001 yılında
tamamlanan ilk yapay “Biom” sergisi olmuştur.

Resim 44. Eden Projesi ( Https://Gaiadergi.Com )

Eden Projesi, tam anlamıyla 17 Mart 2001 tarihinde açılmıştır. Kısmen, Binyıl
Komisyonundan 43 milyon sterlin hibe ile finanse edilmiştir ve toplam maliyeti 86
milyon sterlini bulmuştur. (Blewitt, 2004) İlk çalışma yılında yaklaşık iki milyon
ziyaretçinin ilgisini çekmeyi başarmıştır.

Doğadaki yapısal organizmalar hakkında, örneğin karbon molekülleri ve tek


hücreli canlılar, kapsamlı bir araştırma sonrasında, bu geniş yüzey alanlı
formun yapısı beşgen ve altıgenlerle jeodezik düzenleme yapılarak
çözülmüştür. Jeodezik form ile ilgili ilk çalışmaları da Buckminster Fuller
ortaya koymuştur.
Alışılmışın dışında küresel, heykelsi yapıları , birbiriyle ilişkili iki büyük modifiye
jeodezik küre formunda aktivite merkezi ile hem mimarisi hem mühendisliği ile
muhteşem bir merkez niteliğinde bir yapı olmuştur. Tasarım hatlarındaki eğrisel
hatlarla sağlam, dayanıklı çevre ilkelerine uygun olarak inşa edilmiştir.

45
Eden projesi, ziyaretçilerini sürdürülebilirlik konusunda bilinçlendirmek için bir
eğitim merkezi niteliğindedir. (Blewitt, 2004) Gelenlerin ilgisini çekip doğayla ilgili
bilgilendirmeyi amaçlayan proje Disneyland gibi bir tema parkı, Beamish gibi bir
açık hava müzesi veya Kew gibi bir botanik bahçesi değildir. İnsanları doğal
dünyaya bağlayarak, doğanın güzelliklerini sunup sürdürülebilir tasarım konusunda
bilgilendiren bir doğal eğitim merkezidir.

İçerisinde yürüyüş parkurları bulunan oldukça büyük olan kubbeler, altıgen ve


beşgen plastik hücreden oluşmaktadır ve hücreler çelik ile çevrelenip
desteklemektedir.

Resim 45.Eden Projesi İç Mekan ( https://gaiadergi.com)

4.2. Sahara Forest Projesi

Sahra orman projesi, çöl bölgelerinde bulunan ekonomik aktiviteleri birbiri ile
bağlantılı olan ülkeler için tasarlanmıştır. Konseptin temelinde tuzlu suyu iç
kısımlara getirmek amaçlanmıştır.(Ek-2) Projenin hedefleri,

- Güneş enerjisinden elektrik üretimini daha etkili bir şekilde yapmak,


-Bitkileri yetiştirmek için çölde kurulan soğutmalı seralarda tuzlu suyu enerji ve su
verimliliğini arttırmak için kullanmak,
- Sulama ve içme suyu için tatlı su üretmek,

46
- Gıda yetiştiriciliği ile rekabet ederek enerji amaçlı biokütle yetiştirmek,
- Çöl topraklarını yeniden yeşillendirmektir.

Sahra Orman Projesi kavram ve fizibilite çalışmaları, veri modelleme, saha


denemeleri, pilot operasyonlar, Ar-Ge programları ve değer mühendisliği süreci
olarak adım adım geliştirilmiştir. Bitkilerin yıl boyunca yetiştirilmesini sağlamak için
gerekli olan çevre şartları tuzlu soğutmalı seralar yardımıyla sağlanmaktadır. Seranın
ucunda bulunan petekli karbon yastıkları ile sıcak- soğuk hava sirkülasyonu
sağlanarak dengeli bir ortam oluşturulmaktadır. Tesisteki gerekli elektrik enerjisi
güneş enerjisi sisteminden yararlanılarak sağlanmaktadır. Güneş enerji sistemleri
tesisteki diğer teknolojilerle uyum içerisindedir. (Sahara Forest Project, 2019)

Resim 46.Sahra Orman Projesi Tuzlu Su Soğutmalı Sera

Çölün yeniden yeşillendirmesi, verimli sulama rejimleri ve toprak ıslahı tekniklerinin


bir kombinasyonu tarafından yapılmaktadır. Dış mekan yetiştirme alanları hem yerli
çöl türlerine hem de su verimli gıda ve yem bitkilerine ev sahipliği yapmaktadır.
Yerli türler, yeni yem ve biyoenerji kaynakları olarak veya karbon tutma ve toprak
koşullandırma için kullanılabilmektedir. Çöl bitkileri, toprak koşullarını iyileştirmek,
ürün verimlerini artırmak ve mineral gübreler için gereksinimleri azaltmak için tarım
ve tuzlu su buharlaşmasından elde edilen atık ürünlerle uyumlu olarak
dağıtılabilmektedir. (Sahara Forest Project, 2019)

47
Resim 47.Sahra Orman Projesi ( https://www.saharaforestproject.com)

Kısacası, Sahra Orman Projesi, yüksek kaliteli sebzelerin üretimde gerekli koşulları
sağlamak için tuzlu su kullanan tuzlu su soğutmalı seralar içermektedir. Fotovoltaik
paneller tesis elektrik tesisatları için güç sağlamaktadır. Tuzdan arındırma ünitesi,
sera ve açık bitki örtüsü için gerekli suyu sağlamaktadır. Tesis ayrıca tuz üretimi için
tuz havuzlarının yanı sıra Ar-Ge faaliyetlerine izin veren modern laboratuvar ve
teknik tesisleri de içermektedir.

4.3. Biyomimikri Ofisi Projesi

Michael Pawlyn, Londra merkezli mimari uygulama Exploration’ın yöneticisi ve


fikir organizasyonu TED'in sözcüsüdür. Biyomimikri üzerine araştırmalar ve
yenilikler geliştiren Pawlyne’ın son kitabı “Mimarlıkta Biyomimikri”dir. Doğadan
etkilenerek tasarlamak konusunda uzman olan Michael Pawlyne ,doğada
gözlemlediği işleyişi, verimliliği biyomimetik ofis binası tasarımına yansıtmak için
çalışmıştır. Amaç, kuş kafataslarının oyuklu, kıvrımlı yapısından esinlenerek ve bina
dış kabuk yapıları, döşeme plakalarının formunu için kavisli, son derece ince camlı
cam sistemleri ve istenen sertliği sağlamaktır. (Poultney/Oda, 2013)

Bina düşük enerji maliyeti olan bir yapı olarak tasarlanmıştır. Yapı iki aşamadan
oluşmuştur. Yapının strüktür aşamasını canlıların kemik yapısından yola çıkarak
yapılan tasarım oluştururken, sürdürülebilirlik aşamasını botanik bitkilerin havayı
etkin kullanımı göz önüne alınması oluşturmaktadır.

48
Resim 48.Biomimikrikri Ofis Projesi ( http://www.exploration-architecture.com)

Bina altyapısı, kuşların ve mürekkep balıklarının kemik yapıları üzerine


modellenmiştir. Kuş kafatasları ve mürekkep balığı kemiklerinde, Pawlyn “tam
olarak doğru yerde en az malzeme kullanan karmaşık formların” genellikle doğada
çalışma prensibi olduğunu ve Biyomimetik Ofis Binası'nın temel yapısal
bileşenlerine dahil edildiğini öne sürmüştür. Daha hafif çalışma için ayrılan sütunlar
ve döşeme plakaları boşluklu tasarlanmıştır. Boşluklar sıcaklık kontrol bileşenleri
gibi ikincil amaçlar için kullanılmıştır. (Pawlyn, 2016)

Resim 49.Biomimikri Ofis Projesi İç Mekan ( http://www.exploration-


architecture.com)

49
Daha fazla sıcaklık kontrolü için, bina tasarımında, mimoza pudica ve epifitik
antoryum gibi yağmur ormanlarının dip kısımlarında yaşayan güneşışığını en ekin
şekilde kullanan bitkilerden yararlanılmıştır.

4.4. Mobius Projesi

Mobious projesi enerji üretimini, gıda üretimini ve su arıtımını sinerjik bir döngüde
birleştirmektedir. Doğanın sonsuz döngüsünü yansıtan kesintisiz bir çizgi ile
tasarlanan bina kentsel alanlarda bulunan atıkların çoğunu kompost ve anaerobik
yöntemlerle dönüştürebilmektedir. Atık kahve çekirdeklerinden mantar
yetiştiriciliğinin yanı sıra yapının bünyesinde sera, restoran, balık çiftliği, yiyecek
pazarı bulunmaktadır.

Resim 50.Mobius Projesi ( ( Http://Www.Exploration-Architecture.Com)

Şehirlerde ihtiyaç duyulan büyük dönüşümün “doğrusal, boşuna, kirletici


sistemlerden kapalı devre sistemlere” geçişi olduğunu söyleyen Pawlyn, Mobius
Projesi ile kentlerdeki bozuk metabolizmanın iyileştirilebileceğini vurgulamaktadır.

Mobius projesinin bir araya toparlağı özellikler;

.Üretken, yenilenen sera,

.Serada yöresel yemekler servisi,

.Balık çiftliği,

50
.Kahve çekirdeği kullanılarak mantar yetiştiriciliği,

. CO2 atıklarından elde edilen yapay kireçtaşı,

.Yaşayan makine, sus sistemi.

Mobius Projesinin en yenilikçi, yaratıcı yanı; besin üretimi, enerji üretimi, su arıtma
döngülerinin birbirine bağlı olarak gerçekleştirilmesidir.

51
5. 21. YY’DA BİYOMİMİKRİ ÖRNEKLERİ

Biyomimikri her dönemde tasarımı ve ortaya çıkarılan ürünleri farklı yönlerde


etkilemiştir. Tasarımda doğanın etkisi, teknolojinin gelişmesiyle ve araştırma
imkânların artması ile sürekli gelişim göstermiştir ve boyut değiştirmiştir.

Bazen doğa, tasarımı hiç beklenmedik şekilde etkilemiştir. İlk zamanlar doğa sadece
gözlemlenip, taklit edilirken şimdi doğanın birebir aynı işleyişinde, incelenen
özelliğinin kopyası niteliğinde ürünler, tasarımlar oluşturulmaktadır. Örneğin,
doğadan etkilenerek tasarım yapılan ilk zamanlara bir bal peteğinin yapısındaki
doluluk ve boşluklar incelenerek bu örüntüden yola çıkılarak bir tasarım
yapılacakken, 21.yy’da peteğin dokuları, birbirine bağlanma yapısı teknolojiden
yararlanarak makro ölçekte incelenip aynı sağlamlık ve yapıda bir ürün elde
edilebilmektedir. Bu şekilde yapılan tasarımların sağlamlığı, doğaya uyumu ve uzun
ömürlülüğü, sürdürülebilirliği sağlanmış oluyor. Teknolojinin büyük desteği ile
biyomimikri boyut değiştirmiştir ve bu şekilde doğada görülenin ötesinde sistemler
incelenerek, doğanın işleyişi, düzeni, mükemmel uyumu taklit edilebilmektedir, bu
sayede süreklilik, geri dönüşüm, sağlamlık, doğaya uyum sağlanabilmektedir.

Doğa etkisinde tasarım, Biyomimikri, mimari, endüstri ürünleri, elektrik elektronik


alanı, mekanik mühendisliği alanı ve birçok sektörde etkisini göstermektedir.

Sürdürülebilir enerji teknolojisindeki meydana gelen gelişmelerde, doğayı taklit eden


endüstri ürünleri tasarımlarına rasgelmek oldukça normaldir. Avustralya’da Su
Teknolojileri şirketi olan PAX, doğadan etkilenerek tasarım yapmak, çözüm üretmek
alanında sürekli bilimsel çalışmalar yapan, PAX Bilimsel Araştırma Merkezi adında
arge merkezi olan bir şirkettir. Şirket araştırma merkezi bünyesinde “Suyun
depolanması” konusunda çözümü doğada aramıştır. Suyun sabit bir şekilde
depolanmasının, korunmasının sonucunda içeriğinde bulunan dezenfektanlar ve
kimyasalların eşit dağılımda problemler olduğunu, hareketsiz olduğu için çökmeler
olduğunu gözlemlemişlerdir. Bu sebeple içeriğine ilave edilen kimyasal oranını
azaltıp, suda sabit bir hareket döngüsü sağlayarak içeriğin eşit dağılımını sağlamayı
ve çökmeleri engellemek için bir doğa olayı olan kasırgadan yola çıkarak çözümü
bulmuş, kasırganın oluşturduğu hava akımını bir motor çarkı tasarlayarak su
depolarına uygulamış ve sorunu çözmüşlerdir. Sistemin adını ise yine doğadan ilham

52
alarak Kalla zambağının yapısına da benzettikleri için “Lilly Çarkı” adını
vermişlerdir.

Resim 51.Lily çarkı. (Schoenfeld)

Son on yılda geleneksel enerji kaynaklarının fiyatlarındaki farklılıklar ve sera gazı


etkisini düşürmek için zaruri olarak izlenen politikalar, enerjini üretimi ve tüketimi
konusunda ciddi endişeler oluşturmuştur. Mevcutta kullanılan, hazır bulunan enerji
kaynaklarının sonu var ve ne zamana kadar idare edebilecekleri de belirsiz, bu
sebeple enerji kullanımı ile ilgili ciddi bir endişe vardır. Fosil yakıt kullanımının
fazla olması doğayı olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuz etkiyi en aza düşürmek için
çıkış yolları, çözümler aranmaktadır. Güneş' yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak
potansiyeli oldukça büyüktür. 2011 yılında, Daniel Nocera ve ekibi, güneş
enerjisinden yararlanarak büyük ölçüde yakıt üretebilen sistemler üretilmesi fikrini
geliştirmişlerdir ve varlığın başından beri enerjilerini fotosentez yoluyla elde eden
bitkilerin yaprak yapılarını taklit etmeyi denemişlerdir. (Satish K. Ameta,
2016) Böyle bir model sistem güneş enerjisini verimli bir şekilde yakalayıp
dönüştürebilecek ve daha sonra bu enerjiyi hidrojen gibi yüksek enerji yoğunluklu
bir yakıtın kimyasal bağları şeklinde depolayabilecektir, aynı zamanda sudan da
oksijen üretilecektir. Uzun uğraşlar sonunda oyun kartı ebatlarında silikondan yapay
levha üremişlerdir. Buna 'yapay yaprak' adını vermişlerdir. Suyun hidrojen ve
oksijene bölünmesi yoluyla güneş enerjisinin sentetik yakıtlara doğrudan
dönüşümünü sağlayabilmiştir.

53
Resim 52. Daniel Nocera'nın yapay yaprak cihazı. (Saracco, 2016)

Avustralya’nın batısında sokak lambaları için sürdürülebilir, enerji tasarruflu bir


lamba tasarımı düşünülmüştür ve araştırmalar sonucunda Okaliptüs çiçeğinin
biçimlenişinden yola çıkarak güneş enerjisi ile çalışan bir sokak lambası
tasarlanmıştır. Tasarımı yapan Cassandra Rowles, Bronwen Vines, okaliptüs bitkisinden
yararlanma sebeplerini konik şekilde kapanan yapraklarının çalışma sistemi taklit edilerek
gün içerisinde gün ışığını depolamada yardımcı olabileceğini düşündüklerini açıklamışlardır.
Güneş battıktan sonra, depolanan elektrik yüzlerce enerji tasarruflu tübüllerden transfer
edilir ve ışık aşağı doğru süzülerek sokağı aydınlatır. (Marshall, 2009)

54
Resim 53. Okaliptüs çiçeği, sokak lambası tasarımı.

5.1. 21.yy’da Mimari Tasarımda Biyomimikri Etkisi

21.yy’da doğayı gözlemleyerek, doğayı taklit etme tasarım yaklaşımı boyut


değiştirmiştir ve mimari de etkisini, doğayla uyumlu, doğada var olan canlıların
isleyişi gibi işeyen, geri dönüşümü mümkün olan, sürdürülebilirliği, ekolojik çevreye
yararı olan tasarımlar olarak göstermektedir. Buna sayısız örnek vermek mükündür.

5.1.1. Milwaukee Sanat Müzesi: Santiago Calatrava

Modern dönemin başarılı, sınır tanımayan mimarlarından olan Santiago Calatrava,


döneminde kendi eserlerini diğerlerinden ayıran özelliğin, farklılığın, matematiğin,
fiziğin, bilimsel araştırmanın ışığında tasarımlar yapmıştır her zaman. Teknoloji ve
yeni malzeme arayışları sayesinde oldukça farklı, doğanın sitemi ile çalışan
tasarımlar oluşturmuştur. Milwaukee Sanat Müzesinde de “Bir kuş çizmeyi bilmek
çok güzel ancak kuşun, sineğin nasıl uçtuğunu bilmemek eksikliktir.” (Mimdap,
2013) düşüncesi ile yola çıkışır ve kuşların kanat hareketleri üzerine, uçuş
kabiliyetleri üzerine derinlemesine araştırmalar yapmıştır, sistemler geliştirmiştir.

55
Resim 54. Santiago Calatrava'dan Milwaukee Sanat Müzesi (Calatrava'nın Yükselen
Pavyonu, 2010)

Calatrava’nın mühendislik araştırmaları sonucu kusursuz bir mekanizma ile ABD’ne


açılır kapanır kanat mekanizması olan heykelsi mimari bir yapı kazandırmıştır.
Yapıyı tasarlarken “Martıların kanat çırpışından ve kanat yapılarından” yola çıkarak
tasarlayan Calatrava, günde iki kez açılan kanat mekanizmasını katlanan 217 ayak ile
bağlamıştır.

56
Resim 55. Calatrava’nın Milwaukee müzesi için tasarım eskizleri.
Milwaukee Sanat Müzesi’nde kanatların açılıp kapanma zamanları güneşin
durumuna yanıt olarak gerçekleşip, gölgeleme yapmak için tasarlanmıştır.

5.1.2. Gherkin Kulesi, Londra

Yaygın olarak “The Gherkin” adıyla bilinen St Mary Axe, Londra’da ticari amaçla
kullanılan bir gökdelendir. Norman Foster tarafınan, İsviçre Re şirketi için
tasarlanmış, yapının inşaatı 2003 yılında tamamlanmıştır. 180 metre yüksekliğindedir
ve toplam 41 katı vardır. Şehrin her yerinden görünme imkânı olan yapı, kornişona
benzeyen formundan ötürü “Gherkin(kornişon)” adı ile bilinmektedir.

Resim 56. Gherkin formuyla rüzgarın hızını keser.

57
Yapının formu altta dar iken orta kısımlara doğru genişleyip sonrasında yukarı doğru
çıkarken tekrar daralmaktadır, bunun sebebi ise, organik formlu olan yapının
yüzeylerine temas eden rüzgar hızını yavaşlatıp, kübik bir yapıya göre çok daha az
etkilenmesini sağlamaktır. (Foxlin, 2010)

Yapının en belirgin özelliği olan altıgen dış cephe örtüsünün asıl ilham kaynağı ise
“Venüs çiçeği” veya “Venüs sepeti” olarak bilinen bir sünger çeşididir. Su
ortamında yaşayan bir canlı olan Venüs süngerinin dış kabuğu camsı ve parlak bir
kafesten oluşmaktadır. Süngerin yapısında bulunan bağsistemi incelenerek dışkabuğu
yapılan yapının ince kafes işçiliği sayesinde gerilmeler bütün bir yapıya çeşitli
yönlerde dağılmasını sağlanmıştır. Süngerin bağ sistemi ve camsı parlak kafesi ve
sistemi taklit edilerek son derece sağlam, dayaıklı ve heykelsi bir yapı tasarlanmıştır.

Resim 57. Gherkin kulesi cam dış cephesi. (Yavuz, 2010)

58
5.1.3. Katar Belediye İşleri ve Tarım Bakanı (MMAA) Binası

Katar’da ekolojik mimariye örnekolarak yapılan yapılardan birisi olanMMAA binası


“Kaktüs”ün çevresiyle olan ilişkisini çölde inşa etmek için bir model olarak kullanır.

• İşyerinde sessizce çalışan işlevsel işlemler, kaktüslerin kuru ve kavurucu bir


iklimde kendilerini sürdürmelerinden esinlenir.

• Pencerelerdeki güneş gölgeleri, kaktüsün suyu tutmak için gündüz yerine gece
terlemesine maruz kaldığı gibi, ısıya cevaben açılıp kapanır.

• Proje, atık su yönetim sistemi, suyu koruyan ve minimum atık verimine sahip
işlemleri takip eden bitişik botanik kubbesinde ekosistem seviyesine uzanmaktadır.

Kaktüs projesi olarak adlandırılan MMAA binasında enerji kalite ve verimi


düşünülmüştür, bu düşünceye göre tasarımlar yapılmıştır. Değişken sıcaklıklara
uyması için pencere önlerinde bulunan güneşlikler açılır kapanır sistem olarak
tasarlanmıştır(böylece suyu tutmak için değil, gündüz yerine gece terleme yapan
kaktüsün aktivitesini taklit eder).Yapının tasarımında tamamen geri
dönüştürülebilirdik ve enerji verimi düşünülmüştür. Kulenin tabanındaki kubbe, yeşil
alan, bahçe bulunduracaktır ve içinde bulunan botanik bahçede atık suyu
temizlenebilecektir. (Sprey, 2019)

Resim 58. Katar Kaktüs projesi. (Katar'dan Kaktüs Gökdelen Tasarmıı, 2010)

59
5.1.4. William McDonough’un Geleceğin Gökdeleni
Ağaç gökdelen (Treescraper) adı ile anılan yapı 1977'de İrlanda'da ilk güneş
enerjisiyle çalışan evi inşa eden ve sonrasında da ekolojik, yeşil mimari üzerine
eserler veren William McDonough tarafından tasarlanmıştır. Mimarın tasarladığı
ekolojik yapı, “Ağaç gökdelen” ,bir ağacın gerçekleştirebileceği birçok işlevi yerine
getirebilecek şekilde tasarlanmıştır. Sürdürülebilir tasarıma kusursuz bir örnek olan
ve doğa dostu olan yapı, oksijen üretebiliyor, enerji üretebiliyor, mevsimlere göre
değişkenlik gösterebiliyor. Doğayı inceleme ve taklit etme bilimi olan
Biyomimikri’nin 21.yy’da boyut değiştirdiğini en iyi gözlemleyebileceğimiz
yapılardan birisidir “Ağaç gökdelen”. Teknoloji geliştikçe ve imkanlar genişledikçe
doğadan etkilenme yöntemi yeşil mimariye ve ekolojik yapılar oluşturmaya doğru
evirilmiştir. Tasarımda amaç geleceğe yönelik, kaynak tasarrufu sağlayabilen, kendi
enerjisini üretebilen, geri dönüşüm sağlayabilen, sağlıklı yapılar üretmek olmuştur.

Mimar gelecek için de yeşilden, doğadan, ağaçlardan ilham alarak yapılar üretilmesi
gerektiğini, ancak onların işleyişlerini taklit ederek tasarlanan yapılarla geleceğe
sağlıklı ve kaynak tasarruflu, uzun ömürlü yapılar bırakılabileceğini savunmaktadır.
(habitat, 2008)

60
Resim 59. William McDonough tarafından tasarlanan Treescraper projesi. (William
Mc Donough's Treescraper, 2010)

Aerodinamik bir forma sahip olan yapı, dış cephe formu sayesinde rüzgârın etkisini
kesme özelliğine sahiptir. Binanın batı cephesi yeşil alan olarak tanımlanmaktadır,
yeşil çatılar ve atriyumların olduğu bölümdür.

Yapının ıslak hacimlerinde oluşan atık suları geri dönüştürülerek binanın yeşil alan
sulamalarında kullanılabilmektedir ve tekrar bahçede oluşan atık su ıslak hacimler
içerisinde kullanılabilmektedir. Yapının güney cephesinde bulunan 100.000fit kare
fotovoltaik panel sayesinde güneş ışığını elektriğe dönüştürerek kendi elektriğinin
%40’ını kendisi üretebilmektedir. Aynı zamanda yapı içerisinde kullanılan bütün
mobilya v.b. ürünler geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilmiştir. (habitat, 2008)
Yapının geri döşüm sağlayabilecek şekilde tasarlanması, ekolojik mimariye destek
olmasında en önemli özelliklerden birisi olmuştur. (Partners, 2007)

61
5.1.5. King Fahad Milli Kütüphanesi(Suudi Arabistan)

Gerber Architekten tarafından tasarlanan yapı Suudi Arabistan’ın en önemli


eserlerinden birisi olmuştur. Kütüphanenin cephesini süsleyen romboid tekstil tente,
ormandan ve sarmaşıktan yola çıkarak tasarlanmıştır. Cephede ulunan tenteler,
ormanda ağaç yapraklarının oluşturduğu gölge ve yaprakların işlevinden yola
çıkarak, içeride bulunan ziyaretçilerin rahatsız olmasını engellemek ve uzun süre
raflarda bulunacak olan kitapların keskin güneş ışıklarından etkilenmesini
engellemek için düşünülmüştür. (WAN, 2014) Cephede kullanılan tentelerin yanında
aynı zamanda mobil güneş koruma cihazları kullanılmıştır bu sayede güneşten
korunma performansı artarken aynı zamanda güneş enerjisi de dönüştürülerek yapı
içerisinde kullanılabilmiştir.

Resim 60. King Fahad Milli Kütüphanesi (Philip Stevens, 2014)

62
Cephede çelik kablolar yardımıyla yapılmış olan sistemde sadece% 7 bir güneş
penetrasyon oranına ulaşılmaktadır. Riyad’da sıcaklıkların 50 ° C ulaştığı
hesaplanarak mevcut dış mekan sıcaklığının büyük bir kısmının soğurularak iç
mekanı etkilemesi bu sayede engellenmiştir.

63
6.SONUÇ
Doğa, canlıların varlığının en başından beri kendi döngüsünde ve düzeninde
sorunsuz bir şekilde varlığını sürdürmüş ve barındırdığı canlılara mutualist bir düzen
sağlamıştır. Kendi içinde var olan canlıların ihtiyacı olan her şeyi kendi içinde
sağlaması ve kendi kendine yeten bir düzenin olması her zaman hayranlık uyandıran
bir durum olmuştur. Hayvanların, bitkilerin, organizmaların parçası oldukları bu
doğa düzeninde varlığını sürdüren bir diğer canlı türü de insanlardır. Doğanın
düzenine hayran kalan insan da aynı düzeni yakalayabilmek ve aynı dengede
yaşayabilmek için varlığının başından beri doğayı gözlemlemiş ve doğanın dengesini
yakalayabilmek için çabalamıştır.

İlk başlarda doğadan ilham alarak tasarım yapmak içgüdüsel olsa da sonrasında
bilinçli hale gelmiştir. İnsanlar en başarılı ekosistem mühendisleridir. Doğal yaşam
alanlarını paylaştıkları diğer canlıların hayatta kalma sistemlerini ve döngülerini
inceleyerek kendi yaşam kapasitelerini arttırmanın yöntemini öğrenebilirler. İlk
çağlarda doğadan akıl alarak varlığını sürdürmeye çalışan insanoğlu zaman ve
teknoloji ilerledikçe araştırmalarını ve gözlemlerini derinleştirmek için araştırma ve
gözlem merkezleri kurmuştur. Derinlemesine araştırmalar yapılmaya başlandık sonra
ise doğadaki canlılar, yaşayışları, davranışları araştırmacılar için başvurulan bir
kaynak niteliğinde olmuştur.

Doğada görünen örümceğin sadece bir örümcek olmadığını aynı zamanda eşsiz ağ
sistemi olan bir akıl hocası olduğu görülmüştür. Doğayı doğru düzende hayatta
kalmak ve kaliteli bir hayat sürmek için kaynak seçen araştırmacılar yıllar boyunca
doğadan gözlemledikleri sistemleri ve tasarım fikirlerini insan hayatına uygulamak
için sayısız araştırmalar ve yenilikler yapmışlardır.

Doğanın gözlemlenmesiyle taklit edilen sistemler, tasarımlar ilk başlarda yüzeysel ve


görünüşte var olan, kopyalanabilir özellikler iken zamanla teknolojinin de
gelişmesiyle araştırmalar daha derine inmiştir ve hücrelerin hareket sisteminden,
canlıların dokularının mikroskobik ortamda incelenmesine kadar insan hayatına yarar
sağlayabileceği şekliyle taklit edilen bir hal almıştır. İlk başlarda doğadan
gözlemlediklerini kendi hayatına kopyalayan insanoğlu buna “taklit” demiştir fakat
zamanla değişen hayat şartlarıyla doğadan yararlanma yöntemlerinin de değişmesiyle
doğayı taklit etmeyi, doğa bilimleri yazarı Janine Benyus yeni bir tür olarak

64
“Biyomimikri”yi bulmuştur, bunu bilimi ve felsefeyi doğadan öğrenme bilimi olarak
açıklamıştır.

Biyomimetik bilimcileri tarafından Biyomimikri, "doğanın iyi tasarımının


soyutlaması" olarak yorumlamaktadır. Doğadan ilham alarak yapılan tasarımlar ilk
başlarda yüzeyde ve biçimde ise de teknolojinin gelişmesi ve şartların iyileşmesi ile
çalışma mekanizmasını ve sistemini taklit eden, canlıların doğaya olan direncini,
savunma mekanizmasını, dokularını taklit eden yapılar ve çeşitli icatlar yapılmıştır.
Gelişen mimari; doğanın evrim süresine, canlıların mikroorganizmalarına, canlı
anatomilerine, doğal yaşam alanlarından, çevreyle olan ilişkilerine kadar çeşitli
başlıklarda her şeyi kapsayan bir araştırma yöntemidir. İskelet sisteminin vücudu
taşıma yönteminin incelenip aynı sistemde oturma birimleri üretilmesinden, örümcek
ağının bağ mekanizmasının incelenmesiyle çatı strüktürünün üretilmesinden, lotus
bitkisinin kendini temizleme özelliğinin mikroskobik ortamda incelenmesiyle kendi
kendini temizleyebilen duvar boyalarının üretilmesine, köpekbalığının hızlı
yüzüşünün sebebinin incelenip derisindeki gözeneklerin biçimi kullanılarak üretilen
hızlı yüzücü mayolarına kadar canlıların biçimlerindeki, çalışma mekanizmasındaki,
ekosistemdeki durumları gibi çeşitli yönleri gözlemlenerek doğa taklit edilmektedir.

Artnouveau dönemi mimarı Antoni Gaudi tasarımlarında doğadan etkilenmiştir.


Döneminde doğayı tasarımlarında en çok kullanan mimarlardan olan Gaudi için doğa
etkisinde tasarım biçimsel yöntemle yansımıştır eserlerine. Bitki motiflerini,
canlıların biçimlerini ve iskelet sistemlerini sıkça tasarımlarında kullanan mimar,
biçimsel biyomimikriye örnek olarak döneminin en iyi eserlerini vermiştir.21.yy
tasarımcılarından olan Michael Pawlyn ise biyomimikriye örnek birçok projeler
üretirken ekoloji ve sürdürülebilirlik alanında eserler vererek geleceğe yönelik
eserler üretmiştir.

Biyomimikri yöntemi olarak, canlıların sadece biçim ve çevreyle ilişkisinin


gözlemlenip taklit edildiği dönemlerden, canlıların sistemlerinin, hücresel
hareketlerinin, dokularının gözlemlenip, araştırılıp taklit edildiği, yöntemlerin
geliştirilebildiği dönemlere gelmiş olması, biyomimikri tasarım yöntemlerinin her
geçen gün daha da geliştiğini ve derinlemesine işlenip doğaya daha fazla
danışılabileceğini göstermektedir. Teknolojinin gelişmesi ve çağın ilerlemesiyle
doğayı taklit etme ve yöntemlerin geliştirilmesi çok daha fazla hızlanacaktır ve

65
tasarım problemlerine çözüm bulmak yolunda hızlı, kalıcı, işe yarar çözümler
bulmayı sağlayacaktır.

Meydana gelen çağ ve zamansal değişimlerle Biyomimikri tasarımı için önemli olan
kıt kaynaklar ve zorlayıcı koşullarla mücadele edebilecek dayanıklı yapılar üretmek
olmuştur. Doğadan alınan ilhamlarla, doğal kaynak yönetimi ve bahsi geçen
problemlere yanıt aramak, sistemsel problemleri çözüp ekolojik dengeye ve
sürdürülebilirliğe destek olabilecek tasarımlar ortaya konmaya başlamıştır.

Gelecek yüzyıllarda da Biyomimikri alanında eserler verilmeye devam edecektir.


Tasarımlarda sistemlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından bütünlüğe ait
biyomimikri uygulamalarının artması gerekmektedir. Antoni Gaudi zamanında
etkisini biçimde gösteren, Michael Pawlyn döneminde sürdürülebilirlik kavramıyla
karşımıza çıkan Biyomimikri, 21.yy ve sonrasında da farklı kavramlarla da olsa
karşımıza çıkmaya devam edecektir, Tasarımcılar doğaya öykünmekten
vazgeçmeyecektir, insanın özü doğaya aittir ayrı düşünülemez ,çağ ilerledikçe ve
teknoloji geliştikçe doğayı taklit etme yöntemleri de paralel olarak gelişecektir ve
kusursuzlaşacaktır.

66
KAYNAKÇA

A.Dinçer. (2011). Yayımlanmamış Yüksek Lians Tezi. Konutlarda Mekân Tasarımı Kriterlerinin
Grel Algılama Açısından İncelenmesi. İSTANBUL, TÜRKİYE: Haliç Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü.

Akgün, S. (2014, 05). Doğayı gözlemleyip mimariye aktarmak. raillife:


http://www.raillife.com.tr/dogayi-gozlemleyip-mimariye-aktariyor/ adresinden
alındı

Alberto Estévez, A. A.-M. (2003). Genetic Architectures / Arquitecturas Geneticas . Santa Fe:
Lumen Books.

Altınok, H. Z. (2011). Ofis iç mekan tasarımlarında gelişen teknolojiler ışığında esneklik ve


İstanbul'daki uygulamalar üzerinde analiz. İstanbul: MSGSÜ Fen Bilimleri.

Arts, D. o. (2006, 10). at nouveau. metmuseum:


https://www.metmuseum.org/toah/hd/artn/hd_artn.htm adresinden alındı

Atalayer, F. (1994). Temel Sanat Öğeleri. Eskişehir: Anadolu Üniveritesi.

Aydın, M. Ç. (2003). Sanatta Eleştirellik. İSTANBUL: Beta basım.

Bakırlıoğlu, Y. (2012, Eyül). BIiomimicry for Sustainabiity: An Educational Project in


Sustainable Product Design. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ortadoğu Teknik
Üniversitesi.

Bayav, D. (2009). Leonardo Da Vinci’de Sanat, Bilim ve Etkileşim. Trakya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 123-142.

Benyus, M. (2013). A Biomimicry Primer, Biomimicry Resource Handbook. Montana/ABD:


Biomimicry 3.8 İntitute.

Blewitt, J. (2004). The Eden Project – making a connection. museum and society (s. 175-
189). University of Exeter.

Boğa, M. (2013, haziran). Tasarımda Doğal Analoji: Endütri Ürünleri Tasarımı Öğrencilerinin
Yaklaşımı Üzerine Bir Çalışma. Yüksek Lisans Tezi. İSTANBUL: İstanbul Teknik
Üniversitesi.

Ching, F. D. (2004, 03 12). İç mekan tasarımı. BURSA: Bursa Teknik Üniversitesi.


biomimicry.org: https://biomimicry.org/?s=ching+2008 adresinden alındı

Dezurko, E. R. (1951). Greenough's Theory of Beauty in Architecture. Houston/Texas/ABD:


The Rice institute Pamphlet.

Foxlin. (2010, Mart24). Lord Foster's Naturel İnspiration, Gherkin Tower. London.

67
Fuller, J. (2019, 04 19). Leonardo da Vinci's Complex Ornithopter (c. 1505).
science.howstuffworks:
https://science.howstuffworks.com/transport/flight/classic/ten-bungled-flight-
attempt2.htm adresinden alındı

Genç, M. (2013). Yayımlanmış Doktora Tezi. Doğa,Sanat ve Biyomimetik Bilim. Ankara,


Ankara, Türkiye: Hacettepe Üniveritesi Güzel Sanatlar Enstitüsü.

Gezer, C. B. (2008). Doğal Zeolitten Üretilecek Hafif Betonun Tarımsal Yapılarda


Kullanılabilirliği Üzerine Bir Araştırma. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi , 187,195.

habitat, i. (2008). William McDonough’s Treescraper Tower of Tomorrow. Fortune.

Hasol, D. (2014). Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü. İSTANBUL: YEM.

Hawsawi, H. I. (2016, July). Nature Inspired Interior Design Principles in the Hot Arid Climate
of Saudi Arabia . Arizona State University.

Institute, B. (2012). Hunting & Gathering For Ideas. ABD: Biomimicr 3.8 İnstitute.

Mansour, D. H. (2010). Biomimicry a 21th Century Design Strategy Integrating With Nature
in a Sustainable Way. University of Dammam, Collage of Design, Interior Design
department .

Marshall, A. (2009). Wild Design: Ecofriendly Innovations Inspired By Nature. North Atlantic
Books, California., 26.

MARSHALL, A. (2009). Wild Design: Ecofriendly Innovations Inspired By Nature. California:


North Atlantic Books.

Mimdap. (2013). Milwaukee Sanat Müzesi: Santiago Calatrava. Archdaily.

Partners, W. M. (2007). Office Building of the Future. mcdonoughpartners:


https://www.mcdonoughpartners.com/projects/office-building-of-the-future/
adresinden alındı

Pawlyn, M. (2016, 2 26). Biyomimikri ve Biyomimetik Ofis Binası. (İnterface, Röportaj Yapan)

Philip Stevens. (2014, Ocak). Designboom:


https://www.designboom.com/architecture/king-fahad-national-library-by-gerber-
architekten-01-19-2014/ adresinden alındı

Poultney/Oda, D. (2013). Living in a materials world. NATURE (s. 172-176). Macmillan


Publishers Limited.

Ross, L. (2005, Şubat). Organic design: İnspired by nature. ted.com:


https://www.ted.com/talks/ross_lovegrove_shares_organic_designs/transcript
adresinden alındı

Sagra da Familia. (tarih yok). https://www.musement.com/us/barcelona/sagrada-familia-


skip-the-line-guided-tour-7380/ adresinden alındı

68
Sahara Forest Project. (2019). SFP Ürdün Klasörü. Sahara Forest Project:
www.saharaforestproject.com adresinden alındı

Sanat ve Matematik. (2017, Mayıs).


https://gulsahsozaldiblog.wordpress.com/category/genel/ adresinden alındı

Saracco, R. (2016, Haziran 21). Artificial Leaf. eitdigital.eu:


https://www.eitdigital.eu/newsroom/blog/article/artificial-leaf-1 adresinden alındı

Satish K. Ameta, S. A. (2016). The Artificial Leaf: A Step Towards Mimicking Photosynthesis.
Pasific University Journal of Science and Technolohy, 30-37.

Schoenfeld, L. (tarih yok). Doğa Bilimi: Enerjinin En Güzel Doğası. beautifulnow.is:


https://beautifulnow.is/discover/nature-science/recent-incredible-advances-in-
sustainable-energy-technology-are-a-result-of-biomimicry-industrial-designs-that-
mimic-those-found-in-nature-check-out-latest-and-most-beautiful-energy-
producers-and-managers-de adresinden alındı

Sprey, K. (2019). Qatar’s giant cactus: a shining example of biomimicry. Environment.

Şahin, E. (2015). Hayvanlardan İlham Alarak Geliştirilen Teknolojik Ürünler.


https://www.webtekno.com/internet/dogadan-ilham-alinarak-uretilen-teknolojik-
urunler-l333.html adresinden alındı

Termit İklim Kontrolü. (2018, mayıs). nationalgeography:


https://video.nationalgeographic.com/video/magazine/decoder/00000163-4f96-
de63-afe7-7fdf708d0000 adresinden alındı

Tüzcet, Ö. (1967). Form ve doku-texture : formun dokusu üzerine bir deneme ve mimari
ifade. İTÜ Mimarlık, 79.

Ulgar, S. (2002). Nilüfer Çiçeğinden Kristal Saraya. http://serkanulgar.blogcu.com/nilufer-


ciceginden-kristal-saray-a/3974446 adresinden alındı

WAN. (2014). Sarmaşık Kaplamanın Modern Yorumu. mimdap:


http://www.mimdap.org/?p=135331 adresinden alındı

Wiggins, P. (2017, 04 04). What Does Rococo Mean in Relation to Antique Furniture? the
spruce: https://www.thespruce.com/rococo-antique-furniture-4125877 adresinden
alındı

William Mc Donough's Treescraper. (2010). https://foxlin.com/william-mcdonoughs-


treescraper/ adresinden alındı

Yavuz, F. (2010, Nisan 13). Tom Dyckhoff, Building Design'a Soruyor: "Siz Delirdiniz mi?".
http://www.mimarizm.com/haberler/tom-dyckhoff-building-design-a-soruyor-siz-
delirdiniz-mi_116649?PageNo=2 adresinden alındı

69
Yıldız, H. (2012, Ocak). Endüstri Ürünleri Tasarımı Kapsamında Biyomimetik Tasarımın Yeri
ve Metodolojisi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ.

Zülal Nurdan Erbaş Korur, Y. D. (2013). Genetik Biliminin Mimarlık Disiplini Üzerindeki
Etkileri. Beykent Unıversity Journal of Science and Engineering, 11-25.

İNTERNET KAYNAKLARI

Antik Yunan Sanatı. (Tarih Yok). Https://Tr.Wikipedia.Org/Wiki/Antik_Yunan_Sanat%C4%B1


Adresinden Alındı

Antoni Gaudi Sagrada Familia (Tarih Yok). 01 05, 2017 Tarihinde Sagradafamilia:
Http://Www.Sagradafamilia.Org/En/Architecture/ Adresinden Alındı

Asur Medeniyetinin Özellikleri. (2012, 09 26). 12 04, 2016 Tarihinde Nkfu.Com:


Http://Www.Nkfu.Com/Asur-Medeniyetinin-Ozellikleri-Asurlular-Hakkinda-Bilgi/
Adresinden Alındı

Biçer, S. (2010, 01 22). Utzon'un Zarif Görünüşlü Fakat Kaprisli Tasarımı. 12 26, 2016
Tarihinde Arkitera: Http://V3.Arkitera.Com/H49297-Utzonun-Zarif-Gorunuslu-
Fakat-Kaprisli-Tasarimi.Html Adresinden Alındı

Biyomimetik Ve Mimari. (Tarih Yok). 12 30, 2016 Tarihinde Popülerbilgi.Com:


Http://Www.Populerbilgi.Com/Genel/Biyomimetik_Mim_Nilufer.Php Adresinden
Alındı

Calatrava'nın Yükselen Pavyonu. (2010). https://inhabitat.com/amazing-calatrava-shade-


pavilion-for-the-milwaukee-art-museum/ adresinden alındı

Cardelus, D. (2018). Designboom: https://www.designboom.com/architecture/antoni-


gauidi-el-capricho-david-cardelius-10-24-2018/ adresinden alındı

Casa Calvet. (2017). 01 15, 2017 Tarihinde Gaudidesigner:


Http://Www.Gaudidesigner.Com/Es/Casa-Calvet-Puerta-De-Una-
Entrada_115.Html# Adresinden Alındı

Casa De Botines. (Tarih Yok). 01 15, 2016 Tarihinde Filickriver:


Http://Www.Flickriver.Com/Photos/Javier1949/Sets/72157607369712676/
Adresinden Alındı

70
Casa Vicens. (Tarih Yok). 01 04, 2017 Tarihinde Casa Vicens:
Http://Www.Casavicens.Es/İnfo/Pıctures_En.Pdf Adresinden Alındı

Doğadaki Tasarımlar. (2013, 02 08). archozi: http://archozi.blogspot.com/ adresinden alındı

Eden Project. (2019). Eden Project Sustainability Policy. Eden project:


https://www.edenproject.com/eden-story adresinden alındı

El Capricho De Gaudi. (Tarih Yok). Elcapricho. 01 05, 2017 Tarihinde


Http://Www.Elcaprichodegaudi.Com/Descubre/El-Capricho-De-Gaudi/ Adresinden
Alındı

Erdoğan, B. (2014, 12 02). Uzaydan Görünen Sanat Eserleri. 12 07, 2016 Tarihinde
Bilgiustam: Http://Www.Bilgiustam.Com/Uzaydan-Gorunen-Sanat-Eserleri/
Adresinden Alındı

Eski Mısır Tanrıları. (2007, 08 19). 12 04, 2016 Tarihinde Http://Gizliilimler.Tr.Gg/:


Http://Gizliilimler.Tr.Gg/Eski-M%26%23305%3bs%26%23305%3br-
Tanr%26%23305%3blar%26%23305%3b.Htm Adresinden Alındı

Eski Mısır’ın Anahtarı. (2011, 05 25). 12 04, 2016 Tarihinde İnsanveevren:


Https://İnsanveevren.Wordpress.Com/2011/05/25/Eski-Misirin-Anahtari-Rosetta-
Tasi/ Adresinden Alındı

Gustave Courbet’in “The Wheat Sifters” Eseri. (2014, 05 09). 12 06, 2016 Tarihinde
Resimbiterken: Https://Resimbiterken.Wordpress.Com/2014/05/09/Gustave-
Courbetin-The-Wheat-Sifters-Eseri/ Adresinden Alındı

Güell Pavilions And Garden. (Tarih Yok). 01 05, 2017 Tarihinde Wmf: Güell Pavilions And
Garden Adresinden Alındı

Jackson, A. (2016). Spain: Outer Barcelona. 01 05, 2017 Tarihinde The-Silk-Route:


Http://Www.The-Silk-Route.Co.Uk/Barcelonao.Htm Adresinden Alındı

Juan, J. M. (2014, 03 19). Gaudi'nin Fikri Ve "El Capricho". 01 05, 2017 Tarihinde
Cosasdearquitectos: Http://Www.Cosasdearquitectos.Com/2014/03/La-İdea-
Arquitectonica-De-Gaudi-Y-Sus-İnicios-En-El-Capricho/ Adresinden Alındı

Katar'dan Kaktüs Gökdelen Tasarmıı. (2010, Mart).

Keskin, G. (2008, Ekim). Mimarlıkta Doğanın En İyi Fikirlerinden Öğrenmek*. Aralık 12, 2016
Tarihinde Arkitera:
Http://V3.Arkitera.Com/Spotlight.Php?Action=Displayspotlight&Id=146&Year=&Aıd
=2677 Adresinden Alındı

Lovegrove, R. (2005, Şubat). Organic Design: İnspired By Nature. Ted.Com:


Https://Www.Ted.Com/Talks/Ross_Lovegrove_Shares_Organic_Designs/Transcript
Adresinden Alındı

71
Mezopotamya Uygarlıklarında Heykel Sanatı. (2016, 09 21). 12 04, 2016 Tarihinde
Edebiyatvesanatakademisi: Http://Www.Edebiyatvesanatakademisi.Com/Heykel-
Sanat-Uygarliklar/Mezopotamya-Uygarliklarinda-Heykel-Sanati-19174.Aspx
Adresinden Alındı

Mısır Mitolojisi. (2015, 07 24). 12 04, 2016 Tarihinde Tarih.Gen:


Http://Www.Tarih.Gen.Tr/Tarih-Makaleleri-Anadolu-Kronolojisi.Html#More-442
Adresinden Alındı

Nieto, J. A. (Tarih Yok). 01 05, 2016 Tarihinde


Https://Www.Google.Com.Tr/Maps/Uv?Hl=Tr&Pb=!1s0xd490cea63bbc007%3a0x9
0d7c14e7ceae9e8!2m19!2m2!1i80!2i80!3m1!2i20!16m13!1b1!2m2!1m1!1e1!2m2
!1m1!1e3!2m2!1m1!1e5!2m2!1m1!1e4!3m1!7e115!4shttps%3a%2f%2fen.Wikiarq
uitectura.Com%2findex.Php%2fel_Capricho!5sel%20c Adresinden Alındı

Onur, İ. (Tarih Yok). Le Corbusier ‘İn Statik Anlayışı. 12 30, 2016 Tarihinde Mimaronurozden:
Http://Mimaronurozden.Com/Category/Mimari-Blog/ Adresinden Alındı

Pablo Picasso. (2014, 09 16). 12 06, 2016 Tarihinde


Http://Www.Resimhocasi.Com/Picasso.Html/3 Adresinden Alındı

Paleolitik (Eski Taş Çağı) Dönem Sanatı. (2015, 12 17). 12 04, 2016 Tarihinde Sanat Ve
Felsefe: Https://Sanatvefelsefe.Wordpress.Com/ Adresinden Alındı

Pawlyn, M. (2016, 2 26). Biyomimikri Ve Biyomimetik Ofis Binası. (İnterface, Röportaj


Yapan)

Sahara Forest Project. (2019). Sfp Ürdün Klasörü. Sahara Forest Project:
Www.Saharaforestproject.Com Adresinden Alındı

Saint George The Dragon Slayer2. (2016, 04 23). 15 01, 2017 Tarihinde Slideshare:
Http://Www.Slideshare.Net/Michaelasanda/Stgeorge2 Adresinden Alındı

Sema-Tawy, L. K. (2014, 11 7). Lotus Çiçeğinin Antik Çağlar Ve Modern Fizik İle İlişkisi. 12 04,
2016 Tarihinde Ancientstartech:
Http://Ancientstartech.Blogspot.Com.Tr/2014/11/Lord-Kelvins-Sema-Tawy.Html
Adresinden Alındı

Sümer Silindir Mühürleri. (2011, 05 21). 12 04, 2016 Tarihinde İnsan Ve Evren:
Https://İnsanveevren.Wordpress.Com/2011/05/21/Sumer-Silindir-
Muhurleri/#More-1923 Adresinden Alındı

Şahin, E. (2015). Hayvanlardan İlham Alınarak Üretilen Teknolojik Ürünler. 30 12, 2016
Tarihinde Http://Www.Webtekno.Com/İnternet/Dogadan-İlham-Alinarak-Uretilen-
Teknolojik-Urunler-L333.Html Adresinden Alındı

Tatari, B. (2016, 04). Dünyayı Güzelleştiren Akım :Art Nouveau. 12 06, 2016 Tarihinde
Tempomag: Http://Www.Tempomag.Com.Tr/Detail/Dunyayi-Guzellestiren-Akim-
Art-Nouveau Adresinden Alındı

72
Tuncer, M. (2016, 03 2016). Rönesans Dönemi Mimarisi. 12 06, 2016 Tarihinde Sanat
Karavanı: Http://Sanatkaravani.Com/Ronesans-Donemi-Mimarisi/ Adresinden
Alındı

(2019). http://gaudidesigner.com/uk/casa-calvet-apartment-door_115.html adresinden


alındı

http://www.aksamuzeri.com/2009/03/katardan-kaktus-gokdelen-tasarimi.html adresinden
alındı

Ronchamp. (tarih yok). https://www.arkitektuel.com/ronchamp/ adresinden alındı

73
EKLER

74
The Sahara Forest Project in 10 sentences

1. The Sahara Forest Project (SFP) is a combination of environmental technologies to enable


restorative growth, defined as revegetation and creation of green jobs through profitable
production of food, freshwater, biofuels and electricity.

2. While society still strives to realize that sustainable solutions must replace the traditional
extractive use of resources, the Sahara Forest Project demonstrates the potential for
restorative practices.

3. SFP is designed to utilize what we have enough of to produce what we need more of, using
deserts, saltwater and CO2 to produce food, water and energy.

4. The Sahara Forest Projects is not too good to be true and it is not rocket science, but an
innovative solution founded on the premises that we need a more holistic approach towards
tackling challenges related to energy, food and water security.

5. The Sahara Forest Project is a unique combination of existing low-tech environmental


solutions based on tested principles that are combined to create highly desirable synergies.

6. Sahara Forest Project combines solar thermal technologies with technologies for saltwater
evaporation, condensation of freshwater and modern production of food and biomass
without displacing existing agriculture or natural vegetation.

7. The best physical locations for a SFP-facility are low-lying, arid and sunny areas that normally
has little agricultural activity or natural vegetation.

8. A single SFP-facility with 50 MW of concentrated solar power and 50 ha of seawater


greenhouses would annually produce 34,000 tons of vegetables, employ over 800 people,
export 155 GWh of electricity and sequester more than 8,250 tons of CO2.

9. By establishing a commercial viable way to bring saltwater into the desert The Sahara Forest
Project works as an enabling technology, allowing for a wide variety of businesses to develop
alongside it.

10. SFP makes it possible to go green by black numbers at the bottom-line, as the project
profitably creates much needed resources while providing ecosystem-services.

You might also like