Professional Documents
Culture Documents
Şiirler 2022
Şiirler 2022
S.Barış YILDIZ
2022
Üç Alana Bir Bedavayım
1
Pazar tezgahlarında son artık.
Otobüslerde en arka koltuk.
İndirim reyonlarında en önde.
Davetlerde en dipteyim…
2
Ben hep bozuk para üstü kalsın
Üretim hatası ,isteyen istediği kadar alsın
Merdiven altı imalat, eşantiyon saat
Dış kapının mandalı, bir köşede dursunlardayım.
Gelecek Gülsün
3
Bir güneş ısmarla, kışlar ısınsın.
Yaz serp karlara, Temmuz fışkırsın.
Gitmek Gerekiyor…
4
Umursamazlıklardan inip,
Zaafları yenip,
Yeni bir hayata binip,
Gitmek gerekiyor…
Yelkenleri açıp,
Azığı sırtını alıp,
Geçmişten bir kaç mutluluk çalıp gitmek gerekiyor…
Gemilerin geçişinden,
Güneşin her akşam bitişinden,
Hayatın kahredişinden gitmek gerekiyor …
Gelmeyen mutluluğa,
Eğreti dostluğa,
Üzerimdeki yıpranmış bu kılığa,
Veda edip gitmek gerekiyor…
Umduklarını vermeyen,
5
Kıymetini bilmeyen,
Seninle hiçbir yere gelmeyen
Bu şehirden gitmek gerekiyor…
Sen Bilmeyeceksin
6
Yazıp yazıp attığım kağıtları,
Anıp anıp yaktığım ağıtları,
Sanıp sanıp baktığım insanları.
Sen bilmeyeceksin.
İçimdeki sancıları,
Senden ayrı çektiğim acıları,
Değiştiremediğim bu yazgıları.
Sen bilmeyeceksin.
7
Üzerime kara topraklar örtüldüğünü.
Sen bilmeyeceksin.
Benler
8
Merhaba kırk yıllık kollarım!
Yirmi yıldır büyümeyen ayaklarım,
Merhaba kalbim, merhaba beynim!
Ikinizin arasında kalan dilim...
9
Sen Paris, sen İstanbul, sen Madrid.
Sen Mısır’da efsane Piramit.
Sen antik çağda kraliçe Afrodit.
Sen Everest gibi aşılmazsın.
Zirvelerin İnsanı
10
Kimi ayağına bastı,kimi suratını astı.
Kimi seni gördüğünde kendini kastı.
Kimi sana içindeki tüm nefreti kustu.
Saat Üç
12
Annem
Sen gittin!
13
Bak deniz hiç durmadı .
Hiçbir gemi demir atmadı.
Kayıklar öksüz,martılar sessiz…
Bu şehir hep sensiz…
Sen gittin!
Tren hiç gelmedi,
Midyeci hiç gülmedi.
Rüzgar boran oldu, hiç dinmedi.
Duraklarda hüzün,
Tükendi bu şehir gün gün.
Sen gittin…
Saatler bak durdu
Çınarlar soldu, bir bir kurudu
Limanda hüzün ve keder,
Böyleymiş ne yapalım İstanbul’da kader
Ne Biliyor, Ne Bilmiyor?
14
Gitmeleri hep dokuz şiddetinde
Artçıları bitmiyor,
Depremleri ne yıkıyor, ne yıkmıyor
Yoruldum düşünmekten
Bir köşede oturup bükülmekten
Dilinde hep bir veda busesi
Ne kalıyor,ne kalmıyor.
15
Beş Zamansız Kaldık
16
İstanbul Gibiyim
İstanbul gibiyim.
Hayallerimin önünde beton yığınları.
Gülücüklerimi kapkaççılar çalmış.
Kafam labirent yolları…
İstanbul gibiyim.
Her bir yanımda çukur.
Yüreğimde çığlıklar.
Beynimde hayal kırıklıkları.
İstanbul gibiyim.
Duracak yerim yok.
Mafya parsellemiş parklarımı.
Yollarımda kırmızı ışıklar.
17
Bugün Günlerden Sen Yok
18
Gerçek
19
Kar Çocukları
20
Ah be Erzurum
Ah be Erzurum,
Üşüdükçe üşüdün.
Buzların hiç çözülmedi.
Her sokağın terk edilmişlik kokuyor.
Çocukluğumun şehri.
Karların erimedi
Parkan yırtık, pırtık.
Botların su çekiyor.
Ah be Erzurum,
Üşüdükçe üşüdün
21
Eylül Olduk
22
Senli Benliydik
Eğreti selamları,
Zoraki kelamları,
Çöpe attım…
Diz dizeydik
Hep biz bizeydik
Aynı düşteydik.
Aynı gülüşteydik.
Bir yudumu beraber içsindik.
Karanlıkları beraber geçsindik.
Mesafeleri yıktık,
Yerle bir ettik.
Ayrılıkları yaktık.
Kül ettik erittik.
Suskunlukları attık,
Kelimeleri sel ettik.
Gitmeleri kendimize el ettik.
Artık senli, benliydik.
23
Bencil
24
Piyango bir hayata kurulmuştu.
Tutarsızlıktan taburcu olamamış,
İtibar diploması alamamıştı.
25
Ümit
Ümit;
Ölen birine kalp masajı yapmak gibi bir şey.
Ümit;
Son trenden sonra tren beklemek gibi bir şey.
Ümit;
Kuruyan bir yaprağın yeşermesini beklemek gibi bir
şey.
Ümit;
Geri geri gelmeyecek birini beklemek gibi bir şey.
Rahmetli Ben
26
Büyüklerim bilmeden yıllarımı biçti
Kronik bir melankoli bir de beni seçti.
Çok da gün görmedim rahmetli ben.
27
Salgın Esareti
28
Vuvvv…Vuvvv…Vuvvv.
Vuvvv…Vuvv.Vuvvv.
Şak.şak.şak.
Herkes bir rüzgar,
Herkes bir yağmur.
Ufuklar dar.
Fikirler çamur.
Vuvvv…Vuvv.Vuvvv.
Şak.şak.şak.
Herkes bir kasırga
Herkes bir yıldırım.
Gözler karga.
Sözler kaldırım.
29
Şehirler
Şehirler…Şehirler…
Bir zamanlar dağdılar.
Matem olup yağdılar.
Tuğlaları toprak üstüne,
İnsanları toprak altına yığdılar.
Şehirler…Şehirler…
Kimilerini kayırdılar.
Kimilerini ayırdılar.
Kimilerini delirtip.
Kafadan sıyırdılar.
30
Eski Ev
Tavanda yer çekimine direnen lamba.
Köşede yanmayı unutmuş döküm soba.
Yerde kendinden geçmiş tozlu muşamba.
Siyah beyaz, evli bekâr yığınla çaba.
31
Şiirler Garda
32
Gözlerimi açtım,saatime baktım.
Saatimde Maysa dönüyordu.
Kapıyı açtım dışarı çıktım.
Karşımda Maysa duruyordu.
33
Maysa oluyordu dünya karşımda,
Maysa doğuyordu güneş, ufkumda.
Sormayın Gitsin
34
Sen bilirsin havalarında,
Bir afralarda, bir tafralarda,
Bir umursamazlıklarda,
Bir takmazlardayım ki,
Sormayın gitsin.
Gidiyorsa gitsinlerde,
Bitiyorsa, bitsinlerde,
Ne hali varsa görsünlerde,
Arasında bulsunlardayım ki,
Sormayın gitsin.
35
Küsmek
36
Sevdiklerimiz ve Sevenlerimiz
Sevdiklerimize gülümsedik.
Sevenlerimize surat astık.
Kimler gelmiş?
37
Güle güle perileri, onların mutlu ol dilekleri…
Fonda söğüt ağacının sallanan elleri…
O halde gidelim…
Ziyaret edelim…
Gönlümüzdeki efsane dünyasına.
Zümrüt köşkündeki odasına…
Vay…Vay…
Nasıl bir detay?
Sanki yeni doğmuş bir ay.
O halde Hasan Abi ver bir çay.
38
Gözleri kaşıkçı elması , yok ona denk.
Vay..Vay…
Tarifsiz bir detay…
Sanki yeni doğmuş bir ay.
O halde Hasan Abi ver bir çay.
39
Mısralarımın Kadını
40
Sana tek aşık ben olayım bordocan.
41
Kaşında yay,bardağında çay
Falında pırıl pırıl ay ben olayım bordocan.
42
Yıllar Geçti
43
Hayal Kuyruğu
Hayal kuyruğundayım,
Saçlarım siyah, gözlerim Nisan.
Sıram geldi, hareketlendim.
Bir el omzumda; "Hele dur bayım!"
"Önce ben varım."
Hayal kuyruğundayım,
Saçlarım gri, gözlerim Kasım.
Sıram geldi ve yine bir başka el omzumda,
"Önce ben varım, sen dur hele bayım!"
Ben ise yine sıradayım.
Hayal kuyruğundayım.
Saçlarım beyaz, gözlerim Şubat.
Geç gelen bir sıra ve yine bir el,
"Sıra sende bayım!"
Artık ne yapayım?
Bak bayım, son duraktayım!
Artık o hayalleri yaşayamayacak yaştayım.
44
Kalpler Özgür Atmalı
45
Anlata anlata bitiremez,
Amansız akan bir nehir gibi,
Mısralara sığdıramazsın.
46
Yolunu gözlersin
O, unuttu sanır,
Sabahlara kadar özlersin.
47
Biliyorum
Bu günlerin biteceğini
Ayrılıkların geleceğini
Sevdiklerimin bir bir öleceğini
Biliyorum çaresiz…
Biliyorum.
Bir gün yazın olmayacağını,
Bir gün sazın çalmayacağını,
Bu kalemin artık yazmayacağını
Biliyorum çaresiz
Güle Güle
Yakışıklı çarşambalarımda,
Saçımı artık taramıyorum,
Kapılarda,sokaklarda
Senleri beklemiyorum.
49
Ben Buyum
Kostümlerimi fırlattım.
Usulca kendimi giydim.
Kasketimi taktım,
Kasveti indirdim.
Dekoru devirdim,
Oyun metnini çizdim.
Dört mevsim
50
Kış olup donduruyor,
Yaz olup yakıyor
Bir an çiçek açıyor,
Birden yaprak döküyor,
Acabaları bitmiyor,
Bir günü hep dört mevsim…
Acabaları bitmiyor,
Bir günü hep dört mevsim…
Kimi zaman
Buz kesiyor,donduruyor,
Beremi takıyorum.
Bu defa fırtına oluyor.
Kasıp kavuruyor…
Artık yetişemiyorum,
Bir günü hep dört mevsim.
51
Yine Gelmedin
Güneş bekledi,
Boynunu büktü, battı gitti.
Gemiler bir figanla , güvertelerini yaktı gitti.
Balıkçı Veli oltasını bir isyanla attı gitti.
Yine gelmedin…
Yine bilmedin…
Hep gittin…Hep bittin…
Yine gelmedin…
Yine bilmedin…
Hep gittin…Hep bittin…
52
Bağımlılık
53
Bu son bakışım kağıda
Parkamı aldım gidiyorum ey mısralar.
Yüreğim bükük olsa da başım dik.
Hayallerim yara bere içinde olsa da .
Gözümde yaş yok.
54
Hoşça kal nefes alışım, su içişim,
Yürüyüşüm, oturuşum, duruşum
Sessiz çığlığım,
Hoşça kalın…
55
Aynı sandalyede , aynı fikirlerdeyim
Kendi kendime konuşmalarda,
Aynı kaçmazlarda, aynı bıkmazlardayım.
Düşünüyorum, dalıyorum,
Tekrar tekrar saatime bakıyorum…
On, yirmi, kırk saat, gün, ay oluyor gelmiyorsun.
56
Boş Ver
57
Tek kapı kaldı
Ne şiir, ne de roman.
Ne para kazandırdı ne de insan.
58
Adın
59
Eskici
60
Ruhunda Yaşayanlar
61
Biz Oldu.
62
Geç Kaldık
Treni kaçırdık,
Zamanı saate bakarak geçirdik.
Gencligimizi tarihin sayfalarında yitirdik.
Derken ömrü bitirdik…
63
Oku Beni
Pencerene vuran kimsesiz yağmurlarda
Saçlarına yağan sessiz karlarda oku beni
64
Bir Sen
65
Kötüler Kazandı
66
Bir Melankoli
67
Yaşlandım
68
Çöp Gibi
69
Kütüphaneler Yetmezmiş
Çiz…Çiz…
70
Kuş uçmaz ,kervan geçmez saatlerde,
Uçsuz bucaksız, kimsesiz tepelerdeyim
Pes ediyorum artık
Alın umutlar sizin olsun
Tepe tepe kullanın
72
İçe kapanış
73
Kötülerin Dünyası
74
Zaman
75
Güleryüzlü , Asil Ablam
76
Umursamazlığın Bedeli
77
Zaman Yolcuları
Zamansız gittiler.
Zamansız geldiler.
Herkes zamana yenildi.
Herkes zamanda yendi.
Zaman aldı, zaman verdi.
78
Geç Kaldılar
Saat bir.
Buğdaylar bekledi, yağmur gelmedi.
Saat iki.
Buğdaylar inledi, güneş dinmedi.
Saat üç.
Buğdaylar direndi, yağmur gelmedi.
Saat dört.
Buğdaylar sarardı, yağmur gelmedi.
Saat beş.
Buğdaylar öldü, yağmur geldi.
Ne buğdaylar güldü , ne de yağmur güldürdü.
79
Her Haliyle
80
Soğuk Haziran
Gelecek koltuğumuzda,
Ümitler sırtımızda,
Şubatlar arkamızda
Göç ettik haziranlara.
Haziranlarda kışlandık,
Yaşlandık,
Kimi zaman dışlandık.
Şubatlar üşütmemişti bizi,
Haziranların güneşi kadar.
81
Tecrübe
82
Yazgı
83
Nemelazımcılar
84
Eksik Olmasınlar
85
Dert Nakaratı
86
Paranın Altında Ölenler
87
Hüzün
88
Yaz
89
Barış
Öfke,kibir ve ego.
Tahammülü olmayan yığınlarca insan.
90
Renkler
Daha çocuktu,
Bütün renkleri güzel sanmıştı.
Mavi denize girmiş, yeşil çimlerde oynamış
Yanakları pespembe olmuştu.
Büyüdü ve bazı renkleri daha iyi tanıdı;
Kara haberler aldı,
Yüzü sapsarı oldu
Ve sonunda bembeyaz bir ışık gördü.
91
Kitaplara vefasızlık
92
Eylül
93
Sigortalı İş
94
Herkes İndi
95
Eserler Bitmedi
96
Bir Hiç Kaldı
97
Kaç Bahar Oldu
98
Bir Rastlantı
Seneler seneler...
Üst üste yığılan hisler.
Dökülen kelimeler,
Çekilen kürekler.
Bir rastlantı.
Üç beş saniye...
Bir merhaba, bir hoşça kal.
Bu kadar.
99
Gri Ekose Kasketim
Kasketimi takar,
Bir cigara yakar,
Geçmişe uzun uzun bakardım.
Şimdi kaybettim kasketimi.
Kasvetli adamların
Kasketlerine bakıyorum.
Gri ekose kasketim, kimin başında
Bazen benzettigim başlar oluyor.
Bazen kasket altında gördüğüm
Yaşlar oluyor.
100
Hayat bir Bulmaca
Birilerinde koşturmaca
Birilerinde boş durmaca.
Kiminin hayatı bir bulmaca.
Kiminin hayatı tekdüze.
Kimi yaşlanmış, olmuş bir müze.
101
Serçenin Gizemli Bahçesi
102
Eksiliş
103
Devran
104
Etiketli Ruhlar
Diplomalar uçuştu,
Kariyerler kapıştı.
Ruhunu ortaya koyamayanlar,
Etiketleriyle ortada dolaştı.
105
Kader
106
Geceden bir Kesit
107
Yetmişler
108
Merdiven altı Şiirler
109
Yapay İnsanlar
Su ve sabun vardı.
Yapay insanlar dört bir yanı sardı.
Estetikle burunlar kaldırıldı.
Psikologla duygular aldırıldı.
Yüzlerde yabancı madde, un gibi.
Duygular tepkisiz odun gibi.
110
Hiç
111
Ömrün Tablosu
Hayat,
Hem her şey, hem hiçbir şey.
Zaman,
Bazen bir at, bazen bir kağnı.
Sevgi,
Güven, istikrar ve sabır.
Memleket,
Ne kalıyorsun, ne vazgeçiyorsun.
Saygı,
Parayla değil, asil davranış.
Ölüm,
Bazen bir an, bazen her an.
112
Sevmek
113
Boş Ver!
114
Kısmet
115
Soluğu Sende Aldım
116
Karantina Hayat
117
İlham Kahvesi
118
Yıl 2040
119
Büyürken Kötüleştik
120
Gelen Olmadı
121
Dün ve Bugün
122
Ufuk
123
Çelişki
124
Gezen Çiçek
125
Sağlık
126
Anın Değeri
127
Gittiler
128
Olamadım
129
O
130
Aldanma
131
Karantinadan Yeni Dünyaya Temenniler
132
Kış ve Okul
133
O Ne?
134
Sayfaları Çevir
135
Bazen
Bazen yazar,
Bazen kızar,
Bazen susarsın.
136
Veda Akşamı
137
Hep Gidin
138
Olumsuzluklara Veda
139
Kitaplarına kapak alma.
Bu şiir sana kapak olsun.
Aynaya sakın bakma.
Bu şiir sana ayna olsun.
140
Absürt gece kulüplerinde,
Imitasyon aşklarda iki hececik sevgi dilenen zavallı bir
lahitsin.
Bugün Böyle
141
Bugün günlerden pazartesi.
Çalar saatimin yedide uyandıran tik tak sesi.
Sokak lambalarının mesaisi bitmiş.
Yeni gün takım elbisesiyle teşrif etmiş.
Daha
142
Kapısına dayandım, bir güneşti, yakıyordu.
Güneşten daha güneş, daha güneş…
Nazar
Eski bir dosttu.
Varlığına varlar katmıştı.
143
Bin lira hesaplık restorandan yeni çıkmıştı.
Köhne barakama geldi.
Sobamın fırınında
Üç liralık patates vardı.
Bir heveslendi, bir yedi sormayın.
O gitti, ayağıma çaydanlık döküldü.
144
Bir kayıktı.
Deniz koptu.
Sustu, durdu, yutkundu.
Bir camdı.
Can kırdı.
Sustu, durdu, yutkundu.
Bir yazdı.
Kar yağdı.
Sustu, durdu, yutkundu.
Bir hayattı.
Felek yaktı.
Sustu, durdu, yutkundu.
Göç
145
Bir asır göç ediyor,
Kolunda yıllanmış bir bavul.
İçinde otobüsler, tren garları.
Nasılsınlar, çay bardakları.
Aynı yüzyılda doğanlar,
Aynı ailede buluşanlar.
Yetmiş, seksen yaşında saçlar.
Hala on beş yaşında bakışlar.
Durum
146
Gök gurbet,
Yer gurbet,
Bir yanda hasret,
Bir yanda gayret.
Durum bundan ibaret.
Aynı
147
Aynı limanda, aynı bankta,
Aynı sayfada, aynı paragrafta.
Aynı mısrada, aynı nakaratta.
Aynı istasyonda, aynı peronda.
Aynı sokak lambasının altında,
Aynı hülyada...
Keşkeler
148
Takvimlerden pencereme süzülen su damlası.
Arkadaşım sırılsıklam bir sokak lambası.
Bir hayal kumpasında,
Yürüyemediğim kaldırım taşları.
Bir nostalji sırasında,
Gelmeyecekleri beklediğim köşe başları...
149
Unuttum
150
Kimin Kalbi Var?
Kalpleri yoktu.
Dün kabaranlar, bugün duruldular.
Deniz gibi.
Dün karartanlar, bugün aydınlattılar.
Güneş gibi.
Dün esip gürleyenler, bugün sustular.
Rüzgâr gibi.
Kin tutmadılar.
Onların bir döngüsü vardı.
Kalpleri vardı.
Kimi temmuzuna kış olup çöktü.
Kimi nisanında yapraklarını döktü.
Kimi ise ufkuna taş duvarlar ördü.
Kin tuttular.
Onların bir süngüsü vardı.
151
Yeni Bir Beyin
152
“Doğan her çocuk bir gelecek köprüsü inşa eder.”
153
“Bazı insanlar ömrünüze ömür katar. Bazı insanlar
ömrünüzden ömür çalar.”
154
“Mantıkla duyguların kavgasını duygular kazanırsa çıkmaz
sokaklara girebilirsiniz. Eğer mantık kazanırsa yollar
düzdür, kalbiniz bugün olmasa da yarınlarda daha
mutludur. En güzeli mantıkla, kalbin oturup doğruyu
bulmasıdır.”
155
“Göç ettik ve mesafeler arttı. Uzaklaştık ve bocaladık.
Sevgi verecek gerçek dostları aradık. Kalan sevgiyi
israf ettik. Duygular köreldi ve teknolojiye koşup, ona
sarıldık.
Biz iken, ben olduk...”
156
“Işık söndüğünde, insan öldüğünde değeri anlaşılır.”
157
“ Bazı insanların kalbi hep rezervasyonludur. Sizin için
hiç boş yer yoktur. İçeri girmek için boşuna uğraşmamak
gerekir. “
Bazılarınınkinin ise protokolü hep doludur. Arka
sıralarda size bir iskemle verirler. Değeriniz düşüktür.
Bazı gönüllerin ise bütün koltukları sizin için boş,
kapıları sonuna kadar açıktır.
O insanların kıymetini iyi bilmek gerekir.”
Sarardilar, yeserdiler
Tanık oldular, mevsimleri gördüler.
Şikayet etmediler, dilleri yoktu.
Rüzgara dur diyen elleri yoktu.
Direndiler, gucendiler
Yeniden yeserdiler.
Dimdik durdular,
Gitmediler kaldılar.
158
kalemle duyurulması mıdır? Yazmak yetenek gibi
görülse de, tek yapılması gereken kaleme kağıda
sarilmaktır. O zaman siz konustukça o yazacaktır.
159
Bazen hayat susuz kalır,bazı insanlar vardır su
gibidirler.İşte o insanlar yetişiverirler kurak hayatlara.
Berrak,temiz ve hayat veren bir su gibi…Bazen gemiler
batmak üzeredir ve bir liman ararlar sığınmak için.İşte en
zor fırtınada görünen bir liman vardır.Işıl ışıl.Gemilere
kucak açar.Bazen boşlukta hızla düşersin.Bir el ararsın
tutunmak için.İşte o el gelir ve uzanır.Sıcacık ve huzur dolu
bir can gibi.İşte o insanlar belleklerde,yüreklerde hiç bir
zaman unutulmazlar.İşte o insanlardan biri daha geçti bu
şehirden…
Sokaklar,ağaçlar,bu şehrin ayı,güneşi
ağaçları,lambaları onunla yaşadı yıllarca…O’nlu saatler
hayat verdi bu şehrin tüm güzel yaşanmışlıklarına…O, bu
şehrin oksijeni,en güzel rüzgar gülüydü.Yollar,yıllar
masalar,sandalyeler,tüm kaldırımlar artık boş kaldı.Yeri
doldurulamayacak bir melek gibi uçtu gitti bu şehirden.
O bir güven kapısı, bir seyir terasıydı. Sabır
küpüydü,içine her türlü zorluğu attı.Hiç yılmadı,
durmadı,hiç yorulmadı.Sevenleri ve sevdikleri için hep
çabaladı.İyiyi onayladı,kötüye hep karşı çıktı.O hep
aradı,hep sordu.Değer verdi,sevgi verdi,güç verdi.Gözleri
hep güldü,yüreği belki ağlasa da o hep dik durdu.Kırılsa da
kırmadı.Koca bir dağ,yemyeşil huzur veren bir bağ idi. O ani
bastıran yağmurda bir şemsiye idi.
O, bir efsaneydi…
160
O, denizin ortasında eşsiz bir özgürlük heykeli,
O, dağ yürüyüşünün sonundaki küçük şelaleydi.
O, yol üzerindeki en güzel molaydı.
O, 21.yüzyıldaki en büyük olaydı.
TURUNCU AKŞAMLAR
161
Adımlarım bedenimi sürükleyerek gitmeye
zorlarken ,ruhum bir halatla bağlıymış gibi kopamıyor,
gitmemeye direniyor, bir çocuğun oyuncağı için ağlaması
gibi yerlere yatıp ayaklarını vurarak dövünüyordu.
Yeni bir akşamın yaklaşması ve güneşin vedalaşmak
için ufuk çizgisinde sarıdan turuncuya doğru renk
değiştirmeye başlaması ,günün yeniden doğmayacağı ve
Maysa’yı yeniden görememe korkusunu içime acı acı
serpiştiriyordu. İnsanlar hayatlarında bir kaç defa veda
töreni yaşar, üzülür ve sonra alışırmış.Ben ise her gün
bitmeyen veda törenini yaşıyor,her gün boynu bükük
hüzünle kalemimin, kağıdımın yolunu tutuyor,turuncu
akşamların yüreğimi saran gri kokusunu teneffüs ediyor ve
çaresizliği doya doya yaşıyordum.Akşamlar ufukta
turunculaşırken ben ellerimi gökyüzüne kaldırıp sessizce
haykırıyor, avazım çıktığınca susuyor, susuyor ve yine
susuyordum.Sessiz çığlıklarım yüreğimdeki dağları
parçalarken,bedenim sarsıntıları dışarıya belli etmemek için
çırpınıyordu.
Zamanın ilerleyip, rüzgarın yağmurla birlikte camları
parçalarcasına içeri girmek istediği, bu amansız fırtınada
bile turuncu akşamın hüznü çöküyordu içime.
Daha önce de yüzlerce defa aynısı olmuş ve güneş
sabah erkenden kalkmış,en güzel sarı elbiselerini giymiş ve
gülen yüzünü bu defa turuncu değil sarı renkte
göstermişti.Bense yeniden doğan yakışıklı günle birlikte
sevinç nidalarıyla ,ruhum bir bayram içinde üstü başı yırtık
akşamın, smokinli sabahında yeniden rastlamıştım
Maysa’ya.
Ayrılığın kokusu ve kalbimi çıkarırcasına,
şakaklarımdaki damarları patlatırcasına, ruhumu
162
bedenimden ayırırcasına yaşama ihtimali duyduğum
korkusu bugün yoktu. Dünün hüznü ve yarının ayrılık
ihtimali bu anı öteliyor,yaşatmıyor Maysa’nın varlığını
hissettirmiyordu. Turuncu akşamların nakaratı ,ara
mısralarda hep hüzünlü dizeler besteletiyor,her akşam bir
vedayla beraber yarının doğmayacağı korkusunu
getiriyordu.
Güneşin yeniden uyanması ile Maysa’yla
karşılaştığımda, gözlerim kamaşıyor, kapanıyor ,ardından
onun etrafa yaydığı ışık hüzmeleri içinde zoraki açtığım
gözlerimle ,gözlerinin içindeki o gizemli tünele giriyordum.
Ta bulutlardan akan bir gül şelalesinin önünde ,masmavi
sular içinde bir elinin parmakları yukarıda diğer eli kalbinde
,bir ayağıyla bale yapar gibi duran ve başı dik bir bronz
kadın heykeli duruyordu.Arkasındaki şelaleden aşağıya
“Efsaneler Ölmez” “Maysa bir efsanedir”yazıyordu.Efsaneler
ölse de tarih sayfalarına isimleri kazınacaktı ,onlar gelecek
nesillere hep efsane olarak aktarılacaktı.
Yine bir turuncu akşam yaklaşırken ben o gizemli
tünelden yine çıkmak zorundaydım.Maysa’yı yaşatarak,onu
yaşayarak,onsuz ve onunla beraber sonsuza dek…Binlerce
turuncu akşam olsa bile…O hep efsane olarak kalacaktı.
163
Güneş hep açmasaydı ve gece hiç olmasaydı ne
olurdu? Toprak mı, ağaç mı yoksa diğer canlılar mı?
Hangisi dayanabilirdi?
Bazı sıkıntılar bazı bedenlere gece gibi midir acaba? Ya
daha fazlası? Hayatımızı serinletmek bahanesiyle
güneşi saklayanlar… Onlar değil midir,ruhlarımızı
karanlıkta bırakan güneş perdeleri?
Yine de kutuplar gibi olmasın hayatımız… Bir gece , bir
gündüz olsun… Gecelerimizden güneşler,
güneşlerimizden geceler eksik olmasın.
164
Geçerken acı acı biçti.
Devirler sessizce bitti.
165
Kar gibi saçları,
Kalın kaşları,
Upuzun adımları
Bembeyaz ayakkabıları
Yıllarca içine attığı sırları
Dolaplar çevirdiler
Yollarına taş devirdiler
166
Onlar kuruyan dallarından
Bense kırılan yanlarımdan bahsettim.
Sabırla beklerlermiş.
Çok sevdikleri güneş
Bazen canlarını çok yakarmış.
Ya dolu?
Yapraklarını delik deşik edermiş.
Yine de sabırla yerlerinden kıpırdamazlarmış.
Çünkü sevdikleri ve arkadaşları hep yanlarındaymış.
Ayrılığı yazmaktan,
Gitmelere kızmaktan,
İçmeden bir köşede sızmaktan,
Bıktım, bıktım…
167
İçimdeki sen,
Çınar ağacı,
Büyüdükçe büyüyecek
İçimdeki sen,
Kocaman bir okyanus.
İçimdeki sen sonsuz gökyüzü.
İçindeki ben,
Sönmeye yüz tutmuş alev,
Söndü sönecek.
İçindeki ben.
Sararmış bir yaprak,
Düştü düşecek.
İçindeki ben hasta bir insan.
Öldü ölecek.
168
Sıcacık liman görünürler.
Buz dağına bürünürler.
Teğet geçmek istersin.
Titanik gibi parçalanıp gidersin.
169
Öfke, kibir ve ego.
Tahammülü olmayan yığınlarca insan.
Ne hatır kalmış, ne gönül.
Kırmakta herkes yarış içinde.
Oysa öyle dünyalar var ki,
Herkes barış içinde.
170
Ah kavak ağacı, ne olurdu bu kadar kibirli olmasaydın.Bak
kimse kalmadı etrafında. Başına buyruk, hep dikine gittin.
Ne gölge yaptığın toprağa, ne de bilge bir yaprak attın
çorağa. Herkese tepeden baktın. Har oldun, kar oldun…
Ya koca çınar. Başında kuşlar, altında ruhlar hayat buldu.
Kimlerin gülmelerine şahit oldu? Takvimlerinden ne kışlar,
güzlerinden ne rüzgarlar geçti. Hayat çile için belki de onu
seçti. Dalları kırıldı, o kırmadı. Güneşi yaktı, o yakmadı.
Kimselere tepeden hiç bakmadı. Sanat oldu ilhamlara, kanat
oldu uçamayanlara, ve hep koca bir çınar oldu gölgesi
olmayanlara.
171
Bazen odunları,
Bazen hayatı sırtlardı.
Eve girdiğinde çocuklar boynuna atlardı.
172