Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 2

Darbeden Yargılamalara

10 yıllık demokrat parti 27 mayıs 1960 tarihi itibariyle son bulmasına rağmen darbe hazırlıklarının
başlangıcı daha eskiye dayanır. 1950lerde ordu içinde çeşitli cuntalar kurulmuştu. Bu cuntalar
arasında cemal Madanoğlu ve Talat Aydemir’in başı çektiği gruplar dikkat çekicidir. Bu kişiler
yaptıkları ciddi hazırlılarla diğer garnizonları da etkilemiştir.

Darbeye Ramak Kala:

1960’ın nisan ayında İnönü istasyonda saatlerce bekletilerek Kayseri’ye sokulmak istenmemiş ve
İncesu’da saldırıya uğramıştır.

18 nisanda tüm üyeleri DP’lilerden oluşan bir tahkikat komisyonu kuruldu. Bu bir baskı rejiminin
kurulması olarak yorumlandı. Çok kısa bir süre sonra da bu komisyona olağanüstü yetkiler verildi.

Bu iki önemli olay neticesinde Kuvvet Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’i başa geçmesi için ikna eden
Cemal Madanoğlu’na bağlı grup 25 Mayıs günü harekete geçme kararı aldı. 26 mayıs gecesi darbeci
grup harekat merkezi olarak kullanacakları Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı binasında toplandı. Bu
bina darbe sürecinde örfi idare kumandanlığı binası sonrasında da Ankara Kumandanlığı olacaktır.
Öncelikle önemli kişi ve dairelerin telefonu kesildi. 27 Mayısın ilk saatlerinde Kara Harp Okulu
öğrencileri ve komandolar Ankara’nın kritik yerlerini işgal ettiler. Sabaha karşı 3.15’te darbeye katılan
piyade kıtaları ve süvariler, 3.30’da ise tanklar harekete geçti. Karşı koyma potansiyeli olan
komutanlar tutuklandı. Kısa sürede şehre hakim olundu.

Darbe

Tutuklananlar arasında hükümet üyeleri ve milletvekilleri yanında Genelkurmay başkanı Rüşdü


Erdelhun da vardı. Sabahın erken saatlerinde önce İstanbul radyosu ele geçirildi. İhtilal Bildirisini saat
4.30’da bir bölük askerle Ankara radyosuna giren Alparslan Türkeş okudu.

Cemal Gürsel darbe öncesinde hareketin başına geçmeyi kabul etmişse de ^mayısta görevinden
ayrılarak İzmir’e gitmiş ve bu durum ihtilalci subayları endişelendirmişti. İzmir’de ikinci ikna girişimiyle
Gürsel teklife uyarak 27 mayıs günü öğle saatlerinde Ankara’ya geldi.

Darbe bildirisi : Bildiride hareketin tarafsızlığı, hiçbir gruba karşı yapılmadığı, hareketin hukuka
bağlılığı ve tüm işlemlerin hukuk dahilinde yapılacağı vurgusu vardı. Ancak gelişmeler bu yönde
olmadı. Hareket doğrudan DP’yi hedef almıştı. Ülke genelinde DP teşkilatlarında görev almış pek çok
kişi tutuklanacaktı. DP’ye yakın memurlar ya görevden alındı ya da sürüldü. Bu süreçte kapatılan tek
parti de DP idi. Üstelik Yassıada mahkemeleri gibi olağanüstü bir yargılama süreci başladı. Bildiride
NATO ve CENTO’ya bağlı kalınacağı vurgusu da ABD’ye batı karşıtı bir hareket olmadığı güvencesini
vermekti.

27 mayıs günü Cumhurbaşkanlığı muhafız alayı Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı gözaltına aldı. Meclis
başkanı Refik Koraltan ve İçişleri bakanı Namık Gedik de gözaltına alınarak Kara Harp Okulunda bir
odaya kapatıldı. Menders bu sıralarda Eskişehir’deydi ve darbe haberini sabahın erken saatlerinde
almıştı. Kütahya’ya doğru yola çıktı ve yeri tespit edilerek yolda tutuklandı. Menderes’in de
Ankara’ya getirilmesiyle Darbenin ilk ayağı başarıyla tamamlandı. Tüm yetkililer kontrol altına
alınmıştı.

Darbeye meşruiyet kazandırmak ve hukuki altyapısını hazırlamak için bir bilim heyeti meydana
getirildi. Önceki iktidara muhalif olan profesörler uçakla Ankara’ya getirildi. Bu profesörlerden
Anayasa Komisyonu Raporu talep edildi. Böylece yeni rejim için hukuki altyapı kuruluyordu. Raporda
Dp meşruiyetini kaybetmişti ve yapılan müdahale âdi ve siyasi bir hükümet darbesi değildi. Kamu
hizmeti fikrini yitiren ve kamu haklarını korumaktan uzaklaşan idare şahsi nüfuz ve ihtiraslarla zümre
çıkarlarını temsil etmekteydi. Komisyon Başkanlığına İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar
getirildi. Komisyondaki hukukçuların dikkat çekici özelliği çok daha fazla şiddet ve sürat taraftarı
olmalarıydı. Bu hukukçu grup yalnızca DP ileri gelenlerini değil, aynı zamanda tüm DP
milletvekillerinin de tutuklanmasını gerekliliğine rejimi ikna etti. Ancak bu şekilde meşruiyet
sağlanabilirdi. Bu hukukçular bir de İhtilal Komitesi kurulması tavsiyesinde bulundu. Bu hukukçular bir
de olağanüstü koşullar manzarası çiziyordu. Bu manzaraya uygun bir olağanüstü yargılama ve
yürütme gerekiyordu. Bu süreçte yargılamaların doğal mecrası olan yüce divan yerine Yüksek Adalet
Divanı kuruluyordu. Kanunların geriye işlemezliği ilkesi ortadan kalkıyor ve Milli Birlik Komitesi
tarafından çıkarılan kanunlarda belirlenen hükümler eski eylemlerle uygulanabilir hale getiriliyordu.
Bu hukuku komisyonuna Milli Birlik Komitesi tarafından iki ana görev verildi:

- 1924 Anayasasını ortadan kaldıran geçici bir anayasa hazırlanması.


- Darbenin meşruiyetini kuracak bir Anayasa Komisyonu Raporunun kaleme alınmasıdır.

Bu arada yargılamalara esas olacak iddianamenin ana unsurlarını tespit etmek için 12 Haziran 1960
tarihli bir yasa ile Yüksek Soruşturma Kurulu kuruldu. Aynı yasayla eski devrin sorumlularını
yargılayacak Yüksek Adalet Divanı’nı kurma yetkisi Komiteye verildi. Böylece darbede aktif rol alan
subayların katılımıyla Milli Birlik Komitesi teşkil edildi. Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi
Başkanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı unvanını kullanmaya başladı. Komite 38 subaydan
oluşmaktaydı. Çoğu subayın rütbesi binbaşı ve albaydı. Komite içinde Cemal Madanoğlu ve Albay
Alparslan Türkeş’in ağırlıkları hissedilmekteydi komitede az sayıda general vardı.

Mevcut hükümet artık resmen görevden alınmış ve “Ara dönem hükümeti” kurulmuştu. Basın
aleyhine açılan tüm davaların düşmesine karar verildi. Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi başkanlığı
yanında Devlet ve hükümet başkanı da ilan edildi. Albay Alparslan Türkeş Başbakanlık müsteşarı oldu.
Tümgeneral Cemal Madanoğlu ise Ankara Kumandanı oldu.

Darbeden sonra CHP Genel Başkanı İsmet İnönü üç ay içinde seçimlere gidilmesini istedi. Cemal
Gürsel’in ihtilale katılmasındaki temel şart da buydu. İsmet Paşa ordu içinde büyük saygı görse ve bu
durum komiteyi zorluyor olsa bile seçimlerin yapılması bir buçuk yıl sonraya bırakıldı. Gündem DP
yönetici ve milletvekillerinin yargılanması ve yeni anayasa idi. 23 Haziran 1960 günü Milli Birlik
Komitesi tüm siyasal toplantılara yasak getirdi. Partilerin ocak-bucak teşkilatları kapatıldı. 7
temmuzda ise tüm siyasal faaliyetler yasaklandı. Bu dönemde komite içinde görüş ayrılıkları oldu.
Komite üyelerinin yeni bir parti gibi örgütlenmesinden ısrar eden bir grup oldu. Bu gruba karşın
İsmet Paşa’ya daha yakın ve daha hızlı siyasal hayata dönüşe sıcak bakan bir grup daha oluştu. CHP
ve İsmet Paşa’ya dolayısıyla siyasal hayata dönüşe daha sıcak bakan grubun başını Cemal
Madanoğlu, iktidarda uzun süre kalma ve siyasi bir parti gibi örgütlenmek isteyen grubun başını
Alparslan Türkeş çekiyordu. Bu bölünme bir süre sonra çatışmaya dönüşecek ve iktidarda uzun süre
kalma yanlısı olarak bilinen grup 14’ler olayı olarak bilinen bir operasyonla tasfiye edilecektir. Milli
Birlik Komitesi içinde Anayasa Komisyonunun da telkiniyle seçimlerin biraz daha geç yapılması eğilimi
güçlenmişti. 5 temmuz 1960 yılında İsmet Paşa seçimlerin yapılmasında saymakla bitmez yarar vardır
derken, Cemal Gürsel buna biraz daha zaman olduğu imasında açıklamalar yapıyordu. Anayasa
Komisyonu başkanı Sıddık Sami Onar da Milli Birlik Komitesi açıklamalarına destek vermişti. Bu
süreçte CHP boş durmadı ve anayasaya girmesini istediği ilkleri ilan etti. Bu ilkeler 1957 seçim
beyannamesi ile 1959 ilk hedefler bildirisinin neredeyse aynısıydı: İşçilere grev hakkı, askerlere oy
hakkı, kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Hakimler
Kurulu, Yüksek İktisat Şurasının kurulması, Üniversite özerkliği, özerk radyo, hakim teminatı ve yargı
bağımsızlığı, toplanma ve fikir özgürlüğünün güvence altına alınması, parlamentoda nisbi temsil
sisteminin getirilmesi, iki meclisli parlamento ve tarafsız cumhurbaşkanı.

You might also like