Professional Documents
Culture Documents
Endoktrinasyon Ve Trkiyede Toplum Mhendislii Paperbacknbsped 6055515008
Endoktrinasyon Ve Trkiyede Toplum Mhendislii Paperbacknbsped 6055515008
Endoktrinasyon Ve Trkiyede Toplum Mhendislii Paperbacknbsped 6055515008
Baskı
ı
1
2
Baskı
� -• . '- ' .. ··-· ···•·•· ·.� .
IÇINDEKILER
9 Gi riş
15 i nsan
17 Milgram Deneyi
63 Egitim
6 5 Otoriter Eğitim v e Tektipleştirme
73 Kitlesel Eğitimde Kullanılan Yöntemler
81 Konu Çalışması (2): Türk işi Talim ve Terbiye
225 So nuç
229 Bibl iyog rafi
235 Dizi n
L'ARMEI
VOUS·,;
OONNE
UN
METIER
lı yıllarda Fransa'da çıkmış olan ve nihayetinde kapatılan HaraKiri dergisinin "Ordu size ı
iş bulur" başlıklı sayısı.
GiRiŞ
Kabaca "ideolojik eğitim" olarak günlük dile çevrilebilecek olan "siyasi sosyalizasyon" ifade
si, I ngilizce literatürdeki "political socialization" kavra mına karşılık geliyor. Ancak Türkiye'de
siyasi kelimesi "siyasal" ve "politi k", sosyalizasyon kelimesi ise "sosyalleşme" ve "topl umsal
laşma" şekillerinde de kullanıldığından, bu kavrama Türkçe literatürde dokuz farklı şekilde
referansta bulunulabiliyor: siyasi sosyalizasyon, siyasal sosyalizasyon, politik sosyalizasyon,
siyasi sosyalleşme, siyasal sosyalleşme, politi k sosyalleşme, siyasi topl umsallaşma, siyasal
topl umsaliaşma ve politik topl umsallaşma.
10
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E TO P L U M M O H E N D I S L I � I
Hugo, Victor. 1869. The Man Who Laughs. New York: University Press Company Publishers.
32.
Hugo 25- 26.
4
Hugo 31.
11
S E R D A R KAYA
Ra nd, Ayn. 1971. The New Left: The Anti-lndustrial Revolutian. New York: Pl ume. 154.
12
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
"We don't need no education 1 We don't need no thought controiN (Another Brick in the
Wo/1, Pink Floyd / 1979).
13
BÖLÜM1
iNSAN
1. MILGRAM DENEYI
Milgram, Stanley. 1974. Obedience to Authority: An Experimental View. New York: Harper's
& Row. S
S E R DA R KAYA
Deney Tasarımı
Milgram deneyi, farklı yaş ve meslek gruplarından insanların katı
lımıyla gerçekleştirildi. Deneklere, öğretmen ve öğrend olmak üzere
iki gruba ayrılacaklan ve deneyin "cezanın öğrenme üzerindeki
etkisi"ni ölçeceği söylendi. Buna göre, denek öğretmen ve denek öğ
renci, birbirlerini göremeyecekleri, ama teknik cihazlar vasıtasıyla
sesli iletişim kurabilecekleri iki farklı odaya almacaktı. Denek öğ
retmenler, kendileriyle aynı odada bulunacak olan bir uzmanın
yönetiminde denek öğrenciye sorular soracaklar, yanlış cevap al
maları durumunda da, diğer odadaki denek öğrenciye 15 volt gü
cünde bir şok gönderecekleri. Dahası, denek öğretmenler aldıkları
her yanlış cevapta voltajı 15 volt kadar artıracaklardı. Ancak Milg
ram deneyinde denek öğretmenlerden gizlenen bir şey vardı: De
nek öğretmeniere denek öğrenci olarak tanıtılan kişi, aslında deney
ekibindendi. Bir başka deyişle, deneyde denek öğretmenlerden
başka denek yoktu. Ve elbette (denek öğretmeniere söylenenin ak
sine), deneyde "cezanın öğrenme üzerindeki etkisi" ölçülmüyordu.
Milgram'ın bu deneyde ölçmek istediği şey, denek öğretmenle
rin, yönetici durumunda uzmanın emirleri doğrultusunda voltajı
ne kadar yükseltecekleriydi. Milgram böylelikle, sıradan, ortalama
insanların, bir otoritenin güdümüne girdiklerinde başka insanlara
ne kadar eziyet edebilecekleri konusunda bir fikir elde etmeyi
amaçlıyordu.
Milgram deneyinde elektrik şoku cezasına 450 volt gibi son de
rece yüksek bir üst limit belirlendi. Denek öğretmenierin voltaj se
viyelerini sadece bir rakamdan ibaret görmelerini engelleme adına,
kullanacakları cihazlar üzerindeki voltaj düzeyleri üzerine (sırayla)
"Hafif Şok", "Orta Dereceli Şok", "Güçlü Şok", "Çok Güçlü Şok",
"Şiddetli Şok", "Aşırı Şiddetli Şok" ve "Tehlike: Ağır Şok" şeklinde
açıklamalar da yazıldı.
Fazlasıyla acı verici seviyelerde seyredip öldürücü düzeylere
ulaşacak olan elektroşok, elbette diğer odadaki (sözde) denek öğ
renciye verilmeyecek, denek öğretmeniere önceden kaydedilmiş
olan sesler dinletilecekti. Bu doğrultuda, 120 voltta öğrenci c anının
yanmaya başladığını söyleyecek, 150 volttan sonraki seviyelerde
"Deney Yöneticisi! Beni buradan çıkar!" diye bağırmaya başlayacak,
18
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
��·
-·-
3
Milgram Deneyi Ortamı
Milgra m 23.
Milgram 91.
4
Milgram 31.
S E R DA R KAYA
20
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
5 Milgram 21.
21
S E R D A R KAYA
6
Milgram 35.
Denekierin çoğu, bu tür durumlarda mini mum seviye olan 15 volt düzeyinde elektrik ver
meyi tercih etmişti.
22
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
23
S E R D A R KAYA
24
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O PLU M M O H E N D I S L I � I
25
S E R DA R K A Y A
26
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
Z1
SERDAR KAYA
9 Ağustos 1945 tarihinde Nagasaki şehri üzerine atom bombasını bırakan pilot
9
Charles Sweeney (1919-2004)
9
Kaynak: United States Air Force.
28
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O PL U M M O H E N D I SLIQI
29
S E R DA R KA YA
lık gelir.)
Genel Bir Oegerlendlnne
Milgram deneyinin bulguları her ne kadar çarpıcı olsa da, hayatın
gerçekleri ile karşılaştınldığında yine de epey iyimser bir tabloya
karşılık gelir. Zira Milgram deneyi, hakkında çıkarsamalarda bu
lunmaya çalıştığı gerçek dünyadakine nispeten çok daha fazla em
pati ve özgür düşüncenin bulunduğu bir ortamda gerçekleşmişti.
Öğretmeniere öğrencinin konumunda da olabilecekleri açıkça his
settirilmiş, elektrik verilmenin nasıl bir his olduğunu anlayabilme
leri için kendilerine küçük bir şok dahi uygulanmıştı. Tek taraflı
bilgilendirmenin, sübjektivitenin ve dehümanizasyonun hakim ol
duğu gerçek dünyada bu durumun her zaman söz konusu oldu
ğunu söyleyebilmek epey zor.
Deneklerdeki otorite ve itaat algısı da, çok kısa süreli bir şekil
lendirmenin eseriydi. Denekierin uzun bir süre boyunca endok
trine edilerek (ulus-devletler gibi) kurgusal bir varlık olan deneyin
kutsanması ya da deney yöneticisinin otoritesinin kuşatıcılığının
hissettirilmesi söz konusu olmamıştı. Deneklere ordular hakkında
yapılana benzer bir şekilde (sözgelimi) "bu tür cezalandırmalarda
görev almanın yüce ve onurlu bir davranış olduğu" gibi telkinlerde
de bulunulmamıştı. Bilim adamlarının kararlarının sorgulanamaz
lığıru ve yaptıkları nedeniyle herkesin onlara borçlu olduğunu ima
eden ve böylelikle deney yöneticisinin otoritesini pekiştiren türden
bir boyun eğdirme arayışına da gidilmemişti.
Milgram deneyinde yer alan denekler, sadece bir günlüğüne
orada bulunmuşlardı. Halbu ki davranışları ölçülmeye çalışılan asıl
gruplardaki insanlar, bünyesinde yer aldıkları kurumlarda yıllardır
çalışmakta olduklarından, söz konusu kurumların kültürlerini çok
ileri seviyelerde içselleştirirler. Her insanın kendine saygı duymaya
ve yaptığı işi önemli görmeye ihtiyacı da olduğundan, kişinin, ya-
30
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
31
S E R D A R KAYA
lO
Milgram 121.
32
2. HANNAH AREN DT VE "KÖTÜLO�ON SIRADANU�ı·
Arendt, Hannah. 1963 . A Report on the Bonality of Evi/: Eichmann in Jerusalem. New York:
Penguin. 135.
S E R D A R KAYA
Arendt 25-26.
Arendt 289 .
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
Milgram 160.
Zerzan, John. 1995 . Whose Unabomber? http://www. insurgentdesire. org.uk/ whoseuna
lıomber.htm [Erişim tari hi: 7 Mart 2010) .
Churchill, Ward. 2001. "Some People Push Back": On the Justice of Roosting Chickens.
http://www. kersplebedeb.com/mystuff/s1l/churchill. html [Erişim tari hi: 7 Mart 2010)
Cesarani, David. 2004. Eichmann: His Ufr and Crimes . London: William Heinema nn. 3-4, ll,
367.
35
S E R D A R KAYA
38
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
Zimbardo, Philip; Craig Haney; Curtis Banks. 2004. "A Study of Prisoners and Guards in a
Simulated Prison." Theatre in Prison: Theary and Proctice içinde, ed. Michael Balfour. Port
land, Oregon: lntellect. 26.
39
S E R D A R KAYA
2
Zimbardo et al. 26.
40
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
ten vazgeçmişlerse, orada dunn alan için ortada ne gibi bir se
6
bep kalmış olabilirdi?
• Bir gün hapishaneye gerçek cezaevlerinde görev yapan bir
rahip gelmiş ve mahkumlada görüşmeler yapmışh. Rahip, bu
görüşmelerden sonra, mahkumlarm ruh hallerinin hapse yeni
girmiş olanlannkine çok benzediğini belirtmişti. Rahiple yapı
lan görüşmelerin çok önemli bir aynnhsı da, mahkumlarm ço
ğunun rahibe kendilerini isimleriyle değil, numaralanyla ta
nıtmış olmalanydı ki bu da hapishane şartlannı çok kısa bir
-
43
S E R DA R K A YA
44
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
45
S E R DA R KAYA
Asch, Solomon E. 1955. "Opinions and social pressure:• Scientific American 193: 31.
S E R D A R KAYA
Denekierin %58,9'u ilk senfoniyi, %15,9'u ise ikinciyi üstün bulurken, %20,8'i iki eser arasın
da kara rsız kal mıştı . Deneyle ilgili dijter detaylar için bkz.: Sorokin, Pitirim A. and J. W.
Boldyreff. 1932. "An Experimental Study of the lnfluence of Suggestion on the Discrimina
tion and the Valuation of People." The Arnerican Journal of Sadology 37(5): n0-737.
48
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
genellikle yedi ila dokuz kişiden oluşan gruplara aynı anda soru
luyor, her kart ikilisinin gösterilmesinin ardından deneklerden sı
rayla sesli olarak yanıt vermeleri isteniyordu.
Ancak gerçekte, Asch deneyinde yer alan her denek grubunda,
denekierin biri dışındaki herkes deney ekibindendi ve dolayısıyla
ortada aslında sadece tek bir denek vardı. Deney başladığında de
ney ekibindeki sözde denekler, (önceden planlandığı şekilde) ilk iki
soruya doğru yanıt veriyor, ancak takip eden sorularda hep birlikte
aynı yanlış cevabı vermeye başlıyorlardı. Böylelikle, herkesin aynı
yanlış cevabı vermesinin ardından, denekierin ne kadarının sıra
kendilerine geldiğinde gözleri önündeki gerçeği dile getirmeyip
çoğunluğa uyum gösterecekleri ölçülmek isteniyordu.
Deney Sonuçları
Asch deneyine toplam 123 denek katıldı. Denekierin %74'ü, gerçek
leştirilen deneylerde en az bir kez çoğunluğa uyarak yanlış cevap
vermeyi tercih ederken, %33'ü ise, deneyierin yarıdan fazlasında
yanlış cevaba iştirak etti. %25'e karşılık gelen bir denek grubu ise,
hiçbir zaman çoğunlukla birlikte hareket etmedi. Neticede, hatalı
yanıt verme ortalaması o/o36,8 oldu - ki normal şartlar altında bu
rakamın %1 'in altında olması gerekiyordu. Yani denekierin önemli
bir yüzdesi, sadece ve sadece çoğunluk tersi istikamette görüş be
lirttiği için, net bir şekilde gördükleri bir gerçeğe aykırı beyanda
bulunma yoluna gitmişlerdi.
Deney sonuçları, denek gruplarının homojen olmadığını da or
taya koydu. Zira deney sonrasında kendileriyle yapılan mülakat
larda, bağımsız davrananların dahi farklı nedenlere sahip olduğu
görüldü. Bağımsız davrananların bir kısmı, önce şüpheye düştük
lerini, ancak ardından bunun üstesinden gelerek kendi doğru ka
rarlarını vermeyi başardıklarını ifade ettiler. Kimileri ise, çoğunlu
ğun yanıtının doğru olduğunu düşündüklerini, ancak yine de ken
di ulaşhkları yanıh vermeyi deney şartlan gereği uygun buldukla
mu söylediler. Yani kimi denekler, doğru cevabı vermelerine ra Ş
49
S E R D A R K A YA
A B C
Yanlış yanıta iştirak edenler arasında ise (1) çoğunluğun doğru ya
nıh verdiğini ve kendisinin bir şekilde yanlış yaptığını düşünenler,
(2) çoğunluğun görme bozukluğuna sahip olduğunu düşünenler,
(3) deney sonuçlarını bozmak istemeyenler ve (4) herkesin ilk yanıt
ne olursa koyun gibi o yanıtı tekrarlarlığını düşünenler olmak üze
re dört ayrı grup vardı. Yani bu dört gruptan birindekiler, çoğun
luğun yanıtı karşısında kendi vardıkları sonucun yanlış olduğuna
ikna olurken, diğer üç gruba girenler çoğunluğun yanlışta ittifak
ettiğini görmüş, ancak bu durum onları yanlış yanıt vermekten alı-
4
koyamamıştı.
Deneyin yaptığı ilginç sorgulamalardan biri de, çoğunluğa uy
ma eğiliminde belirleyici olanın çoğunluğun sayısı mı yoksa tek
sesliliği mi olduğu konusuydu. Bir başka deyişle, Asch, (sözgelimi)
denekierin (1) 7-8 kişilik bir grupta tek başına kalmaları ile 2-3 kişi
lik bir grupta tek başına kalmaları arasındaki farkı ve de (2) 7-8 ki
şilik bir grupta tek kişilik bir azınlık olmaları ile yanlarında aynı
fikirdeki bir kişinin daha bulunması arasındaki farkı da ölçmek is-
• 5
•
temıştı.
4
Asch 1955, 33.
Asch 1955, 34.
50
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
51
S E R D A R K A YA
Berns Deneyi
2005 yılında Emory Üniversitesi profesörlerinden Gregory Bems'
ün yönetiminde gerçekleştirilen ve Asch deneyini farklı bir açıdan
tekrarlayan çalışma, çoğunluğa uyum gösterme konusunda yeni
sonuçlar ortaya çıkardı.
Bems Deneyi'nin ayırt edici özelliği, teknolojiye de yer veren il
ginç tasarımıydı. Deneyde, deneklere birbirine benzer iki şeklin
farklı açılardan görüntüleri gösterilecek ve kendilerinden, üç bo
yutlu düşünmek suretiyle bu iki şeklin aynı olup olmadığını belir
lemeleri istenecekti. Tıpkı Asch deneyinde olduğu gibi, burada da
aslında sadece tek bir denek vardı ve diğer denekierin tamamı as
lında deney ekibindendi.
Bems Deneyi'nde, denekler bilgisayar başında olacak, asıl de
nekten ise (muhtemelen kendisine tek cihaz olduğu söylenilerek)
Asch, Solomon E. 1963. "Effects of Group Pressure upon the Modifıcation and Distortion of
Judgments." Organizational lnjluence Process es içinde, ed. Lyman W. Porter, Harold L. Ang
le and Robert W. Alien. Armonk, New York: M. E. Sharpe. 300-301.
Asch 1963, 301.
52
ENDOKTRi NASYO N VE T ÜRKIYE'DE T O P L U M M Ü H E N D I S L I � I
Group
53
S E R D A R KAYA
10 Blakeslee, Sandra. 200S. "What Other People Say May Change What You See." The New York
Times, 28 June.
ll
Berns, Gregory S. et al. 200S. "Neurobiological Correlates of Social Conformity and I nde-
pen-dence During Mental Rotation." Biological Psychiatry (58)3: 245-253.
54
ENDOKTRINASYON VE TORKIYE'DE TOPLUM MOHENDISLitl
12
Asch 1955, 34.
13
Milgram 137.
14
Milgram 137-138, 139.
5. KONU ÇALIŞMASI (1): KORE SAVAŞI
Peter Watson, Edward Hunter'ın bu ifadeyi ilk kez kullanan kişi olduğunu iddia ettiğini nak
lediyor. Hunter, Çince hsi nao (wash-brain) ifadesini i ngilizce'ye çevirerek kullandığı bu kav
ramı, 1951 yılında yayınladığı Broin-washing in Red China: The Ca/culated Destruction of
Men 's Minds adlı kita bının başlığına da taşımış. Bu konuda bkz.: Watson, Peter. 1978. Wor
on the Mind: The Military Uses and Abuses of Psychology. london: H utchi nson of london.
288.
Winn, Denise. [1983] 2000 . The Manipulated Mind: Broinwashing, Conditioning and ln
doctrination. Ca mbri dge, Massachusetts: Malor Books. 1.
S E R D A R KAYA
58
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
59
S E R DA R K A YA
Çiniiierin Kore Savaşı'nda esir aldıkları Ameri kalllara uyguladıkları bu telkin yöntemlerinin
aynıları o yıllarda ülke genelinde de yürürlükteydi. Örneğin, üniversitelerdeki konferanslar
da ve konferansların ardından gerçekleşen tartışmalarda öğrenciler (kibarca da olsa) fikirle
rini belirtmeye zorlanıyorlardı. Bu süreç, öğrencilerin kendi söylediklerine ilk başlarda
60
E N D O K T R I N A S Y O N VE T Ü R K I Y E ' D E T O P L U M M Ü H E N D I S L I � I
61
BÖLÜM2
EGiTiM
6. OTORITER EGITIM VE TEKTIPLEŞTIRME
Özelli kle yukarıdan-aşağıya köklü siyasi değişimierin yaşandığı dönemlerde merkezi yöne
timin yeni bir öğretim kadrosu oluşturma, ders kita plarını yeniden yazma ve yeni nesilleri
bu kadro ve materyaller aracılığıyla sosyalize etme yoluna gitmesi de yine aynı doğrultudaki
kaygılardan ileri gelir.
2
Ellul, Jacques. 1969. Propaganda: The Formatian of Men� Attitudes. New York: Alfred A.
Knopf. 107.
66
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E TO P L U M M O H E N D I S L I � I
67
S E R DA R KAYA
3 Winn SO.
68
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
4
Ellul 13.
69
S E R DA R KAYA
70
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
Kelime seçimi ndeki ölçüsüzlük, muhalif kişi, kurum ya da kavra mların yerici bir üslupla ele
alınırken, taraftarların (ta ma men aynı yöndeki fiilierinin bile) yüceltilmesi şeklinde ortaya
çıkar. Bu durumun dünyanın çeşitli bölgelerindeki ders kitaplarında gözlenen en klasik ör
neği, düşman saldırısının "istila" ya da " işgal" gibi haksızlık çağrıştıran keli melerle ifade edi
lirken, düşmana yönelik saldırılarda "ilerleme" ya da "zafer" gibi ol umlu kelimeler kulla nılı
yor olmasıdır. ll. Dünya Savaşı'nı hikaye eden Japon ders kita plarında yer alan "Çi n l i leri n isti
lası" ya da "Ja ponların ilerleyişi" gibi ifadeleri değerlendiren bir çalışma içi n bkz.: H ein, l..a u
ra. Sel den, Mark.2000 . Censoring History: Citizenship and Memory in Japon, Germany, and
the United States. Armonk, New York: East Gate Books. 9-10.
75
S E R D A R KAYA
Ezber YOldeme
Sadece ve sadece insanın bilgi kavramına yabancılaştınlmasıyla
mümkün olabilen ezber yükleme, kişiye, belli önermelerin ispat ge
rektirmediğinin ve kıymetlerinin kendilerinden menkul olduğu
nun (self-evident) belletilmesi şeklinde tanımlanabilir. Yıllarca eği
tim almış olmasına rağmen, data ve enformasyondan hareketle bil
gi üretmenin, modeller oluşturmanın ve bu doğrultuda soyutlarna
lar yapmanın ne anlam ifade ettiğini öğrenmesine olanak tanın
mamış olan bir insan, etik temelli doğru ve yanlışlardan ziyade, ne
denlerini sorgulama ihtiyacı hissetınediği iyi ve kötüler ekseninde
düşünme eğiliminde olur. Böyle bir eğitim sürecinde ilerlemek su
retiyle giderek daha bilgili ve eğitimli olmak da, çoğu zaman iyi
kötü merkezli ezberlerin sayısının artması anlamına gelir.
"En güzel ülke" ifadesi bu türden ezberlere tipik bir örnek ola
bilir. Örneğin, Kuzey Kore'de yaşayan ve sırf küçükken önüne ko
nan kitaplar ya da ezberlediği marşlar öyle söylediği için dünyanın
en güzel yerinde yaşadığını düşünen, ancak ülkesindeki onca
olumsuzluklara rağmen bu önermeyi sorgulamayı aklına getirme
yen bir insan, son derece basit görünen bu ifadenin ne gibi tipik so
runlar barındırdığını fark edemeyecektir. Söz konusu tipik sorunlar
birkaç başlıkta özetlenebilir:
Süperlatif kullanımı: Herhangi bir konuda süperlatif bir nitelendir
me yapabilmek için aynı başlık altında incelenebilecek tüm diğer
öğelerin de analiz edilmiş olması gerekse de, objektif değerleri
merkeze alan karşılaştırmalı analizlerle arası hiç iyi olmayan ezber
ci yaklaşım, ululayıcı ifadeleri çoğu zaman gerekçesiz olarak kulla
nır. Sözgelimi yukarıdaki örnekteki Kuzey Kore vatandaşı dünya
daki 200 civarındaki ülkeyi tek tek değerlendirmiş olmak bir yana,
belki ömrü boyunca küçük ülkesinin sınırları dışına dahi çıkma
mıştır. Ancak bu durum onu bu şekilde düşünmekten alıkoymaz.
Göreeeliliğin göz ardı edilmesi: Pek çok konu gibi güzellik de görece
lidir. Bir insana göre güzel olan bir şey, bir başkası tarafından daha
farklı bir şekilde nitelendirilebilir. Buna göre bir şeyin herkese göre
güzel (ve hatta herkese göre "en" güzel) olması son derece zordur.
Heptencilik: Karmaşık olan herhangi bir şeyin "güzel" olarak nite
lendirilmesi, genelleyici bir yaklaşım ifade eder. Halbuki aynı yer-
76
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
d e güzel olan ve olmayan pek çok şey aynı anda bulunabilir. Ancak
ezberci yaklaşımın genelleyiciliği, ülkenin "nesinin" güzel olduğu
konusunda herhangi bir bilgi vermemektedir. Bu da, herşeyi bir
bütün olarak ele almak ve kutsamak suretiyle, olası çirkinliklere
yönelik eleştirileri bastırıcı bir işlev görmektedir. Zira herkesin ül
kelerinin dünyanın en güzel yeri olduğuna inandığı bir toplumda,
kimi şeylerin hiç de güzel olmadığını ya da başka bir yerde nispe
ten daha ileri seviyede bir güzelliğin bulunduğunu söylemek cesa
ret isteyecektir.
Belirsizlikle genelleme: "Güzel" sıfah hem belirsiz, hem de kuşatıcı
dır; ve hemen her konu için kullanılabilir. Şöyle ki, bir ülkenin "En
güzel" olduğunu söylemek kolay, ancak o ülke için "en zengin",
"en güçlü" ya da "en özgür" gibi daha net iddialarda bulunmak
zordur. Bu durumda, "Neden güzel de başka bir şey değil?" soru
sunu sormak gerekir:
Dikkatleri Başka Bir Tarafa Çekme: Güzel (ya da iyi) gibi nitetendirme
ler binlerce şey için kullanabilecekken odak noktası olarak ülkenin
seçilmiş olması, kitlelere hangi konularda tarhşılmaz yargılar be
nimsetilrnek istendiği konusunda fikir verebilecek mahiyettedir.
Bir ülke elbette pek çok yönü itibariyle güzel olabilir, ve hatta bu
ülkenin kimi yönleri itibariyle "en güzel" olduğu da düşünülebilir.
Ancak güzelliğin "görülen" değil, "öğretilen" bir şey olarak ele
alınması, bu yaklaşımın ne gibi gerekçelendirmelere hazırlık olarak
kullanıldığı sorusunu akla getirmelidir.
Tekrar
Geçerliliği ezberlere dayanan bir doktrinin sürekliliği, (doğal ola
rak) bu ezberlere konu olan sembollere ve diğer kurgusallıklara
sıklıkla vurguda bulunulmasıyla sağlanabilir. Bu kurgusallıklara
verilen referansların defalarca tekrarlanması, zihinlerdeki ezberleri
canlı tutar. Bu çerçevede, öğrenciler aynı ezberleri neredeyse her yıl
tekrar etmek durumunda olacaklardır.
Kavgam adlı kitabında bu konuya da değinen Adolf Hitler, hal
kın belli yalaniara inandırılabilmesi için aynı şeylerin sürekli tekrar
edilmesinin önemi üzerinde durmuştur. Halkı yalaniara inandırma
11
S E R DA R KAYA
2
işini "büyük bir maharetle gerçekleştirilmesi gereken bir sanat"
olarak nitelendiren Hitler, duygulara hitap etmek, az sayıda nokta
ya odaklanmak ve vurgulanması istenilen şeyleri halkı inandırın
caya kadar defalarca tekrar etmek gibi öğeleri, etkin propaganda
3
nın prensipleri arasında sayar. Hitler'e göre, yığınların aniatılmak
istenenleri idrak etmeleri ve gerektiğinde hatırlayacak duruma
4
gelmeleri uzun zaman alacağından, belli konulara inandırılmaları
5
ve şartlandınlmaları adına uzun süreli ve devamlı tekrarlar esastır.
Korku
İnsan, yapısı itibariyle, kendisini büyük bir gücün tehdidi altında
hissettiğinde direnmekten ziyade boyun eğmeye ve uyum göster
meye meyillidir. Merkezi ve kitlesel eğitim bu nedenle korku öğe
sine de bir ölçüde yer vermek durumundadır. Ezberlere konu olan
sembollerin katılığı ve ululanması, merkezin sınıftaki temsilcisi du
rumunda olan öğretmenin otoritesi (ve hatta kutsallığı), endok
trinasyondaki korku öğesinin dozuyla doğru orantılıdır. Öğrenci,
öğretmeninin otoritesini, ululanan sembollerin yüce niteliğini ya da
bu kurgusallıklar etrafında tasarlanan ritüelleri hafife alması du
rumunda cezalandırılacağını bilir.
Deger Telkini
Eğitim sürecinde benimsetilen ezberlerin toplamı, kitlelerin dün
yaya bakış ve hayatı anlamiandınş şekillerinde doğrudan belirleyi
ci olan bir dizi sübjektif değer yargısı oluşturur. Oluşum süreçleri
nin niteliği nedeniyle çoğu zaman siyah-beyaz netliğinde bir kesin
liğe sahip olan bu yargılar, dogmatik ancak bir o kadar da duru bir
dünya görüşünü sonuç verir.
Endoktrinasyona konu olan sembollerin ve duygusallıkların hayatı
anlamlandırıcı ve tartışılmaz yapısıyla ayakta duran bu kurgusal
dünyada, iyilerin ve kötülerin safları net bir şekilde bellidir. Bir
başka deyişle, bu şekilde yetiştirilen bir kişinin gözünde herşey son
derece açık ve nettir; tartışılacak bir şey yoktur. Ancak söz konusu
Hitler, Adolf. 1939. Mein Kampf. London: Hurst and Blackett . 164.
Hitler 165.
4
Hitler 169.
Ellul 17.
E N D O KT R I N A S Y O N VE T Ü R K I Y E ' D E T O P L U M M Ü H E N D I S L I C I
Berkan, i smet. 2009. "Mor kalemle yazmak isteyen kız:• Radikal, 4 Haziran.
S E R D A R KAYA
82
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
larran bu ifadeler, son derece açık bir dille tek parti yönetiminin de
mokrasiye üstün olduğunu iddia ediyor ve böylelikle günümüz
Kemalistlerinin "tek parti döneminin demokrasiye geçiş adına bir
hazırlık olduğu" şeklindeki argümanlarını tekzip ediyor.
Halkı ve özellikle de gençleri tektipleştirme kaygısının bir başka
örneğini de, Şevket Süreyya Aydemir'in, 1932 ve 1935 yılları arasın
da yayınlanan ve temelde Atatürk devrimlerinin teorisini yapabil
4
me çabasının bir ifadesi olan Kadro dergisindeki "Genç-nesil Mese
lesi" başlıklı makalesinde gözlemlemek mümkün:
Türkiye'de genç neslin, bilhassa mektep haricinde kalan genç ka
labalığının, bütün prensipleri üstünde mutabık kalınmış ve bu
prensipierin tatbik yollan teferruatiyle tayin olunmuş bir gençlik
hareketi içine alınması zamanı gelmiştir.
4
Kadro 1932, Cilt: 1 (Tıpkı basım). 1978. Ankara : Ankara i ktisadi ve Ticari i li mler Akademisi.
13.
s
Aydemir, Şevket Süreyya. Nisa n 1932. uGençnesil Meselesi:' Kadro.
6
Kocaoluk, Fatma; Şükrü Kocaoluk (ed.). 1990. ilkokul Programı. ista nbul, Ada n a : Kocaoluk
Yayınevi . 31. (Aktaran: Kaplan, lsmail. 1999. Türkiye'de Milli Eğitim Ideolojisi ve Siyasal Top
lumsaliaşma Üzerindeki Etkisi. i stanbul: i letişim Yayı nları. 357.)
83
S E R D A R KAYA
84
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
85
S E R DA R K A YA
"Kitaplarda yer alan son derece güçlü tehdit algısı, yine çok güçlü
bir 'birlik ve beraberlik' tabusunun inşasını beraberinde getirmiş
tir ve anakronik tarih kurgusu da bu tabunun yardınuna koşul
muştur"
"Dil kullanımındaki ezberci tutum ve savrukluk dikkati çekecek
boyuttadır" . . .
" . . . Devlet, yurttaşlarm oluşturduğu hukuksal bir yapı olarak
değil, 'kendi başına bir varlık' olarak tanımlanmaktadır. Devlet,
özne olarak, hatta süper-özne olarak verilmektedir" . . .
"Ders kitaplan yaratıcı/eleştirel düşünmeyi harekete geçireıre
mektedir" . . .
"Ders kitaplannda en çok saptanan ihlaller arasında şunlar yer
almaktadır: Aynmcılık; ölümün yüceltilmesi (savaşın kaçırulmaz
lığıru vurgulama vb. yollarla), banş hakkının ihlali; yurtseverliğin
sabit ve mutlak bir biçiminin dayatılması; hak ve özgürlüklerin
değil, görev ve sorumluluklarm öne çıkanlması; ulusal kimliğin
dışlama, tehdit ve düşmanlık üzerinden tanımlanma sı; yabancı
düşmanlığı; çeşitliliğin-farklılığın bir zenginlik olarak değil, bir
problem olarak sunulması"
"Askerlik bir vatandaşlık yükümlülüğü olmaktan ziyade kişinin
'kendisi, ailesi ve yurdu' için yaptığı yüce' bir hizmet olarak ta
nımlanmaktadır. Askerlik (erkek) kişinin vatandaşlık konumunu
ifade eden, 'vazife' olarak kodlanan siyasi/yasal çerçeveden çıkan
larak kişinin kendi hayatını, ailesiyle ve çevresiyle ilişkisini ta
nımlayan sosyal ve kültürel bir çerçeveye taşınnuştı r" . . .
"Milli Güvenlik ders kitaplannda Türk Silahlı Kuvvetleri bağım
sız, ayncalıklı, her türlü soruna çözüm getirebilen bir özne olarak
karşımıza çıkmaktadır" . . .
"Vatandaşlık ve İnsan Haklan Eğitimi ders kitaplannda devlet
otoritesinin üstünlüğü vurgulanmaktadır"
" İnsan haklan bir amaç olarak değil, devletin saygınlığı, uluslara
rası kuruluşlarda ve topluluklarda saygı görmenin bir aracı ola
rak görülmektedir"
"İnsanın yurttaş olarak temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması
sıradanlaştınlmaktadır"
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
9
Çotuksöken, Betül; Ayşe Erzan; Orhan Silier. 2003. Ders Kitaplannda insan Hak/an: Taroma
Sonuç/an. Istanbul: Tarih vakfı. 10.. 1 8.
ff1
SERDAR KAYA
10
Talim Terbiye Dairesi Başkanı Profesör Ziya Selçuk'u n, "Anasınıfı öğrencileri arası nda yapılan
'yaratıcılık testleri' çocuklarımız açısı ndan sevindirici sonuçlar veriyor. Ama beş yıl eğitime
devam ettikten sonra aynı çocuklar üzerinde ya pılan 'yaratıcılık testleri'nde belli bir düzey
kaybı görülüyor!" şeklinde bir açıkla ması, Türk eğitim sisteminin öğrenciler içi n tersi ne işle
yen bir süreç olduğu konusunda ya pıl mış bir itiraf olarak görülebilir. Bu konuda bkz: Akyol,
Taha. 2005. "'Kafa' Sorunu." Milliyet, 17 Haziran.
11 Kocaoluk ve Kocaoluk 1990. (Aktara n : Kapla n 359.)
12
Kocaoluk ve Kocaoluk 1990. (Aktara n : Kaplan 359.)
88
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O PLU M M O H E N D I SLI � I
13 Pakkan, Şükran. 2009. " i ngilizler ya pı nca 'yan h' Türkler yapınca 'ha klı'." Milliyet, 28 Eylül.
89
S E R D A R KAYA
4
1 Pakkan 2009.
90
E N D O KT R I N A S Y O N YE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L h � l
15
Cemal, Hasan. 2010. •Geçmişi temizlemek, Atatiirk'ü bile sansiirlemekl• Milliyet, 20 Ocak.
16
Milli �itim Balıımiiğı Tebl�er Dergisi. Sayı 2146. 29 Atustos 1983. 334. (Aktaran: Kaplan
383.)
91
S E R DA R K A YA
nnın üstünde tutan, aile, ülke ve rrril let sevgisi ile dolu, (4) Türki
92
E N D O K T R I N A S YO N VE T O R K I Y E ' D E TO P L U M M O H E N D I S L I � I
93
S E R DA R KAYA
rim Tarihi dersleri vermekte olan Toktamış Ateş'in favori final soru
larından biri olan "Mustafa Kemal Atatürk bir diktatör müydü?"
sorusunu ele almak mümkün.
Ermeni meselesi ile ilgili önceki soruda olduğu gibi, bu soruya
da yanıt verebilmek için önce diktatör kavramının tanımını yap
mak ve bu tanım çerçevesinde, bir kişiye diktatör diyebilmek için
gerçeklenınesi gereken şartlan belirlemek gereklı. Daha sonra da,
Mustafa Kemal'in Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve CHP
Genel Başkanı sıfatlarıyla ülkenin başında bulunduğu dönemde bu
şartların gerçeklenip gerçeklenmediğine bakılır. Yine aynı şekilde,
farklı diktatörlük tanımlarından hareket edilerek, Mustafa Kemal'
in diktatörlüğü konusunda varılacak sonucun farklı tanırnlara göre
değişip değişmediği, değişiyorsa değişikliğe neden olan paramet
renin ne olduğu gibi sorular sorulabilir.
Ancak, İletişim Yayınları tarafından yayınlanan Modern Türki
ye 'de Siyasi Düşünce adlı kapsamlı çalışmanın "Kemalizm" konulu
ikinci cildine Toktamış Ateş'in yaptığı altı sayfalık katkıya bakıldı
ğında, Profesör Ateş'in yıllardır öğrencilerine sorduğu bu soruyu
yanıtlarken biraz farklı bir yöntem kullandığı görülüyor. Zira Ateş,
bu soruyu yanıtlama adına, önce Mustafa Kemal'in kimi otoriter
uygulamaları olduğunu ifade ediyor, ardından da bu otoriterliğin
diktatörlük qöstergesi olduğunu ileri sürmenin haksızlık olacağını
iddia ediyor. 9 Bu argümanını ispat etme adına da, Mustafa Kemal
'in Milli Mücadele yıllarından Cumhurbaşkanlığı dönemine dek
çeşitli vesilelerle yaptığı (milli irade ve meşruiyetin önemini vurgu
layan) beyanlarını aktarıyor. Yani Profesör Ateş'in izlediği yönteme
göre, Atatürk'ün bir diktatör olmadığını biliyoruz, çünkü Atatürk
öyle söylüyor...
Mantık hataları (logical fallacies) bahislerinde argumentum ad ve
recundiam ifadesi ile referansta bulunulan bu hatalı türnevarım yön
temi, bir argümanın bilimsel ispat ve eleştirel muhakeme kullan
mak yerine bir otoritenin yanılmazlığı varsayımına dayanarak doğ
ru kabul edilmesi durumunu ifade ediyor. Söz konusu mantık ha
tası,
1
9 Ateş, Toktamış. 2001. "Kemalizm ve Ö zgünlüğü." Ahmet l nsel (ed.), Modem Türkiye'de Siya
si Düşünce. 0/t 2: Kemalizm içinde. I stanbul: i letişim Yayınları . 320.
94
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I G I
Basamak 1 : A,
p önermesinin doğru olduğunu söylüyor.
Basamak 2: A,
güvenilir bir kişidir.
Basamak 3: O zaman, p önermesi doğrudur.
şeklinde özetlenebilecek bir manhk dizisine sahip.
Yükseköğretimin (YÖK Kanunu'nda belirtilen) amacı bu soruya
olumsuz bir yanıt vermeyi bir parça problemli hale getiriyor olabi
lir. Ancak bu durum, Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarının
sınıf geçme noktasında mantık hatalarını ödüllendirebildiği gerçe
ğini değiştirmiyor.
Genel Bir Degerlendinne
Türk eğitim sisteminin bireyselliklerini köreiten telkin ve uygula
malarına çok sayıda örnek vermek mümkün. Ancak ilköğretim
okullarının bir ila üçüncü sınıflarında okutulan Hayat Bilgisi dersi
nin öğretim programında detayları aktarılan sınıf içi çalışmalardan
biri, bu durumu tek başına özetieyebilecek bir niteliğe sahip:
ETKİNLİK ÖRNEKLERİ
Ritmi Tuttur
Öğrenciler sınıfa üzerine vurulduğunda ses çıkaran çeşitli eşyalar
getirirler. Eşyalara vurarak ses çıkarmalan istenir. Çıkardıklan
seslerin bir gürültü oluşturduğu fark ettirilir. Bir lider seçilir. Li
derin bir ritim tutturması ve grubun da ritme uyması sağlanır.
Lidere yeni ritimler denemesi ve grubu yönlendirmesi söylenir.
Çalışma sonunda liderlerin sorumluluğu ve gruplar üzerindeki
etkileri tarhşılır. Öğrenciler günlük hayatlanndaki bir liderle ilgili
20
bilgi toplarlar.
Çocuklara özetle, "Her kafadan bir ses çıkarsa düzensizlik olur, o
nedenle bir lidere uyun, onun dediği ritmi tutturun ki uyum ol
sun" mesajı veren bu sınıf etkinliği, sadece yukarıdan-aşağıya ör
gütlenmeyi meşrulaşhrmakla kalmayıp, özgür bir toplumun en
temel özelliklerinden biri olan değişim talebini dahi liderin inisi
yatifine bırakıyor. Türk eğitim felsefesine hakim olan zihniyetin şef
20 ilköğretim 1, 2 ve 3. Sınıflar Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu. 2009. Ankara:
tC. Milli EAitim BakanlıAı Talim ve Terbiye Kurulu BaşkanlıAı. http://ttkb.meb. gadr/ og
retmen /modules.php?na me=Down loads &d_ op=getit &lid=872 [Erişi m tari hi: 14 Mart
2010)
95
S E R D A R KAYA
96
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
21 "Türkiye'de adam başına yıllık kitap harcaması 0,45 dolar iken, Norveç'te 137, Almanya'da
122, lsveç'te 100, ABD'de 95 dolar. Dünya ortalaması ise 1,3 dolar. Halk kütüphanelerinde
Fransa'da 144 milyon, i ngiltere'de 122 milyon, Al manya'da 108 milyon kitap varken, bizde
12 milyon. Türkiye'de 100 tiyatro varken, yal nızca londra'da 250 tane mevcut. Türkiye'deki
168 müzeye karşılık, Fra nsa'da 9500, Almanya'da 10 bin müze var. / Bu durumu eAitimle çö
zeriz diyenlere, hangi eAitmenlerle diye sormak gerekiyor. Milli Etitim BakanilAının okul
müdürü ya rdı mcılıAı sı navına giren 54.611 öAretmenden yalnızca 2.731'i geçer not aldı, yani
sadece %51. Dünyanın en iyi SOO üniversitesi sıralamasında tek bir Türk üniversitesi bile yer
alamadı.n Kılıçbay, Mehmet Ali. 2006. Şu Benim Ülkem. Istanbul: Merkez Kitaplar. 152.
!11
�
• ·
-
•
$ı
2�::
��·
......
-·
-
9. KONU ÇALIŞMASI (3): TÜRK MILLI E�ITIMINDE LIDER KOLTÜ
Iki savaş arası dönem (1918-1939) ve sonrasının otorlter idareleri, gerek askerlerini, gerekse
akrobasi gösterileri sunan gençlerini stadyum gösterilerinde kullanır ve böyleli kle düşman
Ianna güç projeksiyonunda (power projection) bulunurtardı. Asker sivil herkesi n uygun adı m
yürüdüAü, gençlerin çevi k hareketlerle insandan piramitler oluşturdutu bu gösterilerle
düşmana, •ülkenin ne kadar da disiplinli, çevik ve vatansever gençlere sahip oldulif yö
nünde kuvve t ve birlik eksenli mesajlar verilirdi. Halkın rejime olan baillılık duygularını taze
leme gibi ikincil bir etkiye de sahip olan bu resmi kutlamalar, temelde militarist (ve militarist
olduilu ölçüde de bireyseliiili ortadan kaldıran) uygulamalar durumundaydı . 2010 yılı itiba
riyle bu uygulamalann sadece Türkiye ve Kuzey Kore'de sürdürülmekte olmasını, her Iki ül·
kede de güçl ü bir militarizm ve lider kültü ile şekillenen seküler bir dogmanın bulunması ile
açıklamak mümkün.
Bu durumun en ilginç örneklerinden biri, 10 Kasım 2009 günü kaydedilen ve internete akta
nlan bir ev yapımı videocia •Atatürk öldü biliyor musun?" diyerek annesine alliayan küçük
Elif olmuştu. Elifin videosu bir anda popüler olmuş, küçük bir kızın bu şekilde alllıyor olması
bazı Kemalistleri duygulandınrken, farklı kesimden i nsa niann tepkilerini çekmişti.
Okul Oneesi �itim Progromı {36-72 Aylık Çocuklar Için). T.C. Milli Elliti m Bakaniılı Okul Ön
cesi Eilitiml Genel M üdürlüilü. http://ooegm.meb.gov.tr/ mevzuat_ ba nk/ icerik.asp?id=48
[Erişim tarihi: 14 Mart 2010)
100
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
Bİ LİŞSEL ALAN
SOSYAL-DUYGUSAL ALAN
Amaç 15. Atatürk ile ilgili etkinliklere ilgi gösterebilıne
Kazanımlar
1. Atatürk ile ilgili etkinliklere katılır.
2. Atatürk ile ilgili etkinliklerde aldığı sorumluluklan yerine geti-
•4
rır.
Çocukların ilköğretim yılları boyunca sürekli tekrar edecekleri bir
konsepte dair öğelerin ilk telkinleri olarak da görülebilecek olan bu
örneklerde Atatürk'ün "cumhurbaşkanı" değil, "asker ve komu-
4
O/cu/ Oneesi �itim Programı (36- n Aylık Çocuklar Için).
S E R DA R KAYA
Cumhuriyet (res publica), " insanlara ait olan" (public matteri ifadesine yakın bir anlama
sahiptir.
ilköğretim 1, 2 ve 3. Sınıflar Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu.
102
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M Ü H E N D I S L I C I
Bu konuda bkz.: (1) Okumuş, Ejder; Ahmet Cihan; Mustafa Avcı. 2006. Osmanlı Devleti'nde
EQitim Hukuk ve Modernleşme. Ista nbul: Özgü Yayınları . 180-320. (2) Davison, Roderic H .
1997. Osmanlı lmparotorluğu'nda Reform. Istanbul: Agora Kitaplığı. (3) Doğan, Nuri. 1994.
Ders Kitaplan ve Sosyalleşme (1876-1918). Istanbul: BaAiam Yayıncılık.
O dönemde "Cumhuriyet" kelimesi "Cümhuriyet" şeklinde yazılıyor ve oku nuya-du.
9
Şeref Kitabı: Cümhuriyetin XII. YI/ Dönümünde Tıirk GençliQinin Duygu ve Düşüncesi. 1938.
Ankara: Cümhuriyet Halk Partisi.
10
Şeref Kitabı 17.
S E R DA R KAYA
ll
Şeref Kitabı 39.
12
Şeref Kitabı 40.
13
Şeref Kitabı 62.
14
Şeref Kitabı 61.
15
Şeref Kitabı 45.
16
Şeref Kitabı 35.
17
Şeref Kitabı 56.
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
8
1
Şeref Kitabı 24.
1
9 Şeref Kitabı 25.
20
Şeref Kitabı 49.
S E R D A R KA YA
21
Şeref Kita bı 43.
22
Şeref Kitabı 51.
23
Şeref Kitabı 53.
24
Şeref Kitabı 24.
25
Şeref Kitabı 70.
26
Şeref Kitabı 16.
27
Şeref Kitabı 44.
E N D O KT R I N A S Y O N V E T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
28
Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanan ve o dönemde yazılan Atatürk şiirlerini derleyen bir
çalışmada, dönemin şairlerinin de CiArencil er ile tamamen aynı doğrultuda mısralar yazmış
oldukl a rı görül üyor. Kitabın özelli kle, "Tanrılaştırma Terna'sı, Ölümsüz Atatürk", "Kemalizm
Yeni inançlar ( Besmele, Kabe, Kur'an ve Ayet, Dua, ima n)" ve "Atatürk ile Peygamberler
(Nuh Peygamber, Musa Peygamber, Süleyman Peygamber, lsa Peygamber, Hızır, Mehdi)"
başlıklı bölümlerinde bu çerçevedeki çalışmaları okumak mümkün. Bu konuda bkz.: O,, /W
dın. 1989. Şiir Dünyamızcia Atatürk. Anka ra: Türk Dil Kurumu Yayınları .
107
S E R DA R KAYA
29
Arsal 31-32.
30
Şeref Kitabı 51.
10. E�ITIM, KOLLEKTIF KIMLIK OLUŞUMU VE ÖTEKILEŞTIRME
Olson, Ma ncur. 1984. The Rise and Dec/ine of Nations: Economic Growth, Stagflation, and
Social Rigidities. New Haven and london: Yale University Press.
Olsen'ı n teorisi Türkiye'deki Ergenekon örgütlenmesi ni açıklamak için de sağlam bir temel
sunar. Bu konuda bkz.: Kaya, Serdar. 2009. "The Rise a nd Dedine of the Turkish "Deep Sta
te": The Ergenekon Case.• lnsight Turkey 11(4): 99-113.
S E R D A R KAYA
Ferguson, Charles K.; Harold H. Kelley. 1964. "Significant Factors in OVerevaluation of OWn
group's Product." Journal of Abnormal and Social Psychology 69(2): 223-228.
110
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
111
S E R D A R K A YA
4
Bu konuda bkz: (1) Darley, John M.; Ellen Berscheid. 1967. "lncreased Liking as a Result of
the Anticipation of Personal Contact:• Human Relations 20(1): 29-40. (2) Ra bbie, Jacob M.;
Gerard Wilkens. 197 1. "lntergroup Competition and 1ts Effect on lntragroup a nd lntergroup
Relations." European Journal of Social Psychology 1(2): 2 15-234.
112
E N D O KT R I N A S Y O N VE T Ü R K I Y E ' D E T O P L U M M Ü H E N D I S L I C I
Tajfel, Henri et al. 1971. "Social categorization and lntergroup Behaviour:• European Joumal
ofSocial Psycho/ogy 1(2): 149·178.
113
S E R D A R K A YA
114
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
115
S E R D A R KAYA
116
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
MODERNilE VE TEKTiPLEŞTiRME
11. MODERNITE, ULUS-DEVLET, MILLIYETÇILIK
1
de İtalyanlan ortaya çıkarmamız lazım" demiş olan milliyetçi lider
Massimo d'Azeglio'nun, bu sözüyle uluslaşma sürecinin ifade etti
ği anlamı özetiediği söylenebilir.
Hobsbawm, E J .; David J. Kertzer. 1992. "Ethnicity a nd Nati onalism in Europe Today:• Anth
TDpology Today 8( 1 ) : 3-8.
122
E N D O KT R I NA S Y O N V E T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
Modernite ve Ulus-Devlet
Gerek küreselleşme, gerekse spesifik olarak Avrupa'da sınırların
önemli ölçüde kalkmış olması, ulus-devlet anlayışının gücünü
kaybetmesi sonucunu doğuruyor. Bu çerçevede, uluslarüstü (supra
national) bir yapının ifadesi olan Avrupa Birliği, aynı zamanda mo
demite sonrasına yönelik olan bir arayış d urum unda. Bu arayışın
önündeki en büyük engel ise, (bu türden değişim dönemlerinde
her zaman olduğu gibi) d eğişimi ister istemez mevcut zihinsel ka
lıplar üzerinden anlamlandınn aktan kurtulamamak. Geçmişte öğ
renilenlerin insan zihninde belli kalıplar oluşturuyor ve bu kalıpla
rın da yeni öğrenilen şeylerin algılanış şeklini belirliyor (ve dolayı
sıyla gelişimi sınırlıyor) o lmasından ileri gelen bu durum, sosyal
bilimler literatüründe patika bağımlılığı (path dependence) kavramı
ile ifade ediliyor.
Patika bağımlılığı, modem zihniyet söz konusu olduğunda,
kimlik eksenli konuların ulus-devlet ve vatandaşlık gibi kavramlar
la sınırianıyor olması şeklinde ortaya çıkıyor. Anayasa Hukuku
Profesörü Mustafa Erdoğan, bu problemli yaklaşımı modernite ön
cesi dönemle de karşılaştırarak şu şekilde izah ediyor:
Fransız Devrimi öncesinde bir Sritanyalı Fransa'ya bu iki ülke sa
vaştıklan sırada bile serbestçe seyahat edebiliyordu. On d oku
zuncu yüzyıl -Martin van Creveld'in deyimiyle- bu gibi 'medeni-
Anderson, Benedict. l983. lmagined Communities: Reflections on the Origins and Spread of
Nationalism. London and New York: Verse.
123
S E R D A R KAY A
likler'e son verdi. Artık bir devletin vatandaşı eskisi gibi -değil
savaş za rnarunda- banşta bile başka bir devletin ülkesine serbest
çe seyahat edemeyecekti. Çünkü modem anlayışa göre, bir devle
tin vatandaşı olmak, 'yabano' olan her varlıkla ilişkiyi koparma
yı, devletten başkasına sadakat besiemerneyi gerektiriyordu. As
lında vatandaşlık bir devlete 'ait olmak', onun tarafından sahip
lenilrnek demekti.
124
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
4
Nişanyan, Sevan. 2009. "Ui usdevlet.'' Taraf. 14 Kası m . Nişanyan'ın aynı konuya devam ettiği
diğer yazısı için bkz.: Nişanyan, Seva n. 2009. •u ı usdevlet - l l .'' Taro/, 16 Kası m.
125
12. KONU ÇALIŞMASI (4): TORKiYE'DE MILLIYETÇILIK VE ULUS-DEVLET
Yıldız, Ahmet. 2001. "Ne Mutlu Türlcüm Diyebi/ene": Türlc Ulusal Kimliğinin Etno-Seküler
Sınırlan (1919-1938}. ista nbul: iletişi m Yayı nları. 66.
Davison, Roderic H . 1990. Essoys in Ottomon and Turlcish History, 1 774-1923: The lmpoct of
the West. Austin, Teıcas: University of Teıcas Press. ıs.
Lewis, Bemard. 1961. The Emergence of Modem Turkey. New York: Oxford University Press.
1-2.
4
Aydemir, Şevket Süreyya . 1959. Suyu Aroyan Adam. istanbul: Remzi Kitabevi . lOl.
128
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L i a l
y�arlar. 6
Aydemir 104.
6
Karaosmanotlu, Yakup Kadri. 1932. Yoban. lstanbul: Iletişim Vayınlan.
129
S E R D A R KAYA
Yurtbilgisi Dersleri, N. Sımf. 1939. istanbul: T.C. Maarif Vekillili, Maarif Matbaası. 14. (Akta
ran: Üstel, Füsun. 2004. "Makbul Vatandaş''ln Peşinde: ll. Meşrutiyet'ten Bugüne Vatandaş
lık Eğitimi. istanbul: iletişim Yayı nları. 173)
130
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
8
Türklerine "ulus olma bilinci aşılaınış" olduğunu iddia etmekte
dir. Ders kitaplarının, farklı prensiere bağlı olan Türki kabileler
arasındaki savaşlan da yine anakronik bir okumayla öğrencilere
aktannakta ve bir millet gibi davranıp Türk olmayanlarta savaş
madıkları için hayıflanmakta oldukları da görülmektedir: "Bu iki
Türk hükümdan birbirleriyle savaşacaklarına birlik olup düşmana
karşı savaşsalardı, kuşkusuz Türk dünyasının durumu çok daha iyi
9
olurdu."
Yeni tarihin Çin-Türk ilişkileri ile ilgili söyledikleri de gerçek dı
şıdır. Herşeyden önce, Çin Seddi'nin yapımı milattan önce 400'lü
yıllarda başlamıştı. Bilinen ilk Türki devlet ise, milattan sonra 552
ila 747 yıllan arasında hüküm sürmüş olan (ve göçebe prenslikler
10
den oluşan) Göktürk I<ağanlığı idi. Dahası, Çinliler, Moğollar baş
ta olmak üzere kuzey ve kuzeydoğularındaki istilacı göçebe kabile
lerden korunma aınacındaydılar. Yani burada Türkler ve Çinliler
olmak üzere birbirine rakip durumda olan iki devletin mücadelesi
değil, medeni (şehirleşmiş), üretim ve ticaret yapan ve dolayısıyla
da kaybedecek şeyleri olan bir devletin bu zenginliğini kuzeyinde
11
ki istilacı ve göçebe kabilelerden korumaya çalışması söz konusu.
8
Gündoğdu, Abdullah; Orhan Üçler Bulduk. Use Tarih ı Ders Kitabı. Ankara: Tutibay Yayınları.
53. (Aktaran: Bora, Tanı!. 2003. "Ders Kitaplannda . .• Betül Çotuksöken, Ayşe Erza n, Orhan
Siller (ed.), Ders Kitapları nda insan Hakları : Tarama Sonuçları içinde. Istanbul : Tarih Vakfı.
74.)
9
Koprama n, Kazım Yaşar et al. 2002. Tarih ı Ders Kitabı. Istanbul: MEB Yayınları . 19. (Akta
ran: Bora 75.)
1
0 Hunları, Türkiye Türkleri haricinde Türk olarak kabul eden tarihçilere rastlamak zordur.
11
Burada anlatılanlara ek olara k, Mehmet Ali Kılıçbay'ın verdiği şu bilgiler de önemlidir: urürk
adının kökeni bilinmemektedir. Çünkü Türkçe yazılmış ilk metin ancak MS 7. yüzyıla a ittir. Bu
durumda Türklerin tari hini Çin kaynakları nda n izlemekten başka çare yoktur. Onlar da, step
lerdeki göçebeleri, aralarında pek ayrım ya pmada n Tu-ku olarak adlandırmışlardır. Bu, etnik
değil jenerik bir adlandırmadır. Öyleyse "Milatta n binlerce yıl önce Türkçe konuşan etnik
ya pıla� tamamen masa başında üretilmiş bir sonuçtur. Ayrıca Türkçe'yi ilk konuşa nlar Kır
gızlar ve Hunlar idiyse, bunların varlığının MÖ binlerce yıl geriye gitmesi gerekir ki, kaynaklar
bunu hiç doğrula mıyor. ... Hunlara ise Çin kaynaklarında MÖ 3. yüzyılda n itibaren rastlan
maktadır. H un adı, tıpkı Türk gi bi, etnik değil jeneriktir. Moğol, lrani, Türki, Alan, G ermen,
Avar vb çok sayıda farklı etnik unsurun bir harmanı dır.• Kılıçbay, Mehmet Ali. 2008. "Türk' ün
Okumayla lmtiha nı." Aktüel, 8-14 Mayıs.
131
S E R D A R KAYA
12
Nişanyan, Sevan. 2008. Yanlış Cumhuriyet: Atatürlc ve Kemalizm Ozerine 51 Soru. Istanbul:
Kırmızı Yayınları. 345.
1
3 Kılıçbay 2006, 108.
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
14
Kılıçbay 2006, 109.
ıs
Uluçay, M. Çağatay. 1992. Pudişahlann Kodın/an ve Kız/an. Ankara: Türk Tarih Kurumu Ba
sımevi. (Aktaran: Nişanyan 346)
133
S E R D A R KAYA
Biz Kimiz?
1930'lu yıllardan bu yana Türklük adına devlet eliyle gerçekleştiri
len sosyalizasyon her ne kadar geçmişe dair izleri insanların zihin
lerinden önemli ölçüde silmiş olsa da, kimi gözle görülür gerçekler
nedeniyle, Türkiye halkı, ülkede yaşayan insanların (sözgelimi) İs
veç'te olduğu gibi belli bir tipolojiye oturmadığının ve çok daha çe
şitli bir yapıya sahip olduğunun aslında hep farkındaydı. Dahası,
Türkiyeliler, Sovyetler Birliği'nin çökmesinin ardından varlıkların
dan haberdar oldukları Orta Asyalı Türklere de çok fazla benzeme
mekte olduklarını görmüşlerdi. Yani Orta Asyalılar ile Anadolulu
lar arasındaki birlik, ırk değil olsa olsa kültür ve dil birliği (ya da
benzerliği) olabilecek gibiydi. Ancak göz önündeki bu gerçekler,
gerek tarih konusundaki bilgisizlik, gerekse Cumhuriyet'in inşa et
tiği ulusçu zihniyetin rakipsiz yaygınlığı nedeniyle olması gerektiği
ölçüde sorgulanmadı.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, ırkçılığın anlamsızlığını ve
imkansızlığını bugün daha net bir şekilde görebilmek mümkün ha
le geldi. Örneğin, Kalifomiya Üniversitesi'nde antropoloji eğitimi
alan ve şimdi İTÜ 'de Dünya Tarihi dersi vermekte olan Timuçin
Binder, Sabah gazetesi yazarı Ecevit Kılıç'a verdiği röportajda Ana
dolu'nun çok emisiteli yapısını genetik araştırmaların da teyit etti
ğini şu cümlelerle ifade etti:
Genetik araştınnalann Türklerle ilgili ortaya çıkardığı en
büyük sonuç ne ?
Türkiye'de y�ayan insaniann büyük bölümünün 40 bin yıl
önce de bu topraklarda y�amı� olmalan. Yani Türkler I 07 1 yılın
da Anadolu'ya gelmedi hatta 40 bin yıldır buradan kıpırdamamı�
lar. Bu topraklara aitler, Orta Asya'dan geldiği söylenenler buralı
aslında.
Orta Asya göçü olmadı mı?
Oldu ama gelenlerin sayısı çok az. Gen ara�tırmalan bugün
Türkiye'de y�ayan insaniann ne kadannın Orta Asya kökenli ol
duğunu ortaya çıkartıyor. Buna göre Türkiye'nin genetik yapısı ta
rih öncesi dönemde bugünkü �eklini alıyor.
Göç edenler ne kadar az?
Bu rakam ortalama yüzde I O- I S civannda. Yani Orta Asya'
dan bu topraklarda y�ayanlann yüzde I 0- I S'i gelmiş ve nüfus
134
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M Ü H E N D I S L I C I
16
Kılıç, Ecevit. 2007. "Orta Asya'dan Göç Etme Bir Efsanedir." Sabah, 10 Aralık.
17
Nişanyan 344.
135
S E R D A R K A YA
136
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E TO P L U M M O H E N D I S L I C I
19
Pope ve Pope 18-19.
137
S E R DA R KAYA
20
Yıldız 155-156.
21
Mahmut Esat Bozkurt, 8 Mart 1934 yılında istanbul Üniversitesi'nde verdiği ilk i nkılap Der
si'nde, bu görevi alış şeklini öğrencilere şöyle aktarmıştı: "Arkadaşlar! 1 Her şeyden önce,
dünyanın Türk soyundan olan en büyük şefıni, Gazi Mustafa Kemal Hazretlerini (Atatürk) ve
onun yüksek şahsiyetinde Türk i htilalini sonsuz saygılarla selamları m. 1 Büyük şefım, i htilalin
hukuk tarihini Türk gençliğine aniatmarnı uygun görmüşler ... Bu çok ciddi işi Maarif Vekili
miz bana bildirdiği zaman, Selçu k'ta çiftimin başında bulunuyordu m. Ya pıp yapamayacağı
mı düşünmedim bile. Ka bul ettim. Hazırlanmaya başladım. Çünkü Şef emredince, başarıla
mayaca k bir iş ol madığı na inana m vardır:• Bozkurt, Mahmut Esat. 1940. Atatürk ihtilali. is-
tanbul: Kaynak Yayı nları. 37.
22
Bozkurt 268.
23
Bozkurt 160.
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
2
4 Anadolu. 18 Eyl ül 1930. Akşam. 19 Eylül 1930. (Aktaran: Hahcı, Şaduman. Temmuz 2004.
"Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın Kuruluşu Sırasında Ali Fethi (Okyar) Bey ile Mahmut Esat
(Bozkurt) Beyin Polemi kleri:' Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Sayı S9. )
2
5 1980 ihtilalinden sonraki dönem ile ilgili olan bir diAer önemli gelişme ise, askeri yönetimin
eAitim müfredatında kendi görüşleri doArultusunda homojenize ve militarize ettiği bir islam
anlayışına yer vermiş olmasıdır. Bu konuda bkz.: Ka plan, Sam. 2006. The Pedagogical State:
Educatian and the Politics of National Culture in Post-1980 Turkey. Stanford, california:
Stanford University Press. 191.
139
S E R DA R KAYA
Söz konusu arka kapaklar, seri nin 1944 ve 1945 yılında yeniden basılan sayılarına ait. Orhan
Çakıroğlu hi kayelerinin bu tari hlerden sonra başka herhangi bir baskısı ya pılmamış.
S E R DA R K A Y A
"Osma nlı hafıyesi Amanvermez Avni, yardı mcısı Arif ile birlikte Bevotlu'nda Kazancı Yoku
şu'nda yaşa maktadır. Bu ev düşmanları tarafından yakılınca Tepebaşı'nda bir eve taşınır. Sık
sık kıyafet değiştirmekte, evindeki laboratuvarında yaptığı araştırmalarla en karmaşık olay
ları aydı nlatmaktadır. Kendi sardığı kalın sigaralara ve sütlü kahveye düşkün ola n Amarıver
mez, Fransızca, Rumca ve Ermenice konuşmaktadır. Çağdaşı polisiye ka hramanları gibi alt
edil mez biri değildir. Peşindekiler tarafından gemiden denize atılır, eter koklatılarak bayıltılır.
Ta m da bu yüzden i nandırıcılığını hiç kaybetmez, sevimli bir hafiyedir. 1 Ebüssüreyya Sa
mi'nin 1913-1914 yılları arasında kaleme aldığı Ama nvermez Avni dizisi, eksiksiz polisiye
kurgusunun ve içerdiği üst düzey ironinin yanı sıra, dönemin lstanbul'unu bütün renkleriyle
yansıtması bakı mından belgesel değeri taşıyor. Amanvermez Avni'ni n Serüvenleri, "Cingöz
Recai" ve "Fakabasmaz Zi hni" gi bi popüler polisiye öykülerinin öncüsü olmak gibi özel bir
öneme de sa hip." Sa mi, Ebüssüreyya . 2006. Osmanlı'nın Sherlock Holmes'ü Amanvermez
Avni'nin Serüven/eri, 1. Cilt. Istanbul: Turkuvaz Kita p.
Sonraki yıllarda Amanvermez Avni'nin Ama1111ermez Sabri (1928) ve Amanvermez Ali (1944) gibi
taklitleri de çıkmış. Bu konuda bkz.: Mason, David. 2008. "The Role of Amanvermez Avni (No
Quarter Avni) the "Turkish Shertock H olmes," i n the Cons-truction of Turkish ldentity." University
of Toronto Art Jouma/ 1: 2.
4
Mason, David. "Was the 19405 Detective Hero Orhan Çakırotlu the Protatypical Kemalist
Turk?" Midd/e East Studies Assodation of North America 'nın yıllık uluslararası konferansın
da sunulan makale, Bostan, Massachusetts, Kasım 21-24, 2009.
144
E N D O KT R I N A SY O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
145
S E R DA R KAYA
146
ENDO KTRI NASYO N VE T ORKIYE'DE T O P L U M M O HENDI S L I � I
147
S E R DA R KAYA
148
E N D O KTR I N A S Y O N YE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
KiTLE YÖNETiMi
14. PROPAGANDA
Mclean, lain; Alistair McMillan. 2003. Concise Dictionory of Politics. New York: Oxford Uni
versity Press. 443.
S E R D A R KAYA
Toch, Hans. 1965. The Social Psychology of Social Movements. lndianapolis, In diana: Bobbs·
Merrill. 112-113.
Ellul 31.
Ellul 22.
E N D O K T R I N A S Y O N VE T Ü R KI Y E ' D E T O P L U M M Ü H E N D I S L I � I
Loewen, James W. 1995. Ues My Teacher To/d Me: Everything Your American History
Textbook Got Wrong. New York: Simon & Schuster. 14.
Ellul 36.
Hein, Laura. Selden, Mark. 2000 . Censoring History: Citizenship and Memory in Japon,
Germony, and the United States. Armonk, New York: East Gate Books. 274.
155
S E R D A R K A YA
156
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
1
0 Muhalefett eyken kışkırtıcı yönde propaganda yapan bir parti ya da grubun i ktidara gelir
gelmez buna derhal bir son vererek birlik ve beraberlik vurgusunda bulunmaya başlaması
gibi.
157
S E R DA R KAYA
158
E N D O KT R I N A S Y O N YE T O R K I Y E ' D E TO P L U M M O H E N D I S L I � I
11
Ellul 18.
12 Zaller, John R. 1992. The Nature and Origins of Mass Opinion. Cambridge, United Ki ngdom:
Cambridge University Press.
159
S E R D A R K A YA
13
John Zaller, bu modele 1992 yılında yayı nladığı kitabı nda yer vermişti. Aradan altı yıl geçtik-
ten sonra, bu model üzerinde kimi revizyonlar önerdiği bir makale de yayınladı: Zaller, John
R. 1998. "Monica Lewinsky's Contribution to Political Science:• PS: Political Science and Po-
litics 31(2): 182-189.
14
Ellul 57.
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
ıs
Blumenthal, Sidney. 2007 . "Bush knew Saddam had no weapons of mass destruction:• Sa-
lan, 6 Eyl ül.
16
Ellul 130-131 .
c;
4;
•
15. KONU ÇALIŞMASI (6): TÜRKIYE'DE PROPAGANDA
2010-2011 öğretim yılı itibariyle liselerde okutulmakta olan Milli Güvenlik Bilgisi ders kita·
bında şu ifadeler yer alır: "Bir millet; vatan sevgisinden nefesini ayırırsa vata nını sevmezse
çok za man geçmez, vatanı nı, vatan sevgisiyle dolu olan başka milletieri n istilası altında gö
rür. Nitekim bir kavim ateşli silahtan elini çekerse pek az zaman içinde o silahı, düşman eliy·
le kendi göğsüne çevril miş bulur." Bkz.: Milli Güvenlik Bilgisi. 2010. Ankara: MEB Yayınları.
73.
S E R D A R KA YA
Rejimin kontrolünde olan insa nların rejimin kutsallarına inanmaları zorunlu deği ldir. 10 Ka·
sım törenine gitmek üzere olan bir orgeneralin, "bıktık bu . . .. . .'nin 10 Kasım'ı ndan; a ma ne
yaparsın ona ihtiyaamız var şimdi l" diyebilmiş olması bu duruma bir örnek olarak görülebi
lir. Bu konuda bkz.: Üste!, Aziz. 2010. "Çetin Doğan'ın maiyetinden kişiye özel dam&illı mek
tup." Star, 14 Şubat.
Ellul 46.
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
165
S E R D A R KAYA
Nişa nyan, Sevan. 2009. "Ö rtmenim bu konular kitapta yazmıyor." Taraf, 12 Nisan.
166
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
167
S E R D A R K A YA
168
E N D O K T R I N A S Y O N VE T Ü R K I Y E ' D E T O P L U M M Ü H E N D I S L I C I
6
Huntington, Sa muel. 1996. The Oash of Ovilizations and the Remaking of World Order.
New York: Simon & Schuster. 154.
169
S E R DA R KAYA
170
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
7
Aköz, Emre. 2007. " i rtica tehlikesi nasıl yaratıldı?" Sabah, 27 Şubat.
8
Dol macı, E mine. 2009 . "Başörtüsü karşıtlığı için Güzin Abla'ya miza nsen mektuplar:• Zaman,
17 Kasım.
171
S E R DA R KAYA
9 Ellul 17.
172
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
lO
McDowall, David. 1996. A Modem History of the Kurds. Dia ne Publication Co. 200. (Akta-
ran: Akyol, M ustafa. 2006. Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek: Yanlış Giden Neydi, Bundan
Sonro Nereye? istanbul: Doğa n Kitap. 121.)
11
Cumhuriyet. 1930. "Temizlik başladı: Zeylan deresindekiler ta mamen i mha edildi." 13
Temmuz. (Aktaran: Yıldız 243.)
173
S E R DA R K A YA
12
Aköz, Emre. 2009. "Abdullah öcalan'ı şeytaniaştırma nın bedeli." 5aboh, S Kası m.
1
3 Mater, Nadire. 1998. Mehmedin Kitabı: Güneydoğu'da 5a11Dşmış Askerler Anlatıyor. Istan
bul : Metis. 89.
14
Mater 122.
ıs
Mater 89.
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
175
S E R DA R KAYA
20
uBurası Türkiye, o zaman elbette Türkçe konuşacaksınu gibi i nsanı devlet ekseninde ta nım-
layan bütün yaklaşı mlar bu çerçeveye dahil edilebilir. 1982 Anayasası'nın sıklıkla atıfta bulu
nulan uTürk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı ola n herkes Tlirktüru şeklindeki 66. maddesi
de aynı anlayışı ya nsıtır. Zira bu madde her ne kadar ayrımcılık yapmadan herkesi Tlirk kabul
ediyor gibi görünse de, hem vatandaşların kimiiiiini tek taraflı ola rak kendisi tanımlamakta,
hem de uBen Tlirk deilil i mw diyen bir insanın durumunu belirsizleştirmektedir. Konunun bu
yönü de dikkate alındıilında, böyle bir maddeni n (sözgelimi) wrürk Devletine vatandaşlık
bailı ile baiilı olan herkes müslü mandırn şekli ndeki bir maddeden gerek otoriterlik gerekse
gerçeklikle ilişki konusunda pek bir farkı olmayacai!ı daha iyi görülebilir.
177
S E R DA R K A YA
21
Milli Güvenlik Bilgisi. 2002. istanbul : MEB Yayınları. 97 .
178
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
22
Altınay, Ayşe Gül. 2003. "Militarizm ve insan Hakları Ekseninde Milli Güvenlik Dersi." Ders
Kitaplannda insan Hak/an: Taroma Sonuçlan içinde, (ed.) Betül Çotuksöken, Ayşe Erzan, ve
Orhan Silier. ista nbul: Tarih Vakfı. ss. 138-159.
23
Milli Güvenlik Bilgisi. 2010. Ankara: MEB Yayınları. 168.
179
S E R DA R KAYA
24
Bu paragrafta edilen zi hniyet, spesifi k olarak Genelkurmay'a ya da Milli Güvenlik Bilgisi ders
kitabının içeriğinden sorumlu ola n Genelkurmay içerisindeki ilgili komisyona hakim olan
zihniyet değildir. Zira Milli Eğitim Bakanlığı içerisindeki komisyonlann onyıllar boyunca hazır
ladığı kitaplan n içeriğinde yukandaki alıntının çok ötesine giden ve doğrudan belli kimliklere
düşmanlık telkin eden çok sayıda metin vardır.
180
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
Altınay 138.
Bir ordunun kullandığı silahların ilkelliği ile astı n üstüne itaate mecburiyet derecesi arasında
da bir ilişki vardır. Zira bir ordu ne ka dar ilkel silahlar kullanıyor ya da ne kadar ilkel savunma
stratejileri izliyorsa, şartsız itaat de o denli gerekli olur. Çünkü ilkel yapı, teknolojiden ziyade
insan kullana rak savunma yapmayı gerektirir ve bu da, kalabalık bir orduyu zorunlu kılar. Ka
labalıklaşma da, hem seviyesiz yığı nlardan oluşa n bir orduyu netice verir, hem iletişi mi zor-
184
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E TO P L U M M O H E N D I S L I � I
laştırır, hem de iletişimi n kalitesini düşürür. ileri teknoloji kullanabilen küçük (ama çok daha
etkin) ordularda ise, astı n üstüne karşı hakları nın daha fazla olmasının genel işleyişe zarar
vermesi bir yana, (daha etkin ve seviyeli geri bildirim mekanizmaları nedeniyle) kurumsal
politikaların belirtenme sürecine katkıda bulunabilmek mümkün olur.
185
S E R DA R KAYA
187
S E R DA R KAYA
188
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E TO P L U M M O H E N D I S L I � I
3
1. Dünya Savaşı'ndaki Bir ingiliz S iper i 1 Temmuz 1916
192
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
4
Axelrod, Robert. 1984. The Evolution ofCooperation. New York: Basic Books. 74.
Dugdale, Geoffrey. 1932. Langemarck and Cambrai: A War Narrative, 1914-1918. Shrews
bury: Wilding & Son. 94. (Aktaran: Aıcelrod 73-74.)
6
Aıcelrod, The Evolution of Cooperation adlı kitabı nın M The Uve-and-Let-Uve System in Trench
Warfare in World War r adlı dördüncü bölümünün (ss. 73-87) tarna mını bu konuya ayınyor.
7
Aıcelrod, 1. Dünya Savaşı'nda bulunan kişilerden yaptılı alıntıları, I ngiliz sosyolog Tony
Ashworth'ün 1980 yılında yayınlanan ve siper savaşlarını "yaşa ve yaşat" sistemi ekseninde
delerlendiren kitabından aktarıyor. Tony Ashworth'ün doirudan siper savaşı tecrübesi ya
şamış askerlerin mektuplarında n, günlüklerinden ve a nı larından yarartanarak yazdılı kitabı
için bkz.: Ashworth, Tony. 1980. Trench Warfare 1914-1918: The Uve and Let Uve System.
LDndra: Macmillan.
8
Dunn, J.C. 1938. The War ı1ıe lnfontry Knew. londra: PS. King. 92. (Aktaran: Aııel rod 77-78.)
9
Axelrod 78.
193
S E R D A R KAYA
10
Morgan, John H. 1916. Leaves from a Field Note-Book. Londra: Macmillan. 27Q-27 1. (Akta-
ran: Axelrod 78.)
ll
Martin, David. 1936. The Fifth Bottalion the Cameronians (Scottish Rif/es}, 1914-1919.
Glasgow: Jackson. (Aktaran: Axelrod 78. )
12
Axelrod 81.
13
Dunn 98. (Aktaran: Axelrod 79.)
14
Koppen, E. 1931 . Higher Command. Londra : Faber and Faber. 135-137 . (Aktaran: Axelrod
86.)
194
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
1
5 Rutter, Owen (ed.). 1934. The History of the Seventh (Service) Bottalion, The Raya/ Sussex
Regiment, 1914-1919. Londra : The Times Publishing Company. 29. (Aktaran: Axelrod 84-
85.)
16
Axelrod 73.
17
Axelrod'ın bu argümanı, Oyun Teorisi içerisindeki en temel oyunlardan biri ola n Mahkumun
Ikileminin modifiye edilip tekrarlı hale getirilmesi durumunda işbirlijinin elde edilmesinin
daha kolay olacajı yaklaşımına dayanır.
18
Hay, lan. 1916. The First Hundred Thousand. Londra: Wm. Blackwood. 224-225. (Aktaran:
Axelrod 79.)
1
9 Axelrod 80-81.
S E R D A R KAYA
20
Axelrod 83.
21
Axelrod 82.
22
Marshall, S.LA. 1947. Men Against Fire: The Problem af Battle Command in Future War.
New York: William Morrow.
196
E N D OKTR I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
23 Walzer, Michael. 1977. Just and Unjust WDıs: A Moml Argument with Historicol /1/ustmti
ons. New York: Basic Books.
24 OWen, Wilfred. 1967. Collected Letteıs. Londra ve New York: Oxford University Press. 458.
(Aktaran: Walzer 139.)
197
S E R D A R KAYA
Sen bu işte benden daha iyisin." Çavuş onu vurdu, ama ben iz
lemek için orada beklememiştim 25
Graves'in çıplak bir insanı vurmak istememesinde de yine aynı algı
değişikliğinin etkisi belirgin. Ancak ilgili Alman askerini öldür
memeyi teklif etmek yerine bu işi arkadaşına yaphrmayı tercih et
miş olması ise, insanın kötülüğü doğrudan kendisinin yapmaması
durumunda kendisini daha az sorumlu hissetme eğilimde olması
ile ilgili. Milgram'ın gerçekleştirdiği kontrol deneylerinden birinde,
elektrik verme işini deney ekibinden biri üstlendiğinde, 450 volta
kadar çıkan denek öğretmenierin oranının %65'ten %92,5'e yükse
liyor olması da bu durumu teyit ediyor.
Walzer'ın verdiği üçüncü örnek, milliyetçiler ile cumhuriyetçiler
arasındaki İspanya İç Savaşı'nda (1936-1939) gönüllü olarak cum
huriyetçilerin safında nişancı olarak savaşmış olan (1984 adlı ro
manın yazarı) George Orwell'in anılarından:
O anda, bir adam siperin dışına zıpladı ve siper duvannın üze
rinde tamamen görünür vaziyette koşmaya başladı. Herhalde
komutanın birine bir mesaj götürmekteydi. Yan giyimliydi ve ko
şarken iki eliyle de düşmemesi için pantolonunu tutuyordu. İyi
bir nişano olmadığım doğru ve koşmakta olan bir adamı 100
yard [91 metre) uzaktan vurmam biraz zordu . . . . Yine de ateş et
mememin bir nedeni de pantolonla ilgili bu detaydı. Ben buraya
"Faşistler" e ateş etmeye gelmiştim, ama düşmesin diye pantolo-
25
Graves, Robert. 1957. Good-bye to All That: An Autobiogrophy. New York: Doubleday. 132.
(Aktaran: Walzer 140.)
198
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
nunu tutan bir adam bir "Faşist'' değildir, gözle görülür bir şekil
de benim gibi bir mahluktur ve bu kişiye ateş etmek istemezsi
. 6
ruz. 2
26
Orwell, Sonia; Jan Angus. 1968. The Collected Essays, Journalism and Lerters of George
Orwe/1, Vol. 2. New York: Harcourt. 254. (Akta ran: Walzer 140.)
27
Trevelyan, Raleigh. 1958. The Fortress: A Diary of Anzio and l{ter. Harmondsworth: Pen
guin Books. 21. (Aktaran: Walzer 140.)
28
Trevelyan 21. (Aktaran: Walzer 141.)
199
S E R DA R KAYA
200
E N D O K TR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
Bateson, Melissa; Daniel Nettle; G ilbert Roberts. 2006. "Cues of bei ng watched enhance
cooperation i n a real-world setting.n Biology Letteıs 2: 412-414.
204
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M Ü H E N D I S L I C I
10
o 0. 1
E. of milk coosumed
Orwell, George. 1949. Nineteen Eighty-Four. New York: Harcaurt Brace Jovanovich. 28.
206
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
Orwell 209.
Orwell 35.
207
S E R DA R KAYA
Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'nin açılmasının ertesi günü yaptıjtı konuşmada şövle
demiştir: "Maka m-ı saltanat aynı za ma nda ma ka m-ı hilafet olma k iti bariyle padişahımız
cumhur-u islamın da reisidir. Mücahedatımızın birinci gayesi ise saltanat ve hilafet makam
larının tefrikını istihdaf eden [ayrılmasını amaçlayan] düşmanlarımıza irade-i mil liyenin bu
na müsait olmadıAını göstermek ve makamat-ı mukaddeseyi esaret-i ecnebiyeden tahlis
ederek [mukaddes maka mları yabancı esarette n kurtararakl ulülemrin salahiyetini d üşma
nın tehdit ve ikrahından azade kılmaktır." Atatürk'ün Söylev ve Demeç/eri /. 1981. Ankara:
Tı.irk lnkılap Enstitüsü Yayınları. 62. Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'ni n açıl ma-sı ndan
dört gün sonra ise, "Padişahı azam, Halife ve Hakanı akdesirniz Efendimiz" olarak hitap ettijti
Sultan vahdettin'e sadakatlerini bildirdiili bir telgrafta şu ifadeleri kullanmıştır: "Padişahı
mız! Kalbimiz hissi sadakat ve ubudiyetle [kull ukla) dolu, tahtı nızı n etrafında her za ma nda n
daha sıkı bir rabıta ile toplanmış bulunuyoruz. Jeti maının [toplanmasının) ilk bu sözü Halife
ve Padişahına sadakat olan Büyük Millet Meclisi son sözünün yine bundan i baret olacağını
südde-i seniyyelerine [yüce ka pınıza) büyük tazim ve huşu ile arz eder:' Türk inkılap Tarihi
Enstitüsü Arşivi: 37,�0855; T.B.M.M. Za bıt Ceridesi; 1920. 123-124. (Aktaran: Parla, Taha.
1992. Türkiye'de Siyasal Kültürün Resmi Kaynak/an, Cilt 3: Kemalist Tek-Parti idea/ojisi ve
CHP'nin Altı Ok'u. lstanbul: Iletişi m Yayınları. 83.)
6
Sivas Kongresi'nde kabul edilen ve sonradan Halk Fırlcası ve nihayetinde CHP'ye dönüşecek
olan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin programı "Bismillahirrah
manirrahi m" kelimesiyle başlar. Cemiyetin tüzüjtünde, maksadı, "Osmanlı vatanının tama
miyetini ve yüce Hilafet maka mını n ve saltanatı n ve milli isti klalin dokunul mazlıjtını temin
zımnında Kuva-yı Milliye'yi amil ve i rade-i milliyeti hakim kılmak" olarak belirtilir. Yine aynı
tüzüAe göre, "Bilumum Islam vatandaşlar cemiyetin tabii üyesidir." Tunaya, Tank Zafer.
1952. Türkiye'de Siyasi Partiler. Istanbul: DoAan Kardeş Yayınları. (Aktaran: Akyol, Taha .
2008. Ama Hangi Atatürk. istanbul: D aAa rı Kitap.) Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı yıllan
boyunca izlediili Islam siyasetinin çok sayıda örneAinden bir dijteri ise, S AAustos 1920 tari
hinde "Adana Vilayeti ve Bütün Islam Ahalisi'ne" hitaben yayınladıjtı bi ldiridir. Mustafa Ke
mal, "Adana'nın muhterem müslü manları" şeklinde bir hitap kullanmayı tercih ettiili bu bil-
208
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I � I
lize edip savaşı kazandıktan sonra ise, hem İstanbul'daki bu iki ku
rumu, hem de Ankara'daki pek çok silah arkadaşını (artık birer si
yasi muhalif ve rakip d urumuna geldikleri için) ortadan kaldırmış
tı. 4 Mart 1925 tarihinde Takrir-i Sükun Kanunu'nun yürürlüğe
girmesinden itibaren ise, basının susturulduğu, hukukun ortadan
kalktığı keyfi bir Tek Adam idaresi ülkeye egemen olmuştu. O gün
lerin ortamında, yeni rejimin ideologlarından Mahmut Esat Boz
kurt, Tek Adam idaresini ve bu idarenin demokrasi ile ilişkisini (o
dönemde henüz yazılmamış olan) 1 984 adlı romandaki piramit
alegorisinin neredeyse aynısını kullanarak izah etmişti:
Türk milleti bir Pirarnide benzer, tabanı halk, tepesi yine halktan
gelen baştır ki, bizde, buna şef denir. Şef otoritesini yine halktan
alır. Demokrasi de, bundan başka bir şey değildir?
Türkiye'de Tek Parti ve Tek Adam döneminin başlangıcı sayılabile
cek olan Takrir-i Sükun Kanunu'nun kabulü, lider kültü etrafında
şekillenen siyasi sembolizmin de habercisiydi. Zira ilk Mustafa
Kemal heykeli, 3 Ekim 1926 tarihinde Sarayburnu'na dikildi. Bu ya
pıtı, Konya Anıtı (1926), Ankara Ulus'taki Zafer Anıtı (1927), Tak
8
sim Anıtı (1928) ve diğerleri izledi. Giderek yaygınlaşan Mustafa
diride şunları söyler: "Peygamber'in esaret tanı mayan dindar ümmetinin ci hat ordularına
öncü ol mak şerefiyle ifti har eden siz aziz Adanalı dindaşlarımız ... Esaret hayatının türlü türlü
ıstıraplarını çekmiş olan Mısır, Hindistan, Rusya ve Afrika'daki M üslüman kardeşlerimiz ... is
tiklal ve dinin muhafazası ujruna şehitlik rütbesine erişen kardeşlerimizin Allah'ın rahmeti
ne kavuşmalarını ve Allah'ın yardımının yüce tecellisine mazhariyetimizi tazarru ve niyaz ve
cümlenize gerek Büyük M illet Meclisi ve gerek bütün Isla m alemi namına teşekkür arz ede
riz, muhterem gaziler...• Atotürlc'ün Bütün Eserleri, Cilt 9, 1920. 2006. Istanbul: Kaynak Ya
yınları. 133-134. (Aktaran: Akyol 159-160. )
Bozkurt 107.
8
Tıirkiye'deki siyasi sembolizmin Mustafa Kemal'in sallığında şekillenmeye başlamış olması
da dikkate alınması gereken bir durumdur. Sevan Nişanyan bu konuda şunları söyler: "Siyasi
bir liderin heykelinin ölmeden önce veya sonra dikil mesi arasındaki fark, önemsiz bir fark
deAildir. Birinci halde "lcamun fi kri ve saygısı o günkü siyasi iktidarın sahibiyle, i kincisinde ise
ulusun geçmişteki saygıdeAer evlatlarıyla özdeşleştirilmektedir. Birincisinde yüceltilen dev
letin reisi, iki ncisinde toplumun kolektif geçmişidlr. Birincisi siyasi istibdadın alabildiline net
bir ifadesidir; i kincisi, belirli ölçüler içinde kalma k kaydıyla, H iktidarın Iradesiyle sınırlı olma
yan bir kamu iradesi• kavramının deAerli bir simgesi olabilir. 1 Solcakları geçmiş önderlerin,
şairlerin, kahramanların ve düşünürlerin a nıtlarıyla dolu olan bir ülke, devlet reisine, kendi
209
S E R D A R KAYA
iradesi dışında birtakım mutlak ve kutsal topl umsal veriler olduğunu anımsatabilir:• Nişaır
yan 128.
Akyol, Mustafa. 2008. "'Farklı yorumlanması dahi teklif edilemez'" Star, 27 Ekim.
210
E N D O K T R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
10
Akyol, Mustafa. 2008. "Atatürk dualarımızı işitir mi?" Star, 25 Haziran.
211
S E R DA R KAYA
212
E N D O KTR I N ASYON VE T O R KI Y E ' D E TOP L U M M O H E N D I S L I C I
Ama adamlar, bir yönüyle haklı . Acar bir gazeteci çıkar orta
ya, ne Atatürk düşmanlığıruz kalır, ne gericiliğiniz. Ülke çapında
"b rmanan laiklik karşıb eylemlerde" bir kilometre taşı olarak am-
ı . . . ll
ır ısnunız .
11
Ilıcak, Nazlı. 2007. •Kortcularımızın esiriyiz.• Sabah, 6 Ekim.
12
Özyürek, Esra. 2006. Nostalgia for the Modem: State Secularism and Everyday Politics in
Turkey. Durham and London: Duke University Press. 2.
u
Navaro-Yashin, Yael. 2002. Foces of the State: Secularism and Public Ufe in Turlcey. Princeton
ve Oxfurd: Princeton University Press . 188-203.
213
S E R D A R K A YA
14
Navaro-Yashin 190.
ıs
Orwell 266.
19. ORGANIZE DINLER
1
taşıdıkları zihniyet daha az otoriter ve daha çok demokrat olduğu
ölçüde, kurulan ilişkiler de uzlaşma kaygısıyla şekillenecektir. Da
hası, demokrat bir zihniyetin, diğer bütün gruplara olduğu gibi
inanç konusunda farklı yaklaşırnlara sahip olanlara karşı tavırla
rında da belirleyici olan sadece uzlaşma değil, aynı zamanda anlama
çabası ve meraktır. Mutlak doğrunun insanların tekelinde olmadığı
düşüncesinden hareket ediyor olmanın bir sonucu olan bu durum,
başkalarını dinlemeye ve anlamaya değil başkalarına bir şeyler an
latmaya odaklanmanın antitezi olarak görülebilir.
TOrkiye'de Organize Din ve Propaganda
Dinin hemen her medeni toplumda kurumsallaşmış olması, pro
pagandanın da dikkate almak durumunda olduğu bir gerçekliktir.
Propaganda, herşeyden önce, organize dine karşı olduğu yönünde
bir imajın oluşmasına engel olmak durumundadır. Hatta birincil
amacı dini ortadan kaldırmak dahi olsa, bunu farklı bir söylemle
dile getirmeli ve insanları (sözgelimi) aslında özünde dine karşı ol
madığına, hatta yapmakta olduğu şeylerin dindarların lehine ol
duğuna inandırmaya çalışmalıdır. 2
Propagandanın dikkate alması gereken bir diğer şey de, organi
ze dini karşısına almak bir yana, ilgili ilgisiz her konuda (açıktan ya
da gizlice) organize dini kendi amaçları doğrultusunda kullanma
ya çalışmaktır. Mustafa Kemal'in (daha önce değinilen) saltanat ve
hilafet makamlarını düşman esaretinden kurtarma adına verilecek
Buradaki "demokrat" ifadesi bir siyasi rejime değil, zihniyete atıfta bulunuyor. Bu konuda
bkz.: Kaya, Serdar. 2009. Demokratlık-Uberalizm ilişkisi. http://www. derinsular.com/pdf
/demokrattik-liberalizm-iliskisi .pdf [Erişim tari hi: 5 Nisan 2010)
Gerçeklik ile söylem a rasında taban tabana zıtlık olabileceği anlamına gelen bu durum,
propaganda için istisnadan ziyade kural durumundadır. Zira olduğu şekliyle bili nmesi iste
nen bir gerçekliği manipüle etme zahmeti ne girmeye zaten gerek yoktur. Böyle bir durum
da, propagandadan ziyade tanıtıma ihtiyaç duyulabilir. Propaganda ise, bir gerçekliğin belli
bir yönünü sunarak insanları belli bir yönde düşünmeye sevk etmelidir. Örneğin, sel felake
tinin yaşandığı bir şehirde uzun lastik çizmeleriyle sokaklarda krizi yöneten bir belediye baş
ka nının fotoğrafını birlik propagandasi yaparak sunmak, başkanı fedakar çalışmaları nede
niyle yüceltmek ve halkı başkana destek ol maya çağırarak zor günlere özgü bir birlik ve be
raberlik mesajı sunmak mümkündür. Ancak aynı durumda, ajitasyon propadandası yapmak
suretiyle, felaketi öngöremeyen ve gerekli önlemleri almadığı için bu duruma düşmüş bulu
nan başkanı günah keçisi ilan etmek de aynı derecede mümkündür.
217
S E R DA R K A YA
Aktaş, Cihan. 1991. Tanzimat'tan 12 Mart'a Kıltk-Kıya/et ve Iktidar. Istanbul: Kapı Yayınları.
228.
4
Ünder, Hasan. 2001. "Atatürk i mgesinin Siyasal Yaşamdaki Rolü:' Modem Türkiye'de Siyasi
Düşünce. Cilt 2: Kemalizm içi nde, (ed.) Ahmet lnsel. Istanbul: Iletişim Yayınları. 155.
Bizzat Diyanet Işleri Başkanı Ali BardakoAiu'nun dahi, "Bazıları elbette zaman zaman Diya net
Işleri BaşkanilAını devletin deAişik meka nizmalarının dini kontrol altı nda tutmanın bir aracı
olarak görmüş, kullanmış ola bilir" açıklamasını yapmış olması, hem siyasi iktidarca kullanıl
manın Rıfat Börekçi ile sınırlı olmadıAı hem de 2010 yılı itibariyle konunun artık fazlasıyla
aşikar hale geldiAl şeklinde yorumlanabilir. Özkan, Fadime. 2010. "Diyanet'in daha sivil ve
baAımsız olması gerek:' Star, 5 Nisan.
218
E N D O KTR I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E TO P L U M M O H E N D I S L I C I
6
Bumin, Kürşat. 1998. 0/cu/umuz, Resmi Ideolojimiz ve Politikaya Öligü. istanbul: Patika . 88.
219
S E R DA R KAYA
Güneydoğu'da ölen ve farklı kaynakların sayılarını 35 ila 40 bin civarlarında olduğu söytedi�i
insanlar, sadece askerleri değil Türk vatandaşı olmaları nedeniyle PKK mensuplarını da kap
samaktadır. Bu konuda bkz.: Genelkurmay Başkanı Orgeneral llker Başbu�'un 14 Nisan 2009
tarihinde Harp Akademileri Komutanlı�ında Yaptı�ı Yıllık Değerlendirme Konuşması. 2009.
14 Nisan. http://www.tsk.tr/ 10_ARSIV/ 10_1_Basin_Yayin_ Faaliyetleri/10_1_7_ Konus
rnalar/2009/org_ilker bas bug__h ar pak_konusrna_ 14042009.html [Erişim Tarihi: S Nisan
2010)
220
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
8
Tıirk Ortodoks Patri khanesi konusunda bkz.: (1) Donef, Racho. 2003. "The Political Role of
the Turkish Orthodox Patriarchate (so-called).n http:// www.atour.com/-aahgn/news/
20040123b.html [Erişim Tarihi: S Nisan 2010]. (2) DoAan, Yonca Poyraz. 2008. "Ergenekon
gang·linked bogus Turkish Patriarchate in spot light.n Today's Zaman, 31 Ocak.
221
S E R D A R KAYA
"1997'deki Refah Partisi ka patma davası iddianamesi." 2008. 14 Mart. http:// www. hurri
yet.com.tr/dunya,.1!46064 5 .asp [Erişim Tarihi: S Nisan 2010)
222
E N D O KT R I N A S Y O N VE T O R KI Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
lO
Tlirkiye gibi kadınların yarısını n başörtülü olduğu bir ülkede kimi genç kızların köylü kodm/ar
gibi örtünmedik/eri ya da siyasi nedenlerle başlannı örttükleri gibi gerekçelerle üniversitele
re alınmadıjtı ya da kimi lise öArencilerinin öAie tatilinde namaz kılmalannın "flaş haber"
olarak sunuldujtu hatırianaca k ol ursa, hem konuya yabancılıjtın hem de önyargının aynı an
da güçl ü bir şekilde varoldujtu da söylenebilir.
223
S E R DA R K A Y A
Türkiye'de her ki mliğin sadece (ya da en azından öncelikli olarok) kendisi ile ilgili özgürlükler
talep etmekte olması nın nedenlerinden biri de budur.
Ta bii bu durum CHP yöneti mden ziyade, laik taban için geçerli. Yoksa CHP'li yöneticilerin
za ma n za ma n (muhtemelen aıtızlarından kaçırarak) ifade ettikleri kimi gerçekler, hem yakın
tarihteki insanlık suçlarında n haberdar oldukları nı, hem de öncüllerinin gerçekleştirdikleri
bu gibi acımasızca uygulamalardan herhangi bir pişmanlık duymadıklarını ortaya koyuyor.
226
E N D O KT R I N A S YO N VE T O R K I Y E ' D E T O P L U M M O H E N D I S L I C I
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'i n, 2009 yılının Kasım ayında Dersi m Katliamı ile
ilgili söylemiş oldul!u sözler bu çerçevede dellerlendirilebilir: "Kurtuluş Savaşı'nda, Şeyh Sait
isyanında, Dersi m isyanında, Kıbrıs'ta analar allla madı mı? Kimse 'a nalar al!lamasın, müca
deleyi durduralı m' dedi mi?" Ha berin tamamı için bkz.: Radikal. 2009. "CHP'Ii Öymen katli
arnı model olarak sundu." 12 Kasım.
Batmaz, Veysel (ed .). 2006. Otoriteryen Kişilik ve Uymo. istanbul: Salyangoz. 51.
227
S E R D A R K A YA
Böyle bir zihniyet değişimi, banş için dahi olsa uzlaşıyı bir araç
olarak görmemeye ve her koşulda, öteki durumunda olanlara yöne
lik bir merak, hassasiyet ve "hayatı paylaşma isteği" duymaya kar
şılık geliyor - ki sosyal psikoloji deneylerinin insan tabiab hakkın
da ortaya çıkardığı gerçekiere bakılırsa, ortada böyle bir arayışın
olmaması d urumunda kötülüğün sıradanlaşması hiç de zor değil.
Bir başka deyişle, kötülüğün sıradanlaşmasını engellemek kendili
ğinden gerçekleşebilen bir şey değil ve dağdaki çobandan mağara
daki PKK'lıya, Nişantaşı'ndaki laik teyzeden Çarşamba'daki sakallı
amcaya kadar herkesi önce merak etmek sorıra da sevmeye başla
mak gibi ciddi bir zihinsel çaba gerektiriyor.
Ama tabü önce isternek gerek. ..
Kitaplar
Aktaş, Cihan. 199 1 . Tanzimat'tan 12 Mart'a Kılık-Kıyafet ve İktidar. İstanbul: Kapı
Yayınları.
Akyol, Mustafa. 2006. Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek: Yanlış Giden Neydi,
Bundan Sonra Nereye ? İstanbul: Dotan Kitap.
Akyol, Taha. 2008. Ama Hangi Atatürk. İstanbul: Dotan Kitap.
Alhnay, Ayşe Gül. 2003. "Militarizm ve İnsan Hakları Ekseninde Milli Güvenlik
Dersi." Ders Kitaplarında İnsan Hakları: Tarama Son uçları içinde, (ed.) Betül
Çotuksöken, Ayşe Erzan, ve Orhan Silier. İstanbul: Taı;ih Vakfı. ss. 1 38-159.
Anderson, Benedict. 1 983. lmagined Communities: Reflections on the Origins and
Spread of Nationalism. Londra ve New York: Verso.
Arendt, Hannah. 1 963. A Report on the Banality of Evi/: Eichmann in ]erusalem. New
York: Penguin. [Eichmann Kudüste. Metis:2010]
Arsa!, Orhan. 1 938. Devletin Tarihi. Ankara: Cumhuriyet Halk Partisi Yayını.
Asch, Solomon E. 1 963. "Effects of Group Pressure upon the Modification and
Distortion of Judgments" Organizational Influence Processes içinde, ed.
Lyman W. Porter, H arold L. Angle and Robert W. Alien. Armonk, New
York: M. E . Sharpe. ss. 295-303.
Atatürk 'ün Söylev ve Demeç/eri I. 1981 . Ankara: Türk İnkılap Enstitüsü Yayınları.
Ateş, Toktamış. 200 1 . "Kemalizm ve Özgünlüğü." Modern Türkiye'de Siyasi
Düşünce. Cilt 2: Kemalizm içinde, (ed.) Ahmet İnsel. İstanbul: İletişim
Yayınları. ss. 31 7-322.
Axelrod, Robert. 1 984. The Evolution of Coop eration. New York: Basic Books.
Aydemir, Şevket Süreyya. 1 959. Suyu Arayan Adam. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Batmaz, Veysel (ed.). 2006. Otoriteryen Kişilik ve Uyma. İstanbul: Salyangoz.
Bozkurt, Mahmut Esat. 1940. Atatürk ih tilali. İstanbul: Kaynak Yayınları.
Bumin, Kürşat. 1998. Okulumuz, Resmi İdeolojimiz ve Politikaya Övgü. İstanbul:
Patika.
Cesarani, David. 2004. Eichmann: His Life a nd Crimes. Londra: W. Heinemann.
Çotuksöken, Betül; Ayşe Erzan; Orhan Silier. 2003. Ders Kitaplarında İnsan Hakları:
Tarama Sonuçları. İstanbul: Tarih Vakfı.
Davison, Roderic H. 1 990. Essays in Ottoman and Turkish History, 1 774-1 923: The
lmpact of the West. Austin, Texas: University of Texas Press.
Davison, Roderic H. 1 997. Osmanlı İmparatorluğu'nda Reform . İstanbul: Agora
Kitaplığı.
Doğan, Nuri. 1994. Ders Kitapları ve Sosyalleşme (1876-19 18). İstanbul: Bağlam
Yayıncılık.
Hein, Laura. Selden, M ark. 2000. Censoring History: Citizenship and Memory in
]apan, Germany, and the United States. Armonk, New York: East Gate Books.
Hitler, A dolf. 1 939. Mein Kampf Londra: Hurst and Blackett.
Hugo, Victor. 1 869. The Man Who Laughs. New York: University Press Company
Publishers.
Hunter, Edward. 1 951 . Brain-washing in Red China: The Calculated Destruction of
Men 's Minds. Toronto: Copp Clark.
Huntington, Samue l. 1 996. The Clash of Civilizations and the Remaking of World
Order. New York: Simon & Schuster.
Jacobson, Steven. 1 985. Mind Control in the United States. Santa Rosa, Califomia:
Critique Publishing.
Kadro 1 932, Cilt: 1 (Tıpkıbasım). 1978. Ankara: Ankara İktisadi ve Ticari İlimler
Akademisi.
Kaplan, İsmail. 1999. Türkiye'de Milli Eğitim İdeolojisi ve Siyasal Toplumsaliaşma
Üzerindeki Etkisi. İstanbul: İletişim Yayınları.
Kaplan, Sam. 2006. The Pedagogical State: Education and the Politics of National
Culture in Post-1 980 Turkey. Stanford, Califomia: Stanford University Press.
Karaosmanoğlu, Yakup Kadri. 1 932. Yaban . İstanbul: İletişim Yayınları.
Kılıçbay, Mehmet A li . 1 994. Cumhuriyet ya da Birey Olmak. Ankara: İmge Kitabevi
Yay ınları.
Kılıçbay, Mehmet A li. 2006. Şu Benim Ülkem. İstanbul: Merkez Kitaplar.
Lewis, Bemard. 196 1 . The Emergence ofModern Turkey. New York: Oxford
University Press.
Loewen, James W. 1 995. Lies My Teacher Told Me: Everything Your American history
Textbook Got Wrong. New York: Simon & Schuster.
Marshall, S.L.A. 1 947. Men Against Fire: The Problem of Battle Command in Future
War. New York: William Morrow.
230
Mater, Nadire. ı 998. Mehmedin Kitabı: Güneydoğu 'da Savaşmış Askerler Anlatıyor.
İstanbul: Metis.
Milgram, Stanley. ı 974. Obedience to Authority: An Erperimental View. New York:
Harper's & Row.
Navaro-Yashin, Yael. 2002. Faces of the State: Secularism and Public Life in Turkey.
Princeton ve Oxford: Princeton University Press.
Nişanyan, Sevan. 2008. Yanlış Cumh uriyet: Atatürk ve Kemalizm Üzerine 51 Soru.
İstanbul: Kırmızı Yayınları.
Okumuş, Ejder; Ahmet Cihan; Mustafa Ava. 2006. Osmanlı Devleti'nde Eğitim
Hukuk ve Modernleşme. İstanbul: Özgü Yayınları.
Olson, Mancur. ı 984. The Rise and Dec/ine of Nations: Economic Growth, Stagflation,
and Social Rigidities. New Haven ve Londra: Yale University Press.
OrweiL George. ı 949. Nineteen Eighty-Four. New York: H arcourt Brace Jovanovich.
Oy, Aydın. ı 989. Şiir Dünyamızda Atatürk. Ankara: Türk D il Kurumu Yayınları.
Özyürek, Esra. 2006. Nostalgia for the Modern: S ta te Secularism and Everyday Politics
in Turkey. Durham and London: Duke University Press.
Par la, Ta ha. ı 992. Türkiye'de Siyasal Kültürün Resmi Kııynakları, Cilt 3: Kemalist Tek
Parti İdeolojisi ve CHP'nin Altı Ok' u. İstanbul: İletişim Yayınları.
Rand, Ayn. ı 971 . The New Left: The A nti-lndustrial Revolution. New York: Plume.
Sami, Ebüssüreyya. 2006. Osmanlı 'nın Sherlock Holmes 'ü Amanvermez Avni 'nin
Serüven/eri, 1. Cilt. İstanbul: Turkuvaz Kitap.
Şeref Kitabı: Cümhuriyetin XV. Yıl Dönümünde Türk Gençliğinin Duygu ve Düşüncesi.
ı938. Ankara: Cumhuriyet Halk Partisi.
Toch, H ans. ı 965. The Social Psychology of Social Movements. Indiana polis, lndiana:
Bobbs-Merrill.
Ünder, Hasan. 200 1 . "Atatürk imgesinin Siyasal Yaşamdaki Rolü." Modern
Türkiye'de Siyasi Düş ünce. Cilt 2: Kemalizm içinde, (ed.) Ahmet İnsel.
İstanbul: İletişim Yayınları. ss. ı 38-ı 55.
ÜsteL Füsun. 2004. "Makbul Vatandaş "ın Peşinde: ll. Meşrutiyet'ten Bugüne
Vatandaşlık Eğitimi. İstanbul: İletişim Yayınlan
Waltz, Kenneth. ı 959. Man, the State, and War: A Theoretical Analysis. New York:
Columbia University Press.
Walzer, Michael . ı 977. fust and Unjust Wars: A Moral A rgument with Historical
ntustrations. New York: Basic Books.
Watson, Peter. ı 978. War on the Mi nd: The Military Uses and Abuses of Psychology.
Londra: Hutchinson of London.
Winn, Denise. ı 983. The Manipulated Mi nd: Brainwashing, Conditioning and
lndoctrination. Cambridge, Massachusetts: Malor Books.
Yıldız, Ahmet. 200 1 . "Ne Mutlu Türküm Diyebilene": Türk Ulusal Kimliğinin Etno
Seküler Sınırları (1919-1938). İstanbul: İletişim Yayınları.
Zaller, John R. ı 992. The Nature and Origins of Mass Opinion. Cambridge, United
Kingdom: Cambridge University Press.
231
Zimbardo, Philip; Craig Haney; Curtis Banks. 2004. "A Study of Prisoners and
Guards in a Simulated Prison." Theatre in Prison: Theory and Practice içinde,
ed. Michael Balfour. Portland, Oregon: Intellect. ss. ı 9-33.
Akademik Malcaleler
Asch, Solamon E. ı 955. "Opinions and social pressure." Scientific American ı93: 3ı-
35.
Bateson, Melissa; Daniel Nettle; Gilbert Roberts. 2006. "Cues of being watched
enhance cooperation in a real-world setting." Biology Letters 2: 4ı 2-4ı4.
Bems, Gregory S. et al. 2005. " Neurobiological Correlates of Social Conformity
and Independence During Mental Rotation." Biological Psychiatry (58)3:
245-253.
Darley, John M.; Ellen Berscheid. ı 967. "lncreased Liking as a Result of the
Anticipation of Personal Contact." Human Relations 20(1): 29-40.
Ferguson, Charles K.; Harold H. Kelley. ı 964. "Significant Factors in
Overevaluation of Own-group's Product." Journal of Abnormal and Social
Psychology 69(2): 223-228.
Halıa, Şaduman. Temmuz 2004. "Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın Kuruluşu
Sırasında Ali Fethi (Okyar) Bey ile Mahmut Esat (Bozkurt) Beyin
Polemikleri." Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Sayı 59.
Hobsbawm, E.J.; D avid J. Kertzer. ı 992. "Ethnicity and Nationalism in Europe
Taday." Anthropology Today 8(1): 3-8.
Kaya, Serdar. 2009. "The Rise and Decline of the Turkish "Deep State" : The
Ergenekon Case." Insight Turkey 1 1 (4): 99-113.
Mason, David. 2008. "The Role of Amanvermez Avni (No Quarter Avni) the
"Turkish Sherlock Holmes," in the Construction of Turkish Identity."
University of Toronto Art Journal ı : 2.
Mason, David. "Was the ı 940s Detective Hero Orhan Çakıroğlu the Protatypical
Kemalist Tur k?" Middle East Studies Assodation of North America'nın
yıllık uluslararası konferansında sunulan makale, Bostan, Massachusetts,
Kasım 2ı -24, 2009.
Mummendey et al. ı 992. "Categorization is not Enough: lntergroup
Discrimination in Negative Outcome Allocation." Journal of Experimental
Social Psychology 28(2): 1 25-ı44.
Rabbie, Jacob M.; Gerard Wilkens. ı 971 . "lntergroup Competition and I ts Effect on
Intragroup and lntergroup Relations." European Journal of Social Psychology
1 (2): 2ı5-234.
Sorokin, Pitirim A.; J. W. Boldyreff. 1 932. "An Experimental Study of the lnfluence
of Suggestion on the Discrimination and the Valuation of People." The
American Journal of Sociology 37(5): 720-737.
Tajfel, Henri et al. ı 971 . "Social Categorization and Intergroup Behaviour."
European Journal of Social Psychology 1 (2): ı 49-1 78.
232
Zaller, John R. 1 998. "Monica Lewinsky's Contribution to Political Science." PS:
Political Science and Politics 31 (2): 1 82-189.
Dergi ve Gazeteler
Aköz, Emre. 2007. "İrtica tehlikesi nasıl yarahldı?" Sabah, 27 Şubat.
Aköz, Emre. 2009. "Abdullah Öcalan'ı şeytanlaştırmanın bedeli." Sabah, 5 Kasım .
Akyol, Mustafa. 2008. "Atatürk dualarımızı işitir mi?" Star, 25 Haziran.
Akyol, Mustafa. 2008. " 'Farklı yorumlanması dahi teklif edilemez"' Star, 27 Ekim.
Akyol, Taha. 2005. " 'Kafa' Sorunu." Milliyet, 17 Haziran.
Aydemir, Şevket Süreyya. Nisan 1 932. "Gençnesil Meselesi." Kadro.
Berkan, İsmet. 2009. "Mor kalemle yazmak isteyen kız." Radikal, 4 H aziran.
Blakeslee, Sandra. 2005. "What Other People Say May Change What You See." The
New York Times, 28 Haziran.
Blumenthal, Sidney. 2007. "Bush knew Saddam had no weapons of mass
destruction." Salon, 6 Eylül.
Cemal, Hasan. 2010. "Geçmişi temizlemek, Atatürk'ü bile sansürlemek!" Milliyet,
20 0cak.
Doğan, Yonca Poyraz. 2008. Ergenekon gang-linked bogus Turkish Patriarchate in
spotlight. Today's Zaman, 31 Ocak.
Dolmaa, Emine. 2009. "Başörtüsü karşıtlığı için Güzin Abla'ya mizansen
mektuplar." Zaman, 17 Kasım.
Erdoğan, Mustafa. 2007. "Vatandaşlık H alleri." Star, 27 Ağustos.
Ilıcak, Nazlı. 2007. "Korkularımızm esiriyiz." Sabah, 6 Ekim.
Kılıç, Ecevit. 2007. "Orta Asya'dan Göç Etme Bir Efsanedir." Sabah, 10 Aralık.
Kılıçbay, Mehmet Ali. 2008. "Türk'ün Okumayla İmtihanı." Aktüel, 8-14 Mayıs.
Nişanyan, Sevan . 2009. "Örtmenim bu konular kitapta yazmıyor." Taraf, 1 2 Nisan.
Nişanyan, Sevan. 2009. "Uiusdevlet." Taraf, 14 Kasım .
Nişanyan, Sevan. 2009. "U! usdevlet - ll." Taraf, 16 Kasım.
Özkan, Fadime. 2010. "Diyanet'in daha sivil ve bağımsız olması gerek." Star, 5
Nisan.
Pakkan, Şükran. 2009. " İngilizler yapınca ' yanlı' Türkler yapınca 'haklı'." Milliyet,
28 Eylül.
Radikal. 2008. '"Bu adam' sözüne hapis cezası." 29 Ocak.
Radikal. 2009. "CHP'li Öymen katliamı model olarak sundu." 12 Kasım.
Üste!, Aziz. 2010. "Çetin Doğan'ın maiyetinden kişiye özel damgalı mektup." Star,
14 Şubat.
Internet Adresleri
" 1 997'deki Refah Partisi kapatma davası iddianamesi." 2008. 14 Mart.
http://www. hurriyet.com.tr/dunya/8460645.asp (Erişim Tarihi: 5 Nisan
2010)
Churchill, Ward. 2001 . "Some People Push Back ": On the ]ustice of Roosting Chickens.
233
http:// www.kersplebedeb.com/mystuff/sl l/churchill.html [ Erişim tarihi: 7
Mart 2010)
Donef, Racho. 2003. "The Political Role of the Turkish Orthodox Patriarchate (so
called) ." http://www.atour.com/-aahgn/news/20040123b.html [ Erişim
Tarihi: 5 Nisan 2010)
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 14 Nisan 2009 tarihinde Harp
Akademileri Komutanlığında Yaphğı Yıllık Değerlendirme Konuşması.
2009. 14 Nisan.
http:// www. tsk.tr/1 0_ARSIV/1 0_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_7_Konus
malar/2009/org_ilkerbasbug_harpak_konusma_14042009.html [Erişim
Tarihi: 5 Nisan 2010)
Kaya, Serdar. 2009. Demokratlık-Liberalizm İlişkisi.
http:// www. derinsular.com/pdf/demokratlik-liberalizm-iliskisi. pdf [ E rişim
tarihi: 5 Nisan 2010)
Zerzan, John. 1995. Whose Unabomber?
http:// www. insurgentdesire.org.uk/whoseunabomber.htm [Erişim tarihi: 7
Mart 2010).
Ders Kitaplan
Gündoğdu, Abdullah; Orhan Üçler Bulduk. Lise Tarih 1 Ders Kitabı. Ankara:
Tutibay Yayınlan.
Kopraman, Kazım Yaşar et al. 2002. Tarih 1 Ders Kitabı. İstanbul: MEB Yayınları.
Milli Güvenlik Bilgisi. 2002. İstanbul: MEB Yayınları.
Milli Güvenlik Bilgisi. 2010. Ankara: MEB Yayınlan .
Yurtbilgisi Dersleri, W. Sınıf. 1 939. İstanbul: T.C. Maarif Vekilliği, Maarif Matbaası.
Diger
İlköğretim 1,. 2 ve 3. Sınıflar Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu. 2009.
Ankara: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı.
http://ttkb.meb.gov.tr/ogretmen/modules.php?name=Downloads&d_op=g
etit&lid=872 [ Erişim tarihi: 14 Mart 2010)
McLean, Iain; Alistair McMillan. 2003. Concise Dictionary of Politics. New York:
Oxford University Press.
Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi. Sayı 2146. 29 Ağustos 1983.
Milli Eğitim Temel Kanunu, Sayı 1 739.
Okul Ö ncesi Eğitim Programı (36-72 Aylık Çocuklar İçin). T.C. Milli Eğitim Bakanlığı
Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü.
http://ooegm. meb.gov.tr/mevzuat_bank/icerik.asp?id=48 [Erişim tarihi: 14
Mart 2010)
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1982.
Yükseköğretim Kanunu. 198 1 . Madde 4. Ankara: Yüksekoğretim Kurulu.
http:// www. yok.gov.tr/content/view/435/183/lang,tr/ [Erişim tarihi: 15
Mart 201
234
INDEKS