Professional Documents
Culture Documents
Yonetim Kurulu Sirlari
Yonetim Kurulu Sirlari
Yılmaz ARGÜDEN
Yaşam Kalitesi için Kurumsal Yönetişim
Kurumsal yapıların en önemli organı, Yönetim Kurullarıdır. Her kurum için en yetkili
karar mercii olan Yönetim Kurullarının kimlerden oluştuğu, Yönetim Kurullarının hangi
konulara odaklandığı, nasıl çalıştıkları ve kendilerini sürekli olarak geliştirmek üzere neler
yaptıkları gibi konular, kararların da, yönetimin de kalitesini etkileyen unsurlardır. Yönetim
Kurulları şirketi yönetmez yönlendirir, danışmanlık yapar, uygun bulmadığı kararları veto
eder ve gerektiğinde de yönetici kadroda değişiklikler yapar. Yönetim Kurullarının
yönlendirme ve denetleme görevini iyi yapabilecek bir yapıya, süreçlere ve üyelere sahip
olması, kurumların başarılı bir şekilde yönetilmesinin ön koşuludur.
Tüm paydaşlara güven sağlayabilen kurumlar, tüm değer zincirinde daha çok kaynağı
harekete geçirip vizyonları doğrultusunda yönlendirerek, başarıya daha kolay ulaşabiliyor ve
sürdürülebilirliği sağlayabiliyorlar. Bu nedenle, kurumsal güvenin temelini oluşturan
kurumsal yönetişim küçük- büyük veya halka açık-aile şirketi ayırımı olmaksızın her geçen
gün daha yaygınlaşıyor. Kurumsal yönetişim, kurumun tüm paydaşlarıyla ilişkilerindeki
davranışlarını ve iletişimini yürüten herkesin görevi olmakla birlikte, kurumların en üst karar
ve denetim organı olan Yönetim Kurullarındaki uygulamalar, bu yönetim anlayışının kurum
kültürü haline gelmesinin temelini oluşturuyor.
Güven ise ancak şeffaflık ile sağlanabilir. Başkalarının kaynaklarını kullanan her kişi
ve kurum, bu kaynakların kullanımında adil olmayı ve hesap verebilir olmayı ilke edindiğinde,
daha geniş kaynaklara ulaşabilir ve gelişmesini sürdürebilir.
Kurumların başarı grafiklerinin yükselebilmesi için sürekli gelişmeleri gerekir.
Gelişme ise sadece kurumun tepesinde değil, her seviyesinde yenilikçiliğin hayata geçirilmesi
ile sürdürülebilir bir nitelik kazanabilir. Bu nedenle, katılımcı yönetim anlayışı kurumda
odaklanmayı ve sürekli gelişmeyi olanaklı kılar.
Bir kurumun en önemli varlıkları arasında insan kaynağı ve özellikle yönetim ekibi yer
alır. Bu ekibin yetkinliklerinin ve performansının değerlendirilmesi, gerektiği durumlarda
ekibe yeni kişilerin kazandırılması ve bu ekibin motivasyonunu yüksek düzeyde tutabilecek
adil ödüllendirme mekanizmalarına işlerlik kazandırılması da kurumun geleceğini belirleyen
bir başka faktördür. Bu değerlendirmelerin adil olarak yapılması ise iyi çalışan bir Yönetim
Kurulu ile mümkündür.
Yönetim kurulunun misyonu, en yüksek karar mercii olarak kurumu proaktif bir şekilde
yönlendirmek, uzun vadede hissedarlarına sürekli ve kalıcı değer yaratmaktır. Kurumları
başarıya taşıyan, değer yaratılmasını sağlayan en önemli unsurlardan birisi de stratejik
seçimleridir.
Yönetim Kurulu bu ana görevine ek olarak kurumsal itibarı korumak ve
geliştirebilmek için kurumun tüm paydaşlarına – müşterilerine, çalışanlarına, tedarikçilerine
ve toplumun diğer kesimlerine – karşı sadece kanunlar açısından değil, aynı zamanda taahhüt
ettiği değerler, iş etiği ve kurumsal yönetişim ilkeleri açısından da sorumludur.
Yönetim Kurulu, şirketin en önemli stratejik varlıkları arasındadır. Dolayısıyla,
Yönetim Kurullarına seçilen üyelerin yetkinlikleri ve deneyimlerine, bağımsız olmalarına ve
kurulun işlemesi için oluşturulacak kurallara özen gösterilmesi, kurumun başarısı ve
sürdürülebilirliğine katkı sağlar.
Kurumsal yönetişim sadece halka açık büyük şirketler için değil, aynı zamanda aile
şirketi konumunda olan KOBİ’ler için, hatta kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşları için
de gereklidir. Çünkü, kurumsal yönetişim, kurumların gerek yönetimsel açıdan gerekse
kaynaklara ulaşımının sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Ayrıca kurumsal yönetişim, aile
içi çatışmaların önlenmesi, yetenekli insan kaynaklarının kuruma kazandırılması ve kurumun
itibarının ve değerinin artırılmasını sağlar.
Kurumsal yönetişim, şirketleri halka açılmaya veya ortak alabilmeye de hazırlar,
paydaşlarıyla güvenilir ilişkiler kurulmasına destek olur.
Yönetim Kurulları bağımsız, karar almada tarafsız ve farklı bakış açıları
kazandırabilecek nitelikteki üyelerden oluşmalıdır. Bunun yanında üyeler, gerektiğinde
CEO’yu (veya Genel Müdürü) sorgulayabilecek, Başkan, hissedar ve üyeler önünde fikirlerini
açıkça ortaya koyacak derecede özgüvene sahip olmalıdırlar. Üyelerin seçiminde aranacak
temel nitelik, kişinin yaratacağı katma değer olmalıdır. Katma değeri yaratmanın yolu, gerekli
bilgi ve deneyime sahip olmanın yanı sıra, görüşleri açıklıkla, özgürce ve yapıcı bir şekilde
Yönetim Kurulu ile paylaşabilmekten geçer.
(Şekil Şartları)
Wal-mart 1 % 64
Ford Motor 2 % 75
Samsung 3 % 54
LG Group 4 % 43
Carrefour 5 % 86
Fiyat Group 6 % 53
Peugeot Citroen 8 % 25
BMW 12 % 15
Bosch 15 % 40
J.Sainsbury 22 % 75
Roche 28 % 69
Bombardier 36 % 69
Öncelikli olarak, katılımı sağlamak önemlidir. Katılımı arttırmak için uzun dönemli
planlama yapmak yararlı bir yöntemdir. Yönetim Kurulu toplantı tarihlerini mümkün
olduğunca erken belirlemek ve hatta izleyen en az bir senelik toplantılar için tarih, saat ve yer
konusunu netleştirmek, Yönetim Kurulu üyelerinin planlama yapmalarına olanak tanır ve
katılımlarını sağlamada etkili olur. Olağan Yönetim Kurulu toplantılarının yanı sıra strateji ve
devamlılık planları gibi özel gündemli çalıştaylar düzenlenmesi de Yönetim Kurulu etkinliğini
artırır.
Toplantıları dört temel adımda düşünmek ve buna göre planlamak faydalı olacaktır.
1. Bilgilendirme
2. Yönlendirme
3. Karar Alma
4. Görev Dağılımını Gerçekleştirme
Toplantı Gündemi
Değer olarak tanımlamak gerekirse; her Yönetim Kurulu üyesi için, tam zamanlı
olarak çalışması durumunda CEO kadar kazanca sahip olması dengesi gözetilir. Yönetim
Kurulu üyelerinin şirket için yılda 20-25 günlük zaman vermeleri durumunda, 10 kişilik bir
Yönetim Kurulu’na verilecek toplam kazanç paketi, CEO’nun (yılda yaklaşık 220 gün çalışan)
kazanç paketi ile benzer olmak durumundadır. Bu şekilde hesaplanan kazanç paketleri her yıl
revize edilerek gözden geçirilmelidir.
Yönetim Kurulunun temel rolü kuruma girişimci liderlik yaparak, başarı için gerekli
yönlendirme ve denetimi gerçekleştirmektir. Daha detaylı şekilde belirtmek gerekirse;
Yönetim Kurulu; girişimci ruhu sürdürerek şirket performansında fark yaratacak stratejik
yönlendirmeyi sağlamak, stratejik hedefleri belirlemek, (gerekirse stratejilerinin
yapılandırılmasına katkıda bulunmak), hedeflere ulaşmak için gerekli kaynakların varlığını
sağlamak, CEO’yu seçmek, ekibinin şirketi başarıya götürecek yetkinlik ve motivasyonda
olmasından emin olmak, bu ekibe “coach” olarak destek vermek ve etkin denetim ve risk
yönetimi sistemlerinin işlerliğini garanti altına alarak üst yönetiminin performansını
değerlendirmekten sorumludur.
CEO icranın lideridir, CEO ve icradan sorumlu profesyonel yönetim ekibinin temel
rolü ise, Yönetim Kurulunca kararlaştırılan stratejiler doğrultusunda şirketin performansını en
üst düzeyde tutmaktır. Bu bağlamda profesyonel yöneticiler şirketin kısa/uzun vadeli stratejik
hedefleri doğrultusunda stratejiler geliştirmek, şirketi yönetmek, şirketin tüm
operasyonlarının beklenen performansta gerçekleşmesini sağlamak, etkin bir operasyonel ve
finansal kontrol sistemi oluşturmak, müşterilere, sektörel kurum ve kuruluşlara karşı şirketi
temsil etmekten sorumludur.
Yönetim Kurulunun sorumluluğunu yönlendirme ve denetleme ile sınırlı tutması,
şirket yönetimini profesyonel yöneticilere bırakması kurumsal gelişim açısından önemlidir.
Bu şekilde çalışmayan Yönetim Kurullarının, stratejilerini başarılı olarak uygulamalarının
önündeki en önemli engel, genellikle yeni stratejik atılımları yönlendirebilecek, yönetebilecek
liderlik kadrosunu zamanında geliştirmemiş olmalarıdır.
Şirketlerin sürdürülebilir gelişme sağlayabilmeleri için finansal piyasalara,
çalışanlarına, tedarikçilerine, müşterilerine ve topluma güven veren bir kurumsal yönetime
sahip olmalarını daha da önemli kılıyor.
Kurumsal yönetişim denince öncelikle; Yönetim Kurulunun oluşumu, Yönetim Kurulu
başkanı ile genel müdürün farklılaşması gibi yapısal konular gündeme geliyor. Oysa, esas
önemli olan yönetim anlayışından beklenenler.
Kurumsal yönetişim ilkeleri, paydaşlarına güven vererek sürdürülebilir gelişimi
sağlamak ve daha değerli olabilmek isteyen şirketler arasında her geçen gün daha fazla önem
kazanıyor.
Kurumsal yönetişim için gerekli olan Yönetim Kurulunun yetki ve sorumluluklarının
tanımlanması, işleyiş süreçlerinin belirlenmesi, üyelerin seçim esaslarının saptanması,
Başkanın görev ve sorumluluklarının belirlenmesi, üyelerin yetkinliklerinin tanımlanması ve
Yönetim Kurulunun performans yönetim sisteminin kurulması gibi adımların asıl hedefi
şirketlerde bu yönetişim anlayışına işlerlik kazandırmaktır.
Kurumsal yönetişim konusundaki görüşler ağırlıklı olarak yapısal önlemler üzerinde
durmaktadır. Ancak, yapısal önlemlerden daha önemli olan yönetim anlayışını yansıtan
davranışlardır.
Kurumsal yönetişim sadece yapısal önlemlerle değil, aynı zamanda yönetim anlayışıyla
hayata geçirilebilir. Dolayısıyla, şirketlerin değerlerini artırmak için, bir yandan sistemleri bu
anlayış doğrultusunda kurarken, diğer yandan da yönetimde bu anlayıştaki kişilere yer vermek
gerekir.
Yönetim Anlayışında Önemsenen Davranış Örnekleri
1. Yönetimin, şirket faaliyetlerinden ve varlıklarından şahsi menfaat sağlamaması,
2. Şirketin doğrudan veya dolaylı olarak kontrol ettiği şirketlerle piyasa koşullarına uymayan
fiyatlarla alış-verişte bulunmaması,
3. Kısa vadeli karlılık göstermek üzere aşırı risk alınmaması,
4. Yöneticilerin kurum kaynaklarını kullanarak kendileri için bir imparatorluk kurmalarının
önlenmesi,
5. Yönetimin, atamaları işi en iyi yapacaklar yerine kendilerine yakın olanlardan seçmelerinin
engellenmesi,
6. İçeriden edinilen bilgiyle hisse alım satımı yapılmasının önlenmesi,
7. Şirket içi denetim ve kontrol mekanizmalarının sağlıklı çalışmasının sağlanması,
8. Çalışanların şirket ile çıkar çatışmasından kaçınmaları konusunda eğitilmeleri ve bu konunun
gözlenmesi,
9. Hukuka ve etik kurallara uyumun sağlanması ve aykırı davranışların yönetimin dikkatine
sunulmasını teşvik edecek sistemlerin kurulması ve çalıştırılması,
10. Dış denetçilerin kurumdan sağlanan başka faydalarla bağımsızlıklarının zedelenmesinin önlenmesi,
11. Yöneticilerin yetkin ve etkili olmasının sağlanması ve kendilerine piyasa şartlarına uygun ücret
paketi sunulması ve başarının ödüllendirilmesinin sağlanması,
12. Hissedarlardan herhangi birinin diğerleri karşısında kayırılmaması ve hissedarlar ile yapılan ticari
işlemlerin piyasa şartlarında gerçekleşmesine azami dikkat gösterilmesi,
13. Rüşvetten kaçınılması,
14. Yönetimin çalışanlar, tedarikçiler, dağıtım kanalları gibi paydaşlara adil davranmasının
sağlanması,
15. Şirketin her şeyin en iyisini kendisinin yaptığı iddiası ile kurum dışı bilgi kaynaklarına ve
gelişmelere karşı körlük göstermemesi,
16. Kolay ölçülemeyen değerlerin (marka gibi) geliştirilmesinden ödün verilerek kısa vadeli sonuçlara
odaklanmanın önlenmesi,
17. Kurumsal gelişmede sürekliliğin sağlanması,
18. Şirketin değerini etkileyecek gelişmelerin zamanında değerlendirilmesi ve tüm mevcut ve
potansiyel yatırımcılarla eş zamanlı olarak paylaşılmasının sağlanması,
19. Şirketin geleceğine ilişkin risk ve fırsatların düzenli olarakdeğerlendirilmesi,
20. Topluma ve gelecek nesillere karşı sorumlulukların gözetilmesinin sağlanması.
Bu konularda her gün kendisini aşan kurumlar yüksek performansı kalıcı hale getiren
kurumlar oluyor.
Yüksek performans ancak kurum kültürünü şekillendirme yeteneğine sahip bir
liderlikle kalıcı hale gelebiliyor, bilinçli, uzun vadeli ve disiplinli bir yaklaşım gerektiriyor.
Eleştirel düşünce, olumlu düşünce, yüksek standartlar, Yönetim Kurullarının
etkinliklerini artırmak için benimsemeleri gereken yaklaşımlardır. Ancak bu yaklaşımlardan
önce Yönetim Kurullarından en büyük beklendi, kanunların ve düzenlemelerin ötesinde
kurumda etik kurallara uyumun sağlanmasını garanti altına almalarıdır. Tüm dünyada
şirketlerden, özellikle son dönemde yitirdikleri toplumsal güveni tekrar kazanabilmesi için etik
davranışlara özen göstermeleri talep ediliyor.
Etik değerler, toplumsal beklentilerin farklı olduğu ülkelerde farklı olarak
algılanmakla birlikte, küresel boyutta etik değerler dokuz ana maddede özetlenebilir.
Kurum kültürü, kurum içinde olduğu kadar kurum dışında da güveni oluşturan temel
taşlardandır. Yapının kurumsal yönetişim ilkeleri üzerine inşa edilmesi kadar yaşatılması,
günlük işleyişte benimsenmiş olması kuruma duyulan güveni ve kurum değerini artırmaktadır.
Yönetim Kurulunun en önemli görevi tüm paydaşların güvenini kazanmak, kurum değerini
artırmaktır.
Etkililik:
Kurumsal yönetişim, yönetim yapılarının ilişki içinde oldukları tüm kesimlere güven
verici nitelikte olması demektir.
Şeffaflık:
Şeffaf ve verilere dayalı bilgi akışı sağlıklı karar vermeyi sağlayacak ve sorunların
büyümeden aşılmasını kolaylaştıracaktır.
Adil Olmak:
Hesap Verebilirlik:
Bilginin düzenli ve belirli bir formatta, sağlıklı bir raporlama altyapısında sunulması
ve en iyilerle karşılaştırılabilir olması denetim ve değerlendirme için vazgeçilmez önem taşır.
Sorumluluk:
Bu nedenle vizyonun iletişimine özel önem vermek gerekir. Vizyonu ortaya koymak
ve onaylamak Yönetim Kurullarının, uygulamak ise yönetimin görevidir.
Özetle, yeni işlerde başarı için öncelikle strateji gereklidir. Strateji oluştururken bir
yandan piyasadaki boşluklar tespite çalışılırken, diğer yandan da niçin bizim firmamızın bu
boşluğu doldurmada farklılık yaratabileceği sorusu da detaylı bir şekilde cevaplandırılmalıdır.
Stratejik planlama kurmay birimlere delege edilmeden, bizzat en üst yöneticiler
tarafından üstlenilen bir süreç olduğunda kuruma daha büyük faydalar sağlıyor. Çünkü,
stratejik planlama sürecinin en önemli çıktısı stratejik planın kendisi değil, bu sürece
katılanların sağladığı zihni hazırlık oluyor.
Strateji değerlendirme toplantılarını patron ve/veya en üst yönetici için yapılan bir
sorgulama toplantısı olarak değil, iş birimleri yöneticileri ile karşılıklı görüşme ve fikir
alışverişi şeklinde yürütmek faydalı oluyor.
Bu toplantılarda katılımcı sayısını sınırlı tutmak görüşmelerin daha verimli ve dürüst
geçmesine yardımcı oluyor. En üst yönetici ve iş birimi yöneticisi haricindeki katılımcıların
sayısının sınırlı olması ve katılımcılarınstratejilerin gerçekleştirilmesine katkıda bulunacak
konumda bulunmaları olumlu katkıda bulunuyor.
Her bir iş birimine ilişkin yeterince detaylı bir değerlendirme ve görüş alışverişi
sağlayabilmek için en az bir gün ayrılması, toplantıların merkez değil, iş biriminin mekânında
veya yakınında yapılması tercih ediliyor. Böylece Yönetim Kurulu üyelerinin alternatifleri
değerlendirme, karar verme aşamalarında iş biriminin özelliklerini göz önüne alma, kültür ve
sosyal boyutları da değerlendirme fırsatları olabiliyor.
Bu toplantıların farklı alternatiflerin değerlendirildiği bir ortam yaratması, daha iyi bir
fikri hazırlık yapılmasına yardımcı olur.
Organizasyon Yapısı
Yönetim tarzını belirleyen birinci boyut stratejik yön belirlemeyle ilgilidir. Yön/strateji
belirleme konusunda üç temel yaklaşım gözlemleniyor;
• Vizyoner Liderlik
İnsanlara heyecan verici vizyonu olan bir liderin vizyonun kurum tarafından
sahiplenmesini sağlayarak etkin bir uygulamaya ve başarıya ulaştığı liderlik tarzıdır. Vizyoner
liderlik genellikle “babacan” olarak tanımlanan liderler tarafından uygulanır.
• Katılımcı Liderlik
Kurumun aşağıdan gelen bilgilerle yönlendirilmesini temel alan bir yaklaşımdır ve
stratejinin özellikle pazardaki trendlerin takibine ve bundan hareketle çok sayıda küçük karara
dayandırıldığı koşullarda başarılı olur. ”Sosyal Lider” olarak tanımlanan bu liderlik tarzının
ayırt edici özelliği, çalışanların yetkilendirilmesi ve delegasyondur.
Yönetim tarzını belirleyen üçüncü boyut kontrol ve hesap verme anlayışıdır. Bu boyutta
da üç temel yaklaşım gözleniyor:
• İnsan odaklı: Profesyonel standartlar, etik kurallar ve değerlerin ön plana çıktığı, çalışanların
işe bağlılığının yüksek olduğu kurumlarda geçerlidir. İşin tabiatı nedeniyle girdilerle çıktılar
arasındaki bağın ölçülmesinin daha güç olduğu yaratıcı şirketlerde veya sonuç almanın uzun
bir süre aldığıproje bazlı çalışan şirketlerde daha yaygındır.
• Finansal sonuç odaklı: Yerinden verilecek birçok küçük kararın şirketin iş sonuçlarını
etkilediği durumlarda ön plana çıkar. Rekabetçi anlayış önem kazanır. İşsonuçları en önemli
kontrol kriteri olarak değerlendirilir.
• Operasyonel sonuç odaklı: Anahtar performans göstergeleri, süreç analizleri ve hedeflerle
yönetim ön plana çıkar. İş tanımlarının ve sorumluluklarının net olarak belirlenmesi esastır.
• Müşteri ve kanal ilişkilerinin en öncelikli ilişki olması: Uzun vadeli ilişkilerin ve sürekli
dinleme yaklaşımının benimsenmesi önem kazanır. İşin başarısında ilişkiler önemli ise müşteri
temsilcileri, işlem verimliliği önemli ise sistem ve süreçleri tasarlayıp, yürütenler ağırlık kazanır.
• Rekabet odaklı yaklaşım: Rekabeti takip etmenin, ağırlıklı olarak Pazar payı ve rakip
uygulamaları tarafından belirlenen taktiksel yaklaşımların başarı için kritik olduğu sektörlerde
önem kazanır.
• İş ortaklarıyla ilişkilerin önemli olması: Özellikle lisans ile üretim yapan, değişik
ülkelerdeki pazarlama ağı için farklı şirketlerle çalışan kurumlarda ön plana çıkar.
• Düzenleyici ve denetleyici devlet kurumlarıyla ilişkilere ağırlık veren yaklaşım: Enerji,
telekomünikasyon gibi sektörlerde daha sık görülür.
Yönetim Kurulları kendi kurumları için en başarılı olacak yönetim tarzını belirlerken
hedeflerini, stratejilerini ve içinde bulundukları şartları göz önüne aldıklarında daha tutarlı
seçimler yapabiliyor ve uygulama etkinliğini yakalayabiliyorlar. Aynı zamanda belirlenen
iletişim stratejisi ve kalitesi ilişki yönetiminin sonuçlarını etkileyen en kritik unsurdur.
Üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir husus yönetici olarak başarılı olan bir
kişinin liderlik pozisyonuna geldiğinde nasıl davranacağı konusunu iyi kestirebilmektir. Lider
ile yönetici arasındaki fark, yöneticinin işi iyi yapmaması, liderin ise iyi işin iyi yapılmasını
sağlaması olarak özetleniyor. Ülkemizde de şirketler dünya rekabetine açıldıkça, şirketlerin
en üst düzey yöneticilerinin hem iyi birer lider, hem de iyi birer yönetici olmalarının önemi daha
iyi anlaşılmaya başlandı. Dolayısıyla, sadece yönetme değil, aynı zamanda yönlendirme
sorumluluğunu da üstlenen en üst düzeydeki yöneticilere verilen unvan “genel müdür” yerine
“CEO” olarak değişmeye başladı.
İyi bir CEO olmak için birçok önemli özelliğe sahip olmak gerekiyor. Şirket için açık
bir vizyon belirleme ve tüm faaliyetleri bu vizyon doğrultusunda odaklama yeteneği CEO’lar
için önemli bir özellik. Günümüzün karmaşık iş ortamında bu karmaşıklığı basite
indirgeyebilmek ve doğru işlere odaklanabilmek kişisel olduğu kadar kurumsal etkinliği de
önemli ölçüde artırabiliyor. Dolayısıyla, gelecek için heyecanı ve hedefleri olan, tutarlı bir
amaç ve vizyon çizebilen ve buna göre hareket edebilen bir lider kurumuna değer katıyor.
İyi bir CEO için gerekli özelliklerden birisi de sağlam etik değerlere sahip olmasıdır.
Çünkü, CEO bir yandan şirketi gelişme ve büyüme yolunda yönlendirirken, diğer yandan da
hissedarların kaynakları için yeddi emin görevini üstlenirler. Ayrıca, sağlam değerleri olan bir
lider hem kurumun inanırlığını, toplumda uyandırdığı güveni ve şirketin marka değerini
olumlu etkiler, hem de tüm çalışanlar için örnek oluşturur. CEO’ların kurumun değerlerini
yaşamında örnek oluşturarak göstermesi güvenilirlik açısından büyük bir kazanç getirir.
İyi CEO olabilmek için iletişim yetkinliğinin ve motivasyonunun yüksek olması
gerekiyor. Büyük kitleleri (birçoğu farklı coğrafyalarda olan) harekete geçirebilmek, yüksek
motivasyon düzeyinde tutabilmek, iyi ve zor günlerde güven aşılayabilmek için iletişim ve
ikna yetkinliği önemli bir koz oluyor. Bir CEO’nun zamanının önemli bir kısmı karar vererek
değil, hissedarlarla, yatırımcılarla, kredi kurumlarıyla, derecelendirme kurumlarıyla, üst
yönetimiyle, çalışanlarıyla, tedarikçilerle, basın ve medya ile, devlet ile, şirketin
faaliyetleriyle ilgili sivil toplum kurumlarıyla ve müşterileriyle iletişim kurarak geçirir.
Dolayısıyla, CEO’nun iletişime açık ve hazır olması kurumun başarısı ve algılanma biçimi için
önem taşıyor.
İyi bir CEO’nun görevlerinden birisi de insan sarraflığıdır. Birlikte çalıştığı insanları,
onların güçlü ve zayıf yönlerini, gelişme potansiyellerini iyi bilmek, CEO’nun işini
kolaylaştıran en önemli unsurdur. İyi liderlik aynı zamanda iyi bir koçluktur. Dolayısıyla,
insanları iyi değerlendirmek kadar onları iyi geliştirebilmek de önemli bir CEO özelliğidir.
İyi bir CEO, zor kararları belirsiz bir ortamda ve eksik bilgiye rağmen alabilme
yeteneğine sahip olmalıdır. Bu durumlarda kararsız kalmak, düşman edinmekten veya kırıcı
olmaktan çekinmek, iyi CEO olmayı engeller. Bu nedenle, CEO yüksek düzeyde özgüvene
sahip olmalı ve deneyiminde zor kararları alabildiğini ispatlamış olmalıdır. Yüksek özgüvene
sahip olmak, her şeyi bildiğini iddia etmek demek değil, hata yapabileceğini ancak,
kararsızlığın en büyük hata olduğunu kabul edebilmektir.
CEO’ların bir yandan belirsizlikler içinde yolunu kaybetmemeleri, diğer yandan da
kendilerini sürekli dışarıdan gelen bilgilere açık tutarık uyum sağlamaları onların önemli
özellikleri arasındadır. Sürekli gelişme ve değişen şartlara uyum sağlayabilme yeteneği önemli
bir özelliktir. İyi bir kaptan, gemi için çizdiği rotaya sahip çıkmak kadar, nihai hedefe
yönelirken değişen hava şartlarına uyum da sağlamak zorundadır.
CEO’lar sadece bugünü yönetmekte değil, aynı zamanda gelecekteki riskler için
bugünden tedbir almada da başarılı olmalıdır. Risklere fikren hazırlıklı olanlar değişim
sürecinin getirdiği karmaşadan kurumları için fayda sağlayabilirler.
Özetle, iyi CEO olmak için işine büyük bir aşkla bağlı olmak, değerleriyle, kararlarıyla
ve söylemleriyle örnek oluşturmak, gelecek ile ilgili vizyonuna ulaşabilmek için piyasayı,
çevreyi, ürünü ve hizmeti, takımını ve kendini iyi tanımak ve hedefe odaklanmak gerekir.
Bu özelliklere sahip liderleri (CEO veya diğer üst düzey yöneticileri) yetiştirebilme
kapasitesine sahip olmak da kurumların sürekliliğini sağlayan önemli kriterlerden biridir. İster
aile şirketi olsun, ister halka açıklık oranı yüksek, topluma mal olmuş bir şirket olsun, ister bir
ordu olsun, isterse akademik bir kurum olsun her seviyede liderlik yetkinlikleri yüksek kişileri
yetiştiremeyen kurumların yaşam süreleri daha kısa oluyor. Liderlik yetkinliklerini
geliştirmeyi önemli bir hedef haline getirmiş kurumlar ise başarıyı sürekli kılabiliyor. GE
şirketi ve Türk Ordusu bu konudaki başarı kurumlar arasında sayılabilir.
Yönetim Kurulu üyelerinin kendilerine sormaları gereken en
önemli sorulardan birisi de adayların bu özelliklerini ne kadar
yakından tanıdıkları ve lider seçiminde ne kadar başarılı
olduklarıdır.
Liderlik
Liderlik, insanları bir hedef doğrultusunda harekete geçirebilme yeteneğidir.
Her insan hayatı boyunca çeşitli konularda ortalama 250 kişinin davranışlarını
değiştiriyor. Dolayısıyla herkes bir liderdir. Ancak, etkilediği kişi sayısı, bu
etkinin sürekliliği ve harekete geçirilen kaynakların boyutu liderleri
birbirinden ayırıyor.
Lider, kurum içinde hangi seviyede olursa olsun, bir grup için net ve heyecan
verici bir hedefi belirleyebilen, bu hedef doğrultusunda inançla ve disiplinle
harekete geçmek üzere grubun güveninin kazanan ve grubu hedefe doğru yol
alırken karşılaşılabilecek güçlükleri aşma konusunda heyecanlandırabilen
kişidir. Lider yetiştirmeyi hedefleyen kurumlar, verilen işteki performansın
yanı sıra geleceğe hazırladıkları kişilerin yetkinliklerini de daha geniş bir
alanda değerlendiriyorlar. Sadece iyi fikirler üretebilme değil, aynı zamanda
bu fikirleri kurum içinde ve dışında pazarlayabilme; sadece sorumluğunu
üstlendiği grubu değil, parçası olduğu ilişki ağlarını etkileyebilme; zorlayıcı
hedefler koyabilme ve bu konuda net ve etkin iletişim sağlayarak heyecan
yaratabilme; başkalarını hedefin arkasında toplayabilme ve birlikte çalıştığı
insanları geliştirmeye özen gösterme gibi yetkinlikler üzerinde duruluyor.
İyi yöneticiler ise sağlıklı plan ve bütçe yapabilen, doğru çalışanları seçebilen
ve onların performans yönetimini başarın, kaynakların etkin kullanımını
kontrol edebilen kişilerdir.
Liderlik, iç kaynaklar kadar, belki daha da çok, dışa dönük olmayı gerektiriyor. İyi
lider yetiştirebilmek için, kişilere kurum için kritik konularda (teknoloji, piyasa bilgisi, rekabet
konumu gibi) bilgi ve deneyim kazandırmak gerekiyor. Ancak, başarı ölçütü olarak sadece
verilen sorumluluğu yerine getirebilmeyi ana performans ölçütü olarak alan kurumlar, sadece
kuruma özel yetkinliklerin gelişmesini teşvik etmiş oluyorlar. Kuruma özgü bilgi ve
yeteneklerin yanı sıra, genellikle yeterince önem verilmeyen diğer liderlik yetkinlikleri ihmal
edilebiliyor. Günümüzde uzmanlaşmayı teşvik eden iş süreçleri lider yetiştirilmesini
güçleştiriyor.
Bu yetkinlikleri geliştirmek ise, mevcut liderlerin potansiyel liderleri motive etmesi,
heyecanlandırması, bu yetkinlikleri deneyerek öğrenecek ortamlar yaratması ve düzenli olarak
gelişimleri konusunda geri besleme yapmasıyla sağlanabiliyor. Bu yaklaşımı sergileyen
kurumlar ise geleceğe daha büyük bir umutla bakabiliyorlar.
Kurum
Performans Değerlendirme ve Ödüllendirme
Nitelikli bir üst yönetim kadrosuna sahip olmak ve onları motive edebilmek şirketlerin
üstün performans yakalayabilmelerini sağlıyor. Bu nedenle, üst yönetim için geliştirilen
performans yönetimi sistemleri şirketler için büyük önem taşıyor. Süreçleri iyi tanımlanmamış
şirketler performansı “doğru” ölçemezler. Çünkü performansın üzerindeki dış etkileri
ayıklayabilmek için iyi tanımlı süreçlere ve performans göstergelerinin baştan belirlenmiş
olması gerekir. İyi bir performans yönetimi sistemine sahip olmak isteyen şirketlerin uyması
gereken ortak ilkeler var.
Üst yönetimin ödüllendirilmesi şirketler için kritik bir konu olmakla kalmıyor, aynı
zamanda gittikçe önemi artan kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde bu konudaki sürecin ve
sonuçların da şeffaflıkla tüm hissedarlarla paylaşılması bekleniyor.
İletişim Kalitesi
Yönetim Kurullarının etkinliği hem üyelerin kendi aralarında, hem üst düzey
yöneticilerle, hem de kurumun paydaşlarıyla kurdukları iletişimin kalitesi ile doğrudan
bağlantılı oluyor. Çünkü, Yönetim Kurulları bizzat uygulama, hatta yönetme mercii değil,
yönlendirme, karar ve denetleme mercii olarak başkalarının davranışlarını etkileyebildikleri
oranda sonuç alabiliyorlar.
Sağlıklı bir iletişim ortamının yaratılabilmesi için öncelikle ortak bir hedef üzerinde
uzlaşılması önem taşıyor. Özellikle şirketler için paydaşların çıkarlarını koruyarak kurum
değerini artırmak Yönetim Kurullarının benimseyebileceği ortak hedeflerin başında geliyor.
Ayrıca, kurum sadece hedeflenen finansal sonuçlara ulaşmakla yetinmemeli, bunu aynı
zamanda kurumsal değerlerinden ödün vermeden yapmalıdır. Bu nedenle, Yönetim
Kurulunun hem hedef belirlerken hem de performans değerlendirirken sadece iş sonuçlarına
değil, aynı zamanda bu sonuçların elde edilebilmesini sağlayan davranışların kurumsal
değerlerle uyumlu olmasına dikkat etmesi ve yöneticilerle kurduğu iletişimde bu konuya
önem vermesi gerekiyor.
Gerek üyeler arasında gerekse üyelerle yönetim arasındaki iletişimde en önemli sorun
samimiyet eksikliği ve/veya bilgi paylaşılmasından sakınılması durumudur. Bu konuda şüphe
yaratacak davranışlar sadece üzerinde konuşulan konunun sağlıklı değerlendirilmesini
önlemekle kalmaz, daha sonraki iletişim ortamının da iklimini bozar.
İletişim kalitesini artırmada dikkat edilmesi gereken konulardan biri de verilerle
görüşleri karıştırmamaktan geçiyor. Bu nedenle, Yönetim Kurulu iletişiminde öncelikle
paylaşılan verilerin güncel, gerek dönemsel olarak, gerekse rakiplerle ve en iyilerle
karşılaştırılabilir olması ve sağlıklı bir süreç ile elde edilmiş olması önem kazanıyor.
Yönetim Kurulu üyelerinin iletişimde dikkat etmeleri gereken bir başka husus da,
eleştiri ve önerilerinin yapıcı bir tonda yapılmasıdır. Önemli olan yöneticilerin hatalarını
bulmak ve onları cezalandırmak değil, doğru davranışları geliştirecek bir iletişim ortamı
yaratmaktır.
Yönetim tarzını belirleyen önemli bir boyut da kontrol ve hesap verme anlayışıdır.
Sorumluluk:
• Yönetim Kurullarının etkin stratejik düşünce geliştirebilmeleri için sektör, rakipler ve çevre
şartları hakkında bilgili, deneyimli ve eleştirel düşünce yeteneğine sahip bireylerden oluşması
önem taşıyor.
• Stratejik planlama sürecinin en önemli çıktısı stratejik planın kendisi değil, bu sürece
katılanların sağladığı zihni hazırlık oluyor.
Risk Yönetimi
Yönetim Kurulları açısından önemli bir alan da şirketin riskleri nasıl yönettiği
konusudur. İş hayatında başarı için risklerle barışık olmak ve onları yönetebilmek gerekiyor.
Risk olmazsa, getiri de olmaz. Girişimcilik de önemli bir meziyet olmaktan çıkar. Kurumlar
riskleri yönetirken çeşitli yöntemler kullanıyorlar. Bu nedenle riski önlenmesi gereken bir
durum olarak değil, kazanç sağlanabilecek bir durum olarak görmek başarı için gerekli bir
tutum oluyor.
Risk yönetiminde başarılı olan şirketlerin önemli kazançları oluyor:
1. Finansal denetim
2. Uyum denetimi
3. Operasyonel denetim.
• Alacak yaşlandırma
• Yavaş hareket eden veya güncelliğini yitirmiş stoklar
• Varlıkların değer kaybı
• Emeklilik, kıdem tazminatı yükümlülükleri
• İş sağlığı ve iş güvenliği maliyetleri
• Sigorta şartları ve maliyetleri
• Faiz, kur riski
• Çevre konusundaki yükümlülükler
• Vergi kanunlarındaki değişiklikler
• Düzenleyici, denetleyici kurumların kararları
• Yargıya gitmiş konuların getirebileceği yükümlülükler
• Bilanço, gelir-gider tablosunu etkileyecek özel enstrümanlar
• Yeniden yapılanma maliyetleri
• Yeni sistem maliyetleri
• Hesap planı ve/veya muhasebe standartlarındaki değişiklikler
• Elektronik kayıtların güvenilirliği
• Kurumsal itibarı etkileyebilecek konular
• Kurumun entelektüel sermayesinin boyutu, riskleri ve gelişimi
• Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin kurum kültürü olması
• Denetim fonksiyonunun inisiyatif almayı ve iş yapmayı engellememesi
1. Etik kuralları
2. Potansiyel çıkar çatışmaları
3. Önemli projelere başlarken ve/veya bilgi sistemleri yenilenirken kontrol mekanizmalarının
oluşturulması konularında da danışmanlık verebiliyorlar.
• Yolsuzluk araştırmalarında,
• Etik kodlara aykırı uygulamalarda ve
• Üst yönetimin yüksek risk alanlarında duyarsız kaldığı değerlendirmesinin yapıldığı
durumlarda özel önem kazanmaktadır.
• Denetime yönelik uygulamalar zorunluluk haline gelmeden önce, öncü olarak ve gönüllü
olarak uygulamak uluslararası piyasalarda farklılık yaratarak ilgi odağı olmayı sağlayabilir.
Tutarlılık:
• Her seviyede verilen kararların kurumun misyonuna ne kadar hizmet ettiğinin sorgulanıp
sorgulanmadığı da denetimde değerlendirilmesi gereken önemli bir noktadır.
• Sağlıklı bir denetim süreci oluşturabilmek için öncelikle hangi kararların, uygulamaya
alınmadan önce ne gibi onay mekanizmalarından geçmesi gerektiği belirlenmelidir.
Şeffaflık:
İletişimde hem irdeleyici, hem de yapıcı bir yaklaşım sergilemek motive edicidir.
Katılımcılık / Yayılım:
SONUÇ