Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 114

EVRESEL ETKİ

EĞERLENDİRMESİNE
GİRİŞ NEDİR, NASIL UYGULANMALIDIR

ÇED

«w \
f A •

trg^TTB
ÇEVRESEL ETKÎ
DEĞERLENDİRMESİ'NE GlRİŞ
*NEDİR, NASIL UYGULANMALIDIR*

AYŞE ÖZNUR ÖZER

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI


ÇED KOMİSYONU
İkinci kitap
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ'NE GİRİŞ
NEDİR, NASIL UYGULANMALIDIR

Yayınlayan
TMMOB Şehir Plancıları Odası
Grafik ve baskıya hazırlık: Leda Ajans Ltd. Şti.
Grafik Düzenlemeler : Haşan Saçın
Baskı: Ünal Ofset

Kitabın ön kapak tasarımı ve iç sayfalardaki çizimler


A. Öznur Özer'e aittir.

Aralık 1996 - Ankara 3500 adet basılmıştır.

TMMOB Şehir Plancıları Odası


Meşrutiyet Caddesi 46/3 Yenişehir Ankara
(3 1 2 ) 432 43 08 - 432 43 09

ISBN: 975 - 395 - 200 - 7


ONSOZ
Bilimde kaydedilen gelişmeleri izleyip uygulama alanına aktarmak her meslek grubunun
temel hedeflerindendir. Çok disiplinli bir çalışma alanı olan planlama mesleğinde ilerleme
kaydedilmesi yalnızca bu mesleğin kendine özgü bilimsel ve uygulamaya dönük yönleriyle sı­
nırlı olmayıp, "çok-disiplinlilik" alanı içine giren diğer tüm bilim ve uygulama alanlarındaki ge­
lişmelerin de izlenmesini ve bunların meslek alanı kapsamına katılmasını gerektirmektedir.
Bu bağlamda, tüm dünyada önemi giderek artan kalkınma ve çevre arasında denge kurulma­
sı yönündeki gelişmeler, planlama mesleğini çok yakından ilgilendirmektedir. Çevresel Etki
Değerlendirmesinin planlama mesleği ile doğrudan ilişkisi, bu uygulamanın kalkınma ile
çevre arasında denge kurulması yönündeki temel işlevine dayanmaktadır.
ÇED, ülkemiz için yeni, meslek kitlemiz için ise çok yeni bir uygulama alanıdır. Meslek
alanımızı her yönüyle geliştirmeyi hedef alan Oda yönetimimiz, planlama disiplini içinde yer
alan ancak yeterince bilinmeyen bu konuda plancıları bilgilendirmeyi ve böylece bu uygulama
alanı içinde aktif çalışmalarda bulunmalarına yardımcı olmayı görev kapsamı içine almıştır.
Bunun için ilk yapılması gereken iş, ÇED'nin bir tanıtımının yapılması olarak belirlenmiştir.
Bu gereklilikten hareketle Odamız ÇED Komisyonu üyesi A. Öznur Özer tarafından bu kitap,
hazırlanmıştır.
Bu kitap ÇED Komisyonunun birinci çalışması olan Plancı Gözüyle Kalkınma, Çevre ve
Çevresel Etki Değerlendirmesi kitabının bir devamı özelliğindedir. ÇED'nin planlama disipli­
ni içindeki yeri birinci kitapta ele alınmakta, bu ikinci kitapta ise ÇED'nin kendisi tanıtılmakta­
dır. Kitapta, önce ÇED'nin ne olduğu hakkında temel bilgiler aktarılmakta, daha sonra mevcut
ÇED Yönetmeliğinin ayrıntılı bir eleştirisine yer verilerek bundan sonra nelerin yapılması ge­
rektiği ile ilgili öneriler getirilmektedir. Böylece, ÇED'ni kendi uğraş alanı içine katmak isteye­
cek plancılara, hem ÇED, hem de ülkemizdeki uygulanma durumu ile ilgili bilgi edinmeleri
sağlanmaya çalışılmaktadır.
ÇED'nin yalnızca plancıları değil, diğer meslek sahiplerini ve uygulama içinde fiilen bulu­
nanları da ilgilendirmesi nedeniyle okuyucu kitlesinin Odamız üyeleri ile sınırlı olmamasının
gerektiği düşünülmüş ve kitapta kullanılan dilin olabildiğince yalın olmasına ve terminojilerin
açık anlatımlarına yer verilmesine ayrı bir özen gösterilmiştir. ÇED'nin ülkemiz koşullarında
gereğince uygulanabilmesinde yalnızca plancılara değil, bu konuyla ilgilenen herkese görev­
ler düşmektedir. Dolayısıyla, kitabın en sonunda açıklanan bundan sonra nelerin yapılmasıyla
ilgili öneriler, plancılar kadar bu konuyla ilgilenen diğer tüm kuruluş ve kişilere de yöneliktir.
Odamız, bundan böyle, ülkemizde ÇED'ni kendi uğraş alanları içine katmayı ve bu konuda
uzmanlaşmayı isteyen plancılara daha fazla katkı sağlayıcı çalışmalar yapmayı hedeflemektedir.

V. Senihi KİTAPÇI
TMMOB Şehir Plancıları Odası Başkanı
Kasım 1996
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ
SUNUŞ

BİRİNCİ BÖLÜM
ADIM ADIM ÇED SÜRECİ

GİRİŞ 11
ÇED NEDİR? 12
ÇED'NİN KİMLİK KARTI VE KISA ÖZGEÇMİŞİ 12
ÇED’NİN YAKINDAN TANITIMI: NASIL UYGULANMALIDIR? 15
ÇED NE ZAMAN UYGULANIR? 15
ÇED HANGİ FAALİYETLERLE iLGlLl PROJELERE UYGULANIR? 15
ÖNEMLİ ETKİ NEDİR, NASIL ÖLÇÜLÜR? 15
ÇED UYGULANACAK PROJELER İÇÎN
FAALİYET TİPİ SEÇİMİNDE HANGİ YAKLAŞIMI İZLEMELİ? 16
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRME RAPORU NEDİR? 17
ÇED RAPORU UYGULANACAK PROJELER İÇİN
FAALİYET TİPLERİ SEÇİMİ NASIL YAPILIR? 19
ELEME NEDlR, NASIL YAPILIR? 20
ÇED RAPORU UYGULAMASINA "ÇEVRE" YÖNÜNDEN NASIL YAKLAŞILIR? 21
HASSAS YÖRELER NERELERİDİR VE NASIL KORUNURLAR? 22
HASSAS YÖRELERİN KORUNMASINDA
ÇED İLE BAĞLANTILI SORUNLAR NELERDİR? 23
ÇED HASSAS YÖRELER İÇİN NASIL UYGULANMALIDIR? 25
BİR ÇED RAPORU NELERİ KAPSAR? 27
ÇED RAPORUNUN HAZIRLANMASI İŞİ KlME AİTTİR? 30
ÇED SÜRECİNE KATILANLARIN
UYMALARI GEREKEN TEMEL İLKELER NELERDİR? 30
BİR ÇED RAPORUNUN KAPSAMI NASIL BELİRLENİR? 31
KAPSAMLAŞTIRMA NEDİR, NE DEĞİLDİR, NEDEN GEREKLİDİR? 34
KAPSAMLAŞTIRMAYA KİMLER KATILIR? 39
KAPSAMLAŞTIRMADA HANGİ KATILIM YÖNTEMLERİ KULLANILIR? 41
ÇED SÜRECİNE KATILIM NE ZAMAN OLUR VE NE KADAR SÜRER? 43
BlR ÇED RAPORU NASIL HAZIRLANIR? 44
ÇED UYGULAMALARINDA .YETKİLİ RESMİ KURULUŞLAR NASIL BELİRLENİR? 48
BlR ÇED RAPORU NASIL İNCELENİP
DEĞERLENDİRİLİR VE KARARA BAĞLANIR? 49
ÇED RAPORLARI VE ÇED ÖN ARAŞTIRMALARINDA
KULLANILAN YÖNTEMLER NELERDİR? 51
ÇED RAPORU UYGULANAN BİR PROJE İÇİN
PROJE-SONRASI-DENETİMLER NASIL YAPILIR? 55
DEĞERLENDİRMELER 57
KAYNAKLAR 58

İKİNCİ BÖLÜM
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ HAKKINDA ELEŞTİRİLER
YÖNETMELİĞİN ELEŞTİRİSİNDE DİKKATE ALINAN KISTASLAR 61
ÇED RAPORUNUN HAZIRLIK, İNCELENME VE DENETİM SÜRECİ 6l
ÇED ÖN ARAŞTIRMA SÜRECİ 77
YÖNETMELİĞİN BÜTÜNÜ HAKKINDA ELEŞTİRİLER 83

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER: BUNDAN SONRA NE YAPMALI?
GİRİŞ 93
ÇED YÖNETMELİĞİNİN GEÇMİŞİNE KISA BİR BAKIŞ 93
BUNDAN SONRA NE YAPMALI? 96
ÇEVRE İLE EKONOMİYİ BAĞDAŞTIRAN ÇED SÜRECİ NASIL OLMALIDIR? 97
İLK ÇED YÖNETMELİĞİ TASARISININ "BUNDAN SONRA NE YAPMALI"
SORUSUNUN YANITI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ 98
"BUNDAN SONRA NE YAPMALI?"
SORUSUNA YANIT OLARAK YÖNETMELİK DIŞI KONULAR 102
SONUÇLAR 104
ÇED KONUSUNDA EN SON GELİŞMELER 104
ŞEMA 1 - ÇED YÖNETMELİĞİNE GÖRE ÇED SÜRECİ AKIŞ ŞEMASI 110
ŞEMA 2 - ÇED YÖNETMELİĞİ REVİZYONU
İÇİN ÖNERİLEN ÇED SÜRECİ AKIŞ ŞEMASI 111
Aldığım her kararda ve emek verdiğim her işte beni hep destekleyen çok sevgili
anneme ve babama...

SUNUŞ
Bu kitap, TMMOB Şehir Plancıları Odası Çevresel Etki Değerlendirmesi Komisyonu ola­
rak arkadaşlarım Kumru ARAPKİRLİOGLU ve Cemalettin EROL ile birlikte yazmış olduğu­
muz ve daha önce yayınlanan Plancı Gözüyle Kalkınma, Çevre ve Çevresel Etki
Değerlendirmesi isimli kitabımızın bir devamı özelliğindedir. Aslında bu ikinci kitabın yazıl­
masına ilk kitaptan önce başladım. Ancak Komisyon arkadaşlarımla birlikte Çevresel Etki De­
ğerlendirmesi (bundan sonra ÇED olarak kısaltılacaktır) ile ilişkili olup planlama mesleğini
doğrudan ilgilendiren kalkınma, çevre ve fiziksel planlama konularının da işlendiği bir kitabın
yazılmasına karar verince, daha önce yazmış olduğum bu kitabın içeriği bakımından ikinci
kitap olarak basılmasının daha uygun olacağı sonucuna vardım.
İlk kitaptaki "Çevresel Etki Değerlendirmesi'nin Kısa Bir Tanıtımı - Nedir? Ne Değildir?
Planlama Mesleği ile İlişkisi Nasıldır?" yazısı, bu ikinci kitapta ayrıntılı olarak açıklanan
ÇED'nin temel özelliklerinin planlama mesleği ile ilişkisi kurularak kaleme alınmıştır. Dolayı­
sıyla, ilk kitaptaki yazıda yerverilen bazı çizimler daha önce hazırlanan bu ikinci kitaptakiler-
den aynen aktarılmıştır ve bazı örneklere de yine her iki kitapta da yerveriimiştir. Her iki kitabı
okumadan önce gözatıp fikir edinmek isteyenler, ilk anda bu benzerlikleri saptamakla ve tek­
rarların olduğunu düşünmekle birlikte, okuduktan sonra kitapların konularının benzer fakat
içeriklerinin farklı olması nedeniyle, benzer örneklerin de, aslında, farklı yönlerden ele alına­
rak değerlendirildiklerini görecekleridir. Bunun nedeni, her iki kitap için belirlenen amaçların
da farklı olmasıdır. Diğer yandan, benzer örneklere farklı yönlerden de olsa her iki kitapta da
yerverilmesinin bu iki kitabın ikisini birden okumayanlar için ÇED hakkında bilinmesinde
yarar görülen konuların daha iyi anlaşılmasına yarayacağı da düşünülmüştür.
Bu kitabı hazırlamaktan amacım, iki arkadaşımla birlikte hazırladığımız birinci kitaptan
farklı olarak, bu kez yalnızca ÇED konusu üzerinde yoğunlaşmak, ÇED'nin ne olduğunu ve ül­
kemiz koşullarında nasıl uygulanması gerektiğini çevre konularında meslek sahibi olmayanla­
rın da kolaylıkla anlayabilecekleri basit bir dille ancak olabildiğince ayrıntılı olarak
anlatmaktır. Çevre yönetiminin en önemli ve etkin olarak kullanılması gereken başlıca araçla­
rından ÇED'nin ülkemizde gereğince uygulanabilmesi için, bu uygulamayla ilgilenecek herkes
tarafından tam ve doğru olarak bilinmesinin gerektiği inancındayım.
ÇED'nin en önemli özelliklerinden biri, yalnızca teknik uzmanları, resmi kuruluşların ele­
manlarını, girişimcileri ilgilendiren bir uygulama olmaması, aynı zamanda, ÇED'ne konu pro­
jelerin yeralacağı çevrelerde yaşayan halkın, çiftçilerin, balıkçıların, turizmcilerin, orman
köylülerinin, bir meslek sahibi olsun olmasın konuyla ilgili herkesin katılımıyla gerçekleştiril­
mesidir. Bu nedenle, ÇED'ni yalnızca konuyla ilgili teknik elemanların değil, ÇED uygulanacak
heryerde geniş kitlelerin de biliyor olmaları gerekmektedir. Bu gereklilikten hareketle kitabın
hazırlanış amacı, teknik elemanlar dışındaki geniş kitlelerin de ÇED hakkında bilgi sahibi ol­
malarını sağlamak olarak belirlenmiştir. Kitabın yazılışında teknik konuların basite indirgene­
rek açıklanmasına, bu nedenle, özellikle özen gösterilmiştir.
Kitabın hazırlanışında dikkate alınan bir diğer husus, ÇED hakkında tam ve doğru bilgilere
sahip olmayanların yanılgılarını gidermelerine yardımcı olmaktır. Birinci kitapta da üzerinde
önemle durulduğu gibi, ülkemiz için henüz çok yeni bir konu olan ÇED, çevre konuları ile ya­
kından ilgilenenlerin pek çoğu tarafından dahi tam ve doğru olarak bilinmemektedir. Bu
durum ÇED konusunda hatalı yaklaşımlara neden olmaktadır. İlk kitapta bu hatalarla ilgili ola­
rak ülkemizden bazı örneklere ve sonuçlarına yerverilmiştir. Bu kitapta ise, ÇED uygulamaları
ile ilgili olarak yapılan yanlışlıklar ve nedenleri adım adım açıklanan süreç içinde yeri geldikçe
ortaya konmakta ve nasıl düzeltilebilecekleri hakkında öneriler getirilmektedir. ÇED'nin ülke­
mizde tam ve doğru olarak uygulanabilmesi için, bu yanlışlıkların terkedilerek bütün ilgililerin
ortak bir yaklaşıma ulaşabilecekleri düzeyde bilgilendirilmelerine gerek vardır. Kitabın önemli
bir amacı da, ÇED ’le ilgilenen herkese bu yönde bir bilgi kaynağı hizmeti vermektir.
Kitaptaki konular üç bölümde ele alınmaktadır. Birinci bölümde, başlığından da anlaşıla­
cağı gibi, ÇED süreci adım adım açıklanmaktadır. Bu bölümde açıklanan ÇED süreci için
ÇED'nin evrensel kabul edilen kuralları esas alınmakta ve bunların ülkemiz koşullarında en iyi
nasıl uyarlanabileceği üzerinde durulmaktadır. Bu nedenle ülkemizdeki mevcut durumla ilgili
değerlendirmelere de bu bölümde önemle yerverilmektedir. ÇED sürecinin ayrıntıları, özellik­
le bu konuyla ilk kez tanışacaklar için bazı benzetmelerle ve çizimlerle daha kolay anlaşılabilir
hale getirilmeye çalışılmıştır.
Kitabın ikinci bölümünde, uzun zaman alan tartışmalardan sonra nihayet 7 Şubat 1993'de
yürürlüğe konan ÇED Yönetmeliği ile ilgili eleştiriler açıklanmaktadır. Bu bölümde, Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi - Kent ve Çevre Bilimleri Doktora Prog­
ramı içinde ders sorumluluklarını Prof. Dr. Ruşen KELEŞ, Prof. Dr. Cevat GERAY ve Doç. Dr.
Can HAMAMCI'hm üstlendiği Seminer için Mart 1993'de hazırlayıp Haziran 1993'de sunuşu­
nu yaptığım ödevimin metnine yerverilmektedir. Bu yazı ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğe konu­
şundan hemen sonra hazırlandığı için, çok yeni olan uygulamalar sırasında henüz
saptanamamış ancak ortaya çıkması olası sorunların neler olabileceği hakkında tahminlerde
bulunulup nedenleri üzerinde durulmuştur. Bu akademik çalışmadan bir yıl sonra, Ağustos-
Eylül 1994'de, Çevre Bakanlığı'nca uygulamada karşılaşılan sorunların çözümü amacıyla ÇED
Yönetmeliğinin revizyonuna gerek duyulmuş ve çok sayıda ilgili bakanlık, kurum ve kuruluş
temsilcilerinin katıldığı seri toplantılar düzenlenmiş, yazılı ve sözlü görüşleri alınmıştır. Şehir
Plancıları Odası adına ÇED Komisyonu olarak diğer iki arkadaşımla birlikte hazırlayarak bu
toplantılarda sunmuş olduğumuz raporlar ilk kitapta yayınlanmıştır.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki Seminer dersinde sunmuş olduğum
ÇED Yönetmeliğinin eleştirisi ile ilgili ödevime bu kitapta yervermemin nedeni ise, Çevre
Bakanlığı'nda yapılan Ağustos-Eylül 1994'deki toplantılardan bir yıl önce ÇED Yönetmeliği ile
öngörülen uygulama sürecinde aşama aşama ortaya çıkması beklenenler olarak bu
ödevimde sıraladığım başlıca sorunların, bu toplantılara katılan bakanlıkların, kurumların ve
kuruluşların temsilcileri tarafından, bu kez, gerçekten de uygulamada karşılaşılanlar olarak
açıklanmalarıdır. Diğer bir deyişle, bu kitabın ikinci bölümünde ÇED Yönetmeliğinin eleştirisi
kapsamında yapılan tahminler, bizzat bu yönetmeliğin bir yıllık deneyim geçiren
uygulayıcıları tarafından doğrulanmıştır. Bu bakımdan kitabın bu bölümü üç yıl önce hazır­
lanmaca birlikte güncelliğini yazık ki hala yitirmiş değildir.
Bu ödevime bu kitapta yervermemin bir diğer nedeni de, ÇED'ni açıklamak için birinci bö­
lümde izlediğim "adım adım ÇED süreci" düzeninin aynısını bu ödevimde de "ÇED Yönetmeli­
ğinin öngördüğü sürecin aşamaları" olarak izlemiş olmamdır. Birinci bölümde ülkemiz için
olması gereken olarak önerilen, ikinci bölümde ise ÇED Yönetmeliği ile öngörülen ÇED süreci
daha ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Böylece, iki bölüm arda arda okunduğunda, olması ge­
rekenle eleştirisini yaptığım ÇED Yönetmeliğinin karşılaştırılıp ikisi arasındaki farkın daha iyi
anlaşılabilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle, her iki bölümde bazı konuların tekrarı
yapılmakta, ancak bunlar, aslında, iki ayrı yönden (önerilen ile eleştirilen olarak) ele alınmak­
tadır. İki bölüm arasında dikkati çekebilecek diğer bir fark, birinci yazıda ikinci yazıya atıfta
bulunulmakla birlikte, bu bölümün devamı olan ikinci yazıda ise birinci yazıdan hiç sözedil-
memesidir. Bunun nedeni, yukarıda da açıklandığı gibi, ikinci yazının birinciden önce ve
henüz bu kitabın yazılmasına karar verilmeden önce hazırlanmış olması ve orijinal metinde
hiç bir değişiklik ve ekleme yapılmadan bu kitaba aktarılmasıdır.
Üçüncü bölümde, önceki bölümlerde anlatılanların bir değerlendirmesi yapılarak, "bun­
dan sonra ne yapmalı?" sorusuna yanıt getirilmektedir. Bu konuda ÇED Yönetmeliğinde ya­
pılması önerilen değişiklikler ile yönetmelik dışında daha başka nelerin yapılması gerektiği
açıklanmaktadır. Bu önerileri yaparken ilk ÇED Yönetmeliği Tasarını hazırlayan kişi olarak,
Çevre Müsteşarlığımda çalıştığım yıllardaki konuyla ilgili gelişmelerden de sözetmek gereğini
duydum. Çünkü, ülkemizde ÇED uygulamarının bugünkü durumu hakkında tam bir bilgi edi­
nebilmek için, yürürlükteki Yönetmelik ile ilk Yönetmelik Tasarısı arasındaki farkın nedenleri­
ni öğrenmenin de büyük yararının olacağı düşüncesindeyim. Bu bölümdeki bundan böyle ne
yapılması gerektiği konusundaki önerilerimin nedenleri de böylece daha iyi anlaşılacaktır.
Çevre yönetiminin en güncel konularından olan ÇED ile ilgili olarak ülkemizde, teknik dille
yazılanlar dışında basit anlatımlara yerverilen Türkçe yayınlar bulunmamaktadır. Bu durum
bugüne kadar, çevre alanında teknik meslek elemanları dışındakilerin ÇED konularında bilgi
edinme olanaklarını daraltmıştır. Kitabımın bu konudaki eksikliği gideren bir bilgi kaynağı
olarak değerlendirilmesini hedeflemekteyim. Dileğim, ülkemizde ÇED ile ilgili olarak daha ay­
rıntılı konularda Türkçe yayınların kısa sürede artırılması ve ilgilenenlerin daha fazla bilgi kay­
nağına kavuşturulmalarıdır.

Ayşe Öznur ÖZER


Haziran 1996, ANKARA
BİRİNCİ BÖLÜM
ADIM ADIM ÇED SÜRECİ
GİRİŞ
ÇED ile ilk tanışan bir kişi, o an için bu işin hiç de zor olmadığını düşünebilir. Ger­
çekten de ÇED, ilk anda insana hemen öğrenilebilecek basit bir konuymuş gibi görü­
nebilir. Ama kişi işin içine girdikçe, önünde bilinmesi gereken daha pek çok
konunun, yanıtlanması gereken bir yığın sorunun olduğunu görmeye, karmaşık bir
konu içine girdiğini düşünmeye başlayacaktır. Ancak bu durum o kişinin gözünü kor-
kutmamalıdır. ÇED, hiç de basit olmamakla birlikte adım adım öğrenildikçe kolay
kavranabilen bir konudur.
ÇED ile tanışmak, büyük bir binanın giriş kapısından içeri adım attıktan sonra,
içinde nelerin olduğu bilinmeyen, açılıp bakılması görülüp öğenilmesi gereken içiçe
geçmiş bir çok odanın kapalı kapılarıyla karşılaşmaya benzer. ÇED'ni öğrenmek,
böyle bir bina içinde dolaşmaya çıkmak gibidir. Kapalı kapılar açıldıkça, her odada
ÇED ile ilgili alt konulardan birinde, ilgili meslek elemanlarının çalıştıkları görülecek­
tir. Bu görülenler ÇED'nin en önemli özelliklerinden birinin tanınmasını sağlar. ÇED,
tek bir kişinin değil, meslek alanlarına göre farklı kişilerin ÇED'nin farklı alanlarında
uzmanlaşarak çalıştıkları çokdisiplinli bir bilimsel uygulama alanıdır. Dolayısıyla, bu
çalışmaları yapan meslek sahiplerinin herbirinin (doğa bilimci, şehir plancısı, bölge
plancısı, mimar, sosyolog, ekonomist, çevre mühendisi, kimya mühendisi, ziraat mü­
hendisi, orman mühendisi, jeoloji mühendisi, jeolog, hukukçu ve diğerleri) yalnızca
kendi çalışma alanlarının ÇED ile ilgili tüm ayrıntılarını bilmeleri yeterlidir; ancak,
ÇED'nin diğer alt konularının ayrıntılarını öğrenmeleri gerekmemekle birlikte, temel
ÇED kavramlarını ve çalışmanın bütününü iyi biliyor olmalan gerekir.
Bilimsel ÇED çalışmaları ile elde edilecek sonuçlar bütün bu farklı meslek sahiple­
rinin ortak ürünü olacaktır, bu nedenle birbirlerinin yaptıklarını da bir bütünün par­
çaları olarak izleyip bilmelidirler. Diğer bir deyişle ÇED'ni büyük bir binaya
benzettiğimizde, bu binanın planını, her odada nelerin yapılmakta olduğunu genel
olarak konuyla ilgili herkes bilmelidir, ama farklı odalarda yapılan farklı işlerin ayrın­
tılarının yalnızca o odalarda çalışanlar tarafından iyi biliniyor olması, ÇED uygulama­
larının işbölümü esasına dayalı bilimsel bir uygulama alanı olmasının gereğidir.
ÇED'ne giriş yapan herkes, öncelikle konuyla ilgili temel kavramları, bu kavramla­
rın nasıl geliştiğini, ÇED'nin uygulanması ile ilgili mekanizmaların neler olduğunu öğ­
renmelidir. Bu bölümde ÇED'ne böyle bir giriş yapılmaktadır. İlk öğrenilmesi
gereken ÇED'nin ne olduğudur.
12 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş

ÇED NEDİR?
Bir konunun tanıtımına önce tanımından başlamak gerekir. ÇED uzmanlan bugüne
kadar, ÇED'de kaydedilen gelişmelere paralel olarak, ÇED tanımına yeni yeni ekleme­
ler yapmışlardır; öyle ki, bugün artık ÇED'nin tek bir cümleyle tanımlanması ancak çok
genel anlamda yapılabilmekte, bütün özelliklerini ise bu tanımdan hareketle ayrıntılan-
dırarak açıklamak gerekmektedir. ÇED'nin en genel anlamda tanımı şöyledir:
Ç ev resel E tki D eğ erlen d irm esi (Ç ED ), çev rey i d o ğ ru d a n y a d a dolaylt ola­
ra k , o lu m lu y a d a o lum suz y ö n d e etkileyebilecek b ir y a d a b ird en fa z la fa a li­
y ete ait b ir p r o je için alınacak k a ra rd a esa s alınm ak ü z e re , p r o je k o n u su
fa a liy e t(le r)in bütün çev re s e l etk ilerin in bilim sel y ö n tem ler ve tek n ik lerle ir­
d elenm esi, b u ird elem elere g ö r e o lu m su z etk ileri önlem ek y a d a çev rey e
z a r a r v erm ey ecek ö lçü lerd e en a za in d irm ek için a ltern a tif çö zü m lerin b elir­
lenm esi, sö zk o n u su p r o je h akk ın d a ÇED ça lışm aları so n u çla rın a g ö r e y a tı­
rım k a r a n a lın a ra k fa a liy e t(le r)in g erçek leştirilm esi halinde, in şa a t ve
işletm e a şa m a la rın d a ve işletm enin kapatılm asından so n ra ç e v re s e l etk iler
için ÇED çalışm a sı ile belirlen en önlem lerin izlen ip d en etlen m esi sü re c id ir.
Yukarıdaki tanımdan anlaşıldığı gibi, ÇED, çevre üzerinde etkili olabilecek bir ya
da birden fazla faaliyet hakkındaki bir projenin hazırlanmasından sonra başlayıp söz­
konusu proje ile ilgili karar aşamasında devam eden ve bu projenin gerçekleştirilme­
si halinde inşaat ve faaliyet aşamalarında ve hatta faaliyetin sona erdirilmesinden
sonra denetimlerle sürdürülen uzun bir çalışma sürecidir. Bu özelliği ile ÇED, çevre­
sel etkileri önemli olan faaliyetlerin bu etkilerinin sürekli ve düzenli olarak, bilimsel
yöntemler ve tekniklerle kontrolünün sağlanmasında kullanılan en önemli çevre yö­
netim aracıdır.
Bu uzun sürece, proje konusu faaliyeti projelendirip gerçekleştirecek olan yatı­
rımcı, ÇED konusunda bilimsel çalışmalarda bulunacak olan uzmanlar, konu ile ilgili
resmi ve özel kuruluşlar, proje konusu faaliyetin yeralacağı çevrede yaşayanlar ve bu
konuyla daha başka nedenlerle ilgilenenler katılır. Bu süreç bir filme alınacak olsa,
geniş mekanlarda, kalabalık bir oyuncu kadrosuyla oldukça pahalı bir yapım olarak
gerçekleştirilebilir. ÇED, ileriki bölümlerde açıklanacağı gibi, gerçekten de pahalı bir
iştir ama son derece karlı da bir yatırımdır, tıpkı, gişe rekorları kıran pahalı yapım
filmler gibi maliyetini fazlasıyla çıkarır.

*ÇED'NİN KİMLİK KARTI VE KISA ÖZGEÇMİŞİ


ÇED'ni daha iyi ve yakından tanıyabilmek için kimlik kartını ve özgeçmişini bil­
mek, neden ve nasıl ortaya çıkarıldığını, nasıl geliştirildiğini temel kavramları ile bir-
likta öğrenmek gerekir. ÇED'nin ilk geliştirildiği ülke ABD'dir. Dhira Phantumvanit'in
sözleriye ÇED, "evrensel pazarı olan bir ABD ürünü olarak adlandırılabilir." Gerçek­
ten de gelişmiş ve gelişmekte olan farkı olmaksızın pek çok ülke ÇED'ni, ABD örne­
ğinden hareketle kendi ülkelerine uyarlamıştır.
ÇED'nin özgeçmişi dünyada çevre alanındaki gelişmelerle tam bir paralellik göste­
rir. 1960'lı yılların sonlan ile 1970'lerin başında yerel çevre sorunlarının dikkat çekici
boyutlara ulaşması ile birlikte, kamuoyunda, uluslararası kurululuşlarda ve değişik
bilim dallarında çevre konularına olan ilgi artarak yaygınlaşmaya başlamıştır.
Adım adım ÇED Süreci 1 3

Özellikle sanayileşerek gelişmiş ülkelerin o yıllara kadar izlemiş oldukları çevre karşı­
tı kalkınma stratejileri ve çevreye karşı vurdumduymaz tutumları, sonuçta çözümü
hem çok pahalı hem de teknolojik açıdan çok güç boyutlara ulaşan çevre sorunlarına
yol açmıştır. Bu durum karşısında, çevre sorunlarına karşı daha duyarlı olunması ge­
reği tüm dünyada yaygın bir görüş haline gelmeye başlamıştır.
işte ÇED'nin ortaya çıkarılışı tam bu yıllara rastlamaktadır. Kalkınmanın çevre üze­
rinde yarattığı ağır tahribatı onarmanın ve kirlilikleri gidermenin pahası yükseldikçe,
çevreyi tahrip etmeden ve kirletmeden kalkınmanın daha akılcı bir yaklaşım olacağı
anlayışı, ÇED'nin geliştirilmesinin temelini oluşturmuştur.
ÇED geliştirilmeden önce kalkınma projelerinin değerlendirilmesine ilişkin yön­
temler, yalnızca ekonomik kıstaslara dayalı idi. Bu yöntemlerden biri, Maliyet/Fayda
Analizi (Cost/Benefit Analysis)dir. Bu proje analiz yöntemi ile yatırım yapılması isteni­
len bir projenin ekonomik açıdan maliyet ve fayda hesapları yapılarak karşılaştırılır.
ÇED, bu ekonomik analiz yöntemine, önce, "ek" bir boyut olarak kabul edilmiş ve bu
analizde işlenmesi güç bazı potansiyel etkileri hesaba katmak üzere geliştirilmiştir
(O'Riordan). Bu nedenle, Maliyet/Fayda Analizine, ÇED'nin babası demek uygun
olur. Ancak ÇED, yukarıda verilen tanımdan anlaşıldığı gibi, ilk ortaya çıkarılışından
buyana öylesine geniş bir uygulama alanı olarak geliştirilmiştir ki, Maliyet/Fayda Ana­
lizi, artık günümüzde, "ÇED'nin geniş çatısı altında kalmış ve onun bir bölümü haline
gelmiştir" (Özer, 1986).
ÇED'nin dünyada ilk defa bir ülkede çevre mevzuatı ile yasal bir uygulama haline
getirilişi, ABD Kongresi tarafından 1969 sonunda kabul edilip 1 Ocak 1970 günü yü­
rürlüğe konan Ulusal Çevre Politikası Yasası (National Environmental Policy Act -
NEPA) ile olmuştur. Bu bakımdan, 1 Ocak 1970 tarihine ÇED'nin doğum günü,
NEPA'ya da ana adı denilebilir. Şöyle ki, ABD'den hemen sonra ÇED'ni kendi çevre
mevzuatı kapsamlarına alan ülkelerin NEPA'yı örnek aldıkları ve hatta aynen kopya
ettikleri görülür. 1980 ve sonraki yıllarda ise ÇED, uluslararası kuruluşların gündemi­
ne alınmış, karar metinlerine ve sözleşmelerine girmiştir. Bu nedenle, ABD'de doğan
ÇED, bugün artık tüm dünya ülkelerinin tabiyetine geçmiştir denilebilir.

ÇED'NİN KİMLİK KARTI


Doğum ta rih i: 1 Ocak 1 9 7 0
Doğum yeri : ABD
Baba adı M aliyet/F ayd a Analizi
(C o s t/B e n e fit Analysis)
Ana adı ABD Ulusal Çevre Politikası Yasası
(National Environmental Policy Act)
Tabiyeti : Bütün Dünya Ülkeleri
14 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

ÇED'nin NEPA ile başlayan gelişimi, (1) yasal-yönetsel, (2) bilimsel olmak üzere
iki yönlü olmuştur. ÇED bir yandan, ülkelerin çevre yönetimi ile ilgili mavzuatı ile yö­
netsel yapı içinde yerinin alırken, diğer yandan özellikle akademik çevrelerin ilgi
alanı içine girmiş ve böylece bilimsel yöntem ve tekniklerle çok geniş bir uygulama
alanı haline gelmiştir. Bu uygulama alanında farklı bilim dallarından pek çok bilima-
damı özgün çalışmalar yaparak, ÇED için çeşitli inceleme ve değerlendirme yöntem
ve teknikleri geliştirmiş ve geliştirmektedirler. ÇED, bugün, farklı mesleklere sahip
uzmanlarca yürütülen çok-disiplinli bir çalışma alanı haline gelmiştir.
ÇED'de kaydedilen önemli bir gelişme, proje değerlendirmelerinde esas alınan
"çevre" tanımı konusunda olmuştur. ÇED'nin ilk uygulandığı yıllarda ÇEVRE, yalnız­
ca doğal ortam olarak ele alınırken, günümüzde, projelerin sosyo-ekonomik çevre
üzerine olabilecek etkileri de ÇED kapsamında irdelenmektedir. Böylece, doğa bi­
limciler, mühendisliğin çeşitli dallarından uzmanlar, şehir ve bölge plancıları ile bir­
likte ekonomist ve sosyal bilimciler de ÇED alanında çalışan meslekler arasına
girmiştir. ÇED'nin yasal-yönetsel boyutuyla da hukukçular, siyaset bilimcileri ilgilen­
mekte olduğuna göre, günümüzde, ÇED ile ilgilenmeyen bir bilim dalı yoktur dene­
bilir.
ÇED, yukarıda kısaca özetlenen özgeçmişinden anlaşıldığı gibi, başlangıçta tek bir
yöntemin, Maliyet/Fayda Analizinin ek bir boyutu olarak geliştirilmekle birlikte, gü­
nümüzde farklı bilim dallarından çok çeşitli yöntem ve tekniklerin kullanıldığı çok
geniş bir uygulama alanı haline gelmiştir. Bunun en önemli nedeni, genel olarak
bütün dünyada çevre yönetim stratejilerinde yapılan değişikliktir. Önceleri, kalkın­
manın çevre üzerinde yaratacağı etkiler için TEPKİ-VE-TEDAVİ (react-and-cure)
stratejisi kabul edilmiştir. Bu strateji ile çevre sorunlarının ortaya çıktıktan sonra gide­
rilmesi yoluna gidilmiştir.
Ancak, çevre sorunlarının giderilmesi güç boyutlara ulaşmasıyla birlikte, çevre yö­
netiminde diğer bir stratejiye, TAHMİN-VE-ÖNLEME (anticipate-and-prevent)

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
NEDİR?

"SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA bugünün ihtiyaçlarını,


gelecek kuşakların da kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme
olanağından ödün vermeksizin karşılamaktır."

D Ü N YA ÇEVRE VE KALKINM A KOMİSYONU


"ORTAK GELECEĞİMİZ" raporu — 1 9 8 7
__________________________________________________________________________
Adım adım ÇED Süreci 1 5

stratejisine yönelinmiştir. Bu strateji ile, çevre sorunlarının önceden tahmin edilip ön­
lenmesi öngörülür. Bugün özellikle Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Ko-
misyonu'nca 1987'de yayınlanan Ortak Gelece Simiz rapoaında yerverildikten sonra
bütün dünya için ulaşılması hedeflenen SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA için "tahmin-
ve-önleme" stratejisi, kalkınma projelerinde izlenmesi gereken bir yol olarak ön plana
çıkmıştır. Böylece ÇED, "Sürdürülebilir Kalkınma" hedefine ulaşılmasında izlenen
"tahmin-ve-önleme" stratejisine uygun olarak kullanılan en önemli çevre yönetim
aracı özelliğini kazanmıştır.
ÇED'nin genel özelliklerinin tanıtımı, yukarıda verilen tanımı ve kısaca özetlenen
özgeçmişine göre şöyle yapılabilir:
ÇED, "Sürdürülebilir K alkınm a " h ed e fi y ö n ü n d e "tahm in-ve-önlem e" strateji­
sin e uygun olarak, bilim sel yöntem ve tek n ik ler kullanılarak, resm i k u ru lu şla ­
rın, yatırım cıların, fa rk lı m esleklerden uzm anların, halkın ve d iğ e r tüm ilgüi
k u ru lu şla rın ve kişilerin katılım larıyla uygulanan b ir çev re yönetim a ra cıd ır.
ÇED'nin özgeçmişine kısaca bir gözatıp genel özelliklerini özetledikten ve böyle­
ce bu konuya ilk adımı attıktan sonra onu daha yakından tanımak için, aşağıda sırala­
nan soaıların yanıtlarını öğrenmek gerekmektedir.

ÇED'NİN YAKINDAN TANITIMI: NASIL UYGULANMALIDIR?


Ç.I D NE ZAMAN UYGULANIR?
ÇED'nin N E ZAMAN uygulanacağı en önemli konulardandır. Bu zamanın mutla­
ka, çevresel etkilerinin önemli olacağı bilinen bir veya birden fazla faaliyetle ilgili bir
proje hakkında UYGULAMA KARARI ALINMADAN ÖNCE olması gerekir. Diğer bir
deyişle, ÇED, kesinlikle böyle bir kararda esas alınmak üzere gerçekleştirilmelidir;
aksi takdirde, uygulanmasının bir anlamı kalmaz, yalnızca yararlı bir belge niteliği
taşır. Oysa sonuçta, ABD'de Kasım 1978'de yürürlüğe konan NEPA'nın uygulanması
ile ilgili Yönetmeliğin (Regulations) 1500.1 (c) maddesinde açıkça belirtildiği gibi,
"pek tabiidir ki, önemli olan iyi bir belge değil fakat iyi bir karar üretmektir."

*ÇED HANGİ FAALİYETLERLE İLGİLİ PROJELERE UYGULANIR?


ÇED'de yanıtlanması gereken ilk soru, HANGİ FAALİYETLERİZ ilgili projeler için
uygulanacağıdır. Böyle bir belirleme için kabul edilen temel kıstas, etkinin ÖNEMLİ
(significant) olup olmayacağıdır. Bazı faaliyetler özellikleri ve/veya büyüklükleri ne­
deniyle çevre üzerinde "önemli" etkilerde bulunurlar. ÇED, bu tip faaliyetlerle ilgili
projelere uygulanır. Bu konuda açıklığa kavuşturulması gereken husus, çevresel etki­
lerin "önemli" olup olmayacaklarının nasıl belirleneceğidir. Bunun için, ÖNEMLİ
ETKİnin ayrıntılı bir tanımını yapmak gerekmektedir.

-ÖNEMLİ ETKİ NEDİR, NASIL ÖLÇÜLÜR?


Farklı faaliyet tipleri bir kase içindeki toplara benzetilecek olursa, ÇED uygulanacak­
ların bu toplardan hangileri olacağını belirlemek gerekecektir. Tıpkı bir kase içindeki
toplann farklı renkler ve büyüklüklerde olması gibi, değişik tiplerdeki faaliyetler de
16 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

farklı özelliklere ve büyüklüklere sahiptirler ve çevre üzerinde farklı etkilerde bulu­


nurlar. Bu farkın belirlenmesi etkilerin ÖNEMLİ olup olmayacağı ölçülerek yapılır.
İşte burada yanıtlanması gereken soru ÖNEMLİ ETK İnın nasıl ölçüleceğidir.
Etkinin ÖNEMLİ (significant) olması kavramı ilk defa ABD'nin Ulusal Çevre Politi­
kası Yasası'nda (NEPA) yeralmıştır. Daha sonra bu kavramın açılımı, ABD'de Kasım
1978'de yürürlüğe konan "NEPA'nın Şartı Olan İşlemlerin Uygulanması Hakkında Yö-
netmelik"in (Regulations) 1508.27 no'lu maddesinde İÇ ER İK (context) ve
ŞİDDET (intensity) olarak yapılmıştır. Böylece, ÖNEMLİ ETK İ kavramı iki kıstasa bağ­
lanmış, "içerik" ve "şiddet"in nasıl ölçüleceği bu maddede ayrıntılı olarak açıklanmış­
tır. ÇED'nin diğer ülkelerde de yaygınlık kazanmasıyla birlikte, birçok bilim adamı
tarafından "önemli etki"nin saptanmasında kullanılan çeşitli ÇED yöntemleri geliştiril­
miştir; bu yöntemler daha sonra ÇED yöntemleri ile ilgili bölümde açıklanmaktadır.
"Önemli etki"nin "içerik" ve "şiddet" olarak ölçülmesi konusudaki bu gelişmeler
kase içindeki toplar benzetmesine dönülerek açıklanacak olursa, kase içinden seçile­
cek topların hangi renklerde (siyah, kırmızı, mor, kahverengi, sarı gibi) ve büyüklük­
lerde (3 cm çapında ve daha büyük gibi) olacağı belirlenmiş olmaktadır. Diğer bir
deyişle, ÇED uygulanacak projeler için faaliyet tiplerinin nasıl seçileceği artık bilin­
mektedir. Bundan sonra yapılacak iş, bu seçimin yapılmasıdır.

H an p ltt^ ıları
seçm eli ■
N a sıl ?
seçm eli

*ÇED UYGULANACAK PROJELER İÇİN FAALİYET TİPİ SEÇİMİNDE HANGİ


YAKLAŞIMI İZLEMEIİ?
ÇED'nin farklı ülkelerdeki gelişim süreci içinde, bir projeye ÇED'nin uygulanması­
nın gerekip gerekmeyeceğini belirlemek için faaliyet tipleri seçiminde üç farklı yak­
laşım izlenmiştir. Bu yaklaşımlar şunlardır (EIA in The Netherlands):
(1) Her proje için tek tek belirleme,
(2) Genel saptamalara göre belirleme,
(3) ÇED'nin uygulanacağı projeler için faaliyet tiplerinin sıralandığı bir liste düzenleme.
Birinci yaklaşım ile, hazırlanan her proje için ÇED uygulamanın gerekip gerekme­
yeceği, yukarıda açıklanan önemli etki kıstasına göre tek tek belirlenir, ikinci yakla­
şımla, önce, ÇED uygulanacak projelerin belirlenmesinde önemli etki kıstasına göre
Adım adım ÇED Süreci 1 7

dikkate alınacak genel özellikler belirlenir, daha sonra, hazırlanan her proje için ÇED
uygulanıp uygulanmayacağına bu genel özelliklere uyup uymadığı saptanarak karar
verilir. Bu iki yaklaşımın en önemli zorluğu, zaman alıcı olmaları, dolayısıyla da pra­
tik olmamalarıdır.
Üçüncü yaklaşım, uygulamada en pratik olanıdır. Bu yaklaşım ile, ÇED uygulana­
cak projelerin hangi tiplerdeki faaliyetler hakkında olacağı önceden düzenlenen bir
faaliyetler listesiyle belirlenir; böylece, hazırlanan projeler için ÇED uygulanıp uygu­
lanmayacağının her seferinde tek tek belirlenmesi gerekmez. Halen ÇED uygulayan
ülkeler tarafından ve uluslararası kumluşlann belgelerinde en fazla bu yaklaşım ter­
cih edilmektedir. Ülkemiz ÇED Yönetmeliği de bu yaklaşımla hazırlanmıştır.
Yukarıda açıklanan her üç yaklaşımda da hedef, ÇEVRESEL E T K İ DEĞERLEN­
DİRM E RAPORUmm hazırlanması gerekli olan projelerin belirlenmesidir. ÇED uygu­
lanacak faaliyet tiplerinin seçimi ile ilgili diğer aynntılara geçmeden önce, ÇED Raporu
hakkında bilgi edinilmesinde yarar vardır. Böylece, ÇED uygulanacak projeler için faali­
yet tipi seçimi ile ilgili işlemleri öğrenip anlamak çok daha kolay olacaktır.

'ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRME RAPORU NEDİR?


ÇED Raporu, tıpkı bir fabrikadan en son pazarlanan nihai ürün gibidir; ÇED süre­
cinin daha önceki bütün işlemleri bu nihai ürünün ortaya çıkarılması içindir.
Bir ÇED RAPORU ile, bir projenin doğrudan ve dolaylı, uzun ve kısa süreli,
olumlu ve olumsuz tüm çevresel etkileri, farklı bilim dallarından uzmanlar tarafından
bilimsel yöntemler ve teknikler kullanılarak irdelenir, olumsuz olacakları bu irdemeler-
le belirlenen çevresel etkiler için alternatif önlemler belirlenir. Amaç, sözkonusu pro­
jenin gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği hakkında karar alacaklara, olası çevresel
etkiler hakkında bilimsel inceleme ve irdelemelere dayalı bir belgenin sunulması ve
böylece yatırımlarla ilgili olarak alınacak kararlarda kalkınma ile çevre arasında
denge kurucu bir yaklaşım izlenmesidir. Diğer bir deyişle, ÇED Rapoaı, "Sürdürülebi­
lir Kalkınma" hedefi yönünde "tahmin-ve-önleme" stratejisinin karar vericiler tarafın­
dan izlenmesinde kullanılan bilimsel bir uygulama aracıdır.
Bu açıklamadan da anlaşıldığı gibi, bir ÇED Raporunun hazırlanması öyle masa
başında oturulup yazılabilecek basit bir iş değildir. Yerinde yapılan incelemelerle,
projenin ve yeralacağı çevrenin özelliklerine göre, hava kalitesi, su kalitesi ölçümleri­
nin, jeolojik sondajların yapılması gerekebilir, flora ve fauna türleri ve yörede nereler­
de bulundukları saptanır, nüfusun sosyal yapısı, yöredeki ekonomik faaliyetler ve
istihdam durumu incelenir, ve daha burada sıralanamayan pek çok çalışma gerçekleş­
tirilir. Bütün bu incelemelerde çok çeşitli bilimsel yöntem ve tekniklerin kullanılması
gerekir.
ÇED Raporu kapsamındaki çalışmaların en özgün bölümü, projenin olası çevresel
etkilerinin irdelenmesi ve olumsuz olacağı saptananlar için alternatif önlemlerin belir­
lenmesidir. Bunun için, yerinde yapılan incelemelerle elde edilen bütün bulgulara
dayanılarak, ÇED için geliştirilmiş özgün bilimsel yöntem ve teknikler kullanılır; ör­
neğin, hava ve su kirliliklerinin yaratılılıp yaratılmayacağının tahmini için çevre mü­
hendislerince dağılım modelleri, nüfus, kentleşme ve istihdama etkilerinin nasıl
18 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş

olacağı hakkında sosyal bilimciler ve şehir plancıları tarafından uygun buldukları pro­
jeksiyon yöntemleri kullanılır, doğa bilimcileri tarafından canlı varlıkların projeden
nasıl etkilenebileceği bu türlerin biyolojik ve yaşadıkları çevrelerin ekolojik özellikle­
rine göre tahmin edilir, ekonomistlerce projenin çevresel etkilerini de hesaba katan
Maliyet/Fayda Analizleri yapılır ve burada sıralanamayan daha pek çok bilimsel tah­
min yöntem ve teknikleri kullanılır.
Yukanda özetle açıklanmaya çalışıldığı gibi, bir ÇED Raporunun hazırlığı, EM EK,
ZAMAN ve PARA gerektiren bir iştir. Bu yüzden de yapılacak işin bu emek, zaman
ve paraya değer olması gerekir. Bunun sağlanması için iki sorunun önceden çok iyi
yanıtlanmış olması gerekmektedir; bunlar, (1) ÇED Raporu hangi projeler için hazır-
lanmalıdır? (2) bu rapor kapsamında hangi konular incelenip irdelenmelidir?

Hangi projeler için


hazırlanmaiıdır? m

Kapsamı ne
olmalıdır? m

Bu iki konuya açıklık getirilmeden hazırlanacak ÇED Raporları ile çok önemli ak­
saklıklar ortaya çıkabilir. Eğer, birinci sorunun yanıtı olan ÇED Raporunun hangi pro­
jelere uygulanacağına dair tam ve doğm saptamalar yapılmamış ise, bazı projeler için
gerekli olduğu halde ÇED Raporları hazırlanmayabilir ve böyle bir projenin gerçek­
leştirilmesi halinde kontrol edilemeyen ya da kontrol edilmeleri çok güçleşen çevre
sorunlarına yolaçılabilir. Diğer yandan, çevresel etkileri önemsiz olacak projeler için
ÇED Raporlarının hazırlanması durumunda ise, boşu boşuna emek, zaman ve para
harcanmış olur. Bu bakımdan ÇED Raporu hazırlanacak projelerin belirlenmesinde,
daha önce de açıklandığı gibi, faaliyet tipi seçimlerinin önceden tam ve doğru olarak
yapılmış olması önem kazanmaktadır.
Yukarıda sorulan (2) no'lu sorunun yanıtı ile ilgili olarak ÇED Raporu kapsamında
incelenip irdelenecek konuların önceden tam ve doğm olarak saptanmaması duru­
munda da yine önemli aksaklıklar ortaya çıkabilir. Eğer hazırlanacak bir ÇED Rapo­
ru için kapsanacak konular önceden belli değil ise, raporu hazırlayanlar kendi
bildikleri gibi ve tarafsızlık ilkesine bağlı kalmaksızın çalışabilir ve raporda yanıltıcı
bazı sonuçlara yerverebilirler.
Örneğin, ÇED uygulanan ilk ülke olan ABD'de, ilgili Yönetmelik (Regulations) yü­
rürlüğe konmadan ve ÇED Raporları kapsamlarının belirlenmesi ile ilgili kurallar ye­
terince geliştirilmeden önceki yıllarda, bazı proje sahiplerince eni 2 metreyi bulan,
Adım adım ÇED Süreci 1 9

karınca yuvalarına kadar gereksiz ayrıntılara inen, ancak ne var ki aslında, çevresel
etkilerin tam ve doğru olarak irdelenmediği raporların hazırlanıp sunulduğu görül­
müştür. Öyle ki, yapılan araştırmalar ve irdelemelerle ilgili hiçbir özete de yerverilme-
yen bu raporları bütünüyle inceleyip değerlendirmek son derece güç olmuştur.
Raporu hazırlayanların böylesine uzun raporlarla, "bakın biz ne iyi etüdler yaptık," di­
yerek çevre konularına karşı kendilerinin ne kadar da titiz olduklarını göstermeye ça­
lıştıkları, ama asıl amaçlarının bu raporları inceleyenlerin ya da incelemeye
çalışanların kafalarını kanştırıp bu yolla yatırım izni koparmak olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenle ABD'de Kasım 1978 Yönetmeliği ve daha sonraki yıllarda hazırlanan ko­
nuyla ilgili diğer yönetmelikler incelendiğinde ÇED Raporu kapsamlarının belirlen­
mesi hakkında son derece ayrıntılı kuralların getirildiği görülür. Hatta Kasım 1978
Yönetmeliği'nin 1502.2 (a) maddesinde, "ÇED Raporları analitik olmalıdır, ansiklope­
dik değil," denilerek, esas konulardan uzaklaşıp gereksiz ayrıntılarla kafa karıştırmak
isteyenlere karşı bir mevzuat hükmü getirilmiştir.
ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlenmesi süreci, ileriki bölümlerde ayrıntılı
olarak açıklanacaktır. Şimdi, ÇED uygulanacak projeler için faaliyet tipi seçimi konu­
suna geri dönmekte yarar vardır.

*ÇED RAPORU UYGULANACAK PROJELER İÇİN FAALİYET TİPLERİ SEÇİMİ


NASIL YAPILIR?
Yukarıda bu konuyla ilgili olarak, ÖNEMLİ E T K İ kıstasının ne olduğu ve nasıl öl­
çüldüğü ana hatlarıyla kısaca özetlenmiştir. Bu kıstas, daha önce de açıklandığı gibi,
ÇED Raporu uygulanacak projelerin belirlenmesi için önem taşımaktadır. ÇED Rapor­
ları "önemli çevresel etkileri" olacak projelere uygulanır, diğerlerine uygulanmaz.
Bazı faaliyet tiplerinin çevresel etkilerinin "önemli" olacağı önceden bilinmektedir; ör­
neğin, termik santrallar, otoyollar, demir çelik sanayii tesisleri, petrokimya kompleks­
leri, çimento fabrikaları, ve diğer benzeri büyük tesisler gibi. Bunlar, ÇED Raporu
uygulanacak projeler için hazırlanan faaliyetler listesinde toplanırlar.
Ancak, bazı faaliyetlerin çevresel etkilerinin "önemli" olup olmayacağı önceden
kesin olarak bilinememektedir. Bu durumda proje konusu faaliyetle ilgili tesisin bü­
yüklüğüne ve/veya yeralacağı çevrenin bu tesisin yapacağı etkilere karşı hassasiyeti­
ne göre, yaratılacak çevresel etkiler "önemli" olabilir' ya da olmayabilir. Çevresel
etkileri projeden projeye değişebilen ve dolayısıyla bu etkilerin "önemli" olup olma­
yacağı projeleri hazırlanmadan önce bilinemeyen tarımsal sulama faaliyetleri, hayvan­
cılık tesisleri, ağaç sanayii, gıda sanayii, bazı madencilik faaliyetleri, turistik tesisler,
kentsel altyapı ile ilgili inşaatlar, ve daha burada sıralanamayan pek çok faaliyet,
ÇED kapsamında ikinci grup faaliyetler olarak ele alınırlar. Üçüncü bir grup daha var­
dır ki, bunlar çevresel etkilerinin önemli olmayacağı önceden bilinen, dolayısıyla da
ÇED Rapoaı dışında bırakılanlardır.
Bu gruplan, kase içindeki toplar benzetmesine dönerek açıklamak olanaklıdır. Bi­
rinci kase içindeki toplar, birinci gruptaki faaliyetlere, çevresel etkilerinin "önemli"
olacağı önceden bilinip ÇED Raporu uygulanacak projelerle ilgili faaliyetler listesine
alınanlara benzetilebilir. İkinci kasedekiler ise, ÇED Raporu hazırlanmasının gerekip
20 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

gerekmeyeceği henüz belli olmayan projeler için düzenlenmiş bir diğer faaliyetler
listesi olarak düşünülebilir. Bunlardan hangileri için ÇED Raporlarının hazırlanması
gerekeceğinin belirlenmesi için, bir ELEM E YAPILMASI na ihtiyaç vardır. Elenenler­
den bir kısmı ÇED Raporu hazırlanacaklar, diğerleri de hazırlanmayacaklar olarak be­
lirlenecektir. Bu "eleme"nin nasıl yapılacağı aşağıda açıklanmaktadır. Üçüncü
kasedekiler, ÇED Raporu hazırlanmayacağı önceden bilinen ve tümüyle bu rapoaın
dışında bırakılan faaliyetlere benzetilebilir.

G R U P -2

\ t
\ /
\ /
\ /
\ /
\ /

ÇED R APO R U ÇED R APO R U


HAZIRLANACAK H A ZIR LA N M A Y A C A K
PROJELER PROJELER

*ELEME NEDİR, NASIL YAPILIR?


ÇED sürecinde ELEM E ("screening"), yukarıda belirtildiği gibi, ÇED Raporu hazır­
lanacak projeler ile hazırlanmayacakları ayrışürmak için yapılan bir iştir. Bu eleme
işinden amaç, bir proje konusu faaliyetin ya da faaliyetlerin çevresel etkilerinin
"önemli" olup olmayacağını saptamaktır.
Yukarıda, "ÇED Uygulanacak Projelerin Faaliyet Tipi Seçiminde Hangi Yaklaşım
İzlenmelidir?" başlıklı bölümde, üç farklı yaklaşım açıklanmakta bunlardan üçiincüsü-
nün pratik olması nedeniyle en fazla tercih edileni olduğu belirtilmektedir. Bu eleme
yaklaşımı ile, kolaylıkla listelenebilen ÇED uygulanacağı kesin belli olan birinci grup
faaliyetleri (yukarıdaki birinci kasedekiler) ve ikinci grup olan ÇED uygulanıp uygu­
lanmayacağı belli olmayanlar (yukarıdaki ikinci kasedekiler) için birer liste hazırla­
mak olanaklıdır. Böyle iki grup halinde listeleme yaklaşımı, ülkemiz ÇED
Yönetmeliği'nde de izlenmiştir. İkinci gruptaki faaliyetlerle ilgili projelerden hangileri
hakkında ÇED Raporu hazırlanacağını belirlemek için bir eleme aşamasına daha
gerek vardır. İşte bu eleme aşamasında, yukarıdaki "ÇED Uygulanacak Projelerin
A dım adım ÇED Süreci 2 1

Faaliyet Tipi Seçiminde Hangi Yaklaşımı İzlemeli?" başlıklı bölümde açıklanan "her
proje için tek tek belirleme" yaklaşımının izlenmesi gerekli olmaktadır.
Bu "her proje için tek tek belirleme" yaklaşımı ile, sözkonusu projenin çevresel et­
kilerinin "önemli" olup olmayacağının saptanması amaçlanır. Bu saptamalar için ÇED
biliminde çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Genel olarak bu işleme, ÇED ÖN
ARAŞTIRM ASI adı Verilmektedir.
ÇED Ön Araştırmasında önemli olan husus, sözkonusu proje için ÇED Raporu ha­
zırlanmasının gerekip gerekmeyaceğinin saptanmasında doğru sonuçlar elde etmek­
tir. Bu işlem için kullanılacak ÇED yöntemleri seçilirken doğru saptamalara ulaştırıcı
olmalarına ve, aynı zamanda, fazla zaman almadan pratik olarak uygulanabilmelerine
özen gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, ÇED Ön Araştırmalarından hedefle­
nen doğaı saptamalar elde edilemediği gibi boşuboşuna da zaman harcanmış olur.
Bu nedenle, ÇED ile ilgili bilimsel çalışmalarda, ÇED Raporlarında ve Ön Araştırmala­
rında kullanılacak yöntemlerin geliştirilmesine ayrı bir önem verilmiştir. ÇED yöntem­
leri geliştirilirken daima daha öncekilerin eksik yönleri giderilmeye çalışılmış,
doğrudan, dolaylı, sinerjistik, katalitik, kümülatif, olumlu, olumsuz, uzun dönemli, kısa
dönemli olabilecek tüm çevresel etkilerin, en azından doğruya en yakın olarak tahmin
edilebilmeleri ve aynı zamanda basit ve kolay uygulanabilir olmaları hedeflenmiştir. Bu
yöntemlerin bellibaşlıları daha sonra ilgili altbaşlık altında tanıtılmaktadır.

*ÇED RAPORU UYGULAMASINA "ÇEVRE" YÖNÜNDEN NASIL YAKLAŞILIR?


Buraya kadar ÇED Rapoaı uygulaması, "proje" konusu faaliyet tipleri yönünden
bir yaklaşımla açıklanmıştır Ancak, ÇED Raporlarının hazırlanması gerekliliğinin sap­
tanmasında diğer yönden, "çevre" yönünden de, bir yaklaşımın izlenmesi gerekmek­
tedir. ÇED'de, bir tarafta etkileyen (faaliyet), diğer tarafta etkilenen (çevre) olmak
üzere iki temel öge vardır.
Çevresel etkilerin ortaya çıkışı, sözkonusu projenin ve/veya yeraldığı çevrenin
özelliklerine bağlıdır. Bazı faaliyetlerin, daha önce birinci gaip olarak belirtilenlerin.
22 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

yeraldıkları ortamın çevresel özellikleri nasıl olursa olsun, etkileri daima "önemli"
olur. Ancak bazı durumlarda, "çevre" dış etkilere karşı öylesine hassastır ki, buralara
tavuk kümesi dahi yapılsa "önemli" etkiler yaratabilir. Bu nedenle, ÇED'ne "çevre" yö­
nünden de yaklaşılması, ÇED Raporu hazırlanmasına gerek olup olmayacağının, çev­
resel etkilere karşı HASSAS YÖRELER için ayrıca saptanması gerekli görülmüştür.
Ülkemiz ÇED Yönetmeliği'nde de böyle bir uygulamaya yer verilmektedir.

»HASSAS YÖRELER NERELERİDİR VE NASIL KORUNURLAR?


Metal bir kapla kristal bir kadeh arasında nasıl bir dayanıklılık farkı varsa, farklı
çevreler arasında da buralarda yaratılabilcek etkilere karşı hassasiyet bakımından
önemli farklılıklar olabilmektedir. Metal bir kap yere düşürüldüğü zaman kırılmaz,
ancak taş gibi sert bir cisimle vurulacak olursa eğrilip bükülebilir; oysa kristal bir
kadeh küçük bir çarpma ile bile en azından çatlar ve bütün değerini biranda yitirive-
rir. Bazı çevreler tıpkı bir kristal kadeh gibi, en ufacık bir etkilenmeden büyük zarar­
lar görebilirler. Bu özellikleri taşıyan çevrelerin korunması için özel bazı önlemlerin
alınması gerekir, çünkü bu çevreler HASSAS YÖRELER dir.
Ülkemizde, böyle hassas özellikler taşıyan yerler için koruma statülerinin getiril­
mesi, özel bazı önlemlerin alınması, Milli Parklar Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıkları­
nı Koruma Kanunu, Su Ürünleri Kanunu, Orman Kanunu, Çevre Kanunu ve diğer
ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklere, ayrıca ülkemizin taraf olduğu uluslararası söz­
leşmelere, protokollere ve diğer ilgili mevzuata dayalı olarak öngörülmektedir. ÇED
Yönetmeliği Ek Il'de ülkemiz için böyle bir hassas yöreler sıralaması yapılmaktadır.
Aslında, hassas yörelerin hepsi çevresel etkilere karşı aynı hassasiyeti göstermez­
ler. Öyle yerler vardır ki, buralara hiç el değdirilmemesi gerekir. Su kuşlarının üreme,
beslenme ve yaşama ortamı olan sulak alanlar, nesli tehlikede olan bazı su canlıları­
nın, örneğin insanlara karşı son derece ürkek Akdeniz foklarının yaşama ortamları
olan kıyılar, üzerlerine hiç bir tesisin yapılmaması gereken arkeolojik alanlar, ende-
mik bitki türlerinin bulunduğu yerler gibi kesin konıma altında tutulması gereken
çok hassas yöreler vardır. Bu alanların bir çoğu için ilgili mevzuat ile belirlenen koru­
ma statüleri ile katı koruma kuralları getirilmiştir. Çevresel etkilere karşı bu alanlar
kadar hassas olmayan yerler de vardır ki, bunlar için mevzuatla getirilen koruma ku­
ralları biraz daha gevşektir, böylece, koruma statülerinin bir kadamelenmesi yapıl­
maktadır- örneğin, birinci ve ikinci derece arkeolojik sitler, tabiatı koruma alanları ile
milli parklar arasında koruma kuralları açısından bu tip farklılıklar vardır.
Ülkemizde hassas yörelerin korunmasıyla ilgili yukarıda bazıları ismen sıralanan
çok sayıda ulusal mevzuattan başka ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere,
protokollere ve deklerasyonlara (Barselona Sözleşmesi ve eki protokoller, Cenova
Deklerasyonu, Bern Sözleşmesi, Ramsar Sözleşmesi gibi) karşın, pek çok çevre de­
ğerlerimizin yazık ki yitirilmekte olduğu görülmektedir. Bu sorunların nedenlerinin
bütün yönleriyle tartışılması bu kitabın kapsamı dışında kalmaktadır, ancak, ÇED ile
bağlantısı olan önemli hususlara değinilmesi, daha sonra açıklanacak olan hassas yö­
relere ÇED'nin nasıl uygulanması gerektiği konusunun daha iyi anlaşılması bakımın­
dan yararlı olacaktır.
Adım adım ÇED Süreci 2 3

HASSAS YÖRELERİN KORUNMASINDA ÇED İLE BAĞLANTILI SORUNLAR


NELERDİR?
Hangi konuda olursa olsun en mükemmel mevzuatın bile uygulanması eğer sağla­
namıyorsa, bu konuda çözümlenmesi gereken soaınlar var demektir. Ülkemizde göz
göre göre yitip giden çevre değerleri," korunmalarıyla ilgili önlemlerin ne denli yeter­
siz olduğunu açıkça göstermektedir. Öyle ki, korunmaları için mevzuatla katı kurallar
getirilen pek çok çevre değerimizin dahi, katledilircesine yok edildiği görülebilmektedir.
Bu sorunun ÇED'le bağlantısı kurulduğunda, "acaba buralara ÇED uygulanarak
çözüm getirilebilir mi?" sorusu akla gelebilir. Böyle bir düşünce, daha sonra örnekler­
le açıklanacağı gibi, son derece yanlıştır. ÇED ancak, kendisinden önceki önkoşulla­
rın yerine getirilmesi durumunda başarılı olarak uygulanabilir. Nedir bu önkoşullar?
Bu soruyu yanıtlarken daha önce yukarıda yapılan bazı açıklamalara geri dönmek
gerekmektedir. ÇED'nin nihai ürünü olan ÇED Raporları konusunda, ne gerektiği
halde hazırlanmamaları, ne de gerekmediği halde hazırlanmaları gibi bir durumla kar-
şılaşılmamasının önemi üzerinde durulmuştur. Bu yaklaşımın, elbetteki, ÇED'nin
"hassas yöreler"e uygulanması yönünde de izlenmesi gerekir. İşte bunun sağlanması
ile ilgili olarak bir önkoşulun yerine getirilmiş olması gerekir ki, o da FAALİYET
YER İ SEÇİM LERİNDE ÇEVRESEL FAKTÖ RLERİN MUTLAKA D İK K A TE ALIN­
M ASI dır. Bu önkoşulun yerine getirilmemesi durumunda nelerin olabileceğini, bugü­
ne kadar bu konuda izlenen hatalı yaklaşımların vahim sonuçlannı en bilinen çarpıcı
bir örnekle, Kemerköy Termik Santralı örneği ile, açıklamak yararlı olacaktır.
Gökova Körfezi'nin kuzey kıyısında kumlan Kemerköy Termik Santralı ile ilgili
olarak ÇED'ne yaklaşımda, çevre konusunun en yetkililerince dahi önemli yanlışlıklar
yapılmıştır. Bazı çevre yetkililerince denmiştir ki, "eğer ÇED Raporu olsaydı, bu sant­
ral buraya kurulmazdı." Bu tek cümle ile ÇED konusunda birkaç önemli yanlış yapıl­
mıştır. Birincisi, çok yanlış bir yerseçimi olduğu zatan bir bakışta anlaşılabilen
Kemerköy Termik Santralı için ÇED Raporu sonuçlarının olumsuz olacağı önceden
boy leşine kesin olarak bilindiğine göre, bu raporu hazırlamanın ne anlamı vardır?
İkincisi, ÇED Raporları, önceki bölümlerde üzerinde önemle durularak açıklandığı
gibi, mutlaka bilimsel araştırmalara dayalı olarak hazırlanırlar; bu demektir ki, ÇED
Raporları çevresel etkilerinin neler olacağının saptanmasında bilimsel araştımalara
gerek duyulan projeler için hazırlanırlar ise bir anlam taşırlar, aksi takdirde abesle işti­
galdirler.
Bir insanın şakağına kurşun sıkılacak olsa, o kişinin öleceğini ya da en azından
ağır bir felce uğrayacağını tahmin etmek için mutlaka bir tıbbi araştırmaya gerek yok­
tur çünkü bunu elbetteki herkes bilir; tıp doktorları, ancak, bunun nasıl olacağının bir
açıklamasını yaparak konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilirler. İşte tam bu
örnekte olduğu gibi, Kemerköy Termik Santralı ile Gökova Körfezi'nin şakağına kur­
şun sıkılmış sonra da konuyla ilgili ÇED Raporu olmadığı için bu santral buraya ku-
aıldu şeklinde bir mazarete başvurulmuştur. Nasıl ki bir insan bir diğerini tabancayla
şakağından vurup sonra da "öleceğini nereden bilebilirdim, elimde tıbbi bir rapor
yoktu ki," diyemez ise, Gökova'ya bir termik santral kuranlar da benzer bir mazereti
öne süremezler.
24 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

(fiÖRÜNEN KÖY KILAVUZ, KEMERKÖY TERMİK SANTRALI ÇED RAPORU İS TEM E.)

ÇED konusunda en yetkili konumlardakilerin dahi nasıl bir yanılgı içine düştükle­
rini gösteren bu örnek ile aslında, hassas yöreler sözkonusu olduğunda ÇED uygula­
masına geçilmeden önce, bu yörelerde yeralacak faaliyet tipi seçiminde çevresel
faktörleri gözetmenin ne denli önemli olduğu gösterilmek istenmiştir. Kristal bir ka­
dehin kırılacağını bile bile yere çarpmak ne ise, hassas yöreleri tahrip edip kirleterek
büyük zararlar vereceği bilinen tesisler için buralardan yerseçmek de aynı anlama
gelir. İşte bu gibi durumlarda, ÇED Rapoaı hazırlamanın tek amacı olsa olsa, kamuo­
yunu bilimsellik kılıfına sokulmuş bir aldatmaca rapor ile kandırmaya çalışmak olabi­
lir. ÇED Yönetmeliği'nin bu yönüyle ilgili eleştiriler kitabın ilgili bölümünde ayrıntılı
olarak açıklanmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalarla vurgulanmaya çalışıldığı gibi, ülkemizde çevre değerleri­
nin katline varan uygulamaların ana nedeni, koruma statüsü getirilmiş olsun olmasın,
hassas yörelerde yeralması planlanan faaliyetler için çevresel faktörlerin pek çok
yerde hemen hiç dikkate alınmamasıdır. Bu gibi durumlarda ÇED Raporu'nun hazır­
lanması iki yönden anlamsızdır. Birincisi, Kemerköy örneğinde olduğu gibi, sonuçla­
rının olumsuz olacağı zaten bilinen bir ÇED Raporunun hazırlanması, boşa emek,
zaman ve para harcamaktır. İkincisi, eğer bu aşikar duruma karşın yine de çevresel
etkilerin olumsuz olmayacağı sonuçlarına varan bir ÇED Raporu hazırlanmış ise, ki
böyle bir olasılık ÇED Yönetmeliği ile yazık ki vardır, o zaman da o raporun bilimsel
olmadığı çok açıktır; tıpkı "bir adamın şakağına kurşun sıkılacak ama ne ölecek ne de
felç olacak" denilerek saçma bir tahminde bulunmak gibi.
Adım adım ÇED Süreci 2 5

İşte bu noktada ÇED Raporlarının hazırlığında en önemli önkoşulun yerine getiril­


miş olması gerekir; o da, hassas ya da değil, bir yörede harhangi bir faaliyet için yer-
seçimi yapılırken sözkonusu faaliyetin çevresel etkilerinin ancak bir ÇED Raporu ile
belirlenebilir olmasıdır. Bunu somut bir örnekle açıklamak gerekir ise, Kemerköy
Termik Santralının yerine bir turistik tesisin kurulması planlanmış olsa idi, işte o
zaman, bu tesisin çevresel etkileri bir bakışta anlaşılamayabilir ve ancak bilimsel çalış­
malara dayalı bir ÇED Raporu ile tahmin edilebilirdi. Hassas yörelerin çevresel etkiler­
den korunmasında ÇED'nin kullanımı da ancak böyle bir durumda anlamlı olabilirdi.
Yukarıda açıklananları özetlemek gerekir ise, ülkemizde "hassas yöreler"in korun­
ması ile ilgili sorunların temel nedenlerinden biri, bir sürü mevzuatla getirilen onca
koruma statüsü ve önleme karşın, buralara yapılacak tesislerle ilgili yatırım kararları
alanların çevresel faktörlere gereken önem ve ağırlığı vermemeleridir. Özellikle kara­
yolları, barajlar, enerji tesisleri gibi büyük projelerin yatırımcısı olan devlet kuruluşla­
rının herbiri, birbirlerinden bağımsız sektörel yaklaşımlar izleyerek yalnızca kendi
hedefleri yönünde belirledikleri kriterlere uygun yerseçimleri yaparak projeler hazır­
lamaktadırlar. Bu nedenle de pek çok yerde çelişkili yatırımlar ortaya çıkmaktadır; bir
örnekle açıklamak gerekirse, Sapanca Gölü'nün bir yandan DSİ tarafından İstan­
bul'un en büyük içme suyu kaynağı olarak değerlendirilmesi planlanırken, diğer yan­
dan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği'ne aykırı olarak, Karayolları Genel
Müdürliığü'nce göl kıyısından her türlü arazi kullanımı için en önemli çekim işlevini
üstlenen karayolu geçirilebilmektedir.
Bu durumun ÇED Yönetmeliği olmadığı zamanlarda ortaya çıktığı, bundan böyle
ÇED Yönetmeliği sayesinde bu sorunun ortadan kaldırılacağını söylemek hiç de
doğru olmaz. ÇED, minareye kılıf hazırlamak gibi yanlış bir kararı doğru hale getir­
mekte kullanılamaz ve kullanılmak da istenmemelidir. Herşeyden önce, özellikle has­
sas yöreler için planlanan faaliyetlerin yerseçimleri ile ilgili önerilerin ağırlıklı olarak
çevresel faktörlere göre olması, daha sonra bu önerilen yatırımın çevresel etkilerinin
bilimsel yöntem ve tekniklerle irdelenmesi gerekir. Aslında, çevresel faktörlerin, has­
sas yörelerde olsun olmasın planlanan faaliyetler için yapılan yerseçimlerinin tümün­
de dikkkate alınmaları gerekir; ama hassas yöreler için bu hususa çok daha fazla
ağırlık verilmelidir.
Hassas yörelere ÇED uygulanmasının önkoşulunu böylece açıklayıp, ülkemizde
bu konudaki hatalı uygulamalara değindikten sonra, şimdi bu önkoşulun sağlandığı
varsayımından hareketle, ÇED'nin bu yöreler için nasıl uygulanması gerektiğine geçi­
lebilir.

*ÇED HASSAS YÖRELER İÇİN NASIL UYGULANMALIDIR?


Yukarıda açıklandığı gibi, hassas yörelerin hepsi çevresel etkilere karşı aynı hassa­
siyeti göstermezler. ÇED terminolijisiyle, bazı çevresel etkiler bazı hassas yörelerde
"önemli" olabilirken diğer bazı yörelerde olmayabilir. Dolayısıyla, bu yöreler için
önemli etkileri olacak faaliyetlerin listesini önceden kesin olarak belirlemek olanaklı
olamamakta, ÇED Raporu hazırlanmasının gerekip gerekmeyeceği herhangi bir
26 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

faaliyetle ilgili proje hazırlanmadan önce bilinememektedir. Ancak tabii ki, çevresel
etkilerinin nerede olursa olsun önemli olacağı kesinlikle önceden bilinen ve önceki
bölümlerde birinci grup olarak belirtilen faaliyetlerin hassas yörelerde yer almasının
hiç bir şekilde düşünülmemesi gerektiği de çok açıktır; bir kez daha Kemerköy Ter­
mik Santralı örneğine dönülecek olursa, bu tesis için seçilen yerin bu anlamda da
yanlış olduğu açıkça görülür.
Bu durumda, hassas yörelerde yeralması planlanan faaliyetlerin kesinlikle birinci
gruptakilerden olmaması, ikinci gruptaki faaliyetlerle ilgili projelerin çevresel etkileri­
nin bu yörelerin hassasiyeti nedeniyle "önemli" olacağı belli olduğundan, bunlar için
ÇED Raporlarının hazırlanmasının zorunlu kılınması, üçüncü gruptakiler için ise bir
ÇED Ön Araştırma çalışmasının yapılması uygun olur.

H A S S A S YÖRE

V G R U P-1 . G R U P -2 G R U P -3

ÇED
ÖN
ARAŞTIRMASI

Yukarıdaki ÇED Raporu uygulanacak projelerin faaliyet tipi seçimi ile ilgili bölüm­
de üçüncü grup faaliyetler, ÇED Raporu uygulanmayacaklar olarak belirlenmiştir.
Ancak hassas yöreler sözkonusu olduğunda, diğer başka yerlerde önemli hiçbir çev­
resel etkileri olmayan bu üçüncü gaip faaliyetler, yeraldığı yörenin hassasiyeti ölçü­
sünde önemli etkilerde bulunabilirler. Bunlar, gerek ölçeklerinin küçük olması ve
gerekse çevresel etkileri bakımından, ÇED Raporlarına konu olabilecek geniş kap­
samlı çalışmaları gerektirmezler. Ne var ki, hassas bir yörede önemli etkileri olabile­
cek bu tip faaliyetlerin de etkilerinin önceden belirlenip, alınması gereken önlemlerin
saptanması da gerekir. Bu amaçla, üçüncü gruptaki faaliyetlerle ilgili projelere basit
bir ÇED Ön Araştırmasının yapılması yeterli olacaktır. Böyle bir ön araştırma, ileride
ilgili bölümde açıklanan bazı basit ÇED yöntemleri kullanılarak kolaylıkla yapılabilir.
A dım adım ÇED Süreci 2 7

Üçüncü grup faaliyetler için ayrı bir liste çıkarılması gerekmez; bunlar birinci ve
ikinci grupta yeralmayanlar olarak tanımlanabilir. Bu gruptaki faaliyetlar hakkındaki
projeler için ÇED Ön Araştırmalarının yapılması özellikle çok hassas yöreler için
önemlidir. En hassas özelliklerdeki koruma bölgelerinde, örneğin, endemik türlerin
bulunduğu yerler, sukuşlarının üreme, beslenme ve yaşama ortamı olan sulak alanlar,
deniz canlılarının üreme alanları ve benzeri yerlerde ekolojik dengeyi bozucu en
ufak bir şedde, ya da kum alınması gibi faaliyetler önemli etkiler yaratabilmektedir.
Bu gibi alanlarda daha çok kamu kuruluşları tahrip edici faaliyetlerde bulunmak­
tadırlar. Örneğin, Kuş Cenneti'nde su dengesini bozucu, Bafa Gölü'nde balık popü-
lasyonunu azaltan şeddeleri, Sultan Sazlığı'nda drenaj kanallarını DSİ inşa etmiştir,
Seyfe Gölü çevresinde kuş üreme alanlarının kumtulmasına neden olacak drenaj pro­
jesini de yine DSİ yürütmektedir. Yenilenmenin olabilmesi için hiç ayak basılmaması
gereken günlük ormanları mesire yeri olarak halka açılabilmektedir. Hatta taban su­
yunun yüksek olması gereken günlük ormanlarında bu su seviyesini bozucu bina te­
melleri dahi atılabilmektedir. İşte bütün bu uygulamaların önüne geçebilmek için,
koruma statüleri getirilen ama bir şekilde olumsuz faaliyetlere de yerverilebilen has­
sas yöreler için en ufak bir proje hakkında dahi ÇED Ön Araştırma koşulunun getiril­
mesi yararlı olacaktır. ÇED Yönetmeliği ile, hassas yörelerde yeralacak faaliyetlerle
ilgili projeler için ÇED Raporu hazırlanma zorunluluğunun getirilmesi olumlu olmak­
la birlikte, üçüncü grup faaliyetlerin tümüyle ÇED kapsamı dışında bırakılmaları
önemli bir eksikliktir.
Buraya kadar, hassas yörelerde ve diğer bütün yerlerde ÇED uygulamalarının
hangi tip faaliyetlerle ilgili projeler için yapılacağının nasıl belirlenmesi gerektiği,
yeri geldiğinde ülkemizdeki uygulamalar hakkında örneklerle, yorum, eleştiri ve
önerilerle birlikte açıklanmıştır. Şimdi sıra, ÇED sürecinin en önemli aşamalarından
olan ÇED RAPORUNUN KAPSAM ININ N ELER OLDUĞUNUN VE NASIL
BELİR LEN M ESİ gerektiğinin açıklanmasındadır.

»BİR ÇED RAPORU NELERİ KAPSAR?


ÇED sürecinin nihai ürünü olarak tanımlanan ÇED RAPORU, bu raporun hazır­
landığı projenin konusu olan faaliyetin inşaat, işletme ve işletmenin sona erdirilme­
sinden sonraki doğal, tarihi, kültürel, ekonomik, sosyal ve fiziksel çevre üzerinde
olabilecek doğrudan, dolaylı, ikincil, kümülatif, sinerjistik, katalitik, olumlu, olumsuz,
uzun, orta ve kısa dönemli tüm etkilerinin irdelenmesi ile ilgili konuları kapsar.
Bazı faaliyetlerin inşaat aşamasındaki çevresel etkileri işletme aşamasındakinden
daha fazla olmaktadır. Bunun en tipik örneği, metro inşaatıdır. Diğer bazı faaliyetlerin
ise inşaat aşaması olmadığı halde, işletme ve işletmenin sona erdirilmesinden sonraki
çevresel etkileri önemli olabilmektedir. Bunun da en tipik örneği madencilik faaliyet­
leridir. Özellikle kömür ocaklarında olduğu gibi, çok geniş alanların kazılması nede­
niyle, bu faaliyetlerin sona erdirilmesinden sonraki çevresel etkileri faaliyet
aşamasındakiler kadar önemli olmaktadır. Büyük sanayi tesislerinin ise faaliyet aşa­
masındaki çevresel etkileri inşaat aşamasındakilerden daha fazladır. Bu örnekler ço­
ğaltılabilir.
28 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Çevresel etkiler, değişik faaliyet tiplerine göre farklılıklar gösterir. Havaya gaz atık­
lar bırakan bir tesisin doğrudan etkisi ile hava kirelenir, bu kirli havayı soluyan
canlıların (insanların, hayvanların, bitkilerin) hastalanmaları, bu tesisin yarattığı hava
kirliliğinin dolaylı etkileridir. Havaya bırakılan gaz atıklardan kükürtdioksit (SO2) ok-
sidasyonla SO 3'e dönüşür, bu oksidasyon süreci katalitik veya fotokimyasal süreçle
devam edebilir, ve SO3 derhal su (H2O) ile (havadaki nem veya diğer bir su ortamı)
reaksiyona girerek H2SC>4'ü oluşturur. Bu süreç asit yağışlara yolaçar ki, bu durum,
havaya kükürtdioksit bırakan bir tesisin sinerjistik etkisidir. Havaya bırakılan kükürt­
dioksit miktarına ve hava koşullarına (rüzgar, havadaki nem oranı, enverziyon gibi)
bağlı olarak, asit yağışların etkilediği alanlar çok geniş olabilir, hatta ülke sınırlarını
aşabilir, tıpkı Orta Avrupa'dan atmosfere karışan kükürtdioksitin Kuzey Avrupa ülke­
lerini asit yağışlara dönüşerek etkilemesi gibi.
Asit yeğışların etkilerine gelince, ormanlar, diğer bitkiler ve tarım ürünleri üzerin­
de yakıcı etki yaparlar (ülkemizden en son bilinen Yatağan Termik Santralı'nın yarat­
tığı etkiler bu durumun en tipik örneğidir), su ortamlarını asite dönüştürerek
buralarda yaşayan tüm canlıların ölümüne yolaçarlar, madeni eşyalar ve hatta taşlar
üzerinde eritici etkiler yaparlar. Pek tabii tüm bu etkileri nedeniyle, ekonomik kayıp­
lara da yolaçarlar. Görüldüğü gibi, asit yağışlara yolaçan tesislerin çevresel etkileri
yalnızca hava kirliliği olarak kalmaz, toprak ve su ortamlarına da geçerek çok-ortamlı
(multimedia) çevre kirliliklerine de dönüşürler.
Bazı tesisler çevresel risk taşırlar; örneğin, nükleer santrallar, patlayıcı ve parlayıcı
madde üretilen, depolanan tesisler ve bunların taşınımları gibi. Çernobil faciasının ül­
kemize kadar uzanan etkileri bu riskin büyüklüğünü açıkça göstermektedir. Bu facia­
nın doğrudan ve dolaylı etkileri çok çeşitli ve önemli, aynı zamanda da, kısa olduğu
kadar uzun dönemli de olmuştur.
Bazı tesislerin dolaylı etkileri doğrudan etkilerinden daha fazla ve önemli olabilir.
Örneğin, bir karayolu güzergahının tarım .alanları üzerinden geçirilmesi ile yitirilen
tarım toprakları ve ürünleri, yalnızca o karayolunun geçirildiği alanla sınırlı kalmaz.
Bu yolun yarattığı çekicilikle tarım arazileri üzerinde sonradan yeralacak olan diğer
tesisler ve kullanımlar, sanayi, konut ve diğerleri gibi, çok daha fazla tarım toprağının
ve ürününün elden çıkarılmasına yolaçar ve üstelik bu tesislerin kirletici gaz, sıvı ve
katı atıklarının etkileri ile birlikte, sözkonusu karayolunun dolaylı çevresel etkileri, si­
nerjistik ve kümülatif olarak daha başka zincerleme etkiler haline dönüşebilir.
Bazı faaliyetlerin çevresel etkileri tek başlarına fazla önemli olmasa da, diğer faali­
yetlerin çevresel etkileri ile birlikte kümülatif olarak büyük boyutlara ulaşabilirler. Ör­
neğin, bir akarsuyun, gölün veya kapalı bir koyun buralara bırakılan atıkları
özümleme kapasitesi sınırlıdır. Bir, iki, üç tesisten bırakılan atıkların miktarı ve biyo­
lojik, kimyasal ve fiziksel etkileri bu su ortamlarının özümleme kapasitelerini aşmaya­
bilir, ama bir dördüncü tesisin eklenmesiyle kümülatif etkiler sonucu kirlilik birden
kritik boyuta ulaşabilir.
Adım adım ÇED Süreci 2 9

( in ş a a t ) (fa a liy e t ) (faaliyet sona erdikten sonra)

uzun
doğrudan dönem ir fsSnerjistîk)

su hava ormanların
kirllllü l k irliliği yokedilmesi
asit
yajiışlar»

istih d am
yaratm a d o lay lı
ÇED
RAPORU
so lu n u m
(gürültü)
o r g a n la r ı
h a s t a lık la r ı
flo ra y a
ülkeye ve zarar
bölgeye v e r ilm e s i
sosyoekonom ik
katkı

fa u n a y a ta rih i ve
zarar ta rım a lanları kü ltürel
ve ü rün lerinin d e ğ e rle rin d iğ e r le r i.
v e r ilm e s i tah ribatı ta h riba tı

Bütün bu örneklerden görüldüğü gibi, farklı faaliyetlerle ilgli projeler için, yeral-
maları önerilen farklı çevrelerin de özellikerine göre, hazırlanacak ÇED Raporlarının
kapsamları farklı farklı olacaktır. Diğer yandan, herhangi bir proje için hazırlanacak
bir ÇED Rapoaı kapsamında değişik bilim dallarından çok çeşitli yöntem ve teknikle­
rin kullanılması gerekir. Örneğin, gaz, sıvı ve katı atıkların değişik ortamlarda yarata­
cağı, kimyasal, fiziksel ve biyolojik etkiler, kimya, fizik ve biyoloji uzmanlarınca
incelenip irdelenir, bu kirlilik tahminlerine göre canlıların (insan, hayvan ve bitki)
nasıl etkileneceğini tıp doktorları, zoologlar ve botanik bilimcileri inceleyip irdelerler.
İstihdam etkisi olacak faaliyetlerle ilgili projelerin kentsel nüfusda yaratacağı artış ve
bu nedenle, kentteki diğer ekonomik sektörlere (ulaşımda artış, balıkçılıkta azalma,
hizmetlerde aıtış gibi) olabilecek olumlu ve olumsuz etkiler, teknik ve sosyal altyapı
gereksinimlerine olabilecek artışlar, şehir ve bölge plancıları tarafından belirlenir.
Çevre mühendisleri, çevre kalitesi standartlarını inceleyip, tüm bu kirliliklerin hangi
oranlarda nasıl arıtılarak çevre standartlarına uygun düzeylere indirilebileceğini veya
indirilemeyeceğini ve bunların çevre kalitesinin korunması için yeterli olup olamaca-
ğını irdelerler. Proje maliyet analizlerini yapan uzmanlar, çevre mühendislerince
çevre kalitesinin korunması için alınması önerilen önlemlerin yatırım ve işletme mali­
yetlerine olabilecek yansımalarını incelerler.
Bir ÇED Raporu kapsamında, yukarıdaki yalnızca tek bir örnekte dahi görüldüğü
gibi, birbirinden farklı ancak birbiriyle ilişkili çok çeşitli konularda inceleme ve irdele­
meler gerçekleştirilir. Diğer yandan, yukarıda verilen diğer bütün örneklerden ve bu­
rada verilemeyecek kadar çok, diğer başka örneklerden anlaşılacağı gibi, farklı
30 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

faaliyetlerle ilgili projelerin ve yeralmaları önerilen ortamların çevresel özelliklerinin


farklılığına göre, bu projeler için hazırlanacak ÇED Raporlarının kapsamında incele­
nip irdelenecek konulann da çok farklı olacaklan açıktır. Ancak, aynı faaliyet hakkın­
da da olsa, farklı projelerin farklı ortamlara olabilecek çevresel etkileri ve dolayısıyla
da ÇED Raporu kapsamları aynı olmaz.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra, çok fazla çeşitlilik gösteren ÇED Raporlarının
neleri kapsayacağının belirlenmesinin nasıl yapılacağı sorusu akla gelir. Çok karma­
şık gibi görünen bu konuda geliştirilen yöntemlere geçmeden önce, ÇED Raporunun
hazırlanması işinin kime ait olduğu sorusu aşağıda yanıtlanmakta ve ÇED sürecine
katılan herkes tarafından uyulması gereken temel ilkeler açıklanmaktadır.

*ÇED RAPORUNUN HAZIRLANMASI İŞİ KİME AİTTİR?


ÇED Raporlarının hazırlanması işi, Rapora konu olan PRO JENİN SA H İBİ n e aittir.
Proje sahibi, nasıl ki projeyi ve fizibilte etüdünü ya kendisi hazırlıyor ya da bir uz­
manlık bürosuna hazırlattırıyorsa, aynı şekilde ÇED Raporunu da, ya eğer bu iş için
olanakları var ise kendi hazırlar, ya da bu işi yapabilme yetkisine sahip özel bürolara
veya üniversitelere hazırlattırır. ÇED Raporları, daha önce de belirtildiği gibi, emek,
zaman ve para gerektiren bir iştir. Bütün bu maliyetlerin PRO JE SA H İBİ n c e ü stlenil-
mesi evrensel bir kuraldır.
Proje sahibinin ÇED Raporunu hazırlama işini üstlenmesi, ona dilediği gibi bir
rapor hazırlama serbestliğini vermez, daha doğrusu vermemelidir. Proje sahiplerinin
ÇED Raporlarının hazırlığında mevzuatla belirlenmiş kurallara uymaları gerekir. Bu
kurallar ile proje sahipleri, bir ÇED Raporunun hazırlığında öncelikle aşağıda açıkla­
nan temel ilkelere uymakla yükümlü kılınırlar, daha doğaısu yükümlü kılınmalıdırlar.
ÇED mevzuatı ile özellikle en başta ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlenme­
sinde bu temel ilkelere uyulmasını sağlayıcı düzenlemelerin getirilmesi, proje sahiple­
rince hazırlanacak vaya hazırlattırılacak ÇED Raporlarında bütün çevresel etkilerin
tam ve doğaı olarak incelenip irdelenmesinin, bu etkilerin kontrolü ile ilgili en iyi çö­
zümlerin getirilmesinin önceden garanti altına alınması için önemlidir. Ülkemiz ÇED
Yönetmeliği'nin proje sahiplerine bu anlamdaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri­
nin sağlanmasındaki eksiklikleri, bu kitabın Eleştiriler bölümünde ayrıntılı olarak
açıklanmaktadır.

*ÇED SÜRECİNE KATILANIARIN UYMALARI GEREKEN TEMEL İLKELER


NELERDİR?
ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlenmesi, hazırlanması, incelenmesi ve hak­
kında karar alınması sırasında bu sürece katılan herkes tarafından uyulması gereken
iki temel ilke vardır; bunlar, tarafsızlık ve bilimsellik ilkeleridir.
* T a ra fsızlık ( O bjektiflik) İlk esi:
Bir ÇED Raporu ile, sözkonusu projenin çevresel etkilerinin tam ve doğru olarak
irdelenmesi hedeflenmelidir. Bunun anlamı, raporun hazırlığında proje ile çevre ara­
sında tek taraflı bir tercihin değil, tarafsızlık ilkesinin benimsenmesidir. ÇED Raporlarını
A dım adım ÇED Süreci 3 1

proje sahipleri hazırlarlar veya hazırlattırırlarken, tarafsızlıktan çok, projeyi çevresel


açıdan aklatma çabası güdebilirler. Öncelikle ÇED Raporlarının kapsamlarının belir­
lenmesi ile ilgili olarak geliştirilen yöntemlerin tarafsızlık ilkesine uyulmasını sağlayıcı
olmaları bu bakımdan büyük önem taşımaktadır, çünkü ÇED Raporunun hazırlığı ve
incelenip hakkında karar alınması ile ilgili bütün bir süreç, kapsam belirleme işinin
devamı olarak gerçekleştirilir, işin başında, kapsam belirleme aşamasında, tarafsızlık
ilkesine uygunluğun sağlanması, bu aşamanın devamı olan bütün diğer işlerde de bu
ilkeye bağlı kalınmasını kolaylaştırır.
* B ilim sellik İlk esi:
Yukarıdaki bölümlerde birkaç kez tekrarlandığı gibi, ÇED Raporlan mutlaka bilim­
sel yöntemler ve teknikler kullanılarak hazırlanırlar. Bu ilkeyi yerine getirmek, aynı
zamanda, tarafsızlık ilkesine uyulmasının sağlanmasına da yarar. Bir ÇED Raporunda
hiçbir zaman bilimsel incelemelere dayandırılmayan irdelemelere ve yorumlara yer-
verilmemelidir. Bu nedenle öncelikle, ÇED Raporlarının kapsamlarının, bu raporların
hazırlığında bilimsel yöntem ve tekniklerin kullanılmasını sağlayıcı olarak belirlenme­
si gerekir ki, bu aşamanın devamı olan raporun hazırlanması, incelenmesi ve hakkın­
da karar alınması aşamalarında da bilimsellik ilkesinin dışına çıkılmasına neden
olunmasın.
Yukarıda açıklanan ÇED Raporları ile ilgili bu iki temel ilkeden başka, demokrasi­
nin her alanda bir yaşam biçimi olarak kabul edildiği ülkelerce önem verilen bir
üçüncü ilke daha vardır; o da, halkın katılımı ("public involvement" veya "public
participation") ilkesidir.
* H alkın K atılım ı İlk esi:
Demokratik ülkelerde, ÇED Raporunu hazırlayacak (veya hazırlattıracak) proje sa­
hipleri etkileyen taraf, projenin çevresel etkilerine maruz kalacak olanlar da (tarımcı­
lar, turizimciler, balıkçılar, diğer mesleklerden kişiler ve bunlar adına ilgili örgütler,
yerel halkın tümü ve diğer ilgililer) etkilenenler olarak ÇED Raporları kapsamının be­
lirlenmesi sürecine katılırlar. Böyle bir katılım yoluyla aynı zamanda, tüm tarafların is­
temlerine uygun kapsamlarda ÇED Raporlarının hazırlanması ve böylece tek
taraflılıktan çıkılarak tarafsızlık ilkesine uyulması sağlanabilmektedir. Demokrasinin
en azından çevre alanından tam işletilmediği ülkelerde ise, halkın ÇED Raporlarının
kapsamlarının belirlenmesi sürecine katılmalarına ancak kısıtlı olarak bir olanak ta­
nındığı ya da hiç tanınmadığı görülmektedir. Ülkemiz ÇED Yönetmeliği hakkında bu
konuyla ilgili ayrıntılı eleştiriler de yine ilgili bölümde açıklanmaktadır.
Tarafsızlık, bilimsellik ve katılım ilkelerine uygun olarak bir ÇED Raporunun kap­
samının belirlenmesi işi nasıl yapılır, daha doğrusu nasıl yapılmalıdır sorusunun yanı­
tı aşağıda açıklanmaktadır.

*BİR ÇED RAPORUNUN KAPSAMI NASIL BELİRLENİR?


Yukarıda bir ÇED Raporunun neleri kapsadığı ile ilgili bölümde, bu konuyla ilgili
karmaşık bir görünüm ortaya çıkmıştır. Ancak, aşağıdaki açıklamalardan bu karmaşa­
nın içinden nasıl da kolayca çıkılabileceği anlaşılacaktır.
32 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Konuyu en basite indirgemek için, ÇED Raporu önce, içi boş bir kutuya benzetile­
bilir. Yapılacak iş, bu boş kutunun içine nelerin konulacağını saptamaktır; diğer bir
deyişle, ÇED Raporunun hangi konular hakkındaki inceleme ve irdelemeleri kapsa­
yacağının belirlenmesidir. Eğer içi boş bir kutuya doldurulacakların nereden ve nasıl
alınacağı biliniyorsa iş kolaylaşır. ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlenmesinde de
böyle bir kolaylık vardır.
Yukarıdaki bölümde bir karmaşa içinde sıralanan çevresel etkilerin tümü ÇED Ra-
poaı boş kutusunun içine aktarılacak bir diğer kutu içinde hazır bulunan toplara ben­
zetilecek olursa, yanıtlanması gereken som, dolu kutudaki toplardan hangilerinin ve
nasıl seçilerek diğer kutuya aktarılacağıdır. "Nasıl" seçileceğinin yanıtını aşağıda "kap-
samlaştırma"mn açıklandığı bölümde vermek üzere, daha önce "hangilerinin seçile­
ceğini açıklamak yararlı olacaktır. Böyle bir seçimin kolayca yapılabilmesi için, tabii
ki önce, dolu kutu içindeki topların hazır edilmesi gerekir. Bu demektir ki, bir ÇED
Raporunda kapsanacak konuların seçiminin yapılacağı incelenip irdelenecek tüm ko­
nuların bir listesi önceden hazır edilmelidir. Kutu ve toplar örneğine daha sonra
dönmek üzere, ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlenmesinde kullanılan yöntem­
lerden kısaca sözetmek yararlı olacaktır.
ÇED konusundaki bilimsel çalışmaların önemli bir bölümü bu tip listelerin hazır­
lanması ve kapsam belirlemede kullanılacak yöntemlerin geliştirilmesi üstünde yo­
ğunlaşmıştır. ÇED yöntemleri ile ilgili bölümde bunlar tanıtılmaktadır. Bu yöntemler
aynı zamanda ÇED Ön Araştırmalarında da kullanılmaktadır. Herhangi bir faaliyetle
ilgili bir projenin olası çevresel etkilerinin "önemli" (significantly) olma kıstasına göre,
ÇED Raporu kapsamında incelenip irdelenecek konuların seçiminde bu yöntemler­
den yararlanılır. ÇED uygulamalarının başlatıldığı ilk yıllarda geliştirilen ve en bilinen
basit yöntemler, Kontrol Listeleri ve Leopold Matrikstir. Çevresel etkilerin çeşitliliği ve
karmaşıklığı (dolaylı, ikincil, sinerjistik, katalitik, kümülatif gibi) nedeniyle, ilk gelişti­
rilen bu yöntemlerin yetersizliği görülerek, bu konuda gerçeğe en yakın değerlendir­
melerin yapılmasında kullanılabilecek daha başka yöntemler de geliştirilmiştir.
ÇED literatürü incelendiğinde, bir ÇED Rapom kapsamında incelenip irdelenecek
tüm çevresel etkilere ait çok sayıda dokümanın varlığı görülür. Genel olarak her tip
faaliyetle ilgili projeler için ÇED Raporlarında incelenip irdelenecek konuların tümü­
nün listelendiği veya konu seçimlerinin yapılmasında kullanılan bir çok yöntem var­
dır. Ayrıca, değişik faaliyet tiplerinin herbiri için ayrı ayrı hazırlanmış (baraj, otoyol,
havalimanı, çeşitli sanayi tesisleri, kıyısal kullanımlar ve diğerleri) özel listeler vardır.
Bu listeler, ÇED uygulamalarında deneyimli ülkelerde ÇED Raporu hazırlamak veya
hazırlatmakla yükümlü kuruluşlar, proje finansmanları yapan Dünya Bankası veya
uluslararası ortak projeler hazırlatıp uygulattıran AEK gibi uluslararası kuruluşlar ve
bilim çevrelerince geliştirilmiştir. Genellikle ülkelerin ve uluslararası kuruluşların
ÇED mevzuatı kapsamına alınan bu listelerin uygulanmaları böylece yasal hükümlere
bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan yöntemler, bir ÇED Rapomnda "önemli etki" kıstasına göre
kapsanacak konuların seçilmesi sırasında kullamlılır. Ayrıca, ÇED Raporlarının hazır­
lanıp yazılması sırasında uyulması gereken kurallar da yine ÇED mevzuatı ile
A dım adım ÇED Süreci 3 3

belirlenir. Bunlar, bir ÇED Raporunun hazırlanması sırasında incelenip irdelenen ko­
nuların yazıya dökülmesinin hangi plan dahilinde yapılacağına dairdir. Başlık sayfa­
sından başlayıp ekler ve kaynaklara kadar Rapor dahilinde yazılacak tüm konuların
bir standart sıralaması yapılır. Buna GENEL FORM AT veya STANDART FORM AT
denilmektedir. Eğer, farklı faaliyet tipleri için ayrı ayrı belirlenmiş bu tip formatlar var
ise, bunlar da ÖZEL FORM AT olarak her tip faaliyet için ayrı ayrı standartlaştırılır.
Bu formatlara yukarıda belirtilen listelerden seçilen konular ile içerik kazandınlır.
Bu nedenle, gerek konu seçimi için hazıralan listeler ve yöntemler bütününü ve ge­
rekse raporun yazılışı sırasına uyulacak yazı planını, Genel Format veya Özel Format
ana başlıkları altında toplamak olanaklıdır. Kutu içindeki toplar örneğine dönüldü­
ğünde, ÇED Raporu boş kutusuna konulmak üzere seçilecek topların, Genel Format
veya Özel Format dolu kutularından alınacağı söylenebilir.

ÇED RAPORU İÇİN SEÇİLECEK


«ONULARIN Ü S T ES İ VE KONU
SEÇİM İNDE KULLANILAN ÇED RAPORU
YÖ N TEM LER İÇİNDEKİLER PLANI

• Kontrol listeleri (Check lists)


• M atriksler (M atrices] \ A.
B.
C.
Başlık sayfası
Üzet
İçindekiler Listesi
(Leopold M atrix ve diğerleri]
• Ağ yöntemleri [Networks] D. Projenin Tanımı ve Amacı
• Uyarlamalı Çevresel E. Projenin Alternatifleri
Değerlendirm e ve Yönetim F. Etkilenecek Çevrenin
[Adaptive Environmental Özellikleri
Assessm ent and G. Proje Alternatiflerinin
M anagem ent - AEAM) Çevresel Etkileri.
• Bilgisayar-Yardımlı Birleşik H. Ekler
Metodolojiler [Combined I. N otlar ve Kaynaklar
Computer-Aided Methodologies] Raporu Hazırlayanlar
• Enerji Sistem Diyagram
Metodolojileri [Energy System
Diagram Methodologies)
• Diğerleri...

Faaliyet tiplerine göre listeler:


• Otoyollar • Havalimanları
• Nükleer Santrallar • Sanayiler
• Barajlar • Diğerleri

ÇED uygulamalarında ileri aşamalara ulaşmış ülkelerde genel formatların ayrıntı


düzeyi yetersiz kaldıkça farklı özelliklerdeki faaliyet tipleri için özel formatlar hazır­
lanmış, bu çalışmalara ilk başlayan ülkelerde bu tip formatların tamamlanması uzun
34 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

yıllar almıştır. Örneğin ÇED'ni ilk uygulayan ABD'de, NEPA'nın yürürlüğe girdiği ta­
rihten ancak dokuz yıl sonra, ÇED Raporlarının kapsamlarının nasıl belirleneceğinin
de açıklandığı genel yönetmelik (Regulations, Kasım 1978) yürürlüğe konmuş, özel
formatların açıklandığı yönetmeliklerin tümü ise ancak onaltı yılda tamamlanabilmiş­
tir. ÇED'ni, bu konudaki öncü ülkelerden sonra uyarlayan diğer ülkeler, bu ilk dene­
yimlerden yararlanmak bakımından daha şanslıdırlar; ellerinde örnek alabilecekleri
bir sürü dokümanı alıp kendilerine uyarlama olanağına sahiptirler.
Ancak bir ÇED Raporunun kapsamının belirlenmesinde, elde bütün bu referans
belgelerin bulunması, ÇED'ne öncülük eden ülkelerce yeterli görülmemiş, bu konuda
aşağıda açıklanan KAPSAMLAŞTIRMA süreci geliştirilmiştir.

»KAPSAMLAŞTIRMA NEDİR, NE DEĞİLDİR, NEDEN GEREKLİDİR?


KAPSAMLAŞTIRMA, bir ÇED Raporunun kapsamını belirleme sürecidir. Bu
süreç, yukarıdaki bölümlerde birinci grup olarak belirtilen faaliyetlerle ilgili projelere
ve ikinci grupta olup ÇED Ön Araştırması sonuçlarına göre çevresel etkilerinin
"önemli" olacağı belirlenen projelere uygulanır.
Kapsamlaştırmayı, yukarıda verilen boş ve dolu kutular benzetmesine dönerek
açıklamak yararlı olacaktır. ÇED Raporu boş bir kutu olarak ele alındığında, "kapsam-
laştırma" bu kutunun içini Genel Format veya Özel Format kutularından alınacak top­
larla doldurma işi, bu içi boş Rapora bir kapsam kazandırma süreci olmaktadır.
Ancak, kapsamlaştırmanm asıl özelliği bu sürece, ÇED Raporuna konu olan projenin
sahibinden başka, çevresel etkileri nedeniyle sözkonosu proje ile ilgili diğer kişi ve
kuruluşların da katılımlarının sağlanmasıdır.
ÇED'nin diğer konularında olduğu gibi, ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlen­
mesinde de öncülük eden ülke ABD'dir. Kasım 1978 Yönetmeliği'nde bu konu son
derece ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır. Bu yönetmelik ile ilk defa olarak ÇED Ra­
porlarının kapsamlarının belirlenmesi işi bir "süreç" (process) olarak ele alınmış ve
adına KAPSAMLAŞTIRMA (scoping) denilmiştir. İngilizce "scope" sözcüğü aslında
kapsam anlamına gelen bir isimdir. Bu sözcüğe, İngilizce dilbilgisi kurallarına göre
yalnızca fiillere eklenen ve fiilin sürekliliğini belirten "ing" eki eklenerek kapsam be­
lirleme işinin sürekliliği, dolayısıyla bir süreç olduğu ortaya konmuştur. Daha sonra
"scoping" süreci ve sözcüğü, ÇED uygulayan diğer ülkelerce de benimsenmiştir. Tam
Türkçe karşılığı, "kapsamlaştırma" olmaktadır.
Proje sahibi hazırlayacağı veya hazırlattıracağı ÇED Raporunun kapsamını belirler­
ken, sözkonusu projeden etkileneceklerin ve/veya etkilenecekler adına sözsahibi kişi
ve kuruluşların görüş ve istemlerini de alır. Genel Format veya Özel Format içinden
ağırlıklı olarak inceleyip irdeleyeceği konuların seçimini bu görüş ve istemleri de dik­
kate alarak yapar. Bu nedenle ÇED literatüründe kapsamlaştırma (scoping) sürecinin
ana işlevi, halkın ve diğer ilgililerin katılımının sağlanması olarak tanımlanmaktadır.
A dım adım ÇED Süreci 3 5

KAPSAM LAŞTIRM A

gönüllü
kuruluşlar

Denebilirki, "nasıl olsa elde hazır genel format ve hele özel format olduğuna göre,
proje sahibi bu formatları alıp ÇED Raporunu doğrudan doğruya bunlara göre hazır­
layamaz mı? Kapsamlaştırma sürecine ne gerek var?" Bu anlayış ülkemiz ÇED Yönet-
meliği'nde görülmektedir. Özel formatlara dahi gerek duyulmadan yalnızca genel
formada yetinilerek, kapsamlaştırma sürecine yerverilmeyen bu yaklaşım sonucu or­
taya çıkması beklenen sorunlar, kitabın ÇED Yönetmeliği'nin eleştirisi ile ilgili bölü­
münde ayrıntılı olarak açıklandığı için burada tekrarlanmayacaktır.
Bu bölümde, kapsamlaştırmaya neden gerek duyulduğu ve önemi üzerinde du­
rulmakta, ülkemizde ÇED ile ilgili yanılgıların büyük bölümü kapsamlaştırma süreci
hakkında olduğundan, kapsamlaştırmanın "ne olmadığı" da yeri geldikçe açıklanmak-
tadır.
Bu sürece gerek duyulmasının temel nedeni, aynı tip faaliyetlerle de ilgili olsa,
projelerin birbirlerinden farklı özelliklerde olmaları ve/veya bu projeler için seçilen
yerlerin farklı çevresel özellikler taşımaları ve tabii bu etkilere maruz kalacakların da
farklı olmalarıdır. Bu durumda, her projenin, aynı tip faaliyetle ilgili diğer projelerle
az veya çok benzerlikler gösterse bile, yine de ayrı ve özgün birer konu olarak ele
alınmaları gerekmektedir. Genel format veya özel formatlar ise, böyle özgün projeler
hakkında ÇED Raporu kapsamlaştırmalarında birer referans belge olarak kullanılırlar.
36 Çevrese! Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Daha önce ÇED Raporlan ile ilgili olarak, bu raporlann kapsamında incelenip ir-
delenmeleri gereken konuların önceden tam ve doğru olarak belirlenmesinin önemi
üzerinde durulmuştur. Bir genel format veya özel format içinde incelenip irdelenmek
üzere sıralanan konulann bir kısmı, bazı projeler için ve/veya bazı ortamlann çevre­
sel özelliklerine göre, diğerlerinden daha önemli olabilir. Örneğin, projelendirilen bir
termik santralda kullanılacak yakıtın kalitesi, diğer bir termik santraldakinden üç-dört
kat daha kirletici nitelikte ve baca gazlarının ulaşabileceği uzaklıklardaki yerlerde
tarım alanları, ormanlar ve yerleşme alanları gibi hava kirliliğine karşı duyarlı ortamlar
bulunabilir. Buna karşın daha tamiz kalitede yakıt kullanılacak termik santralın çevre­
sinde hava kirliliğine karşı duyarlı ortamlar da olmayabilir ancak soğutma suyunun
alınacağı ve ısıtılmış suyun bırakılacağı su ortamı bazı su canlıları yönünden çevresel
etkilere karşı diğerinden çok daha hassas özellikler taşıyabilir. Bu durumda, aynı faa­
liyetle de ilgili olsa, iki farklı projenin çevresel etkileri farklılıklar gösterecektir, işte
bu farklılıklar nedeniyle, her iki proje için hazırlanacak ÇED Raporlarının kapsamla­
rında incelenip irdelenecek konuların ağırlıklarının da farklı olması gerekir.
Yakıt kalitesi daha fazla kirletici özellikler taşıyan termik santral için, baca gazları­
nın dağılımı ile ilgili inceleme ve irdelemeler ile baca yüksekliği, baca gazı çıkış hızı
ve desülfürizasyon, denitrifikasyon tesislerinde antım oranları hakkında ayrıntılı çalış-
malann yapılması gerekirken, hava kirliliği düşük düzeylerde olacak ancak termal
kirlenmenin daha önemli olacağı anlaşılan diğer termik santral için inceleme ve irde­
lemelerin bu konunun ve soğutma kuleleri ile ilgili önlemlerin daha ağırlıklı olarak
ele alınması gerekecektir.
Projeler arasındaki bu farklılıkları çeşitlendirerek çoğaltmak olanaklıdır. Birinin
dolaylı etkileri, diğerinin doğrudan etkilerinden daha önemli olabilir, kümülatif etki­
lerin olduğu bir bölgede', kendi başına fazla kirleticiliği olmayan bir tesisin çevresel
etkileri bu nedenle fazlalaşabilir. Bu farklılıklar, her projeyi kendine özgü bir konu
durumuna getirmekte ve her biri için ayrı ayrı kapsamlaştırmanın yapılmasını gerekli
kılmaktadır.
ÇED konusundaki deneyimleri uzun yıllara dayanan ülkelerde (ABD, İngiltere,
Hollanda gibi) farklı tiplerdeki faaliyetler hakkındaki projeler için kullanılmak üzere
özel formatlar ve/veya ÇED yöntemleri ile ilgili son derece ayrıntılı referans belgeler
geliştirilmiştir. Bu belgelerin kullanılması ÇED Raporlarının kapsamlannın belirlen­
mesi sürecini büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır. Ancak yine de kapsamlaştırma süre­
cine en fazla önem veren ülkeler, özellikle bunlar, ÇED konusunda en fazla deneyimi
olanlardır. Bu ülkelerde kapsamlaştırma sürecinin önemi ağırlıklı olarak halkın ve
diğer ilgililerin katılımı yönündendir.
Kapsamlaştırma süreci yukarıda verilen termik santral örneğine dönülerek açıkla­
nacak olursa, hava kirliliğinin dağılım göstereceği alanlardaki tarım alanlarının sahip­
leri çiftçiler, orman alanlarındaki köylüler ve arıcılar, yerleşmelerde yaşayan halk,
ÇED Raporunun kapsamında, kendilerinin bu hava kirliliğinden nasıl etkileneceğine
dair inceleme ve irdelemelerin yapılması isteminde bulunacaklardır. Soğutma suyun­
dan kaynaklanacak termal kirliliğin su ürünlerine olabilecek etkilerinin incelenip irde­
lenmesi ise, buradaki balıkçıların önemle ele alınmasını isteyecekleri konu olacaktır.
A dım adım ÇED Süreci 3 7

Bu yolla proje sahibi, projeden etkilenecek kişi ve kuruluşlara karşı da sorumlu kı­
lınmaktadır. Böylece, önemli çevresel etkilerin irdelenmesinde proje sahiplerince bi­
lerek veya bilmeden herhangi bir ihmalkarlığın yapılması da engellenmektedir.
Bütün proje sahiplerini kendi başlarına kaldıklan zaman, tarafsızlık ve bilimsellik il­
kelerine uymaktan uzaklaşıp projelerini aklatmak çabasına girerler genellemesi içine
sokmamak gerekir; ancak, bu ilkelerden uzaklaşma eğiliminde olabilecekler için,
kapsamlaştırma sürecine ilgili diğer kişi ve kuruluşlann da katılımlarının sağlanmasın­
da önemli yararlar vardır.
Bu konuya, uluslararası kuruluşlann ÇED ile ilgili belgelerinde de (sözleşme, di­
rektif, gibi) önem verilmektedir. Bu belgelerde, sınırlarötesi çevresel etkileri olabile­
cek projeleri için, bu projelerden etkilenecek diğer ülkelerdeki halkın da katılımı
öngörülmektedir.
Ülkemizde başta Çevre Bakanlığı yetkilileri olmak üzere, kapsamlaştırmaya gerek
olmadığı savını önesürenlerin başlıca gerekçesi, bu sürecin zaman alıcı olmasıdır. îlk
anda bu gerekçe doğruymuş gibi gelebilir, ancak ÇED Raporunun hazırlanma süreci­
nin bütünü dikkate alındığında, kapsamlaştırmanın zaman alıcı olmayıp tam aksine
ileride çıkabilecek sorunları önceden önlediği için zamanın en iyi bir biçimde kulla­
nılmasına yaradığı görülür.
Proje sahipleri kapsamlaştırma süreci ile, hangi kapsamda bir rapor hazırlamaları
gerektiği konusunda kendileri dışındaki diğer ilgili kişi ve kuruluşların görüş ve
istemlerini önceden aldıkları için, inceleyip irdelemeleri gereken konulan eksik bı­
rakmak gibi bir ihmalkarlık yapamayacaklardır. Böylece, hazırlanan raporun sunulu­
şundan sonra ilgili ve yetkililerce incelenmesi sırasındaki tartışmalarda eksik
konuların tamamlanması gibi bir sorunun ortaya çıkması önlenmiş olacak, ya da en
aza indirilmiş olacaktır. Diğer bir deyişle, kapsamlaştırma için başta kullanılan zaman,
ileride ortaya çıkabilecek sorunların işin başında önlenmesine ve böylece raporun in­
celenme ve hakkında karar alma süresinin en aza indirilerek ÇED Raporu sürecinin
bütünü için kullanılcak zamanın kısaltılmasına yarayacaktır. Dolayısıyla, kapsamlaş-
tırma sürecine zaman alıcı olduğu gerekçesiyle karşı olanların bu savı yanlıştır. Kap-
samlaştırma zaman alıcı değil, tam tersine, ÇED sürecinde zamanın en verimli bir
biçimde kullanılmasına ve böylece zamandan tasarruf sağlanmasına yarayan bir
uygulamadır.
Yukandaki açıklamalardan, proje sahiplerinin hepsinin ve her zaman ÇED Raporu
kapsamlarının belirlenmesinde kendi çıkarlarını ön plana alan taraflı bir tutum izlerler
genellemesinin yapıldığı ve kapsamlaştırmanın yalnızca bu tutumun engellenmesi yo­
luyla zamandan tasarruf sağlamaya yaradığı anlamı çıkarılmamalıdır. Aslında kapsam-
laştırma, tüm ÇED sürecini bütün proje sahipleri için kolaylaştırmaya yarayan bir
uygulamadır. Ne var ki, ülkemizde bazı kişiler tarafından bu konuda yanlış bir yakla­
şımla, kapsamlaştırma sanki proje sahiplerine karşı, onlan sıkıntıya sokan bir süreç
olarak algılanmaktadır. Bu yanlışlığın temelinde, ÇED'nin yatırımlan engelleyici bir
silah olarak kullanılacağı endişesi yatmaktadır. Kapsamlaştırma süreci ile proje sahibi­
ne böyle bir silahın çevrileceği ve yatırımların bu yolla çevre adına engellenmek iste­
neceği düşüncesine sahip olanlar, proje sahiplerini böyle bir sıkıntıya sokmamak için
38 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

kapsamlaştırmaya karşı bir tutum izlemektedirler. ÇED Yönetmeliği hazırlanırken de


böyle bir endişeyle yaklaşıldığı anlaşılmaktadır.
Kapsamlaştırma sürecinin olmaması, ilk bakışta, proje sahipleri için bir avantaj
gibi görünebilir. Şöyle ki, proje sahibi eline aldığı Genel Format veya Özel Formatta-
ki konu listesinden inceleyip irdeleyeceklerini kendisi seçer ve buna göre ÇED Rapo­
runu hazırlar veya hazırlattırır. Buraya kadar işi kolaymış gibi görünebilir. Daha sonra
bu raporu, o ana kadar süreç dışında bırakılan kuruluşların ve kişilerin incelemesine
sunar. Bu kişiler, sözkonusu raporu ilk defa ellerine aldıkları için, ilk bakacakları
husus, kendileri için önemli buldukları konularda inceleme ve irdelemelerin yapılıp
yapılmadığı olacaktır. Proje sahibi, daha önce bu kuruluşların ve kişilerin görüşlerini
almadan bir ÇED Raporu hazırladığı veya hazırlattığı için, büyük olasılıkla, eksik bı­
raktığı konular olacaktır. Bu arada, proje sahibince önemli görülerek ayrıntılı olarak
incelenip irdelenen bazı konular ise, Raporu daha sonradan inceleyenlar tarafından
pek de o kadar önemli bulunmayabilir ve bu durumda da proje sahibi gereksiz yere
emek, zaman ve para harcamış olabilir.
Böyle bir durumun ÇED'nin ABD'de ilk uygulandığı yıllarda ortaya çıktığı önceki
bölümlerde örnekler verilerek açıklanmıştır. Başlangıçta kapsamlaştırma sürecine gir­
mediği için kendini rahat hisseden proje sahibi, ÇED Raporunun incelenmesi sırasın­
da tam bir sıkıntıya düşer. Öyle ki, bazı durumlarda ÇED Raporunun eksikliklerini
ve/veya yanlışlıklarını düzeltmek için yeniden emek, zaman ve para kullanması

KAPSAM LAŞTIRM A

f Bir ÇED R a p o r u n u n \
kapsamını belirleme )
^ ^ ^ s ü r e c i d ir - ^ ^ ^

Proje sahiplerine, Bu sürece


ÇED Raporlarının hazırlığında proje sahibi ve diğer
^emek, zaman ve parayı en verimliJ tüm ilgili kişi ve
bir biçimde kullanmalarını kuruluşlar katılır.
sağlar.

ÇED Raporlarının Tüm ilgililere,


incelenme ve değerlendirilme^ görüş, öneri ve
sürelerinin daha kısa taleplerini iletme
.olmasını sağlar. olanağı verir.
A dım adım ÇED Süreci 3 9

gerekebilir. İşte kapsamlaştırma, böyle bir sıkıntıya düşmelerinin önceden engellen­


mesi bakımından, proje sahipleri için de yararlı ve gereklidir. Kapsamlaştırmaya karşı
olanların proje sahiplerini sıkıntıya sokmamak savı ise tam bir yanılgıdır.
Özetle kapsamlaştırma, bazı kişilerin zannettiği gibi ne zaman alıcı ne de proje sa­
hibine sıkıntı veren bir süreçtir, tam tersine, proje sahiplerinin emek, zaman ve para­
dan tasaraıf sağlamalarına yarayan bir uygulamadır.

KAPSAM IAŞTIRMAYA KİMLER KATILIR?


Kapsamlaştırmaya proje sahipleri, sözkonusu projeden etkilenecekler veya etkile­
necekler adına temsil yetkisine sahip olanlar katılırlar. Yukarıdaki bölümlerde verilen
örneklerden bu sürece katılanlar hakkında bir önfikir edinilebilir.

Kapsamlaştırmaya katılanları gruplandırmak gerekir ise, bunlar:


(1) Proje sahibi ve/veya proje sahibi adına ÇED Rapoaınu hazırlayacak kuaıluş,
(2) Farklı çevre öğeleri ve projeden etkilenmesi beklenen diğer yatırımlar için yetki
sahibi resmi kuruluşlar,
(3) Projeden etkilenecek çevrede, bu etkilere maaız kalacak meslek sahipleri ve/
veya bunları temsil yetkisine sahip meslek kuruluşları,
(4) Çevre konularında faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlar,
(5) Uzmanlık alanları proje konusu faaliyet ve çevre konuları olan akademisyenler,
(6) Projeden etkilenecek çevrede yaşayanlar,
(7) Yukarıdaki gruplarda belirtilmeyen ancak proje ve/veya yeralması planlanan
çevrenin özellikleri gereği konuyla ilgili diğer kişi ve kuruluşlar.
40 Çevresel Etki Değerlendirm esi ne Giriş

Yukarıda 2inci grupta belirtilenler, projenin çevresel etki alanında bulunan doğal,
tarihi ve kültürel değerlerin korunmasında yetki sahibi kuruluşlar ile o çevrede varo­
lan diğer yatırımların sahibi olan kuruluşlardır. Örneğin, etkilenecek çevrede orman­
lar var ise Orman Bakanlığı, su kaynakları var ise DSİ Genel Müdürlüğü, su ürünleri
varsa Tarım ve Köyişleri Bakanhğı'mn ilgili birimi, toprak kalitesi tarıma elverişli ya
da halen üzerinde tarım yapılan alanlar var ise yine Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın
ilgili birimleri, tarihi ve kültürel varlıklar var ise Kültür Bakanlığı kapsamlaştırmaya
katılırlar. Eğer o yörede turizm yatırımları var ise ya da turizm geliştirme alanları plan­
lanmış ise Turizm Bakanlığı, sulu tarım alanları veya sulama projelerinin bulunduğu
tarım alanları var ise bu yatırımların veya projelerin sahibi olan DSİ Genel Müdürlü­
ğü, askeri alanlar var ise Genel Kurmay Başkanlığı gibi kuruluşların temsilcileri de
kapsamlaştırma sürecine katılarak ÇED'ne konu projeden kendi yatırımlarının ve/
veya projelerinin nasıl etkilenebileceği konusunda inceleme ve irdelemelerin yapıl­
masını talep ederler.
Yukarıda 3üncü grupta belirtilenler, projenin etki alanında faaliyet gösteren mes­
leklerin sahipleri ve/veya bu mesleklere ait örgütlerdir. Örneğin, tarım alanlarının bu­
lunduğu yerlerdeki toprak sahipleri ve çiftçiler ile Ziraat Odası ve/veya bu meslekle
ilgili diğer örgütler, balıkçılık yapılan yerlerde balıkçılar ve bunların kooperatifleri ve/
veya diğer örgütleri, turizm tesislerinin olduğu alanlarda turizmciler ve bu meslek sa­
hiplerinin örgütleri, istihdam ve kentleşmeye olabilecek etkiler konusunda Şehir
Plancıları Odası ve yerel yönetimlerin temsilcileri, madencilik faaliyetlerinin olduğu
alanlarda bu meslek sahipleri ve Maden Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri
Odası gibi çok değişik konular için farklı mesleklerden kişi ve bunların örgütleri ÇED
Raporunu kapsamlaştırma sürecine katılırlar.
Yukarıda 4iincü grupta belirtilenler, çevre alanında faaliyet gösteren dernekler,
vakıflar ve diğer gönüllü kuruluşlardır. Bazı gönüllü kuruluşlar çevre korunması yö­
nünde kendi olanaklarıyla veya ilgili bir resmi kuruluş (Çevre Bakanlığı gibi) adına ya
da diğer bir kuruluşun (üniversiteler gibi) işbirliği ile araştırma projeleri yürütmekte
ya da bu projelerle ilgiii çalışmalara katılmakta, bilim çevreleriyle yakın ilişkiler kura­
rak yayın faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Bu gönüllü kuruluşlar önemli bir bilgi bi­
rikimine sahip oldukları gibi kamuoyunu, medya araçlarını kullanarak bilgilendirme,
aydınlatma ve hatta yönlendirmede etkin olabilmektedirler. ÇED Raporlarının kap-
samlaştırılması sırasında bu gönüllü kuruluşlar da, kendi ilgi alanlarına giren konular­
da görüş ve istemlerini iletirler.
Yukarıda 5inci grupta belirtilenler, proje konusu faaliyet (sanayi, turizm, otoyol,
baraj gibi), bu faaliyetin etkisinde kalacak çevre alanında ve özellikle de ÇED konu­
sunda uzmanlaşmış akademisyenlerdir. Bu akademisyenlerin kapsamlaştırma süreci­
ne katılmaları, bilgi ve deneyimlerini diğer katılanlara aktarmaları bakımından da
yararlı olmaktadır.
Yukarıda 6ncı grupta belirtilenler, faaliyetin yeralması planlanan yörede yaşayan­
lardır. Bu kişilerin yalnızca yaşadıkları alanlardaki doğal ve yapay çevre öğeleri ve
çevre sağlığı koşulları değil, ekonomik ve sosyal yaşamları da projeden etkilenebilir.
A dım adım ÇED Süreci 4 1

Projenin yöre ekonomisine sağlayacağı katkılar ve istihdam yaratma gibi etkileri, yöre
halkı için önemli konular olarak görülebilir. Bazı büyük yatırmlar (örneğin, Organize
Sanayi Bölgeleri, büyük ölçekli turizm geliştirme projeleri gibi) bir yörenin ekonomik
yapısını ve sosyal yaşamım önemli ölçülerde etkiler. Kapsamlaştırma süreci içinde
yöre halkının, projenin bu yönleriyle de ilgili görüşlerini almak, beklentilerini belir­
lemek ve bu konulara ÇED Raporu kapsamında ağırlık vermek gerekli olmaktadır.
Yukarıda 7nci grupta belirtilenler, ilk 6 grup içinde olmamakla birlikte, projenin
ve/veya çevrenin özellikleri nedeniyle bilgisine ve deneyimlerine başvurulmak gereği
duyulan diğer kişi ve/veya kuruluşlardır. Örneğin, henüz ülke içinde bir örneği olma­
yan sözkonusu bir proje hakkında (uzay istasyonu gibi) ÇED Raporu hazırlanmasında
deneyimli yabancı akademisyenlerin veya bir uluslararası kuruluşta görevli uzmanla­
rın, ulusal güvenlik ve gizlilik açısından sakınca olmaması durumunda, kapsamlaştır-
ma sürecine danışman olarak katılmaları yararlı bulunabilir. Bu kişiler
kapsamlaştırma sürecine katılanlara kendi bilgi ve deneyimlerini aktararak yardımcı
olabilirler.

*KAPSAMLAŞTIK MADA HANGİ KATILIM YÖNTEMLERİ KULLANILIR?


Yukarıda 7 grupta toplananların kapsamlaştırma sürecine katılımlarında çok çeşitli
yöntemler kullanılmaktadır. Bunlar,
( 1 ) belirli sayı ve kimliklerdeki kişilerin katıldığı kapalı salon toplantıları,
( 2) katılımda sayı ve kimlik kısıtlaması olmaksızın yerel halka ve diğer ilgililere açık
toplantılar,
(3) yazılı görüş almak üzere yerel halka ve diğer ilgililere anket dağıtma,
(4) teybe ve/veya videoya kayıt yöntemiyle halkın ve diğer ilgililerin sözlü olarak gö­
rüşlerini alma,
( 5) karşılıklı görüşme, telefonlaşma, yazılı görüş alma gibi tüm ilgililere açık diğer
yöntemler.
42 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Bu yöntemlerin bazıları, yukarıda belirtilen grupların bazısı için daha uygun ol­
makta, bazısı ise bütün gruplar için kullanılabilmektedir. Kapalı salon toplantıları ge­
nellikle resmi, mesleki ve gönüllü kuruluşların temsilcileri ile akademisyenler için,
kimlik belirlemesi ve sayı kısıtlaması olmayan bütün ilgililere açık toplantılar ise,
geniş yerel halk kitlelerinin katılımı için daha uygun olmaktadır. Anket dağıtma ve
kayıt cihazları ile görüş alma yöntemleri de yine yerel halkın katılımının sağlanmasın­
da kullanılmaktadır. Kapsamlaştırmaya halkın katılımına büyük önem verilen demok­
ratik ülkelerde, yerel radyo, televizyon, yazılı basın ve özel olarak basılan broşürler
v.b. aracılığıyla proje hakkmdaki bilgiler halka ulaştırılıp kapsamlaştırmaya katılma­
dan önce hazırlık yapmaları olanağı sağlanmaktadır. Anket dağıtma ve kayıt cihazları
da yine halka açık toplantılar yöntemiyle birlikte kullanılabilmektedir.
Kapsamlaştırma sürecinde, özellikle yerel halka yönelik olarak bazı güç odaklan
propaganda eylemlerinde bulunurlar. Özellikle politikacılar, projeden kendilerine
özgü çıkar sağlamayı hedefleyen güçler ya da zarara uğrayacaklarını düşünenler,
kapsamlaştırma sürecine diğer katılanları kendi yönlerine çekmek için çeşitli ikna
yöntemleri kullanabilirler. Bu durumda özellikle yerel halk kendi özgün görüş ve is­
temlerini oluşturanıayıp yanıltıcı etkilerde bulunabilecek bu güçler arasında taraf
olma durumunda kalabilir. Bu nedenle, kapsamlaştırma yöntemlerinin seçiminde ve
bu sürece halkın katılımının zamanlamasında çok titiz ve dikkatli olunarak, kendi çı­
karları yönünde yanıltıcı propaganda eylemlerinde bulunabilecek güçlere böyle bir
fırsatın verilmemesi gerekmektedir.
Aslında propaganda eylemlerini bütünüyle engellemek, yalnız ÇED değil, demok­
ratik katılımların olduğu bütün konular için olanaksızdır; diğer bir deyişle, propagan­
da eylemleri demokrasinin vazgeçilmez olaylarıdır. Önemli olan bu propaganda
eylemlerinin doğru kararların alınmasını engelleyici yönde olmamaları, gerçek dışı
yanıltıcı bilgilere dayandırılmamalarıdır. Doğru bilgilerle donatılmış kişiler için propa­
ganda eylemleri, onların alacakları kararlar hakkında daha fazla ve çok yönlü düşün­
melerini sağlar ve bu bakımdan bu gibi eylemlerin zararlı değil tam tersine yararlı
olduğu görülür. Ancak, yalan yanlış bilgilere dayalı yanıltma amaçlı propagandalar,
kamuoyunun hatalı bir yöne çekilmesi tehlikesini taşırlar. Bu sorun yalnız ÇED değil,
demokratik platformlarda tartışılan bütün diğer konular için ortaya çıkabilir. Ne varki
böyle bir sorun var diye, konuları demokratik platformlarda tartışmaktan da kaçınıl­
mamalıdır; bu anlayış, demokrasiden kaçmak demektir.
ÇED sürecinin demokratik tartışma ortamı olan kapsamlaştırma sırasında yukarıda
belirtilen sorunların engellenmesi, en başta, proje hakkmdaki bilgilerin tam olarak
bütün ilgililere önceden ulaştırılması ile olanaklıdır. Yerel halk ve diğer tüm ilgililere
kapsamlaştırılmasına katılacakları ÇED'ne konu proje hakkmdaki tanıtıcı belgelerin,
yanıltıcı dedikodulara dayalı propaganda eylemlerine başlanılmadan ve. önyargılar
oluşturulmadan önce ulaştırılması bu bakımdan önem taşımaktadır. Bu konuda ge­
rekli düzenlemeleri yapmak, konunun yetkilisi resmi kuruluşun görevleri arasındadır.
Proje sahiplerinin tüm ilgilileri kapsamlaştırma öncesinde en erken bir zamanda, her­
kesin anlayabileceği bir anlatımla ve taraflı yorumlara yer verilmeyen tanıtım amaçlı
broşür v.b. belgelerle bilgilendirmelerini sağlamak için gerekli düzenlemeler, ÇED sü­
recinin yürütülmesinden sorumlu resmi kuruluş tarafından yapılır.
Adım adım ÇED Süreci 4 3

Kapsamlaştırma süreci ile, ÇED Raporu kapsamında incelenip irdelenecek konu­


lar hakkında doğru kararlar alınması hedeflenir. Yukarıda sıralanan kapsamlaştırma
yöntemleri ile yalnızca demokratik bir tartışma ortamının oluşturulması amaçlanmaz;
bu ortamın ÇED Raporu kapsamının tam ve doğru olarak belirlenmesini sağlıyor ol­
ması gerekir. Kapsamlaştırma yöntemlerinin seçiminde bu husus büyük önem taşı­
maktadır. Eğer doğru yöntemler doğru zamanlarda kullanılmazlarsa, kapsamlaştırma
süreci ile ÇED Raporu kapsamlarım tam ve doğru olarak belirlenmesi ana hedefine
ulaşılamadığı gibi, bu sürecin tam bir karmaşaya dönüşmesine neden olunabilir.
Öncelikle, kapsamlaştırmaya katılacak tüm ilgililere ÇED Raporuna konu proje
hakkında bütün önbilgiler ulaştırılmadan görüş ve istemlerin alınmasına başlanılma-
malıdır. Örneğin, proje hakkında tanıtıcı belgeler dağıtılmadan ve yerel halka açık
toplantılarda konunun sözlü tanıtımı da yapılıp katılanlar tarafından yöneltilecek tüm
somlara açıklık getirilmeden önce, ilgililerin görüş ve istemlerinin alınmasına yönelik
anket dağıtımı ve diğer yazılı ve bant kayıt yöntemleri kullanılmamalıdır.
Proje tanıtımı tümüyle yapılmadan önce, eksik ve muhtemelen yönlendirici pro­
pagandaların da etkisiyle yanlış bilgilendirmelere dayalı olarak doldurulan anketler,
yazılı ve sözlü olarak iletilen görüş ve istemlerde hataların ve eksikliklerin olması
beklenmelidir. Bu gibi soaınların ortaya çıkmaması için hangi kapsamlaştırma yönte­
minin hangi katılım grubu için uygulanacağı kadar, ne zaman gerçekleştirileceği de
önemlidir.

*ÇED SÜRECİNE KATILIM NE ZAMAN OLUR VE NE KADAR SÜRER?


ÇED sürecine halkın ve diğer ilgililerin katılımı, farklı kapsamlaştırma yöntemleri
uygulanarak farklı zamanlarda ve farklı süreler için olabilmektedir. Farklı katılım za­
manları ve süreleri şöyledir:
(1) ÇED Raporu hazırlanmadan önce ve kapsam belirleme aşamasında başlatılıp biti­
rilir, raporun hazırlığı sırasında ve daha sonra incelenip değerlendirilme aşamasın­
da devam ettirilmez.
(2) ÇED Raporu hazırlanmadan önce başlatılır, hazırlığı süresince devam edip rapo­
run tamamlanması ile birlikte sona erer, raporun incelenme ve değerlendirilme
aşamalarında katılım olmaz.
(3) ÇED Raporu hazırlanmadan önce başlatılır, hazırlığı süresince ve incelenme ve
değerlendirilme aşamalarında da devam edip Rapor hakkında karar alındıktan
sonra sona erer.
(4) ÇED Raporu hazırlanmadan katılım uygulanmaz, raporun hazırlanmasından
sonra incelenme ve değerlendirilme aşamalarında gerçekleştirilir.
Yukarıda sıralanan katılım zamanları ve süreleri daha önce belirtilen farklı katılım
grupları için değişik olabilir. Örneğin, kapsamlaştırma sürecine halkın katılımı sağlan­
makla birlikte, raporun hazırlanmasından sonra incelenip değerlendirilme aşamala­
rında kısıtlı sayıda ve belirli kimliklerdeki kişi ve temsilcilerin katıldığı kapalı salon
toplantıları gerçekleştirilebilir. Ya da, kapalı salon toplantıları yapılmaksızın tüm ilgili­
lere açık toplantılar ve diğer görüş ve talep bildirme yöntemleri ÇED Raporu
44 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş

hazırlanmadan önce ve sonra uygulanabilir. Raporun hazırlığı sırasında ortaya çıkabi­


lecek yeni konular olursa, ilgililerle karşılıklı görüşmeler, telefonlaşmalar ya da yazılı
görüş alma gibi yöntemlere başvurulabilir. Eğer, katılım bir ÇED Raporunun kapsamı­
nın belirlenme aşamasında hiçbir şekilde sağlanmıyor ancak hazırlanıp sunulan rapo­
run incelenip değerlendirilmesi aşamasına gerçekleştiriliyor ise, ki ülkemiz ÇED
Yönetmeliği'ne göre böyledir, bu katılım biçimine "kapsamlaştırma" adı verilmez.
Özellikle ABD ÇED mevzuatında kapsamlaştırmanın ilk defa olarak bir süreç ola­
rak tanımlanmasının nedeni, bir ÇED Raporunun kapsamının belirlenmesi ile ilgili ka­
tılımların raporun hazırlığı öncesinde başlatılmakla birlikte, eğer rapor kapsamının
değiştirilmesini gerektirecek yeni bir konu ortaya çıkarsa katılımcıların görüşlerine,
kapsamlaştırma ne kadar mükemmel yapılmış olursa olsun, yeniden başvurulabilme-
sidir (Memorandum, CEQ, 1981). Böylece kapsamlaştırmaya ayrılan süre ÇED Rapo­
runun tamamlanışına kadar devam ettirilmektedir. Raporun hazırlamşından sonra da
yine, tüm ilgili kişi ve kuruluşların sözkonusu rapor hakkındaki görüşleri alınır
(Regulations, 1978, article, 1503-1). Böylece bir ÇED Rapoaınun hazırlığı öncesinde
ve sonrasındaki tüm aşamalarda katılımın sürekliliği sağlanır. ABD uygulamalarını
örnek alan diğer demokratik ülkelerde de katılımın ÇED Rapoaı ile ilgili tüm aşama­
larda gerçekleştirildiği görülmektedir.
Kapsamlaştırmayla ya da değil, kapsamları önceden belirlenen ÇED Raporları,
daha önce de belirtildiği gibi, bütün bir ÇED sürecinin esas ürünüdür. Diğer bir deyiş­
le, buraya kadar anlatılan bütün aşamalardaki işler, bu ürünün en iyi ve en doğru bir
biçimde hazırlanması amacıyla gerçekleştirilir.
Aşağıda, bütün bu aşamaların sonunda bir ÇED Raporunun nasıl hazırlandığı açık-
lanmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak yukarıdaki bölümlerde verilen bilgileri özetle­
mek gerekir ise, bir ÇED Raporunun neleri kapsadığı örnekler verilerek açıklanmış,
nasıl hazırlandığı konusuna değinilerek kesinlikle farklı mesleklere sahip uzmanlarca
bir grup çalışmasını gerektirdiği vurgulanmıştır. Emek, zaman ve para gerektiren bu
çalışmanın gerçeleştirilmesi yükümlülüğünün proje sahibine ait olduğu da açıklan­
mıştır.

*BİR ÇED RAPOR NASIL HAZIRLANIR?


ÇED Raporlarının hazırlanması, bu işi yapabilecek YETERLİĞE SA H İP KURU-
LUŞLARca üstlenilir. Proje sahibi olan kuruluş eğer bu yeterliğe sahip ise, ÇED Rapo­
runu kendisi hazırlayabilir. Bu yeterliğe sahip değil ise veya böyle bir yeterliği
olmakla birlikte eğer daha uygun görüyor ise, bu iş için yeterliği bulunan bir diğer
kuruluşa ÇED Raporunu h’azırlattırabilir.
ÇED Raporları, daha önceki bölümlerde belirtildiği ve aşağıda daha ayrıntılı olarak
açıklandığı gibi, ÖZEL B İR UZMANLIK ALANI d ır ve ancak bu alanda yeterli bilgi
sahibi uzmanlar tarafından hazırlanabilir. En başta, ÇED Raporu kapsamında prog­
ramlanan bütün işlerin bir eşgüdüm içinde yürütülmesinden sorumlu bir YÖNETİCİ-
ye gerek vardır. Bu yönetici, ÇED Raporunun hazırlanmasında görev alan diğer
bütün uzmanların işlerini yönetir; çalışanlar arasında kopuklukların, incelenip
Adım adım ÇED Süreci 4 5

irdelenecek konular arasında tekrarların ve/veya çelişmelerin olmaması ve böylece


ÇED Raporu kapsamında progamlanan bütün işlerin zamanında ve belirlenen bütçe
çerçevesinde en iyi bir biçimde tamamlanabilmesi için her bakımdan uyumlu bir ça­
lışma ortamının sağlanması görevini üstlenir. Bu nedenle, bir ÇED Raporunun hazır­
lanması işini üstlenecek bir yöneticinin kesinlikle bu alanda yeterli bilgi ve
deneyimlere sahip olması gerekmektedir.
ÇED Raporunun kapsamındaki bütün konular, daha önce de belirtildiği gibi, farklı
bilim dallarından uzmanların çalışmalarını gerektirmektedir. Bunun yanında yapıla­
cak bilimsel incelemeler için mutlaka TEK N İK DONANIMLARa gerek vardır. Bir
ÇED Raporunun kapsamında gerçekleştirilmesi gereken incelemeler sırasında, zemin
etüdleri için jeolojik sondajlann yapılmasına gerek duyulduğunda arazi çalışmaların­
da kullanılacak araç ve gereçlerin, hava ve/veya su kalitesi ölçümleri için gereken
tüm aletlerin ve laboratuvar donanımlarının, yerel enverziyon tabakasının saptanması
gerekiyorsa meteorolojik araştırmalar için gerekli araçların ve bunlar gibi diğer birçok
teknik donanımların sağlanmasına gerek duyulabilir. ÇED Raporu hazırlanma işini
üstlenecek kuruluşun bütün bu teknik donanımları, kendisi sahip olmasa bile, en
azından diğer kuruluşlardan elde etme olanağının (kiralama gibi) olması gerekecek­
tir.
46 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş

Bir ÇED Raporu kapsamındaki inceleme ve irdelemeler iki yönlü olarak gerçekleş­
tirilir; bunlar, (1) PRO JENİN (2) ÇEVRENİN Ö ZELLİKLERİdir. Proje hakkındaki
bilgiler, proje sahibince belirlenmiş durumdadır. Çevre ile ilgili doneler ise, ÇED Ra­
poru kapsamında gerçekleştirilecek ve bir bölümü yukarıda belirtilen teknik dona­
nımlara gerek duyulan araştırmalarla elde edilebilir. Özellikle ülkemiz gibi, çevre
envanterinin son derece yetersiz olduğu ülkelerde, ÇED Raporu çalışmaları kapsa­
mında, çevre özelliklerinin belirleneceği araştırmalara daha fazla emek, zaman ve
para harcanması gerekmektedir. Çevre yönetiminde ileri düzeylere ulaşmış ülkelerde,
çevre durum raporları düzenli olarak hazırlanmakta, tüm ülke ölçeğinde çevre kalite­
si ile ilgili ölçümler her saat başı yapılarak bilgisayar ağları ile tüm ilgililere iletilebil­
mektedir. ÇED Raporlarını hazırlayanlar için bu verileri hazır bulmak, yeniden aynı
konularda araştırma yapmak gereğini ortadan kaldırmaktadır. Böylece, emek, zaman
ve paradan önemli ölçüde tasarruf sağlanmaktadır.
ÇED uygulamalarının henüz başında olan ülkelerde, konuyla ilgili deneyim eksik­
liklerinin yanında çevre envanterinin yukarıda belirtilen yetersizlikleri nedeniyle ÇED
Raporlarının hazırlığında bazı güçlükler ve aksaklıklar olabilmektedir. Ülkemiz halen
böyle bir durumdadır. Bu durum aslında, bir ÇED Raporunun hazırlığının bir ülkenin
genel çevre yönetim sisteminin düzeyi ile sıkısıkıya bağlı olduğunu göstermektedir.
Bir ÇED Raporunun hazırlığı, çevre yönetiminin diğer gereklerinin yerine getirilebil­
diği ölçüde daha kolay ve başarılı olarak yürütülebilir.
Bir ÇED Raporu kapsamında farklı bilim dallarından uzmanların kendi konularıy­
la ilgili olarak çok çeşitli araştırma ve irdeleme yöntem ve teknikleri kullandıkları
önceki bölümlerde açıklanmıştır. Bu araştırma ve irdelemeler ile ulaşılmak istenilen
hedef; sözkonusu projenin olumsuz olacağı belirlenen çevresel etkilerinin o çevre için
gerekli kalite standartlanna uygun düzeylere getirilmesine yarayacak ALTERNATİF
ÇÖZÜMLERİN BELİRLENM ESİ VE KARŞILAŞTIRILM ASI dır
Bu alternatifler, yerseçimleri ve/veya teknolojik önlemlerle ilgili olabilir. Bu kitap­
ta en fazla verilen termik santral örneği tekrar ele alınacak olursa, baca gazı kirleticile­
rinin hava kalitesi standartları düzeyine düşürülebilmesi için, farklı baca yükseklikleri,
baca gazı çıkış hızları, desülfürizasyon ve denitrifikasyon oranlan alternatif teknolojik
önlemler olarak Rapor kapsamında irdelenir. Ayrıca, termik santral için belirlenen al­
ternatif yerseçimleri de yine bu teknolojik önlemler ile birlikte irdelenir. Farklı çevre­
lerin meteorolojik ve topografik özellikleri ile birlikte o çevrelerde yaşayan canlıların
hava kirliliğine karşı hassasiyetleri de farklı olabileceğinden, alternatif yerseçimlerin-
den biri için teknolojik önlemlerin diğer yerseçimlerindekilere göre daha fazla mali­
yet gerektirmesi sözkonusu olabilir. Bu nedenle, diğer yerseçimi faktörleri (santral
yakıtının ulaştırılması, soğutma suyu sağlanması gibi) yönünden en uygun olan bir al­
ternatif yerseçimi, hava kirliliğinin çevresel etkilerinin kontrolü açısından uygun ol­
mayan bir yer olarak belirlenebilir. ÇED Raporunda bütün bu alternatifler arası
karşılaştırmalar Maliyet/Fayda Analizleri ile birlikte yapılarak bunlardan proje sahibi
için en uygun olanı açıklanır. Bu alternatifler hakkındaki son kararı, ÇED Raporu ile
ilgili karar verici yetkili merci verir ve bu karar proje sahibinin tercih ettiği alternatif
olmayabilir.
A dım adım ÇED Süreci 4 7

ÇED Raporu kapsamında gerçekleştirilen bütün inceleme ve irdelemeler Rapor


metninde, daha önce açıklanan Genel Format veya Özel Format ile standartlaştırılmış
"İçindekiler Listesi"ne göre kaleme alınarak açıklanır. Raporda bilimsel çalışmalar
açıklanacağından teknik bir dil kullanılması kaçınılmazdır. Ancak, bu raporlan incele­
yecek olanların tüm bu bilimsel konuların herbirinde teknik düzeyde uzmanlık sahibi
olmaları beklenmez. Bu nedenle, Raporda bilimsel araştırmaların ve irdelemelerin an­
latımında teknik bir dil kullanılmakla birlikte, bu konularda olabildiğince herkesin
anlayabileceği açıklamalara da yer verilmelidir. Örneğin, kimyasal maddeler için for­
mülleri verilmekle birlikte, bunların herkes tarafından bilinen isimlerinin ve özellikle­
rinin de açıklanması, raporu okuyup inceleyenlere büyük kolaylık sağlar. Bu anlatım
biçimi raporu yazanların işini arttıracaktır, ancak, incelenip değerlendirilme aşamasın­
da rapoaın zor anlaşılmasından dolayı bazı yanlış anlamaların ve yanıtlanması isteni­
lecek soruların ortaya çıkması önlenmiş olacaktır. Böylece, raporun incelenip
değerlendirilme süreci kolaylaştırılıp süresi de kısaltılabilir.
İncelenip değerlendirilmek üzere hazırlanan ilk ÇED Raporu metni bir TASLAK
(draft) rapordur. Bu raporu inceleyip değerlendirenlerin görüşleri, E K SİK veya
YANLIŞ bulduğu konuların yeniden incelenip irdelenmesi yönünde olabilir. Bu du­
rumda proje sahibinin, ÇED Raporunun eksikliklerini tamamlayıp yanlışlıklarını dü­
zelterek sunduğu rapora, R EVİZE ÇED RAPORU adı verilir. Raporu inceleyip
değerlendirenler tarafından eksiklikleri giderilmiş, yanlışlıkları düzeltilmiş olarak
kabul edilen bir ÇED Raporuna N İH A İ ÇED RAPORU (veya Final ÇED Raporu)
denir. Eğer, bir Taslak ÇED Raporunda inceleyip değerlendirenler tarafından herhan­
gi bir eksiklik ve/veya yanlışlık bulunmaz ise, Revize ÇED Raporuna gerek duyulma­
dan, bu rapor doğrudan doğruya Nihai ÇED Rapoaı olarak kabul edilir.

Taslak ÇED Raporu yukanda açıklanan anahatlar çerçevesinde hazırlandıktan sonra


proje sahibince, mevzuatla belirlenen resmi kuaıluşa incelenip değerlendirilmek ve
48 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

hakkında karar alınmak üzere sunulur. Raporun incelenip değerlendirilmesi ve hak­


kında karar alınması iki ayrı aşamada gerçekleştirilir. Aşağıda bu iki aşama ayrı ayrı
açıklanmaktadır. Ancak daha önce, bir ülkede ÇED uygulamalarında yetki sahibi
resmi kuruluşlann nasıl belirlendiklerinin açıklanması yararlı olacaktır.

*ÇED UYGULAMALARINDA YETKİLİ RESMİ KURULUŞLAR NASIL BELİRLENİR?


Bu resmi kuruluş, ÇED uygulamaları için belirlenen yönetim yapısına göre değişik
ülkeler için farklı olabilir. Bilindiği gibi ülkemizde bütün ÇED uygulamalannda yetkili
merkezi kuruluş, Çevre Bakanlığı'dır, diğer kuruluşlar ÇED sürecine, kendi görev ve
yetki alanlarına giren konulara göre katılımda bulunurlar.
Bazı ülkelerde ise, ÇED uygulamaları tek bir merkezi kuruluşun yönetiminde ol­
mayıp, farklı resmi kuruluşlann kendi görev alanları içine alınmıştır. Örneğin, Tarım
Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, yerel yönetimler
gibi farklı kuruluşlar, çevre ile ilgili merkezi kuruluş tarafından geliştirilen genel ÇED
mevzuatı ile uyumlu olmak koşulu ile, kendi görev ve yetki alanlanna giren projeler
ile ilgili ÇED uygulamalannda yetkili konumlardadır. Daha önce açıklanan Özel For­
madan da bu kuruluşlar kendi görev alanlarına giren faaliyet tipleri için ayrı ayrı ha­
zırlarlar; örneğin, karayolları ile ilgili Özel Formatı Ulaştırma Bakanlığı, turizm
tesisleri ile ilgili olanını Turizm Bakanlığı gibi. Bu kuruluşlar, kendi görev alanlanna
giren ÇED uygulamaları için, çevre ile ilgili merkezi kuruluş tarafından yürürlüğe
konan genel ÇED mevzuatının hükümleri çerçevesinde kendi konularına özgü kural­
lar hakkındaki alt kademe mevzuatı geliştirirler. Bu ülkelerde ÇED yönetiminde bir
mevzuat kademelenmesinin olduğu ve uygulamada yetkinin tek merkezde değil alt
konular itibariyle yaygınlaştırıldığı görülmektedir.
Böyle bir kademelenmede eğer bir kuruluşun kendisi aynı zamanda bir ÇED Ra­
poruna konu projenin sahibi (proponent) konumunda ise (örneğin, bir bakanlığa
bağlı yatırımcı alt bir birim), o zaman o kuruluşun üstündeki merci (bakanlık) yetkili
kuruluş (competent authority) olarak ÇED Raporları ile ilgili bütün düzenlemeleri
yapar ve aynı zamanda da karar organıdır. Bu uygulamada proje sahibi olan alt birim
hazırlamış ya da hazırlatmış olduğu ÇED Raporunu yetkili üst birimine (bakanlığa)
sunar. Rapor hakkında inceleme ve değerlendirmelerle ilgili işlemlerin yürütülmesi,
bu işlemlerin sonucunda karar alınması, bu üst yetkili birim tarafından gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklanan ÇED uygulamalarında yetki dağılımına dayalı bir yönetim ya­
pısı, bu konuyla ilgili deneyimlerin tüm ilgili kuruluşlarda yaygınlaşması durumunda
olanaklıdır. Ülkemiz gibi ÇED'nin henüz genel mevzuatla dahi daha tam oturtulama-
dığı ülkelerde ise, yetkinin kuruluşlar arasında dağılımı, tam bir karmaşaya yol açabi­
lir. Bu nedenle, ülkemizde ÇED uygulamaları ile ilgili yetkinin tek bir merkezde,
Çevre Bakanlığı'nda olması bugünkü deneyim düzeyine, daha doğrusu deneyimsizli­
ğe göre en uygunu olmaktadır. Ancak ileriki yıllarda, diğer ilgili kuruluşların ÇED uy­
gulamalarında tam bir deneyim kazanması ve en başta Çevre Bakanlığı’nın genel
ÇED mevzuatını tam bir olgunluğa ulaştırılabilecek bir deneyim düzeyine gelebilmesi
durumunda, ÇED uygulamalarında yetki dağılımına dayalı bir yönetim yapısı da geti­
rilebilir.
A dım adım ÇED Süreci 4 9

Bir ülkede ÇED uygulamaları ile ilgili yönetim yapısı nasıl olursa olsun, ÇED'nin
daha önce açıklanan temel ilkeleri ve uygulanma aşamaları evrensel anlamda aynıdır.
Her ülke kendi genel çevre yönetim sistemi içinde ÇED uygulamaları ile ilgili en
uygun yönetim yapısını, evrensel ÇED kurallannın en başarılı bir düzeyde yaşama ge­
çirilmesi yönünde belirler. ÇED sürecinin daha önceki bölümlerde açıklanan ve bun­
dan sonra anlatılacak aşamaları, farklı çevre yönetim sistemleri ve ÇED uygu­
lamalarında farklı yönetim yapılarına karşın anahatları ile aynıdır.

*BİR ÇED RAPORU NASIL İNCELENİP DEĞERLENDİRİLİR VE KARARA


BAĞLANIR?
inceleme ve değerlendirmelerde ilk adım, hazırlanan Taslak ÇED Raporunun
proje sahibince, mevzuatla belirlenen bu konuyla yetkili resmi kuruluşa sunulması­
dır: Bu raporun nasıl ve kimler, hangi kuruluşlar tarafından inceleneceği yukanda,
"ÇED sürecine katılım" bölümünde açıklanmaktadır. ÇED Raporu ve projenin onayı
ve/veya uygulanması için izin belgesi verilmesi kararları, ÇED yönetim yapısına göre
değişiklikler göstermektedir.
Bir ülkede ÇED Raporlarının nasıl incelenip değerlendirildiği ve karara bağlandığı
yukarıda açıklanan iki hususla ilgilidir; bunlar, (1) ÇED sürecine katılımın nasıl ve ne
zaman olduğu, (2) ÇED uygulamalarında yönetim yapısının nasıl olduğudur. Bu hu­
suslara göre o ülkede ÇED Raporlarını inceleyip değerlendirecek ve hakkında karar
alacaklann kimler ve hangi kuruluşlar olacağı belirlenir. Yukanda da açıklandığı gibi,
ÇED Raporlarını inceleyip değerlendirenler ve hakkında karar alanlar farklı ülkelerde
değişik olabilmekle birlikte, inceleme - değerlendirme ve karar alma aşamaları tüm
ülkeler için aynıdır.
Bir ÇED Raporu ile ilgili inceleme - değerlendirme ve karar alma iki ayn aşamada
gerçekleştirilir. Bunlardan ilki, ÇED Raporunun kapsamında incelenip irdelenen ko­
nuların tam ve doğru olup olmadığı hakkındadır. ÇED Raporunun bu açıdan yeterli
bulunması halinde, raporda açıklanan inceleme ve irdeleme sonuçlarına göre, proje­
nin olası çevresel etkilerinin önceden belirlenen ölçülere uygun kontrollerinin sağla-
nabilirliğine kanaat getirilirse, "olumlu", değilse "olumsuz" kararına varılır. Bu ilk
aşama karar, yalnızca ÇED Raporu ile ilgilidir. Projenin uygulanması ve/veya uygu­
lanmasına izin verilmesi kararı ise ikinci aşamada verilir.
Burada daha önce önemle açıklanan bir konuya bir kez daha değinmek yararlı ola­
caktır. Aslında eğer faaliyet yeri seçiminde, daha önce Hassas Yöreler bölümünde
ÇED'nin önkoşulu olarak açıklandığı üzere çevresel faktörler dikkate alınmışsa, ÇED
Raporu hakkındaki karann "olumsuz" olması büyük ölçüde önceden engellenmiş olur.
Bu önkoşulu yerine getiren ülkelerde "olumsuz" karan alınan ÇED Raporlarının sayısı
yok denecek kadar azdır. Oysa ülkemizde bu önkoşulun daha önce örneklerle açıklan­
dığı gibi çoğu kez yerine getirilmemiş olması, ÇED Raporları hakkında "olumsuz" karar­
lar alınması olasılığını artırmaktadır. ÇED'nin bazı yatırımcılar için, deyim yerindeyse,
sevimsiz ve hatta ürkütücü bulunmasının, daha doğrusu böylesine yanlış bir önyargı ile
karşılanmasının ardındaki çok önemli bir neden de budur. Oysa ülkemizde çevresel
faktörlerin gereğince dikkate alındığı fiziksel planlar hazırlanabilse ve faaliyet yeri
50 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

seçimleri yapılabilse, ÇED Raporlarına "olumsuz" kararların verilmesi endişesinden ve


ÇED'nin yatırımları engelleme aracı olarak görülmesinden kurtulunabilinir.
ÇED Raporu ve projenin uygulanması hakkında iki ayrı karar, ülkemizde olduğu
gibi, ÇED ile proje onayının (veya izin belgesinin) ayrı ayrı kuruluşların yetkisinde
bulunduğu ülkeler için geçerlidir. Bu durumda ÇED Raporu ile ilgili alınan karar, pro­
jenin uygulanması kararında esas alınır. Ne var ki, karar verici ÇED Raporu sonuçları­
na bağlı kalmak zorunda da değildir. ÇED uygulamaları ile proje onayı ve/veya izin
belgelerinin verilişi aynı kuruluşun yetkisinde ise, her iki aşama karar birlikte alınabi­
lir. Bu durumda, ÇED sonuçları ile proje onayı ve/veya izin belgesi kararlarında tam
bir uyum sağlanır.
Yukarıda açıklananlara bir kaç örnekle açıklık getirmek yararlı olacaktır. ÇED yö­
netiminin tek merkezde olduğu ancak proje onayı ve/veya izin belgesi yetkisine fark­
lı farklı kuruluşların sahip olduğu ülkemizde, Çevre Bakanlığı ÇED Raporlarının
incelenip değerlendirilerek haklarında karar alınmasından sorumludur. Bu durumda
örneğin, bir otoyol, bir baraj ya da daha başka büyük bir proje hakkındaki ÇED Rapo­
ru için Çevre Bakanlığı, ÇED Yönetmeliği hükümlerini yerine getirerek, inceleme ve
değerlendirmelerin yapılıp rapor hakkında karar alınmasını sağlar. Ancak, sözkonusu
projelerin uygulamaya konup konmayacağına karar verme yetkisi Çevre Bakanlı­
ğının değildir. Bu projelerin uygulanmasına karar verecekler, ilgili mevzuata göre,
Karayolları Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü, Ekonomik işler Yüksek Koordi­
nasyon Kurulu, Yüksek Planlama Kumlu, DPT gibi, diğer kurum veya kuruluşlardır.
Diğer yandan sanayi tesisleri için mevzuat gereği izin veren kuruluşlar da yine çok
çeşitlidir. Örneğin, birinci sınıf bir gayrısıhhi müessese (gsm) için, eğer büyükşehir
betetftyesi sınırları içinde ise bu belediye başkanlığınca, değil ise Sağlık Bakanlığı ta­
rafından ilgili mevzautla belirlenen kademeli izinler verilir. Sözkonusu gsm aynı za­
manda imar mevzuatının da kapsamına girdiğinden, belediye veya mücavir alan
sınırları içinde ise ilgili belediye tarafından, değil ise Valilik 11 imar Müdürlüğü'nce il­
gili mevzuatla öngörülen kademeli izinlere tabidir. Bu arada her izin belgesi için
diğer kurum ve kuruluşların da (Orman Genel Müdürlüğü, Tarım Bakanlığı'nın ilgili
birimleri, ve diğerleri) görüşlerine veya izinlerine başvurulduğundan, birinci sınıf bir
gsm için izin belgeleri sistemi daha da karmaşık bir duruma gelmektedir.
Yukarıda örnekler verilerek yapılan açıklamadan anlaşıldığı gibi, halen ülkemizde
sektörel bir anlayışla, her kurum ve kuruluş yatırıma konu bir plan veya projenin uy­
gulanması ile ilgili onay ve izinler için ayrı ayrı mevzuat gereği birbirlerinden farklı
ancak bazan çelişen ya da çakışan süreçleri öngördüğünden, yatırmalar bütün bu
onay ve izinleri alabilmek için oldukça yorucu bir koşuşturma içine sokulmaktadırlar.
Bu durumda ÇED'nin de yeni bir uygulama olarak izin sürecine katılması, fazladan
bir külfetmiş gibi algılanabilmektedir. Bu kaygıları 7 Şubat 1993'de yürürlüğe konan
ÇED Yönetmeliği yazık ki haklı çıkaracak bir yapıda olmuştur. Bu konuda yapılan
çok önemli hatalar bu kitabın ikinci ve üçüncü bölümlerinde ayrıntılı olarak açıklan-
maktadır.
Aslında, bu kitabın ikinci ve üçüncü bölümlerinde açıklandığı gibi, ÇED Yönetme­
liği ile öyle bir süreç getirilebilirdi ki, mevcut izin belgeleri sürecine bir kambur gibi
Adım adım ÇED Süreci 5 1

oturtulması bir yana, tam tersine bu süreci derleyip toparlayabilir ve karmaşadan kur­
tararak yatırımcıların mevcut sıkıntılarını da giderebilirdi. Bunun için, ÇED dışındaki
diğer onay ve izinlerle ilgili mevzuat gereği yatırımcının hazırlamakla yükümlü oldu­
ğu dosyalar için derleyeceği bilgi ve belgeleri ve yapması gereken incelemeleri ÇED
Raporu kapsamına almak yeterli olabilir; böylece, ÇED dahil bütün ilgili mevzuatın
gereklerinin bir defada yerine getirilmesi sağlanabilirdi. Bu yolla, ÇED Raporlarından
başlayarak tüm onay ve izinler süreci hem yatırımcılar açısından hem de onay ve izin
sürecine katılanlar için kolaylaştırılabilirdi. Yatırımcılar farklı mevzuatın öngördüğü
dosyaları ayrı ayrı düzenlemek ve bunun için her seferinde kurum ve kuruluşların ka­
pılarını aşındırmak yerine ÇED Raporu kapsamında bunu bir kez yerine getirip bu
işin bir külfete dönüşmesinden kurtarılabilirlerdi. Diğer yandan, ÇED Raporu dışında­
ki onay ve izinler için yetkili bakanlıkların, kuramların ve kuruluşların temsilcilerinin
de önce kendi mevzuatı gereği nelerin incelenip irdelenmesini istiyorlarsa bunu sağ­
lamak üzere ÇED Raproranun kapsamının belirlenmesi sürecine daha sonra da bu ra­
porun incelenip değerlendirilmesine katılmaları, onları da, aynı projeler için farklı
mevzuat gereği defalarca incelemeler yapmak gibi tekrarlardan kurtarabilirdi. Bunun
sağlanmasında, daha önce üzerinde önemle durulduğu ve Yönetmeliğin eleştirildiği
bölümde de açıklandığı gibi, kapsamlaştırma sürecini ÇED Yönetmeliği kapsamına
almak gerekirdi. Yönetmeliğin eleştiriler bölümünde bunun sağlanamamış olmasın­
dan dolayı ortaya çıkan sorunlar örnekler verilerek ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.
Bir proje hakkındaki ÇED Raporunun olumlu olduğuna karar verildikten ve daha
sonra gerçekleştirilmesi yönünde onay ve izinlerin alınmasından sonra, sözkonusu
projenin konusu olan faaliyet için inşaat işlemlerine başlanır. Böylece, ÇED sürecinin
ÇED Raporunun hazırlanıp onaylanması ile ilgili ilk aşaması tamamlanmış, faaliyetin
gerçekleştirilmesi sırasında devam ettirilen ikinci aşamasına geçilmiş olur. Bu aşama­
ya PROJE-SONRASI-DENETİM LER (Post-Project-Audits) adı verilir.
ÇED sürecinin ikinci aşamasını açıklamaya geçmeden önce, ÇED Raporlarında ve
ÇED Ön Araştırmalarında kullanılan ÇED yöntemlerinin tanıtımını yapıp birinci aşa­
mayı böylece kapatmak uygun olacaktır.

*ÇED RAPORLARI VE ÇED ÖN ARAŞTIRMALARINDA KULLANILAN


YÖNTEMLER NELERDİR?
Yukarıdaki bölümlerde ÇED Raporlannın ve ÇED Ön Araştırmalarının bilimsellik il­
kesine uygunluğunun önemi üzerinde durulmuştur. Yine ÇED'nin başlıca özelliklerin­
den birinin çok-disiplinli bir çalışma alanı olduğu da belirtilmiştir. Bu iki özellik ÇED
Raporlannda ve ÇED Ön Araştırmalarında kullanılan yöntemlerin temelinde yeralır.
ÇED uygulamalarında kullanılan yöntem ve teknikleri iki genel grupta toplamak
mümkündür; bunlardan birinci grup yalnızca ÇED'ne özgü olanlar, diğer grup ise
ÇED'ne özgü olarak geliştirilmemekle birlikte ÇED çalışmalarının çok-disiplinli olma
özelliğine bağlı olarak kullanılan değişik disiplinlere ait yöntem ve tekniklerdir.
İkinci grup olarak belirtilen yöntem ve teknikleri ÇED çalışmalarına katılan farklı
meslek elemanları, bu çalışmalar kapsamında kendi meslekleri ile ilgili incelenip de­
ğerlendirilmesi gereken konular için kullanırlar. Örneğin, biyolojik araştırmaları
52 Çevresel Etki Değerlendirm esi ne Giriş

yapan ve hangi canlılann hangi çevresel etkilere karşı nasıl bir duyarlılık göstereceğini
inceleyen doğa bilimciler bunun için kendi mesleklerine ait yöntem ve teknikleri kul­
lanırlar; istihdam artışına bağlı olarak nüfusun nasıl bir artış kaydedeceğini ve bu nü­
fusun tüm ekonomik, sosyal ve teknik altyapı gereksinimlerini ve yerleşim yapısına
olabilecek etkilerini incelemek işi şehir plancılarının kullandığı kendi mesleklerine ait
yöntem ve tekniklerle yapılır. Jeolojik etüdleri jeoloji mühendisleri, su ve hava kalite­
si analizlerini kimya mühendisleri, kirlilik dağılım modellerini çevre mühendisleri,
Maliyet/Fayda Analizlerini ekonomistler ve diğer konulardaki araştırma ve değerlen-
dimeleri ilgili meslek sahiplerinin hepsi hep kendi mesleklerine özgü yöntem ve tek­
nikleri kullanalarak ÇED çalışmalarına katılırlar.
ÇED çalışması, farklı meslek elemanlarının kendi konularıyla ilgili bütün bu incele­
melerinin ve değerlendirmelerinin bir sentezidir. Bu sentezi elde etmede, çevresel etki­
lerin irdelenmesi için ÇED'ne özgü olarak geliştirilen yöntemler kullanılır. ÇED'nin ilk
uygulanmaya başladığı yıllardan buyana en basitinden başlayarak zamanla irdelenen
karmaşık sistemlerdeki daha fazla değişkenin ele alınmasına olanak veren bir yönde
geliştirilen bu yöntemlerden başlıcalan aşağıda kısaca tanıtılmaktadır.
* Ü stüste Ç ak ıştırm a (O v erla y s):
Üstüste Çakıştırma, fiziksel planlamada özellikle eşik analizlerinde kullanılan hari­
ta çakıştırma yöntemiyle aynıdır. Projeden etkilenecek alanın sınırları içinde kalan de­
ğişik çevre özelliklerini gösteren haritalar (topografya, jeolojik oluşumlar, su
kaynakları, tarım arazileri ve ürün dağılımları, ormanlar, endemik türler, yerleşmeler,
tarihi ve kültürel değerler ve diğerleri) bu yöntemle üstüste çakıştınlır ve projenin bu
özelliklere olabilecek olası çevresel etkileri bu karma harita incelenerek irdelenir.
* K o n tro l L isteleri ( C b eck lists):
Kontrol Listeleri ÇED çalışmalarında kullanılmak üzere ilk geliştirilen ve en fazla
kullanılan yöntemlerdendir. Bu listeler irdelemeye konu projenin etkileyeceği çevre­
nin özelliklerinin, bu çevre özelliklerinde yaratabileceği olası etkilerinin ve bu etkile­
re karşı alınması gereken önlemlerin neler olduğunun belirlenmesi için kullanılır.
Kontrol Listelerinde, bir ÇED çalışması kapsamında irdelenecek herhangi bir faaliye­
tin yeralacağı çevrenin özellikleri (deniz, orman' su kaynaklan, flora ve fauna, tarihi
ve kültürel değerler, iklimsel özellikler ve hava kalitesi, yerleşmeler ve nüfusun
sosyo-ekonomik özellikleri ve daha pek çok çevre özellikleri), olası çevresel etkiler
(kirlilik, gürültü, tahribat, risk ve diğerleri) ve bu etkilere karşı alınması gereken ön­
lemler (arıtma, bariyer çekme, zemin emniyetinin artırılması, gibi) sıralanır. Çok basit
olarak hazırlanmış olanları olduğu gibi, daha ayrıntılı ve daha fazla değişkenin irde­
lenmesine olanak veren çeşitli Kontrol Listeleri vardır. ÇED uygulanacak bir proje ele
alındığında, bu amaçla seçilen Kontrol Listesinde sıralananlardan hangilerinin bu
proje özelinde geçerli olduğunun belirlenmesi için çevresel özelliklerden varolanlarla
varolmayanlar, çevresel etkilerden olabileceklerle olamayacaklar, dolayısıyla alınması
gerekli olan önlemlerle gerekli olmayanlar ayrıştırılır ("x" koyarak işaretleme, "evet-
hayır" olarak soru yanıtlama, sayı, harf veya daha başka işaretlerle sıralama veya 0 ile
1 arası ya da daha başka bir değerlendirmenin kullanıldığı ağırlıklı -derecelendirme
Adım adım ÇED Süreci 5 3

yapılarak). Diğer bir deyişle, ÇED'ne konu projenin irdelemeye konu yönleri bu liste­
lerle, adından da anlaşıldığı gibi, kontrol (check) edilir.
* M a trik sler (M a trices):
Matriksler de, Kontrol Listeleri gibi, ÇED çalışmaları için ilk geliştirilen ve en yay­
gın olarak kullanılan yöntemlerdendir. Matriksin bir ekseninde proje kapsamındaki
faaliyetler (inşaat, işletme ve faaliyetin sona erdirilmesinden sonraki tüm faaliyetler),
diğer ekseninde çevresel faktörler (doğal, yapay, sosyo-ekonomik, kültürel tüm çev­
resel faktörler) sıralanır. Bu eksenlerin kesiştiği karelere, birinci eksende sıralanan
her bir faaliyetin diğer eksende sıralanan çevresel faktörlerin herbirine yapması olası
etkiler işaretlenir veya derecelendirilir (şiddeti ve içeriğini belirleyen bir değerlendir­
me ile). Matrikslerin de, Kontrol Listeleri gibi, farklı bilimadamları ve uygulayıcılar ta­
rafından geliştirilen çeşitli tipleri vardır. Örneğin, bunlardan ÇED'nin ilk yıllarında,
1971'de, Leopold tarafından geliştirildiği için "Leopold Matriks" adı verilen yöntem en
yaygın olarak kullanılanıdır. Leopold Matriks'in düşey yöndeki proje ekseninde 100
adet faaliyet, yatay yöndeki çevre ekseninde ise 88 adet çevresel faktör sıralanır; dola­
yısıyla, 100x88=8 800 kesişme karesi vardır. Olası çevresel etkiler bu kesişme kareleri­
ne işaretlenir.
* A ğ la r Ve Sistem D iy a gra m la rı (N etıv o rk s / System s D ia g ra m s):
ÇED yöntemlerinden ilk geliştirilenler olan Kontrol Listeleri ve Matrikslerden
sonra, bu iki yöntemle değerlendirilebilenlerden çok daha karmaşık olan çevresel et­
kilerin de irdelenmesini sağlamak için geliştirilen yöntemlerden ikisi, faaliyet-çevre
ilişkisini sistem yaklaşımı ile ele alan Ağlar ve Sistem Diyagramlarıdır. Adından da an­
laşıldığı gibi Ağlar yöntemi ile, etkilere neden olması beklenen projelendirilmiş faali­
yet ile çevresel faktörler arasındaki ilişkiler ağı, diyagramlar çizilerek belirlenir. Bu
diyagrarrflarla projelendirilmiş faaliyetlerin ne gibi etkiler yaratacağından başka, bu
birincil etkiler sonucu ikincil ve üçüncül etkilerin de neden ve nasıl ortaya çıkabilece­
ğini belirlemek olanaklı olabilmektedir. Sistem Diyagramları yönteminde de Ağlar ile
aynı yaklaşım izlenmektedir, ancak, bu kez faaliyet-çevre-etki ilişkisinde ekolojik sis­
temdeki enerji akışı esas alınarak, dış etkenlerden olan faaliyetlerin bu enerji akışına
etkilerinin irdelemesi yapılmaktadır.
* U yarlam alı Ç ev resel İrd e le m e Ve Yönetim (A d a p tiv e E n v iro n m en ta l
A ssessm en t A nd M anagem ent - AEAM ):
Uyarlamalı Çevresel İrdeleme ve Yönetim, sistem teorisine dayanılarak geliştirilen
en ileri yöntemlerdendir. Çevresel irdelemeler, sistem analizinin bilgisayar kullanılan
simülasyon modeli uygulamaları veya diğer teknikleri ile yapılır. Bu yöntem, yukarı­
da açıklanan yöntemlerden çok daha karmaşıktır ve özel uzmanlık gerektirir; aynı za­
manda, matematiksel modelleri uygulamayı bilen bilgisayar uzmanlarının da katıldığı
grup çalışmalarını gerekli kılar. Bu yöntem fazlasıyla sofistike olduğundan, irdelene­
cek konuların kapsamlarının belirlenmesinde halkın katılımı zorunlu olarak gerçek­
leştirilemez; bu çok-disiplinli çalışmaları, yalnızca, kısıtlı katılımlı kapalı toplantılara
(workshops) katılan uzmanlar yürütebilir (Tomlinson, s. 39-44).
54 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş

Yukarıda tek tek ayrı başlıklar altında tanıtımları yapılan ÇED yöntemlerini birara-
da kullanmak da olanaklıdır. Örneğin, "Birleşik Bilgisayar-Yardımlı Metodolojiler"
(Combined Computer-Aided Methodologies) ile, matriksler, ağlar, analitik modeller
ve bilgisayar-yardımlı sistem yaklaşımları birarada kullanılmaktadır (Jain, Urban,
Stacey, s. 75).
Bir ÇED Raporunun hazırlanması veya bir ÇED Ön Araştırmasında bu yöntemler­
den hangisinin veya hangilerinin kullanılacağına karar verilirken bazı önemli hususla­
rın dikkate alınması gerekir. Yukarıdaki yöntemlerin tanıtımından da anlaşıldığı gibi,
her birinin avantajlı ve dezavantajlı yönleri vardır. Örneğin, Kontrol Listeleri ve Mat­
riksler oldukça basit ve kullanıcılar tarafından kolaylıkla öğrenilebilir olmakla birlikte,
ikincil, üçüncül, sinerjistik, katalitik gibi bazı karmaşık çevresel etkilerin irdelenmesi
için yetersiz kalmaktadır. Sistem yaklaşımı izlenerek daha karmaşık çevresel etkilerin
irdelenmesine olanak veren yöntemler ise (Sistem Diyagramları, Uyarlamalı Çevresel
İrdeleme ve Yönetim gibi), bu basit yöntemlerden daha çok ve daha ayrıntılı verilerin
sağlanmış olmasını gerektirirler ve aynı zamanda bu yöntemlerin öğrenilebilmesi için
de özel bazı mesleki bilgilere daha önceden sahip olunması gerekir. Örneğin, Sistem
Diyagramlarını hazırlayacakların ekolojik dengelerde enerji akışının, Uyarlamalı Çev­
resel İrdelemeler ve Yönetim için matematiksel modelleme ve bilgisayar eğitimlerini
almış olmaları gerekir.
Bir ÇED Raporunun hazırlanması veya bir ÇED Ön Araştırmasının yapılmasında
kullanılmak üzere yöntem seçimi yapılırken, bu çalışmalara katılacakların bu yöntem­
leri kullanabilme yeterliliğinin olması önemli bir husustur. Elbetteki, ÇED Raporu ha­
zırlayacak veya ÇED Ön Araştırması yapacak gruptaki bütün elemanların herbirinin
bütün bu yöntemlerin hepsinin birden uzmanı olmalan gerekmemektedir. Adı üstün­
de, çok-disiplinli grup çalışmalarında her grup elemanının herşeyi değil kendi meslek
alanlarıyla ilgili yapacakları işlerle ilgili bilgilere sahip olmaları gerekir. Aslında, Kont­
rol Listeleri ve Matriksler gibi basit yöntemler için belli bir mesleki formasyona gerek
olmadığından, bu yöntemlerin kullanılacağı ÇED çalışmalarına grup elemanı bulun­
ması o kadar zor değildir. Ancak, eğer özellikle özel eğitim gerektiren sofistike yön­
temler kullanılacak ise, o zaman grup elemanları içinde mutlaka bu yöntemleri
kullanabilecek yeterlilikte uzmanların da bulunmasına gerek vardır. Bir ÇED Raporu­
nu hazırlayacak veya bir ÇED Ön Araştırmasını yapacak grubun yöneticisinin ise, kul­
lanılacak yöntemlerin seçiminin yapılabilmesi ve daha sonra seçilen yöntemlerin
uygulanmalarının sağlanabilmesi için, her biri kendi meslek alanlannda uzman olan
grup elemanlarını yönetebilecek yeterlilikte bir bilgiye sahip olması gerekir.
Bu yeterliliklere sahip bir ÇED çalışması yöneticisinin ve grup elemanlarının varlı­
ğı, böyle bir çalışmada en iyi yöntem veya yöntemlerin seçimi için gerekli fakat yeter­
li değildir. Diğer çok önemli bir husus, seçilecek yöntemde kullanılacak'verileri de
elde etme olanağına sahip olmaktır. Çevre envanteri tam ve düzenli olan ülkelerde
veri sağlamak hiç de zor değildir ve sofistike yöntemleri kullanabilecek yeterlilikteki
ÇED çalışması yöneticileri ile grup elemanları için yapılması gereken iş, ÇED'ne konu
projenin ve çevresinin özelliklerini dikkate alarak en iyi sonucu alabilecekleri yöntem
veya yöntemleri belirlemektir. ÇED çalışmaları için gerekli verilerin az olduğu
A dım adım ÇED Süreci 5 5

ülkelerde ise, Üstüste Çakıştırma, Kontrol Listeleri ve Matriksler gibi basit yöntemleri
dahi tam olarak kullanabilmek olanaklı olamamaktadır. Ancak yine de basit oldukları
için ÇED uygulamalannın henüz başında olan ülkelerde daha çok bu yöntemler kulla­
nılabilmektedir. Ne var ki, özellikle Kontrol Listeleri ve Matriksler sübjektif değerlendir­
melere olanak veren yöntemler olduğundan, verilerin de yetersiz kaldığı durumlarda
ÇED çalışmaları bilimsellikten uzak hale gelmektedir. Bu dummda bu basit ÇED yön­
temleri, kendi sübjektif amaçları yönünde akı kara, karayı ak göstermek isteyenler için
bu amaçlarına uygun bilimsellik kılıfı hazırlamalanna yaramaktadır.
Yukarıda çok kısa ve basit bir anlatımla tanıtımları yapılan ÇED yöntemleri hak­
kında daha fazla bilgi almak isteyenlerin yararlanabileceği ve teknik konuların nispe­
ten kolay anlaşılabilir bir dille anlatıldığı Türkçe kaynaklar az da olsa vardır.
Bunlardan biri Prof. Dr. Orhan USLU'nun Türkiye Çevre Vakfı yayınlarından olan
ÇEVRESEL E T K İ DEĞERLENDİRM ESİ kitabıdır. Bu kitabın bir yararı da, bu konu­
ların teknik ayrıntılarını daha fazla öğrenmek için hangi yayınlardan yararlanabilecek­
lerini bilmek isteyenlere, kaynaklar bölümünde oldukça fazla sayıda yayınların bir
listesinin verilmiş olmasıdır.

*ÇED RAPORU UYGULANAN BİR PROJE İÇİN PROJE-SONRASI-DENETİMLER


NASIL YAPILIR?
ÇED Raporu uygulanan bir proje için Proje-Sonrası-Denetimlerin (bunda böyle
PSD olarak kısaltılacaktır) nasıl yapılacağı rapor metninde açıklanır. Raporun onay­
lanması ile birlikte PSD programı da onaylanmış olur. Bu program kapsamında, "ön­
leme ve ölçme önlemleri" (mitigation and monitoring measures) olarak tanımlanan,
ÇED Raporunda önleneceği belirtilen çevresel etkilerin kontrolü işlemlerinin nasıl ya­
pılacağı ve bu amaçla ne gibi ölçümlerin nerelerde, nasıl ve hangi zaman aralıkların­
da yerine getirileceğine dair düzenlemelere yerverilir.
PSD yapılmasının amacı, ÇED Raporunda önleneceği belirtilen çevresel etkilerin
gerçekten de önlenip önlenemediğini belirlemektir. ÇED Raporu kapsamında PSD
için önleme ve ölçme önlemlerinin programlanması, raporda önleneceği belirtilen et­
kiler için nelerin, nerelerde ve nasıl yapılacağının da önceden sağlama alınmasını
sağlar. Diğer bir deyişle, bir ÇED Raporunda hangi etkilerin nasıl önleneceğini belir­
lemek yeterli değildir, bunun için nasıl bir program uygulanacağının da belirlenmesi
gerekir. PSD ile bu programın uygulanması denetlenir.
Daha önce verilen pek çok örnekte çevresel etkilerin faaliyet tiplerine ve yeraldık-
ları çevrelere göre farklılıklar gösterdiği açıklanmıştır. Dolayısıyla, her proje için ha­
zırlanacak PSD programı da bu özelliklere göre düzenlenir. PSD, ÇED Raporu
hazırlanan bir projenin uygulanmasının farklı aşamaları için programlanır ve uygula­
nır; bunlar, inşaat, faaliyet, ve faaliyete son verilmesi aşamalarıdır. Daha önceki bö­
lümlerde verilen örneklerle açıklandığı gibi, farklı faaliyet tiplerinin çevresel
etkilerinin önemi, inşaat, faaliyet ve faaliyetin sona erdirilmesi aşamalarında da farklı­
lıklar gösterir. Örneğin, madencilik için idare binası olarak kullanılacak bir inşaat o
kadar önemli olmamakla birlikte, madeni çıkarmak için yapılacak kazı faaliyeti ve
artık maddelerin yığılması işlemleri ile faaliyetin sona erdirilmesinden sonra arazinin
56 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

düzenlenmesi (orman alanına veya diğer bir amaç için kullanılmasına dönüştürülmesi
işi) çevresel etkileri bakımından çok daha fazla önemlidir. Bunun için de madencilik
faaliyetinin sürdürüldüğü süre içinde, faaliyetin sona erdirilmesinden sonrası için ta­
sarlanan kullanım biçimine uygun işlemlerin yapılması gerekir. Bu amaçla, bir yan­
dan madencilik faaliyetleri sürdürülürken diğer yandan kapatılacak ocaklar için
arazinin düzenlenmesi işlemi nasıl programlanmış ise ona uyulması gerekir. Böyle bir
faaliyetle ilgili projede ve ÇED Raporu kapsamındaki PSD programında, bütün bu iş­
lemlere yerverilir ve projenin uygulanması aşamasında bu programa uygun denetim­
ler yapılır.
PSD programındaki işlemleri yapmak görevi faaliyetin sahibine aittir. Faaliyet sahi­
bi, daha önce PSD için hazırlamış olduğu programın ÇED Raporu kapsamında onay­
lanmasından sonra, bu programı uygulamakla yükümlü kılınmış olur. Faaliyetini
gerçekleştirmeye başladığı andan itibaren PSD programında öngörülen önlemleri alır
ve ölçümleri yapar veya yaptırır. Diğer bir deyişle, bütün bu işlemlerin masrafları faa­
liyetin sahibine aittir. Bu programa uyulup uyulmadığını denetlemek, PSD yapmak
yetkisi ise, bu konuda yetki verilen kuruma aittir. Bu kurumlar genellikle yerel çevre
yönetim merkezleri (yerel yönetimlere bağlı birimler veya merkezi kurumun yerel
örgütü) olmaktadır.
Buraya kadar en başından itibaren adım adım açıklanan ÇED süreci PSD'in, ÇED
Raporu kapsamında programalandığı biçimde tamamlanmasıyla son bulur.

PROJE

ÇED RAPORU

ONAY VE İZİNLER

U Y G U LA M A
İNŞAAT ------► FAALİYET------► FAALİYETİN 80NA EBDİBİLMESİ

PROJE SO N R ASI DENETİMLER


A dım adım ÇED Süreci 5 7

DEĞERLENDİRMELER
Bu bölümde adım adım açıklanan ÇED süreci, "ÇED'nin evrensel kabul edilen ku­
ralları ülkemize özgü koşullara en uygun nasıl uyarlanabilir?" sorusunun yanıtı olarak
açıklanmıştır. Ülkemiz için en uygunu olarak önerilen ÇED süreci en başından başla­
yarak sonuna kadar, nedenleri de açıklanarak, anlatılmıştır. Bu öneride, ÇED uygula­
maları için ülkemizde varolan koşullar ve sorunlar dikkate alınarak "bu koşulları en
iyi değerlendirebilen, sorunları ise en iyi çözebilen bir ÇED süreci nasıl olmalıdır?" so­
rusundan hareket edilmiştir.
Bu bölümde önerilen ÇED süreci, daha önce yeri geldikçe değinildiği gibi, halen
ülkemizde- yürürlükte bulunan ÇED Yönetmeliği uyarınca uygulamada olan süreçten
farklıdır. En başta her ikisinde güdülen amaçlar farklıdır. Önerilen ÇED sürecinde,
ÇED uygulamalarının evrensel anlamda temel amacı olan çevre ve ekonomi arasında
denge kurmak esas alınmıştır. Ülkemiz ÇED Yönetmeliği bu açıdan incelendiğinde,
temel amacının çevreyle ekonomi arasında bir denge kurmak olmadığı, tam tersine,
yatırımcılar ile çevrecilerin iki karşıt gruplar olarak ele alındığı ve bu ikisi arasında bir
çekişme olduğu kabulüne dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Yönetmelik ile, karşıt kabul
edilen bu iki grup arasında taraf tutulmakta ve yatırımcıların, çevreden yana olanlara
karşı korunması amacı güdülmektedir. Böylece, ÇED gibi temeli bilime dayalı bir yö­
netim aracı, ekonomi ile çevre arasında denge kurulması amacına uygun olarak yatı­
rımcılarla çevreciler arasında uyum sağlamak yerine, bu ikisi arasındaki çekişmeyi
daha da körükler bir duruma getirilmiştir.
Bütün dünyada ekonomi ve çevre arasında denge kurmanın hedeflendiği sürdürü­
lebilir kalkınma stratejisine yönelindiği bir zamanda böylesine ilkel bir anlayışa da­
yandırılan bir ÇED Yönetmeliğinin yürürlükte olması, yanlıştan da öte ÇED ve çevre
yönetimi açısından tehlikeli sonuçlar da getirmektedir. Bu tehlikelerin başında, böy­
lesine yanlış bir anlayışa dayandırılan ÇED Yönetmeliğinin, ülkemiz ÇED uygulama­
larında yatırımcılarla diğer ilgilileri bilimsel temele dayalı olmayan tartışmalara
sürükleyen ve böylece karşıt görüşlerdekileri çözümsüz mücadeleler içine sokan bir
ortam yaratmış olması gelmektedir. Sonraki bölümde ÇED Yönetmeliğinin, en başta
ülkemizde ÇED'nin tam ve doğru olarak uygulanabilmesi açısından tehlikeli olan
yönleri, örnekler verilerek açıklanmaktadır.
Sonuç olarak, çevre yönetiminin en önemli araçlarından olan ÇED'nin, ülkemiz
koşullarına en uygun bir sürece kavuşturulabilmesi için ÇED Yönetmeliğinin bütü­
nüyle revize edilmesine önemle ve ivedilikle gerek vardır. Bu gerekliliğin nedenleri,
bundan sonraki bölümde daha ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.
58 Çevresel Etki Değeriendirm esi'ne Giriş

KAYNAKLAR
"Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği", Çevre Bakanlığı'ndan, Resmi Gazete, 7 Şubat
1993, Sayı: 21489
Environmental Impact Assessment in the Netherlaııds, Ministry of Housing Physical Planning
and Environment, Ministry of Agriculture and Fisheries, Netherlands, March 1984
JAIN, R. K., URBAN L. V., STACEY, G. S., Environmental Impact Analysis A Neu> Dimension in
Decision Makiııg, Van Nostrand Reinhold Company, New York, 1981, second edition
"Memorandum for General Counsels, NEPA Liaisons and Participants in Scoping", Council on
Environmental Quality, Executive Office of the President, Washington D.C., USA, April 30,
1981
"National Environmental Policy Act of 1969", Pub. L. 91-190, 42 U.S.C. 4321-4347, January 1
1970, USA
O'RIORDAN, T., "Environmental Impact Assessment and Policy Review", Paper presented at
IBG Conference, Lancaster University, January 1980, zikreden CLARK, B. D., "The Aims and
Objectives of Environmental Impact Assessment", Environmental Impact Assessment, ed.
PADC Environmental Impact Assessment and Planning Unit, University of Aberdeen, NATO
ASI Series D: Behavioral and Social Sciences - No: 14, Martinus Nijhoff Publishers, 1983, s. 3
ÖZER, A. Ö., "Çevresel Etki Değerlendirmesinin Tarihçesi ve Gelişimi", Mühendis ve Makina,
Haziran 1986, Cilt: 27, No: 317, TMMOB Makina Mühendisleri Odası
PHANTUMVANIT, D., "Environmental Impact Assessment - A Contrivance That Works",
Papers fo r The Sem inar on Environmental Impact Assessment, Office of Environment,
Republic of Korea, 14-16 Oct. 1981, s.25-51
"Regulatıons for Implementing the Procedural Provisions of National Environmental Policy
Act", Council on Environmental Quality, Executive Office of the President, USA, Reprint, 43 FR
55978-56007, November 29 1978, 43 CFR Parts 1500-1508
The World Commission on Environment and Development, Our Common Future, Oxford
University Press, Oxford, New York, 1987
TOMLINSON, P., "Methods for Environmental Impact Assessment", Course on Environmental
Health Impact Assessment, 20 Nov.-5 Dec. 1984, WHO, CEMP of the Univeristy of Aberdeen,
Adana
USLU, O., Çevresel Etki Değerlendirmesi, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara, 1993
İKİNCİ BÖLÜM

ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ


YÖNETMELİĞİ
HAKKINDA ELEŞTİRİLER
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ
HAKKINDA ELEŞTİRİLER

^YÖNETMELİĞİN ELEŞTİRİSİNDE DİKKATE ALINAN KISTASLAR


Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği, Çevre Bakanlığı'nca hazırlanarak 7
Şubat 1993 tarih ve 21489 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış ve bu tarihten itibaren
yürürlüğe konmuştur. Yönetmelik ile öngörülen ÇED sürecinin incelendiği bu çalış­
mada aşağıdaki kıstaslar dikkate alınmıştır.
(1) ÇED uygulamasına tabi projelerin çevresel etkilerinin tam ve doğru olarak ir­
delenmesinin sağlanıp sağlanamayacağı,
(2) ÇED uygulamalarında bilimsellik ve objektiflik esaslarına uygunluk bu kap­
samda evrensel ÇED kurallarına yer verilip verilmediği,
(3) Yönetmelikte yer verilen tanımların, açıklamaların ve kuralların ÇED'ne özgü
temel kavramlara, terminolojilere ve genel kurallara uygun olup olmadığı.
Bu üç kıstasa göre Yönetmelik, üç ana başlık altında İncelenmektedir, bunlar:
(1) ÇED Raporunun hazırlık, incelenme ve denetim süreci,
(2) ÇED Ön Araştırma süreci,
(3) Yönetmeliğin bütünü.

*ÇED RAPORUNUN HAZIRLIK, İNCELENME VE DENETİM SÜRECİ


ÇED uygulamalarının esas amacını oluşturan bu sürecin aşamaları Yönetmelik
maddelerine atıfta bulunularak aşağıda açıklanmakta ve bu aşamalarda öngörülen iş­
lemler yukarıda belirtilen kıstaslara göre eleştirilmektedir.
AŞAMA 1 - ÇED R a p o ru için b a şv u ru :
Madde 6'nın (a) ve (b) fıkralarında belirtilen bir faaliyeti veya birden fazla faaliyeti
kapsayan bir proje veya entegre projeler (Yönetmelikte hatalı bir tanımlamayla "en­
tegre faaliyet" olarak geçiyor) hakkında ÇED Rapoaı hazırlayacak proje sahibi (Yö­
netmelikte hatalı bir tanımlamayla "faaliyet sahibi" olarak geçiyor), Madde 13
uyarınca bir dilekçe ve ekinde proje özeti ile Çevre Bakanlığı'na başvurur.
Madde 9 uyarınca ÇED Ön Araştırmasına tabi olup "Çevresel Etkileri Önemlidir"
kararı alınan bir proje için ÇED Raporu hazırlayacak proje sahibi, Madde 6 (c) uyarın­
ca ve Madde 13'ün ikinci fıkrasına göre düzenlediği belgelerle Bakanlığa başvuruda
bulunur.
62 Çevresel Etki D eğerlendirm esi'ne Giriş

AŞAMA 2 - ÇED R a p o ru n u n h a zırla n m a sı:


ÇED Raporu hazırlamak için başvuruda bulunan proje sahiplerine Bakanlık, Madde
13 uyarınca, (Ek V)de yer alan Genel Formatı veya gerektiğinde faaliyetin türüne
göre 28inci madde hükümleri çerçevesinde değişiklikler yaparak hazırladığı ÇED Ra­
poru Formatını verir. Yönetmeliğin 7nci maddesinde, ayrıca, ÇED Raporunda bulun­
ması gereken hususlar açıklanmaktadır. Proje sahibi Bakanlıktan almış olduğu
Formata göre ÇED Raporunun hazırlığı için gerekli işlemleri yerine getirir.
ELEŞTİR İLER - A şam a 1 ve A şam a 2 :
ÇED Raporları, tıpkı Fizibilite Raporları gibi, masrafları proje sahiplerince karşılanarak
hezırlanırlar. Bunun nedeni ÇED Raporları ile ilgili giderlerin yüksek olup bunların
projenin genel bütçesi içinden karşılanmasının gerekliliği ve bu raporları hazırlama
yükümlülüğünün proje sahibine ait olmasıdır. Bu husus ÇED uygulayan diğer ülke­
lerde de genel bir kural olarak kabul edilmektedir. Ülkemiz ÇED Yönetmeliğinde de
bu kurala yer verilmektedir.
Ancak bu kural yerine getirilirken proje sahibinin ne derece objektif olabileceği
sorusu ÇED'ni uygulayan ülkelerin temel konularından biri olmuştur. Çünkü doğaldır
ki, proje sahipleri projenin uygulanması yönünde taşıdıkları hedefi koruyacaklardır
ve aynı zamanda yatırım ve işletme maliyetlerini artırıcı masrafları kısma arzusunda
olacaklarından çevresel önlemleri olabildiğince azaltma eğiliminde bulunacaklardır.
Bu duaımda projelerinin çevresel etkilerini olabildiğince daha az ve hatta hiç yokmuş
gibi gösteren ÇED Raporlarının hazırlanmasına çalışmaları yüksek bir olasılıktır.
ÇED Raporlarının hazırlanış amacı, kalkınmanın gereği olan projelerin çevresel et­
kilerinin tam ve doğru olarak önceden tahmini, böylece olabilecek olumsuz çevresi
ile etkilere karşı gereken önlemlerin alınmasının temini, ekonomik gelişmeyi çevre
ile uyumlu kılarak kaynak kullanımında uzun dönemli dengenin kurulmasıdır. ÇED
Raporlarının bu amaca hizmet verebilmesi için kesinlikle bilimsellik ve objektiflik
esaslarına uygun olarak hazırlanmaları gerekir. ÇED uygulamasına tabi projelerin çev­
resel etkilerinin tam ve doğru olarak irdelenmesi ancak bu esaslara uyulması halinde
olanaklıdır.
ÇED uygulamalarını dünyada ilk başlatan ülke ABD başta olmak üzere diğer
bütün ülkelerce, ÇED Raporlarının yukarıda açıklanan esaslara uygun olarak hazırlan­
ması yönünde mekanizmalann geliştirilmesine özellikle önem ve ağırlık verilmiştir.
Bunun için önemle üzerinde durulan konu, proje sahiplerinin kendi projelerini çevre­
sel yönden aklamak endişesiyle objektiflik ve bilimsellikten uzaklaşmalarını önlemek
olmuştur. ABD'de ÇED uygulamalarının başalatıldığı ilk yıllarda proje sahiplarinin
ÇED Raporlarını, projelerinin olumsuz çevresel etkilerini az göstermelerine imkan
veren bir kapsamda hazırlamaları (hatta bazan bu konuda ne kaçla i* fazla etüd yaptık­
ları izlenimini vermek için karınca yuvalarına kadar gereksiz detaylara inen ve eni iki
metreye varan ancak çevresel etkileri yeterince irdelemeyen Raporlar düzenlemeleri)
üzerine, bu aldatmacaları önleyici önlemler geliştirilmiştir. Bu konuda ABD'de gelişti­
rilip daha sonra ÇED uygulamalarını başlatan diğer ülkelerce de uygulanmaya başla­
nan başlıca yöntem "kapsamlaştırma" (scoping) sürecidir.
ÇED Y önetm eliği Hakkında Eleştiriler 6 3

Kapsamlaştırma süreci ile bir ÇED Raporunun kapsamı, proje konusu faaliyet üni­
telerinin özellikle çevresel etkileri yönünden özellikleri ile etkilenecek çevrenin özel­
likleri dikkate alınarak ve bu etkilere maruz çevre öğeleri ile ilişkili tarafların (tarım,
turizm, balıkçılık, ormancılık gibi yöresel kaynakların kullanıcıları olan kuruluş ve ki­
şiler ile o yörede yaşayanların ve diğer ilgililerin) katılımlarıyla belirlenir. Böylece bir
yandan proje sahibinin ÇED Raporlarını hazırlarken kendi hedefleri yönünden yanıl­
tıcı bir yaklaşım izlemeleri engellenirken diğer yandan ÇED Raporları kapsamının, o
projeden etkileneceklerin de görüşlerine yer verilerek, tam ve doğru irdelemelere
imkan veren bilimsellik ve objektiflikte belirlenmesi sağlanır.
Yukarıda Asama 1 ve Asama 2 incelendiğinde, proje sahibinin ÇED Raporunu ha­
zırlarken esas alacağı tek belgenin, Yönetmelik ekinde yer alan Genel Format veya
faaliyetin özelliğine göre değişiklik yapılmış format olduğu görülmektedir. Proje sahi­
bi bu formatı aldıktan sonra projenin çevresel etkilerinin neler olabileceğine ve hangi
metod ve tekniklerle nasıl irdeleneceğine kendisi karar vermektedir. Genel Formatta
ve hatta faaliyetin özelliğine göre hazırlanacak formatta yer verilen inceleme konula­
rını bir kap içindeki renkli toplara benzetmek mümkündür. Her proje özelinde bu
çok sayıdaki toplardan hangilerinin ele alınıp hangilerinin kap içinde bırakılacağı ka­
rarını proje sahibine bırakmak, inceleme ve değerlendirmelerde istediği metod ve
tekniği seçmesine imkan vermek, ÇED Raporu kapsamını proje sahibinin kendi pro­
jesini çevresel yönden aklamak yönünde belirlemesini sağlamak demektir. Oysa,
ÇED uygulayan ve Kapsamlaştırma sürecini geliştiren ülkelerin hazırlamış olduğu
Genel ve Özel Formatlar incelendiğinde son derece teknik detayları içeriyor oldukla­
rı, buna karşın yine de proje sahiplerinin ÇED Raporunun kapsamını belirlemede ser­
best bırakılmadıkları görülmektedir. Bu ülkeler, bu konuda zaman içinde yapılan
hataların düzeltilmesine yarayan deneyimler ile, proje sahiplerine hazırlattırılacak
ÇED Raporlarının kapsamının nasıl belirlenmesi gerektiği konusunda evrensel bir
çözüm olarak Kapsamlaştırma sürecini benimsemişlerdir. Bu süreç Çevre Genel Mü­
dürlüğü1nce hazırlanan ilk ÇED Yönetmeliği Taslağında ayrıntılı olarak belirlendiği
halde Çevre Bakanlığı'nm yürürlüğe koyduğu Yönetmelikten tümüyle çıkartılmıştır.
Bu duaımda ÇED Raporlarının bilimsellik ve objektiflik esaslarına uygunluğunu sağ­
layıcı bu en önemli mekanizmanın ülkemizdeki ÇED Raporlannın hazırlığında uygu­
lamaya konması imkanı ortadan kaldırılmıştır.
Ülkemizde yürürlüğe konan ÇED Yönetmeliği ÇED'nin dünyadaki gelişimi ile kar­
şılaştırıldığında, ÇED Raporlarının hazırlığında diğer ülkelerde yaşanan olumsuz de­
neyimlerin tekrarını getirecek bir yapının kurulduğu görülmektedir. B u yönetm elik,
kaynak kullanım ında ekonom i-ekoloji bağıntısını d en gelem ek ten ço k y a tırım ­
cıya ek o nom i ağırlıklı am a çev red en da yanay m ış g ib i g ö rü n en R a p o rla r h a ­
z ırla m a la rı için olanak sağlam aktadır. B öylece, Yönetm elikte tem el alınm ası
g e re k e n ç e v re s e l etk ilerin kontrolü h ed efi, p r o je sa h ip lerin e y a tırım la rın ın
çev rey e z a r a r v erm ey eceğ i izlenim i ya ra tm a k için ÇED R a p o rla rın ı b ir a ra ç
o la ra k kullanm alarının sağlanm a sı y ö n ü n e sa p tırılm ış d u ru m d a d ır.
B u n u n la birlikte, Yönetmelik, p r o je sah ip lerin e ÇED R aporlarını kolay lıkla h a z ır ­
la m a o la n a k la rı d a getirm em ektedir. Ülkemizde uygulanmasına yeni başalanacak
ÇED Raporlannın hazırlanması konusunda gerek proje sahiplerinin ve gerekse bu
64 Çevresel Etki Değerlendirm esi ne Giriş

raporun hazırlığında görev alacakların deneyimsizlikleri, inceleme ve değerlendirme­


lere katılacaklann raporların hazırlanmasında kullanılması gereken son derece teknik
konular hakkında bilgi birikimlerinin bulunmayışı, ÇED Raporlan kapsamında nele­
rin, nasıl incelenmesi gerekeceği konusunda tam bir karmaşanın yaşanmasında yol
açacaktır. Yönetmelikte Ek V olarak verilen Genel Format ve bu formatın değişikliği
ile hazırlanacak diğer formatlar, bu sorunları gidermede yukarıda açıklanan nedenler­
le son derece yetersiz kalacaktır.
Benzer faaliyetler için hazırlanacak ÇED Raporlarında dahi çevresel etkilerin irde-
lenmesinde kullanılacak metod ve tekniklerin (örneğin alıcı ortam standartlarını belir­
lenmesi için uygulanacak ölçüm metodları, hangi dağılım modelinin uygulanacağı ve
bu modelde hangi parametreler için ölçümlerin yapılmasının gerekeceği, yeraltı su
kirliliğinin tahmini için nerelerde ve hangi metodlarla sondaj yapılmasının daha
uygun olacağı, ekonomik ve sosyal etüdlerde, projenin sosyo-ekonomik etkilerinin
irdelenmesinde kullanılacak metodlar, risk değerlendirme metodlarından hangileri­
nin kullanılacağı ve daha burada sıralanamayacak çok hususun) belirlenmesinde
proje sahiplerinin aynı bilimsellik düzeyine ulaşmaları beklenmemelidir. Çünkü Yö­
netmelik, ÇED Raporlarının hazırlığı öncesinde proje sahiplerini rapor kapsamının
belirlenmesında olduğu gibi kullanılacak metod ve teknikler konusunda da serbest
bırakmaktadır. Bu durumda çevresel kaygılara sahip proje sahipleri ile ekonomik
kaygıları ağır basan proje sahiplerinin inceleme ve değerlendirmelerde seçecekleri
metod ve teknikler farklı olacaktır. Örneğin, aynı tip faaliyetle ilgili farklı projeler için
hazırlanan ÇED Raporlarında dağılım modellerinde belirlenen parametrelerden biri­
nin dahi eksik bırakılması, bu benzer özelliklerdeki projelerden birinin çevresel etki­
lerinin diğerinden daha az gösterilmesini sağlayabilecektir. Bu durum aşağıda Aşama
4 - Aşama 7 ile ilgili eleştirilerde açıklanan soruniann çıkmasına neden olacaktır.
S o n u ç o la ra k y u k a rıd a a çık la n a n n ed en lerle, Y önetm eliğin in celen m esin ­
d e e s a s alm an k ısta sla ra g ö r e ;
( 1 ) ÇED R a p o rla rın d a p ro je le rin çev re s e l etk ilerin in tam ve d o ğ ru o la ra k
ird elen m esin in sa ğla n m a sı b ek len em ez, çü n k ü ;
( 2 ) Y önetm elikte b u ra p o rla rın h a z ırla n m a sın d a bilim sellik ve o b jek tif­
lik e sa sla rın a u y gu n lu ğu n sa ğla n m a sı y ö n ü n d e g eliştirilen e v re n s e l k u ra lla ­
ra ve m ek a n izm a la ra y e r v erilm em ek ted ir.
AŞAMA 3 - ÇED R a p o ru n u n B akanlığa su n u lu şu :
Proje sahibi ÇED Raporunu Madde 29 uyarınca Bakanlıktan Yeterlik Belgesi almış
kurum, kuruluş veya kişilere hazırlattırdıktan sonra bu raporu, Madde 14 uyarınca ve
Ek V'de verilen Genel Format ile belirlendiği gibi 10 nüsha olarak Bakanlığa sunar.
AŞAMA 4 - ÇED R a p o ru n u n B a ka n lık ça in celen m esi:
Madde 14 uyarınca Bakanlık ÇED Raporunu, Raporun sunuluş tarihinden itibaren
en fazla iki hafta içinde, ÇED Raporu Formatma ve diğer esaslara uygunluğu yönün­
den inceler. Uygun bulunmayan ÇED Raporu proje sahibine iade edilir ve başvuru
geçersiz sayılır. Uygun bulunan ÇED Raporu ilk toplantı tarihini belirten yazı ile bir­
likte Inceleme-Değerlendirme Komisyonu üyelerine gönderilir.
ÇED Y önetm eliği Hakkında Eleştiriler 6 5

AŞAMA 5 - ÇED s ü re c in e b a lk ın katılım ı:


ÇED Raporunun Bakanlığa sunuluşundan sonra, Madde 15 uyarınca halkı yatırım
hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak üzere, anılan madde ile öngörü­
len ilan işlemleri proje sahibince ve mahallin en büyük mülki amirince yerine getiril­
dikten sonra, mahalin en büyük mülki amirinin veya tayin edeceği bir yetkilinin
yönetiminde bir toplantı düzenlenir. Toplantıda oluşan halkın görüşleri, Bakanlığın
Taşra Teşkilatı tarafından bir tutanakla belirlenerek Bakanlığa bildirilir. Yine Madde
15 uyarınca, ÇED Raporunu incelemek isteyenler Bakanlık veya Taşra Teşkilatında
inceleme-değerlendirme süresi içerisinde incelemelerini yapıp Raporun içeriği hak-
kındaki görüşlerini Bakanlığa bildirebilirler.
AŞAMA 6 - ÇED R aporunu İtıceleme-Değeriendirme Kom isyonunun teşkil edibnesi
Madde 4'de tanımlanan Inceleme-Değerlendirme Komisyonu, Madde lö'da öngö­
rülen esaslara uyularak Bakanlıkça, 443 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
36'mcı maddesine dayanılarak "İhtisas Komisyonu" olarak teşkil edilir. Komisyonun
teşkilinde Bakanlık, Madde 16 uyarınca faaliyetin konusu, türü ve faaliyetin uygulan­
ması için seçilen yerin veya alternatif yerlerin özelliklerini dikkate alır. Komisyona fa­
aliyetin konusu ile ilgili oldukları tespit edilen merkezi ve yerel kurum ve kuruluşların
temsilcileri, proje sahibi veya temsilcisi, ÇED Raporunu hazırlayan kurum veya kuru­
luş temsilcisi, halkin katılımı toplantısı tutanak sekreteri ile Bakanlık temsilcileri katı­
lır. Bakanlıkça ihtiyaç duyulması halinde Komisyon çalışmalarına gerçek ve tüzel
kişiler, üniversite, enstitü; araştırma ve ihtisas kuruluşları ve meslek odalarının temsil­
cileri de üye olarak çağrılabilirler. Komisyon üyeleri temsil ettikleri kurum ve kuruluş­
larını ilgilendiren konulardaki yasal yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesinde
görevlendirilirler. Komisyonun sekreterya hizmetleri Bakanlıkça yerine getirilir.
AŞAMA 7 - ÇED R a p o ru n u n In celem e-D eğerlen d irm e K o m isy o n u n ca
in celen ip d eğ erlen d irilm esi:
Madde 17'de Raporun incelenme-değerlendirilme süresi, Bakanlığa sunuluşundan
itibaren oniki hafta olarak öngörülmektedir. Bu süre Madde 27'de öngörülen hüküm­
ler yerine getirilerek Bakanlık Makamının onayı ile uzatılabilir. Inceleme-
Değerlendirme Komisyonu bu süre içerisinde gerektiği kadar toplanarak Rapor hak­
kında inceleme ve değerlendirme çalışmalarında bulunur.
Madde 18’de ÇED Raporunun incelenmesi-değerlendirilmesinde Komisyon tara­
fından esas alınacak hususlar açıklanmaktadır, bunlar:
a) Raporun, ÇED Raporu Formatına uygun olarak hazırlanması,
b) Yapılan incelemelerin, hesaplamaların ve değerlendirmelerin yeterli miktarda
ve ayrıntı düzeyinde olup, doğru veri, bilgi ve belgelere dayandırılması,
c) Eklerin yeterli ve uygun olması,
d) Sözkonusu faaliyetin çevreye olabilecek etkilerinin tam ve doğru olarak açık­
lanması ve bu açıklamalarda tereddüte neden olabilecek hususların bulunmaması,
e) Yer ve teknoloji alternatiflerine dair incelemelerin tam ve doğru olarak açıklan­
ması.
66 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Komisyon bu hususları dikkate alarak yapmış olduğu incelemeler ile, ÇED Raporu
hakkında kesin bir karara ulaştığı takdirde çalışmalarını bir tutanakla sonuçlandırır ve
Bakanlığa sunar. Eğer ÇED Raporunda yukarıda sıralanan hususlardan en az birine
uyulmadığı, tekrar incelenip değerlendirilmesi gerekli görülen eksikliklerin bulundu­
ğu tespit edilirse, Madde 20 uyarınca Revize ÇED Raporunun hazırlanmasına karar
verilir. Bu süreç sonunda ÇED Raporunda tüm gereklerin yerine getirildiğinin tespiti
ile, sözkonusu ÇED Raporu, Nihai ÇED Raporu olarak kabul edilir. Komisyonun ken­
disine tanınan inceleme ve değerlendirme süresi içerisinde ÇED Raporu hakkında
kesin görüşlere ulaşamaması halinde, o zamana kadar yapılan değerlendirmeler ve Ra­
porlardaki bilgi ve belgeler dikkate alınarak ÇED Raporu Bakanlıkça karara bağlanır.
Madde 19'da Komisyonun ÇED Raporunu inceleme ve değerlendirmesi ile ilgili
görev, yetki ve sorumluluklan açıklanmaktadır. Bu maddeye göre Komisyon, gerekli
gördüğü takdirde mahallinde ve faaliyetle ilgili bir başka kuruluşta inceleme, araştır­
ma yapar, bilgi toplar, test ya da deney yapar ya da yaptırır. Bakanlıkça da uygun gö­
rülmesi kaydıyla proje sahibinden araç-gereç, kaynak ve doküman temin etmesini,
test, deney ve ölçümleri yapmasını veya yaptırmasını ister.
Komisyonun ÇED Raporunu inceleme ve değerlendirme süreci, Nihai ÇED Rapo­
ru hakkında imzalanan tutanakla son bulur.
ELEŞTİR İLER - A şam a 3 - A şam a 7:
Asama ^'de açıklandığı gibi, proje sahibi hazırlatmış olduğu ÇED Raporunu Ek V uya­
rınca Bakanlığa on nüsha halinde sunacaktır. Bu raporu incelemesi gerekenlerin sayı­
sının on kişiyle sınırlı kalması önceden bilinemez. Inceleme-Değerlendirme
Komisyonu üyelerinin sayısı için Yönetmelikte herhangi bir belirleme yoktur. Ayrıca
inceleme ve değerlendirme süresi boyunca Rapor Bakanlıkta ve Taşra Teşkilatında
halkın incelemesine açık tutulacağına göre (bazan otoyol projelerinde olduğu gibi,
birden fazla ildeki halkın Taşra Teşkilatlarına başvurması gerekebilecektir) on nüsha
raporun yetersiz kalacağı çok açıktır. Bu durumda ÇED Raporunu incelemek isteyen­
ler öncelikle bu raporu elde etme konusunda zorluk çekeceklerdir. Ayrıca, ÇED Ra­
porları kısa sürede gözden geçirilerek incelenemeyecek kadar kapsamlı ve uzun,
kullanılan bilimsel metod ve teknikler nedeniyle zaman alan bir titizlikle incelenmele­
ri gereken içerikte hazırlanırlar. Dolayısıyla, bu raporları elden ele geçirerek paylaşım
metodları ile incelemek de zaman açısından oldukça sıkıntılı bir durum ortaya çıkara­
caktır.
Asama 4'de açıklandığı gibi, Bakanlık ÇED Raporunu teslim aldıktan sonra Madde
14'de öngörülen hususlara göre inceler. Bakanlık bu incelemesi sonucu uygun bul­
madığı ÇED Raporunu proje sahibine iade etmekte ve başvuruyu geçersiz saymakta­
dır. Ancak, Yönetmelikte başvurusu geçersiz sayılan proje sahiplerinin daha sonra ne
yapacaklan belirlenmemektedir. Proje sahibi yeni bir ÇED Raporu mu hazırlayacaktır,
yoksa başvurunun geçersizliği ÇED Raporunun tümüyle olumsuz bulunduğu anlamı­
na mı gelmektedir, anlaşılamamaktadır.
Madde 14'e göre Bakanlıkça incelenip uygun bulunan ÇED Raporları için Aşama 5
ve Aşama 6'da açıklanan inceleme ve değerlendirme süreci başalatılır. Asama 5'de
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 6 7

açıklanan halkın ÇED sürecine katılımında tam bir karmaşanın ortaya çıkması beklen­
melidir. Bu karmaşayı bilinen bir örnekle, Ailağa Termik Santralı Projesine karşı olu­
şan tepkiler ve sonuçları ile karşılaştırarak açıklamak mümkündür.
Aliağa Termik Santralı Projesinin duyulmaya başlandığı ilk günlerden itibaren hal­
kın ve basının ilgisi projeye yönelmeye başlamıştır. Bu arada ÇED Raporu çalışmaları­
na başlanmış ancak projenin çevresel etkileri ile ilgili teknik incelemelerin sonuçları
henüz alınmadan projeye karşı olan gruplar ve halk projenin durdurulması için faali­
yete geçmişlerdir. Bu karşı gruplar, ÇED Raporunun hazırlanmakta olduğunu bildik­
leri halde, "bekleyelim, ÇED Raporu ne gösterecek?" dememişlerdir. Sonuçta, ÇED
Raporu ile Aliağa Termik Santralının çevresel etkilerinin zararsız olacağı sonucuna va­
rılmakla birlikte, halkın ve çevreci grupların baskısı ile projeden vazgeçilmek zoran-
da kalınmıştır. Öyle ki, ÇED Raporunun sonuçlarının tartışılması dahi yapılmamaıştır.
Yönetmelik ile öngörülen ÇED sürecine halkın katılım modeli, Aliağa örneğinde
olduğu gibi, halka ÇED Raporunun hazırlığı aşamasında, bu raporların kapsamı ile il­
gili formel yollardan görüş bildirme olanağını vermemektedir. Ancak, bundan sonraki
projelerin Aliağa Termik Santralı örneğinden bir farkı, kamuoyuna denilecektir ki,
"bakın artık ÇED Yönetmeliği yürürlükte, ÇED Rapora bitince görüşlerinizi alacağız,
onu bekleyin." Ne varki, bu arada halk ve çevreci gruplar ÇED Raporunun hazırlanış
sürecine işin başında uzak tutulacaklar ve Raporun hazırlığı öncesinde görüş ve ta­
leplerinin alınmamış olması nedeniyle, bu rapor ile nelerin inceleneceği ve sonuçla­
rın objektiflik ilkesine uygun olup olmayacağı konusunda güven verici tam bir
bilgiye sahip olamayacaklardır. Bu durumda bu raporlan kendilerinin dışında hazır­
lanmış, proje sahiplerinden yana bir belge olması endişesini de taşıyacaklardır, çünkü
proje sahibi, Formatını Bakanlıktan da alsa, parasını kendisinin ödediği bir rapor ha­
zırlatmaktadır. Ancak, yine de ÇED Yönetmeliği artık yürürlükte olduğuna göre
Rapor sonuçları, muhtemelen, projeye karşı tepkisiz ve eylemsiz bir biçimde beklene­
cektir. Yönetmelik bu sayede halkın projeye karşı oluşabilacek tepkilerini, ÇED Ra­
porunun hazırlanış süresi içinde durdurmaya yarayacaktır. Böylece, Aliağa Termik
Santralı için oluşan kamuoyu tepkisne benzer tepkilerin engellenmesi sağlanmış ola­
caktır.
Yönetmelikle belirlenen ve Asama 5'de açıklanan süreç ile, ÇED Raporlan hazırla­
nıp halkın önüne getirildiği zaman asıl karmaşa yaşanmaya başlanacaktır. Proje sahi­
bi hazırlatmış olduğu ÇED Rapora ile, kamuoyu önünde projesini çevresel yönden
aklama çabaları içinde olacaktır, aksini düşünmek olanaksızdır. Hiç bir proje sahibin­
den "benim projem çevreye zarar verecek, gelin görüşelim, bakın nasıl olacak anlata­
yım" demesi beklenemez. Dolayısıyla, projeden yana propaganda faaliyetlerine
başvuracak, kendisinden yana taraftar gruplar oluşturmak isteyecektir. Bu arada poli­
tikacılar, çevreci gruplar, basın ve yayın organları da proje hakkındaki görüşlerini,
ÇED Raporunun ortaya çıkışıyla birlikte oluşturmaya başlayacaklardır.
ÇED Raporunu değerlendirecek olan gruplar arasında projenin çevresel etkilerinin
asıl muhatabı olacak yerel halkın proje ile ilgili değerlendirmelerini nasıl yapacağı
çok önemlidir. Mahallinde yapılacak toplantıda proje sahibi ÇED Rapora aracılığıyla
68 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

projesinin çevresel etkilerini aklatmaya çalışırken dili nasıl seçeceği sorusu ilk akla
gelen konudur. ÇED Raporu kapsamında ancak konunun uzmanlarınca anlaşılabilir
metod ve tekniklerin anlatımında kullanılacak teknik dili balıkçıların, çiftçilerin, turis­
tik otel sahiplerinin anlaması beklenemez. Hava kalitesi ölçümleri için istasyon yerle­
rinin doğru seçilip seçilmediğinin bir değerlendirmesini yapamayan yerel halk, proje
sahibinin kendi bildiğince hazırlattığı dağılım modeli çıktılarının tarladaki ürününe,
balıkçılık yaptığı denize asit yağışlar nedeniyle zarar verilip verilmeyeceği ile ilgili ne
sonuçlar verdiğini anlayamaz. Bu durumda kendisinin anlamadığı konularda bilgili
ve güvenilir olarak tanıdığı üçüncü kişilere başvurması gerekecektir. İşte o zaman,
politikacılar, projeden yana ya da karşıt gruplar ÇED Raporu çıktıları hakkında olum­
lu ya da olumsuz yönde yaptıkları değerlendirmelerini halka anlatmaya başlayacak­
lardır. Aslında, bu kişiler de, çok muhtemel, Raporun teknik dilini anlamayacaklar, o
nedenle de anlayabildikleri kadanyla yapabildikleri yorumları halka da aktarmaya ça­
lışacaklardır. Bu arada, bu yorumlann bazısı projeden yana bazısı projeye karşı ola­
caktır ve bütün bunlar, yerel halkın kafasını karıştırmaya ve doğru olanın hangisi
olduğu konusunda tereddüte düşmesine yol açacaktır.
Yukarıdaki eleştirilerden ÇED sürecine halkın katılımının doğru olmayacağı sonu­
cuna varılmamalıdır. Yanlış olan halkın katılımı için Yönetmelikte belirlenen zaman
ve katılım biçimidir. ÇED'ni uygulayan diğer ülkelerde ÇED sürecine halkın kaülımı
en fazla önem verilen konulardandır. Bu ülkeler halkın katılımını ÇED Raporlarının
hazırlığında etkin kılmak yönünde ve karmaşa yaratmayacak bir biçimde gerçekleşti­
rilmesini sağlayan yöntemler geliştirmişlerdir. Projeden etkileneceklerin ÇED Raporu
kapsamında nelerin incelenmesini istediklerinin belirlenmesi için kamuoyu araştırma
yöntemleri uygulanmaktadır. Halka açık toplantılar düzenlemek bu yöntemlerden
yalnızca biridir. Bu toplantılar ÇED Raporu hazırlanmadan önce ve Kapsamlaştırma
sürecinin içinde gerçekleştirildiği için, proje sahibinin projenin çevresel etkileri konu­
sunda henüz herhangi bir şey söyleyip propaganda yapacak aracı yoktur. Dolayısıyla,
konu bu aşamada yalnızca halkın istekleri yönünde ele alınmakta ve buna göre ÇED
Raporunda incelenmesi gereken konuların belirlenmesinden öte bir tartışma ortamı­
na çekilmemektedir.
Kapsamlaştınlmasına katkıda bulunduğu ÇED Raporu konusunda beklentilerini
iletme olanağına sahip halkın, bundan sonra proje sahibinin nasıl bir ÇED Raporu ha­
zırlattıracağı hakkında bir ön bilgisi vardır. Dolayısıyla, proje sahibinin yalnızca kendi
bildiği gibi değil, halkın beklentilerini de cevaplandıran objektif ve bunu sağlamak
yönünde bilimsel raporlar hazırlaması da kontol altına alınmış olmaktadır.
Ü lkem iz ÇED Yönetm eliğinde K apsa m laştırm a s ü re c in e y e r v erilm ed iği ve
dolayısıyla böyle b ir s ü r e ç için d e halkın katılım ına olanak sa ğla n m a d ığı için,
halkın ÇED R a p o rla rın ın h a zırlığın d a g e r ç e k anlam da s ö z sa h ib i o ld u ğu ve
ka tk ıd a b u lu n d u ğu söylenem ez. Yönetm elikle ö n gö rü len "halkın katılım s ü r e ­
ci", aslında, "katılım" o la ra k n itelen d irilem ez; bu s ü re ç halkın ÇED R a p o ru n a
katılım da b u lu n d u ğu n u zannettiği b ir k a rm a şa ortam ına sü rü k len m esid ir.
Asama 6'da açıklandığı gibi, ÇED Raporunu inceleyecek olan Inceleme-
Değerlendirme Komisyonu, Bakanlıkça, 443 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
ÇED Y önetm eliği H akkında Eleştiriler 6 9

3öncı maddesine dayanılarak bir "İhtisas Komisyonu" olarak teşkil edilir. Yönetmeli­
ğin löncı maddesi ile Bakanlığın bu komisyonu kurarken dikkate alacağı hususlar ve
Komisyona üye olarak çağrıda bulunacağı kurum, kuruluş ve kişilerin özellikleri be­
lirlenmektedir. 443 sayılı KHK'nın 36ncı maddesi ile Yönetmeliğin lömcı maddesi
karşılaştırıldığında, tnceleme-Değerlendirme Komisyonuna katılması öngörülen üye­
ler ile İhtisas Komisyonunun teşkilinde öngörülen hükümlerin birbiriyle uyumsuz
olduğu görülmektedir. 443 KHK'nın 3öncı maddesine göre İhtisas Komisyonu üyele­
ri, yerli ve yabancı bilim, meslek ve mühendislik kuruluşlarıyla uzmanlardan oluş­
maktadır; bu komisyonda merkezi ve yerel resmi kuruluş temsilcilerine yer
verilmemektedir. Yönetmeliğin löncı maddesinde ise merkezi ve yerel resmi kuruluş­
ların temsilcileri Inceleme-Değerlendirme Komisyonunun asil üyeleri olarak kabul
edilirlerken, 443 saylı KHK'nın 3öncı maddesi ile İhtisas Komisyonunun asil üyeleri
olarak belirlenen bilim ve meslek kuruluşları ve uzmanlar gerektiğinde Bakanlıkça
çağrıda bulunulacak komisyon üyeleri olarak tanımlanmaktadır. B u d u ru m d a , İn ce-
lem e-D eğerlen d irm e K om isyonunu teşkil e d e rk e n B akanlık, y a k en d i k u ru lu ş
k a ra rn a m esi h ü k ü m lerin e uym adan h a rek et ed ecek , y a d a Yönetm elik h ü ­
k ü m lerin i tam o la ra k y e rin e getirem ey ecek tir.
Asama 6 'da açıklanan Inceleme-Değerlendirme Komisyonunun teşkilinden sonra,
Asama 7'de açıklandığı gibi ÇED Raporunun incelenmesine başlanır. Inceleme-
Değerlendirme Komisyonu üyeleri Raporla ilgili bilgilenmeye, ancak, aynı halkın ka­
tılımında olduğu gibi, Rapor tamamlanıp incelenme aşamasına gelindiğinde sahip
olabileceklerdir. Ancak bu konuda yerel halka oranla, biraz daha şanslı bir durumda­
dırlar; proje sahibi ÇED Raporu için bilgi ve belge toplarken muhtemelen Komisyona
üye kurum ve kuruluşlara başvurmuş ve bu yolla proje hakkında ön bilgiler bu
kurum ve kuruluşların eline geçmiş olabilir. Aynca, Komisyon üyeleri ÇED Raporu­
nun incelenmesinde, yerel halktan farklı olarak, mesleki uzmanlığa sahip bulunduk­
larından teknik konuları daha kolay anlayabileceklerdir. Ancak ÇED'ne özgü metod
ve teknikjer hakkında bilgi sahibi olmayan üyeler bu raporlan incelemekte zorlanabir
lirler. Bu durumda Komisyona ÇED uzmanı kişi ve akademisyenlerin katılması yararlı
olacaktır.
İnceleme-Değerlendirme Komisyonunun ÇED Raporunu Madde 18 ile belirlenen
esaslara göre inceleyip değerlendirmesi gerekmektedir. ÇED Raporunda yapılan ince­
lemelerin, hesaplamaların ve değerlendirmelerin tam ve doğru bilgi ve verilere da­
yandırılarak yapılıp yapılmadığını ölçmek, buna göre çevresel etkilerin tam ve doğru
olarak irdelenip irdelenmediğini belirlemek için, Komisyon üyelerinin elinde somut
ölçütlerin bulunması gerekir. Acaba su kalitesi ölçümleri doğru noktalarda ve gere­
ken periyodlarla yapılmış mıdır, ölçüm yapılan parametreler yeterli midir ve alıcı orta­
mın gerçek özelliklerini ortaya koyabilmekte midir, bu alıcı ortamın özellikleri
dikkate alındığında sudaki canlı türlerinin tespiti tam olarak yapılabilmiş ve bu canlı
türlerinin yaşamlarını sürdürebilmeleri için besin kaynaklarının tespiti ile bu kaynak­
ların korunma koşulları tam olarak belirlenmiş midir, bu bulgulara göre projenin alıcı
su ortamlanna, buna bağlı olarak bu ortamlardaki canlı türlerine, besin zincirine
olabilecek muhtemel etkilerinin tahmininde doğruya en yakın sonuçları veren
70 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

yöntemler kullanılmış mıdır, gibi pek çok konudaki soruların cevaplandırılması için
Komisyon üyelerinin bu konularla ilgili ön bilgilere ve hangi bulguyu neye göre de­
ğerlendireceklerine dair önceden belirledikleri ölçütlere sahip olmalan gerekecektir.
Komisyonun yukarıda örneklerle açıklanmaya çalışılan pek çok konuda ön hazır­
lık yapmadan, ÇED Raporu eline geçtikten sonra inceleme ve değerlendirmelere baş­
laması önemli güçlükler ortaya çıkaracaktır. Herşeyden önce, Komisyon üyelerinin
ÇED Raporunda nelerin doğru nelerin eksik, nelerin yanlış olduğunu tespit edebilme­
leri için, sözkonusu ÇED Raporunda bu konularla ilgili nelerin bulunması gerektiğini
Rapor ellerine geçmeden önce biliyor olmalan gerekir. Ancak, Yönetmelik ile öngö­
rülen ÇED sürecinde Komisyon üyelerine ÇED Raporu, böyle bir ön hazırlığa olanak
tanınmadan sunulmaktadır. Komisyon üyeleri, ÇED Raporunu incelerken ön bilgilere
dayalı olarak önceden belirlenmiş ölçütlerin bulunmaması nedeniyle, Rapor içindeki
ekisikliklerin ve yanlışlıkların tespitini yapmakta zorlanacaklar, pek çok konuda te­
reddüt göstereceklerdir. Bu durumda Madde 19un işletilmesi gerekecek, Komisyo­
nun tereddüt içinde olduğu veya tatmin edici bulmadığı konularda yeni bilgilerin
toplanması, araştırma ve incelemelerin, deneylerin, ölçümlerin yapılması gerekecek­
tir. Komisyon üyeleri için belirlenen oniki haftalık inceleme süresi içinde 19uncu
maddenin işletilmesiyle de tatmin edici sonuçlara ulaşılamayacağının anlaşılması ha­
linde Rapor eksikliklerinin ya da yanlışlıklannın düzeltilmesi için Madde 20 uyarınca
Revize ÇED Raporunun hazırlanması gerekecektir.
Yönetm elikte ö n gö rü len ÇED R a p o ru n u in celem e ve d eğ erlen d irm e s ü reci,
y u k a rıd a açık la n d ığı gib i, hem K om isyon ü y eleri h em d e bu s ü r e ç için d e p r o ­
je s in in ç e v re s e l etk ilerin i aklam a ça b a sı içinde, b ir y a n d a n y e r e l halkı, basın
ve y a y ın o rga n la rın ı, p o litik a cıla rı, ç e v re c i ve d iğ e r b a sk ı g ru p la rın ı y a n m a
çek m e ça b a sı v erirk en d iğ e r y a n d a n K om isyon ü y elerin i tatm in etm eye çalı­
şa ca k p ro je s a h ip le ri ve b u a ra d a b u p r o je ile z a r a r m ı y o k sa y a r a r m ı s a ğ ­
lay a ca ğın a d a ir g ö rü ş b elirlem esi g e re k e n y e r e l halk için g ü çlü k lerle
d o lu d u r. A ncak bu g ü çlü k ler, ÇED R a p o ru n u in celem e ve d eğ erlen d irm e s ü r e ­
cin e g ire n le rin m utlak k a d e ri d eğ ild ir, deneyim li ü lk elerin b u s ü re ç ile ilgili
u ygulam aları bu n u n böyle olm adığını a çık ça gö sterm ek ted ir.
ÇED Raporlarının hazırlanması ve incelenip değerledirilmesi hiç de basit bir süreç
değildir, ancak, karmaşa ve güçlükler yaratılmadan da kolaylıkla yerine getirilebilir.
Bunu sağlamak için ÇED'ni naşarıyla uygulayan ülkeler, öncelikle, inceleme ve de­
ğerlendirme sürecinde ortaya çıkması beklenen ve yukarıda açıklanan güçlüklerin
nedenlerini ortadan kaldırıcı yöntemler uygulamaktadırlar. Bir ÇED Raporunun ince­
lenmesi ve değerlendirmesinin kolay ve karmaşasız bir süreçle gerçekleştirilmesini
sağlayıcı düzenlemeleri, bu Raporun hazırlanış aşamasından başlayarak yapmak ge­
rekir. Başka bir deyişle, ÇED R a p o ru n u n h a zırla n ış ve in celem e-d eğerlen d irm e
a şa m a la rın ı b irb irin d en a y n d ü şü n m ed en tek b ir s ü re ç o la ra k e le alıp d ü ­
zen lem ek g e re k ir. B unu g erçek leştirm ek için, p r o je sahibi, resm i o to rite (B a ­
kanlık ve d iğ e r resm i k u ru lu şla r) ve kam uoyu (y e re l halk, m eslek ö rg ü tleri,
g ö n ü llü k u ru lu şla r, basın, ya yın v .d ) ü çlü sü n ü n ÇED R a p o ru n u n h a z ırla n ış
a şa m a sın d a n b a şla y a ra k sık ı b ir ilişki ve hatta işb irliği için e g irm e le ri s a ğ ­
lanm alıdır. B u am acın g erçek leştirilm esin d e d iğ e r ü lk elerin kullandığı başlı­
c a yöntem K apsam laştırm adır.
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 7 1

Kapsamlaştırma süreci, yukarıdaki eleştiri bölümünde açıklandığı gibi, ÇED Raporu­


nun kapsamının belirlenmesi amacıyla başlatılır. Bu sürece, Rapor kapsamında
incelenip irdelenmesi gerekecek konular hakkında görüş ve talepleri alınacak ilgililer
katılır; bunlar, proje sahibi (ÇED Raporunun hazırlanması sorumluluğunu taşıyarak),
çevre öğeleri ile ilgili resmi kuruluş temsilcileri (orman, su ürünleri, tanm toprakları
v.d.), meslek örgütlerinin temsilcileri (tarım koop., turizm demekleri, sanayi ve ticaret
odalan v.d.) akademik ve araştırma kuruluşlarının temsilcileri, yerel örgüt temsilcileri
(belediye bşk., muhtarlar) ve yöre halkı ile konuyla ilgili olup yukanda belirtilmeyenler­
dir. Kapsamlaştırma sürecinin gerçekleştirilmesinde kullanılan tek yöntem toplantılar
düzenlemek değildir. Özellikle kamuoyunun görüşlerinin alınmasında proje hakkında
bilgi veren yayınlar dağıtmak (basın ve yayın organlarından da yararlanılarak), yazılı
soaı formlannın yöre halkına dağıtılması ile yazılı olarak görüş ve taleplerini almak, yöre
halkı ile doğrudan yapılan görüşmelerle projeden beklentileri ve endişeleri hakkında
bilgi almak, ve daha başka yöntemler kullanılır. Böylece, daha işin başında, ÇED Rapo­
runun hazırlanması aşamasında kamuoyunun katılımı sağlanır ki, proje sahibi ÇED Ra-
pomnda önemle ve ağırlıkla inceleyip değerlendirmesi gereken konulan kamuoyunun
görüş ve taleplerini de dikkate alarak belirler. Kamuoyu, ÇED Raporunda nelerin incele­
nip irdeleneceğini biliyor olmanın rahatlığı ile, proje hakkındaki endişelerini farklı yol­
larla (Aliağa örneğinde olduğu gibi tepki eylemleri ile) ortaya koymak gereğini duymaz.
Kapsamlaştırma sürecinde mutlaka kullanılması gereken yöntem ise, halka açık
ve/veya kapalı toplantılar düzenlemektir. Toplantılara ÇED Raporunun belirlenme­
sinde projenin ve yer alacağı çevrenin özelliklerine göre ilgili merkezi ve yerel kuru­
luş temsilcileri katılarak kendi kuruluşları adına, Rapor kapsamında hangi konuların
ve nasıl incelenip değerlendirilmesini talep ettiklerini açıklarlar. Bu toplantılar ilgilile­
re özel çağrılarda bulunularak yapıldığı gibi, halka açık olarak genel duyurularla da
düzenlenebilir. Önemli olan, ÇED Raporunun kapsamının belirlenmesinde, konuyla
ilgili tarafların katılımını eksiksiz olarak sağlamaktır.
Kapsamlaştırma süreci, ÇED Raporunun proje sahibince hazırlandığı süre boyun­
ca devam eder. ÇED Raporunu hazırlayanlar Kapsamlaştırma sürecine katılanlarla iliş­
kilerini bu süre içerisinde de devam ettirerek. Raporun kapsamı ile ilgili görüş
alışverişini sürdürebilirler ki, bu da ilgililerin Raporun hazırlanışı ile ilgili sürekli ola­
rak bilgilendirilmelerini ve proje sahibi ile işbirliğini kesintisiz sürdürebilmelerini sağ­
lar. Kapsamlaştırma süreci Raporun tamamlanması ile sona erebileceği gibi, Raporun
incelenmesi ve değerlendirilmesi aşamasında da devam edebilir. Raporun kapsamlaş-
tırılmasma katılanlar, inceleme ve değerlendirmelerle ilgili toplantılara da katılarak,
görüş ve taleplerine Raporda yer verilip verilmediğini irdeleyebilirler. Bunu kolaylıkla
yapabilirler, çünkü neleri hangi ölçütlere göre inceleyip değerlendireceklerini önce­
den belirlemiş durumdadırlar. Ülkemiz ÇED Yönetmeliği ile öngörülen ÇED Raporu­
nun hazırlanma, incelenip değerlendirilmesi sürecinde Inceleme-Değerlendirme
Komisyonu ile kamuoyunun içine düşmesi beklenen ve yukarıda açıklanan karmaşa­
ya, böyle bir Kapsamlaştırma sürecini gerçekleştiren ülkelerde rastlanmaz.
Çevre Genel Müdürlüğü'nce ilk hazırlanan ÇED Yönetmeliği Taslağında Kapsam-
laştırma sürecine yer verilmekte ve bu süreç Raporun incelenip değerlendirilmesi sü­
72 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

resince de devam ettirilmekle birlikte, yürürlüğe konan yönetmelikte, Çevre Bakanlığı


temsilcilerinden alınan bilgilere göre, Raporun hazırlığı öncesindeki Kapsamlaştırma
zaman alıcı görülmesi nedeniyle gereksiz bulunmuş ve metinden tümüyle çıkartılmış­
tır. Oysa, bu sürece yer verilmemesi nedeniyle Raporun incelenmesi ve değerlendiril­
mesi aşamasında yukarıda açıklanan karmaşanın ortaya çıkması ile birlikte, işin
başında tasarruf edilmek istenilen zaman bu kez yeniden yapılması gerekecek incele­
meler, araştırmalar, deneyler, ölçümlerle, amaçalananın tam aksine uzatılmış olacak­
tır. 'Yanlış h esab ın B ağdat'tan dönm esi" g ib i K apsam laştırm adan kısıntı
y a p ıla ra k zam an kazanılacağı ite ilgili yanlış h esa p da, R a p o ru n incelenm esi
ve d eğerlen d irilm esi a şam asında d a h a fa z la zam an g e re k tire c e k büyük b ir iş
y ü k ü He g e r i dönecektir.
Ancak, belki de, yukarıda açıklananların tam aksine, eksiklikleri giderip yanlışlık­
ları düzeltmenin fazla zaman alacağı düşüncesiyle, proje sahibinin sunmuş olduğu
Rapor olduğu gibi kabul edilme yoluna gidilecektir. Aslında proje sahibinin bu konu­
da, inceleme ve değerlendirmelere katılanları ikna yoluna başvurması beklenmelidir;
yitirilecek zaman nedeniyle yatırım maliyetini artırmak istemeyecektir, dış bağlantıla­
rını kurmuş ya da kurmak üzeredir, ithalat yapıp bir an önce makina alimim yapmak
istemektedir ve daha bir çok nedenle, ÇED Raporunun yeterli görülmesi için Komis­
yon üyelerine talepte bulunacaktır. Öyle ki, bazı komisyon üyeleri yeni araştırmalar
ve incelemeleri gerekli görerek zaman kaybına yol açacakları, bu nedenle de ülke
ekonomisine zarar verecekleri duygu ve düşüncesine dahi kapılabileceklerdir. Böyle­
ce, proje sahibinin kapsamını kendisinin berlirlediği, parasını verip projesinin çevre­
sel etkilerini aklatmak üzere hazırlattırdığı rapor, ülke ekonomisi için önemli
yatmmların gerçekleştirilmesinde zaman kaybına uğranmamak üzere, mevcut haliyle
kabul edilmiş olacaktır. Yönetm eliğin tem el h ed efi olm ası g erek en ekon om i-çev re
dengesi, böylece, ek o n o m i ağırlıklı b ir y a n a kaydırılacaktır. A slında, ÇED Yönetm e­
liğinin h azırlığ ın ın a r d ın d a g ü d ü len a m a c ın z aten bu olduğu d a düşünülebilir.
Sonuç olarak, y u k a rıd a açıklanan n ed en lerle, ÇED Y önetm eliği ile ö n g ö rü ­
len ÇED R a p o rla rın ın in celen ip d eğ erlen d irilm e sü reci,
( 1 ) ÇED R a p o rla n ile p ro je n in çev re s e l etkilerinin tam ve d o ğ ru o la ra k ir ­
d elen ip ird elen m ed iğin in belirlenm esini, in celem e ve d eğ erlen d irm elere katı-
la n la r için gü çleştirm ek ted ir;
( 2 ) ev ren sel ÇED k u ra lla rı ile bu s ü re c i kolaylaştırıcı m ek a n izm a la ra y e r
v erm ed iğ i için, incelem e ve d eğ erlen d irm elere k a tıla n la n n ÇED R a p o rla rın ın
bilim sellik ve objektiflik esa sla rın a uygun o lu p olm adığım b elirlem esin i z o r ­
laştırm akta ve hatta o la n a k sız h a le getirm ek ted ir.
AŞAMA 8 - N ih a i ÇED R a p o ru ve e k le ri h a k k ın d a p r o je sa h ib in in
b ey a n ın ı B a k a n lığa su n m a sı:
İnceleme-değerlendirme süreci sonunda "Nihai ÇED Raporu" olarak kabul edilen
ÇED Raporunu, Madde 21 uyarınca Bakanlık, proje sahibine verir. Bu madde uyarın­
ca ve Madde 8'de açıklanan yükümlülükleri çerçevesinde proje sahibi, Nihai ÇED Ra­
poru ve eklerinin taahüdü altında olduğunu, bu rapor ve eklerinde belirtilen tüm
hususlara uyulacağını gösteren imzalı ve mühürlü beyanı, üst yazı ve imza sirküleri
ile birlikte Bakanlığa sunar.
ÇED Y önetm eliği H akkında Eleştiriler 7 3

AŞAMA 9 - B a k a n lık ça "ÇED O lum lu" veya "ÇED O lum suz" b elg esin in
d ü z en len m esi ve p r o je sa h ib in e v erilm esi:
Madde 22 uyarınca, Nihai ÇED Raporunun proje sahibince Bakanlığa sunulmasın­
dan sonra en fazla iki hafta içerisinde, Yönetmeliğin 18inci maddesinde belirtilen tüm
hususlara uyulduğu ve projenin çevreye olumsuz yönde önemli etkilerinin bulunma­
dığı veya olumsuz etkilerin ilgili mevzuata ve/veya bilimsel esaslara göre kabul edile­
bilir olarak belirlenen düzeylerde olacağı kanaatine varılması halinde "ÇED Olumlu
Belgesi", aksi takdirde "ÇED Olumsuz Belgesi" düzenlenir. "ÇED Olumsuz Belge­
sin d e projenin olumsuz bulunmasında esas alman hususlar açıklanır. Bu belgeleri
Bakanlık, proje sahibine, ilgili merkezi ve yerel kurum ve kuruluşlara gönderir. Proje
sahibi bu belgeleri, Madde 8 uyarınca, projesini gerçekleştirdiği yerde herkesçe görü­
lebilecek bir yere asmak va istendiğinde ilgililere göstermekle yükümlüdür.
Madde 22'de, "ÇED Olumlu Belgesi'ni alan proje sahibinin diğer mevzuat uyarınca
ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli izinleri alarak en fazla iki yıl içinde planladığı
yatırıma başlamaması halinde bu belgenin geçersiz sayılacağı belirtilmektedir.
AŞAMA 1 0 - P rojenin gerçekleştirilm e aşam asında izlenm esi ve d en etlen m esi
Bakanlık "ÇED Olumlu Balgesi" verdiği proje ile ilgili olarak 23üncü madde uya­
rınca, bu belgeyi, proje sahibinin vermiş olduğu taahütnamenin bir suretini ve diğer
belgeleri kendi görev ve yetkileri çerçevesinde projenin gerçekleştirilmesi aşamasın­
daki faaliyetleri izleyecek ve denetleyecek ilgili kurum ve kuruluşlara gönderir. Yine
aynı madde uyarınca Bakanlık, "ÇED Olumlu Belgesi" verdiği projelerle ilgili olarak
proje sahibi tarafından taahhüt edilen hususların yerine getirilip getirilmediğini izle­
me ve denetleme yetkisine sahiptir. Bakanlık bu görevi yerine getirirken gerekli gör­
düğü takdirde kamu ve özel kuruluşlar, ilgili meslek odaları, merkezi ve yerel
yönetimlerle işbirliği yapar.
23üncii madde uyarınca proje sahibi, proje konusu faaliyetini gerçekletirmek için
hazırlık, inşaat, işletme sırasında ve faaliyetin sona ermesinden sonra, faaliyetin türü­
ne göre belirlenecek süre içerisinde, Bakanlıkça uygun görülen zaman aralıklarında
konuyla ilgili ölçümleri yapmak veya yaptırmak, bunları Bakanlığa bildirmek ve yü­
rürlükteki mevzuat uyarınca gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
AŞAMA 11 - Y önetm eliğe ay k ın uy gu la m a la rın d u rd u ru lm a sı:
ÇED Olumlu Belgesini alıp proje uygulamalarına başlanılan tesisler için, proje sahibi­
nin Yönetmeliğin 8inci maddesinde belirtilen yükümlülüklerinden olan beyanına ve
vermiş olduğu taahhütnameye uymadığının tespiti halinde, Madde 25 uyarınca, ma­
hallin en büyük mülki idare amiri proje sahibinden, tespit edilen süre içerisinde, bu
yükümlülüğünü yerine getirmesini ister. Bu süre içerisinde yükümlülüğün yerine ge­
tirilmemesi halinde, ilgili en büyük mülki idare amiri faaliyeti durdurur ve yükümlü­
lük yerine getirilmedikçe durdurma kararı kaldırılmaz.
Yine 25inci maddeye göre, Yönetmelik uyarınca ÇED Raporu hazırlanması zorun­
lu olan projeler için ÇED Olumlu Belgesi alınmadan faaliyetin başlatıldığının tespiti
halinde, bu faaliyet mahallin en büyük mülki amirince durdurulur ve Yönetmelik hü­
kümlerine göre gerekli işlemler tamamlanmadan durdurma kararı kaldırılmaz.
74 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

AŞAMA 1 2 - P ro je S o n ra sı A naliz
Madde 24'de Bakanlığın, ileride gerçekleştirilecek aynı tip faaliyetlere önceki tec­
rübelerin taşınması amacıyla, geçmişte gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili etkilerin göz­
den geçirilmesi ve değerlendirilmesi için gerekli çalışmaları yapması öngörülmektedir.
ELEŞTİR İLER - A şam a 8 - A şam a 12:
Asama 7 sonunda Inceleme-Değerlendirme Komisyonunun "Nihai ÇED Raporu"nu
bir tutanakla tespitinden sonra Aşama 8'de Bakanlığın Madde 21 uyannca, bu rapoaı
proje sahibine geri veriş nedeni anlaşılamamaktadır. Nihai ÇED Raporu hakkında tnce-
leme-Değerlendirme Komisyonunun tespitleri ve Bakanlıkça alınan kararların resmiye­
te kavuşması ile birlikte, proje sahibinin uymakla yükümlü olduğu hususlar belirlenmiş
demektir. Bu konuda proje sahibinin yükümlülüklerinin belgelendiği ÇED Raporu
Olumlu Belgesi veya ÇED Raporu Olumsuz Belgesi'nin imza karşılığında, proje sahibi­
ne verilmesi yeterli olabilecekken, Madde 21 ile proje sahibinden aynca Bakanlığa im­
zalı ve mühürlü beyan ve imza sirkülerini sunmasının neden istendiği de belli değildir.
Proje sahibinin böyle bir beyanda bulunmaması halinde, Nihai ÇED Raporu hakkında
alınan kararlara uyması konusunda bir güvensizlik mi vardır? Oysa böyle bir güvensiz­
lik proje sahibine ÇED Raporunu kendi belirlediği kapsamda hazırlatmasına imkan ve­
rilirken, objektiflik ve bilimsellik esaslarına uyup uymayacağı konusunda gösterilme­
mektedir. Yönetm elik kapsa m ında p ro je sa h ib in e ÇED R a p o ru n u h a z ırla ttırır­
k en gü v en du y u lu p serb estiy et ta nınırken bu ra p o rla ilgili k a ra ra uym a sı ko­
n u su n d a gü v en sizlik gö sterilm esi, tu ta rsız b ir d u ru m d u r.
Asama 9'da açıklanan Madde 22'de, Yönetmeliğin diğer hükümleri ile ilgili belirsiz
bir durum vardır. Madde 18, Madde 19 ve Madde 21 hükümlerine göre, proje sahi­
bince Bakanlığa sunulan ÇED Raporunun Inceleme-Değerlendirme Komisyonunca
Yönetmelik hükümlerine uygunluğunun tesbiti halinde bu rapora "Nihai ÇED Rapo­
ru" adı verilmektedir. Bu raporu Bakanlık, Madde 21 uyarınca proje sahibine vermek­
tedir. Dolayısıyla, proje sahibinin Bakanlığa "Nihai ÇED Raporu"nu sunuşu ile ilgili
bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak Madde 22'de,"Nihai ÇED Raporunun faaliyet sa­
hibince Bakanlığa sunulmasından sonra en fazla iki hafta içerisinde", bu maddede
açıklanan hususlar dahilinde, Bakanlığın ÇED Olumlu veya Olumsuz Balgesini dü­
zenleyerek proje sahibi ve diğer ilgililere göndermesi öngörülmektedir. Yönetmelik
hükümlerinde proje sahibinin "Nihai ÇED Raporu"nu Bakanlığa sunuşu ile ilgili bir
hüküm olmadığına göre, ÇED Olumlu veya Olumsuz Belgesinin Bakanlıkça iki hafta
içerisinde hazırlaması ile ilgili sürenin ne zaman başlatılacağı belirsiz bırakılmaktadır.
Acaba, Madde 22 kaleme alınırken "Nihai ÇED Raporunun Bakanlıkça proje sahibine
verilmesinden sonra" demek istenirken yanlışlıkla bunun tersi mi yazılmıştır? Madde
22'de belirsizlik taşıyan ifadenin açıklığa kavuşturulması gerekir.
Madde 22 uyarınca ÇED Raporu hakkında Olumlu veya Olumsuz Belgesini dü­
zenlerken Bakanlığın, Madde 18'deki hükümleri dikkate alması öngörülmektedir. In-
celeme-Değerlendirme Komisyonunun da ÇED Raporunu inceleyip değerlendirirken
Madde 18 hükümlerine uyması gerekmektedir ve Rapor hakkında düzenleyeceği tu­
tanakta bu madde hükümlerine uygunluğu esas almaktadır. Bununla birlikte, Madde
22'de, Bakanlığın Olumlu veya Olumsuz Belgesini verirken Inceleme-Değerlendirme
ÇED Y önetm eliği Hakkında Eleştiriler 7 5

Komisyonunun ÇED Raporu ile ilgili inceleme ve değerlendirmelerini, hazırlamış ol­


duğu tutanağını dikkate alacağına dair bir ifadeye yer verilmemektedir. Bu durumda
Bakanlığın, ÇED Raporu ile ilgili olarak İnceleme-Değerlendirme Komsiyonundan
ayrı olarak kendisinin de, Raporun Madde 18 hükümlerine uygunluğu konusunda bir
değerlendirme yapacağı sonucuna varılmaktadır. İn celem e-D eğerlen d irm e K om is­
y o n u o n ik i h a fta s ü re n b ir çalışm a ile R a p o r h a k k ın d a b ir d eğ erlen d irm e
yaptık ta n so n ra , B akanlığın b una ek o la ra k ik i hafta d a h a b ir in celem e s ü r e ­
sin e (B aka nlık tem silcilerinin d e K om isyon ü y esi olm asına ve ra p o rtö rlü k
y a p m a la rın a ra ğ m en ) n ed en ihtiyaç d u y u ld u ğu anlaşılam am ıştır.
Diğer yandan, İnceleme-Değerlendirme Komisyonunun "ÇED Raporu"nun "Nihai
ÇED Raporu" olduğuna dair kanaat edinmesinden sonra proje sahibinin Madde 21
uyarınca düzenleyeceği bayanat ile, Bakanlıkça düzenlenecek ÇED Raporu Olumlu
Belgesi veya Olumsuz Belgesi arasında nasıl bir ilişki kurulduğu da belirsizdir. Proje
sahibinden Nihai ÇED Raporuna uyacağına dair bir beyanat alındığına göre, bu rapor
olumlu bulunmuş demektir, olumsuz bulunmuş ise bu rapordaki hususlara uyacağına
dair proje sahibinden beyanat alınmasına zaten ihtiyaç yoktur. Madde 21 uyarınca
proje sahibinden beyanat alınan ve böylece olumluluğu belgelenmiş bir rapor için,
Madde 22 uyarınca Bakanlığın yeniden iki haftalık bir inceleme yapıp bu kez de
Olumlu Belgesi vermesi, aynı işi iki kere tekrarlamak anlamına gelmektedir ki, buna
neden gerek görüldüğü de anlaşılamamaktadır.
Madde 22'de anlaşılamayan bir diğer husus ise, ÇED Olumlu Belgesini aldıktan
sonra diğer mevzuat uyarınca ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli izinleri alan ve en
fazla iki yıl içinde planladığı şekilde yatırımına başlamayan proje sahiplerinin Olumlu
Belgelerinin iptaline neden gerek görüldüğüdür. Gecikilerek de olsa yatırımını ger­
çekleştirmek isteyecek proje sahiplerinden, projede yapmak isteyeceği değişikliklerin
veya yer alacağı çevrede bu zaman içinde farklı gelişmelerin (diğer yeni tesislerin ku­
rulması, koruma statülerinin getirilmesi gibi) olması halinde, eski ÇED Raporunun bu
değişikliklere göre yenilenmesi istenebilir idi. Bu yeni raporun Revize ÇED Raporu
olarak işlem görmesi mümkün olabilecekken hazırlığı tümüyle bitmiş mevcut ÇED
Raporunu yok saymak, proje sahibine yeni bir ÇED Rapoaı hazırlattırarak ÇED süre­
cini başa döndürmek gereğini ortaya çıkaracaktır. Bu da zaman, maliyet ve emek açı­
sından hem proje sahibine hem de bu raporu inceleyeceklere fazladan bir yük
getirecektir. Oysa ÇED'nin amacı proje sahibini ve ÇED sürecine katılanları sıkıntıya
sokmak değil, kalkınma yönünde çevreyle uyumlu projelerin gerçekleştirilmesine ko­
laylık sağlamaktır.
Aşama 10'da açıklanan projenin gerçekleştirilmesi aşamasında izlenmesi ve denet­
lenmesi ile ilgili olarak Madde 23'de öngörülen işlemler sıresında bazı karışıklıkların
çıkması beklenmelidir. Madde 23'e göre projenin gerçekleştirilmesi aşamasında izle­
me ve denetlemelerde bulunacak kurum ve kuruluşlar, Bakanlık dışında genelleştiri­
lerek "kendi görev ve yetkileri çerçevesinde... ilgili kurum ve kuruluşlar" olarak
belirtilmiştir. Bu gibi genellemeler konuyu ya sahipsiz bırakmakta veya çok başlılığa
neden olmaktadır. Hangi kurum veya kuruluş neyi, nasıl izleyip denetleyecektir soru­
sunun cevabının önceden belirlenmemesi sonucu, bazı tekrarlar veya tutarsızlıklar or­
taya çıkacaktır. Örneğin, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olup ÇED Raporu
76 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

hazırlanarak kurulmuş bir tesisin hava kalitesine olacak etkilerini Belediye mi, 11 Sağ­
lık Müdürlüğü mü, Bakanlık Taşra Teşkeilatı mı ya da hepsi birden mi izleyip denet­
leyecektir ve bir kuruluşun yaptığı izleme denetleme sonucunun diğerinin yaptığı ile
farklı olması durumunda hangi kuruluşun izleme denetlemesi geçerli sayılacaktır?
Bütün bu belirsizlikler ile ortaya çıkacak karmaşa, projenin gerçekleştirilmesi aşama­
sında izlenip denetlenmesini güçleştirecektir.
6
Yukarıda açıklanan ortaya çıkması beklenen karmaşık durumun nedeni, Madde
23 ile öngörülen izleme denetleme işlemlerinin ÇED'ne özgü evrensel kuralları olan
izleme denetleme sürecine uymamasıdır. "Proje-Sonrası-Denetimler" (Post-Project-
Audits) olarak adlandırılan bu süreç ile, ÇED Raporu hazırlanan bir projenin gerçek­
leştirilmesi aşamasında, Raporda öngörülen ölçüm ve önlemlerin gerçek durumda ne
gibi sonuçlar ortaya çıkardığı belirlenir. Proje-Sonrası-Denetimlerde ÇED Raporu kap­
samında zaten belirlenmiş olan ölçüm programları ve önlemler esas alındığı için
neyin, nasıl izlenip denetleneceği, bu izleme ve denetlemeleri hangi kurum veya ku-
aıluşun yapacağı konusunda karmaşa ortaya çıkmamaktadır.
Madde 23'ün son fıkrasında ÇED Raporlarının hazırlığı ve Proje-Sonrası-Denetim
sürecinde yer alması gereken bir kurala daha uyulmadığı görülmektedir. Normal ola­
rak ÇED Raporlan kapsamında Proje-Sonrası-Denetimlerde uygulanacak ölçüm prog­
ramları ve olumsuz çevresel etkileri önleme önlemleri (monitoring and mitigation
measures) belirlenir ve Proje-Sonrası-Denetimler bu program ve önlemlere göre yapı­
lır. Ölçüm programlarını uygulamak ve önlemleri almak tesis sahibinin görevidir ve
yetkili merci bu işlemleri izleme ve denetleme yetkisine sahiptir. Madde 23'de, öl­
çümler için zaman belirlemesini projenin gerçekleştirilme aşamasında Bakanlığın
yapması öngörülmektedir. ÇED Raporunda önceden belirlenmiş olması gereken
ölçüm programını projenin uygulanma aşamasına gelindikten sonra Bakanlığın belirle­
mesi, bu çok önemli hususun ÇED Raporu kapsamında aranmadığını göstermektedir.
B u d u ru m d a , M ad de 2 3 ile ö n gö rü len izlem e ve den etlem e s ü recin in ÇED R a ­
p o r u olm ayan bütün d iğ e r p ro je le re uygulanan izlem e ve d en etlem elerd en
h e r h a n g i b ir f a r k ı bulunm am aktadır. Oysa, ÇED R a p o ru uygulana n p ro je le ­
rin izlen ip d en etlen m esi ile ilgili P roje-Sonrası-D enetim ler d iğ e r p r o je d e n e ­
tim lerin d en fa rk lı, ö z el k u ra lla rı olan uy gu lam alardır.
Asama 11 'de açıklanan Madde 25 uyarınca, Yönetmeliğe aykın uygulamaları dur­
durma yetkisi mahallin en büyük mülki idare amirine aittir. Madde 23 ile Madde 25 kar­
şılaştırıldığında, bu konuda da bazı kopuklukların olduğu görülmektedir. Şöyle ki,
Madde 23 uyarınca yukanda açıklandığı gibi, izleme ve denetleme yetkisi başta Bakan­
lık olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara aittir, ancak bu uygulamalarda Yönetmelik
hükümlerine uyulmadığının tespiti halinde tesis sahibinden yükümlülüklerini yerine
getirmesini istemek ve gerekenin yapılmadığı tesis için faaliyeti durdurma yetkisi en
büyük mülki idare amirine verilmektedir. Bu durumda, en büyük mülki idare amiri
tesis ile ilgili olarak izleme ve denetlemelerde bulunacak kurum ve kumluşlann kapsa­
mına Madde 23 uyarınca girmektedir, dolayısıyla Madde 25'de öngörülen tespitleri ya­
pabilecektir. Bununla birlikte, Bakanlığın ve diğer ilgili kunım ve kumluşlann da
izleme ve denetleme sonuçlarını en büyük mülki idare amirine bildirmesi gerekir ki yü­
kümlülüklerini yerine getirmeyen proje sahiplerinin tespiti tek elden yapılabilsin.
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 7 7

Ancak, Y önetm elikte M adde 2 3 ile M add e 2 5 b ü k ü m lerin i b irb irin e b a ğlayıp
b ü tü n leştiren . h ü k ü m lere y e r verilm em ekte, en b ü y ü k m ülki id a re a m irle ri
Y önetm eliğe a y k ın u y gu la m a la rı tesp it ed ip tesis sa h ip lerin in y ü k ü m lü lü k ­
le rin i y e rin e g etirm e le rin i sağla m akta k u ru m ve k u ru lu şla rla ilişk isiz b ıra ­
kılm aktad ır.
Asama 12'de Proje-Sonrası-Analiz için açıklanan amaç, genel olarak "Proje-
Sonrası-Denetimler"in amaçları arasında yer alır. Proje-Sonrası-Denetimler ile yapılan
tespitler, benzer faaliyetlerle ilgili projeler için ileride hazırlanacak ÇED Raporlarının
kapsamlaştırılması, bu kapsama göre çevresel etkilerin irdelenmesi, ölçüm program­
larının ve olumsuz çevresel etkileri önleme önlemlerinin belirlenmesinde örnek alı­
nır. Madde 24'de böyle bir deneyim aktarımı hükmüne yer verilmesi olumlu olmakla
birlikte, bu hükmün gereğince yerine getirilmesi için nasıl bir yol izleneceği tam belir­
gin değildir. Bakanlığın geçmişle ilgili deneyimleri değerlendirici çalışmalar yapma­
sından sonra bu konudaki tespitlerinden yeni hazırlanacak ÇED Raporlarında nasıl
yararlanılacaktır? ÇED Raporunu hazırlamak için başvuruda bulunan proje sahibine
Bakanlık, "Genel Format" veya faaliyetin özelliğine göre hazırlanan "ÇED Raporu For-
matı" ile birlikte Proje-Sonrası-Analiz sonuçlarını da aktacak mıdır ya da bu analizle­
rin sonuçlarını Raporu inceleme-değerlendirme aşamasında mı dikkate alacaktır? Bu
soruların cevaplarına Yönetmelikte yer verilmemektedir.
S onuç o la ra k , A şam a 8 - A şam a 12'd e a çık a n a n ÇED R a p o ru h a z ırla n ıp
in celen ip d eğ erlen d irild ik ten so n ra g e re k li b elgelerin alındığı b ir p ro je n in uy­
gu la n m a aşam asında;
( 1 ) izlem e ve d en etlem elerd e bulunacak k u ru m ve k u ru lu şla rın g ö re v le ri­
ni y e rin e g etirm elerin d e k a rm a şık b ir d u ru m u n orta y a çık m ası beklenm eli­
d ir ve ÇED R a p o rla rın ın so n u çla rın ın g e rç e k d u ru m la karşıla ştırılm a sın ın
tam ve d o ğ ru o la ra k y a p ılm a sı g ü çleşecek tir;
( 2 ) "Proje-Sonrası-D enetim ler" ile ilgili ev ren sel ÇED k u ra lla rın a y e r v eril­
m ed iği için ÇED R a p o rla rın ın izlem e ve denetlem e sü re c in d e ilgili ve y etk ili
k u ru m ve k u ru lu şla rın b u ra p o rla rın objektiflik ve bilim sellik esa sla rın a
uy gu n o la ra k g erçek leştirilip g erçek leştirilm ed iğ in i b elirlem eleri ço k z o r ola­
caktır.

*ÇED ÖN ARAŞTIRMA SÜRECİ


ÇED uygulamalarının temel amacı, çevre üzerinde önemli etkiler yaratması bekle­
nen projelerin bu etkilerinin önceden tahmini ve önlenmesi yönünde önlemler alın­
masıdır. Bunun yapılabilmesi için öncelikle hangi projelerin çevre üzerinde önemli
etkilerinin olabileceğinin bilinmesi gerekir ve bu tip projeler için ÇED Raporları hazır­
lanır. Faaliyetin özelliklerine bağlı olarak bazı projelerin çevresel etkilerinin önemli
olacağı önceden bilinmektedir; örneğin, termik santrallar otoyollar, petrokimya
kompleksleri, kağıt hamuru ve kağıt fabrikaları ve diğer çevre üzerinde önemli etkile­
rinin olacağı önceden belli faaliyetler ile ilgili projeler. ÇED Raporu hazırlanması zo­
runlu tutulan bu tip projeler, ÇED uygulamalarına başlanılan ilk yıllardan itibaren
değişik ülkeler ve uluslararası kuruluşlarca belirlenerek listelenmiştir. Böyle bir liste­
leme, Yönetmelikte Ek I'de yer almaktadır.
78 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Bazı faaliyet tipleri ile ilgili projelerin çevresel etkilerinin önemli olacağını önce­
den bilebilmek mümkün olamamakta, dolayısıyla ÇED Raporu hazırlanmasının ge­
rekli olup olmayacağını anlamak için bazı yöntemler kullanılarak ön araştırmalar
yapılması gerekmektedir. Yönetmelikte ÇED Ön Araştırması için öngörülen süreç, il­
gili maddelere atıfta bulunularak aşağıda açıklanmakta ve bu aşamalar, Yönetmeliğin
incelenmesinde dikkate alınan kıstaslara göre eleştirilmektedir.
AŞAMA 1 - ÇED Ön A ra ştırm a K o n tro l L istesi ve D eğ erlen d irm e
T ablo sunu n h a zırla n m a sı:
Madde 9 uyarınca ÇED Ön Araştırmasına tabi Ek III'de yer alan bir faaliyetle ilgili
hazırlamış olduğu proje için proje sahibi, Madde 10 uyarınca Ek IV'de yer alan Kont­
rol Listesi ve Değerlendirme Tablosunu, Yeterlik Belgesi almış bir kuruluşa doldurtur
veya kendi imkanları ile doldurur.
AŞAMA 2 - ÇED Ön A raştırm ası için başvuru:
Aşama l'd e açıklanan hükümlere göre hazırlanan ÇED Ön Araştırma Kontrol Liste­
si ve Değerlendirme Tablosunu proje sahibi, Madde 11 uyarınca bir dilekçe ile Ba­
kanlığın Taşra Teşkilatına sunarak incelenmesini talep eder. Dilekçe ekinde, ayrıca,
ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından alınan, planlanan faaliyetle ilgili düşünülen yer
hakkında ilgili mevzuat gereğince bir engel bulunmadığını belirten belgeler sunulur.
AŞAMA 3 - ÇED Ön A ra ştırm a K o n tro l L istesi ve D eğ erlen d irm e
T ablo sunu n in celen m esi ve d eğ erlen d irilm esi:
Madde 12 uyarınca, ÇED Ön Araştırma Kontrol Listesini ve Değerlendirme Tablo­
sunu Bakanlık Taşra Teşkilatı inceleyip değerlendirerek en fazla üç hafta içerisinde
projenin etkileri hakkında gerekçeli bir rapor düzenler. Taşra Teşkilatı bu raporu dü­
zenlerken gerekli görür ise, ilgili Bakanlıkların taşra teşkilatları, yerel yönetimler, ger­
çek ve tüzel kişiler, üniversite, araştırma kuruluşları ve meslek odaları
temsilcilerinden 443 sayılı KHK'nın 36ncı maddesi gereğince ihtisas Komisyonu
kurar. Bu komisyon Ön inceleme ve Değerlendirme Komisyonu olarak çalışır.
Taşra Teşkilatı düzenlemiş olduğu gerekçeli raporu Mahalli Çevre Kuruluna sunar.
Kurul ilk toplantısında projenin çevresel etkileri hakkında "önemlidir" veya "önemsiz­
dir" karan verir. "Çevresel Etkileri Önemsizdir" kararı verilen projeler için bu karar bir
hafta süre ile askıda ilan edilir ve bu süre içinde yapılan itirazlar Valilik tarafından de­
ğerlendirilir. Valilik gerekli görür ise en geç bir hafta içinde konuyu, ilk toplantısında
karara bağlamak üzere Mahalli Çevre Kuruluna gönderir. Kurul karannın değişmeme­
si halinde bu karar Bakanlığa, ilgili kurum ve kuruluşlara bir yazı ile bildirir. "Çevresel
Etkileri Önemsizdir" kararı verilen projeler için ÇED Raporu hazırlama yükümlülüğü
yoktur.
AŞAMA 4 - "Ç evresel E tk ileri Ö nem lidir" k a r a n alm an p r o je le r h a k k ın d a
ÇED R a p o ru için b a şv u rfi:
Bu aşamada, Madde 6'nın (c) fıkrası uyarınca ÇED Raporu hazırlanacak projeler için
Madde 13'ün ikinci fıkrasına göre proje sahibi, Taşra Teşkilatına sunduğu ÇED Ön Araş­
tırma Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 7 9

alınan belgeler, Taşra Teşkilatının gerekçeli raporu ve Mahalli Çevre Kurulunca veri­
len "Çevresel Etkileri Önemlidir" karar yazısı ile Bakanlığa başvurur.
Bu aşamadan sonra, ÇED Raporunun hazırlık, inceleme ve denetim sürecine, ön­
ceki bölümde açıklanan Aşama 2'den itibaren aynen devam edilir.
ELEŞTİR İLER - A şam a 1:
Aşama l'de önemli olan husus, sözkonusu projenin çevresel etkilerinin "önemli"
(significant) olup olmayacağının ve buna göre ÇED Rapoaı hazırlanmasına gerek
olup olmayacağının belirlenmesidir. ÇED literatüründe "eleme" (screening) olarak ad­
landırılan bu işlem için, Yönetmelikte yer verilen Kontrol Listesi (Check List) ve Mat-
riks dahil çeşitli ÇED yöntemleri uygulanmaktadır. Bu yöntemler kullanılırken
öncelikle "önemli etki"nin önceden belirlenmiş ölçülebilir kıstaslara göre tanımının
yapılmış olması gerekir. Bunun için "önemli etki"nin tanımında, (1) içerik (context),
(2) şiddet (intensity) olmak üzere iki ana kıstas esas alınır. ÇED Ön Araştırmalarında
kullanılmak üzere yöntem seçimi yapılırken gözetilen başlıca kriterler, uzun ve
zaman alıcı olmamaları ve aynı zamanda projenin çevresel etkilerinin "önemi"nin içe­
rik ve şiddet kıstaslarına göre tam ve doğru olarak ölçülebilmesini sağlamalarıdır.
Yönetmelikte yer verilen ve Asama l 'de açıklanan ÇED Ön Araştırmalarında kulla­
nılacak Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu (Matriks) ile "önemli etki"nin nasıl
ölçüleceği konusunda belirsizlikler vardır. Bu konuda en başta, Yönetmelikte yer ve­
rilen "önemli etki" tanımından hareket etmek gerekir. Madde 4'de "Önemli Etki" tanı­
mı şöyle verilmektedir: "Planlanan bir faaliyetin çevreye olabilecek olumsuz etkisinin,
o faaliyetin özellikleri ya da yer aldığı çevrenin etkilere karşı hassasiyeti nedeniyle il­
gili mevzuata ve/veya bilimsel esaslara göre kabul edilebilir olarak belirlenen sınır
değerlerin dışında olması". Bu tanımdan hareketle, ÇED Ön Araştırması ile projenin
çevresel etkilerinin öneminin belirlenmesinde, ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre
önceden belirlenmiş sınır değerlerin ölçü olarak alınması öngörülmektedir.
Proje sahibince doldurulacak veya doldurtulacak Ek IV'de yer alan Kontrol Listesi
incelendiğinde ise, sorulan soruların bu sınır değerlere göre çevresel etkilerin önemi­
nin ortaya konmasına yarayan şekilde düzenlenmediği görülmektedir. Somut bir
örnek vermek gerekir ise, proje konusu faaliyette su kullanımının olması halinde, bu
suyun ne miktarda, nereden, nasıl temin edilip daha sonra ortaya çıkacak atık suyun
özellikleri, miktarı, nasıl arıtılıp hangi alıcı ortama verileceği gibi sorular sorulmakla
birlikte, proje sahibinin bu konularla ilgili hangi sınır değerleri esas aldığı hakkında
hiç bir soru sorulmamaktadır. Her hangi bir atığın arıtımında alıcı ortamın da özellik­
lerine göre belirlenmiş standartlara uyulması gerekir. Dolayısıyla, proje sahibinin bu
standartları önceden biliyor olması gerekir ki arıtım projesinin tasarımını ona göre ya­
pabilsin.
Bu standartlar Çevre Kanunu uyarınca yürürlüğe konan ilgili yönetmeliklerde ve­
rilmektedir. Dolayısıyla, ÇED Ön Araştırmasına tabi bir proje ile ilgili olarak proje sa­
hibi, eğer gerçekten ciddi bir çalışma yapmak istiyor ise, proje konusu faaliyetin ve
yer alacağı çevrenin özelliklerini dikkate alarak ilgili mevzuatı taramak ve bu arada
Madde 4'deki tanımda geçen "bilimsel esasları" da kendisi arayıp bularak hangi sınır
80 Çevresel Etki Değerlendirm esi ne Giriş

değerleri esas alacağını belirlemek, bunu da projesini hazırlamadan önce yapmak zo­
rundadır. Bununla birlikte, ÇED Ön Araştırması Kontrol Listesinde çevresel etkilerin
öneminin ölçülmesinde en somut ölçüler olan standartlardan hangisinin proje sahi­
bince esas alındığına dair hiç bir soru sorulmaması, proje sahibinin böyle ciddi bir ça­
lışma yapmasını fazla da gerekli kılmayacaktır. Bu durumda, Madde 4'de getirilen
"önemli etki" tanımına uygun sınır değerlerin ölçü alındığı bir Ön Araştırma sürecini
gerçekleştirmek, Ek IV'de verilen Kontrol Listesi ile mümkün olamayacaktır.
Bazı projerlerin dolaylı, sinerjistik, katalitik olarak tanımlanan çeşitli etkileri doğ­
rudan etkilerden daha kalıcı ve "önemli" olmaktadır. Bu nedenle ÇED yöntemlerinin
seçiminde, etkilerin etkileri olarak bilinen dolaylı etkilerin, sinerjistik olarak tanımla­
nan ve farklı etkilerin birarada oluşmasıyla ortaya çıkan artı etkilerin, katalizör olarak
olumsuz etkileri ortaya çıkaracak faaliyetlerin önceden belirlenmesine ayrı bir önem
verilmektedir. Bu tür etkilerin da tam ve doğru olarak belirlenmesi için, Kontrol Liste­
leri ve Matrikslerden başka daha bir çok yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemler ÇED ile
ilgili temel bilgileri kapsayan hemen bütün kaynaklarda açıklamaktadır ve bu konuda
yeni yöntemlerin geliştirilmesi amacıyla akademisyenlerce ve ÇED uzmanlarınca
önemli çalışmalar yapılmaktadır.
Yönetmelikte verilen ÇED Ön Araştırma Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablo­
su, bu bilimsel gelişmelerle karşılaştırıldığında son derece yetersiz kalmaktadır. En
azından dolaylı etkilerin önemli olup olmayacağına dair bir değerlendirme yapabil­
mek dahi bu yönetmelikle mümkün değildir. Örneklerle açıklamak gerekirse, Yönet­
melik ekindeki Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu ile, proje konusu faaliyet
için kullanılacak su kaynağının özellikleri ve atık suyun deşarj edileceği suyun kalite­
sine bağlı olarak bu kaynaklarda bulunan canlı türleri için dolaylı bir önemli etkinin
yaratılıp yaratılmayacağı belirlenemez. Ayrıca, çok ortamlı (multi-media) etkilerde bu­
lunan gaz atıklarla havaya verilecek olan kükürtdioksit emisyonlarının tesis için seçi­
len yere yakın bir su ortamında dolaylı ve/veya sinerjistik etkiler yaratarak
asitlenmeye yol açıp açmayacağını ve bu asitlenmeden su canlılarının etkilenip etki­
lenmeyeceğini belirlemek de yine bu yönetmelikte öngörülen yöntemle mümkün
olamaz.
Yönetmelik hazırlığı sırasında ÇED literatürü ve diğer ülkelerin deneyimleri gere­
ğince incelenmiş olsa idi, Ek IV'de verilen Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablo­
sundan çok daha yeterli ve aynı zamanda kolay uygulanabilen diğer yöntemlerin de
seçilmesi mümkün olabilirdi; örneğin, Kontrol Listeleri ve Matrikslerdeki eksikleri ta­
mamlayan Ağ Diyagramları ile ikincil ve dolaylı etkilerin değerlendirilmesi yapılabilir­
di. En azından doğrudan etkilerin değerlendirilmesinde Leopold Matriks'in aynen
alınması dahi, Ek IV'deki Değerlendirme Tablosu adı verilen son derece basit ve ye­
tersiz matriksin kullanılmasında çok daha yararlı olurdu. 8800 çakışma karesinden
oluşan Leopold Matriksin Yönetmelik ekindeki Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tab­
losu ile çevresel etkilerin belirlenmesi yönünden bir karşılaştırması bile yapılamaz.
Bununla birlikte bu Matriksin dahi çevresel etkilerin öneminin belirlenmesinde eksik­
liklerinin olduğu tespit edilmiştir ve diğer ÇED yöntemleri ile birlikte kullanılması ge­
rekmektedir. Bu örnek, Yönetmelikte öngörülen ÇED Ön Araştırma sürecinde
ÇED Y önetm eliği H akkında Eleştiriler 8 1

kullanılmak üzere seçilen yöntemlerin ne denli yetersiz olduğunu daha iyi açıklamak­
tadır.
Y u k a rıd a açıklanan n ed en lerle, Yönetm elik ek in d e v erilen K o n tro l L istesi
ve D eğ erlen d irm e T ablosu ile b ir p ro jen in çev re s e l etk ilerin in önem li o lu p ol­
m ayacağının tam ve d o ğ ru o la ra k b elirlen m esi ve dolayısıyla ÇED R a p o ru
ha zırla n m a sın a g e r e k b u lu n u p bulunm ayacağına d a ir isabetli k a ra rla rın
alınm ası beklenem ez.

ELEŞTİR İLER - A şam a 2 :


Yukarıda açıklanan eksikliklerle dolu ÇED Ön Araştırma Kontrol Listesi ve Değer­
lendirme Tablosu ile birlikte, Asama 2'de açıklandığı gibi Madde 11 uyarınca, planla­
nan faaliyet için düşünülen yer hakkında ilgili mevzuat gereğince bir engel
bulunmadığını belirtilen belgelerin de Bakanlığın Taşra Teşkilaüna sunulması gerek­
mektedir. İlgili mevzuat incelendiğinde, proje sahibince sunulması beklenen belgele­
rin toplanması gereken kurum ve kuruluş sayısının ne denli çok olduğu anlaşılır.
Örneğin, Gayrı Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği uyarınca proje sahibinin yer seçimi
izni alması gerekecektir. GSM Yönetmeliğine göre proje sahibi yer seçimi izni alabil­
mek için diğer bir çok kuruluştan elde edeceği belgelerle bir dosya düzenleyecek,
daha sonra bu dosyayı yine ilgili mevzuat uyarınca Büyükşehir Belediyesi sınırları
içinde ise bu belediye başkanlığına değil ise İl Sağlık Müdürlüğüne veya Sağlık Ba­
kanlığına sunarak incelettirecektir. Diğer yandan proje sahibi İmar mevzuatının da
gereklerini yerine getirerek önizin almak zorundadır ki, bunun için de yine ilgili pek
çok kuruluşa başvurup çeşitli belgeler toplayıp yeni bir dosya hazırlayacaktır. Bu dos­
yayı belediye ve mücavir alan sınırları dışında bir yer seçmiş ise İl İmar Müdürlüğüne
sunacaktır. Belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup imar planı değişikliği gere­
ken bir yer seçmiş ise, mevzi imar planı hazırlayarak Belediyenin onayını talep ede­
cektir. Bütün bu gerekleri yerine getirip proje için seçmiş olduğu yer hakkında tüm
izinleri sağalayabilmiş proje sahibinden bir de ayrıca ÇED Ön Araştırması ile ilgili
Kontrol Listesini ve Değerlendirme Tablosunu hazırlamasını istemek ne derece anlam
taşıyacaktır?
ÇED'nin başlıca kuralı, yerseçimi ile ilgili izinler alınmadan önce ve bu izinler veri­
lirken esas alınmak üzere gerçekleştirilmesidir. Denebilir ki Madde 11 ile aslında, bu
gibi izinlerin değil, proje için seçilen yer hakkında ilgili mevzuat uyarınca bir engel
bulunmadığını belirten belgelerin sunulması öngörülmektedir. Bu durumda, proje sa­
hibi izin veren kuruluşlar dışındaki kurum ve kuaıluşlara mı başvurup gereken belge­
leri elde edecektir? Örneğin İl İmar Müdürlüğünden, İl Sağlık Müdürlüğünden veya
Belediye Başkanlığından her hangi bir belge almayacak mıdır ya da bu kuruluşlara da
başvurup "izin istemiyorum, yalnızca seçtiğim yer hakkında bir engel olmadığına dair
belge istiyorum" mu diyecektir? Bu kuruluşlar uygulamakla yükümlü oldukları mev­
zuatın gerekleri yerine getirilmeden, incelemeler için mevzuat gereği tüm belgeler el­
lerinde olmadan seçilen yer hakkında bir engel bulunmadığını belirten belgeyi nasıl
vereceklerdir? Bu durumda, "henüz izin vermiyoaız, ama inceledik, seçilen yer uygun
bulunmuştur" demeleri gerekecektir ki, ilgili mevzatta (GSM, İmar ve Belediye mev­
zuatında) böyle bir uygulamaya imkan veren hükümler bulunmamaktadır.
82 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Y uka rıd a açıklanan nedenlerle, A şam a 2 'de p ro je sa h ip leri, M adde 11 ile


d iğ e r kam u k u ru m ve ku ru lu şla rın d a n tem in etm eleri istenen b elg eleri n e re le r­
d en ve na sıl eld e etm eleri g erek tiğ i konusun da tam b ir çıkm aza g irecek lerd ir.
ELEŞTİR İLER - A şam a 3 - A şam a 4:
Yukarıda açıklanan Aşama 1 ve Aşama 2'de ortaya çıkacak karmaşanın yansımala­
rı Asama 3'de de görülecektir. En başta Bakanlık Taşra Teşkilatı, kendisine sunulan
son derece yetersiz bilgilerle doldurulmuş Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu­
nu inceleyip değerlendirmekte güçlük çekecektir ya da tüm yetersizliğine karşın bu
belgelere göre şu veya bu şekilde doğru yanlış bir değerlendirme ile yetinecektir.
Eğer yetinmez ise, 443 sayılı KHK'nın 36ncı maddesi uyarınca Ön İnceleme ve Değer­
lendirme Komisyonunu kuracaktır (bu komisyonun oluşumu ile ilgili eleştiriler yuka­
rıda, ÇED Raporunu tnceleme-Deeğerlendirme Komisyonu ile ilgili Aşama 6'
bölümünde açıklanmaktadır). Ancak, bu komisyonun da bu konuda mucizeler yarat­
ması beklenemez. Komisyon üyesi ÇED konularında bilgi sahibi akademisyenler ve
uzmanlar, incelemeleri için kendilerine iletilen Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tab­
losunun eksikliklerini hemen ortaya koyabileceklerdir ve bu durumda, bu eksiklikle­
rin nasıl giderileceği sorunu ortaya çıkacaktır. Yönetmelikte yetersiz bulunan Kontrol
Listeleri ve Değerlendirme Tablolarının yeniden düzenlenmesi ile ilgili bir hüküm
yoktur. Ne var ki, böyle bir hüküm bulunmuş da olsa, Kontrol Listesi ve Değerlendir­
me Tablosunun kendi yetersizliklerinden kaynaklanan eksikliklerini gidermek zaten
mümkün olamayacaktır. Bu aşama için Madde 12'de öngörülen üç haftalık süre için­
de Komisyon, eksikliklerle dolu Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosundan hare­
ketle olabildiğince doğru incelemeler ve değerlendirmeler yapmaya çalışsa dahi tam
bir sonuç elde edemeyecektir. Bu durumda Taşra Teşkilatının hazırlayacağı gerekçeli
raporun da tatmin edici bir düzeyde olması beklenemez.
Madde 12 uyarınca Taşra Teşkilatının düzenlediği gerekçeli raporun Mahalli Çevre
Kumluna sunulması yalnızca bir formalitenin yarine getirilmesinden öte bir anlam taşı­
mamaktadır. Kurul ilk toplantısındaki diğer gündem maddelerinin arasında Taşra Teş­
kilatının sunduğu gerekçeli raporu da inceleyip hemen o toplantıda bir karara
bağlayacaktır. Aldığı karar eğer sözkonusu projenin çevresel etkilerinin önemsiz oldu­
ğu yönünde ise, bu karar bir hafta süre ile askıda ilan edilecek, bu süre içinde itirazlar
olur ise bu kez Valilik konuyu değerlendirecektir. Mahalli Çevre Kurulunca alınan ka­
rarla ilgili itirazları Valilik bünyesindeki görevlilerin hangi esaslara göre değerlendire­
ceği ise belirsizdir. Valilikçe konuyla ilgili olarak Taşra Teşkilatının gerekçeli
rapomndan başka bilgi ve belgelere mi bakılacaktır? Bu durumda Mahalli Çevre Kum­
lunun esas aldığı Taşra Teşkilatının gerekçeli rapomnun yetersizliği sorusu akla gelme­
yecek midir? Yönetmelikte bu konular tam bir belirsizlik taşımaktadır. Valilikteki
görevlilerin bu işin içinden çıkamamaları halinde izleyecekleri yol ise Yönetmelikte
açıkça belirtilmektedir; en geç bir hafta içinde itirazları Mahalli Çevre Kumluna ilete­
ceklerdir. Kuml bu kez yine konuyu ilk toplantısında gündeme alıp tekrar inceleyecek,
itirazları yerinde bulursa proje hakkındaki çevresel etkileri önemsizdir kararını değişti­
recektir. Böyle bir karar değişikliği için itirazların değerlendirilmesinde hangi kıstasla­
rın dikkate alınacağı da, bu aşamadaki diğer pek çok konuda olduğu gibi, belirsizdir.
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 8 3

Y u k a rıd a açık la n a n n ed en lerle, ÇED Ön A ra ştırm a sı s ü re c in in K o n tro l


L istesi ve D eğ erlen d irm e T ablosunun in celen m esi ve d eğ erle n d irilm e s i a ş a ­
m asında , Y önetm elikte a çık lığa k a v uştu rulm ayan p e k ço k b elirsiz lik so n u ­
cu , b u k o n u d a g ö re v li k işilerin d o ğ ru k a ra rla r alm akta z o rlu k çek m e le ri
b ek len m elid ir. Yönetm elikteki b elirsiz lik leri a şab ilm ek için konuyla ilgili g ö ­
rev lilerin k en d i in isiy a tiflerin i kullan m aları g e r e k e c e k t ir ki, b u d u ru m d a ,
ÇED Ön A ra ştırm a s ü re c in d e bilim sellik ve objektiflik k ısta sla rın d a n uzak-
la şıla ca k tır. A slında b u d u ru m , ö n cek i b ö lü m lerd e y a p ıla n e le ş tirile rd e d e
o rta y a k o n d u ğu gib i, Y önetm eliğin g e n e l y a k la şım ı ile tüm üyle u y u m lu d u r.
Aşama 4'ten itibaren ÇED Ön Araştırma süreci sona erip ÇED Raporu sürecine
başlanmaktadır. Bu süreç ile ilgili eleştiriler bir önceki bölümde açıklanmıştır.

»YÖNETMELİĞİN BÜTÜNÜ HAKKINDA ELEŞTİRİLER


ÇED, ülkemizde pek az kişinin bilgi sahibi olduğu yepyeni bir uygulama alanıdır.
Bu konuda bilgi kaynağı olarak başvurulabilecek Türkçe yayınların son derece az
oluşu, ÇED ile doğrudan ilgilenmeleri gerekenlerin dahi tam olmasa bile an azından
kendi uygulamalarına yarayacak yeterli düzeyde bilgi edinme imkanını kısıtlamakta­
dır. Bu nedenle, ÇED uygulamalarına katılacaklar için ÇED Yönetmeliği, bu konuda
düzenlenmeiş bir mevzuat olma özelliğinden daha fazla bir anlam taşımaktadır:
ÇED'nin ne olduğunun öğrenilmesi için başlıca bilgi kaynağı. Yönetmeliğin birinci iş­
levi elbetteki ÇED konusunda bilgi kaynağı niteliğinde bir yayın olması değildir,
ancak hayatlarında ilk defa ÇED konusunda bir uygulama içine girecekler için böyle
bir işlevi üstlenmesi de zorunlu olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer bir açıklamayla,
ÇED'ni tanıyıp öğrenmek isteyenler, bu konuda en başta Yönetmelikten bilgi edin­
meye çalışacaklardır. Ancak ne yazık ki, ÇED'ni bu yolla öğrenmeleri mümkün ola­
mayacaktır; çünkü, Yönetmeliğin adı ÇED olmakla birlikte, içeriğindeki temel
kavramlar ve kurallar dahi, yukarıdaki bölümlerde getirilen eleştirilerle de açıklandığı
gibi, ÇED'nin evrensel olarak kabul edilen ve geliştirilmesinin başlıca nedeni olan
temel amaçlara ulaşılmasından bile uzaktır ve hatta aykırıdır.
Yukandaki bölümlerde Yönetmeliğin uygulanma sürecinde ortaya çıkması bekle­
nen sorunlar ve karmaşaya neden olabilecek uygulamalar açıklanmış ve bu süreç
içinde ÇED'nin temel amacına yönelik olarak belirlenmiş evrensel kavram ve kuralla­
ra uygun olmayan hükümlerin eleştirisi yapılmıştır. Yönetmeliğin bütünü incelendi­
ğinde ise, ülkemizde gerçek anlamda ÇED uygulamalarının başlaülmasında, önceki
bölümlerde açıklanan ve eleştirilen hususlardan başka yönlerden de eksikliklerinin
ve yanlışlıklarının olduğu görülmektedir.
Madde 4 'de Yönetmeliğin metni içerisinde "faaliyet" ve "faaliyet sahibi" terimleri
yanlış kullanılmıştır. "Faaliyet", yapılacak bir tesisin ya da işin projelendirilmeden ön­
ceki genel adıdır, otoyol, baraj, sulama, termik santral, konut, v.b. gibi. Bu faaliyetler­
den biri veya birden fazlası için tasanm yapıldıktan sonra ÇED Raporları ve ÇED Ön
Araştırması sürecinde incelenmesine başlanılan belgeye "proje" adı verilir; örneğin,
Bolu-Ankara Otoyolu Projesi, Menderes Barajı ve Sulama Kanalları Entegre Projesi,
gibi. "Proje"nin anlamı, seçilen bir faaliyetle ilgili yer seçiminin, ünitelerin planlarının,
84 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

teknolojisinin, mali portelerin, sözkonusu faaliyet gereği diğer hususların ve bunların


alternatiflerinin tasarımının yapıldığı yazılı, çizili belgelerin hazırlanmış olmasıdır. Bu
gibi projelerin tasarımını yaptırıp finansmanını üstlenen kişi ve kuruluşlara da "Proje
Sahibi" tanımı uygun düşmektedir, Madde 4'de verilen "Faaliyet Sahibi" değil. ÇED li­
teratürü bu anlamda incelendiğinde de, tasarımı yapılıp ÇED sürecine başlanıldıktan
sonraki aşamalar için "faaliyet" diye genel bir tanımın değil, "proje" veya "önerilen fa­
aliyet", "planlanan faaliyet" veya "öneri" gibi genelden özele indirgenmiş terimlerin
kullanıldığı görülür.
Yukarıda açıklanan yanlışlığın Yönetmeliğin işlerliğini bozacak derecede önemli
olmayıp biçimsel olduğu düşünülebilir; ancak, sözcüklerde yapılan hatalar bütün bir
metin içinde kavram karmaşası ortaya çıkarabilmektedir. ÇED, diğer bilim dallarında
olduğu gibi, uluslararası özgün bir terminolojiye sahiptir ve ÇED'ni öğrenip uygulaya­
cak kişilerin de doğru terminolojiyi bilmeleri gerekir. Sözcüklerle yaratılacak kavram
karmaşası ile ÇED hakkında doğru bilgiler edinmek mümkün değildir. Dolayısıyla,
ÇED gibi bilimsel bir uygulama alanı ile ilgili mevzuatta konu, yalnızca kuralları belir­
lemekle sınırlı tutulamaz, bilimsellik yönünden de doğru kavramları verebilen termi­
nolojilere yer veriliyor olması gerekir.
Ülkemizde ÇED uygulamalarına başlandığına göre, ÇED Raporlarında ve Ön Araştır-
malannda kullanılan metod ve teknikler konusundaki bilimsel gelişmelerin bilinmesi
ve izlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu konudaki literatür ve ÇED uygulamalarında
deneyimli ülkelerde hazırlanan ÇED Raporlan incelendiğinde, ülkemizde ÇED sürecine
katılacakların, özellikle ÇED metod ve teknikleri ile ilgili pek çok şeyi öğrenmeleri ge­
rektiği görülmektedir. Oysa, ÇED Yönetm eliği incelendiğin de, ÇED işi sa n k i ço k
basitm iş ve p e k d e fa z la m etod ve tekniğin kullanılm asına g e r e k y o k m u ş g ib i
b ir izlenim edinilm ekted ir. B un un n edeninin ise, Yönetm elikteki g e n e l y a k la şı­
m ın ÇED'ni en b a site in d irgem ek o ld u ğu anlaşılm aktadır. B unun y a p ıla b ilm e­
s i için Yönetm elikte, ev ren sel ÇED k u ra lla rın ın k esilip k ırp ılm a sı ile b a sit b ir
ÇED sü recin in oluşturulm ak isten d iği gö rü lm ek ted ir.
Denebilir ki, diğer ülkelerdeki uygulamalar o kadar basit olmayabilir, ama bizimki
kendi ülkemizin koşullarına göre gereken uyarlamalar yapılarak basitleştirilmiştir. Bu
durumda akla gelen soru, ülkemiz Yönetmeliğinde öngörülen basit ÇED süreci ile ha­
zırlanacak ÇED Raporlarının, kapsam ve kullanılacak metod ve teknikler bakımından
deneyimli ülkelerde hazırlanan raporların düzeyine ne ölçüde yaklaştırabileceğidir.
ÇED Yönetm eliği bu anlam da incelendiğinde, ÇED R a p o rla rın d a bilim sel m etod
ve tekniklerin kullanılm ası ile ilgili h iç b ir hükm ün bulunm adığı gö rü lm ek ted ir.
Proje sahibini, Bakanlıkça kendisina verilen Genel Formattan (veya bu formaün
faaliyetin türüne göre değişiklik yapılmış şeklinden) başka bilimsel kurallara uyması
için yükümlü kılan ya da en azından yönlendirici işlevi olan hiç bir hükme Yönetme­
likte yer verilmediğine göre, ÇED Raporlarının hazırlığında en uygun ve doğru bilim­
sel yöntem ve tekniklerin seçilip kullanılması nasıl sağlanacaktır? Yönetmelik hazırlığı
sırasında, bu soruya cevap bulunup hükme bağlanması gerektiği belki de hiç düşü­
nülmemiş olacak ki, bu konuyla ilgili basit bile olsa hiçbir ifadeye yer verilmemiştir.
Yönetmelikteki bu eksiklik nedeniyle, ÇED Raporlarının bilimsellik düzeyinin evren­
sel standartlara ulaştırılması konusunda bir beklenti içinde olmamak gerekir. Bu
ÇED Yönetm eliği H akkında Eleştiriler 8 5

konu tümüyle proje sahibinin ve ÇED Raporu hazırlayacakların bilgi, deneyim ve cid­
diyetine bağlı olacaktır.
ÇED konusunda özellikle bilimsel alanda hızlı gelişmeler kaydedilmektedir.
ÇED'nin multidisipliner bir çalışma alanı oluşu, farklı disiplinlerdeki bilimsel gelişme­
lerin ÇED alanına aktarılması imkanını vermektedir. Bu nedenle, ÇED mevzuatının da
bu yeni gelişmelerin uygulama alanına konmasına imkan veren esnek bir yapıda ha­
zırlanmaları gerekir. ÇED Yönetm eliği b u anlam da in celen d iğin d e, b ilim sel alan ­
d a k a y d ed ileb ilecek y e n i g elişm eler b ir yana, bu k o n u d a fa r k lı d isip lin lere
ait b a len bilinebilen uygulam a yöntem lerinin d a b i k a p sa n m a sm a im kan
v erm eyen statik b ir y a p ısın ın o ld u ğu g ö rü lm ek ted ir. Yönetmeliğe esneklik geti­
rilmesi yönünde düzenlenen iki madde, Madde 28 ve Madde 31 ile, bu konuda tam
bir başarı elde edilmesini engelleyen kısıtlamalar da getirilmektedir.
Madde 28'de Genel Formatı bir bakıma statiklikten kurtaracak bir hüküm yer al­
maktadır. Bu maddeye göre Bakanlık, faaliyetin türüne göre, Genel Format maddele­
rinde gerekli değişiklikleri yapmak yetkisine sahiptir. Bu durumda öyle anlaşılıyor ki,
değişiklik Genel Formatta değil, ancak bazı faaliyetlerin türüne göre gerekli görüle­
cek maddelerde yapılabilecektir. Oysa, bugünkü haliyle bile Genel Format zaten son
derece yetersiz durumdadır ve Yönetmelik ile Bakanlığa bu formatın değiştirilmesi
yönünde bir yetki verilmemektedir. Yönetm eliği d ü zen ley en B akanlığın, ÇED uy­
gu la m a la rın d a g elişen k o şu lla ra g ö re y en ilik ler y a p m a k y etk isin e d e sa h ip
olm ayı h ü k m e bağlam ış olm ası beklenirdi.
Madde 28'de getirilen esnekliğin yetersizliği yukarıda açıklananlar kadar değildir.
Bazı faliyetler ile ilgili projeler için Genel Formatın bazı maddeleri değiştirilerek de olsa,
yetersizliği ve hatta uygun olmayışı, ÇED Raporlarının hazırlanmaya başlanmasıyla bir­
likte daha fazla ortaya çıkacaktır. ÇED'ni uygulayan ülkelerin deneyimleri ile, diğer pro­
jeler ile genel bir gruplama içine alınamayacak özelliklere sahip projeler için genel
formattan farklı özel formatlann düzenlenmesinin gerekli olduğu saptanmıştır. Bunun
için Genel Formatta madde değişiklileri yapılması yetersiz kalmaktadır. ABD ve İngilte­
re gibi ÇED uygulamalarında ileri seviyelere ulaşmış ülkelerde, bazı büyük ve önemli
projeler için özel mevzuat dahi geliştirilmiştir, hem de genel ÇED mevzuatı ülkemiz
ÇED Yönetmeliği ile karşılaştırılamayacak kadar detaylı hususlan kapsamakla birlikte.
Genel Formatın yetersizliğine ülkemizden bir örnek vermek gerekir ise, AEK'na
ait dünyanın uluslararası en büyük otoyol projesi olan ve 3 000 km'lik kısmı (toplam
yol uzunluğunun l/3üne yakını) ülkemizden geçecek kısa adı TEM olan Kuzey-
Güney Avrupa Otoyol Projesine uygulanacak ÇED Raporlannm hazırlanmasında kul­
lanılmak üzere Prag Üniversitesince geliştirilen AECOTEM, matematiksel modeller ile
detaylandırılmış bir paket programdır. Yüzlerce sayfalık bu dokümanın Genel For­
mada bir karşılaştırmasını yapmak dahi mümkün değildir. Karayolları Genel Müdürlü­
ğünün elinde ülkemiz otoyol ve karayolları projeleri için ÇED Raporlarında
kullanılmaya hazır ve son derece detaylı böyle bir paket program mevcut iken,
Bakanlığın Yönetmelik gereği "alın bu Genel Formatı kullanın" demesi, gereksizlikten
de öte, bu projelerle ilgili ÇED uygulamalarını tümüyle gerilettiren bir durum olacaktır.
86 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Bir diğer örnek vermek gerekir ise, Dünya Bankasının kredilendirdigi projeler için
ÇED Raporlarında kullanılmak üzere hazırlanmış özel formatları mevcuttur ve bu for-
matlar yine, Yönetmelik ekindeki Genek Formatla karşılaştırılamayacak kadar detaylı
ve bilimsel yöntemlere dayandırılmıştır. Ülkemizde Dünya Bankası kredisi ile gerçek­
leştirilmek istenecek projeler için de aynen AEOCTEM örneğinde olduğu gibi, Yönet­
melik ekindeki Genel Formatın kullanılmasını şart koşmak, Dünya Bankasının özel
formatları ile bilimselliği çok daha yüksek ÇED Raporlarının hazırlanmasına olanak
tanımamak olacaktır. AECOTEM ve Dünya Bankası projeleri ile ilgili olarak verilen bu
iki örnek, Yönetmeliğin ÇED uygulamaları konusunda ülkemizi ne denli geri bir dü­
zeyde tutacak statik bir yapısının olduğunu açıkça göstermektedir.

Yönetmeliğin bu statik yapısına bir ölçüde esneklik getirebilecek diğer bir madde,
Madde 31dir. Bu madde uyannca Bakanlık, gerekli görür ise Yönetmelik ve eklerinde
belirtilen konulara ilişkin olarak Resmi Gazete1de tebliğler yayımlayabilmektedir. Bu
tebliğlerin, hukuk kuralları gereği Yönetmelik ve eklerinde belirtilen konuların dışına
çıkması mümkün olmadığına göre, Yönetmeliğin kendi içindeki yetersizliklerini gi­
dermeleri beklenemez. Örneğin, Kapsamlaştırma süreci ÇED Raporları ve Ön Araştır­
malarında kullanılmak üzere bilimsel metod ve teknikler gibi Yönetmeliğin başlıca
yetersizliklerini bu tebliğlerle gidermek mümkün değildir.

ÇED Yönetmeliği, Çevre Kanunu'nun 11 Ağustos 1983'de yürürlüğe girişinden 9.5


yıl sonra yiirülüğe konmuştur. Bu kadar süre beklendikten sonra ortaya çıkan ürü­
nün, ÇED Yönetmeliğinin, en azından mükemmele yakın bir yapıda olması beklenir­
di. Oysa, yukarıdaki eleştirlerle de ortaya konduğu gibi, "dağın fare doğurması"
misali, ülkemizde ÇED uygulamalannın gereğince yapılmasını sağlamak bir yana,
bunun tam tersine, sorun haline gelmesine neden olacak bir yönetmelik ortaya çıkar­
tılmıştır. Öyle anlaşıllıyor ki Bakanlık, ÇED'ni ÇED yapan evrensel kuralları ülkemiz
koşullarına uyarlamak yerine bu işin olabildiğince basitleştirilmesi yoluna gitmiş, so­
nuçta adı ÇED olmakla birlikte içeriği birazcık ÇED olan ama aslında ÇED'nin ülke­
mizde gereğince uygulanmasına yaramayacak bir yönetmeliği yürürlüğe koymuştur.

Bu yönetmeliği Bakanlık, daha önce Çevre Müsteşarlığınca düzenlenen ve yürür­


lüğe konmaya hazır hale getitÜen ilk ÇED Yönetmeliği Taslağından kırpıntılar yapa­
rak düzenlemiştir. Böylece, Bakanlık öncesinde Müsteşarlıkça gerçekleştirilen ÇED
çalışmalarına katılanların emeklerinin boşa çıkartılması bir yana, yürürlüğe konan Yö­
netmeliğin ilk hazırlanan Yönetmelik Taslağından geri bir düzeye çekilmesi, geçen
9 5 yılın acı bir bilançosunu ortaya çıkarmaktadır.

ÇED Yönetmeliğinin ülkemizde ÇED uygulamaları konusunda yararından çok za­


rarı olacaktır. Hiç bilinmeyen bir işe doğru başlamak o işin başarıyla yürütülmesi için
büyük önem taşır. Eğer bir işe yanlış bir başlangıç yapılmış ise ve üstelik bu yanlışlı­
ğın temeli ilgili mavzuata dayanıyorsa, o işin yanlışlıklarını düzeltip doğru hale getir­
mek hem güç hem de zaman alıcıdır. ÇED Yönetmeliği ile ülkemizde ÇED
konusunda yapılacak yanlışlıkların düzeltilmesi, bu nedenle hem güç hem de zaman
alıcı olacaktır.
ÇED Y önetm eliği H akkında Eleştiriler 8 7

ÇED ülkemiz için çok yeni bir uygulama alanı olmasının yanında, uygulanmasına
katılacak pek çok kişi ve kuruluş tarafından ya hiç bilinmemekte ya da yeterince
bilinmemekte ve hatta yanlış bilinmektedir. Bazı kişiler ÇED'ni yatırımların gerçekleş­
tirilmesini engelleyici veya en azından geciktirici bir süreç olarak görmekteyken diğer
bir kesim, "ah bir ÇED Raporu olsa da çevreye zarar verecek şu yatırımı engellesem"
diye düşünmektedir. Aslında bu düşüncelerin her ikisi de yanlıştır. ÇED'nin amacı,
yatırımları çevresel faktörler yönünden de rasyonel duruma getirmek, kaynakların
kısa dönemde olduğu kadar uzun dönemde de dengeli kullanımını garantilemektir;
başka bir deyişle, yatırımlarla çevre arasında çelişki değil tam tersine uyum yaratmak­
tır. Yatırımcıların da yatırımları çevre adına durdurma isteğinde olanların da, ÇED'nin
bu amacını iyi anlayıp özümsemeleri gerekir ki ülkemizde ÇED uygulamaları
gereğince yapılabilsin.
ÇED konusundaki bilgisizliğin giderilmesi ve yanlış anlamaların düzeltilmesinde,
ÇED Yönetmeliğinin önemi ortaya çıkmaktdır. Bu konuda özellikle Bakanlığa önemli
görevler düşmektedir; ne var ki ÇED'nin tanıtımında kullanılan örneklerin yanıltıcı ol­
maması gerekir. Örnek vermek gerekir ise, Bakanlıkça ÇED Yönetmeliğinin önemi ta­
nıtılırken, "ÇED Yönetmeliği olsa idi, Kemerköy Termik Santralı buraya yapılmazdı"
şeklinde bir yoaım yapılması iyi niyetli de olsa ÇED ile ilgili yanılıtıcı bir izlenim ver­
mektedir. Şöyle ki, öncelikle ÇED Raporu bilimsel bir çalışmanın ürünüdür, dolayısıy­
la, tıpkı laboratuvar analizlerinde olduğu gibi, bu çalışmaların sonuçları alınmadan,
projenin çevresel etkileri hakkında yorum yapmak yanlış olur. Ancak, bazı projelerin
çevresel etkilerinin zararlı olacağı önceden rahatlıkla bilinebilmektedir; örneğin, Man­
yas Kuş Cennetinden otoyol geçirilmek istense, gölün tahrip edileceğini ve kuşların
da burayı terkedip gideceğini ortaya çıkarmak için "ÇED Raporu hazırlansın da ne
olacak, görelim" demek anlamsızdır. Bu örnekte olduğu gibi, Kemerköy Termik Sant­
ralının çevresel etkilerinin vehametini anlamak için ÇED Raporununn hazırlanmasına
ihtiyaç yoktur. Bu durumda da, Kemerköy Termik Santralının yapılma nedenini kara­
rın alındığı zamanlarda ÇED Yönetmeliğinin yokluğuna bağlamak, yanlış olduğu aşi­
kar bir politik kararı alanların sorumluluğunu bir bakıma hafifletmektir. Bakanlığın
ÇED Yönetmeliğinin tanıtımını yaparken, yukarıdaki örnek ile açıklandığı gibi, ÇED
konusunda yanıltıcı örnekler seçmemeye dikkat etmesi gerekir.
Ne var ki, ÇED'nin tanıtımını ÇED Yönetmeliğine dayanarak doğru bir biçimde yap­
mak da zaten mümkün değildir; çünkü, Yönetmelikte öngörülen ÇED süreci, yukarıdaki
eleştirilerle açıklandığı gibi, eksikliklerle ve yanlışlıklarla doludur. ÇED Yönetmeliğinin ül­
kemizde ÇED uygulamalarına vereceği zarar daha çok bu nedenle ortaya çıkacaktır. ÇED
konusunu ilk defa Yönetmelikle tanıyacak olanlar, Yönetmelikteki yanlışlıklan göremeye­
cekler ve bu yanlışlan doğruymuş gibi öğreneceklerdir. Bu duaım, uygulamada ortaya çı­
kacak sonınların nedenlerinin teşhisinde de yanılgılara yol açabilecektir. Şöyle ki,
karşılaşılan sorunlann Yönetmelikten değil de ÇED sürecinin kendisinden kaynaklandığı
yanılgısına düşülebilecektir. Bu durumda, çev re yönetim inin en ileri ve önem li b ir uy­
gulam a a ra cı olan ÇED konusundaki b aşarısızlık lar sonucu, büyük olasılıkla
Yönetm elikten çok ÇED sü recin in k en d isi eleştirilere h e d e f olacaktır. K ötü olamtı
Yönetm elik d eğil d e ÇED s ü reci olduğu yanlış düşüncesinin toplum da yaygınlaş­
m ası halinda d e b u yanlışı düzeltm ek o k a d a r d a kolay olm ayacaktır.
88 Çevresel Etki Değerlendirm esi ne Giriş

S o nuç o la ra k ÇED s ü re c in i d o ğ ru tem eller ü z erin e oturtm ayan b u ÇED Yö­


netm eliği ile ü lk em izd ek i ÇED uygulam aların da b a şa rısız lığ a u ğram ak,
y a z ık ki, kaçınılm az olacaktır. A ncak, u lu sla ra ra sı p la tfo rm la rd a "ülkem iz­
d e d e ÇED uygulanıy or" d em ek için iyi b ir p ro p a g a n d a m a lzem esi o la ra k
kullanılabilir ve tabii n a sıl b ir uygulam a o ld u ğu n u a çık etm em ek koşuluyla.
UÇUNCU BOLUM

DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER:
BUNDAN SONRA NE YAPMALI?
GİRİŞ
Bu kitabın "Sunuş" bölümde sözüedilen Plancı Göziivle Kalkınma. Çevre ve Çev­
resel Etki Değerlendirmesi kitabını okuyanlar, her iki kitabın da son bölümlerinin adı­
nın aynı olduğunu farkedeceklerdir; ikisinde de "bundan sonra ne yapmalı?"
sorusunu yanıtlamada okuyucuların katılımı için bir çağrı yapılmaktadır. Her iki ki­
tapta da ele alınan konular yalnızca bilimsel açıdan incelenmemekte, aynı zamanda
ülkemiz koşullarındaki uygulamaların bir irdelemesi yapılarak eleştirilen hususların
düzeltilmesi yönünde öneriler getirilmektedir. Amacımız, okuyucuların bu konularda
getirdiğimiz öneriler hakkında görüş geliştirmelerini ve katkılarını sağlamaktır, ilk ki­
tapta çevre duyarlı fiziksel planlama ile ilgili olarak açıklanan öneriler ile bu kitapta
ÇED özelinde getirilen öneriler birbirinin devamı ve tamamlayıcısı özelliğindedir.
Bu bölümde "bundan sonra ne yapmalı?" sorusuna yanıt aramada yardımcı olaca­
ğına inandığım, daha önceki bölümlerde yer vermediğim bazı bilgileri daha sunuyo­
rum'. Bu bilgileri tam olarak aktarabilmem için Çevre Müsteşarlığı'nda çalıştığım
yıllardan bugüne ÇED Yönetmeliğinin geçirdiği evreleri açıklamam gerekiyor. Bu bö­
lümde anlattıklarım bugüne kadar oldukça dar bir çevre tarafından bilinen gerçekler­
dir. Ancak ÇED Yönetmeliğinin geçmişi konusundaki bu gerçeklerin ÇED'ne ilgili
duyan herkes tarafından bilinmesinin, "bundan sonra ne yapmalı?" sorusunun yanıt­
lanmasını kolaylaştıracağı inancındayım. Bunun için de bu konuda kendi bildikleri­
mi, yaşadıklarımı ve deneyimlerimi anlatmam gerekiyor. Bu deneyimlerimi
açıklamaktan amacım kendimden sözetmek değil, ikinci bölümde eleştirisini yaptı­
ğım ÇED Yönetmeliğinin geçmişini anlatıp bugüne nasıl gelindiğinin ve yanlışlıkların
nedenlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve bundan sonra ne yapılması gerektiği
konusuna ışık tutmaktır.

ÇED YÖNETMELİĞİNİN GEÇMİŞİNE KISA BİR BAKIŞ


Bir konuda "bundan sonra ne yapmalı?" deyip ileriye dönük kararlar verebilmek
için önce o konunun geçmişini iyi bilmek gerekir. "ÇED ülkemiz için çok yeni bir
konu, geçmişi ne olabilir ki?" denebilir. Ancak aslında bu konunun, halen yürürlükte
bulunan ÇED Yönetmeliği öncesinde de bir geçmişi üstelik de önemli bir geçmişi var­
dır. ÇED'nin ülkemizdeki geçmişi kendi meslek yaşamımım da en büyük bölümünü
kapsadığından aşağıda anlattıklarım, bu bakımından ikisinin bir kanşımıdır.
Önceki bölümlerde açıklandığı gibi çok-disiplinli bilimsel bir çalışma alanı olan
ÇED, kesinlikle tek başına ele alınabilecek bir konu değildir; çevre yönetiminin diğer
tüm uygulama araçları ile kesişir. Dolayısıyla, ülkemiz için ÇED uygulamalannı bir
mevzuat kapsamına alırken, bir yandan ÇED'ni bilimsel bir uzmanlık alanı olarak
iyice tanıyıp öğrenmek diğer yandan bu çevre yönetim aracını gereğince uygulamaya
koyabilmek için ülke koşullarını çok iyi bilmek ve ilgili diğer mevzuatı bu anlamda ir­
delemek gerekir.
92 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş

ÇED konusunda bu iki gereği yerine getirmeden yönetmelik hazırlığına geçmek


doğru değildir. Çevre Müsteşarlığında çalıştığım yıllarda (1978-1991) o zamanki Müs­
teşarlık ve daha sonra Genel Müdürlük yetkililerinin bana vermiş oldukları görevler
ve fırsatlar sayesinde bu iki konuda da kendimi yetiştirme olanağı buldum. O yıllarda
ülkemiz için yepyeni bir konu olan ÇED hakkında özellikle yurtdışında katıldığım
uluslararası kurslardan ve diğer ülkelere görevli olarak yaptığım sayahatlarden elde
ettiğim belgelerle bu konuda önemli bir bilgi birikimi elde ettim. Aynı yıllarda ülke­
mizde sanayi kuruluşlarına verilen izin belgeleri konusunda yapmış olduğum geniş
çaplı bir mevzuat araştırması, ÇED uygulamalannın zeminini oluşturacak olan mavcut
koşulları irdelemem için büyük yarar sağladı. Bu arada aynı zamanda Sanayi Arsaları
Tetkik Komisyonu çalışmalanna da katılıyordum. Bu çalışmalarım sırasında, 1984 yı­
lında, Kemerköy Termik Santralının çevresel etkileri hakkında bir ÇED Ön Araştırma
Raporu hazırlayarak bu konudaki deneyimimi artırma olanağı buldum. Bütün bu de­
neyimlerimden sonra ilk ÇED ünitesi olarak kurulan ÇED Şubesi Müdürlüğüne getiri­
lişimden (1986) de önce üstlendiğim başlıca görevim ÇED Yönetmeliği Taslağını
hazırlamak oldu.
ÇED Yönetmeliği Taslağının hazırlığına başlamadan önce, Ağustos 1986'da, "2872
Sayılı Çevre Kanunu'nun lOuncu Maddesi Uyarınca Çıkarılacak Çevresel Etki Değer­
lendirmesi Yönetmeliği Taslağının Anahatları Hakkında Rapor"u hazırladım. Bu rapor
Çevre Genel Müdürlüğünce "Hizmete Özel" damgasıyla basılarak ilgili tüm akademik
ve araştırma kurum ve kuruluşlarıyla kişilere gönderildi ve ÇED Yönetmeliği Taslağı
ile ilgili öngörüşleri istendi. 1987 yılı başlarına kadar geçen bir sürede Genel Müdür­
lüğe öngörüşlerin iletilmesi tamamlandı ve ilk ÇED Yönetmeliği Taslağının hazırlığın­
da bu görüşlerden büyük ölçüde yararlanıldı.
Bu arada Çevre Genel Müdürlüğii'nce Çevre Kanunu'nun gereği olan diğer teknik
konularla ilgili yönetmeliklerin hazırlattırılmasına da devam ediliyordu. ÇED Yönet­
meliğinin yürürlüğe girmesi ile birlikte ÇED Raporlannın ve Ön Araştırma Raporları­
nın hazırlanması zorunlu hale geleceği için, bu raporlarda esas alınacak çevre
standartlarının bilinmesinde bu diğer teknik konulara ilişkin yönetmeliklerin başlıca-
larının ÇED Yönetmeliği öncesinde yürürlüğe konmasına gerek vardı. Bu nedenle
ÇED Yönetmeliği Taslağının hazırlığının tamamlanması için bu diğer teknik yönetme­
liklerde bir ilerleme kaydedilmiş olması beklendi. Bu gereklerin yerine getirilmesiyle
birlikte hazırlanan ilk ÇED Yönetmeliği Taslağı 1 Ağustos 1988 tarihinde tüm Bakan­
lıklara ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gönderilerek yazılı görüşleri talep edildi.
1988 sonuna kadar gelen görüşlerin bir değerlendirmesi yapılarak ilk ÇED Yönetmeli­
ği Tasarısına 1989 yılı içinde son şekli verildi.
Ancak o dönemin çevreden sorumlu Devlet Bakanı Sayın Adnan Kahveci, ÇED
Yönetmeliğinden daha öncelikli ve bu yönetmeliğin uygulamasını da daha kolay hale
getirmek amacıyla radikal bir değişikliğin yapılması yönünde yeni bir çalışma başlattı;
bu da işyeri açmak için gerekli izin ve ruhsatlardaki bürokratik işlemleri en aza indi­
recek yeni bir yasanın hazırlanmasıydı. Sayın Kahveci'nin bu yaklaşımı son derece
doğru olmakla birlikte, bu yeni yasa ile bazı bakanlık ve kuruluşların yetkilerinde
tırpanlama yapmak gerektiğinden engelemelerle karşılaştı. Sonuç olarak, Sayın
Değerlendirm eler ve Öneriler: Bundan S onra Ne Y apm alı? 9 3

Kahveci'nin yeni bir yasa ile işyeri açma izin ve ruhsatları için kısaca "Tek işlem Büro­
ları" olarak adlandırdığı yeni bir kurumun oluşturulması mümkün olamadı. Bu arada
izin ve ruhsatlarla ilgili mevcut mevzuatın esas alındığı ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı
da hazır duruma getirilmişti. Ancak, Sayın Kahveci'nin hazırlattırmakta olduğu bu
yeni yasa tasarısı ile ilgili çalışmalar devam etmekte olduğundan ve bu yasanın yürür­
lüğe konması halinde ÇED Yönetmeliği Tasarısında bazı değişiklerin yapılması gere­
keceği için, hazır durumdaki bu yönetmelik tasarısının yürürlük işlemleri zorunlu
olarak donduruldu.
Sayın Kahveci'nin iyi niyetli ancak sonuç alınmayan bu çabalarından sonra 1989
yılı içinde çevreden sorumlu devlet bakanı değişti ve Çevre Genel Müdürlüğü’nün ye­
niden Çevre Müsteşarlığı olarak örgütlenmesi ile ilgili kararnamenin hazırlığı çalışma­
ları üzerinde yoğunlaşıldı. Çevre Müsteşarlığı kurulup 1990 yılına gelindiğinde ilk
ÇED Yönetmeliği Tasarısı hazır durumda bekletilmekte idi. Bu arada tekrar bakan de­
ğişikliği oldu ve yeni bakan bu kez ÇED Yönetmeliğinin tamamlayıcısı olacak özel
formatların hazırlanması talimatını vererek yönetmeliğin yürürlüğünü bu çalışmalar
tamamlanıncaya kadar erteletti. Tam bu sırada Aliağa Termik Santralı Projesi için bir
ÇED Raporu hazırlanması konusu gündeme geldi. Bakan bu konuya olabildiğince
uzak durmak istiyordu ve öyle ki ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü'nce hazırlanan
ÇED Ön Raporu görüş alınmak üzere Çevre Müsteşarlığına gönderildiğinde bu rapo­
run incelenmesi çalışmalarını iptal etti ve ÇED Yönetmeliğinin yürürlükte olmamasını
da buna gerekçe olarak gösterdi. Aslında ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğünün Bakan
tarafından ertelenmesinin nedeninin, Aliağa ve benzeri konulara çevre yönünden
yaklaşma gereğini ortaya çıkarmamak olduğu anlaşılıyordu. Ama tabii bu tutumu açık
etmemek için ÇED Yönetmeliğinin hazırlık çalışmaları hala bitirilememiş izlenimi ve­
riliyordu.
Bu olan bitenleri Çevre Müsteşarlığında çalışanların bir kısmı görüp anlayabiliyor
ancak işin aslını bilmeyenler ÇED Yönetmeliğinin hazırlanması ile görevli olduğum
için bu gecikmenin sorumluluğunun bende olduğuna dair bir izlenim ediniyorlardı.
Hakkımda böyle yanlış bir izlenim edinilmesinden rahatsızlık duymaya başladım ve
buna daha fazla izin vermemek için ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğe konmayışına
benim neden olmadığımı belgelemem gerektiğini düşündüm. Bu düşünce ile 15
Ağustos 1 990 tarihinde Başbakanlığa hitaben, ekinde sunulan ÇED Yönetmeliği Tasa­
rısının yürürlüğe konmasının temini hususunda gereğini arzeden bir yazıyı Bakanın
imzasına açarak düzenledim. Aslında bu yazının üst makamlardan birinden geri dö­
neceğini iyi biliyordum; amacım bunun hangi makam olacağını belgelemekti. Yazı
bendan sonra iki müsteşar yardımcısı tarafından olduğu gibi paraflandı ve Müsteşara
ulaştığında Bakanın bu yazıyı işleme koymak istemediği gerekçesi ile geri döndü. Bu
yazıyı ÇED Yönetmeliği ile ilgili üstlendiğim görevimi savsaklamadığımın bir belgesi
olarak saklıyorum.
Sayı s ÇED

Konu : ÇED Yönetmeliği Tasarısı

BA8BAKANLIÖA

Çevre Kanunu’nun 10 unou maddesi gereğince Çevre Müsteşarlığınca


hasırlanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Tasarısı" yazınız
•kinde sunulmaktadır.

Sbz konusu Yönetmelik Tasarısı, Çevre MUstetjarlıftınoa 1 Ağustos 1988


tarih ve APK/16 (2236) sayılı yazı ekinde tUm Bakanlıklara ve İlgili ku­
ruluşlara gönderilen ilk Tasarı metni hakkında iletilen yaeılı ftörUşler
dikkate alınarak düzenlenmiştir. Anılan ya&ıya cevaben görüşleri alm a n
Bakanlıklar ve Kuruluşlar, ekte sunulan "Dağıtım Listesinde belirtilmek­
tedir. Konu ile ilgili dosya Çevre Müsteşarlığından temin edilebilir.

Ek'te sunulan Yönetmelik Tasarısı'nm yürürlüğe konmasının temini


hususunu geregl için arzederim.

M. Vehbi DtNÇERLER
Devlet Bakanı

EKt 1- Çevresel Etki Değerlendirmesi


Yönetmeliği Tasarısı (1 adet)

2- Dağıtım Listesi (1 adet)

J S AĞUS.1990 Şb.Md. : Ö.ÖZER


AĞUS.1990 Müst.Yard: M .TURHAN
{ } . AĞUS.1990 Müst Yard: F.BAŞARAN/^
... AĞUS.1990 Müsteşar : H.KARA
Değerlendirm eler ve Öneriler: Bundan Sonra Ne Y apm alı? 9 5

Yukarıda anlattıklarımdan da anlaşıldığı gibi, 1990 yılı boyunca Çevre Müsteşarlı­


ğında amaçladığım hizmetleri verebilmem artık olanaksız bir duruma gelmişti ve öyle
ki çok önem ve emek verdiğim ÇED konusu yüzünden Bakanla yüzyüze uzun ve tat­
sız tartışmalar yapmam gerekti. En sonunda' Hacettepe Üniversitesi Çevre Uygulama ve
Araştırma Merkezi'nden aldığım teklifi kabul edip 18 Ocak 1991 tarihinde bu merkez­
de göreve başladım. Buradaki çalışmalarım sırasında çevreden sorumlu Devlet Bakanı
Sayın Ali Talip Özdemir'in başkanlığında Çevre Bakanlığı'nın kuruluşu ile ilgili kanun
hükmünde kararnameyi hazırlayan grupta görev aldım. Böylece, Çevre Bakanlığı bün­
yesinde ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü'nün kuruluşuna katkıda bulundum. Ba­
kanlık kurulup ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü'ne atamaların yapılmasından sonra
bu genel müdürlükçe ilk ele alınan konu elbetteki ÇED Yönetmeliği oldu.
Yukanda açıkladığım gibi, yıllarca emek verip tüm bakanlıkların, ilgili bütün
kurum ve kuruluşların da görüşleri alınarak hazırladığım ÇED Yönetmeliği Tasarısı
hemen yürürlük işlemlerine geçilebilecek şekilde Bakanlığın elinde hazır durumda
idi. Yalnız o kadar da değil, Yönetmelik Tasarısında atıfta bulunulan yönergeler (ki
bunların adı daha sonra "tebliğ" olarak değiştirildi) de hazırlanmış ve Yönetmeliğin
hemen ardından yürürlüğe konabilir hale getirilmişti. Yönetmelik Tasarısında yerveri-
len hükümleri değiştirmeyi gerektiren köklü değişikliler (Çevre Kanunu'nun ilgili
hükmünde veya diğer ilgili mevzuatta değişiklikler gibi) yapılmadığına göre, mevcut
metindeki bazı sözcüklerin, (örneğin "Müsteşarlık" yerine "Bakanlık", "yönerge" yeri­
ne "tebliğ" gibi) değiştirilmesi ile yürürlük işlemlerini hemen başlatmak mümkündü.
Böylece en geç 1992 yılı içinde ÇED Yönetmeliği yürürlüğe konabilirdi. Ama öyle ol­
madı. ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü'nce ilk Yönetmelik Tasarısı tekrar ele alındı
alınmasına da ancak farklı bir anlayış ve yaklaşımla.
Yürürlükteki ÇED Yönetmeliğinde nasıl bir anlayış ve yaklaşımın esas alındığı önce­
ki bölümde açıklandığı için bu bölümde aynntısına girilmeyecektir, ancak ilk Yönetme­
lik Tasarısı ile arasındaki farklar bir sonraki alt başlık altında açıklanmaktadır.
Doğrusunu söylemek gerekirse, ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü yetkililerini bu ko­
nuda fazla da yermemek gerekir, çevreciliği geri planda tutmak yönünde üstlendikleri­
ne inandıkları misyonu yerine getirmekle görevliydiler. Buna rağmen yine de, yeni
yönetmeliğin düzenlenmesi sırasında beni epeyce arayıp bu konuda kendilerine yar­
dımcı olamamı da istediler. Ancak, görev yaptığım Çevre Uygulama ve Araştırma Merke­
zindeki amirim haklı olarak böyle bir katkıyı yapabilmemin resmi yoldan ve Merkez
adına bir proje hazırlamak şeklinde olabileceğini söyledi. Bu yaklaşımı ben de doğru
buldum ve kaldı ki, Müsteşarlıktan aynlmadan önce ÇED Yönetmeliği Tasarısını bir ek­
siksiz ve yürürlüğe hazır halde bırakmıştım, dolayısıyla da daha önce kendi hazırladığım
bu tasanda büyük çaplı değişiklikler yapılmasına katkıda bulunmam zaten düşünüle­
mezdi. Yönetmelik yürürlüğe konmadan önce, ilk Tasarıdan nelerin neden kırpılıp de­
ğiştirilmekte olduğunu ve yapılmakta olan yanlışlıklan yine de öğrenme olanağım
oluyordu; ne var ki, bu yanlışlıklan engellenmek için yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
En sonunda, ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğ'nün kuruluşundan iki yıla yakın
bir süre sonra yürürlüğe konan ÇED Yönetmeliği, yazık ki, fazladan kullanılan onca
zamana ve emeğe değer olmadı. Bu yönetmelikte yapılan yanlışlıklar bir yıl içinde
96 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş

uygulamada kendini gösterdi ve Bakanlık henüz çok yeni olan bir yönetmeliğini revize
etme gereği duydu. Bu amaçla Ağustos-Eylül 1994 ve Ocak 1995'de ÇED ve Planlama
Genel Müdürlüğü'nce resmi, akademik, mesleki ve gönüllü kuruluşlara çağrı yapılarak
geniş katılımlı toplantılar düzenlenip yazılı ve sözlü görüşler alındı. Ne var ki, büyük
çabalar verilerek revize edilen ÇED Yönetmeliği çok sık yapılan bakan ve üst yönetim
değişiklikleri nedeniyle bir türlü son şekli verilip yürürliğe konamadı.
Bütün bu yukarıda anlattıklarımın ÇED'ne ilgi duyanlarca bilinmesini istememin
nedeni, bu konuda eleştirisini yaptığım yanlışlıklann nedenlerinin ve "bundan sonra ne
yapmalı?" sorusuna yanıt olarak aşağıda açıkladığım önerilerimin daha iyi anlaşılmasını
sağlamaktır. Önceki bölümde açıkladığım ÇED Yönetmeliği ile ilgili eleştirilerimi ya­
parken, doğal olarak, kendi hazırladığım Yönetmelik Tasansı ile karşılaştınp "eğer bu
ilk tasarı yürürlüğe konabilseydi nasıl uygulanırdı, bugün mevcut yönetmelikten kay­
naklanan sorunlann ortaya çıkması nasıl önlenirdi?" sorularını aklımdan geçiriyordum.
Aşağıda bu sorulanma yanıt olarak ilk ÇED Yönetmeliği Tasarı ile ilgili bilgilere de yer
verip bundan sonra ne yapılması gerektiği konusundaki önerilerimi açıklıyorum.

BUNDAN SONRA NE YAPMALI?


Buraya kadar açıkladıklarımdan ortaya çıkan kesin sonuç bugünkü ÇED Yönet­
meliğinin revize edilmesinin gerektiğidir. Bunu Bakanlık kendisi de istemektedir.
Şimdi dikkat edilmesi gereken husus, revize edilerek yeniden yürürlüğe konacak yö­
netmeliğin mevcut yönetmeliğin kendisinden kaynaklanan sorunları ortadan kaldır­
ması ve daha başka yeni sorunlara da yolaçmamasıdır. Uygulamadaki sorunlar
konusunda Bakanlık hiç kuşkusuz epey deneyim geçirmiş durumdadır; dolayısıyla,
daha önce sözüediken Ağustos-Eylül 1994 toplantılarında da konu enine boyuna tar­
tışılıp bütün ilgililerin görüş ve önerileri de alındığına göre, mevcut yönetmelikten
kaynaklanan sorunların revize edilerek yürürlüğe konacak yeni yönetmelikle gideri­
leceği düşünülebilir. Ama bundan o kadar da emin olmamak gerekir.
En başta sorunlann temelindeki nedenleri iyi teşhis etmek gerekir. Bu nedenlerin
başında, daha önce de üzerinde önemle durulduğu gibi, mevcut ÇED Yönetmeliğine
temel alınan yaklaşımdaki yanlışlık gelmektedir. Bu konuda, "çevreyle ekonominin
karşıt olduğu gibi yanlış bir düşünce ile kalkınmayı çevre engeline taktırmamak endi­
şesi taşınarak hazırlanıp yürürlüğe konan mevcut ÇED Yönetmeliği revize edilirken
Bakanlık bu hatasını düzeltme yoluna gidecek midir? İlk ÇED Yönetmeliği Tasarısı
üzerinde büyük çapta değişiklikler yapılarak yürürlüğe konan mevcut yönetmelikte
temel alınan bu yanlış yaklaşımlardan bu kez yönetmeliğin revizyonu sırasında vaz­
geçileceğini ummak ne derece isabetli olacaktır?" soruları akla gelmektedir. Eğer Ba­
kanlık ÇED Yönetmeliğinden kaynaklanan sorunların temelinde yer alan bu yanlışlığı
doğru teşhis edememiş ise, revize edilerek yürürlüğe konacak yeni yönetmelikte de
mevcuttakinde temel aldığı yanlış yaklaşımı aynen koruyacaksa, ÇED uygulamaların­
da ortaya çıkan sorunların çözümü konusunda fazla umutlu olmamak gerekir.
Bakanlık bünyesinde ÇED konusunda görev yapan teknik kadro, aslında, politik
düzeyde kararverici konumunda olan yöneticilerinden çok daha bilgili ve bilinçli
Değerlendirm eler ve Öneriler: Bundan Sonra Ne Yapm alı? 9 7

durumdadır. Bu bakımdan ÇED Yönetmeliği konusunda yapılan yanlışlıklardan el-


betteki bu teknik kadro sorumlu olmadığı gibi, üstelik en fazla sıkıntıyı çekenler de
onlardır. Bu durumda, en başta Bakanlıktaki üst düzey yetkililer bugüne kadar izle­
nen çevre ile ekonominin karşıt olduğu hatalı yaklaşımından kurtulup çevreyle kal­
kınmayı bağdaşık kılan bir çevre yönetimi anlayışına ulaşmadıkça, teknik kadronun
ÇED Yönetmeliğinin revizyonu ile ilgili tüm çabaları boşadır. Bilinen bir amiyane de­
yimle, önce kafayı değiştirmek gerekir, sonrası nasıl olsa arkadan gelir.
Yukarıda açıklanan sorunların ardındaki gerçek, 1987'den beri tüm dünyada sür­
dürülebilir kalkınma stratejisine yönelinirken, bu stratejiyi en iyi bilmesi ve izlenmesi
yönündeki araçları geliştirmesi gereken Çevre Bakanlığındaki üst yöneticilerin henüz
böyle bir anlayışa ulaşamamaları ya da ne olduğunu iyi niyetle anlamaya çalışsalarda
bu konuda tam olarak ne yapmaları gerektiğini bilememeleridir. 1993 yılında yürürlü­
ğe konan ÇED Yönetmeliği bu strateji yönünde geliştirilebilecek en önemli araçlar­
dan bir olarak değerlendirilebilecek iken, bunu gerçekleştirmek bu nedenle olanaklı
olamamıştır. Bu konuda "bundan sonra ne yapmalı?" sorusuna yanıt ararken, ÇED'nin
çevreyle ekonomiyi bağdaşık kılan bir araç olarak geliştirilmesi hedefine yönelmek
gerekir. Hedef belli olduğuna göre, şimdi de, "bu hedefe yönelik bir ÇED süreci nasıl
olmalıdr?" sorusuna yanıt getirmek gerekir.

ÇEVRE İLE EKONOMİYİ BAĞDAŞTIRAN ÇED SÜRECİ NASIL OLMALIDIR?


Birinci ve ikinci bölümlerde, çevreyle ekonomiyi bağdaştıran ÇED sürecinin nasıl
olması gerektiği konusunda açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklamalardan da anlaşıldığı
gibi, öncelikle ÇED sürecinin iki temel ilkeyi yerine getiriyor olması gerekir; bunlar,
tarafsızlık (objektiflik) ve bilimsellik ilkeleridir.
Tarafsızlık ilkesine göre ekonomi ve çevreyi bağdaşık kılmak için, bu ikisini karşıt
görüp birinden birini tercih etme endişesi taşınmamalıdır, her ikisine de tarafsız ola­
rak yaklaşılmalıdır. Çevre ile ekonomiyi karşıt görme ve biri için diğerini feda etme
yaklaşımının yanlışlığı günümüzde artık kanıtlanmış ve sürdürülebilir kalkınma strate­
jisi ile bu ikisinin bağdaşık olarak ele alınması yönündeki araçlann geliştirilmesi gere­
ği kabul edilmiştir. Bu araçlardan en önemlilerinden biri ÇED'dir. ÇED'nin çevre ile
ekonomiyi bağdaşık kılma özelliği ise bilimsellik temeline dayanmaktadır. Bilimin te­
melinde de zaten tarafsızlık ilkesi yeralmaktadır. Dolayısıyla, tarafsızlık ilkesine göre
ÇED'nin ekonomi ile çevreyi başdaşık kılması, bilimsel yöntem ve tekniklerin kulla­
nılmasıyla sağlanır. ÇED'nin en önemli bir diğer özelliği de, uygulamaya konacak ya­
tırım kararlarında esas alınmak amacıyla gerçekleştirilmesidir. Dolayısıyla, ÇED
bilimsel yöntem ve teknikleri salt araştırma amacı yönünde kullanılmazlar, en başta
alınacak kararların ekonomi ile çevreyi bağdaşık kılmasını sağlama işlevini taşırlar.
ÇED'nin uygulama alanına konulmasında özgün bir mevzuat oluşturulması gerektiği­
ne göre de, bu mevzuat ile çevre ile ekonomiyi bağdaştıran bilimsel yöntem ve ve
tekniklerin kullanılmasına olanak veren bir sistemin kurulmasına özen gösterilmelidir.
Ülkemiz ÇED Yönetmeliğinin yukarıda açıklanan ilkelerden ne denli uzak olduğu
önceki bölümlerde açıklanmıştır. Bu nedenle bu yönetmelik revize edilirken,
98 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

dikkatleri maddeler üzerinde yoğunlaştırmadan önce, bu iki temel ilkeye uymayan


yaklaşımının düzeltilmesi yoluna gitmek gerekir. Bu demektir ki ilk yapılması gere­
ken iş, Yönetmeliğin bütününün yeniden ele alınması ve "tarafsızlık ve bilimsellik il­
kelerine bağlı olarak çevreyle ekonomiyi bağdaşık kılan bir ÇED süreci ülkemiz
koşullarında nasıl olmalıdır?" sorusunun yanıtlanmasıdır. Ülkemizde çevre yönetimi­
nin düzeyi ve ÇED'le yakından ilişkili diğer mevzuat bu sorunun yanıtlanmasında ir­
delenmesi gereken ve oluşturulacak ÇED sürecinin uygulanabilirliğinin sağlanması
açısından önem taşıyan konulardır.
ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı böyle bir anlayışla hazırlandığına göre, bu Tasarıyı
bir kez daha, bugün ÇED uygulamalarında ortaya çıkan sorunları da dikkate alarak
gözden geçirmek yararlı olacaktır.

İLK ÇED YÖNETMELİĞİ TASARISININ "BUNDAN SONRA NE YAPMALI?"


SORUSUNUN YANITI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
Birinci bölümde acıttı adım anlatılan ÇED süreci, aslında, ilk ÇED Yönetmeliği Ta­
sarısının hazırlığı öncesinde irdelenen konulardır. Bütün bu konular irdelendikten
sonra Yönetmelik Tasarısı hazırlanırken, "ÇED'nin temel kurallarına uygun bir ÇED
süreci ülkemiz koşullarında nasıl olmalıdır?" sorusundan hareket edilmiş, önce bu
süreç belirlenerek bir akış şemasına geçirilmiş ve daha sonra da mevzuat metnine dö­
nüştürülmüştür.
Yönetmelik Tasarısının hazırlığında önemle dikkat edilen bir husus da, ÇED'nin
ülkemiz için çok yeni bir konu olması nedeniyle mevcut çevre yönetim sistemine ka­
tıldığı zaman uygulayıcılar ve diğer yetkili ve ilgili kurum ve kuruluşlarca yadırgan­
madan ve zorlanılmadan uygulanabilir olması olmuştur. Bu husus büyük önem
taşınıştır; çünkü, daha ÇED Yönetmeliği Taslağı hazırlanmadan önce adı duyulduğu
andan itibaren bazı çevreler için endişe ve hatta ürküntü ile karşılanmış; öyle ki,
ÇED'ne karşı görüşlerini yaymak isteyenler gazete muhabirlerim bu yönde etkileme­
ye çalışmışlardır. Çevre Genel Müdürlüğü'nce, bir yandan Yönetmeliğin hazırlığı ça­
lışmalarına devam edilirken diğer yandan gazete manşetlerinde ÇED karşıtı yazıların
yer almaması için de ayrı bir çaba göstermek gerekmiştir.
İlk' ÇED Yönetmeliği Tasansında, hazırlanacak ÇED Raporları ve ÇED Ön Araştırma
Raporlarında bilimselliğin sağlanması ve bu yolla tarafsızlık ilkesine bağlı kalınarak
ekonomi ve çevreyi bağdaşık kılabilmek için, bir yanda konuya ekonomik yönden
yaklaşacak olan proje sahibi diğer yanda çevre öğelerinin her biri için yetkili ve ilgililer
olmak üzere her iki tarafın da istemlerinin dengeli olarak ele alınmasını garantilemek
hedeflenmiştir. Bunu sağlamada Kapsamlaştırma süreci en uygun yöntem olarak seçil­
miştir. Bu yöntem seçilirken ülkemizde bu anlamda bir deneyimin de yaşanmış olması
önemli bir avantaj olarak değerlendirilmiştir; o da Bayındırlık ve Iskan Bakanhğı'mn
başkanlığında yıllarca hizmet veren Sanayi Arsalan Tetkik Komisyonudur. Bu komis­
yona katılmış olanlar iyi bilirler, yerseçimleri incelenen tesisler için ortak bir yaklaşı­
mın izlenmesiyle alınan kararlara tüm ilgili bakanlıklann, kurum ve kuruluşların
katılımları, bu konuların daha hızlı bir şekilde sonuçlandırılması olanağını sağlamıştır.
D eğerlendirm eler ve Öneriler: Bundan S onra Ne Y apm alı? 9 9

ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısında Kapsamlaştırma Komisyonu adı verilen bir ko­
misyonun oluşturulması öngörülmüş, bunun için Sanayi Arsaları Tetkik Komisyonu
örnek alınmış, ancak farklı olarak resmi kuruluşlardan başka akademik, mesleki ve
gönüllü kuruluşların da katılımına olanak veren bir yapı getirilmek istenmiştir. Bu ko­
misyonun kitabın birinci bölümünde açıklanan ÇED Raporunun kapsamlaştırılması
görevini üstlenmesi ve bu görevini Raporun incelenip hakkında karar alınması aşa­
masına kadar sürdürmesi hükmü öngörülmüştür.
Mevcut ÇED Yönetmeliğinden bu anlamda bir diğer farkı ÇED sürecine halkın
doğrudan dağil, kendilerini temsil eden örgütlerinin Kapsamlaştırma Komisyonu top­
lantılarına üye sıfatıyla çağrılı olarak katılımına olanak tanınmasıdır. Bunun nedeni, o
yıllarda özellikle, halkın kendi iradesi dışındaki çeşitli baskı guruplarınca yönlendiril­
dikleri bazı olayların yaşanmış olması ve bu gibi durumlarda konuların bilimsellikten
uzaklaştırılarak siyasi boyuta taşınması olmuştur. ÇED Raporlarının bu tür siyasi
amaçlara çekilmeden bilimselliğinin korunması için Kapsamlaştırma toplantılarının
halkın doğrudan katılımına kapalı olması yeğlenmiştir. Fakat aslında, halkın demok­
ratik katılımının engellenmesi de istenmemiştir, yalnızca ÇED bağlamında bunun ko­
şullarının ülkemizde o yıllarda henüz oluşmamış olduğu saptaması ile açık katılımlı
toplantılara bu ilk Yönetmelik Tasarısında yerverilmemiştir. Ancak, ÇED uygulamala­
rının ülkemizde belirli bir aşamaya ulaşmasından sonra halkın katılımına da olanak
vermek üzere Yönetmelikte bir değişiklik yapılması düşünülmüştür.
ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısının yürürlükte olan Yönetmlikten bir diğer farkı, ÇED
Ön Araştırmalarına tabi olacak faaliyetler için ilk etapta tam bir listenin hazırlanmamış
olmasıdır. Yönetmelik Tasarısında böyle bir listeye, aslında, ilk taslak olarak hazırla­
nıp ilgili kurum ve kuruluşlara gönderildiğinde hemen yürürlüğe konacak şekilde
ana metne ek olarak yerverilmişti. Ancak gelen görüşler, ÇED'nin ülkemiz için çok
yeni bir uygulama olacağından bunun bütün projeler için birdenbire başlatılması yeri­
ne aşamalı bir geçiş ile bu listenin her yıl yayımlanacak tebliğlerle genişletilmesi yö­
nünde olmuştu. Böyle bir aşamalı geçiş programının ÇED'ni uygulamaya koyan diğer
bazı ülkelerin deneyimleriyle de yararlı olduğu görüldüğünden, ÇED Yönetmeliği Ta­
sarısı bu görüşlere uygun olarak düzenlendi. Buna göre, Yönetmelik Tasarısı ekinde
yalnızca ÇED Raporu uygulanacak faaliyetlerin tam listesi verilip ÇED Ön Araştırması
uygulanacakların her yıl başında ilan edilecek tebliğlerle listelenmesi hükmüne yer-
verildi. Böylece, ÇED'nin tam olarak uygulanmasına zamanla edinilecek deneyimler
ile daha kolay ve rahat bir geçiş sağlanabilecekti. Bu da, ilk etapta uygulanacak ÇED
Raporlarının sayısal fazlalığından daha önemli olarak bilimsel niteliğini yükseltmenin
bir yolu olarak görülmekte idi.
ÇED Ön Araştırması ile ilgili olarak yine ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısının yürürlük­
te olan Yönetmelikten bir diğer önemli farkı, bu araştırmaların ÇED Raporlannın bir
mikro modeli olan ÇED Ön Araştırma Raporları kapsamında değerlendirilmeleri idi.
Kitabın birinci ve ikinci bölümlerinde de açıklandığı gibi, ÇED Ön Araştırmaları ile
projelerin çevresel etkilerinin önemli olup olmayacağı hakkında tam ve doğru sapta­
maların yapılması, ÇED Raporlarını hazırlanmasının gerekip gerekmeyeceğinin
kesin tespitinin yapılabilmesi için çok önemlidir. Aynı zamanda da özellikle proje
100 Çevresel Elki Değerlendirm esi'ne Giriş

sahiplerine boşa emek, zaman ve para harcamalarını gerektirecek fazladan işler yük­
lememek için bu ön araştırmaların hatasız ya da en azında doğru kararın alınmasına
olanak veren belli bir hata payı ile yapılmaları gerekir. Bu nedenle, ilk ÇED Yönetme­
liği Tasarsında ÇED Ön Araştırmalarının bir rapor metni halinde kaleme alınması hata
payını en aza indirmek için de yararlı görülmüştür. Daha önce sözüedilen Kemerköy
Termik Santralı için hazırlanan ÇED Ön Araştırma Rapom, bu açıdan örnek uygulama
olarak değerlendirilmiştir.
Mevcut Yönetmelik ekindeki Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosunun yeter­
sizlikleri ikinci bölümde eleştirilmiştir. Bu Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu
aslında ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısına ek olarak hazırlanan ÇED Ön Araştırma Rapo-
m Yönergesi Tasarısından kesilip kırpılarak mevcut Yönetmeliğe aktarılmıştır. Bu
arada Yönetmelik Tasarısı ve ilgili Yönerge Tasarısında öngörülen ÇED Ön Araştırma
Raporu ise tümüyle ortadan kaldırılmıştır. Öyle anlaşılıyor ki, "ÇED Ön Araştırmaları­
nı en basitinden bir kontrol listesi ve değerlendirme tablosu ile hallederiz, ÇED Ön
Araştırması Rapomna ve bu konuda bir yönergeye ne gerek var," düşüncesiyle hare­
ket edilmiş ve ÇED sürecinin çok önemli bir bölümü mevcut ÇED Yönetmeliği ile ki­
tabın ikinci bölümünde eleştirilen duruma getirilmiştir.
ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı uyarınca yürürlüğe konması öngörülen ÇED Ön
Araştırma Raporu Yönergesi Tasarısında, bu raporun hazırlığında uyulacak bir içinde­
kiler listesine yer verilmekte idi. İçindekiler listesinde incelenecek konular başlıklar
ve altbaşlıklar altında sıralanıp incelenen her konunun çevresel etkiler itibariyle irde­
lenebilmesi için iki kontrol listesi ve iki matriks düzenlenmişti. Yönergede verilen bu
ön araştırma yöntemlerinin kullanılması zorunlu kılınmakla birlikte, bilimsel anlamda
statik bir yapı oluşturmamak için daha başka yöntem ve tekniklerin kullanılmasına da
olanak veriliyordu. Amaç, bütün ÇED Ön Araştırmalarında bilimsellik düzeyini Y ö­
nergede öngörülenin altına düşürmemek ama artırılımasına da olanak tanımak ve
böylece ÇED alanında dünyadaki bilimsel gelişmelerin gerisinde kalmamak, aksine
bu gelişmeleri olabildiğince ülkemizde de uygulama alanına koyabilmekti.
ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı ve bu tasarının tamamlayıcısı Yönerge Tasarıları hak­
kında getirilen eleştirilerden biri, hazırlanan metinlerin sayfa adedi olarak çok olması
idi. Oysa, asıl önemli olan mevzuat metninin değil, bu mevzuatın öngördüğü uygula­
ma sürecinin gereğinden fazla uzun ve karmaşık olmamasıdır. ÇED ülkemiz için çok
yeni bir uygulama alanı olacağından, Yönetmelik ve Yönergeleri uygulayacakların bu
metinleri okuduklarında kafalarında hiç bir soru işareti kalmamalı, konuyu ikinici ki­
şilerden ya da daha başka kaynaklardan öğrenme gereği ortaya çıkmamalıdır, ilk
ÇED Yönetmeliği Tasarısı ve Yönerge Tasarıları bu nedenle özellikle ayrıntılı açıkla­
malara yerverilerek hazırlanmış, metinlerin kısa ama anlaşılmaları güç olacağına uzun
ama kolay anlaşılabilir olmaları yeğlenmiştir. Ancak, yürürlükteki ÇED Yönetmeliği
Bakanlık tarafından hazırlanırken bu ilk Tasarı metninin neden o kadar ayrıntılı hazır­
landığı anlaşılamamış olacak ki bu bir kusur gibi görülüp kesilip kırpılmıştır. Oysa,
bugün mevcut yönetmeliğin metnini okuyanların ve hele ÇED ile ilk kez bu yolla
tanışanların ÇED'nin ne olduğunu tam ve doğru olarak anladıkları söylenemez. Üste­
lik de ÇED süreci öylesine karmaşık bir duruma getirilmiştir ki, uygulanmasında
Değerlendirm eler ve Öneriler: Bundan Sonra Ne Yapm alı? 1 0 1

güçlüklerden de öte sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bunun nasıl karmaşık bir süreç ol­
duğu bu bölümün sonunda yerverilen, ikinci bölümdeki eleştirilerimi hazırlarken
Prof. Dr. Ruşen Keleş'in isteğiyle düzenlediğim Akış-Şemasında açıkça görülmektedir.
Bu Akış-Şemasına, daha sonra, Şehir Plancıları Odası adına Çevre Bakanhğı'mn dü­
zenlediği Ağustos-Eylül 1994 toplantılarında ÇED Komisyonundaki meslekdaşlarımla
birlikte hazırlayıp sunduğumuz ÇED Yönetmeliğinin eleştirisi hakkındaki raporumuz­
da da yerverilmiştir. Bu eleştiri raporuna, "Giriş" bölümünde sözünü ettiğim "Plancı
Gözüyle Kalkınma, Çevre ve Çevresel Etki Değerlendirilmesi" kitabında aynen yerve-
rilmektedir.
Mevcut ÇED Yönetmeliğinde öngörülen karmaşaya tipik bir örnek, bu Akış-
Şemasında görülen ÇED Ön Araştırması sürecidir. ÇED Ön Araştırmalarının amacı yal­
nızca sözkonusu proje hakkında bir ÇED Raporu hazırlanmasına gerek olup olmadı­
ğını belirlemek olduğundan, konuyu bu açıdan bilimsel olarak ele almak ve işi
bürokratik karamaşa içine sokmamak gerekir. ÇED Ön Araştırmaları, bu nedenle, ilk
ÇED Yönetmeliği Tasarısı ve ÇED Ön Araştırma Raporu Yönergesi Tasarısında yalnız­
ca bilimsel anlamda ele alınmış ve bu konuda Çevre Müsteşarlığı (bugünkü Bakanlık)
dışı hiçbir bürokratik işlem öngörülmemişti. Oysa, mevcut ÇED Yönetmeliği ile, ikin­
ci bölümde de açıklandığı gibi, ÇED Ön Araştırmaları Bakanlık Taşra Teşkilatına iletil­
mekte, o işin içinden çıkamazsa Ön inceleme ve Değerlendirme Komisyonu devreye
girmekte, ardından Mahalli Çevre Kurulu incelemekte, alman karar askıda bekletil­
mekte, ondan sonra Valilik işi devralmakta ve iş uzayıp gitmektedir. . . Bu kadar kar­
maşa içinde ÇED Ön Araştırmalarında bilimselliği sağlayıp doğru kararlara ulaşmanın
olanağı yoktur. Üstelik proje sahibinin daha önce bir sürü kurum, kuruluş dolaşıp se­
çilen yerin sakıncası olmadığına dair belgeleri almak için harcayacağı enerji ve zaman
da düşünülecek olursa, böyle bir ÇED Ön Araştırma sürecinin nasıl ve ne denli gerek­
siz bir karmaşa yarattığı daha iyi anlaşılır. İlk ÇED Yönetmeliği Tasarısının ve Yöner­
ge Tasarılarının uzun metinler halinde hazırlandığı eleştirisini yapanların ve bu
metinleri kesip kırparak daha basit hale getirdiklerini düşünenlerin, bugün bu konu­
da nasıl bir karmaşa yarattıklarını bu Akış-Şemasına bakıp görebilmeleri gerekir.
İlk ÇED Yönetmeliği Tasarısında, ÇED Raporlarının hazırlığında farklı faaliyet tip­
lerindeki projeler için özel formatların hazırlanması, ancak her biri için bu formatlar
hazırlanıncaya kadar Genel Formatın uygulanması ve bu formatlar için Yönetmeliğin
tamamlayıcısı olacak Yönergelerin yürürlüğe konması öngörülmüştü. Mevcut ÇED
Yönetmeliğinde ise, Özel Formatların hazırlığı gereksiz görülüp yalnızca Genel For­
matta yapılacak bazı değişiklilerle yetinilmesi uygun görülmüştür. Bu uygulamanın
yanlışlığı önceki bölümlerde açıklanmıştır. Ancak, Bakanlığın bu yanlışlığı sürdür­
mekte ısrarlı olmadığı ve Özel Formatların gerekliliğinin farkına vardığı, ÇED Yönet­
meliğinin revizyonu ile ilgili Ağustos-Eylül 1994 toplantılarında anlaşılmıştır.
İlk ÇED Yönetmeliği Tasarısının, Çevre Kanunu'nun ÇED ile ilgili lOuncu mad­
desinin yetersizliğinden kaynaklanan önemli bir eksikliği olmuştur; o da Proje-
Sonrası-Denetimlerdir. Çevre Kanunu'nun bu maddesi ÇED sürecini ÇED Raporu­
nun onaylanması ile bitirmektedir; dolayısıyla, ilk ÇED Yönetm eliği Tasarısında
da ÇED sürecinin bu aşamada sona erdirilmek zorunda kalınmıştır. Mevcut ÇED
102 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Yönetmeliğinde ise, Kanunda bu konuda bir hüküm bulunmamasına karşın yine de,
uygulamaya konan projeler için izleme ve denetleme süreci öngörülmüştür. Bu süre­
cin karmaşıklığı da yine diğer konular gibi önceki bölümde açıklanmıştır. Proje-
Sonrası-Denetimlerin tam anlamıyla yönetmelik hükmüne geçirilebilmesi için öncelik­
le Çevre Kanunu'nda öngörülen ÇED sürecinin bu aşamaya kadar uzatılması gerekir.
Buraya kadar ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı ve tamamlayıcısı olarak hazırlanan bazı
yönerge tasarıları ile mevcut Yönetmeliğin bir karşılaştırması yapılmıştır. Yürürlükte­
ki yönetmeliğin uygulanmasında bulunanlar için bu karşılaştırmalar daha iyi anlaşıla­
caktır. Bu bölümün sonunda, ülkemiz için önerilen ÇED sürecinin bir Akış-Şemasına
yerverilmektedir. Bu Akış-Şeması, Şehir Plancıları Odası adına ÇED Komisyonunca
Çevre Bakanlığı'nın Ağustos-Eylül 1994 tarihli toplantılarında sunulan rapordan alın­
mıştır. Mevcut ÇED Yönetmeliği ile öngörülen ÇED sürecinin Akış-Şeması ile Şehir
Plancıları Odası adına hazırlanan öneri ÇED süreci Akış-Şeması karşılaştırıldığında,
ikisi arasındaki farklar açıkça görülmektedir. Şehir Plancıları Odası ÇED Komisyonu
olarak, "bundan sonra ne yapmalı?" sorusunun yanıt arayanların bu iki Akış-Şemasıfıı
inceleyip değerlendirmeleri dileğindeyiz.
ÇED'nin bir ülkeden başarıyla uygulanabilmesi için en mükemmel mevzuatı hazır­
lanıp yürürlüğe konması yetmez, daha başka koşullann da varolması gerekir. Bunla­
rın neler olduğu aşağıda özetle açıklanmaktadır.

"BUNDAN SONRA NE YAPMALI?" SORUSUNA YANIT OLARAK


YÖNETMELİK DIŞI KOŞULLAR
Bu sorunun yanıtını, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri tarafından yayınlanan Yeni
Türkive dergisinin Temmuz-Ağustos 1995 tarihli Yıl: 1, Sayi:5, Çevre özel sayısının
300üncü sayfasında basılan "Çevresel Etki Değerlendirmesini Uygulanabilir Kılmanın
Koşulları" başlıklı yazımda vermiştim. "ÇED'nin ülkemizde uygulanabilirliğini sağla­
mak için Yönetmelik dışı koşullar nasıl olmalıdır?" sorusunun yanıtını aşağıda, bu ya­
zımdan da alıntılar yaparak açıklıyorum.
ÇED'de en doğru kararlara ulaşmak hedeflendiğine göre, bu kararlara ulaşılmasın­
da yalnızca ÇED Yönetmeliğinin en doğru hükümleri içeriyor olması yetmez; yönet­
melik dışındaki bu kararları engelleyici koşulların da ortadan kaldırılması gerekir. Bu
engellerden biri, ülkemizdeki fiziksel planların çevre duyarlı bir yaklaşımla ve bu
amaçla geliştirilmiş bilimsel yöntem ve tekniklerle hazırlanamayışıdır. Bu koşulun
ÇED açısından da iyileştirilmesi yönündeki somut öneriler, bu kitabın "Giriş" bölü­
münde sözüedilen "Plancı Gözüyle Kalkınma, Çevre ve Çevresel Etki Değerlendirme­
si" kitabında açıklanmaktadır. Bu önerilerde, özetle, ÇED ile en doğru kararlara ulaşıp
bunları uygulanabilir kılmak için ülkemiz fiziksel planlama sisteminin çevre duyarlı
bir yaklaşımla yenilenmesi gerektiği ifade edilmekte ve bunun için yapılması gereken
yasal ve yönetsel düzenlemeler açıklanmaktadır. Bu konudaki aynntılar adı geçen ki­
tapta açıklandığı için burada tekrarlanmamaktadır.
ÇED'de en doğru kararlara ve başarılı uygulamalara ulaşabilmenin bir diğer çok
önemli koşulu da çevre envanteridir. Tam ve doğru verilere dayandırılmadıkça hiç bir
D eğerlendirm eler ve Öneriler: Bundan Sonra Ne Yapm alı? 1 0 3

bilimsel çalışma ile en doğru kararlara ulaşmak beklenemez. Çevre Bakanlığı'nın


çevre envanterinin derlenmesi ile ilgili başarılı çalışmalar içinde oluşu sevindirici ve
umut vericidir.
Çevre envanterinin varlığı, ÇED'de en doğru kararlara ve uygulamalara ulaşmak
için gerekli ancak yeterli değildir; bu envanteri ÇED çalışmalarında başarıyla kullana­
bilecek düzeyde yetişmiş yeterli sayıdaki uzmanlara ihtiyaç vardır. Bu konuda ülke­
mizdeki durumun yeterli olduğu söylenemez. Yapılması gerekenler, ÇED uzmanı
yetiştirilmesi amacıyla düzenlenen meslekiçi eğitim programlannın artırılması ve aynı
zamanda, çok-disiplinli bir çalışma alanı olan ÇED konusunda çevre mühendisliği dı­
şındaki diğer meslekler için de üniversitelerde seçmeli derslerin verilmesidir.
ÇED'de alınan doğru kararların başarıyla uygulanmasında, bu işleri iyi bilen ele­
manların bu amaçla kullanacakları teknik araçlara ihtiyaçları vardır. ÇED çevre yöne­
timinin her alanıyla yakından ilgilidir. Hava kalitesinin korunmasında, su ve toprak
kirliğinin önlenmesinde, gürültü ile mücadelede ve diğer çevre koruma önlemlerinin
alınmasında teknik araç, gereç ve laboratuvarlar olmadan ÇED Raporlarında çevresel
etkilerin kontrolü için öngörülen önlemleri almak olanaklı değildir. Proje-Sonrası-
Denetimleri yapabilmek için de bu teknik olanakların var olması gerekir. Ülkemizde
çevre yönetimi teknik donanım bakımından yetersiz dummdadır. Bu yetersizliği gi­
dermek için, çevre yönetiminin gereği olan araç, gereç ve laboratuvarların, yöresel
önceliklere göre kademeli olarak da olsa kurulup kullanılmasına zaman geçirilmeden
başlanmalıdır.
ÇED yatırımcılara artı bir maliyet getirmektedir. Bu maliyeti yüklenirken bunu
yasal bir zorululuk olarak yerine getirmelerinin yanında destek almalarının yararı çok
açıktır. Diğer bir deyişle, yatırımcılar ÇED'ni bir külfet olarak görmeyip benimsemeli­
dirler ki uygulamada zorlanmadan başarılı olabilsinler. Bunun için bütün çevre yöne­
tim alanı ve bu kapsamda ÇED için özendirici ekonomik araçların geliştirilmesine
ihtiyaç vardır. Çevre Kirliliğini Önleme Fonunun bu anlamdaki yetersizliği bugüne
kadar yapılabilenlerden açıkça görülmektedir. ÇED dahil çevre yönetimine tüm yü­
kümlülerin gereğince katılımlarının sağlanabilmesi için, Turizmi Teşvik Kanunu ben­
zeri bir yasanın hazırlanıp yürürlüğe konmasının büyük yararları olacaktır. Bu
yasanın adı Çevre Korumayı Teşvik ya da daha genel bir tanımla Sürdürülebilir Kal­
kınmaya Katkıyı Teşvik olarak belirlenebilir.
Bugün gelişmiş ülkerin çevre yönetiminde kullanmakta olduğu çok çeşitli teşvik
araçları vardır ve yönetilenlerin artık zorlayıcı mevzuat kurallarının baskısı altında tu­
tuldukları hissine kapılmayıp katılımcı olmaları teşvik edilerek yönlendirilmeleri yeğ-
lenmektedir. Bu yöntemlerin neler olduğu "Plancı Gözüyle Kalkınma, Çevre ve
Çevresel Etki Değerlendirilmesi" kitabında kısaca açıklanmaktadır. Çevre Korumayı
Teşvik ya da Sürdürülebilir Kalkınmaya Katkıyı Teşvik Yasa Tasarısını hazırlığında
hangi yöntemlerin daha uygun olacağının saptaması yapılırken gelişmiş ülkelerin bu
deneyimlerini incelemek uygun olacaktır. Ülkemizde ÇED uygulamalannın yatınmcılar
açısından bir külfet olmayıp aksine çekici bir hale getirilmesinde teknik ve ekonomik
teşvik araçlarının kullanılmasının büyük yararlar sağlayacağı muhakkatır.
104 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş

ÇED'ne halkın katılımının demokratik anlamda önemi büyüktür. Ancak bunun


ÇED'de bilimselliği düşürmemesi gerektiği konusu üzerinde daha önce önemle du­
rulmuştur. Bu bakımdan ÇED sürecine katılacak halkın ÇED hakkında yeterli bir dü­
zeyde bilgi sahibi olmalannın yaran olacaktır. Bu konuda Çevre Bakanlığı özellikle
kamuoyuna en kolay ulaşabilen basın ve yayın araçlarından yararlanabilir. Bu amaçla
basın ve yayın elemanlarına ÇED hakkında özel kurslar düzenleyerek önce medyaya
ulaşması, daha sonra da medya aracılığıyla halkın ÇED hakkında bilgilendirilip bilinç­
li katılımlarının sağlanması yönünde bir yarar elde edebilir. Ayrıca, özellikle ÇED Ra-
poru'na katılımın sözkonusu olduğu yörelerde halka dağıtılmak üzere ÇED'nin ve
Yönetmeliğin basit bir dille anlatıldığı broşürler hazırlanması da, Çevre Bakanlı'nca
kolaylıkla yapılabilecek çok yararlı bir faaliyet olacaktır.
Ülkemiz ÇED uygulamalarının henüz çok başındadır. Bu kitapta yapılan eleştiri­
lerle açıklandığı gibi, bu konuda yazık ki iyi bir başlangış yapılabilmiş değildir.
Ancak, karamsar olmamak gerekir. Bugün ÇED'ni başanyla uygulayan ülkelerde de
işin başında önemli sorunlarla karşılaşılmıştır. Bu ülkelerin geçmişte yaptığı hatalar­
dan ders alıp, bu hataları ülkemizde de tekrarlamamak gibi bir şansı iyi değerlendir­
mek, başarı elde ettikleri kanıtlanmış deneyimlerini ise örnek almak her zaman için
mümkündür; yeter ki bu konuda gereken gayretleri gösterebilelim.

SONUÇLAR
Yukarıda getirilen önerilerden anlaşıldığı gibi, ülkemizde ÇED uygulamalarını ba­
şarılı kılabilmek için yapılacak daha pek çok iş vardır. ÇED Yönetmeliğinin yenilen­
mesi bunlardan yalnızca birisidir. "ÇED'de başarı elde edebilmek için bundan sonra
ne yapmalı?" sorusuna yanıt ararken ÇED'ni tek başına değil çevre yönetiminin bütü­
nü içinde ele almak gerekmektedir.
Şehir Plancıları Odası ÇED Komisyonu olarak amacımız, hazırlamış olduğumuz iki
kitapta işlenen konulara katkıda bulunmak isteyenlerin ortak çabalar göstermeleri yö­
nünde bir platform oluşturmalarına yardımcı olmaktır. Bu nedenle, Komisyonumuzun
Şehir Plancıları Odası adına hazırlamış olduğu kitapları okuyanların, bunlardan ilgi
duydukları konular hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini iletmelerini bekliyoruz.

ÇED KONUSUNDA EN SON GELİŞMELER


Bu kitabın yukarıdaki "Sonuç" bölümü yazılıp Şehir Plancıları Odası'na sunulmak
üzere bilgisayar baskısı da alındıktan sonra, Çevre Kanunu ile ilgili ÇED'ni içine alan
yeni bir gelişme olmuştur. 24 Haziran 1996 tarihinde TBMM Çevre Komisyonu Baş­
kanlığı tarafından Odamıza iletilen 21/06/1996 tarih ve A.01. 1. ÇEK.118 sayılı yazı
ile, yazı ekinde gönderilen Çevre Kanunu'nun bazı maddelerinin değişikliği önerileri­
nin görüşüleceği Komisyon toplantılarına Odamız adına katılmam resmen talep
edilmiştir. Aynı gün TBMM Çevre Komisyonu danışmanı Odamız üyesi Nuran TALU
ile yaptığım telefon görüşmesinde bendan özellikle ÇED ile ilgili lOuncu madde deği­
şikliği önerisi hakkındaki görüşlerimin toplantı öncesinde kendisine yazılı olarak ilet­
mem istenmiştir.
Değerlendirm eler ve Öneriler: Bundan S onra Ne Yapm alı? 1 0 5

Bu talep üzerine, TBMM'nden bana iletilen metinlerde yeralan Çevre Kanunu'nun


lOuncu maddesindeki değişiklik önerisini inceleyerek aşağıya aynen aktardığım yazı­
yı hazırlayıp 26 Haziran 1996 sabahı TBMM'ye Nuran Talu'nun dikkatine faksla ilet­
tim. 27 Haziran 1996 sabah saat 10.00'da TBMM Çevre Komisyonu toplantısına
Odamız adına katıldım. Toplantının ikinci gündem maddesi olan Çevre Kanunu gö­
rüşmelerine geçilebilmesi için Çevre Bakanı'nın gelmesi beklendi ve gelemeyeceği­
nin anlaşılması üzerine Çevre Kanunu'nun değişikliği önerisi gündeme alınamadı.
Çevre Kanunu'nun mevcut lOuncu maddesini, Çevre Bakanlığı'nca değiştirilmesi
istenilen ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı'nın yazısı ekinde iletilen bu madde
ile ilgili değişilik önerisini ve bu konuda TBMM Çevre Komisyonu üyelerince incelen­
mek üzere Odamız adına hazırlayıp 26 Haziran 1996’da Nuran Talu'ya faksla ilettiğim
yazımı, bu üçü arasındaki farkın kitabı okuyanlar tarafından değerlendirilmesi dile­
ğiyle aşağıya aynen aktarıyorum.
(1) 11 Ağustos 1983'de yürürlüğe konan 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun "Çevresel
Etki Değerlendirmesi" başlığını taşıyan lOuncu maddesi şöyledir:
"Madde 10 - Gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına
yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler bir "Çevresel Etki Değerlendirme Rapo­
ru" hazırlarlar. Bu raporda çevreye yapılabilecek tüm etkiler göz önünde bulunduru­
larak çevre kirlenmesine sebep olabilecek atık ve artıkların ne şekilde zararsız hale
getirilebileceği ve bu hususta alınacak önlemler belirtilir.
"Çevresel Etki Değerlendirme Raporu"nun; hangi tip projelerde isteneceği, ihtiva
edeceği hususlar ve hangi makamca onaylanacağına dair esaslar yönetmelikle belirle­
nir."
(2) TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı'nın 21/06/1996 tarih ve A.01. 1. ÇEK. 118
sayılı yazısı ekinde alınan "Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Ta-
sarısı"ında lOuncu madde için önerilen değişiklik:
"Madde 2 - 2872 sayılı Kanunun lOuncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 10 - Gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına
yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler çevresel etki değerlendirmesi sürecine ta­
bidirler.
Çevresel etki değerlendirmesi uygulamalarında yetkili ve karar verici merci Çevre
Bakanlığıdır.
Çevresel etki değerlendirmesi raporlarını incelemek ve değerlendirmek üzere
Çevre Bakanlığınca bir inceleme ve değerlendirme komisyonu teşkil edilir. Bu komis­
yon faaliyetin konusu, türü ve faaliyetin uygulanması için seçilen yerin veya alternatif
yerlerin özellikleri dikkate alınarak merkezi ve yerel kuaım ve kuruluşların temsilcile­
ri, çevresel etki değerlendirmesi raporunu hazırlayan kurum veya kuruluş temsilcisi,
halkın katılımı toplantısı tutanak sekreteri veya Çevre Bakanlığı taşra teşkilatı temsilci­
si ile Çevre Bakanlığı temsilcilerinden oluşur. Komisyon çalışmalarına Çevre Bakanlı­
ğınca gerçek ve tüzel kişiler, üniversite, enstitü, araştırma ve ihtisas kuruluşları ve
meslek odaları temsilcileri de üye olarak çağrılabilir.
106 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

Çevresel etki değerlendirmesi ön araştırma raporlarını incelemek ve değerlendir­


mek üzere Çevre Bakanlığı taşra teşkilatınca gerekli görüldüğü hallerde ilgili diğer
bakanlıkların taşra teşkilatları, yerel yönetimler, gerçek ve tüzel kişiler, üniversite,
araştırma kumluşlan ve meslek odaları temsilcileri ile faaliyet sahibinden oluşan bir
ön inceleme ve değerlendirme komisyonu teşkil edilebilir.
Çevresel etki değerlendirmesinin içereceği hususlar ve hangi üp faaliyetlerden is­
teneceği, halkın katılımı, izleme ve denetlemede yetkili merciler, faaliyet sahibinden
alınacak taahhüt ve çevresel etki değerlendirmesi raporu hazırlayacak kurum ve ku-
mluşlara yeterlik belgesi verilmesi ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.""
(3) Yukarıda alıntı yapılan maddeler hakkkında eleştiriler ve bu eleştirilere dayalı
öneriler hakkında TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı'na faksla iletilen rapor:
"TBMM Çevre Komisyonu Danışmanı Sn. Nuran TAI.lJ'nun dikkatine
Bana ilettiğin Çevre Kanunu'nun ÇED ile ilgili lOuncu madde değişiklik tasarısı,
bugün ÇED uygulamalarında ortaya çıkan sorunların başlıca nedeni olan ÇED Yönet-
meliği'ndeki hataların bu kez kanun metni içine alınması anlamına gelir ki, bu da
ÇED uygulamalarını daha da içinden çıkılmaz hale getirir.
Bu konudaki eleştirilerimi tüm ayrıntılarıyla 36 sayfalık bir yazıda topladım. Oda­
mızın basacaği kitapta bu yazı da yer alacak. Demek istediğim bu konuda söylenecek
çok şey var ama bütün bunların hepsini buraya yazabilmemin olanağı yok. Yine de
bana ilettiğin fakstaki yeni madde düzenlemesine neden karşı çıktığımın daha iyi an­
laşılmasına faydası olabilir diye, Odamız adına ÇED Komisyonu olarak ÇED Yönet­
meliğinin revizyonu için düzenlediğimiz daha kısa bir raporu gönderiyorum. Ancak,
bu raporda sözüedilen şemalar faksa giremeyecek kadar büyük olduğundan iletemi­
yorum, daha sonra birer kopyasını elden veririm.
Aşağıda mevcut yönetmeliğin öngördüğü ÇED sürecinin yanlışlıklarım, bu yanlış­
lıkların düzeltilebilmesi yönünde ve genel anlamda ÇED'nin özellikleri ile ilgili olarak
Kanun metninde yerverilmesini önerdiğim lOuncu madde ile ilgili değişikliği ve ge­
rekçelerini yazıyorum.
Ç ev re K a n u n u ’n un ÇED ile ilgili lO uncu m a d d esi ve ÇED Y önetm eliği
h a k k ın d a e le ş tiriler:
ELEŞTİRİ 1: Çevre Kanunu'nun lOuncu maddesi ÇED sürecinin bütününü kapsa­
mıyor ve aynı zamanda zararsız hale getirilmesi için önlem alınması öngörülen çevre­
sel etkileri, atık ve artıklarda oluşan kirliliklerle sınırlandırıyor. Ayrıca, ÇED'nin,
ÇED'ne konu projeler hakkında uygulanma kararı alınmadan önce ve bu kararda esas
alınmak üzere uygulanması hükmüne yerverilmemesi de önemli bir eksiklik. Oysa
ÇED'ni diğer araştırmalardan ayıran başlıca özelliği budur.
ELEŞTİRİ 2: ÇED'nin geliştirilmesinde temel alınan çevre ile ekonomi arasında
denge kurma evrensel hedefine ulaşılmasında Çevre Kanunu'nun mevcut lOuncu
maddesi yeterli olmasa da bir engel de teşkil etmiyor. Ancak, yürürlükteki ÇED Yö­
netmeliği bu hedefe ulaşılmasını olanaksız kılan bir süreç öngörmektedir. Bunun ne­
deni Yönetmeliğin, ÇED'nin iki temel ilkesi olan "objektiflik" ve "bilimsellik"
Değerlendirm eler ve Öneriler: Bundan S onra Ne Y apm alı? 1 0 7

ilkelerine uygun düzenlemeleri getiremiyor oluşudur. Yönetmelikte öngörülen ÇED


Raporlarının ve Ön Araştırmalarının incelenmesine ve değerlendirmesine katılanların,
halkın katılımı dahil, katılım biçimleri ve zamanları da ÇED'ni bilimsellikten, objektif­
likten ve ekonomi ile çevre arasındaki dengenin sağlanmasından uzaklaştırıcıdır. (Bu­
nunla ilgili eleştirilerim faksladığım Odamız raporunda yazılı)
ELEŞTİRİ 3 : ÇED Yönetmeliği ile öngörülen ÇED sürecinin uygulanması güçtür
çünkü gereksiz derecede karmaşıktır. Bu sorun aslında Kanun'un şimdiki lOuncu
maddesinden kaynaklanmamaktadır, ancak bu madde, Yönetmelikle ortaya çıkarılan
karmaşık süreci engelleyici hükümlere de sahip değildir.
Yukarıda üç başlık altında toplanan eleştirilerden hareketle Çevre Kanunu'nun
lOuncu maddesinde yapılmasını önerdiğim değişiklikler ve gerekçeleri aşağıdadır.
Ç ev re K a n u n u 'n u n ÇED ile ilgili lO uncu m a d d esin d e ö n erilen
d eğ işik lik ler ve g e re k ç e le ri:
"Eleştiriler"de ele alınan konulara göre lOuncu maddede yapılması önerilen deği­
şiklikler ve gerekçeleri şunlardır:
Eleştiri l 'de açıklanan eksikliğini gidermek için lOuncu maddede ÇED sürecinin
tam bir tanımını yapmak gerekir. Mevcut maddede ÇED sürecinin ÇED Raporunun
onayı ile sona erdirilmesi öngörülüyor. Oysa ÇED süreci Proje - Sonrası - Denetimle­
rin - kısaca PSD (Post - Project - Audits) tamamlanmasıyla son bulur.
Kanun'da yeralmamakla birlikte, ÇED Yönetmeliği'nde ÇED sürecinin ÇED Rapo­
runun onayından sonra da devam ettirilmesi öngörülmektedir. Ancak bu süreç,
ÇED'ne özgü yöntemlerle uygulanması gereken Proje-Sonrası-Denetimler olarak dü­
zenlenmemiştir. Yönetmeliğin 23üncü maddesinde öngörülen "Faaliyetin izlenmesi
ve Denetlenmesi" işlemlerinin ve 24üncü maddede hükme bağlanan "Proje Sonrası
Analiz”in, ÇED'ne özgü PSD ile uzak yakın bir ilgisi olmadığı gibi, aynı zamanda,
kimin neyi, neden ve nasıl inceleyip denetleyeceği de tam bir karmaşaya dönüştürül­
müş durumdadır. lOuncu maddenin yeni düzenlemesinde Yönetmelikteki bu yanlışlı­
ğın da düzeltilmesine olanak veren bir hüküm yer almalıdır.
Yine Eleştiri l 'de eksiklik olarak belirttiğim zararsız hale getirilecek çevresel etki­
lerin atık ve artıklardan oluşan kirliliklerle sınırlandırılmasını gidermek için, bu mad­
dedeki "çevresel etki" kavramını ÇED terminolojisine göre tanımlamak gerekir. ÇED
terminolojisine göre ÇED süreci ile zararsız hale getirilmesi için önlemlerin alınması
gereken çevresel etkilere "önemli olumsuz etkiler" (significant adverse impacts)
demek daha uygun olacaktır. Önemli olumsuz etkiler her zaman kirlilik olarak ortaya
çıkmazlar; örneğin, barajların, karayollarının, limanların, yüksek gerilim hatlarının ve
diğer pek çok altyapı projelerinin çevresel etkileri kirlilik olarak ortaya çıkmamakla
beraber "önemli etki" tanımı içine girerler. lOuncu maddenin yeni düzenlemesi buna
göre yapılmalıdır.
Yukarıda açıklanan Eleştiri 1 ve Eleştiri 2 birarada ele alındığında, ÇED'nin evren­
sel amacı ortaya çıkmaktadır; çevre ve ekonomi arasında denge kuran yatırım kararla­
rının alınmasını sağlamak. Bu hedefe ulaşılmasında ÇED, günümüzün "sürdürülebilir
108 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş

kalkınma" stratejisine en uygun çevre yönetim araçlarındandır. Oysa, lOuncu madde


ve ÇED Yönetmeliği bu açıdan incelendiğinde, bu amaçlara ulaştırıcı olmadıkları gö­
rülür. lOuncu maddenin yeni düzenlemesinde ÇED'nin bu amacı öne çıkarılmalıdır.
Bu sayede ÇED Yönetmeliğinin de bu amaç yönünde revizyonunu yapmak olanaklı
olabilecektir.
Eleştiri 2'de ÇED Yönetmeliğinin, ÇED'nin iki temel ilkesine (bilimsellik ve objektif­
lik) uygun düzenlemeler getiremediği .açıklanmıştır. ÇED'nin bu en önemli iki özelliği
de lOuncu maddenin yeni düzenlemesinde hükme bağlanmalıdır ki böylece ÇED Yö­
netmeliğinde de buna uygun düzenlemeler yapılabilsin. ÇED sürecine katılacak ilgilile­
rin ve halkın katılımı ile ilgili hükümlerin de yine bilimsellik ve objektiflik ilkelerinin
yerine getirilmesine katkı sağlayıcı yönde olması bu madde ile hükme bağlanmalıdır.
Eleştiri 3'de açıklandığı gibi, mevcut ÇED Yönetmeliği ile ülkemizde ÇED'nin uy­
gulanmasını güçleştiren ve uygulayıcıları bezdiren karmaşık bir süreç öngörülmek­
tedir. ÇED sürecindeki karmaşa, ÇED Raporlarının hazırlığından başlayıp incelenip
değerlendirilmesi, onaylanması ve uygulamaya konmasından sonra izlenip denetlen­
mesinin her aşamasında görülmektedir. Yönetmelik ile öngörülen ÇED Ön Araştırma
süreci de yine amacını aşan bir karmaşa içindedir. Bu karmaşanın ortadan kaldırılabil­
mesi, ancak, Yönetmeliğin bütünüyle yenilenmesi ile olanaklı olabilir. Bugünkü ÇED
sürecinin, karmaşadan kurtarılıp yatırımcılar ve sürece katılan bütün diğer ilgililer yö­
nünden kolay uygulanabilir hale getirilmesiyle, bilimsellik ve objektiflik ilkelerine uy­
gunluğu sağlamak olanağı da elde edilebilir.
ÇED süreci bugünkü haliyle, çeşitli tiplerdeki tesisler için diğer ilgili mevzuatla ön­
görülen izin ve onaylara yeni bir kambur gibi eklenmiş durumdadır. Oysa buna hiç
gerek yoktur; tam tersine ÇED diğer mevzuatın uygulanmasını da kolaylaştırıcı bir
süreç ile uygulanabilir. Bu konuda nelerin yapılması gerektiği, bu yazı ile birlikte ilet­
tiğim Odamız ÇED Komisyonunca hazırladığımız raporda özetle açıklanmaktadır.
Bugünkü yönetmelik ile öngörülen ÇED sürecindeki karmaşanın ortadan kaldırıla­
bilmesi için, lOuncu maddenin yeni düzenlemesinin bunu sağlayıcı hükümleri getir­
mesi uygun olur.
Yukarıda üç maddede getirdiğim eleştirilerime dayanarak lOuncu maddede yapıl­
masını önerdiğim değişikliler için esas alınmasını gerekli gördüğün genel değerlen­
dirme aşağıda açıklamaktadır.
lO uncu m a d d en in y en id en d ü z en len m esi ile ilgili g e n e l d e ğ e rle n d irm e :
Bütün diğer yasalarda olduğu gibi, Çevre Kanunu'nda da getirilecek hükümlerin
zaman içinde kısa sürede eskimemesi için belli bir esnekliğe sahip olmasının yararı
vardır; ancak bu demek değildir ki, muğlak ifadelere yerverilsin. ÇED gibi, ülkemiz
için çok yeni ve zaman içinde geliştirilmeye açık bir uygulama ile ilgili maddenin,
yoruma açık muğlak ifadelere yerverilmeden ve sınırları katı çizgilerle çizilmiş
hükümler de öngörülmeden ilerideki gelişmelere olanak tanıyan esnekliğe sahip ol­
masının yararı çok açıktır.
Bu hususlar dikkate alındığında bir yasa maddesinin belli bir genellik düzeyinin
altına inmeyen temel kuralları getirmesi uygun olur. Özellikle ÇED gibi uygulanması
Değerlendirm eler ve Öneriler: Bundan Sonra Ne Yapm alı? 1 0 9

ile ilgili detaylar yönetmelikle belirlenecek maddelerin, bu detaylar için esas alınacak
genel hükümleri net bir anlatımla hükme bağlaması, ancak yönetmelik konusu olması
gereken detaylara ise yervermemesi gerekir. Oysa, lOuncu madde için hazırlanan yeni
tasarının üçüncü ve dördüncü fıkralarında (bana faksla iletilen) yönetmeliğe konu de­
taylara inilmektedir ve aslında bu fıkralarda öngörülmek istenenler bugünkü ÇED Yö­
netmeliğini başarısızlığa götürdüğü zaten kanıtlanmış olan hükümlerdir. Bunlann bir
de yasa metnine alınması, ÇED'nin bundan sonraki uygulamalarını tam bir çıkmaza
götürür. Bu nedenle, bu maddenin yeni tasarlanmış hali tümüyle değiştirilmelidir.
Yukarıda açıklanan eleştirilere ve değerledirmelere dayanılarak Çevre Kanu­
nu'nun lOuncu maddesi için önerdiğim yeni düzenleme şöyledir:
"Madde 10 - Gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu önemli olumsuz
çevresel etkilerde bulunabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler Çevresel Etki Değer­
lendirmesi sürecine tabidirler.
Bu süreç, Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi bir faaliyetle ilgili proje hakkında,
sözkonusu faaliyetin ve yeralacağı çevrenin özelliklerine göre düzenlenen Çevresel
Etki Değerlendirmesi Raporunun veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Ön Araştırma
Raporunun hazırlığı ile başlatılır, bu raporlann incelenip değerlendirilmesi ve daha
sonra onaylanması işlemleri ile devam ettirilir, onaylanması halinde ise, proje konusu
faaliyetin inşaatı ve işletilmesi süresince Çevresel Etki Değerlendimesi Rapoaında
programlanan azaltma-ve-ölçme-önlemleri ile sürdürülen Proje-Sonrası-Denetimlerin
sözkonusu faaliyete son verilmesinden sonra tamamlanması ile sona erdirilir.
Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler hakkında Çevresel Etki Değerlendir­
mesi Raporlarının ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Ön Araştırma Raporlarının sonuç­
ları, sözkonun projeler hakkında alınacak uygulanma kararlarında esas alınır.
Çevresel Etki Değerlendirme sürecinin düzenlenmesinde ve uygulanmasında yetkili
ve karar verici merci Çevre Bakanlığıdır.
ÇED süreci boyunca gerçekleştirilecek çalışmalarda, incelemelerde, değerlendir­
melerde ve alınacak kararlarda "bilimsellik" ve "objektiflik" ilkelerine dayalı olarak
çevre ve ekonomi arasında dengeyi sağlamak hedef alınır.
Bu hedef doğrultusunda, Çevresel Etki Değerlendirme sürecinin tüm aşamalarında
yerine getirilecek işlemler, süreç içinde gerçekleştirilecek tüm bilimsel ve teknik çalış­
maların esasları, bu çalışmalara katılacakların yeterlik düzeyleri, halkın ve diğer ilgili­
lerin katılım biçimleri ve zamanları yönetmelikle belirlenir. Yönetmelikte yer
verilecek hükümlerde, Çevre Kanunu'nun diğer yönetmelikleri ve ilgili diğer mevzu­
atla uyumun sağlanması, bu mevcut mevzuat uygulamalarındaki güçlükleri azaltıcı
düzenfemelerin getirilmesi esas alınır."

TMMOB Şehir Plancıları Odası ÇED Komisyonu adına


Ayşe Öznur ÖZER, Şehir Plancısı, Y. Bölge Plancısı"
r C E P Y Ö N E TM E LİĞ İN E G Ö R E C E P S Ü R E C İ A K İS S E M A S I

(a) E k ! 'dekifaaliyetler

hakkında projeler
(6a)
(b) Ek II 'deki Hasnus Yörelerde
de olup Ek U l 'deki faaliyetler
(6b)
F.S. proje özeti ile Ç.B. 'na başvurur
(13)
EK 111'deki faaliyetler hakkında projeler
h .S . EK lV'deki Kontrol
Listesi ve Değerlendirme
Tablosunu, Yeterlik
Belgesine sahip kuru­
luşlara doldurtur veya
kendisi doldurur (10)
(9)
F.S. planlanan faaliyet
ile ilgili düşünülen yer
hakkında ilgili me\zuat
gereğince bir engel
bulunmadığına dair, ilgili
kamu kurum ve kuruluş­
larından belgeler alır
..-------------- (11)
Ç.B., F.S. 'ne Genel Formatı (EK V) F.S., Ç R ’nm Taşra ✓ I
veya ÇED Raporu Formatmı verir Teşkilatına bir dilekçe
? (13,2»)
ve yukarıdaki ekli
belgelerle başvurur
Taşra Teşkilatı
> konuyu inceler ^
— ~ ____ ___ÜIL
I F.S. ÇED Raporunu hazırlattırır ve
10 nüsha olarak Ç.B. 'na sunar Taşra Teşkilatınca
Ç il. F.S.'ne (29, 14, EK V) ön İnceleme- Değer­
ÇED Raporunu lendirme Komisyonu
iade eder, başvuru oluşturulur, Kom
geçersiz sayılır konuyu inceler
(l-f) Ç.B. ÇED Raporunu inceler (14) (12, 443 saydı KHK-36

F.S., ÇED Raporu


işlemleri için, ilgili
tüm belgelerle
Ç.B. 'na başvurur
, 0*> Taşra Teşkilatı ÇED Taşra Teşkilatı gerekçeli
t “ Raporu işlemleri için,
F.S., ÇB. ve Ugüi kuru­
rapor düzenler, Mahalli
Çevre Kuruluna sıutar
luşlara yazı gönderir
(12) ÜİL

İnc.-Değ. Kom., Rev.


ÇED Raporunu,
iletildiği tarihten
tarihten itibaren en
fa d a 4 hafta + önce­
ki incelemeden artan
sürede inceler

•e uyup
uymadığını denetler, tespit
ettiği süre içerisinde yüküm­
lülüklerin yerine getirilme­
diğifaaliyetleri durdurur F.S., faaliyetin hazırhk, inşaat,
ÇB. "ÇED Olumsuz Belgesie"ni F.S., diğer mevzuat işletme sırasında ve faaliyetin
uyarınca ilgili kurum (25) sona ermesinden sonra, ÇB. ’nm
düzenleyerek, F.S. 'ne ve ilgili
kurum ve kuruluşlara gönderir ve kuruluşlardan uygun gördüğü zamanlarda
(22) gerekli izinleri alır ölçüm yapar/yaptırır, ÇB. 'na ÇB., Proje Sonrası
(22) bildirir, ger M i tedbirleri alır Analiz çalışmalarını
-----Tl------- İML\ y* * __________ (24)
_2yU

F.S. yatırımına planladığı Yatırımını gerçekleştiren F.S.,


şekilde başlayamaz ise, faaliyetinin bulunduğu yerde,
"ÇED Olumlu Belgesi" "ÇED Olumlu Belgesi"ni
geçersiz saydır________ (22) asarak ilgililere gösterir (g

Ç.B.: Çevre Bakanlığı


Yönetmeliği Akış Şemasına Geçiren: F.S.: Faaliyet sahibi
Ayşe öznur ÖZER 443 saydı KHK: Çevre Bakanlığının
Şehir Plancısı
Y. Bölge Plancısı
ŞEMA! Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname
( ) : madde
CE P Y Ö N ETM ELİĞ İ R E V İZ Y O N U İÇ İN Ö N ER İLEN C E P S Ü R E C İ A K İS S E M A S I
(a) EK l'deki faaliyetlerie
İlgili projeler
(b) EK ll'dekl Hassas Yörelerde
olup EK lll'deki faaliyetlerle
İlgili projeler EK lll'deki faaliyetlerle ilgili projeler
P.S., proje özeti ile Ç.B.'na P.S. proje özeti ve eğer varsa ÇED
başvurur ön Araştırmasında kullanmak is­
----------]---------- tediği yöntem önerisi ile Ç.B.'na
başvurur
1 hafta I
______ _______ 2 hafta
Ç.B., Kapsamlaştırma Kom.
üyelerini belirler, "ÇED Ra­
________ Ü _:_____
Ç.B., uygun bulursa P.S.'nln öner­
poru Duyuru sunu göndere­ diği bulmaz ise, kendisinin belirle­
rek toplantıya çağırır diği ÇED ö n Araştırma yöntemini
veya yöntemlerini uygulanmak
üzere belirleyip, P.S. ve Taşra Teş­
kilatına yazıyla bildirir

ur
P.S., Ç.B.'nca belirlenen ÇED ön
Araştırma yöntem(ler)inin kulllanıl-
dışındaki İlgililere dığı, Yeterlik Belgesine sahip bir
P.S.’nce hazırlanan kuruluş tarafından hazırlanan "ÇED
proje hakkında özet ön Araştırma Raporu"nu Taşra Teş­
bilgilerin de verildiği kilatına sunar
anketler dağıtılıp top­
lanır, yazılı görüş, öne­
4 hafta
ri ve talepleri alınarak
P.S.‘ne iletilir ________ _________
Taşra Teşkilatı ÇED ön Araştırma
P.S. Taslak ÇED Raporunu Raporunu inceler , değerlendirme­
^ Yeterlik Belgesi safiibi bir lerini yazılı olarak Ç.B.'na bildirir
kuruluşa hazırlattırır, Ç.B.’na
!
1 hafta
JZ
Ç.B.'nca, Kaps. Kom. Ç.B., Kaps. Kom.'nu toplantıya
dışındaki İlgililerin ula­ çağırır, P.S., Taslak ÇED Ra­
şabileceği merkezi ve porunu sunar, Raporlar Kom.
yerel kuruluşlarda Tas­ üyelerine incelenmek üzere
lak ÇED Raporu incele­ dağıtılır , Kom. gerekli gördü-
meye açılır
ğü sayıda toplantı yapar________
T
r
Ç.B.'nca belirlenen y e r
3k_
İlgililer Rapor hakkındaki yazı­
ve tarihte, rapörtöriü- l ı g ö rü ş ve değerlendirmelerini
ğünü Taşra Teşkilatı­ Ç.B., "Projenin Çevresel Etkileri
Kaps. Kom.'na İletilmek üzere Önemsizdir" belgesini P.S.’ne
nın yaptığı, Kaps. Kom. Ç.B.'na ulaştırırlar
üyelerinin de katıldığı
taip ilgililere açık top­
lantıda Tas. ÇED Ra­
~zr
P.S., projesini gerçekleştirmek
poru hakkında sözlü Ç.B., toplantı tutanağını ve
yazılı görüş ve değerlendirme­ ^ için diğer mevzuat uyarınca ge-
görüşler ve değerlen­ rekli izinleri alır
dirmeler alınır__________ leri Kaps. Kom.'na iletir

2 hafta HZ
P.S.'nln gerekli izinleri alıp yatı­
Kaps. Kom. Taslak ÇED Ra­ rımına başlamasından sonra,
poru hakkındaki değerlendir- Taşra Teşkilat, ÇED Raporunda
belirlenen ölçüm ve önlemler
- meşini tamamlar ve aldığı ka­ İçin "Proje Sonrası Denetimler"
ran bir tutanakla Ç.B.’na bildi­ yaparak üçer aylık dönem rapor-
rir lannı Ç.B.'na İletir________________
Taslak ÇED Raporu
Nihal ÇED Raporu
olarak kabul edilir,
P.S.'nce ciltlenerek hayır
P.S.'den Revlze ÇED
Ç.B.’na sunulması
Rmparuhjz/ffl/IWU/
...
P.S. hazırlanan Rev.
ÇED Raporunu Ç.B. ’na
P.S. Nihal ÇED Rapo- sunar
>. runu Ç.B.'na sunar 1
1 hafta
1 hafta nU
____ ______
Ç.B., Kaps. Kom.'nun
Ç.B., aynı Kaps. Kom.-
nu toplantıya çağırır,
kararma göre, P.S.'ne P.S. Rev. ÇED Rap.'nu
"ÇED Olumlu Belge- sunar, Raporlar İnce­
lenmek üzere Kom. ha\
s i’ ni veya "ÇED Olum-
şuz BelgesTnl verir üyelerine dağıtılır,
Kom. gerekil gördü­
ğü sayida topumır
Nihal ÇED Raporu
olarak kabul edi­
lir, P.S.'den ciltle­
nerek Ç.B.'na su­
nulması İstenir
------^ ----

P.S. projesini
gerçekleştiremez

Kısaltmalar:
öneriyi yapan: Ayşe öznur ÖZER
Şehir Plancısı Ç.B.: Çevre Bakanlığı
Y. Bölge Plancısı P.S.: Proje sahibi

ŞEMA 2
Ayşe Öznur ÖZER
1949 yılında Seferihisar/
İzmir'de doğdu. 1969' da
İzm ir Amerikan Kız Ko­
leji) iden. 1973de ODTÜ
Şehir ve Bölge Planlam a
Bölümü ’ııden Şehir
Plancısı (Lisans). 1990'da
Bölge Plancısı ( Yüksek
Lisans) olarak mezun
oldu. Özel bir plan lam a
bürosunda ve DSİ Genel
Müdürlüğü 'nde görev
yaptıktan sonra 1978'de ku­
mlan Başbakanlık Çevre
M üsteşarlığına ilk teknik eleman olarak atandı ve bu rada çevre yönetim inin çeşitli
dalların da görev aldı, özellikle ÇED konularında çalışm alar yaptı. Ülkemizi temsi­
ld i Müsteşarlık adın a OECD. AEK ve Avrupa Konseyi'nin çevre ve ÇED kon u ­
ların daki çalışm alarına katıldı. İtalya, Iskoçya, fap on y a ve ABD'de çevre yönetim i
ve ÇED konularında kurslara katıldı ve incelem elerde bulundu. 1991-1993 yılları
arasın da Hacettepe Üniversitesi Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde görev
aldı ve ÇED ve plan lam a konularındaki çalışm alarını bu rada sürdürdü. 1991
yılında Çevre Bakanlığı'nııı kuruluş kararnam esini hazırlayan grupta y er alarak
B akan lık bünyesinde ÇED ve Planlam a Genel Müdürlüğü'nün kurulm asına katkıda
bulundu.
TMMOB Şehir Plancıları Odası yönetim inde çeşitli dönemlerde, saymanlık, genel
sekreterlik, başkan yardımcılığı ve başkanlık görevleri yaptı. 1974 yılından bu y a n a
Türk K adın lar Konseyi Çevre ve Konut Komisyonunun başkanlığını yapm aktadır.
Halen A nkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kent ve Çevre Bilimleri Ana Bi­
lim Dalı'nda "ÇED ( Siyasal, Ekonom ik ve Teknik Bir Araç Olarak)" konulu doktora
tezi üzerindeki çalışm alarını sürdürmektedir. Meslek alanıyla ilgili olarak Türkçe ve
İngilizce çeşitli m akaleleri yayınlanmıştır.

IS B N - 975 - 395 - 200 - 7

You might also like