Professional Documents
Culture Documents
(Kitap Çift) Çevresel Etki Değerlendirmesine Giriş, Ayşe Ö. Özer - TMMOB, 1996
(Kitap Çift) Çevresel Etki Değerlendirmesine Giriş, Ayşe Ö. Özer - TMMOB, 1996
EĞERLENDİRMESİNE
GİRİŞ NEDİR, NASIL UYGULANMALIDIR
ÇED
«w \
f A •
trg^TTB
ÇEVRESEL ETKÎ
DEĞERLENDİRMESİ'NE GlRİŞ
*NEDİR, NASIL UYGULANMALIDIR*
Yayınlayan
TMMOB Şehir Plancıları Odası
Grafik ve baskıya hazırlık: Leda Ajans Ltd. Şti.
Grafik Düzenlemeler : Haşan Saçın
Baskı: Ünal Ofset
V. Senihi KİTAPÇI
TMMOB Şehir Plancıları Odası Başkanı
Kasım 1996
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
SUNUŞ
BİRİNCİ BÖLÜM
ADIM ADIM ÇED SÜRECİ
GİRİŞ 11
ÇED NEDİR? 12
ÇED'NİN KİMLİK KARTI VE KISA ÖZGEÇMİŞİ 12
ÇED’NİN YAKINDAN TANITIMI: NASIL UYGULANMALIDIR? 15
ÇED NE ZAMAN UYGULANIR? 15
ÇED HANGİ FAALİYETLERLE iLGlLl PROJELERE UYGULANIR? 15
ÖNEMLİ ETKİ NEDİR, NASIL ÖLÇÜLÜR? 15
ÇED UYGULANACAK PROJELER İÇÎN
FAALİYET TİPİ SEÇİMİNDE HANGİ YAKLAŞIMI İZLEMELİ? 16
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRME RAPORU NEDİR? 17
ÇED RAPORU UYGULANACAK PROJELER İÇİN
FAALİYET TİPLERİ SEÇİMİ NASIL YAPILIR? 19
ELEME NEDlR, NASIL YAPILIR? 20
ÇED RAPORU UYGULAMASINA "ÇEVRE" YÖNÜNDEN NASIL YAKLAŞILIR? 21
HASSAS YÖRELER NERELERİDİR VE NASIL KORUNURLAR? 22
HASSAS YÖRELERİN KORUNMASINDA
ÇED İLE BAĞLANTILI SORUNLAR NELERDİR? 23
ÇED HASSAS YÖRELER İÇİN NASIL UYGULANMALIDIR? 25
BİR ÇED RAPORU NELERİ KAPSAR? 27
ÇED RAPORUNUN HAZIRLANMASI İŞİ KlME AİTTİR? 30
ÇED SÜRECİNE KATILANLARIN
UYMALARI GEREKEN TEMEL İLKELER NELERDİR? 30
BİR ÇED RAPORUNUN KAPSAMI NASIL BELİRLENİR? 31
KAPSAMLAŞTIRMA NEDİR, NE DEĞİLDİR, NEDEN GEREKLİDİR? 34
KAPSAMLAŞTIRMAYA KİMLER KATILIR? 39
KAPSAMLAŞTIRMADA HANGİ KATILIM YÖNTEMLERİ KULLANILIR? 41
ÇED SÜRECİNE KATILIM NE ZAMAN OLUR VE NE KADAR SÜRER? 43
BlR ÇED RAPORU NASIL HAZIRLANIR? 44
ÇED UYGULAMALARINDA .YETKİLİ RESMİ KURULUŞLAR NASIL BELİRLENİR? 48
BlR ÇED RAPORU NASIL İNCELENİP
DEĞERLENDİRİLİR VE KARARA BAĞLANIR? 49
ÇED RAPORLARI VE ÇED ÖN ARAŞTIRMALARINDA
KULLANILAN YÖNTEMLER NELERDİR? 51
ÇED RAPORU UYGULANAN BİR PROJE İÇİN
PROJE-SONRASI-DENETİMLER NASIL YAPILIR? 55
DEĞERLENDİRMELER 57
KAYNAKLAR 58
İKİNCİ BÖLÜM
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ HAKKINDA ELEŞTİRİLER
YÖNETMELİĞİN ELEŞTİRİSİNDE DİKKATE ALINAN KISTASLAR 61
ÇED RAPORUNUN HAZIRLIK, İNCELENME VE DENETİM SÜRECİ 6l
ÇED ÖN ARAŞTIRMA SÜRECİ 77
YÖNETMELİĞİN BÜTÜNÜ HAKKINDA ELEŞTİRİLER 83
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER: BUNDAN SONRA NE YAPMALI?
GİRİŞ 93
ÇED YÖNETMELİĞİNİN GEÇMİŞİNE KISA BİR BAKIŞ 93
BUNDAN SONRA NE YAPMALI? 96
ÇEVRE İLE EKONOMİYİ BAĞDAŞTIRAN ÇED SÜRECİ NASIL OLMALIDIR? 97
İLK ÇED YÖNETMELİĞİ TASARISININ "BUNDAN SONRA NE YAPMALI"
SORUSUNUN YANITI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ 98
"BUNDAN SONRA NE YAPMALI?"
SORUSUNA YANIT OLARAK YÖNETMELİK DIŞI KONULAR 102
SONUÇLAR 104
ÇED KONUSUNDA EN SON GELİŞMELER 104
ŞEMA 1 - ÇED YÖNETMELİĞİNE GÖRE ÇED SÜRECİ AKIŞ ŞEMASI 110
ŞEMA 2 - ÇED YÖNETMELİĞİ REVİZYONU
İÇİN ÖNERİLEN ÇED SÜRECİ AKIŞ ŞEMASI 111
Aldığım her kararda ve emek verdiğim her işte beni hep destekleyen çok sevgili
anneme ve babama...
SUNUŞ
Bu kitap, TMMOB Şehir Plancıları Odası Çevresel Etki Değerlendirmesi Komisyonu ola
rak arkadaşlarım Kumru ARAPKİRLİOGLU ve Cemalettin EROL ile birlikte yazmış olduğu
muz ve daha önce yayınlanan Plancı Gözüyle Kalkınma, Çevre ve Çevresel Etki
Değerlendirmesi isimli kitabımızın bir devamı özelliğindedir. Aslında bu ikinci kitabın yazıl
masına ilk kitaptan önce başladım. Ancak Komisyon arkadaşlarımla birlikte Çevresel Etki De
ğerlendirmesi (bundan sonra ÇED olarak kısaltılacaktır) ile ilişkili olup planlama mesleğini
doğrudan ilgilendiren kalkınma, çevre ve fiziksel planlama konularının da işlendiği bir kitabın
yazılmasına karar verince, daha önce yazmış olduğum bu kitabın içeriği bakımından ikinci
kitap olarak basılmasının daha uygun olacağı sonucuna vardım.
İlk kitaptaki "Çevresel Etki Değerlendirmesi'nin Kısa Bir Tanıtımı - Nedir? Ne Değildir?
Planlama Mesleği ile İlişkisi Nasıldır?" yazısı, bu ikinci kitapta ayrıntılı olarak açıklanan
ÇED'nin temel özelliklerinin planlama mesleği ile ilişkisi kurularak kaleme alınmıştır. Dolayı
sıyla, ilk kitaptaki yazıda yerverilen bazı çizimler daha önce hazırlanan bu ikinci kitaptakiler-
den aynen aktarılmıştır ve bazı örneklere de yine her iki kitapta da yerveriimiştir. Her iki kitabı
okumadan önce gözatıp fikir edinmek isteyenler, ilk anda bu benzerlikleri saptamakla ve tek
rarların olduğunu düşünmekle birlikte, okuduktan sonra kitapların konularının benzer fakat
içeriklerinin farklı olması nedeniyle, benzer örneklerin de, aslında, farklı yönlerden ele alına
rak değerlendirildiklerini görecekleridir. Bunun nedeni, her iki kitap için belirlenen amaçların
da farklı olmasıdır. Diğer yandan, benzer örneklere farklı yönlerden de olsa her iki kitapta da
yerverilmesinin bu iki kitabın ikisini birden okumayanlar için ÇED hakkında bilinmesinde
yarar görülen konuların daha iyi anlaşılmasına yarayacağı da düşünülmüştür.
Bu kitabı hazırlamaktan amacım, iki arkadaşımla birlikte hazırladığımız birinci kitaptan
farklı olarak, bu kez yalnızca ÇED konusu üzerinde yoğunlaşmak, ÇED'nin ne olduğunu ve ül
kemiz koşullarında nasıl uygulanması gerektiğini çevre konularında meslek sahibi olmayanla
rın da kolaylıkla anlayabilecekleri basit bir dille ancak olabildiğince ayrıntılı olarak
anlatmaktır. Çevre yönetiminin en önemli ve etkin olarak kullanılması gereken başlıca araçla
rından ÇED'nin ülkemizde gereğince uygulanabilmesi için, bu uygulamayla ilgilenecek herkes
tarafından tam ve doğru olarak bilinmesinin gerektiği inancındayım.
ÇED'nin en önemli özelliklerinden biri, yalnızca teknik uzmanları, resmi kuruluşların ele
manlarını, girişimcileri ilgilendiren bir uygulama olmaması, aynı zamanda, ÇED'ne konu pro
jelerin yeralacağı çevrelerde yaşayan halkın, çiftçilerin, balıkçıların, turizmcilerin, orman
köylülerinin, bir meslek sahibi olsun olmasın konuyla ilgili herkesin katılımıyla gerçekleştiril
mesidir. Bu nedenle, ÇED'ni yalnızca konuyla ilgili teknik elemanların değil, ÇED uygulanacak
heryerde geniş kitlelerin de biliyor olmaları gerekmektedir. Bu gereklilikten hareketle kitabın
hazırlanış amacı, teknik elemanlar dışındaki geniş kitlelerin de ÇED hakkında bilgi sahibi ol
malarını sağlamak olarak belirlenmiştir. Kitabın yazılışında teknik konuların basite indirgene
rek açıklanmasına, bu nedenle, özellikle özen gösterilmiştir.
Kitabın hazırlanışında dikkate alınan bir diğer husus, ÇED hakkında tam ve doğru bilgilere
sahip olmayanların yanılgılarını gidermelerine yardımcı olmaktır. Birinci kitapta da üzerinde
önemle durulduğu gibi, ülkemiz için henüz çok yeni bir konu olan ÇED, çevre konuları ile ya
kından ilgilenenlerin pek çoğu tarafından dahi tam ve doğru olarak bilinmemektedir. Bu
durum ÇED konusunda hatalı yaklaşımlara neden olmaktadır. İlk kitapta bu hatalarla ilgili ola
rak ülkemizden bazı örneklere ve sonuçlarına yerverilmiştir. Bu kitapta ise, ÇED uygulamaları
ile ilgili olarak yapılan yanlışlıklar ve nedenleri adım adım açıklanan süreç içinde yeri geldikçe
ortaya konmakta ve nasıl düzeltilebilecekleri hakkında öneriler getirilmektedir. ÇED'nin ülke
mizde tam ve doğru olarak uygulanabilmesi için, bu yanlışlıkların terkedilerek bütün ilgililerin
ortak bir yaklaşıma ulaşabilecekleri düzeyde bilgilendirilmelerine gerek vardır. Kitabın önemli
bir amacı da, ÇED ’le ilgilenen herkese bu yönde bir bilgi kaynağı hizmeti vermektir.
Kitaptaki konular üç bölümde ele alınmaktadır. Birinci bölümde, başlığından da anlaşıla
cağı gibi, ÇED süreci adım adım açıklanmaktadır. Bu bölümde açıklanan ÇED süreci için
ÇED'nin evrensel kabul edilen kuralları esas alınmakta ve bunların ülkemiz koşullarında en iyi
nasıl uyarlanabileceği üzerinde durulmaktadır. Bu nedenle ülkemizdeki mevcut durumla ilgili
değerlendirmelere de bu bölümde önemle yerverilmektedir. ÇED sürecinin ayrıntıları, özellik
le bu konuyla ilk kez tanışacaklar için bazı benzetmelerle ve çizimlerle daha kolay anlaşılabilir
hale getirilmeye çalışılmıştır.
Kitabın ikinci bölümünde, uzun zaman alan tartışmalardan sonra nihayet 7 Şubat 1993'de
yürürlüğe konan ÇED Yönetmeliği ile ilgili eleştiriler açıklanmaktadır. Bu bölümde, Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi - Kent ve Çevre Bilimleri Doktora Prog
ramı içinde ders sorumluluklarını Prof. Dr. Ruşen KELEŞ, Prof. Dr. Cevat GERAY ve Doç. Dr.
Can HAMAMCI'hm üstlendiği Seminer için Mart 1993'de hazırlayıp Haziran 1993'de sunuşu
nu yaptığım ödevimin metnine yerverilmektedir. Bu yazı ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğe konu
şundan hemen sonra hazırlandığı için, çok yeni olan uygulamalar sırasında henüz
saptanamamış ancak ortaya çıkması olası sorunların neler olabileceği hakkında tahminlerde
bulunulup nedenleri üzerinde durulmuştur. Bu akademik çalışmadan bir yıl sonra, Ağustos-
Eylül 1994'de, Çevre Bakanlığı'nca uygulamada karşılaşılan sorunların çözümü amacıyla ÇED
Yönetmeliğinin revizyonuna gerek duyulmuş ve çok sayıda ilgili bakanlık, kurum ve kuruluş
temsilcilerinin katıldığı seri toplantılar düzenlenmiş, yazılı ve sözlü görüşleri alınmıştır. Şehir
Plancıları Odası adına ÇED Komisyonu olarak diğer iki arkadaşımla birlikte hazırlayarak bu
toplantılarda sunmuş olduğumuz raporlar ilk kitapta yayınlanmıştır.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki Seminer dersinde sunmuş olduğum
ÇED Yönetmeliğinin eleştirisi ile ilgili ödevime bu kitapta yervermemin nedeni ise, Çevre
Bakanlığı'nda yapılan Ağustos-Eylül 1994'deki toplantılardan bir yıl önce ÇED Yönetmeliği ile
öngörülen uygulama sürecinde aşama aşama ortaya çıkması beklenenler olarak bu
ödevimde sıraladığım başlıca sorunların, bu toplantılara katılan bakanlıkların, kurumların ve
kuruluşların temsilcileri tarafından, bu kez, gerçekten de uygulamada karşılaşılanlar olarak
açıklanmalarıdır. Diğer bir deyişle, bu kitabın ikinci bölümünde ÇED Yönetmeliğinin eleştirisi
kapsamında yapılan tahminler, bizzat bu yönetmeliğin bir yıllık deneyim geçiren
uygulayıcıları tarafından doğrulanmıştır. Bu bakımdan kitabın bu bölümü üç yıl önce hazır
lanmaca birlikte güncelliğini yazık ki hala yitirmiş değildir.
Bu ödevime bu kitapta yervermemin bir diğer nedeni de, ÇED'ni açıklamak için birinci bö
lümde izlediğim "adım adım ÇED süreci" düzeninin aynısını bu ödevimde de "ÇED Yönetmeli
ğinin öngördüğü sürecin aşamaları" olarak izlemiş olmamdır. Birinci bölümde ülkemiz için
olması gereken olarak önerilen, ikinci bölümde ise ÇED Yönetmeliği ile öngörülen ÇED süreci
daha ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Böylece, iki bölüm arda arda okunduğunda, olması ge
rekenle eleştirisini yaptığım ÇED Yönetmeliğinin karşılaştırılıp ikisi arasındaki farkın daha iyi
anlaşılabilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle, her iki bölümde bazı konuların tekrarı
yapılmakta, ancak bunlar, aslında, iki ayrı yönden (önerilen ile eleştirilen olarak) ele alınmak
tadır. İki bölüm arasında dikkati çekebilecek diğer bir fark, birinci yazıda ikinci yazıya atıfta
bulunulmakla birlikte, bu bölümün devamı olan ikinci yazıda ise birinci yazıdan hiç sözedil-
memesidir. Bunun nedeni, yukarıda da açıklandığı gibi, ikinci yazının birinciden önce ve
henüz bu kitabın yazılmasına karar verilmeden önce hazırlanmış olması ve orijinal metinde
hiç bir değişiklik ve ekleme yapılmadan bu kitaba aktarılmasıdır.
Üçüncü bölümde, önceki bölümlerde anlatılanların bir değerlendirmesi yapılarak, "bun
dan sonra ne yapmalı?" sorusuna yanıt getirilmektedir. Bu konuda ÇED Yönetmeliğinde ya
pılması önerilen değişiklikler ile yönetmelik dışında daha başka nelerin yapılması gerektiği
açıklanmaktadır. Bu önerileri yaparken ilk ÇED Yönetmeliği Tasarını hazırlayan kişi olarak,
Çevre Müsteşarlığımda çalıştığım yıllardaki konuyla ilgili gelişmelerden de sözetmek gereğini
duydum. Çünkü, ülkemizde ÇED uygulamarının bugünkü durumu hakkında tam bir bilgi edi
nebilmek için, yürürlükteki Yönetmelik ile ilk Yönetmelik Tasarısı arasındaki farkın nedenleri
ni öğrenmenin de büyük yararının olacağı düşüncesindeyim. Bu bölümdeki bundan böyle ne
yapılması gerektiği konusundaki önerilerimin nedenleri de böylece daha iyi anlaşılacaktır.
Çevre yönetiminin en güncel konularından olan ÇED ile ilgili olarak ülkemizde, teknik dille
yazılanlar dışında basit anlatımlara yerverilen Türkçe yayınlar bulunmamaktadır. Bu durum
bugüne kadar, çevre alanında teknik meslek elemanları dışındakilerin ÇED konularında bilgi
edinme olanaklarını daraltmıştır. Kitabımın bu konudaki eksikliği gideren bir bilgi kaynağı
olarak değerlendirilmesini hedeflemekteyim. Dileğim, ülkemizde ÇED ile ilgili olarak daha ay
rıntılı konularda Türkçe yayınların kısa sürede artırılması ve ilgilenenlerin daha fazla bilgi kay
nağına kavuşturulmalarıdır.
ÇED NEDİR?
Bir konunun tanıtımına önce tanımından başlamak gerekir. ÇED uzmanlan bugüne
kadar, ÇED'de kaydedilen gelişmelere paralel olarak, ÇED tanımına yeni yeni ekleme
ler yapmışlardır; öyle ki, bugün artık ÇED'nin tek bir cümleyle tanımlanması ancak çok
genel anlamda yapılabilmekte, bütün özelliklerini ise bu tanımdan hareketle ayrıntılan-
dırarak açıklamak gerekmektedir. ÇED'nin en genel anlamda tanımı şöyledir:
Ç ev resel E tki D eğ erlen d irm esi (Ç ED ), çev rey i d o ğ ru d a n y a d a dolaylt ola
ra k , o lu m lu y a d a o lum suz y ö n d e etkileyebilecek b ir y a d a b ird en fa z la fa a li
y ete ait b ir p r o je için alınacak k a ra rd a esa s alınm ak ü z e re , p r o je k o n u su
fa a liy e t(le r)in bütün çev re s e l etk ilerin in bilim sel y ö n tem ler ve tek n ik lerle ir
d elenm esi, b u ird elem elere g ö r e o lu m su z etk ileri önlem ek y a d a çev rey e
z a r a r v erm ey ecek ö lçü lerd e en a za in d irm ek için a ltern a tif çö zü m lerin b elir
lenm esi, sö zk o n u su p r o je h akk ın d a ÇED ça lışm aları so n u çla rın a g ö r e y a tı
rım k a r a n a lın a ra k fa a liy e t(le r)in g erçek leştirilm esi halinde, in şa a t ve
işletm e a şa m a la rın d a ve işletm enin kapatılm asından so n ra ç e v re s e l etk iler
için ÇED çalışm a sı ile belirlen en önlem lerin izlen ip d en etlen m esi sü re c id ir.
Yukarıdaki tanımdan anlaşıldığı gibi, ÇED, çevre üzerinde etkili olabilecek bir ya
da birden fazla faaliyet hakkındaki bir projenin hazırlanmasından sonra başlayıp söz
konusu proje ile ilgili karar aşamasında devam eden ve bu projenin gerçekleştirilme
si halinde inşaat ve faaliyet aşamalarında ve hatta faaliyetin sona erdirilmesinden
sonra denetimlerle sürdürülen uzun bir çalışma sürecidir. Bu özelliği ile ÇED, çevre
sel etkileri önemli olan faaliyetlerin bu etkilerinin sürekli ve düzenli olarak, bilimsel
yöntemler ve tekniklerle kontrolünün sağlanmasında kullanılan en önemli çevre yö
netim aracıdır.
Bu uzun sürece, proje konusu faaliyeti projelendirip gerçekleştirecek olan yatı
rımcı, ÇED konusunda bilimsel çalışmalarda bulunacak olan uzmanlar, konu ile ilgili
resmi ve özel kuruluşlar, proje konusu faaliyetin yeralacağı çevrede yaşayanlar ve bu
konuyla daha başka nedenlerle ilgilenenler katılır. Bu süreç bir filme alınacak olsa,
geniş mekanlarda, kalabalık bir oyuncu kadrosuyla oldukça pahalı bir yapım olarak
gerçekleştirilebilir. ÇED, ileriki bölümlerde açıklanacağı gibi, gerçekten de pahalı bir
iştir ama son derece karlı da bir yatırımdır, tıpkı, gişe rekorları kıran pahalı yapım
filmler gibi maliyetini fazlasıyla çıkarır.
Özellikle sanayileşerek gelişmiş ülkelerin o yıllara kadar izlemiş oldukları çevre karşı
tı kalkınma stratejileri ve çevreye karşı vurdumduymaz tutumları, sonuçta çözümü
hem çok pahalı hem de teknolojik açıdan çok güç boyutlara ulaşan çevre sorunlarına
yol açmıştır. Bu durum karşısında, çevre sorunlarına karşı daha duyarlı olunması ge
reği tüm dünyada yaygın bir görüş haline gelmeye başlamıştır.
işte ÇED'nin ortaya çıkarılışı tam bu yıllara rastlamaktadır. Kalkınmanın çevre üze
rinde yarattığı ağır tahribatı onarmanın ve kirlilikleri gidermenin pahası yükseldikçe,
çevreyi tahrip etmeden ve kirletmeden kalkınmanın daha akılcı bir yaklaşım olacağı
anlayışı, ÇED'nin geliştirilmesinin temelini oluşturmuştur.
ÇED geliştirilmeden önce kalkınma projelerinin değerlendirilmesine ilişkin yön
temler, yalnızca ekonomik kıstaslara dayalı idi. Bu yöntemlerden biri, Maliyet/Fayda
Analizi (Cost/Benefit Analysis)dir. Bu proje analiz yöntemi ile yatırım yapılması isteni
len bir projenin ekonomik açıdan maliyet ve fayda hesapları yapılarak karşılaştırılır.
ÇED, bu ekonomik analiz yöntemine, önce, "ek" bir boyut olarak kabul edilmiş ve bu
analizde işlenmesi güç bazı potansiyel etkileri hesaba katmak üzere geliştirilmiştir
(O'Riordan). Bu nedenle, Maliyet/Fayda Analizine, ÇED'nin babası demek uygun
olur. Ancak ÇED, yukarıda verilen tanımdan anlaşıldığı gibi, ilk ortaya çıkarılışından
buyana öylesine geniş bir uygulama alanı olarak geliştirilmiştir ki, Maliyet/Fayda Ana
lizi, artık günümüzde, "ÇED'nin geniş çatısı altında kalmış ve onun bir bölümü haline
gelmiştir" (Özer, 1986).
ÇED'nin dünyada ilk defa bir ülkede çevre mevzuatı ile yasal bir uygulama haline
getirilişi, ABD Kongresi tarafından 1969 sonunda kabul edilip 1 Ocak 1970 günü yü
rürlüğe konan Ulusal Çevre Politikası Yasası (National Environmental Policy Act -
NEPA) ile olmuştur. Bu bakımdan, 1 Ocak 1970 tarihine ÇED'nin doğum günü,
NEPA'ya da ana adı denilebilir. Şöyle ki, ABD'den hemen sonra ÇED'ni kendi çevre
mevzuatı kapsamlarına alan ülkelerin NEPA'yı örnek aldıkları ve hatta aynen kopya
ettikleri görülür. 1980 ve sonraki yıllarda ise ÇED, uluslararası kuruluşların gündemi
ne alınmış, karar metinlerine ve sözleşmelerine girmiştir. Bu nedenle, ABD'de doğan
ÇED, bugün artık tüm dünya ülkelerinin tabiyetine geçmiştir denilebilir.
ÇED'nin NEPA ile başlayan gelişimi, (1) yasal-yönetsel, (2) bilimsel olmak üzere
iki yönlü olmuştur. ÇED bir yandan, ülkelerin çevre yönetimi ile ilgili mavzuatı ile yö
netsel yapı içinde yerinin alırken, diğer yandan özellikle akademik çevrelerin ilgi
alanı içine girmiş ve böylece bilimsel yöntem ve tekniklerle çok geniş bir uygulama
alanı haline gelmiştir. Bu uygulama alanında farklı bilim dallarından pek çok bilima-
damı özgün çalışmalar yaparak, ÇED için çeşitli inceleme ve değerlendirme yöntem
ve teknikleri geliştirmiş ve geliştirmektedirler. ÇED, bugün, farklı mesleklere sahip
uzmanlarca yürütülen çok-disiplinli bir çalışma alanı haline gelmiştir.
ÇED'de kaydedilen önemli bir gelişme, proje değerlendirmelerinde esas alınan
"çevre" tanımı konusunda olmuştur. ÇED'nin ilk uygulandığı yıllarda ÇEVRE, yalnız
ca doğal ortam olarak ele alınırken, günümüzde, projelerin sosyo-ekonomik çevre
üzerine olabilecek etkileri de ÇED kapsamında irdelenmektedir. Böylece, doğa bi
limciler, mühendisliğin çeşitli dallarından uzmanlar, şehir ve bölge plancıları ile bir
likte ekonomist ve sosyal bilimciler de ÇED alanında çalışan meslekler arasına
girmiştir. ÇED'nin yasal-yönetsel boyutuyla da hukukçular, siyaset bilimcileri ilgilen
mekte olduğuna göre, günümüzde, ÇED ile ilgilenmeyen bir bilim dalı yoktur dene
bilir.
ÇED, yukarıda kısaca özetlenen özgeçmişinden anlaşıldığı gibi, başlangıçta tek bir
yöntemin, Maliyet/Fayda Analizinin ek bir boyutu olarak geliştirilmekle birlikte, gü
nümüzde farklı bilim dallarından çok çeşitli yöntem ve tekniklerin kullanıldığı çok
geniş bir uygulama alanı haline gelmiştir. Bunun en önemli nedeni, genel olarak
bütün dünyada çevre yönetim stratejilerinde yapılan değişikliktir. Önceleri, kalkın
manın çevre üzerinde yaratacağı etkiler için TEPKİ-VE-TEDAVİ (react-and-cure)
stratejisi kabul edilmiştir. Bu strateji ile çevre sorunlarının ortaya çıktıktan sonra gide
rilmesi yoluna gidilmiştir.
Ancak, çevre sorunlarının giderilmesi güç boyutlara ulaşmasıyla birlikte, çevre yö
netiminde diğer bir stratejiye, TAHMİN-VE-ÖNLEME (anticipate-and-prevent)
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
NEDİR?
stratejisine yönelinmiştir. Bu strateji ile, çevre sorunlarının önceden tahmin edilip ön
lenmesi öngörülür. Bugün özellikle Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Ko-
misyonu'nca 1987'de yayınlanan Ortak Gelece Simiz rapoaında yerverildikten sonra
bütün dünya için ulaşılması hedeflenen SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA için "tahmin-
ve-önleme" stratejisi, kalkınma projelerinde izlenmesi gereken bir yol olarak ön plana
çıkmıştır. Böylece ÇED, "Sürdürülebilir Kalkınma" hedefine ulaşılmasında izlenen
"tahmin-ve-önleme" stratejisine uygun olarak kullanılan en önemli çevre yönetim
aracı özelliğini kazanmıştır.
ÇED'nin genel özelliklerinin tanıtımı, yukarıda verilen tanımı ve kısaca özetlenen
özgeçmişine göre şöyle yapılabilir:
ÇED, "Sürdürülebilir K alkınm a " h ed e fi y ö n ü n d e "tahm in-ve-önlem e" strateji
sin e uygun olarak, bilim sel yöntem ve tek n ik ler kullanılarak, resm i k u ru lu şla
rın, yatırım cıların, fa rk lı m esleklerden uzm anların, halkın ve d iğ e r tüm ilgüi
k u ru lu şla rın ve kişilerin katılım larıyla uygulanan b ir çev re yönetim a ra cıd ır.
ÇED'nin özgeçmişine kısaca bir gözatıp genel özelliklerini özetledikten ve böyle
ce bu konuya ilk adımı attıktan sonra onu daha yakından tanımak için, aşağıda sırala
nan soaıların yanıtlarını öğrenmek gerekmektedir.
H an p ltt^ ıları
seçm eli ■
N a sıl ?
seçm eli
dikkate alınacak genel özellikler belirlenir, daha sonra, hazırlanan her proje için ÇED
uygulanıp uygulanmayacağına bu genel özelliklere uyup uymadığı saptanarak karar
verilir. Bu iki yaklaşımın en önemli zorluğu, zaman alıcı olmaları, dolayısıyla da pra
tik olmamalarıdır.
Üçüncü yaklaşım, uygulamada en pratik olanıdır. Bu yaklaşım ile, ÇED uygulana
cak projelerin hangi tiplerdeki faaliyetler hakkında olacağı önceden düzenlenen bir
faaliyetler listesiyle belirlenir; böylece, hazırlanan projeler için ÇED uygulanıp uygu
lanmayacağının her seferinde tek tek belirlenmesi gerekmez. Halen ÇED uygulayan
ülkeler tarafından ve uluslararası kumluşlann belgelerinde en fazla bu yaklaşım ter
cih edilmektedir. Ülkemiz ÇED Yönetmeliği de bu yaklaşımla hazırlanmıştır.
Yukarıda açıklanan her üç yaklaşımda da hedef, ÇEVRESEL E T K İ DEĞERLEN
DİRM E RAPORUmm hazırlanması gerekli olan projelerin belirlenmesidir. ÇED uygu
lanacak faaliyet tiplerinin seçimi ile ilgili diğer aynntılara geçmeden önce, ÇED Raporu
hakkında bilgi edinilmesinde yarar vardır. Böylece, ÇED uygulanacak projeler için faali
yet tipi seçimi ile ilgili işlemleri öğrenip anlamak çok daha kolay olacaktır.
olacağı hakkında sosyal bilimciler ve şehir plancıları tarafından uygun buldukları pro
jeksiyon yöntemleri kullanılır, doğa bilimcileri tarafından canlı varlıkların projeden
nasıl etkilenebileceği bu türlerin biyolojik ve yaşadıkları çevrelerin ekolojik özellikle
rine göre tahmin edilir, ekonomistlerce projenin çevresel etkilerini de hesaba katan
Maliyet/Fayda Analizleri yapılır ve burada sıralanamayan daha pek çok bilimsel tah
min yöntem ve teknikleri kullanılır.
Yukanda özetle açıklanmaya çalışıldığı gibi, bir ÇED Raporunun hazırlığı, EM EK,
ZAMAN ve PARA gerektiren bir iştir. Bu yüzden de yapılacak işin bu emek, zaman
ve paraya değer olması gerekir. Bunun sağlanması için iki sorunun önceden çok iyi
yanıtlanmış olması gerekmektedir; bunlar, (1) ÇED Raporu hangi projeler için hazır-
lanmalıdır? (2) bu rapor kapsamında hangi konular incelenip irdelenmelidir?
Kapsamı ne
olmalıdır? m
Bu iki konuya açıklık getirilmeden hazırlanacak ÇED Raporları ile çok önemli ak
saklıklar ortaya çıkabilir. Eğer, birinci sorunun yanıtı olan ÇED Raporunun hangi pro
jelere uygulanacağına dair tam ve doğm saptamalar yapılmamış ise, bazı projeler için
gerekli olduğu halde ÇED Raporları hazırlanmayabilir ve böyle bir projenin gerçek
leştirilmesi halinde kontrol edilemeyen ya da kontrol edilmeleri çok güçleşen çevre
sorunlarına yolaçılabilir. Diğer yandan, çevresel etkileri önemsiz olacak projeler için
ÇED Raporlarının hazırlanması durumunda ise, boşu boşuna emek, zaman ve para
harcanmış olur. Bu bakımdan ÇED Raporu hazırlanacak projelerin belirlenmesinde,
daha önce de açıklandığı gibi, faaliyet tipi seçimlerinin önceden tam ve doğru olarak
yapılmış olması önem kazanmaktadır.
Yukarıda sorulan (2) no'lu sorunun yanıtı ile ilgili olarak ÇED Raporu kapsamında
incelenip irdelenecek konuların önceden tam ve doğm olarak saptanmaması duru
munda da yine önemli aksaklıklar ortaya çıkabilir. Eğer hazırlanacak bir ÇED Rapo
ru için kapsanacak konular önceden belli değil ise, raporu hazırlayanlar kendi
bildikleri gibi ve tarafsızlık ilkesine bağlı kalmaksızın çalışabilir ve raporda yanıltıcı
bazı sonuçlara yerverebilirler.
Örneğin, ÇED uygulanan ilk ülke olan ABD'de, ilgili Yönetmelik (Regulations) yü
rürlüğe konmadan ve ÇED Raporları kapsamlarının belirlenmesi ile ilgili kurallar ye
terince geliştirilmeden önceki yıllarda, bazı proje sahiplerince eni 2 metreyi bulan,
Adım adım ÇED Süreci 1 9
karınca yuvalarına kadar gereksiz ayrıntılara inen, ancak ne var ki aslında, çevresel
etkilerin tam ve doğru olarak irdelenmediği raporların hazırlanıp sunulduğu görül
müştür. Öyle ki, yapılan araştırmalar ve irdelemelerle ilgili hiçbir özete de yerverilme-
yen bu raporları bütünüyle inceleyip değerlendirmek son derece güç olmuştur.
Raporu hazırlayanların böylesine uzun raporlarla, "bakın biz ne iyi etüdler yaptık," di
yerek çevre konularına karşı kendilerinin ne kadar da titiz olduklarını göstermeye ça
lıştıkları, ama asıl amaçlarının bu raporları inceleyenlerin ya da incelemeye
çalışanların kafalarını kanştırıp bu yolla yatırım izni koparmak olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenle ABD'de Kasım 1978 Yönetmeliği ve daha sonraki yıllarda hazırlanan ko
nuyla ilgili diğer yönetmelikler incelendiğinde ÇED Raporu kapsamlarının belirlen
mesi hakkında son derece ayrıntılı kuralların getirildiği görülür. Hatta Kasım 1978
Yönetmeliği'nin 1502.2 (a) maddesinde, "ÇED Raporları analitik olmalıdır, ansiklope
dik değil," denilerek, esas konulardan uzaklaşıp gereksiz ayrıntılarla kafa karıştırmak
isteyenlere karşı bir mevzuat hükmü getirilmiştir.
ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlenmesi süreci, ileriki bölümlerde ayrıntılı
olarak açıklanacaktır. Şimdi, ÇED uygulanacak projeler için faaliyet tipi seçimi konu
suna geri dönmekte yarar vardır.
gerekmeyeceği henüz belli olmayan projeler için düzenlenmiş bir diğer faaliyetler
listesi olarak düşünülebilir. Bunlardan hangileri için ÇED Raporlarının hazırlanması
gerekeceğinin belirlenmesi için, bir ELEM E YAPILMASI na ihtiyaç vardır. Elenenler
den bir kısmı ÇED Raporu hazırlanacaklar, diğerleri de hazırlanmayacaklar olarak be
lirlenecektir. Bu "eleme"nin nasıl yapılacağı aşağıda açıklanmaktadır. Üçüncü
kasedekiler, ÇED Raporu hazırlanmayacağı önceden bilinen ve tümüyle bu rapoaın
dışında bırakılan faaliyetlere benzetilebilir.
G R U P -2
\ t
\ /
\ /
\ /
\ /
\ /
Faaliyet Tipi Seçiminde Hangi Yaklaşımı İzlemeli?" başlıklı bölümde açıklanan "her
proje için tek tek belirleme" yaklaşımının izlenmesi gerekli olmaktadır.
Bu "her proje için tek tek belirleme" yaklaşımı ile, sözkonusu projenin çevresel et
kilerinin "önemli" olup olmayacağının saptanması amaçlanır. Bu saptamalar için ÇED
biliminde çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Genel olarak bu işleme, ÇED ÖN
ARAŞTIRM ASI adı Verilmektedir.
ÇED Ön Araştırmasında önemli olan husus, sözkonusu proje için ÇED Raporu ha
zırlanmasının gerekip gerekmeyaceğinin saptanmasında doğru sonuçlar elde etmek
tir. Bu işlem için kullanılacak ÇED yöntemleri seçilirken doğru saptamalara ulaştırıcı
olmalarına ve, aynı zamanda, fazla zaman almadan pratik olarak uygulanabilmelerine
özen gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, ÇED Ön Araştırmalarından hedefle
nen doğaı saptamalar elde edilemediği gibi boşuboşuna da zaman harcanmış olur.
Bu nedenle, ÇED ile ilgili bilimsel çalışmalarda, ÇED Raporlarında ve Ön Araştırmala
rında kullanılacak yöntemlerin geliştirilmesine ayrı bir önem verilmiştir. ÇED yöntem
leri geliştirilirken daima daha öncekilerin eksik yönleri giderilmeye çalışılmış,
doğrudan, dolaylı, sinerjistik, katalitik, kümülatif, olumlu, olumsuz, uzun dönemli, kısa
dönemli olabilecek tüm çevresel etkilerin, en azından doğruya en yakın olarak tahmin
edilebilmeleri ve aynı zamanda basit ve kolay uygulanabilir olmaları hedeflenmiştir. Bu
yöntemlerin bellibaşlıları daha sonra ilgili altbaşlık altında tanıtılmaktadır.
yeraldıkları ortamın çevresel özellikleri nasıl olursa olsun, etkileri daima "önemli"
olur. Ancak bazı durumlarda, "çevre" dış etkilere karşı öylesine hassastır ki, buralara
tavuk kümesi dahi yapılsa "önemli" etkiler yaratabilir. Bu nedenle, ÇED'ne "çevre" yö
nünden de yaklaşılması, ÇED Raporu hazırlanmasına gerek olup olmayacağının, çev
resel etkilere karşı HASSAS YÖRELER için ayrıca saptanması gerekli görülmüştür.
Ülkemiz ÇED Yönetmeliği'nde de böyle bir uygulamaya yer verilmektedir.
(fiÖRÜNEN KÖY KILAVUZ, KEMERKÖY TERMİK SANTRALI ÇED RAPORU İS TEM E.)
ÇED konusunda en yetkili konumlardakilerin dahi nasıl bir yanılgı içine düştükle
rini gösteren bu örnek ile aslında, hassas yöreler sözkonusu olduğunda ÇED uygula
masına geçilmeden önce, bu yörelerde yeralacak faaliyet tipi seçiminde çevresel
faktörleri gözetmenin ne denli önemli olduğu gösterilmek istenmiştir. Kristal bir ka
dehin kırılacağını bile bile yere çarpmak ne ise, hassas yöreleri tahrip edip kirleterek
büyük zararlar vereceği bilinen tesisler için buralardan yerseçmek de aynı anlama
gelir. İşte bu gibi durumlarda, ÇED Rapoaı hazırlamanın tek amacı olsa olsa, kamuo
yunu bilimsellik kılıfına sokulmuş bir aldatmaca rapor ile kandırmaya çalışmak olabi
lir. ÇED Yönetmeliği'nin bu yönüyle ilgili eleştiriler kitabın ilgili bölümünde ayrıntılı
olarak açıklanmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalarla vurgulanmaya çalışıldığı gibi, ülkemizde çevre değerleri
nin katline varan uygulamaların ana nedeni, koruma statüsü getirilmiş olsun olmasın,
hassas yörelerde yeralması planlanan faaliyetler için çevresel faktörlerin pek çok
yerde hemen hiç dikkate alınmamasıdır. Bu gibi durumlarda ÇED Raporu'nun hazır
lanması iki yönden anlamsızdır. Birincisi, Kemerköy örneğinde olduğu gibi, sonuçla
rının olumsuz olacağı zaten bilinen bir ÇED Raporunun hazırlanması, boşa emek,
zaman ve para harcamaktır. İkincisi, eğer bu aşikar duruma karşın yine de çevresel
etkilerin olumsuz olmayacağı sonuçlarına varan bir ÇED Raporu hazırlanmış ise, ki
böyle bir olasılık ÇED Yönetmeliği ile yazık ki vardır, o zaman da o raporun bilimsel
olmadığı çok açıktır; tıpkı "bir adamın şakağına kurşun sıkılacak ama ne ölecek ne de
felç olacak" denilerek saçma bir tahminde bulunmak gibi.
Adım adım ÇED Süreci 2 5
faaliyetle ilgili proje hazırlanmadan önce bilinememektedir. Ancak tabii ki, çevresel
etkilerinin nerede olursa olsun önemli olacağı kesinlikle önceden bilinen ve önceki
bölümlerde birinci grup olarak belirtilen faaliyetlerin hassas yörelerde yer almasının
hiç bir şekilde düşünülmemesi gerektiği de çok açıktır; bir kez daha Kemerköy Ter
mik Santralı örneğine dönülecek olursa, bu tesis için seçilen yerin bu anlamda da
yanlış olduğu açıkça görülür.
Bu durumda, hassas yörelerde yeralması planlanan faaliyetlerin kesinlikle birinci
gruptakilerden olmaması, ikinci gruptaki faaliyetlerle ilgili projelerin çevresel etkileri
nin bu yörelerin hassasiyeti nedeniyle "önemli" olacağı belli olduğundan, bunlar için
ÇED Raporlarının hazırlanmasının zorunlu kılınması, üçüncü gruptakiler için ise bir
ÇED Ön Araştırma çalışmasının yapılması uygun olur.
H A S S A S YÖRE
V G R U P-1 . G R U P -2 G R U P -3
ÇED
ÖN
ARAŞTIRMASI
Yukarıdaki ÇED Raporu uygulanacak projelerin faaliyet tipi seçimi ile ilgili bölüm
de üçüncü grup faaliyetler, ÇED Raporu uygulanmayacaklar olarak belirlenmiştir.
Ancak hassas yöreler sözkonusu olduğunda, diğer başka yerlerde önemli hiçbir çev
resel etkileri olmayan bu üçüncü gaip faaliyetler, yeraldığı yörenin hassasiyeti ölçü
sünde önemli etkilerde bulunabilirler. Bunlar, gerek ölçeklerinin küçük olması ve
gerekse çevresel etkileri bakımından, ÇED Raporlarına konu olabilecek geniş kap
samlı çalışmaları gerektirmezler. Ne var ki, hassas bir yörede önemli etkileri olabile
cek bu tip faaliyetlerin de etkilerinin önceden belirlenip, alınması gereken önlemlerin
saptanması da gerekir. Bu amaçla, üçüncü gruptaki faaliyetlerle ilgili projelere basit
bir ÇED Ön Araştırmasının yapılması yeterli olacaktır. Böyle bir ön araştırma, ileride
ilgili bölümde açıklanan bazı basit ÇED yöntemleri kullanılarak kolaylıkla yapılabilir.
A dım adım ÇED Süreci 2 7
Üçüncü grup faaliyetler için ayrı bir liste çıkarılması gerekmez; bunlar birinci ve
ikinci grupta yeralmayanlar olarak tanımlanabilir. Bu gruptaki faaliyetlar hakkındaki
projeler için ÇED Ön Araştırmalarının yapılması özellikle çok hassas yöreler için
önemlidir. En hassas özelliklerdeki koruma bölgelerinde, örneğin, endemik türlerin
bulunduğu yerler, sukuşlarının üreme, beslenme ve yaşama ortamı olan sulak alanlar,
deniz canlılarının üreme alanları ve benzeri yerlerde ekolojik dengeyi bozucu en
ufak bir şedde, ya da kum alınması gibi faaliyetler önemli etkiler yaratabilmektedir.
Bu gibi alanlarda daha çok kamu kuruluşları tahrip edici faaliyetlerde bulunmak
tadırlar. Örneğin, Kuş Cenneti'nde su dengesini bozucu, Bafa Gölü'nde balık popü-
lasyonunu azaltan şeddeleri, Sultan Sazlığı'nda drenaj kanallarını DSİ inşa etmiştir,
Seyfe Gölü çevresinde kuş üreme alanlarının kumtulmasına neden olacak drenaj pro
jesini de yine DSİ yürütmektedir. Yenilenmenin olabilmesi için hiç ayak basılmaması
gereken günlük ormanları mesire yeri olarak halka açılabilmektedir. Hatta taban su
yunun yüksek olması gereken günlük ormanlarında bu su seviyesini bozucu bina te
melleri dahi atılabilmektedir. İşte bütün bu uygulamaların önüne geçebilmek için,
koruma statüleri getirilen ama bir şekilde olumsuz faaliyetlere de yerverilebilen has
sas yöreler için en ufak bir proje hakkında dahi ÇED Ön Araştırma koşulunun getiril
mesi yararlı olacaktır. ÇED Yönetmeliği ile, hassas yörelerde yeralacak faaliyetlerle
ilgili projeler için ÇED Raporu hazırlanma zorunluluğunun getirilmesi olumlu olmak
la birlikte, üçüncü grup faaliyetlerin tümüyle ÇED kapsamı dışında bırakılmaları
önemli bir eksikliktir.
Buraya kadar, hassas yörelerde ve diğer bütün yerlerde ÇED uygulamalarının
hangi tip faaliyetlerle ilgili projeler için yapılacağının nasıl belirlenmesi gerektiği,
yeri geldiğinde ülkemizdeki uygulamalar hakkında örneklerle, yorum, eleştiri ve
önerilerle birlikte açıklanmıştır. Şimdi sıra, ÇED sürecinin en önemli aşamalarından
olan ÇED RAPORUNUN KAPSAM ININ N ELER OLDUĞUNUN VE NASIL
BELİR LEN M ESİ gerektiğinin açıklanmasındadır.
Çevresel etkiler, değişik faaliyet tiplerine göre farklılıklar gösterir. Havaya gaz atık
lar bırakan bir tesisin doğrudan etkisi ile hava kirelenir, bu kirli havayı soluyan
canlıların (insanların, hayvanların, bitkilerin) hastalanmaları, bu tesisin yarattığı hava
kirliliğinin dolaylı etkileridir. Havaya bırakılan gaz atıklardan kükürtdioksit (SO2) ok-
sidasyonla SO 3'e dönüşür, bu oksidasyon süreci katalitik veya fotokimyasal süreçle
devam edebilir, ve SO3 derhal su (H2O) ile (havadaki nem veya diğer bir su ortamı)
reaksiyona girerek H2SC>4'ü oluşturur. Bu süreç asit yağışlara yolaçar ki, bu durum,
havaya kükürtdioksit bırakan bir tesisin sinerjistik etkisidir. Havaya bırakılan kükürt
dioksit miktarına ve hava koşullarına (rüzgar, havadaki nem oranı, enverziyon gibi)
bağlı olarak, asit yağışların etkilediği alanlar çok geniş olabilir, hatta ülke sınırlarını
aşabilir, tıpkı Orta Avrupa'dan atmosfere karışan kükürtdioksitin Kuzey Avrupa ülke
lerini asit yağışlara dönüşerek etkilemesi gibi.
Asit yeğışların etkilerine gelince, ormanlar, diğer bitkiler ve tarım ürünleri üzerin
de yakıcı etki yaparlar (ülkemizden en son bilinen Yatağan Termik Santralı'nın yarat
tığı etkiler bu durumun en tipik örneğidir), su ortamlarını asite dönüştürerek
buralarda yaşayan tüm canlıların ölümüne yolaçarlar, madeni eşyalar ve hatta taşlar
üzerinde eritici etkiler yaparlar. Pek tabii tüm bu etkileri nedeniyle, ekonomik kayıp
lara da yolaçarlar. Görüldüğü gibi, asit yağışlara yolaçan tesislerin çevresel etkileri
yalnızca hava kirliliği olarak kalmaz, toprak ve su ortamlarına da geçerek çok-ortamlı
(multimedia) çevre kirliliklerine de dönüşürler.
Bazı tesisler çevresel risk taşırlar; örneğin, nükleer santrallar, patlayıcı ve parlayıcı
madde üretilen, depolanan tesisler ve bunların taşınımları gibi. Çernobil faciasının ül
kemize kadar uzanan etkileri bu riskin büyüklüğünü açıkça göstermektedir. Bu facia
nın doğrudan ve dolaylı etkileri çok çeşitli ve önemli, aynı zamanda da, kısa olduğu
kadar uzun dönemli de olmuştur.
Bazı tesislerin dolaylı etkileri doğrudan etkilerinden daha fazla ve önemli olabilir.
Örneğin, bir karayolu güzergahının tarım .alanları üzerinden geçirilmesi ile yitirilen
tarım toprakları ve ürünleri, yalnızca o karayolunun geçirildiği alanla sınırlı kalmaz.
Bu yolun yarattığı çekicilikle tarım arazileri üzerinde sonradan yeralacak olan diğer
tesisler ve kullanımlar, sanayi, konut ve diğerleri gibi, çok daha fazla tarım toprağının
ve ürününün elden çıkarılmasına yolaçar ve üstelik bu tesislerin kirletici gaz, sıvı ve
katı atıklarının etkileri ile birlikte, sözkonusu karayolunun dolaylı çevresel etkileri, si
nerjistik ve kümülatif olarak daha başka zincerleme etkiler haline dönüşebilir.
Bazı faaliyetlerin çevresel etkileri tek başlarına fazla önemli olmasa da, diğer faali
yetlerin çevresel etkileri ile birlikte kümülatif olarak büyük boyutlara ulaşabilirler. Ör
neğin, bir akarsuyun, gölün veya kapalı bir koyun buralara bırakılan atıkları
özümleme kapasitesi sınırlıdır. Bir, iki, üç tesisten bırakılan atıkların miktarı ve biyo
lojik, kimyasal ve fiziksel etkileri bu su ortamlarının özümleme kapasitelerini aşmaya
bilir, ama bir dördüncü tesisin eklenmesiyle kümülatif etkiler sonucu kirlilik birden
kritik boyuta ulaşabilir.
Adım adım ÇED Süreci 2 9
uzun
doğrudan dönem ir fsSnerjistîk)
su hava ormanların
kirllllü l k irliliği yokedilmesi
asit
yajiışlar»
istih d am
yaratm a d o lay lı
ÇED
RAPORU
so lu n u m
(gürültü)
o r g a n la r ı
h a s t a lık la r ı
flo ra y a
ülkeye ve zarar
bölgeye v e r ilm e s i
sosyoekonom ik
katkı
fa u n a y a ta rih i ve
zarar ta rım a lanları kü ltürel
ve ü rün lerinin d e ğ e rle rin d iğ e r le r i.
v e r ilm e s i tah ribatı ta h riba tı
Bütün bu örneklerden görüldüğü gibi, farklı faaliyetlerle ilgli projeler için, yeral-
maları önerilen farklı çevrelerin de özellikerine göre, hazırlanacak ÇED Raporlarının
kapsamları farklı farklı olacaktır. Diğer yandan, herhangi bir proje için hazırlanacak
bir ÇED Rapoaı kapsamında değişik bilim dallarından çok çeşitli yöntem ve teknikle
rin kullanılması gerekir. Örneğin, gaz, sıvı ve katı atıkların değişik ortamlarda yarata
cağı, kimyasal, fiziksel ve biyolojik etkiler, kimya, fizik ve biyoloji uzmanlarınca
incelenip irdelenir, bu kirlilik tahminlerine göre canlıların (insan, hayvan ve bitki)
nasıl etkileneceğini tıp doktorları, zoologlar ve botanik bilimcileri inceleyip irdelerler.
İstihdam etkisi olacak faaliyetlerle ilgili projelerin kentsel nüfusda yaratacağı artış ve
bu nedenle, kentteki diğer ekonomik sektörlere (ulaşımda artış, balıkçılıkta azalma,
hizmetlerde aıtış gibi) olabilecek olumlu ve olumsuz etkiler, teknik ve sosyal altyapı
gereksinimlerine olabilecek artışlar, şehir ve bölge plancıları tarafından belirlenir.
Çevre mühendisleri, çevre kalitesi standartlarını inceleyip, tüm bu kirliliklerin hangi
oranlarda nasıl arıtılarak çevre standartlarına uygun düzeylere indirilebileceğini veya
indirilemeyeceğini ve bunların çevre kalitesinin korunması için yeterli olup olamaca-
ğını irdelerler. Proje maliyet analizlerini yapan uzmanlar, çevre mühendislerince
çevre kalitesinin korunması için alınması önerilen önlemlerin yatırım ve işletme mali
yetlerine olabilecek yansımalarını incelerler.
Bir ÇED Raporu kapsamında, yukarıdaki yalnızca tek bir örnekte dahi görüldüğü
gibi, birbirinden farklı ancak birbiriyle ilişkili çok çeşitli konularda inceleme ve irdele
meler gerçekleştirilir. Diğer yandan, yukarıda verilen diğer bütün örneklerden ve bu
rada verilemeyecek kadar çok, diğer başka örneklerden anlaşılacağı gibi, farklı
30 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş
Konuyu en basite indirgemek için, ÇED Raporu önce, içi boş bir kutuya benzetile
bilir. Yapılacak iş, bu boş kutunun içine nelerin konulacağını saptamaktır; diğer bir
deyişle, ÇED Raporunun hangi konular hakkındaki inceleme ve irdelemeleri kapsa
yacağının belirlenmesidir. Eğer içi boş bir kutuya doldurulacakların nereden ve nasıl
alınacağı biliniyorsa iş kolaylaşır. ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlenmesinde de
böyle bir kolaylık vardır.
Yukarıdaki bölümde bir karmaşa içinde sıralanan çevresel etkilerin tümü ÇED Ra-
poaı boş kutusunun içine aktarılacak bir diğer kutu içinde hazır bulunan toplara ben
zetilecek olursa, yanıtlanması gereken som, dolu kutudaki toplardan hangilerinin ve
nasıl seçilerek diğer kutuya aktarılacağıdır. "Nasıl" seçileceğinin yanıtını aşağıda "kap-
samlaştırma"mn açıklandığı bölümde vermek üzere, daha önce "hangilerinin seçile
ceğini açıklamak yararlı olacaktır. Böyle bir seçimin kolayca yapılabilmesi için, tabii
ki önce, dolu kutu içindeki topların hazır edilmesi gerekir. Bu demektir ki, bir ÇED
Raporunda kapsanacak konuların seçiminin yapılacağı incelenip irdelenecek tüm ko
nuların bir listesi önceden hazır edilmelidir. Kutu ve toplar örneğine daha sonra
dönmek üzere, ÇED Raporlarının kapsamlarının belirlenmesinde kullanılan yöntem
lerden kısaca sözetmek yararlı olacaktır.
ÇED konusundaki bilimsel çalışmaların önemli bir bölümü bu tip listelerin hazır
lanması ve kapsam belirlemede kullanılacak yöntemlerin geliştirilmesi üstünde yo
ğunlaşmıştır. ÇED yöntemleri ile ilgili bölümde bunlar tanıtılmaktadır. Bu yöntemler
aynı zamanda ÇED Ön Araştırmalarında da kullanılmaktadır. Herhangi bir faaliyetle
ilgili bir projenin olası çevresel etkilerinin "önemli" (significantly) olma kıstasına göre,
ÇED Raporu kapsamında incelenip irdelenecek konuların seçiminde bu yöntemler
den yararlanılır. ÇED uygulamalarının başlatıldığı ilk yıllarda geliştirilen ve en bilinen
basit yöntemler, Kontrol Listeleri ve Leopold Matrikstir. Çevresel etkilerin çeşitliliği ve
karmaşıklığı (dolaylı, ikincil, sinerjistik, katalitik, kümülatif gibi) nedeniyle, ilk gelişti
rilen bu yöntemlerin yetersizliği görülerek, bu konuda gerçeğe en yakın değerlendir
melerin yapılmasında kullanılabilecek daha başka yöntemler de geliştirilmiştir.
ÇED literatürü incelendiğinde, bir ÇED Rapom kapsamında incelenip irdelenecek
tüm çevresel etkilere ait çok sayıda dokümanın varlığı görülür. Genel olarak her tip
faaliyetle ilgili projeler için ÇED Raporlarında incelenip irdelenecek konuların tümü
nün listelendiği veya konu seçimlerinin yapılmasında kullanılan bir çok yöntem var
dır. Ayrıca, değişik faaliyet tiplerinin herbiri için ayrı ayrı hazırlanmış (baraj, otoyol,
havalimanı, çeşitli sanayi tesisleri, kıyısal kullanımlar ve diğerleri) özel listeler vardır.
Bu listeler, ÇED uygulamalarında deneyimli ülkelerde ÇED Raporu hazırlamak veya
hazırlatmakla yükümlü kuruluşlar, proje finansmanları yapan Dünya Bankası veya
uluslararası ortak projeler hazırlatıp uygulattıran AEK gibi uluslararası kuruluşlar ve
bilim çevrelerince geliştirilmiştir. Genellikle ülkelerin ve uluslararası kuruluşların
ÇED mevzuatı kapsamına alınan bu listelerin uygulanmaları böylece yasal hükümlere
bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan yöntemler, bir ÇED Rapomnda "önemli etki" kıstasına göre
kapsanacak konuların seçilmesi sırasında kullamlılır. Ayrıca, ÇED Raporlarının hazır
lanıp yazılması sırasında uyulması gereken kurallar da yine ÇED mevzuatı ile
A dım adım ÇED Süreci 3 3
belirlenir. Bunlar, bir ÇED Raporunun hazırlanması sırasında incelenip irdelenen ko
nuların yazıya dökülmesinin hangi plan dahilinde yapılacağına dairdir. Başlık sayfa
sından başlayıp ekler ve kaynaklara kadar Rapor dahilinde yazılacak tüm konuların
bir standart sıralaması yapılır. Buna GENEL FORM AT veya STANDART FORM AT
denilmektedir. Eğer, farklı faaliyet tipleri için ayrı ayrı belirlenmiş bu tip formatlar var
ise, bunlar da ÖZEL FORM AT olarak her tip faaliyet için ayrı ayrı standartlaştırılır.
Bu formatlara yukarıda belirtilen listelerden seçilen konular ile içerik kazandınlır.
Bu nedenle, gerek konu seçimi için hazıralan listeler ve yöntemler bütününü ve ge
rekse raporun yazılışı sırasına uyulacak yazı planını, Genel Format veya Özel Format
ana başlıkları altında toplamak olanaklıdır. Kutu içindeki toplar örneğine dönüldü
ğünde, ÇED Raporu boş kutusuna konulmak üzere seçilecek topların, Genel Format
veya Özel Format dolu kutularından alınacağı söylenebilir.
yıllar almıştır. Örneğin ÇED'ni ilk uygulayan ABD'de, NEPA'nın yürürlüğe girdiği ta
rihten ancak dokuz yıl sonra, ÇED Raporlarının kapsamlarının nasıl belirleneceğinin
de açıklandığı genel yönetmelik (Regulations, Kasım 1978) yürürlüğe konmuş, özel
formatların açıklandığı yönetmeliklerin tümü ise ancak onaltı yılda tamamlanabilmiş
tir. ÇED'ni, bu konudaki öncü ülkelerden sonra uyarlayan diğer ülkeler, bu ilk dene
yimlerden yararlanmak bakımından daha şanslıdırlar; ellerinde örnek alabilecekleri
bir sürü dokümanı alıp kendilerine uyarlama olanağına sahiptirler.
Ancak bir ÇED Raporunun kapsamının belirlenmesinde, elde bütün bu referans
belgelerin bulunması, ÇED'ne öncülük eden ülkelerce yeterli görülmemiş, bu konuda
aşağıda açıklanan KAPSAMLAŞTIRMA süreci geliştirilmiştir.
KAPSAM LAŞTIRM A
gönüllü
kuruluşlar
Denebilirki, "nasıl olsa elde hazır genel format ve hele özel format olduğuna göre,
proje sahibi bu formatları alıp ÇED Raporunu doğrudan doğruya bunlara göre hazır
layamaz mı? Kapsamlaştırma sürecine ne gerek var?" Bu anlayış ülkemiz ÇED Yönet-
meliği'nde görülmektedir. Özel formatlara dahi gerek duyulmadan yalnızca genel
formada yetinilerek, kapsamlaştırma sürecine yerverilmeyen bu yaklaşım sonucu or
taya çıkması beklenen sorunlar, kitabın ÇED Yönetmeliği'nin eleştirisi ile ilgili bölü
münde ayrıntılı olarak açıklandığı için burada tekrarlanmayacaktır.
Bu bölümde, kapsamlaştırmaya neden gerek duyulduğu ve önemi üzerinde du
rulmakta, ülkemizde ÇED ile ilgili yanılgıların büyük bölümü kapsamlaştırma süreci
hakkında olduğundan, kapsamlaştırmanın "ne olmadığı" da yeri geldikçe açıklanmak-
tadır.
Bu sürece gerek duyulmasının temel nedeni, aynı tip faaliyetlerle de ilgili olsa,
projelerin birbirlerinden farklı özelliklerde olmaları ve/veya bu projeler için seçilen
yerlerin farklı çevresel özellikler taşımaları ve tabii bu etkilere maruz kalacakların da
farklı olmalarıdır. Bu durumda, her projenin, aynı tip faaliyetle ilgili diğer projelerle
az veya çok benzerlikler gösterse bile, yine de ayrı ve özgün birer konu olarak ele
alınmaları gerekmektedir. Genel format veya özel formatlar ise, böyle özgün projeler
hakkında ÇED Raporu kapsamlaştırmalarında birer referans belge olarak kullanılırlar.
36 Çevrese! Etki Değerlendirm esi'ne Giriş
Daha önce ÇED Raporlan ile ilgili olarak, bu raporlann kapsamında incelenip ir-
delenmeleri gereken konuların önceden tam ve doğru olarak belirlenmesinin önemi
üzerinde durulmuştur. Bir genel format veya özel format içinde incelenip irdelenmek
üzere sıralanan konulann bir kısmı, bazı projeler için ve/veya bazı ortamlann çevre
sel özelliklerine göre, diğerlerinden daha önemli olabilir. Örneğin, projelendirilen bir
termik santralda kullanılacak yakıtın kalitesi, diğer bir termik santraldakinden üç-dört
kat daha kirletici nitelikte ve baca gazlarının ulaşabileceği uzaklıklardaki yerlerde
tarım alanları, ormanlar ve yerleşme alanları gibi hava kirliliğine karşı duyarlı ortamlar
bulunabilir. Buna karşın daha tamiz kalitede yakıt kullanılacak termik santralın çevre
sinde hava kirliliğine karşı duyarlı ortamlar da olmayabilir ancak soğutma suyunun
alınacağı ve ısıtılmış suyun bırakılacağı su ortamı bazı su canlıları yönünden çevresel
etkilere karşı diğerinden çok daha hassas özellikler taşıyabilir. Bu durumda, aynı faa
liyetle de ilgili olsa, iki farklı projenin çevresel etkileri farklılıklar gösterecektir, işte
bu farklılıklar nedeniyle, her iki proje için hazırlanacak ÇED Raporlarının kapsamla
rında incelenip irdelenecek konuların ağırlıklarının da farklı olması gerekir.
Yakıt kalitesi daha fazla kirletici özellikler taşıyan termik santral için, baca gazları
nın dağılımı ile ilgili inceleme ve irdelemeler ile baca yüksekliği, baca gazı çıkış hızı
ve desülfürizasyon, denitrifikasyon tesislerinde antım oranları hakkında ayrıntılı çalış-
malann yapılması gerekirken, hava kirliliği düşük düzeylerde olacak ancak termal
kirlenmenin daha önemli olacağı anlaşılan diğer termik santral için inceleme ve irde
lemelerin bu konunun ve soğutma kuleleri ile ilgili önlemlerin daha ağırlıklı olarak
ele alınması gerekecektir.
Projeler arasındaki bu farklılıkları çeşitlendirerek çoğaltmak olanaklıdır. Birinin
dolaylı etkileri, diğerinin doğrudan etkilerinden daha önemli olabilir, kümülatif etki
lerin olduğu bir bölgede', kendi başına fazla kirleticiliği olmayan bir tesisin çevresel
etkileri bu nedenle fazlalaşabilir. Bu farklılıklar, her projeyi kendine özgü bir konu
durumuna getirmekte ve her biri için ayrı ayrı kapsamlaştırmanın yapılmasını gerekli
kılmaktadır.
ÇED konusundaki deneyimleri uzun yıllara dayanan ülkelerde (ABD, İngiltere,
Hollanda gibi) farklı tiplerdeki faaliyetler hakkındaki projeler için kullanılmak üzere
özel formatlar ve/veya ÇED yöntemleri ile ilgili son derece ayrıntılı referans belgeler
geliştirilmiştir. Bu belgelerin kullanılması ÇED Raporlarının kapsamlannın belirlen
mesi sürecini büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır. Ancak yine de kapsamlaştırma süre
cine en fazla önem veren ülkeler, özellikle bunlar, ÇED konusunda en fazla deneyimi
olanlardır. Bu ülkelerde kapsamlaştırma sürecinin önemi ağırlıklı olarak halkın ve
diğer ilgililerin katılımı yönündendir.
Kapsamlaştırma süreci yukarıda verilen termik santral örneğine dönülerek açıkla
nacak olursa, hava kirliliğinin dağılım göstereceği alanlardaki tarım alanlarının sahip
leri çiftçiler, orman alanlarındaki köylüler ve arıcılar, yerleşmelerde yaşayan halk,
ÇED Raporunun kapsamında, kendilerinin bu hava kirliliğinden nasıl etkileneceğine
dair inceleme ve irdelemelerin yapılması isteminde bulunacaklardır. Soğutma suyun
dan kaynaklanacak termal kirliliğin su ürünlerine olabilecek etkilerinin incelenip irde
lenmesi ise, buradaki balıkçıların önemle ele alınmasını isteyecekleri konu olacaktır.
A dım adım ÇED Süreci 3 7
Bu yolla proje sahibi, projeden etkilenecek kişi ve kuruluşlara karşı da sorumlu kı
lınmaktadır. Böylece, önemli çevresel etkilerin irdelenmesinde proje sahiplerince bi
lerek veya bilmeden herhangi bir ihmalkarlığın yapılması da engellenmektedir.
Bütün proje sahiplerini kendi başlarına kaldıklan zaman, tarafsızlık ve bilimsellik il
kelerine uymaktan uzaklaşıp projelerini aklatmak çabasına girerler genellemesi içine
sokmamak gerekir; ancak, bu ilkelerden uzaklaşma eğiliminde olabilecekler için,
kapsamlaştırma sürecine ilgili diğer kişi ve kuruluşlann da katılımlarının sağlanmasın
da önemli yararlar vardır.
Bu konuya, uluslararası kuruluşlann ÇED ile ilgili belgelerinde de (sözleşme, di
rektif, gibi) önem verilmektedir. Bu belgelerde, sınırlarötesi çevresel etkileri olabile
cek projeleri için, bu projelerden etkilenecek diğer ülkelerdeki halkın da katılımı
öngörülmektedir.
Ülkemizde başta Çevre Bakanlığı yetkilileri olmak üzere, kapsamlaştırmaya gerek
olmadığı savını önesürenlerin başlıca gerekçesi, bu sürecin zaman alıcı olmasıdır. îlk
anda bu gerekçe doğruymuş gibi gelebilir, ancak ÇED Raporunun hazırlanma süreci
nin bütünü dikkate alındığında, kapsamlaştırmanın zaman alıcı olmayıp tam aksine
ileride çıkabilecek sorunları önceden önlediği için zamanın en iyi bir biçimde kulla
nılmasına yaradığı görülür.
Proje sahipleri kapsamlaştırma süreci ile, hangi kapsamda bir rapor hazırlamaları
gerektiği konusunda kendileri dışındaki diğer ilgili kişi ve kuruluşların görüş ve
istemlerini önceden aldıkları için, inceleyip irdelemeleri gereken konulan eksik bı
rakmak gibi bir ihmalkarlık yapamayacaklardır. Böylece, hazırlanan raporun sunulu
şundan sonra ilgili ve yetkililerce incelenmesi sırasındaki tartışmalarda eksik
konuların tamamlanması gibi bir sorunun ortaya çıkması önlenmiş olacak, ya da en
aza indirilmiş olacaktır. Diğer bir deyişle, kapsamlaştırma için başta kullanılan zaman,
ileride ortaya çıkabilecek sorunların işin başında önlenmesine ve böylece raporun in
celenme ve hakkında karar alma süresinin en aza indirilerek ÇED Raporu sürecinin
bütünü için kullanılcak zamanın kısaltılmasına yarayacaktır. Dolayısıyla, kapsamlaş-
tırma sürecine zaman alıcı olduğu gerekçesiyle karşı olanların bu savı yanlıştır. Kap-
samlaştırma zaman alıcı değil, tam tersine, ÇED sürecinde zamanın en verimli bir
biçimde kullanılmasına ve böylece zamandan tasarruf sağlanmasına yarayan bir
uygulamadır.
Yukandaki açıklamalardan, proje sahiplerinin hepsinin ve her zaman ÇED Raporu
kapsamlarının belirlenmesinde kendi çıkarlarını ön plana alan taraflı bir tutum izlerler
genellemesinin yapıldığı ve kapsamlaştırmanın yalnızca bu tutumun engellenmesi yo
luyla zamandan tasarruf sağlamaya yaradığı anlamı çıkarılmamalıdır. Aslında kapsam-
laştırma, tüm ÇED sürecini bütün proje sahipleri için kolaylaştırmaya yarayan bir
uygulamadır. Ne var ki, ülkemizde bazı kişiler tarafından bu konuda yanlış bir yakla
şımla, kapsamlaştırma sanki proje sahiplerine karşı, onlan sıkıntıya sokan bir süreç
olarak algılanmaktadır. Bu yanlışlığın temelinde, ÇED'nin yatırımlan engelleyici bir
silah olarak kullanılacağı endişesi yatmaktadır. Kapsamlaştırma süreci ile proje sahibi
ne böyle bir silahın çevrileceği ve yatırımların bu yolla çevre adına engellenmek iste
neceği düşüncesine sahip olanlar, proje sahiplerini böyle bir sıkıntıya sokmamak için
38 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş
KAPSAM LAŞTIRM A
f Bir ÇED R a p o r u n u n \
kapsamını belirleme )
^ ^ ^ s ü r e c i d ir - ^ ^ ^
Yukarıda 2inci grupta belirtilenler, projenin çevresel etki alanında bulunan doğal,
tarihi ve kültürel değerlerin korunmasında yetki sahibi kuruluşlar ile o çevrede varo
lan diğer yatırımların sahibi olan kuruluşlardır. Örneğin, etkilenecek çevrede orman
lar var ise Orman Bakanlığı, su kaynakları var ise DSİ Genel Müdürlüğü, su ürünleri
varsa Tarım ve Köyişleri Bakanhğı'mn ilgili birimi, toprak kalitesi tarıma elverişli ya
da halen üzerinde tarım yapılan alanlar var ise yine Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın
ilgili birimleri, tarihi ve kültürel varlıklar var ise Kültür Bakanlığı kapsamlaştırmaya
katılırlar. Eğer o yörede turizm yatırımları var ise ya da turizm geliştirme alanları plan
lanmış ise Turizm Bakanlığı, sulu tarım alanları veya sulama projelerinin bulunduğu
tarım alanları var ise bu yatırımların veya projelerin sahibi olan DSİ Genel Müdürlü
ğü, askeri alanlar var ise Genel Kurmay Başkanlığı gibi kuruluşların temsilcileri de
kapsamlaştırma sürecine katılarak ÇED'ne konu projeden kendi yatırımlarının ve/
veya projelerinin nasıl etkilenebileceği konusunda inceleme ve irdelemelerin yapıl
masını talep ederler.
Yukarıda 3üncü grupta belirtilenler, projenin etki alanında faaliyet gösteren mes
leklerin sahipleri ve/veya bu mesleklere ait örgütlerdir. Örneğin, tarım alanlarının bu
lunduğu yerlerdeki toprak sahipleri ve çiftçiler ile Ziraat Odası ve/veya bu meslekle
ilgili diğer örgütler, balıkçılık yapılan yerlerde balıkçılar ve bunların kooperatifleri ve/
veya diğer örgütleri, turizm tesislerinin olduğu alanlarda turizmciler ve bu meslek sa
hiplerinin örgütleri, istihdam ve kentleşmeye olabilecek etkiler konusunda Şehir
Plancıları Odası ve yerel yönetimlerin temsilcileri, madencilik faaliyetlerinin olduğu
alanlarda bu meslek sahipleri ve Maden Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri
Odası gibi çok değişik konular için farklı mesleklerden kişi ve bunların örgütleri ÇED
Raporunu kapsamlaştırma sürecine katılırlar.
Yukarıda 4iincü grupta belirtilenler, çevre alanında faaliyet gösteren dernekler,
vakıflar ve diğer gönüllü kuruluşlardır. Bazı gönüllü kuruluşlar çevre korunması yö
nünde kendi olanaklarıyla veya ilgili bir resmi kuruluş (Çevre Bakanlığı gibi) adına ya
da diğer bir kuruluşun (üniversiteler gibi) işbirliği ile araştırma projeleri yürütmekte
ya da bu projelerle ilgiii çalışmalara katılmakta, bilim çevreleriyle yakın ilişkiler kura
rak yayın faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Bu gönüllü kuruluşlar önemli bir bilgi bi
rikimine sahip oldukları gibi kamuoyunu, medya araçlarını kullanarak bilgilendirme,
aydınlatma ve hatta yönlendirmede etkin olabilmektedirler. ÇED Raporlarının kap-
samlaştırılması sırasında bu gönüllü kuruluşlar da, kendi ilgi alanlarına giren konular
da görüş ve istemlerini iletirler.
Yukarıda 5inci grupta belirtilenler, proje konusu faaliyet (sanayi, turizm, otoyol,
baraj gibi), bu faaliyetin etkisinde kalacak çevre alanında ve özellikle de ÇED konu
sunda uzmanlaşmış akademisyenlerdir. Bu akademisyenlerin kapsamlaştırma süreci
ne katılmaları, bilgi ve deneyimlerini diğer katılanlara aktarmaları bakımından da
yararlı olmaktadır.
Yukarıda 6ncı grupta belirtilenler, faaliyetin yeralması planlanan yörede yaşayan
lardır. Bu kişilerin yalnızca yaşadıkları alanlardaki doğal ve yapay çevre öğeleri ve
çevre sağlığı koşulları değil, ekonomik ve sosyal yaşamları da projeden etkilenebilir.
A dım adım ÇED Süreci 4 1
Projenin yöre ekonomisine sağlayacağı katkılar ve istihdam yaratma gibi etkileri, yöre
halkı için önemli konular olarak görülebilir. Bazı büyük yatırmlar (örneğin, Organize
Sanayi Bölgeleri, büyük ölçekli turizm geliştirme projeleri gibi) bir yörenin ekonomik
yapısını ve sosyal yaşamım önemli ölçülerde etkiler. Kapsamlaştırma süreci içinde
yöre halkının, projenin bu yönleriyle de ilgili görüşlerini almak, beklentilerini belir
lemek ve bu konulara ÇED Raporu kapsamında ağırlık vermek gerekli olmaktadır.
Yukarıda 7nci grupta belirtilenler, ilk 6 grup içinde olmamakla birlikte, projenin
ve/veya çevrenin özellikleri nedeniyle bilgisine ve deneyimlerine başvurulmak gereği
duyulan diğer kişi ve/veya kuruluşlardır. Örneğin, henüz ülke içinde bir örneği olma
yan sözkonusu bir proje hakkında (uzay istasyonu gibi) ÇED Raporu hazırlanmasında
deneyimli yabancı akademisyenlerin veya bir uluslararası kuruluşta görevli uzmanla
rın, ulusal güvenlik ve gizlilik açısından sakınca olmaması durumunda, kapsamlaştır-
ma sürecine danışman olarak katılmaları yararlı bulunabilir. Bu kişiler
kapsamlaştırma sürecine katılanlara kendi bilgi ve deneyimlerini aktararak yardımcı
olabilirler.
Bu yöntemlerin bazıları, yukarıda belirtilen grupların bazısı için daha uygun ol
makta, bazısı ise bütün gruplar için kullanılabilmektedir. Kapalı salon toplantıları ge
nellikle resmi, mesleki ve gönüllü kuruluşların temsilcileri ile akademisyenler için,
kimlik belirlemesi ve sayı kısıtlaması olmayan bütün ilgililere açık toplantılar ise,
geniş yerel halk kitlelerinin katılımı için daha uygun olmaktadır. Anket dağıtma ve
kayıt cihazları ile görüş alma yöntemleri de yine yerel halkın katılımının sağlanmasın
da kullanılmaktadır. Kapsamlaştırmaya halkın katılımına büyük önem verilen demok
ratik ülkelerde, yerel radyo, televizyon, yazılı basın ve özel olarak basılan broşürler
v.b. aracılığıyla proje hakkmdaki bilgiler halka ulaştırılıp kapsamlaştırmaya katılma
dan önce hazırlık yapmaları olanağı sağlanmaktadır. Anket dağıtma ve kayıt cihazları
da yine halka açık toplantılar yöntemiyle birlikte kullanılabilmektedir.
Kapsamlaştırma sürecinde, özellikle yerel halka yönelik olarak bazı güç odaklan
propaganda eylemlerinde bulunurlar. Özellikle politikacılar, projeden kendilerine
özgü çıkar sağlamayı hedefleyen güçler ya da zarara uğrayacaklarını düşünenler,
kapsamlaştırma sürecine diğer katılanları kendi yönlerine çekmek için çeşitli ikna
yöntemleri kullanabilirler. Bu durumda özellikle yerel halk kendi özgün görüş ve is
temlerini oluşturanıayıp yanıltıcı etkilerde bulunabilecek bu güçler arasında taraf
olma durumunda kalabilir. Bu nedenle, kapsamlaştırma yöntemlerinin seçiminde ve
bu sürece halkın katılımının zamanlamasında çok titiz ve dikkatli olunarak, kendi çı
karları yönünde yanıltıcı propaganda eylemlerinde bulunabilecek güçlere böyle bir
fırsatın verilmemesi gerekmektedir.
Aslında propaganda eylemlerini bütünüyle engellemek, yalnız ÇED değil, demok
ratik katılımların olduğu bütün konular için olanaksızdır; diğer bir deyişle, propagan
da eylemleri demokrasinin vazgeçilmez olaylarıdır. Önemli olan bu propaganda
eylemlerinin doğru kararların alınmasını engelleyici yönde olmamaları, gerçek dışı
yanıltıcı bilgilere dayandırılmamalarıdır. Doğru bilgilerle donatılmış kişiler için propa
ganda eylemleri, onların alacakları kararlar hakkında daha fazla ve çok yönlü düşün
melerini sağlar ve bu bakımdan bu gibi eylemlerin zararlı değil tam tersine yararlı
olduğu görülür. Ancak, yalan yanlış bilgilere dayalı yanıltma amaçlı propagandalar,
kamuoyunun hatalı bir yöne çekilmesi tehlikesini taşırlar. Bu sorun yalnız ÇED değil,
demokratik platformlarda tartışılan bütün diğer konular için ortaya çıkabilir. Ne varki
böyle bir sorun var diye, konuları demokratik platformlarda tartışmaktan da kaçınıl
mamalıdır; bu anlayış, demokrasiden kaçmak demektir.
ÇED sürecinin demokratik tartışma ortamı olan kapsamlaştırma sırasında yukarıda
belirtilen sorunların engellenmesi, en başta, proje hakkmdaki bilgilerin tam olarak
bütün ilgililere önceden ulaştırılması ile olanaklıdır. Yerel halk ve diğer tüm ilgililere
kapsamlaştırılmasına katılacakları ÇED'ne konu proje hakkmdaki tanıtıcı belgelerin,
yanıltıcı dedikodulara dayalı propaganda eylemlerine başlanılmadan ve. önyargılar
oluşturulmadan önce ulaştırılması bu bakımdan önem taşımaktadır. Bu konuda ge
rekli düzenlemeleri yapmak, konunun yetkilisi resmi kuruluşun görevleri arasındadır.
Proje sahiplerinin tüm ilgilileri kapsamlaştırma öncesinde en erken bir zamanda, her
kesin anlayabileceği bir anlatımla ve taraflı yorumlara yer verilmeyen tanıtım amaçlı
broşür v.b. belgelerle bilgilendirmelerini sağlamak için gerekli düzenlemeler, ÇED sü
recinin yürütülmesinden sorumlu resmi kuruluş tarafından yapılır.
Adım adım ÇED Süreci 4 3
Bir ÇED Raporu kapsamındaki inceleme ve irdelemeler iki yönlü olarak gerçekleş
tirilir; bunlar, (1) PRO JENİN (2) ÇEVRENİN Ö ZELLİKLERİdir. Proje hakkındaki
bilgiler, proje sahibince belirlenmiş durumdadır. Çevre ile ilgili doneler ise, ÇED Ra
poru kapsamında gerçekleştirilecek ve bir bölümü yukarıda belirtilen teknik dona
nımlara gerek duyulan araştırmalarla elde edilebilir. Özellikle ülkemiz gibi, çevre
envanterinin son derece yetersiz olduğu ülkelerde, ÇED Raporu çalışmaları kapsa
mında, çevre özelliklerinin belirleneceği araştırmalara daha fazla emek, zaman ve
para harcanması gerekmektedir. Çevre yönetiminde ileri düzeylere ulaşmış ülkelerde,
çevre durum raporları düzenli olarak hazırlanmakta, tüm ülke ölçeğinde çevre kalite
si ile ilgili ölçümler her saat başı yapılarak bilgisayar ağları ile tüm ilgililere iletilebil
mektedir. ÇED Raporlarını hazırlayanlar için bu verileri hazır bulmak, yeniden aynı
konularda araştırma yapmak gereğini ortadan kaldırmaktadır. Böylece, emek, zaman
ve paradan önemli ölçüde tasarruf sağlanmaktadır.
ÇED uygulamalarının henüz başında olan ülkelerde, konuyla ilgili deneyim eksik
liklerinin yanında çevre envanterinin yukarıda belirtilen yetersizlikleri nedeniyle ÇED
Raporlarının hazırlığında bazı güçlükler ve aksaklıklar olabilmektedir. Ülkemiz halen
böyle bir durumdadır. Bu durum aslında, bir ÇED Raporunun hazırlığının bir ülkenin
genel çevre yönetim sisteminin düzeyi ile sıkısıkıya bağlı olduğunu göstermektedir.
Bir ÇED Raporunun hazırlığı, çevre yönetiminin diğer gereklerinin yerine getirilebil
diği ölçüde daha kolay ve başarılı olarak yürütülebilir.
Bir ÇED Raporu kapsamında farklı bilim dallarından uzmanların kendi konularıy
la ilgili olarak çok çeşitli araştırma ve irdeleme yöntem ve teknikleri kullandıkları
önceki bölümlerde açıklanmıştır. Bu araştırma ve irdelemeler ile ulaşılmak istenilen
hedef; sözkonusu projenin olumsuz olacağı belirlenen çevresel etkilerinin o çevre için
gerekli kalite standartlanna uygun düzeylere getirilmesine yarayacak ALTERNATİF
ÇÖZÜMLERİN BELİRLENM ESİ VE KARŞILAŞTIRILM ASI dır
Bu alternatifler, yerseçimleri ve/veya teknolojik önlemlerle ilgili olabilir. Bu kitap
ta en fazla verilen termik santral örneği tekrar ele alınacak olursa, baca gazı kirleticile
rinin hava kalitesi standartları düzeyine düşürülebilmesi için, farklı baca yükseklikleri,
baca gazı çıkış hızları, desülfürizasyon ve denitrifikasyon oranlan alternatif teknolojik
önlemler olarak Rapor kapsamında irdelenir. Ayrıca, termik santral için belirlenen al
ternatif yerseçimleri de yine bu teknolojik önlemler ile birlikte irdelenir. Farklı çevre
lerin meteorolojik ve topografik özellikleri ile birlikte o çevrelerde yaşayan canlıların
hava kirliliğine karşı hassasiyetleri de farklı olabileceğinden, alternatif yerseçimlerin-
den biri için teknolojik önlemlerin diğer yerseçimlerindekilere göre daha fazla mali
yet gerektirmesi sözkonusu olabilir. Bu nedenle, diğer yerseçimi faktörleri (santral
yakıtının ulaştırılması, soğutma suyu sağlanması gibi) yönünden en uygun olan bir al
ternatif yerseçimi, hava kirliliğinin çevresel etkilerinin kontrolü açısından uygun ol
mayan bir yer olarak belirlenebilir. ÇED Raporunda bütün bu alternatifler arası
karşılaştırmalar Maliyet/Fayda Analizleri ile birlikte yapılarak bunlardan proje sahibi
için en uygun olanı açıklanır. Bu alternatifler hakkındaki son kararı, ÇED Raporu ile
ilgili karar verici yetkili merci verir ve bu karar proje sahibinin tercih ettiği alternatif
olmayabilir.
A dım adım ÇED Süreci 4 7
Bir ülkede ÇED uygulamaları ile ilgili yönetim yapısı nasıl olursa olsun, ÇED'nin
daha önce açıklanan temel ilkeleri ve uygulanma aşamaları evrensel anlamda aynıdır.
Her ülke kendi genel çevre yönetim sistemi içinde ÇED uygulamaları ile ilgili en
uygun yönetim yapısını, evrensel ÇED kurallannın en başarılı bir düzeyde yaşama ge
çirilmesi yönünde belirler. ÇED sürecinin daha önceki bölümlerde açıklanan ve bun
dan sonra anlatılacak aşamaları, farklı çevre yönetim sistemleri ve ÇED uygu
lamalarında farklı yönetim yapılarına karşın anahatları ile aynıdır.
oturtulması bir yana, tam tersine bu süreci derleyip toparlayabilir ve karmaşadan kur
tararak yatırımcıların mevcut sıkıntılarını da giderebilirdi. Bunun için, ÇED dışındaki
diğer onay ve izinlerle ilgili mevzuat gereği yatırımcının hazırlamakla yükümlü oldu
ğu dosyalar için derleyeceği bilgi ve belgeleri ve yapması gereken incelemeleri ÇED
Raporu kapsamına almak yeterli olabilir; böylece, ÇED dahil bütün ilgili mevzuatın
gereklerinin bir defada yerine getirilmesi sağlanabilirdi. Bu yolla, ÇED Raporlarından
başlayarak tüm onay ve izinler süreci hem yatırımcılar açısından hem de onay ve izin
sürecine katılanlar için kolaylaştırılabilirdi. Yatırımcılar farklı mevzuatın öngördüğü
dosyaları ayrı ayrı düzenlemek ve bunun için her seferinde kurum ve kuruluşların ka
pılarını aşındırmak yerine ÇED Raporu kapsamında bunu bir kez yerine getirip bu
işin bir külfete dönüşmesinden kurtarılabilirlerdi. Diğer yandan, ÇED Raporu dışında
ki onay ve izinler için yetkili bakanlıkların, kuramların ve kuruluşların temsilcilerinin
de önce kendi mevzuatı gereği nelerin incelenip irdelenmesini istiyorlarsa bunu sağ
lamak üzere ÇED Raproranun kapsamının belirlenmesi sürecine daha sonra da bu ra
porun incelenip değerlendirilmesine katılmaları, onları da, aynı projeler için farklı
mevzuat gereği defalarca incelemeler yapmak gibi tekrarlardan kurtarabilirdi. Bunun
sağlanmasında, daha önce üzerinde önemle durulduğu ve Yönetmeliğin eleştirildiği
bölümde de açıklandığı gibi, kapsamlaştırma sürecini ÇED Yönetmeliği kapsamına
almak gerekirdi. Yönetmeliğin eleştiriler bölümünde bunun sağlanamamış olmasın
dan dolayı ortaya çıkan sorunlar örnekler verilerek ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.
Bir proje hakkındaki ÇED Raporunun olumlu olduğuna karar verildikten ve daha
sonra gerçekleştirilmesi yönünde onay ve izinlerin alınmasından sonra, sözkonusu
projenin konusu olan faaliyet için inşaat işlemlerine başlanır. Böylece, ÇED sürecinin
ÇED Raporunun hazırlanıp onaylanması ile ilgili ilk aşaması tamamlanmış, faaliyetin
gerçekleştirilmesi sırasında devam ettirilen ikinci aşamasına geçilmiş olur. Bu aşama
ya PROJE-SONRASI-DENETİM LER (Post-Project-Audits) adı verilir.
ÇED sürecinin ikinci aşamasını açıklamaya geçmeden önce, ÇED Raporlarında ve
ÇED Ön Araştırmalarında kullanılan ÇED yöntemlerinin tanıtımını yapıp birinci aşa
mayı böylece kapatmak uygun olacaktır.
yapan ve hangi canlılann hangi çevresel etkilere karşı nasıl bir duyarlılık göstereceğini
inceleyen doğa bilimciler bunun için kendi mesleklerine ait yöntem ve teknikleri kul
lanırlar; istihdam artışına bağlı olarak nüfusun nasıl bir artış kaydedeceğini ve bu nü
fusun tüm ekonomik, sosyal ve teknik altyapı gereksinimlerini ve yerleşim yapısına
olabilecek etkilerini incelemek işi şehir plancılarının kullandığı kendi mesleklerine ait
yöntem ve tekniklerle yapılır. Jeolojik etüdleri jeoloji mühendisleri, su ve hava kalite
si analizlerini kimya mühendisleri, kirlilik dağılım modellerini çevre mühendisleri,
Maliyet/Fayda Analizlerini ekonomistler ve diğer konulardaki araştırma ve değerlen-
dimeleri ilgili meslek sahiplerinin hepsi hep kendi mesleklerine özgü yöntem ve tek
nikleri kullanalarak ÇED çalışmalarına katılırlar.
ÇED çalışması, farklı meslek elemanlarının kendi konularıyla ilgili bütün bu incele
melerinin ve değerlendirmelerinin bir sentezidir. Bu sentezi elde etmede, çevresel etki
lerin irdelenmesi için ÇED'ne özgü olarak geliştirilen yöntemler kullanılır. ÇED'nin ilk
uygulanmaya başladığı yıllardan buyana en basitinden başlayarak zamanla irdelenen
karmaşık sistemlerdeki daha fazla değişkenin ele alınmasına olanak veren bir yönde
geliştirilen bu yöntemlerden başlıcalan aşağıda kısaca tanıtılmaktadır.
* Ü stüste Ç ak ıştırm a (O v erla y s):
Üstüste Çakıştırma, fiziksel planlamada özellikle eşik analizlerinde kullanılan hari
ta çakıştırma yöntemiyle aynıdır. Projeden etkilenecek alanın sınırları içinde kalan de
ğişik çevre özelliklerini gösteren haritalar (topografya, jeolojik oluşumlar, su
kaynakları, tarım arazileri ve ürün dağılımları, ormanlar, endemik türler, yerleşmeler,
tarihi ve kültürel değerler ve diğerleri) bu yöntemle üstüste çakıştınlır ve projenin bu
özelliklere olabilecek olası çevresel etkileri bu karma harita incelenerek irdelenir.
* K o n tro l L isteleri ( C b eck lists):
Kontrol Listeleri ÇED çalışmalarında kullanılmak üzere ilk geliştirilen ve en fazla
kullanılan yöntemlerdendir. Bu listeler irdelemeye konu projenin etkileyeceği çevre
nin özelliklerinin, bu çevre özelliklerinde yaratabileceği olası etkilerinin ve bu etkile
re karşı alınması gereken önlemlerin neler olduğunun belirlenmesi için kullanılır.
Kontrol Listelerinde, bir ÇED çalışması kapsamında irdelenecek herhangi bir faaliye
tin yeralacağı çevrenin özellikleri (deniz, orman' su kaynaklan, flora ve fauna, tarihi
ve kültürel değerler, iklimsel özellikler ve hava kalitesi, yerleşmeler ve nüfusun
sosyo-ekonomik özellikleri ve daha pek çok çevre özellikleri), olası çevresel etkiler
(kirlilik, gürültü, tahribat, risk ve diğerleri) ve bu etkilere karşı alınması gereken ön
lemler (arıtma, bariyer çekme, zemin emniyetinin artırılması, gibi) sıralanır. Çok basit
olarak hazırlanmış olanları olduğu gibi, daha ayrıntılı ve daha fazla değişkenin irde
lenmesine olanak veren çeşitli Kontrol Listeleri vardır. ÇED uygulanacak bir proje ele
alındığında, bu amaçla seçilen Kontrol Listesinde sıralananlardan hangilerinin bu
proje özelinde geçerli olduğunun belirlenmesi için çevresel özelliklerden varolanlarla
varolmayanlar, çevresel etkilerden olabileceklerle olamayacaklar, dolayısıyla alınması
gerekli olan önlemlerle gerekli olmayanlar ayrıştırılır ("x" koyarak işaretleme, "evet-
hayır" olarak soru yanıtlama, sayı, harf veya daha başka işaretlerle sıralama veya 0 ile
1 arası ya da daha başka bir değerlendirmenin kullanıldığı ağırlıklı -derecelendirme
Adım adım ÇED Süreci 5 3
yapılarak). Diğer bir deyişle, ÇED'ne konu projenin irdelemeye konu yönleri bu liste
lerle, adından da anlaşıldığı gibi, kontrol (check) edilir.
* M a trik sler (M a trices):
Matriksler de, Kontrol Listeleri gibi, ÇED çalışmaları için ilk geliştirilen ve en yay
gın olarak kullanılan yöntemlerdendir. Matriksin bir ekseninde proje kapsamındaki
faaliyetler (inşaat, işletme ve faaliyetin sona erdirilmesinden sonraki tüm faaliyetler),
diğer ekseninde çevresel faktörler (doğal, yapay, sosyo-ekonomik, kültürel tüm çev
resel faktörler) sıralanır. Bu eksenlerin kesiştiği karelere, birinci eksende sıralanan
her bir faaliyetin diğer eksende sıralanan çevresel faktörlerin herbirine yapması olası
etkiler işaretlenir veya derecelendirilir (şiddeti ve içeriğini belirleyen bir değerlendir
me ile). Matrikslerin de, Kontrol Listeleri gibi, farklı bilimadamları ve uygulayıcılar ta
rafından geliştirilen çeşitli tipleri vardır. Örneğin, bunlardan ÇED'nin ilk yıllarında,
1971'de, Leopold tarafından geliştirildiği için "Leopold Matriks" adı verilen yöntem en
yaygın olarak kullanılanıdır. Leopold Matriks'in düşey yöndeki proje ekseninde 100
adet faaliyet, yatay yöndeki çevre ekseninde ise 88 adet çevresel faktör sıralanır; dola
yısıyla, 100x88=8 800 kesişme karesi vardır. Olası çevresel etkiler bu kesişme kareleri
ne işaretlenir.
* A ğ la r Ve Sistem D iy a gra m la rı (N etıv o rk s / System s D ia g ra m s):
ÇED yöntemlerinden ilk geliştirilenler olan Kontrol Listeleri ve Matrikslerden
sonra, bu iki yöntemle değerlendirilebilenlerden çok daha karmaşık olan çevresel et
kilerin de irdelenmesini sağlamak için geliştirilen yöntemlerden ikisi, faaliyet-çevre
ilişkisini sistem yaklaşımı ile ele alan Ağlar ve Sistem Diyagramlarıdır. Adından da an
laşıldığı gibi Ağlar yöntemi ile, etkilere neden olması beklenen projelendirilmiş faali
yet ile çevresel faktörler arasındaki ilişkiler ağı, diyagramlar çizilerek belirlenir. Bu
diyagrarrflarla projelendirilmiş faaliyetlerin ne gibi etkiler yaratacağından başka, bu
birincil etkiler sonucu ikincil ve üçüncül etkilerin de neden ve nasıl ortaya çıkabilece
ğini belirlemek olanaklı olabilmektedir. Sistem Diyagramları yönteminde de Ağlar ile
aynı yaklaşım izlenmektedir, ancak, bu kez faaliyet-çevre-etki ilişkisinde ekolojik sis
temdeki enerji akışı esas alınarak, dış etkenlerden olan faaliyetlerin bu enerji akışına
etkilerinin irdelemesi yapılmaktadır.
* U yarlam alı Ç ev resel İrd e le m e Ve Yönetim (A d a p tiv e E n v iro n m en ta l
A ssessm en t A nd M anagem ent - AEAM ):
Uyarlamalı Çevresel İrdeleme ve Yönetim, sistem teorisine dayanılarak geliştirilen
en ileri yöntemlerdendir. Çevresel irdelemeler, sistem analizinin bilgisayar kullanılan
simülasyon modeli uygulamaları veya diğer teknikleri ile yapılır. Bu yöntem, yukarı
da açıklanan yöntemlerden çok daha karmaşıktır ve özel uzmanlık gerektirir; aynı za
manda, matematiksel modelleri uygulamayı bilen bilgisayar uzmanlarının da katıldığı
grup çalışmalarını gerekli kılar. Bu yöntem fazlasıyla sofistike olduğundan, irdelene
cek konuların kapsamlarının belirlenmesinde halkın katılımı zorunlu olarak gerçek
leştirilemez; bu çok-disiplinli çalışmaları, yalnızca, kısıtlı katılımlı kapalı toplantılara
(workshops) katılan uzmanlar yürütebilir (Tomlinson, s. 39-44).
54 Çevresel Etki D eğerlendirm esine Giriş
Yukarıda tek tek ayrı başlıklar altında tanıtımları yapılan ÇED yöntemlerini birara-
da kullanmak da olanaklıdır. Örneğin, "Birleşik Bilgisayar-Yardımlı Metodolojiler"
(Combined Computer-Aided Methodologies) ile, matriksler, ağlar, analitik modeller
ve bilgisayar-yardımlı sistem yaklaşımları birarada kullanılmaktadır (Jain, Urban,
Stacey, s. 75).
Bir ÇED Raporunun hazırlanması veya bir ÇED Ön Araştırmasında bu yöntemler
den hangisinin veya hangilerinin kullanılacağına karar verilirken bazı önemli hususla
rın dikkate alınması gerekir. Yukarıdaki yöntemlerin tanıtımından da anlaşıldığı gibi,
her birinin avantajlı ve dezavantajlı yönleri vardır. Örneğin, Kontrol Listeleri ve Mat
riksler oldukça basit ve kullanıcılar tarafından kolaylıkla öğrenilebilir olmakla birlikte,
ikincil, üçüncül, sinerjistik, katalitik gibi bazı karmaşık çevresel etkilerin irdelenmesi
için yetersiz kalmaktadır. Sistem yaklaşımı izlenerek daha karmaşık çevresel etkilerin
irdelenmesine olanak veren yöntemler ise (Sistem Diyagramları, Uyarlamalı Çevresel
İrdeleme ve Yönetim gibi), bu basit yöntemlerden daha çok ve daha ayrıntılı verilerin
sağlanmış olmasını gerektirirler ve aynı zamanda bu yöntemlerin öğrenilebilmesi için
de özel bazı mesleki bilgilere daha önceden sahip olunması gerekir. Örneğin, Sistem
Diyagramlarını hazırlayacakların ekolojik dengelerde enerji akışının, Uyarlamalı Çev
resel İrdelemeler ve Yönetim için matematiksel modelleme ve bilgisayar eğitimlerini
almış olmaları gerekir.
Bir ÇED Raporunun hazırlanması veya bir ÇED Ön Araştırmasının yapılmasında
kullanılmak üzere yöntem seçimi yapılırken, bu çalışmalara katılacakların bu yöntem
leri kullanabilme yeterliliğinin olması önemli bir husustur. Elbetteki, ÇED Raporu ha
zırlayacak veya ÇED Ön Araştırması yapacak gruptaki bütün elemanların herbirinin
bütün bu yöntemlerin hepsinin birden uzmanı olmalan gerekmemektedir. Adı üstün
de, çok-disiplinli grup çalışmalarında her grup elemanının herşeyi değil kendi meslek
alanlarıyla ilgili yapacakları işlerle ilgili bilgilere sahip olmaları gerekir. Aslında, Kont
rol Listeleri ve Matriksler gibi basit yöntemler için belli bir mesleki formasyona gerek
olmadığından, bu yöntemlerin kullanılacağı ÇED çalışmalarına grup elemanı bulun
ması o kadar zor değildir. Ancak, eğer özellikle özel eğitim gerektiren sofistike yön
temler kullanılacak ise, o zaman grup elemanları içinde mutlaka bu yöntemleri
kullanabilecek yeterlilikte uzmanların da bulunmasına gerek vardır. Bir ÇED Raporu
nu hazırlayacak veya bir ÇED Ön Araştırmasını yapacak grubun yöneticisinin ise, kul
lanılacak yöntemlerin seçiminin yapılabilmesi ve daha sonra seçilen yöntemlerin
uygulanmalarının sağlanabilmesi için, her biri kendi meslek alanlannda uzman olan
grup elemanlarını yönetebilecek yeterlilikte bir bilgiye sahip olması gerekir.
Bu yeterliliklere sahip bir ÇED çalışması yöneticisinin ve grup elemanlarının varlı
ğı, böyle bir çalışmada en iyi yöntem veya yöntemlerin seçimi için gerekli fakat yeter
li değildir. Diğer çok önemli bir husus, seçilecek yöntemde kullanılacak'verileri de
elde etme olanağına sahip olmaktır. Çevre envanteri tam ve düzenli olan ülkelerde
veri sağlamak hiç de zor değildir ve sofistike yöntemleri kullanabilecek yeterlilikteki
ÇED çalışması yöneticileri ile grup elemanları için yapılması gereken iş, ÇED'ne konu
projenin ve çevresinin özelliklerini dikkate alarak en iyi sonucu alabilecekleri yöntem
veya yöntemleri belirlemektir. ÇED çalışmaları için gerekli verilerin az olduğu
A dım adım ÇED Süreci 5 5
ülkelerde ise, Üstüste Çakıştırma, Kontrol Listeleri ve Matriksler gibi basit yöntemleri
dahi tam olarak kullanabilmek olanaklı olamamaktadır. Ancak yine de basit oldukları
için ÇED uygulamalannın henüz başında olan ülkelerde daha çok bu yöntemler kulla
nılabilmektedir. Ne var ki, özellikle Kontrol Listeleri ve Matriksler sübjektif değerlendir
melere olanak veren yöntemler olduğundan, verilerin de yetersiz kaldığı durumlarda
ÇED çalışmaları bilimsellikten uzak hale gelmektedir. Bu dummda bu basit ÇED yön
temleri, kendi sübjektif amaçları yönünde akı kara, karayı ak göstermek isteyenler için
bu amaçlarına uygun bilimsellik kılıfı hazırlamalanna yaramaktadır.
Yukarıda çok kısa ve basit bir anlatımla tanıtımları yapılan ÇED yöntemleri hak
kında daha fazla bilgi almak isteyenlerin yararlanabileceği ve teknik konuların nispe
ten kolay anlaşılabilir bir dille anlatıldığı Türkçe kaynaklar az da olsa vardır.
Bunlardan biri Prof. Dr. Orhan USLU'nun Türkiye Çevre Vakfı yayınlarından olan
ÇEVRESEL E T K İ DEĞERLENDİRM ESİ kitabıdır. Bu kitabın bir yararı da, bu konu
ların teknik ayrıntılarını daha fazla öğrenmek için hangi yayınlardan yararlanabilecek
lerini bilmek isteyenlere, kaynaklar bölümünde oldukça fazla sayıda yayınların bir
listesinin verilmiş olmasıdır.
düzenlenmesi (orman alanına veya diğer bir amaç için kullanılmasına dönüştürülmesi
işi) çevresel etkileri bakımından çok daha fazla önemlidir. Bunun için de madencilik
faaliyetinin sürdürüldüğü süre içinde, faaliyetin sona erdirilmesinden sonrası için ta
sarlanan kullanım biçimine uygun işlemlerin yapılması gerekir. Bu amaçla, bir yan
dan madencilik faaliyetleri sürdürülürken diğer yandan kapatılacak ocaklar için
arazinin düzenlenmesi işlemi nasıl programlanmış ise ona uyulması gerekir. Böyle bir
faaliyetle ilgili projede ve ÇED Raporu kapsamındaki PSD programında, bütün bu iş
lemlere yerverilir ve projenin uygulanması aşamasında bu programa uygun denetim
ler yapılır.
PSD programındaki işlemleri yapmak görevi faaliyetin sahibine aittir. Faaliyet sahi
bi, daha önce PSD için hazırlamış olduğu programın ÇED Raporu kapsamında onay
lanmasından sonra, bu programı uygulamakla yükümlü kılınmış olur. Faaliyetini
gerçekleştirmeye başladığı andan itibaren PSD programında öngörülen önlemleri alır
ve ölçümleri yapar veya yaptırır. Diğer bir deyişle, bütün bu işlemlerin masrafları faa
liyetin sahibine aittir. Bu programa uyulup uyulmadığını denetlemek, PSD yapmak
yetkisi ise, bu konuda yetki verilen kuruma aittir. Bu kurumlar genellikle yerel çevre
yönetim merkezleri (yerel yönetimlere bağlı birimler veya merkezi kurumun yerel
örgütü) olmaktadır.
Buraya kadar en başından itibaren adım adım açıklanan ÇED süreci PSD'in, ÇED
Raporu kapsamında programalandığı biçimde tamamlanmasıyla son bulur.
PROJE
ÇED RAPORU
ONAY VE İZİNLER
U Y G U LA M A
İNŞAAT ------► FAALİYET------► FAALİYETİN 80NA EBDİBİLMESİ
DEĞERLENDİRMELER
Bu bölümde adım adım açıklanan ÇED süreci, "ÇED'nin evrensel kabul edilen ku
ralları ülkemize özgü koşullara en uygun nasıl uyarlanabilir?" sorusunun yanıtı olarak
açıklanmıştır. Ülkemiz için en uygunu olarak önerilen ÇED süreci en başından başla
yarak sonuna kadar, nedenleri de açıklanarak, anlatılmıştır. Bu öneride, ÇED uygula
maları için ülkemizde varolan koşullar ve sorunlar dikkate alınarak "bu koşulları en
iyi değerlendirebilen, sorunları ise en iyi çözebilen bir ÇED süreci nasıl olmalıdır?" so
rusundan hareket edilmiştir.
Bu bölümde önerilen ÇED süreci, daha önce yeri geldikçe değinildiği gibi, halen
ülkemizde- yürürlükte bulunan ÇED Yönetmeliği uyarınca uygulamada olan süreçten
farklıdır. En başta her ikisinde güdülen amaçlar farklıdır. Önerilen ÇED sürecinde,
ÇED uygulamalarının evrensel anlamda temel amacı olan çevre ve ekonomi arasında
denge kurmak esas alınmıştır. Ülkemiz ÇED Yönetmeliği bu açıdan incelendiğinde,
temel amacının çevreyle ekonomi arasında bir denge kurmak olmadığı, tam tersine,
yatırımcılar ile çevrecilerin iki karşıt gruplar olarak ele alındığı ve bu ikisi arasında bir
çekişme olduğu kabulüne dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Yönetmelik ile, karşıt kabul
edilen bu iki grup arasında taraf tutulmakta ve yatırımcıların, çevreden yana olanlara
karşı korunması amacı güdülmektedir. Böylece, ÇED gibi temeli bilime dayalı bir yö
netim aracı, ekonomi ile çevre arasında denge kurulması amacına uygun olarak yatı
rımcılarla çevreciler arasında uyum sağlamak yerine, bu ikisi arasındaki çekişmeyi
daha da körükler bir duruma getirilmiştir.
Bütün dünyada ekonomi ve çevre arasında denge kurmanın hedeflendiği sürdürü
lebilir kalkınma stratejisine yönelindiği bir zamanda böylesine ilkel bir anlayışa da
yandırılan bir ÇED Yönetmeliğinin yürürlükte olması, yanlıştan da öte ÇED ve çevre
yönetimi açısından tehlikeli sonuçlar da getirmektedir. Bu tehlikelerin başında, böy
lesine yanlış bir anlayışa dayandırılan ÇED Yönetmeliğinin, ülkemiz ÇED uygulama
larında yatırımcılarla diğer ilgilileri bilimsel temele dayalı olmayan tartışmalara
sürükleyen ve böylece karşıt görüşlerdekileri çözümsüz mücadeleler içine sokan bir
ortam yaratmış olması gelmektedir. Sonraki bölümde ÇED Yönetmeliğinin, en başta
ülkemizde ÇED'nin tam ve doğru olarak uygulanabilmesi açısından tehlikeli olan
yönleri, örnekler verilerek açıklanmaktadır.
Sonuç olarak, çevre yönetiminin en önemli araçlarından olan ÇED'nin, ülkemiz
koşullarına en uygun bir sürece kavuşturulabilmesi için ÇED Yönetmeliğinin bütü
nüyle revize edilmesine önemle ve ivedilikle gerek vardır. Bu gerekliliğin nedenleri,
bundan sonraki bölümde daha ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.
58 Çevresel Etki Değeriendirm esi'ne Giriş
KAYNAKLAR
"Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği", Çevre Bakanlığı'ndan, Resmi Gazete, 7 Şubat
1993, Sayı: 21489
Environmental Impact Assessment in the Netherlaııds, Ministry of Housing Physical Planning
and Environment, Ministry of Agriculture and Fisheries, Netherlands, March 1984
JAIN, R. K., URBAN L. V., STACEY, G. S., Environmental Impact Analysis A Neu> Dimension in
Decision Makiııg, Van Nostrand Reinhold Company, New York, 1981, second edition
"Memorandum for General Counsels, NEPA Liaisons and Participants in Scoping", Council on
Environmental Quality, Executive Office of the President, Washington D.C., USA, April 30,
1981
"National Environmental Policy Act of 1969", Pub. L. 91-190, 42 U.S.C. 4321-4347, January 1
1970, USA
O'RIORDAN, T., "Environmental Impact Assessment and Policy Review", Paper presented at
IBG Conference, Lancaster University, January 1980, zikreden CLARK, B. D., "The Aims and
Objectives of Environmental Impact Assessment", Environmental Impact Assessment, ed.
PADC Environmental Impact Assessment and Planning Unit, University of Aberdeen, NATO
ASI Series D: Behavioral and Social Sciences - No: 14, Martinus Nijhoff Publishers, 1983, s. 3
ÖZER, A. Ö., "Çevresel Etki Değerlendirmesinin Tarihçesi ve Gelişimi", Mühendis ve Makina,
Haziran 1986, Cilt: 27, No: 317, TMMOB Makina Mühendisleri Odası
PHANTUMVANIT, D., "Environmental Impact Assessment - A Contrivance That Works",
Papers fo r The Sem inar on Environmental Impact Assessment, Office of Environment,
Republic of Korea, 14-16 Oct. 1981, s.25-51
"Regulatıons for Implementing the Procedural Provisions of National Environmental Policy
Act", Council on Environmental Quality, Executive Office of the President, USA, Reprint, 43 FR
55978-56007, November 29 1978, 43 CFR Parts 1500-1508
The World Commission on Environment and Development, Our Common Future, Oxford
University Press, Oxford, New York, 1987
TOMLINSON, P., "Methods for Environmental Impact Assessment", Course on Environmental
Health Impact Assessment, 20 Nov.-5 Dec. 1984, WHO, CEMP of the Univeristy of Aberdeen,
Adana
USLU, O., Çevresel Etki Değerlendirmesi, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara, 1993
İKİNCİ BÖLÜM
Kapsamlaştırma süreci ile bir ÇED Raporunun kapsamı, proje konusu faaliyet üni
telerinin özellikle çevresel etkileri yönünden özellikleri ile etkilenecek çevrenin özel
likleri dikkate alınarak ve bu etkilere maruz çevre öğeleri ile ilişkili tarafların (tarım,
turizm, balıkçılık, ormancılık gibi yöresel kaynakların kullanıcıları olan kuruluş ve ki
şiler ile o yörede yaşayanların ve diğer ilgililerin) katılımlarıyla belirlenir. Böylece bir
yandan proje sahibinin ÇED Raporlarını hazırlarken kendi hedefleri yönünden yanıl
tıcı bir yaklaşım izlemeleri engellenirken diğer yandan ÇED Raporları kapsamının, o
projeden etkileneceklerin de görüşlerine yer verilerek, tam ve doğru irdelemelere
imkan veren bilimsellik ve objektiflikte belirlenmesi sağlanır.
Yukarıda Asama 1 ve Asama 2 incelendiğinde, proje sahibinin ÇED Raporunu ha
zırlarken esas alacağı tek belgenin, Yönetmelik ekinde yer alan Genel Format veya
faaliyetin özelliğine göre değişiklik yapılmış format olduğu görülmektedir. Proje sahi
bi bu formatı aldıktan sonra projenin çevresel etkilerinin neler olabileceğine ve hangi
metod ve tekniklerle nasıl irdeleneceğine kendisi karar vermektedir. Genel Formatta
ve hatta faaliyetin özelliğine göre hazırlanacak formatta yer verilen inceleme konula
rını bir kap içindeki renkli toplara benzetmek mümkündür. Her proje özelinde bu
çok sayıdaki toplardan hangilerinin ele alınıp hangilerinin kap içinde bırakılacağı ka
rarını proje sahibine bırakmak, inceleme ve değerlendirmelerde istediği metod ve
tekniği seçmesine imkan vermek, ÇED Raporu kapsamını proje sahibinin kendi pro
jesini çevresel yönden aklamak yönünde belirlemesini sağlamak demektir. Oysa,
ÇED uygulayan ve Kapsamlaştırma sürecini geliştiren ülkelerin hazırlamış olduğu
Genel ve Özel Formatlar incelendiğinde son derece teknik detayları içeriyor oldukla
rı, buna karşın yine de proje sahiplerinin ÇED Raporunun kapsamını belirlemede ser
best bırakılmadıkları görülmektedir. Bu ülkeler, bu konuda zaman içinde yapılan
hataların düzeltilmesine yarayan deneyimler ile, proje sahiplerine hazırlattırılacak
ÇED Raporlarının kapsamının nasıl belirlenmesi gerektiği konusunda evrensel bir
çözüm olarak Kapsamlaştırma sürecini benimsemişlerdir. Bu süreç Çevre Genel Mü
dürlüğü1nce hazırlanan ilk ÇED Yönetmeliği Taslağında ayrıntılı olarak belirlendiği
halde Çevre Bakanlığı'nm yürürlüğe koyduğu Yönetmelikten tümüyle çıkartılmıştır.
Bu duaımda ÇED Raporlarının bilimsellik ve objektiflik esaslarına uygunluğunu sağ
layıcı bu en önemli mekanizmanın ülkemizdeki ÇED Raporlannın hazırlığında uygu
lamaya konması imkanı ortadan kaldırılmıştır.
Ülkemizde yürürlüğe konan ÇED Yönetmeliği ÇED'nin dünyadaki gelişimi ile kar
şılaştırıldığında, ÇED Raporlarının hazırlığında diğer ülkelerde yaşanan olumsuz de
neyimlerin tekrarını getirecek bir yapının kurulduğu görülmektedir. B u yönetm elik,
kaynak kullanım ında ekonom i-ekoloji bağıntısını d en gelem ek ten ço k y a tırım
cıya ek o nom i ağırlıklı am a çev red en da yanay m ış g ib i g ö rü n en R a p o rla r h a
z ırla m a la rı için olanak sağlam aktadır. B öylece, Yönetm elikte tem el alınm ası
g e re k e n ç e v re s e l etk ilerin kontrolü h ed efi, p r o je sa h ip lerin e y a tırım la rın ın
çev rey e z a r a r v erm ey eceğ i izlenim i ya ra tm a k için ÇED R a p o rla rın ı b ir a ra ç
o la ra k kullanm alarının sağlanm a sı y ö n ü n e sa p tırılm ış d u ru m d a d ır.
B u n u n la birlikte, Yönetmelik, p r o je sah ip lerin e ÇED R aporlarını kolay lıkla h a z ır
la m a o la n a k la rı d a getirm em ektedir. Ülkemizde uygulanmasına yeni başalanacak
ÇED Raporlannın hazırlanması konusunda gerek proje sahiplerinin ve gerekse bu
64 Çevresel Etki Değerlendirm esi ne Giriş
Komisyon bu hususları dikkate alarak yapmış olduğu incelemeler ile, ÇED Raporu
hakkında kesin bir karara ulaştığı takdirde çalışmalarını bir tutanakla sonuçlandırır ve
Bakanlığa sunar. Eğer ÇED Raporunda yukarıda sıralanan hususlardan en az birine
uyulmadığı, tekrar incelenip değerlendirilmesi gerekli görülen eksikliklerin bulundu
ğu tespit edilirse, Madde 20 uyarınca Revize ÇED Raporunun hazırlanmasına karar
verilir. Bu süreç sonunda ÇED Raporunda tüm gereklerin yerine getirildiğinin tespiti
ile, sözkonusu ÇED Raporu, Nihai ÇED Raporu olarak kabul edilir. Komisyonun ken
disine tanınan inceleme ve değerlendirme süresi içerisinde ÇED Raporu hakkında
kesin görüşlere ulaşamaması halinde, o zamana kadar yapılan değerlendirmeler ve Ra
porlardaki bilgi ve belgeler dikkate alınarak ÇED Raporu Bakanlıkça karara bağlanır.
Madde 19'da Komisyonun ÇED Raporunu inceleme ve değerlendirmesi ile ilgili
görev, yetki ve sorumluluklan açıklanmaktadır. Bu maddeye göre Komisyon, gerekli
gördüğü takdirde mahallinde ve faaliyetle ilgili bir başka kuruluşta inceleme, araştır
ma yapar, bilgi toplar, test ya da deney yapar ya da yaptırır. Bakanlıkça da uygun gö
rülmesi kaydıyla proje sahibinden araç-gereç, kaynak ve doküman temin etmesini,
test, deney ve ölçümleri yapmasını veya yaptırmasını ister.
Komisyonun ÇED Raporunu inceleme ve değerlendirme süreci, Nihai ÇED Rapo
ru hakkında imzalanan tutanakla son bulur.
ELEŞTİR İLER - A şam a 3 - A şam a 7:
Asama ^'de açıklandığı gibi, proje sahibi hazırlatmış olduğu ÇED Raporunu Ek V uya
rınca Bakanlığa on nüsha halinde sunacaktır. Bu raporu incelemesi gerekenlerin sayı
sının on kişiyle sınırlı kalması önceden bilinemez. Inceleme-Değerlendirme
Komisyonu üyelerinin sayısı için Yönetmelikte herhangi bir belirleme yoktur. Ayrıca
inceleme ve değerlendirme süresi boyunca Rapor Bakanlıkta ve Taşra Teşkilatında
halkın incelemesine açık tutulacağına göre (bazan otoyol projelerinde olduğu gibi,
birden fazla ildeki halkın Taşra Teşkilatlarına başvurması gerekebilecektir) on nüsha
raporun yetersiz kalacağı çok açıktır. Bu durumda ÇED Raporunu incelemek isteyen
ler öncelikle bu raporu elde etme konusunda zorluk çekeceklerdir. Ayrıca, ÇED Ra
porları kısa sürede gözden geçirilerek incelenemeyecek kadar kapsamlı ve uzun,
kullanılan bilimsel metod ve teknikler nedeniyle zaman alan bir titizlikle incelenmele
ri gereken içerikte hazırlanırlar. Dolayısıyla, bu raporları elden ele geçirerek paylaşım
metodları ile incelemek de zaman açısından oldukça sıkıntılı bir durum ortaya çıkara
caktır.
Asama 4'de açıklandığı gibi, Bakanlık ÇED Raporunu teslim aldıktan sonra Madde
14'de öngörülen hususlara göre inceler. Bakanlık bu incelemesi sonucu uygun bul
madığı ÇED Raporunu proje sahibine iade etmekte ve başvuruyu geçersiz saymakta
dır. Ancak, Yönetmelikte başvurusu geçersiz sayılan proje sahiplerinin daha sonra ne
yapacaklan belirlenmemektedir. Proje sahibi yeni bir ÇED Raporu mu hazırlayacaktır,
yoksa başvurunun geçersizliği ÇED Raporunun tümüyle olumsuz bulunduğu anlamı
na mı gelmektedir, anlaşılamamaktadır.
Madde 14'e göre Bakanlıkça incelenip uygun bulunan ÇED Raporları için Aşama 5
ve Aşama 6'da açıklanan inceleme ve değerlendirme süreci başalatılır. Asama 5'de
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 6 7
açıklanan halkın ÇED sürecine katılımında tam bir karmaşanın ortaya çıkması beklen
melidir. Bu karmaşayı bilinen bir örnekle, Ailağa Termik Santralı Projesine karşı olu
şan tepkiler ve sonuçları ile karşılaştırarak açıklamak mümkündür.
Aliağa Termik Santralı Projesinin duyulmaya başlandığı ilk günlerden itibaren hal
kın ve basının ilgisi projeye yönelmeye başlamıştır. Bu arada ÇED Raporu çalışmaları
na başlanmış ancak projenin çevresel etkileri ile ilgili teknik incelemelerin sonuçları
henüz alınmadan projeye karşı olan gruplar ve halk projenin durdurulması için faali
yete geçmişlerdir. Bu karşı gruplar, ÇED Raporunun hazırlanmakta olduğunu bildik
leri halde, "bekleyelim, ÇED Raporu ne gösterecek?" dememişlerdir. Sonuçta, ÇED
Raporu ile Aliağa Termik Santralının çevresel etkilerinin zararsız olacağı sonucuna va
rılmakla birlikte, halkın ve çevreci grupların baskısı ile projeden vazgeçilmek zoran-
da kalınmıştır. Öyle ki, ÇED Raporunun sonuçlarının tartışılması dahi yapılmamaıştır.
Yönetmelik ile öngörülen ÇED sürecine halkın katılım modeli, Aliağa örneğinde
olduğu gibi, halka ÇED Raporunun hazırlığı aşamasında, bu raporların kapsamı ile il
gili formel yollardan görüş bildirme olanağını vermemektedir. Ancak, bundan sonraki
projelerin Aliağa Termik Santralı örneğinden bir farkı, kamuoyuna denilecektir ki,
"bakın artık ÇED Yönetmeliği yürürlükte, ÇED Rapora bitince görüşlerinizi alacağız,
onu bekleyin." Ne varki, bu arada halk ve çevreci gruplar ÇED Raporunun hazırlanış
sürecine işin başında uzak tutulacaklar ve Raporun hazırlığı öncesinde görüş ve ta
leplerinin alınmamış olması nedeniyle, bu rapor ile nelerin inceleneceği ve sonuçla
rın objektiflik ilkesine uygun olup olmayacağı konusunda güven verici tam bir
bilgiye sahip olamayacaklardır. Bu durumda bu raporlan kendilerinin dışında hazır
lanmış, proje sahiplerinden yana bir belge olması endişesini de taşıyacaklardır, çünkü
proje sahibi, Formatını Bakanlıktan da alsa, parasını kendisinin ödediği bir rapor ha
zırlatmaktadır. Ancak, yine de ÇED Yönetmeliği artık yürürlükte olduğuna göre
Rapor sonuçları, muhtemelen, projeye karşı tepkisiz ve eylemsiz bir biçimde beklene
cektir. Yönetmelik bu sayede halkın projeye karşı oluşabilacek tepkilerini, ÇED Ra
porunun hazırlanış süresi içinde durdurmaya yarayacaktır. Böylece, Aliağa Termik
Santralı için oluşan kamuoyu tepkisne benzer tepkilerin engellenmesi sağlanmış ola
caktır.
Yönetmelikle belirlenen ve Asama 5'de açıklanan süreç ile, ÇED Raporlan hazırla
nıp halkın önüne getirildiği zaman asıl karmaşa yaşanmaya başlanacaktır. Proje sahi
bi hazırlatmış olduğu ÇED Rapora ile, kamuoyu önünde projesini çevresel yönden
aklama çabaları içinde olacaktır, aksini düşünmek olanaksızdır. Hiç bir proje sahibin
den "benim projem çevreye zarar verecek, gelin görüşelim, bakın nasıl olacak anlata
yım" demesi beklenemez. Dolayısıyla, projeden yana propaganda faaliyetlerine
başvuracak, kendisinden yana taraftar gruplar oluşturmak isteyecektir. Bu arada poli
tikacılar, çevreci gruplar, basın ve yayın organları da proje hakkındaki görüşlerini,
ÇED Raporunun ortaya çıkışıyla birlikte oluşturmaya başlayacaklardır.
ÇED Raporunu değerlendirecek olan gruplar arasında projenin çevresel etkilerinin
asıl muhatabı olacak yerel halkın proje ile ilgili değerlendirmelerini nasıl yapacağı
çok önemlidir. Mahallinde yapılacak toplantıda proje sahibi ÇED Rapora aracılığıyla
68 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş
projesinin çevresel etkilerini aklatmaya çalışırken dili nasıl seçeceği sorusu ilk akla
gelen konudur. ÇED Raporu kapsamında ancak konunun uzmanlarınca anlaşılabilir
metod ve tekniklerin anlatımında kullanılacak teknik dili balıkçıların, çiftçilerin, turis
tik otel sahiplerinin anlaması beklenemez. Hava kalitesi ölçümleri için istasyon yerle
rinin doğru seçilip seçilmediğinin bir değerlendirmesini yapamayan yerel halk, proje
sahibinin kendi bildiğince hazırlattığı dağılım modeli çıktılarının tarladaki ürününe,
balıkçılık yaptığı denize asit yağışlar nedeniyle zarar verilip verilmeyeceği ile ilgili ne
sonuçlar verdiğini anlayamaz. Bu durumda kendisinin anlamadığı konularda bilgili
ve güvenilir olarak tanıdığı üçüncü kişilere başvurması gerekecektir. İşte o zaman,
politikacılar, projeden yana ya da karşıt gruplar ÇED Raporu çıktıları hakkında olum
lu ya da olumsuz yönde yaptıkları değerlendirmelerini halka anlatmaya başlayacak
lardır. Aslında, bu kişiler de, çok muhtemel, Raporun teknik dilini anlamayacaklar, o
nedenle de anlayabildikleri kadanyla yapabildikleri yorumları halka da aktarmaya ça
lışacaklardır. Bu arada, bu yorumlann bazısı projeden yana bazısı projeye karşı ola
caktır ve bütün bunlar, yerel halkın kafasını karıştırmaya ve doğru olanın hangisi
olduğu konusunda tereddüte düşmesine yol açacaktır.
Yukarıdaki eleştirilerden ÇED sürecine halkın katılımının doğru olmayacağı sonu
cuna varılmamalıdır. Yanlış olan halkın katılımı için Yönetmelikte belirlenen zaman
ve katılım biçimidir. ÇED'ni uygulayan diğer ülkelerde ÇED sürecine halkın kaülımı
en fazla önem verilen konulardandır. Bu ülkeler halkın katılımını ÇED Raporlarının
hazırlığında etkin kılmak yönünde ve karmaşa yaratmayacak bir biçimde gerçekleşti
rilmesini sağlayan yöntemler geliştirmişlerdir. Projeden etkileneceklerin ÇED Raporu
kapsamında nelerin incelenmesini istediklerinin belirlenmesi için kamuoyu araştırma
yöntemleri uygulanmaktadır. Halka açık toplantılar düzenlemek bu yöntemlerden
yalnızca biridir. Bu toplantılar ÇED Raporu hazırlanmadan önce ve Kapsamlaştırma
sürecinin içinde gerçekleştirildiği için, proje sahibinin projenin çevresel etkileri konu
sunda henüz herhangi bir şey söyleyip propaganda yapacak aracı yoktur. Dolayısıyla,
konu bu aşamada yalnızca halkın istekleri yönünde ele alınmakta ve buna göre ÇED
Raporunda incelenmesi gereken konuların belirlenmesinden öte bir tartışma ortamı
na çekilmemektedir.
Kapsamlaştınlmasına katkıda bulunduğu ÇED Raporu konusunda beklentilerini
iletme olanağına sahip halkın, bundan sonra proje sahibinin nasıl bir ÇED Raporu ha
zırlattıracağı hakkında bir ön bilgisi vardır. Dolayısıyla, proje sahibinin yalnızca kendi
bildiği gibi değil, halkın beklentilerini de cevaplandıran objektif ve bunu sağlamak
yönünde bilimsel raporlar hazırlaması da kontol altına alınmış olmaktadır.
Ü lkem iz ÇED Yönetm eliğinde K apsa m laştırm a s ü re c in e y e r v erilm ed iği ve
dolayısıyla böyle b ir s ü r e ç için d e halkın katılım ına olanak sa ğla n m a d ığı için,
halkın ÇED R a p o rla rın ın h a zırlığın d a g e r ç e k anlam da s ö z sa h ib i o ld u ğu ve
ka tk ıd a b u lu n d u ğu söylenem ez. Yönetm elikle ö n gö rü len "halkın katılım s ü r e
ci", aslında, "katılım" o la ra k n itelen d irilem ez; bu s ü re ç halkın ÇED R a p o ru n a
katılım da b u lu n d u ğu n u zannettiği b ir k a rm a şa ortam ına sü rü k len m esid ir.
Asama 6'da açıklandığı gibi, ÇED Raporunu inceleyecek olan Inceleme-
Değerlendirme Komisyonu, Bakanlıkça, 443 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
ÇED Y önetm eliği H akkında Eleştiriler 6 9
3öncı maddesine dayanılarak bir "İhtisas Komisyonu" olarak teşkil edilir. Yönetmeli
ğin löncı maddesi ile Bakanlığın bu komisyonu kurarken dikkate alacağı hususlar ve
Komisyona üye olarak çağrıda bulunacağı kurum, kuruluş ve kişilerin özellikleri be
lirlenmektedir. 443 sayılı KHK'nın 36ncı maddesi ile Yönetmeliğin lömcı maddesi
karşılaştırıldığında, tnceleme-Değerlendirme Komisyonuna katılması öngörülen üye
ler ile İhtisas Komisyonunun teşkilinde öngörülen hükümlerin birbiriyle uyumsuz
olduğu görülmektedir. 443 KHK'nın 3öncı maddesine göre İhtisas Komisyonu üyele
ri, yerli ve yabancı bilim, meslek ve mühendislik kuruluşlarıyla uzmanlardan oluş
maktadır; bu komisyonda merkezi ve yerel resmi kuruluş temsilcilerine yer
verilmemektedir. Yönetmeliğin löncı maddesinde ise merkezi ve yerel resmi kuruluş
ların temsilcileri Inceleme-Değerlendirme Komisyonunun asil üyeleri olarak kabul
edilirlerken, 443 saylı KHK'nın 3öncı maddesi ile İhtisas Komisyonunun asil üyeleri
olarak belirlenen bilim ve meslek kuruluşları ve uzmanlar gerektiğinde Bakanlıkça
çağrıda bulunulacak komisyon üyeleri olarak tanımlanmaktadır. B u d u ru m d a , İn ce-
lem e-D eğerlen d irm e K om isyonunu teşkil e d e rk e n B akanlık, y a k en d i k u ru lu ş
k a ra rn a m esi h ü k ü m lerin e uym adan h a rek et ed ecek , y a d a Yönetm elik h ü
k ü m lerin i tam o la ra k y e rin e getirem ey ecek tir.
Asama 6 'da açıklanan Inceleme-Değerlendirme Komisyonunun teşkilinden sonra,
Asama 7'de açıklandığı gibi ÇED Raporunun incelenmesine başlanır. Inceleme-
Değerlendirme Komisyonu üyeleri Raporla ilgili bilgilenmeye, ancak, aynı halkın ka
tılımında olduğu gibi, Rapor tamamlanıp incelenme aşamasına gelindiğinde sahip
olabileceklerdir. Ancak bu konuda yerel halka oranla, biraz daha şanslı bir durumda
dırlar; proje sahibi ÇED Raporu için bilgi ve belge toplarken muhtemelen Komisyona
üye kurum ve kuruluşlara başvurmuş ve bu yolla proje hakkında ön bilgiler bu
kurum ve kuruluşların eline geçmiş olabilir. Aynca, Komisyon üyeleri ÇED Raporu
nun incelenmesinde, yerel halktan farklı olarak, mesleki uzmanlığa sahip bulunduk
larından teknik konuları daha kolay anlayabileceklerdir. Ancak ÇED'ne özgü metod
ve teknikjer hakkında bilgi sahibi olmayan üyeler bu raporlan incelemekte zorlanabir
lirler. Bu durumda Komisyona ÇED uzmanı kişi ve akademisyenlerin katılması yararlı
olacaktır.
İnceleme-Değerlendirme Komisyonunun ÇED Raporunu Madde 18 ile belirlenen
esaslara göre inceleyip değerlendirmesi gerekmektedir. ÇED Raporunda yapılan ince
lemelerin, hesaplamaların ve değerlendirmelerin tam ve doğru bilgi ve verilere da
yandırılarak yapılıp yapılmadığını ölçmek, buna göre çevresel etkilerin tam ve doğru
olarak irdelenip irdelenmediğini belirlemek için, Komisyon üyelerinin elinde somut
ölçütlerin bulunması gerekir. Acaba su kalitesi ölçümleri doğru noktalarda ve gere
ken periyodlarla yapılmış mıdır, ölçüm yapılan parametreler yeterli midir ve alıcı orta
mın gerçek özelliklerini ortaya koyabilmekte midir, bu alıcı ortamın özellikleri
dikkate alındığında sudaki canlı türlerinin tespiti tam olarak yapılabilmiş ve bu canlı
türlerinin yaşamlarını sürdürebilmeleri için besin kaynaklarının tespiti ile bu kaynak
ların korunma koşulları tam olarak belirlenmiş midir, bu bulgulara göre projenin alıcı
su ortamlanna, buna bağlı olarak bu ortamlardaki canlı türlerine, besin zincirine
olabilecek muhtemel etkilerinin tahmininde doğruya en yakın sonuçları veren
70 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş
yöntemler kullanılmış mıdır, gibi pek çok konudaki soruların cevaplandırılması için
Komisyon üyelerinin bu konularla ilgili ön bilgilere ve hangi bulguyu neye göre de
ğerlendireceklerine dair önceden belirledikleri ölçütlere sahip olmalan gerekecektir.
Komisyonun yukarıda örneklerle açıklanmaya çalışılan pek çok konuda ön hazır
lık yapmadan, ÇED Raporu eline geçtikten sonra inceleme ve değerlendirmelere baş
laması önemli güçlükler ortaya çıkaracaktır. Herşeyden önce, Komisyon üyelerinin
ÇED Raporunda nelerin doğru nelerin eksik, nelerin yanlış olduğunu tespit edebilme
leri için, sözkonusu ÇED Raporunda bu konularla ilgili nelerin bulunması gerektiğini
Rapor ellerine geçmeden önce biliyor olmalan gerekir. Ancak, Yönetmelik ile öngö
rülen ÇED sürecinde Komisyon üyelerine ÇED Raporu, böyle bir ön hazırlığa olanak
tanınmadan sunulmaktadır. Komisyon üyeleri, ÇED Raporunu incelerken ön bilgilere
dayalı olarak önceden belirlenmiş ölçütlerin bulunmaması nedeniyle, Rapor içindeki
ekisikliklerin ve yanlışlıkların tespitini yapmakta zorlanacaklar, pek çok konuda te
reddüt göstereceklerdir. Bu durumda Madde 19un işletilmesi gerekecek, Komisyo
nun tereddüt içinde olduğu veya tatmin edici bulmadığı konularda yeni bilgilerin
toplanması, araştırma ve incelemelerin, deneylerin, ölçümlerin yapılması gerekecek
tir. Komisyon üyeleri için belirlenen oniki haftalık inceleme süresi içinde 19uncu
maddenin işletilmesiyle de tatmin edici sonuçlara ulaşılamayacağının anlaşılması ha
linde Rapor eksikliklerinin ya da yanlışlıklannın düzeltilmesi için Madde 20 uyarınca
Revize ÇED Raporunun hazırlanması gerekecektir.
Yönetm elikte ö n gö rü len ÇED R a p o ru n u in celem e ve d eğ erlen d irm e s ü reci,
y u k a rıd a açık la n d ığı gib i, hem K om isyon ü y eleri h em d e bu s ü r e ç için d e p r o
je s in in ç e v re s e l etk ilerin i aklam a ça b a sı içinde, b ir y a n d a n y e r e l halkı, basın
ve y a y ın o rga n la rın ı, p o litik a cıla rı, ç e v re c i ve d iğ e r b a sk ı g ru p la rın ı y a n m a
çek m e ça b a sı v erirk en d iğ e r y a n d a n K om isyon ü y elerin i tatm in etm eye çalı
şa ca k p ro je s a h ip le ri ve b u a ra d a b u p r o je ile z a r a r m ı y o k sa y a r a r m ı s a ğ
lay a ca ğın a d a ir g ö rü ş b elirlem esi g e re k e n y e r e l halk için g ü çlü k lerle
d o lu d u r. A ncak bu g ü çlü k ler, ÇED R a p o ru n u in celem e ve d eğ erlen d irm e s ü r e
cin e g ire n le rin m utlak k a d e ri d eğ ild ir, deneyim li ü lk elerin b u s ü re ç ile ilgili
u ygulam aları bu n u n böyle olm adığını a çık ça gö sterm ek ted ir.
ÇED Raporlarının hazırlanması ve incelenip değerledirilmesi hiç de basit bir süreç
değildir, ancak, karmaşa ve güçlükler yaratılmadan da kolaylıkla yerine getirilebilir.
Bunu sağlamak için ÇED'ni naşarıyla uygulayan ülkeler, öncelikle, inceleme ve de
ğerlendirme sürecinde ortaya çıkması beklenen ve yukarıda açıklanan güçlüklerin
nedenlerini ortadan kaldırıcı yöntemler uygulamaktadırlar. Bir ÇED Raporunun ince
lenmesi ve değerlendirmesinin kolay ve karmaşasız bir süreçle gerçekleştirilmesini
sağlayıcı düzenlemeleri, bu Raporun hazırlanış aşamasından başlayarak yapmak ge
rekir. Başka bir deyişle, ÇED R a p o ru n u n h a zırla n ış ve in celem e-d eğerlen d irm e
a şa m a la rın ı b irb irin d en a y n d ü şü n m ed en tek b ir s ü re ç o la ra k e le alıp d ü
zen lem ek g e re k ir. B unu g erçek leştirm ek için, p r o je sahibi, resm i o to rite (B a
kanlık ve d iğ e r resm i k u ru lu şla r) ve kam uoyu (y e re l halk, m eslek ö rg ü tleri,
g ö n ü llü k u ru lu şla r, basın, ya yın v .d ) ü çlü sü n ü n ÇED R a p o ru n u n h a z ırla n ış
a şa m a sın d a n b a şla y a ra k sık ı b ir ilişki ve hatta işb irliği için e g irm e le ri s a ğ
lanm alıdır. B u am acın g erçek leştirilm esin d e d iğ e r ü lk elerin kullandığı başlı
c a yöntem K apsam laştırm adır.
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 7 1
AŞAMA 9 - B a k a n lık ça "ÇED O lum lu" veya "ÇED O lum suz" b elg esin in
d ü z en len m esi ve p r o je sa h ib in e v erilm esi:
Madde 22 uyarınca, Nihai ÇED Raporunun proje sahibince Bakanlığa sunulmasın
dan sonra en fazla iki hafta içerisinde, Yönetmeliğin 18inci maddesinde belirtilen tüm
hususlara uyulduğu ve projenin çevreye olumsuz yönde önemli etkilerinin bulunma
dığı veya olumsuz etkilerin ilgili mevzuata ve/veya bilimsel esaslara göre kabul edile
bilir olarak belirlenen düzeylerde olacağı kanaatine varılması halinde "ÇED Olumlu
Belgesi", aksi takdirde "ÇED Olumsuz Belgesi" düzenlenir. "ÇED Olumsuz Belge
sin d e projenin olumsuz bulunmasında esas alman hususlar açıklanır. Bu belgeleri
Bakanlık, proje sahibine, ilgili merkezi ve yerel kurum ve kuruluşlara gönderir. Proje
sahibi bu belgeleri, Madde 8 uyarınca, projesini gerçekleştirdiği yerde herkesçe görü
lebilecek bir yere asmak va istendiğinde ilgililere göstermekle yükümlüdür.
Madde 22'de, "ÇED Olumlu Belgesi'ni alan proje sahibinin diğer mevzuat uyarınca
ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli izinleri alarak en fazla iki yıl içinde planladığı
yatırıma başlamaması halinde bu belgenin geçersiz sayılacağı belirtilmektedir.
AŞAMA 1 0 - P rojenin gerçekleştirilm e aşam asında izlenm esi ve d en etlen m esi
Bakanlık "ÇED Olumlu Balgesi" verdiği proje ile ilgili olarak 23üncü madde uya
rınca, bu belgeyi, proje sahibinin vermiş olduğu taahütnamenin bir suretini ve diğer
belgeleri kendi görev ve yetkileri çerçevesinde projenin gerçekleştirilmesi aşamasın
daki faaliyetleri izleyecek ve denetleyecek ilgili kurum ve kuruluşlara gönderir. Yine
aynı madde uyarınca Bakanlık, "ÇED Olumlu Belgesi" verdiği projelerle ilgili olarak
proje sahibi tarafından taahhüt edilen hususların yerine getirilip getirilmediğini izle
me ve denetleme yetkisine sahiptir. Bakanlık bu görevi yerine getirirken gerekli gör
düğü takdirde kamu ve özel kuruluşlar, ilgili meslek odaları, merkezi ve yerel
yönetimlerle işbirliği yapar.
23üncii madde uyarınca proje sahibi, proje konusu faaliyetini gerçekletirmek için
hazırlık, inşaat, işletme sırasında ve faaliyetin sona ermesinden sonra, faaliyetin türü
ne göre belirlenecek süre içerisinde, Bakanlıkça uygun görülen zaman aralıklarında
konuyla ilgili ölçümleri yapmak veya yaptırmak, bunları Bakanlığa bildirmek ve yü
rürlükteki mevzuat uyarınca gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
AŞAMA 11 - Y önetm eliğe ay k ın uy gu la m a la rın d u rd u ru lm a sı:
ÇED Olumlu Belgesini alıp proje uygulamalarına başlanılan tesisler için, proje sahibi
nin Yönetmeliğin 8inci maddesinde belirtilen yükümlülüklerinden olan beyanına ve
vermiş olduğu taahhütnameye uymadığının tespiti halinde, Madde 25 uyarınca, ma
hallin en büyük mülki idare amiri proje sahibinden, tespit edilen süre içerisinde, bu
yükümlülüğünü yerine getirmesini ister. Bu süre içerisinde yükümlülüğün yerine ge
tirilmemesi halinde, ilgili en büyük mülki idare amiri faaliyeti durdurur ve yükümlü
lük yerine getirilmedikçe durdurma kararı kaldırılmaz.
Yine 25inci maddeye göre, Yönetmelik uyarınca ÇED Raporu hazırlanması zorun
lu olan projeler için ÇED Olumlu Belgesi alınmadan faaliyetin başlatıldığının tespiti
halinde, bu faaliyet mahallin en büyük mülki amirince durdurulur ve Yönetmelik hü
kümlerine göre gerekli işlemler tamamlanmadan durdurma kararı kaldırılmaz.
74 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş
AŞAMA 1 2 - P ro je S o n ra sı A naliz
Madde 24'de Bakanlığın, ileride gerçekleştirilecek aynı tip faaliyetlere önceki tec
rübelerin taşınması amacıyla, geçmişte gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili etkilerin göz
den geçirilmesi ve değerlendirilmesi için gerekli çalışmaları yapması öngörülmektedir.
ELEŞTİR İLER - A şam a 8 - A şam a 12:
Asama 7 sonunda Inceleme-Değerlendirme Komisyonunun "Nihai ÇED Raporu"nu
bir tutanakla tespitinden sonra Aşama 8'de Bakanlığın Madde 21 uyannca, bu rapoaı
proje sahibine geri veriş nedeni anlaşılamamaktadır. Nihai ÇED Raporu hakkında tnce-
leme-Değerlendirme Komisyonunun tespitleri ve Bakanlıkça alınan kararların resmiye
te kavuşması ile birlikte, proje sahibinin uymakla yükümlü olduğu hususlar belirlenmiş
demektir. Bu konuda proje sahibinin yükümlülüklerinin belgelendiği ÇED Raporu
Olumlu Belgesi veya ÇED Raporu Olumsuz Belgesi'nin imza karşılığında, proje sahibi
ne verilmesi yeterli olabilecekken, Madde 21 ile proje sahibinden aynca Bakanlığa im
zalı ve mühürlü beyan ve imza sirkülerini sunmasının neden istendiği de belli değildir.
Proje sahibinin böyle bir beyanda bulunmaması halinde, Nihai ÇED Raporu hakkında
alınan kararlara uyması konusunda bir güvensizlik mi vardır? Oysa böyle bir güvensiz
lik proje sahibine ÇED Raporunu kendi belirlediği kapsamda hazırlatmasına imkan ve
rilirken, objektiflik ve bilimsellik esaslarına uyup uymayacağı konusunda gösterilme
mektedir. Yönetm elik kapsa m ında p ro je sa h ib in e ÇED R a p o ru n u h a z ırla ttırır
k en gü v en du y u lu p serb estiy et ta nınırken bu ra p o rla ilgili k a ra ra uym a sı ko
n u su n d a gü v en sizlik gö sterilm esi, tu ta rsız b ir d u ru m d u r.
Asama 9'da açıklanan Madde 22'de, Yönetmeliğin diğer hükümleri ile ilgili belirsiz
bir durum vardır. Madde 18, Madde 19 ve Madde 21 hükümlerine göre, proje sahi
bince Bakanlığa sunulan ÇED Raporunun Inceleme-Değerlendirme Komisyonunca
Yönetmelik hükümlerine uygunluğunun tesbiti halinde bu rapora "Nihai ÇED Rapo
ru" adı verilmektedir. Bu raporu Bakanlık, Madde 21 uyarınca proje sahibine vermek
tedir. Dolayısıyla, proje sahibinin Bakanlığa "Nihai ÇED Raporu"nu sunuşu ile ilgili
bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak Madde 22'de,"Nihai ÇED Raporunun faaliyet sa
hibince Bakanlığa sunulmasından sonra en fazla iki hafta içerisinde", bu maddede
açıklanan hususlar dahilinde, Bakanlığın ÇED Olumlu veya Olumsuz Balgesini dü
zenleyerek proje sahibi ve diğer ilgililere göndermesi öngörülmektedir. Yönetmelik
hükümlerinde proje sahibinin "Nihai ÇED Raporu"nu Bakanlığa sunuşu ile ilgili bir
hüküm olmadığına göre, ÇED Olumlu veya Olumsuz Belgesinin Bakanlıkça iki hafta
içerisinde hazırlaması ile ilgili sürenin ne zaman başlatılacağı belirsiz bırakılmaktadır.
Acaba, Madde 22 kaleme alınırken "Nihai ÇED Raporunun Bakanlıkça proje sahibine
verilmesinden sonra" demek istenirken yanlışlıkla bunun tersi mi yazılmıştır? Madde
22'de belirsizlik taşıyan ifadenin açıklığa kavuşturulması gerekir.
Madde 22 uyarınca ÇED Raporu hakkında Olumlu veya Olumsuz Belgesini dü
zenlerken Bakanlığın, Madde 18'deki hükümleri dikkate alması öngörülmektedir. In-
celeme-Değerlendirme Komisyonunun da ÇED Raporunu inceleyip değerlendirirken
Madde 18 hükümlerine uyması gerekmektedir ve Rapor hakkında düzenleyeceği tu
tanakta bu madde hükümlerine uygunluğu esas almaktadır. Bununla birlikte, Madde
22'de, Bakanlığın Olumlu veya Olumsuz Belgesini verirken Inceleme-Değerlendirme
ÇED Y önetm eliği Hakkında Eleştiriler 7 5
hazırlanarak kurulmuş bir tesisin hava kalitesine olacak etkilerini Belediye mi, 11 Sağ
lık Müdürlüğü mü, Bakanlık Taşra Teşkeilatı mı ya da hepsi birden mi izleyip denet
leyecektir ve bir kuruluşun yaptığı izleme denetleme sonucunun diğerinin yaptığı ile
farklı olması durumunda hangi kuruluşun izleme denetlemesi geçerli sayılacaktır?
Bütün bu belirsizlikler ile ortaya çıkacak karmaşa, projenin gerçekleştirilmesi aşama
sında izlenip denetlenmesini güçleştirecektir.
6
Yukarıda açıklanan ortaya çıkması beklenen karmaşık durumun nedeni, Madde
23 ile öngörülen izleme denetleme işlemlerinin ÇED'ne özgü evrensel kuralları olan
izleme denetleme sürecine uymamasıdır. "Proje-Sonrası-Denetimler" (Post-Project-
Audits) olarak adlandırılan bu süreç ile, ÇED Raporu hazırlanan bir projenin gerçek
leştirilmesi aşamasında, Raporda öngörülen ölçüm ve önlemlerin gerçek durumda ne
gibi sonuçlar ortaya çıkardığı belirlenir. Proje-Sonrası-Denetimlerde ÇED Raporu kap
samında zaten belirlenmiş olan ölçüm programları ve önlemler esas alındığı için
neyin, nasıl izlenip denetleneceği, bu izleme ve denetlemeleri hangi kurum veya ku-
aıluşun yapacağı konusunda karmaşa ortaya çıkmamaktadır.
Madde 23'ün son fıkrasında ÇED Raporlarının hazırlığı ve Proje-Sonrası-Denetim
sürecinde yer alması gereken bir kurala daha uyulmadığı görülmektedir. Normal ola
rak ÇED Raporlan kapsamında Proje-Sonrası-Denetimlerde uygulanacak ölçüm prog
ramları ve olumsuz çevresel etkileri önleme önlemleri (monitoring and mitigation
measures) belirlenir ve Proje-Sonrası-Denetimler bu program ve önlemlere göre yapı
lır. Ölçüm programlarını uygulamak ve önlemleri almak tesis sahibinin görevidir ve
yetkili merci bu işlemleri izleme ve denetleme yetkisine sahiptir. Madde 23'de, öl
çümler için zaman belirlemesini projenin gerçekleştirilme aşamasında Bakanlığın
yapması öngörülmektedir. ÇED Raporunda önceden belirlenmiş olması gereken
ölçüm programını projenin uygulanma aşamasına gelindikten sonra Bakanlığın belirle
mesi, bu çok önemli hususun ÇED Raporu kapsamında aranmadığını göstermektedir.
B u d u ru m d a , M ad de 2 3 ile ö n gö rü len izlem e ve den etlem e s ü recin in ÇED R a
p o r u olm ayan bütün d iğ e r p ro je le re uygulanan izlem e ve d en etlem elerd en
h e r h a n g i b ir f a r k ı bulunm am aktadır. Oysa, ÇED R a p o ru uygulana n p ro je le
rin izlen ip d en etlen m esi ile ilgili P roje-Sonrası-D enetim ler d iğ e r p r o je d e n e
tim lerin d en fa rk lı, ö z el k u ra lla rı olan uy gu lam alardır.
Asama 11 'de açıklanan Madde 25 uyarınca, Yönetmeliğe aykın uygulamaları dur
durma yetkisi mahallin en büyük mülki idare amirine aittir. Madde 23 ile Madde 25 kar
şılaştırıldığında, bu konuda da bazı kopuklukların olduğu görülmektedir. Şöyle ki,
Madde 23 uyarınca yukanda açıklandığı gibi, izleme ve denetleme yetkisi başta Bakan
lık olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara aittir, ancak bu uygulamalarda Yönetmelik
hükümlerine uyulmadığının tespiti halinde tesis sahibinden yükümlülüklerini yerine
getirmesini istemek ve gerekenin yapılmadığı tesis için faaliyeti durdurma yetkisi en
büyük mülki idare amirine verilmektedir. Bu durumda, en büyük mülki idare amiri
tesis ile ilgili olarak izleme ve denetlemelerde bulunacak kurum ve kumluşlann kapsa
mına Madde 23 uyarınca girmektedir, dolayısıyla Madde 25'de öngörülen tespitleri ya
pabilecektir. Bununla birlikte, Bakanlığın ve diğer ilgili kunım ve kumluşlann da
izleme ve denetleme sonuçlarını en büyük mülki idare amirine bildirmesi gerekir ki yü
kümlülüklerini yerine getirmeyen proje sahiplerinin tespiti tek elden yapılabilsin.
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 7 7
Ancak, Y önetm elikte M adde 2 3 ile M add e 2 5 b ü k ü m lerin i b irb irin e b a ğlayıp
b ü tü n leştiren . h ü k ü m lere y e r verilm em ekte, en b ü y ü k m ülki id a re a m irle ri
Y önetm eliğe a y k ın u y gu la m a la rı tesp it ed ip tesis sa h ip lerin in y ü k ü m lü lü k
le rin i y e rin e g etirm e le rin i sağla m akta k u ru m ve k u ru lu şla rla ilişk isiz b ıra
kılm aktad ır.
Asama 12'de Proje-Sonrası-Analiz için açıklanan amaç, genel olarak "Proje-
Sonrası-Denetimler"in amaçları arasında yer alır. Proje-Sonrası-Denetimler ile yapılan
tespitler, benzer faaliyetlerle ilgili projeler için ileride hazırlanacak ÇED Raporlarının
kapsamlaştırılması, bu kapsama göre çevresel etkilerin irdelenmesi, ölçüm program
larının ve olumsuz çevresel etkileri önleme önlemlerinin belirlenmesinde örnek alı
nır. Madde 24'de böyle bir deneyim aktarımı hükmüne yer verilmesi olumlu olmakla
birlikte, bu hükmün gereğince yerine getirilmesi için nasıl bir yol izleneceği tam belir
gin değildir. Bakanlığın geçmişle ilgili deneyimleri değerlendirici çalışmalar yapma
sından sonra bu konudaki tespitlerinden yeni hazırlanacak ÇED Raporlarında nasıl
yararlanılacaktır? ÇED Raporunu hazırlamak için başvuruda bulunan proje sahibine
Bakanlık, "Genel Format" veya faaliyetin özelliğine göre hazırlanan "ÇED Raporu For-
matı" ile birlikte Proje-Sonrası-Analiz sonuçlarını da aktacak mıdır ya da bu analizle
rin sonuçlarını Raporu inceleme-değerlendirme aşamasında mı dikkate alacaktır? Bu
soruların cevaplarına Yönetmelikte yer verilmemektedir.
S onuç o la ra k , A şam a 8 - A şam a 12'd e a çık a n a n ÇED R a p o ru h a z ırla n ıp
in celen ip d eğ erlen d irild ik ten so n ra g e re k li b elgelerin alındığı b ir p ro je n in uy
gu la n m a aşam asında;
( 1 ) izlem e ve d en etlem elerd e bulunacak k u ru m ve k u ru lu şla rın g ö re v le ri
ni y e rin e g etirm elerin d e k a rm a şık b ir d u ru m u n orta y a çık m ası beklenm eli
d ir ve ÇED R a p o rla rın ın so n u çla rın ın g e rç e k d u ru m la karşıla ştırılm a sın ın
tam ve d o ğ ru o la ra k y a p ılm a sı g ü çleşecek tir;
( 2 ) "Proje-Sonrası-D enetim ler" ile ilgili ev ren sel ÇED k u ra lla rın a y e r v eril
m ed iği için ÇED R a p o rla rın ın izlem e ve denetlem e sü re c in d e ilgili ve y etk ili
k u ru m ve k u ru lu şla rın b u ra p o rla rın objektiflik ve bilim sellik esa sla rın a
uy gu n o la ra k g erçek leştirilip g erçek leştirilm ed iğ in i b elirlem eleri ço k z o r ola
caktır.
Bazı faaliyet tipleri ile ilgili projelerin çevresel etkilerinin önemli olacağını önce
den bilebilmek mümkün olamamakta, dolayısıyla ÇED Raporu hazırlanmasının ge
rekli olup olmayacağını anlamak için bazı yöntemler kullanılarak ön araştırmalar
yapılması gerekmektedir. Yönetmelikte ÇED Ön Araştırması için öngörülen süreç, il
gili maddelere atıfta bulunularak aşağıda açıklanmakta ve bu aşamalar, Yönetmeliğin
incelenmesinde dikkate alınan kıstaslara göre eleştirilmektedir.
AŞAMA 1 - ÇED Ön A ra ştırm a K o n tro l L istesi ve D eğ erlen d irm e
T ablo sunu n h a zırla n m a sı:
Madde 9 uyarınca ÇED Ön Araştırmasına tabi Ek III'de yer alan bir faaliyetle ilgili
hazırlamış olduğu proje için proje sahibi, Madde 10 uyarınca Ek IV'de yer alan Kont
rol Listesi ve Değerlendirme Tablosunu, Yeterlik Belgesi almış bir kuruluşa doldurtur
veya kendi imkanları ile doldurur.
AŞAMA 2 - ÇED Ön A raştırm ası için başvuru:
Aşama l'd e açıklanan hükümlere göre hazırlanan ÇED Ön Araştırma Kontrol Liste
si ve Değerlendirme Tablosunu proje sahibi, Madde 11 uyarınca bir dilekçe ile Ba
kanlığın Taşra Teşkilatına sunarak incelenmesini talep eder. Dilekçe ekinde, ayrıca,
ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından alınan, planlanan faaliyetle ilgili düşünülen yer
hakkında ilgili mevzuat gereğince bir engel bulunmadığını belirten belgeler sunulur.
AŞAMA 3 - ÇED Ön A ra ştırm a K o n tro l L istesi ve D eğ erlen d irm e
T ablo sunu n in celen m esi ve d eğ erlen d irilm esi:
Madde 12 uyarınca, ÇED Ön Araştırma Kontrol Listesini ve Değerlendirme Tablo
sunu Bakanlık Taşra Teşkilatı inceleyip değerlendirerek en fazla üç hafta içerisinde
projenin etkileri hakkında gerekçeli bir rapor düzenler. Taşra Teşkilatı bu raporu dü
zenlerken gerekli görür ise, ilgili Bakanlıkların taşra teşkilatları, yerel yönetimler, ger
çek ve tüzel kişiler, üniversite, araştırma kuruluşları ve meslek odaları
temsilcilerinden 443 sayılı KHK'nın 36ncı maddesi gereğince ihtisas Komisyonu
kurar. Bu komisyon Ön inceleme ve Değerlendirme Komisyonu olarak çalışır.
Taşra Teşkilatı düzenlemiş olduğu gerekçeli raporu Mahalli Çevre Kuruluna sunar.
Kurul ilk toplantısında projenin çevresel etkileri hakkında "önemlidir" veya "önemsiz
dir" karan verir. "Çevresel Etkileri Önemsizdir" kararı verilen projeler için bu karar bir
hafta süre ile askıda ilan edilir ve bu süre içinde yapılan itirazlar Valilik tarafından de
ğerlendirilir. Valilik gerekli görür ise en geç bir hafta içinde konuyu, ilk toplantısında
karara bağlamak üzere Mahalli Çevre Kuruluna gönderir. Kurul karannın değişmeme
si halinde bu karar Bakanlığa, ilgili kurum ve kuruluşlara bir yazı ile bildirir. "Çevresel
Etkileri Önemsizdir" kararı verilen projeler için ÇED Raporu hazırlama yükümlülüğü
yoktur.
AŞAMA 4 - "Ç evresel E tk ileri Ö nem lidir" k a r a n alm an p r o je le r h a k k ın d a
ÇED R a p o ru için b a şv u rfi:
Bu aşamada, Madde 6'nın (c) fıkrası uyarınca ÇED Raporu hazırlanacak projeler için
Madde 13'ün ikinci fıkrasına göre proje sahibi, Taşra Teşkilatına sunduğu ÇED Ön Araş
tırma Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından
ÇED Yönetm eliği Hakkında Eleştiriler 7 9
alınan belgeler, Taşra Teşkilatının gerekçeli raporu ve Mahalli Çevre Kurulunca veri
len "Çevresel Etkileri Önemlidir" karar yazısı ile Bakanlığa başvurur.
Bu aşamadan sonra, ÇED Raporunun hazırlık, inceleme ve denetim sürecine, ön
ceki bölümde açıklanan Aşama 2'den itibaren aynen devam edilir.
ELEŞTİR İLER - A şam a 1:
Aşama l'de önemli olan husus, sözkonusu projenin çevresel etkilerinin "önemli"
(significant) olup olmayacağının ve buna göre ÇED Rapoaı hazırlanmasına gerek
olup olmayacağının belirlenmesidir. ÇED literatüründe "eleme" (screening) olarak ad
landırılan bu işlem için, Yönetmelikte yer verilen Kontrol Listesi (Check List) ve Mat-
riks dahil çeşitli ÇED yöntemleri uygulanmaktadır. Bu yöntemler kullanılırken
öncelikle "önemli etki"nin önceden belirlenmiş ölçülebilir kıstaslara göre tanımının
yapılmış olması gerekir. Bunun için "önemli etki"nin tanımında, (1) içerik (context),
(2) şiddet (intensity) olmak üzere iki ana kıstas esas alınır. ÇED Ön Araştırmalarında
kullanılmak üzere yöntem seçimi yapılırken gözetilen başlıca kriterler, uzun ve
zaman alıcı olmamaları ve aynı zamanda projenin çevresel etkilerinin "önemi"nin içe
rik ve şiddet kıstaslarına göre tam ve doğru olarak ölçülebilmesini sağlamalarıdır.
Yönetmelikte yer verilen ve Asama l 'de açıklanan ÇED Ön Araştırmalarında kulla
nılacak Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu (Matriks) ile "önemli etki"nin nasıl
ölçüleceği konusunda belirsizlikler vardır. Bu konuda en başta, Yönetmelikte yer ve
rilen "önemli etki" tanımından hareket etmek gerekir. Madde 4'de "Önemli Etki" tanı
mı şöyle verilmektedir: "Planlanan bir faaliyetin çevreye olabilecek olumsuz etkisinin,
o faaliyetin özellikleri ya da yer aldığı çevrenin etkilere karşı hassasiyeti nedeniyle il
gili mevzuata ve/veya bilimsel esaslara göre kabul edilebilir olarak belirlenen sınır
değerlerin dışında olması". Bu tanımdan hareketle, ÇED Ön Araştırması ile projenin
çevresel etkilerinin öneminin belirlenmesinde, ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre
önceden belirlenmiş sınır değerlerin ölçü olarak alınması öngörülmektedir.
Proje sahibince doldurulacak veya doldurtulacak Ek IV'de yer alan Kontrol Listesi
incelendiğinde ise, sorulan soruların bu sınır değerlere göre çevresel etkilerin önemi
nin ortaya konmasına yarayan şekilde düzenlenmediği görülmektedir. Somut bir
örnek vermek gerekir ise, proje konusu faaliyette su kullanımının olması halinde, bu
suyun ne miktarda, nereden, nasıl temin edilip daha sonra ortaya çıkacak atık suyun
özellikleri, miktarı, nasıl arıtılıp hangi alıcı ortama verileceği gibi sorular sorulmakla
birlikte, proje sahibinin bu konularla ilgili hangi sınır değerleri esas aldığı hakkında
hiç bir soru sorulmamaktadır. Her hangi bir atığın arıtımında alıcı ortamın da özellik
lerine göre belirlenmiş standartlara uyulması gerekir. Dolayısıyla, proje sahibinin bu
standartları önceden biliyor olması gerekir ki arıtım projesinin tasarımını ona göre ya
pabilsin.
Bu standartlar Çevre Kanunu uyarınca yürürlüğe konan ilgili yönetmeliklerde ve
rilmektedir. Dolayısıyla, ÇED Ön Araştırmasına tabi bir proje ile ilgili olarak proje sa
hibi, eğer gerçekten ciddi bir çalışma yapmak istiyor ise, proje konusu faaliyetin ve
yer alacağı çevrenin özelliklerini dikkate alarak ilgili mevzuatı taramak ve bu arada
Madde 4'deki tanımda geçen "bilimsel esasları" da kendisi arayıp bularak hangi sınır
80 Çevresel Etki Değerlendirm esi ne Giriş
değerleri esas alacağını belirlemek, bunu da projesini hazırlamadan önce yapmak zo
rundadır. Bununla birlikte, ÇED Ön Araştırması Kontrol Listesinde çevresel etkilerin
öneminin ölçülmesinde en somut ölçüler olan standartlardan hangisinin proje sahi
bince esas alındığına dair hiç bir soru sorulmaması, proje sahibinin böyle ciddi bir ça
lışma yapmasını fazla da gerekli kılmayacaktır. Bu durumda, Madde 4'de getirilen
"önemli etki" tanımına uygun sınır değerlerin ölçü alındığı bir Ön Araştırma sürecini
gerçekleştirmek, Ek IV'de verilen Kontrol Listesi ile mümkün olamayacaktır.
Bazı projerlerin dolaylı, sinerjistik, katalitik olarak tanımlanan çeşitli etkileri doğ
rudan etkilerden daha kalıcı ve "önemli" olmaktadır. Bu nedenle ÇED yöntemlerinin
seçiminde, etkilerin etkileri olarak bilinen dolaylı etkilerin, sinerjistik olarak tanımla
nan ve farklı etkilerin birarada oluşmasıyla ortaya çıkan artı etkilerin, katalizör olarak
olumsuz etkileri ortaya çıkaracak faaliyetlerin önceden belirlenmesine ayrı bir önem
verilmektedir. Bu tür etkilerin da tam ve doğru olarak belirlenmesi için, Kontrol Liste
leri ve Matrikslerden başka daha bir çok yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemler ÇED ile
ilgili temel bilgileri kapsayan hemen bütün kaynaklarda açıklamaktadır ve bu konuda
yeni yöntemlerin geliştirilmesi amacıyla akademisyenlerce ve ÇED uzmanlarınca
önemli çalışmalar yapılmaktadır.
Yönetmelikte verilen ÇED Ön Araştırma Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablo
su, bu bilimsel gelişmelerle karşılaştırıldığında son derece yetersiz kalmaktadır. En
azından dolaylı etkilerin önemli olup olmayacağına dair bir değerlendirme yapabil
mek dahi bu yönetmelikle mümkün değildir. Örneklerle açıklamak gerekirse, Yönet
melik ekindeki Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu ile, proje konusu faaliyet
için kullanılacak su kaynağının özellikleri ve atık suyun deşarj edileceği suyun kalite
sine bağlı olarak bu kaynaklarda bulunan canlı türleri için dolaylı bir önemli etkinin
yaratılıp yaratılmayacağı belirlenemez. Ayrıca, çok ortamlı (multi-media) etkilerde bu
lunan gaz atıklarla havaya verilecek olan kükürtdioksit emisyonlarının tesis için seçi
len yere yakın bir su ortamında dolaylı ve/veya sinerjistik etkiler yaratarak
asitlenmeye yol açıp açmayacağını ve bu asitlenmeden su canlılarının etkilenip etki
lenmeyeceğini belirlemek de yine bu yönetmelikte öngörülen yöntemle mümkün
olamaz.
Yönetmelik hazırlığı sırasında ÇED literatürü ve diğer ülkelerin deneyimleri gere
ğince incelenmiş olsa idi, Ek IV'de verilen Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablo
sundan çok daha yeterli ve aynı zamanda kolay uygulanabilen diğer yöntemlerin de
seçilmesi mümkün olabilirdi; örneğin, Kontrol Listeleri ve Matrikslerdeki eksikleri ta
mamlayan Ağ Diyagramları ile ikincil ve dolaylı etkilerin değerlendirilmesi yapılabilir
di. En azından doğrudan etkilerin değerlendirilmesinde Leopold Matriks'in aynen
alınması dahi, Ek IV'deki Değerlendirme Tablosu adı verilen son derece basit ve ye
tersiz matriksin kullanılmasında çok daha yararlı olurdu. 8800 çakışma karesinden
oluşan Leopold Matriksin Yönetmelik ekindeki Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tab
losu ile çevresel etkilerin belirlenmesi yönünden bir karşılaştırması bile yapılamaz.
Bununla birlikte bu Matriksin dahi çevresel etkilerin öneminin belirlenmesinde eksik
liklerinin olduğu tespit edilmiştir ve diğer ÇED yöntemleri ile birlikte kullanılması ge
rekmektedir. Bu örnek, Yönetmelikte öngörülen ÇED Ön Araştırma sürecinde
ÇED Y önetm eliği H akkında Eleştiriler 8 1
kullanılmak üzere seçilen yöntemlerin ne denli yetersiz olduğunu daha iyi açıklamak
tadır.
Y u k a rıd a açıklanan n ed en lerle, Yönetm elik ek in d e v erilen K o n tro l L istesi
ve D eğ erlen d irm e T ablosu ile b ir p ro jen in çev re s e l etk ilerin in önem li o lu p ol
m ayacağının tam ve d o ğ ru o la ra k b elirlen m esi ve dolayısıyla ÇED R a p o ru
ha zırla n m a sın a g e r e k b u lu n u p bulunm ayacağına d a ir isabetli k a ra rla rın
alınm ası beklenem ez.
konu tümüyle proje sahibinin ve ÇED Raporu hazırlayacakların bilgi, deneyim ve cid
diyetine bağlı olacaktır.
ÇED konusunda özellikle bilimsel alanda hızlı gelişmeler kaydedilmektedir.
ÇED'nin multidisipliner bir çalışma alanı oluşu, farklı disiplinlerdeki bilimsel gelişme
lerin ÇED alanına aktarılması imkanını vermektedir. Bu nedenle, ÇED mevzuatının da
bu yeni gelişmelerin uygulama alanına konmasına imkan veren esnek bir yapıda ha
zırlanmaları gerekir. ÇED Yönetm eliği b u anlam da in celen d iğin d e, b ilim sel alan
d a k a y d ed ileb ilecek y e n i g elişm eler b ir yana, bu k o n u d a fa r k lı d isip lin lere
ait b a len bilinebilen uygulam a yöntem lerinin d a b i k a p sa n m a sm a im kan
v erm eyen statik b ir y a p ısın ın o ld u ğu g ö rü lm ek ted ir. Yönetmeliğe esneklik geti
rilmesi yönünde düzenlenen iki madde, Madde 28 ve Madde 31 ile, bu konuda tam
bir başarı elde edilmesini engelleyen kısıtlamalar da getirilmektedir.
Madde 28'de Genel Formatı bir bakıma statiklikten kurtaracak bir hüküm yer al
maktadır. Bu maddeye göre Bakanlık, faaliyetin türüne göre, Genel Format maddele
rinde gerekli değişiklikleri yapmak yetkisine sahiptir. Bu durumda öyle anlaşılıyor ki,
değişiklik Genel Formatta değil, ancak bazı faaliyetlerin türüne göre gerekli görüle
cek maddelerde yapılabilecektir. Oysa, bugünkü haliyle bile Genel Format zaten son
derece yetersiz durumdadır ve Yönetmelik ile Bakanlığa bu formatın değiştirilmesi
yönünde bir yetki verilmemektedir. Yönetm eliği d ü zen ley en B akanlığın, ÇED uy
gu la m a la rın d a g elişen k o şu lla ra g ö re y en ilik ler y a p m a k y etk isin e d e sa h ip
olm ayı h ü k m e bağlam ış olm ası beklenirdi.
Madde 28'de getirilen esnekliğin yetersizliği yukarıda açıklananlar kadar değildir.
Bazı faliyetler ile ilgili projeler için Genel Formatın bazı maddeleri değiştirilerek de olsa,
yetersizliği ve hatta uygun olmayışı, ÇED Raporlarının hazırlanmaya başlanmasıyla bir
likte daha fazla ortaya çıkacaktır. ÇED'ni uygulayan ülkelerin deneyimleri ile, diğer pro
jeler ile genel bir gruplama içine alınamayacak özelliklere sahip projeler için genel
formattan farklı özel formatlann düzenlenmesinin gerekli olduğu saptanmıştır. Bunun
için Genel Formatta madde değişiklileri yapılması yetersiz kalmaktadır. ABD ve İngilte
re gibi ÇED uygulamalarında ileri seviyelere ulaşmış ülkelerde, bazı büyük ve önemli
projeler için özel mevzuat dahi geliştirilmiştir, hem de genel ÇED mevzuatı ülkemiz
ÇED Yönetmeliği ile karşılaştırılamayacak kadar detaylı hususlan kapsamakla birlikte.
Genel Formatın yetersizliğine ülkemizden bir örnek vermek gerekir ise, AEK'na
ait dünyanın uluslararası en büyük otoyol projesi olan ve 3 000 km'lik kısmı (toplam
yol uzunluğunun l/3üne yakını) ülkemizden geçecek kısa adı TEM olan Kuzey-
Güney Avrupa Otoyol Projesine uygulanacak ÇED Raporlannm hazırlanmasında kul
lanılmak üzere Prag Üniversitesince geliştirilen AECOTEM, matematiksel modeller ile
detaylandırılmış bir paket programdır. Yüzlerce sayfalık bu dokümanın Genel For
mada bir karşılaştırmasını yapmak dahi mümkün değildir. Karayolları Genel Müdürlü
ğünün elinde ülkemiz otoyol ve karayolları projeleri için ÇED Raporlarında
kullanılmaya hazır ve son derece detaylı böyle bir paket program mevcut iken,
Bakanlığın Yönetmelik gereği "alın bu Genel Formatı kullanın" demesi, gereksizlikten
de öte, bu projelerle ilgili ÇED uygulamalarını tümüyle gerilettiren bir durum olacaktır.
86 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş
Bir diğer örnek vermek gerekir ise, Dünya Bankasının kredilendirdigi projeler için
ÇED Raporlarında kullanılmak üzere hazırlanmış özel formatları mevcuttur ve bu for-
matlar yine, Yönetmelik ekindeki Genek Formatla karşılaştırılamayacak kadar detaylı
ve bilimsel yöntemlere dayandırılmıştır. Ülkemizde Dünya Bankası kredisi ile gerçek
leştirilmek istenecek projeler için de aynen AEOCTEM örneğinde olduğu gibi, Yönet
melik ekindeki Genel Formatın kullanılmasını şart koşmak, Dünya Bankasının özel
formatları ile bilimselliği çok daha yüksek ÇED Raporlarının hazırlanmasına olanak
tanımamak olacaktır. AECOTEM ve Dünya Bankası projeleri ile ilgili olarak verilen bu
iki örnek, Yönetmeliğin ÇED uygulamaları konusunda ülkemizi ne denli geri bir dü
zeyde tutacak statik bir yapısının olduğunu açıkça göstermektedir.
Yönetmeliğin bu statik yapısına bir ölçüde esneklik getirebilecek diğer bir madde,
Madde 31dir. Bu madde uyannca Bakanlık, gerekli görür ise Yönetmelik ve eklerinde
belirtilen konulara ilişkin olarak Resmi Gazete1de tebliğler yayımlayabilmektedir. Bu
tebliğlerin, hukuk kuralları gereği Yönetmelik ve eklerinde belirtilen konuların dışına
çıkması mümkün olmadığına göre, Yönetmeliğin kendi içindeki yetersizliklerini gi
dermeleri beklenemez. Örneğin, Kapsamlaştırma süreci ÇED Raporları ve Ön Araştır
malarında kullanılmak üzere bilimsel metod ve teknikler gibi Yönetmeliğin başlıca
yetersizliklerini bu tebliğlerle gidermek mümkün değildir.
ÇED ülkemiz için çok yeni bir uygulama alanı olmasının yanında, uygulanmasına
katılacak pek çok kişi ve kuruluş tarafından ya hiç bilinmemekte ya da yeterince
bilinmemekte ve hatta yanlış bilinmektedir. Bazı kişiler ÇED'ni yatırımların gerçekleş
tirilmesini engelleyici veya en azından geciktirici bir süreç olarak görmekteyken diğer
bir kesim, "ah bir ÇED Raporu olsa da çevreye zarar verecek şu yatırımı engellesem"
diye düşünmektedir. Aslında bu düşüncelerin her ikisi de yanlıştır. ÇED'nin amacı,
yatırımları çevresel faktörler yönünden de rasyonel duruma getirmek, kaynakların
kısa dönemde olduğu kadar uzun dönemde de dengeli kullanımını garantilemektir;
başka bir deyişle, yatırımlarla çevre arasında çelişki değil tam tersine uyum yaratmak
tır. Yatırımcıların da yatırımları çevre adına durdurma isteğinde olanların da, ÇED'nin
bu amacını iyi anlayıp özümsemeleri gerekir ki ülkemizde ÇED uygulamaları
gereğince yapılabilsin.
ÇED konusundaki bilgisizliğin giderilmesi ve yanlış anlamaların düzeltilmesinde,
ÇED Yönetmeliğinin önemi ortaya çıkmaktdır. Bu konuda özellikle Bakanlığa önemli
görevler düşmektedir; ne var ki ÇED'nin tanıtımında kullanılan örneklerin yanıltıcı ol
maması gerekir. Örnek vermek gerekir ise, Bakanlıkça ÇED Yönetmeliğinin önemi ta
nıtılırken, "ÇED Yönetmeliği olsa idi, Kemerköy Termik Santralı buraya yapılmazdı"
şeklinde bir yoaım yapılması iyi niyetli de olsa ÇED ile ilgili yanılıtıcı bir izlenim ver
mektedir. Şöyle ki, öncelikle ÇED Raporu bilimsel bir çalışmanın ürünüdür, dolayısıy
la, tıpkı laboratuvar analizlerinde olduğu gibi, bu çalışmaların sonuçları alınmadan,
projenin çevresel etkileri hakkında yorum yapmak yanlış olur. Ancak, bazı projelerin
çevresel etkilerinin zararlı olacağı önceden rahatlıkla bilinebilmektedir; örneğin, Man
yas Kuş Cennetinden otoyol geçirilmek istense, gölün tahrip edileceğini ve kuşların
da burayı terkedip gideceğini ortaya çıkarmak için "ÇED Raporu hazırlansın da ne
olacak, görelim" demek anlamsızdır. Bu örnekte olduğu gibi, Kemerköy Termik Sant
ralının çevresel etkilerinin vehametini anlamak için ÇED Raporununn hazırlanmasına
ihtiyaç yoktur. Bu durumda da, Kemerköy Termik Santralının yapılma nedenini kara
rın alındığı zamanlarda ÇED Yönetmeliğinin yokluğuna bağlamak, yanlış olduğu aşi
kar bir politik kararı alanların sorumluluğunu bir bakıma hafifletmektir. Bakanlığın
ÇED Yönetmeliğinin tanıtımını yaparken, yukarıdaki örnek ile açıklandığı gibi, ÇED
konusunda yanıltıcı örnekler seçmemeye dikkat etmesi gerekir.
Ne var ki, ÇED'nin tanıtımını ÇED Yönetmeliğine dayanarak doğru bir biçimde yap
mak da zaten mümkün değildir; çünkü, Yönetmelikte öngörülen ÇED süreci, yukarıdaki
eleştirilerle açıklandığı gibi, eksikliklerle ve yanlışlıklarla doludur. ÇED Yönetmeliğinin ül
kemizde ÇED uygulamalarına vereceği zarar daha çok bu nedenle ortaya çıkacaktır. ÇED
konusunu ilk defa Yönetmelikle tanıyacak olanlar, Yönetmelikteki yanlışlıklan göremeye
cekler ve bu yanlışlan doğruymuş gibi öğreneceklerdir. Bu duaım, uygulamada ortaya çı
kacak sonınların nedenlerinin teşhisinde de yanılgılara yol açabilecektir. Şöyle ki,
karşılaşılan sorunlann Yönetmelikten değil de ÇED sürecinin kendisinden kaynaklandığı
yanılgısına düşülebilecektir. Bu durumda, çev re yönetim inin en ileri ve önem li b ir uy
gulam a a ra cı olan ÇED konusundaki b aşarısızlık lar sonucu, büyük olasılıkla
Yönetm elikten çok ÇED sü recin in k en d isi eleştirilere h e d e f olacaktır. K ötü olamtı
Yönetm elik d eğil d e ÇED s ü reci olduğu yanlış düşüncesinin toplum da yaygınlaş
m ası halinda d e b u yanlışı düzeltm ek o k a d a r d a kolay olm ayacaktır.
88 Çevresel Etki Değerlendirm esi ne Giriş
DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER:
BUNDAN SONRA NE YAPMALI?
GİRİŞ
Bu kitabın "Sunuş" bölümde sözüedilen Plancı Göziivle Kalkınma. Çevre ve Çev
resel Etki Değerlendirmesi kitabını okuyanlar, her iki kitabın da son bölümlerinin adı
nın aynı olduğunu farkedeceklerdir; ikisinde de "bundan sonra ne yapmalı?"
sorusunu yanıtlamada okuyucuların katılımı için bir çağrı yapılmaktadır. Her iki ki
tapta da ele alınan konular yalnızca bilimsel açıdan incelenmemekte, aynı zamanda
ülkemiz koşullarındaki uygulamaların bir irdelemesi yapılarak eleştirilen hususların
düzeltilmesi yönünde öneriler getirilmektedir. Amacımız, okuyucuların bu konularda
getirdiğimiz öneriler hakkında görüş geliştirmelerini ve katkılarını sağlamaktır, ilk ki
tapta çevre duyarlı fiziksel planlama ile ilgili olarak açıklanan öneriler ile bu kitapta
ÇED özelinde getirilen öneriler birbirinin devamı ve tamamlayıcısı özelliğindedir.
Bu bölümde "bundan sonra ne yapmalı?" sorusuna yanıt aramada yardımcı olaca
ğına inandığım, daha önceki bölümlerde yer vermediğim bazı bilgileri daha sunuyo
rum'. Bu bilgileri tam olarak aktarabilmem için Çevre Müsteşarlığı'nda çalıştığım
yıllardan bugüne ÇED Yönetmeliğinin geçirdiği evreleri açıklamam gerekiyor. Bu bö
lümde anlattıklarım bugüne kadar oldukça dar bir çevre tarafından bilinen gerçekler
dir. Ancak ÇED Yönetmeliğinin geçmişi konusundaki bu gerçeklerin ÇED'ne ilgili
duyan herkes tarafından bilinmesinin, "bundan sonra ne yapmalı?" sorusunun yanıt
lanmasını kolaylaştıracağı inancındayım. Bunun için de bu konuda kendi bildikleri
mi, yaşadıklarımı ve deneyimlerimi anlatmam gerekiyor. Bu deneyimlerimi
açıklamaktan amacım kendimden sözetmek değil, ikinci bölümde eleştirisini yaptı
ğım ÇED Yönetmeliğinin geçmişini anlatıp bugüne nasıl gelindiğinin ve yanlışlıkların
nedenlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve bundan sonra ne yapılması gerektiği
konusuna ışık tutmaktır.
Kahveci'nin yeni bir yasa ile işyeri açma izin ve ruhsatları için kısaca "Tek işlem Büro
ları" olarak adlandırdığı yeni bir kurumun oluşturulması mümkün olamadı. Bu arada
izin ve ruhsatlarla ilgili mevcut mevzuatın esas alındığı ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı
da hazır duruma getirilmişti. Ancak, Sayın Kahveci'nin hazırlattırmakta olduğu bu
yeni yasa tasarısı ile ilgili çalışmalar devam etmekte olduğundan ve bu yasanın yürür
lüğe konması halinde ÇED Yönetmeliği Tasarısında bazı değişiklerin yapılması gere
keceği için, hazır durumdaki bu yönetmelik tasarısının yürürlük işlemleri zorunlu
olarak donduruldu.
Sayın Kahveci'nin iyi niyetli ancak sonuç alınmayan bu çabalarından sonra 1989
yılı içinde çevreden sorumlu devlet bakanı değişti ve Çevre Genel Müdürlüğü’nün ye
niden Çevre Müsteşarlığı olarak örgütlenmesi ile ilgili kararnamenin hazırlığı çalışma
ları üzerinde yoğunlaşıldı. Çevre Müsteşarlığı kurulup 1990 yılına gelindiğinde ilk
ÇED Yönetmeliği Tasarısı hazır durumda bekletilmekte idi. Bu arada tekrar bakan de
ğişikliği oldu ve yeni bakan bu kez ÇED Yönetmeliğinin tamamlayıcısı olacak özel
formatların hazırlanması talimatını vererek yönetmeliğin yürürlüğünü bu çalışmalar
tamamlanıncaya kadar erteletti. Tam bu sırada Aliağa Termik Santralı Projesi için bir
ÇED Raporu hazırlanması konusu gündeme geldi. Bakan bu konuya olabildiğince
uzak durmak istiyordu ve öyle ki ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü'nce hazırlanan
ÇED Ön Raporu görüş alınmak üzere Çevre Müsteşarlığına gönderildiğinde bu rapo
run incelenmesi çalışmalarını iptal etti ve ÇED Yönetmeliğinin yürürlükte olmamasını
da buna gerekçe olarak gösterdi. Aslında ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğünün Bakan
tarafından ertelenmesinin nedeninin, Aliağa ve benzeri konulara çevre yönünden
yaklaşma gereğini ortaya çıkarmamak olduğu anlaşılıyordu. Ama tabii bu tutumu açık
etmemek için ÇED Yönetmeliğinin hazırlık çalışmaları hala bitirilememiş izlenimi ve
riliyordu.
Bu olan bitenleri Çevre Müsteşarlığında çalışanların bir kısmı görüp anlayabiliyor
ancak işin aslını bilmeyenler ÇED Yönetmeliğinin hazırlanması ile görevli olduğum
için bu gecikmenin sorumluluğunun bende olduğuna dair bir izlenim ediniyorlardı.
Hakkımda böyle yanlış bir izlenim edinilmesinden rahatsızlık duymaya başladım ve
buna daha fazla izin vermemek için ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğe konmayışına
benim neden olmadığımı belgelemem gerektiğini düşündüm. Bu düşünce ile 15
Ağustos 1 990 tarihinde Başbakanlığa hitaben, ekinde sunulan ÇED Yönetmeliği Tasa
rısının yürürlüğe konmasının temini hususunda gereğini arzeden bir yazıyı Bakanın
imzasına açarak düzenledim. Aslında bu yazının üst makamlardan birinden geri dö
neceğini iyi biliyordum; amacım bunun hangi makam olacağını belgelemekti. Yazı
bendan sonra iki müsteşar yardımcısı tarafından olduğu gibi paraflandı ve Müsteşara
ulaştığında Bakanın bu yazıyı işleme koymak istemediği gerekçesi ile geri döndü. Bu
yazıyı ÇED Yönetmeliği ile ilgili üstlendiğim görevimi savsaklamadığımın bir belgesi
olarak saklıyorum.
Sayı s ÇED
BA8BAKANLIÖA
M. Vehbi DtNÇERLER
Devlet Bakanı
uygulamada kendini gösterdi ve Bakanlık henüz çok yeni olan bir yönetmeliğini revize
etme gereği duydu. Bu amaçla Ağustos-Eylül 1994 ve Ocak 1995'de ÇED ve Planlama
Genel Müdürlüğü'nce resmi, akademik, mesleki ve gönüllü kuruluşlara çağrı yapılarak
geniş katılımlı toplantılar düzenlenip yazılı ve sözlü görüşler alındı. Ne var ki, büyük
çabalar verilerek revize edilen ÇED Yönetmeliği çok sık yapılan bakan ve üst yönetim
değişiklikleri nedeniyle bir türlü son şekli verilip yürürliğe konamadı.
Bütün bu yukarıda anlattıklarımın ÇED'ne ilgi duyanlarca bilinmesini istememin
nedeni, bu konuda eleştirisini yaptığım yanlışlıklann nedenlerinin ve "bundan sonra ne
yapmalı?" sorusuna yanıt olarak aşağıda açıkladığım önerilerimin daha iyi anlaşılmasını
sağlamaktır. Önceki bölümde açıkladığım ÇED Yönetmeliği ile ilgili eleştirilerimi ya
parken, doğal olarak, kendi hazırladığım Yönetmelik Tasansı ile karşılaştınp "eğer bu
ilk tasarı yürürlüğe konabilseydi nasıl uygulanırdı, bugün mevcut yönetmelikten kay
naklanan sorunlann ortaya çıkması nasıl önlenirdi?" sorularını aklımdan geçiriyordum.
Aşağıda bu sorulanma yanıt olarak ilk ÇED Yönetmeliği Tasarı ile ilgili bilgilere de yer
verip bundan sonra ne yapılması gerektiği konusundaki önerilerimi açıklıyorum.
ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısında Kapsamlaştırma Komisyonu adı verilen bir ko
misyonun oluşturulması öngörülmüş, bunun için Sanayi Arsaları Tetkik Komisyonu
örnek alınmış, ancak farklı olarak resmi kuruluşlardan başka akademik, mesleki ve
gönüllü kuruluşların da katılımına olanak veren bir yapı getirilmek istenmiştir. Bu ko
misyonun kitabın birinci bölümünde açıklanan ÇED Raporunun kapsamlaştırılması
görevini üstlenmesi ve bu görevini Raporun incelenip hakkında karar alınması aşa
masına kadar sürdürmesi hükmü öngörülmüştür.
Mevcut ÇED Yönetmeliğinden bu anlamda bir diğer farkı ÇED sürecine halkın
doğrudan dağil, kendilerini temsil eden örgütlerinin Kapsamlaştırma Komisyonu top
lantılarına üye sıfatıyla çağrılı olarak katılımına olanak tanınmasıdır. Bunun nedeni, o
yıllarda özellikle, halkın kendi iradesi dışındaki çeşitli baskı guruplarınca yönlendiril
dikleri bazı olayların yaşanmış olması ve bu gibi durumlarda konuların bilimsellikten
uzaklaştırılarak siyasi boyuta taşınması olmuştur. ÇED Raporlarının bu tür siyasi
amaçlara çekilmeden bilimselliğinin korunması için Kapsamlaştırma toplantılarının
halkın doğrudan katılımına kapalı olması yeğlenmiştir. Fakat aslında, halkın demok
ratik katılımının engellenmesi de istenmemiştir, yalnızca ÇED bağlamında bunun ko
şullarının ülkemizde o yıllarda henüz oluşmamış olduğu saptaması ile açık katılımlı
toplantılara bu ilk Yönetmelik Tasarısında yerverilmemiştir. Ancak, ÇED uygulamala
rının ülkemizde belirli bir aşamaya ulaşmasından sonra halkın katılımına da olanak
vermek üzere Yönetmelikte bir değişiklik yapılması düşünülmüştür.
ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısının yürürlükte olan Yönetmlikten bir diğer farkı, ÇED
Ön Araştırmalarına tabi olacak faaliyetler için ilk etapta tam bir listenin hazırlanmamış
olmasıdır. Yönetmelik Tasarısında böyle bir listeye, aslında, ilk taslak olarak hazırla
nıp ilgili kurum ve kuruluşlara gönderildiğinde hemen yürürlüğe konacak şekilde
ana metne ek olarak yerverilmişti. Ancak gelen görüşler, ÇED'nin ülkemiz için çok
yeni bir uygulama olacağından bunun bütün projeler için birdenbire başlatılması yeri
ne aşamalı bir geçiş ile bu listenin her yıl yayımlanacak tebliğlerle genişletilmesi yö
nünde olmuştu. Böyle bir aşamalı geçiş programının ÇED'ni uygulamaya koyan diğer
bazı ülkelerin deneyimleriyle de yararlı olduğu görüldüğünden, ÇED Yönetmeliği Ta
sarısı bu görüşlere uygun olarak düzenlendi. Buna göre, Yönetmelik Tasarısı ekinde
yalnızca ÇED Raporu uygulanacak faaliyetlerin tam listesi verilip ÇED Ön Araştırması
uygulanacakların her yıl başında ilan edilecek tebliğlerle listelenmesi hükmüne yer-
verildi. Böylece, ÇED'nin tam olarak uygulanmasına zamanla edinilecek deneyimler
ile daha kolay ve rahat bir geçiş sağlanabilecekti. Bu da, ilk etapta uygulanacak ÇED
Raporlarının sayısal fazlalığından daha önemli olarak bilimsel niteliğini yükseltmenin
bir yolu olarak görülmekte idi.
ÇED Ön Araştırması ile ilgili olarak yine ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısının yürürlük
te olan Yönetmelikten bir diğer önemli farkı, bu araştırmaların ÇED Raporlannın bir
mikro modeli olan ÇED Ön Araştırma Raporları kapsamında değerlendirilmeleri idi.
Kitabın birinci ve ikinci bölümlerinde de açıklandığı gibi, ÇED Ön Araştırmaları ile
projelerin çevresel etkilerinin önemli olup olmayacağı hakkında tam ve doğru sapta
maların yapılması, ÇED Raporlarını hazırlanmasının gerekip gerekmeyeceğinin
kesin tespitinin yapılabilmesi için çok önemlidir. Aynı zamanda da özellikle proje
100 Çevresel Elki Değerlendirm esi'ne Giriş
sahiplerine boşa emek, zaman ve para harcamalarını gerektirecek fazladan işler yük
lememek için bu ön araştırmaların hatasız ya da en azında doğru kararın alınmasına
olanak veren belli bir hata payı ile yapılmaları gerekir. Bu nedenle, ilk ÇED Yönetme
liği Tasarsında ÇED Ön Araştırmalarının bir rapor metni halinde kaleme alınması hata
payını en aza indirmek için de yararlı görülmüştür. Daha önce sözüedilen Kemerköy
Termik Santralı için hazırlanan ÇED Ön Araştırma Rapom, bu açıdan örnek uygulama
olarak değerlendirilmiştir.
Mevcut Yönetmelik ekindeki Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosunun yeter
sizlikleri ikinci bölümde eleştirilmiştir. Bu Kontrol Listesi ve Değerlendirme Tablosu
aslında ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısına ek olarak hazırlanan ÇED Ön Araştırma Rapo-
m Yönergesi Tasarısından kesilip kırpılarak mevcut Yönetmeliğe aktarılmıştır. Bu
arada Yönetmelik Tasarısı ve ilgili Yönerge Tasarısında öngörülen ÇED Ön Araştırma
Raporu ise tümüyle ortadan kaldırılmıştır. Öyle anlaşılıyor ki, "ÇED Ön Araştırmaları
nı en basitinden bir kontrol listesi ve değerlendirme tablosu ile hallederiz, ÇED Ön
Araştırması Rapomna ve bu konuda bir yönergeye ne gerek var," düşüncesiyle hare
ket edilmiş ve ÇED sürecinin çok önemli bir bölümü mevcut ÇED Yönetmeliği ile ki
tabın ikinci bölümünde eleştirilen duruma getirilmiştir.
ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı uyarınca yürürlüğe konması öngörülen ÇED Ön
Araştırma Raporu Yönergesi Tasarısında, bu raporun hazırlığında uyulacak bir içinde
kiler listesine yer verilmekte idi. İçindekiler listesinde incelenecek konular başlıklar
ve altbaşlıklar altında sıralanıp incelenen her konunun çevresel etkiler itibariyle irde
lenebilmesi için iki kontrol listesi ve iki matriks düzenlenmişti. Yönergede verilen bu
ön araştırma yöntemlerinin kullanılması zorunlu kılınmakla birlikte, bilimsel anlamda
statik bir yapı oluşturmamak için daha başka yöntem ve tekniklerin kullanılmasına da
olanak veriliyordu. Amaç, bütün ÇED Ön Araştırmalarında bilimsellik düzeyini Y ö
nergede öngörülenin altına düşürmemek ama artırılımasına da olanak tanımak ve
böylece ÇED alanında dünyadaki bilimsel gelişmelerin gerisinde kalmamak, aksine
bu gelişmeleri olabildiğince ülkemizde de uygulama alanına koyabilmekti.
ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı ve bu tasarının tamamlayıcısı Yönerge Tasarıları hak
kında getirilen eleştirilerden biri, hazırlanan metinlerin sayfa adedi olarak çok olması
idi. Oysa, asıl önemli olan mevzuat metninin değil, bu mevzuatın öngördüğü uygula
ma sürecinin gereğinden fazla uzun ve karmaşık olmamasıdır. ÇED ülkemiz için çok
yeni bir uygulama alanı olacağından, Yönetmelik ve Yönergeleri uygulayacakların bu
metinleri okuduklarında kafalarında hiç bir soru işareti kalmamalı, konuyu ikinici ki
şilerden ya da daha başka kaynaklardan öğrenme gereği ortaya çıkmamalıdır, ilk
ÇED Yönetmeliği Tasarısı ve Yönerge Tasarıları bu nedenle özellikle ayrıntılı açıkla
malara yerverilerek hazırlanmış, metinlerin kısa ama anlaşılmaları güç olacağına uzun
ama kolay anlaşılabilir olmaları yeğlenmiştir. Ancak, yürürlükteki ÇED Yönetmeliği
Bakanlık tarafından hazırlanırken bu ilk Tasarı metninin neden o kadar ayrıntılı hazır
landığı anlaşılamamış olacak ki bu bir kusur gibi görülüp kesilip kırpılmıştır. Oysa,
bugün mevcut yönetmeliğin metnini okuyanların ve hele ÇED ile ilk kez bu yolla
tanışanların ÇED'nin ne olduğunu tam ve doğru olarak anladıkları söylenemez. Üste
lik de ÇED süreci öylesine karmaşık bir duruma getirilmiştir ki, uygulanmasında
Değerlendirm eler ve Öneriler: Bundan Sonra Ne Yapm alı? 1 0 1
güçlüklerden de öte sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bunun nasıl karmaşık bir süreç ol
duğu bu bölümün sonunda yerverilen, ikinci bölümdeki eleştirilerimi hazırlarken
Prof. Dr. Ruşen Keleş'in isteğiyle düzenlediğim Akış-Şemasında açıkça görülmektedir.
Bu Akış-Şemasına, daha sonra, Şehir Plancıları Odası adına Çevre Bakanhğı'mn dü
zenlediği Ağustos-Eylül 1994 toplantılarında ÇED Komisyonundaki meslekdaşlarımla
birlikte hazırlayıp sunduğumuz ÇED Yönetmeliğinin eleştirisi hakkındaki raporumuz
da da yerverilmiştir. Bu eleştiri raporuna, "Giriş" bölümünde sözünü ettiğim "Plancı
Gözüyle Kalkınma, Çevre ve Çevresel Etki Değerlendirilmesi" kitabında aynen yerve-
rilmektedir.
Mevcut ÇED Yönetmeliğinde öngörülen karmaşaya tipik bir örnek, bu Akış-
Şemasında görülen ÇED Ön Araştırması sürecidir. ÇED Ön Araştırmalarının amacı yal
nızca sözkonusu proje hakkında bir ÇED Raporu hazırlanmasına gerek olup olmadı
ğını belirlemek olduğundan, konuyu bu açıdan bilimsel olarak ele almak ve işi
bürokratik karamaşa içine sokmamak gerekir. ÇED Ön Araştırmaları, bu nedenle, ilk
ÇED Yönetmeliği Tasarısı ve ÇED Ön Araştırma Raporu Yönergesi Tasarısında yalnız
ca bilimsel anlamda ele alınmış ve bu konuda Çevre Müsteşarlığı (bugünkü Bakanlık)
dışı hiçbir bürokratik işlem öngörülmemişti. Oysa, mevcut ÇED Yönetmeliği ile, ikin
ci bölümde de açıklandığı gibi, ÇED Ön Araştırmaları Bakanlık Taşra Teşkilatına iletil
mekte, o işin içinden çıkamazsa Ön inceleme ve Değerlendirme Komisyonu devreye
girmekte, ardından Mahalli Çevre Kurulu incelemekte, alman karar askıda bekletil
mekte, ondan sonra Valilik işi devralmakta ve iş uzayıp gitmektedir. . . Bu kadar kar
maşa içinde ÇED Ön Araştırmalarında bilimselliği sağlayıp doğru kararlara ulaşmanın
olanağı yoktur. Üstelik proje sahibinin daha önce bir sürü kurum, kuruluş dolaşıp se
çilen yerin sakıncası olmadığına dair belgeleri almak için harcayacağı enerji ve zaman
da düşünülecek olursa, böyle bir ÇED Ön Araştırma sürecinin nasıl ve ne denli gerek
siz bir karmaşa yarattığı daha iyi anlaşılır. İlk ÇED Yönetmeliği Tasarısının ve Yöner
ge Tasarılarının uzun metinler halinde hazırlandığı eleştirisini yapanların ve bu
metinleri kesip kırparak daha basit hale getirdiklerini düşünenlerin, bugün bu konu
da nasıl bir karmaşa yarattıklarını bu Akış-Şemasına bakıp görebilmeleri gerekir.
İlk ÇED Yönetmeliği Tasarısında, ÇED Raporlarının hazırlığında farklı faaliyet tip
lerindeki projeler için özel formatların hazırlanması, ancak her biri için bu formatlar
hazırlanıncaya kadar Genel Formatın uygulanması ve bu formatlar için Yönetmeliğin
tamamlayıcısı olacak Yönergelerin yürürlüğe konması öngörülmüştü. Mevcut ÇED
Yönetmeliğinde ise, Özel Formatların hazırlığı gereksiz görülüp yalnızca Genel For
matta yapılacak bazı değişiklilerle yetinilmesi uygun görülmüştür. Bu uygulamanın
yanlışlığı önceki bölümlerde açıklanmıştır. Ancak, Bakanlığın bu yanlışlığı sürdür
mekte ısrarlı olmadığı ve Özel Formatların gerekliliğinin farkına vardığı, ÇED Yönet
meliğinin revizyonu ile ilgili Ağustos-Eylül 1994 toplantılarında anlaşılmıştır.
İlk ÇED Yönetmeliği Tasarısının, Çevre Kanunu'nun ÇED ile ilgili lOuncu mad
desinin yetersizliğinden kaynaklanan önemli bir eksikliği olmuştur; o da Proje-
Sonrası-Denetimlerdir. Çevre Kanunu'nun bu maddesi ÇED sürecini ÇED Raporu
nun onaylanması ile bitirmektedir; dolayısıyla, ilk ÇED Yönetm eliği Tasarısında
da ÇED sürecinin bu aşamada sona erdirilmek zorunda kalınmıştır. Mevcut ÇED
102 Çevresel Etki Değerlendirm esi'ne Giriş
Yönetmeliğinde ise, Kanunda bu konuda bir hüküm bulunmamasına karşın yine de,
uygulamaya konan projeler için izleme ve denetleme süreci öngörülmüştür. Bu süre
cin karmaşıklığı da yine diğer konular gibi önceki bölümde açıklanmıştır. Proje-
Sonrası-Denetimlerin tam anlamıyla yönetmelik hükmüne geçirilebilmesi için öncelik
le Çevre Kanunu'nda öngörülen ÇED sürecinin bu aşamaya kadar uzatılması gerekir.
Buraya kadar ilk ÇED Yönetmeliği Tasarısı ve tamamlayıcısı olarak hazırlanan bazı
yönerge tasarıları ile mevcut Yönetmeliğin bir karşılaştırması yapılmıştır. Yürürlükte
ki yönetmeliğin uygulanmasında bulunanlar için bu karşılaştırmalar daha iyi anlaşıla
caktır. Bu bölümün sonunda, ülkemiz için önerilen ÇED sürecinin bir Akış-Şemasına
yerverilmektedir. Bu Akış-Şeması, Şehir Plancıları Odası adına ÇED Komisyonunca
Çevre Bakanlığı'nın Ağustos-Eylül 1994 tarihli toplantılarında sunulan rapordan alın
mıştır. Mevcut ÇED Yönetmeliği ile öngörülen ÇED sürecinin Akış-Şeması ile Şehir
Plancıları Odası adına hazırlanan öneri ÇED süreci Akış-Şeması karşılaştırıldığında,
ikisi arasındaki farklar açıkça görülmektedir. Şehir Plancıları Odası ÇED Komisyonu
olarak, "bundan sonra ne yapmalı?" sorusunun yanıt arayanların bu iki Akış-Şemasıfıı
inceleyip değerlendirmeleri dileğindeyiz.
ÇED'nin bir ülkeden başarıyla uygulanabilmesi için en mükemmel mevzuatı hazır
lanıp yürürlüğe konması yetmez, daha başka koşullann da varolması gerekir. Bunla
rın neler olduğu aşağıda özetle açıklanmaktadır.
SONUÇLAR
Yukarıda getirilen önerilerden anlaşıldığı gibi, ülkemizde ÇED uygulamalarını ba
şarılı kılabilmek için yapılacak daha pek çok iş vardır. ÇED Yönetmeliğinin yenilen
mesi bunlardan yalnızca birisidir. "ÇED'de başarı elde edebilmek için bundan sonra
ne yapmalı?" sorusuna yanıt ararken ÇED'ni tek başına değil çevre yönetiminin bütü
nü içinde ele almak gerekmektedir.
Şehir Plancıları Odası ÇED Komisyonu olarak amacımız, hazırlamış olduğumuz iki
kitapta işlenen konulara katkıda bulunmak isteyenlerin ortak çabalar göstermeleri yö
nünde bir platform oluşturmalarına yardımcı olmaktır. Bu nedenle, Komisyonumuzun
Şehir Plancıları Odası adına hazırlamış olduğu kitapları okuyanların, bunlardan ilgi
duydukları konular hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini iletmelerini bekliyoruz.
ile ilgili detaylar yönetmelikle belirlenecek maddelerin, bu detaylar için esas alınacak
genel hükümleri net bir anlatımla hükme bağlaması, ancak yönetmelik konusu olması
gereken detaylara ise yervermemesi gerekir. Oysa, lOuncu madde için hazırlanan yeni
tasarının üçüncü ve dördüncü fıkralarında (bana faksla iletilen) yönetmeliğe konu de
taylara inilmektedir ve aslında bu fıkralarda öngörülmek istenenler bugünkü ÇED Yö
netmeliğini başarısızlığa götürdüğü zaten kanıtlanmış olan hükümlerdir. Bunlann bir
de yasa metnine alınması, ÇED'nin bundan sonraki uygulamalarını tam bir çıkmaza
götürür. Bu nedenle, bu maddenin yeni tasarlanmış hali tümüyle değiştirilmelidir.
Yukarıda açıklanan eleştirilere ve değerledirmelere dayanılarak Çevre Kanu
nu'nun lOuncu maddesi için önerdiğim yeni düzenleme şöyledir:
"Madde 10 - Gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu önemli olumsuz
çevresel etkilerde bulunabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler Çevresel Etki Değer
lendirmesi sürecine tabidirler.
Bu süreç, Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi bir faaliyetle ilgili proje hakkında,
sözkonusu faaliyetin ve yeralacağı çevrenin özelliklerine göre düzenlenen Çevresel
Etki Değerlendirmesi Raporunun veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Ön Araştırma
Raporunun hazırlığı ile başlatılır, bu raporlann incelenip değerlendirilmesi ve daha
sonra onaylanması işlemleri ile devam ettirilir, onaylanması halinde ise, proje konusu
faaliyetin inşaatı ve işletilmesi süresince Çevresel Etki Değerlendimesi Rapoaında
programlanan azaltma-ve-ölçme-önlemleri ile sürdürülen Proje-Sonrası-Denetimlerin
sözkonusu faaliyete son verilmesinden sonra tamamlanması ile sona erdirilir.
Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler hakkında Çevresel Etki Değerlendir
mesi Raporlarının ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Ön Araştırma Raporlarının sonuç
ları, sözkonun projeler hakkında alınacak uygulanma kararlarında esas alınır.
Çevresel Etki Değerlendirme sürecinin düzenlenmesinde ve uygulanmasında yetkili
ve karar verici merci Çevre Bakanlığıdır.
ÇED süreci boyunca gerçekleştirilecek çalışmalarda, incelemelerde, değerlendir
melerde ve alınacak kararlarda "bilimsellik" ve "objektiflik" ilkelerine dayalı olarak
çevre ve ekonomi arasında dengeyi sağlamak hedef alınır.
Bu hedef doğrultusunda, Çevresel Etki Değerlendirme sürecinin tüm aşamalarında
yerine getirilecek işlemler, süreç içinde gerçekleştirilecek tüm bilimsel ve teknik çalış
maların esasları, bu çalışmalara katılacakların yeterlik düzeyleri, halkın ve diğer ilgili
lerin katılım biçimleri ve zamanları yönetmelikle belirlenir. Yönetmelikte yer
verilecek hükümlerde, Çevre Kanunu'nun diğer yönetmelikleri ve ilgili diğer mevzu
atla uyumun sağlanması, bu mevcut mevzuat uygulamalarındaki güçlükleri azaltıcı
düzenfemelerin getirilmesi esas alınır."
(a) E k ! 'dekifaaliyetler
hakkında projeler
(6a)
(b) Ek II 'deki Hasnus Yörelerde
de olup Ek U l 'deki faaliyetler
(6b)
F.S. proje özeti ile Ç.B. 'na başvurur
(13)
EK 111'deki faaliyetler hakkında projeler
h .S . EK lV'deki Kontrol
Listesi ve Değerlendirme
Tablosunu, Yeterlik
Belgesine sahip kuru
luşlara doldurtur veya
kendisi doldurur (10)
(9)
F.S. planlanan faaliyet
ile ilgili düşünülen yer
hakkında ilgili me\zuat
gereğince bir engel
bulunmadığına dair, ilgili
kamu kurum ve kuruluş
larından belgeler alır
..-------------- (11)
Ç.B., F.S. 'ne Genel Formatı (EK V) F.S., Ç R ’nm Taşra ✓ I
veya ÇED Raporu Formatmı verir Teşkilatına bir dilekçe
? (13,2»)
ve yukarıdaki ekli
belgelerle başvurur
Taşra Teşkilatı
> konuyu inceler ^
— ~ ____ ___ÜIL
I F.S. ÇED Raporunu hazırlattırır ve
10 nüsha olarak Ç.B. 'na sunar Taşra Teşkilatınca
Ç il. F.S.'ne (29, 14, EK V) ön İnceleme- Değer
ÇED Raporunu lendirme Komisyonu
iade eder, başvuru oluşturulur, Kom
geçersiz sayılır konuyu inceler
(l-f) Ç.B. ÇED Raporunu inceler (14) (12, 443 saydı KHK-36
•e uyup
uymadığını denetler, tespit
ettiği süre içerisinde yüküm
lülüklerin yerine getirilme
diğifaaliyetleri durdurur F.S., faaliyetin hazırhk, inşaat,
ÇB. "ÇED Olumsuz Belgesie"ni F.S., diğer mevzuat işletme sırasında ve faaliyetin
uyarınca ilgili kurum (25) sona ermesinden sonra, ÇB. ’nm
düzenleyerek, F.S. 'ne ve ilgili
kurum ve kuruluşlara gönderir ve kuruluşlardan uygun gördüğü zamanlarda
(22) gerekli izinleri alır ölçüm yapar/yaptırır, ÇB. 'na ÇB., Proje Sonrası
(22) bildirir, ger M i tedbirleri alır Analiz çalışmalarını
-----Tl------- İML\ y* * __________ (24)
_2yU
ur
P.S., Ç.B.'nca belirlenen ÇED ön
Araştırma yöntem(ler)inin kulllanıl-
dışındaki İlgililere dığı, Yeterlik Belgesine sahip bir
P.S.’nce hazırlanan kuruluş tarafından hazırlanan "ÇED
proje hakkında özet ön Araştırma Raporu"nu Taşra Teş
bilgilerin de verildiği kilatına sunar
anketler dağıtılıp top
lanır, yazılı görüş, öne
4 hafta
ri ve talepleri alınarak
P.S.‘ne iletilir ________ _________
Taşra Teşkilatı ÇED ön Araştırma
P.S. Taslak ÇED Raporunu Raporunu inceler , değerlendirme
^ Yeterlik Belgesi safiibi bir lerini yazılı olarak Ç.B.'na bildirir
kuruluşa hazırlattırır, Ç.B.’na
!
1 hafta
JZ
Ç.B.'nca, Kaps. Kom. Ç.B., Kaps. Kom.'nu toplantıya
dışındaki İlgililerin ula çağırır, P.S., Taslak ÇED Ra
şabileceği merkezi ve porunu sunar, Raporlar Kom.
yerel kuruluşlarda Tas üyelerine incelenmek üzere
lak ÇED Raporu incele dağıtılır , Kom. gerekli gördü-
meye açılır
ğü sayıda toplantı yapar________
T
r
Ç.B.'nca belirlenen y e r
3k_
İlgililer Rapor hakkındaki yazı
ve tarihte, rapörtöriü- l ı g ö rü ş ve değerlendirmelerini
ğünü Taşra Teşkilatı Ç.B., "Projenin Çevresel Etkileri
Kaps. Kom.'na İletilmek üzere Önemsizdir" belgesini P.S.’ne
nın yaptığı, Kaps. Kom. Ç.B.'na ulaştırırlar
üyelerinin de katıldığı
taip ilgililere açık top
lantıda Tas. ÇED Ra
~zr
P.S., projesini gerçekleştirmek
poru hakkında sözlü Ç.B., toplantı tutanağını ve
yazılı görüş ve değerlendirme ^ için diğer mevzuat uyarınca ge-
görüşler ve değerlen rekli izinleri alır
dirmeler alınır__________ leri Kaps. Kom.'na iletir
2 hafta HZ
P.S.'nln gerekli izinleri alıp yatı
Kaps. Kom. Taslak ÇED Ra rımına başlamasından sonra,
poru hakkındaki değerlendir- Taşra Teşkilat, ÇED Raporunda
belirlenen ölçüm ve önlemler
- meşini tamamlar ve aldığı ka İçin "Proje Sonrası Denetimler"
ran bir tutanakla Ç.B.’na bildi yaparak üçer aylık dönem rapor-
rir lannı Ç.B.'na İletir________________
Taslak ÇED Raporu
Nihal ÇED Raporu
olarak kabul edilir,
P.S.'nce ciltlenerek hayır
P.S.'den Revlze ÇED
Ç.B.’na sunulması
Rmparuhjz/ffl/IWU/
...
P.S. hazırlanan Rev.
ÇED Raporunu Ç.B. ’na
P.S. Nihal ÇED Rapo- sunar
>. runu Ç.B.'na sunar 1
1 hafta
1 hafta nU
____ ______
Ç.B., Kaps. Kom.'nun
Ç.B., aynı Kaps. Kom.-
nu toplantıya çağırır,
kararma göre, P.S.'ne P.S. Rev. ÇED Rap.'nu
"ÇED Olumlu Belge- sunar, Raporlar İnce
lenmek üzere Kom. ha\
s i’ ni veya "ÇED Olum-
şuz BelgesTnl verir üyelerine dağıtılır,
Kom. gerekil gördü
ğü sayida topumır
Nihal ÇED Raporu
olarak kabul edi
lir, P.S.'den ciltle
nerek Ç.B.'na su
nulması İstenir
------^ ----
P.S. projesini
gerçekleştiremez
Kısaltmalar:
öneriyi yapan: Ayşe öznur ÖZER
Şehir Plancısı Ç.B.: Çevre Bakanlığı
Y. Bölge Plancısı P.S.: Proje sahibi
ŞEMA 2
Ayşe Öznur ÖZER
1949 yılında Seferihisar/
İzmir'de doğdu. 1969' da
İzm ir Amerikan Kız Ko
leji) iden. 1973de ODTÜ
Şehir ve Bölge Planlam a
Bölümü ’ııden Şehir
Plancısı (Lisans). 1990'da
Bölge Plancısı ( Yüksek
Lisans) olarak mezun
oldu. Özel bir plan lam a
bürosunda ve DSİ Genel
Müdürlüğü 'nde görev
yaptıktan sonra 1978'de ku
mlan Başbakanlık Çevre
M üsteşarlığına ilk teknik eleman olarak atandı ve bu rada çevre yönetim inin çeşitli
dalların da görev aldı, özellikle ÇED konularında çalışm alar yaptı. Ülkemizi temsi
ld i Müsteşarlık adın a OECD. AEK ve Avrupa Konseyi'nin çevre ve ÇED kon u
ların daki çalışm alarına katıldı. İtalya, Iskoçya, fap on y a ve ABD'de çevre yönetim i
ve ÇED konularında kurslara katıldı ve incelem elerde bulundu. 1991-1993 yılları
arasın da Hacettepe Üniversitesi Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde görev
aldı ve ÇED ve plan lam a konularındaki çalışm alarını bu rada sürdürdü. 1991
yılında Çevre Bakanlığı'nııı kuruluş kararnam esini hazırlayan grupta y er alarak
B akan lık bünyesinde ÇED ve Planlam a Genel Müdürlüğü'nün kurulm asına katkıda
bulundu.
TMMOB Şehir Plancıları Odası yönetim inde çeşitli dönemlerde, saymanlık, genel
sekreterlik, başkan yardımcılığı ve başkanlık görevleri yaptı. 1974 yılından bu y a n a
Türk K adın lar Konseyi Çevre ve Konut Komisyonunun başkanlığını yapm aktadır.
Halen A nkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kent ve Çevre Bilimleri Ana Bi
lim Dalı'nda "ÇED ( Siyasal, Ekonom ik ve Teknik Bir Araç Olarak)" konulu doktora
tezi üzerindeki çalışm alarını sürdürmektedir. Meslek alanıyla ilgili olarak Türkçe ve
İngilizce çeşitli m akaleleri yayınlanmıştır.