Professional Documents
Culture Documents
Yüzyil Sonlanirken Kara Gettonun Durumu Ve Kaderi
Yüzyil Sonlanirken Kara Gettonun Durumu Ve Kaderi
DURUMU VE KADERİ
1 Short Dog’s in the House albümünden, 1990, Zomba Hakçılık Şirketi; Leroy Hutson,
Donna Hathaway, Al Eaton, Todd Shaw; yayım hakkı 1990 Don Pow Müzik; bütün
haklan Peer International Müzik Şirketinde saklıdır; izin dahilinde kullanılmıştır.
58 • Kent Paryaları
neğin, Cook 1970), ama gelecek otuz yıl boyunca bu tez federal hükümetin politikalan
için kılavuz ilke hizmeti görmüştür.
3 Dolayısıyla seksenler boyunca “kent yoksulluğu” araştırmaları aile meselelerine, sos
yal yardım ile sapkınlığa sabitlenmişti. Fakat bunun bedeli, Amerikan toplumunun
özelliği olan ırk ayrımının sürmesinin ve sınıf ayrımının derinleşmesinin ihmal edil
mesi, getto sakinlerinin yaşama şansım cidden azaltan kamu politikalarının (eğitim
de, barınmada, sağlıkta, kentsel kalkınmada, adalet sisteminde vesairede) hayata
geçirilmesine yol açan siyasi kaymaların görmezden gelinmesi olmuştur. Aile yapısı,
ırk ve yoksulluk meseleleri öylesine birleştirildi ki birbirleriyle eşanlamlı hale geldiler
(Zinn 1989), sanki doğuştan gelen bir nedensellik ilişkisiyle birbirlerine bağlılarmış
gibi. Keza, kent içi çöküş ile ırk aynı kefeye konuldu (R. Franklin 1991: Dördüncü bö
lüm), öyle ki “kentsel” [urbari\ sıfatı şehirdeki mevcut yoksul siyahlarla, öteki madun
etno-ırksal sınıflarla ilgili meseleleri tarif eden örtülü bir ifade haline gelmiştir.
60 • Kent Paryaları
6 Sakinlerinin yoksulluğu aşın boyutlara varsa bile bütün dar gelirli bölgeleri de getto
değildir. Seksenlerde Kenosha (Wisconsin) ya da Pontiac (Michigan) gibi sanayisini
yitiren Ortabatının beyaz şehirlerini, Mississipi deltası kırsalını, Amerikan Yerlileri
nin kamplannı ya da Büyük Buhran sırasmda Birleşik Devletlerin büyük kesimini
düşünün. Yoksulluğun büyük oranda, yoğunluklu görüldüğü bölgeleri “getto” olarak
etiketlemek sadece keyfi olmaz (hangi noktada durmak gerekir ve ölçüsü ne olacak
tır?). Bu yapılırsa, terimin tarihsel anlamı elinden alınmış, sosyolojik içeriği boşaltıl
mış olur, aynca gettonun ürünü olduğu dışlanmanın iş başındaki mekanizmalarının
ve ölçütlerinin incelenmesine de ket vurur (Wacquant 2002b).
64 • Kent Paryaları
7 Belki de gözleme dayalı inceleme süsü verilmiş ahlak söylevleriyle, siyasi gevezelikler
le örülmüş bu tutarsız dokuyu üretmek için gettoyu uzaktan ve yukarıdan, bürokra
tik araştırma aygıtının güven verici bakışıyla “kuramsallaştırmak1' üzere “sınıfaltı yan
daşlarının gettodan uzak durmaya gayret etmesi gerekliydi; bu incelemelerin birincil
amacı yoksul siyahların kökünü ulusal gövdeden simgesel olarak kazıyarak “ana da
mar” toplumu (bir muğlak tanım daha) bunların tehdidinden, zehrinden uzak tutup
korumaktı. Bu mesafenin birçok göstergesinden biri şudur: Konu hakkmdaki büyük
bir konferansta sunulmuş makalelerinin toplandığı The Urban Underdass (Kentsel Sı-
rafaltı] (Jencks ve Peterson 1991) gibi özlü bir başlık atılmış tuğla gibi bir kitapta, yirmi
yedi yazardan sadece bir tanesi getto içinde ilk elden kapsamlı bir gözlem yapmıştı.
Yüzyıl Sonlanırken Kara Gettonun Durumu ve Kaderi • 65
8 Chicago Güney Yakası sokaklarında çalışan uzman bir “üçkağıtçının” günlük dün
ya görüşünü, gelir yaratma stratejilerini analiz ederek bunu göstermeye çalışmıştım
(Wacquant 1998).
9 Sosyal ilişkiler ağını ele alan gözden kaçırılmış analitik bir çalışmada Melvin Oliver
(1988), kentlerdeki siyahı topluluğun anlamlı bir portresini verir; bu portre, sosyal
yadsınmanın ve patolojilerin yatağı olarak resmedildiği genel temsiliyle çelişen, kişi
ler arası bağların birbirleriyle bağlantılı kümeleri olarak tasvir eder bu topluluğu. Los
Angeles’m tarihî gettosu Watts’ın sakinleri ile buradan yeni ayrılmış orta sınıfların
semti Crenshaw-Baldwin Hills sakinlerinin benzer sosyal ilişkiler ağlatına (boyut,
ilişki bağlamı, mekânsal yayılım, yoğunluk, başarısızlık ve karşılıklı ilişki olarak ta
nımlanmıştır) sahip olduğunu, iki bölgede de o bölgelerin sakini olmayan akrabalarla
kurulan bağların eşit derecede geçerlilik taşıdığını göstermiştir. > ■*
66 • Kent Paryaları
10 Chicago gettosu örneği için bkz. Spear (1968), Philpott (1978), Drake ve Canyon
([1945] 1993). Fordist dönemde Kuzeyin sanayi şehirlerinde siyah mevcudiyetine
kapsamlı bir tarihsel bakış için bkz. Kusmer (1986), Franklin (1980). Kararğettonun
longue durûe [uzun vadeli] ömründe izlediği yolun tarihsel köklerine burada yeterli
yeri ayırmak mümkün değildir. Harekete geçirici sebepler gettonun dışında olsa da,
kara gettonun dönüşümü, her toplumsal oluşumdaki gibi, iç yapısından kaynaklan
mıştır, öyle ki son evriminin aydınlatılması için yüzyıl geriye, kuluçkaya yatırıldığı
döneme gitmek gerekir demekle yetinelim.
11 örneğin, 1930’da tamamen siyahların yaşadığı Güney Yakası gettosu şehrin Afri
ka kökenli Amerikalı nüfusunun yüzde doksanından fazlasını banndıyordu. Oysa
Chicago’nun “Küçük İrlanda'sında” yirmi beş farklı ulus mevcuttu, mahallenin sa
dece üçte biri İrlanda kökenliydi, şehrin İrlanda asıllı sakinlerinin ancak yüzde üçü
burada barınıyordu (Philpott 1978: 141-2).
Yüzyıl Sonlamrken Kara Gettonun Durumu ve Kaderi • 67
“Mucize Yolu’ takma ismi, “Muhteşem Yol’ adının bir nevi yankısıydı; Chicago neh
rinin kuzeyinden Michigan gölüne paralel giden Michigan bulvarının bir kısmına
halkın taktığı lakaptı bu; “Muhteşem Yol”, turizmin yol göstericisi, şehrin nirengi
noktalarının ve lüks mağazaların toplandığı yerdi.
Buradaki nakit büroları yoksulların banka işlerini gördüğü yerlerdir. Büyük finans
Yüzyıl Sorûarurken Kara Gettonun Durumu ve Kaderi • 69
kurumlan yoksul mahallelere girmediği için onlann görevlerini yaparlar; böylece ma
halle sakinleri çeklerini bozdurabilir, faturalanm ödeyebilir, üçüncü şahıslara para
gönderebilir; aynı zamanda belirli kamu hizmetlerine erişimlerini de bu yolla sağlar
lar, çünkü yerel resmi kurumlar bu bürolara taşeronluk yaptırmaktadır (örneğin yıl
lık araba vergisinin ödenmesinde). Bütün bu işlemler için yüksek komisyon alınır, bu
oran bozdurulan çekin ya da gönderilen paranın yüzde onuna kadar varabilir. Nakit
bürolarını görmek, kişinin yoksul bir semtte ya da yalanında olduğunun şaşmaz bir
göstergesidir.
Bu nokta, Birinci Bölümde ortaya konan isyanla ilgili savın bir uzantısıdır; Dör
düncü Bölümden itibaren daha da ayrıntılı değineceğiz.
70 • Kent Paryalan
Bak, eskiden iki çete elemanı dövüşmek istese, bunlan teke tek
kapıştınrlardı. Fakat artık öyle değil: Benle dövüşmek istersen, eli
me bir silah alıp seni vururum, anlıyor musun? Eline ne zaman
silah geçse, aklına gelen ilk şey bu olur; banş görüşmelerini falan
iplemez; bu elemanların anlaşmazlıklanm gerçek yetişkinler gibi
kavga edip çözmesini beklemezsin. Bu tüylerimi ürpertiyor çünkü
bu herifler, (sesi öfkeyle yükseliyor) yani diyorum ki bunlar hayata
değer vermiyor; hem de hiç!
birine eşitti (Beeghley 1984: 325). Aynı zam anda, birkaç bakım dan
toplu olarak çok daha yoksuldurlar, öncelikle, son derece muhtaç,
sosyal hiyerarşide gittikçe aşağı düşen ya d a yerinden kıpırdamayan
bir n üfusun içinde yaşıyorlar, dolayısıyla Afrika kökenli Amerikalı
topluluğun öteki bileşenlerinden, örgütlenme konusun da yalıtılmış
lardır: Altmışlardan sonra siyah orta sınıf tarihî Bronzville’den kaç
mıştır; takip eden yıllarda d a gettonun dışında çoğalıp büyüm üştür.19
İkincisi, geçmiş senelerin gettosuna iç uyum unu, iç tutarlılığım veren
kurum lara artık güvenemezler. Yüzyılın ortasına ait “Siyah Metropol”
Drake ve Cayton ([1945] 1993) tarafından ayrıntısıyla incelenmiştir.
B urası “şehir içinde emsalsiz, ayn bir şehirdi”, neredeyse eksiksiz bir
işbölüm ü vardı, aynca siyahlann bütün sosyal sm ıflannı b an n d ın -
yordu. Bronzeville’i “siyah Amerika'nın başkenti” yapan “k u ram la
rın palazlanm ası”, gettonun çevredeki beyaz toplum un örgütlenme
yapışım taklit etmesini sağlam ış (gerçi k usurlu bir şekilde, bariz alt
seviyede), kendi iç düzeninde kısıtlı fakat gerçek akışkanlık yollan
yaratmasını m üm kün kılmıştır.
B u n u n aksine, yüzyıl sonunda hipergetto, b u örgütlenmenin tü
kenmesiyle yıpranmıştır; ne kapsam lı bir işbölüm ü ne geniş bir siyah
sınıflar yelpazesi içerir ne de kent toplum unun merkezî kuram larının
işe yarar taklitlerini ortaya çıkarabilir, örgütsel altyapısı, yani siyah
basın ile kilise, siyah lokalleri, sosyal kulüpleri, siyah iş yerleri, u z
manlık hizmetleri, “rakam oyunu” olarak bilinen yasadışı sokak pi
yangosu gibi kuram lar ellilerin gettosuna kom ünal kişiliği ile gücünü
vermiş, gettoyu toplu dayanışm a ve seferberlik aracı haline getirmişti.
Oysa artık b u altyapı, eskiden şehri birbirine bağlayan karşılıklılık, iş
birliği şebekelerinin zayıflamasıyla birlikte güçsüzleşmiş, yıpranmıştı
(Mithun 1973). Kore Savaşı’nın yol açtığı tam istihdam, sanayi bolluğu
koşullarında “Bronzeville’in kurum sal yapısı farklı sınıflara m ensup
bireylerce paylaşılan m akul beklentileri temelde tatmin ediyordu”
(Drake ve Cayton [1945] 1993: xliii), oysa günüm üz hipergettosunda
Orta sınıfa, üst sınıfa mensup kentli siyahlann gittikçe büyüyen bir kısmının get
to yaşamını asla ilk elden tecrübe etmemiş olması (ırk ayrımcılığı uygulamaları
na, etno-ırksal tahakkümün öteki tezahürlerine onlar da maruz kalırlar; çoğu tec
rit edilmiş, tamamen siyahlardan meydana gelen bölgelerde yaşasalar bile) kimlik
oluşumu süreçlerini illa ki etkilemektedir. Burjuva kesimi siyahlann gettoya özgü
tabirlere, simgelere (bedensel ve dilsel hexis, müzik tarzı, saç ve giyinme biçimleri)
yüklediği anlamlar, bunlara gettonun yerlisi olarak, aile bağlan aracılığıyla değil de
popüler medya, okul sistemi gibi resmi kaynaklardan dolaylı olarak maruz kaldıkla
rında farklılaşmaya başlar.
Yüzyıl Sonlamrken Kara Gettonun Durumu ve Kaderi • 77
21 Bu kısımdaki görüşme alıntılan Kent Aile Yaşamı Projesi kapsamında elde edilen
verilerden alınmıştır, özellikle dö yazarın Batı Yakası ve Güney Yakası sakinleriyle
evlerinde yaptığı 48 derinlemesine görüşmeden alıntılar yapılmıştır. Bu görüşmeler
sayesinde eşitsizlik ile fırsat sınıflandırma ve algılanna odaklanılarak niceliksel ça
lışmanın kapsamı genişletilmiştir.
Yüzyıl Şartlanırken Kara Gettonun Durumu ve Kaderi • 79
Fakat günlük geçimin başlıca dayanağı, son yirmi yılda gettoda fi
lizlenen tuh af meslekler, mpriinal ticaretlerdir. Birçok getto sakini
erzak karşılığında komşularının çocuklarına bak ar ya d a ayak işleri
ni yapar; saç keserler y a d a elektrikli aletleri onarırlar; yazın çimleri
biçer, kışın karlan kürerler; küçük bir p ara karşılığında alüm inyum
kutu toplarlar ya d a kendilerinden bile bahtsız olanlara satm ak üzere
“yollarda buld uklan çöpleri alırlar”. Kimileri Maxwell Caddesi’nden
toptan fiyatına elbise, parfüm , et ya d a makyaj malzemesi satın alıp
perakende fiyatına satm ak üzere seyyar satıcılık, işportacılık yapar
(Jones 1988). Kimileri kan serum u alan şirketlere kanım satar y a da
geçici iş bulm a umuduyTâ ğünîCOc iş acentalanm n etrafında avare
avare dolaşır. Batı Yakası’ndan uzun süredir işsiz olan bir anne kom-
şu lan n d an bahsediyor:
22 Buradan anlaşılıyor ki kayıt dışı (büyük oranda da yasadışı) sokak ekonomisi saye
sinde yaşamlarım kazanan, proleter olmaktan çıkmış getto sakinlerinin ekonomik
durumu ile sosyal statüsü kayıtlı sektörlerde çalışan vasıfsız işçilerden daha iyidir.
Sınai büyüme öncesi Latin Amerikanın büyük şehirlerinde de durum aynıydı (Peat-
tie 1968).
23 Fakat bu düşük ücretli işler çoğunlukla erişilmez değildir: Yevmiye ekonomisinin
aksine, kayıt dışı ya da yasadışı sokak ekonomisi hem “hareket” hem de gelir imkânı
sunar (özellikle de 1989 yılında Chicago’ya crack gelmesiyle birlikte uyuşturucu sa
tışlarının patlamasından sonra), oysa düşük ücretli işlerin kaynağı dönem dönem
kurur. Dolayısıyla bu iki sektör arasındaki geleneksel zıtlık tersine dönmüştür:
Resmî işler düzensizdir, güvenilmezdir, oysa hepsini bir arada düşünürsek yeraltı
faaliyetleri düzenlidir, güvenilirdir: “Arka sokaklardan çöplenecek bir şeyler her za-
Yüzyıl Sonlarurken Kam Gettonun Durumu ve Kaderi • 83
Bu Tannrun bir lütfü olurdu! Lüttfen bana yardım et! (yalvaran bir
ses tonuyla, dua eder gibi ellerini birleştirerek) Lütfen bana böyle
bir iş göster, o kadar çok istiyorum ki um arım bu gece olur, ne
dediğim i anlıyor musun?... Çünkü elinde kılıçla yaşayanlar, kılıçla
ölür, ben de ölmek istemiyorum: Bir kızım var, değil mi? Um anm
anlattıklarım ın bir anlam ı vardır, yani sana dediğim şeyler um anm
yeterince basittir. Çünkü diyorum ki insan okulu bitirmezse, böyle
yaşar.
i- '' ■- • ^
B u yaygın, yoğun güvensizlik hali ücretli emek piyasasının gettodan
çekilmesini hızlandırır, getto sakinlerini normal ekonomiden, top
lum dan iyice uzaklaştırır. M ahalle içi bağlılığın d a altım oyar, asgarî
kaynaklara sahip ailelerin gettonun tarihî merkezinden ayrılışını hız
landırır, fakat b u aileler gettonun vurdulu kırddı muhitinden çok da
uzağa göç edemez. Dolayısıyla yağmacı suç hadiselerinin uyguladığı
acımasız basınç, Bronzeville’in hızla nüfus kaybetmesini, Bronzevil-
le etrafındaki bölgelerin yoksul siyah ailelerle dolmasını açıklamaya
yardımcı olur (Morenoff ve Sam pson 1997).24
Sokaklardaki uyuşturucu dolaşımının egemen olduğu yasa dışı
ekonominin hızla büyümesi, bir “dehşet kültürünün” billurlaşm ası
nı d a açıklamaktadır. G ünüm üzde b u kültür hipergetto caddelerini
yutup içine almaktadır. Antropolog Philippe Bourgois, b u karankk
25 örneğin, ırk ayrımcılığı İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde kabaca sabit kalmış
olsa da, hem dış ekonomik değişiliklerin etkisini çoğaltan Keynesçi bir “hızlandırıcı”
unsur tarzında hem de kent merkezinde kamu hizmetlerinin zayıflatılmasım günde
me getiren etkinleştirici bir siyasal önkoşul olarak değişen oranlarda iş görür.
86 • Kent Paryaları
1
Yüzyıl Sonlanırken Kara Gettonun Durumu ve Kaderi • 87
geçirip “saygın bir adresiniz olursa çok işe yarar sanınm ”, diyor. “Böy-
lece iş başvu ru su yaparken, gettonun tam ortasında yaşamadığınızı
görürler.”26 Sonuçta, meslekî yapı ile ücret yapısının kutuplaşm ası,
vasıfsız işlerin genel değer kaybı, ikincil emek piyasasında27 süregi-
den etno-ırksal ayrımcılık, eğitimsiz siyahların çalışma imkânlarını
fiilen kurutm uş, birçoğunu hemen girebilecekleri tek sektöre itmiştir:
Sokağın kayıt dışı, çoğunlukla d a yasadışı ekonomisine kaymışlardır.
26 Emek piyasasındaki (başka kuramlarda da) getto sakinlerin üzerine yapışmış iki
yafta, deri rengi ve halkın gözünde “sosyal hastalıkların” yuvası olan bir yerde yaşa
maktır. Bu yaftalar birbirinden bağımsızdır diyemeyiz. Fakat ne bunlar aslen kötü
şeylerdir ne de bunların etkisi birbiriyle özdeştir. Çoğu Afrika kökenli Amerikalı için
ırkım belli eden işaretlerden kurtulmak mümkün değildir, fakat ırk işaretlerinin
anlamı en sızından tersine çevrilip bunlara içeriden yeni değerler biçilebilir (“siyah
güzeldir” paradigmasına göre). Oturulan bölgeye dair leke, birçok durumda iyi izle
nim uyandırma yöntemleriyle silinebilir. Fakat kişinin ikametgâhım yabancılardan
(öteki siyahlar da dahil) saklaması, özellikle de şirketler, okullar, devletin bürokrasi
kurumlan gibi egemen resmî kuruluşlardan gizli tutması -bunlar bir aşamada bu
gizi açığa çıkaracak vasıtalara da sahiptir- kişide gururunun sürekli ayaklar alfa
na alındığı hissini doğurur. Buna ilaveten, gettoda yaşamanın uyandırdığı simgesel
duygu tersine de çevrilemez (günümüzde “gettoda yaşamak güzeldir” diyecek insan
pek çıkmaz). I
27 İstikrarsız, düşük ücretli, yan zamanlı, geçici işlerin oluşturduğu piyasa; genelde
hizmet sektörü, hafif sanayi, perakende satış işlerim kapsar —çev. notu.
Yüzyıl Sonlarurken Kam Gettonun Dummu ve Kaderi »9 1
ninin yaşadığı blok ise yüzde 2,6 gibi önemsiz bir oranda siyah içe
rir. Oturm a alanlarına bakarsak, sanki siyahlar yasal bir apartheid
yönetimi altında yaşıyorm uş gibi, Afrika kökenli Amerikalıların öteki
gruplardan d a aynı şekilde ayrıldığını görürüz; bu n lara Hispanikler
de dahildir, Hispaniklerin yerleşim yerleri siyah mahalleleri ile be
yaz mahalleleri arasında “tampon bölge” işlevi görür (Squires ve diğ.
1987; 11). Üstelik siyahlar bu kadar yoğun aynma maruz kalan tek
etnik sınıftır. Hispaniklerin, Doğuluların konutları nispeten orta ila
d ü şü k aynm seviyeleri sergiler: ülkenin en büyük otuz metropolün
de Latin Amerikalılar ile Asyalılann kendi etnik gruplan n dan gelen
ailelerden ziyade beyaz kom şulan vardır,30 oysa oturm a alan lan nda
siyahlarla beyazlann temas etme ihtimali nadiren yüzde beşi aşar
(Massey ve Denton 1987).
Afrika kökenli Am erikalılann yaşam alan lan nda olağan dışı bir
şekilde yalıtılmasının kültürel eğilimleriyle ya da etnik tercihleriyle
ilgisi olmadığının altım çizmek gerekir; çünkü hem ilkede hem de
uygulam ada siyahlar, ırkların harm anlandığı mahallelerde yaşam ayı
tercih eder (Farley ve diğ. 1978; Streitıveiser ve Goodm an 1983). Ke
n ara ayınlıp bir yere kapatılm alan siyah aileler ile beyaz aileler ara
sındaki sınıf farklan yüzünden de değildir. Sebep b u olsaydı, altmışlı
yıllardan sonra siyah orta sınıfın hızlıca genişlemesine mekândaki
ırk aynşm asım n keskin d ü şü şü eşlik ederdi. Aslında Afrika kökenli
Amerikalı nüfus sadece gelir düzeyinin belirlediği, renk körü bir ko
nut piyasasına göre dağılmış olsaydı, Chicago’yu m eydana getiren
nüfus sayım bölgelerinde siyahların yüzdesi en az yüzde on ila en
fazla yüzde yirmi yedi arasın da değişirdi, oysa kendi mahallelerinde
ki oranlan yüzde doksandan aşağı değildir (Berry 1979: 9). M eksika
kökenli Amerikalılar gibi A B D toplum unun b a şk a alt etnik sınıfla
rının aksine (Massey ve M ullan 1984), Afrika kökenli Amerikalılar
sınıf merdiveninde üst basam aklara çıksa bile yaşam alanlarından
dışlanm a seviyeleri azalmaz.
Şehri ikiye bölen renk sım n öncelikle konut piyasasının etno-ırk-
30 Bu bağlamda, söz konusu nüfuslar homojen değildir, örneğin Hispanik sınıfi (idari
uygulamalar gereği Nüfus İdaresi tarafından uydurulmuş bir addır) farklı etno-ulusal
akımlan, farklı göç dalgalarım bir araya getirir. Bu gruplar ülkeye farklı koşullarda
girmiştir ve Amerika'nın sosyal, fiziki yapısında farklı mekânları işgal ederler. Küba
lıların, MeksikalIların, Porto Rikolulann ülkeye dahil olma yollan epey farklılık gös
terir. Porto Rikolulann durumu Afrika kökenli Amerikalılannkine benzer çünkü deri
renkleri insanlara itici gelir, gerçi Chicago’daki tüm Porto Rikolular aynı kumaştan
dikilmiş değildir, bkz. Padilla (1987).
Yüzyıl Sonlamrken Kam Gettonun Durumu ve Kaderi • 93
sal bir hat boyunca esnek olmayan iki parçaya ayrılmasının sonu
cunda ortaya çıkmıştır (Foley 1973; Berry 1979; Tobin 1987). Em lak
bürolarının ırk ayrımına sistemli bir şekilde alet olması, mortgage
kredilerinin verilmesindeki önyargılı tutumlar, ev arayanların önüne
beyazların çıkardığı gayrimeşru engeller Chicago gibi büyük şehirler
de h âlâ mevcuttur (Schlay 1987; Yinger 1997); Kongrenin, federal h ü
kümetin b u d u ru m a sessiz kalması, 1968’de yasalaştınldığından beri
Adil Konut kanunlarım uygulam ada isteksiz davranm aları bütün
bu n lara göz yum dukları anlam ına geliyor. Kendileri için belirlenen
alanın dışına taşınm a girişiminde bu lu n an siyahlar fiilen dışlanır;
doğrudan düşm anlık gösterilip şiddet uygulanm azsa eğer, sessizlikle
karşılanırlar ve kendilerine rahatsızlık duygusu hissettirilir. Beyaz
ların büyük çoğunluğu herkesin nerede isterse orada yaşam a hakkı
olduğu ilkesini kabul etse de, iş uygulam aya gelince b u hakkı kendi
lerine saklarlar: Çoğu beyaz küçük bir yüzdeden fazla siyahı barındı
ran mahallelerde yaşam ayı reddeder ve ırkların karışm asını hayata
geçirmek için tasarlanm ış yerel y asa taşanlarını pek azı destekler
(Massey ve Gross 1991).31
Irk ayrımcılığının devam etmesinin ikinci an a sebebi, İkinci
D ünya Savaşı’ndan sonra federal hüküm etler ile belediye yönetimleri
tarafından uygulam aya konan konut projeleri ile kentsel dönüşüm
projelerinde yatar. B u uygulam alar, Afrika kökenli yoksul Amerika-
lılan şehir merkezinde tamamen siyahlardan oluşan en yoksul alan
lara kasten tıkıp bu ralara istiflemiştir. “Sınıfaltı” kavramı üzerine
yürütülen tartışmaların tarih konusundaki miyopluğu, yüzyıl sonu
gettosunun çöküntü haline gelmesinin W ashington’ın yaklaşık elli
yıl önce uyguladığı konut projelerinin yarattığı girdabın akıntısına
kapılm asından ötürü olduğu gerçeğinin üzerini örtmüştür.32 Kenneth
Jackson’m, 1937 yılındaki W agner-Steagall Y asası’ndan -k i b u yasa
4K >> • . / '■ -•*' - . ■' v > -' - v i- î:
J-V'.. . ■ -■
31 Yetmişli yıllann ortasında DetroitYe yürütülen bir çalışma beyazların yüzde kırk
ikisinin beşte bir oranında siyahın yaşadığı mahallelerde oturmaktan rahatsız ola
cağını, ankete katılan beyazların en az yansının böyle bir bölgeye taşınmak isteme
diğini ortaya çıkarmıştır (Farley ve diğ. 1978). Bu eğilimler o zamandan bu yana pek
değişmiş değildir; DetroitYe kent dışı mahallelere taşınmayı başarabilmiş siyahlar
şehirdeki kardeşleriyle karşılaştırıldığında (Darden ve Kamel 2000), ayrıca ulusal
seviyeye (Meyer 2000) kıyasla beyazlardan daha çok ayrılmış ve yalıtılmışlardır.
32 Çoğu “sınıfaltı” kuramcısı 1970Yen geriye gitmez ve yetmişli yıllara da sınıfaltının
güya “doğumu” olarak odaklanır. Bunun basit bir sebebi vardır; grubu “ölçmek”
için gerekli olan yoksulluk oranlanna dair nüfus sayımı verileri ve ilgili değişkenler
1970lerin öncesi için mevcut değildir.
94 • Kent Paryaları
33 Bu tarihe kadar yasalar gereği, mülk tapu senetleri “bağlayıcı tüzük” denen
deler içerebilirdi. Bu maddeler, söz konusu hanenin siyahlara (ya da Yah
satılmasını ya da kiralanmasını yasaklıyordu.
Yüzyıl Sonlanırken Kara Gettonun Durumu ve Kaderi • 95
il
‘ ••T -
100 • Kent Paryaları
îr ........... - ..V.-..
36 “Planlı daralma” ifadesi 1976 yılında Roger Starr tarafından meşhıır edildi. Kendi
si, New York şehri toplu konutlarının eski yöneticisidir. New York Oniversitesi’nde
Henry Luce Kent Değerleri profesörü olması ironiktir. New York Times Magazine’de
yayımlanan “New York’u Küçültmek” başlıklı ses getiren makalesinde bu ifadeye
ün kazandırmıştır. Bu makalede Starr (1976) bilhassa, “yoksullaşan bölgelerden
taşınılmasım cesaretlendirmek için federal konut yardımlarının kullanılmasını”
önermiştir. “O zaman boş bloklar yıkılabilir, hizmetler kesilebilir, tren istasyonları
kapatılır, araziyi tekrar faydalı hale getirecek ekonomik değişiklikler, nüfus değişim
leri gerçekleşene kadar toprak nadasa bırakılabilir.” Starr, yoksulların iç bölgede
yerlerinden edilip dış bölgeye “yerleştirilmeleri” aracılığıyla “nüfusun azaltılmasının
denetimini savunmanın”, yerlerinden taşınacak insanların haklarına tecavüzün sı
nırlarına yakın yürümek anlamına geldiğini kabul etmiştir. Fakat metropolün çö
küşünü engellemek adına bunun gerekli olduğunu düşünüyordu, ayrıca “harekete
geçmemenin getireceği sorunlar” her halükarda daha kötüydü: “Muhtaç ailelerin
eski şehirlerde toplanmasının ardından gelecek sosyal örgütsûzlük en büyük tehli
keyi teşkil” ediyordu.
102 • Kent Paryaları
Getto gençleri okul hayatlan boyunca farklı, eşit olm ayan eğitim
fırsatlarıyla karşılaşır. Eğitim de kazandıkları deneyimlerin bu ço-
cuklan aynı toplum da, aynı ekonom ide işlev görm eye hazırlayama-
yacağım , aldıklan eğitim in am acının bu olm adığını ileriaü rm ek hiç
de zor değildir.
37 Kamu kolejleri (ya da iki yıllık yüksekokullar) orta öğrenim sonrası eğitime yönelik
kuruluşlardır. Bunlara genelde işçi sınıfinm, etnik azınlıkların çocukları devam eder.
Çocukları dört yıllık üniversitedeki derslere hazırlamaları beklenir, fakat orta okul sevi
yesinde yardımcı eğitim vermekten öteye gitmezler. İki üç yıllık eğitimden sonra, çocu
ğu neredeyse değersiz bir belgeyle (“ön lisans derecesi”) ödüllendirirler (bu kurumlann
Amerikan akademik sahası ile sosyal alalımdaki rollerinin tarihsel, sosyolojik tahlili
için bkz. Brint ve Karabel 1989).
104 • Kent Paryalan
1993 yılında nihayet Cook İdari Bölgesi, Güney Yakası’nda sunulan tıp hizmetlerini
iyileştirme yönündeki çabası uyarınca binayı satın alıp belediye hastane ağının uydu
tesisi olarak tekrar hizmete açtı, böylece Provident Hastanesi, siyahların işlettiği has
taneden devlet kurumuna dönüşmüş oldu.
Yüzyıl Sonlanırken Kara Gettonun Durumu ve Kaderi *1 0 5
!
hızla ilerlemiştir. Her sene, Chicago’nun tarihî Bronzeville’inde yeni
doğan bebeklerin en az bini ölür, üç bini de beyin hasarıyla, ciddi
sinir sistemi rahatsızlıklarıyla doğar. Kam u sağlık hizmetleri dah a iyi
durum da olsa b u rahatsızlıkların çoğu engellenebilecek niteliktedir.
Çocuk ölümlerinin, çocuk hastalıklarının gettoda yüksek oranlara
ulaşm asının tek açıklaması, Ortabatınm başkentinin [Chicago] ve
ulu s genelindeki öteki büyük şehirlerin ırklara göre katm anlaşm ış
merkezlerinde b u sorunların “tıbbi altyapının bozulm asının” doğru
dan sonucu olmasıdır (Guest ve diğ. 1998: 31; ayn ca Whiteis 1992).
40 Wilson (1996: 49-50), “ 1980’den beri federal hükümetin temel kent programlarına
verdiği desteğin kökünden değişmesinin yeni yoksul mahallelerinde işsizlik ile sos
yal düzen sorunlarım artırdığım” yeri gelince kabul eder, fakat 300 sayfalık çalışma
sında bu “kökten değişime” iki sayfadan az yer ayırır.
108 • Kent Paryaları
i'..- ■ .
.** ‘ »- . • '
İ- . . ' •. - r r; . .
"H- ■■
41 Massey ve Denton (1993: yedinci bölüm), burada devlet eyleminin işlevsel ürünü
olarak teşhis edilen şeyi “kamu politikasının başarısızlığı” olarak tanımlarlar. Ameri
can Apartheid (aynı eser dokuzuncu bölüm) kitabının kapanış bölümünde “gettoyu
sökmek” için tavsiyelerde bulunurlar. Tavsiyeleri neredeyse sadece barınmayla ilgi
lidir, aynca geçmiş yılların gettosunun çoktan sökülmüş olduğu gerçeğini de gözden
kaçınrlar; elbette getto, farklı, daha ölümcül bir dışlayıcı kapatma aygıtına yer aç
mak için sökülmüştür.