Mahalle Kavgası

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 7

Mahalle Kavgası

Mahalledeki apartmanların katı arttıkça insanlar arasındaki katlar da artıyordu.


Ve bu da komşuluk kültürünün bitmesine sebep oluyordu.
Aile 1
Asuman; yumuşak huylu, sessiz sakin biri.
İclal; annesinin özelliklerini sevmeyen baskın
Necati; işinde gücünde biri, gün içinde evde pek fazla bulunmuyor
Aile 2
Münevver; baskın bir tip, tuttuğunu toparan, kendini her ortamda belli eden,
küçümseyici
Rumeysa; annnesinin burnundan düşmüş
Fahrettin; Necati’nin en yakın arkadaşı, aynı işte çalışıyorlar

telgraf Naciye; mahallenin dedikoducusu(orta yaşlı)


Ayşe; her yerde bulunan

Bütün mahalle altın günü için telgraf Naciye’nin evinde toplanmıştı. Dantelli
masanın üstü türlü türlü yemekle doluydu. Naciye mahalleye hava atmak için
bütün çabasını ortaya koymuştu. Evini güzelce temizlemiş ve otuz yıllık çeyizinin
içindekileri insanların gözüne sokarcasına etrafa serpiştirmişti. Duvara
annesinden kalan geyikli kilimleri asmıştı, vitrinine yaldızlı fincan takımını
koymuştu. Komşuları çatlatmayı bir şekilde başarmıştı.

Eve ilk gelenlerden Ayşe elindeki tabağı doldurmuş ayak üstü dolmaları
aşırıyordu.
Ayşe: Yine döktürmüşsen kıııız Naciye abla. Bunun tarifini bana da ver.
Naciye: Sana zaten geçen vermiştim naptın onu?
Ayşe: Yaptım da seninkiler gibi olmuyor ki abla. Elinin lezzetini de mi istiyim?
Münevver kahkahalar içinde içeri girer ve birden söze atlar;
-Ayol neresi güzel bu dolmaların, kolum kadar. Sen bi de benimkileri gör!
Ayşe: Haftaya sendeyiz o zaman Münevver teyze.
Münevver: Naciye’ye abla diyorsun da bana mı teyze diyorsun? Ben sana taş
çıkarırım.
Asuman sessizce içeri girer.
Naciye: Hoş geldin Asumancım. Nerelerdeydin, gözümüz yollarda kaldı.
Asuman: Parktaki çocukları sallıyordum. Ondan geciktim.
Münevver: Gelmedi mi senin kız hala? Valla bizimki geldi 20 dakkaya servisle.
En iyisi servis. Gözüm arkada kalmıyor, nereye gittiğini biliyorum en azından.
Asuman: Öyledir canım.
Herkes Naciye’nin evinde toplanmıştı. Gelmeyen Emine’nin dedikodusunu
yapıyorlardı.
Naciye: Geçen gün Emine’nin evine kim geldiyid? Gördünüz mü?
Ayşe: Emine’nin kızını istemeye gelmişler. Kızın çalıştığı yerin sahibiymiş diyolar.
Münevver: Ay onun kızı da güzel değil ki, annesi kılıklı. Nesini beğenmişler?
Asuman: Önemli olan gönül güzelliği komşum, konuşup da günahını almayalım.
Naciye: Tamam tamam sustuk.
Zil çalar ve Rumeysa ve İclal sinirli bir şekilde içeri girerler.
Asuman: Ne oldu kuzum, neden sinirlisin?
Münevver: Kim sinirlendirdi benim dünya tatlısı kızımı? Gel anlat bakıyım.
Rumeysa: Sence ne olmuş olabilir? Kulüp için beni değil de bu İclal’i seçtiler.
İclal: Sen yeteneksizsen ben ne yapabilirim. Ben daha iyiyim ki beni seçtiler
Münevver: Ne demeye çalışıyorsun sen benim kızıma?
Asuman: Tamam kızım, büyütmeyin küçük şeyleri.
İclal: Hep alttan aldığın için böyle oluyor zaten. Biraz da beni savun.
Ayşe: Hayırıdır kızlar ne kulübü bu?
İclal ve Rumeysa aynı anda “müzik kulübü” dedi ve birbirlerine öfkeyle baktılar.
Ayşe: Oooo, İclal senin sesin güzel mi o kadar? Bi şarkı patlat da kulağımızın pası
silinsin.
Münevver: Ne münasebet canım! Benim yavrumun sesi daha güzel. O söyelsin.
Asuman: Doğruya doğru şimdi, benim kızımın sesi daha güzel, o söylicek tabii ki.
Naciye fısıldayarak ;
-Başkaları hakkında neler neler diyo. Kendi yaptıklarını görmüyor. Sanki kendisi
melek.
Münevver: Dedikodu yapicaksan az kısık sesle konuş Naciyee.
Asuman: Niye kısık sesle konuşucakmış canım, gerçek bunlar Münevver Hanım.
Münevver: Sen şu kuzu Asuman’a bak, içinden neler çıktı.
Asuman: Gerçeklere de göz yumacak değiliz.
Münevver: Neymiş o gerçekler söyle biz de bilelim Asuman Hanım!
Asuman: Ağzımı açtırma benim Münevver. Senin eskilerini bilirim ben.
İclal: Evet Münevver teyze. Seni iyi tanırız biz. Ama şimdi bunu yeri değil.
Rumeysa: Neyini bilirsiniz siz benim annemin de öyle atıp tutuyorsunuz?
İclal: Dedim ya yeri değil burası.
Rumeysa: Neresiymiş yeri burası değilse?
Asuman: Sen daha anneni tanımamışsın. Ne olayları var onun, bir bilsen…
Münevver utanarak küçülmeye başladı.
Asuman: Bak nasıl biliyor kendini, hemen utandı. Onun için diyordum
kapattığım ağzımı açmiyim diye. Normalde olsa ezdirmezdi kendini.
Münevver: (yerinden fırlar ve bağırarak) Hadi ordan be! Alnım ak benim, senin
gibi pis bir miyim ben?
Asuman: Asıl benim alnım ak. Herkes biliyor senin yaptıklarını.
Naciye: Tabii biliriz. Kime sorsan söylerler terzi Münevveri. Az mı dinledik senin
yalanlarını. Senin yüzünden Asuman mesleğini eline alamadı. Hoş sende bişe
olamadın ya…
Rumeysa: Anneeee açıklar mısın? Ne diyo bunlar?
Naciye: Neyden bahsedicez? Çok merak ettin anlatıyoruz.
Asuman: Aman aman boşver, kızının gözünde de düşmesin.
Münevver: Kimin gözünden düşmüşüm ki?
(salondaki misafirler şaşkınlıkla ve alaycı bir ifadeyle hep bir ağızdan)
-Kimin gözünden mii?
Naciye: Dur ben söyleyeyim. Yıllardır görüşemediğin annen, baban, kardeşlerin,
eski arkadaşların, bu mahalledeki herkes. Daha da saymamı ister misin?
Rumeysa: Ne yapmış olabilir ki annem böyle olsun?
Asuman: Kız Naciyeee. Anlat da bu yavrucak da bilsin annesinin ne acımasız
olduğunu.
Naciye: Bizim lise zamanlarımızdı. Annen, ben, Asuman abla aynı liseye
giderdik. Lise dediğime de bakma. O zamanlar nerde sizin ki gibi liseler. Büyükçe
bi salona mahalledeki lise seviyesinde olanlar toplanmış aynı hocadan akşama
kadar farklı farklı dersler dinliyorduk. Yani benim pek dinlediğim söylenemez
ama Asuman abla pür dikkat öğretmeni dinlerdi. Bir yandan da not tutardı.
Münevver: (lafın ortasında)Aaaay Naciye güldürme beni. Nerde not tutardı o?
Güya çalışıyormuş gibi yapardı hep.
Asuman: Yalan konuşma Münevver. Not tutardım tabii. İstersen o zamanki
defterlerimi göstereyim. Yaa Rumeysa anne hep böyleydi. Hep başkalarına
çamur atardı, yalan söylerdi. Kendi de masumu oynardı.
Naciye: Ben onu bunu bilmem,ne gördüysem onu anlatıyorum. İster inanın ister
inanmayın.
Münevver: (kızına dönerek) İnanma kızım sen bunlara! Palavra bunlar.
Naciye: Bi kere de dilin doğru konuşsun Münevver. Yalan söylemekle bir yere
varılmıyor. Sen kendin bunu bizzat yaşayıp deneyimledin.
İclal: Tamam Naciye abla, anladık orasını. Devam et sen anlatmaya da Rumeysa
öğrensin annesinin gerçeklerini.
Rumeysa: Sana fikrini soran oldu mu? Niye durduk yer fikrini beyan etme gereği
duyuyorsun.
İclal: Sinirlenme canıım, öfkeni biraz da annene sakla. Hikayenin sonunda kötü
kahraman o çıkıyor çünkü.
Rumeysa: Her neyse! Sen devam et Naciye abla.
Naciye: Lafımı bölmeyin de anlatayım. Yoksa çok zor öğrenirsiniz. Ne dedim ben
en son?
İclal. Annemin ne kadar çalışkan olduğundan bahsediyordun Naciye abla.
Naciye: Evet, zaten olay da bu. Asuman abla çok çalışırdı, liseyi bitirip üniversite
okuma hayalleri kurardı gizliden gizliye. Annesinin haberi bile yoktu. Olsa asla
böyle bir şeye müsaade etmezdi. Liseye zor gönderiyordu o zaman üniversiteye
hayatta göndermezdi. Lise bitsin hemen başını bağlayıp biriyle evlendirecekti.
Ama Asuman abla yine de hayal kuruyordu.
(Asuman eski hatırlayıp hüzünlenmiş olacak ki ah ah diye içini çekiyordu)
Asuman: Annem işte. Neymiş kız çocukları okumazmış. Bu Münevver şeytanlık
yapıp işleri bozmasaydı bal gibi de okuyup doktor olucaktım.
Münevver: He he. Okusan da bişey olamazdın zaten.
Naciye: Belki de olurdu. Engel olmasaydın görürdük olur muydu olmaz mıydı?
Rumeysa: Nasıl yani? Şimdi Asuman teyze annem yüzünden mi doktor olamadı?
Naciye: Akıllı kızsın valla: Leb demeden leblebiyi anladın.
Rumeysa: Ne alakası var Naciye teyze? Ne sen leb dedin ne de ben leblebi
dedim.
İclal: Bu kız da bişey bilmiyor. Kafaları analıkızlı sadece kötülüğe çalışıyor.
Rumeysa: Senin de aklın anca boşboğazlığa çalşıyor.
Naciye: İkiniz de aklınızı düzgün kullanın. Yoksa ne doktor olursunuz ne başka
bişey.
Asuman: Doğru dedin Naciye de bazıları için çok geç oldu.(Münevver’e bakıp
göz devirir)
Naciye: Birbirinize laf yetiştirmeyi kesin de ben anlatayım anlatacağımı. Sonra
ister kavga edin ister savaş çıkarın.
Ayşe: Naciye abla az söyledin. Bu anlatacaklarından sonra kıyamet kopar.
Naciye: Kız sus. Eğlence çıkar bize de. (bıyık altından Ayşe’ye güler)
Ayşe: Tamam tamam. (o da güler)
Naciye: Araya girdiniz yine unuttum nerde kaldığımı. Heh tamam. Bizim son
senemizdi, hatta son haftamızdı. Lise bitiyordu artık. Okulun son günü
üniversite sınavı olucaktı. Asuman abla gizlice girmeyi düşünüyordu sınava. Eğer
kazanırsa annesine bi şekilde söylicekti. Kazanmazsa da bir şey olmicaktı. Semra
hocamız vardı. Onunla konuşup gerekli olan evrakları halletmişti. Heyecanla
sınav gününü bekliyordu Asuman abla. Biz Münevverle girmicektik sınava. Ama
onun için çok mutlu oluyorduk. Yani ben öyle zannediyordum. Meğerse bu
Münevver ne kötülükler planlamış kafasında.
Münevver: Amma abarttınız sizde. Okuyamadı diye suçu bana atmayı bırakın.
Kaderinde böyle yazılıymış. Ben ne yapabilirim?
Asuman: Şimdi misafirlerin önünde yan çizme Münevver. Birazdan herkes
öğrenicek senin nasıl bir insan olduğunu. Bakalım o zaman burda
durabiliyormusun. Eskiden yaptığın gibi kaçıp gidersin. Şimdiden git de
bavullarını hazırla.
Dışses:Asuman ne diyorsa doğruydu. Münevver artık köşeye sıkışmıştı. Ne
olduğu yerde kalabilir ne de gidebilirdi. Söylenenleri çarpıtarak zaman
kazanmaya çalışıyordu ama nafile…
Naciye: Doğru diyor Asuman. Şunun şurası kaç sene oldu mahalleye geri döneli?
Asuman: On üç, on üç. Geldiklerinde Rumeysa daha bebekti. Mahalleli
unutmuştu ama kendileri kaşındı. Bu sefer giderse bir daha da dönemez. Gitsin
de dönmesin inşlallah.
İclal: Amin annecim, amin.
Naciye:

You might also like