Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 2

8 10.

Sınıf
10.
Türk Dili ve
Edebiyatı
Hikâye - 6

1. Altı saatten beri devam eden muharebe, gündüzle bera- 4. (I) Bir akşam kesici, dondurucu bir karayel fırtınası ara-
ber nihayete eriyor; pa-yı siyahı ta uzaktaki ufuklardan sında zavallı bir sivrisinek inceliğiyle kabak çekirdekçisi-
bazısına dokunmaya başlayan gece, sessiz sedasız attığı nin sesini duydum. (II) Onu Müsteşar Bey’in evinin önün-
adımlarıyla tekarrüb ederek iki ordu arasında birkaç saat deki parlak ziyada bir an görebildim. (III) Evvelâ belki altı
için siyah mürekkebiyle bir mütareke imzalamaya hazır- olmayan kocaman düğmesiz iki potin içinde yürümeye
lanıyorken Yunan generali istihkâmının bulutlara doku- çabalayan deynek gibi iki çıplak ayak göründü. (IV) Sonra
nur bir nokta-i mürtefiyesinde dürbünüyle etrafı tarassut etrafında parça parça pantolonu sarkmış iki bacak hare-
ediyordu. Grubun, ateş misali al alevleri magribde sey- ket etti. (V) Çöp gibi boynunun içinde kayıp olduğu eski
yar ve bi-karar olan bazı bulutları tutuşturduğu o esnada geniş bir redingot bakiyesi elektrik içinde belirdi…
Osmanlı ordusundan vakit vakit gelen güllelerin sesleri
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde
derelerden derelere, vadilerden vadilere aks ile bütün bir
yazım yanlışı yoktur?
devletin bünyan-ı bekasını esasından sarsıyor…
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine A) I ve II B) II ve III C) II ve IV
başvurulmamıştır? D) III ve IV E) IV ve V

A) Benzetme B) Kişileştirme C) Abartma


Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü

D) Yineleme E) Karşılaştırma

2. (I) Hüsmen Hoca’nın ve iyi beslenmesi icap eden eşeğin


boğazına orada, katığın ve arpanın pahalı olduğu kaza-
da hayli masraf edilmişti. (II) Meclis kuran köylüler bunu:
“Mübarek yere bağlı, bakmak borcumuz!” diye çok gör-
mediler. (III) Hüsmen de yorgunluğundan şikâyet getirmi- 5. Kalabalığın en ziyade toplandığı yerden uzakça bir köşe-
yor, Hak uğruna çalışmak ona yük mihnetlerini unutturu- deki minderin üzerinde ayakta duran iki yaşlı kadın fevka-
yordu. (IV) Lakin ikinci seferin haftasında, yine merkep lade meserretlerden hasıl olma bir hayret içinde, ağızları
ardında dönmeye mecbur oldu. biraz açılmış, koltuğu seyrediyorlardı. Kısa saçlarını top-
layan küçük hotozlarının etrafına elmaslı iğneler, kulak-
Numaralanmış cümlelerin hangilerinde isim-fiil, sı-
larına uzun Flemenk küpeler takmış, bütün çehreleri bir
fat-fiil ve zarf-fiil vardır?
tebessüm hâlinde olduğu gibi nur-ı sürur içinde kalmıştı.
A) Yanız I B) Yalnız II C) I ve III Bu iki kadın, meserret ve memnuniyetleriyle o kadar izdi-
D) II ve IV E) III ve IV ham arasında temayüz ederek herkesin nazar-ı dikkatini

celbediyordu.
MEB

Bu parçadan hareketle Tanzimat 2. Dönem hikâyesiy-


le ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
3. Millî Edebiyat Dönemi’nin en önemli hikâye yazarı, şüphe- A) Toplum içinde karşılaşılan sıradan insanlara yer ve-
siz ki Ömer Seyfettin’dir. Realist, idealist, milliyetçi bir ya- rilmiştir.
zar olarak tanınan Ömer Seyfettin, hikâyeleriyle millî şuuru
B) Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalar kullanılmaya
uyandırmak, millî kimliğe ait değerleri sezdirmek amacını
devam edilmiştir.
da güder. Bu amaca yönelik olarak bazı hikâyelerinin ko-
nusunu tarihten aldığı ve ders vermeye çalıştığı da görülür. C) Yazarlar estetik kaygıdan ziyade bir düşünceyi iletme
amacı taşımıştır.
Aşağıdakilerden hangisi Ömer Seyfettin’in bu parça-
D) Betimlemeler realizmin etkisiyle gerçekçiliğe bürün-
da sözü edilen hikâyelerinden biri değildir?
müştür.
A) Diyet B) Kaşağı E) Dönemin gündelik yaşamına ilişkin ayrıntılar ele alın-
C) Başını Vermeyen Şehit D) Forsa mıştır.
E) Pembe İncili Kaftan
8 10. Sınıf
10.
Türk Dili ve
Edebiyatı
Hikâye - 6

6. Bizim edebiyatımızda yerli hikâyeyi 1870’te - - - - yaz- 8. Agâh Bey dünya ahvalinden habersiz, nazariyatla büyü-
mıştır. Yazar, önce Kıssadan Hisse’yi, sonra Letaif’i Riva- müş, dik başlı, kuru zevkli bir adamdı. Nihayet buraya
yat’ın beş bölümünü yayınlar. Aynı yıl - - - -, Müsameret- tahrirat müdürlüğüyle atılmıştı. Anadolu içinden hanlarda
name’yi yazar. Bu ilk örnekler, adlarından da anlaşılacağı kalıp, köylerde yatarak memuriyetine gelirken yüreğini
üzere, eski halk hikâyelerini ya da meddah geleneğini keder, gam kaplamış; memlekete ciddi hizmet etmek ka-
sürdürür gibidirler. Çünkü Kıssadan Hisse, ders alınacak rarını almıştı. Başının içinde kasabaya indiği gün ıslahat,
olayları hikâyeleştirir; Letaif’i Rivayat ise işitilen birçok teşkilat, imarat gibi ağır düşüncelerle doluydu. Bu küçük
hikâyenin en güzellerinin seçilmesiyle oluşmuştur. Müsa- beldede kocaman işler göreceğini, herkese parmak ısırta-
meretname, gece sohbetleri anlamına gelen yedi hikâye- cak eserler çıkartacağını zannediyordu. (…) Fakat ilk günü
den oluşur. meyusiyete düştü. Mutasarrıf ona bu memlekette işlerin az
olduğundan, rahatına bakmasından, yorgunluk almasın-
Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki-
dan bahsetti… Önüne gelen de şeftali bahçelerini söylü-
lerden hangileri getirilmelidir?
yor, keyiften zevkten dem vuruyordu. Agâh Bey şaşkına
A) Ahmet Mithat - Emin Nihat Bey dönmüştü. Muhasebecinin “Arzu buyurursanız bahçelere
B) Namık Kemal - Ahmet Mithat gidelim, merkep hazırlattık, eğleniriz!” teklifini derhâl sert
bir yüzle reddetti. Hükûmet konağında bir başına kalmıştı.
C) Giritli Aziz Efendi - Emin Nihat Bey Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü
D) Ahmet Mithat - Şemsettin Sami Bu parçadaki temel çatışma aşağıdakilerden hangi-
sidir?
E) Emin Nihat - Namık Kemal
A) Zengin-fakir B) Aydın-köylü C) İyi-kötü
D) Birey-çevre E) Eski-yeni

7. Kendi sesim bana topların arasından bütün Türk kadın-


larının duasını tekrar eder gibi oldu. Evet, şimdi bütün 9. Hüsrev Ağa son muharebeye kadar Selanik taraflarında
kadınlar kumandan, zabit, nefer, hepsi için derinden dua Toyran kasabasında yaşamış, orayı kendine vatan ittihaz
ediyorlar. Şimdi topçuların, ihtiyatların hatta nakliyenin etmişti. Bununla beraber oraya geldiği ilk seneler kendini
önünden geçerken hep gözden göze, kalpten kalbe se- bir türlü avutamamış; doğup büyüdüğü, gençliğinin en tat-
lamlaşıyoruz. Bütün ordunun kalbini Duatepe’den çıkan lı zamanlarını geçirdiği memlekete karşı yüreğinde derin

halas şubesi aydınlatmış, bütün ordunun ruhunu Duate- unutulmaz bir hasret beslemişti. Ara sıra Tuna’nın dilber
MEB

pe’den çıkan zafer birbirine örmüş gibi. Tepede kuman- ufuklarını yâd ettikçe gözleri yaşarır, bütün varlığının fış-
dan, zabit, nefer hepsinin nazarları Duatepe’de; toplar kıran bir kiniyle yumruklarını meçhul bir cihete uzatırdı.
susmuş, duman dağılmış, düşmanın kaçan kollarından Fakat ne olursa olsun şunu da saklamamalı ki Hüsrev
çıkan toz bulutlarını ufuklarımızın ziyası parlatıyor. Ağa Toyran’da pek iyi bir hayat geçiriyordu.
Bu parçada Millî Edebiyat hikâyesinin aşağıdaki özel- Bu parçadaki Hüsrev Ağa’nın karakterini şekillendi-
liklerinden hangisi yoktur? ren durum aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sade ve anlaşılır bir İstanbul Türkçesi kullanılmıştır. A) Savaşla birlikte kaybedilen topraklardan göç zorunluluğu
B) Millî ve manevi değerler ön planda yer almıştır. B) Köyden kente göç sonrasında kente uyum çabası
C) Türklerin İslam öncesi yaşamına göndermeler yapıl- C) Yerleştiği yerde rahat ve huzurlu yaşaması
mıştır. D) Vatan duygusunun memleketten ayrıldıktan sonra or-
D) İstanbul sınırları dışına çıkılıp Anadolu’ya yönelinmiştir. taya çıkışı
E) Savaş yılları ve bağımsızlık mücadelesi ele alınmıştır. E) Tuna boylarında yaşadığı hayatın güçlüğü

You might also like