Professional Documents
Culture Documents
AAT - Modül 13
AAT - Modül 13
Modül Yazarları :
Prof. Dr. Bilgehan NAS
Prof. Dr. Sinan UYANIK
Koordinatör :
Prof. Dr. Bilgehan NAS
Kaynakça Bilgisi :
Atıksu Arıtma Tesislerinde Çalışan Teknik Personele İlişkin Eğitim ve Sertifika Programlarının
Araştırılması ve Ülkemize Özgü Modelin Geliştirilmesi Projesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
2020, Ankara.
Bu dokümanın tüm hakları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na aittir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın
yazılı izni olmaksızın bu yayının hiçbir bölümü; herhangi bir şekilde yeniden üretilemez, basılı ya da
dijital ortamlarda çoğaltılamaz. Bu kitapta verilen bilgiler tavsiye niteliğindedir. Bilgilerin kullanımından
doğacak sorumluluklar ve olası zararlardan yazar sorumlu tutulamaz.
KÜÇÜK YERLEŞİM
YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
4
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
ŞEKİLLER LİSTESİ
5
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
TABLOLAR LISTESİ
Tablo 13.1. Nüfusa bağlı olarak atıksu oluşumu ve kirlilik yüklerinin değişimi (AATTUT, 2010).............. 11
Tablo 13.2.Havalı, havasız ve fakültatif stabilizasyon havuzları için tasarım
parametreleri (AATTUT, 2010).......................................................................................... 13
Tablo 13.3.Yapay Sulak Alanlarda Kirlilik Giderim Mekanizmaları (Cooper ve ark.,1996)..................... 18
Tablo 13.4.Yapay Sulak Alanlarda Kullanılan Bitki Türlerinin Karakteristik Özellikleri......................... 20
Tablo 13. 5. Stabilizasyon Havuzlarında ve Mekanik Havalandırmalı Lagünlerde İşletme
Sorunları ve Çözüm Önerileri........................................................................................... 41
6
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Günümüzde gelişen arıtım teknolojileri ile kentlerde kısmen çözüme ulaşan arıtma sorununun, dünyada
başarı ile ortadan kaldırılan küçük ve orta büyüklükteki yerleşim alanlarındaki sorunların da çözülmesi ile su
kütleleri tam anlamı ile korunabilecektir.
T.C. İçişleri Bakanlığı, Türkiye Mülki İdare Bölümleri Envanterine göre; ülkemizde 30’u Büyükşehir olmak
üzere 81 il, 921 ilçe, 396 belde, 32072 Mahalle ve 18333 köy bulunmaktadır. 5393 sayılı Belediye Kanunu’na
göre, nüfusu 5.000 ve üzerinde olan yerleşim birimlerinde belediye kurulabilir. Büyükşehirler haricindeki
illerde kurulan bu belediyeler su temini, oluşan atıksuların toplanması ve arıtılması görev ve sorumluluklarını
kanuna göre yerine getirmelidir.
Ülkemizde evsel/kentsel nitelikli atıksuların bertarafına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı en önemli
mevzuat Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (SKKY) ile Kentsel Atıksuların Arıtımı Yönetmeliği (KAAY)’dir.
Eşdeğer Nüfusu 2000’in üzerinde olan yerleşimlerden kaynaklanan atıksular KAAY hükümlerine tabi iken,
Eşdeğer Nüfusu 2000’in altında olan yerleşimlerden kaynaklanan atıksular SKKY hükümleri çerçevesinde
bertaraf edilmektedir. Ayrıca, SKKY’ye bağlı olarak çıkarılan Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği
bulunmaktadır.
EN 2000’inin altında olan yerleşimlerin atıksularının arıtımı için kullanılan arıtma sistemleri küçük
arıtma sistemleri sınıfında olup, bu tür yerleşim yerlerinde uygulanabilecek arıtma sistemleri, üç değişik
tipte toplanmış olup, bunlar; doğal arıtma sistemleri, geleneksel arıtma sistemleri ve her ikisinin de birlikte
uygulandığı sistemleridir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Onuncu Kalkınma Planı ve üst politika belgelerinde konuya ilişkin olarak yer
alan ilke ve esasları dikkate alarak, kurumsal stratejik planını katılımcı usullerle hazırlamış ve “Yaşanabilir
Çevre ve Marka Şehirler” vizyonu ile 2015-2017 yıllarını kapsayacak şekilde, 2014 yılında uygulamaya
almıştır. Buna göre ülkemizin 2023 yılı hedefi; “Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yılında belediyelerde yaşayan
tüm vatandaşlarımızın atıksu arıtma hizmetine ve düzenli katı atık hizmetine kavuşması sağlanacaktır”
olarak belirlenmiştir. Söz konusu hedef 2019-2023 Stratejik Planında da aynen yer almaktadır. Bu hedefe
paralel olarak, 11. Kalkınma planında da, “İçmesuyu ve atıksu hizmetlerinin verimli, yeterli ve standartlara
uygun şekilde sunulması sağlanacak, sorumlu kurumların işletme performansı ve yatırım verimliliği
iyileştirilecektir.” ifadesi bulunmaktadır.
2023 hedefine ulaşabilmek için, öncelikle arıtma tesisi olmayan ve nüfusu 84 ile EN=2000 kişi arası olan
tüm yerleşim yerleri için en uygun arıtma alternatifleri belirlenmeli ve işletmeye alınmalıdır.
7
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Yoğun kentsel alanlarda atıksular genel itibariyle ortak bir kanalizasyon şebekesi vasıtasıyla toplanıp,
merkezi arıtma işlemine tabi tutulur. Şekil 13.1’de merkezi atıksu arıtma sistemine ait görüntüsü
verilmektedir.
Bazı yerleşim yerlerinde topografyanın el vermediği, dağınık yerleşim alanlarının olduğu ve nüfusun
yoğun olmadığı alanlarda merkezi olmayan arıtma tesisleri kurularak işletilebilmektedir. Şekil 13.2’de
merkezi olmayan atıksu arıtma sistemine ait görüntüsü verilmektedir.
8
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Merkezi atıksu toplama sistemine dâhil edilmeleri mümkün olamayan, birbirinden uzak münferit evler,
köyler ve mezralarda yerinde arıtma sistemleri uygulanır. Şekil 13.3’ te yerinde atıksu arıtma sistemine ait
görüntüsü verilmektedir.
Yerinde arıtma uygulamaları; deşarj standartlarını karşılayabilmek için, basit ve küçük bir sistem
kullanarak karmaşık bir proses yönetimi sağlamayı gerektirdiğinden, mühendisler için zorlu bir süreçtir.
Genel olarak yerinde arıtma sistemi ile merkezi arıtma tesislerinin; nüfus yoğunluğuna bağlı olarak
yapım ve işletme maliyetleri konusunda yapılan hesaba göre; nüfus yoğunluğu 40 kişi/ha’dan az olan
yerlerde yerinde (kişisel) arıtma tesisleri, 40 kişi/ha’dan fazla olan ve nüfusun kalabalık olduğu yerlerde
ise merkezi atıksu arıtma tesislerinin daha az maliyetli olduğu görülmüştür Şekil 13.4’ te yerinde arıtma ile
merkezi arıtma sistemlerinin maliyet kıyaslaması verilmektedir.
9
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Şekil 13. 4. Yerinde arıtma ile merkezi arıtma sistemlerinin maliyet kıyaslaması
(https://www.jeces.or.jp/spread/pdf/11Daikiaxis5ws.pdf)
Küçük yerleşim yerlerinde oluşan atıksu debisi ve atıksu karakteri, büyük yerleşim yerlerine kıyasla
büyük farklılıklar gösterir. Bir yerleşim yerinden gelebilecek atıksu debi ve karakterini öngörebilmek, etkili
tasarım çalışması için temel teşkil eder.
Atıksu karakteristiği, atıksuyun debisi ve içerdiği kirleticileri karakterize eden kimyasal özellikler ile
ifade edilir. Bir atıksuyun karakteristiği, oluştuğu bölgenin yapısı (mesken alanı, endüstriyel aktiviteler,
ticari alanların büyüklüğü), iklim koşulları ve o bölgedeki su kullanım alışkanlıklarına göre değişim gösterir.
Atıksuların ayrık veya yağmur suyu ile beraber birleşik toplanma yöntemleri de atıksuyun karakteristiğini
etkiler. Yeraltı su seviyesi, kanalizasyon sisteminin inşasında kullanılan malzemeler, kanalizasyon sistemine
kontrollü veya kontrolsüz deşarj edilen yöreye özgü kirleticiler (örneğin hayvan atıklarının kanalizasyona
verilmesi) oluşacak atıksuyun karakteristiğini etkileyen unsurlardandır.
İyi bir tasarım için, proje öncesi o bölgede oluşan atıksuların miktar ve içeriğinin belirlenmesi amacıyla,
yerinde analizlerin yapılması en doğru yaklaşımdır. Yerinde yapılan ölçümler ve değerlendirmeler sonucu
elde edilen bulguların, literatürdeki benzer tesislerin tasarımında kullanılan değerlerle kıyaslanarak,
tasarıma esas değerlerin belirlenmesi, doğru proje yapılması için gereklidir.
10
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Ülkemizde nüfusa bağlı olarak oluşacak atıksu miktarını Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği esas
alınarak belirlenmektedir. Nüfusu 100.000’nin üstünde olan ve atıksu toplama altyapısının mevcut olduğu
yerleşimlerde, kişi başına atıksu oluşumu ve kirlilik yüklerinden hesaplanan atıksu miktarı ve karakterinin
kontrol edilebilmesi için, yaz ve kış ayları ile kurak hava şartlarını temsil edecek debi ölçümü ve 24 saatlik
karakterizasyonlar yapılır ve tasarımda bu bulgular kullanılır.
Türkiye’de nüfusa bağlı olarak mesken alanlardan gelen atıksu oluşumu ve kirlilik yükleri değişimi Tablo
13.1’de verilmektedir. Bu değerlerde sızma debisi ve endüstriyel atıksular dâhil değildir.
Tablo 13.1. Nüfusa bağlı olarak atıksu oluşumu ve kirlilik yüklerinin değişimi (AATTUT, 2010)
Atıksu
KOİ BOİ AKM TN TP
Nüfus aralığı Oluşumu
g/kişi-gün g/kişi-gün g/kişi-gün g/kişi-gün g/kişi-gün
L/kişi.gün
2000- 10000 80 55 40 35 5 0.9
10000-50000 90 75 45 45 6 1.0
50000-100000 100 90 50 50 7 1.1
Küçük yerleşim yerlerinde oluşan atıksuların debilerinin saatlik ve günlük değişimleri, büyük yerleşim
yerlerine kıyasla daha fazla olacağı unutulmamalıdır. Aynı şekilde, atıksuların kimyasal içeriğinin sıklıkla,
büyük oranlarda değişim göstereceği de hem tasarımda hem de işletmede dikkat edilmesi gereken bir diğer
husustur.
Küçük yerleşim yerleri için arıtma alternatifleri iki ana kategoriye ayrılabilir.
•Arazide Arıtım
• Stabilizasyon Havuzları
• Havalandırmalı Lagünler
• Yapay Sulak Alanlarla Arıtım
•Mekanik Arıtım
• Döner Biyodiskler
• Paket Arıtma Sistemleri
• Oksidasyon Hendekleri
• Membran Sistemli Modern Arıtma Paketleri
• Küçük Japon Arıtma Sistemleri; Johkasou Sistemleri
11
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Stabilizasyon havuzları, inşası basit ve işletilmesi kolay arıtma sistemleridir. Bu havuzlarda, enerji
ve mekanik teçhizata ihtiyaç yoktur. Ayrıca, işletme açısından yetişmiş işletme eleman ihtiyacı az olan
tesislerdendir. Bu sistemde atıksular sığ havuzlarda uzun süre bekletilmekte ve organik maddelerin
ayrışması sağlanmaktadır. Ancak yukarıda belirtilen çok büyük üstünlüklerinin yanında, geniş araziye ihtiyaç
göstermeleri bir mahzur olarak alınabilir. Dolayısıyla, stabilizasyon havuzları ancak arazinin ucuz ve iklim
şartlarının müsait olduğu sıcak ve ılıman bölgeler için uygun arıtma sistemi olarak düşünülebilir. Arıtım
verimi, BOİ giderimi ile birlikte mikroorganizma ve besi maddeleri (N ve P) arıtımında da istenilen şartları
sağlayacak şekilde tasarlanabilir (AATTUT, 2010). Şekil 13.5’te stabilizasyon havuzuna ait şematik görünümü
verilmektedir.
Stabilizasyon havuzlarında bakteri ve algler arasındaki ilişki kullanılarak, organik maddenin zararsız son
ürünlere dönüştürülmesi sağlanır. Alglerin fotosentezi esnasında ortaya çıkardığı oksijen, aerobik bakteriler
tarafından kullanılırken, organik maddeyi parçalayan aerobik bakterilerin ortaya çıkardığı karbondioksit
algler tarafından besi maddesi olarak kullanılır. Aşağıdaki şekilde, bakteri ve algler arasındaki ilişki ve bu
esnada organik maddenin arıtılması şematik olarak gösterilmiştir. Şekil 13.6’da stabilizasyon havuzunda
gerçekleşen reaksiyonlar verilmektedir.
12
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Şekil 13.7’de ülkemizdeki bazı stabilizasyon havuzlarının görünümüne ilişkin fotoğraflar verilirken Şekil
13.8’de ülkemizde yaygın olarak tercih edilen seri bağlı anaerobik + fakültatif+ fakültatif havuzlardan oluşan
Ereğli AAT’nin akım şeması verilmektedir.
Şekil 13. 8. Stabilizasyon havuzu için akım şeması (Ereğli AAT, Konya)
Stabilizasyon havuzlarını üç sınıfta toplamak mümkündür. Bunlar, havalı (aerobik), havasız (anaerobik)
ve fakültatif stabilizasyon havuzlarıdır. Bunlara ait tasarım kriterleri Tablo 13.2’de verilmektedir.
Tablo 13.2.Havalı, havasız ve fakültatif stabilizasyon havuzları için tasarım parametreleri (AATTUT, 2010)
13
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Havalı stabilizasyon havuzlarında derinlik, ışık geçirimini ve fotosentezle alg oluşumunu en yüksek
seviyede tutmak için oldukça sığdır. Derinlikleri, 0.5 m civarındadır. Havasız stabilizasyon havuzları ise daha
derin inşa edilirler. Havasız ve fakültatif mikroorganizmalar, nitratlar ve sülfatlardaki oksijeni kullanırlar. Bu
tip havuzlar yüksek organik yükleri kabul edebilirler ve alg fotosentezi olmadan çalışabilirler. Işığın geçirimi
bu havuzlarda önemli olmadığından, 3-5 m derinlikler kullanılır.
Çamur birikimi 0.03-0.05 m3/çamur/kişi.yıl’dır. Bu durum göz önünde tutularak çamur birikimi için
fazladan bir hacim dikkate alınmalıdır. Hacim hesabında, çamurların 5-10 yılda bir defa temizleneceği
kabul edilmelidir. Stabilizasyon havuzları, tabii zeminde inşa edilirler. Havuz tabanının su sızdırmaması,
dolayısıyla yeraltı sularını kirletmemesi için havuz tabanı geçirimsiz yapılmalıdır. Zemin sıkıştırılıp, killi
toprak serilmesi gerekebilir.
Stabilizasyon havuzları, birden fazla sayıda ve/veya seri halde (üç gözlü) yapılabilir. Kişi başına yüzey
alanı, 10-15 m2 olabilir. Birinci havuzun yüzey alanı kişi başına 6 m2, ikinci ve üçüncü havuzların toplam
yüzey alanı kişi başına 5 m2 olabilir.
Stabilizasyon havuzlarının avantaj ve dezavantajları aşağıda verilirken Tablo 13.3’te ise stabilizasyon
havuzlarında karşılaşılabilecek işletme problemleri, bu problemlerin muhtemel sebepleri ve çözüm önerileri
verilmektedir.
Avantajları:
•Organik ve hidrolik şok yüklerine karşı dayanıklı,
•BOI, patojen ve askıda katıların yüksek oranda giderilmesi,
•Çok uzman olmayan tasarım ve düşük inşaat bilgisi gerektirir,
•Düşük işletme maliyeti,
•Elektrik enerjisi gerekmez,
•Doğru tasarlanmış ve bakımı yapılması durumunda, sinek veya koku ile ilgili gerçek bir sorun ortaya
çıkarmaması,
•Yerel olarak mevcut malzemelerle yapılabilir ve işletilebilir,
•Az sayıda ve niteliksiz personel ile işletilebilmesi.
14
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Dezavantajları:
•Geniş arazi gerektirir,
•Arazi fiyatına bağlı olarak yüksek ilk yatırım maliyeti,
•Birkaç yılda bir oluşan çamurun uzaklaştırılması gerekir,
•Sivrisinek kontrolü gereklidir,
•Soğuk iklimler için her zaman uygun değildir,
•Düşük arıtma verimi elde edilir.
Havalandırmalı lagünler, 2.5-5 metre derinliğinde toprak yapılardır. Havalandırma, dubalar veya
sabit kolonlar üzerine yerleştirilen mekanik havalandırıcılar vasıtasıyla yapılır. Bu havuzlar, stabilizasyon
havuzlarına göre daha kısa bekletme sürelerinde işletilmekte ve daha derin tasarlanmaktadır. Bu nedenle,
stabilizasyon havuzları ile kıyaslandığında önemli oranda daha küçük hacimlere sahiptirler. Mekanik ekipman
olarak, yüzeysel havalandırıcılara ihtiyaç vardır.
Stabilizasyon havuzlarında, heterotrofik bakterilerin, organik maddeleri parçalamak için ihtiyaç duyduğu
oksijeni sağlayan alglerin sağladığı oksijen yerine, havalandırmalı lagünlerde ihtiyaç duyulan oksijen
genellikle mekanik yüzeysel havalandırıcılar ile suya kazandırılır. Şekil 13.9’da ülkemizdeki havalandırmalı
lagün örnekleri verilmektedir.
Şekil 13. 9. Havalandırmalı lagün örnekleri (Söke AAT, Aydın) (Fotoğraflar: Nas, B)
15
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Fakültatif havalandırmalı lagünlerde, birim hacim başına düşen enerji yoğunluğu, gerekli oksijen
miktarının sıvıya verilmesi için yeterlidir. Fakat bu enerji girdisi, bütün katıları askıda tutmak için yeterli
değildir. Bunun sonucunda, lagüne giren askıda katı maddelerin bir kısmı ve substrat giderimi sonucunda
oluşan katı maddeler, tabana çökmeye başlarlar ve tabanda havasız bozunma meydana getirirler. Bu
lagünlerdeki aktivite kısmen havalı, kısmen de havasız olduğundan bu tip lagünlere “fakültatif” denir.
Havalı lagünlere verilecek enerji, sadece istenilen miktarlardaki oksijeni sıvı içerisine verecek seviyede
değil, aynı zamanda aktif çamur havalandırma tanklarında olduğu gibi bütün katı maddeleri askıda tutacak
seviyede olmalıdır. Bu nedenle, bu tip lagünlerde fazla askıda katı çökelmesi gözlenmez. Arıtım verimi fazla
yüksek değildir. Çıkış suyunda çok miktarda askıda katı madde bulunduğundan verim yaklaşık olarak % 50-60
seviyesindedir. Daha iyi BOİ ve katı madde giderim istenirse çöktürme gerekmektedir.
Bu havuzların boyutlandırılmasında, uygun bekletme süresi seçilerek hacim hesaplanır. Seçilen mekanik
havalandırıcı için uygun su derinliği seçilerek boyutlar ve bu boyutlara göre dispersiyon katsayısı belirlenir.
Havalandırmalı lagünlerde havalandırıcı gücü, fakültatif olanlarda havuz hacmi başına 1.0-1.2 w/m3 ve
havalı olanlarda ise 2.75 w/m3 den büyük alınarak hesap yapılır. Giderilen BOİ5 başına havalandırıcı gücü
ise 1.8-2 kW’dır. Kişi başına gerekli yüzey alanı, 1.5 ile 3 m² alınabilir ve iki kademeden oluşabilir. Birincisi,
havalandırma, ikincisi ise çöktürme havuzudur. Birinci havuzdaki hacim ihtiyacı, kişi başına 3 m3 ve havuz
derinliği, 2.5-3 m olabilir.
Yapay sulak alanlar dünya’da özellikle küçük yerleşim yerlerinde atıksu arıtımı amacıyla yaygın olarak
kullanılmakta iken 90’lı yıllardan itibaren ise ülkemizde uygulamaları yapılmaya başlanılmıştır. Ülkemizde
yaygın olarak inşa edilen yapay sulak alanlar gerek projelendirme gerek inşaat gerekse işletme aşamalarında
yapılan hatalar nedeni ile verimli bir şekilde işletilememekte veya atıl duruma gelmektedir (Koyuncu ve
ark, 2018).
16
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Yapay sulak alanlar, doğal sulak alanlarda gerçekleşen sürecin kontrollü bir sistem içerisinde
gerçekleştirildiği sistemlerdir. Bu tür sulak alanlar atıksuyun doğal koşullarda fiziksel, kimyasal ve biyolojik
proseslerle genellikle derinliği 1 m’den daha az olan havuz, yatak veya kanallarda, sucul bitkilerin
büyütülmesi ile arıtılması esasına dayanmaktadır. Yapay sulak alanlar geçirimsiz kil tabakası veya sentetik
tabakalar ile izole edilen hacimlerin içine taş, çakıl ve kum gibi gözenekli maddelerin yerleştirilmesi ile
oluşturulan, atıksu akışının, bekletme süresinin ve atıksu seviyesinin kontrol edildiği yapılardır (AATTUT,
2010). Ülkemizdeki yapay sulak alan tesislerinden bir görüntü Şekil 13.10’da verilmektedir.
Şekil 13. 10.Yapay sulak alan tesisi (Yenikent AAT, Aksaray) (Fotoğraflar: Nas, B)
Yapay sulak alanlar, doğal sulak alanlarda meydana gelen fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtma
proseslerinden faydalanmak ve organik madde, toplam askıda madde, nütrient ve patojen organizmaları
arıtmak için tasarlanmış sistemlerdir (Arroyo ve ark., 2010).
Yapay sulak alanlar, atıksu, besin maddesi, bitki örtüsü ve birçok farklı mikroorganizma (çoğunlukla
bakteri) içeren kompleks bir birleşimdir. Bitki örtüsü yüzey alanı, mikroorganizmalar için uygun büyüme
ortamı ve filtrasyonu sağladıkları için yapay sulak alanlar için hayati öneme sahiptir. Atıksu içerisinde
bulunan kirleticiler fiziksel, kimyasal ve biyolojik prosesler ile arıtılırlar (UN-HABITAT, 2008). Tablo 13.3’de
yapay sulak alanlarda kirletici giderim mekanizmaları verilmektedir.
17
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Çökelme
Askıda Katı Maddeler
Filtrasyon
Aerobik mikrobiyol bozunma
Çözünmüş Organik Maddeler
Anaerobik mikrobiyal bozunma
Sorbsiyon
Fosfor
Bitki köklerine alım
Nitrifikasyon
Denitrifikasyon
Bitki köklerine alım
Azot
Sorbsiyon
Amonyak uçması (Çoğunlukla yüzeyaltı akışlı yapay sulak
alanlarda)
Adsorbsiyon ve katyon değişimi
Kompeks oluşturma
Metaller Çökelme
Bitki köklerine alım
Mikrobiyol oksidasyon
Sedimentasyon
Filtrasyon
Patojenler
Doğal ölüm
Makrofit köklerinden antibiyotik boşaltımı
Yapay sulak alanlar geçirimsiz kil tabakası veya sentetik tabakalar ile izole edilen hacimlerin içine taş,
çakıl ve kum gibi gözenekli maddelerin yerleştirilmesi ile oluşturulan, atıksu akışının, bekletme süresinin
ve atıksu seviyesinin kontrol edildiği yapılardır. Sulak alanların başlıca bileşenleri, en uygun arıtma için giriş
atıksuyunu dağıtan ve düzenleyen giriş yapısı, açık su alanları ile bütünüyle bitki büyümesinin gözlendiği
alanların kombinasyonu ve giriş yapısı tarafından sağlanan dağılımı tamamlayıcı ve sulak alan havuzu
içerisindeki su seviyesini düzenleyici çıkış yapısıdır.
18
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Uygulanabilecek nüfus büyüklüğü, mevcut arazi durumu, hidroloji, iklim ve zemin şartları, toprak
geçirgenliği, taşkın riski, çevresel ve düzenleyici şartlar gibi faktörlere bağlıdır. Buna rağmen kuzey Avrupa
ülkeleri gibi soğuk iklime sahip ülkelerde de kullanılmaktadır. Bu tesisler, nüfus yoğunluğunun düşük olduğu
ve düşük debilerin ileri arıtmaya ihtiyaç duyduğu yerlerde kullanılmaktadır. Yapay sulak alanlar, arazinin
ucuz olduğu ve yetişkin personelin mevcut olmadığı yerleşimler için uygun bir teknolojidir. Hedeflenen
arıtma ihtiyacı doğrultusunda çeşitli arıtma alternatifleri ile beraber uygulanabilir. Yapay sulak alanların ham
atıksu için kullanılması tavsiye edilmemektedir. Arıtma veriminin iyileştirilmesi için uygun bir ön arıtmanın
ardından ikincil arıtma alternatifi olarak kullanılması yapay sulak alanın verimini artırmaktadır. Ülkemizde
YSA öncesinde genellikle 4 gözlü olarak teşkil edilen fosseptikler askıda katı madde ve organik madde
giderimde oldukça etkilidir. Bu sistemlerin temel prensibi giriş atıksu ile aktif çamurun temas süresini
artırmaktır (UN-HABITAT, 2008). Yapay sulak alan arıtma tesisi için tipik bir akım şeması Şekil 13.11’de
verilmektedir.
Ön arıtma seçenekleri olarak, yüzen kaba partiküllerin giderilmesi için ızgara ünitesinin ardından, askıda
partiküllerin giderilmesi ve organik yüklemenin azaltılması için imhoff tankı veya septik tanklar, stabilizasyon
havuzları veya ön çöktürme havuzu uygulanabilir. Atıksu arıtıldıktan sonra uygulanacak nihai uzaklaştırmaya
bağlı olarak yapay sulak alan sistemlerinden önce veya sonra diğer arıtma sistemleri eklenerek başarılı
bir arıtma sağlanabilir. Yapay sulak alanlar özellikle evsel yerleşimlerde yer alan septik tanklardan gelen
atıksular ile aktif çamur sistemlerinden çıkan atıksuların 3. kademe arıtılmaları için kullanılabilir. Yapay
sulak alan tesisi tipik kesiti Şekil 13.12’de verilmektedir.
19
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Yapay sulak alanın önemli bileşenlerinden bir tanesi de bitkilerdir. Bitkiler yapay sulak alan içerisinde,
besin dönüşümüne katkıda bulunur, akışa mekanik direnç sağlar, alıkonma süresini arttırır, askıda kalan
partiküllerin çökmesini kolaylaştırır ve kökler büyüdükçe ortamdaki su iletkenliğini artırır. En çok kullanılan
bitki türleri Scirpus sp. (Hasırotu), Typha sp. (su kamışı) ve Pragmites communis (sazlar)’dır. Yapay sulak
alan bitki türlerinin karakteristik özellikleri Tablo 13.4’te verilmektedir.
Çözünebilir organik maddeler bitkilerle temas halindeki bakteriyel biyofilmlerle aerobik olarak
giderilir. Bitkilerin bu biyofilm tabakasına kökleri vasıtasıyla temin ettikleri oksijen (Şekil 13.13.a) aerobik
ayrışmaya yardımcı olur. Organik maddelerin anaerobik ayrışımı ise taban kısmında olur. Azot giderimi
nitrifikasyon ve denitrifikasyon başta olmak üzere bitkiler tarafından alınma, amonyak uçuculaşması yoluyla
gerçekleşmektedir. Sulak alanlarda fosforun en temel giderimi; adsorpsiyon, filtrasyon, fiziksel çökelme
(yerçekimiyle), kimyasal çökelme (kompleks oluşumuyla) ve bitki bünyesine alınma yolları iledir. Yapay
sulak alanlarda arıtma bölgeleri Şekil 13.13.b’de verilmektedir. Şekil 13.13’te yapay sulak alanlarda oksijen
transferi ve yapay sulak alanlarda arıtma bölgelerine ait görüntüler verilmektedir.
Şekil 13.13. a:Yapay Sulak Alanlarda Oksijen Transferi, b: Yapay Sulak Alanlarda Arıtma Bölgeleri
20
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Yüzey akışlı ve yüzey altı akışlı olmak üzere iki tip yapay sulak alan sistemi mevcuttur. Yüzey akışlı
yapay sulak alanlarda atıksu akışı, toprak tabakasının altına doğru kök salmış su bitkilerinin gövdesi ve
yaprakları arasından geçerek, yüzey altı yapay sulak alanlarda ise akış, taş, çakıl ve kum gibi malzemelerin
içerisinde yetiştirilmiş bitkilerin gövdesi ve kökleri ile atıksu temas ettirilerek sağlanmaktadır.
Atıksuyun serbest yüzey üstü akışının, sulak alan bitkileri arasından geçerek gerçekleştiği sistemlerdir.
Yüzey akışlı sulak alanlarda, su derinliği için genellikle, 0.15-0.6 m arasında değişen tipik değerler
kullanılmakla beraber, yetişen bitkilerin yoğunluğuna bağlı olarak 0.1-2 m’ye kadar da seçilebilmektedir.
Yüzey akışlı sulak alanlarda yüzey alanı, bekletme süresi ve derinliğe bağlıdır. Toplam yüzey alanı, iyi
bir hidrolik kontrol ve işletme kolaylığı sağlamak amacıyla banketler ile ayrılarak en az iki paralel havuza
bölünmelidir.
Yüzey akışlı sulak alanlarda bitkiler, çökelmiş katılar, diğer katı maddeler ve su kolonunun uzunluğu
kullanılabilir su alanını azaltabilir. Bitkilerin yoğun bulunduğu bölgeler için sulak alanın gözenekliliği 0.65-
0.75 arasında kabul edilebilirken, bitki yoğunluğunun artması ile orantılı olarak daha düşük değerler de
kullanılabilir. Açık su alanına sahip sulak alanlar için sulak alanın gözenekliliği, 1.0 kabul edilebilir. Yüzey
akışlı sulak alanlarda su kolonuna oksijen sağlanması bitki yoğunluğuna bağlı olarak azalmakta olup, organik
yükleme oranı 18-116 kg BOİ/ha.gün arasında değişmekte ve %70-95 arasında bir giderme verimi elde
edilebilmektedir. Yüzey akışlı yapay sulak alanda arıtım için yüzen, batık veya sudan çıkmış sulak alan
bitkileri kullanılabilir. Şekil 13.14’te yüzey akışlı yapay sulak alana ait görüntü ve Şekil 13.15’ te yüzey
akışlı sulak alan arıtımında kullanılan sucul bitkilere ait görüntüsü verilmektedir.
21
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Şekil 13. 15. Yüzey akışlı sulak alan arıtımında kullanılan sucul bitkiler
Yüzey üstü sulak alanlarda tıkanma riski olmamakta, ancak sivrisinek ve koku sorunları yoğun bir şekilde
hissedilmektedir. Atıksuların, arıtım süresince ışığa maruz kalmalarından dolayı, havuzlarda alg büyümesi
gerçekleşme, bu durum çıkış sularının kalitesini olumsuz etkilemektedir.
Avantajları:
•Estetik açıdan iyi bir görünüm ve doğal yaşam alanı sağlar.
•BOİ ve askıda katı maddelerin yüksek oranda giderilmesi; orta derecede patojen giderimi.
•Yerel olarak mevcut malzemelerle yapılabilir.
•Elektrik enerjisi gerekmez.
•Kimyasal kullanımı gerekmez.
•Düşük işletme maliyeti.
Dezavantajları:
•Sivrisinek üreme alanı olabilir.
•Geniş bir arazi alanı gerektirir.
•Tam kapasitede çalışmak için uzun başlangıç süresi gerektirir.
•Uzman tasarım ve inşaat gerektirir.
•Soğuk iklimlere çok toleranslı değildir.
Sistem atıksuyun içerisinden geçtiği doğal çakıl taşı, bitkilerin büyümesini sağlayan toprak ve arıtımı
gerçekleştirecek sulak alan bitkilerinden oluşur. Atıksu; süzülme, adsorbsiyon, çökelme, biyolojik bozuşma
yöntemlerinin etkileriyle havuzda arıtılır. Çakıl taşları arasına gelen atıksudaki organik maddelerin aerobik
bozuşması için gerekli oksijenin taşındığı tek mekanizma, oksijenin bitki yapraklarından, köklere doğru
taşınmasından oluşur. Şekil 13.16’da yüzeyaltı akışlı yapay sulak alana ait bir başka görüntüsü verilmektedir.
22
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Yüzey altı akışlı sulak alanlarda bitkiler suya gövde/kök sistemi ile oksijen sağladığı için tasarım derinliği,
bitki gövdelerine ve köklerine nüfuz etme derinliği ile kontrol edilmektedir. Su derinliği, maksimum 0.4 m
kabul edilmeli, girişteki atıksu seviyesi ile tanımlanan ortam derinliği ise su derinliğinden en az 0.1 m fazla
olmalıdır. Yüzey altı akışlı sulak alanların kesit alanı hedeflenen hidrolik kapasiteye ve akış hızına bağlı
olarak hesaplanmaktadır. Akış hızı en fazla, 6.8 m/gün olmalıdır.
Başlangıçta sulak alanın gözenekliliği için tipik değerler 0.18-0.35 arasında kabul edilebilirken, sistemin
bitki gövdelerinin büyümesi ve olgunlaşması sonucu gözeneklilik değeri değişmektedir.
Yüzey altı akışlı sulak alanların organik yükleme miktarı en fazla 110 kg/ha.gün olabilir. Sistemin giriş
yapısında BOİ yoğun halde bulunacağı için, tasarım organik yükleme oranının oksijen transfer hızının bir
buçuk katından fazla olmaması tavsiye edilmektedir.
Yüzey altı akışlı yapay sulak alanlar, yatay ve düşey akışlı olmak üzere iki şekildedirler. Yatay akışlı
yapay sulak alanlarda, filtreler suya doymuş durumdadır. Atıksu, filtre girişinden verilmekte ve daha sonra
malzeme boyunca yatay yönde akmaktadır. Su seviyesi, yüzeyin 5 cm altında olmalıdır. Yatak derinliği 60
cm olabilir. Derinlik, maksimum bitki kökü penetrasyon değerine eşit olmalıdır. Bitki yoğunluğu ise 4 bitki/
m² olarak alınabilir. Dikey akışlı yapay sulak alanlar, arıtılacak atıksu özelliğine göre değişen oranda kum
ya da çakıl katmanı içeren ve tabanı tamamen sızdırmaz yapıda olan sistemlerdir. Filtre tabakası içerisine
uygun yöresel bitkiler ekilebilir. Atıksu belirli noktalardan yüzeyden beslenmektedir. Başta bir çubuk ızgara
kullanılabilir.
23
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Avantajları:
•Düşük işletme ve bakım gereksinimi.
•Yüksek proses kararlılığı.
•Yerel olarak mevcut malzemeler kullanılarak, yerel işçiler ile inşa edilebilir.
•Doğal arıtım süreçlerin (çökelme, süzülme vb.) kullanılması.
•Yüksek BOİ, askıda katı madde ve patojenlerin giderilmesi.
•Sivrisinek problemi yoktur.
•Elektrik enerjisi gerekmez.
•Düşük işletme maliyeti.
Dezavantajları:
•Geniş bir arazi alanı gerektirir.
•Düşük nütrient giderimi.
•Yüksek tıkanıklık riski.
•Tam kapasiteye erişmek için yüksek zaman gereksinimi.
•Uzman tasarım ve inşaat denetimi gerektirir.
•Soğuk iklimlere çok toleranslı değildir.
Biyodiskler, genel karakteri ile damlatmalı filtreler ve aktif çamur sistemlerinin ortaklaşa yürütüldüğü
sistemlere benzer. Ancak havalandırma havuzu yerine döner diskler bulunmaktadır. Bu üniteler, plastikten
yapılan 2-3 cm çapında 2-3 cm kalınlığında disklerden oluşur. Diskler bir şaft üzerinde birbirine paralel
olarak yerleştirilir ve şaft bir motor yardımıyla döndürülür. Atıksu uzun ve sığ tankların içerisine konur,
diskler atıksu içine %40-50 oranında batık şekilde 2-10 devir/dakika hızıyla döndürülür. Organizmalar disk
yüzeyinde biyofilm şeklinde büyürler ve atıksudaki organik bileşikler biyofilm içine yayılırken organizmalar
tarafından karbondioksite oksitlenirler. 13 derecenin altında verim oldukça düşer ve yeni biyofilm tabakası
10-15 gün arasında oluşur (Metcalf ve Eddy.1991). Plastik malzemeden yapılan diskler, mikroorganizmaların
tutunduğu ve geliştiği ortamı oluştururlar ve bağlı büyüme süreci yaşanır. Dönme esnasında disklere tutunmuş
biyokütlenin bir kısmı atıksu içinden geçerken plastik ortamdan ayrılır. Bu sebepten diskler üzerinde yaklaşık
olarak sabit biyofilm bulunur. Disklerden ayrılan biyokütle son çöktürme havuzuna gidinceye kadar, levhaların
karıştırma etkisi ile askıda katı madde halinde kalır ve son çöktürme havuzunda sistemden uzaklaştırılır.
Ülkemizde küçük yerleşim yerlerinde az sayıda da olsa döner biyodisk uygulamaları bulunmaktadır.
Öncesinde bir fosseptik, kaba ızgara ve ardından paralel veya seri bağlı biyodiskler yerleştirilmektedir.
Biyodisk ünitesindeki biyokütlenin çöktürülmesi içinde son çökeltme havuzları paket sistemlere entegre
edilmektedir. Son çökeltmeden çıkan arıtılmış atıksular alıcı ortamlara deşarj edilmektedir. Ülkemizde inşa
edilen bazı paket biyodisk uygulamalarından örnekler Şekil 13.17’de verilmektedir.
24
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Şekil 13. 17. Ülkemizdeki bazı paket biyodisk uygulamaları (Fotoğraflar: Nas, B)
Paket biyodisklerde örneklerde görüldüğü gibi, doğrudan açık alanda, yarı açık alanda ve kapalı bina
içinde yerleşim örnekleri olabilmektedir. Burada kullanılan malzemelerin iklim şartlarına dayanımı, don
olayları ile borularda olabilecek hasalar göz önüne alınmalıdır. Ülkemizdeki uygulamalarda bazı tesislerde
işletme sorunları yaşanmakta, özellikle mekanik sorunlar öne çıkmaktadır. Bunun yanında tesislerde çökeltme
havuzlarının kapasitesinin küçük seçilebildiği, sistemlerde çamur bertarafına yönelik bir ünite olmadığından
çökeltme havuzlarında çöktürülen biyokütlenin bertarafının sorun olduğu görülmektedir.
25
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Son yıllarda birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de paket atıksu arıtma tesisleri gerek evsel gerekse
endüstriyel alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır Genellikle 25-1.000 eşdeğer nüfusa hizmet verecek
modellerde üretilmektedirler. Kişi başı günlük su tüketimi 200 lt alınarak tasarımı yapılır ve 5-200 m3/gün
arasında değişen kapasitelerde imal edilmektedirler.
Özellikle, toplu konutlar, tatil köyleri, oteller, sanayi tesisleri, sosyal tesisler gibi 1000 eş değer nüfusa
sahip yerlerde uygulama alanları bulmuşlardır. Tam otomatik işletme ve gerektiğinde yeni ünitelerin
eklenmesi ile kapasitelerinin arttırılabilmesi avantajlarındandır. Hızlı kurulmaları, tasarım safhasında daha
az mühendislik hizmeti gerektirmesi gibi üstünlükleri sebebiyle tercih edilmektedir. Paket arıtma üniteleri
5mm kalınlığında formlandırılmış karbon çelikten taşınabilir ebatlarda imal edilmekte olup, kumlanmış iç ve
dış yüzeyler iki kat epoxy boya ile kaplanarak korozyon etkisine karşı korunmuş olur. Paket ünite grobeton
bir zemine oturtulmak suretiyle işletmeye alınır.
Paket arıtma tesisleri ile alıcı ortam deşarj standartlarını sağlanabileceği gibi su kalitesini arttırabilmek
için kum filtresi, karbon filtre ve UV ünitesi gibi ileri arıtma ekipmanları da ilave edilebilir.
Paket atıksu arıtma tesisleri genellikle uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi prensibine göre üretilirler.
Üretici firmaya bağlı olarak değişik yapılarda (dikdörtgen, prizmatik, silindirik vs) imal edilmektedir. Paket
arıtma tesisleri sürekli ve ardışık kesikli reaktör (AKR) olarak işletilebilmektedirler. Sürekli sistem özellikle
debinin sabite yakın ve yüksek olması durumunda kullanılabilirken, ülkemizde genellikle paket arıtma
tesisleri kesikli sistemde tasarlanmaktadır.
Ardışık kesikli reaktörler, özellikle küçük ve orta nüfuslu yerleşim yerlerinde yaygın olarak kullanılan
aktif çamur sistemleridir. Atıksu miktarına bağlı olarak ardışık kesikli reaktörler de tek ya da birden çok
reaktör paralel olarak kullanılabilir.
Bu fazların sürelerinin toplamı çevrim süresini vermektedir. Fazların süreleri ayarlanarak organik karbon,
biyolojik azot ve fosfor giderimi de sağlanabilir. Doldurma/karıştırma ve havalandırma fazlarının (sürelerinin)
farklı şekillerde uygulanması ile etkin organik karbon ve biyolojik nütrient giderimi sağlanabilmektedir.
AKR’lerde biyolojik azot giderimi kolaylıkla gerçekleştirilebilmektedir. Atıksu beslemesi ve havalandırma
periyodunun ayarlanması ile proses esnekliği sağlanabilir.
26
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
•AKR'de son çökeltim işlemi, reaktör içinde gerçekleştirilir ve çamur geri devir sistemine ihtiyaç yoktur.
•Tüm atıksuyun by-pass edilmeden arıtılabilmesine imkân tanınır.
•AKR sistemi dengeleme havuzlu veya dengeleme havuzu olmadan inşa edilebilir.
•“Havalandırma” ve “Çökeltim” fazları “Reaksiyon” fazı olarak dikkate alınmalı, diğer fazlarda reaksiyon
olmayacağı kabul edilmelidir.
•Her durumda en az 2 paralel reaktör olacak şekilde planlanmalıdır. Büyük kapasiteli sistemlerde
reaktör sayısı arttırılabilir. Reaktörlerden biri devre dışı kaldığı durumda paralel reaktör(ler) giren tüm
atıksuyu arıtılabilmelidir.
•Faz süreleri, havalandırma, karıştırma ve atıksu dozlama sistemi kontrol sisteminde birbirinden
bağımsız programlanabilmelidir.
•Planlanan tasarım ve işletme ile istenilen deşarj standartları sağlanabilmeli, işletmeden dolayı
karşılaşılacak kalite değişimleri minimize edilmelidir.
•Hacim saatlik ve mevsimlik debi değişimlerine cevap verecek şekilde seçilmelidir.
•Reaktördeki AKM ve UAKM konsantrasyonları minimum ve maksimum su seviyelerinde hesaplanmalıdır.
•Fazla çamur aerobik faz sonundan ya da boşaltma fazı sonundan çekilmelidir.
27
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
•Deşarj kriterlerini sağlamak üzere AKR sistemlerinde doldurma-karıştırma, sürekli besleme, kesikli
havalandırmalı, kademeli beslemeli vb. sistemler seçilebilir. Ancak bu sistemlerin istenilen deşarj kriterlerini
sağlayacağı kanıtlanmalıdır. Seçilen otomasyonun, giriş atıksu debisinin değiştiği koşullarda tüm sistemi
sorunsuz çalıştırabilir halde tutması gerekir.
•Boşaltım Şekil 13.20’de verilen alternatiflere göre gerçekleştirilmelidir. Özellikle su seviyesine yakın
dekantör uygulaması tercih edilmelidir. Boşaltım işlemi çökeltim fazı başladıktan en az 15 dakika sonra
başlatılabilir.
•Karıştırma sistemi çalıştırılmaya başladıktan 5 dakika içinde tüm reaktör hacmi askıda tutulabilmelidir.
•Havalandırıcı kapasitesi hesabı, reaksiyonun sadece havalandırma fazında gerçekleşeceği dikkate
alınarak düzeltilmelidir.
•Deşarj kriterlerinde mevcut ise, biyolojik fosfor gideriminin sağlanamadığı durumlar için kimyasal
fosfor dozlama sistemi yedekte bulundurulmalıdır. Biyolojik fosfor giderimine imkân tanımak için öngörülen
anaerobik ortama nitrat ve oksijenin girişi minimize edilecek şekilde bir işletme düzeni seçilmelidir.
•Biyolojik Azot ve Fosfor giderimine göre planlanan AKR sistemlerinde en azından ORP, pH ve çözünmüş
oksijenin yerinde (anlık) ölçülmesi gerekir.
•Havalandırma fazında oksijen seviyesi istenildiği şekilde ayarlanabilmelidir. Reaksiyon fazında çökeltimi
engelleyici önlemler alınmalıdır.
•Havalandırma sistemi difüzörlerin tıkanmasını minimize edecek şekilde planlanmalıdır.
•Biyolojik azot (ve fosfor) giderimi için tasarlanan AKR’lerde havalandırma kontrolünün anlık çözünmüş
oksijen ölçümü ile sağlanması gerekir. Ayrıca ORP ölçümlerinin de anlık olarak izlenmesi gerekir.
Oksidasyon hendekleri dairesel ya da oval şekilli hendekler olup mekanik yöntemlerle (rotor ya da yüzey
havalandırıcı) havalandırılırlar. Izgaradan geçirilerek veya çökeltilerek katılardan arındırılmış atıksu, hendek
içinde 0.3-0.4 m/s yatay hızla hareket ederken havalandırılmaktadır. Oksidasyon hendekleri, genellikle
uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi özelliğindedir. Hendek çıkışında diğer biyolojik sistemlerde olduğu
gibi, çöktürme tankı ile katıların (çamurun) çökelmesi sağlanmaktadır. Düşük atıksu debileri (küçük ve orta
nüfuslu yerleşimler) için uygun olup, diğer sistemlere kıyasla daha az teknoloji gerektiren ve fazla işletme
becerisi gerektirmeyen sistemlerdir. Şekil 13.21’de oksidasyon hendeği akım şeması ve uygulama örneği
verilmektedir.
28
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Şekil 13. 21. Oksidasyon hendeği akım şeması ve uygulama örneği (Evci AAT, Samsun. Fotoğraf: Nas, B)
Arıtma teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ve su kaynaklarına konulan daha sıkı deşarj limitleri
nedeniyle son yıllarda uygulanmaya başlayan bir yöntemdir. Membran sistemleri küçük yerleşim yerlerindeki
arıtma sorununu çözmek için, membran modüllerinin paket arıtma sistemlerine entegre edilmesi başarılı
bir uygulamadır. Paket sistemlerdeki atıksu, ayrı bir havuz içerisine daldırılmış membran ile vakum altında
çekilmektedir. Vakum sırasında, havanın da verilmesi gerekmektedir. Membrandan süzerek elde edilen su,
sulama suyu olarak geri kullanılabilecek kalitededir. İleri membran teknolojisi kullanılarak çalıştırılan küçük
atıksu arıtma tesislerinin çalışma prensipleri ve verimlilikleri Johkasou prosesi içerisinde detaylı olarak
anlatılmıştır. Bunun yanında, membranlı atıksu arıtma sistemleri konusu ayrı bir eğitim modülü olarak
detaylı olarak hazırlanmıştır. Şekil 13.22’de membran entegreli paket arıtma sistemlerine ait görüntüsü
verilmektedir.
29
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Japonya’da paket arıtma sistemleri 1960’lı yıllarda kullanılmaya başlamış ve günümüze kadar bu sistem
üzerinde birçok revizyon uygulanmıştır. Japonya'daki yerinde arıtma sistemleri; basit septik tanklardan,
yüksek kalitede su arıtan ileri arıtma ünitelerine kadar uzanmaktadır. Johkasou kelimesi; arındırma anlamına
gelen jouka ve tank anlamına gelen sou kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir.
Japonya’da; 8.000.000’dan fazla Johkasou sistemi kurulu olup, son yıllarda okyanus ötesi diğer ülkelerde
de hızla yaygınlaşmaktadır.
Johkasou'nun kurulum, bakım ve boşaltma uzmanlarını yetiştirmek için 1966 Yılında “Japonya Johkasou
Eğitim Merkezi” kurulmuştur. Aynı zamanda Johkasou teknolojilerini araştıran ve geliştiren bir kurum olan
bu merkez; 1980 yılında Sağlık ve Refah Bakanlığı tarafından, bir vakıf olarak tanınmış ve “Japonya Çevre
Sağlık Koruma Merkezi” (JECES) olarak yeniden adlandırılmıştır. Japonya’da 1983 Yılında; bahsi geçen
Johkasou arıtma sistemi için belirli standartları ifade eden “Johkasou Kanunu” uygulanmaya başlanmıştır.
Johkasou arıtma sistemi; kanalizasyon altyapısı henüz gelişmemiş olan küçük yerleşim alanlarında
kullanılmaktadır. Bu sistem ayrıca; endüstriyel atıksu üreten tesislerde de kullanılmaktadır. Johkasou tankları,
kısa sürede inşa edilmekte ve yüksek atıksu arıtma performansı sağlayarak; fabrikalarda, hastanelerde ve
konut bölgelerinde etkili çözümler üretmektedir.
30
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Johkasou sistemi arıttığı eşdeğer nüfus aralıkları için küçük (5-10 kişi), orta (10-50 kişi) ve büyük (50
kişiden fazla) ölçekli olmak üzere 3 sınıfa ayrılırlar.
Bu sistemde; 4 adet tank bulunmakta ve her tankta ayrı arıtma prosesi uygulanmaktadır. Bu tanklar
sırası ile aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır.
Ön Çökeltim Tankı: Bu kısımda; filtre malzemeleri yardımı ile kaba malzemelerin filtrasyonu ve çökeltimi
gerçekleşmektedir. Bazı Johkasou sistemlerinde bu tank içerisinde filtre malzemesi bulunmamakta ve sadece
çökeltim tankı olarak kullanılmaktadır.
Anaerobik Filtre Tankı: Bu kısımda; atıksu içerisindeki katı maddeler ve kirleticiler, tank içerisine
yerleştirilmiş olan medya malzemesine tutunan anaerobik bakteriler tarafından giderilir.
Oksijen Temas Tankı: Bu kısımda; aerobik bakteriler medya malzemelerine tutunarak büyürler ve
atıksudaki kirleticileri parçalarlar. Bu işlem için ihtiyaç duyulan oksijen blower tarafından temin edilir.
Tankın kapasitesine göre blower seçimi yapılır.
Son Çökeltim Tankı: Askıda katı maddeler ve oluşan biyokütle bu tankta çökeltilir.
31
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Membran filtre ünitesinde; Polietilen malzemeden üretilmiş mikro gözenekli membranlar bulunmaktadır.
Membranın mikro gözeneklerinden daha küçük olan sıvı kısım burada süzülür, fakat kirliliğe sebep olan
maddeler büyük boyutlarından dolayı geçemezler. Membran yüzeyinde kalan bu maddeler; oluşturulan hava
kabarcıkları ve titreşim vasıtasıyla yukarı doğru hareket eder ve membran yüzeyinin tıkanması engellenmiş
olur. Membran Filtre; Johkasou sisteminde, Aerobik tankın içerisine yerleştirilmektedir. Membran aralığı 0.2
mikrometre, aktif çamur biyokütle flokları ise 50 ile 100 mikro metre büyüklüğünde oldukları için membran
yüzeyinde tutulurlar. Ayrıca Koliform, E-koli mikroorganizmaları da membran yüzeyden geçemezler.
Membran prosesi konvansiyonel aktif çamur sistemine göre 1/3 ile 1/5 arasında daha az yer kaplamakta
ve son çökeltim prosesine ihtiyacı ortadan kaldırmaktadır.
32
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Kanalizasyon sistemi bulunmayan küçük yerleşim alanları, siteler, hastaneler, okullar, çadırkentler ve
kamu yerleşkeleri gibi yerler için kullanılabilen, Johkasou sisteminin avantajları aşağıda sıralanmıştır.
Ülkemizde küçük yerleşim bölgelerinde yaygın olarak kullanılan AKR metotlu paket arıtma sistemleri ile
Johkasou sistemi arasındaki farklar şu şekilde sıralanabilir;
AKR sistemi; tank içinde askıda büyüyen biokütleye dayalı bir aktif çamur prosesidir. Johkasou’da ise;
tank içerisinde biyofilm tabakası oluşmasına olanak sağlayacak medya malzemeleri yerleştirilmektedir.
Bunun sayesinde bakteriyolojik faaliyetler daha verimli sonuçlanmaktadır. Ayrıca Johkasou’ya adapte
edilebilen elektrokoagülasyon ve membran prosesleri sayesinde AKR’ye göre çok daha ileri seviyelerde
arıtma gerçekleştirilebilmektedir.
AKR prosesinde arıtılan atıksuyun, yeniden kullanım şartlarını karşılaması güçtür. Buna karşın
Johkasou sistemi ile arıtılan atıksular, AKR’ye göre daha emniyetli olarak yeniden sulama vb. faaliyetlerde
kullanılabilmektedir.
AKR sisteminde; aerobik, anoksik ve anaerobik arıtma prosesleri tek bir tank içerisinde gerçekleşmektedir.
Johkasou’da ise; her bir proses için ayrı tanklar dizayn edilmiştir. Bu yüzden AKR sistemine göre daha az yer
kaplar ve arıtma için süre ihtiyacı daha kısadır.
Ülkemizde uygulana AKR sistemlerine bakıldığında; kullanılan en düşük kapasitenin 25 kişi olduğu
görülmektedir. Buna karşın Johkasou sistemlerinin; 5 kişilik kapasitelerde dahi kullanımı mevcuttur. Bu
sebepten dolayı Johkasou sistemi tek aileden oluşan bir evin atıksuyunun dahi ileri derecelerde arıtımına
olanak sağlamaktadır.
AKR ve Johkasou atıksu arıtma sistemlerinin ikisi için de, sistemden ayrı olarak çamur susuzlaştırma
işlemi yapılması gerekmektedir. Bundan dolayı çamur bertarafı konusunda işletme ve maliyet bakımından
ikisi arasında çok fark bulunmamaktadır.
AKR sistemi; sadece atıksu tankı ve havalandırma sisteminden oluşmaktadır. Bu yüzden bakım onarım
maliyeti ve teknik gereksinim fazla değildir. Johkasou’da ise; membran ve elktrokoagülasyon teknolojileri
kullanılmaktadır. Bu sebepten dolayı, Johkasou’nun bakım onarım maliyeti ve teknik gereksinim, AKR
sistemine göre daha fazladır.
33
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Küçük yerleşim bölgelerindeki atıksu arıtma tesisleri genel olarak kurulduktan sonra işletilememekte ve
atıl duruma düşmektedir. Bunun sebepleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
Çevreyi korumak amacıyla, hem büyük hem de küçük arıtma sistemleri için deşarj değerleri birbirine
yakındır. Sonuç olarak küçük sistemler de deşarj kriterlerini sağlamak amacıyla yüksek bir arıtım veriminde
işletilmelidir. Bunun için de belli bir ekonomik girdinin olması gerekir. Fakat küçük yerleşim birimlerinde
arıtma sisteminin giderlerini karşılamak, bu yerleşim alanlarında ekonomik faaliyetlerin azlığı ve yerel
yönetimlerin yeterli katılım payı toplayamaması nedeniyle zordur.
Küçük arıtma tesislerinin inşaat maliyetleri de yüksektir. Örneğin 1000 kişilik nüfusta kişi başına düşen
maliyet, 100.000 kişilik nüfusta kişi başına düşen maliyetten 2 ila 4 katı daha fazladır.
Küçük yerleşim bölgelerinde çoğu kez arıtma sistemlerinin işletilmesi için gerekli olan ekonomik
kaynak ve teknoloji kısıtlıdır. Problem genellikle tasarım, yetersiz danışmanlık hizmeti, proje yönetimi,
hesaplama, ücretlendirme, işletme ve bakımdan kaynaklanmaktadır. Arıtmanın sistem bütünlüğü dahilinde
tamamlanabilmesi için bu problemleri aşmak gerekmektedir.
•Beş yüz nüfusun altındaki (TÜİK verilerine göre büyükşehirler hariç toplam köy nüfusunun %75’i bu
nüfusun altındadır) dağınık kümelenmemiş kırsal yerleşim yerlerinde kanalizasyon sistemi yapılmayarak
yerinde arıtma/bertaraf yöntemleri (fosseptik, imhoff) tercih edilmelidir.
• Küçük yerleşim yerleri için fosseptik ve imhoff sistemleriyle entegre yapay sulak alanlar ve diğer basit
arıtma yöntemlerine öncelik verilmelidir. Bu tür sistemlere ahır yıkama sularının ve hayvansal atıkların
verilmesi engellenmeli, ilgililer bu konularda bilgilendirilmeli ve iyi uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır.
• 500-2000 nüfus arası döner biyodisk, stabilizasyon havuzu sistemler doğal arıtma sistemleriyle
kombine kullanılabilir ya da paket arıtma sistemleriyle birlikte uygulanabilir. Doğal arıtma sistemlerinde
fosseptiklerin bakımı işletme açısından kritik konumda olup, düzenli olarak kontrol altında tutulmalıdır.
Küçük yerleşim yerlerinde ardışık kesikli reaktörlerin kullanımı da alternatif olarak değerlendirilmelidir.
• Kanalizasyon hatları dere geçişlerinde (beton büz yerine HDPE, koruge boru kullanılması) su girişlerine
yönelik tedbir alınmalı, mümkün mertebe kollektör hattı kısa (<1 km) tutulmalıdır. Küçük yerleşimlerde
AAT planlanırken köy çeşmeleri vb. kaynaklardan temiz suların atıksu karakterizasyonunu değiştireceği göz
önünde bulundurulmalıdır. Diğer yandan kırsal yerleşimlerdeki yoğun hayvancılık faaliyeti sonucu oluşan
atık/atıksuların kanalizasyon şebekesine bağlanması engellenmelidir.
34
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
• Kırsal yerleşimlerde de su temini yapılan yerlerde abonelere sayaç takılmalı ve halkın ödeme gücüyle
orantılı ücretlendirme yapılmalıdır.
• Su ve Kanalizasyon İdaresinin kurulamaması halinde, kırsal yerleşimlerde etkin atıksu yönetimi için;
İl Özel İdareleri eliyle, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün teknik desteği ile köy bazında detaylı tespitler
ve durum değerlendirmesi yapılarak buna göre önceliklendirilmelidir (turistik bölge, içme suyu havzası
vb.). Bu hizmet müşavirlik hizmet alımı yoluyla yapılabilir. Ulusal çapta yapılacak böyle bir çalışma ile
kaynakların israf edilmeden daha verimli kullanılmasına olanak sağlanacaktır. Çalışma sonuçları göz önünde
bulundurularak kırsal yerleşimler için en uygun arıtma/bertaraf sistemleri önerilebilir.
•Arıtılmış atıksuların yeniden kullanımı su yönetiminde önemli bir bileşendir. Bu konuda uygulamaların
arttırılması özendirilmelidir.
•Kurulan her arıtma tesisinde yeterli sayı ve nitelikte işletme personeli istihdam edilmelidir.
Çözüm: Geri devir oranı arttırılmalı ve olanak var ise oksijen miktarı arttırılarak 2 mg/L düzeyinde
tutulmalıdır. Geri devir yoksa ve sistem inhibe olduysa zaman kaybetmeden havuz boşaltılıp tekrar devreye
alınmalıdır (aşı yapılarak).
Sorun: Fiziksel arıtmanın yetersiz olduğu tesislerde mekanik ekipmanlarda meydana gelen
olumsuzlukların yaşanması (ızgaraların veya pompaların tıkanma sebebiyle devre dışı kalması vs.),
Çözüm: Havuz periyodik olarak temizlenmeli, pompa seçimi yapılırken fan/çark tipleri uygun
seçilmelidir (vortex). Ayrıca havuzlardaki hava verimlerini etkileyecek difüzör patlaması ve tıkanması, kum
birikmesi gibi durumlara karşı düzenli kontroller yapılmalıdır.
35
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Ülkemizdeki yapay sulak alan arıtma tesislerinde genellikle benzer problemler ile karşılaşılırken bu
problemler proje aşamasında, inşaat aşamasında ve işletme aşamasında olmak üzere sınıflandırılmıştır.
Proje Aşamasında:
•Hatalı nüfus-debi hesaplamaları ve öngörülen atıksu karakterizasyonundaki hatalar nedeni ile yapay
sulak alanın inşa edileceği arazinin çok büyük veya çok küçük seçilmiş olması.
•Yanlış seçilen YSA bitki örtüsünün kısa süre içinde ölmesi.
•Bitki örtüsündeki kök sayısının yanlış hesaplanması.
•Himaye çitinin düşünülmemesi nedeni ile yapay sulak alanın bir süre sonra hayvanlar için otlama alanı
olması ve kontrolsüz insan giriş çıkışı.
•Yerleşim yerlerine yakın yer seçimi yapılmasından kaynaklanan estetik ve sağlık problemleri.
•Yapay sulak alana servis yolu düşünülmemesi.
İnşaat Aşamasında:
•Zemin özelliklerinin göz ardı edilmesi (zemin oturması, taban çökmesi veya eğilmesi)
•YSA giriş-çıkış borularının uygun seçilmemesi nedeniyle meydana gelen tıkanmalar.
•YSA yatak medya malzemesinin uygun seçilmemesi nedeniyle meydana gelen tıkanmalar.
•YSA için gerekli zemin eğiminin verilememesinden kaynaklanan bölgesel göllenme problemi
•Çıkış yapılarının uygun teşkil edilememesi sebebi ile YSA su seviyesinin ayarlanamaması.
•Projede öngörülen himaye çitinin uygun nitelikte ve kalitede teşkil edilmemesi.
•Projede öngörülen bitki örtüsünün uygun sayıda ve uygun zamanda (mevsimde) ekiminin
gerçekleştirilmemesi.
•Projede öngörülen servis yolunun inşa edilmemesi.
•Projenin aslına uygun inşaat işlemlerini gerçekleştirememeleri.
İşletme Aşamasında:
Şekil 13.25’te ülkemizdeki bazı yapay sulak alanlarda genelde karşılaşılan problemlere ait görüntüler
verilmektedir. Şekil 13.26’da ise bakım onarım faaliyetleri ile sorunları giderilen tesislerin yeniden işletmeye
alınması sonrası elde edilen görüntüler verilmektedir (Koyuncu ve ark, 2018).
36
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Şekil 13. 25. Yapay sulak alan tesislerinde görülen bazı sorunlar (Fotoğraflar: Nas, B)
37
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Şekil 13. 26. Yapay sulak alan tesislerinde bakım onarım faaliyeti öncesi ve sonrası görüntüler
(Fotoğraflar: Nas, B ve Sıyırdıcı, İ)
38
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
39
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Tablo 13. 5. Stabilizasyon Havuzlarında ve Mekanik Havalandırmalı Lagünlerde İşletme Sorunları ve Çözüm Önerileri
40
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
41
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
Hidrojen sülfit
• Devam eden aşırı organik yükleme, Hidrojen sülfürü oksitlemek ve yok etmek için
giriş suyunda septik koşullara ve atıksu klorlanmalı.
* Giriş BOİ
hidrojen sülfit varlığına yol açabilir. Çözünmüş oksijen eksikliğinden kaynaklanan
* Giriş ÇO
• Hidrojen sülfit ayrıca, anaerobik septik koşulları ortadan kaldırmak için
havuzların yüzeyinde su yüzeyini mekanik havalandırıcılar arttırılmalı veya
kaplayan yeterli köpük örtüsü olmaması ayarlanmalı.
gibi özel bir probleme de sebep olabilir.
Su Seviyesinin Düşmesi ile İlgili Sorunlar ve Çözümler
* Havuz Seviyesi
Setlerden sızıntı Sızıntının yerini belirleyin ve plastik astar
Göstergeleri
veya bentonit kili ile onarın.
* Çamur Derinlikleri
Deşarj vanaları
• Atıksu tahliye hatları ayarlanabilir * Havuz Seviyesi
bir vanaya sahip olabilir. Bu vanayı Göstergeleri
ayarlayarak, havuzdaki su seviyesi * Tahliye valfi
gerektiği şekilde yükseltilebilir veya konumu
düşürülebilir.
Giriş hatlarını temizleyin ve artıkları
Tıkalı giriş hatları * Girişte debimetre
temizleyin.
42
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
43
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
44
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13
KÜÇÜK YERLEŞİM YERLERİNDE
ATIKSU YÖNETİMİ
KAYNAKÇA
Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği (AATTUT, 2010), 20 Mart 2010, Resmi Gazete: 27527, Çevre
ve Orman Bakanlığı
Koyuncu, S., Nas, B., Cop, M., “Konya İlindeki Yapay Sulak Alan Arıtma Tesislerinde Bakım Onarım
ve Yeniden İşletmeye Alma Faaliyetleri”, International Symposium on Urban Water and Wastewater
Management, October 25-27, 2018, Denizli
Arroyo, P., Ansola, G. ve de Luis, E., (2010). Effectiveness of a full-scale constructed wetland for the
removal of metals from domestic wastewater, Water, Air, & Soil Pollution, 210 (1-4), 473-481.
Cooper P.F., Job G.D., Green M.B. and Shutes R.B.E., (1996). Reed Beds and Constructed Wetland for
Wastewater Treatment. WRc Swindon, UK.
Crites, R., and Tchobanoglous, G. (1998). Small and Decentralized Wastewater Management Systems,
WCV/Mc Graw-Hill.
Reed, S. C., Crites, R. W., E. Joe Middlebrooks, E. J. (1995). Natural Systems for Waste Management and
Treatment, 2nd Edition. McGraw Hill, New York.
UN-HABITAT, (2008). Constructed Wetlands Manual. UN-HABITAT Water for Asian Cities Programme
Nepal, Kathmandu.
45
AAT Yeterlilik Eğitimi, Modül 13