Seyyehların Gözüyle Osmanlı Döneminde Faaliyet Gösteren Kervansaraylar

You might also like

Download as pdf
Download as pdf
You are on page 1of 160
(7SO>° ISTANBUL TEKNiK UNIVERSITESI x SOSYAL BILIMLER ENSTiTUSU SEYYAHLARIN GOZUYLE OSMANLI DONEMINDE FAALIYET GOSTEREN KERVANSARAYLAR YUKSEK LISANS TEZi Murat OZER 402001005 495056 Tezin Enstitiiye Verildigi Tarih : 24 Arahk 2004 Tezin Savunuldugu Tarih +26 Ocak 2005 Tez Danismant + Dog. Dr. ilknur KOLAY AL Diger Jiri Uyeleri : Prof. Dr. Ayla ODEKAN (L.T.0.) > Prof. Dr. M. Baha TANMAN (i.0.) 7s, mn OCAK 2005, i¢iNDEKiLER SEKiL LisTEsi OZET SUMMARY 1, Giris 1. Calismanin Konusu, Amaci, Yéntemi . Kervansaray, Ribat ve Han 3. Calismamuza Kaynaklik Eden Seyahatname Yazarlan ve Eserleri 2. SEYYAHLARIN GOZUYLE OSMANLI DONEMINDE FAALIYET GOSTEREN KERVANSARAYLAR 2.1. Kervansarayin Tammy, islevi ve Unsurlart 2.1.1. Sehir igi Hanlant 2.1.2, Misafirhaneler 2.1.3. Bekarhaneler 2.1.4. Roma Kervansaraylan ile lliskisi 2.2. Kervansaraylann Yaptst 2.2.1. Kervansaraylarin Mimari Yapist Kervansaraylann Biydkliiga Kervansaraylarin Sayist 2.2.4. Kervansaraylann Unsurlar Nalbant Sadirvan, Cesme, Abdesthane Meseid Hamam 2.3.1. Kervansaraylarda Konaklayanlann Statileri 23.1.1. Elgi, Tuccar ve Seyyahlara Yapilan Muamele 2. Miisliman Ticcarlar Enmeni Ticcarlar .3.1.4. Taccar ve Seyyahlarin Kiyafetleri 2.3.2. Kervansaraylarda Konaklama 2.3.2.1. Kervansaray Odalani 2.3.2.2. Ocak 2.3.2.3. Yatak, Doge, Eyer, Kilim Kervansaraylarda Konfor Sehir igi Hanlarda Konaklama Misafirhanelerde Konaklama Tekke ve Zaviye Otel ve Pansiyon Vv ave 16 16 17 7 17 20 20 a 23 24 24 24 26 26 27 27 32 33 35 35 38 43 45 45 46 46 48 49 2.4, Kervansaraylarda Yemek 2.4.1. ikram $ekli ve Says 2.4.2. Yemek Yapilan ve fkram Edilen Yerler 2.4.2.1. Yemek Pigirilen Mekan Olarak: Ocak 2.4.2.2. Masa 2.4.3. tkram Edilen Yemekler 2.4.3.1. Ekmek 2.4.3.2. Pilav, Corba ve Et 2.4.3.3. Kahve 2.4.3.4, Youurt 2.5, Kervansaraylarda Hayvanlann Bannmast ve Aburlar 2.5.1. Kervansaraylarda Abirlar 2.5.1.1, Insanlarin Barindiklan Yerlerden Ayn Olan Aburlar 59 2.5.1.2. Yolcularla Hayvanlarin Ortak Kullandigi Abirlar 2.5.2. Hayvanlarin Beslenmesi 2.6. Kervansaraylarda Ucret 2.6.1. Kervansaraylarin Giderlerinin Karsilanmast 2.6.2. Konaklama Ucretleri 2.6.3. Schirigi Hanlarinda Oda Kiralama 2.6.4. Bekar Odalannda Ucret 2.6.5. Misafirhanelerde Ucret 2.7. Kervansaraylanin Ticari islevieri Digmda Kullamm Alanlan 2.7.1. Ioadet 2.7.2. Esir Pazant 2.7.3. Egitim 2.7.4. Gitvenlik 2.7.5. Siyaset 2.8. Kervanlarda Seyahat 2.8.1. Kervan ve Kervancilar 2.8.1.1. Kervan Tan 2.8.1.2. Kervancibag, 2.8.2. Seyahat Usulil 2.8.3. Kervanin Kalkis Noktalan ve Giizergahlar 2.8.4. Kervanin Hazirhigs 2.8.5, Develer, Atlar, Katirlar 2.8.6. Kervanin Konaklamast 2.8.7. Kervanlarda Uyku ve Hirsizliga Karsi Alunan Tedbirler 2.8.8. Kervanin Tagidiklan, 3. DEGERLENDIRME 4. SONUG KAYNAKLAR OzGECMIS 62 62 63 66 67 69 70 70 1 a nR 74 15 77 78 7B 2B 79 19 80 81 81 82 83 84 86 9 124 133 Sekil Listesi Sekil lla: Kervan, Rouargue; Joseph Méry, Constantinople et la met Noire, Paris, s.406-407: Graviirlerle Turkiye, 1996. Ankara, Cilt: 5, 241. Sekil 1.1b : Erzurum’da kervansaraydan bozma ingiliz Hastanesi, Edmund Olier, Cassell’s illustrated history of the Russo-Turkish War, London, Cilt:2, s.43: Graviirlerle Tiirkiye, 1996. Ankara, Cilt:4, s.266 Sekil 2.1: Aydin’da bir kervansaray, Thomas Allom, G. Presbury; Robert Walsh, Robert Walsh, Costantinople and the scenery of seven churches of Asia Minor, London, 1839, Cilt: 1: Graviirlerle Tarkiye, 1996. Ankara, Cilt: 4, s.91 Sekil 2.2.1 : Izmir, Bergama’da bir kervansaray, Charles Fellows, A journal written an excursion in Asia Minor, 1838. London, 8.33: Graviirlerle Tiirkiye, 1996. Ankara, Cilt: 5, s.84 Sekil 2.2.4.2: izmir Develer Kervansaray: Cesmesi, Eugéne Flandin, L’Orient, Paris, 1853, Pl. 50: Graviirlerle Tiirkiye, 1996. Ankara, Cilt: 5, 8.62 $ckil 2.3.1.1a : istanbul’da Elgi Ham, 2. Osterreichische National Bibliothek, Codex Vindobonensis 8615, Viyana, 1586; Metin And, 16. Yuzyilda istanbul: Kent, Saray, Gunltik Yasam, istanbul, Akbank Yaymlan, 1993, s.54, Sekil 2.3.1.1b : Giimriik, Lewis’s illustrations of Constantinople. London, 1838, Cilt.3 : Sekil 2.3.2.3. : Han Avlusu, William Henry Bartlett, J.C. Bentley; Julia Pardoe, The Beauties of the Bosphorus. London, 1835: Graviirlerle Tirkiye, 1996. Ankara, Cilt. 3, s.92 Gekil 2.3.3 : Kiigtikgekmece’de bir kervansaray, Jose Maria Jouannin- Jules Van Gaver, Turquie, Paris, 1840, s.270-271: Gravirlerle Turkiye, 1996, Ankara, Cilt: I, s.185 Iv 20 25 28 30 Sekil 2.4.2 Sekil 2.5 Sekil 2.7.2 Sekil 2.8 Sekil 2.8.5 Sekil 2.8.6 Sekil 3a Sekil 3b Sekil 3c Sekil 3d Sekil 3e : Milas-Bodrum yolu tzerinde kervanda gay molast, J.B. Hilair, Lignard, Comte de Choiscul-Gouftier, Voyage Pittoresque de la Gréce, Paris. 1782-1822, Cilt:1, PI.94: Gravatlerle Turkiye, 1996. Ankara, Cilt: 5, s.235. : Bir kervansarayin igten g6riintish, J.B. Hilair, Damburn; Comte de Choiseul-Gouffier, Voyage Pittoresque de la Gréce, Paris. 1782-1822, Cilt: 2, PI.7: Gravitrlerle Turkiye, : Avrat Pazar, Robert Walsh, Costantinople and the scenery of seven churches of Asia Minor, London, 1839, Cilt: 1: Graviirlerle Tiirkiye, 1996. Ankara, Cilt 2 s.272 : Kervan, J.B. Hilair; Comte de Choiseul-Gouffier, Voyage Pittoresque de la Gréce, Paris, 1782-1822, Cilt: 5, P1.104: Gravitrlerle Tirkiye, 1996. Ankara, Cilt 240. : Ankara demiryolu istasyonunda, bugday yiiklii deve kervam, Servet-i Finun, Istanbul, 1893, c.6: Gravirlerle Turkiye, 1996. Ankara, Cilt: 5, 5.230. : Mugla-Bodrum-Milas yolu tizerinde seyyahlann dinlenisi, J.B. Hilair, Lignard, Comte de Choiseul-Gouffier, Voyage Pittoresque de la Gréce, Paris. 1782-1822, Cilt: 1, PI.95. Gravarlerle Turkiye, 1996. Ankara, Cilt: 5, 5.245. : Chemins de fer Orientaux afisi, 1898. Portakal Kiiltir Sanat Antika Dergisi, Say1: 9, 1998, s.15 : Simplon-Orient Express’in ile Tirkiye yoloulugunu tanitan afis, Roger Broders, 1930; Portakal Kiltiir Sanat Antika Dergisi, Sayt: 9, 1998, s.13 : Manisa, Alasehir’de bir kervan, Thomas Allom, G. Presbury; Robert Walsh, Robert Walsh, Costantinople and the Cilt: 1: Graviirlerle Turkiye, 1996. Ankara, Cilt: 5, s.138. : Durlas K6yii yakinlannda seyyahlarin dinlenisi, J.B. Hilair, C. Weisbrod, Comte de Choiseul-Gouffier, Voyage 52 59 2 78 82 82 87 87 91 95 Pittoresque de la Gréce, Paris. 1782-1822, Cilt: 1, P1.74: Graviirlerle Turkiye, 1996, Ankara, Cilt:5, 8.236, : Karklareli, Lilleburgaz’da bir kervansaray, (Sokollu Mehmet Pasa Killiyesi Kervansaray1 olmalidir.) Jose Maria Jouannin-Jules Van Gaver, Turquie. Paris, 1840: Graviirlerle Turkiye, 1996. Ankara, Cilt: 5, s.125 97 OZET Bu galismada, Osmanh déneminde faaliyet gdsteren, bir konaklama yapisi olarak kervansaray incelenmektedir. Kervansaraylanin isleyisi, yolculara yapilan muamele, konaklama usulleri ikram edilen yemekler gibi sosyal hayatt ilgilendiren pek ok konu, galismanin ilgi alanma girmektedir. Osmanl Devleti’nin kuruldugu 13. yiizyilin basindan 20. yOzyihn basina kadar gegen uzun bir stirede faaliyet gosteren, ancak bugitn islevini yitirmig olan kervansaraylardaki isleyis, seyyahlann giziinden aktanimaya gahsilmstr. Calisma iginde degerlendirilen kervansaraylar, hem Osmanh, hem de Osmanh éncesi dénemde inga edilmig; ancak, Osman’nn varlik g0sterdigi ylzyillarda kullamims yapilardir. Calisma, kervansaray, ribat, han terimlerinin agiklandigs ve galigmada kullanilan seyahatname yazarlariyla eserlerinin tamtldiga girig; seyyahlarin gozilyle kervansaraylann anlatildiga ve sekiz bélimden olusan metin kis; bu metinde aktanlanlarin bilimsel galismalar isiginda tartisildigi degerlendirme boltimd ve sonug kismmndan olusmaktadir. Seyyah, ticcar ve elgilerin gizlemlerine dayanarak olusturulan metin kismunin ilk béliimiinde, kervansaray ve diger konaklama yapilan tammlanmustir. ikinci bélimde; kervansaraylarin mimari yapilan, sayisi ve unsurlan; tigiincd béliimde konaklama bashg: altinda, seyyah, elgi ve en genel anlamda yolculann karsilasuklan: muamele, konaklama usulleri, kervansaray digindaki konaklama yapilari ve kervansaraylann konforu tizerinde durulmustur. Dérdinct béliimde, yolculara ikram edilen yemekler, ikram edilen yerlerle birlikte anlatilmaktadir. Besinci boliimde, yolcularla birlikte kervanda hareket eden hayvanlann banndinldig aburlar; altnci boliimde, kervansaraylarda ticret konusu incelenmektedir. Yedinci boliimde, kervansaraylann ticari islevleri digindaki kullamm alanlan bashg altinda, ibadet, egitim ve esir pazarlan gibi konular anlatilirken son béliimde, kervanlarda seyahat konusu tizerinde durulmustur. Degerlendirme béliimiinde, seyahatname yazarlarnm aktardiklan, bilimsel galismalar, siireli yaynlarda yayinlanmis makalelerle kargilastinimis ve bir sonuca ulasiimaya galisiimstir. VI SUMMARY Ottoman caravanserais functioning as a structure of accommodations for the travelers are searched in this study. Several subjects related with social life, such as the way the caravanserais had functioned, the visitors were treated, the accommodation conditions, and food services were the topics studied in this survey. The system of the caravanserais, that functioned from the beginning of 13th century, when the Ottoman Empire founded, to the beginning of the 20th century, and lost their functions now, are told from the travelers’ sight. The caravanserais, which were surveyed, were either built before or during the Ottoman period; however, they were all in use in the Ottoman era. This study consists of an introduction chapter where the terms of caravanserai, ribat and khan are discussed and the travelers and the travel books used in the research are presented, the second chapter where the information on the caravanserais given by the travelers are surveyed under eight subtitles, the third chapter in which the information given by the travelers are discussed and evaluated with the other studies on caravanserais and the conclusion chapter. In the second chapter in which the observations of the traveler’s, merchants’ and ambassadors’ are given, the caravanserais and other buildings that were used to spend the night are defined under the first subtitle. Under the second subtitle, the architecture of the caravanserais and the quantity of the caravanserais are mentioned. The third subtitle “accommodations”, quotes the treatment of the travelers, accommodation system, other accommodation structures besides caravanserais and comfort in caravanserais, from travelers’, ambassadors’ and passengers’ experiences. Under the fourth subtitle, food offerings are given with places they were offered. The bams, where animals of passengers, were kept are introduced under the fifth, and the fees are mentioned under the sixth subtitles. Under the seventh subtitle “usages of caravanserais outside commercial functions”, worshiping, education, and slave bazaars functions that took place in the caravanserais are described, and journey in caravans is mentioned under the eighth subtitle. In the evaluation chapter, travelers’ quotes are put side by side with scientific studies; articles issued in periodicals on the similar theme, and tried to reach a conclusion. Vi Sekil 1.1a: Kervan 1. Giris 1.1. Cahsmanm Konusu, Amact, Yéntemi Hakim oldugu genis cografyada, Baharat Yolu ve fpek Yolu gibi déneminin en Snemli iki ticaret yolunun imkanlanna sahip olan Osmanh Devleti’nin, bu ticaret ag ‘izerine gok sayida kervansaray inga ettigi bilinmektedir. (Sekil 1.1a) Bununla beraber, Osmanh Devleti’nin sahibi oldugu bu topraklar iizerinde daha dnce kurulmus olan gesitli devletler tarafindan da benzer insa faaliyetleri sonucu, kervansaraylann fran’dan Balkanlar’a kadar uzayan biiyiik bir alana yayilmis oldugu da gorilmektedir. Ticari bir kayguyla inga edilmis bu yapilann, savas dénemlerinde korunakh karargahlara déniistiirilebilmesi de, kervansaray ingasina hiz kazandwrmig ve saytlanmn huzla artmasina sebep olmustur. (Sekil 1.1b) Sanat Tarihi ve Mimarhk Tarihi disiplinleri igerisinde, kervansaraylarin mimari yapilan tizerine ok sayida bilimsel galisma yapilmis olmasina ragmen, bu yaprlarin kullameilan tarafindan nasil kullanildiklan konusunda doyurucu bir galisma yapilmamusur. Biz bu galismamuzda, bu mekanlarda konaklayan, barman kisilerin, nasil bir yolculuk sonunda kervansaraya ulastiklan, geldikleri bu mekanlarda nasil karsilandiklan, yiyecek ihtiyaglanm nasil karsiladiklan, hayvanlanm nerede banndirdiklan gibi pek gok sorunun cevabim bulmaya, en genel anlamyla kervansaraylardaki sosyal hayatin nasil oldugunu arastirmaya galistik. Galismamuz, Osmanh Devleti déneminde insa edilmis kervansaraylardaki sosyal hayati inceledigi gibi, Osmanh topraklannda daha Once insa edilmiy olan kervansaraylardaki sosyal hayati da incelemektedir. Yani galsmamizda Snemli olan yapinn hangi dénemde yapildigy degil, hangi dénemde kullanldigadir. Buradan hareketle, Bizans, Biiyiik Selguklu, Anadolu Selguklu ve Beylikler déneminde insa edilmig kervansaraylarla beraber, Osmanht Devleti’nin sonradan topraklarina kattigs, Suriye, Misir ve Balkanlar gibi genis bir cofrafyada inga edilmis kervansaraylardaki sosyal hayati da galismamuz igerisinde degerlendirmeye galistik. 1299 yilinda kick bir beylik olarak diinya sahnesine gikan ve 1922 yilina kadar varhgam siirdiren Osmanh Devleti’ne bu uzun yiizyillar igerisinde, bir kismu ticari, bir ism siyasi, bir kasm: dini, bir kisrm da surf yeni yerler gormek gibi gerekcelerle gesitli milletlerden olusan insanlar tarafindan seyahatler yapilmistir. Bu seyahatlerin en azindan bir Jasminin kaleme alindigim ve yayinlandigim biliyoruz. Sadece 15. ve 16. yilzyillarda Osmanh Devieti hakkinda bath ve dogulu seyyablar tarafindan yazilmis 450 kadar metin oldugu biliniyor. (Faroghi, 2001, s.178) Bu seyahatnamelerin énemli bir kism, dogu ve batt dillerinde yayinlanmis, ancak ¢ok az bir kismi Tiirkge’ye gevrilebilme olanagi bulmustur. Biz galismamizda bu seyahatnamelerin Tirkse’ye gevrilmis olanlarndan hareketle, Osmanli déneminde, Osmank’nin hakim oldugu topraklara gelmig ve kervansaraylarda konaklamis olan seyyahlann gdzlemlerini derlemeye ve bu izlenimlerden “Osmanhi dénemi kervansaraylanm ve bu yapilarin nasil kullamildigim” anlamaya galistk. Bizi bu yola iten temel saik, Uzerinde galigtigimiz konuda daha nce bilimsel galisma yapilmamis olmastydi. Calismamiza kaynakhk edecek, bagimsiz bir galisma olmadigi gibi, bu konuda yazilmis makaleler de ya hig yoktu, ya da genel bir geryeve gizmekten cok uzaktilar, Bu sebeple, seyahatnamelere yoneldik, Seyahatnameler, kultir tarihi agisindan zengin bir kaynak oldugu gibi, kervansaraylan bizzat gérmils, iginde barinmis, yasamis insanlar tarafindan yazildiklarindan galismamuz igin de temel kaynak oldular. 1.2. Kervansaray, Ribat ve Han Calismamuz esnasinda karsilastigimiz en temel problem, kervansaray, ribat ve han gibi mimari yapilann birbirleriyle olan alakalarnin tam olarak ne olduguydu. Zira, bir gok eserde, benzer islevleri ifa eden kuruluslar hakkinda farkli isimlendirmeler yapilmaktaydi, Hatta aym yapi igin seyahatname yazan eserinin bir béltimiinde han derken, baska béliimlerinde kervansaray ismini kullanmaktaydi. Seyahatnamelere bakilarak kervansaray ve han isimlendirmelerinin tarih iginde birbirlerinin yerini mi aldig, yoksa islevlerine gére zamamnda mi tasnif edildigi agik bir sekilde ortaya konulamamaktadr. Kervansaray, han ve ribat dzerine galigma yapan kisiler bu terminolojik problemle stirekli kargilagmislardir. Bu sebeple pek gok arastumaci, kendi galimasinda bu isimlendirmelerin neyi kargiladigim izah etmek zorunda kalmistir. Gok sayida arastimaci, kervansarayin kokenini ribatlara baglamaktadir. Bu da bizi, éncelikle “Ribat”in ne oldugunu anlamaya yénlendirmektedir. Islamiyeti kabul eden ilk Trk devieti olan Karahanlilar’m insa ettigi Ribat-1 Melik (M: 1078) isimli yapu, tarihte Mitsliiman Tarklerin inga ettigi ilk kervansaray olarak adlandinlmaktadir. (Aslanapa, 1963, 3.26) Gorildago zere ilk kervansaray binasmn isminde ribat ismi kullanilarak, bugiin bizim kervansaray olarak tammladigimiz yapimin kendi doneminde ribat olarak tamndiga anlasilmaktadir. Mustafa Cezar, ilk Arap ribatlannin askeri amag tesisler oldugunu sdyleyerek, bunlann hudut boylarnda, stratejik yerlerde cihada hazar Islam kuvvetleri ile onlann binek hayvanlanmn hazir bulundurulmas: igin inga edildigini belirtmektedir. Buna gore, bir ribatin otrafi savunma duvan ile gevriliyor ve tek giris kapisi olan bu yapinin muhafaza duvanmin iginde kalan alanda, ahirlar, ambar, mubafizlarn kalacafa ve barnacagi bina ve g6zetleme kulesi bulunuyordu, Misliman Araplar, kuzey Afrika’da oldugu gibi Turkistan’da da askeri amagh ribatlar insa ediyorlard:. (Cezar, 1981, s.931) Ribatlann Araplar tarafindan askeri amagh insa edilmis yapilar oldugunu inci Kuyulu’da galismasinda izah etmektedir. “slamiyetin yayilmaya basladigi yillarda, Araplarm Kuzey Afrika ve Ispanya’da sirlann korunmasi ve genisletilmesi amactyla, ribat adi verilen dini ve askeri nitelikli yapular kurdugu bilinmektedir. Arap istilalarryla, diger bolgelere de yayilan bu ribatlar, zaviye, tekke, hanksh gibi seyhlerin, devislerin kaldiklan yerler sekline d&ntigmtislerdir. Boylece ribat kelimesi, hankah ile ayn anlamda kullanilmaya baslanmustr” (Kuyulu, 1996, s.51) Ribatlarn kékeni hakkinda yapilan erastmalarda ise bu yapilarmn Roma donemindeki “castrum” Jara baglandifs anlagilmaktadhr. Ileride bazs seyyahlarin da bu baglantiya isaret ettiginin tizerinde duracajaz. Islam ordularinn fethettigi yerlerin bilytk bir kismmda dzellikle, bir dénemler Roma Imparatorlugu’nun elindeki topraklar olan Kuzey Aftika’da ribatlara rastlaniimas: bu etkilesimi izah etmekte kolayhk saglamaktadir. Roma Castrum’lannda oldugu gibi statejik yerlerde, yol gizergahlarinda ve simrlarda insa edilmis ribatlann, Kuzey Afrika’da bu kadar yaygin bir bigimde bulunmasi, Rabat sebrinin ismini bu yapilardan almis olmast ve KAfrike’daki Sus Ribati’nn varlgi da bu yapilann, kendi dOnemindeki dnemine isaret etmektedir. (Berkol, 1973, s.345) Araplar tarafindan yapilmaya baslanan ve Islam ordularimn gittikleri yerlere gotirdikleri bu mimari yapilann, bu fetihler sonucunda Orta Asya iglerine kadar yayildiklan anlagilmaktadir. Araplann bir taraftan askeri amagh ribatlar insa ederken, diger taraftan fethettikleri bolgelerde bu amagla kullanabilecekleri yapilan ap, elden gegirdigi de anlasilmaktadir, Arap yazarlannin eserlerinde, Maveraiinnehir’de 10 bin kadar ribatin bulundugunu yazmalan da ribatlarm yaygmigim ve Snemini igaret etmektedir. (Cezar, 1981, 8.932) Ole gordntiyor ki, Turklerin islam kabultinden sonra yaptklan ribatlar, sireg igerisinde seklini bilytk dlgide muhafaza etmis ancak kervansaray olarak isim degistirmistir. Bu isim degisikliginin Turklerin Islam: Araplarla tammmasinin akabinde karsilastiklan Farslarla girdikleri iliski neticesinde olmahdir. “Risale-i Mimari’ye gore, han arabidir. Farisi olan hane’den tarib olunmustur. Farisi ve Tiirkide yine han derler. Ribat arabidir. Fariside karbansaray ve kervansaray, Tirkide avam galat edip kervansaray derler.” (Naytr, 1975, s.195) Bu da gésteriyor ki, ribat isminin kullamlmasmdan kervansaray ismine gegig Torklerin iliski kurduklan topluluklann dilleri ile alakaldir ve bir tercih sonucudur. Farsga’nin Selcuklularla birlikte yayginhk kazanmasi sonucu olan bir degisikliktir bu isimlendirme, yoksa mimari program ve islevin farkhlasmastyla bulunan bir isim deBildir. Ancak, yine de ribat isminin tamamen ortadan kalkmadigh da bir gergektir. Ribat kelimesi Anadolu’da sadece Seluklu kervansaraylarnmn yazitlannda gorilmekle kelmamig, Osmanl devri kervansaraylannda da XVI. Yizyilda biri Erzurum’da Riistempasa Kervansarayr’nda, digeri Bitlis-Tatvan yolundaki Hazo Hani’nin yazitlaninda yer almistsr. (Giressever, 1989, s.1383) Kervansaray da tipki ribat gibi bir mimari program izlemis, ayn gerekgeyi yani gilvenligi Oncelemistir. Ancak gilvenlik tanmmn {slam topraklanmn simlarimn genislemesiyle birlikte degismesiyle, kervansarayin mimari programma da yansiyan baz degisiklikler olabilir. Ark pek gok kervansaray, str boylaninda de@il, dilsman saldirisindan daha emin olunan topraklarin ig kisminda kalmuslardir. Boylece, giivenlik tanmm dig tchlikeden, ticari kervanlara yénelik gdgebe saldinisi, eskaya tehlikesi gibi ig tehdite yOnelmistir. Zamanlannda ribatlarin geliri devlet ve zengin sahislann yaptig. vakaflarla saglanmaktaydh, Smurlar genisleyince ribatlar askeri fonksiyonlanm yitirerek sadece ticari gayeye baglanmislardir. (Gtiregsever, 1989, s.1382) Kuruluslanndaki askeri amacin 6nemini yitirmesi, buna kargikk ticari islevinin artmastyla kervansaraylara han isminin de verilmeye baslandigimi gorlirliz, Ancak tarih igerisinde bu iki ismin de, islevleri dikkate almnarak bazen aynstirildig: bazen de, ayn islevi géren ve aym unsurlardan olusan yapilar olarak g6rilerek han ve kervansaray isimlerinin ayn: yap1 igin kullamlabildigi anlasiImaktady. Berkol, han ve kervansaray1 birbirinden ayirmakta ve daha gok sehirler arasindaki uzun mesafeler ve 1ssiz yerlerde yapilmis olan konaklama yerlerine kervansaray, meskun yerlere yakin ve sehirler iginde ayn vazifeyi g6ren binalara da han demektedir. (Berkol, 1973, 8.345) Akozan ise, ticcarlar, hacilar, is igin seyahat edenleri, sehirde ve seyahat yollan tizerinde hayvanlan ve esyalanyla birlikte barndiran, onlara yatacak yer ve yiyecek temin eden binalara kervansaray, mihmansaray ya da han dendigini soylemekte ve bu yapilar arasinda herhangi bir ayinma gitmemektedir, (Akozan, 1963, s.133) Zeynep ‘Nayur, bu iki yapinin benzer islevleri olmakla birlikte, kervansaraylara yolcularnn misafir edildilderi han, yani para Sdemeden kaldiklan, gegici ikametin sz konusu oldugu han demekte ve han-kervansaray ayinmimi belirleyen bu ézelligin yapilann mimari programinda bir degisikligi olusturmadigim sdylemektedir. (Nayir, 1975, s.196) 1.3, Caligmamuza Kaynakhk Eden Seyahatname Yazarlan ve Eserleri Dogu’nun en énemli seyyahlanndan Ebu Abdullah Muhammed ibn Battuta, 14. yizyilda bir Hac ziyareti igin giktg1 yolculuguna yillar sonra, arkasinda Fas’tan Hindistan’a, Arabistan’dan Anadolu’ ya kadar pek gok yer gormils, cok sayida evlilik yapmug olarak son verdigiinde, onun seyahati bir zevk olarak degil bir yagam bi olarak algiladigum ve dyle yagadigim gOriiriz. Osmanh’nun hentiz bir beylik oldugu 14, yizyilda Anadolu’ya gelen Ibn Battuta, tevazuu, engin bilgisi ve sempatik tavnyla gittigi her yerde ilgi g6rmtg ve cmert bir konukseverlikle kargilanmistir. Anadolu topraklanna geldiginde, giigli bir ahi teskilat: ile karslagmig ve bu teskilat hakkindaki g6zlemlerini aktarmstr. fbn Battuta Seyahatnamesi, Selguklu ve Beylikler déneminden Osmanliya gegiste, nasil bir Anadolu manzarasi ile karst kargiya oldugumuzu, kervan yollanm ve konaklama yapilanni edebi bir dslupla anlatmasindan dolay1, galigmamuz igin 6nemli bir kaynak olarak degerlendirilmistir. i 15. yzyilda, bir Hac ziyareti igin Fransa’dan Kudiis’e dogru 1432 yihnda yola gikan Bertrandon de La Broquiére’in “Denizasim Seyahat” isimli eserini Bourgogne dikast Philippe Le Bon igin yazdiga ve ona sundugu anlasilmaktadir. Hac ziyaretini gergeklestirdikten sonra Suriye ve daha sonra Anadolu’ya gegen De La Broquiere’nin asil g6revi, burada Philippe igin istihbarat toplamaya calismakur. Anadolu’da kargilastygi pek gok kavim hakkinda aynnth bilgiler vermeye galismistr, Bu bilgileri verirken aym zamanda, o giinki siyasal olaylan taribi arkaplamyla birlikte anlatmis, Kontantinopolis’i stirekli tehdit eden Miislimanlarin siyasi ve askeri gctind, aralarndaki etnik ve siyasi ihtilaflan aynntilanyla vermeye caligmistir. Gorevi geregi, gittigi yerin Onemli kisileriyle gordsmeye 6zen gostermis ama siradan insanlarla da irtibat kurmay: ihmal etmemistir. Alman Krai Ferdinand’in Osmanh Devleti’ne génderdigi elgilik heyetinin katipligini yapan Benedict Curipeschitz, elgilik heyetinin 1530 yilinda basladigi yolculugu glint giintine not etmistir. Diplomatik bir gérevle istanbul’a gelmigs olan yazar, tam bir Hristiyan aktivistidir. Curipeschitz, daha notlarmn en baginda Tiirkler hakkindaki kanaatini belirtmis ve onlani “acimast olamayan zorbalar”, “Hristiyan topraklanm ve halklanim korku verici ve tiksindirici bir layiciikla ele gegirenler” olarak tammlamistir. Bu haliyle “Yoleuluk Giinligi-1530” ismiyle yaymnlanan giinligt de, nyargilar, hakaretler ve Hach mildafaastyla doludur, Ancak, yazdigi notlarda gordiklerini ve yasadiklarim apik bir dille kaleme almistir. Cahsmamuzda eserinden yararlandigimuz bir diger Alman Hans Dernschwam’dir. “jstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Giinliigi” isimli seyahatnamesinde yazanmiz, istanbul’da kaldigi bir buguk yi ve daha sonra basladigi Anadolu seyabatini, son derece aynnt bir dille anlatmsur. Yer yer gordiiklerini gizmis, gordiigi bir cok seyi sayisal olarak ifadelendirmeye dikkat etmistir. 1553 yilinda basladigi seyahati esnasinda, Tarkler’in rf ve adetlerini, yasayrs tarzlarim, yemeklerini, diiginlerini aktarmaya galigmstur. Osmanli topraklannda, Macaristan’dan baslay:p, Amasya’da sonlanan uzun yolculugu esnasinda, gordiigi pek gok seyi bilytik bir dikkatle incelemistir. Demschwam, Osmanh’nn en giigli oldugu bir dénemde ve Osmanli’nn baskisim iizerinde hisseden bir halka mensup olarak Anadolu’yu gezmistir. Bu sebeple, eserinde Osmanhlar hakkinda son derece olumsuz ve yer yer asagilayici bir dslup kullanmistir. Caligmamuzda bu eserden oldukga istifade ettik. Giinkil seyyah, pek gok kervansarayda kalmig ve iginde yasadigi mekam: ayrintih bir bigimde tasvir etmistir, Kanunj Sultan Slleyman’in padigahlig) strasinda Istanbul’a Avusturya Elgisi sifatryla gelen, Ogier Ghiselin de Busbecq, Avusturya ile Osmanh Devleti’nin arasinda kritik gitnlerin yasandigi bir donemde, 1554-1562 yillan arasinda istanbul’da bulunmustur, O'nun gérevi, Osmanl’nn Avusturya’ya karsi olan tutumunu yumusatmakt. Busbecq, “Tiirkiye’yi Boyle Gérdiim” isimli hatratina da yansidigi gibi uzlasmaci ve sempatik karakteri ile igini basan ile yapmus ve en azindan bir sire, Osman Devleti’nin tasallutundan Avusturya’y1 korumayi saglayabilmistir. Diplomatik gorevi geregi, kervansaraylarda kalma ihtiyaci duymayan Busbecq’in eserini Snemli kilan unsur, ber ne kadar diplomatik bir ikametgah olarak kullanlsa da, ashnda bir kervansaray olan Elgi Ham hakkinda doyurucu bilgiler vermesidir. Bugiin meveut olmayan Eli Ham’nmn, mimari yapisi, bilytkligd, ahurlar, personeli, yasam kosullan ile ilgili bilgileri bizatihi burada yasayan birinin agzindan ogrenmis oluyoruz. “Tiirkiye’nin Dort Yuh” isimli yazan bilinmeyen ancak, 1552-1554 yillan arasindaki gzlemlerin anlatldyh bir diger 16. ydzyil eserinin, Kanuni déneminde {stanbul’da bulunmus bir !spanyol tarafindan yazildigh anlagilmaktadir. Eserin yazims bir seyahatnameden cok piyese benzer; yazar, Mata, Juan ve Pedro isimli tig kisi arasinda gegen diyologlarla, 16, yizyil Osmanh hayati ve deviet sistemi hakkinda okuyucuyu bilgilendirmeye calismustir. Eserdeki temel kahraman Pedro, Tiirklerin cline esir dtiger ve bu esareti siiresince, gOrdiklerini, yasadiklarm, Turklerin kendine nasil muamele ettigini son derece yalin bir dille anlatmaya galisir. Bu eser sayesinde, Osmanh kervansaraylan hakkinda, ayrintih sayilabilecek bilgilere ulasmaktay1z. Orta halli bir Ermeni ailenin gocugu olarak 1584 yilinda Polonya’da dinyaya gelen Simeon, dindar bir kisilige sahipti ve hacilara ve seyyahlara faydali olmasi igin yazdigi Seyahatname’sini, Kudils’e dogru basladigi hac yolculugu esnasinda yazmustt. 1608 yihnda Istanbul’a gelen seyyah, Venedik ve Roma’y: da igine alan yolculugunun esas hedefi olan Kudils’e ancak 1615’te ulasmstir. Gergekgi bir ‘islupla kaleme aldigi eseri daha cok kendisinin de bir Emeni olmasindan dolay:, Enmeniler tizerine yogunlagir. Ancak, girdlga pek cok seyi ayrinth bir bicimde yazan ve Onyargisz olmaya galigan Simeon’un g6zlemleri bu sebeple agiklayici, detayci ve objektif olarak degerlendirilebilir. Turk edebiyatimin en Snemli seyahatnamesi olarak kabul edilen Evliya Celebi Seyahatnamesi, Osmanli Sarayi ile yakin iliskileri olan bir ailenin ferdi durumundaki Evliya ibn-i Dervis Mehmed Zilli tarafindan kaleme alinmistr. Gorduga bir raya tzerine, 1631 yilinda Istanbul’dan baslayarak, Osmanh cografyasinm gok bilyik bir béliimtinil igine alan seyahatlerine baslayan Evliya Gelebi eserinde, 17. yizyil Osmanh siyasi yasami, sosyal durumu, énemli yapilan, Srf adetleri gibi pek cok konuda gozlemlerini aktarmistir. Evliya Celebi’nin ghzlemlerini aktanrken, gok fazla mibalaga bir dil kullandifi, pek gok olay: anlatirken gergegi degil, kafasmda canlandirdiga hayali yansittgi sdylense de, son yillarda yaptlan galigmalar, onun son derece genig bir cofrafyay: anlattigs eserinde gok az yanhs bilgiye rastlandigim ortaya koymustur. O’nun daha cok iislubundan kaynaklanan bir mitbalaga olabilir. Ancak, bu Evliya’nin eserini saibeli hale getirmemelidir. Caligmamizda bizim de en temel kaynaklardan biri olarak g0rdiigimtiz Seyahatname’nin giintimttz. Tirkge’sine ¢ok sayida gevirisi yapilmigtr. Biz bu galismada, Zuburi Dansman’1n 1969 yilinda yaymnlanan gevirisini esas aldik. 17. yiizyilin ‘inl seyyahi Jean Baptiste Tavernier, fran’a gitmek ‘izere Fransa’dan yola gikmustir. Bu sebeple Istanbul’a gelen ve misait bir kervan bulamadiga igin on bir ay kadar burada kalan Tavernier “17. Asir Ortalarimda Tiirkiye Uzerinden iran’a Seyahat” isimli eserinde, Turkiye tizerinden iran’a ve dolayisiyla doguya yapilan yolculuklann muhtemel rotalanm aynntlanyla anlatmistir. Ancak, bizim igin Onemli olam yazann eserinde, kervanlar ve kervansaraylar hakkinda son derece agiklayici, bagimsiz, bir bélim yazmis olmasidir, Bu sayede, hem 17. ytizyilda bir kervann nasil harcket ettigini, nasil bir rota izledigini, kervanda bulunan kigilerin hiyerargisini, hem de kervansaraylarda bu kisilerin nasil kargilandiklarim, yiyecek ve igecek gibi temel ihtiyaglanm nasil karsiladiklanm detayh bir bigimde ogrenmis olmaktay1z. Tavernier, bu seyahatlerini aym zamanda ticari bir kazang kapist olarak ta gormiis ve bu sayede biyik bir servet kazanmuistir. Dolayisiyla, bu seyahatname, sadece meraklt bir seyyahin degil aym zamanda isbilir bir tiiccann gézlemlerini yansttiyor olmasindan dolay: da nem kazanmaktadir. Osmanh topraklanna 1681’da gelen Josephus Grelot, bu seyahatinde “casusluk” olarak tanmlanabilecek bir gorevi ifa etmig ve seyahatnamesine bu gorevinin geregi olan bilgileri yansitmistir. Fransiz Kral 14. Louis’ye takdim edilmek tizere yazilan “istanbul Seyahatnamesi” isimli eserde, yazar, Istanbul’a gelene kadar deniz yoluyla gegtigi limanlan, bu limanlar tizerindeki Osmanh savunmasim, karargahlarim, kalelerini ve bu kalelerdeki askerlerin muhtemel sayilarm, toplarin birylklaklerini ve sayilanm detayh bir bigimde yazmistr. Son derece nyargilt ve kiigiimseyici bir tslubu olan Grelot’nun tam bir Hagh askeri ruh haliyle seyahatini yazdigim gOrilyoruz: “.Bu barbar halklarin aleyhinde konusmay: stirdtirecegim ve .sbzlerimi burada noktalayacagam. Ey ytice Tann, bosaltin gururunu Bizans tiranlannin, altima Louis’nin ayaklannm..Yanhisim bu dinsiz halkin yok etsin ve yerine onun yegertsin, kutsal yasalarin: sanh dinimizin” (Grelot, 1998, s.243) Ancak yine de, Istanbul’daki kervansaraylann sayisi ve neye benzedigi gibi bizatihi gézleme dayanan detaylar bulunmas: kitabin galismamuz igerisinde bulunmasim salad. Calgmamizda kullandigimz bir diger eser, Lady Montagu’nun “Tiirkiye Mektuplan” adin: tasryan tinkii mektuplanchr. Ingiltere’nin 1717-18 yillan arasinda Istanbul’daki elgisi Edward Wortley Montagu’nun esi olan Lady Mary Pierrepont Montagna, esinin vazifesi gerei Istanbul’da bulunmustur. Istanbul’a kadar yapigi yolculuk esnasinda ve Istanbul’da kaldigi iki yil stlresince, iginde devlet goreviilerinden, din adamlanna, prenseslerden, sairlere kadar pek gok kisiye Tiirkiye izlenimlerini anlatan mektuplar yazmusur. Lady Montagu’nun bu mektuplan éliimiinden bir sene sonra 1763’te ingiltere’de yayinlandi. Mektuplan gezi yazist edebiyatimn Klasik Smekleri arasina girmistir. O’nun bu mektuplar yazdigh asir, bu tarz bir edebi gelenegin oldugu yiizyildi ve onun gibi pek gok aristokrat ta, sosyal hayata dair izlenimlerini benzer sekilde kaleme almuslardi. (Faroghi, 2001, s.192) ispanya’nin ilkesindeki isgaline kars1 savas vermis bir devrimcinin “Tiirkiye’ye Dair Hatirat” ismini tastyan eseri, galsmamuz igerisinde ilging bir yer isgal ett. 1750 yilinda o zamanlar Ispanya’nn s6miirgesi durumundaki Venezuella’da dogan Francisco Miranda, 20°li yaslarinda subay olur ve Amerika’nin Ingiltere’ye kargi verdigi bagamsizhk savasina katihr. Savas sonrasi geri dondtigt tlkesinde kagakgilik suglamasiyla itham edilince, Kuzey Amerika’ya déner ve Giiney Amerika’nin da (ispanyol Amerika) bagumsizhgh igin miicadele eder. Bu amacla Ingiltere’ye gider ve Ingilizlerin destegini ister. Ancak bekledigi destegi bulamaz ve bu tarihten sonra yolculuklanna baslar. (1785) Hollanda’dan basladigi yolculugu neredeyse tim ‘Avrupa Ulkelerini igine alacak sekilde sirer ve 1786 yihnda Yunanistan ttzerinden tzmir’e, oradan Istanbul’a gelir. Istanbul’da iki ay kaldiktan sonra Rusya’ya gegerek yolculuguna devam eder. Londra’da yolculugunu tamamladifinda aradan dort yil gesmisti. Bu yolculuklarinm her ne kadar seyahatnameye faziaca yanstmasa da siyasi gerekcelerle yapilmg oldugu, Miranda’n yoleulugu boyunca sik sik kimlik deBistirmesinden anlyoruz. Zaten bir milddet sonra, Venezuella’da Ispanyol hitkiimetine karj1 ayaklanmalan baslatryor ve kendisi de Londra’da bilyik bir propaganda kampanyasi baslatiyor. Miranda, 1816 yihnda Venezuella’h ihtilalciler 10 tarafindan davaya ihanetle suglanarak kapatildifa hapishanede 6ltir. General Miranda’mn seyahatnamesi Tirk adet ve geleneklerini, kilttirel havayi, kendi donemindeki Onemli olaylan igeriyorsa da, bir general olmasindan dolay: kervansaraylarda pek konaklamams, stirekli yerli ve yabanci devlet gbreviileriyle grisly onlann davetlerinekatilmstr. Bu sebeple —_aligmamuzda kallanabilecegimiz, bir takam bilgiler igerse de, bu bilgiler doyurucu bir nicelige ulasmadi, Turkge’de, “18. yiizyil Tirkiye’sinde Orf ve Adetler” ismiyle yaymlanan eser aslinda yazarin Osmanh tarihi ve medeniyeti hakkinda yazdig: “Tableau General de V’Empire Ottoman” isimli 7 ciltlik eserinin, Osmanh’ni sosyal hayatin anlatan 4. cildinin bir terctimesidir. Ermeni asilh bir Isveg vatandag1 olan d’Obsson, tsves*in istanbul Konsoloslugu’nda gérev yapmis ve bu gérevi sirasinda 3. Selim dénemi Osmanhi yasantist, devlet diizeni, dini hayat gibi pek ¢ok konuda hazarladiga raporlan Kitaplasturmistir. Terctimanlik, maslahatgtizarhk gibi vazifelerde bulunan yazann, iyi bir gézlemei oldugu ve gordiiklerini objektif bir gézle degerlendirip aktarmaya alistig sbylenebilir. Ermeni asilli bir istanbullu olan incicyan’m “18. Asirda istanbul” adm tasiyan eseri bu yiizyilda Istanbul’un Snemli eserlerini, surlarim, kitabelerini, cami ve Kiliselerini, garg: ve imalathanelerini, {stanbul’da yasayan niifusun dagimim inceledigi, bir seyahatnameden gok bilimsel bir galismadir. Sehrin, hem igindeki hem de kéylerindeki yasantis: anlatan yazar, Galata’dan, Bogazigi sahillerine kadar pek ok yeri adim adim gezerek okuyucuyla paylasmaktadir. Bir Ingiliz soylusu olan Julia Pardoe, 19. yiizyiln ortasinda, babasiyla birlikte Istanbul’a gelir ve Tiirkiye seyahati, istanbul ve Bursa sehirleriyle sumrli kalir, Caligmamuzda kullandigimz eseri, “Sultan’mn Schri ve Tirklerin Aile hayatindaki Gelenckleri” isimli 1837°de yaymnlanan kitabindan yapilan segmelerden olusuyor. Ancak, Pardoe, 19. yiizyilda Istanbul’a gelmis olmasina ragmen, kitabin galigmamizda kullandigimz Tiirkge baskisimm ismi nedense “18, Yiizyilda istanbul” olarak basilmis. Pardoe, bir soylu olmasindan dolayi, Tirkiye’de higbir kervansarayda kalmamis, ancak, son derece iyi bir g6zlem giicti olan yazar eserinde, Osmanlt ticaret hayati ve ticcarlan hakkinda doyurucu bilgiler vermeye galigmstir. Lombardiya asilli bir ailenin gocugu olan J.H.A. Ubicini, Fransa'da dogmustur. Osman topraklanna yaptifa seyahatin amacimn, batili devletleri, Tanzimat sonrast Osmanl Devleti‘nde siyasi ve sosyal hayatin nasil olduguna dair bilgilendirmek oldugu “1855°te Tirkiye” isimli iki ciltlik eserinden anlasilmaltadir. Eser, 1855 yilinda, Osmanh Devleti’nin demografik dagilim, devlet sistemi, devlet yetkililerinin gorev ve yetki simrlan ve Sultan’in kiz kardeslerinin giderlerine dek, maliyesi hakkinda son derece detayli bilgiler vermektedir. Birgok tarihi bilgi-arka planla desteklenen yap: bu ynilyle, Hagh Savaslan igin bath Krallara enformasyon saglamak igin seyahate gikan seyyahlann eserlerine benzemektedir. Yine, belki de bu sebeple, gozlemlerini agik ve yalansiz aktarmaya galismustir. 1808'de Paris’te diinyaya gelen Gerard de Nerval, scyyah kimliginin yamnda ashnda bir edebiyatgidir. Gok sayida, piyes, siir ve hikaye yazdigi gibi Le Monde Dramatique isimli bir dergi de yayinlamistr, Avrupa’nin pekgok sehrinin yamisira, Turkiye, Misir ve Suriye’yi de gezmistir. Nerval’in “Dogu’ya Seyahat” adm tasiyan eserinde, gizlemlerini edebi bir dslupla ve siir tadinda anlathigim g6riirtiz. O’nun politik bir dili ve yaklagim yoktur. Daha gok eglenmek ve hayatim renklendirmek maksadiyla bu seyahati yaptigi anlagiimaktadir. O’nu doguya geken seyin, dogunun mistik havast oldugunu yapitndan anlayabilmekteyiz. Kitabimin Snemli bir kism, belki de bu yiizden Tevrat ve Kur’an’da gegen bir lassanmn, Stlleyman Peygamber ve Saba Melikesi Belkis’in hikayesinin, efsanevi ve lirik bir dille anlatimasina aynimistir. Ancak, Nerval, kendi gézlemlerini gergekei bir anlayisla aktarmaya galismustir ftalyan edebiyatimn Snemli isimlerinden Edmondo de Amicis, 1874 yilnda Istanbul’a gelmistir. Onun edebi kimligi seyahatnamesine de yansimustir. Eserin baz1 yerlerinde kendinizi bir romani sayfalannda gezinirken buluyorsunuz, Tiirkge’de yayinlandiginda da biiyak bir ilgi toplayan “Cocuk Kalbi” isimli yirmi bes dile gevrilen eserin yazan olan De Amicis, “1874’te istanbul” isimli bu seyahatnamesinde, istanbul’daki esnafi, gayri-miislim ve Misliiman halla; 12 kayafetlerini, yasantilarnm, Istanbul’un tarihi yapilanm ayrintih bir dille anlatmaya galismistir. 19. yazyilin sonunda, yani Osmanh Devleti’nin son yillaninda, Istanbul’a yaptigi bu seyahat, pek cok agidan Snem tasimaktadir. “Hergiin eski bir TUrk’tin #ld0g, yeni bir Tanzimatg: Turk’tin dogdugu Istanbul” un geleceginden endise eden yazarin, bulundugu yizyildan, yakin gelecekteki Istanbul manzarasina tuttugu projeksiyonun bir kehanet olmamasi manidardur: “Tepeler diizlestirilecek, korular yerle bir edilecek, rengarenk kilgk evler yilalacak.. uzun, diimditz, birbirine benzer sokaklar, tstanbul’u birbirine muvazi kocaman yollara ayiracak, Saraybumu bir hayvanat bahgesi, Yedikule bir hapishane .. olacak. Bu manzara g6ziimtin dntine geldiginde kalbim sikipiyordu.” (De Amicis, 1993, s.115) Oryantalist bir ailenin gocugu olarak danyaya gelen Clemént Huart, Arapea, Farsca ve Tiirkge’yi iyi derecede bildiginden Fransiz Disislerinde uzun yillar galigmis bir diplomat, 1891’de Istanbul’dan basladiga seyahatine Bursa, Eskisehir ve Kiitahya gibi sehirlerden gegerek Konya’ya, oradan Izmir’ kadar devam ederek son verir. Karsilastigi yerleri ve Misliman, Ermeni halklan oryantalist bir gergeveden bakarak anlatmakta ve sik stk Hach Seferleri’ne eserinde atiflar yapmaktadir. Tilrkge’de “Mevleviler Beldesi Konya” ismiyle yayinlanan kitabi 1897'de Paris’te “Konia, La Ville Des Derviches Tourneurs; Souvenirs d’un Voyage en Asie Mineure” ismiyle basilmistir. Caligmamuz igin yaptigumz okumalanmz: boyunca, siirekli olarak bir kism: “Hagli” zibniyeti tasiyan bath seyyahlann eserlerini, onlarin gozlerinden Osmanli’nin ve en genelde Dogu’nun nasil gériinddgtind anlamaya galishk. Bu okumalanmsz igerisinde bir kisi vardi ki, o batthlann aksine “Osmanh Devleti”ne blylk bir hayrankk duyuyor ve Batinn egemenlik iddiasina karsi, Abdilhamit déneminde gelistirilen Pan-islam (islam Birligi) politikalan savunuyordu. Bu haliyle, yazdigi bu seyahatname, simdiye kadar yaptigimiz okumalann tersten bir okumasi olarak nem kazandi, §ibli Numani, Islam ditnyasimn gerilemeye, Osmanli Devleti’nin topraklanim kaybetmeye basladigi yillarda Istanbul’a gelmistir. Hindistan’in da, Ingilizler tarafindan isgal edildigi bu yillar, cok sayida Musliiman bilim adamant etkiledigi gibi, Hindistanh bilim adam Numani’yi de derinden etkilemis ve Mésltiman halklann iginde bulundugu bu durumdan kurtulmasinin yollarim aramak 13 ve bilyik hayranlik duydugu Osmanh Devleti’nin o giinkii Pan-Islam politikalanna destek vermek tizere istanbul’a gelmistir. isgalden sonra, Hindistanl Misltimanlann Osmanh nezdindeki ilk temsilcisi durumundaki Numani, istanbul’da padisah 2. Abdilhamid tarafindan biytk bir saygryla karsilanmig ve Mecidi Nisamyla taltif edilmistir. Yazar, Istanbul’da bulundugu sirada yaptgs siyasi faaliyetlerini, tilkesinin ingiliz isgali altinda bulunmasindan dolay: eserine yansitmaz. Bu sebeple “Anadolu- Suriye-Misir Seyahatnamesi” ismini tasryan eseri politik bir kitap olmaktan ¢ok, {stanbul’daki egitim faaliyetlerini, gezi yerlerini, mtzeleri, kittphaneleri anlatan bir seyahatname olarak gériilebilir. Yazarm istanbul’dan sonraki seyahat giizergahi, Anadolu’dan baslayarak, Suriye’ye, oradan Beyrut, Kudis ve Kahire’ye kadar devam eder. Numani, gokga umut bagladizi Osmanh Devleti’nin, bu asirdaki gigsiizligtiné gorir ve hayal kinkhgina ugrar. Ulkesine geri dindigiinde, kendisini bilyik bir heyecanla bekleyenlere anlatacagi pek fazla bir sey yoktur, Ancak, Osmanli’ya hayranlik duyan ve istanbul’daki halifeye biat etmig Hintli Mislimantar, gezip gordigii yerler hakkinda herseyi Ogrenmek isterler. Numani, kitabim biyle bir ibtiyagtan dolay: yazdigim séylemektedir. Bir yiizey arastirmas: yapmak tizere, Igbat: Anadolu ve Konya’ yn igine alacak gekilde 1895 yilnda Turkiye’de seyabate gikan Friedrich Sarre, calismasmn simrlan geregi daha ok antik dénem kalintilan ve Selguklu yapitlan tizerinde yogunlasmistit. Seyahatinin baylk bir boldmdnd ath ya da yaya olarak yaptigindan ve stirekli kilgik yerlesim bilgelerinde ve halkla igige gegirdiginden, 19. ylizyilda bir kervanin nasil hareket ettigini, nerelerde konaklayabildigini ve nasil bir konforun on ‘Anadolu topraklarinda bekledigini “Kiigikasya Seyahati” isimli eserinden biyik oranda anlayabilmekteyiz. Kitabmn biitintine, bir gezi notlan hiiviyetinde olmasina ramen, bilimsel terminolojinin getirdigi ilmi bir ciddiyet hakimdir. Kolonilerden sorumlu bir bakann oglu olarak 1880 yihnda Ingiltere’de dogan Aubrey Herbert, ylksekégreniminden sonra basladigi diplomatik gOrevleri sayesinde Yakin Dogu’daki pek cok ilkeye gitme imkam bulur. “Ben Kendim” isimli 1924 yihnda yaptii seyahatini anlathiga eseri, politik tahliller ve tarihi degerlendirmelerle dolu olsa da, gOrdtigi yerler ve iliski kurdugu insanlar hakkandaki aynntih degerlendirmeleri ve derin tasvir gic sayesinde eserini siyasi tarih kitabr 14 olmaktan kurtarmugtr. Yaptgi seyahat Osmanl’nn son birkag yilina rastlamast sebebiyle de énemlidir. Bu sayede, hentiz, Osmanh'nn bir beylik halinde bulundugu yillarda, 14, yy.’da fbn Battuta tarafindan yaptlan seyabat ile baslathgumiz. galismamuz, 600 yilbk bir stireci igine alacak gekilde 20. yy.’da Aubrey Herbert’in seyahati ile genel gerevesini bulmus olmaktadir. Calismamiz esnasinda, yukanda kisaca tamitumim yaptifumiz seyahatnamelerin disinda da bazi seyahatnamelere ulagip, inceleme firsati bulduk. Ancak, bu eserlerin bir kism: tzerinde galistigimiz konu hakkinda doyurucu bir bilgi veremezken, geri kalam ise tamamen konumuz digindaki gézlemlere agurhk verdiginden seyahatname listesi iginde degerlendirme geregi duymadkk. Osmanh dénemi tizerinde yapilabilecek baska caligmalara kaynak sunabilecekleri_timidiyle bu seyahatnamelerin sadece isimlerini vermekle yetinecegiz: Osmanh’nn en kritik ginlerinde, Ispanya’dan Timur’un sarayina 1403 yrhnda elgi olarak gonderilen Ruy Gonzales de Clavijo’nun “Anadolu, Orta Asya ve Timur” isimli seyahatnamesi; asil adi Pierre Gilles olan, Fransali Petrus Gyilius’un daha ¢ok stanbul’daki Bizans yapitlanm anlatan “istanbul’un Tarihi Eserleri” isimli 1558 taribli galismasi; A. M. Milller’in 1726 yihnin izmir’ini anlatugs, izmir isimli seyahatnamesi; 1790’ yillarda Tarkiye'ye gelen Fransiz doktor Olivier’in Tirkiye Seyahatnamesi; Cosimo Comidas De Carbognano’nun 1794 yilinda tamamlayarak Sicilya Krali IV. Ferdinando’ya sundugu {stanbul’un tarihi topografyasim anlathg: “18. Yizyiln Sonunda istanbul” isimli galsmasi; 1808’den 1858 yilna kadar cesitli araiklarla Iingiltere’nin Osmanlt Devleti’ndeki elgisi Lord Stratford Canning’in hatirati; Polonyah Kont Edward Raczynski’nin 1814 yilina yaptgi seyabatini anlatuga “1814’te istanbul ve Canakkale’ye Seyahat” isimli seyahatnamesi; 1853 yihnda bugiinki Turkiye ve Yunanistan sahillerini igine alan bir bolgede seyahate cikan Kont George William Frederick Howard’n “Tiirk Sularmda Seyahat” isimli seyahatnamesi; 1847 yilinda {stanbul’a gelen ve burada vefat edene (1881) kadar kalan Dr. Philipp Anton Dethier’in “Bogazigi ve istanbul” isimli galismasi, bu eserler arasinda sayslabilir, 2. SEYYAHLARIN GOZUYLE OSMANLI DONEMINDE FAALIYET GOSTEREN KERVANSARAYLAR 2.1, Kervansaraym Tamm, Islevi ve Unsurlary, Kervansaray ve Han isimlendirmeleri, bilimsel galismalarda oldugu gibi, seyyahlann notlarinda da aynstnlmis degildir. Aym yapidan bahsederlerken baz seyyahlar, kervansaray, bazilan ise han demeyi tercih etmisler; hatta aym seyyah, eserinin bir yerinde, ayn yapr igin han ismini kullamrken, diger yerinde kervansaray demektedir. Bu durum da gostermektedir ki, Osmanli dOneminde bu isimlendirmelerin her ikisi de aynt anda ve aym tr yapiyi tanmlamak igin kullanilabilmektedir. Busbeeq (16. yy.), Turkiye’de umumi misafishanelere kervansaray dendigini, bunlara, yolculann bayvanlanyla birlikte misafir oldugunu yazmaktadir. (Busbecq, Tarihsiz, s.27) (Sekil 2.1) Yabancilara ve yolculara hizmet etmek igin kurulmus, gogunlugu vakif yapisi olan konaklama yapilarina kervansaray dendigini yazan Demnschwam (16.yy.), bu tip yapilara Tarkiye’nin her yerinde; kasabalarda, koy ve gehirlerde, hatta Istanbul’da rastlanabilecegini s6ylemektedir. Istanbul’da cok miktarda olmasin ise, Turkiye’de Hnristiyan memleketlerinde oldugu gibi, yolculanin para karshiginda kaldiklan, otel, han ve benzeri binalarn olmamasina baglamistur. Gorildaga gibi seyyahumuz, han ve kervansarayi birbirinden ayinrken, hanlan Ucretli, kervansaraylan ise padisahin mah oldugunu vurgulayarak ticretsiz olarak tanmmlamaktadir. (Demschwam, 1992, s.58) 16 Avrwsuvassy 21g epmphy 217 PS Tavemier (17. yy.), kervansaraylan dogululann lokantali otelleri olarak tammlamakta ve bu yapilanin batidakilerden temizlik ve konfor yéntinden tamamen farkh oldugunu vurgulamaktadir. (Tavernier, 1980, s.66) 17. ytlzyilda Turkiye’ye gelen Grelot ise han ile kervansarayi birbirinden ayumayarak, her ikisini de aynt anlamda kullanmaktady.. Grelot’a gére, hanlar ya da kervansaraylar, Colleges de Paris gibi biyak boyutlarda insa edilmis, yolculann az bir tcretle konaklayabilmesi igin, zenginler tarafindan yapunims konaklama yapilandir. Bu yapilarda yolcular, gok czi bir para karstliginda gtivenli bir sekilde istedikleri kadar konaklayabilmektedirler. (Grelot, 1998, s.233) 18. yizyilda Torkiye’de bulunan d’Ohsson, kervansaraylarin hanlardan farkl oldugunu sdylemektedir. Kervansaraylarda, yolculann ve ticcarlann mallanyla birlikte konakladiklann: vurgulayan yazanmiz, bu yapilarin genellikle mermerden yapildigim1 ve mamul ya da gayri mamul her gesit mahn deposu oldugunu yazmaktadir, (d’ Ohsson, Tarihsiz, s.134) 2.1.1. Sehir igi Hanlart Kervansaraylar ile hanlan, seyyablarin neredeyse tamam aym anlamda kullanmislardir. D’Ohsson ise, hanlan ve kervansaraylan ayn ayn tanmlar. Seyyahumiza gore, hanlar, sehirlerde, banker ve biyUk tlccarlara mahsus bllylk binalardir. Her tliccanin bu yapilarda bir ya da iki odasi bulunmaktadir. Hanlara, kadinlar, hanc ya da odabasi olmadan giremezler ve asla gece kalamazlar. Ancak, erkekler geceyi handa gegirebilitler. D’Ohsson, hancimn, hamin midtirii oldugunu, odabasinin ise hanin kabyasina dendigiini yazmaktadsr. (d’Ohsson, Tarihsiz, s.134) 2.1.2. Misafirhaneler Daha gok kiigtik yerlesim yerlerinde bulunan ve genellikle kervansaraylar kadar biytk olmayan konaklama yapilarm seyyahlar, misafirhane olarak tammlamaktadirlar, Huart (19. yy.), Anadolu’nun biiytk bir koylinde konakladiga bu tip bir Konaklama yapist igin misafirhane tabirini kullanmaktadir. Seyyahimz, 17 misafirhanelerin diger ttim Anadolu koylerinde de yaygun olarak bulunduguna dikkat gekerek, bu yapilarda yolcularin yiyecek ve yatacak yer ihtiyaglannin gok eiizi bir para karsihgunda salandigam yazmaktadir. (Huart, 1978, s.54) Clement Huart, Eskisehir yolu Ozerinde, “Misafirhane-i Umumi” adi verilen bir yapidan daha bahsetmektedir. Bu yapinin iki odas: bulunmaktadir ve biri Avrupa usuli dogenmistir. Yine de yemek masasi ve mutfagi bulunmamaktadir. (Huart, 1978, s.38) Seyyabimiz bundan sonra, Kittahya civarindaki bir baska kéyde konakladig: misafirhaneyi anlatrken yaptigi_tariften, _misafirhanelerin, kervansaraydan gok, evden bozma bir yapiya benzemekte oldugunu anlamaktaysz. Bu yapt, otla sivanmig toprak bir zemini olan, biyuk bir salondan ibarettir. Bu salonun duvarlan, kervansaraylarin aksine pencerelidir. (Huart, 1978, s.58) Afyon’un Dinar ilgesinde, bir misafirhanede kaldigim yazan Sarre (19. yy.), bu yapinin demiryolu binalanmin karsisinda oldugunu ve villaya benzedigini; bir Rum kadin tarafindan isletildigini soylemektedir. (Sarre, 1998, s.16) Sarre'in s6z konusu ettigi yap1, demiryolu insaat ile Anadolu’ya gelen batil: mithendis ve teknisyenlerin konakladigs basit bir evdir ashnda. Bu durum, ¢ok ta konforlu sayilamayacak; zaten uzun stireli konaklama igin tasarlanmamis Osmanh kervansaraylari yerine, yapuklan ig geregi uzun siire konaklamak zorunda olan batihlar igin tretilmig bir gSztimd; bununla beraber Osmankt toplumunda olugmaya baslayan, yeni bir sosyal durumu gistermektedir. Ark, bu ylizyilda coktan batililasmaya baslayan Anadolu halki, batilh yagama uygun, bugin “butik otel” olarak tanmlayabilecegimiz yapilara, evlerini doniistitrerek sahip oluyordu. Dogal olarak, bu ige ilk talip olanlar da, gayr-i mOslimler olacakts. 2.1.3. Bekarhaneler Istanbul’da bekar iggilerin kalmast igin inga edilmig bekarhaneler oldugundan Evliya Gelebi (17. yy.) bahsetmektedir. Evliya’ya gore, Istanbul’daki pabugcularin sayisi 4 bini bulmaktadir ve bu kisilerin 3 bin 400 adet dikkam bulunmaktadir. Mercan arsisinda bulunan 7 bekarhanede toplam 8 bin pabuggu bekan kalmaktadir. (Freely, 2003, s.102) 2.1.4, Roma Kervansaraylan: ile fliskisi Anadolu’da izledigi gizergah tzerinde, Yunan ve Roma dénemlerinde de, tupki Osmanh déneminde oldugu gibi kervansaraylar oldugunu sdyleyen Friedrich Sarre (19. yy.), kervansaraylar ile Roma ve Yunan déneminde inga edilmis olan konaklama yapilan arasinda baglant: kurar. Heredot’un, Susa’dan baslayarak Sardes tizerinden Efes’e giden Biyik Kral Yolu’nu anlatirken, yol boyunca 30-40 kilometrelik belli aralarla konuk evlerinin ve kale gibi istasyonlann varhgindan bahsettigini sdyleyen Sarre, Roma déneminde de, 75 kilometre arahklarla, iginde seyahat edenler igin odalar ve yedek atlar igin alurlar bulunan konaklama yerleri inga edildigini ve bu yapilara “Mansiones Veredariorum” dendigini yazmaktadir. (Sarre, 1998, s.93) Her ne kadar, izledigi yol tzerinde, sbziind ettigi bu tip yapilarnn kalntlanna rastlayamasa da Sarre, bu yapilarin mimarisinin ve dekorasyonunun dogunun bazi bélgelerinde bulunan, Ortagag’dan kalma Xenodochia ismi verilen yapilara benzedigi goriistindedir, Xenodochia adi verilen yapilardan bahseden sadece Sarre deildir. Dernschwam’da (16. yy.) kervansaraylan tammlarken, yabanci yolcularn ayni att altinda kaldig. konaklama yapisi ya da bir nevi misafirhane oldugunu sdylemekte, bu tarz yapilara ‘Yunanca Xenodochium dendigini yazmaktadir. (Demschwam, 1992, s.59) Sarre, Selanik’te 12. ylizyilda inga edilmis olan bir Xenodochia’y: tarif ederken, dikdortgen plank, yiksek duvarh, disanyya penceresiz, adeta kale girliniimtinde, ig avlulu ve tek girisli, avlusunun etrafi konaklamaya mahsus odalar ve depolarla gevrili bu yapmn, Osmanh’mn eline gestiginde aynen korundugunu ve Osmanh kervansaraylanim etkiledigini sdylemektedir. (Sarre, 1998, s.94) Hakikaten de, Sarre’n Selanik’te bulunan bu kervansaray hakkinda yaptg tarif, Osmanh donemindeki kervansaraylara uygunluk gostermektedir. 2.2. Kervansaraylarm Yapisi 2.2.1. Kervansaraylarm Mimari Yapist Kervansaraylarin mimari yapist dzellikle batih seyyahlar igin dikkat gekici olmustur. Bu yapilarn iginde, bekledikleri konforu bulamasalar da, dis girlintisleri ve bayiklikleri kargisinda hayranhiklanm gizlememislerdir. Demschwam (16. yy.), kervansaraylann dértgen seklinde ve tastan yapilmis biiytk binalar oldugunu sdylemektedir. Seyyahumiz, bu yapilann bayUk bir kismmin tek kath oldugunu, bunun yaninda bir kismunin da iki kath ve yiiksek oldugunu vurgulamaktadir, (Sekil 2.2.1) fkinci katlar ise genellikle absaptan yapilmakta ve pencereleri disanyya degil, avluya bakmaktadir. (Dernschwam, 1992, s.44) Seyyahimiz, Sirbistan’in Nis gehrinde kargilastiii bir kervansaray: anlatirken de, benzer ifadelere basvurmaktadir: Dortgen, tastan yapilmis ve oldukga bliylk, diyerek tarif ettigi bu yapimin yine bilyilk bir avlusu, sag ve sol kanatlarinda kemerli hiicreler bulunmaktadir. Dar bir koridorun cevreledigi bu hiicrelerin pencereleri de avluya bakmakta, diganya agian pencereleri bulunmamaktadir. Ancak, yapinin yine de en dikkat gekici yeri, igindeyken insana bir kilise hollinde oturuyormus hissi veren, bilytk ve abidevi duran giris kapisidir. (Denschwam, 1992, s.27) Aymi yiizyilda Turkiye’ye gelen Busbecq’de, Nig sebrinde kaldig: bir kervansarayi benzer ifadelerle tarif etmig ve bu yapilar hakkinda genel bilgiler vermistir. Busbecq’e gire kervansaraylar, uzunca bir binadan ibarettirler: Buydk boyutlu avlulannin iginde, binanmn ast] duvarlarma bagh, tle ayak yiksckliginde ve dért ayak genisliginde kick duvarlar bulunmaktadir ve bu duvarlar, yolcularin yatmasina ve {izerlerinde yemek yemelerine yaramaktadir. (Busbecq, Tarihsiz, s.27) Kervansaraylan, dértgen bicimli halleriyle manastirlara benzeten Tavernier (17. yy.), bu yapilarin genellikle tek kath olduklanm, nadiren iki kath olanlanna da rastlanildigim yazmaktadhr, (Tavernier, 1980, s.66) Bayik élgekli kapinin bulundugu cenahin disindaki tig cenahta, segkin kisiler igin birer bitytik salon veya biyik birer 20 Aeresuvasay sq wpeuresiog ‘amy :1°7'7 (HPS oda ve bu odalarin yaninda herkesin hususi olarak kaldigi kiigik odaciklar bulunmaktadir. 18. ytzyilda Istanbul’da bulunan Carbognano, kervansaraylarin etrafi kemerlerle sisli, kare ya da dikd6rigen uzun bir avlusu olan tastan yapilmis biylk yapilar oldugunu séylemektedir. Bu kemerlerin arkasinda, odalar bulunmaktadir ve kemerler iidinci kattaki kemerleri ve arkalarindaki odalan tajmaktadirlar. (Carbognano, 1993, 8.67) Kervansaraylann tastan yapilms biytk binalar olduguna dikkat geken diger bir seyyah Gerard de Nerval’dir. (19. yy.) Istanbul’daki Yildiz Hant’n anlatan Nerval, kervansarayin tig kath oldugunu ve iginin karanhik ve log olmasindan dolay: magaraya benzediffini; fist kapali balkonlarin avlunun dort bir yan cevreledigini yazmaktadir. (Nerval, 2002, s.40) Osmanh tlkesine seyabat eden batil seyyablar iginde, kervansaraylan digerlerinden gok baska bir gézle degerlendiren Sarre, ilging bir benzetmede bulunmaktadw. Seyyahimiza gore, bauhlardan fark olarak, Maslimanlarin inga ettikleri her seyde, en dinyevi yapilarda dahi dinsel inanglanyla iligki ya da gizli bir atif bulunmaktadir. Buna gére Mislimanlar, kervansaray insa ederlerken inanglarindaki en kutsal yapi olan Mekke’deki Kabe’den istifade etmig olmalidirlar. Sarre, kare planh, kubik bir yapidaki Kabe ve onu gevreleyen genis dértgen aviu ile kervansaraylarin dortgen ki kurmaktadir. Bu iliskiyi aym zamanda, kervansaraylann avlularimin ortasinda bulunan yikseltilmis késk mescid ile Mekke’deki camiide, yapinin en kutsal boliimt olan Kabe’nin, tipki kervansaraylarda oldugu gibi avlunun ortasinda yer almastyla da kurmaktadhr. (Sarre, 1998, s.101) genig aviulu plam arasinda i 2.2.2. Kervansaraylarm Biyikliga Osmanh topraklannda seyahat eden seyyahlann, dikkatlerini geken seylerin arasinda kervansaraylann bilyikligi ayn bir yer tutar. Seyyahlarin kervansaraylar hakkindaki ilk izlenimleri, bu yapilarin devasa bilydkltikte olduklandir. Busbecq (16. yy.), 21 kervansaraylann uzunca ve bilylikge bir bina oldugunu sbylemektedir, (Busbecq, Tarihsiz, 8.27) Hans Demschwam (16. yy.), Tirkiye’de, atlarnn ve arabalann sigabilecegi kadar biiytik binalar oldugunu ve bu binalara kervansaray dendigini yazmaktadir. Edime’de gordOgi bir kervansaray igin seyyahumuz; tastan, oldukea yUksek ve bilytik bir giris kism1 oldugumu ve bu girig kismma, insamn gerektiginde sigunabilecegiini sdylemektedir. (Dernschwam, 1992, s.45) Yazarin, giris kism: olarak sdyledigi yer, kervansarayin tag kapist olmalidir. Demschwam, Izmit’te gordagi Kazikh ismindeki kervansarayin da oldukga bilyk oldugunu, iginde mese agacindan kazaklar dikildigi igin bu ismi aldigim yazmaktadir. Kaziklann oldugu boltimtin 93 adim uzuntugu, 21 adim genisligi bulundugunu sdyleyen yazara gére bu yapida 10 adet ocak bulunmaktadir. (Demschwam, 1992, s.214) Osmanh iilkesinde, her menzilde biyik kervansaraylarla karsilastigin sdyleyen Simeon (17. yy.), kervanmn bin kisilikte olsa, bu yapilarda konaklayabildigini ve hayvanlarin da bu yapilara girebildigini yazmaktadir. (Polonyali Simeon, 1964, s.23) Grelot, istanbul’da ve yol boyunca gordi han ve kervansaraylarn oldukga bilytik oldugunu sdylerken, okuyucusunun daha iyi anlayabilmesi igin Fransa’daki Colleges de Paris isimli binalara benzetir. (Grelot, 1998, s.233) Diger seyyahlarm yazdiklanna kargilik, kervansaraylann gok bilyik olmadigim yazan seyyahlar da vardir. Tavernier (17. yy.), kervansaraylara adet oldugu tizere, deve kervanlannin asla girmedigini, zaten bir kervann istese de kervansaraya giremeyecegini; bu yapilarda yz athdan fazlasmn rahatea konaklayamayacagim sbylemektedir. (Tavernier, 1980, s.66) Ancak, deve kervanlannin, kervansaraylarin igine girdigi, bunun igin bazi kervansaray kapilannin isminin deve kapisi olarak isimlendirildigini, hem kaynaklar, hem diger seyyahlar, hem de graviirler acikga ortaya koymakta iken, Iran’a kadar pek cok kervansaray gérmiig ve aktarmis olan seyyahimizin, bu sekilde bir karsi gOrlly belirtmesinin sebebini izah etmek kolay gorlinmiiyor. 22 2.2.3. Kervansaraylarin Sayist Kervansaraylann sayist hakkinda seyyablanmiz gokluk ya da azhk ifade eden cimleler kurmay yeilemisler, genellikle istatistiki bilgiler vermemislerdir. Demschwam, kervansaraylann bir konakhk mesafe igerisinde mutlaka bulunduguna dikkat gekerek, Bulgaristan’dan itibaren Istanbul’a kadar yol iizerinde gordigii pek gok kervansarayin ismini vermistir. 16. ylzyilda seyahat eden Demschwam, sekiz buguk saat stiren 6 millik yol sonunda Harmanl: isminde bir koye geldigini ve bu kbyde 24 bacali bir kervansarayda konakladigin yazmaktadir. (Dernschwam, 1992, 8.40) Seyyahimizin aktardigi bu bilgiden, bu yiizyilda ne kadar aralikla kervansaray yapildigim anlamakla beraber, kag kilometrelik yolun, hangi stirede alindygim da hesaplayabilme imkanmna kavusmus oluyoruz. Hans Demschwam, Bulgaristan’da yoluna devam ederken, Pazarcik adh bir kbyde iki kervansaraya rastladifim,, Filibe’ye gelmeden sehrin varosunda biiyik bir kervansaray daha g6rdgiind) aktarmaktadir. (Dernschwam, 1992, s.42) Kiigtik sayilabilecek bir yerlesim yerinde Ug kervansarayin bulunmas: bize Pazarcik’in kervan giizergahinda 6nemli bir yer isgal ettigini g6stermektedir. Kervansaraylarin sayisi hakkinda net bilgiler veren seyyahlara da rastlamaktayiz. Istanbul’a 17. ytizyilda gelen Josephus Grelot, istanbul’da g6rdigi han ve kervansaraylani Paris’teki Colleges de Paris isimli bitytk binalara benzeterek, bu yapilann yaklasik 417 adet oldugunu yazmaktadir. (Grelot, 1998, s.233) istanbul’daki kervansaraylarin sayisi hakkinda gok net bilgiler veren bir baska seyyah $ibli Numani’dir. (19. yy.) Numani, Istanbul sebrinin biydklugiind anlatmak igin verdigi kisa sayisal bilgide; cami, medrese, hamam gibi yapilann yamsira kervansaraylann sayisim da aktanr. Buna gore, bu yizyilda; {stanbul’da 500 buyuk camii, 171 hamam, 164 eski usul medrese, 500 yeni okul, 12 yiksekokul ve faktllte, 45 kiittiphane, 305 dergah, 48 matbaa bulunurken, 324 adet te kervansaray oldugunu sdylemektedir. (Sibli Numani, 2002, s.57) 23 2.2.4, Kervansaraylarm Unsurlan 2.2.4.1. Nalbant Kervanlarda yiizlerce yik ve binek hayvaninn kullanldigi dastintlecek olursa, bir kervansaray igin nalbant dilkkam vazgegilmez bir unsur olmalidir. Dernschwam (16. yy.), Kervansaraylarda hayvanlar igin arpa ve saman satan kimselerin yam sira, mutlaka nalbant bulundugunu yazmaktadir. (Demnschwam, 1992, s.44) Seyyahimiz, nalbant diikkanmmn kervansaray igindeki konumuna da deinir. Buna g6re nalbant, kervansaraylann bilytk kapisindan sonraki giriste yer almaktadir. Bu dikkanin hemen yaninda, ahsap bir dikkanda ise arpa ve saman satilmaktadir. Nalbant’n kervansarayda konaklayan kigilerin hayvanlarinin nallanm yenisiyle degistirdigini sylemektedir. (Dernschwam, 1992, s.44) 2.2.4.2. Sadirvan, Gesme, Abdesthane Yiizlerce insan ve hayvanin barindinldigs kervansaraylarda, sadirvan, gesme ya da abdesthanenin bulunmasi da zorunlu olmahdir, Anadolu’daki kervansaraylardan nce, zorunlu yol gizergam olmasi sebebiyle Misit-Sam yolu arasindaki kervansaraylarda kalan Ibn Battuta (14. yy.), Kehire’nin 33 mil kuzeydofusundaki bir yerlesim yeri olan Belbeys’ten, Salihiye’ye giderken, Verrade, Mutaylab, Aris ve Harruba konak yerlerindeki kervansaraylarda konaklar. Seyyahumz bu kervansaraylarda su figilan oldugunu, misafirlerin bu su figilanndan diledigi kadar Ucretsiz su gekebildigini yazmaktadw. (Ibn Battuta, 2004, cilt: 1, s.77) Igecek su ihtiyacmin yan sia, kervansaraylarda yolculann tuvalet ve abdest ihtiyacmn kargilanmasi da onem arz etmektedir. Bu konuyla ilgili bilgiyi Dernschwam (16. yy.) okuyuculanyla paylasir. Seyyahumz, Edirne’de konakladig bir kervansarayda, ikinci kattaki koridorun bir yannda 75 adim boyunca uzanan, sira ile dizilmig 7 adet abdesthane oldugunu yazmaktadir. (Dernschwam, 1992, s.46) 24 Seyyahumuz bu kervansarayda ayrica bir havuz da bulundugundan bahseder. Avlunun ortasinda tugla bir duvarla gevrilmig olan bu havuzun bir kulag genisliginde oldugunu yazan Demnschwam, havuza bir boru ile su tasindigimi ve bu suyun havuzun dort tarafina yerlestirilmig borular vasitasiyla disanya akstildigim belirtmektedir. (Demschwam, 1992, s.46) Hans Demschwam, Cekmece’de kaldigs bir kervansarayin sadirvam dikkatini gekmis olacak ki, bu sadirvanin su sisteminden uzun uzun bahseder. Beyaz ve parlak mermerlerle dosenmis bilytk bir avlunun iginde, thlamur aaglarimin ortasinda yer alan bu sadirvan, seyyahimuza gore, yine mermerden yapilmistir ve insan boyuna yakin bir yiksekliktedir. Yan taraflannda bakir gesmeler olan sadirvanin ortasinda bulunan uzun bir stitundan su figkirmakta ve bu su tekrar sadirvanin igine dékillerek, dort taraftaki ince borulardan kaldinm déseli zemine ddkiilmektedir. Béylece sadirvanin ist kism daima temiz kalmaktadir. Seyyahimuzin son derece begendigi bu sistem sayesinde hayvanlar da farkh bir yerde ayn suyu igebilmektedir. Kaldinma akan su, bir yol sayesinde tekrar bir gesmeye gitmekte, bu gesmenin altindaki yalakta toplanarak, bir yol vasitasiyla kapimn digindaki hayvan yalaklarina tasinmaktadir. (Dernschwam, 1992, s.50) 16. yizyilda Lileburgaz’da bir kervansarayda konaklayan Philippe du Fresne Canaye, kervansarayin avlusunda biyikge bir sadirvan ve cesme bulundugunu; igimi hos ve berrak sulann, kervansarayin en igerdeki odalarna kadar tasindigim; tim odalarda gesme bulundugunu yazmaktadir, (Aybet, 2003, s.354) Istanbul’a 17. yizyilda gelen Simeon, sehir kapisi kadar biyok kapilara sahip bayak kervansaraylarin iginde tath su gadirvanlan oldugunu vurgulamaktadr. (Polonyali Simeon, 1964, s.10) (Sekil 2.2.4.2) Istanbul’daki gegmelerden dvgityle bahseden Grelot (17. yy.), Istanbul’da bulunan kervansaraylann tamaminda gegme oldugunu yazmaktadir. (Grelot, 1998, s.233) 25 rmwALIpes utu LAerwsuRAs9yy 19]9A9C ATUZ] 27°F°7'7 (PIAS 2.2.4.3. Mescid Kervansaraylarda aviulann ortasinda ya da kapilarin tist kisminda, genellikle fevkani bir mescid (kdsk mescid) oldugundan seyyahlar da bahsetmektedirler. istanbul’a gelirken Gekmece’de bir kervansarayda konaklayan Demschwam, bu kervansarayin yamnda, yolculann kullanmasi igin bir mescid inga edilmis oldugunu, bu mescidin ayn zamanda hocalarin ikameti igin de kullanildigim yazmaktadir. (Dernschwam, 1992, s.50) 17. yizyilda Istanbul’a gelen, Josephus Grelot, istanbul’ daki han ve kervansaraylanin bazilarinda mescit oldugundan bahseder. (Grelot, 1998, s.233) Friedrich Sarre (19.yy.), kervansaraylanin avlulannin ortasinda kare planli bir mescid oldugunu vurguladiktan sonra, bu kervansaray planinun, tfran’daki modem kervansaraylarda da, avlunun ortasinda dikdértgen planli olarak devam ettirildigini séylemektedir. (Sarre, 1998, s.101) 2.2.4.4. Hamam Uzun yolculuklar sirasinda konaklamilp istirahat edilen kervansaraylar igin elzem olmasi gereken hamamlardan, nedense seyyahlar pek bahsetmemislerdir. Ancak bu durum, kervansaraylarda hamamin olmadigi anlamina gelmemelidir. 1573 yilinda Liileburgaz’da masraflanm Sokollu Mehmed Pasa’nn karsiladigin belirttigi bir kervansarayda konaklayan Philippe du Fresne Canaye, bu kervansarayda hem erkek, hem de kadmnlann igin iki tane hamam bulundugunu yazmaktadir. (Aybet, 2003, s.354) 17, ytizyilda Osmanh topraklanna gelen Polonyali Simeon, buradaki konaklama ve seyabat usulind anlatrken, kervanlarnn bin kigilik de olsa, Kervansaraylarda konaklayabilecegini, hayvanlarda dahil herkesin yiyip igebilecegini, istirahat edebilecegini sdyler. Simeon’a gore, isteyen herkes, istedigi vakit hamamda 26 yikanabilmekte ve dylece yoluna kaldigi yerden devam edebilmektedir. (Polonyalt Simeon, 1964, s.23) Simeon’la ayn ytizyilda Istanbul’a gelen Grelot, Istanbul’daki han ve kervansaraylann pek gofunda hamam oldugunu ve bu hamamlarn herkesin kullanmuna agik oldugunu yazmaktadir. (Grelot, 1998, s.233) 2.3. Konaklama 2.3.1, Kervansaraylarda Konaklayanlarm Statileri Osmanh tilkesinde seyahat eden batihi ve dogulu seyyahlann, bu iilkeye gelmeden nce, Osmanl hakkinda gesitli yargilara sahip olduklanm, genellikle bath seyyahlarin bir Snyargi igerisinde bulunduklanm anhyoruz. Ne tip yargilar iginde bulunduklarim ve geldiklerinde nasil bir muamele ile kargilasiklanmi kendileri de Jasmen yazmislardir. Onlann, kervansaraylarda kalanlar, askerler, devlet adamlan, siradan insanlar, Mislimanlar ve gayrimtislimler hakkinda yaptiklan. gézlemler, degiskenlik arzettigi gibi, Osmanh Devleti ve toplumunun stireg igerisindeki tavirlarinda da degisiklikler oldugu anlasi!maktadir. Bu durum, devletin gigi oldugu donemlerle, zayiflamaya basladigi dOnemler arasindaki tavir farklliklarndan ileri geldiginden seyyahlarin gézlemlerini kronolojik bir siraya gore aktarmak daha dogru olacaktur. 2.3.1.1. Elgi, Tiiccar ve Seyyahlara Yapilan Muamele Osmank’nn kiigik bir beylik durumundan yeni styriimaya basladigi bir dénemde, 14, ylizyilda Anadolu’ya gelen fbn Battuta, Tarkmenlerin yasadiklan her yerde, sehir, kasaba ve koylerde ahilerin bulundugunu sbylemekte, bu kisilerin memileketlerine gelen yabancilan karsilama, onlarla ilgilenme, yiyeceklerini, igeceklerini, yatacaklanm salama, onlan ugursuz ve edepsizlerin yani yolkesenlerin ellerinden kurtarma gibi isleri ibadet askayla yaptiklanm sdyleyerek, nereden gelirse 27 gelsin, yolculara higbir kargihk beklenmeksizin iyi muamele yapildigim yazmaktadir. (ibn Battuta, 2000, s.5) fbn Battuta, ahiler hakkinda eserinin ilerleyen béltimlerinde yine durmus ve bu kisilerin, bulunduklan gehirde hikiimdar bulunmadifi takdirde, hiikitmet ederek, yolculan gigleri dogrultusunda agirladiKlanm, giydirdiklerini ve kendilerine binek hayvam temin ettiklerini yazmaktachr. (Ibn Battuta, 2000, s.22) 16. yiizyilda Osmanhi’ya elgi sifatryla gelen Busbecq, kervansaraylara nazaran daha buytk ve genis oldugunu sdyledigi, ayn yatak odalan bulunan Tirk hanlannda kaldigin ve bu hanlarda zengin-fakir, Hristiyan yahut Yahudi olsun herkesin rahatga kalabildigi yazmaktadir. (Busbecq, Tarihsiz, s.28) Busbecq’le bitlikte Tirkiye’ye gelen Demschwam’da kervansaraylarda Tirkler, Yahudiler ve Rumlar’in birlikte kalabildigini vurgulamaktadir. (Dernschwam, 1992, s.59) Osmanh Devleti’nin iliskilerinin gerilimli oldugu Avrupa devletlerinin elgileri de bu gerilimden dogal olarak nasiplerini almislardir. Alman ve Avusturyali elgilerin kaldiga Istanbul’daki Elgi Ham’ndaki isleyisten bahseden Demschwam, burada hasmetli Roma-Germen kralnin elgilerinin adeta hapis hayat yasadigam yazmaktadir, Seyyahumiza gore, burada hem elgilerin hem de maiyetlerinin tim ibtiyaglan kargilanmakta ama, kimse serbestge disan gikip dolasamamaktadir. (2.3.1.1a) Han’da padisahin atadigi gavuslar bulunmaktadir. (Demschwam, 1992, 3.64) Alman Demschwam, Avusturya elgisi ve maiyetinin kaldigi Eli Hant’nda bu kisilere nasil muamele yapildigim agik bir gekilde yazmaktadrr. “Padigahin kervansarayinda (Elgi Han) bizi bir gavus korudu. Butlin gin, yaz kis, sabahin erken saatlerinden itibaren kapynin Sntinde, elinde biyik bir sopa ile oturdu, Emrinde aligverige yollamak igin iki hademe vards, Ondan izinsiz hig kimse bir yere gidemez. Bizlerden biri dian gikip dolagmak veya alisverig yapmak istese, bu hademelerden birisi ile beraber gitmeye mecbur idi. O bize arkadaghk ediyor, beraber dolagtyor, fakat digarida kalmamiza, hele geceyi gegirmemize milsaade etmezdi. Bir kaguman, bir arada kendi basimza sehirde uzun boylu dolasmamuza izin verilmezdi. Hasmetli Avusturya Krali’nn elgisi disman olarak kabul edildiginden, esirlerden farksiz telakki ediliyordu. Cavugun miisaadesi olmadan, hig kimse igeri de alimmuyor. 28 ekil23..1a: Istanbul'da Elst Hams Bunlar igeriye girecekleri zaman, gavusun eline birkag akge sikistinyorlar. Bizde yalniz bagimza disarrya gikmaya izinli olmadigimyz igin ben disari gikarken gavus yamma bir usagim katardi. Her digarn gikigm bana 7-14 akgeye mal olurdu. Yabancilann béyle disanya birakilmamalarmmn bir sebebi vardi: Cinki yabancilar, hemen kaginliyorlar ve gemilere satilyordu. © swalarda Polonya sefirinin iki hizmetlisi kaginimisi, Haberlesmede ulaklar vasitasryla mektup gonderme adet deGildir. Elgiler dahi agiktan harice mektup gOndererek hasmetli krala haber ulastiramazlar. Bir defa haymetli kral mektup yolladiginda 6zel bir ulek Budin’li bir gavusun refakatinde igeri girmek istedi, fakat kaymakam pasa buna izin vermedi.” (Demschwam, 1992, s.65) Seyyahimizin bu notlan kaleme aldig dénemde, Osmanli ile Avusturya arasinda bayok bir gerilimin yasandyj, 1529 yilinda yani Demschwam’mn Turkiye’ye geliginden yaklagik 24 sene énce, Osman ordularnnin Viyana’yi kusattigi gozden kagirilmamalidir. Elgilere yapilan muamele ile ilgili bilgi veren bir baska seyyah, 1530 yilnda Tarkiye’ye gelen Alman Curipeschitz’dir. Seyyahin geldigi dénem Viyana kugatmasinin ertesi yilidir ve gerilim gok sicak bir sekilde yasanmaktadir. Alman heyeti ve Macaristan elgisi ile beraber Istanbul’a gelen yazar, Turklerin, kendilerini Elgi Han’ina yerlestirdikten sonra, kaptyi tizerlerine kilitleyip, saatlerce kimseyle gorlisttirmediklerini, disaridan kimseyi igeriye brakmadiklarnm yazmaktadir, Yazar, kendilerine refakat etmek tizere padigah tarafindan, biri iri yan ve yas olan Hayreddin ve digeri geng ve nazik Riistem isimli iki Tark’tin gorevlendirildigini ve hizmetlerini g6rmek ve ihtiyaglanm karsilamak tizere oflanlar tashih edildigini ve bu kigilerin her istediklerine canla basla kostuklarim da belirtir. (Curipeschitz, 197, 3.43) Kervansaraylarda herkesin odasim ayirtma hakki oldugunu, ve bu yapilarda zengin- farki g6zetilmeden herkese egit muamele yapildigim séyleyen Fransiz Tavernier’nin geldigi yizyil Alman elgilerden bir yizyil sonradir. Buna gore, burada insanlann kalitesine alding edilmedigine israrla vurgu yapan Tavernier’nin Turkiye’ye geldigi 17. ytizyilda da, herhangi bir aynmethk yapilmadigim anlamaktayiz. (Tavernier, 1980, s.61) 29 Osmanh Devieti’nin zayiflayip, gtivenlik endisesinin artugi 18. ve 19. yizyillarda ise durumun biraz degistigini gorebiliyoruz. 19. yitzyilda Tarkiye’ye gelen Nerval, Misliman kesiminde Hristiyanlann oturmasinn yasak oldugunu sylemektedir. istanbul’un Eminénil ve Beyoglu yakalarm, Musliman ve Hristiyan olarak ayiran Nerval’e gére Milsliman kesimindeki otel, han ve kervansaraylarda Hristiyanlarin konaklamast miimkiin degildi ve bu kaide, yalmz Turk tebaast durumundaki Hristiyanlan degil ttim gayrimtislimleri kapstyordu. (Nerval, 2002, s.39) Seyyahimizin tetinde durdugu bu meselenin, Istanbul ile smh oldugu, hatta Istanbul’un Miisliman yakasinda dahi cok siki bir sekilde uygulanmadigi yine Nerval’in Yildiz Han’da konaklamasindan anlasilmaktadir. Nerval, {stanbul’un Emindnil yakasindaki defiisik iilkelerden gelmis Musltiman tacirlerin konakladigi bu Han’da batih bir Hristiyan oldugunuz ele verecek herhangi bir kuzey dili ile konusmadikea rahathkla konaklanilabildigini yazmaktadir. Genellikle frank tiiccarlanin, seyyahin tammlamastyla; Gebrler, Parsisler, Koraitler ve Ali mezhebinden olmamalarmna raggmen Vabhabiler’in konakladig: bu Han’da insanlanin hangi dogu tlkesinden oldugunun, konusulan dillerin gesitliliginden dolay: kolay kolay anlaslamadigim ve bu sebeple kendisinin de rahatga konakladigim belirtmektedir. (Nerval, 2002, s.40) Gimriklerdeki uygulamayla ilgili bilgiyi ise Miller vermektedir. 18. yiizyilda Izmir’e gelen bu seyyah, koyu bir Hhristiyan aktivistidir ve eserinin pek gok yerinde bu niteligini vurgular. Miller, Miisltiman erkeklerin kadinlara dokunmalannin yasak olmasi sebebiyle, gimriklerde kadinlarin aranmadigimi sdyler. Buna gore efer, bir kisi giimriklerden gizlenmesi gereken bir seyi gegirmek isterse, gimrikte hig rahatsiz edilmeyen Avrupal kadinlara vermelidir. Miller, her seye ramen gizlenen bu gergek ortaya gikarsa, Osmanh giimriikeillerinin mallan miisadere etmek yerine cceza olarak iki kat para talep ettiklerini yazmaktadkr. (Milller, 1998, s.30) {stanbul’a 19. yizyihn sonunda gelen Pardoe, gimrikte kargilastig muamele ilgili carpiet bilgiler verir: Gtimrik gorevlilerinin higbir zorluk gkarmadan, bagajlanm dahi kontrol etmeden nazikge kendisini kargiladiklanm, dogudaki bu davranigi, 30 batidakilerle kayasladiginda bilytk bir saygi duydugunu, batidaki limanlarda eGitimsiz ve kafasiz. gérevlilerin yoklamalanndan defil esyalarm, kisinin kendisini bile ancak, risvetle kurtulabildigini yazmaktadir. (Pardoe, 1997, s.26) (Sekil 2.3.1.1b) Amerikali roman yazan Herman Merville’de, 19. yiizyilda deniz yoluyla geldigi Istanbul’da kendisinden pasaport sorulmadigim, bavullanmin da aranmadigim yazmaktadir. (Batur, 2001, s.162) Osman ve Tirkler hakkunda son derece olumsuz yargilara sahip oldugunu, ancak bu yargilarmin Tirkiye’ye geldiginde degistigini vurgulayan Herbert (20. yy.), Osmanki’nn son yillan hakkinda son derece Gnemli saptamalarda bulunmustur. Tiirkiye’ye gelmeden Snce, bu tilke ve insanlan hakkinda higbir sey bilmedigini ancak, Tirklerin politikalarina karst iginde bir husumet oldugunu belirten yazar, bu lilkeye geldiginde Turklerin dostu olamayacagina emin oldugunu, hata bu ilkenin gtinah temelleri iizerinde ina edilmis bir imparatorluk, halkim ise usta birer katliamct ve gapulculugun yegane efendisi olarak g6rdigint yazmaktadir. Ancak Herbert, tim bu fikirlesinin Turkiye’ye geldikten sonra kokten depisti séyler. Tarkiye’de seyahat eden ya da burada yasamlanm stirdiiren batlann higbir zorlukla kargilasmadiklarm, Batyla mukayese ederek anlatan Herbert, Tirkleri ve hikimetlerini acimasizca elestiren Ingilizlerin Istanbul’da ve Anadolu’da rahatsiz edilmeden, stikunet igerisinde yasadiklarim ve saygi gOrerek ldiiklerini, buna kargin ‘Avrupa’da en Ktigtk muhalefete dahi tahammill gosterilmedigini vurgulamaktadir. Buna 6mek olarak, frlanda’da diismanligindan siiphe dahi edilen kisilerin dldurilap, pargalandigim; Italya, Fransa ve Almanya’da ttm muhaliflerin simr dist edildigini yazmaktadir. (Herbert, 1999, s.31) Osmanh topraklarinda batih seyyahlarn genel olarak, bilyik bir misafirperverlikle kargilandiklan yazdiklan eserlerde agikga vurgulanmistir. Ancak bu durum, Osmanh Devleti’nin tlkede serbestse dolagmalanna izin verdigi, batlan takip etmedigi, denetlemedigi anlammna gelmemelidir. 31 ‘Anadolu’ya geg bir tarihte, 1891°de gelen Huart, Osmanh topraklarnda seyahat etmenin kurallarim eserinde izah etmistir. Yazanmuz, Tirkiye’de uzun yillar, hikimet tarafindan verilen; yiyecek ve yatacak yer saglayan “buyrultu” isimli izin belgesi olmadan seyahat edilemedigini, ancak, birkag yildr bu uygulamadan vazgegildigini yazmaktadir. Huart’in seyahat ettigi yillarda ise ilgili sefaretin talebi twerine hikiimet tarafindan hazirlanan bir “izin belgesi” yeterli olmaktadir. Huart, Hidavendigar Vilayeti olarak tammladigi Bursa’ya yaptigi seyahat esnasinda Bursa Valisi’nin verdigi bir buyrultu sayesinde kendilerine giivenliklerinin saglanmasi igin iki muhafiz verildigini yazmaktachr. (Huart, 1978, 8.19) Huart, Anadolu’nun bir kéyiinde konakladign misafirhanede gordiiga muameleden gok memnun kaldigim, yolculara yiyecek ve yatacak yer temin eden kisilerin gbsterdikleri misafirperverlifi kargihk beklemeden bilyik bir algakgéniillilikle yaptiklanm vurgulamaktadir. (Huart, 1978, s.54) Bath seyyahlar gibi kervansaray ve misafirhanelerde konaklayan dogulu seyyahlar, bu konaklama yerlerinin yam sia Misltiman olmalanndan dolayi, tekke ve dergahlarda da konaklamuslardir. Anadolu’yu ziyaretinde cesitli tarikatlann dergah ve tekkelerinde konaklayan Numani, bu yerlerde, higbir vatandashk baglan olmamasina ragmen yabanci Mitsliimanlann, ya da o tarikatn baska ilkelerdeki mensuplannin higbir Geret Odemeden istedikleri kadar konaklayabildiklerini, yiyip igebildiklerini ve biydk bir cOmertlikle kargilandiklarim yazmaktadwr. (Sibli Numani, 2002, s.97) 2.3.1.2. Miisliiman Tiiccarlar Turkiye’ye dzellikle de, ticari trafiggin en youn oldugu kent olan Istanbul’a gelen pek cok seyyah, bu sehirdeki Misliman ve gayrimiislim ticaret erbab: hakkindaki gbzlemlerini, ilgi gekici bulduklanndan yazmuslardir. Milsltimanlarla, Ermeni, Rum ve Yehudi ticcarlan karglastirarak anlatan seyyahlarin tzerlerinde ittifak ettikleri husus, Miisltiman ticcarlann; para hurst olmayan, sakin, pazarlik yapmayan insanlar olmalandir. 32 19, yiizyilin sonlarinda Istanbul’ gelen De Amicis, Miisliiman tilccarlan anlatirken, dikkat, hareket ve seyahat isteyen sanayii, Huristiyanlara brakuklarim, kendilerinin ise kiigik ticaretle ugrastiklanm ifade eder. Yazanmiza gére, bu kigiler, yaptklan kkgiik ticaretleri dahi gok fazla diistintip, tasinmadan, konusmadan, hatta daha gok gozleriyle yapmaktadirlar. (De Amicis, 1993, s.132) Eserinin, tekke ve zaviyelerdeki yasam: anlattigi bélimtinde Numani ise Miisliman seyyahlan ve Mislimanlardaki seyahat algisim izah etmektedir. Osmanlinn son yillannda, Tirkiye’ye gelen Numani, eski tarihlerde islam diinyasinda, dlkeler dolasan ziyaretgiler oldugunu, bu kisilerin uzak diyarlarda seyahat edip, bilgilerini arturdiklanm, buralarda bir sire kalip orann bilginlerinden ilim tahsil ettiklerini, direndiklerini kendi dlkelerine gelip anlattiklanm, bu sayede Islam diinyasi iginde ilmi ve siyasi bir hareketlilik meydana getirdiklerini yazmaktadr. Numani'ye gore, seyyahlarin bu fealiyetleri sayesinde tekke ve zaviyeler de, ilmi ve siyasi hayatta bir yer edinmis, ancak, Mislimanlann, yerytizi cografyasim gezip, arastirma, bilgi toplama ve genis malumat edinme zevkinden vazgegmeleri ile birlikte, bu tekke ve zaviyeler de, tembellik, bedava geginme, dilencilik ve miskinlik yuvalanna dénmiisttir. (Sibli Numani, 2002, s.98) 2.3.1.3. Ermeni Tiiccarlar Ermeni tccarlar hakkinda, seyyablar genel olarak olumlu seyler yazmslardr. Osmanli’mn sadece ticari hayatmda degil, zanaatinda da Ermeniler etkilidir. Agg6zit, paraya dilskiin ve genel olarak tefecilikle ugrasan kisiler olarak tanmmlanan Yabudilerin aksine, Ermenilerin Osmanh toplumunda saygin bir yerleri vardir. Pardoe, Istanbul’daki kuyumculann ve sarraflann neredeyse tamamimin Ermeni oldugunu ve baskentte bunun gibi stireklilik ifade eden islerin sahiplerinin gogunun da yine Ermeni oldugunu yazmaktacir, (Pardoe, 1997, s.38) * Tarkiye’nin bir baska Snemli ticaret merkezi olan Izmir’deki gézlemlerini anlatrken Tavernier, kervanlarin Izmir’e genellikle Subat, Haziran ve Ekim dénemlerinde geldiklerini ve yine ayn aylarda Ulkelerine dénduklerini, izmir’de gogunlugu Ermeni 33 olan ticcarlann mallarin bu esnada pazarladiKlarim yazmaktadir. Tavernier, burada Avrupahlann ticari anlayislan hakkinda ilging bilgiler verir. Ermeni tiiccarlann mallarnm daha gok Fransizlara satmak istediklerini, bunun sebebinin Fransiziarn aldiklan mallarn bedelini eksiksiz 6demeleri oldugunu, buna karsin, Ingilizierin ve Hollandalilann satin aldiklan mallarin parasim ddemeye yanasmadiklanm, sadece yansim Sdemek istediklerini, bu Gdemeyi de kendi ellerindeki kumaslarla takas etmek suretiyle yapmak istediklerini belirtir. (Tavernier, 1980, s.52.) Bir Fransiz olan Tavernier’nin bu gézlemleri, 17. yizyildaki ticari hayata igik tuttugu gibi, batil ve dogulu taccarlarmn ahlaki yapisim da yansitmaktadir. Ermeni tccarlar hakkinda olumsuz kanaatler bildiren seyyahlar da vardir. Bunlardan biri 1876 yilna Anadolu’ya gelen Ingiliz Fred Burnaby’dir. Sivas’n Divrigi ilgesinde gérdiiga Ermeni tiiccarlar hakkinda bilgi veren Burnaby, bu kisilerin kasaba halkinin ihtiyag duydugu bir gok mal fais fiyata sattiklarin, yikksek faizlerle kasaba halkina borg verdiklerini ve en 6nemli ugraslarinin tefecilik oldugunu sdylemektedir. Bumaby ayrica, Ermeni tiiccarlardaki bu ticari anlayisin Sivas’la smurh olmadigim; gezip gordi pek cok kasabada, halkin ileri gelen Hristiyan ticcarlannin da, Divrigi’dekiler gibi tefecilikle ugcastigim yazmaktadir. (Mahirogullan, 2001, s.116) 2.3.1.4, Ticcar ve Seyyahlarm Kuyafetleri Seyyahlar kendi giydikleri kayafetler hakkanda dzel olarak bir sey yazmamuslardr. Osmanli’nn son dénemlerinde Anadolu'ya gelen bai seyyahlann gektirdikleri fotograflarda, kimi zaman yerel, kimi zaman da kendi Glkelerine ait kayafetleri giydiklerini gérirtiz, Yabanci topraklarda seyahat ederken, rahatsiz edilmemek igin genellikle o bélgenin kayafetlerini giydiklerini yazciklanndan ¢ikartabiliyoruz. Yabancilann, Osmanhi topraklannda gezerken giydikleri layafete dikkat etmeleri gerektigini sdyleyen Tavernier, gegilmesi gereken memleketin modasina uygun giyinmenin zorunlu oldugunu vurgular. Seyyaha gore, bu sekilde giyinmeyen kisiler, golng duruma diser, acayip karsilamr ve cesitli tehlikelere maruz kalabilir. Tavernier, {slam dlkelerinin gogunda, erkeklerin sank kullandigim, bu bashgin rahat giyilebilmesi igin basin tiray edilmesi gerektigini sdyler. Ayrica, sakal ve biyik 34 konusunda da $nemle durur. 17. yiizyilda Anadolu’ya gelen seyyahimiza gre, Tarkiye’de erkeklerin sakal buakmasina milsaade edilirken, iran’da bu haklun sadece din adamlarna ait oldugunu, erkeklerin epeyce uzun byik biraktklanm belirtir ve bu duruma ilging bir émek verir: iran Sahu’nin kapicisim yakindan gOrmtistiir, bu adamm o kadar biydk ve uzun biyiklan vardir ki, onan baginin arkasina baglayabiliyordur. (Tavernier, 1980, s.71) Tavernier, bu ylzyilda giyilen ayakkabilardan da bahseder. Ona gre memleketin modasina uygun cizmeler; sant, karmizi ya da siyah maroken deridendir ve igleri bez astarhdir, At binicilerin asla mahmuz kullanmadigim, ¢iinkl dzengini altinda bulunan bir demir pargasimn ati dirtmeye yaradigim séylemektedir. (Tavernier, 1980, s.72) Geceledigi bir kervansarayda Tarklerin nasil istirahat ettigini anlatirken Busbecq (16. yy.), tilccarlann iizerlerine giydikleri kayafeti tarif etmistir. Buna gre tliccarlar, igi kirk kaph ve ayaklara kadar inen uzun bir elbise (Kaftan) giymekte ve yatarken bu elbiselerine sarmmakta, izerlerine baskaca bir sey Srimemektedirler. (Busbecq, Tarihsiz, s.27) 2.3.2 Kervansaraylarda Konaklama Kervansaraylann odalan, ocaklan, konaklayanlarin yattiklan yerler hakkinda seyyablar baz bilgiler vermislerdir. Bu bilgiler ¢ogu zaman, kendi yasadiklan dénem igin ilging olmadiklanndan, distiinkérd deginilerden ibaret iken; bazen de iyi-kétl, siradan-konforlu gibi tanmmlamalar sayesinde zengindirler. 2.3.2.1. Kervansaray Odalart Seyyahlanmz kervansaray odalanndan bahsederken genellikle gok tafsilath bilgiler vermemis, genellikle odalarm sadece varligindan bahsetmislerdir. 16. yilzyilda Anadolu’'ya gelen Demschwam, Cekmece’de gordiigii bir kervansaraydan bahsederken sadece, ahurlann altta, insanlann konakladiklani odalann tistte oldugunu sdylemekle yetinmistir. (Demschwam, 1992, s.49) Ancak, seyyahimiz, Nis'te 35 g6rd0gd bir kervansarayin odalan hakkinda daha ayninth bilgiler vermistir. Yapinin sag ve sol kanatlarinda yer alan hticrelere kemerli agikliklardan girilmekte ve her hicrenin ktighk bir penceresi bulunmaktadir. Yazar, bu hicrelerin eninin ve boyunun 4’er metre oldugunu belirtmekte, yOksekliginin ise bir insamn clini tavana defdirecek kadar az oldugunu; girig katindaki hiicrelerin ise, kemerli degil, kaba yontulmamig tahtalarla kaplandigin aktarmaktadir. Seyyahimizin yazdiklanndan kapi iistiinde Kitik lento bulundugunu anlamaktayiz. Bu hilcrelerin tistiinde yine ocakli baska hilcreler (odalar) bulunmakta ve ttim odalarin etrafini dar bir koridor gevrelemektedir. (Demschwam, 1992, s.27) Demschwam, Edime’de kaldigi bir kervansarayin (Rilstempasa Kervansarayi olmalidir) odalarim rahip hiicrelerine benzetir. 56 adet oldugunu sdyledigi bu odalann, binann disanya bakan kismunda, duvar tisttinde insa edildigini ve son derece ktigik pencereleri oldugunu yazar. (Dernschwam, 1992, s.46) Seyyahumiz Istanbul’a geldiginde ise, sehrin girisinde sade goriniisli oldugunu soyledigi bir kervansarayda konaklar. Bu yapumn odalan, aralant gamurla doldurulmus, kalinca tahta gitalarla Grtilladar (bagdadi) ve 28 adettir. (Demschwam, 1992, s.50) Busbecq’te (16. yy.) gogu zaman konforlu bir yolculuk yapmadigint ve barakalarda konakladifini yazmaktad. Hayvanlarla, insanlanin ayn gatt altunda bulunmasinin Tarklerin adeti oldugunu sdyleyen yazar, bu sebeple daha cok genig ve hayvanlardan ayn barimilan odalan aradigim vurgulamaktadir. (Busbecq, Tarihsiz, s.29) Busbecq, anlamm kavrayamadigimz bir sekilde hanlarla kervansaraylan ayirms ve kervansaraylara nazaran daha genig ve bilytik yatak odalan bulunan Tiirk Hanlan’nda konaklamayi tercih ettigini yazmustir. (Busbecq, Tarihsiz, s.28) Muhtemelen, seyyahumiz kiigtik dlgekli, tek odali yapilara kervansaray; iki kath, Ktigiik, ancak bagimsiz odalan bulunan yapilara han demektedir. Tavernier (17. yy), kervansaraym ana kapisimin oldugu cephenin disinda kalan tig cephenin ortalannda segkin kigiler igin bilyak birer salon ya da birer oda bulundugunu, bu salonun yanmnda ise herkesin 6zel olarak kaldigi ktigik bir gok odacik bulundugunu yazmaktadi, Seyyahimu, iran’a kadar gordtigt tim bu odalann gunlgiplak oldugunu, iginde higbir mobilya bulunmadigin sdyler. (Tavernier, 1980, 36 s.66) Seyyahumuzin ifade ettigi bilyOk salon, kervansaraydaki en geniy oda olan, eyvanh sofa olmalidir. Kervansaraylardaki odalann diginda, 6zel odalarm varligindan bahseden Simeon (17. yy.), Tokat’a has bir iyilik olarak belirttigi, ticcarlara kiralanan 6zel odalan anlatir. Seyahati boyunca diger higbir yerde gérmedigi bu odalar, kervansaraylarin hemen yanmnda, ancak onlarn giirilttistinden uzak olarak insanun dostlan ile beraber hog¢a vakit gegirip, sarap igebildikleri mekanlardir. (Polonyalt Simeon, 1964, s.175) Evliya Celebi, Bursa’daki kervansaraylan anlatirken Piring Ham ve Acem Hani’nin oda saytlarim yazar. Buna gore, bu her iki hanin oda sayisi da 200°ddr. Evliya, bir gokluk ifadesi olarak, eserinin bir gok yerinde oldugu gibi burada da yuvarlak rakamlar vermis olmalidir. (Evliya Celebi, 1970, cilt: 3, s.21) istanbul’da grdiigii hanlani hayranlikla anlatan Carbognano (18. yy.), bu yapilarda revakh avlunun gevreledigi odalar bulundugunu, revaklann ayn: zamanda iist katta bulunan bir galeriyi tasidigimi bu galeride de gok sayida oda bulundugunu, ancak bu odalann sadece tke ticcarlarnmin kullanmina agik oldugunu yazar. (Carbognano, 1993, 8.67) Istanbul’daki Yildz Hani’ndan bahseden Nerval (19.yy.), oturma odalanna icten kavisli bir kemerle girildigini, bayuk bir ambann etrafinda, ahsap désemeli, her misafirin yatagin: yerlestirebilecegi hiicremsi bir odanin bulundugunu yazmaktadir. (Nerval, 2002, s.40) Kervansaraylarin 6nemli bir kismunda ise bagumsiz odalar olmadigim gormekteyiz. Seyyahlar igin oldukga kéti olan bu duruma, Sarre (19. yy.) deginmistir. Doganhisar’da bir kervansarayda konaklayan Sarre, bu yapinin oldukga rahatsiz oldugunu vurgular. Ayr odalan olmayan bu handa seyyahimiz, 20 kadar Tirk, Enmeni ve Rum tilccarla birlikte, biitin birinei katt kaplayan byUk bir odada, kesif bir tittin dumanmin altinda geceyi gegirir. (Sarre, 1998, s.142) Sarre, daha cok Anadolu’da kéylerde konaklamay: tercih ettiginden, bazen _kervansaray sayilamayacak kadar kiigtk, ancak ismi yine de han olarak aman yapilarda kelir. 37 Konya civannda kaldig: bdyle bir ham tarif ederken, toprak seviyesinde bir kapisi oldugunu, algak tavanli ve ortalama biyikliikte iki odas: bulundugunu, bu odalardan birinin insanlara, digerinin hayvanlara hizmet verdigini ve bu iki odamm birbirinden, tahta bir kiitiikle ayriidigim yazmaktadir, 19. yozytlda istanbul’a gelen Numani’nin gozlemleri ise diger seyyahlardan farklidur. Gtinkt; Numani, odalann bos ve konforsuz oldugu sdylemine tezat seyler yazmaktadir. Ancak, seyyahimizin geldigi yOzytlda, Istanbul’da otelcilik anlayisimin yayginlagmaya baslamasi, bunun tabii bir sonucu olmalidir. Numani, konaklamak igin istanbul’da otellerden bagka, Kervansaraylarin da oldugunu sbyleyerek, bu yapilardaki odalann Hindistan’dakilerden farkh olarak genis, ferah ve cesitli mobilyalarla donatilmis oldugunu soylemektedir. (Sibli Numani, 2002, s.52) 2.3.2.2. Ocak Kervansaray odalarimin en 6nemli kism: siiphesiz ocaktir. Soguk kis gecelerinde basinda kivnilp uyunulacak, hatta mistakil bir mutfagi olmayan kervansaraylarda yemek pigirilecek yegane yer ocaktir. Anadolu ziyaretinde ahi tekkelerinde konaklayan fbn Battuta, Bolu’daki bir ahi tekkesinde gordigi ocaklardan eserinde bahseder. 14. yiizyilda Anadolu’ya gelen seyyahumuz, her bir hiicrede bir ocak bulundugunu, bu ocaklarin Usttinde bacalan bulundugunu, las boyunca araliksiz yanan bu ocaklardan gikan dumanin bu bacalar sayesinde tekke igine yayilmadygim ve boylece sikinti vermedigini soyler. fbn Battuta, ocaga, konakladigi Bolu’daki ahi tekkesinde buhayri dendigini, bu kelimenin gogulunun ise buhara oldugunu yazmaktadr. (Ibn Battuta, 2000, s.51) Pedro isimli bir {spanyol esirin anilarmn anlatildiga eserde (16. yy.), Tirkiye’deki kervansaraylann odalannda ocaklar bulundugunu ve yolculann bu ocaklarin basinda oturduklanndan bahsedilmektedir. (Tirkiye’nin Dért Yih, Tarihsiz, s.56) Sirbistan’mn Nis sehrindeki bir kervansarayda konaklayan Dernschwam (16. yy.) avluyu gevreleyen, eni ve boyu 4’er metre olan hiicrelerin tamamunda birer ocak 38 bulundugunu, bu hilcrelerin usttinde tahtadan yapiims ikinci bir hicre dizisinin oldugunu ve bu hilcrelerin de ocaklarimn oldugunu yazmaktadir. (Demschwam, 1992, 8.27) Seyyahumz, Nis'ten sonra geldigi Edime’de 56 odasi bulunan bir kervansarayda konaklar. Bu kervansarayin odalannin tamaminda da; birer ocak ve 1sinn kaybolmamasi igin ktighk birer pencere oldugunu séylemektedir. (Demschwam, 1992, s.46) Demschwam, fstanbul’a girerken, sade gOriintislt, 28 odadan miltesekkil miltevazi bir kervansarayda konaklar. Odalann tamaminda ocak bulunmaktadir. Tugladan Sriiimdls bu ocaklar, seyyahumiza gére; el dokunsa yikilacak kadar eski ve gtirikttir. (Demschwam, 1992, s.50) Demschwam’in bu yazdiklarndan, ocaklarin bugtin de oldugu gibi tugladan yapildigim anlamaktayz. Hans Demshwam, Izmit’te 93 adim uzunlugunda, 21 adum genisliginde, Kazikl isminde bir kervansarayda konakladigim belirttikten sonra, bu kervansarayda 10 adet ocak bulundugunu yazmaktadir. (Dernschwam, 1992, s.214) 16. yiizyil sonlarinda Eli Ham’nda kalan Lubenau, kervansarayin ist katim gevreleyen koridorda, sayilan kark biri bulan kubbeli hiicrelerin iginde bacal sminelerin (ocak) bulundugunu sbylemektedir. (Tebly, 1988, s.155) istanbul’a 18. yizyiln sonunda gelen Carbognano, bu sehirdeki kervansaraylan anlatirken, bu yapilarin gok miktarda odadan miltesekkil oldugunu ve bu odalann her birinin iginde yemek pisirmek igin kullanilan ocaklar bulundugunu yazmaktadir. (Carbognano, 1993, s.67) Carbognano, béylece, ocaklanin sadece isinmak igin deBil, aym zamanda yemek pisirmek jigin de kullamildijim ortaya Kkoymaktadir. Seyyahumrzan bu ifadelerini Sarre’da desteklemektedir. Selouklu eserleri tzerine arastuma yapmak dzere 19. ylzyilda Turkiye’ye gelen Friedrich Sarre, Konya civarindaki Kiigik Alpaslan Kéyi’nde tek odah bir handa kalur. Oda esyasizcir ve iginde bir ocak bulunmaktadhr. Ocagi yaktktan sonra, ocagin 39 igganda esyalarim bir ev ditzeni igerisinde yerlestirirler ve yemeklerini ocakta pisirerek hazirlarlar. (Sarre, 1998, s.20) Sarre’in yazdiklarindan, ocagin, hem isinma, hem yemek pigirme, hem de aydinlatma amactyla kullamildigim anlamaktaywz. Aydinlatma gira, mum, fener gibi aydinlatma geresleri yerine ocagin kullanilmasi da, Sarre’in konakladyg: bu hann kendi simirh imkanlarindan kaynaklantyor olmalidir. 2.3.2.3. Yatak, Digek, Eyer, Kilim Osmanh kervansaraylannin esyasz, mobilyasz yapilar oldugu seyyahlann blyik ogunlugunun ifadelerinde ortaya konulmaktadir. Ancak, kervansaraylar, batilllann alik olduklan konaklama yapilanndaki gibi mobilyalara sahip olmasa da, dogululann istirahat sekline uygun imkanlan igerisinde barndirmaktadirlar. Avusturya elgisi Busbecq (J6.yy), Anadolu seyahati esnasinda konaklad{: kervansarayda, yolculann nasil istirahat ettiklerini anlar, Buna gore, kervansarayda; lig kadem yilksekliginde ve dért kadem” genisliginde bir duvar bulunmaktadir. Atlan ve arabalanm gevreleyen bu algak duvarn tsttinde yolcular, hem yemek yemekte, hem de yaup uyumaktadirlar. Busbecq’e son derece ilging gelen bu sade yatagan tverine Turkle bir seccade atmakta ve onun tizerine bir Ortti Ortmektedirler. Hazrladiklan bu ilkel yatagin terinde kivnlarak sabablayan Turkler, baslarinin altina yastik vazifesi g6rmesi igin atlannin eyerini koymaktadirlar. Uzerlerine yorgan niyetine Orttilkleri herhangi bir sey de yoktur: Gtindiizleri giydikleri igi kirkii kaftanlanina sanhp uyumaktadurlar. (Busbecq, Tarihsiz, s.27) Busbecq’in garipsedigi durum, aslnda dogulularin istirahat bigimleriyle alakalidir. Batiilann aksine, yerde yemek yemeye ve yerde yatmaya alisik insanlar olan dogululann, kisa stire igin, belki de, sadece bir gece igin konakladiklant bir mekanda, yanlarmda tayidiklan seccade ve iizerlerindeki kaftanlarindan baska, istirahat igin herbangi bir esyaya gereksinim duymamalan dogaldir. (Sekil 2.3.2.3) * Kadem: Ayak 40 Sekil 2.3.23: Han aviusunda dinlenen yolcular Osmanii’da esir olarak bulunan Pedro’nun (16. yy.) verdigi bilgiler de gok farkh degildir. Pedro, kervansaraylarda yolcularmn, terzi peykelerini” andiran, ancak, absap yerine topraktan yapilma peykelerde oturmakta olduklanm ve bu peykelerin yaninda ocak bulundugundan burada istirahat ettiklerini sbylemektedir. Yazanmuz, kervansaraylarda, kendilerinin alisik oldugu, ddsek, yemek ve lostaryacinn bulunmamasim, Tirkler’in bathilar kadar rahatlanna dilsktin olmamalanna baglamaktadir. Pedro’da Busbecq gibi, yolculann yastk yerine, heybelerini, eyerlerini kullandiklanm, tizerlerine de, “uzun bir gesit hirka” olarak tarif ettigi kaftanlanm Grttiiklerini yazmaktadw. Ancak, Pedro, yatak niyetine kullanilan seccadeden bahsetmemekte, bunun yerine yere saman serildigini sdylemektedir. (Turkiye’nin Dort Yilr, Tarihsiz, s.56) Yolcularin uyumak igin bazi hanlarda samandan baska bir sey bulamadigim, Huart’ta ifade etmektedir. Seyyahmiz, Afyon civannda konakladifi handa, yerde uzun zamandan beri birakaldig gibi durdugu anlaglan saman yifnlanmn Uzerinde yolculann uyumak zorunda kaldiklarim séylemektedir. (Huart, 1978, s.61) 1855°te Tiirkiye’ye gelen Ubicini, kervansaraylarda yolcularin yere kilim sererek, ‘verinde uyuduklanm, yastik olarak ta, atlarn eyerlerinin kullanildygim yazmaktadir. (Ubicini, 1977, 8.77) Fransiz seyyahi Huart (19. yy), Afyon’da konakladigi kervansarayda, tzerinde oturmaya ve uyumaya yarayan kerevetin”, biyikce olan salonun tamamim gevreledigini ve oldukea eski oldugunu sdylemektedir. (Huart, 1978, s.64) Istanbul’dan fran’a kadar olan kervansaraylarin dayali, dégeli olmadigim sdyleyen Tavemier (17. yy), barndiklan odalann ginlgiplak oldugunu ve disek temin etmenin yolcularm isi oldugunu soylemektedir. (Tavernier, 1980, s.66) Tavernier gibi Nerval’de, kervansaray odalarmin bos oldugunu ve yolculann kendi yataklarm yanlarinda getirmeleri gerektigini yazmaktadir. (Nerval, 2002, s.40) Peyke: Genellikle eski kahvelerde ve evlerde bulunan duvara bitigik algak, tahta sedir, kerevet. (TDK Tarkge Sozink, 1979, Ankara.) Kerevet: Uzerine silte serilerek yatmaya ya da oturmaya yarayan tahtadan seki. 41 Fransizedebiyatg1 Gustave Flaubert, 1851 yilhnda Tirkiye’ye gelir. Bati Anadolu’dan basladigi gezilerinden bahsederken, Mugla yolu tizerindeki Gékova’da kaldyp bir hant anlatir. Bu han, tahta catistyla uzaktan kilgik bir deg evini andiran biiytk bir ahsap handir. Flaubert’e gore, yerlestigi debliz. gibi uzanan bos, mobilyasiz odada sadece iki yanda kerevet bulunmaktadir. (Batur, 2001, s.133) Kervansaray odalannda mobilya olarak sadece kerevet bulundugunu soyleyen bir diger seyyah Sarre’dir (19.yy). Doganhisar’da konakladifi bir kervansaraydan bahseden Sarre, ayn odalarin olmadiii bu handa biittin birinci kati kaplayan bilytik salonda, salonu gevreleyen kerevetin bir kdgesinde uyudugunu yazmaktadir, (Sarre, 1998, s.142) Bazi kervansaraylarda, bu peyke ya da kerevet olarak isimlendirilen ahsap ya da tastan yapilms sekilerin dahi olmadigim, yolculann yataklarm, ocagin yanma, dofrudan yere serdigini gormekteyiz. Anadolu’da Kiigtikalparslan Kéyi Ham’nda konaklayan Sarre, sadece bir ocak bulunan odada, yaninda getirdigi agilir-kapanir yatagum yere sererck uyudugunu yazmaktadir. (Sarre, 1998, s.20) Kigtik yerlesim bélgelerindeki kervansaraylanin aksine, bilyik sehirlerdeki kervansaraylarn Osmanh Devleti’nin son donemlerinde karyola, yatak, carsaf, battaniye bulundurdugundan Numani bahsetmektedir. (Sibli Numani, 2002, s.52) Numani’nin (19. yy.), yaklasik ydz elli yildir batililagma stireci yagayan Osmanli’nin baskenti olan Istanbul’daki kervansaraylarda; karyola, gargaf, battaniye gibi esyalardan bahsetmesi, hem tarih hem de mekan agisindan degerlendirildiginde daha iyi anlasilabilir. Karyola ve yatak gibi esyalann sehir merkezlerinde bulunan kervansaraylarda olduguna dair bir baska g6zlemi Huart aktarmaktadir. Clemént Huart (19.yy), Kiltahya’da konakladigi topraktan yapima bir kervansarayda karyolada yattigim sdyledikten sonra, seyahatinin bundan sonraki kisimlarinda, ark karyola bulamayacagim vurgulamaktadir. (Huart, 1978, s.47) 42 Karyola gibi batidan ithal edilmis yatak odast mobilyast bulamasa da, Huart, oldukga k6tfl kokulu ve rutubetli olarak tanmmladigi Afyon sehtinde konakladigi handa kendisine yorgan verildiginden bahseder. (Huart, 1978, s.65) Huart'in seyahati esnasinda Anadolu’nun kiigik yerlesim yerlerinde ok sayida kervansarayda konakladijam ve buralarda saman yiginmndan baska uyumak igin herhangi bir sey bulamadigam yukanda belirtmistik. Oysaki, Anadolu’nun kigik bir sebrindeki mitevazi handa kendisine yorgan ve yatak verilmistir. Bu da bize, schir igi hanlanyla, menzil hanlari arasindaki farka gésteriyor olabilir. Kisa stireli konaklama igin degil, gOrevli olarak ve uzun siire Osmanh topraklarinda yasamak zorunda kalan battlt elgiler igin devletin dogal olarak yatak ve yorgan gibi esyalan tedarik ettigiine de gahit oluruz, 16. ve 17. yitzyillar arasinda Elgi Hans'nda ikamet eden Avusturya Elgilik personelinin hatwratlanm bir galiymada toplayan Tebly, odalarda at ve inek tdydtyle doldurulmug yer yataklarmn oldugunu, bu yataklarin rendelenmemis kaba tahta kiitiklerin fizerine oturtuldugunu ve dért singin bu kittikleri tasidigim Salomon Schweigger’in azindan aktanr. (Tebly, 1989, s.156) 2.3.3, Kervansaraylarda Konfor Bath seyyahlar genel bir kabulle, Osmanh topraklanndaki kervansaraylarin gok konforlu olmadiklarim stylemektedirler. Tavernier (17. yy.), Istanbul’dan tran’a kadar Osmanh topraklanndaki kervansaraylarin odalannin dayali-déseli olmadigim ve girilgiplak olarak konuklara verildigini sOylemektedir. Buna karsin, fran’daki kervansaraylar seyyahimiza gore daha konforludurlar ve daha iyi insa edilmislerdir. (Tavernier, 1980, s.67) Tebly, Istanbul’daki Elpi Hami’nda konaklayan Schweigger"in (1551-1622) odasinda bit, pire gibi hagerelerle ve farelerle milcadele ettifini, hatta elginin kendi yataginda bir yilan buldugunu ve bunu kihciyla ikiye boldtitin aktarmaktadsr. (Tebly, 1989, s.156) 4B

You might also like