Professional Documents
Culture Documents
Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Yazar : Editör
21 Haziran 2021
Görüntüleme : 1043
Özet
Bireyler, yaşamlarının neredeyse her noktasında olduğu gibi çalışma hayatlarında da ırk, din, dil,
etnik köken, engellilik, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim gibi doğuştan veya sonradan sahip olunan
özellikler sebebiyle ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Kadınların iş hayatına yoğun bir biçimde dahil
çalışmanın amacı, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın işe alımlarda ve çalışma hayatındaki
görünümünü incelemektir. Araştırma boyunca ayrımcılık, ayrımcılığın tarihçesi ve toplumsal
cinsiyete dayalı ayrımcılık konularına değinildikten sonra işe alım süreçlerinde ve çalışma hayatında
kadına yönelik toplumsal cinsiyet ayrımcılığından bahsedilecektir. İşe alım süreçlerinde ve çalışma
yaşamında toplumsal cinsiyete yönelik ayrımcılık konulu birçok çalışma kaleme alınmıştır.
Çoğunlukla ayrı ayrı incelenen ve belirli alanlar üzerinden vaka ve anket uygulamalarıyla desteklenen
Anahtar Kelimeler: Çalışma Hayatı, İşe Alım Süreci, Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık, Kadın,
Ayrımcılık
Abstract
Individuals are exposed to discrimination in their working lives, as in almost every point of their lives,
due to congenital or acquired characteristics such as race, religion, language, ethnic origin, disability,
gender or sexual orientation. The appearance of gender discrimination has increased as women are
increasingly involved in business life. The aim of this study is to examine the appearance of gender-
based discrimination against women in recruitment and working life. Throughout the research, after
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 1/9
6.11.2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
processes and working life have been written. These study topics, which are mostly examined
separately and supported by case and questionnaire applications, will be discussed together in order
to be more inclusive.
GİRİŞ
Tarih boyunca kadınların rolleri özel alan içinde tanımlanmış ve kadınlar çalışma hayatının dışında
alanlar olarak görülmüştür (Yılmaz ve Çetinel, 2019, s.983). Bu doğrultuda da günümüzde kadın iş
yaşamında konumlandırılırken ikincilleştirilmekte ve toplumsal cinsiyete dayalı olarak adaletsiz ve
eşit olmayan davranış ve uygulamalarla karşılaşmaktadır. Toplumsal cinsiyet kalıplarına dayalı olarak
kadın ve erkekler üzerine konumlandırılmış roller işe alım süreçlerinde ve çalışma hayatında işveren
tarafından bir belirleyici olmaktadır. Bunun en belirgin örneklerinden biri bazı ilanlarda özellikle
kadın ve erkek çalışan istendiğinin belirtilmesi, işlerin kadın işi ve erkek işi olarak birbirinden
ayrılmasıdır. İşe alım süreçlerinden önce bile kadınlar ve erkekler meslek seçimlerine bağlı olarak
Doğdukları andan itibaren insanlar kendilerini biyolojik cinsiyet tanımlaması altında belli bir cinsiyet
grubuna dahil edilmiş olarak buluyorlar. Sonrasında da toplumsal cinsiyet tanımlamasıyla sahip
olmaları gereken özellikler, aile içindeki konumları, görev ve sorumlulukları ya da yapabilecekleri ve
yapamayacakları işler belirleniyor. Bunların doğrultusunda toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrımcılık
toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz kaldığını göz ardı etmemekle birlikte çalışmamda, bu
ayrımcılıktan daha yoğun ve olumsuz bir şekilde kadınlar etkilendiğinden dolayı özellikle bu cinsiyet
İnsanlar hayatları boyunca birçok sebepten ötürü ayrımcılığa maruz kalabilmektedirler. Cinsiyet, ırk,
din, dil, boy, fizik ya da kilo gibi farklılıklar ayrımcılık faktörü olarak görülmekte ve insan yaşamında
bir kişinin sahip olduğu bir özellikten dolayı mağdur edilmesi olarak tanımlanmaktadır (Oğan ve
Wolff, 2020, s.219). Bir diğer ifadeyle de ayrımcılık, bireyin doğuştan ya da sonradan sahip olduğu
özellikler sebebiyle toplumda eşit olmayan davranış ve uygulamalarla karşılaşmasıdır. Hukuksal
açıdan incelendiğinde hukuken eşit olan bireylere, geçerli bir sebep bulunmamasına rağmen bir hak
veya yükümlülükle alakalı olarak isteyerek veya istemeyerek eşit davranılmaması durumu olarak
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 2/9
6.11.2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
tanımlanan ayrımcılık kavramı, sosyolojik açıdan incelendiğinde ise bireye, gruba ya da grubun
varlığı söz konusu olmalı ve bu hiyerarşik örgütlenmenin hem aşağısında hem de yukarısında
gerekmektedir. Böylelikle dil aracılığı ile ayrımcılık yaygınlaşmakta ve doğal kabul edilmektedir. Buna
ek olarak ayrımcılık sorunu, ayrımcılığa uğrayan gruplara yönelik ortaya çıkan önyargılar, kalıp
yargılar, çeşitli medya ve iletişim kanallarında olay ve haberlerin işleniş şekilleri vasıtasıyla da
grubun tüm üyelerini aynılaştırarak damgalamaktadır. Böylelikle de bu kalıp yargılara maruz kalan
gruplar toplumda kendileri için belirlenmiş olan sınırların dışına çıkmak istediklerinde ayrımcılığa
Kadın ve erkek için sosyal olarak oluşturulmuş ve öğrenilmiş davranış ve rolleri ifade etmekte olan
toplumsal cinsiyet kavramı, biyolojik farklılıklardan ziyade kadınlar ve erkekler için hangi
davranışların uygun olduğuna, her iki cinsiyet grubunun hangi haklara, kaynaklara veya güce ne
derecede sahip olduğuna ya da olması gerektiğine ilişkin toplumsal beklentileri içermektedir (Utma,
2019, s. 46). Başka bir deyişle toplumsal cinsiyet, biyolojinin kodladığı maddi bedenlere manevi
anlamlar yüklenmesiyle onların kültürel olarak tanımlanması ve ayrılmasıdır. Kadın ve erkeği,
kadınlık erkeklik olarak adlandırılan statü ve roller ile bağdaştırmaktır (Bingöl, 2014, s. 108). Kadına
ve erkeğe yüklenen toplumsal cinsiyet rolleri ve sorumlulukları bu iki cinsiyet grubu arasında
ayrımcılığa ve eşitsizliğe neden olmaktadır (Türeli ve Dolmacı, 2013, s. 85).
Sanayi süreci ile birlikte ortaya çıkan işbölümü ile yakından alakalı olan toplumsal cinsiyet kavramına
göre kadın ve erkeğin toplumsal rollerinin katı bir şekilde birbirinden ayrıldığı toplumlarda kadının
rolü evlenmek, çocuk doğurmak ve ev işlerini yapmak şeklinde görülmektedir. Kadının ev içindeki
çocukların, engelli ve yaşlı bireylerin “ücretsiz” bakım hizmetlerini ve günlük bakım işlerini yerine
getirme yükümlülüğü altında olduğu düşünülmektedir. Erkeğin ise evin geçimini sağlamasıyla aile içi
işbölümü gerçekleşmiş olmaktadır (Erikli, 2020, s.41). Ataerkil toplumlarda kadına toplumsal yapı
tarafından yüklenen en önemli görevin analık ve eşlik olması sebebiyle kadın eğitim ve çalışma
imkanlarından daha az yararlanmakta, meslek tercih olanakları sınırlanmakta, çalışma yaşamında
erkekler ile eşit hak ve koşullara sahip olamamaktadırlar (Utma, 2019, s.47).
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının tanımlanmasında cinsiyet farklılığının toplumsal yapı ile kurduğu
ilişki önemli bir husustur ve bu kavram toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile yakından alakalıdır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kavramı ile ifade edilebileceği üzere kadınların fırsat ve kaynaklara
erişimi hususunda bir eşitsizlik söz konusudur ve bu eşitsizliklerin bireylerin zihinlerinde “doğru bir
gerçeklik” olarak algılanması toplumsal cinsiyet ayrımcılığına sebep olmaktadır (Erikli, 2020, s.41).
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 3/9
6.11.2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Çalışma yaşamında kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık, bireyin kişisel yetenek veya
hayatında işgücüne katılımda eşitsizlik, ücret eşitsizliği, meslekte yükselme ve terfi imkanları
açısından eşitsizlik gibi şekillerde ortaya çıkmaktadır ve bu eşitsizlikler çoğunlukla kadınların çalışma
hayatında etkisini göstermektedir (Erikli, 2020, s.41). Kent yaşamında kayıt dışı çalıştırılma, ücret
eşitsizliği, cinsel taciz, mobbing, fırsat eşitsizliği, kırsal çalışma hayatında ise ataerkil aile yapısında
cinsiyet ayrımcılığı, bağ, bahçe ve tarla işlerinde ağır çalışma koşullarına maruz bırakılma, eğitim
seviyesinde geride kalma toplumsal cinsiyete dayalı olarak kadına yapılan ayrımcılıklara örnektir
İş yerinde cinsiyet ayrımcılığının en önemli işaretlerinden biri, yapılacak işin kadın işi ve erkek işi
olarak bir ayrıma tabi tutulması ve iş başvuru formlarının adayların bu özellikleri göz önünde
konumlarını yansıtan ayrımcı uygulamalar bulunmaktadır. Kadınlar çalışma hayatında işe alınma,
karşılaşmalarının yanında kolay vazgeçilen, sosyal güvenceden yoksun ve sendikal örgütlenmesi zayıf
işgücü olarak görülmektedirler (Alparslan, Bozkurt, Özgöz, 2015, s. 67). İşe alım süreçlerinde
öncelikli olarak kadının aile ilişkisi göz önünde bulundurulmakta, evli ve çocuklu olmasının yapacağı
işi etkileyeceği düşünüldüğünden bu süreçte dikkat edilen önemli bir faktör olmaktadır. Bunun
sonucunda günümüzde kadının bekar ve genç olması işe alım sürecini kolaylaştırmakta iken evli
kadınlar için aynı durum söz konusu değildir (Alparslan, Bozkurt, Özgöz, 2015, s.70).
Geçmişten günümüze işgücü piyasasına dahil olan kadın sayısında büyük oranda artış yaşanmasına
rağmen kadının çalışma hayatına katıldıktan sonra kariyer ilerlemesinde aynı oranda yükseliş
çalışma hayatında kadınların yönetsel pozisyonlarda erkekler ile aynı seviyede yer alamadığı
görülmektedir. Toplumsal yaşamda iş tanımlarının ve iş koşullarının genel olarak erkek ağırlıklı
belirlenmiş olması ve kadının çalışma hayatında ikincil konuma itilmesi üst yönetim kademelerinde
yer alamamasına neden olmuştur. Özellikle kadından beklenen geleneksel rol nedeniyle kadının
psikolojik olarak ailesi ve kariyeri arasında kalması kariyeri açısından ilerlemesini güçleştirmektedir.
Kadının toplumdaki konumunun öncelikli olarak eş ve anne olarak belirlenmesi ile kadınlar
cinsiyetlerinden dolayı, bazı durumlarda kendi seçimi ile bazı durumlarda ise toplumsal baskı sonucu
yönetsel pozisyonlara gelememektedirler (Utma, 2019, s.45). Genel olarak işverenler de, kadın
çalışanların çalışma hayatında geçici olarak yer aldıkları, aile içinde sorumlulukları bulunması ve
ettirilmemeleri yönünde görüşlere sahiptirler. Bakıldığında günümüzde pek çok büyük işletme, belli
bir seviyede sorumluluk isteyen statülere kadın istihdam etme konusunda, kadınların hamilelik ve
annelik ile alakalı psikolojik durumları gerekçe gösterilerek kadınlara yüklenmiş belli roller
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 4/9
6.11.2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Toplumsal cinsiyete dayalı olarak kadınlara yönelik ayrımcılığın yoğun olarak görüldüğü çalışma
ekonominin daralma gösterdiği dönemlerde, erkek ve kadınların çalıştığı sektörlerde öncelikli olarak
işten çıkarılan kesim kadın çalışanlardan oluşmaktadır. Bu duruma gerekçe olarak ise, erkeklerin
“evin reisi” konumlarından dolayı ailenin geçimini sürdürmekle yükümlü oldukları öne
sürülmektedir. Aynı zamanda kadınlar ucuz işgücü olarak tercih edilmelerinin yanında esnek çalışma
hayatına katılımı kentsel bölgelerde, kırsal bölgelere kıyasla daha düşüktür. Bunun sebebi ise
kentlerde “ev kadını” sıfatıyla çalışma hayatının dışında tutulan kadınların kırsal alanlarda “ücretsiz
aile işçisi” olarak işgücüne dahil edilmeleridir (Karabıyık, 2012, s.236). Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) verilerine göre kadın çalışanların kayıt dışı çalışması daha olası bir durumdur. Bu konuda
kadınların kayıt dışı çalışmasını tetikleyen etkenlerden biri köyden kente göç süreci sayılabilir. Kayıtlı
iş imkanı yakalayamayan kadınlar kentte geçimlerini idame ettirebilmek amacıyla mecburen kayıt
dışı işlerde çalışmak durumunda kalmışlardır. İşverenlerin çoğunluğu da işyerlerinde düşük maliyetli
kadın çalışanları tercih etmekte ve kayıt dışı çalışan kadınların temel hukuksal haklarından
ayrımcılığının boyutları göz önüne çıkmaktadır. Çalışmayan ya da “ücretsiz işgücü“ olarak görülen
ve karşı karşıya kaldıkları aile içi şiddet ve taciz, ekonomik şiddet, erken evlenme ve erken doğum gibi
yönelik toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık kadının tüm hayatında bir belirleyici olabilmekte ve
başka ayrımcılık ve eşitsizliklerin oluşmasına sebebiyet vermektedir (Karabıyık, 2012, s. 240). Bunun
yanında çalışma hayatında erkeklere atfedilmiş acımasız, saldırgan, kararlı gibi tanımlamalara karşın
kadınlara yönelik aciz, zayıf, duygularının kurbanı tanımlamaları toplumsal cinsiyet ayrımcılığının
Kadına yönelik toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, kendi içinde cinsel ayrımcılığı da barındırmakta ve
günümüzde pek çok kadın bu ayrımcılık türüne maruz kalmaktadır. Bu ayrımcılık çalışma hayatında
gerçekleştiğinde, cinsel ayrımcılığa maruz kaldığını fark eden bazı kadınlar, çoğunlukla yasal yollara
yanında ailevi sorumluluklarının olması sebebiyle böyle bir davanın içinde bulunmak istememeleri ve
işini kaybetme korkularıdır. Bu durumda kadınlar çoğu zaman çalışma hayatlarını sonlandırmakta ya
da olumsuz etkilerine rağmen çalışmaya devam etmektedirler. İki cinsiyet grubu arasındaki ayrımcılık
tutumları ile alakalı yapılan çalışmalar eşitsizliğin ne derece yüksek ve güçlü olduğunu
farkında olmaya başlaması ve hizmet sektörü başta olmak üzere diğer sektörlerde de iş olanaklarına
ulaşabilmeleri gibi değişimler geçirmesi ile birlikte kadınlara yeni ve farklı roller kazandırılmıştır. Bu
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 5/9
6.11.2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
değişimlerin yanında toplumsal alandaki varlığı halen süren geleneksel davranışlar ve düşünceler,
kadınların ev içinde kalmaya devam ederek çalışma hayatına katılımları konusunda engel
oluşturabilmektedir. Bu geleneksel davranış ve düşünceler toplumda kadının yerini ev içi olarak
sınırlamakta ve kadınların iş hayatına dahil olma isteği üzerine çatışmaların çıkmasına neden
erkeklerle benzer işleri yaptıkları takdirde bile eşit işe eşit ücret alamamakta ve daha düşük ücrete
maruz bırakılmaktadırlar (Yılmaz, 2018, ss. 64-65). Türkiye’de 2019 yılı verilerine göre kadınlar tüm
eğitim düzeylerinde erkeklerden daha düşük ücret almışlar ve cinsiyete dayalı ücrete kadınların
Kadınların, hem eğitim ve meslek edinmedeki fırsat eşitsizliği sebepli insan sermayesi farklılıkları,
hem de ayrımcı uygulamalar nedeniyle çalışma yaşamında erkeklerin gerisinde olması, hayatın diğer
alanlarında aktif bir şekilde var olmalarını engelleyen koşullar yaratmaktadır (Çakır, 2008, ss.42). Bu
fırsat eşitsizliğine olanak sağlayan bir sebep de kadınların ev dışında çalışma kararı alırken ev
işlerinin aksama ihtimalini, çocukların ve yaşlıların bakımını ve çalışma saatleri dışındaki vaktinin
evdeki işleri yetiştirme konusunda yeterli olup olmadığını düşünmek zorunda olmasıdır. Türkiye’de
bu durumun en açık kanıtlarından biri TÜİK verilerine göre kadın eğitim ve istihdam oranıdır
(Karatepe ve Arıbaş, 2015, ss. 9).
Türkiye açısından çalışma hayatında yaşanan ayrımcılık durumu değerlendirmek gerekirse de,
Türkiye’de kadınların işgücü piyasasına dahil edilmeleri Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri bir sorun
olarak var olmuştur. Bu tarihi süreç değerlendirildiğinde kadınların çalışma hayatına katılım oranları
2012, s.237). Cinsiyet temelli işbölümünün bir neticesi olarak kadınlar çoğunlukla “kadına uygun”
olarak nitelenen düşük statülü nitelik ihtiyacı olmayan işlerle çalışma hayatına katılmak zorunda
TÜİK verilerine de bu ayrımcılık yansımaktadır. Kadın istihdamının sektörel dağılımı tarım, sanayi ve
hizmet sektörleri açısından değerlendirildiğinde kadınların çalışma hayatına en çok dahil olduğu
sektör hizmet sektörüdür (Yılmaz, 2018, s. 71). Bunun sebebi ise hizmet sektöründeki iş
olanaklarından bazılarının ev odaklı işler olması ve ”kadınlara uygun alanlar” olarak toplumsal kabul
Kadınların sahip oldukları haklar, eğitim seviyeleri, çalışma hayatına katılım oranları ve öteki
sonrasında çalışma yaşamına daha fazla dahil olmaya başlayan kadınların hakları ve çalışma koşulları
ile alakalı düzenlemeler yapılması ilk olarak batı ülkelerinde gerçekleşmiştir. Sonrasında uluslararası
sözleşmeler ile başta fırsat ve muamele eşitliği ve çeşitli ayrımcılıkların önlenmesi amaçlanmış; taraf
ülkeler için yükümlülükler öngörülmüştür. Kadınların yasal hakları olan hamilelik ve doğum izinleri,
çocuk emzirme süreleri ve diğer koruyucu haklar işveren tarafından çoğunlukla olumlu
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 6/9
6.11.2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
arasında sayılan kadınların, çalışma hayatına yönelik düzenlenen hukuki düzenlemelerle sağlanan
hakları hukuki koruma amacı gütmektedir (Hüseyinli ve Yiğit, 2017, ss. 280-281). Çalışma yaşamında
yaşanan kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılıkların önlenmesi amacı ile yapılan hukuki
düzenlemelerin varlığına rağmen halen işyerlerindeki belirsiz durumun devam etmesi konu ile alakalı
SONUÇ
İşe alım süreçlerinde ve çalışma hayatında karşılaşılan toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık
uygulamaları irdelendiğinde bulunulan yer, dönemin şartları ya da diğer faktörlere göre değişim
gösterebilen toplumsal cinsiyet kavramı önemli bir etkendir. Bu kavram üzerinden kadınlar ve
erkekler iki gruba ayrılmakta ve belli özelliklere sahip oldukları düşüncesiyle hareket edilmektedir.
Erkeklerin kamusal alanda, iş hayatında yer alması ve buna bağlı olarak eve ekmek götüren konumda
olması gerektiği düşünülürken, kadınlar özel alanla yani evle sınırlandırılmıştır. Bununla birlikte ev içi
çalıştıkları durumlarda bile cinsiyetçi işbölümü temelinde ev ve bakım işlerini onların yapması
beklenmektedir. Erkeklerin bu işlerin paylaşımı konusunda sorumluluk üstlenmesi ise genel olarak
söz konusu değildir (Yılmaz, 2018, s. 65). Ev ve bakım işlerinin kadının göreviymiş gibi
yüklenmektedir. Tüm bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda hem kadına yüklenen görevler ve
sorumluluklar hem de toplum baskısı sonucunda kadının iş hayatına dahil olma süreci ve çalışma
Çoğunlukla kadınların yaptıkları gelir sağlayıcı işler ev ekonomisine yardım şeklinde ifade edilmekte,
yani pek de önemsenmemektedir. Bazı meslek grupları için kadın işi ve erkek işi ayrımı
bulunmaktadır. Bu işleri yerine getirebilmek için sahip olunması gereken nitelikler tek bir cinsiyete
atfedilmekte, öteki cinsin ise bu özelliklerden yoksun olduğu varsayılmaktadır. Ayrıca kadınların
evleninceye kadar geçici olarak çalışacağı fikri, kadınların ailevi sorumluluklarından dolayı işlerine
olacağının düşünülmesi çalışma hayatına dahil olmalarında bir dezavantaj oluşturmakta ve işe giriş
esnasında ayrımcılık sebebi olmaktadır. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının bir diğer ürünü de eşit işe
eşit ücret verilmemesi, yapılan iş aynı olsa bile kadın ve erkek çalışanlarda farklı ücretlendirmeye
gidilmesidir (Alparslan, Bozkurt, Özgöz, 2015, s. 67). Gerek işe alım sürecindeki mülakatlar esnasında
bekar kadın adaylara sorulan “Yakında evlenmeyi düşünüyor musunuz?” ya da evli kadın adaylara
sorulan “Çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz?” benzeri sorular, gerekse çalışma hayatında iki
cinsiyet grubuna da aynı şekilde muamele gösterilmemesi, eşit olarak görülmemeleri ve aynı işi
yaptıkları takdirde bile erkeklerle aynı ücreti alamamaları toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı göz
önüne koymaktadır. Bu hususta işe alım süreçlerinin yönetilmesinde büyük bir rol oynayan insan
kaynakları departmanı çalışanlarının bu konu hakkında duyarlı ve bilinçli olması da hiçbir kadının
ayrımcılığa maruz kalmaması için önem arz etmektedir.
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 7/9
6.11.2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
CEREN ŞAHİN
KAYNAKÇA
Alparslan, M.H., Çetinkaya Bozkurt, Ö., Özgöz, A. (2015). İşletmelerde Cinsiyet Ayrımcılığı ve Kadın
Çalışanların Sorunu. MAKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2(3), 66- 81.
Bingöl, O. (2014). Toplumsal Cinsiyet Olgusu ve Türkiye’de Kadınlık. KMÜ Sosyal ve Ekonomik
Çakır, Ö. (2008). Türkiye’de Kadının Çalışma Hayatından Dışlanması. Erciyes Üniversitesi İktisadi
Çelik, A. ve Altuntaş, V. (2017). İşgören Bulma ve Seçiminde Cinsiyet Ayrımcılığının Etkisi: İzmir’deki
A Grubu Seyahat Acentalarına Yönelik Bir Araştırma. Seyahat ve Otel İşletmeciliği Dergisi, 14(1), 90-
107.
Karabıyık, İ. (2012). Türkiye’de Çalışma Hayatında Kadın İstihdamı. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F.
Karatepe, S. ve Arıbaş, N.N. (2015). İş Hayatında Kadın Yöneticilere İlişkin Cinsiyet Ayrımcılığı:
Oğan, E. ve Wolff, R.A. (2020). Kamusal Alanda Kadın Ayrımcılığı. Sosyal Bilimler Araştırma
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Kadin-2019-33732.
Türeli, N. ve Dolmacı, N. (2013). İş Yaşamında Kadın Çalışana Yönelik Ayrımcı Bakış Açısı ve
Mobbing Üzerine Ampirik Bir Çalışma. Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi, 2(2), 83-104.
Utma, S. (2019). Kadına Yönelik Cinsiyet Ayrımcılığı ve Cam Tavan Sendromu. Sosyal ve Beşeri
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 8/9
6.11.2022 20:21 Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Yılmaz, S. (2018). Türkiye’de Kadınların Çalışma Hayatındaki Yeri ve Sosyal Güvenlik Hukuku
İlanları Üzerine Bir Araştırma. Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 9(18), 975-989.
Yazar: Editör
21 Haziran 2021
https://www.tuicakademi.org/calisma-hayatinda-kadina-yonelik-toplumsal-cinsiyete-dayali-ayrimcilik/ 9/9