Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 1306

T.C.

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

CELÂL-ZÂDE MUSTAFA ÇELEBİ,


TABAKÂTÜ’L-MEMÂLİK VE DERECÂTÜ’L-MESÂLİK

Tezi Hazırlayan
Funda DEMİRTAŞ

Tezi Yöneten
Prof. Dr. Şefaettin SEVERCAN

İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı


İslam Tarihi Bilim Dalı
Doktora Tezi

Ocak–2009
KAYSERİ
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

CELÂL-ZÂDE MUSTAFA ÇELEBİ,


TABAKÂTÜ’L-MEMÂLİK VE DERECÂTÜ’L-MESÂLİK

Tezi Hazırlayan
Funda DEMİRTAŞ

Tezi Yöneten
Prof. Dr. Şefaettin SEVERCAN

İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı


İslam Tarihi Bilim Dalı
Doktora Tezi

Bu Çalışma Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından


Desteklenmiştir.

Ocak–2009
KAYSERİ
ÖN SÖZ
Osmanlı tarihi ile ilgili kaynak eserlerin ilmi tetkiklerinin yapılarak neşredilmesi sağ-
lıklı bir tarih telifinin yapılması açısından tartışılmaz bir zarurettir. Genellikle araştır-
macılar, çok sonra kaleme alınan derleme mahiyetindeki eserlere müracaat etmektedir-
ler. Aslında bu kaynaklar ikinci ve üçüncü derecedeki toplamalardır ve verilen bilgilerin
doğruluğunun tespiti için asıl kaynağa gitme zorunluluğu vardır. Yazma eserlerin yeni
harflerle neşri hem tarih telifi, hem de bu telifler vasıtasıyla yapılacak olan değerlen-
dirmeler açısından önem arz ettiğinden bu çalışma Celâl-zâde Mustafa Çelebi’nin
Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik isimli eserinin tenkidli metnini oluşturmayı
kendine konu edinmiştir.

Yazma eserlerin neşrinin gerekliliğini bu tür araştırmaları kendisi de gerçekleştirmek


suretiyle ortaya koyan hocam Prof. Dr. Şefaettin Severcan’a çalışmamın başından so-
nuna kadar geçen süreçte sağladığı tüm katkılar için kelimelerin imkân verdiği ölçüde
teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca çalışmam esnasında yardım ve desteğini esirgemeyen
Prof. Dr. Ahmet Uğur’a da teşekkür etmek isterim.

Bu neşrin, bu günlere gelmemde en büyük emeği sarfeden, hayır dualarını eksik


etmeyen, annem ve babam olarak takdir edilişlerini büyük bir nimet olarak kabul
ettiğim Karanfil Demirtaş ve Halil Demirtaş’ın isminin burada anılarak ölüm-
süzleşmesine vesile olması en büyük arzumdur. Bu çalışmada ve hayatımın her aşama-
sında yardım ve desteklerini esirgemeyen, annem ve babama, moral kaynağım olan kar-
deşlerim Murat ve Bekir Demirtaş’a özel olarak teşekkürü bir borç bilirim.

Son olarak karşılaştırma nüshalarının tedariki hususunda yaptıkları destekten dolayı


Türk Tarih Kurumu’na, metnin tesisinde esas aldığımız nüshanın multimedya baskısının
alınmasında yaptıkları destekten dolayı Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne ve bu çalış-
manın gerçekleştirilmesindeki maddi katkılarından dolayı Erciyes Üniversitesi Bilimsel
Araştırma Projeleri Birimi’ne teşekkür ederim.

Funda Demirtaş

Kayseri 2009
II

CELÂL-ZÂDE MUSTAFA ÇELEBİ,


TABAKÂTÜ’L-MEMÂLİK VE DERECÂTÜ’L-MESÂLİK

Funda DEMİRTAŞ

ÖZET

XIV. yüzyıl başlarında tarih sahnesindeki yerini alan Osmanlı Devleti’nin onuncu
padişahı olan Sultan Süleyman’ın 1520’den 1566’ya kadar süren saltanatı, Osmanlı
Devleti’nin en ihtişamlı dönemi olarak kabul edilmektedir. Siyasi ve askeri gelişmelerin
paralelinde devlet teşkilatında, bürokraside ve ekonomide kaydedilen ilerlemeler, iç
reformlar, kanunların yeniden organizasyonu ve sağlam bir hukuk anlayışını hâkim
kılma çabaları bu yüzyılı adeta Sultan Süleyman çağı haline getirmiştir.

Tez konusu olarak seçtiğimiz Celal-zâde Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik ve


Derecâtü’l-Mesâlik isimli eseri Sultan Süleyman devri olaylarına ışık tutan birinci elden
bir kaynaktır. “Koca Nişancı” lakabı ile şöhret bulan Mustafa Çelebi, 1516 yılında
Divân katipliğine tayin edilerek devlet hizmetine başlamıştır. 1533-1535 yılları arasında
gerçekleşen Irakeyn Seferine reisülküttap olarak katılan Mustafa Çelebi, Bağdat’ın
fethinden sonra nişancılığa tayin edilmiş (1534) ve yirmi üç yıl aralıksız olarak
nişancılık hizmetinde bulunmuştur. 1557 yılında emekli olan Mustafa Çelebi,
müteferrika olarak katıldığı Sigetvar Seferi esnasında tekrar nişancılığa atanmış (1566)
ve vefatına (1567) kadar da bu vazifede kalmıştır.

Mustafa Çelebi’nin tarihe dair eserlerinin başında otuz tabaka (bölüm), üç yüz yetmiş
beş derece (alt bölüm) üzerine tertip edilen Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik
isimli eseri gelmektedir. Tabakâtü’l-Memâlik’in ilk yirmi dokuz tabakasında ülkenin
idari taksimatı ile askeri ve idari meslekler özet şeklinde verilmektedir. Eserin çok az bir
kısmını oluşturan ve giriş mahiyetinde kalan bu bölümden sonra 1557 yılına kadar olan
Sultan Süleyman devri olaylarının anlatıldığı otuzuncu tabaka gelmektedir. Mustafa
Çelebi, burada Sultan Süleyman’ın tahta çıkışından 1557 yılına kadar meydana gelen
hadiseleri ve seferleri ayrı alt bölüm başlıkları altında ayrıntılı bir biçimde anlatmakta-
dır.

Anahtar sözcükler: Tabakâtü’l-Memâlik, Mustafa Çelebi, Sultan Süleyman, Osmanlı,


Nişancı
III

CELÂL-ZÂDE MUSTAFA ÇELEBİ,


TABAKÂTÜ’L-MEMÂLİK VE DERECÂTÜ’L-MESÂLİK

Funda DEMİRTAŞ

ABSTRACT

It has been accepted that the reign of the Magnificent Suleiman, lasting from 1520 to
1566, as the tenth ruler of the Ottoman State founded at the turn of 14th century was the
most splendid period in the course of Ottoman history. The developments observed in
state organization, bureaucracy and economy in parallel with the political and military
developments, internal reforms, the re-organization of the canons, the efforts towards
dominating a strong understanding of law nearly made this period as the age of Sultan
Suleiman.
Celal-zade Mustafa Celebi’s work with the title of Tabakatü’l-Memalik and Derecatü’l-
Mesalik, chosen as a thesis statement, is a first-mouth source illuminating the events
occurred in the time of Sultan Suleiman. Mustafa Celebi who gained fame with the
epithet of ‘Koca Nişancı’ began his public service just following his appointment as a
divan katibi in 1516. Mustafa Celebi who participated as reisülküttap in Iraqein
Campaign between 1533 and 1535 was nominated as nişanci just after Baghdad was
occupied in 1534 and held this post non-stop for 23 years. Before his retirement in
1557, he was appointed again as nisancı in 1566 during Zivetgar Campaign in which he
attended as muteferrika and remained at this post till his death in 1567.
Among Mustafa Celebi’s works of history Tabakatü’l-Memalik and Derecatü’l-Mesalik
with the 30 chapters and 375 sub-chapters is the most noteworthy text. Throughout 29
chapters of Tabakatü’l-Memalik, the administrative organization of the country, and
military and administrative positions have been summarized. Following this chapter
which forms very tiny section of the whole work and seems to have an introductory
character, the 30th chapter comes in which the happenings till the year of 1557 in Sultan
Suleiman’s reign have been narrated. Within this chapter, Mustafa Celebi has reported
all the events and campaigns elaborately beginning from Sultan Suleiman’s throne to
the year of 1557 under six distinctive sub-chapter headings.
Key Words: Tabakatü’l-Memalik, Mustafa Celebi, Sultan Suleiman, Ottoman, Nişancı.
IV

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ...........................................................................................Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

ÖZET................................................................................................................................................II

ABSTRACT ......................................................................................................................................III

İÇİNDEKİLER.................................................................................................................................IV

KISALTMALAR................................................................................................................................VI

TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ....................................................................................................VII

GİRİŞ............................................................................................................................................ VIII

I. BÖLÜM.......................................................................................................................................... XII

CELÂL-ZÂDE MUSTAFA ÇELEBİ’NİN HAYATI ........................................................................... XII


1- Mustafa Çelebi’nin Divan Kâtipliği.............................................................. XIII
2- Mustafa Çelebi’nin Tezkireciliği .................................................................. XVI
3- Mustafa Çelebi’nin Reisülküttablığı ............................................................XVII
4- Mustafa Çelebi’nin Nişancılığı...................................................................... XX
5- Mustafa Çelebi’nin Tekaüdlüğü ..................................................................XXV
6- Mustafa Çelebi’nin Kişiliği .........................................................................XXX

II. BÖLÜM....................................................................................................................................XXXII

MUSTAFA ÇELEBİ’NİN ESERLERİ ..........................................................................................XXXII


1- Fetih-nâme-i Rodos.................................................................................. XXXII
2- Mohaç-nâme ...........................................................................................XXXIV
3- Fetih-Nâme-i Karaboğdan (Gazavât-ı Sultan Süleymân) .......................... XXXV
4- Selim-nâme (Meâsir-i Selim Hânî) ..........................................................XXXVI
5- Mevâhibü’l-Hallâk fî Merâtibi’l-Ahlâk ...................................................XXXIX
6- Delâil-i Nübüvvet-i Muhammedî ve Şemâil-i Fütüvvet-i Ahmedî................... XL
7- Hediyyetü’l-Müminîn ................................................................................. XLII
8- Cevâhirü’l-Ahbâr fî Hasâili’l-Ahyâr............................................................ XLII
9- Kanun-nâme...............................................................................................XLIV
10- Tarih-i Kal’a-i İstanbul ve Mâbed-i Ayasofya (Tuhfetü’l-Mülûk).............. XLV
11- Mensur Şeh-nâme ..................................................................................... XLV
V

III. BÖLÜM .................................................................................................................................XLVIII

TABAKÂTÜ’L-MEMÂLİK VE DERECÂTÜ’L-MESÂLİK...........................................................XLVIII
1- Eserin İsmi.............................................................................................. XLVIII
2- Tabakâtü’l-Memâlik’in Kaleme Alındığı Tarih .............................................. LII
3- Tabakâtü’l-Memâlik’in Tarihsel Karakteristiği............................................... LV
4- Tabakâtü’l-Memâlik’in Kendinden Sonraki Osmanlı Tarihine Etkisi..........LXIV
5- Tabakâtü’l-Memâlik’in Üslûbu .................................................................LXXII
a- Seciler ................................................................................................ LXXVI
b- Cinaslar........................................................................................... LXXVIII
c- Benzetmeler ....................................................................................... LXXIX
d- Manayı kuvvetlendirmek için kullanılan eş anlamlı, yakın anlamlı ve zıt
anlamlı kelimeler......................................................................................... LXXXI
e- Türkçe kelime ve tabirler.................................................................... LXXXI
f- Atasözleri, deyimler, mecâzî ifadeler, özlü sözler...............................LXXXII
g- Ayetler ..............................................................................................LXXXII
6- Tabakâtü’l-Memâlik’in Nüshaları ........................................................ LXXXIV

METNİN TESİSİNDE TAKİP EDİLEN YOL ................................................................................CVIII

METNİN İÇİNDEKİLER ................................................................................................................ CX

METİN.............................................................................................................................................. 1

SONUÇ..........................................................................................................................................735

BİBLİYOGRAFYA..........................................................................................................................738

İNDEKS.........................................................................................................................................746

EKLER

ÖZGEÇMİŞ
VI

KISALTMALAR

I- Genel Kısaltmalar

C. Cilt
s. Sayfa
Ktp. Kütüphanesi
v. Varak
İ.Ü.M.K İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi
Kol. Koleksiyonu
Haz. Hazırlayan
Çev. Çeviren
S. Sayı
Bkz. Bakınız
Ö. Ölümü
K.K. Kuran-ı Kerim

II- Tabakâtü’l-Memâlik Nüshalarında Kullanılan Kısaltmalar

Ü İstanbul Üniversitesi Merkez Ktp., No:5997


A Süleymaniye Ktp., Ayasofya Koll., No:3296
F Süleymaniye Ktp., Fatih Koll., No:4422
F1 Süleymaniye Ktp., Fatih Koll., No:4423
Hk Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Koll., No:778
Hk1 Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Koll., No:779
Hs Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No:427
Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No:428
T Topkapı Sarayı Ktp., Emanet Hazinesi, No:1427
T1 Topkapı Sarayı Ktp., Bağdat, No:298
L British Museum, Add. 7855
L1 British Museum, Add. 24,959
L2 British Museum, Or. 1590
P Bibliotheque Nationale, Suppl. Turc 165
Kp Det Kongelige Bibliotek, Codies Turcıcı XI
V Nationalbibliothek, H. O. 41
K Staatbibliothek, Preussischer Kulturbesitz, Ms. or. quart. 1961
U Universitätsbibliothek, Cels. 22
AE Âtıf Efendi Ktp., No:1910
Ü1 İstanbul Üniversitesi Merkez Ktp., No:1584
AP Köprülü Ktp., Hacı Ahmed Paşa Kol., II. Kısım No:245
S Süleymaniye Ktp., Serez Koll., No:1844
T2 Topkapı Sarayı Ktp., Bağdat, No:299
VII

TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ

◦= â Ŏ= r R ⅛= q Q

●= & Ŗ= z Z  =kK

ĝ =bB Θ= j J τ =gG

ţ =pP Ŝ = sS τ =ñÑ

ĥ =tT Ũ = şŞ Ά= l L

ĩ = ŝŜ Ŭ = śŚ Ό= m M

ĭ =cC Ŵ= ż Ż Α= n N

ź =çÇ ſ =ţŢ Λ= v V

ĵ = wW ǽ= ź Ź Μ= û Û

Ļ=x X Ẁ= > Ζ= h H

Ŋ= d D Ẅ= ğ Ğ Ν= y Y

Ō= ž Ž ‛ =fF Ξ= î Î
GİRİŞ
Anadolu Selçuklu Devleti’nin en güçsüz olduğu zamanda Bizans sınırında henüz
yerleşme safhasında bir uç beyliği olarak kurulan ve giderek cihanşümul bir devlet
şeklinde teşkilatlanan Osmanlı Devleti, siyasî varlığı, devlet idaresi geleneği, iktisadî
yapısı, toprak sistemi ve askerî teşkilatıyla dünya devletlerinin en dikkat çekicilerinden
biridir.

Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye adı ile, yalnız Türk tarihinin değil, aynı zamanda İslâm
tarihi ve dünya tarihinin de önemli bir parçasını teşkil eden Osmanlı tarihi sahasında, bu
önemi dolayısıyla ve onunla paralel olarak, Türkiye’de ve diğer ülkelerde zengin bir
literatür ortaya çıkmıştır. Ancak, bir cihan devleti olarak tarih sahnesinde yer almış olan
Osmanlı Devleti’nin Batı Anadolu’nun kuzey kesiminde küçük bir beylik halinde ortaya
çıkışı, doğrudan doğruya bu döneme ait kaynaklardan takip edilememektedir. Osmanlı
Devleti’nin kuruluşundan XV. asır ortalarına kadar süren devir, kaynak itibariyle çok
noksandır; özellikle ilk devirlere ait belge ve kaynaklar yok denecek kadar azdır.
Üstelik mevcut rivayet ve nakillerin zamanları ve tarihleri de birbirini tutmamaktadır.
Sadece Osmanlı kronikleri değil, ilk Osmanlılarla ilgili çağdaş Bizans kaynaklarının
aktardıkları dolaylı bilgilerde de önemli problemler mevcuttur.

Gaza ruhu ile Türk-İslam devlet anlayışının temellendirdiği bir terkipten ortaya çıkan
Osmanlı Devleti’nin ilk yerli tarihleri, İslâmî geleneğe uygun olarak yazılan
menâkıbnâme ve gazavatnâmelerdir. Bu tür eserlerden birinin müellifi olan Yahşı
Fakîh’in adı, bilinen en eski isim olarak rivayetle günümüze kadar ulaşmıştır. Bize
ulaşan en eski Türkçe Osmanlı tarihi metni ise 815/1412-13’te vefat etmiş olan Anadolu
Türkçesi’nin değerli şairlerinden Ahmedî’nin İskendernâme isimli mesnevisinin
sonunda yer alan Dâsitân-ı Tevârih-i Mulûk-i Âl-i Osmân adı ile bilinen eseridir.

Osmanlı tarihçiliğinin gelişiminde İdris-i Bitlisi ve Kemal Paşa-zâde’nin önemli bir yeri
vardır. İdris-i Bitlisi, II. Bayezid’in isteği üzerine Osmanlı Beyliği’nin kuruluşundan II.
IX

Bayezid’e kadar olan süreyi kapsayan, Heşt-Beheşt adlı bir Farsça Osmanlı tarihi
yazmış ve Osmanlı tarihinin de diğer hanedanların tarihi gibi güzel ve tumturaklı bir
şekilde yazılabileceğini göstermiştir. İdris-i Bitlisi’nin çağdaşı olan Kemal Paşa-zâde
de yine II. Bayezid’in isteği üzerine Osman Gazi’den başlayarak her sultana ayrı bir
defter tahsis etmek suretiyle sekiz defter yazmış ve bunları iki parti halinde II.
Bayezid’e takdim etmiştir. Daha sonra ise Sultan Süleyman tarafından bu defterlerin
ikinci bölümünü yazmakla görevlendirilmiş ve II. Bayezid’in 1508-1512 yıllarını içine
alan dönemini anlattığı VIII. Defter’in devamını, Sultan Selim dönemini içine alan IX.
Defter’i ve Sultan Süleyman’ın 1520-1527 dönemi olaylarını anlattığı X. Defter’i
yazarak Sultan Süleyman’a takdim etmiştir.

Osmanlı tarihçiliğinde XVI. yüzyılda Vekayinâme’nin kendine has edebi bir tür olarak
ortaya çıkması, tarihçilik alanında köklü bir geleneği başlatmıştır. Bu tarzdaki eserler,
çoğunlukla resmî devlet görevlilerinin kendi istekleri veya görevlendirilmeleri suretiyle
yazılmıştır. Eserlerde sultanların ve onların iktidarı ilgi odağı durumundadır. Allah’a
hamd ve Peygambere salât u selâma hasredilen ve nispeten birbirine benzeyen giriş
kısmı ile hitap şeklinde hükümdara yapılan uzun dua kısmı bu eserlerin şekilsel bir
ortaklığıdır.

XVI. yüzyılda tahtta oturan sultanın faaliyetlerini nazım halinde yazmak için hususi
olarak tarihçiler görevlendirilmiştir. İranlı şair Firdevsi’nin Şehnâme adlı eserinden
mülhem olarak Şehnâmeci unvanına sahip olan bu yazarlar, isimlerini aldıkları eseri
örnek olarak almışlardır. İçeriği hükümdar üzerine şekillendirilmiş olan bu eserlerde
dikkatler sultanın o anda ikamet ettiği veya savaş zamanında serdar-ı ekrem olarak
görev yapan sadrazamın bulunduğu yere çevrilmiştir. Bu eserlerde dönemin padişahının
zamanında meydana gelen olayları mufassal olarak anlatan bölümler vardır ve bu
bölümlerin başlığı el yazması nüshalarda çoğunlukla kırmızı yazı ile belirtilmiştir. Bu
başlıklar özel süslü çerçevelere alınmıştır.

Sultanın zaferleri vasıtasıyla devletin yayılmasına ve İslam’ın korunmasına yardım


etmesi, Osmanlı devlet anlayışının temelini teşkil ettiği için, ordu-yı hümayunun
savaşları ve zaferleri, ateşkes ve barış antlaşmaları bu eserlerin esas konusunu teşkil
etmektedir. Yüksek memuriyet görevleri olanların azilleri, tayinleri ve sarayda icra
merasimleri diğer konuları oluşturmaktadır. Nadir de olsa başkentte meydana gelen
dikkate şayan olaylar hakkında da bölümler mevcuttur. Buna örnek olarak sıklıkla
X

meydana gelen yangın felaketleri verilebilir. Bu eserlerde ana temayı savaşlar ve barış
antlaşmaları oluşturduğu için muhatap devletlerin dâhili gelişimi hakkında hemen
hemen hiç bilgi bulunmamaktadır. Sonuç olarak, bu tarz bir tarih yazımına “sefer ve
zafer merkezli” bir tarih yazımı demek mümkündür.

Genellikle yazarlar kendi düşüncelerini, belirli bir olayı diğerlerinden daha vurgulu
anlatmak suretiyle metinde vermektedirler. Yazar, belirli bir konuda mufassal bir
kaynağa sahip veya olayın şahidi ise bunu daha net görmek mümkündür.

Osmanlı tarih yazıcılığında hilkatten (Hz. Adem’den) başlayan “Umumi Tarihler” ler,
Osmanlı hanedanını konu alan “Tevârih-i Âl-i Osman”lar, belirli bir dönemi içine alan
“Selim-nâme” ve “Süleyman-nâme” gibi eserler, müstakil seferleri ve fetihleri konu alan
“Fetih-nâme, Gazavat-nâme ve Zafer-nâme”ler gibi hususi tarihler daha fazla
görülmektedir. Bizim tez konumuzu da Sultan Süleyman dönemi olaylarını anlatan ve
bir Süleyman-nâme olarak nitelendirilebilecek olan Celal-zâde Mustafa Çelebi (ö.
975/1567)’nin Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik adlı tarihi oluşturmaktadır.
Otuz tabaka ve 375 dereceye bölünmüş olan eser, 964/1557 senesine kadar olan Sultan
Süleyman devri olaylarını mufassal bir biçimde anlatmaktadır.

Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik’in fihrist mahiyetinde olan ilk yirmi dokuz


tabakasında devlet erkânı, beylerbeyleri ve sancakbeyleri, kaleler, nehirler, madenler,
camiler, mescidler, askerî birlikler, Trablus, Budin, Tımışvar, Anadolu, Karaman, Rum,
Erzurum, Yemen, Bağdad, Loristan ve Basra gibi bölgelerin idari taksimleri hakkında
kısaca bilgi vermektedir. Eserin ağırlık noktasını oluşturan otuzuncu tabakada ise Sultan
Süleyman’ın tahta çıkışından 964/1557 tarihine kadar vuku bulan seferleri ve hadiseleri
ayrı derece başlıkları altında ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır.

Celal-zâde Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik’ini konu


edinen bu çalışmanın ilk aşamasını yazar ve eser hakkında bilgilerin verildiği tahlil
kısmı oluşturmaktadır. Tahlil kısmının ilk bölümü Mustafa Çelebi’nin hal tercümesine
ayrılmıştır. Divan kâtibi olarak devlet hizmetine girmeden önceki hayatı hakkında fazla
bilgi bulunmayan Mustafa Çelebi’nin divan kâtipliği, tezkireciliği, reisülküttaplığı,
nişancılığı ve tekaütlüğü bu bölümün konusunu oluşturmuştur. İkinci bölümde Mustafa
Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik haricindeki eserlerinin özellikleri belirtilmiştir. Üçüncü
bölümde ise Tabakâtü’l-Memâlik’in ismi, kaleme alınma tarihi, temel özelikleri,
XI

kendinden sonraki Osmanlı tarihi üzerindeki etkisi, üslubu ve nüshaların tavsifi


üzerinde durulmuştur.

Çalışmanın ikinci aşamasını ise metnin transkripsiyonu oluşturmaktadır.


Transkripsiyon aşamasında sağlam bir metin ortaya çıkarabilmek için eserin İstanbul
kütüphanelerinde bulunan bütün nüshaları görüldüğü gibi Londra British Museum’da
bulunan üç, Paris Bibliotheque Nationale, Kopenhag Det Kongelige Bibliotek ve
Uppsala Universitätsbibliothek’de bulunan birer nüshanın dijital görüntüleri ile Viyana
Nationalbibliothek’de bulunan bir nüshanın mikrofilmi de temin edilerek gözden
geçirilmiştir. Bu inceleme neticesinde Mustafa Çelebi tarafından kaleme alındığını
düşündüğümüz İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Nadir Eserler Bölümü,
No:5997’de bulunan nüsha metnin tesisinde esas alınmıştır. Mustafa Çelebi’nin oğlu
tarafından istinsah edilen Süleymaniye Ktp., Ayasofya Koll., No: 3296’da bulunan
nüsha başta olmak üzere Süleymaniye Ktp., Fatih Koll., No: 4422, Süleymaniye Ktp.,
Hekimoğlu Koll., No: 778, Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No: 427 (Birinci cilt),
Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No: 428 (İkinci cilt) ve Petra Kappert tarafından
tıpkı basımı yapılan Staatbibliothek, Preussischer Kulturbesitz, Ms. or. quart. 1961’de
bulunan nüshalar da karşılaştırma nüshası olarak kullanılmıştır.

Celâl-zâde Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik’inin metni


ile tahlili hususunda uzun zaman alan bu çalışmanın tarih araştırmacıları için faydalı bir
kaynak olacağını düşünüyoruz. Eksikliklerden uzak olmadığını bildiğimiz bu çalışmayı
inceleyeceklerden beklentimiz, hatalarımızı hoşgörü ile karşılamaları ve çalışmanın
daha faydalı olması için yapıcı tenkitlerini esirgememeleridir.
I. BÖLÜM

CELÂL-ZÂDE MUSTAFA ÇELEBİ’NİN HAYATI


Babası Kadı Celâleddin’e istinaden Celâl-zâde ismiyle, Küçük Nişancı lakaplı
Ramazan-zâde Mehmed Çelebi’den ve Yeşilce lakaplı Nişanî Mehmed Paşa’dan
ayırabilmek için de Koca Nişancı1 namı ile anılan Mustafa Çelebi2, Tosyalı3 Kadı
Celâleddin’in oğludur. 4 Medreseden yetişen ve Amasyalı Şeyh Hamdullah’dan yazı
meşk eden5 Kadı Celâleddin, ilk olarak Hacı Hasan-zâde Medresesi’ne müderris olmuş,
devlet hizmetine Rumeli tarafındaki bazı kazalarda kadılık yaparak devam etmiş ve
derecesi eşraf-ı kuzzat6 rütbesine kadar yükseldikten sonra7 günlük otuz beş akçe ile
emekliye ayrılmıştır. 8 Ahlakî yönden övülecek sıfatlara sahip olan Kadı Celâleddin
935/1528-1529 tarihinde vefat etmiştir.9

1
Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şuarâ, C. 2, Haz. İbrahim Kutluk, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 1981, s. 988.
2
M. Tayyib Gökbilgin, “Celâl-zâde”, İslam Ansiklopedisi, C. 3, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1977, s.
61.
3
Latîfî, Latîfî Tezkiresi, Haz. Mustafa İsen, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1990, s. 354.
Ebû Abdullah Radıyyüddin Muhammed b. İbrahim Dürrü’l-Habeb fi Tarih-i Â’yân-ı Haleb adlı eserinde
Haleb kadılığında bulunmuş olan Celâl-zâde Salih Çelebi’nin aslen Amasya’ya bağlı Celede kasabası
veya nahiyesinden olduğunu beyan etmektedir, Nur-ı Osmaniye Ktp., No:3293, v. 115a.
4
Müstakim-zâde Süleyman Sa’deddin Efendi, Tuhfetü’l-Hattatin, Devlet Matbaası, İstanbul 1928, s. 152;
Peçevî İbrahim Efendi, Tarih-i Peçevî, C. I, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1283, s. 43; Ömer Rıza Kehhâle,
Mucemü’l- Müellifin, C. 12, Beyrut, s. 245.
5
Müstakim-zâde, Tuhfetü’l-Hattatin, s. 152.
6
Osmanlı Devleti’nde kaza kadılıkları Rumeli, Anadolu ve Mısır’daki kazaların kadılıkları olmak üzere
üç sınıftı. Kazaskerlerin kadıların derecelerini gösteren defterleri mûcibince Rumeli’deki kaza kadılıkları
dokuz, Anadolu’dakiler on ve Mısır’dakiler altı sınıfa ayrılmışlardı. Anadolu, Rumeli ve Mısır
kazalarında en aşağı dereceden başlayarak en üst derece olan sitte derecesine ulaşan kadılara eşrâf-ı kuzât
denilirdi. Anadolu, Rumeli ve Mısır kaza kadılarına aid olmak üzere üç ayrı sitte derecesi vardı ve her
bölgenin kadıları mutlaka kendi mıntıkasında terfi ederek sitte derecesine ulaşmak zorundaydı. Bkz.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara
1988, s. 91-93.
7
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Onaltıncı Asır Ortalarında Yaşamış Olan İki Büyük Şahsiyet, Tosyalı Celâl
Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, Belleten, C. XXII, S. 87, Temmuz 1958, s. 391.
8
Gelibolulu Mustafa Âlî, Kitâbü’t-Târîh-i Künhü’1-Ahbâr, İ.Ü.M.K., Türkçe Yazmalar Kol., No:5959, v.
362a.
9
Taşköpri-zâde Ahmed Efendi, Hadaikü’ş-Şakayık fi Tercimeti’ş-Şakayıkı’n-Numaniyye fi Ulemai’d-
Devleti’l-Osmaniyye, Çev. Mecdî Efendi, Matbaa-i Amire, İstanbul 1269, s. 466.
XIII

Kadı Celâleddin’in Mustafa, Ataullah ve Salih10 isimli birbirinden seçkin üç oğlunun11


en büyüğü olan Mustafa Çelebi Tosya’da dünyaya gelmiştir. Pek çok kaynakda sadece
Mustafa Çelebi’nin en küçük kardeşi Salih Çelebi’den müderrislik ve kadılık yaparak
devlet hizmetinde bulunması ve şair olması sebebiyle bahsedilmektedir. 12 Diğer kardeş
Ataullah hakkında ise Âlî şairliğini öne çıkararak “Atâyî mahlası ile zümre-i şuarâya
ser-defter idi13” bilgisini vermektedir.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Mustafa Çelebi’nin Selim-nâme adlı eserinde
964/1556-1557 tarihinde emekliye ayrıldığında yaşının yetmişe yakın olduğunu14
belirtmesinden hareketle doğum tarihinin 895-896/1490-1491 olduğu tahmin
edilmektedir. Memleketi Tosya’da ilk medrese tahsilini yaptıktan sonra İstanbul’a
gelen Mustafa Çelebi, Sahn-ı Seman medresesinde danişmendliğe kadar yükselmiş 15,
fakat medrese tahsilini tamamlayamadan devlet hizmetine girmiştir.

1- Mustafa Çelebi’nin Divan Kâtipliği: Mustafa Çelebi, Sahn-ı Seman medresesinde


divanî yazıdaki maharetinden dolayı vezir-i azam Pîrî Mehmed Paşa ile Nişancı Seydî
Bey’in dikkatini çekmiş 16 ve onların himayesi ile medrese hayatını bırakarak
922/1516’da divan kâtipliğine atanmıştır.17 Mustafa Çelebi, Selim-nâme’sinde övgüyle
bahsettiği bu iki şahsın Sultan Süleyman’a verdiği değerli hizmetleri kısaca zikrettikten
sonra onların tavsiyesi ile divan kâtipliğine tayin edilişini şöyle anlatmaktadır:

“İki žât-ı sütûde-śıfât tev-emân, śalâw-ı mülk ü millet xuśûśı hem->inân olmış idi ki, biri Pîrî
Paşa-yı kâm-rân, biri nâźır-ı awkâm Seydî-i siyâdet-nişân idi… Ważret-i pâdişâh-ı behişt-

10
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 419b.
11
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 43.
12
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 375a.
13
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 419b.
14
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Measir-i Selim Hânî (Selim-nâme), British Museum, Add. 7848, v. 22b;
Ahmet Uğur, Mustafa Çuhadar, Celâl-zâde Mustafa, Selim-Nâme, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara
1990, s. 23.
15
“>Ulemâ-i >aśrdan tawśîl-i >ilm ü >irfân ve miyân-ı erbâb-ı isti>dâdda >ünvân-ı imtiyâz ile kesb-i nâm u
nişân idüb”, Nev’î-zâde Atâî, Şakâik-i Numâniyye ve Zeylleri, C. 2, Haz. Abdülkadir Özcan, Çağrı
Yayınları, İstanbul 1989, s. 113.
16
“Qalem ve xaţţ-ı dîvânîde xâme-miŝâl wâiz-i qaśabü’ s-sebq kemâl olmağla vezîr-i a>źam İbrâhîm Paşa
âstânesine intisâb ve wüsn-i kitâbet ile mânend-i küttâb şeref-i taqarrüblerin iktisâb itmişdi.” , Atâî,
Şakâik-i Numâniyye, s. 113.
17
Mustafa Çelebi’nin divan katibi olması hususunda Âşık Çelebi şunları zikretmektedir: “Kendiler dâniş-
mend iken Pîrî Paşa merwûm terbiyeti ile sene iŝnâ ve >işrîn ve tis>a-miede dîvân kâtibi olub”, Âşık
Çelebi, Meşâirü’ş-Şuarâ, Süleymaniye Kütüphanesi, Aşir Efendi Kol., No:268, v. 180b.
Latîfî, “Sahn-ı semaniyede medrese mensuplarından bilgi elde etme gayreti içinde iken Selim Han
devrinde vezirlerin övüncü Pîrî Paşa’ya tezkireci, Süleyman Han zamanında Bağdat seferinde nişancı
oldu” diyerek Mustafa Çelebi’yi divan kâtipliğinden bahsetmeden tezkireci ve reisülküttablığından
bahsetmeden de nişancı olarak göstermiştir. Bkz. Latîfî, Latîfî Tezkiresi, s. 354.
XIV

âşiyân... anlarıñ vücûd-ı mevdûdlarıyla kemâl-i iftixârda olub, cümle-i mühimmât-ı


salţanatda re&y-i rezînlerini refîq idinüb, mecmû>-ı levâzım-ı xilâfetde ârâ-i śâyibe-i iśâbet-
nümâları qarîn-i tevfîq olurdı. Kemîne, anlaruñ vufûr-ı re&fet ü >âţıfetlerine maźhar, kemâl-i
ri>âyet ve ta>lîm-i âdâb-ı salţanatda wüsn-i ihtimâmlarıyla zîb ü fer bulub, ważret-i pâdişâh-ı
behişt-âşiyâna wüsn-i terbiyet ile >arż olunub, silk-i kâtibân-ı dîvân-ı sa>âdet->ünvâna
münselik olmağla tawśîl-i mübâhât olundı.18”

Mustafa Çelebi, hamisi Pîrî Paşa’ya verdiği değeri Tabakâtü’l-Memâlik’de Sultan


Süleyman döneminin siyasi olaylarını anlattığı otuzuncu tabakanın başlarında Pîrî
Paşa’nın üstün vasıfları sebebiyle Sultan Selim tarafından vezir olarak seçilmesini
anlatarak göstermektedir. Metinde Pîrî Paşa’nın adının geçtiği her yerde Mustafa
Çelebi’nin sevgisini ve saygısını görmek mümkündür. Mustafa Çelebi bir anlamda Pîrî
Paşa’ya olan borcunu eseri tarih sahnesinde kaldığı müddetçe ona eserinde güzel bir
şekilde yer vererek ödemiştir. Mustafa Çelebi’nin övgü dolu ifadelerinden biri şu
şekildedir:

“Selâmet-i ţab>ile meşhûr-ı âfâq, wüsn-i qâbiliyyet ü žekâyla śâwibü’ l-istiwqâq olub, žihn-i
pâkı deryâ-yı >ulûm, >aql-ı derrâkı âyine-i sa>âdet-rüsûm idi. Wikmetde Büzürc-mihr ve
Eflâţun, qavânîn-i ferâsetde wakîm-i žû-fünûn, âsmân-ı zemânede aña beñzer bir necm-i
tâbân ţulû>u źuhûr etmedi. >Arśa-i rûzgâr içre kemâlât u rif>atde aña qarîn bir ţab>-ı nâzenîn
bürûz eylemedi. Ol žât-ı büzürg-vâr… celîlü’l-qadr merwûm Pîrî Paşa idi.19”

Mustafa Çelebi’nin divan muamelâtı hususunda yetişmesinde ve özellikle Müftî-i


Kânûn olarak anılmasında ikinci hamisi Nişancı Seydî Bey’in önemli bir katkısı
olmuştur. Zira Nişancı Seydî Bey Sultan Süleyman’ın ilk zamanlarında, Osmanlı
kanunnamelerini yeniden tedvin eylemiş, Mustafa Çelebi ise bunu pek selâhiyetli bir
surette yeni yeni maddeler ilave ederek devam ettirmiştir20. Mustafa Çelebi, selefi Seydî
Bey’in bu husustaki maharetini şöyle dile getirmektedir: “Benim mürebbi ve muallim
ve üstadım idi; kanun-şinas idi ve umur-ı kalemiyede gayet mahir idi.”21

Pîrî Paşa ve Seydî Bey’in güvenini kazanan Mustafa Çelebi çalışkanlığı ve devlet
işlerindeki becerisi ile kısa sürede Sultan Selim’in de güvenini kazanmıştır. Künhü’1-
Ahbâr’da Mevlana Sıdkî Muslihiddin’in bizzat Mustafa Çelebi’den rivayet ettiği

18
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 21b.
19
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler
Bölümü, No:5997, v. 15b.
20
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. II, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1998, s. 672.
21
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 393.
XV

aşağıdaki hadise Mustafa Çelebi’nin Sultan Selim’in güvenini nasıl kazandığına işaret
etmesi bakımından kayda değerdir. Buna göre; Sultan Selim, Amasya’da Gümüşlüoğlu
Şeyh Muhammed’in başına adamlar toplayarak Sultan Korkud sağdır, diye propaganda
yaptığı haberini alınca şeyhi Amasya’dan İstanbul’a getirterek hapsettirmiş. Vezir-i
azam Pîrî Paşa’nın Şeyh Muhammed’in haline vâkıf bir kişinin bulunmasını ve
huzurlarına çıkarılarak bilgi alınmasını arzetmesi üzerine Sultan Selim “Ehl-i vukûfdan
birini gönder” diye emretmiş. Bunun üzerine Pîrî Paşa o tarihde divan kâtiplerinden
kendisinin tezkirecisi olan Mustafa Çelebi’ye “Divan dağıldıktan sonra padişahın
huzuruna çıkacaksın, bir yere ayrılma” demiş. Mustafa Çelebi kendinden emin olduğu
halde binbir korku ile Sultan Selim’in huzuruna çıkmış ve padişahı gözünde bir
gözlükle kitap okurken bulmuş. Sultan Selim “Celaloğlu Mustafa sen misin?” diye
sormuş. “Ben kulun, padişahım” diye cevap verince “Gümüşlüoğlunu nasıl bilirsin?
Cevher midir, balçık mıdır yoksa halis altın mıdır? Ne düşünürsün?” demiş. Mustafa
Çelebi “Vilayet madeninin cevheri, riyazat potasının halis altını bir ulu kişi bilirim”
deyince “Ulu mu?” diye üç kere tekrar ederek öfkelenmiş. Mustafa Çelebi’nin “Evet
padişahım, ulu kişidir. Keramet göstermek onun basit işidir”demesi üzerine öfkesi
geçmiş. Mustafa Çelebi’ye “Beri gel” diyerek ulufesini sormuş. Mustafa Çelebi
“Ulufem on akçe” deyince “On mu?” diyerek bunca liyakatine rağmen ulufesinin on
akçe olmasına şaşırmış. “Ben seni vezir edeyim” diye güzel bir vaatte bulunmuş ve
“Var şeyhe bizden selam eyle, hatırını hoş tutsun” demiş. 22

Sultan Selim’in Mustafa Çelebi’ye duyduğu güven, devlet erkânından gizli olarak
verdiği emirleri Mustafa Çelebi’ye yazdıracak kadar büyük, Mustafa Çelebi’nin divan
kitabeti ve derece teşrifatına ait bilgisi de düşüncesinde ısrarlı olacak kadar engindir.
Bunun örneği de yine kendisinin anlatımı ile şöyledir: “Sultan Selim kıdemli
vezirlerden gizli olarak bazı yerlere göndereceği hüküm ve emirleri bana yazdırırdı.
Bazı işlerde muhalefet ederek “Böyle yapmak daha münasiptir, padişahım” derdim.
Gazap gösterirdi. Ben ısrar edip “Padişahım ferman senindir. Fakat padişaha layık olan
budur” dediğim vakit ikna olarak “Tamam öyle yaz” derlerdi.”23

22
Gelibolulu Mustafa Âlî, Kitâbü’t-Târîh-i Künhü’1-Ahbâr, Kayseri Raşid Efendi Kütüphanesi, No:901,
v. 253b; Gelibolulu Mustafa Âlî, Kitâbü’t-Târîh-i Künhü’1-Ahbâr, C. 1, Haz. Ahmet Uğur, Mustafa
Çuhadar, Ahmet Gül, İbrahim Hakkı Çuhadar, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri 1997, s. 1194-
1196.
23
Beyânî, Tezkire-i Şuara, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Kol., No:757, v. 108a. Ayrıca bkz. Beyâni
Mustafa Bin Carullah, Tezkiretü’ş-Şuarâ, Haz. İbrahim Kutluk, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara
1997, s. 293-294.
XVI

2- Mustafa Çelebi’nin Tezkireciliği: Mustafa Çelebi, hamisi vezir-i azam Pîrî Paşa’nın
altı yıl süreyle tezkireciliğini yapmış ve Pîrî Paşa ile seferlere katılmıştır. Belgrad
kuşatmasında Pîrî Paşa’nın yanında bulunan Mustafa Çelebi, Osmanlı ordusunun diğer
kanadı tarafından kuşatılan Böğürdelen Kalesi’nin fethi hususunda çok kısa bilgi
verirken Belgrad Kalesi’nin fethi hususunda en ufak ayrıntıları bile zikretmektedir.
Mesela, Belgrad kuşatması için toplar çektirilirken düşmanın top ateşine maruz kalan
Osmanlı askerinin Pîrî Paşa’nın emri ile sarıklarını çıkararak yere yatmaları üzerine
düşmanın Osmanlı askerinin telef olduğunu düşünerek top atışından vazgeçmesini ve
kimseye bir zarar gelmeden topların çekilmesini şöyle anlatmaktadır:

“Ważret-i paşa-yı müşkil-güşâ ki, her vâqı>a-i hâyileniñ izâlesinde çâre-dân ve kâr-bîn, her
wâdiŝe-i nâzileniñ müdâfa>asında ferâset-i selâmet-qarînleri wıśn-ı waśîn idi. Ol wâletde ki,
zemîn ü zemân ğulğule-i âşûb-ı ţopdan serâsîme ve ser-gerdân, fevq-i rüûsdan, yemîn ü
yesârdan ejder-gırîv seng ü awcâr mânend-i bârân perrân olmağın qulûb-ı nâsa wayret
müstevlî olub, keŝret-i żucretden >uqûle inkılâb u dehşet gelmişdi. Kendüler bizzât ţoplar
üzerinde olub, çekdirmekde ihtimâm iderlerdi. Kemîne wużûr-ı kerem-şu>ûr u kîmyâ-
şi>ârlarında widmetde idüm, buyurdılar ki: “ Resen-i memdûd-ı ţopa dest-gîr olan ğuzât-ı
hidâyet-dest-gîre tenbîh eyle ki, destârlarını çıqarub, mestûr idüb, zemîne müstevlî olub,
yatalar.” … İrşâd-ı vezîr-i pîr-i rûşen-żamîr ü mübârek-tedbîr ile müslümânlara quvvet-i qalb
wâśıl olub, hemânâ cemâhîr-i cünûd-ı müslimîn >alâmet-i dîn-i mübîn olan >amâyim-i beyżâ-
i żiyâ-qarînlerini ellerine alub, feżâ-i zemîn śawn-ı sebze-zâr ile rengîn idi. Cünd-i manśûr
hem-vâre ol çemen-zâr üzre düşüb, mestûr oldılar. Küffâr-ı xak-sâr ţoplarınıñ dûd u duxânı
ebr-i śâ>iqa-bâr olub, rû-yi cihânı teng ü târ idüb, źalâm-ı leyle żamm-ı źulmet etmişdi.
Xâţır-ı târîklerine, ğâlibâ ehl-i İslâm’ ıñ awvâli ber-ţaraf olub, vücûdları seng-i dâne-i ţopa
hedef düşüb, cümlesi żâyi>ve telef oldı, deyü i>tiqâd idüb, ţopdan ferâğ gösterüb… şenlikler
etdiler… nüfûs-ı beşerden ferde żarar gelmeyüb, dâmen-i emn ü selâmetde mawfûz
oldılar.24”

Mustafa Çelebi, Pîrî Paşa’nın 929/1523’de emekliye ayrılmasından sonra 13 Şaban


929/27 Haziran 1523’de padişahın “Mesned-i vezâret ve śuffe-i śadâret ol žât-ı behcet-
menqabet, şân-ı meserret-xaślet birle zîb ü zînet bulub, mühr-i hümâyûn ve xâtem-i
>izzet-maqrûn anlara sezâ-vâr u erzânî buyurıla25” emri ile kaide ve teâmüle aykırı
olarak vezir-i azam ve Rumeli Beylerbeyi olan İbrahim Paşa’nın da tezkirecisi

24
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 39b-40b.
25
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 87a-87b.
XVII

olmuştur.26 Hiçbir tecrübesi olmadan saraydan vezir-i azam atanan İbrahim Paşa’ya
Nişancı Seydî Bey’în tavsiyesi ile Mustafa Çelebi’nin tezkireci verilmesinin sebebi,
geniş bilgi ve becerisidir. Beyânî, Mustafa Çelebi’nin İbrahim Paşa’ya tezkireci
olmasını ve İbrahim Paşa’nın tecrübesiz olduğu ilk zamanlarda divanda işleri nasıl
hallettiklerini Mustafa Çelebi’den naklen şöyle anlatmaktadır:

“Maqtûl İbrâhîm Paşa warem-i pâdişâhîden def>aten vezîr-i a>źamlığla çıqdıqda küttâbdan
bir ğâyetle ehl-i vuqûf kimesne isteyüb, waqîri getürib, težkireci idindi. Kendiniñ awvâl-i
>âleme vuqûfı yoq, şikâyetçi ise izdiwâm ider, mâ-beynimizde tenhâda ittifâq olınmışdır ki,
eger şerî>ata müte>alliq nesne ise benim işâretimle qażî->askere śala, eger mâl-ı pâdişâhîye
müte>alliq ise defterdâra göndere, eger kendüye vezârete müte>alliq ise ben devâta, qaleme
yapışurım, ol daxı wükm yazılsun, deyü buyurırdı.27”

3- Mustafa Çelebi’nin Reisülküttablığı: Mısır beylerbeyi Hayır Bey’in ölümünden


sonra Mısır’da geçmişe özlem duyan bazı Çerkes beylerinin önderliğinde arka arkaya
isyanların çıkması ve bu isyanlara askeri sınıftan olmayan halkın da katılması üzerine
sorunun yerinde çözülmesi için vezir-i azam İbrahim Paşa’nın geniş yetkilerle Mısır’a
gönderilmesi kararlaştırılmıştır. İbrahim Paşa içerisinde tezkireci Mustafa Çelebi’nin de
bulunduğu oldukça kalabalık bir maiyet, beş yüz yeniçeri ve on kadırga ile 1 Zilhicce
930/30 Eylül 1524’de İstanbul’dan Mısır’a hareket etmiştir. Mustafa Çelebi bunu şöyle
anlatmaktadır:

“Ol diyârlarıñ ıślâwı lâzıme-i žimmet-i himmet-âŝâr-ı şâhîden olduğı sebebden vezîr-i a>źam
İbrâhîm Paşa Mıśır’ a gönderilmek xâţır-ı >âţır-ı pâdişâhîde muśammem olmağın xizâne-i
>âmireniñ Rumili ţarafları defterdârı İskender Çelebi ile südde-i sa>âdetde >ulûfeciler ağası
Xayrüddîn Ağa ve çavuş-başı ¡ ûfî-oğlı Muwammed ile otuz nefer çavuş bile gitmek emr
olınub, >atebe-i >âlem-penâhdan bu kemîne-i xâk-râh daxı kâtib-i dîvân ta>yîn olınub, ba>żı
kitâb-ı xizâne-i >âmire ile beş yüz nefer daxı yeñiçeri qoşılub, on qıţ>a qadırğa ile deryâdan
sene ŝülüŝîn ve tis>a-mie ži’ l-wiccesi ğurresi cum>a güni mawrûse-i İstanbul’ dan diyâr-ı
Mıśır’ a >azîmet olındı.28”

26
“Ba>dehû devr dönüb, >arûs-ı devlet merwûm İbrâhîm Paşa’ya qol śunub, ol daxı şânında devlete ehliyet
ve her terbiyyeye qâbiliyyet görüb, kâtib-i sırr idinüb”, Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-Şuarâ, v. 180b,
“Muqaddemâ İbrâhîm Paşa’ ya kâtib-i sırr olub”, Kınalı-zâde, Tezkiretü’ş-Şuarâ, C. 2, s. 989.
27
Beyânî, Tezkire-i Şuara, v. 108a-108b.
28
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 94b-95a.
XVIII

Mevsimin sonbahar olması, kuvvetli rüzgârların esmesi deniz yoluyla Mısır’a ulaşmayı
imkânsız kıldığından Silivri mukabelesinden İstanbul’a geri dönülmüş, havanın
düzelmesi üzerine tekrar gemilerle hareket edilmiş ve Sakız Adası’na uğrandıktan sonra
Rodos’a varılmıştır. 10 Muharrem 931/7 Kasım 1524’de Rodos’dan hareket edilmiş
fakat şiddetli keşişlemenin esmesi üzerine tekrar Rodos’a dönülmüştür. Arkasından bir
kez daha hava muhalefetinin yaşanması üzerine deniz yoluyla Mısır’a gitmenin
imkânsız olduğu anlaşılmış, gemilerin yönü Anadolu tarafına çevrilerek Marmaris’e
gelinmiş ve kara yoluyla Suriye üzerinden Mısır’a ulaşılmıştır.29

İbrahim Paşa uğradığı her yerde halkın idarecilerden şikâyetlerini bizzat dinlemiş ve her
menzilde divan yaparak halka adalet dağıtmıştır. Başta Halep, Şam ve Kahire olmak
üzere pek çok şehirde şikâyet sebebi olan hususların teker teker ortadan kaldırılışını
Mustafa Çelebi kendi yaşadıklarını da ekleyerek detaylı bir şekilde anlatmaktadır.30
Mesela, ticaret için Şam’a gelen ve haksız yere malları elinden alınan bir tacirin,
İbrahim Paşa’nın Şam’a gelmesi ile bütün emvalinin talep etmeden kendisine iade
edilmesi üzerine malının bir kısmını İbrahim Paşa’yı Şam’a gönderen padişah ve
Şam’da adaletle hükmeden İbrahim Paşa adına fakirlere dağıtmasını şu şekil
anlatmaktadır:

“Ţâyife-i tüccârdan bir bâzergân-ı zer-kân-ı žî-şân ki, cebhesinde lem>a-i ma>rifet cilve-ger,
sîmâsında envâr-ı luţf u mekremet ile pür-zîver, dest-mâlinde vâfir sîm ü zer götirirmiş.
Kemîneye wikâyet etdi ki: “ Xâric-i vilâyetden olub, Şâm’ a gelmişdüm. Mâl-ı >aźîme mâlik,
ţarîq-i ticârete sâlik olub, pâdişâh-ı İslâm’ ıñ źıll-i >âţıfet ü şefaqatlerinde kemâl-i
>adâletlerine i>timâd etmişdüm. Wükkâm-ı Şâm emvâlime ţama>-ı xâm eyleyüb, bir töhmet
isnâdı ile mübâlağa mâlım ğâret eylemişlerdi. Wâliyen Şâm’ ı sâye-i sa>âdet-pîrâyesiyle
dârü’ s-selâm iden paşa-yı >adl-efzây kimdir ki, kîse-i âmâlden żâyi> olan welâlce mâlım,
pister-i istirâwatde hem-xâbe-i >îş ü >işretim olan zîbâ-cemâlim anuñ qudûm-ı sa>d-lüzûmı
berekâtı ile ţaleb ü ta>absûz gerü mawalline vuśûl buldı.” Bu >aţiyye-i >aliyye-i şükrânesine ol
gidüb, “ Gerü gelen mâlıñ bir miqdârını paşayı bunda gönderen pâdişâh-ı >adliñ devâm-ı
devlet ü sa>âdetleri, paşanıñ mezîd-i rif>at ü >izzetleri içün wasbeten li’ llâhi te>âlâ fuqarâya
śarf içün niyyet etdüm, işte wâżırdır” deyü bu ŝenâyla zebânını >ažbü’ l-beyân etdi.31”

29
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik , v. 95a-98a.
30
Halep için bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 96b-97a; Kahire için bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-
Memâlik, v. 99b-100b.
31
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 97a-97b.
XIX

Mısır’da yaptığı incemeler sonucunda memnuniyetsizliğin sebeplerini anlayan İbrahim


Paşa, Sultan Kaytbay zamanında yapılan kanunu gözden geçirmiş ve bunun Kansu
Gavri ve Hayır Bey zamanında nasıl uygulandığını öğrenmiştir. Sonuçta hem halkı hem
de hazineyi koruyacak adil bir kanun yaptırmıştır. İbrahim Paşa, malî kanunların
yanısıra adlî ve askerî kanunlarda da düzenleme yapmış ve yeni kanunları padişaha
arzedip onayını aldıktan sonra Mısır beylerbeyliğine Şam valisi Hadım Süleyman
Paşa’yı atayarak kara yoluyla 18 Zilkade 931/6 Eylül 1525’de İstanbul’a dönmüştür.
Titiz bir çalışma sonucu ortaya çıkarılan yeni Mısır kanun-nâmesinin düzenlenmesinde
Mustafa Çelebi’nin katkısı büyüktür.32 Öyle ki, göstermiş olduğu hizmet ve liyakatine
karşılık olarak, İstanbul’da yeniçerilerin çıkardığı isyanda parmağı olduğu düşünülen
reisülküttab Haydar Çelebi’nin öldürülmesinin ardından onun yerine reisülküttab tayin
edilmiş33 ve on sene bu görevde kalmıştır.

Mustafa Çelebi’nin reisülküttablığa tayin tarihi hususunda Selim-nâme’de bir senelik


kayma göze çarpmaktadır. Mustafa Çelebi, Selim-nâme’de “Sene ŝelâŝîn ve tis>a-miede
pertev-i >âţıfet-i şâhâne-i berterîn qarîn-i wâl-i bende-i kemterîn olub, riyâset-i küttâb-ı
dîvân-ı >illiyyîn-âşiyân iwsân olundı34” diyerek atanma tarihini 930/1524 olarak
vermektedir. Tabakâtü’l-Memâlik’de ise atanma tarihiyle ilgili net bir tarih
söylememekle birlikte İstanbul’da çıkan yeniçeri isyanının kendileri Mısır’da iken
meydana geldiğini zikretmekte ve 23 Recep 931/16 Mayıs 1525 tarihini vermektedir.
İsyan sonrasında suçlu bulunan yeniçeri ağası Mustafa Ağa’nın öldürüldüğünü ve divan
kâtiplerinin reisi Haydar Çelebi ile Mustafa Paşa’nın kethüdası olan Kabran Bâlî’nin de
suçunun bulunduğunun söylenmesi üzerine ikisinin de hapsedilerek bir müddet sonra
öldürüldüklerini ifade etmektedir:

“Mâh-ı recebü’ l-müreccebiñ yigirmi üçinci gecesi mawrûse-i İstanbul’ da yeñiçeri adına ba>żı
levend ü müfsidîn baş qaldurıb, vezîr Ayas Paşa’ nıñ ve defterdâr >Abdüsselâm’ ıñ evleri
baśılub ve ba>żı yehûdâ xâneleri ve dükkânları yağma ve tâlân olınub, yarındası gece daxı
İbrâhîm Paşa’ nıñ evi baśılub, fesâd u şenâ>atlar etdiler… Aśl bu xuśûśa bâ>iŝ ü bâdî
yeñiçeriler ağası olan Muśţafa Ağa olmaq źann olınub, ba>żı âŝâr u >alâmet daxı delâlet

32
“Vezîr-i merqûm diyâr-ı Mıśriyye’ ye gitdikde baxt u >izzet gibi yanında revân ve devlet ü şevket miŝâli
hem->inân olub, naźar-ı ikŝîr-te&ŝîrleriyle günden güne hilâl miŝâl teraqqîde ve her menzilde kârbân-ı luţf
u iwsânını telaqqîde olub, vezîr-i mezbûrıñ mâ-bihi’ l-istiźhârı ve kâr-ı ıślâw-ı memâlik-i İslâm’ da
mü&temen ü müsteşârı idi.” , Kınalı-zâde, Tezkiretü’ş-Şuarâ, C. 2, s. 989.
33
“Vezîr-i merqûm ţoquz yüz otuz bir senesi xilâlinde diyâr-ı Mıśr-ı Qâhire’ ye gitdikde hem-rikâb-ı
devletle geldikde reîsü’ l-küttâb olmışdı.”, Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 113.
34
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 22b.
XX

etmegin mezbûr ağa maźhar-ı ğażab-ı sulţânî olub, qatl olındı. Ve âstân-ı sa>âdetde dîvân-ı
hümâyûn kâtibleriniñ reîsi olan Waydar ile Muśţafa Paşa ketxudâsı Qabran Bâlî’ niñ daxı
mübâşeretleri vardır, deyü söylenmegin ikisi bile ţutılub, wabs olınub, ba>de zemân anlar
daxı qatl olındılar.35”

Kendilerinin 22 Şaban 931/14 Haziran 1525’de Mısır’dan hareket ederek 18 Zilkade


931/6 Eylül 1525’de İstanbul’a ulaştıklarını ve Haydar Çelebi ile Mustafa Paşa’nın
hapsedildikten bir müddet sonra öldürüldüklerini ifade etmesi sebebiyle Mustafa
Çelebi’nin reisülküttablığa atanmasının İstanbul’a döndükten sonra gerçekleştiği
söylenebilir.

Mısır’dan döndükten sonra reisülküttab olan Mustafa Çelebi, bundan sonra da İbrahim
Paşa’nın yanında hizmete devam etmiştir. Zira Tabakâtü’l-Memâlik’de Osmanlı ordusu
Mohaç’da iken gelişmeye başlayan ve ilk olarak 933/1527 tarihinde Bozok’da patlak
veren isyanların bastırılması için Anadolu’ya geçen İbrahim Paşa’nın yanında
bulunduğunu zikretmektedir. İbrahim Paşa, Hacı Bektaş evladından Kalender Çelebi
isyanında Anadolu Beylerbeyi Behram Paşa’nın dervişler karşısında yenilmesinin
sebeplerini araştırırken yenilgide payı olan bütün beylerin ifadesine başvurmuş ve
hepsinin öldürülmesini emretmiştir. Celladların da hazır bulunduğu divanda yaklaşık
kırk kadar beyin ifadesi alındıktan sonra Pîrî Paşa’nın oğlu Muhammed Bey’in olayın iç
yüzünü özeleştiri yaparak anlatması üzerine İbrahim Paşa beyleri affetmiş ve canlarını
bağışlamıştır. Mustafa Çelebi bu araştırma divanındaki görevini şöyle anlatmaktadır:

“Dîvân-ı >aźîmü’ ş-şân olub…>Azrâyil-sîret cellâdlar iwżâr idüb, kendüsi bir kürsî-yi sîmînde
mânend-i şîr-i >arîn ve bebr-i ecel-bîn gibi oturub, Behrâm Paşa’ yı ve Anaţolı ve Qaraman
ve Rum ve Du’ l-qâdir vilâyetleriniñ sancaq-beglerini taqrîben qırq miqdârı ümerâyı
getürdiler. Kemîne kâtib-i dîvân-ı hümâyûn idim. Waqîre sipâriş etdiler ki: “ Her biriniñ
cevâbını ne ise vuqû>ı üzre >ale’ t-tafśîl derc ü tawrîr eyle. Ba>d-ez-ân taqdîr-i Waqq ne ise
źuhûr ide.” didiler.36”

4- Mustafa Çelebi’nin Nişancılığı: Sultan Süleyman’ın Irakeyn seferinde Tebriz’den


Bağdat’a gelirken 3 Cemaziyelevvel 941/10 Kasım 153437’de Nişancı Seydî Bey’in
ölümü üzerine boş kalan makamına, 28 Cemaziyelevvel 941/5 Aralık 1534’de

35
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 101b.
36
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 134a.
37
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 395.
XXI

seleflerinden farklı olarak yüz seksen bin akçe has ile38 Mustafa Çelebi atanmıştır.39
Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik’de nişancılığın önemini maddeler halinde
sıraladıktan sonra bu göreve atanmasını şöyle anlatmaktadır:

“Bu avânda >atebe-i >âlem-penâh-ı devlet-âşiyân, âstân-ı cihân-muţâ>-ı sa>âdet-bünyânda


xižmet-i tevqî>-i refî>-i >âlem-ârâ ki, a>źam-ı xidemât-ı >aźîme ve ekrem-i meşâğil-i
>amîmedir, mawlûl olmışdı… Ţuğrâ-yı ğarrâ xidmetiniñ fevâyidine nihâyet, şerâyiţine wadd
ü waśr u ğâyet yoqdur, bu miqdâr ile iktifâ olındı. Ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-penâhıñ xâţır-ı
>âţır-ı deryâ-maqâţırları bu mežkûrâta şâmil, >ilm-i >âlem-şümûlleri cümle awvâl-i >ibâda
mütenâvildir, qulzüm-i >inâyetleri feyżi ile bu kemîneleriniñ xâţır-ı ża>îfi ravżası sîr-âb olub,
mâh-ı mezbûrıñ yigirmi sekizinci güni ţuğrâ-yı ğarrâ ve nişân-ı hümâyûn-ı hümâ-câ xižmet-
i sa>âdet-mertebesini bendelerine iwsân etdiler.40”

Mustafa Çelebi Selim-nâme’de de Irak’ın fethinin ardından Bağdat’ta nişancılığa


atanması hakkında şu kısa bilgiyi vermektedir: “>İnâyet-i melik-i Xallâq ile... ważret-i
pâdişâh-ı sa>âdet-istiwqâqa fetw-i mülk-i >Iraq müyesser olub, dârü’ l-xilâfe Bağdâd-ı
behişt-âbâdda xižmet-i ţuğrâ-yı sa>âdet-âŝâ himmet ü >inâyet buyurılub, sâlhâ-yı firâvân
xižmet-i nişân-ı >âlî-şân ile behre-mend olub41…”

Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik’de nişancı tayin edilinceye kadar tezkireciliğinden


ve reisülküttablığından hiç bahsetmemekte ve kendisini divan kâtibi olarak
göstermektedir. Mesela, Rodos seferi esnasında tezkireci olduğu halde önden gönderilen
askere komutan tayin edilen ikinci vezir Mustafa Paşa’nın yanında divan kâtibi olarak
sefere katıldığını şu şekilde ifade etmektedir:

“Sefer-i deryâ içün me&mûr olan >asker-i manśûra düstûr-ı Âśaf-maqâm… vezîr-i ŝânî
merwûm Muśţafa Paşa… ta>yîn olınub, xademe-i âstân-ı semiyyü’ l-mekân-ı pâdişâhîden ne
deñlü xuddâm-ı vâlâ-makâm ţaleb iderler ise bile gitmek emr olındı. Kemîne-i ğubâr-qadr ü

38
Gökbilgin, “Celâl-zâde”, s. 61.
39
“Şehr-i cümâdiye’ l-ûlâ sene 941… fî 28 minhü oturaq dîvân olub, dîvân kâtipleriniñ reîsi Muśţafa
Çelebi’ye nişancılıq virilüb”, Feridun Ahmed Paşa, Mecmua-i Münşeât-ı Feridun Bey, C. I, Takvimhane-i
Âmire, İstanbul 1274, s. 592.
“Qırq bir senesinde vâqi>Bağdâd fetwinde muvaqqi>-i dîvân-ı Süleymânî olan Seydî Beg mawv-ı vücûd-ı
fânî idüb, yerine bunlar nişancı oldılar.” , Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 113.
Tabakâtü’l-Memâlik’de ebced hesabıyla tarih düşme hususunda ismi övgüyle zikredilen şair Kandî,
Mustafa Çelebi’nin nişancılığa atanmasına ΞẃΣ⅝ ΜĨΉ
ėΆάį ΒġΞ℮Ǽ
ųΏ terkibi tarih olarak düşmüştür. Bkz. Âşık
Çelebi, Meşâirü’ş-Şuarâ, v. 181a; Mustafa İsen, Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı, Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara 1994, s. 261.
40
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 206b-208a.
41
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 22b.
XXII

žerre-miqdâr daxı >atebe-i [>aliyye-i] sa>âdet-âşiyândan kâtib-i dîvân qoşılub, esbâb u


levâzım-ı keştî kemâ-yenbağî tedârük olınub, sene ŝemân ve >işrîn ve tis>a-mie recebiniñ
onıncı güni deryâ-yı >asker cûş u xurûşa gelüb… mecmû>keştîler qa>r-ı zemînden lenger-i
âhenîn alub, teveccüh eylediler.42”

Hakeza nişancı olduktan sonra geçmişe yönelik değerlendirmeler yaparken de kendisini


divan kâtibi olarak göstermekte ve İbrahim Paşa’nın gözden düşmesini anlatırken
kendisinin geçmişte yaptığı görev hakkında yine aynı ifadeyi kullanmaktadır:

“İbrâhîm Paşa ibtidâ-i neş&e-i devlet ve >unfuvân-ı źuhûr-ı sa>âdetinden tâ sefer-i Bağdâd’ a
gelince kemîne kâtib-i dîvân-ı pâdişâhî olmağın evqât-ı >ubûdiyyetde bir dem xidmetden
xâlî ve kem olmayub, dâyimâ niyyeti cânib-i xayra maśrûf, her zemânda >azîmeti kemâl-i
>adle ma>ţûf idi.43”

Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’de kendisini nişancı oluncaya kadar divan


kâtibi olarak göstermesine rağmen ay ve gün vererek nişancılığa atanmasından
bahsetmesi, bu göreve verdiği önemi ortaya koymaktadır. Zira Mustafa Çelebi’nin
tarihte unutulmamasını sağlayan ve zamanından yarım asır sonraya kadar onun adı ile
özdeşleşen nişancılık Osmanlı Devleti’ndeki yüksek mansıplardan biridir. 44

On sekizinci asır başına kadar devlet kanunlarını iyi bilme, yeni kanunlarla eski
kanunları ve şer’î kanunlarla hukukî kanunları telif etme özelliğine sahip olan, divanda
bu hususlar hakkında fikir ve düşüncelerinden istifade edilen, hükümdarlara yazılacak
nâmeleri ve vezirlerin menşur ve beratlarını yazan veya müsveddelerini inceleyen
nişancıya tuğrâî, tuğrâkeş-i ahkam, muvakki veya tevkiî denilmektedir. Ahidnâme, berat
veya menşur, nâme, hüküm ve ilmiye sınıfına ait cihat beratları ile fermanların baş
tarafına padişahın imzası olan tuğrayı çekmek nişancının45 birincil görevidir. Diğer
taraftan vergi sisteminin, timar teşkilatının, arazi tasarrufunun kütük defterleri
mahiyetinde olan tahrir defterleri de nişancının nezaret ve kontrolu altında46 olup,
kanunen tahrir defterlerindeki has, zeamet, timar, vakıf ve mülk arazi üzerinde

42
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 54a-55a.
43
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 221a-221b.
44
“>Atebe-i >ulyâda nişâncılıq xidmeti pâye-i refî> u berter, menzile-i menî> ve âŝârı füzûn-terdir. Şol
cihetden ki, dâyimâ enîsleri naqş u tawrîr-i nâm-ı hümâyûn, her zemânda celîsleri ol naqş içinde iştiğâl-i
du>â-yı devlet-i rûz-efzûndur ki, her nişân-ı >âlî-şân içinde muźaffer dâyimâ du>âsın iderler. Bu devlet-i
>uźmâya ğayrı kimesne mâlik, bu sebîl-i reşâda özgeler sâlik olmaz.”, Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v.
207b.
45
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1988, s. 214.
46
Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, Eren Yayıncılık, İstanbul 1993, s. 329.
XXIII

yapılacak değişiklikler mutlaka nişancının kalemiyle yapılmak zorundadır. Nişancı veya


tevkiî, tahrir defterleri üzerinde yapılacak tashihi divan-ı hümayunda vezirlerin
huzurunda bizzat kendi kalemiyle yapmakta ve o sırada divanda bulunan vezirlerin
isimlerini zikretmek suretiyle defterdeki yer veya ismin üzerine şerh düşmektedir47.
Kanun-nâmede nişancının görevleri hakkında şu geniş malumat bulunmaktadır:

“Ţuğrâ-yı şerîf xidmetiyle me&mûrdur ve kendi xânelerinde qânûna müte>alliq awkâm


yazılur, mümeyyizi taśwîw eyledikden śoñra kendüsi ţuğrâların çeker ve defter taśwîw
olınmaq lâzım gelse kendüye xiţâben vârid olan fermân mûcibince defter-xâneden getürdüb,
kendi qalemiyle taśwîwider.

Taśwîw fermânı vârid oldıqda qânûn budur ki, evvelâ ol fermân-ı şerîfiñ ţuğrâsını bi’ ž-žât
vezîr-i a>źam ważretleri çeker. Ba>dehû fermân kendüye geldikde źahrınıñ bir köşesine
“ Defteri gele” deyü qalemiyle işâret idüb, defter emînine gönderir. Ol sâ>at defter-xâne kîse-
dârı defteri ve ol fermân-ı şerîfi bile getürür. Pes ber-mûcib-i fermân-ı hümâyûn mawallini
bulub, tawrîr ü taśwîweyledikden śoñra fermân-ı şerîfi kendi wıfź ider.

Ve qâżî->asker efendilerden memhûr kîse ile gelen ehl-i cihât berâtlarınıñ ţuğrâların
çekdikden śoñra ehl-i cihâtıñ esâmîsini defterlerine “ śaw” çeküb ve yine kîsesine qoyub,
mühürleyüb, kendi kîse-dârı ile kâğıd emînine gönderür. Ve dîvân ţarafından virilen şikâyet
awkâmın reîs efendi “ resîd” itdikden śoñra kîse-dârı cem>idüb, kendüye getürür. Ţuğrâların
çeker.

Ve qavânîn-i >Oŝmâniye ve merâsim-i sulţâniyye nişâncılardan suâl olına gelmişdir. Sâbıqda


bunlara “ Müftî-i Qânûn” ıţlâq olınmışdır...48”

Nişancılar içinde Tâcî-zâde Cafer Çelebi’nin Osmanlı divanından çıkan menşur ve


fermanların tertip ve terkiplerinde, imlâ ve inşa tarzında koyduğu usul ve kaide uzunca
bir süre devam etmiş49, ondan sonra gelen nişancılar Mustafa Çelebi’nin nişancılığına
kadar aynı usul ve kaideyi devam ettirmişlerdir.50 Tâcî-zâde Cafer Çelebi’den sonra

47
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 396.
48
“Abdurrahman Paşa Kanun-nâmesi”, Millî Tetebbular Mecmuası, Müdür: Köprili-zâde Mehmed Fuad,
C. 1, S. 3, Temmuz-Ağustos 1331, s. 515-516.
49
“Bu zemânda dîvân-ı >Oŝmâniyânda tersîm ü terqîm olınan menâşîr-i sulţâniyye ve ferâmîn-i
xâqâniyye-i >Oŝmâniyye’niñ terkîb ü tertîb ve imlâ ve inşâsında qavâ>id-i cedîde-i sütûde ixtirâ> idüb”,
Taşköpri-zâde, Şakayıkı’n-Numaniyye Tercümesi (Mecdî Efendi), s. 336.
50
Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, s. 225.
XXIV

Mustafa Çelebi kudretinde bir nişancı gelmemiş 51, Mustafa Çelebi’nin nişancı olmasıyla
da nerdeyse çeyrek asır boyunca hükümetin bütün emirleri ve kanun metinleri onun
elinden geçmiş ve bunlar kendisinden sonraki kuşaklar için de geçerliliğini koruyan bir
model olarak kalmıştır.52

Ferman, menşur, nâme gibi padişah adına çıkarılan yazılarda Mustafa Çelebi’nin
kullandığı hitaplar ve ifade biçimleri, en az XVII. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Osmanlı
bürokrasisinde örnek olmuştur.53 Kendisinden sonra düzenlenen birçok kanun-nâmede
kanunların geçerliliği için Mustafa Çelebi’nin yetkili merci olarak anıldığı
görülmektedir. Sağlam bir medrese eğitimi görmüş olan Mustafa Çelebi, Osmanlı örfî
hukukunu oluşturan kanunların yalnız birbiriyle değil aynı zamanda şeriatla
bağdaşmaları yolunda çok emek vererek bu hususta Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi ile iş
birliği yapmıştır. Osmanlı kanunlarının tutarlı ve kullanışlı bir hukuk sistemi olarak
geliştirilmesinde, nişancıya “Müftî-i Kânûn” denilecek kadar bu hukukun itibarının
artmasında, hatta Sultan Süleyman’a “Kanûni” lakabının verilmesinde Mustafa
Çelebi’nin payının büyük olduğu şüphesizdir.54 Mustafa Çelebi’nin bu hizmetlerine
karşılık olarak nişancılık hasları o zamana kadar hiçbir nişancıya nasip olmayan şekilde
üç yüz bin akçeye çıkarılmıştır. 55

Mustafa Çelebi 941/1534’den 964/1557’ye kadar aralıksız yirmi üç sene nişancı olarak
görev yapmış ve bu süre zarfında kanun ve nizamların oluşturulmasında olduğu gibi
yabancılarla yapılan önemli müzakerelerin icrasında da yeteneğini ve tarzını ortaya
koymuştur. Kendisi divanda âdeta kanun koyucu gibidir56 ve o devirde ve sonrasında

51
Mustafa Çelebi “ Belagat fermanının münşisi ve fesahat nesrinin açıklayıcısı idi. Merhum Tâczâde’den
sonra nişancılık makamına onun yüce şanına denk, bilgi ve beceri ile donanmış, olgun, bilgin ve cömert
biri daha gelmemişti.”, Latîfî, Latîfî Tezkiresi, s. 354.
52
Petra Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs von 1520 bis 1557 oder Tabakâtü’l-memâlik ve
Derecâtü’l-mesâlik von Celâlzâde Mustafa genannt Koca Nişâncı, Franz Steiner Verlag, Wiesbaden
1981, s. 4.
53
“Fî-zemâninâ müsta>mel olan berât u awkâm ser-nâmeleri xod müşârün-ileyhin inşâlarından idügi kibâr
u śığâra ma>lûmdur.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 355b.
“Wâlâ dîvânda yazılan elqâb ve inşâ ekŝerî bunlarıñdır ve qânûn-nâme daxı yazmışdır. El’ân rüûsda
mawfûźdur. Az mawalli tebdîl ü tağyîr olmışdır.”, Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 43.
54
Celia J. Kerslake, “Celâlzâde Mustafa Çelebi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 7,
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1993, s. 261.
55
“Üc kerre yüz biñ aqça xâś ve mezîd-i iltifât u şân-ı xâśla ixtiśâś ibtidâ bunlara müyesser oldı.” , Atâî,
Şakâik-i Numâniyye, s. 113-114.
Sehî Bey de şöyle demektedir: “Ważret-i pâdişâh-ı śâwib-qırân wużûr-ı şerîfinde bunlara olan i>tibâr neŝl-i
>Oŝmân’ da bir nişancıya olmamıştır.”, Edirneli Sehî, Tezkire-i Sehî, Matbaa-i Âmedî, İstanbul 1325, s. 33.
56
“Ol manśıb-ı celîlde dûr u dırâz rebîb-i ni>met ü nâz müsteşâr-ı umûr-ı dîvânî ve müşkil-güşâ-yı qânûn-
ı >Oŝmânî olub” , Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 113.
XXV

tedvin edilen pek çok yazma kanun-nâmede “kânûn-ı der-zemân-ı Celâl-zâde-i tevkiî”,
“kânûn-ı Celâl-zâde”, “merhum Celâl-zâde böyle hüküm vermiştir” ifadeleri ile verilen
hükümlerin bu kanunlara dayandığı belirtilmiştir.57

Mustafa Çelebi’nin inşasının kudreti bilindiğinden, daha nişancı olmadan evvel önemli
bazı nâme, ferman ve beratların kendisine yazdırıldığı bilinmektedir. Buna en güzel
örnek İbrahim Paşa’nın serasker atanmasında yazdığı berattır:

“Bir gün dîvân-ı hümâyûnda vüzerâ devlet-xânelerine gitdiklerinden śoñra ważret-i


xudâygân-ı >âţıfet-nişân… bu kemîne bendelerini >izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına da>vet
idüb, kelâm-ı dürer-bâr-ı cevâhir-niźâm ile teşrîf-i xiţâb erzânî qıldılar: “ Meşiyyet-i İlâhî
birle eknâf-ı memleketimiz uzayub, meśâliw-i müslimîn içün mühimmâtımıza nihâyet yoq.
Her xuśûśda bi’ ž-žât kendümiz mübâşeret etmek münâsib olmayub, mühimmât-ı dîn ü
devletiñ tenfîž ü icrâsı içün İbrâhîm Paşa ser->asker adına olub, cümle qullarımız aña
mütâba>at u inqıyâd etmek içün bir berât-ı şerîf śûretin tesvîd idüb, getür” deyü buyurdılar.
Fermân-ı şerîflerine iţâ>at müstelzim-i eśnâf-ı sa>âdetdir, ol gece ber-waseb el’ me&mûru
ma>žûr xuśûś-ı mesfûr tesvîd olınub, yarındası gerü cenâb-ı mu>allâlarına ma>rûż olub,
mażmûnı sem>-i hümâyûnlarına irişdikde maqbûl buyurılub, istiwsâna qarîn oldı. Yazılub,
nişân-ı hümâyûn ile mükemmel oldıqda pâye-i serîr-i a>lâlarına getürmek emr etdiler. Envâ>-
ı teklîfât ile mükellef yazılub ve tuğrâ-yı ğarrâ-yı >âlem-ârây ile zîb ü zînet buldıqdan śoñra
>izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına teslîm olındı.58”

5- Mustafa Çelebi’nin Tekaüdlüğü: Gelibolulu Mustafa Âlî’ye göre Mustafa


Çelebi’nin 964/1557’de nişancılıktan çekilmesine vezir-i azam Rüstem Paşa’nın bir
entrikası sebep olmuştur. Rüstem Paşa nişancılıktan çekilecek olursa yerine divan
kâtipliğinde bulunan oğlu Mahmud Bey’i nişancı yapacağını vadetmiş olduğundan
Mustafa Çelebi istifa etmiştir. Fakat nişancılık Mahmud Bey’e değil de reisülküttablık
ve defterdarlık hizmetlerinde bulunmuş olan Eğri Abdi-zâde Mehmed Bey’e
verilmiştir. 59 Mustafa Çelebi, emekli olduktan sonra kaleme aldığı Selim-nâme’sinde
kendi özgeçmişinden bahsederken bu hususu sükûtla geçiştirerek nişancılıktan sırf

57
Gökbilgin, “Celâl-zâde”, s. 62.
58
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 141b.
59
“Ba>źılar qavlince Rüstem Paşa kendüyi sevmemegin “Yeriñizi oğlıñıza >arżedelüm” deyü evvelâ
>azline arżâ eyledi. Ba>dehû âxer kimseye virüb, kendüyi bir miqdâr teqâ>üdle mütesellî qılmaq istedi.” ,
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 419b.
“Yigirmi üç yıl ol xidmetde istixdâm olındıqdan śoñra kendüsi ferâğat ixtiyâr itdi. Rüstem Paşa kendüsin
sevmemegin “ Yeriñize oğlıñızı idelim” didikden śoñra âxere >arż idüb ve kendüye teqâ>üd >arż itdikde”,
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 43.
XXVI

yaşlılık sebebiyle çekildiği intibaını vermek60 için “Sâlhâ-yı firâvân xidmet-i nişân-ı
>âlî-şân ile behremend olub... sinîn-i >ömr-i fenâ-naśîb heftâda qarîb olub, zemân-ı pîrî
ve şeyxuxat istîlâsıyla ol xidmetden ma>füvv olub61” demektedir. Mustafa Çelebi’nin bu
ifadesine rağmen kendisini yakından tanıyan ve hayranı olan Mustafa Âlî’nin rivayet
ettiği bu entrikanın gerçeklik payı oldukça yüksektir. Ancak Mustafa Çelebi’nin muasırı
olan Âşık Çelebi ve Atâ’î bizzat kendisinin nişancılıkdan istifa ederek, emekliliği
seçtiğini kaydetmektedirler.62

Sultan Süleyman Mustafa Çelebi’nin kıymetini ve uzun yıllar devam eden hizmetini
takdir ettiğinden Rüstem Paşa’ya rağmen o tarihe kadar emsali görülmemiş bir şekilde
nişancılığında aldığı haslarla kendisini emekli etmiştir.63 Ayrıca törenler ve seferlerde
padişahın maiyetinde bulunma şerefini bahşeden müteferrikalık rütbesini de vermiştir.64
Atâî ve Peçuylu İbrahim, Mustafa Çelebi’nin müteferrikabaşı olmasından
bahsediyorlarsa da yetmiş yaşlarında bulunan ve askerî tecrübesi olamayan bir kişinin
ocağın kumandanlığına getirilmiş olması şüphelidir. 65 Bu, nişancı haslarıyla emekli
edilmesi gibi fiilî bir görevi içermeyen sadece kendisine hürmeten verilmiş bir mansıp
olsa gerekdir.

Mustafa Çelebi, emekli olduktan sonra Eyüp’de kendisi ve kardeşi Salih Çelebi’ye atfen
Nişancılar66 adını alan semtte yaptırdığı konağına çekilerek zamanını telif, tercüme ve

60
Kerslake, “Celâlzâde Mustafa Çelebi”, s. 261.
61
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 22b-23a.
62
Gökbilgin, “Celâl-zâde”, s. 62.
“Ţoquz yüz altmış dört senesinde idrârât-ı muayyenesiyle müteqâ>id olub”, Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s.
114.
“Sene erba> ve sittîn ve tis>â-miede nişâncılıqdan istiğnâ etdi. Teqâ>üd ixtiyâr idüb, xâśślarıyla iktifâ
etdi.” , Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-Şuarâ, v. 181b.
63
“Wâlâ ki, qadr-şinâs-ı devrân ya>nî pâdişâh-ı >âlem-penâh ri>âyetinde cell-i himmet qıldı, manśıbı
wâlinde muţaśarrıf olduğı xâśları cemî>an ber-vech-i teqâ>üd verilmesini emr itdi.”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr,
v. 419b.
“ Wâlâ ki, pâdişâh-ı >âlem-penâh qadr-şinâs olmağın “ tazeliginde bize xidmet eyledi. Pîrlik vaqtinde ellere
muwtâc mı idelim” deyü cümle nişâncılıq xavâśśı ber-vech-i teqâ>üd virilmek fermân itdi.”, Peçevî, Tarih-
i Peçevî, s. 43.
64
“Xidmet-i tevqî>-i refî> tercemesi sebq iden Muhammed Beg’ e tefvîż olındıqdan śoñra bunlar
müteferriqa-başılığ ile terfî>olındı.”, Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 114; Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 23b.
65
Kerslake, “Celâlzâde Mustafa Çelebi”, s. 261.
66
“Kardeşi Salih Efendi ile birlikte kendileri nişancılar denmekle tanınmışlardı”, Ayvansaraylı Hafız
Hüseyin, Hadikatü’l-Cevami’, C. II, Haz. İhsan Erzi, Aile ve Kültür Kitaplığı Yayınları, İstanbul1987, s.
136.
XXVII

ibadet ile geçirmiştir.67 İlmî çalışmalarının yanı sıra kendisini ziyarete gelen dostlarıyla
musahabe ile geçirdiği emeklilik hayatı 974/1566 tarihine kadar on sene devam etmiştir.

Mütteferrika olması sebebiyle Sultan Süleyman’ın son seferinde padişahın maiyetinde


bulunan Mustafa Çelebi, Sigetvar muhasarası esnasında Nişancı Eğri Abdi-zâde
Mehmed Bey’in ölümü68 üzerine Sokullu Mehmed Paşa’nın delâleti ile ikinci kez
nişancı tayin edilmiştir.69 Kendisi ihtiyarlığından bahis ile kabul etmek istememişse de
kat’î emir üzerine70 kabul etmek zorunda kalmıştır. 71

Mustafa Çelebi’nin nişancılığa tayini esnasında Sultan Süleyman vefat etmiş (22 Safer
974/8 Eylül 1566), fakat vefatı gizli tutulduğundan kimse duymamıştır. Padişahın
ölümünden haberdar olmayan Mustafa Çelebi, nişancılık hil’atini giymek için otağa
girdiği zaman hayatta zannettiği padişahın öldüğünü anlayınca kendisini tutamayarak
ağlamaya başlamıştır. Vezir-i azam Sokullu Mehmed Paşa’nın ikazı üzerine kendisini
toplamış ve memuriyet hil’atini giydikden sonra memnun görünerek otağdan dışarı
çıkmıştır.72 Onun bu halini görenler padişahın sıhhatte olduğunu düşünerek şüphelerini
gidermişlerdir. 73 Selânikî, Sultan Süleyman’ın vefatının ardından 14 Rebiülevvel
974/29 Eylül 1566’da yapılan büyük divanda Mustafa Çelebi tekrar nişancı olduğunu
ifade etmektedir.74

Mustafa Çelebi, orduyla birlikte Sigetvar’dan İstabul’a dönmüş ve II. Selim zamanında
da on üç ay kadar nişancılık yapmıştır. II. Selim’in Açe padişahı Sultan Alâeddin’e

67
“Ebî Eyyûb Enśârî civârında nümûne-i xuld-i berîn ve nişâne-i cinân-ı pür-tezyîn bir bâğ-ı behişt-âyîn
ve bir câmi>ki, envâ>-ı mawâsini câmi> ve bir wammâm-ı pür-ruxâm ki, dâxil olanlara bürd ü selâmdır,
binâ idüb, nuqûd-ı >ömr-i >azîzini ol maqâma vaqf qılmışdı. Ve evqât-ı xamsede sâ>âtini śunûf-ı ţâ>ât ve
żurûb-ı >ibâdâta śarf itmişdi.”, Kınalı-zâde, Tezkiretü’ş-Şuarâ, C. 2, s. 989.
68
“Ve mîr-tevkî>î sâbıkâ Baş-defterdâr olan Mehmed Beğ dahi zahîrden kasaba-i Peçuy’ da âhıret seferin
ihtiyâr eyledi.”, Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî (971-1003/1563-1595), Haz. Mehmet İpşirli,
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1989, s. 36.
69
“Ţoquz yüz yetmiş dört śaferinde vâqi> Sigetvar muwâśarasında merqûm Muwammed Beg’ in def>a-i
ŝâniyesi mawlûlinden mükerreren ţuğrâ-keş-i dîvân-ı Süleymânî oldı.”, Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 114.
“Sigetvar seferinde müteferriqa-başılıq ile sefere gitdi. Muwammed Çelebi vefât itdikde yine nişâncılıq
cânib-i pâdişâhîden kendüye layıq görildi.”, Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 43.
70
“Cenâb-ı sulţân-ı kâm-kârdan nişâncılıq manśıbını qabûl içün ikrâh u icbâr olındıqda nâ-çâr xidmet-i
dîvân-ı a>lâyı ixtiyâr itmişdi.” , Kınalı-zâde, Tezkiretü’ş-Şuarâ, C. 2, s. 989.
71
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 399.
72
“Mervîdir ki, tevcîh-i manśıb pâdişâh-ı merwûmıñ intiqâline müśâdif olub, śadr-ı a>źam Muwammed
Paşa el öpdirmek içün wużûr-ı pâdişâhîye getürdikde ol sırr-ı nühefteden ğâfil bâr-gâh-ı Süleymânî’ye
dâxil olub görir ki, ol İskender-i Süleymân-nigîn taxt-ı zerrînden bedel taxte-i çûpinde qarâr qılmış…”,
Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 114.
73
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 399.
74
“Ve a>yân-ı devlet, vüzerâ-i izâm ve Beğlerbeğiler ve Kadıasker efendiler ve Defterdâr cümlesi
[makâmında takrir olundı] ve Nişâncı Celâl-zâde tekrâr nişâncı oldı.” , Selânikî, Tarih-i Selânikî, s. 38.
XXVIII

gönderdiği ve sonra başkasının tamamladığı nâme-i hümâyunu yazmaya başladıktan


sonra hastalanarak75 Rebiülâhir 975 /Ekim 1567’de yetmiş beş-seksen yaşlarında vefat
etmiştir. Nişancı semtinde yaptırdığı caminin haziresine, kendisinden evvel vefat etmiş
olan kardeşi Salih Çelebi’nin yanına defnedilmiştir. Vefatına Deli Kadı’nın söylemiş
olduğu aşağıdaki manzum mezar taşına kazınmıştır:

Celâl oğlu nişâni ki cihânın

Fenâsın gördü azmetti bekaya

Ten-i hâki olup aslına râci

Karıştı ruh-ı pâki esfiyaya

Yeri cennet ola deyû melekler

Feleklerden el açdılar duâya

İşitip ruh-ı kudsi dedi târih76

İlâhî rahmet eyle Mustafaya77 (975/1567)

Mustafa Çelebi, camiinden başka yine o civarda bir hamam ve mensubu bulunduğu
halvetiye tarikatı için bir tekke yaptırmıştır.78 Caminin yakınındaki okul ve çeşmeyi de
II. Mustafa’nın saltanatının sonlarına doğru 1115/1703-1704’de vezir-i azam Rami
Mehmed Paşa yaptırmıştır.79

Evliya Çelebi surun dışındaki Nişancı Paşa mahallesini ve camiini şöyle anlatmaktadır:

“Sûr’un batı tarafında bir havadar ve yüksek dağ üzerine yapılmış bağ ve bahçeli üç bin
kadar mâmur büyük sarayları olan bir yerdir. Camilerinin içinde (Nişancı Paşa Camii)
en mâmur ve güzel olanıdır. Cemâati çoktur. Bir yüksek tepe üzerinde aydınlık, güzel
bir câmidir. Elli adet mescidi, dört tekkesi, bir hamamı da yeni yapılmıştır. Yirmi adet
dükkânı vardır. Hanı yoktur. Nişancı Paşa’nın bir ferah gönül açan hamamı vardır ki
emsalsizdir. Mimâr Sinan yapısıdır.80”

75
Gökbilgin, “Celâl-zâde”, s. 62.
76
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 399.
77
Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 114; Ayvansaraylı, Hadikatü’l-Cevami’, s. 136.
78
“Xayrât-ı >amîmi’ l-berekâtı qaśaba-i Ebî Eyyûb civârında câmi>-i şerîf ve wammâm-ı laţîf ü naźîf binâ
idüb, śulewâ-i xalvettiye içün bir xân-qâh ibdâ itmişdir.”, Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 114.
79
Ayvansaraylı, Hadikatü’l-Cevami’, s. 136.
80
Mehmed Zıllî Oğlu Evliyâ Çelebi, Evliyâ Çelebi Seyâhatnâmesi, Türkçeleştiren: Zuhuri Danışman,
Kardeş Matbaası, İstanbul 1969, s. 94.
XXIX

Kendisi gibi divan kâtibi olan oğlu Mahmud’dan başka Mustafa Çelebi’nin ailesi
hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Mahmud’un ismi de daha önce bahsedildiği gibi
babasının emekli olmasına sebep olan şaibeli bir olayda geçmektedir. Ancak bu şaibeli
olay bile Mahmud hakkında bazı önemli çıkarımlar yapmamıza imkân vermektedir.
Herşeyden önce oğlu lehine nişancılıktan ayrılması teklif edilen Mustafa Çelebi’nin
oğlunu halefi olarak görmek istediği ve onu bu göreve layık gördüğü bir gerçektir. Bunu
bir babanın evladı için iyi şeyler istemesi olarak değerlendirsek de Mahmud’un da
babası kadar yetenekli bir hattat olduğu belgelerle sabittir.

Mahmud’un Tabakâtü’l-Memâlik metninin yazı işlerinde payının olması ihtimal


dâhilinde iken müstakil bir Tabakâtü’l-Memâlik kopya ettiği Ayasofya nüshasının
sonunda bulunan ifadeden anlaşılmaktadır:

“Müellif-i kitâb-ı müsteţâb, muśannif-i şâh-nâme-i >âlî-cenâb xâk-i kemterîn-i âstân-ı


>illiyyîn-intisâb Muśţafa bin Celâl’ iñ ferzend-i hüner-mendi Mawmûd-ı müstemendiñ zâde-i
ţab>ıdır ki, bu kitâb-ı fâxiriñ muwarrir ü kâtibi, ğufrân-ı Rabb-ı celîliñ… xâhende ü
ţâlibidir.81”

Metnin tesisinde esas kabul ettiğimiz İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Nadir
Eserler Bölümü, No:5997’de bulunan nüshanın baş kısmının sol alt köşesinde bulunan
“Bende-i ważret-i müte>âl Wüseyn b. Muśţafa b. Celâl” ifadesi Mustafa Çelebi’nin
Hüseyin adında bir oğlunun daha olduğunu göstermekte ise de hayatı ve kariyeri
hakkında herhangi bir bilgi bulunamamıştır.

Oğlu Mahmud haricinde üyeleri hakkında fazla bilgi bulunmayan Mustafa Çelebi’nin
ailesine II. Selim’in nişancısı Muhammed Çelebi de kız kardeşinin oğlu olması
sebebiyle dâhil edilebilir. Mustafa Âli, kendisinden bilgisi ile değil de katılığı ile
ayrıntılı bir biçimde bahsetmektedir. Muhammed Çelebi’nin böyle bir göreve
gelmesinde yeteneklerinden çok dayısının itibarı ve yetkisi etkili olmuştur.82 Peçevî de
Muhammed Çelebi hakkında Âlî’yi destekler mahiyette şunları yazmaktadır:

“Muwammed Çelebi merwûm Nişâncı Celâl-zâdeniñ xâher-zâdesi ve Waleb qâżîsi Pîr


Awmed Efendi’ niñ ferzend-i dil-bendi idi. Küttâbıñ eşrâfından olmağla mezbûr Fîrûz Beg’ in
yerine nişâncı olub ve Sulţân Selîm Şâh’ ıñ vefâtına degin ol manśıb-ı celîlde qaldı. Bir

81
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik, Süleymaniye Kütüphânesi,
Ayasofya Kol., No:3296, v. 418b.
82
Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 6.
XXX

>abûsü’ l vech âdem olmağla ebnâ-i zemâne waqqına böyle bir maţla>didiler… Egerçi >irfânı
yoğidi ammâ śalâbet-i >ünvânı kemâlinde idi.83”

6- Mustafa Çelebi’nin Kişiliği: Mustafa Çelebi’nin emekli olduktan sonra Eyüp’te


yaptırdığı konak, kendisini ziyarete gelen âlim, şair ve ediplerin uğrak yeri olmuştur.
Mustafa Çelebi’nin son derece merhametli ve iyiliksever bir kişi olduğu hususunda
ittifak eden kaynaklar, konağının ilmî ve edebî sohbetlerin, münazaraların merkezi
olmasında en büyük etkiyi cömertliğine hamletmektedirler.

Mustafa Çelebi’nin kendisine takdim edilen sadece kasideler için verdiği miktar
hakkında divan kâtibi iken Kanije seferinde nişancı tayin edilen Sarhoş Abdi Çelebi’den
naklen Atâî şöyle bir rivayette bulunmaktadır:

“Nişâncı merwûma virilen qaśîdeleri ben wıfź idüb, virilen câizeleri işâret iderdim. Ba>dehû
wisâb itdim, cins-i eŝvâb ve sâir re&s-i mâl-i ŝevâbdan ğayrı nuqûd u mebâliğ yigirmi yedi
yük84 aqçaya bâliğ olmışdı.85”

965/1558’de İstanbul’a gelerek Eyüp’teki konağında kendisini ziyaret eden Mekke


emirinin elçisi Kutbüttin Mekkî de Mustafa Çelebi’nin cömertliği hakkında şunları
söylemektedir:

“Bu zat huyunun güzelliği ve cömertliği ile o günkü insanların hepsinden üstün idi. Beni
davet ederek çok fazla ihsanda bulundu. İstanbul’dan çıkacağım sırada bana “Karadan mı
denizden mi gideceksin?” diye sordu. Ben “Denizden gideceğim” dedim. “Niçin deniz
tehlikesini kabul ediyorsunuz?” dedi. Ben de “Elim dar olduğu için” diye mukabele ettim.
Bana yüz liradan fazla para verdiği gibi gayet güzel çuhalar ve elbiseler de verdi. Bir gece
onun konağında yattım, pek ziyade ikram gördüm86…”

Mustafa Çelebi’yi yakından tanıyan ve caizelerini almış olan Latîfî’nin onun hakkındaki
övgü dolu sözleri ise şöyledir:

“Ahlâk güzelliğinde ve müşfik özellikler taşımada o yüce kişiye benzer kimse olmamıştı.
Özellikle de Osmanlı nizamının yol göstericisi ve bu konunun yegâne uzmanıydı. Öylesine
şanı yüce ve ihsan sahibi biriydi ki cömertlik ve bağışta çağımızın Hatemi idi… Halen
çağımızda ve bu yörede mürüvvet menkıbesi ile tanınıp övülen onların cömert varlıkları ve

83
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 449.
84
“Türk hayvan yükü. Doğu Anadolu’da normal hayvan yükü herbiri dört Amid batman’ı olan sekiz
boğça idi. (1 batman=1580 dirhem; 1 dirhem=3,207 g) Böylece normal hayvan yükünün ağırlığı 162,144
kg oluyordu.”, Walther Hınz, İslam’da Ölçü Sistemleri, İstanbul 1990, s. 44.
85
Atâî, Şakâik-i Numâniyye, s. 114.
86
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 402.
XXXI

iyiliksever, müşfik, merhametli kişiliğidir ki bol lutfunu ve esirgemediği değerini kimseden


uzak etmez, ondan bir şey umup isteyenler onun eşiğinden ümitsiz ve mahrum ayrılmazlar.
Öylesine bir kalp avcısıdır ki bağış tanesi ve ihsan tuzağı ile halkın ve seçkinlerin gönül
kuşlarını yakalar ve güzel ahlakıyla halkı kendine bağlar… Kısacası bu dönemde cömertlik
onun iyiliksever vücuduyla kaimdir. Şu ana gelinceye dek cömert kişiliklerine ve övgüye
değer el açıklıklarına denk biri vardır demek uygun değildir.87”

Mustafa Çelebi’nin kişiliğini genelde en son sırada zikreden kaynakların aksine Kınalı-
zâde Hasan Çelebi onun yeteneklerini ve ahlakını Nişânî maddesinin en başında
zikretmiştir:

“Pîşvâ ve reîs-i aśwâb-ı beyân u ma>ânî, mürettib-i dîvân-ı sulţânî, müzeyyin-i tevqî>ât-ı
awkâm-ı Süleymânî, śıfat-ı saxâda Xâtem-i zemân, žât-ı melekî-melekâtı mawâsin-i śıfât ile
rażîü’ l-lebân ve mekârim-i axlâqla şerîkü’ l->inân, ğamâm-ı in>âmı zemîn-i qulûb-ı xâśś u
>âmma müdâm sâkib-i bawr-i bî-gerân, iwsânınıñ fayś-ı reşewâtı çemen-zâr-ı murâd-ı erbâb-ı
isti>dâda dâimâ maqâţır-ı müte>âqıb idi.88”

Reisülküttap ve nişancı iken pek çok adam yetiştiren Mustafa Çelebi’ye kendi
zamanında ve kendinden sonra mühim mevkiler işgal eden öğrencilerinin gösterdiği
saygı da kişiliğinin güzelliğinin bir ifadesidir. Mustafa Çelebi’nin nişancılığı zamanında
divittarı olan Nevbahar-zâde zamanla yükselerek defterdar olmuştur. Divanda kanun
gereği nişancının üst tarafında oturması gereken Nevbahar-zâde Mustafa Çelebi’ye
duyduğu saygıdan dolayı bunu kabul etmeyerek azlini istemiştir. Durum Sultan
Süleyman’a arzedilince Nevbahar-zâde’nin bu kadirşinaslığından memnun olmuş ve
bundan sonra nişancı ve defterdarlardan hangisi kıdemli ise o takaddüm etsin diye
kanunu değiştirmiştir:

“Celâl-zâde Nişânî bege çoq müddet devât-dâr olmışdır. Ba>dehû defterdârlıq >inâyet
buyurıldı. Ol zemâna degin defterdârlar nişâncıya taśaddur itmek qânûn idi. Mezbûr edeb ü
ri>âyet idüb, qarşusında el qavışdırub ţurdığım devletlüye taśaddur itmezim, >azli ixtiyâr
iderim, didikde sa>âdetlü pâdişâha >arż olındıqda bu vaż>-ı pesendîde vâqi> olub, du>â-i
xayriyyelerine maźhar düşmiş ve min-ba>d zemânen qadîm olan otursun, deyü buyurılmağla
ile’ l-ân bu qânûna ri>âyet olınmaq üzredir.89”

87
Latîfî, Latîfî Tezkiresi, s. 354-355.
88
Kınalı-zâde, Tezkiretü’ş-Şuarâ, C. 2, s. 988-989.
89
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 46-47; Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 357a-357b.
II. BÖLÜM

MUSTAFA ÇELEBİ’NİN ESERLERİ


Mustafa Çelebi, 964/1557’de emekli olmadan evvel başladığı çalışmalarına emekli
olduktan sonra hız vererek devam etmiş; tarih, din ve ahlak alanında eserler vermiştir.
Telif ve tercüme tarzındaki eserlerinin içerisinde kendisine nişancılığından sonra en
büyük şöhreti kazandıran ve nesiller boyu anlattığı döneme ilişkin önemli bir kaynak
olarak değerlendirilen çalışması, Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik olmuştur.
Tabakâtü’l-Memâlik hakkında ayrı bir bölümde detaylı bilgi verileceği için bu başlık
altında bahsi geçmeyecektir. Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik haricindeki
eserleri ise şunlardır:

1- Fetih-nâme-i Rodos: Rodos adasının fethini (6 Safer 929/25 Aralık 1522) konu
edinen bu eser Tabakâtü’l-Memâlik’in Rodos bölümünün özeti şeklindedir. Eserin
İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde küçük kıtada 501 ve 2628 kayıt numaralı
iki ayrı nüshası90 olduğu gibi Nur-ı Osmaniye Kütüphanesi’nde 317091 ve Selim Ağa
Kütüphanesi’nde de 75792 kayıt numaralı iki nüshası daha bulunmaktadır.

90
Uzunçarşılı, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü, No:833’de bulunan eseri de Rodos-nâme olarak
vermektedir. Ancak, tevhit ve Hz. Muhammed’e naat ile başlayan ve Hz. Muhammed’den bahseden
küçük kıtada yirmi altı varaklık bu manzum eserin Rodos-nâme ile bir ilgisi yoktur.
Yine Uzunçarşılı, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü, No:2599’da bulunan eseri de Rodos-nâme olarak
vermektedir. Küçük kıtada yüz elli varaklık bu eser, inşa ve inşa örnekleri hakkında bilgi veren bir
kitaptır ve Rodos-nâme ile bir ilgisi yoktur.
91
Uzunçarşılı’nın Nur-ı Osmâniye Kütüphanesi’nde 3170 kayıt numarası ile bulunduğunu söylediği eser,
online taramada En-Nehrevali, Kutbüddin Muhammed b. Ahmed El-Mekki’ye ait “El-İlam bi-A’lami
Beledi’llahi’l-Haram Tercümesi”, katalog taramasında ise müellifi bilinmeyen Arapça’dan tercüme
edilmiş “Tercüme-i Târîh-i Mekke-i Mükerreme” isimli eser olarak görülmektedir.
Eserin zahriyesinde kitabın dört kısımdan oluştuğu ve üçüncü kısmın “Rodos’ ıñ Fetwi, Fetw-i Rodos”
olduğu belirtilmektedir. Online taramada 148. sayfada başlayan ve Tabakâtü’l-Memâlik’de “Bu derece
ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâh u źafer-dest-gâh >asâkir-i dîn-i heycâ-qarîn ile ğazâ-yı ğarrâ ve cihâd-ı
fâxir ü zîbâya müteveccih olub, ol sefer-i fetw-me&nûs u nuśret-âlûsda dârü’ l->izz ve’ n-naśr qal>a-i metîne-
i Rodos’ ı fetw u tesxîr etdikleridir” başlığı altında anlatılan Rodos seferi ile aynı başlığı taşıyan bu kısım,
Rodos seferinin bir tekrarıdır. Metnin tesisinde esas kabul ettiğimiz nüshaya ve karşılaştırma nüshalarına
göre bölümün başında kelimelerde görülen basit farklılıklar bölümün sonunda daha büyük oranda
XXXIII

Eserin mukaddimesindeki beyitte Nişânî mahlasının geçmesi eserin Mustafa Çelebi’ye


ait olduğunu göstermektedir. Ancak Agâh Sırrı Levend bu görüşe katılmamaktadır:

“Nişânî basţ idüb ferş-i rivâyet

Sefer awvâlini eyle wikâyet93”

beyitinde, “Nişânî” kelimesi geçiyorsa da, bu mahlasın Mustafa Çelebi’ye ait olduğuna
dair eserde hiçbir kayıt yoktur. Bu Nişânî, belki de yalnız Âşık Çelebi Tezkiresi’nde adı
geçen ve Kanûnî’nin yanından ayrılmadığı bildirilen Nişânî Mehmed Paşa
(Ö.948/1541)dır. Her ne kadar eserin başındaki dört mısradan sonra: “imdi zemân-ı
sa>âdetlerinde ważret-i Süleymân ważretleri rawmetu’ llâhi >aleyh94” deniliyorsa da, bu
başlık müstensih tarafından esere eklenmiş olabilir. Yahut da bu Nişânî, bizim
tanımadığımız başka bir Nişânî’dir. 95

Kaynaklarda Mustafa Çelebi’nin bu eserinin adına rastlanmamaktadır. Ancak Mustafa


Çelebi’nin kardeşi Salih Çelebi’nin Rodos’un fethinden bahseden bir eserinin olduğu
Aşık Çelebi ve Hasan Çelebi tezkirelerinde zikredilmektedir.96 Bursalı Mehmed Tahir
de eserin Viyana’da bulunduğunu söylemektedir.97 Mustafa Çelebi’nin bu eseri

cümlelerde ve şiirlerde kendini göstemektedir. Metnin tesisinde kullandığımız nüshalardan şekil olarak
farkı ise şiirlerden önce “Şi>r”, “Qıţ>a”, “Naźm”gibi eklemeler ile nesirlerden önce “Neŝr” eklemesinin
yapılmış olmasıdır.
92
Uzunçarşılı’nın Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nde 757 kayıt numarası ile bulunduğunu söylediği eserin
online taramada müellifi ve ismi bulunmamaktadır. Katalog taramasında ise müellifi >Âlî Efendi olarak
gösterilen “Mecmu>a-i >Âlî Efendi mine’ t-târîx ve Ğayrihî” isimli bir eser bulunmaktadır. Eserin
zahriyesinde kitabın Âlî Efendi tarafından yazılmış üç bölümden oluştuğu söylenmekte ve son bölümün
de “Fetih-nâme-i Cezîre-i Rodos” olduğu belirtilmektedir. Online taramada 96. sayfada başlayan bölüm
Tabakâtü’l-Memâlik’de “Bu derece ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâh u źafer-dest-gâh >asâkir-i dîn-i heycâ-
qarîn ile ğazâ-yı ğarrâ ve cihâd-ı fâxir ü zîbâya müteveccih olub, ol sefer-i fetw-me&nûs u nuśret-âlûsda
dârü’l->izz ve’ n-naśr qal>a-i metîne-i Rodos’ ı fetw u tesxîr etdikleridir” başlığı altında anlatılan Rodos
seferinin bir tekrarıdır. Metnin tesisinde esas kabul ettiğimiz nüshaya ve karşılaştırma nüshalarına göre
bölümün başında kelimelerde görülen basit farklılıklar bölümün sonunda daha büyük oranda cümlelerde
ve şiirlerde kendini göstemektedir. Metnin tesisinde kullandığımız nüshalardan şekil olarak farkı ise
şiirlerden önce “Naźm li-münşih”, “Qıţ>a”, “Şi>r li-müellifih”, “Meŝnevî li-münşih”, “Şi>r li-münşih” ve
“Qıţ>a li-münşih” gibi eklemeler ile nesirlerden önce “Neŝr” eklemesi nin yapılmış olmasıdır.
93
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Fetih-nâme-i Rodos, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü, No:T 501, v. 2a.
94
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Fetih-nâme-i Rodos, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü, No:T 2628, v. 1b.
95
Agâh Sırrı Levend, Gazavât-Nâmeler ve Mihaloğlu Ali Bey’in Gazavât-Nâmesi, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1956, s. 42.
96
Agâh Sırrı Levend, Gazavât-Nâmeler, s. 41.
“Sulţân Süleymân’ ın Belğırad ve Rodos ve Budun ve Üngurus ğazâların yazmışlardır.”, Aşık Çelebi,
Meşâirü’ş-Şuarâ, v. 284a.
“Merwûm Sulţân Süleymân Xân’ıñ küffâr-ı menwûs-ı Belğırad, Rodos ve Budin ve Üngürus’ a itdikleri
ğazâları inşâ-i ğarrâ ve inşâ-i leţâfet-mağzâ, ta>bîr-i dil-pežîr ve taqrîr-i bî-naźîr ile tawrîr idüb”, Kınalı-
zâde, Tezkiretü’ş-Şuarâ, C. 1, s. 549
97
Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, C. 2, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1333, s. 279.
XXXIV

kaynaklarda zikredilmediği için muhtemelen kardeşi Salih Çelebi’nin aynı konudan


bahseden eseri ile karıştırılmaktadır.

Agâh Sırrı Levend, iki sebepden dolayı Mustafa Çelebi’nin böyle bir eserinin
olamayacağı düşünmektedir: 1) Eserin üslûbu çok sadedir. Hâlbuki Mustafa Çelebi’nin
üslûbu, bütün tezkirelerin de kaydettiği gibi çok “münşiyane”dir. 2) Mustafa Çelebi
Tabakâtü’l-Memâlik’de Rodos’un fethine büyük kıtada 31 sahifelik bir kısım ayırmıştır.
Müellifin, aynı zafere dair, sade ve bozuk bir ifade ile küçük kıtada 50 sahifelik ayrı bir
eser kaleme alması pek mümkün görünmez.98

Eserin üslup itibariyle Tabakâtü’l-Memâlik gibi olmadığı net bir şekilde ortadadır.
Ancak bu tek başına eserin Mustafa Çelebi’ye ait olmadığına delil sayılmamalıdır. Agâh
Sırrı Levend’in bu eserin Mustafa Çelebi’ye ait olamayacağına dair ileri sürdüğü
deliller, eserin Tabakâtü’l-Memâlik’den önce yazılmış olduğuna da delil sayılabilir. Zira
eserin sade ve bozuk bir ifadeyle ve küçük kıtada yazılmış olması Tabakâtü’l-
Memâlik’deki Rodos bölümünün müsveddesi olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Muhtemelen Mustafa Çelebi bu fetih-nâmeyi Tabakâtü’l-Memâlik’den önce yazmış ve
Rodos bölümünün müsveddesi olarak gördüğü bu bölümü Tabakâtü’l-Memâlik’e
uyarlamıştır.

2- Mohaç-nâme: Osmanlı ordusunun 20 Zilkade 932/ 28 Ağustos 1526 tarihinde Macar


ordusu ile Mohaç’da yapdığı muharebeyi anlatan bu eserin neredeyse tamamı
Tabakâtü’l-Memâlik’in Mohaç bölümünün kopyasıdır. Osmanlı ordusunun Belgrad’a
varışından itibaren Tabakâtü’l-Memâlikle birebir örtüşen ve İstanbul Üniversitesi
Merkez Kütüphanesi, Nadir Eserler Bölümü, No:2623’de bulunan bu eser, katalogda
Salih Çelebi’ye ait gösterilmektedir. Güzel bir ta’lik ile yazılmış olan eser, otuz bir99
varaktır.

Eserin baş kısmında Tabakâtü’l-Memâlik’in alt bölüm başlıklarının yazım tarzına


birebir uyan “Bu derece ważret-i pâdişâh-ı źafer-nevâl ü fetw-xıśâl Üngürus qıralı Lavoş-
ı żalâlet-meâl ile bulışub, śawrâ-yı Mohac’ da vâqi> olan ğazâ beyânıdır100” ifadesi
bulunmaktadır. Bu başlık Tabakâtü’l-Memâlik’de Mohaç savaşı için yazılan başlığın

98
Agâh Sırrı Levend, Gazavât-Nâmeler, s. 41.
99
Eser, başka bir kitaptan koparılıp ciltlenmiş gibi 141. varaktan başlamakta ve 171. varakta son
bulmaktadır.
100
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Mohaç-nâme, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü, No:2623, v. 1b (141b).
XXXV

aynısıdır.101 Eserin 1b sayfasında bulunan şiir Tabakâtü’l-Memâlik’de bulunan şiirin


kısaltılmış halidir. 2a’da başlayan ve 1b’deki şiirin devamı gibi görünen şiir ise
Tabakâtü’l-Memâlik’de beş varak sonra başlayan şiirin aynısıdır102. Buradan itibaren
eserle Tabakâtü’l-Memâlik arasında birebir denebilecek bir benzerlik vardır.

Agâh Sırrı Levend, eser hakkında “Eser, başlıbaşına bir gaza-nâme olmayıp, Mustafa
Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’inin Ungurus seferine ait bölümdür.103” demektedir.
Bursalı Mehmed Tahir ise Mohaç-nâme hakkında “Sultan Süleyman Kanûnî’nin Mohaç
seferini mübeyyen bir tarihdir104” diyerek eseri Mustafa Çelebi’nin kardeşi Salih
Çelebi’ye ait göstermektedir. Ancak Mohaç-nâme’nin mukaddimesindeki manzumede,

“Nişânî ol şehiñ biz bendesiyüz


Kemîne bende-i efgendesiyüz105”

Nişânî mahlasının kullanılması ve aynı beytin Tabakâtü’l-Memâlik’in Mohaç


bölümünde de bulunması106 eserin Mustafa Çelebi’ye ait olduğunu göstermektedir.
Mustafa Çelebi, muhtemelen bu eseri Tabakâtü’l-Memâlik’den evvel yazmış ve
Tabakâtü’l-Memâlik’in metnini oluştururken bazı düzenlemeler yaparak Mohaç kısmına
yerleştirmiştir.

3- Fetih-Nâme-i Karaboğdan (Gazavât-ı Sultan Süleymân): 945/1538’de yapılan


Karaboğdan seferinden bahseden eser, aynı başlığı taşımasa da Tabakâtü’l-Memâlik’de
“Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-âstân u nuśret-âşiyân >asâkir-i cihân-sitân ile fetw-i
vilâyet-i Qara Boğdan etdikleridir” başlığı altında anlatılan Karaboğdan seferinin bir
tekrarıdır. Eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Koleksiyonu
No:3319’da, diğer nüshası da Esat Efendi Koleksiyonu No:2315’de bulunmaktadır.

Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Koleksiyonu No:3319’da Tabakâtü’l-Memâlik ve


Derecâtü’l-Mesâlik adı altında kayıtlı bulunan eserin metin kısmının başında yaldızla şu
açıklama yapılmıştır: “Kitâb-ı Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik’ den on
altıncı ţabaqa ki, pâdişâh-ı >âlem-penâh ważretleriniñ cülûs-ı hümâyûnlarından berü
vâqi>olan wavâdiŝiñ beyânında olub, her sefer ve bir wâdiŝe müstaqill derecede yazılub,

101
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 102b.
102
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 108b.
103
Agâh Sırrı Levend, Gazavât-Nâmeler, s. 48
104
Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, s. 279.
105
Celâl-zâde, Mohaç-nâme, v. 1b.
106
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 103a
XXXVI

bu yigirmi dördinci derecedir ki, ğazâ-yı Qara Boğdan ile bu sâl-i mübârekde deryâ
yüzinde źâhir olan cihâdı tafśîl ider107.”

Yukarıdaki ifadelere göre, o tarihte Tabakâtü’l-Memâlik olarak bilinen eserin on altıncı


tabakasında Sultan Süleyman’ın tahta çıkışından o ana kadar vuku bulan olaylar
anlatılmaktadır. Başı ve sonu itibariyle bugün tam olarak kabul edilen mevcud
Tabakâtü’l-Memâlik metninde ise Sultan Süleyman’ın tahta çıkışından 964/1557
tarihine kadar vuku bulan seferler ve hadiseler otuzuncu tabakada anlatılmaktadır.
Fetih-Nâme-i Karaboğdan metninde Karaboğdan seferi yirmi dördüncü derecede,
mevcud Tabakâtü’l-Memâlik metninde ise otuz üçüncü derecede anlatılmaktadır. Fetih-
Nâme-i Karaboğdan metninin başlığı olarak değerlendirilebilecek bu ifadede o sene
içerisinde denizlerde yapılan cihadın da bahsi geçmekte, mevcud Tabakâtü’l-Memâlik
metninde ise geçmemektedir. Bütün bunlar kaleme alınma tarihi ve içeriği tam olarak
tespit edilemeyen, mevcud Tabakâtü’l-Memâlik metni gibi tabaka ve derece esasına
göre tanzim edilen müsvedde bir Tabakâtü’l-Memâlik metninin varlığına işaret
sayılabilir. Fetih-Nâme-i Karaboğdan metni de Tabakâtü’l-Memâlik olarak bilinen bu
eserin ilgili bölümünün kopyası veya müsveddesi olarak değerlendirilebilir.

4- Selim-nâme (Meâsir-i Selim Hânî): Daha çok Selim-nâme adıyla anılan ve


Tabakâtü’l-Memâlik tamamlandıktan sonra yazılan eser, Sultan Selim’in şehzadeliğini,
kardeşleriyle olan taht mücadelesini ve saltanat döneminin olaylarını anlatmaktadır.108
Mustafa Çelebi 922/1516’da divan kâtibi olarak devlet hizmetine girdiği için Sultan
Selim dönemiyle ilgili şahidi olmadığı veya iç yüzünü bilmediği olayların birçoğunu
vezir-i azam Pîrî Paşa’dan nakletmiştir:

“Pirî Paşa idi žât-ı mükemmel

Zekâ ve fażl ile ol idi ekmel

Ebû bekr-i Śıddîqin nesli idi

Hidâyet ni>metiyle besli idi

107
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Fetih-Nâme-i Karaboğdan, Süleymaniye Kütüphânesi, Ayasofya Kol.,
No:3319, v. 1b.
108
Kerslake, “Celâlzâde Mustafa Çelebi”, s. 261.
XXXVII

Anuñ taqrîridir mesţûr olanlar

Lisân-ı śıdq ile mežkûr olanlar.109

Selim-nâme’nin 3 Safer 998/12 Aralık 1589’da Mustafa Çelebi’nin oğlu Mahmud


Çelebi tarafından istinsah edilmiş bir nüshası İstanbul Arkeoloji Kütüphanesi No:362’de
bulunmaktadır. Eserin Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Revan Köşkü kitapları
arasında 1274 ve hazine kitapları arasında 1415 kayıt numarası ile bulunan nüshalarının
haricinde bazı Avrupa kütüphanelerinde de nüshaları vardır.110 Arkeoloji müzesindeki
nüshada diğer nüshalardaki yirmi üçüncü fasıl yani Selim-nâme’nin sonundaki hikayeler
kısmı baş tarafa alınmıştır.

Mustafa Çelebi eserin mukaddimesinde, Sultan Selim hakkında yazılmış kitapların


hepsinin olayların iç yüzünden habersiz kişilerin duydukları yanlış rivayetlere ve
uydurmalara dayandığını, kendisinin ise devlet idaresindeki mevkiinden dolayı
gerçekleri bildiğini ileri sürmektedir:

“Selîm Xân-ı rawmet-âşiyânıñ… eyyâm-ı xilâfetlerinde vâqi> olan umûrıñ waqîqatı üzre
taśvîr ü beyânı >ale’ t-tafśîl >âlemde mesţûr olmayub, egerçi selefde ba>żı kümmel te&lîfât u
taśnîfât yazub, şerw u >ıyân eylemişler, kendü taśavvur u pindârları ve xâricden istimâ>
itdikleri ğayr-ı vâqi>axbâr-ı güžâfı yazmışlardır. Zîrâ ol târîxde eţvâr-ı salţanatda bir qâ>ide-i
mümehhede, umûr-ı xilâfetde bir żâbıţa-i müşeyyede mer>î ve maqbûl, derâhim ü dînâr
intiźâm-ı mülk, sikke-i feyż-irtisâm qavânîn ile meskûk, ţarîqa-i iltiyâm-ı awvâl-i memâlik
bir vech ile meslûq idi ki, anlarıñ waqâyıqına bir vezîr-i a>źam ve bir ţuğrâ-yı ğarrâ-yı >âlem-
ârây xižmetine mübâşir olan nişâncı ile kâtib-i dîvândan ğayrı ferdiñ ıţţıla>ı olmazdı. Esrâr-ı
salţanat ve eţvâr-ı xilâfet nihâyet mertebede mawfûź u mażbûţ idi. Erkân-ı sâyire ve gürûh-ı
muqarrebînden >uqûl-i erbâb-ı şükûk u źunûn anıñ derkinde sâlik-i mesâlik-i cünûn
idiler.111”

Mustafa Çelebi bu eseri, Sultan Selim’e olan minnet borcunu ödemek için kaleme
almıştır. Mustafa Çelebi’ye göre, Sultan Selim dönemi ile ilgili yazılanlar yanlış veya
uydurma olduğu için merhum padişahın ruhu bundan rahatsızlık duymakta ve

109
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 27a.
110
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 409.
“Selimnâmenin birer nüshası Dresden 350 ve Londra British Museum kütüphanesinde numara Add
7848’de vardır.”, Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 409.
111
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 23a-23b.
XXXVIII

kendisinden bu dönemde meydana gelen olayları sıhhati üzre anlatması için yardım
istemektedir:

“Kemîne-i xâk-sâr ol žât-ı büzürg-vâr-ı sa>âdet-âŝârıñ yümn-i himmet ü >âţıfetleri ile ğarîq-i
iwsân u keremleri vâqi>olub, şükrân-ı ni>met ü re&fet lâzıme-i dâyire-i beşeriyyetdir, xâţır-ı
fâtire >azm-i śamîmî xuţûr etdi ki, zemân-ı devletlerinde vâqi>olan umûr >alâ-mâ-cerâ tesvîd
ü tawrîr olına. Ve hem merwûm müşârün-ileyhiñ axbâr-ı salţanatlarınıñ śıwwâtı üzre >ıyân u
beyân olınmasına rûwâniyyetleri ţarafından nev>-i işâret daxı olmağın…112”

“Bu sefer-i waqâyıq-meâlde mesţûr olan wuśûśiyyât awvâl-i îcâd u ixtirâ> olmayub,
vuqû>ı üzre erbâb-ı ıţţılâ>dan istimâ>olınan axbâr ve śoñra zemân-ı mübâşeret-awkâmda
müşâhede olınan umûr u âŝârdır ki, śıwwati üzre tawrîr olındı.113” diyerek yazdıklarının
sahih olduğunu garanti eden Mustafa Çelebi ilk iş olarak Sultan Selim’in babasına karşı
ayaklanmış olduğunu yalanlamaya çalışmaktadır.114 Mustafa Çelebi, sanatkârane
inşasıyla ve aralara soktuğu manzum yorumlarıyla olayların objektif ayrıntılarını
kaydetmekten çok olup bitenleri belli bir görüş açısından değerlendirmeyi
amaçlamaktadır. Osmanlı Devleti’ni idealleştirmek, gerek dış düşmanları gerekse iç
düzeni tehdit eder görünen kişileri kötülemek eğilimlerini taşıyan bu görüş gereğince
Sultan Selim, padişahlığı ve zaferleri doğuştan takdir edilmiş bir şehzade olarak
gösterildiği gibi başlıca rakibi Şehzade Ahmed ve onun tarafını tutan vezirler Allah’ın
iradesini anlamamakla, sefahate düşkünlük ve sorumsuzlukla suçlanmaktadır.115

Sultan Selim’in hasletleri ile başlayan Selim-nâme yirmi üç fasıl olarak yazılmıştır: 1-
Sultan Selim’in övülecek vasıfları ve hasletleri, 2- Trabzon valiliği esnasında meydana
gelen olaylar, 3- O dönemde Osmanlı Devleti’nin askerî durumu ve vezirlerin hali, 4-
Gürcistan seferi, 5- Şehzade Selim’in oğlu Süleyman’a sancak istemesi, Kefe
sancağının inayet olunması ve bu bahane ile Kefe’ye geçmesi, 6- Kırım hanı Mengli
Giray ile görüşmesi ve hanın oğlu Saadet Giray’ın kendisine bağışlanması, 7- Şehzade
Selim’in Akkirman’a gelerek babası ile görüşme isteği üzerine meydana gelen olaylar,
8- Şehzadeler arasındaki kavgalardan dolayı Anadolu’da Şeytankulu isyanın çıkması 9-
Bu isyanı bastırmak için vezir-i azam Ali Paşa’nın Anadolu’ya geçmesi ve isyancılarla
savaşı, 10- Şehzade Selim’in İstanbul’a hareket etmesi ve babası ile savaşması, 11-

112
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 24a.
113
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 24a.
114
Bkz. Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 24b-29b.
115
Kerslake, “Celâlzâde Mustafa Çelebi”, s. 261
XXXIX

Savaştan kurtularak tekrar Kefe’ye dönmesi, 12- Şehzade Ahmed’in tahta çıkmak için
İstanbul civarındaki Maltepe’ye gelmesi ve bu esnada meydana gelen olaylar, 13-
Şehzade Selim’in ikinci kez İstanbul’a davet olunması ve Osmanlı tahtına oturması, 14-
Sultan Selim’in Yenişehir’de şehzade Ahmed’i mağlup etmesi, arkasından Bursa’ya
giderek bazı şehzadeleri ortadan kaldırması ve Saruhan’da şehzade Korkud’u bertaraf
etmesi, 15- İran seferi ve Çaldıran muharebesi, 16- Amasya’da kışlaması, bahar’da
Kemah’a varması ve Alaüddevle üzerine yürümesi, 17- Diyarbakır ve Doğu
Anadolu’nun itaat altına alınması, 18- Acem tarafına asker gönderilmesi, 19- Mısır
seferi, 20- İstanbul’a dönüş, 21- Celâlî isyanının çıkması ve Ferhat Paşa’nın bunların
üzerine gönderilmesi, 22- Sultan Selim’in vefatı, 23- Bazı acayip hikayeler.116

5- Mevâhibü’l-Hallâk fî Merâtibi’l-Ahlâk (Enîsü’s-Selâtîn ve Celîsü’l-Havâkîn):


Eserin asıl ismi Mevâhibü’l-Hallâk fî Merâtibi’l-Ahlâk ise de üç padişahın (Sultan
Süleyman, II. Selim ve III. Murad) görüşüne sunulduğu için sonradan Enîsü’s-Selâtîn
diye isimlendirilmiştir. Güzel ahlakın faydalarını ve kötü ahlakın zararlarını konu
edinen bu eser elli altı bab ve bir hatime üzerine tertib edilmiştir. Mustafa Çelebi bu
eserini emekli olduktan sonra kaleme almış ve ilk olarak Sultan Süleyman’a ithaf
etmiştir. Eserin mukaddimesi esma-i hüsnâ şerhi ile sonu da Hazret-i Peygambere
salavat ile süslenmiştir.

Mustafa Çelebi Mevâhibü’l-Hallâk’ın bazı kısımlarını bizzat tezkire sahibi Aşık


Çelebi’ye okumuştur:

“Ba>de’ t-teqâ>üd fenn-i axlâqdan Mevâhibü’ l-Xallâq fî Merâtibi’ l-Axlâq nâm bir kitâb tertîb
etmişlerdir. Bir iki faślın wakîre kendüler oqudılar, mu>cize ve siwrî, şi>r ve inşâ żımnında
terkîb etmişler.117”

Eserin 964/1557 tarihinde yazılmış bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Aşir Efendi
Koleksiyonu No:174’de, 986/1578-79 tarihinde yazılmış bir nüshası Hacı Mahmud
Efendi Koleksiyonu No:1578’de, 994/1585-86 tarihinde yazılmış bir nüshası Hamidiye
Koleksiyonu No:706’da, istinsah tarihi belli olmayan diğer nüshaları da Fatih
Koleksiyonu No:3521’de, Mihrişah Sultan Koleksiyonu No:275’de ve Zühdü Bey
Koleksiyonu No:639’da bulunmaktadır. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Merkez
Kütüphanesi, Nadir Eserler Bölümü No:6 ve 598’de, Nûr-ı Osmaniye Kütüphanesi

116
Bkz. Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 30b-33a.
117
Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-Şuarâ, v. 182b.
XL

No:2629’da, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revan Koleksiyonu No:410 ve


396’da ve Ahmed Salis Koleksiyonu No:3068’de de nüshaları bulunmaktadır.

Uzun bir mukaddimesi bulunan Mevâhibü’l-Hallâk şu şekilde tertip edilmiştir:

1- Mertebe-i îmân, 2- Mertebe-i ahlâk, 3- Mertebe-i sıdk, 4- Mertebe-i ibâdet, 5-


Mertebe-i ihlâs, 6- Mertebe-i duâ, 7- Mertebe-i hayâ, 8- Mertebe-i tevekkül, 9- Mertebe-
i rızâ, 10- Mertebe-i emânet, 11- Mertebe-i saâdet, 12- Mertebe-i akl, 13- Mertebe-i
şükr, 14- Mertebe-i sabr, 15- Mertebe-i ulüvv-i himmet, 16- Mertebe-i edeb, 17-
Mertebe-i tevâzu, 18- Mertebe-i afv, 19- Mertebe-i saltanat, 20- Mertebe-i vezâret, 21-
Mertebe-i adâlet, 22- Mertebe-i meşveret, 23- Mertebe-i şecâat, 24- Mertebe-i ısnân u
sahâvet, 25- Mertebe-i ilm ü suhan, 26- Mertebe-i nasîhat, 27- Mertebe-i kitmân-ı esrâr,
28- Mertebe-i iffet, 29- Mertebe-i hilm, 30- Mertebe-i vefâ, 31- Mertebe-i şefakat, 32-
Mertebe-i riâyet-i hakk, 33- Mertebe-i azm, 34- Mertebe-i hazm, 35- Mertebe-i gayret,
36- Mertebe-i ferâset, 37- Mertebe-i hayrât u müberrât, 38- Mertebe-i teyakkuz u
hayret, 39- Mertebe-i teennî ü teemmül, 40- Mertebe-i hıkd u hased, 41- Mertebe-i
mücaleset-i ahyâr, 42- Mertebe-i iğtinam-ı fursat, 43- Mertebe-i sebat, 44- Mertebe-i izz
ü züll, 45- Mertebe-i cidd ü cehd, 46- Mertebe-i samt u sükût, 47- Mertebe-i betâlet, 48-
Mertebe-i mezemmet ü gaybet, 49- Mertebe-i riâyet-i ahd, 50- Mertebe-i nef ü zarr, 51-
Mertebe-i siâyet ü nemimet, 52- Mertebe-i incâh-ı hâcât, 53- Mertebe-i siyâset, 54-
Mertebe-i tama, 55- Mertebe-i tahâret, 56- Mertebe-i salavât118.

Mustafa Çelebi’nin bu eserinde de kaleminin kudreti görülmektedir. Her mertebe izah


edildikten sonra o mertebe ile ilgisi olan ayet, hadis, hikmetli söz ve hikâyeler
zikredilmek suretiyle okuyucu aydınlatılmaktadır.

6- Delâil-i Nübüvvet-i Muhammedî ve Şemâil-i Fütüvvet-i Ahmedî (Terceme-i


Meâricü’n-Nübüvve fî Medârici’l-Fütüvve): Mustafa Çelebi’nin bu eseri Meâricü’n-
Nübüvve fî Medârici’l-Fütüvve adlı siyer kitabının tercümesidir. Meâricü’n-Nübüvve fî
Medârici’l-Fütüvve, 954/1547’de vefat eden ve Molla Miskin diye anılan Muinüddin
El-Hac Muhammed El-Fevahî tarafından kaleme alınmış peygamberler tarihi ve Hz.
Peygamberin hayatından bahseden Farsça bir eserdir.

118
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Mevâhibü’l-Hallâk fî Merâtibi’l-Ahlâk, Süleymaniye Kütüphânesi, Aşir
Efendi Kol., No:174, v. 3a-3b
XLI

Mustafa Çelebi Meâricü’n-Nübüvve’yi nişancı iken tercüme etmiştir: “Nişâncı iken


Ma>aricü’ n-Nübüvve nâm vaśf-ı resûlde bir kitâbı inşâ-i laţîf ve ibdâ>-ı naźîfle Fârsî’ den
terceme edüb ve çoq hüner xarc ve xayli ma>ârif derc etmişlerdir.119”

Eser bir mukaddime, dört rükün ve bir hatime üzerine tertip edilmiştir. Birinci rükünde
Hz. Muhammed’in nuru ve bunun bazı peygamberlere geçişi ve son olarak da Hz.
İsmail’den nurun gerçek sahibi Hz. Muhammed’e intikali anlatılmaktadır. İkinci
rükünde Hz. Muhammed’in peygamber olarak görevlendirilmesi, üçüncü rükünde
vahiy, hicret ve mirac konuları, dördüncü rükünde ise hicreten vefatlarına kadar olan
olaylar ve mucizeler anlatılmaktadır.

Delâil-i Nübüvvet-i Muhammedî’nin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih


Koleksiyonu No:4289’da diğer nüshası da İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi,
Nadir Eserler Bölümü No:4110’da bulunmaktadır120.

Meâricü’n-Nübüvve 1033/1624 tarihinde Mısır’da vefat eden Üskübî Altı Parmak


Mehmed Efendi tarafından da asıl ismi ile tercüme edilmiş ve bu tercüme basılmış
olduğu için Mustafa Çelebi’nin çevirisine nazaran daha meşhur olmuştur.121

Mustafa Çelebi, eserinin mukadddimesinde kısaca şunları söylemektedir:

Sultan Süleyman 959/1552 tarihinde “Mawmiyye-i Edirne… taxt-gâhında ârâm u qarâr


eylemişlerdi. Kemîne-i şikeste-bâl, kemterîne-i ża>îfü’ l-awvâl Muśţafa bin Celâl >atebe-i
>ulyâlarında xižmet-i ţuğrâya iştiğâlde olub, çâker-i qalîlü’ l-biżâ>a bi-wasebi’ l-istiţâ>a
müţâla-i kütüb-i tevârîx ü siyer ideriken ittifâq kümmel-i diyâr-ı Xorasan’ dan…
Mu>inülmiskin… netâyic-i ţab>-ı dürer-bârı olan gevher-i âb-dâr ile axbâr-ı seyyidü’ l-ebrâr
cemî> (cem>) u tertîb idüb… vuqûfa müfîd ü nâfi> bir kitâb-ı müsteţâb te&lîf ü taśnîf idüb,
Ma>âricü’ n-Nübüvve tesmiye eylemişler… Vaqâyi> ü wikâyât-ı seyyidü’ l-mürselîn Fârîsî
lisân ile beyân olınmış. Ekŝer ahâlî-i Rum ol zebân ile mûnis olmayub, fevâyid-i >âmm olub,
herkes xulâśa-i mevcûdâtıñ tâ ibtidâdan intihâya varınca vuqû> olan awvâl-i sa>âdet-
meâllerine ıţţılâ>içün mežkûr kitâb-ı müsteţâb Türkîye terceme olınmaq dâ>iyesi xâţır-ı >âţır
içün xalecân eyledi… Ol kitâb-ı müsteţâb ki, deryâ-yı ma>ânî ve bawr-i elqâbdır, beyân
olınan vaqâyi>de rivâyât-ı muwtelife îrâd olınmış, ol rivâyetleriñ cümlesi žikr olınmayub,

119
Aşık Çelebi, Meşâirü’ş-Şuarâ, v. 182b.
120
Süleymaniye Kütüphanesi, Serez Kol., No:1813’de aynı isimle Mustafa Çelebi’ye atfedilen bir eser
daha bulunmaktadır.
121
Bursalı Mehmed Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri 1299-1915, C. 3, Haz. İsmail Özen, Meral
Yayınları, İstanbul 1975, s. 38.
XLII

birisi ile iktifâ olınub, taţvîlden ictinâb olınmağın meh-mâ-emken intixâb olındı. Ve cenâb-ı
risâlet-penâha… küffâr u münâfıqînden śâdır olan aqvâl ü awvâl-i pesendîde ţayy qılındı.
Taqśîr ü tebdîle waml olınmaya, bu sifr-i sa>âdet-meâb naźar-ı qabûlleri ile kâm-yâb olan
erbâb-ı kerem ve aśwâb-ı luţf u ni>amdan mültemes ü mes&ûl, mütemennâ u me&mûldür ki,
mecâlis-i kerîme ve mawâfil-i >aźîmelerinde oqındıqça evvelen wâmî-i dîn-i mübîn olan
pâdişâh-ı müslimîniñ cenâb-ı rawîm ü ğafûrdan… mağfiret ü ğufrânları, ŝâniyen câmi>-i
siyer-i seyyidü’ l-mürselîn merwûm Mu>în-i Miskîn’ iñ tezâyüd-i rawmet ü ünsleri içün,
ŝâliŝen mütercimü’ l-kelâm eż>afü’ l-enâm Muśţafa bin Celâl’ iñ >afv-i seyyiât u âŝâmı
bâbında fâtiwa iwsân idüb, kendü ecirleri bâğını âbâd ideler.122

7- Hediyyetü’l-Müminîn: Mustafa Çelebi’nin risale şeklinde bir takım münasip


hikâyelerle tevhid, peygamber sevgisi, dört halife (Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz.
Osman ve Hz. Ali)nin evsafı, iyi ahlak, Allah’a kalben bağlılık ve en sonunda da
peygamberin torunları İmam Hasan ve İmam Hüseyin hakkındaki hürmeti konu edinen
kısmen mensur ve kısmen manzum eseridir. Yirmi altı varak olan bu eserin nesih hatla
yazılmış bir nüshası İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Nadir Eserler Bölümü
No:7204’de bulunmaktadır123. Risalenin sonunda “Nişânî xâk-râh-ı Muśţafadır124”
mısraı vardır.

8- Cevâhirü’l-Ahbâr fî Hasâili’l-Ahyâr: Arap müelliflerinden Ebu Hafs Siracüddin


Ömer b. İbrahim El-Ensârî’nin ahsenü’l-kasas olarak bilinen Hz. Yusuf kıssasına dair
kaleme aldığı eserin Mustafa Çelebi tarafından yapılmış tercümesidir. Zehrü’l-Kimam fî
Kıssat-ı Yusuf Aleyhi’s-selatü ve’s-selam isimli bu eser on yedi meclis (kısım) üzerine
tertip edilmiştir. Cevâhirü’l-Ahbâr’ın hattı çok düzgün bir nüshası Nur-ı Osmaniye
Kütüphanesi No:2356’da, diğer bir nüshası da İstanbul Üniversitesi Merkez
Kütüphanesi, Nadir Eserler Bölümü No:787’de bulunmaktadır.

Mustafa Çelebi bu tercümeyi yaşı yetmişi geçtikten sonra emeklilik hayatında yaptığını
kısaca şöyle anlatmaktadır:

“Erbâb-ı >ilm ü kemâliñ bendesi, aśwâb-ı fażl u efżâliñ çâker-i efgendesi, keŝret-i âŝâm u
žünûb ile ma>yûb keŝîrü’ l-melâl, laqabda Nişânî-i eż>afü’ l-enâm Muśţafa bin Celâl… ibtidâ-
i neş&et-i >ömr ü civânî ve ol neşv ü nemâ-i zinde-gânîden müddet-i wayât-ı müste>âr sâl-i

122
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Delâil-i Nübüvvet-i Muhammedî ve Şemâil-i Fütüvvet-i Ahmedî,
Süleymaniye Kütüphânesi, Fatih Kol., No:4289, v. 2b-4a.
123
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 413.
124
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Hediyyetü’l-Müminîn, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü, No:7204, v. 26a.
XLIII

seb>înden tecâvüz eyledi… >ulemâ-i müteqaddimîn ü müteaxxirîn, fużalâ-i menâqıb-şi>âr-ı


mütebaxxirîniñ… te&lîf ü taśnîf etdikleri kitâblara muţâla>a ile śarf-ı ahd ü zemân, bežl-i
ţâqât u tüvân eyledi. Çihil sâlden ziyâde qıdve-i selâţîn-i rub>-ı meskûn, >umde-i wavâqîn-i
celâlet-nümûn olan südde-i sâmî-cenâb-ı >Oŝmâniyâna vâsıţa-i aqlâm-ı >adâlet-irtisâm ile
xidmet-kâr, xâśśaten zemân-ı a>cûbe-âŝâr-ı Selîm Xânîde… ve südde-i >âlî-mekân-ı
Süleymânîde… yigirmi yıl miqdârı kâtib-i esrâr-ı waqâyıq-şi>âr u daqâyıq-âŝâr olub, meśâliw
ü mühimmât-ı müslimîn îfâsına mehmâ-emken dâyire-i i>tidâlde pîşe-ver ve ţâvus-ı cân u
cenân >arśa-i naśfetde cilve-ger oldı. Yigirmi dört yıl miqdârı daxı inşâ-i menâşîr-i xâqânî ve
ţuğrâ-yı >âlem-ârâ-yı gîtî-sitânî xidemâtına mübâşir ü râ>î olub, śad hezâr şükr ü wamd ü bî-
şümâr ważret-i Waqqa… müddet-i mesfûrede rıżâ-i rawmânî ve şerî>at-ı wamîde-i benî
>Adnânî üzre… qıyâm-ı tâm idüb, awkâm-ı mehâmm-ı enâmda cevre rıżâ u ixtiyâr, źulme
inqıyâd u iqtidâr gösterilmedi… Faqîr-i keŝîrü’ t-taqśîrde hücûm-ı avân-ı şeyxûxet aqlâm ile
meşâğil ve mühimmât-ı salţanat îfâsında >adem-i iqtidâr u qudret yüz göstermegin ferâğat
olındı… lisân-ı >Arab’ da te&lîf olınmış bir kitâb-ı fâxir… ele getürilüb, meger Qur’ ân-ı
>aźîmde awsenü’ l-qaśâś olan qıśśa-i ważret-i Yûsuf-ı śıddîq imiş… >Arab beliğlerinden…
Ebû Wafś >Ömer bin İbrâhîmü’ l-Enśârî… tertîb-i >acîb ile te&lîf, üslûb-ı ğarîb üzre taśnîf
eylemiş Zehrü’ l-kimâm ile müsemmâ bir bâğ-ı ra>nâ ve wadîqa-i wâţır-güşâ ki… reyâwîn-i
>anber-âyîn ile ţolu bir ravża-i cennetdir… elsine-i enâmda ol qıśśa-i pür-wiśśe ekŝer ţarz-ı
naźm ile muvaşşaw u ârâstedir, Türkî dilde neŝr ile qıśśa-i Yûsuf meşhûr olmaduğı eclden ol
kitâb-ı celîlü’ ş-şân >Arabîden Türkî dil ile terceme olınmağa cür&et olındı… Cevâhirü’ l-
axbâr fî Xaśâili’ l-axyâr ile tesmiye olındı.125”

Cevâhirü’l-Ahbâr da Zehrü’l-Kimam gibi on yedi kısım üzerine tertip edilmiştir ve her


kısmın sonunda manzum bir bölüm bulunmaktadır. Mustafa Çelebi bu tercümeyi Sultan
Süleyman’ın oğlu Şehzade Selim için yapmıştır. Eser III. Osman (1754-1757)
zamanında saray kitapları arasından çıkarılarak Nur-ı Osmaniye Kütüphanesi’ne
verilmiştir. Güzel bir nesihle kaleme alınan, cilt ve kabı son derece sanatlı olan bu eser,
yüz yetmiş beş varaktır.

Tercümenin sonunda eserin 23 Ramazan 972/24 Nisan 1565 tarihinde tamamlandığını


bildiren şu manzume bulunmaktadır:

>Avn-i Waqq ve himmet-i xayrü’ l-enâm

Źâhir oldı wamdü li’ llâh ey hümâm

125
Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Cevâhirü’l-Ahbâr fî Hasâili’l-Ahyâr, Nur-ı Osmaniye Kütüphanesi
No:2356, v. 6b-9a.
XLIV

Evvel-i faśl-ı rebî>idi zemân

İrişüb yigirmi üçe mâh-ı śıyâm

Âxir-i >aśr idi rûz-ı müsteţâb

Eylemişdi >arż-ı çehre mihr-i şâm

İttifâqâ feyż idüb fażl-ı İlâh

Bu kitâba geldi wüsn-i ixtitâm

Ţab>-ı fâtir eyleyüb wamd-i delim

İstedi Waqqdan irişe feyż-i tâm

Çekmedin dil zawmet ve renc-i wisâb

Bî-ta>ab târîx ola wasbe’ l-merâm

Bu du>â maqbûl olub ol dem hemîn

İrdi ţab>a feyż-i Wayy-ı lâ-yenâm

Hâtif-i ğaybî didi târîxini


126
Qıśśa-i Yûsuf bugün oldı temâm .

9- Kanun-nâme: Mustafa Çelebi’nin nişancılığı zamanında tedvin edilen kanunları


içeren bu eserin bir nüshası “Mecmuatü’l-Kavanin” adı altında Süleymaniye
Kütüphanesi, Reisülküttab Koleksiyonu No:1004’de bulunmaktadır. Eserde “Nişâncı
Celâl-zâde merwûmıñ qânûnuna müte>alliq ba>żı tawrîrâtıdır ki žikr olınur” başlığı
altında yaya, müsellem, yörük, voynuk kanunlarıyla çeltik kanunu ve ayrı ayrı iki yüze
yakın yeni veya değiştirilmiş kanun bulunmaktadır. Mustafa Çelebi’nin eski ve yeni
kanunları şerh ve tadil suretiyle tedvin ettiği kanunlara kanun-ı cedid denilmektedir.
Mustafa Çelebi’nin tertip eylediği kanunlara ait madde veya fasıllar kütüphanelerdeki
kanun-nâmelerde Koca Nişancı veya Celâl-zâde diye zikredilmektedir. Bunlardan
Mustafa Çelebi’ye ait bir kanun-nâme Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya
Koleksiyonu No:2894’de, bir diğeri Fatih Koleksiyonu No:3507’de, içinde Mustafa
Çelebi’nin kanun-nâmesinin bulunduğu bir eser de aynı kütüphanede Harput
Koleksiyonu No:283’de bulunmaktadır.

126
Celâl-zâde, Cevâhirü’l-Ahbâr, 174b-175a.
XLV

10- Tarih-i Kal’a-i İstanbul ve Mâbed-i Ayasofya (Tuhfetü’l-Mülûk): Farsçadan


tercüme edilen bu eser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muallim
Cevdet Yazmaları No:138’de bulunan mecmuanın içindedir. Otuz üç varaklık eserin
içeriği şu şekildedir: Mukaddime, Sultan Süleyman’ın medhi, alfabe harfleriyle (huruf-ı
hecâ) tertip edilmiş bir kaside, risalenin yazılış sebebi, imparator Justinyen
(Ustunyano)’in olayı, Ayasofya’nın binası, Ayasofya’nın binası hakkında imparatorun
rüyası, Ayasofya’nın kubbesi ve zineti, Baba Cafer’in medhi, imparatorun Ayasofya
camii mimarına gazap etmesi.

1165/1752 tarihinde istinsah edilen bu nüshanın fasılları arasında manzum parçalar


vardır. Uzunçarşılı haklı olarak bu eserin Mustafa Çelebi’nin bahsedilen eseri
olmadığından şüphelenmekte ve şunları söylemektedir: “Bu eserin hiçbir yerinde Celâl
zâde’ye dair bir kayıt görmediğimden şüpheliyim; çünkü tercümedeki manzumelerden
ikisinin makta beyitlerinde Senayi mahlası geçiyor; aynı zamanda eser İstanbul
kalesinden bahsetmiyerek doğrudan doğruya Ayasofya’dan bahsetmektedir. Osmanlı
müelliflerinin bahsettiği Celâl zâde’nin eseri bu eser olmamalıdır.127”

11- Mensur Şeh-nâme: Bursalı Mehmed Tahir Osmanlı Müellifleri’nde adını


vermediği başka bir eserden naklen Mustafa Çelebi’nin Mensur Şeh-nâme
Tercümesi’nin bulunduğunu söylese128 de bu esere henüz rastlanılmamıştır.

Mensur Şeh-nâme’nin haricinde Mustafa Çelebi’nin özellikle konumundan dolayı


münşeat tarzında bir eserinin olmasına mutlak gözüyle bakılsa da bu esere de henüz
rastlanılmamıştır. Uzunçarşılı da Mustafa Çelebi’nin münşeatını içine alan bir
mecmuasının olması gerektiğini, fakat toplu halde münşeatına rastlamadığını
bildirmektedir. Yine Mustafa Çelebi’nin bazı mecmua ve şuara tezkirelerinde Nişanî
mahlasıyla manzumelerinin bulunduğunu, fakat divanının olduğuna dair bir kayıt
bulamadığını zikretmektedir.129

Mustafa Çelebi’nin Türkçe, Arapça ve Farsça’daki kudreti, dile hâkimiyeti ve


zamanının ağdalı ve münşiyâne Türkçesindeki başarısı eserleriyle özellikle de
Tabakâtü’l-Memâlik ile sabittir. Nişancı olduğu için Nişanî mahlasıyla eserlerinde yer
yer manzume ve mesnevileri yer veren Mustafa Çelebi, asıl maharetini nesirde

127
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 416.
128
Bkz. Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, C. 3, s. 38.
129
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 417.
XLVI

göstermiş ve nesir alanında kazandığı şöhreti şiir alanında kazanamamıştır. Latîfî,


Mustafa Çelebi’nin şiirle fazla meşgul olamamasını ve doğal olarak nesirde kazandığı
şöhreti şiirde kazanamamasını işlerinin çokluğuna bağlayarak şunları söylemektedir:
“Kayıt ve işlerinin çokluğundan ruhsat ve fırsat bulamadığı için şiirle fazla meşgul
olamamışlardır. Bu yüzden inci saçan şiirleri vakit vakit görülmüş ve nadir ortaya
çıkmıştır.130”

Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’de Nişânî mahlasıyla yazdığı manzumelerden


birkaçı şu şekildedir:

Muwammed çün resûlullâhımızdır

Qıyâmetde şefâ>at-xâhımızdır

Nişânî ol şehiñ biz bendesiyüz

Kemîne bende-i efgendesiyüz.131

Penâhıdır cihân ehliniñ ol şâh

Günin günden ziyâde ide Allah

Nişânî’ niñ qabûl ola du>âsı


132
Cenâb-ı Waqq’ dan ümîž ü recâsı.

Dükenmez şerw olursa merz ü bûmı

Qoma elden Nişânî medw-i Rum’ ı

Ki ţoprağına qurb-ı nisbetiñ var

Şifâ-baxş ol qulûba wikmetiñ var.133

Mustafa Çelebi’nin kendisi gibi divan kâtibi olan ve babasının bazı eserlerini güzel bir
ta’likle istinsah eden oğlu Mahmud’un da babası gibi şiirler söylediği Tabakâtü’l-
Memâlik’in sonunda Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Süleymaniye Camii için
yazdığı aşağıdaki manzum tarihten anlaşılmaktadır.

Çün urılmışdı esâsı sa>d-sâ>atde anuñ

Lâ-cerem itmâma irişdi bi->avn-i Kird-gâr

130
Latîfî, Latîfî Tezkiresi, s. 355.
131
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 103a.
132
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 129a.
133
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 391b. Ayrıca bkz. v. 136b, 305b, 343b.
XLVII

Didi Mawmûd bendesi ta>źîm ile târîxini

Câmi>-i sulţân-ı >âdil pâdişâh-ı kâm-kâr.134

Mustafa Çelebi, oldukça cömert olduğu için yazdığı manzumelere meclisine devam
eden şairler nazireler kaleme almışlarsa da bu Mustafa Çelebi’nin şiirdeki kudret ve
maharetinden ziyade kendisinden caize almak için yapılmış olsa gerektir. Mustafa
Çelebi’nin yazdığı bir manzumeye verilen cevaba aşağıdaki beyitler güzel bir örnektir:

“Nedir ey dil bu âh u nâle, >aşqı böyle fâş itmek

Saña mı qaldı ey dîde cihânı böyle yaş itmek

Gider mi śafwa-i waseniñde xaţţıñ sünbül-i terdir

Żarardır bu muwaqqaq al evrâqı tirâş itmek

Egerçi ki, bu şi>re çoq cevâb dinilmişdir, lâkin eş>ârdan biri daxı buña cevâb olmaz:

Lebleriñ yâdına câna şehd ü şeker-bâr şi>r

Dişleriñ naźmıyla olur lü&lü&-i şeh-vâr şi>r

Nuţq-ı Îsâ śanurım dil-mürdeler iwyâsına


135
Nâz ile ol ğonce-leb kim oquya her-bâr şi>r. ”

134
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 428b.
135
Sehî, Tezkire-i Sehî, s. 34.
III. BÖLÜM

TABAKÂTÜ’L-MEMÂLİK VE DERECÂTÜ’L-MESÂLİK
1- Eserin İsmi: İslam tarihinde Kitabü’l-Memâlik ve’l-Mesâlik, Kitabü’l-Mesâlik ve’l-
Memâlik isimleriyle İdrîsî136 ve İbn Hurdadbih137 gibi yazarlar tarafından kısmen
coğrafya kitabı sayılabilecek eserler kaleme alınmıştır. Mustafa Çelebi de hem isim
konusunda hem de içerik konusunda klasik Arap edebiyatının etkisinde kalarak eserinde
tarihsel gerçeklerle betimlenmiş Osmanlı Devleti’nin coğrafyasını anlatmayı amaç
edinmiş gibi görünmektedir. Ayrıca eserine Mesâlik ve Memâlik kitaplarının şemasına
uygun düşen kapsamlı bir fihrist138 de koymuştur. Mustafa Çelebi eserinin ismini ve
tertibini şöyle anlatmaktadır:

“Bu târîx-i fâxir ve bawr-i zâxir niçe memâlik ü mesâliki muwîţ ü wâvî, niçe derecât u
vâqi>âtı müştemil ü râvî olduğı eclden Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik deyü
tesmiye olınub, otuz ţabaqa, üç yüz yetmiş beş derece üzerine tertîb olundı.139”

Otuz tabaka, üç yüz yetmiş beş derece üzerine tertib edilen eserde devlet erkânı,
beylerbeyleri ve sancakbeyleri, kaleler, yaya ve müsellem tâyifesi, akıncılar, deniz
kuvvetleri, İstanbul’daki kaleler, camiler, mescidler, Rumeli’deki kaleler, nehirler,
madenler ile Cezâyir, Eflak ve Boğdan, Trablus, Budin, Tımışvar, Anadolu, Karaman,
Rum, Erzurum, Diyarbakır, Van, Halep, Şam, Mısır, Haremeyn-i Şerifeyn, Yemen,
Bağdad, Loristan ve Basra bölgelerinin idari taksimi derece derece verilmektedir.
Bunlardan sonra eserin ağırlık noktasını oluşturan otuzuncu tabaka gelmektedir ve
burada Sultan Süleyman döneminin olaylarından, seferlerinden ve fetihlerinden
bahsedilmektedir. Mustafa Çelebi bunu şu şekilde ifade etmektedir:

136
Carl Brockelmann, Geschichte Der Arabischen Litteratur (GAL), S I, Leiden 1937, s. 877.
137
Carl Brockelmann, Geschichte Der Arabischen Litteratur (GAL), G I, Leiden 1943, 226.
138
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 7b-15a
139
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 7b.
XLIX

“Ważret-i pâdişâh-ı şerî>at-penâh u >adâlet-sipâhıñ… serîr-i sa>âdet-maśîr ü xilâfet-te&ŝîr-i


>Oŝmân’ a cülûs-ı hümâyûnları ile hengâm-ı salţanat-ı qâhire ve eyyâm-ı xilâfet-i
bâhirelerinde źuhûr iden wavâdiŝ ü vâqı>âtıñ tafśîli ve fütûwât-ı behçet-âyât ve ğazavât-ı
nuśret-âyâtıñ beyânındadır.140”

Mustafa Çelebi, başlangıç itibariyle Mesâlik ve Memâlik kitaplarının içeriğine uygun bir
eser kaleme almışsa da netice itibariyle yirmi dokuz tabakadan oluşan bu kısmı fihrist
niteliğinden öteye taşırmamıştır. Dört yüz yirmi sekiz varaklık eserin on beşinci
varağında başlayan141 ve eserin sonuna kadar devam eden otuzuncu tabakanın eserde
kapladığı alan yazarın asıl niyetini ortaya koyması açısından önemlidir. Zira Mustafa
Çelebi, eserin hem ismine hem de başlangıç kısmına aykırı olarak otuzuncu tabakadan
itibaren başka bir üslupla tarihi olayları nakletmeye yönelmektedir. Ancak Tabakât’ül-
Memâlik’in bazı nüshalarında bulunan derkenarlar142, bazı nüshalarında ise metne dâhil
edilerek verilen bu derkenar metinleri143 eserin isminde ve fihrist kısmında zikri geçen
hususların gözardı edilmediğini göstermektedir.

Metne dâhil edilerek verilen derkenar metinlerine kaynaklık ettiğini düşündüğümüz ve


metnin tesisinde esas kabul ettiğimiz İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Nadir
Eserler Bölümü, No:5997’de bulunan derkenarın bir kısmı tıraşlanma esnasında
kesilmiş olsa da metnin içeriği anlaşılmakta ve bu derkenar lafız olarak metne dâhil
edilerek verilen derkenarlarla aynı özellikleri taşımaktadır. Eksik kısımları, metne dâhil
edilerek verilen derkenar metinlerinden tamamlanan bu derkanar metni şu şekildedir:

“Bu dîbâce-i hümâyûnda beyân olınduğı (üzre ţabaqât-ı) >asâkir ü memâlik muqaddem
yazılub, qâ>ide-i (ma>hûde üzre) anlar evvel tawrîr olınmaq münâsib idi. Velâkin (tafśîl-i
>asâkir) ve eqâlîm-i mawmiyye ve beyân-ı qılâ> u wuśûn-ı maśûne (cild-i vâwide)
mütewammil olmayub, kitâb-ı muţavvel olmaq lâzım (gelmegin memâlik) ve >asker
ţabaqaları cild-i axîre qonılub (bunda icmâl üzre) beyân olındı. Ţabaqa-i ŝelâŝîn ki, axbâr u
wavâdiŝ (ve vâqı>ât)-ı pâdişâh-ı rû-yi zemîndir, muqaddem žikr olındı. (Her qażiyye ve

140
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 15a.
141
Bu bilgi, metnin tesisinde esas kabul edilen İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Nadir Eserler
Bölümü, No:5997’de bulunan nüshaya dayanmaktadır.
142
İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü, No: 5997, v. 15a ve Süleymâniye Kütüphânesi, Hekimoğlu
Koleksiyonu, No: 778, v.18a.
143
Süleymâniye Kütüphânesi, Fatih Koleksiyonu, No: 4423, v. 14a; British Museum, Add. 7855, v. 15b;
British Museum, Add. 24,959, v. 13b; British Museum, Or. 1590, v. 6b; Bibliotheque Nationale, Suppl.
Turc 165, v. 8a; Nationalbibliothek, H. O. 41, v. 14a-b.
L

wâdiŝe) xuśuśen esfâr-ı źafer-âŝârdan her sefer-i ferxunde-(meâŝir içün) bir derece ta>yîn
olındı.144”

Süleymaniye Kütüphânesi, Hekimoğlu Koleksiyonu, No:778’de bulunan derkenar ise


lafız olarak diğerlerinden farklı, ama aynı içerikte bilgiler vermektedir. Diğer derkenarın
ve metne dâhil edilerek verilen derkenar metinlerinin bir anlamda özeti sayılabilecek bu
derkenar metni de şu şekildedir:

“Bu ţabaqât-ı külliyye-i memâlik ve derecât-ı >asker-i źafer-mesâlik muqteżâ-yı tertîb-i bedî>
üzre taqdîm olınsa cüŝŝe-i kitâb cild-i vâwide mütewammil olmayub, ziyâde muţavvel olmaq
lâzım geldügi eclden memâlik ve >asker awvâli mufaśśalan mücelled-i âxerde beyân olınub,
dîbâce-i hümâyûnda >asker ve memleket umûrı icmâlen žikr olınub, eyyâm-ı hümâyûnda
źuhûr iden vaqâyi>ü wikâyât taqdîm olındı.145”

Derkenar metinlerinde üzerinde durulan ilk husus, eserde ilk yirmi dokuz tabakada
bahsedilen konulara yer verildiği takdirde kitabın bir ciltten fazla olma endişesi
taşındığı için bunlara kısaca değinildiğidir. İkinci husus ise eserde anlatılacak konuların
tek cilde sığmayacak kadar hacimli olmalarından dolayı ikinci bir cildin planlandığıdır.
Bunu Üniversite nüshasında bulunan “memâlik ve >asker ţabaqaları cild-i axîre
qonılub… beyân olındı” ifadesi ile Hekimoğlu nüshasında bulunan “memâlik ve >asker
awvâli mufaśśalan mücelled-i âxerde beyân olınub” ifadesi açık bir şekilde
göstermektedir. İkinci bir cildin varlığını net bir şekilde ortaya koyan bu ifadelere
rağmen şimdiye kadar böyle bir esere rastlanılmamıştır. Sultan Süleyman dönemi
olaylarının sistematik bir parçası olan Osmanlı Devleti’nin coğrafyasının, ordusunun ve
yönetiminin anlatıldığı bu cildin kendisinin veya müsveddesinin bulunamaması
yazılmadığına işaret sayılmamalıdır. Mustafa Çelebi bu cildi yazmamış olsaydı eserinin
ismi ile müsemması birbirini tutmamadığı için muhtemelen eserine bu ismi vermezdi.

Latîfî tezkiresinde Tabakâtü’l-Memâlik’in Sultan Süleyman dönemi olaylarını anlatan


kısmının bahsi geçmemekte ve eserin içeriği hakkında “Osmanlı ülkesi ve Sultanın
muzaffer ordusu hakkında yazılan” açıklaması yapılmaktadır. Tabakâtü’l-Memâlik’de
sekiz varaklık yer tutan özet niteliğindeki bu kısım için Latîfî’nin “Zamanımızda güzel
ibare ve istiarelerle beğenilen inşa örnekleri görmek isteyen Osmanlı ülkesi ve Sultanın

144
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 15a
145
Celâl-zâde, Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik, Süleymaniye Kütüphânesi,
Hekimoğlu Kol., No:778, v. 18a.
LI

muzaffer ordusu hakkında yazılan Tabakât-ı Memâlik adlı beliğ kitabını gözden
geçirsin. Öylesine az bulunur bir kitaptır ki imlâ ve inşası ayıplama ve kınama
semtinden beri olup beliğ sözlerine ve bediî mânâlarına belagat divanı menşurları
münşileri ve fesahat esaslarının defterlerinin yazıcıları şaşkınlıkla parmak ısırırlar.146”
demesi mantıklı değildir. Derkenarlarda belirtilen hususu doğrulayan bu açıklama,
eserin Osmanlı coğrafyası, ordusu ve yönetiminden bahseden kısmının yazıldığını ve
tezkirenin tamamlandığı tarihte bu özelliği ile bilindiğini göstermektedir.

Petra Kappert, Mustafa Çelebi’nin eserinde Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik


başlığının geçmediğini söylese147 de yazar gerekçeleri ile birlikte eserine bizzat bu adı
verdiğini “ Bu târîx-i fâxir ve bawr-i zâxir niçe memâlik ü mesâliki muwîţ ü wâvî, niçe
derecât u vâqi>âtı müştemil ü râvî olduğı eclden Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-
Mesâlik deyü tesmiye olınub148” ifadeleri ile dile getirmektedir. Bunun haricinde ise
eserinden Şehnâme olarak bahsetmektedir:

“Ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâhıñ zemân-ı devlet ve eyyâm-ı meymenet-maqrûnlarında


vâqi> olan wavâdiŝiñ tafśîli içün tawrîr olınan şâh-nâme-i wümâyûnıñ149”, “Müellif-i kitâb-ı
müsteţâb, muśannif-i şâh-nâme-i >âlî-cenâb150…”

Burada bir noktanın altına çizmekte fayda vardır. Mustafa Çelebi eserinden Şehnâme
olarak bahsetse de o, padişah tarafından tarihi olayların zaptı ile görevlendirilmiş bir
şehnâmeci değildir ve devlete hizmet ettiği süre zarfında elde ettiği mükemmel bilgi ve
tecrübesi ile Sultan Süleyman dönemi olaylarını kendiliğinden kaleme almıştır. Mustafa
Çelebi’nin resmî şehnâmeci olmamasına rağmen tarih yazıcılığı açısından zamanının
geleneğine uyarak eserini bu isimle anmasında belirli bir rekabet duygusu da etkili
olmuş olabilir. Zira Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’de övgüyle bahsettiği şair
Kandî’nin haricinde ismini zikrettiği tek şahıs Sultan Süleyman tarafından manzum bir
Osmanlı tarihi yazmakla görevlendirilen151 resmî şehnâmeci Fethullah Arif’dir.
Kappert, Mustafa Çelebi’nin Fethullah Arif’i ince bir ironi ile eleştirdiğini ve bir tarih
eseri yazmak için yeterli donanıma sahip bulmadığını söylemektedir. 152 Fethullah Arif,

146
Latîfî, Latîfî Tezkiresi, s. 355.
147
Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 12.
148
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 7b.
149
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 200a.
150
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 428b.
151
Franz Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, Çev: Coşkun Üçok, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara 1992, s. 97.
152
Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 13.
LII

Tabakâtü’l-Memâlik’de Mustafa Çelebi tarafından övülse de ikisi arasında gizli bir


çekişme ve rekabatin varlığı sezilmektedir:

“Nâdirü’ l->asr Mevlânâ Fetwullah ki, erbâb-ı naźm içinde >ârifdir… Anlarıñ netâyic-i tab>-ı
dürer-bârları olan şâh-nâme-i güzîn ki, silk-i naźm içinde bir dürr-i ŝemîn, yâ wûrân-ı behişt-
i berînde xaţţ u xâl-i >anberîn ile güyâ hûr-mânend bir tâze mawbûb-ı nâzenîndir. Andan
ğayrı müellefât u manźûmât śawîhü’ l->ıyâr olmayub, çehre-i maqśûdları âyine-i i>timâdda
ğayr-ı meşhûddır.153”

2- Tabakâtü’l-Memâlik’in Kaleme Alındığı Tarih: Tabakâtü’l-Memâlik’in kaleme


alınma tarihi genelde Mustafa Çelebi’nin Selim-nâme’sinde yer alan “… dârü’ l-xilâfe
Bağdâd-ı behişt-âbâdda xižmet-i ţuğrâ-yı sa>âdet-âŝâ himmet ü >inâyet buyurılub, sâlhâ-
yı firâvân xižmet-i nişân-ı >âlî-şân ile behre-mend olub… sinîn-i >ömr-i fenâ-naśîb
heftâda qarîb olub, zemân-ı pîrî ve şeyxuxat istîlâsıyla ol xidmetden ma>füvv olub,
fırâq-ı xuddâm-ı >atebe-i sipihr-intiźâmdan müteferriqalıq >inâyet olındı. Avân-ı iştiğâl-i
du>âda şikeste beste ba>żı müdevvenât inşâsına śarf-ı rûzgâr u evqât olındı. Xuśûśen
Kitâb-ı Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik ki, târix-i pâdişâh-ı heft-kişverdir,
zemân-ı devlet-i qâhire, eyyâm-ı salţanat-ı źâhirelerinde vuqu>bulan fütûwât-ı nâdireniñ
śıwwati üzre tawrîr ve vâqı>ât-ı memâlik-i >Oŝmâniyye’ nin vuqû>ı üzre tafśîl ü
tasţîridir.154” ifadelerinden hareketle emekliye ayrıldığı tarihin (964/1557) sonrası
olarak kabul edilir. Uzunçarşılı da bu ifadelere dayanarak Mustafa Çelebi’nin emekliye
ayrıldıktan sonra Tabakâtü’l-Memâlik’i kaleme aldığını düşünmektedir.155 Ancak
Tabakâtü’l-Memâlik’de eserin belli kısımlarının daha 941/1534’de kaleme alındığına
dair bir nakil bulunmaktadır. Buna göre, Irakeyn seferinde Mustafa Çelebi eserinin bazı
parçalarını Tebriz’in meşhur yazarlarına göstermiş ve onların takdirini almıştır:

“Ma>ârif ü kemâl ile meşhûr ve leţâyif-i feżâyil ile muwallâ u mesrûr olan ba>żı ahâlî-i
ževü’ l-ma>âlî axlâq-ı wamîde-i śâfiyeleri muqteżâsınca keremen ve işfâqan bu kemîne şeref-i
muśâwabetleri ile müşerref olub, eŝnâ-i güft ü gûda ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâhıñ
zemân-ı devlet ve eyyâm-ı meymenet-maqrûnlarında vâqi>olan wavâdiŝiñ tafśîli içün tawrîr
olınan şâh-nâme-i wümâyûnıñ ba>żı eczâsına naźar-ı xûrşîd-te&ŝîrleri müte>alliq oldıqda
ţabâyi>-i kerem-meşwûnlarında maxzûn olan dürer-i elţâf u mekârimden bu lûlûleri îŝâr ve

153
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 7a-7b.
154
Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 22b.
155
Uzunçarşılı, “Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve Salih Çelebiler”, s. 404.
LIII

cevâhir-i âb-dâr-ı behcet-âŝârı yâd-gâr-ı rûzgâr idüb, üzerine yazmışlar: Teyemmünen bi-
enfâsihi’ ş-şerîfe. Żımn-ı kitâb-ı müsteţâbda derc olındı.156”

Tabakâtü’l-Memâlik’den bahseden Sehî Bey ve Latîfî tezkirelerinin tamamlanma


tarihleri dikkate alındığında da eserin bazı bölümlerinin yazar emekliye ayrılmadan
önce yazıldığına ve yazılan bölümlerin de Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik
olarak bilindiğine dair kanıtlar bulunur. 945/1538157’de tamamlanan Sehî Bey
tezkiresinde Tabakâtü’l-Memâlik’den şöyle bahsedilmektedir:

“Sulţân Süleymân şâh ważretleriniñ taxt-ı salţanata vâqi> olan ibtidâ-i cülûslarında şarq u
ğarb ve Hind ü >Arab câniblerine etdikleri ğazâları ve her diyâra etdikleri seferleri ve
kendileriniñ >aźametin ve qudretin beyân etmek içün bir kitâb te&lîf idüb ve yazub, târîx
taśnîf eyleyüb “ Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik” deyü tesmiye olınur. Tawt-ı
salţanatda olan qılâ>dan biñ bir qal>anıñ evśâfını da inşâ eyleyüb, kendiniñ îcâd u
ixtirâ>ından her bir qal>aya bir nev>a elqâb yazub, birine yazdığı elqâbı birine daxı
yazmayub158…”

953/1546159’da tamamlanan Latîfî tezkiresinde ise Tabakâtü’l-Memâlik hakkında


“Zamanımızda güzel ibare ve istiarelerle beğenilen inşa örnekleri görmek isteyen
Osmanlı ülkesi ve Sultanın muzaffer ordusu hakkında yazılan Tabakât-ı Memâlik adlı
beliğ kitabı gözden geçirsin. 160” denmektedir. Bu iki tezkirenin verdiği bilgiler
Tabakâtü’l-Memâlik’in bazı kısımlarının ta 945/1538’lerde Tabakâtü’l-Memâlik ve
Derecâtü’l-Mesâlik olarak bilindiğini ve yazar tarafından bu başlık altında tanıtıldığını
göstermektedir.

Sehî Bey’in Tabakâtü’l-Memâlik hakkında yukarıda zikredilen sözlerinden 945/1538


tarihlerinde Sultan Süleyman’ın ilk yıllarının seferlerini ve fetihlerini anlatan ve
sonradan Tabakâtü’l-Memâlik’in bir parçası olan bölüm veya bölümlerin varolduğu
anlaşılmaktadır. Tabakâtü’l-Memâlik dikkatli bir şekilde incelendiğinde Sultan
Süleyman dönemi olaylarının bir kısmının birbirinden bağımsız “küçük formlar”a
ayrıldığı, eser bir bütün olarak ele alındığında ise bunların birbirine kaynaşmış
kompozisyonlar olduğu görülmektedir. Bu bağlamda tarih yazarken oldukça fazla

156
Celâl-zâde Tabakâtü’l-Memâlik, v. 199b-200a.
157
Ömer Fâruk Akün, “Sehî Bey”, İslam Ansiklopedisi, C. 10, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1966, s.
318.
158
Sehî, Tezkire-i Sehî, s. 33.
159
Nihad Çetin, “Latîfî”, İslam Ansiklopedisi, C. 7, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1970, s. 19.
160
Latîfî, Latîfî Tezkiresi, s. 355.
LIV

kullanılan bağımsız bir form olan fetih-nâmeler Tabakâtü’l-Memâlik’de de göze


çarpmaktadır. Bu histografik birleşmede eserin üreme hücresi diyebileceğimiz bu
kısımlara örnek olarak Belgrad ve Rodos’un fethi ile Mohaç savaşı verilebilir.161
945/1538 yılında yapılan Karaboğdan seferinden bahseden Fetih-Nâme-i
Karaboğdan’ın Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Koleksiyonu No:3319’da bulunan
nüshasının metin kısmının başında yaldızla yapılmış açıklama da kaleme alınma tarihi
ve içeriği tam olarak tespit edilemeyen, mevcud Tabakâtü’l-Memâlik metni gibi tabaka
ve derece esasına göre tanzim edilen bir Tabakâtü’l-Memâlik metninin varlığına işaret
sayılabilir.162

Mustafa Çelebi de Tabakâtü’l-Memâlik’de divan kâtibi iken böyle bir eser yazmayı
düşündüğünü söylemektedir. Kendisini 941/1534’de nişancı atanıncaya kadar divan
kâtibi olarak gösteren Mustafa Çelebi’nin bu ifadenin ardından düşüncesini fiiliyata
geçiremediğine dair bir beyanda bulunmaması Tabakâtü’l-Memâlik’in bazı
bölümlerinin 941/1534’den önce yazıldığına işaret sayılabilir:

“Bende-i pâ-mâl, efgende-i bî-mecâl Muśţafâ bin Celâl ki, >atebe-i âsmân-miŝâl ve südde-i
keyvân-ittiśâlde kâtib-i dîvân-ı >adâlet-bünyân ve râtib-i awkâm-ı qażâ-cereyân olub,
veźâyif-i xidemât-ı me’ mûre edâsına emânet ile qâyim ü sâ>î, şerâyiţ-i >ubûdiyyât-ı mevfûre
îfâsına istiqâmet ile mübâşir ü râ>î iken xâţır-ı fâtire bu dâ>iye xalecân, żamîr-i kesîre bu
ma>nâ deverân eyledi ki, her devrde ţâlibân-ı dürer-i feśâwât ve ğavvâśân-ı bixâr-ı belâğat
yemm-i >amîk-i feżâyilde şinâh ve deryâ-yı vesî>-i ma>ârifde ğavś u intibâh idüb, ele
getürdikleri eśdâf-ı ŝemîn-i ma>rifetde bulınan dürer-i âb-dâr ve leâlî-yi şâh-vârı rişte-i
beyâna dizüb, anuñla bir pâdişâh-ı vilâyet-penâhıñ âŝâr-ı devletini wikâyet ve axbâr-ı
sa>âdetini rivâyet eylemişler. Ve naqqâşân-ı śawîfe-i inşâ ve resm-keşân-ı levwa-i imlâ
aqlâm-ı mu>ciz-niźâm ve xâme-i gevâhir-kelâm ile niçe śawâyif-i pür-leţâyife zîb ü zînet
virüb, ol bahâne ile bir xıdîv-i memâlik-nigâhıñ axlâq-ı ţayyibe-i >anberîn-îŝâr ve evśâf-ı
behiyye-i müşgîn-âŝârını xazîne-i zemâna yâd-gâr eylemişler.163”

Netice itibariyle Tabakâtü’l-Memâlik, bazı bölümleri önceden yazılmış dahi olsa otuz
yedi yıllık uzun bir zaman diliminde geçen olayların peş peşe sıralanmasıyla oluşan ve
birbirine zayıf bağlarla bağlanan konular bütünü değildir. Bugün elimizde bulunan ve
Tabakâtü’l-Memâlik olarak bilinen metnin ne zaman yazıldığı ve ne zaman son halini

161
Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 14.
162
Bkz. Celâl-zâde, Fetih-Nâme-i Karaboğdan, v. 1b.
163
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 6a.
LV

aldığı net olarak bilinmese de eserin bir bütün olarak sonradan incelendiği, uygun
olmayan yerlerinin değiştirildiği ve kronolojik olarak en güncel duruma getirildiği net
olarak bilinmektedir. Özellikle şahıs isimlerinin geçtiği yerlerde isimlerin başına
merhum lafzının eklenmesi eserin sonradan gözden geçirildiğinin göstergesi sayılabilir.
Mesela: Rodos kuşatmasında (927/1521) bahsi geçen ve 935/1528164 tarihinde vefat
ettiği bilinen Mustafa Paşa için “vezîr-i ŝânî merwûm Muśţafa Paşa165” ifadesi
kullanılmaktadır.

Tabakâtü’l-Memâlik’in bir bütün olarak gözden geçirildiği ve son halini aldığı tarihin
969/1561’den önce olması gerekmektedir, zira Mustafa Çelebi, 969/1561 tarihinde
öldürülen şehzade Bayezid hakkında hayatta olan kimseler için kullanılan dua formatını
(ţâle beqâhu) zikretmektedir166.

3- Tabakâtü’l-Memâlik’in Tarihsel Karakteristiği: Ahmedî (1334?-1412)’nin


konusunu İran edebiyatından alan İskender-nâme’ye yazdığı ilave “Osmanlı Tarihi” ile
başlayan Osmanlı tarih yazıcılığı, Arapça ve Farsça eserlerden yapılan tercümelerle
devam etmiş ve II. Mehmed (1451-1481) döneminde tercümelerle birlikte telif eserlerin
sayısında da artış yaşanmıştır. Kemal Paşa-zâde ve İdris-i Bitlisî’ye birer Osmanlı tarihi
yazma görevini vererek ilk resmi tarihçiliği başlatan II. Bayezid (1481-1512)
döneminden sonra ise Osmanlı tarih yazıcılığı gelişme dönemine girmiştir. Bu dönemde
genel tarih yazıcılığının yanı sıra Selim-nâmeler, Süleyman-nâmeler, gazavat-nâmeler,
siyaset-nâmeler, fetih-nâmeler ve şeh-nâmeler gibi belli bir dönemi veya konuyu ele
alan eserler kaleme alınarak tarih yazıcılığında üslup ve konu itibariyle bir zenginlik
yaşanmıştır.

Sultan Süleyman döneminin Osmanlı tarih yazıcılığı için önemli bir yeri vardır. Bu
dönemde Osmanlının kendine duyduğu özgüven zirvede olduğu için tarih yazıcılığında
da bu uzun ve başarılı dönemi tek başına anlatma eğilimleri ağır basmıştır. Mustafa
Çelebi de Sultan Süleyman’ı “Es-sulţânü’ l-a>źam ve’ l-xâqânü’ l-mu>aźźam” ifadeleri ile
dünyanın en büyük hükümdarı, onun devrini de bütün hükümranlıkların en parlağı

164
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 344b.
165
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 42b.
166
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 319b.
LVI

olarak gördüğü167 için genel veya hanedan tarihi yazmak yerine şahidi olduğu bu
muhteşem dönemi yazmayı tercih etmiştir.

Osmanlı tarihinde bir hükümdarın dönemini konu edinen eserler Sultan Süleyman
dönemi ile başlayan bir yenilik değildir. II. Mehmet dönemini anlatan Târîh-i Ebü’l-
Feth168 ve Sultan Selim dönemini anlatan pek çok Selim-nâme bu tarzda yazılmış
eserlere örnek olarak verilebilir. Ancak bu eserlerle Tabakâtü’l-Memâlik arasında ciddi
farklar bulunmaktadır. Selim-nâmeler’in genelinde, gelişen olayları gerçeklere dayalı
olarak anlatmak yerine edebiyatdan da faydalanılarak destansı bir anlatım tarzı tercih
edilmiştir. Net histografik kıstasların bulunmadığı bu eserler bir bakıma Osmanlı
edebiyatıdır. Bu edebiyatın gayesi de ya Sultan Selim’i babasına isyan eden ve ölümüne
sebep olan kötü evlad durumundan kurtarmak ya da oldukça kısa süren bu başarılı
dönemi destansı bir biçimde anlatmaktır. Bu keskin ayırımı Mustafa Çelebi’nin
Tabakâtü’l-Memâlik’ini ve Selim-nâme’sini incelediğimizde de görürüz.

Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik’den sonra kaleme aldığı Selim-nâme’de ilk iş


olarak Sultan Selim’in babasına karşı ayaklanmış olduğunu ve savaştığını yalanlamaya
çalışmaktadır.169 Sultan Selim’in çeşitli sebeplerden dolayı böyle bir şey
yapamayacağını iddia eden Mustafa Çelebi, bu yazısını bahsedilen olaydan yaklaşık elli
sene sonra kaleme almış ve anekdotlarla, sözlü diyaloglarla, adı geçmeyen yazarlardan
yaptığı alıntılarla iddiasını ispata çalışmıştır. Tabakâtü’l-Memâlik’de ise bundan
oldukça farklı bir tasvir usülü kullanmış ve bu sayede hem muasırlarına hem de sonraki
nesillere örnek bir kaynak oluşturmuştur. Tabakâtü’l-Memâlik’de hiçbir referans eserine
veya kaynağına atıfta bulunmayan Mustafa Çelebi, olayların birinci dereceden şahidi bir
devlet adamı olarak gerçekleşen olayla olayın arka planını en ince ayrıntısına kadar
anlatmıştır. Mustafa Çelebi’nin detaylı bir şekilde verdiği bu tasvirler, bir başkasının
aktardığı bilgiye dayanmayan birinci elden bilgiler ve kendi bilgi ve tecrübesine
dayanan yorumlardır. Tabakâtü’l-Memâlik’e gösterilen büyük ilgi de bunun bir
göstergesi olsa gerektir.

Selim-nâme ile Tabakâtü’l-Memâlik’i karşılaştırdığımızda Tabakâtü’l-Memâlik’de


anekdot veya sözlü diyalog gibi edebî unsurların çok az olduğu görülür. Buna karşın
Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik’in metin kalitesini yükseltmek için kendisi

167
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 3b.
168
Bkz. Tursun Bey, Târîh-i Ebü’l-Feth, Haz. Mertol Tulum, Baha Matbaası, İstanbul 1977.
169
Bkz. Celâl-zâde, Selim-nâme, v. 24b-29b.
LVII

tarafından kaleme alınan veya görevi esnasında eline geçen tarihsel dokümanları
eserinde kullanmıştır. İbrahim Paşa’nın serasker tayin edilmesinde bizzat kendisinin
kaleme aldığı berat170 ile İran şahı Tahmasb’a yazılan mektup171 buna örnek olarak
verilebilir.

Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik’de Osmanlı tarihi için önemli gördüğü olaylardan


bahseden bir tanık konumundadır. Ancak nadiren de olsa gelişme aşamaları itibariyle
Osmanlı’nın ilgi alanının dışında kalan, fakat sonuç itibariyle Osmanlı’nın ilgi alanına
giren olaylardan da bahsetmiştir. Moğol saldırısını püskürtmeye çalışırken Portekiz
istilası ile karşı karşıya kalan Diyu sultanı Bahadırşah’ın Portekizlilere karşı Osmanlı
Devleti’nden yardım istemesi üzerine 945/1538’de Süleyman Paşa’nın Diyu’ya
gönderilmesi buna örnek olarak verilebilir.172

Tabakâtü’l-Memâlik’de Osmanlı merkezî sisteminin uzağında cereyan eden ve


Osmanlı’yı fiilî olarak ilgilendirmeyen Avrupa tarihine dair bir değerlendirme de
bulunmaktadır. Fransa ile İspanya arasındaki çatışmadan bahseden173 ve tarihi
gerçeklerle büyük ölçüde uyum gösteren174 bu kısım Mustafa Çelebi’nin sahih bir
kaynaktan sağlam bir bilgi aldığını ortaya koymaktadır. Bu sahih kaynak da Mustafa
Çelebi’nin “Fetw-i >aźîm müyesser olub, ważret-i xudâvendigâr-ı >âlem-medâr
câniblerine [tebşîr] içün beg-zâdelerinden Vile Montes nâm muqarrebini ba>żı hedâyâ-yı
muwabbet-intimâ ile elçi ta>yîn idüb göndermiş. Mawrûse-i Amasya’ da gelüb, pâye-i
serîr-i sa>âdet-maśîre yüz sürüb, Fırance pâdişâhı ţarafından >arż-ı >ubûdiyet ve ixlâś
idüb, vâqi>olan mâ-cerâ-yı fetw u fütûwı ixbâr u teblîğ eyledi 175” ifadeleriyle zikrettiği
Villemontez isimli Fransız elçisidir. Elçi tarafından ayrıntılı bir şekilde anlatılan bu
olaylardan konumu itibariyle Mustafa Çelebi de haberdar olmuş ve dönemin başka
kaynaklarında bulunmayan bu epizot Tabakâtü’l-Memâlik’de yerini almıştır.

Mustafa Çelebi’nin bahsettiği Avrupa tarihinin bu epizotu Müslüman bir tarihçinin


Müslüman olmayan bir kaynağı kullanması açısından da oldukça önemlidir. Osmanlı
tarihçisi için Avrupa tarihi ile ilgili güvenilir bilgiler elde etme ve bunu eserinde
kullanma (vakayiname ve gesta edebiyatında olduğu gibi) imkân dâhilinde olan bir

170
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 141b-144b.
171
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 371a-371b.
172
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 266b-267b.
173
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 387a-389a.
174
Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 19.
175
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 389a.
LVIII

husus iken Mustafa Çelebi örneğinde olduğu gibi resmi veya yarı resmi dokümanları
elde etme devlet hiyerarşisinin içinde belli bir mevkide bulunmayı gerektirmektedir. Bu
açıdan yüksek kademeli bir devlet görevlisi olan Mustafa Çelebi eserinde konumundan
dolayı elde ettiği bütün bilgileri kullanmış ve resmi olarak Avrupa kaynaklarına
dayanan bu olayı da zikretmiştir. Mustafa Çelebi’nin dışında Avrupa kaynaklarından
yararlandığı bilinen Peçevî’de de bu olay Mustafa Çelebi’nin ismi zikredilerek onun
bakış açısı ile kısaca anlatılmakta ve “Egerçi Celâl-zâde ve Nişânî Beg ve >Âlî Efendi 176
merqûm Ţurğudça Beg’ iñ bu ğazâsında tafśîl itmişler velâkin xâric-i memâlik-i mawrûse
olub, ol bâbda tafśîl wâśıl-ı tawśîl qabîlinden olmağın terk olındı177” ifadeleri ile
memleketin haricinde cereyan eden bu olayın detayları hakkında bilgi sahibi olunmadığı
için ayrıntıya girmenin uygun bulunmadığı zikredilmektedir.

Mustafa Çelebi Tabakâtü’l-Memâlik’de sistemli bir şekilde kendine has bir anlatım tarzı
kullansa da biçimsel olarak klasik tarih yazarlarının kullandığı formlardan
kaçamamıştır. Askerî zaferlerin tasvir edilmesinde kullanılan fetih-nâmeler178 ve önemli
kişilerin düğün törenlerine179 ve şehzâdelerin sünnet merasimlerine180 ilişkin kısmen
sur-nâme sayılabilecek bölümler buna en güzel örnektir. Tabakâtü’l-Memâlik’de bu
ifade biçimlerinden özellikle Sultan Süleyman döneminde birbiri arkasına
gerçekleştirilen muazzam fetih hareketlerini en güzel biçimde anlatma ihtiyacından
doğan fetih-nâme formu geniş yer tutmaktadır. Sur-nâme tarzının öncülleri sayılabilecek
düğün ve sünnet şenliklerini anlatan kısımlar da XVI. yüzyılın sonlarına doğru müstakil
bir edebiyat türü olarak gelişen şenlik kitaplarının ilk denemeleri sayılabilir. Mustafa
Çelebi’nin günlerce, haftalarca süren bu kutlamaların bütün detaylarını anlatan tasviri
kendisinden sonra gelen ve bu türün en güzel örneklerini veren Lokman ve Vehbi gibi
yazarlara örnek teşkil etmiştir. Bunda sadece Mustafa Çelebi’nin etkisi olmamış, Oruc
b. Adil, Aşık Paşa-zâde ve Neşrî Mehmet Efendi’nin bu konudaki kısa ve öz tasvirleri
Bostan Çelebi, Matrakçı Nasuh ve Mustafa Çelebi’nin eserlerinde verdikleri bu tür
tören ve şenlik tasvirleri ile gelişerek XVI. yüzyıl sonlarında sur-nâme adı altında
müstakil bir edebiyat türünün ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

176
Bkz. Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 302a-303a.
177
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 344.
178
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, (Rodos Fetih-nâmesi) v. 51a-81b, (Mohaç Fetih-nâmesi) v.
102b-124b, (Karaboğdan Fetih-nâmesi) v. 232b-267b.
179
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, (İbrahim Paşa’nın düğün töreni) v. 90a-94b.
180
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 153a-159a, 269a-272a.
LIX

Tabakâtü’l-Memâlik’de detaylı bir biçimde tasvir edilen bir başka husus da sefer
esnasında yapılan törenler ve uygulamalardır. Mustafa Çelebi, padişah ordunun başında
bulunsun veya bulunmasın anlattığı her seferde ordunun sefer hazırlıklarını, yürüyüşe
geçişini, kıtaların konumunu ve teftişini, seraskerin veya padişahın İstanbul’dan
uğurlanışını, ordunun konaklamasını, savaş düzeni almasını, hücümunu ve fethin
akabinde ilk Cuma namazının kılınması gibi sefer sonrasında yapılan uygulamaları
ayrıntılı bir biçimde anlatmıştır. XV. yüzyıl tarih eserlerinde mesela Aşık Paşa-zâde’de
rastlanmayan181 bu şölenli tören tasviri Kemal Paşa-zâde ile edebî bir biçim kazanmaya
başlamış 182 ve Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’i ile de en güzel örneklerinden
birini vermiştir. Mustafa Çelebi’nin Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Devleti’nin
askerî gücünün ve kudretinin büyüklüğünü gösteren bu anlatımında okuyucuya ve
gelecek nesillere gurur duyacağı bir tasvir sunmak istemesinin payı büyük olsa gerektir.

Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’deki anlatım tarzının muasırlarından oldukça


farklı olduğu görülmektedir. Evrensel veya hanedan tarihi şeklinde yazılan eserler
histografik yaklaşım açısından Tabakâtü’l-Memâlik ile aynı tarzda olmadığı için
Tabakâtü’l-Memâlik gibi Sultan Süleyman dönemini tasvir eden Bostan Çelebi’nin
Gazavât-ı Sultan Süleyman’ı ile Tabakâtü’l-Memâlik arasında yapılacak mukayese bu
farkı net bir şekilde ortaya koyacaktır. Müderris olarak başladığı devlet hizmetinde
Anadolu ve Rumeli Kazaskerliğine kadar yükselen Bostan Çelebi’nin eseri Sultan
Süleyman’ın tahta çıktığı tarihten 949/1542 tarihine kadar geçen olayları ihtiva
etmektedir.

Tabakâtü’l-Memâlik’de bir olayın sebepleri ve sonuçları bir bütünlük içinde ele


alınırken kendine has tarihi bir değere sahip olan diğer Süleyman-nâme’de kronoloji ön
planda tutulmuştur. Bu bağlamda Tabakâtü’l-Memâlik’de bölümler alt bölümlere
ayrılarak birbiri ile bağlantılı bir şekilde anlatıldığı halde diğer Süleyman-nâme’de
olaylar oluş sıralarına göre kısa ve birbirinden kopuk bir tarzda tasvir edilmiştir.
Mesela, Mustafa Çelebi 930/1524 yılında İbrahim Paşa’nın Mısır’a gidişini, yolda ve

181
Bkz. Derviş Ahmed Aşık Paşa-zâde, Âşıkpaşaoğlu Tarihi, Haz. Hüseyin Nihal Atsız, Milli Eğitim
Basımevi, Birinci Basılış, İstanbul, 1970, s. 162-164.
182
Bkz. Kemal Paşa-zâde, Tevarih-i Âl-i Osman X. Defter, Haz. Şefaettin Severcan, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1996, s. 211-214, 223-235.
LX

Mısır’da yaptıklarını, dönüşünü müstakil bir alt bölümde bütün ayrıntıları ile verirken183
Bostan Çelebi bunları farklı bölümlerde vermiştir184.

Burada Mustafa Çelebi’nin siyasi konumu nedeniyle olayların şahidi olduğunu dikkate
almak gerekmektedir. İbrahim Paşa’nın Mısır’a gidişinde yanında bulunan Mustafa
Çelebi şahidi olduğu olayları naklen yayın yapar gibi anlatmakta ve diğer kaynaklarda
olmayan veya çok kısa değinilen bilgiler vermektedir. Buna göre, İbrahim Paşa Mısır’da
düzeni sağladıktan sonra padişahın emri ile İstanbul’a dönerken uğradığı Kayseri’de
Türkmen beylerinin şikâyetlerini dinlemiş ve onları sakinleştirmiştir. Ortalık yatıştığı
halde durumu sakıncalı bulan İbrahim Paşa bir süre daha Kayseri’de kalmış ve
gecikmeli olarak başkente ulaşmıştır185. Devlet düzenini bozan bu sorun ve çözüm
yollarını Mustafa Çelebi daha uzun anlatırken Bostan Çelebi birkaç satırla
yetinmiştir186.

Yine Mustafa Çelebi, vezirliği esnasında Anadolu’da haksız yere pek çok kimsenin
kanına giren Ferhat Paşa’nın ektiğini biçerek katledilmesini müstakil bir alt bölümde
anlatmış iken187 Bostan Çelebi buna hiç değinmemiştir.

Mustafa Çelebi koruyucusu İbrahim Paşa ile olan özel ilişkisinden dolayı başka hiç
kimseye yapmadığı şekilde İbrahim Paşa hakkında müstakil alt bölümler yazmıştır.
Eserde İbrahim Paşa’nın vezir olması188, Mısır’a gitmesi189 ve serasker olması190 gibi
kamuyu ilgilendiren olayların haricinde ayrı bir alt bölüm olarak düğününden
bahsedilmesi191 kendisine verilen değerin en büyük delilidir. Çünkü siyasi olayların
tasvirine ağırlık verilen eserde sadece üç düğünden bahsedilmektedir ve bunlardan ikisi
şehzadelerin sünnet düğünleridir. Bu durumda İbrahim Paşa ilk üçe giren yarışmacı
misali tarihi kayıtlarda yerini almış ve aynı önem bir başka padişah damadı olan Rüstem
Paşa’ya verilmemiştir. Bostan Çelebi ise İbrahim Paşa’nın kişiliğini daha az ön plana
çıkararak sadece Mısır’a gönderilmesinden bahsetmiştir.

183
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 94b-102a.
184
Bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman (Süleyman-nâme), Süleymaniye Kütüphanesi,
Ayasofya Kol., No:3317, v. 69a-74a.
185
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 101b-102a.
186
Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 74a.
187
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 102a-102b.
188
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 86a-87b.
189
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 94b-102a.
190
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 140a-144b.
191
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 90a-94b.
LXI

Tabakâtü’l-Memâlik ile Bostan Çelebi’nin Süleyman-nâmesi arasındaki anlatım tarzının


en önemli farkı 932-935/1526-1529 yılları arasında Anadolu patlak veren sosyal
huzursuzlukların sebeplerinin ortaya konmasında kendini gösterir. Mustafa Çelebi bütün
bu hadiselerin altında ortak sebeplerin yattığını düşünerek kronolojik tasviri bir kenara
bırakmış ve konuyu “vilâyet-i Bozoq’ da xâricîler xurûc idüb, şimşîr-i fetw-te&ŝîr ile
maqhûr-ı qahr-ı İlâhî oldıqları wâdiŝe-i meşhûre beyânındadır” başlığı altında bir alt
bölüm olarak incelemiştir. Bostan Çelebi ise kronolojiyi takip ederek olayları
birbirinden bağımsız olarak ele almıştır192.

Mustafa Çelebi yazar kimliğinin ardında daha baskın bir şekilde Osmanlı devlet adamı
kimliği taşıdığı için kendisinin tarihçi olarak konumu belli sınırlar içerisinde kalmıştır.
Yorumlarıyla her zaman kendisini devlet mekanizmasına dâhil olmuş bir devlet adamı
olarak gösteren Mustafa Çelebi, tarihsel tasvirini birinci elden bilgiye sahip olan
içeridekilerden birisi olarak yapmıştır. Üstlendiği her görevle kendisini özdeşleştiren
Mustafa Çelebi’nin birinci elden bilgiye sahip olan bir devlet adamı olması, Osmanlı
tarihinin en parlak döneminin resmî tarihi olarak nitelendirilebilecek bir eser meydana
getirmesinde ve bu dönemin resmini net bir şekilde çizmesinde etkili olmuştur.
Mümkün mertebe anlattığı dönemle ilgili hüzünlü tablolar çizmemeye çalışan Mustafa
Çelebi’nin şehzade Mustafa’nın öldürülmesine fazla değinmemesi gibi bazı
kısıtlamalarının olduğu bir gerçektir. Saraya karşı sadakatinden dolayı bu tür tatsız
olaylardan bahsetmeyen veya çok kısa bahseden Mustafa Çelebi aynı sadakat
duygusundan olsa gerek padişahın ve halkın gözünde kendisine “Serasker Sultan”
ünvanını veren İbrahim Paşa’nın davranışını onaylamamakla193 birlikte ölümü hakettiği
şeklindeki yorumlara da katılmamaktadır.

Mustafa Çelebi’nin üstlendiği görev sebebiyle başkentte ve padişahın etrafında cereyan


eden olaylar hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olduğu bilinmektedir. Tabakâtü’l-
Memâlik’deki bu bilgi zenginliği aynı dönemle ilgili eserler veren diğer yazarlarla
kıyaslandığında net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Mesela, Mustafa Çelebi Kabız
olayından ilk kez bahsederek bu konuda kendinden sonraki yazarlara kaynak olmuştur.
Kabız, 934/1527 tarihinde İstanbul’da Hz. İsa’nın Hz. Muhammed’den daha üstün
olduğunu iddia etmesi sebebiyle Anadolu ve Rumeli kazaskerleri tarafından

192
Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 96a-98a, 100b-104a.
193
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 218b-219a.
LXII

yargılanmış, kazaskerler Kabız’ın iddialarına cevap vermekte yetersiz kalınca iş, müftü
Kemal Paşaoğlu Mevlana Şemseddin Ahmet ile İstanbul kadısı Mevlana Sadeddin’e
havale edilmiş ve bu iki kıymetli ilim adamı Kabız’ın iddialarını çürütmüşlerdir.
Neticede Kabız bu inancından vazgeçmeye davet edilmiş, fakat iddiasında ısrar edince
katline hüküm verilmiştir.194

Mustafa Çelebi’nin diğer kaynaklarda hiç bulunmayan veya kısa bir detay olarak
rastlanan bir bilgiyi müstakil bir alt bölüm olarak vermesine bir diğer örnek de Osmanlı
sarayını ve padişahı yakından ilgilendiren valide sultanın vefatıdır. Mustafa Çelebi,
ölüm hakkında edebî ve tasavvufî bir giriş yaptıktan sonra 940/1534 tarihinde
gerçekleşen valide sultanın ölümünü, bunun Sultan Süleyman üzerindeki etkisini,
cenazenin defnedildiği yeri ve Sultan Süleyman’ın annesinin arkasından yaptığı hayır
işlerini diğer kaynaklara göre detaylı bir şekilde anlatmıştır195. Tabakâtü’l-Memâlik’i
birinci dereceden bir kaynak olarak kullanan Âlî ise valide sultanın vefatını başka bir
başlık altında bir epizot olarak vermiştir196. Eserini kronolojik sıraya göre tertip eden ve
Mustafa Çelebi’yi kaynak olarak kullandığını belirten197 Solak-zâde ise 939/1532
tarihinde vefat eden İbn Kemal’in ölümünü öne çıkararak valide sultanın vefatına
değinmemiştir.198

Mustafa Çelebi’nin konumundan kaynaklanan bilgi zenginliği ile sarayda cereyan eden
ve hanedanı yakından ilgilendiren düğün, sünnet düğünü ve ölüm gibi olaylar hakkında
verdiği bilgiler hanedanın hayatına ışık tutmaktadır. Bunun haricinde özellikle seferler
esnasında yapılan divanlar199 ve geçit törenleri200 hakkında yaptığı ayrıntılı tasvirler
idarî ve askerî mekanizmanın her türlü şartta ve mekânda aksamadan işlediğini
göstermektedir. Mustafa Çelebi’nin bu tarzdaki ayrıntılı tasvirleri sefer sürecinde
divanın nasıl işlediğine ışık tutduğu gibi Osmanlı askeri düzeni hakkında da detaylı ve
detayda kalan bilgiler vermektedir. Mesela klasik Osmanlı askeri düzeni içinde Anadolu
askerinin sefer esnasında padişahın sağında yer almasını şu şekilde anlatmaktadır:

194
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 136b-139a.
195
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 189b-191a.
196
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 252b.
197
Solak-zâde Mehmed Hemdemî Çelebi, Solak-Zâde Tarihi, Haz. Vahid Çabuk, C. II, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara 1989, s. 189, 205.
198
Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s.178.
199
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 69a-69b, 79b, 118a-118b, 254a-254b…
200
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 33b, 105a-106a, 350a-350b…
LXIII

“ Anaţolı mübârizleri ki, evvel-i źuhûr-ı devlet-i >Oŝmânî, hengâm-ı bürûz-ı sa>âdet-i gîtî-
sitânî ü cihân-bânîde miftâw-ı kilid-i cihâd, mıśbâw-ı śabâw-ı felâw u reşâd vâqi> olub, ol
zemândan ilâ-yevminâ-hâzâ pâdişâh-ı źafer-qarîniñ śağ cânibleri anlara maxśûś olub, aśwâb-
ı yemîn, zümre-i mü&minîn ü müttaqîn durırlar, dâyimâ bedraqa-i fetw u źafer ol cânibi
ţurub, bekler201.”

Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’i Bostan Çelebi’nin Süleyman-nâmesi ve Lütfi


Paşa’nın Tevarih-i Âl-i Osmân’ı gibi yıllık esasına dayanan eserlerle kıyaslandığında
Tabakâtü’l-Memâlik için eksiklik sayılabilecek veya başka kaynaklara müracaatı
zorunlu kılacak bir husus dikkati çekmektedir. Osmanlı tarih yazıcılığı açısından
geleneksel tarzda kabul edilen bu eserler genellikle her bölümün/başlığın veya senenin
sonunda devlet kademelerindeki değişiklikleri, görevden almaları ve atamaları
zikretmektedirler. Tabakâtü’l-Memâlik’de ise bu tarz bilgiler birkaç istisna haricinde202
yok denecek kadar azdır. Verilen atama bilgileri de ya bir fethin akabinde gerçekleşen
en yüksek idarî kadroya ya da ölüm gibi bir sebep yüzünden boşalan yüksek bir idarî
kadroya yapılan müstakil bir atamadır. Mesela, daha önce fethedilen fakat elden çıkan
Budun’un 948/1541’de tekrar fethi üzerine Bağdat beylerbeyi Süleyman Paşa’nın
vezaret ile Budun’a atanması şu şekilde anlatılmaktadır:

“Mawrûse-i Budun çünki dârü’ l-İslâm olub żabţ olındı, lâ-büdd wıfź u wırâseti içün bir emîr-i
>aźîmü’ ş-şân mühimm ü lâzım olmağın muqaddemâ dârü’ l-xilâfe Bağdâd-ı âbâd beglerbegi
źahîr-i iqbâl ü kâm-rânî, emîr-i fehîm ü kâr-dânî Süleymân Paşa ki, fażayil-i wamîde ile ser-
efrâz, evśâf-ı pesendîde ile mümtâz idi, ol diyârlarıñ eyâleti vezâret ile anlara tefvîż
olınub203…”

Karaboğdan seferi esnasında 945/1538 tarihinde ikinci vezir Mustafa Paşa’nın ölümü
üzerine Rumeli beylerbeyi Mehmet Paşa’nın vezirliğe atanması ise şöyle
anlatılmaktadır:

“Bu eŝnâda südde-i sa>âdet-simât-ı xâqânîde vezîr-i ŝânî merwûm Muśţafa Paşa nişîmen-i
fânîden gül-şen-i serây-ı bâqîye irtiwâl idüb, ważret-i xudâvendigâr-ı velâyet-menqabetiñ
emr-i hümâyûnları ile mesned-i vezâret Rumili beglerbegisi… Muwammed Paşa’ ya >inâyet
olınub204…”

201
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 246a.
202
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 31a, 237b-239a, 261a, 266b, 276b.
203
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 276b.
204
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 237b-238a
LXIV

Tarih anlatımında geleneksel yıllık esasını benimseyen Lütfi Paşa ise sefer esnasında ve
sonrasında yapılan atamalar ile yılsonunda yapılan atamaları toplu halde zikretmektedir.
Mesela, Irakeyn seferi esnasında Bağdat’ta yapılan atamaları şöyle belirtmektedir:

“Şam beylerbegisi Hüsrev Paşa’ya Mısır’ı ve yeniçeri ağası Mehmed Ağa’ya Halep sancağı
ve kapucılar205 ve subaşı Ahmed Ağa’ya yeniçeri ağalığı verildi206.”

929/1523 yılında yapılan atamaları da toplu olarak şu şekilde zikretmektedir:

“Vezîr-i a’zamı Pîrî Paşa’yı vezâretden azl idüb, oturak virdi. Ve Ferhat Paşa’yı dahı
vezâretden çıkarub, Semendire sancağın virdi. Ve Ahmed Paşa’yı Mustafa Paşa yerine
Mısır’a gönderib, Mısır emâretin virdi. Ve İbrahim Paşa’yı odabaşı iken çıkarub, vezîr-i
a’zam idindi207.”

4- Tabakâtü’l-Memâlik’in Kendinden Sonraki Osmanlı Tarihine Etkisi: Mustafa


Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’i aynı dönemde yaşayan Matrakçı Nasuh (Ö. 1564)’un
ve Bostan Çelebi (Ö. 1569)’nin Süleyman-nâmeleri ile kıyaslandığında Matrakçı Nasuh
ve Bostan Çelebi’nin eserlerinin kendilerinden sonraya etkisi sınırlı kalırken
Tabakâtü’l-Memâlik’in Sultan Süleyman dönemi kaynakları arasında çok büyük bir
etkisinin ve saygınlığının olduğu görülür.

Âlî (Ö. 1600), Hasan Bey-zâde (Ö. 1636/1637), Peçevî (Ö. 1650), Solak-zâde (Ö. 1657)
ve Karaçelebi-zâde (Ö. 1658) gibi Sultan Süleyman dönemi hakkında eserler veren
önemli tarihçiler Tabakâtü’l-Memâlik’i görmüşler ve eserlerinde kaynak olarak
kullanmışlardır. Mustafa Çelebi’nin eserinin kendisinden sonraki tarih yazarları için
önemli bir kaynak olmasında yazarın sahip olduğu saygın ve nüfuzlu konum ile bu
konumdan kaynaklanan bilgi birikiminin etkisi büyüktür.

Âlî, Künhü’l-Ahbar’da Ramazan-zâde hakkında bilgi verirken “Bu waqîr daxı ya>nî
müellif-i keŝîrü’ t-taqśîrüñ bunlar ile gerek Celâl-zâde merwûmla niçe niçe ixtilâţ
etmişüz, wüsn-i iltifâtlarından veled-i ma>nevî idündükleri rağbete yetmişüz208.” diyerek
Ramazan-zâde ve Celâl-zâde ile şahsen tanışıp görüşmekle övünmektedir. Bu
ifadelerinin hemen arkasından da “Wikmet Xudânıñdır, Tevârîx-i Âl-i >Oŝmân yazmada

205
Eserin 4 numaralı dipnotunda “Burada noksan vardır” denilerek metinde bir eksikliğin olduğu ifade
edilmektedir, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, İstanbul 1341, s. 351.
206
Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 351.
207
Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 314.
208
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 356a.
LXV

anlara ŝâliŝ olduk209.” diyerek Celâl-zâde ve Ramazan-zâde’yi bu alanın iki büyük


otoritesi olarak gördüğünü ifade etmektedir.

Âlî, şahsen tanıdığı ve Osmanlı hanedanının tarihini yazmada otorite olarak kabul ettiği
Mustafa Çelebi’nin yazılı ve sözlü ifadelerini eserinde kaynak olarak kullandığını “Ol
anda težkirecisi olan Celâl-zâde Nişânî Beg’ den mesmû>dur210”, “Kitâb-ı Ţabaqâtü’ l-
Memâlik’ de Mevlânâ Celâl-zâde-i tevfîqî (tevqî>î) tasţîr itdügi üzre211”, “Kitâb-ı
Ţabaqâtü’ l-Memâlik’ de merwûm Nişânî Beg naql ü tawrîr etmişdir212”, “Ţabaqâtü’ l-
Memâlik’ de Celâl-zâde merwûm yazduğı üslûbda213”, “Müellif-i Ţabaqâtü’ l-Memâlik
… Celâl-zâde Nişânî Beg merwûm kitâb-ı mesfûrda merqûm etmişdir214”, “Ţabaqâtü’ l-
Memâlik müellifi Mevlânâ Mîr Nişânî Celâl-zâde …bu vechle beyân eylemişler215”,
“Muvaqqı>-ı Dîvân-ı sulţânî Celâl-zâde Mevlânâ Mîr Nişânî Ţabaqâtü’ l-Memâlik nâm
kitâbında yazduğı üzre216”, “Celâl-zâde Muśţafa Çelebi ki, kendülere kâtib-i sır oldugı
ve Waremden ţaşra çıqduğı gibi anları qullanduğı muqarrerdir, tasţîr olınan umûrıñ
ekŝeri bu waqîr anlar lisânı ile mu>abberdir217” ifadeleriyle dile getirmektedir.
Kendisinin kaynak olarak eserinde yer vermediği hususlarda da Tabakatü’l-Memâlik’i
“Wattâ ba>de zemân te&lîf itdügi Ţabaqâtü’ l-Memâlik nâm kitâbında bir śûretini ifşâ
ider218” şeklinde müracaat kaynağı olarak göstermektedir. Âlî, isim vererek Tabakâtü’l-
Memâlik’den yaptığı alıntıları aşağıdaki örnekte görüldüğü gibi birebir kopya etmek
yerine kendi ifadeleri ile aktarmayı tercih etmiştir.

Tabakâtü’l-Memâlik Künhü’l-Ahbar

Ważret-i xilâfet-penâh sa>âdet ü iqbâl ile Ol cum>a güni pâdişâh-ı žî-şân ve sâyir
henüz maqâm-ı śalât-ı müŝmirü’ l- vüzerâ ve >âmme-i erkân ve kâffe-i ehl-i
berekâtlarında idiler, >âdet-i wamîde üzre dîvân Budun’ un kenîse-i kebîresini
cümle ağalar rikâb-ı hümâyûna wâżır qanâdîl ü mawfil ü minberle tezyîn…

209
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 356a.
210
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 223a.
211
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 238b.
212
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 242b.
213
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 261b.
214
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 263b.
215
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 278a.
216
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 311b.
217
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 338b.
218
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 241a.
LXVI

olmaq içün câmi>-i cedîd-i hümâyûnıñ qılub… śalât-ı cum>ai edâ idüb, sa>âdetlü
bâb-ı mu>allâsına çıqmışlardı. İttifâq ol pâdişâh-ı memâlik-sitâna ve ervâw-ı
câmi>-i şerîf deyr iken şehriñ mawallâtına ecdâd-ı emcâd-ı cennet-mekâna du>âlar
mülâśıq olub, qapusı üzerine wavâle eylediler… Celâl-zâde… ol wînde
kefere-i fecereniñ büyûtı olub, bu wâletde kendüler wâżır ve câmi>-i mezbûr-ı
ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâhı görmek müşerrefe maşrıqa-i büyûtdan ba>żı kefere-
içün ţâyife-i nisvân u inâŝ saqf-ı büyûta ârâmlınıñ zemzemesine nâźır ve
müctemi> olmış nüfûs-ı keŝîre idi. söyledikleri neyki deyü tercemân irsâl
Ta>accüb-âmîz ba>żı kelimât eylediler. Bu idüb, cevâba muntaźır oldıqda böyle taqrîr
kemîne ne dirler deyü tercemân ile itmişler ki: “ Bugünki śadâlar ve
tefaxxuś eyledikde taqrîr eylediler ki: “ Bir müežžinler ve xaţîb ve ğayrılardan
yıl miqdârı oldı, şimdi işitdügimiz işitdügimiz nevâlar ki, vardır bir yıldan
âvâzeler, cümle evżâ> u warekât ki gördik, berü gâh sewer vaqitlerinde ve gâh cum>a
geceler ile işidilüb, içerüde zemzemeler günlerinde bu kenîseniñ içinde bu
olurdı. Wattâ ol wâletden ba>żı papaslarımız âvâzeleri işidürik. >Acebâ bu śadâyı
kilîsâyı terk idüb, ğayrı yerlere gitdiler” idenler cinler midir nedir dirdik, wikmetine
deyü xaber virdiler219. vâqıf olamayub, taaccübler iderdik. Wattâ
ba>żı keşişler bu >alâmetden ötrü tebdîl-i
maqâm itdiler ve âxer kenâyise ţağılub
gitdiler idi” deyü xaber virmişler220.

Peçevî de Tarih-i Peçevî’sinde Tabakâtü’l-Memâlik’i kaynak olarak kullandığını


“Merwûm Celâl-zâde’ niñ bu taqrîr-i dil-pežîrinden ma>lûm olur221”, “Celâl-zâde Nişânî
merwûm kendi müellefi olan Ţabaqâtü’ l-Memâlik’ de bu edâ-i dil-pežîr ile tawrîr ü taqrîr
buyurdu222” gibi ifadelerle dile getirmektedir. Peçevî, isim vererek Tabakâtü’l-
Memâlik’den yaptığı bu alıntıları aynı denebilecek ölçüde kopya etmiştir223.

219
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 276a-276b.
220
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 278a.
221
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 190.
222
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 229-230.
223
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 221a-221b, 276a-276b.
LXVII

Tabakâtü’l-Memâlik Tarih-i Peçevî

Ważret-i xilâfet-penâh sa>âdet ü iqbâl ile Ważret-i xilâfet-penâh sa>âdet ü iqbâl ile
henüz maqâm-ı śalât-ı müŝmirü’ l- henüz maqâm-ı śalât-ı müŝmirü’ l-
berekâtlarında idiler, >âdet-i wamîde üzre berekâtlarında idiler, >âdet-i wamîde üzre
cümle ağalar rikâb-ı hümâyûna wâżır cümle ağalar rikâb-ı hümâyûna wâżır
olmaq içün câmi>-i cedîd-i hümâyûnıñ oldılar. İttifâq ol câmi>-i şerîf deyr iken
bâb-ı mu>allâsına çıqmışlardı. İttifâq ol şehriñ mawallâtına mülâśıq ve qapusı
câmi>-i şerîf deyr iken şehriñ mawallâtına üzerine wavâle kefere-i fecereniñ büyûtı
mülâśıq olub, qapusı üzerine wavâle olub, bu wâletde ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-
kefere-i fecereniñ büyûtı olub, bu wâletde penâhı görmek içün ţâyife-i nisvân u inâŝ
ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâhı görmek źâhir-i büyûta müctemi> olmışlar. Nüfûs-ı
içün ţâyife-i nisvân u inâŝ saqf-ı büyûta keŝîre idi, ta>accüb-âmîz ba>żı kelimât
müctemi> olmış nüfûs-ı keŝîre idi. eylediler. Bu kemîne ne dirler deyü
Ta>accüb-âmîz ba>żı kelimât eylediler. Bu tercemân ile tefaxxuś eyledikde taqrîr
kemîne ne dirler deyü tercemân ile eylediler ki: “ Bugün işitdügimiz śadâları
tefaxxuś eyledikde taqrîr eylediler ki: “ Bir gecelerde ve ba>żı sewer vaqitlerinde ve
yıl miqdârı oldı, şimdi işitdügimiz cum>a günlerinde içerüde böyle
âvâzeler, cümle evżâ>u warekât ki gördik, zemzemeler oldığın işidirdik. Wattâ ba>żı
geceler ile işidilüb, içerüde zemzemeler papaslarımız ol wâletden bu kilîsâyı terk
olurdı. Wattâ ol wâletden ba>żı papaslarımız idüb, ğayrı deyrlere gitdiler” deyü xaber
kilîsâyı terk idüb, ğayrı yerlere gitdiler” virdiler225.
deyü xaber virdiler224.

Peçevî, Tabakâtü’l-Memâlik’i kaynak olarak kullanırken yeri geldiğinde “Bu ğazâ-yı


a>źam ğazevât-ı İslâmiyye’ den iken ehl-i târîxiñ ekŝeri yazmışlar, Celâl-zâde
Ţabaqâtü’ l-Memâlik târîxinde Esterğon ve İstoni-Belğırad seferine Peşte muwâśarası
bâ>iŝ olmışdı, deyü ancaq bu qadarca îmâ ve işâret etmiş226” şeklinde kendince eksiklik
sayılabilecek hususları da belirtmekten geri kalmamıştır.

224
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 276a-276b.
225
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 230.
226
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 233.
LXVIII

Tabakâtü’l-Memâlik’i kaynak olarak kullandığını açıkca ifade edern Peçevî, kendi


bilgisinin olmadığı hususlarda “Egerçi Celâl-zâde ve Nişânî Beg ve Âlî Beg merqûm
Ţurğudça Beg’ iñ bu ğazâsında tafśîl itmişler. Ve lâkin xâric-i memâlik-i mawrûse olub,
ol bâbda tafśîl wâśıl-ı tawśîl qabîlinden olmağın terk olındı227” ifadesinde görüldüğü gibi
Mustafa Çelebi ve Âlî’yi kaynak olarak göstermektedir.

Âlî ve Peçevî bazı yerlerde Tabakâtü’l-Memâlik’i isim vermeden de kaynak olarak


kullanmışlardır228. Bu tarz kullanımlarda kısmen içerik, kısmen de sözlü benzerlikler
göze çarpmaktadır. Özellikle Âlî’nin Künhü’l-Ahbar’da bahsettiği bazı hususlar
Tabakâtü’l-Memâlik’in farklı ifadelerle anlatımı gibidir229.

Solak-zâde de tarihinde Tabakâtü’l-Memâlik’i kaynak olarak kullandığını “Mustafa bin


Celâl el-tevfîkî merhûm, Tabakât-ı memâlik adlı kitabında, böyle yazmıştır230”, “Celâl-
zâde Nişancı Mustafa Çelebî, hayat sahifesine ölüm rakamı çekilen veziriazam İbrahim
Paşa’nın mahrem-i esrârı olub, cümel ahvâl ve ef’ âline vâkıf imişler. Onlardan
nakledildiğine göre231”, “Tabakâtü’l-Memâlik müellifi Celâl-zâde’den nakledilmiştir232”
ifadeleriyle dile getirmektedir. Âlî ve Peçevî’nin Mustafa Çelebi’den yaptıkları alıntıları
göstermek için yukarıda zikredilen olayı Solak-zâde de “Tabakâtü’l-Memâlik müellifi
Celâl-zâde’den nakledilmiştir” diye ifade etmiş, fakat Âlî’nin ifadelerine nerdeyse
birebir uyan bir anlatım tarzı kullanmıştır.

Künhü’l-Ahbar Solak-zâde Tarihi

Celâl-zâde… ol wînde kendüler wâżır ve Celâl-zâde o sırada orada hazır imiş ve


câmi>-i mezbûr-ı müşerrefe maşrıqa-i pencereden dışarı bakıyormuş. Bazı şaşkın
büyûtdan ba>żı kefere-ârâmlınıñ ve hayret içinde kalan kâfirlerin, caminin
zemzemesine nâźır ve söyledikleri neyki yakınında durduklarını görmüş. Onlar,
deyü tercemân irsâl idüb, cevâba muntaźır Müslümanların bu derece terennümlerine
kulak vurmuşlar. Kendi dillerinde de
oldıqda böyle taqrîr itmişler ki: “ Bugünki
gizlice söyleşirlermiş. “Acaba hikmeti ne
śadâlar ve müežžinler ve xaţîb ve
ola”diye tercüman göndererek cevabını

227
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 344.
228
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 86a-87b, Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 79.
229
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 136b-138b, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 238a-239a.
230
Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s.163.
231
Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s.189.
232
Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s. 205.
LXIX

ğayrılardan işitdügimiz nevâlar ki, vardır beklemiş. Celâl-zâde’ye demişler ki:


bir yıldan berü gâh sewer vaqitlerinde ve “Bugünkü sadaları biz bir yıldan beri
gâh cum>a günlerinde bu kenîseniñ içinde bazen seher vakitlerinde, bazen cum’a
bu âvâzeleri işidürik. >Acebâ bu śadâyı günlerinde bu kilisenin içinde işitir idik.
idenler cinler midir nedir dirdik, wikmetine Acaba, şu sadaları edenler cinler midir der
idik. Hiçbir veçhile sırrına ve hikmetine
vâqıf olamayub, taaccübler iderdik. Wattâ
vâkıf olamayıp, hayrette kalırdık. Hattâ
ba>żı keşişler bu >alâmetden ötrü tebdîl-i
bazı keşişler, bu alametden ürküp,
maqâm itdiler ve âxer kenâyise ţağılub
makamlarını değiştirdiler. Başka kiliselere
gitdiler idi” deyü xaber virmişler233.
dağılıp gittiler” diye haber verdiler234.

Hasan Bey-zâde de Tabakâtü’l-Memâlik’in ifadelerini aynen, meâlen ve kısaltarak,


takdim-tehirler ve tasarruflar yaparak, isimleri ve tarihleri atarak, şahıs isimlerine ilave
yaparak, yanlışlıkları düzelterek ve de yanlış aktarmalar yaparak kullanan Osmanlı
tarihçilerinden biridir. Şevki Nezihi Aykut’un Hasan Bey-zâde Ahmed Paşa, Hasan
Bey-zâde Tarihi isimli çalışmasında aşağıda verilecek örnek gibi bu alıntıların hepsine
örnekler bulmak mümkündür235.

Tabakâtü’l-Memâlik Hasan Bey-zâde Tarihi

Ţaraf-ı yemînlerinde ser->asker ve Ayas Taraf-ı yemînlerinde, Ser’asker ve Vezîr-i


Paşa ve Kâsım Paşa ve Rumili ve Anaţolı a’zam İbrâhîm Paşa ve Ayas Paşa ve
beglerbegileri Behrâm Paşa ve Ya>qûb Kâsım Paşa ve Rumili beylerbeyisi

Paşa ve Xâce Efendi ve qâżî->askerler ve Behrâm Paşa ve Anatolı beylerbeyisi


Tatar Xân-oğlı ve cânib-i yesârda Ya’kûp Paşa ve Hâce-i Pâdişâh Mevlânâ
Hayrü’d-dîn ve kâdî’askerler ve Tatar
muqaddemâ vezîr-i a>źam olan Pir
Hân-oğlı ve cânib-i yesârda, mukaddemâ,
Muwammed Paşa ve Zeynel Paşa ve diyâr-
vezîr-i a’zam olan Pîr Mehemmed Paşa ve
ı şarq ümerâsından Ferruwşâd Beg ve
Zeynel Paşa ve diyâr-ı Şark ümerâsından
Bayındır-oğlı Murâd Beg ve Mıśır sulţânı
Ferruhşâd Bey ve Bayındır-oğlı Murâd
Qanśu Ğavri-oğlı ve Du’ l-qâdir

233
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 278a.
234
Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s. 205.
235
Bkz. Hasan Bey-Zâde Ahmed Paşa, Hasan Bey-Zâde Târîhi, C. I, Haz. Şevki Nezihi Aykut, Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2004, s. CLXXXIII-CCXVI.
LXX

oğullarından Laţîf Beg oturub236 Bey ve ve Mısır sultânı Kansu Gavri-oğlı


ve Zü’l-kadır Bey evlâdından Latîf Bey
oturup237

Mustafa Çelebi’den alıntı yapmak kendinden sonraki yazarlar için doğru olduğu kabul
edilen bir kaynağı referans göstererek sözlerine ağırlık kazandırma düşüncesine yol
açmış gibidir. Mustafa Çelebi’ye duyulan bu güven, Âlî ve Peçevî gibi tarihçilerin
Mustafa Çelebi’nin yaptığı hataları aynen tekrarlamalarına sebep olmuştur. Bu yazarlar
Tabakâtü’l-Memâlik’de yanlış olan bazı bilgileri bir değerlendirmeye tabi tutmadan
eserlerinde zikretmişlerdir. Meselâ, Mustafa Çelebi’nin 935/1529 tarihinde ikinci vezir
Mustafa Paşa’nın vefatı üzerine kullandığı “¡ uffe-i vezâret müşârün-ileyh Qâsım
Paşa’ ya >inâyet olındı238” ifadesi Âlî tarafından “Vezîr Muśţafa Paşa vefât idüb, yeri
Rumili beglerbegisi Qâsım Paşa’ ya tevcîh olındı239”, Peçevî tarafından ise “Vezîr-i ŝânî
Muśţafa Paşa nişîmen-i fenâdan serâbistân-ı beqâya rıwlet eylemekle vezâreti Qâsım
Paşa’ ya >inâyet olınub…240” şeklinde tekrar edilmiştir. Oysa ikinci vezir Mustafa
Paşa’nın ölümü üzerine üçüncü vezir Ayas Paşa ikinci vezirliğe, Rumeli beylerbeyi
Kâsım Paşa da üçüncü vezirliğe atanmıştır. Bunu Mustafa Çelebi’nin bu atamadan
sonra 936/1530 tarihinde gerçekleşen şehzadelerin sünnet düğününde vezirlerin ismini
anarken Ayas Paşa’yı Kâsım Paşa’dan önce zikretmesinden241 ve 938/1532 tarihinde
gerçekleşen Alman seferi esnasında bizzat “vezîr-i ŝânî ważret-i Ayas Paşa242” ifadesini
kullanmasından anlamak mümkündür. Mustafa Çelebi’nin 935/1529 tarihinden
938/1532 tarihine kadar geçen üç senelik süre zarfında ikinci vezir Mustafa Paşa’nın
vefatı örneğinde olduğu gibi vezaret makamında herhangi bir sebeple gerçekleşen bir
boşalmadan ve yeni atamadan da bahsetmemesi de bu düşünceyi doğrulamaktadır.

Mustafa Çelebi’nin yanlış verdiği, Âlî ve Peçevî’nin de yanlış olarak tekrar ettikleri bu
atama meselesinin doğrusunu Bostan Çelebi ise şu şekilde anlatmaktadır:

“Ol eŝnâda vezîr-i ŝânî Muśţafa Paşa vedî>at-ı wayâtı müteqâżî-i ecel-i mev>ûda teslîm idüb,
>avâţıf-ı >aliyye-i pâdişâhî muqteżâsınca cenâb-ı śadâret-meâb Ayas Paşa… anıñ maqâmına

236
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 157b.
237
Hasan Bey-Zâde, Hasan Bey-Zâde Târîhi, C. II, s. 94.
238
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 145a-145b.
239
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 242a.
240
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 132.
241
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 154a, 154b, 157b.
242
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 167b.
LXXI

vezîr olub, ziyâde ikrâm u iwtirâm bulub ve Rumili beglerbegisi olan Qâsım Paşa’ ya anıñ
maqâmında vezâret iwsân olınub243…”

Âlî’nin Mustafa Çelebi’nin beyanına güvenerek Tabakâtü’l-Memâlik’de hatalı verilen


bir bilgiyi aynen tekrar etmesine bir başka örnek de Fransa-İspanya çekişmesinde
görülmektedir. Mustafa Çelebi, 961/1554 senesinde Fransa kralı II. Heinrich’in yardım
talebi üzerine Osmanlı ordusunun Turgut Reis’in yönettiği bir donanma ile İspanya’ya
karşı Fransa’nın yanında yer aldığını zikretmektedir244. Mustafa Çelebi’nin bu süreçte
yapılan fetihleri ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’ni arkasına alarak İspanya’ya karşı
kazandığı zaferleri anlattığı ve kronolojik olarak bir sene yanıldığı yer ise Nahçıvan
seferinin (962/1555) sonudur. Oysa bu olaylar 960/1553 senesinde meydana gelmiştir.
Tarih konusunda Tabakâtü’l-Memâlik’de yapılan bu yanlışlığı Âlî de aynen tekrar etmiş
ve bahsi geçen olayların tarihini 961/1554 olarak vermiştir245. Peçevî ise tarih
konusunda daha duyarlı davranarak “Fırance pâdişâhınıñ qapudânına Ţurğudça Beg’ iñ
mu>âvenet ü imdâd ile üç dört def>a İspanya >askerine inhizâm verdigi ve altı yedi
qal>asına źafer buldığı žikrindedir” başlığı altında olayların tarihini 960/1553 olarak
vermiştir246.

Anlattığı dönemin ve olayların şahidi olan bir yazar tarafından kaleme alınan ve bu
özelliği ile de kendinden sonraki eserlere kaynak olduğu net bir şekilde bilinen
Tabakâtü’l-Memâlik’in tarih yazım tarzı açısından kendinden sonraki eserlere kaynak
olduğu söylenemez. Mustafa Çelebi, Bostan Çelebi ve Matrakçı Nasuh’un eserleri Âlî,
Peçevî, Solak-zâde ve Karaçelebi-zâde’nin eserleri ile kıyaslandığında sonraki
yazarların eserlerinin hanedan tarihi veya dünya tarihi tarzında olduğu veya bu tarzlara
yaklaştığı görülmektedir. Dolayısıyla bu yazarlar kendilerinin bizzat yaşamadıkları
dönemlerin olaylarını kaynak kullanarak, ikinci el bilgilere müracaat ederek anlatmak
zorunda kalmışlardır. Bu durumda da bir belge ile kanıtlayamadıkları hususları mantıklı
göstermek için anekdotlar kullanmışlardır. Mesela, Mustafa Çelebi bir olayın sebep ve
sonuçlarını kendi tecrübelerine dayalı olarak açıklarken, sonraki dönem yazarları
psikolojik tasvire yönelebilmektedirler. Bunun en tipik örneği de rüyaların
anlatılmasıdır. Yazarlar bu yöntemi, bahsettikleri olayı farklı bir açıdan yorumlamak ya

243
Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 108a.
244
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 384b-386b.
245
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 302a-303a.
246
Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 343.
LXXII

da belli bir biçimde göstermek istedikleri zaman kullanmışlardır. Sultan Süleyman’ın 8


Ramazan 941/13 Mart 1535 tarihinde öldürülen İskender Çelebi’yi rüyasında görmesi
buna örnek olarak verilebilir. İskender Çelebi idamından sonra Sultan Süleyman’ın
rüyasına girerek kendisinin suçsuz olduğunu, İbrahim Paşa’nın iftirasına uğradığını
söylemiş ve Sultan Süleyman yaptığına pişman olmuştur247.

Bu tarz ilave açıklamaları, yazar anlattığı olayın şahidi olmadığı için gerçekçi anlatış
şeklinden uzaklaşmış ve bir belge ile kanıtlayamadığı hususları mantıklı göstermek için
olayı anekdot ve rüya gibi araçlarla açıklama yoluna gitmiştir şeklinde değerlendirirsek
Mustafa Çelebi’nin de Âlî ve Solak-zâde gibi şahidi olmadığı olayların açıklamasında
bu yola başvurduğu görülmektedir. Tabakâtü’l-Memâlik’in konu ve üslup bütünlüğü
açısından istisnasını oluşturan bu farklı anlatım tarzı, İmam-ı Azam Ebu Hanife
hakkında verilen bilgilerde248 ve Şii inancının yanlışlığını ifade etmede249 kendini
göstermektedir. Aşağıda verilen örnekde görüleceği üzre Mustafa Çelebi, bu kısımlarda
üslup açısından halk edebiyatına yaklaşan sade nesir ifadelerini kullanarak edebî bir
araç olarak rüya ve anekdotlara bolca başvurmuştur.

“Ważret-i imâm-ı hümâmıñ daxı merqad-i şerîflerini tîşe-i źulm ü >udvân ile yıqub, xâke
yek-sân eylemişler. Ammâ >aceb qażiyye-i wikmet-âmîz, ţurfe qıśśa-i >ibret-engîzdir, ol
zemânda ki, ważret-i xudâygân-ı >Iraq-sitân Bağdâd-ı dârü’ s-selâm fetwine >azîmet etdiler, ol
târîxde aśwâb-ı velâyetden bir pîr-i xabîr Diyar-bekir’ de çavuşân-ı >atebe-i >alem-penâhdan
bir kimesneye keşf-i râz idüb, dimiş ki: “ İmâm-ı büzürg-vârıñ sünnî mežheb bir türbe-dârı
olub, üzerlerinde xižmetde iken bir gece imâm-ı lâzımü’ l-iwtirâmı vâqı>asında görüb, türbe-
dâra buyurmışlar ki: “ Zemân-ı nüşûr qarîb olub, erbâb-ı şürûr źuhûr idüb, qabrimizi iwrâq
niyyetine qaśd etseler gerek. Civârımda erbâb-ı nîrândan bir kimesne medfûndur.
>Ažâbından wużûrım yoqdur. Üzerimde olan śandûqı bir cânibe qaldur. Ol qabr üzerine qo.
İslâm sulţânlarından Rum pâdişâhı gelüb, Bağdâd’ ı alsa gerek. Mezârımı ve bu vâqı>ai
anlara i>lâm eyle” deyü buyurmışlar. Ol çavuş-ı sürûş-menzil bu xaber-i xayr-eŝeri ser-
>asker-i şîr-dil wużûrında taqrîr eylemişdi… Lâ-büdd imâm-ı hümâmıñ mezâr-ı şerîfleri
bulınsun, deyü paşa iqdâm eylediler.250”

5- Tabakâtü’l-Memâlik’in Üslûbu: XIV. yüzyıldan itibaren Anadolu’da Türkçe’nin


hâkim yazı dili olmaya başlamasının Osmanlı tarih yazıcılığı açısından önemi büyüktür.
247
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 263a, Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s. 187-188.
248
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 210a-217a.
249
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 394b-396b.
250
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 210a-210b.
LXXIII

Bu dönemde Germiyanoğlu Süleymanşah’ın Türkçe eserler yazma hususunda gösterdiği


gayretler Osmanlı tarih yazıcılığı için de bir başlangıç olmuştur. Zira Osmanlı tarih
yazıcılığının öncüleri olarak görülen Ahmedî (Ö. 1412) ve Şeyhoğlu Mustafa Türkçe’ye
büyük önem veren Germiyanoğulları sarayında yetişmiş ve Germiyanoğulları
topraklarının düğün hediyesi olarak Osmanlılara geçmesi üzerine onlar da Osmanlılara
intisap etmişlerdir. Şair Ahmedî, Süleymanşah namına hazırlamış olduğu İskender-
nâme’sini Yıldırım Bayezid’e takdim etmiş, Yıldırım Bayezid’in oğlu Süleyman
Çelebi’ye de Dâsitân-ı Tevârih-i Mülûk-i Âl-i Osmân’ı takdim etmek suretiyle, ilk
Osmanlı tarih yazcığılığının öncüsü olmuştur251.

I. Murat ve II. Murat devirlerinde Farsça ve Arapça olarak kaleme alınan İbn Bîbî’nin
El-Avâmirü’l-Alâiyye fi’l-Umûri’l-Alâiyye’si gibi eserler Osmanlı beyleri adına tercüme
edilmeye başlanmış ve özellikle II. Murat zamanında hızla devam eden bu ilmî
faaliyetler neticesinde Osmanlı tarih yazıcılığında atlama taşı sayılabilecek II. Mehmet
dönemine gelinmiştir. II. Mehmet zamanında eski eserlerin tercümeleri ile birlikte
Dursun Bey’in Tarih-i Ebü’l-Feth’i gibi II. Mehmet adına bazı eserler kaleme alınmış
ve tarihçiler Osmanlı Devleti’nin tarihini kuruluştan kendi zamanlarına kadar anlatan
eserler vermeye başlamışlardır.

II. Bayezid’in Kemal Paşa-zâde ve İdris-i Bitlisî’ye büyük bir Osmanlı tarihi
yazmalarını emretmesi ile de Osmanlı tarih yazcığılığında yeni bir çığır açılmıştır. Bu
emir üzerine İdris-i Bitlisî, İran tarihçilerinden Cüveyni’nin Cihan-güşâ’sı gibi eski İran
klasiklerini esas ve örnek alarak Farsça bir Osmanlı tarihi yazmıştır. Bundan sonra
Ahmedî ve Şeyhoğlu Mustafa’nın eserleri gibi sade üsluba ehemmiyet veren, destanî ve
menkıbevî bir özellik taşıyan252, Âşık Paşa-zâde ve Neşrî’nin eserleri gibi gayet kısa ve
birçok Türkçe arkaik kelimeleri ihtiva eden eserler bir kenara bırakılarak bir cümleyi on
cümlede anlatan, bir sayfayı on sayfaya çıkaran253 klasik İran eserleri örnek alınmaya
başlanmıştır. İdris-i Bitlisî (Ö.926/1520)’nin Osmanlı tarih yazcılığında açmış olduğu,
terkip ve secilerden meydana gelen, uzun cümleler kullanan, ağdalı ve süslü anlatımın
benimsendiği İran tarihçilik ekolünün254 etkisi Tabakâtü’l-Memâlik’de de
görülmektedir.

251
Şehabettin Tekindağ, “Osmanlı Tarih Yazıcılığı”, Belleten, C. XXXV, S. 140, Ekim 1971, s. 656.
252
Bekir Kütükoğlu, Kâtib Çelebi “Fezleke”sinin Kaynakları, İstanbul 1974, s. 1.
253
Tekindağ, “Osmanlı Tarih Yazıcılığı”, s. 658.
254
Hasan Bey-Zâde, Hasan Bey-Zâde Târîhi, s. LVI.
LXXIV

Latîfî’nin “Zamanımızda güzel ibare ve istiarelerle beğenilen inşa örnekleri görmek


isteyen… Tabakât-ı Memâlik adlı beliğ kitabını gözden geçirsin. Öylesine az bulunur
bir kitaptır ki imlâ ve inşası ayıplama ve kınama semtinden beri olup beliğ sözlerine ve
bediî manalarına belagat divanı menşurları münşileri ve fesahat esaslarının defterlerinin
yazıcıları şaşkınlıkla parmak ısırırlar255” dediği Tabakâtü’l-Memâlik, Mustafa
Çelebi’nin yeteneğinin bir göstergesi ve üstlendiği görevlerin doğal bir neticesi olan
inşa sanatının en güzel örnekleri ile doludur.

Kendi zamanında üslubu ile insanları hayran bırakan Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-
Memâlik’de tek tipe indirgenen bir üslup kullanmamıştır. Fahir İz’in eski Osmanlı nesir
edebiyatı için getirdiği sade nesir256, süslü nesir257 ve orta nesir258 kavramları
Tabakâtü’l-Memâlik için de geçerlidir.

Süslü nesir, en çok padişahı, vezir gibi ileri gelen devlet adamlarını, hanedana mensup
kişileri ve din büyüklerini övmede kullanılmıştır. Özellikle padişaha atıfta bulunulan her
yerde “…şâh-ı cihân, sâye-i deyyân, źıll-i Sübwân, nûr-ı dîde-i >âlemiyân, çeşm ü çerâğ-
ı cihâniyân, mihr-i münîr-i tâb-dâr u leme>ân, âftâb-ı bî-naźîr ü raxşân, ser-nâme-i iqbâl
ve śawîfe-i devlete >ünvân, ser-cerîde-i iclâl ve menşûr-ı sa>âdete bürhân, eqâlîm-i rub>-ı
meskûna xân, kişver-i İslâm u müslimîne xâqân, memâlik-i >Arab ve Rum ve Türk ve
Qaraman’ a qaân, netîce-i evlâd-ı âl-i >Oŝmân, warem-i İlâh ile ravża-i muqaddese-i
risâlet-penâha wâmî-i [žî]-şân, şâh-ı Cidde ve Zebîd ve >Aden ve bawreyn ü berreyne
xıdîv-i kâm-rân, deşt-i Qıbçaq ve Mağrib-zemîn’ e nigeh-bân, Üngürus ve Budun taxtına
xüsrev-i Dârâ-devr ü İskender-devrân Cem-nişân, dâver-i >aźîmi’ l-qadr-ı memâlik-i
Tatar ve Eflaq ve Boğdan, şâh-ı bülend-pâye-i Ermen [ve Van], xalîfe-i Bağdâd ve

255
Latîfî, Latîfî Tezkiresi, s. 355.
256
“Halkın konuştuğu dili esas tutan nesir. Menkabevi İslam tarihlerinin çoğu… Osmanlı tarihine ait
destanî nitelikteki gazavâtnâme, fetihnâme, tevârîh-i Âl-i Osman gibi eserler bu kola girer.”, Fahir İz,
Eski Türk Edebiyatında Nesir, İstanbul 1964, s. V-VI.
257
“Arap ve Fars sözlüklerinden gelişi güzel her kelimeyi alıp onları bu dillerin gramer kurallarına göre
kullanan, buna karşılık Türkçe sözlere pek az yer veren, divan şiirinin lafız san’atlerinden çoğunu
benimseyen, seci’i esas tutan nesir. Fatih devrinden başlayarak… bu inşâ kolu, halk dilinden büsbütün
ayrılıp, hüner gösterme amacını güden, süslü ve yapmacıklı bir nesir dili olarak, dar bir çevrede de olsa,
sürüp gitmiştir.
Tarih-i Ebü’l-Feth yazarı Tursun Bey’den başlayarak İbn Kemal, Hoca Sa’dettin, Kara Çelebizâde
Abdülaziz, Raşit… gibi tarihçiler, Âşık Çelebi, Sâlim, Safayî... gibi tezkireciler, bir çok resmî ve özel
yazışma örnekleri dergisi (Münşeât mecmuaları) yazarları bu süslü nesir yolunu izlemişlerdir.”, İz, Eski
Türk Edebiyatında Nesir, s. X.
258
“Bu yazı dili halkın konuşma dilinden epey ayrılmıştır. Yine de sadece lafız san’atleri ile hüner
göstermek amacı güdülmemiştir. Yazar, esas olarak anlatmak istediği şeyin peşindedir. Yabancı söz ve
tamlama oranı yazardan yazara değişir. Kimi yazarlar arasıra seci’ merakına da kapılırlar.”, İz, Eski Türk
Edebiyatında Nesir, s. XIII.
LXXV

Baśra ve Cezâyir ve Loristân, sulţân-ı Mıśır ve Śa>îd ve Nûbe ve Tekrur ve Wabeş ve


Sevâkin ve Śan>an ve sermâye-i emn ü emân, mehdî-i âxiri’ z-zemân, şâh-ı bülend-
mertebe ważret-i Süleymân Şâh bin Selîm Şâh bin Şâh Bâyezîd Xân259” gibi çeşitli
sanatları ihtiva eden ifadeler kullanılmıştır260.

Süslü nesir bunların haricinde ordunun hareketini, konuşunu, savaş düzeni alışını,
saldırıya geçişini, fethedilen önemli bir şehri veya kaleyi, düğün ve av gibi etkinlikleri
ifade ederken de kullanılmıştır. Mustafa Çelebi’nin Budun hakkında kullandığı ifadeler
buna güzel bir örnektir: “Nefs-i Budun Tuna kenârında sûr-ı vesî>ve binâ-yı menî>olub,
qulel-i âsmân-irtifâ> ve burûc-ı ŝüreyyâ-ictimâ>la bir wiśâr-ı sipihr-üstüvâr ve
muqâbelesinde Peşte dimekle ma>rûf u meşhûr bir şehr-i qadîm ve sevâd-ı a>źîm olub,
âb-ı rû-yi memâlik-i küffâr-ı şeqâvet-şi>âr idi.261”

Övgü ifadelerinde kullanılan süslü nesir, “Küffâr-ı xâk-sâr-ı âteş-qarâr u dûzax-


medârdan vilâyet-i İşpanye qıralı olan Qarlo nâm pelîd ü bî-dîn ve la>în-i küfr-âyîn ki,
ser-i cümle-i cünûd-ı żâllîn ve pîşvâ-yı gürûh-ı xâsirîndir, >âdet-i żalâlet-qarîn ve âyîn-i
xasâret-rehînleri…262” örneğinde görüldüğü gibi yergi ifadelerinde de kullanılmıştır.

Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-Memâlik’de anlattığı konuya uygun düşen bir üslup


kullandığı görülmektedir. Osmanlı padişahından, hanedandan, Osmanlı ordusundan ve
başarılı seferlerden bahseden eserin içerik açısından fakir bölümlerinde orta nesir
ifadelerine yer verilmiştir. Bu ifadelerin ortak özellikleri süslenmemiş yani nesir
kafiyesine uymayan ve pek çok fiili içeren cümlelerden oluşmuş olmalarıdır. Mesela
eserin ana konularından biri olan sefer dikkate alındığında sefer hazırlıkları orta nesir
ifadeleri ile anlatılırken ordunun ve padişahın İstanbul’dan hareketi süslü bir üslupla
dile getirilmiştir. Arkasından haftalar ve aylarca süren uzun ve yorucu yürüyüşler
hakkında basit bir üslup kullanılırken hedefe ulaşan ordunun konuşu, savaş düzeni alışı,
zaferin kazanılacağı anlar, zafer sonrası yapılan divan toplantısı, tebriklerin kabulü,
ordunun geri dönüşü ve padişahın başkente varışı oldukça süslü bir ifadeyle
anlatılmıştır.

259
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 350b-351a.
260
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 105b, 124b-125a, 278a, 281b, 292b-293a…
261
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 119b.
262
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 165b.
LXXVI

Tabakâtü’l-Memâlik’de süslü ve orta nesirin haricinde basit sözdizimi ile kendini


gösteren ve bir halk edebiyatı öğelerini içeren sade nesir de göze çarpmaktadır. Mustafa
Çelebi’nin Dergezin’de İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin tarihini bulmasından bahsederken
kullandığı üslup buna güzel bir örnektir. Mustafa Çelebi burada Sünni bir şahsın
kendisine babasından kalan bir kitabı vermesini basit bir konuşma diliyle anlatmaktadır:

“… >asâkir-i manśûreden bir sipâhî kemîneye gelüb, elinde bir kitâb wikâyet eyledi ki: “ Bu
def>a Dergezîn şehrine uğrayub, bir mawalleye mürûr etdüm. Bir qapuda bir âdem ţurub,
elinde bu kitâb beni göricek “ Rum xalqından mısın?” deyü śorub, ma>lûm idicek “ Bu kitâb
âbâ u ecdâdımızdan qalub, sünnî kitâbıdır. Her zemânda şâhîlerden qorqıb, ıżţırâb üzereyim.
Allahu te>âlâ her ne virürseñ vir, tekbu kitâbı ehl-i İslâm memleketlerine ilet” deyü tażarru>
eyledi. Birqaç aqça virüb, aldım. “ Göriñ ne aśıl kitâbdır” deyücek alınub, naźar olındıqda
meger imâm-ı hümâmıñ… târîx-i hümâyûnları imiş, Yûsuf Ehl dimekle meşhûr bir fâżıl-ı
kâmil tawrîr ü te&lîf eyleyüb, cihâna yad-gâr eylemiş.263”

Tabakâtü’l-Memâlik’de devrin modasına uygun olarak ifadedeki kuruluğu gidermek,


nesir olarak anlattığı bir olayı özetlemek veya daha iyi ifade etmek gibi amaçlarla
şiirlere de yer veren Mustafa Çelebi, hem nesirde hem de nazımda benzetmeler yaparak,
mecazi ifadeler kullanarak, cinas, seci ve terkiplerle süslü bir ifade tarzı benimseyerek
okuyucuyu edebî anlamda da tatmin etmiştir. Mustafa Çelebi’nin Tabakâtü’l-
Memâlik’de kullandığı edebî sanatlar ve üslup özellikleriyle ilgili örneklerden bazıları
şu şekildedir:

a- Seciler:

Nesirde kafiye yapmak anlamına gelen seci, divan nesrinin âdeta vazgeçilmez bir
süsüdür. Söz sanatları grubuna giren ve yazıya güzellik vermek için kullanılan264 seci
Tabakâtü’l-Memâlik’de en çok başvurulan edebî sanatlardan biridir. Tabakâtü’l-
Memâlik’den seçilen seci örnekleri şunlardır:

“Bu târîx-i fâxir ve bawr-i zâxir niçe memâlik ü mesâliki muwîţ ü wâvî, niçe derecât u
vâqi>âtı müştemil ü râvî olduğı” (v. 7b)

“żarbe-i warbe-i erbâb-ı warbden berg-i rîzân gibi kimi xâke ğaltân ve kimi gürîzân
olurdı” (v. 30b)

263
Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 211a.
264
İsa Kocakaplan, Açıklamalı Edebî Sanatlar, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1992, s. 119-
120.
LXXVII

“ bir wiśâr-ı memdûd u mesdûd ki, ŝıkleti püşt-i semeke inwinâ, basîţ-i xâke inzivâ virüb”
(v. 64a )

“ ważret-i pâdişâh-ı cihâd-xaślet, şehen-şâh-ı ğazâ-menqabet, mâh-ı münîr-i felek-


menzilet, şems-i müstenîr-i âsmân->izzet, xûrşîd-i lâmi>ü’ n-nûr-ı burc-ı vaqâr u waşmet,
xüsrev-i gerdûn-serîr-i mehâbet ü >aźamet, xıdîv-i taxt-ı cihân-gîrî ü İskender-âyîn ü
Cem-mertebet” (v. 70b)

“ Deryâ-yı merwametleri cûşâ, bawr-i mürüvvet ü şefaqatlari xurûşa gelüb” (v. 100a)

“Žikr olınan bâğîler kemâl vefretde, >asâkir-i >iśyân u ţuğyân nihâyet keŝretde olmağın
müşârün-ileyh beglerbegi ile muqâbele ü muqâtele qaśdına yüriyüb” (v. 126b)

“ Tîrler qabża-i dilâverân-ı ejder-nişândan güşâd bulub, hevâdan kebûterân-ı cevv-âşiyân


gibi ya qaţarât-ı bârân-reşwân mânendi cân ravżalarına ve beden revzenlerine wulûl
iderlerdi. Peykânlar, xadengler zırhlar çâk etmege renkler geçerlerdi. Şimşîrler dâs-ı
merg-istînâsa beñzerlerdi, kişt-zâr-ı vücûd-ı âdemî-zâda girüb, wâśıl-ı >ömri ţurmayub
biçerlerdi” (v. 128b)

“Süyûf-ı âb-dâr-ı kîne-güžâr eyâdî-i merdân-ı nâm-dârda der-kâr, sinân u nîzeler


bâzergânlar gibi vaśle-i metâ>-ı câna xarîdâr” (v. 131b)

“Keŝret-i etbâ> u eşyâ>ına istinâd, kemâl-i qudret ü miknet-i küfr-ictimâ>ına i>timâd


eyleyüb” (v. 144b)

“burûcı qulel-i cibâlden refî> u berter, bârûsı hevâya hem-ser, eţrâfı sûr-ı vesî> ile
müsevver” (v. 176a)

“¡ ît-i saţvet-i qâhire-i xâqânî ve śadâ-yı >aql-rübâ-yı şevket-i bâhire-i sulţânî >âmme-i
Firengistân’ a âşûb u zelzele ve heybet ü ţumţurâq-ı >asker-i ra>d-śalâbet kevn ü âfâqa
velvele bıraqmışdı” (v. 182a)

“xayyâţ-ı rûzgâr efrâd-ı kâyinâtdan ferde xil>at-i ŝebât u devâm dikmedi. Hic zâri> bu
mezra>a-i a>mârda beqâ tuxmını ekmedi. Bu dâr-ı fenâdan giden gitdi, dünyâya gerü
gelmez. Emel şâxı tünd-bâd-ı qahr-ı ecel birle qurumış, hic egilmez. Cihâna wadden
efzûn şâhlar, >âleme qıyâsdan bîrûn pâdişâhlar, cömerdler gelmişler, Anuşirvân ve
Wâtem’ den ğayrısı unudılmış añılmaz. Pes >adl ü iwsâna >ömr-i ŝânî dimişler, dünyâda
kişi eylükle yâd olınur, unudılmaz” (v. 190a)
LXXVIII

“ba>żı dilâverân-ı ejder-zûr, nâm-verân-ı neheng-peyker ü şîr-źuhûr, mübârizân-ı >Arab-


ţu>me ü >Acem-xûr” (v. 203a)

“sefâyin-i meymenet-qarîn ü źafer-qarâyin, merâkib-i śabâ-rehîn ü nuśret-meyâmin” (v.


277b)

“hengâm-ı ţulû>-ı âftâb-ı nûr-iktisâb, avân-ı źuhûr-ı mihr-i >âlem-tâb u śubw-iktisâb” (v.
240a)

“ merâkib-i kevâkib-wisâbla qal>a-sitân u bârû-tâlân, bünyân-vîrân, dîvâr-efgenân ţoplar,


ra>d-üslûb, śavâ>iq-maśwûb beceluşqalar” (v. 288a)

“Bu wâlet-i mehâbet-baxşa ebrler giryân, sewâblar hevâda pûyân, bâd-ı śabâ dîvâneler
gibi ţağlara düşib, nâlân idi” (v. 325b)

“Âteş-i źulm ile mawrûrlar, maźlûmlar giryân olub, ağladılar, âh-ı ciger-sûzla cânlar
dağladılar” (v. 358b)

“Memâlik-i >Arab ki, âb-ı rû-yi zemîn, çehre-i wüsnâ-yı dünyâda xâl-i >anberîn, her
gûşesi enbiyâ-i güzînden bir peyğâmber-i ważret-i Rabbü’ l->alemîniñ … ravża-i >ulyâsı
qadri ile behişt-i berîn, her cânibi aśfiyâ-i xuld-qarînden bir resûl-i emîn-i pâk-dîniñ …
mezâr-ı müteberrikesi olmağla cennet-âyîndir. Śawârâ ve tilâli ârâm-gâh-ı ervâw-ı
evliyâ-i śâliwîn, berârâ ve cibâli mawall-i hidâyet-penâh-ı şühedâ-i fâyiqîn ve
muqarrebîn-i sâbıqîn olmışdır” (v. 359a)

“Ważret-i pâdişâh-ı manśûr u sa>îd, şehriyâr-ı kâm-kâr-ı sezâ-vâr-ı naśr u te&yîd sefer-i
Naxcıvân-ı źafer-tev-emânda iken vilâyet-i mawmiyye-i Rumili’ niñ wırâseti xuśûśını
şeh-xâde-i sa>âdet-nüvîd, neqâve-i kâm-kârân-ı baxt-ı cedîd, >ażdü’ s-salţanati’ z-zâhire
Sulţân Bâyezîd” (v. 403a)

“>Âmme-i >ulemâ-i fuwûl, qâţıbe-i fużalâ-yı fażl-şümûl, cümle-i erbâb-ı >izz ü câh, kâffe-
i maxśûśân-ı der-gâh-ı felek-iştibâh, mecmû>-ı śulewâ u etqıyâ-i müslimîn, cumhûr-ı
meşâyix ü śûfiyân-ı mü&minîn” (v. 404a)

b- Cinaslar
Yili ţopıñ hevâ-yı śarśar (ŏŲŏŲ) idi

Zemîne lerze virüb śarśar (ŏŲŏŲ) idi (v. 338b)


LXXIX

>Adûnıñ cünbişinden olma ğâfil (Έ₤Ĝ


ỲΗ╬Λė)

Çalışur gece gündüz olmağa fil (ΈΣ₤Ĝ


ỳ╬Λė) (v. 344a)

Seferdir yiri yurdı her günâhıñ (< Ι Ĝ


Ε΄ŏΙ)

Seferde haddi yoqdır her gün âhıñ (< ΙėΑΜ΄ŏΙ) (v. 344a)

Güžer etseñ waqîqat her mawalle (ΗΊ█)

Cehennemden śanursın bir mawalle (ΗΊ█) (v. 373a)

Nihâyetsüz qırılmış iki leşker (ŏ΅ūΉ


)

Śayılmazidi >adû olsa leş ger (ŏ΄ ũ Ή


) (v. 389a)

Bedenden başladılar cânı qal>a (ΗẃΊ⅝


)

Qızıl qan ile seylâb idi qal>a (ΗẃΊ⅝


) (v. 409b)

Xadeng-i tîr giymiş xil>at-i al (Άė)

Demişler sehme a>dâ cânını al (Άė) (v. 412b)

“Câ-yı nîk olan Canik … ” (< Σ∆


Ĝį ΑΫΛė< Σ∆ΝĜ
į ) (v. 12b)

c- Benzetmeler
“mânend-i şâh-bâz-ı hümâyûn-bâl … şâh-ı çemen-serîr-i bahârı >asker-i ezhâr-ı
meserret-âŝâr istiqbâl etdügi gibi ol âftâb-ı cihân-tâb-ı salţanatı daxı xuddâm-ı kirâm-ı
vâlâ-maqâm-ı südde-i sipihr-iwtişâm iskelede qarşulayub” (v. 18b)

“ruxsâre-i enâmda gözyaşları mânend-i Nil olmışdı” (v. 19a)

“yemîn ü yesârdan ejder-gırîv seng ü awcâr mânend-i bârân perrân olmağın” (v. 39b)

“ Dil-rîş tîğler dervîşler gibi deryûzeye çıqub, şey&u’ llâh iderlerdi. Ya derzîler idi ki,
miqrâż-ı fenâ ile >ömr aţlâslarını, kâlâ-yı girân-bahâ-yı cânı kesüb dügerlerdi. Tîrler
qabża-i dilâverân-ı ejder-nişândan güşâd bulub, hevâdan kebûterân-ı cevv-âşiyân gibi ya
qaţarât-ı bârân-reşwân mânendi cân ravżalarına ve beden revzenlerine wulûl iderlerdi...
Şimşîrler dâs-ı merg-istînâsa beñzerlerdi, kişt-zâr-ı vücûd-ı âdemî-zâda girüb, wâśıl-ı
>ömri ţurmayub biçerlerdi” (v. 128b)
LXXX

“Meydân-ı kâr-zârda tîrler uçar quşlar gibi irişüb, bedenlerde yerler etdiler. Tîğler,
şimşîrler künc-i niyâmda esîrler iken âzâd olub, erbâb-ı irtidâdıñ riqâbını kesmege kâm-
yâb, a>nâk-ı śâwib-şiqâqı şaqq etmege ber-murâd u sîr-âb oldılar” (v. 129b)

“ pîr-i sermâ-tedbîr-i rûzgâr-ı muwtâcü’ l->ilâc xaşyet-i mizâc-ı zücâc-imtizâcından vaşaq-


âyîn, qâqum-rengîn postînler giyüb, şâbb-ı zemânıñ zemân-ı şebâbı münqażî, hücûm-ı
ğumûm-ı sermâ şitâb-ı şeyb-intisâb-ı şitâdan qaddi münwanî olub, şüyûx-ı tilâl ü cibâliñ
rüûsı beyâż u sefîd olmışdı” (v. 280a)

“Ţoplar ma>zûl qâżîlere dönüb, mawkemeleri vefret-i ricâlden wâlî qalub, sicillât-ı
şevket-âyâtlarına mühr-i sükût urılub, sâkit u mebhût oldılar” (v. 298a)

“qıralân-ı âteş-nevâle merqad ü medfen olan bir deyr-i kühen-sâl ki, zebân-ı wâl-i
nevwa-maqâl ile zemân-ı Nûw’ dan wikâyet, sepîd-i ser-i münwanî-qâmet fenâ-pežîr pîrler
gibi devr-i sipihr-i bî-mihrden şikâyet ider” (v. 298b)

“Ebvâb-ı >âliyesi memerr-i >arśa-i cennet gibi müstelzim-i sürûr u meserret, güžer-gâh-ı
behişt mânendi bâ>iŝ-i wuśûl-i behcetdir” (v. 303b)

“>Asker-i źafer-delîl, ğâziyân-ı fetw-sebîl mânend-i seyl-i Nil śawrâ u cibâle śığmayub,
deryâlar gibi cûşân u xurûşân olduğın göricek” (v. 335a)

“Ğâzîler, ac qurd qoyuna, qoyun ţuza segirtdügi gibi wiśâra üşerler. Mücâhidler göz
qarardub, yanar oda girür gibi âteşe düşerlerdi” (v. 339a)

“kenârlarda emn ü emân ufq-ı âsmânda görinen hilâl gibi ża>îf ü bî-qarâr, ser-waddlerde
naźm u intiźâm-ı cihâniyân avân-ı ğurûb-ı şems-i diraxşânda farq-ı cibâle leme>ân olan
eşi>a-i xûrşîd-i tâbân mânendi nawîf ü zâr oldı” (v. 347a)

“Xâţır-ı >âţırları gül gibi açıldı, wurrem oldı. Xurremlik ve şâdîliq >abîr ü >anberleri bûy-i
dil-âvîz-i misk gibi eţrâf u cevânibe śaçıldı” (v. 360a)

“deñiz levendleri, deryâ warâmîleri zağarlar gibi izlerin izleyüb, śarb yerlerde bulışub,
muwkem śavaşlar eylemişler” (v. 387a)

“Başlar bedenlerden tirâş olub, kelle-i xaşxâş gibi xâke perîşân, ŝuqbe-i nîze ü tîrden
revân olan xûnlar miŝâl-i nehr-i Ceywun imiş ki, arża rîzân olurmış. Warbeler, gönderler
mâr-ı zehr-efşân gibi irdügine śarmaşub, śağ u śoldan râst geleni dürtermiş” (v. 412b)
LXXXI

d- Manayı kuvvetlendirmek için kullanılan eş anlamlı, yakın anlamlı ve zıt anlamlı


kelimeler:

>Abîr ü >anber, >adl ü dâd, >avn ü >inâyet, aqrân u emŝâl, ârâm u qarâr, awrâ u lâyıq, bâhir
ü hüveydâ, ceng ü neberd, elem ü derd, elyaq u enseb, elyaq u evlâ, elyaq u sezâ-vâr,
enseb ü evlâ, evqât u ezmân, fetw u źafer, fitne ü fesâd, giriftâr u esîr, ğanî ü faqîr, ittifâq
u ittiwâd, kihîn ü mihîn, lebîb ü >âqıl, maqarr u mekân, maqarr u taxt-gâh, maqbûl ü
maţbû>, maqbûl ü mawmûd, maqbûl ü pesendîde, mawbûs u esîr, mekr ü âl, mekr ü
tezvîr, melce&ü melâž, melce&ü merśâd, merci> u maqarr, mesrûr u şâd, münaqqaş u
mersûm, nâ-dân u câhil, nâm u neng, nâm u nişân, nâ-yâb u nâdir, neberd ü kâr-zâr,
pend ü naśîwat, pinhân u mestûr, qâbiliyyet ü isti>dâd, qâbiliyyet ü žekâ, ru>b u hirâs,
śağîr ü kebîr, śavn ü śıyânet, śayd u şikâr, sebb ü düşnâm, sezâ-vâr u awrâ, śît ü śadâ,
sülûk u iqtidâ, şarq u ğarb, şükr ü sipâs, tâb u tüvân, tecessüs ü tefawwuś, tefevvuq u
ğalebe, umûr u mühimmât, vaqt ü avân, vaqt ü sâ>at, warb ü qıtâl, waşmet ü câh, wıfż u
wırâset, wüzn ü elem, wüzn ü enîn, wüzn ü melâl, wüzn ü miwen, xarc u śarf, xavâśś u
>avâm, źafer ü nuśret, źâhir ü âşikâr, źâhir ü bâhir, źalâm u deycûr, źalâm u źulm, zebûn
u bî-mecâl, zîr ü bâlâ, zîr ü zeber…

e- Türkçe kelime ve tabirler:

Ağmak, ağrıq, añarudan berü, ayağ üzre gelmek, aznavur, balaban baş ve buğ, becene,
benek altunlu, bir uğurdan, boylamaq, cavq cavq, çalqoyun, çarxacı, çığıltı, çökek,
debertmek, dizin dizin, duyuş vermemek, düne gün, dürişmek, el bir etmek, eşmek,
fatmak, gönderi gitmek, ha deyince, helik, ışıq, igen, ilenç, irgürmek, kef geçmek, kunt,
küfeke, mec, mengü, nacaq, ne aśıl, nöker, otağa, oturaq, ögdül, öñürdü, puśu qoymak,
püfkürmek, qalı, qamu, qanata, qaraçı, qaravul, qıjğırmaq, qırğun, qışlaq, qızoğlan,
qoçaq, qolçaq, qonuq, qulağuz, quśquna quvvet, śalıq, śancışmak, segirdim śalmak,
sepmek, śolaq, śora varmak, śorğuç, söyündürmek, śunqur, şilen, şimden girü, ţabanca,
ţapu, ţarţağan, ţaşra, terkin urmak, ţolama, ţoruğ, ţoylamak, tuğulğa, ţulub olmak, ţurna
alayı, uğrulamak, ulam ulam, yaban, yalman, yapuq, yarındası, yasavul, yedek, yelmek
yopurmak, yoxsul, yunt, yuvalaq, yügrük…
LXXXII

f- Atasözleri, deyimler, mecâzî ifadeler, özlü sözler:

“İžâ câe’ l-qażâ >amiye’ l-baśaru” (v. 61b)

“El-umûru merhûnetün bi-evqâtihâ” (v. 75a)

“İžâ qadarte >alâ->aduvvike fec>ali’ l-afve şükran li’l-qudreti” (v. 78a)

“El-mer&ü >adüvvün li-mâ cehile” (v. 86b)

“>Âqıbetü’ d-devâ el’ keyyü” (v. 88a)

“İžâ câe ecelü’ l-ba>îri yewûlü wavle’ l-bi&ri” (v. 88a)

“>Âşıqa ya śabr veyâ sefer” (v. 88a)

“El-elqâbu tenzilü min-śavbi’ s-semâ” (v. 99a)

“ Xayrü’ l-umûri evsatuhâ” (v. 99b)

“Şâha şâh gerek imiş” (v. 198b)

“En’ nâsü mücezziyûne bi-a>mâlihim” (v. 205a)

“Fuqarâdan zûr ile alınur, diş dibinden çıqarılan et gibidir, anuñla ţoyulmaz” (v. 215a)

“El-firâru mimmâ-lâ-yuţâq min-süneni’ l-mürselîn” (v. 380b)

g- Ayetler
“Mülk elinde bulunan (Allah)ın şanı ne yücedir. O her şeye hakkıyla kadirdir.” (v. 2b)

“(Allah) mülkü dilediğine verir.” (v. 16b)

“Kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.” (v. 34a)

“Her ilim sahibinin üstünde daha âlim kimseler vadır.” (v. 43b)

“Her güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (v. 44b)

“…Allah’tan yardım ve yakın bir fetih...” (v. 47b)

“O, arşın sahibidir, çok yücedir. İstediğini hakkıyla yapandır.” (v. 49a)

“Mallarınız ve canlarınızla cihad edin.” (v. 66a)

“Kendisinde çok büyük bir sertlik bulunan demiri indirdik.” (v. 68b)

“Keşke onlarla beraber olsaydım.” (v. 72b)


LXXXIII

“Dilediğini aziz eyler.” (v. 74a)

“Müminler Allah’ın yardımına sevinirler” (v. 81a)

“(O kandilleri) şeytanlar için taşlamalar kıldık.” (v. 84b)

“Sen büyük bir ahlak üzeresin.” (v. 91a)

“Ey Davud biz seni yeryüzünde bir halife kıldık.” (v. 92b)

“… iki yay arası kadar, belki daha da yakın…” (v. 104a)

“… gece götüren (Allah) her türlü noksan sıfatlardan münezzehdir.” (v. 104a)

“(Allah) kuluna vahyedeceğini vahyetmiştir.” (v. 104a)

“(Muhammedin’in ) kalbi gözünün gördüğünü asla yalanlamamıştır.” (v. 104a)

“(Muhammedin’in ) gözü görülecek şeyden ne sapmış, ne de onu aşmıştır.” (v. 104a)

“Onlar kalelerinin (kendilerini Allah’ın cezasından) koruyacağını zannediyorlardı.” (v.


110a)

“Nerede olursanız olun, hatta tahkim edilmiş kalelelerde bile olsanız ölüm yine size
erişir.” (v. 110b)

“Bunlar, yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar.” (v. 111b)

“Ola ki Rabbınız düşmanınızı helak eder ve sizi (yeryüzüne) hâkim kılar…” (v. 113a)

“(Onlar) aslandan ürkmüş yaban eşekleri gibidir.” (v. 117b)

“Bazılarını derece yönünden bazılarından üstün kıldık.” (v. 142b)

“(O gün insanların) bir kısmı cennette, bir kısmı da ateşdedir.” (v. 178b)

“İçinizde hiç kimse yoktur ki, (cehenneme) yaklaşmış olmasın.” (v. 204a)

“Hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orayı ifsâd eder, bozarlar.” (v. 213b)

“Bir kötülüğün cezası, misliyle bir kötülüktür. Fakat kim affeder ve arayı düzeltirse,
onun mükâfatı Allah’a aittir.” (v. 217a)

“Kendi tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?” (v. 260a)

“Bir kavim kendi halini değiştirip bozmadıkça, Allah da şüphesiz onun halini
değiştirmez.” (v. 265b)

“Bacak bacağa dolaşır.” (358a)


LXXXIV

“Her kim bir mü’mini kasden öldürürse, cezası içinde daimî kalacağı cehennemdir.” (v.
377a)

“Bana çok önemli bir mektup atıldı. “Bu mektup, Süleyman’dan gelmekte ve rahman ve
rahim olan Allah’ın adıyla başlayıp… ” (v. 399a)

6- Tabakâtü’l-Memâlik’in Nüshaları:

Tabakâtü’l-Memâlik’in başı, sonu ve içindekileriyle birlikte bir bütün olarak birbirine


uyan on yedi nüshası bulunmaktadır. Ayrıca, bu nüshaların muhtelif bölümlerinden
meydana gelmiş beş tane de eksik nüshası vardır.

Metnin tesisinde Mustafa Çelebi tarafından kaleme alındığını düşündüğümüz İstanbul


Üniversitesi Merkez Ktp., No: 5997’de bulunan nüsha esas alınmıştır. Mustafa
Çelebi’nin oğlu tarafından istinsah edilen Süleymaniye Ktp., Ayasofya Koll., No: 3296
(A)’da bulunan nüsha başta olmak üzere Süleymaniye Ktp., Fatih Koll., No: 4422 (F),
Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Koll., No: 778 (Hk), Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa
Koll., No: 427 (Hs)(Birinci cilt), Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No: 428 (İkinci
cilt) ve Petra Kappert tarafından tıpkı basımı yapılan Staatbibliothek, Preussischer
Kulturbesitz, Ms. or. quart. 1961 (K265)’de bulunan nüshalar da karşılaştırma nüshası
olarak kullanılmıştır.

Metnin tesisinde esas aldığımız üniversite nüshası ile karşılaştırma nüshaları Sultan
Süleyman döneminde ve daha öncesinde Osmanlı Devleti’nin siyasî rakibi olan
Safevîler ve Memlüklüler’e ait değerlendirmeler ile devlet mekanizmasının içinde
yetişen ve vezir-i azam olma emeline ulaşamadığı için isyan eden Ahmed Paşa gibi
olumsuz örnekler hakkında yapılan değerlendirmeler hususunda birbirinden bariz
farklılıklar göstermektedir.

Karşılaştırma nüshaları içerisinde F ile Hs’nin yapılan yazım hatalarında bile ortak
özellikler göstermesi aynı veya yakın bir nüshadan istinsah edildiklerine delil
sayılabilir. Yine A ile Hk’nin de üniversite nüshası ve diğer karşılaştırma nüshalarından
ayrıldıkları noktalarda benzer özellikler göstermesi bu iki nüshanın aynı veya yakın bir
nüshadan istinsah edildiklerini düşündürmektedir. K ise içerik olarak diğer karşılaştırma

265
Berlin nüshası olarak Kappert’in tıpkıbasımı kullanıldığı için bu nüsha Kappert’in ilk harfi olan “K”
ile ifade edilmiştir.
LXXXV

nüshalarına benzemesine rağmen yazım hataları ve özellikle kelime bazında görülen


eksiklikler açısından diğer karşılaştırma nüshalarına benzememektedir.

Tabakâtü’l-Memâlik’in başı, sonu ve içeriği itibariyle birbirine benzeyen nüshalarının


dokuzu İstanbul’daki, sekizi de yurtdışındaki çeşitli kütüphanelerde bulunmaktadır. Bu
nüshaların muhtelif bölümlerinden meydana gelen beş eksik nüsha da yine İstanbul’daki
çeşitli kütüphalerde bulunmaktadır. Tabakâtü’l-Memâlik nüshalarının bulunduğu
kütüphaneler ve bu nüshaların özellikleri şu şekildedir:

a- İstanbul Üniversitesi Merkez Ktp., No:5997 (İstanbul, Ü)

Müellifi: Celalzade - Mustafa b. Celal Koca Nişancı.

Cildi: Yaprak ve dallarla süslü bordürlü, zencirekli, şemseli, ebat olarak şemseye eşit
salbekli, taba renkli, deri ciltli.

Kağıdı: Fligransız, kalın, aherli, sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 280x185 mm, 233x124 mm.

Mürekkebi: Siyah ve kırmızı. Allah ismi, bazı ayetler, Hz. Peygamberin ismi, Hz. Ebu
Bekir ve Hz. Ömer’in ismi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ismi, Sultan Süleyman’ın
ismi, sıfatları, tabaka ve derece numaraları, derece isimleri, bazı ebced hesabı ile
düşülen tarihlerden önce verilen kısa açıklamalar, bazı ebced hesabı ile düşülen tarihler
kırmızı mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Nesih.

Tezhip ve minyatürü: 1b ve 2a’da tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 23 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Cetvelli.

Varak adedi: 428.

Mühürler: 1a’da küçük bir tuğra var. Aynı sayfanın sol alt köşesinde içinde “Bende-i
ważret-i müte>âl Wüseyn b. Muśţafa b. Celâl266” yazan göz şeklinde küçük bir mühür
daha var.

266
Kappert, 1a’da bulunan mülkiyet kaydından hareketle bu nüshanın Mustafa Çelebi’nin oğullarından
birinin mülkiyetinde olduğunu ve muhtemelen bu oğul tarafından kaleme alındığını ifade etmektedir.
Bkz. Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 47.
LXXXVI

Nüshanın 15a, 15b, 17a ve 124b sayfalarında derkenarlar bulunmaktadır. Bunlardan ilki
eserin isminde yer alan hususlara yönelik bir açıklamayı, ikincisi Sultan Süleyman’a
yönelik bir övgüyü, üçüncüsü kısa ve eksik olmasına rağmen Sultan Selim’in tahta
geçişine yönelik bir değerlendirmeyi, dördüncüsü ise karşılaştırma nüshalarında
bulunan ama üniversite nüshasının metninde bulunmayan bir bölümü içermektedir.
Dördüncü derkenar diğerleri gibi metnin açıklanmasına yönelik bir ek bilgi olmayıp
metinde eksik olan bir kısmın yazılmasından ibarettir. Diğer nüshalarda görülmeyen bu
derkenar bolluğu ve özellikle üçüncü derkenarın içeriği bu nüshanın Mustafa Çelebi
tarafından yazıldığına işaret sayılabilir. Zira Sultan Selim’in babası Bayezid ile yaptığı
savaşı tevile yönelik bir değerlendirmenin yapıldığı tahmin edilen derkenara başka
nüshalarda rastlanmamakta ve Mustafa Çelebi’nin aynı konuyla ilgili Selim-nâme’de
yaptığı açıklamaları akla getirmektedir.

Nüshada 351a-370a arasında belirgin bir yazı değişikliği ve bu yazı değişikliğinin


beraberinde sıkça yazım hataları görülmektedir. Bunun haricinde 382a-428b arasında
kısmî bir yazı değişikliği ve 82a-82b, 88a-88b örneklerinde olduğu gibi diğerleri kadar
uzun bir bölümü kapsamayacak şekilde birer varaklık yazı değişiklikleri göze
çarpmaktadır. Bu yazı değişiklikleri nüshanın farklı kişiler tarafından kaleme alındığı
şeklinde yorumlanabileceği gibi farklı zaman dilimlerinde kaleme alındığı şeklinde de
yorumlanabilir. Mustafa Çelebi’nin Fetih-nâme-i Rodos, Mohaç-nâme ve Fetih-Nâme-i
Karaboğdan adlı eserlerini önceden kaleme aldığı ve Tabakâtü’l-Memâlik’e son şeklini
verirken bunları ya aynen ya da düzenleme yaparak metnin ilgili kısmına dâhil ettiği ve
Tabakâtü’l-Memâlik’in bazı kısımlarını daha nişancı olmadan yazdığı267 dikkate alınırsa
Mustafa Çelebi tarafından kaleme alındığını düşündüğümüz bu nüshanın farklı zaman
dilimlerinde kaleme alınmış olma ihtimali farklı kişiler tarafından kaleme alınmış olma
ihtimalinden daha büyük görünmektedir.

Bu nüshanın mülkiyet kaydının Mustafa Çelebi’nin oğlu olduğu düşünülen Hüseyin’e


ait olması ilk planda nüshanın Hüseyin tarafından istinsah edilmiş olabileceğini akla
getirmektedir. Ancak, Mustafa Çelebi’nin diğer oğlu tarafından kaleme alınan A’da
olduğu gibi bu nüshanın Hüseyin tarafından istinsah edildiğine dair net bir bilgi yoktur.
Mülkiyet kaydından hareketle bu nüshanın, Hüseyin tarafından istinsah
edildiği/edilebileceği akla gelse de Mustafa Çelebi tarafından kaleme alındığını

267
Bkz. Celâl-zâde, Tabakâtü’l-Memâlik, v. 200a.
LXXXVII

düşündüğümüz bu nüshanın miras yoluyla veya başka bir vesileyle Hüseyin’in


mülkiyetine geçme ihtimali de gözardı edilmemelidir.

b- Süleymaniye Ktp., Ayasofya Koll., No:3296 (İstanbul, A)

Müellifi: Koca Nişancı - Mustafa b. Celaleddin et-Tosyevi - Celalzade.

Müstensihi: 417b’de Mustafa Çelebi’nin oğlu Mahmud tarafından istinsah edildiği


bildirilmektedir.268

Cildi: Salbekli şemseli, köşebentli, zencirekli, cetvelli, miklepli, yıpranmış şirazeli,


vişneçürüğü renginde deri ciltli.

Kağıdı: Fligransız, orta kalınlıkta, aherli, sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 378x243 mm, 262x150 mm.

Mürekkebi: Siyah, mavi ve yaldız. Allah ismi, ayetler, Hz. Peygamberin ismi, dört
halifenin ismi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ismi, Sultan Süleyman’ın ismi, sıfatları,
tabaka numaraları ve ebced hesabı ile düşülen tarihler yaldızla, kitabın telif sebebi,
derece numaraları ve derece başlıkları ise mavi mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Ta’lik

Tezhip ve minyatürü: 1b ve 2a’da oldukça güzel bir tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 21 satır, nesirde tek, nazımda iki veya üç sütun. Bu nüshada
şiirlerin çerçevesi içine çoğu zaman nesir metinleri de dâhil edilmiş ve hem yerden
kazanmak hem de şiir ile nesir metinleri arasında girinti oluşturmamak için şiirler
genelde yan yana üç sütunda yazılmış.

Cetveli: Kalın ve renkli cetvelli.

Varak adedi: 418.

Mühürler: 1a’da sayfanın en üstünde I. Mahmut’un mührü, onun altında da I. Selim’in


mührü var. Mühürlerin altında temellük kaydı, temellük kaydının altında da küçük bir
mühür daha var.

c- Süleymaniye Ktp., Fatih Koll., No:4422 (İstanbul, F)

Müellifi: Koca Nişancı - Celal Zade Tevkii Mustafa Çelebi.

268
“Müellif-i kitâb-ı müsteţâb, muśannif-i şâh-nâme-i >âlî-cenâb… Muśţafa bin Celâl’iñ ferzend-i hüner-
mendi Mawmûd-ı müstemendiñ zâde-i ţab>ıdır ki, bu kitâb-ı fâxiriñ muwarrir ü kâtibi…”
LXXXVIII

Cildi: Salbekli şemseli, köşebentli, zencirekli, cetvelli, yıpranmış şirazeli, miklepli,


siyah deri ciltli.

Kağıdı: Fligranlı, orta kalınlıkta, aherli, sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 334x213 mm, 246x135 mm.

Mürekkebi: Siyah ve kırmızı. Allah ismi, “Nazm” ifadesi, ayetler, Hz. Peygamberin
ismi, dört halifenin ismi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ismi, Sultan Süleyman’ın ismi,
kitabın telif sebebi, tabaka ve derece numaraları, derece başlıkları ve ebced hesabı ile
düşülen tarihler kırmızı mürekkeple yazılmış. Sadece 345a’da bulunan derece başlığı
sonradan farklı bir hat ile siyah mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Nesih.

Satır ve sütun sayısı: 23 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Mavi cetvelli.

Varak adedi: 431.

Mühürler: 1a’da sayfanın üstünde I. Mahmut’un mührü, mührün altında temellük kaydı,
temellük kaydının altında ve 2a’da da küçük bir mühür daha bulunmaktadır.

1b’nin başında altı satırlık serlevha yeri bırakılmış ve buraya sadece yaldızla besmele
yazılmış.

329a-352b arasında yazı tarzında bir değişiklik, kâğıdında bir incelik ve metinde
öncesine göre çok fazla yazım hatası görülmektedir.

d- Süleymaniye Ktp., Fatih Koll., No:4423 (İstanbul, F1)

Müellifi: Koca Nişancı - Celal Zade Tevkii Mustafa Çelebi.

Cildi: Salbekli şemseli, köşebentli, zencirekli, cetvelli, yıpranmış şirazeli, miklepli,


siyah deri ciltli.

Kağıdı: Fligransız, kalın, aherli, sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 351x200 mm, 265x135 mm.

Mürekkebi: Siyah ve yaldız. Allah ismi, ayetler, Hz. Peygamberin ismi, dört halifenin
ismi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ismi, Sultan Süleyman’ın ismi ve sıfatları, kitabın
LXXXIX

telif sebebi, tabaka ve derece numaraları, derece başlıkları ve ebced hesabı ile düşülen
tarihler yaldızla yazılmış.

Hattın cinsi: Nesih.

Tezhip ve minyatürü: 1b’de muhtemelen tıraşlama esnasında bir kısmı kesilmiş güzel
bir tezhip var. 1b ve 2a’da şiirlerin kenarındaki boşluklar da süslenmiş.

Satır ve sütun sayısı: 27 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: 1b ve 2a’da renkli kalın bir cetvel, 2b’den itibaren ise renkli fakat daha ince bir
cetvel kullanılmış.

Varak adedi: 365.

Mühürler: 1a’da I. Mahmut ve I. Selim’in mühürleri, bunların altında temellük kaydı,


temellük kaydının altında da F’de bulunan mührün aynısı var. Nüshanın sonunda (365a)
ve değişik sayfalarında (5a, 14b, 71b) da göz şeklinde bir mühür daha bulunuyor.

Bu nüsha Ü ile benzerlikler göstermektedir. Mesela, Mustafa Paşa’nın Rodos’dan


Mısır’a gönderilmesini anlatan bölümün baş kısımlarında269 Ü’de bulunan fakat
karşılaştırma nüshalarında bulunmayan ifadeler bu nüshada aynen bulunmaktadır. Bu
nüshanın fihrist bölümünün sonunda da Ü’de derkenar olarak verilen açıklamalar
bulunmaktadır.270

e- Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Koll., No:778 (İstanbul, Hk)

Müellifi: Koca Nişancı - Mustafa b. Celaleddin et-Tosyevi - Celalzade.

Adı: Tabakatü’l-Memalik fi Derecati’l-Mesalik.

Cildi: Salbekli şemseli, köşebentli, zencirekli, bordürlü, cetvelli, miklepli, vişneçürüğü


renginde deri ciltli.

Kağıdı: Fligransız, orta kalınlıkta, aherli, sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 323x190 mm, 220x119 mm.

Mürekkebi: Siyah, mavi ve yaldız. Allah ismi, ayetler, Hz. Peygamberin ismi, dört
halifenin ismi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ismi, Sultan Süleyman’ın ismi, tabaka

269
Bkz.. Ü, v. 82a ile F1, v. 72a-72b. Ayrıca bkz. Ü, v. 88a ile F1, v. 77a-77b; Ü, v. 124b ile F1, v. 107b;
Ü, v. 406a ile F1, v. 346a-346b.
270
F1, v. 14a.
XC

numaraları ve ebced hesabı ile düşülen tarihler yaldızla yazılmış. Kitabın telif sebebi,
derece numaraları ve derece başlıkları ise mavi mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Ta’lik.

Tezhip ve minyatürü: 1b ve 2a’da oldukça güzel bir tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 21 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: İki siyah, bir kalın yaldız ve bir siyah cetvelli. Nazmda mavi cetvel kullanılmış,
nazmla nesir mavi cetvelle ayrılmış.

Varak adedi: 479.

Mühürler: 1a ve 479a’da Hekimoğlu Ali Paşa (1689-1758)’nın mührü var.

18a’da şu derkenar bulunmaktadır: “Bu ţabaqât-ı külliye-i memâlik ve derecât-ı >asker-i


źafer-mesâlik muqteżâ-yı tertîb-i bedî> üzre taqdîm olınsa cüŝŝe-i kitâb cild-i vâwide
mütewammil olmayub, ziyâde muţavvel olmaq lâzım geldügi eclden memâlik ve >asker
awvâli mufaśśalan mücelled-i âxerde beyân olınub, dîbâce-i hümâyûnda >asker ve
memleket umûrı icmâlen žikr olınub, eyyâm-ı hümâyûnda źuhûr iden veqâyi>ü wikâyât
taqdîm olındı.”

f- Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Koll., No:779 (İstanbul, Hk1)

Müellifi: Koca Nişancı - Mustafa b. Celaleddin et-Tosyevi - Celalzade.

Cildi: Dışı: Bordürlü, zencirekli, sertablı, miklepli, koyu kahverengi deri ciltli.
Zencirekle çerçevelenmiş içteki dikdörtgen kısım ve bordür dallar, yapraklar ve
çiçeklerle süslenmiş. Koyu kahverengi zemin üzerine yaldız kullanılmış. Sertabında altı
tane kitap kapağı motifi bordür olarak kullanılmış. Miklebi kapak üstü tezyinatı gibi
dallar, yapraklar ve çiçeklerle süslenmiş.

İçi: Salbekli şemseli, köşebentli, zencirekli, cetvelli. Sertabında altı tane kitap kapağı
motifi bordür olarak kullanılmış. Miklebi şemseli, köşebentli, cetvelli ve zencirekli.

Kağıdı: Fligransız, orta kalınlıkta, aherli, sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 330x209 mm, 220x116 mm

Mürekkebi: Siyah, mavi ve yaldız. Allah ismi, ayetler, Hz. Peygamberin ismi, dört
halifenin ismi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ismi, Sultan Süleyman’ın övüldüğü
şiirlerin vurgu içeren kısımları, tabaka numaraları ve ebced hesabı ile düşülen tarihler
XCI

yaldızla yazılmış. Kitabın telif sebebi, Sultan Süleyman’ın künyesi, derece numaraları
ve derece başlıkları ise mavi mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Ta’lik.

Tezhip ve minyatürü: 1b ve 2a’da oldukça güzel bir tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 21 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Yaldızlı, siyah ve mavi çizgili kalın cetvelli. Nazmda mavi cetvel kullanılmış,
nazmla nesir mavi cetvelle ayrılmış.

Varak adedi: 471.

Mühürler: 1a ve 479a’da Hekimoğlu Ali Paşa (1689-1758)’nın mührü var.

Bu nüsha karşılaştırma nüshaları ile benzer özellikler gösteriyor. Mesela, Mustafa


Paşa’nın Mısır’a gönderilmesinin anlatıldığı bölümün başlarında Çerkesler hakkında
yapılan değerlendirmeler karşılaştırma nüshalarıyla uyum sağlıyor. 271

g- Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No:427 (Birinci Cilt) (İstanbul, Hs)

Müellifi: Koca Nişancı - Celal Zade Tevkii Mustafa Çelebi.

Cildi: Salbekli şemseli, zencirekli, cetvelli, yıpranmış şirazeli, miklepli, siyah deri ciltli.

Kağıdı: Fligranlı, orta kalınlıkta, aherli, sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 340x213 mm, 245x138 mm.

Mürekkebi: Siyah ve kırmızı. Allah ismi, ayetler, Hz. Peygamberin ismi, dört halifenin
ismi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ismi, Sultan Süleyman’ın künyesi, eserin telif
sebebi, tabaka ve derece numaraları, derece başlıkları, Sultan Süleyman’ın tahta çıkışı
ve fetihler gibi önemli olaylar için düşülen tarihler için yapılan açıklamalar, ebced
hesabı ile düşülen tarihler kırmızı mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Nesih.

Satır ve sütun sayısı: 23 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Tek mavi cetvelli.

Varak adedi: 222.

271
Bkz. Ü, v. 82a ile Hk1, v. 95a-95b. Ayrıca bkz. Ü, v. 88a ile Hk1, v. 102a; Ü, v. 124b ile Hk1, v.
141b-142a; Ü, v. 406a ile Hk1, v. 447b.
XCII

Mühürler: 1b’de Hüsrev Paşa (ö. 1855)’ya ait mühür var.

Başı: İlâh ismiyle ger başlansa nâme

Sa>âdet ola >ünvân ol kelâme.

Sonu: Nüshanın bu cildinde en son “Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-nihâd [u


nuśret-murâd] diyâr-ı şarq-ı pür-fesâda >azîmet idüb, ol sefer-i ferxunde-eŝerde fetw-i
dârü’ s-sedâd-ı Bağdâd etdikleridir” başlığını taşıyan Irakeyn seferi anlatılmakta ve şu
şekilde bitmektedir:
Mülâzım ola der-gâhıñda devlet

Qapuñda bende-i muqbil sa>âdet.

1b’nin başında altı satırlık serlevha yeri bırakılmış ve buraya yaldızla besmele ve
kırmızı mürekkeple “el-Cildü’l-evvel” yazılmış.

Metnin yan tarafında konu başlıkları ve önemli hususlar kısa açıklamalarla belirtilmiş.

Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No:428 (İkinci Cilt) (İstanbul, Hs)

Müellifi: Koca Nişancı - Celal Zade Tevkii Mustafa Çelebi

Cildi: Şemseli, şemseli, zencirekli, cetvelli, yıpranmış şirazeli, miklepli, vişneçürüğü


renginde deri ciltli.

Kağıdı: Fligranlı, orta kalınlıkta, aherli, açık sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 335x215 mm, 240x130 mm.

Mürekkebi: Siyah ve kırmızı. Derece başlıkları ve ebced hesabı ile düşülen tarihler
kırmızı mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Nesih.

Satır ve sütun sayısı: 23 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Tek mavi cetvelli. 1b ve 2a’daki kalın mavi cetvel kullanılmış.

Varak adedi: 210.

Mühürler: 1b’de Hüsrev Paşa (ö. 1855)’ya ait mühür var.

Başı: Bu derece İbrâhîm Paşa maźhar-ı ğażab-ı sulţânî ve müstawiqq-i >iqâb-ı xâqânî
vâqi>olub, śawrâ-yı >ademde ser-gerdân, beydâ-yı ğaybetde mestûr u pinhân olduğıdır.
XCIII

Sonu: Didi Mawmûd bendesi ta>źîm ile târîxini


Câmi>-i sulţân-ı >âdil pâdişâh-ı kâm-kâr.

1b’nin başında bulunan basit serlevha üzerine kırmızı mürekkeple “el-cildü’s-sânî ”


yazılmış.

Metnin yan tarafında konu başlıkları ve önemli hususlar kısa açıklamalarla belirtilmiş.

h- Topkapı Sarayı Ktp., Emanet Hazinesi, No:1427 (İstanbul, T)

Müellifi: Koca Nişancı Celâl-zâde Mustafa Çelebi.

Cildi: Salbekli şemseli, köşebentli, zencirekli, cetvelli, miklepli, kahverengi deri ciltli.

Kağıdı: Fligranlı, orta kalınlıkta, aherli, nohudi renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 320x210 mm, 245x134 mm.

Mürekkebi: Siyah ve kırmızı. Derece başlıkları ve ebced hesabı ile düşülen tarihler
kırmızı mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Nesih.

Tezhip ve minyatürü: Serlevhası süslenmiş.

Satır ve sütun sayısı: 23 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Yaldızlı cetvelli.

Varak adedi: 427.

Kaydı: Nüshanın herhangi bir kaydı yok.272

ı- Topkapı Sarayı Ktp., Bağdat, No:298 (İstanbul, T1)

Müellifi: Koca Nişancı Celâl-zâde Mustafa Çelebi.

Cildi: Şemseli, köşebentli, miklepli, vişneçürüğü renginde deri ciltli.

Kağıdı: Fligransız, orta kalınlıkta, aherli, sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 320x210 mm, 245x134 mm.

Mürekkebi: Siyah ve kırmızı. Derece başlıkları ve ebced hesabı ile düşülen tarihler
kırmızı mürekkeple yazılmış.

272
Fehmi Edhem Karatay, bu nüshanın XVII. asırda kopya edildiğini söylemektdir. Bkz. Fehmi Edhem
Karatay, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu, C. I, İstanbul 1961, s. 220.
XCIV

Hattın cinsi: Nesih.

Satır ve sütun sayısı: 23 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Yaldızlı cetvelli.

Varak adedi: 431.

T ile T1, metnin ortasına kadar sayfa ve satır başlangıçları itibariyle özdeş sayılabilecek
kadar birbirine benzemektedir. Bu şekilsel benzerliklerine rağmen T’nin T1’e göre daha
yüzeysel olduğu söylenebilir.273

j- British Museum, Add. 7855274 (Londra, L)

Müellifi: Mustafa b. Celal.

Hattın cinsi: Nesih.

Tezhip ve minyatürü: 1b’de sade bir tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 27 satır. Bazı yerlerde nazm parçaları nesir gibi tek sütun şeklinde
yazılmış ve şiirlerden önce “Naźm” ve “Beyt” ifadeleri kullanılmış. Bazı yerlerde de
nazm parçaları iki veya üç sütun halinde yazılmış.

Cetveli: Cetvelsiz.

Varak adedi: 375.

İstinsah kaydı: Rieu, nüshanın XVII. yüzyıl başlarında istinsah edilmiş olabileceğini
söylemektedir.275

L, 82a’da Çerkesler276 hakkında, 87a’da Ahmed Paşa277 hakkında yapılan


değerlendirmeler, Mohaç Savaşı’nın anlatıldığı derecenin sonunda yer alan şiirler ve
şehzade Bayezid’in doğumunun anlatıldığı derece278 ve 371a’da bulunan Şah

273
Kappert, T’nin T1’den kopya edilmiş olabileceğini ifade etmektedir. Bkz. Kappert, Geshichte Sultan
Süleymân Kanûnîs, s. 44.
274
Bkz. Charles Rieu, Catalogue of the Turkish Manuscripts in the British Museum, Osnabrück 1978, s.
49-50.
L’nin cildi, kâğıdı, kitap ve yazı ebadı hakkında hem dijital görüntüsünde hem de Kappert’in
çalışmasında gerekli bilgiler bulunamadığı için bu bilgilere yer verilememiştir. Nüshanın dijital görüntüsü
siyah-beyaz olduğu için mürekkebi hakkında da bilgi verilememiştir.
275
Rieu, Catalogue of the Turkish Manuscripts in the British Museum, s. 49.
276
Bkz. L, v. 84b. (L’nin varak numaraları dijital görüntü esas alınarak verilmiştir.)
277
Bkz. L, v. 89a.
278
Bkz. L, v. 122b-123b.
XCV

Tahmasb’a yazılan mektup279 hususunda tamamen karşılaştırma nüshalarına


benzemektedir.

Ü ve Hk’de fihrist kısmının akabinde derkenar olarak verilen açıklamalar L’de metne
dâhil edilerek verilmiştir. Otuzuncu tabaka hakkında kısa bilgi veren bölümün
sonrasında ilk derece başlığı verilmeden eklenen metin şu şekildedir:

“Bu dîbâce-i hümâyûnda beyân olınduğı üzre ţabaqât-ı >asâkir ü memâlik muqaddem yazılub,
qâ>ide-i ma>hûde üzre anlar evvel tawrîr olınmaq münâsib idi. Velâkin tafśîl-i >asâkir ve eqâlîm-i
mawmiyye ve beyân-ı qılâ> u wuśûn-ı maśûne cild-i vâwide mütewammil olmayub, kitâb-ı
muţavvel olmaq lâzım gelmegin memâlik ve >asâkir ţabaqaları cild-i axîre qonılub, bunda icmâl
üzre beyân olındı. Ţabaqa-i ŝelâŝîn ki, axbâr u wavâdiŝ ü vâqı>ât-ı pâdişâh-ı rû-yi zemîndir,
muqaddem žikr olındı. Her qażiyye ve wâdiŝe xuśuśen esfâr-ı źafer-âŝârdan her sefer-i ferxunde-
eŝer içün bir derece ta>yîn olındı.280.”
281
k- British Museum, Add. 24,959 (Londra, L1)

Hattın cinsi: Divânî kırması.

Tezhip ve minyatürü: 1b’de sade bir tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 31 satır, nesirde tek, nazımda iki veya üç sütun.

Cetveli: Cetvelli.

Varak adedi: 304.

İstinsah kaydı: Hüsâmeddin b. Hayreddîn tarafından 1022/1613 tarihinde istinsah


edilmiş. 282

Mühürler: 1a’da bulunan mührün üzerinde “Ez luţfet-i âbî kâr-sâz kâr-sâz Awmed 1016”
ifadesi yer alıyor. Bu mülkiyet mührünün üzerindeki tarih ise 1016/1607-8’e tekabül
ediyor.

279
Bkz. L, v. 334b-335b.
280
L, v. 15b
281
Bkz. Rieu, Catalogue of the Turkish Manuscripts in the British Museum, s. 50.
L1’in cildi, kâğıdı, kitap ve yazı ebadı hakkında hem dijital görüntüsünde hem de Kappert’in
çalışmasında gerekli bilgiler bulunamadığı için bu bilgilere yer verilememiştir. Nüshanın dijital görüntüsü
siyah-beyaz olduğu için mürekkebi hakkında da bilgi verilememiş, fakat ayetlerin, Allah ve Muhammed
lafızlarının, Sultan Süleyman’ın isminin, tabaka ve derece numaralarının ve derece isimlerinin siyahtan
başka bir mürekkeple yazıldığı tespit edilmiştir.
282
Bkz. L1, v. 304b.
XCVI

Bu nüsha 82a’da Çerkesler283 hakkında, 87a’da Ahmed Paşa284 hakkında yapılan


değerlendirmeler, Mohaç Savaşı’nın anlatıldığı derecenin sonunda yer alan şiirler285 ve
371a’da bulunan Şah Tahmasb’a yazılan mektup286 hususunda tamamen Ü’ye
benzemektedir.

Bu nüshanın fihrist bölümünün sonunda da Ü’de ve Hk’da derkenar olarak verilen


açıklama metne dâhil edilerek verilmiş. 287
288
l- British Museum, Or. 1590 (Londra, L2)

Hattın cinsi: Nesih.

Tezhip ve minyatürü: 1b’de sade bir tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 35 satır, nesirde tek, nazımda üç veya dört sütun.

Cetveli: Cetvelli.

Varak adedi: 191.

İstinsah kaydı: Rieu, XVI. yüzyılda istinsah edilmiş olabileceğini düşünmektedir.289

L2, 82a’da Çerkesler290 hakkında, 87a’da Ahmed Paşa291 hakkında yapılan


değerlendirmeler hususunda Ü’ye, Mohaç Savaşı’nın anlatıldığı derecenin sonunda yer
alan ifadeler292 itibariyle hiçbir nüshaya ve 371a’da bulunan Şah Tahmasb’a yazılan
mektup293 hususunda karşılaştırma nüshalarına benzemektedir.

L2’de de fihrist bölümünün sonunda Ü ve Hk’da derkenar olarak verilen açıklama


metne dâhil edilerek verilmiş. 294

283
Bkz. L1, v. 64a-b.
284
Bkz. L1, v. 66a.
285
Bkz. L1, v. 91b.
286
Bkz. L1, v. 264a.
287
Bkz. L1, v. 13b.
288
Bkz. Rieu, Catalogue of the Turkish Manuscripts in the British Museum, s. 50.
L2’nin cildi, kâğıdı, kitap ve yazı ebadı hakkında hem dijital görüntüsünde hem de Kappert’in
çalışmasında gerekli bilgiler bulunamadığı için bu bilgilere yer verilememiştir. Nüshanın dijital görüntüsü
siyah-beyaz olduğu için mürekkebi hakkında da bilgi verilememiş, fakat ayetlerin, Allah ve Muhammed
lafızlarının, Sultan Süleyman’ın isminin, tabaka ve derece numaralarının ve derece isimlerinin siyahtan
başka bir mürekkeple yazıldığı tespit edilmiştir.
289
Rieu, Catalogue of the Turkish Manuscripts in the British Museum, s. 50.
290
Bkz. L2, v. 39a.
291
Bkz. L2, v. 41a.
292
Bkz. L2, v. 60b-61a.
293
Bkz. L2, v. 165a-b.
294
Bkz. L2, v. 6b.
XCVII

295
m- Bibliotheque Nationale, Suppl. Turc 165 (Paris, P)

Hattın cinsi: Ta’lik.

Tezhip ve minyatürü: 1b’de sade bir tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 21 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Kalın cetvelli.

Varak adedi: 408.

İstinsah kaydı: Kappert, XVII. yüzyılda istinsah edilmiş olabileceğini söylemektedir.296

Bu nüsha 82a’da Çerkesler297 hakkında, 87a’da Ahmed Paşa298 hakkında yapılan


değerlendirmeler hususunda Ü’ye, şehzade Bayezid’in doğumunun anlatıldığı derece299
ve 371a’da bulunan Şah Tahmasb’a yazılan mektup300 hususunda karşılaştırma
nüshalarına benzemektedir.

P’de fihrist bölümünün sonunda Ü ve Hk’da derkenar olarak verilen açıklama metne
dâhil edilerek verilmiş 301

n- Det Kongelige Bibliotek, Codies Turcıcı XI302 (Kopenhag, Kp)

Müellifi: Mustafa b. Celâl et-Tevki’î.

Mürekkebi: Siyah, kırmızı ve mavi. 332a ve 408b’de bulunan derece başlıkları ile
332a’da ebced hesabıyla düşülen tarih kırmızı mürekkeple, 420b’de bulunan derece
başlığı ise mavi mürekkeple yazılmış. Nüshada tabaka ve derece numaraları için ayrılan
yerler ve kitabın yazılma sebebi de dâhil olmak üzere derece başlıkları için ayrılan
yerler bahsi geçen üç başlığın haricinde boş bulunmaktadır.

Hattın cinsi: Nesih.

Tezhip ve minyatürü: 1b’de serlevha yeri bırakılmış ve buraya sadece besmele yazılmış.

295
Bkz. Edgar Blochet, Catalogue des Manuscrits Turks de la Bibliothèque Nationale, I, s. 243.
296
Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 49.
297
Bkz. P, v. 77a.
298
Bkz. P, v. 81b.
299
Bkz. P, v. 116b-117a.
300
Bkz. P, v. 354a-355b.
301
Bkz. P, v. 8a.
302
Bkz. August F. Mehren, Codices Persıcı, Turcıcı, Hındustanıcı, Codices Orientales Bibliothecae
Regiave Hafnıensıs, Hafnıae 1857, s. 55-56.
Kopenhag nüshasının cildi, kâğıdı, kitap ve yazı ebadı hakkında hem dijital görüntüsünde hem de
Kappert’in çalışmasında gerekli bilgiler bulunamadığı için bu bilgilere yer verilememiştir.
XCVIII

Satır ve sütun sayısı: 23 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: 1b ve 2a’da kalın yaldızlı cetvel, diğer sayfalarda ise tek mavi cetvel
kullanılmış.

Varak adedi: 430.

Mühürler: 1a’da göz şeklinde bir mühür var.303

Ek Bilgiler: Satır ve sayfa başları itibariyle Ü, F ve Hs’ye oldukça benzeyen bu nüsha


içerik olarak karşılaştırma nüshalarına benzemektedir. 82a’da Çerkesler hakkında
yapılan değerlendirmeler304, 87a’da Ahmed Paşa hakkında yapılan değerlendirmeler305,
Mohaç Savaşı’nın anlatıldığı derecenin sonunda yer alan şiirler ve şehzade Bayezid’in
doğumunun anlatıldığı derece306 ve 371a’da bulunan Şah Tahmasb’a yazılan mektup307
hususunda karşılaştırma nüshaları ile aynı içerik özelliklerini göstermektedir.

o- Nationalbibliothek, H. O. 41308 (Viyana, V)

Kağıdı: Açık sarı renkli.

Mürekkebi: Siyah ve yaldız.

Hattın cinsi: Nesih.

Tezhip ve minyatürü: 38a, 45a, 72b, 103b-104a, 129b, 214b, 248b, 252a ve 291b’de
anlatılan konuya uygun minyatürler var. 295b de minyatür için boş bırakılmış fakat
minyatür yapılmamış.

Satır ve sütun sayısı: 27 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Cetvelli.

Varak adedi: 369.

İstinsah kaydı: “… İbrâhîm bin >Ali fî qal>a-i Śolnaq (⅜ΕΉ


ΜŲ) … fî evâyil-i şehr-i

şa>bânü’ l-mu>aźźam fî yevmi’ l-xamîs fî vaqti’ ź-źuhr li-sene ŝülüŝ ve ŝemânîn ve tis>a-
mie. ( Şa’ban 983 / Kasım 1575)

303
Kappert, 1062/1651-2’de “Qan>ân Beg”’in mülkiyetinde olduğunu ifade etmektedir. Bkz. Kappert,
Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 45.
304
Bkz. Kp, v. 81a.
305
Bkz. Kp, v. 86a
306
Bkz. Oluşturulan metin v. 124b; Kp, v. 124b-125b.
307
Bkz. Kp, v. 372a-372b
308
Bkz. Gustav L. Flügel, Die Arabischen Persischen Turkischen Handschriften der Kaiserlichen und
Königlichen Hofbibliothek zu Wien, C. II, Wien 1865-67, s. 231-232.
XCIX

Bu nüsha 82a’da Çerkesler309 hakkında, 88b’de Ahmed Paşa310 hakkında yapılan


değerlendirmeler hususunda, Mohaç Savaşı’nın anlatıldığı derecenin sonunda yer alan
şiirler ve şehzade Bayezid’in doğumunun anlatıldığı derecenin olmaması311 hususunda
ve 371a’da bulunan Şah Tahmasb’a yazılan mektup312 hususunda Ü’ye benzemektedir.

Bu nüshanın da fihrist bölümünün sonunda Ü’de ve Hk’da derkenar olarak verilen


açıklama metne dâhil edilerek verilmiş. 313

p- Staatbibliothek, Preussischer Kulturbesitz, Ms. or. quart. 1961314 (Berlin, K)

Cildi: Siyah kahverengimsi deri ciltli.

Kağıdı: Fligranlı ve fildişi renginde.

Kitap ebadı: 275x160 mm.

Mürekkebi: Siyah ve kırmızı. Derece başlıkları ve noktalamalarda kırmızı mürekkep


kullanılmış.

Hattın cinsi: Nesta’lik.

Tezhip ve minyatürü: 3b’de mavi renkli ve yaldız bir tezhip var.

Satır ve sütun sayısı: 25 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: 3b ve 4a’da yaldızlı cetvel, diğer sayfalarda ise iki kırmızı çizgili cetvel
kullanılmış.

Varak adedi: 532.

Mühürler: 3a’da 1042/1633’de ölen tarihçi Abdü’l-Aziz Karaçelebi-zâde’nin kardeşi


Ebu’l-Fazl Mahmud’un mührü var.315

İçerik açısından diğer karşılaştırma nüshalarıyla ortak özellikler gösteren K,


karşılaştırma nüshaları arasında en fazla imla hatalarının görüldüğü nüshadır. Nüshada

309
Bkz. V, v. 73b-74a.
310
Bkz. V, v. 79a.
311
Bkz. V, v. 109b.
312
Bkz. V, v. 321a
313
Bkz. V, v. 14a-b.
314
Bkz. Barbara Flemming, Türkische Handschriften, Teil I, Wiesbaden 1968, s. 119.
315
Bu nüshanın fizikî özelliklerine yönelik bilgiler için bkz. Kappert, Geshichte Sultan Süleymân
Kanûnîs, s. 42. Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs von 1520 bis 1557 oder Tabakâtü’l-
memâlik ve Derecâtü’l-mesâlik von Celâlzâde Mustafa genannt Koca Nişâncı isimli çalışmasında Berlin
nüshasının tıpkı basımını verdiği için bu nüshanın dijital görüntüsünün teminine gerek duyulmamış ve
bahsi geçen nüshanın fizikî özellikleri için Kappert’in çalışması esas alınmıştır.
C

harflerin noktasını koymama şeklinde basit anlamda kendini gösteren bu hatalar, kelime
ve cümle farklılıkları/eksiklikleri ile daha bariz bir hal almaktadır. Kappert bu hataları
Arapça kelimelerin imlasında yaşanan kararsızlıklar316 olarak görse de nüshanın bazı
yerlerinde görülen kelime farklılıkları ve eksiklikleri yapılan hataların bu kadar basite
indirgenemeyeceğini ortaya koymaktadır. Zira bu nüshada çok bariz hatalar yapılmış ve
dikkat ve muhakemeden yoksun bir müstensih, gördüğünü kopyaya yönelik bir çalışma
sergilediği için metnin bazı yerleri anlamsız ve okunamaz hale gelmiştir.

K’da Kappert’i haklı çıkartacak şekilde imla hatalarının en çok görüldüğü kısımlardan
biri ülkenin idari taksimatının verildiği fihrist kısmıdır. Oldukça geniş ve farklı bir
coğrafyada hüküm süren Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde bulunan yerleşim
yerlerinin isimlerinde yaşanan bu imla hataları bir noktaya kadar haklı görülse de diğer
karşılaştırma nüshalarında metnin anlamını bozmayacak şekilde yapılan çıkarmalar ve
eklemeler bu nüshada bariz hatalar olarak kendini göstermektedir. Bu bağlamda
verilecek örnekler oldukça fazla olduğu için buraya metnin başı olması itibariyle
sonrasına basit anlamda emsal teşkil edebilecek 18b, 21a, 28a, 29a ve 36b’de yer alan
hatalar alınacaktır:

Diğer nüshalar K

Ważret-i pâdişâh-ı sâye-i İlâh… serây-ı sürûr- Ważret-i pâdişâh-ı sâye-i İlâh… sürûr-
efzâlarına girüb (18b) efzâlarına girüb

Sâyir erbâb-ı źulm ü >ahd >udvâna mûcib-i


Sâyir erbâb-ı źulm ü >udvâna mûcib-i >ibret
>ibret
(21a)

qabâyil-i vawâdan mürûr (28a) qabâyil-i ΑΛŊΞŅŊmürûr

Ceyş-i yemm-cûşân u ejder-hurûşân ile ţâyife- Ceyş-i yemm-cûşân u ejder-hurûşân ile ţâyife-
i câfiyeniñ (29a) i câyifeniñ

Semendire sancağı begi on beş biñden ziyâde Semendire sancağı begi beş biñden ziyâde
>asker ile (36b-37a) >asker ile (36b-37a)

316
Bkz. Kappert, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs, s. 43.
CI

Burada yukarıda örnekleri verilen durumun aksine, genelde K’nın diğer karşılaştırma
nüshalarıyla birlikte Ü’den farklılıklar gösterdiği hususlarda yukarıda bahsi geçen
çıkarma ve eklemelerin anlamı bozmayacak şekilde yapılmış olduğuna dikkat çekmek
gerekmektedir.

Ü K’nın da içinde bulunduğu karşılaştırma


nüshaları

Awvâli âstân-ı sa>âdet-âşiyânda ma>lûm Awvâli âstân-ı sa>âdet-âşiyânda ma>lûm


olıcaq Mıśır muwâfaźasında olan olıcaq lâ-büdd dîn-i mübîn-i İlâhî ve
ümerâdan Qara Mûsâ dimekle meşhûr bir şerâyi> ü sünen-i ważret-i risâlet-penâhîniñ
emîr-i şehîr var idi, aña Mıśır ğayreti pâdişâh-ı İslâm-ı sa>âdet-encâmıñ
beglerbegiligi virilüb…(88b) żamîr-i münîr-i şer>-źahîrlerine te&ŝîr
eyleyüb, Mıśır muwâfaźasında olan
ümerâdan Qara Mûsâ dimekle meşhûr bir
emîr-i şehîr var idi, aña Mıśır
beglerbegiligi virilüb…

Awmed Paşa Mıśır iskelesi olan Anţalya Meger la>în-i mezbûr Mıśır iskelesi olan
ma>berinde maxfî âdemler qoyub (88b) Anţalya ma>berinde maxfî âdemler qoyub

meşiyyet-i wikmet-te&ŝîr-i Sübwânî bu meşiyyet-i wikmet-te&ŝîr-i Sübwânî bu


>âlem-i fânîde (102a) >âlem-i źulmânîde

K, Mohaç Savaşı’nın anlatıldığı derecenin sonunda yer alan şiirler317 ve Şah Tahmasb’a
yazılan mektub318 örneklerinde görüldüğü gibi Ü ile karşılaştırma nüshalarının arasında
görülen tipik farklılıkları bünyesinde barındırmaktadır. 126a’da Ü’de bulunmayan fakat
K da dâhil olmak üzere bütün karşılaştırma nüshalarında bulunan dört satırlık şiir,
Kappert tarafından sadece K ve U’da bulunan bir şiir olarak değerlendirilmiş ve hataya
düşülmüştür.

317
Bkz. Oluşturulan metin v. 124b.
318
Bkz. Oluşturulan metin v. 371a.
CII

r- Universitätsbibliothek, Cels. 22319 (Uppsala, U)

Hattın cinsi: Ta’lik.

Tezhip ve minyatürü: 1b’de sade bir tezhip ve besmele var.

Satır ve sütun sayısı: 23 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Kalın cetvelli.

Varak adedi: 398

Metnin kenarına 2b-4b, 17b, 80a ve 108a örneklerinde görüldüğü üzre içeriği kısaca
açıklayan notlar ve tarihler düşülmüş. 71b, 72a, 74a ve 85a örneklerinde olduğu gibi de
metinde geçen ayet, hadis ve özlü sözlerin üstleri çizilmiş.

U, Ü ile karşılaştırma nüshalarının temelde birbirinden ayrıldığı noktalarda bazen Ü’ye,


bazen karşılaştırma nüshalarına, bazen her iki gruba, bazen de hiçbirine benzemeyen
içerik özellikleri taşımaktadır. Mesela; 82a’da Çerkesler hakkında yapılan
değerlendirmeler320 hususunda kelime eksiklikleri ve farklılıklarına rağmen Ü’ye,
87a’da Ahmed Paşa hakkında yapılan değerlendirmeler321 hususunda hiçbirine, Mohaç
Savaşı’nın anlatıldığı derecenin sonunda yer alan şiirler hususunda Ü’ye, şiirlerin
arkasından gelen şehzade Bayezid’in doğumu322 hususunda ise karşılaştırma
nüshalarına, 371a’da bulunan Şah Tahmasb’a yazılan mektup323 hususunda ise
karşılaştırma nüshalarına benzemektedir.

s- Âtıf Efendi Ktp., No:1910 (İstanbul, AE)

Müellifi: Mustafa b. Celal et-Tevki’î.

Cildi: Şemseli, salbekli, küçük köşebentli, cetvelli, zencirekli, miklepli, sertablı, kahve
renkli deri ciltli. Cildin sırtı tamir görmüş.
319
Bkz. Karl Vilhelm Zetterstéen, Die Arabischen, Persischen und Türkischen Handscriften der
Universitätsbibliothek zu Uppsala, Le Monde Oriental 22 (1928), s. 200, No:CCXCI.
U’nun cildi, kâğıdı, kitap ve yazı ebadı hakkında hem dijital görüntüsünde hem de Kappert’in
çalışmasında gerekli bilgiler bulunamadığı için bu bilgilere yer verilememiştir. Nüshanın dijital görüntüsü
siyah-beyaz olduğu için mürekkebi hakkında da bilgi verilememiş olmasına rağmen tabaka ve derece
numaralarının, derece isimlerinin, ebced hesabı ile düşülen tarihlerin ve bu tarihlerle ilgili nazmdan evvel
verilen kısa bilgilerin siyahtan başka bir mürekkeple ve muhtemelen kırmızı mürekkeple yazıldığı tahmin
edilmektedir.
320
Bkz. U, v. 81a.
321
“Awmed Paşa’ yı vezâretden izâle ve redde müte>alliq olub, a>mâl-i feżâyiw-meâli dâmen-i >afv ü iwsân
ile mestûr olub, kemâl-i ri>âyet-i xâqânî ve vufûr-ı mevâhib-i xüsrevânî birle Mıśır eyâleti virilüb, sewâb-ı
muźlim ve ebr-i târîk idi.”, U, v. 85b. Karşılaştırma için bkz. Oluşturulan metin, v. 87a
322
Bkz. U, v. 121a-122a.
323
Bkz. U, v. 344a-345b.
CIII

Kağıdı: Fligransız, kalın, az aherli, nohudi renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 200x137 mm, 161x85 mm.

Mürekkebi: Siyah ve kırmızı. Derece başlıkları, nazmlardan önce yazılan “Naźm”


ifadeleri, ebced hesabı ile düşülen tarihler, ebced hesabına işaret eden “târîx” ifadeleri
kırmızı mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Ta’lik.

Satır ve sütun sayısı: 19 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Cetvelsiz.

Varak adedi: 315.

İstinsah kaydı: 315a’da eserin istinsah tarihi “wurrire fî evâyil-i recebü’ l-mürecceb, sene
1039” olarak verilmiş. (Recep 1039 / Şubat 1630)

Mühürler: 1a ve 314b’de Âtıf-zâde Ömer Hüsâmeddîn Efendi (1799-1871-2)’nin mührü


var.

Ώmenâqıb-ı ważret-i İmâm-ı a>źam rawmetul’ lâhi >aleyhi, ważret-i imâm-ı a>źam
Başı: ĠΊǼ

ki, serv-i bâğ-ı dîn, nûr-ı çerâğ-ı Waqq u yaqîndir.324

Sonu: Didi Mawmûd bendesi ta>źîm ile târîxini


Câmi>-i sulţân-ı >âdil pâdişâh-ı kâm-kâr.

Metnin kenarına sonradan kırmızı ve siyah mürekkeple anlatılan konuyu özetleyen kısa
notlar, konuyla ilgisi olan sözler veya metinde unutulan ifadeler yazılmış. Tarihler de
kırmızı mürekkeple metnin kenarında belirtilmiş.

ş- İstanbul Üniversitesi Merkez Ktp., No:1584 (İstanbul, Ü1)

Müellifi: Celalzade - Mustafa b. Celal Koca Nişancı.

Cildi: Çift cetvelin arasında sade bir bordür, içteki cetvelin içinde büyük ve köşeli bir
şemse, şemsenin içinde ise tuğra ve çiçek dalı var. Arka kapakda da aynı şeklin içinde
ay-yıldız var. Siyah deri ciltli eserin cildi yıpranmış ve sırt kısmının büyük bir bölümü
kopmuş.

Kağıdı: Fligransız, orta kalınlıkta, aherli, sarı renkli.

324
Bu bölüm oluşturulan metinde 209a’ya tekabül etmektedir.
CIV

Kitap ve yazı ebadı: 233x131 mm, 168x81 mm.

Mürekkebi: Siyah ve mavi. Eserde sadece 1b’de bulunan derece başlığı mavi
mürekkeple yazılmış.

Hattın cinsi: Ta’lik.

Tezhip ve minyatürü: 1a’da serlevha yeri bırakılmış fakat bu kısım yaldızla kaplanmış.
Serlevhanın üstünde ve altında “Kitâb-ı Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik
Ważret-i xilâfet / penâh >izz ü câh ile sefer-i źafer-tev-emân Naxcıvan etdikleriniñ
beyânıdır” ifadelerin yazıldığı birer satırlık yer bırakılmış.

Satır ve sütun sayısı: 15 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: İki siyah, bir kalın yaldız, bir siyah cetvelli. Nazmda mavi cetvel kullanılmış,
nazmla nesir mavi cetvelle ayrılmış.

Varak adedi: 152 (301 sayfa)

Mühürler: 1a’da “İstanbul Darülfünunu Kütüphanesi” mührü var. Mührün hemen


altında ve sayfa numarasına göre sayfalandırılan eserin 301. sayfasında yazı ile “Rıza
Paşa Kütüphanesi” yazıyor.

Başı: Kitâb-ı Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik, Ważret-i xilâfet-penâh >izz ü


câh ile sefer-i źafer-tev-emân Naxcıvan etdikleriniñ beyânıdır

Sonu: Qapusına gele axbârı fetwiñ


Dem-â-dem çoq ola âŝârı fetwiñ

Hümâyûn sâyesinde xalq-ı >âlem

Olalar her zemân dil-şâd u xurrem.

Bu nüsha karşılaştırma nüshaları ile benzerlik arzetmektedir.325

Metnin kenarına 132, 141, 166, 234, 236, 251, 265 ve 279. sayfalarda olduğu gibi
kırmızı ve siyah mürekkeple sonradan açıklayıcı kısa notlar düşülmüş. Bu notların bir
ksımı tıraşlama esnasında kesilmiş.

325
Bkz. Oluşturulan metin v. 406a ile Ü1, s. 250-251; oluşturulan metin v. 370a ile Ü1, s. 106-107.
CV

t- Köprülü Ktp., Hacı Ahmed Paşa Kol., II. Kısım No:245 (İstanbul, AP)

Müellifi: Tevki’î - Mustafa b. Celal - Koca Nişancı.

Müstensihi: Vener.

Cildi: Şemseli, yıpranmış şirazeli, siyah deri ciltli.

Kağıdı: Fligransız, kalın, ahersiz, sarı renkli.

Ölçüleri: 170x142 mm, 145x123mm.

Mürekkebi: Siyah.

Hattın cinsi: İnce nesih (Mağrîbî)

Satır ve sütun sayısı: 20 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Cetvelsiz.

Varak adedi: 239.

Mühürler: Nüshanın başında Hafız Ahmed Paşa (Ö. 1183/1769)’nın sekiz köşeli bir
mührü, sonunda ise oval bir başka mührü bulunuyor.

Başı: İlâh ismiyle ger başlansa nâme


Sa>âdet ola >ünvân ol kelâme

Sonu: Derece

Ebü’ l-Meğâzî Xayreddîn Paşa-yı ğâzî >asâkir-i muvawwidîn ile deryâya teveccüh idüb,
Polya diyârlarında ettügi Qaştilye qal>ası awvâlidir

Bu nüshada şiirlerden önce “Na>t-ı Ebû Bekr”, “Naźm”, “Qıţ>a”, “Rubâ>î” ve “Meŝnevî”
kelimeleri eklenmiş. Müstensih, genelde derece sonlarında özel imza olarak
nitelendirilebilecek bir paraf kullanmış. Derece başlıklarını yazarken bazen “Derece”
ifadesini süslü bir şekilde yazmış ve ayetlerin altını çizmiş. 184a ve 186b örneklerinde
olduğu gibi derece başlıklarından önce bazen “Taqrîr” ifadesini kullanmış.

u- Süleymaniye Ktp., Serez Koll., No:1844 (İstanbul, S)

Müellifi: Koca Nişancı - Celal Zade Tevki’i Mustafa Çelebi.

Cildi: Üzerine ebru desenli kâğıt yapıştırılmış mukavva ciltli. Üzerindeki kâğıtlar
parçalanmış. Yıpranmış şirazeli.
CVI

Kâğıdı: Fligransız, orta kalınlıkta, aherli, açık sarı renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 301x208 mm, 235x145 mm.

Mürekkebi: Siyah.

Hattın cinsi: Divânî.

Satır ve sütun sayısı: 27 satır, nesirde tek, nazımda çift sütun.

Cetveli: Cetvelsiz.

Varak adedi: 223.

Mühürler: 1a’da Abdurrahman İbn Ahmed Emîn es-Sirozî’ye ait mühür var.

Başı: İlâh ismiyle ger başlansa nâme

Sa>âdet ola >ünvân ol kelâme


Sonu: “… çâre ve imkân olub, düşmeniñ qahr u inhizâmı, >adû-yı dîniñ”

Nüshanın 66b, 68a, 70a, 79b, 98a, 118a, 120a, 121a, 131b, 138a, 139a gibi sayfalarında
derece başlıkları için bırakılan iki satırlık boşluk sonradan kurşun kalemle doldurulmuş.
Bu şekilde boş bırakılmış ve sonradan derece başlıkları yazılmamış yerler de bulunuyor.
Mesela, 80a’da bulunan ve “Bu derece ważret-i pâdişâh-ı źafer-nevâl ü fetw-xıśâl
Üngürus qıralı Lavoş-ı żalâlet-meâl ile bulışub, śawrâ-yı Mohac’ da vâqi> olan ğazâ
beyânıdır” başlığının yazılması gereken boşluk ve 136b’de bulunan ve “Bu derece
Budun wiśârına küffâr-ı xâk-sâr üşüb, ahâlisi mawśûr śoñra ceyş-i İslâm’ ıñ mücerred
hücûmı ve wüsn-i tedbîri ile mağlûb u maqhûr oldıqlarıdır” başlığının yazılması gereken
boşluk gibi. Bazı yerlerde de derece başlıkları metin kenarına veya satır arasına kurşun
kalemle yazılmış.

Bu eksik nüsha, karşılaştırma nüshası olarak kullandığımız A ve Hk ile benzer özellikler


taşımaktadır. Mesela, İbrahim Paşa’nın düğününden bahseden bölümün sonunda yer
alan ve A ile Hk’da bulunan ifadeler bu nüshada da bulunmaktadır. 326

Metnin kenarına 13a, 94a, 125a, 131b, 137a ve 140b örneklerinde olduğu gibi hicri
seneler yazılmış. Bazen de metin kenarına 8a, 12a, 18a, 36a, 39a ve 122b örneklerinde
olduğu gibi metinde unutulan ifadeler yazılmış.

326
Bkz. Oluşturulan metin v. 159a ile S, v. 136b.
CVII

Nüshanın bizi ilgiren kısmında sonradan kurşun kalemle yazılmış en son başlık “Bu
derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-nihâd [u nuśret-murâd] diyâr-ı şarq-ı pür-fesâda
>azîmet idüb, ol sefer-i ferxunde-eŝerde fetw-i dârü’ s-sedâd-ı Bağdâd etdikleridir”
şeklinde yazılan Irakeyn seferidir. Bu dereceden sonra gelen ve İbrahim Paşa’nın
öldürülmesini anlatan derece başlığı nüshada bulunmamakta ve nüsha “… çâre ve
imkân olub, düşmeniñ qahr u inhizâmı, >adû-yı dîniñ” ifadesi ile bitmektedir.327

v- Topkapı Sarayı Ktp., Bağdat, No:299 (İstanbul, T2)

Müellifi: Koca Nişancı Celâl-zâde Mustafa Çelebi.

Cildi: Kenarları kırmızı deri kağıt ciltli.

Kâğıdı: Fligransız, orta kalınlıkta, aherli, pembe ve zerefşan renkli.

Kitap ve yazı ebadı: 305x100 mm, 134x60 mm.

Hattın cinsi: Ta’lik.

Satır sayısı: 19 satır.

Cetveli: Yaldızlı cetvelli.

Varak adedi: 37.

Başı: Tabakâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik kitâbınıñ dîbâce-i hümâyûnı…

Bu oldukça eksik nüsha Tabakâtü’l-Memâlik’in tabaka ve derece (bölüm ve alt


bölüm)lerini gösteren fihrist kısmından ibarettir.

327
Bkz. Oluşturulan metin v. 220b-221a, S, v. 186a.
CVIII

METNİN TESİSİNDE TAKİP EDİLEN YOL

Tabakâtü’l-Memâlik’in Mustafa Çelebi tarafından kaleme alındığını düşündüğümüz


İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Nadir Eserler Bölümü, No:5997’de bulunan
nüshası metnin tesisinde esas alınmıştır. Mustafa Çelebi’nin oğlu tarafından istinsah
edilen Süleymaniye Ktp., Ayasofya Koll., No: 3296’da bulunan nüsha başta olmak
üzere Süleymaniye Ktp., Fatih Koll., No: 4422, Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Koll.,
No: 778, Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No: 427 (Birinci cilt), Süleymaniye
Ktp., Hüsrev Paşa Koll., No: 428 (İkinci cilt) ve Petra Kappert tarafından tıpkı basımı
yapılan Staatbibliothek, Preussischer Kulturbesitz, Ms. or. quart. 1961’de bulunan
nüshalar da karşılaştırma nüshası olarak kullanılmıştır.

Mevcut on yedi nüshadan altı nüsha seçilerek yapılan metin tesisinde transkripsiyon
işaretleri kullanılmıştır.

Metinde nüsha farkları dipnot olarak gösterilmiştir. Bunun haricinde metnin o devirle
ilgili diğer kaynak ve eserlerle karşılaştırılmasını içeren notlar ile Arapça ve Farsça
ibarelerin ve ayetlerin Türkçe açıklaması da dipnot olarak verilmiştir.

Metnin tesisinde esas aldığımız nüshada olmayan fakat karşılaştırma nüshalarının


hepsinde bulunan farklar [ ] köşeli parantez içinde verilmiştir. Kendi tasarrufumuz olan
ve metnin ikmali için düzeltilmesi ve tamamlanması gerekli olan hususlar ise ( ) normal
parantez içinde belirtilmiştir.

Esas itibariyle değişik imla ile yazılmış kelimeler metinde oldukları gibi muhafaza
edilmekle birlikte, “ümîž-ümîd” örneğinde görüldüğü gibi metinde birlik temini için
bazı kelimelerdeki değişik imlalar dikkate alınmamıştır.

Metnin tesisinde esas alınan nüsha ile karşılaştırma nüshalarında imla ve yazım hatası
sebebiyle okunamayan yerler soru işareti (?) ile ifade edilmiştir.

Metnin içinde geçen Arapça dua cümleleri italik, ebced hesabı ile düşülen tarihler ise
altı çizili olarak verilmiştir.

Metnin yeni harflere çevrilmesinde en büyük zorluk yer isimleri ile bazı tabir ve
ıstılahların okunmasında yaşanmıştır. Bu tür durumlarda haritalar, atlaslar, lügatler ve
ilgili eserlere müracaat edilerek metnin imlasına en uygun okuma şekli tespit edilmiştir.
CIX

Çalışmanın sonuna, metnin tesisinde esas aldığımız İstanbul Üniversitesi Merkez


Kütüphanesi, Nadir Eserler Bölümü, No:5997’de bulunan nüshanın dijital görüntüsü
eklenerek, okuyucunun ihtiyaç hissettiği anda ana kaynağa müracaat etmesi
kolaylaştırılmıştır. Ayrıca Sultan Süleyman dönemi ile ilgili araştırma yapacaklara
kolaylık sağlaması düşüncesiyle bibliyografya ve indeks de eklenmiştir.
CX

METNİN İÇİNDEKİLER

Sebeb-i te&lîf-i kitâb-ı Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik................................ 9

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-maqrûn ve cenâb-ı şehen-şâh-ı xilâfet-meşwûnıñ


şeyyeda’ llâhu bünyâne xilâfetihî ilâ-âxiri’ l-qurûn taxt-ı behçet-füzûna cülûs-ı
hümâyûnlarıdır............................................................................................................ 34

Bu derece Cânberd-i Ğazâlî’ niñ >iśyânı, >asâkir-i źafer-meâŝir ile Ferhâd Paşa varub, ol
nâr-ı pür-şerârıñ tâb-ı şimşîr-i âb-dâr ile iţfâ-i ţuğyânıdır............................................. 46

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı źafer-mu>tâd ceyş-i pûlâd-nihâd ile qal>a-i maśûne-i


Belğırad-ı cennet-âbâdı fetwetdikleridir ...................................................................... 62

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâh u źafer-dest-gâh >asâkir-i dîn-i heycâ-qarîn ile


ğazâ-yı ğarrâ ve cihâd-ı fâxir ü zîbâya müteveccih olub, ol sefer-ifetw-me&nûs u nuśret-
âlûsda dârü’ l->izz ve’ n-naśr qal>a-i metîne-i Rodos’ ı fetwu tesxîr etdikleridir .............. 93

Bu derece vezîr-i ŝânî Muśţafa Paşa Rodos’ dan mawrûse-i Mıśır’ a irsâl olınub, ol sefer-i
nuśret-eŝerde vâqi>olan qażâyâ u fetw-i [cemîl] beyânındadır.................................... 140

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı cihân-tesxîr ü mübârek-tedbîriñ xullidet xilâfetuhû ilâ-


yevmi’ l-axîr fermân-ı sa>âdet-te&ŝîrleri ile İbrâhîm Paşa çıqub, vezîr oldıqları beyânıdır
................................................................................................................................. 146

Bu derece ważret-i źıllu’ llâh-i >aźîmü’ ş-şânıñ xalleda’ llâhu mülkehû ilâ-âxiri’ z-zemân
Awmed Paşa’ ya Mıśır eyâleti iwsân olınub, ol muqâbelede anuñ >iśyânı ve kemâl-i
ţuğyânı beyânıdır ...................................................................................................... 149

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı behcet-şu>ûrıñ xalleda’ llâhu źılâle >aţıfetihî mede’ d-dühûr
fermân-ı şerîfleri ile İbrâhîm Paşa’ nıñ sûr-ı mevfûrü’ l-wubûrı beyânıdır.................... 155

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-menziletiñ e>azza’ llâhu enśârahû fermân-ı sa>âdet-


mertebetleri ile İbrâhîm Paşa Mıśır’ a >azîmet etdügidir ............................................. 162

Bu derece vüzerâ-i der-gâh-ı >âlem-ârâdan ma>zûl olan Ferhâd Paşa mağżûb-i qahr-ı
xüsrevânî olduğıdır ................................................................................................... 172

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı źafer-nevâl ü fetw-xıśâl Üngürus qıralı Lavoş-ı żalâlet-meâl


ile bulışub, śawrâ-yı Mohac’ da vâqi>olan ğazâ beyânıdır........................................... 174

Dürr-i śadef-i şehriyârî, gevher-i ŝemîn-i xudâvendigârî şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân


Bâyezîd-i kâm-kârıñ >âlem-i ğaybdan derece-i źuhûra gelüb, vilâdet-i şerîfleri beyânıdır
................................................................................................................................. 219

Bu derece vilâyet-i Bozoq’ da xâricîler xurûc idüb, şimşîr-i fetw-te&ŝîr ile maqhûr-ı qahr-ı
İlâhî oldıqları wâdiŝe-i meşhûre beyânındadır ............................................................ 218
CXI

Bu derece mawrûse-i İstanbul’ da ţarîqa-i zendeqa ve ilwâd-ı nâ-maqbûle sülûk etmegin


seyf-i meslûl-i şer>ile maqtûl olan Qâbıż qażiyyesidir .............................................. 238

Bu derece ba>żı veqâyi> sebebi ile mawrûse-i Qosţanţiniyye’ de ve xâricde ve eknâf-ı


memâlikde vâqi>olan qażâyâ ve wavâdiŝ beyânındadır .............................................. 242

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berr, źıllu’ llâh-i sa>âdet-eŝer xalleda’ llâhu te>âlâ
mülkehû İbrâhîm Paşa žerreden kemter, xâkden waqîr ü awqar iken žerre-i >inâyetleriyle
xûrşîd-eŝer olub, ser->asker oldıqlarıdır ..................................................................... 244

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-nijâd u ğazv-murâd xalleda’ llâhu mülkehû ceyş-i


deryâ-şân, ğaziyân-ı sa>âdet-resân ile raxş-ı nuśret-nişâna süvâr olub, ğazâ-yı bâhirü’ l-
bürhâna >azîmet-i >âlî-nehmet idüb, Bec ğazâsında vâqi> olan umûrıñ keyfiyyet-i
źuhûrudur ................................................................................................................. 251

Bu derece ważret-i xilâfet-menziletiñ e>azza’ llâhu enśârahû ebnâ-i sa>âdet-intimâları


xitânı içün etdikleri sûr-ı mevfûrü’ l-wubûrıñ beyânındadır ........................................ 265

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berr, xıdîv-i hümâyûn-mertebe, şehriyâr-ı xuşk ü ter
xalleda’ llâhu mülkehû teşxîž-i xâţır-ı enverleri çün ser->asker-i behcet-manźar birle
Yalaqova ve İzniq ţaraflarına şikâra >azm etdikleridir................................................ 283

Bu derece Rumili beglerbegisi Behrâm Paşa’ yı qulları qatl idüb, fesâd u şenâ>at idüb,
śoñra şimşîr-i >ibret-gîr-i xüsrevânî ile cümlesi siyâset olındıqları wâdiŝedir .............. 284

Bu derece-i bedî>a ważret-i pâdişâh-ı >aźîmü’ ş-şân >asâkir-i manśûre-i memâlik-sitân ile
ğazâ-yı bâhirü’ l-bürhâna müteveccih olub, sefer-i Alman beyânındadır .................... 286

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-penâhıñ vâlide-i mu>aźźamaları irâdet-i Waqq ve


meşiyyet-i Vâcib-i muţlaq ile >azze şânuhû serây-ı sürûra intiqâl etdikleridir............. 330

Bu derece Qoron wiśârı küffâr-ı żalâlet-maqrûn eline düşüb śoñra mübârizân-ı źafer-
nümûn, mücâhidân-ı nuśret-meşwûn ictihâdı ile meftûw olub, innâ fetawnâ leke fetwan
mübînen mażmûnı źuhûr bulduğıdır.......................................................................... 332

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-nihâd [u nuśret-murâd] diyâr-ı şarq-ı pür-fesâda


>azîmet idüb, ol sefer-i ferxunde-eŝerde fetw-i dârü’ s-sedâd-ı Bağdâd etdikleridir...... 335

Bu derece İbrâhîm Paşa maźhar-ı ğażab-ı sulţânî ve müstawiqq-i >iqâb-ı xâqânî vâqi>
olub, śawrâ-yı >ademde ser-gerdân, beydâ-yı ğaybetde mestûr u pinhân olduğıdır ...... 381

Bu derece Bayburd wâkimi Muwammed Xân vilâyet-i Gürcistân’ a aqın idüb, küffâr-ı
xâk-sâr ile bulışub, ehl-i İslâm’ a fetw u nuśret âşikâr olduğıdır.................................. 384

Bu derece Ebü’ l-Meğâzî Xayreddîn Paşa-yı ğâzî >asâkir-i muvawwidîn ile deryâya
teveccüh idüb, Polya diyârlarında fetw etdügi Qaştilye nâm qal>a awvâlidir................ 384
CXII

Bu derece Bosna sancağında dârü’ l-fütûw ve’ l-yaqîn qal>a-i maśûne-i ¡ olin üzerine
ţâyife-i müşrikîn gelüb, süyûf-ı mücâhidîn ile maqtûl ve ke->aśfin me&kûl oldıqlarıdır
................................................................................................................................. 387

Bu derece dârü’ l-fütûw ve’ n-naśr vilâyet-i mawmiyye-i Bosna’ da vâqi> olan qal>a-i
maśûne-i Kilis dârü’ l-İslâm olub, meftûwolduğıdır ................................................... 390

Bu derece esfâr-ı >ibret-âŝâr-ı şâh-ı kâm-kârdan xullidet xilâfetuhû sefer-i >acâyib-eŝer


olan Gorqos ğazâsı beyânındadır............................................................................... 394

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-âstân u nuśret-âşiyân >asâkir-i cihân-sitân ile fetw-i


vilâyet-i Qara Boğdan etdikleridir ............................................................................. 404

Bu derece fütûwât-ı behcet-şi>âr-ı xüsrevânîden muqaddemâ dârü’ l-İslâm iken fecere-i


âteş-maqâm ellerine düşen Nuh qal>asınıñ fetwi beyânındadır.................................... 457

Bu derece şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Bâyezîd’ iñ lâ-zâle fî->izzin medîd sûr-ı xitân-ı
sa>âdet-nişân-ı mevfûrü’ l-wubûrları beyânındadır ...................................................... 459

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı źafer-maqrûn u fetw-rüsûm râyât-ı naśr-lüzûm çeküb,


İstolni-Belğırad ile qal>a-i Esterğom içün etdikleri ğazâ-yı ğarrâ beyânındadır .......... 472

Bu derece-i menî>a ważret-i pâdişâh-ı źafer-iqtibâs Elqâś’ ıñ qudûmı vâsıţasıyla diyâr-ı


şarq-ı rafż-istînâsa >azîmet-i nuśret-esâs etdikleri ve ol sefer-i fetw-eŝerde vuqû> bulan
vâqı>ât beyânındadır.................................................................................................. 516
Maqâle-i ûlâ Elqâś’ ıñ >atebe-i >ulyâya ilticâsıdır ................................................... 519
Maqale-i ŝâniye mühimmât-ı sefer-i hümâyûnıñ şürû>ı, teveccüh-i źafer-maqrûn-ı
pâdişâh-ı rub>-ı meskûnıñ şüyû>ı, Elqâś-ı pür-jeng ü pâs awvâliniñ ba>żı fürû>ıdır .. 523
Maqâle-i ŝâliŝe ważret-i pâdişâh-ı hümâ-xaśletiñ teveccüh ü >azîmeti, cihâd-ı bâhirü’l-
ictihâda śafâ-yı >aqîdetle wüsn-i niyetidir ............................................................... 525
Maqâle-i râbi>a ebnâ-i kirâm şeh-zâdegân-ı >iźâmıñ eţâla’ llâhu beqâehüm ordu-yı
hümâyûna teşrîfleri xıśâl-i wamîde, axlâq-ı pesendîdeleriniñ ta>rîfi, mezâr-ı Seyyid
Baţţâl Ğâzî’ niñ tavśîfidir....................................................................................... 527
Maqâle-i xâmise awvâl-i memâlik-i Şirvân ile râyât-ı kişver-güşânıñ wudûd-ı
žerbâycân’ a duxûli, źılâl-i a>lâm-ı >âlem-güşânıñ Tebrîz’ e vuśûlidir ................... 529
Maqâle-i sâdise pâdişâh-ı mübârek-xaśletiñ Tebrîz’ den mürâca>at-ı nuśret-wâtimeti ile
qal>a-i Van’ ıñ istixlâś-ı fetw-ğâyeti xuśûśına mübâşeret olınduğıdır....................... 532
Maqâle-i sâbi>a şâhıñ nâyire-i wayretden dûdmân-ı ţabî>atında işti>âl iden nîrân-ı
ğayretiñ inţıfası içün qıtâl-i wayvânata iştiğâli, źuhûr-ı >asker-i fîrûzdan bîşe-i gürîze
firârıdır ................................................................................................................. 535
Maqâle-i ŝâmine pâdişâh-ı >izzet-baxtıñ Diyar-bekir’ e şeref-mürâca>atları, evbâş-ı
nekbet-xaśletiñ eknâf-ı memlekete mażarratları, gerü >asâkir-i fetw-maźâhirden iktisâb
etdikleri meželletleridir ......................................................................................... 537
CXIII

Maqâle-i tâsi>a pâdişâh-ı manśûr u sa>îdiñ >îd-i mübârek-nüvîdleri ve Elqâś-ı fitne-


istînâsıñ Iśfahan u Kâşan ţaraflarına >azm-i xasâret-resmidir ................................. 539
Maqâle-i >âşir ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-maźâhir ü nuśret-meâŝiriñ mawrûse-i Waleb
ţarafına >azm-i źafer-cezmleri ve Elqâś Iśfahan ve Kâşan’ ı ğâret etdügidir ............ 541
Maqâle-i wâdî >aşer vâlî-i Van olan İskender Paşa’ nıñ Xoy xânı Dünbülli Wacı
dimekle meşhûr bâğî-i bağy-âşiyânıñ vâqı>ât-ı qıtâli, mücâhidîn-i źafer-encâmıñ
vuqû>ât-ı fetw-ittiśâlidir ......................................................................................... 543
Maqâle-i ŝânî >aşer Elqaś’ ıñ irtidâdı, dîg-i ţabî>at-ı bağy-siriştinde ğaleyân iden
mevâdd-ı şürûrıñ iştidâdı, cibâl-i ekrâd-ı bed-nihâda düşib ser-encâm-ı ma>âdıdır . 545
Maqâle-i ŝâliŝ >aşer pâdişâh-ı heft-kişver, şehen-şâh-ı hümâyûn-feriñ xullidet
xilâfetuhû evâmir-i qażâ-maźâhirleri ğazâ-yı Gürcistân’ a müte>alliq olduğıdır ...... 550
Maqâle-i râbi> >aşer ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berriñ şeh-zâde-i Cemşîd-fer birle
wavâlî-i Waleb’ de şikâr-ı behcet-eŝerleri ve mawmiyye-i Waleb’ e mürâca>at-ı źafer-
rehberleridir .......................................................................................................... 553
Maqâle-i xâmis >aşer ważret-i pâdişâh-ı mübârek-vülûcıñ Waleb’ den xurûcları, śavb-ı
Diyar-bekir’ e >azîmet ve nehr-i Fırat’ dan >ubûrları, râyât-ı fetw-âyâtıñ gerü Âmid-i
mawrûseye şeref-nüzûl ile Awmed Paşa’ nıñ Gürcistân’ a teveccüh ü mürûrıdır ....... 554

Bu derece Rumili beglerbegisi Muwammed Paşa’ nıñ vilâyet-i Üngürus’ dan ba>żı qal>alar
fetwi ile ol cevânibde vâqi>olan sâyir fütûwât u ğazâlar beyânındadır ........................ 564

Bu derece ważret-i źıllu’ llâhi >âlem-penâh >asâkir-i deryâ-iştibâh ile diyâr-ı şarqa
>azîmet-i hümâyûn idüb, sefer-i >ibret-eŝer Naxcıvan beyânındadır............................ 584

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-penâh >izz ü câh ile mawrûse-i Amasya’ da qışlayub,
şâh-ı şarq ţarafından âstâne-i iqbâl-âşiyâna vârid olan elçi ile cevâb-ı müsteţâbıdır ... 668

Bu derece vezîr-i a>źam Awmed Paşa maźhar-ı ğażab-ı xüsrevânî vâqi> olub, fermân-ı
cihân-bânî birle ważret-i Rüstem Paşa’ ya vezâret iwsân olınduğıdır ........................... 691

Bu derece Budun beglerbegisi Toyqun Paşa ve Cezâyir beglerbegisi Śâliw Paşa ve


Qırım xânı Devlet Giray Xân’ ıñ dâmet ma>âlîhi küffâr-ı xâk-sâr ile ceng ü
muwârebeleri ve qapudân-ı >atebe-i >âlem-penâh Piyâle Beg’ üñ vâqi> olan ğazâlarıdır.
................................................................................................................................. 696

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı xayrât u wisânıñ mawmiyye-i Qosţanţıniyye’ de ta>mîr ve


binâ etdikleri câmi>-i sa>âdet-nişân ile >imâret-i >âmire ve sâyir ebniye-i fâxire
beyânındadır……………………………………………………………………… 714
METİN
(1b) [Bismi’ llâhi’ r-rawmâni’ r-rawîm1] 2
İlâh ismiyle ger3 başlansa nâme
Sa>âdet ola >ünvân ol kelâme
Xudâ-yâ fażl u luţfıñ reh-nümâ qıl
Ola raţbü’ l-lisân žikriñle xâme.
Cebîn-i rû-yi niyâz u iftiqâr, zemîn-i >acz ü inkisâre qonılub, el-wamdü li’ llâhi >alâ-âlâihî
ve’ ş-şükrü’ l-cemîlü4 >alâ-ni>amâihî5 ki, xazîne-i >aţâyâ ve mevâhib-i İlâhî6 ve gencîne-i
cûd u nevâl 7-i nâ-mütenâhîden cevher-i vücûd insâna şeref-i imtiyâz u kerâmet ve wüsn-
i ixtisâs u qurbet virüb, irâdet-i ezeliyye ve meşiyyet-i lem-yezeliyyesinde kimine evc-i
>illiyyîn-i eflâkı xâk-ı na>leyn, nişâne-i menâzil ü derecât8ını levlâk ve qâbe qavseyn
eylemiş.
İdüb mawbûb-evzîne dürr-i pâkı
Yaratmış >aşkına eflâk u xâkı
Mübârek nâmınıñ tevwîdi içre
Şerîf isminden olmaz infikâki.
Kimine riyâż u9 wıyâż-ı cinânı menzil ü me&vâ, gülistân u bostân-ı behişti 10 müttekâ,
>arśa-i fasîwü’ l-feżâ-yı ünsde gürûh-ı qudsiyân u rûwâniyâna enîs, tekye-gâh-ı behçet-
dest-gâhda mağbût-ı melâik-i maźhar-ı emr-i hübûţ olmağla11 zümre-i wavrâ u ğilmâna
celîs etmişken qudret-i >aliyye ve wikmet-i xafiyyesi ile12 >âlem-i ţıyni vaţan, qarâr-gâh-ı
xâki nişîmen qılub, menzil-i evveli ve ârâm-gâh-ı aślîsine nüzûl ettirmiş.13
Naźm14
Ne qudretdir ne wikmetdir ki Âdem
¡ afiyyu’ llâh iken cennetde bir dem
Nüzûl etmiş zemîne emri ile15
Revân olmış gözinden çeşme-i dem.
1
K: - Bismi’ llâhi’ r-rawmâni’ r-rawîm. Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla.
2
Hs: + El-cildü’l-evvel
3
Hk: - ger
4
A Hk K: - cemîlü, Hs: + cezîlü
5
İhsanları için hamd ve nimetleri için şanına yakışır şükür Allah’adır.
6
K: - ve mevâhib-i İlâhî
7
K: - ve nevâl
8
Hs: + seniyyesini rütbe-i >aźîme-i, K: + refî>atü’ s-semânını kelime-i ţayyibe-i
9
A F Hk Hs K: + pür, - ve
10
A Hk: + maqâm u
11
A Ü: - mağbût-ı melâik-i maźhar-ı emr-i hübûţ olmağla
12
A: + mağbût-ı melâik-i maźhar-ı emr-i hübûţ olmağla
13
A Hk: + Lâ râdde li-emrihî ve lâ mu>aqqıbe li-wükmihi, Hs: + Te>âlâ şânuhu ve >aźźame sulţânehu
14
A Hk Hs K:- Naźm
15
A F Hk Hs K: Günâh ile nüzûl etmiş zemîne
2

Kimini der-gâh-ı ewadiyyet ve bâr-gâh-ı śamediyyetde Xalîl iken Nemrûd-ı želîl elinde
giriftâr u >alîl ider. Gerü âŝâr-ı śun>-i celîli delîl ü hem-sebîl olub, âteş ü nârı gülistân-ı
(2a) cemîl ve mecrâ-yı >ayn-ı selsebîl kılur. Te>âlâ şânuhû.1
Kemâl-i śun>ına idrâk irişmez
Şu>â>-ı mihre hergiz xâk irişmez
Ne bâlâdır ki >arş-ı qudretine
Hezârân süllem-i eflâk irişmez.
Xâliq-ı kâyinât ve mebde->i mevcûdât oldır ki, mu>cizât-ı hidâyet-âyât ile zümre-i
enbiyâ u mürselîni mu>allâ u ser-efrâz ve kerâmât-ı sa>âdet-ğâyât ile fırqa-i evliyâ u
mü’ minîni müşerref ü mümtâz qılub, selâţîn-i şerî>at-âyîni riqâb-ı enâma wâkim ü mâlik,
xavâqîn-i >adâlet-güzîni awvâl-i >âleme nâźır ve ţarîq-ı Waqqa sâlik eyledi.
Tebâreke’ lležî2 bi-yedihi’ l-mülkü ve hüve >alâ-külli şey’ in qadîr.3
İlâhâ qudretine yoq nihâyet
Olınmaz vaśf-ı bî-çûnıñ wikâyet
Maqâm-ı >acz olur waddi >uqûlin
Kemâl-i ğâyeti >ayn-ı bidâyet.
Ve qavâfil-i dürûd u ŝenâyâ ve tawiyyât-ı zekiyye ve merâwil-i teslîmât ve śalavât-ı
behiyye ü ţayyibe, merqad-i münevver-i server-i kâyinât ve mezâr-ı mu>aţţar-ı xulâśa-i
mevcûdâta niŝâr olsun ki, wıśn-ı waśîn-i güneh-kârân-ı perîşân-ı rûzgâr ve melce& ü
melâž-ı metîn-i >âśiyân-ı zâr u dil-figârdır.
Resûl-i Waqq şeh-i mülk-i şefâ>at
Şifâ-baxş-ı >alîlân-ı qıyâmet
>Uśât-ı ümmete hâdî ü mehdî
Źalâm-ı mücrime şem>-i hidâyet.
Şa>şa>a-i xûrşîd-i tâbân-ı şerî>atı ile nücûm-ı milel ü edyân zemîn-i xafâ u kitmâna ğurûb
idüb, ţanţana-i âvâze-i nübüvveti ile şevket-i eśnâm u śalîbi meksûr u mağlub eyledi. Ol
âftâb-ı cihân-tâb-ı şer>iñ şu>â->ı mezîdü’ l-envârı lâ-yezâl vaśmet-i zevâlden mawrûs u
maśûn olub, ilâ-ebedi’ d-devrân awkâm-ı dîn-i metîni sicill-i qażâda imżâ-i te&bîd ile
muvaqqa>u mumżâdır.
Risâlet taxtınıñ sulţân u şâhı
Nübüvvet burcınıñ tâbende-mâhı
Şerî>atde esâs-ı mülk-i İslâm
Ţarîqatde waqîqât-i şâh-râhı.
Nesîm-i >abher-şemîm iblâğı şimâl-i śıdq u śafâdan, riyâw-ı śabâ-eşbâw risâlâtı śavb-i
śavâb-efzâdan tenessüm idelden riyâż-ı na>îm-nişân-ı şer>, eŝmâr u ezhâr-ı ţarâvet ile
ser-sebz ü muţarrâ ve wıyâż-ı bostân-ı firdevs-âsâ-yı İslâm >ale’ l-istimrâr ve’ d-devâm
(2b) miyâh-ı śafâ-mizâc u nebât-imtizâc-ı behcet ile memlû u muwallâ olmışdır.

1
A F Hk K: - Te>âlâ şânuhu, Hs: + ve >amme birruhu ve iwsânuhu, A Hk: + El-wikmetu’llâhi te>âlâ ve
teqaddese. Şânı yüce olsun.
2
F Hs: Sübwâne’lležî
3
K: - Tebâreke’ lležî bi-yedihi’l-mülkü ve hüve >alâ-külli şey’ in qadîr, A Hk: Sübwâne’ lležî bi-yedihî
melekûtü külli şey’in. “Mülk elinde bulunan (Allah)ın şânı ne yücedir. O her şeye hakkıyla kâdirdir.”,
K.K., 67 Mülk, 1.
3

Esüb bâd-ı risâlâtı cihâne


Mu>aţţar oldı âfâq u zemâne
Yapış muwkem şerî>at dâmenine
Dilerseñ baxt u câh-ı câvidâne.
Âŝâr-ı mu>cizât-ı bâhire ve âyât-ı beyyinât-ı źâhiresi, medîdü’ l-leyâlî ve’ l-eyyâm teżâ>uf
u imtidâddadır ki, >ale’ l-ittiśâl diyâr-ı küfr u żalâl şimşîr-i mücâhidîn-i vâlâ-maqâm ile
meftûw olmağın dârü’ l-İslâm olub, envâr-ı lâmi>a-i dîn-i mübîn ve1 âŝâr-ı sâţı>a-i şer>-i
metîn sâ>aten-fe-sâ>aten teraqqî ü izdiyâddadır ki, memâlik-i füccâr-ı saqar-medâr ve
eqâlîm2 ü3 vilâyât-ı küffâr-ı hezîmet-şi>âr xuyûl-i ğâziyân-ı fetw-iştihâr u źafer-nigâr ile
pâ-mâl ü mekşûf qılınub, maqarr-ı ehl-i îmân ve müstaqarr-ı aśwâb-ı sa>âdet ü îqân olur.
Ğuzât eyler ğazâ olur ğanâyim
Virür nuśret cihâd ehline dâyim
Muźaffer olmağa cünd ü cüyûşa
Fütûw u naśr olur her dem >alâyim.
Sulţânü’ l-enbiyâ ve’l-mürselîn, qâidü’ l-ğurri’ l-muwaccelîn, el-müşerrefü bi-teşrîfi ve mâ
erselnâke illâ rawmeten li’ l->âlemîn.4
Muwammed Muśtafâ Mawmûd u Awmed
Ebü’ l-Qâsım nebiyy-i pâk u emced
Şeh ü sâlâr-ı xayl-ı enbiyâdır
Gürûh-ı aśfiyâ içre ser-âmed
Çerâğ-ı bezm-i vaqt-i lî ma>allah
Fürûg-ı meclîs-i bâqî ü sermed
Tezelzül bulmadı nesx ile dîni
Anuñ awkâm-ı şer>idir müebbed
Edinür xâk-ı râhın sürme wavrâ
Qapusıdır merâm ehline maqśad
Olursañ ümmet ve şer>ine tâbi>
Esâs-ı himmeti muwkem mümehhed
Ne bilsün cirm-i xâkı medw-i pâki
Murâd ıźhâr-ı >acz oldı5 mücerred
Cerîme bî-wadd ü pâyân İlâhî
Şefâ>at eyleye yarın Muwammed.
¡ alavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû6 mâ-nâwa fi’ r-ravżi wamâmehu ve dürûd-ı nâ-
mawdûd ve selâm u śalât7-ı nâ-ma>dûd âl-i hidâyet-me&âl ve aśwâb-ı >izzet-iştimâli
üzerine olsun ki, nücûm-ı semâ-i sa>âdet, büdûr-ı âsmân-ı siyâdet, bülbülân-ı gülistân-ı
peyem-berî, ţûţiyân-ı şükr-xâ-yı hidâyet-güsterî durırlar.

1
Hk: - ve
2
Ü: ıqlîm
3
Hk: - ve
4
“ Biz seni âlemlere ancak bir rahmet olarak gönderdik.”, K.K, 21 Enbiya, 107.
5
A: olur
6
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
7
K: śalavât
4

(3a) Olardır1 dîn-i İslâmıñ >amûdı


Resûl-i śâdıqıñ olmış şühûdı
Sa>âdet bulmaq isterseñ göñülden
Dem-â-dem muttaśıl eyle dürûdı.
Xuśûśen śawâbe-i kibârdan yâr-ı ğâr-ı pîşîn, gevher-i şeb-çerâğ-ı śıdq u evvelîn, dürr-i
girân-mâye-i yemm-i yaqîn, śadr-nişîn-i śuffe-i tawqîq xalîfe-i evvel Xażret-i Ebû Bekr-i
śıddîq rażiya’ llâhu >anhu ve >aleyhi mine’t-tawiyyeti mâ-yelîqu.2
Resûle evvel iden i>tirâfı
Derûnı mawż-ı îmân śıdq3-ı śâfî
¡ adâqatde olub śıddîq-i ekber
Emânetle olurmış >ahde vâfî.
Ve âftâb-ı cihân-tâb-ı >adâlet, şîr-i dilîr-i >arśa-i cihâd u besâlet, ser-nâme-i cerîde-i >adl
ve fihrist-i ebvâb, dîbâce-i kitâb-ı şer>ve faślü’ l-xiţâb xalîfe-i ŝânî Xażret-i >Ömer bin
El-Xaţţâb rażiya’ llâhu >anhu ve >aleyhi mine’ t-tawiyyeti mâ-yücâbu.4
Esâs-ı şer>ve bünyân-ı >adâlet
Anuñ >ahdinde bulmışdır metânet
Besâletde cihânıñ pehlevânı
Dilîr ü şîr-i meydân5-ı şecâ>at.
Ve ğavvâś-ı deryâ-yı wayâ u edeb, ţûţî-i gûyâ-yı >ulûm ve śâwib-i waseb, kâşif-i rumûz-ı
esrâr-ı tenzîl ve câmi>-i Qur’ ân, fâtiw-i künûz-i envâr-ı te’ vîl-i furqân xalîfe-i ŝâliŝ
Xażret-i >Oŝmân bin >Affân rażiya’ llâhu >anhu ve >aleyhi mine’ t-tawiyyeti mâ-ye>ummu
bi’ l-imkâni.6
>Ulûma menba>ve kân-ı wayâdır
Şerefle śâwib-i nûr u żiyâdır
Virüb tertîb Qur’ ân-ı >aźîme
Gürûh-ı evliyâya muqtedâdır.
Ve dürr-i eśdâf-ı qulzüm-i maqâm-ı lâ-fetâ, maxzen-i eśnâf-ı ma>ârif ve maxśûś-ı hel-
etâ, wâmî-i dîn-i resûl, vâqıf-ı esrâr-ı ledün, şîr-i Xudâ, zevc-i betûl-i bâb-ı müdn,
mükemmelü’ l-meţâlib xalîfe-i râbi> Xażret-i >Alî bin Ebî Ţâlib rażiya’ llâhu >anhu ve
>aleyhi mine’ t-tawiyyeti mâ-yüţâlebu.7
Feżâyil bâğınıñ bülbül-i nevâsı
Ţarîqat gûşesiniñ reh-nümâsı
Neberd ü żarb ü warbiñ merd ü ehli
Cihâd içre ğuzâtıñ pîşvâsı.

1
K: olur
2
Allah ondan razı olsun ve şânına yakışır övgüler onun üzerine olsun.
3
A: + ve
4
Allah ondan razı olsun ve (şânının) gerektirdiği övgüler onun üzerine olsun.
5
A Hk: merdân
6
Allah ondan razı olsun ve mümkün olan (bütün) övgüler onun üzerine olsun.
7
Allah ondan razı olsun ve arzu edilen (bütün) övgüler onun üzerine olsun.
5

Ve sâyir şümûs-ı burûc-ı sa>âdet ü hidâyet ve kevâkib-i eflâk-ı >izzet ü qurbet ki,
dürreteyy-i tâcü’ s-sa>âdeti’ n-nebeviyye, qurreteyy-i >uyûnü’ s-siyâdeti’ l-Muśţafaviyye,
seyyideyy-i şübbânü’ l-cennet, senedeyy-i aśwâbü’ s-sünnet.
Wüseyn ile Wasan necm-i sa>âdet
Büdûr-ı >izz-i eflâk-ı siyâdet
(3b) Cinân içre celîs-i wûr u ğilmân
Kerâmetle şeh-i mülk-i şehâdet.
Rażiya’ llâhu >anhümâ ve >aleyhimâ mine’ t-tawiyyeti ve’ r-rıżvâni esnâhümâ1 ve zümre-i
>aşere-i mübeşşere-i kirâm ve gürûh-ı śawâbe-i >iźâm sa>âdet-maqâm durırlar,
rażiya’ llâhu >anhüm ecma>în ve >aleyhim mine’t-tawâyâ fî-külli wîn.2
İlâha3 wamd ü şükr idüb resûle
¡ alâtiyle selâm oldıqda inşâ
Şeh-i >âlem-penâh u4 źıll-i yezdân
Du>âsın vâcib olmış etmek imlâ.
Sulţânü’ l-ğuzât ve’ l-mücâhidîn, bürhânü’ l-vülât ve’ l-murâbıţîn, źıllu’ llâhi fi’ l-arżîn,
seyfü’ l-İslâm ve’ l-müslimîn, qâtilü’l-küffâr ve’ l-müşrikîn, qâmi>u’ ţ-ţuğât ve’ l-
mütemerridîn, fâtiwü’ l-wuśûn, âxižü’ l-qılâ>, râfi>ü’ s-südûd, kâşifü’ l-biqâ>, wâfıź-ı
bilâdu’ llâh5, nâśır-ı >ibâdu’llâh6.
Hüve’ ş-şemsü ţulû>an fi’ l-meţâli>
Hüve’ l-bedrü tamâmen fi’ l-meşâri>
İlâh7 medd-i źallen ve iftixâren
Ve lâ-zâlet żiyâen ke’ l-levâmi>.
Âftâb-ı gîtî-tâb-ı salţanat, mihr-i keyhân8-münîr-i xilâfet, tâc-ı bâhirü’ l-ibtihâc-ı kâm-
kârî, mühr-i nigîn-i ŝemîn-i şehriyârî, dürr-i śadef-i śâwib-qırânî, dürrî-i burc-ı cihân-
sitânî, vâsıţa-i emn ve9 vesîle-i emân, râbıţa-i luţf ve qâide-i iwsân, melâž u merci>-i ehl-
i imân, melce-i erbâb-ı fażl u >irfân, püşt ü penâh-ı İslâm, >ażd-ı >ibâd u enâm, nâśır-ı
şer> ve penâh-ı dîn, wâfıź-ı emvâl ü dimâ-ı müslimîn, xâmi’ l-Waremeyni’ l-
mu>aźźameyn, wâkimü’ l-beledeyni’ l-mükerremeyni’ l-mübecceleyn.
Żiyâ-yı şems-i tâbân-ı >adâlet
Şu>â>-ı mihr-i raxşân-ı xilâfet
Zemîn üzre penâhı müslimîniñ
Enâma mâye-i sûd u biżâ>at
Qapusı melce-i maźlûm u eytâm
Melâž-ı ehl-i faqr u istiţâ>at

1
Allah o ikisinden razı olsun ve hoşnutluğun ve övgünün en yücesi o ikisinin üzerine olsun.
2
Allah onların hepsinden razı olsun ve övgü her zaman onların üzerine olsun.
3
Hk: - İlâha
4
F: - ve
5
Hk: - Allah
6
Hk: - Allah
7
Hk: - İlâh
8
A: >âlem
9
A: - ve
6

Ser-efrâz-ı cünûd-ı ehl-i İslâm


Źahîr-i dîn mu>în-i mülk ü millet
Cihân-gîr ü cihân-dâr u cihân-baxş
Bülend-şân u kerîm ü şems-i xaślet
Źılâl-i >âlem-ârâsın İlâhî
Medîd ü müstedâm et tâ qıyâmet.
Es-sulţânü’ l-a>źam ve’ l-xâqânü’ l-mu>aźźam, mevlâ-yı mülûkü’ l->Arab ve’ l->Acem,
bürhân-ı aśwâbü’ s-seyf ve’ l-qalem, melikü’ l-berreyn ve’ l-bawreyn, kehfü’ l-ümem, ber-
güzîde-i şâhân-ı cihân, xulâśa-i xavâqîn-i devrân (4a) ważret-i Sulţân Süleymân Xân bin
Sulţân Selîm Xân [bin] Bâyezîd Xân xalleda’ llâhu1 źılâle devletihî ve ebbede celâle
waşmetihî2 ki zübde-i âl-i >Oŝmân, >umde-i âmâl-i cihâniyân olub, bir pâdişâh-ı bülend-
rây u >âlem-ârây ve şehen-şâh-ı cihân-penâh u gîtî-güşâydır ki, taxt-ı sa>âdet-yâr u baxt-
nigâra pâdişâh ve serîr-i ŝüreyyâ-menzil ü devlet-maśîre şehriyâr-ı >âlem-penâh3 olalı
mir’ ât-ı mücellâ-yı qalblerindeki âyine-i şühûd-ı ğaybdır. Her-bâr cemâl-i cemîl-i
fütûwât-ı tâze müşâhed ü mersûm, śawâyif-i efkâr-ı ŝâqıbelerindeki elvâw-ı mülhemât-ı
lâ-raybdir. Dâyimâ erqâm-ı meserret-irtisâm-ı ğazavât-ı bî-endâze mürtesem ü merqûm
olur.
Cihâda mâyil ve şâh-ı ğazâdır
Sülûk etdügi yol râh-ı ğazâdır
Hakkıñ >avni olub dâyim delîli
Du>âlar aña hem-râh-ı ğazâdır.
Dâyimâ >âdet-i merżiyye ve şîme-i seniyyeleri ri>âyet-i cânib-i şer>olub, >inân-ı irâdet ü
ixtiyârları icrâ-yı evâmir-i >aliyye-i Rabbânî ve infâž-ı awkâm-ı qâża-emżâ-yı Sübwânî
śavbına mebžûl ü maśrûf, zimâm-ı iţâat ü inqıyâdları sülûk-i râh-ı mübîn-i waqqa ve
istiwkâm-ı wabl-i metîn-i şer>a meslûk ve ma>ţûfdur. >Adâlet eger tâc-ı muraśśa>u ŝemîn
ve muśanna>u cevherîn ise bu pâdişâh-ı şerî>at-âyîniñ ser-i sa>âdet-qarînine elyaq u evlâ
ve eger xil>at-i bihterîn ve câme-i pâk ü nâzik-terîn ise bu şehriyâr-ı rû-yi zemîniñ
qâmet-i bâlâsına sezâ-vâr u awrâ ve eger xâtem-i zeberced-nigîn ve mühr-i zerrîn ise bu
şehen-şâh-ı sa>âdet-cebîniñ engüşt-i devlet-rehînine mawall ü sezâdır. Ŝemere-i âŝâr-ı
>adâlet ile netîce-i eţvâr-ı wimâyetleridir ki, şa>şa>a-i berq-te&ŝîr-i qażâ-naźîr-i >Oŝmânî
bunca ıqlîmden źalâm-ı küfri mawv ü zâyil idüb, şu>le-i çerâğ-ı münîr-i keŝîrü’ ş-şu>â->ı
śâwib-qırânileri cihâna rûşenâ virüb, źulm4 ü5 cevre mâni>ü wâyil olur.
Wıyâż-ı mülke cârî âb-ı >adli
Riyâż-ı >âleme pertâb >adli
Uyumış çeşm-i fitne devletinde
Virüb ğaflet gözine xâb-ı >adli
Esâs-ı źulm vîrân u xarâbe
Güşâde dâyimâ ebvâb-ı >adli.

1
A Hk: + te>âlâ
2
Allah devletinin gölgesini dâim etsin ve haşmetinin büyüklüğünü sonsuz eylesin.
3
A F Hk Hs: - >âlem-penâh, K: kâm-kâr
4
Ü: źulmet
5
Ü: - ve
7

Deryâ-yı qulzüm nihâyet-i iwsân u >aţâları vaśfına xod pâyân ve yemm-i muwîţ ğâyet-i
cûd u saxâları (4b) beyânına bi’ l-quvve imkân yok. Eśnâf-ı berâyâ ve ümem, xân-ı
nevâl ü ni>amdan merzûk u muğtenim olub, xuddâm-ı i>tâb-ı seniyye-i şâhâne ve
nüvvâb-ı der-gâh-ı >aliyye-i pâdişâhâneleri veźâyifine bir günde mebžûl olan emvâl
wisâbında xıred-i xurde-bîn-i >akl ü bâl ve zebân-ı [tîz] 1-revân u serî>ü’ l-beyân >âciz ü
lâldir. Cevâhir-i ŝemîn-i meserret-efzâ, gevâhir-i [güzîn] 2-i girân-bahâ cûy-bâr-ı cûd u
nevâllerinde seng-i bî-miqdâr ve eśnâf-ı sîm ü zer ü nuqûd ve3 ecnâs-i >azîzü’ l-vücûd
i>tibâr-ı kâmilü’ l->ıyârlarında rîg-i beyâbân menzilesindedir.
Cihân müstağraq-ı envâr-ı cûdı
Xalâyiq maźhar-ı âŝâr-ı cûdı
>Aţţâş-ı faqrı sîr-âb etmek içün
Aqar cârî revân enhâr-ı cûdı
Hezâr olsa zebân-ı siwr-âver
Beyân olmaz anuñ miqdâr-ı cûdı.
Sürâdiqât-ı >aźamet ü iclâl ve serâ-perde-i şevket ü iqbâlleri >avn ü >inâyet-i Vâhib-i
müte>âl ve śavn ü śıyânet-i Îzid-i ber-kemâl ile te>âlâ şânuhû4 teżâ>uf u tezâyüdde
oldıqça bu pâdişâh-ı hidâyet-sipâh ve şehen-şâh-ı mu>cizât-penâhıñ cenâb-ı Waqq’ a
teveccüh ü ilticâsı mezîd ü izdiyâd ve rûw-ı pâk-i ważret-i ve mâ-erselnâke5’ den
śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû6 istimdâd u temennâsı medîd ü imtidâd bulmağın
a>lâm-ı bülend-maqâm u fütûw-ârâm ve râyât-ı źafer->alâmât u nuśret-peyâmı
mu>âvenet-i cüyûş-ı sürûş-i ğayb ve muvâfaqat-ı ervâw-ı muqaddese-i lâ-rayb ile
muźaffer ü manśûr olub, şevket-i a>dâ maqhûr u meksûr olur. Kesb-i rıżâ-yı Xâliq-i
>ibâd içün her ne ğazâ ve cihâda >azm-i cezm etdilerse bahâdırân-ı gürz-muşt u şimşîr-
dest püşt-i a>dâ-yı pûlâd-a>żâyı şikest idüb, revnaq-ı çelîpâ u śalîbi pest etdiler. Her ne
qal>a-i gerdûn-qulle ve bârû-yı cebel-cüŝŝe üzerine sâye-i źafer-mâye śaldılarsa ejderân-
ı ţob-ı ra>d-âvâz âteş-feşân ü seng-endâz olub, firâz-ı qulel ü qılâ>ı qal> idüb, esâsına
hem-ser bünyân-ı bârû-yı wiśâra zelzele virüb, eflâke temâs bulan burûcı bir ânda xâke
berâber eylediler. Eyyâm-ı hümâyûnlarında vuqû> bulan fütûwât-ı >ibret-nümâ ile’ l-ân7
bir pâdişâh-ı gîtî-penâha naśîb ü muqadder ve hengâm-ı hüner-maqrûnlarında vücûda
gelen âŝâr-ı zafer-nigâr daxı8 bir śâhib-qırân-ı cihân-sitâna müyesser olmış degildir.
(5a) Nişân u nâm ile şâhân-ı a>śâr
Qomışlar bu cihâna xayli eţvâr
Belâğat ehli idüb ixtirâ>ı
Bedî>-i inşâyla etmişler awbâr
Velî bu şehriyâr-ı tâc-baxşıñ
Zemân-ı devletinde olan âŝâr

1
K: - tîz
2
K: - güzîn
3
K: - ve
4
Şânı yüce olsun.
5
K: innâ erselnâke. “(Ey Muhammed) Biz seni âlemlere ancak bir rahmet olarak gönderdik”, K.K, 21
Enbiyâ, 107. Hz. Peygamber için kullanılan bir tabirdir.
6
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
7
A Hk: + daxı
8
A Hk: - daxı
8

Ye mülk-i vâsi>ve ıqlîm-i ma>mûr


Qılâ>u memleket enśâr u emśâr
Müyesser olmamış bir pâdişâha
Kitâb-ı fâhir eyler keşf ü težkâr.
Vaśśâf-ı lisân ki, >aţţâr-ı misk-fürûş u >anber-pâşdır, külbe-i dehânda tavśîf-i pâdişâh-ı
>aźîmü’ ş-şân içün tebxîr-i >ûd beyân etdikce meşâm-ı cân-ı semâ>muaţţar, dimâğ-ı gûş u
hûş münevver ve naqqâş-ı zebân ki, ressâm-ı bedâyi>-nigâr-ı awvâl-i mülûkdur, tezyîn-i
meâŝir-i şehen-şâh-ı zemîn ü zemân içün elvâw-ı tawrîr ve śawâyif-i taqrîre naqş-ı >acîb ü
dil-keş ve resm-i ğarîb ü śafâ-baxş âbâd etdikce lâ-büdd dîde-i erbâb-ı bînâya nûr ve
sîne-i aśwâb-ı temâşâya sürûr gelüb, evśâf-ı cemîle ve âŝâr-ı cezîleleri güyâ śawrâ-yı
medîdü’ l-feżâdır ki, nesîm-i tîz-reftâr-ı >uqûl ü efkâr tenessüm ü hübûb ile cüst ü cûy
etseler kenâr u sevâwiline irişmekde mecâl bulmayub, peyk-i bâd-pây u çâbük-seyr-i
elbâb u enźâr çendîn hezâr tek ü pûy qılsalar, wudûd u pâyânına irmek1 muwaldir. Ol
pâdişâh-ı pîrûz-rûz u civân-baxt ve şehen-şâh-ı menqabet-âmûz tâc u taxtıñ cümle-i
âlâf-ı evśâf-ı pesendîde ve kâffe-i eśnâf-ı âŝâr-ı maqbûlelerinden bu qażiyye-i merżiyye
kâfî ü besdir ki, südde-i seniyye-i >Oŝmânî ve >atebe-i >aliyye-i xânî2 ki, basîţ-i xâk u
zemîn, rû3-yi ğabrâ u arżînde wâliyen mecrâ-yı miyâh-ı şer>-i güzîndir, teeyyüdât4-ı
Rabb-ı >ibâd ile te>âlâ şânuhû5 bu pâdişâh-ı >Oŝmânî-nijâd u veliyy-i>tiqâdıñ źıll-i źalîl-i
>adâlet-mu>tâdlarında müśtaźıll olan eqâlîm ü memâlike daxı bir pâdişâh-ı gîtî-penâh
mâlik olmayub, mawż-ı >inâyet-i İlâhî ve fart-ı wimâyet-i nâ-mütenâhîdir ki, warem-i
muwterem-i ważret-i Wakk’ da celle ve >alâ6 nisbet-i salţanat-ı dîn-i İslâm ve istinâd-ı
xilâfet-i sa>âdet-encâm bu pâdişâh-ı vâlâ-maqâmıñ ism-i şerîf ve nâm-ı laţîfine olub,
ravża-i münevvere-i xażret-i Seyyidü’ l-evvelîn ve’ l-âxirîn ile sâyir merâqıd-ı nûr-
meţâli>-i enbiyâ u mürselîn śalavâtu’ [llâhi] >aleyhim ecma>în7 vâqi> olan mevâżı>a
wimâyetleri qarîn olur. Bu cerîde-i awvâl 8-i >ibret-meâlde merqûm olan (5b) âŝâr-ı şevket
ü salţanat ki, >ahd-i hümâyûnda źuhûr u bürûz eylemişdir. Mawżâ pâdişâh-ı şerî>at-
nigâhıñ yümn-i himmeti iledir. Mevâqi>-i icâbet-i da>vât ve mevâżı>-ı müteberrike-i
wâcâtda eyâdî-i mü&minîn ü mü&minât der-gâh-ı mücîbü’ l-wâcâta merfû>dır ki, ważret-i
Xâliq-i kâyinât ve mebde>-i mevcûdât bu xânedân-ı >adâlet-âşiyânı ma>mûr u âbâd idüb,
pâdişâh-ı cihâd-mu>tâdı taxt-ı sa>âdetde ber-murâd ide. Çerâğ-ı >izzet ü devletleri
kefereniñ yürekleri yağıyla rûşen ü pür-nûr ola. Şu>le-i şimşîr-i şarq9-gîr ü şihâb-
te&ŝîrleri diyâr-ı küffâr-ı cawîm-medâra lâmi> olub, lem>a-i yalman-ı tîğ-i ab-gûn-ı bî-
dirîğleri eqâlîm-i a>dâ-yı xâk-sârda şems-i tâbân u diraxşân gibi 10 sâţı>ola.
İlâhî wikmetiñ deryâsı vâfir
Sewâb-ı rawmetiñ her yire mâţır
Riyâż-ı devleti şâh-ı cihânıñ
Ola tâze-ter ü ser-sebz ü nâżır
1
A: irişmek
2
A Hk K: xâqânî
3
F: - rû
4
A Hk K: te&yîdât
5
Şânı yüce olsun.
6
Yüceliği artsın.
7
Allah’ın rahmeti onların hepsinin üzerine olsun.
8
A: - awvâl
9
F Hs: maşrıq
10
A Hk: - şems-i tâbân u diraxşân gibi
9

Gülistân-ı sürûr u behçet içre


Wubûrıyla ola mesrûr xâţır
Ţola >âlem meşâmı >adliyle
Ola nâm-ı şerîfi misk-i >âţır.

[Sebeb-i te&lîf-i kitâb-ı Ţabaqâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik]


Bir dem ki, >arûs-ı cihân cemâl-i dil-ârâ ve wüsn-i >âlem-ârâsına zîb ü bahâ virüb, firâş-ı
nesîm-i >anber1-şemîm, basîţ-i zîbâ-yı zemîne bisâţ-ı sürûr u neşâţı basţ etmişdi. Ya>nî
eyyâm-ı bahâr olub, xıţţa-i mawmiyye-i Qosţanţiniyye nümûne-i bâğ-ı berîn idi. Her
ţaraf şükûfe-zâr u gül-zâr, her gûşe nağamât-ı hezâr-bülbülân-ı zâr ile behişt -âŝâr olub,
meh-rûyân-ı lâle->ižâr, semen-bûyân-ı şîve-dâr, dil-berân-ı zülf-pûş, xûbân-ı bâde-nûş,
gül-ruxân-ı kebg-reftâr, şeker-lebân-ı ţûţî-güftâr, nâz-künân-ı ğonce-fem, nâzenînân-ı
bülbül-şiyem, şûxân-ı sünbül-kâkül ü gül-xadd, sîmîn-bedenân-ı serv-xırâm u sehî-qadd
>îş ü nûşda, xalq-ı cihân müreffehü’ l-wâl, kâffe-i enâm mesrûr u pür-wubûr ve şâd u
fâriğü’ l-bâl idi.
Sürûr u behçet içre cümle âdem
¡ afâ u >îş ile mesrûr u bî-ğam
Gülib rû-yi cihân bâd-ı śabâdan
Ser-â-ser bezm idi şevqıyle >âlem.
Bu eŝnâda pâdişâh-ı heft-ıqlîm ve şehen-şâh-ı taxt-muqîm ü sa>âdet-nedîm temâşâ-yı
śayd (6a) u şikâra >azm2 etmişlerdi. Bende-i pâ-mâl, efgende-i bî-mecâl Muśţafâ bin
Celâl ki, >atebe-i âsmân-miŝâl ve südde-i keyvân-ittiśâlde kâtib-i Dîvân-ı >adâlet-bünyân
ve râtib-i awkâm-ı qażâ-cereyân olub, veźâyif-i xidemât-ı me’ mûre edâsına emânet ile
qâyim ü sâ>î, şerâyiţ-i >ubûdiyyât-ı mevfûre îfâsına istiqâmet ile mübâşir ü râ>î iken
xâţır-ı fâtire bu dâ>iye xalecân, żamîr-i kesîre bu ma>nâ deverân eyledi ki, her devrde
ţâlibân-ı dürer-i feśâwât ve ğavvâśân-ı bixâr-ı belâğat yemm-i >amîk-i feżâyilde şinâh ve
deryâ-yı vesî>-i ma>ârifde ğavś u intibâh idüb, ele getürdikleri eśdâf-ı ŝemîn-i ma>rifetde
bulınan dürer-i âb-dâr ve leâlî-i şâh-vârı rişte-i beyâna dizüb, anuñla bir pâdişâh-ı
vilâyet-penâhıñ âŝâr-ı devletini wikâyet ve axbâr-ı sa>âdetini rivâyet eylemişler. Ve3
naqqâşân-ı śawîfe-i inşâ ve resm-keşân-ı levwa-i imlâ aqlâm-ı mu>ciz-niźâm ve xâme-i
gevâhir-kelâm ile niçe śawâyif-i pür-leţâyife zîb ü zînet virüb, ol bahâne ile bir xıdîv-i
memâlik-nigâhıñ axlâq-ı ţayyibe-i >anberîn-îŝâr4 ve evśâf-ı behiyye-i müşgîn-âŝârını
xazîne-i zemâna yâd-gâr eylemişler.
Yemm-i >irfânıñ erbâb-ı feżâyil
Leâlîsin ţaqub gûş-i beyâna5
Diküb xayyaţ-ı inşâ dürlü câme
Giyürmiş aña xil>atler yegâne
Sevâd-ı xâmeden çeşmine sürme
Çeküb tawrîr aña etmiş fesâne

1
A Hk: >abher
2
A Hk: + cezm
3
Hk: - ve
4
A Hk: âŝâr
5
A: zemâna
10

Beyân u vaśf olub güyâ ki bir xûb


Bıraqmış >aşq u fitne aql u câne.
Xavâqîn-i mâżiye ve selâţîn-i sâlifeden şâhân-ı şerî>at-nigâh u naśfet-cû, xüsrevân-ı dil-
âgâh u >adâlet-xûnıñ merâtib-i >izzet ü salţanatları ve medâric-i şevket ü waşmetleri
beyânında kütüb-i tevârîxde mežkûr u mesţûr olduğı üzre, münşiyân-ı mu>cize-âŝâr u
siwr-beyân ki, ârzû-yı viśâl-i Şîrîn-evśâfda inśâf-ı Ferhât-vâr kûh-kenlikler eylemişler.
Ammâ ţavr u üslûbları bir-nesaqda olub, meâŝir ü awvâl ü vâqı>ât u axbârîn, ixbâr
etdikleri şehriyâr-ı kâm-kârıñ tawt-ı wükûmetlerinde olan memâlik-i mawmiyesiniñ
tafśîli xuśûśına iltifât etmemişler. Bu pâdişâh-ı memâlik-sitân u śâwib-qırân, şehen-şâh-ı
melâik-şân u ma>delet-nişânıñ zîr-i nigîn-i wükûmetlerinde râm olan ţavâyif-i enâmdan
zümre-i fużalâ-yı kirâm, fırqa-i >ulemâ-i (6b) >iźâm ile erbâb-ı fażl u >irfân, aśwâb-ı keşf
ü îqân, eśnâf-ı sipâh u >asker, envâ>-ı cünûd u leşker, esbâb-ı fütûw u nuśret, âlât-ı
waşmet ü şevket, gürûh-ı etbâ>u enśâr, cümle-i xuddâm-ı encüm-şümâr, >âmme-i re>âyâ
ve memleket, kâffe-i berâyâ ve vilâyet, memâlik ü eqâlîm1-i ma>mûre, qılâ> u biqâ>2-ı
mevfûre, xazâyin ü cihâz-ı nâ-mawdûd, cevâhir ü emvâl ü ma>âdin-i nâ-ma>dûd, raqam-ı
tafśîl ile merqûm, qalem-i tavśîf ile mevsûm3 olınsa, u>cûbe-i zemân ve nâdire-i devrân
olurdı. Pes bu dâ>iyeniñ >arûżı teqâżâ-yı ţab>a munżamm olub, kârbân-ı >aql u hûş bu
ţarîqa sülûk eyledi. Bu emr-i büzürg-vâra irtikâbdan ğaraż, şuğl-i xaţîr ü nâm-dâra
şürû>dan maqśûd, hem pâdişâh-ı şerî>at-penâh u >adâlet-sipâhıñ du>â-yı devlet ve ŝenâ-yı
>izzetleridir ve hem binâ-yı ömr mesîl 4-i fenâ u intiqâl, esâs-ı vücûd sebîl-i naql ü
irtiwâldedir, erbâb-ı mülk ü mâl, aśwâb-ı câh u celâl, beqâ-yı nâm u nişân içün hezâr
biqâ>u xayrât ve niçe >amâyir ü müberrât binâ iderler.
Benim yok mâl ü mülkim tâ >imâret
Yapub tawśîl idem sûd u ticâret
Mürekkeb5 kâğıd ve bir xâme ile
Şürû>etdim binâya zî-mahâret
Qalem resm eyledi ţab>aña binâ
Elifler oldı eşcâriyle âlet
Hurûf awcâr idi noqţa helikler
Suţûr oldı cidâr-ı pür-metânet
Yapıldı ţavr-ı xâśś ile6 bu ma>mûr
Olub u>cûbe-i dehr ü śınâ>at
Muţabbaq bir binâ-yı behcet-âbâd
Derûnında niçe şehr ü vilâyet
Şeh-i >âlem-penâhıñ vaśfı ânda7
Nuqûş8 ârâyiş ve hem zîb ü zînet
Binâdır lîk sûr-ı >âlem-ârâ
Ţolaşmışdır cihânı et temâşâ

1
Ü: ıqlîm
2
A F Hk Hs K: biwâr
3
A Hk K: mersûm
4
Hk Ü: seyl
5
F Hs Ü: + ve
6
A: üzre
7
A: cümle
8
F Hs K Ü: + ve
11

Ţutılur elde bir bawr-i hünerdir


İçi pürdir cevâhirden dürerdir
Behişt-i >adndir güyâ meŝelde
Yazılmış ğâlibâ bezm-i ezelde
Yâ1 bir xûrşîd-i >âlem-tâba beñzer
Kederden pâk u śâfî âba beñzer
Olursa şâh-ı devrânıñ qabûli
Güneş gibi olur nûra şümûli.
Ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-menziletiñ eyyâm-ı hümâyûn-ı sa>âdet-maqrûn, hengâm-ı
xilâfet-i meymenet-(7a) nümûnlerinde perde-i ğaybdan bürûz u źuhûra gelen fütûwât-ı
ğarîbe ve wikâyât2-ı >acîbe ki ârâyiş-i śawâyif-i tevârîx-i bedî>adır, bu kitâb-ı miskîn-
niqâb dercinde benân-ı tawrîr ile >ayân u tasţîr olınub, her sefer-i >ibret-eŝer içün bir
derece ta>yîn olınub, vâqi> olan wavâdiŝ ü awvâl-i salţanat-ı qâhire-i xüsrevânî, tafśîl 3-i
fütûwât-ı bâhire-i gîtî-sitânî śıwwati ve vuqû>ı üzre beyân ü tesvîd olındı. Basţ-ı maqâlât-ı
tevârîx-i şâhân-ı büzürg-vâr, neşr-i wikâyât-ı >uhûd-ı xüsrevân-ı >âlî-miqdârda füswat-ı
meydân-ı qalem, vüs>at-ı >arśa-i kelâm u raqam vâsıţası ile mübâlağât u güzâfât egerçi
şîve-i vaśśâfân-ı süxan-sâz ve pîşe-i naqqâşân-ı siwr-perdâz ola gelmişdir, velî bu gül-
zâr-ı wadîqa-i waqâyıq ve şükûfe-zâr-ı ravża-i daqâyıqda gösterilen xaber gonceleriniñ
berg-i ţarâvet-pežîri bâd-i lâf ile pejmürde olmayub, henüz nâ-şüküfte ve bu qulzüm-i
efkâr-ı bedâyi>-âŝâr ve biwâr-ı mülâwaźât-ı śanâyi>-şi>âr ğavrine ğavs ile ele getürilen
dürer-i âb-dâr ve leâlî-i gevâhir4-niŝâr sawn-ı śadef-i śıwwatde âşikâr, daxı tîğ-i televvüŝ-
medâr-ı güzâf ile nâ-süftedir. Ve bu ravża-i cennet-gûşe ü İrem-temŝîl eţrâfında sû-be-
sû tezyîn olınan mevzûn-qadd, sebz-xadd taqrîr servleri qâmet-i râst ile bülend ü
xırâmân olub, xazân-ı dürûğdan âzâd ve bu gül-geşt-i behişt-nümûne şâx-sârlarında
śadâ-yı dil-âvîz ve âvâ-yı meserret-engîz ile laţîfe-gûy u terennüm-cûy olan bülbülân-ı
tafśîliñ sûz u güdâzı ne an ki mücerred şûr u ğavğa ola, belki ževq u şevq vuqû> ile
mesrûr u dil-şâd durırlar.
Her derece-i wikâyât-ı bedî>ada zîver-i tawrîr ile śûret-pežîr olan awvâl-i salţanat-ı
qâhire-i Süleymânî, axbâr-ı >acîbe-i gîtî-sitânîniñ śawâyif-i tevârîxe sebt ü erqâmı
xuśûślarında ţâlibân-ı dürer-belâğat ve nâźımân-ı ğurer-feśâwat çok risâleler, kitâblar
te&lîf ü taśnîf eylemişlerdir. Ammâ waqâyıq-ı awvâle ıţţılâ>ları olmadın xâricde istimâ>
etdikleri ğayr-ı vâqi> awbâr-ı güzâf ile ve kendüleriñ ıźhâr-ı kemâlât u śanâyi>de
ixtirâ>ât-ı >acîbeleri ile yazmışlardır. Şu>arâ-yı Rum’ dan bebğâ-yı şehd-maqâl ü >Îsâ-
dem, >andelîb-i ravża-i üns, bülbül 5-i gûyâ-yı quds-i mawrem, pehlevân-ı >arśa-i süxan-
dânî, şîr-i bîşe-i naźm ve peleng-i qulle-i ma>ânî, şeh-bâz-ı bülend-pervâz-ı evc-i sewer-i
welâl, dürretü’ t-tâc bâhirü’ l-ibtihâc-ı fażl u kemâl, mübâriz-i meydân-ı feżâyil ü ma>ârif,
mümtâz-ı zemen nâdirü’ l->asr Mevlânâ Fetwullah ki, (7b) erbâb-ı naźm içinde >ârifdir.
Waqqâ ki, ţab>-ı meâŝir-îŝârı naqqâş-ı śawîfe-i xayâlât, žihn-i tâb-dâr-ı cevâhir-niŝârı
ressâm-ı bedâyi>-i kemâlât olub, her şi>r-i rengîni bir dürr-i ŝemîndir ki, perr-i nezâket
ile >ulüvve pervâz idüb, gûş-vâre-i >aqd-i pervîn olub, her naźm-ı âb-dâr-ı la>l-âŝâr u

1
A Hk: ya
2
Ü: wikâyet
3
A Hk: tefâśîl
4
A: gevher
5
F Hs K Ü: - bülbül
12

yâqût-şi>ârı gevher-i tâb-dârdır ki faśś-ı nigîn-i ţabâyi>-i nâźımân-ı siwr-aferîn-i rû-yi


zemîndir.
Kemâlâtıyle >aśrıñ zübdesidir
Feżâyil >arśasınıñ >umdedisir
Feśâwat mülkiniñ oldır emîri
Olur âzâdeler lâ-büdd esîri
Şinâverdir feżâyil bawri içre
Kerem xûrşîdidir fażl ebri içre
Gül-i žihnî olıbdır verd-i bî-xâr
Feżâ-yı ţab>ıdır mânend-i gül-zâr
Sebük-rûw ve revân-âsâ śafâ-rûy
Şeker-güftâr u şîrîn-fem şeker-gûy
Nevâ-baxşâ süxan-ver nükte-pervâz1
Fünûn-ârâ hüner-mend ü siwr-sâz.
Anlarıñ netâyic-i tab>-ı dürer-bârları olan şâh-nâme-i güzîn ki, silk-i naźm içinde bir
dürr-i ŝemîn, ya wûrân-ı behişt-i berînde xaţţ u xâl-i >anberîn ile güyâ hûr-mânend bir
tâze mawbûb-ı nâzenîndir. Andan ğayrı müellefât u manźûmât śawîhü’ l->ıyâr olmayub,
çehre-i maqśûdları âyine-i i>timâdda ğayr-ı meşhûddur.
Bu târîx-i fâxir ve bawr-i zâxir niçe memâlik ü mesâliki muwîţ ü wâvî, niçe derecât u
vâqi>âtı müştemil ü râvî olduğı eclden Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve Derecâtü’ l-Mesâlik deyü
tesmiye olınub2, otuz ţabaqa, üç yüz yetmiş beş derece üzerine tertîb olundı. Xaţâ-iğmâz
u >ayb-pûş olan İxvân-ı Śafâ’ dan, sehv-i>râż u śâwib-hûş olan xulân-ı vefâdan mültemes
ü me&mûl 3, mütevaqqa> u mes&ûldir ki, >abd-i qâśır u lâl bende-i >âciz ü perîşân-wâli
du>â-yı xayr ile yâd idüb, gül-zâr-ı meŝûbât ile ecr bâğını âbâd ideler. Vâqi>olan noqśân
u žellâtı, ma>âyib ü sehv ü taqśîrâtı ežyâl-i setr ile ma>füvv eyleyeler.
Ţabaqa-i Evvel: Erkân-ı devlet-i bülend-pâye, a>yân-ı salţanat-ı sa>âdet-ser-mâye
beyânında olub, xâśśeten der-gâh-ı mu>allâda olan gürûh-ı sipâh ve cünûd-ı źafer-
penâhıñ tafśîlidir. Bu ţabaqa-i sâmiye yigirmi derecedir.
Derece-i Evvel: Serây-ı salţanat-âşiyâna müte>alliq xuddâm u xavâśśdan muqarrebân-ı
ważret-i >âliye ve müvekkilân-ı xizâne-i >âmire ve kilâr-ı xâśśa (8a) ve sâyir ağayân4-ı
śawib-iwtişâm ve awvâl-i maţbax-ı hümâyûn ve ıśţabl-ı meymenet-maqrûn ve bâb-ı
sa>âdet-intisâbda evlâd-ı selâţînden sulţân-zâdeler, xân-zâdeler ve ümerâ-i küfr-âyînden
Eflaq ve Boğdan beg-zâdeleri ve evlâd-ı paşayân-ı >iźâmdan müteferriqalar gürûhı ve
çâşni-gîrân-ı simâţ-ı sürûr-inbisâţ ve hükemâ-i wâžıqîn ve eţıbbâ-i fâyiqîn ve eimme-i
kirâm ve müežžinân-ı bülend-maqâm beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Vüzerâ ve erkân-ı devlet ve a>yân-ı salţanat-ı zâhire beyânında5.
Derece-i Ŝâliŝe: Müşeyyidân-ı âyîn-i >Oŝmânî olan çavuşlar beyânında6.

1
A F Hk K: perdâz
2
A: + awvâl-i >asker ü memleket
3
Hk: + ve
4
F: a>yân
5
A: beyânındadır
6
A: beyânındadır
13

Derece-i Râbi>a: Fırqa-i mübârizân-ı kâr-zâr, cemâ>at-ı ceng-cûyân u peygâr yeñiçeriniñ


a>dâd u tertîbi beyânında1.
Derece-i Xâmise: Şeh-süvârân-ı ma>reke-i warb, dilîrân-ı hengâme-i żarb sipâhî-
oğlanları beyânında2.
Derece-i Sâdise: Merdân-ı meydân-ı ceng, şîrân-ı heycâ-âheng silâwdârlar beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Ma>reke-ârây u maśâff-cuy [yemîn] ü yesâr >ulûfeciler beyânında3.
Derece-i £âmine: Ser-bâzân-ı rûz-ı veğâ śağ4 ve śol ğarîb yigitler beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Erbâb-ı śayd u ţuyûr çaqırcılar5, şâhinciler, atmacacılar beyânında.
Derece-i >Âşire: Rafi>ân-ı a>lâm-ı źafer-encâm >alem mehterleri ile nefîr-yân u ţabl-yân
ve śûrnâ u naqqâre-zenân beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Velvele-peydâ u ra>d-sâz ţobcılar ve tüfengciler ve ţob >arabacıları
beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Xižmet-kârân-ı ıśţabl-ı ma>mûr ya>nî axûr xalqı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Xuddâm-ı xıyâm-ı xüsrevânî çadır mehterleri beyânında.
Derece-i Râbi> >Aşer: Wâfızân-ı bâb-ı hümâyûn olan qapucılar awvâli ve ağaları ve
ketxudâları, kâtibleri beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Der-gâh-ı mu>allâda olan ţayr-seyr peykler beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Erbâb-ı wiref ve üstâdân ve naqqâşân ve resm-keşân beyânında.
Derece-i Sâbi>>Aşer: Gürûh-ı bâ-şükûh olan kürkciler ve derzîler beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: Dîvân-ı hümâyun saqqâları beyânında.
Derece-i Tâsi>>Aşer: Pehlevânlar zümresi beyânında.
Derece-i >İşrîn: Qılıccılar, bozţogancılar sâyir müzeyyinân6-ı âlât-ı warb ü żarb
beyânında.
Ţabaqa-i Ŝâniye: Memâlik-i mawrûsede olan beglerbegiler7 ve eyâlet taśarruf ider begler
ve livâ-i sa>âdet-iwtivâ çeker sancaq-begleri beyânında olub, bu ţabaqa-i >ulyâ8 daxı
yigirmi bir derecedir.
Derece-i Evvel: Rumili beglerbegiligine müte>alliq olan sancaqlar, cümle sipâh-ı źafer-
penâh ile.
Derece-i Ŝâniye: Cezâyir beglerbegiligine müte>alliq ve qapudânlıq beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Mağrib-zemîn beglerbegisine müte>alliq begler beyânında.

1
A: beyânındadır
2
A: beyânındadır
3
A: beyânındadır
4
K: ĜĢŲĭ ĜỲΛŖΛŎ
5
Ü: ŏΉΠį Μ⅝Ĝ
ż
6
Hk: mürettibân
7
Hk: beglerbegi
8
F: - >ulyâ
14

(8b) Derece-i Râbi>a: Mağrib-Ţırablus’ ına müte>allik olan begler beyânında.


Derece-i Xâmise: Budun beglerbegiligine müte>allik olanlar beyânında.
Derece-i Sâdise: Ţımışqar beglerbegiligine müte>allik olanlar beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Anaţolı beglerbegiligine müte>allik olanlar beyânında.
Derece-i £âmine: Rum beglerbegiligi beyânında.
Derece-i Tâsi>a1: Qaraman beglerbegiligi beyânında.
Derece-i >Âşire: Diyar-bekir ve Kürdistân beglerbegiligi beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Van beglerbegiligi beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Loristân beglerbegiligi beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Dârü’ l-xilâfe Bağdâd beglerbegiligi beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Baśra beglerbegiligi beyânında2.
Derece-i Xâmis >Aşer: Dârü’ n-naśr mawrûse-i Waleb beglerbegiligi beyânında3.
Derece-i Sâdis >Aşer: Vilâyet-i Du’ l-qâdıriyye4 beglerbegiligi beyânında.
Derece-i Sâbi>>Aşer: Erzenü’ r-rum beglerbegiligi beyânında5.
Derece-i £âmin >Aşer: Dârü’ s-selâm Şâm beglerbegiligi beyânında6.
Derece-i Tâsi> >Aşer: Dâr-ı qâhire-i mağribiyye7 mawrûse-i Mıśır beglerbegiligi
beyânında.
Derece-i >İşrîn: Sulţânü’ l-bilâd ve’ l-emśâr Mekke-i mu>aźźama ve Medîne-i münevvere
şerrefehüma’ llâhu ve >aźźemehümâ8da vâqi> olan evlâd-ı resûl-i müctebâ9dan
śalla’ llâhu10 >aleyhi ve sellem11 sâdât-ı >iźâm ve âl-i kirâmıñ awvâl-i sa>âdet-meâlleri
beyânında.
Derece-i Wâdî ve12 >İşrîn13: Zebîd ve >Aden ve Śan>a-i Yemen beglerbegiligi beyânında.
Ţabaqa-i Ŝâliŝe: Cümle-i memâlik-i mawrûsede olan qılâ-ı müşeyyede ve burûc-ı
mümehhede beyânında. Bu ţabaqa daxı dört derecedir.
Derece-i Evvel: Vilâyet-i mawmiyye-i Rumilinde vâqi>olan qal>alar beyânında14.

1
Ü: ΗẃġĜ
ī
2
K: beyânındadır
3
A: beyânındadır
4
F: Žü’l-qâdıriyye
5
A: beyânındadır
6
A: beyânındadır
7
A F Hs K: mu>azziye
8
Allah o ikisini şereflendirsin ve ululaştırsın.
9
F Hs Ü: ╒▄
10
A: - Allah
11
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
12
A Hk: - ve
13
Ü: ΝŏūẂ
14
A: beyânındadır
15

Derece-i Ŝâniye: Cezâyir beglerbegiliginde1 vâqi>olan qal>alar beyânında2.


Derece-i Ŝâliŝe: Mağrib-zemîn ve Mağrib-Ţırablus’ ına müte>allik qılâ>beyânında.
Derece-i Râbi>a: Vilâyet-i Anaţolı ve Qaraman ve Rum ve Du’ l-qâdıriyye ve Diyar-
bekir ve Erzenü’ r-rum ve Loristân ve Van ve Kürdistân ve Bağdâd ve Baśra, Şâm ve
Waleb ve Mıśır ve Śa>îd3 ve Nûbe ve Yemen ve Śan>an’ da4 vâqi> olan qal>alar
beyânında5.
Ţabaqa-i Râbi>a: >Asâkir-i manśûreden sefer-i hümâyûna eşer müsellem sancaqları ve
müsellem ţâyifesi ve yaya sancaqları ve voynuq sancaqları6 ve yörükân ve cân-bâzân
beyânında.
Ţabaqa-i Xâmise: Gürûh-ı deryâ-şükûh olan aqıncılar ve ţoycalar ve Dobruca Tatarları
beyânında.
Ţabaqa-i Sâdise: Sefer-i deryâ içün müheyyâ7 olan barçalar, mavnalar, qadırğalar,
qalyonlar, qalitalar ve qayıklar ve ağır-bârlar ve firqateler ve at gemileri xidemâtına
me&mûr olan reîsler ve komiler ve yelkenciler ve dümenciler ve âlâtcılar ve qalafâtcılar8
ve ţobcılar ve neftîler beyânında.
Ţabaqa-i Sâbi>a: Darü’ s-salţanati’ l->aliyye, maqarru’ s-sa>âdeti’ s-seniyye mawrûse-i
Qosţanţiniyye śıynet >ani’ l-beliyye9niñ awvâl-i (9a) qılâ>u biqâ>ı ve taxt-gâh-ı pâdişâh-ı
naśfet-penâhın xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû10 evśâf-ı >aliyyesi ve ol belde-i ma>mûre
derûnında olan cevâmi>-i hidâyet-śavâmi> ve >imârât-ı ebniyetü’ l-xayrât ve medâris ü
mesâcid ü zevâyâ ve ma>âbid beyânında olub, bu ţabaqa-i >aliyye yigirmi altı derecedir.
Derece-i Evvel: Şehr-i Qosţanţiniyye wamiyyet >ani’ l-âhât ve’ l-beliyye11niñ qılâ>-ı
metîne ve burûc-ı waśînesi beyânında12.
Derece-i Ŝâniye: Serây-ı sa>âdet-efzâ-yı pâdişâhî ve taxt-gâh-ı ma>delet-ârâ-yı şehen-
şâhî beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Mawall-i şa>şa>a-i envâr-ı rawmet-i İlâhî13 ve mevrid-i leme>ât-ı
mağfiret-i nâ-mütenâhî câmi>-i şerîf Ayasofya’ nıñ tafśîl-i evśâfı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Cennet-penâhî, mağfiret dest-gâhî merwûm Sulţân Muhammed14 Xân
Ğâzî enâra’ llâhu bürhânehû15 ważretleri binâ etdügi >ibâdet-gâh-ı erbâb-ı taqvâ olan

1
F Hs Ü: beglerbegiligde
2
A: beyânındadır
3
Hs Ü: ŋĢ ẃŲ
4
F Hs K Ü: ΖŋħĜ ẃΕŲ
5
A: beyânındadır
6
Hk: - ve voynuq sancaqları
7
Hk: - müheyyâ
8
F Hs K Ü: - ve qalafâtcılar
9
Felaketden korunsun.
10
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
11
Âfetlerden ve beladan korunsun.
12
A: beyânındadır
13
A: - İlâhî
14
Hs Ü: - Muwammed
15
Allah delilini nurlandırsın.
16

câmi>-i kebîr awvâli ile maxzen-i esrâr-ı >ulûm-ı rabbâniyye, medâris-i şerîfe-i
£emâniyye ve >imâret-i >âmire ve tetimmât-ı sâmiye ve darü’ ş-şifâsı beyânında1.
Derece-i Xâmise: Ważret-i behişt-âşiyân u firdevs-mekân merwûm Sulţân Bâyezîd Xân
nevvera’ llâhu merqadehû2 binâ etdügi câmi>-i hidâyet-menâfi>ile >imâret-i ma>mûre ve
medrese-i meşhûre beyânında.
Derece-i Sâdise: Ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berr, xudâygân-ı heft-kişver xalleda’ llâhu3
mülkehû4 cenâb-ı firdevs-ârâm u qudsî-maqâm babaları merwûm u mağfûrün-leh5
Sulţân Selîm Xân >aleyhi’ r-rawmete ve’ l-ğufrân6 xażretleriniñ rûw-ı pür-fütûwları içün
binâ etdükleri câmi>-i şerîf ile >imâret ve medreseleri beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Ważret-i xudâygân-ı xayrât u iwsân, xalleda’ llâhu7 te>âlâ źılâle >âţıfetihî
ilâ axiri’ z-zemân8 merwûm u mağfûrün-leh9 şeh-zâde-i cennet-menzil, civân-baxt-ı
firdevs-mawfil 10 oğulları Sulţân Muhammed enâra’ llâhu bürhânehû11 içün binâ etdikleri
câmi>-i cemîl-i bî->adîl ile >imâret12 ve medreseleri 13 beyânında.
Derece-i £âmine: Ważret-i xilâfet-mekân u salţanat-âşiyân xalleda’ llâhu te>âlâ źılâle
cûdihî14 >alâ-mefâriqi’ l-müslimîn15 wasbeten li’ llâhi te>âlâ ve ţaleben li-merżâtihî16 binâ
etdükleri câmi>-i >arş-saqf u cennet-ferş ile >imâret-i >âmire-i felek-naqş ve medâris-i
>âliye-i >ulûm-ifâdeleri ve sâyir vücûh-ı xayrât u wasenât (u) müberrâtları beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Sâyir cevâmi>-i müteferriqa ve mesâcid ve śavâmi>-i şüyûx ve ma>âbid
beyânında.
Derece-i >Âşire: Mawall-i âŝâr-ı >acîbe ve mecma>-ı bedâyi>-i ğarîbe olan At-meydânı
beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Melce&-i tüccâr-ı menâfi>-eţvâr ve melâž-ı erbâb-ı mübâya>ât-ı
fâyide-âŝâr olan bezzâzistân-ı >acâyib-nişân17 beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: U>cûbe-i wayvânâtdan fîllerin awvâli (9b) anlarıñ mekânı ve Arslan-
xâne-i >âmirenin beyânında18.

1
A: beyânındadır
2
Allah mezarını nurlandırsın.
3
A: - Allah
4
Allah mülkünü dâim etsin.
5
K: -leh. Allah tarafından günahları affedilmiş, yarlıganmış.
6
(Allah’ın) rahmet ve merhameti onun üzerine olsun.
7
A: - Allah
8
Yüce Allah merhametinin gölgesini kıyâmete kadar dâim etsin.
9
Allah tarafından günahları affedilmiş, yarlıganmış.
10
Hk: merqad
11
Allah delilini nurlandırsın.
12
K: >imârât, A Hk: + >âmireleri
13
A Hk: - medreseleri
14
A: vücûdihi
15
Allah cömertliğinin gölgesini Müslümanların başlarının üzerinde dâim etsin.
16
Yüce Allah’ın rızası için ve O’nun hoşnutluğunu umarak.
17
Hk: şân
18
A: beyânındadır
17

Derece-i £âliŝ >Aşer: Bu şehr-i âbâd-ı büzürg-vâr, âb-ı rû-yi bilâd u emśâr derûnında
revân u cârî olan qırq çeşmeler1 awvâli ve mawall-i istirâwat-ı ebdân ve müzîl-i âlâm olan
rûh-perver wammâmlar beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Mübârizân-ı meydân-ı bahâdırî, ceng-şinâsân-ı ma>reke-i dilâverî,
ţâyife-i yeñiçeri odalarınıñ tertîbi ve ol wavâlîde olan2 Ok-meydânınıñ beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Binâ-yı meserret-nümâ ve qal>a-i dehşet-fezâ Yedi-qulleleriñ
beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Qal>a-i metîne-i Qosţanţiniyye’ niñ ta>dâd-ı ebvâb-ı >âliyesi ve her
qapudan ne vilâyete >azîmet olınduğı beyânında.
Derece-i Sâbi> >Aşer: Dâxil-i belde-i mawmiyyede3 kefere-i fecere eyyâmından bâqî
qalan âŝâr-ı >acîbe ve eţvâr-ı ğarîbe beyânında.
Derece-i £âmin4 >Aşer: Nişâne-i >arśa-gâh-ı mawşer olan iskele ile mawrûse-i İstanbul
limanına vârid ü śâdır olan gemiler beyânında.
Derece-i Tâsi>5 >Aşer: Sulţânü’l-berreyn ve’ l-bawreyn ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâhıñ
sefer-i deryâ içün wâżır u müheyyâ olan sefâyin-i nuśret-qarâyiniñ tafśîli ve tersâneler6
beyânında.
Derece-i >İşrîn: Xâric-i belde-i Qosţanţiniyye’ de sezâ-vâr-ı mağfiret-i ważret-i Bârî,
aśwâb-ı kirâmdan rıżvânu’ llâhi >aleyhim ecma>în7 Ebû Eyyûb-i Enśârî ważretleriniñ
mezâr-ı şerîfleri ve müşârün-ileyh merwûm Sulţân Muhammed Xân enâra’ llâhu
bürhânehû8 binâ etdikleri câmi>-i şerîf ve >imâret ve medrese beyânında.
Derece-i Wâdî ve9 >İşrîn: Xalîc-i Qosţanţiniyye nihâyet bulduğı mawallde vâqi>olan Fil-
çayırınıñ ve Kâğıd-xâneniñ beyânında.
Derece-i £ânî ve10 >İşrîn: Qal>a-i metîne-i Ğalaţa ile anda vâqi> olan büyût-ı Firengî-
eţvâr ve kenâyis-i >acâyib-âŝâr beyânında.
Derece-i Ŝâliŝ ve11 >İşrîn: Âlât-ı ceng ü cidâl-i >Oŝmânî ve esbâb-ı warb ü qıtâl-i
xüsrevânî işlendüği Ţop-xâne-i ma>mûreniñ ve anda wâżır u mevcûd olan ţoplarıñ tafśîli
ve aña tâbi>olan Dımışqî-xâneleriñ awvâli beyânında.
Derece-i Râbi> ve12 >İşrîn: Mawrûse-i Qosţanţiniyye wamiyyet >ani’ l-beliyye13
muqâbelesinde vâqi> olan qaśaba-i Üsküdar awvâli ve ważret-i pâdişâh-ı hümâ-câh u

1
Hk Hs: qırq çeşmeleriñ
2
K: - olan
3
Hk Hs: belde-i mawmiyyeden
4
A: £âmine
5
A: Tâsi>a
6
A: tersâne
7
Allah’ın rızası onların hepsinin üzerine olsun.
8
Allah delilini nurlandırsın.
9
A Hk: - ve
10
A Hk: - ve
11
A Hk: - ve
12
A Hk: - ve
13
Felaketden korunsun.
18

sa>âdet-dest-gâhıñ xalleda’ llâhu źılâle xilâfetihî1 müceddeden bina etdükleri serây-ı


sürûr-baxş u wubûr-efzâ beyânında.
Derece-i Xâmis ve2 >İşrîn: Xażret-i pâdişâh-ı dîn-penâhıñ ebbeda’ llâhu te>âlâ ve ebqâhu3
leb-i deryâda vâqi> olan sâyir riyâż-ı behişt-eţvâr ve wadâyiq-i cennet-âŝârları
beyânında.
Derece-i Sâdis ve4 >İşrîn: Mawrûse-i mezbûre qurbında mûmâ-ileyh merwûm Sulţân
Muhammed Xân >aleyhi’ r-rawmete ve’ l-ğufrân5 ważretleri binâ eyledükleri Boğaz-kesen
(10a) wiśârları beyânında.
Ţabaqa-i £âmine: Dârü’ l-ğuzât ve’ l-mücâhidîn, maqarrü’ l-kümât ve’ l-murâbıtîn,
memâlik-i mawrûse-i pâdişâh-ı rû-yi zemînden Rumili 6’ niñ awvâli ve evżâ>ı7 ve
beglerbeginiñ tîmâr vermek wuśûśında olan tertîb ü qavânîni ve sâyir bilâd u emśârı ve
qal>aları ve enhârı ve ma>âdini ve mülâśıq-ı dârü’ l-İslâm olan kefere-i fecere-i liyâm ve
ţâyife-i eşrâr-ı âteş-maqâm ile mücâhidîn-i behişt-ârâmıñ keyfiyyet-i qıtâl ü mücâdele
ve xuśûśiyyet-i ceng ü muwârebeleri beyânında olub, bu ţabaqa-i >aliyye daxı yigirmi
yedi derece üzre tertîb olındı.
Derece-i Evvel: Sipeh-sâlâr-ı a>źam, ser-dâr-ı aqdem Rumili beglerbegisiniñ tertîb-i
awvâl-i tîmâr ve tanźîm-i sipâh-ı sitâre-miqdârda8 muqarrer olan qavânîn-i pesendîde-
âyîn ve Paşa sancağında olan medâyin ü qılâ>ıñ ve qaśabât ü nevâwîniñ beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Wavâlî-i mawmiyye-i Qosţanţiniyye’ de9 vâqi> olan arâżî ü bilâd ve
qaśabât-ı behişt-âŝârda10 ma>mûr olan >amâyir-i aśwâb-ı xayrât ve mesâcid-i erbâb-ı
müberrât beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Dârü’ n-naśr ve’ s-sa>âde mawrûse-i Edirne’ niñ wamiyyet >ani’ l->âhât
ve’ l->aneh11 tafśîl-i awvâl-i >ibret-meâli ve ol sevâd-ı a>źamda vâqi>olan taxt-ı mu>allâ-yı
pâdişâhî ve serây-ı sa>âdet-efzâ-yı şehen-şâhî ve >amâyir-i >âmire-i selâţîn-i pîşîn ve
cevâmi>ü mesâcid-i xavâqîn-i mağfiret-qarîn ile derûn-ı şehre cârî olan enhâr-ı sülüse-i
>aźîme ve sâyir awvâl-i >amîmesi beyânında.
Derece-i Râbi>a: Vize sancağınıñ awvâli ve tafśîl-i bilâd u nevâwîsi ile anda olan ıśţabl-ı
xâśśa-i hümâyûn-ı pâdişâhî beyânında.
Derece-i Xâmise: Silisre sancağınıñ awvâl-i bilâd u qaśabâtı ve tafśîl-i qılâ>ı beyânında.
Derece-i Sâdise: Mawrûse-i Edirne civârında Çirmen12 sancağınıñ beyânında.

1
Allah hilafetinin gölgesini dâim etsin.
2
A Hk: - ve
3
Yüce Allah onu ebedî ve dâimî eylesin.
4
A Hk: - ve
5
(Allah’ın) rahmet ve merhameti onun üzerine olsun.
6
Bkz. M. Tayyib Gökbilgin, “Kanuni Sultan Süleyman Devri Başlarında Rumeli Eyaleti, Livaları, Şehir
ve Kasabaları”, Belleten, C. XX, S. 78, Nisan 1956, s. 247-285.
7
A Hk: awvâl ü evżâ>ı
8
K: ΖŊŎėŋ⅞
ΏΖĜĢ
Ŧ ΖŎĜ
ĨŦ
9
A Hk: Qosţanţiniyye’ den
10
A Hk: âbâdda
11
Hk: - ve’l->aneh. Âfetlerden ve hatadan korunsun.
12
F Hs K Ü: ΒΏ ŏį
19

Derece-i Sâbi>a: Nigboli sancağı beyânında.


Derece-i £âmine: Vidin sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Ser-çeşme-i miyâh-ı cihâd ve merkez-i ğuzât-ı sa>âdet-nihâd Bosna
sancağınıñ awvâl-i qılâ>-ı menî>ası ve tafśîl-i envâ>-ı ma>âdin-i >acîbesi beyânında.
Derece-i >Âşire: Me&vâ-yı ğuzât-ı İslâm ve melce&-i murâbıţîn-i źafer-encâm Hersek
sancağınıñ beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Köstendil sancağı beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: İskenderiyye sancağı ve hem-civâr olan fırqa-i küffârdan Arnavud
ţâyifesiniñ tafśîli beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: İlbaśan sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Avlonya sancağı beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Delvine sancağı beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Oxri sancağı beyânında.
(10b) Derece-i Sâbi>>Aşer: Yanya sancağı beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: Tırxala sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>>Aşer: Mora sancağı beyânında.
Derece-i >İşrîn: Üsküb sancağı beyânında.
Derece-i Wâdî ve1 >İşrîn: Voynuq sancağı beyânında.
Derece-i £ânî ve2 >İşrîn: Qızılca müsellemleri sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝ ve3 >İşrîn: Kefe vilâyetiniñ awvâl-i bilâd u qılâ>ı ve memâlik-i Tatar-ı
>ibret4-nigârıñ tafśîli ve Qırım ve deşt-i Qıbçaq ve Ejderxân ve Azaq vilâyetleri ve
memâlik-i Çerâkese’ den >atabe-i >âlem-penâha muţî>olan ţavâyif ve5 Nehir-özü ve Gerş
ve Teman vilâyetleri beyânında6.
Derece-i Râbi>ve7 >İşrîn: Der-gâh-ı cihân-penâha >arż-ı >ubûdiyyet ü ixlâś iden selâţîn-i
nâm-dârdan vilâyet-i Rus qıralınıñ awvâli beyânında8.
Derece-i Xâmis ve9 >İşrîn: Mülûk-i millet-i mesîwâdan Leh vilâyeti qıralınıñ südde-i
sa>âdet-efzâya wüsn-i ilticâsı ile mâ-beynde10 olan mu>âhede-i hümâyûnıñ tafśîli
beyânında.

1
A Hk: - ve
2
A Hk: - ve
3
A Hk: - ve
4
A Hk: >acâyib, F K: behcet, Hs:- >ibret
5
Hk: - ve
6
A: beyânındadır
7
A Hk: - ve
8
A: beyânındadır
9
A Hk: - ve
10
Hk Hs Ü: bâbında
20

Derece-i Sâdis ve1 >İşrîn2: Xażret-i pâdişâh-ı şerî>at-penâhıñ âstâne-i sa>âdet3-


âşiyânelerine iţâ>at iden ţâyife-i Efrenc’ den Venedik begleriniñ awvâli beyânında.
Derece-i Sâbi>ve4 >İşrîn: Dubrovnik begleriniñ awvâli beyânında.
Ţabaqa-i Tâsi>a: Cezâyir beglerbegiligine tâbi> olan vilâyetleriñ tafśîli ve Deryâ-yı
axżar’ da vâqi>olan cezîreler ve iskeleler ve limanlar ve gemiler awvâli olub, bu ţabaqa
daxı sekiz derece üzerine tertîb olındı.
Derece-i Evvel: İbtidâ-i źuhûr-ı selâţîn-i >Oŝmâniyyede miftâw-ı kilid-i ğazâ ve bâdî-i
fütûwât-ı ğarrâ olan medîne-i Gelibolı awvâli ve liman ve qal>asınıñ tafśîli ve ol wavâlîde
merhûm Sulţân Muhammed Xân Ğâzî >aleyhi’ r-rawmete5 binâ etdügi bu Boğaz-kesen
qal>alarınıñ beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Eğriboz sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Qarlı-ili sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: İnebaxtı sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Cezîre-i Rodos sancağı beyânında ve ana tâbi> olan cezâyiriñ ve
qal>alarıñ tafśîli beyânında.
Derece-i Sâdise: Midillü sancağınıñ ve cezîresiniñ tafśîli beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Saqız cezîresiniñ6 awvâl-i qılâ>ı ve begleriniñ umûr u evżâ>ı beyânında.
Derece-i £âmine: Deryâ-yı >aźîm ve yemm-i vesî>Aqdeñiz içinde vâqi>olan cezâyirden
ki, kimi der-gâh-ı mu>allâya xarâc virüb ve kimi quvvet-i bâhire7-i cihân-bânî ile feth
olınub, wâliyen memâlik-i İslâmiyye’ den olmışlardır. Ve her birinde vâqi> olan qılâ>-ı
müşeyyede ve burûc-ı mümehhedeniñ beyânında.
Ţabaqa-i >Âşire: Mağrib-zemîn ve Cezâyir beglerbegiligine müte>alliq olan memâlik
umûrı ve Ŝedye Boğazı ve hem-civâr olan Portuqal-i bed-fi>âl awvâli (11a) ve sâyir
kâfiristân-ı pür-żalâliñ tafśîlidir. Bu ţabaqa daxı yigirmi beş derece üzre8 tertîb olındı.
Derece-i Evvel: Livâ-i Cezâyir beyânında. Ve iskelesi ve sâyir evśâf u awvâli ve
qabâyili şerwinde.
Derece-i Ŝâniye: Melyâne sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Qadye9 sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Tunus sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Pesger sancağı beyânında.

1
A Hk: - ve
2
K: >aşer
3
F: der-i devlet
4
A Hk: - ve
5
(Allah’ın) rahmeti üzerine olsun.
6
K: + tafśîli ve
7
A: qâhire
8
F K:üzerine
9
A: ΗΡŋΏ
, Hk ΗΡŋī
21

Derece-i Sâdise: Müsteğânim sancağı beyânında.


Derece-i Sâbi>a: Beledü’ l->unnâb sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: Qosţanţiniyye sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Medîne-i Telman beyânında.
Derece-i >Âşire: Medîne-i Qal>a beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Qal>a-i Şerşel 1 beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Qal>a-i Çiçel beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer : Qal>a-i Delles beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer : Qabâyil-i Somâte beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Qabâyil-i Mozâye beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Qabâyil-i Benî Xalîl beyânında.
Derece-i Sâbi>>Aşer: Qabâyil-i Benî Mûsâ beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: Qabâyil-i >Amrâse2 beyânında.
Derece-i Tâsi>>Aşer: Qabâyil-i Wanhâce beyânında.
Derece-i >İşrîn: Qabâyil-i Qalîsa beyânında.
Derece-i İwdâ ve >İşrîn: Qabâyil-i Xuşne beyânında.
Derece-i İŝnâ ve >İşrîn: >Urbân-ı Benî Râşid beyânında.
Derece-i Ŝâliŝ ve3 >İşrîn: >Urbân-ı Benî >Âmir4 beyânında.
Derece-i Râbi>ve5 >İşrîn: >Urbân-ı Süveyd6 beyânında7.
Derece-i Xâmis >İşrîn8:>Urbân-ı Wannâşî beyânında9.
Ţabaqa-i Wâdî >Aşer: Eflaq ve Boğdan vilâyetleriniñ awvâli 10, Aqkirman ve Kili
qal>alarınıñ evśâfı beyânında. Bu ţabaqa daxı sekiz derecedir.
Derece-i Evvel: Dârü’ l-mülk-i Boğdan olan şehr-i Seçav beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Qal>a-i Bender beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Wiśâr-ı nâm-dâr ve qal>a-i büzürg-vâr olan Aqkirman beyânında.
Derece-i Râbi>a: Wuśûn-ı maśûndan qal>a-i Kili awvâlinde.

1
K: ΈŪŏΚŪ
2
A Hk: ΗŦėŏΐ Ỳ
3
A Hk: - ve
4
F Hs K Ü: Süveyd
5
A Hk: - ve
6
F Hs Ü: Wannâşî
7
K: - Derece-i Râbi>ve >İşrîn: >Urbân-ı Süveyd beyânında
8
F Hs K Ü: - Derece-i Xâmis >İşrîn
9
K: - Urbân-ı Wannâşî beyânında
10
A: + ve
22

Derece-i Xâmise: Qılâ>-ı müşeyyedetü’ l-erkândan Cankirman qal>ası beyânında.


Derece-i Sâdise: Enhâr-ı kibâr ve cûy-bâr-ı kevŝer-âŝârdan Özü suyınıñ beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Nâdire-i âfâq olan vilâyet-i ma>mûre-i Eflaq beyânında.
Derece-i £âmine: Berâyil qal>ası ve iskelesi beyânında.
Ţabaqa-i £ânî >Aşer: Mağrib-zemîn Ţırablus’ ı beglerbeginiñ awvâli ve qal>aları
beyânında olub, bu ţabaqa daxı on beş derece üzre mürettebdir.
Derece-i Evvel: Nefs-i Ţırablus sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Tacura sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Cezîre-i Cerbe sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Bender-i Fizan sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Cebel-i Ğaryan nâwiyesi sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Sâwil-i Wâmid nâwiyesi beyânında.
Derece-i Sâbi>a1: Qaśaba-i Ki>âm beyânında.
Derece-i £âmine: Qaśaba-i (11b) Zîzver2 beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Qaśaba-i Meserrâne beyânında.
Derece-i >Âşire: Qaśaba-i Maqlâte3 beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Qaśr-ı Awmed beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Tûzğa4 nâm nâwiye-i >aźîme beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Erbâb-ı bâdiyeden >Urbân-ı Zebâniye beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: >Urbân-ı Serret beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Ţâyife-i >Ali bin Telles beyânında.
Ţabaqa-i £âliŝ >Aşer: Dârü’ l-mülk-i Üngürus olan Budun vilâyetiniñ şerwi ve hem-civâr
olan Leh ve Çeh ve Peç ve Alman ve İşpanye ve Fırance vilâyetleriniñ awbârı ve awvâli
beyânında olub, bu ţabaqa-i >acîbe daxı on sekiz derece üzerine tasţîr olındı.
Derece-i Evvel: Budun sancağınıñ ve muqâbelesinde olan Peşte şehriniñ şerwi ve
iskelesiniñ awvâli ve serây ve qal>ası beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Âşiyâne-i şeh-bâzân-ı ğazâ, maqâm-ı dilâverân-ı heycâ Semendire
sancağınıñ awvâl-i qılâ>u bilâdı, dârü’ n-naśr Belğırad-ı bewişt-âbâd beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Ârâm-gâh-ı ğâziyân-ı dîn, qarâr-gâh-ı mübârizîn-i rezm-âyîn İzvornik
sancağınıñ tafśîl-i awvâl-i qılâ>ı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Vilçitrin sancağınıñ awvâli beyânında.

1
Hs Ü: Derece-i Tâsi>a
2
Hk: Λŗ∆
Ŗ, Ü: ŎΜΕΡŖ
3
A: ΗΏ
άΕΏ, Hk: Η∆
άĨΏ, K: Η∆
ά⅞Ώ
4
F Hs K Ü: Η╣ŖΜħ
23

Derece-i Xâmise: Pozağa1 sancağınıñ beyânında.


Derece-i Sâdise: Mohac sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: İstolni-Belğırad sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: Segedin sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Sirem sancağı beyânında.
Derece-i >Âşire: Xaţvan sancağınıñ2 beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Şomonţurna sancağı beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Esterğon sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Qopan3 sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Seksar sancağı beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Şiqloş sancağı beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Pespirim4 sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>5 >Aşer: Noyğrad sancağı beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: Peçuy sancağı beyânında.
Ţabaqa-i Râbi> >Aşer: Ţımışvar beglerbegiligine müte>alliq olan vilâyet ü qılâ>ıñ
beyânında olub, bu ţabaqa altı derece üzerine6 tertîb olındı.
Derece-i Evvel: Ţımışvar sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Vidin sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Alaca-wiśâr sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Parqan sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Canavcı ve Beçkerek sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Lipve sancağı beyânında.
Ţabaqa-i Xâmis >Aşer: Memâlik-i mawrûse-i pâdişâhîden vilâyet-i Anaţolı ki, âşiyân-ı
hümâ-yı İslâm ve xânedân7-ı Seyyidü’ l-enâm olub, >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm8
hengâm-ı ţulû>-ı âftâb-ı salţanat-intisâb-ı >Oŝmânî ve eyyâm-ı źuhûr-ı mâh-tâb-ı xilâfet-
niśâb-ı gîtî-sitânîde eyâdî-i küffâr-ı xâk-sâr ile dest-i muxâlifân-ı (12a) devlet-i
qâhireden xâh u nâ-xâh evvel fetw olınan diyâr u memleketdir. Anuñ tafśîli ve
beglerbegisiniñ qavânîn ü tertîbâtı ile vâqi>olan medâyin ü bilâd u qaśabâtınıñ awvâli ve
ma>âdin ü cibâl ü qılâ>ınıñ umûrı beyânında olub, bu ţabaqa-i >ulyâ daxı on sekiz derece
üzre tertîb olındı.

1
F Hk K: ΗỲėΘΜť
2
Hk K: sancağı
3
F: ΑĜ , Hs: ΑĜ
Ρŏ⅝ , K: ŎĜ
ťŏ⅝ ťŏ⅝, Ü: ΑĜ
Ρŏ⅝
4
A K: Ό┼ŧ ť, Hk Hs Ü: ΌŏŮŧġ
5
K: Sâdis
6
A Hk: üzre
7
A Hk: + şer>
8
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
24

Derece-i Evvel: Xudâvendigâr sancağınıñ tafśîli ile medîne-i mawmiyye-i Burusa ki,
çehre-i zîbâ-yı dünyâya1 xâl, sâyir bilâd u medâyin beden-i cihâna2 a>żâ, ol bâl
menzilesindedir. Ol belde-i behişt-irtifâ>u ravża-nişân ve medîne-i xuld-biqâ>u cinân-
miŝâlde vâqi> olan >amâyir-i ma>mûre ve cevâmi>-i meşhûre ile qaplucası ve mezârât-ı
müteberrike-i âl-i >Oŝmân beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Qoca-ili sancağı beyânında ve u>cûbe-i maxlûqâtdan ağac deñizi ile
Ayan Göli’ niñ şerwinde.
Derece-i Ŝâliŝe: Qarasi sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Biğa sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Śaruxân3 sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Kütahya sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Sulţân-öñi sancağı beyânında ve Seyyid Baţţâl Ğâzî’ niñ mezâr-ı
şerîfleri ile xân-qâhı şerwinde.
Derece-i £âmine: Anğara4 sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Bolı sancağı beyânında.
Derece-i >Âşire: Qurûn-ı sâlifede taxt-ı İsfendiyâr olan Qasţamonı sancağı ve anda vâqi>
olan kûre-i nuxâs awvâli beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Aydın sancağı beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Teke-ili sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Menteşe sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Wamîd sancağı beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Qarawiśâr-ı śâwib sancağı beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Kânqırı5 sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>>Aşer: >Alâiyye sancağı beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: Anaţolı’ da vâqi> olan yayalar ve müsellemler ve sâyir ţavâyif
beyânında.
Ţabaqa-i Sâdis >Aşer: Eqâlîm-i mawrûse-i şehen-şâhîden vilâyet-i Qaraman ki, mülket-i
Yunan olub, ol diyâr-ı cennet-eţvâr, mecma>-ı evliyâ-yı kerâmet-şi>âr ve mevţın-ı
etqıyâ-yı sa>âdet-âŝârdır. Anda vâqi> olan bilâd u emśârıñ ve qılâ>ıñ beyânında. Bu
ţabaqa daxı altı derece üzre tertîb olundı.
Derece-i Evvel: Qonya sancağı ve anda vâqi>olan quţb-ı medâr-ı velâyet ve6 merkez-i
dâyire-i kerâmet, xudâvendigâr-ı meŝnevî-âŝâr Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî quddise

1
A F Hk K: cihâna, Hs: cinâna
2
A F Hk Hs K: dünyâya
3
F Hs: ΑĜŅΑΛŎĜ
Ų
4
A F Hk: Anqara
5
A: Kânğırı
6
A: - ve
25

sirruhû1 ważretleriniñ mezâr-ı şerîfleri ile sâyir biqâ>-ı müteberrikede medfûn olan
gürûh-ı evliyâu’ llâh beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Qayśeriyye sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: İçil sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Nigde sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Beg-şehri sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Aqsaray sancağı beyânında.
Ţabaqa-i Sâbi>>Aşer: Memâlik-i pâdişâh-ı >adâlet- (12b) rüsûmdan vilâyet-i mawrûse-i
Rum ki, taxt-ı qadîm-i selâţîn ve ârâm-gâh-ı xavâqîn olub, bilâd-ı behişt-âbâd ile
ma>mûr memleketdir. Anda vâqi>olan medâyin-i cennet-âyîniñ evśâfı ve qılâ>u biqâ>ı
beyânındadır. Bu ţabaqa daxı yedi derece üzerine2 tertîb olındı.
Derece-i Evvel: Sivas sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Amasya sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Çorum sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Câ-yı nîk olan Canik sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Malaţya sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Divrigi ve Derende3 sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Gerger ve Kaxta sancağı beyânında.
Ţabaqa-i £âmin >Aşer: Vilâyet-i Türkman olan memleket-i Du’ l-qâdıriyye tafśîli
beyânında. Bu ţabaqa daxı beş derece üzre tertîb olındı.
Derece-i Evvel: Mar>aş sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Bozok sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: >Antâb sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: >Uzeyr sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Ţarsus sancağı beyânında.
Ţabaqa-i Tâsi> >Aşer: Vilâyet-i mawmiyye-i Erzenü’ r-rum ve Gürcistân memleketi
tafśîlidir. Bu ţabaqa-i >aliyye daxı yigirmi derece üzre tertîb olındı.
Derece-i Evvel: Erzenü’r-rum qal>ası beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Ţırabzon vilâyetiniñ tafśîl-i qılâ>ı ve diyâr-ı Gürcistân’ ıñ tafśîl-i awvâli
beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Qarawiśâr-ı şarqî sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Bayburd sancağı beyânında.

1
Sırrı kutsansın.
2
Hk: üzre
3
F Hs K: Ζŋ∆ŎΛŊ
26

Derece-i Xâmise: Kemax ve Erzincan sancağı beyânında.


Derece-i Sâdise: Pertek sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: İspir sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: Kiğı sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Xınıs sancağı beyânında.
Derece-i >Âşire: Çemişgezek sancağı beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Mâmervan1 sancağı beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Batum sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Oltı sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Qızucan sancağı beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Pasin sancağı beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Tortum sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>>Aşer: Kemwıś sancağı beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: Pertekrek sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>>Aşer: Duşfina sancağı beyânında.
Derece-i >İşrîn: Tekmen ve qal>a-i >Abdullah sancağı beyânında.
Ţabaqa-i >İşrîn: Muqaddemâ memâlik-i mülûk-i sâbıqa-i A>câm’ dan olub, şimşîr-i
źafer-niyâm u memleket-sitân-ı >Oŝmânî ile fetw olınan vilâyet-i Diyar-bekir’ iñ tefâśîl-i
awvâli ve težkâr-ı bilâd u qılâ>ı ve Kürdistân beglerîniñ tertîb ü2 umûrı beyânında olub,
bu ţabaqa daxı on yedi derece üzre tertîb olındı.
(13a) Derece-i Evvel: Wıśn-ı metîn ve sûr-ı raśîś ü waśîn olan Âmid-i mawrûseniñ
beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Xarburut sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Ruha sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Erğani sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Beyre sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Eyâlet-i Cezîre beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Eyâlet-i >İmâdiyye beyânında.
Derece-i £âmine: Waśankeyf sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Eyâlet-i ¡ ason beyânında.
Derece-i >Âşire: Eyâlet-i Palu beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Eyâlet-i Çapaqçur beyânında.

1
Hk: ΑėΛŏΏ
2
A: - ve
27

Derece-i £ânî >Aşer : Eyâlet-i Egil beyânında.


Derece-i £âliŝ >Aşer: Eyâlet-i Ataq1 beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Eyâlet-i Çermik beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Eyâlet-i Hizu beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Çermik sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>>Aşer: Sincar sancağı beyânında.
Ţabaqa-i Wâdî ve2 >İşrîn: Mawrûse-i Van-ı dârü’ l-emân beglerbegiligi beyânında olub,
bu ţabaqa daxı on beş derecedir.
Derece-i Evvel: Axtamar sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Vasţan sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: >Âdil-cevâz sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Bitlis sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Xizan sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Çekari sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Mekes sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: Şirvî sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Alpaq sancağı beyânında.
Derece-i >Âşire: Selmas sancağı beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Eston3 sancağı beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Asyaburt sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Dünbülli Manśûr sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Ağakes sancağı beyânında.
Ţabaqa-i £ânî ve4 >İşrîn: Darü’ l->izz ve’ n-naśr mawrûse-i Waleb beglerbegiligi ve aña
tâbi>olan memâlik ü eqâlîm beyânında olub, bu ţabaqa-i sâmiye daxı dokuz derece üzre
tertîb olındı.
Derece-i Evvel: Waleb şehriniñ tafśîli ve beglerbeginiñ qavânîni beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Eyâlet-i Aţana beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Ekrâd sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Malis5 sancağı beyânında.

1
Hs Ü: Aŝaq
2
A Hk : - ve
3
K: ΑėΜĨŦ
4
A F Hk K Ü: - ve
5
F K: ŝ ΣΉġ, A Hk: >Arabkir
Ĝ
28

Derece-i Xâmise: Wama1 sancağı beyânında.


Derece-i Sâdise: Wumś2 sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: >Arabkir3 sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: [Sis] sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Birecik sancağı beyânında.
Ţabaqa-i Ŝâliŝ ve >İşrîn: Eqâlîm-i ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-maqâmdan darü’ s-selâm
Şâm ki, behişt-zemîn ü cennet-arżîndir, anda vâqi> olan bilâd-ı >aźîme ve sevâd-ı
meşhûre ile mażâcı>-ı enbiyâ-i kirâm ve merâqıd-ı aśfiyâ-yı >iźâmıñ tafśîli ve qılâ> u
biqâ>ı beyânında olub, bu ţabaqa-i >âliye daxı yedi derecedir.
Derece-i Evvel: Nefs-i Şâm-ı firdevs-nişân ve me&vâ-yı ârâmıñ şeref-i awvâl-i behcet-
meâli ile ebniye-i >acîbe ve emkine-i ğarîbe (13b) ve ma>âbid ve riyâż u wadâyiq ve
wıyâżı u enhârı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Ţırablus sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Quds-i şerîf ve Xalîlü’r-rawmân sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Ğazze sancağı beyânında4.
Derece-i Xâmise: ¡ afed sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Nablus sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: >Aclun sancağı beyânında.
Ţabaqa-i Râbi>ve5 >İşrîn: Eşrefü’ l-bilâd ve’ l-emśâr, ümmü’ d-dünyâ fi’ l-i>tibâr vilâyet-i
mawrûse-i Mıśır’ ıñ awvâli ve qılâ> u medâyiniñ tafśîli ve diyâr-ı Śa>îd ve nehr-i Nil’ iñ
şerwi ve meşâyix-i >Urbân ve eqâlîmiñ umûr ve Sevâkin ve6 Quśayr ţaraflarınıñ ve Nûbe
ve Wabeş vilâyetleriniñ awvâli beyânında olub, bu ţabaqa-i sâmiye daxı on iki derecedir.
Derece-i Evvel: Belde-i mawrûse-i Mıśır’ ıñ śâneha’ llâhu >ani’ l-âfât7 awvâl ü evżâ>ı ve
ebniye-i >âliye ve âŝâr-ı sâmiye ve qal>a-i büzürg-vârı ile rûd-ı Nil’ iñ tafśîli ve Miqyas
ve Bulaq-ı Mıśır’ ıñ ve ol şehr-i u>cûbetü’ d-dehr miyânında olan birkeleriñ ve
Ridâniye’ niñ ve merâqıd-ı evliyâu’ llâh ve xulefâ u selâţîniñ mezârları, cevâmi> ü
mesâcidiñ beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Mużâfât-ı memâlik-i Mıśrıyye’ den vilâyet-i Śa>îd’ iñ ve anda vâqi>olan
meşâyix-i >Urbân ve qabâyil-i >Arab’ıñ beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Tevâbi>-i Mıśır’ dan ıqlîm-i Şarqıyye beyânında.
Derece-i Râbi>a: Iqlîm-i Ğarbiyye beyânında.
Derece-i Xâmise: Iqlîm-i Buweyre beyânında.

1
A: ŝ ΣΉ
ġ, Hk: Malis
Ĝ
2
A Hk: Wama
3
A Hk: Wum¢, F: Sis
4
A F Hs K Ü: tafśîlidir
5
A Hk: - ve
6
K: - ve
7
Allah onu âfetlerden korusun.
29

Derece-i Sâdise: Iqlîm-i Menûfiye beyânında.


Derece-i Sâbi>a: Iqlîm-i Feyyum ve Behnâviye1 beyânında.
Derece-i £âmine: Iqlîm-i Süyuţ beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Qal>a-i Reşîd ve Dimyaţ ve İskenderiyye ile iskeleleri beyânında.
Derece-i >Âşire: >Âmme-i vilâyet-i Mıśır’ da olan meşâyix-i >Urbân’ ıñ tafśîli, awvâli ve
ţâyife-i A>râb’ ıñ qabâyil ü idrâki ve her qabîleniñ ahâlîsi, atlu ve develü ne deñlü >Arab
>askeri olduğı beyânında2.
Derece-i Wâdî >Aşer: Diyâr-ı mawmiyye-i Mıśır’ da ezmine-i sâbıqadan bâqî ü mevcûd
olan ğarâyib ü >acâyib beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Bender-i Ţûr ve Süveys, Sevâkin ve Kuśayr iskeleleri beyânında.
Ţabaqa-i Xâmis ve >İşrîn: Maţlûbü’ ŝ-ŝaqaleyn, Waremeyn-i şerîfeyn şerrefehüma’ llâhu
te>âlâ ve >aźźemehümâ3 beyânında olub, bu ţabaqa-i >aźîme daxı altı derecedir.
Derece-i Evvel: Sultanü’ l-bilâd, bürhânü’ l-emśâr, ümmü’ l-qurâ ve qıbletü’ l-axyâr4,
esvedü’ l-libâs, maqbûletü’ l-istînâs Ka>be-i mu>aźźamanıñ şerrefeha’ llâhu te>âlâ ve
>aźźemehâ5 awvâli beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Şerefü’ l-medâyin ve’ l-biqâ>, zeynü’ r-riyâż ve’ r-ribâ>, medfen-i
Wabîbu’ llâh, mevţın-ı awbâb-ı resûlu’ llâh, Medîne-i mübârekeniñ tafśîl-i awvâl-i
müteberrike ve tertîb-i umûr-ı müteyemmenesiniñ6 şerwi beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Cidde-i ma>mûre (14a) qal>asınıñ ve iskelesiniñ awvâli ile bender-i
mezbûra mürûr iden ţavâyif-i tüccâr ve gemiler beyânında.
Derece-i Râbi>a: Bender-i Yenbu>ve iskelesi beyânında.
Derece-i Xâmise: Tevâbi>-i Mekke-i mu>aźźamadan >Abbâs-ili beyânında.
Derece-i Sâdise: Qal>a-i Xayber ve sâyir ţavâyif-i >Urbân beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Vilâyet-i Câzan beyânında.
Ţabaqa-i Sâdis ve7 >İşrîn: Zebîd ve Śan>an8 ve >Aden bi’ l-cümle vilâyet-i ma>mûre-i
Yemen beglerbegiligi beyânında olub, bu ţabaqa daxı yigirmi iki derecedir.
Derece-i Evvel: Zebîd sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Śan>an sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: >Aden sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Redda>sancağı beyânında.

1
F: ΗΡΛĜ
ĨĿ, Hk: ΗΡΛĜ
Εġ
2
A Hk Hs Ü: beyân ider
3
Yüce Allah o ikisini şereflendirsin ve ululaştırsın.
4
Hk K: axbâr
5
Yüce Allah onu şereflendirsin ve ululaştırsın.
6
Hs Ü: ΗΕΐĨΏ
7
A Hk: - ve
8
Ü: Śan>a
30

Derece-i Xâmise: Vâdî-i Xubân sancağı beyânında.


Derece-i Sâdise: >İmrân sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Ta>iz1 sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: Şemsüddîn bin2 İmâm sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Ţamâr sancağı beyânında.
Derece-i >Âşire: Le>an sancağı beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Vilâyet-i Enes sancağı beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Sa>de sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Süleymân Beg sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Qanśu Beg sancağı beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Qıblî3 sancağı beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: >Uśât4 sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>>Aşer: Qapudân-ı Hind-sefer5 sancağı beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: [Mawmûd Beg6 sancağı] (beyânında).
Derece-i Tâsi>>Aşer: Muţahhar bin İmâm sancağı beyânında.
Derece-i >İşrîn: Emîr Naźar sancağı beyânında.
Derece-i Wâdî ve7 >İşrîn: >Ali sancağı beyânında.
Derece-i £ânî ve8 >İşrîn: >Abdülvehhâb sancağınıñ tafśîl-i awvâl ü bilâdı beyânında.
Ţabaqa-i Sâbi>ve9 >İşrîn: Dârü’ s-selâm Bağdâd wamâha’ llâhu te>âlâ >an-şürûri’l-eżdâd10
ki, qarâr-gâh-ı xulefâ-i xilâfet-penâh ve ârâm-gâh-ı selâţîn-i sa>âdet-dest-gâh olub, burc-
ı evliyâ ve ma>den-i ervâw-ı aśfiyâdır. Ţâyife-i Qızılbaş-ı mežâhib-xırâş taśarruflarında
anlaruñ tawt-ı yedlerinde ve wavme-i żabţlarında11 iken ważret-i pâdişâh-ı şerî>at-penâh u
>adâlet-sipâhıñ şimşîr-i bürrân-ı âftâb-işrâq ve tîğ-i tâbân-ı qâţı>ü’ l-a>nâqları vâsıţasıyla
meftûw u mekşûf olmış vilâyet ü memleketdir. Anda vâqi>olan medâyin ü qılâ>ıñ tafśîli,
şâh-bâz-ı evc12-i velâyet, śâwib-râz-ı maqâm-ı şecâ>at, xâtemü’ l-xulefâi’ r-râşidîn,
emîrü’ l-mü&minîn ve imâmü’ l-müttaqîn, ya>sûbü’ l-vâśılîn ve mawbûbü’ ţ-ţâlibîn, İmâm

1
F Hk: ŏ℮∆, Ü: ŗẃ∆
2
K Ü : - bin
3
A Hk: Mawmûd Beg
4
A Hk: Qıblî, K: Mawmûd Beg
5
A Hk: >Uśât, K: ĥĜ ŲŏẂ
6
A Hk K: Qapudân-ı Hind-sefer
7
A Hk K: - ve
8
A Hk K: - ve
9
A Hk K: - ve
10
Yüce Allah onu düşmanlarının kötülüklerinden korusun.
11
A F Hk Hs K: + dîn-xırâş-ı żalâlet-ma>âş ellerinde pây-mâl-i meźâlim-i eşrâr-ı la>n-fâş, - mežâhib-xırâş
ta¢arruflarında anlaruñ tawt-ı yedlerinde ve wavme-i żabţlarında
12
A Hk: semâ, F Hs: hümâ
31

>Ali rażiya’ llâhu anhu ve kerrema’ llâhu1 vechehû2 ważretleriniñ medfen-i envâr-maźhar
u mağfiret-eŝerleriniñ beyânı ve meşhed-i hümâ-yı evc-i şehâdet ve merqad-i sülâle-i
xânedân-ı nübüvvet, nûr-ı dîde-i sulţân-ı kevneyn, nûr-ı wadîqa-i resûlü’ ŝ-ŝaqaleyn, şâh-
ı şehîdân-ı Kerbelâ, İmâm Hüseyn enâra’ llâhu mażca>a3 ważretleriniñ âstâne-i >aliyye-i
mağfiret-âşiyânlarınıñ awvâl-i sa>âdet-meâlleri ve çerâğ-ı (14b) millet ve sirâc-ı vehhâc-ı
ümmet4, İmâm5-ı a>źam Ebû Wanîfe-i Kûfî Nu>mân bin £âbit rażiya’ llâhu anhu6
ważretleriniñ axbâr-ı mezâr-ı hidâyet-âŝârları ile ol xıţţa-i muqaddese-i büzürg-vârda
vâqi> olan sâyir evliyâu’ llâh7-ı kirâmıñ awvâl-i şerîfleri ve taxt-ı Bağdâd’ a tâbi> olan
memâlik ü mesâlik beyânındadır. Bu ţabaqa-i >aliyye daxı on beş derecedir.
Derece-i Evvel: Nefs-i Bağdâd’ ıñ qal>a-i büzürg-vârı ve Nehr-i Şaţ’ ıñ tafśîlidir.
Derece-i Ŝâniye: Âstâne-i muqaddese-i >Aleviyye beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Meşhed-i mağfiret-merśad-ı İmâm Hüseyn rażiya’ llâhu anhu8
beyânında.
Derece-i Râbi>a: >Ane sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Wille sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Semâvât9 sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Bayat ve Beksa sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: Rumâhiye sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Çevâriz10 sancağı beyânında.
Derece-i >Âşire: Vâsıţ sancağı beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Wuveyze11 sancağı beyânında.
Derece-i £ânî >Aşer: Eŝnev12 sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Gilas13 sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Şühl-oğlı14 sancağı15 beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Bâcvânlu16 sancağı beyânında.

1
F: - Allah
2
Allah ondan razı olsun ve zâtını yüceltsin.
3
Allah mezarını nurlandırsın.
4
A F Hk Hs K: + hümâm-ı ekrem, - sirâc-ı vehhâc-ı ümmet
5
Ü: hümâm
6
Allah ondan razı olsun.
7
A: - Allah
8
K: - >anhu. Allah ondan razı olsun.
9
F: Αė
10
A F Hk K: Cevâriz
11
K:ΖŗġΜķ , Ü: ΖŗΡŗį , A Hk: Şühl-oğlı
12
F: ΜΕŦė, A Hk: ŏΊ∆ ġ, K: Şühl-oğlı
ėΜįĜ
13
A: Wuveyze, Hk: ΖŗΡΜį , K: Eŝnev
14
A Hk: Eŝnev, K: Gilas
15
F Hs K Ü: - beyânında
16
A Hk: Gilas
32

Ţabaqa-i £âmin ve1 >İşrîn: Loristân beglerbegiligi beyânında olub, bu ţabaqa daxı on2
ţoquz derecedir.
Derece-i Evvel: Muśul sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Erbil sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Zengî-âbâd sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>a: Kerkük sancağı beyânında.
Derece-i Xâmise: Cesân sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Warîr ve Duvin sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>a: Derteng sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: Derne sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Sindî Süleymânî sancağı beyânında.
Derece-i >Âşire: Baban sancağı beyânında.
Derece-i Wâdî >Aşer: Rûmî sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ (£ânî) >Aşer: Xaftî3 sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Zencire sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: Kerend sancağı beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Qal>a4-i Sürencek5 sancağı beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Berîd sancağı beyânında.
Derece-i Sâbi>>Aşer: Şâhrux Beg sancağı beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: Cengiz Wân sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>>Aşer: Gilas sancağı beyânında.
Ţabaqa-i Tâsi>ve6 >İşrîn: Vilâyet-i mawmiyye-i Baśra beglerbegiligi beyânında olub7, bu
ţabaqa daxı on ţoquz derecedir.
Derece-i Evvel: Ğaban8 sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâniye: Ğaran9 sancağı beyânında.
Derece-i Ŝâliŝe: Zekiyye sancağı beyânında.

1
A Hk K: - ve
2
K: - on
3
F K: ╗℮Ņ
4
F Hs K Ü: Xalfe
5
K: + Beg
6
A Hk: - ve
7
A Hk: - olub
8
A: >Umman, Hk: ΑĜ
ŷẂ
9
A Hk: Ğaraf
33

Derece-i Râbi>a: Qurna1 ve Śadr-ı Süveyb2 sancağı beyânında.


Derece-i Xâmise: Qaţif 3 sancağı beyânında.
Derece-i Sâdise: Mihrozi 4 sancağı beyânında5.
Derece-i Sâbi>a: Bawreyn6 sancağı beyânında.
Derece-i £âmine: Lawśa7 sancağı beyânında.
Derece-i Tâsi>a: Śadrvâr8 sancağı beyânında.
Derece-i >Âşire: Şaţţ-ı Ebû9 (Ğazne) sancağı beyânında.
[Derece-i Wâdî >Aşer: Bâdiye10 sancağı beyânında.]
Derece-i £ânî >Aşer: Şaţţ-ı Wârud11 sancağı beyânında.
Derece-i £âliŝ >Aşer: Şaţţ-ı Ţavîl 12 sancağı beyânında.
Derece-i Râbi>>Aşer: (15a) Qılâ>-ı Pir13 Wamîd-oğlu14 sancağı beyânında.
Derece-i Xâmis >Aşer: Şereş sancağı beyânında.
Derece-i Sâdis >Aşer: Rawmâne15 sancağı beyânında16.
Derece-i Sâbi>>Aşer: Torac-oğlı17 sancağı beyânında.
Derece-i £âmin >Aşer: >Uyûn ve Sekik18 sancağı beyânında ve tafśîlindedir19.
Derece-i Tâsi>>Aşer: Benî Manśûr sancağı beyânında20.
Ţabaqa-i £elâŝîn: Bu śawâyif-i meâŝirde mežkûr ve bu elvâw-ı mefâxirde mesţûr olan
memâlik ü eqâlîm-i >ibret-nümûne ki, fi’l-waqîqa âb-ı rû-yi rub>-ı meskûndur.
Teeyyüddât21-ı mâlik-i muţlaq ve >inâyet-i bî-nihâyet-i Waqq ile te>âla şânuhû22 wâkim ü

1
F Ü: Qurta
2
Ü: ĠΡΛŎŋŲ
3
K: Mihrozi
4
K: Bawreyn
5
K: - beyânında
6
A Hk K: Bâdiye
7
A Hk: Bawreyn
8
A Hk: Lawśa
9
A Hk: Śadrvâr, Ü: - Μġė, Hs K: ΜΉ
ė
10
A: Şaţţ-ı Ebû Η∆
ŏỲ, Hk: Şaţţ-ı Ebû Ğazne, K: Şaţţ-ı Cârud
11
A Hk: Şaţţ-ı Cârud, K: Şaţţ-ı Ţavîl
12
K: Qılâ>-ı Per Wamîd-oğlı
13
F Hs Ü: ŏġ
14
K: Şereş
15
A Hk: Benî Manśûr
16
K: - Derece-i Sâdis >Aşer: Rawmâne sancağı beyânında
17
A: Rawmâne, Hk: Rawmâniyye, K: Benî Manśûr
18
A Hk K: Torac-oğlı
19
A Hk K: - ve taf¢îlindedir
20
A K: >Uyûn ve Sekik sancağı beyânında ve taf¢îlindedir, Hk: >Uyûn ve Sekik sancağı beyânında, F: -
Derece-i Tâsi>>Aşer: Benî Man¢ûr sancağı beyânında
21
A: teeyyüd , Hk: te>yîdât
22
Şanı yüce olsun.
34

pâdişâh ve dâver-i żıll-i ilah olan ważret-i pâdişâh-ı şerî>at-penâh u >adâlet-sipâhıñ


xalleda’ llâhu źılâle salţanatihî >alâ-mefâriqi’ l-müslimîn1 serîr-i sa>âdet-maśîr ü xilâfet-
te&ŝîr-i >Oŝmân’ a cülûs-ı hümâyûnları ile hengâm-ı salţanat-ı qâhire ve eyyâm-ı xilâfet-i
bâhirelerinde źuhûr iden wavâdiŝ ü vâqı>âtıñ tafśîli ve fütûwât-ı behçet-âyât ve ğazavât-ı
nuśret-âyâtıñ2 beyânındadır. İn-şâa’ llâhu te>âla bu ţabaqa-i >âliyeniñ derecât-ı >aliyyesi
>adedde keŝîr ü efzûn, envâ>-ı naśr u fütûwât-ı cemîle maqrûn olmış ola.3

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-maqrûn ve cenâb-ı şehen-şâh-ı xilâfet-meşwûnıñ


şeyyeda’llâhu bünyâne xilâfetihî4 ilâ-âxiri’l-qurûn5 taxt-ı behçet-füzûna6 cülûs-ı
hümâyûnları7dır
Şâh-ı memâlik-sitân u düşmen-sûz, xıdîv-i ceng-peyvend ü rezm-efrûz, pâdişâh-ı
bülend-mertebe, şehriyâr-ı źafer-nedîm, şehen-şâh-ı kişver-güşâ, xâqân-ı bawr ü berr
Sulţân Selîm, žât-ı xuceste-xıśâl ile ferîd, mezîd-i kemâlât-ı >ulyâ ile vawîd idi. Şân-ı
sa>âdet-nişânı mânend-i âftâb-ı cihân-tâb, >aql-ı derrâkı mihr-i >âlem-efrûz, ferâset ü
idrâki xûrşîd-i tâb-nâk-i a>dâ-sûz idi.
Mihr-i aql ve şâh-ı devlet-yâr idi
Nûr-baxş u âfitâb-âŝâr idi
Žât-ı pâkı maźhar-ı luţf-i İlâh
Câmi>ve cümle xıśâle pâdişâh
Fażl u >irfân u kemâle kân idi
Cûd u iwsân aña çâr-erkân idi.
Zemân-ı devletleri memdûd, źıll-i sa>âdetleri mebsûţ olaydı >ahd-i qarîbde rub>-ı
meskûna istîlâ muqarrer idi. Cihân şehriyârlarına8, şarq u ğarb kâm-kârlarına xaşyet-i

1
Allah saltanatının gölgesini Müslümanların başlarının üzerinde dâim etsin.
2
Hk: simâtıñ
3
Metin tesisinde esas kabul edilen Üniversite nüshasında özet şeklinde verilen bu fihristten sonra bir der-
kenar bulunmaktadır. Muhtemelen tıraşlanma esnasında bir kısmı kesilmiş olan der-kenar şu şekildedir:
“Bu dîbâce-i hümâyûnda beyân olınduğı (üzre ţabaqât-ı) >asâkir ü memâlik muqaddem yazılub, qâ>ide-i
(ma>hûde üzre) anlar evvel tawrîr olınmaq münâsib idi. Velâkin (tafśîl-i >asâkir) ve eqâlîm-i mawmiyye ve
beyân-ı qılâ> u wuśûn-ı maśûne (cild-i vâwide) mütewammil olmayub, kitâb-ı muţavvel olmaq lâzım
(gelmegin memâlik) ve >asker ţabaqaları cild-i axîre qonılub (bunda icmâl üzre) beyân olındı. Ţabaqa-i
ŝelâŝîn ki, axbâr u wavâdiŝ (ve vâqı>ât)-ı pâdişâh-ı rû-yi zemîndir, muqaddem žikr olındı. (Her qażiyye ve
wâdiŝe) xuśuśen esfâr-ı źafer-âŝârdan her sefer-i ferxunde-(meâŝir içün) bir derece ta>yîn olındı..” bu der-
kenara göre yazar, eserin ülkenin idari taksimatını ve kalelerini içine almasının mümkün olmadığını,
kitabın mufassal olmasından endişe ettiği için asker sınıfını son cilde bıraktığını, otuzuncu tabakanın
padişahın zamanında olan olayları içerdiğini ve özellikle seferlerin her birinin bir derecede anlatıldığını
belirtmektedir.
Hekimoğlu nüshasında da şu der-kenar bulunmaktadır: “ Bu ţabaqât-ı külliyye-i memâlik ve derecât-ı
>asker-i źafer-mesâlik muqteżâ-yı tertîb-i bedî>üzre taqdîm olınsa, cüŝŝe-i kitâb cild-i vâwide mütewammil
olmayub, ziyâde muţavvel olmaq lâzım geldügi eclden memâlik ve >asker awvâli mufaśśalan mücelled-i
âxerde beyân olınub, dîbâce-i hümâyûnda >asker ve memleket umûrı icmâlen žikr olınub, eyyâm-ı
hümâyûnda źuhûr iden vaqâyi>ve wikâyât taqdîm olındı.”
4
A: + mehhede esâse salţanatihî
5
Allah hükümranlığını kıyâmete kadar devam ettirsin.
6
A F Hk Hs K: efzûna
7
Hk: + beyânı
8
K: + ve
35

saţvetleri hirâs virüb, şimşîr-i źafer-iqtibâsları xavfinden mużţaribü’ l-wâl, >ale’ l xuśûś
küffâr-ı >abûs u menwûs Üngürus ile sâyir erbâb-ı żalâl ğarîq-i lücce-i melâl olub, xarâca
iltizâm ile miftâw-ı memleketlerini teslîme müteheyyi>idiler.
(15b) Xavf-i şimşîrinden a>dâ qalbi xûn
Saţvet-i tîğile şâhîler zebûn
Şarq u ğarba śaldı qahrı ğulğule
Hind ü Sind ü Çin’ e düşdi velvele.
Sâbıqâ diyâr-ı Ţarab-efzûn’ da şehriyâr iken ol zemânda südde-i sa>âdet-şi>âr-ı Bâyezîd
Xânî’ de enâra’ llâhu bürhânehû1 vufûr-ı i>tibâr ile kâm-kâr olan ümerâyı anlara lâlâlıq
xižmetine gönderilse çâre ve imkân olub, erbâb-ı ma>rifetden olmayanı qabûl
etmezlerdi. Nâ-dân ile muśâwabetden nefret, nâ-cins ile ülfetden vawşet gösterüb, bir
bahâne ile destûr virürlerdi.
>İnâyetu’ llâh ile taxt-ı Rum’ a cülûs-ı hümâyûn etdiklerinde ittifâq ol târîxde >atebe-i
>ulyâda bir žât-ı kâmilü’ l->ıyâr defterdâr idi. Selâmet-i ţab> ile meşhûr-ı âfâq, wüsn-i
qâbiliyyet ü žekâyla śâwibü’ l-istiwqâq olub, žihn-i pâkı deryâ-yı >ulûm, >aql-ı derrâkı
âyine-i sa>âdet-rüsûm idi. Wikmetde Büzürc-mihr ve Eflâţun, qavânîn-i ferâsetde wakîm-
i žû-fünûn, âsmân-ı zemânede aña beñzer bir necm-i tâbân ţulû>u źuhûr etmedi 2. >Arśa-i
rûzgâr içre kemâlât u rif>atde aña qarîn bir ţab>-ı nâzenîn bürûz eylemedi 3. Ol žât-ı
büzürg-vâr yaxtaśśu bi-mâ yeşâ4 celîlü’ l-qadr merwûm Pîrî Paşa idi.
Teğammedehu’ llâhu bi-ğufrânihî5. Ważret-i pâdişâh-ı sa>îd, fermân-fermâ-yı baxt-ı
cedîd evreng-i sa>âdete pâdişâh olıcaq âstân-ı muxalledü’ l-iqbâlde rükn olan bendeleri
şânına naźar-ı i>tibâr ile nâźır olub, her biriniñ >ıyâr-ı ţabî>atlarını miwekk-i imtiwâna
qoyub, fehm ü idrâkleri mîzânını terâzû-yı >adl ile vezne getürdi. Cümleden anları râciw
bulub, wakîm-i fehîm idi, ol žât-ı kerîme qadr u i>tibâr virüb, meśâliw-i salţanatda
umûrını aña tefvîż buyurmışdı.
>Arśa-i >Acem’ de śâwib-qırânlıq da>vâsıyla taxt-ı žerbâycân ve >Irakeyn ve Pars ve
Şirvân ve Gîlân6 ve Iśfahan’ a, ba>żı wudûd-ı Xorasan’ a bi’ l-cümle taxt-ı Kisrâ’ ya şâh
olan İsma>îl-i Erdebîl qaśdına >asker-i seyl-reftâr tertîb idüb, şeh-bâzân-ı Rum-ı fetw-
rüsûm ile birqaç ay içinde çıkub, wüsn-i tedbîr ile düşmeni istiqbâl etdürib, śawrâ-yı
Çaldıran’ da ceng-i >aźîm-i sulţâni eyledi. Quvvet-i qâhire-i xüsrevânî birle ţâyife-i
Qızılbaş’ ı7 >alef-i şimşîr, [aśwâb-ı ţuğyân u fesâdı] 8 hedef-i tîr-i merg-te&ŝîr etdi.9 Ol
1
Allah delilini nurlandırsın.
2
K: etdi
3
K: eyledi
4
“ Va’llâhu yaxtaśśu bi-rawmetihî men-yeşâ&”, “ Allah rahmetini dilediği kimseye tahsis eder.”, K.K., 2
Bakara, 105 ayetinin mürâdifi.
5
Allah merhameti ile onu örtsün.
6
A F Hk Hs K: - ve Şirvân ve Gîlân
7
A F Hk Hs K: żâlleyi
8
A F Hk Hs K: + a¢wâb-ı ţuğyân u fesâdı
9
Üniversite nüshası 15b’de şu der-kenar bulunmaktadır: “Şân-ı büzürg-vârları şâhân-ı selefden mümtâz,
himmet-i hümâyûn-ı hümâ-pervâz ile xavâqîn-i xalefden ser-efrâz idiler. Cihân-sitânlar ki, basîţ-i zemîn
mesîrân-ı salţanatları, xüsrevân-ı gîtî-tebâhlar ki, ma>mûre-i >âlem cevelân-gâh-ı semend-i şevket-
mesnedleri olmışdır. Cümlesiniñ âŝâr-ı wükûmetleri ma>lûmdur. Ol hümâ-yı evc-i âşiyân-iqbâle nisbetleri
tefâvüt-i arż u semâ idi. Şems-i münîr dâyire-i arża çerâğ-ı tâbân olalı >ulüvv-i şân-ı mihr-nişân ile anlara
hem-tâ ne bir pâdişâh-ı >âlem-penâh cihâna wâkim ü dâver ve ne bir xüsrev-i gîtî-tebâh şevket-i cîhân-bânî
birle dünyâya mâlik ü dîn-perver oldı. Iqlîm-i Rum-ı xuceste-rüsûm ki, mawall-i râyât-ı hümâ-simâtları
36

(16a) sefer-i mübârek-seyrde niçe memleketler ve qal>alar fetw eyleyüb, >Alâu’ d-devle
diyârını mużâfât-ı eqâlîm-i mawmiyyeden qılub, ol žât-ı >adîmü’ l-miŝâli defterdâr iken
vezîr-i müşîr idindiler.
Ber-vech-i isti>câl taxt-ı sa>âdet-baxta gelüb, üçinci sâlde gerü >asker-i ferxunde-fâl ile
sefer-i hümâyûna >azîmet1 buyurdı. Tedbîr-i güzîn ile sulţân-ı Mıśır’ ı yerinden qaldurıb,
envâ>-ı wîle ile Haleb’ e getürdi. Dâvud nebî >aleyhi’ s-selâm2 mezârı olduğı śawrâda
>inâyet-i Wakk qarîn olub3, ţâyife4-i Çerâkese5 ile bulışub, rezm ü âşûblar eyledi. Şîrân-ı
Rum-ı ejder-hücûm şimşîr-i >adû-gîr-i źafer-rüsûm ile6 [ţâyife-i mežmûmeniñ] wayâtları
girîbânını7 çâk çâk idüb, Mıśır sulţânı Qanśu Ğavri’ yi xâk-ı mežellete düşürib, helâk
eyledi. Şâm ve Waleb diyârlarını tesxîr idüb, >Arabistân beriyyelerinden xâk-ı Mıśır’ a
>ubûr eyledi.
Ridâniye meydânında Tomanbay ile gerü şâhâne rezm ü ceng idüb, quvvet-i qâhiresiyle
Mıśır’ ı fetw idüb, Tomanbay’ ı Züveyle qapusında ber-dâr etdi. Śa>îd ve Nûbe ve Wabeş
ıqlîmlerini aqśâ-yı Nil’ e vârınca fetw idüb, Waremeyn8 diyârlarına, Zebîd ve >Aden
ıqlîmlerine pâdişâh-ı >ale’l-ıţlâq oldı. Ol sefer-i >iber9-eŝerden mürâca>at zemânında
müşârün-ileyh Pîrî Paşa’ nıñ xidemât-ı fâyiqası10 ve tedâbîr-i lâyıqası11 muqâbelesinde
qadrî-i livâsını evc-i rif>ate qarîn idüb, vezîr-i a>źam etdi.
>İlm12 ile ol devrde fâyiq idi
Fi’ l-waqîqa devlete lâyıq idi
Fażl 13 u İslâm u diyânetde ferîd
Wüsn14-i tedbîr ü riyâsetde vawîd
Kâr-ı müşkil ţab>ına âsân idi
>İlm ile >âmil olur insân idi
Naśfet ü inśâf ile Âśaf idi
Ežkiyâda fehm ile eşref idi 15.

sâye-bân, memâlik-i vesî>atü’l-mesâlik-i >Oŝmânî musaxxar-ı a>lâm-ı >âlem-sitânları oldı. Kâfiristâna


zelzele ve âşûb, cümle Firengistân’a xavf u xaşyet, ğavğa ve wurûb müstevlî olub, cümle-i aqyâl-i naśârâ,
kâffe-i selâţîn-i Firenk-i fesâd-ârânıñ qulûbına xavf-i zevâl-i memleket ıżţırâb (u) âşûb u xaşyet olmağla
mecmû>îsi xarâcları ile >atebe-i >âlem-penâhlarına >arż-ı >ubûdiyyet… ve xâk-sârı içün hedâyâ ve
rüsûmların iwżâr etmişler… xilâfetde bir nice yıl muqîm olan… zemîn pâdişâhları… rub>-ı meskûn bi-
esrihim tâbi>… olmaları muwaqqaq u…” (Der-kenarın sayfanın altında kalan kısımları muhtemelen
tıraşlanma esnasında kesildiği için eksik olan kısımlar “…” işareti ile ifade edildi.)
1
A Hk: - >azîmet
2
(Allah’ın) selameti onun üzerine olsun.
3
A F Hk Hs K: - >inâyet-i Wakk qarîn olub
4
A F Hk Hs K: >asâkir
5
A F Hk Hs K: + nâwise
6
A F Hk Hs K: - şimşîr-i >adû-gîr-i źafer-rüsûm ile
7
A F Hk Hs K: + tîğ-i bürrân ile
8
A Hk: + şerîfeyn
9
K: źafer
10
A Hk Hs: lâyıqası
11
A Hk : lâwiqası
12
A F Hk Hs K: fażl
13
A Hk: Śıdq
14
F Hk Hs K: + ve
15
A F Hk Hs K: - Naśfet ü inśâf ile Âśaf idi
Ežkiyâda fehm ile eşref idi
37

Ważret-i şehriyâr-ı sa>d-encâm u naśr-fercâm mawrûse-i Şâm’ dan kendüleri tenhâ diyâr-ı
Rum’ a mürâca>at-ı hümâyûn idüb, külliyyen Rumili ve Anaţolı ve Qaraman ve Rum
>askerleri ile ve1 >umûmen qapu xalqı, >âmmeten yeñiçeriler ile bölükler ahâlîsini,
mecmû>-ı >askeri külliyyen müşârün-ileyh Pîrî Paşa’ ya qoşub, ser->asker eyledi. Fırat
śuyı üzerinde iqâmet emr idüb, mezbûr şehriyâr-ı merwûmıñ dâyimâ niyyet-i
hümâyûnları tesxîr-i mülk-i >Acem2, [ţâyife3-i Qızılbaş’ ıñ vücûdları noqţasını >arśa-i
wayâtdan wakk u tirâş] etmege maśrûf idi. Ol mühimden ğayrı murâdları yoqidi. (16b)
Ol ârzûdan özge maqśûdları görinmezdi. Her-gâh xayâl-i xayr-meâlleri Qızılbaş ile
ceng ü cidâlde, muttaśıl żamîr-i münîrleri ol ţâyifeniñ nâm u nişânlarını4 dâyire-i vücûd
u ŝebâtdan5 mawv u izâle içün mülâwaźa-i qıtâlde idiler.
Kendüler sa>âdet ile diyâr-ı Rum’ a >azîmet buyurub, >asker-i fîrûz-fer birle paşa-yı
źafer-güsteri Fırat kenârına irsâl etmekden maxfî ğarażları, maślawat-âmîz ü fetw-engîz
murâd-ı şerîfleri var idi. Şâh-ı >Acem muţţali>ü âgâh olub, şimşîr-i bürrân-ı xûn-rîzleri
xavfinden xânmânını terk idüb, Tebrîz’ den çıqub, diyâr-ı Iśfahan’ a gürîz eyledi.
Sefer eyyâmı münqażî olıcaq >asker-i manśûr ile paşaya destûr virüb, der-gâh-ı
mu>allâya gelmek emr etdiler. Paşa ol qış mawrûse-i Edirne’ ye irişüb, pâye-i serîr-i
a>lâlarını taqbîl eyledi. Enźâr-ı hümâyûnları ile manźûr ve lawźât-ı behcet6-simâtları ile
mesrûr oldı. Kâr-ı >âlem ber-qarâr olmayub, verâ-i perde-i ğaybda hezâr wavâdis ü
inqılâb bî-reyb mestûr idügi 7 muwaqqaqdır.
Bu eŝnâda diyâr-ı Türkman’ dan Celâlî dimekle ma>rûf bir ţâyife xurûc idüb, eknâf-ı
memâliki nehb ü ğâret idüb, fesâda mübâşeret etdikleri ma>rûż-ı der-gâh-ı >âlem-penâh
olıcaq Rumili beglerbegisi Ferhâd Paşa’ ya vezâret virilüb, bir miqdâr der-gâh-ı a>lâ ve
bâr-gâh-ı mu>allâ qulları ile ve yeñiçeriler ile ol bâğîleriñ def>-i şürûr u fesâdları içün
irsâl etdiler. >Asker-i manśûr ile Ferhâd Paşa deryâdan >ubûr idüb, Anaţolı câniblerine
mürûr idicek >Alâu’ d-devle diyârlarınıñ eyâleti iwsân olınan Şehsüvâr-oğlı >Ali Beg ki,
bebr8-i dilîr-i >Ali-naźîr idi, Ferhâd Paşa’ ya tevaqquf etmeyüb, Türkman >askeri ile
varub, xâricîleri târ-mâr u perîşân eyleyüb, fesâdları mündefi>, >ırq-ı żalâletleri münqaţı>
oldıqda Ferhâd Paşa’ ya >asker-i źafer-vifâq ile Ekecik dimekle ma>rûf yaylaqda iqâmet
buyurılub, Waqq sübwânehû ve te>âlanıñ ki, mâlikü’ l-mülkdür te>âla şânuhû9, tu&ti’ l-
mülke men-teşâ&10 muqteżâsınca irâdet-i >aliyyeleri bir emriñ źuhûrına müte>alliq olıcaq
>âdetu’ llâh ile ol emr esbâb-ı >âdiyyeye menûţ idügi muqarrerdir. Tedâbîr-i insânî ve
mesâ>î-i sulţânî mu>aţţal qalur, ižâ erâda’ llâhu şey&en heyye&e esbâbehû11.
Lâ-cerem diyâr-ı (17a) Rum xalqından bir şaxś-ı müfsid Ferhâd Paşa’ ya gelüb, Sulţân
Awmed merwûmıñ oğlı Sulţân Murâd ki, sâbıqda Qızılbaş’ a ilticâ eyleyüb, anda maqtûl
olduğı meşhûr idi, “ Qatl olınduğı ğayr-ı vâqi>olub, wayâtda imiş. Bi’ l-fi>l gelüb, diyâr-ı

1
A Hk: - ve
2
A F Hk Hs K: - tesxîr-i mülk-i >Acem
3
A Hk: evbâş
4
A F Hk Hs K: vücûdlarını, - nâm u nişânlarını
5
A F Hk Hs K: kâyinâtdan, - vücûd u ŝebâtdan
6
F K: behişt
7
F: oldı , K: etdügi
8
A Hk: merd
9
Şanı yüce olsun.
10
“(Allah) mülkü dilediğine verir.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
11
“Allah bir şeyi istediği zaman, onun sebebini hazırlar.”
38

Rum’ da Amasya şehrindedir. A>yân-ı memleket ile bulışub, ittifâq eyleyüb, tedbîr-i
xurûcdadır” deyü xaber virdikde Ferwâd Paşa bu qażiyyeniñ vuqû>ını tefawwuś idüb,
waqîqat-ı wâle vâqıf olmadın pâye-i serîr-i a>lâya >arż idicek emr-i hümâyûn vârid olub,
“ Mu>accelen bu xuśûśı tedârük idüb, Sulţân Murâd ile ittifâq u ittiwâd idenleri 1 qatl ü
qahr eyle” deyü buyurılduğı eclden Ferhâd Paşa ţarîq-i fesâda sâlik olub, bu bahâne ile
ol diyârıñ a>yânından beş altı yüz miqdârı kimesneleri nâ-waqq yere xafiyyeten qatl ü
helâk etdürib, źulm ü żalâl ebvâbına güşâd virdi. Vezîr-i nâ-dânıñ sû-i tedbîri ile envâ>-ı
fesâdlar źuhûr eyledi. Ważret-i pâdişâh-ı cihân-penâhıñ žât-ı şerîflerini bed-du>âya
maźhar, >unśur-ı laţîflerini meźâlim ü mawâyif kemânlarınıñ tîr-i mażarrat-eŝerlerine
nişâne ve siper eylediler. Ol memleketde âh u enîn farq-ı çarx-ı berîne qarîn oldı.
Qış eyyâmı irişüb, Ferhâd Paşa’ ya der-gâh-ı mu>allâya gelmek emr olındı. >Askere
destûr virilüb, >atebe-i >ulyâya geldikde bu emr-i şenî>-i ğayr-ı meşrû>a sâyir vüzerânıñ
vuqûf u şu>ûrı olmayub, maxfî Ferhâd Paşa’ yla tekellüm meśâliwi içün2 mawrûse-i
Edirne’ ye göc buyurılub3, vezîrlere destûr virildi. Hemân Ferhâd Paşa bile gitmek emr
olındı. Bi-irâdeti’ llâhi te>âla İstanbul’ dan çıqılduğı gün ważret-i xilâfet-penâhıñ mizâc-ı
şerîflerinde tağayyür ü fütûr źâhir olub4, i>tidâl-i ţabî>at inwirâfa mütebeddil, âŝâr-ı
śıwwat ü selâmet envâ>-ı seqâmete mütewavvil oldı. >Arabaya girdiler, muqaddemâ
babaları merwûm Sulţân Bâyezîd Xân enâra’ llâhu bürhânehû5 ważretlerine mülâqât içün
gelürken ceng olan mawalle6 varıcak žât-ı şerîflerinde maraż iştidâd bulub, warekete
iqtidâr mesdûd oldı. Qırq günden ziyâde ol yerde iqâmet olınub, taqdîr-i Waqq ile
mu>âlece-i wükemâ-i wikmet-ârâ7 >ilâc-pezîr ü sûd-ger olmayub, müdâvâ-yı eţıbbâ dâ
üzre dâ olmağla mizâclarına ża>f-ı küllî geldi.8 Nihâyetü’ l-emr wayât-ı fânîden me&yûs

1
A Hk: + cümle
2
“ Şehr-i şerîfe âfet-i gerdûn-nekbet-i ţâ>ûn sâri ü cârî olub, her kişi giryân u nâlân ve gûşe pür-nevwa u
efğân olub, şehre wużûr u wubûra mecâl ve sürûra hiçbir yüzden meâl qalmayub, bi’ ż-żarûre şehrden
çıqub, qaśd-ı kenâr ve av u şikâr qıldı.” , Keşfî Mehmet Çelebi, Selim-nâme, Süleymâniye Kütüphanesi,
Esat Efendi Koleksiyonu, No:2147, v. 126a.
3
“ Sene sittîn ve >işrîne ve tis>a-mie şa>bân-ı mübârekiniñ yigirmi dördinci güninde şehr-i şerîfden çıqub
… İstanbul xalqını tekrâr perîşân u giryân eyledi.”, Keşfî, Selim-nâme, v. 126a.
“Yavuz Sultan Selim Han’ın 926 yılı şabânında eski başşehirleri olan Edirne cânibine teveccühü muqarrer
olmuş idi… Kendileri de aynı ayın yirmi ikinci günü İstanbul şehrinden hareket buyurdular.”, Solak-zâde,
Solak-Zâde Tarihi, s. 95.
4
“Böbrek sancıları kendisine hiç aman vermediği”, Renzo Sertoli Salis, Muhteşem Süleyman, çev.
Şerafettin Turan, Ankara Üniverstiesi Basımevi, Ankara 1963, s. 1.
“Galiba halk arasında yanıkara nâmı ile şöhret bulan hastalık idi, mübtelâ olmuşlardır.”, Solak-zâde,
Solak-Zâde Tarihi, s. 95.
5
Allah delilini nurlandırsın.
6
A F Hk Hs K: ile uğraş etdikleri mawall-i cenge, - ważretlerine mülâqât içün gelürken ceng olan mawalle.
“ Çorlı nâmı ile elsine-i enâmda mežkûr u meşhûr olan qaśabanıñ civârındaki şûm yere” , Kemal Paşa-
zâde, X. Defter, v. 15.
“ Uğraş köyü” , Keşfî, Selim-nâme, v. 126b.
Üniversitesi nüshası 17a’da bazı kısımları tıraşlanmış şu der-kenar bulunmaktadır: “ Ol târîxte vâqi>olan
vüzerâ-i ma>śıyet-ârânıñ (qulûbları) Sulţân Awmed ţaraflarına mâyil olmağın ważret-i Bâyezîd Xân’a…
hücûmın >adâvet ţarîqinden gösterdikleri eclden…”
7
A F Hk Hs K: - wikmet-ârâ, + ve tedbîr-i eţıbbâ
8
“Hekim-başı Ahî Çelebi, hekim kazvînî, hekim İsa ve hekim Osman elinden gelen gayreti gösterdiler.”,
Ahmet Uğur, Yavuz Sultan Selim, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınları, Kayseri,
1992, s.118.
“Bütün tabibler, özellikle reisü’l-hükemâ olub, eşi ve benzeri bulunmayan hazık Ahî Çelebi, tedavi için
büyük bir gayret sarfetti.”, Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s. 95.
39

olıcak1 (17b) Edirne’ ye çavuşlar gönderüb, vüzerâyı da>vet etdiler. Merwûm paşa-yı
a>źam ve vezîr-i ŝânî Muśţafa Paşa ve Rumili beglerbegisi Awmed Paşa orduya gelüb,
>ale’ ś-śabâw dîvân etdiler. Ważret-i xilâfet-penâhı ol wâlde görüb cigerleri xûn, dîdeleri
pür-âb u >uyûn olıcak śalâw-ı ra>iyyet ve umûr-ı memleket bâbında vaśiyyetler eyleyüb,
ważret-i pâdişâh-ı Süleymân-serîr ţaraflarına i>lâm-ı mâ-cera buyurdılar. Vezîrler ţaşra
çıqdıqlarında źâhiren envâ>-ı beşâşetler ve meserretler gösterüb, wakîmlere vâfir
ri>âyetler ile şâhâne xil>atler giydürib, mizâc-ı şerîfleriniñ śıwwat ü >âfiyetleri xaberlerin
virdiler. Gerü mawrûse-i İstanbul-ı sa>âdet-şümûl ţaraflarına göc buyurılub ve şifâ-ı küllî
üzre oldıqların şehre inbâ idüb, teskîn-i fesâd içün ulaqlar gönderdiler.
Ţoquz yüz yigirmi altı yılı şevvâliniñ ţoquzıncı güni şenbih gecesi 2 vaqt-i sewerde
meşiyyet-i Sübwânî ve irâdet-i >aliyye-i Rabbânî birle ol serv-i bâğ-ı salţanatıñ berg-i
wayâtları şâx-sâr-ı vücûddan rîzân, ţâyir-i rûw-ı pür-fütûwları âşiyân-ı fenâ-nişân-ı
dünyâdan nişîmen-i firdevs-encümen-i >uqbâya gürîzân olmağa müte>alliq olub, tesxîr-i
memâlik-i rû-yi zemînden ferâğat ile şâh-bâz-ı himmet-i hümâyûnları şikâr-ı rawmet-i
Rabbü’ l->âlemîn içün śavb-ı firdevs-i berîne pervâz u ţayerân etdi. Elbesehu’ llâhu te>âla
libâse’ l-mağfireti ve’ l-ğufrân3. Merwûm-ı mağfiret-lüzûmıñ4 vefâtına lisânü’ l-ğaybdan
bu kelâm-ı qabûl-encâm tarîx vâqi>olmışdır5.
Rûwını Sulţân Selîm’ iñ yâ İlâh
Ğarq-ı rawmet qıl bi-waqqın fâtiwa
Kim vefâtına anuñ târîxdir
Ehl-i îmân rûwı içün fâtiwa. (926)
Pâdişâh-ı cihân-penâh idi. Terfiye-i awvâl-i müslimîn, tanźîm-i âmâl-i muvawwidîn içün
dünyâ wużûrlarını terk eylemişdi. Qızılbaş ile uğraşı6 farż-ı >ayn bilüb, ol ţâyifeniñ7 nâ-
gâh dest-i teţâvülleri dâmân-ı memleketine irişe, deyü iwtiyâţdan xâlî olmayub, şeb ü
rûz nigerânı ol cânibe idi. Egerçi küffâr-ı xâk-sâr ile cihâd-ı fî-sebîli’ llâh a>źam-ı a>mâl-i
selâţîn8-i dîn-âyîn idügi żamîr-i münîrlerine rûşen ü ma>lûm iken ol ţâyifeniñ def>-i
mażarrâtı9 kefereden10 ehemm ü aqdem mülâwaźa iderlerdi. Rawmetu’ llâhi >aleyhi
rawmeten vâsi>aten11.
Bu qażiyye-i hâyile (18a) ve wâdiŝe-i müşkileniñ źuhûrından śoñra gece ile paşalar
üzerine varub, >uyûnları giryân, âb-ı dîdeleri revân olub, mâtemler eylediler. Ammâ bu
emri nihâyet mertebede pinhân idüb, xârice ifşâdan iwtirâz eylediler. Ţaşra çıqub, vaqt-i
sewerde ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet dest-gâh câniblerine kendüler ţarafından mektûb
yazub, mâ-cerâyı i>lâm etdiler. “ Naśr u iqbâl ile ber-vech-i isti>câl, mawrûse-i İstanbul’ a

1
K: + üzerine
2
“ Şevvâlinin sekizinci gecesi şenbih gecesidir” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 29.
“Şevvâl ayının dokuzuncu günü gecesi perşembe sabaha yakın bu elem ocağından, selâmet diyârı olan
cennet bahçeleri tarafına hırâm eyledi.”, Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s. 97.
3
Yüce Allah ona yarlıgama ve affetme (merhamet etme) elbisesi giydirsin.
4
A Hk: merwûmıñ, - mağfiret-lüzûmıñ
5
A Hk : târîxdir, - tarîx vâqi>olmışdır
6
A F Hk Hs K: cihâdı
7
A F Hk Hs K: bâğîleriñ
8
A Hk: - selâţîn
9
A Hk F Hs K: Qızılbaş ile ğazâ, - ol ţâyifeniñ def>-i mażarrâtı
10
A Hk: küfrden
11
Allah’ın geniş rahmeti (Acıma, esirgeme, koruma) onun üzerine olsun.
40

teveccüh-i hümâyûn olına. Taxt-ı sa>âdet-baxt xâlîdir. Awvâl-i müslimîne wüsn-i iltifât
>inâyet olına” deyü tażarru>lar idüb, silâwdârlar ketxudâsı Süleymân’ ı ulaq ile irsâl
eylediler. ¡ abâw olıcak Dîvân-ı >âlîdir, deyü cümlesi qapuya varub, Dîvân-xâneye
oturdılar. >Âdet-i muqarrere üzre meśâliw ü mühimmât görüb, içerü girdiler. Sancaqlar
ve manśıblar virüb, >alâ-mâ-kân üslûb-ı sâbıqı tağyîr etmediler.1 Rumili beglerbegisi
Awmed Paşa >avâm ile muśâwib, keşf-i râza râğıb2 kimesne idi. Wavśalası esrâr-ı salţanat
hażmine mütewammil degil idi. Nâ-gâh bu sırrı ifşâ eyleye, deyü mawrûse-i Edirne
muwâfaźasını bahâne idüb, anı Edirne’ ye gönderdiler. Kendüler >ale’ t-tevâlî dîvânlar
idüb, mawrûse-i İstanbul’ a göçmek tedârükinde oldılar. Ważret-i şehriyâr-ı sa>âdet-
medâr ţarafından daxı çavuşlar vârid olub, taxt-ı devlet-baxt câniblerine teveccüh-i
hümâyûn olınduğın işrâb etmişler. Vaqt-i >aśr idi, paşalar süvâr olub, der-gâh-ı
mu>allâya varub, Dîvân-xâneye nüzûl etdiler. ¡ olaq-başları ile3 śolaqları getürüb,
“ İrâdet-i Waqq ile Sulţân Selîm Xân axirete intiqâl idüb, ważret-i pâdişâh-ı gîtî-penâh
taxt-ı hümâyûna geldiler” deyü xaber viricek cümle śolaqlar üsküflerin zemîne urub,
feryâd u fiğânlar etdiler. Ordu-yı hümâyûnda nevwalar źâhir olub, bir anda cümle
çadırları ser-nigûn etdiler. Bütün dünyâ enîn ü vâveylâ ile mâtem-serâ vâqi> oldı.
Merwûm paşa varub, xâśś >arabaları mühürleyüb, Muśţafa Paşa’ yı xazîne-i >âmire ile
Ferhâd Paşa’ yı meyyit ile qoyub, kendüler ulaq ţavrında İstanbul’ a müteveccih oldılar.
Ważret-i pâdişâh-ı sâye-i İlâh, xüsrev-i >âlem-penâh-ı sa>âdet-dest-gâh daxı awvâle
vuqûf-ı hümâyûnları olduğı gibi bilâ-tevaqquf serîr-i devlet-maśîrleri ţarafına iqbâl-i
xüsrevânî (18b) ve iclâl-i gîtî-sitâni birle teveccüh-i >âlî buyurub, tecemmülât u esbâbı
döküb, mânend-i şâh-bâz-ı hümâyûn-bâl ber-vech-i isti>câl ţayy-ı zemân u mekân idüb,
Anaţolı ţaraflarından Üsküdar’ a vuśûl bulub, mâh-ı şevvâliñ on birinci güni yevmü’ l-
awad4 idi, ţarfetü’ l->aynda bir qadırğa-i hümâ-maqarr ile İstanbul’ a duxûl idüb, şâh-ı
çemen-serîr-i bahârı >asker-i ezhâr-ı meserret-âŝâr istiqbâl etdügi gibi ol âftâb-ı cihân-
tâb-ı salţanatı daxı xuddâm-ı kirâm-ı vâlâ-maqâm-ı südde-i sipihr-iwtişâm iskelede
qarşulayub, hâle-i hümâyûn-ı âsmânî qamer-i nûr-çihr-i leme>ânı iwâţa eyledügi gibi ol
mâh-ı xûrşîd-cebîn-i źıllu’ llâhı, serv-i cûy-bâr-ı cennet-âyîn-i xilâfet-penâhı araya alub,
teeyyüdât5-ı ważret-i Xâliqü’ l-xalîqat ile celle şânuhû6 serây7-ı sürûr-efzâlarına girüb,
taxt-ı bî-rûwı źılâl-i devlet-efzâları ile müşerref idüb, evreng-i cihân-bânî ve nişîmen-i
sa>âdet-şân-ı >Oŝmânî cemâl-i cihân-ârâları ile müzeyyen vâqi>oldı.8

1
“Hattâ tabiblere hil’atler giydirildi. Hekimlerin reisi olan Ahî Çelebi’ye nice ihsanlar olundu. “İşte
pâdişâh hazretlerinin mübârek mizacları sıhhat bulmuşdur” şeklinde anlaşılması kasdında oldular. Bir
kısım leventlerin ve aşağılık kimselerin böyle günlerde yağma ve talana hazır oldukları hesap edilerek,
etrâf memleketlere ulaklar ile haberler irsâl olundu ve bundan böyle irtihâl ihtimâlini verecek bir haletin
gösterilmemesi, vaziyetlerinde, tavırlarında, fiil ve sözlerinde son derece sıkı ve ihtiyat üzere
bulundular.”, Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s. 96.
2
A F Hk Hs K: erâžil-waseb mütehevvir ü bî-edeb, - >avâm ile muśâwib, keşf-i râza râğıb
3
A Hk: + cümle
4
On bir şevval pazar günü yirmi altı yaşında tahta çıktı, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 215a.
“ Şevvâl-i ferrux-fâliñ on yedinci güni rûz-ı fîrûz-ı yevmü’l-awad”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 48.
“ Şevvâl-i mübârekiñ on ikinci güninde ki, yek-şenbih güniydi, gelüb cülûs-ı taxt-ı >Oŝmânî ve icrâ-yı
awkâm-ı xâqânî qılub”, Keşfî, Selim-nâme, v. 128a.
5
A Hk K: te&yîdât
6
Şanı yüce olsun.
7
K: - serây
8
“ Sulţân-ı pîşîn i>tibâriyle on ikinci server olub” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 215a.
41

Geldi >izzet âşiyânına hümâ


Pâdişâh-ı sa>d u devlet-intimâ
Mülk-i dünyâ ser-be-ser bî-cân idi
Taxt-ı xâlî baxt-ı ser-gerdân idi
Wamdü li’ llâh geldi âfâqa sürûr
Taxt u baxta her cihetden ţoldı nûr
Şâd u mesrûr oldılar xalq-ı cihân
Sâye śaldı >âleme emn ü emân
Şehr-i Qosţanţin’ e irdi tâze rûw
İntiźâm-ı wâl ile buldı fütûw.
Ol gün paşa-yı a>źam daxı şehre girüb, vaqt-i >aśr idi. Serây-ı sürûr-waśra varub, taqbîl-i
pâye-i serîr-i sa>âdet-meâb ile kâm-yâb olub, ważret-i pâdişâh-ı mübârek-żamîriñ >izz-i
wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına mâ-lâ-büdd olan awvâli >arż u taqrîr idüb, vaqt-i şâme
qarîb idi, çıqub menzillerine vardılar. Cümle >ulemâ-&i a>lâma, kâffeten a>yân-ı >asâkir-i
İslâm’ a edâ-i xižmet-i ta>ziye içün yarın Dîvân-ı >âlî-şâna gelmek tenbih eylediler.
>Ale’ s-sewer ki, şâh-ı encümen-i encüm, xıdîv-i âsmân-ı çehârüm, taxt-ı nûr-baxt-ı ufq-ı
şarqî-tutuqdan cihâna >arż-ı cemâl ile zemîne nûr u fer ferşlerini basţ eyledi. Żiyâ-yı
âftâb ile >âlem münevver, >ıţr-ı źuhûr-ı xûrşîd-çihr-i mihr ile meşâm-ı cihân mu>aţţar
olduğı zemânda Dîvân-ı >âlî-şân-ı sulţânî, (19a) >arśa-i vesî>a-i cihân-bânî kâffe-i enâm
ile memlû olmışdı. Erbâb-ı Dîvândan merwûm paşa-yı a>źam-ı Arisţo-şiyem ve
Loqman-wikemden ğayrı kimesne yoq idi. İçerü girüb, ważret-i şehriyâr-ı sa>âdet-medâr
ile çıqub, mâh-ı münîr-i salţanat libâs-ı mâtem ile mülebbes idiler1. Çavuşân-ı sürûş-
veşân2 ğulğule-i du>â-yı icâbet-nişânı çarx-ı berîne irişdürib, muqaddemâ zümre-i
>ulemâdan muqtedâ-yı müslimîn olan müfti’ l-mü&minîn ile >âmme->i müderrisîn-i erbâb-
ı yaqîn el öpüb, mübârek-bâd etdiler. Sâyir ţabaqât-ı xuddâm-ı kirâm-ı ma>âlî-menâqıb
daxı bi-wasebi’ l-merâtib gelüb, taqbîl-i enâmil-i sa>adet-vesâyilleri ile müstes>ad oldılar.
Zemân-ı źuhr oldı. Merwûm-ı mebrûr Sulţân Selîm Xân mağfûrıñ na>ş-ı rawmet-naqşları
qarîb olduğı xaber gelicek pâdişâh-ı sa>âdet-şi>âr devletle süvâr oldılar. Derûn-ı şehrden
mürûr idüb, Edirne-qapusı’ ndan >ubûr etdiler. Bâğlar evcinde olan püşte üzerinde ol žât-
ı cennet-maqâm u behişt-ârâmı >arabadan çıqarub, tâbût-ı rawmet-ünse qodılar.
Mü&ežžinân-ı tevwîd-gûyân, žâkirân-ı žikru’ llâh ile >arśa-i cihân pür-śadâ, nâle ve enîn
ile ţâsîce-i >illiyyîn3 şûr u ğavga idi. Pâdişâh-ı cihân-güşâ ol mawalle degin istiqbâl
etdiler. Mecmû>-ı müslimîn ve gürûh-ı muvawwidîn ile eknâf-ı şehr memlû u mâl-a-mâl
olub, śawâyif-i vücûh âb-ı enbûha seyl, ruxsâre-i enâmda gözyaşları mânend-i Nil
olmışdı. Merwûm Sulţân Muhammed Xân Ğâzî Câmi>i’ nde namâz-ı şerîfleri qılınub,
Mîrzâ Serâyı dimekle ma>rûf mawall-i zîbâ ki, bülend ü bâlâ, bawre wavâle maqâm-ı dil-
güşâdır, mezâr-ı mağfiret-âŝârları içün ta>yîn olınub, anda defn etdiler.4

1
Hk: telbîs etdiler , - mülebbes idiler
2
Hk: - sürûş-veşân
3
A: - >illiyyîn, Hk: semâ
4
“ Hemân sâ>at buyurdu ki, ecdâd-ı >iźâmı ve erbâb-ı kirâmı resmince üzerine türbe-i şerîf ve câmi>-i laţîf
bünyâd olub, her vaqt qırâat-ı Qur’ ân ve śubw u şâmda sâyir >imâretler gibi âyende ü revendeye xân-ı
iwsân çekilüb, her kişi rûw-ı revânına du>âlar ve ŝenâlar qılalar.”, Keşfî, Selim-nâme, v. 131b.
Bostan Çelebi’ye göre bunlar Sultan Süleyman Belgrad seferine çıkmadan önce olmuştur. Bkz. Bostan
Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 13b.
42

Žâtı gencîne-i devlet idi, >aynü’ l-kemâl-i rûzgâr ile âfet irişüb, derûne-i xâkda medfûn u
mestûr oldı. >Unśur-ı pâkı âftâb-ı tâb-nâk idi, birqaç gün cihâna nûr u żû&virüb, >âlem-i
iqbâlden ufq-ı idbârda ğurûb gösterdi. Sa>âdet-encümenleriniñ necm-i tâb-dârı idi,
sewâb-ı nevâyib-i devrân ile gözden nihân oldı. Mekremet ü efżâl bâğınıñ nihâl-i
berûmendi idi, bâd-ı xazân-ı devr-i pür-cevr ile xazâna yüz ţutdı.
Rawmet-i Waqq ile qabri nûr ola
Ehl-i qudse üns ile mesrûr ola
Cennetü’ l-me&vâ ola aña maqâm
Ola lawdi ravża-i dârü’ s-selâm.
(19b) Ważret-i pâdişâh-ı cihân-penâh xalleda’ llâhu mülkehû1 ol mawalli ta>mîr ü âbâd
idüb, câmi>-i sa>âdet-nihâd ile >imâret-i >âmire bünyâd etdiler. Tafśîli ţabaqa-i
bilâdiyyede mesţûrdur. Tedfîn emri tamâm olub, ol âftâbı zîr-i zemîne pinhân
etdiklerinden śoñra şevket ü şehâmetleri mülâwaźası nihâyet ü encâma müeddâ olub,
>arśa-i cihân cemâl-i meserret-efzâ-yı şâh-ı nev-civân ile cennet2-âyîn, gül-zâr-ı cennet-
eţvâr-ı Qosţanţiniyye dîdâr-ı behçet-âŝâr-ı xudâvendigâr-ı kâm-kâr ile mânend-i
nigâristân-ı Çin oldı. >İnâyetu’ llâh ile emn ü emâna fütûr gelmeyüb, herkes kemâl-i
wużûrda, tebdîl-i salţanat ve tawvîl-i xilâfet eyyâmında >uyûn-ı fitne ve fesâd nâyim
olduğından qulûb-ı enâma sürûr-ı tâm müstevlî olub, xalq-ı cihân xandân u şâd-mân
oldılar. Erkân-ı >iźâma, mevâlî ve e>âliye libâs-ı mâtemi çıqardub, xila>-ı fâhire-i
xüsrevânî iwsân olındı. Ţabî>at-ı sa>âdet-mertebetleri waqîqaten luţf u >adle mecbûl olub,
Waqq sübwânehû ve te>âlâ ważretleri žât-ı şerîflerine zübde-i rub>-ı meskûn, >umde-i
eqâlîm ü qurûn olan memleketleriñ salţanat u xilâfetlerini, xuśûśen Waremeyn-i
muwteremeyn-i İlâhî’ niñ xidmet-i sa>âdet-xaśletlerini naśîb ü müyesser eyledi. Bu
>inâyet-i >amîme-i nâ-mütenâhîniñ şükr ü sipâsı içün >ibâda luţf u iwsân, bilâda >adl ü
imtinân, re>âyâya kemâl 3-i ri>âyet, berâyâya vufûr-ı ma>delet, meźâlim ü mawâyifiñ def>
u ref>i, fünûn-ı cevr ü >udvânıñ izâle ve qam>ı xuśûślarında ihtimâmlar etdiler. Mecmû>-ı
eqâlîm ü memâlike, >umûmen eţrâf u mesâlike, âstân-ı sa>âdet-âşiyân ile ixtiśâś iden
selâţîn ü mülûke, >inâyet-i Xâliq-i bî-çûn ile serîr-i sa>âdet ve evreng-i salţanata cülûs-ı
hümâyûnların i>lâm u inbâ etmekçün ulaqlar gönderilüb, menâbir-i müslimîn ve
mawâfil-i mü&minîn olan câmi>lerde nâm-ı sa>d-encâmlarına xuţbeler oqınub, derâhim ü
denânîre ism-i sa>âdet-resmleri qazılub4, sikke-i hümâyûnları ile5 sîm ü zer ârâyiş ü
zîver bulub, kemâl-i revâc u i>tibârda oldılar. >Âleme her vechle wayât-ı tâze, cihâna her
nev>le sürûr-ı bî-endâze müstevlî oldı.
Giydi >âlem xil>at-i naźm u niźâm
Buldı dünyâ zîver-i wüsn-i tamâm
Ţoldı ser-tâ-ser cihâna >adl ü dâd
Girdi herkes destine dürr-i murâd

“Merhum hükümdar İstanbul’un Halic’e hâkim beşinci tepesi üzerinde, sağlığında inşa ettirmeğe
başladığı ve kendinden sonra oğlunun babasının hatırasına hürmeten tek şerefeli iki minareyi havi olarak
basit bir stilde tamamlattığı caminin hatiresine defnedildi.”, Salis, Muhteşem Süleyman, s. 7.
1
Allah mülkünü dâim etsin.
2
A Hk: behişt
3
A F Hk Hs K: - kemâl
4
A F Hk Hs K: yazılub
5
K: - ile
43

(20a) >Arż-ı ruxsâr etdi faśl-ı nev-bahâr


Gülistâne sepedi śular cûy-bâr
Bâğ-ı dehre geldi tâze zîb ü fer
Oldı sebz ve virdi bir şâx-ı hüner
Güldi dünyânıñ yüzi buldı feraw
Şâd oldı gitdi >âlemden teraw
Tâze devlet âfitâbı virdi nûr
Źulmet âŝârı cihândan oldı dûr.
>Ale’ t-tevâlî >âlî dîvânlar olub, xuddâm-ı encüm-iwtişâm-ı südde-i sidre-maqâmdan
sipâhîler ve silâwdârlar bölükleriniñ her neferine yevmî beşer aqça teraqqî ile biñ1 aqça
iwsân ve ğurebâ zümresine dörder aqça ve >ulûfeciler gürûhına daxı üçer aqça2 ziyâde ile
biñer aqça in>âm buyurılub, >umûmen yeñiçerilere3 üçer biñ aqça4 iwsân olındı.5 Ve
kendüler ile muqaddemâ livâ-i Śaruxân’ da xižmetde olan ağaları ve sâyir xuddâm-ı
kirâmlarınıñ śağîr ü kebîr cümlesiniñ >ulûfeleri, dirlikleri taż>îf olınub, >inâyetler ve
wimâyetler erzânî buyurıldı. >Âmme-i >ibâdıñ wadâyiq-i âmâlleri nesîm-i luţf ile ma>mûr
u şâd, kâffe-i enâmıñ ravża-i merâmları ifâża-i cûy-bâr-ı merâwim-âŝâr-ı xudâvendigâr-ı
kâm-kâr-ı >âlem-medâr ile ser-sebz ü âbâd olub, >avâţıf-ı >aliyye-i xüsrevâneden küllî
xazâyin-i mevfûre bežl ü śarf olındı.
Baxşiş etdi ol şeh-i >âlî-cenâb
Qullarına virdi mâl-ı bî-hisâb
Bezl qıldı kîse kîse sîm ü zer
Zî-saxâvet pâdişâh-ı pür-hüner
Ţoldı berg ü bâr ile bâğ-ı murâd
Meyve virdi şâx-sâr-ı >adl ü dâd
Pür-śafâ düşdi cihân-ı köhne-sâl
Baxt oldı nev-civân-ı tâze-fâl
Her ţaraf pür-behçet ve her gûşe >îd
Ževq u şâdî geldi ğam oldı ba>îd
Kâr-ı >âlem muntaźam âsûde-şân
Devletiyle yâr-ı şâh-ı kâm-rân.
Merwûm Sulţân Selîm Xân’ ıñ evâxir-i devrlerinde naźar-ı ferxunde-fâlleri >ale’ l-ittiśâl
diyâr-ı >Acem’ den münfekk olmayub, ol cânibe bek yapışub, Qızılbaşlar’ ın wayât u
şevketleri diyâr-ı Rum’ dan olub, esbâb-ı sipâh u yaraqları külliyyen berüden gidüb,
şöyle ki, ol bâb mesdûd ola, anlarıñ kemâl-i ża>f u inkisârları muqarrer idügi her vechle
mâdde-i wayâtlarınıñ (20b) inqıţâ>ı ve şürûr6-ı fesâdlarınıñ def> u indifâ>ı bu ţarîqa
münwaśır olub, ğayrı tedbîr ü tedârükiñ çendân fâyidesi olmaduğı merwûmıñ ma>lûm-ı
şerîfleri olmağın ţâyife-i tüccâra muwkem yasaq idüb, >Acem diyârına varub gelmek
memnû> idi. Ammâ bâzergân ţâyifesi fermân-ber olmayub, keŝret-i fevâyid ve vefret-i

1
A Hk: biñer
2
“ Süvârlarınıñ beşer, piyâdeleriniñ ikişer dirhem”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 51.
3
A Hk: + baxşiş-i küllî
4
“ >Âmme-i waşemiñ her birine ikişer biñ naqit dirhem”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 50.
5
“ Yeñiçeriye qânûn üzre teraqqî ve bawşîş”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 215b.
“ >Asâkiriñ gözini ve göñlini ţoyırdı”, Keşfî, Selim-nâme, v. 132a.
6
A: + ve
44

>avâyid içün eslemeyüb, metâ>-ı Rum’ ı muttaśıl şarq diyârına çeküb, memâlik-i
A>câm’ ı1 yaraq u esbâba ğarq iderlerdi. Lâ-cerem merwûm cennet-maqâm ol bâbda
ziyâde iqdâm u ihtimâm idüb, emre muxâlefet iden bâzergânlarıñ emlâk u esbâbını girift
eyleyüb, sebîl-i şarqı2 muţlaqa qaţ>u sedd eyleyüb, ol cânibe yaraq u esbâb alub gitmek
münsedd olmışdı. İrâdet-i Waqq ile intiqâlleri zemânına gelince A>câm u A>râb’ dan ve
Rûmîler’ den bi’ l-cümle bâzergân ţâyifesinden >ale’ l->umûm bî-nihâye eşxaśıñ esbâbları
alınub, ba>żı xizâne-i >âmireye dâxil, ekŝeri Burusa’ da ve ğayrı yerlerde mawfûź u
mażbûţ idi.3 Bu bahâne ile uclarda, ţarâyiq ü sübülde vülât-ı memâliküñ dest-i
teţavülleri ile niçe bî-günâhlarıñ daxı mâlları ve esbâbı alınub, ifrâţla meźâlim ü
mawâyif źuhûr etmişdi. Mâlları alınan tâcirler ve źulme maźhar düşen maźlûmlar gürûh
gürûh der-gâh-ı mu>allâya gelüb, taźallüm iderlerdi. Mesmû> olmayub, merwûm
“ Ğayret-i dîn-i mübîn içün bir xuśûśdur vâqi> oldı. Śabr etsünler” deyü cevâb virüb,
iltifât etmezlerdi. Taqdîr-i İlâh ile anlar civâr-ı rawmet-i Waqq’ a vuśûl bulub, pâdişâh-ı
>âlem-penâh, serîr-i sa>âdete cülûs u hulûl ile mâlları mawbûs olan nüfûs âstân-ı >adâlet-
me&nûsa gelüb, >atebe-i >ulyâdan merwamet ü >inâyet istid>â etdiler. Ważret-i xilâfet-
penâh ebbeda’ llahu te>âlâ4 maźlûmlar cânibine5 iltifât u nigâh idüb, mażbûţ olan emvâl-i
bî-qıyâs ve tecemmülât-ı fevâyid-iqtibâsı ki, küllî xazîne idi, wasbeten li’ llâhi te>âlâ6
aśwâbına virilmek emr etdiler. Defterdârlar ol mâl-ı bî-gerânı xazîneden ixrâc idüb, şer>
ile iŝbât7-ı wuqûq idenlere mâl u esbâblarını bî-quśûr teslîm etdiler.8 Maźlûmlar dil-şâd,
zindân-ı ğuśśa u ğamdan âzâd olub, muwaśśılü’ l-âmâl ü ber-murâd oldılar. Der-gâh-ı
mücîbü’ l-wâcâta el açub, tażarru>u niyâz ile pâdişâh-ı >avâţıf-dest-gâhıñ devâm-ı devlet
ü rif>atleri, ŝebât-ı sa>âdet ü >izzetleri içün du>âlar etdiler.9

1
A F Hk Hs K: Qızalbaşlar’ ı, - memâlik-i A>câm’ı
2
A F Hk Hs K: A>câm’ı
3
“ Rây-ı cihân-ârâya ittibâ>itmeyenleriñ erzâq u emvâli sâyirlere mûcib-i teyaqquź u intibâh olmaq içün
mażbûţ-ı xuddâm-ı der-gâh-ı >âlî olmış idi.” , Karaçelebi-zâde Abdü’l-Aziz Efendi, Süleyman-nâme,
Bulak 1248, s. 12.
“ Ba>żı tüccâr ol diyâra âmed ü şüdden memnû>olmağla mâ-melekleri girift olınub, kimi bâb-ı hümâyûnda
der-maxzen olmış idi. Ve kimi daxı xarca sürilmiş idi.”, Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 6.
4
Yüce Allah onu dâim eylesin.
5
A Hk: + wüsn
6
Yüce Allah’ın rızası için.
7
K: + idüp
8
“ Mâlları mevcûd olanıñ i>ţâsını xaraca sürenleriñ bahâları edâsını emr eylediler.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr,
v. 215b.
9
Sultan Selim’ in Mısır’ ın fethinden sonra vatanlarından sürgün ettiği altı yüz mikdarı haneyi “ İsteyen
vaţanına gitsün ve isteyen pây-ı taxtımızda qalub, istirâwat etsün” diye serbest bıraktılar, Âlî, Künhü’1-
Ahbâr, v. 215b
“ Kâhire’ den şehr-i İstanbul’ a sürülmüşlerdi, sekiz yüz xâne miqdârı vardı… mežkûr ţâyifeye vaţanlarına
gitmege destûr buyurıldı.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 66-68.
“ Mıśr fetwinde altı yüz xâne miqdârı sürgün getürdigi bir bölük ğarîbü’l-bilâdı âzâd idüb”, Peçevî, Tarih-i
Peçevî, s. 5.
“Selim, belki bir zafet nişânesi veya hürmeten, halife Mütevekkil’i, dâmâdını ve Sultan Gavri’nin oğlu
Muhammed’i, amca oğullarını da gemi ile İstanbul’a gitmeleri için İskenderiye’ye gönderdi.”, Uğur,
Yavuz Sultan Selim, s. 106.
“Selim tehlikeli olabilecek şahıs ve aileleri, sanat ve ilim erbâbını ve tüccarları İstanbul’a gönderdi”, Halil
Ethem Eldem, Mısır’ın Son Memluklular Sultanı Tomanbay II Adına Çorlu’da Bulunan Bir Kitâbesi,
İstanbul 1935.
“Kahire’de bulunan ve Abbasî soyundan gelen halîfe ve yakınları, halk üzerinde nüfuzları olan ulemâ,
tehlikeli görülen şeyh ve beyler, sanatkârlardan birçoğu donanma ile İstanbul’a gönderilmişti.
45

Basîţ-i rub>-ı meskûnda âŝâr-ı >adâletleri misk-i fâyiw gibi şâyi>(21a) ü meşhûr, âvâze-i
luţf u iwsânları meşâm-ı >âlemiyâna >ıţr-ı lâyıw miŝâli irişüb, elsine-i cumhûrda >adl ile
mežkûr oldılar. Re>âyâya âŝâr-ı >adl-i şâmil, berâyâya envâr-ı luţf-i kâmilleri bu yüzden
daxı źuhûr etdi ki, zemân-ı Selîm Xanî’ de enâra’ llâhu bürhânehû1 Gelibolı sancağı ile
qapudânlıq xižmetinde olan Ca>fer Beg źulm u żalâl ile meşhûr, sefk-i dimâ ve nehb2-i
emvâl ile mežkûr olub, tawśîl-i cerâyim ü žünûbda ser-efrâz, tekmîl-i merâsim-i >uyûbda
ferîd ü mümtâz, devlet ü câha mağrûr, izâle-i ğumûmda mübâşeret-i źulm ü günâh ile
mesrûr kimesne olub, bir ketxudâsı >atebe-i >âlem-penâha gelüb, etdügi evżâ>-ı nâ-
meşrû>ı defter, cüzvî ve küllî meźâlim ü mawâyifini xaber virmegin >azl eyleyüb, teftîş
buyurılmışdı. Re>âyâya xilâf-ı şer>-i muţahhar ve muğâyir-i qânûn-ı muqarrer envâ>-ı
meźâlim ü mawâyifi ŝübût u źuhûr bulub, ednâ günâh iden qullarınıñ cezâsı yanında
qatl, cüzvî cerîmesi źâhir olan bendesiniñ sezâsı qanı dökilüb, xâke bežl olmaq imiş.
Qatında >afv-i cerâyim günâh olub, >aţâ-yı žellât u taqśîrât belâ-yı siyâh imiş. Ważret-i
xilâfet-penâh muqteżâ-yı şer>-i qavîm ile >amel buyurub, źâlim-i mežkûr qıśâśen śalb ü
siyâset olındı.3 Sâyir erbâb-ı źulm ü4 >udvâna mûcib-i >ibret, ğayrı aśwâb-ı wayf u >iśyâna
bâ>iŝ-i dehşet ü xaşyet vâqi>oldı.
>Adl ile âbâd olur mülk-i cihân
>Adl ile ma>mûr olur >âlem hemân
>Adldir maqśûd olan şehden hemîn
>Adl ile cennet olur rû-yi zemîn
>Adl odır qalmaya źâlimden vücûd
Âteş-i >adl ile başın ţuta dûd.
>Atebe-i >ulyâ silâwdârlarından ba>żı eşqıyâ cem>iyyet ile paşalardan ba>żınıñ evi üzerine
varub, nev>-i fesâda mübâşeret etdikleri bâr-gâh-ı >âlem-penâh-ı pâdişâh-ı sa>âdet-dest-
gâha ma>rûż oldıqda ağaları ma>zûl olub, beş nefer silâwdâra siyâset buyurıldı. Erbâb-ı
şirrete bâ>iŝ-i sükûn, aśwâb-ı şenâ>ata sebeb-i żamm-i >uyûn oldı.
Esdi dünyâya nesîm-i >adl-i şâh
Emn ü emân ile ţoldı şâh-ı râh
Âftâb-ı >adl virdi nûr u tâb
Oldı >adl ile münevver şeyx u şâbb
Güldi dünyânıñ yüzi mânend-i gül
Bâde-i şevqiyle >âlem içdi mül.
Cülûs-ı hümâyûn-ı pâdişâh-ı sa>âdet-maqrûna xalleda’ llâhu te>âlâ źılâle sa>âdetihî5 (21b)
târîx-i şerîfdir, ol >ilm-i münîfiñ üstâd-ı naqqâdı, niwrîr-i ilhâm-mu>tâdı Mevlânâ Qandî
demişdir ki, fenn-i târîxde yed-i beyżâsı ve ţab>-ı >âlem-ârâsı var idi 1.

Gönderilenler arasında Sultan Gavri’nin oğlu Muhammed de vardı. Padişahın birçok insanı bu suretle
vatanından ayırması … Portekizliler’in eline geçmek üzere bulunan Doğu Kervan Yolunu İstanbul’a
çekmek ve orayı Doğu’nun en büyük baharat limanı haline getirmek istediği içindir ki İskenderiyye
tacirlerinden bir çoğunu İstanbul’a yerleşmeye mecbur tutmuştur.”, Selâhattin Tansel, Yavuz Sultan Selim,
Ankara 1969, s. 200-202.
1
Allah delilini nurlandırsın.
2
Hk: + ü ğâret
3
“Zilhicce 926/Kasım 1520 tarihinde hayatına son verilmiştir.”, Hüseyin Gazi Yurdaydın, Kanunî’nin
Cülûsu ve İlk Seferleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1961, s. 6.
4
K: + >ahd
5
Yüce Allah mutluluğunun gölgesini dâim etsin.
46

Ka>be’ de Şâh Süleymân xaberin işidicek


Wâcılar zemzemesinden ţola beyne’ l->alemeyn
Qandiyâ Merve waqqı yaz bu śafâdan târîx
Dâd-ı >adliyle cülûs eyledi şâh-ı Waremeyn.
Bu târîx daxı Mevlânâ Qandî’ niñdir2:
Ol ki rif>atde >alâ-i eflâkden der-gâhdır
Sürme-i çeşm-i xalâyiq gerd-i xâk-ı râhdır
On yedinci rûz yek-şenbihde şevvâl ayınıñ
>Âlemi tâbende iden çarx-ı >adliñ mâhıdır
Heft-kişver xalqı bilsünler cülûsına anuñ
Dendi târîh yedi ıqlîmiñ Süleymân şâhıdır.
Ğayrı târîxdir, qâyili ma>lûm degil 3:
Salţanat taxtına geçdi Xân Süleymân bin Selîm
Şâd u mesrûr oldı bu luţfa heb yoxsul u bay
Devletiyle taxt-ı baxta4 iŝâre etdi çün cülûs
Mülhem-i ğayb didi târîx hâkim-i kişver-güşây.

Bu derece Cânberd-i Ğazâlî’niñ >iśyânı, >asâkir-i źafer-meâŝir ile Ferhâd Paşa varub, ol
nâr-ı pür-şerârıñ tâb-ı şimşîr-i âb-dâr ile iţfâ-i ţuğyânıdır
Ważret-i pâdişâh-ı İskender-şevket ü Rum-serîr ü >Oŝmânî-taxt, xudâygân-ı Süleymân-
waşmet ü encüm-sipâh u âftâb-baxt âşiyân-ı xilâfet-nişân-ı Selîm Xân’ a hümâ-yı bülend-
pervâz gibi şeref-nüzûl virüb, ten-i bî-cân-ı mülke mânend-i rûwu revân wulûl etdi.
Câlis-i evreng-i mülk-i salţanat
Sâye-i Waqq mehdî-i âxir-zemân
Şehriyâr u mâlik-i tâc u nigîn
Şâh-ı Dârâ-bende ü5 śâwib-qırân
Dâver-i ıqlîm-i luţf u menqabet
Pâdişâh-ı kâm-baxş u kâm-rân
Geldi >Oŝmân taxtına etdi cülûs
Maqdemiyle oldı memleket şâd-mân
¡ ît-i >adli >âleme virdi śafâ
Buldı dünyâ râwat u emn u emân.
Źılâl-i >âţıfet ü >adâletleri eţrâf u eknâf-ı memâlike memdûd, ebvâb-ı meźâlim ü >udvân
mesâmîr-i (22a) qavânîn ile mesdûd, bünyân-ı metîn-i şer>-i qavîm qavâ>id-i naźm u
intiźâm ile muwkem ü müşeyyed, esâs-ı raśîn-i aśl u füru>-ı śırâţ-ı müstaqîm żavâbıţ u
esâlîb-i devlet-fercâm ile merśûś u mümehhed oldı. Evreng-nişînân-ı mesned-nişân-ı

1
A Hk: târîx, >ulûm-ı tevârîxiñ üstâd-ı naqqâdı Mevlânâ Qandî’ niñdir, - xalleda’llâhu te>âlâ… ţab>-ı
>âlem-ârâsı var idi
2
A Hk: - Bu târîx daxı Mevlânâ Qandî’ niñdir
3
A Hk: Cülûs-ı hümâyûna târîx-i digerdir, qâili nâ-ma>lûm, - Ğayrı târîxdir, qâyili ma>lûm degil
4
Ü: baxt-ı taxta
5
Hk: - ve
47

rub>-ı meskûn, tâc-baxşân u nâm-verân-ı her merz ü bûm-ı salţanat-maqrûn, qayâśıra ve


ekâsire, sâyir mülûk-ı memâlik, aqyâl 1-i Firenk ü Rus2 ve rüûs-ı mesâlik âstân-ı selâţîn-
mekân-ı ważret-i śâwib-qırân-ı zemâna >arż-ı merâsim-i ixlâś ile tehniye-i xilâfet-i
sa>âdet-ixtiśâś etmişlerdi.
Şâh-ı ğarb u Mıśr ve ıqlîm-i Yemen
Mâlik-i mülk-i Wabeş mîr-i >Aden
Xân-ı deşt ve śâwib-i Boğdan u Leh
Rus u Eflaq ve qıral-ı mülk-i Çeh
Emr-i şâha cümle ta>źîm etdiler
Wükm ü fermânına tekrîm etdiler.
İllâ iki bed-baxt-ı şeyţân-hem-dem ü iblîs-enîs, iki maqhûr-ı şûm-ı xannâs-mawrem ü
vesvâs-celîs, biri kisvet-i müslümânîde >uqûq-ı wuqûq ile kâfirü’ n-ni>am, biri libâs-ı
küfrde kemâl-i kibr ü ğurûr ile ŝâbit-qadem, biri erbâb-ı bağy ü ţuğyândan şeqâvet ile
meşhûr, biri erbâb-ı cawîm ü nîrandan ef>âl ü awvâli >adâvet-i ehl-i İslâm’ a mawśûr, biri
memâlik-i >Arab’ dan diyâr-ı dârü’ s-selâm Şâm’ a vâlî Cânberd-i Ğazâlî ki, Çerâkese-i
ebâliseden bir Çerkes-i nâ-kes iken ważret-i pâdişâh-ı qarînü’ n-naśr, xudâvendigâr-ı
ferîdü’ l->aśr, şehen-şâh-ı cihân-penâh u fâtihü’ l-Mıśır3, sezâ-vâr-ı rawmet ü mağfiret-i
bî-niyâzî, qahramân-ı Qâhire-sitân u >Arab-güşâ, merwûm Sulţân Selîm Xân Ğâzî
teğammedehu’ llâhu4 bi-ğufrânihî5 >asâkir-i cerrâr-ı qahr-âmûz u düşmen-sûz, leşker-i
nâm-dâr u kişver-pûy u eqâlîm-i peymâ u pîrûz-rûz ile xıţţa-i Rum-ı źafer-rüsûmdan
qalqub, merz ü bûm-ı >Arab’ dan wavâlî-i Waleb’ de gürûh-ı ecnâd-ı Çerâkese ile sulţân-ı
Mıśır Qanśu Ğavri mübârizân-ı ma>reke-i qıtâl-i âcâl-ittiśâl ile muqâbil oldıqda ţâyife-i
źulûm u cehûl şimşîr-i meslûl-i mücâhidîne >alef, naqd-i vücûd-ı maţrûdları tîz bâzâr-ı
rezm içinde telef, beden-i mecrûw u zebûn ve ten-i âlûde-xûnları dürr-i dâne-i tüfeng-i
cân-âheng içün śadef vaqi> olıcak śufûf-ı merdân-ı maśâff-mevśûfdan qaçub,
baqıyyetü’ s-süyûf olan cündî beglerinden olub, ol târîxde a>yân-ı Çerâkese’ den Waleb
melikü’ l-ümerâsı Xayr Beg ki, wudûd-ı memâlik-i mawrûseye civâr olmağın >atebe-i
(22b) sâmî-cenâb-ı şehriyâr-ı źafer-yâb cânibine intisâbı dîbâce-i kitâb-ı emânî ve âmâl,
ser-nâme-i cerîde-i sa>âdet ü iqbâl >add idüb, xuddâm-ı bâr-gâh-ı Cem-iwtişâm u
Behrâm-intiqâm ile ittiwâd-ı ma>nevî qılub, xuśûś-ı śafvet-xulûsı ważret-i pâdişâh-ı kâm-
kâr-ı xaśm-şikâr u bende-nevâz, şehen-şâh-ı nâm-dâr-ı mülk-medâr u melek-râzıñ
mir’ ât-ı münîr-i żamîr6-i âftâb-naźîrlerinde rûşen ü tâbân, müşâhed ü nümâyân vaqi>
olub, >asâkir-i manśûre-i źafer-qarîn, cüyûş-ı fetw-âŝâr u nuśret-rehîn ile Waleb’ den
çıqub, fütûw-ı Şâm-ı behcet-maqâma >azîmet-i źafer-fercâm7 etdiklerinde türâb-ı südde-i
sa>âdet-intisâba yüz sürüb, bende-gân-ı bâr-gâh-ı wavâqîn-penâh silkine münselik olub,
leşker-i beriyye-güžâr u cündî-şikâra bedreqa-i râh olmışdı. Merqûm müfsid-i fesâd-
pîşe8 ü >iśyân-endîşe daxı qahr-ı şimşîr-i cân-gîr-i pâdişâh-ı cihân-tesxîrden xavf-nâk
hevâ-yı xâma düşüb, berâyâdan inqıţâ> ile beriyye içinde xâk-ı meželletde bîm-i tîğ-i

1
F: - aqyâl
2
Hk K: - Rus
3
K: - Mıśır, + ile
4
Hk: + te>âlâ
5
Allah merhameti ile onu örtsün.
6
A Hk: żamîr-i münîr
7
A Hk: câm
8
K: bîşe
48

âteş-nâkden bî-âb u tûşe derece-i helâke irişmiş iken mezbûr Xayr Beg vâsıţasıyla
pâdişâh-ı şefaqat-penâh u merwamet-dest-gâhıñ >âţıfet-i >aliyye-i sa>âdet-eŝerlerine
maźhar vâqi> olub, iwsân-ı emân ile wayât-ı tâze bulduğından ğayrı sancaq-ı hümâyûn
daxı erzânî buyurılub, bî-endâze >inâyetler müşâhede eylemişdi.
Ba>d-ez-ân ważret-i xâqân-ı >adû-bend ü kişver-güşây1, sulţân-ı selâţîn-i düşmen-rübây u
fermân-fermây quvvet-i qâhire-i qahramânî, miknet-i bâhire-i gîtî-sitânî ü śâwib-qırânî2
birle cümle-i memâlik-i Mıśrıyye ve kâffe-i aqţâr-ı Wicâziyye’ yi wudûd-ı İskenderiyye
ve Dimyaţ ve Reşîd’ den eknâf u eţrâf-ı Hind ü Sind ve Yemen ve Śan>an’ a, müntehâ-yı
cereyân-ı Nil’ den tâ menba>ına varınca Śa>îd ve Nûbe ve Wabeş’ e ve Zengbâr
memleketlerin kenâr-ı Bawr-i Axżar’ dan wudûd-ı Mağrib-zemîn’ e degin, >Urbân3-ı
śawrâ-nişîn ve Tekrur ıqlîmlerin sevâwil-i yemm-i muwîţden âb-ı Fırat ve nevâwî-i
Bağdâd’ a irince ol diyârları fetw idicek mażmûn-ı wadîŝ-i sa>adet-nişân wubbü’ l-vaţan
mine’ l-îmân4 muqteżâsınca ol sefer-i nuśret-xâtimetden leşker-i źafer-xâśśiyyet ile taxt-ı
devlet-baxt-ı Rum’ a şeref-mürâca>at buyurdıqlarında >avâţıf-ı >aliyye-i şâhâneden
memâlik-i Mıśır eyâletin mûmâ-ileyh Xayr Beg’ e, Şâm ve Quds-i şerîf ve Ğazze
vilâyetleriniñ (23a) emâretini cümle tevâbi> u levâwıqlarıyla merqûm Cânberd-i
Ğazâlî’ ye tefvîż ü taqlîd idüb, berât-ı sa>âdet-âyât >inâyet olınmışdı. Ważret-i pâdişâh-ı
memleket-sitân u mülk-iwsânıñ anlar bâbında merâwim-i cemîle-i xâqânîleri şânlarına
nisbet-i rîg-i beyâbândan efzûn u bî->aded, naźar-ı i>tibâr-ı ulü’ l-ebśârda lâ-yuwśâ ve lâ-
yu>add idi. Lâ-cerem wavśala-i âdemî-zâd ki, zâd5-ı >irfân u feżâyilden xâlî ve tehî olub,
cîfe-i cehl ile memlû ola. Lâ-büdd muqâbele-i luţf u iwsânda isâet lâzıme-i ţabî>at-ı
režâlet-mertebetleri olur.
Qadr-i luţfı bilmege merdüm gerek
Luţf bilmez âdemîler kem gerek
Etme eylik tab>ı nâ-pâk olana
Qıl keremler śâwib-idrâk olana
Eylik eyler dâyim ehl-i fażl olan
Her yaramazlıq ider bî-aśl olan
Aśla eyle eyleriseñ ger >aţâ
Kim meŝeldir aśl etmezmiş xaţâ
Olma emîn iş inanma câhile
Unıdır kendüsini ol câh ile
Memleket żabţını >âqıllar bilür
İş başarmağını kâmiller bilür
Câhiliñ ţab>ında birdir nef>u żarr6
Aśśı deyü kendüye eyler żarar
Görmeyem dirseñ cihânda ğuśśayı
Qıśśa-i Cânberdî’ den al wiśśeyi
Cehlidir bâ>iŝ olan >iśyânına
Girdi anca müslimîniñ qanına.

1
Hk: - güşây
2
K: qırân
3
F Hs K Ü: + ve
4
Vatan sevgisi imandandır.
5
A Hk: - zâd
6
K: żarar
49

Maqhûr-ı mezbûr wużûr u devlete mağrûr, quśûr-ı >aql ile nehc-i śavâbdan dûr u mehcûr
düşüb, dimâğ-ı şeyţanet-furâğına sevdâ-yı istiqlâl ü salţanat ğâlib, bu >aql u fikr ile
külâh-ı devlet ve tâc-ı xilâfete ţâlib ü râğıb olub, lehce ve taśvîrde bir Çerkes-i waqîr,
riqâb-ı rıqqıyyet ü žilleti ğull-i >ubûdiyyetde giriftâr-ı zencîr, bâzâr-ı fażl u kemâlde
bahâsı füls-i awmer, qadr u mertebesi dânâ qatında xâkden kem-ter1 iken xayâl-i fâsid ve
ţama>-ı kâsid ile âsmân-ı salţanata >urûc qaśd idüb, dâyire-i edebden xurûc qıldı.
Vaqtâ ki merwûm cennet-mekîn ü firdevs-mekân, mağfiret-qarîn ü >illiyyîn-âşiyân
Sulţân Selîm enâra’ llâhu bürhânehû fî-ravżati’ n-na>îm2 ważretleri nişîmen-i fânîden
serây-ı sürûra riwlet, >âlem-i xâkîden śuffe-i śafâ-yı bâqîye >azîmet idüb, taxt-gâh-ı
xilâfet-i İlâhî, mesned-i sa>âdet-sened-i gîtî-penâhî źıll-i źalîl-i ważret-i pâdişâh-ı dîn-
penâh-ı rû-yi zemîn ile xalleda’ llâhu mülkehû (23b) ve sulţânehû3 müstes>ad u müşerref
olub, >âdet-i qadîme-i śâhib-qırânî, şîme-i >amîme-i cihân-bânî üzre cümle-i nüvvâb-ı
kâm-yâb-ı memleket-nigâh, kâffe-i xuddâm-ı Kisrâ-maqâm u Dârâ-sipâh câniblerine
inbâ-i cülûs-ı hümâyûn-ı pâdişâh-ı xilâfet-maqrûn içün awkâm-ı cihân-muţâ>-ı lâzımü’ l-
ittibâ>ile xila>-ı fâxire-i mihr-iltimâ>irsâl buyurıldıqda maqhûr-ı merqûma daxı menşûr-
ı pür-nûr-ı müstelzimü’ l-wubûr ile xil>at-i müstevcibü’ s-sürûr gönderilmişdi. Dîg-i
ţabî>at-ı fesâd-siriştinde mevâdd-ı fitne ü şürûr ğaleyân u cûş idüb, evbâş-ı hûş-ı żalâlet-
nûşı tecerru>-ı küûs-ı xayâlât-ı fâside birle mest ü medhûş olub, “ Eyyâm-ı furśat ve
hengâm-ı ţulû>-ı mihr-i devletdir” deyü ıźhâr-ı >iśyân ve ifşâ-i temerrüd ü ţuğyân eyledi.
Birisi daxı wudûd-ı memâlik-i İslâmiyye ile hem-civâr olan küffâr-ı nâm-dâr ve füccâr-ı
eşrâr-ı xâk-sârdan vilâyet-i Üngürus qıralı Lavoş-ı bî-hûş ki, ğurûr-ı Fir>avnî ve pindâr-ı
Nemrûdî birle śâwib-külâh u taxt-nişîn qıral-ı >aźîmü’ ş-şân-ı memâlik-mekîn olub4,
cümle-i erbâb-ı çelîpâ u nâqûsıñ sedd-i sedîdi, zümre-i naśârâ ve fırqa-i millet-i
mesîwânıñ meşhûr u nâm-dâr pelîdi idi. Zemân-ı devlet-i qâhire-i Selîm Xânî, eyyâm-ı
waşmet-i bâhire-i kişver-sitânîde istîlâ-yı hirâs-ı pâdişâh-ı >Acem-gîr u >Arab-tesxîrden
ŝuqbe-i sükûnda mâr-ı zebûn, xaşyet-i şimşîr-i śalâbet-pežîr-i śâwib-qırân-ı mübârek-
tedbîrden awvâli perîşân u diger-gûn olmışdı. Def>-i mażârr-ı kâr-zâr içün der-gâh-ı
mu>allâ ve bâr-gâh-ı a>lâsına defa>âtla elçiler gönderüb, xuśûś-ı śulw u śalâw içün
tażarru> u niyâz etdikçe pâdişâh-ı tîz5-bîn ü dûr-endîş umûr-ı xafiyye-i fetw-iştimâl,
meśâliw-i külliyye-i fevâyid-intiqâl mülâwaźasıyla elçilerin mawbûs qılub, şevket ü
şehâmetleri şişesini seng-i bî-i>tibârî birle kesr etmekle bî-dînleri ümîd-i wayâtdan
me&yûs iderdi. Evâxir-i evqât-ı hümâyûnlarında li-maślawatin ol cevânib ile mu>âhede
ve muśâlaha ixtiyâr idüb, elçilerini âzâd idüb, kendüye göndermişlerdi.
İttifâqâ6 ol eŝnâda taqdîr-i Wayy-ı lâ-yezâl ile pâdişâh-ı mağfiret-nevâl tesxîr-i mülk-i
rawmet-i žü’ l-celâl içün te>âlâ şânuhû ve >amme7 birruhû ve iwsânuhû8 menzil-i fenâ-
âşiyân-ı dünyâdan sefer-i >ibret-maqarr-ı uxrâya teveccüh ü >azîmet idüb, zimâm-ı
meśâliw-i (24a) enâm-ı rub>-ı meskûnı ważret-i xudâygân-ı xilâfet-iqtirân u celâlet-

1
A Hk: + şân-ı režâlet-nişânıñ qâbiliyyet ü isti>dâdı xar-bendelik ya dellâllıq, žât-ı xabâŝet-simâtına
münâsib manśıb u xidmet birqac devâbba sâyislik veyâ wammâllıq
2
Allah naîm cennetinde delilini nurlandırsın.
3
Allah mülkünü ve saltanatını dâim etsin.
4
Ü: olur
5
K: tez
6
A Hk: ittifâq
7
K: + nevâlehu
8
K: iwsân. Şânı yüce olsun, ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
50

maqrûnıñ şeyyeda’ llâhu bünyâne devletihî1 dest-i taśarruf-ı sa>âdet-âŝârlarına teslîm


qılub, kâşâne-i taxt-ı sa>d2-baxt-ı >Oŝmânî âftâb-ı cemâl-i behcet-efzâ-yı pâdişâh-ı gîtî-
güşây ile müstes>ad, eyvân-ı bülend-mekân-ı serîr-i salţanat u cihân-bânî mihr-i münîr-i
żiyâ-baxşâ-yı vücûd-ı şehen-şâh-ı cihân-ârây ile müşerref oldıqda tecdîd-i âyîn-i
merâsim-i mevrûŝî ve temhîd-i mebânî-i muśâlawat u dostî içün hükm-i cihân-muţa>ve
menşûr-ı lâzımü’ l-ittibâ>ile xuddâm-ı âstân-ı sa>âdet-niźâmdan çâker-i kih-terîn-maqâm
gönderilmişdi. La>în-i küfr-âyîn-i nekbet-encâm u şeyţanet-fercâm vesvese-i iblîsi pîşvâ
ve dağdağa-i xâţır-ı küfr-meâŝirini reh-nümâ idüb, ol daxı gönderilen qâśidi inśırâfda
te&hîr, şerâyiţ-i mürüvvetde tehâvün ü taqśîr eyledi. Cânib-i ğarbda qıral-ı mezbûr, ţaraf-
ı şarqda Cânberdî-i maqhûr ebvâb-ı >iśyânı meftûw ţutub, şürûra3 bünyâd u âğâz idüb,
sefk-i dimâ ve qatl-i nüfûsdan iwtirâz etmediler.
Mezbûr Cânberd-i nâ-merd arâżî-i muqaddese-i Şâm’ da a>lâm-ı bağy âşikâr idüb,
tebdîl-i xuţbe ve sikke qılduğı ma>lûm u meşhûr olub, ţanţana-i kûs-i nevbet-i >Oŝmânî,
şa>şa>a-i tîğ-i ecel-şerbet-i xâqânîden kör ü ker ve bî-tâb u fer olmış ne qadar cündî ve
nöker varsa cem> idüb, cibâl ü qarada tâb-ı âftâb-ı şimşîr-i pür-zûrdan >uyûn-ı ţâqat u
iqtidârları xıyre ü bî-nûr olmağla bîşe-i ixtifâda maxfî ü mestûr qalmış ne deñlü
mübtežel ü maqhûr Çerkes-i nâ-kes buldı ise źuhûra getürüb, âyîn-i qadîm-i [nâ-qavîm]-
i xalel-pežîr, üslûb-ı saqîm-i >aqîm-i nekbet-te&ŝîrlerini ıźhâr idüb, Şâm’ da başqa sulţân
oldı. Ammâ la>în bilmedi maśxara-i şeyţân oldı.
Şehligi âsân śanub ol bî-edeb
Źıll-i Waqq olmağa sa>y etdi >aceb
Sâye-i Allah imiş çün pâdişâ
Evc-i rif>atde olur câ-yı hümâ
Zâğ-ı bî-perr aña pervâz eylemez
Waqq te>âlâ serçei bâz eylemez.
Xizâne-i beytü’ l-mâlı evbâş u levende śarf u isrâf etmekle Türk’ den, Kürd ve >Arab’ dan
pür-sâz (u) seleb on beş biñ miqdârı piyâde ve süvâr, leşker-i hezîmet-âŝâr üstüvâr idüb,
altı yedi (24b) yüz nefer daxı tüfeng-endâz müfsidler4 ve ba>źı ţoyçılar cem>idüb, bağy
ü >iśyân sancaqların qaldurub, ol ţaraflarda cem>-i emvâl ü meśâliwa mutaśaddî olan
xuddâm-ı >atebe-i vâlâ-maqâmdan ve Waremeyn-i şerîfeyn semtine müteveccih olmış
wüccâc-ı beytu’ llâhi’ l-warâmdan xayli kimesneleri ţutub, esbâb u mâlların nehb ü ğâret,
kendülerine necât u mehl virmeyüb, siyâset ü qatl ile envâ>-ı waqâretler eyledi. Qal>a-i
Şâm’ ı żabţ idüb, ol diyâra qabż u basţ wâkim oldı. Ol >âśî-i bed-fercâmıñ şeâmet-i
hezîmet-encâmından külliyyen memâlik-i Şâm pür-źulmet ü źalâm vaqi> olub, dîde-i
berâyâdan xâb-ı wużur meslûb u menhûb, her cânib herc ü merc ile pür-şerr ü âşûb oldı.
Âb5-ı nâb-ı emn ü emân çirk-i >iśyân u ţuğyân ile mükedder ü âşüfte, mizâc-ı i>tidâl-
imtizâc-ı mülk esqâm-ı âlâm-ı źulm ü źalâm ile merîż ü xaste, ţarâvet ü śafâ-yı wadîqa-i
>adâlet tünd-bâd-ı xazân-ı cevr ü cehâlet birle pejmürde, bi’ l-cümle niźâma tamâm
ixtilâl gelüb, qulûb-ı nâsa infi>âl, cemî>î xalqa ıżţırab virdi.

1
Allah devletini devam ettirsin.
2
A Hk: sa>âdet
3
A F Hk Hs K: şerr ü şûra
4
Araplardan ve Kürtlerden on beş bin miktarı ayak takımı ve sekiz yüz tüfek kullanan kalleş edinib, Âlî,
Künhü’1-Ahbâr, v. 218a.
5
F: ĝĜġė
51

Fitne düşdi mülk-i Şâm’ a ser-be-ser


Ţoldı >âlem cümleten ğavğa u şerr
¡ âwibine dirhem oldı hemm ü ğam
Ğâlib oldı ehl-i źulm etdi sitem
Xâcelerden axž-ı emvâl etdiler
Emr-i nâ-meşrû>a iqbâl etdiler
Kâr-ı maźlûm oldı efğân ile âh
Nâleler qılsa yeridir dâd-xâh
Mâr-ı ef>â oldı Çerkeslerine
Wâkim-i şehr oldı nâkislerine.
Cünûd-ı żalâlet-vufûdını tertîb idüb, ceyş-i evbâş-ı bağy-ma>âş ile mawrûse-i Şâm’ dan
çıqub, ol ğarîq-i deryâ-yı niqmet ü ta>ab sevdâ-yı fetw-i sevâd-ı Waleb birle ümîd-vâr
olub, temâşâ-yı çehre-i Şehbâ-i wüsnâ xayâliyle bezm-i rezmde aqdâw-ı murâddan
śahbâ-yı viśâl nûş etmek ârzûsıyla menâzil ü merâwil qaţ> idüb, mecmû>1-ı tevâbi>-i
hezîmet-menâfi>i ile güyâ bâd-ı śarśar ve rîw-i semûm idi ki, güžerân etdügi merz ü bûm
xâne-i baxtı gibi xarâb ve âşiyân-ı bûm veyâ bir dûd-ı muźlim ve sewâb-ı müterâkim idi
ki, ra>d u berq-i fesâd ile bârân-ı fitne yağdurıb, sevâd-ı zemîn-i emn ü emân ser-â-ser
siyâh u zaqqûm olurdı.
>Âśî-i śâwib-ma>âśîniñ wasb-i (25a) wâli, kemâl-i ţuğyân-ı żalâlet-meâli südde-i >adâlet-
penâh-ı pâdişâh-ı źafer-dest-gâhda ma>lûm olıcak âyine-i żamîr-i âftâb-leme>ân u mihr-
raxşânları ki, maţla>-ı ţulû>-ı neyyirât-ı ilhâmât-ı İlâhîdir, çehre-i nuśret-behre-i fütûwât-ı
qarîbe müşâhed ü mawsûs mir’ ât-ı xâţır-ı >âţır-ı xûrşîd-raxşân u şems-tâbânları ki, śûret-
nümâ-yı vâridât2-ı nâ-mütenâhîdir, cemâl-i źafer-ittiśâl-i te&yîdât-ı ğarîbe mu>âyin ve
ma>kûs vaqi> olub, cenâb-ı Vâhibü’ l->atiyyât der-gâhına tevekkül-i tâm, bâr-gâh-ı
celâlet-penâh u risâlet-dest-gâha śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû3 tevessül-i mâ-lâ-
kelâm qılub, ol maqûle >uśât-ı ma>śiyet-âyâtıñ def>-i fesâdâtı bâbında bende-gân-ı bâb-ı
sa>âdet-intisâbdan birisiniñ teveccüh-i müveccehi enseb ü kâfî görinüb, xidmet-i
vezâretde olan vüzerâ-i şehâmet-baxşâ u iśâbet-ârâdan Ferhâd Paşa’ ya fermân olındı ki:
“ Ba>żı ğulâmân-ı xâśś-ı >atebe-i źafer-ixtiśâś ve bir miqdâr tüfengciyân-ı düşmen-küş ve
a>dâ-xalâś ile deryâdan >ubûr idüb, bi->inâyeti’ llâhi te>âlâ bâğî-i mezbûrıñ bâğ-ı vücûdını
bâd4-ı śarśar-ı qahrla vîrân u xarâb, esâs-ı ten-i fitne-bünyâd ve binâ-yı beden-i fesâd-
nihâdını tîşe-i şimşîr-i âteş-nijâdla qal>idüb, mâdde-i zinde-gânı ve ser-mâye-i wayâtını
tâlân u yebâb eyleye.” Anaţolı ve Qaraman ve Rum beglerbegilerine ve ümerâya daxı
fermân-ı celîlü’ l-qadr-ı xâqânî źuhûr idüb, “ >Asâkir-i deryâ-cünbiş ü muwît-xurûş ve
sipâh-ı sitâre-qıyâs u encüm-şümâr u cevşen-pûş ile çıqub, paşa-yı müşârün-ileyhe
mülâqî olalar” ve nüvvâb-ı kâm-yâb-ı südde-i celâlet-intisâbdan vâlî-i vilâyet-i Du’ l-
qâdıriyye Şehsüvâr-oğlı >Ali Beg’ e daxı emr-i vâcibü’ l-iž>ân ıśdâr buyurıldı ki:
“ Mu>accelen cüyûş-ı Türkman-ı bî-emân, cünûd-ı Türkan-ı kemân-nevâz u tîr-endâz u
düşmen-nişânla Waleb’ e irişüb, wimâyet5 eyleye.”

1
A F Hk Hs K: - mecmû>
2
Hs K: ĥėŊėŎėΛ
3
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
4
Hk: - bâd
5
A Hk Hs: + śıyânet
52

Egerçi sefer eyyâmı olmayub, hengâm-ı şitâ, avân-ı berd ü sermâ irişüb1, xüsrev-i taxt-
gâh2-ı Behmen-vedî leşker-i zerd-i pür-derd-i xazân ile pey-â-pey memâlik-i zümürrüd-
reng-i gülistânı nehb ü yağmada olub, şâh-ı berf qulel-i cibâl ü ovada xar-gâh-ı sefîd ve
xıyâm-ı beyâż qurub, tesxîr-i arż-ı riyâż etmekde idi. Şiddet-i sermâ ve erba>înden mâ-i
ma>în tebdîl-i śûret idüb, widdet-i hevâ-i xamsînden rû-yi zemîn mânend3-i âyine-i Çin
olmışdı.
(25b) Qurdı xayme >âleme sulţân-ı berd
Kûhlar giydi vaşaqdan postîn
Dâmen-i śawrâ pür oldı berfden
Sîmden ţoldırdı ceyb ü âstîn
Âb-ı yaxdan çînî cevşenler giyüb
Âhen-i serd oldı ser-tâ-ser zemîn
Hindî demrenden ţolub eţrâf-ı bâğ
Nîzeler peydâ olur buzdan hemîn
¡ oydı eşcârı qamu düzd-i śabâ
Serv buldı yalñuz wıśn-ı waśîn
Dâne dâne ebrden etse nüzûl
Qaţre-i bârân olur dürr-i ŝemîn.
Lâkin ğayret-i salţanat ve wamiyyet-i xilafet müteqâżî oldı ki: “ Cünûd-ı berq-şitâb u
âteş-iltihâb ile paşa-yı źafer-niśâb seyrde isti>câl idüb, śabâyla hem->inân ola” . Fermân-ı
lâzımü’ l-iž>ân-ı pâdişâh-ı śâwib-qırân ile leşker-i fîrûz-fer ü kişver-güşâ mütewarrik ü
cünbân olub, ma>ber-i mawmiyye-i İstanbul’ dan >ubûra âğâz idüb, deryâ-yı âdem cûşân
u xurûşân oldı. Bir śubw-dem ki, cemşîd-i qubbe-i mînâ-yı berterîn, xûrşîd-i >arśa-i
eflâk-ı çârümîn ya>nî âftâb-ı >âlem-tâb-ı çarx-nişîn leşker-i żiyâ-âyîn ü nûr-qarîn ile
cânib-i ğarba aqın idüb, naźardan ğurûb idicek şâh-ı zeng-bâr-ı leyâl >asker-i deycûr-
ittiśâl ü źulmet-nevâl ile feżâ-yı basîţ-i rub>-ı meskûna müstevlî olmağla awvâl-i ma>âş-ı
berâyâ źulmet-âbâd-ı şebde teng ü mükedder, nuqûd-ı fesâd ziyâde revâc bulub, umûr u
meśâliw-i cumhûr >uqde-i [dâc4]da [ma>qûd5] olub, çerâğ-ı nûra muwtâc iken bir
muqteżâ-yı kelâm-ı waqîqat-mawall cevletü’ l-bâţıli sâ>aten ŝümme yeżmawillü6 >aqabince
şehriyâr-ı şarq-intisâb u żiyâ-cenâb bedreqa-i şa>şa>a-i nûr ile verâ-yı qulle-i ufuqdan
źuhûr idüb, ţalâyi>-i gürûh-ı deycûr zevâyâ-yı sipihre mestûr olmışdı. Ol śabâh iskele-i
Qosţanţiniyye ţanţana-i sipâh u leşkerden nümûne-i qıyâmet ü mawşer olub, mežkûr
sefer-i mübârek->azm ü źafer-cezme me&mûr olan dilâverân-ı Dârâ-şevket, bahâdırân-ı
Rüstem-übbehet, hizebrân-ı meydân-ı mehâbet, bebrân-ı bîşe-i şehâmet ki, her biri
neheng-i cân-âheng-i deryâ-yı rezm ü cenk, şîr-i dilîr-i ma>reke-i düşmen-tengdir,
>umûmen sipâhî-oğlanları cemâ>atı ile silâwdârlar bölügi ğarq-ı ahen, müstağrıq-ı cebe ü
cevşen (26a) olub, dört biñ nefer daxı tüfeng-endâz, warbe-sâz, cân-kesel, zerrîn-külâh,
tîğ-bend, şimşîr-wamâyil, śorğuc-ser, siper-dûş, źafer-vesâyil, >adû-rübâ, düşmen-küş,
gürûh-figen7, ğażanfer-fer, zûr-âver, heycâ-perver, śaff-şiken yeñiçeriler1 ile yemîn ü

1
K: - wimâyet eyleye. Egerçi sefer eyyâmı olmayub, hengâm-ı şitâ, avân-ı berd ü sermâ irişüb
2
A Hk : - taxt-gâh
3
A Hk: - mânend
4
Ü: ΖŊėĜ
΅Ūė
5
Ü: mestûr
6
Batılın hükmü belli bir saate kadardır sonra yok olur.
7
A F Hk Hs K: efgen
53

yesâr ğurebâ bölügi ki, mühîb-civânlar, ğarîb-yigitler śavaş güninde, ceng deminde,
gîrûdâr vaqtinde, uğraş mawallinde düşmene şîrler, >adûya >ifrîtlerdir, bunlardan ğayrı
iki yüz miqdârı >araba ţopları ki, >Arab’ a, >Acem’ e śala, deyüb, śadâ-yı hûş-rübâları gûş
u hûş-ı düşmene mânend-i ra>d-ı vawşet-nümâ2, âvâ-yı mehâbet-baxşâları ţumţurâq-ı
berq gibi farq-ı >adûya dehşet-fezâdır, gemilere qoyılub, niçe eyyâm sefâyin-i âdem-
xazâyin birle ğâzîler Üsküdar Boğazı’ ndan öte yaqaya >ubûr etdiler. Keŝret-i merâkib ve
izdiwâm-ı keştîden deñiz yüzinde geşte mecâl qalmayub, śawn-ı serâçe-i deryâ pür-
yelken olmışdı. Üsküdar yaqaları tilâl u püşteler, śawrâlar, vâdîler xıyâm-ı pervîn-niźâm
ile mâl-â-mâl olub, >asker-i źafer-übbehet hezârân şevket ü śalâbet ile teveccüh ü
>azîmet-i >âlî-nehmet etdiler.
Maqhûr-ı mezbûr daxı ol cânibden >asker-i şûm ve fırqa-i mežmûm ile Waleb üzerine
gelüb, Wama’ da [ve] Wumś’ da, Ţırablus’ da [ve] Anţaqya’ da vâqi>olan ümerâ-i >atebe-i
>Oŝmâniyye Waleb’ e çekilüb, anda cem>iyyet eyleyüb, Waleb melikü’ l-ümerâsı Qaraca
Paşa ki, mübârezet meydânınıñ fârisi, şecâ>at u şehâmet eyvânınıñ wârisi olub, ţab>-ı
dûr-bîn-i ferâset-qarîni wimâyet-i mülke wâmî-i kâmil, žihn-i selâmet-âyîni cümle-i
mefâxir ü meâŝiri şâmil idi. Fünûn-ı feżâyilde bî-miŝâl ü >adîmü’ n-naźîr, kemâlât u
>ulûm ile fâyiqü’ l-aqrân-ı fi’ t-tedbîr olub, merwûm-ı mebrûr Sulţân Selîm Xân mağfûrıñ
>aleyhi rawmetü’ l-Meliki’ l-ğafûr3 naźar-ı kîmyâ-eŝerleriyle manźûr olan maqbûl
mürebbîlerinden, fi’ l-waqîqa >ilm ile ma>mûr, fażl ile meşhûr dâniş ü bîniş, ehl-i
śâwibü’ s-seyf ve’ l-qalem, bânî-i mebânî-i wisâb u raqam kimesne idi. Ahâlî-i Waleb,
külliyyen ţâyife-i >Arab >Oŝmânîlerle çendân ülfet ü münâsebet etmeyüb, Çerâkese4
ţâyifesi 5 ile qadîmden üns ü muvâneset etmişlerdi. >Âśî-i mezbûr süllem-i >iśyâna qadem
baśub, eyyâm-ı fetret ü inqılâbda memleket âşûb u ıżţırâbda iken evbâş u levend-i >Arab
ţâyife-i eşrâra mütâba>at (26b) u inqıyâd idüb, erbâb-ı irtidâddan olmışlardı. Ammâ
ahâlî6-i Waleb mîr-i müşârün-ileyhiñ iśâbet-i efkâr u ârâsı müsâ>adesiyle raqabe-i
>ubûdiyyetleri silsile-i śadâqatde muqayyed olub, ţâyife7-i >Oŝmânîlere bünyân-ı
iţâ>atleri qavâ>id-i ixlâśla müşeyyed idi.
Bâğî-i mezbûr mübâlağa gürûh-ı enbûh-ı şeqâvet-şükûh ile şehri iwâţa idüb, merede-i
şeyâţîn, fecere-i fâsıqîn, zümre-i münâfıqîn ţulû>-ı ğurre-i ğarrâ-yı nehârdan ğurûb u
xafâ-yı xûrşîd-i tâb-dâra degin müşâhede-i cemâl-i gül-ruxsâr-ı güşâd-ı wiśâr ile bî-qarâr
u müstehâm, ibtidâ-i neş’ e-i şâm-ı źulmet-encâmdan müntehâ-yı leyle-i śubw-intihâ u
sewer-fercâma varınca >arûs-ı fethiñ viśâli xayâliyle bî-xâb u bî-ârâm olub, derûn-ı
qal>âda mawśûr olan >asker-i manśûr egerçi bi->inâyeti’ llâhi’ l-Meliki’ n-nâśır ol qavm-i
xâsirîn ile çıqub, ceng ü warbe tüvânâ u qâdirler idi. Fe-emmâ ahâlî-i şehre i>timâdları
olmayub, nâ-gâh bir cânibden >asâkir-i fevz-meâŝir-i qahr u intiqâm >adûya hücûm u
iqdâm etdiklerinde cânib-i axerden ğadr u xıyânet olmağla >asker-i żalâlet-xâtimet şehre
duxûl idüb, fesâda mübâşeret ideler, deyü iwtiyâţ etdikleri bâiŝden wiśâra mütealliq olan
külliyyen ebvâb u sübül mesdûd ve medâxil ü mexâric-i qal>a ol xâricîleriñ baxt u

1
“ Xuśûśen >umûmen silâwdâr ve ebnâ-i sipâhiyânla dört biñ yeñiçeri daxı qoşıldı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr,
v. 218a.
2
F: + oldı
3
Yarlıgayan Tanrı’nın rahmeti onun üzerine olsun.
4
A Hk: + nâwise, F Hs K: nâkise
5
A F Hk Hs K: - ţâyifesi
6
F: ehl
7
A Hk Hs K: - ţâyife
54

ţâli>leri gibi ma>qûd olmışdı. Anda mevcût olan ümerâ-i sa>âdet-livâyı ţaşra şehriñ sûr-ı
muwît-deverân ve burûc-ı keyvân-âşiyânında câ-be-câ wâfıź u nigeh-bân ta>yîn idüb,
mawallât-ı şehri kûçe-ber-kûçe, esvâq u zevâyâ-yı qal>a ile xandeq-i Xavernaq-
revnaqınıñ eţrâf u cevânibini gûşe-ber-gûşe dilâverân-ı şîr-kemîn1 ü hizebr-kîn,
bahâdırân-ı bebr-wamle ü warb-âyîn ile berkidüb, beden-i düşmen-şikenlerinde yer yer
vâfir ü ögüş >adû-gîr ü mürtedd-küş ţoplar ve żarbezenler qurub, gürûh-ı bî-tevfîq ü
iblîs-refîqi ta>cîz ü tażyîq, şeml-i perîşân-şekillerini tağrîq, perde-i nâmûs-ı xižlân-
me&nûslarını temzîq içün mancınıqlar tedârük idüb, ol bî-nâm u neng, şeng ü meşeng
maxžûlleriñ farq-ı żalâlet-ğarqlarını kesr içün [bî]-nihâye axcâr u seng yaraqlayub, wiśâr
burclarında, qulle ţoruqlarında qumbaralar, ţomruqlar yığub, qal>a delüklerinde,
uçlarında pıranqılar, şaqaloslar qoyub, nevbet-xânelerinde ecel-teng, (27a) cân-âheng-
tüfengler, ten-gîr, zaxm-pežîr, peykân-zebân, nebtîz-tîrler, mevt-xabîr ü merg-te&ŝîr
zenberekler ważırlayub, ol wıśn-ı Xayber-âyîni bir vechle müşeyyed ü waśîn etdiler ki,
cünd-i hezîmet-neberd-i Cânberd’ iñ xaželehumu’ llâhu ile’ l-ebed2 kendüler degil belki
ţâyir-i >uqûl-i şikeste-bâlleri hevâ-yı âşiyân-ı fetwle hezâr-sâl pervâz eylese dâmen-i
burûc-ı śa>bü’ l->urûcına vuśûl mawz-ı xayâl ve emr-i muwâl idi.
Leşker-i mağlûb u bağy-âşûb ile Cânberd-i mežellet-maśwûb cevânib-i qal>ayı gird-â-
gird iwâţa idüb, xâricden derûna duxûl 3 ebvâbını mesdûd etdiler. Qurb-ı wiśâr efâ>î-i
zehr-girdârla meşwûn idügi yaqînen ma>lûmları olmağın qal>aya yaqın gelmeyüb, ammâ
quśûr-ı >aql-ı şiqâk-ittifâqlarından ıraqdan ţurub, yaraq çıqarub, cünd-i tünd-cündîler,
evbâş u levendler, anlara tâbi> u muţî> olan >uśât u ţuğât bi’ l-cümle cem>-i keŝîr
müfsidler4 cevşen-pûş u kîne-nûş olub, câ-be-câ hücûm etdiklerince qal>a gediklerinde
ţop-ı cân-âşûbdan perrân olan seng-i merg-âheng belâ-yı âsmânî ve qażâ-yı nâ-gehânî
gibi irüşüb, ţâyife-i evbâş-ı ifsâd-ma>âşdan kiminiñ başlarını bedenden tirâş idüb, bî-ser
ü sâmân ve kiminiñ ebdân-ı cîfe-nişânlarını xurd u xaşxâş qılub xâke ğalţân, kimini sâz
(u) selebi ve atı ţonı ile hevâya perrân ve kiminiñ qolını ve budını düşürib, mecrûh u
ser-gerdân iderdi. ¡ ağdan śoldan śâ>iqalar, berq-nişân u ra>d-mânend mühîb śadâlar,
ejder-ğırîv ü şîr-âvâz u bebr-efğân nevâlardan xod zemîn ü zemân lerzân, >adûlar ţaraf
ţaraf nîm-i cânla gürîzân olurlardı. Buxâr-ı xûn-ı >adûdan mizâc-ı hevâ tünd5 olub, dûd-ı
memdûd-ı ţopdan çarx-ı kebûd gizlenüb, duxân-ı >ažâb-nişân-ı tüfeng-i cân-sitân ile ebr
u sewâb peydâ olub, cevv-i semâ memlûydı. Şeh-bâz-naźîr tîrler kebûterler gibi perrân
olub, peykân-ı âb-dâr-ı ecel-te&ŝîrle feża-yı cenge pervâz etdiklerince düşmen-i zâr u bî-
qarârıñ mürğ-i rûwlarını śayd u şikâr, her biriniñ cân-ı mübtelâsını minqâr-ı belâya
çeküb, mawbûs u giriftâr iderdi. Eţrâf-ı wiśârda vâqi>olan śawrâ-yı kâr-zâr güyâ ta>lîm-
xâneler olmışdı ki, ol menwûslarıñ vücûd-ı maţrûd u ma>kûsları ţabla-i top-ı ra>d-ţanîn ü
na>re-âyîn, nişâne-i tîr-i ciger-bîn ü nibâl-i cân-qarîn (27b) olub, dilâverân-ı źafer-
temkîn erbâb-ı bağy ü kîni düşürdiklerince temâşâ-künân-ı kerrûbiyân-ı felek-i heftümîn
gül-bâng-ı âferîn ü tawsîni evc-i >illiyyîne irişdirirlerdi.

1
Ü: kîn
2
Allah onları sonsuza kadar (yardımsız bırakarak) hor ve zelil etsin.
3
K: + idüb
4
A F Hk Hs K: nâkes (F: nâkesler) Çerkesler (F: - Çerkesler), qavm-i iblîsden pür-telbîs xasîsler,
xabîŝler, xâşâk u xaslar , - evbâş u levendler anlara tâbi>u muţî>olan >u¢ât u ţuğât bi’ l-cümle cem>-i keŝîr
müfsidler
5
A Hk: + rû
55

Qal>a ve wıśn almağa Cânberdîler


Bezm-i rezme geldiler cân virdiler
Ke&s-i merg ile içüb câm-ı ecel
Naqd-i mevti buldılar ecr-i >amel
Yaş döküb çeşm-i zırh qan ağladı
Seyl-i âşûb u belâ yol bağladı
Yeryüzin qanıyla nem-nâk etdiler
Cân arıdub zehreler çâk etdiler
Lâle-zâr oldı qamu śawra hemîn
Allar gül-gûnîler giydi zemîn
Âşikâr oldı o gün ţûfân-ı Nûw
Ğarqa-i deryâ-yı xûn-âb idi rûw
Lâşe-i cündîle ţoldı kûh u deşt
Bâğ u râğa kimse etmezdi güzeşt.
Xayâl-i viśâl-i nev->arûs-ı Waleb maqhûr-ı mezbûrıñ rûz u şeb hem-xâbe-i żamîr-i ta>ab-
te&ŝîri olub, ümîd-i bûs1-ı kenâr-ı ruxsâre-i wiśâr ile teşne-leb ve >aţşân, mülâwaźa-i der-
âğûş-ı miyân-ı dil-rübâ-yı sîm-endâm-ı mülk ile bî-qarâr u wayrân, bir ţarafdan istîlâ-yı
leşker-i ğumûm-ı hücûm-ğayret, bir cânibden źuhûr-ı fetret ü inqılâb-ı wamiyyet-i
câhiliyyet, xuśûśen muwârebe-i wiśârdan her rûz müşâhede-i xižlân u mežellet ile çehre-i
maqśûdları âyine-i xuśûlde ma>kûs, râyât-ı devlet ü iqbâlleri meksûr u menkûs görinüb,
kîse-i naśîbleri niśâb-ı nuqûd-ı fütûwdan xâlî olmağla tamâm me&yûs oldılar. >Ale’ l-
xuśûs gûş-i medhûşlarına xurûş-ı sipâh-ı źafer-penâh-ı pâdişâh-ı nuśret-dest-gâh ile
hücûm-ı >asâkir-i nücûm-şümâr u kevâkib-wisâb u Xıżır-hem-râh irüşüb, axbâr-ı wayret-
âŝâr ile gürûh-ı bî-tevfîq deryâ-yı dehşet2de ğarîq oldılar.
Mûmâ-ileyh Şehsüvâr-oğlı >Ali Beg daxı leşker-i Türkman-ı dest-kemân u tîr-keş-miyân
ile Mar>aş cânibinden Waleb śavbına >azîmet idüb, anuñ daxı hücûm-ı źafer-rüsûmı
bâğî-i merqûmıñ ma>lûmı olıcak binâ-yı sükûnına śarśar-ı hirâs zelzele virüb, mürğ-i
cân-ı bî-emânı âşiyân-ı wużûrdan remîde, peyk-i qarârı tek ü pûydan qalub, ser-menzil-i
maqśûre resîde oldı. Bâzû-yı aqdâmında tâb u tüvân qalmayub, nîrû-yı iqdâm3 u
ihtimâmı süst ü bî-mecâl düşdi. Ârzû-yı (28a) fütûw-ı Waleb’ den ferâğ gösterüb, dîdâr-ı
merâmı âyine-i gürîzde muśavver, devletiniñ ferini gûşe-i firârda4 muqarrer bildi.
Ye&s idüb fetw u źaferden ol pelîd
>Âśî-i maqhûr u güm-râh u >anîd
Ğâlib oldı qalbine bîm-i gezend
Xaşyet-i cânı ile düşdi derd-mend
Ceyb-i >aklın çâk etdi ıżţırâb
Gözlerinden uçdı gitti mürg-i xâb
Başına üşdi belâ-yı derd u ğam
Leşker-i śabrını târâc etdi hem.

1
A F Hk Hs K Ü: + ve
2
Ü: ΖŋūΙ Ŋ
3
A F Hk Hs K: sa>y
4
A Hk: firâra
56

Serverlik serîrine evvel-i ţalebde, şehriyârlık ümîdi ile ibtidâ-yı şağbda tesxîr-i mülk-i
Waleb içün getürdügi ţopları ve żarbezenleri, yarağ u yatı, esbâb u âlât u tecemmülâtı
döküb, bir dem ki, düzd-i źulmet-perest-i şeb kâx-ı serây-ı târîke kemend atub, gencîne-
i źalâmda gevher-i deycûr tawśîline meşğûl iken wâris-i meşhûr-ı şehriyâr-ı mülk-i nûr
meş>ale-i tâb-dâr ile źuhûr1 etmek iwtimâli olmışdı. Ol vaqt-i teng-i cân-âşûbda
Cânberdî-i mağlûb u żalâlet-mensûb ceyş-i menkûbü’ r-rüûs u hezîmet-rükûb ile gerü
Şâm cânibine mürâca>at eyleyüb, devlet-i nekbet-encâm ţâli>-i nâ-fîrûz u mežellet-
fercâm ile Waleb’ den maqhûr u me&yûs, merdûd u ma>kûs revâne oldı. Şehrde [mawśûr
u] mawbûs olan dilâverân-ı źafer-me&nûs, bahâdırân-ı nuśret-âlûs bu wâle vuqûf bulıcak
ebvâb-ı şehr-i fetw-yâba fütûw virüb, >uśâtı ta>qîb içün tedbîr, ol ţâğîlere irüşüb, ta>žîb
emrinde el bir etdiler.
Bu eŝnâda uruğ-ı Du’ l-qadr’ den müşârün-ileyh Şehsüvâr-oğlı daxı nice biñ merdân-ı
kâr-zâr ve Türkmanân-ı kîne-güžâr ile yetişüb, Wama ve Wumś diyârlarına varınca >uśâtı
qovub, irişdiklerine mecâl virmeyüb, şimşîr-i bâğî-gîr ile bâğ-ı vücûdların pejmürde
qılub, ekŝerini mürde, xûn-ı müfsidini ţarâyiq u sübül 2de sebîl idüb, sevdâ-yı salţanat-ı
Mıśır’ da muśirr olan >âśîleriñ qanlarını mânend-i Nil eylediler. Berü cânibinden >asâkir-i
ıqlîm-güşâyla paşa-yı rezm-âzmâ daxı śawâyif-i menâzil ve evrâq-ı merâwili ţûmâr-ı leyl
ü nehâr gibi ţayy qılub, qabâyil-i vawâdan3 mürûr, wavâlî-i Waleb’ e nüzûl eyledi.
Fermân-ı pâdişâh-ı cihân-muţâ> ile ol xižmete me&mûr olan ümerâ-i nâm-dâr-ı şevket-
şi>âr ile >asâkir-i cerrâr-ı şehâmet-âŝâr xıţţa-i Waleb’ de ictimâ> idüb, śawrâ u cibâl ve
püşte ü tilâl xıyâm-ı ferrux-fâl-i leşker-i deryâ-miŝâl ile mâl-â-mâl (28b) olub, sütûr-ı
ceyş-i manśûrdan suţûw-ı zemîn mestûr, eşi>a-i rimâw u sinân-ı rûw-mürûrdan śawn-ı
serâçe-i cihân pür-nûr olub, >adû-yı maqhurıñ def>-i żalâlet ü >iśyânı niyyetine dârü’ s-
selâm Şâm semtine >azîmet-i źafer-irtisâm etdiler.
Her dilâver quşanub sâz-ı seleb
Ţoldı ceyş-i Rum ile mülk-i >Arab
¡ arśar-ı pây-ı maţâyâdan zemîn
Śavılub gerd ü ğubâr idi hemîn
Nâle-i śûrnâ ve efğân-ı nefîr
Gûş-i eflâke çıqub etmişdi yir
Hây u hûy ve na>re-i şîran-ı ceng
Füswat-ı dünyâya virdi żîq u teng
Aqdı śavb-ı Şâm’ a seyl-i âdemî
Pür śadâ etdi ser-â-ser >âlemi.
Maqhûr-ı merqûmıñ xûrşîd-i śubw-sa>âdeti burc-ı zevâle intiqâl ile ğurûba qarîb olub,
vaqt-i şâmda >asker-i şûm ile Şâm’ a irişüb, tekrâr cem>iyyet-i eşrâr-ı ţuğât-ı şeâmet-
âŝâra iqdâm, tertîb-i kâr-zâr-ı hezîmet-fercâma ihtimâm etdi. Zümre-i evbâş-ı fesâd4-
ma>âşdan cemm-i ğafîr ü cem>-i keŝîr ile tertîb-i ceng ü cidâl ve ta>biye-i warb ü qıtâle
iştiğâl idüb, sûr-ı waśîn-i Şâm’ ı termîm ü iwtirâf 5 ve eknâf-ı qal>ai temhîd ü teşdîd6 ile

1
K: - ile źuhûr
2
Ü: sebîl
3
K: ΑΛŊΞŅŊ
4
A F Hk Hs K: perxâş
5
A F Hk Hs K: eţrâf
6
A Hk: teşyîd
57

muqâbeleye >azmi taśmîm eyledi. Ebvâb-ı wiśâr-ı sipihr-üstüvârı muwkem bend ü sedd
eyleyüb, ebvâb-ı duxûl u xurûcı münsedd qıldı. Esvâq-ı Dımışq’ a qapular, künc-i sûr u
xandeqde bârûlar peydâ idüb, mawallâta kûçe-bendler, ţarâyiq ü1 sübülde metersler
bünyâd eyledi. Qâbil-i mürûr u >ubûr olan mevâżı>u mesâlike ţoplar ve żarbezenler ve
tüfengler qoyub, umûr-ı wırâsetde quśûr qomayub, ri>âyet-i düstûr eyledi. Egerçi
maqhûr-ı mezbûr quvvet-i bâzûya i>timâd idüb, >asker-i źafer-mu>tâd ile rû-be-rû olmaq
ârzû iderdi. Lîkin dîde-i nâ-bînâsı kerrât ile telâţum-ı emvâc-ı deryâ-xurûş-ı >Oŝmânî,
tûfân-ı ţop-ı belâ-nişân-ı cihân-bânî müşâhede idüb, gûş-i hûşı henüz ker, sîne-i pür-
kînesi ţumţurâq-ı ra>d u berq-i tüfeng-i ğarb u şarq-sitân ile daxı mütewarrik ü mużţarr
olub, wâlet-i mağlûbiyyet ü xižlân zâyil olmışdı. Meydân-ı heycâda erbâb-ı veğayla gerü
muqâbele müstevcib-i firâr u gürîz, hengâm-ı gîrûdâr-ı qıyâmet-âŝâr-ı mübârizân-ı cân-
şikâr kendülere rûz-ı rüstexîz ola, deyü iwtiyâţdan xâlî degiller idi. Gürûh-ı ţuğât ve
cumhûr-ı buğât ile ârâ-i fâside ve tedâbîr-i kâsideleri bu vech üzre muqarrer oldı ki,
wavâlî-i Şâm’ da (29a) çıqub, >asâkir-i deryâ-cünbân u muwîţ-xurûş ile ceng ü âşûb
ideler. Şöyle ki, xûrşîd-i źafer ufq-ı murâddan ţulu>etmeyüb, ţalâyi>-i devletleri mağlûb
ola, ol taqdîrce >Acem diyârına qaçub2, ţâyife-i Qızılbaş3 cânibine intisâb4 u ilticâ5
eyleyeler. Bu tedbîr-i müsta>qibü’ d-tedmîre binâen bir kac gün öñürdiden esbâb u eŝqâl
ve evlâd u >ıyâllerin ol ţarafa6 irsâl etmişler. Bî-hûşlar, deryâ-yı wayretde ğarîq ü
medhûşlar, câm-ı şarâb-ı bağy ile mest ü serhoşlar bu ma>nâdan ğâfiller7 ve žâhiller idi
ki, verâ-yı serâ-perde-i taqdîrde mestûr olan umûr źuhûra gelüb, şeqâvet ü ţuğyân ile
etdikleri fesâd u şenâ>atıñ mükâfâtı, envâ>-ı źulm ü żalâlet ve kemâl-i bağy ü xıyânetiñ
sezâ u cezâsını görmek lâzıme-i qâ>ide-i seniyye-i İlâhîdir.
Xayr u şerr a>mâliñe olur cezâ
Cânib-i xayra dürişmekdir sezâ
Pâdişâha bağy etme tâbi>ol
Rızq-ı maqsûme ne ise qâni>ol
Źâlim olsañ źulm ü8 bî-dâd eyleseñ
Wayf u cevre ţab>ı mu>tâd eyleseñ
¡ abr eyle bir (i)ki gün gör xâliqı
Mâlikü’ l-mülk ve cihânıñ râzıqı
Gönderir bir ğâlib-i qâhir saña
Etdügiñ bir bir olur źâhir saña
>Âqıl isen źulmi >âdet eyleme
Key śaqın maźlûma töhmet eyleme
Âxiri źulmiñ vaxîm olmış durır
Źâlimiñ cânı cawîm olmış durır
Źulmi gör Cânberd’ e neyler >âqıbet
>İbret al fikr eyle sende >âqıbet.

1
F Hs K Ü: - ve
2
A F Hk Hs K: - >Acem diyârına qaçub
3
A Hk: + mežâhib-xırâş u dîn-tirâş, F Hs K: + mežâhib-xırâş
4
A Hk: + idüb anlar ki âstâne-i żalâlet-âşiyânlarına ixtiśâś u iltica
5
A Hk: - ve ilticâ
6
A F Hk Hs K: cânibe
7
A Hk: ğâfil
8
A Hk Ü: - ve
58

Bâğî-i mezbûrıñ efkâr u tedbîr-i nâ1-güzîr2-i ma>śiyet-âŝârı paşa-yı büzürg-vâr-ı fetw-


şi>ârıñ ma>lûmı olub, bedreqa-i >inâyet-i İlâhî’ den istimdâd idüb, mu>cizât-ı ważret-i
risâlet-penâha śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem3 kemâl-i istinâd eyledi. Ceyş-i yemm-cûşân
u ejder-hurûşân ile ţâyife-i câfiyeniñ4 >urûq-ı fısq u fusûqını zemîn-i vücûddan qal> u
qam>, ŝemere-i wayâtlarını tîşe-i şimşîr-i źafer-te&ŝîrle şâx-sâr-ı beqâdan qat> niyyetine
şitâbân olub, mużâfât-ı mawmiyye-i Dımışq’ dan Qaţîfe nâm menzile nüzûl eylediler.
Xüsrev-i seyyâre-gân-ı âsmân-seyrân taxt-ı şarqî-âşiyânından serây-ı ğarb5-mekâna
intiqâl idüb, nev->arûs-ı rûz-ı cihân-efrûz u6 >âlem-ârâ7 çehre-i ğarrâ-yı dil-ârâsına
niqâb-ı zülf-i wicâb-intisâb çeküb, cilve-i ţâvus-ı cemâl mawcûb olduğı demde ya>nî
dîde-i (29b) bînâ-yı nehâra kewwâl-i rûzgâr sürme-i dâc-ı źulmet-revâc çeküb, gece
irişdi. >Asâkir-i düşmen-şikâr ol şeb anda râm u qarâr etdiler. Ol güniñ ertesi ki, sene
seb> ve >işrîn ve tis>a-mie śaferü’ l-muźafferiniñ yigirmi yedinci güni se-şenbihdir,
mübâriz-i meydân-ı xâverî, gürz-gîr-i hengâme-i nûr-güsterî xink-i çarx-ı devvâra süvâr
olub, elinde nîze-i tâb-dâr-ı şa>şa>a-âŝâr ile qulle-i ufuqdan źuhûr idüb, nâm-dârân-ı
Zengbâr u Wabeş-veş-i deycûr maśâff u ma>reke-gâhdan8 verâ-yı qubbe-i Qâf’ a qaçub,
mestûr olmışdı. Ya>nî śabâw olub, ţâvus-ı zerrîn-cenâw-ı âftâb-ı >âlem-nevâz cilveye
âğâz eyledi. Ol dem-i mübârek-qademde >asker-i manśûr menzil-i mezbûrdan göçüb, iki
üc qonağı geçüb, Şâm’ a irişmek üzre iken mawrûse-i Şâm qurbında Maśţaba nâm
maqâmda >asker-i a>dânıñ ârâmı mesmû> olub, ol arayı9 ceng u warb içün ixtiyâr
eyledikleri muwaqqaq oldıqda paşa-yı peleng-kîn ü şîr-intiqâm, düstûr-ı hizebr-wamle ü
żırğâm-qıyâm südde-i sipihr-iwtişâmdan bile qoşılan xuddâm-ı ŝüreyyâ-intiźâmdan
sipâhî-oğlanları cemâ>atını ve silâwdârlar bölügini ve yemîn ü yesâr ğurebâ zümresini ve
yeñiçeri ţâyifesini âyîn-i qadîm-i >Oŝmânî ve üslûb-ı qavîm-i kişver-sitânî üzre tertîb ü
tanźîm idüb, Anaţolı’ nıñ >asker-i źafer-fer ve dilâverân-ı şecâ>at-güsterini mûmâ-ileyh
Şehsüvâr-oğlı >Ali Beg ile cânib-i yemîne, Qaraman dilâverlerini ţaraf-ı yesâra qoyub,
kişver-i Waleb leşkerini dündâr ta>yîn idüb, >asker-i nuśret-menqabet ü źafer-übbehet ile
düşmen-i hezîmet-mertebet üzre hücûm etdiler.
Bağladı śaff âśaf-ı şâh-ı cihân
Düzdiler âlâylar yer yer hemân
Çalınub śûrnâ dögildi kûslar
Görmedi işitmedi Kâvuslar
Başlarına giydi miğferler sipâh
Âhen oldı ser-te-ser tâc u külâh
Câme-i zerrîni cevşen etdiler
At u ţonı cümle âhen etdiler
Şîr-i nerler ğarq-ı pûlâd oldılar
Giydiler cümle zırh şâd oldılar

1
F Hs K Ü: - nâ
2
F Hk: gürîz
3
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
4
K: câyifeniñ
5
A Hk: ğurûb
6
Hk: - ve
7
A Hk: medâr
8
A F Hk Hs Ü: ΑŋΙ Ĝ
΄ ŏẃΏ
9
F: râyı
59

Bezm-i rezmi düzdiler âyîn ile


Ţoldı meydân merd-i düşmen-bîn ile
Başlayub cenge tüfeng-endâzlar
Evc-i rezm içre hümâ-pervâzlar
(30a) Ţoplar başladılar qıjğırmağa
Leşker-i a>dâyı yer yer qırmağa.
Bâğî-i merqûm daxı cünd-i şûm-ı żalâlet-hücûmını yemîn ü yesâr cevşen-pûş u âhen-
güžâr idüb, qalb ü cenâwını sinân-dest ü bâzû-kemân ve siper-rûy u pür-silâw Çerkes-i
nâ-fer ü nâ-felâw ile ârâste idüb, muqâbil oldı. Wamle-i evvelde ţob ve żarbezen ve
tüfeng ve şaqalos atılub, ţûfân-ı neberd âşikâr olub, rû-yi cihânı pus ţutdı. Ma>reke-gâh
dilâverân-ı nâm-dâr-ı düşmen-i nâ-bekâra güyâ şeb-i târ olmışdı ki, źulmet-i leyâl warbe
ilticâyla cân-ı belâ-âşiyânını xalâśa irgürmek isteyen aśwâb-ı ţuğyânı bedreqa-i żarbezen
ü ţob âteş-i dil-sûz u cân-âşûb ile çerâğlar yaqub, arar bulurdı. Tüfeng fındıqları, şaqalos
dâneleri, żarbezen yuvalaqları kimi peykân-ı berq gibi farq-ı >adûya ţoqınub bî-çâre,
kimi minqâr-ı ebâbîl hevâdan wicâre-i siccîl mânendi nüzûl idüb, başlarını yâre1,
cigerlerini pâre2 qılurdı. Ţâyife-i ţuğât üzerlerine sewâb-ı >ažâbdan bârân-ı memât
yağdıqça şu>le-i sinân u rimâw lem>a-i bâriqa idi 3. Gürûh-ı mekrûhıñ dîde-i merg-
dîdelerini xıyre ü bî-nûr iderdi. Tîrler peykân-ı ciger-rîz ü dil-gîr ile güyâ sihâm-ı qaża
idi 4, sîne-i erbâb-ı kînede maqâm ţutub, künc-i gencîne-i câna girmiş düzd-i bî-emân
gibi revzene-i rûwı delüb, genc-i revânı ţaşraya revân iderdi. Bahâdırân-ı jüpîn-âyîn ü
pîrûz-rûz ve Ferîdûn-fâl ü Ferrux-feriñ ellerinde gürz-i girân-żarb-ı şeş-per farq u dûş-ı
düşmene ţoqındıqça başlarını dâne-i waşxâş mânendi xurd ve zîr u zeber iderdi. Sâ>id-i
baxt-ı müsâ>id her mücâhidde şimşîr-i pûlâd-nijâd ve tîğ-ı tîz-i âhen-nihâd mâr-ı zehr-
efşân u zehre5-xuvâr gibi niyâm-ı ejder-maqâmdan çıqub, ebdân u a>żâ-i liyâma
irişdikçe kelle-i cîfe-cüŝŝeleriyle a>nâq-ı śâwib-şiqâqı qaţ> u şaqq idüb, dem-rîz ü xûn-
âşâm olurdı. ¡ awn-ı basîţ-i ma>reke-gâh-ı âdem-tebâh lâşe-i evbâş-ı cündîden püşte ü
tilâl, śuffe6-i śawra ve sîne-i hâmûn küşte-i ecsâd-ı śâwib-fesâd-ı Çerkes’ den memlû u
mâl-â-mâl idi. Tâzî-süvâr u xancer-güžâr bahâdırlar bebr-i demân ve şîr-i jiyân gibi
>inân-ı tûsen7-i şihâb-şitâb u berq-ıżţırâbların śayd u şikâr-ı a>dâya śarf etdiklerince
(30b) güm-râh u siyeh-rûlar reme-i gûsfend ü âhûlar gibi ürküb, żarbe-i warbe-i erbâb-ı
warbden berg-i rîzân gibi kimi xâke ğaltân ve kimi gürîzân olurdı. Bâzâr-ı gîrûdâr içre
>ömr ü emel metâ>ını dellâl-ı ecel âxir mezâd idicek vuśle-i câna şimşîrden ğayrı xarîdâr
bulunmazdı.
Na>re-i tob u tüfeng ü żarbezen
>Asker-i nâ-merdi etdi cümle zen
Nebl-i tîr ve qabża-i qavs u kemân
Qâbıż-ı >ömr idi bî-şekk ü gümân
Oqlar peykânla peyk-i ecel
Bir dem içre qaţ>ider ţûl-i emel

1
A F Hk Hs K: pâre
2
A F Hk Hs K: yâre
3
A Hk: + ki
4
A Hk Hs K: + ki feżâ, F: - qażâ idi, + feżâ
5
F Hs K: zehr
6
F: śawîfe
7
K: ŜΜ΄
60

Sâqî-i xûn xor olub şimşîr-i tîz


Qâtil-i ser-mest1 idi ve cür>a-rîz
Rezm wammâmında dellâk idi tîğ
Kesmege başın >adûnıñ bî-dirîğ
Câ-yı sehm-i cân-sitân u tünd-xû
Revzen oldı çıqmağa cân-ı >adû
Yeryüzini cûy-i xûn-âb etdiler
Teşne iken xâkı sîr-âb etdiler
Bawr-i xûn oldıqça cûşan dem-be-dem
Oldı âdem ğarqa-i deryâ-yı dem.
İbtidâ-yı ţulû>-ı mihr-i >âlem-arâ ve evvel-i źuhûr-ı żawve-i kübrâdan avân-ı ceng ü cidâl
vaqt-i źuhr u zevâlden geçüb, seyr-i cemşîd-i >arśa-i âsmânî mawall-i >aśra irişdikde
te&yîd-i Bâr’ ı >azze ve celle2 yârı qılub, nesîm-i nuśret mehebb-i sa>âdetden tenessüm,
çehre-i fetw dendâne-i źafer gösterüb tebessüm eyledi. Wizb-i dîn zümre-i münâfıqîne
ğâlib ü manśûr, gürûh-ı şeyâţîn-i mežellet-qarîn mağlûb u maqhûr, a>lâm-ı pâdişâh-ı
İslâm farq-ı ferqadân-ı çarx-ı berînden berter, râyât-ı hezîmet-âyât-ı >uśât u liyâm esfel-i
sâfilîn, qahr u nekbetde meksûr u nigûn-ser oldı. Ma>reke-gâh-ı źafer-dest-gâhda >âśî-i
ma>śiyet-penâh loqma-i şimşîr-i sipâh vâqi> olub, mürg-i cân-ı cawîm-menzili âşiyân-ı
dârü’ l-bevâra perîde, ser-i bî-sa>âdeti ten-i şeqâvet-mertebetden xak-ı mežellete bürîde
düşdi. Tevâbi>-i hezîmet-awvâlini >asâkir-i ferxunde-fâl ţu>me3-i tîğ-i merdüm-nevâl
qılub, cümle erbâb-ı xižlânı pây-mâl-i sümm-i semend-i źafer-peyvend eylediler.
Çekse źâlim źulm-i tîğın âdeme
Kendü tîğıyla irişür ol deme
Źâlimiñ >ömrini az etmiş celîl
Devletiniñ müddeti olur qalîl
Źulmdür vîrân iden mülketleri
Źulmdür maqhûr iden devletleri
(31a) Luţf qıl nâ-mihr-bânlıq xoş degil
Yaxşılıq eyle yamanlıq xoş degil
Wâl-i Cânberdî saña örnek durır
>Âkıl olmaz şerre mâyil tek ţurır.
Gürûh-ı >uśât-ı Çerâkese şimşîr-i âb-dâr-ı >âśî-şikâra >alef düşüb, >âśî-i mezbûrıñ awvâli
ber-ţaraf olıcaq axbâr-ı fütûw-âŝâr u meserret-şi>ârı ważret-i pâdişâh-ı kâm-kâr-ı gerdûn-
medârıñ xalleda’ llâhu źılâle ma>deletihî >alâ-kâffeti’ l-müslimîn4 âstâne-i sa>âdet-
âşiyânları śavbına inbâ qılub, >asâkir-i cerrâr-ı nâm-dâr-ı fetw5-iştihârla paşa-yı büzürg-
vâr mawrûse-i Şâm’ a girüb, qarâr eyledi. Eknâf-ı memâlik, cümle büldân u mesâlik ber-
karâr-ı sâbık eyâdî-i nüvvâb-ı kâm-yâbda maźbûţ, riqâb-ı meşâyix ve >Urbân-ı beriyye
bel kâffe-i berâyâ silsile-i inqıyâd ile merbûţ vâki> oldı. İrsâl olınan qâśid-i mücâhid-i
źafer-müsâ>id pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâhıñ der-gâh-ı >âlem-penâhlarına vuśûl bulıcak

1
A Hk: bed-mest
2
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
3
F Hs Ü: Ηẃΐǻ
4
Allah adaletinin gölgesini bütün Müslümanlar üzerinde dâim etsin.
5
K: - fetw
61

axbâr-ı fetw ve güşâd-ı Şâm1 ile pâdişâh-ı Kisrâ-ğulâm u Cemşîd-iwtişâm ferâw-nâk u


şâd-kâm olub, cümle enâm sürûr-ı tâm ile mesrûr u dil-şâd oldılar.
Evvel-i sâl-i cülûs-i yümn-ittiśâl içre naśr-ı žü’ l-celâl ve vâhibü’ l-âmâl >azze naśruhû2
hażret-i şehriyâr-ı nuśret-âŝârıñ quvvet-i ţâli>-i hümâyûnlarına mübârek-fâl vâqi> olub,
erbâb-ı keşf ü kerâmet pâdişâh-ı śâwib-qırân u nuśret-âyâtıñ wükm-i sa>âdet-
hümâyûnları3 şeş-cihâna nâfiž olmağa işâret ü beşâret etdiler.
Vilâyet-i dârü’ s-selâm Şâm beglerbegiligi Anaţolı emîrü’ l-ümerâsı Ayas Paşa’ ya tefvîż
buyurılub, aña müte>alliq olan memâlike daxı câ-be-câ begler ta>yîn olınub, awkâm-ı
cihân-muţâ>la menşûrlar gönderildi. Xâţır-ı >âţır-ı pâdişâh-ı źafer-meâŝir cânib-i ğarbda
>iśyân iden kâfiriñ daxı qahr u intiqâmı xuśûsına müteveccih ü mâyil olmağın paşa-yı
düşmen-sitân ile qoşılan der-gâh-ı mu>allâ qulları ve yeñiçeriler mu>accelen bâr-gâh-ı
a>lâya gelmek emr olındı.
Mûmâ-ileyh paşa daxı sâyir >asâkir-i źafer-maźâhir birle Şâm’ dan göçüb, berüye
müteveccih olduğı eŝnâda meger ki, sâbıqâ xâqân-ı firdevs-âşiyân merwûm Sulţân Selîm
Xân-ı kâm-rânıñ >aleyhi’ r-rawmete ve’ l-ğufrân4 intiqâli xaberleri 5 >Acem şâhınıñ6
mesmû>ı olıcaq muwârebe-i Çaldıran’ da mecrûw olan >urûq-ı menba>ü’ l-fusûqı
mütewarrik ü cünbân, gîrûdâr-ı ma>reke-gâh-ı qıyâmet-nişânda hezîmet ü xižlân (31b)
dest-gîri olub, hezâr cehdle dâmen-i xalâśa düşen cân-ı bî-emânı mutażaccir ü
mużţaribü’ l->inân olub, >ale’ l-xuśûś bu cânibde Cânberdî’ niñ fetret ü inqılâbı7 olmağla8
sipâh-ı şeyâţîn-penâh cem>ine mübâşeret etdügi ma>lûm olıcak mûmâ-ileyh paşa dilîrân-
ı memâlik-güşâyla xıţţa-i Qayśeriyye’ de9 wudûd-ı memâlik-i mawmiyye-i pâdişâhîniñ
xıfź u wırâsetinde olub, nâ-gâh şarq-ı fitne-ğarq ţarafından şerer-i nâyire-i şerr źuhûr
idüb, ejder-i fesâd-fer ser qaldurırsa şimşîr-i xûn-âb-ı dilâverân-ı kâm-yâb ile şu>le-i
nâr-ı żalâlet âŝârı bî-nûr, tiryâq-ı tîğ ve xancer-i ceng-âverân-ı Rüstem-peyker birle
zehr-i mâr-ı şeqâvet-şi>ârı dâyire-i te&ŝîrden dûr u maqhûr etmek emr olındı. Vaqtâ ki,
eknâf-ı Şâm’ da ţâyife-i nekbet-fercâm >asâkir-i fîrûzî-maźâhir birle muqâbil olub,
gürûh-ı mekrûh-ı >uśât >arśa-i >araśât-[nişân]-ı cengde pây-mâl-i sümm-i semend-i kûh-
şükûh olmağla zâviye-i zemîne nüzûl idüb, vech-i ma>âşları nuqûd-ı memâtdan10 ta>yîn
olınub, noqţa-i wayâtları eźfâr-ı mevt11 ile śafwa12-i vücûddan tirâş olındı. Bu awvâl-i
dehşet-miŝâl 13 sem>-i evbâş-ı Erdebîl’ e irişüb, pâdişâh-ı rub>-ı meskûnıñ âftâb-ı
devletleri qulle-i Qâf-ı źaferden ţulû> idüb, envâr-ı sa>âdet-âŝârları ile rû-yi cihân
münevver ü tâbân olduğı ma>lûmları olıcaq bâzû-yı aqdâmlarında tâb u tüvân qalmayub,
1
F: paşa
2
Yardımı bol olsun.
3
A Hk: simâtları
4
(Allah’ın) rahmet ve merhameti onun üzerine olsun.
5
A Hk: + merz ü bûm-ı kişver-i žerbâycân-ı bûm-âşiyânda şâh-ı şeâmet-hücûm adına olan İsma>îl-i
Erdebîl-i želîliñ (Hk: bî-delîliñ)
6
A Hk: - >Acem şâhınıñ
7
A Hk: + âstâne-i żalâlet-iftixârına intisâbı daxı olıcaq hûş-ı medhûşı dîg-i ţabî>at-ı mefsedet-siriştinde
nîrân-ı şürûr u fesâd ile ğaleyân u cûş idüb
8
A Hk: - olmağla
9
A Hk Hs K: + gelüb
10
A F Hk Hs K: >ademden
11
A F Hk Hs K: memât
12
F Hs Ü: Η℮ĸŲ, K: śawîfe
13
A F Hk Hs K: meâl
62

bâśıra-i ihtimâmları süst ü bî-mecâl olub, istîlâ-yı hümûm u ğumûmdan derece-i helâke
irişüb, yaylaq adına Tebrîz’ den öte cânibe gitdügi istimâ>olındıqda paşa-yı mûmâ-ileyh
daxı leşker-i ŝüreyyâ-ictimâ>la Qayśeriyye civârında Ercis dimekle meşhûr yaylaqda
tevaqquf etmek buyurılub, wükm-i hümâyûn irsâl olındı.

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı źafer-mu>tâd ceyş-i pûlâd-nihâd ile1 qal>a-i maśûne-i


Belğırad-ı cennet-âbâdı fetwetdikleridir
Ważret-i pâdişâh-ı dîn-penâh u şer>-dest-gâh müeyyed-min->indi’ llâh olub, âftâb-ı
devletleri ufq-ı sa>âdet-tutuq-ı âxirü’ z-zemândan ţulû> idüb, śafawât-ı âyîn2-i dîn3-i
mübîn-i Seyyidü’ l-mürselîn şa>şa>a-i şimşîr-i berq-qarînleri ile münevver ü tâbân,
leme>ât-ı sâţı>a-i tîğ-i fetw-âyâtları beyne’l-mağribeyn ve’ l-maşrıqeyn lâmi> u
nümâyândır. Egerçi pâdişâh-ı merwûm u mebrûr, xıdîv-i xuld4-mekîn ü firdevs- (32a)
mekân u enîs-wûr, şâh-bâz-ı evc-i behişt ve hümâ-yı âşiyân-ı quśûr, ğarîq-i deryâ-yı
rawmet-i Melik-i ğafûr, şâh-ı memâlik-sitân u5 kişver-güşâ, fâtiwü’ l-eqâlîm, qahramân-ı
qâhire, śâwibü’ l-hücceti’ l-bâhire Sulţân Selîm enâra’ llâhu bürhânehû el-melikü’ r-rawîm6
serîr-i mübârek-âŝâr u źafer-te&ŝîre cülûs-ı hümâyûn idüb, evreng-i sa>âdet-direng-i
>Oŝmânî maqdem-i meymûn-ı xilâfet-maqrûnları vâqi>olaldan tesxîr-i memâlik-i A>câm
u >Iraq melwûź-ı xâţır-ı >âţır-ı ilhâm-ittifâqları, güşâd-ı kişver-i Fars u Xorasan bel xıţţa-i
Xıţây u Çin ü Hindistân manźûr-ı żamîr-i münîr7-i âftâb-raxşânları olmışdı. Wattâ bir
def>a şemme-i iltifâtları ile şâh-ı şarq hâmûn-ı Çaldıran’ da ceng-i sipâh-ı te&yîd-yemîn ü
źafer-yesâr u fetw-farqdan nâlân u gürîzân8, deryâ-yı wayretde ğarq ve def>a-i uxrâda
žerre-i nigerânları źuhûrı ile sulţân-ı Mıśır ve memâlik-i >Arab Qanśu Ğavri śawra-yı
Waleb’ de muqâbele-i mübârizân-ı qıyâmet-nişânda hezâr ta>ab çeküb, axirü’ l-emr es-
sexâ mâ-melek muqteżâsınca revânını sümm-i semend-i pâdişâh-ı źafer-mende revân
idüb, cânını belek çekmişdi. Taqdîr-i Wayy-ı qadîr ile celle >ani’ ş-şebîh ve’ n-naźîr9
avân-ı salţanatları imtidâd bulsa ğâlibâ zemân-ı qalîlde tedbîr-i güzîn ile cümle rub>-ı
meskûnı zîr-nigîn idüb, saţvet-i qahramânî ve şevket-i cihân-bânî birle eknâf-ı heft-
ıqlîmi Qâf-tâ-be-Kâf musaxxar-ı şimşîr-i źafer-qarîn iderlerdi. Ammâ pâdişâh-ı ğazâ-
penâh u mücâhidîn-sipâh xalleda’ llâhu mülkehû ve ebqâhu10 ważretleri nişîmen-i
sa>âdet-âşiyân-ı taxt źıll-i [hümâ-sâye]-i hümâyûn-baxtlarıyla müstes>ad u sûd-mend
oldıqda mawżâ ibtiğâ-i merżât-ı Waqq ve imtiŝâl-i müfteriżât-ı Vâcibü’ l-muţlaq içün
te>âlâ şânuhû ve >amme birruhû ve iwsânuhû11 ţarîqa-i âbâ ve ecdâd-ı cihâd-
mu>tâdlarına sâlik olub, evqât-ı xilâfet-âyâtları qahr-ı a>dâ-yı dîne maśrûf, >inân-ı
>azîmet-i meymenet-xâśśiyyetleri ižlâl-i erbâb-ı żalâl ü müşrikîne ma>ţûf olmak mir’ ât-ı
żamâyir-i waqâyıq-bîn ve âyine-i ţabâyi>-i daqâyıq-qarînlerinde çehre-nümâ u śûret-güşâ

1
A: - ceyş-i pûlâd-nihâd ile
2
A Hk: âyât
3
A F Hk Hs K: - dîn
4
Hk: behişt
5
F Hs K Ü: - ve
6
Rahim olan Allah delilini nurlandırsın.
7
F: - münîr
8
A F Hk Hs K: + mânend-i Fir>avn, - nâlân u gürîzân
9
Eşi ve benzeri olmayan.
10
Allah mülkünü dâim etsin ve onu bâkî kılsın.
11
Şânı yüce olsun, ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
63

vâki>olduğı eclden dağdağa-i >uśât-ı Şâm’ dan ferâğ müyesser oldığı gibi niyyet-i xayr-
xâtimetleri śavb-ı ğazâya muqarrer oldı.1
Xuśûśen derece-i sâbıqada mesţûr olduğı üzre berberü-şân2 mesîwâ-nişân naśârâ, zümre-
i küffâr-ı füccâr-ı saqar-medâr u siccîn-ârâdan fırqa-i Üngürus-ı menwûs qıralı olan
Lavoş-ı me&yûs3 ki, qıśśa-i >iśyânı (32b) wikâyet, mâ-cerâ-yı bağy ü ţuğyânı basţ4 u
rivâyet olınmışdı. Kemâl-i ğayret-i cihân-bânî ve vufûr-ı wamiyyet5-i kişver-sitânî
müteqâżî ü müsted>î oldı ki, mâr-ı mağrûr ve kelb-i mezbûrıñ ser ü dünbâl-i cünbânı
kûpâl ü gürz-i girân-ı ehl-i îmân ile xurd u maqhûr ola.6 Binâen->alâ-hâžâ fermân-ı
>aliyyü’ ş-şân-ı pâdişâh-ı kâfir-qahr u müşrik-sitân şeref-śudûr buldı ki: “ Rumili’ niñ
>asâkir-i cihâd-meâŝiri cem>olınub, tertîb-i umûr-ı ğazâ olına.” 7
Rumili beglerbegisi Ahmed Paşa İpśala’ ya teveccüh idüb, ümerâ-i >atebe-i >âlem-ârâdan
śâhib-i livâ olan beglere müstaqill śabâ-seyr ü bâd->inân ulaqlar ile awkâm-ı cihân-muţâ>
gönderildi. Öte yaqada vâqi> olan awvâl-i wudûd-ı memâlik, wıfź u wırâset-i ţuruq u
mesâlik müşârün-ileyh Ferhâd Paşa’ ya tefvîż olınub, Anaţolı, Rum ve Qaraman,
vilâyet-i Du’ l-qâdıriyye ve Ramażâniyye, Şâm ve Waleb ve Diyar-bekir ve Kürdistân ve

1
“ Aqın beglerine ve aqıncı leşkerine beşâret-i icâzet varıb, işâret oldı ki, wimâ-yı wimâyet-i žimmet ü
emânda olmayan küffâr-ı bed-gümânıñ mekânlarına ve ol bed-girdârlarıñ dârlarına ılğar ideler.” , Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 2a.
2
K: ĜŪΑΛŏġŏġ
3
“ Üngürus qıralı Lavoş nâm medhûş nehr-i Âśi gibi ţuğyânla cûş u xurûş idüb, xarâc ţalebine varan
çavuş alıqomağın tedârüki lâzım oldı.” Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 218b.
4
K: basîţ
5
A F Hk Hs K Ü: + ve
6
“1520 yılının sonunda Buda’ya gelen Kanunî’nin elçisi, Selim’in vefat ettiğini ve yeni padişahın mevcut
barışı uzatmak istediğini bildirdi. Fakat Macarlar, Türklerin barış teklifini reddettiler ve elçiyi hapse
attılar, padişahın teklifine cevap vermediler. Elçiye de kötü muamele ettiler. Padişahın barış teklifine
cevap vermeyen Macar sarayı acele ile Hristiyan devletlerden yardım isteğinde bulundu. Kanunî elbette,
teklifin reddedilmesini bir harp hazırlığı saydı.”, Geza Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, çev. Şerif
Baştav, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1988, s.29-30.
“ Hısn-ı hasîn-i Belgırad’ı a>dâ-i bed-nihâd elinden almak ve cedd-i büzürgvâr-ı cennet-mihâdı Sultân
Mehemmed Hân...’ un intikâmını yirine getürmekle, âleme velvele salmak maksûd-ı fu>âdı olmağın” ,
Hasan Bey-Zâde, Hasan Bey-Zâde Târîhi, C. II, s. 17.
“ Mežkûr mağrûr-ı nekbet-meâliñ ki, ne âstân-ı sa>âdet-âşiyâna rüsül irśâl idüb, îśâl-i mâl iderdi ve ne
qabûl-i bâc u xarâca iqbâl iderdi, bünyân-ı eyvân-ı şevketini vîrân etmege śamîm-i bâlden >azmi taśmîm
qıldı.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 4a.
“ Üngürus qıralı daxı Sulţân Selîm’e olan >ahdini naqż idüb, muxâlefet itdi.” Sultan Süleyman bu haberi
işitince vezirlerine Allah yolunda cihad için askeri toplamalarını emretti, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i
Osmân, s. 296.
“ Muqaddemâ sa>âdetlü pâdişâh-ı gerdûn-vaqâr qıral-ı żalâlet-şi>âr ţarafına risâlet ţarîqiyle bir çavuş
göndermişdi. Çavuşa ihânet-i bisyâr olınmağla qıralıñ taxtı olan Budun’a degin çapqun ve ılğar niyyetiyle
bu sefer-i hümâyûna teveccüh olınmışdı.”, Peçevî, Tarih-i Peçevî, s. 69-70.
“Belgrad kalesini kötü yaratılışlı düşmanın elinden almak ve büyük dedesi Sultan Mehmed Han mağfurun
Belgrad intikamını yerine getirmek için”, Solak-zâde, Solak-Zâde Tarihi, s. 120.
Sultan Süleyman gazi ve şehitlerin sevap mertebelerini elde etmek için Sultan Selim zamanında Batı’ya
kapanan gaza kapısını açmaya niyetlendi. Padişahın kırala doğru hareket etmesinin sebebi ise halife
olduğu zaman kendisine halifelik hediyesinin gönderilmemesiydi… Budin’i fethedip, Macaristan kıralını
öldürmekti, Tabib Ramazan, Er-Risâle El-Fethiyye Es-Süleymâniyye, T.S.M.K., Revan Koleksiyonu, No:
1279, v. 33b, 45b, 48a.
7
Anadolu kadılarına şu hüküm gönderildi: “ Ol memâlikde bulınan develeri sürüb, çıqdıqları günden kirâ
ta>yîn idüb, Rumili cânibine geçürüb, nüzl ü žaxîre tawmîl eylemek içün ordu-yı hümâyûna varalar.”,
Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 13a.
64

Gürcistân >askerleri aña qoşılub1, merz ü bûm-ı Mıśır ve Wicaz ve Śa>îd ve Yemen,
cânib-i Waremeyn-i muwteremeyn ve ţaraf-ı Cidde ve Zebîd ve >Aden umûrı vâlî-i
Qâhire Xayr Beg dâmet ma>âlîhi 2niñ ârâ-i śâyibesine taqlîd olındı.3
Ve deñiz yüziniñ wıfź u wırâseti içün daxı kûh-miŝâl lenger-hilâl kökeler, neheng-
śalâbet, ejder-mehâbet bâşterteler ve qadırğalar tertîb olınub, >asâkir-i medâyin-qahr u
kişver-fetw ile sefâyin-i [źafer-qarâyin] ţoldurıb, Deryâ-yı Axżar sevâd-ı süfün-i ejder-
peyker, beyâż-ı bâd-bân-ı sewâb-manźardan śıfat-ı leyl ü nehâr bağlayub, nümûne-i faśl-
ı bahâr olmışdı. Müsâfirân-ı bawr gezend-i eşrâr-ı küffâr-ı Firenk’ den maśûn olmağ içün
irsâl olındı.
Ve vilâyet-i Üngürus’ da enhâr-ı >aźîme olub, wuśûśen âb-ı deryâ-intisâb Tuna ki, a>źam-
ı enhâr-ı >ibret-meşwûn olub, Fırat ve Nil ve Ceywun’ dan >amîq ü efzûndır. Ekŝer wuśûn-
ı mawrûs-ı Üngürus mežkûr Tuna üzerinde olub, fe-lâ-cerem tesxîr-i qılâ>-ı memleket-
intifâ> içün śu yüzinden daxı fülk-i felek-ittisâ> mühimm ü lâzım ola, deyü iwtiyâţ
olınub, ol maślawat içün ţob-meşwûn, âdem-derûn elli miqdârı güzîde ü fâyiq, yügrük ü
a>lâ qayıqlar ile4 daxı >asker-i kişver-sûz u ceng-efrûz ta>yîn olınub, mehere-i erbâb-ı
bawrden yemm-seyr ü deryâ-enîs ü keştî-celîs merwûm5 Dânişmend Reîs qoşılub,
fermân olındı ki: “ Deryâ-yı Sevâd’ dan >azm idüb, Tuna śuyına (33a) girüb, añda wâżır
ola” 6. Ve žikr olınan Tuna ile Sava ŝuyı üzerlerinde daxı memâlik-i mawmiyye-i
pâdişâhîde dört yüz qıt>a at gemileri yapdırmak içün ümerâya emr-i hümâyûn śâdır
olub, xuddâm-ı bâr-gâh-ı berin7-iştibâh gönderildi.
Cümle-i mehâmm u meśâliw-i salţanat, kâffe-i mâ-lâ-büdd ü mâ-yuwtâc-ı xilâfet kemâ-
yenbağî tedârük olınub8, >umûmen xuddâm-ı encüm-niźâm-ı südde-i sipihr-iwtişâm

1
Şah tarafından bir fesad zuhur ederse def’ine hazır olmak için vezir Ferhat Paşa tayin olunub, bütün
Anadolu, Rum, Karaman, Zülqadir, Ramażan, Şam, Haleb, Gürcistan ve Kürdistan askeri ile bir münasib
yerde muhasara emrine kıyam etmek emredildi, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 218b-219a, Karaçelebi-zâde,
Süleyman-nâme, s. 23.
“ Ferhâd Paşa daxı mawrûse-i Dımışq’ dan nehżat eyleyüb, Qayśeriyye wavâlîsine gelüb, Anaţolı ve
Qaraman ve Rum ve Du’ l-qadir ve diyâr-ı Waleb >askeri ile wudûd-ı memâliki muwâfaźat qılalar. Tâ ki, ol
memâlik re>âyâsıñ sâwa-i awvâline ğubâr-ı ixtilâl qonmaya.”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman,
v. 12b.
Azerbaycan taraflarından gelecek bir saldırıya karşı Kayseri’de bulunması emredilen üçüncü vezir Ferhat
Paşa’ya Anadolu’nun önde gelen beyleri ve komutanları ile Karaman ve Rum beylerbeylerinin beyleri ve
askeri, Zulkadirli Şehsüvar-oğlu Ali Bey’in beyleri ve askerleri koşuldu. Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v.
8a-8b.
2
Şerefi dâim olsun.
3
Arap ve Acem taraflarında fesad rüzgarı esip, memleketde kargaşa olmasın, diye o taraflarda olan
idarecilere ferman gönderildi ki: “ Serdârlar ve sâlârlar diyârlarında ţuralar. Wimâyet-i vilâyet ve ri>âyet-i
ra>iyyet maślawatıñ muqteżâ-yı rây-ı wikmet-ârây üzerine göreler.” Mısır ve Hicaz melikü’l-ümerâsı Hayr
Bey’e, Şam melikü’l-ümerâsına, Diyarbakır melikü’l-ümerâsı Muhammed Paşa’ya gönderilen fermanlar
için bkz. Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 7a-8a. Ayrıca Tatar hanına ve harac-güzar Boğdan ve Eflak
idarecilerine gönderilen fermanlar için bkz. Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 10a.
4
K: - ile
5
A Hk Hs K: - merwûm
6
“ İslambol’ dan niçe pâre qayıqlar donadub, deñiz yüzinden Ţuna’ ya gönderüb ve dört yüz miqdârı >araba
ile żarbezenler” ekledi. Dahası iki fil süsleyerek bunlara ekledi, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 297.
Bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 13a.
7
A: felek, Hk: naśr
8
Sultan Süleyman sefere çıkmadan önce babası Sultan Selim için yapılacak olan cami, türbe ve imaretin
yapımına başlanmasını emretti, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 13b.
65

dârü’ s-salţanati’ l->aliyye mawrûse-i Qosţanţiniyye’ de śıynet >ani’ l-beliyye1 müctemi>


olub, ważret-i pâdişâh-ı śâfî-żamîr ü pâk-i>tiqâd (u) >Osmânî-nijâd wuśûl-i murâdda
iste>înû min-ehli’ l-qubûr2 emrine inqıyâd gösterüb, aśwâb-ı hidâyet-intisâb-ı ważret-i
risâlet-niśâbdan śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem3 türbe-i muqaddese-i Ebû Eyyûb-i
Enśârî’ niñ >aleyhi rawmeti’ l-Bârî4 ziyâret-i bâ-berekâtı ile müstes>ad olub, ba>dehû
ervâw-ı muţahhara-i ecdâd-ı mağfiret-nihâddan istimdâd idüb, sezâ-vâr-ı rawmet-i bî-
niyâzî fâtiw-i Qosţanţiniyye merwûm Sulţân Muwammed Xân Ğâzî’ niñ enâra’ llâhu
bürhânehû5 ve cenâb-ı cennet-mekân cedd-i büzürg-vâr-ı xuld-âşiyân merwûm Sulţân
Bâyezîd Xân’ ıñ eskenehu’ llâhu a>lâ6 ğurefi’ l-cinân7 ve ważret-i firdevs-menzil ü wavrâ-
celîs Sulţân Selîm-i quds-maqâm u quddûsî8-enîsiñ nevvera’ llâhu merqadehû9 >alâ-wide
mażca>-ı nûr-maţla>larını teşrîf-i hümâyûn buyurıb, qırâat-ı Qur’ ân-ı qadîm-i Rabbânî ve
tilâvet-i âyât-ı kerîme-i Sübhânî’ den śoñra erbâb-ı iwtiyâc u fuqarâya mâl-ı bî-gerân
taśadduq u iwsân eylediler.
Sene seb>ve >işrîn ve tis>a-mie cemâžiye’ l-âxirîniñ on birinci güni otaq-ı keyvân-niţâq-ı
xüsrevânî hezâr ţanţana-i gîtî-sitânî ve waşmet ü şevket-i śâwib-qırânî birle Walqalu
Bıñar’ a qondı.10 Ol şeb âvâ-yı celâcil ve hengâme-i zil ve zemzeme-i ceresden mizâc-ı
rûzgâra >ârıża-i żîqü’ n-nefes >ârıż olub, xadem ü waşem-i >asâkir-i yemm-şiyem, awmâl ü
eŝqâl-i cebe-xâne-i deryâ-miŝâl ile ţulû>-ı śubw-ı źafer-ittiśâle degin ţarâyik ü sübül
memlû u mâl-â-mâl olmışdı. ¡ ubw-dem ki, sipeh-sâlâr-ı nûr-sipâh-ı sipihr-i çârüm tawt-ı
zerrîn-i zeberced-serîr-i qubbe-i ţâremde xink-i devvâr-ı çarx-medâr u nehâr-ruxsâra
süvâr olub, şâh-ı zeng-bâr-ı źulmet-mevâkib-i leyl cünd-i nücûm u kevâkib birle gürîze
meyl idüb, ţalâyi>-i deycûra inhizâm u fütûr gelmişdi. Ol śabâw-ı felâw-inşirâwda ważret-i
pâdişâh-ı naśr-cenâh u źafer-iftitâwıñ (33b) xalleda’ llâhu mülkehû11 teveccüh-i
hümâyûn-ı fetw-maqrûnları muqarrer olıcak efvâc-ı sipâh-ı deryâ-emvâc mütewarrik
olub, siper-bâzû u şîr-nîrû, sinân-dest, müşrik-şikest, miğfer-külâh, cevşen-penâh, tîr-

“ Sulţân Süleymân babası nâmına inşasına başlanan câmi>iñ ilk ţaşını atdıqdan”, Purgstall J. F. Von
Hammer, Devlet-i Osmaniyye Tarihi, C. 5, Çev. Muhammed Ata, Selanik Matbaası, İstanbul 1330, s. 15.
Bu esnada Karaman beylerbeyi Şâdî Paşa’dan şikayet geldi. Padişah, yapılan araştırma sonucunda
kendisini azlederek Karaman beylerbeyliğini Halep sancağı beyi Kâsım Paşa’ya verdi, Bostan Çelebi,
Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 14a.
Eflak ve Kara Boğdan beylerinden elçi gelip, zimmetlerinde olan haracı getirdiler, Bostan Çelebi,
Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 14b.
1
Felaketden korunsun.
2
Ölülerden yardım isteyiniz.
3
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
4
Allah’ın rahmeti üzerine olsun.
5
Allah delilini nurlandırsın.
6
K: >alâ
7
Allah onu cennetlerin en yüksek köşklerinde ikamet ettirsin.
8
A Hk: qudsî
9
Allah mezarını nurlandırsın.
10
“ Fî 11 cemâdi’l-âxire sene 927 yevmü’ s-sebt, fî 18 mayıs sa>adetle Belğırad seferine göçüb, Walqalu
Bıñar’ a qondı”, Feridun Ahmed Paşa, Mecmua-i Münşeât-ı Feridun Bey, s. 507; Bostan Çelebi, Gazavât-ı
Sultan Süleyman, v. 15b; Faris Çerçi, Hizânetü’l-İnşâ, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 1991, v. 12a; Hasan Bey-Zâde, Hasan Bey-Zâde Târîhi, C. II, s. 17; Karaçelebi-zâde,
Süleyman-nâme, s. 24.
“ Cemâdiye’ l-âxiriñ evâyilinde… taxt-gâhından çıqub… şâh-ı âsmân-bâr-gâh qonağına nüzûl ü wulûl idüb,
otağına qondı.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 12a.
11
Allah mülkünü dâim etsin.
66

keş-bend, śâwib-kemend, kemân-miyân, şimşîr-keşân, şeş-per-zîn ü qûtâs-zeyn, ejder-


süvâr, baxtiyâr u kâm-kâr civânlar, dilîrler, düşmen-gîrler, a>dâ-sitânlar, qahramân-
nişânlar, Rüstem-śalâbetler, Dârâ-şevketler, Nerîman-heybetler, Cemşîd-śavletler,
sipâhî-oğlanları gürûhı ve silâwdârlar bölügi, yemîn ü yesâr >ulûfeciler cemâ>ati, śağ ve
śol ğarîb yigitleri meydân-ı Dîvân-ı âsmân-füswatde fevc fevc, qat-ber-qat, gürûh gürûh,
cem> cem> ţurub, der-gâh-ı mu>allâda alaylar düzdiler. Ra>d-śadâ, berq-peydâ, tüfeng-
zen, zırh-pîrehen, hizebr-mest, nacaq-dest, śâwib-warbe1, peleng-śadme, arslan-wamle,
rezme cüst, warbe qavî, cenge çâlâk ve gîrûdâra cerî on iki biñ miqdârı güzîde piyâde2
yeñiçeri bölük bölük, śaff-ber-śaff, ţulub-ber-ţulub qoşunlar bağladılar. Derûn-ı bâb-ı
hümâyûnda vâqi>olan >arśa3-i hâmûn xod üsküf-pûş u kemân-der-âğûş, tîr-endâz, [ser-
efrâz], sefîd-dâmen, âhen-pîrâhen, sa>d-delîl ü naśr-sebîl 4 ve yümn-qarîn, źafer-yesâr u
fetw-yemîn śolaqlar ile ţolub, elvân-ı ğarîbede reng-â-reng otağalar ile müzeyyen altun
tâclar güyâ deryâ-yı mevvâc idi ki, leme>ât-ı dehşet-âyâtı şa>şa>a-i xûrşîd-i cihân-tâba
mümâŝil olmışdı. Bâd-güžerân, nesîm-seyrân, hilâl-ni>âl, Burâq-miŝâl, berq-revân, tîz-
devân, âdem-ţab>u merdüm-sîmâ u raxş-endâm, muraśśa>-zîn ü sîm-rikâb u zerrîn-licâm
>Arabî ve Şâmî5, ţarîfî ve bedevî yedekler dizilüb, bu eŝnâda ważret-i śâwib-qırân-ı
>âlem-sitân bir xink-i ţâvus-cevelân u fetw->inân u źafer-meydân, bâd-pây, ıqlîm-pûy u
cihân-peymâ u nesîm-nişâne süvâr olub, mihr-i münîr-i gîtî-güşâ maţla>-ı ğarrâ-yı żiyâ-
efzâdan ţulû>ider gibi der-gâh-ı mu>allâdan źuhûr etdikleri gibi râyât-ı >Oŝmânî-simât u6
fetw-âyâtdan sancaqlar, >alemler, tuğlar çözildi. Ţabl u naqqâreler urıldı. Kûslar, żanclar
çalınub, nefîrler urıldı. Rükûb-ı şehen-şâh-ı źafer-maśwûba muntaźır olan gürûh-ı
tüfengciyân-ı śavâ>iq-nişân fetîller yaqub, âteş-feşân oldıqlarınca cevf ü derûn-ı günbed-
i gerdûn7 u cihân pür-dûd u duxân olub, (34a) âŝâr-ı dehşet-îŝâr inne zelzelete’ s-sâ>ati li-
şey&un >aźîmun8 źâhir ü âşikâr oldı. Cumhûr-ı erkân-ı devlet, >âmme-i müte>ayyinân-ı
salţanat rikâb-ı sa>âdet-intisâblarınca revâne olub, leşker-i deryâ-cünbiş ü yemm-cûşan,
mübârizân-ı zırh-libâs u cevşen-pûşân ile kûçe ve esvâq-ı şehrden mürûr idüb, iqbâl ü
waşmet, hezârân debdebe ü şevket ile Edirne-qapusı’ ndan mürûr etdiler. Eţrâf u eknâf-ı
wiśâr, tevâbi> u wavâlî-i şehr-i žü’ l-i>tibâr, >âmme-i ulemâ-i kirâm u fużalâ-yı kibâr ve
cumhûr-ı meşâyîx ve sûfiyân-ı kerâmet-şi>âr ve zâhidân-ı zühd-âŝâr ve perhîz-kârân-ı
taqvâ-eţvâr bi’ l-cümle kâffe-i ehl-i îmân ile müzeyyen ü meşwûn olmışdı. Ważret-i
pâdişâh-ı xudâ-penâh u hidâyet-sipâhıñ >izz ü nuśreti küffâr-ı xâk-sâr-ı żalâlet-tebârıñ
qahr u meželleti içün der-gâh-ı Waqq’ a el qaldurıb du>âlar eylediler. Cumhûr-ı ğuzâta
cünd-i du>â daxı mużâf olub, >asker-i dîn muża>âf oldı. Sa>âdet ü iqbâl-i qudûm-ı
şehriyâr-ı fetw-meâl ile otağ-ı ferrux-fâl müstes>ad olub, mawall-i mezbûr qıbâb-ı xıyâm-
ı encüm-hisâb u şihâb-ţınâb ile güyâ bir şehr-i ma>mûr idi. Hâmûn9-ı zemîn envâ>-ı
tezyîn ile müzeyyen ü rengîn, xaymelerden ezhâr-ı gûn-â-gûn birle meşwûn gülistân u
bostâna beñzeyüb, waqîqaten reşk-i bâğ-ı berîn idi.

1
Ü: żarb
2
Hk: - piyâde
3
A Hk: + ve
4
A F Hk Hs K: - na¢r-sebîl
5
A Hk: + ve
6
F Hs K Ü: - ve
7
A F Hk Hs K: + gerdân, - ve cihân
8
“Kıyâmet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.”, K.K., 22 Hacc, 1.
9
K: + ve
67

Qurdılar gerdûn-niţâk otaqlar


Ţoldı çetr-i şâh ile âfâqlar
Çıqdı evce sâye-bânlar bî-gümân
Oldılar ebr u sewâba tev-emân
¡ awn-ı sebz ve gûşe-i cû şâx-ı bîd
Xayme-i gül-gûn veyâ sürx u sefîd
Zîb ü zîver buldı ol gün lâle-zâr
Geldi bir faśl içre iki nev-bahâr
Yazdı fi’ l-wâl anda ressâm-ı rebî>
¡ afwa-i śawrâya bir naqş-ı bedî>
Şöyle ţoldı dâmen-i hâmûn u deşt
Reh-revân-ı bâd bulmazdı güzeşt
Döndi bâğ-ı cennete ordu hemîn
Seyr ider yalın ayaq her nâzenîn
Sû-be-sû merd-i neberd ü kâr-zâr
Her ţaraf şîrân-ı ceng ü gîrûdâr
Nîzeden her çadır-ı gerdûn-miŝâl
Güyiyâ bir tâze bâğ-ı pür-nihâl.
Vaqt-i sewer ki, hengâm-ı źuhûr-ı xüsrev-i xâverdir, >asker-i xûrşîd-fer ü fetw-güster
mütewarrik ü cünbân (34b) olub, cünbiş-i cüyûş-ı cevşen1-pûşdan cihân pür-xurûş idi.
Şâh-ı zerrîn-livâ u gîtî-güşâ verâ-yı qulle-i şarq-intimâdan çehre-nümâ olduğı gibi
ważret-i pâdişâh-ı Cem-câh u dîn-penâh, xüsrev-i Cengiz2-ğulâm u xâqân-waşem ü Dârâ-
sipâh daxı >izzet ü iclâl, sa>âdet ü iqbâl ile raxş-ı devlet-baxşa süvâr olub, erkân-ı
bülend-mekân-ı bâr-gâh-ı cihân-bânî qâide-i muqarrere-i śâwib-qırânî üzre istiqbâl idüb,
yemîn ü yesâr dilâverân-ı nâm-dâr, şecî>ân-ı şehâmet-âŝâr u şevket-îŝâr baş qoyub, ţapu
qıldılar. Alaylar, śafflar, qoşunlar bağlayub, tertîb-i >acîb ve ţavr-ı ğarîb ile revâne
oldılar. Lu>bet-bâz u hüner-güster fârisler, nîze-perver, heycâ-şinâs cündîler meydâna
girüb, hezâr lu>b u śanâyi>, envâ>-ı >acâyib ü bedâyi> gösterüb, atlar segirtdiler.
Qoşmalar, dönderişmeler peydâ idüb, śancışdılar. ¡ ağdan śoldan at śağrısına yatub,
üzengüden oqlar atdılar. Hevâya bozţoğanlar döñdürib, gönderler oynadub, śırıqlar
fatdılar.
Pey-â-pey göçilüb, ţûmâr-ı leyl ü nehâr ţayy qılındı. Mâh-ı mezbûrıñ yigirminci güninde
śâhrâ-yı dârü’ s-selâm Edirne muxayyem-i >asker-i encüm-xıyâm u kevâkib-niźâm vâqi>
oldı3. Müşârün-ileyh Rumili beglerbegisi Awmed Paşa leşker-i eqâlîm-güşâyla
İpśala’ dan göçüb, yevm-i mezbûrda pâdişâh-ı ferxunde-fâl u fetw-âmâl ü źafer-nevâl
ważretlerini istiqbâl emr olınmışdı. Binâen->alâ-hâžâ mûmâ-ileyh beglerbegi ol gün
leşker-i encüm-şümâr u xûrşîd-fere tertîb virüb, cümle eşxâś-ı ecnâd ve eşkâl-i sipâhı
ser-â-ser cevşen-libâs u pûlâd-ten ü miğfer-külâh idüb, alaylar ve qoşunlar ve śafflar
bağlamış ki, müzâwame-i maţâyâdan cirm-i arżîn ve zevâyâ-yı zemîn mestûr olub,
şuqqa-i râyât u rimâwdan qulle-i tilâl ve kelle-i cibâl maxfî ü ğayr-ı manźûr idi. Her
merd-i dilîr-i şîr-naźîriñ farq-ı pûlâd-ğarqında olan muwallâ4 tuğulğalar güyâ şems-i

1
K: - cevşen
2
F Hk Ü: ╙΅Εį
3
“ … on gün gidip, … dârü’ l-mülk-i qadîm Edirne’ ye irdi.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 12b.
4
Hk K: mücellâ
68

diraxşân, sîne-i şecâ>at-defîne her dilâver-i ğażanfer-peykerde âyîne-i âhenîn1-i mihr-i


nûr-âyîn gibi tâbân olmışdı. Eşi>a-i sinân ü nîzeden şu>â-i âftâba keder gelüb, leme>ât-ı
bâriqa-i şârıka2-i şimşîrden quvvet-i bâśıra-i çeşm-i cihân-bîne żarar >ârıż olurdı. Ţavr-ı
ğarîb-i xüsrevâni, üslûb-ı bedî>-i cihân-bânî üzre ważret-i xilâfet-penâh yemîn ü yesâr
sipâh-ı (35a) celâlet-dest-gâh ile ol iki cenâw-ı fevz-intibâh arasına uğrayub, qullarına
iltifât ile her biriniñ mertebe-i câhını eflâke, gûşe-i külâh-ı qadrini sipihr u simâke
irişdürib, i>zâzla selâmlayub, Edirne adası muxayyem-i >asâkir-i cihâd-mefâxir olmışdı.
Devlet ü iqbâlle muqarrer >izzetlerine nüzûl ü3 iclâl eylediler.
Mawall-i mezbûrda müte>addid dîvânlar olub, ümerâ-i güzîn-i südde-i sa>âdet-âyîne
ğılmân-ı wûr-peyker, nâzenînân-ı melek-manźar, qaţâr qaţâr, mehâr mehâr, ţavîle ţavîle
esb ü üştür ü ester, aqmişe-i rengîn ve müzehheb teberrükât u emti>a-i girân-wesab ki, lâ-
>ayn raet ve lâ-üžn semi>at4 ma>âdin ü kânı envâ>-ı cevâhir ile muwallâ yâd-gârlar, sâyir
evânî, sîm ü zerden muraśśa>pîş-keşler ve belekler çeküb, taqbîl-i pâye-i serîr-i behcet-
te&ŝîr ile müstes>ad oldılar.
Bu zemâna gelince pâdişâh-ı kâm-kâr-ı >âlem-medârıñ xullidet xilâfetuhû5 >azîmet-i
źafer-ğâyetleri ne cânibe idügi henüz ma>lûm olmayub, perde-i xafâda mestûr idi.
Teveccüh-i müveccehleri Üngürus-ı żalâlet-me&nûs üzerine idügi źâhir ü meşhûr oldı.
Otaq-ı hümâyûn göçüb, >asker-i şevket-maqrûn gürûh-ı efvâc-ı deryâ-mevvâc6 mânendi
wareket etdi. Aqıncı begleri olan Mixal-oğullarına ve Ţuraxanlu’ ya daxı fermân-ı cihân-
muţâ>-ı xâqânî śudûr bulub: “ Mu>accelen leşker-i mûr-şümâr u ţuyûr-wisâb u âb-şitâb,
gürûh-ı seyl-şükûh u bâd-seyr ü xâk-peymâ u âteş-iltihâb u sûz-intisâb aqıncı birle ser-
wadde irişüb, emr-i celîlü’ l-qadre müteraqqıb olalar.” Wudûd-ı memâlik-i mawrûseden
dârü’ l-ğuzât ve’ l-mücâhidîn Bosna vâlisi merwûm Yawyâ Paşa-oğlı Bâlî Beg ki, pîşvâ-yı
erbâb-ı cihâd, reh-nümâ-yı ğuzât-ı şecâ>at-nihâd idi. Bosna dilâverleri gîrûdâr pîşesiniñ7
şîr-i nerleri, śawra-yı veğânıñ gürgleri, meydân-ı heycânıñ bebr ü ejderlerini cem>
eyleyüb, wâżır olmaq emr olındı. Ve Semendire uclarınıñ daxı nigeh-bân-ı Dârâ-qadr ü
Erdeşîr-nişân, ser-âmed-i mübârizân-ı ma>reke-i qıtâl ve xaśm-küşânı Mîr Xüsrev-i
nâm-dâr ki, sedd-i sedîd-i serwadd ve sütûn-ı dîn, üss-i esâs-ı mülk, wâmî-i nâmûs-ı
müslimîndir, fermân olındı ki: “ Semendire’ niñ semend-süvâr-ı çâk-cebhe, >uryân-ser,
post-pûş, tîğ-dest, kâfir-şikest, żırğâm-wamle, peleng-intiqâm delülerini, cumhûr-ı ğuzât
(35b) u mücâhidîni cem>idüb, qal>a-i Belğırad’ı muwâśara eyleye.”
Ważret-i pâdişâh-ı źafer-meâb8 ve şehen-şâh-ı >âlî-cenâb daxı leşker-i a>dâ-qahr u
düşmen-sûz ile rûz-be-rûz >azîmet idüb, śavt u śadâ-yı cünûd-ı qażâ-vürûddan cevf-i
qubbe-i gerdûna [pür] ğulğule, żarbe-i ni>âl-i sütûr ve merâkib-i leşker-i kevâkib-
>adedden binâ-yı metîn-i zemîne zelzele gelmişdi. Sene-i mezbûre recebiniñ beşinci
güni Filibe şehrine nüzûl olındı. >Asker-i deryâ-śalâbet ü yemm-şevket birle bir gün

1
A: pûlâd, Hk: - âhenîn
2
Hk: - şârıqa
3
F Hs K Ü: - ve
4
Hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak işitmedi.
5
Hilafeti dâim olsun.
6
A F Hk Hs K: + gürûh gürûh, efvâc efvâc deryâ-yı mevvâc, - gürûh-ı efvâc-ı deryâ-mevvâc
7
F Hs Ü: < ńΗūΣġ, K: bîşesiniñ neheng ü
8
A Hk: yâb
69

anda iqâmet qılınub, ba>żı meśâliw içün Dîvân-ı hümâyûn etdiler.1 Mâh-ı mesfûrıñ on
birinci güni râyât-ı devlet-âyât-ı xâqânî ¡ ofya śawrâsına vuśûl bulub, xıyâm-ı felek-
qıbâb u şihâb-ţınâb ile śawn-ı hâmûn müzeyyen ü meşwûn idi. Birqac gün pey-â-pey
dîvânlar olub, müdebbirân-ı memâlik ţuruq u mesâlikde >askeriñ žaxâyir ü mühimmâtı
tedârükin görüb, itmâm-ı meśâliw etdiler.2
Ba>dehû >ale’ t-tevâlî göçilüb3, mûmâ-ileyh Ahmed Paşa Rumili >askeriyle Üngürus-ı
menwûsa müte>alliq olan qılâ>dan qal>a-i Bögürdelen ki, Sava śuyı üzerinde bünyân-ı
metînü’ l-esâs u refî>ü’ l-burûc olub, zemân-ı sâbıqda medâr-ı mü&minîn ve mesken-i
müslimîn iken eyâdî-i küffâr u4 müşrikîne düşüb, menzil-i nâqûs u śalîb olmışdı. Qal>a-i
mezbûreniñ istixlâśına me&mûr oldı. Ve hem ważret-i xilâfet-penâh5 xullidet xilâfetuhû6
sa>âdet ü iqbâl ile Üngürus vilâyetine >azîmet ü duxûlde žikr olınan Bögürdelen wiśârı
yolından teveccüh etmek münâsib olub, mežkûr Sava śuyı üzerine cisr-i hümâyûn
bağlayub, >asker-i nuśret-maqrûnıñ >ubûr u mürûrına evlâdır, deyü mezbûr Ahmed Paşa
ol ţarafa sâlik olub, sâyir vüzerânıñ daxı ittifâq u ârâsı anuñ re&yine muvâfıq olub, tedbîr
etdiler ki, muqaddemâ mežkûr Bögürdelen wiśârı alınub, qal>a-i mezbûre öñinde Sava
śuyına köpri yapılub, >asker-i manśûr ile geçilüb, qıral-ı bed-baxtıñ taxtı olan Budun
şehrine teveccüh ü >azîmet olına. Lâkin maqâm-ı śadâretde fâyiqü’ l-aqrân u >adîmü’ n-
nâźîr olan düstûr-ı a>źam u śâwibü’ t-tedbîr Pîr Muhammed Paşa ki, re&y-i śâyibi
ğavâmıż-ı umûrda wallâl-i >uqde-güşâ, tedâbîr-i fâyiqası mühimmât u meśâliwde mir’ ât-ı
çehre-nümâ olub, ţab>-ı dûr-bîn (36a) ü waqâyıq-feyeżânı yenbû>-ı >ulûm, žât-ı
menqabet-âyât u ma>rifet-simâtı deryâ-yı qavânîn ü rüsûm idi. Żamîr-i münîri cümle
umûrı şâmil olub, awvâl-i >âleme vâqıf u xabîr, şerâyiţ-i vezâretde ŝânî Âśaf, bel evvel ü
ekmel, ferâset ü wikmetde Loqman’ a mânend ve Arisţo’ ya naźîr idi, bel aqdem ü a>qal,
efkâr-ı >amîqası güyâ bawr-i muwîţ, enźâr-ı wikmet-âŝârınıñ her biri bir cevher-i basîţ idi.
Anlarıñ re&y-i xayr-âŝârları bu vechle śudûr buldı ki: “ Üngürus vilâyetiniñ kilidi qal>a-i
Belğırad olub7, erbâb-ı ţuğyân u żalâliñ sedd-i sedîdidir. Udxulü’ l-büyûte min-
ebvâbihâ8 fewvâsı kelâm-ı wikmet-niźâm olub, muqaddemâ anuñ fetwi nice fütûwât-ı
cemîleyi müte>âqıb olsa gerek. Belğırad cânibine teveccüh-i >âlî mutażammın-ı fevâyid-
i mütevâlîdir. Ol ţarafa iltifât u nigerân olınmayub, leşker-i bî-gerân ile Budun’ a

1
Nehirlerden ne şekilde geçileceği ve Üngürus’un yolları hakkında istişare edilerek sehadde yakın
beylerden bilgi alındı, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 17b.
2
Anadolu’dan padişahın emri gereğince çıkarılan otuz bin deve vilayet kadıları ve sahibleriyle İstanbul
Boğazı’ndan geçerek burada orduya katıldılar, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 18b.
Burada ferman olundu ki: “ Šofya, Semendire, Alacawiśâr ve Vidin sancaqları re>âyâsından on biñ >araba
yüki un ve arpa ixrâc olınub ve Anaţolı cânibinden sürilen develere daxı žaxîre tawmîl olınub, bahâları ve
kirâları xizâne-i >âmireden edâ olına.”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 19a
3
“ Niş’ e varıldı, qonuldı.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 13b, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan
Süleyman, v. 19a, “ Niş diyârından mürûr u >ubûr idüb, Alaca Wiśar civârına vuśûl buldı.” , Kemal Paşa-
zâde, X. Defter, v. 14a.
Bu yolculuktaki konaklar için bkz. Feridun Ahmed Paşa, Mecmua-i Münşeât-ı Feridun Bey, s.507-508.
4
A Hk: - ve
5
K: - penâh
6
Hilafeti dâim olsun.
7
Macaristan’a girmenin iki kapısı vardır: Sava ve Tuna. Macarlar bu iki kapıyı iki sağlam kaleyle
(Böğürdelen ve Belğırad ile) kapatmışlardır. Ülkenin iki kanadı gibi olan bu iki kaleyi fethetmekle
Macaristan’a giriş engelleri ortadan kalkmış olur. Tabib Ramazan, Er-Risâle El-Fethiyye Es-
Süleymâniyye, v. 38a-39a, 41a.
8
Evlere kapısından giriniz.
70

teveccüh olınur ise küffâr-ı xâk-sâr Belğırad’ da cem>iyyet idüb, avân-ı xurûcda leşker-i
düşmen >asker-i dîne reh-zen olmaq iwtimâli qavîdir” didiler. Bu eŝnâda beyne’ l-erkân
muxâlefet ve qîl ü qâl düşüb, müşârün-ileyh Ahmed Paşa1 ma>ârif ü >ulûm ile âşinâ
olmayub, Pîrî Paşa ile dâyimâ mu>ârıż olub, ol vech gördügi her xuśûśa muxâlefet iden2
kimesne idi, ba>żı xavâśś-ı ževü’ l-ixtiśâś vâsıţasıyla ğâlib ü nâfižü’ l-kelâm olub, >inân-ı
>azîmet-i źafer-fercâm-ı pâdişâh-ı İslâm žikr olınan Bögürdelen yolına muśammem
olub, ol ţarafa teveccüh olındı.
Muwâśara-i Belğırad içün daxı sâbıqâ mûmâ-ileyh Semendire wâkimine emr olınmışdı.
Aña mu>âvenet ü müźâheret içün der-gâh-ı mu>allâdan bin nefer tüfeng-endâz yeñiçeri
ifrâz olınub, ulaq ile ber-vech-i isti>câl irsâl olındı. Ve mawmiyye-i İstanbul’ dan Deryâ-
yı Sevâd’ a gönderilüb, Tuna śuyı üzerine gelmek emr olınan ţonanma gemileri Tuna
kenarında küffâr-ı eşrâra müte>alliq ba>żı bâğî wiśârlar öñine uğrayub, def>-i mażarrat u
xasâret içün biş yüz nefer yeñiçeri daxı ol ţarafa ta>yîn olınub, şa>bân-ı şerîfiñ ikinci
güni İlyâs köyi nâm mevżi>ki, muqâbele-i Belğıraddır, otaq-ı gerdûn-niţâq şeref-nüzûl
etdikde müşârün-ileyh Pir Muhammed Paşa ważret-i xilâfet-penâhdan Belğırad üzerine
varub, tefawwuś-ı awvâl-i wiśâr içün istîžân etdiklerinde wüsn-i icâzet-i pâdişâhî (36b)
qarîn-i âmâlleri olıcak >asâkir-i yemm-şiyemden bir miqdâr qapu xalqı qoşılub, axşam
vaqtinde Semendire’ ye ılğar ile >azîmet etdiler. Mâh-ı şa>bânıñ dördinci güni mûmâ-
ileyh paşa-yı a>źam Semendire’ ye vuśûl buldılar. Bî-tevaqquf u ârâm wiśâr-ı evc-burûc u
felek-maqâmdan qal>a-kûb, bünyân- âşûb, ra>d-śadâ, âteş-ğıdâ, berq-peydâ, ef>â-peyker,
ejder-śuver, seng-fâm u mâr-endâm, śaywa-nümâ, śâ>iqa-śavt, qıyâmet-nişân ve bâ>iŝ-i
mevt ţoplar, beceluşqalar, pıranqılar, şayqalar ta>yîn idüb, derûn-ı qulel-i kûh-miŝâlden
śan>at-ı cerr-i eŝqâl ile >arabalar üzerine bindürib, ibtidâ-i śubw-ı rûşenâ-şi>ârdan
müntehâ-yı nehâr belki evvel-i leyâlden vaqt-i axîr-i >ışâya degin müşârün-ileyh paşa
bižžât >asâkir-i ğazâ-simât ile dîn yolına envâ>-ı zûr u ta>ab çeküb, üc gün miqdârı rûz u
şeb çalışub, ţopları qal>adan ţaşra çıqarub, gemilere tawmîl idüb, bir miqdâr >asker
qoşub, śu yüzinden Belğırad’ a irsâl olındı. Kendüler daxı bile olan ğuzât-ı nuśret-âyâtla
quru cânibinden Belğırad üzerine >azîmet etdiler.
Sâbıqâ vilâyet-i Anaţolı’ dan on biñ nefer güzîde tîr-endâz u tekbîr-âvâz piyâde >azeb
emr olınmışdı. Bu eŝnâda gürûh-ı şevket-şükûh-ı ğarb pür-sâz u seleb İslâm sancaqların
açub, ţabl u naqqâreler dögüb, der-gâh-ı bî-niyâza nâz u i>zâzla3 >alâ-niyyeti’ l-ğazâ
Semendire’ ye irişüb, ağaları ţarîq-i ğazâda pîşvâ u reh-nümâları merwûm Naqqâş >Ali
Beg gelüb, mülâqî olub, Semendire ile Belğırad mâ-beyni ki, >aźîm balqan ve yayqınlar
olub, eşcâr-ı müterâkime ile cengelistân idi. Belğırad’ da olan eşrâr-ı küffâr-ı xâk-sâr
xavfinden ţuruq u sübül mestûr olub, iyâb u žewâb-ı erbâb-ı mürûr u >ubûr münqaţı>
olmışdı. >Asker-i źafer-penâh ile bî-delîl ü bî-râh yayqınlığa girilüb4, mâh-ı mezbûrıñ
ţoquzıncı güni çıqılub, Belğırad śawrâsı źâhir olıcak5 >asker-i mûr-şümâr u źafer-şi>âr
piyâde ve süvâr tertîb olınub, alaylar, śafflar, qoşunlar bağlandı. Tamâm şevket ü

1
Ü’ de der-kenâr şeklinde şunlar yazıyor: nâdân u câhil, kendü mechûlât-ı efkârı ile >âmil, xod-pesend ü
xod-re&y.
2
A F Hk Hs K: + mütehevvir ü mütehettik, bî->aql u bî-edeb, câhil ü Gürcî-neseb, mağrûr-ı câh u devlet,
müfsid ü şirrîr ü şaqî, bed-baxt, - ma>ârif ü >ulûm ile âşinâ olmayub, Pîrî Paşa ile dâyimâ mu>ârıż olub, ol
vech gördügi her xu¢û¢a muxâlefet iden
3
A F Hk Hs K: niyâzla
4
Hs K: gidilüb
5
K: olub
71

şehâmet ile Belğırad öñine inilüb1 qonıldı. Fi’ l-wâl śawrâ u cibâl xıyâm-ı pervîn-intiźâm
ile mâl-â-mâl olub, fermân-ı hümâyûn muqteżâsınca Semendire ğâzîleri ve ğaribleri ve
martolos ve Eflaqları ile mûmâ-ileyh Semendire sancağı begi on2 beş biñden (37a)
ziyâde >asker ile Belğırad eţrâfını muwâśara idüb, śu yüzinden [daxı] hilâl-lenger
gemiler ile >asker-i źafer-rehber daxı irişüb, cümle cevânib ü eţrâfdan3 berren ve bawren
qal>ai wiśâr etmişlerimiş. Râyât-ı İslâm gelicek ţoplar ve tüfengler atılub4, şenlikler ve
şâdîliqler qılınub, ğulğule-i >askerden zemîn ü zemâna inqılâb >ârıż olub, duxân-ı ţop u
tüfengden cevv-i hevâda dûdlar, sewâblar peydâ olub, çehre-i âftâba niqâb u wicâb vâqi>
oldı. Debdebe-i şâhîden qal>ada olan tebâhîler dem-beste ü wayrân qalub, yevm-i
mezbûra gelince qal>a qapuları güşâde olub, âteş-menzil, źulmet-dil, şirk-pežîr, târîk-
żamîr, pûlâd-beden, âhen-ser, çaqal-pûş u cevşen-zîver ü5 dûzaxî-hey&et, >ifrît-śûret
müşrikler, kelbler, dûnlar, kâfirler, xınzîrler, mel>ûnlar her gün içerüden çıqub,
Semendire ğâzîleri ile meydânda dürtüşib gîrûdâr iderlerimiş. Qudûm-ı >asker-i źafer-
ferden >uyûn-ı baśîret ve gûş-i celâdetleri kör ü ker olub, bî-muwâbâ qal>a qapularını
yapub, ebvâb-ı cengi münsedd qıldılar.
Qal>a-i mezbûreniñ bir cânibi 6 âb-ı Tuna ki, keŝretde deryâ, walâvetde selsebîl, her
lücce-i muwît lehcesinde cârîdir, hezâr Ceywun ve Nil, bir cânibi mâ&7-ı ¡ ava ki, ol daxı
nehr-i >adîmü’ l->adîl olub, öte8 kenârını görmekde quvvet-i bâśıra qâśır, ţûl ü >arżı
derkinde >aql-ı dırâz-endîş ü dûr-bîn >âciz ü ğayr-ı mâhirdir. Wiśâr-ı mezbûr ol iki nehr-i
bawr-âsânıñ mülteqâsında sûr-ı meşdûd9, burûc-ı waśîn ü memdûd10 ve qulel-i merfû>11-ı
hevâ-âşiyân ile mawdûd qal>a-i mu>aźźam ve bârû-yı muwkem, quru cânibi cebel-i refî>ü
berter, burc u bedenleri âsmâna hem-ser, bâm-ı pâs-bânı xâne-i keyvâna berâber,
müşeyyed ü >âlî qulleler, mümehhed ü mütevâlî wiśârîçeler, ğabrâ-künân xandek-i
>amîqi xod źahr-ı gâv-ı zemîni tirâş idüb, her cânibini çâh-ı bî-bün eylemişler. Qat-ber-
qat dîvârlar, ârâste ve üstüvâr ve ma>mûr wiśârlar, içerü qal>asınıñ vaśat-ı meydânında
Neboya dimekle meşhûr burğos ki, cümleden bülend ü bâlâ bir qulle-i felek-hem-tâ
olub, ţutsaq olan ehl-i İslâm anda mawbûs olub, ümîž-i xalâśdan me&yûs olurlarimiş.
Muwaśśal-ı kelâm sûr-ı bî-wadd ü waśr ile nâdire-i>aśr, eţrâfı kenâyis-i âbâd ve künişt-i
küfr- (37b) sirişt, her cânibi ma>abid-i evŝân u eśnâm-ı żalâlet-nüvişt ile müzeyyen bir
şehr-i ma>mûr ki, emŝâl ü naźîri ğayr-ı meşhûrdır.12
Mecmaü’ l-bawreyn ve câ-yı śa>b-nâk
Dâmen-i kûh-ı bülend ve çâk çâk
Zîr ü bâlâ cümle ebrâc u qılâl
Güyiyâ eflâke bulmış ittiśâl

1
Hs: iletüb
2
K: - on
3
A F Hk Hs K: + śu yüzini iwâţa idüb, - cümle cevânib ü eţrâfdan
4
Hk: - atılub
5
A Hk: - ve
6
A: - bir cânibi
7
K: mâh
8
A F Hk Hs K: - öte
9
A F Hk Hs K: memdûd
10
A Hk + ğayr-ı ma>dûd, F Hs K: +ğayr-ı memdûd, - wa¢în ü memdûd
11
A F Hk Hs K: mesdûd
12
A: + naźm
72

Her ţarafdan sûr-ı memdûd u basîţ


Şehrini deryâ gibi olmuş muwît
İçi ţaşı ţopţolu deyr ü künişt
Tâ ezelden küfrle olmış sirişt
Qullesinde żarbezenler ţoplar
Gösterirler her nefes âşûblar
Ţop atarlar dûd iderler >âlemi
Lawźada nâ-bûd iderler âdemi
Mâ-waśal bir qal>a-i gerdûn-miŝâl
Görmeye taśvîrini çeşm-i xayâl.
Zemân-ı sâbıqda bürhânü’ l-mücâhidîn merwûm Sulţân Muwammed Xân Ğâzî
enâra’ llâhu bürhânehû1 ważretleri şimşîr-i bürrân-ı qâţı>ü’ l-a>nâq, tîğ-i źafer-yâb u
fâtiwü’ l-âfâq ile despot-ı la>înden Semendire eţrâfını fetw idüb, Üngürus2-ı menwûsıñ
dûdmân-ı cânına âteş yaqıcaq ţâyife-i mezbûre Belğırad qal>asın âbâd idüb, >ubbâd-ı
śalîb ü çalîpadan erbâb-ı fısq u fesâd olan dîv-sîret, küfr-nihâd u żalâlet-mu>tâd xâsirîn
ile ol mawalli wıśn-ı waśîn eylemişler. Millet-i mesîwâ ve gürûh-ı naśârâda ţuğyân3 u4
şürûrdan ne deñlü erbâb-ı śadaqât ve aśwâb-ı veśâyâ u nüžûr varsa tawsîl-i mirâżı eśnâm-
ı nekbet-fercâm çün küllîsi Belğırad’ da sâkin olan fırqa-i żalâle gönderüb, îśâl
iderlermiş. Aqśâ-yı kâfiristân bel cümle memâlik-i Firengistân’ da vâqi> olan milel-i
müteferriqanıñ cumhûr-ı şüc>ânı ve dilâverlik ile meşhûr olmış fürsânı ehl-i İslâm ile
da>vâ-yı qıtâl, zümre-i mücâhidîn ile ceng ü cidâl sevdâsına Belğırad’ a gelüb, tavaţţun
eyleyüb, cânib-i İslâm’ da ferzânelik ile ma>rûf, merdânelik ile mevśûf olan Semendire
mübârizlerine qartal qanadını gönderüb, ad u śânı ile meydâna da>vet iderlermiş. Bir
niçe biñ küffâr-ı xâk-sâr Belğırad’ dan çıqub, bir niçe biñ mücâhidîn-i nâm-dâr daxı
Semendire’ den süvâr olub, mâ-beynde bir mawall ta>yîn idüb, cânibeynden śafflar
bağlanub, müslim ü kâfir, mücâhid ü fâcir rû-be-rû olub, (38a) niçe vâqı>ât olmışdır ki,
defâtir-i tevârîxte mežkûr u mesţûrdır. Wattâ merwûm-ı müşârün-ileyh Sulţân
Muwammed Xân Ğâzî’ niñ >aleyhi’ r-rawmete ve’ l-ğufrân5 bir def>a mülâwaźa-i viśâl-i
nev->arûs-ı fetw-i Belğırad hem-xâbe-i żamîr-i münîr-i cihâd-mu>tâdları vâqi> olub,
cünûd-ı mü&minîn ve ceyş-i mücâhidîn ile ţoplar çekdürib, üzerine varub, Belğırad’ ı
wiśâr idüb, muwkem gîrûdâra bünyâd u mübâşeret eyleyüb, câ-be-câ ţoplar ile bir niçe
bârûlarını xarâb eyleyüb, aqdâm-ı źafer-fercâm ile6 fetwine iqdâm etdiklerinde ol
zemânda Üngürus qıralı olan mel>ûn-ı żall ü śawib-żalâl Tuna ve Sava śuları üzerinden
sefâyin-i xüsr-xazâyin ü żalâlet7-nevâlini gürûh8-ı füccâr-ı şeyţanet-a>mâl ü mefsedet-
âmâl ile mâl-â-mâl idüb, quru cânibinden kendüsi daxı ceyş-i mesîwâ-kîş ü küfr-endîş
ile âhen-pûş olub, mübâlağa >asâkir-i küffâr-ı cehennem-medâr ile9 gelüb, qal>asına
girüb, bî-nihâye ţop u yaraq getürüb, cümle kâfiristân banları10 ittifâq eyleyüb, źâhiren

1
Allah delilini nurlandırsın.
2
K: - menwûsıñ dûdmân-ı cânına âteş yaqıcaq ţâyife-i mezbûre Belğırad qal>asın
3
A Hk: - ţuğyân
4
A: + aśwâb, Hk: ţâyife
5
(Allah’ın) rahmet ve merhameti onun üzerine olsun.
6
K: - ve
7
F: żalâl
8
A: gerü
9
K: - ile
10
A Hk: + bile
73

keŝret-i erbâb-ı sa>îrden çehre-i fetw âyine-i te&xîrde müşâhede olıncaq >asker-i dîn ile1
sulţânü’ l-mücâhidîn xayâl-i fetw-i wiśâr-ı waśînden ferâğ gösterüb, >inân-ı >azîmetini 2
şeref-i mürâca>at cânibine munśarif qılub, qal>-ı bünyân-ı qal>a içün çekdirilen ţoplar
müsâ>ade-i vaqt olmaduğı eclden alınmağa mecâl olmayub, eyâdî-i füccâr-ı xâk-sâra
düşüb, mel>ûnlar śu yüzinden çekdürib, qal>a-i Budun’ a iletüb, anuñla iftiwâr iderlerdi.
Taqdîr-i Wayy-ı lâ-yezâl ile >azze şânuhû3 ol ţoplaruñ xalâśı, qal>a-i Belğırad’ ıñ eyâdî-i
müşrikînden istixlâśı ważret-i śâwib-qırân-ı xilâfet-âstânıñ eyyâm-ı salţanat-ı sa>âdet-
maqrûnlarına merhûn imiş. İnşâ-Allâhü’ l-e>azzü’ l-ekrem derece-i âtiyede tafśîli mežkûr,
wikâyâtı mesţûr olsa gerekdir.
Wiśâr-ı mezbûre leşker-i manśûr ile źafer bulınmaduğına bâ>iŝ lisân-ı erbâb-ı wâlden
mesmû> u menqûldür, meger ki 4, mûmâ-ileyh merwûm Sulţân Muwammed Xân Ğâzî
medîne-i mawmiyye-i Qosţanţiniyye’ niñ fetwi xuśûśında warîś olub, ol zemânda erbâb-ı
keşf ü kerâmet, aśwâb-ı rumûz u velâyetden isti>ânet ü istimdâd idüb, śoñra bi->inâyeti’ l-
Meliki’ l-vehhâb fırqa-i żalâle ğâlib olub, kişver-i (38b) İstanbul’ ı fetw eyledügi gün
>ulemâdan5 birine mülâqât eŝnâsında ol merd-i âgâh ve ehl-i temeyyüz6 “ Bi-
wamdi’ llâhi’ l-Meliki’l->azîz7 fuqarânıñ xayr du>âsıyla fetw u fütûw müyesser oldı”
didiklerinde merwûm-ı müşârün-ileyh muqteżâ8-yı salţanat üzre xuśûśen avân-ı qahr u
fetw u nuśretde şimşîr-i źafer-te&ŝîrlerine işâret idüb, “ Mevlânâ qılıcım ile aldım” deyü
buyurmışlar imiş. Ba>dehû qal>a-i Belğırad wâdiŝesi olub, wuśûl-i ümîž perde-i te&xîrde
mestûr görincek ol wâletde ki, cihân pâdişâhları hengâm-ı źuhûr-ı wavâdiŝ ü inqılâb,
xâśśa eyyâm-ı istîlâ-yı düşmende a>dâdan ıżţırâb9 üzre10 olsalar śafwa-i vücûd-ı
salţanatdan âŝâr-ı istiğnâ u kibriyâ mawv u zâyil olub, der-gâh-ı Mâlikü’ l-mülk cânibine
>arż-ı niyâz u münâcât, belki 11 xâk-ı meželletde pây-mâl olan fuqarâdan istimdâd ile
recâ-yı wuśûl-i wâcât iderler.
Mâlikü’ l-mülk ve hudâ-yı lâ-yezâl
Mülk anuñdır wükm anıñdır bî-zevâl
Cümle-i eşyâya ol xâliq durır
Kibriyâ ol >izzete layıq durır.
Merwûm-ı müşârün-ileyh daxı ba>żı xavâśś ile tebdîl-i śûret idüb12, tevaqqu>-ı du>âyla
tefawwuś-ı erbâb-ı faqr u fenâ iderken ordu içinde mübârek-fâl, velâyet-maqâl bir abdâl
bulurlar. Cebhe-i awvâl-i âyine-miŝâlinde envâr-ı qurb u viśâl müşâhede idüb, ol dervîş-i
dil-rîş-i sa>âdet-endîşden xuśûs-ı fetw u nuśretde istid>â-yı du>â etdiklerinde “ Var

1
K:- ve
2
K: >azîmeti
3
Şânı yüce olsun.
4
A Hk: ki meger
5
A F Hk Hs K: >azîzlerden
6
A F Hk Hs K: xabîr, - ehl-i temeyyüz
7
A F Hk Hs K: źahîr
8
A F Hk Hs: + iqtiżâ, K: ΝĜŷ⅝ ė
9
Hk: ıżţırâbda
10
A Hk: - üzre
11
Hk: + śawîfe
12
K: - idüb
74

qılıcıñla al” deyü remz ü işâret buyurmışlar. Lâ-büdd el-umûru merhûnetün bi-evqâtihâ1
fewvâsı muqarrer qażiyyedir.
Lâ-cerem merwûm-ı müşârün-ileyh wiśârıñ ârzû-yı fetwinden qażâ-yı vaţar idicek ârâ-i
śâyibeleri muqteżâsınca memâlik-i İslâmiyye’ yi śavn u śıyânet, >uhde-i sa>âdet-
menqabetlerinde olan re>âyâyı wıfź u wimâyetde tedbîr idüb, qal>a-i Belğırad’ a nâźır
cebel-i >asîrü’ l-mürûr üzerinde2 bir qal>a-i keyvân-qulle binâ eyleyüb, ismini Wavâle
qomışlar. Fi’ l-waqîqa qal>a-i mezbûreye wavâle olub, içerüden ţaşraya ne miqdâr kâfir
xurûc iderse taxmîn idüb, memâlik-i mawrûse qılâ>ına tenbîh ü işâret içün >aźîmü’ l-
eśvât, śaywa-simât ţoplar qurub, tedârük eylemişler ki, küffâr-ı mażarrat-şi>âr ahâlî-i
memleket ü vilâyete (39a) ğaflet ile xasâret eylemeye. Ol târîxden berü ilâ-yevminâ-
hažâ qal>a-i Wavâle âşiyân-ı mücâhidîn ve me&vâ-yı ğuzât-ı nuśret-qarîn olub,
Belğırad’ da olan fecere-i fâsıqîn her-gâh [ki], memâlik-i mawrûse kenârlarına aqın
etseler3 >ale’ ś-śabâw erbâb-ı kâr-zârdan yügrük atlu birqac nâm-dâr ğâzîler süvâr olub,
Tuna śuyına varınca mâ-beyni kesüb, görürlermiş. Küffâr >askeri geçüb gitdilerse
izlerinden ma>lûm idinüb, qal>aya gelüb, xaber eyleyüb, gerü ţoplar atarlarmış. Ba>żı
eyyâmda melâ>în-i xâsirîn yer yer kemîn idüb, Wavâle xalqı bu üslûba ţaşra
çıqdıqlarında bulışub, kežâlik ğâzîler daxı wavâlî4-i Belğırad’ da puśub, ţâyife-i eşrâr-ı
nekbet-âŝâr ile cihâd u ğazâlar eyleyüb, >aźîm śavaşlar, muwkem cengler ve uğraşlar
olmışdır. Bu ţarîqla leyl ü nehâr âşûb u peygâr eksik degil imiş.
Ważret-i paşa-yı Arisţo-râ5, vezîr-i mübârek-tedbîr ü müşkil-güşâ ki, żamîr-i münîrlerine
ner nefes ilhâm-ı Sübwânî reh-nümâ, xâţır-ı >âţır6-ı meymenet-meâŝirlerine7 dâyimâ
te&yîdât-ı Rabbânî pîşvâ idi. Źevâhir-i umûrla >amelde isti>câl etmeyüb, >âqıbet-endîş ü
waqâyıq-bîn, rüsûm-ı vezâretde ferîd, qavânîn-i salţanatda vawîd, menâqıb-ı ma>delet ü
ma>rifetde melek-xıśâl u firişte-âyîn idi. Merżâ-yı mülk >ilâcına dârû-yı tedbîr ile žihn-i
şifâ-baxşı wakîm-i wâžıq, ţab8>-ı temhîd9-âŝârı teşyîd-i raxne-i salţanatda bennâ-yı kâmil
ve üstâd-ı fâyiq idi. Wiśâr-ı mezbûr10 naźar-ı kîmyâ-eŝerleri ile manźûr olduğı gibi
ixtiyârları qalmayub, qal>a11-i Belğırad fetwi ehemm-i meśâliw-i pâdişâhîden olub, >inân-
ı >azîmet-i nuśret-nişân-ı ważret-i xilâfet-penâhî bu cânibe munśarif qılınmaq cümle-i
vâcibât u mühimmâtdan idügi 12 âstân-ı refî>ü’ l-mekân-ı ważret-i śâwib-qırân-ı zemâne
yazub, >arż u inhâ eylediler. Hemân ol sâ>at >asker-i źafer-xaśśiyyet ile gemiler üzerine
varub, ţopları çıqarub, iwżâr etdiler. Bir demde ki, xûrşîd-i nûr-cism13 ü żiyâ14-libâs-ı
âsmânî, cemşîd-i taxt-ı hümâyûn-baxt-ı sipihr-i nûrânî15 çehre-i cemâl-i cihân-ârâsına

1
İşler vaktine rehin bırakılmıştır.
2
A F Hk Hs K: kellesinde
3
A F Hk Hs K: + her
4
A Hk: wavâle
5
A Hk: ârâ
6
K: - >aţır
7
Hk: âŝârlarına
8
Hk: - ţab>
9
Hk: + re&y-i meymenet
10
K: mezbûrı
11
K: - qal>a
12
A Hk: idügini
13
A F Hk Hs K: sepîd-reng
14
A F Hk Hs K: nûrânî
15
A F Hs K: gerdânî, Hk: leme>ânî
75

niqâb-ı ğurûbdan wicâb çeküb, firâş-ı rûzgâr śafwa-i zemân ü zemîne bisâţ-ı sevâd düşdi,
(39b) ya>nî gece irişüb, dil-i târîk-i >adû gibi >âlem siyeh-rû idi. İbtidâ-yı ţulû>-ı şebden
ğâzîler envâ>-ı şevq u şağb birle Tuna kenârına müctemi>olub, her ţop-ı qal>a-âşûba iki
ţarafdan yoğun urğanlar ţaqmışlardı. Tawmînen on biş biñ miqdârı ğuzât śabâ-dev ü
sebük-rev śan>at-ı cerr-i ŝaqîl ile ejder-i âhenîn ü sengîni ţayr-ı serî>ü’ s-seyr gibi uçurub,
śawrâ-yı Belğırad’ dan geçürüb, dâmen-i qal>aya qarîb mawalle varıldıqda wiśârda
mawbûs olan küffâr-ı >abûsü’ l-vücûh, gürûh-ı mekrûh-ı şeyâţîn-şükûh derûn-ı leyl-i
źulmet-zeyl 1 içre debdebe-i ricâlden âgâh olub, burûc-ı qal>ada meşâ>il ü sürûc peydâ
idüb, gördiler ki, cemm-i ğafîr müslimîn âyîn-i źafer-qarîn ile śawîfe-i zemîn üzre medd-
i memdûd olub, wiśâra yaqın gelmişler. >Ale’ l-xuśûś żiyâ-yı meş>ale-i küffâr-ı >anîdden
>amâyim-i sefîd-i ğuzât-ı sa>id źâhir ü bedîd olmış idi. Melâ>in-i xâsirîn >ale’ l-fevr qal>a2
qullelerinde, burûc u3 bedenlerde, xandeq kenârlarında sâyir zevâyâ-yı wiśârıñ
künclerinde, gûşelerinde beceluşqalar, ţoplar, żarbezenler, şayqalar, pıranqılar qurub,
leyl-i hengâme-engîzi rûz-ı rüstexîz idüb, qıyâmetler qopardılar. Ğuzât-ı müslimîniñ
öñlerinde perde ü wâyil olmayub, wimâyet-i ważret-i Rabbü’ l->âlemîni celle žikruhû4 wırz
u wamâyil idinüb5, cenâb-ı Waqq’ a tevekkül eylediler.
Ważret-i paşa-yı müşkil-güşâ ki, her vâqı>a-i hâyileniñ izâlesinde çâre-dân u kâr-bîn, her
wâdiŝe-i nâzileniñ müdâfa>asında ferâset6-i selâmet-qarînleri wıśn-ı waśîn idi. Ol wâletde
ki, zemîn ü zemân ğulğule-i âşûb-ı ţopdan serâsîme ü ser-gerdân, fevq-i rüûsdan, yemîn
ü yesârdan ejder-gırîv seng ü awcâr mânend-i bârân perrân olmağın qulûb-ı nâsa wayret
müstevlî olub, keŝret-i żucretden >uqûle inkılâb u dehşet gelmişdi. Kendüler bizzât
ţoplar üzerinde olub, çekdirmekde ihtimâm iderlerdi. Kemîne wużûr-ı kerem-şu>ûr u
kîmyâ-şi>ârlarında widmetde idüm, buyurdılar ki: “ Resen-i memdûd-ı ţopa dest-gîr olan
ğuzât-ı hidâyet-dest-gîre tenbîh eyle ki, destârlarını çıqarub, mestûr idüb, zemîne
müstevlî olub, yatalar.” Faqîr daxı fermân-ı şerîflerine (40a) imtiŝâli mawż-ı sa>âdet,
xiţâb-ı müsteţâbları ile śâdır olan kelimât-ı dürer-bâr u leâlî-intiźâmlarını silk-i vücûda
manźûm etmesine müsâra>atı >ayn-ı kîmyâ-yı devlet mülâwaźa idüb, xâśśa ol vaqitde ki 7,
wasbeten li’ llâhi te>âlâ8 cumhûr-ı ehl-i İslâm, kâffe-i ğuzât-ı millet-i Seyyidü’ l-enâm ile
>aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm9 >alâ-niyyeti’ l-ğazâ müşrikîne qahr u intiqâm, liyâm-ı
kâfirîne xaželehümu’ llâhu [ilâ]-yevmi’ d-dîn10 >ažâb-ı >uqûbet-encâm śadedinde iddixâr-
ı žaxâyir-i ücûr-ı Melik-i ğafûr ile müŝâb u me&cûr olmaq ümîžinde ser ü pâ meydân-ı
dînde mebžûl idi. >İnâyet-i bî-nihâyet-i ważret-i vedûd-ı ži’ l->arşi’ l-mecîdi te>âlâ
şânuhû11 cünne-i cân u cenân qılub, küffâr-ı xak-sâr-ı cehennem-medârıñ ţopları ve
żarbezen ü şaqalos yuvalaqları mânend-i bârân-ı berg-rîzân śağ ve śoldan vuśul bulub,
güžerân iderken resen-i dırâz-ı ejder-keş nihâyet bulduğı mawalle varınca ol xižmete
me&mûr olan mücâhidîne emr-i düstûr-ı Âśaf-şu>ûrı i>lâm idicek hudûŝ-ı âşûb-ı ţob-ı

1
A: zâyil
2
Hk: - qal>a
3
F: beceluşqalar, - burûc ve
4
İsmi yüce olsun.
5
K: idüb
6
F: + ve
7
A: - ki
8
Yüce Allah’ın rızası için.
9
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
10
Allah onları kıyâmete kadar hor ve zelil etsin.
11
Şânı yüce olsun.
76

ğulğule-maśwûbdan >uqûl-i âdemî-zâd meslûb, quvvet-i müdrike-i insânî müzâwame-i


eśvât-ı memât-simâtdan ża>îf ü mağlûb olduğı eclden ğâzîler perâkende olmağa yüz
ţutub, ıżţırârî firâr ixtiyâr eylemişler imiş. İrşâd-ı vezîr-i pîr-i rûşen-żamîr ü mübârek-
tedbîr ile müslümânlara quvvet-i qalb wâśıl olub, hemânâ1 cemâhîr-i cünûd-ı müslimîn
>alâmet-i dîn-i mübîn olan >amâyim-i beyżâ-i żiyâ-qarînlerini ellerine alub, feżâ-yı
zemîn śawn-ı sebze-zâr ile rengîn idi. Cünd-i manśûr hem-vâre ol çemen-zâr üzre düşüb,
mestûr oldılar. Küffâr-ı xak-sâr ţoplarınıñ dûd u2 duxânı ebr-i śâ>iqa-bâr olub, rû-yi
cihânı teng ü târ idüb, źalâm-ı leyle żamm-ı źulmet etmişdi. Xâţır-ı târîklerine, ğâlibâ
ehl-i İslâm’ ıñ awvâli ber-ţaraf olub, vücûdları seng-i dâne-i ţopa hedef düşüb, cümlesi 3
żâyi>ü telef oldı, deyü i>tiqâd idüb, ţopdan ferâğ gösterüb, duxân u dûd nâ-bûd olıcaq
tekrâr qal>a üzerlerinde şem>alar ve çırâğlar yaqub, eţrâf-ı wiśârı nehâr-ı tâb-dâr idüb,
def>a-i ûlâda manźûr olan eşbâw-ı fevz ü4 felâw nâ-peydâ görincek ţabl-ı şâdî (40b)
çalub, şenlikler etdiler. Ammâ ważret-i Wudâ-yı Rabbü’ l->âlemîn wâfıź u nâśır-ı erbâb-ı
dîn-i mübîndir, ehl-i İslâm’ ı wıfź u śıyânet idüb, nüfûs-ı beşerden ferde żarar gelmeyüb,
dâmen-i emn ü selâmetde mawfûz oldılar. Küffâr-ı xâk-sâr śûret-i ferâğda olduğı mawsûs
olıcak işâret-i paşa-yı źafer-me&nûs ile mücâhidîn-i nuśret-âyîn qıyâm gösterüb, ţopları
çekmege meşğûl oldılar. Ol gece śabâwa degin >inâyetu’ llâh ile5 bârû-şiken, burûc-
efgen, qal>a-kûb üc qıţ>a6 ţop-ı nuśret-maśwûbı ţaraf-ı şarqîsinde wavâlî-i wiśârdan
xandeqe qarîb mawalle iletüb, eţrâf u7 cevânib-i ţopa metersler bünyâd idüb, bünyân-ı
ceng ü warbi âbâd etdiler.
Ol mawallde fırqa-i naśârâ-yı şirk-ârânıñ wıśn-ı waśîn bir kilîsâ-yı qal>a-esâsı daxı olub,
zevâyâsı8 büyût u wücerât ile ma>mûr idi. Ğâzîler ol mekânı penâh idinüb, ważret-i paşa-
yı nuśret-dest-gâh anda qarâr etdiler. Hengâm-ı sewer ki, vaqt-i ţulû>-ı âftâb-ı fetw u
źaferdir, münâdî-i fevz ü felâw bâm-ı deyre çıqub, temcîd ü ežân oqıyub, erbâb-ı dîn,
cumhûr-ı müslimîn śadâ-yı icâbet-qarîn ile tekbîr etdiler. Mawall-i mezbûr qal>aya
ziyâde qarîb olub, dâmen-i wiśâra muttaśıl idi. Küffâr-ı tebeh-rûzgâr bu wâlden xaber-
dâr olub, neyyir-i a>źam-ı âsmânî daxı qulle-i ufuqdan tâc-ı xüsrevânî ve libâs-ı nûrânî
birle źuhûr idüb, şa>şa>a-i âftâb-ı >âlem-tâbdan rû-yi cihân münevver ü tâbân olub,
lem>a-i xûrşîd-i sa>îdden ceyş-i źalâm-ı hezîmet-encâm mużmawill ü nâ-bedîd olmışdı.
Erbâb-ı żalâl u ţuğyân ehl-i îmânıñ bu vechle hücûm u ihtimâmların müşâhede idicek
deryâ-yı wayretde ğarîq oldılar. Bârî śuret-i celâdet ü iqdâm üzerine olub, qulel ü burûc-ı
qal>ada vâqi>olan mevâżı>-ı ceng ü âşûba ţoplar qurub, cümle cevânib ü eţrâfdan warbe
mutaśaddî oldılar.
Sefâyin-i medâyin-güşâ daxı >asker-i nuśret-ârâyla çekdürib, wiśâr wavâlîsinde Tuna śuyı
üzerinde ba>żı cezîreler olub, eşcâr-ı müterâkime ile meşwûn idi. >Asker-i nuśret-
maqrûndan bażı dilîrân-ı şehâmet-nümûn öte cânibe geçüb, şâyed ki, Tuna yüzinden
küffâr-ı żalâlet-tebârıñ qal>aya gemiler ile yardımı gelüb9, (41a) mu>âvenet irişe, deyü

1
A F Hk Hs K: def>aten
2
A Hk Ü: - ve
3
F Hs K Ü: cümle
4
F Hs K: - ve
5
A: - ile
6
F Hs K Ü: qal>a
7
F Hs K: - ve
8
F Hs K: zevâyâ
9
F Hs: + ve
77

iwtiyâţ etdiler. Bir ţop-ı burc-âşûb daxı ţaraf 1-ı ğarbîsinde qurılub, ţaşra wiśârı dögilmege
ibtidâ olındı.
Bu eŝnâda ważret-i xudâygân-ı memleket-sitân ve pâdişâh-ı kâm-rân-ı sa>âdet-nişân
enśâr-ı dîn-i źafer-bîn ve mübârizân-ı nuśret-âyîn ile yüriyüb, mežkûr olan Bögürdelen
wiśârının üzerine >azîmet-i hümâyûn buyurdıqlarında rikâb-ı fetw-intisâblarından
muqaddem Rumili >askeri wiśâra hücûma me&mûr olub, bahâdırân-ı bülend-âvâz ve şeh-
bâzân-ı hümâ2-pervâz ol qal>a-i felek-burûc u gerdûn-qulle3i cevânib-i erba>adan iwâţa
idüb, mawśûr olan küffâr-ı nuwûset-âŝâr u şeâmet-eţvâr daxı ebvâb-ı wiśârı dîvâr idüb,
erbâb-ı îmânla kâr-zâra iqdâm eylediler4. Cevânibden ra>d-üslûb u berq-âşûb ţoplar dûd
u duxân ile cevv-i semâ5yı nîl reng idüb, burûc u bedenlerde şaqaloslar ve żarbezenler
ve tüfengler atub, muwkem cengler6 oldı. Dilîrân-ı kâfir-şikâr u neberd-âşikâr melâ>în-i
dûzax-qarîniñ ţop u tüfengine iltifât u i>tibâr etmeyüb, mûr-ı sehlü’ l-mürûr mânendi
xandeqine >ubûr idüb, dâmen-i sûrına zünbûr gibi üşüb, burûcına >urûc içün nerd-bânlar
iwżâr etmişlerdi. Ğâzîler her cânibden dîvâr-ı wiśâra yol bulub, ağaclar ţayayub, câ-be-câ
kemendler atub, bedenlerine >urûc etdiler7. İçerüden küffâr-ı cehennem-medâr mecler ve
şimşîrler ve tüfeng ü şaqaloslar8, warbeler9, nîzeler ile müdâfa>aya meşğûl olub, duxûle
qaśd iden ğuzâtı men> iderlerdi. Âvâze-i gül-bâng-ı müslimîn evc-i >illiyyîne vuśûl
bulub, debdebe-i tekbîr-i dilâverân-ı źafer-naśîbden >uqûl-i müşrikîne naqś u žübûl
gelmişdi. Bu üslûb üzre bir niçe gün pey-â-pey ceng ü âşûb ulaşub, mücâhidiniñ kimi
ğâzî ü sa>îd, kimisi mecrûw u şehîd olub, ğurre-i şa>bân-ı mu>aźźamda nesîm-i fetw u
nuśret mehebb-i >inâyet-i Yezdânî’ den mütenessim olub, cumhûr-ı ğuzât-ı sa>âdet-simât
qal>aya duxûl idüb, >uśât-ı ma>siyet-âyâtı >alef-i şimşîr etdiler. Bârûlarına İslâm
sancaqları dikilüb, qullerinde ežân-ı ehl-i îmân oqınub, ţabl-xâne-i xüsrevânî çalınub,
şenlikler ve şâdîliqler oldı.10 Ol qal>a-i muwkem bi-tamâmihâ meftûw u müsellem olub,
(41b) sâyir memâlik-i mawmiyye-i xâqânîye munżam qılındı. Ważret-i pâdişâh-ı qal>a-
sitân u memâlik-güşâ daxı mâh-ı şa>bânıñ ücinci güni devlet ü iqbâl ile ol wıśn-ı waśîni 11
gelüb, seyr ü temâşâ etdiler. Fermân-ı hümâyûnlarıyla12 dizdâr u wafaźa ta>yîn olınub,
yaraq u yasaqı görilüb, żabţ u wırâset emr olındı.13

1
Hk: - ţaraf
2
A Hk: hümâyûn
3
Hs K: qal>a, Ü: hem-tâ
4
K: + ile, - eylediler
5
F: semân
6
A F Hk Hs K: ceng
7
Sultan Süleyman Rumeli askerlerine “Bögürdelen içinde esîr ve mâl u menâl yağmadır” deyince Rumeli
askeri topsuz, malzemesiz ipden ve ağacdan merdivenler ile hisara çıkıp, kılıç kuvvetiyle hisarı aldılar,
Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 298.
8
A F Hk Hs : + ile
9
A F Hk Hs: - warbeler
10
Eflak ve Boğdan hakimlerine, Deşt-i Kıpçak hanına fethi bildirmek için ulaklar gönderildi, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 19b.
11
K: waśîn
12
A Hk: hümâyûnla
13
Ferman buyuruldu ki: “Žikr olan śuya köpri bünyâd qılalar. Rumili leşkeri daxı köpri tamâm olınca
wâżır bulınan gemiler ile geçmek śadedinde olalar. Ve vezîr-i a>źam Pîr Muwammed Paşa daxı yanında
olan leşker ile Belğırad ma>berinden geçüb gelüb, ordu-yı źafer-rehbere mülwaq olalar.” Bu esnada yirmi
bin akıncı Wasan Bey ile gelip orduya katıldılar, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 22b.
78

Qal>a awvâli ber-ţaraf olıcaq ol mawallde cârî olan âb-ı Sava ki, a>źam-ı enhâr-ı >aźîmü’ l-
i>tibâr olub, nehr-i deryâ-telâţum u bawr-emvâc idi. Kâfiristân ile memâlik-i İslâmiyye
mâ-beyninde sedd-i sedîd olub, miqdâr-ı >arżı mesâfe-i ba>îde1 idi. Kenârları câ-be-câ
wuśûn-ı küffâr ile ma>mûr, eţrâfı çengelistân u kûhistân olmağın her vechle śa>bü’ l-
mürûr olmışdı. Qal>a qurbında köpri yapılub, Üngürus-ı menwûs cânibine >ubûr olınmaq
bâbında fermân-ı celîlü’ l-qadr-i xâqânî źuhûr idicek cümle-i vüzerâ ve ümerâ-i
memleket-ârâ2 köpri umûrına mübâşeret etdiler. Üstâdlar ve bennâlar getürülüb, ol nehr-
i bawr-âsâya >ubûr-ı >asâkir-i źafer-muvâsâ içün śırâţ-ı müstaqîm ü ŝâbitü’ l-qarâr binâ
olınmaq bâbında iqdâm u ihtimâmlar etdiler.3
Qal>a-i Belğırad awvâli daxı >atebe-i >ulyâya ma>rûż olıcaq Ahmed Paşa-yı mefsedet-
efşânıñ ağrâż-ı fâsidesi sebebi ile Pir Muwammed Paşa’ nıñ sa>y ü tedbîri nâ-pesend
düşüb4, wükm-i hümâyûn irsâl olındı ki: “ Qal>a5dan ferâğat eyleyüb, mu>accelen bâr-
gâh-ı a>lâya vuśûl bula” . Ol cânibde xod wiśâr-ı Belğırad’ a muwkem yapışılub, leyl ü
nehâr muwârebe ü âşûba ulaşmışdı6. Wattâ Belğırad’ a qarîb küffâr-ı mağbûn u zebûnıñ
Zemun adlu bir mu>teber wiśâr-ı üstüvârı daxı olub, Tuna yalısında mawall-i refî>de sûr-ı
bedî>olub, ol daxı erbâb-ı nâr-ı cawîm-qarâra maqarr olub, menba>-ı şürûr u fesâd idi 7.
Meger ki, qal>a-i Belğırad kâfirlerinden dört yüz miqdârı be-nâm mel>ûnlar bir mu>teber
banları ile Belğırad’ dan çıqub, anda vâqi>olan bir pelîd-i żalâlet-fercâmıñ sûr-ı nuxûset-
encâmınıñ cem>iyyetine varmışlar imiş. Henüz ol xuśûs tamâm olub, melâ>în-i xâsirîn
Belğırad’ a gelmedin fermân-ı xâqânî birle müşârün-ileyh Semendire sancağı begi >ale’ l-
ğafle Belğırad’ ı wiśâr etmegin maqhûrlar mezbûr qal>ada qalmışlarmış. Ba>de paşa-yı
a>źam ve düstûr-ı ekrem daxı >asker-i fetw-munżam ile gelüb, (42a) Belğırad’ ı wiśâr
idicek ol mel>ûnlar Belğırad’ a duxûlden ye&s etmegin wiśârdan çıqub, qıral-ı ma>śiyet-
âmâl cânibine firâr etmek niyyet etdiklerin içlerinden birisi qaçub gelüb, müşârün-ileyh
paşa-yı a>źam wużûrında taqrîr idicek tedbîr-i güzîn-i tevfîq-refîqleri ki, hem-vâre śavb-ı
śavâb u tawqîqe qarîn olurdı, >asker-i hidâyet-rehberden bir miqdâr güzîde merdân-ı kâr-
zâr ile müşârün-ileyh Semendire sancağı begi Mîr Xüsrev ol xižmete me&mûr olub, biş
yüz nefer yeñiçeri ve mâ->adâ sipâh-ı źafer-penâh ile bir ţop-ı qal>a-âşûb daxı virilüb,
Zemun wiśârını muwâśara içün irsâl eylediler. Ğâzîler üzerine varub, qal>a-i merqûme
câ-yı śa>b-nâkde bünyânı merkez-i xâke, burûcı evc-i eflâke irişüb, sûr u bârûlarınıñ
devri nâdire-i edvâr, vâdî-i xandeq-i târîkiniñ >umq u ğavrı idrâkinde >aql-ı bârîk >aqlen
>acz ü quśûra medâr idi.

1
A F Hs K: ba>îd
2
K: - ârâ köpri umûrına mübâşeret etdiler. Üstâdlar ve bennâlar getürülüb, ol nehr-i bawr-âsâya
3
Sava’da gemilerle köprü kurulmuştu. Fakat tedbir takdire muvafık gelmedi. Sava taşarak kurulan
köprüyü bütün malzemesiyle alıp götürdü. Bu sebepden asker ve malzeme gemilerle taşınmak zorunda
kaldı. Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 20b. Bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 23b.
“ Şehr-i şa>bân-ı mu>aźźamıñ yigirmisinde sulţân-ı dehr nehr-i mežbûrdan geçüb” , Kemal Paşa-zâde, X.
Defter, v. 21b.
Sava üzerine yapılan köprü kazıklar üzerine yapılmıştı. Orada degirmenler gemiler üzerinde bulunduğu
için sel degirmenleri götürerek köprü üzerine yığdı ve köprüyü yerinden kopararak alıp götürdü. Bu
yüzden Sultan Süleyman ve beraberinde bulunan asker gemilerle Sirem yakasına geçti, Lütfi Paşa,
Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 298.
4
A F Hs K: - düşüb, Hk: olub
5
A Hk: + emrinden
6
A Hk: ulaşılmıştı
7
A: etdi
79

Mîr-i mezbûr ile emr-i fetwe me&mûr olan dilîrân-ı bâd-seyr ü nesîm-mürûr göz
acdırmayub, ol wiśâr-ı nâm-dârı her cânibden iwâţa eyleyüb, ceng ü cidâle âğâz etdiler.
Bir münâsib mawalle ţop-ı ğâśıb daxı qurub, dizdârı sâkin olduğı qulleniñ der ü
dîvârlarını1 żarbe-i seng-i dâne-i ţop-ı qal>a-der-âğûş ile zemân-ı qalîlde >ihn-i menfûşa
dönderüb, dûr u büyûtınıñ bünyânını qal>u xarâb idüb, cehennemîlere şeb ü rûz envâ>-ı
>uqûbet ü >ažâb etdiler. İki cânibinden nâyire-i ceng işti>âl 2 bulub, aśwâb-ı żalâl żarbe-i
ţop u tüfeng-i ecel-ittiśâl ile śawib-i nevâl idiler. Hücûm-ı mücâhidîn mübeşşir-i fevz-i
mübîn olub, melâ>în-i xâsirîn mu>âyinen3 qahr u inhizâm müşâhede idicek anda mawśûr
olan mezbûr Belğırad kâfirleriniñ banı olan mel>ûn bir qulle manźarasından istîmân
idüb, mûmâ-ileyh Mîr Xüsrev ile ba>żı kelimât söyleşür iken meger ol manźaranıñ esâsı
żarbe-i ţopdan mütezelzil olmış imiş. Kâfir-i fâcir hemân ţaşra cânibine perrân olub,
ğuzât-ı furśat-naśîb irişüb, la>în-i merqûmı ţutdılar. Erbâb-ı qal>a banlarınıñ mawbûs
olduğın4 göricek5 bi’ l-külliyye cengden ferâğat6 gösterüb, Belğıradlular inqıyâd etdiler.
Bi->inâyeti’ llâhi te>âlâ qal>a-i mezbûre daxı meftûwu musaxxar olub, (42b) derûnında ne
deñlü küffâr-ı xâk-sâr var ise >alef-i şimşîr olub, evlâd u ezvâcı esîr oldı.
Mezbûr Belğıradlular mawbûs qılınub, xuśûś-ı fetw u fütûwı ważret-i pâdişâh-ı sa>îd ü
manśûrıñ >atebe-i >ulyâ-yı maqarrü’ s-sürûrlarına >arż eylediler. Lâkin âmâl-i xayr-meâl-i
vezîr-i qal>a-güşâ âstâne-i devlet-intimâda olan ehvâ-i vüzerâya muxâlif olmağın bu
xižmet daxı ğayr-ı meşkûr vâqi> olub, “ Mezkûr Belğırad kâfirleriniñ emânı emân-ı
ye&sdir. Cümlesin qırub ve qal>a-i Belğırad’ a çekilen ţopları śu yüzinden gerü mürâca>at
etdürib, mu>accelen >atebe-i >ulyâya mülâqî olasın” deyü müşârün-ileyh Pir7
Muwammed Paşa’ ya tekrâr >itâb-âmîz wükm-i cihân-muţâ> vârid oldı. Paşa-yı merwûm
bi’ ż-żarûrî emr-i hümâyûna imtiŝâl idüb, aśwâb-ı żalâl ile cidâlden ferâğ gösterüb,
mawbûsları qal>a muqâbelesinde siyâset idüb, ğıdâ-i şimşîr ve ţu>me-i süyûf eylediler.
Ţopları Belğırad üzerinden çeküb, gerü gemilere qoyub, Semendire’ ye mürâca>at
eŝnâsında iken Bögürdelen cânibinde fermân-ı şehriyâr-ı sâmî-mekân, xüsrev-i Cemşîd-
iqtidâr ve pâdişâh-ı kâm-kâr u sa>âdet-nişân muqteżâsınca >asker-i encüm-qıyâs u fetw-
iqtibâs8 Sava śuyı üzerine metînü’ l-esâs bir köpri bünyâd idüb, mübârizân-ı memleket-
sûz u qahr-efrûz şeb ü rûz sefîneler9 ile śuyı öte cânibe geçüb, memleket-i qıral-ı
hezîmet-âmâlden cezîre-i Sirem ki, âbâd u ma>mûr vilâyet olub, bî-nihâye qılâ>u biqâ>-ı
küffâr-ı żalâlet-intifâ>ı muwîţ idi. Her cânibe aqınlar idüb, ırağ u yaqında erbâb-ı kîn ve
küffâr-ı cehennem-mekîniñ vilâyetlerini pây-mâl-i sümm-i semend-i źafer-ni>âl
iderlerdi.
Vüzerâ-i >atebe-i vâlâdan düstûr-ı vaqûr-ı iśâbet-ârâ, müşîr-i xabîr-i xayr10-âŝâr u
müşkil-güşâ vezîr-i ŝânî merwûm Muśţafa Paşa ki, munśif ü kâmil, ţab>-ı daqâyıq-bîni
waqâyıq-ı umûra şâmil idi. Ważret-i pâdişâh-ı sitâre-sipâh u bülend-bâr-gâhıñ der-gâh-ı

1
A Hk: dîvârını
2
K: iştiğâl
3
A F Hs K: Ĝ Σ∆
ĜẃΏ
4
A F Hk Hs K: olduğı
5
A Hk: görincek
6
A Hk: ferâğ
7
A Hk: Pir
8
A Hk: - ve fetw-iqtibâs
9
A F Hk Hs K: sefîne
10
Hk: - xayr
80

waşmet-dest-gâhlarından isticâze idüb, bir miqdâr >asker-i fetw-şi>âr u źafer-iftixâr ile


Belğırad’ a qarîb küffâr-ı xizy-naśîbiñ wuśûn-ı metânet-maqrûn-ı keyvân-âşiyânından
Iślanqamen dimekle ma>rûf sûr-ı semek-bünyânını urub, (43a) aqın etmek istid>â idicek
ważret-i pâdişâh-ı kişver-sitân u sa>âdet-âstânıñ >izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarında
mes&ûli maqbûl, me&mûli dâyire-i wuśûle mevśûl olub, bir nice biñ dilâverân-ı şîr-rüsûm
ile qal>a-i mezbûre cânibine hücûm idüb [varub], ol ţarafları tâlân u xarâb ve
Iślanqamen civârlarını âteş-i sûzân ile yaqub, ma>mûre ıqlîm ü vilâyeti vîrân idüb, bile
olan >asâkir-i fetw-żamâyim ğanâyim-i bî-gerân ile mahźûź olub, ţoyumlıqlar
eylemişler.1 Avân-ı mürâca>atda paşa-yı Âśaf-menqabet Sirem cânibinden qal>a-i
Belğırad’ ı temâşâ etmek içün ol semte müteveccih olub, mâh-ı dil-ârâ xayâl-i viśâl-i
âftâb-ı ğarrâ ile ţarîq-i śubwa düşüb, pey2-revlik etdügi gibi Muśţafa Paşa daxı bile olan
>asker-i cihân-peymâ u ıqlîm-dev birle şeb-revlik idüb, muqaddemâ >inâyet-i ważret-i
Sübbûw ile meftûw olan Zemun wiśârınıñ civârına3 qonub4, gece ile xıyâm-ı pervîn-
niźâm qurmışlar. Bu cânibden ważret-i paşa-yı tevfîq-refîq qal>a emrinden ferâğı tawqîq
idüb, ol leyl-i ţavîlü’ ž-žeyl içre >asker-i seyl-mürûr ile âb-ı Sava üzerinden cezîre-i
Sirem semtine >ubûr qaśd idüb, belki >asâkir5-i cerrâr-ı [kâm-kâr] dan bir miqdâr dilîrân-
ı xuceste-rûzgâr öte cânibe geçmişler idi. >Aleś-śabâw ki, pehlevân-ı >arśa-i eflâk ya>nî
xûrşîd-i nûr-baxş u tâb-nâk tenvîr-i basiţ6-i xâk içün verâ-yı qulle-i qubbe-i ufuqdan
cüst ü çâlâk baş qaldurıb, rû-yi cihân kerîmler göñli gibi münevver ü >ayân oldı. Zemun
wiśârı qurbında >asker görinüb, çadırlar müşâhede olıcaq7 gürûh-ı düşmenden iwtiyâţ
olınub, waqîqat-i wâl münkeşif olınca göc emrini te&xîr etdiler. Ol eŝnâda merwûm
Muśţafa Paşa cânibinden çavuşlar gelüb, wiśâr-ı Belğırad’ ı temâşâ qaśdına geldiklerin
xaber viricek paşa-yı merwûm hücûm8-ı ğumûmdan mawzûn u mehmûm idi. Ziyâde
mesrûr u dil-şâd olub, >ale’ l-fevr śu yüzinden ţuyûr-ţayerân, bâd-seyr qayıqlar ve
perendeler gönderüb, Muśţafa Paşa’ yı da>vet etdiler. Merwûm daxı gelüb, paşayla
mülâqî olub, waqîqat-i awvâl-i qal>aya muţţali>olıcaq (43b) inśâf idüb, ţab>-ı şâmili re&y-i
meśâliw-ârâ-yı düstûra muvâfıq görinüb, viśâl-i nev->arûs-ı fetw-i wiśâra ol daxı cânla
>âşıq oldı.
Göñlini her kim ğarazdan śâf ider
Źâhir olsa Wakk aña inśâf ider
Re&yde etmez xaţâ dânâ-yı pîr
Ţab>ına âsân olur emr-i xaţîr
Pâk-žihin ve hûş-mend olsa civân
Pey9-rev-i pîrân olur ol her zemân

1
Ordu Sirem’e geçtikten sonra birkaç alay Üngürus askerinin Tuna’dan Sirem havalisine geçtikleri haberi
alındı. Bosna beyi Bâlî Bey bunları karşılayarak kimini öldürdü, kimini esir etdi. Bâlî Bey Üngürusların
işini bitirdikten sonra Islankamen isimli hisarın fethine ikdam etdi. Ol diyara ılgar edince hisarın surunu
boş bulup, yanındaki askerlerle mekan tuttu. Padişah tarafından orada beklemesi, düşman suyu geçerse
bunu engellemesi emredildi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 23a-23b.
2
K: bî
3
Hk: qurbına
4
Hk: qonılub
5
A F Hk Hs K: >asker
6
A Hk: basţ
7
A Hk: olıncaq
8
A Hk: hümûm, + ve
9
F K: bî
81

Pîrler görmiş durır çoq wâl ü qâl


Sözlerin ţut dime lâ ol sözde qal
Pîr-i dânişdir murâdım ey sa>îd
Yoxsa śanma pîr olur1 her mû-sefîd
Pîr-i nâ-dân ţıfl-i bî-tedbîrdir
Ţıfl-ı >aqıl dâniş ile pîrdir.
Wıśn-ı Belğırad’ ı2 görenlere mu>âyen ü meşhûddır ki, burûc-ı nâ-ma>dûd ile mawdûd,
cevânib ü eţrâfı qulel-i metîn ve bünyân-ı raśîn ile müşeyyed ü ma>qûd bir wiśâr-ı
üstüvârdır ki, naźîri âfâqda kem-yâb, >adîli >âlemde nâ-yâbdır. Muśţafa Paşa egerçi
ğurûr-ı câh ile mağrûr, kemâl-i taqarrüb-i der-gâh ile pür-wubûr idi. Lâkin civân-ı fehîm
olub, ţab>-ı kerîmi mażmûn-ı wikmet-maqrûn fevqa külli zî->ilmin >alîm3’ den âgâh
olmışdı. Paşa-yı merwûm-ı büzürg-vâr, dânâ-yı hûş-mend ü kâm-kâr u Arisţo-vaqâr
öñinde kesâfet-i tedbîrine i>tirâf ve denâet-i re&yine iqrâr idüb, fi’ l-waqîqa “ Bu wiśâr-ı
nâm-dârıñ fetwi ehemm-i maqâśıd-ı cihân-bânî ve etemm-i meârib-i kişver-sitânîdir.
Ważret-i pâdişâh-ı bülend-rây u hidâyet-reh-nümây, xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı ma>delet-
fermâyıñ xużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına >arż u taqrîr olınsa zimâm-ı >azîmet-i hümâyûn
ve >inân-ı niyyet-i źafer-maqrûnlarını bu cânibe mün>aţıf etmeleri muqarrer ü
muwaqqaqdır. Siz kemâ-kân qal>anıñ fetwi umûrına meşğûl olıñ. İsti>câl ile ben >atebe-i
>ulyâya mülâqî olub, devlet-i hümâyûnlarına sezâ-vâr olan xuśûśı pâye-i serîr-i >âlem-
maśîrlerine i>lâm idüb, fermân-ı vâcibü’ l-iž>ânları śudûr idince tevaqquf eyleñ” deyüb,
paşa-yı merwûm ile vedâ>etdiler.
Aña binâen bir iki gün göçilmeyüb, ammâ bu eŝnâda ważret-i xudâygân-ı kişver-sitân,
pâdişâh-ı cihân- (44a) penâh ve xıdiv-i kâm-kâr4 eyyeda5’ llâhü’ l-Melikü’ l-mennân6
cümle-i >asâkir-i deryâ-şân u źafer-nişân ile Sava śuyını geçmek üzre olub, cezîre-i
Sirem ser-tâ-qadem muxayyem-i ecnâd-ı cihâd, hâmûn u śawra, püşte ü tilâl pây-mâl-i
sümm-i sütûr-ı leşker-i źafer-mu>tâd vâqi>olub, me&vâ-yı qıral-ı bağy-âmâl olan Budun
şehrine >azîmeti 7 taśmîm etdiler. Pir Muwammed Paşa’ ya bi’ d-defa>ât awkâm-ı cihân-
muţâ> gönderildi. Emr-i >âlî-qadre ittibâ> etmeyüb, muqayyed olmadı, deyü vüzerâ-i
mütexâlifet8ü’ l-ârâ tekrâr wükm-i lâzımü’l-iţâ>a9 tesvîd idüb, envâ>-ı >itâb10 u ser-zeniş
birle te&kîd ü teşdîd eylemişler. Pey-â-pey ulaqlar vârid olub, >atebe-i >ulyâya irişmekde
ziyâde isti>câl etdiler. Paşa-yı Âśaf-şu>ûr ifrâţla bî-wużûr olub, orduya münâdîler qoyub,
“ Göcdir” didiler. Fi’ l-wâl Sava kenârına varub, >ubûr-ı >asker-i manśûr içün mevâżı>-ı
müte>addide iskeleler ve ma>berler bünyâd11 etdürib, >alâ-vechi’ l-ittiśâl gemiler ile
ebţâl-i ricâl öte cânibe geçüb, qondılar. Nâ-gâh küffâr-ı xâk-sâr qal>adan çıqub, baqıyye-
i leşkere gezend ü żarar irişdireler, deyü kendüler bir miqdâr >asker-i źafer-peyker ile

1
F Hs Ü: ΜΉΛė
2
A Hk: Belğırad
3
“Her ilim sahibinin üstünde daha âlim kimseler vadır.”, K.K., 12 Yûsuf, 76.
4
A Hk: kâm-rân
5
F Hs K: ebbede
6
İhsanı bol Allah kuvvet versin.
7
A Hk: >azmi, F Hs K: - >azîmeti
8
A Hk: muxâlefet
9
A Hk: iţâ>aţa
10
A Hk: >iqâb
11
F Hs K Ü: - bünyâd
82

qaravul olub, esbâb u devâbb ile >askeriñ ekŝeri mürûr etmişdi. Küffâr-ı füccâr, eşrâr-ı
tebâh-rûzgâr bu wâli görüb, qal>a bârûlarına çıqub, ţoplar ve żarbezenler atub, śûrnây1 u
nefîrler çalub, naqqâreler dögüb, çañlıqlarında2 nâqûslar debredüb, taxtalar qaqub,
şenlikler, şâdîliqler etdiler. Ehl-i İslâm münfa>il ü ğam-gîn, herkes naśîbe-i cihâddan
mawrûm olduğına müteellim ü wazîn olub, kimi ţâli>inden şikâyet idüb, kimi rûzgâra
nefrîn iderdi. Tamâm wiśârdan me&yûs oldılar. Anlar ki, dil-i âgâhları cümle-i wâlde
cenâb-ı Waqq’ a merbûţ olub, feyż-i >âlem-i quds ile müşerref idiler. Bârî te>âlâ cânibine
tevekkül eyleyüb, maqâm-ı rıżâda münzevî oldılar3.
Olma nâlân gör nûr4-ı rû-yi murâd
Xâţır-ı ğam-gîn dil-i me&yûsda
İt tevekkül merd iseñ lâyıq degil
Bed-gümânlıq ţâli>-i menxûsda.
Ţâyife-i xâsirîn bu ma>nâdan ğâfilîn idiler ki, verâ-yı perde-i taqdîrde niçe meśâliw ü
umûr pinhân u mestûr olub, her emr-i mümkinü’ l-wuśûliñ çehre-i maqśûd-nümâsı âyine-
i (44b) źuhûra manźûr olmaq bir vaqte merhûn ve sâ>ât-i xuceste-âyâta maqrûndır. Bu
kelâm-ı śıdq-peyâm vefqince hengâm-ı >aśra qarîb idi ki, qudret-i muwavvilü’l-awvâl ile
śûret-i wâl bu5 minvâlde daxı müşâhede olınub, >atebe-i >ulyâdan ulaqlar gelüb, paşaya
wükm-i behcet-efzâ îrâd etdiler. Fewvâ-yı meserret-nümâsında “ Vezîrim Muśţafa Paşa,
âstân-ı muxalledü’ l-iqbâle mülâqî olub, keyfiyyet-i awvâl-i wiśârı pâye-i serîr-i fetw-
maśîrime taqrîr eyleyüb, >inân-ı >azm-i gîtî-sitânî ol cânibe mün>aţıf qılındı. Ţopları gerü
getürdüb, bi->inâyeti’llâhi te>âlâ qal>anıñ fetw u istixlâśı xuśûśına ixlâś ile mübâşeret
eyleyesin” deyü fermân olınmış.6 Cumhûr-ı müslimîn ve kâffe-i mü&minîn wasb-i wâlden
mesrûr, âŝâr-ı meserret-şi>âr inne ma>a’ l->usri yüsran7 çehre-i rûzgârda źuhûr idüb, ol
rûz-ı sa>îd ehl-i İslâm’ a >îd-i cedîd oldı. Âvâze-i tekbîr-i mü&minîn >arş-ı berîne, śada-yı
zemzeme-i muvawwidîn evc-i žirve-i >illiyyîne irişüb,
Şâd u mesrûr oldı mü&minler tamâm
Şenlik idüb çaldılar ţabl u naqqâr
Mâtem etdi qal>anıñ kâfirleri
Eylediler burc u bârûdan firâr.
Fermân-ı şehriyâr-ı sâmî-mekân ile paşa-yı merwûm mesrûr u şâd-mân olub, henüz at
arqasında idiler. Hemân śavb-ı wiśâra şeref 8-mürâca>at gösterüb, gerü menzillerine
varub, iqâmet eylediler. Öte cânibe geçen >asker-i źafer-rehber gerü gemiler ile berü
yaqaya >ubûr idüb, orduya nüzûl etdiler. Ol gece güyâ şeb-i qadr idi. Ne qadar xayme ü

1
K: śûrnâ
2
Hs K: çañlarında
3
K Ü: oldı
4
A Hk K: görinür
5
K: bir
6
Bosna sancağı beyi Yahyâ Paşa-oğlı Bâlî Bey on bin yarar asker ile Üngürus vilayetinin ortasından
geçerek orduya katılmıştı. Bâlî Bey’den Üngürus vilayetinin durumu, yolları, nehirleri, zorlukları ve
kışının şiddeti hakkında bilgi alındı. Yapılan istişare sonucunda Bâlî Bey’in sözleri kabul edildi ve
Belgrad kalesinin fethine azimet edildi. “ Vezîr-i a>źam Pîr Muwammed Paşa’ ya daxı wükm-i cihân-muţâ>
irsâl olındı ki: “ Belğırad üzerinde qarâr idüb, şol ki, muwâśaraya lâzım umûrdur tedbîrinde ve tedârükinde
olalar” , Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 24b-25a.
7
“Her güçlükle beraber bir kolaylık vardır.”, K.K., 94 İnşirah, 6.
8
A Hk: - şeref
83

xâr-gâh var ise cümlesi nîzeler ve gönderler üzre mûmlar ve meş>aller yaqub, ol qavm-i
mežmûma qarşu śawn-ı śawrâ-yı Belğırad’ ı sipihr-i pür-nücûm eylediler. Ğâzîler wużûr u
xâba meyl etmeyüb, śabawa degin iwyâ-yı leyl etdiler. Sewerden ki, ţalâyi&-i xüsrev-i
xâver >asker-i żiyâ-güster-i mihr-enver1 ile fetw-i wiśâr-ı deycûr içün qulle-i ufq-ı şarqî-
tutuqdan źuhûr eyledi. Paşa-yı merwûm süvâr olub, ümerâ-i nâm-dâr, >asâkir-i şîr-şikâr
ile Tuna iskelesine varub, ţopları mürâca>at içün ulaqlar gönderilmişdi. Esbâb-ı ţopı
iwżâr idüb ve Tuna üzerinden wavâlî-i wiśârı iwâţa içün gemiler ile >asker ta>yîn idüb2,
ţoplar (45a) daxı gelüb irişüb, vaqt-i ğurûb-ı âftâb-ı cihân-tâb ile rû-yi cihâna wicâb
çekilüb, dil-i târîk-i >adû gibi çehre-i >âlem siyâh olub, güm-râhlar baxtı gibi źulmet
rûşenâ-yı cihânı tebâh idicek >asker-i źafer-nedîm üslûb-ı qadîm üzre piyâde olub,
ţopları çeküb, yerlü yerine getürüb qodılar. >Âdet-i muqarrere-i cihân-bânî üzre
metersler yapılub, tüfengçiyân-ı bârû-sitân u qal>a-güşâ tertîb olındı. Ţoplar üzerine
mâru’ ž-žikr Anaţolı >azebleri ile ağaları olan Naqqâş >Ali Beg qonılub, cümle-i cevânib-
i wiśâr hizebrân-ı >adû-şikâr ile iwâţa olındı. İçerüden küffâr-ı xâk-sâr daxı burûc-ı wiśârı
żarbezenler ve ţoplar ile meşwûn qılub, warb ü qıtâle ibtidâ etdiler.
Wiśârıñ sâyir cevânibi ğâyet ile muwkem, qat-ber-qat xandeqler ve bârûlar ile müşeyyed
ü müstawkem olub, aşağa varoşınıñ qapusı cânibi fi’ l-cümle pest olub, bârûları ţoplar ile
hedme qâbil źann olub3, udxulü’ l-büyûte min-ebvâbihâ4 qavline muţâbıq ol mawalli
ixtiyâr etdiler. Semendire’ den menâre-beden, âhen-ten, ra>d-nişân, ejder-fiğân, âteş-fem,
śaywa-dem, bünyân-şiken, esâs-ken, burûc-efgen bir >aźîm ţop-ı âşûb-maśwûb
getürmişlerdi. Fi’ l-wâl qurub, âteş virildikde dûd-ı memdûdı ile güyâ wiśâr nâ-bûd olub,
velvelesinden zemîne zelzele düşüb, dâne-i seng-i hedm-âhengi bâd-ı śarśar miŝâli
varub, wiśâra ţoqınduğı gibi ol binâ-yı merśûsü’ l-esâsı śarśub5, awcârını hevâya perrân,
eczâsını xandeqine6 rîzân eyledi. Erbâb-ı qal>aya bir mertebede wayret7 virüb, küffâr-ı
xâk-sâra tamâm vawşet müstevlî oldı.
Melâ>în-i cehennem-qarîn daxı ol mawalle qarîb bülend ü mühîb burclar ve qulleler var
idi, anlara ţoplar ve żarbezenler qurub, ehl-i İslâm ţopını ibţâle qaśd idüb, her cânibden,
qulel ü burûcdan seng ü âhen yuvalaqları ve żarbezen fındıqların ve şakalos u tüfeng
dânelerin bârân gibi yağdurıb, iki cânibden warb ü âşûb ulaşdı. Ğâzîler câ-be-câ zemîni
tirâş idüb, xarq-ı xâk ile xandeq kenârına varub, metersler bünyâd etdiler. Bârûlarda ve
wiśâr bedenlerinde śavaş içün ţuran pelîdleri tüfeng ü tîr ile gözleyüb, şikâr iderlerdi.
Wattâ bir gün (45b) küffâr-ı xâq-sâr yuqaru wiśârdan gözleyüb, ţop üzerinde olan ehl-i
İslâm ekl-i ţa>âma meşğûl iken furśat bulub, nekbetîlerden qırq elli miqdârı >ifrîtler
âhen-pûş olub, qal>a qapusın açub, ğaflet ile hücûm eylemişler. Ţop üzerinde merwûm
Naqqâş >Ali tenhâ bulınub, wâżır olan ţopçılardan bir miqdâr kimesnei şehîd idüb,
Naqqâş’ ı elinden yapışub, süriyüb alub gitmişler. Sipâh-ı źafer-penâh xaber-dâr u âgâh
olub, hemân8 segirdüb, ğarb reîslerinden bir merd-i dilâver şîr ü9 ejder gibi

1
K: envâr
2
A Hk: etdiler
3
A Hk Hs: olınub
4
Evlere kapısından giriniz.
5
F: - śarśub
6
A Hk K:xandeqe
7
A F Hk Hs K: dehşet
8
A Hk: - hemân
9
K: - ve
84

>aqablerinden irişüb, ol gürûh-ı xınzîr-i bî-temyizi tîğ-i âb-gûn ve seyf-i xûn-rîz ile târ-
mâr, >arśa-i vesî>-i wiśârı miğfer-i âhenîn mânendi başlarına teng ü târ idüb, ol kâr-zârda
mel>ûnlarıñ kârlarını zâr, işlerini âh u enîn etdiler. Wiśârdan ğırîvler qopub, żarbezenler
ve tüfengler ve tîrler ve zenberekler üşürib, nefîrler çaldılar. Dilîrler aśwâb-ı sa>îr ile rû-
be-rû olub, bir vechle śavaş etdiler ki, ţabaqât-ı semâvâtdan kerrûbîler1 awsend ü sâbaş
diseler yeri idi. Küffârı >alef-i şimşîr idüb, Naqqâş’ ı xalâś eylediler. Bu üslûb ile leyl ü
nehâr âşûb u peygâr tezâyüdde oldı.
Bu cânibden cenâb-ı źıll-i İlâh, ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-dest-gâh daxı cumhûr-ı ğuzât-ı
nuśret-penâh ile zemîn-i Üngürus’ a otağ u bâr-gâh qurub, Sirem semtinden Belğırad
ţarafına >azm-i hümâyûn buyurub, sene-i mezbûre şa>bânınıñ yigirmi yedinci güninde
bir śubw-dem ki, xâqân-ı taxt-ı şarqî-mekân ya>nî xüsrev-i tâbân u dirâxşân wıśn-ı rûz-ı
pîrûz fetwine râyât-ı nûrânî ve a>lâm-ı eşi>a-i gîtî-sitânî qaldurıb, cihâna >arż-ı cemâl
eyledi, çâşt-gâh idi ki, nâ-gâh ğubâr-ı sümm-i ğuzâtdan zemîn-i Üngürus muğberr ü pus
olub, fiğân-ı naqqâre ü kûsdan günbed-i kebûd pür-dûd oldı. Zemzeme-i >asker-i
mehâbet-manźardan >âleme ğulğule düşüb, vuwûş u ţuyûra velvele >ârıż oldı. Hübûb-ı
nesîm-i źaferden ğubâr münşaqq olıcaq alaylar, ţulublar, qoşunlar źâhir olub, tuğlar,
sancaqlar, >alemler gün gibi lâmi>ü bâhir oldı. Şu>le-i âftâb-ı cihân-tâb ki, farq-ı sipâh-ı
kâm-yâmda olan zerrîn ü mücellâ miğferlere ve tuğulğa ve ışıqlara ve sîne-i ğuzât-ı
(46a) sa>âdet-simât2da ârâste olan âyine-i âhenîne, her dilâver-i ğazanfer-xurûşıñ dest ü
dûşında olan âyine-şekl ü sûzen-zebân, peykân-heykel ü tîğ-yalman Yunanî ve Hindî
demrenlere ve nîzelere düşüb, mün>akis olurdı. Şa>şa>asından çeşm-i cihân ża>îf ü xıyre
olub, xuśûśen qal>ada mawśûr olan melâ>în-i xüsr-âyîniñ >uqûl-i żalâlet-şümûlleri zâyil
olub, >uyûn-ı bî-nûrları târîk ü tîre olmışdı. >Asâkir-i deryâ-miŝâl tamâm şevket ü iclâl
ile gelüb, ważret-i pâdişâh-ı źafer-bâr-gâhıñ otaq-ı devlet-niţâqları Belğırad
muqâbelesinde Zemun wiśârı qurbında püşte-i refî>de vâqi> olmışdı. Sa>âdet ü iqbâl-i
ferxunde-fâl ile viŝâq-ı hümâyûnlarına şeref-nüzûl buyurdılar.3 Ser-tâ-ser śawrâlar,
hâmûnlar, vâdîler, tilâl ü püşteler, Tuna ve Sava yalıları, kenârlar külliyyen xıyâm-ı
pervîn-niźâm-ı ğuzât-ı İslâm ile memlû oldı.
Devletiyle geldi şâh-ı kâm-yâb
Xân-ı >âlem mehdî-i >âlî-cenâb
Qapusında her kemîne bendesi
Keyqubâd u Behmen ü Afrâsyâb
Üngürus’ ıñ mülketin tâlân idüb
Virdiler küffâra xayli ıżţırâb
Qal>anıñ kâfirleri me&yûs olub
Ehl-i İslâm’ a görindi fetw-i bâb
Waqq te>âlâ ömrini efzûn ide
Devletiyle tâ ilâ-yevmi’l-wisâb.
Fermân-ı lâzımü’ l-qabûl ile cümle-i erkân-ı źafer-şümûl 4 berü cânibe geçüb,
tüfengciyân-ı qal>a-sitân, ţopçıyân-ı bârû-tâlân gelüb, yer yer wiśâra tedârükde oldılar.1

1
F: melâike, Hs: gürûhile
2
Hk: - simât
3
“ Evvel-i ramażân-ı muwteremde wadem ü waşem-i pür-waşmetle Sirem adasında qal>anıñ qarşu yaqasında
wayme-i iqâmeti qurduqdan śoñra”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 24a.
4
K: şümûli
85

Müşârün-ileyh Pir Muwammed Paşa olduğı mawalle mûmâ-ileyh Muśţafa Paşa ta>yîn
olınub, anlar qal>a-i mezbûreniñ ţaraf-ı ğarbîsinde Tuna ile Sava śuyı mülâqî olduğı
mawalle qarîb gûşeden tûşe-i fetw cerrine meşğûl olmağı ixtiyâr etdiler. Aşağa varoşı ki,
Tuna yalısında idi, muqâbelesinde olan cezîreden Rumili beglerbegisi Ahmed Paşa’ ya
fermân olınub, mezbûr daxı śu aşurısından ţoplar qurub, cevânib-i erba>adan merdân-ı
kâr-zâr, hizebrân-ı >adû-şikâr ile sancaq-begleri ta>yîn olındı. Pir Muwammed Paşa
yapışduğı mawallde ziyâde >aźîm burûc u qulel ü burğoslar olub, qal>a-i bâlâdan ol araya
müstevlî bülend ü hevâ-mekân qulleler var idi. Ol cânib (46b) laqma qâbil olmağın
ğabrâ-tirâş, xâk-ma>aş, külüng-dest, bünyân-şikest, zemîn-seyr ü seng-ken, sûrâx-peydâ,
[çâh-câh2] u3 esâs-efgen üstâd naqqâblar getürmişlerdi, câ-be-câ anlar daxı esbâb-ı fetwe
mübâşeretde oldılar. Ba>żı mevâżı>da daxı hevâyî ţoplar qurılub4, śan>at-ı bedî>ve üslûb-
ı >acîbdir ki, ta>žîb-i erbâb-ı tażlîl içün seng-i ŝaqîl şeh-bâz-ı pervâzî gibi evc-i hevâya
śu>ûd idüb, kebûter-vâr perrân olub, wiśâr-ı melâ>în-medâr üzerine nüzûl idicek her
ţarafdan feryâd ü fiğân qopub, qażâ-yı âsmânî gibi büyût ü wîţânı târ-mâr, nice metânet
ile meşhûr kilîsâlarınıñ qubbelerini hebâ-i menŝûr eylediler. Żarbe-i awcâr-pâş ile
ebniye-i evbâş-ı żalâlet-ma>âşı xurd u xaşxâş eyleyüb, śadme-i ţopdan eţrâfa perrân [u
rîzân] olan wacerden wiśśe-dâr u behre-mend olan derd-mendler cân u serden el yuyub,
naqd-i wayâtlarını xizâne-dâr-ı dârü’ l-bevâra îśâl iderlerdi. Ţulû>-ı mihr-i >âlem-tâbdan
ğurûb-ı âftâba, bed&-i leyl-i źulmet-intisâbdan źuhûr-ı śubw-ı nûr-iktisâba degin erbâb-ı
îmân aśwâb-ı ţuğyân ile mevâżı>-ı >adîdede ceng ü cidâl ve warb ü qıtâl iderlerdi.
Żarbezenler ţoplar tîr ü tüfeng
>Ömr dâmânın ţutardı şöyle bek
Cân alub virürdi aśwâb-ı neberd
Âdeme sehm idi her gün merg ü derd
Her ţaraf âşûb u vâveylâydı
Naqd-i cân u ten düşüb yağmaydı
Xûn-ı âdem anda olmışdı welâl
Qâtil-i maqtûle yoğidi suâl
Per açardı şâh-bâz-ı mürğ-i rûh
Evc-i wıśna tâ ide śayd-ı fütûw
Xavf-i âşûb ile ten lerzândı
Cân metâ>ı xâkden erzândı
¡ ağ ve sâlim ceng iderken her sa>îd
Bir dem içre nâ-geh olurdı şehîd
Açılub mü&minlere bâb-ı cinân
Dûzax idi ehl-i küfre âşiyân.
Żarbe-i ţop-ı hedm-âşûb ile câ-be-câ qal>a dîvârları esâsına varınca münhedim ü xarâb
olub, raxneler ve gedikler źâhir oldı. Şayqa ţopları ve żarbezenler ile qal>a bedenleri
yıqılub, burc u bârûlarda küffâr-ı bed-xûya sütre olur nesne qalmayub, (47a) hücûma

1
“ Kefere-i melâ>în ţarafından qal>aya yardım gelmelü olursa mürûr idecek yerlere daxı Tuna śuyı
üzerinden yaraqlu gemiler ile dilâver kimesneler ve qara cânibinden daxı yarar begler ve bir miqdâr leşker
ta>yîn olınub, menâfiž ü medâxili her cânibden sedd olındı.”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman,
v. 26a.
2
K: çâh
3
A F Hk Hs K: - ve
4
K: qoyılub
86

qâbiliyyet gelicek sene-i mezbûre ramażânınıñ beşinci güni >asâkir-i müslimîn ve


cemâhîr-i muvawwidîn fermân-ı pâdişâh-ı rû-yi zemîn ile naśarahu’ llâhu1 ilâ-yevmi’ d-
dîn2 ğazâ niyyetine şimşîrler quşanub, miğferler giydiler. Küffâr qatline xancerler
ţaqınub, tîrler götürüb, nîzeler qaldırdılar. Âlât-ı warb ü ceng ile tamâm üstüvâr olub,
ğâzîler fî-sebîli’ llâhi te>âlâ cihâda bel bağladılar. Ważret-i pâdişâh-ı fermân-fermây3
wiśârı yağma buyurub, qal>a bârûsına muqaddem bayraq çıqaran ğâzîye sancaq >ahd
olınub, her ţarafdan ümerâ-i źafer-şi>âr ile vüzerâ-i nâm-dâr elviye-i fetw-âŝâr açub,
>inâyet-i Xâliqü’ l-kevneyne >azze şânuhû4 ilticâ ve mu>cizât-ı Sulţânü’ ŝ-ŝaqaleynden
śalavâtu’ llâhi ve selâmuhû >aleyhi 5 istimdâd u recâ etdiler. Vaqt-i śabâw ki, hengâm-ı
fevz ü felâwdır, âftâb-ı zerrîn-cenâw qubbe-i ufuqdan nûrânî rimâw ile xink-i çarxa süvâr
olmışdı, ol dem-i nuśret-encâmda ţaraf-ı İslâm’ da6 ne deñlü ţop-ı źafer-fercâm var ise
cümlesine âteş virilüb, vüfûd-ı dilîrân-ı ejder-vürûd duxân u dûd ile gediklere hücûm
etdiler. Ţabl u naqqâreler, nefîrler çalınub, Allahu ekber kebîrân, ğâzîler tekbîr getürüb,
dîn yolına cânların sebîl etdiler.
İçerüden küffâr-ı cehennem-medâr gedikler muqâbelesinde evler7 üzerinden
soqaqlardan ţoplar ve żarbezenler qurub ve xandeqler kesüb, müdâfa>aya meşğûllerdi.
>İfrît-şekl müşrikler âhen-pûş olub, qalqanlara yapınub8, nîzeler9 ve gönderler, kâfirî
mecler ve çigreler yaraqlayub, sitîz ü ceng iderlerdi. Varoşına wavâle olan yuqaru
wiśârdan xod tüfeng dâneleri erbâb-ı îmâna bârân gibi yağub, dökilürdi. Gediklerde
ğuzât-ı müslimîn ile ţuğât-ı müşrikîn10 rû-be-rû olub, żarbe-i süyûf farq-ı >adû-yı merg-
cûyı mecrûw qılub, her dilîr-i şîr-naźîriñ kemân-ı ecel-te&ŝîrinden güşâd bulan sehm-i
qażâ-taqdîr sîne-i siperden geçüb, śayd-ı rûw iderdi. Câm-ı sürûr-efzâ-yı cihâd ile mest
olan ğâzîleriñ destinde şeş-perler qelle-i küffâr-ı śanem-peresti xurd u şikest eyleyüb,
sâ>id-i nuśret-müsâ>id her mücâhidde11 ser-tîz xancerler kefereniñ a>nâq u wanceresine
uğrayub, xûn-rîz olurdı. Xurûş-ı (47b) cüyûş-ı pûlâd-pûşdan bî-hûşlar wayrân u medhûş
olub, lem>a-i sinân u seyf-i qâţı> ve eşi>a-i rümw-i sâţı>dan >uyûn-ı bî-nûrları xıyre ü
mehcûr qalub, cumhûr-ı müslimîn derûn-ı qal>aya duxûl, esvâq u mawallâta vuśûl
buldılar. Ţaraf ţaraf ğâzîler tîşe-i seng-tirâş ile qal>a dîvârını delüb, delikler açdılar.
Kimi bârûlara urğanlar, kemendler12 atub, qal>ayı13 aşdılar. Gûşe-ber-gûşe âşûb u
cenglere ulaşdılar. Döne döne qoşma ve dönderişmeler14 idüb, qanlara bulaşdılar.
Żawve-i kübrâya degin ceng ü warb olub, belki vaqt-i źuhra qarîb idi ki, âŝâr-ı naśrun
mina’ llâhi ve fetwun qarîbün15 źuhûr idüb, aşağa qal>ası16 fetw olındı.1 Şehrinde ne deñlü
1
Hk: + te>âlâ
2
Allah kıyâmete kadar düşmanlarına karşı ona yardım etsin.
3
A Hk: fermâ
4
Şânı yüce olsun.
5
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
6
K: İslâm’ dan
7
Hk: - evler, K: ŎΜΉ
Λė
8
F: yayınub
9
K: nîze
10
A F Hk Hs K: müşrikîniñ
11
F Hs: mücâhide
12
A: kemend
13
A Hk: qal>aya
14
A F Hk Hs K: dönderişme
15
“…Allah’tan yardım ve yakın bir fetih...”, K.K., 61 Saf, 13.
16
F: qal>asını
87

deñlü erbâb-ı şiqâk var ise ğuzât-ı źafer-ittifâq şimşîr-i fetw-vifâq ile cümlesini büyût u
esvâqında lâşe eyleyüb, evlâd u ezvâcı esîr etdiler. Mu>aźźam kilîsâları ğılmân-ı xûb-
manźar, nâzenînân-ı cân-perver, nisvân-ı wûr-peyker, duxterân-ı sîmîn-ber, mâh-rûyân-ı
pâkîze-axter birle mâl-â-mâl idi. Ğâzîler yağmalayub, esbâb u emvâlini nehb ü ğâret
eylediler. Fetw-i >aźîm olub, şenlikler ve şâdîliqler oldı. Qullelerine İslâm sancaqları
dikilüb, ţabl u naqqâre-i xüsrevânî çalındı.
Bakıyyetü’ s-süyûf bir miqdâr mel>ûnlar yuqaru qal>aya tawaśśun idüb2, gerü ceng ü
cidâl üzre muśirr oldılar. Vüzerâ-i Âśaf-râ3, ümerâ-i kübrâ ve sâyir >asâkir-i medâyin-
sitân u qal>a-güşâyla ţaşrada olan ţopları şehr içine getürüb, qal>a-i bülend4-i ebr-
peyvend fetwiniñ ţarîqine mübâşeret etdiler. Qal>-ı bünyân-ı sûr-ı semâ-âşiyân, kam>-ı
esâs-ı burûc u5 qulel-i keyvân-mekân qaśdına yer yer gerü ţoplar qurdılar. Rûz-be-rûz
nâyire-i ceng-i fetw-âheng müşta>il olub, eyâdî-i mübârizân-ı źafer-mübâdî dâmen-i
wiśâra muttaśıl oldı. ¡ ademât-ı seng-i ţop-ı zelzele-âyât ile dîvârlarınıñ ba>żı mütezelzil
olub, raxneler źuhûr etdi. Öte cânibde laqma mübâşir olan naqqâblar daxı yir altından
xarq-ı zemîn idüb, qal>a qullelerinden metînü’ l-esâs, burc-ı felek-temâs bir >aźîm ü waśîn
bârûnıñ bünyânını tecvîf etmekle dîvârını mu>allaq qoyub, derûn-ı laqmı bârût ile
ţoldurıb (48a) iwżar etmişlerdi.
Bir sewer ki, cemşîd-i şarq-serîr xıţţa-i basîţ6-i xâkı sipâh-ı zengden teswîr qaśdına qabâ-
yı nûr ile tutuq-ı ufuqdan źuhûra niyyet etmişdi. Ważret-i pâdişâh-ı kâm-rân, xıdiv-i
leşker-keş ü kişver-sitânıñ fermân-ı lâzımü’ l-iž>ânlarıyla >asâkir-i yemm-cünbiş ü deryâ-
cûş, bahâdırân-ı peleng-savlet ü şîr-şevket ü ejder-xurûş ile wiśâra hücûma me&mûr
olmışlardı.7 >Ale’ ś-śabâh ţoplaruñ dûd u duxânı cevv-i hevâda sewâb-ı ŝânî olub, ğâzîler
Allahu te>âlâya tevekkül eyleyüb, ważret-i risâlet-penâhıñ śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem8
mu>cizât-ı hidâyet-âyâtına tevessül etdiler. ¡ adâ-yı Allah Allah >arş-ı berîne peyveste
olub, nidâ-yı icâbet-müeddâ yâ-Fettâw u yâ-Fettâw evc-i >illiyyîne resîde idi. Du>â-yı
müstecâb-ı ebrâr semâya >urûc ider gibi ğuzât-ı nuśret-vülûc burûc9-ı qal>a semtine
>azîmet ü xurûc etdiler. Cevânib ü eţrâf-ı wiśâra cumhûr-ı müslimîn mûr u zünbûr gibi
üşdiler. Ţarfetü’ l->aynda wiśâr altına varub, irişdiler. Küffâr-ı xâk-sâr ţop gediklerine
ağacdan çatmalar, fuçılar ile perdeler idüb, mâverâsında tüfeng-endâz u warbe-dest,
şimşîr-keş ü put-perest mel>ûnlar, câm-ı şirk ile mest müşrikler wâżır olub, müdâfa>a
iderlerdi. Ţaraf-ı İslâm’ dan awcâr-ı ţop u10 żarbezen ebr-i śâ>iqa-bâr olub, küffârıñ perde
etdikleri fuçılarını varub urub11, her pâresi nice mel>ûnı mecrûw u zâr iderdi. Cemâ>at-i
müslimîn źıll-i wiśârı penâh idünüb, gedikler olduğı mawallde ğâzîler wasbeten li’ llâhi
te>âlâ12 ehl-i nâr ile muqâbil olmışlardı. İki cânibden şimşîrler quţţâ>u’ ţ-ţarîq olub,

1
“ Wiśârla nehr arasındağı şehri ki, elsine-i enâmda varoş nâmiyle iştihârı vardır, küffâr-ı bed-kirdârıñ
elinden aldılar.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 25a.
2
“ … qaçdı vardı Neboysa nâm wiśâra girdi”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 25b.
3
A Hk: rây
4
Hk: - bülend
5
F K Ü: - ve
6
F: - basîţ
7
“ Sekizinci gün yüriyiş kûsı çalınub” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 26a.
8
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
9
K: + gibi
10
F Hs K Ü: - ve
11
K: - urub
12
Yüce Allah’ın rızası için.
88

yalman-ı tîğdan miğferler meksûr, żarbe-i süyûfdan serler, siperler xurd u maqhûr idi.
Demrenler diller uzadub, tesxîr-i mülk-i beden, nîzeler walqa-i cevşenden mürûr idüb,
tevsî>-i dâyire-i cân u ten iderlerdi. Tîrler merg xaberlerin getürmege kebûterler olub,
xadengler, peykânlar xuvân-xârlar idi ki, qanlar içerlerdi. Tüfeng dâneleri xod sehm-i
berq idi ki, ţoqınduğı farqı zîr ü zeber idüb, xâkden farq olınmazdı. Na>re-i ţop ve ğırîv-i
nefîr, śadâ-yı żarbezen ve zemzeme-i dâr u1 gîr ile >uqûl 2-i âdemî-zâd wayrân olub, ol
gün >arśa-i qıyâmetden nişân idi.
Küffâr-ı xâk-sâr wiśâr (48b) bedenlerinden ğuzât-ı ricâle awcâr-ı ŝiqâl perrân idüb, seng
bârân iderlerdi. Qazanlar ile qaţrânlar, śular qaynadub, ehl-i îmân üzerlerine dökerlerdi.
Naqqâblar daxı ol wînde laqma âteş virdiklerinde cebel-mânend bir qulle-i bülend-i
felek-peyvend esâsından mütewarrik ü cünbân olub, içinde mevcûd olan fırqa-i
merdûddan ne miqdâr kefere-i >anûd var ise cümlesi awcârdan ma>dûd olub, hevâya
perrân oldılar.3 Güm-râhlar zâğ-ı siyâh gibi hevâda görinüb, eczâ-yı wiśâr ile bile
dökilüb, târ-mâr olurlardı4. Bünyân-ı qal>aya tamâm zelzele düşürib5, >âleme velvele
bıraqdı.
Ol gün anda germ idi bâzâr-ı merg
>Âleme meş>al yaqıbdı nâr-ı merg
Mülk-i cân içre ecel sulţân idi
Her ţarafda başlar ğalţân idi
>İzz ü câh ile mu>azzez mîrler
Xâke yüz qoyub öperdi yerler
Źâhir olmışdı meger rûz-ı şümâr
Cennet ü dûzax idi güyâ wiśâr
Ţaşrası mü&minlere dârü’ n-na>îm
İçerüsi müşrike çâh6-ı cawîm
Cengden mecrûw idi âdem qamu
Mâtem ü efğândı >âlem qamu
Şiddet ile esdi ol dem bâd-ı warb7
Şem>-i cem>in ehl-i küfriñ etdi cerb.
Sâ>ât-i ceng vaqt-i źuhra mümtedd, irâdetu’ llâh ile ebvâb-ı fütûw açılmayub münsedd
görindügi eclden ğâzîler warbden ferâğ gösterüb, şühedâ defn etmege meşğûl oldılar.8
Üc def>a daxı minvâl-i meşrûw9 üzre yüriyişler vâqi> oldı.10 Âxirü’ l-emr fırqa-i >uśât

1
K: - ve
2
A Hk: >aql
3
“ Küffâr-ı bed-fercâm Nebûse nâm wiśâr öñünde desbot serâyına muttaśıl olan kûh-ı pür-şükûh gibi berk-
qulle berg-i kâh gibi nâ-gâh hevâya uçdığın gördiler.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 29b.
4
Hk K: olurdı
5
A Hk K: düşüb
6
K: câh
7
K: cereb
8
Bursa beyi Behram Bey o savaş meclisinde şehadet şerbetini içti. Beylerbeyi kardeşi Mahmut Bey ve
Karaca Paşa lakabı ile anılan Ahmed Bey ve nicesi yaralandı, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 28b.
9
K: meşrû>
10
“ Efvâc-ı bawr-emvâc-ı cüyûş-ı kûh-şükûh on günden śoñra deryâ-yı ğazâyı cûşa ve kerre-nây-ı veğâyı
xurûşa getürüb, bir kerre daxı yürüyişe iqdâm etdiler.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 27a.
89

hücûm-ı ğuzâtdan müşâhede-i wırmân1 idüb, ważret-i pâdişâh-ı qal>a-sitân u źafer-nişân,


xudâvendigâr-ı fetw-âŝâr u nuśret-mekânıñ ebbeda’ llâhu salţanatehû2 erkân-ı bâr-gâh-ı
mekârim-dest-gâhlarından istîmân etdiler.3 Mâh-ı mübârek ramażânıñ yigirmi altıncı
güni ki, yevmü’ l-xamîsdir, qal>a miftâwları >atebe-i >ulyâya teslîm olındı.4 >Âţıfet-i
şâmile-i şâhî, re&fet-i kâmile-i pâdişâhî ki, lâzıme-i žât-ı xuceste-śıfât-ı >âlem-penâhîdir,
el->afvü zekâtü’ ź-źafer5 muqteżâsınca ol ţâyifeniñ cerâyid-i âmâli ruqûm-ı >afv ü iwsân
ile merqûm olub, cânlarına, evlâd u >ıyâllerine emân virilüb, qal>a6 begi 7 ve porqolabları
gelüb, bâr-gâh-ı a>lâ türâbına (49a) yüz sürüb, xila>-ı fâxire-i hüsrevânî birle muğtenim
qılınub, cumhûr-ı küffâr-ı eşrârdan qal>a taţhîr olındı.
Ol güniñ ertesi ki, rûz-ı cum>a ve >îdü’ l-mü&minîndir, qulle-i âsmân-burûcına >Oŝmânî
sancaqlar çıqarılub, bârûlarına râyât-ı nuśret-âyât naśb olındı. Qapularında temcîd ü
ežân oqınub, Melik-i deyyân ve ważret-i Fettâw-ı žü’ l-minen der-gâhına şükrler ve
ŝenâlar qılındı. Derûn-ı qal>ada olan mu>aźźam kilîsâları televvüŝât-ı >uśât-ı nekbet-
âyâtdan pâk qılınub, nâqûs-gâhları me&žene-i erbâb-ı dîn8-i źafer-me&nûs içün ta>yîn
olındı. Ol rûz-ı behcet-efrûzda müežžinân-ı tekbîr-gûyân kelle-i deyre çıqub, gül-bâng-ı
Muwammedî9 śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem10 ve zemzeme-i Awmedî birle śalât-ı cum>a
içün śalâ11 virdiler. Emr-i >âlî-qadrle minberler yapılub, ważret-i pâdişâh-ı maqrûn12ü’ ź-
źafer, śâwib-qırân-ı heft-kişver, şâh-ı hümâyûn-iqbâl ü cemşîd-fer cümle-i erkân-ı
sa>âdet-maqarr ve kâffe-i ğuzât-ı źafer-hem-ser birle gelüb, śalât-ı cum>ai edâ u iqâmet
etdiler. Ważret-i Xudâ-yı >âlem-âferîd ve hüve žü’ l->arşi’ l-mecîd fa>>âlün limâ-yürîd13
celle şânuhû ve >amme birruhû ve iwsânuhû14 der-gâhına hezârân hezâr tawmîd ü temcîd
olındı. Bi-wamdi’ llâhi’ l-Meliki’ l-müste>ân menâzil-i nâqûs u evŝân mawâfil-i meśâhif
ü15 Qur’ ân, mesâkin-i evzâr u eśnâm ma>âbid-i erbâb-ı İslâm oldı.
Ol cevânibde qal>a-i Belğırad’ dan mâ->adâ memâlik-i Üngürus-ı menwûsdan küffâr-ı
>abûsü’ l-vücûh żabţında olan qılâ> u wuśûndan Berqas ve Dimitrofca16 ve Qopanik ve
Bariw17 ve Qarloca ve Qamance ve Virnik ve Qalotıncı nâm qal>alar ki, her biri kilid-i
mülk-i Üngürus olub, eqâlîm-i küffâr-ı füccârıñ sedd-i sedîdi idi. >Umûmen tevâbi> u

1
K: ΑĜΏ
ėŏķ
2
Allah hükümdarlığını dâimî kılsın.
3
Yalaşko isimli hisar beyi ileri gelen adamları ile ne tedbir alacaklarını görüştü. Görüşme sonunda gün
görmüş yaşlılar emirlerini sulha razı etdiler. Cihan padişahının huzuruna önde gelen birkaç adamlarını
gönderdiler ve işi barışa çevirdiler, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 31b.
4
“Bu seferin hedefi Macaristan’ın fethi olmaktan çok Szabacs (Böğürdelen) ve Belgrad kalelerinin ele
geçirilmesi, Szeremseg (Sirem)’in kontrol altında bulundurulması idi.”, Perjes, Mohaç Meydan
Muharebesi, s. 31.
5
Af zaferin zekatıdır.
6
A Hk: qal>anıñ
7
A Hk: banı
8
A Hk: - dîn
9
K: + Muśţafa
10
A Hk: - ¢alla’ llâhu >aleyhi ve sellem . Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
11
A F Hk Hs K: śalâlar
12
A F Hk Hs K: śâwib
13
“O, arşın sahibidir, çok yücedir. İstediğini hakkıyla yapandır.”, K.K., 85 Bürûc, 15-16.
14
Şanı yüce olsun, ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
15
K: -ve
16
A F Hs K: Dimitroce
17
K: parix
90

levâwıqları, arâżî ü nevâwîleri ile meftûw u musaxxar olub, miftâwları südde-i źafer-
cenâw cânibine gelüb, teslîm olındı. Qâżîler ve1 dizdârlar ve kifâyet miqdârı
müstawfaźlar ve ğaribler ve martoloslar tertîb olınub, cümlesi mużâfât-ı memâlik-i
mawmiyye2-i >Oŝmânîden vâqi>oldı. El-wamdü li’ llâhi >alâ-žâlik ve lâ-zâle-kežâlik.
Üngürus’ ıñ bükdi bilin şehriyâr
Aldı bunca qal>a ve wıśn u wiśâr
Memleket-i İslâm’ ı tevsî>eyledi
Küfriñ âŝârını tażyî>eyledi
Sikkei mermerde qazdı pâdişâh
>Ömrini efzûn ide dâyim İlâh
(49b) Bir cihâd etdi cihân içre >aźîm
Baśdı kâfir cânibine dâğ-ı elîm
Cidd idüb fetw-i Belğırad eyledi
Ceddiniñ rûwını âbâd eyledi.
Bi->avni’ llâhi’ l-Meliki’ l->allâm qal>a emri śûret3-i itmâm bulub, fevz-i tâm4 ile nuśret-i
sa>âdet-fercâm naśîb-i ehl-i İslâm oldı. Axbâr-ı fütûw-âŝârı basîţ-i rub>-ı meskûna i>lâm
içün memâlik-i mawmiyye wudûdında olan ümerâ-i >iźâm xuśûśen Waremeyn-i
[muwteremeyn-i] vâcibü’l-i>zâz ve’ l-iwtirâm câniblerine şerrefehüma5’ llâhu te>âlâ ilâ-
yevm6i’ l-qıyâm7 inbâ u inhâ olınmaq mühimmâtdan olduğı eclden fetw-nâme-i hümâyûn
yazılub, mürğ-ţayerân, nesîm-devân, śabâ-seyrân ulaqlar gönderilüb, cânib-i cenûbda
>Arab ve Yemen, kişver-i Wabeş ve Hind ve >Aden, wudûd-ı Mağrib-zemîn’ den Cezâyir
ve Cerbe ve Fas ve Tunus ve Endülüs ve şimâl ü şarq ve deşt-i Qıpcaq illerine vâqı>a-i
ğazâ-yı ğarrâ ile xaber-i fetw u tesxîr, cumhûr-ı müslimîn ve kâffe-i mü&minîne tebşîr
olındı.
Ahâlî-i Belğırad’ dan istîmân iden kefere-i irtidâd-mu>tâdıñ ba>żı evlâd u ezvâc-ı
şeqâvet-imtizâcı ile dârü’ l-küfre8 irtiwâl idüb, kimi cizye qabûli ile źılâl-i ma>delet-
nevâl-i ważret-i pâdişâh-ı firişte-xıśâlde müstaźill olmağı ixtiyâr etmişlerdi. Diyâr-ı
żalâlet-âŝâr Üngürus’ a gitmek isteyen menwûsları ol ţarafa gönderüb, bâqî qalan naśârâ-
yı iśâbet-ârâyı qal>adan ixrâc idüb, evlâd u >ıyâlleri, mâl u menâlleri ile xuddâm-ı bâr-
gâh-ı sa>âdet-dest-gâh qoşılub, mawrûse-i İstanbul’a sürgün etdiler. Mawmiyye-i mesfûre
dâxilinde Heft-qulle-i cibâl-cüsse ü kûh-kelle qurbında mevżi>ta>yîn olınub, xâneler ve
binâlar bünyâd idüb, ol ţarafları âbâd etdiler. Bi’ l-fi>l mawalle-i Belğırad dimekle
meşhûr gûşe-i ma>mûr olmışdır.9
Fermân-ı şâh-ı źafer-penâh ile qal>a-i Belğırad’ ın sûr u burûcında żarbe-i ţop ile tebâh
olan raxneler yapılub, ta>mîr olınmaq içün ümerâ-i der-gâh-ı mu>allâdan begler ta>yîn

1
F Hs Ü: -ve
2
A Hk K: - mawmiyye
3
Hk: - śûret
4
Hk K: tamâm
5
Ü: şerrefeha’ llâhu
6
A Hk: qıyâm
7
Yüce Allah o ikisini kıyâmet gününe kadar şereflendirsin.
8
K: küffâra
9
“ Qal>a-i Belğırad’ dan emânla çıqan kefereniñ daxı serf śınfından olanları yarar qullar ve maślawat-güžâr
kimesneler ile mawrûse-i Qosţanţiniyye cânibine gönderilüb, Belğırad kâfirlerine nefs-i Qosţanţiniyye’ de
ve sâyirlerine wavâlîsinde qurâ ta>yîn olınub” , Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 29b.
91

olınub, wiśârında ve varoşında câmi>ler ve mescidler ve xân-qâhlar ve zâviyeler,


>imâretler, güzîde wammâmlar binâ olınmaq emr olındı. Qâżî ve dizdâr ve wafaźa1
qonılub, mühimmât u mâ-lâ-büdd her ne ise tedârük ü tekmîl olındı.2
Bu eŝnâda fermân-ı şehriyâr-ı gîtî- (50a) şikârla >asâkir-i cerrâr-ı nâm-dâr-ı fetw-iştihâr
ţaraf ţaraf memâlik-i küffâr-ı xâk-sâra aqınlar ve ğazâlar eyleyüb, ţoyımlıqlar etdiler.3
Bâzâr4-ı ordu ser-â-ser gül-bû, Yûsuf-rû, melek-xû, zîbâ-qadd, sünbül-xadd, ğonce-fem,
lâle-ruxsâr, nergis-çeşm ü qavs-ebrû güzellerden, sîm-ten, nâzik-miyân, woqqa-dehân,
şîrîn-zebân, cemâl-behre, qamer-çehre, semen->ižâr, meh-cebîn, zerrîn-kâkül, mûy-
sünbül, rûy-gül, wûrî-nijâd, pâkîze cevârî ve ebkârla müzeyyen olmışdı. Qıymetde
gevher-i nâ-yâb, bahâda câna mânend olan şeker-xand dil-rübâlar ednâ naqd ile śatılub,
gevâhir-i girân-mâye ğâyet erzân idi. Bir niçe qurś-ı sîme bir sîmîn-beden, bir iki altuna
zerrîn-mûy u gül-rûy xâtûnlar virirlerdi.5
Dil-rübâlar şabqa-pûş u nâzenîn
Serv-qadd ü lâle-xadd ü meh-cebîn
Sîm-tenler sû-qandlerle güyiyâ
Her biri şekl-i beşerde wûr-i >în
Müşterîler aldılar cân naqdine
Râygân u bî-bahâ dürr-i ŝemîn
Her ţaraf zîbâ-cemâl idi hemân
Xaymeler xod xûb6-rûlardı hemîn
Şâd idi ţoyımlığa devr-i zemân
Cennetü’ l-firdevse dönmişdi zemîn.
Qıral-ı nuwûset-awvâl zâviye7-i xumûlde münzevî olub, dimâğ-ı żalâlet-ferâğına
śademât-ı ŝarŝar-âyât-ı kahramânîden kemâl-i wayret ü xaşyet müstevlî olub, gûşe-i
sükût8da mütewayyir ü mebhût olub, âŝâr-ı celâdetinden şemme źuhûr etmedi. Avân-ı
hücûm-ı düşmen sermâ qarîb olub, inqıżâ-i zemân >asker-i ważret-i pâdişâh-ı źafer-fer ü
fetw-güsteriñ Budun ţaraflarına teveccüh-i hümâyûnlarına mâni> görinüb, qıral-ı
mežmûm u menxûsıñ noqţa-i vücûd-ı mażarrat-âlûdı śawâyif-i rûzgârdan xancer-i
bürrân-ı xûn-pâş u kâfir-ma>âş ile wakk ü tirâş olınması vaqt-i âxere mevqûf u te&xîr
olınmaq śavâb u enseb görinmegin maqarr-ı sa>âdetlerine şeref-mürâca>at [emr] olındı.
>Ubûr-ı >asker-i dîn, mürûr-ı mübârizân-ı rezm-âyîn içün Sava śuyı üzerine ma>ber binâ
olınmaq tedârük olınub, mâru’ ž-žikr Waleb melikü’ l-ümerâsı Qaraca Paşa ki, ferâset ü
žekâda engüşt-nümâ, kemâl-i baśîret ü intibâh ile güzîde-i (50b) cumhûr-ı ümerâ idi, ol
târîxde ma>zûl bulınub, cihâd-ı Belğırad-ı fütûw-âbâdda bile idi, köpri xuśûśı anuñ re&y-i

1
K: wıfź
2
Semendire ve Belgrad birbirine yakın olduğu için ikisi bir sancak yapılarak Bosna beyi Bâlî Bey’e
inayet olundu. Bâlî Bey’den boşalan makam da Semendire’den mazul olan Hüsrev Bey’e münasib
görüldü, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 33a.
3
Ömer Bey-oğlu Hasan Bey ile Balta-oğlu Piri Bey alemin sultanının fermanı ile Sirem canibine akın
saldılar. Böğürdelen hisarının karşısındaki diyara varıp, kafirleri darmadağın etdiler, Kemal Paşa-zâde, X.
Defter, v. 33a.
4
A Hk: + ve
5
A: + Naźm
6
A Hk: mâh
7
K: zevâyâ
8
A Hk K: sükûn
92

merśûś u metânet-üslûbına tefvîż olındı. Mîr-i mezbûr mübâşereti ile zemân-ı qalîlde
merâkib-esâs u süfün-bünyâd bir cisr-i śırâţ-nihâd tertîb olınub, sefîne-gîr, mâr-beden,
âhen-zencîrler ile eţrâfını temhîd ü teşdîd1 eylediler.2
Naźm3
Farq-ı âba cisr-i merbût etdiler
Güyiyâ bir arż-ı mebsûţ etdiler
Bir śırâţ-ı müstaqîm ve râh-ı şâh4
Vâsi>ve rûşen-sebîl ve şâh-ı râh.
Mâh-ı mübârek şevvâliñ evâsıţında ważret-i pâdişâh-ı encüm-sipâh, xâqân-ı Cem-câh u
cihân-penâh cümle-i xuddâm-ı keyvân-bâr-gâh ve kâffe-i >asâkir-i kevâkib-iştibâh ile
>izz ü devlet ber-yemîn ve fetw u nuśret ber-yesâr, ber-murâd u kâm-yâb u kâm-bîn ü
kâm-kâr hezârân5 >izz ü vaqâr ile >ubûr u mürûr idüb, zemîn-i Belğırad muxayyem-i
cünûd-ı cihâd vâqi>oldı. >Âlî dîvânlar olub, ümerâya icâzet ile xila>-ı fâxire-i xüsrevânî
iwsân olındı. Pâye-i serîr-i a>lâya yüz sürüb, taqbîl-i enâmil-i deryâ-feyeżân-ı xâqânîden
śoñra begler yerlü yerlerine6 teveccüh etdiler. Düstûr-ı mebrûr üzre yeñiçeri ağasına ve
sâyir bölük ağalarına destûr virilüb7, ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâh xavâśś-ı žü8’ l-
ixtiśâś ile maqarr-ı sa>âdetleri cânibine >azîmet-i hümâyûn buyurdılar9. Âftâb-ı cihân-tâb
medâric-i âsmân-ı kebûd-niqâbı qaţ>u seyr etdügi gibi merâwil ü menâzil ţayy qılınub,
devlet ü iqbâl ve sa>âdet ü iclâl ve ţâli>-i ferrux-fâl ile sene-i mezbûre ži’ l-qa>desiniñ on
yedinci güni yevmü’ s-sebt idi, dârü’ s-salţanati’l->aliyye, medârü’ l-xilâfeti’ s-seniyye
mawrûse-i Qosţanţiniyye wamâha’ llâhu te>âlâ >an-külli’ l-âfâti ve’ l-beliyye10 wavâlîsine
nüzûl etdiler.11 >Ulemâ-i fuwûl, fużalâ-yı deryâ-şümûl, meşâyix ü zühhâd, erbâb-ı
śavâmi> ü >ubbâd, kâffe-i mü&minîn ve >âmme-i müslimîn pâdişâh-ı fetw-nevâl ü
śâwibü’ l-iqbâl ważretlerini istiqbâl idüb, firâvân12 du>âlar etdiler. Behcet ü sürûr ile
serây-ı meserret-efzâlarına duxûl buyurub, maqdem-i hümâyûnları ile taxt-ı sa>âdet-
baxtlarını13 müşerref ü müstes>ad etdiler.
Dâyimâ ıqlîm alub şâh-ı cihân
Taxtına gelsün sa>âdetle hemân

1
A Hk K: teşyîd
2
Şevval ayının on ikinci gününde asker Sava’yı sağ salim geçti, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 34a.
3
A F Hk K: - Naźm
4
Ü: şâh-ı râh
5
A Hk: hezâr
6
A Hk: yerine
7
“ Rumili begler begine ve yeñiçeri ağasına icâzet oldı, göçdiler gitdiler.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v.
34a.
8
K: žü
9
Belgrad alındıkdan sonra İstanbul’a göçmeden padişahın Sultan Murad isimli oğlu vefat etti. Padişah
İstanbul’a vardıktan sonra da Sultan Mahmud isimli oğlu vefat etti, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s.
304.
10
Yüce Allah onu her türlü belalardan ve felâketden korusun.
11
Padişah Silivri civârında deniz kenarına geldi. Buradan gemiyle sarayına ulaştı. Zilka’de ayının on
sekizinde tahtına gelip oturdu, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 36b.
12
A Hk: vâfir
13
A Hk: baxtların
93

Her zemân a>dâsına manśûr ola


Evliyâ-yı devleti mesrûr ola.1

(51a) Bu derece ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâh u źafer-dest-gâh2 >asâkir-i dîn-i


heycâ-qarîn ile ğazâ-yı ğarrâ ve cihâd-ı fâxir ü zîbâya müteveccih olub, ol sefer-i
fetw-me&nûs3 u nuśret-âlûs4da dârü’l->izz ve’n-naśr qal>a-i metîne-i Rodos’ı fetwu tesxîr
etdikleridir
Re&y-i ma>ârif-ârâ-yı erbâb-ı >irfân, żamîr-i mübhem-güşâ-yı aśwâb-ı îqâna şems-i tâbân
gibi rûşen ü raxşân5dır ki, ważret-i Xâliq-i kâyinât ve Mebde-i mevcûdât >azze şânuhû ve
fâże birruhû ve iwsânuhû6 te&yîd-i merâsim-i dîn-i Awmedî ve temhîd-i esâs-ı şerâyi>-i
Muwammedî ecli içün śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem7 her qarnda bir pâdişâh-ı >aźîmü’ ş-
şân ve xıdîv-i bâhirü’ l-bürhânıñ vücûd-ı menâfi>-âŝârını naqş-ı nigîn-i âxirü’ z-zemân
idüb, žât-ı sa>âdet-simâtını vâsıţa-i emn ü emân ider. Mawż-ı >aţâyâ-yı kâmile-i İlâhî,
farţ8-ı mevâhib-i şâmile-i nâ-mütenâhîdir ki, ważret-i xâqân-ı Xudâ-penâh u ğazâ-efkâr,
sulţân-ı şer>-nigâh u cihâd-iftiwârıñ xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû ve ebbede xilâfetehû9,
bu qarn-ı sa>âdet-şi>âr ve zemân-ı ma>delet-âŝâr içre zübde-i memâlik-i rub>-ı meskûn
musaxxar-ı fermân-ı hümâyûnları olub, ekŝer bilâd-ı basîţ-i arż bi’ ţ-ţûl ve’ l->arż
mawkûm-ı qânûn-ı qażâ-maqrûnları vâqi>olmışdır.
>Arabıñ şâhı durır xâdim-i ıqlîm-i Warem
Ţutuben Rumili’ ni emrine râm oldı >Acem
Qulıdır taxt-ı >Iraqile >Acem’ de iki şeh
Dögilür ţabl ve naqqâre çekilür tuğ ve >alem
Yemen ve Mıśırla Şâm’ ı veriben çâkerine
Wabeş ve Zengî ider her birine xayl ü waşem
Qırım’ ıñ xânı çeker râyet-i fetw-âyetini
Leh ve Ceh, Rus iliniñ banı olur >abd ü xadem
Eremez waşmet ü câhına Ferîdûn ve Qubâd
Göremez şevket ü dârât10ını Dârâ ile Cem
Biri żâbiţ birisi qâţı>-ı a>nâq-ı >adû
İki xižmet gözedir bendesidir tîğ ve qalem
Şeref-i ni>met ile muğtenim âsûde-cihân
Dürr-i deryâ-yı saxâ gevheridir bawr-i himem
Keff-i dürr-pâşına dense yeridir bawr ile kân

1
A Hk: + Taqdîr-i Vehhâb-ı celîl ve Fettâw-ı cemîl ile celle žikruhu vâqi> olan bu fetw-i cezîle erbâb-ı
ţab>-mevzûn güzîde târîxler diyüb, cümleden birisi bu mawallde tesvîd ü tasţîr olındı.
Wıśn-ı meşhûr Belğırad’ ın güşâdına hemân (Hk: + oldı târîx)
Oldı târîx fetw-i Sulţân Süleymân-ı zemân (Hk: - Oldı târîx fetw-i Sulţân Süleymân-ı zemân).
2
A F Hk Hs K: me&nûs
3
A F Hk Hs K: ferxunde-âyât, - fetw-me&nûs
4
A F Hk Hs K: ğâyât
5
A Hk: diraxşân
6
Şânı yüce olsun ve ihsanı, iyiliği dolup taşsın.
7
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
8
F: ſ ėŏ₤
9
Yüce Allah mülkünü dâim, hilafetini sonsuz eylesin.
10
Ü: dâret
94

Qadd-i bâlâsına xil>at yaraşur luţf u kerem


Nola tâbân ola ţab>ı vere her cânibe nûr
Biri mihr ve birisi meh gibidir xulq u şiyem
Olalı >adli şebân mülket-i İslâm’ a bu gün
Barışur bâz ile tîhû gezişür gürg ve ğanem
(51b) Qomadı źâlime qahrı qılıcı žerre mecâl
>Adem ıqlîmine dek qaçdı gidüb şâh-ı sitem.
Lâ-büdd bu âlâ-i fâyiża-i >amîme-i Sübwânî ve ni>amâ-i lâyiwa-i fâyiwa1-i Yezdânî’ niñ
edâ-i merâsim-i şükri ve îfâ-i levâzım-ı wamdi emr-i vâcibü’ l-qażâ ve qażiyye-i
merżiyye-i lâzımetü’ l-îfâ idügi mir’ ât-ı ţabî>at-ı śafâ-xâśśiyyet ve âyine-i mihr-âyin-i
żamîr-i xûrşîd-mertebetlerinde müşâhed ü ma>lûm olıcaq bu emr-i xayr-encâmıñ wuśûli
qabża-i tîğ u xancer, maqbûż-ı dest-i ğâziyân-ı ğażanfer-fer olmayınca müyesser ü
mutaśavver olmaduğı daxı cezmen ve yaqînen mefhûm-ı xâţır-ı fetw-maźâhirleri olduğı
eclden niyyet-i źafer-maqrûnları gerü śavb-ı ğazâya muśammem, >azîmet-i >âlî-
nehmetleri ţaraf-ı cihâda muqarrer ü müstawkem oldı.
Xûn-rîzân süyûf ü sinân zebân-ı wâl ile mawbes-i niyâmda nâlân, dîde-i firâq-keşîde-i
xancer hicrân-ı wancere-i küffârdan kemîn-i źurûfda giryân idi. Tuğlar gûşe-i büyûtda
perde-nişînlik ixtiyâr etmeyüb, ţarîq-i ğazâda pûyân olmağa şevqden śaçların çözüb,
başlar açmışlardı. Sancaqlar, >alemler, ser-pûş, veber-pâ künc-i inzivâda ţurmaqdan bî-
mecâl ü wayrân olub, mücâhidîn ile meydân-ı cihâdda cevelân etmek isterlerdi. Ţabl u
nefîr zindân-ı bend içinde giriftâr u esîr oldıqlarına śâmit ü xamûş olub, ma>reke-gâh2-ı
cân-tebâh içre cûş u xurûş qasd iderlerdi. Küûs-ı żanc u kûs-ı warb-me&nûs kîse ü post
içre mawbûs oldıqlarına râżî olmayub, rezm-gâh-ı mübârizân-ı sa>âdet-nişânda feryâd u
efğân etmege müteraśśıdlar idi.
Egerçi pâdişâh-ı cihân-gîr ü kişver-tesxîriñ aqśâ-yı merâm-ı źafer-encâmları Üngürus-ı
menxûsıñ taxt-gâhı olan Budun cânibine teveccüh ü >azîmet idi, lâkin ţâyife-i Efrenc-i
şeqâvet-senc ki, eşerr-i erbâb-ı żalâl olub, fesâd u wiyelde iblîsden eżall, mekr ü füsûn
ile meşhûr güm-râh u bağy->amel mel>ûnlar śanâyi>-i keştîde śâwib-yaqîn olub, >ulûm-ı
deryâda daqâyıq-bîn, fünûn-ı bawrde mâhir ü şeyţanet-âyîn müfsidlerdir. Ekŝer sevâwil-i
Deryâ-yı Sefîd’ de >anede-i Firenk-i >anîde mesken olan xalîc ü cezâyirde mu>aźźam
qal>aları, cibâl ü hâmûnda be-nâm u mu>teber bilâd u wuśûnı olmağla memâlik-i
mevfûreye mâlik, mesâlik-i (52a) küfre sâlik, fırqa fırqa taxt-nişîn, medâyin-mekîn bî-
dînlere nihâyet olmayub, şecâ>at u şehâmet ile ma>rûf qorśanları qaţ>-ı ţarîq idüb, ferîq-i
tüccâra envâ>-ı xasâret, müsâfirân-ı bawrı nehb ü ğâretden xâlî olmazlardı. >Ale’ l-xuśûś
fecere-i Firenk’ e me&vâ olan wıśn-ı waśîn Rodos ki, qılâ>-ı ma>mûre-i arżda >adîmü’ n-
nâźîr, wuśûn-ı müşeyyede-i rû-yi zemînden müsteŝnâ maqarr-ı aśwâbü’ s-sa>îr idi.
Memâlik-i mawmiyye-i pâdişâhîden livâ-i Menteşa muqâbelesinde cezîre-i deryâ-muwîţ
olub, derûnı qılâ> u wuśûn ile âbâd u ma>mûr ve aña müte>alliq niçe cezâyirde daxı
müşeyyed ü müstawkem qal>alar ve bârûlar ki, her biri metânet ü waśânet ile âfâqda
meşhûr olmışdı. Fırqa-i Firenk-i fesâd3-âheng Rodos’ ı melâž-ı menî> idinüb, ehl-i
İslâm’ a dâyimâ żarar u gezend qaśdına sefâyin-i deryâ-peymâ ile śawrâ-yı bawri geşt
idüb, memâlik-i İslâmiyye’ den berr-i Mıśır’ a >ubûr iden tüccâr u xüccâc gemilerini

1
K Ü: - fâyiwa
2
A Hk: + dilîrân
3
Hk: >inâd
95

deryâdan geçürmeyüb, żarbe-i ţop-ı ğarq-âşûb ile şikest eyleyüb, żarb-ı dest
müslümânları esîr eyleyüb, ebrâr u awrâra ağlâl-i ŝiqâl ile ižlâl [ü] tawqîr iderlerdi.1
Niçe sâdâtı esîr eyleyüb ol qavm-i źalâl
Geçürir gerdene zencîr ayağa bend-i ŝiqâl
Çeküb envâ>-ı belâ kâfir olur mü&min iken
Niçe ebkâr ve benât ve nice eţfâl ü >ıyâl.
Bu resme fesâdlarına nihâyet, erbâb-ı îmâna żarar u gezendlerine waśr u ğâyet yoğidi.
Selâţîn-i cihâd-âyîn-i selef ve xavâqîn-i waşmet-qarîn-i xalef çehre-i fetwini âyine-i
xayâlde muwâl müşâhede eyleyüb, ol cânibe nigerândan ferâğ göstermişlerdi. Bir def>a
ważret-i xuld-menzil ü firdevs-âşiyân merwûm Sulţân Muwammed Xân nevvera’ llâhu
mażca>a2 ol zemânda olan vüzerâdan niźâmü’ l-mülk3 Mesîw Paşa ile deryâdan ebţâl-i
ricâl irsâl idüb, xayli zemân wiśârı muwâśara idüb4, defa>âtla muwârebeler vâqi> olub,
ebvâb-ı fetwe imkân u qâbiliyyet olmayub, me&yûsen mürâca>at etmişlermiş. Ol târîxden
berü küffâr-ı xâk-sâr celâdet ü şehâmetde qaviyyü’ l-qulûb olub, cümle Firengistân bel
>umûmen kâfiristânıñ merśâdları, qâ>ide-i bâţıla, źabıţa-i >âţılaları muqteżâsınca
ma>bedleri idi. Memâlik-i küfriyyede vâqi> (52b) olan5 nüžûr u śadaqâta maśrif olub,
niçe qılâ> u memleketler ve cezîreler müstaqill vaqfçün ta>yîn olınub, eşrâr-ı nâr-
qarârdan mübâlağa küffâr-ı [xâk-sâr]a merci> u maqarr olmışdı. >İnâd u istikbârları,
żalâlet u ţuğyânda ıśrârları bir wadde varmışdı ki, ţarîq-i bawre insidâd gelüb, bi’ l-
külliyye sübül mesdûd u ma>qûd olaydı.
Lâ-cerem ważret-i pâdişâh-ı sürûş-cünd ü melâik-sipâh u Xudâ-penâh6, xıdîv-i Xıżır-
nedîm ü tevfîq-refîq ü ilhâm-hem-râh xalleda’ llâhu mülkehû ve ebbede salţanatehû7nıñ8
xâţır-ı feyż-meâŝirleri 9 ki, mir’ ât-ı śuver-nümâ-yı ğayb, âyine-i çehre-güşâ-yı lâ-raybdır,
ğazâ-yı fetw-müeddâ-yı Rodos’ a mâyil olub10, cenâb-ı Bârî’ den isti>ânet eyleyüb, der-
gâh-ı müyessirü’ l-âmâlden nevâl-i fetw tevaqqu>u istid>â etdiler. Levwa-i żamîr-i münîr-
i âftâb-tenvîrlerinde cemâl-i müzîlü’ l-melâl-i naśr u źafer münteqış u mersûm vâqi>
olıcaq >inân-ı >azîmet-i meymenet-xâtimlerini ol cânibe sevq idüb, vüzerâ-yı devlet-
intimâ ve śudûr-ı Âśaf-râya tertîb-i umûr-ı ğazâ ve tetmîm-i mühimmât-ı sefer-i nuśret-
efzâ içün emr ü işâret buyurdılar.

1
“ Aqdeñiz’ de olan cezâyirden cezîre-i Rodos keferesi qal>alarınıñ ğâyet metânetine i>timâd ve nihâyet
waśânetine i>tiżâd gösterüb, aqţâr-ı biwârda warâmîliq qılub, müslümânlarıñ yollarına gelüb, gemilerin alub
ve deryâ vâsıţasıyla bilâd-ı İslâm’ıñ sevâwilinde daxı fesâdları eksik olmayub, sefk-i dimâ ve nehb-i
emvâl iderler idi.” , Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 38b.
Sultan Muhammed Han Rodos kalesinden küfrü kazımaya niyet etmiş, fakat amacına ulaşamamıştı. “ Ol
bâr-ı nâmûsı ve >ârı da yârî-i Bârî ile ortadan götürmege ważret-i xudâvendigâr-ı gerdûn-iqtidâr >azm-i
cezm eyledi.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 44a-44b.
2
Allah mezarını nurlandırsın.
3
A F Hk Hs K: - niźâmü’ l-mülk
4
A Hk: eyleyüb
5
A Hk: + cümle
6
K: + źafer-câh
7
Allah mülkünü dâim etsin ve hükümdarlığını sonsuz eylesin.
8
K: salţanatehu
9
A Hk: meâŝiri
10
“ Aqţâr-ı biwârda ğazâ eyleyüb, mežkûr olan küffâr-ı bed-girdârıñ ehl-i İslâm üzerinden ıżrârın def>
eyleye” , Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 39b.
96

Yine âvâze düşib ţoldı śadâyile cihân


Ki ğazâya yönelür devlet ile şâh-ı zemân
Açuben dest-i niyâz etdi du>â şeyxiyle şâbb
Sevinib kesb-i śafâ eyledi hep pîr ü civân
Sefer esbâbı qamu yat u yaraq etdi źuhûr
Cebe ve cevşen ve tîr ve teber ve tîğ ve sinân.
Fermân-ı şâh-ı śâwib-qırân ile düstûr-ı kâm-rân-ı Âśaf-nişân mühimmât-ı cihâda
mübâşeret, esbâb-ı ğazânıñ itmâmına isti>câl ile mübâderet eylediler. Ebvâb-ı xazâyini
meftûw ţutub, mâl-ı bî-gerân ile defâyin xarc eylediler. Rodos qal>asınıñ metânet ü
waśâneti ma>lûm olub, aña göre levâzım tedârük olınmaq mühimm ü żarûrî olduğı
eclden Ţop-xâne-i >âmireden ejderhâ1-ten, menâre-beden, sütûn-eşkâl, âteş-nevâl, awcâr-
dil, nâr-menzil, śâ>iqa-şân, ra>d-nişân, berq-sâz u śaywa-âvâz beceluşqalar, kebîrü’ l-
cism, >aźîmü’ l-cüŝŝe ţoplar, mâr-şekl ü ef>â-heykel, ŝu>bân-ţavr u münticü’ l-ecel, âteş-
baţn u seng-dil, bârûd-şemen, burûc-efgen, dîvâr-ken, beden-şiken, ra>d-śadâ, ğırîv-
peydâ żarbezenler dökdiler, pıranqılar ve şakaloslar yaraqladılar. Cebe-hâne-i
ma>mûreden2 daxı esbâb-ı qal>a- (53a) güşâdan merg-çeş ü müşrik-küş ü âdem-ğıdâ3,
kâfir-śayd u berq-śît ü ra>d-śadâ tüfengler, zenberekler, çigreler tedârük eylediler.
Dilâverân-ı warb-ma>âş u heycâ-şinâs bawrden cezîreye >ubûr içün sefâyin-i deryâ-esâs u
kûh-qıyâs bünyâd olınmaq4 lâzım gelüb, ba>żı mevâżı>a ümerâ-i meśâlih-intimâ
gönderildi. Memâlik-i İslâmiyye’ den ţonanma içün zûr-âver, qavî-dest, tüvânâ kâfir-
şikest, şîr-peyker, peleng-śadme, ğażanfer-quvvet ü gürg-wamle, şecâ>at-şi>âr, mehâbet-
âŝâr, fîrûz-rûz u źafer-fer tamâm qırq biñ nefer kürekçi fermân olınub, anlardan mâ->adâ
qavs-bâz u tîr-endâz, siper-dûş u tekbîr-âvâz, pây-süvâr u5 ceng-cûy, warb-dân u śawrâ-
pûy6 u rezm-xûy, pür-sâz u seleb yigirmi biñ miqdârı piyâde ğarib yazılmaq emr olındı.
>Umûmen beglerbegilere ve sancaq-beglerine awkâm-ı cihân-muţa> gönderilüb, kâffe-i
>asâkir-i źafer-meâŝir esbâb-ı ceng ü cidâl ve âlât-ı warb ü qıtâl ile7 müheyyâ olmaq
buyurıldı.
Derece-i sâbıqada mežkûr olduğı üzre Ferhâd Paşa8 bile9 qoşılan cünd-i memâlik-
güşâyla10 ol qış der-gâh-ı sa>âdet dest-gâha gelüb, mülâqî olmış idi. Meger vâlî-i
vilâyet-i 11 Du’ l-qadirlü’ den Şehsüvâr-oğlı >Ali Beg ki, eben->an-cedd âstâne-i >aliyye-i
>Oŝmâniyye’ den neşv ü nemâ bulub, devwa-i iqbâli bâğ-bân-ı merâwim-i xüsrevânî birle
murabbâ, âyine-i devleti mıśqale-i terbiyet-i >inâyet-i xıdîvânîden mücellâ u muśaffâ idi.
Vücûdı xâk-ı meželletde pây-mâl, keştî-i awvâli girdâb-ı felâketde ğarîq ü perîşân-wâl
iken enźâr-ı ferxunde-âŝâr Selîm Xânî’ den sitâre-i baxtı ufq-ı murâddan ţâli>, necm-i
sa>âdeti burc-ı >izzetden lâmi>olub, sebze-zâr-ı âmâli emţâr-ı >inâyet-şi>âr-ı pâdişâhîden

1
A Hk: ejder
2
Ü: ma>mûrede
3
K: - ma>mûreden daxı esbâb-ı qal>a-güşâdan merg-çeş ü müşrik-küş ü âdem-ğıdâ
4
A F Hk Hs K: + çün, - lâzım gelüb
5
K: - ve
6
K: pû
7
A: - ve
8
Hk K: Paşayla, F Hs: ΗΊΣΡ
9
Hk: - bile
10
F Hs K: güşâ
11
A Hk: + Türkman olan
97

muxażżar ve wadâyiq-ı merâmı nesâyim-i >âţıfet-żamâyim1-i şehen-şâhî birle müzehher


vâqi> olub, vilâyet-i Du’ l-qâdıriyye2 eyâleti >alâ-vechi’ l-istiqlâl aña tefvîż olınub, ol
merz ü bûmıñ qażâyâsı re&y-i ferâset-ârâsına3 teslîm olınmışdı. Lâkin wikmet ü qudret-i
Xâliqü’ l-beşer iqtiżâsınca tefâvüt-i ţabâyi>-i insânî mutażammın-ı meśâliw ü umûr-ı
nihânîdir. Şunlar ki, xizâne-i xilqati cevâhir-i >azîzü’ l-vücûd-ı >aql ile ârâste olub,
cünûd-ı te&yîdât-ı Rabbânî birle müeyyed durırlar. Kelâm-ı (53b) sa>âdet-intibâh
texalleqû bi-axlâqi’ llâh4 fewvâsınca a>mâl-i xayr-meâlleri nehc-i śavâba muţâbıq olub,
dâyimâ bedreqa-i tevfîq-i İlâhî râh-nümâ olmağla źuhûr-ı wâlleri meţâlib ü maqâśıda
muvâfıq gelür. Ammâ şunlar ki, ne>ûžü bi’ llâhi te>âlâ5 śûret-i âdemîde sîret-i wayvânî
birle muttaśıf olub, >idâd-ı behâyimden ma>dûd, kâşâne-i baxtları revzene-i >ulûm u
kemâlâtdan mesdûd olub, źalâm-ı cehl ile târîk ü bî-nûr, şâx-sâr-ı ţâli>-i vârûnları eŝmâr-
ı behre-şi>âr-ı ma>rifet ü feżâyilden xâlî ü mehcûr ola, esâsı seylâb-ı wavâdiŝden xalel-
pežîr olub, bünyânı tîşe-i qaţ>-pîşe6-i belâ birle bürîde olsa >aceb degildir. Mezbûr
Şehsüvâr-oğlı daxı şıqq-ı ŝânîden olub, ižâ ekremte’ l-leîme temerrüden7 mażmûnına
muvâfıq [ğurûr-ı] >izz ü câh ile mağrûr olub, libâs-ı hükûmet ü serverî qâmet-i bî-
dirâyet-i ţabî>atına kûtâh u qaśîr gelüb, bâzû-yı ża>îf-i idrâki qabża-i kemân8-ı >adâlet ü
ra>iyyet-perveri çekmekde süst ü bî-mecâl görindi. Hevâ-yı nefsi pîşvâ idinüb, iğvâ-yı
iblîse iqtidâ eyledi. Żamîr-i ma>siyet-te&ŝîri dâyire-i >ubûdiyyetden xurûca ruxśat virüb,
xâţır-ı dağdağa-maźâhir9 ve10 süveydâ-i vesvese-meâŝirinde11 sevdâ-yı istiqlâl ğalebe
etdi. Cebhe-i ef>âl-i mefsedet-meâlinde netâyic ü âŝâr-ı ţuğyân u fesâd lâyıw oldı.
Wavme-i hükûmetinde12 münzevî olan re>âyâya13 xod14 ebvâb-ı meźâlim ü >udvânı
meftûw ţutub, kâşâne-i qulûb-ı berâyâdan çerâğ-ı >adli maţrûw eyledi. Wattâ raxt u baxtı
seylâb-ı źulm ile yebâb olan erbâb-ı şekvâ >atebe-i >ulyâya gelüb, teşekkî ü taźallüm
etdiklerinde qâide-i muqarrere-i gîtî-sitânî üzre wükm-i hümâyûn virilüb, teftîş olınmaq
emr olınanları mecâl virmeyüb, seyf-i wayf ile qatl etdügi pâye-i serîr-i a>lâya ma>rûż
olub, def>-i mażarrat u xüsrânı15 žimmet-i >adâlet-xaślet16-i xüsrevâniyye lâzım olduğı
eclden ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâh çünki ğazâya >azîmet-i hümâyûn buyurdılar,
wırâset-i ser-wadd içün vüzerâ-i devlet-mend-i südde-i sa>âdet-peyvendden birisi ol
cânibe irsâl olınmaq mühimdir, deyü bahâne olınub, waqîqaten mezbûrıñ def>-i mekâyid
ü mażarratı ecliçün mûmâ-ileyh düstûr-ı (54a) vaqûr-ı şevket-intimâ17 Ferhâd Paşa’ ya
“ Der-gâh-ı mu>allâdan sipâhî-oğlanları zümresiyle bir miqdâr tüfengçiyân-ı düşmen-

1
F: żamâyir
2
A Hk: Du’l-qadriyye
3
F: ârâste
4
Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız.
5
Yüce Allah’a sığınırız.
6
K: bîşe, F: - qaţ>-ı pîşe
7
Alçak (soysuz) kimseye değer verdiğinde azıp haddini aşar.
8
A: + ve
9
A Hk: maźâhiri, K: maźâhirinde
10
A Hk: - ve
11
K: - ve süveydâ-i vesvese-meâŝirinde
12
Hs: wükûmet
13
K: + cevrle
14
K: - xod
15
K: xüsrevânî
16
Hk K: - xaślet
17
A F Hk Hs K: śâyibü’ t-tedbîr, - vaqûr-ı şevket-intimâ
98

sitân qoşılub, Sivas câniblerine çıqub, Rum ve Du’ l-qâdirlü >askerleriyle ol ţarafları wıfź
u wırâset eyleye” deyü fermân olınub, evvel bahârda ki, mizâc-ı zemâne i>tidâl gelüb,
meşşâţa-i rûzgâr çehre-i zîbâ-yı dünyâya zîb ü zînet virüb, nev->arûs-ı çemen dîbâ-yı
sebz ile müzeyyen olmışdı. Ol eŝnâda emr-i hümâyûn-ı pâdişâh-ı źafer-maqrûn ile
Ferhâd Paşa deryâdan Anaţolı cânibe >ubûr idüb, śawn-ı zemîn xıyâm u serâ-perde-i
leşker-i şîr-kemîn ile memlû olub, śavb-ı maqśûda revâne oldılar.
Avân-ı >azîmet-i źafer-mertebet, hengâm-ı sefer-i nuśret-menzilet qarîb olub1, fermân-ı
şehriyâr-ı fetw-naśîb ile sevâwil-i Deryâ-yı Sevâd ve Yemm-i Axżar’ da iwżâr olınan
sefâyin-i fevz-xazâyin tamâm olub, gelüb, Xalîc-i Qosţanţiniyye merâkib-i kevâkib-
şi>âr2 ile memlû oldı. Memâlik-i Muqıyye ahâlîsinden yazılmaq emr olınan kürekciler
ve >azebler3 daxı bi’ l-külliyye medîne-i İstanbul’a vuśûl bulub4, gürûh gürûh ğuzât-ı
mücâhidîn, fırqa fırqa ţâyife-i murâbıţîn, ţulub ţulub zümre-i mübârizîn, qoşun qoşun
cemâ>at-i müslimîn, alay alay aśwâb-ı dîn-i mübîn5 furśat >alemlerin çözüb, İslâm
sancaqların qaldırub, ţabl u naqqâreler dögüb, tehlîl ü tekbîr ile gelüb, keştîlere tevzî>ü
taqsîm olındı.
Ţob-xâne-i ma>mûre wavâlîsinde sefer-i mübârek-eŝer ü maqrûnü’ ź-źafer içün dökilen
ţoplar gemilere qonılmağa mübâşeret olındı. Rumili ümerâsından ba>żı śâwibü’ l-livâ
begler >umûmen sancaqları >askerleri ile ve ba>żı zu>amâ ve sipâhdan daxı bir miqdâr
dilîrân-ı xancer-güžâr daxı gemilere ta>yîn olındı. Sefer-i deryâ içün me&mûr olan
>asker-i manśûra düstûr-ı Âśaf-maqâm, âśaf 6-ı śâwibü’ l-iwtirâm, fâris-i meydân-ı
şehâmet ü dâd-güsterî, wâris-i eyvân-ı ma>delet ü ferâset-perverî, xuceste-ţâli> ü pîrûz-
rûz u mübârek-qadem, sa>d-sitâre, meymenet-şi>âr u ferrux-pey7 ü câmi>ü’ ş-şiyem vezîr-
i ŝânî merwûm Muśţafa Paşa ki, žihn-i pâki âyine-i mücellâ idi ki, śuver-ı waqâyıq-ı
umûr anda müşâhed ü mawsûs8 olub, ţab>-ı selîm ve wüsn-i idrâki mir’ ât-ı muśaffâ (54b)
idi ki, çehre-i âmâl ve merâm-ı cumhûr anda ma>lûm u ma>kûs9 olurdı, anlar ta>yîn
olınub, xademe-i âstân-ı semiyyü’ l-mekân-ı pâdişâhîden ne deñlü xuddâm-ı vâlâ-
makâm ţaleb iderler ise bile gitmek emr olındı. Kemîne-i ğubâr-qadr ü žerre-miqdâr
daxı >atebe-i [>aliyye-i] sa>âdet-âşiyândan kâtib-i Dîvân qoşılub, esbâb u levâzım-ı keştî
kemâ-yenbağî tedârük olınub, sene ŝemân ve >işrîn ve tis>a-mie recebiniñ onıncı güni
deryâ-yı >asker cûş u xurûşa gelüb, iskele-i İstanbul’ dan wavâlî-i mezâr-ı mağfiret-âŝâr-ı
ważret-i Ebû10 Eyyûb-i Enśârî’ den tersâneler mâ-beyni ve Ğalata Boğazı’ ndan tâ
Beşikţaş’ a varınca miyâne-i deryâ ve kenâr-ı bawr cibâl-cism ü kûh-resm ü menâre-
sütûn, qal>a-ţavr u bârû-şekl ü wiśâr-kevn ü neheng-derûn, sewâb-ser, semâ-hem-ser,
hilâl-lenger, ejderhâ-peyker, bâd-bân-per mavnalar, bâşterteler, kökeler ve barçalar ve
qadırğalar ve qalitalar ve qayıklardan mâl-â-mâl idi. Her keştîniñ öñinde ve qıçında ve
1
K: olur
2
A Hk: şümâr
3
F Hk: ğaribler, K: ŏΊġŏẂ
4
Rumili beylerbeyi eyaletinde bulunan vilayetlerin askeri ile Gelibolu’ya gelip, boğazı geçerek Anadolu
yakasına ulaştı. Anadolu diyarının sipeh-saları dahi beyleri ve askeri ile Sultan-öni’ne kondu, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 47a.
5
F: metîn
6
K: - âśaf
7
F K: 
8
A Hk: ma>kûs
9
A Hk: mawsûs
10
Hk: Ebî
99

küleklerinde râyât-ı nuśret-âyâtdan zerrîn-ser1 sancaqlar, levn-â-levn, gûn-â-gûn


bayraqlar ile meşwûn qılınub, reng-â-reng nîzelerden ve gönderlerden gemiler güyâ
neyistân u naxlistân görinürdi. Ţabllar ţanţanası, naqqâreler âvâzı2, kûslar kımıldısı,
śûrnâlar śaywası, nefîrler fiğânı, żanclar zemzemesi, erenler hengâmesi, kürekler
çatıldusı, âdem çağıldısı, gemiler müzâwamesi, śandallar śadâsı, burmalar gürildüsi,
deryâ şapıldısı, bılaşgermeler qımıldısı, lengerler qarışması, urğanlar, ipler bürişmesi
cihâna âşûb u ğulğule bırağub, >âlem śûret-i ğarîb bağlamış idi ki, kevn ü mekâna dehşet
müstevlî olub, >uqûl-i âdemî-zâda wayret gelürdi.
Ol śabâw ki, âftâb-ı cihân-tâb, xûrşîd-i nûr-iktisâb u şarq-intisâb qubbe-i ufuqdan >âleme
>arż-ı cemâl eyleyüb, cihâna nûr u żû virüb, levwa-i zemîne pertev śaldı. Ol wîn-i sa>âdet-
qarînde düstûr-ı Âśaf-şu>ûr, paşa-yı kâm-rân-ı ğazâ-me&mûr der-gâh-ı mu>allâya wâżır
olub, ważret-i pâdişâh-ı dîn-penâhıñ >izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûr u müstelzimü’ s-
sürûrlarına girüb, pâye-i serîr-i >âlem-maśîrlerine yüz sürüb, icâzet-i hümâyûn-ı sa>âdet-
maqrûnlarıyla çıqub, >âdet-i muqarrere-i cihân-bânî (55a) üzre a>lâm-ı >âlem-sitândan
bir >alem-i zerrîn-tâc, râyet-i sa>âdet-âyet-i pür-ibtihâc iwsân olındı. >Âmme-i erkân-ı
devlet, kâffe-i müte>ayyinân-ı bâr-gâh-ı Cemşîd-waşmet ile >asâkir-i deryâ-śalâbet ve
tüfengçiyân-ı berq-mehâbet iskeleye degin gönderi gitdiler. Ţayr-ţayerân, berq-güžerân
bir qadırğa iwżâr olınmışdı. Süvâr olub, vüzerâya vedâ> etdiler. Qadırğa lengerin
qaldurıb, küreklerin yayub, cünbân olıcaq mecmû> keştîler qa>r-ı zemînden lenger-i
âhenîn alub, teveccüh eylediler. Bâd-bânlar açub, tertîb-i ğarîb, üslûb-ı >acîb üzre śafflar
ve qoşunlar bağladılar. ¡ awn-ı mebsûţ-ı deryâya elvân-ı ğarîbeden ferş-i zîbâ döşenüb,
telâţum-ı emvâc-ı bawr mestûr olmışdı. Deñiz yüzi güyâ śafwa-i melsâ, bir śuffe-i śafâ-
baxş iken kûh-şükûh keştîlerden tilâl ü cibâl źuhûr eyledi.
Süfün ü yelken ile sîne-i deryâ pür olub
Yüridi devlet ile âśaf-ı sulţân-ı güzîn
Ţoludı ţop ve tüfengden ţaşı her bir geminiñ
Qamu erbâb-ı ğazâdan içi pür şîr-i >arîn
Ne gemi her biri bir3 ejder-i deryâ-güžerân
Naźar etsek görinür bir qara ţağidi hemîn
İrüben evc-i hevâya ucı külekleriniñ
Serini śavb-ı semâ içre ŝüreyyâya qarîn
Dümeninden ki xırâşîde olur püşt-i semek
Düşirir mâhîlere lerze ider zâr u4 enîn
Qosa âhen deñize lengeriniñ çengelini
Ţutamaz nesne meger şâx-ı ser-i ŝevr-i zemîn.
Ol rûz-ı pîrûz-ı meserret-fürûz ŝâliŝ-i >îdîn idi ki, beyne’ l-mağribeyn ve’ l-maşrıqeyn
sulţânü’ l-xâfıqeyn olan ważret-i pâdişâh-ı dîn-perver i>lâ-i merâsim-i Seyyidü’ l-kevneyn
ve Resûlü’ ŝ-ŝaqaleyn içün śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû5 cemâhîr-i millet-i
Awmedî ve meşâhîr-i ümmet-i Muwammedî birle śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem6 ğazâ-yı

1
Hk: + semâ-hem-ser
2
Hk K: debdebesi
3
K: pür
4
F Hs Ü: -ve
5
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
6
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
100

>aźîmü’ ş-şân ve cihâd-ı bâhirü’ l-bürhâna teveccüh ü >azîmet etmişlerdi. Külliyyen kâffe-
i mü&minîn ü mü&minât ve >âmme-i müslimîn ü müslimât ţâq u eyvân u bâr-gâh ve qulel
ü1 burûc-ı qılâ>-ı müslimîn-penâhda erbâb-ı temâşâ memlû olub, xuśûśen iskele-i
mawmiyye-i İstanbul müzâwame-i nüfûs [u] beşerden nümûne-i >arśa-i mawşer olmışdı.
Külliyyen ţonanmalar kenârdan qaţ>-ı >alâqa idüb, deryâya çıqub, ważret-i pâdişâh-ı
Süleymân-serîriñ xalleda’ llâhu (55b) źılâle devletihî2 serây-ı sürûr-efzâları
muqâbelesine vardıqları gibi paşa-yı Aristo-re&y ü źafer-nümây olduğı bâşterteden
śâ>iqa-mânend ü ra>d-üslûb bir ţop-ı dehşet-âşûb atılub, cânib-i düstûrdan şenlik ve
şâdîlığa destûr olduğı gibi Allahu ekber kebîran, ţonanmalardan berq-nişân u ejder-
fiğân, bevâriq-simât u śavâ>iq-eśvât, nâr-zebân, âteş-dehen, zehr-efşân u merg-fenn,
ferseng-nevred3 ü meyâdîn4-peymâ, seng-endâz5 u menâzil-rübâ, şihâb-sür>at, ra>d-
mehâbet ţoplar atıldı. Günbed-i gerdûn ve ţâsîçe-i eflâk bel śafwa-i zemîn ve merkez-i
xâk dûd u duxâna müstağrıq olub, heme-i âfâqa zemzeme ü ţumţurâq ţolub, zehre-i
cihânı çâk eyledi. Müśâdeme-i eśvâtdan dîvâr-ı śımâx-ı âzâna inşiqâk gelüb, perde-i
mefrûş-ı gûş xalel-pežîr olub, rûşenâ-yı wücre-i sem>a wâyil olurdı. Müzâwame-i śıyâw-ı
mubâwdan gencîne-i dilde quvâ-yı >aqla ża>f ţârî olub, debdebe-i qıyâmet-zemzemeden
cümle-i ževü’ l->uqûl medhûş olub, rüûs-ı nâsdan hûş zâyil olmışdı. Żawve-i kübrâya
degin dehşet ü hengâmeden sükkân-ı bawr ü berr serâsîme ü mużţarr olub, vuwûş u ţuyûr
xod bî-bâl ü per olmışdı. Bâd-ı murâd mehebb-i maqśûddan hübûb eyleyüb, śavb-ı
maţlûba revâne oldılar. Naqqâş-ı śun>-ı bedî>ü’ l-âŝâr śafwa-i basîţ-i bawre naqş-ı ğarîb
tawrîr idüb, her keştî bir taxt-ı Süleymânî ve śuffe-i xüsrevânî idi ki, ğâzîler wużûr ile >îş
ü >işret eyleyüb, envâ>-ı behcet ü sürûr ile mürûr iderlerdi. Ţûmâr-ı leyl ü nehâr ţayy
qılınub, ğâzîler ocağı, erenler yatağı, mücâhidler ţurağı, şühedâ menzili, evliyâ mawfili
mawrûse-i Gelibolı limanına gelüb, demür qodılar. Medîne-i mezbûre ğuzât-ı bawre
vaţan, murâbıţîn-i deryâya mesken, ibtidâ-i źuhûr-ı devlet-i >Oŝmânî, hengâm-ı ţulû>-ı
neyyire-i cihân-tâb-ı gîtî-sitânîde6 Rumili fetwine miftâw, >arśa-i mülki deycûr-ı şirkden
tenvîrde çerâğ-ı dîne mıśbâw vâqi> olmışdı. Fi’ l-waqîqa sevâd-ı a>źam, wiśâr u burûcı
qal>a-i muwkem, şehr-i büzürg-vâr ve medîne-i nâm-dârdır. Qudûm-ı sefâyin-i źafer-
qarâyin içün wiśâr7-beden8 velvele-sâz, zelzele9- (56a) âğâz, śaywa-baxş u10 ğırîv-âŝâr,
qıyâmet-üslûb ţoplar atdılar. Wadden ziyâde şenlikler etdiler. Deryâya ţaşlar sekdirdiler.
Ba>żı meśâliw içün birqaç gün anda tevaqquf u sükûn olındı.
Ol târîxde merwûm Pulaq Muśţafa Paşa Gelibolı qapudânı olub, âstâne-i sa>âdet-
âşiyânıñ eski qurdı, ţabî>at-ı ferâset-waśleti qabâyil ve iwyâ-yı dirâyetiñ qadîmî yurdı idi.
¡ âfî-ţab> u xande-rûy, xâliś-žihn ü mekremet-xûy kimesne idi. Gelibolı’ da olan ba>żı
sefâyin-i źafer-qarâyin üzre idiler, anlar daxı gelüb, >asker-i manśûra mülwaq oldılar.

1
F Hs K Ü: -ve
2
Allah devletinin gölgesini dâim etsin.
3
Hk: endâz
4
F Hs: mebâdîn
5
Hk: - ve meyâdîn-peymâ, seng-endâz
6
A: sitânî
7
A Hk K: wiśârından
8
A Hk K: beden
9
Hüsrev Paşa nüshasında “ Ważret-i pâdişâh-ı >adâlet-penâhıñ dil-i âgâhları maźhar-ı İlâhdır, waqîqat-i
wâle ıţţılâ>-ı hümâyûnları olub, Ayas Paşa’yı günâh idügi ma>lûm-ı >ulûm-ı >amîmeleri olıcaq” şeklinde bir
der-kenâr bulunmaktadır.
10
A: - ve
101

Ba>dehû göçilüb, müsâ>ade-i nesâyim-i fetw-żamâyim birle Gelibolı’ dan aşağa boğaz
wiśârlarına ki, Kilidü’ l-bawr ve Sulţâniyye dimekle meşhûr iki sûr-ı ma>mûr-ı Xavernaq-
quśûr ki, tefâśîl-i üslûbları ţabaqa-i bilâdiyyede mesţûr u mežkûrdur, anda uğranub,
kežâlik ol qal>alardan daxı ejder-na>re, velvele-behre, nâr-zehre ţoplar atılub, bawr ü
berri lerzân, vuhûş u ţuyûrı mekân ü âşiyânından dûr u gürîzân etdiler. Mawall-i
mezbûrdan göçilüb, boğazı ţaşra çıqdılar. Deryâ-yı Axżar’ ıñ engini źuhûr idüb, cibâl 1-i
râsiyât-zemîn mestûr oldı. Âftâb-ı cihân-tâb ufq-ı bawrden ţulû> idüb, gerü deryâdan
ğurûb iderdi.
Ważret-i pâdişâh-ı Ferîdûn-ğulâm u Dârâ-bende ü Kisrâ-xadem, xudâvendigâr-ı
Keykâvus-xižmet-kâr u Cem-çâker ü Behmen-waşem sefer-i deryâ esbâbına mübâşeret
buyurdıqlarında cümle-i kâfiristâna ıżţırâb düşüb, Firengistân’ a xavf ü âşûb ulaşmışdı2.
Bî-dînler daxı sefâyin-i xüsrân-xazâyin tertîb idüb, >asker-i hezîmet-naśîb
cem>iyyetinde3 oldıqları istimâ>olınub, paşa-yı merwûm şerâyiţ-i wazm u iwtiyâţı mer>î
ţutub, mehere-i erbâb-ı deryâdan neheng-i lücce-i heycâ, peleng-i qulle-i veğâ, ma>ârik-
şinâs u warb-dân u ceng-bîn, cihâd-kâr u ğazâ-iftiwâr u rezm-âyîn Kurd-oğlı merwûm
Reîs Musliwüddîn ki, śawrâ-yı medîdü’ l-feżâ-yı ğazânıñ eben->an-cedd fürsânları, evbâş-
ı cihâd-ma>âş-ı deryânıñ qadîmî meşhûr qorśanlarından olub, a>dâ-sitân u müşrik-gîr,
kâfir-qahr u śayibü4’ t-tedbîr, fâcir-küş ü leşker-keş ü5 merg-çeş (56b) bir civân-ı dilîr-i
>Alî-naźîr ü şîr-naxcîr idi. Nice def>a ğuzât-ı dîn ve murâbıtîn-i źafer-temkîn ile deryâ
yüzinde fecere-i fâsıqîn-i Firenk ile âşûb u ceng idüb, śadme-i tîr-i cân-gîr ü ciger-
güzer, żarbe-i şimşîr-i düşmen-tesxîr ü fetw-âver birle gürûh-ı mekrûhı ğarîq-i bawr-i
>adem qılub, sîne-i süfün-i süfehâ-derûn u6 kilâb-serîrlerini ŝuqbe7-i ţob-ı kürûb-maśwûb
ile girdâb-ı belâya mübtelâ idüb, mânend-i kef-gîr etmişlerdi. Pâdişâh-ı heft-ıqlîm-i
śâwibü’ l-fevzi’ l->aźîm merwûm Sulţân Selîm nevvera’ llâhu merqadehû8 cünd-i medâyin-
güşâ ile memâlik-i Mıśrıyye fetwinde iken müşârün-ileyh Kurd-oğlı’ na awkâm-ı cihân-
muţâ> ile xuddâm-ı bâr-gâh-ı süreyyâ-ictimâ> gönderib, envâ>-ı mevâ>îd ü istimâlet ile
getürüb, >atebe-i >ulyâlarında dirlik ve >ulûfe >inâyet idüb, zümre-i >ibâd-ı xulûś-
xaśletden ma>dûd olub, fi’ l-waqîqa >ulûm-ı deryâda mâhir, bedî>ü’ l-fikret, śanâyi>-i
keştîde bawr-i zâxir, śâwib-i baśîret, şiddet-i hübûb-ı riyâw ile şeb-i dâc-ı źulmet-revâcda
miyâne-i emvâc-ı belâ-nitâca düşen merâkib-i dehşet-menâqıbıñ xalâśı sa>yinde re&y-i
selâmet-ixtiśâśı mellâw-ı münticü’ l-felâw, quvvet-i bâd-ı şimâl ve widdet-i hevâ-yı
wayret-iştimâl sebebi ile źalâm-ı leyle-i vawşet-âbâd-ı engin-deryâda ğarîq-i mevc-âşûb
olan süfün-i dârü’ l-miwen içre güm-râh u ţarîq olan ferîqiñ necâtı qaśdına şem>-i tâbân-
tedbîri mıśbâw-ı necâw olur kimesne idi. Merwûm paşaya rehber, sefâyin-i źafer-qarâyîn-
i İslâmiyye’ ye pîşvâ olmışdı.
Deryâ yüzi xaţar-nâk olub, nâ-gâh küffâr-ı eşrâr gemileri bir cânibden fesâd u şenâ>at
eyleye, deyü iwtiyâţ etdiler. Ţonanmalara tamâm tertîb virüb, yemîn ü yesâr alaylar

1
Hk: + ve
2
A Hk: üşmiş idi
3
A: cem>iyyetde
4
K: + qahr
5
A Hk: - ve
6
F Hs K Ü: - ve
7
F Hs K: baqıyye
8
Allah mezarını nurlandırsın.
102

bağladılar. Nesîm-seyr ü bâd-mürûr yügrük qadırğaları qaravula qoyub, bir miqdâr kûh-
vaqâr gemileri daxı dündâr ta>yîn etdiler.
Şu qadar çoqluq idi nâźır eger etse naźar
Geminiñ bir ucına irmezdi medd-i baśar
Düşüb öñine şitâbile śabânıñ yelleriñ
Qoyılub bawre hemîn seyl idi eylerdi 1 güžer
Ya uçar mürğ idi her keştî-i ţâyir kim aña
Dümeni bâl-i fer2 ve şeh-per olur fetwu źafer
(57a) İremez sür>at-i seyrine esüb bâd-ı vezân
Göz açınca niçe günlik yolı bir demde geçer.
Sefâyin-i ejder-xazâyin pey-â-pey rûz u leyâlde ţûmâr-ı bawri ţayy qılub, günlerde bir
gün cezâyir-i yemm-i muwîţ3-şiyemden Saqız cezîresine mürûr olındı ki 4, ba>żı5 evśâfı
mežkûr olub, meşâhîr-i wuśûn-ı küffâr-ı saqar-serîrden şehr-i meşhûrdur. Limanı
merâkib-i kevâkib-wisâb ile meşwûn olub, sevâwil-i wiśârı fülk-i felek-medâr ile mâl-â-
mâl oldı. Ţonanmalar qa>r-ı deryâya lengerler bırağub, śafflar ve qoşunlar bağladılar.
Müzâwame-i süfün-i ejder-eşkâl ile śafwa-i wâmûn-ı bawr tilâl ü cibâl görünürdi.
Zemzeme-i ğuzât-ı źafer-nevâlden küffâr-ı şehre dehşet ü ıżţırâb düşüb, müśâdeme-i
eśvât-ı ricâlden kevn ü mekâna inqılâb >ârıż olmışdı. Ba>żı mühimmâtıñ esbâbı6
tedârüki 7 içün birqaç gün tevaqquf olınub, bu wâlet-i >ibret-âyet anda müşâhede olındı
ki, hengâm-ı ğurûb-ı âftâb-ı cihân-tâb, avân-ı inqıżâ-i devlet-i xûrşîd-i nûr-iktisâbda
cüyûş-ı melâik-qarîn ü sürûş-rehber, cünûd-ı sefâyin-mekîn ü deryâ-güžer ważret-i
pâdişâh-ı bawr ü berr, xudâvendigâr-ı źafer-fer, şehriyâr-ı fetw-güsteriñ devâm-ı devlet-i
hümâyûn-axterleri içün du>âlar idüb, gürûh-ı yemm-şükûhdan śudûr iden śadâ-yı tekbîr
ki, ţâsîçe-i >illiyyîni ţoldurıb, ğulğule-i cihân-velvelesi çarx-ı eŝîre peyveste oldıqda
derûne-i şehrde vâqi>olan mesâkin ü büyût-ı küffâr-ı mebhûtıñ camları ve dîvârlarınıñ
śıvaları zelzele-i eśvâtdan rîzân olub, qıbâb-ı kenâyis8-i xasâyis ve küngüre-i eyvân-ı
nâkûs-gâhları lerzân olub, gürûh gürûh bî-dînler medâxil ü esvâqa gürîzân olurlardı.
Ba>de îfâ&i’ l-mühimmât müsâ>ade-i riyâw-ı münticü’ n-necâw ile sefâyin-i nuśret-âyât
cezîre-i mezbûreden çıqub, śavb-ı Rodos’ a müteveccih oldılar.
Berü cânibden daxı avân-ı >azm-i źafer-cezm qarîb olmağın çehre-i ârzû-yı rezm-i
heycâ-bezm âyine-i ţabî>at-ı żiyâ-xaślet-i ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-menqabetde liqâ-
nümâ olduğı cihetden >azîmet-i nuśret-xâtimet ecli içün ta>yîn-i vaqt ü sâ>at9 olındı. Sene

1
K: - eylerdi
2
Hk K: per
3
K: - muwîţ
4
A Hk: + tafśîl
5
A Hk: - ba>żı
6
A: inbâsı, Hk: îfâsı
7
A F Hk Hs K: - tedârüki
8
F Hs K: ŝ ΡĜ ΕŅ
9
K: - ve sâ>at
103

semân ve1 >işrîn ve tis>a-mie recebiniñ on sekizinci 2 güni otaq-ı hümâyûn-ı hümâ-âşiyân
Üsküdar śawrasına şeref-nüzûl virüb3,
Yine cûş eyledi deryâ gibi âdem deñizi
Cereyân etmege küffâr iline dem deñizi
(57b) Ţolub erbâb-ı ğazâ4 ile Sitanbul’ ıñ içi
Dökilüb geldi şehriñ qapusına ulu göçi
Qamusı şîr5-i ner ve ejder ve bebr idi peleng
Görinür >ayn-ı >adûda yemm-i heycâya neheng.
Leşker-i kişver-fetw u ıqlîm-sûz, mücâhidân-ı sa>d-rûzgâr u warb-efrûz daxı İstanbul
ma>berinden ve Ğalata ve Beşikţaşı iskelelerinden rûz-be-rûz Üsküdar yaqasına >ubûr
eyleyüb, müzâwame-i nüfûs ve izdiwâm-ı keştîden çehre-i deryâ mestûr idi. Sefîneler
boğazdan ğâzîler6 geçürmege sîneler gerüb, śandallar, burmalar xod remeler7 gibi yelüb
yopurub, ţayr-ı serî>ü’ s-seyr mânendi ţayerân iderlerdi. Müśâdeme-i eśvât-ı merdümden
gûş-i cihân güm güm idüb, śımâx-ı mefrûşdan keyfiyyet-i semâ>mefqûd u kem olmışdı.
>Ubûr-ı xüsrev-i gîtî-sitân u Cemşîd-nişân içün semâ-âşiyân, ferrux-bâd-bân, hümâyûn-
baxt, Süleymân-taxt, nesîm-sebqat, ţayr-sür>at, kûh-peyker, hilâl-lenger, śabâ-vürûd,
serv->amûd, sa>âdet-penâh, >âlî-câh, bülend-qadr bir qadırğa iwżâr olınub, mâh-ı
mezbûrıñ yigirmi birinci güni bir sewer ki, ufq-ı çarx-ı müdevver ve kenâr-ı sipihr-i
axżarda dest-i taqdîr-i muśavvirü’ ś-śuver mir’ ât-ı enver ve âyine-i rûşen-manźar taśvîr
idüb, şa>şa>a-i mihr-i >âlem-tâb ile rû-yi gîtî münevver olmışdı. Ol śabâw-ı nûr8-iftitâw u
nuśret-inşirâwda cümle-i erkân-ı sa>âdet-mekân >atebe-i >aliyye-i >Oŝmânî ve mecmû>-ı
müte>ayyinân-ı südde-i seniyye-i cihân-bânî der-gâh-ı mu>allâya varub, >âmme-i
xuddâm-ı vâlâ-maqâm-ı Behrâm-iwtişâm ve kâffe-i mübârizân-ı żırğâm-intiqâm âyîn-i
qavîm ve üslûb-ı qadîm üzre yerlü yerinde ârâm idüb, tüfengciyân-ı ğulğule-peydâ u
ra>d-dem, mübârizân-ı śaywa-âşûb u berq-şiyem birle >arśa-i Dîvân nişâne-i mawşer idi.
Bir sâ>at-i sa>d-âyetde ważret-i xilâfet-menqabet rikâb-ı sa>âdet-intisâba qadem baśub,
raxş-ı >izzet-medâra süvâr olıcaq zemzeme-i du>â-yı çavuşân ve velvele-i ŝenâ-yı sürûş-
veşân qubbe-i eflâke peyveste olub, cihân-güşâ, >âlî9-şân10 sancaqlar, gîtî-tesxîr, >âlem-
gîr >alemler çözildi. Ţabl u naqqâreler, kûslar, nefîrler urılub, źafer-fürûğ tuğlar yüridi.
Zerrîn-farq, xûrşîd-berq, bâlâ-külâh, bülend-câh, mevzûn-libâs, düşmen-hirâs, kemân-
dest, şîr-şikest, xancer-miyân, şimşîr-keşân śolaqlar ważret-i xudâvendigâr-ı gerdûn-
vaqârıñ yemîn ü yesârında (58a) yüriyüb, >asker-i âftâb-fer, cenâw cenâw olub, qol qol
ţurıb, śâ>iqa-sâz u âteş-nevâz, ra>d-nişân u bâriqa-endâz, dûd-ser-mâye, nâr-mâye,
vawşet-naqş u11 heybet12-baxş, ŝüreyyâ-cem> u a>dâ-qam>, peleng-peyker, neheng-

1
A Hk: - ve
2
“ Receb-i müreccebiñ yigirmi birinde … serây-ı sürûr fezâyından çıqdı.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v.
49b.
3
A Hk: idüb
4
Hk: śafâ
5
F Hs K Ü: + ve
6
A Hk: ğâzîleri
7
K: - xod remeler
8
A Hk: fevz
9
F Hs K: âfâq
10
A Hk: âfâq-sitân, - >âlî-şân
11
A Hk: - ve
12
A Hk: dehşet
104

manźar, żırğâm-śadme, Behrâm-wamle, külüng-wazm u tüfeng-rezm, siper-püşt ü


düşmen-şikest1, şimşîr-güzâr u tîr-bâr, qavî-żarb u warbe-warb, ğarîb-vaż>u mühîb-eşkâl,
gürg-xıśâl ü2 ğazanfer-nevâl yeñiçeriler xod Dîvân-ı hümâyûndan iskeleye varınca qat-
ber-qat alaylar ve śafflar bağlamışlardı.
Kûçe ü mawallât-ı şehr-i behişt-simât, menâźır-ı büyût u esvâq-ı medîne-i cennet-âfâq
cemâhîr-i mü&minîn ü mü&minât ile memlû olub, sâkinân-ı xıţţa-i süflî mütewarrik ü
cünbân bel mütevaţţınân-ı ţabaqât-ı >ulvî cümle temâşâya müteveccih ü nigerân
olmışlardı. Ważret-i pâdişâh-ı źıllu’ llâh-i nuśret-hem-râh, xâqân-ı dil-âgâh u źafer-penâh
cumhûr-ı enâma i>zâzla selâm virüb, her ţarafa iltifât u nigâh idicek,
>Ulemâ ve śulewâ, zâhid ve şeyx ile faqîh
El açub çağrışuben xayli ŝenâ eylediler
Ţapu ki dâyim ola naśr u źafer pâdişehim
Yüz urub xâke niyâzıyla qamu ehl-i śafâ
Şeref râyetine fetwrecâ eylediler
O dem ixlâśa qarîn olmışdı wâcet-i walq
Ţaraf-ı Waqq’ da qabûl oldı revâ eylediler
Ki varub qal>a-i keyvân-bedene ehl-i cihâd
Yaquben küfr ocağını ğazâ eylediler.
Devlet ü iqbâl, ţâli>-i xuceste-nevâl ile iskeleye varub, ixżâr olınan hümâ-maqarr
qadırğaya xûrşîd-i qudûm-i hümâyûnları şeref ü żû3 virüb, âftâb-ı sâye-i behcet-ser-
mâyeleri âşiyâne-i devlet-mekâna pertev śaldı. Ol qadırğa güyâ bir sipihr-i sa>d-sitâre
idi ki, cemâl-i mihr-i cihân-ârâyla zînet ü tezyîn bulub, ya bir śuffe-i śafâ-efzâ ve taxt-ı
nîk-baxt-ı sa>âdet-nümâ idi ki 4, çehre-i tâbân5-ı Süleymân-ı zemân ile reşk-i behişt-i
berîn olmışdı. Mizâc-ı hevâ kemâl-i i>tidâlde olub, nesîm-i şimâlden deñiz yüzi
müreffehü’ l-wâl idi. Ol dem-i behcet-qademde mellâw-ı śâwibü’ n-necâw qa>r-ı deryâdan
lenger-i çengâl-peyker qaldurıb, kürek dökdiler. Qadırğa kenârdan münqaţı> olub,
ważret-i pâdişâh-ı âftâb-şu>â>u mihr-iltimâ>ehl-i İslâm’ a vedâ>idüb, sa>âdet ü iqbâl ile
(58b) müteveccih oldılar.
Rûz-ı mezbûr nişâne-i yevmü’ n-nüşûr idi ki, müzâwame-i nüfûsdan cihâna ıżţırâb,
müśâdeme-i rüûsdan zemîn ü zemâne inqılâb gelmişdi. ¡ afwa-i deryâ ğulğul-i leşker-i
kişver-güşâdan pür-âşûb olub, emvâc-ı bawre wayret gelüb, serâsîme olmışdı. Gâh gâh
ser-keşlik etdügiçün çehre-i bawre şol deñlü ţapancalar6 urdılar ki, endâmı şikest olub,
müśâdemeye mecâli qalmayub, âvâzesi pest oldı. ¡ afwa-i hâmûn-ı deryâ sebz ü gül-gûn
sancaqlar ile müzeyyen ü meşwûn, keştîlerden sefîd ü sürx ü kebûd, al u ala bayraqlar ile
müreşşaw u memlû burmalardan ve śandallardan ravża-i >ulyâ7 bir bâğ-ı dil-güşâya
beñzer idi ki, elvân-ı ğarîbe ve wâlât-ı >acîbe müşâhed ü mu>âyin idi. Qadırğa-i
hümâyûn-ı hümâ-pervâz miyâne-i bawre vardıqda ra>d-âvâz bir ţob-ı berq-dem-sâz atub,

1
A Hk: küşt
2
F Hs K Ü: -ve
3
K: ΗẃŶΛ
4
K: - ki
5
K: - çehre-i tâbân
6
A Hk: ţabanca
7
A Hk: + ya
105

şenlik ü şâdîlığa âğâz idicek Ţop-xâne-i ma>mûreden sâyir burûc ve1 qılâ>-ı mevfûreden
ve Ğalaţa ve İstanbul boğazlarında mevcûd olan barçalardan ve köke ve qadırğalardan
ve ağreb ve ağır-bârlardan bi’l-cümle mecmû>-ı keştîlerden dehşet-fezâ, heybet-nümâ,
vawşet-baxş ţoplara âteş virildikde gûş-i zemâne velvele, ferş-i zemîne zelzele >ârıż
olub, cevf-i günbed-i pîrûze-reng dûd u duxân-ı śâ>iqa-âhenge müstağrıq olmışdı.
Rûze-dârân-ı sa>îd ţulû>-ı mübârek-nüvîd-i >îde muntaźır oldıqları gibi Üsküdar
iskelesinde cümle-i erbâb-ı devlet ve kâffe-i a>yân-ı millet mâh-ı sipihr-i xilâfet, xûrşîd-i
âsmân-ı salţanatıñ qudûm-ı sa>âdet-lüzûmlarına [müteraqqıb u] müteraśśıd olmışlardı.
Âftâb-ı serî>ü’ s-seyr meydân-ı çarx-ı nîl-gûndan güžer qılduğı gibi qadırğa-i hümâyûn-ı
hümâ-mawall daxı bisâţ-ı bawri qaţ> idüb, ţaraf-ı berre vuśûl bulıcaq ważret-i pâdişâh-ı
źafer-yâr u nuśret-şikâr, xıdîv-i kâm-kâr u Cemşîd-iqtidâr, şehen-şâh-ı nâm-dâr-ı
Süleymân-vaqâr, sulţân-ı berr ü bawr-i İskender-iştihâr e>azza’ llâhu enśârahû2 xink-i
devlet-medâra süvâr olub, leşker-i pîrûz-rûz u kişver-gîr, mübârizân-ı memâlik-sitân u
düşmen-tesxîr, mücâhidân-ı eqâlîm-güşâ u şîr-naxcîr śafflar ve alaylar bağlayub,
Üsküdar śawrâları, hâmûn u püşteler mâl-â-mâl idi. Ţavr-ı cihân-bânî ve üslûb-ı śâwib-
qırânî üzre >azîmet-i meymenet-ixtitâm3 etdiler. Otaq-ı sa>âdet-vifâq-ı xüsrevânî (59a)
ve viŝâq-ı devlet-ittifâq-ı gîtî-sitânî İbrâhîm Ağa Çiftligi’ nde qurılmışdı, gelüb qarâr
eylediler. Vüzerâ-i žü’ l-iwtirâm ve ümerâ-i >iźâm-ı bülend-maqâm ve çâkerân-ı śâwib-
iwtişâm bi’ l-cümle xuddâm-ı Behrâm-ğulâm u peleng-intiqâm >alâ-tefâvüt menâzilihim
yerlü yerine qonub, ârâm etdiler. Eţrâf-ı Üsküdar xıyâm-ı pervîn-intiźâm ile mânend-i
sipihr-i axżar olmışdı. Ordu-yı hümâyûn tamâm sükûn idüb, sefîd ü gül-gûn, zer-beft ü
aţlas-derûn, şihâb-ţınâb u serv-sütûn xaymelerden, nexûdî-levn ü sebz-reng, śuver-naqş
u śafâ-baxş çadırlardan xuld-miŝâl ü firdevs-veş olmış idi.
Mawall-i mezbûrda bir gün oturulub, ertesi şevket-i şâhî ve >âdet-i pâdişâhî üzre göçilüb,
menzil-i ŝânî Maltepesi vâqi> olub, ba>dehû menâzil ü merâwil ţayy qılınub, sene-i
mezbûre şa>bânınıñ yedinci güni mawrûse-i Kütahya ki 4, Anaţolı vilâyetiniñ dârü’ l-
mülki olub, medîne-i cennet-âbâd, bir şehr-i Xavernaq-bünyâddır. Âb u hevâda bî-naźîr,
İrem-miŝâl her ţarafı sebz5-zâr u gül-zâr olub, güzer-gâh-ı nesîm ü bâd-ı şimâldir.
Tefâśil-i üslûb u qavâ>idi ţabaqa-i bilâdiyyede mežkûr olmışdur. Nüzûl-i hümâyûn-ı
mübârek-fâl anda vâqi>olub, muqaddemâ >asker-i fîrûz-fer ma>ber-i Qosţanţiniyye’ den
güžer qıldıqda tengî-i râh ve müżâyaqa-i ţarîqden her ferîqa destûr virilüb, xuśûśen
cünd-i źafer-refîq olan yeñiçeri ţâyifesine ilerüye ruxśat-ı hümâyûn buyurılub, anlar
daxı Kütahya’ da qudûm-ı hümâyûna muntaźırlar idi. Ve mücâhidîn-i dîn ve murâbıţîn-i
ğazâ-qarîn olan Anaţolı >askeri 6 ki, źuhûr-ı devlet-i >Oŝmânî ve bürûz-ı şevket-i cihân-
bânîde cünd-i qadîm ve ğuzât-ı qavîm olub, şimşîr-i tünd-rûları qâţı>-ı a>nâq-ı >adû, tîğ-i
dil-gîr ü kâfir-tesxîrleri dâyim meslûl, her dilîr-i şîr-naźîrleri warb-dân u rezm-kâr u
ceng-cûlardır. Ekŝer qılâ> u memâlik anlaruñ meftûwı olub, nice ma>ârik ü mehâlikde
ţarîq-i iqdâma anlar sâlik olmağın meydân-ı ma>rekede ceyş-i bed-kîş-i müşrikîn dâyire-
i vücûddan maţrûw düşmişlerdir. Fi’ l-waqîqa dîn-dârlar, ğâzîler, mü&minler,

1
F Hs K Ü: - ve
2
Allah yardımcılarını aziz etsin.
3
Hk: ΌĜΣĨŅė
4
K: - ki
5
A Hk K: sebze
6
Anadolu melikü’l-ümerâsı Kâsım Paşa eyaletinde bulunan vilayetlerin beyleri ve askeri ile padişahın
fermanı gereğince Sultan-öni’nde beklemekteydi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 50a-50b.
106

müslümânlar, mücâhidler, murâbıţlar, kâfîr-gîrler, düşmen-sitânlardır. Beglerbegileri


fâris-i meydân-ı şehâmet, wâris-i eyvân-ı şecâ>at, mîr-i memâlik-güşâ, Qâsım Paşa ile
(59b) cem>iyyet eyleyüb, yevm-i mezbûrda bir cânibde Anaţolı mübârizleri ve bir
ţarafda yeñiçeriler zümresi ve ţaraf-ı âxerde ğaribler gürûhı şevket-i tâm ile sancaqlar
qaldurıb, śafflar, qoşunlar ve alaylar bağlayub, râyât-ı nuśret-ittiśâl ve a>lâm-ı źafer-
nevâli gelüb, istiqbâl eylediler.
Ol güniñ ertesi Dîvân-ı hümâyûn olub, müşârün-ileyh beglerbegi ile Anaţolı ümerâsı
taqbîl-i pâye-i serîr-i xudâvendigâr-ı cihân-medâr u cihân-gîr ile müstes>ad olub, firâvân
pîş-keşler ve belekler çekdiler. Ve berü cânibden mübârizîn-i rezm-âyîn, mücâhidîn-i
źafer-temkîn olan Rumili >askeri ki, gürûh-ı enbûh olub, sedd-i sedîd-i dîn, hengâm-ı
gîrûdârda meydân-güzîn ü düşmen-bîn, enśâr u etbâ>-ı ževü’ l-i>tibârıñ zübdesi, fürsân-ı
>aźîmü’ ş-şân ve dilîrân-ı bâhirü’ l-bürhânıñ >umdesi mübârizler, fârisler, dilîrler, ceng-
cûlar, rezm-xûlar, a>dâ-sitânlar, düşmen-gîrlerdir, fermân-ı pâdişâh-ı gîtî-penâh ile
Gelibolı ma>berinden Anaţolı’ ya >ubûr idüb, beglerbegileri sa>âdet-nevâl, cihâd-âmâl
mawmûdü’ l-xıśâl, mawmidet-baxşâ Ayas Paşa ile Kütahya śawrasında gelüb, >atebe-i
>ulyâya mülâqî olub, ordu-yı mu>allâya mülâwıq1 oldılar.2 Mâh-ı mezbûrıñ ţoquzıncı
güni daxı Dîvân-ı hümâyûn3 olub, Rumili beglerbegisi, sâyir ümerâ-i güzîn ile pâdişâh-ı
rû-yi zemîniñ taqbîl-i taxt-ı sa>âdet-baxşları4 ile müşerref olub, anlar daxı >âlî pîş-keşler
çekdiler.
Medîne-i mezbûreden sa>âdet ü iqbâl, >asâkir-i encüm-miŝâl ile teveccüh-i hümâyûn
idüb, źılâl-i pîrûzları her rûz bir mekânı müşerref eyledi. Mâh-ı mezbûrıñ yigirminci
güni vilâyet-i Aydın ki, güzîn-memâlik ve nâzik-terîn-mesâlik olub, xıţţa-i Anaţolı
cennet ise ol xuld-i berîn, bir xûb-ı nâzenîn ve mawbûb-ı reşk-i wûr-i >în ise >ârıż-ı
rengînde ol xâl-i >anberîndir, Yeñişehir nâm qaśaba civârında Mendirez nâm nehr-i
>aźîm üzerine qonılub5, hâmûn u cibâl xıyâm6-ı leşker-i ferxunde-fâl ile mâl-â-mâl idi.
Yine bir tâze xaber vir bize ey kilk-i süxan
Sevinüb kesb-i śafâ eyleye anı işiden
Deheniñ qufl-i xayâlât u ma>ânî dilidir
Dem-i >anber-şikeniñ mülk-i süxan wâśılıdır
(60a) Di beyân eyle cihâdıyla ğazâ wâletini
Şeref-i dîni ve küffâra cezâ wâletini
Dem-i müşgîniñ ile takıla enfâsa wubûr
Vire mü&min olanıñ qalbine şevqile sürûr.

1
A Hk: mülwaq
2
Rumili beylerbeyi Ayas Paşa Rumili’nin askeri ile Gelibolı boğazından geçerek “ ol daxı sulţân-ı
>âlemden muqaddem wadem ü waşemle ma>mûre-i mežkûreye gelüb … sürûrla wużûr etmişdi”, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 50b.
“ Mâh-ı şa>bânıñ haftasında … sâyir leşker geldi irdi… Maqâm-ı mežbûrda iki gün oturaq olundı.”, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 50b-51a.
3
K: - hümâyûn
4
A Hk: baxtları
5
“ Yeñipazar öñinde >ubûr etdi vardı âxirinde Ğarabağ’a ki, Muğla şehriniñ yaylağıdır, qonub oturağ
oldı.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 51b.
Burada Ferhad Paşa’nın Sivas diyarından ulağı gelerek Şehsüvâr-oğlı Ali Bey’in öldürüldüğü haberini
getirdi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 51b.
6
A Hk: - xıyâm
107

Meger ki, vilâyet-i Rumili wudûdından Hersek sancağı ki, memâlik-i İslâmiyye’ niñ ser-
haddi olub, küffâr-ı xâk-sâr ile hem-civârdır, mezbûr sancağa vâli olan mîr-i şîr-şikâr u
śâyib-re&y, şecî>-i bedî>ü’ l-âŝâr u qal>a-güşây Mawmûd Beg ki, ümerâ içre şecâ>ât ile
mümtâz u dilîr olub, şehâmet ü dilâverlikde, yoldaşlıqda ve erlikde bî-naźîr idi.
Üngürus-ı bî-dînin ol cevânibe qarîb olan wuśûn-ı waśînlerinden qal>a-i Esqaradin ki,
sûr-ı felek-temâs u semek-esâs, bünyân-ı merśûś-ı Xayber-qıyâs olub, bir cânibi deryâ-
yı Firenk, sâyir wavâlîsi seng-ber-seng, mümteni>ü’ l-mürûr, qulel ü burûc-ı >asîrü’ l->urûc
ile ma>mûr, memâlik-i küfriyyede waśânet ü metânet ile nâm-dâr u mežkûr qal>a idi.
Mîr-i mezbûr ol wıśn-ı meşhûrıñ fetwini maqśûd idinüb, xayâl-i viśâl-i nev->arûs-ı wiśâr
ile bî-xâb u bî-qarâr olıcaq ol ucıñ şîr-merd ü küffâr-neberd, bürehne-ser, ceng-hem-ser,
müeyyed, nîze-yed, sinân-dest, müşrik-şikest dîvâne ferzânelerini cem> eyleyüb, bir
miqdâr güzîde hüner-ver dilâverler ile ol qal>a üzerine varub, hücûm eylemişler.
Qıral-ı żalâlet-emed câniblerinden1 żâbiţ-i ser-wadd olan melâ>în-i xüsrân-qarîn âgâh
olub, anlar daxı erbâb-ı >inâd-ı şirk-mu>tâddan mübâlağa küffâr-ı xasâret-nihâd tertîb
idüb, ehl-i İslâm ile muqâbeleye iqdâm eylemişler. Ğuzât-ı źafer-simât ţarafından
Bektâş voyvoda nâm bir dilîr-i cihâd-ma>âş u kâfir-tirâş qaravula baş olub, ţâğîlerden
bir gürûh-ı xar-şükûh leyl-i źulmet-zeyl içre süvâr olub, ğaflet ile ğâzîlere gezend
qaśdına gelür iken >ale’ s-sewer iki leşker rû-be-rû olub, alaylar, śafflar birbirine berâber
olıcaq aśwâb-ı cihâdıñ >urûq-ı źafer-lüwûqı cünbân olub, şimşîr-i fetw-vifâqları xûn-ı
a>nâq-ı śâwib-şiqâqa >aţşân idi, erbâb-ı fesâd u füsûq görindikleri gibi üzerlerine at
bırağub, küffâr-ı xasâret-fercâm u hezîmet-encâm daxı ıźhâr-ı celâdet eyleyüb, iki
cânibden >aźîm uğraş u kâr-zârlar olub, ğâzîleriñ tîğ-i xûn-pâş (60b) u kelle-tirâşları der-
kâr, bâzâr-ı cân-niŝâr içre nîze-güžâr mücâhidleriñ peykân2-ı sinân-ı kâfir-şikârları rûw u
ten metâ>ına xarîdâr olıcaq küffâr-ı xâk-sâr qanı ile ol śawrâyı lâle-zâr eylemişler.
>Uyûn-ı füccâr-ı żalâlet-âhenge deşt ü3 hâmûn-ı ceng dîde-i sûzından târîk ü teng
görinüb, ğulğule-i şimşîr-i meslûlden >uqûl zâyil, dehşet-i dâr u gîr-i qıyâmet-naźîrden
hûş-ı źalûm u cehûl gürîze mâyil görilicek4 wizb-i dîn zümre-i münâfıqîne, cumhûr-ı
müslimîn gürûh-ı müşrikîne ğâlib olub,
Bir uğurdan idiben wamle hemân śağ ile śol
¡ ımış ol demde münâfıq çırasın wizb-i resûl
Dem-i a>dâ ile rengîn olıben deşt ü cibâl
Görinürmiş qamu śawrâ yüzi heb lâle-i al
Ser-i küffâr ile dâmânı ţolub püşteleriñ
Yoğimiş waddi ve oranı düşen küşteleriñ
Güzel oprûdelere mâlik olub ehl-i ğazâ
Ţoyım olmış ţutılub niçe śanem câna sezâ.
Ğuzâta baş olan mežkûr Bektâş muźaffer, gürûh-ı mekrûh-ı küffârıñ awvâli mükedder
olıcaq ğâzîler kesilen rüûs-ı necâset5-küûsı rimâw u6 nîzeye tezyîn idüb, kilâb-ı xabâŝet-
derûnıñ burunlarıñ ipe dizüb, ârâyiş-i wabl-i metîn eylemişler. Sancaq-ı hezîmet-

1
Hk: câniblerine
2
A Hk. + ve
3
F Hs K Ü: - ve
4
A Hk: görinicek
5
F Hs: necât
6
F Hs K Ü: - ve
108

vifâqları ser-nigûn u menkûs, alay bayraqları yapraq u ma>kûs gelicek qal>a


muwâśarasında olan hizebrân-ı şîr-eşkâl, bahâdırân-ı ejder-qıtâl ü źafer-nevâl wiśâr
fetwine iqdâm u iştiğâl üzre olmışlar. Âxirü’l-emr >inâyet-i Xâliq-i perverd-gâr ile ol
qal>a-i nâm-dâr u büzürg-vâr fetw olınub, qullelerine râyât-ı şehen1-şâhî naśb olınub,
mecmû>tevâbi>u levâwıkıyla meftûw u musaxxar olmış.
Xaber-i fetwile şâd oldı yine şâh-ı cihân
Sevinib Waqq’ a niyâz eyledi hep pîr ü civân
Didiler devlet-i şâhî ola efzûn u dâyim
Eşigi xâkına müjde irişe fevz-i >aźîm
Ţola âvâze-i qahrı ile ıklîm-i >adû
Düşe şimşîr-i cihân-tâbı ile düşmene bîm.
Bu fetw-i nâdirü’l-vuqû> >aqabince âstân-ı devlet-meâba tekrâr mübeşşir-i axbâr-ı
beşâret-nümâ vârid olub, cünd-i a>dâ-sitân u düşmen-qahr ile muwâfaźa-i ser-wadd
bahânesiyle irsâl (61a) olınan paşa-yı Âśaf-re&y ü xûrşîd-ţâli>, düstûr-ı düşmen-rübây u
Cemşîd-menâfi>Ferhâd Paşa eţrâf-ı Sivas’ a vuśûl bulub, mezbûr Şehsüvâr-oğlı’ nıñ kişt-
i zâr-âmâl-i berâyâya śaçduğı tuxm-ı a>mâl-i mawâyif-âŝârından wâśıl olan mawśûlât-ı
meźâlim ü evzârını dâs-ı şimşîr-i >adl-te&ŝîr ü naźm-pezîr ile direv qaśdına meşğûl olub,
tedârüke mübâşeret idicek bâğî-i mezbûr kemâl ŝervet ü iqtidâr, tamâm şevket ü waşmet
ile iştihâr bulub, fi’ l-waqîqa merd-i dilâver ü çâlâk, medâr u2 merkez-i dâyire-i idrâk
kimesne idi, lâkin bezm-i zindegânîde câm-ı murâd nûş etmekle mest ü mesrûr, ğurûr-ı
devlet-i nâ-fercâm ile ğâfil ü mağrûr olmışdı. Dâyimâ ravża-i >âlem nesîm ü śabayla
gül-şen ü şâd olur śanurdı. Tünd-bâd-ı şitâyla vîrân u xarâb olacağın fehm etmezdi. Her
zemân berg ü bâr-ı eşcâr ömr-i ţarâvet ü nüzhetde ber-qarâr olur qıyâs iderdi. Gül-zâr-ı
rûzgâr faśl-ı xazân ile pejmürde ü evgâr olur3 dimezdi. Kîse ü hemyân-ı şâd-mânı
müdâm nuqûd-ı vücûd4 ve cevâhir-i >îş ü śafâyla memlû olur mülâwaźa iderdi. >Ayyâr-ı
wîle->ıyâr-ı wavâdiŝ ü nevâyib kemînde olub, düzd-i fitne-kâr-ı tağayyürât u inqılâbât-ı
rûzgâr müteraśśıd-ı furśat idügin bilmezdi. Câh u rif>ate, >ulüvv-i şevket ü menzilete
mağrûr idi.
Yine mağrûr ola >âqıl bu cihân devletine
Naźar etmez mi >aceb devletiñ âxir letine
Ţutalım >âleme yek-ser olasın şâh-ı cihân
Dege mi âher aña kim edeler xâke nihân
Göziñ aç >âqılsañ baqma cihânıñ yüzine
Çeke5 kör kuwl-i baśîret yine >ibret gözine
Nigerân olsa saña bir iki gün devlet ü câh
¡ aqın aña naźar-ı ğaflet ile etme nigâh
Qadd-i kih-xil>at ise devlet olur >ariyeti
Alub anı birine daxı virür Waqq ciheti
Ede Allah te>âlâ seni bir mülkete mîr
Saña lâyıq mı ra>iyyet ola devriñde faqîr

1
A F Hk Hs K: - şehen
2
A Hk: - ve
3
K: - qıyâs iderdi. Gül-zâr-ı rûzgâr fa¢l-ı xazân ile pejmürde ü evgâr olur
4
A F Hk Hs K: - vücûd
5
Hk: çekme
109

Vire bâzû-yı tüvânâ saña ğâlib olasın


Ne revâdır żu>afâ źulmine râğıb olasın
Yiye emvâl-i re>âyâyı qavî źâlim olan
Aña ţınmaya rıżâ göstere her wâkim olan
İrer ol wâkime nekbet śoñ evci âxir-i wâl 1
Yazılur defter-i a>mâline ol vizr ü vebâl.
Paşa-yı müşârün-ileyhiñ cünd-i bî-qıyâs ile ol cânibe vuśûli 2 bâ>iŝ-i istîlâ-yı hirâs
olmağın paşayla (61b) mülâqâtda bir zemân te&hîr belki śûret-i >iśyânda muqâbele ü
muqâteleye tedbîr etmişken ižâ câe’ l-qażâ >amiye’ l-baśaru3 muqteżâsınca bi-wasebi’ ź-
źâhir pâdişâh-ı İslâm’ a >adem-i iţâ>at u inqıyâd bâdî-i źuhûr-ı fitne ü fesâd >add idüb,
tevâbi> u levâwıqı, ecnâd u awfâdı, boy begleri sâyir evlâdı ile gelüb, paşaya mülâqî
olıcaq kendüyi ve oğullarını ţutub, defâtir4-i a>mârına erqâm-ı memât çekmekle5
śawâyif-i wayâtlarını ţayy qılub, Žu’ l-qâdıriyye dûdmânına od bırağub, duxân u dûd6-ı
siyâset ile ol ocağı mawv ü nâ-bûd etdügin i>lâm eylemiş.7 Axbâr-ı kesr-i düşmen, âŝâr-ı
fetw u fütûw-ı Žü’ l-minen >azze şânuhû8 birle qulûb-ı >asâkir-i źafer-meâŝire envâ>-ı
sürûr u şâd-mânî wâśıl olmağla śavb-ı maqśûda revâne oldılar.
Semt-i deryâdan müteveccih olan vezîr-i mübârek-qadem, düstûr-ı Âśaf-şiyem Muśţafa
Paşa süfün-i İslâmiyye’ de olan cumhûr-ı ğâziyân-ı deryâ-güžer birle ţûmâr-ı leyl ü
nehârı ţayy qılub, Rodos cezîrelerine qarîb varıldıqda qılâ>-ı düşmen-i bî-dînden Herke
dimekle ma>rûf wıśn-ı bülend-burûc, bârû-yı >asîrü’ l->urûc ki 9, kenâr10-ı deryâda11 reh-
zen, ecnâd-ı küffâr-ı xâk-sâra12 merci>ü vaţan olmağla mawall-i fesâd, merkez-i erbâb-ı
>inâd idi. Ğuzât-ı bawrden qorśanlıq ile meşhûr, vufûr-ı şecâ>at ü şehâmet ile ma>rûf u
mežkûr Qara Mawmûd nâm bir reîs-i >aqıbet-mawmûd ki, sâlhâ deryâ yüzinde erbâb-ı
cihâda baş olub, küffâr-ı żalâlet-ma>âş ile bi’ d-defa>ât uğraşlar idüb, şimşîr-i xûn-pâş ve
tîğ-i ecel-adaş ile ehl-i küfriñ başları bedenlerinden tirâş eylemişdi 13. Nihâyet mertebede
pehlevân u dilîr, meydân-ı kâr-zârda ğażanfer ü şîr idi. Ol xižmete me&mûr olub,
ţonanma-yı hümâyûndan bir miqdâr qadırğalar ile cünûd-ı müslimînden ba>żı ğâzîler
qoşılub, irsâl olındı. Üzerine varub, wiśârı muwâśara etdiklerinde mawśûr olan zümre-i
dûzax-qubûr ceng ü warbe mutaśaddî olmışlar. Bir niçe eyyâm muqâbele ü muwârebe
olub, âwirü’ l-emr >inâyet-i >aliyye-i Śamedânî birle cünûd-ı dîn-i mübîn vüfûd-ı

1
A Hk: kâr
2
K: vuśûl
3
Kaza (ölüm) geldiğinde göz görmez.
4
K: + >atîqa
5
“ İki oğlı bile helâk etdiler.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 53a.
“Şehsuvar oğlu Ali Bey’in ve oğulları Uveys, Veled, Pir Ahmed ve İskender’in bir tertiple Artukova’daki
Ferhad Paşa karargâhına getirilerek İskender’den maadasının katledildiklerine…”, Uzunçarşılı, Osmanlı
Tarihi, s. 309, 2 numaralı dipnot.
6
K: -dûd
7
Şehsüvar-oğlı Ali Bey’in öldürülme sebebi hakkında bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v.
45a-46a.
8
Şânı yüce olsun.
9
Hk: -ki
10
F Hs K: küffâr
11
K: deryâya
12
F: xâk-sâr
13
K: eylemişlerdi
110

müşrikîne ğâlib olub, mâh-ı mübârek şa>bân-ı şerîfiñ yigirmi üçinci güni qal>a-i
mezbûre fetw olınub, cümle-i wuśûn-ı İslâmiyye’ den ma>dûd oldı.
Müsâ>ade-i riyâw-ı müŝmirü’ l-felâw ile sefîneler bâd-bânlar (62a) açub, deryâ yüzi bâğ-ı
dil-güşâya dönmişdi. ¡ afflar, qoşunlar bağlayub, kûh-miŝâl kökeler, mavnalar, >aźîmü’ l-
cüŝŝe barçalar, qalyonlar cibâl-i râsiyât idi. Ejder-heykel bâşterteler, qadırğalar,
qalitalar, ţayr-perrân qayıqlar, büzürg ü küçük cümle yedi yüz miqdârı gemiler idi ki,
müşâhedesi >uqûle wayret, qulûbe xavf ü xaşyet virürdi. Merwûm paşa cümleye pîşvâ1
olub, on qadırğa ile ümerâ-i devlet-intimâdan Ğazze sancağı begi Muśţafa Beg ile qal>a
awvâlini tecessüs içün ilerüye irsâl eylemişlerdi. Mîr-i mezbûr Rodos cezîresiniñ üzerine
varub, küffâr-ı xâk-sâr qadırğaları gördikleri sâ>at limanında olan gemilerden bir büyük
barçasını hemân ţaşra deryâya çıqarub, çalîpa u śalîb ile meşwûn, kefere2 sancaqlarını
diküb, alay bayraqların yaśayub, ţonanmaq üzere iken bir śabâw ki, deryâ-yı axżar-ı
âsmânîde mellâw-ı sefîne-i nûr ya>nî âftâb-ı >âlem-tâb-ı çarx-mürûr kenâr-ı ufuqdan ţulû>
eylemişlerdi 3, ol demde ważret-i paşa-yı mübârek-re&y olduğı qadırğa ile Rodos
görindügi bir boğazdan ţaşra çıqub, >akablerince keştîler ţurna alayı gibi dizin dizin,
qoşun qoşun tertîb-i bedî>ve ţavr-ı ğarîb, üslûb-ı >acîb ile źuhûr idicek küffâr-ı xâk-sâr
ţonanma-yı źafer-âŝârı müşâhede etdükleri gibi ol büyük barçayı hemân içerü çeküb,
wâllerine meşğûl oldılar.
Paşa-yı xuceste-re&y süfün4-i memâlik-güşâyla ol boğazdan geçüb, Rodos cezîresinde
Bâğçe-i Cem dimekle meşhûr ravża-i İrem-şekl ve wadîqa-i xurrem öñine yapışub,
demür qodılar. Żawve-i kübrâ idi, merwûm paşa dîvân idüb, dilâverân-ı heycâ-şinâs-ı
deryâ, keştî-bânân-ı ma>ârif-istînâs-ı âb-peymâ cem>olub, müşâvere etdiler ki, küffâr-ı
dûzaw-medâr gemileri iwtimâldir, deryâ yüzine çıqub, muqâbele ü âşûb ideler5. Rodos’ a
âdem ü yaraq getürüb, keŝret-i âlât u esbâb ebvâb-ı fütûwa mâni>u >âyiq ola. Lâ-büdd
sengîn gemiler mawall-i mezbûrda ţurub, boğazı beklemek münâsibdir, didiler. Aña
binâen kâffeten barçalar, cümle6 mavnalar sâyir gemiler müretteb ü mükemmel esbâb-ı
ceng ü qıtâl ile anda qalub, üç yüz miqdârı sebük-pâ, nesîm-seyr (62b) serî>ü’ l-mürûr
şebîhü’ ţ-ţayr bâşterteler, qadırğalar, qalitalar, qayıqlar ta>yîn olınub7, paşa bâştertesi
muqaddem pîşvâ olub, anuñ >akabince Qurd-oğlı Reîs Muśţafa bâştertesi sâyir
ţonanmalar rişte-i manźûm mânendi pey-â-pey yüriyüb, śafwa-i deryâyı ţayy qılub8, bâd-
ı murâd ile bâd-bânlar memlû, keştîler mücâhidân-ı źafer-yâb, ğâziyân-ı fetw-niśâb ile
ţopţoluydı. Her geminiñ reîsligi zerrîn-ser, >ayyûq-hem-ser >Oŝmânî sancaqlar, gûn-â-
gûn, levn-â-levn alay bayraqları ile źafer-fürûğ tuğlar ile meşwûndı. Qıçından tâ öñine
varınca serv-âsâ, zîbâ-qadd gönderler ile güyâ bir bâğ-ı pür-nihâl idi. Her keştîniñ
yemîn ü yesârında bawrî siperler ile müzeyyen wiśâra beñzemişdi. Siperler altında
ğâzîler kemîne girmiş şîr-i nerler gibi sâz u selebleriyle ceng ü warbe wâżır u müheyyâ
olmışlar idi.

1
A F Hs Hk K: pîş-rev
2
A Hk K: küfr
3
A F Hk: eylemişdi
4
K: - süfün
5
K: ide
6
Hk: - cümle
7
A Hk: idüb
8
A Hk: qıldılar
111

Süfün-i şâh ile bawre yine xayyâm-ı zemân


Yaśayub kurdı >aceb xaymeleri lîk revân
Qıçı her bir geminiñ taxt-ı felek-rif>at idi
İçi pür ceyş-i qażâ-rezm ü qader-qudret idi
Diregi üstine külekleri keçkûl-i niyâz
Baş açub Waqq’ a fütûwı içün ider dest-dırâz1.
Zemân-ı źuhra qarîb idi, ważret-i paşa-yı fetw-naśîb Rodos wiśârınıñ muqâbelesine gelüb,
dümencisine te&kîd ü teşdîd etdiler ki, wiśâra yaqın yüriyüb, küffâr-ı xâk-sâr ţopına
iltifât u i>tibâr2 etmeyeler. Keştîlerde olan ğuzât-ı deryâ-geşte daxı3 buyurdılar ki, ahâlî-i
wiśâra dehşet, küffâr-ı żalâlet-şi>âra vawşet4 virmekçün gemilerden aślâ ţop ü tüfeng
atmayalar, âvâz u śadâ5 etmeyeler. Gemiler içinde ğâzîlerden kimesne görinmeye. Wiśâr
öñinden uğrayub bî-bâk geçüb, revâne olalar. Wiśârıñ öte cânibinde Öküz Boğazı
dimekle ma>rûf bir liman olub, merâkib-i kevâkib-wisâba ol mawallden ğayrı menzil
olmaduğı eclden ol cânibe teveccühi muqarrer etdiler. Küffâr-ı cehennem-qarâr, füccâr-ı
şeqâvet-şi>âr ehl-i İslâm’ ıñ bu vechle hücûmına vuqûf bulmağın wiśârıñ deryâ cânibinde
vâqi>olan ţop qapularını açub, ejder-na>re, nâr-behre, śâ>iqa-şân, ra>d-nişân, âteş-feşân,
seng-resân beceluşqalarına ve sâyir ţoplarına od virüb, cihânı pür-źalâm (63a) u dûd
eylediler. Ważret-i paşa-yı śâfî-i>tiqâdıñ żamîr-i pâk-nihâdı maxzen-i ilhâmât-ı Sübwânî
idüginde iştibâh yoğidi. Zîrâ küffâr-ı xâk-sâr cemî>î6 ţoplarınıñ deryâya ne deñlü
meydânı varise aña göre tedârük etmişlermiş. Gemiler7 wiśâra ğâyet yaqın uğramağla
ţop altına girilüb, ważret-i Waqq’ ıñ8 >inâyet-i bî-nihâyeti refîq-i âmâl-i mü&minân-ı fetw-
nevâl ve hem-ţarîq-i ğâziyân-ı źafer-meâli 9 olub, erbâb-ı żalâliñ cümle ţop ţaşları ehl-i
İslâm gemileriniñ direkleri ve yelkenleri üzerinden geçüb, aślâ gemilere żarar u gezend
irişmedi. Gördiler ki, ţopları kâr-ger degil ţopdan ferâğ gösterüb, erbâb-ı nâqûs u śalîb
wiśâr bedenlerine, qulleler10, burğoslar üzerlerine, deryâ kenârlarına, burûc u bârûlar
üzerlerine cem> olub, gemileri temâşâya meşğûl oldılar. Rûzgâr ziyâde müsâ>id olub,
şiddet-i hübûb-ı riyâw ile keştîler ţâyir-i bülend-pervâz mânendi bir sâ>atde uçub, wiśârı
geçdiler. Şevket ü mehâbet-i >asker-i İslâm mawžûlleriñ qulûb-ı hezîmet-encâmlarına
tamâm xavf ü xaşyet bırağub, mütewayyir ü wayrân oldılar. Âftâb-ı >âlem-tâb śafwa-i
hâmûn-ı çarx-ı bûqalemûndan ğurûb etdügi demde keştîler mesfûr limana lenger qoyub,
demürler bıraqdılar.11
>Aşâ zemânı olmışdı, wiśârdan śâ>iqa-üslûb, ra>d-maśwûb bir ţop-ı belâ-âşûb atılub, ţaşı
müşârün-ileyh Reîs Qurd-oğlı bâştertesiniñ yanına düşüb, >inâyetu’ llâh ile kimesneye
żarar etmedi. Ehl-i İslâm’ a xavf ü ıżţırâb ğâlib olub, bir yaña temevvüc-i deryâ-yı bî-

1
K: nâz
2
K: - i>tibâr
3
A Hk: + tenbîh
4
A Hk: + heybet ü xaşyet, - vawşet
5
A Hk: + peydâ
6
A Hk: cem>î
7
Hk: gemilere
8
A Hk: + celle ve >alâ
9
A F Hk: meâl
10
Hk: qullelerine
11
“ Diyâr-ı Firenk’ den qal>aya yardım gelmelü olursa deryâdan mürûr idecek iskelelere ve cezîrelere daxı
yarar kimesneler ile yarar gemiler qaravul ta>yîn olınub, menâfiž ü medâxilin her cânibden mesdûd
qıldılar.” , Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 46b.
112

kenâr, bir ţarafdan xaşyet-i ţop-ı wiśâr, xuśûśen istîlâ-yı źulmet-i şeb-i târ >asker-i
İslâm’ a ziyâde inkisâr virüb, az qaldı ki, gemiler gece ile deryâya çıqub, târ-mâr olalar.
Mellâwlar cem> olub, bu liman mawall-i xaţar-nâk imiş, deyü1 göçilüb, Anaţolı
yaqasında Marmaros iskelesine varılsun, deyü müşâvere etdiler. Lâkin gerü paşa-yı
mübârek-tedbîriñ xâţır-ı ilhâm-pezîri bu ţarîqa sâlik oldı ki, śabâw olınca tevaqquf olına.
Şöyle ki, melâ>în-i cehennem-mekîniñ ţopları >ale’l-istimrâr atılurise vech görildügi üzre
göçile. Binâen->alâ-hâžâ göç emri ol gece te&xîr olınub, sewer ki, xûrşîd-i tâb-nâk u
beyżâ->alem, âftâb-ı nûr-niqâb u şarqî-şiyem (63b) qulle-i ufuqdan tutuq qaldurıb,
cihâna >arż-ı ruxsâr, >âleme tecellâ-yı cemâl ü dîdâr eyledi, >asker-i müslimîn ve
cemâhîr-i mü&minîn wiśâra nâźır, ţop-ı küfr-maśwûbıñ awvâline muntaźır oldılar. Sâ>ât-i
nehâr vaqt-i źuhra irişüb, wiśârdan aślâ2 ţop atılmayub, >aśr zemânı idi, zindân-ı
Rodos’ da mawbûs olan müslümân3 esîrlerden biri xalâś u necât bulmış gelüb, xaber
virdi ki, ebvâb-ı qal>a-i źafer-meâbdan Qızılqapu dimekle meşhûr bâb-ı fetw-niśâb üzre
küffâr-ı xâk-sârıñ mezbûr limanı qorur4 >aźîmü’ l-cüŝŝe beceluşqaları varmış. Ol gece
ehl-i İslâm gemilerine ţop atdıqlarında5 ţopa ziyâde ot qoyub, cenâb-ı Bârî te>âlânıñ
>ulüvv-i >inâyeti ile mezbûr top çatlayub, >amelden qalmış. Bu xaber-i beşâret-eŝerden
cumhûr-ı ğuzât-ı sa>âdet-nihâd mesrûr u dil-şâd oldılar. Câ-be-câ ţabl-xâneler çalınub,
nevbet-i >Oŝmânî urılub, âvâze-i tekbîr ü tehlîl ile ţâsîce-i >illiyyîn ţolub, şenlikler ve
şâdîliqler etdiler. Hemân ol 6 sâ>at keştîlerden bılaşgermeler, śandallar, burmalar deryâya
dökilüb, ğâzîler quruya7 qadem baśdılar. Ţopları gemilerden çıqarmaq içün üstâd
neccârlar ta>yîn olınub, kenâr-ı deryâya câ-be-câ iskeleler yapılmağa meşğûl oldılar.
Cezîre-i Rodos güyâ çehre-i zîbâ-yı deryâda xâl-i >anberîn, śawrâ-yı zemînde âb içre
qonılmış bir walqa-i engüşterîndir. Âb u hevâsı nesîm ü śabâ-veş dil-gîr ü dil-keş, feżâsı
gül-zâr-ı behişt mânendi xurrem ü xoş, mizâcı tünd-bâd8-ı şitâdan ma>füvv serv gibi
âzâd9, faśl-ı tâbistânı şiddet-i warâretden maśûn, kemâl-i i>tidâle mu>tâd, xâkı >anber-
sirişt, arżı güyâ wadîqa-i firdevs veyâ ravżâ-i behiştdir.10
Ne yere nâźır olursañ görinür serv-i semen
Döşenüb lâle ve gül her ţarafı sebz ü çemen
Ağacı nâr u turunc u bih ü11 limon u çınâr12
Giyehi sünbül ü reywân ve muğannîsi hezâr
İçi her gül-şeniniñ yapılu bir wavż-ı laţîf
Ţolu ezhâr ile her cânibi bir13 câ-yı şerîf

1
A F Hk Hs K: - deyü
2
K: -aślâ
3
K: müslümânların
4
Hk: qorudır
5
K: atdıqlarından
6
A Hk: - ol
7
Hk: ΗΡΛŎΜ⅝
8
F: bâr
9
K: âzâde
10
Hk: + Her diyârı ser-â-ser serv ü cûy-bâr, her kenârı gül-geşt ü lâle-zârdır, K: behişt
11
Hk: -ve
12
K: ŎĜΡĜ
Ņ
13
F Hs K Ü: - bir
113

¡ uları mâ-i ma>în çeşmeleri âb-ı wayât


Bitürir toprağı1 zer-i ma>den envâ>-ı nebât.
Evźâ>-ı ğarîbe, eţvâr-ı >acîbede >âlî qubbeler, ser-efrâz kemerler ile binâ olınmış
muśanna>deyrler, küniştler2, (64a) kenîsâlar ki, der ü dîvârları ţılâ-yı zerrîn ve nuqûş-ı
lâceverd-âyîn, hezârân hezâr śuver ü temŝîlât ile reşk-i âyine3-i Çin idi. Aśl şehr4 kenâr-ı
bawrde vâqi> olub, bânîsi >ulûm-ı hendesede mâhir ü kâmil olub, wiśârını bir vechle
temhîd eylemiş ki, cevânib-i erba>adan her ne cânibe düşmen müstevlî olursa aślâ bir
nesne wâyil olmayub, sâyir cevânibiñ mecmû>îsi 5 aña wavâle olub, def>ine mutaśaddî
olur6. Qal>a dîvârı zemîn içinde muxtefî qılınub, ţaşradan naźar olınsa aślâ wiśâr
müşâhede olınmayub, burûcınıñ bir ucı görinür ammâ xandeqi 7 üzerine varılsa bir çâh-ı
cawîmdir ki, >arż u >umqına naźar mûcib-i wuśûl-i dehşet, bâ>iŝ-i nüzûl-i >ibret olur8.
Xandeqiniñ bir ţarafı xâke mümâss olmış bir wiśâr-ı üstüvâr, dîvâr-ı seng-medâr ki,
tertîbi muwayyir-i >uqûl, müşâhedesi quvvet-i müdrikeye bâiŝ-i fütûr u žühûldür. Vasaţ-ı
xandeqinden bârûlar, qulleler ile müzeyyen ü meşwûn bir wiśâr-ı beççe9-i üstüvâr ki,
qaddi aśl wiśârıñ nıśfında olub, üslûb-ı bedî>le ârâste, gûn-â-gûn ţoplar ile10, yaraq u
yasaqla pîrâste qılınmış, öte cânibi bir sûr-ı bülend ü refî>, binâ-yı Xavernâq-revnâq11 ve
menî> ki, sedd-i İskender’ den müşeyyed ü muwkem12, cibâl-i Heremân-ı Qâhire’ den
merśûś u müstawkem13, dîvârınıñ >arżı yedi žirâ>olub, on žirâ>miqdârı ötesine gerü bu
dîvâr mânendi bir sûr daxı çekilüb, bu iki sûrıñ mâ-beyni xâkle memlû qılınub, cümlesi
bir dîvâr olmış ki, mecmû>ı seng, >arżı yigirmi dört žirâ>dır. Bu dîvârıñ öte cânibi gerü
bir xandeq-i >arîż ü >amîq ki, ţarîq evśâfında >uqûl >aqlen refîq olmağa mecâl olmayub,
biwâr-ı tawrîrinde ğavvâś-ı qalem her-çend raqqâś ola âxir ğarîq olur. Ol xandeqiñ ötesi
daxı kežâlik bir wiśâr-ı memdûd u mesdûd ki, ŝıkleti püşt-i semeke inwinâ, basîţ-i xâke
inzivâ virüb, esâsı âba mümâss u ma>qûddur. İçerüsi bir şehr-i zîbâ, sevâd-ı a>źam ki,
ţâq u büyûtı şerwinde zebân medâr-ı mebhûtdur. Bünyân-ı merśûś ile mümtedd ü
müşeyyed >âlî binâlar, bülend ü bâlâ kenîsâlar, deyrler, qıbâb-ı felek-wisâbında evce
peyveste olmış çañlıqlar, nâqûs-gâhlar ki, zemzemesi ţâsîçe-i gerdûna ğulğule, âvâzesi
qubbe-i >ayyûqa velvele bırağur.
Deryâ ţarafında >acîb14 limanı (64b) vâqi>olub15, güyâ bir wavż-ı vâsi>ki, devâyir-i çarx-
ı âsmân-medârı felek-i tâsi> iwâţa etdügi gibi eţrâfını arż-ı muwît olmış qulel-i cibâl-

1
K: ţopraq
2
F Hs Ü: ŏΊĨū΄
3
A Hk: âyîne
4
A F Hs Hk K: şehri
5
Hk K: mecmû>ası
6
Ü: olub
7
Rodos’da binlerce Müslüman esir vardı. Bunlar gece zindanda durmakta, gündüz ise hendekte
çalıştırılmakta idi, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 311.
8
K: nûr ammâ
9
K: Η░
10
A Hk: + envâ>
11
K: - revnâq
12
A Hk: müstawkem
13
Hk: muwkem
14
A Hk: >aceb
15
“Limanınıñ qapusında qat qat zencirler bağlanmışdır.” , Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 310.
114

miŝâl, burûc-ı felek-ittiśâl 1 ile teşyîd eylemişler. Xuśûśen >Arab Kullesi dimekle
meşhûr, ğarîbü’ l-evżâ>, müstedîrü’ l-ażlâ>, cebel-heykel, Qâf-vaqâr, kûh-şekl ü ţûr-eţvâr
ki, rif>atde âsmâna baş çeküb, bânîsine hezâr sâbaş ki, ol vaż>la te&sîs idüb, zemâne yâd-
gâr eylemiş. Esâsından bârûsına varınca ţabaqât-ı eflâk gibi qat-ber-qat muţabbaq, her
ţabaqasında gûn-â-gûn manźaralar, künclerinde, gûşelerinde, evclerinde delükler,
pencereler ki, her birinde ţoplar qurılub, düvâzdeh2 sipihre keyvân pâs-bân olduğı gibi
ol daxı wiśâra nigeh-bân olmış. Deryâ yüzinden quvvet-i rûzgârla düşmen gemileri
limana gelüb girmesün3, deyü mezbûr limanıñ deryâ semtinde olan ağzına âhenden bir
zencîr çekmişler ki, temâşâsı pây-ı >uqûle selâsil ü ağlâl olub, taśavvur4-ı eşkâli žihne
melâl, ţab>a ixtilâl virür. Ol zencîr-i deryâ-tesxîri götürmek içün ţağlarda kem-yâb,
cibâlde nâdirü’ l-emŝâl büyük ağaçları birbirine mesâmîr-i sîx-naźîr ile mıxlayub, >aźîm
ţomruqlar eyleyüb, zencîr-i ŝaqîli aña tawmîl eylemişler. Ol daxı deryâ semtine bir bârû-
yı muwkem ve śırât-ı müstawkem olmış. Mezbûr liman semtinde deryâ içinde bir miqdâr
yere daxı ţaş döküb, seng-i bawr-pûş ile deryâ yüzine bir śawn-ı mefrûş eyleyüb, anda
daxı bir >aźîmü’ l-qadr bek qulle binâ qılmışlar ki, Mendirek dimekle meşhûrdur,
cevânib-i erba>asından burclar, bârûlar, bedenler, burğoslar yapub, ţoplar, pıranqılar,
çigreler, şaqaloslar ile bawr cânibine der-bend ü reh-zen eylemişler.
Wıśn-ı Rodos vech-i mesfûr üzre bir wiśâr-ı nâm-dâr-ı sipihr-medâr, qal>a-i üstüvâr-ı
gerdûn-devr ü zemîn-qarâr ki, nâdire-i zemân u dühûr olub, çeşm-i rûzgâr mürûr-ı mâh
u sâl ile naźîrini görmek muwâldir. Bir >arûs-ı zîbâ-cemâl ü gül-rûy, dil-ârâ-yı lâle-
ruxsâr u semen-bûydır ki, qâżî-i bâr-gâh-ı ezel ü ecel, wâkim-i mawkeme-i bâzâr-ı lem-
yezel ol nâzenîn-i serv-xırâm u tûbâ-endâm u gül-xadd ü şimşâd-qadde5 ważret-i
pâdişâh-ı ercmend ü emced, şehen-şâh-ı kâm-kâr-ı erşed ü es>ad, xudâygân-ı memâlik-
(65a) sitân u Cem-cedd ismine nâm-zed qılub, sicill-i qażâ ve qader-i âyînde nuqûd-ı
ervâw-ı şühedâyı aña mehr ü kâbîn eylemiş. Gemilerde olan >asker-i keştî-nişîn ţaşra
cezîreye6 çıqub, aqınlar etdiler.
Cezîre7-i Rodos8 vâsi>ü ma>mûr memleket olub, hâmûn u9 basîţ niçe bilâd u qılâ>ı muwît
qurâ u żıyâ>ına xod nihâyet yoğidi. Re>âyâsınıñ inâŝ10 u žükûrı qılâ>a tawaśśun gösterüb,
xuyûl ü devâbbı, ağnâm u merâkib ü biğâli qılâ>a śığmayub, müseyyeb ü11 râygân
gezerlerdi. Ahâlî-i keştî ğanâyim-i mevfûre ile ğanî ve tüvânâ idiler. Bâzârlarda nuqûda
revâc qalmayub, qadr-i sîm ü zer kâsid olmışdı. Aclar, muwtâclar hemyân u kîseler
ţoldurıb, fuqarâ ağniyâya kibriyâ śatardı. Wattâ rivâyet olındı ki, ordu-bâzâr12da bir13
berber dükkânına bir ğâzî reftârda bâd-ı śabâdan esbaq, bâr-ı girâna tawammül etmekle
her riâyete sezâ-vâr u elyâq, râh-vâr u düldül-meşreb on beş mihâr, güzîde wimâr u

1
K: ittiśâli
2
A Hk: + burc
3
A Hk: girmesünler
4
A Hk: taśvîr
5
K: qadd
6
K: cezîre
7
K: - çıqub, aqınlar etdiler. Cezîre
8
F: - Rodos
9
A Hk: - ve
10
A Hk: ünâs
11
A: - ve
12
A Hk: - bâzâr
13
A F Hk Hs K: - bir
115

merkeb getürüb, bir ser tirâşına1 niyâz idicek ser-tirâş râżî olmayub, qabul etmemiş. Bu
resme ţoyımlıqlar olub, envâ>-ı me&kûlât xod cümle râygân idi.
Ammâ wiśârda mawśûr olan melâ>în ü erbâb-ı kîn ki 2, ţop >ilminde mâhir ü üstâdlar olub,
qal>a temâşâsına varan müslümânlara şol qadar ţop u żarbezen gönderirlerdi ki, wiśâr
śawrâları pür-seng, qal>a cânibine nigerân olan miskîniñ awvâli sîne-i mûrdan teng
olurdı.
Merwûm paşa rûz u leyâlde ihtimâm idüb, ţopları gemilerden çıqarub, wavâlî-i wiśâra
iletmege iqdâm etdiler. Lâkin müdâfi>-i qal>a mâni>olub, yolları qâţı>idi. Żarûrî ğâzîler
xarq-i zemîn idüb, yer içinden ţopları wiśâra qarîb iletdiler. Xandeq kenârından yesâr u
yemîne yollar ixtirâ>idüb, zîr-i zemînde meskenler ibdâ>ına meşğûl oldılar.
Bu cânibden ważret-i pâdişâh-ı źafer-pîşvâ, fetw-reh-nümâ, hidâyet-refîq, śawibü’ t-
tevfîq, xudâygân-ı cihâd-murâd u ğazâ-maqśûd, ücûr-efkâr, wasenât-âŝâr, >Oŝmânî-tebâr
u Süleymân-rûzgâr xalleda’ llâhu mülkehû ilâ-dâri’ l-qarâr3 daxı sa>âdet ü iqbâl, >asâkir-i
bawr-miŝâl ü yemm-nevâl ile yüriyüb, nehr-i Bozţoğan dimekle meşhûr qonağa nüzûl
buyurdıqlarında eşirrâ-yı qużât4-ı qaża-simâtdan Qara Qâżî nâm şaxśıñ icrâ-yı awkâm-ı
şer>-i qavîmde i>vicâcı, umûr-ı intiźâm-ı berâyâda nehc-i müstaqîme (65b) sâlik
olmayub, erbâb-ı hevâyla imtizâcı źâhir olmağın silsile-i wayâtı seyf-i siyâset birle qaţ>
olınub, >atebe-i >ulyâda śadr-nişîn olan vüzerâ zümresinden Ahmed Paşa ki, režâlet5-i
şân ile śawib-nişân6 u xod-re&y, rekâket7-i ţab>la müşârün-ileyh bi’ l-benân idi. Qâmet-i
bî-dirâyetine libâs-ı cehl münâsib xil>at olmışdı. Ğurûr-ı >izz ü câh ile mağrûr8, xod-
re&ylikde9 meşhûrdu. Rodos awvâli müşârün-ileyh Muśţafa Paşa’ ya tefvîż olduğiçün žât-
ı xabâset-simâtı âteş-i wıqd ile mawrûr, nîrân-ı wased birle güyâ tenevvür olmışdu.
Mawall-i mezbûrda âstâne-i ma>delet-âşiyâna Muśţafa Paşa’ yı ğamz idüb, me&mûr olan
meśâliwa nâ-ehl olub, ol wižmetiñ edâsına qudreti yoqdur, deyü bahâne etmekle awvâl-i
qal>ayı kendüye tefvîż etdürib, “ Min-ba>d Awmed Paşa mübâşir ola” deyü wükm-i
hümâyûn ile cumhûr-ı ğuzâta ser->asker ta>yîn olınub, muqaddem irsâl olındı.
Ważret-i xudâvendigâr-ı sa>âdet-yâr, şehriyâr-ı büzürg-vâr-ı fetw-âŝâr, kâm-kâr-ı >izzet-
medâr u źafer-nigâr daxı >izz ü iqbâl ile teveccüh-i hümâyûn etdiler. Mawall-i
mezbûrdan emr olındı ki: “ >Asâkir-i ğazâ-maźâhir, ğâziyân-ı nuśret-meâŝir ilerüye >azm
idüb, Marmaros iskelesinden cezîre-i Rodos’ a mürûr eyleyeler10.” İzdiwâm-ı cüyûş-ı
sürûş-cem> ü melâik-gürûh, müzâwame-i mücâhidân-ı enbûh-ı kûh-şükûhdan zemîn ü
zemâna ıżţırâb gelmişdi. Xuśûśen11 cibâl-i râsiyât-i śu>ûbet-âyâtdan Qarğa Sekmez
Beligi dimekle ma>rûf cebel ki, evci žirve-i felek, ważîżi püşt-i semekdir, ţarîq-i żîqi
seng-[ber-seng], düşvâr u śa>b yerleri niçe ferseng, śu>ûbet-i râh u güžer-gâhı pây-ı
maţâyâdan na>l-rîz, müśâdeme-i sümm-i sütûrdan şerer-feşân u âteş-engîz olurdu.

1
K: tirâşa
2
K: - ki
3
Allah mülkünü kıyâmete kadar dâim etsin.
4
K: qużât
5
Hk: + ţab>
6
A F Hk Hs K: + şirret ü şeqâvet
7
A F Hk Hs K: - ve xod-re&y, rekâket
8
A F Hk Hs K: + bir müfsid
9
A F Hk Hs K: - xod-re&ylikde
10
K: eyleye
11
K: - xu¢û¢en
116

Leşker-i deryâ-emvâc u bawr-şümûl gâh du>â-yı ebrâr gibi semâya >urûc u duxûl, gâh
>ırż1 u vaqâr-ı eşrâr gibi esfel-i sâfilîn-i arża hübûţ u nüzûl iderdi. Mâh-ı mübârek
ramażân-ı sa>âdet-resânıñ ikinci güni źılâl-i râyât-ı źafer-me&nûs ile iskele-i Marmaros
müstes>ad olub, otaq-ı felek-rif>at iskeleye qarîb mawallde qurılub2, xıyâm-ı ehl-i İslâm
ile bawr kenârı şehr-i darü’ s-selâm oldı. >Asker-i źafer-fercâm cezîreye geçmek içün
cümle keştîler gönderilüb, ţulû>-ı śubw-ı behcet-encâmdan vaqt-i mağrib ü şâm, hengâm-
ı >aşâdan źuhûr-ı âftâb-ı lâmi>ü’ n-nûra degin şeb ü rûz niçe leyâl ü eyyâm (66a) >asker-i
ferxunda-fâl 3 ü xuceste-erkâm deryâdan güžer qılub, śafwa-i hâmûn-ı yemm-i śabâ-
imtizâc, śawrâ-yı medîdü’ l-feżâ-yı bawr-i mütelâţımü’ l-emvâc izdiwâm-ı merâkib-i
qâţı>ü’ l-ficâc4 ile cûş u xurûşda idi. Bawre bir seyl-i >aźîm qoyılub, wâdiŝe-i >uźmâ
olmışdı. Efvâc-ı ğâziyân-ı nuśret-me&nûs ile güyâ cezîre-i Rodos gencîne-i rüûs ve
xazîne-i nüfûs idi. Eţrâf-ı wiśâr rengîn xaymelerden lâle-zâra5, gûn-â-gûn otaqlardan
gül-zâr-ı behişt-âŝâra dönmişdi.
Ważret-i pâdişâh-ı Cem-waşmet, Ferîdûn-besţat, gîtî-sitân-ı İskender-şevket, xâqân-ı
Kisrâ-der-bân u Dârâ-mehâbet, dâver-i ıqlîm-güşâ, memâlik-tesxîr ü velâyet-menqabet
içün wiśâra wavâle ü nigeh-bân bir mawall-i refî> ve câ-yı menî>de otaq-ı felek-rif>at,
sâye-bân-ı keyvân-mertebet, çetr-i hümâyûn-ı hümâ-menzilet qurılub, mürûr-ı şâh-ı
Xudâ-penâh, >ubûr-ı şehen-şâh-ı ğazâ-dest-gâh içün bir hümâyûn-bâl, źafer-nevâl,
nuśret-istiqbâl, fütûw-iştimâl bâşterte ki, âşiyân-ı hümâ-yı sa>adet ve taxt6-ı mu>allâ-yı
mübârek-baxt idi, ixżâr olınub, vüzerâ-i śaff-ârâ u7 Âśaf-râ8, düstûrân-ı sa>âdet-nişân u
devlet-intimâ, kâffe-i müte>ayyinân-ı >atebe-i >ulyâ ve xâśśa-i erkân ve xuddâm-ı südde-i
vâlâ ve tüfengçiyân-ı qal>a-sitân ve yeñiçeriyân-ı qal>a9-bünyân, bâqî ekâbir ü aśâğır,
emâcid ü emâŝil bi’ l-cümle >âmme-i e>âlî ü esâfil kenâr-ı bawre müctemi>olub, ramażân-
ı şerîfiñ dördinci güni ważret-i xudâygân-ı heft-kişver, xâqân-ı bawr ü berr, pâdişâh-ı
hümâ-şeh-per10, gîtî-güşâ-yı İskender-der, memâlik-sitân-ı Süleymân-maqarr, xıdîv-i
Dârâ-çâker, şâh-ı xûrşîd-fer, şehen-şâh-ı Cemşîd-eŝer, xudâvendigâr -ı mübârek-sefer,
kâm-kâr-ı sa>âdet-naźar xullide mülkühû11 viŝâq-ı devlet-vifâq, otaq-ı >izzet-
niţâqlarından semend-i kâm-yâba süvâr olub, râyât-ı źafer-ğâyât açub, iqbâl ü devlet ile
iskeleye geldiler.12 İwżâr olınan bâşterteye nüzûl-i hümâyûn eylediler. Rikâb u zîn-i
semend-i Burâq-âyîni taxt-ı güzîn-i âb-nişîne tebdîl 13, sürûc u licâm-ı sîmîn ü zerrîni
qaśr-ı çûpîn-i bawr-temkîne tawvîl buyurdılar. Câhidû bi-emvâlikum ve enfüsikum14

1
K: + gâh
2
“ Şehr-i ramażân-ı mübârekiñ üçünde … sulţân-ı dehr … leb-i deryâya inüb, Marmaros nâm maqâmda
bir ţaraf-ı şeref-fezâya qondı.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 55a.
3
K: qâl
4
A: necâh, Hs K Ü: ĵ Ĝ Ĵ₤
5
F: lâle-zâr
6
K: baxt
7
A Hk: - ¢aff-ârâ ve
8
A Hk: ârâ
9
A Hk Hs K Ü: qal>
10
F: şehr
11
Mülkü dâim olsun.
12
“Evâyil-i ramażân-ı şerîfde Rodos cezîresine çıqıldı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 219b.
13
K: ŋĢħ
14
“Mallarınız ve canlarınızla cihad edin.”, K.K., 9 Tevbe, 41.
117

emrine ittibâ>idüb, aśwâb-ı küfr ü nîrân, erbâb-ı vedd ü suvâ>ile xasbeten li’ llâhi te>âlâ1
cihâd u ğazâ içün memâlik-i İslâmiyye’ ye vedâ> etdiler. Bu wâlete śabâ şâd-mân u
mesrûr, nesîm-i şimâl-i nükhet-efzâ feraw-nâk u pür-wubûr olub, peyk-i bâd-ı murâd-
baxş cüst ü cûya (66b) >azm etmegin emvâc-ı deryâ cûşân u xurûşân idi. >Umûmen
>asâkir-i źafer-meâŝir-i râkibü’ l-merâkib śawn-ı śuffe-i deryâda cibâllar źuhûr idüb,
gemileriñ direkleri, sütûnları, menceneleri, serenleri eşcâr-ı müterâkimetü’ l-ażlâ>a
dönüb, direkler üzre külekleri güyâ sîmurğ-ı źafer-enbâza maqarr u mekân, ya şâh-bâz-ı
sidre-pervâz-ı fetw-i hümâyûna âşiyân olmışdı. Beyâż u sefîd ü xażrâ, sürx ü kebûd
reng-â-reng yelkenden2 basîţ-i bawr śawn-ı gül-zâr u lâle-zâra şebîh idi.
Müsâ>ade-i riyâw-ı mûcibü’ n-necâw ile gemiler enginden mürûr u >ubûr idüb, Rodos
muqâbelesine geldiklerinde >umûmen keştîlerde olan śâ>iqa-âvâz u3 qıyâmet-üslûb, ra>d-
fiğân u berq-âşûb, zehre-çâk u hûş-rübâ, derk-rîz ü âfet-sem>u gûş-yağma beceluşqalar,
ţoplar, qânûnlar, żarbezenler atub, deryâya ţaşlar sekdürib, küffâr-ı xâk-sâra >arż-ı
mehâbet ü qudret etdiler. Ţoplarıñ dûd u duxânı ebr-i âsmânı nâ-bûd idüb, sewâb-ı ŝânî
görinürdi. Ţumţurâq-ı ţopdan cevv-i hevâya velvele, sâkinân-ı >arśa-i bâlâya zelzele
gelmiş idi. Ğâlibâ deryâda mâhîleriñ zehreleri âb, yerleri ğamerât4-ı xâk, ekŝeri rûz-ı
rüstexîz oldı śanub, gürîz ile mübtelâ-yı girdâb olub, helâk olmışlardı. Devlet ü iqbâl ile
kenâra vuśûl bulub5, śudûr u erkân, ümerâ u a>yân, >âmme-i >asâkir-i źafer-nişân qudûm-
ı şâh-ı kâm-râna munţaźırlardı. Hümâ-mekân olan bâşterte iskeleye yanaşub, bir
semend-i Burâq-xırâm u zerrîn-licâm, bâd-pây, muraśśa>-rikâb u ferxunde-gâma süvâr
olub, >âdet-i muqarrere-i cihân-bânî üzre cünûd-ı mübârek-vürûd, cüyûş-ı deryâ-xurûş,
sipâh-ı źafer-külâh, mübârizân-ı meydân-ı cihâd, mücâhidân-ı ğazâ-nihâd, dilâverân-ı
ğazanfer-xıśâl, bahâdırân-ı şîr-qıtâl ü ejder-cidâl şehriyâr-ı âftâb-cemâliñ yesâr ü
şimâlinde yüriyüb, otaq-ı devlet-vifâqa nüzûl-i hümâyûn buyurdılar.
Bu zemâna gelince paşayân-ı Âśaf-menzilet, düstûrân-ı >âlî6-mertebet eţrâf-ı wiśârdan
câ-be-câ ba>żı semtler ixtiyâr idüb, qal>a-kûp ţopları aralarında tevzî> ü taqsîm
eylemişlerdi. Deryâ semtine qarîb olan mevâzı>a śadru’ ś-śudûr, bedrü’ l-büdûr, śayib-
re&y ü memâlik-ârâ, müşkil-güşây, meymenet-baxşâ, mübârizü’ l-feżâyil, nizâmü’ l-mülk
vezîr-i a>źam Pir Muwammed Paşa ki, (67a) nesebde yâr-ı ğâr-ı peyem-ber olan Śıddîq-i
ekbere mensûb bir žât-ı pâkîze-gevher, wasebde deryâ-yı feżâyilde bir dürr-i yek-tâ,
kân-ı kemâlât u >irfân içre >adîmü’ n-naźîr cevher idi, anlar ta>yîn olınub, civârlarına
Anaţolı mübârizleriniñ pîşvâsı, zübde-i mücâhidîniñ muqtedâsı Qâsım Paşa qonılub, bir
ţarafa daxı ki, cümleden śa>b-nâk u mümteni>ü’ d-duxûl, qulel ü burûc ile >asîrü’ l-vuśûl
idi, vezîr-i ŝânî müşârün-ileyh Muśţafa Paşa cânib-i yesârda, deryâ cânibine müte>alliq
olan burûc u wiśâra mâru’ ž-žikr vezîr-i ŝâliŝ Awmed Paşa yapışub, Rumili [begler]begisi
Ayas Paşa ile ser-i gürûh-ı mücâhidân-ı dîn-rehberî7 olan yeñiçeri ağası Bâlî Ağa ki,
mübâriz8-ı meydân-ı dilâverî, ğazanfer-i bîşe-i śaff-derî idi, anlara1 qoşılub, her biri

1
Yüce Allah’ın rızası için.
2
A: yelkenlerle, Hk: yelkenlerden
3
A Hk: -ve
4
Hk: ĥėŗΐ Ỳ
5
“ Sâyir sipâh-ı manśûrla mâh-ı mežkûrıñ bişinde şâh-ı ğażanfer-fer-i źafer-rehber … mawall-i meşhûda
vardı irdi.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 55a.
6
A F Hk Hs K: keyvân
7
A Hk: peyemberi
8
Hs K Ü: mübârizân
118

kendülere mawśûś ţopları iwżâr idüb, levâzım u mühimmâtlarını2 tekmîl eylemişlerdi.3


Mâh-ı mübârek ramażânıñ beşinci güni ţoplara âteş virilüb, küffâr-ı xâk-sâr daxı ţaraf-ı
İslâm’ da olan ţoplar muqâbelesinde wiśâr üzerlerinden4 bî-nihâye ţoplar qurmış imiş, iki
cânibden dûd u duxân âsmâna keşîde olub, feżâ-yı >illiyyîni mâl-â-mâl eyledi. Ţarrâqa-i
ra>d-eţvâr u berq-âŝârdan gûş-i cihân u cihâniyân pür-velvele olmışdı. Küffâr-ı xâk-sâr
wiśâr-ı waśîn içinde, ahâlî-i İslâm feżâ-yı âşikârda idiler, her-çend perde ü sütre iwżâr
olınmışdı, kâr-ger olmayub, ţobcılardan xayli kimesneler şehîd olub, şâh-bâz-ı ervâw-ı
sidre-âşiyânları şâx-sâr-ı cinâna pervâz eyledi.
Umûr-ı xafiyye ve qażâyâ-yı ğayr-ı źâhire ki, verâ-yı perde-i taqdîr-i Waqq’ da celle
žikruhû5 maxfî ü mestûrdur, waqâyıqına ıţţılâ>ba>żı >uqûle nisbet-i derece-i imtinâ>dadır.
Ba>żı awvâl ki, taqdîr-i Lâ-yezâlî’ de źuhûrı esbâb-ı >âdiyeniñ itmâmına mevqûf olub,
çehre-i âmâle merâyâ vâqî>olur. Erbâb-ı temyîz ü >uqûl ruxsâre-i >arûs-ı murâdâtı anda
müşâhede eyleyüb, ŝemerât u âŝâr-ı ictihâda fâyiz olurlar. Her emr-i müşkiliñ walli, her
wuśûś-ı ma>qûdıñ6 güşâdı aśwâb-ı tedbîr miyânında ehl-i cehl ü fesâdı ixrâcla
müyesserdir. Ebdân-ı eşyâya >ârıż olan emrâż u >ilel ki, bi-wasebi’ l->ulûm izâlesi derece-
i imkânda ve mertebe-i sühûletde ola, ol maraż-ı mizâcla ülfet ü istînâs axlât-ı reddiyye
ile (67b) imtizâc etdikden śoñra iftirâq u temyîzi ţabîb-i wâzıqıñ iqdâmına ve wakîm-i
śâdıqıñ cell-i ihtimâmına mevqûf idügi derece-i bedâhetdedir. Rodos wiśârını ţavr-ı
maxśûś üzre bünyâd iden üstâd fünûn-ı wikemîde fâyiqü’ l-aqrân imiş. Esâsını bir vechle
te&sîs ü âbâd eylemiş ki, ţop ile bir cânibe żarar gelmek iwtimâli mesdûd olub, sâlhâ yüz
biñ ţop urılsa bir dîvârı yıqılmaq muwâldir. Bu ma>nâ niçe vücûhât ile mu>ayyen idi.
Evvelen wiśârı yer içinde olub, berüden ţopıñ fâyidesi yoq idi. £âniyen ţaşları küfeke
olub, ne qadar ţop urılsa eţrâfı mütezelzil olmayub, ţop ţaşı dîvâra gömilürdi. £âliŝen
içerü qal>adan ol deñlü ţoplar qurılmışdı ki, aślâ berüden ţop atdırmazdı.
Müşârün-ileyh Pir Muwammed Paşa ki, ol zemânıñ kemâl-i luţf-i ţab>7 ve wüsn-i tedbîr-i
dil-pežîri 8 ile ferîdi, envâ>-ı kemâlât u >ulûm ile >allâme-i >aśr olub, eyyâmıñ vawîdi, kâr-
dân u śâyib-tedbîr, mahâret-i >ulûm9-i ferâsetde Arisţo-naźîr ü Eflâţun-żamîr idi. “Ţop
awvâlinden ferâğat olınub, ğayr-ı tedbîr olınsun” deyü gördiler. Sâyir vüzerâ niśâb-ı
ma>ârif ü kemâlâtdan xâlî ü tehî, śawâyif-i xavâţır-ı belâdet-maźâhirleri ârâyiş-i žekâ u
fıţnatdan >ârî ü berî, xizâne-i żamâyir-i wamâqat-gencîneleri nuqûd-ı cehl ü kibriyâ ile
mâl-â-mâl idi. Xâśśeten müşârün-ileyh Awmed Paşa-yı xıyre-re&y ü xod-nümây10 [wumq
u cehâlet11]de bî-ŝânî, režâlet mülkiniñ12 kâr-dânı13, kendüden ğayrı bir ferdiñ tedbîrine

1
A F Hk: anlar
2
K: mühimmâtları
3
Fesadın kaynağını en güzel ve kolay şekilde ortadan kaldırmak için kale ve sur içinde mahsur olan
kafirleri ilk olarak itaata davet etdiler. Onlar bunu kabul etmediler ve Osmanlı ordusuna top ve tüfek
atmaya başladılar, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 57b.
4
A Hk: üzerinde
5
İsmi yüce olsun.
6
Hs:  ŊΜẃ⅞Ώ
7
A Hk: + ile
8
Hk: pežîr
9
A Hk: + ile
10
Ü: nümâylıqda
11
Hk: + birle
12
Hk: + mîr
13
A F Hk Hs K: kâm-rânı
119

qâyil olmayub, qavî-i kelâm u cereb-i zemân1 idi. “ Qal>a ţopla alınur, ţopsız wiśâra
üşilmez” deyü da>vâsında muśirr olub, sâyirleri daxı anuñ hevâsına tâbi> olub, >alâ-
vechi’ l-ittiśâl ţopları qurub, atmaqda oldılar. Bî-fâyide gûşişde leyl ü nehâr güžerân
idüb, bir aydan ziyâde zemân geçüb, ţoplarıñ wiśâr bedenlerine ţoqınmaqdan nâşî olan
xırâşını raxne >add idüb, gedik oldı, deyü bu eŝnâda bi’ d-defa>ât yüriyişler idüb, ğuzât-ı
müslimîn, mücâhidîn, mü&minîn xandeq kenârına dökilüb, berü cânibden tüfengçiyân-ı
>adû-sitân, ceng-âverân, cân-revân, bahâdırân-ı kâfir-küşân xandeq içine (68a) segirdüb,
aśl wiśâra ipler, kemendler atub ve2 câ-be-câ nerd-bânlar ţayayub, wiśâr-ı üstüvâr
dîvârına mîxlar qaqub, küffâr-ı xâk-sâr ile tîğ u şimşîr ile cengler, neberdler peydâ
etdiler. Zemzeme-i tekbîr-i ğuzât ile semâvât u >illiyyîn mâl-â-mâl olub, velvele-i Allah
Allah ile qubbe-i eflâk pür-śadâ u ţanîn olurdı. Ţop yuvalaqları, tüfeng dâneleri İslâm
ehlinden küffâra peyâm-ı merg irişdürib, ebdân-ı xabâŝet-nişânlarına derekât-ı
cawîmden pencereler açup, derûne-i nîrâna idxâl, küffâr-ı xâk-sâr ţarafından ehl-i îmâna
mübeşşir-i ğufrân u mağfiret olub, nüfûs-ı rawmet-me&nûslarına nesîm-i cinân ile rûw u
reywân beşâretini gösterüb, ervâw-ı quds-eşbâwlarını feżâ-yı behişt-i rawmet-sirişte îśâl
iderlerdi. Küffâr-ı xâk-sâr qazan qazan zaqqûm u qaţrânı qızdurıb, nâv-dânlarla
ğâzîleriñ üzerlerine döküb, saçarlardı. Nâ-dânlar müslümânlara >ažâb ideriz śanurlardı,
bilmezlerdi rawmet melekleri şühedâ-yı müslimîne cennet qapularını3 açarlardı. Füccâr-ı
melâ>în wiśâr bedenlerinden4 ţomruqları yuvalayub, mücâhidîniñ üzerlerine perrân
etdiklerince mefâriq-i mü&minînde olan siperlere ţoqınub, silsile-i a>mârı inqıţâ>a qarîb
olan mesâkîni baśub, zemîne müstevî qılurdı. Wiśâra hücûm iden ğuzâtı tażyîq içün ol
bî-temyizler içerüden mencenîqler qurub, seng-rîz olurlardı. Qulle bucaqlarından
nacaqlar, tîrler, śapanlar ile ţaşlar, yuvalaqlar5 atarlardı. Çigre demrenleri çengâl-i merg
olub, tenleri mecrûw, tîr sehmleri, zenberek oqları sihâm-ı ecel-baxş olub, bedenleri bî-
rûw iderdi. Zemân-ı źuhra varınca ţaraf ţaraf âşûb u ceng medîd olub, bî-nihâye
müslümânlar şehîd oldılar. Mecrûwa xod nihâyet yoğidi. Müslümânlar şühedâ defnine
meşğûl olub, mevtâ-yı muvawwidîni zîr-i zemîne sütûr6 idüb, sebîl-i qubûrdan erbâb-ı
sürûr behişt-i berîne mürûr eylerlerdi 7. Cumhûr-ı müslimîne infi>âl gelüb, cemâhîr-i
muvawwidîn mawzûn u wazîn oldılar. Lâkin gerü cenâb-ı Müfettiwü’ l-ebvâba tevekkül
idüb, ümîž ü recâ silsilesine tevessül eylediler.
Şühedâ qabri ile śaff 8 bezeyüb9 rû-yi zemîn
Delinüb revzeneler açdı aña xuld-i berîn
(68b) Şühedâ Waqq yolına terk idüben cân ile baş
Qılıc üstine düşüb eylediler kesb-i ma>âş
Şühedâ10 rezmi idi her ţarafı xandeqiniñ
Şühedâ bezmi idi her ţarafı xandeqiniñ

1
A F Hk Hs K: + bî-wayâ u bî-edeb, erâžil-nişîn-i tîre-tab>u şaqî-şân ve şirretde şîr-i >arîn, - kendüden
ğayrı bir ferdiñ tedbîrine qâyil olmayub, qavî-i kelâm ve cereb-i zemân
2
Hk: - ve
3
A Hk: qapuların
4
A Hk: + yoğun
5
A F Hk Hs K: şeş-per
6
A F Hk Hs K: mestûr
7
A Hk: eylediler
8
Hk: - śaff
9
Hk: bezenüb
10
A Hk: sü>edâ
120

Şühedâ düşmen-i dîn ile śavaş eylediler


Ni>am-ı cânı revân eyleyüb aş eylediler
Şühedâ qanı ile xandeq-i küffâr-ı la>în
Gül-i wamrâ ile gül-zâr-ı behişt idi hemîn.
Bu eŝnâda memâlik-i Mıśrıyye eqâlîmine mâlik olan zümre-i Çerâkese’ den Xayr Beg
ki, sâlik-i mesâlik-i śıdq u śadâqat idi, pâdişâh-ı ğazâ-şânıñ cihâd-ı sa>âdet-nişânlarında
bile olmağiçün ecnâd-ı şehâdet-murâd-ı Mıśrıyye’ den bir miqdâr mübârizân-ı źafer-
mu>tâd ta>yîn idüb, yigirmi dört qıţ>a deryâ-güžer, âb-maqarr, mübârek-sefer bâşterteler
ve qadırğalar ţonadub, irsâl eylemiş. Ramażân-ı mübârekiñ on altıncı güni Mıśır
câniblerinden bâd-bânlar açub, ţuyûr-ı nüsûr mânendi uçub, irişdiler.1 Ebţâl-i ricâl,
ğazanferân-ı cidâl ü qıtâl ile mâl-â-mâl idi. Qal>a öñine uğrayub, küffâr-ı xâk-sâr
mehâbet-i şîrân-ı nâm-dârdan münfa>il, heybet-i dilîrân-ı xancer-güžârdan mutazaccır
olub, gemilere ţoplar, żarbezenler atub, cihânı pür-âşûb eylediler. Mıśır donanmaları
daxı qal>a muqâbelesine gelüb, ejder-śavt u ra>d-śît, berq-śadâ baş ve yan ţopların şehr
içine perrân idüb, ve enzelne’ l-wadîde fîhi be&sün şedîdün2 muqteżâsınca seng ü âhen
yuvalaqların erbâb-ı żalâle gönderüb, küffâr-ı xâk-sârı recm ü seng-sâr eylediler. Uğraş-
ı >aźîm olub, cehennemîlere >ažâb-ı elîm qıldılar. Waqq sübwânehû ve te>âlâ wâfıź u
naśîr-i ehl-i dîndir, küffâr-ı melâ>îniñ ţopları aślâ gemilere żarar u gezend irişdirmeyüb,
gelüb, ţonanma-yı hümâyûna mülâśıq oldılar.
Wiśârıñ Çañlu Qulle dimekle meşhûr bülend ü bâlâ, menâre-hem-tâ, burûcı muqâbil-i
Cevzâ, qellesiniñ bir ucı peyveste-i evc-i hevâ olmış bir qullesi var idi. Bünyân-ı metîn
olub, her rükni maqarr-ı erbâb-ı kîn idi. Farqında tûc u nuwâsdan muśanna>bir nâqûs-ı
iblîs-me&nûs fânûs gibi aśılub, melâ>în-i xâk-sâr3 evqât u sâ>âtçün anı ta>yîn etmişler,
dem-â-dem çalınub, âvâzesi müslimîne bâiŝ-i nefret, śadâsı mü&minîne mûcib-i dehşet
idi. Ve hem ţaraf-ı İslâm’ dan ta>žîb-i küffâr-ı liyâm içün câ-be-câ hevâyî ţoplar4
qurılmış idi ki, âteş (69a) virildikde bir >aźîmü’l-cüŝŝe seng-i müstedîr-i kürri’ l eşkâl, ya
wadîd-i şedîd-i nâdirü’ l-emŝâli 5 evc-i hevâya6 ţayr gibi 7 ţayerân etdürib, quvveti
nihâyete irişdikde qażâ-yı âsmânî gibi küffâr-ı xâk-sâr üzerlerine hübûţ u nüzûl idicek
suqûf-ı büyûtı xarâb u vîrân idüb, uğraduğı yerleri tâlân ve8 dûzaxîleriñ kârını nâle ü
efğân iderdi. Mel>ûnlar dem-beste ü wayrân qalub, zîr-i zemînlerine mestûr u pinhân
olurlarimiş. Mežkûr qullede dîde-bân u nigeh-bân olan müşrikîn ţaraf-ı İslâm’ dan
hevâyî ţoplara âteş virildügini yüksekden gözedüb, ol anda nâqûsı depredüb, müşriklere

1
“ Fermân-ı qażâ-cereyân-ı pâdişâhî muqteżâsınca diyâr-ı >Arab’ dan daxı qırq-elli pâre >aźîm gemiler ki,
yarar kimesneler ve güzîde leşker, ţob ve tüfeng sâyir âlât-ı warb ve esbâb-ı ceng ile meşwûn idi,
İskenderiyye’ den muvâfık rûzgârla cezîre-i mezbûreye gelüb”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan
Süleyman, v. 47b.
Rodos adası padişahın gelişi ile şereflendikden sonra asrın hakanının fermanı ile bakır götüren donanma
gemileri içindeki askerle geldiler. Mısır melikü’l-ümerâsı Hayr Bây kendinin başkumandanı Kayt Bây’ı
bir alay asker ile göndermişti. Gelen asker vezir-i a’zam Pîrî Paşa’ya katılarak onun tarafında savaş
girdiler, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 59a.
2
“Kendisinde çok büyük bir sertlik bulunan demiri indirdik.”, K.K., 57 Hadîd, 25.
3
A Hk: xâsirîn
4
Hs K: - hevâyî ţoplar
5
A F Hk Hs K: + ţop-ı felek-devr ü çarx-miŝâli, - ya wadîd-i şedîd-i nâdirü’ l-emŝâli
6
A: + mânend
7
A: - gibi, Hk: - ţayr gibi
8
A Hk: - ve
121

tenbîh ü i>lân etmekle xâsirîn muqaddem serdâb u dehlîzlere gürîz etmekle ţopdan emîn
olurlarmış. Lâ-cerem ol qulle-i fesâd-kelleniñ hedm-i bünyânı ehemm, hetk-i perde-şânı
evceb ü elzem olmağın qulle-ţa>am u kelle-ğıdâ, esâs-yebâb, bünyân-xarâb, dîvâr-efgen,
nâqûs-şiken ţoplar qurılub, rûz u şeb dögildi. Żarbe-i ţopdan erkânı xalel-pežîr olub,
binâsınıñ gireçleri, ţaşları sökilüb, dökildi. Evżâ>ı diger-gûn, nâqûsı ser-nigûn oldı.
Ramażân-ı mübârekiñ on sekizinci güni Dîvân-ı hümâyûn olub, erkân-ı devlet, a>yân-ı
salţanat pâdişâh-ı Cemşîd-waşmet, şehen-şâh-ı gerdûn-besţatıñ >izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-
wubûrlarına girüb, ol rûz-ı pîrûzda müşârün-ileyh Xayr Beg’ üñ südde-i sa>âdet-baxşa
firâvân pîş-keşleri ve hedâyâsı çekilüb, nev> nev> tecemmülât-ı şâhâneden sîmîn ü
zerrîn, aqmişe-i gûn-â-gûn, emti>a-i bûqalemûn, esbâb u âlât-ı cihân-gîrî ü ıqlîm-
güşâyîden lâ->ayn raet ve lâ-üžn-semi>at1 fâxir nesneler îŝâr etdiler ki, muwâsib-i tîz-
wisâb-ı fehm ü idrâk derk-i miqdârında qâśır idi. Qal>anıñ fetwi tedbîrinde müdebbirân-ı
umûrıñ ixtilâfı olub, Dîvân-ı hümâyûnda envâ>-ı qîl ü qâl eylediler. Mûmâ-ileyh Pir
Muwammed Paşa, kâr-dân u fehîm, śâwib-re&y ü žî-ţab>-ı selîm kimesne idi, “ Metânet-i
wiśâr mertebe-i nihâyetdedir. Ţoplar ile yıqılub, ğuzâta yol açılmaq muwâl olmışdır.
Berü cânibden xâkle çuvallar ţoldurılub, qulleler binâ olınsa wiśâra wavâle olurdı.
Üzerlerine tüfengçiler qonılub, wiśâr bedenlerinde ehl-i İslâm’ a (69b) ţop ü tüfeng atan
bî-dînleri qaçurıb, ğâzîler xandeq içine girüb, aśl wiśâr dîvârını qazub, raxneler etseler
câyizdir.” didiler. Awmed Paşa-yı girân-cân u sebük-ser, xıyre-ţab> u qâśıru’ l->aql u
fitne-rehber, devlet-i dünyânıñ iqbâli žâtına ğurûr, waşmet ü şevket-i câ u emvâl ţab>ına
sürûr virüb, mertebe-i vezâretiñ dîvânesi olub, Pîrî Paşa yerine vezîr olmağçün anlara
ğayr-ı vâqi>isnâdât idüb, fikr ü tedbîrin bozub, sûr çetmege çalışur2 idi. Paşa3 merwûm
ehl 4-i wayâ u edeb, waqâyıq-ı umûra dânâ u lebîb, śâwib-i sa>âdet idi, müfsid-i mezbûrla
mu>âraża u münâqaşa etmeyüb, mâ-hüve’ l-waqqıñ edâsında işâret kâfîdir, deyü sâkit
olurdı. Mu>ârıżîn śûret-i ğalebe gösterüb, bî-fâyide umûrda irtikâb ile tażyî>-i evkât
iderlerdi.
Her ţarafdan gerü ţoplar qurub, cenge mutaśaddî oldılar. Merwûm paşa kendü qolında
xandeqe qarîb5 mawallde ğırârlar içine ţopraq ţoldurıb, wiśâra qarşu bir müdevver qulle
binâsına şürû>idüb, birqac gün içinde bülend ü refî>ve müstawkem ü menî>xâkden bir
qulle vücûda getürüb, küffâr-ı xâk-sâr her-çend ki, ţoplar qurub, izâlesine qaśd eylediler
imkân olmayub, ţop-ı âteş-nâkiñ żarbe-i hevl-nâkine qulle-i xâk wâyil olub, śadme-i
cân-âşûb u berq-şitâbını tûde-i türâb zâyil eyledi. Ehl-i İslâm qulle qafâsını perde
idinüb, üzerine tüfengciler çıqarub, bâlâ-yı wiśâra wavâle olmışdı. Qal>a üzerinde ţuran
küffâr-ı xâk-sârı yüritmeyüb, bedenlerde gelüb, ţop atmağa mecâlleri qalmadı. Bi’ ż-
żarûrî wiśâr üzerinden ferâğat idüb, içerüsine qaçdılar. Paşa-yı mübârek-re&yiñ netîce-i
efkâr-ı iśâbet-i âŝârları źahir ü rûşen oldı.

1
Hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak işitmedi.
2
A F Hk Hs K: merwûm paşanıñ mu>ârıżı, cûy-i >inâd ve âb-ı xilâfıñ fâyiżi, mežheb-i sedâdıñ târiki, ţarîq-
i iţâ>at u inqıyâdıñ râfıżı idi. Ebû Cehl’ i olur her Muśţafa’ nıñ meŝeline muţâbıq şirrîr ü fâsıq bir münâfıq,
- devlet-i dünyânıñ iqbâli žâtına ğurûr, waşmet ü şevket-i câ u emvâl ţab>ına sürûr virüb, mertebe-i
vezâretiñ dîvânesi olub, Pîrî Paşa yerine vezîr olmağçün anlara ğayr-ı vâqi>isnâdât idüb, fikr ü tedbîrin
bozub, sûr çetmege çalışur
3
A Hk: paşa-yı
4
F Hs: + ve
5
K: tertîb
122

Cümle-i erkân, kâffe-i mübârizân >umûmen Awmed Paşa’ ya qoşılmışdı. Ţoplarıñ esbâbı
qalmayub ve ţop otı dükenüb, belki eţrâf u cevânibde olan qal>alarda ne deñlü ţop otı
varise getürdüb1, śarf etdiler. Küffâr-ı xâk-sâr ţoplarıñ ekŝerini ibţâl idüb, ţop atmağa
iqtidârları qalmadı. Bi’ ż-żarûrî ţoplardan ferâğat idüb, ţoprağa yapışdılar. Xâk u xâşâkla
xandeqi ţoldurmağa sa>y idüb, ıraq yerlerden ţopraq sürüb, ţağlar (70a) peydâ eylediler.
Ţopraq çoğalub, sürilmege qâbiliyyet olmadı. Andan ferâğat idüb, daxı qarîb yerlerden
başladılar.
Rodos’ a müte>alliq olan cezâyirden İlki dimekle ma>rûf cezîre2 vâsi> u ma>mûr
memleket olub, metîn qal>ası, bî-nihâye köyleri olmağın fetw u istixlâśı içün erbâb-ı
deryâdan şecâ>at ile nâm-dâr, >adîmü’ l-emŝâl 3, naźîri kem-yâb, belki nâ-bûd, qorśanlıq
ile meşhûr Reîs Mawmûd’ ı ba>żı >askere baş idüb, gemiler4 irsâl eylediler. Gönderilen
mübârizân-ı qal>a-gîr ve mücâhidân-ı wıśn-tesxîr üzerine düşüb, cezîrede vâqi> olan
erbâb-ı >iśyân5 wiśâra tawaśśun idüb, ceng ü âşûba iqdâm, inhâ-i tüfeng ü ţopa ihtimâm
eylemişler. Müşârün-ileyh Reîs Mawmûd hizebr-i bîşe-i dîn, gürg-i śayd-gîr ü ğazanfer-
âyîn idi, küffâr-ı saqar-mekîniñ ţopından iwtirâz etmeyüb, mübârizân-ı dîn-penâh ile
cihâd-ı fî-sebîli’llâh içün hemân wiśâra hücûm eylemiş. Qal>adan ţop ü tüfeng bârân-ı
nev-bahâr gibi nüzûl idüb, her seng-i ţop ve dâne-i tüfeng-i cân-âşûb ecsâm-ı cennet-
maqâm-ı mücâhidîne duxûl idüb, mürğ-i rûwları ravża-i cinân-ı fütûwa vuśûl bulmış.
Reîs-i mezbûrıñ daxı ţâyir-i revân-ı firdevs-âşiyânı6 hevâ-yı quds ve feżâ-yı ünse pervâz
eylemiş. Bezm-i rezmde sâqî-i taqdîr elinden câm-ı selsebîl nûş idüb, tecellâ-yı cemâl-i
Rabb-ı cemîl müşâhedesi ümîži ile mest ü medhûş olmış. Rawmetu’ llâhi >aleyhi
rawmeten vâsi>aten7. Ol gün ğâzîlerden xayli kimesne şehîd olub, küffâr-ı >anîd ceng ü
cidâlde muśirr olmışlar.
Bu cânibde Rodos kâfirleri paşa-yı a>źam ţarafından ziyâde xavf-nâk olub, qulle-i xâkı
küffâra merg qıśśalarını wâkî olub, nâ-pâklar, xas u xâşâklar, bî->aql ü bî-idrâkler cem>
olub, ârâ-i fâsideleri buña müncerr olmış ki, Awmed Paşa semtinde olan Etrâk-i bî-
idrâkler ancaq ţutdıqları iş bize mûcib-i teşvîş olur degildir, ammâ bu cânibde olan
Türk’ den iwtirâz lâzımdır, deyü bî-dînler8 wiśâr qapusın açub, ehl-i İslâm hücûm
eyleyeler. Ramażân-ı şerîfiñ yigirmi altıncı güni gürûh-ı xanâzîr ü kilâb-qıyâsdan üç
yüz9 tuğulğa-pûş u cevşen-libâs, tüfeng-dest ü meç-miyân, tîr10-keşân u çigre-zenân
mel>ûnlar, (70b) >ifrîtler çıqub, müslümânlar üzer[ler]ine segirtdiler. Qal>adan daxı
ţoplar, tüfengler atub, cihânı źalâm u dûda müstağrıq etdiler. Merwûm paşa gedüginde
olan müslimîn, mawżâ rıżâ-yı11 Rabbü’ l->âlemîn içün cihâd u ğazâ niyyetine xâb u
wużûrı terk idüb, wabl-i metîn-i dîn-i mübîne berk yapışmışlardı. Diyâr-ı Mıśrıyye’ den
gelen mücâhidîn daxı merwûma qoşılub, anlar daxı mücâhidler, murâbıţlar, riyâyî12 ü
1
A Hk: getürüb
2
A Hk: + ki
3
Hk: miŝâl
4
F: + ile
5
A Hk: qurâ, F Hs K: - >iśyân
6
K: âşiyân
7
Allah’ın geniş rahmeti (acıma, esirgeme, koruma) onun üzerine olsun.
8
K: dîn
9
A Hk: + miqdârı
10
A Hk: teber
11
A Hk: rıżâ-i
12
F Hs K Ü: ΝĜ ΡŎ
123

mecâzî degil waqîqat ğâzîler idi, küffâr-ı füccârıñ xurûcından âgâh olub, yerlü yerinde
ŝâbit-qadem idiler. Melâ>în-i xâsirîn bunlara hücûm idicek ehl-i İslâm daxı küffâr-ı
liyâm ile rû-be-rû olub, qarışdılar. Tîğ u şimşîrler >uryân olub, dimâ&-ı müşrikîne teşne ü
>aţşân idi, der-kâr oldılar. Nîzeler, sinânlar, tîrler ucında nâvek ü peykânlar ecsâm-ı
liyâmı delüp, xûnların xâke revân eylediler. Eyâdî-i ğuzâtda teberler, bozţoğanlar,
külüngler, gürzler, dîv-miŝâl gürbüz la>înleriñ kelle-i âhen-pûş u âteş-paşların xurd u
xaşxâşa dönderdiler. Cehennemîleriñ yüzi dönüb, wiśâr ţarafına firâr eylediler. Birqaç
diri kâfirler1 daxı ţutılub, ţu>me-i süyûf-ı âb-dâr qıldılar.
Yevm-i mezbûrda bir qapudan daxı melâ>în-i xâsirîn Anaţolı leşkeri ki, śawîw ğâzîler,
dîn-dârlar2, müslümânlardır, anlar üzerine3 daxı çıqub, hücûm eylediler. Ol cânibde daxı
muwkem gîrûdâr olub, ğuzâtıñ süyûf-ı âb-dârı aqdâw-ı ebdân-ı erbâb-ı nîrândan xûn-
âşâm, bahâdırlarıñ tîğ u şimşîr-i cân-gîr ü beden-tesxîrleri riqâb-ı aśwâb4-ı >ažâb
kesmekden wużûr u ârâm eylediler. Anda daxı mel>ûnlar mağlûb u menkûs olub, niśâb-ı
źaferden5 me&yûs oldılar. Birqaç diri melâ>în daxı ţutılub, >alef-i şimşîr-i güzîn qıldılar.
Müslümânlara iki fetw-i >aźîm müyesser olub, mü&minîn şâd-kâm u kâm-bîn oldılar.
Bu eŝnâda >îd-i sa>îd irişüb, ğurre-i şevvâl-i źafer-meâl yevmü’ s-sebt idi, ważret-i
pâdişâh-ı cihâd-xaślet, şehen-şâh-ı ğazâ-menqabet, mâh-ı münîr-i felek-menzilet, şems-i
müstenîr-i âsmân->izzet, xûrşîd-i lâmi>ü’ n-nûr-ı burc6-ı vaqâr u waşmet, xüsrev-i gerdûn-
serîr-i mehâbet ü >aźamet, xıdîv-i taxt-ı cihân-gîrî ü İskender-âyîn ü Cem-mertebetiñ
xullidet xilâfetuhû7 otaq-ı sa>âdet-niţâqları olduğı (71a) mawallde kûs-ı xüsrevânî
çalınub, nevbet-i >Oŝmânî urılub, âyîn-i >îd-i mübârek-nüvîd üzre śalât-ı fecr edâsından
śoñra pâdişâh-ı ğâzî kürsî-i zerrîn üzre qullarına >arż-ı cemâl eylediler. Kâffe-i erkân-ı
devlet, >âmme-i a>yân-ı salţanat, beglerbegiler, ümerâ-i >iźâm, sipeh-sâlârân-ı bülend-
maqâm, sâyir a>yân-ı >asker, müte>ayyinân-ı cüyûş-ı sürûş-peyker >âdetlü >âdetlerince
pâdişâh-ı Süleymân-xaśâyiliñ taqbîl-i enâmil-i deryâ-müşâkili ile müstes>ad olub, el
öpdiler. Dîvân-xâne-i hümâyûnda şilen-i >aźîm çekilüb, ni>met-i pâdişâhî yendikden
śoñra kâffe-i mübârizân yerlü yerine ve gedüglü gedügine varub, wiśâr awvâline meşğûl
oldılar.
Rûz-ı mezbûrda Rumili >askeri üzerine daxı küffâr-ı xâk-sârdan bir miqdâr melâ>în-i
cehennem-medâr xurûc u hücûma qaśd etmişlerdi, lâkin gerü iqdâm idemeyüb, gerüsine
firâr eylediler. Ba>de’ l->îd Awmed Paşa gedügi oldığı semtde ki, cumhûr-ı ğâziyân-ı
źafer-qarîn anda idiler, xandeqe sürdikleri ţopraq yaqın gelüb, şevvâl-i mübârekiñ
altıncı güni nidâ-yı >âmm olub, “ Cümle-i cünûd-ı qażâ-vürûd, büzürg ü kücük gelüb,
xandeq ţoldırmağa emr olındı” deyü fermân-ı qaża-cereyânı inhâ eylediler. Sewerden
>asâkir8-i nuśret-meâŝir xandeq ţarafına hücûm idüb, câ-be-câ ğulğule-i >asker-i źafer-
intibâhdan küffâr-ı xâk-sâr xabîr ü âgâh olub, yüriyişdir, deyü źann idüb, wiśâr
bedenlerini alay bayraqlarıyla tezyîn idüb, ţabl u naqqâreler çalub, yer yer ţoplar,
żarbezenler atub, cihânı pür-śadâ u enîn eylediler. >Asâkir-i müslimîn ve cemâhîr-i

1
A Hk: kâfir
2
F Hs K: dîn-dâr
3
A Hk: üzerlerine
4
Hk: - a¢wâb
5
Hk: - ni¢âb-ı źaferden
6
K: birqac
7
Hilafeti dâim olsun.
8
A Hk: >asker
124

muvawwidîn daxı egerçi xandeq ţoldırmağa varmışlardı, ixtiyârları qalmayub, mâh-ı


şevvâliñ ţokuzıncı güni mübârizler kendüleri xandeq kenârından içerüye perrân idüb,
xandeqden geçüb, wiśâr dîvârına irişüb, küffâr-ı >anîd ile qıtâl-i şedîd eylediler. İki
cânibden ţop u żarbezen yuvalaqları ve tüfeng-i cân-âheng dâneleri, feżâ-yı xandeqde
mürğân-ı hevâ-âşiyân mânendi perrân idi. Bâzâr-ı fenâda dellâl-ı qażâ metâ>-ı cânı
mezâd iderdi. Xarîdâr bulınmayub, qumâş-ı rûwziyâde kesâd idi. Sewâb-ı âcâlden bârân-
ı mevt yağub, xalqa ţâ>ûn u vebâ müstevlî olmışdı. Sâz u seleble kûh-mânend civânlar
tîğler, şimşîrler (71b) quşanub, siperler1 yapınub, berq-vâr segirdim śalub, meydân-ı
cihâda girmiş serv-âsâ yigitler bir dem içre xâke düşüb, bî-cân olurdı. Żawve-i kübrâya
irince qıtâl-i >aźîm olub, şühedâ-yı müslimîne ebvâb-ı behişt-i berîn meftûw olub,
mürde-i murdâr-ı müşrikîn, ervâw-ı xabîŝe-i kâfirîn zevâyâ-yı siccîn-i >ažâb-qarîne
maţrûw olmışdı.
Eŝnâ-i ceng ü warbde bir diri kâfir ţutılub, qal>a awvâlinden istixbâr olındıqda wiśâr
ţobcıları zemân-ı qadîmde teferrüd idüb, da>vâ iderlermiş ki 2, “ Üzerimize Türk gelürse
qal>amız qurbına degil cezîrede [bir âdem] bir adım yir yürimege qomayub, ururız”
dirlermiş. Küffâr-ı xâk-sârıñ nâm-dâr begleri ki, Miğal Mastori dimekle meşhûrdur,
ţobçılarına teşnî> idüb, “ Cezîrede Türk’i yüritmezüz, deyü3 da>vâ iderdüñüz, şimdi
siziñle xandeq içinden söyleşür oldılar” didikde ţobcılar “ Biz anları yeryüzinden gelür,
qıyâs iderdik. Türk’ i yer içinden gelecegin bilmezdik” deyü cevâb virmişler.
Şevvâl-i mübârekiñ on birinci güni žikr olınan İlki qal>ası >inâyetu’ llâh ile fetw olınub,
qullelerine İslâm sancaqları naśb olınmış. Cezîresi tevâbi>i4, levâwıqı ile cümle-i
mużâfât-ı memâlik-i mawmiyyeden olub, żabţ olındı.
Mûmâ-ileyh Muśţafa Paşa merwûm śulb ü śâdıq, ţabî>at-ı wikmet-xaśleti 5 üslûb6-ı sedâda
muvâfıq idi, yapışduğı mawall nihâyet ile śu>ûbetde olub, bi-wasebi’ ź-źâhir ol mawallden
fürce tawśîli >asîr7 ü nâdir görinürdi. Zîrâ xandeq içinde gûşe şeklinde >arîż ü basîţ bir
qulle ki, içinde niçe zevâyâ u künci muwît olmışdı. Küffâr-ı xâk-sâr ol qal>adan şol
qadar ţop u yaraq qullanurdı ki, ekŝer şühedâ-yı müslimîne żarar andan irişürdi.
Merwûm paşa ol qal>adan ziyâde bî-wużûr olmağın mâhir naqqâblar getürdüb, esâsına
laqm etdirmişdi. Üstâdlar, fünûn-ı laqmda Ferhâtlar, leyl ü nehâr cevf-i zemînde mekân
u qarâr idüb, câ-yı tengde külüng-i seng-tirâş, tîşe-i xâk-ma>âş ile yollar açmışlardı.
Qal>a8-yı mezbûre dîvârınıñ altını qazub, tecvîf idüb, binâyı ağacdan direkler üzerine
alub, derûn-ı zemînde fırun vaż>ında bir binâ yapub, (72a) ol fırunıñ içini birqaç yüz
kîse ţop otı ile ţoldurıb, ağzını ve eţrâfını muwkem yapub, içinden bir fetîl qoyub, fetîliñ
bir ucını ţaşrada laqm qapusına degin getürüb, şevvâl-i şerîfiñ on üçinci güni idi, laqm
tamâm olub, >âmme-i >asâkir-i muvawwidîn, kâffe-i cüyûş-ı müslimîne tenbîh olınub,
mübârizân-ı ejder-hücûm, ceng-şinâsân-ı şîr-hücûm, dilâverân-ı her merz ü bûm, mülk-i
Rum yat u yaraqı ile gediklerde wâżır u müheyyâ olmışlardı. Her cânibden ra>d-âyîn
ţoplar, śâ>iqa-eśvât żarbezenlere âteş virilüb, ğulğule-i >asâkir-i qıyâmet-velveleden

1
A Hk: siperlere
2
Hk: - ki
3
Hs: - deyü
4
A Hk: tevâbi>
5
K: - xa¢leti
6
K: üslûbı, + râh
7
K: ğayr
8
A Hk: qulle
125

küffâr-ı xâk-sâra ıżţırâb gelüb, cümle ne qadar ţopları varsa yaraqlayub, bedenlere
sancaqlar ve bayraqlar diküb, wâżır oldılar. Bu cânibden laqm ağzında olan fetîle âteş
virilüb, cümle cünûd-ı İslâm bir uğurdan Allah Allah âvâzesiyle qubbe-i âsmânı mâl-â-
mâl eylediler. Yâ Fettâw yâ Fettâw nidâsıyla xod zemîn ü zemâna lerze gelüb, dehşet ü
mehâbetden beden-i >âleme ra>şe gelmişdi. Fetîliñ âteşi fıruna irişdügi gibi mawbûs olan
ţop otı müżâyaqadan çatlayub, ol qulle-i gerdûn-kelleyi esâsından qaldurıb, evc-i
hevâya perrân eyledi. Küffâr-ı xâk-sâr ehl-i İslâm’ ı qal>aya yürir śanmışlardı. Ol qal>aya
şol qadar kâfir-i fâcir cem> olmış [imiş] ki, nihâyeti yoğmış. Eczâ-yı qulle1 kellesiyle
hevâya perrân oldıqda küffâr-ı xâk-sâr awcâr ile bile uçub, ţopları, żarbezenleri daxı ne
varsa hevâya ţayerân eyleyüb, bir ţarrâqa peydâ oldı ki, melâ>în serâsîme ü wayrân olub,
cümle wiśârı göge uçdı źann eylediler. Ţaş u ţopraq indügi 2 gibi ğâzîler her cânibden
tekbîr idüb, xandeqe qoyıldılar. >Aźîm uğraş olub, başlar gûy u cevgân mânendi ğalţân
idi. Ebdân-ı erbâb-ı nîrân xâk u xûn içinde bî-ser ü sâmân düşmişlerdi. Bâd-ı xazân-ı
merg esüb, bî-dînler śavb-ı cawîme revân oldılar. ¡ awn-ı śawrâ-yı xandeqde küştelerden
püşteler źâhir ü peydâ oldı.
Ol gün ervâw-ı âdemî-zâd ile cinân u cehennem3 yolları ma>mûr olub, ferîqu fi’ l-cennet
ve ferîqu fi’ s-sa>îr farqı mu>âyinen müşâhed idi. Zîrâ her kâfir-i pelîd ve her fâcir-i >anîd
yüzi üstine düşüb, heyzüm-i cawîm ve waţab-ı cehennem idügi mübhem degil idi. Her
beden-i sa>âdet-nişân-ı ehl-i İslâm çalqoyun düşüb, (72b) qıbleye qarşu yüzlerinden nûr-
ı İslâm âftâb-ı tâbân gibi lâmi>ü raxşân, çehrelerinden şa>şa>a-i xûrşîd-i rawmet-i Xudâ-
yı >âlem-âferîd celle žikruhû4 sâţı>u nümâyân idi. Her yerde bir şehîd ki düşmişdi, güyâ
śafwa-i zemîne bir noqţa-i nûr idi ki, eţrâfına wûr üşmiş idi. Her ţarafda bir civân-ı kâm-
rân ki, bezm-i rezmde câm-ı şehâdet nûş idüb yaturdı, >arśa-i behişt-i câvidân içre ğarîq-
i wavż-ı kevŝer idügi ma>lûm idi. Her cânibde bir bernâ-yı şehâdet-nümây ki, żarbe-i
ţop-ı küffârdan mütelâşiyü’ l-a>żâ olub, eczâ-yı bedeni müteferriq ü perîşân idi. Ţabîb-i
ğufrân, Melik-i ğafûr5 >azze ismuhû6 rişte-i rawmet ile zawmine tımar idüb, mervawa-i
nesîm-i cinân ile hevâ-yı rûw u reywân ilqâ iderdi. Her pîr-i mû-sefîd ki 7, şimşîr-i küffâr-
ı >anîd ile ğarqa-i xûn olub, ruxsâre-i tâb-dârı rengîn, >ârıż-ı lâle-gûnı qızıl qan ile gül-
çehre ü bâde-âyîn olub, xâke pây-mâl olmışdı. Güyâ meclis-i üns-şi>âr-ı ğazâda sâqî-i
selsebîl-baxş u kevŝer-nümâ elinden câm-ı sa>âdet-encâm u ebed-fercâm nûş eylemiş
mest-i medhûş idi. Müşâhede-i mevtî ne qadar mawbûbü’ l-qulûb ise vawşet-engîz,
cemâl-i mürde ve liqâ-i merg-çeşîde ne deñlü nûr-ı dîde ise ülfet-rîz idügi muwaqqaq u
ma>lûmdur, ammâ şühedâda ol keyfiyyet mefqûd u ma>dûm imiş. Zîrâ ki, her şehîd
mir’ ât-ı şehâdetde çehre-i ma>bûd-ı şehîd müşâhede idüb, şühedânıñ çerâğ-ı rûwları
şa>şa>a-i âftâb-lem>a-i nûr-ı Sübbûw ile tâbende, revân-ı behişt-âşiyânları wayât-ı ebed-
peyvend ile wayy ü zinde idiklerinde iştibâh qalmadı. Müşâhedelerinden nüfûsa nefret
degil belki herkese bir wâlet yürinüb, qulûba ârzû-yı şehâdet müstevlî olmışdı. Yâ
leytenî küntü ma>ahüm8 xiţâbı ile mütemennâ olurlardı.

1
A Hk: qal>a
2
A Hk: sükûn etdügi
3
A Hk: cawîm
4
İsmi yüce olsun.
5
K: ğufrân
6
İsmi aziz olsun.
7
Hk: -ki
8
“Keşke onlarla beraber olsaydım.”, K.K., 4 Nisâ, 73.
126

Şevvâl-i mübârekiñ on dördinci güni Rodos cezîrelerinden İncirlü nâm cezîre ki, cibâl ü
hâmûnı muwîţ ü câmi>, qurâ u żıyâ>ı ve re>âyâ u mezâri>i vâfir cezîre-i keŝîretü’ l-menâfi>
idi. Qal>ası binâ1-i muwkem, sûr-ı mawśûrınıñ esâsı müşeyyed ü müstawkem, qulel ü
burûcınıñ bir ucı evce munżamm olmışdı. Rodos’ da vâqi>olan muwârebe ü ceng xalqına
mûcib-i ibret, sükkânına bâ>iŝ-i istîlâ-yı dehşet olmağın ahâlîsi der-gâh2-ı şehriyâr-ı
nuśret-şikârdan istîmân idüb, qal>a miftâwlarını (73a) >atebe-i >ulyâya getürüb, teslîm
idüb, iţâ>at u inqıyâd eylediler. Qal>asına dizdâr u muwâfıźîn ta>yîn olınub, żabţ olındı.
Awvâl-i qal>a śu>ûbet ü3 işkâlde mümtedd olub, ebvâb-ı fetw mağlûq u münsedd görindi.
Ne ţop u tüfengden fâyide, ne warb ü cengden >âyide var. Lâ-cerem ârâ-i cumhûr, efkâr-ı
müdebbirân-ı umûr buña müncerr oldı ki, qal>anıñ esâs-ı âb-temâsı tîşe-i seng-tirâş ile
vîrân, bünyâd-ı sengîn-nihâdı külüng-i pûlâd-nijâd ile tâlân olına. Binâen->alâ-hâžâ câ-
be-câ qulel-i Züwal-pâs-bânınıñ esâsına ŝuqbeler, burûc-ı felek->urûcınıñ bünyânına
laqm ile raxneler peydâ qıldılar. Faśl-ı şitâda mûr u mâr derûne-i xâkde menzil ü qarâr
etdügi gibi bahâdırân-ı zemîn-şikâf, dilâverân-ı Dârâ-maśâff daxı zîr-i zemînde der-kâr
oldılar. Küffâr-ı cehennem-serîr bu wâlden âgâh u xabîr olub, ğuzât-ı fetw-endîşeniñ âvâ-
yı külüng ve śadâ-yı tîşeleri ne yerden gelür ise muqâbelesinde anlar daxı laqmlar
eyleyüb, qarşuladılar4. İçerü delüklerde müslim ü kâfir, mü&min ü fâcir rû-be-rû olub,
ţutışdılar. Tîşe ü külüng ile muwkem cengler idüb, câ-yı tengde bahâdırlar nâm u neng
içün nîze ü seng ile dürtişdiler. Muqâbil olan nâ-pâkleriñ gözlerine xâk qoyub, bu
ţarîqle niçe küffârı helâk eylediler. Âhirü’ l-emr melâ>în-i xâsirîn delüklere ţop otı
qoyub, içerüden âteş virüb, śâ>iqalar, dûdlar peydâ eylediler. Niçe zemân daxı bu üslûb
ile5 qıtâl vâqi>oldı. Şevvâl-i mübârekiñ on ţoquzıncı güni daxı müşârün-ileyh Muśţafa
Paşa ţarafından iki yerde laqma âteş virilüb, wiśâr dîvârları eczâsıyla âsmâna memdûd
olub, awcârı6 perâkende, âŝârı nâ-bûd oldı. Dîvâr üzerinde bulınan niçe merede-i
murdârı hevâya uçurıb, yerlere çaldı. Gedik oldı źann idüb, xayli dilâverler xandeqe
segirdüb, burûc-ı wiśâra >urûc ile ğâzîler, merdler şîrâne ceng ü neberdler eylediler.
¡ awn-ı serâçe-i xandeq gerü ebdân-ı ğâziyân-ı cennet-revnaq birle mânend-i bâğ-ı pür-
zanbaq olub, eţrâf u eknâfı xûn-ı şehîdân-ı firdevs-qarâr ile nümûne-i gül-zâr u lâle-zâr
idi.
Şevvâl-i mübârekiñ yigirminci güni ważret-i xudâvendigâr-ı hümâyûn-rûzgâr, xıdîv-i
düşmen-sitân u a>dâ-şikâr, kâm-kâr-ı Xudâ-yâr, cihân-dâr-ı Xıżır-nedîm (73b) ü ilhâm-
medâr, pâdişâh-ı źafer-âŝâr, şehen-şâh-ı nuśret-şi>âr, sulţanü’ l-mücâhidîn, bürhânü’ l-
murâbıţîn, źıllu’ llâhi’ l-Meliki’ l-müste>ân el-Müheymini’ l-mu>în, kehfü’ l-emân, melâž-ı
ehl-i îmân, wâfıźü’ l-bilâd, nâśırü’ l->ibâd, qâtilü’ l-kefere ve’ l-müşrikîn xullidet
xilâfetuhû7 teşxîž-i xâţır-ı deryâ-maqâţırları içün süvâr olub, Rodos cezîresinde zemân-ı
sâbıqda bir kûh-ı bülend-i sewâb-peyvend üzerinde bir wiśâr-ı sipihr-mânend olub,
burûc-ı ser-efrâz ile [qulle-i cebelde] xayli 8 mümtâz imiş. Eski Rodos dimekle meşhûr

1
A Hk: binâ-yı
2
Hk: - der-gâh
3
A Hk: - ve
4
Hk: qarşulaştılar
5
A Hk: üzre
6
Hk: awcâr
7
Hilafeti dâim olsun.
8
A F Hk Hs K: - xayli
127

olub, mürûr-ı sinîn ü şühûr ile xarâb olmış imiş, sa>âdet ü1 iqbâl ile varub, ol wıśn-ı
felek-âşiyânı seyrân eylediler.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi üçinci güni ki, şeb ü rûz berâber olduğı gün idi, śu>ûbet-i wiśâr
qulûb-ı ehl-i İslâm’ a ziyâde infi>âl ü inkisâr virüb, ceng ü âşûb ve tüfeng2 ü laqm u ţop
ile fetw olınmaq cidden muwâl idügi ma>lûm olıcaq Muśţafa Paşa qolından wiśâr-ı
peçe3ye ğâzîler girüb, dîvâr-ı wiśârı temelinden qazma u külüng ile4 qazmağa ibtidâ
eylediler.
Yigirmi altıncı güni Awmed Paşa qolında5 iki laqma od virilüb, mübârizân-ı meydân-ı
cihâd, ceng-âverân-ı rezm-mu>tâd ol ţarafda6 bî-nihâye idi. Şîrân-ı kâr-zâr7, nehengân-ı
lücce-i peygâr yer yer hücûm idüb, xandeqe dökildiler. Küffâr-ı hezîmet-ma>âş ile
yevm-i mezbûrda ziyâde8 uğraş oldı. Âvâze-i tüfeng ü ţop ile cihâna velvele, śadâ-yı
fiğân u âşûb ile kevn ü mekâna zelzele >ârıż olub, taqrîben yüz biñden ziyâde nüfûsıñ
âvâzı >ayyûqa peyveste olub, küffâr-ı cehennem-qarâr cânibiniñ ţop u tüfengi âfâqı dil-
teng eylemişdi. Sinân u nîzeler, peykânlar, xadengler, tîğler, şimşîrler meydâna girüb,
güyâ derzîler idi ki, wayât u zindegânî dîbâlarını, a>mâr-ı insânî9 aţlaslarınıñ zîbâ10larını,
vücûd u ebdân-ı âdemî-zâdıñ kâlâ-yı girân-bahâlarını, ser-â-serlerini kesüb, ţoğrarlardı.
Ya dâs-ı fenâ-istînâs idi ki, mezâri>-i âcâl ve kişt-zâr-ı âmâli ţurmadın biçerlerdi.
Kelleler, başlar her ţarafda ţaşlar gibi yığılub, żarbe-i ţopdan perrân olan a>żâ-yı insân
mânend-i bârân xâke rîzân idi. Ţâyir-i ervâw-ı müslimîn feżâ-yı riyâż-ı cinâna pervâz
idüb, zâğ-ı cehennem-ferâğ-ı ervâw-ı müşrikîn esfel-i sâfilîn-i siccînde qarâr iderdi.
(74a) Lâ-şekk fîhi ki, cüyûş-ı ervâw-ı şühedâyı cünûd-ı kerrûbiyân ve śufûf-ı melâik-
ârâik behişt-i rawmet-sirişte îśâl idüb, zebâniyân-ı zindân-ı cawîm11 ervâw-ı xabîŝe-i
xanâzîri zeyâyâ-yı saqar-ı şirk-maqarra idxâl iderlerdi.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi sekizinci güni düstûr-ı kerâmet-ma>den ü ferâset-ifşâ, vezîr-i
ma>delet-kân u mekremet-inşâ, maxśûś-ı kelâm-ı sa>âdet-xuśûś tü>izzü men-teşâ&12,
Yûsuf-ţal>at, >Îsâ-menqabet, Muhammed-xaślet Pir Muwammed Paşa
teğammedehu’ llâhu bi-ğufrânihî fevqa mâ-yeşâ&13 qolında vâqi> olan Çerâkese
cemâ>atinden şecî> ü dilîr ü mübârek-nefs, müşrik-şikâr u kâfir-gîr ü ğazâ14-heves,
mücâhid ü murâbıţ bir niçe mübâriz-i Çerkes ittifâq idüb, xandeq içinden geçüb, wiśâr
gedügine çıqmışlar. Wâżır bulınan küffâr-ı xâk-sârı ţu>me-i şimşîr, loqma-i sinân u tîr
qılub, cehennemîlere sâqî-i cawîm elinden şarâb-ı wamîm nûş etdirmişler. Livâ-i şirk-
vifâqlarından dört beş >aded sancaqların ve ceng günlerinde ehl-i İslâm üzerlerine pertâb

1
F Hs K Ü: - ve
2
K: - ve tüfeng
3
F Hs: wiśârîçe, Hk K: beççe
4
Hk: - qazma ve külüng ile
5
Hk: - Awmed Paşa qolında
6
Hk: ţarafdan
7
A Hk: + ve
8
K: - ziyâde
9
K: insân
10
Hs K: dîbâ
11
A Hk: cehennem
12
“Dilediğini aziz eyler.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
13
Allah dilediğinin üstünde merhameti ile onu örtsün.
14
F Hs K: ğazvâ
128

etmekiçün yaraqladıkları dört beş yüz miqdârı egseri mıxlanmış bir taxtaların alub,
getürdiler.1
Selx-i şevvâlde Dîvân-ı hümâyûn olub2, vüzerâ-i Arisţo-ârâ, ümerâ-i wuśûn-güşâ
pâdişâh-ı cihâd-penâhıñ >izz-i wużûr-ı lâmi>ü’ n-nûrlarına girüb, wiśâr awvâlini ve her
cânibde gedikler ne mertebeye varub, irişdügini >arż u taqrîr idüb, fetw xuśûśında tedbîr-
i dil-pežîr eylediler. Ważret-i xilâfet-dest-gâh lafź-ı dürer-bârlarından gevherler niŝâr
idüb, “ >İnâyetu’ llâh ile fetw-i qarîb3 recâ olınur. Cumhûr-ı müslimîne tenbîh olınub,
xasbeten li’ llâhi te>âlâ4 ğazâ içün gelindi. Yüriyiş idüñ” deyü buyurdılar. Mâh-ı sa>âdet-
peyâm şehr-i ži’ l-qa>deti’ l-warâmıñ ikinci güninde zemân-ı źuhrdan5 tâ nıśfu’ l-leyle
varınca ordularda6 münâdîler, dellâllar nidâ idüb, “ İnşâ-Allâhü’ l-e>azz yarın qal>aya
hücûm olınur. Küffâr-ı xâk-sârıñ evlâd u ezvâcı, mâl ü menâlleri yağmadır. Âgâh oluñ”
deyü tenbîh eylediler. Ol gece cumhûr-ı ehl-i İslâm, kâffe-i erbâb-ı îmân cenâb-ı ważret-
i Melik-i deyyâna yüz ţutub, nâz u niyâz eylediler. Ţaraf ţaraf mecâlis-i žikru’ llâh olub,
gûşe gûşe mawâfil-i va>ź u naśâyiwde >ulemâ-i sa>âdet-intibâh müslümânları cihâda
tawrîś iderlerdi.
“ Erbâb-ı deryâ (74b) daxı gemiler ile śu yüzinden yürisün” deyü ceng ü warbe me&mûr
oldılar. Vaqt-i sewerden cemâhîr-i müslimîn, meşâhîr-i muvawwidîn, >âmme-i >asâkir-i
źafer-qarîn-i dîn-i mübîn gediklerde wâżır olub, şâh-ı kevâkib-sipâh-ı çarx-ı çârümîn
qulle-i ufuqdan baş qaldurıb, dîdâr-ı tâb-dâr ile7 cihâna >arż-ı ruxsâr eyledügi demde her
cânibden deryâ-yı âdem cûş u xurûş idüb, ţabl-xâneler nâle ü feryâda, śûrnâlar, nefîrler,
kûslar şîven ü efğâna başlayub, Allahu ekber kebîran, dilâverân-ı Rum yer yer qal>aya
hücûm eylediler. Sipâh-ı deryâ daxı bawrden lengerler alub, deryâya kürekler yayub,
qadırğalar, qalyonlar çekdürib, ţoplar, żarbezenler atub, deryâ semtinden anlar daxı
yüridiler. Küffâr-ı xâk-sâr bu wâleti görüb, cümle-i cevânibden ehl-i İslâm üzerlerine ţop
u tüfeng üşürüb, >arśa-i >âlemi duxân u dûda müstağrıq eylediler. Żiyâ-yı şems-i tâbân
nâ-bûd olub, gizlendi. Ţoplarıñ ţumţurâqı, ţabl u kûslarıñ nâle ü efğânı, niçe yüz biñ
sipâh-ı İslâm’ ıñ Allah Allah âvâzesi, tekbîr ü tehlîl-i mübârizân ve içerüden küffâr-ı
xâk-sâr ţaraflarınıñ8 feryâdları cihâna zelzele virüb, ecsâmdan >uqûl zâyil, her beden
yıqılub, xâke düşmege mâyil olmışdı. Ehl-i İslâm ile xandeqler mâl-â-mâl olub, wiśâr
dîvârlarına dilîrler, bahâdırlar zünbûrlar gibi üşüb, aşağadan yuqaru dîvâra nerd-bânlar
ile ipler ile9 śarmaşub, çıqarlardı. Yuqarudan küffâr-ı xâk-sâr qazanlar ile qaynamış
qaţrânları qaţarât-ı bârân gibi revân idüb, awcâr u eşcârı, mismâr ile meşwûn sütûnları
müslümânlarıñ üzerlerine bırağub, mücâhidîne âteşîn qumbaralar inhâ idüb,
yağdırırlardı. Ol gün rûz-ı qıyâmetden nişâne olub, eţrâf-ı Rodos >arśa-i >araśât ve śafwa-
i mawşer olmışdı. Mübârizân-ı deryânıñ ţopları derûn10-ı şehre girüb, ebdân-ı erbâb-ı

1
“ İbtidâ-yı ramażân-ı muwteremden intihâ-yı şevvâl-i mükerreme varınca iki ay ulayı deryâ-yı veğâ pür-
âşûb oldı.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 59a-59b.
2
“ Ğurre-i şehr-i zi’ l-qa>dede ważret-i śâwib-qırân-ı dehriñ… emr-i… qażâ-cereyânıyle Dîvân-ı âsmân-
nişânda …”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 62a-62b.
3
Hk: - qarîb
4
Yüce Allah’ın rızası için.
5
K: źuhr
6
A Hk: orduda
7
K: - ile
8
A Hk: ţoplarınıñ
9
Hk: - ipler ile
10
F: derûne
129

nîrânı müteferriq u perîşân, ecsâm-ı >ažâb-encâm u âteş-fercâmı xurd u ţarţağan iderdi.


Cânibeynden1 dört sâ>at miqdârı ceng-i >aźîm ve qıtâl-i şedîd olub, bî-nihâye mübârizler
şehîd oldı.2 Ravża-i cinân u behişt müsâfir-xâneleri eżyâf-ı şehâdet-maśâff-ı şühedâ ile
mâl-â-mâl u memlû3 olub, xân-ı rawmet-i Rawmânî4 ile (75a) muğtenim ü şâdân oldılar.
Meclis-xâne-i siccîn ü saqar daxı ervâw-ı xabîŝe-i küffâr-ı >ažâb-eşbâw ile ţopţolu olub,
dûzaxîler ţu>me-i nîrân idiler. Taqdîr-i Waqq’ da celle ve >alâ5 fetw u tesxîr muqadder
degil imiş, el-umûru merhûnetün bi-evqâtihâ6 muqteżâsınca ğâzîler berüye mürâca>at
idüb, şühedâ defnine mübâşeret eylediler. Egerçi ehl-i İslâm fetw-i mübîn ile şâd-kâm7 u
kâm-bîn olmadılar, lâkin küffâr-ı nâr-qarâra derece-i nihâyetde xasâret, mertebe-i
ğâyetde8 xižlân u mežellet müstevlî olub, âyine-i iqbâllerinde çehre-i devletleri ma>kûs
görinüb, tamâm kendülerden me&yûs olmışlardı. İrâdetu’ llâh bu yüzden cârî olıcaq
cümle-i mücâhidîn yerlü yerine varub, ârâm u qarâr eylediler.
Awmed Paşa-yı mefsedet-ifşânıñ9 kârı fesâd, melwûźı ta>žîb-i >ibâd, xulâśa-i merâm10
ţabî>atı11 şirrete i>tiyâd idi, yüriyişde Rumili beglerbegisi Ayas Paşa içün ihmâl ü te&xîr
eyledi, deyü âstân-ı devlet-âşiyâna mezbûrı ğamz etmegin12 Ayas Paşa maźhar-ı ğażab-ı
pâdişâhî vâqi> olub, qapucılar odasında mawbûs13 oldı14. Ważret-i pâdişâh-ı >adâlet-
penâhıñ dil-i âgâhları te&yidât15-ı maźhar-ı İlâhdır, waqîqat-ı wâle ıţţılâ>-ı hümâyûnları
olub, Ayas Paşa bî-günâh idügi ma>lûm-ı >ulûm-ı >amîmeleri olıcaq riyâż-ı âmâline
nesîm-i >âţıfet-i şâhâne mütereşşiw ü fâyiw, wadâyiq-i awvâline riyâw-ı merâwim-i
xüsrevâne16 mütenessim ü lâyıw olmağın wabsden âzâd buyurılub, beglerbegiligi
muqarrer oldı. Awmed Paşa’ ya17 mutâba>atdan ma>zûl olub, Rumili’ niñ >asâkir18-i źafer-
şümûli ile müşârün-ileyh vezîr-i a>źam Pir Muwammed Paşa gedügine varmak emr
olındı.19
Mâh-ı ži’ l-qa>deniñ sekizinci güni wiśâr ţopçılarından bir be-nâm u mâhir üstâda tevfîq-i
Sübwânî refîq, hidâyet-i Yezdânî hem-ţarîq olub, >asâkir-i nuśret-simâtdan müşâhede

1
F Hs: cânibden
2
Teke sancağı beyi Bâlî Bey yaralandı, Avlonya beyi Erânid-oğlı Ali Bey şehid düştü, Kemal Paşa-zâde,
X. Defter, v. 64a.
3
Hk: - ve memlû
4
A Hk: rawmân
5
Yüceliği artsın.
6
İşler vaktine rehin bırakılmıştır.
7
A Hk: şâd-mân
8
A Hk: nihâyetde
9
A F Hk Hs K : + ki
10
A Hk: merâmı
11
A Hk: ţabî>atını
12
“ Rumili beglerbegisi Ayaz Paşa âheng-i cengde bezmile dem-zâr olmadı. Qoldaşları yedi-yedine
yoldaşlıq etmeyicek śavaşı işi başa varmadı. Çeriniñ gerisi yürümeyicek ilerüsi ţurdı.”, Kemal Paşa-zâde,
X. Defter, v. 65a.
13
Hk: wabs
14
Hk: olındı
15
A Hk K: te&yîdât
16
Hk: xüsrevânî
17
A F Hk Hs K: Müfsid-i mezbûra
18
A Hk: >asker
19
İbrahim Paşa’nın delâleti ile padişah Ayas Paşa’yı affetti. “ Gene >âdet-i me&lûfesi üzerine xidmet-i
ma>rûfesine meşğûl oldı.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 65b-66a.
130

etdügi fünûn-ı mu>cizât-ı Seyyid-i kâyinât śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû1


muqâreneti ile kîş-i bed-âyîn-i küffârı terk idüb, wabl-i metîn-i İslâm’ a berk yapışub,
qaçub gelüb, müslümân oldı. Muwârebe-i mü&minînde ümerâ-i mu>tebere-i küffârdan
biriniñ sefer-i saqara müsâferetini, tüfengci-başları olan mel>ûnıñ zâviye-i hâviyeye2
mücâveretini ve sâyir küffâr-ı żalâlet-tebârıñ envâ>-ı müżâyaqa u xasâretlerini xaber
virdi.
Ahâlî-i İslâm câ-be-câ (75b) ţaşrada ţopraqdan qulleler binâ idüb, üzerlerine tüfeng-
endâzlar çıqub, wiśâr bedenlerinden küffâr-ı xâk-sârı men> etdiler. Ehl-i İslâm-ı bî-bâk
xandeqler içine girür oldılar. Dîvârlarını külüngler ve qazmalar ile qazmağa
başlamışlardı. Mâh-ı mesfûrıñ on beşinci güni daxı ceng-i >aźîm olub, Ayas Paşa
qolından nıśfu’ l-leylde bir laqma âteş virilüb, nâr-ı wacer-ğıda u seng-ţu>me dîvâr-ı
wiśârı loqma loqma eyleyüb, eczâ-yı bünyânı hebâ&-i menŝûr eyledi. On altıncı güni
Awmed Paşa qolında wiśâr-ı beççeniñ aşağası qazılub, dîvâr mu>allaq olmışdı. Üzerine
gemi belmârları bağlayub, iki biñ miqdârı ğâzîler urğanlar ile dîvâra zûr eyleyüb3, gül-
bâng u4 tekbîr ile çeküb, xayli yerleri zîr ü zeber qıldılar. Wiśârîçeye5 İslâm bayraqları
çıqarub, wiśâra muttaśıl olan qullelerden bir qulle-i kûh-kelle[y]i żarb-ı dest fetw
eylediler.
Yigirmi birinci güni daxı düstûr-ı şâh-ı manśûr, vezîr-i rûşen-żamîr ü Âśaf-şu>ûr mûmâ-
ileyh Pir Muwammed Paşa qolında olan wiśârîçeye6 daxı mübârizân-ı peleng-rezm ü
ejder-cûş, bahâdırân-ı bebr-çehre ü ğazanfer-xurûş hücûm idüb, dimâ-ı küffârı tîğ u7
şimşîr ile sebîl 8, seyl 9-i xûn-âbe-i a>dâyı Mıśır-ı >ademde mânend-i Nil idüb, kefere-i
fecere-i >alîl güyâ aśwâb-ı fîl idi ki, ğâzîleriñ tüfeng-i siccîl-dehenleri 10 mürğân-ı ebâbîl
gibi keŝîr ü qalîl ne varsa anları maqtûl ü qatîl eylediler. Wiśârîçeniñ11 bir miqdârı eyâdî-
i fetw-mübâdî-i ğuzâtda mażbûţ oldı. Yevm-i mezbûrda zümre-i zûr-âverân-ı berq-nişân,
fırqa-i mübârizân-ı düşmen-sitân u nâr-efşân12dan yeñiçeriler ağası müşârün-ileyh Bâlî
Ağa ki, fâris-i meydân-dilâverî, wâris-i eyvân-ı mübârezet ü śaff-derî, şîr-i bîşe-i-heycâ,
bebr-i demân-ı veğâ, hizebr-i >arśa-i ceng, neheng-i yemm-i qıtâl, ğazanfer-fer-i ıqlîm-i
neng, ejder-i lücce-i cidâldir, mâder-i eyyâm aña mânend bir ferzend-i ercmend vücûda
getürmekden >aqîm, mizâc-ı rûzgâr13 anuñ gibi bir žât-ı >adîmü’ l-miŝâl temâşâsından
saqîm, zihni âyine-i mücellâ14 ki, śuver-i murâdât u âmâl anda manźûr, ţab>ı mir’ ât-ı
muśaffâ ki, müşâheddir15 anda çehre-i umûr, kemâlât-ı insânî žâtında mükemmel
ma>lûm-ı >ulûm-ı >âlem-ârâsıdır. Mücmel ü mufaśśal, şecâ>at u şehâmet kemâlâtına ŝânî

1
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
2
Hk: siccîne
3
A Hk: idüb
4
A F Hk Hs K: - ve
5
A: wiśâr-ı peççe, Hk K: wiśâr-ı beççe
6
A: wiśâr-ı peççe, Hk K: wiśâr-ı beççe, F: wiśârîçe
7
F Hs K Ü: - ve
8
F Hk Hs K: seyl
9
A F Hk Hs K: - seyl
10
Hk: dehenlerini
11
A Hk K: wiśâr-ı beççe, Hs: wiśâr-ı peççe
12
A Hk: feşân
13
K: rûzgârı
14
K: mücellâdan
15
F Hs: müşâhededir
131

ü ŝâliŝ, umûr-ı cihâdda vufûr-ı iqdâmı źuhûr-ı >acâyibe bâdî ü bâiŝ, (76a) vâqi> olan
muwârebelerde dilâverligi, śufûf-ı qıtâl ü cidâlde ferzâneligi ve erligi âftâb-ı >âlem-
tâbdan rûşen olmışdı. Küffâr-ı dûzax-medâr ile eŝnâ-i gîrûdârda mecrûw oldı.
Mâh-ı ži’ l-qa>deniñ yigirmi dördinci güni daxı Muśţafa Paşa qolında axşam vaqti idi,
küffâr-ı liyâm ile muwârebe-i fetw-encâm vâqi>olub, cüyûş-ı [sürûş]-cem>-i müslimîn ile
gürûh-ı mekrûh-ı müşrikîn qarışub, dîg-i ceng ğaleyân u cûşda oldı. [Âyine]-i kulûb-ı
sipâh-ı Xudâ-penâhda çehre-i fütûw müşâhede olınub, küffârı maţrûw eylediler. Wizb-i
dîn cumhûr-ı münâfıqîne ğâlib ü manśur olub, âŝâr-ı küfr ü1 żalâl fi’l-cümle ol gûşeden
dûr u mehcûr oldı.
Yigirmi altıncı güni daxı tekrâr mübârizân-ı źafer-girdâr, bahâdırân-ı fevz-âŝâr fırqa-i
füccâr ve qavm-i nâr ile ceng ü peygârlar eylediler. Meydân-ı gîrûdâr xûn-ı küffâr-ı nâ-
bekâr ile lâle-zâra dönüb, >arśa-i ceng ü qıtâl lâşe-i erbâb-ı żalâl ile mâl-â-mâl, wiśâr
vâdîleri düşmen qanı ile seyl ü2 cûlar olub, yalman-ı şimşîr dimâ&-ı ehl-i sa>îrden sürx-rû
idi. Ţulû>-ı nehârdan ğurûb-ı şems-i tâb-dâra degin muttaśıl ceng olub, nûr-ı xûrşîd
kenâr-ı çarxdan nâ-bedîd olmışdı. Mübârizân-ı fetw-âheng bî-ârâm u direng cihâdı terk
etmeyüb, târîk-i leyl ve źalâm-ı şebde şa>şa>a-i şimşîr-i źafer-te&ŝîr ol cem>a şem>
olmışdı. Şu>le-i nâr-ı fetîl-i tüfeng ehl-i cenge delîl olmağla küffâr-ı želîl her gûşede
düşüb qatîl olurlardı. Gece ile >alâ-vechi’ t-te>âqub yüriyişler olub, śabâw olınca qıtâl idi.
Nûr-ı âftâb-ı >âlem-tâbla śafwa-i gîtî münevver olduğı gibi ważret-i pâdişâh-ı pîrûz3-rûz u
źafer-fîrûz4ıñ ţâli>-i sa>âdet-meţâli>i burc-ı źaferden ţâli>, lem>a-i żiyâ-baxş5-ı xûrşîd-i
devlet-i behcet-xâtimetleri ufq-ı murâddan diraxşân u lâmi> olub, >inâyet-i bî-nihâyet-i
Melik-i sübbûw ile >azze žikruhû6 wiśâr-ı beççe7 bi’ l-külliyye meftûwoldı.
Awmed Paşa qolında daxı mâh-ı mesfûrıñ yigirmi yedinci 8 güni aśl wiśâr dîvârınıñ
yeryüzine qarîb olan yerleri külüng ile kesilüb, dîvâr yuqaruda mu>allak qalmış idi.
Gece ile ol kesilen yerlere âteş qonılub, dîvâr-ı wiśâr xarq9 olındı.
Yigirmi sekizinci güni uğraş-ı >aźîm olub, nâr-ı ceng fürûzân, âteş-i warb bâriqa-i cihân-
sûz gibi pür-leme>ân idi. (76b) Mübârizleriñ tek ü pûyı, mücâhidleriñ hây u hûyı ile
>arśa-i >âlem âşûb u ğavğa idi. Bâzâr-ı heycâ germ, ol warâretden wadîdler mânend-i
mûm10-ı nerm idi. Cânibeynden dûd-ı tüfeng cemâl-i cihâna sewâb-ı niqâb çeküb, >arśa-i
rûşenâ târîk ü teng olmışdı. İki cânibden peykân-ı tîr-i xadeng11-i neheng-dehân ü merg-
te&ŝîr perde-i hevâyı mânend-i kef-gîr idüb, gediklere12 mürğân-ı ulî ecniwa mânendi
perrân olub, her biri bir bedende13 qarâr idicek ţâyir-i rûw maqâmından uçub, firâr
iderdi. Yalman-ı tîğ ve dendâne-i şimşîr xûn-ı âdemî-zâd ile sîr-âb olub, başla ten

1
F Hs K Ü: - ve
2
A: - ve
3
K: bîrûz
4
A F Hk Hs K: fürûz
5
F: pâd
6
Şânı yüce olsun.
7
A: peççe
8
F Hs K Ü: birinci
9
A F Hk Hs K: warq
10
A Hk: + gibi
11
Ü: peykân u xadeng-i tîr
12
A F Hk Hs K: + gürûh, - gediklere
13
F: yerinde
132

arasında wicâb olan riqâbı kesmege şitâb iderdi. Meçler, xancerler, sinânlar lisânlar
uzadub, mawbes-i ebdânda mawbûs olan revânı zindândan xalâś içün ŝuqbeler açub,
nuqûd-ı cânı kîse-i nüfûsdan dökerlerdi. Şeş-perler, gürz-i elbürz-rîzler gürbüz1
bahâdırlar destlerinde wâżır olub, kelle-i a>dâyı şikest, farq-ı tüvânâ-yı düşmeni ayağa
düşürib, pest iderlerdi.
Mâh-ı mübârek ži’ l-wicceti’ l-warâm2ıñ ikinci güni mawrûse-i Mıśır câniblerinden bir3
qayıq gelüb, vâlî-i Kâhire Xayr Beg’ üñ silsile-i a>mârı münqaţı>, binâ-yı vücûdı tünd-
bâd-ı qahr-ı İlâhî birle münqali>4 olub, dârü’ l-qarâra irtiwâli 5 xaberin getürdiler.6 Üçinci
güni Dîvân-ı hümâyûn olub, müdebbirân-ı umûr-ı salţanat, düstûrân-ı Âśaf-menzilet
ważret-i pâdişâh-ı İskender-xaślet ü Süleymân-menqabetiñ pâye-i serîr-i bülend-
rif>atlerine >arż etdiklerinde diyâr-ı celîlü’ l-i>tibâr Mıśır’ ın intiźâmı cümle-i vâcibâtdan
olduğına binâen vüzerâdan birisi ol cânibe gönderilmek enseb ü evlâ görildügi eclden
fermân-ı gîtî-sitânî muqteżâsınca ol xižmete müşârün-ileyh Muśţafa Paşa ta>yîn olınub,
bir miqdâr tüfengci yeñiçeri ile fıraq-ı wuddâm-ı >atebe-i sipihr-ihtişâm qoşılub, on qıţ>a
qadırğa ile paşa-yı mûmâ-ileyh Mıśır’ a >azîmet idüb, mâh-ı mesfûrıñ yedinci güni
müteveccih oldılar. Anaţolı beglerbegisi Qâsım Paşa anlaruñ gedügine varub, qal>a
umûrına meşğûl oldılar. Avân-ı bahâr ve hengâm-ı rebî>münqażî olub, hevâya tağayyür
ü intiqâl gelmekle ebr ü sewâb giryân, çeşme-i xûrşîd mestûr u pinhân olmağa başladı.
Şeb ü rûz bârânlar yağub, seyller źuhûr eyledi.
Mâh-ı mesfûrıñ ţokuzıncı güni daxı warb-i >aźîm olub, ğazîler wiśâra (77a) zünbûrlar7
gibi üşüb, ţaş u ţopraq eşerlerdi. Dîvârlar mütezelzil olub yıqılmaqda, içerüsinden
küffâr-ı xâk-sâr yıqılan gedikleri muttaśıl yapmaqda idi. Fırqa-i İslâm ile küffâr-ı liyâm
arasında cüzvî perde olub, qılıc, bıcaq ile dürtişür8 olmışlardı9. >Alâ-vechi’ l-istimrâr
ceng ü peygâr mümtedd idi.
Onıncı güni daxı Anaţolı >askeri Awmed Paşa qolına varub, ţopraq çekmege imeci
eylediler. Küffâr-ı żalâlet-âŝâr ol mawallde bir śarp10 u śa>b meters11 eylemişdi. Berüden
müslümânlar, içerüden kâfirler rû-be-rû olub, qıtâl-i şedîd oldı. Bâd-ı śarśar-ı fenâ >ömr
nihâlleriniñ berg ü bârını târâc u târ-mâr idüb, gül-zâr-ı wayâtı pejmürde iderdi 12.
Ţarâvet-i bâğ-ı zindegânî, behcet-i şâx-sâr-ı kâm-rânî faśl-ı xazâna mütebeddil olub, her
ţaraf enîn ü vâveylâ, her gûşe pür-şîven ü âşûb u ğavğaydı. Sürûr u ferah yerine mâtem
ü terâw yüz göstermişdi. Ğâzîler ol metersi yıqub, küffârı münhezim qıldılar.

1
Hk: - gürbüz
2
K: - warâm
3
A F Hk Hs K: - bir
4
K: münqaţı>
5
K: irtiwâl
6
“ Mežkûr ayıñ on beşinde melikü’l-ümerâ-yı mülk-i Mıśr Xayr Bây… bedr-i qadri selx oldı.”, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 67a.
Kemal Paşa-zâde’nin verdiği 15 Zi’l-kade tarihi Hayr Bey’in ölüm tarihi olabilir. Bu durumda Celâl-
zâde’nin verdiği 2 Zi’l-hicce tarihi de haberin Rodos’a ulaşma tarihidir.
7
F Hs K: zünbûr
8
Hs: dürtişürler
9
K: - olmışlardı
10
F Hs: żarp
11
A Hk: + peydâ
12
F Hs K: etdi
133

On [bir]inci güni dîvân olub, cezîre-i Rodos’ da qışlamaq tedbîri olub, Ferhâd Paşa’ ya
der-gâh-ı mu>allâya gelmek emr olındı. Mehâbet-i >asker-i źafer-rehberden qulûb-ı
küffâr-ı saqar-maqarra xaşyet ü dehşet müstevlî olmağın kefere-i fecere ümerâsından
birisi iţâ>at śûretin göstermegin melâ>în-i sâyire mezbûrı ţutub, seyf-i wayf ile qatl idüb,
dört pâre qılub, her gedikde bir pâresin getürüb, śalb eylediler.
Ğurre-i muwarremü’ l-warâm1 daxı irişüb, ikinci güni ţulû>-ı âftâb-ı cihân-tâbdan zemân-ı
ğurûba varınca warb ü qıtâl oldı. Mâh-ı muwarremiñ yedinci güni merwûm Pir
Muwammed Paşa qolında vâqi> olan Mesîw Paşa qullesine ve yanında bir qulleye daxı
mübârizîniñ hücûmı vâqi>olub, nâyire-i warb fürûzân, âteş-i ceng sûzân oldı. Küffârıñ
âftâb-ı devletleri küsûfa yüz ţutub, şimşîr ü süyûf śafflar bağladı. Cünd-i İslâm zırh-pûş
olub, her dilâver ejder-i heft-ser mânendi meydânda xurûş eyledi. Ğâzîler tevaqquf u
ârâm etmeyüb, qullere qoyılub, tîğ-i bî-dirîğla küffârı helâk idüb, zümre-i nâ-pâkıñ
cânlarına zehr-i şimşîr içürib, başlarına xâk qoydılar. Cihâd-ı >aźîm olub, Waqq celle
žikruhû2nıñ >inâyeti ile iki qulle-i kûh-kelle ol gün fetw olındı.
Mâh-ı mesfûrıñ onıncı güninde daxı Awmed Paşa qolında qıtâl-i firâvân olub, xûn-ı
âdemî- (77b) zâd ile yeryüzi lâle-gûn u rengîn, lâşe-i küffâr-ı cehennem-mekîn ile wiśâr
yıquqları püşte-âyîn idi. Peykân u3 rimâw dekâkîn-i rezme geçüb, sîne-i a>dâda cerrâw,
ciger-rîz ü dil-âvîz tîrler, revân-âşâm u rûw-engîz sehmler cân u ten şehrlerinde seyyâw
idi. Rezm-gâh-ı ecel-tebâh güyâ bozılmış bâğ idi ki, düşmen kelleleri hinduvâneler,
kedûler, ya bir çâr-sû-yı xarâb ve bâzâr-ı cân-şitâb idi ki, başlar, tenler qırılmış xumlar,
śınmış sebûlara beñzerdi. Tîğler, şimşîrler, nîzeler, sinânlar deryûzeye girmiş4 cerrârlar,
ya kîse-berler, yan-kesici ţarrârlar5 idi. Gürûh-ı mekrûh-ı kibrân mezâri>-i âmâl-i ehl-i
cihâda üşmiş çekirgeler idi. Tüfeng dâneleri śığırcıq quşları gibi hevâ-yı fenâdan
melâ>in6 qırub, dökerlerdi.
Bu7 cânibden mübârizân-ı deryâ daxı gemiler ile hücûm idüb, śafwa-i bawr ve hâmûn-ı
yemm merâkib-i kevâkib-waşem birle pür olmışdı. Ejder-eşkâl ü wacer-nevâl ţoplara âteş
virilüb, zehr-efşân olduqlarınca ţop ţaşları büyût-ı şehri xarâb u vîrân, cüdrân u
dîvârlarını hedm8 ü tâlân etmekle içerüde mawbûs olan küffâr-ı maxžûli kendü esbâb-ı
xâneleri maqhûr u maqtûl iderdi. Rûz-ı mezbûrda dûzaxîlere >ažâb-ı elîm ve >iqâb-ı
delim oldı. Eŝnâ-i ceng ü warbde qaţarât-ı emţâr-ı âsmânî daxı nâzil olub, awvâl-i
şühedâya siqâ-yı ebr-i müşgini pür-âb idüb, dîde-i sewâb gözyaşını seylâb eyledi. Ol gün
mübârizân-ı dîn-i mübînden9 be-nâm kimesneler şehîd olub, riyâż-ı behişt-i berînde
celîs-i zümre-i wûr10, wıyâż-ı rawmet-i Rawman u Kerîm’ de ğarîq-i wavż-ı nûr oldılar.
Rawmetu’ llâhi >aleyhim ecma>în11.

1
“Muwarremü’ l-warâm” ibaresinin altına kırmızı mürekkeple 939 tarihi yazılmış.
2
İsmi yüce olsun.
3
F Hs K Ü: - ve
4
A Hk: çıqmış
5
A Hk: ţarrâr
6
A Hk: melâ>îni
7
A Hk: bir
8
A Hk: münhedim
9
A Hk: + xayli
10
Hk: wûrla
11
Allah’ın rahmeti onların hepsinin üzerine olsun.
134

Muwarremü’ l-warâmıñ on ikinci güni qal>adan bir kâfir >Arab1 qaçub, küffâr-ı xâk-sârıñ
żîq-i wâllerini wikâyet, farţ-ı żarûretlerini rivâyet eyledi. Melâ>în-i xâsirîn kâr-zâr-ı
wiśârdan ferâğ gösterüb, iç qal>aya firâr eylediler. Mâh-ı mesfûrıñ on altıncı gecesi daxı
rezm ü ceng olub, cehennemîlerden mübâlağa eşxâś-ı saqar-nedîm, mübârizân-ı dîn-i
qavîm elinde ţoprağa düşüb, türâb u remîm oldılar.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi birinci 2 güni küffâr-ı xâk-sâr kemâl-i ıżţırârlarından niyâz idüb,
der-gâh-ı murâd-baxş-ı pâdişâh-ı >alem-penâhdan istîmân eylediler. Bâr-gâh-ı a>lâya >arż
olıncak (78a) ważret-i xudâvendigâr-ı >aţıfet-şi>ârıñ xâţır-ı >âţır-ı deryâ-maqâţırları >afv-ı
cerâyim-i erbâb-ı günâh bâbında merâwim ü şefaqate mâyil, ţabî>at-ı re&fet-menqabetleri
müsâmawa-i erbâb-ı seyyiât ü zellât xuśûśında >umûm-ı merwameti şâmil olmağın
niyâzları qarîn-i qabûl-i kişver-sitânî vâqi>olub, kelâm-ı wikmet-peyâm-ı Murtażavî ižâ
qadarte >alâ->aduvvike fec>ali’ l-afve şükran li’ l-qudreti 3 muqteżâsınca emân iwsân olındı.
Qal>a qapudânı ile filar4-başı olan iki nâm-dâr tâc-dârları wiśârdan çıqub, xuddâm-ı
>atebe-i źafer-maqâmdan daxı zağarcı-başı ile ba>żı kimesneler içerüye gönderilüb,
pâdişâh-ı nuśret-maqrûnıñ vufûr-ı re&fetlerin i>lâm eylediler. Awvâl-i warbe sükûn gelüb,
mizâc-ı rûzgâr ğavğa-yı veğâdan maśûn oldı. Lâkin merwûm Pir Muwammed Paşa
gedüginden bir kâfir qaçub gelüb, “ Küffâr-ı xâk-sârıñ ţaleb-i emânı waqîqat degildir,
belki wîle ü xud>adır. Kâfiristândan meded ü mu>âvenet içün yardım gelür, deyü istimâ>
etdiler. Ol sebebden ceng ü warbi te&xîre qaśd iderler” deyü xaber virdi. Fi’ l-vâqi>
melâ>îniñ ol vechle wîleleri muwaqqaq olub, mâh-ı mesfûrıñ yigirmi beşinci güni
geçdükden5 śoñra6 nıśfu’ l-leylde küffâr-ı nâr-qarârıñ birqac pâre gemileri >afârît-i saqar-
mekân, kilâb-ı dûzaw-âşiyân ile meşwûn u memlû quvvet-i rûzgârla limana gelüb,
qal>aya duxûl etmiş.7 Melâ>în-i sâbıqîn fecere-i lâwikîne “ Biz bu zemâna gelince Türk
ile muqâbele idüb, şimdi zebûn oldıq. Mecâlimiz diger-gûndır. Qal>anıñ wiśârîçesiñ8
alub, dîvârların yıqub, şehre duxûl eylediler. Mu>âvenet idüb, wiśârîçeyi 9 alıvirüñ” deyü
tażarru> eylemişler. Aña binâen zümre-i fâsıqîn wiśârîçede10 qonılan muwâfıźîn-i
müslimîn üzerlerine nâ-gâh hücûm eylemişler. Ehl-i İslâm âgâh olub, tekrâr ceng ü
warbe âğâz olınub, velvele-i qıyâmet-śadmeden gûş-i cihâna śamem gelüb, śadâ-yı nefîr
ve âvâ-yı dâr u gîrden >âlem pür-zemzeme olmışdı. Mübârizler şîr-i ğażûb olub, her
ţarafdan küffâra qoyıldılar. Bâzâr-ı warb kemâ-kân germ olub, sevret-i âftâb-ı cengden
wadîdler nerm olmağın yalman-ı süyûf u sikkîn lüwûm-ı erbâb-ı sa>îr kesmekden
mânend-i (78b) dendâne-i sîn olmışdı. Ğâzîler qaśśâb-vâr reme-i aśwâb-ı >ažâb içine
girüb, xanâzîr-i âteş-serîriñ11, xûkân-ı cehennem-mekânıñ kelle-i bî-sâmânlarını xurd
iderlerdi. Bezm-i rezmde cevelân iden erbâb-ı nîrân ki, nâr-ı ceng ile teşne ü >aţşân12 idi.

1
Hk: - >Arab
2
A Hk: yedinci
3
Düşmanına galip geldiğinde kudretinin şükrü olarak affet.
4
Hk: qilâr
5
A F Hk Hs K: geçdügi
6
A Hk: + gece, F Hs K: + güni, - śoñra
7
“ Ol eŝnâda küffâr-ı bed-nihâda imdâd u incâd içün merd-i neberdile meşwûn bir qalyon axşamdan śoñra
geldi, źalâm-ı şâmda limana girdi.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 76b.
8
A Hs: wiśâr-ı peççesin, Hk K: wiśâr-ı beççesin
9
A Hs: wiśâr-ı peççeyi, Hk K: wiśâr-ı beççeyi
10
A Hs: wiśâr-ı peççede, Hk K: wiśâr-ı beççede
11
A F Hk Hs K: serîri, A Hk: + qırub
12
A F Hk Hs K: >aţşânlar
135

Ecel sâqîleri câm-ı zaqqûm ile şarâb-ı wamîm śunub, mest ü medhûş iderlerdi. Bir
vechle âşûb oldı ki, sâbıqda olan veğâ u warb buña nisbet bâzîce ü la>ûb idi. Eŝnâ-i
cengde ţâyife-i şirk-maźâhirden iki diri kâfir ţutılmışdı. Mübârizîn-i dîniñ şevket ü
şehâmetlerini görüb, maxžûllere taqrîr etmekicün iki ellerin ve qulaqların ve burunların
kesüb, içerüye śalıvirdiler.
Dilâverân-ı İslâm’ ıñ ârâm u qarârları qalmayub, viśâl-i >arûs-ı fetwi ehemm bilmişlerdi.
Nehârı leyle, leyli nehâra żamm idüb, esvâq-ı şehre duxûl qaśdın iderlerdi. Mâh-ı
mesfûrıñ yigirmi sekizinci gecesi daxı ceng-i şedîd olub, ehl-i İslâm’ a şeb-i târ şu>le-i
şimşîr-i tâb-dâr, şa>şa>a-i tüfeng-i şihâb-âŝâr ile rûz-ı rûşen görinürdi. Leyl-i źafer-žeyli
erbâb-ı veyle ţavîl idüb, ol gece bî-nihâye melâ>îni küşte ü qatîl eylediler. ¡ abâw olınca
qıtâl-i >aźîm olub, ol gün daxı bâzâr-ı neberd germ-â-germ ţurub, metâ>-ı cânı dellâl-ı
ecel mezâd iderdi. Kîse ü enbân-ı bedenden nuqûd-ı revân xâke düşüb, râygân idi.
Küffârıñ âftâb-ı devlet ü quvvetleri zevâle irişüb, zemân-ı >aśr idi, dilâverân-ı qal>a-
sitân-ı >Oŝmânî’ den emân çağırub, feryâd u fiğânlar eylediler. Ğâzîler iltifât etmeyüb,
tüfengçiyân-ı düşmen-sûz, cengçiyân-ı pîrûz1-rûz muttaśıl >adû-yı dîni ţu>me-i şimşîr ve
loqma-i tîr iderlerdi. Qal>a wâkimi Miğal Mastori nâm bî-dîn İstanköy cezîresiniñ emîri
Sercivan nâm pelîdi elli miqdârı kâfir ile ţaşraya gönderüb, pâdişâh-ı nuśret-dest-gâhıñ
türâb-ı bâb-ı devlet-meâbından istid>â-yı emân eylemiş. Awvâli pâye-i serîr-i nuśret-
maśîrlerine >arż olındıqda cibillet-i re&fet-menqabetleri ve >âdet-i >âţıfet- xâśśiyyetleri
muqteżâsınca cerîde-i cerâyime2 raqam-ı >afv ü >aţa merqûm olub, emân-ı hümâyûn
iwsân eylediler. Ğurre-i (79a) şehr-i śaferü’ l-muźafferde3 Dîvân-ı >âlî-şân olub, a>yân-ı
Rodos’ dan be-nâm kâfirleri gelüb, iţâ>at u inqıyâd eylediler. Xila>-ı hümâyûn ile ser-
efrâz olub, >ahid-nâmeler buyurdılar.4
Ol rûz-ı źafer-fürûzda Ferhâd Paşayla bile olan cünd-i memâlik-güşâ cezîre-i Rodos’ a
geçüb, orduya mülâqî oldılar. Cüyûş-ı rezme destûr virilüb5, >asker-i manśûrla düşmen-i
maqhûr mâ-beyninde olan rüsûm-ı >adâvet ü vawşet bi’ l-külliyye dûr u mehcûr oldı.
Mezbûr Miğal 6 Mastor’ a7 tevâbi> u levâwıqıyla kâfiristâna gitmege icâzet virilüb,
limanlarında olan büyük qaraqaları8 daxı kendülere iwsân olındı.
Sevâlif-i ezmân ve sevâbıq-ı a>vâmdan wiśârda mawbûs olan erbâb-ı îmânı bend ü
zindândan âzâd ve selâsil ü ağlâl-i şidâd-ı küffâr-ı bed-nihâddan xalâś içün fermân-ı
>âlî-şân-ı xâqânî śudûr idüb, vardılar. Sâdât u >ulemâ ve meşâyix ü zühhâd u śulewâdan,
sâyir ţavâif ü milel-i müteferriqadan bî-nihâye müslümânları ki, riqâbları silsile-i >ažâb
ile muqayyed, pâyları ağlâl-i ehl-i żalâl ile mümehhed olmış idi, xalâś eylediler. Eyyâm-
ı nuwûset-encâmları a>yâd-ı behcet-fercâma mütebeddil olub, ţâli>-i vârûnları devlet-i
hümâyûn-ı pâdişâh-ı źafer-maqrûnla hengâm-ı sa>âdete mütewavvil oldı. Cenâb-ı

1
K: bîrûz
2
A Hk: cerâyimine
3
Safer ayının birinci gününde zafer ile fethin yüzü süslendi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 80a.
4
“ Merâwim-i >aliyye-i pâdişâhî mezbûrlara şâmil-i wâl olub, mallarına ve nefslerine emân virilüb, žikr
olınan kefere ve qal>a-i Rodos keferesiniñ Rum śınıfı olub, re>âyâ olanları yirlerinde temkîn olınub, üçer
yıllıq xarâcları ve rüsûmları >afv olındı” , Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 54a.
Verilen ahid-nâmenin içeriği hakkında bkz. Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 78a.
5
F Hs K: virüb
6
F: Miqal
7
A Hk K: Mastori
8
A Hk K: qadırğaları
136

Waqq’ a celle ve >alâ1 mawâmid-i firâvân idüb, devâm-ı devlet-i ferxunde-âyât-ı pâdişâh-ı
sa>âdet-penâha du>âlar eylediler.
Mâh-ı mesfûrıñ beşinci güni müşârün-ileyh vezîr-i a>źam Pir Muwammed Paşa ile
Awmed Paşa qollu qolından wiśâr içine girüb, yeñiçeriler ağası daxi wiśâra duxûl
eylediler.
Mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ altıncı güni ki, yevmü’ l-xamîsdir, >inâyet-i bî-nihâyet-i
ważret-i Fettâw-ı žü’ l-minen teqaddeset âlâuhû2 refîq-i âmâl-i pâdişâh-ı fetw-nevâl vâqi>
olub, müežžinân-ı tevwîd-gûyân, bâng-künân-ı eşrefü’ l-edyân žikr olınan >Arab
qullesine çıqub, vaqt-i źuhr idi, maqâm-ı nâqûs mawall-i ežân-ı sa>âdet-me&nûs olub,
zemzeme-i nevbet-i Muwammedî ve gül-bâng-i şerâyi>-i Awmedî źuhûrı içün ežân
oqıdılar. Râyât-ı İslâm-ı sa>âdet-fercâmdan yeñiçeri alayınıñ >alem-i ser-efrâz u fetw-
ţırâzını qullesine naśb idüb, ţabl-ı xüsrevânî ve kûs-ı Süleymânî çalınub, nevbet-i
xüsrevânî3 urdılar.4 Ol şehr-i żalâlet-behre âyîn-i İslâm ile (79b) dârü’ s-selâm olub,
ebvâb-ı źafer-niśâbı güşâd bulub, >asâkir-i fevz-meâŝir derûn-ı şehre duxûl idüb, âvâze-i
Allah Allah ile5 eţrâf u eknâf-ı wiśâr mâl-â-mâl idi. Ne qadar kenâyis-i xasâyis ve
künişt-i żalâlet-sirişt var ise cünûd-ı İslâm girüb, evŝân u eŝnâmı ser-nigûn, âŝâr-ı küfr ü
żalâli diger-gûn eylediler. Vasaţ-ı şehrde Sencivan6 dimekle ma>rûf deyr-i >âlî-şân ve
kenîsâ-yı >aźîmü’ l-bünyân ki, ebniye-i sâmiyede ŝânîsi ma>dûm, >imârât-ı >âliyede miŝâli
nâ-ma>lûm, dûr u quśûrda bî-quśûr, naźîri mektûm idi, dilâverân-ı Rum ol deyr-i
>acîbü’ s-seyri fi’ l-wâl rüsûm-ı küfrden taţhîr idüb, âŝâr-ı żalâli tağyîr eyleyüb, her
gûşesinde namâzlar qılub, cenâb-ı Fettâw-ı mücîbü’ l-münâcâta niyâzlar eylediler.
Miwrâblar vaż>idüb7 ve qırâat-ı [Kur’ ân-ı] >aźîm8 içün kürsîler yapub, waśîrler döşeyüb,
câmi>-i kebîr etdiler.9
Ol güniñ ertesi ki, rûz-ı cum>adır. Dîvân-ı hümâyûn olub, cümle-i erkân-ı >atebe-i sâmî-
mekân, kâffe-i ümerâ-i südde-i devlet-nişân, >âmme-i >asâkir-i İslâm-ı naśr10-encâm
cem> olub, ważret-i pâdişâh-ı źafer-naśîb ü fetw-niśâb, xudâvendigâr-ı >âlem-medâr u
>âlî- cenâb, xân-ı gîtî-güşâ11, xâqân-ı kâm-yâb, şehriyâr-ı dîn-perver ü ğazâ-iktisâb,
büzürg-vâr-ı şer>-maźhar12 u cihâd-intisâb, mefxâr-ı >Oŝmâniyân, sulţân-ı >Arab ve >Iraq
ve >Acem, bürhân-ı ğarb ve Rum ve xâdimü’ l-xarem, źıll-i Xudâ, mâlikü’ r-riqâbıñ
1
Yüceliği artsın.
2
İhsanları mukaddes olsun.
3
Hk: - ve kûs-ı Süleymânî çalınub, nevbet-i xüsrevânî
4
Teslim şartları için bkz. Uzunçarşılı, II, s. 315
5
F: + cümle
6
Sencivan içinde olduğu için Rodos Firenklerin “wâcet-xânesi” imiş. Hıristiyanların inanışına göre bir
kimse isyan edip günahkar olursa Sencivan’ı ziyaret edip, önünde yalvarırsa günahı affedilirmiş, Lütfi
Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 311.
7
Hk: eylediler
8
A Hk: qadîm
9
“ Müddet-i medîdeden berü mežkûr qal>ada mawbûs olan müslümânlar daxı qayd-ı isârdan xalâś
bulub… ve ţuruq-ı biwârdan xâr-ı fitne ref>olub gidüb, Waremeyn-i şerîfeyniñ ve arâżî-i muqaddese ve
diyâr-ı >Arab’ ıñ yolı açılub, tüccâr u züvvâr melâ>în-i mezbûreniñ ıżrârından emîn olub”, Bostan Çelebi,
Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 53a-53b.
Rodos’da beş-altı bin civarında erkek ve kadın esir bulunuyordu. Padişahın dünyayı zapteden kılıcı ile
esaret zincirinden kurtuldular, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 81a-81b.
10
A Hk: nuśret
11
Hk: güşây
12
F K: muţahhar
137

xullidet xilâfetuhû1 enâmil-i kerîmelerin taqbîl idüb, fetw-i cemîl içün mübârek-bâd
etdiler. Kûs-ı xüsrevânî çalınub, ţabl-xâne-i gîtî-sitânî urılub, şenlikler ve şâdîliqler oldı.
Qulûb-ı ehl-i >âlem xandân u mesrûr, kâffe-i kâyinât şâd-mân u pür-wubûr oldılar.
Ferhâd Paşa daxı taqbîl-i eyâdî-i sa>âdet-mübâdî ile müşerref oldı. Mezbûr Miğal
Mastori ve sâyir ümerâ ve2 a>yân-ı Rodos dest-bûs-ı pâdişâh-ı źafer-me&nûs ile
müstes>ad olub, evânî-i sîmîn3 ü zerrîn ve teberrükât u emti>a-i güzînden envâ>u ecnâs-ı
bî-wisâb u bî-qıyâs hedâyâ u pîş-keşler niŝâr eylediler.
Fetw-i ğârib >aqabince hengâm-ı şitâ qarîb olub, wadden efzûn, oransuz bârânlar wattâ ol
gün zemân-ı źuhr idi, kerre-i zemherîrde (80a) qaţarât-ı emţâra incimâd gelüb, iştidâd
üzre ziyâde ţolular yağdı.4 >Asâkir-i nuśret-meâŝire destûr virilmege tedbîr olınub,
pâdişâh-ı źafer-dest-gâh içün menâzil-i sa>âdet-delâyil tawrîr olındı.
Bu eŝnâda kâfiristân ţaraflarından wiśâra mu>âvenet içün esbâb-ı qıtâl, ebţâl-i ricâl-i
küffâr-ı hezîmet-mecâl ile mâl-â-mâl iki qıţ>a ebr-bâd-bân, şihâb-rîsmân gemiler gelür
iken bahâdırân-ı süfün-süvâr, dilîrân5-ı deryâ-güzâr ţutub, giriftâr eylemişler. Żamîme-i
fetw-i cedîd oldı.
Mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ onıncı güni ważret-i pâdişâh-ı Rodos-sitân u kâfir-şiken,
şehen-şâh-ı dûr-zemân u cihâd-fenn, xudâvendigâr-ı ğazâ-kâr u nuśret-yâr, şehriyâr-ı
dîn-medâr (u) İslâm-şi>âr xullidet xilâfetuhû6 bir xink-i devlet-rikâb u nuśret-licâm, bâd-
pây-ı źafer->inân u devlet-fercâma süvâr olub, şevket ü mehâbet-i śâwib-qırânî, kemâl-i
>izz ü rif>at u cihân-bânî üzre sa>âdet ü iqbâl-i ferxunde-fâl ile wiśâr-ı meftûwa girüb,
>arż-ı cemâl eylediler. Eţrâf u eknâf-ı qal>ayı ve liman-ı bawri ve zencîr-i kebîri ve
mendirek ve >Arab qulleleri 7, sâyir mevâżı>-ı >acîbe ve mawall-i ğarîbeyi seyr ü temâşâ
eylediler. Mawrûse-i Rodos’ a sancaq-begi ve qâżî ve wiśâr-ı gerdûn-medârına dizdâr u
muwâfıźîn8 tedârük olınmaq ve vîrân olan yerleri ta>mîr etdirilmek emr olındı.9
Cezîre-i Rodos’ da olan qılâ>-ı çarx-ittisâ>dan qal>a-i Taxtalu ki, wıśn-ı vâfirü’ l-burûc ve
wiśâr-ı mümteni>ü’ l->urûc olub, meşhûr u be-nâm qal>a-i sipihr-ihtişâm idi. Ahâlîsine
awvâl-i Rodos mûcib-i >ibret olmağın sükkânı istîlâ-yı xavf ü dehşetden istîmân idüb,
qal>anıñ miftâwların getürüb, xarâca iltizâm eylediler.10 Rodos’ a tâbi> olan cezâyirden
cezîre-i İstanköy müstaqill ü11 vâsi>ü ma>mûr cezîre olub, qal>ası sûr-ı felek-qıyâs, esâs-

1
Hilafeti dâim olsun.
2
F: - ve
3
Ü: Β╨
4
“ Mevsim-i zemherîr ve sevret-i şitâ olmağın deryâ u >ummân ziyâde temevvüc ü heyecânda olub, cezîre-
i Midillü ve Saqız cânibinde ba>żı gemiler helâk olmışdı”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v.
55b.
5
A: dilîr
6
Hilafeti dâim olsun.
7
A Hk: qullelerini
8
A Hk: müstawfaźîn
9
“ Rodos qal>asınıñ münhedim olan yirleriniñ ta>mîr olınması ve xandeqleriniñ ayırtlanması ol vaqt
Anaţolı beglerbegisi olan miqdâm-ı ümerâ Qâsım Paşa’ nıñ >uhdesine emr olınub, wükm-i cihân-muţâ>ile
memâlik-i mawrûseden bennâ u neccâr u ırğad ixrâc olınub ve nevbetlü yayalar sürilüb, gec ü seng ve
sâyir esbâb-ı ta>mîr ve âlât-ı binâ ve mühimmât-ı bennâ wâżır u müheyyâ oldıqda ta>mîrine mübâşeret
olınub”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 54b.
10
Tahtalu isimli kaleden başka iki kale daha ki , biri Şeytan Hisarı adı ile meşhur olmuşdu, diğeri de
Lindos adıyla anılırdı, ikisi de fethedildi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 80b.
11
F Hs K Ü: - ve
138

ı burûcı semek1-temâs idi. Tevâbi> u levâwıkı ile meftûw u musaxxar olub, Bodrum
dimekle meşhûr wiśâr-ı mümteni>ü’ l-mürûr daxı meftûw olub, bî-wadd ü bî-gerân2
cezîreler, qal>alar müsellem-i südde-i gerdûn-süllem oldı.
Mâh-ı źafer-intibâhıñ on ikinci güni otaq-ı nuśret-vifâq Marmaros iskelesine nüzûl idüb,
irtesi Dîvân-ı hümâyûn olub, Miğal Mastori icâzet elin öpüb, xizâne-i >âmireye bî-
nihâye (80b) altun sebîkelerini 3 pîş-keş çeküb, ol gece nıśfu’ l-leylde icâzet virilen
küffâr-ı xâk-sâr ile çıqub, kâfiristâna revâne oldı. Ol güniñ ertesi ki, rûz-ı cum>a ve
>îdü’ l-mü&minîndir, mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ on dördi, erba>îniñ yigirmi ikinci güni idi,
ważret-i şehriyâr-ı cezâyir-şikâr, pâdişâh-ı taxt-nişîn ü baxt-yâr, xıdîv-i fetw-nedîm ü
źafer-şi>âr, śâwib-qırân, eqâlîm-sitân, kâm-kâr, xalleda’ llâhu mülkehû ilâ-yevmi’ l-qarâr4
cumhûr-ı vüzerâ-i śaff-ârâ, kâffe-i ümerâ ve a>yân, >asâkir-i źafer-intimâ, >âmme-i
ecnâd-ı fetw-mu>tâd ile câmi>-i cedîd Sencivan’ a iqâmet-i śalât-ı cum>a içün cem>olub,
nâqûs-gâh-ı küffâr-ı dîn-tebâh menzile5-i kelime-i ţayyibe-i lâ ilâhe illa’ llâh olub,
müežžinân-ı şâh-ı dîn ki, şâhidîn-i vawdâniyyet-i Rabbü’ l->âlemîn durırlar, deyriñ bâm-ı
evc-âşiyânına çıqub, ta>źîm ü temcîd6 ile zemzeme-i tevwîdi >arśa-i xâkden mesâmi>-i
müsebbiwân-ı eflâke, bel gûş-i sürûş-ı kerrûbiyân ve münzeviyân-ı zevâyâ-yı >arş-ı pâke
irişdirdiler. Mevâżı>-ı eśnâm u evŝân mesâcid-i ehl-i îmân olub, ol câmi>-i celîlü’ l-
bürhânıñ suqûf u cüdrânı śadâ-yı nevâ-yı İncîl ile müşennef iken, âvâ-yı rawmet-fezâ-yı
tenzîl-i Melik-i celîl ile >azze ismuhû7 müşerref oldı. Wâfızân-ı Qur’ ân-ı qadîm,
wâmilân-ı Furqân-ı kerîm ki, bülbülân-ı bâğ-ı şâh-bâz-ı sidre-âşiyân, >andelîbân-ı
gülistân-ı behişt-nişân, sulţân-ı serây-ı qâbe qavseyn ve taxt-gâh-ı risâlet ü iblâğ
durırlar, xatm-i kelâmu’ llâhi’ l-qadîm idüb, xaţîb-i lebîb-i belîğü’ l-edâ minber-i cedîd-i
fetw-kilidiñ süllem-i müsellemü’ l-İslâm’ ına >urûc idüb, cenâb-ı Fettâw u fâliqü’ l-aśbâwa
teqaddeset âlâuhû8 envâ>-ı mawâmid ü ŝenâlar ile rûw-ı pâk-i śâwib-tâc-ı ve mâ-erselnâke
śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû9 tewâyâ u teslîm etdikden śoñra Ebü’ l-ğâzî pâdişâh-ı
ğâzî10niñ devâm-ı devlet ve mezîd-i câh u rif>ati içün du>âlar eylediler. ¡ alât-ı cum>a ve
sâyir sünen-i dîn-i Seyyidü’ l-mürselîn edâ olındı. Sinîn-i sâbıqadan ilâ-hâže’ l-wîn
ma>mûl ü mer>î olan âyîn-i bâţıla-i müşrikîn qavânîn-i şer>-i resûl-i Rabbü’ l->âlemîne
tebdîl ü tawvîl olındı.
Fetw-i >aźîm ki, şâhân-ı pîşîn ve xüsrevân-ı evvelînden kimesneye naśîb olmamışdı.
Ważret-i pâdişâh-ı fîrûz-rûzıñ zemân-ı mes>ûdü’ l-bürûzına mevqûf imiş, el-wamdü
li’ llâhi ve’ l-minne müyesser ü muqadder oldı11. Eqâlîm-i rub>-ı meskûna mübeşşirler
gönderilüb, axbâr-ı źafer-âŝârı iblâğ u ixbâr içün fetw-nâmeler yazılub, irsâl olındı. (81a)
Nâźımân-ı dürer-i belâğat, >uqde-bendân u girih-güşâyân-ı >arśa-i feśâwat manźûm12 [u

1
K: - qıyâs, esâs-ı burûcı semek
2
K: Αėŏ΅Σ⅝
3
K: sikkelerini
4
Allah mülkünü kıyâmete kadar dâim etsin.
5
K: maźhar
6
F Ü: ŋΣĸ╣
7
İsmi yüce olsun.
8
İhsanları mukaddes olsun.
9
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
10
Hk: - pâdişâh-ı ğâzî
11
A Hk: - oldı
12
F Hs K: manźûr
139

menşûr] güzîde târîxler didiler. Cümleden biri âstâne-i sa>âdetde devîdâr olan
Muwammed Çelebi ki, fâris-i meydân-ı naźm, wâris-i eyvân-ı fehm olub, >arśa-i žekâ
meydân-ı ţab>-ı çâlâkı, śawn-ı serâce-i fıţnat güžer-gâh-ı >aql-ı derrâkıdır, bu târîx
anlarıñdır:
Wiśârı śa>b idi wıśn-ı Rodos’ ıñ
Ki iderdi qal>a-i eflâke tevbîx
Cihânıñ ittifâqı böyle idi
Ki qoparmaya andan kimse bir mîx
Alındı seyf-i qahrile denildi
Bi-wamdi’ llâh Rodos fetwoldı târîx.
Ğayr-ı târîhdir, qâili ma>lûm degil 1.
Şâh-ı ğâzî etdi çün fetw-i Rodos
Bil ki fetwoldı qamu mülk-i Firenk
Leşker-i dîn qanda kim >azm eylese
Fetw ider ol demde anı bî-direng
Şâhid-i >adl olmağa bu da>vâya
Oldı târîx fâtih-i mülk-i Firenk.
Merwûm Mevlânâ2 Muwyiddîn ki, [Delü] Birâder3 dimekle mülaqqab u meşhûrdı,
zemânıñ Sawbân’ ı, śâwib-i fażl-ı bî-ŝânî, feżâyil bâğınıñ bülbül-i hoş-elwânı, ma>ârif
gülistânınıñ bebğâ4-yı şeker-feşânı, kemâlât u belâğatda naźîri 5 kem-yâb, ma>ânî-i
bedî>a ixtirâ>ında kâm-rân u kâm-yâb idiler.6 Yefrawü’ l-mü&minûne bi-naśri’ llâhi 7,
kelâm-ı sa>âdet-peyâmını fetwe târîx düşirdi ve hem bu ebyât-ı meserret-âyâtı anlar
dimişlerdir:
Dûş merâ hem-dem-i dîrîne-i
Güft ki ey ţab>-ı türâmen-i ğulâm
Hic şînidî ki ziyek maśra>î
Râst se târîx berâyed temâm
Güftemeş ez kes neşnîdem velî
Geşt müyesser bih faqîr în kelâm
Hest se târîx be-fetw-i Rodos
Fetwaten mâ-fütiwa etemmi fetw-i tâm
¡ alavât-ı mefrûża ve sünen-i meşrû>a edâsından śoñra ważret-i xudâvendigâr-ı fâtiwü’ l-
wuśûn ve şehriyâr-ı mübârek-qadem8 ü źafer-maqrûn rikâb-ı zîni śuffe-i śafâ-baxş-ı
süfüne tebdîl idüb, nesîm-gencîne, bâd-defîne, ţayr-per, deryâ maqarr, bawr-güžer,
şihâb-rîsmân, serv->amûd, sewâb-bâd-bân, hilâl-lenger bir qadırğaya süvâr olub, sâyir
erkân-ı devlet ve >uźemâ-i >asker-i şîr-śavlet râkibü’ l-merâkib olub, Marmaros

1
A Hk: + Bir śâwib-i kemâliñ daxıdır, qâili nâ-ma>lûm, - Ğayr-ı târîhdir, qâili ma>lûm degil, F Hs: degildir
2
F Hs K Ü: Mevlânâ merwûm
3
A F Hs Ü: Birâžer, Hk: Birâzer
4
F: ΟĜỳť
5
F: naźîr
6
K: + Cenâb-ı Waqq’ dan ilhâm ile
7
F: - Yefrawü’ l-mü&minûne bi-na¢ri’ llâhi. “Müminler Allah’ın yardımına sevinirler.”, K.K., 30 Rum, 4.
8
A Hk: qudûm
140

câniblerine teveccüh-i meymenet-me&nûs etdiler.1 ¡ awrâ-yı medîdü’ l-feżâ-yı (81b) deryâ


kûh-ţavr u cibâl-üslûb keştîlerden pür2-püşte ü tilâl olub, reng-â-reng bâd-bânlardan
münaqqaş kâlâ-yı sipihr-miŝâle döndi. Müsâ>ade-i riyâw-ı müŝmirü’ l-felâw ile keştîler
Marmaros iskelesine vusûl bulub, pâdişâh-ı İslâm-ı nuśret-encâm mesrûr u şâd-mân bir
semend-i kâm-yâb ve xink-i devlet-rikâba süvâr olub, otaq-ı hümâyûna nüzûl eylediler.
Kâffe-i >asâkir-i źafer-meâŝire destûr virilüb, erkân-ı bülend-mekân ile xavâśś-ı sa>âdet-
ixtiśâśdan mâ->adâsına İstanbul’ a icâzet buyurıldı.3

Bu derece vezîr-i ŝânî Muśţafa Paşa Rodos’dan mawrûse-i Mıśır’a4 irsâl olınub, ol sefer-
i nuśret-eŝerde vâqi>olan qażâyâ u fetw-i [cemîl] beyânındadır
Ważret-i düstûr-ı mebrûrü’ l->amel, vezîr-i xuceste-rûzgâr u sa>âdet-emel Muśţafa Paşa
ki, fermân-ı şehriyâr-ı qâhire-baxş ile râkibü’ l-merâkib olub, bir miqdâr >asâkir-i źafer-
meâŝir ile ve biş yüz nefer5 tüfeng-endâz yeñiçeriler ile cezîre-i Rodos’ dan śavb-ı
Mıśır’ a müteveccih olmışlardı. Keştîler muvâfaqat-ı nesâyim6-i selvet-nümâ ile bâd-
bânlar açub, mürg-i perende-vâr uçub, śawrâ-yı deryâyı geçdiler. Yedinci günde
İskenderiyye limanına lenger bırağub, bir iki günden śoñra gerü deryâdan rûd-ı Nil
bawre qoyılduğı yerde ki, dârü’ ş-rüşd mawrûse-i Reşîd’ e qarîbdir, ţonanma ile ol
mawallden sebîl-i Nil’ e girüb, mawmiyye-i Reşîd’ de7 birqaç gün iqâmet eyleyüb,
ba>dehû Mıśır’ a revâne oldılar. Şeb ü rûz śafwa-i âb-ı Nil mesîr-i merâkib-i ţayr-temŝîl
olub, Mıśır’ a irişdiler. A>yân-ı şehr paşa-yı xuceste-re&yi istiqbâl eylediler. Fevqa’l-wadd
ve’ l-ğâye şenlikler ve şâdîliqler oldı. Taxt-ı Yûsufiyyü’ l-baxt cemâl-i vezîr-i ma>delet-
te&ŝîr ve źılâl-i müşîr-i Aristo-naźîr ile müşerref olub, ahâlî-i medîne-i Mıśır paşaya bî-
wadd ü wasr ta>źîmler, envâ>-ı hedâyâ-yı meserret-efzâ îŝârı ile tekrîmler etdiler. Eknâf 8-ı
Mıśır’ da olan meşâyix-i >Urbân u mütekellimîn, >umûmen a>yân-ı memleket ü
mutaśarrıfîn gelüb, enâmil-i şâmillerini 9 taqbîl etdiler.
Mużâfât-ı memâlik-i Mıśrıyye’ den Cidde ve Zebîd ve >Aden ţaraflarına, >ale’ l-wuśûś
Waremeyn-i Şerîfeyn şerrefehüma’ llâhu te>âlâ ve >azzemehümâ10 câniblerine (82a) daxı
xaberler gönderilüb, taxt-ı Mıśır’ a wulûl-i vezîr-i sa>âdet-şümûli i>lâm etdiler. Ţaşra
eqâlîm-i Mıśır’ da vâqi> olan vilâyetlere wâkim ü vâlî olan kâşifleriñ her birine fâxir
xil>atler giydürib, kemâ-kân yerlü yerinde ibqâ u muqarrer qılınub ve Xayr Beg
ţarafından dirlik taśarruf iden cündîleriñ ve Xayr Beg qullarınıñ daxı >alâ-mâ-kân >ulûfe
ü câmegîleriñ virüb, ri>âyetler etdiler.

1
“ Bażı vüzerâyile ŝiqâl-i xazâyini ve qalan awmâl ü eŝqâli wammâl-ı sebük-pây-ı sefâyine yükledüb,
deryâdan gönderdi.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 83b.
“ Muntaśıf-ı śafer-i muźafferde śalât-ı cum>a iqâmet etdikden śoñra şem>-i cem>-i cihâd-ı melik-i melek-
nihâd yümn-i iqbâlile fülk-i felek-miŝâle girdi.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 83b.
2
K: ber
3
Padişah “ sene-i mezbûre (H. 929) rebîü’l-evveliniñ evâxirinde dârü’l-mülk mawrûse-i Qosţanţiniyye”
ulaştı, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 56a.
4
A F Hk Hs K: Mıśır-ı mawrûse
5
Hk: - nefer
6
A F Hk: nesîm
7
K: Reşîd’ e
8
Hk: eśnâf
9
Hk: şâmillerin
10
Yüce Allah o ikisini şereflendirsin ve
141

Ammâ ţâyife-i Çerâkese ki, zemân-ı mâżî ve devr-i sâbıqda zîver-i śalâw ile müzeyyen,
kemâl ü emânet ü dîn-dârî ü ıślâw ile müslümânlar ve dîn-dârlar, >uqûl-i fâyiqa ile śâwib-
i >ulûm olanları xıred-mendler, cevâhir-i xaśśayla xarîr erler olmağın Waqq sübwânehû
ve te>âlâ kemâl-i luţf u iwsânından sâyir >ibâd-ı sa>âdet-mu>tâddan anları müsteŝnâ qılub,
salţanat-ı Mıśır ile ser-efrâz, xuśûśen xidemât-ı >aliyye-i Waremeyn-i Şerîfeyn ile
şerrefehüma’ llâhu te>âlâ1 mu>allâ u mümtâz eylemişdi. Müddet-i salţanatlarında diyâr-ı
celîlü’ l-i>tibâr Mıśır’ da vâqi> olan >aźîm wasenât u xayrâtları ki, bi’ l-fi>l vücûd u
źuhûrdadır, ef>âl-i wasenelerine nihâyet olmayub, >adâlet ile meşhûr u ma>rûf olan
Çerâkese sulţânları ma>lûm u meşhûrdur. Xuśuśen Sulţân Qaytbay rawimehumu’ llâhu
te>âlâ2 müddet-i salţanat u rif>atleri imtidâdda, zemân-ı devlet ü şevketleri vufûr-ı
kemâl-i izdiyâdda olduğı eclden devwa-i >izzetleri bülend ü pây-dâr, şâx-sâr-ı rif>atleri
pür-berg ü bâr görinmegin ulu pâdişâhlar olmışdı. Lâkin >âqıbet-i >iśyân vaxîm, encâm-ı
fesâd u ţuğyân müstevcib-i >ažâb-ı elîm idüginden ğaflet idüb, awkâm-ı sa>adet-intiźâm-ı
İlâhî ve şerâyi>-i güzîde-i ważret-i risâlet-penâhîden śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem3 śoñra
gelenleri gözyumıb, muqteżâ-yı beşeriyyet üzre ba>żılarınıñ ţabî>atları ğurûr u hevâya
mâyil, şânları śafvet ü >adâlet-i re&fete ebr-i wâyil olub, meźâlim ü şürûra ruxśat virüb,
müsâ>ade-i iqbâl ü câh ile ğarîq-i deryâ-yı günâh oldılar.4 Serv-i cûy-bâr-ı salţanatları
tünd-bâd-ı wavâdiŝden maśûn olub, her zemânda qıyâmda olur śanurlardı. Nevâyib-i
rûzgâr ve wavâdiŝ-i leyl ü nehâr ile śafâlar küdûrete, >îş ü nûşlar belâ u miwnete
mütebeddil olacağından ğâfiller idi. Her rûz xûrşîd-i nûrânî >arśa-i cihânı zîver-i żiyâ ile
rûşen ü münevver ider iken ol cemâl-i pür-kemâle sewâb-ı zevâl wâyil olub, birqac sâ>at

1
Yüce Allah o ikisini şereflendirsin.
2
Yüce Allah onlara merhamet etsin.
3
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
4
A: + fi’ l-waqîqa ţabî>atlarında mâdde-i ğurûr merkûz, żamîrlerinde âŝâr-ı fesâd u şürûr muqarrer ü
mermûz olub, ğâyet waqîr žerre taśvîr olan Çerkes’ e naźar olınsa çerâğ-ı dimâğında nâyire-i celâl ü
istiqlâl müşta>il olub, fetîle-i vücûd-ı bî-sûdını (F Hs K: bî-sûdın) âteş-i sûzâna ulaşdırmağa çâlâk u
muntaźır ve şebistân-ı taxayyülât-ı kâside içre sevdâ-yı salţanat ve mâlxulyâ-yı xilâfet ile bî-xâb olmağa
heves-nâk u müftexir görinür ki, meşhûr meŝeldir:
Naźm (A Hk Hs K: - Naźm)
Kalmasa >âlemde Çerkes iki qalsa ki waqîr
Birisi sulţân olur biri devîdâr-ı kebîr.
Maqarr-ı xilâfet ü cihân-bânî ve mesned-i wükûmet ü fermân-revânî pây-gâh-ı bülend ü refî>ve taxt-gâh-ı
ercmend ü menî> iken ğâyet-i żalâlet ve nihâyet-i cehâletlerinden icrâ-yı umûr-ı salţanatı ve tenfîž-i
awkâm-ı memleketi güžâf >add idüb, evc-i burûc-ı âsmân-ı salţanata >urûc qaśd iderler.
Beyt (A Hk Hs K: - Beyt)
Qanda bir Çerkes görirseñ ac u müflis, rû-siyâh
Vâriŝ-i mülk ü diyâr, ţâlib-i taxt u (Hk: - ve) külâh.
Fi’ l-vâqi>niçe zemân, müddet-i medîd ve >ahd-i ba>îd olub, >Arabistân’a şehriyâr, kemâl-i istîlâ (F Hs K:
istîlây) ile ol memleketlerde (F Hs K: mülketlerde) selâţîn-i >aźîmü’ l-iqtidâr olub, ğurûr-ı (F Hs K: -
ğurûr) >izz ü câh ile pâdişâhlar olmışlardı. Dâyimâ (K: -dâyimâ) refâhiyet-i awvâl müşâhedesiyle
devletleri devâmda olur deyü mülâwaźa idüb,
- zemân-ı mâżî ve devr-i sâbıqda zîver-i ¢alâw ile müzeyyen, kemâl ü emânet ü dîn-dârî ü ı¢lâw ile
müslümânlar ve dîn-dârlar, >uqûl-i fâyiqa ile ¢âwib-i >ulûm olanları xıred-mendler, cevâhir-i xa¢¢ayla xarîr
erler olmağın Waqq sübwânehû ve te>âlâ kemâl-i luţf u iwsânından sâyir >ibâd-ı sa>âdet-mu>tâddan anları
müsteŝnâ qılub, salţanat-ı Mı¢ır ile ser-efrâz, xu¢û¢en xidemât-ı >aliyye-i Waremeyn-i Şerîfeyn ile
şerrefehüma’llâhu te>âlâ mu>allâ ve mümtâz eylemişdi… Lâkin >âqıbet-i >iśyân vaxîm, encâm-ı fesâd u
ţuğyân müstevcib-i >ažâb-ı elîm idüginden ğaflet idüb, awkâm-ı sa>adet-intiźâm-ı İlâhî ve şerâyi>-i güzîde-i
ważret-i risâlet-penâhîden śalla’llâhu >aleyhi ve sellem śoñra gelenleri gözyumıb, muqteżâ-yı beşeriyyet
üzre ba>żılarınıñ ţabî>atları ğurûr u hevâya mâyil, şânları śafvet ü >adâlet-i re&fete ebr-i wâyil olub,
meźâlim ü şürûra ruxśat virüb, müsâ>ade-i iqbâl ü câh ile ğarîq-i deryâ-yı günâh oldılar.
142

içre ğurûba mâyil olmağla (82b) şa>şa>a-i şems ufuqdan zâyil olub, ez-zemânda żiyâ-yı
nûr źalâm u deycûra mütewavvil olduğı kemâl 1-i źuhûrda [iken] 2 dîde-i baśîretleri fürûğ-
ı nûrdan mehcûr idi. [Serâ-perde-i taqdîr-i Qadîr3’ de >azze şânuhû4 xâk-ı Mıśır’ a sevq
olındıqları nüfûs-ı xasîse-i fir>avnîlerine bürhân u vâżıw idi.] Hedm-i bünyân-ı şer>u dîn
ve hetk-i âyîn-i müslimîni derece-i kemâle irişdirdikleri 5 içün ižâ temme emrun denâ
naqśuhu muqteżâsınca bünyân-ı devletleri xalel-pežîr, esâs-ı sa>âdetleri zelel-gîr olub,
kâr-xâne-i taqdîr tü&ti’ l-mülke men-teşâ&u ve tenzi>ü’ l-mülke mimmen-teşâ&6 qıbelinden
serîr-i sa>âdet-te&ŝîr-i Yûsufî >aleyhi’ s-selâm7 ve taxt-ı xilâfet-maśîr-i Mıśırî ellerinden
alınub, diyâr-ı >Arab’ da olan cümle merz ü bûm râyât-ı nuśret-rüsûm-ı Rum ile meftûw u
musaxxar oldıqda şimşîr-i bürrân-ı âb-dâr ve tîğ-i cân-sitân-ı düşmen-şikâr-ı
pâdişâhîden baqıyyetü’ s-süyûf olanlara xâţır-ı >âţır-ı pâdişâh-ı encüm->asâkir re&fet-pežîr
olub, dirlikler ve câmegîler >inâyet olınmağla müreffehü’ l-wâl olmışlardı. Lâkin
qalblerinde kîne8 ü wıqd ü wased, żamîrlerinde mekr ü âl ü >uqad mużmer olub, [śûretâ
xâk-ı meželletde mûr-śıfat görinen Çerâkese’ niñ] waqîqaten her biri ŝuqbe-i kînde mâr-ı
furśat imiş. Merwûm Xayr Beg eyyâmında ol kendü cinslerinden olmağla nev>an
sükûnda olub, wâllerine râżî ü qâni>ler idi. Xayr Beg’ üñ vefâtı ile dest-i teţâvülleri
dâmân-i memleketden9 kûtâh u qaśîr olub, taxt-ı Mıśır’ a Rum’ dan vezîr-i >âlî-şân varub,
qavânîn-i şer>-i qavîm icrâ olınmağla hükûmet ü istiqlâlden nâ-ümîž ü me&yûs oldılar.
Bu eŝnâda kelâm-ı mu>ciz-niźâm-ı nebevî >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm10 ileyhi wadîŝiniñ
mażmûn-ı sıwwat-meşwûnı źuhûra gelüb, Xayr Beg’ üñ emîr-i axûr-ı kebîri 11 Qanśu ve
xazînedâr-ı śağîri Mıśırbay ve tüfengci-başısı Budaq dimekle ma>rûf pelîdler ittifâq
idüb, aralarında mezbûr Qanśu’ yı Mıśır’ a sulţân idüb, Çerkesler gerü ol mülke müstevlî
olmaq sevdâsına düşüb, her ţâyifeden ţabî>atı fitne ü fesâda mâyil ve bunıñ gibi xüsrân
(83a) u żalâlete mâyil 12 olan erbâb-ı şirret ü fesâd ve aśwâb-ı mażarrat u ifsâddan xayli
kimesneleri iğvâ u ıżlâl eyleyüb, muqarrer eylemişler ki, “ Bir gün paşa dîvân idüb,
awvâl-i re>âyâ görilür iken Qanśu kendüsi 13 birqac yüz melâ>în ile >ale’ l-ğafle hücûm
idüb, qal>a-i Mıśır’ ı alub ve birqac yüz melâwide ile daxı sâyirleri esvâq-ı Mıśır’ a
yüriyüb, >Oŝmânîlerden mevâżı>-ı müteferriqada sâkin olanları bir yere cem>iyyet
etdirmeyüb, qılıçdan geçüreler.” Bu vechle ârâ-i fâsideleri olduğını aralarından ba>żısı
gelüb xaber viricek ittifâqda olan erbâb-ı fesâdıñ her biri 14 birer ţarîq ile ele getürilüb,
Dîvân-ı Mıśır’ da >alâ-melei’ n-nâs vücûd-ı >anûdları şimşîr-i ten-gîre ţu>me ü żamîme,
üci bile ortalarından biçilüb, her biri dü-nîme qılındılar.

1
Hk: - kemâl
2
Ü: + iki
3
Hk: - qadîr
4
Şânı yüce olsun.
5
F Hs K Ü: irişdikleri
6
Hk: - ve tenzi>ü’ l-mülke mimmen-teşâ&. “Mülkü dilediğine verir, dilediğinden de alır.”, K.K., 3 Âl-i
İmrân, 26.
7
(Allah’ın) selamet(i) üzerine olsun.
8
K: - kîne
9
K: memleketde
10
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
11
Ü: gîri
12
A Hk: qâyil
13
F Hs: kendü
14
A F Hk Hs Ü: birini
143

Ve bu ittifâqda hem->inân olan a>yân-ı ecnâddan Canım Kâşif nâm müfsid ki, keŝret-i
emvâl ve waşmet-i etbâ> ile müşârün-ileyh bi’ l-benân olduğından ğayrı bir niçe def>a
>ale’ t-tevâlî mawrûse-i Mıśır’ dan emîr-i wüccâc olmışdı. Kendüleriñ vech-i meşrûw üzre
kayd u mekrleri perde-i xafâdan derece1-i źuhûra geldügi istimâ>etdügi gibi xıyânet ü
>iśyânını ıźhâr u âşikâr idüb, >uśât-ı Çerâkese’ den ve levendden güzîde ü münaqqaw,
silâwşör ü müsellaw piyâde ve süvâr iki biñ miqdârı yarar âdem ile qabâyil-i A>râb’ dan
daxı şirret ü şenâ>at ile meşhûr ve żalâlet ü mażarrat ile mežkûr olub, dâyimâ ixtilâl-i
awvâl-i memleket ve inkisâr-ı naźm u niźâm-ı vilâyete sebeb ü bâdî olur A>râb’ dan biş
on biñ müfsid cem> eyleyüb ve ol nevâwîde Iţfiwiyye kâşifi olan Xudâvirdi daxı
cibilletinde merhûn olan âŝâr-ı >iśyân u xıyâneti źuhûra getürüb, mübâlağa müfsidîn ile
xâyin-i mezbûra mülâqî oldı.
Bir ţarafdan Ğarbiyye kâşifi olan İnal 2 daxı mülâwaźa-i encâm-ı kâr ve müfâkere3-i
a>vâqıb-ı kâr-zâr etmeyüb, ţâli>-i şûm ve sitâre-i mežmûmları kerrât ile tecribe ve
imtiwân olınub, dâyimâ niśâb-ı źaferden bî-naśîb olagelmişler iken ğalebe-i cünûn u
xod-re&yi ve istîlâ-yı dîvânegî ü bî-nevâyîden xayşûm-ı şeâmet-meyşûmına (83b)
tezelzül ü ıżţırâb gelmegin fi’ l-wâl Mawalletü’ l-Kübrâ nâm qaśabadan ol daxı >iśyân
idüb, dört beş bîn miqdârı erbâb-ı fesâd ile qatl-i ricâl ve seby-i emvâle mübâşeret
eyleyüb ve ol ser-geşte-i bâdiye-i żalâlet śayd-ı qulub-ı >avâm ve celb-i xavâţır-ı enâm
içün eqâlîm-i >Arab’ da meşâyix-i >Urbân olan a>yân-ı meşâyixe ve ahâlî-i bilâd u emśâra
mektûblar gönderüb, külliyyen re>âyânıñ bir yıllıq xarâcların >afv ü >aţâ idüb ve min-
ba>d alınacaq xarâcı tanśîf etmekle >âmme-i nâsı iğvâ u ıżlâl etmegin ne deñlü erbâb-ı
fesâd ve aśwâb-ı fitne ü >inâd varise cümlesi ayaq üzre gelüb, anlara mütâba>at-ı küllî
etdikleri sebebden fetret ü inqılâb bir dereceye müeddî oldı ki, cemî>î yollar mağlûl ü
maqţû>ve eţrâf u4 cevânibiñ Mıśır’ a >alâqası5 mesdûd u memnû>olub, Çerâkese >âśîleri
ve >Arab warâmîleri her ţarafdan baş qaldurıb, şehrlerde ve qurâda tüccârdan ve
sipâhîden buldıqları Rûmîleri ve ziyâret-i Ka>betu’llâh-ı şerîfe gelen wâcıları qatl ü şehîd
idüb, olanca esbâb u rızqlarını tâlân u târ-mâr idüb, bir vechle fesâd etdiler ki, Mıśır’ dan
ţaşrası herc ü merc ü âşûb olub, her ţarafda rimâw u şimşîrler ile nüfûs-ı insânî telefde
idi. Cünd-i naźm u intiźâma inhizâm, dîvâr-ı >adâlet ü naśfete inhidâm gelüb, >âlemde
emn ü emân mûy-i hindî miŝâli perîşân, cihân xalqınıñ wużûr u râwatları gözden nihân
olub, perîşân olmışdı.
Ważret-i paşa-yı śâfî-żamîr ü Âśaf-naźîr ki, re&y-i >âlem-ârâları netâyic-i esrâr-ı ğaybî ve
âŝâr-ı mülhemât-ı lâ-raybî idi, ber-muqteżâ-yı erbâbü’ d-düvel-i mülhemûn bu wâdiŝe-i
hâile ve vâqı>a-i müşkileniñ meded ü >ilâcı ve izâle-i mevâdd-ı fitne ü fesâd ile naźm u
intiźâm-ı memleketiñ imtizâcı xuśûśunda re&y-i śavâb ve tedbîr-i müsteţâbları bu vechle
cârî oldı ki, çünki >âmme-i A>râb bu ţâyife-i şeyâţîn-intisâb ile ittifâqda olmışlardır,
muwâfaźa-i Mıśır’ da olan sipâh u >asker bu deñlü a>dâ-yı nuxûset-ârâyla muqâbele ü
müsâ>ade >asîr olmağın anlarıñ tefriqa ve a>vân u enśârları ve ixtilâf-ı xullân-ı fitne-
iqtidârları içün śawib-re&y ü >uqde-güşây kimesneler gönderüb, a>yân-ı >Urbân’ a ve
ümerâ-i A>râb’ a (84a) istimâlet-nâmeler yazub, mawrûse-i Mıśır’ a getürdüb, fâxir
xil>atler giydürib, envâ>-ı nevâzişler idüb ve vilâyetiñ xarâcı xuśûśında mu>âmele-i ber-
1
A Hk: - derece
2
“Buhayr kâşifi İnal nâm”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 220a.
3
A Hk: münâkere
4
F Hs K Ü: - ve
5
K: >alâqasını
144

miqdârı taxfîf etdiler. Bu eclden xavâţır-ı >Urbân’ a iţmînân gelüb, pâdişâh-ı >âlem-penâh
ve źıllu’ llâh-i sa>âdet-dest-gâh xullidet xilâfetuhû1 ważretlerine muţî> u münqâd olub,
tevâbi> u levâwıqları ile >iśyân etmemek üzre kelâm-ı qadîme îmân etdiler. Her birisi
varub, >uśâta inqıyâd idüb, anlara xadem ü waşem olub, refîq olan cünûd-ı A>râb’ ı tefrîq
idüb, silsile-i ictimâ>larına inqıţâ> virdikleri xaberleri gelicek mawrûse-i Mıśır’ da olan
>umûmen der-gâh-ı >âlem-penâh qullarına ve biñden ziyâde tüfeng-dest, >adû-şikest,
berq-âşinâ, ra>d-intimâ yeñiçerilere ve biñ deñlü göñüllü cemâ>atine, muwaśśalâ üc dört
biñ miqdârı dilîr, yarar u güzîde >asker-i cerrâra, Mıśır muwâfażasında olan qapu
xalqınıñ ağası cenâb-ı şehâmet-meâb, şecâ>at-niśâb Xıżır Ağa ser->asker ta>yîn olınub,
śaywa-sâz u śâ>iqa-âvâz >araba ţopları ile aśl sulţân olan mel>ûnıñ üzerine irsâl etdiler.
>Asker-i źafer-sebîl gemiler ile âb-ı Nil’ i geçüb, >adû-yı siyeh-rûy u nekbet-xûy üzerine
hücûm etdiklerinde >asker-i żalâlet-peyker, gürûh-ı mekrûh-ı şeqâvet-şükûh u nuxûset-
eŝer daxı Feyyum nâm mevżi>den göçüb, mawrûse-i Mıśır üzerine gelüb, >Oŝmânîlerden
qal> u qam>-ı qal>a u memleket ve qabż u basţ u tesxîr-i mülket2 ümîžine Kevmü’ l-
Wammâm nâm mawalle gelicek >asker-i manśûre-i źafer-meâŝiriñ Mıśır’ dan xurûcı[nı]
ve kendüniñ üzerine hücûmlarını istimâ> etdikde Mıśır xâlî qalmışdır, deyü mesâlik-i
xud>a u âle sâlik olub, gece ile dönüb, gerü Feyyum yolından beriyyelik ţağ içinden üc
gün üc gece ılğar eyleyüb, Nil kenârına gelüb, Mıśır’ a qarîb yerden Nil’ i geçüb, vilâyet-
i şarqiyye ki, qubbe-i şerr, menba>-ı fesâd u âşûb u şerer olub, >Urbân’ ınıñ ekŝeri >âśî,
>Arabları külliyyen śâwibü’ l-ma>âśîdir, aña dâxil olub, İnal-ı bed-fi>âl daxı ol mawallde
gelüb, biriküb, >asker-i >uśât ve cem>iyyet-i ţuğât derece-i keŝret ü izdiyâdda görinmegin
ğurûr-ı fir>avnîleri sâ>aten-fe-sâ>aten (84b) tezâyüdde olub, dâxil-i Mıśır’ da münzevî
olan Çerâkese cündîlerine ve żalâlet ü xasârete mâyil olan eşirraya ve Mıśır ez>arlarına
ve Tat levendlerine xafiyyeten xaberler gönderüb, “ Şa>bân-ı şerîfiñ beşinci güni Mıśır’ a
girüb, sulţân olsam gerekdir. Siz daxı ol gece wâżır oluñ” deyü i>lâm etdiler. >Asker-i
źalûm u cehûl bu vechle wîle idüb, Nil’ i berü yaqaya geçdiler.
>Asker-i źafer-fere bildirilüb, anlar daxı bir gün bir gece ılğar eyleyüb, yüritüb, Nil
kenârına geldikleri gibi Nil’ i geçüp, >adûnıñ üzerine yüriyüb, Mıśır civârında Ridâniye
śawrâsına qonub, irtesi göçüb, Şibînü’ l-Qaśr nâm mawalle vardıqlarında bu cânibden
qaravul olan Buwayre kâşifi Fâris dört yüz miqdârı atlu ile ilerü vardıqda >asker-i dîn
düşmen-i hezîmet-âyîniñ qaravulı ile bulışub, muwârebe oldıqda qudret-i İlâhî birle
anlar ğâlib olub, qaravuldan xayli kimesne xasâret olmış. >Asker-i nuśret-rehber daxı
qalqub, ilerü yüridikleri sâ>at ser-i zümre-i cünûd-ı melâ>în, kâfile-sâlâr-ı kibr u kîn,
ecnâd-ı şeyâţîn-etbâ>ı ile żawve-i kübrâ vaqtinde sancağı ţabl-wânesi, tuğ u naqqâresiyle
gelüb, >asker-i İslâm’ a muqâbil olub, yemîn ü yesâr alaylar bağlayub, cenge âğâz
eylediler. Ţaraf-ı İslâm’ dan şîrân-ı peleng-ceng, dilâverân-ı neberd-âheng daxı śağ ve
śol alay ve qol bağlayub, ţarafeynden nâyire-i ceng ü qıtâl işti>âl buldı. Dilîrân3-ı şîr-
śadme, mübârizân-ı peleng-wamle żarbe-i şimşîr-i bürrân4 ile rüûs-ı melâwideyi
tenlerinden perrân qılub, ebdân-ı cîfe-nişânları5 ţu>me-i süyûf-ı xûn-feşân ve rüûs-ı
menxûsları ârâyiş-i rumwu sinân, rûw-ı bî-fütûwları nîze-i ten-rîze maqarr u mekân, sîne-
i pür-kîneleri gencîne-i peykân olub, ţoyçeyân-ı śaff-şiken ve tüfengçiyân-ı merdüm-
1
Hilafeti dâim olsun.
2
A F Hs K: memleket
3
A: dilîr
4
K: perrân
5
A Hk: nişânlarını
145

efgen xod bî-direng fetîle-i ţop u tüfeng-i neheng-śalâbete âteş virmege âheng
etdiklerinde śadâ-yı mâtem, nevâ-yı żarbezen ü tüfeng1 qubbe-i eflâke irişüb, ţob ţaşları
ve tüfeng dâneleri ve ce>alnâhâ rücûmen li’ ş-şeyâţîn2 muqteżâsınca ol ţâyife-i bâğıyeniñ
alayları perâkende ü târ-mâr olub, (85a) feżâ-yı vesî>-i cengi başlarına teng ü târ
eyleyüb, faśśâd-ı ecel legence-i zemîni xûn-ı a>dâ-yı dîn ile ţoldurıb, śawrâ-yı ma>reke
küşte-i A>râb u cündî ve cîfe-i evbâş-ı hindîden püşte püşte olub, sulţânlıq sevdâsında
olan lekeniñ başı ol ma>rekede tîğ-i xûn-pâş, >âśî-tirâş ile kesilüb, ser-i bî-sa>âdeti taxt-ı
nekbet-baxt-ı rumwa geçüb, rif>atler buldı. A>yân u tevâbi>iniñ kimi diri ţutılub, anlar
daxı ţu>me-i tîğ-i bî-dirîğ qılınub, >asker-i inhizâm-rehberîniñ ekŝeri >alef-i şimşîr-i
merg-te&ŝîr olub, hevâ-yı kibr ü ğurûr ve sevdâ-yı wıqd u şürûr ile şâd-mân u mesrûr
iken ümîž-i wayâtdan me&nûs u maqhûr vâqi> olub, men zere>a’ l-fiten wasade’ l-miwen3
fewvâsın müşâhede etdiler. Noqţa-i vücûd-ı >anûdları śafwa-i rûzgârdan wakk u waţţ
olındılar. Bi-wamdi’ llâhi’ l-Meliki’ l-mennân, pâdişâh-ı xilâfet-şân, źıllu’ llâh-i sa>âdet-
nişân ebbeda’ llâhu el-Melikü’ l-müste>ân4 ważretleriniñ >ulüvv-i >inâyet-i sa>âdet-âyât ve
sümüvv-i himmet-i nuśret-ğâyâtları qarîn-i âmâl ve rehîn-i awvâl olmağın râyât-ı źafer-
şi>âr-ı >Oŝmânî ve a>lâm-ı nuśret-nigâr-ı Süleymânî manśûr u muźaffer, a>dâ-yı devlet-i
qâhire-i hüsrevânî maqhûr u mübtežel olub, >asâkir-i nuśret-meâŝir sâlimen ve ğânimen
mawrûse-i Mıśır’ a mürâca>at eylediler.
Qal>a-i Mıśır’ da Aşağa Meydân dimekle ma>rûf mevżi>de paşa dîvân idüb, beşâret ü
sürûr içün ţabl u naqqâre-i gîtî-sitânî çalındı. >Asker-i muźaffer-i şîr-ferr, dilâverân-ı
fetw-güster cebe ve cevşenleri ellerinde, düşmeniñ ma>kûs sancaqları, alay bayraqları,
başı aşağa tuğları, bayraqları bozğun ve yırtuq naqqâreleri, nefîrleri ile cümleten
getürüb, ol meydânda rüûs-ı >uśâtı xâke ğalţân eylediler. La>înleriñ başları çevgân-ı
qahre ţop olub, çehre-i xûn-âlûdları qara ţoprağa düşüb, leked-kûb oldılar. Bu âşûbda
Mıśrîlere dehşet gelüb, erbâb-ı îmâna beşâşetler wâśıl oldı. “ Pâdişâh-ı sa>adet-dest-gâhıñ
şimşîr-i fetw-te&ŝîrleri hem-vâre muźaffer ü manśûr ola” deyü du>âlar etdiler. Diyâr-ı
celîlü’ l-i>tibâr Mıśır >âśîleriñ5 vücûd-ı xabâset-âlûdlarından, ol qavm-i żâll ü menwûsıñ6
(85b) nüfûs-ı şeyţanet-me&nûslarından her vechle taţhîr ü tanźîf olındı. Waqîqaten diyâr-ı
>Arab bi->inâyeti’ l-Meliki’ r-rabb bu def>a meftûw u musaxxar oldı. Ve bu fetw-i fîrûzıñ
>aqabince câ-yı ceng-i düşmen-tengde şimşîr-i âb-dârdan xalâś bulanları daxı A>râb
içlerine ve ba>żı qurâya varub, ilticâ eylemişler. Meşâyix-i >Urbân ve aśwâb-ı idrâk ol bî-
idrâkleri ţutub, alay alay getürdiklerinde furśat u mecâl virilmeyüb, qatl olındılar. Ol nâ-
tirâşlar sâbıqda şehrde olan ez>ar u evbâşlar ile eyledikleri ittifâqlarına binâen ceng
olacağı gece esvâq-ı Mıśır’ da bî-nihâye eşirrâ müctemi> olub, yer yer baş qaldurıb,
hücûm eylediler. Her mawallde dilîrler qonılub, şehr mawallelerinde şîrler tedârük
olınmışdı. Ol şeb câ-be-câ âşûb u cengler olub, >inâyet-i Waqq ile bâd-ı źafer sevâd-ı
Mıśır’ da muttaśıl hübûb idüb, esdi. Herkes dilîr olub, bulduğı >adûyı7 mecâl virmeyüb,
kesdi. Erbâb-ı żalâle qoşılan cündîleriñ tamâm belleri bükülüb, qanları xâke döküldi,
śındılar. Çerkes isminde olan nâkisleriñ sesleri batub, dilîrlik meydânında şîr olan

1
K: - neheng-śalâbete âteş virmege âheng etdiklerinde śadâ-yı mâtem, nevâ-yı żarbezen ü tüfeng
2
“(O kandilleri) şeytanlar için taşlamalar kıldık.”, K.K., 67 Mülk, 5.
3
Fesat eken sıkıntı biçer.
4
Kendisinden yardım istenen Allah dâim eylesin.
5
A F Hk Hs K: Çerkesleriñ
6
A F Hk Hs K: + xaslarıñ, nâkisleriñ, - qavm-i żâll ü menwûsıñ
7
A F Hk Hs K: Çerkes’ i
146

rûbâhlar delüklere śoqılub, âhlar etdiler. Ma>reke-i neberdde arslanlıq da>vâsın iden nâ-
merdler1 evlere2 qaçub girüb, >avretler gibi çadırlar örtünib, qurtıldı[lar]. Gürbelik
hevesinde3 olan mûşlar, serverlik sevdâsına düşen bî-hûşlar inlere girüb, enînler4
eylediler. Bu def>a Çerkesler ziyâde küs düşüb, âvâzları kesilüb, sesleri batdı5. Eŝnâ-yı
cengde qatl 6 olandan mâ->adâ ol gürûh-ı pür-tebâhdan mübâlağa melâ>în-i şeyâţîn-
eşbâh7 ţutılub, şehriñ esvâq u mawallâtında ve dervâzelerde envâ>-ı siyâsetler olındı.
Awvâl-i memâlik-i Mıśrıyye kemâl-i emn ü emânda kemâ-kân muntaźam, âyine-i mülk
ğubâr-ı fesâddan pâk olmağla şa>şa>a-i xûrşîd intiźâm-ı >âleme mihr-i tâb-nâk oldı.
Axbâr-ı fetw u źafer âstân-ı xilâfet-maqarra ma>rûż olıcaq diyâr-ı Mıśrıyye eyâleti
Qâsım Paşa’ ya himmet olınub, Muśţafa Paşa’ ya âstân8-ı sa>âdet-âşiyâna da>vet
buyurılub, wükm-i hümâyûn nâzil oldı. Wadiŝe-i Çerâkese ile memlekete ıżţırâb (86a)
gelmegin Muśţafa Paşa bir miqdâr tevaqquf etdiler. Meger >atebe-i >âlem-medârda
tebeddülât-ı devlet olub, vilâyet-i Mıśrıyye eyâleti Awmed Paşa’ ya virilmiş imiş.
Muśţafa Paşa’ ya tekrâr emr-i >âlî vârid olub, “ Awmed Paşa Mıśır’ a varınca muwâfaźa
xidmetinde olub, ba>dehû âstâne-i iqbâl-âşiyâna gelesin” deyü emr olınmış. Żarûrî
Mıśır’ da qalub, ba>de zemân Awmed Paşa gemiler ile gelüb, anuñ şân-ı mażarrat-nişânı
merkez-i dâyire-i fesâd, vücûd-ı mażarrat-âlûdı noqţa-i żalâlet ü >inâd idügi Muśţafa
Paşa’ nıñ ma>lûmı olub, nâ-dân-ı bî->aql idi, enbân-ı qalbinde îmân eŝeri olmayub,
pâdişâha >iśyân idecegi günden rûşen olmışdı. Muśţafa Paşa żarar9 u şürûrından emîn
degil idi. Kemâl-i iwtirâz u iwtiyâţ idüb, Nil üzerinde mülâqî oldılar. Ol Mıśır’ a duxûl
idüb, Muśţafa Paşa deryâdan İstanbul’ a müteveccih oldılar. Mıśır’ a belâ-yı küllî nüzûl
idüb, memlekete vebâ-yı >aźîm müstevlî oldı. Derecesinde tafśîli merqûm u mesţûr
olur10.

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı cihân-tesxîr ü mübârek-tedbîriñ xullidet xilâfetuhû ilâ-


yevmi’l-axîr11 fermân-ı sa>âdet-te&ŝîrleri ile İbrâhîm Paşa çıqub, vezîr oldıqları
beyânıdır
Ważret-i pâdişâh-ı hümâyûn-evqât12, xıdîv-i źafer-yâr u fetw-âyât13ıñ xullide mülkühû14
ţâli>-i şeref-meţâli>leri kemâl-i sa>âdet ü şevketde olub, meşiyyet-i Fettâw-ı žü’ l-minen
teqaddeset âlâuhû15 qarîn ü rehîn olmağla Rodos wiśârı mecmû1>-ı tevâbi>u qılâ>ı, kâffe-

1
A F Hk Hs K: + Mıśır
2
A F Hk Hs K: evlerine
3
K: hevâsında
4
K: ŏΉΒΡė
5
A F Hk Hs K: + Çerkes śûretinde bir kes qalmayub, rüsvây olub, küs düşdiler, - Bu def>a Çerkesler
ziyâde kesr düşüb, âvâzları kesilüb, sesleri batdı.
6
Ü: qatîl
7
A Hk: intibâh
8
A Hk K: âstâne
9
Hk: żarr
10
Ü: olub
11
Hilafeti kıyâmete kadar dâim olsun.
12
A Hk: mübârek-żamîr
13
A Hk: te>ŝîr
14
Mülkü dâim olsun.
15
İhsanları mukaddes olsun.
147

kâffe-i mużâfât u cezâyiri ile meftûw u musaxxar oldı. Cenâb-ı kâm-yâblarına qarîn olan
fetw-i mübîn ne bir pâdişâh-ı cihân-penâha ve ne bir xüsrev-i gîtî-sitân-ı śâwib-qırâna
muqadder olmışdır.
Ol sefer2-i nuśret-rehberde vezîr-i a>źam Pîrî Paşa’nıñ xižmeti ğayr-ı meşkûr olub, ef>âl
ü evżâ>ı ğâlibâ rıżâ-yı hümâyûnlarına muvâfıq3 olmaduğı4 eclden sa>âdet ü iqbâl ile5
İstanbul’ a6 vuśûlden śoñra müşârün-ileyhiñ awvâli mütezelzil olub, naźar-ı
>inâyetlerinden dûr, wüsn-i iltifât-ı pâdişâhânelerinden mehcûr oldılar. Awmed (86b)
Paşa ki, žâtında şiddet7-i şeqâvet muźmer, meşreb-i şirret-nişânı envâ>-ı fesâd u
mażarrata maźhar idi. El-mer&ü >adüvvün li-mâ cehile8 muqteżâsınca anlar ţarafı ile
>adâvetde muśirr ü müstemirr olub, lâ-yezâl qahr u intiqâmları cânibine sâ>î olurdı.
Zemân-ı devlet-i Selîm Xânî’ de enâra’ llâhu bürhânehû9 mawrûse-i Mıśır a>yânından
İstanbul’ a sürgün olan eşxâśıñ rüşvetleri alınub, anlara destûr virildi, deyü10 düstûr-ı bî-
günâha cerâyim isnâd idüb, ba>żı eşxâś-ı şeqâvet-istînâs daxı Awmed Paşa’ ya mu>în ü
źahîr olub, qâżî->asker Fenârî-zâde Muwyiddîn Çelebi bu xuśûśa müfettiş olub, erbâb-ı
ağrâż u wased bâmına wulûl idüb, vuqû>bulmayan qażâyâ-yı ğarîbe ve isnâdât-ı >acîbe
ibdâ>u ixtirâ>eylediler. Mücerred Awmed Paşa vezîr olsun, deyü aśwâb-ı şürûr u nifâq
olan11 müfsidîn ittifâq ile12 her cihetden paşaya hücûm idüb, envâ>-ı tezvîr ü telbîsler
peydâ etdiler. Etqıyâya eşqıyâ düşmen, evbâş u düzd erbâb-ı śalâw u zühde reh-zen
idügi emr-i muqarrerdir, cümlesiniñ >âqıbetleri mawmûd olmayub, mâye-i >ömrden
fâyide ü sûd görmediler. Zemân-ı qalîlde ekŝeri >alef-i şimşîr, âherleri âwirü’ l-emr belâ-
yı siyâsetde giriftâr u esîr oldılar. Bi-wasebi’ ź-źâhîr paşanıñ cerâyimi źâhir olub,
vezâretden >azl olınub, mezbûr müfsid anlaruñ yerlerine vezîr-i a>źam olmaq ümîž
idinüb, göz göre cân-ı dûžax-mekânını xıqd u wased âteşine bıraqmışdı.
Waqq sübwânehû ve te>âlâ žü’ l-qahri’l->aźîmdir, ğayra qaśd etdügi isâetiñ mükâfât u
netâyici kendüye >âyid olub, tîz müşâhede eyledi. Ğâfil-i mağrûr idi, hevâ-yı nefse
mütâba>at ile kâm-rân olam śanurdı. Dîde-i źulm-âyîni târîk ü kör idi, >adâlet yüzini
göremezdi. Žâtı nücûm-ı cehle sipihr olmışdı. Men wafera bi&rü’ l-exîhi veqa>a fîhi
wadîŝiniñ mażmûn-ı >ibret-maqrûnını bilmezdi. Maqâm-ı vezâreti güzâf >add iderdi. Ol
śadr-ı devlet ve mesned-i sa>âdet-seneddir, źıllu’ llâh-i >âlem-penâhıñ maqarr-ı xilâfeti,
pâdişâh-ı encüm-sipâhıñ müstaqarr-ı salţanatı olub, evâmir-i >aliyye-i İlâhî, sünen-i
seniyye-i ważret-i risâlet-penâhî icrâsı içün qonılmış mawall-i >udûl (87a) ü fuwûldür, ne
câ-yı źalûm u cehûl. Ważret-i pâdişâh-ı cihân-penâhıñ bu xuśûślara >ilm-i şerîf-i >âlem-

1
Hk: cemî>
2
F Ü: śafer
3
F: muxâlif
4
F: olub, Ü: olmadı
5
F Ü: eclden sa>âdet ü iqbâl ile
6
A Hk Hs K: taxt-ı hümâyûnlarına, F: taxta
7
K: Ħ₤ŏŪ
8
Kişi bilmediğinin düşmanıdır.
9
Allah delilini nurlandırsın.
10
K: - anlara destûr virildi, deyü
11
A F Hk Hs K: + şân-ı şer>a teşvîş virdi. Ţarîq-i waqqdan çıqub, ta>aśśub u nisbet yollarına sülûk etdi.
Erbâb-ı źulm ü wayf olan bî-dînlere muţî>ü tâbî>olub, naqd-i >adli żâyi>eyledi. - erbâb-ı ağrâż u wased
bâmına wulûl idüb, vuqû>bulmayan qażâyâ-yı ğarîbe ve isnâdât-ı >acîbe ibdâ>u ixtirâ>eylediler. Mücerred
Awmed Paşa vezîr olsun, deyü a¢wâb-ı şürûr u nifâq olan.
12
A F Hk Hs K: - ittifâq ile
148

ârâları >âlim ü şâmil olub, kendü daxı eţvâr u evża>dan >âqıbet-i awvâli neye müncerr
olacağını fehm ü idrâk idüb, lâ-büdd ţabî>atında merkûz olan âŝâr-ı >iśyân u ţuğyânı
źuhûra getürmekçün der-gâh-ı >âlem-penâh-ı pâdişâhîden Mıśır eyâletini isteyüb,
mes&ûli qarîn-i qabûl olub, ol diyâra gönderildi 1. Sewâb-ı muźlim ve ebr-i târîk idi, feżâ-
yı südde-i sa>âdetden bâd-ı >inâyet-i xüsrevânî ile sürilüb, cihâna rûşenâ geldi. Dûdmân-
ı >izzet-âşiyân-ı >Oŝmânî’ ye müstevlî olmış âteş-i ser-keş idi, xânmân-ı >adli şu>le-i cevr
ü żalâl ile warq etmege qaśd etmişdi, şehriyâr-ı dîn-perveriñ âb-ı nâb-ı >adâleti 2 ile
söyindirilüb, >âleme ževq u śafâ yürindi.
Lâ-büdd śuffe-i śadârete bir žât-ı >âlî-menzilet, mesned-i vezârete bir şân-ı Âśaf-
mertebet lâzım u mühimm olıcaq xidmet-i sa>âdet-mertebetlerinde oda-başı ve ic
şâhinciler3 ağası qıdve4-i erbâb-ı ta>źîm, >umde5-i aśwâb-ı tekrîm, >ażdü’ s-salţana
İbrâhîm Ağa ki, evvel-i neşv ü nemâdan ol şem>-i cem>-i salţanatıñ xidmetinde pervâne,
zemân-ı śiğar-ı sinn ve >ahd-i ţufûliyyetden berü mihr-i münîr-i xilâfetiñ sâye-i
terbiyetlerinde6 mürebbâ olmış xâk-ı âstâne idi. Şâx-sâr-ı iqbâli nesîm-i ifżâl-i cihân-
bânî ile ser7-sebz ü ter, nihâl-i şevket ü iclâli cûy-bâr-ı merâwim-âŝâr-ı xüsrevânî birle
mezher8 ü muxażżar, žâtı envâ>-ı xıśâle mecma>, śıfâtı elţafa maţla>, žihni âyine-i śuver-
nümâ-yı kerem, ţab>ı mir’ ât-ı çehre-güşâ-yı himem, bir şân-ı ma>âlî-nişân-ı gevher-cûd
ve saxâya ma>den ü kân, kârı inśâf u rawm u >adl, keff-i dürr-pâşı xarmen-i >aţâ u bežl,
naźar-ı kîmyâ-eŝerlerinde qadr-i dünyâ bir9 peşşe ve per-i meges, i>tibâr-ı kâmilü’ l-
>ıyârlarında sîm ü zer mânend-i xâr u xas, qâbiliyyet ü isti>dâdları mertebe-i nihâyetde,
kemâl-i liyâqat ü rüşd ü reşâdları derece-i ğâyetde müşâhed ü ma>lûm olıcaq xâţır-ı >âţır-
ı pâdişâh-ı sa>âdet-maźâhirde ki, âyine-i cihân-nümâdır, bu ma>nâ cilve-ger oldu ki,
“ Mesned-i vezâret ve śuffe-i śadâret10 ol žât-ı behcet-menqabet, şân-ı meserret-xaślet
birle zîb ü zînet bulub, mühr-i hümâyûn ve xâtem-i >izzet- (87b) maqrûn anlara sezâ-vâr
u erzânî buyurıla.” Lâ-cerem erbâbü’ d-düvel-i mülhemûn muqteżâsınca mihr-i
sa>âdetleri maşrıq-ı devletden ţâli>, necm-i münîr-i devletleri ufq-ı iqbâlden lâmi>olub,
sene tis>ve >işrîn ve tis>a-mie şa>bân-ı sürûr-iqtirânınıñ on üçinci güni vufûr-ı >inâyât-ı
>amîme-i xüsrevânîden maqâm-ı vezâret-i >ulyâlarına Rumili beglerbegiligi iżâfe ü

1
A F Hk Hs K: + müfsid-i mezbûrı vezâretden izâle ve redde müte>alliq olub, ehl-i bağy idi. Cibilletinde
fer ü >avn-i fir>avnî mecbûl olmağın Mıśır’a sevq olınmaq nev>-i wikmetden ve kemâl-i münâsebetden xâlî
olmaduğı eclden Mıśır eyâleti virilüb, - kendü daxı eţvâr u evża>dan >âqıbet-i awvâli neye müncerr
olacağını fehm ü idrâk idüb, lâ-büdd ţabî>atında merkûz olan âŝâr-ı >i¢yân u ţuğyânı źuhûra getürmekçün
der-gâh-ı >âlem-penâh-ı pâdişâhîden Mı¢ır eyâletini isteyüb, mes&ûli qarîn-i qabûl olub, ol diyâra
gönderildi.
“ Awmed Paşa ol vaqt vezîr bulınub, mûmâ-ileyh İbrâhîm Paşa ile Dîvân-ı >adâlet->ünvânda cem> olub,
itmâm-ı meśâliwe mübâşeret eylediklerinde bî-edebâne ba>żı evżâ>ın ve veqâwatin ve erbâb-ı wâcâta
wadden ziyâde widdetin müşâhede eyleyüb, ol sebebile mezbûr Awmed Paşa’ nıñ daxı südde-i sa>âdetden
ref>i lâzım gelüb, diyâr-ı Mıśır iskelelerden mâ->adâ cemî>-i mawśûlâtı ile mežkûr Awmed Paşa’ ya >inâyet
olınub”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 61b.
2
A F Hk Hs K: inśâfı
3
F Ü K: şâhincileri, Hs: ΟŏΊΣņĢ
ΏĜŪ
4
A Hk: qıdvet
5
A Hk: >umdet
6
Ü: tertîblerinde
7
Hk: - ser
8
A Hk: xurrem
9
K: per
10
K: śadâ
149

żamîme qılındı. Cihâna müjde-i beşâret-i >aźîme, kevn ü mekâna kemâl-i sürûr ve
beşâşet1-i >amîme müstevlî olub, >âleme tâze rûw2, dünyâya3 bî-endâze behcet ü fütûw
geldi.
¡ adr-ı >izze4 geldi bir kân-ı vefâ
Bezm-i >âlem buldı eśnâf-ı śafâ
Şâd oldı ser-be-ser xalq-ı cihân
Buldı >izzet bir emîr-i kâm-rân
Virdi gül-zâr-ı cihân bir verd-i ter5
Bülbül-i ümîže besdir bu yeter
Tâze revnâq buldı kâr-ı intiźâm
Şâd u mesrûr oldı cümle xâśś u >âm
Xayra sâ>î, >adle mâyil, xande-rû
Cûda ma>den, luţfa maźhar, nîk-xû
Emr-i şer>a tâbi>ve Waqq’ a muţî>
Mâni>-i ifsâd u şerr žât-ı refî>
Eyleseñ yanında bir kez biñ günâh
Bir söziyle >afv ider bî-iştibâh.
Ol žât-ı menqabet-âyâtıñ serîr-i vezârete taśaddurları ile Dîvân-ı >adâlet-eyvân-ı
Süleymânî gerü tâze revnâq u ţarâvet bulub, merâsim-i vezâretde wüsn-i edeb, levâzım-ı
śadâretde tawśîl-i rıżâ-yı ważret-i Rabb müşâhede olınub, herkese vufûr-ı luţf ile cevâb
virilüb, erbâb-ı mühimmâtıñ muvâfıq-ı şer> u qânûn olan wâcâtı dâyire-i qabûlde vâqi>
olmağla ber-murâd u kâm-yâb oldılar. >Atebe-i >aliyye-i >Oŝmâniyye6’ de mer>î ola gelen
esâlîb ü qavânîn ber-qarâr-ı sâbıq muqarrer olub, maqâdîr7-i nâsda meslûk olan ţarîq-i
pür-tevfîq gerü meslûk olınub8, śıdq u śadâqat livâları kemâl-i rif>atde, cevr ü ežiyyet ü
cefâ9 eŝerleri noqśân u žübûlde olmağla cümle-i >ibâd u enâm pister-i istirâwatde pür-
wużûr ve mesned-i refâhiyetde şâd u mesrûr oldılar.

(88a) Bu derece ważret-i źıllu’llâh-i >aźîmü’ş-şânıñ xalleda’llâhu mülkehû ilâ-âxiri’z-


zemân10 Awmed Paşa’ya Mıśır eyâleti iwsân olınub, ol muqâbelede anuñ >iśyânı ve
kemâl-i ţuğyânı beyânıdır
Ważret-i pâdişâh-ı >adâlet-sipâhıñ e>azza’ llâhu enśârahû11 xâţır-ı >âţır-ı ilhâm-maźâhirleri
İbrâhîm Paşa’ nıñ >ulüvv-i derecât-ı sâmî-simâtlarına müte>alliq olub, xil>at-i seniyye-i
vezâreti qâmet-i >izzet12-menqabetlerine erzânî buyurdıqlarıyla Awmed Paşa ğarîq-i

1
K: beşâret
2
Ü: + bî-nihâye
3
Ü: - dünyâya
4
F: >izzet
5
Ü: ┼ī
6
Hk: >Oŝmânî
7
F: ŏΡĜ
⅞Ώ
8
A Hk: olub
9
A F Hk Hs K: - ve cefâ
10
Allah mülkünü kıyâmete kadar dâim etsin.
11
Allah yardımcılarını aziz etsin.
12
A F Hk Hs K: şeref
150

lücce-i ğuśśa u endûh, warîq-i nâr-ı reşk-i pür-şükûh olub, nihâyet derecede1 bî-wużûr
oldı. ¡ afâ-yı >îşi ğumûm u wüzne mütebeddil, sürûr u behceti, câmınıñ revnaqı kesr ü
küdûrete mütewavvil olmağla esb-i fikreti bâdiye-i wayretde leng,>aql u idrâki ŝemerâtı
ravża-i śafâda nâ-tamâm, henüz xâm idi 2. Ğayret nârına ţutışub, beğâyet ğam-gîn ü dil-
teng oldı. “ >Âşıqa ya śabr veyâ sefer” ma>nâları xâţırına lâyıw olub, >âqıbetü’ d-devâ
el’ keyyü3 ma>nâsı4 muqteżâsınca cebhe-i xižlânına5 ţağ-ı wasret qoyub, pâdişâh-ı cihân-
penâhıñ xâk-ı âstân-ı semiyyü’ l-mekânlarından Mıśır sulţânlığın istedi. İžâ câe ecelü’ l-
ba>îri yewûlü wavle’ l-bi&ri 6 muqteżâsınca vaxâmet-i >âqıbetden iwtirâz u iwtiyâţ etmeyüb7,
kendüniñ nekbetine ţâlib ü sâ>î, vufûr-ı xižlân u meželletine râğıb u dâ>î oldı. [Waqîqaten
žâtında kemâl-i ağrâz ile şaqî ü pür-âzâr idügine vâqıflar olub, yanında bî-zer iş
bitmedügine muţţali> olmağla liqâsından bîzâr idiler.] Sene tis> ve >işrîn ve tis>a-mie
ramażânıñ altıncı güninden qapusın qapayub, Mıśır eyâletini aña tevcîh buyurdılar.
[Waqîqat-ı wâli tîz >ayân olur, deyü irxâ-yı >inân idüb, her ne istedi ise virdiler. Cümle-i
murâdâtı maqbûl olub, dîvâne8 idi. Mıśır’ ıñ vâfir altunı mülâwaźasıyla meftûn olub,]
mühimmâtına kifâyet miqdârı qadırğalar iwsân u >aţâ qılub, şehr-i mezbûrıñ yigirminci
güni mawrûse-i İstanbul’ dan śavb-ı Mıśır’ a teveccüh eyledi.
Elinden qurtılub Dîvân-ı şâhî
Du>âlar etdi şâha her sipâhî
Eyüyi eylik ile yâd iderler
Yavuzından daxı feryâd iderler
Eyülikdir behiştiñ armağanı
Eyülik cennet ehliniñ9 nişânı
Eyülikle bulınur rawmet-i Waqq
Eyülerdir bulanlar Waqq’ı muţlaq
Yer eyle śawn-ı şer>-i pâk içinde
Çürümezmiş eyüler xâk içinde
Eyüler râm olurlar emr-i şer>a
Virürler arqa dâyim źahr-ı şer>a
Şerî>atden qoparsa kim ki ţaşı
Urır kendü eliyle ţaşa başı.
(88b) Awmed Paşa [her xuśûśda şer>i taxfîf idüb, hevâ-yı nefse tâbi> u muţî>, ehl-i
Waqq’ a kârı âzâr, müstawiqqa cevri bî-şümâr ve fi>li şenî>idi. “ Üžkürû mevtâküm bi’ l-
xayri” kelâm-ı dürer-bârınıñ egerçi źâhiri >umûm ifâde eder velî erbâb-ı süxan qatında
anuñ ma>nâsı “ Üžkürû emvâtekümü’ l 10-mevśûfîne bi’ l-xayri” dimekdir. Sözde beyân-ı

1
A Hk: + mużţarr ve
2
A F Hk Hs K: + cevher-i nâ-yâb görinürdi, seng imiş, - ravża-i ¢afâda nâ-tamâm, henüz xâm idi
3
En son çare yarayı dağlamaktır.
4
Hk: fewvâsı
5
Ü: xižlâna
6
Devenin eceli geldiğinde kuyunun çevresinde dolaşır.
7
A F Hk Hs K: + câhil-i mağrûr, nâ-dân-ı maxžûl idi. Kemâl-i cehlinden, - vaxâmet-i >âqıbetden iwtirâz u
iwtiyâţ etmeyüb
8
K: ΗΕ∆
ėΜΡŊ
9
K: < ∆ΠΙ ė
10
F: mevtâküm
151

vâqi> žemm1 ü >ayb olmaz. Ma>yûb olan bir müslümânıñ xuśûśında ğayr-ı vâqi> nesne
isnâd idüb, kižb-i śarîwa istinâddır. Ne>ûžü bi’ llâhi te>âlâ2. Fâciriñ žikr-i fücûrı, umûr-ı
nâ-mawśûrı müntic ü müfîddir. Cümleden berî sâmi> olan >âqıl ise yaramazlıqdan
müteneffir ü nüfûr olub, vufûr-ı rawmet-i Melik-i ğafûr ile behiştde enîs-i wûr ve
śâwibü’ l-quśûr olur.
Fâcir-i mezbûr râkibü’ l-merâkib olub, pey-â-pey gidüb, menâzil-i bawri ţayy qıldı.
Xâţır-ı şirret-meâŝiri śawâyifine temerrüd ü >iśyân ţarîqlerini qalem-i mülâwaźa u fikret
ile terqîm idüb, żamîr-i ma>śiyet-te&ŝîri evrâqına ta>annüd ü ţuğyân üslûblarını kilk-i
fesâd-silk ile tawrîr ü tanźîm etmişdi. Deryâdan Mıśır’ a varınca bu tedbîr-i mefsedet-
te&ŝîr ile bî-xâb, kebûter-i fitne-per-i cân-ı belâ-âşiyânı ol hevâda pervâz ümîži ile
mawbûs-ı dâm-ı ıżţırâb idi. Bu ma>nâ evżâ>-ı żalâlet-ixtirâ>ından ma>lûm, âŝâr u awvâl-i
şenâ>at-ibdâ>ından mefhûm olmışdı. Wattâ Muśţafa Paşa ol gelince Mıśır’ da3 mütevaqqıf
idi, xâyin-i merqûm gemiler ile gelüb, Mıśır limanı ki, Bulaq dimekle âfâqda meşhûr
iskeledir, qudûm-ı şûmı ol yere irişdikde Muśţafa Paşa anuñ mekr ü şerrinden emîn
degil idi, nâ-gâh kendüye żarar ide, deyü iwţiyât idüb, >âśî-i śâwib-ma>âśî henüz qaraya
çıqmadın Muśţafa Paşa qadırğaya süvâr olub, anuñla Nil üzerinde bulışdılar. Muśţafa
Paşa her vechle kendüden muqaddem ü pîşvâ iken aña varmaq lâzım gele, deyü ayaq
ağrısın bahâne idüb, Muśţafa Paşa >ıyâdet üslûbında anuñ gemisine varub, xâţırın śorub,
gerü qadırğalarına gelüb, İstanbul’ a >azîmet etdiler.
Ol serây-ı] Mıśır’ a vuśûl u wulûlinden śoñra salţanat u istiqlâl sevdâsına düşüb, [âb-ı Nil
>unq-ı fesâd-tutqından4 içerü5 sebîl bulduğı gibi xannâs u vesvâs-istînâs ile enîs olub,
żalâlet yollarına pîşvâ, ţuruq-ı >iśyâna delâlet ile fitne ü6 fesâd śawrâlarına reh-nümâ
oldı. Leîm-i maźharü’ l-mehâlik Mıśır xazînesine muţaśarrıf u mâlik olmağla ol diyârıñ
cevâhir ü7 nuqûd-ı nâ-ma>dûdı, kîse kîse altunları ţuğyânına esbâb u âlât, iqbâl ü >izzet-i
>asker ve iclâl ü wükûmet ve vefret-i sîm ü zer temerrüd ü >iśyânına bâ>iŝ-i şürûr u8
mehâbet oldı. Bî-çâre güm-râh u dîvâne, >aql u idrâkden mehcûr u bî-gâne idi, enbâr9-ı
qalbi wubûbât-ı cehl ile memlû ve kân-ı ţab>ı aqmişe-i ğurûr u şürûr ile ţopţolu olmışdı.]
Anda olan >askeriñ fitne ü fesâda mâyil olan şirrîrlerini intixâb idüb, [baqıyyetü’ s-süyûf
olub qalmış Çerâkese evlâd u ensâbına, ol ţâyife-i bâğiyeniñ qılıcdan qaçub qurtılmış
etbâ> u eşyâ>ına] wüsn-i iltifâtlar ve envâ>-ı ri>âyetler idüb, [perde-i ixtifâda muxtefî
olmış eşirrâyı cümle źuhûra getürüb,] dirlikler eyledi. Mıśır muwâfaźasında olan sipâhıñ
eţvârını tebdîl idüb, ţarz-ı cedîd iwdâŝ eyledi. Az zemân geçüb10, [qânûn-ı >Oŝmânî
üslûbından çıqarub münwarif, naźm u intiźâm-ı şer>-i qavîm hevâ-yı nefs-i saqîme
munśarif oldı.]

1
K: - žemm
2
Yüce Allah’a sığınırız.
3
A Hk: - Mıśır’ da
4
A: tutuqdan
5
A Hk: içerüye
6
F Hs K: + şûr ve
7
Hk: - ve
8
K: - ve
9
F Hk Hs: enbân
10
K: - olan sipâhıñ eţvârını tebdîl idüb, ţarz-ı cedîd iwdâŝ eyledi. Az zemân geçüb
152

Awvâli 1 âstân-ı sa>âdet2-âşiyânda ma>lûm olıcaq [lâ-büdd dîn-i mübîn-i İlâhî ve şerâyi>ü
sünen-i ważret-i risâlet-penâhîniñ ğayreti pâdişâh-ı İslâm3-ı sa>âdet-encâmıñ żamîr-i
münîr-i şer>-źahîrlerine te&ŝîr eyleyüb,] Mıśır muwâfaźasında olan ümerâdan Qara Mûsâ
dimekle meşhûr bir emîr-i şehîr var idi, aña Mıśır beglerbegiligi virilüb, maxfî wükm-i
cihân-muţâ> gönderilüb4, [xâyin-i mezbûrıñ] wüsn-i vechle tedârükiñ görüb5, [raqabe-i
żalâlet-girîbânını şimşîr-i xüsrevânî ile qal> u tirâş idüb, kellesini külâh-ı wayâtdan
>uryân, cüŝŝe-i merg-wiśśesini dîgdân-ı tîğde âteş-i siyâset ile biryân etmek] emr
olınmışdı.6Awmed Paşa7 Mıśır iskelesi olan Anţalya ma>berinde maxfî âdemler qoyub,
âstâne-i sa>âdetden vârid olan8 kimesneleri gözleyüb, keserlermiş. Mežkûr wükm-i
hümâyûnı alub giden şaxśı daxı ţutub9, wükm-i hümâyûnı alub, kendüye iletmişler.
Axbâra vâqıf olduğı gibi mezbûr Qara Mûsâ’ yı getürüb, mecâl virmeyüb, >aśâ-yı qahr
ile qatl eyledi. [Andan ğayrı >atebe-i >ulyâya śadâqat üzre olanları bi-ecma>ihim şimşîr-i
wayf ile ţu>me-i seyf etdi.] >Ale’ l-fevr >iśyânını âşikâr idüb, istiqlâl üzre taxt-ı Mıśır’ a
geçüb, sulţân oldı. Tebdîl-i sikke ü xuţbe10 idüb, bilmedi mürîd-i şeyţân oldı. [Emr-i
xilâfetde bir pîşvâ u hem-ţarîq ve bir şeyx-i üstâd-ı şeqâvet-refîq lâzımdır, deyü
Qızılbaş’ a iqtidâ idüb, tâc-ı żalâlet-revâc dikdirdi. >Adl gülistânı pür-xâr, śâfâ bostânı
mezbele-zâr, naźm u intiźâm gül-şenleriniñ >andelîbi kelâğ, refâhiyet ü istirâwat
bâğlarınıñ bülbül-i gûyâsı zâğ oldı. Bahâr-ı ţarâvet-âŝâr-ı emn ü emân tünd-bâd-ı
xüsrân11 u xazân ile pejmürde, qâlıb-ı wayât-ı mülk ü millet çehre-i Azrâil 12-behre-i
źulm ü >udvân ile mürde düşdü. Diyâr-ı mawmiyye-i Mıśır gerü herc ü merc ü âşûba
menba> olub, esâs-ı şer>-i qavîme tezelzül gelüb, mâye-i >adâlet ü naśfet ayağa düşüb,
ziyâde tenezzül eyledi.]
Diyâr-ı Mıśır’ ıñ oldı wâli müşkil
Ţarîq-i emn ü râwat śa>b ve pür-gil
Ser-â-ser ţoldı mülke cünd-i âşûb
¡ alâw u zühd ü taqvâ oldı mağlûb
Serîr-i >adle wâkim oldı źâlim
Cihânı ţutdı envâ>-ı meźâlim13
Dökildi yerlere çoq xûn nâ-waqq
¡ orılmaz oldı dem da>vâsı muţlaq
Enîn ü âha maźhar oldı >âlem
Ţutışdı nâr-ı cevre cins-i âdem.

1
K: awvâl
2
K: - sa>âdet
3
A Hk: - İslâm
4
A F Hk Hs K: - maxfî wükm-i cihân-muţâ>gönderilüb
5
Ü: görmek
6
A F Hk Hs K: + olınub, aña maxfî wükm-i cihân-muţâ>gönderildi
7
A F Hk Hs K: Meger la>în-i mezbûr
8
Hk: olub
9
K: + ve
10
A Hk: xutbe ve sikke
11
K: xüsrevânî
12
K: - Azrâil
13
K: - Serîr-i >adle wâkim oldı źâlim
Cihânı ţutdı envâ>-ı meźâlim
153

Mežkûr Mûsâ Beg qatl olınmağla sâyir ümerâya xavf ü xaşyet müstevlî olub, der-gâh-ı
mu>allâdan kendüye qoşılub, bile alub gitdügi ümerâdan Muwammed Beg ki, Qâżî-zâde
dimekle meşhûr emîr-i >âqıl-ı žü’ l-fażli’ l-kâmil, žihni câmi>-i kemâlât, ţab>-ı münîri
menba>-ı fażl (89a) u kerâmât idi. Memâlik-i Tatariyye’ den Qırım xânı Mengli Giray
Xân xidmetinde olub, âdâb-ı salţanata >ârif, pür-feżâyil ü ma>ârif olmağın xân-ı
müşârün-ileyhiñ wüsn-i iltifâtı ile yanında muqarreb, fi’ l-waqîqa feżâyilde bî-bedel,
vaqûr u müeddeb, şân-ı kâmilü’ l-waseb idi. Merwûm Sulţân Selîm Xân-ı mebrûrıñ1
>aleyhi rawmetü’ l-meliki’ l-ğafûr2 şâh-ı şarq-ı fitne-ğarq ile bulışub, ol sefer-i źafer-
eŝerden sa>âdet ü iqbâl ile gelüb, Amasya şehrinde qışladıqları zemânda Mengli Giray
Xân ţarafından hedâyâ-yı xâniyye ile mübârek-bâd-ı cihâd içün elçi gelüb, âstân-ı
celâlet-âşiyânlarına yüz sürdikde kemâlât u3 feżâyiline >ilm-i >âlem-ârâları şâmil
olmağın xân ţarafına göndermeyüb, naźar-ı >âliyeleriyle manźûr, lawźât-ı >inâyet-
simâtları ile melwûź u pür-wubûr4 olub, alıqomışlardı. Südde-i sa>âdetde ba>żı menâśıb
virilüb, śoñra sefer-i şâdî-eŝer-i Mıśır’ da pertev-i âftâb-ı >inâyetleri wadâyiq-i âmâlini
pür-nûr, ravża-i murâdâtını muxażżar u pür-sürûr idüb, >atebe-i >ulyâda xižmet-i menî>-i
tevqî>-i >alem-muţî> ile qadrini refî> eyleyüb, ţuğrâ-yı ğarrâ-yı cihân-ârâ emrini anlara
tefvîż idüb, nişâncılıq iwsân eylemişlerdi. ¡ oñra xizâne-i >âmire defterdârı olub, ba>dehû
sancaq >inâyet olınub, Awmed Paşa’ nıñ ibrâmı ile Mıśır’ a bile gitmişdi. Nâzik-ţab> u
rengîn-maqâl, wüsn-i tedbîrde bî-naźîr ü mübârek-fâl ü nâdirü’l-emŝâl idiler. Awmed
Paşa esrâr-ı xıyâneti ifşâ idicek anı vezîr idinüb, umûrını re&y-i ferâset-ârâsına tefvîż
idüb, kendüsi muqteżayât-ı nefs-i emmâre-i bi’ s-sû üzre sû-be-sû >îş ü nûşda olub, hevâ-
yı nefs-i saqar-encâm râm olmağla kâm-rân u kâm-bîn oldı. Mekâyid-i rûzgârdan ğâfil,
şedâyid-i devr-i zemândan žâhil, dil-i âgâhı yoq idi. Evâmir-i >aliyye-i İlâhî icrâsında
göz yumub, dîde-i źulm ü xüsrânı rûşen, genc-i miwmet-âbâd-ı wayf u >iśyânı gül-şen
eyleyen zemâne kâm-rânları5 >âqıbet nedîm-i nedem olub, nâ-murâd olacaqlarını
bilmezdi 6.
Bu eŝnâda müşârün-ileyh Muwammed Beg deryâ-yı tedbîriñ ğavvâś u şinâveri, meydân-
ı fehm ü žekânıñ ser-âmed dilâveri idi, Mıśır’ da olan ümerâ-i devlet-i >Oŝmâniyye’ den
pâdişâh-ı (89b) gerdûn-iqtidâr yolında śadâqat ile müftexir ü xidmet-kâr olan bendeleri
ile keşf-i râz idüb, ittifâq u ittiwâdda furśat-bîn oldılar. Bir gün [ol] la>în7-i ma>śiyet-âyîn
pister-i ğafletde nâyim olub, şehr-i Mıśır’ da bir wammâma girüb, tirâş olınur iken şeh-
bâzân-ı >adû-şikâr kemîn-i kînden çıqub, bî-muwâbâ8 [laîniñ] üzerine dökilmişler.
Tevâbi>-i meredesini qılıçdan geçürüb, kendüsi bir ţarîqla xalâś olmış. >İnâyet-i Waqq ile
livâ-i devlet-i pâdişâhî ser-efrâz olub, sulţân-ı kâžibiñ saţveti meksûr, âŝâr-ı şevket ü
şehâmeti 9 mağlûb u maqhûr oldı. Râyet-i şer>-i muţahhar tekrâr muźaffer oldı. Salţanat-ı
Mıśır ber-qarâr-ı sâbıq şehriyâr-ı kâm-kâr qullarına intiqâl eyledi. Ammâ xizâne-i
Mıśır’ ı tâlân u yağma eylediler.10 Maxžûl ü menkûb, rüsvâ u mağlûb kendüsini
1
F Ü: mebrûk
2
Merhamet eden Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun.
3
F Hs: - ve
4
A F Hk Hs: manźûr, K: mesrûr
5
K: kâm-rânlarını
6
Hs K: bilmezlerdi
7
Ü: sulţân
8
A F Hk Hs K: - bî-muwâbâ
9
F Hs Ü: ╔Ώ Ĝ☺
10
“ Vilâyet-i Mıśır tekrâr biş yüz filoriye iştirâ olındı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, 221a.
154

Mıśır’ dan ţaşra bırağub, xižlân1 eyyâmında hevâsına tâbi> u muţî> olan >âśî >Arablar
arasına düşdi. Merede-i evbâşdan baş qurtaran levendâtı yanına varub, bir miqdâr
cem>iyyet-i evbâş ile [gerü baş] qaldurdı. Eţrâf-ı Mıśır’ da tekrâr fesâdlar bünyâd etdi.
Şûr u şerr ıqlîmlerini âbâd idüb, wayfler ve2 źulmler ile ne qanlar dökdi. Rişte-i şerr ile
ne fesâd câmelerini sökdi dikdi. >Asker-i źafer-fer ile müşârün-ileyh Muwammed Beg
Mıśır’ dan qalqub, def>-i fesâdına mutaśaddî oldı. Tekrâr cengler olub, >arśa-i vesî>a-i
>âlem çeşm-i maxžûle teng olub, ol sefer-i miwnet-eŝerde başı kesilüb, >âlem şerrinden
emîn, dünyâ fesâdından qurtılıb, zemîn-i Mıśır behişt-i berîn oldı. Erbâb-ı süxandan
ba>żı fużalâ qatline târîxler didiler. Cümleden biri bu3 beyt-i >ibret-efzâdır:
Cehâlet bawrine gel düşme qardaş
Qanâ>at gencine gir bağra baś ţaş
Ğurûr ile gerekmez âşinâlık
Gedâya lâyıq olmaz pâdişâlık
Hümâya nisbet olınmaz kebûter
[Qara ţopraq] olur mı misk-i ežfer
Xudâvend ile bende yek-ser olmaz
Siyeh âhen muqarrerdir zer olmaz
Düzilmez xâkden kewl-i Śıfâhân
Olur mı la>l ü dürr seng-i beyâbân.
(90a) Bu cânibden Awmed Paşa’ nıñ >iśyânı mesmû>oldıqda vezîr-i ŝânî Ayas Paşa ba>żı
>asker-i düşmen4-güşâyla Mıśır’ a irsâl olındı. Deryâdan >ubûr idüb, Anaţolı câniblerine
mürûr etmişdi. Kütahya civârında Süqa nâm menzile nüzûl etdiklerinde Mıśır’ dan
ulaqlar vârid olub, mežbûr5 >âśî-i ţâğî6niñ ser-i bî-sa>âdetini 7 getürüb, axbâr-ı fetw ile
diyâr-ı Mıśrıyye emn ü emân olduğın i>lâm etdiler. Orduda şâdîliqler, beşâretler8 olub,
ţabl-xâne-i xüsrevânî çalındı. >Âlem bu müjdeye şâd-mân, cihânıñ yüzi gül gibi gülüb,
xândân oldı. Ayas Paşa ile qoşılan >asker iki vechle perîşân u mużţarr idiler: Biri diyâr-ı
Rum’ dan Mıśır’ a sefer müddet-i medîd ve zemân-ı ba>îd iqtiżâ iderdi, [biri] Awmed
Paşa’ nıñ qulûb-ı nâsa müstevlî olan kemâl-i mehâbeti mülâwaźası ile xavâţır-ı >askerde
xavf ü xaşyet ğâlib idi. >İnâyet-i Waqq ile bu iki >ârıża ber-ţaraf olub, kîse-i âmâl-i nâsda
memlû9 olan naqd-i xavf ü hirâs bi’ l-külliyye telef oldı. Bu xaber-i behcet10-âbâd ile
herkes mesrûr u şâd, sefer-i dûr u dırâzda envâ>-ı meşaqqât ü âlâmdan âzâd oldılar. Ol
gün rûz-ı >îd idi. Ne >îd cümle awrâr u >abîd mürde idiler, emvâta wayât-ı cedîd geldi. Bu
vâqı>a-i meserret-âyât11 >atebe-i >ulyâ-yı >âlem-medâra ma>rûż olıcaq >avâţıf-ı >aliyye-i

1
A Hk: xižlânı
2
A Hk: - ve
3
F: bir
4
A Hk: >asâkir-i memâlik, F Hs K: >asâkir-i kişver
5
A F Hk Hs K: ol
6
A F Hk Hs K: pelîd-i >anîd
7
F Hs K: sa>âdeti
8
Hs K: beşâret
9
Hk: - memlû
10
A F Hk Hs K: xayr
11
A Hk: âŝâr
155

pâdişâhîden >askere icâzet iwsân olındı.1 Bu >aţiyye-i >aliyye daxı sürûr üzre sürûr olub,
ważret-i pâdişâh-ı murâd-baxşıñ mezîd-i devlet ü sa>âdetlerine du>âlar etdiler.

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı behcet-şu>ûrıñ xalleda’llâhu źılâle >aţıfetihî mede’d-dühûr2


fermân-ı şerîfleri ile İbrâhîm Paşa’nıñ sûr-ı mevfûrü’l-wubûrı beyânıdır
İbrâhîm Paşa’ nıñ necm-i ţâli>i ufq-ı sa>âdetden ţulû> idüb, sipihr-i śadâretiñ mâh-ı
tâbânı, gülistân-ı vezâretiñ serv-i xırâmânı oldı. Lâ-büdd emr-i tezevvüc ü izdivâc şi>âr-ı
dîn-i hidâyet-revâcdan olub, sünnet-i seniyye-i śâwibü’ l-mi>râcdır3. Xâţır-ı >âţırları bu
xuśûśa mâyil olub, >izz-i wużûr-ı pâdişâh-ı mevfûrü’ l-wubûrdan isticâze etdiler. Wüsn-i
icâzet-i xâqânî dâyire-i qabûlde vücûd bulub, sûr-ı pür-sürûrı žât-ı sa>âdet-âyâtları ile
teşrîf etmek mev>ûd oldı. Lâ-cerem esbâb-ı neşâţıñ iwżârı levâzım-ı sûr-ı behcet-
inbisâţıñ4 (90b) tertîb ü tekmîline mübâşeret olınub, her cânibden erbâb-ı vuqûf u şu>ûr
tehniye5-i esbâba şürû>a me&mûr oldılar.
Sa>âdet-xâneleri öñinde olan At-meydânı ki, nişân-gâh-ı qadîm olub, sîne-i felek-i tâsi>
gibi feżâ-yı vâsi>dir, zemân-ı pîşîn ve ahd-i evvelînden qalmış niçe âŝâr u >alâmetleri
müştemil olub, sûr-ı pür-sürûrıñ münâsib maqâmı, cem>iyyet-i >izzet-temkîniñ tamâm
maqarr-ı behcet-iwtişâmıdır. Üzerinde6 mehter-xâne-i hümâyûn, mawall-i mübârek ü
meymenet-füzûn, meydâna wavâle câ-yı meserret-nümûn olmağın ważret-i pâdişâh-ı
hümâ-câh içün xalleda’ llâhu mülkehû7 ol maqâmıñ bir gûşesinde taxt-ı sa>âdet-baxt u
iqbâl-âşiyân, bir serîr-i firdevs-naźîr ü behişt-nişân tertîb etdiler8 ki, śawn-ı zîbâsı >arśa-i
cennet gibi xoş-vaż>u dil-ârâ, ferş-i mu>allâsı nev>nev>bisâţ, gûn-â-gûn bûqalemûn ile
müzeyyen ü muwallâdır. Saqf-ı refî>i ve dîvâr-ı menî>i envâ>-ı nuqûş u ârâyiş ile
münaqqaş, Firengî ve Rûmî dil-keş qumâşlar, zer-beft ü zerrîn, girân-bahâ ve rengîn
dîbâ-zârlar ile tezyîn9 olındı. Ol taxt-ı hümâyûnıñ muqâbelesinde aşağa meydânda
selâţîn-i A>câm ve xavâqîn-i kisrâ-âyînden Uzun Wasan ve Şâh İsma>îl ve Ustâclu-oğlı
ve Qara Xân âşûblarında ve xizâne-i Tebrîz’ de śoñra Ferâ>ine-i Mıśır-ı Qâhire’ den
Sulţân Ğavri ve Tomanbay cenglerinde alınan žî-qadr u âlî-şân, envâ>-ı teklîfât ile
müzeyyen ü muśanna,>nuqûş-ı ğarîbe ve taśvîrât-ı >acîbe ile maśnû>u muraqqa>otaqlar
ve viŝâqlar, âsmân-qubbe, cibâl-cüŝŝe, çarx-kelle, zerrîn-ţınâb, sipihr-qıbâb >âlî çadırlar
ve xaymeler, hevâ-âşiyân, hümâ-mekân, bülend-qadr sâye-bânlar qurılub, şâhâne
bisâţlar, emîr-âne qalıçalar, müžehheb ü rengîn nihâlîler10, zerrîn ü xüsrevânî11 bâlînler
basţ olınub, a>yân-ı devlet ve kâm-kârân-ı salţanata żiyâfet içün ta>yîn olındı. Câ-be-câ

1
“ Bu yılda (H. 930) şarq şâhı İsmâ>îl-i Qızılbaş-ı bed-ma>âş fevt olub, yerine oğlı Ţahmasb beglenüb,
pâdişâh oldı.”, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 315. Bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman,
v. 68b.
2
Allah dünyanın sonuna kadar merhametinin gölgesini dâim etsin.
3
A: mi>râc
4
K: - inbisâţıñ
5
A Hk: tehiyye
6
F Hs K Ü: üzerinden
7
Allah mülkünü dâim etsin.
8
F Hs K: etdi
9
F Ü: tezeyyün
10
K: nihâller
11
K - ve xüsrevânî
156

semâ1-hem-ser sâye-bânlar altında taxte-bendler ve śuffeler bağlanub, meydânıñ


ortalarında ve gûşelerinde ţabl-xâne-i xüsrevânî çalınmaq içün tertîbler eylediler. Ekâbir
ü ümerâ, a>yân-ı şehr-i behişt-ârâdan câ-yı sûrı seyr ü temâşâ içün At-meydânı’ na
wavâle ü nâźır olan büyût u quśûr saqflarında ve Arslan-xâne-i >âmire üzerlerinde
mümkin olan (91a) gûşelerde, künclerde çâr-ţâqlar, śuffeler yapdılar. Muqaddemâ ahâlî-
i şehre żiyâfet-i >âmme eyleyüb, >âmâyir-i ma>mûrede eţ>ime-i gûn-â-gûn bişirilüb,
fuqarâ u muwtâcîne iţ>âm-ı ţa>âm2 qılınub, ğanâyim-i mevfûre ile muğtenim oldılar.
Sene ŝelâŝîn ve tis>a-mie recebü’ l-müreccebiniñ on sekizinci güni vezîr-i ŝânî Ayas Paşa
ile yeñiçeri ağası, külliyyen qul ţâyifesi ile gürûh-ı enbûh âstân3-ı sa>âdet-âşiyâna varub,
pâdişâh-ı cihân-penâh ważretlerini dügüne oqıdılar. Bâb-ı sa>âdetden yeñiçeri ağasına
xil>at-i hümâyûn iwsân olındı, At-meydânı’ na geldiler. Ağaya tekrâr paşa cânibinden
daxı mükemmel at ile xil>at-ı behcet-âyet in>âm olındı. Yeñiçerilere qanţâr qanţâr miskî
sükker4 şerbetleri iwżâr olınmışdı, nûş etdiler. Ol gün şeker yağması olub, her
yeñiçeriniñ destinde bir destî şerbet var idi. İrtesi >âmmeten5 yeñiçeriler gelüb, iwżâr
olınan xıyâm-ı serv-qıyâm altında śaff śaff oturdılar. Simâţlar6 çekilüb, levn-â-levn,
gûn-â-gûn ţa>amlar bežli ile >âlî żiyâfetler etdiler. Bir gün daxı >atebe-i >ulyâ qullarından
sipâhîlere, bir gün daxı silâwdârlara, bir gün daxı >ulûfecilere, rûz-ı âxerde ğurebâ
bölügine müstaqill ağaları, ketxudâları, kâtibleri ile emâkin-i müzeyyenede oturub,
qonıqlıqlar eylediler. Bir gün daxı erbâb-ı wiref żiyâfet olınub, ri>âyetler etdiler. Bir gün
daxı >ulemâ-i kirâm ve fużalâ7-i vâcibü’ l-iwtirâm içün ta>yîn olındı. Mežkûr receb ayınıñ
yigirmi altıncı güni idi, her molla dâniş-mendleri, mu>îdleri, telâmiže8 ü şâkirdleri,
müsta>idleri 9 ile gelüb, emkine-i mu>ayyenede oturub, eţ>ime-i nefîse ve eşribe-i laţîfe
ile ikrâm u i>zâz ile ta>źîmler etdiler.
İttifâq ol rûz-ı sa>îd, yevm-i naźîr-i >îdde >ulemâya żiyâfet olınduğı sâ>atde >âlem-i
ğaybdan ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-mendiñ bir ferzend-i ercmend-i devlet-peyvendleri
źuhûra geldi ki, nihâl-i bâğ-ı xüsrevânî, ŝemere-i şecere-i gîtî-sitânî, dürre10-i tâc-ı
salţanat, ğurre-i bâhirü’l-ibtihâc-ı xilâfet, nev-bâve-i çemen-i şehriyâri, gül-bün-i gül-
zâr-ı kâm-kârî, maźhar-ı âŝâr-ı inneke le>alâ xuluqin >aźîmin11, şeh-zâde-i >âlî-tebâr,
Sulţân Selîm-i kâm-kârdır. Enbetehu’ llâhu nebâten wasenen12. Xaber13-i behcet-eŝer ile
kâffe-i beşer >ale’ l-xuśûś (91b) ol eŝnâda żiyâfetde olan >ulemâ-i mu>teber mesrûr u şâd-
mân oldılar. >Ömr-i ţavîl ile mu>ammer ola, deyü du>âlar etdiler. Erkân-ı kâm-rân-ı
>atebe-i >illiyyîn14-mekân bi-esrihim der-gâh-ı mu>allâya varub, el öpüb, mübârek-bâd
etdiler. Ţabl-xâne-i xüsrevânî çalınub, >âleme sürûr, kâffe-i enâma wużûr u wubûr

1
A Hk: sewâb
2
K: - ţa>âm
3
K: âstâne
4
A Hk: şeker
5
F Hs K Ü: >âmme
6
F Ü: simâţ
7
K: + kiram ve ΝΫĜ ŷ₤
8
A Hs: - telâmiže
9
K: müstes>adları
10
F: žerre, K: dürr
11
“Sen büyük bir ahlak üzeresin.”, K.K., 68 Mülk, 4.
12
Allah güzel bir şekilde büyütsün.
13
F Hs K: xayr
14
F Hs Ü: ╚ΊẂ
157

müstevlî oldı. Bir cânibde meşâyix-i >iźâm, pîrân-ı vâcibü’ l-iwtirâm, her şeyx-i
śûfiyyân-ı xalvet-nişîn, tâc-ver-i mürîdân-ı irâdet-âyîn ü misvâk-ser dillerinde
žikru’ llâh-i rawmet-penâh, qalblerinde śafvet-i râh-ı hidâyet-intibâh gürûh gürûh gelüb,
ta>źîmât u tekrîmât ile żiyâfet olındılar1.
Ol güniñ2 irtesi vüzerâ-i ma>delet-ârâ ve Rumili beglerbegisi, sâyir erkân3-ı devlet ve
a>yân-ı salţanat bi’ l-cümle ehl-i Dîvân xıyâm-ı behcet-encâmda bi-wasebi’ l-merâtib
oturub, envâ>-ı tekrîm ü tebcîl 4 ile würmetler ve >izzetler müşâhede etdiler. Daxı irtesi
müşârün-ileyh Ayas5 Paşa śağduc idi, >ırs6-ı mübâreke >âdet üzre mûm-ı >âlî-şân tertîb
etdirmiş idi. Cümle paşalar ve defterdârlar, yeñiçeri ağâsı, sâyir ağâlar bi-esrihim varub,
śağduc mûmını getürdiler. Ba>dehû paşa mûmı daxı gelüb, üstâdlar bir vechle zînetler
ve şöhretler eylemişler ki, tawrîre qâbil, taqrîre mütewammil degildir. Meŝelâ mûmıñ
birisi altmış biñ pâreden ve âxeri qırq altı biñ xurdeden işlenmiş, münaqqaş u mevzûn,
>acâyib ü ğarâyib küreler ile meşwûn ţoplar eţrâfından çemen-zârlar, çemenler içinde
müseddes ü müŝemmen wavżlar, wavżlar kenârlarında servler, ţâvuslar cevelân iderler.
Śawn-ı lâle-zârında hezâr ezhârlar, güller, ğonceler, sûsenler, çigdemler7, benefşeler,
lâleler, qaranfiller, sünbül-i Hindîler, nergisler, şaqâyıqlar, serv ţallarında ţûţîler,
qumrîler, eşcâr-ı pür-eŝmâr şâxlarında8 turunclar, enârlar, fustuqlar, elmalar, emrûdlar,
ayvalar, gûn-â-gûn meyveler, levn-â-levn çiçekler, şükûfeler, eşkâl-i bedî>a ve temâŝîl-i
ğarîbe ile hümâ quşları ve deñiz mâlikleri taśvîrlerin eylemişler. Ve şeker-rîzlerden
üstâd Qandî ki, >ilm-i târîxde >âlemiñ ferîdi, şeker-rîzlikde cihânıñ vawîdi idi, a>ceb-i
>acâyibden Hindustânî fîller ki, üzerlerinde qal>alar, ţoplar, tüfengler, esbâb-ı ceng ile
meşwûn fîlcileri, cengcileri xortûmlarında şimşîrleri, münaqqaş u zerrîn (92a) çulları,
zer-beft ü rengîn >abâyîleri, sâyir śuver-i wayvânâtdan mehâr mehâr, qaţâr qaţâr sîmâ u
cemâlde cemîl cemeller, üzerlerinde xûb-şekl ü zîbâ-endâm, serv-qadd, gül-xadd,
xırâmân, lâle-rux şütürbânları ile müžehheb ü muraśśa>qaţîfe çulları ile anlardan ğayrı
ţavîle ţavîle kemer-gerden, zerrîn-licâm, muraśśa>-zîn ü zerrîn-rikâb bedevî ve9 >Arabî
atlar, xayller, Burâq-ţavr u Düldül-hem-ser, zîbâ esterler, sîmürğler, laqlaqlar,
maymunlar, arslanlar, bebrler, envâ>-ı ţuyûrdan nesrler, ţoğanlar, çaqırlar, zerrîn-üsküf
pûşlar, hümâlar10, sînîler ile rengîn elmalar, emrûdlar, ayvalar, turunclar, fustuqlar11,
ţabaq ţabaq sükkerî12 bâdâmler, keşnecler, dârçînîler, enîsûnlar, sâyir >acâyib ü
ğarâyibiñ nihâyeti yoq idi. Beyânı žikre, şerw u >ayânı fikre gelür degil idi. Ve şekerden
Semendire qal>ası, burc u bedenleri, xandeq ü bârûları içinde ţopları ve żarbezenleri,
tüfeng ü zenberekleri, sâyir yaraq u yasaqları, >azebleri, martolosları ile mükemmel
taśvîr olınmış. Bu esvâb-ı dil-güşâyı taxt-ı şâhî ilinde tezyîn etdiler. >Arśa-i meclis güyâ
firdevs-i berîn ve >adn-âyîn oldı.

1
F Hs K: olındı ki
2
K: gün ki
3
K - sâyir erkân
4
K: ΈΣĴŃ
5
K: - Ayas
6
K: >arûs
7
F Hs Ü: Ό ŏ΅ż
8
K: + turunclarında
9
A Hk: - ve
10
K: - hümâlar
11
K: - fustuqlar
12
A Hk: şekerî
158

Mâh-ı şa>bân-ı mübârek duxûl idüb, ikinci güninde vaqt-i żuwâ idi, cumhûr-ı xavâśś-ı
sa>âdet-ixtiśâś u śâwibü’ l-i>tibâr, >âmme-i a>yân-ı devlet-i âftâb-iştihâr, kâffe-i yeñiçeri
gürûhı ki, felek-şükûh olub, >atebe-i >aliyye-i >Oŝmâniyye âsmânınıñ cünûd-ı encüm-
qıyâsı1 u kevâkib-şümârıdır, müctemi>olub, At-meydânı’ ndan bâb-ı hümâyûna varınca
yemîn ü yesâr piyâde ü süvâr güyâ âdemden bir beden, cüŝŝe-i insândan bir wiśâr idi,
qat-ber-qat śafflar bağladılar. Śağ ve śol zerrîn ser-â-serler, girân-bahâ dîbâlar, ağır
altunlu qumâşlar, zerrîn Firengîler, reng-â-reng aţlaslar, kemxâlar2 döşeyüb, ferş-i
esvâqı nigâr-xâne-i Çin etdiler. Rû-yi zemîn nümûne-i xuld-i berîn oldı. Âftâb-ı >arśa-i
salţanat, mihr-i münîr-i cihân-tâb-ı xilâfet, yeryüziniñ pâdişâh-ı cihân-penâh u3
İskender-mekânı4, İstanbul taxtınıñ mihr ü mâhı, cihânıñ xüsrev-i >âlem-sitânı, İslâm ve
müslimîniñ seddi 5, dîn-i qavîmiñ üss6-i qaviyyü’ l-bünyânı, (92b) >ażdü’ l-xilâfe,
niźâmü’ l-mülk, zemânıñ Süleymân’ ı e>azza’ llâhu enśârahû ve żâ>afe iqtidârahû7 ufq-ı
sa>âdetden ţulû> ider mihr-i münîr gibi tâbân u diraxşân olıcaq ŝenâ-yı çavuşân ile
>aleyke >aynu’ llâh8 du>âsı çarx-ı heftümîne irişmişdi. Cümle vüzerâ ve a>yân-ı devlet
piyâde ğâşiyedârları menzilesinde öñlerince xižmetler etdiler. At-meydânı’ na gelüb,
yuqaru mehter-xâne-i hümâyûna çıqub, taxt-ı sa>âdet-baxt kenârına nüzûl-i sa>âdet9-
şümûl idüb, maqarr-ı xilâfetlerine cülûs etdiler. Ţabl-xâneler, kûslar, nefîrler10 ve
żanclar qıyâma başlayub, śadâ-yı sem>-âşûb cihâna ğulğule ţoldı. Her śınıfdan erbâb-ı
hüner, aśwâb-ı temâşâ wâżır u müheyyâ olmışlardı. Silâwşörler, cündîler meydâna gelüb,
atlar segirtdiler. Hezâr hünerler, lu>blar gösterüb, âşûb u ceng üslûbında iki ţaraf olub,
śafflar bağladılar. Birbiri ile dürtüşib, gönderler, śırıqlar fatdılar. Tîrler, şimşîrler ile
birbirine wamleler, śadmeler gösterüb, oqlar atdılar. Üzengiden ayaq çıqarub,
segirdirken yayaq olub, gerü süvâr oldılar. >Âdet üzre merdânelikler ıźhâr eylediler.
Keştî-gîrler, pehlevânlar daxı gelüb, niçe zemânlar idi idmân iderlerdi, zeber-destler zûr
u quvvetlerin âşikâr idüb, her biri lu>b ile xaśmı şikâr eyleyüb, güreşdiler. Ğâlib ü
mağlûb ma>lûm olub, envâ>-ı waźźlar, temâşâlar kesb etdiler. Kemân-keşler daxı gelüb,
berk yaylar çekdiler. Quvvet tuxmların11 ğayret mezra>alarına ekdiler. Gâh tîrleriniñ
pûlâd xadengleri âhenîn levwâları xamîr idüb, gâhî ter-destlik vâsıţasıyla oqlarınıñ
demrenleri şîşe ü beyżalar delüb, mânend-i kef-gîr iderdi.
Ol gün ważret-i xudâvendigâr-ı âlem-medârıñ meclis-i sa>âdet-ünsleri olub, bir
câniblerinde müfti’ l-müslimîn, bir ţaraflarında xâce-i >izzet-qarînleri oturub, sâyir
mevâlî-i >iźâm ve ahâlî-i kirâm ve erbâb-ı medâris-i ŝemâniyye tertîbleri üzre muqâbele-
i hümâyûnda cülûs idüb, mübâwaŝe-i >ilmiyye etdiler.12 Kitâb-ı kerîm ve furqân-ı

1
F Hs K Ü: qıbâbı
2
A F Hs K Ü: kîmxâlar
3
Hk: - ve
4
F Hs K: mekân
5
F: sedd
6
F: üssi
7
Allah yardımcılarını aziz etsin ve gücünü artırsın.
8
Allah seninle olsun.
9
K - baxt kenârına nüzûl-i sa>âdet
10
A Hk: nefîr
11
A Hk: tuxmlarını
12
Sağ tarafa şeyhü’l-islâm Kemal Paşa-zâde Şemsü’d-dîn, sol tarafa padişahın hocası Mevlana Hayrü’d-
dîn ve diğerleri yollu yolunca oturdular. O asırda baş defterdâr olan Mustafa Çelebi özel bir kase ile
padişaha şerbet sundu, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 222a.
159

>aźîmden, yâ Dâvûdu innâ ce>alnâke xalîfeten fi’ l-arżi 1 âyet-i sa>âdet-qarîniniñ2 keşf ü
tefsîri bâbında >ulemâ-i fuwûl ve ežkiyâ-yı maqbûliñ bî-nihâye (93a) güft ü gûyları olub,
suâller etdiler, cevâblar virdiler. Wużûr-ı źıllu’llâh-i >âlem-penâh, meclis-i bezm-i
>ulemâ-i sa>âdet-intibâh, mebwaŝ-ı müžâkere-i tefsîr-i kelâmu’ llâh ol demde nüzûl-i
rawmet-i İlâh muwaqqaq olub, bir bezm-i sa>âdet-cezm idi ki, rûwâniyân-ı qudsî câmi>
olub, bilâ-rayb quddûsiyân-ı >âlem-i ceberût ol mebwaŝıñ kelimâtını gûş-i hûş ile
sâmi>ler idi.
Mübâwaŝe-i >ilmiyyeden qażâ-yı vaţar qılınub, çâşni-gîrân-ı xâśś-ı sa>âdet-ixtiśâś ważret-
i xilâfet-penâha müstaqill, sâyir >ulemâya3 başqa şâhâne simâţlar yapub, bisâţ-ı inbisâţı
basţ etdiler. Sîmîn sînîler ile xüsrevânî beyâż u sefîd şâhâne etmekler, gül-âb u misk ile
âmîxte xüsrevâne bâdâmî çörekler döşeyüb, zerrîn-ser-pûşlar ile mükellef çînîler içre
elvân-ı >acîbe ile4 mülevven, emzice-i ğarîbe ile müzeyyen ležžet meşwûn gûn-â-gûn
eţ>ime-i firâvân dökilüb, lüwûm-ı ţuyûr ile ârâste, iştihâ-pežîr kebâblar, yaxnîler ki,
mežâq-ı câna quvvet ü qût olub, ležžât-ı5 râwat-simâtı ile rûwa meserretler gelür pîrâste
etdiler. Üzerlerine aqdâw-ı şâd-mânî ve küûs-ı behcet-me&nûs-ı ferwânî ile qandî ü nebâtî
şerbetler ki, nûşı6 nüfûsa meserret ü sürûr, tecerru>ı mûcib-i selâmet ü >âfiyet olur niŝâr
etdiler. Ba>dehû wulviyyât-ı meserret-âyât ki, eţ>ime-i şeker-mizâc u şehd-imtizâcdır,
>add7 ü8 waśrı9 iwśâdan bîrûn, menzile-i ta>yîn10 ü taqrîrden efzûndur. Ve gûn-â-gûn
xüsrevâne xoş-âblar bežl olındı. >Ulemânıñ her birine bi-wasebi’ l-merâtib mevśûf olan
âlât-ı sükkerden sînîler ile şeker işleri 11 iwsân olındı. Ba>de’ ţ-ţa>âm wâfıźân-ı tenzîl-i
İlâhî qırâat-ı Qur’ ân-ı >aźîm ile ol bezmi gül-zâr-ı İrem, meclis-i quds-i sürûr-mawrem
eylediler. Devâm-ı devlet-i pâdişâh-ı İslâm’ a ed>iye-i firâvân edâ olınub, >ulemâ-i a>lâm-
ı >âlem wüsn-i iltifât-ı pâdişâh-ı Süleymân-şiyem birle şâd u mesrûr u xoş-xâl ü pür-
wubûr olub, muwaśśalü’ l-âmâl menzillerine revâne oldılar.
Xavâśś u erkân gerü görilmeyen esbâb-ı neşâţıñ temâşâsına meşğûl oldılar. Meydânda
bir uzun12, yoğun sırıq dikdiler. Ucı evce müntehâ, cismi mücellâ, revğan-ı śâfî ile
muwallâ13 eyleyüb, üzerine bir fâxir xil>at qodılar. (93b) Her kim ki, çıqub alur ise anuñ
olsun, didiler. Herkes bu ârzûya heves idüb, xil>ate dest-res ümîži ile ol ağaca >urûc qaśd
iderdi. Kimi bir miqdâr çıqub gider iken śıyrılub, serin14 dibinde bulınur. Kimi nıśfa,
ba>żı daxı yuqaruya âğâz idüb, cidd ü cehd ile döginüb, bir miqdâr varmış iken mecâli
dükenüb, gerü süfle pervâz ider. Ol mâdde şol qadar neşâţa bâdî oldı ki, taqrîr olınmaz.

Âlî, Mustafa Çelebi ile ilgili bu rivayeti Mustafa Çelebi’nin hizmetçilerinden Gonça Çelebi’den işittiğini
bildiriyor.
1
“Ey Davud biz seni yeryüzünde bir halife kıldık.”, K.K., 38 Sâd, 26.
2
A F Hk Hs K: dirâyetiniñ
3
A F Hk Hs K: + a>lâma
4
F: birle
5
F: ležžâtı
6
F K: nûş
7
F: >addi
8
F: - ve
9
F K: Νŋųķ
10
A F Hk Hs K: ta>bîr
11
F: Νŏ΅ūΡė
12
F Hs: ⅛ΛŖΛė
13
F Hs K: mücellâ
14
A Hk: - serin
160

Âxirü’ l-emr bir şaxś hezâr wîle ü efsûn ile bâlâ-yı sütûna irişüb, ol xil>ati alub, murâda
irdi.
Ţaraf ţaraf, ţarfe ţarfe erbâb-ı żıwk ve aśwâb-ı şeţârete nihâyet yoq idi. Kimi kâğaddan
arslanlar, bebrler, qaplanlar düzüb, envâ>-ı śûretler ixtirâ>ı1 ile eşkâl-i >acîbe taśnîf
eylemişlerdi. Masxaralar ağacdan atlara binüb, qılıclar, gönderler oynadırlardı. Zûr-
bâzlar girân-qadr, >aźîmü’ l-cüŝŝe ağaclar götürüb, śanâyi>-i >acîbe etdiler. Bir zûr-bâz
arqası üzerine yatub, yoldaşları gögsine örs qoyub, âteş yaqdılar. Demürler qızdurıb,
śadrında işler işlediler. Ne qadar gerekse güçlü çekûçler urdılar. Yer yer mużwikler
kâğaddan atlara süvâr olub, her biriniñ elinde bir dîv-i ğarîb ve şekl-i >acîbiñ boğazına
ibler ţaqub, yederlerdi. Kâğaddan fîller, arslanlar tertîb idüb, wiśârlar, qal>alar, dolâblar,
barçalar, qadırğalar, xayâl fenârları, şâdurvânlar eylemişler. Girye-İlâhçe2, bî-endâm
Qızılbaş śûretleri, tâcları ile kâfir şekilleri, papaslar śûretlerini ârâste eylemişler.
Meydânı śuver-i ğarîbe ile tezyîn etdiler. Bir kimesne daxı laqlaq vaż>ında bir quş peydâ
eyleyüb, kendüsi içerüsinde uzun ayaq ile meydâna geldi. Her ţâyifeniñ mużwikleri,
>Arab u >Acem masxaraları başına üşüb, ellerinde hevâyile ţolu ţulumlar ile warîfe
müstevlî oldılar. Ol ise bülend ü bâlâ, kendüye el irişmez uzun ağac ayaq ile masxaraları
leked-kûb idüb, mağlûb eyledi. Nihâyet mertebede sürûra bâiŝ oldı.
>Avâma żiyâfet bahânesiyle bütün develeri ve śığırları biryân idüb, bişürmişler. Sîxler
üzre getürüb3, yer yer qodılar. >Âmme-i xalq üşüb, (94a) ţağıtdıqları gibi develeriñ,
śığırlarıñ içinden nâ-gâh diri qurtlar, şağâllar, rûbâhlar, ţavşanlar, kelbler çıqub, feryâd u
>av>avlar qılub, biryânlar üzerine çıqan eşxâśıñ >ale’ l-ğafle yüzlerine śıçrayub, her yaka
âşûb u hengâmeler, ţaraf ţaraf şûr u ğavğalar ile meydâm mâl-â-mâl oldı. Vawşî cân-
verler âdem gördügi yoq, hengâme içine girdi. Lâzım geldi kimi 4 baśub, ıśırur, kimi
feryâd u fiğânlar idüb çağurır, >aźîm temâşâlar oldı.
Gece irişüb, ol şeb-i şâdî-mekseb ve leyle-i sürûr5-fıţrat6da ważret-i pâdişâh-ı menqabet-
meşreb7 ol câ-yı >işret-efzâda qarâr buyurdılar. Âteş-bâzlar, ol śan>atda mümtâzlar niçe
aylar idi meşaqqatlar çeküb, envâ>-ı śanâyi>-i >acîbe ixtirâ> eylemişlerdi. Ol leyl-i
ţavîlü’ ž-žeyli cümle-i enâm iwyâ idüb, terk-i niyâm etdiler. ¡ abâw olınca şu>le-i âteşden
leyl-i źulmet-žeyl nehâr-veş olmışdı. Âsmânîler ejder miŝâli semâya śu>ûd idüb, evc-i
hevâda sewâb ucına irişdikde mânend-i nücûm perîşân olıcaq her necmden bir ţarrâqa
peydâ olub, hevâda ra>d u berq âteş-feşân olurdı.
Evżâ>-ı ğarîbede kâğaddan düzilmiş qal>alar, wiśârlar ki, envâ>-ı ţoplar ve żarbezenler
ile8 meşwûndur, birbirine muqâbil qoyub, cengler ve âşûblar9 olub, uğraşlar etdiler. Bir
âteş-bâz daxı bir >amûd üzerinde xayme miŝâlinde taśnîf idüb, bî-nihâye ţınâbları10 üzre

1
K: ixtirâ>
2
Ü: ΗΓΉ
3
K: ĝŏĨŦΜĨ΄
4
A Hk: kimini
5
A Hk: + ve
6
A Hk: ţarab
7
Ü: meserret
8
A: - ile
9
A Hk Hs K: + peydâ
10
A Hk: ţınâblar
161

bî-wisâb fişekler qomış, birine âteş virildügi gibi cümlesine sirâyet idüb, bir uğurdan
ibler perr-i qandîl-taśvîr-i xayme cümle nücûm temŝîl olurdı.
İrtesi qoşu olub, yügrük atlar besleyen cân-bâzlara, xayl ü waşem śâwibi şeh-bâzlara
tenbîh olınub, girân-bahâ1, güzîde ü nefâyis xil>atler ögdül qonılmışdı. Ważret-i
şehriyâr-ı kâm-kâr sa>âdet ü iqbâl ile süvâr oldılar. Cümle erkân-ı devlet-medâr, kâffe-i
>asâkir-i nücûm-şümâr ile2 ţaşra çıqdılar. Meydân atları bir menzil yer uzayub
gitmişlerdi. Meydân başına vardıqları3 gibi berâber śafflar bağlayub, bir uğurdan
boşanub, qoşdılar. Güyâ mürğân-ı ulî ecniwa4 bâl ü perr açub, uçdılar. Sümm-i
semendiñ (94b) ğubârı sewâba peyvend virüb, sebük-pâylar meydân alub5, emŝâle
sebqat ile pâylara müstawiqq olub, ercmend oldılar. Yügrükler mümtâz6, mümtâzlar ser-
efrâz7 oldı. Evvel 8 gelen raxş-ı hüner-baxşa ögdül virilüb, śâwibi hoş-dil oldı. Qoşı emri
tamâm olub, Müderris köyi civârında qabağ ağacı dikilüb, üzerine zerrîn ü sîmîn ţoplar
qonulıb, her kimiñ xadeng-i tîri ol >arûsı bûs iderse viśâl anuñ, qanqı dilâveriñ kemân-ı
śayd-nişânı ol hümâyı şikâr iderse cemâl anuñ, didiler. Tîr-endâzlar qoşun qoşun
segirdüb, tîr bârân etdiler. Naśîb olanlarıñ sehmi kâr-ger düşüb, sehmine wiśśe-i zer
muqadder oldı. Niçe dilâverleriñ tîrleri seyri ser-i sütûnda qarâr etmekle dest-i xadenge
mühre-i sîm girdi. Qabağ uran erenlere xil>atler iwsân olındı. Bu bahâne ile bî-nihâye
bendelere >âlî naźarlar idüb, niçe xâke pây-mâl olmış xâţır-ı meksûrı ţopraqdan
qaldurıb9, güherler etdiler. Wüsn-i iltifât-ı pâdişâh-ı kerem-mu>tâd ile xavâţır-ı >ibâd gül
gibi açılub, mesrûr u şâd oldılar.10

1
K: - bahâ
2
K: - ile
3
K: - başına vardıqları
4
A Hk K: ΗĨĸΕįė
5
F Ü: olub
6
Hk K: - mümtâz
7
K: ser-efrâzlar
8
A Hk Hs: öñ
9
K: qaldur
10
Hk: + Bahâneyle şeh-i âlem penâhıñ
Şu deñlü oldı luţfı pâdişâhıñ
Ğarîq oldı >ibâdı bawr-i cûda
Kerem gevherleri geldi vücûda
Dürer baxş eyledi kân-ı meserret
Xurûşa başladı bawr-i saxâvet
Ümîdiñ sebzesi oldı muţarrâ
Merâmıñ çehre-i xûbı hüveydâ
Yıqılmış diller âbâd oldılar heb
Qamu ğam-gînler şâd oldılar heb
Temevvüc eyledi deryâ-yı iwsân
Saxânıñ âfitâbı oldı raxşân
Himem cevherlerin baxş ide her-gâh
Günin günden yeg ide dâyim Allah.
162

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-menziletiñ e>azza’llâhu enśârahû1 fermân-ı sa>âdet-


mertebetleri ile İbrâhîm Paşa Mıśır’a >azîmet etdügidir
Mawrûse-i Mıśır’ da Awmed Paşa wâdiŝesinden śoñra eyâlet-i Mıśır Güzelce Qâsım
Paşa’ ya virilmişdi.2 Ol vilâyetler wavâdiŝ ü âşûba maźhar olmağla muxtellü’ n-niźâm
olub, qavâ>id ü rüsûm-ı İlâhî metrûk, ebvâb-ı meźâlim ü >udvân meslûk olmışdı. Lâ-
büdd ol diyârlarıñ ıślâwı lâzıme-i žimmet-i himmet-âŝâr-ı şâhîden olduğı sebebden
vezîr-i a>źam İbrâhîm Paşa Mıśır’ a gönderilmek xâţır-ı >âţır-ı pâdişâhîde muśammem
olmağın xizâne-i >âmireniñ Rumili ţarafları defterdârı İskender Çelebi ile südde-i
sa>âdetde >ulûfeciler ağası Xayreddîn Ağa ve çavuş-başı ¡ ûfî-oğlı Muwammed ile otuz
nefer çavuş bile gitmek emr olınub, >atebe-i >âlem-penâhdan bu kemîne-i xâk-râh daxı
kâtib-i dîvân ta>yîn olınub3, ba>żı kitâb-ı xizâne-i >âmire ile beş yüz nefer daxı yeñiçeri
qoşılub, on qıţ>a qadırğa ile deryâdan sene ŝülüŝîn (95a) ve tis>a-mie ži’ l-wiccesi ğurresi
cum>a güni mawrûse-i İstanbul’ dan diyâr-ı Mıśır’ a >azîmet olındı. İttifâq ol eŝnâda avân-
ı şitâ qarîb olub, güz faślı idi. Gemiler ile Mıśır yollarınıñ hevâ cihetinden muxâlefeti
var idi. Deryâdan Silivri muqâbelesine varıldıqda rûzgâr ziyâde hübûb idüb, gemileri
gerü İstanbul’ a mürâca>at etdirdi 4. Żarûrî Qızıl Aţa’ ya yapışılub, anda iqâmet olındı.
Ważret-i pâdişâh-ı >âlî-câhıñ xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû5 İbrâhîm Paşa’ ya vufûr-ı
>âţıfetleri mertebe-i nihâyetde olub, qayıq ile Qızıl Aţa’ ya geçüb, paşa xâk-ı
qademlerine yüz sürüb, xidmetler etdiler. Xudâvendigâr ważretleri paşa ile aţaları şikâr
etdiler. Ba>dehû hevâ muvâfıq olub, Gelibolı ţaraflarına >azîmet olındı. Müsâ>ade-i riyâw
ile anda varılub, der-gâh-ı mu>allâdan qoşılan yeñiçeriler Gelibolı’ da idi, anda paşa
dîvân idüb, sefer-i Mıśır içün kendülere virilen berât-ı hümâyûnı oqıdub, yaya-başları
waqîqat-i wâli ma>lûm idindiler. Anlar daxı gemilere girüb, Mıśır’ a >azm olındı.6
Saqız cezîresine uğranub, naśârâ begleri paşaya envâ>-ı żiyâfetler eyleyüb, hedâyâ niŝâr
etdiler. Andan göçilüb, Rodos cezîresine teveccüh olındı. Gemiler Rodos limanına
duxûl idüb7, birqac gün anda iqâmet olındı. Mâh-ı muwarremü’ l-warâmıñ onıncı güni
Rodos’ dan bâd-bânlar açub, Mıśır’ a revâne olındı. Dört beş gün leyl ü nehâr bâd-ı
murâd ile deryâdan mürûr olınub, engin bawre düşildi. Qurular nâ-bedîd ü nâ-bûd olub,
âftâb-ı >âlem-tâb deryâdan ţulû>idüb, gerü bawrde8 ğurûb iderdi. >Ulûm-ı deryâya vuqûfı
olanlar yarın >Arabistân qurıları görilüb, kenârlar secilür, deyü xaber virmişler iken
taqdîr-i Wayy-ı qadîr ile celle žikruhû9 keşişleme dimekle meşhûr bir bâd-ı muxâlif
źuhûr idüb, gemileri dönderdi. Hevâ müteğayyir ü giryân olub, sewâblar seyre başlayub,

1
Allah yardımcılarını aziz etsin.
2
Kasım Paşa Mısır’ın durumunu inceden inceye araştırıp merkeze şu haberi göndermişdi: “ Mıśır’ın wâśılı
xaracına yetişmez. Ve hem qadr-i wâcetince Mıśır’ı żabţ idecek âdem ta>yîn ideler. Ve xaracından mâ->adâ
xazîne artarsa İslambol’ a getüreler.”, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 316.
3
“ Dîvân-ı hümâyûn kâtiplerinden težkirecileri olan Muśtafa Çelebi ibn Celâl … pây-i taxt-ı >aliyyeden
Mıśır’ a teveccüh qılındı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 222b.
4
K: iderdi
5
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
6
“ Gürûh u xadem ile iskeleye gelüb, bir bâd-seyr ü sewâb-peyker gemiye binüb, yanınca qırq-elli pâre
felek-peyker … gemiler bâd-bân açub, deryâya śalub, lücce-i bawre revâne oldılar.” , Bostan Çelebi,
Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 69b.
7
“ On beşinci günde ya>nî sene iwdâ ve ŝülüŝîn muwarreminiñ evâyilinde Rodos’ a varıldı.”, Âlî, Künhü’1-
Ahbâr, v. 223a.
8
A Hk K: bawre
9
İsmi yüce olsun.
163

ebrler yere döndi. Rûşenâ-yı âftâb-ı >âlem-tâb cihândan ma>dûm u kem olub, bahâr1-ı
nehâra xazân irişdi. Leyl-i źulmet-žeyl daxı gelüb, emvâc-ı deryâ ţağlar gibi 2 cûşân3,
ejder-i bawr-śavlet debûr4-ı şitâdan xurûşân idi. Ne râh u ţarîqa çâre ü miknet ve ne
tedbîr (95b) ü refîqa imkân u quvvet qaldı. Hemân cenâb-ı >İzzete celle ve >alâ5
teveccüh-i xâţır ile tevekkül-i tâm olındı. Şeb ü rûz üc dört gün miqdârı âlâm-ı rûzgâr ile
mawzûn, şedâyid-i deryâ-yı bî-emân ile meftûn iken >avn ü >inâyet-i Fettâw-ı žü6’ l-minen
te>âlâ şânuhû7 qarîn-i âmâl olub, cümle gemiler gerü Rodos-ı mawrûsü’ l-cevânib aţasına
vuśûl bulub, anda müctemi>oldılar. Birqac gün iqâmet olınub, bâd-ı murâd mütenessim8
olıcaq gerü ţarîq-i Mıśır’ a >azîmet olınub, Mıśır yaqaları görilicek mawalle varılduğı gibi
mežkûr olan bâd-ı vawşet-âbâd gerü hübûb eyledi. Âyine-i maqśûdda çehre-i miwnet ü
kürûb müşâhede olınub, gemileri kemâ-kân gerüsine mürâca>at etdirdi. Semâ yüzi
mawcûb olub, gürûh-ı ebr śafvet ü śafâ kişverine cevr ü cebre9 başladı. >Alem münevver
iken źalâm-ı sewâb ile tîre, dünyâ cemâl-i xûrşîdle muśaffâ10 idi, tağayyür-i hevâ ile qîre
döndi. Bir yaña meşk-i sewâb ser-nigûn, göze-i ebr âb-efşân, ser-tâ-ser cihân ţolu bârân,
bir yaña deryâ-yı bî-pâyân fevc-i mevc ile mütewarrik ü çûşân, âdemî-zâde miskîn, bu
mâ-beynde11 mütewayyir ü wayrân u perîşân, bâde-i xavf ü hirâs ile medhûş u sekrân idi.
Leyl ü nehâr bu ţarîqle güžerân olub, gerü12 mawmiyye-i Rodos civârına gelindi.
İrâdetu’ llâhi’ l->alîmde celle žikruhû13 ţarîq-i bawrden Mıśır’ a vuśûl münsedd görindi.
Ważret-i paşa-yı mübârek-tedbîriñ żamîr-i münîrleri âyine-i śûret-pežîr idi. Bu ma>nâ
lâyıw oldı ki, taqdîr-i Waqq ve irâde14-i vâcib-i muţlaq te>âlâ şânuhû15 muvâfıq tedbîr
olsa deryâ yolları meftûw olub, bedreqa-i murâd sebîle delîl olurdı. Lâ-cerem bu
sevdâdan ferâğ idüb, Mıśır’ a qurudan16 >azîmet idelüm, deyü xuddâm ile müşâvere
eylediler.17 Herkes bu vaż>ı ma>qûl görüb, hemân gemileri Anaţolı ţaraflarına ţoğrıldub,
mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ ğurresinde Rodos iskelesi olan Marmaros limanına gelindi.
Ol dem-i ferxunde-şiyemde xalqa >ârıż olan sürûr-ı cân-efrûz ne bir >îdde ve ne bir
nevrûzda görilmişdi. Herkes vuśla-i rûwdan ümîž kesüb, me&yûs idi, wayât-ı tâze buldı.
Her dil girdâb-ı hümûm u ğumûma düşüb, nîşter-i belâ u âşûb ile mecrûw (96a) olmışdı.

1
F: nehâr
2
Hk: + śafwa-i bawri püşte püşte dürüşt idüb
3
Ü: xurûşân, F: ΑĜŪŏķ
4
A Hk: dîv
5
Yüceliği artsın.
6
F Hs Ü: žî
7
Şânı yüce olsun.
8
A: Ύŧ ĨΕΏ
9
K: Ζ┼Ņ
10
F: muśţafâ
11
F Hs: ╚ġĜġ
12
K: gürûh
13
İsmi yüce olsun.
14
A Hk: irâdet
15
Şânı yüce olsun.
16
F Ü: ΑΛŊŏ⅝
17
“ Ol wavâlîde olan sancaq beglerine ve qâżîlere ulaqlar śalub, cihân-muţâ> wükmler gönderildi ki, her
biri tawt-ı wükûmetinde bulınandan śâwibleriniñ rıżâlarıyla birer miqdâr at ve deve ve qatır getüreler ki,
bahâlarıyla śatun alınub ve kirâ ţavarlarınıñ kirâları virilüb, qaradan Mıśr’ a müteveccih olalar.”, Bostan
Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 70b.
164

Merhem1-i selâmet ü xalâśa irişüb, fevz ü necât gördi. Ğubâr u gerd-i zemîn kewl-i dîde-
i pür-derd, cirm-i xâk-ı pâk sürme-i çeşm-i nem-nâk oldı. Keştîler güyâ wücre-i cawîm
olub, nüfûsa >ažâb-ı elîm irişdi 2. Ravża-i arż ol belâdan xalâś ile gül-zâr-ı firdevs ve
cennetü’ n-na>îm görindi.
Rodos sancağı beginiñ paşa içün beş altı re&s atı bulınub getürdi 3. Anlardan mâ->adâ
cümle xalq piyâde olub, ol kenârda bir cebel-i Qâf-heykel, bir kûh-ı pür-şükûh-ı
>asîr4ü’ l-mawallde bir >aźîm yoqış var idi, âdem degil quş uçub çıqamazdı. Deñizden
necât bulanlar bir iki sâ>atde ol ţağı aşub, Muğla nâm bir qaśabaya nüzûl olındı. Eţrâf u
cevânibe, vilâyet-i Anaţolı ve Qaraman’ a ulaqlar gönderilüb, merkûbât u mevâşîden
bulınan ţavarları getürmek emr olındı. Anda on gün iqâmet olındı. Walqa bir miqdâr
mecâl ü vüs>at gelicek göçilüb, vilâyet-i Germiyan’ da Lažqıyye nâm şehre gelindi.
Anda bir miqdâr ţavar bulınub, eţrâfdan daxı gelüb, ziyâde qışlar irişdi. Wamîd-ilinden
diyâr-ı Qaraman’ a teveccüh olındı. Muttaśıl 5 gidilüb, mâh-ı mübârek rebî>ü’ l-evvelde
kişver-i Waleb maqarr-ı paşa-yı xuceste-meşreb vâqi>oldı.
Meger Waqq sübwânehû ve te>âlâ ważretleriniñ paşaya deryâdan mürûra ruxśat olmaduğı
mutażammın-ı taqdîrât-ı xafiyye-i İlâhî ve müstelzim-i źuhûr-ı wikmet-nümâ-yı qażâyâ-
yı nâ-mütenâhî olub, verâ-yı perde-i ixtifâda mütevârî ü mawcûb nesne varmış, śoñra
źuhûra geldi. Ma>lûm oldı ki, vilâyet-i ma>mûre-i pâdişâhî, eqâlîm-i mawmiyye-i şehen-
şâhî tünd-bâd-ı źulm ü cevr ile vîrân u xarâb olub, her kişverde qıyâmetler qopub, ol
dâyire źulm6 ile mawşer, her gûşe-i belâ-tûşe mawall-i fesâd ve maqarr-ı şûr u şerr imiş.
Cümle-i bilâd u memâlik-i pür-mehâlikde7 her8 şehriñ wâmîsi warâmî, her kûçeniñ vâlisi
ol diyârıñ bed-nâmı, vülât9 u wükkâmıñ pîşe10 ü kârı źulm ü sitem, qużât-ı vilâyetiñ
śan>at u efkârı re>âyâya wayf u naqm olmış imiş11. Her kenârda olan żâbiţ-i mülk śayd-ı
ağnâm-ı enâm içün derende gürg, her yerde śalâw-ı memleket içün qonılan aśwâb-ı vera>
u zühd der-bend-i mekr ü wayf içinde reh-zen ü düzd imiş. Paşa-yı >adl-perver ü12 Xıżır-
(96b) rehberiñ bu xuśuśa vuqûf u ıţţılâ>-ı olub, her menzilde dîvân idüb, >adl ü inśâf
qapularını açdı. Şer>-i qavîme ve qânûn-ı qadîme bi’ l-cümle śırâţ-ı müstaqîme muxâlif
olan meźâlim ü mawâyifi bi’ ž-žât teftîş idüb, maźlûmlara i>ânet ü ri>âyet, źalimlere
envâ>-ı zecr ü qahr u siyâsetler qıldı.
Waleb’ e varınca vâqi>olan umûr-ı münticü’ l-ücûra nihâyet olmayub, qam>-ı âŝâr-ı fısq u
fücûrda bežl-i maqdûr eylediler. Waleb’ de ve wavâlîsinde, ol diyârıñ esâfil ü e>âlîsinde
olan awvâli külliyyen cüst ü cû idüb, ravża-i >adli âb-ı nâb-ı icrâ ile sîr-âb eyledi.
>Ünvân-ı emrde Waleb nâyibini ber-dâr idüb, źâlimlere qahr u zecr âvâzelerini bırağub,
źulm ü xüsrân endâzelerini vîrân u xarâb etdi. Ol târîxde Waleb melikü’ l-ümerâsı

1
F: - merhem
2
A Hk: irişmişdi
3
A F Hk Hs K: getürdiler
4
Ü: ğabrâ
5
A F Hk Hs K: şeb ü rûz
6
K: - ve cevr ile vîrân u xarâb olub, her kişverde qıyâmetler qopub, ol dâyire źulm
7
A Hk: mehâlik
8
K: + gûşe
9
K: vilâyet
10
K: bîşe
11
K: - imiş
12
F K: - ve
165

Sinâncıq dimekle meşhûr bir emîr-i Nemrûd-naźîr idi. Diyânetde güm-râh, istiqâmetde
bed-râh, źulm ü sitem kişverine bânî, fısq u fücûrda Fir>avn-ı ŝânî idi. Paşa Waleb’ in
dârü’ l-xilâfesinde qonmışlar idi. Bir gün kemîne paşanıñ wużûrında bendeden1 ğayrı
kimesne yoq idi. İttifâq ol gün mežkûr emîr-i şehîr-i bâl-zûr ţarafından paşaya bî-nihâye
hedâyâ gönderilmiş2. Zerrîn qumâşlardan çullar ile birqac ţavîle xuyûl-i güzînden ğarrâ
u zîbâ atlar, >Arabî ve bedevî yundlar, mehâr mehâr ser-â-ser ü dîbâ, raxtlar ile ârâste
mâde ü ner develer ve râh-vâr u düldül-hem-ser güzîde esterler [ile] sâyir aqmişe-i
girân-bahâ ve emti>a-i wasene-i >azîz3ü’ l-vücûddan bî-waśr u ğâye pîş-keşler çekilüb,
>arśa-i dârü’ l-xilâfe memlû oldı. Paşa nigerân olub, gözleri yaşıyla ţolub, giryân oldı.
Faqîre xiţâb etdiler ki, “ Bu nâ-dân bunca mâl-ı bî-gerânı welâl ü warâm cem>idüb, bize
niŝâr [u îŝâr] eylemiş. >Adem-i qabûli mürüvvetsüzlige mawmûl olur. Vallâhü’ l->aźîm
bir ţop benefşe getürse baña daxı merğûb olurdı. Ammâ şöyle ki, vilâyetinde źulm ü
cevri źâhir ola” , yemîn etdiler ki, “ bu hedâyâsı setr-i günâhına4 wâyil olmayub,
waqqından gelmek muqarrerdir” didiler. Fi’ l-vâqi> şöyle ki, bir kimesne şikâyet idüb,
źulmi źâhir olaydı, yanlarında mezbûrı siyâset etmek muwaqqaq idi. Velî ol bu wâle
vâqıf olub, Waleb’ e vâli olalıdan berü berâyâdan (97a) źulmle alduğı emvâli eż>âf u
mużâ>af śâwiblerine virüb, cümlesin5 irżâ eylemiş. Xavf-i cân ile xânmânını xarc u śarf
eyledi. Aślâ ve qaţ>â bir kimesne gelüb, da>vâ-yı waqq etmedi. Waleb’ de źuhûra gelen
>adâletleri vaśfa qudret ü ţâqat yoqdur.
Mâh-ı rebî>ü’ l-âxiriñ6 ücinde mawrûse-i Waleb’ den qalqub, dârü’ s-selâm Şâm’ a
müteveccih oldılar. Ba>de ţayyi’ l-menâzil Şâm’ a vâśıl oldılar. Ol zemânda kendülere
mensûb u maxśûś İskender Paşa-oğlı Xurrem Paşa Şâm’ [ın] melikü’ l-ümerâsı idi.
Paşayı istiqbâl eyledi. Žâtında ma>ârif ü kemâl ile ma>mûr, cibilletinde feżâyil ü7 >ulüvv-
i şân ile meşhûr, wasîb [ü nesîb], aśl-zâde, vufûr-ı >aql ile kâmil, kemâl-i rüşd ü fehm8 ile
fehîm ü >âqıl kimesne idi. Wîn-i mülâqâtda andan awvâl-i memleketi istifsâr etdiler. “ Bu
araya gelince vâqi> olan ümerânıñ İslâm’ ı olmayub, her biri bir memleketiñ xarâbına
çalışur şîr-i pür-âzâr ve źulm ü gezend kûhına gürg-i merdüm-xârmışlar. Senüñ awvâliñ
niçedir? Şöyle ki, ehl-i İslâm’ a nev>-i źulm ü wayfıñ olduğı ma>lûm u źâhir ola. Güniñ ol
gündir. Ğaflet etme” deyü śordılar. Müşfiq-âne naśîwatlar, dost-âne pendler etdiler.
Beglerbegi şikeste-bâl olub, ol meclisden9 nâ-tüvân u bî-mecâl gitdi. Fi’ l-waqîqa
müşevveşü’ l-wâl olub, nüvvâb u xuddâmıñ meźâlimi vefretde, berâyâ u re>âyâya dest-i
ta>addîleri dırâz olub, wayf u qahrları mertebe-i nihâyetde imiş. Şâm’ a varub, eţrâf u
cevânibe âdemler gönderüb, su-başıları şer>-i qavîme muxâlif aldıqları emvâli aśwâbına
istircâ eyleyüb, erbâb-ı şekvâya sükût virmişler. Paşa-yı ma>delet-âŝâr ihtimâmla Şâm’ a
münâdîler qoyub, tenbîhler etdiler. Âwâd-i nâsdan ferd gelüb, kimesneden10 taźallüm ü
şikâyet etmediler. Maźlûmlar wuśûl-i murâd ile muwaśśalü’ l-âmâl ü fâriğü’l-bâl oldı.

1
A Hk: waqîrden
2
A F Hk Hs K: göndermiş
3
F Ü: - >azîz
4
A Hk: günâha
5
Hk: cümle
6
K: âxir
7
Hk: - ve
8
Hk: - ve fehm
9
F Hs K Ü: meclisinden
10
F Hs K Ü: kimesne
166

Ţâyife-i tüccârdan bir bâzergân-ı zer-kân-ı žî-şân ki, cebhesinde lem>a-i ma>rifet cilve-
ger, sîmâsında envâr-ı luţf u mekremet ile pür-zîver, dest-mâlinde vâfir sîm ü zer
götirirmiş. Kemîneye wikâyet etdi ki, “ Xâric-i vilâyetden olub, Şâm’ a gelmişdüm. Mâl-ı
>aźîme mâlik, ţarîq-i ticârete sâlik olub, pâdişâh-ı İslâm’ ıñ źıll-i >âţıfet (97b) ü
şefaqatlerinde kemâl-i >adâletlerine i>timâd etmişdüm. Wükkâm-ı Şâm emvâlime ţama>-ı
xâm eyleyüb, bir töhmet isnâdı ile mübâlağa mâlım ğâret eylemişlerdi. Wâliyen Şâm’ ı
sâye-i sa>âdet-pîrâyesiyle dârü’ s-selâm iden paşa-yı >adl-efzây kimdir ki, kîse-i âmâlden
żâyi>olan welâlce mâlım, pister-i istirâwatde hem-xâbe-i >îş ü >işretim olan zîbâ-cemâlim
anuñ qudûm-ı sa>d-lüzûmı berekâtı ile ţaleb ü ta>absuz gerü mawalline vuśûl buldı.” Bu
>aţiyye-i >aliyye-i şükrânesine ol gidüb, “ Gerü gelen mâlıñ bir miqdârını paşayı bunda
gönderen pâdişâh-ı >adliñ devâm-ı devlet ü sa>âdetleri, paşanıñ mezîd-i rif>at ü >izzetleri
içün wasbeten li’ llâhi te>âlâ1 fuqarâya śarf içün niyyet etdüm, işte wâżırdır” deyü bu
ŝenâyla zebânını >ažbü’ l-beyân etdi. Vâqı>â niçe bunıñ emŝâli wikâyât u vâqı>at müşâhed
ü mesmû>dur. Fî-nefsi’ l-emr xaşyet-i siyâsetleri ehl-i źulmiñ qulûbına ziyâde hirâs
virmişdi. Kimesne yanlarında ednâ źulm ile težekkür olınduğına rıżâ virmeyüb,
źulmden nihâyet mertebede ictinâb u iwtirâz iderlerdi. Diyâr-ı Şâm’ da daxı çoq nişâneler
qoyub2, śawâyif-i zemâne niçe âŝâr u şühûd yâd-gâr eylediler.
Mâh-ı cemâži’ l-âxiriñ onıncı güni Şâm’ dan diyâr-ı Mıśır-ı dârü’ n-naśra müteveccih
oldılar. Sebîl ü ţarâyiqde niçe fâyiq eŝerler qoyub, ne >adâletler etdiler. Yollarda >Arab
sâriqleri gece ile wużûr virmeyüb, xaymelerden niçe esbâbı yağma, xuyûl ü cimâlden
çoq ţavarları uğrılayub, śâwiblerini şeydâ etdiler. Tenleri leyl-i źulmet-âheng ile hem-
reng, nereden geldikleri belürmez kilâb-ı siyâh gibi furśat buldıqları xıyâmı3 tebâh
iderler. >Asker xalqı ţoyılub qosalar yetilmez, irişdügi 4 taqdîrce yağlu çıplaq >Arablar
çâre olub, ţutılmaz. Uğrunıñ hücûmından xalq ziyâde dil-teng ü zebûn, at-oğlanlarınıñ
tâvle beklemekden cigerleri xûn oldı. Deryâya qarîb >Asqalan qurbında bir menzil-i pür-
hümûm ki, ser-â-ser xâkı basiţ qum idi, gerü ol gece sürrâq-ı >Arab her ţarafdan orduya
qoyılub, xalqa şûr u ta>ab virseler gerek idi. Paşa >aśr zemânında pâdişâh-ı >âlem-penâh
qullarından yigirmi otuz miqdârı güzîde (98a) yarar civânları esâmîsiyle intixâb
eyleyüb, ordudan ţaşra ţaraf ţaraf bunları qum içinde pinhân idüb, sipâriş eylediler ki,
“ Hengâm-ı şebde feseqa-i >Arab orduya qoyılub, xırsuzlığa varduğı yerde ţoyılub
qodıqlarında qaçub, arañuza gelürler. Sizden bî-xaberlerdir. Mecâl virmeyüb, ţutıñ”
deyü tenbîhler idüb, >ulûfelerine teraqqîler >ahd eylediler. Bu ţarîq ile ol gece xayli sâriq
>Arablar ele gelüb, ţutdılar. Tenleri >uryân, gözleri şu>le-i çerâğ gibi pür-qan, cebhe ü
cebînleri pür-dâğ, gövdeleri başdan ayağa yağ, liqâları girye, śûretleri cinne şebîh.
>Ale’ ś-śabâw at-oğlanları cümlesiniñ toqmaqlar ile ellerin, ayaqların qırub, menzilde
qoyub, gitdiler. Ol günden śoñra ordu emîn olub, Mıśır’ a varub gelince uğrı, warâmî qıt
görinüb5, bi’ l-külliyye sâriqiñ ziyânı sâqıţ oldı.
>Ale’ l-ittiśâl gidilüb, beriyyeden mürûr olınub, ol diyârda6 olan berâyâya envâ>-ı
iwsânlar ile muğtenim qıldılar. Pey-â-pey menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mâh-ı
mübârek cemâžiye’ l-âxiriñ sekizinci güni mawmiyye-i Mıśır’ a duxûl olınub, ol gün

1
Yüce Allah’ın rızası için.
2
K: - mertebede ictinâb u iwtirâz iderlerdi. Diyâr-ı Şâm’ da daxı çoq nişâneler qoyub
3
F: xıyâm
4
A Hk: irişildügi
5
F Hs K Ü: görinür
6
K: diyârdan
167

cümle ahâlî-i Mıśır, kâffe1-i >asâkir2-i manśûra-i bî-wadd ü waśr, a>yân-ı memleket ve
ekâbirân-ı mülk ü millet, meşâhîr-i >Urbân u ra>iyyet, kâşifleri, mütekellimleri, şeyxleri
bi-esrihim istiqbâl eylediler. Wiśâr-ı Mıśır’ dan ţoplar atılub, şenlikler etdiler. Mıśır
xalqına envâ>-ı sürûr müstevlî olub, qudûm-ı düstûr-ı vaqûra3 mesrûr oldılar. Axbâr-ı
>adâletini istimâ> ile şâd olub, raqś u semâ>a başladılar. Büyût u esvâqda, ţabaqât u
âfâqda âvâze-i lu lu ile >âlem ţolu olub, nihâyet mertebede şâdîliqler eylediler.
Paşa serây-ı Mıśır’ a duxûl idüb, neşr-i ma>delete meşğûl oldılar.4 Mużâfât-ı memâlik-i
Mıśrıyye’ den Śa>îd-i a>lâ ki, ma>mûr memleket olub, ţîni ma>den-i zer, xâk-ı pâkı iksîr-i
pür-gevherdir, Mıśır diyârınıñ izâle-i melâli anuñ keŝret-i ğılâline mevqûf olub, anda
wâśıl olan wınţaya sâyir memâlik ehli wased ü ğıbţa idüb, mawśûl-i şa>îri wamline cimâl ü
ba>îr kifâyet etmeyüb, (98b) fülk-i felek-füswat5 ile be-cehd tawmîl olınur erzeni xod
kemâl mertebede raxîś ü erzândır. Ol memleket hem-vâre âbâdda, emîr-i >Urbân-ı
Hevvâre olan >Ömer-oğlı Şeyx >Ali’ niñ âstâne-i >ulyâya iţâ>atde i>vicâcı olub, ol diyârlar
ıślâwa muwtâc idügi pâye-i serîr-i a>lâya >arż u i>lâm olınub, muqaddemâ Mıśır’ a vâli
olanlara gelmeyüb, istiqlâl üzre olduğı meşhûr idi. Paşanıñ ol semte teveccühine bir
bâ>iŝ ü sebeb daxı olmışdı. Mıśır’ a duxûlden muqaddem aña mektûb u istimâlet-
nâmeler6 gönderilüb7, mawrûse8-i Mıśır’ a da>vet olınmışdı. Paşanıñ saţvet-i nâmı
qalbinde olan sipâh-ı ğurûr u istîlâya inhizâm virüb, aqdâm-ı şevketi mużţarib olub,
Mıśır’ a gelmege9 iqdâm eyledi. Âwirü’ l-emr Mıśır’ a duxûl idüb, paşaya bulışdı.
Awvâlini muqaddem isti>lâm eylediklerinde ol diyârlarda >adâlet etmeyüb, ri>âyet-i
evâmir-i İlâhî’ de10 muqaśśır olub, devrinde nażm u intiźâm müte>assirdir. Min-ba>d
Mıśır’ a >adem-i iţâ>atde muśirr olur, deyü xaber virmişlerdi. Aña binâen mezbûrı ţutub,
öyle vaqti idi, Bâb-ı Züveyle’ de siyâset etdiler. Ve meşâyix-i >Urbân’ dan Baqar-oğılları
dimekle ma>rûf >Arab şeyxlerinden birisi daxı śawîwü’ l->ubûdiyye olmayub, ţab>ı fesâda
mâyil, >Urbân-ı Mıśır içinde şirrîrü’ ş-şemâyil idügi meşhûr idi. >Urbân’ ı re>âyâya
mużırr11, dâyimâ şürûr u şenâ>atde muśirr[ler] idügi mežkûr olmağın ol Baqar-oğlı daxı
qahre maźhar vâqi> olub, âyine-i qalbi pâk12 olmayub, vücûdı naqdi 13 qalb imiş, śalb
olındı.
Bu iki emîr-i muqarrerü’ l-iwtirâm ki 14 Ferâ>ine-i Mıśır’ dan mawsûb15 olub, anlarıñ ile
kimesneniñ ceng ü âşûba qudretleri olmayub, her biri zemânınıñ ferîdi ve >aśrınıñ vawîdi
geçerdi. >Alâ-wide sipâh-ı >aźîme ve >asker-i delime qâdirler olub, her biri minemm dîger

1
A F Hs: kâffeten, K: - mawmiyye-i Mı¢ır’ a duxûl olınub, ol gün cümle ahâlî-i Mı¢ır, kâffe
2
Ü: >asker
3
K: + mebrûrü’ l-qadre, - vaqûra
4
“ Evvelâ eţrâf-ı memâlike >adâlet-nâmeler gönderildi. Herkes meźâlim ü mawâyifeden perhîz üzre olmaq
emr olındı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 223b.
5
F Hs K Ü: qısmet
6
K: + ile
7
Ü: gönderib
8
A Hk: - mawrûse, K: - gönderilüb, mawrûse
9
F: qudûma
10
A: + de
11
Ü: muśirr
12
Hs: śâfî
13
A Hk: naqd
14
K: - ki
15
F: Nemrûd (?)
168

nîst, qavline kelîm olanlardan idi. Paşanıñ bir def>ada iki ejder-i sitem-ger, iki 1 zûr-âver-
i Fir>avn-hem-seriñ qahrına qudretini sükkân-ı memâlik-i Mıśır müşâhede idicek >âleme
dehşet, cihâna kemâl-i heybet düşüb, erbâb-ı żalâliñ çerâğ-ı istiţâ>atleri nesîm-i saţvet-i
şâhî ile söyindi. (99a) Aśwâb-ı ţuğyân u şürûrıñ xânmân-ı quvvet ü qudretleri şerâre-i
xavf ü xaşyet-i pâdişâhî birle ţutuşıb, göyindi. Ol diyârlarda olan sibâ>-ı źulm ü żalâl
rûbâh-ı âşüfte-wâle dönib, delüklere śokıldılar. Wırś u ţama> ağızların açub, ra>iyyet
qoyunların ţu>me eyleyen gürgler2, şîrler3 beyâbân yaqalarını ţutıb, pâdişâh-ı >aśrıñ
siyâset-gâhı ma>śarasına girüb, śıqıldılar. Berâyâyı inciden beriyye >âśîleri fesâddan el
çeküb, źulmden berî oldılar. Meydânı xâlî bulub, re>âyânıñ mâl ü menâli >asellerine üşen
pür-nîş zünbûrlar ferâğ-ı bâl ile ballar yiyüb mağrûrlar iken saţvet-i śâwib-qırân-ı pür-
zûrıñ bir vezîr-i meźâlim-rîzi qorqusından mûrlar gibi yerlere girüb, zîr-i zemînde
mestûr oldılar.
Ef>âl-i düstûr-ı mebrûrü’ l-a>mâl ile ważret-i şehriyâr-ı ma>mûrü’ l-xıśâliñ >azze naśruhû4
mehâbet-i salţanatları >Arabistân’ a bir vechle şehâmet bıraqdı ki, el’ elqâbu tenzilü min-
śavbi’ s-semâ5 muqteżâsınca telqîn-i sürûş-ı muqarreb birle mülaqqıbân-ı >Arab paşaya
“ Müşettitü’ ş-şeml” deyü laqab virdiler.
>Arśa-i Mıśır’ da >adl livâlarını ser-efrâz, naxlistân-ı >Arab’ da naśfet ü şefaqat servleri 6
mümtâz oldı. Âftâb-ı >adl-i şâhî ile >âlem münevver, nesîm-i mihr-i efżâl ile wadâyiq-i
qulûb-ı enâm ser-tâ-ser muxażżar u mesrûr oldı. >Ale’ d-devâm Qâhire-i Mıśır’ da
dîvânlar idüb, Ğarbiyye ve Şarqıyye diyârlarına, Behnesâviyye ve Feyyum ve Iţfiwiyye7
ıqlîmlerine, İskenderiyye ve Dimyaţ ve Reşîd kişverlerine, qabâyil-i >Urbân ve śawrâ-
nişînlere, semt-i Mağrib-zemîn ve Elvaw vilâyetine müte>alliq olan >Arab wayleriniñ
meşâyixine, aqśâ-yı Nil’ den Śa>îd ve Nûbe ve Tekrur memleketlerine mektûblar
gönderüb, münâdîler qoyub, nidâlar etdirdiler ki, “ Pâdişâh-ı şarq u ğarb xalleda’ llâhu
te>âlâ mülkehû8 ważretleriniñ murâd-ı şerîfleri basîţ9-i zemînde evâmir-i >aliyye-i
İlâhî’ niñ icrâsı, şerâyi>-i ważret-i risâlet-penâhîniñ śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem10 imżâsı
xuśûśına maśrûfdur. Câdde-i şer>-i qavîmden žerre miqdârı >udûl ü inwirâfa rıżâ-yı
şerîfleri yoqdur. Her kimiñ şikâyeti varise gelsün, yerine qonılur” deyü tenbîhler etdiler.
Gürûh gürûh re>âyâ, fevc fevc cumhûr-ı berâyâ gelüb, emvâl-i sulţânî ve xazîne-i xâqânî
içün alınan xarâc (99b) ve mu>âmele-i derâhim11 ü denânîrde vâqi> olan wâdiŝ-i
meźâlim-i nuxûset-imtizâcdan şikâyetler etdiler. Paşa-yı sa>d-encâm bu bâbda ziyâde
ihtimâmlar idüb, sinîn-i sâbıqada vâqi> olan defâtir-i qadîmeyi buldurıb, selâţîn-i
Çerâkese’ den merwûm Qaytbay-ı cennet-cây u behişt-me&vâ zemânlarında ma>mûlün-
bih olan qavânîn-i >adl-âyîni getürdüb, śoñra Qanśu Ğavri devrinde ba>dehû Xayr Beg
eyyâmında icrâ olınan umûrı ma>lûm idinüb, Awmed Paşa12’ nıñ xıyâneti 1 zemânlarında
1
F Ü: - iki
2
Hk: gürg
3
A Hk: - şîrler
4
Yardımı bol olsun.
5
Lakablar semadan iner.
6
F Hs: sürûrları
7
Hk: ΗΣĸΣ℮ǻ , F: ΗĸΣ℮ǻė
8
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
9
F Hs K: basţ
10
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
11
F Hs K Ü: derâhîm
12
A Hk: Paşa-yı, A F Hk Hs K: + xâyin
169

ifrâţ ile meźâlim ü mawâyif teraqqî etmiş imiş, cümle anları ref> u def> idüb, xayrü’ l-
umûri evsatuhâ2 muqteżâsınca xazîne-i sulţâna ne quśûr u taqśîr ve ne re>âyâ-yı
memlekete ğadr u źulme tevfîr olınsun, deyü i>tidâl üzre miyâne bir qânûn-ı >adl-maqrûn
qoyub, memleketi âbâd etdiler. Ol qânûna cümle berâyâ râżî ü hoşnûd olub, ważret-i
pâdişâh-ı cihân-penâhıñ beqâ-yı devlet ü salţanatları du>âlarını wırz-i cân u cenân
eylediler. Memâlik-i Mıśrıyye3’ de olan emvâl-i xavâśś4 umûrında ve sâyir qażâyâ ve
awvâl 5-i awkâm-ı >adâlet-niźâm xuśûślarında ârâ-i śâyibeleri üzre mufaśśal qânûn-nâme-i
hümâyûn tawrîr etdürib6, pâye-i serîr-i a>lâya >arż etdiler. Maqbûl olub, ile’ l-ğâye ol
qânûn-nâme-i >adâlet-mażmûn ile >amel olınur.
Mıśr-ı Qâhire’ de ba>żı xarâb olmış mesâcidi meh-mâ-emken ta>mîr etdürib, menzil-i
Ümmü’ l-Qıyâs muqâbelesinde câmi>-i >Amr7 bin el->Âś ki, binâ-yı qadîm ve esâs-ı
qavîm olub, beytu’ llâhi’l->aźîmdir, mürûr-ı eyyâm ile saqf u bâmı xarâb, >amûd u
sütûnları münwarif, ferş ü devri vîrân u yebâb olmış imiş. Kendüler ţarafından xayli mâl
virüb, ol câmi>8-i rawmet-menâfi>i tamâm ma>mûr u müzeyyen eylediler.
Diyâr-ı Mıśır’ a qudûm-ı meymenet-lüzûmları müstelzim-i kemâl-i intiźâm ve müstetbi>-
i umûr-ı mâ-lâ-kelâm vâqi> oldı. Cümlesiniñ tafśîli müŝmir-i kelâl ola, deyü xatm-i
maqâl olınub, bu birqac meâŝir-i fevz-iştimâl žikri münâsib wâl görilüb, bu śafwa-i
>ibret-iştimâle derc qılındı.
Bir śabâw-ı fevz-iftitâw idi, kemîne-i žerre-qadri da>vet eylemişler, varıldıqda “ Bu gün
bir xayr-ı >aźîme niyyet ü taśmîm etdüm. Sen daxı ol xayrda dâxil (100a) ol” deyü
buyurdılar. “ Ne xayr ola?” deyü suâl olındıqda “ Medîne-i Mıśır’ da Çerâkese
eyyâmından ve śoñradan âlâm-ı deyne müstağrıq olmış bî-çâreler, faqîrler varmış.
Mawbeslerde mawbûslar olub, xalâśdan me&yûs olmışlar. Mıśır subaşısını gönderdim.
Şimdi gelürler. Her biriniñ esâmîsini, ne mawalleden, ne yerden idiklerini ve kime
medyûnlar ise dâyinleriniñ isimlerini defter eyle. Cümlesini âzâd idelüm. Ważret-i
pâdişâh-ı sa>âdet-mu>tâda du>â etsünler. Biz daxı ŝevâbda bulınalım” didiler. Bir
lawzadan za>îm-i Mıśır üç yüzden ziyâde mawbûs faqîrleri, pîr ü civân, erâmil ü zenân
ża>îfleri zindânlardan çıqarub, getürdi. Dîvân-ı enbûh-ı Mıśır mâl-â-mâl oldı. Lehceleri
dîger-gûn, śûretleri şekl-i beşerden mütewavvil ü bîrûn, cümlesiniñ belleri bükilüb,
qâmetleri nûn olmış zebûnlar, ża>îfler, faqîrler9, nawîfler, dil-rîşler, žî-teşvîşler, nuwûset-
rûzlar, âteş-i faqr ile göyinmiş pür-sûzlar, belâ-yı wabs10 ile dil-saxtlar, żarûret-i wâl ile
siyeh-baxtlar, nâ-şâdlar, ğam-gînler, âlûde-dâmân, mütewayyir ü mebhût wabs11-mesken
miskînler, bürehne-serler, ğuśśa u ğam hem-serler, maqîller, želîller, śâwib-sebîller,

1
A F Hk Hs K: - xıyâneti
2
İşlerin hayırlısı orta yollu olanıdır.
3
A Hk Hs K: Mıśır
4
A Hk Hs K: + cünûd u >asker, - emvâl-i xav⢢
5
A Hk Hs K: qażâyâ-yı vilâyetde olan, - ve awvâl, F: + Mıśır-ı mawrûsü’l-fiten ve tevâbi> u levâwık-ı
memâlik-i ma>mûre ve eqâlîm-i mawmiyyede, - Memâlik-i Mı¢rıyye’ de olan emvâl-i xav⢢ umûrında ve
sâyir qażâyâ ve awvâl
6
K: idüb
7
K: ŏΐ Ẃ
8
F Ü: câmi>i
9
K: - faqîrler
10
A Hk: żîq
11
Ü: qa¢r, F: bî
170

>uryân bedenler, xâlî tenler, deryâ-yı endüh1de ğarîqler, âteş-i hemm ü ğamda sûxteler,
warîqler, zindân gûşelerinde metrûklar2, maţrûwlar, faqr u fâqa nîşterleri ile
mecrûwlardır3, paşa bunları gördügi gibi perîşân u sûzân, gözleri âb ile ţolub, giryân
oldılar. Deryâ-yı merwametleri cûşâ, bawr-i mürüvvet ü şefaqatlari xurûşa gelüb, ol
mehcûrları wużûrlarına getürüb, envâ>-ı luţflar ile tesellîler virdiler. Ğam-gîn göñüllerini
şâd etdiler. Her biriniñ ismini, iştihârını ve ne yerden ve ne mawallede sâkin oldıqlarını
ve kime medyûnlardır ve deynleri ne deñlüdür mufaśśal defter idüb, vaqt-i şâm idi,
defter tamâm olduğı gibi cümlesini âzâd eyleyüb, “ Varuñ4 evleriñüze, ehl ü
>ıyâllerüñize ulaşıñ” deyücek mawbûslar Allahu ekber kebîran, bir uğurdan feryâd u
fiğânlar5 idüb, gözyaşlarını revân eylediler. Der-gâh-ı müfettiwü’l-ebvâba yüz ţutub,
ważret-i śâwib-qırân-ı zemân Sulţân (100b) Süleymân Xân’ ıñ imtidâd-ı >ömr ü6 devletleri
ve izdiyâd-ı salţanat u sa>âdetleri içün du>âlar etdiler. Muqarrer ü maźnûn idi ki,
melâike-i muqarrebîn ile sâkinân-ı çarx-ı berîn ol tażarru>u enîne âmîn deyüb, sâ>at7-i
sa>d idi. Anda dökilen gözyaşına perde ü wicâb olmayub, ol zârîliqler8 cenâb-ı İlâhî’ de
müstecâb olduğında iştibâh yoq idi. Teqabbela’ llâhu9 te>âlâ10. Mawbûslar gitdikden
śoñra wisâb olınub, mübâlağa mâl-ı bî-gerân idi. Yarındası aśwâbına gönderüb, bî-quśûr
teslîm etdirdiler. Ŝevâb-ı >aźîm wâśıl olub, >amelleri defterine ecr-i cezîl merqûm oldı.
Buyurdılar ki, “ Sen şâhid ol. Bu cümle meâŝir ü wasenâtıñ netâyici ve ŝemerâtı ol
pâdişâh-ı cihân-penâhıñ a>mâl-i waseneleri defterlerine mestûr olsun ki, bende-i waqîrleri
žerre-i nâ-çîzden kemter iken pertev-i âftâb-ı enźâr-ı >âlem-tâbları ile bu meŝâbede >izzet
ü sa>âdete maqrûn oldum. Waqq sübwânehû ve te>âlâ şâhid olsun ki, bu qullarından
ważret-i Waqq’ a lâyıq olur >amel śâdır olursa cümlesi sa>âdetlü pâdişâhımıñdır. Bu
žerrelerine bir delâllıq wâśıl olursa kâfî ü besdir” didiler11.
Bir gün daxı mawrûse-i Mıśır’ da olan mawallât imâmlarına ve śâwib-derklere tenbîh
eylediler ki, “ Dâxil-i Mıśr-ı mawrûsede bî-peder ü mâder ve bî-xîş ü birâder olub, mâl-ı
mevrûŝı olmayan ne deñlü yetîm varise defter etdürib, xâśśa-i hümâyûn ţarafından ol
miqdâr yetîme vaźîfe-i rûzî taqdîr etdiler ki, qût-i lâ-yemût olub, ma>âşlarında
müżâyaqa çekmeyeler. Anlar bülûğa irişdiklerinde yerlerine âxer eytâm yazılub,
dâyimü’ d-dehr bu üslûb-ı mawmûdü’ l->avâqıb mer>î ola, tâ ki, ważret-i xilâfet-
menqabetiñ śawâyif-i a>mâl-i sa>âdet-meâllerinde ücûr-ı nâ-mütenâhî mesţûr olmış ola.”
Âŝâr-ı >adâletlerinden bunıñ emŝâli umûra nihâyet olmayub, ol sefer-i ferxunde-eŝerde
źuhûr iden vâqı>ât wilye-i tawrîr ile tezyîn12 olınsa müstaqill kitâb-ı müsteţâb13 olurdı.

1
A F Hk Hs K: endûh
2
K: metrûkları
3
A Hk: mecrûwlar
4
A F Hk Hs K: - varuñ
5
A F Hk Hs K: fiğân
6
F Hs Ü: - ve
7
F: sa>âdet
8
F Hs: râzîliqler
9
A F Hs:Teqabbelehu’ llahu
10
Yüce Allah kabul etsin.
11
K: ŏΊΡŊ
12
F Ü: tezeyyün
13
A Hk: - müsteţâb
171

Bârî Mıśır awvâli kemâ-yenbağî muntaźam olub, qâide-i külliyye basţ etdiler ki, min-
ba&d müddet-i medîde1 ol diyârlar intiźâm üzre olub, İbrâhîm Paşa >ahdini görenler ve
śoñra ol devri (101a) işidenler mâdâm ki mevcûd ola, diyâr-ı Mıśır’ da fesâd u şenâ>ata
iqdâm ider kimesne bulınmaz. Ol >ahd bi’ l-külliyye mensî ü metrûk oldıqdan śoñra bir
fesâd u şenâ>at źuhûr etse ba>îd degildir. Meâŝir-i selâţîn-i pîşîn ve wikâyât-ı xavâqîn-i
evvelînde bir emr ki, vüzerâ-i xıred-hem-nişîn ü xurde-bîn kifâyetleriyle muqarrer olmış
ola. Ol umûr śawâyif-i zemânede erqâm-ı te&bîd ile merqûm oldığı >ulûm-ı erbâb-ı >aqla
maxfî degildir.
Hażret-i pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâh İbrâhîm Paşa’ nıñ wüsn-i âdâb ile xidmetlerine
me&lûf, kemâl-i himmet-i hümâyûnları anuñ vufûr-ı terbiyet2-i xâqânîleriyle mürebbâ
olmasına maśrûf olduğı eclden egerci bir niçe zemân xidmet-i sa>âdet-mertebelerinden
dûr u mehcûr olmağa ruxśat-ı hümâyûnları müte>alliq olub, ol ma>ânî żarûrî vâqi>olub,
ıślâw-ı memâlik-i ma>mûre a>źam-ı mühimmât-ı salţanatdan olmağın tecvîz
buyurmışlardı. Ol maqśûd u murâd tamâm rıżâ-yı şerîfleri üzre vücûd bulub, Mıśır’ ın
awvâli muntaźam oldığı3 sem>-i şerîflerine irişdikde İbrâhîm Paşa’ ya wükm-i cihân-
muţâ> ile ğarîb yigitler ağası Şücâ> Ağa irsâl olınub4, âstân5-ı celâlet-âşiyâna da>vet
buyurıldı. Ve “ Mıśır eyâletini her kime münâsib görirseñ, tevcîh eyleyesin” deyü
fermân-ı şerîf-i xâqânî ıśdâr olındı. Emr-i hümâyûn kendülere vuśûl buldıqda Mıśır’ ı
beglerbegilik ţarîqi ile Şâm melikü’ l-ümerâsı Süleymân Paşa’ ya tevcîh idüb, Mıśır’ a
da>vet eylediler. Ol geldügi gibi mâh-ı meymenet-şümûl şa>bân-ı şerîfin yigirmi ikinci
güni diyâr-ı Mıśır’ dan raxt-ı iqâmeti qaldurıb, śavb-ı Rum-ı behcet-rüsûma >azîmet
etdiler.
İttifâq bu eŝnâda >atebe-i >âlem-penâhda wâdiŝe-i ğarîbe źuhûr eyledi. Hażret-i xilâfet-
penâhıñ e>azza’ llâhu enśârahû6 İbrâhîm Paşa’ yı muqaddemâ Mıśır’ a irsâl eylediklerinde
efvâh-ı nâsda mežkûr idi, “ İbrâhîm Paşa Mıśır’ da ebedî qalub, âstân-ı muxalledü’ l-
iqbâle gelmez” dirlerdi. Bu taxayyülât ile erbâb7-ı wıqd u wased emîn olub, âsâyiş ü
wużûrda oldılar. Vaqtâ ki, ol źunûn ğayr-ı vâqi>olub, paşa gerü >atebe-i >ulyâya gelmek
fermân olındı qalblerinde ol ważrete kîn merkûz olub, nâyire-i wased ile mawrûr olan
münâfıqîn (101b) gerü kayda meşğûl olub, murâdları ol ważreti der-gâh-ı mu>allâdan dûr
u mehcûr etmek idi. Ba>żı erbâb-ı fesâdı ıżlâl ü tawrîk eylemişler, mâh-ı recebü’ l-
müreccebiñ yigirmi üçinci gecesi mawrûse-i İstanbul’ da yeñiçeri adına ba>żı levend ü
müfsidîn baş qaldurıb, vezîr Ayas Paşa’ nıñ ve defterdâr >Abdüsselâm’ ıñ evleri baśılub
ve ba>żı yehûdâ xâneleri ve dükkânları yağma u tâlân olınub, yarındası gece daxı
İbrâhîm Paşa’ nıñ evi baśılub, fesâd u şenâ>atlar etdiler. İrtesi der-gâh-ı mu>allâ
yeñiçerileri cem> olub, ağa qapusına ğulüvv eyleyüb, “ Bizüm bu fesâda rıżâmız ve
şenâ>atdan8 xaberimiz yoqdur. Teftîş idüñ, bulınsun” didiklerinde ağaları tefawwuś idüb,
fitne ü fesâda bâ>iŝ olanları bulub, yeñiçeriler mecâl virmeyüb, qatl eylediler. Allahu
a>lem aśl bu xuśûśa bâ>iŝ ü bâdî yeñiçeriler ağası olan Muśţafa Ağa olmaq źann olınub,

1
A F Hk Hs K: medîd
2
F: tertîb
3
F Hs K: oldı
4
Ü: olub
5
A Hk: âstâne
6
Allah yardımcılarını aziz etsin.
7
K: + devlet
8
A Hk: şenâ>ata
172

ba>żı âŝâr u >alâmet daxı delâlet etmegin mezbûr ağa maźhar-ı ğażab-ı sulţânî olub, qatl
olındı. Ve âstân1-ı sa>âdetde Dîvân-ı hümâyûn kâtibleriniñ reîsi olan Waydar ile Muśţafa
Paşa ketxudâsı Qabran Bâlî’ niñ daxı mübâşeretleri vardır, deyü söylenmegin ikisi bile
ţutılub, wabs olınub, ba>de zemân anlar daxı qatl olındılar. Fitne sükûn bulub, >âlem
emîn oldı.
Paşa daxı rûz u leyâl >ale’ l-ittiśâl teveccüh eyleyüb, mawrûse-i Qayśeriyye’ ye2
geldiklerinde meger vilâyet-i Türkman’ da vâqi> olan timarlar cümle alınub, xavâśś-ı
hümâyûndan olmış imiş. Ol ţâyifeden ba>żı eşerr3 ıźhâr-ı ţuğyân u fesâd eyleyüb, şirret
ü şenâ>at niyyetine cem>iyyet eyleyüb, paşayla gelen xazîne-i >âmireyi baśmaq
tedbîrinde oldıqları eclden paşa bu xuśûśı muqaddem tedârük eyleyüb, wüsn-i tedbîr ile
vilâyet-i Žu’ l-qâdıriyye’ niñ boy beglerini ve a>yânını getürdib, qadîmî ocaqları4 ve
timarlarını gerü kendülere himmet ü >inâyet eyleyüb, envâ>-ı istimâletler ve dil-xûşî ve
ri>âyetler etdiler. Her ţâyifeniñ awvâlini tedârük eyleyüb, qadîmî dirlikleri içün awkâm-ı
şerîfe ve berât5-ı meserret-ğâyât iwsân etdiler. Ol fitne ü fesâd bi’ l-külliyye sükûn idüb,
ahâlî-i vilâyet kemâl-i inqıyâdda olub, memâlik-i mawrûse-i (102a) pâdişâhî emn ü
emân ve re>âyâ u berâyâda kemâl-i iţmînân müşâhede olındı. Awvâl-i memleket tamâm
murâd-ı şerîfleri üzerine6 wüsn-i iltiyâm bulub, naźm u intiźâm muqarrer oldıqdan śoñra
âstân7-ı muxalledü’ l-iqbâl ţaraflarına >azîmet eylediler. Mâh-ı mübârek ži’ l-qa>de’ niñ on
sekizinci güni >atebe-i >ulyâya vuśûl bulub, gerü mesned-i vezâret ve śuffe-i śadâret žât-ı
behcet-âyâtları ile müstes>ad oldı8.

Bu derece vüzerâ-i der-gâh-ı >âlem-ârâdan ma>zûl olan Ferhâd Paşa mağżûb-i qahr-ı
xüsrevânî olduğıdır
Taqdîr-i >ibret-pežîr-i Rabbânî ve meşiyyet-i wikmet-te&ŝîr-i Sübwânî bu >âlem-i fânîde9
bu vechle cârîdir ki, cins-i beşerden herkes nîk ü bed her ne fi>le heves idüb, yed śunarsa
ve nâfi> ü mużırr, bî-gâne ü xîşe her ne śanırsa nef> ü żarrı10 kendüye >âyid, cezm11 u
niyyet etdügi umûrıñ ŝemerâtı >âqıbetü’ l-emr žâtına müstenid olur. >Âqıl dâyimâ xıśâl-i
wamîde yollarına sâlik, ef>âl-i pesendîde naqdine mâlik olmağla her zemânda eyle eylik
ile mu>tâd olurise >âqıbet kendü daxı murâda irmekle şâd olur. Câhil axlâq-ı reddiyyeye
mübtelâ olmağla nâ-pesendîde yola sülûk idüb, cevr ü źulm12 ţarîqlerini mülûke ta>lîm
ile vücûh13-ı >ibâda niqâb-ı >ažâb14 çekerse nefsi daxı >ažâb çeküb, âxirü’ l-emr ğayra
revâ gördigi emre kendüsi mübtelâ olub, nâ-murâd olur. Nâsa rawm ile üns, mezîd-i

1
A Hk: âstâne
2
A F Hs K Ü: Qay¢eriyye
3
A F Hk Hs : eşirrâ, K: eşrâr
4
Hk: ocaqlarını
5
A Hk: berevât
6
A Hk: üzre
7
F Hs: ΑĜŦė
8
K: olındı
9
A F Hk Hs K: źulmânîde
10
A Hk: żarrını
11
F: wazm
12
A Hk: źulm ü cevr
13
Ü: vücûd
14
A Hk K: wicâb
173

qurbet-i cenâb-ı qudsdür, xalqa bežl-i xulq-i wasen, sebeb-i rıżâ-yı ważret-i Žü’ l-
minendir, >ibâda neşr-i >âţıfet ü re&fet rûz-ı waşrde bâ>iŝ-i irtifâ>-ı ŝıqletdir. Zâri>tuxmını
her-çend nâfi>zemîne zer>iderse vâfir nef>görir. Mutaśaddıq nûr-ı wadeqa olan mâlını
śıdqa virürse belâları mündefi>olub, uzun >ömr sürer. Bâzergân bey>u şirâsında râst-gû
olursa ârzûya dest-res bulub, çoq sevdayidir. Ammâ ţab>ında ţama>, xâţırında kižbe wırś
u vel>olıcaq fâyide-i naqdini żâyi>1 idüb, nâ-bûd ider. Her müteneffisiñ nefsi kendüye
girân-bahâ bir dürr-i nefîsdir. Ğayrıñ gevher-i >azîz2ü’ l-vücûdını senge urmaq isteyen
xasîs öz >ömri binâsınıñ hedmine fenâ esâsını (102b) te&sîs ider. Bir >âlim-i dânâ fenn-i
ferâsetde ferîd ü bînâ ma>ânî dürrlerini rişte-i beyâna geçürüb, didiler ki, “ Rûz-ı qıyâmet
naśś-ı qâţı> ile muqarrer olduğı gibi >aqlen daxı muwaqqaqdır. Ve zemânı daxı qarîb ü
yaqın olduğı yaqîn ile ma>lûmdur. Zîrâ qıyâmetden maqśûd, her >âqıl 3 ecr-i >amel ile
mütecezzî olmaqdır4. Zemân-ı evvelde5 âdemî-zâd etdügi a>mâliñ6 cezâsını görmekde
bir miqdâr terâxî7 olurdı8. Şimdi qurb-ı qıyâmete rûşen delîl bu9dır ki, kişi etdügi
a>mâliñ mükâfâtını dünyâda tîz bulur oldı” deyü buyurdılar10. Bu teşbîb11den murâd bu
ki, Ferhâd Paşa tafśîl olınmışdır, vezâreti zemânında Rum’ da niçe bî-günâhlarıñ
âhlarına kendüyi siper qılub, maźlûmlarıñ qanlarına girüb, hevâ-yı nefse mütâba>at ile
şer>12-i şerîfe muxâlif evżâ>ı tecvîz etmişdi.13 Erbâb-ı nuśw u pendiñ kelâm-ı naśâyiw-
âmîzine14 gûş ţutmayub15, câhilân-ı mağrûr, >âmiyân-ı pür-şûr16ıñ muśâwabeti ile tawśîl
etdügi ve kendüniñ fitne-engîz pindârı ile >amel 17 mûcib-i wuśûl-i emel ola, deyü źann
iderdi. Lâ-cerem ğayr waqqında ixtirâ> u ibdâ> etdügi xuśûśları kendü daxı müşâhede
idicek zemânlar18 qarîb olub, vezâretden ma>zûl olub, Semendire sancağı >inâyet
olınmışdı. Ol sancaqdan daxı tekrâr ma>zûl olub19, sene iwdâ ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie
muwarremü’ l-warâmı duxûl idüb, ważret-i xilâfet-penâh sa>âdet ü iqbâl ile20 mawrûse-i

1
A F Hk Hs K: faqd
2
F Ü: >azîr
3
A Hk: >âmil
4
A Hk: + >ameli ecrini bulmaqdır, - ecr-i >amel ile mütecezzî olmaqdır
5
A Hk: evvel zemânda
6
A Hk: >amelleriniñ
7
A Hk: te&xîr
8
A Hk: olınurdı
9
A Hk: - bu
10
A Hk: - deyü buyurdılar
11
A: ĠĢūħ
12
Ü: ẁΡŏŪ
13
“ Ferhâd Paşa… Anaţolı cânibine sefer eyledikde xayli bî-râhlıq eyleyüb, qatl olınan Şehsüvâr-oğlı >Ali
Bey’ in malından ve esbâbından ba>żı nesne ketm idüb ve sâbıqda Şam’a sefer eyleyüb, Cânberdi üzerine
vardıqda daxı şehr-i Dımışq’ıñ wıfź u wırâseti bâbında tehâvün ü taqśîr eyleyüb… der-gâh-ı mu>allâ
qullarından bî-günâh ba>żı kimesneler qatl idüb, yanında olan >askeriñ mâ-beynine ixtilâf bırağub, ol
sebebile Şâm’ a varan >asker-i mezbûrıñ qatline ittifâq idüb, âlât-ı warbile üzerine varub, nîm cânile qaçub,
gücile xalâś bulmuşdı.” Buna benzer davranışları eksik olmayan Ferhâd Paşa azledilmiş, fakat padişah
tarafından affedilerek yüz bin akça ile Semendire sancağına atanmışdı, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan
Süleyman, v. 56b-57a.
14
A Hk: âmîzini
15
A Hk: etmeyüb
16
A Hk K: şürûr
17
F Hs K Ü: - >amel
18
K: zemânları
19
A Hk: >azl olınub
20
A Hk: - sa>âdet ü iqbâl ile
174

Edirne’ ye1 varmışlardı2, Ferhâd Paşa ma>zûl âstâne-i devlete gelüb, mülâzemetde iken
naqd-i ömri pâyâna irişüb, şehr-i mezbûrıñ dördinci güni maźhar-ı ğażab-ı xüsrevânî
vâqi>olub, qatl olındı.3

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı źafer-nevâl ü fetw-xıśâl Üngürus qıralı Lavoş-ı żalâlet-meâl


ile bulışub, śawrâ-yı Mohac’da vâqi>olan ğazâ beyânıdır
Xudâ nâmı olursa sözde evvel
Kelâmıñ âxiri olur mükemmel
Xudâ ismi durır nâm-ı mu>aźźam
Te>âlâ şânuhû žî4-ism-i a>źam
Xudâ ismi durır wırz-ı emânî
Anı yâd eyleyen görmez yamanı
(103a) Xudâ ismi durır fettâw-ı maqśûd
Anuñla wall olur her kâr-ı ma>qûd
Kimiñ ki ola ismi qût-i rûwî
Bulur gün içre dâyim ol fütûwı
Dil-i güm-râha rûşen gösterir râh5
Lisânında kimiñ kim ola Allah
Hüve’ l-bâqî hüve’ l-wayyü’ l-ebeddir
Hüve’ d-dâyim hüve’ l-ferdü’ ś-śameddir
Žünûba sâtir ve ğâfir, rawîm ol
>İbâdına laţîf oldır kerîm ol
¡ alâtıyla selâm ol pâk-i dîne
Resûl-i Waqq şefî>ü’ l-müžnibîne
Ŝerâdan seyr iden >arş-ı >alaya
Viren pertev-cemâli müntehâya
Ser-i engüştiniñ feyżi ğuzâtı
>Aţaşdan qurtarub viren wayâtı
Şeb-i Qadr içre Cibrîl-i emîni
Görüb teşrîf iden vawy-i mübîni
Cemâli bedr olan leyl-i dücâya
Sebeb olan nüzûl-i ve’ ż-żuwâya
Şerî>at mülkiniñ sulţân u şâhı
Ţarîqat burcınıñ tâbende mâhı
Risâlet taxt-gâhınıñ medârı
Nübüvvet mülketiniñ şeh-süvârı
Xudâ-yı celle6, >alânıñ wabîbi
Žünûb emrâżınıñ wâžıq ţabîbi

1
F Hs K Ü: Edirne
2
F Hs K Ü: + źılâl-i şeref-baxşlarıyla müşerref olmışdı, - varmışlardı
3
K: + sene 932
4
A Hk K: zî
5
Hk: âh
6
A F Hk Hs K: + ve
175

Muwammeddir emîri enbiyânıñ


Ser-i xayli gürûh-ı aśfiyânıñ
Muwammed rawmeten li’ l->âlemîndir
Muwammed śâdıqü’ l-va>dü’ l-emîndir
Muwammed çün resûlu’ llâhımızdır
Qıyâmetde şefâ>at-xâhımızdur
Nişânî ol şehiñ biz bendesiyüz
Kemîne bende-i efgendesiyüz
İdüb rûwından istimdâd u himmet
Süxan naźmına qıldum >azm ü niyyet
Süxan nûr-ı çerâğ-ı ma>rifetdir
Süxan pîrâye-i her mevhibetdür
Süxandır dürr-i deryâ-yı feżâyil
Süxandır gevher-i yemm-i xaśâyil
Süxandır âsmân-ı fażla xûrşîd
Süxandır taxt-ı >izzet üzre Cemşîd
Süxandır armağan-ı Waqq wabîbe
Süxandan özge yâr olmaz lebîbe
Hüner dünyâda bir sûd eylemekdir
Cevâhir bežl idüb cûd eylemekdir
(103b) Ţalub bawr-i xayâlâta1 şeb-i târ
Çıqarmakdır hüner lü&lü&-yi şeh-vâr
Hüner söz söylemekdir âşikâre
Ola gûş-i zemâne gûş-vâre
Hezârân şükr ü minnet žü’ l-celâle
İrişdirdi sözi wadd-i kemâle
Yine ey ţâyir-i kilk-i süxan-ver
Ma>ânî evcine pervâza aç per
Feżâ-yı fażlı seyr eyle ser-â-ser
Cihânı al cenâw altına yek-ser
Bülend olsun >alâda âşiyânıñ
Maqâm-ı quds ola lâ-büdd mekânıñ
Diliñdir tercemân-ı manţıqu’ ţ-ţayr
İrişmez ol nikâte xâţır-ı ğayr
Lisânü’ l-ğaybdan söyle kelâmı
Desün tawsîn aña rûw-ı niźâmî
Wikâyet qıl ğazâsın pâdişâhıñ
Sa>âdet ehline źıll-i İlâhıñ
Wicaz ıqlîminiñ xân-ı şerîfi
Medîne şehriniñ şâh-ı laţîfi
>Iraq ve Mıśr ve Baśra şehriyârı
Yemânî2 ile Wabeşiñ3 kâm-kârı

1
Hk: xayâlât
2
K: Yemen
3
A F Hk Hs Ü: < ŪΜĢ
ķ
176

Śa>îd ve Zengibâr ve Nûbe şâhı


Mağâribde Cezâyir pâdişâhı
Firenk ve Üngürus ve Rus xânı
Tatar ıqlîminiñ kişver-sitânı
Felaq ve Gürc ve Boğdan’ ıñ penâhı
Diyâr-ı Lor ve Kürdiñ dâd-wâhı
>Arab sulţânı ve xâqânı Rum’ıñ
¼iyâ-baxşı meh-i tâbânı Rum’ ıñ
Nigîn-i xâtem-i śâwib-qırânî
Ţırâz-ı xil>at-ı gîtî-sitânî
Selâţîn-i cihânıñ ser-firâzı
Ğuzâtıñ muqtedâsı şâh-ı ğâzî
Zihî şeh kim olıpdır sümm-i raxşı
Cihân ser-keşleriniñ tâc-baxşı
Xilâfet mülkiniñ şâh u penâhı
Ser-â-ser yeryüziniñ pâdişâhı
¡ alâbetle nigeh-bânı cihânıñ
>Adâletle Süleymân’ ı zemânıñ.
Ğazâ-yı ğarrâ-yı Rodos’ da1 žât-ı sa>âdet-simâtları fetw u fütûwla me&nûs olmağla xâţır-ı
>âţır-ı âftâb-maźâhirlerine ki, âyine-i śuver-nümâ-yı waqâyıq-ı iqbâl ve mir’ ât-ı devlet-
efzâ-yı daqâyık-ı câh u celâldir2, çehre-i sa>âdet-behre-i fetw-i cedîd nümâyân u bedîd
olduğı eclden (104a) diyâr-ı Üngürus’ ı3 seylâb-ı sipâh-ı nuśret-intisâb ile ğarq-âb, istîlâ-
yı bâd-ı śarśar-ı şimşîr-i dilâverân-ı düşmen-gîr4 ile vîrân u xarâb etmege taśmîm ü şitâb
eylediler.5 Mehere-i erbâb-ı taqvîm ü nücûm şehen-şâh-ı sa>âdet-penâh1-ı Rum’ ıñ devlet

1
Sultan Süleyman Rodos’ u aldıktan sonra eman verilen Firenkler gemilerle Firengistan’ a gitmişlerdi.
Firengistan’ ın tamamı Rodos ve Sencivan için yas tutuyordu. Rodos’ dan çıkarılanlar Firenk banlarına
serzenişte bulunarak; “ Ne arsız kimseler imişsiniz ki, bize leşker göndermeyüb, yardım itmedüñiz ki,
Türk gelüb, Sencivan’ı ve >Îsâ dînin ve bizi xor ve waqîr eyledi. Siz muqayyed olmayub, ihmâl ü tekâsül
eyledüñiz.” … Firengistan’ın tamamı Rodos’ dan gelenlerin sözlerini tasdik edip, “Türk Belğırad’ı aldı.
Andan Rodos’ u aldı ve bundan böyle ţınmayacak olursaq heb böyle iderler. Daxı el bir idüb, >ahidleşüb,
and içdiler ki, >Îsâ yolına cânlar ve başlar terk ideler.” Üç yıla degin mühlet isterler. Firenk banları
Üngürus kıralına haber gönderip, “ Sen bize baş ve buğ olmaq gereksiz ki, Türk’ i yeryüzinden götürmek
üzre olavuz. Ve hem Rîm, Papa bu işde bile müttefiqdir. Vâfir Fıransa ve İşpanye ve’l-wâśıl ne qadar
millet-i naśârâ var ise cümlesi böyle. Kimi başların ve kimi malların ve kimi leşkerin gönderüb, dîn
ğayretine sen daxı varub, Sencivan’ ı Türk elinden almaq gereksiz.” dediler, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i
Osmân, s. 317-319.
2
F: celâlde, K: celâl
3
K: Üngürus
4
F Ü: kebîr
5
Sultan Süleyman, Macar kıralı Lavoş’u İslam memleketlerinden uzaklaştırmak ve iman güneşinin ışığını
her geçen gün daha da yaymak için Mohaç sahrasındaki muhabereye yöneldi, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v.
227a.
Rahat içinde durmayı sevmediğinden, Allah’ın yardımıyla Türk töresini yaymak, cihad görevini yerine
getirmek ve peygamberin sünnetini ihya etmek için din düşmanları ile harbe yöneldi, Karaçelebi-zâde,
Süleyman-nâme, s. 79.
“Kanuni Süleyman’ın Buda’yı ve bu bölgenin Tuna boyundaki arazisin, mülklerini genişletmekten çok
siyasî hadiselerde meydana gelen beklenmedik bir durumdan sonra Habsburglar’a karşı Macaristan’da
kuvvetli bir üsse sahip olmak ve düşmanına burasını kaptırmamak maksadıyla işgal etmek zorunda
kaldığını göstermektedir.”, Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, s. 27
177

ü iqbâl-i ferxunde-fâl ile xurûc u hücûmına bir sâ>at-i sa>d-âyîn ve bir vaqt-i mübârek-i
nuśret-şi>âr u źafer-temkîn ta>yîn eylediler.2
Hümâyûn olmağa şâhıñ xurûcı
Gözetdiler müneccimler burûcı
Mübârek sâ>at ve ferxunde demde
E>âdî ţâli>i burc-ı >ademde
Şerefde buldılar vaqt-i hümâyûn
Sa>âdet âfitâbı sa>da maqrûn
Muqarrer oldı şâhıñ >azm ü3 cezmi 4
Mübârizler düzetdi bezm-i rezmi.
Bir śubw ki, şâh5-ı gürûh-ı nûr-şükûh-ı encüm, xüsrev-i gerdûn-serîr-i ţârem-i çârüm,
sulţân-ı nâm-dâr6-ı xûrşîd-laqab, xâqân-ı şarq-intisâb u sa>âdet-waseb, şâh-ı zengbâr-ı
źulümât-şi>âr-ı şeb qaśdına raxş-ı çarx-nevred ü âsmân-peymâya süvâr olub, râyât-ı
şa>şa>a-âyât ile a>lâm-ı źafer-simât qaldurıb, debdebe-i sipâh-ı nûrdan ceyş-i źalâm u
deycûr qubbe-i Qâf-gürîzde mestûr olmışdı. Ważret-i pâdişâh-ı encüm->ibâd u sitâre-
sipâh, xıdîv-i Cem-nijâd u eqâlîm-penâh, xüsrev-i Dârâ-der-bân u Afrâsyâb-çâker, qaân-
ı İskender-ğulâm u Sührâb-nöker, sulţân-ı >âlem-gîr ü cihân-tesxîr, xâqân-ı gîtî-sitân u
âftâb-żamîr daxı niyyet-i hümâyûn-ı fütûw-maqrûnlarını śavb-ı cihâda müstawkem qılub,
cenâb-ı Waqq’ a7 celle ve >alâ1 tevekkül-i tâm ile şâh-râh-ı ictibâ, qâfile-sâlâr-ı ıśtıfâ,

“Macaristan’ı Habsburglar’ın menfaat çevresinden uzaklaştırmak lazımdı. Zira Macaristan’ı da ele


geçirerek iktidarı büsbütün artacak bir Alman İmparatorluğu, Osmanlı devletinin Avrupa’daki bütün
arazisini canevinden vurabilirdi”, Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, s. 30
“16. yüzyılın yirminci yılları Macaristan’ı imparatorluk gözüyle tehlikeli olduğu veya zenginliği
dolayısıyla fethi gereken bir ülke olmaktan çok, Habsburglar’a karşı tampon bir devlet olarak önem
taşıyordu.”, Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, s. 55
Sultan Süleyman’ın niyeti gaza sünnetini yerine getirmek, kafir memleketlerinde olan kaleleri fethederek,
İslam memleketlerine katmaktı, Sibel Nakiboğlu, Ramazan-Zâde Mehmed'in Nişancı Tarihi, Yüksek
Lisans Tezi, Erciyes Üniverstiesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1990, v. 91.
Hicretin dokuz yüz otuz ikinci yılının başlarında padişah sefere çıkmaya iqdam etdi, Kemal Paşa-zâde, X.
Defter, v. 8a-8b.
Sefere çıkmadan önce alınan tedbirler için bkz. Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 15b-19b.
“ Dârü’l-mülk-i Qosţanţiniyye’ de qarâr idüb, meśâliw-i salţanatı ve mühimmât-ı memleketi görmek içün ol
(vezir Kâsım Paşa) ixtiyâr olundı. Erbâb-ı qalemiñ muqaddemlerinden defterdâr Mawmûd Çelebi …
mezbûr emirle bile qonuldı …”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 21a.
“ Memâlik-i Rumili’nden nüzl ve žaxîre ixrâcı içün müekked wükmler ile yarar qullar śalub ve Anaţolı
qâżîlerine daxı emr olındı ki, ol memâlikde bulınan develeri śâwibleriyle sürüb, Rumili cânibine geçürüb,
>asâkir-i manśûre içün nüzl ve žaxîre tawmîl olınub, kirâları xizâne-i >âmireden śâwiblerine edâ olına. Tuna
ve Šava civârında olan uc beglerine gemiler yapdırmaq emr olınub, >azeb ve kürekci ixrâcı içün…
wükmler … gönderilüb ve aqıncı beglerine daxı leşkeriñ cem> eylemek fermân ” olındı, Bostan Çelebi,
Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 75b-76a.
Sefer öncesinde yapılan diğer hazırlıklar için bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 76a-77b.
1
Ü: + reh-i rüsûm (?)
2
“ Firencse beginiñ ki … bâb-ı >izzet-meâba ıźhâr-ı ixtiśâś etmişdi, İspanya beginiñ pençe-i istîlâsından
istiwlâś xuśûśında buyrulan va>d-i kerîm mežkûr sefer-i >aźîmiñ cümle-i esbâbından idi.” , Kemal Paşa-
zâde, X. Defter, v. 21b.
3
A F Hk Hs: - ve
4
A F Hk Hs: rezmi
5
K: ΖĜΕī
6
K: Bâyezîd
7
Ü: Waqq-ı cell
178

nebiyyü’ ŝ-ŝaqaleyn, imâmü’ l-waremeyn, qıdve-i enbiyâ, şâh-ı rüsül, >umde-i aśfiyâ,
hâdiyü’ s-sübül 2, maxśûś-ı [hidâyet-xuśûś-ı] qâbe qavseyni ev ednâ3, wabîb-i Xudâ,
mawrem-i esrâr-ı denâ fetedellâ4, mihmân-ı serây-ı üns-nümâ-yı sübwâne’ lležî esrâ5,
Xudâ-bîn-i śâwib-yaqîn-i ve leqad raâhu nezleten uxrâ6, kelîm-i kelâm-ı mekremet-
peyâm-ı fe-evwâ ilâ->abdihi mâ-evwâ7, nedîm-i warîm-i śadâqat-niźâm-ı mâ-kežebe’ l-
fuâdu mâ-raâ8 edîb-i qarîb-i sa>âdet-naśîb-i mâ-zâğa’ l-baśaru ve mâ-ţağâ9, ważret-i
risâlet-menziletiñ śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû10 rûw-ı pür-fütûwlarına tevessül-i
mâ-lâ-kelâm etdiler.
Aśwâb-ı risâlet-menzilet, awbâb-ı widâyet-menqabetden sezâ-vâr-ı mağfiret-i ważret-i
Bârî11 Ebû Eyyûb-i Enśârî’ niñ12 rażiya’ llâhu >anhu13 türbe-i muţahharalarını ziyâret
idüb, istimdâd-ı fetw u nuśret ve mezârât-ı müteberrike-i ecdâd-ı cennet-âbâdlarını teşrîf
(104b) idüb, istid>â-yı himmet ü >inâyet eylediler. Fuqarâ-yı müslimîne bežl-i mâl,
muwtâcîn-i mü&minîne śadaqât-ı şâhâne >inâyeti ile cežb-i qulub ve du>â-yı źafer-meâl
tevaqqu>eylediler. Der-gâh-ı Rabb-ı >izzetde maqbûl 14 ola.15
¡ alâ-yı >âmm olub cünd ü cüyûşa
Mübârizlerine geldi xurûşa
Yaraq u yata ğarq oldı sipâhî
Sipâh-ı bî-qıyâs ve cünd-i şâhî
Sevâd-ı a>źam-ı Qosţanţiniyye
Hamâha’ llâhu >an-külli’ l-beliyye
Pür oldı >asker-i nuśret-eŝerden
Ne >asker pîl-zûr ve şîr-i nerden
Dilâverler süvâr oldı semende
Semend-i bâd-pâ berq-i çehende
Zırh-pûş oldılar pûlâd-tenler
Işıqlar giydiler śaflar şikenler
Sinân u16 nîze geçdi śadr-ı deste
Siperler püşt ü dûşa oldı beste
Cihân hengâmeden medhûş u lerzân
Tüfengîler olub âteş-fürûzân

1
Yüceliği artsın.
2
K: sebîl
3
“… iki yay arası kadar, belki daha da yakın…”, K.K., 53 Necm, 9.
4
“… yaklaşıp inmiştir…”, K.K., 53 Necm, 8.
5
“… gece götüren (Allah) her türlü noksan sıfatlardan münezzehdir.”, K.K., 17 İsrâ, 1.
6
“… başka bir inişinde (Cebrail’i) yine görmüştü.”, K.K., 53 Necm, 13.
7
“(Allah) kuluna vahyedeceğini vahyetmiştir.”, K.K., 53 Nemc, 10.
8
“(Muhammedin’in ) kalbi gözünün gördüğünü asla yalanlamamıştır.”, K.K., 53 Nemc, 11.
9
“(Muhammedin’in ) gözü görülecek şeyden ne sapmış, ne de onu aşmıştır.”, K.K., 53 Nemc, 17.
10
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
11
A Hk: - bârî
12
Şeyh Ebü’l-Vefâ ve Seyyid Awmed Buxârî’nin kabirlerini, babalarının ve atalarının mezarlarını ziyaret
edip, ruhlarından yardım isteyip, Edirne’ye yöneldiler, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 227a.
13
Ü: >aleyhi. Allah ondan razı olsun.
14
A Hk: + olmış
15
A: + Âmîn. Naźm, Hk: Âmîn
16
K: - ve
179

Sewerden >azm idüb der-gâh-ı şâha


Yüz urdılar ser-â-ser râh-ı şâha.
Sinîn-i fetw-âyînden ki, sâl-i mübârek-fâl sene iŝnâ ve ŝülüŝîn ve tis>a-miedir, mâh-ı
nuśret-intibâh-ı recebü’ l-müreccebiñ on birinci güni 1 düşenbih idi, ol rûz-ı pîrûz-ı źafer-
fürûzda şâh-ı wuceste-ţâli> ü sa>âdet-yâr, şehen-şâh-ı zemân-medâr u zemîn-qarâr,
sulţân-ı kâm-kâr-ı cihâd-iftixâr, xâqân-ı nâm-dâr-ı ğazâ-iştihâr, şehriyâr-ı büzürg-vâr-ı
Cem-xidmetkârıñ xalleda’ llâhu te>âlâ2 mülkehû3 >azîmet-i >âlî-nehmetleri muqarrer
olıcaq vüzerâ silkiniñ emîr-i ser-efrâzı, ümerâ xayliniñ sa>âdet ü iqbâl ile mümtâzı,
niźâmü’ l-mülk İbrâhîm Paşa4 ki, şâh-ı gerdûn-şükûhıñ düstûr-ı a>źamı ve Rumili’ niñ
sipeh-sâlâr-ı iqdâmı idi, mücâhidân-ı nuśret-murâd u źafer-âmâl, mübârizân-ı cihâd-
mu>tâd u ğazâ-nevâl ile Rumili’ niñ râyet-i fetw-âyetini 5 qaldurıb, cümle-i erkân-ı kâm-
rân-ı >aźîmü’ ş-şân, kâffe-i müteayyinân-ı südde-i vâlâ-mekân ile muqaddem Dâvud
Paşa Çayırı’ na qonub, >asker-i xûrşîd-ferre şilen-i >aźîm çeküb, cüyûş-ı sürûş-cem>i
żiyâfet eyledi.6 Yevm7-i mezbûrda şehre mürâca>at eyleyüb, hengâm-ı sewerde der-gâh-ı
mu>allâda wâżır bulındılar.8 Ol sewer nümûne-i rûz-ı mawşer idi ki, zümre-i beşer ayaq9
üzerine gelüb, esvâq-ı şehr müzâwame-i nüfûsdan mużţarr, ţarâyiq ü merâfıq10 (105a)
müśâdeme-i devâbb u xuyûlden mükedder olmışdı. Sipâh-ı źafer-penâh, mâr-cünbiş,
düşmen-küş rumwlar, sûzen-dil, >adû-rübâ, neb-tîz nîzeler, ejder-zebân11, cân-feşân
sinânlar götürüb, meydân-ı vesî>-i Dîvân dîvân12-ı düşmen-sitân ile mâl-â-mâl olub, iki
cânibden tüfeng-ceng, serheng-i rezm-âheng, tîğ-bend ü şimşîr-wamâyil, ğażanfer-xûy u
şîr-xaśâyil, nacaq-miyân u teber-dâr u siper-dûş, zenberek-endâz u warbe-dest ü âhen-
pûş, ŝüreyyâ-naźm u pervîn-cem>, kevâkib-gürûh u kâfir-qam>, ţayr-seyr ü bâd-şitâb u
nesîm-güžer, gürg-śavlet, hizebr-mehâbet, peleng-peyker, nâr-fürûz u âteş-sûz u berq-
lem>a, ebr-mürûr u sewâb-gürûh13 u ra>d-śaywa, bedreqa-i fetw ve ţalî>a-i naśr ve peyker-i
źafer, heycâ-medâr u veğâ-kâr u śâwib-kerr ü ferr on iki biñ nefer yeñiçeriler yesâr u
yemînde iki śaff-ı güzîn olub, verâlarında zîn-nişîn ü bâd-süvâr u rikâb-irtikâb, âhen-
libâs u qûtâs-zîn14 ü sewâb-şitâb, tîr-keş, bâzû15-kemân-dâr u nîze-güžâr, miğfer-farq u
xaftân-ŝevb ü düşmen-şikâr, Dârâ-qadr ü Dârâb-menzilet, Sührâb-xaślet, Sikender-

1
“ Receb-i müreccebiñ on birinde rûz-ı pîrûzda sâ>at-i sa>âdet-naźarda sefer-i źafer-ŝemere … xurûç
yarağı görüldi.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 27b.
2
A Hk: - te>âlâ
3
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
4
“ Ve śadr-ı a>źam olan İbrahim Paşa’ nın vezâretine Rumili beglerbegiligini ilwâq idüb” , Âlî, Künhü’1-
Ahbâr, v. 227a.
5
K: âyetin
6
“ İbrâhim Paşa … sulţân-ı bawr u ber ve xaqân-ı heft-kişverden bir hafta öñdin göçüb, Bağlar kenârında
… otağın qurdu.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 26a-26b.
7
F: rûz, Ü: şehr
8
Halkın önemli işlerinin halledilmesi İbrahim Paşa’nın orada bulunmasını gerektirdiği için İbrahim Paşa
bütün haşemini tabl ve alemi ile Rumili kethüdâsına ve defterdârına koşub, beyler ve askerin toplanması
için kararlaştırılan yere gönderdi. Kendileri hizmetinde bulunanlarla siyâdet makamına yöneldi, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 26b-27a.
9
Ü: ?
10
Ü: mirfaq
11
Ü: nişân
12
K: - Dîvân
13
Ü: kürûr
14
K: zerrîn
15
A F Hs K Ü: bârû
180

menqabet, şîrân-ı mesâlik-i ceng ü qıtâl, pelengân-ı mehâlik-i neberd ü cidâl, fârisân-ı
ejder-xûy u bebr1-rûy u şîr-âheng, wârisân-ı ma>reke-pûy u rezm-cûy ve Erdeşîr-ceng
Nerîmanlar, Erdevânlar, qahramân[lar], şîr-i jiyânlar, qağan arślânlar, pehlevânlar, ceng
ü sitîzde merdânlar, rezm ü qıtâlde bebr-i demânlar, dilîrler, a>dâ-gîrler, şîr-naźîrler,
düşmen-firîbler ya>nî sipâhîler, silaw-dârlar, >ulûfeciler, ğarîbler fevc fevc, qoşun qoşun,
gürûh gürûh, alay alay, ţulub ţulub, fırqa fırqa, cem>cem>, śınf śınf, nev>nev>śafflar ve
alaylar bağlamışlar idi.
Zihî >asker zihî ceyş-i muźaffer
Cihân mülki bularladır musaxxar
Süleymân-ı zemânıñ qullarıdır
Żafer meydânınıñ şîr-i neridir
Qamusı bezm-i rezmiñ pehlevânı
Cihâd ıqlimîniñ şîr-i jiyânı
Ğazâ śawrâsınıñ fârisleridir
Muwammed dîniniñ wârisleridir
Xudânıñ >avni yâr olsun bularla
Qamu düşmen şikâr olsun bularla.
(105b) Sâyir vüzerâ ve ümerâ, kâffe-i erkân-ı südde-i fetw-âşiyân, >âmme-i
müte>ayyinân-ı >atebe-i źafer-nişân daxı qollu qolında kendülere maxśûś üsküf-ser,
zerrîn-kemer, muraśśa>-tîğ ü mücevher-xancer, śorğuc-tâc, behcet-ibtihâc, zîbâ-endâm u
serv-qıyâm, vâlâ-qadr ü bâlâ-kadd2, zerrîn-zîn ü qûtâs-esb ü sîmîn-sîne-bend civânlar,
kâm-rânlar, hüner-mendler, ercmendler, tîğ-zenler, düşmen-şikenler, kâfir-küşler,
Behrâm-cünbişler3, Wamza-śavletler, >Ali-heybetler, Nerîman-quvvetler câ-be-câ ţurub,
ţapuya muntaźır oldılar. Beyâż-börk ü üsküf-pûş, bawr-cünbân u deryâ-xurûş, sepîd-
pîrâhen, dâmen-keşân, kemân-dest ü teber-miyân, serv-xırâm u nâzenîn-endâm üç yüz
miqdârı güzîde-i âfâq civân-baxt śolaqlar qudûm-ı sa>âdet lüzûma nigeh-bân, nesîm-
seyr ü bâd-pâ, cihân4-nevred ü zemîn-peymâ, piyâde-rev, mürğ-naźîr ü śabâ-dev, >Amr-
peyker5 peykler śawrâ-yı Dîvânda pûyân idiler. Seb>a-i seyyâre miŝâli mübârek-çehre,
sa>âdet-behre, muraśśa>-rikâb u muraśśa>-licâm, muraśśa>-zîn ü zerrîn-fâm, Burâq-qadr
u ţayr-revân, serî>-seyr ü śabâ-devân, cevâhir-i ŝemîn ile dikilmiş, lü&lü&-tezyîn6
>abâyîler7, yevâqît ü la>l, zümürrüdîn, elmâs u pîrûze egin sîne-bendler, zerrîn dîbâlar,
altunlu Firengîlerden gûn-â-gûn ğâşiyeler üzre şâhâne muraśśa> siperler ile meşwûn u
müzeyyen yedekler dizilüb, a>lâm-ı >âlem-gîr ü dünyâ-sitân ve râyât-ı źafer-nişân u
nuśret-resân yedi >aded altun başlu sancaqlar, âsmân-hem-ser, bürehne-ser, fetw-fürûğ
tuğlar ważırlanub, şâh-ı neyyirân-ı âsmânî ya>nî âftâb-ı cihân-tâb-ı nûrânî qulle-i ufq-ı
şarqî-intisâbdan ţulû> etdügi eŝnâda şâh-ı cihân, mâye-i emn ü emân, sâye-i Rawman,
źıll-i Xudâ, mihr-i diraxşân, âftâb-ı evc-i celâl, mâh-ı münîr-i sipihr-i iqbâl, nigîn-i
xâtem-i şâhî, mehdî-i âxirü’ z-zemân, sulţân-ı Rum u >Arab, bürhân-ı >Acem, mefxar-ı
>Oŝmâniyân ve mâlik-i mülk-i Cem, zübde-i tâc-baxşân-ı rû-yi zemîn, >umde-i aśwâb-ı

1
F Hs K Ü: siper
2
Hk: qadr
3
K: cünbiş
4
F: cihâd
5
A Hk: pîr
6
F Ü: tezeyyün
7
F Hs K Ü: >abâylar
181

taxt u nigîn, Süleymân-ı Süleymân-mekân-ı śâwibü’ t-temkîn xalleda’ llâhu te>âlâ


mülkehû ilâ-yevmi’ d-dîn1 bâb-ı devlet-qarînden mihr-i sipihr-i çârümîn mânendi ţulû>
idicek ŝenâ-yı çavuşân-ı sürûş-veşân qubbe-i (106a) eflâke xurûş virüb, Allahu ekber
kebîran, ţabl-xâne-i xüsrevânî çalınub, >alemler, sancaqlar çözildi, tuğlar yüridi.
Tüfengciyân-ı qıyâmet-nişân fetîle-i tüfenge âteş-nişân oldıqlarında cevf-i günbed-i
fîrûze-gûn-i gerdûna ğulğule düşüb, kevn ü mekâna velvele, rû-yi cihâna zelzele >ârıż
oldı2.
Cihâna virdi lerze kûs u śûrnâ
Serâsîme idi cümle şeyx u bernâ
¡ adâ-yı żanc-ı şâhîden olub ker
¡ ımâx-ı gûş-i >âlem oldı ebter
Tüfeng âvâzı ile ţâs-ı gerdûn
Olub pür-ğulğule düşdi diger3-gûn
¡ ahîl-i esb ve hây-hûy-ı merdân
Olıpdı >aql-pûş ve hûş-rîzân.
Esvâq-ı medîne-i İstanbul nüfûs-ı mütekâŝire ile mâl-â-mâl olub, teneffüse mecâl
yoğidi. Eyâdî-i ğuzât-ı kümâtda olan rengîn nîzelerden neyistâna dönüb, al ve4 gül-gûn
u sebz bayraqlardan gülistâna şebîh idi. Müşâhede-i gül-ruxsâr-ı pâdişâh-ı >âlem-medâr
ve şehriyâr-ı büzürg-vâr-ı >adâlet-şi>âr ile müşerref olmağla5 cumhûr-ı müslimîn ve
kâffe-i mü&minîn ayaq üzre gelüb, ţâq u revâq ve büyût u serâ eţfâl ü inâŝ u esârâ ile
memlûydı. Ważret-i xudâvendigâr-ı mübârek-cemâl, cenâb-ı şehriyâr-ı mülk-medâr u
melek-xıśâl, xıdîv-i ğazâ-âmâl ü cihâd-ef>âl, xüsrev-i encüm-leşker ü kevâkib-miŝâl,
śâwib-qırân-ı sa>âdet-qarîn ü hem-nişîn-iqbâl, kâm-kâr-ı eqâlîm-i câh u celâl, tâc-baxş-ı
Xıżır-nedîm ü xayr-maqâl, Cem-câh-ı şer>-penâh-ı müstaqîmü’ l-awvâl xullidet
xilâfetuhû6 hezârân şevket ü >aźamet ile mürûr etdiklerince elsine-i xavâśś u >avâm du>â-
yı fütûw-encâma žâkir olub, devâm-ı devlet ve ŝebât-ı salţanatına7 du>âlar eylediler.
Envâ>-ı sürûr u hubûrla Edirne-qapusı’ ndan >ubûr idüb, otaq-ı şeref-niţâq ve viŝâq-ı
iqbâl 8-ittifâq Walqalu Bıñar’ a nüzûl etmişdi. Sa>âdet ü iqbâl ile ol câyı müşerref
eylediler.
Ol vaqt-i xuceste-rûzgâr zemân-ı bahâr ve avân-ı lâle-zâr idi. Leţâfet-i eţrâf u eknâf-ı
bâğ u râğ âdeme cennetden ferâğ virirdi. ¡ afwa-i hâmûn u śawrâya naqqâş-ı bahâr
şükûfehâ-yı rengîn ve ezhâr-ı nâzenîn-i reyâwîn ile naqş-ı ğarîb ve tezyîn9-i >acîb (106b)
basţ idüb, firâş-ı rûzgâr basîţ-i zemîne tâze ferş-i zümürrüdîn döşeyüb, bisâţ-ı sebz-i
atlas-reng ile yeryüzini behişt-âyîn eylemişdi. Her câdde bir leţâfet, her ţarafda bir
nezâhet, her gûşede bir wâlet qonılub, cihân güyâ dil-rübâ bir xûba, >âlem farżâ tâze
mawbûba beñzeyüb, temâşâsı xâţır-güşâ, ğam-zidâ nigerânı śafâ10-nümâ, feraw-baxşâ,

1
Yüce Allah kıyâmete kadar mülkünü dâim etsin.
2
K: olındı
3
F: ger
4
K Hs: - ve
5
A F Hk Hs K: olmağa
6
Hilafeti dâim olsun.
7
Hk K: salţanata
8
K: - iqbâl
9
F Ü: tezeyyün
10
Ü: śaf
182

şâdî-fezâydı1. Bülbüller efğân u nevâda , hezâr destânlar nâlede2, niyâzda, mürğân-ı


xoş-âvâz3 gûyende ü sâzende, kebg-i derî çemenlerde xırâmân u nâzende, lâleler tâc-ı
gül-gûn ile gerden-firâz u ferxunde, benefşeler qadd-ı xamîde zâr u efgende, nergisler
çeşm-i bîdâr ve >ayn-ı ulü’ l-ebśâr ile der-xande, âb-ı revânlar bu wâlete mütewayyir ü
cûşân, cûylar qudret-i Muwyi’ l-emvâta mütefekkir ü xurûşân idi. Gûn-â-gûn otaqlar,
pâdişâhâne viŝâqlar, serâ-perdeler, gerdûn-miŝâl wavlılar çevrilüb, çetr-i hümâyûn
qurılub, vüzerâ ve ümerânıñ xıyâm-ı ŝüreyyâ-intiźâmı, sâyir >asâkir-i pervîn-cem>iñ
reng-â-reng, pür-naqş u nîreng4, elvân-ı >acîbe ve eţvâr-ı ğarîbe ile muwallâ çadırları
qurılub, ordu-yı hümâyûn tertîb-i bedî>le müretteb ü ârâste olmış idi 5.
İrüb şâhın qudûmından cev6-behre
Bezendi cümle śawrâ döndi şehre
Ne şehr ol kim müzeyyen bâğa döndi
Perî-rûlar ile ucmağa döndi
Çemenler wâlet-efzâ ve teraw-rîz
Çiçekler misk-bû ve >anber-âmîz
Livâ-yı sebz dikdi serv-i dil-cû
¡ anevber bağladı śaff oldı yek-sû
Nihâl-i şâxlar qaldırdı nîze
Sipâhîler gibi ceng ü sitîze
¡ u içre cümle mâhî giydi cevşen
Semâ>u şevqe girdiler olub şen
Kenâr-ı cûy u sebze sâye-i bîd
Bezm-gâh-ı Cem veyâ qaśr-ı Cemşîd
Görüb leşker nemâlıq pâdişâdan
Qoşunlar bağladı güller śafâdan
Gül-i wamrâya hem-reng düşdi lâle
Xacâletden >araq-rîz oldı jâle
Ğazâya niyyet idüb, her gül-i ter
Ţakınmış xârden neb-tîz xancer
Nevâ-yı bülbül ve âvâ-yı qumrî
Hezâr eylerdi bir dem içre >ömri
(107a) Açılmışdı ağaçlar pür-şükûfe
Olub ordu-yı şâhî şehr-i Kûfe
Qılıçlar çekdi sûsenler neberde
Siperler oldı nergisler naźarda
Terennümler qılub mürg-i sewer-xîz
Nevâyile ider >aşq âteşin tîz
Muvâfıq olmağa ezhâr-ı şâha
Qoşunlar bağladılar şâh-ı râha
Hevâ-yı nâzik ve vaqt-i civânî

1
Ü: ΝŋΡėŏ⅝
2
Hk: - hezâr destânlar nâlede
3
A F Hk Hs K: âvâ
4
K: < ∆ŏġ
5
K: - ve ârâste olmış idi
6
F Hs K Ü: Μż
183

¡ afâyidi śabânıñ armağanı


Yigitler sâye-i serv-i semende
Gülüb oynadılar śawn-ı çemende
Çemen şevqile nevrûzidi ol rûz
Olub âzâdeler >îşiyle pîrûz
Devâm-ı devlet-i şâh-ı cihâna
Du>âlar eylediler >âşıq-âne.
Vaqt-i sewer ki, hengâm-ı źuhûr-ı âftâb-ı lâmi>ü’ n-nûrdur, eţrâf-ı âsmân şa>şa>a-i mihr-i
münîr ile żiyâ-pežîr olub, şâh-ı encümen-i encüm xink-i gerdûn-ı qâqum-dem üzre süvâr
oldı. Ol śabâw-ı fevz ü felâwda >asker-i źafer-refîq u fetw-delîl, bahâdırân-ı >adîmü’ l-
>adîl, dilâverân-ı Dârâ-temŝîl göçüb, âvâz-ı nefîrden cihâna dehşet, ţumţurâq-ı ceyş-i
źafer-vifâqdan âfâqda vuwûşa vawşet gelmişdi. Ważret-i pâdişâh-ı mübârek-qadem,
xüsrev-i Muwammed-xıśâl ü >Îsâ-dem, xıdîv-i fütûw-enîs ü źafer-mawrem, şâh-ı kâm-rân
sitâre-waşem, xâqân-ı rûzgâr-ı ferxunde-dem, qaân-ı nâm-dâr-ı İskender-xadem, sulţân-ı
Türk ü >Arab, xân-ı Tatar u Rum u >Acem, müceddid-i dîn-i peyğamber-i âxirü’ z-zemân
u eşrefü’ l-ümem, xalîfetu’ llâh-i beyne’ l-mağribeyn ve’ l-maşrıqeyn bi->ulüvvi’ l-himem,
źıllu’ llâh-i fi’ l-eqâlîmi’ s-seb>ati’ l-vesî>ati’ l-vâsi>ati, wüccetu’ llâh-i >ale’ l-xalayiqi’ l-
qâţı>ati 1 fi’ l-mieti’ t-tâsi>ati, devlet ü iqbâl ü sa>âdet-i ferxunde-fâl ile raxş-ı >izzet-rikâb u
nuśret->inâna süvâr olub, vüzerâ-i śaff-ârâ u Âśaf-râ, cumhûr-ı erkân-ı sa>âdet-nişân u
rif>at-intimâ ţapulayub, zerrîn-ser, âsmân-hem-ser sancaqlar çözildi, ţabl u naqqâreler
dögildi, kûslar, żanclar, nefîrler, sûrnâlar urıldı. Yümn ü iqbâlle teveccüh-i hümâyûn
etdiler.2 Mihr-i münîr-i felek-menâzil, mâh-ı müstenîr-i âsmân-mawfil nehâr u leyl-i
ţavîlü’ ž-žeyl içre devâyir-i burûc-ı (107b) gerdûnı pey-â-pey qaţ> u ţayy qılduğı gibi
ważret-i şehriyâr-ı şîr-dil her rûz-ı pîrûzda >asker-i deryâ-cûş ve pîlân-ı yemm-xurûş ile
deşt ü hâmûndan güžeşt qılub, ni>âl-i sütûr-ı leşker-i manśûrdan rû-yi zemîn śafwa-i
âhenîn olub, gerd-i maţâyâ-yı bâd-pây-ı ricâlden hevâ muğberr ü âşüfte-wâl, her şeb bir
menzili câ-yı sükûn u qarâr qılub, meşâ>il-i nücûm-müşâkil ordu-yı hümâyûn-ı felek-
mümâŝil birle3 basîţ-i xâk rûşen ü tâb-nâk olurdı. A>lâm-ı >âlem-fetw u ıqlîm-sitân,
râyât-ı gîtî-güşâ u źafer-nişân ile wıţţa-i mawmiyye-i Edirne ki 4, evreng-i qadîm-i şâhân-ı
>ale’ ş-şân ve taxt-ı sa>âdet-baxt-ı selâţîn-i >Oŝmâniyândır, vuśûl bulınub5, ol medîne-i
cennet-âbâdıñ eţrâf u eknâfı xıyâm-ı pervîn-tezyîn6 ü şihâb-ţınâb ile mâl-â-mâl olub,
sâdât u qużâtı, >ulemâ u fużalâsı ve vülâtı, efâżıl u śulewâsı, zühhâd u etqıyâsı, meşâyix
u xulefâsı, wuffâź u xutebâsı, >âmme-i xalqı, kâffe-i berâyâsı, erbâb-ı wiref ü śanâyi>i,
aśwâb-ı ticârât u žirâyi>i, ahâlî-i ribâţât u zevâyâsı, ţavâyif-i müteferriqa ve milel-i
şettâsı, cümle-i Erâmine ve naśârâsı ve yehûdâsı gürûh gürûh, fırqa fırqa, cemâ>at
cemâ>at, alay alay, bölük bölük, qabîle qabîle çıqub, mevkib-i hümâyûnı istiqbâl
eyleyüb, xâceler, girân-qadr ü >âlî-qıymet qumâşlar, metâ>lar, altunlu7 çatmalar,
müžehheb ü sâde qaţîfeler, aţlaslar, reng-â-reng bizler, bengler, belekler çekdiler. Her

1
F: vâqı>ati, Ü: (?)
2
“ Wareket-i bereket-eŝerile diyâr-ı Bulğar’a ţoğru yürüdi.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 29b.
3
K: - birle
4
F Hs K Ü: - ki
5
“ Receb-i müreccebiñ yigirmi birinde … Edirne’ ye … vardı irdi.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 30a.
6
F Ü: tezeyyün
7
F: altunlar
184

ţâyife ve ehl-i wiref 1 kendülere münâsib envâ>-ı hedâyâ u tuwaf niŝâr idüb, ğubâr-ı
sümm-i semend-i şâh2-ı devlet-mende îŝâr3 eylediler.
Devâm-ı devlet-i şâha re>âyâ
Du>âlar qıldılar cümle berâyâ
Didiler devletiñ ola ziyâde
Hemîşe rif>atiñ fevqa’l->alâde
Livâ-yı qader ki fetw ola munżamm4
Muźaffer olasın a>dâya her dem
Źahîrisin bu gün dîn-i mübîniñ
Ola dâyim Xudâ yâr ve mu>îniñ.
Ważret-i şehriyâr-ı merwamet-nevâl ü xâţır-sâz, cenâb-ı xudâvendigâr-ı mürüvvet-xıśâl ü
ra>iyyet-nevâz daxı cumhûr-ı müslimîne ta>źîm ü i>zâzla selâm viricek ŝenâ-yı ehl-i
(108a) İslâm ile cevf-i günbed-i gerdûn-ı pîrûz-gûn pür-ğulğule ü âşûb oldı. Devlet ü
iqbâl, sa>âdet ü iclâl ile otağ-ı ferrux-fâle nüzûl etdiler5.
Otağ ve xar-geh-i şâh-ı źaferden
Zemîn mestûr idi ol gün naźardan
Xıyâmile pür oldı deşt ü hâmûn
Qurıldı şâh içün çetr-i hümâyûn
Kenâr-ı Tunca śawrâ-yı muśallâ
Behişt anda revân âb-ı muśaffâ
Meric ırmağı beñzer selsebîle
Ye kevŝer śuyıdır cârî sebîle6
Revândır nehr arada Nil’ e beñzer
İder ţoprağı altun bitürir zer
Ser-â-ser ţoldı xayme bâğ u râğa
Qonub >asker śoqıldı her bucağa.
Birqac gün >âlî dîvânlar olub7, mühimmât-ı rezm ü qıtâl, levâzım-ı meśâliw-i ceng ü
cidâl görilüb, sa>âdet ü iqbâl ile Rumili’ ne >azîmet etdiler.8 Anaţolı vilâyeti ki, selâţîn-i

1
K: wurûf
2
Hk: - şâh
3
A Hk: niŝâr
4
K: Ύ · ΕΏ
5
A: eylediler, Hk: eyledi
6
Ü: silsile
7
“ Ol maqâm-ı ârâmda birqaç gün ţuruldı” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 30a.
8
Edirne’ den sonra Filibe’ye gelindi. “ Birqaç gün mawall-i mezbûrda daxı iqâmet ü istirâwat” olundu.
“ Mawrûse-i Šofya daxı merkez-i râyât-ı fetw-âyât oldı.” Burada “ der-gâh-ı mu>allâ xalqı ve Anaţolı ve
Rumili >asâkiri cem>” oldu. “ Žaxîre develeri daxı gelüb, xizâne-i >âmireden kirâları edâ olınub ve žaxîre
içün daxı aqca ixrâc” olundu. İflaqlar Köyi yakınında “Rumili leşkeri maqdem-i şerîf-i pâdişâhîden
muqaddem bir qonaq ilerü gidüb ve yeñiçeri ve Anaţolı >asâkiri daxı ordu-yı hümâyûndan müfâreqat” etdi.
Padişah köy ve şehirleri geçerek Niş’e geldi. Sonra Alaca Wiśar şehrinden Morava suyunu geçerek
dinlenmeden “ müddet-i medîd qaţ>-ı menâzil qılub, mâh-ı ramażânıñ evâxirinde” Belğırad’ a geldi, Bostan
Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 78b-80a.
“ Edirne’ den göçülüb, birqaç gün menâzil ü merâwil qaţ> olub, Filibe’ ye varıldı… ğapulu derbendden
geçüp … Šofya’ ya … duxûl ü nüzûl buyurdı.” … Şa>ban ayının on altısında Sofya’ya varıldı ve şehrin
civarında çadırlar kuruldu. Burada altı gün duruldu. Eflak ve Sakız beylerinden elçi geldi ve maslahatları
görüldü, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 30a-31a. Bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 78b-
185

>Oŝmâniyânıñ dûdmân-ı qadîmidir, ğâzîler ceng ü heycâ meydânınıñ fârisleri, neberd


[ü] 1 veğâ eyvânınıñ wârisleri, rezm ü qıtâl bîşesiniñ şîrleri, qaplanları, küffâra âşûb u
belâ kûhınıñ bebrleri, arslanları, ceng ü veğâ deryâsınıñ neheng-i cân-âhengleridir, bu
ğazâ-yı ğarrâda ve cihâd-ı bî-riyâda bile olub, beglerbegileri mîr-i ferrux-tedbîr ü
eqâlîm-güşâ, sipeh-sâlâr-ı meydân-ı heycâ, mübârizü’ d-devle Behrâm Paşa2 ki, żırğâm-ı
peleng-intiqâm idi, fermân-ı hümâyûn-ı pâdişâh-ı sa>âdet-fercâm ile dârü’ l-ğuzât ve’ l-
mücâhidîn Gelibolı iskelesinden Rumili’ ne >ubûr etmişlerdi, ordu-yı hümâyûna mülâqî3
oldılar.
Qarışdı birbirine iki deryâ
Muwîţ oldı cihânı ordu güyâ
Temevvüc4 eyledi deryâ-yı âdem
Diyâr-ı küfri ğarq-âb etmege dem
Cibâl ü deşt ü śawrâ >asker oldı
Güneş gerd5-i ŝerâdan bî-fer oldı
Ğubâr-engîz idi ţab>ı hevânıñ
Mizâcı muxtell olmışdı żiyânıñ
Ni>âl-i süm tirâş etdi zemîni
Zemîniñ pür-xırâş oldı cebîni
Sübül-i râh mużîq oldı mürûra
¡ u>ûbet oldı müstevlî >ubûra.
(108b) Lâ-cerem müzâwame-i sipâh u cüyûş ve müśâdeme-i devâbb-ı qıyâmet-xurûşdan
żarûret ğâyetde, müżâyaqa derece-i nihâyetde olmağın düstûr-ı mülk-medâr u memâlik-
penâh külliyyen Rumili’ niñ sipâh-ı enbûh-ı kûh-şükûhı, >âmme-i cüyûş-ı sürûş-gürûhı
ve ba>żı xuddâm-ı >atebe-i sipihr-iwtişâm ve bir miqdâr tüfengciyân-ı nuśret-irtisâm ile
bir gün ilerüye teveccüh bâbında fermân-ı hümâyûn nâzil oldı.6 Aña binâen paşa-yı
leşker-keş ü a>dâ-küş ü ıqlîm-güşâ me&mûr olan dilâverân-ı mûr-şümâr u sitâre-miqdâr
ile muqaddem yüriyüb, bedreqa-i râh oldı.7 Ba>dehû ważret-i fermân-fermâ-yı gîtî-tesxîr,
cenâb-ı źıllu’ llâh-i İslâm-penâh u Süleymân-naźîr, xıdîv-i hümâyûn-re&y ü mübârek-
tedbîr ü xayr-żamîr, xüsrev-i cihân-sitân u cihân-güşâ u cihân-gîr, şâh-ı ţarîqat-şi>âr u8
şerî>at-pežîr, xân-ı Arisţo-düstûr u Eflâţun-vezîr, pâdişâh-ı Xudâ-yâr u Xudâ-dost u
Xudâ-źahîr, maźhar-ı sırr-ı >azîz-i inna’ llâhe >alâ-külli şey’ in qadîr9, xullidet xilâfetuhû10
1
Ü: - ve
2
Behram Paşa düstûr-ı kadîm üzerine Biga Ovası’na eyaletinde olan bütün beyleri ve askerleri toplayıp,
mücmel ve mufassal defter ile askeri yokladı. Güçlü, genç ve atı kuvvetli olanları seçerek gerisini
yurduna gönderdi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 32b.
3
A F Hk Hs K: mülwaq
4
Hs K Ü: teferrüc
5
K: ŏ΄
6
Şa’ban ayının yirmi ikisinde İflaklar isimli konak cihanın sultanının çadırları ile şeref buldu ve kanûn-ı
kadîm üzre Rumili’nin beyleri ve askerinin otak-ı hümayun ile bir gün ileriye yürümesi emredildi, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 36b.
7
On iki bin yeniçeri, bütün bölük halkı, üç yüz nefer solak, bütün topçu ve cebeci, beş yüz top arabası ile
bütün arabacı fırkası İbrahim Paşa’ya katılmıştı. Kalabalıktan dolayı yollarda sıkıntı çekilmesinden, diye
İbrahim Paşa bir menzil ileri sefer iderdi, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 227a.
8
K: - ve
9
“Şüphesiz Allah herşeye kadirdir.”, K.K., 2 Bakara, 20, 106, 148, 259; 3 Âl-i İmrân, 165; 16 Nahl, 77;
24 Nur, 45; 29 Ankebut, 20; 35 Fâtır, 1.
10
Hilafeti dâim olsun.
186

daxı xayrü’ l-umûri evsaţuhâ1 muqteżâsınca neyyirân-ı âsmân-ı vezâret, bedrân-ı burûc-ı
ecv-i śadâret vezîr-i ŝânî Muśţafa Paşa ve düstûr-ı ŝâliŝ Ayas Paşa ve sâyir gürûh-ı a>yân
ve śadr-nişînân-ı südde-i vâlâ-mekân ile >aqablerince Anaţolı şeh-bâzlarıyla müşârün-
ileyh Behrâm Paşa >azîmet-i >âlî-nehmet etdiler.2
Menâźil ţayy idüb şâh-ı cihânıñ
Şeh-i kişver-güşâ gîtî-sitânıñ
Hücûmından cihâna düşdi ğavğa
Diyâr-ı küfre dehşet oldı peydâ
Yüridi şevket ile devletiyle3
Hezârân debdebeyle sür>atiyle4
Aqar bir seyl idi güyâ ki leşker
Ne seyl olsun hemîn deryâya beñzer.
Medîne-i cennet-âbâd Belğırad5 ki, şâh-ı ber-murâd u źafer-mu>tâdıñ evvel meftûwı
olub, dârü’ l-ğuzât ve’ n-naśrdır, cünd-i bî-wadd ü waśr ol xıţţa-i hümâyûna nüzûl idüb6,
paşa-yı Arisţo-re&y ü kâfir-şiken, vezîr-i mübârek-tedbîr ü wiśâr-efgen, müşîr-i fetw-beşîr
ü źafer-fenn, ważret-i pâdişâh-ı dîn-perver, şehriyâr-ı dâd-güster, xüsrev-i pîrûz-rûz,
fermân-fermâ-yı bawr ü berriñ xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû7 otaq-ı hümâ-sükûn ve
viŝâq-ı sa>âdet- (109a) maqrûnları içün câ-yı menî> ve mawall-i vesî> iwżâr idüb, bir
püşte-i bülend ü bâlâ üzerine ki, Üngürus illerine nâźır ve nehr-i Tuna ile ¡ ava śuyına
wavâledir, hümâyûn otaqlar qurdurıb, xidmet-i şerâyiţin8 edâ eylediler. Kendüler ¡ ava
kenârına qonub, mürûr-ı şâh-ı sitâre-sipâh içün gemiler üzre âhen-ten, âdem-beden,
keştî-gîr zencîrler ile merbûţ bir pül-i śırâţ-śûret, cisr-i zemîn-vüs>at yapdırmışlardı ki,

1
İşlerin hayırlısı orta yollu olanıdır.
2
İkinci vezir Mustafa Paşa ve üçüncü (vezir) Ayas Paşa Gelibolı boğazından geçmişlerdi. Orduya katılan
Anadolu beylerbeyi Behram Paşa padişahla beraber giderlerdi, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 227a.
Padişahın askerini hazırlayıp, cihad kösünü çaldırdığını, Üngürus diyarının fethi için sancağını
kaldırdığını casus varıp kırala haber verdi. Üngüruslular Hıristiyanlardan kendilerine yardım edecek
herkese bu durumu bildirmeye karar verdiler. Çeh ve Leh’den yardım istemek için elçiler gönderdiler.
Nemçe’den ve Alaman’dan oldukça fazla savaşçı geldi. Dimişkar ve Hırvad’ın horyadlarını dahi
topladılar. Yüz bin civarında süvari ve bir o kadar belki de daha fazla piyade ile savaşa hazırlanıp
beklediler, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 35a-36a.
“Macarlar, casusları vasıtasıyla 1525 sonbaharından başlayarak Türkler’in harp hazırlıkları hakkında
haberler almışlarsa da yine de 1526 Haziranı sonuna kadar seferin ne tarafa ve ne kadar bir kuvvetle
yapılacağı hakkında bilgiye sahip değillerdi.”, Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, s. 57.
“ Ważret-i śawib-qırân-ı nuśret-qarîn bilesince olan bîşe-zâr-ı kâr-zârıñ şîrleriyle yürüyüb, Niş’e vardı.” ,
Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 37a-37b. Burada Semendire ve Belgrad beyi Yahyâ Paşa-oğlı Bâlî Bey
gelip, orduya dâhil oldu, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 38a.
3
K: devletle
4
K: sür>atle
5
Ordu Niş’den göçerek ramazan ayının on dokuzunda Belgrad önündeki sahraya vardı, Kemal Paşa-zâde,
X. Defter, v. 38a-38b.
6
“ Eśnâf-ı >asâkir-i manśûre daxı külliyyen anda cem> olub, aqıncı leşkeri ve žaxîre develeri ve nüzl
>arabaları daxı” geldi... Yapılması emredilen gemiler de orduya katıldı. Semendire, İzvorniq ve Vidin
sancaklarında olan qalelerin azab ve martalosları ile “ memâlik-i mawrûseden” yazılan azab ve kürekçiler
de geldi ve gemilerin her birine kifayet mikdarı kürekçi ve savaşçı verildi. “ Sekiz yüz pâre gemi müretteb
ü mükemmel” donatıldı. Semendire ve Belğırad’ da olan toplar bazı büyük gemilere yerleştirildi, Bostan
Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 80a-80b.
7
Allah mülkünü dâim etsin.
8
F: şerîţin
187

sîne-i dünyâ gibi mebsûţ1 u vesî>idi. Muqaddem Rumili >askerine icâzet virilüb, >asker-i
seyl-mürûr Sirem cezîresine >ubûr eylediler2. Cezîre-i Sirem wüsn ü leţâfetde mânend-i
gül-zâr-ı İremdir. Mu>aźźam bilâd u qılâ>ı, bî-nihâye qurâ u żıyâ>ı müştemil vâsi> ü
ma>mûr memleket olub, tilâl ü cibâli bâğ u râğ, śawârâ-yı behişt-miŝâli şükûfe-zâr u lâle-
zârdır. ¡ ava kenârları ve Tuna yalıları xıyâm-ı ehl-i İslâm ile şebîh-i dârü’ s-selâm oldı.
Mâh-ı şevvâlü’ l-mükerremiñ üçinci güni ważret-i xilâfet-medâr u salţanat-menzilet, şâh-
ı İskender-wıśâl ü Süleymân-menqabet, xân-ı kisrâ-der-bân u fağfûr-ğulâm, xâqân-ı
Cengiz-bende, Cemşîd-śavlet, şehriyâr-ı dîn-dâr-ı Muwammed-xûy u Yûsuf-rûy,
xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı Mûsâ-vaqâr u >Îsâ-xaślet daxı cumhûr-ı ğuzât-ı müslimîn,
kâffe-i >asâkir-i muvawwidîn ile ol cisr-i metînden mürûr eylediler.3 Muqaddemâ
Belğırad ğazâsında şimşîr-i mübârizân-ı şihâb-şitâb ile vîrân u xarâb olan Zemun ve
Iślanqamen wiśârları qurbında Tuna kenârında otaq-ı sa>âdet-kelle bir püşte-i cebel-qulle
üzerine qarâr idüb4, śawrâlar, ovalar xıyâm-ı pervîn-naźm ile mıśr-ı >aźîm oldı.
Diyâr-ı Üngürus’ a düşdi heybet
Zemîn çalqandı lerzân oldı mülket
Segirdim śaldılar küffâr eline
Ğuzâtıñ girdi wûrîler eline
Kilîsâlar ţutışdı âteş oldı
Tütünler âsümâna ser-keş oldı
Ser-â-ser mülketi od etdiler heb
Cihânı cümleten dûd etdiler heb
Fiğân u şîven oldı wâl-i kâfir
Welâl oldı ğuzâta mâl-ı kâfir.
Ol wavâlîde olan wuśûn-ı ehl-i kîn ve qılâ>-ı müşrikînden qal>a-i Varadin ki, Tuna (109b)
kenârında waśânet-i bünyân-ı pây-dâr ve metânet-i esâs-ı üstüvâr ile iştihâr bulub,
burûc-ı hevâ-mekânı cevv-i semâya dâxil, qulel-i âsmân-âşiyânı5 felekü’ l-burûca
mümâŝil seng-i râh-ı cihâd idi. Emr-i celîlü’ l-qadr-i xâqânî śâdır u bâhir oldı ki: “ Paşa-
yı qal>a-güşâ Rumili’ niñ >asâkir-i źafer-meâŝiri ile üzerine qonub, fetwine mübâşeret
eyleyeler.” Emr-i >âlî üzre vezîr-i Âśaf-naźîr daxı Rumili’ niñ mübârizân-ı peleng-kîn ü
şîr-kemîn6, dilâverân-ı źafer-cebîn ü fetw-temkîn7 ile ki 8, dîn-i mübîn serâyınıñ direkleri,

1
Hk: mażbûţ
2
K: - cezîresine >ubûr eylediler.
Ramazan ayının yirmi dördünde padişahdan bir gün önde giden İbrahim Paşa ve beraberinde olan asker
ile kendisine koşulanlar köprüden geçerek darü’l-harbe girdi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 39a-39b.
3
“ Yarındası (25 Ramażân 932) pâdişâh-ı >âlem-penâh xâśśa-i xadem ve >âmme-i waşem ile geçüb, kenâr-ı
cûy-bârda qondı.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 39b.
4
Ramazan ayının yirmi yedisinde asker Islankamen isimli şehre nüzûl etdi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter,
v. 43a-43b.
Dilci tayin edilen Yahyâ Paşa-oğlı Bâlî Bey ve beraberindekiler Petruvaradin denilen hisarın civarında
kafilerle buluşarak çoğunu öldürdüler. Birkaçını diri yakalayarak padişahın huzuruna getirdiler. Burada
bir gün oturuldu. Bosna beyi Hüsrev Bey’den ulak gelerek Sirem adasında olan Erik isimli kalenin teslim
olduğu haberini getirdi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 43a-44a
5
K: âşiyân
6
F Hs: mekîn
7
A Hk: temkîni
8
K: - ki
188

şerî>at-ı Seyyidü’ l-mürselîn wârisleriniñ qolları, dirsekleridir, bir gürûh1-ı enbûhdır2 ki,
te&yîd-i İlâhî pîşvâları, cemm-i ğafîr-i memâlik-gîr ü gîtî-tesxîrdir ki, fetw-i nâ-mütenâhî
muqtedâlarıdır, ceng ü neberd meydânınıñ şeh-bâzları, rezm ü qıtâl bîşesiniñ arslanları,
qaplanları, mümtâzlarıdır, bir leşker-i fîrûz-rûzdır ki, Xıżır ve İlyâs yoldaşları, bir cem>-
i kâfir-qam>u düşmen-ref>dir ki, fetw u źafer adaşlarıdır, nuśret-perçem >alemler, źafer-
vifâq sancaqlar çözüb, teveccüh etdiler.3
Üngürus-ı menxûs ţarafından qal>anıñ banı Tomor Pavli nâm papas-ı şeyâţîn-istînâs
>asker-i bî-wadd ü sitâre-qıyâs ile muqâbele qaśdına qal>ası öñinde gürûh-ı hezîmet-
şükûh iwżâr idüb, ţurır imiş. >Alâ-niyyeti’l-ğazâ âhen-pûş olan pîlân-ı yemm-xurûş ve
dilîrân-ı deryâ-cûşıñ hücûmı gûş-i bî-hûşlarına irişicek qarârları qalmayub, gemiler ile
Tuna’ yı öte cânibe geçüb, muqâbelesinde alaylar bağlayub, śu yüzinden tedârük ü irsâl
olınan sefâyin-i nuśret-meyâmini geçürtmemek ümîžine Tuna yalısında ţoplar ve
żarbezenler qurub, cenge bâdî oldılar.
Bu eŝnâda quru cânibinden paşa-yı rezm-âzmâ dilîrân-ı wıśn-güşâyla irişüb, qal>a
üzerine qondılar. Ve Tuna yüzinde olan sekiz yüz miqdârı sefîneler ki, mâr-ten, qal>a-
ken ţoplar götürib, śaff-şiken, merd-efgen żarbezenler ile memlû ve bahâdırân-ı ejder-
ceng, bebrân-ı ğażanfer-âheng ile4 ţopţolu idi, ol wînde irişüb, eţrâf-ı wiśâr berren ve
bawren xıyâm-ı ŝüreyyâ-niźâm ve fülk-i felek-qıyâm ile iwâţa olındı. Gürûh-ı enbûh-ı
ğâziyân ve zümre-i mübârizân-ı ma>reke-gîrân quru cânibinden (110a) wiśârıñ varoşına
ve gemiler daxı śu yüzinden küffâr-ı xâk-sârıñ ţopları ve żarbezenleri üzerine hücûm
etdiler. Dilâverân-ı şîr-wamle ü peleng-ceng, zûr-âverân5-ı bebr-śadme ü hizebr-âheng
cehennemîlere cihân yüzin târ u teng idüb, Waqq sübhânehu ve te>âlânıñ >inâyeti ile
varoşını fetw idüb, içinde bulınan merede-i xâk-sârı tîğ-i âteş-bâr u źafer-nigâr ile ţu>me-
i şimşîr-i âb-dâr eylediler. Gemiler daxı göz açdırmayub, śâ>iqa-girdâr u ra>d-âŝâr ţoplar
atub, awcâr-ı cân-şikâr ile füccâr-ı melâ>îni recm ü seng-sâr eyleyüb, ţoplarını ibţâl,
alaylarını śawrâya târ-mâr idicek papas-ı vesvâs tevâbi>-i nâ-sipâsı ile eyne’ l-meferr
gûyân olub, firâr eyledi 6. Śu yüzi daxı kemâ-hüve’ l-murâd fütûw u güşâd buldı.
Neheng-i bawr-i rezm idi gemiler
Ğażanfer-zûr etdi 7 cümle âdemîler
Atub ţop ve tüfeng-i cân-sitânı
Duxân u dûda ğarq idi cihânı
Alub küffâr-ı bî-dîniñ qolayın
Benât8ü’ n-na>şe dönderdi alayın
Tomor Pavli deyüb qaśıquna quvvet
Firâr etdi görüb xavf ü hezîmet
Alub varoşı paşa-yı mu>aźźam

1
K: kûh
2
A Hk: enbûh
3
İbrahim Paşa Rumili’nin beyleri ve askeri, kendisine koşulan kapı halkı ve yeniçeriyle şeval ayının
üçünde “Petruvârdîn” üzerine varıp kondu, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 45a.
4
A Hk: - ile
5
Ü: ΑėΆΛėŖΛŎ
6
K: eylediler
7
Ü: idi
8
Ü: ĝĜ Εġ
189

Qırub küffârı etdi ğazv-i a>źam


Beşâret-nâmeler gönderdi şâha
Mübârek-bâd qıldı pâdişâha
Firâvân etdi şeh iwsân-ı şâhî
Qavlin etdi ri>âyetler kemâ-hî
İrişdi rif>ate qadr-i bülendi
Refî>oldı1 cenâb-ı ercmendi.
Qal>ada olan ţâyife-i ţuğyân-pîşe2 ve >anede-i >iśyân-endîşe ve źannû ennehüm
mâni>atühüm wuśûnühüm3 qal>alarınıñ metânet ü waśânetine i>timâd idüb, ehl-i İslâm ile
cenge mutaśaddî oldılar. Cevânib-i erba>adan ţoplar qurılub, leyl ü nehâr dögilüb ve
ba>żı yerlere laqmlar urılub, qulel ü burûcı âhenîn seng4-i qal>a-gîr ile mânend-i kef-gîr
olub, der ü dîvârları żarbe-i laqm-ı bünyân-âşûb ile tâlân u yebâb5 qılınub, ğayret-i
İslâm-ı sa>âdet-encâm ve wamiyyet-i dîn-i Seyyidü’ l-enâmdan >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-
selâm6 ümerâ-i kibâr ile bahâdırân-ı meydân-ı >arbede ve ceng-cûyân-ı maśâff 7 u
ma>reke du>â-yı müstecâb-ı (110b) ebrâr semâya śu>ûd ider gibi wiśâra hücûm idüb,
dâmen-gîr-i qal>a-i hevâ-âşiyân oldıqlarında içerüde mawśûr olan zümre-i melâ>în ve
fırqa-i xâsirîn gedikler[d]e8 âlât-ı ceng ü cidâl, esbâb-ı warb ü qıtâl ile wâżır u müheyyâ
olub, ğâzîlere9 tüfeng-i bî-direng ve warbe-i warb-âheng ve nefţ10 ü çûb u seng wavâle
idüb, żawve-i kübrâya varınca ţaraf ţaraf ceng ü âşûb ulaşub, ţâyife-i müslimîn füccâr-ı
liyâma sihâm-ı xûn-âşâm ve peykân-ı ecel-peyâm ile fežûqu’ l->ažâbe bimâ-küntüm
teksibûne11 xaberin inbâ ve şimşîr-i düşmen-gîr ü merg-te&ŝîr ile sinân u tîğ-i mevt-
tedbîr eynemâ tekûnû yüdrikümü’ l-mevtü velev küntüm fî-burûcin müşeyyedetin12
peyğâmın inhâ eylediler. Ammâ ol gün taqdîr-i Hayy-i lâ-yezâlîde13 fetw olınmaq
muqadder olmayub14, iste>înû bi’ llâhi ve’ śbirû15 kelâmınıñ mefhûm-ı sa>âdet-manźûmı
xavâţır-ı ğuzât-ı źafer-mir’ âta lâyıw olmağın tevaqquf olınub16, tekrâr ţoplar ve mevâżı>-
ı >adîdede laqmlar tedârük olınub, mâh-ı şevvâliñ on yedinci güni ki, yevm-i cum>adır,
laqmlara âteş virildikde ol qal>a-i âsmân17-hem-seriñ ba>żı yerleri xâke berâber yıqılub,

1
A Hk: etdi
2
K: bîşe
3
“Onlar kalelerinin (kendilerini Allah’ın cezasından) koruyacağını zannediyorlardı.”, K.K., 59 Haşr, 2.
4
K: - seng
5
F Ü: ĝĜ Ģġ
6
Rahmet ve selamet onun üzerine olsun.
7
K: ‛ ŎĜųΏ, Ü: ‛ Ĝ
ŷΏ
8
K: gediklerinde
9
Hk: ğâzîler
10
K: Ǻ⅞ Ή
11
“Siz de kazandığınızın (karşılığı olan) azabı tadın.”, K.K., 7 A’râf, 39.
12
“Nerede olursanız olun, hattâ tahkim edilmiş kalelelerde bile olsanız ölüm yine size erişir.”, 4 Nisâ, 78.
13
F Ü: yezâlinde
14
O gün ağaçtan ama taş gibi sağlam olan dış hisar alındı, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 48b.
15
“Allah’tan yardm dileyin ve sabredin.”, K.K., 7 A’râf, 128.
16
Bu esnada Bosna beyi Hüsrev Bey’ den Sirem adasında olan “ Grâğûriçe” ve “ Burqâś” isimli hisarların
fethi haberi geldi. “ Ûzürniq” sancağı beyinin ulağı da o bölgede bulanan kafirlerin kırıldığı haberini
getirdi. “ Dimitrufça” ve “ Nûkây” isimli kalelerin de harp olmadan kolaylıkla alındığı haberi bildirildi,
Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 51a-51b.
17
K: âsmânî
190

her raxne-i fetw-medâr ve her gûşe-i nuśret-şi>ârından1 naśrun mina’ llâhi ve fetwun
qarîbun2 >alâmeti rûşen ü peydâ olıcaq küffâr-ı xâk-sâra ru>b u hirâs müstevlî olub,
nicesi xaşyet-i şimşîr-i bürrân ve heybet-i tîğ u sinândan serâsîme ü wayrân olub,
kendülerin bedenlerden aşağa perrân idüb, >asker-i ceng-cûy u śâ>iqa-xûy daxı mecâl
virmeyüb, her ţarafdan qal>aya qoyılub, melâ>în-i xüsrân-âyiniñ žükûrın >alef-i şimşîr,
eţfâl ü inâŝını mawbûs u esîr idüb, qal>anıñ pür3-qallâbı4 ve sâyir be-nâm u mu>teberleri
bir qulleye tawaśśun idüb, pâdişâh-ı nuśret-intisâbıñ cenâb-ı celâlet-meâblarından qar>5-ı
bâb-ı istîmân idicek el->afvü zekâtü’ ź-źafer6 mûcibince emân iwsân olınub, yevm-i
mezbûrda7 mübeşşir-i fetw u iqbâl innâ fetawnâ leke fetwan mübînen8 müjdesini gûş-i
cihâniyâna9 irişdirdikde Fettâw-ı žü’ l-minen teqaddeset âlâuhû10 der-gâhına wamd
olınub, qal>a-i mezbûre eţrâf u eknâfı ile meftûw u musaxxar olub11, kenâyis ü ma>âbidi
cevâmi>u mesâcid qılınub, xuţbe (111a) ve ežân oqınub, cümle-i bilâd-ı İslâmiyye’ den
ma>dûd u mawsûb oldı.12
Alındı tîğ-i şâhile Varadin
Ezelden aña denilmiş Varadin
Kenîsâda śanemler xâke düşdi
Yiti 13 śandı papasıñ14 >aqlı şaşdı
Ţoyım oldı ğuzât ol gün esîre
Gedâlar mâl ile döndi emîre
Gümüşden qupalar sîmîn evânî
Mezâda virdiler ğâzîler ânî
Esîre sîr oldılar wavârî
Firâvân oldı orduda cevârî
Beş on altuna bir xâtûn śatıldı
Qalbedun śaçlular efzûn śatıldı
Perî-rûlar alındı serv-qaddler
Semen-bûlar xırâmân lâle-xaddler
Güzel oprûdelerle bezm-i ordu
Behişt olmışdı yâxûd śawn-ı mînû.

1
F: ΑŋΉŎĜ
ẃŪ
2
“Allah’tan yardım ve yakın bir fetih…”, K.K., 61Śaff, 13.
3
K: bir
4
A Hk Hs: ↑ΫΜ⅝
5
K: Ẁŏ₤
6
Af zaferin zekatıdır.
7
K: mezbûr
8
“Sana apaçık bir bir fetih verdik.”, K.K., 48 Fetih, 1.
9
K: cihâniyân, F Hs: ΗΡĜ
Σ∆Ĝ
Κį
10
İhsanları mukaddes olsun.
11
“ Sene-i mezbûre (H. 932) şevvâliniñ on sekizinci gün qal>a-i mezbûre müsaxxar” oldu, Bostan Çelebi,
Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 85b.
12
A: + Naźm
13
A Hk:╔ť, K: biti
14
F: < ŦĜ
ŮΡ, Ü: < ŦĜ
ΣΡ
191

Pâdişâh-ı źafer-maqrûn Dîvân-ı hümâyûn idüb, vezîr-i fâtiwü’ l-wuśûn ile Rumili begleri
mübârek-bâd idüb, el öpdiler. Fâxir xil>atlerle ser-efrâz olub, ümerâya teraqqîler emr
olınub, şâd-mân u mesrûr oldılar.
>Aţâlar etdi vâfir şâh-ı >âdil
Şeh-i Cem-qadr1 u2 İskender-xaśâyil
Xazâyin bežl idüb cünd ü3 ğuzâta
Teraqqîler >aţâ etdi vülâta.
Qal>aya qâżî ü dizdâr naśb olınub, żarbe-i ţopdan xarâb olan yerleri ta>mîr olınmağiçün
mîrler ta>yîn olınub, sa>âdet ü iqbâl ile göçildi.
Qıral-ı xasâret-mâlik qılâ>-ı refî>a ve burûc-ı menî>asından qal>a-i İloq ki, wıśn-ı semek-
bünyân, bârû-yı felek-âşiyândır, esâs-ı sûr-ı üstüvârı merkez-i xâke vuśûl, her qulle-i
gerdûn-kellesi evc-i hevâdan küre-i eflâke duxûl idüb, vâdî-i xandeq-i >amîqi 4 >ibret-
nümâ-yı erbâb-ı >uqûl idi. Derûnı erbâb-ı küfr ü nifâq ve aśwâb-ı żalâlet ü şiqâqdan
memlû olmağın ol qal>a-i gerdûn-hem-tânıñ daxı >inâyet-i ważret-i Žü’ l-celâl ile te>âlâ
şânuhû5 istixlâśı içün cevânib-i berri xıyâm-ı âsmân-nişân ve śu ţarafı daxı semâ-bâd-
bân gemiler ile muwâśara qılınub, ejdehâ-girdâr, ŝu>bân-aŝâr6, âteş-fâm, düşmen- (111b)
şikâr ţoplar qurılub7, şeb ü rûz nâyire-i warb ü qıtâl źuhûr u bürûz idüb, ânen-fe-ânen
śadâ-yı zemzeme-i heycâ ve âvâ-yı velvele-i veğâyla cevf-i günbed-i gerdûn pür-xurûş,
sâ>aten-fe-sâ>aten buxâr-ı xûn-ı düşmen ve duxân-ı ţop u żarbezenden qubbe-i xażrâ
dûd-pûş olub, çâr-dîvâr-ı żalâlet-âŝâr içinde mu>ažžeb ü mawśûr olan fırqa-i żâlle
yec>alûne eśâbi>ahüm fî-âžânihim mine’ ś-śavâ>iqi wažera’ l-mevt8 wasb-i wâlleri olmağla
ğarîq-i biwâr-ı xaşyet ve warîq-i nâr-ı dehşet vâqi>olub, âwirü’ l-emr a>lâm-ı fetw-peyâm-ı
ehl-i îmân ve râyât-ı nuśret-simât u sa>âdet-nişânıñ âŝâr-ı źafer-nümâsıyla kefere-i güm-
râh inne cündenâ lehümü’ l-ğâlibûne9 ma>nâsından xabîr ü âgâh olıcaq xalâślarına
emândan ğayrı râh bulmayub10, der-gâh-ı nuśret-penâh-ı pâdişâh-ı źafer-dest-gâh
türâbından istid>â-yı >inâyet ve recâ-yı re&fet ü şefaqat etdiklerinde ižâ qadarte >alâ-
>adüvvike fec>ali’ l->afve şükran li’ l-qudreti 11 muqteżâsınca emân-ı şerîf virilüb, mâh-ı
mesfûrıñ yigirmi sekizinci güni 12 dilîrân-ı düşmen-bend ve >asâkir-i deryâ-mânend ile ol
wiśâr-ı âsmân-girdâr ve qal>a-i gerdûn-miqdâra duxûl içün üzerine varub, emân ţaleb

1
K: qadre
2
K: - ve
3
A Hk: - ve
4
K: >amîq
5
Şânı yüce olsun.
6
F Ü: ŎĜΡė
7
Bu esnada Semendire sancağı beyinin adamları dil almak için “Bâc” isimli şehre gitmişlerdi. Orada işe
yarar kafirlerden pek çoğunu esir ederek paşanın divanına getirdiler. Üngürus kıralının durumundan haber
alındı, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 60a.
8
“Bunlar, yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar.”, K.K., 2 Bakara, 19.
9
“Galip gelecek olanlar mutlaka bizim ordumuzdur.”, K.K., 37 Saffât, 173.
10
“ … âfet-i ğâret ve mexâfet-i xasâretden emîn olmağiçün bâr-ı žillet-i žimmete tawammül etdiler.”,
Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 63b.
11
Düşmanına galip geldiğinde kudretinin şükrü olarak affet.
12
“ Mâh-ı şevvâliñ yigirmi ţoquzıncı (güni) mezbûr qa>lai teslîm qıldılar”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı
Sultan Süleyman, v. 86b.
“ Şevvâl-i ferxunde-meâlin yigirmi ţoquzunda” Allah’ın yardımı ile “İyluq” kalesi fethedildi, Kemal Paşa-
zâde, X. Defter, v. 65a.
192

iden zümre-i füccâr hezâr težellül ü inkisâr1 ile qapusın açub, śadâ-yı ğayb-telqîn
udxulûhâ bi-selâmin âminîne2 gûş-i hûş-i müslimîne irişüb, Waqq sübwânehû ve
te>âlânıñ >avn ü >inâyeti ile ebvâb-ı fütûw meftûw olmağın qullelerine râyât3-ı fetw-âyât
naśb olınub ve ežân oqınub, śadâ-yı nâqûs-ı eşrâr gül-bâng-ı sa>âdet-me&nûs-ı ebrâra
tebdîl ve kenâyis-i küffâr4 u rehâbîn mesâcid-i erbâb-ı dîn-i mübîne tawvîl olındı.5
Bu eŝnâda Üngürus-ı menwûsıñ nâm-dâr qal>alarından Erik ve Ğorğoriçe ve Çervik ve
Berqaŝ ve Śotin ve Vogin ve Erdöd ve Dimitrofca ve Nökay ve Vaqod ve Boraw6 ve
Osek ve Raca7 nâm qal>aları ki, her biri kilid-i memâlik-i küffâr-ı bed-kâr-dâr8 ve
melce-i eşrâr-ı füccâr-ı żalâlet-şi>âr idi. Sükkân-ı hezîmet-nişânları leşker-i ıqlîm9-
peymâ u cihân- (112a) güşânıñ mehâbet-i śît ü śadâsından ser-geşte-i bâdiye-i żalâlet
vâqi>olub, kiminiñ xalqı benâtü’ n-na>ş gibi bevâdî ü cibâle perîşân10 ve kiminiñ ahâlîsi
südde-i murâd-baxş-ı pâdişâh-ı cihân-penâh türâbına yüz sürüb, istîmân etdiler. Qılâ>-ı
mezbûre cümle-i vilâyât u aqţâr, mecmû>-ı âfâq u mülwaqâtı ile sâyir memâlik-i
mawmiyye-i gerdûn-waşeme mużâf u munżamm qılındı.11
Ba>de-žâlik quru cânibinden >asâkir-i cerrâr-ı gîtî-sitân, dilâverân-ı nâm-dâr-ı źafer-
nişân ve śu yüzinden daxı ğuzât-ı düşmen-şiken ve kümât-ı kâfir-figen ile memlû
sefâyin-i fetw-qarâyin ile qıral-ı bed-fi>âl-i xasâret-meâl śavbına >azîmet buyurıldı.
Dırava dimekle ma>rûf śu ki, keŝretde Nil ve Ceywun, vefretde Fırat’ dan efzûndur, Osek
nâm qal>a varoşından >asker-i manśûr mürûr u >ubûr içün iki üc gün içinde cisr-i vesî>ve
binâ-yı menî>bünyâd olınub12, mâh-ı mübârek ži’ l-qa>deniñ on ikinci güninde13 cümle-i
ecnâd-ı nuśret-mu>tâd ve gürûh-ı ğâziyân-ı źafer-nihâd ile Üngürus-ı bî-neng ü nâmûs
semtine şeh-bâz-ı bülend-pervâz-ı himmet-i hümâyûn-ı pâdişâh-ı ser-efrâz per ü bâl
açub, ma>mûre-i memleket ü vilâyeti pây-mâl-i xuyûl-i ğâziyân-ı sa>âdet-şümûl oldı.
Köprü kesilüb14, diyâr-ı İslâm’ dan >alâqa qaţ>olındı1.

1
F: inkisâre
2
“Selametle güven içinde oraya girin.”, K.K., 15 Hicr, 46.
3
F Hs K: râyet
4
K: küffâre
5
Zilka>de ayının beşinde padişah asker ile hisar üzerine gelip kondu, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 66a.
6
F Ü K: Borac
7
Hs: Raça, K: Erça
8
A F Hk Hs Ü: girdâr
9
F Ü: eqâlîm
10
“ Dökîn ve Sûtîn ve Laqvâr ve Erûr nâm wiśârlar” asker ile üzerlerine varmadan yuvalarını koyup
kaçanların sağlam kalelerindendir, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 65b.
11
“ Ol maqâmda görülecek mehâmm-ı merâm tamâm olduqdan śoñra … Unîk nâm qaśabaya” varıldı. Bu
esnada “İzvürnik” beyinden “Raçe” isimli hisarın fethedildiği haberi geldi. Üngürus’un sınır beylerinden
“Felahyuvân” isimli kafir yapılan çarpışma neticesinde esir edildi ve kendisinden Üngürus kıralının
durumu hakkında bilgi alındı, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 66b-67.
12
“ Esxâb-ı re&y ve erbâb-ı tedbîr” onun gibi büyük bir yapının tamirinin üç ayda ancak tamamlanacağını
sanırdı, fakat üç günde tamamlandı, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 68a.
13
“ Mâh-ı ži’ l-qa>deniñ on üçinci” günü padişah “ >ubûr-ı hümâyûn” gösterdi, Bostan Çelebi, Gazavât-ı
Sultan Süleyman, v. 87b.
“ Pâdişâh-ı encüm-sipâh mâh-ı ži’ l-qa>denüñ ikisinde cisr-i mežbûrdan >ubûr idüb, qarşu yaqaya qondı.”,
Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 68a-68b.
14
“ Dırava śuyı üzerinde olan köpriyi bozub, dârü’ l-emn ile dârü’ l-warb mâ-beyninde qaţ>-ı >alâqa olına tâ
ki, >asâkir-i xuceste-xiśâl yek-dil ü yek-cihet fırqa-i żalâl ile warb u qıtâle iqbâl eyleyeler” , Bostan Çelebi,
Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 88a.
193

Girildi mülketine Üngürus’ ıñ


Evi içine küffâr-ı >abûsıñ
Sütûr-ı leşkeriñ żarb-ı ni>âli
¡ oyub hâmûna dönderdi cibâli
Zemîne virdi >asker ıżţırâbı
Źuhûr etdi zemânıñ inqılâbı
Tuna yalılarınıñ izdiwâmı
Ğarîq-i wayret etdi xâśś u >âmı
¡ adâ-yı żanc u kûsıñ ţumţurâqı
Cihân gûşına virdi inşiqâqı
Tüfeng ve ţopıñ âvâz u ğırîvi
Serâsîme iderdi nerre dîvi
Quş uçmazdı çeriniñ dehşetinden
Perî pinhândı âdem heybetinden
Hevâya geldi keŝretten vaxâmet
Görindi anda âŝâr-ı qıyâmet
Cihân memlûydı śavt-ı sipehden
Güneş görinmezdi gerd-i rehden
(112b) Mübârizler qıyub cânile başa
Müheyyâ oldılar cümle śavaşa.
>Adû-yı maxžûliñ keyfiyyet-i awvâline ıţţılâ>olındı ki, diyâr-ı Üngürus’ ıñ qıralı, ol merz
ü bûmıñ śawib-żalâli 2 olan Lavoş nâm bî-dîn ü bî-hûş kendü vilâyetinde ve tawt3-ı
wükûmetinde olan fırqa-i melâ>în ve zümre-i mu>ânidîni xaželehümu’ llâhu te>âlâ ilâ-
yevmi’ d-dîn4 cem>idüb, dimâğ-ı żalâlet-furâğına xaşyet-i şimşîr-i memâlik-sitân-ı ehl-i
îmân müstevlî olmağın sâyir kâfiristân beglerinden istimdâd u isti>ânet etmekle
Alman’ dan, Çesâr5 ve Bulğar’ dan, xıristiyândan, Rus’ dan, Leh’ den, Çeh’ den,
İşpanye’ den, Fırançe’ den, Hersek’ den, Çiçilye’ den, Sedye’ den, Portuqal’ dan,
Ceneviz’ den, Venedik’ den, Rîm’ den, Anqona’ dan mu>âvenet içün >askerler gelüb, bi’ l-
cümle maqhûr-ı mezbûr yüz elli biñden ziyâde müsellaw u âhen-libâs, merede-i şeyâţîn-
istînâs cem> idüb6, mežkûr qıral-ı bergeşte-baxtıñ qadîmî taxtı olan Budun şehrinden
dört beş menzil berü Mohac dimekle ma>rûf śawrâda ki, zemân-ı sâbıqda İskender-i žü’ l-
qarneyn devrinde Üngürus qıralı olan Goresgol nâm pelîd-i żâll-i xasâret-meâl Tatar

İbrahim Paşa, askerin aklına kaçışı getirmeden savaş meydanında kararlı bir şekilde durması için
köprünün harab edilmesini emretti, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 72a
Aynı niyetle Üngürus kıralı da “Tümûr Pavli” isimli adamını köprüyü yıkmaya gönderdi, Kemal Paşa-
zâde, X. Defter, v. 72a.
1
K: oldı
2
K: żalâl
3
K: taxt
4
Yüce Allah onları kıyâmete kadar yardımsız bıraksın.
5
Hk: Çâr
6
Çeh, Bulgar, Alman, “ Hersek-i Rus”, Çesar, Xıristiyandan ve özellikle İspanya ve Qırançqo, Ceneviz,
Xawlepe’den ve Venedik ve Rîm-i Pap, Anfota ve Sedid’den ve bütün kefere ve fecere beylerinden
yardım alarak yüz elli bin yarar ve silahlı asker toplamış, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 227b.
Üngürus kıralı, İsa milletinin emirlerine haber göndererek “ nefîr-i >âmm itmegin yedi qıral-ı bed-fi>âl
tawrîk-i heft-deryâ-yı leşker-i küfr ü żalâl idüb, yüz elli biñden ziyâde >asker-i menwûsü’l-eŝer birle
Mohac śawrâsında muqâbil-i leşker-i İslam oldıqda” , Karaçelebi-zâde Abdü’l-Aziz Efendi, Ravzatü’l-
Ebrâr, Bulak 1248, s. 421.
194

leşkeri 1 ile anda ceng ü qıtâl eyleyüb, manśûr u muźaffer olmış imiş, la>în-i bed-xayâl
daxı teyemmünen ol śawrâ-yı behcet-nümâyı ehl-i İslâm ile uğraşa ixtiyâr eylemiş. Ârâ-i
fâside ve efkâr-ı >âţılası muqteżâsınca2 >asker-i İslâm3-ı nuśret-encâm ile muqâbele
etmek qaśdına ol śawrâda wâżır u müheyyâ olub, ıśţabur bağlayub, mâr-şekl ü ejder-
heykel, nâr-dem, âteş-fem ţoplar qurub ve >arabalar ile bî-nihâye żarbezenler tedârük
eyleyüb ve Tuna yüzinden daxı gemiler ile ve donbazlar ile sütûn-vaż>u menâre-qadd
ţoplar getürüb, qırq elli biñ miqdârı piyâde ve on biñden ziyâde tüfeng-endâz müşrikler
yaraqlayub ţurır imiş.4 >Asker-i pîrûz-rûz u źafer-fürûzdân taqaddüm iden dilâverân-ı
ceng-âmûz u kâfir-sûz küffâra irişüb, ulaşdılar. Meydân-ı neberd açılub, her rûz-ı
sa>îdde ehl-i îmânıñ kimi ğâzî, kimi şehîd olub, başlar yazılarda, ovalarda ğalţân, ebdân-
ı (113a) âdemî xâk u xûn içinde bî-ser ü sâmân idi.
Ümerâ-i ser-waddden Semendire sancağı begi Yawyâ Paşa-oğlı Bâlî Beg ki, merd-i
neberd-pîşe, gürg-i ğażanfer-xûy u veğâ-endîşe, pîr-i hümâyûn-rûzgâr u ğazâ-medâr u
heycâ-kâr, dilâver-i źafer-tedbîr, mübâriz-i Xudâ-żahîr, ğâzîleriñ pîşvâsı, mücâhidleriñ
reh-nümâsı, dilâverleriñ muqaddemi, bahâdırlarıñ mübârek-qademi idi 5, fermân-ı
şehriyâr-ı gîtî-sitân ile dilci ta>yîn olınub6, >asker-i źafer-şümûle qaravul olmışdı.
Delüler, dîvâneler, ser-bâzlar, cân-güdâz7lar8, qurd-taqyalular, peleng-pûşlar, dîv-
xurûşlar, hüner-güsterler, bürehne-serler, zillüler, yüklüler, tekne qalqanlular9, qartal
qanatlu10, çıqrıq-mehmûzlu11, Seyyidî Ğâzî tegreklü yawyâlular12 yanına cem> olub,
küffâra sedd-i sedîd idiler.
Mübârizler śavaşa başladılar
Küfr ehlini ţoplar ţaşladılar
Niyâmından çıqub şimşîr-i ğâzî
Baş açub Waqq’ a iderdi niyâzı

1
“ Bereket Xan >askerinden bir fevç … kişver-i İflâq’ dan geçüb, kûh-sâr-ı Balqan’ dan aşub, diyâr-ı
Üngürus-ı menxûsa aqın śalmışlardı.”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 71a-71b.
2
Kıral “ Wiśâra üşerse ţınmayavuz ve eger Šava’ da köprü ursa muqayyed olmayavuz. Šava śuyın andan
Tırava śuyın geçicek yolların bağlayavuz ki, bir kimesne qaçmaq iwtimâli olmaya. Ţoquz yüz yıldan berü
naśârâ qavminiñ kinini alavuz.” dedi, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 324-325.
3
K: İslâm’a
4
Üngürus ordusunun konduğu sahra ile Drava arasında bir batak vardı. Oradan geçmek oldukça zordu.
İnsanı ve atı götürmezdi, neresine ayak basılsa batardı. Eğer Üngürus kıralı o yerin kenarına konsaydı
gazilerin gazaya varmasına engel olurdu ve üzerine gelen belayı defederdi. Ama kazanın meydana
gelmesi muhakkak olmuşdu. Basireti bağlandı ve bu tedbirle amel edemedi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter,
v. 73a.
“Macarların neden tam Mohaç ovasını muharebe sahası olarak seçtikleri iyi bilinmiyor. Zira daha önce
Macar ovasında Mohaç’ın 50-60 kilometre kuzeyinde bulunan Tolna’da toplanması kararlaştırıldığı
halde, sonradan bundan vazgeçilmiştir… Mohaç ovasının muharebe meydanı olarak seçilmesinin
sebepleri arasında, Eszek’ten başlayarak beş günlük bir mesafeyi aştıktan sonra ham yollarda yorgun bir
hale gelen bir düşmanın, bu durumundan faydalanmak ve onu kendisine uygun gelecek bir alanda
muharebeye zorlamaktı.”, Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, s. 57-58
5
Hk: - idi
6
“ Yawyâ Paşa-oğlı Bâlî Beg ki, çarqacı ve dilci ta>yîn olınmışdı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 228a.
7
Hs: güžâr
8
K: - ser-bâzlar, cân-güdâzlar
9
A:qalqanlu
10
Hk K: qanatlular
11
Hk: mehmûzlular
12
Hs: yawyâlu
195

Ki sîr-âb ola a>dânıñ deminden


¡ uvâre yolları düşmen neminden
Kemânıñ quvveti bâzûya geldi
Gerindi qabża sîne-i tîr aldı
Uçub quşlar gibi iki bükildi
Girîbânına küffârın dikildi
Sihâm-ı ehl-i İslâm’ ıñ xadengi
Aqıtdı ol dem içre cûy-i cengi
Mübâw oldı śorılmaz dökilen qan
Revân oldı dem-i a>dâ firâvân.
Âyine-i żamîr-i münîr-i xüsrevânîde ki, medâr-ı ilhâmât-ı Rabbânîdir, çehre-i źafer-
behre >asâ rabbüküm en-yühlike >adüvveküm ve yestaxlifeküm1 müşâhed ü źâhir ve
xâţır-ı >âţır-ı cihân-bânîde liqâ-i sa>adet-irtiqâ&ve evreŝeküm arżahüm ve diyârahüm ve
emvâlehüm2 kevn gibi rûşen ü bâhir olmağın >inâyet-i Xâliqü’ l-kevneyne >azze şânuhû3
ittikâ ve mu>cizât-ı Seyyidü’ ŝ-ŝaqaleyne śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû4 ilticâ
eyleyüb, leşker-i enbûh-ı müslimîn ve cümle-i mücâhidîn-i źafer-âyîn, kâffe-i
mübârizân-ı fetw-temkîn, >âmme-i dilâverân-ı şîr-kîn, >asâkir-i mûr-şümâr u sitâre-
miqdâr5 muvawwidîn ile yüriyüb, mâh-ı mübârek ži’ l-qa>deniñ on ţoquzıncı güni (113b)
küffâr-ı xâk-sâra qarîb menzile nüzûl olındı. Ordu-yı hümâyûn tertîb-i bedî>le ârâste
olub6, cünûd-ı İslâm gerd-â-gird, xıyâm-ber-xıyâm, ţınâb-ber-ţınâb qondılar. Ol gece
leyle-i qadr ü berât idi. Ţaraf ţaraf śulewâ-yı müslimîn, etqıyâ-yı muvawwidîn, meşâyix-i
śafvet-âyîn mecâlis-i žikru’ llâh idüb, vâ>iźler, >âlimler7, müfessirler, muwaddiŝler8
kelâm-ı qadîm ve furqân-ı >aźîmi tefsîr ve ewâdîŝ-i nebeviyye ve kelimât-ı
Muśţafaviyyeyi naql ü taqrîr idüb, ehl-i İslâm’ ı cihâda tawrîś9 iderlerdi. Xânendeler,
xoş-xânlar, xoş-âvâzlar tilâvet-i Qur’ ân-ı kerîm iderlerdi. Câ-be-câ kûslar, nefîrler, ţabl
u śûrnâlar, nâylar çalınub, dîn yolınıñ ser-bâzları, meydân-ı ğazâ qurbanları, Rumili’ niñ
delüleri, dîvâneleri şeş-tâlar, ţânbûrlar, qopuzlar nüvaxt idüb, Oğuz ğazâlarınıñ wikâyet-
efrûzları, ozanlar çalub, çağırub, şenlikler ve şâdîliqler iderlerdi. Dem-be-dem âvâze-i
tekbîr ü tehlîl xod qubbe-i >ayyûqa peyveste olub, śu yüzinde10 olan sefâyin-i ehl-i
İslâm’ ıñ ve muqâbelesinde olan küffâr-ı bed-girdârıñ ţopları âvâzesi zemîn ü zemâna
velvele, kevn ü mekâna ıżţırâb u ğulğule virmişdi. Herkes çadırı öñinde gönderler üzre
mûmlar yaqub, meşâ>il-i kevâkib-müşâkil ile tezyîn eyleyüb, qubbe-i âsmân nücûm-ı
diraxşân ile müzeyyen olduğı gibi śafwa-i zemîn daxı çerâğlar ve meş>aleler ile rûşen ü
tâbân idi. Dellâllar, münâdîler yer yer nidâ idüb, “ Yarın küffâr-ı xâk-sâr ile śavaş-ı

1
“Ola ki Rabbınız düşmanınızı helak eder ve sizi (yeryüzüne) hakim kılar…”, K.K., 7 A’râf, 129.
2
“Sizi onların arazilerine, ülkelerine ve mallarına varis kılmıştır.”, K.K., 33 Ahzab, 27.
3
Şânı yüce olsun.
4
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
5
K: miqdârı
6
Rumeli askeri ve o semtin yiğitleri ile sadrazam İbrahim Paşa ve onun alayına koşulan dört bin yeniçeri
ve birbirine zincirle kilitlenmiş elli mikdarı zarbezen arabaları sol kolda durdu. Anadolu askeri ve o
semtin gazileri ile beylerbeyleri Behram Paşa kadîmî Osmanlı tertibi üzre sağ kolda durdu, Âlî, Künhü’1-
Ahbâr, v. 228a-228b.
7
K: - >âlimler
8
K: muwaddiŝler, müfessirler
9
Hk: warîś
10
A Hk Hs K Ü: yüzinden
196

>aźîm ve ceng-i sulţânîdir, âgâh oluñ” deyü tenbîh iderlerdi. Ğâzîler śubw olınca iwyâ-yı
leyl etdiler.
>Ale’ ś-śabâw ki, âftâb-ı >âlem-tâb-ı xâver-intisâb u nûr-niqâb qulle-i şarqa zerrîn->alem
diküb, râyât-ı beyżâ-âyet ıźhâr eyledi. Ważret-i śawib-qırân-ı zemîn ü zemân, pâdişâh-ı
kâm-rân-ı >aźîmü’ ş-şân, sulţân-ı dîn-penâh-ı gîtî-sitân, bürhân-ı emn ve kehf-i emân,
nâśırü’ l-İslâm ve’ l-müslimîn, źıllu’ llâh-i fi’ l-arżîn, qâmi>-i âyâtü’ l-küfr ve’ ż-żalâl, râfi>-i
râyâtü’ d-devle ve’ l-iqbâl, şâh-ı mübârek-fâl ü ğâzâ-âmâl, şehen-şâh-ı xayr-maqâśid ü
meŝûbât-a>mâl xullidet xilâfetuhû1 śalât-ı śubwı edâ (114a) idüb, Waqq sübwânehû ve
te>âlâ cânibine tażarru>u niyâz ile >arż-ı münâcât eylediklerinden śoñra bir xink-i fetw-
licâm u źafer->inân, bir semend-i bâd-pâ, berq-güžerân ü Burâq->ünvâna süvâr olub, fetw
u nuśret >alemleri çözilüb, ţabl u naqqâre-i xüsrevânî çalınub, kûslar, nefîrler fiğâna
başlayub, vüzerâ-i >iźâm ve sipeh-sâlârân-ı ževü’ l-iwtirâm ţapulayub, >azîmet-i hümâyûn
etdiler.
Mâh-ı mezbûrıñ yigirminci güni rûz-ı çâr2-şenbih idi, fermân-ı >âlî-şân bu vechle źâhir
oldı ki: “ Düstûr-ı nâm-dâr-ı leşker-keş ü3 kâfir-şiken, vezîr-i kâm-kâr-ı >adû-rübâ u
düşmen-efgen İbrâhîm Paşa Rumili dilâverleriyle ilerü yüriyüb, küffâr-ı xâk-sârile
muqaddem muqâbil olalar.”
Buyurdı bendesine şâh-ı kâmil
Şeh-i kişver-güşâ sulţân-ı fâżıl
Yürüye Âśaf-ı devrân muqaddem
Yolına oynaya baş aqıda dem
Muqâbil ola küffâr-ı la>îne
Ğazâlar eyleye şîrâne yine.
Paşa-yı śadr-maqâm u Âśaf-menzil, vezîr-i dilîr-i şîr-dil daxı fermân-ı vâcibü’ l-iž>âna
imtiŝâl idüb, Rumili’ niñ sipâh-ı nuśret-intibâhı ile ilerü eşüb, żawve-i kübrâ oldıqda
Mohac’ a qarîb bir śawrâ-yı vesî>ü’ l-feżâda alaylar yaśayub ve qoşunlar bağlayub, paşa
sancağınıñ yemîn ü yesârında >âdet-i muqarrere-i cihân-bânî üzre Rumili beglerini tertîb
ile yerlü yerinde ta>yîn idüb, bir śaff-ı güzîn eylediler ki, zemîn ü zemân lisân-ı wâl ile
gül-bâng-i tebârek ü tawsîn idüb, hezârân hezâr âferîn dirlerdi. Bâd-pâ >Arabî ve ţarîfî,
Rûmî ve Şâmî ve Bağdâdî ve Mıśrî tâzîlere süvâr olmış kâm-kâr begler, civânlar,
dilîrler, şeh-bâzlar, bahâdırlar, hengâme-gîrler, düşmen-şikârlar, >adû-sitânlar, kâfir-
küşler, nîze-destler4, alay-şikestler, zırh-tenler, cevşen-bedenler, tuğulqa-serler, tobqun-
pûşlar, siper-dûşlar, deryâ-xurûşlar qat-ber-qat güyâ wiśâr idiler5. Atlar śahîli, âdemler
xurûşı, cebe ve cevşen çığıldısı, gönderler6, bayraqlar hengâmesi, ziller âvâzı, ţabl u
naqqâreler, kûslar7, żanclar, nefîrler fiğânı, cevv-i hevâya peyveste olmışdı. Alaylar
tamâm olduğı gibi düstûr-ı rezm- (114b) me&mûr, âśaf-ı Âśaf-şu>ûr ważret-i
xudâvendigâr-ı kûh-vaqâr, sulţân-ı nâm-dâr-ı źafer-medâr, şehen-şâh-ı mülk-penâh u
fetw-iştihârıñ gelüb, sümm-i semend-i sa>âdet-mendleri türâbına yüz sürüb, tevaqqu> u

1
Hilafeti dâim olsun.
2
A Hk K: çehâr
3
K Ü: - ve
4
A Hk: dest
5
A K: etdiler
6
Hs K Ü: gönder
7
K: kûs
197

niyâz eylediler ki, “ Źıll-i hümâyûnlarıyla râyât-ı meymenet-âyât ser-efrâz olub, >asker-i
źafer-peykere istimâlet buyurub, xayr du>â eyleyeler.”
Pâdişâh-ı źıllu’ llâh-i dîn-penâh xullidet xilâfetuhû1 ważretleri ol gün libâs-ı ceng ile
mülebbes olub, Burâq-ţavr u bâd-seyr ü śabâ-reftâr, nesîm-mürûr u berq-pây u ţayr-
perrân bir semend-i güzîn-i şâh-vâra süvâr olub, âhenîn-walqa, zerrîn-bend, muraśśa>-
girîbân zırh giyüb, >imâme-i źafer-kerâmelerinde2 perr-i hümâdan3 bir otağa-i fetw-
nişâne, bellerinde kemân-ı devlet-zih ü sa>âdet-qabża, tîr-i dil-gîr-i xadeng ile müzeyyen
belik-i şâhâne-evża> ile güyâ şehâmet ü ferzânelik śûret-i âdemîde müteşekkil veyâ
şecâ>at ü dilâverlik qâlıb-ı insânîde mütemeŝŝil olmışdı. Rumili >askerine gelüb, kâffe-i
ğuzât4-ı müslimîn, >âmme-i cünûd-ı muvawwidîn >aleyke >aynu’ llah5 du>âsına meşğûl
olub, ŝenâlar eylediler. Žât-ı şerîfleri ile her sancaq-ı źafer-vifâq öñinde ţurub, mübârek
ellerin qaldurıb, cenâb-ı Bârî te>âlâya >arż-ı wâcât idüb, “ Cumhûr-ı ehl-i İslâm’ a fetwler
müyesser eyle. Qullaruña >inâyet senüñ, wimâyet senüñ, qudret senüñ, quvvet senüñ,
taśarruf u nuśret senüñ, meded ü mu>âvenet senüñ” deyü envâ>-ı tażarru> u münâcât
etdiler. Ehl-i zemân u zemîn belki melâike-i semâvât u >illiyyîn gül-bâng-ı >aźîm ile
âmîn didiler. Cumhûr-ı ğuzât-ı nuśret-niśâb bu wâlete ağlaşub, gözyaşını seylâb etdiler.
Ol du>â-yı xayr cenâb-ı Waqq’ da celle celâluhû6 icâbete maqrûn olduğında iştibâh
yoğidi.
Du>âsı müstecâb olur ğuzâtıñ
Du>âdır bâ>iŝi ekŝer wayâtıñ
Du>âdır dîn-i İslâm’ ıñ sütûnı
Du>âdır mü&minîniñ reh-nümûnı
Du>â śıdqile olsa Waqq’ a vâśıl
Du>â ile olur maqśûd wâśıl
(115a) Du>âdır >asker-i şâh-ı muźaffer
Du>âyile bulur şehler źafer-fer
Du>â olsa cüyûşıñ pîşvâsı
Sezâdır fetwe ol şâhıñ livâsı.
Himmet-i hümâyûnı hem-râh idinüb, ważret-i pâdişâh-ı sitâre-sipâh bunlara püşt ü penâh
olub, yüridiler. Bir püşte-i bâlâ üzerine çıqılub, Mohac śawrâsı görindikde âb-ı Tuna
deryâ-miŝâl yayılub, kenârında śafwa-i arża memdûd u mebsûţ bir >asker-i menxûsü’ l-
eŝer ki, sewâb-ı >ažâb mânendi muźlim ü târîkdir, alaylar bağlamış ţurır. Ordu-yı enbûhı
kûh-şükûh olub, xıyâm-ı hezîmet-encâm ile ârâste, ţob u tüfeng śadâsı gerdûna peyveste
olmış meydân-ı ceng dilîrân-ı ğazâ-âheng ile memlû olub, küffâr-ı xâk-sâr ţarafından
qoşun qoşun melâ>în-i cehennem-âyîn ü cawîm-temkîn7 ser-tâ-ser âhen ü pûlâda ğarq
olmış dîv-miŝâl śâwib-żalâller, xınzîrler, pelîdler, >anîdler, xabîŝler, kelbler, kâfirler,
fâcirler8, fâsıqlar, münâfıqlar her >ažâba müstawiqq ü lâyıqlar, küfr ü >udvânda muśirr u

1
Hilafeti dâim olsun.
2
K: kerâmetlerinde
3
K Ü: hümâyûn
4
F Hs K Ü: + ve
5
Allah seninle olsun.
6
Büyüklüğü artsın.
7
K: Β΅╣
8
Hk: fâcirler, kâfirler
198

ser-bâz mel>ûnlar, dûnlar, ser-nigûnlar, dîv-sîretler, zebânî-śûretler meydâna girüb, ehl-i


İslâm ile ceng ü âşûba ulaşmışlar. Bir neberd ü sitîzdir ki, güyâ rûz-ı rüstexîz olub, dâr u
gîr ve hây1 hûy ile >uqûle dehşet ü wayret müstevlî olurdı.
Qavuşma dönderişme bir qıyâmet
Źuhûr etmiş qıyâmetden >alâmet
Fiğân u zâra meşğûl idi śûrnâ
Urıpdı śûrın İsrâfîl güyâ
Nefîriñ nâle ve feryâd u âhı
Warîś-i rezm iderdi her sipâhı
Erenler şîre beñzer żarb u warbe
Girüb meydâna der-kâr idi warbe
Ulaşmışdı duxân-ı ceng ebre
Tüfeng inhâ-i merg eylerdi kibre
Yuvalaqlar atardı żarbezenler
Olurdı mawv ü2 nâ-bûd anda tenler
Qılıclar birbiriyle qan yalaşur
Şu>â>-ı nîzeden gözler qamaşur
Buxâr-ı xûn-ı düşmen dûda beñzer
Yaralar tenlerinde oda beñzer
Hevâda tîrler güyâ kebûter
Uçar quşlar gibi küffâra yiter
(115b) Olub faśśâd-ı dem sehmiñ xadengi
Cigerde nûş ider câm-ı Firengî
Ţoqundıqca teber farq-ı >adûya
Dönerdi başlar śınmış sebûya
Külüngüñ mîxi ile cism-i düşmen
Görinürdi qafes tek cümle revzen
Siperler śavmayub gürz-i girânı
Bükerdi qavs-veş qadd ü miyânı
Hevâ germ idi tâb-ı rezme ol dem
Aqar seylâb idi her gûşe pür-dem
Ekildi tuxm-ı cân zer>-i fenâya
Dökildi desteler deşt-i qażâya.
Müşârün-ileyh Yawyâ Paşa-oğlı Bâlî Beg paşa-yı ğazâ-me&mûr ile eŝnâ-i müşâvere-i
umûrda >arż eylemişdi ki, “ Ţâyife-i Üngürus-ı menxûsıñ ceng ü cidâlde >âdetleri otuz
qırq biñ >ifrîtler at ve ţonları pây-tâ-farq pûlâd u âhene ğarq olub, her pelîd yanında olan
fâcir-i >anîdi at üzerinden biri birine kilidleyüb hücûm iderler. Cümlelerine ţop u tüfeng
mâni>, >azîmetlerine âlât-ı warb ü ceng wâyil olmaz. Ebdân-ı cîfe-nişânlarına gönder kâr
etmez, qılıc kesmez, oq batmaz. Çâre ü >ilâcı alayları öñinden śavılub, yemîn ü yesâra3
târ-mâr olub, ardlarını almaqdır. Bizüm >îdimüz, bayramımız4 ol demdir.” “ >Asker-i
źafer-peyker bu wâlete mütewammil olmayub, leşkeriñ qafâsı devâbb u ağrıq ile

1
Ü: + ve
2
K: - ve
3
A Hk Hs K: yesârda
4
K: - bayramımız
199

memlûdur, savılmağa imkân olmaz. Bu bâbda re&y-i śavâb-ârâ ne vechledir?” didikde


paşaya wayret müstevlî olub, bir miqdâr mütefekkir oldılar. Âwirü’ l-emr >aql-ı qudsî-
mertebetleri maźhar-ı te&yîdât-ı Rabbânî idi, ârâ-i müşkil-güşâları buña müncerr oldı ki,
“ Küffâr-ı xâk-sâr ile bulışmaq vaqt-i >aśra degin te&xîr olınsa1 lâ-cerem >asâkir-i źafer-
meâŝire qonmaq zemânı olub, xuddâm-ı >askere2 ve ağrıqa gerüye icâzet virile.
Alaylarıñ qafâsı xâlî olıcaq ğazîler >âdetince >asker iki bölinüb, füccâr-ı xâk-sârıñ ardı
alına” deyü tedbîr etmişlerdi.3 Aña binâen4 wareketde iken sür>at üzre olmayub, âheste
âheste teveccüh etdiler.5 Evvel-i zemân-ı źuhr geçüb, beyne’ ś-śalâteyn olmışdı. Alay-ı
śaff-ı heycâ gürûh-ı küffâr-ı şeqâvet-intimâya muqâbil (116a) varıldıqda ţop meydânı
olub, fecere-i âteş-medâr6 ţarafınıñ śağından bir ţop-ı ra>d-üslûb atılub, çaq alayıñ öñine
atlarıñ ayağı altına düşüb, >inâyetu’ llâh ile kimesneye żarar etmedi. Lâ-büdd śaff-ı qıtâl-
i ţop altına varıldı, deyü tevaqquf olınub, Rumili >askerine yüz elli miqdârı żarbezen
>arabaları emr olınub, dört biñ nefer tüfeng-endâz yeñiçeri qoşılmış idi, ol żarbezen
>arabaları zencîrler ile biri birine berkidilüb ve yeñiçeri dilâverleri ceng-i sulţânî
>âdetince ţoquz śaff tertîb olınub, bir miqdâr >asker-i şîr-peyker ile müşârün-ileyh Bâlî
Beg ţaraf-ı yesârda alaydan ifrâz olınub, ţarwa qonılmışdı. Tedbîr olınduğı üzre ağrıqa
qonmağa icâzet virildi.
Küffâr-ı xâk-sârıñ gürûh-ı hezîmet-şükûhı mütewarrik olub, yüridi. Meydân-ı cengde
olan çarwacılar berü cânibe alaya çekilüb, mâ-beyn xâlî qalub, meydân açıldı. Fecere-i
cehennem-medâr mânend-i sewâb-ı źulmet-âŝâr ve miŝâl-i ebr-i śâ>iqa-bâr bir uğurdan
yüriyüb, meydân ortâsına gelmişlerdi. Evvelâ7 üc fırqa olub, küffâr-ı xâk-sârıñ śağ
ţarafında Berata dimekle ma>rûf, şehâmet ü şecâ>at ile mevśûf bir papas-ı şekâvet-istînâs
beglerbegisi var idi, bir bölügi añunla mûmâ-ileyh Bâlî Beg olduğı semte ţoğrılub ve śol
cânibde Tuna yalısında olan fırqa yerinde ţurub, śadr-ı leşker taqrîben altmış yetmiş biñ
miqdârı cümle âhen-ten, kendüleri ve atları pûlâda müstağrıq mel>ûnlar ki, śaff-ı
evvelde her atlu kâfiriñ śağında, śolında iki nefer tüfeng-endâz piyâde müşrikler tertîb
eylemişler, >asker-i İslâm-ı nuśret-encâm üzerlerine hücûm etdiler.8 Her kâfir-i fâcir
gönderini ţoğrı yuqaru ţutardı. Berüye geldiklerinde gönderlerini bir uğurdan indirüb, at
yalısına düşüb, segirdim etdiler.
Ehl-i İslâm ţarafından żarbezenlere âteş virilüb ve tüfeng-endâzlar9 śaff śaff tüfengler
atub, cevv-i hevâ pür-dûd u duxân olub, zemîn ü zemân śâ>iqadan nâlân u lerzân idi.

1
K: olına
2
Ü: >asâkire
3
Bkz. Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 75b-77b.
4
İbrahim Paşa, “ Wadem, waşem ve qonmak yarağın göreler. Padişahın düşmana karşı otağın kuralar.
Ümera alaylarını bozmayıp, cenge hazır duralar” diye buyurdu. Uç beylerine de “ Yanlarında olan kırk-elli
bin akıncının içlerinden kendisi ve atı kuvvetli olanları seçip, bir kenarda duralar. Savaşı seyredip,
karışmayalar. Düşman alayının harekete geçdiğini görünce onların ardlarına gireler” diye emretti, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 77b.
5
Osmanlı ordusu konacak gibi görününce “ qıral Firenk ve Leh ve Çeh banlarına “ Türk bizden qorqub,
qondı. Bizden emân istese gerekdir” diye mağrûr oldu, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 327.
6
K: + śağ
7
F Hs K Ü: ΗΉΛė
8
Kıral ordusunu üç alay edip, sağ kolda olan grubu akıncılar üzerine göndermişti. Sol kolda olan grubu
yerlerinde bırakıp, kendisi kalabalık bir güruh ile paşanın üzerine yürüyüp, savaşa başlamıştı, Kemal
Paşa-zâde, X. Defter, v. 82b-83a
9
F Hs K Ü: endâz
200

Ţaraf-ı İslâm’ dan âvâze-i tekbîr ü tehlîl qubbe-i >ayyûqa irişüb, küffâr-ı nâr-qarâr
cânibinden (116b) daxı eśvât-ı ğarîbe ile cihân pür ğulğule ü âşûb olmışdı. Melâ>în-i
xüsrân-âyîn gelüb gördiler ki, ţop >arabaları ve tüfengçiyân-ı gürûh-şiken ü alay-efgen
güyâ wiśâr-ı âdem-bedendir bozılmaq iwtimâli yoq, bi’ ż-żarûrî >arabalarıñ öñinden
śıyrıdub, paşa sancağınıñ śol ţarafından altıncı sancaq idi ki, yanına leşkerine varınca
>arabalar müntehâ olmışdı,1 ol mawallden Rumili alayına qoyılub2, >asker daxı iki cânibe
çekilüb, küffâr-ı xâk-sâra yol virdiler. Alaylar ile qonmağa giden ağrıq arasına düşüb,
ğâzîler küffâr-ı xâk-sârıñ iki cânibden ardını alub, muwkem gîrûdâr oldı. Rumili
>askerini iwâta etmek ümîžine gider iken gördiler ki, ważret-i śâwib-qırân-ı rûzgâr,
pâdişâh-ı źıllu’ llâh-i >âlem-medâr bir >asker-i deryâ-nişân ile sancaqlar çözüb, alaylar
yaśayub, sa>âdet ü iqbâl ile gelürler, kâfire wayret müstevlî olub,
Pür olmış śawn-ı śawrâ >asker ile
Semâ gibi nücûm ve ülker ile
Ne >asker seyl idi ţutmış cihânı
Xarâb olmağa kâfir xânmânı
Arada şâh-ı >âlem mihr-i raxşân
Güneş gibi şu>â>-efrûz ve tâbân
Gelür bir zînetiyle şevketiyle
Bütün dünyâyı ţutmış heybetiyle
Serâsîme olub küffâr-ı kem-nâm
Hezîmet buldılar âxir ser-encâm.
Ol wâleti göricek śûret-i wayâtlarını âyine-i memâtda müşâhede etmegin hemân ol sâ>at
gerüsine dönüb, >asker-i hezîmet-encâm ile Tuna yalısında tevaqquf iden fırqa-i żâlleye
mülwaq oldılar.
Bu eŝnâda ważret-i fermân-fermâ-yı bawr ü berr, pâdişâh-ı Xudâ-sâye, nuśret-mâye,
źafer-fer >asker-i hümâyûn ve cünd-i muźaffer birle yüriyüb, Rumili >askeri śola qalub,
qıral-ı hezîmet-meâl ü xüsrân-âmâl cümle-i cünûd-ı żâll ile muqâbil olub, ğuzât-ı źafer-
simât berq-i xâţıf gibi küffâra hücûm etdiler. Cevânibden nevâyir-i warb ü qıtâl işti>âl 3
bulub, mücâhidân-ı dilâver ü çâlâk, zümre-i tekbîr ü tehlîli mesâmi>-i müsebbiwân-ı
cevâmi>-i eflâke irişdürib, śaywa-sâz u ra>d-âvâz ţoplarıñ mehâbet ü ğırîvi (117a) ižâ
zülzileti’ l-arżu zilzâlehâ4 âyetiniñ mefhûmını iş>âr idüb, şû>le-i şimşîr-i düşmen-gîr ile
şem>-i neberd fürûzân, nîze-i cân-sitân lem>a-i âteş gibi meydânda dirâxşân oldıqça
pertev5-i ţop u tüfeng yekâdü’ l-berqu yewtafu ebśârahum6 muqteżâsınca cehennemîlere
>ažâb-ı elîm ve >iqâb-ı >aźîm eyleyüb, süyûf-ı âb-dâr-ı cevşen-güžâr ile >asker-i ğaddârı,
ţu>me-i tîğ7-i âteş-bâr ve nîze-i şihâb-âŝâr ve tîr-i âhenîn-minqâr ile cünûd-ı füccârı xâk-

1
“ Paşa sancağınıñ śol ţarafından altıncı mertebedeki Yanya sancağında ţoplar nihâyete varub, nev>an
menfez bulmağla”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 230a
2
Kıral beraberindeki horyadlarla paşanın bulunduğu tarafa doğru yürümüşdü. Yeniçerinin üzerine hep
birden saldırarak uğursuz ayakları ile top arabalarına kadar gelmişdi. Oradaki askeri yarıp
geçemeyeceğini görünce yeniçeri alayının önünden uzaklaşarak sol kolda olan süvariler üzerine vardı,
Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 85a-85b.
3
F Hs K: iştiğâl
4
“Yer şiddetle sarsıldığı…”, K.K., 99 Zelzele, 1.
5
F: ĝΜħŏť, K: ŏť
6
“Şimşek nerdeyse gözlerini kör edecekti.”, K.K., 2 Bakara, 20.
7
F Hs: - tîğ
201

sâr eylediler. Dilîrân-ı pîl-efgen ve ğâziyân-ı śaff-şiken küffâr-ı liyâmıñ wayâtları


xarmenini âteş-i fenâyla kâne lem-yekün şey’ en mežkûran1 eyleyüb, aśwâb-ı saqar u
sa>îri cehennemü yeślevneha febi&se’ l-maśîrü2 cânibine îśâl eylediler. Küşte-i a>dâdan
hâmûn u śawrâ püşte ü cibâl ve meyâdîn-i ma>reke-i qıtâl cîfe-i ebdân-ı erbâb-ı żalâl ile
mâl-â-mâl idi.
Bulışdı iki deryâ iki leşker
Biri sa>d ve birisi naws-i ekber
Qılıc sîr-âb olub a>dâ deminden
Xaberler virdi nuśret >âleminden
Zırhlardan geçüb peykânı tîriñ
>Adûnıñ qalbi oldı kânı tîriñ
Fenâ şehrinde key germidi bâzâr
Metâ>-ı câna tîğ idi xarîdâr
Mey-i şirkiyle ţolmış kâse-i ser
Qażâ sâqîsi çaldı yire yek-ser
Çü ser-mest idi bî-dînler ezelden
Qadew-nûş oldılar câm-ı ecelden
Ţoqındı bozţoğanlar indi başa
Ciger-rîz oldı xancerler śavaşa
Kemânıñ çekmeden bili bükildi
Xadeng-i tîr ile cânlar sökildi
Delindi nîzelerle cism-i kâfir
Açıldı tenlerinde çeşme vâfir
Lisân-ı wâl ile söylerdi gönder
Beni cân3 almağa küffâra gönder
Tüfengüñ dânesi geçdi bedenden
Yıqıldılar bedenler żarbezenden
Ğazâya açılub bâb-ı felekler
Muwaqqaq yire inmişdi melekler
Gürûh-ı evliyânıñ rûw-i pâkı
Müşerref eylemişdi rû-yi xâkı
Görindi anda bu wâlet mübeyyen
Yoğiken görinür şaxs-ı mu>ayyen
(117b) Kesilmiş başı küffârıñ düşerdi
Temâşâsına ğâzîler üşerdi
Külüng-i kelle-kûb-ı dest-i beste
Ser-i a>dâyı qıldılar şikeste
Düşüb xâk oldı ser-keşler zemîne
>Aceb iş oldı küffâr-ı la>îne
Revân olmış aqardı xûn-ı düşmen
Olıbdı lâle-zâr ol śawn-ı gül-şen
Rezm bezmine her kâfir ki gelmiş
Hemîn meymûndı ţopa dikilmiş

1
“İnsan zikredilecek bir şey değilken…”, K.K., 76 İnsan, 1.
2
“Girecekleri cehennem ne kötü karargâhdır.”, K.K., 58 Mücâdele, 8.
3
Hs: - cân
202

O dem1 şimşîr-i bürrânıñ revâcı


Qızıl qan etdi śawrâ-yı Mohac’ ı.
Pâdişâh-ı dîn-penâh, manźûr-ı İlâh-ı źafer-dest-gâh bir an tevaqquf u qarâr etmeyüb,
devlet ü iqbâl ile >ale’ l-ittiśâl kâfiriñ inhizâmına iqdâm-ı tâm etdiler.2 Hücûm-ı
hümâyûn-ı ważret-i śawib-qırâna qıral-ı nuxûset-awvâl ü hezîmet-nevâlde muqâvemete
mecâl qalmayub, ten-i şirk-maqarrı żarbe-i tüfeng-i merg-eŝer birle mecrûw daxı olmış
imiş, >asker-i żalâlet rehberi ile kewumrin müstenfiratin ferret min-qasveratin3 gürîz-cûy
olub, firâr ixtiyâr eyledi.4 Alay-ı hezîmet-intimâsınıñ öñinde olan fırqa-i âhen-pûş u
xasâret-xurûş ţop >arabalarını śıyrıdub, cânib-i yemînde olan Anaţolı dilâverleriniñ içine
girüb5, anlar xod mübârizân-ı meydân-ı dîn ve mücâhidîn-i źafer-âyîn durırlar mecâl
virmeyüb, gürûh-ı mekrûhı6 ţu>me-i şimşîr-i kâfir-gîr idüb, üstüre-i tîğ-i bî-dirîğle
başlarını bedenlerinden tirâş idüb, lâşe-i ebdân-ı cîfe-nişânlarını xâke düşürib, mâr u
mûra aş7 eylediler.
Semendire sancağı begi Bâlî Beg üzerine hücûm iden papas-ı xannâs ile olan fırqa-i
mežmûm-ı mežellet-rüsûmı daxı ğâzîler nîze-i âb-dâr-ı ten-güžâr ve süyûf-ı xûn-rîz-i
müşrik-şikâr ile târ-mâr idüb, ol cânibde daxı [cûy]-i xûn revân u sebîl olub, küşte-i
füccârla meydân-ı zemîn memlûydı.8 Vaqt-i ğurûb-ı âftâb-ı >âlem-tâb idi, ol
menwûslarıñ, niśâb-ı źaferden me&yûslarıñ xurşîd-i devletleri ma>kûs olub, nesîm-i fetw u
fîrûzı leqad naśarakumu’ llâhu fî-mevâţıni keŝîratin9 mehebbinden tenessüm10 idüb,
ważret-i pâdişâh-ı fevz-niśâb u naśr-intisâb, xudâvendigâr-ı kâm-yâb-ı mâlikü’ r-riqâb11,
(118a) şehen-şâh-ı Üngürus-sitân u fetw-meâb, xıdîv-i mübârek-ğazâ u hümâyûn-cihâd
u sa>âdet-iktisâb xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû ilâ-yevmi’ l-wisâb12 manśûr u muźaffer
olub, a>lâm-ı İslâm-ı nuśret-encâmıñ qadri 13 farq-ı ferqadâna irişüb, bülend ü refî>oldı.
Ol dem-i żafer-maqdemde leyl irişüb14, >adetu’ llahi’l-Bârîde >azze ve celle15 câri olmışdı

1
Hk: demde
2
“ Ważret-i śâwib-qırân-ı >aśrıñ qıral-ı güm-râhile qıtâli mâh-ı ži’ l-qa>deniñ yigirminci gününde idi.”,
Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 90a.
3
“(Onlar) aslandan ürkmüş yaban eşekleri gibidir.”, K.K., 74 Müddessir, 50-51.
4
Kıral padişahın geldiğini görünce kendinden geçti. İki yerden yaralanmıştı. “ Kâr u bâr-ı qarârı târ u mâr
idüb … pây-i firârile cây-ı kâr-zâr ve tengnâ-yı gîr u dârdan qaçdı.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 88a.
5
“ Ol ma>žûliñ śol qolundağı gürûh-ı enbûh Anadolı leşkeriniñ üzerine yürüyüb”, Kemal Paşa-zâde, X.
Defter, v. 88a.
6
K: - mekrûhı
7
F: âteş
8
“ Lehiñ ve Çehiñ, Rusuñ ve Üngürusıñ, Xırvadıñ ve Macarıñ, Nemçeniñ ve Dimişqârıñ, Alâmanıñ ve
Çesârıñ, İspanyanıñ ve” savaş meydanında bulunan diğer kafir tayifesinin emirlerinin kimisi öldürüldü,
kimisi esir edildi. Öldürülenlerden birisi de “Temür Pavli” ydi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 89b-90a.
9
“Allah size bir çok yerde yardım etmişti.”, K.K., 9 Tevbe, 25.
10
A Hk: Ύ Σŧ Εħ
11
Ü: ĥĜ ⅝
ŏΉė
12
Yüce Allah kıyâmete kadar mülkünü dâim etsin.
13
K: qudreti
14
Kafirlerin kalabalık bir güruhu gece ile yolunu kaybederek ırmağa düştü. Bir kısmı da savaşın
ateşinden kaçarak boğulmaya razı olup, kendini Tuna’ya bırakdı. Pek çok gün Belgrad ile Semendire
önünde onların ölüsü akdı. Kıralları da savaş meydanında yaralanarak, mağlup olarak atı ve âlâtıyla suya
atıldı, boğulanlar güruhuna katıldı, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 93a. Bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı
Sultan Süleyman, v. 91b
15
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
203

ki, her fetw-i hümâyûnıñ >aqabince bârân-ı rawmet nüzûl iderdi, ol şeb-i źafer-qadrde1
daxı sewâb-ı elţâf-ı İlâhî mütereşşiw olub, rawmet yâğmurı yağub, ğubâr-ı zemîni
qaldırdı. Wicâb-ı źalâm serâ-perde-i gerdûn-ı fetw-maqrûn olmışdı. Münâdîler nidâ
qılub, “ Herkes ţurduğı yerde inüb qonsun2” deyü emr-i hümâyûnı inbâ eylediler. Ğâzîler
qonub, câ-be-câ meş>aleler3 yaqub, cümle-i mü&minîn ve kâffe-i 4 muvawwidîn ve >asâkir-
i müslimîn fetw-i mübîn ile mesrûr u şâd-mân u kâm-bîn oldılar.
Esüb bâd-ı bahâr-ı fetw-i şâhî
Güşâde qıldı qalb-i pâdişâhî
Gülistânı açıldı bâğ-ı cânıñ
Güle düşdi yüzi ol şeb-cihânıñ
Sürûr u5 behcete ğarq oldı >âlem
Hümâyûn bir şeb-i qadr idi ol dem
Çalup çağırdı ğâzîler olub şâd
Mohac ovası güyâ cennet-âbâd
Meşâ>il yaqdılar nûr oldı ordu
Ser-â-ser cümle mesrûr oldı ordu
Warâm oldı >uyûna xab u uyxu
Sürildi heb ğam u endûh u qayğu
¡ abâw olınca ârâm etdi >asker
Ne >asker pîl-i zûr6 ve şîr-i nerler7
Sewerden kûs-ı sulţânî çalındı
Sipâh içre göç âvâzı śalındı.
Şu>â>-ı mihr-i nûr-efrûz ile >âlem münevver ü tâbân olub, rûz-ı pîrûz oldıqda ważret-i
şehriyâr-ı düşmen-şikâr, xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı źafer-âŝâr u fetw-medâr sa>âdet ü
iqbâl ile süvâr olub, ma>reke-gâh-ı źafer-dest-gâhdan çıqılduğı gibi bir feżâ-yı sebze-zâr
ve śawrâ-yı behişt-âŝâra nüzûl olınub, otaq-ı hümâyûn-ı źafer-maqrûn ile âsmân-hem-ser
sâye-bânlar qurılub, ważret-i xilâfet-penâh içün bir kürsî-i zerrîn, taxt-ı muraśśa>-ı
devlet-hem-nişîn qonılub, behcet-i ferxunde-fâl ile Dîvân-ı hümâyûn idüb, >asker-i
nuśret-nevâle >arż-ı (118b) cemâl eylediler. Vüzerâ-i >iźâm ve erkân-ı bülend-maqâm ve
ümerâ-i ŝüreyyâ-intiźâm ve kâffe-i müte>ayyinân-ı >atebe-i sipihr-ihtişâm yerlü yerince
gelüb, pâye-i serîr8-i a>lâya yüz sürüb, mübârek-bâd etdiler. >Alâ-tefâvüt derecâtihim
xil>at-i hümâyûn ile ser-efrâz oldılar. Dîvân-ı >âmm olub, cümle-i cünûd-ı melâik-vufûd
ve tüfengciyân-ı źafer-maqśûd u fetw-vürûd wâżır olmışlardı, kûs-ı beşâret çalınub ve
ţabl-xâne-i xüsrevânî urılub, qıral-ı nekbet-nevâl ü xasâret-meâliñ sancaqları ma>kûs,
>alemleri menkûs, cebe-xânesi ve ţabl u naqqâreleri, cümle ţopları, żarbezenleri, yat u
yarağı, xazâyin ü cihâtı, sâyir tecemmülât u esbâb u âlâtı alınub, âhen-ten, pûlâd-beden,
dîv-miŝâl >ifrîtler ki, diri ţutılmışdı, alay alay ümerâsı, begleri, a>yânı9, papasları,

1
K: qudretde
2
A Hk: qonsunlar
3
A Hk: meş>aller
4
A Hk: + cünûd
5
F Hs K Ü: - ve
6
F: rûz
7
K: ner
8
A Hk: - serîr
9
K: a>yân
204

banları, porqolabları esîr-i silsile-i xasâr1 olub, getürdiler.2 Siyâset-gâh-ı sulţânîde bî-
nihâye melâ>în-i cehennem-mekîni >asker-i şîr-kemîn qılıc üşürüb, ţu>me-i tîğ-i bî-dirîğ
etdiler.3
Şu deñlü qırdı küfr ehlini leşker
¡ ayılmazidi >add olınsa leş ger
>Adû sîr-âb olub tîğın seminden
Zemîn xûnîn idi düşmen neminden
Ğurûr-ı küfr ile mağrûr olanlar
Xudânıñ rawmetinden dûr olanlar
Olub ţu>me-i leb seyf-i ğuzâta
Düşüb xâk oldılar deşt-i memâta.
Ma>reke-gâh-ı źafer-dest-gâhdan gece ile gürîz-cûy olmış melâ>în-i bed-xûydan ferd
xalâś olmayub, >asker-i fetw-naśîb gürûh-ı hezîmet-şükûhı ta>qîb etmişlerdi. Üngürus-ı
menxûsıñ esbâb u tecemmülâtı at >arabalarıyla olub, awmâl ü eŝqâli ğuzâta intiqâl
eyledi. Ğâzîler ğanâyim ü ţoyımlıq ile muğtenim olub, mâl-ı bî-wisâba mâlik oldılar.
Zerrîn ü sîmîn evânîden śurâwîler, qupalar, >acâyib ü ğarâyib qadewler, tebsiler, kîse kîse
altunlar, qâqum u semmûr kürkler, ısqarlaţi beleşteler, muraśśa>u zerrîn şimşîrler, [şeş-
perler], Üngürusî ve Almanî meçler, bayraqlar, envâ>-ı melbûsât-ı ŝemîn ve teberrükât-ı
nâzenîn ile ţoyım olmamış kimesne yoğidi. Serv-qadd ü lâle-xadd, (119a) gül-ruxsâr u
semen->ižâr u sünbül-kâkül ü şîve-dâr mawbûblar, oprûdeler ţutılub, şimşâd-qâmet, gül-
rûy u semen4-bûy, sehî-xırâm u xûb-endâm, wûrî-nijâd cevârî ele girüb, ordu-yı
hümâyûn reşk-i firdevs-i berîn olmışdı.
Bu fetw-i mübîniñ >aqabince ğuzât-ı müslimîn eţrâf u cevânibine5 aqınlar idüb, Üngürus
illerini pây-mâl-i sümm-i semend-i nuśret-qarîn qılub, her cânibden6 biş on günlük
yerlere degin segirdim śalub, mu>aźźam şehrleri qurâsı ile âteş-i sûzâna yaqub, deyrleri,
kilîsâları, nâqûs-gâhları xarâb u vîrân eylediler.
Bu fetw-i >aźîm ki, selâţîn-i evvelîn ve xavâqîn-i pîşînden kimesneye naśîb ü muqadder
olmayub, ibtidâ-i devr-i âdemden ilâ-hâže’ l-wîn ma>lûm degildir ki, iki pâdişâh-ı
>aźîmü’ ş-şân bu deñlü >asâkir-i deryâ-nişân ile muqâbil olmış olalar. Bu wâdiŝe u>cûbe-i
zemân ve nâdire-i devrân idi. El-wamdü li’ llâhi pâdişâh-ı dîn-penâh u sa>âdet-dest-gâha
naśîb oldı. Mawż-ı >aţiyye-i şâmile-i İlâhî ve mevhibe-i bâliğa-i nâ-mütenâhî idi ki, iki
yüz biñden ziyâde nüfûs-ı xabîŝe iki üc sâ>at içre xâke düşüb7, ehl-i İslâm’ dan yüz elli
miqdârı âdem şehîd oldı. Ceyş-i İslâm-penâh ile cünûd-ı ğaybiyye ve ervâw-ı

1
A: xâr, Hk: menâr
2
On binden fazla süvariyi esir ederek divana iletdiler, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 94b.
3
Diri tutulan ileri gelenlerinin boyunları vuruldu. Zincirlerle birbirine bağlanmış olanlara İslam arz
olundu, kabul etmeyenlere siyaset buyuruldu, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 231a.
“ Yasaq olmışdı ki, kimse dutsaq śaqlamaya” , atlıdan ve yayadan ele geçeni meydân-ı siyâsete getirdiler
ve boyunlarını vurdular, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 94b.
4
K: ΒņŦ
5
A Hk K: cevânibe
6
F: cânibinden
7
“Muharebe, Macar ordusunun tamamen yokedilmesi ile neticelenir. Kral dışında, yüksek rütbeli 28
Macar soylusu, 7 rahip, 500 asilzâde, 10 bin piyade ve 4 bin atlı öldürülmüştür. Muharebenin görgü tanığı
bulunan Brodarics’in bir mektubundan anlaşıldığına göre, ordunun bu muharebedeki zararı 5 bin araba,
15 bin yük hayvanı, 85 top ve 200 yük gemisidir.”, Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi, s. 61.
205

muqaddese bile idüginde iştibâh yoğidi. Etqıyâ-yı ğuzât-ı velâyet-âŝârdan ve ba>żı


sulewâ-i ebrârdan naql ü rivâyet olındı ki, ważret-i risâlet-penâh śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve
selâmuhû1 cümle-i ervâw-ı muqaddese-i śawâbe-i kibâr ile rıżvânu’ llâhi te>âlâ >aleyhim
ecma>în2 bu ğazâ-yı ğarrâda bile imişler.
Resûliñ źâhir oldı mu>cizâtı
Muźaffer eyledi şâh-ı ğuzâtı
Revân oldı >adem mülkine kâfir
Cawîmîler qırıldı xayli vâfir
Alındı ğâlib on yüz biñ esârâ
Müslümân oldı evlâd-ı nasârâ
Kenîsâlarda qıldılar namâzı
Cenâb-ı Waqq’ a etdiler niyâzı
Ežânlar oqınub gül-bâng-i Awmed
Şerefler virdi ol mülke müebbed.
Axbâr-ı fetw-i cemîli memâlik-i >Oŝmânî’ ye inbâ u ixbâr içün fetw-nâmeler yazılub,
(119b) Waremeyn-i Şerîfeyn’ e, Wicaz ve Ţayif’ e, Mıśır ve Şâm ve Yemen’ e, Śa>îd ve
Zengbâr ve Nûbe3 ıqlîmlerine, Cezâyir-i Mağrib-zemîn’ e, dârü’ s-salţanati’ l->aliyye
mawrûse-i Qosţanţiniyye, Anaţolı, Qaraman ve Rum ve Diyar-bekir ve Kürdistân ve
Loristân’ a, memâlik-i Tatar’ dan deşt-i Qıbçaq illerine śabâ-seyr ü nesîm-reftâr ulaqlar
gönderilüb, ważret-i xilâfet-menzilet hezârân şevket ü >izzet ile qalqub, Üngürus
vilâyetiniñ taxtı olan Budun şehrine >azîmet-i >âlî-nehmet4 etdiler. Menâzil ü merâwil
ţayy olınub, mâh-ı mübârek ži’ l-wicceniñ5 üçinci güni râyât-ı meymenet-âyât Budun’ a
vâśıl oldı. Nefs-i Budun Tuna kenârında sûr-ı vesî>ve binâ-yı menî>olub, qulel-i âsmân-
irtifâ> ve burûc-ı ŝüreyyâ-ictimâ>la bir wiśâr-ı sipihr-üstüvâr ve muqâbelesinde Peşte
dimekle ma>rûf u meşhûr bir şehr-i qadîm ve sevâd-ı a>źîm olub, âb-ı rû-yi memâlik-i
küffâr-ı şeqâvet-şi>âr idi. ¡ avlet-i hücûm-ı >asâkir-i deryâ-qıyâs ve heybet-i qudûm-ı
dilîrân-ı ceng-şinâsdan içinde mawśûr olan6 melâ>îne ru>b u hirâs ğalebe eyleyüb, qar>-ı
bâb-ı istîmân etdiler. Emân-ı şerîf virilüb, qal>a miftâwı >atebe-i >âlem-penâha getürilüb,
cümle-i eţrâf u eknâfı ile meftûw u musaxxar oldı.
Qıral-ı xüsr-nevâliñ qal>ada xazâyin-i mevfûresi ve cihâz u esbâbı7 ve ţopları8 ve
żarbezenleri alınub9, medâr-ı küfr ü źalâm ve merkez-i evŝân u eśnâm olan büyût u
kenâyisi âteş-i sûzân ile yaqılub yıqılub, iwrâq olındı. Ma>mûre-i vilâyet ü memleketine
aqıncılar śalınub, ţûlen ve >arżan Üngürus vilâyetleri pây-mâl-i efrâs-ı ğaziyân-ı nuśret-

1
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
2
Yüce Allah’ın rızası onların hepsinin üzerine olsun.
3
F Hs K Ü: - ve Nûbe
4
K Ü: - nehmet
5
A F Hk Hs K: ži’l-qa>deniñ
6
F Hs: iden
7
F Ü: ┌ĜĢŦė
8
Kıralın sarayının önünde bulunan iki top ile üç heykel dahi alındı. Bu toplar Sultan Muhammed Han’ın
fetihle neticelenmeyen Belgrad muhasarası sonrasında götürülemeyen ve kafirlerin eline geçen toplardı.
İbrahim Paşa üç heykeli “erbâb-ı >aqla ve aśwâb-ı ixtiyâra” itibar maslahatı için İstanbul’a nakletti ve
Atmeydanı’ na diktirdi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 99a-99b
9
Az-çok, kıymetli-kıymetsiz ne bulunduysa hepsi alınıp, iğneden ipliğe her şey gemi ile Belgrad’a
gönderildi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 99a. Bkz. Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 93b
206

qarîn qılınub, cümle-i qılâ>u bilâdı ve qaśabât u qurâsı yanub, ahâlîsiniñ emvâli ü żıyâ>ı
ve esbâb u metâ>ı nehb ü ğâret, evlâd u ezvâcı, eţfâl-i śiğâr u kibârı besî ü xasâret
qılınub, râyât-ı sa>âdet-âyât Budun’ da on gün iqâmet eyledi.
Xarâb oldı diyârı Üngürus’ ıñ
Biti śındı Çesâr u Rîm ü Rus’ ıñ
Dökildi ser-nigûn oldı >alemler
Yüz üzere pây-mâl oldı śanemler
Gidüb âyîni küffâr-ı qabîwiñ
Bozıldı dîn ü erkânı Mesîw’ in.
(120a) Budun şehriniñ bir zâviyesi ki, nihâyet mertebede bülend ü bâlâdır, qıralıñ serâyı
vâqi> olub, bünyân-ı felek-âşiyândı. İçinde >ibâdet-gâhı olan bir kilîsâ ki, eśnâm-ı
nekbet-encâm ile ţopţolu olub, der ü dîvârı śuver-i küffâr-ı xâk-sâr ile memlû idi.
Müzehheb ü muţallâ taśvîrler ki, selâţîn-i Üngürus’ ıñ timŝâli imiş, tertîb-i >acîb ile
tezyîn1 eylemişler. Envâ>-ı qaśrlar, taxt-gâhlar >âcdan, âbnûsdan füsûs-kârî işler ile terśî>
idüb, ârâyiş ü zînetde2 bî-quśûrdur, şâhâne śuffeler, dîvân-xâneler birle müzeyyen ü
meşwûn, ważret-i pâdişâh-ı dil-âgâh u devlet-penâh, xudâvendigâr-ı sa>d-necm ü sa>âdet-
dest-gâh ol taxt-ı hümâyûn-baxtı teşrîf buyurub, evreng-i Üngürus pây-bûs-ı źafer-
me&nûs ile müstes>ad oldı. Xavâśś-ı sa>âdet-ixtiśâśı3 defa>âtla anda żiyâfetler idüb,
Süleymânî bezmler, şâhâne meclisler eylediler.4 Erbâb-ı ţarab ve aśwâb-ı şevq ü şağbdan
nevâdirü’ d-dehr üstâdlar, sâzendeler meclis-i hümâyûnlarında cem>olub, gâhî dil-güşâ,
ğam-zidâ, şâdî-fezâ, meserret-baxş[â] nâylar, nevâlar qalurdı, gâhî bezm-ârâ, şevq-
engîz, xâţır-güşâ, ğam-rîz çengler çalınub, gâhî ţarab-efzûn, şâdî-nümûn qânûnlar, gâhî
sürûr-baxş u xubûr-efzâ ţanbûrlar, śantûrlar, pîrûz5-rûz u >aşk-efrûz rebâblar, qopuzlar
nüvaxt olınub, xûb-elwân u laţîf-âvâz u şûr-efgen, terâne-gûy, bülbül-fiğân u >andelîb-
hem-râz u hezâr-şîven gûyendeler ğazel-xân6 olub, pervâne-kâr mevlevî-üslûb raqqâślar
raqś urub, deffâflar defler çaldıqlarınca zühre-i zehrâ ol bezme mütewayyir ü medhûş
olurdı7.
Zihî bezm ve zihî >îş ü żiyâfet
Serây-ı Üngürus’ a virdi zînet
Görindi mîr-i meclisden çü lem>a
Yanar pervâneler şevqiyle şem>a
Cemâl-i şâh ile ol câ-yı >işret
Behişt-i >adn idi ya śawn-ı cennet
¡ afâ-yı >îş ü ževq ve8 kâm-rânı
Sürûra mawrem etmişdi cihânı
Nevâ-yı wâlet-efzâsı rebâbıñ
Wużûrı şâh-ı nuśret-intisâbıñ

1
F: tezeyyün
2
K: ΖŋĨ∆
ŏ∆
3
K: ixti¢â¢
4
“ … serây-ı sürûr-fezâyda bir nice gün wużûr ile >işret etdi.” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 104a.
5
K: bîrûzlar
6
A: ΑΜŅ
7
A: oldılar
8
K: - ve
207

(120b) Şerefler virdi ol bezm-i wubûra


Serâ müstağrıq olmışdı sürûra
Çalub çağırmadaydı >ûd u şeş-tâ
Feraw-baxşidi bezm-i >âlem-ârâ
Ğıdâ-yı rûwidi nâyıñ ğınâsı
Çıqupdı zühreye çengüñ śadâsı
Uśûl üzre virüb âvâze kefler
Gülüb oynamadaydı elde defler
¡ emâ>u raqś urub raqqâś-ı rengîn
Feleklerde melek iderdi tawsîn
Şeh-i deryâ-dil ü ferrux-cebîniñ
Xıdîv-i ber-murâd u kâm-bîniñ
Gül-i xâţırları olub güşâde
Feraw-nâk oldılar wadden ziyâde
Firâvân eyleyüb iwsân u cûdı
Ğarîq-i luţuf qıldı1 her vücûdı
Olub sâzendeler key xurrem ü şen
Zer ü sîmile ţoldı ceyb ü dâmen
Ser-efrâz oldılar xil>atlerile
El öpdiler gelüb behcetlerile.
Budun civârında qıral-ı zevâl-naśîb ü xasâret-niśâbıñ bir mu>aźźam şikâr-gâhı olub, niçe
cibâl ü tilâli, śawârâ u hâmûnı wavlıya alub, içinde envâ>-ı wayvânât ve ecnâs-ı vuwûş u
ţuyûr beslenürmiş, ważret-i pâdişâh-ı muźaffer ü ber-murâd ve xudâvendigâr-ı nuśret-
nijâd u fevz-mu>tâd sa>âdet ü iqbâl ile ol qorıya varub, erbâb-ı şikâr ve avcıyân-ı śabâ-
reftâr ol şikâr-gâhı iwâţa idüb, >âdet-i şehen-şâhî üzre mürğ-per, ţayr-güžer, nesîm-
mürûr, śabâ->ubûr yügrük ţazılar, śawrâ-dev, hâmûn-peymâ, gürg-peyker, âhû2-gîr
śaśonlar, erneb-lu>b, ŝa>leb-śayd, şeğâl-şikâr, şîr-peygâr yûzlar, pârslar, rikâb-dev, esb-
pey, rev-śâwib >av>av zağarlar ile ţağ u ţaşı sürüb, zîbâ-endâm, nâz-xırâm, ser-tâc, pür-
ibtihâc, misk-nâf, mükawwal-çeşm ü ferbih-cism âhûlar, ğazâller, gürgler, şeğâller,
erânib ü3 ŝa>âlib, envâ>-ı cân-verler şol deñlü wayvânât źuhûra getürdiler ki, taqrîre qâbil
degildir. Ważret-i xudâvendigâr-ı źafer-şikâr, pâdişâh-ı kâm-kâr-ı fetw-iftixâr envâ>-ı
temâşâlar, hezâr waźlar ve śafâlar kesb idüb, küleng-gîr, hümâ-tesxîr, hevâ-âşiyân, dest-
mekîn [ü şâh-nişân] şâhînler, behcet-baxş, težerv-sitân (121a) tîhû-nevâz şâhâne
śunqurlar, çâqırlar, bâzlar, üsküf-ser, muraśśa>-çalqı, zerrîn-çıkrıq balabanlar, atmacalar
ile ţurnalar, balıqçılar, dürrâclar, keklikler, ördekler, qazlar, bıldırcınlar aldırdılar.
Şehen-şâh-ı cihân etdi şikârı
Cihânıñ ber-murâd u baxtiyârı
Vuwûşı ve ţuyûrı śayd-gâhıñ
Yolına virdiler cân pâdişâhıñ
Sürûr ile idüb waźlar4 ferawler
Fütûw üstine fetwoldı mükerrer.

1
k: etdi
2
Hk: Λė
3
K: - ve
4
A: waźź ve, Hk: ważż
208

>İnân-ı >azîmet-i nuśret-qarîn-i şâhâne diyâr-ı Üngürus’ a olduğı muqarrer olub, bunca
qılâ>-ı waśîne ve burûc-ı metînesi alınub, >asker-i bî-gerân u encüm-nişân ile Budun
şehrine varınca müddet-i medîde mürûr etmegin niśâl-i sihâm-ı xûn-âşâm müşâhede
etmeyüb, tedârük-i awvâl iden ba>żı zümre-i ţuğât u müşrikîn gemiler ile Tuna’nıñ öte
cânibine geçüb, eyâdî-i źafer-mübâdî-i >askerden xalâś olmağiçün ol cânibe ţâyife-i
müslimîniñ wulûlini qabîle1-i mümteni>âtdan >add etmişlerdi. Ğayret ü wamiyyet-i cihân-
bânî müteqâżî olub, ol ţaraf 2 daxı źılâl-i râyât-ı sa>âdet-âyât-ı xüsrevâne ile müstes>ad
olmaq içün Budun öñinde daxı biş altı gün içinde gemiler üzre cisr-i >âlî tertîb olındı.3
Tuna yağı gibiydi fi’ l-waqîqa
Mühendisler getürdiler ţarîqa
¡ anâyi>xarc idüb üstâd-ı mâhir
Cisir bağladı muwkem emr-i nâdir
¡ u üzre basţ idüb ferş-i >aźîmi
Düzetdi bir śırâţ-ı müstaqîmi.
Muqaddemâ Rumili >askeri mürûr idüb, >aqablerince şâh-ı ıqlîm-sitân u memâlik-tesxîr,
pâdişâh-ı cihân-penâh u4 Süleymân-naźîr, xıdîv-i Xudâ-dest-gîr5 xullidet xilâfetuhû6
cümle-i erkân-ı kâm-rân ve kâffe-i xuddâm-ı >aźîmü’ ş-şân ile ba>dehû Anaţolı
dilâverleriyle ve aqıncılar ve sâyir ţavâyif-i müteferriqa gürûh gürûh ol cisr-i kûh-
şükûhdan geçüb, Peşte cânibi xıyâm-ı kevâkib-niźâm ile mânend-i sipihr-i ŝüreyyâ-
iwtişâm olındı.7 Ol memleketler Üngürus-ı menwûsıñ mu>aźźamât-ı memâlikinden olub,
Erdel vilâyeti dimekle meşhûrmuş, basîţ ü >arîż eqâlîm olub, ważret-i xilâfet-maqâm u
melâik-sipâh u źafer-penâhıñ fermân-ı vâcibü’ l-iž>ânları ile (121b) düstûr-ı nâm-dâr-ı
fetw-medâr Rumili >askeri ile şimâl cânibine müteveccih olub, pâdişâh-ı sitâre-sipâh
qapuqulları ve Anaţolı şeh-bâzlarıyla Tuna yalısına teveccüh-i >âlî etmek üzre göçilüb,
zemîn ü zemân8 müzâwame-i >askerden mużţaribü’ l-awvâl idi. >Asker-i seyl-mürûr eţrâf
u cevânibe segirdim śalub, aqınlar etdiler. ¡ avlet-i hizebr-âyet-i ceyş ü leşkerden güriz-
gâh u meferr ixtiyâr iden aśwâb-ı saqar śa>b u waśîn olan mevâżı>a ilticâ idüb9, beceneler,
bilâd-ı >aźîme seng-i esvâq u mawallâtını kûçe-bendler etmişlerdi. >Asker-i a>dâ-şiken ve
ğâziyân-ı kâfir-efgen gûşe-ber-gûşe mecma>-ı küffârı tâlân u târ-mâr, ţaraf ţaraf melce-i
eşrâr-ı füccârı vîrân u xâk-sâr eylediler.

1
A: qabîl
2
Hk: ţarafa
3
İbrahim Paşa Tuna üstüne iki şehir (Budun ve Peşte) arasına köprü yapmaya mübaşeret etmişdi. İşin
bitirilmesi için gayret ederek gerekli malzemeyi tamamladı ve yetmiş günde yapılacak işi haftasına
komadan bitiridi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 107b.
4
Hk: - ve
5
Zilhicce ayının on üçünde padişah derya gibi dalgalanan bölükler ile köprüden geçerek Tuna’nın
“şimâlîsinde” , öte yakasında olan Peşte’ye vardı, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 108b.
6
Hilafeti dâim olsun.
7
“ Yehûda ki, iki biñ xâneden ziyâde idi, gemiler ile dârü’l-İslâm’a gönderildi.” , Bostan Çelebi, Gazavât-ı
Sultan Süleyman, v. 93b.
“ Aśwâb-ı ticâretden ve erbâb-ı śınâ>âtdan şol cemâ>at ki, refîq-i tevfîqa muvâfaqat idüb, tarîq-i selâmete
ve câdde-i iţâ>ate girdiler.” Bunların Üngürus memleketi ile alakaları kesilip, “memâlik-i mawrûseye”
nakilleri yapıldı, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 109a-109b.
8
K: zemâne
9
Hk: qılub
209

Tuna yalısına qarîb Bac1 dimekle meşhûr şehr-i >aźîmü’ s-sevâd ki, a>źam-ı bilâd-ı qıral-ı
hezîmet-mu>tâd olub, içinde bir mu>aźźam kilîsâ ki, şeyâţîne ma>bed, ţayife-i xâsirîne
mesned ü merśad olub, derûnı pür-śanem, maqarr-ı erbâb-ı cehennem idi. >Asker-i fîrûz-
fer ol belde-i saqar-hem-seri nehb ü ğâret, ahâlisiniñ xoryadını qırub2, qatl ü ğâret
eylediler.3 Eţfâl ü nisvândan bî-nihâye esîrler ele gelüb, sâyir ţoyımlığa nihâyet ü ğâyet
yoq idi. Aśl güzîde ahâlîsi ol deyre tawaśśun eyleyüb, qal>a şeklinde >âlî binâ idi. Mawśûr
olan kilâb >asker-i fetw-intisâb ile ikindüye degin ceng ü âşûb eylediler. Melâ>îniñ
içerüden tüfengleri olub, xayli müslümânları şehîd etdiler. Ba>de’ l->aśr idi 4, ebvâb-ı
fütûw açılub, ğâzîler ol deyri daxı târ-mâr eyleyüb, bî-wadd ü bî-nihâye5 esîrler
getürdiler, ţoyımlıqlar oldı.
Semen-bûlar alındı lâle-xaddler
Xırâmân-ı tâze-rûlar serv-qaddler
Şeker-leb gül->ižâr u bâde-nûşân
Kemer-bendân-ı sîm ve şapqa-pûşân
Ţolu xûbân idi heb ordu-bâzâr
Ţoyımlıqdan bulunmazdı xarîdâr
Perî-rûlar virürlerdi mezâde
Ucuz erzân idi wadden ziyâde
Ţolu wûr u perî-zâd idi xayme
Ţoyımlıq ile âbâd idi xayme
Gedâlar wûrıñ olmışdı emîri
Qoyun gibi sürerlerdi esîri.
(122a) İbrâhîm Paşa ordu-yı hümâyûndan ayrılub, şimâl ţarafına revâne olmışdı. Enhâr-
ı kibârdan Tise dimekle meşhûr śu ki, keŝretde Ceywun ve Amudur, memâlik-i
küfriyyeden cârî olur6, kenârları bilâd-ı ma>mûre ve qaśabât-ı meşhûre ki, her biri
sevâd-ı a>źam ve belde-i mu>aźamdır, xuśûśen Segedin dimekle ma>rûf bir wiśâr-ı
waśânet-mevśûf ki, śu kenârına keşîde, burûcı evce resîde bârû-yı vâsi>dir. Felek-i tâsi>
gibi vesî> ü enbûh, içerüsi künişt ü kenâyis ile pür-şükûh olub, lâkin ahâlîsi xaşyet-i
leşker-i źafer-rehber7den celâ-yı vaţan idüb, žikr olınan Tise śuyını öte cânibe geçüb,
şehr muqâbelesinde >arabalar ile ârâm eylemişler.8 Paşa kendüler ile olan yeñiçeriler ki,
leyl ü nehâr xidmetlerinde olub, ţoyımlığa varmamışlardı. Mežkûr Segedin şehrini
anlara yağmalatmak içün ılğar eylediler.9 Yeñiçeriden Ögirdi Yawyâlu irişüb, tâlân

1
Macarca: “Bascvar”, Türkçe: “Baç”, Hırvatça: “Bac”, Ferenc Eckhart, Macaristan Tarihi, çev. İbrahim
Kafesoğlu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1949, s. 275.
2
F Hs K Ü: - qırub
3
O diyarda bulunan vali ve halk zamanın sultanının kahrının nehrinde canları, malları, evleri, kadınları
boğulmadan mecburen eman istediler ve savaşın pençesinden yakalarını kurtardılar. Şehri içindeki herşey
ile padişahın askerlerine teslim ettiler. Gözyaşı ile, bir kuru baş ile, arkalarındaki kumaş ile çıkıp gitdiler,
Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 117a-117b.
4
F Hs K Ü: - idi
5
K: - bî-nihâye
6
K: olub
7
K: - rehber
8
“ Cây-ı gîr u dârda pây-ı ŝebât u qarâr üzerine ţuran teng-nây-ı ma>rekede xaśm-ı bî-rawmile buluşdılar.
Tüfek ü wadengile çûb u sengile śavaş u uğraş idüb”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 112a.
9
“ Mâh-ı ži’lwiccenüñ yigirmi birinde axşama yaqın ki, ol bed-fercâm güm-râhlarıñ âftâb-ı devletleriniñ
ğurûbı hengâmıydı” , Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 111b.
210

eylemişler. Yeñiçeri daxı varub, dögindiden anlar daxı ţoyım olub, firâvân esîrler alındı
ki, wisâbı yoğidi.1
Ţoyım oldı gedâ ve bay ve yoxsul
İgen2 vefretde idi bende ve qul
¡ atarlardı semen-sîmâ perîler
Alurdı ğâyet erzân müşterîler
Qamer-ruxsâr u meh-rû ve3 dil-ârâm
Sehî-qadd ü perî-çehre gül-endâm
Esîr olmışdı leşkerden ziyâde
Nücûm4-ı keh-keşân idi semâde
¡ anemlerle künişt5 olmışdı xayme
Güzellerle behişt olmışdı xayme
Gidüb elden qarârı ehl-i hûşıñ
Delü dîvânesiydi şapqa-pûşıñ.
Hic bir târîxde esîriñ böyle6 vefreti müşâhede olınmayub, wattâ orduda dilencilik ider bir
sâyiliñ yanında ţoquz baş perî-şemâyil xûb-rûlar müşâhede olındı. Dilenci ţoyımlığa
şâd-mân olub, zemân-ı faqra virürdi ilenci. Erbâb-ı devletiñ ţoyımlığına7 xod oran u
wadd olmayub, >arabalar ţolu xûb-rûlar, semen-sîmâlar, gül-bûlar, qaţâr qaţâr develer ile
mawâfelerde mâl-â-mâl sîmîn-bedenler, hümâyûn-gîsûlar idi.
Mâh-ı ži’ l-wicceniñ yigirmi dördinci güni Titel nâm wiśâr öñine qonılub, ahâlîsi firâr
(122b) eylemiş. Mezbûr Tise śuyı üzerinde mu>teber qal>adır, anda gelindikde Üngürus
ümerâsından Delviradic dimekle meşhûr bir pelîd-i >anîd olub8, gerüden bir miqdâr
küffâr-ı xâk-sâr cem> idüb, >asker-i źafer-rehberden ţoyımlığa ve azıqa giden ehl-i
İslâm’ dan xayli kimesneler alınduğı şâyi>oldı. Ve Nadrişban-oğlı dimekle meşhûr kâfir
daxı atlu ve piyâde vâfir >askere qâdir la>în imiş, ol daxı bir cânibden >askere żarar
irişdirmişler9. Bosna sancağı10 vâlisi Mîr Xüsrev leşkere dündâr qonılmış idi,
mütenebbih olub, Bosna dilâverleri ile puśu qoyub, ol la>înler şikâr içün >asker ardınca
şitâb ile gelür iken ğâzîler ile rû-be-rû olub, tîğler meydânda bürehne-ser ebdâllar gibi
śemâ>a girüb, râst gelen la>îni dü-nîm, nîzeler, sinânlar ţâvûslar gibi cevelânlar qılub,
irişdikleri küffârı dârü’ l-bevâre gönderirlermiş11. Muwkem neberd ü śavaş olub, başlar,
leşler ile śawrâ pür-küşte olmış. Źuhûra gelen kilâbı nâ-yâb, >ömrleri ma>mûresin vîrân u
yebâb eylemişler. Bir ferd xalâś u necât bulmamış.

1
A: + Naźm
2
A Hk: Β΅Ρė
3
F Hs K Ü: - ve
4
A Hk: + ve
5
Hs: - künişt
6
Ü: + ziyâd
7
K. ţoyımlığa
8
F: ĝΜΉė
9
A F Hk Hs K: irişdirmiş
10
F Hs K Ü: - sancağı
11
A Hk: gönderirmiş
211

Erenler qavm-i küfr ile śavaşmış


Boyından ehl-i ţuğyânıñ śu aşmış1
Qırılmış ehl-i nâr ve xâke düşmiş
Ecel zünbûrı leşker üzre üşmiş
Qılıclar yeryüzin xûn eylemişler
Qızıl qan ile gül-gûn eylemişler.
Qavm-i nârdan kimesne qurtılmayub, ğâzîler cümlesin >alef-i tîğ-i fetw-naśîb2
eylemişler. Mâh-ı ži’ l-wicceniñ yigirmi beşinci güni Varadin muqâbelesine gelinüb,
henüz ważret-i xilâfet-penâh u sa>âdet-dest-gâh >izz3 ü iqbâl ile >azîmetde olub, ol
cevânibde küffâr-ı xâk-sâr ile memlû bir >aźîm becene olub, şekl-i wiśârda
mümteni>ü’ d4-duxûl, câ-yı śa>b-nâk, śarb u >asîr mawall-i helâk imiş. >Asker-i fîrûz-rûz u
warb-efrûzıñ ixtiyârları qalmayub, ol beceneniñ üzerine düşib, küffâr ile gîrûdâra âğâz
eylemişler. Eţrâf u cevânibi cengelistân olub, >aźîm ormanlar, śıq ağaclu balqanlar olub,
eţrâf u cevânibi >arabalar ile muwkem5 wiśâr eyleyüb, içinde tüfeng-endâz u qahr-şân6
mel>ûnlar yer yer ţurub, ehl-i İslâm’ a tüfeng sepüb, muwkem qıtâl-i >aźîm eylemişler.
Ğâzîler (123a) göz açdırmayub, her cânibden mânend-i seyl qoyılub, tîğler, bozţoğanlar,
cihân-sitân tüfengler, sinânlar, nîzeler ile envâ>-ı cengler eyleyüb, içerüden küffâr-ı
eşrâr, berüden ehl-i îmân u ebrâr muwkem gîrûdâr eyleyüb, zemîn ü zemân ţolu
hengâme ü7 ğulğule, kenv ü mekân her cânib pür-âşûb u zemzeme8 ü zelzele imiş.
Evi üstinde kâfir şîre dönmiş
Şeb-i deycûr ve leyl-i tîre dönmiş
Neberd ü ceng imiş wadden ziyâde
Virürlermiş >ömür tuxmını bâde
Tüfeng ü tîr ü9 çigre żarbezenler
Delerlermiş yararlarmış bedenler10
Qılıclar baş açub meydâna girmiş
Xadeng-i sehm śadr-ı câna girmiş
>Adûlar bir uğurdan oq seperler
Dönermiş kirpiye anda siperler
Wiśâr imiş >aceb qat qat >araba
Virirmiş >ömür bâğını xarâba.
>Asker-i şîr-peyker, dilâverân-ı ğażanfer-fer küffâr-ı nuxûset-rehberiñ âlât-ı ceng ü
cidâline11 gögüs virüb, wasbeten li’ llâhi te>âlâ12 uğraşlar eylemişler ki, meydânda

1
A F Hs Ü: ũ ΐ Ųė
2
K: - na¢îb
3
A F Hk Hs K: sa>âdet
4
A Hk: müşkil
5
A F Hk Hs K: - muwkem
6
A F Hk Hs K: sâz
7
K: - ve
8
K: - ve zemzeme
9
A Hk: - ve
10
F Hs K Ü: ŏΉΑΜŦ
11
Hk: cidâle
12
Yüce Allah’ın rızası için.
212

kelleler, başlar ğalţân olub, gîrûdâr u1 ceng zemân-ı >aśra mümtedd olmış. Wattâ >atebe-i
>âlem-penâhda yeñiçeriler ağası şîr-i bîşe2-i heycâ, hizebr-i kûh-sâr-ı veğâ Şücâ>Ağa ki,
emîr-i śaff-der, dilîr-i zûr-âver3, hünerde şecî> ve wamlede waydar idi, ol ma>rekede
küffâr-ı xâk-sâr ile ceng ü warbde düşib, şehîd oldı. Xayli yaya-başları ve yeñiçeriler
çavuşı4 ve śaśoncı-başı ile mübâlağa kimesneler bezm-i rezmde şehâdet câmını nûş
eyleyüb, civâr-ı rawmet-i Waqq’ a vuśûl buldılar.
Şehâdetle açılur bâb-ı cennet
Şehâdetle virilür câna rawmet
Şehîdiñ qabrini Waqq nûr idermiş
Şehîdi mağfiret mesrûr idermiş
Şehîdiñ menzili firdevs-i a>lâ
Şehîde görinürmiş Waqq te>âlâ
Şehîdiñ yoq imiş hergiz wisâbı
Şehîdiñ >afv olınmış her >ažâbı
Şehîde >izzet ü würmet iderler
Şehîde wûrîler xižmet iderler
Şehîdiñ rawmet-i Waqqdır libâsı
Şehîdiñ oldı sündüsden qabâsı.
(123b) Âwirü’ l-emr fevz ü nuśret naśîb-i ğâziyân-ı źafer-waşmet vâqi>olub, >araba wiśârı
bozıldı. Ğâzîler içerüye duxûl idüb, qoyıldılar. Anda daxı5 ceng-i >aźîm olub, küffâr-ı
xâk-sâr evlâd u ezvâcı öñinde muwkem gîrûdâr etdiler. Şîr-i nerleriñ bu cenge xâţırları
ziyâde teng olub, bir vechle qıtâle âheng etdiler ki, yeryüzi kâfir qanıyla lâle-reng, hevâ
buxâr-ı xûn-ı a>dâ ile pür-jeng olub, dîde-i zemân âşûb u qıtâle nigerân olub, herkesiñ
engüşt-i wayreti dehânında sûz u güdâz6-ı cenge vâle ü7 wayrân olub8, ecsâm-ı liyâm ile
ţaraf ţaraf küştelerden püşteler źâhir idi. Cevârî9 ü ğılmândan, esbâb u tecemmülât-ı
erbâb-ı ţuğyândan bir derecede fevz ü ğanâyim el virüb10, küffâr-ı xâk-sâr ümerâsınıñ
âlât11-ı meclisleri zerrîn ü sîmîn12 śurâwîleri ve qupaları, muraśśa>13 qadewleri, gümüşden
memzûcları, sînîleri ve14 tebsileri ile eller, etekler ţolub, esîrler süri ile sürilürdi. Her
denîniñ yanında biş on śâwib-i cemâl 15 kenîzekler, ednâ kimesneniñ cergesinde lâle-
>ižâr, semen-sîmâ, serv-xırâmân, nâzenîn, gül-xadd16 ü gül-bû ğulâmlar görinürdi.17

1
K: - ve
2
Ü: pîşe
3
F Hs K Ü: + ve ejder, - zûr-âver
4
F Hs K Ü: çavuş
5
K: - daxı
6
Hs K Ü: Ŏėō΄ , F’ de noktalama yok.
7
F Hs K ü: - ve
8
A Hk: - olub
9
F Hs: wavârî
10
F Hs K Ü: virdi
11
A Hk: esbâb, F Hs K: - âlât
12
F Hs Ü: simîn
13
A: + xâcları
14
A Hk: - ve
15
F Hs K Ü: - śâwib-i cemâl
16
F Hs K Ü : xaddler
17
A: + Naźm
213

Ţoyımlıqla ğınâ geldi faqîre


Kimesne baqmaz oldı hic esîre
Meger ğâyetde wasnâ ola nâzik
Sehî-qad lâle-ruxsâr ola çapik
Alınurdı ucuz ednâ bahâya
¡ atıldı dil-rübâlar bî-nihâye
Görüb alay ile zîbâ-cemâli
Gülerdi ordu-bâzârıñ cemâli
Temâşâ idi >âlem her ţarafdan
Cihân memlû idi ževq1 u şerefden
>Aceb xüsrân iripdi 2 ehl-i nâre
Bütün dünyâyı ţutmışdı şerâre
Kilîsâ qalmadı kim anda ruhbân
İde cem>iyyet erbâb-ı şeyţân
Qamu köyler ţutışdı âteş oldı
Duxân çıqdı semâya ser-keş oldı
Ğanîmet mâlıyla ţoldı qoyunlar
Sürilürdi sürilerle qoyunlar.
Ol mawallden göçilüb, mâh-ı mübârek ži’ l-wicceniñ yigirmi ţoquzıncı güni Varadin
qal>ası muqâbelesine nüzûl olındı.3 Rumili >askerine köpri meśâliwi içün (124a) ağac
śalınub, üstâdlar ¡ ava śuyına gemiler üzre cisr-i >âlî tertîb idüb, sene ŝülüŝ ve ŝülüŝîn ve
tis>a-mie muwarremü’ l-warâmı4 duxûl idüb, ğurre-i mübârekede köpri tamâm olub,
>asker-i fîrûz-ı ğanâyim5-künûz şeb ü rûz köprüden mürûr idüb, ważret-i pâdişâh-ı
muźaffer, xudâvendigâr-ı fetw-eŝer sa>âdet ü iqbâl ile muwarremiñ üçinci güni berü
yaqaya >ubûr eylediler.6 Enhâr-ı kibârdan köprüler7 kesilüb, >asâkir-i müslimîn8,
cumhûr-ı muvawwidîn ile pâdişâh-ı rû-yi zemîn diyâr-ı enbûh-ı müşrikîne duxûl ile ne9
memâlik-i İslâmiyye xaberleri 10 ordu-yı hümâyûna ve ne >asâkir-i źafer11-meâŝir awvâli
memâlik-i mawrûseye irişmeyüb, bu zemâna gelince diyâr-ı İslâm’ dan xaber münqaţı>

1
A Hk: şevq
2
A Hk: irişdi
3
Tise nehrinin doğu tarafında pek çok şehirler ve kaleler vardı. Dimişkâr nâhiyeti ve Erdel vilâyeti adıyla
şöhret bulmuşdu. Dimişkâr’ın ve o nâhiyette olan memleketlerin yaşlı bir sahibi vardı. Kıral savaşa
niyetlendiğinde bu serdâr diğer mağrûr kumandanlar ile savaşa katılmamıştı. Kardeşine bir mikdar yoldaş
koşub savaşa göndermiş, kendisi beklemede kalmışdı. Mücahid ordusu ile mukabele ve mukatele
edemeyeceğini bilmişdi. Padişah bu serdârın memleketine geldi, fakat kış mevsimi geldiği için fethi
ertelendi. Fethinin ertelenmesinin bir başka sebebi de memâlik-i mahrûsede fitne ve fesadın (Bozoklu)
ortaya çıkması idi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 118b-120b.
4
F K: warâm
5
A Hk: + ve
6
Muharrem ayının başında Sirem adasına geçtiler, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 126a.
“ … öteden beri gelüb gideţururken beriden berîd-i śa>îd vardı irdi. Bozoqludan kemân gibi eğrilik iden
bed-gümânlar hedef-i tîr ve >alef-i şîr olub”, Türkmân’ın ateşinin kılıcla söndürüldüğü haberini verdi.
Serdârlarının savaş meydanında kesilen başlarını getirdi, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 127a.
7
A Hk: köpri
8
A Hk: + ve
9
A Hk: - ne
10
A Hk: xaberlerine
11
K: - źafer
214

olub1, aślâ axbâr-ı memâlike vuqûf u ıţţılâ>yoq idi. Köprüde ulaqlar vârid olub, vilâyet-i
Anaţolı’ da ba>żı xâricîler xurûc u >iśyân2 etdikleri xaberleri gelüb, Anaţolı melikü’ l-
ümerâsına icâzet virilüb, berüce isti>câl yürimek emr olındı.
Mâh-ı muwarremiñ beşinci güni dârü’ l-fütûw ve’ n-naśr mawrûse-i Belğırad muxayyem-i
sürâdiqât-ı źafer-mu>ţâd olub, xâricîler axbârı şüyû> bulmağın ważret-i xilâfet-penâh
qaţ>-ı menâzilde ţayy-ı râh idüb, mübârek muwarremiñ yigirmi ikinci güni dârü’ s-
salţanati’ l->aliyye mawrûse-i Edirne3 źılâl-i râyât-ı sa>âdet-âyâtları ile müstaźill olub,
serây-ı sürûr-intimâya nüzûl-i hümâyûn etdiler. Mâh-ı celîlü’ l-qadr śaferü’ l-muźafferiñ
sekizinci güni 4 devlet ü iqbâl ile mawrûse-i İstanbul-i źafer-şümûli müşerref eylediler.
Sa>âdet ü iqbâl ile muqaddemâ bu sefer-i źafer-eŝere teveccüh-i >âlî olındıqda târîx-i
fetw-i hümâyûn içün âyine-i ţab>da ba>żı śuver-i ma>ânî çehre göstermişdi. Bu silk-i
leâlîde derc olındı.5
Cihân-dâr u cihân-baxş u cihân-gîr u şeh-i kâmil
Süleymân-ı zemâne, xân-ı a>źam, dâver-i >âdil
Edüb >azm-i ğazâ küffâra ol6 dem wasbeten li’ llâh
Dil ü cânıyla bağladı yine muwkem cihâda bil
Diyâr-ı Üngürus’ a şevketiyle çekdi bir >asker
Ki anuñ vaśfında >âciz7 hezârân śad hezârân dil
Tefekkür eyledim bir dem >aceb şâh-ı civân-baxta
Qıral-ı bed-fi>âliñ mülk ü taxtı ola mı wâśıl
Sürûş-ı quds ile ilhâm idüb Waqq’ dan baña nâ-gâh
Didi ţab>ım hemân ol dem aña târîx musaxxar bil.
Ve bu cihâd-ı fâxirde leşker-i İslâm-ı sa>âdet-meâŝire źafer bâbında du>âya târîx oldı.8
(124b) Dâver-i gîtî-penâh ve ważret-i śawib-qırân
Oldı >adliyle cihân mülki bu gün dârü’ l-emân
Qodı râyât-ı źafer-baxşında9 âyât-ı fütûw
İrüb ıźhâr-ı >inâyet aña Wayy-ı müste>ân
Qal>a-i Rodos ile wıśn10-ı Belğırad üstine
Varad’ ı aldı qahrla küffâra virmedi emân
Mülk-i İslâm’ ı ser-â-ser eyleyüb wükmine râm
Bende-i fermânıdır biñ cân ile xalq-ı cihân
Devleti eyyâmî içre etdügi âŝâr ile
Qodı ecdâd-ı >iźâmı üstine xayli nişân11
Kâfire idüb ğazâlar Üngürus’ ıñ mülketin

1
F Hs K Ü: - diyâr-ı İslâm’ dan xaber münqaţı>olub
2
K: >i¢yânlar
3
F Hs K: Edirne’ ye
4
“ … śafer-i muźafferiñ yedisinde sefer-i źafer-rehber tamâm olub”, Kemal Paşa-zâde, X. Defter, v. 132a.
5
A: + Li-müellifihi
6
Ü: bir
7
A F Hk K: >âcizdir
8
F Hs K Ü: - Ve bu cihâd-ı fâxirde leşker-i İslâm-ı sa>âdet-meâŝire źafer bâbında du>âya târîx oldı. A: +
Li-müellifihi
9
A Hs K: baxtında, Ü: baxşda
10
F Hs: - wıśn
11
F Hs K: şân
215

Şâh-bâz-ı himmetine etmek ister âşiyân


Rumili’ ne emr idüb bir >asker-i encüm-şümâr
Aqıdub śavb-ı ğazâya güyiyâ seyl-i revân
Fikr iderken bu ğazâya bir du>â-yı müstecâb
Cânib-i qudsîden oldı baña feyż-i nâ-gehân
Qıl du>âyı cân u dilden kim budır târîx aña
Üngürus’ a wükm ide yâ Rabb Süleymân-ı zemân.
Fetw-i hümâyûn-ı źafer-maqrûna ilhâm-ı İlâh-ı nuśret-nümûn ile târîx-i digerdir:1
Şeh Süleymân-ı zemân ve ważret-i xâqân-ı Rum
Çekdi >asker heybet ile kâfiriñ aldı ödin
Üngürus’ ıñ taxtın aldı kâtib-i taqdîr-i Waqq
Yazdı târîxin anuñ fetw-i qıral ve hem bûdın.2
Bu fetw-i ğarrâ-yı nâdirü’ l-miŝâl ve naśr-ı bî-hem-tâ-yı Vâhibü’ l-âmâle >azze şânuhû ve
behhere bürhânehû3 ehl-i târîxiñ üstâd-ı bî-mânendi, erbâb-ı naźmıñ ţûţî-i şîrîn-maqâl ü
şeker-xandi Mevlânâ Qandîniñdir:4
Şarqa5 ve ğarba beşâret eyle ey peyk-i nesîm
Fetw-i ekber eyledi ol źıll-i Rawmân u Rawîm
Bir cihâd etdi şeh-i kişver-güşâ küffâra kim
Xavfden siccîne qaçdı cünd-i şeyţân-ı racîm
Şâh-ı İslâm’ a irüb Allah’ dan >avn ve6 źafer7
Muśţafa’ nıñ mu>ciziyle oldı bu fetw-i >aźîm
Hâtif-i qudret didi ilhâm ile târîxini 8
Üngürus’ ı aldı heb Sulţân Süleymân bin Selîm.9
Târîx-i diger10:
Fetw etdi diyâr-ı Üngürus’ ı
Şimşîr ile şâh-ı xüsrev-âyîn
Düşdügin işitdiler qıralıñ
Sulţân-ı Xıţâ ve Çin ve11 Maçin
Qandî ki didi o demde târîx
[Virdüñ seri hey qıral-ı bî-dîn.12

1
F Hs K Ü: - Fetw-i hümâyûn-ı źafer-maqrûna ilhâm-ı İlâh-ı nuśret-nümûn ile târîx-i digerdir. A: + Li-
müellifihi
2
Ü: + Bu derece vilâyet-i Bozoq’da xâricîler xurûc idüb, şimşîr-i fetw-te&ŝîr ile maqhûr-ı qahr-ı İlâhî
oldıqları wâdiŝe-i meşhûre beyânındadır. (?)
3
Şânı yüce olsun ve delili parlasın.
4
F Hs K Ü: - Bu fetw-i ğarrâ-yı nâdirü’l-miŝâl ve naśr-ı bî-hem-tâ-yı Vâhibü’ l-âmâle >azze şânuhû ve
behhere bürhânehû4 ehl-i târîxiñ üstâd-ı bî-mânendi, erbâb-ı naźmıñ ţûţî-i şîrîn-maqâl ü şeker-xandi
Mevlânâ Qandîniñdir.
5
F Hs Ü: şarq
6
F Hs K Ü: - ve
7
F Hs K Ü: luţf
8
Ü: + Bunlar yazılmaya … ?
9
F Hs K Ü: - Üngürus’ ı aldı heb Sulţân Süleymân bin Selîm
10
F Hk Hs K Ü: - Târîx-i diger
11
F Hs K Ü: - ve
12
Hs K: - Virüñ seri hey qıral-ı bî-dîn
216

Elsine-i nâsda memâlik-i Üngürus Qızıl Elma dimekle meşhûr olmağın bu târîx daxı
Qandîniñdir:1
Süleymân Şeh cihâd içün çeküb şimşîr-i âteş-bâr
Şerârıyla ţutışdırdı qıral-ı dîv-i xannâsı2
Cüyûş-ı ehl 3-i İslâm’ ı çeküb kim eyledi sür>at
Cünûd-ı ehl-i şirk etdi hemân-dem mâtem ü yası
Qızıl Elma’ yı tîğıyla kim aldı şeh dedim târîx
Qopardı ol Qızıl Elma’ dan eyü esîf elmâsı.4

Dürr-i śadef-i şehriyârî, gevher-i ŝemîn-i xudâvendigârî şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân


Bâyezîd-i kâm-kârıñ >âlem-i ğaybdan derece-i źuhûra gelüb, vilâdet-i şerîfleri beyânıdır
Yine ey kilk-i behcet-gûy5-i şâdî
Sürûr ebvâbına gel vir güşâdı
Şeker-bâr ile şehdile lisânı
Ležîž olsun beyânıñla6 ma>ânî
Wikâyet qıl cihâna tâze qıśśa
Meserret ola ehl-i sem>a wiśśe
Yemm-i cûd ve >aţâyâ-yı İlâhî
Ki reşw-i luţfına yoqdur tenâhî
Dürer-baxş oldı ol deryâ-yı iwsân
Getürdi >âleme bir dürr-i lem>ân
Nedir mihr-i cihân-ârâ-yı devlet
Śafâ-baxş ve śafâ-efzâ-yı devlet7
Âlâ-i bî-nihâye-i Rabbânî ve ni>amâ-i nâ-mütenâhî-i Sübwânî ki, ve-in te>uddû
ni>meta’ llâhi lâ-tuwśûwâ8 muqteżâsınca ważret-i pâdişâh-ı cihân-penâh, cenâb-ı şehriyâr-ı
sa>âdet-dest-gâh xuśûślarında iż>âf u mużâ>af derece-i iwśâdan bîrûn ve wadd-i taqrîrden9
bî-şümâr u efzûndur. >Ale’ l-xuśûś devlet-i behcet-xâtimet-i ebnâ mutażammın-ı
fevâyid-i dünyâ u >uqbâ, müstelzim-i >avâyid10-i lâ11-yuwśâ olduğından ğayrı şecere-i
vücûd-ı insânîniñ ŝemere-i wayât-efzâları, şâx-sâr-ı a>mâr-ı âdemîniñ meyve-i ŝebât-
intimâlarıdır. Zemân-ı >ömr müddet-i qalîl 12, qadr-i vücûd ğâyet želîl, âdemî-zâda
elbette râh-ı >adem sebîl olmışdır.

1
F Hs K: - Elsine-i nâsda memâlik-i Üngürus Qızıl Elma dimekle meşhûr olmağın bu târîx daxı
Qandîniñdir.
2
K: xannâs
3
F Hs K: dîn
4
F Hs K: - Qopardı ol Qızıl Elma’ dan eyü esîf elmâsı.
5
F Hs K: + ve
6
F Hs K: peyâmıñla
7
F Hs K: -Nedir mihr-i cihân-ârâ-yı devlet
Śafâ-baxş u śafâ-efzâ-yı devlet
8
“Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız, sayamazsınız.”, K.K., 16 Nahl, 18.
9
F Hs: taqdîrden
10
F Hs K: fevâyid,
11
F Hs K: mâ-lâ
12
Hk: qalîldir
217

Bahâr eyyâmıdır âdem miŝâli


Ŝebâtı yoq olur tîz intiqâli
Şükûfeyle müzeyyen olub1 eşcâr
Śafâda germ iken bâzâr-ı ezhâr
Şeref tebdîl olur âxer xazâna
Fenâ-i bâğ-ı ömre ol bahâne.
Kişiniñ xânedânı evlâd ile ma>mûr, ocağı sa>âdet-i ebnâ ile rûşen ü pür-nûr olıcaq >ömr-i
ŝânî, neqâve-i eyyâm-ı zindegânîdir. Ol dûdmânıñ şerefi zâyil olmaz. Çemen-i âmâl
dâyimâ ser2-sebz ü sîr-âb, çeşme-i maqśûd u murâd her zemânda pür-âb3dır. Sâl-i
ferxunde-fâl-i mübârek-nevâl sene erba>ve ŝülüŝîn ve tis>a-miede >âlem-i ğaybdan4 bir
ferzend-i mübârek-ţulû>, bir mâh-ı münîr-i sa>âdet-şümû>ki, mihr-i tâb-dâr-ı cihân-bânî,
axter-i burc-ı devlet-medâr-ı śâwib-qırânîdir, vücûda gelüb, cihâna envâ>-ı meserret ü
beşâşet, >âleme eśnâf 5-ı behcet ü heşâşet müstevlî oldı. Enbetehu’ llâhu nebâten
wasenen6. Sâl-i şerîflerine erbâb-ı tevârîxiñ şeyx-i naqqâdı, aśwâb-ı naźm-ı bedî>iñ ser-
âmed üstâdı Mevlânâ Qandîniñdir:
Şeh Süleymân Xân bin Sulţân Selîm-i tâc-baxş
Kim anuñdır devlet ü iqbâl ile taxt-ı sa>îd
>Adl ü dâdıyla geçelden ol xilâfet taxtına
Yâd olınmaz oldı Me&mun ile Hârûnü’r-reşîd
Virdi bir şeh-zâde-i ferxunde-baxt Allah aña
Rûz-ı ömri dâyimâ olsun sa>âdetle mezîd
Qandî-i dâ>î ŝenâyile didi târîxini
Waqq’ a minnet çün vücûda geldi Sulţân Bâyezîd
Târîx-i diger7:
Şeh-i şâhân-ı >âlem Xân Süleymân
Ki hest-İskender ve8 Cemşîd-rif>at
1
F Hs K: olursa
2
F: - ser
3
Hk: + devwa-i iqbâl tâze ü ter, şâx-sâr-ı>ömr dâyimâ pür-ŝemerdir.
Şerefdir âdeme ebnâ waqîqat
Müşerrefdir olarla mülk ü millet
Śafâ bâğınıñ ebnâdır nihâli
Oğuldır fi’ l-meŝel rûwıñ miŝâli
Sürûr (u) behcete zîver durırlar
Dil ü cân mülkine sürûr durırlar
>Ömr-i şeb gibidir ebnâ çerâğı
Gülistân-ı wayâtıñ tâze bâğı
>İmâd-ı mülk olur ebnâ muwaqqaq
Xuśûśen rüşd ile ola muvaffaq
Demiş bir nâźım-ı >aqd-i ma>ânî
Maqâmı ola câ-yı câvidânî
Yimişi âdem oğlınıñ veleddir
Veled olmasa yimişsiz sebetdir.
4
Hs K: ğaybda
5
F Hs K: iqbâl
6
Allah güzel bir şekilde büyütsün.
7
F Hk Hs K: - Târîx-i diger
8
F Hs K: - ve
218

Xudâ-yeş dâd ferzend-i xuceste


Perî-rux, müşterî-fer, mâh-ţal>at
Be-guftem ez-ser-i ta>źîm târîx
Bedîd âmeddir deryâ-yı devlet.]

Bu derece vilâyet-i Bozoq’da xâricîler xurûc idüb, şimşîr-i fetw-te&ŝîr ile maqhûr-ı qahr-ı
İlâhî oldıqları wâdiŝe-i meşhûre beyânındadır1
Yine ey xâme gel şîrîn zebân ol
Wikâyetler yazub nâzik-beyân ol
Belâğat bâğına bülbül-nevâsın
Feśâwat bezmine zîbâ edâsın
Demiñ iwyâ virir >Îsâ-nefesdir
Söziñden nûr-ı qudsî muqtebesdir
Maqâliñden mu>anberdir zemâne
Yine dürrler niŝâr eyle cihâne.
Ważret-i pâdişâh-ı encüm-sipâh u kevâkib-waşem, şehriyâr-ı xilâfet-penâh u sa>âdet-
mawrem, xüsrev-i Qubâd-çâker ü Ferîdûn-şiyem, şâh-ı Cem-câh-ı vâlâ->alem,
xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı kerem2, xâqân-ı İskender-mekân-ı >âlî-himem, qaân-ı bülend-
âşiyân-ı şâkirü’ n-ni>am, xıdîv-i Keykâvus-derbân u Afrâsyâb-xadem, sulţân-ı deşt ü
Mağrib, wâkim-i Mekke ve Yeŝrib, dâver-i gîtî-sitân-ı Mıśır ve Şâm, dâd-ger-i Yunan ve
Qaraman, Baśra ve Kûfe ve Bağdâd-ı dârü’ s-selâm, şehen-şâh-ı bawreyn ü berreyn,
memâlik-penâh-ı Śa>îd ve Nûbe ve Yemen ve Waremeyn, >âlem-medâr-ı Kürdistân ve
Loristân3, (125a) melik-i mülk-i Ermen ve Gürcistân, mâlik-i memâlik-i Tatar ve Eflaq
ve Boğdan ve Budun ve Cezâyir-i Mağrib-zemîn ve Fars4 ve Endülüs, bi’ l-cümle śâwib-
qırân-ı Üngürus ve Rus5 ve Rodos ve Qoron xalleda’ llâhu mülkehû e>azza’ llâhu6
enśârahû7 sa>âdet ü iqbâl ile ğazâya >azm idüb, aqyâl 8-i Üngürus ile maśâffa cezm
etdiklerinde memâlik-i mawmiyye-i pâdişâhîniñ wıfź u wırâseti içün her diyâra bir vâlî ve
wâkim naśb olınub, ol vilâyet ü memleketiñ umûrı anıñ9 re&y-i rezînine tefvîż olınmışdı.
Xuśûśen eknâf-ı memâlik-i >Arab’ dan eţrâf-ı mawmiyye-i Waleb ve wudûd-ı memâlik-i
Yunâniyye ve merz10bûm-ı bilâd-ı Qaramâniyye cenâb-ı şehâmet-meâb-ı şecâ>at-intisâb,
şeh-süvâr-ı >arśa-i kâr-dânî, mîr-i büzürg-vâr-ı meydân-ı kâm-rânî, mihr-i sipihr-i iqbâl
ü baxtiyârî, xûrşîd-i mübârek-nüvîd-i iclâl ü kâm-kârî, şîr-i bîşe11-i ferzânegî, hizebr-i
kûh-sâr-ı merdânegî, muwîţ-i dâyire-i feżâyil, fihrist-i mecmû>a-i xaśâyil, kâr-dân-ı

1
Bu alt bölüm başlığı Üniversite nüshasında aşağıdan yukarıya doğru yazı yönünün tersine gelecek
şekilde yazılmış.
2
K: + mekârim, - kâm-kâr-ı kerem
3
Üniversite nüshasında “ Yine ey xâme gel şîrîn zebân ol / Wikâyetler yazub nâzik-beyân ol” satırları ile
başlayan ve buraya kadar olan kısım der-kenar olarak verilmiş.
4
A Hk Hs K: Fas
5
A Hk: Rum
6
F: - Allah
7
Allah mülkünü dâim, yardımcılarını aziz etsin.
8
F: ΆĜĢ
⅝ė
9
K: - anıñ
10
A Hk: + ve
11
F Hs Ü: pîşe
219

Arisţo-żamîr, wikmet-nümâ-yı Eflâţun-naźîr, dürr-i yektâ-yı deryâ-yı ma>ârif, gevher-i


leţâfet-fezâ-yı yemm1ü’ l-leţâyif, śayibü’ t-tedbîr, śâwibü’ l-fütûwât ve’ t-tesxîr Ramażân-
oğlı Pîrî Beg edâma’ llâhu iclâlehû ve żâ>afe iqbâlehû2 ki, Aţana vilâyetiniñ vâlîsi, dûd-
mân-ı >izzet-âşiyân Ramażâniyye’ niñ wâkim-i râtibü’ l-ma>âlîsidir.
Mübârek-ţal>at ve xûrşîd-xaślet
Hümâyûn-himmet ve Cemşîd-śavlet
>Adâletde ferîdidür cihânıñ
Besâletde vawîdidir zemânıñ
Mu>aźźamdır şeref ile dûd-mânı
Mufaxxamdır neseble âşiyânı
Emîn olur vücûdiyle memâlik
Selîm olur süyûfiyle mesâlik
Fünûn-ârâ feżâyil-baxş žâtı
Kemâlâtiyle câmi>dir śıfâtı
Ferâset mülkiniñ śâwib-livâsı
Şecâ>at >arśasının müntehâsı
>Ulûmıñ menba>ı ţab-ı münîri
Ma>ârif gencidir žihn-i xaţîri
Kerem meydânınıñ ferzânesidir
Saxâ eśdâfınıñ dür-dânesidir
Muwibbe bezmidir câ-yı selâmet
>Adûya rezmidir rûz-ı qıyâmet
Şeh-i gîtî-güşânıñ bendesidir
Xulûś-i cân ile efgendesidir
(125b) Niŝâr eyler yolına cân ile baş
Zihî bende aña tawsîn ü sâbaş.
>Atebe-i >aliyye-i >âlem-ârâ-yı xâqânî xuddâmınıñ a>źam u efxamı, südde-i seniyye-i
sa>âdet-efzâ-yı sulţânî aśdiqâsınıñ3 ekrem ü a>źamı, mühimmât-ı memâlik-i śawîb-qırânî
îfâsında müşârün-ileyh bi’ l-benân, mu>aźźamât-ı umûr-ı >âliye-i gîtî-i sulţânî iqâmetinde
>aynü’ l-a>yân, re&y-i meśâlih-ârâsı mir’ ât-ı śuver-nümâ-yı umûr, tedâbîr-i fâyiqa-i naźm-
iqtiżâsı âyine-i çehre-îmâ-yı cumhûr, wasebde gevher-i pâkîze, axter-i >âlî-miqdâr,
nesebde ber-güzîde-i rûzgâr, büzürg-tebâr, qadr ü iftixârda mefxar-ı mîrân-ı kibâr,
manśıb u iqtidârda âb-ı rû-yi śudûr-ı celîlü’ l-âŝâr, efkâr-ı ŝâqıbesi >uqde-güşâ-yı
müşkilât, ârâ-i śâyibesi wallâl-i mu>żilât, sâye-i >adlinde re>âyâ müreffeh ü fâriğü’l-bâl,
źıll-i wimâyetinde cumhûr-ı berâyâ âsûde ü kâmilü’ l-awvâl, uśûl ü qavâ>id-i mülk
raxnesiniñ iwkâmı xuśûśında awkâm-ı nâfiži binâ-yı fâyiq, tertîb ü tanźîm-i umûr-ı
siyâsetde re&y-i güzîni qavânîn-i şer>a muţâbıq, âbâ-i kirâmları mesânid-i >izzetde
mesned-nişîn, ecdâd-ı mağfiret4-mu>tâdları ârâyik-i rif>atde mekîn ü müttekiîn, evqât-ı
şeref-ğâyâtları awvâl-i re>âyâ u >ibâd intiźâmına maśrûf, sâ>at-i xuceste-âyâtları umûr-ı
müslimîn ü bilâd iltiyâmına ma>ţûf, ţabî>at-ı selâmet-xaśletleri ţarîqa-i śalâw u sedâda
sâlik, fıţrat-ı sa>âdet-menqabetleri memâlik-i diyânet ü istiqâmete mâlik, żamîr-i

1
F Hs K Ü: - leţâfet-fezâ-yı yemm
2
Allah kudretini devâm ettirsin ve saâdetini artırsın.
3
F Hs: aśdiqâtınıñ
4
K: + ecdâd
220

münîrleri tevârîx u wikâyât-ı eslâfa muţţali> ü >ârif 1, xâţır-ı xaţîrleri vücûh-ı xayrât u
iwsâna mâyil ü vâqıf, qâţıbe-i >ulemâ evqâf-ı maqbûlleri cihâtıyla muğtenim, ţâyife-i
fuqarâ reşwa-i in>âmât-ı celîleleri birle şâkirü’ n-ni>amdır. Menâqıb u evśâf-ı
wamîdelerine wadd ü ğâyet, mekârim ü mawâsin-i axlâq-ı güzîdelerine mertebe ü nihâyet
olmayub, žât-ı şerîfleri eśnâf-ı mawâmid ile mücmel ü mufaśśal, ma>mûr u mükemmel,
śıfât-ı münîfleri śunûf 2-ı mekârim ile mufażżal u mübecceldir.
Ważret-i xilâfet-menzilet xalleda’ llâhu źılâle xilâfetihî3 žikr olınan ğazâ-yı Üngürus-ı
fetw-me&nûsda iken sene ŝülüŝ ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie -933- ži’ l-qa>desiniñ on ikinci
güni yevmü’ l-erba>ada memâlik-i Türkmâniyye’ den Bozoq vilâyeti ki 4, menba>-ı eşirrâ-
yı kec-râ ve ma>den-i eşqıyâ-yı mefâsid5-ârâdır.
(126a) [Cibâl ehli cehâlet-pîşe6lerdir
Gürûhiyle żalâl-endîşelerdir
Yaban xalqı ve qır yer âdemidir
Cihânda âdemî-zâdıñ kemidir
¡ adâqatdan diyânetden berîler
Kemâl-i cürm ü >iśyâna cerîler
Meger7 >ilm ehli ola olda nâdir
>Umûmen xalqıdır mekkâr u ğâdir.]
Yevm-i mezbûrda eşirrâ8dan bir gürûh-ı şeqâvet-vülûc >iśyân u ţuğyân idüb, xurûc
etdiler. Ol vilâyete vâlî olan Hersek-zâde Awmed Paşa’ nıñ oğlı Muśţafa Beg’ i ve
vilâyet-i mezbûre kitâbeti emr olınan Muśliwuddîn nâm qâżî ile kâtibi Muwammed nâm
kimesneyi qatl idüb, emvâl ü esbâblarını ğâret ü xasâret eyleyüb, eţrâfda olan re>âyâyı
daxı nehb ü yağma eyleyüb, küllî fesâda mübâşeret ü irtikâb etdiler.9
Cihân pür-fitne ve âşûb oldı
>Adl leşkerleri mağlûb oldı
Źuhûr etdi fesâdât u meźâlim
Emîr ü wâkim oldı xalqa źâlim
Ra>iyyet qaçdı köyler qaldı xâlî
Emânıñ qalmadı qılıca mecâli
Mübâw oldı dem ü ezvâcı xalqıñ
Alındı gitti başdan10 tâcı xalqıñ
Re>âyâ wâli oldı key mükedder
Müslümânlar ziyâde oldı mużţarr
Qamu emvâli yağma eylediler

1
F Hs K Ü: vâqıf
2
Hk: śufûf
3
Allah hilafetinin gölgesini dâim etsin.
4
F Hs K Ü: - ki
5
Ü: ΗĢ ⅝
6
K: bîşe
7
A: Όŏ΅Ώ
8
A Hk: eşrâr
9
“ Bu ţarîkle çekilüb, Sivas vilâyetine ţoğru meymene ve meysere gitmişler.” Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v.
233a.
10
F: ΑŋŪĜ
Ρ
221

Ayâğı ser seri pâ eylediler


Qızılbaş’ a idenler intisâbı
İdüb sünnîlere çoq çoq1 >ažâbı
Qılıcdan gecdi müslimler ser-â-ser
Fesâd ehline mülk oldı musaxxar
Alan alanıñ oldı gitdi üslûb
Niźâma keser geldi oldı mağlûb
Wükûmet eyledi eţrâfa Türkân
Ğanem alayına gürg oldı çoban.
Vilâyet-i Qaraman’ ıñ melikü’ l-ümerâsı merwûm İskender Paşa-oğlı Xurrem Paşa ki,
xâlî-žihn ü mağrûr, civân-ı pür-sürûr u śawib-zûr, quvvet-i bâzû-yı devlete i>timâd2,
vufûr-ı ecnâd-ı cehâlete istinâd eylemiş wamâqat-şi>âr kimesne idi. Xâricîler awvâlini
eţrâf u cevânibde olan ümerâya i>lâm eyleyüb3, lâkin cem>iyyet-i sipâh u leşkere
tawammül etmeyüb, isti>câl ile üzerlerine4 ılğar etdi.
(126b) İşüñde ivme śabr eyle wamûl ol
Naśîwat emrine śâwib-qabûl ol
Xayrdan ğayrıda isti>câl etme
>Adûyı tizcek istiqbâl etme
Umûrıñda ţanış erbâb-ı >aqla
Ne dirlerse anı muwkemce śaqla
Degildir her kişi üstâd ve >ârif
Yaqışmaz qalb-i câhilde ma>ârif
Ulu5 olmaz menâśıb birle câhil
Ulu oldır ki >aqlı ola kâmil
Muvâfıq ola emr-i şer>a râyı
Bile >âlim ola her mâ-cerâyı
Añundır söz kim ol iş görmiş ola
Nice kez ıssı yire6 girmiş ola
¡ aqın nâ-dân ile sen meşveretden
Olur nekbetde câhil her cihetden
Ğurûr ve7 cehl ola bir kimsede cem>
Qaranlıq ola işi olmaya şem>
Ğurûr idüb gözetme düşmeni xûr
Źaferden olmayasın tâ ki mehcûr
Ğurûr ile düşer devletden âdem
Ğurûr ile >adû olur müsellem
Ğurûr ile xarâb olur ocaqlar
Fesâd u şer ile ţolar bucaqlar

1
K: - çoq
2
K: + idüb
3
A: eylemeyüb
4
A Hk: üzerine
5
K: olur
6
K: yirde
7
K: - ve
222

Ğurûr ile çoq olur az işler


Ğurûr olsa >adû işini işler
Ğurûrıñ âxiri re&y-i żarardır
Ğurûrı bil ki nâr-ı pür-şererdir
Peşîmândır uyan erbâb-ı cehle
İşiñ olsa anı ıśmarla ehle
Deminde işiñi tawśîl ider ol
Cihânda nâmıñı tekmîl ider ol
Hüner ehlini śaqla >âqıl iseñ
Feżâyil fennlerinde kâmil iseñ
Göre nâ-dân idi paşa-yı xurrem
Tehevvürle >adûyı etdi xurrem.
Žikr olınan bâğîler kemâl vefretde, >asâkir-i >iśyân u ţuğyân nihâyet keŝretde olmağın
müşârün-ileyh beglerbegi ile muqâbele ü muqâtele qaśdına yüriyüb, medîne-i
Qayśeriyye’ niñ şimâlî cânibinde Qurşunlu1-beli dimekle ma>rûf mevżi>de Xurrem
Paşa’ ya muqâbil oldılar. Mâh-ı mezbûrıñ yigirminci güni çehâr-şenbih ki, xudâygân-ı
gîtî-sitân xalleda’ llâhu mülkehû2 Mohac śawrâsında Üngürus qıralı Lavoş-ı bî-hûş ile
ğazâ-yı >aźîmü’ ş-şân etdikleri (127a) gündür, >âśîler ceng ü warbe iqdâm etdiler. Vaqt-i
żuwâda telâqî-i ferîqayn oldı. İki cânibden şimşîrler der-kâr olub, tîrler peyâm-ı merge
sefîrler idi. Peykânlar cerrâwlar, sinânlar, rimâwlar ten mezra>alarına tuxm-i cân ekmege
fellâwlar olmış(lar)dı. Żarb-ı teberden ve zaxm-ı şeş-perden başlarda miğferler xurd u
meksûr olub, niśâl 3-i sihâm ve yalman-ı tîğ-i xûn-âşâm ve zebân-ı sûzen-fâm-ı nîze-i
serv-endâmdan zırhlar, cevşenler mânend-i kef-gîr idi. >Arśa-i ceng dilâverân-ı ejder-
nengden bawr-i pür-nehenge dönüb, feżâ-yı rezm-gâh ni>âl-i maţâyâ-yı sipâhdan pür-
ğubâr u siyâh olub, śawn-ı gîrûdâr xûn-ı dilîrân-ı xancer-güžârile bâğ-ı lâle-zâr idi.
Qavuşma dönderişme ceng ulaşdı
Zemîne dem dökildi qan bulaşdı
Qıyâmetden o gün idi nümûne
Bedenler ğarq olurdı cûy-i xûne
Bükilmişdi 4 kemânlar nun olurdı
Külehden kelleler bîrûn olurdı
Süyûfıñ sîne dönmişdi dehânı
Rimâwıñ walqa olmışdı miyânı
Olubdı ceng güyâ nâr-ı sûzân
Hevâda per dögerdi mürg-i perrân
Yarardı başı şaqq idüb teberler5
Delinürdi xadeng ile cigerler
Xuyûliñ xâlî qalmışdı sürûcı
Śanqı âhen idi tîğiñ bir ucı.

1
F Hs: Kurşunlar
2
Allah mülkünü dâim etsin.
3
K: ΆĜų₤
4
K: qıyâmetde
5
Hk: tîrler
223

Eŝnâ-i ceng ü warbde vilâyet-i Qaraman beglerinden İçil sancağı begi Bostâncı >Ali Beg1
ile livâ-i Qayśeriyye wâkimi Behrâm Beg şehîd olub, müşârün-ileyh Xurrem Paşa daxı
düşüb, qudret-i Qahhâr-ı žü’ l-minen birle teqaddeset âlâuhû2 >asker-i Qaraman’ a
inhizâm gelüb, zu>amâdan ve3 sipâhdan cemm-i ğafîr helâk u esîr oldılar4.
Fażâwat wâśıl etdi sû-i tedbîr
Firâvân eylediler işde taqśîr
Quśûr-ı re&y ile düşmen alınmaz
Giyâh-ı nerm ile âhen delinmez
Quśûr-ı re&y olur a>dâya nuśret
Bulur düşmen anuñla zûr u quvvet
>Adû vehm eylemez çoqluq çeriden
Olur xavf üzre ser-dâr-ı cerîden
>Uqûl ehline tefvîż eyle cengi
Ki >âqıl qîl ile bağlar nehengi.
(127b) Wâdiŝe-i >uźmâ5 peydâ olub, ţâğîler, >âśîler, aśwâb-ı cerâyim ü ma>âśîler esbâb u
âlâta, yat u yaraqa ve ata mâlik olub, üç biñ beş yüzden ziyâde eşirrâ u eşqıyâ cem>iyyet
idüb, cengden xalâś bulan ümerâ ve >asker Qayśeriyye’ ye geldiklerinde müşârün-ileyh
Pîrî Beg dâmet ma>âlîhi 6, Ţarsus sancağı begi Wüseyin Beg ve Sis melikü’ l-ümerâsı
Muśţafa Beg ile >asâkir-i źafer-meâŝir cem> eyleyüb, def>-i a>dâya hücûm etdiler. Mâ-
cerâyı vuqû>ı üzre âstân-ı muxalledü’ l-iqbâl-i pâdişâh-ı sa>âdet-âmâle >arż idüb,
himmet-i hümâyûn-ı nuśret-maqrûnlarını hem-râh etdiler.
Ţâyife-i melâwide ser-dârları olan Baba nâm müfsid ile uruğ-ı Du’ l-qadirlü’ den Žü’ n-
nûn nâm >âśî-i ser-nigûn ve Soklan-oğlı Mûsâ nâm pelîd-i bî-dîn ile ol mevżi>den
dönüb, Sivas câniblerinde olan Artuqâbâd ve Qazova ţaraflarını nehb ü tâlân etmege
niyyet ü >azîmet eylediler.
Rum beglerbegisi Wüseyin Paşa daxı ol cânibde >asker-i źafer-rehber cem> idüb,
teveccüh etdügini i>lâm idicek livâ-i Mar>aş sancağı begi Mawmûd Beg >umûmen Du’ l-
qâdıriyye >askeri ile gelüb, mülâqî oldıqda ılğar eyleyüb, sene-i mezbûre ži’ l-wiccesiniñ
beşinci güni yevmü’ l-erba>âda Sivas’ a gelüb, mûmâ-ileyh Wüseyin Paşa ile bulışub,
erbâb-ı fesâd câniblerini tecessüs ü tefawwuś içün Malâţıyye sancağı begi Yular-qıśdı-
oğlı İskender Beg’ e biñ nefer yarar sipâhî qoşub, gönderdiklerinde mezbûr daxı
tehevvür eyleyüb, melâwide-i maqhûreniñ çadırlarına qarîb varub, bir vâdîde kemîn
qoyub, kendüsi üzerlerine7 hücûm idicek erbâb-ı fesâd âgâh olub, İskender Beg’ e
muqâbil oldıqlarında İskender Beg firâr şeklin gösterüb, bunları puśu üzerine çekdikde
ittifâq pûśûda olan sipâh kemîni bozub, firâr etmişlermiş, melâwide bunlardan münfekk
olmayub, ol eŝnâda xayli qıtâl vâqi> olub, muwkem ceng ü cidâl eylediler. Ţûfân-ı
neberd âşikâr olub, merdânlar meydâna girüb, tîğler mîğler gibi bârân-ı ecel

1
A F Hk Hs K: - Beg
2
İhsanları mukaddes olsun.
3
F Hs K Ü: - ve
4
Hk: oldı
5
K: >aźîm
6
Şerefi dâim olsun.
7
A Hk: üzerine
224

yağdırdılar1. >Arśa-i ceng xûn-ı pelengân-ı neheng-âheng ile gül-gûn oldı. Bâzâr-ı kâr-
zâr-ı germ olub, nuqûd-ı a>mârı döküb, xâke śaçdılar. Meclis-i rezm idi ki, qanlar seyl
olub, (128a) bahâdırlar elinde qılıçlar sâqîliq idüb, nûş-â-nûş şarâblar içdiler.2
Yine uğraş ve ceng etdi sipehler
Qızıl qan ile boyandı kelleler
Düşüb ţoprağa xâk oldı bedenler
Gül-i sürx ile pür oldı çemenler
>Uyûn ol demde ağlardı döküb nem
Zırhlardan aqardı çeşme-i dem
Zemîniñ çehresi gül-gûn olurdı
Zemânıñ dîdesi pür-xûn olurdı
Dil uzatmışdı cân almağa nîze
Revânlar cân virirdi tîğ-i tîze.
Ol muwârebe-i cân-sûz u qıyâmet-şümûlde leşker-i >adû-yı naws3-rûz ve düşmen-i
maxžûlden ğayrı dört yüzden ziyâde sipâh küşte ü maqtûl vâqi>oldı. Mežkûr Malâţıyye
begi hezâr wîle ü efsûn ile xalâś bulub geldikde Wüseyin Paşa >askeriyle Sivas’ dan
qalqub, melâwide-i mesfûreniñ üzerlerine4 teveccüh eyleyüb, bu eŝnâda Şâm melikü’ l-
ümerâsı Luţfî Paşa ve Diyar-bekir beglerbegisi Xüsrev Paşa daxı firâvân >asker-i deryâ-
cûşân ile ol semte hücûm idüb, >asker-i Şâm >Antâb’ a, dilâverân-ı Diyar-bekir
Malâţıyye’ ye vuśûl bulduğına ulaqlar vârid olub, erbâb-ı şiqâqıñ def>ine ittifâq
olınmağa işâret etdiklerinde müşârün-ileyh Wüseyin Paşa daxı belâdet-i şân ile meşhûr
kimesne idi, tehevvür ü isti>câl eyledi. Her-çend müşârün-ileyh Pîrî Beg naśâyiw-i
wikmet-âmîz ü nuśret-engîz ile naśîwatlar etdiler, müfîd ü nâfi>olmayub, istimâ>etmedi.
Gerekmez emr-i düşmende tehevvür
Ki lâzım gelmeye śoñra tawayyür
İşitmez waqq sözi câhil muqarrer
Küdûretle olur ţab>ı mukedder
Gelür žihnine müşkil işler âsân
Wudûŝ-ı fitneden olmaz hirâsân
¡ anur kendüyi ğâlib şîr ü ejder
>Adû olmaz bir âdemle musaxxar
>Adûya ittifâq olmaq gerekdir
Baş olan bî-nifâq olmaq gerekdir
Yaluñuz âdemiñ fikri nedemdir
Xuśûśen câhiliñ ol xod >ademdir
Ferâset ehli etse cümle el bir
Alur çoq düşmeni bir wüsn-i tedbîr
Qamu câhilde birdir xûy u xaślet
Qamusı nûş iderler câm-ı nekbet
(128b) Xoş-âmed sözlere meftûn olurlar
¡ oñucu >âqıbet mağbûn olurlar.

1
F Hs: ŏΉŎŋỲĜ
Ρ
2
Hk: + Tîğler ser-mest ü şeydâ oldılar.
3
K: Βŧ ╡
4
A Hk: üzerine
225

Mâh-ı mezbûrıñ on ţoquzıncı güni yevmü’ l-erba>â idi, Heviqli dimekle ma>rûf mevżi>de
>asâkir1-i melâwideye muqâbil oldılar. Vaqt-i >aśr idi, >asker-i İslâm ile melâwide-i
liyâm2 bulışub, qarışdılar. Tenûr-i warb germ ü sûzân, âteş-i ceng fürûzân oldı. Meydân-
ı neberd âvâze-i gîrûdâr ve hây u3 hûy-i dilâverân-ı rezm-cûy u qıtâl-xûy ile mâl-â-mâl
idi. Dil-rîş tîğler dervîşler gibi deryûzeye çıqub, şey&u’ llâh iderlerdi. Ya derzîler idi ki,
miqrâż-ı fenâ ile >ömr aţlâslarını, kâlâ-yı girân-bahâ-yı cânı kesüb dügerlerdi. Tîrler
qabża-i dilâverân-ı ejder-nişândan güşâd bulub, hevâdan kebûterân-ı cevv-âşiyân gibi ya
qaţarât-ı bârân-reşwân mânendi cân ravżalarına ve beden revzenlerine wulûl iderlerdi.
Peykânlar, xadengler zırhlar çâk etmege renkler geçerlerdi. Şimşîrler4 dâs5-ı merg-
istînâsa beñzerlerdi, kişt-zâr-ı vücûd-ı âdemî-zâda girüb, wâśıl-ı >ömri ţurmayub
biçerlerdi.
Nesîm-i warb esüb qopdı qıyâmet
Qıyâmetden źuhûr etdi >alâmet
Sihâm-ı merg irişdi her nüfûsa
Hevâ târîki döndi âbnûsa
Qılıclar şu>lesi berq-i dil-fürûz
Şu>â>-ı tîğ idi nâr-ı ciger-sûz
Bedenler nîzelerden rîze rîze
Qaçar nâ-merd olan künc-i gürîze
Ţoqınsa her qafaya żarb-ı şeş-per
İder ţağ olsa xaşxâşa berâber
Niśâl-i sehm ile her vuśle-i rûw
Civâr-ı nefesden olurdı maţrûw
Bedenler tîğ-i zawmetden6 xurûşân
Ecel câmiyle mest ve cür>a-nûşân
Niśâliñ ŝuqbe-i rûw-efgeninden
Vedâ>idüb çıqar cânlar teninden.
Müşârün-ileyh Pîrî Beg cânibinden7 ejderân-ı âdem-ğıdâ, bebrân-ı merg-śadâ,
dilâverân-ı rezm-âşinâ, cân-bâzân-ı rûz-ı veğâ >asker-i ilwâd-mu>tâd, leşker-i şeqâvet-
nihâd u irtidâd-bünyâda qoyılub, vücûdları xânmânını seyle virdiler. Mezbûr Žü’ n-nûn
nâm8 müfsid ki, ol gürûh-ı mekrûhıñ ser-dârları, ol cem>-i şeqâvet-şemliñ pîşvâları,
muqtedâları idi,9 (129a) aśl-ı menşe-i fesâd ve mebde-i ifsâd10 olan ol la>în-i bed-âyîn ve
müfsid-i şeyţanet-qarîn olmışdı. Fi’ l-waqîqa merd-i çâbük ü çâlâk, şecâ>at u şehâmetde
mâr-ı zehr-nâk ve Żawwâk-ı xışm-nâk idi. Başı kesilüb, sancağı ser-nigûn olub, biñden
ziyâde eşirrâ u eşqıyâ >alef-i şimşîr-i fetw-te&ŝîr oldıqda gürûh-ı melâwide münhezim

1
Ü: >asker
2
K: - liyâm
3
Hk: - ve
4
K: şimşîr
5
K: dâmen
6
A Hk K: zaxminden
7
F Hs K Ü: cânibinde
8
F Hs K: - nâm
9
Bunların başbuğları Baba isimli, Süklin lakaplı bir cahil kişi olup, oğlu da Süklin-oğlı Şah Veli diye
anılırdı, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 233a
10
K: >inâd
226

olub, esbâb u eŝqâllerin bırağub, bir śa>b ţağa ilticâ eylediler. >Asâkir1-i manśûre
ţoyımlığa ţama> idüb, perâkende oldılar. Men>le memnû> olmayub, cirm-i xûrşîd serâ-
perde-i ğurûba girüb, ğâyib ü nâ-bedîd oldıqda axşam irişüb, źalâm-ı leyl ile cihân târîk
olduğı demde melâwide furśat bulub, firâr idenleri gerü müctemi> olub, Wüseyin Paşa
üzerine hücûm etdiler. Ţâqat getürmeyüb, śûret-i inhizâm olmağın firâr eyleyüb ve
kendüsine zaxm daxı irişüb, mecrûw oldı. Sivas’ a gelüb, eyyâm-ı wayâtı hengâm-ı
memâta tebdîl idüb, irâdet-i Rabbânî muqteżâsınca vefât eyledi. Rawmetu’ llâhi >aleyhi
rawmeten vâsi>aten2.
Bu eŝnâda melâwide-i mesfûre kemâl-i ğurûr ile mağrûrlar iken muwârebe-i mezbûreniñ
üçinci güni rûz-ı cum>ada mûmâ-ileyh Diyar-bekir beglerbegisi Xüsrev Paşa ki,
mübâriz-i ser-âmed, mücâhid-i ser-wadd olub, merd-i hüner-mend, mîr-i >adîmü’ n-naźîr
ü sa>âdet-mend kimesne idi, şâhîn-i hümâ-śayd gibi irişüb, bile olan >asâkir-i Kürdistân-ı
>adû3-sitân ile ţâyife-i xâsirîni xaželehümu’ llâhu te>âlâ4 ţu>me-i şimşîr-i źafer-te&ŝîr
etdiler. Vücûd-ı merdûdları śafwa-i cihândan nâ-bûd u mefqûd oldı.
Hümâyûn himmeti şâh-ı güzîniñ
Fesâdın def>qıldı mülwidîniñ
Niźâm-ı awvâli olmışdı mükedder
Du>â ve himmetiyle oldı münevver
Żamîri maźhar-ı luţf-i Xudâdır
Mübârek meşrebi >ayn-ı śafâdır
Musaxxar râyetine5 mülk-i dünyâ
Vücûdın dâyim ide Waqq te>âlâ
Ser-â-ser wükm ide rû-yi zemîne
Muxalled ola źilli müslimîne
Penâhıdır cihân ehliniñ ol şâh
Günin günden ziyâde ide Allah
Nişânî’ niñ qabûl ola du>âsı
Cenâb-ı Waqq’ dan ümmîž ü recâsı.
(129b) Melâwide-i mesfûreniñ >iśyân u ţuğyânları sâyir eşirrâ u eşqıyâya sirâyet
eyleyüb, bu eŝnâda Aţana sancağında Berendi nâwiyesinde Ţoquz-oğlan dimekle ma>rûf
bir6 pelîd-i şeqâvet-mevśûf daxı xurûc eyledi. Ţarsus sancağında Ulaş7 nâwiyesinde
Begce8 Beg dimekle meşhûr bir şirrîr-i >aqûr daxı fesâd u ţuğyân sancaqlarını qaldurıb,
>âśî oldı. Her biri biş altı yüz miqdârı ehl-i fesâd ile ittiwâd etdiler. Emvâl-i re>âyâyı
ğâret eyleyüb, bilâd u qurâya âteş-i sûzân bırağub, ol diyârları nehb ü xasâret eylediler.
Yine âşûb ve fitne oldı źâhir
Re>âyâda perîşân oldı xâţır
Müslümânlar ţağıldılar cibâle
1
A Hk: >asker
2
Allah’ın geniş rahmeti (Acıma, esirgeme, koruma) onun üzerine olsun.
3
A F Hk Hs K: mülwid
4
Yüce Allah onları hor ve zelil etsin.
5
Hk: âyetine
6
F Ü: ŏť
7
F Ü: ΫΛė
8
F Ü: ΗĴ΅Ρ
227

Şürûr ehli mübâşirler qıtâle


Mübâw oldı dem ü emvâli xalqıñ
Mükedder oldı cümle wâli xalqıñ.
Bu axbâr-ı fitne-âŝâr müşârün-ileyh Pîrî Beg dâmet ma>âlîhi 1niñ mesmû>ı olıcaq
qarârları qalmayub, yanlarında bulınan dilâverân-ı nâm-dâr ile ol semte müteveccih
olub, def>-i a>dâya >azîmet etdiler. Sancaqlarında wıfź-ı memâlik içün ta>yîn etdikleri
âdemleri >âśîleriñ >iśyânları olduğı gibi dilâverler, erbâb-ı hünerler, şîr-i merdler, aśwâb-ı
neberdler müctemi>olub, Qarañu-qapu2 nâm mawallde mezbûr Ţoquz-oğlan’ ıñ üzerine
varub, uğraş etdiler. Ceng-i >aźîm olub, nâyire3-i warb fürûzân, âteş-i rezm germ ü sûzân
oldı. Meydân-ı kâr-zârda tîrler uçar quşlar gibi irişüb, bedenlerde yerler etdiler. Tîğler,
şimşîrler künc-i niyâmda esîrler iken âzâd olub, erbâb-ı irtidâdıñ riqâbını kesmege kâm-
yâb, a>nâk-ı śâwib-şiqâqı şaqq etmege ber-murâd u sîr-âb oldılar. Ol ţâğî-i nâşîniñ eŝnâ-i
cengde başı kesilüb, sancağı ser-nigûn olub4, mâh-ı mübârek ži’ l-wicceniñ yigirmi
yedinci güni medîne-i Qayśeriyye’ ye gelüb, istiqbâl etdiler. Âstân-ı sa>âdet-âşiyâna irsâl
olındı.
Sene ŝülüŝ ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie muwarreminiñ dördinci güni Adana’ ya nüzûl
etdiklerinde Ţarsus’ da xurûc iden Begce nâm mülwid qarârı firâra tebdîl eyleyüb, bir
ţağa ilticâ idüb, anda pinhân olmağın âdemler gönderüb, ele getürdilüb, der-gâh-ı >âlem-
penâh-ı pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâha gönderdiler. (130a) ¡ alb u siyâset olındı.
Sene-i mezbûre cemâžiye’ l-evveliniñ yigirmi üçinci güni Adana’ ya tâbi> Qara->Îsâlu
qâżîliğinde Muśţafa Xalîfe-oğlı Veli Xalîfe nâm müfsid Qızılbaş olub, xurûc eyledi.
Yevm-i mezbûrda Qara->Îsâlu bâzârını ğâret eyleyüb, yigirmi beşinci güni Qośonlu5’ yı
xasâret idüb, biş yüzden ziyâde âdem cem>eyledi. Üc sancaq qaldurıb, Ţarsus üzerine
>azîmet eyledi. Ţarsus sancağı begi Qara Wasan Beg biñden ziyâde âdem ile Ţarsus
köprüsinde bulışub, muqâtele eyledi. Münhezim olub, şehre girüb, qapularını yapub,
muwârebe etdiler. Müşârün-ileyh Pîrî Beg şîr-i >arîn gibi irişüb, varduğı gibi ţâğîler şehri
terk idüb, bir ţağa >azîmet etdiler. Üzerlerine düşüb, anlar daxı qarşu gelüb, muwârebe-i
>uźmâ vâqi>oldı6. Wavâdiŝ ü âşûb źuhûra gelüb, cânibeynden qıtâl-i şedîd yüz gösterdi.
Ejder-xurûşlar, cevşen-pûşlar, zehre-nûşlar ţarîfî xuyûllere süvâr olub, nîze-i âb-dâr ve
warbe-i cân-şikâr ile kâr-zâr eylediler. Ţâğîler pây-dâr olmayub, nâ-çâr gürîz ü firâr
ixtiyâr etdiler. Dilâverler xalâś yollarını bend ü sedd eylemişlerdi, gürûh-ı mekrûhı
>alef-i şimşîr-i źafer-te&ŝîr qıldılar. Ol muqâtelede beş yüzden ziyâde müfsidiñ rüûs-ı
mefâsid-endîşleri ve kelle-i bî-sa>âdet ü dil-rîşleri ârâyiş-i rimâw-ı fetw-iftitâw vâqi>oldı.
Sewâb-ı ceng rûşenâ-yı âftâba teng virüb, buxâr7-ı pûşdan8 rû-yi cihân şekl-i âbnûsda
idi.
Żiyâ-yı mihr olub ğâyetde bârîk
Źalâm-ı leyl idi ol rûz-ı târîk
1
Şerefi dâim olsun.
2
A Hk: ΜŮ⅝Μ΄ Ζŏ⅝, F Hs Ü: ΜΣ⅝
Μ΄ŏ⅝, K: ΜŮ
⅝Μ΄ŏ⅝
3
F Ü: ΖŏΡĜ
ħ
4
F Hs K Ü: - olub
5
F: ŏΊ∆
ΜŲΜŲ
6
K: - Üzerlerine düşüb, anlar daxı qarşu gelüb, muwârebe-i >uźmâ vâqi>oldı.
7
Ü: + ?
8
A Hk: buwâr u pusdan
228

>Arûs-ı fetiw1 başlamışdı bezme


Qılıclar şu>lesi berq idi rezme
>Adû qanıyla śawrâlar pür oldı
Leşiyle deşt ve yazılar kör oldı
Qırıldı ceyş-i düşmen oldı meksûr
Münâfıqlar dem-â-dem ola maqhûr
Muźaffer ola cünd-i şâh-ı >âlem
Bi-waqqın âdem ve evlâd-ı âdem.
Ważret-i xilâfet-menzilet-i sa>âdet-menqabet xalleda’ llâhu źılâle xilâfetihî2 ceyş-i deryâ-
nişân ile Üngürus ğazâsında3 bir miqdâr mekŝ üzre olub, ol vilâyetler şimşîr-i fetw-te&ŝîr
ile meftûw olub, sa>âdet (130b) ü iqbâl ile dârü’ l-xilâfeti’ l->aliyye mawrûse-i
Qosţanţiniyye’ ye şeref-nüzûl idince mâ-beynde xayli zemân mürûr idüb,
Cihânıñ cânıdır şâh-ı źafer-baxt
Müdâm olsun anuñla zindedir taxt
Muqîm oldıqça taxtında cihânıñ
Wużûr ve râwatı artar zemânıñ
>Adûlar xavf ile pür-bîm olurlar
Bütünlükden geçerler nîm olurlar
Velî taxt olsa xâlî şîr-i nerden
Źuhûr eyler fiten her bed-güherden
Re>âyânıñ olur wâli mükedder
>Asîr olur cevâbı rûz-ı mawşer.
Bu ma>nânıñ mıśdâqı üzre Anaţolı câniblerinde >ale’ t-tevâlî fitneler źuhûr idüb, tekrâr
Bozoq ve Rum vilâyetlerinde xâricîler xurûc etdi. Sâbıqâ maqtûl olan Žü’ n-nûn oğlı bî-
nihâye müfsidlere baş olub, evbâş-ı żalâlet-ma>âş cem>eyledi. Memâlik-i İslâmiyye’ de
olan sünnîlere te>âruż eyleyüb, emvâl-i ra>iyyeti tâlân u târâc etdiler. Her cânibde qanlar
dökilüb, ezvâc u evlâd-ı berâyâyı yağma qılub, her ţaraf âşûb-ı qıyâmet-üslûb oldı.
Xân-qâh-ı velâyet-penâh irşâd-dest-gâh merwûm Wacı Bektâş quddise sirruhû4 ki,
ekâbir-i evliyâ-yı Rum, >uźemâ-yı şüyûw-ı menqabet-rüsûmdan olub, mezâr-ı
müteberrike-i quds-âŝârları maţâf-ı ricâl ve mevqif-i abdalân-ı pür-wâl durırlar. Evlâd-ı
hidâyet-reşâdları zübde-i eslâf olub, dûdmân-ı sa>âdet-âşiyânları merci>-i fuqarâ u
dervîşân ve penâh-gâh-ı mücerredân-ı dil-rîşândır5. Baqıyye-i evlâddân6 zâviye-nişîn
olan Qalender nâm şirrîr-i şeqâvet-perver, bed-axter, müfsid-i żalâlet-pîşe7-i xasâret-
güster ki, dimâğ-ı fesâd-engîzi menba>-ı şûr u şerr, žihn-i şürûr-âmîzi ma>den-i żalâl-i
fesâd-rehber8 idi. Evbâşân-ı dervîş-veşân, qallâşân-ı tezvîr-nişân u fesâd-şân9 ile sevdâ-
1
F Hs K Ü: tîğ
2
Allah hilafetinin gölgesini dâim etsin.
3
F Ü: ΖŋΕŦėŏỲ
4
Sırrı kutsansın.
5
A F Hs K Ü: dil-rîşân
6
Kalender, Hacı Bektaş Veli’ nin Qadıncık Ana’dan olan oğlu Habib Efendi evladındandır. “ Bu vechle ki,
Qalender ibn İskender bin Balım Sulţân bin Resul Çelebi bin Habib Efendidir”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v.
235a
7
K: bîşe
8
Hk: âmîz
9
A F Hk Hs K: - fesâd-şân
229

yı salţanat u kâm-rânî, hevâ-yı xilâfet ü kişver-sitânîye düşüb, xurûc etdiler. Zâviye-i


hâviye1lerinde olan dervîşler sancaqlarını qaldurıb, kûslar, nefîrler çaldırub, żamîr-i
ma>śiyet-pežîrleri fesâda mâyil, xâţır-ı fitne-te&ŝîrleri żalâle qâyil idi. Keŝret-i a>vân u
enśâr-ı żalâlet-âŝâr ile mesned-nişîn mülwid olan mezbûr Qalender-i >iśyân-âyîn ţuğyân
>alemlerin (131a) qaldurıb, eţrâf u cevânibde olan bilâd-ı müslimîn ve żıyâ>-ı mü&minîni
ğâret ü xasâret eyledi. Fürûc-ı muwarreme qatlarında welâl, dimâ-i nâ-meşrû>a
mežheblerinde mübâw oldı. Âyîn-i şer>-i nebevî mu>aţţal, qavânîn-i sünen-i Muśţafavî
śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem2 mühmel ü muxtell 3 qaldı. Eknâf-ı memleketden emn ü
emân u inśâf yerine cevr ü4 i>tisâf źuhûr eyledi. Ţarâyiq ü5 sübül mesdûd ve menâwic ü
ma>âbir ma>qûd olub, leyl ü nehâr herc ü merc âşikâr oldı.
Bu wâdiŝeniñ wudûŝı ważret-i xilâfet6-menzilet xalleda’ llâhu źılâle ma>deletihî7 memâlik-
i Üngürusiyye’ den sa>âdet ü iqbâl ile >avdet-i hümâyûn buyurub, sene ŝülüŝ ve ŝülüŝîn
ve tis>a-mie muwarremü’ l-warâmınıñ ikinci güni qal>a-i Varadin öñine gelindikde
ma>lûm olub, Anaţolı melikü’ l-ümerâsına emr-i >âlî şeref-nefâž buldı ki: “ İsti>câl ile
yüriyüb, Anaţolı’ ya irişe.”
Râyât-ı hümâyûn daxı >ale’ t-tevâlî yüriyüb, sa>âdet ü iclâl ile sene-i mezbûre rebî>ü’ l-
evveliniñ beşinci güni dârü’ s-salţanati’ l->aliyye mawmiyye-i Qosţanţiniyye’ ye nüzûl-i
hümâyûn etdiler. Awvâl-i melâwide pâye-i serîr-i a>lâlarına >arż olınub, wavâdiŝ ü8
inqılâb-ı memâlike >ilm-i >âlem-ârâları şâmil olıcaq wimâyât-ı re>âyâ ki, vedâyi>-i
Xallâq-ı berâyâdır, žimmet-i >ulyâ-menziletlerine emr-i lâzım olduğına binâen fermân-ı
lâzımü’ l-ittibâ>u vâcibü’ l-iž>ân ile nevâyir-i fitne ü fesâdıñ inţıfâsı içün vezîr-i a>źam u
efxam ve sipeh-sâlâr-ı aqdem İbrâhîm Paşa’ ya emr olındı ki: “ Bir miqdâr >asâkir-i źafer-
meâŝir ile deryâdan >ubûr ide.” Lâ-cerem sene-i mezbûre recebü’ l-müreccebiniñ yigirmi
sekizinci güni paşa-yı şîr->azm ü hizebr-rezm ü Arisţo-şemâyil ü Loqman-xaśâyil
tüfengciyân-ı düşmen-sitân ve zûr-âverân-ı Rüstem-nişân ile der-gâh-ı mu>allâya varub,
taqbîl-i pâye-i taxt-ı sa>âdet-baxt9 ile müşerref olub, fermân-ı xüsrevânî birle râyet-i
źafer-dirâyet iwsân buyurıldı. >Âdet-i muqarrere-i gîtî-sitânî üzre cümle-i erkân-ı kâm-
rân-ı bâr-gâh-ı Süleymânî wâżır olub, iskeleye iletdiler. Qadırğaya süvâr olub, deryâdan
Anaţolı’ ya >ubûr etdiler10. ¡ awrâ-yı Üsküdar xıyâm-ı sipâh-ı muźaffer birle nümûne-i
>arśa-gâh-ı mawşer idi.
Fermân-ı xudâvendigâr-ı kâm-kâr ile >alâ-vechi’ l-istimrâr yüriyüb, memâlik-i (131b)
Yunâniyye’ den Aqsaray qurbına varıldıqda melâwide-i żâlle ser-wadde qarîb olub, nâ-
gâh Qızılbaş-ı evbâş câniblerine firâr ideler, deyü iwtiyâţ olınub, Anaţolı melikü’ l-
ümerâsı Behrâm Paşa ve Qaraman beglerbegisi Mawmûd Paşa, cümle ümerâ ve sipâh-ı
encüm-şümâr ile üzerlerine irsâl olınub, vardıqlarında telâqî-i ferîqayn olub, Cencefe
nâm mawallde sene-i mezbûre ramażânınıñ sekizinci güninde muwârebe ü qıtâl vâqi>

1
K: - hâviye
2
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
3
Hk: mu>aţţal
4
A Hk: - ve
5
A F Hk Hs K: - ve
6
K: - xilâfet
7
Allah adaletinin gölgesini dâim etsin.
8
F Hs K Ü: - ve
9
F Hs K Ü: - sa>âdet-baxt
10
A Hk: etdi
230

oldı. Süyûf-ı âb-dâr-ı kîne-güžâr eyâdî-i merdân-ı nâm-dârda der-kâr, sinân u nîzeler
bâzergânlar gibi vuśle-i metâ>-ı câna xarîdâr, tüfeng dâneleri mürğân-ı śayd-âheng gibi
hevâda perrân, tîrler sefîr-i merg olub, sihâmıñ niśâl ü xadengleri 1 cân-sitân oldı.
¡ afflar, qoşunlar birbirine duxûl idüb, alaylar gürûh gürûh düşmene vuśûl buldılar.
Meydân-ı neberd pür-ğubâr u gerd oldı. Âteş-sûzân-ı ceng germ olub, xânmân-ı câna
odlar düşdi 2. Başlar meydânda ţoplar gibi yuvalanub, tenler, bedenler xâke pây-mâl idi 3.
Neberd ü gîrûdâr oldı ziyâde
Erenler mülk-i cânı4 virdi bâde
Işıqlar girdiler yer yer semâ>a5
Elinde her biriniñ bir şicâ>a
Kesüb döker riqâbı seyf-i qâţı>
İder her rûwdan cerr-i menâfi>
Fenâ-yı maxż idüb rûw-ı revânı
Teberler qaţ>iderler şâx-ı cânı
Fürûzân oldı şem>-i merg her dem
Żiyâ ve rûz rûşen oldılar kim
Zemân ağlardı gözlerden döküb nem
Zemîn bir ferş-i xûnîn idi ol dem
Dühül âvâzı ţutmışdı cihânı
Nefîriñ çıqdı eflâke fiğânı
Ţolu pür-küşte idi her ţaraflar
Nuqûd-ı câna gelmişdi telefler
Qara ţoprağa düşmişdi bedenler
Qızıl qan idi cümle pîrehenler.
Ol âşûb-ı qıyâmet-üslûbda müşârün-ileyh Qaraman beglerbegisi Mawmûd Paşa,
>Alâiyye sancağı begi Sinân Beg, Amasya sancağı begi 6 Qoçi Beg ve Birecik sancağı
begi Muśţafa Beg, Anaţolı timarları defterdârı Nuw, Qaraman timarları ketxudâsı Şeyx
Muwammed’ iñ ţûmâr-ı ecelleri (132a) ţayy qılınub, ma>reke-gâh-ı cân-tebâhda düşüb,
şehîd oldılar. Enâra’ llâhu berâhînehüm ve rawmet’ ullâhi >aleyhim7. Qudret-i İlâhî ve
meşiyyet-i Rabbânî bu yüzden źuhûr etdi ki, sipâh-ı İslâm münhezim olub, erbâb-ı
tuğyân ve aśwâb-ı xižlân furśat u nuśret buldılar. Işıqlar alayı manśûr olub, cünd-i İslâm
meksûr düşdi. Xâricîler xazâyin ü esbâba mâlik olub, at ve8 ţon idindiler9. Rûz-be-rûz
quvvet ü iştihâr bulub, kemâl-i tuğyânda oldılar. Du’ l-qâdirlü’ nüñ müfsidîn ü eşirrâsı
anlara tâbi> olub, yanlarına cemm-i ğafîr cem> olub10, leşker-i firâvân ve cumhûr-ı
>aźîmü’ ş-şân olmağla istiqlâlî sancaqlar qaldurıb, ışıqlar başqa sulţânlar oldılar.

1
Hk: xadeng
2
Hk: düşirdiler
3
Hk: oldı
4
F Hs: cân
5
Hk: ΗẂĜΐŲ
6
Hk: - Sinân Beg, Amasya sancağı begi
7
Allah delillerini nurlandırsın ve Allah’ın rahmeti onların üzerine olsun.
8
Hk: - ve
9
Hk: ţûfân idenler
10
K: - yanlarına cemm-i ğafîr cem>olub
231

Wadiŝe-i >aźîmeniñ vuqû>ı İbrâhîm Paşa’ ya ma>lûm olub, axbâra vâqıf oldıqları gibi
kendüler ile olan cünd-i düşmen-sitân, dilâverân-ı rezm-âşiyân ile1 >ale’ l-ittiśâl yüriyüb,
xâricîleri ta>qîb etdiler. Rûz u leyâlîde ılğarlar2 eyleyüb, vilâyet-i Elbistân’ a vuśûl
buldılar. Mağlûb olan ümerâ ve leşkeri yasaqlar eyleyüb, orduya getürtmediler.
Qaraman melikü’ l-ümerâlığını3 merwûm Qoca İbrâhîm Paşa-oğlı >Îsâ Beg’ e iwsân idüb4,
bâqî mawlûl olan sancaqları bende-gân-ı şâh-ı cihân-penâhdan ba>żılarına ta>yîn etdiler.
Kendüler ile be-cehd der-gâh-ı mu>allâdan qoşılan üç biñ miqdârı tüfeng-endâz
yeñiçeriler ile fıraq-ı xuddâm-ı âstân-ı sa>adet-âşiyândan Ğulâmân-ı xâśś-ı [źafer-
ixtiśâś]dan nihâyet beş biñ miqdârı5 >asker idi, >inâyet-i İlâhî’ den istimdâd eyleyüb,
ważret-i pâdişâh-ı hümâ-câhıñ xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû6 himmet-i hümâyûnlarını
hem-râh u qarîn idinüb, düşmen-i maxžûliñ üzerine hücûm etdiler.
>Adû-yı fitne-cûy üzerinde bî-nihâye >asker-i şûm-ı żalâlet-rüsûm cem> olmışdı.
Taqrîben otuz biñ miqdârı mülwidiñ ictimâ>ı istimâ> olınurdı. Anlar ile muqâvemet bi-
wasebi’ ź-źâhir wadd-i imkândan ba>îd ü dûr idi. Lâ-cerem paşa-yı Âśaf-re&y ü śaff-
ârâyıñ7 ţab>-ı reşîd ve fikr-i sedîdi ümmehât-ı umûrda ârâ-i cumhûr ile müşâvereye
mu>tâd idi. Erbâb-ı temyîz ü >uqûl, aśwâb-ı ferâset-i ma>ârif-şümûl ile meşveret idüb,
tedbîr olındı ki, (132b) gürûh-ı mekrûha ilticâ u ittibâ>iden erbâb-ı fesâdıñ ekŝeri Žü’ l-
qâdirlü ţâyifesi olub, muqaddemâ ol memleketler Türkman elinden fetw olındıqda
ţâyife-i mezbûreniñ timarları ve dirlikleri 8 alınub, xavâśś-ı hümâyûn içün żabţ
olınmışdı9. Evbâş-ı memleket esbâb-ı ma>âşdan mawrûm olmağın bi’ ż-żarûrî fesâda
iqdâm u mübâşeret eylemişlerdir. Anları ol ţâyifeden wüsn-i tedbîr ile tefrîq mûcib-i fetw
u źaferdir >ale’ t-tawqîq, dinildi. Binâen->alâ-hâžâ meşâhîr-i Žü’ l-qâdirlü’ den Beşanlu ve
Qaracalu boy beglerini ve sâyir be-nâm u a>yânlarından birqacını10 >izz-i wużûrına
getürüb, fünûn-ı in>âmât ile iwsânlar eyledi. Mevâ>îd-i mevfûre ile >ahdler ve istimâletler
qıldı. “ İnşâ-Allâhü’ l->azîz fetw müyesser oldıqda fermân-ı pâdişâh-ı cihân-muţâ> ile
cümle Žü’ l-qâdirlü’ ye qadîmî ıqţâ>u timarları, cümle dirlikleri muqarrer olsun. Nevâyir-
i fitneniñ inţıfâsına sa>y-i mevfûr idiñ” deyü boy beglerini gönderüb, anlar bu iltifât ile
xoş-wâl olub, her birisi boylarına müte>alliq olan eşirrâ-yı fitne-cûy u ma>śiyet-xûyıñ
ârâm u teskînlerine kefîl oldılar. Fermân-ı düstûr-ı vaqûr ile ol 11 cem>-i şeqâvet-şemle
varub, gürûh-ı mekrûhı perîşân, Du’ l-qâdirlü’ yi 12 >iśyân13 u ţuğyâna peşîmân eylediler.
İki üc gün içinde cumhûr-ı želîl-i şeqâvet-sebîlden üc dört biñ miqdârı aqall-i qalîl
kimesne qalduğı ma>lûm olıcaq xuddâm-ı âstân-ı nuśret-âşiyândan Çâşnigîrler
zümresinden Bilâl Muwammed’ e ve Dîvâne Pervâne’ ye dilâverân-ı şîr-nişân u ejder-
hem-tâdan biş yüz miqdârı ğażanfer-fer, Dârâ-peyker, Afrâsyâb-çâker civânlar qoşub,

1
Hk: - ile
2
Hk: ılğar
3
Hk: ümerâlığı
4
Hk: virildi, - iwsân idüb
5
A F Hk Hs: miqdâr
6
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
7
A Hk: ârânıñ
8
F: - ve dirlikleri
9
K: - olınmışdı
10
K: qâżî
11
A Hk: o
12
F: ┌ΜΉŎŊĜ
⅞ΉėΛŊ
13
F: >iśyânı
232

irsâl eylediler. Ramażân-ı mübârekiñ yigirmi ikinci güni ki, rûz-ı cum>a idi, dilîrler, şîr-
naźîrler Başsarız dimekle ma>rûf yaylaqda gürûh-ı müfsidîne irişüb, anlar daxı dönüb,
muqâbil oldılar. Âşûb u ğavğa gerü bâhir ü hüveydâ oldı. Cânibeynden tîğler1, şimşîrler
ğılâfdan bîrûn olub, rimâwlar, nîzeler xižmete beller büküb, tîrler, kemânlar bed-
gümânlar qaśdına revânlar oldı. Dilâverler murâd bu idi, deyü hengâme büyüdi. Cihâna
âşûb u velvele düşüb, zemâna zelzele ü ğulğule >ârıż (133a) oldı. Ebdân-ı âdemîde
xûnlar cûylar oldı. Başlar meydânda gûy u sifâl, gövdeler qanlar içinden xâke pây-mâl
idi. Qoşmalar, dönderişmeler olub, uğraş-ı >aźîm ve śavaş-ı delim oldı. Âwirü’ l-emr
nesîm-i nuśret-i İlâhî ve bâd-ı źafer-i nâ-mütenâhî mehebb-i >inâyât-ı Rawmânîden esüb,
cünd-i şâhî ol qavm-i tebâhîye ğâlib ü manśûr olub, Qalender-i nuxûset-axteriñ ve Du’ l-
qâdirlü oğullarından Dîvâne Dündâr’ ıñ başları kesilüb, gürûh-ı melâwide >alef-i şimşîr-i
żafer-te&ŝîr vâqi>oldı. El-wamdü li’ llâhi >alâ-âlâihi’ l->aźîme ve’ ş-şükrü >alâ-ni>amâihi’ l-
>amîme2.
Pâdişâh-ı cihân-penâhıñ râyât-ı fetw-âyâtları gerü manśûr u muźaffer, memâlik-i sa>âdet-
mesâlikleri kemâ-kân meftûw u musaxxar oldı. Erbâb-ı >iśyân u tuğyânıñ sancaqları
menkûs u ma>kûs alınub, rüûs-ı menwûsları ârâyiş-i rimâw-ı fetw-iftitâw olub, dilâverler,
şîr-i nerler ber-murâd u kâm-yâb ordu-yı źafer-xûya gelüb, dest-bûs-ı paşa-yı źafer-
me&nûs ile müstes>ad oldılar. Şenlikler, şâdîliqler olub, nevbet-i xüsrevânî ve kûs-ı
Süleymânî çalınub, >alem sürûra müstağrıq oldı. Xudâ3-yı müte>âle wamd-i firâvân edâ
olındı. Axbâr-ı fetw-âŝârı ulaqlar ile der-gâh-ı mu>allâya ve bâr-gâh-ı a>lâya4 >arż
eylediler. >Avâţıf-ı >aliyye-i nâ-mütenâhîden paşaya pâdişâhâne ve xüsrevâne in>âmlar
ve iwsânlar ile >Ulûfeci-başı Awmed Ağa vârid olub, qadrini eflâke irişdirdiler. Müşârün-
ileyh Bilâl Muwammed’ e Qapucılar ketxudâlığı ve Dîvâne Pervâne’ ye yevmî yüz aqça
ile5 müteferrriqalıq6 iwsân olınub, ba>dehû ağalıq >inâyet olındı. Sâyir yoldaşlıq idenlere
merâtibi ile envâ>-ı >inâyetler ve mezîd-i >âţıfet ü himmetler iwsân etdiler. Pâdişâh-ı
cihân-penâhıñ xalleda’ llâhu źılâle devletihî7 himmet-i hümâyûnları ile memleket ü
vilâyet kemâl-i emn ü emân bulub, fitne ü fesâd mużmawill oldı.
Yine ey kilk-i vaśśâf-ı süxan-ver
Ma>ârif ehline tâze xaber ver
Egerçi kim kelâm-ı muwtaśardır
Velîkin wikmet-îmâ pür->iberdir
Söziñ ţoğrısı budır fi’ l-waqîqa
Demişler >ârife besdir daqîqa
Alur bir nükteden >ârif wıśaślar
Müşerrefdir bunıñla heb qıśaślar
(133b) Qabûl eyler cevâb-ı śıdqı >âqıl
Anuñla >âmil olur mîr-i >âdil.

1
Hk: tîğ
2
Büyük ihsanları için hamd ve geniş nimetleri için şükür Allah’adır.
3
F. Xudâ’ya
4
A Hk: - ve bâr-gâh-ı a>lâya
5
K: - ile
6
F Hs Ü: ⅜Ί⅝
ŏ℮ĨΏ
7
Allah devletinin gölgesini dâim etsin.
233

Düstûr-ı fażl-ârây u Âśaf-rây müşârün-ileyh İbrâhîm Paşa-yı müşkil-güşây ki, evâyil-i


vezâretinde şânında rawm u inśâf ecmel-i axlâq u evśâf olub, kelâm1-ı waqqı bâţıldan
temyîz idüb, nâ-meşrû>u nâ-ma>qûl umûra irtikâbdan iwtirâz u perhîz iderdi. Qalender
emri tamâm olub, memâlik-i şâhî kemâ-kân wüsn-i intiźâm üzre olıcaq mûmâ-ileyh
Anaţolı beglerbegisi Behrâm Paşa’ nıñ dervîşler muwârebesinde vâqi> olan inkisâr u
inhizâmı ne yüzden olub, sebeb ü bâ>iŝ ne olduğını2 ma>lûm idinmek xuśûśına
muqayyed oldı. Kendüden istifsâr etdiler. Beglere isâet isnâd idüb, “ Yoldaşlıq
etmediler. Böyle vâqi> oldı” deyü cevâb virdi. Beglerden istixbâr idicek kimi taqdîre
wavâle idüb, ba>żı “ Bi-qadri’ l-vüs> ve’ l-imkân sa>y ü cehd olındı. Lâkin sipâh-ı a>dâ
keŝretde, cünûd-ı düşmen ziyâde vefretde olmağın anlar ğâlib oldılar” deyü cevâb
virdiler. Paşaya qanâ>at gelmeyüb, “ >İnâyât3u’ llâhi’ l-meliki’l-ekber te>âlâ şânuhû4
muqarrerdir, ţaraf-ı İslâm ile olub, bu deñlü vâfir leşker ve güzîde >asker birle bir bölük
çıblaq5 ışıqlar, çift-bozan Türkler, münâfıqlar, erbâb-ı şiqâqdan mühmel çepel 6
ţobalaq7lar ile muqâbeleye qudret olmayub, maśâffdan yüz çevirüb, firâr ixtiyâr
eylemek şerâyiţ-i merdânegî ve levâzım-ı ferzânegîden dûr u mehcûrdur. Muqteżâ-yı
ğayret ü wamiyyet üzre râst-ten, śawîwü’ l-beden xalâś olan nâ-merdler müstawiqq-i
siyâsetdir ki, sâyirlere8 mûcib-i >ibret, sebeb-i gûşmâl ü naśîwat ola. Bu def>a anlara
iğmâż-ı >ayn olınursa sipâh warb ü cengden i>râż idüb, herkes dâmen-i selâmet gözedüb,
kimesne cenge iqdâm eylemez. Âyîn-i salţanat muxtell, niźâm-ı şecâ>at u şehâmet bi’ l-
külliyye mühmel ü mu>aţţal qalur” deyü xâţır-ı >âţırları ol ţâyife-i gürîz-xûyıñ qahr u
intiqâmı xuśûśına mâyil oldı. Müşâvere ü tedbîr eylediler ki, “ Dîvân-ı >âlî olub, ol
wâdiŝede olan cümle beglerbegiler ve >umûmen sancaq-begleri müctemi> olub, xuśûś-ı
firâr anlardan istifsâr9 olınur, her biriniñ >öžr ü cevâbları ne ise yazılub, >atebe-i >âlem-
penâh-ı pâdişâh-ı sa>âdet- (134a) dest-gâha >arż içün iwżâr olındıqdan śoñra >alâ-
melei’ n-nâs cümlesi şimşîr-i qaża-te&ŝîr ile qatl ü siyâset olınalar10.” Binâen->alâ-hâžâ
>umûmen beglerbegiler, ümerâ u zu>amâya, bi’ l-cümle mecmû>-ı sipâh-ı der-gâh-ı
mu>allâya tenbîh ü da>vet etdiler.
Dîvân-ı >aźîmü’ ş-şân olub, kâffe-i >asker ile >arśa-i zemîn nümûne-i mawşer idi.
Cem>iyyet-i sipâh, keŝret ü izdiwâm-ı cünd-i zerrîn-külâhdan >uqûle dehşet ü wayret
gelüb, ol meclis waqîqaten siyâset-gâh idi. Nuxûset-çehre, xûn-behre, dîv-śûret, >ifrît-
hey’ et, >Azrâyil 11-sîret cellâdlar iwżâr idüb, kendüsi bir kürsî-i sîmînde mânend-i şîr-i
>arîn ve bebr-i ecel-bîn gibi oturub, Behrâm Paşa’ yı ve Anaţolı ve Qaraman ve Rum ve
Du’ l-qâdir vilâyetleriniñ sancaq-beglerini taqrîben qırq miqdârı ümerâyı getürdiler.
Kemîne kâtib-i Dîvân-ı hümâyûn idim, waqîre sipâriş etdiler ki: “ Her biriniñ cevâbını ne
ise vuqû>ı üzre >ale’ t-tafśîl derc ü tawrîr eyle. Ba>d-ez-ân taqdîr-i Waqq ne ise źuhûr ide.”
didiler. Muqaddemâ Behrâm Paşa’ ya ve >umûmen beglere kemâl-i widdet ü ğażab birle

1
K: + waqîqî
2
Hk: olduğı
3
K: >inâyet
4
Şânı yüce olsun.
5
Ü: çaylaq
6
F Hs Ü: çebel, K: cebel
7
A: ţopalaq
8
F Hs K: sâyirler
9
A: istinśâr
10
K: olına
11
K: dîv
234

xiţâb-ı >itâb-âmîz idüb, qıśśa-i firârdan istixbâr etdiler. Behrâm Paşa’ ya wayret müstevlî
olub, qaţ>â nuţqa qâbiliyyet ü qudret olmayub, sükût ixtiyâr idüb, mütewayyir ü mebhût
oldı. Ümerâya xiţâb idüb, “ Cevâbıñız nedir? Herkes söylesün.” didiler. Kelâma qâdir
olanlarıñ her biri >acâyib ü ğarâyib kelimât idüb, nâ-maţbû> u nâ-ma>qûl cevâblar
virdiler. Aralarında ixtilâf olub, biribirine ţolaşub, gâh sen yoldaşlıq etmediñ, gâh sen
muqaddem qaçdıñ1, deyü câhilâne sözler söylediler. Kimi irâdet-i İlâhî böyle imiş, deyü
meşiyyet-i Waqq’ a wavâle eylediler. Kimi a>dâ >askeriniñ kemâl-i hücûm2 u iqdâmlarını,
ışıqlarıñ vufûr-ı şecâ>at u şehâmetlerini taqrîr etdiler. Mâ-beynde qîl ü qâl çoğalub,
mübâwaŝeye düşdiler. Paşaya widdet ğâlib olub, cellâdlara işâret eŝnâsında iken sâbıqda
>atebe-i >ulyâ-yı xâqânîde vezîr-i a>źam ve düstûr-ı aqdem olan merwûm Pîrî Paşa ki,
neseb3-i >âlîleri ważret-i Śıddîq-i ekbere müntehâ olub, rażiya’ llâhu >anhu4 kemâlât u
>ulûmda ol zemânıñ ferîdi, ferâset ü žekâda cihânıñ5 vawîdi idi, oğulları Mîr Muwammed
ki, ol (134b) târîxde ğâlibâ İçil sancağı begi idi, ol daxı lebîb ü >âqıl, edîb-i bâsil, žihn-i
pâkı âyîne-i mücellâ, ţab> u idrâki mir’ ât-ı çehre-güşâ, śâwib-i >ulûm u fażîlet, merd-i
dânâ ve ehl-i wikmet civân idi. Evżâ>-ı paşadan wiśśe alub, öñlerine geldi. Pâdişâh-ı
>âlem-penâh-ı sa>âdet-dest-gâha du>â u ŝenâdan śoñra basţ-ı kelâm u maqâl eyledi ki,
“ Bizden öñürdü gelen >uqalâ-yı >aśr u avân ve wükemâ-yı âfâq u zemândan mesmû>olan
bu idi ki, umûr-ı mu>aźźamât-ı mülk ü dînden bir emre mübâşir olan erbâb6-ı devlet-i
sa>âdet-nişân, xâśśa qahr-ı a>dâya müteveccih olan ser-dârân-ı cünd-keşân ve sipeh-
sâlârân-ı düşmen-küşân >adûya qarîb oldıqlarında evvelen Bârî te>âlâya celle ve >alâ7
tevekkül ve mu>cizât-ı hidâyet-âyât-ı resûle tevessül idüb, ŝâniyen erbâb-ı >uqûl ile
müşâvereyi reh-nümâ, aśwâb-ı tecârib ü uśûl ile muwâvere ü ittifâqı pîşvâ idinüb,
düşmene varırlarmış. Bu xižmete ki me&mûr oldıq, ser-dârlarımız ne cenâb-ı Waqq’ ı
težkîr, ne erbâb-ı >aql ile müşâvere, ne tedbîr. Belki bu xuśûśları8 yâd ideni tesfîh ü
tawqîr iderlerdi. Başlarında tâc-ı ğurûr, göñüllerinde ţoyımlıq mülâwaźasıyla envâ>-ı
sürûr, dillerinde mâl u menâl, düşmene temellük ile eśnâf-ı wużûr, i>timâdları şevket ü
quvvetlerine, istinâdları şehâmet ü şecâ>atlerine, >askerleriniñ keŝret ü vefretine olmış
idi. Ordularında mest ü medhûş olanları Wacı Bektâş ışıqlarına yâhû deyü lâf u güžâf
iderlerdi. Ol nuxûset ü ğurûrıñ ŝemeresi bize xižlân u inhizâm ve ol >aceb ü denâetiñ
netîcesi fażîwat-ı tamâm oldı. Waqîqat-i wâl ü mâ-cerâ, tafśîl-i wikâyet ü müdde>â budır
ki, >arż olındı. Bâqî umûr re&y-i >âlîye menûţdır.” didi. Paşa-yı nâzik-żamîr düstûr-ı dânâ
u xabîr idi, mezbûrdan bu umûrı gûş-i cân ile istimâ>idüb, derûn-ı qalb ile qabûl idüb,
gözlerine yaş gelüb, paşa-zâdeye awsend ü sâbaş eyledi. Bu kelâm-ı râst u dürüst
berekâtına ümerâya sevdâ-yı siyâsetden ferâğ gösterüb, qanlarını >afv ü >aţâ eyledi. Her
biri maqâm-ı wayretde bî-cân iken wayât-ı râygân bulub, tâze-civân oldılar.
(135a) Hemîşe kâmiliñ kârı >aţâdır
Mürüvvet olmasa işde xaţadır

1
K:  ŋ΅ż ΎΊ⅝ŋẃΏ
2
K: hücûmı
3
K: nisbet
4
Allah ondan razı olsun.
5
K: - cihânıñ
6
K: + >uqalâ
7
Yüceliği artsın.
8
K: xu¢û¢lar
235

Mürüvvetle bulur >âlem niźâmı


Mürüvvetle olur devlet devâmı
Mürüvvet yadı xâliś bende eyler
Ne bende bende-i efgende eyler
Mürüvvet zînet-i şâh-ı cihândır
Mürüvvet mûcib-i emn ü emândır.
Ramażân-ı mübârekiñ yigirmi beşinci güni >askere1 icâzet virilüb, südde-i sa>âdet-âşiyân
cânibine teveccüh etdiler. Müşârün-ileyh Ramażân-oğlı Pîrî Beg’ e daxı fâxir xil>at-i
hümâyûn ile iwsân2 olınub, ważret-i pâdişâh-ı hümâ-câhıñ taqbîl-i enâmil-i kerîmeleri ile
müşerref olub, >atebe-i >ulyâya yüz sürmek içün fermân buyurıldı. Paşa-yı mu>aźźam
mâh-ı mübârek ži’ l-qa>deniñ on üçinci güni >atebe-i >ulyâya mülâqî olub, şeref-i taqbîl-i
pâye-i serîr-i sa>âdet-maśîr-i xüsrev-i cihân-gîr ile xalleda’ llâhu mülkehû3 müstes>ad
oldılar. >Avâţıf-ı >aliyye-i pâdişâhâneden mezîd >âţıfetler ve kemâl himmet ü >inâyetler
źuhûr idüb, xâśları yigirmi kerre yüz biñ olmaq emr olındı. Mûmâ-ileyh Pîrî Beg dâmet
ma>âlîhi 4 daxı sa>âdet-i taqbîl-i >atebe-i >ulyâ ile müşerref olub, envâ>-ı >inâyât-ı kâmile-i
şehen-şâhîye maźhar düşüb, ri>âyetler5 olındılar. Hüsn-i icâzet-i hümâyûn ile
vilâyetlerine geldiklerinde ol diyârlar kemâ-fi’ l-evvel kemâl-i emn ü emânda
mükemmel, çehre-i maqâśıd u murâdât-ı enâm âyîne6-i śuver-nümâ-yı eyyâmda tamâm
müşâhed7 ü muwaśśal olmışdı.
İttifâqât8-ı rûzgâr, taqallübât-ı leyl ü nehârdan mûmâ-ileyh Pîrî Beg’ üñ mizâc-ı i>tidâl-
imtizâclarında nev>-i fütûr źuhûr idüb, ba>żı emrâż-ı münticetü’ l-a>râż >urûżı ile bî-wużûr
u śâwib-firâş oldıqları eclden ba>żı evbâş-ı fitne-fâş9 mâr-ı zehr-âŝâr mânendi baş
qaldurıb, sene xams10 ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie cemâžiye’ l-âxiriniñ ikinci güni Aţana
mużâfâtından >Azir11 sancağı begi Awmed Beg’ üñ qarındaşı oğlı Seydî nâm müfsid-i
xasâret-encâm u şeqâvet-fercâm daxı xurûc eyleyüb, fitne-i fesâd-pâş qaśdına Qızılbaş12
ţarîqine sülûk idüb, qızıl tâclar giydi. Mâh-ı mezbûrıñ üçinci güni müşârün-ileyh
Awmed Beg’ i qatl eyleyüb, başın kesdi. Mâh-ı mezbûrıñ dördinci güni (135b) Qınıq
ordusın baśub, Qınıq beg-zâdelerinden ze>âmet taśarruf iden Yûsuf Beg’ i ve Qınıq
emîni Wüseyin’ i qatl ve emvâlini târâc u yağma idüb, mübâlağa mâla mâlik olub, fi’ l-
wâl yanına dört biñ beş yüz miqdârı eşirrâ cem> olub, mâh-ı mezbûrıñ beşinci güni
Berendi nâwiyesin ğâret eyleyüb, yarındası qaśaba-i Ayas üzerine gelüb, iwrâq bi’ n-nâr
eyleyüb, küllî fesâda irtikâb etdi.

1
K: >askerde
2
A Hk: iwsânlar
3
Allah mülkünü dâim etsin.
4
Şerefi dâim olsun.
5
Hk: ri>âyet
6
K. âyine
7
F Hs K: müşâhede
8
Hk: wavâdiŝ
9
A Hk: pâş
10
F: xamse, Ü: ŝülüŝ (?)
11
F Hk K: Ğarir
12
A F Hk Hs K: Qızılbaş-ı evbâş-ı żalâlet-ma>âş, - fitne-i fesâd-pâş qa¢dına Qızılbaş
236

Źuhûr etdi yine dürlü wavâdiŝ


Eşirrâ ağniyâya1 oldı vâriŝ
Firâvân eylediler nehb ü ğâret
Vilâyet xalqına düşdi xasâret
Döküldi xûn-ı nâ-waqq etdiler qan
Çıqardı göklere feryâd u efğân
Küsûfa irdi xûrşîdi 2 niźâmıñ
Mükedder oldı wâli intiźâmıñ
Açıldı bâb-ı >udvân ü meźâlim
Emîr ü wâkim oldı xalqa żâlim
Fücûr u fusuq oldı âşikâre
Ser-â-ser fitne düşdi ol diyâre.
Bu wâdiŝeniñ vuqû>ı müşârün3-ileyh Pîrî Beg’ üñ mesmû>ı oldığı gibi fütûr-ı mizâc ve
ża>f4-ı beden5 birle ol mîr-i mefxarü’ z-zemen süvâr olub, dilâverân-ı nâm-dâr6, çâpük-
süvârân-ı >arśa-i rûzgârdan biñ beş yüz miqdârı >asker cem> idüb, vilâyetden dört biñ
miqdârı piyâde qaldurıb, mâh-ı mesfûrıñ yedinci güni üzerine hücûm eyleyüb, Çalça
nâm mevżi>e qonıldıqda mülwid-i mezbûr hücûm-ı sipâhdan âgâh olub, Ayas’ dan7
qalqub, vilâyet-i Du’ l-qâdıriyye tevâbi>inden Qarś nâm vilâyete geçüb, anda olan
melâwideden İncir Yemez nâm müfsid-i fesâd-encâm beş yüz miqdârı eşirrâ ile8 Qarś
sipâhîlerinden ve boy beglerinden xayli kimesneler anlara tâbi>olub, ziyâde cem>iyyet
eylediler. Mâh-ı mesfûrıñ ţoquzıncı güni Qarś’ ı yaqub, irtesi Sis üzerine gelüb, sancağı
begi qal>aya tawaśśun idicek Sis’ i daxı vîrân u xarâb eyleyüb, qal>ayı almaq qaśdına
ceng ü cidâl ider iken mûmâ-ileyh Pîrî Beg şîr-i >arîn, ejder-i hizebr-kemîn gibi irişüb,
hengâm-ı >aśr idi, xâricîlere hücûm eylediler. Müfsid-i mezbûr daxı Sis öñinde sancaq
qaldurıb, alay[lar] bağlayub, muqâbil oldıqlarında re>âyâdan cem> olınan9 piyâdeler
>iśyân idüb, ţağlara çekildiler. Yanlarında bulınan dilîrler, düşmen-gîrler (136a) şîr-i
naxcîrler, źafer-te&ŝîrler, hümâyûn-tedbîrler, a>dâ-tesxîrler birle göz acdırmayub,
üzerlerine at śaldılar. Ţarafeynden ceng ü âşûb peydâ, âŝâr-ı rezm ü warb hüveydâ oldı.
Mübâw oldı śorılmaz da>vâ-yı dem
Qılıc oldı >arûs-ı qana mawrem
Süyûf etdi maśâffa >azm-i meydân
>Adûnıñ varlığın etmege tâlân
Mübârizler çeküb tîr ve teberler
>Ademden virdiler xayli xaberler
Kemânlar bel büküb meydâna girdi
Uçub tîriñ xadengi câna girdi

1
Ü: ΗΡĜ
ΣΕỲŏŪė
2
K. xûrşîd
3
A F Hk Hs K: mûmâ
4
K: ża>fdan
5
K: - beden
6
Hk: - nâm-dâr
7
K: + paşa
8
K: - ile
9
Hk: - cem>olınan
237

Sihâmıñ sehmi cân oldı dem içre


>Adûlar yas iderdi mâtem içre
Esüb bâd-ı ğażab ol qavm-i şûma
Yüz urdılar düşüb bawr-i semûma.
>Asker-i şâhî ol qavm-i tebâhîye manśûr u ğâlib olub, >inâyetu’ llâh ile fetw u źafer naśîb,
cünd mużaffer vâqi> oldı. Mağlûblar, maxžûller iki fırqa olub, firâr ixtiyâr etdiler. Bir
fırqası1 >Azir2-oğullarından Ürkmes ve İskender ve Şâhrux ve Qubâd nâm ehl-i fesâd ile
>Azir3 iline qaçub, mezbûr Seydî nâm müfsid Sis ţağlarında Derbend nâm bir waśîn
mevżi>e ilticâ idüb, atlarından piyâde olub, zemân-ı şâm irişince tîr4 ü5 sihâm ile âşûba
iqdâm u ihtimâm idicek dilâverler, şîr ü ejderler dâmen-i >adûyı elden qomayub,
muwârebe-i firâvân eylediler. Eŝnâ-i ceng ü cidâlde mezbûr Seydî’ niñ qarındaşı Cihân-
şâh’ ıñ ser-i bî-sa>âdetleri ve kelle-i bî-devleti kesilüb, Seydî nâm müfsid-i xasâret-
encâm diri ţutılub, bâqî evbâş-ı nuxûset-fercâmları źalâm-ı leylde ţağlara perâkende
olub, nıśfu’ l-leylde Sis’ e gelüb, diri ţutılan melâwide-i nekbet-şi>âr ţu>me-i süyûf-ı âb-
dâr qılınub, iki biñ miqdârı mülwid qatl olındı. İrtesi >Azir6 nâwiyesinde7 firâr iden
eşqıyânıñ üzerlerine8 teveccüh olınub, mâh-ı mezbûrıñ on dördinci güni >Azir9
sancağına varub, vufûr-ı iqdâm u ihtimâmı ile müfsidleriñ cümlesi ele gelüb, >alef-i
şimşîr-i düşmen-gîr eyleyüb, kelle-i bî-sa>âdetleriyle merqûm Seydî nâm maxžûli 10
südde-i sa>âdet-âşiyâna gönderüb, śalb ü siyâset olundı.
Mübârek himmetiyle pâdişâhıñ
Cihân şâhı şeh-i >âlem-penâhıñ
(136b) Fitenden qurtılub yine memâlik
Emîn oldı warâmîden mesâlik
Döşendi >âleme ferş-i >âdâlet
Götürildi qamu źulm ü żalâlet
Nişânî’ niñ budır yâ Rabb ŝenâsı
Nişâne irişe tîr-i du>âsı
Cihân durdıqça şâha ber-qarâr ol
Devâm-ı devleti ile kâm-kâr ol.11

1
K: fırqa
2
F Hk K: Ğarir
3
Hk K: Ğarir
4
K: tîre
5
K: - ve
6
Hk K: Ğarir
7
Ü: nâwiyesine
8
A Hk: üzerine
9
Hk K: Ğarir
10
K: maxžûl
11
A Hk: + >Adûlar dâyimâ maxžûl olsun.
Qamu düşmenleriñ maqtûl olsun
238

Bu derece mawrûse-i İstanbul’da ţarîqa-i zendeqa ve ilwâd-ı nâ-maqbûle sülûk etmegin


seyf-i meslûl-i şer>ile maqtûl olan Qâbıż qażiyyesidir
Yine ey kilk-i bawr-âŝâr1-ı kâmil
Zebânıñ her cihetden nuţqa şâmil
Feżâyil ehline söyle wikâyet
Wavâdiŝden idüb ba>żı rivâyet
Qıśaśdan wiśśedir maqśûd bi’ ž-žât
Olur her qıśśada envâ>-ı ležžât
Çerâğ olmış süxan envârı vardır
Söziñ te&ŝîri çoq âŝârı vardır
Kelâmıñ zîveridir śıdq u tawqîq
Refîq olmaq gerekdür aña tevfîq
Süxan kim śıdq ola >Îsâ nefesdir
¡ adâqat olmasa bânıñ ceresdir.
Ważret-i pâdişâh-ı tevfîq-hem-râhıñ şeyyeda’ llâhu bünyâne devletihî2 zemân-ı
sa>âdetleri eşref-i eyyâm olub, qâţıbe-i enâm źıll-i hümâyûnlarında râwat-ı tamâm bulub,
>âlem naźm u3 niźâmda, dünyâ kemâl iltiyâmda oldı. İttifâq erbâb-ı >ilmden Qâbıż nâm
şaxśıñ ţab>-ı fâyiżi zendeqa u ilwâd ţarîqine cârî olub, i>tiqâdına fesâd gelmiş. Żalâlet
yollarına sâlik, nuqûd-ı xüsrân u ţuğyâna mâlik olmağla xarâbâtî ü güm-râh olub, mey-
xânelerde türrehât ile meşhûr oldı. Dâyire-i şer> u edebden xurûcına >ulemâdan ba>żı
śâwib-ğayret kimesneler tawammül etmeyüb, “ Bi’ l-fi>l Server-i qâyinât üzerine
śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem4 ważret-i >Îsâ’ yı tafżîl idüb, âyât-ı ilwâdı tafśîl ider, göriñ”
deyü mežkûrı5 Dîvân-ı hümâyûna getürdiler.
Sene erba> ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie śaferiniñ sekizinci güni idi, ol târîxde Rumili
qażâyâsına Fenârî-zâde Muwyiddîn Çelebi ve Anaţolı câniblerine Qâdirî Çelebi qâżî-
>asker idiler. Paşalar bu xuśûśı cânib-i şer>6-i şerîfe wavâle idüb, qâżî->askerlere “ Göriñ”
didiler. (137a) Mülwid-i mezbûrı meclislerine getürüb, i>tiqâd-ı fâsidi üzre müdde>âsını
taqrîr etdikde qâżî->askerleriñ ikisine bile xışm u ğażab müstevlî olub, >ale’l->amyâ qatl
ü siyâset emr etdiler. Mülwid da>vâsında muśirr olub, müdde>âsınıñ te&yîdi 7 ü temhîdi 8
içün âyât-ı kerîme ve ewâdîŝ-i şerîfe naql ü tevżîw eyleyüb, delâyil ü berâhîn ile qavlini
iŝbât u tercîw ider. Qâżî->askerler muqteżâ-yı şer>üzre da>vâsına cevâbda qâśırlar olub,
xâţırlarında mesâyil-i şer>iyye wâżır olmayub, ğurûr-ı >izz ü câh ile mağrûrlar, istîlâ-yı
>asâkir-i ğaflet ile mestûrlar idi. Biri dîvâne-meşreb, waseb ü neseb ciheti ile menzil-i
śadâretde muqarreb olmışdı. Biriniñ žâtında nev>-i qâbiliyyet olub, lâkin ba>żı erbâb-ı
sa>âdete intisâb u9 iżâfet ile źuhûr idüb, waqîqaten zîver-i taqvâ ile müzeyyen, wuliyy-i
diyânet ile ârâste ü mu>ayyen degil idi. Kemâli 10 cem>-i dînâr u direm, feżâyili tezyîn ü

1
K: Ĝīė
2
Allah devletini devam ettirsin.
3
F Hs K Ü: - ve
4
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
5
K: mežkûrıñ
6
K: - şer>
7
A F Hs Ü: teeyyüdi
8
K: temhîd
9
K: - intisâb ve
10
K: kemâl
239

ârâyiş-i xadem ü waşeme mawśûr idi. Mežkûr mülwidiñ def>1-i müdde>âsı bâbında şer>le
iskâta qâdirler olmayub, ğażab-âmîz evżâ> ile >örfî wükmler eylediler. Vezîr-i a>źam
İbrâhîm Paşa defa>âtla qâżî->askerlere xiţâb-ı >itâb-âmîz idüb, “ Bu şaxśıñ müdde>âsı şer>i
şerîfe muxâlif olub, xaţâ ise ol xaţâyı gösterüb, ţabî>atinde ma>qûd olan >uqde ü şübühâtı
keşf ü wall etmek size lâzımdır. Şer>le cevâbını viriñ. >Örfle xışm u ğażab, >unfle sû-i
edeb erbâb-ı >ulûm u >aqla lâyıq u enseb degildir” deyü gördiler. Çâre ve imkân olub,
mülwide ţarîqinden elzem müyesser olmadı. Mülwid bi-wasebi’ ź-źâhir ğalebe śûretin
gösterüb, żarûrî paşalar def>-i meclis idüb, mülwidi Dîvândan redd etdiler. Meger ważret-
i pâdişâh-ı dil-âgâh u >adâlet-sipâh paşalar oturdıqları2 ţaşra Dîvân-xâne üzerinde bir
taxt-ı mu>allâ ve şâh-nişîn-i bâlâ yapub, andan aşağa Dîvân-xâneye nâźır bir manźara-i
mestûre iwdâŝ eyleyüb, žât-ı şerîfleri ile gâhî ol manźaradan awvâl-i Dîvâna nigâh idüb,
waqâyıq-ı awvâle muţţali> ü âgâh olurlardı. İttifâq ol gün manźara-i mežkûreden nâźır
olub, sem>-i hümâyûnları ile mübâwaŝeye sâmi>lerimiş. Vüzerâ içerü girüb, wużûr-ı
>âlem-ârâ ile (137b) müstes>ad oldıqlarında kelâm-ı dürer-bâr-ı sa>âdet-âŝârlarından
dürrler ıźhâr idüb, “ Bir mülwid Dîvânımıza gelüb, peyğamberimiz iki cihân fawrine
śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû3 tafżîl-i ważret-i Îsâ eyleyüb, müdde>âsı iŝbâtında
eqâvîl-i bâţıla tenzîl eyleye, şübhesi zâyil olmayub ve cevâbı virilmeyüb, niçün
waqqından gelinmedi?” deyü >itâb-ı hümâyûn buyurdıqlarında İbrâhîm Paşa “ Qâżî-
>askerlerimiziñ şer>le def>a qudretleri olmayub, xışm u ğażab ile cevâb virürler.
Nicedelüm def>-i meclis etdük” deyücek ważret-i xilâfet-penâh e>azza’ llâhu enśârahû 4
“ Erbâb-ı >ulûm qâżî->askerlere münwaśır degil. Fetvâ xižmetinde olan müfti’ l-müslimîn
ile İstanbul qâżîsini Dîvâna da>vet idüñ. Yarın şer>le görilsün” deyü fermân etdiler.
Paşalar içerüden çıqdıqlarında çavuşlar gönderüb, mülwid-i mezbûrı wabs idüb, müftî ile
İstanbul qâżîsini 5 Dîvân-ı hümâyûna6 da>vet etdiler.
Ol târîxde merwûm Kemâl Paşa-oğlı Mevlânâ Şemseddîn Awmed müftî idiler7.
Teğammedehu’ llâhu bi-ğufrânihî8. Waqqâ ki, feżâyil ü kemâlât ile ferîd-i zemâne,
vufûr-ı dâniş ü >irfân ile vawîd ü yegâne idiler. Žât-ı şerîfleri mekârim ü elţâf ile ma>mûr,
>unśur-ı laţîfleri zîver-i fażl u kemâl ile meşhûr, şân-ı ma>âlî-nişânlarına musaxxar olan
>ulûm u fünûn, ţabî>at-ı hümâ-xaśletlerine müyesser olan kemâlât-ı feżâyil-maqrûn hel
yestevi’ lležîne ya>lemûne ve’ lležîne lâ-ya>lemûne9 muqteżâsınca kemâ-yenbağî tawrîr ü
taqrîrden bîrûn, şerw u beyân u ta>bîrden10 efzûn idi. Žihn-i pâkları âftâb-ı raxşân gibi
zîver-i kemâl ile pür-nûr u tâbân, ţab>-ı münîr ve idrâkleri mihr-i münîr-i tâb-efşân
mânendi müstenîr ü diraxşân idi. >Ulûm-ı evvelîn ü âxirînden bir >ilm olmazdı ki, xâţır-ı
[>âţır]-ı deryâ-maqâţırları anuñ ğavâmıż u müşkilâtına wallâl-i >uqde-güşâ olmaya. Bir
fażl u kemâl dâyiresi var mıdı ki, anlaruñ ţab>-ı münîrleri anı muwîţ ü şâmil olmaya idi.
Evc-i mu>allâ-yı feżâyilde nâdirü’l-miŝâl bir hümâ, memâlik-i kemâlât u >ulûmda

1
F Hs K Ü: - def>
2
A F Hk Hs K: oturduğı
3
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
4
Allah yardımcılarını aziz etsin.
5
“ İstanbul qâżîsi … Sa>dî Efendi”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 239a
6
K: + varub
7
K: ŎŋΡė
8
Allah merhameti ile onu örtsün.
9
K: - ve’ lležîne lâ-ya>lemûne. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”, K.K., 39 Zümer, 9.
10
F: ╙ẃħ
240

>adîmü’ n-naźîr, śâwib-i Qur’ ân-ı fażl ve mu>ammâ-güşâ, >ulûm erbâbına1 emîr ü pâdişâ
idi. Benân-ı müşgîn2-beyânı cevâhir ü3 zevâhir, tawrîr-i feżâyilde4 kâmil ü mâhir ü
niwrîr, zebân-ı şehd-âmîz5 ü leţâfet-engîzi 6 (138a) taqrîr-i ma>ârif ü >irfânda güyâ bülbül-
i gûyâ ve bebğâ-naźîr idi. Kâmilân-ı evâyil ve nâqıdân-ı evâxir-i hüner-vesâyil ki, niśâb-
ı ma>rifetleri kitâblarından ma>lûm, netâyic-i ţıbâ>7-ı mihr-iltimâ>ları muśannefâtlarından
mefhûmdur. Tefâvüt-i mâ-beyn aśwâb-ı ţab>a rûşen, erbâb-ı kemâle nûr-ı mihrden
ebyen8 ü müberhendir. >Ale’ l-xuśûś >ilm-i >âlem-ârâ-yı inşâ ve śanâyi>-i bedâyi>-
güşâdan9 bedî>a-i imlâ ki, žâlike fażlu’ llâhi yü&tîhi men-yeşâ&10 kelâmınıñ mażmûn-ı
waqâyıq-nümûnına mâ-śadaq olmaq ol dürer-i âb-dâr-ı gevâhir-niŝâr aśwâbınıñ şânlarına
elyaq u sezâ-vârdır. Waqq sübwânehû ve te>âlâ ważretleri ol bâbda anlara iwsân etdügi
menâqıb u xaśâyiśiñ >aşr-ı >aşîrine, ţabî>atlerinde mezkûr olan âŝâr-ı mecd ü efżâliñ
biñde birine müddet-i qarâr-ı dünyâ tamâm ola, >ömr-i fażla ixtitâm irişe, ol wâlet ü
miknet kimesneye naśîb, ol hüner ü qudret bir lebîbe11 daxı wabîb ü müyesser olmaq
ba>îddir.
Zihî şân-ı bülend ve pâk-i gevher
Sa>âdet axterine žâtı maźhar12
Ma>ârif güllerine gül-şen idi
Semâ-i fażla mihr-i rûşen idi
Maqarrı idi gerçi merkez-i xâk
Semend-i tab>ına cevlân-geh eflâk
Kemâl irişdi 13 devrinde kemâle
Müşâbihdi sözi >ažb-i zülâle
Mübârek yüzleri şems idi tâbân
Ruxında nûr-ı îmân idi lem>ân
Xaţâ-pûş ve leţâyif-baxş idiler
Sebük-rûw ve melâik-naqş idiler
Kelâmı dürr-i mevzûn idi maqbûl
Sözine cân olurdı şevq ile qul
>Ulûm olsa beden cânıydı anlar
Fünûn ıqlîmine xân idi anlar
Muśavver rûw idi ser-tâ-qademden
Miŝâli gelmeye mülk-i >ademden.
İstanbul qâżîsi Mevlânâ Sa>deddîn daxı efâżıl-ı rûzgârdan śâwib-vaqâr, fażl ile kâm-kâr,
>ilm ü kemâl ile me&nûs, žî-nâmûs, ţarîq-i >ilmde cüst ü cûy, mecâlis-i >ulemâda

1
F Hs K: Rabbâniyye
2
A Hk: miskîn
3
A Hk: - ve
4
F: ΖŊΈΡĜŷ⅝ŏΡŏ▒
5
A Hk: âmîzi
6
F. engîz
7
K: ţabâyi>
8
Hk K: âyîn
9
A Hk. güşây, F Hs K: güşâ
10
“İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir fazilettir.”, K.K., 5 Mâide, 54.
11
A: lebîb
12
F: muţahhar
13
A Hk K Ü: irişmişdi
241

mebâwiŝ-i fünûn içün güft ü gûy etmiş bülend-mertebe, daqîqa-dân u üslûb-şinâs, merd-i
dânâ u aśîl ü ma>ârif-istînâs fâżıl kimesne idi. Her vechle ehliyyeti 1 meşhûr, a>mâl-i
śâliwası (138b) mebrûr, axlâq-ı wasenesi efvâhda mežkûr idi. Bu iki dânâ-yı2 hûş-mend,
fâżıleyn ü kâmileyn ercmend3 Dîvân-ı >âlî-şân-ı pâdişâh-ı sa>âdet-mende4 ţaleb olınub,
yarındası ikisi bîle >atebe-i >ulyâda Dîvân-ı hümâyûna wâżır oldılar. Rumili qâżî->askeri 5
müftîniñ kendüye taqaddümini imtinâ> śûreti ile Dîvândan qalqub, firâr eyledi.
Waqîqaten sebeb-i ğıybeti meclis-i >ilm olub, söylemek lâzım gelüb, mâhiyyeti ma>lûm
olmaqdan iwtirâz eyledi. Bilmeyenler ţarîq-i >ilmde kemâl-i ğayretine waml eylediler6.
Fi’ l-waqîqa kendü >âmiyy olub, >ilme intisâbı olan mücerred nâmı idi. Ważret-i fetvâ-
şi>ârî Dîvân-ı >âlî-şânda vezîr-i a>źamıñ cânib-i yesârında oturub, qâżî öñlerinde idi.
Mezbûr mülwidi getürdiler. Müfti’ l-müslimîn ważretleri kemâl-i wilm [ü edeb] üzre
müdde>âsını istifsâr idüb, maqâlâtını sem>-i tawqîq ile ıśğâ u istimâ> eylediler. Âyât-ı
sa>âdet-ğâyât-ı Rabbânî ve ewâdîŝ-i ważret-i risâlet-penâhîden îrâd etdügi 7 berâhîn ü
delâyili söyledüb, tamâm i>tiqâdını beyân u >ayân idicek qâ>ide-i >ilmiyye üzerine8
kendüniñ sû-i fehm ü idrâkini gösterüb, şübhelerini tamâm izâle eylediler. Ma>ânî-i
âyât-ı qadîme, mażâmîn-i sa>âdet-qarîn-i ewâdîŝ-i nebeviyye niçe idügini iž>ân-ı tamâm
ile tefhîm etdiler. Waqq źâhir ü bâhir oldı. Qâbıż’ a sükût >ârıż olub, tekellüm ü nuţqa
mecâli qalmayub, mülzem9 ü mebhût oldı. Tekrâr xiţâb-ı müsteţâb idüb, “ İşte waqq ne
idügi źâhir olub, ma>lûm oldı. Daxı söziñ var mıdır? İ>tiqâd-ı bâţıldan >udûl idüb, waqqı
qabûl ider misin?” didiler. Mülwid-i mülzem i>tiqâd-ı fâsidinde muśirr10-i muwkem olub,
qabûl-i waqqdan imtinâ>eyledi. Sû-i i>tiqâd ile dâyire-i >inâdda ŝâbit-qadem olıcaq müftî
wâkim11-i şer>a mürâca>at idüb, fetvâ emri tamâm oldı. “ Şer>le lâzım geleni siz wükm
idüñ” didiler. Qâżî-i şer>daxı mülwidden suâl idüb, “ Mežheb-i ehl-i sünnet ve cemâ>at
üzre i>tiqâd-ı pâk ţarîqine sâlik olub, döndin mi 12? didiler. Çâre ve imkân olub, waqqa
iqrâr etmedi. İ>tiqâd-ı bâţılında13 kemâ-kân ıśrâr üzre olıcaq şer>le qatline wükm etdiler.
Dîvân âxir olub, muqteżâ-yı şer>-i qavîm üzre mülwid-i mežbûr seyf-i şer>-i manśûr ile
maqhûr oldı.

1
F Hs K: âyîn, Ü: kemâlde
2
F Hs K Ü: dânâ-i
3
F Hs K Ü: hûşmend-i fâżıleyn ve ercmend-i kâmileyn
4
Hk: sa>âdet-mend
5
K: qâżî->asker
6
F: etdiler
7
A: idügi
8
K: üzre
9
K: melzûm
10
K: + ve
11
Ü: wükm
12
Ü: oldıñ mı
13
Hk: bâţılda
242

(139a) Bu derece ba>żı veqâyi>sebebi ile mawrûse-i Qosţanţiniyye’de ve xâricde1 ve


eknâf-ı memâlikde vâqi>olan qażâyâ2 ve wavâdiŝ beyânındadır
Awvâl-i >âlemde inqılâb muqarrer, evżâ>-ı benî Âdem’ de gâh sükûn ve gâh ıżţırâb
muqadderdir. Zemân her dem rûz olmaz, yevmiñ âxiri şeb. Devrde lâ-yezâl sürûr yoq,
wubûrıñ śoñı şûr u ta>ab. Bir faśl-ı bahâr ise şitâ aña muttaśıl. Bir göñül bir dem şâd olsa
ekŝer zemânda münfa>il. Bezm-i çemende bülbül ğulğulde pür-cûş u xurûş iken dem
olur ki, zebânına3 mühr-i sükût urub, mebhût u xâmûş olur. El’ wükmu’ llâhi lehu
maqâlîdü’ l-umûr4. İttifâq sene erba> ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie cemâžiye’ l-âxiriniñ üçinci
gecesi mawrûse-i İstanbul’ da merwûm-ı rawmet-şümûl Sulţân Selîm Xân mebrûrıñ
>aleyhi rıżvânu’ llâhi’ l-Meliki’ l-ğafûr5 câmi>-i şerîfleri qurbında bir müslümânıñ evi
baśılub, içinde sâkin olanlaruñ mâdde-i wayâtları žübûlde olub, fürû>u uśûli 6, žükûr7 u
inâŝı cümle maqtûl olub, xâneleri >imâreti xarâb, olanca emvâl ü esbâbı menhûb u yebâb
oldı. Bu kâr-ı ma>qûdıñ güşâdına çâre ü imkân, emr-i nâ-mawmûdıñ8 fetwine sebîl ü
tüvân bulınmadı. Âwirü’ l-emr vehm ü qıyâsa yol virilüb, ekŝer bu maqûle ifsâda iqdâm
u mübâşeret ve bu meŝâbede cürm ü ţuğyâna >azm ü cesâret9, mawrûse-i İsţanbul’ da
setr-i günâh içün gündüz ırğadlıq ve mumcılıq etmek śûreti ile bî-kâr olan gezende
levend-i pür-gezend-i żarar-peyvend žimmîler olmaq iwtimâli virilüb ve hem bu wuśûśa
ba>żı >alayim ü delâyil daxı delâlet eyleyüb, waqîqaten mezbûrlar erbâb-ı ğavâyet ü10
żalâletden olub, sâbıqda defa>ât ile anlaruñ bu maqûle fesâdât u şenâ>ât ile müttehem
oldıqları muwaqqaq olduğı eclden çavuşlar ve qapucılar ve >asesler gönderilüb,
mawrûse-i Qosţanţiniyye esvâqında ve çarşularda11 ve mey-xâne ve boza-xânelerde bî-
kâr u bî-śan>at levendlik üzre olan kefere-i fecereyi gürûh gürûh ţutub getürüb, derûn-ı
şehrde meşhûr olan mevâżı>da ve memerr-i nâs olan çarşularda ve >îd-gâhlarda ve bâzâr
ortalarında cümle sekiz yüz miqdârı levendi ţu>me-i seyf-i ecel-peyvend idüb, (139b)
siyâseten qatl eylediler. Egerçi bi-wasebi’ ź-źâhir bu xuśûśıñ vuqû>ı nev>-i tekellüf ü
küdûretden xâlî olmayub, xuśûś-ı mezbûrda ekŝeriniñ vuqûf 12 u şu>ûrı olmaduğı
bedîhîdir. Meşiyyet-i İlâhî bu yüzden źuhûr idüb, erbâb-ı fesâda mûcib-i >ibret, aśwâb-ı
cürm ü >inâda müstevcib-i dehşet olub, ol zemândan śoñra mawrûse-i İstanbul’ da anuñ
emŝâli şenâ>at olmadı. Fi’ l-waqîqa ţab>-ı >avâmda xaşyet-i seyf olmasa envâ>-ı mekâyide
iqdâm, eśnâf-ı şerr ü şûra ihtimâm iderlerdi. Widdet-i şimşîr wıśn-ı dâyire-i mülk, śavlet-
i tîğ-i bî-dirîğ qal>a-i maśûne-i hülk13dür.

1
A Hk: + olan
2
Hs: qażâ
3
F: zemânına
4
Allah’ın hükmü onun için işlerin kilididir.
5
Yarlıgayan Allah’ın rızası onun üzerine olsun.
6
K: uśûl
7
F Hs K: - žükûr
8
Hs K: mawmûd ki
9
F Hs K Ü: xasâret
10
Hk: - ve
11
Hk: çarşularında
12
K. vuqûfı
13
K: mülk
243

Ve wavâdiŝ-i >acîbeden bir1 wâdiŝe-i ğarîbe daxı Waleb’ de cârî oldı. Meśâliw u
mühimmât-ı salţanatda istixdâm olınan qâżîlerden Qara2 Qâżî dimekle meşhûr bir warîf
źâhiren maślawat-âmîz velî ţab>ında fitne-engîz idi. Ekŝer zemânda >Arab diyârınıñ
emvâline müfettiş ü mübâşir olub, ol bahâne ile mal arasına girüb, envâ>-ı vebâle şürû>
iderdi. >Atebe-i >ulyâda źahîrleri olub, fuqarâ teşekkî etseler anlar qâżîye dest-gîr olub,
awvâli 3 münkeşif olmağa râżî degiller idi. Re>âyâdan axž-i emvâlde xalqı bek ţutub,
mu>înlerine [naśaflı ve] naśaflık dimekle ahâlî-i Waleb elinde zebûn olub, ta>ab
çekerlerdi. Żabţ-ı emvâl cem>inde muţlaqâ qavli 4 maqbûl, kelâmı her vechle ma>qûl
görilüb, xuśûś-ı mâlda tekâsül ü ihmâl etdiler, deyü >arż5 etdügi a>yânıñ >ırżına xalel
getürüb, envâ>-ı belâya mübtelâ iderdi. İrtişâ ile vâfir armağanını alduğı erâžile sâ>î-i
emvâldir, deyü menâśıb-ı >ulyâ6 tevcîh idüb, bu ţarîqle esfel-i nâs olan cühelâyı eyler7,
eller üstine ţutub, her eržel bir büyük >amel ţutub, büzürg-vâr idi. Ol diyârlarda nâźırü’l-
xavâśś olmışdı. Sene erba> ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie şa>bânınıñ beşinci güni ahâlî-i
Waleb’ den ba>żı eşirrâ şirret ü şeqâvet eyleyüb, cum>a güni mescid-i câmi>de nâźıra
ğulû8-yi >âmm idüb, anı ve bir muwtesibi ţoquz nefer tevâbi>i ile qıb qıb ile qatl ü helâk
eylediler. Mâ-cerâ >atebe-i >âlem-ârâya >arż olıcaq awkâm-ı şerîfe ile qullar gönderilüb,
Waleb a>yânından ba>żılarını ol bahâne ile mawrûse-i Rodos’ a (140a) sürgün etdiler.
İqtiżâ-yı ţâli>-i sâl 9-i nuxûset-iştimâl ile Rumili ümerâsı içinde İskenderiyye
sancağınıñ10 vâlîsi Bâlî Beg livâsında re>âyâsına źulm ü belâsı eksik olmayub, emvâl-i
berâyâya wırś u ežâyla xalqa dest-i ta>addîsi dırâz olub, źulm ü vebâl yolları meslûki,
wayf ü âžâr u sitem, cevr ü11 >unf ü elem yanında mu>teber qulları ve memlûki olmağla
ol diyâr ahâlîsiniñ wâlleri diger-gûn, waml-i ŝaqîl-i źulm altında qâmetleri nûn, cigerleri
xûn, istirâwat u wużûrları çerâğında şu>le ü fürûğ qalmayub, refâhiyet ü sükûnları
bâğınıñ içi pür-xâr12, meyvesi żucret ü ıźţırâr olmış. Daxı13 re>âyânıñ evlâdını birer ţarîq
ile uğurladub14 esîr, wırś u ţama>baţnını ol iştihâ ile ţoyırub, seyr15 idermiş. Wattâ >atebe-
i >ulyâdan ol sancağa xižmete varan bir çavuşa iki ra>iyyet oğlını quldır, deyü iwsân u
>aţâ etdügi źâhir olub, ważret-i pâdişâh-ı ra>iyyet-perveriñ sem>-i şerîf-i >adl-zîverlerine
bu xuśûś irişüb, >ilm-i >âlem-ârâları muwîţ olıcaq emr-i >âlîleri ol emîr-i meźâlim-pežîriñ
ţâyir-i rûw-ı sitem-âşiyânı qafes-i bedenden âzâd olmağa16 müte>alliq olub, >atebe-i
>âlem-penâh xuddâmından iki çavuş-ı sürûş-qalb gönderilüb, >alâ-melei’ n-nâs
sancağında śalb etdirildi. Kendüden ğayrı ketxudâsı ve umûr-ı livâda xidemâtına riyâset

1
F Hs K: bu
2
K: - qâżîlerden Qara
3
K: awvâl
4
Hk: qabûli
5
A: >arżı
6
A Hk: >ulyâya
7
Hk: - eyler
8
A:ΝΜΊẂ
9
K: - sâl
10
F Hs Ü: < Ģ ĴΕŦ , K: sancağı
‚ ỲĜ
11
Hk: - ve
12
K: wâr
13
A Hk: žimmî
14
A Hk: - birer ţarîq ile uğurladub
15
A Hk: - wır¢ u ţama>baţnını ol iştihâ ile ţoyırub, seyr
16
Hk: olmağla
244

ile me&mûr etdügi sekiz nefer voyvodalarını siyâset etdiler. Sâyir ümerâya sebeb-i >ibret,
mûcib-i śalâw-ı nüfûs vâqi>oldı.

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berr, źıllu’llâh-i sa>âdet-eŝer xalleda’llâhu te>âlâ


mülkehû1 İbrâhîm Paşa žerreden kemter, xâkden waqîr ü awqar iken žerre-i >inâyetleriyle
xûrşîd-eŝer olub, ser->asker oldıqlarıdır
Te&yîdât2-ı >aliyye-i İlâhî ve fütûwât-ı seniyye-i nâ-mütenâhî ważret-i pâdişâh-ı hümâ-
câhıñ xalled’ allâhu mülkehû3 dâyimâ qarîn-i wâl-i sa>âdet-meâlleri vâqi> olub, žât-ı
devlet-behrelerine envâ>-ı fütûwât-ı bedî>a çehre gösterdi. Tawśîl-i merżât-ı İlâhî ve
tekmîl-i merâsim-i ğazavât-ı nâ-mütenâhî içün leşker-i ıqlîm-sitân ve mücâhidân-ı fîrûz-
nişân ile ğazâlar ve himem-i >aliyye-i seniyyeleri muqâreneti ile şâhân-ı qadîme
müyesser olmayan4 qılâ>-ı metîne ve wuśûn-ı qadîme eyâdî-i hümâyûnlarında meftûw
olub, ţâli>-i sa>âdetleriniñ âftâbı ufq-ı iqbâlden ţâli>u lâmi>oldı. Pertev-i (140b) envâr-ı
cihân-bânî ve şa>şa>a-i mihr-i münîr-i śâwib-qırânîleri çehre-i âxirü’ z-zemânda müşâhed
ü ma>lûm-ı şâhân-ı büzürg-vâr düşdi. Lâ-cerem5 bu âlâ-i medîde-i zâhire ve ni>amâ-i
sedîde-i bâhireniñ şükr ü sipâsı içün xâţır-ı >âţır-ı naśr-vesâyilleri gerü küffâr-ı xâk-sâr-ı
żalâlet-şemâyil birle ğazve ü cihâda mâyil oldı.
Qamu esbâb-ı >izz ü kâm-rânî
Müheyyâ xâśśa eyyâm-ı civânî
Müsâ>id devlet ü iqbâl ü iclâl
Kemâlinde mükemmel kenz ü emvâl
Şerefde ţâli>ve eyyâm-ı pîrûz
Mübârek sâ>at ve hengâm-ı nevrûz
Sipâh-ı encüm-cünûdıñ yoq hisâbı
Sipihr-i devletiñ şeh-i âftâbı
Qılıc keskün bilenmiş seyf ve xancer
Oturmaq wayf olur bir yerde >asker
Güneş seyr ile qaţ>eyler menâzil
Sefersüz wâcı olmaz wacca vâśıl.
Şu>le-i bâriqa-i şimşîr-i meleket-gîrleri ile eţrâf u eknâf u >âlem münevver olub, wudûd-ı
memâlik-i maymiyyeleri kemâl vüs>atde, çehâr-rükn-i cihân eyâdî-i bende-gân-ı Dârâ-
nişân żabţlarında olmağla mühimmât u meśâliw vufûr u keŝret ü nihâyetde olub, ţabî>at-i
źafer-xâśśiyyetlerinde >âlem-gîrlik hevesleri ğâlib ü źâhir, xâţır-ı >âţır-ı ilhâm-
maźâhirlerinde cihân-sitânlık nişâneleri bâhir olduğı eclden gâhî bir cânibe leşker-i
hümâ-fer, dilâverân-ı fütûw-rehber irsâl olınmaq lâzım gelicek ve sâyir qażâyâ-yı
lâzıme-i cihân-bânî ve xidemât-ı mebrûre-i gîtî-sitânî vâqi>oldıqda ümerâ-i >âlî-şâna bir
žât-ı xuceste-śıfât u hüner-güster reîs ü server, küberâ-i ıqlîm-sitâna bir dilâver-i merd-
perver baş ve ser->asker ta>yîn etmek ehemm-i mühimmât-ı salţanat ve cümle-i vâcibât-ı
xilâfetden olduğına binâen re&y-i >âlem-ârâlarınıñ iqtiżâsı ve efkâr-ı ŝâqıbe-i sa>âdet-

1
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
2
F Hs Ü: teeyyüdât
3
Allah mülkünü dâim etsin.
4
A Hk. olan
5
Hk: lâ-büdd
245

menâqıbınıñ muqteżâsı ve żamîr-i münîr-i >uqde-güşâlarınıñ müsted>âsı bunıñ üzerine


cârî oldı ki 1, ol 2 derece-i >ulyâ-menzilet ve menzile-i ŝüreyyâ-mertebet3 vezîr-i a>źam ve
sipeh-sâlâr-ı aqdem İbrâhîm Paşa’ ya tefvîż buyurıla ki, “ Cümle-i meśâliw-i salţanatda
muqtedâ ve kâffe-i mühimmât-ı devlet ü xilâfetde pîşvâ u reh-nümâ ola. >Âmme-i >ibâd
u leşker ve kâffe-i mübârizân-ı bawr ü berr tawt-ı yedlerinde ola.”
Fi’ l-waqîqa ol waml-i ŝaqîliñ tawmîline anlardan ğayrı mütewammil olmaduğı cezmen ve
yaqînen ma>lûm u źâhir idi. Zîrâ emânet-i wükûmet ki, cibâl-i ŝiqâl (141a) anuñ
wükminden4 imtinâ> u nefret idüb, qabûl etmediler. Kitâb-ı İlâhî ki, naśś-ı qâţı> u
śâdıqdır, bu ma>nâ-yı sa>âdet-mebnâya5 delîl ü nâţıqdır. Ve ważret-i >İzzet’ iñ celle ve
>alâ6 evâmir-i >aliyyelerine imtiŝâl ü iţâ>at ki, a>źam-ı axlâq ve ekrem-i xaśletdir, aña
iltizâm u mübâşeret degme kimseniñ pîşe7 ü kârı degildir. Ol bir wâletdir ki, müeyyed
min->indi’ llâh olanlara maxśûśdur. Źıllu’ llâh-i >âlem-penâh olan pâdişâhlardan ğayrı
nev>-i beşerden yüz biñ nüfûs içinde ol devlete fâyiz olmış be-cehd bir âdem bulınur,
evvelâ ol daxı nâdirdir. Şimdi ekŝer mizâc axlâq-ı reddiyyeden bir niçe emrâża
mübtelâdır ki, her biri başqa bir belâdır. Cümlesiniñ başı cehle ibtilâdır. Nâsıñ kiminde
buğż u wased ki, âkilü’ l-cism ve mühlikü’ l-ceseddir. Ba>żı >aceb ü riyâ deryâsına ğarîq,
ba>żı kîn ü süm>a âteşinde warîq, kimi nefs-i emmâre-i bi’ s-sû hevâsına tâbi>, ifâde-i
xayrâta mużırr, tawśîl-i şürûra nâfi>, kiminiñ delîl-i >aqlı źann-ı fâsid, kiminiñ pîşvâsı
medw-i düşmen, žemm-i wâsid, ekŝeriniñ sem>i istimâ>-ı waqqda kâhil ü süst, ammâ
umûr-ı fesâd-engîz ü şürûr-âmîz ıśğâsında çâpük ü cüst, kimi feżâyil ü >irfân u hüner
görmekde dîde-i bînâsı a>mâ, lâkin ma>âyib ü noqśân müşâhedesinde tîz-çeşm ü bînâ,
kiminiñ âyine-i qalbi jeng-i cehl ile târîk, velî kendü zu>m-ı fâsidinde śâwib-ţab>-ı
bârîkdir8. Kimi câh u devlete mağrûr, welâl ü warâm mâla mâlik olmağla mesrûr, kimi
ta>aśśub ve irtişâ sebîline sâlik, kimi meyl ve muwâbâ9 ve nisbet nuqûdına mâlik, kimi
cevr ü cefâ ve ežiyyet >ulûmında kâmil ve >adâletden >arî, ba>żı źulm ü żalâl ü fevâwişe
irtikâbda muqaddem ü cerî, kimi âfâqda nifâq ile meşhûr, kimi kižb-i śarîw ve bühtân u
zûr ile mežkûr, kiminiñ ţabî>atı kîsesinde füls-i ţama>, kiminiñ żamîr-i ma>śiyet-te&ŝîri
śawîfesinde şirret ü şeqâvet wırś u vela>, kimi qahr u intiqâm evbâşına refîq u baş, kimi
kibriyâ u istiğnâ hevâsına düşüb, xâţır-âzâr u dil-xırâşdır. Bu axlâq-ı žemîmeniñ ekŝeri
[ţab>-ı] paşada mefqûd, žihn-i pâkı âyinesinde nâ-sezâ ğubâr u gerd nâ-bûd idi. Bağdâd
seferine varınca axlâq-ı waseneden birqac xıśâl ile mevśûf idiler ki, ol (141b) evśâf ile
âb-ı nâb-ı qalbleri śâf olub, sâyirlerden mümtâz u ser-efrâz idiler. Ţabî>atları bi’ ž-žât
>adl ü inśâfa mâyil idi. Dünyâya warîś ve mâla ţama>-kâr degil idi. Söz fehminde
pehlevân, iž>ân u qabûlde >âlî-şân, kelâm-ı waqq istimâ>ında merd-i nâdirü’ l-aqrân idi.
Şer>-i şerîf emrinden10 žerre miqdârı >udûle rıżâsı olmayub, qânûn-ı qadîmden cüzvî ü
küllî inwirâfa qâyil degiller idi. Cûd u iwsânda xod-Wâtem, keremde, bežl-i dînâr u

1
F Hs K Ü: - ve efkâr-ı ŝâqıbe-i sa>âdet-menâqıbınıñ muqteżâsı ve żamîr-i münîr-i >uqde-güşâlarınıñ
müsted>âsı bunıñ üzerine cârî oldı ki
2
A Hk: + xidmet-i sa>âdet-mertebet ve
3
A Hk: - ve menzile-i ŝüreyyâ-mertebet
4
A Hk: wamlinden
5
F: meb(?)na, Hk: menbâya
6
Yüceliği artsın.
7
K: bîşe
8
A Hk. bârîk
9
Ü: Ĝ
ġĜ

10
A Hk: emrinde
246

diremde mükerrem, >izzet ü iwtirâmda, vaqâr u edebde, wayâda muwterem idiler. Günâh
u žillet >afvinde, cürm ü xaţâ u >uqûbet setrinde ferîd ü vawîd idi. Mawâsin-i axlâq ile
ma>mûr ve zîver-i evśâf ile mükemmel ü mesrûr oldıqları1 mawżâ ważret-i pâdişâh-ı
sa>âdet-dest-gâhıñ ŝemerât-ı terbiyet-i şerîfleri ve wüsn-i enźâr u merwamet ü
şefaqatlarıdır, deyü dâyimâ i>tirâf idüb, anuñla iftiwâr iderlerdi.
Bir gün Dîvân-ı hümâyûnda vüzerâ devlet-xânelerine gitdiklerinden śoñra ważret-i
xudâygân-ı >âţıfet-nişân ebbeda’ llâhu el-melikü’ l-mennân2 bu kemîne bendelerini >izz-i
wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına da>vet idüb, kelâm-ı dürer-bâr-ı cevâhir-niźâm ile teşrîf-i
xiţâb erzânî qıldılar: “ Meşiyyet-i İlâhî birle eknâf-ı memleketimiz uzayub, meśâliw-i
müslimîn içün mühimmâtımıza nihâyet yoq. Her xuśûśda bi’ ž-žât kendümiz mübâşeret3
etmek münâsib olmayub, mühimmât-ı dîn ü devletiñ tenfîž ü icrâsı4 içün İbrâhîm Paşa
ser->asker adına olub, cümle qullarımız aña mütâba>at u inqıyâd etmek içün bir berât-ı
şerîf śûretin tesvîd idüb, getür” deyü buyurdılar. Fermân-ı şerîflerine iţâ>at müstelzim-i
eśnâf 5-ı sa>âdetdir. Ol gece ber-waseb el’ me&mûru ma>žûr xuśûś-ı mesfûr tesvîd olınub,
yarındası gerü cenâb-ı mu>allâlarına ma>rûż olub, mażmûnı sem>-i hümâyûnlarına
irişdikde maqbûl buyurılub, istiwsâna qarîn oldı. Yazılub6, nişân-ı hümâyûn ile
mükemmel oldıqda pâye-i serîr-i a>lâlarına getürmek emr etdiler7. Envâ>-ı teklîfât ile
mükellef yazılub ve tuğrâ-yı ğarrâ-yı >âlem-ârây ile zîb ü zînet buldıqdan śoñra >izz-i
wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına teslîm olındı.
Sene xams ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie recebiniñ on sekizinci güni yeñiçeri ağası >atebe-i
>ulyâya (142a) da>vet buyurılub8, >âmme9-i yeñiçeri gürûhı ile bâb-ı hümâyûna vardılar.
Mežkûr berât-ı >âlî-şân ile biş kerre yüz biñ naqd aqça ve ţoquz re&s bâd-pâ, mübârek-
çehre, meymenet-behre atlar ile ki, biri muraśśa>-zîn ü zerrîn-licâmdır ve bir xüsrevânî
şimşîr-i źafer-te&ŝîr ki, envâ>-ı cevâhir ü yevâqît ile terśî> olınub, bahâda bî-wesâb,
qıymetde naźîri nâ-yâbdır, dört qıţ>a şâhâne fâxir xil>atler ile ţoquz boğca qumâş-ı
şâhâne ve bir muraśśa>belik iwsân idüb, paşaya gönderdiler. Mecmû>bölükler ağaları,
kâffe-i a>yân-ı >asâkir10-i manśûre ve meşâhîr-i xuddâm-ı kirâm-ı vâlâ-maqâm bi-
esrihim dîvân-ı paşada müctemi> olub, mübârek-bâd içün dest-bûs etdiler. Nâme-i
>inâyet-meşwûn-ı pâdişâhî >alâ-melei’ n-nâs oqınub, cümle-i >ibâd-ı sa>âdet-mu>tâd
fermân-ber olub, qadr-i şerîfleri eż>âfu mużâ>af teraqqî[de] olub, dirliklerine daxı her sâl
on kerre yüz biñ aqça11 ziyâde buyurdılar.12 Ve selâţîn-i âl-i >Oŝmân’ ıñ enâra’ llâhu
berâhînehüm13 livâ-i sa>âdet-iwtivâları şimdiye degin qadîmden dört >aded idi, min-ba>d

1
Ü: olduğı
2
İhsanı bol Allah dâim eylesin.
3
K: + içün
4
K: ΞŦėŏį
5
F: ‛ Ĝ
Ŷė
6
A Hk: + ve
7
K: qıldılar
8
Ü: buyurılan
9
A Hk Hs K: >âmmeten
10
Ü: >asker
11
F Hs K Ü: - aqça
12
“ Ol ana gelince mutaśarrıf olduğı yigirmi kerre yüz biñ xâślarına on kerre yüz biñ daxı maqrûn ki,
cem>an otuz kerre yüz biñle qadr ü rağbetleri gibi dirlikleri daxı efzûn qılındı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v.
241b.
13
Allah delillerini nurlandırsın.
247

fermân-ı şehriyâr-ı kâm-kâr ile râyât-ı fetw-âyât-ı xüsrevânî ve a>lâm-ı >âlem-ârâ-yı gîtî-
sitânî yedi >aded olmaq üzre muqarrer oldı.1
Emr-i hümâyûn u mebrûr muqteżâsınca vech-i mesfûr üzre tesvîd olınan nâme-i ser-
>askeri bu kitâb-ı müsteţâb-ı miskîn2-niqâb suţûrında mesfûr u mesţûr oldı ki, nâźırân-ı
nükte-şinâs u waqâyıq-bîn, muqtebisân-ı envâr-ı âŝâr-ı ilhâm-âyîniñ naźar-ı hümâyûn-ı
xurşîd-eŝerleri ile manźûr olmış ola. “ Çün bi-wamdi’ llâhi tebârek ve te>âlâ ve wüsn-i
tevfîqe, bâr-gâh-ı ewadiyyet ve der-gâh-ı śamediyyetden ki, maśdar-ı menşûr-ı pür-nûr-ı
sa>âdet-mevfûr tü&ti’ l-mülke men-teşâ&3 ve maţla>-ı âftâb-ı yarlığ u ţuğrâ-yı mâ-
yeftew’ illâhi 4 li’ n-nâsi min-rawmetin felâ mümsik lehâ5[dır.] Kemâl-i qudret ve
meşiyyet-i İlâhî ve vufûr-ı mevhibet ve irâdet-i nâ-mütenâhîden ebvâb-ı xazâyin-i luţf 6
ve mefâtîw-i awkâm-ı mülk ü millet çehre-i eyyâm-ı devlet-i rûz-efzûn ve ğurre-i ğarrâ-
yı sa>âdet-maqrûnıma meftûw olub, enâmil-i salţanat u ixtiyâr ve eyâdî-i xilâfet ü
iqtidârıma teslîm olındı. Yextaśśu bi-rawmetihî men-yeşâ&7. Her rûz źuhûr-ı bedâyi>-i
>avâţıf-ı Rabbânî ve bürûz-ı śanâyi>-i leţâyif-i Sübwânîden celle celâluhû ve >amme
nevâluhû8 qadr-i râyât-ı źafer-simât9 u nuśret-qarîn-i salţanatım (142b) ve rafe>nâhu
mekânen >aliyyen10 muqteżâsınca meyâmin-i fetw-i mübîn ile11 evc-i >illiyyîne ve şâh-
bâz-ı çetr-i hümâyûn-ı hümâ-pervâz xilâfetimi dest-yârî-i naśr-ı >azîz ile küngüre-i
ţârem-i eflâke irişdürib, evâmir ü nevâhî-i pâdişâhânemi eţî>u’ llâhe ve eţî>u’ r-resûle ve
uli’ l-emri minküm12 müsted>âsınca yümn-i hidâyet-i lem-yezelîsi murâfaqatı ile basîţ-i
zemîne şâmil 13 ü cârî ve merâsim-i dâd-güsterî ve >adl-perverîde śît ü śadâ-yı şâhânemi
aqţâr u emśâr14-ı bawr ü berrde nefewât-ı nesâyim15-i śabâ ve cenûba hem->inân qılub,
muğlaqât-ı beyyinât-ı cihân-dârî ve muwkemât u müteşâbihât-ı kişver-güşâyîniñ fetw u
wallini vufûr-ı fażl-ı bî-nihâyesinden elsine-i süyûf-ı âb-dâr ve aqlâm-ı nüvvâb-ı kâm-
kârımda muqayyed ü merbûţ eyledi. Žâlike min-fażli’ llâhi >aleynâ ve >ale’ n-nâsi 16 ve
maqâlîd-i taqallüd-i umûr-ı cihân u cihân-bânî ve mefâtîw-i intiźâm-ı a>mâl 17-i >âlem ü
>âlemiyânî keff-i kifâyet ve qabża-i iqtidâr u velâyetime tefvîż qılub, bisâţ-ı merâtib-i
şevket ü iqbâlimi žirve-i >ulyâyü’ s-sulţân-ı źıllu’ llâhi fi’ l-arżda basţ eyleyüb, sürâdiqât-ı
>aźamet ü iqbâl-i ferxunde-fâlimi evc-i mu>allâ-yı ve rafe>nâ ba>żaküm18 fevqa ba>źin1

1
“ Devlet-i >Oŝmâniyye evâyilinden bu deme gelince vezîriñ on ikişer kerre yüz biñ aqça xâsı nihâyet
śadr-ı a>źam wall ü >aqd śâwibi olmağla ba>żı müfîd ü ma>nîdâr timarlara ixtiśâśı qânûn-ı muqarrer iken
mezbûr İbrâhîm Paşa’ ya her cihetle bunca i>zâz u ikrâm olındı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 241b.
2
A F Hk Hs K: müşgîn
3
“Mülkü dilediğine verir.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
4
Ü: - Allah
5
“ Allah insanlara rahmetten neyi açarsa, artık onu tutan olmaz.”, K.K., 35 Fâtır, 2.
6
Hk: - luţf
7
“O, rahmetini dilediğine tahsis eder.”, K.K., 3 Âl-i İmrân,74.
8
Büyüklüğü artsın ve ihsanı (her yeri) kaplasın.
9
F Hs K Ü: - simât
10
“Biz onu yüksek bir mevkiye yükseltmiştik.”, K.K., 19 Meryem, 57.
11
A F Hs K: - ile
12
“Allah’a itaat edin. Ve peygambere ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin.”, K.K., 4 Nisâ , 59.
13
K: ΈΏĜ
Ŧ
14
A: emţâr
15
F Hs: ┐Ĝ
ŷ∆
16
A Hk: + ecma>în. “ Bu, bize ve insanlara Allah’ ın bir lütfudur.”,K.K., 12 Yûsuf, 38.
17
Ü: wâl
18
F Hk Hs K: - ba>żaküm. Ayetin tam metni “ ve rafe>nâ ba>żahüm fevqa ba>źin derecâtin” dir.
248

derecâtin2 üzerine ref> eyledi. Mıśbâw-ı necâw-ı xilâfet ü kâm-kârî ve sirâc-ı vehhâc-ı
>aźamet ü şehriyârî3 ki, qandîl-i envâr-ı tâb-dâr-ı sa>âdet ve mişkât-ı âŝâr-ı devlet ü
siyâdetdir, żiyâ-yı >âlem-ârâ ve rûşenâ-yı cihân-bînâ4siyle >arśa-i mülk-i zemîni rûşen ü
münevver qılub, fevewât-ı >abher-nigehât-ı naśfet ü >adâlet ve nefewât-ı >anber-simât-ı
re&fet ü >inâyetimle meşâm u dimâğ-ı berâyâyı mu>aţţar eyledi.
El-wamdü li’ llâhi’ lležî hedânâ li-hâžâ5 ki, >arśa-i salţanat u cihân-dârî tamâm füswatde
ve dâyire-i mülk ve xıţţa-i ıqlîm kemâl vüs>atdedir. Felâ-cerem meyâmin-i tevfîqât-ı
İlâhî ve mawâsin-i te&yîdât6-ı nâ-mütenâhî rûz-be-rûz ma>raż-ı bürûzda cilve-ger olmağla
bu âlâ-i [vâlâ-i] Sübwânî ve nia>mâ-i bî-müntehâ-yı Rabbânî’ niñ ki 7 ve in-te>uddû
ni>meta’ llâhi lâ-tuwśûhâ8 edâ-i merâsim-i şükr ve îfâ-i levâzım-ı wamdi žimmet-i
himmet-i bülend-rütbetime vâcib ü lâzım olmışdır ki, inna’ llâhe yuwibbu ma>âliye’ l-
umûr9 müsted>âsınca iwyâ-yı qavânîn-i >adâlet ve imżâ-yı âyîn-i re&fet ü naśfet ve
tanźîm-i umûr-ı eţrâf-ı memâlik ve tertîb ü teşyîd-i mebânî-i wudûd u mesâlik ve qabż u
basţ-ı awvâl-i mülk ü millet ve >adq ü rabţ10-ı (143a) qażâyâ-yı memleket ve inżibâţ-ı
mehâmm-ı xilâfet ve inwiţâţ-ı rüsûm-ı źulm ü żalâlet içün bir vezîr-i kâr-dân u śâyib-
re&y ve müşîr-i kâm-rân u >adl-fermây11 naśb olınub, zimâm-ı wall ü >aqd-i awvâl-i
salţanat anuñ efkâr-ı śâyibesine teslîm olına. Zîrâ ki, esâlib-i żavâbıţ-ı cihân-bânî ve
qavânîn-i menâhic-i kişver-sitânîde şol zümre ki, tâc-ı ibtihâc-ı ve leqadiśtafeynâhu
fi’ d-dünyâ12 ile müstes>ad olub, sirâc-ı vehhâc-ı ve etâhu’ llahü’ l-mülke ve’l-wikmete ve
>allemehu mimmâ yeşâ13 ile müşerref oldılar. Dâyimâ xidem-i sa>âdet-raqamdan ki,
nâśıye-i emânî ü âmâllerine levâmi>-i işrâqât-ı inne’ lležîne sebeqat lehüm minne’ l-
wüsnâ14 lâmi>u diraxşân ola, yümn-i eyâdî-i >avâţıf-ı xüsrevâne ve mekârim-i ıśţınâ>ât-ı
pâdişâhâne ile evc-i medâric-i seniyyeye irişdürib, ve mâ minnâ illâ lehu maqâmun
ma>lûmun15 derecâtına îśâl eylediler. Ben daxı bu ma>nâ-yı sa>âdet-mebnânıñ śudûrı ve
bu qażiyye16-i merżiyye-i devlet-intimânıñ źuhûrı içün her-bâr ki, >aql-ı dûr-bîn ve
ferâset-i >adâlet-âyînime mürâca>at etdikde bu emânetiñ tawmîline râfi>-i tevqî>-i refi>-i
>âlem-muţâ>-ı xüsrevânî ve dârende-i menşûr-ı meşhûr17-ı mûcibü’ s-sürûr-ı gîtî-sitânî
cenâb-ı vezâret-meâb, śadâret-niśâb, devlet-iktisâb, sa>âdet-intisâb, vâsıţa-i >aqdü’ d-
devleti’ l-ebediyye, râbıţa-i >aqdü’ s-sa>âdeti’ s-sermediyye, qâyid-i cüyûşü’ l-İslâm,
śawibü’ l->izz ve’ l-iwtişâm, eś’ śârimü’ ś-śamśâm, żırğâm-ı peleng-intiqâm, Âśafü’ z-

1
F: - ba>źin
2
“Bazılarını derece yönünden bazılarından üstün kıldık.”, K.K., 43 Zuhruf, 32.
3
A Hk: şehriyârımı
4
F Hs K: Ĝ ΣΕġ
5
“Bunun için bize hidayet eden Allah’a hamdolsun.”, K.K., 7 Arâf, 43.
6
F Hs Ü: teeyyüdât
7
Hk: - ki
8
“Allah’ın nimetlerini saysanız, onları sayamazsınız.”, K.K., 14 İbrahim, 34.
9
Allah yüce işleri sever.
10
A: râbıţ
11
A: fermân
12
“Biz onu dünyada seçtik.”, K.K., 2 Bakara, 130
13
“Allah hükümdarlığı ve hikmeti ona vermiş ve dilediği şeyleri de öğretmişti.”, K.K., 2 Bakara, 251.
14
“Kendileri hakkında bizden güzel söz yazılmış olanlar”, K.K., 21 Enbiyâ, 101.
15
“İçimizden her birinin belli bir makamı vardır.”, K.K., 37 Saffât, 164.
16
Hs K: ●ΗŷĢ ⅝
17
K: - meşhûr
249

zemân, melâž1-ı ehl-i îmân, wüccetü’ r-Rawmân-ı >ale’ l-insân, maśdar-ı elţâf-ı bî-intihâ,
maźhar-ı >avâţıfu’ llâhi te>âlâ elležî tele&lâ& min-vecnâti devletihi nûrü’ l-hüdâ ve
tebeyyene min-ufqi sa>âdetihi şemsü’ l-i>tilâ&, el-maxfûfu bi-śunûfi >avâţıf-ı leţâyifü’ l-
meliki’ l-a>lâ2 mübârizü’ d-devle ve’ d-dünyâ, niźâmü’ l-mülk vezîr-i a>źam İbrâhîm Paşa
edâma’ llâhu te>âlâ iclâlehû ve zâde iqbâlehû3’ ya elyaq u evlâ ve mawall ü awrâ görüb,
anuñ wüsn-i xidemât-ı sâbıqa4 u lâwiqası mûcib-i feyeżân-ı qulzüm-i žexxâr-ı >avâţıf-ı
mülûkâne ve kemâl-i taqarrüb ve rütbet-i fâyiqa ile ve’ s-sâbiqûne’ s-sâbiqûne5 sa>âdeti
ile mümtâz u ser-efrâz olub, âstâne-i sa>âdet-âşiyânımda şeref-i iltifât ve wüsn-i qabûl ve
terbiyet-i kîmyâ-âŝârım ile mürebbâ u maqbûl olduğından ğayrı rezânet-i >aql u fehm ile
ârâste, vufûr-ı şehâmet (143b) ü şecâ>at ü wazm6 ile pîrâste, mekârim-i >âdât ile mevśûf
ve śıyânet-i cibillet ü žât ile ma>rûf, re&y-i śâyibi mefâtîw-i müşkilât, ţab>-ı veqqâdı
mıśbâw-ı mu>żilât olub, iqbâl ü devlet-dâr7 u źafer-girdâr mülâzım-ı xidemât-ı seniyye-i
pâdişâhânem olub, mâ-śadaq fewvâ-yı kelâm-ı sa>âdet-fercâm ižâ erâda’ llâhu bi-
melikin8 xayrân ce>ale lehu vezîran śâliwan ižâ nesiye žekkerahu ve ižâ žekkerahu9
e>ânehû10 vâqi> olmağın anuñ waqqında xûrşîd-i tâbân-ı >inâyetim meşârıq-ı >izzet11 ü
iclâlden şârıq u ţâli> ve âftâb-ı nûr-ı nüvîd-i diraxşân-ı wimâyâtım âfâq-ı himmet ü
>aţıfetimden bâriq ü lâmi> olub, evvelden taśarruflarında olan yigirmi kerre yüz biñ
aqçalıq xâśları üzerine on kerre yüz biñ aqça daxı ilwâq u iżâfe eyleyüb, cümle xâśları
otuz kerre yüz biñ12 aqçalığa irişdirilüb, qalem-rev-i ıqlîm-i salţanatımda vâqi> olan
memâlik ü mesâliküñ wıfż u wırâseti ve żabţ u śıyâneti içün vezîr-i a>źamlıgı üzre ser-
>asker ta>yîn idüb, mezîd-i >âţıfetimden tuğ-ı sa>âdet-fürûğ ile ţabl u >alem erzânî qılub,
bu berât-ı sa>âdet-âyâtı virdüm. Ve buyurdum ki, ba>de’ l-yevm daxı cemî>-i evqât u
ezmân ve cümle-i sâ>ât u awyânda vezîr-i a>źamım13 ve kâffe-i memâlik-i mawrûsemde
cenâb-ı celâlet-meâbım qıbelinden >umûmen ser->askerim14 olub, vüzerâ-i Âśaf-nişân u
mesned-nişîn ile Rumili beglerbegisi ve qâżî->askerlerim ve >âmme-i [fużalâ u] >ulemâ15
u qużât u16 sâdât u meşâyix ü17 küberâ ve sâyir beglerbegilerim ve külliyyen erkân-ı
devlet-i kâhire18 ve a>yân-ı salţanat-ı zâhire ve sancaq-begleri qullarım ve bâb-ı sa>âdet-
meâbımda xižmet iden bölüklerim ağaları ve qapım qullarınıñ atlusı ve yayası ve

1
K: bilâd
2
Öyle ki hidâyetin nuru devletinin cephesinden parlar, yükselme güneşi saadetinin ufkundan belirir. Yüce
Allah’ın çeşitli hoş lütufları ile kuşatılmıştır.
3
Yüce Allah kudretini devâm ettirsin ve saâdetini artırsın.
4
K: ĥĜ ⅞
ġĜŦ
5
“(Allah’ın tâatında) öne geçenler, (O’nun rahmetinde de) önde olanlardır.”, K.K., 56 Vâkıa, 10.
6
K: ΌŏŅ
7
A F: vâr
8
A F Hk Hs K: meliken
9
Hk: Ζŏ΄ Ōė
10
Allah bir hükümdar için iyilik istediğinde ona iyi bir vezir verir. Unuttuğunda hatırlatır, hatırlattığında
da yardım eder.
11
A: ğarb
12
Hk: - aqça daxı ilwâq u iżâfe eyleyüb, cümle xâ¢ları otuz kerre yüz biñ
13
F K: a>źam
14
F Hs K: >asker
15
K: >ulemâ ve fużalâ
16
A F Hk Hs K: - ve
17
F Hs K: - ve
18
F Hs K Ü: - kâhire
250

mecmû>-ı memâlik-i mawmiyyemde vâqi> olan alay beglerim1 ve su-başıları ve çeri-


başıları ve cümle >asâkir-i nuśret-meâŝirim xalqı ve sâyir zümre-i ekâbir ü efâżıl 2 ve
cümle-i e>âlî ü esâfil 3 ve erbâb-ı menâśıb u cihât ve cumhûr-ı enâmdan qâţınân-ı südde-i
sa>âdet-intimâ ve sâkinân-ı >atebe-i gîtî-feżâ4 ve quţţân-ı memleket ve vuţţân-ı vilâyet ve
ehl-i veber ü meder, bi’ l-cümle śağîr ü kebîr, ğanî ü faqîr muwaśśalâ xavâśś u >avâm ve
kâffe-i enâm mûmâ-ileyh vezîr-i a>źamım5 ve her zemânda >umûmen ser->askerim bilüb,
kemâl-i ta>źîm ü ikrâm ile (144a) mu>azzez ü mübeccel ţutub, müşârün-ileyhiñ wużûrına
iyâb u žihâbda ve iqbâl ü istiqbâlinde daqîqa fevt etmeyüb, her ne ki dir ise ve her ne
vech görirse benim lisân-ı dürer-bârımdan śâdır olmış kelâm-ı sa>âdet-encâm ve emr-i
vâcibü’ l-iwtirâmım bilüb, sözini sem>-i tawqîq ile ıśğâ ve wüsn-i qabûl ile telaqqî
eyleyüb, devlet-i qâhire-i śâwib-qırânîye müte>alliq olan cümle-i mehâmm u umûrda ve
kâffe-i meśâliw-i cumhûrda emrinden ve sözinden tecâvüz ü >udûl ve inwirâf u žühûl
eylemeyeler.
Eger âstâne-i devlet-âşiyânımda ve eger sâyir memâlik-i mawrûsemde vâqi> olan
beglerbegileriñ6 ve sancaq-begleriniñ7 ve bâqî a>lâ ve ednâ erbâb-ı menâśıb u merâtib ve
aśwâb-ı cihât u menâziliñ ve bi’ l-cümle wavme-i wükûmetimde olan külliyyen qullarımıñ
>azli ve naśbı anuñ ârâ-i śâyibe ve efkâr-ı ŝâqıbesine menûţ u müfevveż olub, şol ki,
merâsim-i qavânîn-i vezâret ü ser->askerî ve levâzım-ı esâlîb ü śadâret ü dâd-güsterîdir,
müeddâ qılub, sâlik-i mesâlik-i >adâlet ü naśfet ve žâhib-i mežâhib8-i şer>u diyânet olub,
ţabaqât-ı maxlûqâtı daxı >alâ-tefâvüti’ d-derecât menâziline9 tenzîl etmekde daqîqa fevt
etmeye.
Ve her-bâr ki, sefer-i hümâyûn vâqi> olub, sa>âdet ü iqbâl ve devlet ü iclâl ile cenâb-ı
celâlet-meâbım teveccüh etmelü olub, veyâxûd >asker-i źafer-peykerim irsâl olınmaq
lâzım gele, ol vaqt daxı ser->askerlige müte>alliq olan xuśûśiyyât her ne ise külliyyen
mûmâ-ileyhiñ ârâ-i śâyibe-i iśâbet-qarîn ve efkâr-ı ŝâqıbe-i metânet-rehînine müfevveż
olub, evâmirine imtiŝâl, nevâhîsinden ictinâb eyleyüb10, emrine muxâlefet ve wükmine
mu>ânedet eylemeyeler.
Yoldaşlığı źâhir olanlar bâbında eger beglerbegilik tevcîh eylemekdir ve eger sancaq
virmekdir ve eger a>lâ u ednâ timar ve >ulûfe eylemekdir, bi’l-cümle envâ>-ı menâśıb u
cihâtdan her ne tevcîh iderse ve tefvîż ü taqlîd iderse, teraqqî-i >âmm u >umûm üzre
baxşiş ve iwsân-ı küllîden ğayrısı benim >izz-i wużûr11-ı sa>âdet12-mevfûr u
müstelzimü’ l-wubûrımda13 mawall-i qabûl ve menzile-i irtiżâdadır.

1
A Hk: begleri
2
A Hk Hs: esâfil
3
A Hk: efâżıl
4
Hs: qażâ
5
A F Hk: a>źam
6
Hk: beglerbegiler
7
F Hs K Ü: begleri
8
Hk: - mežâhib
9
A Hk: menâzile
10
A: eylemeyüb
11
K: - wużûr
12
K: + wużûr
13
A Hk K: wubûrda
251

Žikr olınan fırqa1-i >asâkir-i nuśret-meâŝirimden el->iyâžu bi’ llâhi te>âlâ2 benim fermân-ı
şerîfime muxâlifen müşârün-ileyhiñ emrine ve sözine muxâlefet u >inâd idenleri
veyâxûd xilâf-ı şer>-i muţahhar (144b) ve muğâyir-i qânûn-ı muqarrer re>âyâ u berâyâya
źulm ü ta>addî idenleri her kim gerekse olsun ve qac nefer olursa olsun aślâ ve qaţ>â
südde-i sa>âdetim cânibine i>lâm etmege tevaqquf etmeyüb, envâ>-ı >uqûbât u siyâsâtdan
her neye müstawiqq ü sezâ olursa muqteżâ-yı emr3-i şer>-i qavîm [üzre] siyâset idüb,
geregi gibi waqlarından geldüre ki, sâyirlere mûcib-i >ibret vâqi>ola şöyle belâlar.”

Bu derece4 ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-nijâd u ğazv-murâd5 xalleda’llâhu mülkehû6 ceyş-i


deryâ-şân, ğaziyân-ı sa>âdet-resân ile raxş-ı nuśret-nişâna süvâr olub, ğazâ-yı bâhirü’l-
bürhâna >azîmet-i >âlî-nehmet idüb, Bec7 ğazâsında vâqi>olan umûrıñ keyfiyyet-i
źuhûrudur8
Yine ey kilk-i naźm-âŝâr u dürr-pâş
Lisânıñ qulzüm-i siwr9 oldı sâbaş
Cihâna gösterüb silk-i cevâhir
Hüner erbâbına >arż et gevâhir
Süxan bezmine vir bir10 zîb ü zîver
İde tawsînler aña her hüner-ver
Çıqar lü&lü&ler11 aśdâf-ı xaberden
Niŝâr eyle o bezme her güherden
Wikâyet eyle şâhıñ bir ğazâsın
Beyân et cümle bir bir mâ-cerâsın
Cihâd-ı fâxir ve selvet-fezâdır
Ğazâ-yı bî-riyâ behcet-nümâdır.
Ważret-i xilâfet-penâh u ğazâ-dest-gâh e>azza’ llâhu enśârahû12 muqaddemâ Üngürus-ı
menxûs ile śawrâ-yı Mohac’ da uğraşdan śoñra Üngürus qırallığını13 Erdel banı olan
Yanoş qırala iwsân eylemişlerdi. Civârında olan Alman ve Çeh vilâyetleriniñ śâwibi
Ferdinanduş İşpanye çesârınıñ qarındaşı, ol merzbûm-ı żalâlet-rüsûmıñ qıral-ı küfr-fâşı
olub, Üngürus vilâyetlerine daxı ţama> idüb, wudûd-ı Üngürus’ da olan mevâżı>a dest-
dırâzlıq eyleyüb, ba>żı qılâ>a ta>arruż etmekle xayli vilâyetler ve qal>alar alub, qahr u
isti>lâ ve cebr ü14 istîlâ ile mutaśarrıf oldı. Keŝret-i etbâ> u eşyâ>ına istinâd, kemâl-i
qudret ü miknet-i küfr-ictimâ>ına i>timâd eyleyüb, cenâb-ı celâlet-meâb, şâh-ı źafer-
1
Hk. fıraq
2
Yüce Allah’a sığınırız.
3
A F Hs Hk K: - emr
4
A F Hs K Ü: - Bu derece
5
A Hk: murâdıñ
6
Allah mülkünü dâim etsin.
7
A Hk: Pec
8
Ü: keyfiyyeti beyânında
9
F Hs K: bawr
10
A Hk: ŏť
11
Hk: ŏΉΜΉ
12
Allah yardımcılarını aziz etsin.
13
K: qırallığı
14
F Hs K Ü: - ve
252

niśâb ile >adâvet üzre oldı. Yanoş qıralda anuñla muqâbeleye miknet ü ţâqat ve
muwârebe ü âşûba qudret ü liyâqat olmaduğı eclden Budun qal>asından (145a) ferâğat
eyleyüb, ol wıśn-ı waśîn a>dâ-yı dîn-i mübîn eline düşüb, içine Nemçe >askerin qoyub,
żabţ etdürdi. Selâţîn-i Firenk ve xavâqîn-i küfr-âheng miyânlarında anuñla mübâhât1 u
iftixâr idüb, nice kâr-zârlarında a>dâsına ğâlib, belki bu ţarîqle śâwib-qırânlıq ve çesârlık
nâmına ţâlib oldı. Lâ-büdd >ârıża-i ğayret ü wamiyyet-i cihân-bânî muqteżâsınca anuñ
şevket ü şehâmeti >urûqını şimşîr-i źafer-lüwûq-ı xüsrevânî birle qaţ>etmek lâzım gelüb,
irxâ-yı >inân, tevsî>-i dâyire-i meydân olınur ise ta>arrużı berüye sirâyet idüb, memâlik-i
mawmiyye-i xâqânîye daxl etmesi muwaqqaq olmağın ol la>în-i keç-rânıñ taxt-ı nuxûset-
baxtı olan Beç2 şehriniñ üzerine varılmaq qaśdına ol câniblere sefer-i hümâyûn-ı
meymenet-maqrûna >azîmet buyurıldı. >Asâkir-i nuśret-meâŝirden efvâc-ı deryâ-emvâca
tenbîhler olınub, esbâb-ı sefer tamâm müheyyâ olub, Rumili beglerbegisi Qâsım Paşa
ki, mîr-i śaff-der-i hizebr-âheng, žât-ı güzîn-i şîr-rezm ü peleng-ceng olub, şecâ>at
meydânınıñ [çâbük-]süvâr ser-efrâzı, şehâmet >arśasınıñ emîr-i nâm-dâr mümtâzı idi,
sene xams ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie şa>bânınıñ onıncı güni mawmiyye-i İstanbul’ dan
>asâkir-i muvawwidîn ve zümre-i mü&minîn atlanub, niźâmü’ l-mülk İbrâhîm Paşa’ nıñ
ser->askerligi sancağı ilerü3 gönderilmek içün vüzerâ-i Arisţo-ârâ, kâffe-i erkân-ı devlet
ve >âmme4-i a>yân-ı salţanat-ı >atebe-i >âlem-ârâ süvâr oldılar. Kûs u nefîrler feryâdda,
ţabl u naqqâreler fiğânda, >âlem ţolu hengâme, naźarlar seyf ü sinânda olub, Dâvud Paşa
Çayırı’ nda gül-gûn otaqlar, xüsrevânî çâr-ţâqlar, âsmân-hem-ser sâye-bânlar qurılub,
paşa-yı a>źam >asker-i xûrşîd-fer ü encüm-waşeme żiyâfetler eyledi. Envâ>-ı ni>am
mebžûl, xân5-ı Xalîl mebsûţ, ţab>ı münîri mawsûd6 ve7 şân-ı celîli 8 mağbûţ9 idi. Ser-
>askerligi sancağını müşârün-ileyh Rumili beglerbegisi ile gönderüb, kendüler şehre
mürâca>at eylediler.
İttifâq bu eŝnâda vüzerâ-i >atebe-i >âlem-ârâdan vezîr-i bî-naźîr Muśţafa Paşa nişîmen-i
fenâ-âşiyân-ı dünyâdan serâbistân-ı beqâya riwlet idüb, sene-i mezbûre şa>bânınıñ on
sekizinci güni vefât eyledi. ¡ uffe-i vezâret müşârün-ileyh (145b) Qâsım Paşa’ ya >inâyet
olındı. Şehr-i mezbûrıñ yigirmi ţoquzıncı güni gelüb, ważret10-i xilâfet-penâh u sa>âdet-
dest-gâhıñ dest-bûs-ı behcet-me&nûsları ile müstes>ad olub, sene-i mezbûre ramażân-ı
sa>d-iqtirânı11 duxûl idüb, ikinci güni,
Sipâh-ı sa>d-baxt u waşmet-âyîn
Cünûd-ı encüm-âsâ mihr-tezyîn
Süvârân-ı qabâ-pûşân-ı gül-gûn
Wabâb u qaţre-i bârândan efzûn

1
F Hs: mu>âhât
2
A: Pec, F Hs: Peç, Hk K: Bec
3
A Hk: ilerüye
4
F: mecmû>
5
F Hk Hs K Ü:ΑΜŅ
6
A Hk: mawmûd
7
A Hk: - ve
8
Ü: xalîli
9
A Hk: mażbûţ
10
K: - ważret
11
F Hs: │ėŏ⅝
ė
253

Kemer-bendân-ı zerrîn-zîn-i pür-zeyn


Hüner-mendân-ı rezm-âşub ve bî-şeyn
Ğażanfer-fer gürûh-ı bebr ü ejder
Kemîn-gîrân-ı kîn ve düşmen-âver
Zırh-pûşân-ı miğfer-farq u âhen
Ser-â-pâ ğarqa-i pûlâd u cevşen
Siper-endâz ve şîr1-efgen dilâver
Kemân-dest ü xadeng-sâz u hüner-ver
Nehengân-ı peleng-wamle >adû-sûz
Rezm-verzân-ı ceng2-âheng ve bih-rûz.
Der-gâh-ı mu>allâya müctemi>olub, qâ>ide-i müstemirre-i xâqânî üzre sa>âdet ü iqbâl ile
raxş-ı meserret-baxşa süvâr olub, râyât-ı nuśret-âyât açub, şevket ü mehâbet-i kişver-
sitânî birle Edirne Qapusı’ ndan çıqub, Walqalu Bıñar’ a nüzûl-i hümâyûn etdiler. İttifâq
bu eŝnâda sewâb-ı bî-wisâb-ı âb-intisâb cirm-i âftâba niqâb çeküb, ebr-i bârında cihâna
saqqâ-yı meşk-keşân3 oldı. Leyl ü nehâr ziyâde yağmurlar yağub, vâdîlerde, sebîllerde
ziyâde seyller oldı. Bî-nihâye bârân u berd ile şâh-ı şitâ >âleme serd śûretler ve envâ>-ı
bürûdetler gösterdi. Ţarîqler pür-gil, yollardan >ubûr u mürûr müşkil olmağın iki gün
anda iqâmet olındı. Ba>dehû göçilüb, menâzil ü merâwil geçülüb, mâh-ı mesfûrıñ on
ikinci güni mawmiyye-i Edirne źılâl-i źafer4-ittiśâl-i ważret-i pâdişâh-ı ferxunde-fâl ile
müstes>ad oldı. Hübûb-ı riyâw ile hevânıñ kemâl tağayyüri olub, muttaśıl bârânlar oldı.
On ţoquzıncı güni Anaţolı beglerbegisi Behrâm Paşa >askeri 5 ile gelüb6, Dîvân-ı
hümâyûn idi, külliyyen Anaţolı begleri el öpdiler. Ramażân-ı şerîfiñ yigirmi ikinci güni
göcilüb, yigirmi sekizinde mawrûse-i Filibe’ ye nüzûl olındı. >Îd-i sa>îd (146a) irişüb,
>âdet üzre şilen-i şâhî çekilüb, dîvândan śoñra cümle vüzerâ, mecmû>-ı erkân-ı devlet ve
a>yân-ı salţanat bi-esrihim İbrâhîm Paşa xaymesine varub, >îdi anda etdiler. Ammâ
keŝret-i bârân ile cihân pür-âb olmışdı. Anda vâqi>olan Meriç śuyı ţuğyân idüb, Filibe
köprüsiniñ iki başların alub, >asker-i manśûr aţa içinde mawśûr olmışlardı. Xayme
ţınâbları âbda, sütûnları girdâbda, devâbb u xuyûl kemâl ıżţırâbda, eţrâf u cevânibe
xurûc u duxûl min-külli’ l-vücûh münsedd ü mağlûl oldı.
Meric ırmağı deryâ oldı ţaşdı
Cihânı ţutdı śular başdan aşdı
Bozıldı ordunıñ naźm u niźâmı
Baśub seylâb ğarq etdi xıyâmı
Ziyân leşkerleri çıqdı buśudan7
Xıyâma çoq żarar irdi bu śudan
Belâ-yı seyle leyl olmışdı hem-dem
Ağaca çıqdı qurtıldı çoq âdem.

1
F Hs K Ü: tîr
2
A Hk: pîl, F Hs: peyk
3
F: meşk-i saqqâ-yı âb-keşân, Hs: meşk-i saqqâ-yı keşân
4
A F Hk Hs K: nevâl
5
K: >asker
6
F Hs K ü: - gelüb
7
A Hk K: puśudan
254

Naqqâş Ali Beg cihânıñ źarîf ü >ayyâşı, >âlemiñ nawsend ü qallâşı idi, ol seferde ittifâq
Meric kenârına qonub, >îş ü nûş idüb, nefîs aşlar pişürirken nâ-gâh seyl baśub, hic bir
cânibe xalâśa çâre ü imkân olmayub, âwirü’ l-emr bir ağaca >urûc ider. Wikâyet eyledi ki,
“ Śu deryâya dönib, ağac daxı çendânca1 muwkem2 olmayub, bârî üzerinden3 seylden
necât bulmış iken gördüm śu yüzinden bir alay ılanlar gelüb, ağaca çıqdılar. Ne anları
def>a imkân, ne muśâwabetlerine qudret ü tüvân var. Feryâd u fiğân ide gördim çâre ü
meded olmayub, üzerine hücûm etdiler. Żarûrî bedenim mâra mesken, a>żâ u cevâriwim
ef>âlara vaţan olub, başıma, gözüme üşdiler. Kimi burnım delügini in śanub girmek
ister, kimi başımda qulağımı ţaş qovuğı mı4 śanur śoqılmaq diler. Kimi boynıma walqa,
miyâna kemer-bend, kimi qoynıma wamâyil, pâya peyvend olur, her vechle beni iwâţa
eylediler. Arada zebûn qalub, wâlim diger-gûn oldı. Bir ţarafdan hücûm-ı seylâb ile cân
xavfi kemâl ıżţırâb, bir ţarafdan mülâważa-i cevr-i devr ile ağac yıqılub devrile, deyü
xâţırımda xalâśa şitâb, teneffüse zemân5, warekete iqtidâr yoq. Envâ>-ı >ažâblar çekdüm.
(146b) Nâ-gâh ılanlar ıśıralar, deyü wayret ğâlib olub, göz açmağa mecâl yoq.
Kirpiklerim mâr bedenlerine xâr, işim nâle ü enîn ü zâr olub, cenâb-ı Waqq’ a tevekkül
eyledüm. Bir kimesne Xıżır irişüb, ţaşradan śandal ile gelüb, xâlâś oldım. >İnâyetu’ llâh
ile6 żarar irişmedi” didiler.
Keŝret-i bârân u seyl ile yollardan mürûr >asîr ü zor olduğı sebebden7 bi’ ż-żarûrî
mawrûse-i Filibe’ de birqac gün oturıldı. Şevvâl-i mübârek-fâliñ sekizinci güni teveccüh-
i hümâyûn olınub, on dördinci güni ¡ ofya ovası źılâl-i râyât-ı fetw-nevâl ile müstaźill
oldı. Ol ţaraflarda daxı ifrâţla yağmurlar yağub, yollar ziyâde çamurlar oldı. Ważret-i
pâdişâh-ı źafer-nedîm birqac gün anda daxı muqîm oldılar. Ba>dehû devlet ü iqbâl ile
>azm-i behcet-fâl etdiler. Leşker-i enbûh-ı deryâ-şükûhıñ izdiwâmı olub, śawn-ı serâçe-i
zemîn ser-â-ser >asker-i şîr-kemîn idi. Ni>âl-i maţâyâ ile cirm-i xâke fütûr gelüb, laţme8-i
sütûr ile kesâfet-i münwall u ğubâr olub, eflâke śu>ûd iderdi. Lâ-cerem izâle-i żîq-i râh
içün Rumili’ niñ leşker-i deryâ-śalâbeti ser->asker-i sâmî-mertebet ile bir göc ilerüye
teveccüh etmek müvecceh görilüb, Eflaqlar köyi qurbında qonılmışdı. Ważret-i paşa-yı
a>źam ordu-yı hümâyûndan bir menzil ilerü qondılar. Yollarda bir miqdâr xiffet gelüb,
>asker râwat oldılar. Menâzil-i >adîde qaţ>u ţayy qılınub, mâh-ı mübârek ži’ l-qa>deniñ on
birinci güni dârü’ l-fütûw ve’ n-naśr mawrûse-i Belğırad-ı cennet-âbâd wavâlîsine nüzûl
olındı. ¡ ava śuyına cisr-i >aźîmü’ ş-şân tertîb olınub, mukaddemâ Rumili >askeri pey-â-
pey Sirem aţasına mürûr eylemişler. Mâh-ı mesfûrıñ on ikinci güni ważret-i
xudâvendigâr-ı źafer-şiyem, pâdişâh-ı kâm-kâr-ı sa>âdet-mawrem daxı iqbâl 9 ü devlet ile
köprüden geçüb, śawrâ-yı Sirem >asker10-i encüm-waşem birle mânend-i gül-zâr-ı İrem
oldı. On altıncı güni Zemun wiśârı qurbına qonılub, ser->asker-i sâmî-mertebet paşa
sancağı dilâverleri ve kendülere müte>alliq olan xuddâm ile istiqbâl etdiler. Anaţolı şeh-
bâzları daxı gelüb irişüb, ordu-yı hümâyûn ile birikdiler. Vilâyet-i Üngürus’ a mürûr

1
A Hk: çendân
2
A Hk. muwkemce
3
K: üzerinde
4
Hk: - mı
5
Hs K: zebân
6
A Hs: - ile
7
A Hk: eclden
8
K. süm
9
K: + ile
10
A Hk: xıyâm
255

içün Dırava śuyı üzerinde (147a) daxı köprü yapılmaq içün fermân-ı şerîf śudûr etmişdi.
Teveccüh-i hümâyûn olınub, mâh-ı mübârek ži’ l-wicceniñ sekizinci güni Osek qal>ası
öñinden sa>âdet ü iqbâl ile mürûr idüb, zemîn-i Üngürus’ a wulûl etdiler. Ba>dehû
göçilüb, mâh-ı mesfûrıñ on üçinci güni Mohac śawrâsına qonılub, ol mawallde Üngürus
qırallığı >inâyet olınan mežkûr qıral Yanoş pâdişâh-ı melek-xıśâl ü sürûş-ricâl
ważretlerini istiqbâl eyleyüb, Üngürus >askeri ile ol mawalle gelüb, ordu-yı hümâyûna
qarîb yerde qondı.1 Yarındası oturaq olub, qıral ile Üngürus begleri dest-bûs-ı devlet-
me&nûs içün Dîvân-ı >âlî-şân olub2, otaqlar, serâ-perdeler qurılub, śavlet-i >asâkir3-i şîr-
fer, saţvet-i hizebrân-ı bebr-hüner birle ol hâmûn-ı heybet-eŝer güyâ4 mawşer idi. Her
gürûh-ı enbûh, her fırqa-i sitâre-şükûh yerlü yerinde tertîb ü tezyîn olındı. Zümre-i
deryâ-mevc, şîrân-ı ğażanfer-fevc olan yeñiçeri ser-bâzları, tüfeng-endâzları qat-ber-qat
dizilüb, sûr-ı tüfeng-burûc, wiśâr-ı śa>bü’ l-xurûc oldılar. Anlardan ţaşra sipâh-ı miğfer-
külâh, cünd-i encüm-qıyâs u sitâre-iştibâh cümle sâz u selebleri ile âhen-pûş u deryâ-
xurûş idi, yemîn ü yesâr iki qol-ı źafer-şümûl oldılar. Üngürus >askeri daxı qıralları ile
süvâr olub, cündiyân-ı Mesîw-âyîn, zırh-pûşân-ı śanem-temkîn gelüb, iki śaff-ı dilîrân-ı
şimşîr-keff arasına uğrayub, müşâhede-i mehâbet-i qıyâmet-wâletden dem-beste oldılar.
Qıralları meydân-ı Dîvân ucında piyâde olub, bâb-ı sa>âdet-intisâba qarîb, śolaqân-ı
üsküf-pûşân-ı zerrîn-rüûs alayın geçüb, otaq-ı gerdûn-niţâqda ważret-i pâdişâh-ı âfâqıñ
xullide mülkühû5 wużûr-ı mevfûrü’l-wubûrlarına vuśûl bulub, dest-bûs-ı şerîfleri ile
müşerref oldı. Kürsî-i zerrîn qonılub, wüsn-i iltifât-ı şâhâne ile manźûr oldı. Wużûr-ı
pâdişâh-ı >âlem-penâhda6 xiţâb-ı müsteţâb ile müşerref olub, xaţırın śorub, tesellî
virdiler. Ţaşra çıqub, otaq-ı hümâyûn qapusında dört qıţ>a xil>at-i zerrîn ile ser-efrâz
olub, tekrâr girüb, el öpüb, çıqdıqdan śoñra dört re&s zerrîn-licâm u muraśśa>-zîn xuyûl-i
(147b) sa>âdet-şümûl iwsân olınub, ri>âyet ü ikrâm ile mesrûrü’ l-xâţır maqâmına
mürâca>at eyledi.

1
Osmanlı ordusu Tırava’ dan geçerek Budin tarafına ilerleyince Yanoş’ un adamları geldi ve “ Pâdişâhıñ
emri nedir? Yanoş emâna geldi. Emr nedir? Ne xidmet buyurırsız?” dediler. Padişah da gelen adamlara:
“ Üşte ben Budin’e ţoğrı giderin. Yanoş daxı Ţuna śuyıñ geçdi Budin’ den berü yaka gelsün mülâqât
olsun” diye cevap verdi. Budin’ e yaklaşınca Yanoş gelerek padişahın elini öpdü. Sultan Süleyman
“ Senüñile beni dînim ayru olub, arada dostluq ve muwabbet yoqdur. Gelmege sebeb nedir?” dedi.
Yanoş’ un “ Müslümânlardan ve kâfirlerden qullarınıñ nihâyeti yoqdur. Ben daxı ol qullarınıñ silkine
münselik olınmağa geldim. Ve hem pâdişâhdan daxı bir murâdım vardır. Emr olursa xidmet-i şerîflerine
diyelim” demesi üzerine Sultan Süleyman isteğini sordu. O da “ Üngürus qırallığı şimdiki wâlde xâlîdir.
Benim ise Üngürus qırallarıyla qarâbetim olub …qırallığa istiwqâqım vardır. Aña binâen pâdişâhdan
temennâ iderin şol şarţla beni Budin’e begleyüb, Budin içinde olan Ferenduş adamların çıqarub, baña
teslîm idecek olursañız yıldan yıla bu qadar biñ altun xarâc ţarîqiyle vireyim. Ve hem Beç daxı Budin’ e
qarîb olub, gâh bî-gâh gelüb, Budin’i incidir. Anı daxı alıvirmesine >inâyet idesiz” dedi. Padişah “ Budin’e
varalım maślawatıñ murâdıñca görelim” diyerek bunu kabul etti, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 335-
336.
2
“ Erdel banı olan Yanoş qıral der-gâh-ı cihân-penâha gelüb, şeref-i bisâţ-bûs ile müstes>ad olub, Üngürus
vilâyetiniñ eyâleti mežkûra tevcîh ü ta>yîn olınub, üzerine xarâc vaż>olındı.”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı
Sultan Süleyman, v. 112b.
3
A F Hk Hs K: >asker
4
A F Hk Hs K: nümûne
5
Mülkü dâim olsun.
6
A Hk: penâhdan
256

Ol mawallden göçilüb, mâh-ı mübârek ži’ l-wicceniñ yigirmi ţoquzıncı güni Budun
üzerine gelinüb, bâğlar ucında qonıldı.1 Qal>ada mawśûr olan Nemçe >askeri ţuğyân
idüb, ceng ü warb śûretiñ gösterdiler. Eţrâf u cevânib-i wiśâra ţoplar qurı[lu]b, rezm-i
sulţânî olmaq tedârüki 2 görilmişdi. Henüz ol wâlet tamâm olmadın sene sitt ve ŝülüŝîn
ve tis>a-mie muwarremü’ l-warâmı duxûl idüb, dördinci güni çehâr-şenbih idi, >asker-i
xûrşîd- fere tenbîh olınub, “ Wiśâra yüriyişdür” deyü cümle sipâh-ı âhen-külâh ile
qal>anıñ cevânib-i erba>ası iwâţa qılınub, câ-be-câ seng-endâz, śaywa-sâz żarbezenler
qurılub ve tüfeng aśwâbı qal>a dâmenine yapışub, śabâwdan öyle zemânına gelince
küffâr-ı xâk-sâr ile ceng ü rezm qılındı. Qal>anıñ üzerine düşen ve wiśârıñ her cânibine
üşen3 leşker deryâ idi, qal>a ol bawr içinde güyâ bir cezîre ya bir hâmûn-ı vesî>
ortasında4 sûr çekilmiş bir cüzvî yere döndi. Ğâzîleriñ âvâze-i tekbîri, mücâhidleriñ śît ü
śadâ-yı rüstexîz-te&ŝîri 5 günbed-i gerdûna ğulğule virmişdi. Ğâlibâ küffâra bu wâlet
mu>âyinen mu>ayyen idi ki, Waqq te>âlâ leşkere qanat virüb uçarlar, wiśârdan içerü
düşerler ya hevâdan quşlar, zünbûrlar olub, başımıza üşerler, deyü źann idüb, serâsîme ü
ser-gerdân idiler. Egerçi 6 her ţarafdan ţopları7 çatlar, tüfengleri patlar idi, >inâyet’ ullâh
ile ğâzîlerden ferde żarar, ser-keşleriñ rezmleri nerm8 idi, leşkere âteşlerinden şerer
irmedi. Ţaraf-ı İslâm’ dan ceng ü warb-i xüsrevânî vâqi>oldı. Bî-dînler >asker-i şîr-âyîniñ
hücûm-ı źafer-qarînine mütewammil olmayub, qulûb-ı mağlûblarına xaşyet-i mübârizân-
ı fetw-nişân ile kemâl dehşet ü ıżţırâb müstevlî olub, zemân-ı źuhr idi, emân çağırub,
istîmân etdiler.
Hücûm-ı >asker-i şâh-ı hümâ-fer
Qulûb-ı ehl-i küfri etdi muźţarr
Yarağ ve ţopa muwtâc olmadın kâr
>Azîmetle hezîmet buldı küffâr
Mübâşir olmadın esbâb-ı qal>a
Sühûletle açıldı bâb-ı qal>a
(148a) Mübârek himmeti şâh-ı cihânıñ
İrişdi xüsrev-i śâwib-qırânıñ
>Adûnıñ warbe olmadı mecâli
Görindi şevket-i küfriñ zevâli.
Ważret-i pâdişâh-ı źafer-şümûliñ e>azza’ llâhu enśârahû9 ţabî>at-ı hümâ10-xaśletleri luţfa
mecbûl olub, wiśârdan istîmân iden Nemçe kâfirlerine emân iwsân eyleyüb, âzâd
etdiler.11 Bî-nihâye düşmen-i dîn1, alay alay zümre-i xâsirîn qal>adan çıqub, Nemçe

1
“ Sünnet-i seniyye-i nebevî ri>âyet olınub, sûr içinde mawśûr olan kefere wavża-i iţâ>ate da>vet olınub,
icâbet göstermeyicek mežkûr wiśârı hemân muwâśara” kıldılar, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan
Süleyman, v. 113a.
2
A F Hk Hs: tedârükin
3
Hk: - ve wi¢ârıñ her cânibine üşen
4
F: ortasından
5
F Hs K Ü: te&ŝîrleri
6
Hk: gerçi
7
F: ţoplar
8
A Hk: bezm, K: rezm, - rezmleri nerm
9
Allah yardımcılarını aziz etsin.
10
A F Hs K: >âţıfet
11
Eman verildikden sonra askerin ayak takımı dışarı çıkan Budinlilerin mallarını yağmalayıp, kimini esir
etdiler, kimini kırdılar. Yeniçeriler de İbrahim Paşa’yı bir kiliseye kapayıp, padişahdan kendileri için
257

ţaraflarına revâne oldılar. Bâğlar ucına vardıqlarında kefere-i fecereden birisi ol ţarafda2
olan ehl-i İslâm’ dan birine qılıc çıqarub, śavaş ider gibi olmış. >Asker-i şîr-kemîn
bahâne isterlerdi, hemân her cânibden küffâr-ı xâk-sâra qoyılub, ol mawallde neberd-i
>aźîm olub, meydânda şu>le-i şimşîr lem>a-i berq-i merg-te&ŝîre naźîr olub, küffâr-ı
cawîm-medârı dâyire-i wayâtdan çıqarub, dârü’ l-bevâr-ı memâta idxâl ve mübârizân-ı
İslâm-ı furśat-encâmıñ wüsâm-ı xûn-âşâmları ol bed-nâmlarıñ ecsâm-ı nîrân-
maqâmlarını zâviye-i siccîne îśâl eylediler. Cümlesi >alef-i şimşîr ve hedef-i tîr olub,
vücûd-ı xabîŝlerinden >âlem taţhîr olındı. İçlerinde3 śağîrü’ s-sinn ve qarîbü’ l-bülûğ olan
tâze civânlarını giriftâr u esîr etdiler. Ordu-bâzârda lâle-xadd, tâze-rû oprûdeler, gül-
cebîn ü mehlikâ, serv-qadd ü semen-sîmâ duxterler śatılub, ţoyımlıqlar eylediler.
Wiśârdan düşmen maţrûw olub, qal>a-i Budun eyâdî-i >asker-i źafer-füzûnda tekrâr
meftûw oldı. Ważret-i pâdişâh-ı >adû-sitân Nemçe’niñ taxtı olan mežkûr Peç4 ţaraflarına
müteveccih olub, qal>anıñ wıfź u wırâseti içün bir miqdâr yeñiçeriler ile İlbaśan sancağı
begi Wasan Beg naśb olınub, ważret-i pâdişâh-ı gîtî-güşâ devlet ü iqbâl ile göçüb, eski
Budun civârına nüzûl etdiler.
Mâh-ı mesfûrıñ birinci 5 güni Dîvân-ı hümâyûn olub, paşa-yı a>źam ve ser->asker-i
efxam ve sâyir paşayân-ı >iźâm ve beglerbegiler ve bâqî ümerâ-i kirâm ve a>yân-ı
salţanat-ı zâhire bi-esrihim fetw-i cemîl içün el öpüb, ğazâyı mübârek-bâd etdiler. Cümle
ümerâ u küberâya xil>at-i şâhâne iwsân olınub, beşâret-i hümâyûn içün ţabl-xâne-i
xüsrevânî ve kûs u naqqâre-i gîtî-sitânî6 (148b) çalınub, şenlikler ve şâdîliqler oldı.
Qal>a güşâd bulub, erbâb-ı fesâddan emn wâśıl olıcak mežkûr qıral Yanoş >atebe-i >âlem-
penâhdan temennâ-yı >inâyet ü >âţıfet ve recâ-yı re&fet ü şefaqat eyleyüb, taxt-ı Budun-ı
źafer-maqrûn gerü kendüye himmet ü >inâyet olınmaq bâbında tevaqqu> u tażarru>
eyledi. Mes&ûli icâbete qarîn, me&mûli wayyiz-i qabûle hem-nişîn oldı. >Avâţıf-ı >aliyye-i
pâdişâhâneden ol wiśâr-ı žü’ l-i>tibâr >alâ-mâ-kân aña emr olınub, segbânlar-başı
yeñiçeriler ile varub, Yanoş’ ı taxta geçürdiler. Üngürus qıralı olub, ber-murâd oldı.
Qırala luţf u iwsân eylediler
Anı i>zâz ile xân eylediler
Yüceldi >izzetiyle qadr ü câhı
Sürûrından göge atdı külâhı
Mesîwâ milletine server oldı
Velî şâh-ı cihâna çâker oldı
Xarâc-ı şâha etdi iltizâmı
Ţolu tîğ oldı boş idi niyâmı.
Mâh-ı muwarremü’ l-warâmıñ on birinci güni Budun üzerinden qalqılub, Ostorğon wiśârı
öñine qonıldı. Semendire sancağı begi Yawyâ Paşa-oğlı mübâriz-i xûrşîd-fer, mücâhid-i
ğazâ-âyîn ü cihâd-zîver Muwammed Beg >asker-i źafer-rehbere pîşvâ ve dilci ta>yîn
olınmışdı. Bu zemâna gelince efvâhda qıral-ı żalâlet-nevâl >asâkir-i nuxûset-awvâl

bahşiş almasını istediler. İbrahim Paşa buna kefil oluncaya kadar kiliseden dışarı çıkarmadılar, Lütfi Paşa,
Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 337.
1
F Hs K Ü: - Bî-nihâye düşmen-i dîn
2
K: ţarafdan
3
Hk K: içlerinden
4
A Hk K: Pec
5
A Hk: yedinci
6
K: sitân
258

cem>inde olub, qarındaşı olan pelîd-i żalâlet-âyîn1 ţaraflarından daxı mu>âvenet ü


müźâheret olub, leşker göndermişdir, pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâh ile muqâbele idüb,
uğraşur, deyü meşhûr idi. Mawall-i mezbûrda mîr-i müşârün-ileyh küffâr-ı xâk-sâr
>askerinden yarar diller alub, göndermiş, xaberlerinden ma>lûm oldı ki, Ferdinanduş-ı
bî-hûş egerçi bir miqdâr >asker-i żalâlet-fürûş cem> idüb, wâżır olmış. Velî ţumţurâq-ı
>asker-i dîn ve ţanţana u ğulğule-i mübârizân-ı źafer-temkîn ile kâfiristâna ıżţırâb düşüb,
pâdişâh-ı śâwib-qırân ile mücâdele mûcib-i xižlân u nekbet, >asker-i İslâm-ı źafer-encâm
ile muqâbele ü muqâtele müstelzim-i fenâ u mežellet idügini erbâb-ı śalîb ü çelîpâ,
aśwâb-ı žü’ n-nâr u śanem-âşinâ miyânlarında mütewaqqıq olub, kimesne ol žilleti ixtiyâr
etmeyüb, waqîqaten żamîr-i qıralda muqarrer olan daxı firârdır, deyü xaber virdiler.
Wattâ Peç2 şehrinde (149a) muqîm iken ol la>în-i >aqîm >asker-i recîm ve erbâb-ı cawîm
ile çıqub, içerü gitdügi muwaqqaq olub, lâ-cerem >asker-i fetw-mużamm ile Peç3
ţaraflarına >azîmet muśammem olub, mâh-ı muwarremiñ on ikinci 4 güni qılâ>-ı küfr-
âşiyândan Tuna kenârında Qomaran nâm qal>a qurbına qonılub, wiśârıñ ahâlisi gürîzân
olub, kendü elleriyle qal>ai yaqub, vîrân eylemişler.
On üçinci 5 güni Gor nâm qal>aya gelinüb, Aqśu dimekle meşhûr bir nehr-i >aźîm olub,
Tuna’ ya girür muwkem wiśâr-ı küfr-medârdır. Dırava6 cânibine mürûr içün köprisi olub,
ol wudûdıñ >adû7-yı merdûd ţarafından Banik8-oğlı dimekle ma>rûf wâkimi nehr-i
mezbûrdan wulûl-i >asker-i manśûra mâni>olmaq qaśd idicek müşârün-ileyh Muwammed
Beg ğuzât-ı źafer-simât ile ilerüde olub, >adûya ol furśatı virmeyüb, köprüye żarardan
mâni>, küffâra ruxśat yolların9 qâţı> oldı. >Asker-i dîn-i źafer-qarîn ol köprüden Pec
ţaraflarına geçüb, Uvar nâm qal>a qurbına qonıldı. >Asker-i źafer-farq10 envâ>-ı ni>mete
ğarq oldılar. Ma>mûr11 memlekete girilüb, ğâzîler eţrâf u cevânibe aqınlar eyleyüb,
küffâr-ı xâk-sâr ıqlîmlerini tâlân idüb, ţoyımlıqlar eylediler.
On sekizinci güni memâlik-i küfriyyeden ma>mûr u âbâd Esterğırad dimekle meşhûr bir
wiśâr-ı seng-nihâd qurbına qonıldı ki, wudûd-ı Üngürus nihâyet bulub, Alman-ı bî-îmân
sınurıdır, ibtidâ-yı źuhûr-ı dînden ilâ-hâže’ l-wîn ol zemînler sümm-i sütûr-ı müslimîne
yüz sürmeyüb, xâki nâ-pâk, ser-â-ser arżı şu>â>-ı meş>ale-i küfr ile tâb-nâk12dır.
Ahâlîsiniñ müşâhede-i >asker-i memâlik-güžerden wuśûn-ı xâţırları maqarr-ı >asker-i
bî13-ferr-i xavf ü xaţar vâqi> olub, istîmân etdiler. Ol diyârlarıñ egerçi ni>metleri vâfir
ma>mûr ıqlîmlerdir, ammâ bataqları, çökekleri, śarb ve nâ-hem-vâr, vawşet-engîz

1
A F Hk Hs K: âmâl
2
A Hk K: Pec
3
A Hk K: Pec
4
A F Hs K Ü: üçinci
5
A F Hs K Ü: ikinci
6
A Hk: öte
7
A F Hk Hs K: qıral
8
A Hk: Baqik
9
A Hk: yollarını
10
K: ⅛Μ₤
11
K: ma>mûre
12
F Hs K: nâ-pâk
13
F: - bî, >askerini
259

vâdîleri, wayret-âmîz dikenlü, çengüllü ormanları olub, >asker1-i memâlik-seyr ü


eqâlîm2-peymâ mürûrda ifrâţla meşaqqatler ve żarûretler çekdiler.
Muwarrem ayınıñ yigirminci güni Burun nâm qal>a geçilüb, qonıldı. Ol gün Yawyâ Paşa-
oğlı Pec wiśârına varub, qal>adan bî-nihâye âhen-beden, cevşen-ten bî-dînler, miğfer-
külâh, müsellaw küfr-âyînler çıqub, wiśâr öñinde ğâzîlere muqâbil olub, >aźîm3 uğraş
eylemişler. Semendire dîvâneleri, ol ucıñ ser-bâzları, ser-efrâzları, ğazâ zîverleriyle
müzeyyen ü ârâste (149b) mümtâzları, cihâd meydânınıñ baş açuq yügrükleri, dilâverliq
śawrâsınıñ peleng-pûşları, dilîrlik bawriniñ deryâ-xurûşları, rezm bezminiñ cür>a-
nûşları4, cidâl ü ceng hengâmınıñ câm-âşâmları, qıtâl ü neng eyyâmınıñ ğayret-
fercâmları wiśârdan çıqan bed-nâmları araya alub, şimşîrler kûh-ı rezme şîrler olub,
tîrler ucında xadeng-i merg-te&ŝîrler uçub, küffâr-ı saqar-serîr bedenlerinde yirler
eylemişler. Dilîrler ellerinde olan xûn-rîz ü mevt-engîz nîzeler5 cevf-i müşrikîn-i pür-
kînde olan cigerlerden rîzeler qoparub, yirlermiş. Wiśâr öñinde segirdimler, qoşmalar
küffâr ile qarışmalar, xayli qırışmalar olub, meydânda başlar kesilüb6, >arśa-i ceng ü
âşûbı7 ser-â-ser leşler eylemişler. >İnâyet’ ullâh ile leşker-i dîn ol bed-âyînlere ğalebe
eyleyüb, alınan sâz u selebe nihâyet yoğmış. Güm-râhları wiśârları qapusına degin
qovıb, qaçurmışlar. Şarâb-ı ğurûr ile ser-mest olan ser-keş müşriklere ecel
peymânelerinden helâk zaqqûmlarını içürmişler. Bir niçe dîv-sîret, âhen-vücûh u âhen-
ser8, pûlâd-beden, cevşen-pîrehen xoryadlarını diri ţutıb, dil içün âstân-ı sa>âdet-âşiyâna
göndermiş. Tîğ-i qahr ile maqhûr oldılar.
Mâh-ı muwarremiñ yigirmi üçinci güni ser->asker-i mufaxxam cümle Rumili’ niñ9
dilîrân-ı encüm-waşemi ile Pec10 wiśârınıñ üzerine qonub, ważret-i xudâvendigâr-ı
sa>adet-medâr xullidet xilâfetuhû11 daxı bir miqdâr berü nüzûl-i hümâyûn eylediler.
Yevm-i mezbûrda daxı taqaddüm idüb, wiśâra qarîb varan ğuzât ile ţâyife-i buğâtdan
cem>-i keŝîr çıqub, qal>a dâmeninde muwkem ceng olub, mübârizler śawn-ı wiśârı küffâra
teng etdiler. Qavm-i eşrâr ile gürûh-ı ebrâr muqâbil, ţâyife-i ehl-i nâr ile erbâb-ı îmân-ı
sa>âdet-medâr mücâdil oldılar. Meydân-ı cihâd açılub, tîğler der-miyân, bâzâr-ı gîrûdâr
içinde naqd-i cân râygân idi. Dîv-xurûş u tuğulqa-pûş, şarâb-ı küfr ile mest ü medhûş
bî-dînlerden xayli melâ>în-i dûzax-mekîn ţu>me-i şimşîr-i ğâziyân-ı źafer-qarîn olub, ol
ma>reke-i cân-âşûbda >atebe-i >âlem-penâh yeñiçerilerden ba>żı dilâverler ile iki nefer
yarar yaya-başları ve der-gâh-ı mu>allâ çavuşlarından merwûm Farfara İskender Çavuş
dünyâ-yı denîniñ xâr u xasın terk idüb, libâs-ı şehâdet ile mülebbes oldılar.
(150a) Ol ţaraflar semt-i şimâl olub, şâh-ı şitâya mesken, hevâ-yı serd ile cünd-i berd-i
zemistâna vaţan olmağın şâm u sewer bârân u maţar göz açdırmayub, ifrâdla yağmurlar

1
Ü: >asâkir
2
A Hk: ıqlîm
3
F Hs K Ü: - >aźîm
4
K: nûş
5
A Hk: tîrler
6
A Hk: kesüb
7
F Hs : âşûb
8
K: ten
9
F Hs: Rumili
10
F Hs: Peç, K: Beç
11
Hilafeti dâim olsun.
260

yağub, ol cihetden ehl-i İslâm’ a infi>âl, xavâţır-ı ğuzât-ı cihâd-âmâle melâl geldi. Diyâr-
ı İslâm ba>îd qalub, kâfiristân içinde >asker-i manśûrıñ wużûrı1 nâ-bedîd oldı.
Mâh-ı mezbûrıñ yigirmi beşinci güni daxı qal>adan bî-nihâye kâfirân-ı cehennem-
maqâm, dûzaxiyân-ı żalâlet-encâm çıqub, ıźhâr-ı celâdet ü iqdâm eylediler. Rumili şeh-
bâzları külliyyen süvâr olub, gürûh-ı mekrûh bu wâleti görüb, sipâh-ı îmân-penâhıñ
hücûmlarına muqâvemete qudretleri destî-i kûtâh olub, güm-râhlar gerüsine dönib,
wiśârlarına gürîz etdiler. Bu eŝnâda xayli kâfirân-ı bî-temeyyüz ţu>me-i şimşîr-i xûn-rîz
oldılar.
Qal>a-i mezbûre kemâl-i metânet ile meşhûr, vufûr-ı waśânet ile ma>mûr, bir cânibi âb-ı
deryâ-intisâb Tuna ile mawśûr, quru ţarafından burûc-ı hevâ->urûc ile müşeyyed,
xandeq-i Xavernaq-revnaq ile üstüvâr u mümehhed, bünyân-ı metîn ve me&vâ-yı
müşrikîn idi. >Asâkir-i qal>a-sitân ile murâd üzre ceng ü warbe zemân müsâ>id olmayub,
girye-i ebriñ imtidâdı, qaţarât-ı emţâr-ı deryâ-bârıñ2 iştidâdı xod derece-i nihâyetde
olub, >askere keŝret-i bârân her vechle bâr-ı girân oldı.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi sekizinci güni daxı wiśârıñ Semendire sancağı begi Muwammed
Beg olduğı ţarafdan >adû-yı śanem-perestden bir alay ser-mest mel>ûnlar çıqub, cünd-i
dîn ile qırışdılar, dögişdiler. Ecelleri gelmiş bir bölük mühmel müşrikler tehevvür
etmekle naqd-i wayâtı yerlere dökib, metâ>-ı rûwı vaśla-i merge degişdiler. Ğâzîler mecâl
virmeyüb, cümlesini evvel wamlede tîğ-i âteş-nâkle xâke düşirdiler.
Mâh-ı śafer-i muźaffer duxûl idüb, qal>a-i Peç3 üstüvâr u meşhûr4, wiśâr-ı gerdûn-şebîh
ü nâm-ver olub, yaraq u yasaqı vefretde pür-zîver, ţob u żarbezenleri derece-i keŝretde
vâfir ü evferdir, bu>d-i mesâfe olmağın tesxîr-i qılâ>-ı erbâb-ı kesâfe içün cânib-i
İslâm’ dan wıśn-âşâb, qal>a-kûb u fetw-maśwûb ţoplar getürilmeyüb, bi’ ż-żarûrî5
xandeqleri ţarafından yapışılub, ba>żı mevâżı>a üstâd naqqâblar ta>yîn olınub, nuqbe
mübâşeret olındı. Külliyyen erbâb-ı timar olan sipâha qal>a dîvârını (150b) qazub,
burûc-ı felek-temâsı6 esâsından qal>a fermân olındı. Ve mecmû>aqıncı beglerine ve ol
ţâyifeye nerd-bânlar ta>yîn olındı. Ve >umûmen qapu xalqına ve Anaţolı >askerine
xandeq ţoldırmaq içün çabuq getürmek buyurıldı. >Asker-i manśûr şeb ü rûz emr olınan
xidemâta meşğûl oldılar.
Mâh-ı mesfûrıñ ikinci güni wavâlî-i Budun’ da7 qal>a-i Ostorğon ki, kîş-i naśârâdan
>ulûm-ı dîne maxśûś olan keşîşleriñ mesken ü8 ma>bedleri, âyîn-i buţlân-qarînleri üzre
melce&ü merśâdları idi. >Ulemâ-i naśârâya reîs, zühhâd u >ubbâdına muqtedâ-yı iblîs
olan qıssîse Erşek dirlermiş, cümlesiniñ başı olan bir papas-ı küfr-iqtibâs gelüb, ważret-i
şehriyâr-ı kâm-kâra iţâ>at u inqıyâd eyledi.

1
F: wużûr
2
Ü: bâdıñ
3
A Hk K: Pec
4
A Hk: müsevver
5
Hk: - bi’ż-żarûrî
6
F Hs: ΞŦĜ■
7
F Hs K: Budun, A Hk: Budun’ dan
8
K: - ve
261

¡ afer-i mübârekiñ üçinci güni gerü qal>adan cevşen-ten, çaqal-beden1, miğfer-ser, küfr-
hem-ser2 süvârlardan vâfir cünd-i kâfir3 ceng ü4 warb içün wiśârdan ţaşra çıqub,
mübârizân-ı İslâm ile rû-be-rû oldılar. Ğâzîler gürûh-ı mekrûh ile qarışub, ulaşdılar.
Küffâr-ı liyâm śırıqları ehl-i İslâm gönderleri birbirine girüb, ţolaşdılar. Her ţarafdan
nîzeler zebân-dırâz olub, lisân-ı sinân ile bedenleri pür-revzen idüb, żarbe-i rumh-ı
sûzen-dil birle pelîdleriñ tenlerini mânend-i bîzen eylediler. Gürbüz dilîrler girân-ser
gürzler ve bozţoğanlar ile gürbüz la>înleriñ âhenîn serlerini xûrd u ţarţağan5 idüb,
yalman-ı tîğ-i âb-gûn ile rüûs-ı küfri tirâş ve xâke rîzân etdiler. Bî-dînler bu wâlet ile rû-
gerdân olub, wiśârlarına cân atdılar. Erbâb-ı îmân gürûh-ı nîrân ile qarışmışlardı, wiśâr
qapusından içerü bile girmek iwtimâli olmağın ehl-i wiśâr qal>anıñ qapularını bend ü
sedd etdiler. Ţaşra çıqan melâ>în qal>aya girmekden me&yûs olub, cümlesin ğâzîler
süyûf-ı xûn-me&lûfa ţu>me, şimşîr-i kâfir-gîr-i merg-te&ŝîr dehânına loqma eylediler.
Rûz-ı mezbûrda ţaşra çıqan alay-ı dûzax-câydan ferd xalâś bulmayub, vücûd-ı nâ-
pâkları ma>rekede xâk oldı. Ol güne gelince qal>a qapuları yapılmayub, meftûw idi,
cem>-i keŝîr dâyire-i wayâtdan maţrûw olıcaq wiśârda olan merdûdlarıñ qulûbları6 nîşter-i
xavf ile mecrûw olub, (151a) min-ba>d wiśâr qapularını sedd idüb, içerüden xârice
xurûca mecâl münsedd oldı.
Mâh-ı śaferiñ altıncı güni ba>de’ l->aśr idi, iki yerde7 laqm8 irişüb âteş virildikde qal>anıñ
ol mawallde vâqi> olan kulleri ve dîvârları ţaşı9 ve ţoprağı ile hevâya perrân olub,
ţarrâqalar peydâ oldı. Kâfirler serâsîme ve wayrân olub, ol semtde wâżır bulınan ğâzîler
tamâm gedik oldı żann idüb, wiśâra yüridiler. İçerüden kâfirân-ı cehennem medâr daxı
müdâfa>a eyleyüb, żarbezenler ve tüfengler ile ol araya müctemi> olub, uğraş oldı.
Başlar ayaq, ayaqlar baş oldı. ¡ adâ-yı tüfeng ü żarbezenden >âlem bî-hûş, ra>d u berq
âvâzesiyle cihân pür-xurûş idi. Żarbezen yuvalaqları ve tüfeng dâneleri mürğler gibi
hevâda uçub, naśîb olan beden şâx-sârlarına qonub, âşiyân idindügini bî-cân iderdi.
>Aźîm ceng-i tâb-nâk olub, firâvân âdemler helâk oldı. Meclis-i rezm idi, memât u10
merg sâqîleri fenâ câmlarını śunarlardı. Küştelerden püşteler peydâ olub, taqdîr-i
Waqq’ da celle ve >alâ11 fetw naśîb degil imiş, sa>y ü cehdde taqśîr olınmadı. İrâdet-i Bârî
>azze ve celle12 ol qal>anıñ güşâdı xuśûśına müte>alliq olmayub, şitâ daxı şitâb13
eyleyüb14, >askerde tevaqqufa mecâl qalmadı. Ważret-i xâqân-ı >âţıfet-nişânıñ qulları
bâbında merwamet ü şefaqatleri 15 deryâları1 temevvüc idüb, muqâbele-i xižmetde
yeñiçerilere biñer aqça iwsân eyleyüb, qal>adan ferâğ emr etdiler.

1
K: ten
2
F Hs K Ü: şimşîr
3
K: - cünd-i kâfir
4
K: - ve
5
K: xaşxâş
6
A Hk: qulûbı
7
K: yerden
8
A Hk: laqmlar
9
F Hs K Ü: ţaş
10
K: - ve
11
Yüceliği artsın.
12
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
13
K: + daxı
14
A F Hk Hs K: idüb
15
K: şefaqatleridir
262

Bu zemâna gelince leşker-i dîn kâfiristân diyârlarına aqınlar eyleyüb, bilâd-ı


küfriyyeden2 âbâd yer qomayub, âteş-i sûzân ile yaqub, xarâb etdiler. Ba>żı ğâzîler
İskender köprüsi dimekle ma>rûf Tuna üzerinde bir cisr-i qadîm ki, binâ-yı Žü’ l-
Qarneyn imiş, aña degin memleketleri çapub, ol vilâyetleri târ-mâr etdiler. Alman illeri
âteş-i sûzân ile siyâh-gûn, duxân u dûd-ı >asker-i qażâ-vürûddan ma>mûre-i diyâr
źulmet-nümûn olmışdı. Ol vilâyetler ser-â-ser qal>alar, birbirine muttaśıl waśîn wiśârlar,
śawrâlarda, püştelerde muwkem qulleler3 sûrlar çekilmiş olmasa >asker-i deryâ-mevc,
ğaziyân-ı ŝüreyyâ-fevc ol yerlerde küffârdan ferd qomayub, Alman4 mülkini 5 nüfûs-ı
insâniyyeden xâlî iderlerdi. Melâ>în bu muśîbetiñ tedârüki (151b) içün her yerde waśîn
qulleler6 yapmışlar, fitneden xalâś oldılar. Gerü >asker-i ğanîmet-fer ţoyımlıqdan xâlî
olmayub, xaymelerde xûb-rûlar, ordu-bâzârlarda semen-sîmâ kemân-ebrûlar, perî-çehre
gül-bûlar śatılub, ğanâyime nihâyet, ţoyımlığa wadd ü waśr u ğâyet yoq idi. Ehl-i küfriñ
xânmânı pür-âteş olub, ser-â-ser ıqlîmler, memleketler nehb ü ğâretler olındı. Xuśûsiyle
ahâlî-i qal>a daxı7 hücûm-ı >askerden ziyâde mużţarr olub, mâh-ı śaferiñ on üçinci güni
qal>adan bir kâfir daxı çıqub, gelüb, pâdişâh-ı >âlem-penâh ważretlerinden istîmân
eylemişler. Beç8 wiśârında mawbûs olan müslümânları xalâś idüb, qoyuvirdiler9, deyü
xaber getürmegin ważret-i xudâygân-ı >âlem-penâh daxı Beç10’ den alınmış kâfirleri âzâd
buyurdılar.
Leşker içinde qış teşvîşi ğâlib olmağın ol gün qal>a üzerinden qalqub, Yöroğ nâm qal>a
qurbına qonıldı. Yevm-i mezbûrda berf nüzûl idüb, wadden bîrûn qarlar yağdı. >Âlem
ţûfân, hevâ giryân, zemîn pür-ŝelc, her ţaraf âşûb u renc, nüzûle ne mekân u âşiyân,
wużûr u istirâwata ne mawall ü evţân, eţrâf u cevânib pür->idd ü kâfiristân, esbâb u11
ma>âşa ne qudret ü imkân, ne meûnet-i devâbb u cimâle tâb u tüvân.
Şitâ gösterdi dünyâya bürûdet
Dem-i serd ile irdi 12 xalqa vawşet
Semâdan ceyş indi ţarfe-i ţurfe
Zemîn gizlendi girdi źarf-ı berfe
Seferden >asker olmışdı bürehne
Libâs u13 câme idi cümle köhne
Hevâ rawm eyledi cünd-i faqîre
Beyâż u aq nemed yağdırdı yire
¡ ovuq geçmeye tâ pehlû ve cenbe
Ţolama etmek içün virdi penbe.

1
Hk: + bî-gerân
2
F: küfrden
3
K: qullelerde
4
A Hk: ΑĜ Ģ

ė
5
A Hk: mülki
6
A Hk: qal>alar
7
A Hk: - daxı
8
A Hk K: Pec
9
K: qoyırdılar
10
A : Pec
11
A Hk: - ve
12
A Hk: virdi
13
K: - ve
263

Mâh-ı śaferiñ on beşinde gerü mežkûr Esterğırad qal>ası öñinde olan köprüye gelinüb,
keŝret-i berf ü bârândan ol śular deryâya dönib, ţaşqun olmışdı, >asker nihâyet derecede
mużţarr olub, envâ>-ı ziyânlar, devâbb u emvâle kemâli ile noqśânlar müterettib1 olub,
hezâr meşaqqat u zor ile köprülerden >ubûr olındı.
Diyâr-ı küfr ü2 âşûb u3 cehennem
Bilâ-şübeh hemîn waşr idi ol dem
(152a) Cihân dûzax nihâyet yoq >ažâba
¡ ırâţ üzre çekilen ıżţırâba
Ne cisre var mecâl ü istiţâ>at
Ne imkân-ı >ubûr ve wüsn-i wâlet
Uçar köpriden awmâliyle eŝqâl
Telef olur nüfûs ve żâyi>emvâl
Qıyâmet idi ol rûz-ı miwen4-pâş
Firâr eylerdi âdemden qarındaş.
Merâwil ü menâzil ţayy qılınub, mâh-ı śaferiñ yigirmi ikinci güni Budun’ a gelinüb,
ważret-i pâdişâh-ı ferxunde-fâli Yanoş qıral gelüb, istiqbâl eyledi. At üzerinden bir
miqdâr yanaşub, xiţâb-ı müsteţâb ile xoş-wâl ü kâm-yâb oldı. Budun öñinde Tuna śuyını
>ubûr içün keştîler üzre cisr-i üstüvâr binâ eylemişlermiş, >asker-i pîrûz5 şeb ü rûz ol
köpriden6 Peşte ţaraflarına >ubûr eylediler. Mâh-ı mezbûrıñ yigirmi dördinci güni cenâb-
ı kâm-yâb-ı salţanat-niśâb daxı sa>âdet ü iqbâl ile köpriye uğrayub, Peşte câniblerine
geçdiler. >Aqablerince Rumili dilâverleriyle ser->asker-i mufaxxam mürûr idüb, yigirmi
beşinci güni Peşte’ de Dîvân-ı hümâyûn olub, Üngürus qıralı gelüb, dest-bûs-ı behcet-
me&nûs ile müstes>ad olub, xila>-ı fâxire-i xüsrevânî ile müşerref olub, envâ>-ı in>âmât-ı
pâdişâhâne ve iwsânât-ı şehen-şâhâne ile muğtenim oldı. Ol güniñ irtesi iqbâl ü devletle
Peşte’ den İstanbul-ı meserret-şümûl ţaraflarına >azîmetler7 olındı. Üngürus taxtına qıral
olanlarıñ Qorona dimekle ma>rûf bir tâcları olub, envâ>-ı cevâhir ü yevâqît ile muraśśa>,
žî-qıymet iklîl-i celîlü’ l-qadr idi. Budun xazînesinden alınub, xizâne-i >âmire-i
pâdişâhîde mażbûţ idi. Qıral olanlar ol tâca mâlik olmayınca memâlike wâkim olmayub,
kimse8 emrine mawkûm u râm olmazmış. Âyînlerinde i>tibâr ol tâca olub, fermânlarınıñ
revâcı anuñla olduğı eclden Yanoş qıral >atebe-i >âţıfet-nevâlden ol tâc-ı behcet-ibtihâc9
kendüye iwsân olınmaq tażarru> eyledi. >Âţıfet-i >amîme-i xâqânî źuhûra getürilüb,
mežkûr tâc-ı muraśśa> ve iklîl-i muśanna>Venedik begi oğlı ve10 Üngürus ümerâsınıñ
a>yânından Perim Petri ve sâbıqâ >atebe-i >ulyâya iţâ>at eyleyen11 Erşik ile kendüye irsâl
olınub, gönderildi ki, qırallığı tamâm olub, qâ>ide-i qadîmeleri mer>î (152b) ü meslûk
olmağla beyne’ l-mülûk müftexir ü ser-efrâz ola. Bu eŝnâda ziyâde qışlar, kemâli ile
śovuqlar oldı.
1
A Hk: müretteb
2
K: - ve
3
K: - ve
4
F Hs K Ü: naws
5
F Hs K: bîrûz
6
K: gün
7
A Hk K: >azîmet
8
A Hk: kimesne
9
K: ibtihâcı
10
K: - ve
11
K: iden
264

Cemâl-i mihre çekdiler niqâbı


Cihâna saqf etdiler sewâbı
Hevâ serd ve zemîn pûlâd u âhen
Cehennemden nişâne bâğ u1 gül-şen
Eser bâd-ı muxâlif berf-i nâzil
Hevâ pür-zehr idi ya semm-i qâtil.
Cumhûr-ı >askere destûr virilüb, ważret-i pâdişâh-ı sa>adet-ixtiśâś gürûh-ı muqarrebîn ve
cümle-i xavâśś ile taxt-ı devlet-baxşları2 ţarafına teveccüh-i hümâyûn buyurdılar. Mihr-i
nûrânî devâyir-i âsmânîde olan menâzili 3 qaţ>etdügi gibi xûrşîd-i ufq-ı salţanat u kâm-
kârî daxı şeyyeda’ llâhu bünyâne xilâfetihî4 mâ-beynde vâqi> olan menâzil ü merâwili
ţayy qılub, sa>âdet ü iqbâl ile mâh-ı mübârek rebî>ü’ l-evveliñ on dördinci güni
mawmiyye-i Qosţanţiniyye źılâl-i >âlem-ârâları ile müstaźill olub, taxt-ı sürûr-baxşlarını
müşerref eylediler. Erbâb-ı >ulûm u >irfân, aśwâb-ı fünûn u îqân, >ulemâ-i >âlî-merâtib,
fużalâ-i sa>âdet-menâqıb, śulewâ u meşâyiw-i śafvet-intimâ, zühhâd u >ubbâd ve5 cümle-i
etqıyâ, kâffe-i müte>ayyinân u ekâbirân, >âmme-i ahâlî-i şehr ve cümle-i pîr ü civân bi-
esrihim tuğ-ı sa>âdet-fürûğı istiqbâl eyleyüb, pâdişâh-ı cihâd-mu>tâdıñ xalleda’ llâhu6
mülkehû7 beqâ-i devlet ü sa>âdetleri ve izdiyâd-ı fetw u nuśretleri ed>iyesiniñ vaźâyifini
edâ qıldılar.
>Ulüvv-i qadr ile şâha müdâm ol
Źaferle nuśret ile müstedâm ol
Tüvânâsın qavî ol żarb u warbe
Qılıcıñ ucı irsün şarq u ğarbe
Sinânıñla >adûnıñ bağrıdır xûn
Saña yavız śananlar ola mağbûn8
Seferlerde mu>îniñ ola Allah
Sa>âdetle źaferler vire her-gâh
Qudûmıñla müşerref ola taxtıñ
Açıla dâyimâ iqbâl ü baxtıñ.
Erbâb-ı târîxiñ śarrâf-ı pür-naqdi Mevlânâ Qandîniñdir:
¡ âwib-i fetwu źafer Sulţân9 Süleymân bin Selîm
Kim anuñdır nuśret ü >avn ile fer ü >izz ü câh
Üngürus’ ıñ fetwini ol şâh tecdîd eyleyüb
Eyledi bî-wadd cüyûşıyla çesâra >azm-i râh
(153a) Nemçe’ niñ olan qılâ>ını qamu qal>eyledi

1
K: - ve
2
A Hk: baxtları
3
F: menâzil
4
Allah hükümranlığını devam ettirsin.
5
K: - ve
6
A Hk: + te>âlâ
7
Allah mülkünü dâim etsin.
8
Hk: - Tüvânâsın qavî ol żarb u warbe
Qılıcıñ ucı irsün şarq u ğarbe
Sinânıñla >adûnıñ bağrıdır xûn
Saña yavız ¢ananlar ola mağbûn
9
F: - sulţân
265

Sümm-i esb ü esterinden var ili olub tebâh


Şöyle tâlân oldı cev cev ol memâlik cümleten
Qalmadı aślâ Ferenduş-ı xara bir berg-i kâh
Âteş-i qahrıyla yaqdı küllî deyrini yıqub
Çıqdı küffârıñ derûnından göge dûd-ı siyâh
İki ıqlîm aldı bir yerden didim târîxini
Almanla Üngürus ilini açdı pâdişâh -936-.1
Der-gâh-ı >âlem-penâh xuddâmından śâwibü’ ţ-ţab>i’ l-emced devîdâr Muwammed
Çelebi’ niñ2 fetw-i hümâyûna târîxidir:
Saña ey şâh-ı cihân kimse muqâbil olmaz
Ne qadar olursa düşmen eger şîr-i >arîn
Biledir fetw u źafer her ne yaña >azm etseñ
Varsa qudret-i Waqqsın sen eyâ şâh-ı güzîn
Üngürus illerini fetw qılub qahrıñ ile
Duymadı heybetüñ daxı [niçe] wıśn-ı waśîn
Mülk-i Beç3 od olıcaq didi melekler târîx
Yaqdı yıqdı Beç4’ i ol pâd-şeh-i rû-yi zemîn -936-.

Bu derece ważret-i xilâfet-menziletiñ e>azza’llâhu enśârahû5 ebnâ-i sa>âdet-intimâları


xitânı içün etdikleri6 sûr-ı mevfûrü’l-wubûrıñ beyânındadır
Eyâ kilk-i sürûr-engîz ü behcet
Feraw-baxş u śafâ-cûy u meserret
Dem-i müşgîniñ enfâs-ı sewerdir
Kelâma gül söziñ dürc-i güherdir
Cihânıñ >anberîn ile dimâğın
Mu>aţţar qıl ser-â-ser cân bâğın7
Şeref 8 vir9 bezm-i rûwı10 gül-şen eyle
Sürûrıñ şem>ini yaq rûşen eyle
Niŝâr et meclise dürr [ü] cevâhir
Güşâde ola tâ gül gibi xâţır

1
Hk: - Erbâb-ı târîxiñ ¢arrâf-ı pür-naqdi Mevlânâ Qandîniñdir:
¡ âwib-i fetwu źafer Sulţân Süleymân bin Selîm
Kim anuñdır nu¢ret ü >avn ile fer ü >izz ü câh

İki ıqlîm aldı bir yerden didim târîxini
Almanla Üngürus ilini açdı pâdişâh -936-.
2
F: Çelebi
3
A Hk: Pec, K: Bec
4
A Hk: Pec, F: Peç, K: Bec
5
Allah yardımcılarını aziz etsin.
6
A Hk : olınan
7
A: (?) debbâğın
8
A Hk: şerefle
9
A Hk: - vir
10
Ü: içini
266

Xaber vir sûr-ı behcet-baxş-ı şâhı


Sürûriyle göge irgür külâhı
Beyânıñ dürrlerin aña niŝâr et
Hüner bezmine qıśśa yâdigâr et.
Ważret-i pâdişâh-ı Cem-câh u celâlet-sipâh, cenâb-ı şehriyâr-ı >âlem-penâh u sa>âdet-
dest-gâhıñ şeyyeda’ llâhu erkâne sa>âdetihî1 rûz-be-rûz eşi>a-i âftâb-ı cihân-tâb2-ı
devletleriyle śawîfe-i cihân3 münevver, revâyiw-i misk-âsâ-yı iqbâl ü4 rif>atleriyle
meşâm-ı >âlem ü >âlemiyân mu>aţţar oldı. Waqq sübwânehû ve te>âlâ ważretleri celle
žikruhû5 meyâmin-i işfâq-ı >aliyyeleri berekâtı ile žât-ı güzînlerini maźhar-ı kelâm-ı
sa>âdet-intibâh es-sulţânu źıllu’ llâhi fi’ l-arż idüb, basîţ-i zemînde sâye-i (153b) sa>âdet-
mâye6-i xilâfeti 7 lâyıq u erzânî gördi. Waqîqaten zübde-i rub>-ı meskûn olan memâlikiñ
xilâfetini 8, eqâlîm-i >aźîme ve bilâd-ı kerîmeniñ salţanatını cenâb-ı şerîflerine tefvîż ü
taqlîd eyledi. Selâţîn-i cihân-tesxîr-i evvelîn, xavâqîn-i >âlem-gîr-i sâbıqînden
kimesneye muqadder olmayan fütûwât-ı ğarîbe-i nâdire ve te&yîdât9-ı >acîbe-i fâxireyi
cenâb-ı salţanat-meâblarına naśîb etdi. Bu ni>amâ-i cezîle-i İlâhî, âlâ-i cemîle10-i nâ-
mütenâhîden ğayrı ebnâ-i kirâm-ı vâlâ-maqâm, evlâd-ı >iźâm-ı ŝüreyyâ-intiźâm devleti
ki, mawsûd-ı selâţîn-i Cem-âyîn, mağbûţ-ı xüsrevân-ı xilâfet-mekîn, bel maţlûb-ı enbiyâ
u mürselîn olub, niçesi der-gâh-ı Śamediyyetden celle celâluhû11 ol bâbda recâ u
mes&elet etdikleri ma>lûm u mübeyyendir. Waqq sübwânehû ve te>âlâ >amme nevâluhû12
cenâb-ı şerîflerin13 evlâd-ı emcâd-ı sa>âdet-nihâd >inâyeti ile daxı ser-efrâz eyleyüb,
min-külli’ l-vücûh ni>am-ı vâfire-i Sübwânî birle muğtenim oldılar. Ve in-te>uddû
ni>meta’ llâhi lâ-tuwśûhâ14.
Lâ-cerem dürer-i eśdâf-ı şehen-şâhî, gevâhir-i sa>âdet-maźâhir-i gîtî-penâhî Sulţân
Muśţafa ve Sulţân Muwammed ve Sulţân Selîm avân-ı śıbâdan derecât-ı rüşde irişüb,
her biri nihâl-i bâğ-ı civânî, serv-i xırâmân-ı ravża-i cihân-bânî oldılar. Lâ-büdd anlaruñ
xitân-ı şerîfleri ki, sünnet-i resûl-i maqbûldür śalavâtu’ llâhi >aleyhi 15 ve selâmuhû16,
ehemm-i mühimmât-ı hüsrevânîden olduğı eclden sûr-ı mevfûrü’ l-wubûr tedârüki
görilüb, Anaţolı beglerbegisi >atebe-i >ulyâya gelmek emr olınub, sâyir beglerbegilere ve
>umûmen17 ümerâ-i >iźâm-ı südde-i sa>âdet-iwtişâma tenbîh ü da>vet olınub ve esbâb u
mühimmât-ı sûr >alâ-mâ-hüve’l-me&mûr görilüb, tamâm oldıqdan śoñra sene sitt ve
ŝülüŝîn ve tis>a-mie ži’ l-qa>desiniñ yigirmi birinci güni ibtidâ olınub, mawrûse-i
1
Allah mutluluğunun esâsını devam ettirsin.
2
F Hs K Ü: tâbân
3
A Hk: zemân
4
F Hs K Ü: - ve
5
İsmi yüce olsun.
6
A F Hk Hs K: mâyeleri
7
A F Hk Hs K: rütbetini
8
Ü: şeref- (?) mertebeti
9
F Hs ü: teeyyüdât
10
F Hs Ü: cezîle, K: - cemîle
11
Büyüklüğü artsın.
12
A Hk: + tevâlî. İhsanı (her yeri) kaplasın.
13
A Hk: şerîflerini
14
“Allah’ın nimetlerini saysanız, onları sayamazsınız.”, K.K., 14 İbrahim, 34.
15
F: - >aleyhi
16
A Hk: + ol xuśûś. Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
17
F Hs K Ü: - >umûmen
267

İstanbul’ da vâqi> olan At-meydânı ki, >arśa-i şâd-mânî ü meserret, menzil-gâh-ı sûr-ı
pür-sürûr u behcetdir, meydâna wavâle olan mehter-xâne-i hümâyûn-hâmûn içre ważret-i
pâdişâh-ı sa>âdet-maqrûn içün serîr-i gevâhir-pâye, taxt-ı mes>ûd u baxt-pîrâye bünyâd
olınub1, saqf-ı âsmân-rif>ati elvân-ı aqmişe-i felek-naqş ile münaqqaş2, eśnâf-ı emti>a-i
mihr-diraxş ile müretteb ü dil-keş oldı. Dîvârlarına altunlu zarlar ţutılub3, zerrîn ü
rengîn şâh benekler ile üstüvâr qılındı. Ferş-i şeref-firâşı şâhâne bisâţlar, (154a)
xüsrevânî qalıcalar4, muśanna>u girân-bahâ, zerrîn nihâlîler ile ârâste ü pîrâste5. Miyân-
ı meydâna gerdûn-qubbe, felek-kelle, cebel-cüŝŝe, warîr-ţınâb, münaqqaş u muwallâ6 u7
müsteţâb xaymeler ve çadırlar qurdılar. Semâ-hem-ser, nuqûş-ı bedî>a ile dikilmiş
mükellef ü mu>teber sâye-bânlar, erkân-ı devlet ve a>yân-ı salţanat içün >âlî-şân dîvân-
xâneler qurdılar. Ţabl-xâne-i xüsrevânî içün yer yer śafâ-baxş śuffeler, bülend-
maqâmlar düzdiler. Mawall-i sûr8-ı pür9-sürûr başdan başa ârâyiş ü10 tezyîn ile nümûne-i
firdevs-i berîn oldı.
¡ afâda At-meydânı ser-â-ser
Hemânâ >arśa-i gül-zâra beñzer
Bezendi her ţaraf döndi behişte
İrem bâğı gibi >anber-sirişte
Cemâl ve wüsn-i zîbâ ile dünyâ
Riyâż-ı >adn oldı ğâyet a>lâ
Şaqâyıqla müzeyyen bâğa döndi
Ne bâğ u gülistân uçmağa döndi
Cihân-ı köhne buldı zîb ü zînet
Müşerref her cevânib câ-yı >işret.
A>yân-ı devlet ve kâm-kârân-ı >izzetden vezîr Ayas Paşa ve Qâsım Paşa ve Rumili ve
Anaţolı beglerbegileri, sâyir erkân-ı kâm-rân11 bi-esrihim >ale’ ś-śabâw Dîvân-xâne-i
hümâyûna müctemi> oldılar. Ba>dehû ser->asker-i efxam ve vezîr-i a>źam-ı niźâmü’l-
mülk İbrâhîm Paşa daxı gelüb, meydân-ı âsmân-vüs>at12 üsküf-pûşân, Yûsuf-liqâ, deryâ-
xurûşân, serv-âsâ ile mâl-â-mâl olub, erkân-ı sâmî-mekânıñ ve ğayrıñ sûr-ı meymenet-
wużûra niŝâr u pîş-keşleri ważırlanub, zerrîn-tâc u zerrîn-kemer civânlar ellerinde zerrîn
ü sîmîn, ârâyiş-i ğarîbe ile muśanna> u pür-zeyn ba>żı muraśśa> u śafâ-âyîn śurâwîler,
memzûclar, qadewler, sînîler, tebsiler, aqmişe-i xüsrevânîden elvân-ı ğarîbede güzîde13,
girân-bahâ, münaqqaş altunlu14 dîbâlar, ser-â-serler, müžehheb ü rengîn çatmalar,
Firengî ve Rûmî >âlî-qadr qaţîfeler, kemxâlar, xârâlar, gûn-â-gûn aţlaslar, Şâmî ve

1
A Hk: olındı
2
Hk: müzeyyen
3
K: tutub
4
K: + ile
5
F Hs K Ü: - ve pîrâste
6
K: mücellâ
7
F Hs K Ü: - ve
8
K: + ve
9
Hk: - pür
10
K: - ve
11
A Hk:- kâm-rân
12
A Hk: füswat
13
K: - güzîde
14
K: altunlar
268

Bağdâdî1 quţnîler wâżır olub, emîr-i >alem ve qapucı2-başları ve emîr-i axûrlar ve


çâşnigîrler ağası ve çavuş-başı bi’ l-cümle iç ağaları bi-esrihim atlanub, gürûh-ı deryâ-
şükûh ile >atebe-i >âlem-penâha varub, ważret-i şâh-ı kâm-kâr-ı devlet-medâr, iqbâl ü
devlet-vâr3 semend-i (154b) >izzet-şi>âra süvâr olub, sa>âdet ü iqbâl ile At-meydânı’ na
teşrîf buyurdılar. Arslan-xâne berâberine geldiklerinde Dîvân-xâneden muqaddem Ayas
Paşa ve Qâsım Paşa piyâde istiqbâl eyleyüb, meydân ortasında ser->asker-i sâmî-
mertebet daxı cümle beglerbegiler ile ve yeñiçeri ağası ve sâyir ţaşra bölükler ağaları ile
qarşulayub, rikâb-ı şerîflerince piyâde xižmetler eylediler4.
Ważret-i xilâfet-medâr sa>âdet ü iqbâl ile taxt-ı hümâyûna qarîb mawallde nüzûl-i
meymenet-maqrûn idüb5, ŝenâ-yı çavuşân-ı sürûş-veşân qubbe-i >ayyûqa peyveste
olmışdı. İqbâl ü iclâl ü6 kâm-rânî birle varub, taxt-ı sa>âdet-baxşa7 oturub, şems-i cihân-
ârâ ve âftâb-ı gîtî-güşâ gibi ţal>at-ı hümâyûn-ı hümâ-ferleri ol maqâm-ı cennet-iwtişâma
zîb ü zîver virdi. Muqaddem ser->asker-i >âlî-cenâb ile vüzerâ ve beglerbegiler ve sâyir
erkân-ı devlet-i qâhire8 mübârek-bâd-ı sûr-ı pür-sürûr içün el öpdiler. >Âdet-i
muqarrere-i cihân-bânî üzre yerlü yerinde ţurub, tertîb-i bedî>ü’ l-üslûb üzre cümleniñ
niŝâr u pîş-keşleri ve belekleri çekilüb, ba>dehû ağayân-ı südde-i behcet->udde daxı
tertîb ü >âdet üzre el öpüb9, niŝârların çekdiler. Vâlî-i kişver-i fetvâ olan müftî10 ile
>ulemâ-i a>lâm-ı âlî-maqâm, kâffe-i müderrisîn-i fażîlet-irtisâm daxı el öpüb, mübârek-
bâd etdiler. Mezîd-i >âţıfet-i pâdişâhâneden niŝârları kendülere iwsân olınub, >afv ü
>aţâyâ eylediler. Dest-bûs emri tamâm olub, erkân-ı devlet aşağa Dîvân-xâneye teşrîf
idüb, şilen-i şâhî çekilüb, menzillerine vardılar.
Mâh-ı mübârek ži’ l-qa>de11 duxûl idüb, ikinci güni daxı sûr-ı sa>âdet-encâm içün >atebe-
i >ulyâya vârid olan vüzerâ-i sâbıqînden Pîrî Paşa ve12 Zeynel Paşa ve ümerâ-i ekrâddan
ba>żı mîrân-ı mu>teber ve ba>żı sancaq-begleri daxı13 gelmişlerdi. Zemân-ı źuhrda gerü
ważret-i xudâygân-ı sa>âdet-âşiyân taxt-ı devlet-baxtlarına oturub, mežkûrlar daxı varub,
dest-bûs-ı meserret-me&nûs14 ile müşerref olub, pîş-keşler çekdiler. Gerü Dîvân-xâneye
gelüb, żiyâfet olındılar15. Ser->asker-i sâmî-mertebet ważret-i xudâvendigâr-ı (155a)
mihr-menzilet ile qalub16, miyân17-ı Dîvânda >Arabistân’ dan ve sâyir memâlik-i
mawmiyyeden sûr-ı xitân-ı meserret-nişâna gelmiş źarâfet-pîşe18 nedîmler, śan>atda19

1
A Hk: + ğarrâ
2
A Hk: kapucılar
3
K: ΝėΛ
4
A Hk: etdiler
5
A Hk: eyleyüb
6
F Hs K Ü: - ve
7
A Hk: baxta
8
A Hk: zâhire
9
K: öpdiler
10
A Hk: + müslimîn
11
K: ži’ l-wicce
12
F Hs K: - ve
13
A Hk: - daxı
14
A Hk: me&nûsları
15
Hk: olındı
16
K: qalqub
17
A Hk: meydân
18
K: bîşe
19
A Hk: śan>atlarında
269

ser-efrâz u mümtâzlar, üstâd u rengîn kâse-bâzlar ve woqqa-bâzlar ve zûr-bâzlar gelüb,


envâ>-ı şeţâretler gösterüb, >acâyib ü ğarâyib fünûn-ı siwr-meşwûn ile işler ve temâşâlar
işlediler1. >Âleme şâdî ü xande ţolub, âzâd u bende ol wâlet ile mesrûr u dil-şâd oldılar2.
Taxt-ı devlet-baxtıñ meydâna nâźır3 ţarafında qafesden4 perde ţutılub, verâsında ważret-i
gîtî-güşâ erbâb-ı neşâţı temâşâ idüb, nüdemâya5 avuc avuc aqçaları perrân idüb, sîm ü
zer bârân6 etdiler7. Bežl-i kerîm ile nedîmleriñ kîseleri pür, iwsân-ı şâh-ı >âlî-câh ile
enbân-ı murâdları8 ţolu dürr vâqi>oldı. Mużwikler mâl ile etekler ţoldurıb, her masxara
vâfir sîm ü zere mâlik oldı.
Zemîn memlû idi şevq ü şağbdan
Zemân ma>mûr idi ževq9 u10 ţarabdan
Ser-â-ser >îş idi cümle ţaraflar
Cihâna baxş olınmışdı şerefler
Çalub çağırmada bezm idi >âlem
Gülib oynamada şâd idi âdem11
Nedîmiñ ţoldı enbânına dirhem
Faqir dağına urdı12 tâze merhem
Şeţaret eylediler bî-nihâye
Dürr13-i şâdî śatıldı çoq bahâye.
Mâh-ı mesfûrıñ dördinci güni daxı >alâ-mâ-kân iclâs-ı >âlî olub, cümle erkân-ı kâm-rân
Dîvân-xâne-i >âlî-şâna cem> olub, ol gün ważret-i xilâfet-penâhıñ xullide mülkühû14
xâce-i büzürg-vârları >âlî-menzilet, şân-ı >aźîmü’ l-iqtidâr, mesned-i >izzet ü rif>at
Mevlânâ Xayreddîn Efendi ki, xâzin-i cevâhir-i >ulûm, wâvî-i esrâr-ı fünûn-ı sa>âdet-
rüsûm olub, žât-ı >âlî-śıfât15-ı mekârim-meşwûn, şân-ı celiyyü’ l-bürhân-ı qurb-maqrûn
mezîd-i elţâf ile ferîd, kemâl-i a>ţâf 16 u xaşmet ile vawîd idiler. >Ulemâ zümresiniñ emîri,
fużalâ gürûhınıñ źahîri 17, erbâb-ı >irfânıñ ser-âmedi, aśwâb-ı fażl u efżâliñ18 penâh u19
mesnedi, muqarrebü’ l-ważreti’ l->âliye, mü&temenü’ d-devleti’ s-sâmiye, >ulüvv-i câh ile
merâtib-i aqśâya fâyiz, sümüvv-i derecât ile maqâm-ı mu>allâya ve naśabât20-ı sebqa

1
A Hk: etdiler, F Hs: ŏΊΡŋΊŪ
2
A Hk: idiler
3
A Hk: + olan
4
K: qafesde
5
A Hk: nedîmlere
6
A Hk: bârânın
7
A Hk: eylediler
8
F Hs K Ü: murâd
9
K: ⅛Μ₤
10
K: - ve
11
Hk: >âlem
12
K: qondı
13
F Hs Ü: dürrî
14
Mülkü dâim olsun.
15
K: śıfâtı
16
K: ĜǼẂė
17
K: Ν╙ŅŌ
18
Hs Ü: efżâl
19
K: - penâh ve
20
A F Hk: qaśabât, K: niśâb
270

wâyiz olmışlardı1. Anlar da>vet olınub, qâżî->askerleri (155b) taśaddur eyleyüb, vezîr-i
a>źam ve ser->asker-i efxamıñ yanında oturdılar. Simâţ-ı >âlî-şân çekilüb, çâşni-gîrân-ı
zerrîn-pûşân envâ>-ı eţ>ime-i bî-gerân-ı şâhâne ve eśnâf-ı ni>am-ı bî-pâyân-ı
xüsrevâneden2 ol faśla münâsib iştihâ-pežîr ü ležžet-baxş aşlar3, lüwûm-ı gûn-â-gûndan
envâ>-ı terbiye ile mürebbâ u meşwûn kebâblar, yaxnîler, xoş-xavâr, ležîž xoş-âblar,
wulviyyât u qandiyyât cinsinden eśnâf u envâ>-ı ţa>âmlar bežl etdiler. Gül-âbî ü miskî,
nebâtî ü qandî şerbetler ile żiyâfetler eylediler. Rûz-ı mezbûrda cemm-i ğafîr-i encüm4-
şümâr ve gürûh-ı enbûh-ı sitâre-miqdâr olan yeñiçeri ţâyifesi xıyâm-ı ŝüreyyâ-
intiźâmda5 müctemi> olub, anlara6 daxı şâhâne ü pâdişâhâne ni>metler ve7 envâ>-ı
şerbetler ile >âlî żiyâfetler ve qonuqlıqlar eyleyüb8, xoş-wâl ü meserret-meâl 9 oldılar.
Firâvân ni>met idi anda mebžûl
Muqârin iştihâya waźźa10 mevśûl
Żiyâfet oldı şâhâne11 >ibâda
Ni>am bežl etdiler wadden ziyâde
Qulûb irdi tena>umla wużûra
Nevâle baxş olındı mürğ ü mûra
Ser-â-ser xûn idi śawnı zemîniñ
Miŝâli cennet ve xuld12-i berîniñ.
Cündîlik >ulûmında mâhir, silâwşörlik fenninde miŝli nâdir Küçük13 Üstâd ile ümerâ-i
Çerâkese’ den Rumili’ nde ze>âmet >inâyet olınan İnal Beg ile ol fennde mahâreti olan
cündîler meydâna girüb, envâ>14-ı ğarîbe ile atlar segirdüb ve biri biri 15 ile xaśmâne ceng
ü cidâller eyleyüb, nîzeler ve16 śırıqlar atdılar, gönderler fatdılar. Cân-âşûb wamlelerde
gürz-girâne siperler ţutdılar. Segirdirken at śağrısına yatub, śağ ve śola gerüsine oqlar
atdılar17, nişâna urdılar ve rikâbdan ayaq çıqarub, yayaq olub, gerü süvâr oldılar. Envâ>-ı
hünerler >arż eylediler.
Ve maţraqçılarıñ pehlevânı, dilîrlik >arśasınıñ hüner-dânı, erlik bîşesiniñ arslanı,
serverlik kûhınıñ qaplanı, dilâverlik meydânınıñ çâbük-süvârı üstâd Nasûw ki,
zemânında ferîd18 olub, fenninde śâwib-fütûw, merdânelik qâlıbında cân, şeh-bâzlık

1
A HK: idiler
2
F Hs K Ü: xüsrevâne
3
A Hk: + ile
4
Ü: ? bî
5
A Hk: niźâmda
6
A Hk: anlar
7
A Hk: - ve
8
A Hk: olınub
9
F Hs K Ü: - ve meserret-meâl
10
Hs: waźź
11
Ü: Η∆
ĜŪ
12
A Hk: + ve
13
A Hk: Küççük
14
A Hk: evżâ>
15
Ü: - biri
16
F Hs K Ü: - ve
17
A Hk: + ve
18
A Hk: ferd
271

teninde rûwdur, kâğıddan burc u1 bedenleri içinde ţopları, żarbezenleri, cümle esbâb-ı
wiśâr2 [olan] yaraqları3 müheyyâ u mevcûd iki qıţ>a4 qal>a işleyüb, getürüb, meydânda
biri birine muqâbil qoyub, (156a) yüz nefer yüzleri siperlü, başları miğferlü, meyânı
şimşîrlü iki ţarafı kemân u tîrlü dilîrler ile muqâbil olub, bir dem ţob u tüfeng ile
muwkem neberd ve berk cengler, bir sâ>at qılıclar, gönderler ile rezmler, uğraşlar,
maţraqlar ile sâyir yaraqlar ile savaşlar etdiler. Deminde gâh ferr ü kerr ile gürîzler
gösterüb, gâh yerinde wiśârı penâh5 [idinüb], envâ>-ı wîleler ile düşmenden er alub,
şâhâne ţuruq u evżâ>ile hünerler îcâd u ixtirâ>eylediler6. Mežkûr dilîr-i hüner-mendiñ
bu vaż>ı beğâyet maţbû>7 u pesend vâqi> olub, cümle xalq tawsîn ü sâbaş etdiler. Tâ
mağrib zemânına degin seyr ü temâşâlar olub, paşalar menzillerine varub, ol gece
ważret-i xudâvendigâr-ı kâm-kâr ol taxt-ı devlet-medâr üzre qarâr idüb, âteş-bâzlar daxı
meşhûr u nâm-dâr olan wiśârlarıñ miŝâlini işleyüb, meydâna getürdiler. Birbirine
muqâbil qoyub, her wiśârıñ içi merd-i muqâtil ile ţolu olmağın ahâlîsi rû-be-rû olub,
berq-âsâ ţoplar, żarbezenler, tüfengler ile ögüş dögüşler ve cengler eylediler. Śabâw
olınca bî-nihâye qal>alar yaqdılar. Herkes temâşâ ile iwyâ-yı leyl eylediler.
Mâh-ı mesfûrıñ altıncı güni daxı cem>iyyet tamâm olub, vech-i meşrûw üzre bölüklerden
atlu ţâyifesine daxı şâhâne żiyâfetler olub, envâ>8-ı ni>am-ı şâhâne bežl ü śarf 9 olındı.
Ni>am zeyn etdiler śawn-ı simâţa
>Uqûl etmezdi vaśfını10 iwâţa
Gülistândı meclis ni>met-i ezhâr
Dil-âvîz ü dil-ârâ bezm-i >aţţâr
¡ afâ-baxş idi rûwa bezm-i >işret
Küûs u câm memlû idi şerbet
Hevâ-dâr idi bezme misk ü >anber
İderdi cân dimâğını mu>aţţar
Müşerref oldı >âlem bezm-i >îşe
Şehen-şeh şâd ola her dem hemîşe.
Ol gün daxı cündîler bölüginden üstâdlıq ile meşhûr, dilâverlik ile mežkûr olan Cündî
Canım ki, dilîrlikde pehlevân, cündîlik emrinde śâwib-nişân idi, envâ>-ı hünerlere vuqûfı
olub, dilâverlik ile ma>rûf, eśnâf-ı şehâmet ü şecâ>at ile mevśûf idi. İki wiśâr işleyüb,
meydâna getürdi, anda daxı yüz nefer müsellaw sipâh, cümlesi cevşen-pûş u miğfer-
külâh, anlar daxı ţavr-ı bedî> ü >acîb üzre çengler11 ve ţoplar ve tüfengler atub, âşûba
(156b) âheng eylediler. Qal>alardan12 gâhî birer ikişer er çıqub, wiśâr öñinde
dögişürler13, gâhî cumhûr u gürûh ile çıqub, muqâbil olurlar. Cânibeynden nev> nev>
1
F Hs K Ü: - ve
2
Ü: wiśârları
3
F Hs K Ü: - yaraqları
4
K: - qıţ>a
5
Ü: + ile
6
A Hk: eyledi
7
A Hk: maqbûl
8
A Hk: - envâ>
9
A Hk: - ve ¢arf
10
A Hk: vaż>ını
11
A Hk K: cengler
12
F Hs K Ü: qal>adan
13
K: dögişler
272

qoşma ve dönderişmeler idüb, qal>a dâmeninde qırğunlar eylediler1. Meydâna bî-nihâye


leşler döküb, wiśârıñ biri ğâlib biri mağlûb olub, mağlûbıñ ahâlîsi xâke düşib, helâk
oldılar. Ğâlib ţarafı qal>aya yüriyiş idüb, mağlûb olan wiśârdan perî-çehre xûb-rûlar, gül-
endâm u semen-sîmâ2 duxterler, cemâl ü wüsnde axterler çıqarub, esîr etdiler. Wiśâra
âteş3 urub, zîr ü zeber eylediler. Bu üslûb üzre ğâyet4 mertebede şâdîliqler qıldılar. Ol 5
gece âteş-bâzlar daxı6 nice qal>alar yaqub, śabâw irince gûn-â-gûn temâşâlar etdiler7.
Mâh-ı mesfûrıñ yedinci güni >âmmeten yeñiçeri ile ağaları ve sâyir bölükler ağaları
külliyyen cem>-i keŝîr süvâr olub, sünnet mumların getürdiler. Üstâdân-ı hüner-mend,
pîşe8-kârân-ı naqş-bend hezâr9 śanâyi>ü bedâyi>-i ğarîbe ü >acîbe śarf u10 xarc eyleyüb,
ğarrâ u bî-bedel, mükellef ü bî-naźîr mumlar tertîb ü tezyîn eylemişler.
Ne mum olsun ki bir gül-zâra beñzer
Cemâl ü wüsn ile dil-dâra beñzer
Ser-â-ser śuffesi śawn-ı çemendir
Kenârı cümle sûsen nesterendir
Pür-ezhâriyle eţrâfı müzeyyen
¡ afâda güyiyâ bir bâğ u gül-şen
Gül ve serv-i semenler tâze tâze
Nihâl ü11 şâxı gelmiş ğunc u nâze
Ţuyûrı12 bülbül ve13 ţûţî ve qumrî
Hezâr eyler temâşâsında >ömri
Hümâyûn çehreler zîbâ liqâlar
Deñiz malıkları ğarrâ hümâlar
Enâr ve sîb ve emrûdıyla14 eyva
Turunc ve fustuq ve lîmûn ve xurmâ
Mükemmel güyiyâ bâğ-ı İremdir
Miŝâl-i ravża-i kûy-i waremdir.
Sekizinci güni daxı erkân-ı devlet müctemi>olub, axûr-ı ma>mûr ahâlîsi ile sâyir erbâb-ı
wirfete ni>metler döküb, şâhâne żiyâfetler etdiler. Kâşâne-i żamîrleri beyt-i ma>mûr olub,
>avâţıf-ı şâhâne ile mesrûr oldılar. >Arabistân’ dan gelmiş bir üstâd >Arab cân-bâzı ki,
śan>atda ser-efrâz u mümtâzdır, At-meydânında vâqi> olan nişân-gâh-ı qadîmden
mıqnâţîs ţaşları üzerine dikilen yek-pâre15 >amûd-ı memdûd üzerine16 urğan bağlayub,

1
F Hs K Ü: eyledi
2
K: sîmâlar
3
A Hk: wiśârı âteşe
4
A Hk: nihâyet
5
Ü: on
6
F Hs K Ü: daxı âteş-bâzlar
7
A Hk: eylediler
8
F K Ü: bîşe
9
A Hk: hezârân
10
F Hs K Ü: - śarf ve
11
K: - ve
12
F Hs Ü: ţuyûr
13
K: - ve
14
K: engûriyle
15
F Hs Ü: yek-bâre
16
F Hs K Ü: üzre
273

cevv-i hevâda ğayr-ı ma>hûd (157a) hünerler gösterüb, nâdirü’ l-emŝâl ef>âl ile xalqdan
def>1-i melâl ü kelâl 2 eyledi 3. Evżâ>-ı >acîbe ile cilveler etdi.4
Mâh-ı mesfûrıñ5 onıncı güni daxı erkân-ı devlet ve a>yân-ı salţanat resm6-i ma>hûd üzre
gerü7 müctemi> olub, mawrûse-i İstanbul’ da ellişer aqçalu müderrislerden aşağa vâqi>
olan erbâb-ı tedrîsî dâniş-mendleri ve müsta>iddleri ile8 qużât u müderrisînden vâqi>
olan ma>zûlleri ve erbâb-ı tevliyeti ve meşâyix-i kirâmı xulefâsı ve śûfîleri ile ve ahâlî-i
bezzâzistânı, bi’ l-cümle şehriñ a>yân9 u meşâhîrini 10 cümle da>vet idüb, >âlî żiyâfetler
etdiler. Ba>de’ ţ-ţa>âm cân-bâzlar ve kâse-bâzlar gelüb, meydânda oynayub, envâ>-ı
lu>blar11 ve temâşâlar gösterdiler. Ve At-meydânı’ nda olan nişân-gâh12-ı bedî>den
yapma13 ţaş ile olan binâya beş nefer kimesne çıqmaq qaśd eyleyüb, her ţarafdan >urûc
etdiler. Envâ>-ı meşaqqat, hezâr ta>ab u14 zawmet ile ţamınıñ15 ţoruğına çıqub, bî-bâk16
inerken birisi düşib, helâk oldı.
Ţama>cânı atar17 çâh-ı belâya
Düşer nâ-çâr olur xâk-ı qażâya
Nüzûl etse qażâ yoq aña çâre
Wayât ümîži hic gelmez kenâre.
Ve bu gün meydânda serv-i mevzûn mânendi bir uzun sütûn dikilüb18, yükseklikde bî-
hem-tâ, rende ile yonılmış mücellâ19, revğan u śâbûn ile muwallâ20 idi, herkes çalışub,
çıqmağa heves etdiler. Âxir- i kâr bir yeñiçeri hezâr wîle ü efsûn ile çıqub, śolaqlıq ile
xil>at-i hümâyûn iwsân olındı. Birisi daxı ţûl 21-i ţama>ile çıqmağa wırś u vela>gösterüb,
bâzû-yı quvvetinde noqśân olub, qarîbü’ l-ecel imiş, emeline irişmeyüb22, düşüb helâk
oldı. Bir şaxś daxı bir eyerlü23 atı meydâna getürdi. Kendü ellerini bağlayub24, qolları
bağlu25 iken ağzı ve dişi ile atınıñ raxtını alub, gerü >âdet üzre atı eyerleyüb1, tekmîl zîn

1
A Hk: ref>
2
F Hs K Ü: - ve kekâl
3
A Hk: etdi
4
A Hk: - Evżâ>-ı >acîbe ile cilveler etdi.
5
A Hk: - mâh-ı mesfûrıñ
6
K: vech
7
F Hs K Ü: - gerü
8
A Hk: + ve
9
A Hk: a>yânı
10
K: │ŏΙ ĜūΏ
11
A Hk: śafâlar
12
K: nişânlar
13
K: ΗΐťĜġ
14
A Hk: - ta>ab ve
15
A Hk: ţaşıñ
16
F Hs Ü: bî-pâk
17
K: ŏīė
18
K: dikildi
19
Hk: - mücellâ
20
A Hk: mücellâ
21
A Hk: ol
22
A Hk: iremeyüb
23
K: ΜΉŏ΄ ė
24
A Hk: bağladub
25
A: mağlûl, Hk: ma>lûl
274

ü esbâb eyledi 2. Bir kimesne daxı at >arabasınıñ üzerinde bir kûşk binâ idüb3, kendü
>arabaya girüb, >arabayı4 içerüden5 tawrîk eyleyüb, yüritdi. Envâ>-ı temâşâlar, >acîb ü
ğarîb işler seyr etdirdiler.
On birinci ve on ikinci günleri daxı meydânda oyuncular, cân-bâzlar, kâse-bâzlar,
nedîmler, masxaralar dürlü dürlü şeţâretler (157b) gösterdiler. Ważret-i xudâvendigâr-ı
>âlem-medâr xullidet xilâfetuhû6 yuqaruda olan maqâm-ı mu>allâlarından vâfir ü
müstevfâ sîm ü zer yağmalayub7, nev>nev>8 sürûrlar tawśîl eylediler.
On dördinci güni cümle ağayân-ı südde-i sa>âdet-âşiyân, enderûnî ve bîrûnî cümle süvâr
olub, serây-ı >atîq-i hümâyûna varub, şeh-zâdegân-ı kâm-rânı ata bindürib9, her biri
xila>-ı fâxire-i xüsrevânî ile ser-efrâz oldılar. Şeh-zâdeler devlet ü iqbâl ile At-
meydânı’ na gelüb, paşayân-ı >iźâm piyâde istiqbâl eyleyüb10, Dîvân-xâne-i hümâyûn
qapusından11 atdan inüb, wużûr-ı pâdişâh-ı mevfûrü’l-wubûr ile müstes>ad oldılar.
Mâh-ı mesfûrıñ on beşinci güni ważret-i xilâfet-penâhıñ meclis-i hümâyûnları olub,
sa>âdet ü iqbâl ile taxt-ı mu>allâda kendüler mihr-i diraxşân ve âftâb-ı tâbân mânendi
>ibâda >arż-ı cemâl eylediler. Ţaraf-ı yemînlerinde ser->asker ve Ayas Paşa ve Kâsım
Paşa12 ve Rumili ve Anaţolı beglerbegileri Behrâm Paşa ve Ya>qûb Paşa ve Xâce Efendi
ve qâżî->askerler ve Tatar Xân-oğlı ve13 cânib-i yesârda14 muqaddemâ vezîr-i a>źam
olan15 Pir Muwammed Paşa ve Zeynel Paşa ve diyâr-ı şarq ümerâsından Ferruwşâd Beg
ve Bayındır-oğlı Murâd Beg ve Mıśır sulţânı Qanśu Ğavri-oğlı ve Du’ l-qâdir
oğullarından Laţîf 16 Beg oturub, şilen-i şâhî çekilüb, şâhâne simâţlar üzre envâ>u elvân
ni>am-ı cemîle firâvân dökilüb17, eşribe-i qand-mizâc u >anber-imtizâc içilüb, evżâ>-ı
ğarîbe ve eşkâl-i >acîbe üzre üstâdlar işledikleri sükkerî pîller, cemeller, xuyûl ve cân-
verân18-ı behcet-şümûl ile ţuyûr-ı vufûr19 ki muwayyir-i >uqûl idi, bi’ l-cümle >âdet-i
muqarrere-i xâqâniyye üzre >âlî żiyâfet oldı. Nev>nev>sâzendeler, xoş-âvâz20, nağme-gû
xoş-xânlar nevâlar, terennümler eyleyüb, ol bezm-i >âlem-ârâ zühre-i zehrâyâ hem-edâ21
u hem-tâ olub, cihânı şâdîliqden firdevs-i berîne dönderdiler. >Âlem ser-â-ser cennet
oldı.

1
K: ĝΜΣΉ ŏ΄ ė
2
A Hk: etdi
3
A Hk: eyleyüb
4
Ü: atı, Hk: - >arabayı
5
A: içerüden >arabayı
6
Hilafeti dâim olsun.
7
Hk: yağma eyleyüb, K: yağmaladub
8
K: - nev>
9
K: + ve
10
K: idüb
11
A Hk: qapusında
12
Hk: - ve Kâsım Paşa
13
Hk: - ve
14
K: yesâra
15
A Hk: - olan
16
A Hk: >Adü’ l-Laţîf
17
A Hk: dökilüb
18
A Hk: + maqbûl ve
19
A Hk: nüsûr
20
K: + ve
21
A Hk: hem-âvâ
275

Şeref virdi >ibâda bezm-i xâqân


Ţulû>etdi cihâna şems-i tâbân
Zemân ferxunde >âlem şâd u xurrem
Dem-i behcet qulûba üns-i mawrem
Cemâl-i şâh ile meclis hümâyûn
Sa>âdet-baxt ve devlet >izze maqrûn
(158a) Nevâ-yı nây ile >ûd xuceste
Dürer-baxş olmışdı gûş-i baxta
Śemâ>a girmiş idi keffde defler
Fütûw-ı bâb-ı >îşe düzdi śafflar
Rebâb u çeng1 ü şeş-tâ ile qânûn
¡ afâlar virdi bezme nerm ü mevzûn
Ğazel-gûyân-ı bülbül-dem xoş-âvâz
İderler nağme-i dil-sûza âğâz
Kelâmı ehl-i bezmiñ şehd ü şeker
Behişt-i >adn idi meclis muqarrer2
Feraw şâdı idüb nâziyle xande
Meserret behcet anda iki bende
>Uyûn-ı baxt varmış idi wużûra
Ser-â-ser ğarq idi >âlem sürûra.
Żiyâfet emri tamâm olub, ważret-i gîtî-penâh-ı bülend3-taxt şeh-zâdegân-ı ercmend ü
civân-baxt ile meydâna wavâle olan qaśr-ı felek-hem-tâya [gelüb],>umûmen nüdemâ ve
erbâb-ı ţarab, aśwâb-ı temâşâ u şevq ü şağb, mużwikân-ı >Acem ü Rum u >Arab cem>
olmışlardı. Ţaraf ţaraf ţurfe ţurfe źarâfetler peydâ eyleyüb, her biri bir gûne śan>atlar
gösterüb, envâ>-ı şeţâretler eylediler. >Avâţıf-ı xüsrevâniyyeden4 nüdemâ, yârâne gerü
sîm ü zer bârânın etdiler. Herkes aqça ve altun ile yağma metâ>larını5 śatun aldı.
Masxaralar keffinde6 derem7 görüb, kef geçerler, nedîm ve8 mużwikler ellerine vâfir sîm
ü zer girmekle sevinüb, mürğ gibi uçarlardı. Wadden efzûn, qıyâsdan bîrûn şenlikler
oldı. Kâffe-i enâm u insâna xûn-ı bî-gerân dökilüb, >alâ-vechi’ l->umûm ni>am-ı firâvân
yağma eylediler. Pîr ü civân-ı xalq-ı cihân müstağrıq-ı ni>met ü nân oldılar. >Avâmu’ n-
nâsa żiyâfet içün bî-wadd ü bî-qıyâs bütün bütün cemeller ve9 baqarlar, qoyunlar,
qoclar10 biryân idüb, demürler ile meydâna getürüb, sebîl ve yağmadır, didiler. Xalq-ı
>âlem çoqub, pâre pâre etdikleri gibi içlerinden mawbûs ve diri cân-verler, qurtlar,
rûbâhlar, şeğâller, ţavşanlar, kilâb ve hirreler ve qunduzlar, uçar quşlardan11 qarğalar,
quzğunlar çıqub, xalqa śarmışdılar. Çığlıq ve hengâmeler olub, >âlem pür-velvele, cihân
ţopţolu ğulğule oldı.

1
F Hs K: ceng
2
A Hk: mu>aţţar
3
F: - bülend
4
A Hk: xüsrevâneden
5
A Hk: metâ>ların
6
F Hs K: + derâhim ü
7
A Hk: denânîr ü dirhem
8
A Hk: - nedîm ve
9
A Hk: - ve
10
A Hk: qoçlar, qoyunlar
11
A Hk: + kelâğlar
276

Ol günin irtesi ważret-i şehriyâr-ı cihân-medâr xullidet xilâfetuhû1 erbâb-ı >ulûm ve


mevâlî, aśwâb-ı fünûn ve ahâlî cem>iyyetden2 mawźûź olub, çavuşlar ağası3 müftî
efendiye ve cebeciler ağası (158b) xâce efendiye varub, da>vet etdiler. Meclis-i >âlî olub,
ważret-i xilâfet-penâhıñ yemîn-i meymenet-qarînlerinde kemâlât u >ulûm meydânına
esbaq u ser-âmed, feżâyil ü ma>ârif fünûnına4 çâbük-süvâr u5 emced, cevâhir-i zevâhir-i
inşâ neşrine deryâ-yı bî-wadd Kemâl Paşa-oğlı Mevlânâ Şemsü’ l->izz6 ve’ d-dîn Awmed
ile Anaţolı qâżî->askeri Mevlânâ Qâdirî Çelebi 7, ţaraf-ı yesâr-ı meserret8-âŝârlarında
>ulemâ zümresinde śâwib-yaqîn9, fużalâ gürûhında güzîn ü10 xurde-bîn Xâce Ważret-i
Mevlânâ Xayreddîn ile Rumili qâżî->askeri Fenârî-zâde Muwyiddîn Çelebi oturub, bâqî
mevâlî-i ževü’ l-ma>âlî bi-esrihim muqâbele-i hümâyûnlarında mübâwaŝe-i >ulûm-ı İlâhî,
müžâkere-i tefâsîr-i nâ-mütenâhî olub, sûre-i fâtiwa-i fâyiwa11-i kerîme tefsîrinde basţ-ı
eqâvîl ü maqâlât ve rabţ-ı silsile-i rivâyât eyleyüb, nihâyet mertebede güft ü gû olub,
zemân-ı źuhrdan tâ vaqt-i ğurûb-ı âftâb olınca müžâkere-i tefsîr-i kelâmu’ llâh-i sa>âdet-
intibâh eylediler. >Ulemânıñ zîver-i fażl ile mümtâzı ve12 fużalânıñ kemâl-i >irfân ile ser-
efrâzı ma>lûm u źâhir olub, tîz-fehm ü dûr-bîn, śâwib-i ţab> ve erbâb-ı tawqîq ü yaqîn
olanlar wüsn-i iltifât ile kâm-bîn oldılar. Qalîlü’ l-biżâ>a, >adîmü’ l-istiţâ>a olanlar daxı
yemm-i wicâba düşüb, ğarq-ı [>araq], levnleri mânend-i cirm-i şafaq olub, wattâ ol
meclis-i üns ve mawfil-i qudsde olan mevâlîden birisi 13 ki Süleymân Xalîfe dirlerdi,
waqâyıq-ı aśl u fer>14-i >ulûma >adem-i ıţţılâ>ı var idi, nihâyet15 źuhûr-ı ehliyyetde
kendüye vufûr-ı xaclet ğalebe idüb, >illet-i śar> >ârıż oldı. Evine varduğı gibi >ömri
nihâyet[e] irişüb, vefât etdi. Ol meclis-i sa>âdet-ünsde wâżır olan16 >ulemâ-i muwaqqıqîn
ve fużalâ-i müdeqqiqîn17,
Kelâm-ı Waqq’ ı tefsîr eylediler
Çerâğ-ı dîni tenvîr eylediler
Müşerref oldı Qur’ ân ile ol sûr
Şeref virmişdi anda şu>le-i nûr
Żiyâ-yı qalb olur tefsîr-i Qur’ ân
Odır tevwîd ile îmâna bürhân
Źalâm-ı şekki dilden ref>a tawqîq
Sebeb Qur’ ân olur ger olsa tevfîq

1
Hilafeti dâim olsun.
2
A Hk: cem>iyyetinden
3
A Hk: başı
4
F Hs K Ü: fünûna
5
F Hs K Ü: - ve
6
A Hk: millet
7
F Hs K Ü: - Çelebi
8
F Hs K: - meserret, Ü: (?)
9
F Hs Ü: ta>yîn
10
F Hs K Ü: - güzîn ü
11
K: - fâyiwa
12
A Hk: - ve
13
A Hk: birisine
14
F: fürû>
15
A Hk K: mehâbet
16
F Hs K Ü: - Ol meclis-i sa>âdet-ünsde wâżır olan
17
Hk: - ve fużalâ-i müdeqqiqîn
277

Bi-wamdi’ llâh şeh-i >âlem-penâhıñ


Żamîr-i müsteţâbı pâdişâhıñ
Kelâm-ı Waqq ile üns eylediler
Şerefle meclis-i quds eylediler.
(159a) Mâh-ı mesfûrıñ on sekizinci güni şeh-zâdegân-ı kirâm İbrâhîm Paşa Serâyı’ nıñ
Dîvân-xânesinde şerâyiţ-i xitân-ı sa>âdet-nişân üzre sünnet olındılar. Ol gece âteş-bâzlar
bî-nihâye qal>alar yaqub, xalq-ı >âlem temâşâya meyl ile vaqt-i śubw olınca iwyâ-yı leyl
eyleyüb, şâd u xurrem oldılar. >Âmme1-i erkân-ı devlet ve a>yân-ı salţanata xila>-ı
fâxire-i xüsrevânî >inâyet olınub, ser->asker ile vüzerâya zerrîn-licâm, muraśśa>-zîn atlar
ile envâ>-ı >aţâyâ-yı bî-gerân in>âm u iwsân olındı. Külliyen mevâlî-i >iźâma daxı >âlî
xil>atler erzânî qılındı. Vaqt-i >aśr idi, Dîvân-ı hümâyûn olub, xil>at iwsân olınan aśwâb-ı
>izz ü câh taqbîl-i enâmil-i pâdişâh-ı sa>âdet-penâh ile müstes>ad oldılar.
Mâh-ı mezbûrıñ yigirmi 2 birinci 3 güni idi. Kâğıd-xâne semtinde bir śawrâda qabaq śırıqı
dikilmişdi. Ve qoşu için muqaddemâ yarar ve güzîde atlar yaraq olmışdı. Yevm-i
mezbûrda ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-şi>âr cümle-i erkân-ı kâm-rân ile süvâr oldılar. Qoşı
yerine varılub4, iwżâr olınan xuyûl-i nesîm-mürûr u śabâ-rev, semendân-ı nâzik-endâm5
u bâd-rev bir menzil yer ilerü qarârına6 irişdikde qoşılub, ğubâr u7 gerd eflâke mümtedd
idi.
Ğubâr-engîz olub ţab>ı hevânıñ
Bozıldı şekli xâk ile śabânıñ
Sümm-i esb ü maţâyânıñ ni>âli
Yere naqş eyledi resm-i hilâli
Ser-xâki śoyub ni>âliñ xırâşı
Giyehden eyledi nâzik tirâşı.
Ţayr-seyr semendlerden güzîde ve fâyiqleri aqrânına sebqat eyleyüb, ilerü gelüb,
çıqdılar. Cümleye sâbıq olan qavâyimde qaviyyü’ l-esâs8 ve kunt bir yügrük >Arabî-
bedevî9 yunt idi, >aźîm ögdül alub, müşâhede-i envâ>10-ı iwsân ile śâwibi şâd-mân u
xandân olub11, >aţâyâ-yı şâhîden yigirmi ata varınca merâtibi ile ri>âyetler olındı12. Mâl-ı
bî-gerân virdiler13. Ve fâxir xil>atler iwsân olındı.14 Ve qabağ uran civânlara daxı hezâr15

1
F Hs K: >âmmeten
2
A F Hk Hs K: yigirminci
3
A F Hk Hs K: - birinci
4
A Hk: varub
5
A Hk: xırâm
6
A Hk: eşmişlerdi
7
K: - ve
8
A Hk: qavîm
9
A Hk: - bedevî
10
F Hs K Ü: - envâ>
11
A Hk: oldı
12
A Hk: olınub
13
A Hk: iwsân etdiler
14
A Hk: - Ve fâxir xil>atler iwsân olındı.
15
A Hk: vâfir
278

iwsânlar ve teraqqîler etdirildi 1. Dil-xûşî ü kâm-rânî ile gelüb, dârü’ s-sa>âde ve’ l-xilâfe
vücûd-ı sa>âdet-baxşlarıyla2 müşerref ü müstes>ad oldı.
Sûr-ı mevfûrü’l-wubûrıñ tehniye3 ü mübârek-bâdı içün vilâyet-i Kürdistân begleriniñ
a>yânı >atebe-i >ulyâ-yı pâdişâh-ı >âlem-penâha yüz sürüb, gelmişlerdi. Eyyâm-ı sûr-ı
hümâyûna irişmeyüb, ri>âyetleri lâzım olmağın śadrü’ l-vüzerâ&i’ l->iźâm İbrâhîm Paşa
sa>âdet-xânelerinde cem>iyyet-i >âlî idüb, envâ>-ı eţ>ime-i gûn-â-gûn ve eśnâf-ı eşribe-i
behcet-nümûn bežli ile ümerâ-i Ekrâd’ı żiyâfet eylediler.
Döşetdi bezme şâhâne simâţı
İdüb her nev>-i luţfa inbisâţı
Dökildi nev>nev>envâ>-ı ni>met
Gül-âb u misk ile maśnû>-ı ležžet
Ležîž ve müştehâ qand ü nebâtı
Śafâ-baxş ve4 virür câna wayâtı
Lüwûm-ı ţayr ve envâ>-ı kebâbıñ
Yoğidi waddi oranı xoş-âbıñ
Mükellef çînîlerle câm-ı rengîn
Virürdi meclise envâ>-ı tezyîn
Ţa>âmıñ śoñına welvâ-yı terden
>Acâyib virdiler şehd ü şekerden
Qonuqluq eyledi Ekrâd’ a paşa
Miŝâlin etmedi kimse temâşâ.
Ţâyife-i Ekrâd envâ>-ı iwtirâm u luţfa mu>tâd olub, kemâl-i rıżâ u şükrân üzre cenâb-ı
pâdişâh-ı cihân-penâha du>âlar eylediler. Sûr emri tamâm olub, avân-ı seyr ü temâşâ idi.
Mübârek ži’ l-wicceniñ yigirmi dördinci güni ważret-i xilâfet-penâh u sa>âdet- dest-gâh
paşa-yı dil-âgâh ile cennet-eţrâf, behişt-eknâf olan mawrûse-i Burusa şehrine râğıblar
olub, sa>âdet ü iqbâl ile >azîmet-i behcet-nevâl eylediler. Dil-xûşî ü kâm-rânî birle
Burusa’ nıñ nüzhet-gâhlarında, zîbâ, cennet-âsâ yaylaqlarında >ale’ l-xuśûś Keşiş Ţağı
śowbet-gâhlarında ki 5,
Naźm6
Hevâsı xûb u zîbâ dil-güşâdır
Sürûr-âsâ durır behcet-nümâdır
Dem-i müşgîni râwat-baxş revwa
Sebeb olur nesîmi her fütûwa
Śuyıdır selsebîl ve cûy-i kevŝer
>İbâretdir śudan her yeri ekŝer
Şükûfe ma>denidir7 her bucağı
Hemîn cennet gibidir yaz çağı

1
K: ΝŋΉŎŋΡė
2
Hk: baxtları ile
3
A: tawśîne
4
Hk: - ve
5
Hk: - ki
6
Hk: - Naźm
7
Hk: ma>deni
279

Ulaşmışdır sewâba kûhı hem-ser


Gümüşdür âb-ı nâbı ţoprağa zer
Behişt-i >adne beñzer qaplucası
Cinânıñ gûşesidir cümle câsı
Burusa xâl-i ra>nâdır cihâna
Şebîh olsa var kûy-i cinâna
Żarâfet menba>ıdır ehli dânâ
Ma>ârifde leţâyifde tüvânâ
Perî-rûlar ocağı Bursa dirler
Dil-ârâlar yatağı Bursa dirler.
Tamâm-ı murâd üzre seyr ü temâşâ idüb, śaferü’l-muźafferiñ sekizinci güni sa>âdet ü
iqbâl ile İstanbul’ ı müşerref eylediler1.2

(159b) Bu derece3 Budun wiśârına küffâr-ı xâk-sâr üşüb, ahâlisi mawśûr śoñra ceyş-i
İslâm’ıñ mücerred hücûmı ve wüsn-i tedbîri4 ile mağlûb u maqhûr oldıqlarıdır
Üngürus ıqlîminiñ taxt-gâhı wıśn-ı mawrûs Budun ki, mawsûd-ı erbâb-ı śalîb-i şeqâvet-
maqrûndur, qırallığı Yanoş’ a iwsân olınub, ol vilâyet dârü’ s-selâm5 ile hem-civâr olub,
Yanoş’ ıñ mücâhidîn-i [dîn] ile >alâqası oldı, lâ-büdd bu6 diyârları daxı żabţ iderler,
memleketimiz elden gider, deyü ţâyife-i küfr-kîş >âqıbet-endîş oldıqları eclden
ţabî>atlarına ğuśśa u teşvîş ğalebe eylemişdi. Çeh qıralı Ferenduş-ı la>în mübâlağa
>asker-i kîn-âyîn cem> idüb, leşker-i żalâlet-rehberîniñ piyâdelerini gemiler ile Tuna
1
Hk: eyledi
2
F Hs K Ü: - Sûr-ı mevfûrü’ l-wubûrıñ tehniye ü mübârek-bâdı içün vilâyet-i Kürdistân begleriniñ a>yânı
>atebe-i >ulyâ-yı pâdişâh-ı >âlem-penâha yüz sürüb, gelmişlerdi. Eyyâm-ı sûr-ı hümâyûna irişmeyüb,
ri>âyetleri lâzım olmağın śadrü’ l-vüzerâ&i’ l->iźâm İbrâhîm Paşa sa>âdet-xânelerinde cem>iyyet-i >âlî idüb,
envâ>-ı eţ>ime-i gûn-â-gûn ve eśnâf-ı eşribe-i behcet-nümûn bežli ile ümerâ-i Ekrâd’ı żiyâfet eylediler.
Döşetdi bezme şâhâne simâţı
İdüb her nev>-i luţfa inbisâţı
...
Qonuqluq eyledi Ekrâd’a paşa
Miŝâlin etmedi kimse temâşâ.
Ţâyife-i Ekrâd envâ>-ı iwtirâm u luţfa mu>tâd olub, kemâl-i rıżâ u şükrân üzre cenâb-ı pâdişâh-ı cihân-
penâha du>âlar eylediler. Sûr emri tamâm olub, avân-ı seyr ü temâşâ idi. Mübârek ži’ l-wicceniñ yigirmi
dördinci güni ważret-i xilâfet-penâh u sa>âdet- dest-gâh paşa-yı dil-âgâh ile cennet-eţrâf, behişt-eknâf olan
mawrûse-i Burusa şehrine râğıblar olub, sa>âdet ü iqbâl ile >azîmet-i behcet-nevâl eylediler. Dil-xûşî ü
kâm-rânî birle Burusa’ nıñ nüzhet-gâhlarında, zîbâ, cennet-âsâ yaylaqlarında >ale’l-xuśûś Keşiş Ţağı
śowbet-gâhlarında ki,
Naźm
Hevâsı xûb u zîbâ dil-güşâdır
Sürûr-âsâ durır behcet-nümâdır
...
Perî-rûlar ocağı Bursa dirler
Dil-ârâlar yatağı Bursa dirler.
Tamâm-ı murâd üzre seyr ü temâşâ idüb, śaferü’l-muźafferiñ sekizinci güni sa>âdet ü iqbâl ile İstanbul’ı
müşerref eylediler.
3
A F Hs K Ü: - Bu derece
4
F Ü: tedbîr
5
A Hk Hs K: İslâm
6
K: - bu
280

yüzinden ve atlu1 olan erbâb-ı xižlânı qurudan yüriyüb2, sene seb> ve ŝülüŝîn ve tis>a-
mie cemâžiye’ l-evveliniñ üçinci güni Budun’ ı wiśâr eyleyüb, âlât-ı ceng ü cidâl iwżâr
eylediler. Bî-nihâye qal>a-kûb, wiśâr-âşûb ţoplar ve żarbezenler qurub, cevânib-i
erba>adan Budun’ ı3 iwâţa eyleyüb, metersler ve4 xandeqler kesüb, leyl ü nehâr âşûb u
peygâra hücûm etdiler. >Asker-i firâvân-ı küfr-meşwûn, melâ>în-i bî-pâyân-ı hezîmet-
maqrûn idi, niyyet-i nâ-mübârekleri Budun’ ı alub, anda iqâmet ile Ferenduş-ı żalâlet-
fürûşı5 Üngürus ıqlîmine daxı qıral-ı nekbet-nevâl etmek idi.
Âstân-ı devlet-medâr ve >atebe-i >aliyye-i sa>âdet-qarâr ţaraflarından ol vilâyet ve
memâlik-i vesî>atü’ l-mesâlik żabţ6 u wıfźı içün Budun’ da qıral olan Yanoş’ ıñ wadd-i
žâtında zebân-ı celâdeti xâmûş, ŝuqbe-i xaşyet ve >arśa-i meželletde kendüsi mûş idi,
küffâr-ı Çeh ile cengde vecîh olmayub, düşmen ile muqâbele yanında nâ-ma>qûl ü kerîh
görinürdi. >Ulûm-ı warb ü qıtâlde nâ-dân u câhil olmağın ţab>-ı nâ-temeyyüzi muttaśıl
gürîze mâyil idi. Üzerine düşmen hücûm idicek memleketi vesî> idi, kendüsi bir
cânibde7 pinhân olurdı. Bu def>a daxı düşmen-i bî-dîn, >adû-yı maqhûr-ı xüsrân-âyîniñ
kemâl-i iqdâm u ihtimâmı8 ile irsâl etdügi cüyûş-ı müşrikîniñ şevket ü vefretleri cünûd-ı
erbâb-ı kîniñ hücûm-ı xüsrân-xâśśiyyetlerini görüb, aqdâm-ı tawammüline lerze ü
ıżţırâb, quvvet-i bâzû-yı celâdetine istîlâ-yı hümûm-ı ğumûm-ı xavf ü xaşyet ile
dağdağa gelüb, pister-i wużûr (160a) u refâhiyetde bî-xâb olub, qadîmden mu>tâd olduğı
evżâ>-ı xižlân-itţibâ>ı mûcibince gerü >âdeti üzre wiśârdan ţaşra çıqub, ammâ bu def>a
qal>a-i Budun’ a ziyâde9 yarar âdemler qoyub, wiśârı muwkem esbâb u yaraq ile
müstawkem eylemişdi.
>Asker-i Çeh cenge mübâşeret eyleyüb, qal>a-güşâ ţoplar qurdılar. Leyl ü nehâr âşûb u
kâr-zâr idüb, içerüde mawśûr olan Yanoşîler daxı qal>a qapularını üstüvâr idüb, neberde
iqdâm u ihtimâm eylediler. İki fırqa-i nâr, iki aśwâb-ı zünnâr, iki erbâb-ı cawîm rûz u şeb
muqâtele-i >aźîm ile muttaśıl ceng ü cidâl 10 eyleyüb, śadme-i ţob-ı ra>d-ğareng ile >âlemi
târ u teng eyleyüb, Ferenduşîler hedm-i wiśâra âheng ile qal>a bedenlerin pür-raxne ü
xırâş, içerüden Yanoşîler yas yanqılar idüb, żarbezenler, pıranqılar ile müdâfa>aya
meşğûl olub, şaqaloslar, tüfengler atub, seng-pâş oldılar. Erbâb-ı qal>aya tamâm ıżţırâb
gelüb, müddet-i medîd wabs ile wâlleri xarâb, leyl ü nehâr belâ-yı rezm ile bî-xâb u der-
>ažâb. Bu üslûb üzre zemân-ı ceng uzayub, elli yedi gün qal>ai muwâśara eyleyüb, iki
ţarafdan bî-nihâye melâ>in maqtûl ü xâk-sâr olmağla işleri nâle ü zâr idi 11.
Teželzül virdiler xayli wiśâra
Derûnı menba>oldı âh u zâra
Şerâr-ı ţob ile döndi cawîme
Ţutışdı ceng ile warq-ı >aźîme

1
A Hk: süvâr
2
A Hk. - yüriyüb
3
K: Budun
4
F Hs K Ü: - ve
5
A Hk: xurûşı, F Hs K: fürûş
6
A Hk: żabţı
7
A F Hk Hs K: cânibe
8
Hk: ihtimâm
9
A F Hk Hs K: - ziyâde
10
A Hk: âşûb u ceng
11
Hk: oldı
281

Fiğân u nevwa idi her ţarafdan


>Adem râhî açılmışdı telefden
Qarardub >âlemi ţopıñ duxânı
Siyeh-baxt eylemiş idi cihânı.
Küffârıñ bu vechle hücûm u cür’ etleri ser-wadd-i İslâm vâlîleriniñ ma>lûmı olub,
Semendire sancağı begi Yawyâ Paşa-oğlı Muwammed Beg ve eqâribinden Bâlî Beg ki 1,
uclarıñ şîrleri, ol kenârlarıñ ğażanfer-te&ŝîrleri olub, dîn-i mübîn bezminiñ şem>-i
rûşenleri, cihâd u ğazâ ıqlîmleriniñ ser-sebz ü muţarrâ bâğ u gül-şenleridir, vâqıf u
muţţali> oldıqları gibi wâżır bulınan sipâh-ı İslâm ile âhen-pûş u miğfer-külâh olub,
Budun semtine cûş2 u xurûş etdiler. Küffâr-ı xâk-sâr cem>iyyetine birqac mürted kâfirler
qaçurub, leşker-i >aźîm-i (160b) memâlik-güşâ ile üşte İbrâhîm Paşa gelüb, irişdi. Dîv
âvâze bırağub, Ferenduşîlere dağdağa virdiler3. >Aqablerince pey-â-pey mürtedler irsâl
idüb, evvelki xaberleri 4 tawqîq idicek küffârıñ qarâra mecâllari qalmayub, qulûb-ı
qâsiyelerinde olan quvvet ü xaşyete bu âvâzeler5 dehşet ü vawşet virüb, qal>adan el
çeküb, ţoplarıñ dökdiler. Gürûh-ı ma>śiyet-şükûh birbirine baqmayub, cem>iyyetleri
peyvendini sökdiler. >Ažâb-ı ţuğâtdan erbâb-ı qal>a necât bulub, mawśûr olan müşrikîn
ceng ü qıtâlden emîn oldılar. Firâr iden aśwâb-ı kînden bî-nihâye ţoyımlıqlar idüb, xayli
esbâba mâlik oldılar. Ğâzîler bilâ6-ta>ab düşmen-i maqhûrı def> eyleyüb, yerlü yerine
çekilüb7, wużûr eylediler. Melâ>în-i cehennem-mekîn ceyş-i keŝîr olub, mübâlağa yaraq
ile ittifâq idüb, gelmişlerdi. Bi-wasebi’ ź-źâhir def>-i fesâdları >asker-i >aźîm ile müyesser
idi. Žikr olınan ğâzî emîrleriñ sühûlet üzre wüsn-i tedbîrleri 8 ile hem9 qal>a xalâś bulub,
hem e>âdî-i cehennem-ixtiśâś mağlûb u menkûs10 düşdiler.
Düşmen >âqıl olursa wüsn-i tedbîr
Qılıcdan yeg görinür anda te&ŝîr
Qılıc gâhî keser ise gâh kesmez
Velî mużırr u bî-reyiñ hic sesmez
Qılıc >aql ehliniñ olmaz yaraqı
Meger düşe żarûret ittifâqı
Qılıcıñ ağzını ki sîn iderler
Velî re&y ehline tawsîn iderler
Qılıc wâżır gerek vaqt-i żarûret
>Adûdan qaţ>ide >ırq-ı nuxûset
Qılıcı vaqt olur elden alurlar
Velî re&y almada >âciz olurlar11
Qılıc elden düşer qalur >amelden

1
A Hk: - ki
2
K: cevşen
3
A: virdi
4
A Hk: xaberi
5
A Hk: âvâze, F Hs K: âvâzede
6
K: bî
7
A Hk: gelüb
8
A Hk: tedbîri
9
F Hs K ü: - hem
10
A F Hk Hs K: münkesir
11
K: - Qılıcı vaqt olur elden alurlar
Velî re&y almada >âciz olurlar
282

Velî re&y olmadı münfekk emelden


Hüner ehline lâzımdır qavî-re&y
Olur tedbîriñ issi >âlem-ârây
Egerçi kâr-gerdir xavf-i şimşîr
Velî enfa>dır andan re&y ü tedbîr
Qılıc birqac nüfûs eyler mükedder
Olur tedbîr ile >âlem musaxxar
Cihâna re&y ile mümkin hükûmet
Qılıcda yoq durır ol qâbiliyyet
Demür zencîr ile râm olmayan şîr
Yedilür bir qîl ile olsa tedbîr
(161a) Bulınur re&y ile şimşîr-i qâţı>
Velî şimşîr olımaz1 re&yi 2 dâfi>
Qılıc bî-re&y olursa widdet olmaz
Bilenmezse qılıcda şiddet olmaz
Qılıcıñ bilegüsidir qavî re&y
Bilegüsiz qılıcdan nolur ay-vay
Qılıcdır bâ>iŝ-i nefrîn ü vawşet
Olur re&y ile envâ>-ı muwabbet
Qılıc îcâb ider qaţ>-ı >alâyiq
Muţî>-i re&y olur cümle xalâyiq
Qılıc ma>mûreyi eyler xasâret
Xarâbe re&y ile olur >imâret
İkisi bile lâzım şehriyâre
İki qol ve qanatdır âşikâre
Velî re&yi muqaddemdir dimişler
Qılıcdan ol muqavvimdir demişler
Bu śa>b ammâ bilinmek ehl 3-i re&yiñ
İgen çoqdur velî nâ-ehl-i re&yiñ
Geçer her câhili görseñ müdebbir
Söze gelse olur qavli müeŝŝir
Oqumışlar durır kâmil geçerler
Kemâlâtıyla ehl-i dil geçerler
Görirler4 śûreti âyînelerde
Dürr5 ü6 gevherleri gencînelerde.

1
K: olınmaz
2
K: re&y
3
A Hk K: ehli
4
K: görir
5
K: dürre
6
K: - ve
283

Bu derece1 ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berr, xıdîv-i hümâyûn-mertebe, şehriyâr-ı xuşk ü


ter xalleda’llâhu mülkehû2 teşxîž-i xâţır-ı enverleri çün ser->asker-i behcet-manźar birle
Yalaqova ve İzniq ţaraflarına şikâra >azm etdikleridir
Ważret-i pâdişâh-ı hümâ-menzilet ü hümâyûn-mertebet e>azza’ llâhu enśârahû3 ţabî>at-ı
sa>âdet-xaśletleri şikâra mâyil olub, fi’ l-waqîqa her zemânda vâqı>ât u awvâl-i mülke
iltifât ile işğâl, keŝîreye iştiğâl mûcib-i wuśûl-i melâl ve müstevcib-i envâ>-ı tekeddür ü
infi>âl olduğı eclden qalb-i >âlem-ârâları ki, âyine-i cihân-nümâ ve mir’ ât-ı śafâ-efzâdır,
seyr ü temâşâ ile muśaffâ olub, xâţır-ı >âţır-ı meserret-meâŝirleri dâyimâ hübûb-ı riyâw-ı
behcet-nümâ-yı4 śayd ile muwallâ5 vâqi>olur.
Zemân âsûde mülket xoş müreffeh
Dem-â-dem >îş ü >işretdir müvecceh
Müsâ>id devlet ü6 baxt7 u8 civânî
Mülâzım-ı >izz ü câh u9 kâm-rânî
Muvâfıq ţâli>ve eyyâm-ı nevrûz
Refîq âŝâr-ı sa>d ve vaqt-i pîrûz10
Muqârin behcet ve şâdî muśâwib
Hümâyûn-çehre ve ferxunde śâwib
(161b) Ne zîbâdır temâşâsı cihânıñ
Ser-â-ser śun>ını görmek Xudâ’ nıñ.
Sene ŝemân ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie muwarremü’ l-warâmı duxûl idüb, ważret-i şehriyâr-ı
sa>âdet-medâr bahâr-ı xuceste-âŝârda Begqozı dimekle ma>rûf yaylaq-ı behişt-revâqda
olmışlardı. Güz eyyâmı irişüb, >âlem köhne-bâhâr ile lâle-zâr olub, çemenler tâze wayât
bulub, şevq u11 ževq ile kisvet-i sâdâta ğarq idiler. Yalaqova ve İzniq ţağları ve
yaylaqları ki, güzer-gâh-ı śabâ u şimâl, geşt-gâh-ı hevâ-yı xuceste-nevâl olub, giyâhları
sünbül, şükûfeleri qaranfil, eşcârınıñ şâxları menâbir-i nevâ-yı bülbül-i pür-ğulğuldür12.
Bîşe-zârları śafvet ü śafâda behişte şebîh ve dil-ârâ śawrâ[ları], vâdîleri >arśa-i >adne >adîl
ve cennet-âsâ, her sû nağamât-ı ţuyûr ile menzil-i wûr, her ţaraf elwân-ı mürğân-ı xoş-
nevâyla İrem-quśûr ve firdevs-i meşhûrdur. Her gûşede bir âb-ı wayât cârî, hevâsınıñ
leţâfeti ecsâma sârî, her ţaraf İrem şerefinde mâ-i sebîl cârî13 ve sebîl ţu>mda kevŝer,
ležžetde qand ü nebâta cân bağışlar. Mâh-ı mezbûrıñ altıncı güni sa>âdet ü iqbâl ile ol
semte >azîmet-i >âlî-nehmet buyurdılar. Her rûz bîşe-zârlarda, mawall-i śayd u14 şikâr
olan gûşelerde gâh üsküf-pûş quşlar, gâhî küleng-şikâr u sûze-minqâr şâhînler, gâhî
hüner-meâŝir ţoğanlar ve çaqırlar ile ţuyûr-ı nâ-mawśûrı şikâr, gâhî yûzlar, parslar ile

1
A F Hs K Ü: - Bu derece
2
Allah mülkünü dâim etsin.
3
Allah yardımcılarını aziz etsin.
4
K: nümâ
5
A F Hk: mücellâ
6
K: - ve
7
K: vaqt
8
K: - ve
9
K: - ve
10
K: bîrûz
11
F Hs K Ü: - ve
12
Ü: ğulğuledir
13
A Hk: - hevâsınıñ leţâfeti ecsâma sârî, her ţaraf İrem şerefinde mâ-i sebîl cârî ve
14
K: - ve
284

vawşî cân-verler, gâhî śaśonlar ile âhûlar, sâyir wayvânâtdan lâ-yu>add ve lâ-yuwśâ
envâ>ını śayd idüb, her anda bir gûne ležžet ü beşâşet, her lawźada dürlü dürlü temâşâlar,
nev>nev>behcetler müşâhede etdiler.
Şikârına düşen her cân-verler
Yolına virmekiçün cân1 iverler
Xadeng-i tîrine düşdikde âhû
Sevinüb eylemez cânına âh o
Urırsa çengelin şâhîn >uqâba
Virür cânlar anı śaymaz >iqâba.
Gâhî rûşenâ-yı meh-tâbda śafâ-efzâ bezmler, gül-veş, śafâ-baxş âteşler yaqub, dil-keş
nâylar, ţanbûrlar2, śafâ-âğâz u dil-nevâz sâzlar çaldurıb, nev>nev>sürûrlar ile xoş-dil ü
mesrûr oldılar. Bahâne-i şikâr ile nice üftâde3 ü zârlara4 dest-gîr ü meded-kâr olub, sîm
ü zerler niŝâr u îŝâr eylediler.
(162a) Gehî bezm etdiler gâhî ţarablar
Firâvân gösterüb şevq ü şağblar
Qadem baśdıqça şeh ferş-i zemîne
Çeçekler yüz sürerdi maqdemine
Mübârek pâyı her yire baśardı
Ğubârı tûtiyâ kewl-i baśardı
Cemâl-i şâh ile śawn-ı çemenler
Müşerref oldılar serv ü semenler
¡ afâ üzre śafâ geldi cihâna
İrişdi üns ü selvet sem>-i câna5
Zebân6-ı wâl ile sûsen du>âda
Göz açub nergis olmışdı ŝenâda.7

Bu derece8 Rumili beglerbegisi Behrâm Paşa’yı qulları qatl idüb, fesâd u şenâ>at idüb,
śoñra şimşîr-i >ibret-gîr-i xüsrevânî ile cümlesi9 siyâset olındıqları wâdiŝedir

Wavâdiŝden mürekkebdir zemâne


Virür bir wâdiŝe her gün cihâne
Verâ-i perde-i ğayba göz irmez
Muqaffel olsa qapu kimse girmez

1
K: - cân
2
K: + >ûdlar
3
A Hk: üftâdelere
4
A Hk: - ve zârlara
5
A Hk: Zebân-ı wâl ile sûsen du>âda
Göz açub nergis olmışdı ŝenâda
6
Hs Ü: zemân
7
A Hk: ¡ afâ üzre ¢afâ geldi cihâna
İrişdi üns ü selvet sem>-i câna
8
F Hs K Ü: - Bu derece
9
Hk: cümle
285

>Ayân oldı yine bir emr-i pinhân


Göz açdı ğaflet uyxusından a>yân
Gerekmez >âqıla hic nevm-i ğaflet
Uyurlardan alur >aql ehli >ibret
Baśîret çeşmi xâb içün degildir
Kişiye ğaflet âb içinde gildir
Vuqû>-ı vâqı>ayla ehl-i >ibret
Alurlar dâyimâ pend ü naśîwat.1
Rumili beglerbegisi Behrâm Paşa müstaqîm ü pârsâ, žâtı2 fehîm ü dânâ, fıţratı
selâmetde, ţabî>atı istiqâmetde olub, medâr-ı dâyire-i elţâf, merkez-i küre-i >âţıfet ü inśâf
idi. Erbâb-ı wâcâtı luţfla dil-şâd idüb, aśwâb-ı niyâz u murâdâtıñ her dem3 dil-i
vîrânelerini âbâd etmege sa>y ü ictihâd iderdi. ¡ alâw-ı nefs ile meşhûr, wuliyy-i diyânet
ile müzeyyen ü ma>mûr, celâdet ü şehâmeti mertebe-i nihâyetde olub, dâyimâ
muśâwabet ü ixtilâţ etdügi aśwâb u âşinâları ile eŝnâ-i kelimâtda4 küffâr-ı xâk-sâr ile
ğazv ü cihâd olsa, deyü mertebe-i şehâdet ârzû iderdi. İttifâq içerüsinde kendüye xidmet
iden ğulâmlardan ba>żısına vesvese-i şeyţânî ğâlib, dağdağa-i nefs-i emâre-i bi’ s-sû&
fesâda ţâlib ü râğıb olub, sene ŝemân ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie şa>bânınıñ on dördinci
güninin gecesinde yatub, xâb-ı ğafletde iken bir bed-baxt paşayı nacaq ile başına çalub,
ol anda (162b) rûw-ı cennet-menziletleri câm-ı şehâdet nûş idüb, cân-ı firdevs-âşiyânları
śavb-ı behişte revâne oldı. Murâdları sehmi nişâne irüb, wuśûl-i merâm ile ber-murâd u
kâm-yâb oldılar.
Ol śabâw Dîvân-ı hümâyûn idi, mâ-cerâ ma>lûm olıcaq çavuşlar gönderilüb, mecmû>
xuddâmını ve qullarını der-zencîr eyleyüb, dîvâna getürdiler. Bu fesâda cür&et ü cesâret
iden pelîd-i xasîs ile sâyir ittifâqda olan melâ>în-i xüsrân-âyîni bulub, >alef-i şimşîr
etdiler. Xuddâm-ı ednâdan bu cins ef>âl-i şenî>aya iqdâm iden eşirrâya niçün ruxśat
virile, deyü a>yân-ı xuddâmından bir qapucı-başısı ile emîr-i axûrı ve anlardan ğayrı on
sekiz nefer qullarınıñ boyunları urılub, siyâset olındılar. >Âleme >ibret-i tamâm müstevlî
oldı.
Cihân âyine-i >ibret-nümâdır
Waqîqat xâne-i miwnet-feżâdır
Cehâletden olur her fi>l-i nâşî
Cehâletdir günâhıñ cümle başı
Birâderler durır cehl ile şeyţân
İderler cümlesi ta>lîm-i xüsrân
Geçer dünyâ serî>olmış zevâli
Güneş seyrine beñzer intiqâli
Bu deñlü şöhret ile >ömri bir5 rûz
Olupdır gerçi şem>-i >alem-efrûz.

1
F Hs K Ü: - Vuqû>-ı vâqı>ayla ehl-i >ibret
Alurlar dâyimâ pend ü naśîwat
2
A F Hk Hs K: žât
3
A F Hs K Ü: - her dem
4
Hk: muśâwabetde
5
K: - bir
286

Bu derece-i bedî>a ważret-i pâdişâh-ı >aźîmü’ş-şân >asâkir-i manśûre-i memâlik-sitân ile


ğazâ-yı bâhirü’l-bürhâna müteveccih olub, sefer-i Alman beyânındadır
Nâm-ı Waqq çün nâmeniñ >ünvânıdır
Naźm u neŝr ıqlîminiñ sulţânıdır
Medw-i şâh ve vaśf-ı Âśaf ţarz-ı xâśś
Ma>nâ-yı nâzik çehâr erkânıdır
Zîb ü zîver bulmağa her śafwası
Bezm-i rûw-efzâ hüner meydânıdır
Sîm ü zer gibi >azîz olsa nola
Ma>den-i fażl ve cevâhir kânıdır
Pür-dürr ü yâqût ve la>l-i âb-dâr
Güyiyâ bir ma>rifet dükkânıdır.
Bir śubw-dem ki, naqqâş-ı bahâr unźurû ile’ l-âŝâr1 âyetin levwa-i lâle-zâra tawrîr ve xoş-
xân-ı nağme-sâz-ı çemen terennümât-ı dil-âvîz ile hâti’ ś-śabûw wikâyetin taqrîr iderdi.
Her nihâl-i nev-resîde-i bâğ câme-i rengîn ile xûbân-ı >îd-gâh gibi (163a) teferrüc ü
temâşâya xandân u xırâmân, serv-i âzâd bir ayağ üzre ţurub, qudret-i Muwyi’ l-emvâta
medhûş u wayrân idi. Bülbül-i nâlân sû-be-sû gül-zârı geşt idüb, viśâl-i gül xayâline nâle
ü efğân etdikce ğonce-i ğannâc2 manźara-i şâxdan tebessümler idicek >andelîb-i dil-teng
şâd-mân olub, göñli açılurdı. Nergis-i mest tâc-ı zerrîn ile emîrâne çemen serîrine
geçüb, xâb-ı ğurûra vardıqça saqqâ-yı sewer yüzine şeb-nem saçub, gözleri bîdâr olurdı.
Sûsen-i tîğ-âsâ >âşıq-küş xûblar müjgânına qılıc çekmek ögretmege wâżır u müheyyâ
olmış3 idi.
Dürlü rengiyle şükûfe nâzenîn
Her diraxt bir xûba dönmişdi hemîn
Bulduğına nâzikâne śarılub
Bâd-ı śubwa nâz iderdi yâsemîn.
Çemen-i şâhî sulţân-ı bahârı żiyâfet etmekiçün gülistâna reng-â-reng, münaqqaş ferşler
döşeyüb, lâle-i wamrâ wayâdan qızarub, ol meclise sâqîliq etmege elinde câm-ı zerrîn
ţutardı.
Her çeçek bir vaż>ile merğûbdur
Güyiyâ pür-şîve bir mawbûbdur
Cümleye şâh olduğı budur güliñ
İki >âlem faxrine mensûbdur.
Wâśıl-ı kelâm serâçe-i cihân şükûfe-hâ-yı rengîn ile nişâne-i keh-keşân u pervîn, sâwa-i
meydân-ı zemîn elvân-ı eşcâr-ı bostânla4 firdevs-i berîn olmışdı.
Bâğ-ı cennet olmışdı her kenâr
Âb-ı kevŝerden nişâne cûy-bâr
Berg-i sebz-i tâzeden her şâx-ı gül
Câme-i aţlas giyübdi Xıżır-vâr.
1
“ Fenźur ilâ-âŝâr” , K.K., 30 Rum, 50 âyeti ile benzerlik taşıyor. Fiilin çoğul olarak kullanıldığı bir âyet
bulunmuyor.
2
Hs: ŖĜ
ΕỲ
3
A Hk: - olmış
4
K: bostân
287

Xuśûśen xıţţa-i mawmiyye-i Qosţanţiniyye śıynet >ani’ l-beliyye1niñ cevânib ü eţrâfı


wadâyiq-ı xuld-âyîn ü >adn->adîl, wavâlî ü eknâfı riyâż-ı İrem-naźîr ve wıyâż-ı selsebîl-
temŝîl olub,
Bâd-ı śubwile nesîm-i cân-fezâ
Bostân śawnını qılmış müttekâ
Gül gibi xandân olub rû-yi cihân
Gül-şeniñ her gûşesi xâţır-güşâ
Bûy-i ezhâr ile bâzâr-ı çemen
Oldı güyâ ţabla-i misk-i Xıţâ.
Bu eŝnâda ważret-i fermân-fermâ2-yı heft-ıqlîm, tâc-baxş-ı xıdîvân-ı xilâfet-nedîm,
(163b) Şâh-ı ğâzî wâmî-i şer>-i qavîm
Nâśır-ı dîn nâsix-i źulm-i saqîm
Xân-ı >âlem3 bâ>iŝ-i emn ü emân
Sâye-i Waqq mehdî-i âxir-zemân
Xüsrev-i >âlî-neseb Cem-bâr-gâh
Pâdişâh-ı nîk-baxt encüm-sipâh
Âftâb-ı burc-ı >adl ü mihterî
Mâh-tâb-ı evc-i luţf u serverî
Mülk-gîr ü mülk-baxş u şehriyâr
Kâm-bîn ü kâm-yâb u kâm-kâr.
Xalleda’ llâhu mülkehû ve salţanatehû ilâ-yevmi’ l-qarâr4 serîr-i xilâfet ü cihân-bânî ve
taxt-gâh-ı mülket5-gîr ü kişver-sitânîde ârâm u qarâr idüb, düstûr-ı melek-xıśâl ü deryâ-
nevâl, vezîr-i xayr-âmâl ü hümâyûn-awvâl ile cümle-i evqât u sâ>ât îfâ-i mühimmât-ı
xânedân-ı >Oŝmânî-simât-ı xâqânîye6 mebžûl ü maśrûf olub, tedbîr-i umûr-ı >âlem ve
tanźîm-i awvâl-i benî Âdem mermûq-ı enźâr-ı >inâyet-âŝârları vâqi> olmışdı. Diyâr-ı
Üngürus pâdişâh-ı źafer-me&nûsıñ meftûwı olub, ol merz ü bûm-ı żalâlet-rüsûm qıral
Yanoş’ ıñ mawkûmı olduğına sâyir kâfiristân qırallarınıñ dil-i târîkleri âteş-i ğayretde
warîq, fülk-i felâket-âŝâr-ı ţabâyi>-i nuxûset-şi>ârları girdâb-ı wamiyyet-i câhiliyyetde
ğarîq olduğı eclden Nemçe qıralı Ferenduş-ı bî-hûş ârzû-yı viśâl-i nev->arûs-ı mülk ile
bî-ârâm olub, awyânâ >asâkir-i müşrikîn ve cünûd-ı ehl-i kîn ile ol vilâyete ta>arrużdan
xâlî olmayub7, belki >asâkir-i hezîmet-fercâm ile bawr ü berrden diyâr-ı ehl-i İslâm’ a
hücûm qaśdına cümle-i aqyâl-i naśârâ >alâ-vechi’ l->umûm ittifâq-ı ârâda oldıqları
mesmû> olmağın8 xudâvendigâr-ı memâlik-medâr, şehriyâr-ı źafer1-şi>âr u ğazâ-kâr u

1
Felaketden korunsun.
2
A: fermân
3
Ü: ? >âlî
4
Allah mülkünü ve saltanatını kıyâmete kadar dâim etsin.
5
A Hk: memleket
6
Hk: xâqânîde
7
“ Beç qıralı Ferenduş kendi wâlinde olmayub, Üngürus vilâyetiniñ ba>żısına ki, Yanoş qırala Budinle
verilmişdi, dest-dırâzlık idüb, bâcın ve xarâcın aldı”, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 343
8
Ferdinand’ın İspanya kıralı olan kardeşi Karlo “ birâderiniñ wâlin böyle görüb (Ferdinand Osmanlı
korkusundan kaçmış, memleketinin büyük bir kısmı yağmalanmıştı)… śâwib-qırânlıq da>vâsın idüb,
memleketinden xurûc eyleyüb, Rîm Papa mel>ûn ve şeyâţîn-i kefereden bir niçe melâ>îniñ daxı ittifâqı ile
ser-i bî-sa>âdetine Qorona dimekle ma>rûf bir tâc giyüb, qarındaşına mu>âvenet qaśdına gelüb, Alaman
288

cihâd-iftiwâr, xudâygân-ı Dârâ-vaqâr2 u Cem-xidmet-kâr, cihân-sitân-ı Ferîdûn-âstân u


Afrâsyâb-iştihârıñ xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû3 xâţır-ı >âţır4-ı ilhâm-maźâhirlerinde
niyyet-i hümâyûn-ı źafer-munżamları śavb-ı ğazâya muśammem oldı. Fermân-ı >âlî-
şânları śudûrı5 ile düstûr-ı Âśaf-qadr ü śâwib-śadr itmâm-ı mühimmât-ı ğazâya śarf-ı
ihtimâm idüb, Rumili ve Anaţolı dilâverleri esbâb-ı qıtâl, âlât-ı ceng ü cidâl ile der-gâh-ı
mu>allâya cem> olmağiçün nesîm-şitâb, (164a) bâd-seyrân, ţayr-ţayerân ulaqlar ta>yîn
olınub, gönderildi.6
Düşdi âfâqa śadâ sulţân-ı Rum
Mülket-i küffâra etmişdir hücûm
Qıldı niyyet küfr ocağın yıqmağa
Âteş-i qahrıyla anı yaqmaga
Ejdehâlar câ-be-câ qaldırdı ser
Giydiler âhen-libâs ve tâc-ı zer
Râyic oldı qıymet-i zîn ü rikâb
Virdi şimşîre niyâmı ıżţırâb
Girdi sûqa tîğ śuret gösterir
Serv gibi nîze qâmet gösterir
Tîr âhen-bâl oldı ţayr per
Almağa cânını küffârıñ iver.
Cünûd-ı İslâm, ğâziyân-ı źafer-fercâm âstân-ı şâh-ı melâik-ğulâmda müctemi> olub,
avân-ı >azm ü7 sefer qarîb oldı. Sâl-i mübârek-fâl sene ŝemân ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie
ramażânınıñ on ţoquzıncı güni 8 yevmü’ l-xamîs ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâhıñ
>azîmet-i hümâyûnları içün ta>yîn olınub, ecnâd-ı Rüstem-nijâd ve şîrân-ı >arîn,
bahâdırân-ı sipâh-ı Keykâvus-âyîn ü Keyqubâd-temkîn, hizebrân-ı bîşe-i ceng ü warb,
nehengân-ı bebr-âşûb u peleng-neng9, yelân-ı ğażanfer-iqdâm u10 gürg-rüsûm,
mübârizân-ı ŝu>bân-wamle ü ef>â-sümûm u ejder-hücûm mütewarrik ü cünbân olub,
sipâhîler, silaw-dârlar, >ulûfeciler, ğarîbler sewerden der-gâh-ı mu>allâya varub, gürûh
gürûh qoşunlar bağladılar. Cânibeynden âteş-dest ü nâr-fürûz, tüfeng-nevâz u düşmen-
sûz, dûd-ma>den, şerer-feşân11 u ra>d-ıżţırâb, ebr-gürûh u12 sewâb-mürûr u berq-şitâb,

vilâyetine dâxil olub ve deryâ yüzine daxı seksen qıţ>a miqdârı gemi śalub, eţrâf-ı diyâr-ı küffârdan mâl u
>asker cem>ine meşğûl” olmuştu, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, 129b.
1
A Hk: şer>
2
Hk: - vaqâr
3
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
4
K: - >âţır
5
Hs Ü: śudûr
6
“ Qapudân Awmed Beg’e daxı fermân-ı vâcibü’l->iž>ân vârid oldı ki, Ğalaţa cânibinde vâqi>olan dâru’ ś-
śınâ>ada olan gemilerden seksen qıţ>a qadırğa gemilerin iwżâr eyleyüb, deryâya çıqa. Ve gemileri
ţonatmaq içün memâlik-i mawrûseden >azeb ve kürekci ixrâcına” yönelik hükümler gönderildi, Bostan
Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 130a-130b.
7
Hk Ü: - ve
8
“ Mawrûse-i Qosţanţiniyye’ nin wıfź u wırâseti içün sancaq begi ta>yîn olınub, meśâliwü mehâm istikmâl ü
itmâm olındıqdan śonra sene-i mezbûre ramażânınıñ yigirminci güni” padişah sefer için “ süvâr” oldu,
Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 133a.
9
K: teng
10
F Hs K: - ve
11
Hk: efşân
12
F Hs K Ü: - ve
289

śorğuç-ser, qartal-per, siper-dûş, nacaq-miyân, warbe-dâr, cevşen-pûş u bawr-xurûş


yeñiçeriler śaff-ber-śaff, qat-ber-qat, dizin dizin alaylar yaśadılar.
Bir dem ki, şâh-ı şarqî-ţulû>-ı nûrânî ya>nî xûrşîd-i şu>â>-efşânî ve âftâb-ı raxşânî kenâr-ı
Bawr-i Awżar’ da fütûw-ı memâlik-i nehâr-ı ma>îşet-intiźam qaśdına xink-i şa>şa>a-âŝâr u
żiyâ-rikâb u rûşenâ-licâma süvâr olub, teveccüh etmişdi. Ol sâ>at-i źafer-xâtimetde rub>-
ı meskûn ıqlîmleriniñ pâdişâhı, A>câm u Rum u >Arab memleketleriniñ şâh-ı şerî>at-
penâhı, Quds-i şerîf ve Xalîlü’ r-rawmân ile Waremeyn-i (164b) muwteremeyn
diyârlarınıñ źıll-i İlâhı, gürûh-ı deryâ-şükûh mücâhidîniñ xüsrev-i dîn-penâhı, cem>-i
ŝüreyyâ-intiźâm mübârizân-ı İslâm’ ıñ şehriyâr-ı kâm-kâr-ı encüm-sipâhı, Mıśır ve Şâm
ve Yemen, Filisţin ve1 Medâyin ve Ermen, >Iraq-ı >Arab ve >Acem, wudûd-ı Śa>îd ve
Nûbe ve Zengbâr ve Wubuş ve >Aden memâlikiniñ sulţân-ı śâwib-qırânı, Mağrib-zemîn
ve deşt-i Qıbçaq, Gürcistân2 ve Loristân’ ıñ3, Bağdâd ve Semavât ve Meşa>şa>ve Baśra
emśârınıñ Süleymân-ı zemânı xalleda’ llâhu mülkehû ve sulţânehû4 >alâ-niyyeti’ l-ğazâ
bir semend-i ercmend-i nesîm-devân, zerrîn-rikâb u muraśśa>-licâm u śabâ-revân, xink-i
hilâl-na>l u fetw-zîn ü źafer->inâna süvâr olub, bâb-ı mu>allâdan cihâna >arż-ı cemâl
idicek ŝenâ-yı çavuşân-ı sürûş-veşân ile qubbe-i >ayyûq mâl-â-mâl idi. Râyât-ı
meymenet-âyât5, a>lâm-ı >âlem-gîr ve elviye-i fetw-simât çözilüb, ţabl-xâne-i xüsrevânî
çalınub, tüfengciyân-ı bevâriq-âŝâr u śavâ>ik-îŝâr daxı fetîle-i tüfenge nâr virücek dûd-ı
memdûddan rûşenâ-yı nehâr mestûr u der-kemîn, gûş-i zemâna ixtilâl gelüb, śawîfe-i
zemîn şeb-âsâ6 u leyl-âyîn olmışdı. >Aźamet ü iqbâl-i gîtî-sitânî, şevket ü iclâl-i cihân-
bânî birle derûn-ı şehrden mürûr idüb, sa>âdet-i ferxunde-fâl ile Edirne-qapusı’ ndan
>ubûr eylediler. Kâffe-i >ulemâ u sulewâ, efâżıl u etqıyâ, zâhidân-ı śavâmi>-nişîn,
>âbidân-ı cevâmi>-mekîn, gûşe-nişînân-ı mawâfil-i üns, śadr-güzînân-ı mecâlis-i quds,
şüyûx-ı hidâyet-refîq, śûfiyân-ı waqâyıq-tevfîq, seyyâwân-ı memâlik-i >ilm ü tevwîd,
mollawân-ı biwâr-ı taqdîs ü temcîd, câm-nûşân-ı bâde-i >irfân, cür>a-çeşân-ı bezm-gâh-ı
îqân, seyyârân-ı bâdiye-i fażl u kemâl, ţayyârân-ı evc-i sipihr-i câh u celâl bi-esrihim
âftâb-ı âsmân-ı salţanat, xûrşîd-i semâ7-yı celâlet ü xilâfeti bâğlar ucına degin gönderi 8
gidüb, râyât-ı fetw-âyâtıñ devâm-ı >izz ü şevketi, ecnâd-ı müslimîn ve >asâkir-i
muvawwidîniñ kemâl-i naśr u nuśreti, a>lâm-ı nigû-sâr-ı küffârıñ kesr ü9 nekbeti içün
du>âlar eylediler. Ważret-i pâdişâh-ı mihr-iltima>u âftâb-şu>â>bunlara selâm-ı vedâ>ile
i>zâz u iwtirâm idüb, sa>âdetle qonağa müteveccih (165a) oldılar. Otaq-ı hümâ-mekîn,
viŝâq-ı gerdûn-niţâq-ı şâh-ı zemîn Walqalu Bıñar’ a nüzûl etdi 10.
¡ awn-ı śawrâ ser-be-ser oldı xıyâm
Qondı cünd-i pâdişâh-ı nîk-nâm

1
K: - ve
2
K: Kürdistân
3
Hk: Loristân
4
Allah mülkünü ve saltanatını dâim etsin.
5
A Hk: - âyât
6
Hk: - âsâ
7
Hk: nümâ
8
F Hs K Ü: gönderdi
9
F Hs K Ü: - ve
10
K: etdiler
290

Evvel aradı1 behişt idi zemân


Her ţaraf virürdi cennetden nişân
Feyż idüb âŝârını mâ-i ma>în
Sebz-i aţlasdan idi ferş-i zemîn
Pây-ı xâke yüz sürüb âb-ı wayât
Tâze cân bulmışdı emvât-ı nebât
Bâd-ı rûw-efzâ ile bâğa bahâr
Zîb ü zînet-baxş idi leyl ü nehâr
Gül-şeniñ her gûşesi bezm-i śafâ
Cûylar âyine-i gîtî-nümâ
Berg-i sebz ile ţonanmış her diraxt
Şâxlar güyâ civân-ı nîk-baxt
Her ağac bir tâze naxl idi 2 hemîn
Giymiş idi başına tâc-ı ŝemîn
Bûy-i gülden bülbül-i şûrîde mest
Câm-ı śabırın şevq qılmışdı şikest
Nâle ve feryâd idüb mürğ-i sewer
>Arż iderdi müjde-i fetw u źafer
Şâh-ı >âlem mehdî-i âxir-zemân
Qıldı ol şeb anda ârâm u mekân.
İrtesi göçilüb, iqbâl ü devlet ü kâm-rânî birle >azîmet-i hümâyûn buyurdılar. Mâh-ı
mesfûrıñ yigirmi yedinci güni dârü’ s-selâm Edirne menzil-i otaq-ı devlet-mawall 3 vâqi>
olub, eţrâf-ı medîne-i mawmiyye-i cennet-âbâd xıyâm-ı encüm-niźâm-ı >asâkir-i fevz-
mu>tâd ile mâl-â-mâl oldı. >Îd-i sa>îd irişüb, ğurre-i şevvâl-i mübârek-fâlde ważret-i
pâdişâh-ı bawr ü berr, xıdîv-i cihân-güşâ-yı xuşk ü ter, xüsrev-i hümâyûn-serîr ü
İskender-hüner, şehriyâr-ı şerî>at-şi>âr u dîn-perver, xudâygân-ı memâlik-sitân u Dârâ-
der, sulţân-ı kâm-yâb-ı Afrâsyâb-bende, Rüstem-çâker, şâh-ı źafer->inân u nuśret-rikâb u
Cemşîd-fer, kâm-kâr-ı Cem-xidmet-kâr u Ferîdûn-eŝer taxt-ı sa>âdet-baxt-ı gîtî-sitânîde
qullarına >arż-ı cemâl idüb, cümle-i erkân-ı kâm-rân ve a>yân-ı südde-i >aźamet-nişân
qâ>ide-i xüsrevânî üzre pâye-i serîr-i >âlem-maśîrlerine yüz sürüb, el öpdiler. Ţabl-xâne-
i źafer-temkîn urılub, şilen-i şâhî çekilüb, eţ>ime-i nâ-mütenâhî dökildi. >Asâkir-i deryâ-
mürûr, kâffe-i (165b) leşkeriyân-ı fetw-źuhûr, >âmme-i ünâs ve kâffe-i cumhûr belki mâr
u mûr ni>met-i hümâyûn ile muğtenim oldılar.
Meśâliw ü mühimmât-ı hüsrevânî görilmek içün birqac gün oturılub, mâh-ı şevvâlü’ l-
mükerremiñ on birinci güni sa>âdet ü iqbâl ile göçilüb, >azîmet-i hümâyûn olındı.
Menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mâh-ı mesfûrıñ yigirmi yedinci güni ¡ ofya śawrâsına
nüzûl olınub, kûh u4 hâmûn xıyâm-ı gûn-â-gûn-ı ordu-yı hümâyûn ile śıfat-ı bûqalemûn
bulmışdı.
Zînet-i ordu ile śawn-ı zemîn
Oldı güyâ bâğ-ı firdevs-i berîn

1
Hk K: ŊŎė
2
K: etdi
3
K: Έΐ█
4
K: - ve
291

Xaymeler güyâ şükûfe reng reng


Öñlerinde nîzeler serv-i güzîn
¡ ancaq-ı zer śan >arûs-ı fetwdir
Al bayraqlar tutuq olmış hemîn
Sâye-bânı içre her mîr ü sipâh
Zümre-i a>dâya bir şîr-i >arîn
Qanda baqsañ dil-rübâlar her ţaraf
Xûb-qadd ve xûb-şekl ve nâzenîn.
Küffâr-ı xâk-sâr-ı âteş-qarâr u dûzax-medârdan vilâyet-i İşpanye qıralı olan Qarlo nâm
pelîd ü bî-dîn ve la>în-i küfr-âyîn ki, ser-i cümle-i cünûd-ı żâllîn ve pîşvâ-yı gürûh-ı
xâsirîndir, >âdet-i żalâlet-qarîn ve âyîn-i xasâret-rehînleri muqteżâsınca ţarîq-i mesîwâda
olan fırqa-i selâţîn-i şeyâţîn1-temkîne ser-dâr u reîs olub, Qorona dimekle ma>rûf tâc-ı
telbîs-revâcları ki, zu>m-ı fâsidlerinde2 pâre-i pâlân-ı xar-ı >Îsâ imiş, envâ>-ı cevâhir-i
girân-bahâyla terśî> idüb, ţavr-ı ğarîb3 üzre tezyîn eylemişler. La>în-i mezbûr ol tâca
mâlik olmağla śâwib-qırânlıq da>vâsın eylemişdi.
Kâfir-i mel>ûnı gör yalan ile
Şâhlıq da>vâ qılur pâlân ile
Başına zindân olurdı tâc eger
Gelse ţursa ważret-i xâqân ile.
Tâc-ı mezbûr Alman vilâyetinde mawfûź olub, qıral-ı merqûm tağallüb cihetinden gelüb,
Alman taxtına cülûs etmekle4 tawśîl-i câh u nâmûs idüb, mezbûrıñ qarındaşı Ferenduş
nâm müfsid ki, Nemçe ve Çeh diyârlarınıñ müstaqill qıralı ve ol merz ü bûma wâkim ü
vâlî idi, mezbûr qarındaşını anda qâyim-maqâm idinüb, bir niçe yıldan berü ehl-i İslâm
ile (166a) cidâl ü ceng etmek xâţır-ı târîk ü tenglerinde muqarrer olmağla sâyir
kâfiristân begleri daxı kimi bežl-i mâl etmekle ve kimi ebţâl-i ricâl virmekle la>în-i
mezbûra tamâm mu>âvenet ü müźâheret etmişlerdi.
Ehl-i küfr idüb ser-â-ser ittifâq
Gördiler İslâm qaśdına yaraq
Lâ-cerem sulţân-ı >âlem etdi >azm
Ţoldı śavt-ı kûs ile bu nüh-revâq.
Ważret-i pâdişâh-ı Cem-bâr-gâhıñ śît-i >azm-i sa>âdet-dest-gâhları źuhûr-ı nûr-ı mihr-i
>âlem-efrûz gibi rûşen ü meşhûr olıcaq qulûb-ı mağlûb-ı küfr-istînâslarına ki, maqarr-ı
telqîn-i nâ-yaqîn-i şeyâţîn ve mawzen-i vesvese-i vesvâsdır5, ğalebe-i xavf ve istîlâ-yı
hirâsdan leşker-İslâm-ı źafer-naśîb ve cünûd-ı ehl-i îmân-ı nuśret-tertîb ki, zümre-i
erbâb-ı zünnâr u śalîb üzre qażâ-yı âsmânî ve belâ-yı nâ-gehânî görinür, ţarîq-i mekr ü
âle sülûk idüb, tehyie6-i esbâb-ı medâr ile seyl-i revânı sedd, iwżâr-ı levâzım-ı tedbîr ile
qażâ-yı nâzili men> u redd içün elçiler irsâl eylemişlerdi. Elçileri Bosna câniblerinden

1
Hk: - şeyâţîn
2
Hk: fâsidelerinde
3
Ü: >azîmet
4
Ü: etmege
5
Ü: ŎŊΜŦΛ
6
Hs K Ü: tehniye
292

çıqub, memâlik-i mawmiyyeye1 dâxil oldıqları xaberleri gelicek ulaq ile çavuş
gönderilüb, “ Ol güm-râh-ı pür-teşvîş mawrûse-i Niş’ de gelüb, der-gâh-ı >âlem-penâh-ı
pâdişâh-ı Cemşîd-bâr-gârha yüz sürüb, >arż-ı maqśûd eyleye” deyü fermân olındıqdan
śoñra otaq-ı >âlî-ţâq-ı xüsrevânî ol câniblere >azîmet idüb, Şehir-köyi nâm qaśaba
civârına nüzûl olındıqda feżâ-yı vesî>-i >âlem müzâwame-i cüyûş-ı benî Âdem’ e
mütewammil olmayub, keŝret-i sipâh u leşkerden nevâwî ü kişver śıfat-ı müzâwame-i
rûz-ı mawşer bağlayub, müśâdeme-i merâkib ü mevâşîden yollarda niçe awmâl ü eŝqâl
mütelâşî olub, ţarâyiq ü sübül-i vâsi>a sîne-i mûr gibi muźîq u teng olmağın her yerde
cengler olub, ögüş dögişler vâqi> oldı. Śawrâ u cibâl, vâdî ü tilâl leşker-i encüm-
miŝâlden mâl-â-mâl olmışdı.
Toz qopardı >âleme pây-ı sütûr
Gerd-i reh dünyâ yüzin teng eyledi
Çıqdı güyâ âfitâba ol ğubâr
Vardı mihr âyinesin jeng eyledi.
İzâle-i mużâyaqa lâzım olmağın mihr-i sipihr-i vezâret ü śaff-derî, xûrşîd-i lâmi>ü’ n-
nûr-ı (166b) burc-ı śadâret ü dâd-güsterî, nâźım-ı menâźım-ı iqbâl ü kâm-rânî, râtib-i
[merâtib]-i waşmet ü >aźamet ü gîtî-sitânî2 vezîr-i a>źam ve ser->asker-i efxam İbrâhîm
Paşa-yı śaff-ârây u Âśaf-[râ] ve düstûr-ı vaqûr-ı memâlik-güşâ ki, >aql-ı xurde-bîni
mawsûd-ı ţab>-ı Arisţo, re&y-i rezîn ile fikr-i metîni efvâh-ı efâżılda mežkûr u memlû,
qavâ>id-i memleket3-i mawmiyye qavânîn-i żabţı ile mawfûź u mażbûţ, revâbıţ-ı vilâyet-i
mawrûse âyîn-i wırâseti ile muqayyed ü merbûţdur.
Şân ile mihr-i sipihr-i ma>delet
Ţab>ile xûrşîd-i evc-i mekremet
Bežl-i iwsân ile mümtâz-ı cihân
Cûd ile bawr-i muwîţ-i mevhibet
Luţf ile mâh-ı münîr-i pür-żiyâ
Fażl-ı in>âmıyla >âlî menzilet
Qadr ile dürr-i yetîm-i bî-bahâ
Gevher-i deryây ve4 yemm-i mawmidet
>İzzetiyle necm-i burc-ı Müşterî
Devletiyle mâh5-ı keyvân-menzilet
Xulq ile mânendi yoq kân-ı kerem
Wilm ile hem-tâsı yoq pür-menfa>at6.
Gül-bün-i gül-zâr-ı vezâret nesîm-i luţfiyle kemâl behcet ü ţarâvetde, şâx-sâr u ağśân-ı
śadâret bâğbân-ı cûd u efżâliniñ ihtimâmı ile tamâm neźâfet ü leţâfetde, eţvâr-ı âstân-ı
şâmixü’ l-bünyân-ı pâdişâhî vufûr-ı ferâset-i kâmilesiyle mükemmel, âŝâr-ı der-gâh-ı
râsixü’ l-erkân-ı şehen-şâhî şümûl-i kiyâset-i şâmilesiyle bî-xalel olmışdır.
Naql-i bezm ehl-i dil evśâfıdır
>Âlemi ma>mûr iden inśâfıdır
1
F Hs Ü: mawmiyye
2
F: sinân, K: sitân
3
A Hk: - memleket
4
K: - ve
5
A F Hk Hs: + ve
6
A Hk: menqabet
293

Cümleten xalq-ı cihânı kendüye


Bende iden cûd ile elţâfıdır
Qanda baqsañ mû-şikâf u xurde-dân
Yazmağa evśâfınııñ vaśśâfıdır.
Ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâhıñ emr-i lâzımü’ l-iž>ânları ile ser->askerlik >inâyet olınub,
cümle-i awvâl-i sipâh u leşker, kâffe-i mühimmât-ı >azm u sefer ârâ-i śavâb-fermâlarına
tefvîż olınmışdı. Mawall-i mezbûrdan lâzım geldi ki, izâle-i müzâwame-i ehl-i cihâd içün
bir göc ilerü1 >azîmet eyleyeler. Binâen->alâ-žâlik fıraq2-ı xuddâm-ı >atebe-i pervîn-
intiźâmdan bir niçe biñ atlu >asker ki,
Her biri bir şîr-i nerdir pehlevân
Bebr-i rezm ve3 rûw-gîr ü cân-sitân
(167a) Ţaqınub otağalar per-i laţîf
Bek yigitler4 güyiyâ serv-i revân
Ellerinde nîzelerdir ejdehâ
Ha deyince düşmene virmez emân
Bellerinde heb muraśśa>tîr-i küş
Pür-xadeng ve pür-sihâm u pür-kemân
Yanlarında tîğ ile şimşîr-i tîz
Zînleri ğaddârelerle bozţoğan
Qollarında her biriniñ bir siper
Pulları zerrîn muraśśa>zer-nişân
Sînede hem arqada pûlâddan
Ol laţîf âyineler mihr-i cihân
Bâd-pâya binseler qûtâs ile
Źâhir olur raxş-ı Rüstem’ den nişân.
Ważret-i paşa-yı büzürg-vâr u kûh-vaqârıñ yemîn [ü] yesârında śaff śaff ţurub, alaylar
bağlasalar müşâhede olınan esbâb-ı qıtâl ü ceng >aql-ı [ehl]-i >âlemi wayrân u deng qılub,
âftâb-ı tâbâna qarşu in>ikâs-ı xûrşîd-i nûr-efşândan pertev-i âyine-i raxşân ile lem>a5-i
yalman-ı nîze-i ten-sitânları dîde-i cihânı xıyre-reng ider6.
Nev-nihâl ü tâze->ömr ü nev-civân
Her biri lâyıq ki ola bir mülke xân
Lîk şâh-ı >âlem-ârânıñ bu dem
Qullarıdır cân-fedâ ve cân-feşân.
Anlardan mâ->adâ ceng-sâz u tüfeng-endâz, hücûm-ı heycâda cerî dört biñ nefer tüfeng-
endâz yeñiçeri ki,
Berq-śavt u ra>d-śît ü na>re-zen
Warbe-dâr u warb7-kâr u śaff-şiken

1
A Hk: ilerüye
2
K: ⅛ŏǻ
3
K: - ve
4
K: ŏΊΣ΅ħ
5
A Hk: ţu>me
6
F: rengdir, - ider
7
A: warbe
294

Per-i qartal ile zeyn etse küleh


>Âlemiñ şeh-bâzıdır dir her gören
Ekŝeri zerrîn küleh merd-âne-vâr
¡ arf iderler râh-ı Waqq’ a cân u ten
Zûr u qahrile wiśâra üşseler
Wâyil olmaz xandeq ü burc u beden
Her ğazâda anlar olurlar hemîn
Qal>a-qam>u qal>a-kûb u qal>a-ken
Bilmezimiş bunları bu şekl ile
Bir kişi śormış >aceb kimdir gelen
Dimiş ol >ârif cevâbında aña
Heb Süleymân dîvleridir bu geçen.
Ważret-i paşa-yı kâm-kâr u sa>âdet-mendiñ raxş-ı bülend ve semend-i seyr-pesendleri
öñünce alay bağlayub, śaff śaff yüriseler her śaffı güyâ bir wiśâr-ı üstüvâr-ı âdem-beden
ve bir qal>a-i pây-dâr ki, bârûları cân u tendir.
(167b) Ol dilâverler ki hengâm-ı sitîz
Gûsfend-i düşmene çün gürg-i tîz
Ellerinde tîğ u warbe ya tüfeng
Xûn-rübây u xûn-feşân u xûn-rîz
Rû-be-rû olsa >adûya rûz-ı rezm
Şîr-i nerdir wamlede bilmez gürîz.
Bu iki cevq-i qażâ-sevqden1 ğayrı xadem-i âstân-ı kevâkib-waşemden cemm-i ğafîr ve
cem>-i keŝîr ile ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâha bedreqa-i râh olub, külliyyen Rumili
>askeriyle müteveccih oldılar. Ważret-i pâdişâh-ı >âlem-maţâf daxı sâyir vüzerâ-i Âśaf-
inśâfdan necm-i mübârek-nüvîd-i burc2-ı vezâret, dürrî-i sa>âdet-bedîd-i semâ-i śadâret,
gül-bün-i gül-zâr-ı ma>delet, ŝemere-i eşcâr-ı mawmidet vezîr-i ŝânî ważret-i Ayas Paşa
ki, wadâyiq-i âmâl-i erbâb-ı kemâl ŝemerât-ı ğuśûn u şâx-sâr-ı elţâfiyle ţarâvet ü
behcetde, riyâż-ı murâdât u maqâśıd-ı aśwâb-ı câh u celâl nesâyim-i >abher-şemâyim-i
>avâţıf-ı merwamet-maśârifi ile neźâfet ü leţâfetdedir. Mesâlik-i şer>-i mübîne sâlik ü
žâhib, memâlik-i İslâm u diyânete śâwib ü mâlik, >inân-ı tîz-şân-ı raxş-ı devlet dest ü
bâzû-yı sa>âdetine muţî> u muvâfıq, rikâb-ı kâm-yâb-ı yümn ü rif>at pây ü zânû-yı
>izzetine râst u muţâbıq olmışdır.
Râfi>-i râyât-ı devlet baxtiyâr
Nâśıb-ı a>lâm-ı >izzet kâm-kâr
Vaśf-ı luţf ve wüsn-i awlâq-ı şiyem
Žât-ı pür-cûdile ider iftixâr
Maźhar-ı elţâf-ı Îzid olmasa
>Âleme bulmazdı nâmı iştihâr
Mâyil-i fażl u kemâl ü ma>rifet
Re&yile tedbîrle śâwib-i vaqar
Cûd ile meşhûr-ı >âlem nâm-ver
Erligiyle >aśr içinde nâm-dâr.

1
K: sevqinden
2
K: ĵ ŏį
295

Ve nûr-ı münîr-i âfâq-ı ma>delet, dürr-i bî-naźîr-i qulzüm-i şân-ı mekremet, gevher-i
deryâ-yı kerem, cevher-i yek-tâ-yı şiyem vezîr-i ŝâliŝ ważret-i Qâsım Paşa ki, śawâyif ü
evrâq-ı rûzgâr meâŝir-i mawâsin-i âŝârı ile pür-zeyn ü zîb ve meşâm u dimâğ-ı >âlemiyân
şemîm-i xaśâyil-i >amîminden mu>anber ü pür-ţîbdir. Meşâhîr-i erbâb-ı kiyâset fevâyid-i
re&y-i >avâyid-ârâsından1 behre-mend ve cemâhîr-i aśwâb-ı ferâset netâyic-i efkâr-ı
müŝmirü’ l-âŝârı ile sûd-menddir.
(168a) Bawr-i luţf ve śâwib-i xulq u xıśâl
Kân-ı cûd u menqabet yemm-i nevâl
>Âleme tevzî>-i xulq etdikde Waqq
Virmiş aña wüsn-i şân u i>tidâl
Ţab>ı bir âyinedir śâfî-żamîr
Qonmamış mir’ âtına gerd-i melâl
Wüsn-i ţab>ı manźar u memdûw-ı xalq
Žât-ı pâkı maźhar-ı >ilm ü kemâl
Re&yi >adl ve fikri luţf ve xûyı xulq
Xâţırı yenbû>-ı feyż-i ži’ l-celâl.
Ve bâqî erkân-ı devlet ve a>yân-ı salţanat ile >azîmet eylediler. Bu eŝnâda mezbûr elçiler
daxı gelüb, mawrûse-i Niş’ de bir mawall-i refî>ve câ-yı menî>de iqâmet etdirilmişdi ki,
rûz u leyâl mürûr u >ubûr iden leşker-i encüm-miŝâli temâşâ ideydi. Yedi sekiz gün
miqdârı anda ţurub, Rumili beglerine ilerüye icâzet buyurılmışdı. Dilâverân-ı rezm ü
qıtâl, şîrân-ı hengâme-i cidâl seyl-miŝâl >alâ-vechi’ l-ittiśâl mürûr etmekle2 hâmûn u
cibâl ü tilâl hây u3 hûy-ı ricâl ve müśâdeme-i silâw u cevşen ve śadâ-yı qîl ü qâl ile mâl-
â-mâl olduğın müşâhede idicek,
Xâb-ı ğafletde wużûr iden liyâm
Gözlerine olub uyxular warâm
Geldi dehşet wayret ile işleri
>Askeri seyr eylemek oldı müdâm.
Ba>de ţayyi’ l-menâzil otaq-ı gerdûn-müşâkil Niş’ den berü bir4 śawrâ-yı firdevs-
mümâŝile nüzûl eyledikde devlet ü sa>âdet ve wuśûl-i murâd u emniyyet ile anda niyyet-
i iqâmet olınub, elçiler şeref-i taqbîl-i >atebe-i >adîmü’ l->adîl ile müstes>ad olmaq emr
olındıqda resm-i qadîm-i âstân-ı źafer-nedîm muqteżâsınca muqaddemâ gelüb, ważret-i
paşa-yı a>źam-ı şevket-nümây ile mülâqî olmalu olıcaq envâ>5-ı nuqûş u taśvîrât ile
mülevven ü muśanna>ve eśnâf-ı ârâyiş ü tertîbât ile müzeyyen ü muraśśa>Dîvân-xâne
xaymeler ve üzerlerine bâlâ-ser, hevâ-hem-ser, zîbâ sâye-bânlar qurılub, śawn-ı zemîne
laţîf ü münaqqaş niţa>lar ve warîr ü dîbâdan müžehheb ü maśnû>ğarîb qalıçalar döşenüb,
ol bezm-gâh-ı ferrux-naqş bir vechle tertîb ü tezyîn olındı ki,
(168b) Oldı güyâ gül-şen-i cennet-miŝâl
Her ţaraf pür-zînet ve ferrux-cemâl

1
Hs K: ârâsında
2
Ü: etmege
3
F Hs K Ü: - ve
4
A: + ve
5
Hk - envâ>
296

Sâye-bân-ı bî-naźîr ve xaymeler


Dîde emŝâlini görmek ne iwtimâl.
Ważret-i paşa-yı kâm-bîn ü sa>âdet-rehîn devlet-i nuśret-qarîn ile çıqub, bir kürsî-i sîmîn
ü ŝemîn üzre cülûs etdiklerinde elçiler gelüb, dest-bûs-ı maqśûd-me&nûsları ile
müstes>ad oldıqlarından śoñra muqâbelede oturub, ol anda müşâhede eyledikleri tertîb-i
esbâb-ı kâm-rânî ki, sû-be-sû [zerrîn-külâh u] zerrîn-kemer, câ-be-câ1 zerrîn-tîğ u
zerrîn-xancer, ţaraf ţaraf muţallâ-silâw u muśanna>-teber, mükellef-libâs u muraśśa>-
siper qullar ve xižmet-kârlar, yemîn ü yesâr xuddâm-ı >atebe-i >âliyye-i >âlem-medâr,
xod gürûh gürûh, śaff śaff yerlü yerinde xižmetde olmışlar idi.
Gösterüb bu şevket-i eyvânını
Eyledi elçilere dîvânını
Heybet-i İslâm ile dîn şevketi
Ehl-i küfriñ aldı muwkem cânını.
Xaberleri alınub, risâletden maqśûdları ne idügi ma>lûm oldıqdan śoñra ol güniñ irtesi
Dîvân-ı hümâyûn olmaq emr olındıqda mezbûr qonaq laţîf cây ve zîbâ yaylaq idi, cibâl-
cüŝŝe, tilâl-qubbe yeñiçeri çadırları qurılub, hâle-i müdevver cirm-i qamer iwâţa ider
gibi maqarr-ı şâh-ı âftâb-qadriñ çevresine âsmân-vüs>at wavlılar çekdiler. Güyâ bir
wiśâr-ı waśîn ve qal>a-i metîn źâhir ü hüveydâ oldı.
Sûr-ı muwkem pür2-yaraq ve pâyi-dâr
Wıśn-ı >âlî pür3-burûc ve aqwiśâr
Dâyim anda şâh-ı vâlâ-menzilet
Kâm-yâb u kâm-bîn4 ü kâm-kâr.
Bu dâyire-i âftâb-tedvîriñ ortasında serâ-perde-i sulţânî çekilüb, derûnında gerdûn-niţâq
gûn-â-gûn otaqlar qurıldı ki, naźîrini dîde-i benî Âdem degil ceşm-i cihân-bîn-i >âlem
daxı görmeyüb,
Lâceverdî reng ile görse için
Wüsnine wayrân olur naqqâş-ı Çin
Anca naqş ile münaqqaş otağlar5
Görmeye diqqatle anı xurde-bîn
Hey’ et ile her biriniñ dûnlıgı
Güyiyâ bir qubbe-i nâzik-terîn
Ol muţallâ rengiyle zîbâ ve şûx
Ţaşrasında çığılar nây-ı güzîn
(169a) İşlenüb težhîb ile qapuları
Walqalar zerrîn ü maśnû>u rezîn6
Heb ţınâbiyle nevvâr ve baśqular
İbrişimden cümlesi wabl-i metîn

1
A F Hk Hs K: - câ-be-câ
2
F: bir
3
A F Hs K: bir
4
Hk: Kâm-bîn ü kâm-yâb
5
A F Hk Hs Ü: uğlar
6
F K: ΒΡŎŖ
297

Başdan ayağa ser-â-ser örtüsi


Aţlas u dîbâ-yı zer-beft-i ŝemîn.
Ol laţîf otaqlardan birisi ki, Dîvân-xâne-i şehriyâr-ı âfâqdır, śawn-ı behişt-âyîn, dâyire-i
behcet-qarîninde şehen-şâh-ı >izz ü temkîn içün bir taxt-ı zerrîn ve śuffe-i şâh-nişîn
tertîb ü tezyîn olındı ki, envâ>-ı cevâhir-i âb-dâr ve yevâqît-i bî-şümâr ile muraśśa> u
ma>mûr ve tele&lâ-i leâlî-i şeh-vârından >uyûn-ı nâźırîn pür-nûrdur.
Taxt-ı >âlî-mesned-i źıll-i İlâh
Şeh-nişîn ve cây-gâh-ı pâdişâh
Ol şehiñ fermânına mawkûm ola
Tâ ebed bu leşker ü cünd ü sipâh.
Bu taxt-ı hümâyûn-baxt üzre xüsrevânî silâwlardan pâdişâhâne şimşîrler, mîrâne
bıçaqlar, tîğler, şehriyârî şeş-perler, sulţânî siperler, gîtî-sitânî kemânlar wâżır u pîrâste
olub, ferş-i mu>allâsı xod gûn-â-gûn dîbâ-yı dünyâ-bahâdan muśanna>ve ğarîb qalılar,
śırf śırma altun ile dikilmiş mükellef nihâlîlerle1 müzeyyen ü ârâste idi. Ol silâwlarda
tertîb olınan cevâhir-i xavâśś-istînâsdan âb-gûn-libâs elmâslar, gül-gûn-şekl ü bâde-
reng, âftâb-levn ü altun-neng2 cân u rûwa quvvet olan yâqûtlar ve nâzik-xayâl şâ>irler
leb-i cân-baxş-ı cânânı aña teşbîh etdikleri âb-dâr u rengîn la>ller ve fîrûz-baxt u pîrûz-
rûzlar ţâli>i gibi quvvetde ţarî pîrûzeler ve xazâyin-i selâţin-i sa>âdet-âyînden3 eben->an-
cedd mevrûŝ olan >âlî-qadr zebercedler ve niśab-ı qıymetde śâwib-behre, sebz-çehre
zümürrüdler ki 4,
Her biri cevher-i >âlî-niśâb
Görmedi Dârâ ile Afrâsyâb
Keyqubâd’ a Behmen’ e şâh-ı ceme
Olmadı İskender’ e bu fetw-i bâb
Waqq te>âlâ taxtın ide ber-devâm
Devletiyle tâ ilâ-yevmi’l-wisâb.
Merqûm otaq-ı şeh-maqâmıñ öñinde şâhâne >âlî-xıyâm qurıldı ki, qubbe-i bâlâsı evce
berâber, sütûn-ı hümâyûnı5 sewâbla hem-ser, ţınâblarınıñ mîxı püşt-i gâv-ı zemîne
xancer vâqi> oldı. (169b) Mežkûr xıyâm-ı çarx-niźâm ile otaq-ı felek-bâm aralarına
xüsrevânî çâr-ţâqlar ki, nuqûş-ı zîbâ ile mümtâz-ı âfâqdır, qurılub, xıyâm-ı mezbûrıñ
ţaşradan cânibine warâret-i âftâba wâyil olmağın6 iki sâye-bân-ı >âlî-miqdâr ki, >amûdları
hevâya dâxil, küngüre-i rüûsı cevv-i semâya vâśıldır, qurılub, tertîb ü tezyîn olındı.
Sâye-bânlar rif>at-i vâlâyile
Hem-ser olmışdı hevâya câyile
Ol muqaţţa>şemselerle yüzleri
Naqş olınmış aţlas u kemxâyile.
Mežkûr sâye-bân-ı evc-âşiyân semtinden śağ ve śolda iki ţarafdan Oq-meydânı miqdârı
yere serâ-perdeler çekilüb, nihâyet bulduğı mawallden ważret-i paşa-yı cûd-baxşâyla

1
A: nihâlîler
2
K: teng
3
F Hs K: âyîn
4
Hk: - ki
5
F: hümâyûn
6
A Hk: olmağiçün
298

sâyir vüzerâ-i memâlik-âra içün Dîvân-xâne-i keyvân-nişân bir xayme-i büzürg-vâr-ı


>âlî-şân qurıldı ki, derûnı nuqûş-ı gûn-â-gûn ile muśanna>, câ-be-câ xazînelerinde cihân-
bîn manźaralar muqaţţa> ol Dîvân-xâne öñinde daxı kežâlik iki sâye-bân-ı refî>ü’ ş-şân
ţutılub, maqarr-ı şehen-şâh-ı rû-yi zemîn bu1 cihetle tertîb ü tezyîn olındı.
Sene ŝemân ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie ži’ l-qa>desiniñ ţoquzıncı güni cümle-i cünûd-ı cihân-
sitân u >adû-gîr, sipâh-ı düşmen-şikâr u memleket-tesxîr bi’ l-cümle śağîr ü kebîr cevq
cevq, gürûh gürûh, qoşun qoşun, alay alay gelüb, der-gâh-ı mu>allâya wâżır oldılar.
Vech-i mesfûr üzre tertîb olınan xıyâm-ı ŝüreyyâ-âyînden ważret-i xudâvendigâr-ı rû-yi
zemîniñ medda’ llâhu źılâlehû ilâ-yevmi’ d-dîn2 xayme-i sa>âdet-qarînleri öñinde olan
sâye-bân-ı >âlî-şân altında >âdet-i muqarrere-i cihân-bânî üzre qapu ağaları ve sâyir
cümle ağalar merâtibi ile dizilüb, anlardan aşağa śağ ve śola3 yeñiçeri 4 yaya-başları ve
śolaqlar ţâyifesi tâ içerüden yeñiçeri wavlısına5 varınca iki cânibden serv-âsâ mevzûn-
qâmet, sehî-xırâm u sa>âdet->alâmet,
Ţoğrı börk ve altun üsküflü civân
Başları otağalu heb pehlevân
Cümlesi alât-ı warb ü żarb ile
Pür-silâw u6 pür-yaraq u pür-kemân
Bir elinde qabżası birinde tîr
Gözleyübdür düşmeni wâżır hemân.
(170a) Bu üslûb-ı merğûb üzre ţavr-ı dîvân-ı xânî mükemmel ve bu şevket ü śalâbet ile
tertîb ü cem>iyyet-i xüsrevânî muwaśśal oldıqdan śoñra çavuşlar-başı varub, elçileri
getürüb, der-gâh-ı selâţîn-penâh-ı pâdişâh-ı İskender-bâr-gâha olan pîş-keşleri, evânî-i
sîm ü zerden belekleri çekilüb, kendüler daxı Dîvân-xâne-i hümâyûnda kürsîler üzre
oturub, cenâb-ı xilâfet-menzilet ü sa>âdet-menqabetiñ pâye-i serîr-i devlet-naźîrlerine
qıralları cânibinden >arż-ı ixlâś u niyâz eylediler. Ważret-i paşa-yı ma>delet-şi>âr kelâm-ı
dürer7-bârlarından şân-ı >âlî-miqdârlarına sezâ-vâr olan vech üzre cevâbların virüb,
ba>dehû ważret-i xudâvendigâr-ı sa>âdet-medâr devlet ile Dîvân-xâne-i firdevs-
naźîrlerine çıqub, vüzerâ-i Arisţo-ârâyla elçiler >izz-i wużûr-ı lâmi>ü’ n-nûr-ı pâdişâh-ı
mevfûrü’ l-wubûra girüb, >arż-ı >ubûdiyyet ü niyâz eyleyüb, çıqdıqlarından śoñra
menzillerine gönderilüb8, >asâkir-i manśûre-i xancer-güžâr daxı yerlü yerine varub,
ârâm u9 qarâr eylediler.
Elçiler emri tamâm olıcaq ol mawallden göc emr olınub, Belğırad ţaraflarına >azîmet
olındıqtan10 śoñra Dubrovnik11 beglerinden ulaqlar gelüb, Firengistân qırallarından
Fırançe diyârınıñ pâdişâhı olan Fıranceşqo ki, xüsrev-i taxt-nişîn ü śâwib-memleket,
qıral-ı mâlik-serîr ü zî-şevket olub, xazâyin-i mevfûr-ı nâ-mawśûr ile meşhûr, keŝret-i
1
A: bir
2
Allah gölgelerini kıyâmete kadar uzatsın.
3
A F Hk Hs: śol
4
K: yeñiçeriler
5
Ü: wavâlîsine
6
F Hs K Ü: - ve
7
K: dürr
8
Ü: varub
9
F Hs Ü: - ve
10
Ü: olındı
11
K: < ΡŏΡΛŊ
299

>asâkir-i mesîwâ-mefâxir ü naśârâ-meâŝir ile ma>rûf u mežkûrdur, wavme-i wırâsetinde


olan bilâd u biqâ>a nihâyet, dâyire-i żabţında mażbûţ olan memâlik ü qılâ>a wadd ü ğâyet
olmayub, niçe ıqlîmlere mâlik olmışdır, ważret-i xudâygân-ı bawr ü berr, pâdişâh-ı
>adâlet-güsteriñ âstân-ı xilâfet-maqarr ve >atebe-i sa>âdet-rehberleri cânibine elçileri 1
gelüb2, vâśıl olduğı xaberlerin inbâ3 eylemişler. Binâen->alâ-hâžâ ol elçi daxı der-gâh-ı
źafer-penâh türâbına yüz sürmekiçün çavuş irsâl olınub, devlet ü iqbâl ile4 śavb-ı âmâle
>azîmet eylediler.
Yâ İlâhî pâdişâhıñ der-gehi
Her zemânda merci>-i aqyâl ola
Qapusından isteye şehler murâd
Âstânı ka>be-i âmâl ola
(170b) Her neye >azm eyleye manśûr olub
Devletine rehberi iqbâl ola.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirminci güni tuğ-ı devlet-fürûğ u nuśret-munżamm ile râyât-ı
meymenet-âyât u źafer-perçem mawrûse-i Belğırad-ı fütûw-âbâda vâśıl olub, anda vâqi>
olan enhâr-ı kibâr ve cûy-bâr-ı bî-qarârdan ¡ ava śuyı üzerine mürûr-ı ğuzât-ı nuśret-
maqarr içün ważret-i xudâygân-ı bawr ü berr emri ile mu>teber [ma>ber] binâ olınmışdı
ki,
Cisr-i >âlî güyiyâ nehc-i qavîm
Vâsi>u muwkem śırâţ-ı müstaqîm
İşlenüb keştîler üzre üstüvâr
Śan>at-ı üstâd ile vaż>-ı >aźîm.
Muqaddemâ ważret-i paşa-yı >aźîmü’ ş-şân ve’ l-qadr, düstûr-ı kâm-rân-ı nâfižü’ l-emr
külliyyen Rumili >askeriyle ma>ber-i mezbûrdan cezîre-i Sirem’ e >ubûr eylediler5.
>Aqablerince pâdişâh-ı qayśer-ğulâm ve fağfûr-xadem, şehriyâr-ı xâqân-bende ü kisrâ-
waşem bâqî vüzerâ-i >âlem-ârâ u Âśaf-şiyem ve küberâ-i >âlî-miqdâr u mübârek-qadem
birle sâyir erkân-ı devlet ve a>yân-ı salţanat ve zümre-i >asâkir-i ğazâ-żamîr ü cihâd-fuâd
ile mürûr eylediler. Zebân-ı wâl-i zemînden bu söz mesmû>idi ki,
Merwabâ xoş geldiñ ey xân-ı kerem
Maqdemüñe muntaźır xâk-ı Sirem
Wamida’ llâhu ţâli>imde varmış
Atunıñ ayağına yüzler sürem.
Anlaruñ >aqablerince daxı fâtiwân-ı ebvâb-ı qal>a-i dîn, kâsirân-ı şevket-i a>lâm-ı şirk ü
kîn olan Anaţolı şeh-bâzları ki, wîn-i veğâda şîr-i ğażûb, hengâm-ı heycâda hizebr-i
ğayr-ı mağlûbdur, beglerbegileriyle anlar >ubûr eylediler.
Bu eŝnâda mesfûr Fırance pâdişâhınıñ elçisi gelüb, ordu-yı hümâyûna mülwaq olub,
resm-i ma>hûd üzre ważret-i paşa-yı mawmûdü’ l-xıśâl ve maqbûlü’ l-fi>âl ile mülâqât
idüb, xaberleri ma>lûm oldıqdan śoñra Dîvân-ı hümâyûn olmaq emr olınub ve hem

1
Hk: elçiler
2
Zi’ l-ka>de ayının on sekizinci günü Fransa kıralı Françeşko’ nun elçileri geldi, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v.
248b.
3
A: inhâ
4
K. - ile
5
A Hk: etdiler
300

Rumili ve Anaţolı begleri bu sefer-i mübârek-ibtidâ u fütûw-intihâya geldiklerinde >âdet-


i qadîme-i pâdişâhî muqteżâsınca ważret-i pâdişâh-ı >izz ü câhıñ enâmil-i şâmil-i deryâ-
müşâkilleri taqbîli ile müstes>ad olmamışlardı, anlar gelüb, el öpmek emr olındı. Ve
sâbıqâ vârid olan elçiye daxı cevâbı virilüb, ol daxı (171a) der-gâh-ı >âlem-penâha
gelmek içün [icâzet] buyurıldı.
Mâh-ı ži’ l-wicceniñ üçinci güninde vech-i mesţûr ve üslûb-ı mežkûr üzre tertîb-i xıyâm
u >asker etdirilüb, Dîvân-ı şâhî olıcaq tâzî ve Rûmî bâd-pâlar, Şâmî ve Bağdâdî ţarîfîlere
süvâr olmış şeh-bâzlar ol śabâw iki cenâw olub, yeñiçeri wavlısından nihâyet bulduğı
mawalle varınca qat-ber-qat ţurub, śaflar bağladılar. Xûb-şekl ü mevzûn-qadd, gül-gûn-
libâs u müntehâ-vaż> ve ţûbâ-xırâm u serv-qıyâs yigitlerden ol ţaraf güyâ bâğ u
naxlistân olub, ser-tîz ü neb-tîz nîze1lerden, cân-rübây u ten-feşân, xûn-rîz gönderlerden
neyistâna döndi. Bu ţarîqle ârâste olan iki śaff-ı sûr-vaśfıñ miyânı meydân-ı vesî>olub,
atlular öñine tekrâr žikr olınan yeñiçeri çadırlarından tüfeng-dest, düşmen-şikest, şîr-
heybet, bebr-śavlet yeñiçeri dilâverleri iki qat dizilüb, anlar nihâyet bulduğı mawallde[n]
yemîn ü yesârda2 >arabalar ile üc yüzden ziyâde ţop-ı ra>d-âyîn ki, velvele-i cân-âşûbı
śımâx-ı gerdûnı3 ker qılub, ğulğule-i cihân-xırâşı ğalebesinden mürğ-i hevâ şikeste-wâl
olub, per ü bâlin4 döger5.
Żarbezenler na>re qılsa ra>d-vâr
>Âlemiñ >aqlını ider târ-mâr
Ağız açub od śaçarlar güyiyâ
Her biri bir ejder-i âteş-şerâr
Tîz-qahr u tîz-dem bir wamlede
Düşmeniñ alayın ider târ-mâr.
Ve6 ważret-i paşa-yı eqâlîm-güşây ile sâyir vüzerâ-i memleket-ârânıñ kendülere maxśûś
qulları, xižmet-kârları, tîz->inân u bâd-seyr ü qûtâs-ser, śabâ-sür>at, çâbük-pây u qayţâs-
hem-ser >Arabî ve Şâmî tâzîlere süvâr olmış dilîr ü >adû-gîr civânlar ki, ellerinde ef>â-
girdâr, e>âdî-şikâr, mücellâ-yalman, sûzen-zebân nîzeler, başlarında qızıl börk ile altun
üsküfler ki, âyet-i ma>rûf 7 tesürrü’ n-nâźırîn8 ile mevśûflardır, zerrîn yüklüklerinde zîbâ-
śorğuclar ki, nişâne-i şecâ>at ve >alâmet-i dilîrî ve şehâmetdir, bellerinde >âlî-bahâ
kemerler, xancerler, muraśśa>şimşîrler, şeş-perler ile müzeyyen ü mücellâ9 olub, ważret-
i (171b) düstûr-ı >aźîmü’ ş-şân[ıñ] maqarr-ı sa>âdet-cây ve otaq-ı gül-şen-feżâları ucında
müstaqill alaylar bağlayub, ţurdılar.
Ceng-sâz u warb-dân u tîr-zen
Nîze-dâr u cân-rübây u rezm-fenn
Virmeyüb hergiz >adûya furśatı
Rûz-ı heycâda alurlar baş u ten.

1
K: - nîze
2
A Hk: yesâr u yemînde, F Hs Ü: yesârdan
3
A: gerdûn
4
A F Hs Ü: pâlin
5
Hk: dögerler
6
A Hk: - ve
7
F: meserret-maqrûn
8
“…bakanlara hoş gelen…”, K.K., 2 Bakara, 69.
9
F Ü: muwallâ
301

Ve śağ qolda aśwâb-ı yemînden1 Anaţolı >askeri ki, âşiyân-ı qadîm-i dîn ve dûdmân-ı
śıdq u yaqîn durırlar, çehre-i süyûf-ı śufûf-şikenleri xûn-ı küffâr-ı küfr-me&lûf ile âb-dâr
u >araq-rîz olub, gûşe-i nîze-i hûş-nûş u ten-fürûşları kesr ü xarq2-ı ecsâm-ı füccâr-ı
liyâm3-ı żalâlet-ma>rûf ile neb-tîz olmışdır, ekŝer bilâd u memâlik anlarıñ tîğ-i źafer-
mesâliki ihtimâmı ile meftûw olub, ufq-ı >âlemden źalâm-ı ehl-i żalâl şa>şa>a-i şimşîr-i
memleket-gîrleri te&ŝîri ile merfû> u maţrûwdur, beglerbegileri olan hizebr-i kûh-sâr-ı
śaff-derî Xüsrev Paşa ki, şâhîn-i śayd-bîn-i meydân-ı warb ü ceng, peleng-i şikâr-qarîn-i
ma>reke-i nâm u nengdir.
Mîr-i ferrux-fâl ü mawmûdü’ l-xıśâl
Žâtı bulmış luţf u cûda iştimâl
Bendesidir pâdişâhıñ cân ile
Xižmetine śarf ider mâhiyle sâl
>İzzet ü iqbâl ile maqbûl-i xalq
Devlet ü câh ile dâyim ber-kemâl.
Yemîn ü yesârında olan ümerâ-i śâwib-livâyla müzeyyen ü müsellaw güzîde ve
münaqqaw qullar ve nökerler ile ţulub ţulub, gürûh gürûh ţurub, alay alay oldılar. Ve śol
qolda >umûmen Rumili’ nde vâqi> olan ümerâ-i güzîn4 ki 5, her biri şîr-i >arîn-i dîn ve
hizebr-i heycâ-i źafer-qarîndir ki, kemîn-i kîne puśub, furśat-bîn olsalar hücûm-ı >uqâb
tîz-pervâz, şimşîr-i kâfir-nevâzlarından gürûh-ı ğurâb-ı cem>-i müşrikîn perâkende ü târ-
mâr olurlar. Sancaqlarında vâqi>olan şîrân-ı xaśm-rübây u >adû-gîr ve dilîrân-ı düşmen-
qahr ve âteş-i şimşîr ile müstaqill müstaqill ţurub, alaylar bağladılar. Ve uruğ-ı Moğol
olan xavâqîn-i deştden vilâyet-i Ğazan xânı ¡ âwib Giray Xân ki, on biñden ziyâde
leşker-i Tatar-ı śabâ-reftâr ile şehriyâr-ı büzürg-vâr-ı >âlî-tebârıñ ğazâ-yı sa>âdet-
âŝârlarına bile6 gelmişlerdi, xân-ı müşârün-ileyh daxı bir ţarafdan alay bağlayub, ne
leşker ki 7,
(172a) Yelmede yopurmada bâd-ı sewer
Qovmada qovışmada şâhîn-per
Olsa śular virmese hergiz gecid
Yüz biñ olsa lawżada ider güžer
Tîr bârân eylese rûz-ı veğâ
Düşmen üzre güyiyâ peykân yağar
Tîz-bîn ve cüst ü çâpükdür >aceb
Gönder-i zeyn gökde sühâyı farq ider
Açlığa śusuzlığa ğâyet wamûl
Ehl-i śabr ve istemez zâd-ı sefer.

1
F: yemînde
2
Hk K: warq
3
K: ΌĜΡė
4
A: + bihterîn
5
A: - ki
6
K: - bile
7
Hk: - ki
302

Bir ţâyife-i âb-revân u bâd-seyr ü âteş-sûz, fırqa-i faqr-iftiwâr u sebük-bâr u xunük1-


rûzdur ki, >avâyiq-i >alâ[yiq]-i xalâyiqden berî, mücerred ü pâk bir bölük rind-i bî-bâk-ı
śâwib-idrâkler,
Qâni>u śâbir qılur beş vaqt nemâz
Bîri 2 bilmez >aceb ve necl ü wırś3 az
Eylik ise ancaq olur bu qadar
Mâ-waśal bir xûb-xalq ehl-i niyâz.
Bu ţarîqle cümle-i cünûd u >asâkir müheyyâ u wâżır oldıqdan śoñra iki pâdişâhıñ4
elçileri getürdilüb, žikr olınan śufûf-ı źafer-mevśûf u nuśret-me&lûf içine uğradub, ıźhâr-
ı şevket-i dîn-i mübîn içün ţoplar ve tüfengler atıldıqda wudûŝ-ı ğulğule-i ţob-ı >aql-
âşûbdan günbed-i pîrûze-reng-i cihân pür-âvâz5 ve źuhûr-ı debdebe-i gûş-kûb-ı
żarbezen śadâ-yı xurûş-ı ra>da dem-sâz olıcaq >aql-ı küffâr-ı küfr6-âheng ki, ŝuqbe-i
sûzen-i bârîkden târîk ü tengdir, serâsîme ü deng olub, ol eŝnâda Dîvân-xâne-i hümâyûn
öñinde nevbet-i xüsrevânî daxı çalınub, śadâ-yı śûrnâ-yı dehşet-efzâyla nevâ-yı żanc ve
âvâ-yı nefîrden gûş-i hûş-i >âlemiyân pür-xayâl olmışdı7.
Gördiler âyîni bî-hûş oldılar
Mey içüb güyâ ki ser-xoş oldılar
Mest ü lâ-ya>qıl olub wayrân-vâr
Sâkit u dem-beste xâmûş oldılar.
Elçiler ţaşra Dîvân-xânede oturub, ważret-i paşa-yı umûr-fermâ Fırance elçisiyle
dostâne, ol birisiyle şîrâne kelimât idüb, xaberleri ve wâlleri ne minvâl üzre ise ma>lûm
oldıqdan śoñra ważret-i pâdişâh-ı memleket-penâh >izz ü câh ile Dîvân-xâne-i >adl-
âşiyân içre çıqub, vüzerâ-i iśâbet-ârâya icâzet oldıqda ol mâ-beynde cümle (172b)
ağalar ve yaya-başları ve śolaqlar üslûb-ı mezbûr üzre ţurmışlardı. Mehâbet-i tertîb-i
xıyâm u xâr-gâh ve şevket ü >aźamet-i tanźîm-i sipâh u ricâlden âyine-i qalbleri pür-jeng
ü pâs olub, xavâţır-ı küfr-istînâslarına xavf ü hirâs ğalebesinden aqdâm-ı hezîmet-
encâmları lerzân olmağın her biri güyâ mürde-i cünbân idi.
Ważret-i paşa-yı a>źam re&y ile
Vaż>-ı xâśśı böyle îcâd eyledi
Źâhir olsun deyü şâhıñ şevketi
Qodı sikke >âleme ad eyledi.
Mesfûr Fırance qıralınıñ >atebe-i deryâ-nevâl cânibine ixlâśı śadâqat üzre olub, ol
biriniñ ilticâsı ğayr-ı vâqi> olmağın Fırance elçisi lawźât-ı >inâyet-şümûl-i şâhâne ile
meşmûl ü manźûr olub, menzile-i xullet ve derece-i uxuvvetde8 tenzîl olınub9, nâme-i

1
K: ceng
2
F: Ν┼ġ
3
Hs: + ve
4
F Hs K Ü: pâdişâh
5
Ü: ΑėΛė, K: ŖėΛ
6
Hk: - küfr
7
A: idi
8
K: - uxuvvetde
9
K: + menzile
303

meymûn-nâmîde xiţâb-ı müsteţâb-ı şâhâneden behre-vâr1 qılınub, wüsn-i icâzet-i


hümâyûn ile elçisi kendüye irsâl olındı.2 Ol birine daxı icâzet buyurılmışdı, lâkin gerü
te&xîr olındı.3
Qanda olsa dostlar maqbûl olur
Düşmen emri mühmel ü mechûl olur
>Aqlı olan şâh eger mîr ü mülûk
Cân u dilden pâdişâha qul olur.
Ve levâzım u4 mühimmât-ı sefer-i >acâyib-seyr içün Tuna yüzinden sefâyin-i kûh-
peyker ü hilâl-lenger daxı tertîb olınmışdı, gemiler meśâliwi içün mawall-i mezbûrda bir
miqdâr iqâmet olınub ve hem Rumili’ nden nehb-pîşe ü ğâret-endîşe olan aqıncı ţâyifesi
ki, mûr-waşr ü melax-neşr olub, diyâr-ı düşmeni şerâre-i âteş-i mâmûre-sûzile xarâb
etmege śabâdan esra>dır.
Bulduğı ma>mûrei vîrân ider
Nehb ile esbâbını tâlân ider
Kesb ü yağmadan olurlar muğtenim
Ni>metiyle orduyı erzân ider
Cân virüb kesb üstine ammâ çoğı5
Kendüyi kâfirlere mihmân ider.
Anlar henüz gelüb, vâśıl olmamışlardı, aqıncı begi olan gürg-i şikâr-bâz-ı kûh-i şecâ>at,
merd-i peygâr-sâz-ı meydân-ı mehâbet Mixal-oğlı Muwammed Beg ki, eben->an-cedd
meslek-i cihâd-ı sa>âdet-reşâdıñ6 sâlikleri, memâlik-i ğazâ-yı ŝevâb-efzânıñ mâlikleri
olagelmişlerdir. Diyâr-ı küfr ü7 żalâletde (173a) vâqi>olan ekŝer hâmûn u tilâl śahîl 8-i
semend-i bâd-miŝâlleri ile mâl-â-mâl olub, nice ma>rekelerde mu>ânidîn-i [dîn] ile âşûb
u qıtâl etmekle cânlar virüb, qanlar aqıtmışlardır. Mawall-i mezbûrda qırq elli biñ
miqdârı ehl-i peygâr-ı kâfir-şikâr müsellaw u süvâr aqıncı ile gelüb, ordu-yı hümâyûna
mülwaq oldı.
Mesfûr9 mâh-ı mübârek ži’ l-wicceniñ beşinci güni a>lâm-ı źafer-nümâ ve râyât-ı nuśret-
pîşvâyla göçilüb, menâzil-i >adîde qaţ> olındıqdan śoñra mâh-ı mezbûrıñ on10 üçinci
güni Sirem qal>alarından âb-ı Dırava üzerinde olan Osek nâm qal>a ki, muqaddemâ
Budun ğazâsında ważret-i pâdişâh-ı qal>a-qam> u bârû-sitânıñ qahr-ı şimşîr-i bürrân-ı
wiśâr-gîrleri ile meftûw olmışdı. Leşker-i deryâ-şümûl qal>a-i mezbûre śawrâsına nüzûl
eyledi. Mawall-i mezbûrda ser-wadd-i memâlik-i İslâm olan Bosna ğâzîleri ki, ol ucda
sürûc-ı dîn uyarub, qılâ>u burûc-ı müşrikînde sükûn iden erbâb-ı nâqûs ile nâmûs içün

1
K: behreden
2
“ Aślda Fransa elçisine şöhret ve >arż-ı zînet bu mawallde vuqû>buldı”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 248b.
3
“ İspanya elçisine icâzet verilmiş iken yine alıqonıldı.”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 248b.
4
F Hs K Ü: - ve
5
K: çoğın
6
F: irşâdıñ
7
F Hs K Ü: - ve
8
F Hs K Ü: + ve
9
K: mesfûrıñ
10
Hk: - on
304

dögişüb, lem>a-i şimşîr-i xûn-rîzleri ile >uyûn-ı erbâb-ı xižlân1 târîk ü kör, şu>â>-ı tîğ-i bî-
dirîğ-i dem-âmîzleri ile dîde-i aśwâb-ı nîrân nûrdan mehcûrlardır.
Şekl ile merdâneler heybet-nümâ
Żarb ile kâfir-küş ve mülket2-güşâ
Pehlevân ve tîz3-ceng ü warb-kâr
Ehl-i rezm ve Waqq’ a ider ittikâ4.
Bu ğuzât-ı kümât-ı kûh-ŝebâtıñ żâbiţi ve bu ricâl-i ebţâl-i qıtâliñ qâyidi, mübâriz-i
ma>ârik-i neng5, dilâver-i mehâlik-i ceng Mîr Xüsrev ki, sâlhâ ol diyârlarda wâris olub,
seyl-i şürûr-ı eşrâra sedd-i İslâm ve bâd-ı śarśar-ı fitne-hem-ser-i küffâra wâyil-i tâm
olmışdır, on biñ miqdârı dilîr-i şîr-naźîr ile gelüb, ordu-yı źafer-xûya lâwiq oldılar. Ve
vilâyet-i Üngürus wudûdından olan a>yân-ı naśârâdan Pereni Petri dimekle ma>rûf beg-
zâde ki, bî-nihâye qılâ> u memâlike mâlik olub, qadîmî xânedân-ı küfr-âşiyândı, bi-
wasebi’ ş-şân Üngürus qırallığına ümîž-vâr olub, muqaddemâ ważret-i pâdişâh-ı sitâre-
sipâh Alman ğazâsına vardıqları eŝnâda mezbûr bir düşmeni elinde muqayyed ü mawbûs
olub, ümîž-i wayâtdan me&yûs olmışken ważret-i pâdişâh6-ı >âţıfet-me&nûs câniblerine
>arż-ı >ubûdiyyet ü ilticâ etdügi eclden naźar-ı >inâyet-hem-tâlarıyla (173b) manźûr olub,
mesfûrı düşmeni elinden çıqarub, âzâd idüb, gerü memleketlerini ve qal>alarını kendüye
>inâyet etmişlerdi. Ol zemândan berü źâhiren >atebe-i >âlem-penâha śadâqat üzre olub,
ammâ waqîqaten düşmen-i bî-dîn cânibi mu>âmelesi muwaqqaq olub, la>în-i merqûm ile
ittifâq eyleyüb, kendüye tâbi>bir nice biñ müsellaw u âhen-pûş küffâr-ı dîv-xurûş iwżâr
idüb, cüyûş-ı müslimîn küffâr-ı bed-âyîn memleketlerine girüb gitdiklerinden śoñra
ğaflet ile gerüden >asker-i źafer-rehbere bir vechle żarar u gezend irişdirmek xâţır-ı
żalâlet-pesendlerinde muqarrer ü merkûz imiş, mezbûrıñ śıwwat-i awvâli ważret-i paşa-yı
sa>âdet-âmâliñ >ilm-i >âlem-ârâlarına rûşen olub, laîn-i mezbûr śûret-i iţâ>atda olduğına
mağrûr olub, mawall-i mezbûrda gelüb, mülâqî oldı.
Bu eŝnâda cümle-i awvâl-i cüyûş-ı deryâ-cûş mükemmel olub, mâ-i mezbûr üzerine daxı
mürûr-ı ğuzât-ı mübârek->ubûr içün muqaddemâ işâret-i ważret-i paşa-yı sa>adet-wużûr
ile cisr-i vesî>-i sefâyin-süvâr ve śırâţ-ı menî>-i cevânib-üstüvâr yapılub, iwżâr olınmışdı.
Ve Semendire şeh-bâzları ki, her biri şâhîn-i bülend-pervâz-ı âşiyân-ı cihâd olub, şikâr-
ı mürğ-i rûw-ı a>dâya minqâr uzadub, śayd-ı riqâb-ı küffâr-ı eşrâra per ü bâl açsalar
gürûh-ı zâğ-şükûh-ı füccâr >uśfûr-vâr târ-mâr olurlar, boyunları meftûllü güzîde ü
maqbûl dîvâne dilâverler ki, hengâm-ı veğâda küffâr-ı źalûm u cehûle şimşîr-i maśqûl
ile nîze-i cân-rıżâ u gerden-qabûl wavâle eyleseler ţâyife-i ţâğiyeyi >aśfin me&kûl 7
iderler.
Cân u dilden ğâzîler Waydar gibi
Çalışur dîn yolına Qanber gibi
Şîre beñzer wamlesinde düşmene
Heybet ile varmada ejder gibi.

1
F: Αά℮Ņ, Hs: ΑάŅ
2
F Hs K: memleket
3
F Hs: ŗΣī
4
F Hs: âşikâr
5
F. teng
6
A F Hk Hs Ü: paşa
7
“… yenilmiş ekin…”, K.K., 105 Fîl, 5.
305

Bu ţâyife-i peleng-neng ve ğuzât-ı bebr-çengiñ1 reh-nümâ u muqtedâsı şîr-i hüner-


güster-i heycâ, mîr-i ğażanfer-fer2-i rûz-ı veğâ Yawyâ Paşa-oğlı Muwammed Beg ki, ol 3
cem>-i kâfir-qam>a rûşen-şem>olub, kişver-i İslâm’ ı źalâm-ı fitne-i erbâb-ı żalâlden wıfź
u wırâset idüb, merrât vilâyet-i ehl-i îmânı jeng ü pâs-ı küffâr-ı żalâlet-şinâsdan4 şimşîr5-
i cilâ-istînâsı ile śıyânet ider, mîr-i mežkûr emr-i paşa-yı meşkûrü’ l-umûr ile >asker-i
manśûr öñince dilci ta>yîn olınub, (174a) cisr-i mezbûrdan muqaddemâ ważret-i paşa-yı
mübârezet-şân ba>dehû ważret-i pâdişâh-ı >âlem-sitân ile sâyir >asâkir6-i nuśret-nişân
tertîb-i mesţûr üzre >ubûr eylediler. Zemîn-i Üngürus pây-bûs7-ı semend-i şâh-ı źafer8-
me&nûs ile müstes>ad oldıqda teveccüh-i râyât-ı eqâlîm-tesxîr ile >azm-i a>lâm-ı >âlem-gîr
wudûd-ı Üngürus’ dan qıral Yanoş’ a tâbi> olmayub, a>dâ-yı bî->aql u hûşa muţî> olan
semte munśarif oldı. Ol cevânibde qılâ>-ı refî>ü’ l-burûc ve wuśûn-ı śa>bü’ d-duxûl 9 ve’ l-
xurûc olub, muqaddemâ qal>a-i Erşek ki, bir cebel-i Qâf-eţrâf 10 ve kûh-ı şâhik-i
mümteni>11ü’ l-maśâf üzre qubbe-i qal>ası warem-i ka>be-i sipihri ţavâf ider.
Wıśn-ı >âlî burc ile ebdân ile
Evce çıqmış rif>at-i eyvân ile
Şöyle berter güyiyâ sâkinleri
Söyleşürler necm ile keyvân ile.
Ahâlîsi ğulğule-i ra>d-xûy-ı >asker-i >âlem-pûydan berg-i bîd gibi lerzân u gürîz-cûy
olmağın qal>a miftâwları bir śabâw >atebe-i fütûw-cenâw u necâw-iftitâw cânibine getürüb,
teslîm idüb, iţâ>at eylediler.
Ve mezbûr Pereni Petri’ niñ awvâli ki, tafśîl olınmışdı12, irxâ-yı >inân olınur ise te&xîr-i
emr-i >adû-yı bed-gümân müfîd-i fâyide-i wayf u nedmân olduğı eclden ważret-i paşa-yı
kâm-rân wüsn-i tedbîr ile xayme-i sa>âdet-nişânlarına getürüb, etbâ>u eşyâ>-ı wîle-etbâ>ı
ile cümlesini ţutub, silsile-i riqâb-gîr-i nüfûs ile muqayyed ü mawbûs eyleyüb, gemiler
ile âb-ı Dırava üzerinden qal>a-i Belğırad’ a gönderüb, xıfź etdirdiler. Güm-râh-ı
mezbûrıñ mawall-i sükûnı olan Şiqloş nâm wiśârıñ13 püşte-i bülend ü refî>ü’ l-miqdâr
[üzerinde] sûr-ı vesî>-memdûdı muwîţ-naźîr, bârû-yı menî>-mawdûdı âsmân-tedvîr, qulel-
i cibâl-eşkâliniñ qubbesi kûh-bülend, burûc-ı evc->urûcınıñ kellesi çarx-mânend,
xandeq-i >amîqi xarq-ı >aźîm ile güyâ vâdî-i elîmdir. İçerüsi tekrâr qal>a-i bâlâ ki, quśûr-ı
gûn-â-gûn ile meşwûn u zîbâ, varoşı xod şehr-i büzürg-vâr olub, eţrâf u cevânibi eşcâr u
enhâr ile wıyâż u riyâż idi 14.

1
A Hk: cengiñ
2
Hk: - fer
3
F Hs K Ü: - ol
4
K: şinâsî
5
K: - şimşîr
6
K: >asker
7
F Hs Ü: pûs
8
A F Hk Hs K: - źafer
9
A: mürûr
10
K: - eţrâf
11
F: - mümteni>
12
K: olınmışdılar
13
A K: wiśâr ki, Ü: - wiśâr
14
Hk: oldı
306

Sûr-ı muwkem wıśn-ı meşhûr u waśîn


Üss ile bünyân-ı merśûś u metîn
(174b) İçi ţaşı pür kenîsâ ve künişt
Küfr ocağı melce&-i erbâb-ı kîn.
>Asker-i xûrşîd-feriñ tâb-ı hücûm-ı hûş-cûşı ile bî->aql u mawrûr olan aśwâb-ı şürûr ki,
qaçub, ol wıśna ilticâ, waśanet ü metânetine ittikâ eylemişler idi. Alay-ı śaff-ı heycâ ile
ważret-i paşa-yı Âśaf-hem-tâ gelüb, wıśn-ı mesfûr öñinden geçüb, >aqablerince pâdişâh-ı
cihân-güşâyla sâyir >asâkir-i encüm-âsânıñ şevket-i hûş-efgenleri xavâţır-ı küffâr-ı
şeyţanet-meâŝire xavf ü xaşyet-i küllî virüb, wîn-i mürûrda >asker-i manśûr şehr ve
varoşını yağma ve tâlân idüb, hebâ-i menŝûr eylediler. Burûc u sûrında mawsûr olan
buğât-ı dûzax-qubûr lem>a-i nûr-pâş-ı râyât-ı İslâm-ı źafer-meşhûr ve eşi>a-i âftâb-adaş1-
ı mencûq-ı a>lâm-ı naśr-menşûrdan hevl-nâk u xavf-nâk olmağın südde-i sa>âdetden
istîmân eyleyüb, hidâyet-i Wâdî-i fettâw ile teqaddeset esmâuhû2 qal>a miftâwları südde-i
fevz-mekân u felâw-âşiyâna gelüb, iţâ>at eylediler.
Qal>a-i mezbûre civârında Qapolna dimekle ma>rûf u meşhûr bir wıśn-ı metîn-i Xayber-
sûr3 daxı olub, keŝret-i burûc u qulelde bî-xalel, metânet-i bünyân-ı cidâr ve waśanet-i
erkân-ı üstüvârında bî-bedel, eţrâfı bostân u cûy-bâr, her kenârı âb-ı revân ve sebze-zâr
idi. İçinde mağlûq u mesdûdü’ d-duxûl olan fırqa-i meslûbü’ l->uqûl cereyân-ı seyl-üslûb-
ı >asker-i źafer-maśwûbı müşâhede etdiklerinde ol qavm-i nâr-ţa>m u âteş-ževq girdâb-ı
wayretde pây-tâ-farq nâ-bedîd ü ğarq oldılar.
Görse îmân ehlini kâfir beli
Dehşetinden ditrer ayağı eli
Bi’ ż-żarûrî tâbi>ve il oldılar
Aşdı başdan gördiler âdem seyli.
Anlar daxı ţaleb-i emânı vesîle-i xalâś-ı cân u xânmân bilüb, iţâ>at eylediler.
Mâh-ı mübârek ži’ l-wicceniñ yigirminci güni küffâr-ı mağbûn u zebûnıñ wuśûn-ı şirk-
meşwûnından Şilye nâm qal>ası civârında nüzûl olındıqda ol wiśâr-ı śa>bü’ l-mesâlik
mawall-i qaviyyü’ l-mehâlik[de] bünyân-ı raśîśü’ l-esâs olub, >ulüvv-i bârû-yı ser-efrâzı
hevâya temâs bulmışdı. Burûc-ı bî-qıyâs ile müşeyyed idi.
(175a) Xiss irişmez rif>at-i bârûsına
>Aql-ı vâle vaż>ına yapusına
Şöyle >âlî kimse çıqmaz istese
Süllem-i evhâm ile qapusına.
Anda mekîn olan erbâb-ı kîn ki 4, ahâlî-i siccîndir, wiśâr-ı sicn-âŝârlarına girüb, i>timâd
eyleyüb, emr-i dînde reh-nümâ u qarînleri olan iblîs-i merdûd u la>în gibi ţarîq-i >inâda
sülûk idüb, >adem-i iţâ>atda ıśrâr üzre oldıqları eclden ehl-i İslâm’ ıñ şimşîr-i ten-niyâm
ile wüsâm-ı rûw-âşâmları xûn-ı küffâr-ı liyâma teşne ü >aşţândı, mecâl virmeyüb, xâric ü
dâxilde vaqi> olan büyût u menâzilde wussâd-ı şer>-i Seyyidü’ l-mürselînden

1
K: ŜėŊė
2
İsimleri mukaddes olsun.
3
F: sûz
4
Hk: - ki
307

śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû1 ne deñlü erbâb-ı fesâd ve füccâr-ı şeqâvet-mu>tâd


varise inâŝ u žükûrını loqma-i mâr u mûr eylediler.
Qırdılar kâfirleri qahr etdiler
Ţu>me-i şimşîr-i pür-zehr etdiler
Al ile güyâ >arûs olmışdı tîğ
Xûn-ı düşmenden ana mehr etdiler.
Varoş ve wiśârını ve ma>âbid ü kenâyis-i şeyţân ve merâśıd u menâzil-i ruhbânını içinde
olan eśnâm u evŝânını bile âteş-i sûzân ile bi’ l-cümle ma>mûre-i sevâdını yaqub, derûn-ı
ehl-i küfr-tebâh gibi târîk ve siyâh eylediler. Ve ol cevânibde küffâr-ı xâk-sârıñ Papoçe
ve Bilvar nâm wiśârları daxı olub, her biriniñ bünyân u esâsı püşt-i semekden ibtidâ
qılınub, eyvân-ı burûc u bârûsı dâmen-i feleke intihâ bulmışdı. Her qullesi bir kûh-ı
enbûh olub, evtâd-ı zemîn xandeqleriniñ >umqı çâh2-ı cawîm ile vâdî-i siccîn idi.
Qal>alar ki eflâkı etmiş âşiyân
Xâne-i bâmında encüm dîde-bân
Ve hem irerdi 3 sa>y ile ebrâcına
Nerd-bânı olsa râh-ı keh-keşân.
Eţrâfı qurâ u bilâd, eknâfı vefret-i żıyâ> ve ifrâd ile ma>mûr u âbâd olmağın derûnları
erbâb-ı nîrân ile memlû, ecvâfı aśwâb-ı xižlân ile ţopţolu olmışdı. Küffâr-ı eşrârdan
anlarda qarâr iden ehl-i nâr ŝuqbe-i kînde gezend-i müslimîne mâr iken >asker-i a>dâ-
qahrıñ şimşîr-i ef>â-zehrleri xavfinden mûr-ı bî-miqdâra dönüb, >arż-ı niyâz u meskeneti
tîr-i belâya (175b) siper qılub, istîmân etdiler. Ważret-i paşa-yı mürüvvet-xû u
merwamet-cûyıñ >âdet-i >âţıfet-xaśletleri wüsn-i walleri xuśûśına ma>ţûf olmağın ol
qal>alar daxı emân ile meftûwu mekşûf oldı.
¡ aţvet-i qahrından idüb iwtirâz
Âsitân-ı şâha etdiler niyâz
Aldı bir günde iki >âlî-wiśâr
Şâh-ı vâlâ-menzilet fevz-imtiyâz.
Ważret-i pâdişâh-ı muźaffer ü manśûr ve paşa-yı mu>aźźam u vaqûr fütûw-ı qılâ>ile şâd-
mân u mesrûr ilerüye >azîmet eyleyüb, qaţ>-ı mesâfe olındıqdan śoñra küffâr-ı wasûd-ı
iblîs-veş ve füccâr-ı >anûd-ı >ažâb-keşiñ wuśûn-ı şeyâţîn-cünûdından Berzence ve Vatveş
dimekle meşhûr śa>bü’ l-mürûr iki wiśâr-ı žî-sûrı daxı olub, her biri kilid-i memâlik-i
küffâr-ı pelîd ve sedd-i sedîd-i eqâlîm-i füccâr-ı >anîd olub, qulel-i >adîmü’ l-bedelleri
fi’ l-meŝel kûh u cebel, burûc u bârûlarınıñ mawall-i bâmı Züwal, bünyân u esâsı4 qa>r-ı
xâke dâxil, erkân-ı felek-temâsı müntehâ-yı evce vâśıl idi.
Şevket-i >alv ve >ulüvv-i şân ile
¡ ûretâ her biri[si] bir kûh idi
Şehriniñ vâroşınıñ xod vüs>ati
Sîne-i dünyâ gibi enbûh idi.

1
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
2
K: câh
3
K: irdi
4
Hk Hs K: esâs
308

Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi dördinci güni a>lâm-ı źafer-pîş-rev ve râyât-ı nuśret-pîşvâ ile
Çeçuh nâm mawalle gelüb, nüzûl oldıqda ol qal>alarda mescûn u mawbûs olan küffâr-ı
>abûs-ı iblîs-me&nûs tezâwüm-i cünûd-ı nücûm1-qıyâs ve teśâdüm-i cüyûş-ı neberd-
şinâsdan xavf-i cân ve bîm-i merg ile sitîz ü2 >inâdı terk idüb, istîmân etdiler. Ol wiśâr3
daxı >inâyet-i Xâliq-i âferîd-gâr ile celle žikruhû4 fetw olınub, wuśûn-ı maśûndan ma>dûd
qılındı.
Şâh-ı devlet-baxtıñ iqbâli yine
Qıldı fetwiki wiśâr-ı mu>teber
Birisi Istaxar-ı Fars birisi
Vaż>ile üslûbiyle Xayber-seyir.
Žikr olınan qılâ>-ı meftûwanıñ wasb-i wâli sâyire mûcib-i >ibret olub, ważret-i pâdişâh-ı
>adâlet-xaśletiñ emr-i sa>âdet-menqabetleriyle ważret-i paşa5-yı >afv->âdet ü6 merwamet-
xâśśiyyetiñ >âţıfet-i şâmile ve re&fet-i kâmileleri berekâtında ol civârda (176a) küffâr-ı
xüsrân-xıśâl ve7 füccâr-ı xižlân-âmâle müte>alliq Zaqan dimekle müte>ârif wiśâr-ı
büzürg-vâr ile tilâl-cüŝŝe, qıbâb-qulle qilâl ile meşwûn Qanize nâm qal>a-i üstüvârları
daxı olub, her biri >abede-i eśnâma penâh ve >anede-i İslâm’ a gürîz-gâh idi. Şimşîr-keş ü
nîze-zen ve gerden-gîr ü beden-şiken ğâzîleriñ dest-i düşmen-şikestlerinden xalâś bulan
gürûh-ı hezîmet-şükûn ol wiśârlara ilticâ etmekle derûnları küfr ü żalâl ahâlîsiyle8 mâl-â-
mâl olmışdı. Anlarda mütewaśśın olan füccâr-ı saqar-medâr serâsîme ü zâr olub, çehre-i
wayâtları mir’ ât-ı necâtda ma>kûs görincek şerbet-i şimşîr-i bürrrân-ı memât-nişân
xavfinden emân çağırub, qal>aların teslîm etdiler.
Ważret-i şâh-ı cihânıñ devleti
Dâyimâ fetw eyleye wıśn u qılâ>
Dest-i a>dâdan alub mülk ü9 wiśâr
Düşmen ıqlîminden ide intifâ>.
Ol mawallden10 yümn ü iqbâl ve fetw u iclâl ile göçilüb, mâh-ı mesfûrıñ yigirmi
ţoquzıncı güni râyât-ı nuśret-vifâq u źafer-ittifâq küffâr-ı śâwib-şiqâq u pür-nifâqıñ
Qaparnaq dimekle ma>rûf bir wiśâr-ı sipihr-âfâqı civârına nüzûl eyledikde qal>a-i
mezbûreden ğayrı ol cevânibde burûcı qulel-i cibâlden refî>u berter, bârûsı hevâya hem-
ser, eţrâfı sûr-ı vesî>ile müsevver Beleşker nâm wiśâr-ı felek-nâm ile Neşarvar adlu sûr-ı
sipihr-iwtişâm, wıśn-ı felek-irtisâmları olub,
Küfre maźhar her biri kâfir-penâh
Yemm-i iŝm ve bawr-i >iśyân u günâh
Şöyle muwkem sûrınıñ bünyânı kim
>Aqıl bulmaz fetwine üslûb u râh.

1
K: - nücûm
2
A: - ve
3
A Hk: wiśârlar
4
İsmi yüce olsun.
5
F Ü: pâdişâh
6
K: - ve
7
K: - ve
8
Hk: ahâlîyle
9
K: - ve
10
A: mawallde
309

Źuhûr-ı debdebe-i ehl-i îmân qulub-ı mağlûb-ı erbâb-ı xüsrâna zelzele bırağub, xaşyet-i
tîğ-i ecel-resân ile xavf ü saţvet-i tîr-i wayât-sitân ğalebesinden istîmân idüb, iţâ>at
eylediler. Miftâwları >atebe-i źafer-maqâm u fütûw-maqarra gelüb, teslîm olındı.
Xân-ı >âlem pâdişâh-ı nîk-nâm
Bunca wıśn aldı yine ğâyet be-nâm
Bend-i zerrîndir źafer şimşîrine
Fetiw qabża nuśret olmışdur niyâm.
(176b) Mâh-ı muwarremü’ l-warâmın evvel güni ki 1, tis>ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie senesiniñ
ğurre-i mübârek-ţulû>ıdır, ważret-i pâdişâh-ı vilâyet-penâh gürûh-ı cünûd u sipâh ile
Qamendvar nâm wiśâr wavâlîsine geldiklerinde ol qal>a daxı küffâr-ı âteş-naśîb ve
füccâr-ı >ubbâd-ı śalîbiñ wuśûn-ı nâ-meymûnından olub, anda mawśûr olan erbâb-ı ğurûr
>asker-i deryâ-śalâbetiñ cûş u xurûşları mehâbetinden ğarîq-i seylâb-ı wayret olub, wıśn-ı
merqûm daxı dilîrân-ı źafer-qudûm elinde meftûw olub, mâh-ı mesfûrıñ ikinci güni daxı
küffâr-ı śanem-ma>bûd u çalîpâ-perest ve füccâr-ı nuxûset-ţâli> ü baxt-şikestiñ qılâ>-ı
qulel-i ażlâ> ve bûrûc-ı etbâ>ından Rum nâm qal>a-i meyşûmında sükûn iden qavm-i
cehûl ü źalûm hücûm-ı >asâkir-i fütûw-nücûmdan benâtü’ n-na>ş gibi müteferriq olmağın
ol diyârdan nâ-bûd u ma>dûm oldılar. Leşker-i pîrûz-rûz xânmânlarını âteş-i qal>a-sûz
ile yaqub, iwrâq eylediler.
Mâh-ı mesfûrıñ dördinci güni mawall-i nüzûl-i râyât-ı źafer-şümûl Egervar nâm wiśâr-ı
eşrâr qurbında vâqi> olub, ol wavâlîde küffâr-ı iblîs-rehberiñ Meşter nâm qal>ası daxı
olub2, her biri wâvî-i nüfûs-ı küfr-me&nûs ve şâmil-i şeml-i >adû-yı >abûs idi, anlarda
münzevî olan ţabâyi>-i xabâŝet-awvâl ve xasâyis-i şeyţanet-âmâl kerr ü ferr-i >asâkir-i
şihâb-şitâb müşâhedesinden3 qulub-ı bî-tâblarına ıżţırâb u inqılâb gelmegin mezbûr
qal>a-i Egervar’ ıñ ahâlîsi bevâdî ü cibâle târ-mâr oldılar. Mûmâ-ileyh qal>a-i Meşter’ iñ
erbâbı zaxm-ı nîşter-i şimşîr-i âb-dâr u terden xavf-nâk olmağın bîm-i helâkden emân
isteyüb, xâk-ı mežellete yüz sürüb, qal>aların südde-i sa>âdete teslîm idüb, miftâwların
getürdiler.
Xân-ı a>źam şâh-ı >Oŝmânî-tebâr
Aldı kâfirden yine bunca wiśâr
Küfr ocağın yaqdı yıqdı ser-te-ser
Çeşm-i a>dâya cihânı qıldı târ.
Mâh-ı mesfûrıñ beşinci güni âftâb-ı râyât-ı źafer-işrâq-ı şehen-şâhî maţla>-ı >azîmet-i
iqbâl-ittifâq-ı şâhîden ţulû> idüb, mawall-i nüzûl-i otaq Hendviq nâm wiśâr-ı çarx-âfâq
civârında vâqi>olıcaq qal>a-i mezbûreye tâbi>olan bilâd u memâlik-i mehâliküñ ahâlîsi
firâra sâlik olub, anda tawaśśun etmişlerdi. Derûn u bîrûnı pür qavm-i cawîm, varoş
(177a) ve şehriniñ cümle-i esvâq u mawallâtı mâl-â-mâl ţâyife-i >ažâb-ı elîm idi. Ol sicn-
i saqar-saqf u sa>îr-naźîrde daxı mescûn u esîr olan eşrâr4-ı iblîs-tezvîr qubbe-i semâvât
ve ferş-i zemîn ţanţana-i >asâkir-i şîr-kemînden pür-śadâ u ţanîn olduğın müşâhede
idicek âyine-i >uyûn-ı xıyre ü pür-jeng ü pâslarına sedd-i sürûr görinen wiśâr ve sûrları

1
F Hs K Ü: - ki
2
K: - olub
3
F Hk Hs Ü: müşâheresinden
4
K: - eşrâr
310

cünûd-ı hidâyet-silâw u îmân-libâsa perde-i kirbâs deñlü görinmezdi, lâ-cerem anlar daxı
emân ile wiśârlarını teslîm etdiler.
Fetw olub ol qal>a-i Xayber-nişân
Oldı xalqı bende-i şâh-ı cihân
Qurtılub şimşîr-i xavfinden hemîn
Devletinde buldılar emn ü emân.
Ol wavâlîde kefere-i bâţıl-maqśûd [u] mühmel-emel, fecere-i cehennem-mekân u dûzax-
mawalliñ Sünbüvtehl dimekle ma>rûf u müsemmâ, fetw u keşfi wall-i mu>ammâ gibi
müşkil ü şettâ bir wiśâr-ı gerdûn-hem-tâsı daxı olub, erbâb-ı nâqûsa menzil ü me&vâ idi.
Mâh-ı mezbûrıñ yedinci güni ol daxı eyâdî-i leşker-i źafer-mübâdîde musaxxar u
meftûw olub, alındı. İrtesi göçilüb, âyîn-i cihân-bânî üzre ważret-i paşa-yı qal>a-güşây
öñince dilci olan mîr-i mezbûr Semendire mübârizleri ile ilerüye gider iken küffâr-ı
żalâlet-ıśrâr ve füccâr-ı şeqâvet-şi>ârıñ mu>aźźamât-ı qılâ>-ı metîn ve śüdûd1-ı raśîninden
olan Kösek dimekle meşhûr bir wiśâr-ı >aźîmü’ ş-şân ve qal>a-i büzürg-vâr-ı śa>bü’ l-
erkânı öñine uğrayub, leşker-i cerrâr-ı kâfir-şikârdan bir miqdâr dilîrân-ı xancer-güžâr
qal>aya qarîb yüridikde içerüden küffâr-ı xâk-sârıñ2 daxı atlusı çıqub, qal>a śawrâsında
muwkem neberd ü kâr-zâr eylemişler. >Ale’ t-tevâlî mürûr iden ehl-i İslâm’ a bârû-yı
qal>adan żarbezenler atub, wiśârlarının waśânetine i>timâd etmegin >inâd eylemişlerdi.
Fi’ l-waqîqa wıśn-ı mezbûr dâmen-i cebel-i >asîrü’ l-mürûrda bârû-yı >aźîm ki, sûrınıñ
vüs>ati [sîne-i] >âlem gibi mebsûţ u vesî>, burûc-ı hevâ->urûcınıñ rif>ati semk-i semâdan
berter ü menî>idi ki, şerwi beyâna śığmaz idi.
Bir feżâ baqsañ ser-â-ser sûr idi
Gûşeler pür3 qal>a-i ma>mûr idi
(177b) Nemçe ıqlîminde bulub iştihâr
Ğâyet istiwkâm ile meşhûr idi.
Binâ-yı xandeq-i Xavernaq-revnaqınıñ taqdîr-i >umq u >arżı xıred4-i xurde-bîn-i >uqalâda
mefrûż u menvî olsa defter ü ţûmâr-ı farż metrûk u maţvî görinür, derûnı âb ile memlû
wiśârını muwîţ ü dâyir xarq-i xandeqinde nice qulel-i fâxir ki, eţrâfına sâyir ü nâźırdır.
Xandeqi śu ile başqa bir wiśâr
Ğavrine ğavśile bulınmaz kenâr
Öte geçmek âdeme qâbil degil
Uçmağile geçse olur mürğ-vâr.
Ţaşra wiśârından ğayrı içerüsi daxı müstaqill qat-ber-qat sûrlar ve wiśârîçeler olub, cibâl-
peyker murabba> u müdevver qulleler, bülend ü bâlâ-qadd bârûlar ile meşwûn qılınub,
anda daxı xandeqler tertîb eylemişler. Ţaşra şehrinde evżâ>-ı ğarîbe ve ażlâ>-ı >acîbe ile
binâ olınmış kilîsâlar ki, merâśıd-ı naśârâ-yı kec-râh ve ma>âbid-i >ubbâd-ı çalîpâ-yı
baxt-ı siyâhdır, >âlî-esâs, bülend-saqf u hevâ-temâs nâqûs-gâhlar tertîb eylemişler.
Derûn-ı qılâ>da olan büyût u biqâ>dan mâ->adâ xâric-i wiśârda5 varoş-ı büzürg-vârı daxı
olub,

1
F: śudûd
2
K: xâk-sâr
3
K: bir
4
Hk: xurde
5
K: wiśârdan
311

Mâ-waśal bir şehr-i >âlî bî-miŝâl


Qal>asında qulleler güyâ cibâl
Evce irmiş ucları bârûsınıñ
Dâmen-i eflâke bulmış ittiśâl.
Suqûf u qulelde ve burûc u1 bedenlerinde ţoplar ve şaqaloslar, żarbezenler qurub, şarâb-
ı ğurûrile mest olan bâğîler ehl-i İslâm ile sitîz ü cenge iqdâm eylemişler. Minvâl-i wâl 2-
i wiśâr ważret-i paşa-yı sa>âdet-yârıñ żamîr-i mihr-âŝârlarına rûşen ü źâhir olıcaq mâh-ı
mesfûrıñ sekizinci güni kendüler ile olan >asker-i źafer-rehberden dilâverân-ı şîr-manźar
u hizebr-peyker ile üzerine qonub, himem-i ihtimâm-inźâmları3 anda mawśûr olan
ţâğîleriñ kesr-i ğurûr u4 ţuğyânlarıyla ebvâb-ı fütûwıñ fetwi ve bu wiśârı daxı sâyir
wuśûna żamm5 etmek wuśûśına maśrûf oldıqda ważret-i pâdişâh-ı Xudâ-yâr, cenâb-ı
paşa-yı kâm-kâr-ı Âśaf-iqtidârıñ cemî> evqât u ezmân, cümle ânât u awyânda egerçi
i>timâdları keŝret-i >asker ü emvâl ve vefret-i cünûd u ricâle olmayub, belki vüŝûq u
ittikâları (178a) ważret-i Ma>bûd6-ı bî-zevâl ve Naśîr7-i vâhibü’ l-âmâliñ >azze şânuhû8
taqdîr-i nuśret-te&ŝîrleri żımnında olan >inâyet-i bî-ğâyetlerine merbûţ olmışdı. Fe-emmâ
>âdet-i seniyye-i İlâhîde her xuśûśıñ wuśûli ve her tîr-i maqśûdıñ nişâne-i murâda vuśûli
esbâb-ı >âdiyeniñ wużûrına mevqûf idügi muwaqqaq u ma>rûfdur. Bu sefer-i sa>âdet-
eŝerde ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berriñ xalleda’ llâhu źıllehû9 xâţır-ı deryâ-maqâţırlarında
istixlâś-ı qılâ>a müte>alliq awvâle iltifât olınmayub, mawżâ10 cemâhîr-i ümmet-i
Muwammedî aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm11 üzerlerine qaśd idüb, zümre-i erbâb-ı îmâna
gezend içün ittifâq iden mezbûr qıral-ı şiqâq-qarîniñ def>-i fesâdı xuśûśına >azîmet
etmegin12 esbâb-ı qal>a-sitânîden bârû-kûb, wiśâr-âşûb ţoplar bile getürilmemiş idi.
Wiśâr-ı mezbûrda vaţan ţutan buğât-ı dîn-düşmen >asker-i manśûr-ı źafer-fenne çünki
żarbezen atub, reh-zenlik eylediler, lâ-cerem muqteżâ-yı ğayret ü wamiyyet-i cihân-bânî
üzre ne deñlü yaraq-ı qal>a yoğise daxı ważret-i paşa-yı fetw-nümây13 bünyân-ı küfr-
âşiyânıñ qal>ine mübâşeret idüb, qal>anıñ sûr u burûcında14 qâbil-i duxûl u >urûc olan
mawallere câ-be-câ ümerâ-i qal>a-güşâ qoyub ve wiśâra wavâle olan cebel-i ebr-
nevâleden bir münâsib mawalle ejder-ğırîv ü mâr-ten, ef>â-zehr ü âteş-dehen żarbezenler
qurub, küffâr-ı belâ-sezâ-vârıñ büyût u esvâq-ı pür-ţâq u revâqlarını15 fi’ l->aşiyy ve’ l-
işrâq dögüb, ol menxûslarıñ wużûr u şâdîlerini ğumûm u elem, sürûr-ı feraw-
mübâdîlerini nevwa u mâtem eylediler.

1
F Hs K Ü: - ve
2
Hk: - wâl
3
Hk: intiźâmları
4
K: - ve
5
A: munżamm
6
K: + ve
7
K: baśîr
8
Şânı yüce olsun.
9
Allah gölgesini dâim etsin.
10
F Hs K Ü: - mawżâ
11
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
12
A: olmağın
13
A Hk Hs: nümâ
14
A Hk Hs K: burûcından
15
Hs K Ü: │ŏΊ⅝ ėŎ
312

Żarbezenler âteş-efşân oldılar


Yandılar küfr ehli bî-cân oldılar
Gördiler dünyâda çoq dürlü >ažâb
Ağladılar zâr u giryân oldılar.
Ve ğabrâ-ken, bünyân-şiken, esâs-efgen üstâd naqqâblar ki, bedreqa-i idrâkleri qa>r-ı
xâk-ı târîke râh bulmağla1 żarb-ı hevl-nâk-i tîşe-i xâk-xırâşları źahr-ı gâv-ı zemîni
zaxm-nâk ider, ba>żı lâzımü’ t-taxrîb qulleleriniñ esâsına laqmlar urılmağa ibtidâ olındı.
Xandeqiniñ bir kenârından muwîţ-âsâ yeñiçeri tüfeng-endâzları metersler yapub, sûrını
iwâţa2 eylediler. Berüden tüfengciyân-ı cân-şikâr, qal>adan kâfirân-ı cehennem-medâr
leyl ü nehâr tüfeng (178b) bârân etdiklerinde bostân-ı ebdân-ı âdemî-zâd śawn-ı lâle-
zâra dönüb, >arśa-i bâzâr-ı cengde dellâl-ı ecel metâ>-ı cânı mezâd etdikçe vuśle-i rûw
ziyâde revâcda idi. Şühedâ-yı ehl-i îmâna ebvâb-ı ravża-i rıżvân meftûw olub, mürde-i
murdâr-ı erbâb-ı zünnâr nâr3-ı nîrâna maţrûwidi.
¡ ubw u şâm olurdı cengile cidâl
Xûn-ı âdem >âlemi etmişdi al
Seyl-i zaxm ve girye-i çeşm-i >adû
Bir qızıl ırmağ idi Ceywun miŝâl.
Ol wıśn u sûr her ţarafdan iwâţa olınub, mawśûr oldılar. Mehmâ-emken esbâb-ı fetw u
güşâd >alâ-mâ hüve’ l-murâd iwżâr olınub, naqqâblar nuqbe-i ta>abda iken meger4 küffâr-
ı xâk-sâr qal>alarınıñ fetwi ţarîqine xaber-dâr olub, ba>żı laqmları qarşulayub, ibţâl
eylediler. Ve ba>żı laqm urılduğı mawallde vâqi>olan esâs-ı sûr pest olmağın śuya vuśûl
bulınub, wuśûl-i me&mûl müyesser olmadı5. Laqmlarıñ ba>żı irişüb, mâh-ı mesfûrıñ on
ţoquzıncı güni âteş virildikde cüyûş-ı ceng-cû ve cünûd-ı rezm-xû daxı yer yer bayraqlar
qaldurıb, zemzeme-i tekbîr-i sipâh ve śadâ-yı na>re-i Allah Allah >arş-ı berîne peyveste
olub, taqdîr-i Bârî’ de azze ve celle6 resîde-i ecel olub, zaxm-ı tüfeng-i füccârdan şehîd
olan aśwâb-ı ni>am-ı medîd içün hevâ giryân u zâr olub, ol wâle sewâb-ı pür-nem bârân
niŝâr iderdi. Buxâr-ı xûn-ı küffâr, duxân-ı żarbezen7-i âteş-şerâr xod żiyâ-yı âftâba
inkisâr virmişdi. Derûn-ı qal>ada >ažâb-bîn olan fırqa-i żâllîniñ żalâlet-i dîn-i xüsrân-
âyînleri >âleme mün>akis olub, rû-yi cihân xâţır-ı liyâm gibi siyâh u târîk olmağın şu>le-i
berq-reng-i tüfeng-i ceng ile żarbezenleriñ şa>şa>a-i âteş-i cân8-âhengleri cem>-i rezme
şem>olmışdı.
Rûz-ı bed awvâline kâfirleriñ
Żarbezenler yandılar yaqıldılar
Cân virüb cân aldılar bâzârda
Tîr ve fındıqlar >aceb śatıldılar.

1
A: bulmağa
2
K: + idüb
3
Hk: - nâr
4
A Hk: + ki
5
A: oldı
6
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
7
F Ü: żarbezenler
8
Hs Ü: + âheng
313

Ol rûz-ı cân-neşr güyâ yevm-i waşr idi ki, xaber-i śıdq-te&ŝîr ferîqun fi’ l-cenneti ve
ferîqun fi’ s-sa>îr1 mu>âyinen2 müşâhede olınurdı. İrâdet-i Xudâ-yı müte>âl ve meşiyyet-i
(179a) Waqq’ da celle celâluhû3 ol günde fetw olınması muqadder degil imiş. Mâh-ı
mezbûrıñ yigirmi birinci güni iki yerde vâqi> olan laqmlara4 daxı âteş virilüb, küffâr-ı
liyâm-ı merg-encâm qal>a bedenlerin penâh-ı merâm idinüb, ârâmdayken qażâ-yı nâ-
gehânî ve belâ-yı âsmânî ki, ol bed-nâmlarıñ naśîb-i cân-ı cehennem-maqâmlarıdır,
esâs-ı dîvâr-ı wiśâr üzerinden nigeh-bân olan küffâr-ı nâr-qarârı ile hevâya perrân
olmağla duxân u dûddan >amûdlar źâhir olub, xâk u awcâr-ı âteş-âlûd üzerlerine nüzûl ü
hübûţ eyleyüb, bu ţarîqle cehennemîler >ažâb-ı elîme maźhar oldılar. Ţaşradan ğuzât-ı
necât-maźâhir laqm gediklerine müteraqqıb u nâźır olmışlardı. >İnâyetu’llâh >azze
şânuhû5 siper6 ü7 penâh idinüb, ţaraf ţaraf wiśara hücûm eylediler. Gedikler olduğı
mawallde8 tekrâr xandeqleri varmış, dilâverân-ı şîr-nijâd tamâm murâd üzre gediklere
vâśıl olmayub, sebqat iden ğâzîler irişüb, kefere-i eşrâr-ı belâ-cûyla muqâbil ü rû-be-rû
olub, tîğ u nîze ile ceng ü sitîze9 başlayub, xadeng-i tîr-i merg-te>ŝîr ŝuqbe-i sihâm-ı cân-
gîrden bedenlerde yir eylediler. Lisân-ı sinân-ı ten-sitân xod şevq-i cihâd ile xûn-âb-ı
düşmen-i bî-tâba teşne ü >aţşân idi, ol demde dil uzadub, dîn-şiken düşmenleriñ ten-i
saqar-serîrlerini mânend-i kef-gîr delüb, xûn-ı a>dâdan sîr-âb oldılar. Ser-tırâş-ı bâzâr-ı
qażâ ki, berber-i çâr-sû-yı fenâdır10, üstüre-i şimşîr-i ser-tîz ile başlar qazıyub11,
boğazlar keserdi. Laqm gedikleri güyâ vâdîler idi ki, seylâb-ı memât içerü girüb, anda
olan ţuğât-ı buğât ümîd-i necât ile yüzüb, boyladıqlarınca śu12 başlarından aşardı.
Gözleyüb şeh-bâzlar nâm ile neng13
Eylediler xayli dem âşûb u ceng
Peyk-i merg olmışdı tîğ-i zehr-nâk
Ha deyince irişürdi bî-direng
Şaqıyub qatl-i >adûya berq-veş
Cân alurdı na>resiyle her tüfeng
Tîğ u şimşîr elde oynayub güler
Xil>at-i al ile olmış şûx u şeng
Sîne-i mâr ile çeşm-i mûrdan
>Âlem olmışdı >adûya şöyle teng.
Raxne-i laqm olduğı mawalliñ eţrâfı śa>b olub, śu>ûbet-i memerr ü reh-güžer ricâl-i
źafer- (179b) rehberiñ keŝret ile mürûrlarına mâni>, xuśûśen wiśârdan müdâfi>-i küffâr
yollarını qâţı>idi. Lâ-cerem wuśûl-i umûr vaqtine merhûn idügi emr-i muwaqqaqdır, ol

1
“(O gün insanların) bir kısmı cennette, bir kısmı da ateşdedir.”, K.K., 42 Şûrâ, 7.
2
A F Hs K Ü: Ĝ Σ∆
ĜẃΏ
3
Büyüklüğü artsın.
4
K: laqmları
5
Şânı yüce olsun.
6
Ü: siperi, K: - siper
7
F Hs K Ü: - ve
8
Hk: mawalle
9
F: sitîz
10
F Hs K: qażâdır
11
Hs K: qazub
12
A F Hk Hs K: - śu
13
K: teng
314

gün daxı çehre-i fetw âyine-i taqdîr-i Melik-i qadîrde >azze şânuhû1 śûret-i te&xîrde
müşâhede olınduğı eclden ważret-i paşa-yı memâlik-ârânıñ re&y-i >uqde-güşâları ki,
miftâw-ı kilid-i mübhemât, mıśbâw-ı deyâcîr2-i mu>żilâtdır, xâţır-ı >âţır-ı ilhâm-
meâŝirlerine xuţûr eyledi ki, >inâyet-i ważret-i Âferîd-gâr ile >azze şânuhû3 wiśârıñ fetwi
ţarîq-i eshel ile muqadder ü müyesser olmış ola. Fe-li-žâlike wüsn-i tedbîr-i fütûw-
te&ŝîrleri aña muqarrer oldı ki, wiśârıñ xandeq-i >amîqi farq-ı bârûsına varınca odun ile4
memlû qılına. Bu ma>nâ vesîle-i źuhûr-ı >inâyât-i İlâhî ve vâsıţa-i bürûz-ı fütûwât-ı nâ-
mütenâhî idügi nûr-ı mihr-i cihân-efrûz gibi rûşen ü tâbân idi.
Ważret-i paşa ki hem-râh oldılar
Devlet ü baxt-ı źafer-fercâm ile
Luţf-i Waqq’ ıñ maźharıdır xâţırı
Âşinâ olsa ne var ilhâm ile.
Cumhûr-ı millet-i İslâm’ dan cümle-i enâma emr olındı ki: “ Her kimesne birer yük odun
getürib, xandeq kenârına dökeler.” Binâen->alâ-hâžâ eţrâf-ı wiśâr cibâl ü kûh-sâr idi,
sipâh u leşker şütür ü ba>îr, sâyis-xâne ü bâr-gîr ile varub, eşcâr-ı müterâkime ile
meşwûn olan çengelistânı5 bir an içinde śawrâ u hâmûn eyleyüb, odun kesdiler. Ber-
muqteżâ-yı emr-i >âlî getürüb, [feżâ-yı] wiśâra döküb, ţağlar yığdılar. Rumilinde vâqi>
olan >asker-i manśûrdan nevbet ile sancaq sipâhîleri gelüb, iwżâr olınan odunı xandeq
kenârından içerüye atub, ţaraf-ı şarqîsinde ve şimâl ü cenûbında bi’ l-cümle üc
cânibinden >arżı derk-i fehm-i dûr-bîne śığmayub, >umqı qa>r-ı zemîn olan xandeq-i âb-
mekîni bir iki gün içinde ţoldurub, odun ile mâl-â-mâl ve xandeqinden yuqaru burc-ı
qal>adan derûn-ı wiśâra müstevlî bir niçe cibâl peydâ eylediler6. Küffâr-ı xüsrân-behre ü
xižlân-çehre odun qullesiniñ wiśâr ve şehre wavâle olduğın göricek def>-i şedâyid ve ref>-
i mekâyid xuśûśında fikr-i fâsid ve xayâl 7-i kâsidlerini źuhûra getürüb, buğday (180a)
ve >alef destelerini kibrît ve qaţrân ile âmîxte eyleyüb, içine âteş qoyub, odunı iwrâq
etmekiçün içerüden ţaşraya atub, def>-i belâya sa>y iderlerdi. Ol dûzaxîleriñ ţabî>at-ı
âteş-siriştleri 8 >ažâb-ı nâra mu>tâd olmağın çâre-i derd-i cân-âşûb ve devâ-i dâ&-i merg-
maśwûblarını gerü nârdan recâ iderlerdi. Wükm-i celiyye-i İlâhî ki, mutażammın-ı awvâl-
i xafiyye-i nâ9-mütenâhîdir, ebvâb-ı rawmet ü >âţıfeti rû-yi niyâz-ı kibr ü tersâya meftûw
u mekşûf olub, cenâb-ı mücîbü’ l-wâcâtda anlaruñ daxı icâbet-i münâcâtlarına sebîl olub,
źuhûr u cereyân-ı taqdîr-i wikmet-te&ŝîrleri wuśûl-i murâdâtları śavbına maśrûf görindügi
eclden qal>a içinden10 berüye pertâb etdikleri âteş pertâbları oduna bir miqdâr te&ŝîr
idüb, şerâre-i nâr-ı eşrâr işti>âl bulıcaq qulûb-ı ehl-i îmâna infi>âl gelüb, lâkin dilâverân-ı
şîr-dil ki, >avn-i Waqq ile çâre-dân-ı her kâr-ı müşkildir, meşk-keş, ebr-veş âb-efşân
saqqâlar śular ţaşıyub, ağacdan nâv-dânlar ile ol nâ-dânlarıñ ateşleri üzerine seylâb
etdiler. İhtimâm-ı erbâb-ı śafâ ile şu>le-i nîrân-ı küffâra tamâm inţıfâ gelüb, menxûslar

1
Şânı yüce olsun.
2
Ü: + (?) cümle
3
Şânı yüce olsun.
4
K: - ile
5
F: çengelistân
6
A: eyledi ki
7
A: cibâl
8
Ü: perestleri
9
K: - nâ
10
F Ü: içinde
315

ol ümîdden daxı nâ-murâd u1 me&yûs oldılar. Qulle-i çûpîn bülend ü bâlâ olub, wiśâr-bîn
idi, her ţarafdan ğuzât-ı źafer-necât, tüfengciyân-ı memât küffâr-ı merg-wayâta fındıqlar
inhâ etdiklerince muqâbele-i ehl-i İslâm iden liyâm-ı hezîmet-encâmıñ vücûd2-ı cîfe-
nişân3 u küfr-keşleri xâk-ı mežellete düşüb, leşler olurdı. Sehm-zen tîr-endâz[lar], ser-
efrâzlar xod kemân-ı gümân-sitândan sihâm bârân etdiklerince niśâl-i âcâl-ittiśâl a>żâ-yı
küffâr-ı wirmân-âmâli 4 ğırbâle dönderüb, hücûm5-ı merg ile keştî-i ecsâm-ı >ažâb-
encâmlarını girdâb-ı cawîme gönde[rir]lerdi.
Oldı muwkem ceng ü warb ile sitîz
Sûq-ı cân olmışdı ğâyet germ ü tîz
Kâfire ölmekden artuq yoğidi
Çâre-i kâr ve meded câ-yı gürîz.
Mežkûr qulle muqâbelesinde küffâr-ı >abûsü’ l-vücûhıñ qal>a-i enbûhları burclarından bir
qulle-i kûh-şükûhıñ üzerine ağacdan çatmalar ile tekrâr qulle idüb, içine küffâr-ı (180b)
xâşâk-ı şirk-girdâr girüb, tüfeng-i zehr-nâk ile anda6 ceng ü peygâr etmekle ğuzât-ı
pâkden xayli kimesnei şehîd ü helâk etmişlerdi. Ważret-i paşa-yı pîrûz-dem ü mübârek-
vaqt ü sa>d-rûz, âśaf-ı meymenet-şi>âr u źafer-cenâb u fütûw-âmûz mawall-i ma>reke ü
uğraş ve ol maqtele ü câ-yı pür-xâşda žât-ı şecâ>at-ţab> u şehâmet-simâtları ile wâżır
olub, ğuzât-ı qal>a->urûcdan7 qam>-ı burûca xurûc u vülûc iden kümâta nâźır olmışlardı.
>Asker-i cerrâr-ı wiśâr-inkisârdan bir niçe dilâver-i şimşîr-keş ü xancer-güzâr nerd-
bânlar ile ol qal>aya çıqub, füccâr-ı cehennem-civâr ile ceng idüb, >uyûn-ı xıyre ü bî-
nûrlarına śawn-ı vesî>-i >âlemi 8 teng eylediler.
Çeşm-i a>dâ yasdan xûn-âb idi
Cûy-i dem cûşân olub seylâb idi
Meclis-i rezm eyleyüb şimşîrler
Qanlar ol bezme şarâb-ı nâb idi.
Meydân-ı ma>reke-i cân-niŝârdan çevgân-ı rezme9 başını ţop eyleyüb, ceng ü âşûba bâdî
olan dilîr-i şîr-naźîrler ważret-i paşa-yı Âśaf-serîriñ naźar10-ı kîmyâ-te&ŝîrleri ile manźûr
olub, ziyâde dirlikler ve teraqqîlere maźhar oldılar. Naśr-rüsûm u ñaźar-naqş ğâzîleriñ
wâlet-i rezm-i mehâbet-baxşları qulûb-ı xâyife-i küffâra ıżţırâb u dehşet ve kemâl xavf ü
xaşyet virdügi eclden taśvîr-i vücûd-ı >anûdlarını mir’ ât-ı >ademde görüb, mâh-ı
mesfûrıñ yigirmi altıncı güni mîr-i qal>a olan Miqolaş nâm kâfir-i küfr11-fâş emân
çağırub, mežellet ü inkisâr ile qal>adan çıqub12 gelüb, ważret-i paşa-yı merwamet-efzânıñ
dâmen-i şefâ>atlerine düşüb, der-gâh-ı źafer-dest-gâh-ı pâdişâh-ı >âlem-penâhıñ türâb-ı
>atebe-i >aliyyelerinden istid>â-yı >inâyet ü >âţıfet etdiklerinde >inâyetu’ llâh ile a>dâya

1
K: daxı nâ-murâd ve
2
Ü: vücûh
3
K: feşân
4
Hs K: âmâl
5
A Hk: hümûm
6
F: envâ>, Ü: - anda
7
F: >urûc ve
8
Hk: + târ ve
9
A Hk Hs K: iqdâma
10
F Ü: naźîr
11
K: - küfr
12
Hk: + meželletle
316

źafer ü nuśret bulınsa >afv ü merwamet şükrâne-i qudret olduğına binâen istîmân iden
ahâlî-i qal>aya emân virilüb, aqfâl-i waśânet ile mesdûd u muqaffel olan ebvâb-ı
metânet-niśâbları ihtimâm-ı ważret-i paşa-yı kâm-yâb ile meftûw u muwaśśal olmağın
qal>anıñ miftâwların getürüb, bâr-gâh-ı a>lâya teslîm etdiler.
Kâfir-i bî-dîn ki >aql-ı dûn ile
Ceng ider şâh-ı źafer-maqrûn ile
>Âqıbet sûr-ı bülend-eyvânını
Aldı paşa ważreti odun ile.
(181a) Ważret-i pâdişâh-ı iqbâl-cünd ü1 devlet-sipâh, şehen-şâh-ı melek-qadr u
memâlik-penâh >izz ü câh ile wiśâra bir menzil yerde iqâmet eylemişlerdi 2. Saţvet-i
quvvet-i qâhireleri ile qal>a fetw olıcaq ważret-i paşa-yı wuśûn-güşâ beşâret-i fetw-i
ğarrâyı3 âstân-ı nuśret-âşiyân qıbeline >arż u inhâ eylediklerinde xadem-i südde-i
nücûm-waşemden xaber-i fetw ile varan mübeşşir-i ferxunde-dem vufûr-ı >aţâyâ-yı
xüsrevânîden genc-i bî-pâyâna4 irişmiş xâce-i sa>d-fâl gibi mâla ğarîq ü muğtenim olub,
bi->avni’ l 5-Meliki’ l->allâm qal>a emri tamâm oldıqdan śoñra mâh-ı mesfûrıñ yigirmi
sekizinci güni göçilüb, ważret-i pâdişâh-ı sürûş-hem-râz ve şehriyâr-ı bende-nevâz ki,
ważret-i paşa-yı śâwibü’ ś-śadr6 her fetw-i celîlü’ l-qadr ile mümtâz oldıqlarınca dâyimâ
kemâl iwsân u >âţıfetleriyle ser-efrâz olagelmişlerdi, bu fetw-i nâdirü’ l-vuqû> içün daxı
[hezâr] xazâyin ü genc śarf u xarc olınmış. Cevâhir-zîb ü zer-senc zîbâ dîbâlar ki,
Xil>at-ı xâśś u ŝemîn ve cevheri
Qadr ile Rum’ ıñ xarâcı her biri
Görmedi miŝlini kisrâ-yı >Acem
Giymedi şâh-ı Buxara ve Herî.
Ser-â-ser nuqûd-ı >azîzü’ l-vücûddan ğayr-ı ma>dûd pür-sîm ü zer hemyânları ki, derk-i
qadri >uqûl-i muwâsib-i tîz-fehme kelâl virüb, ta>ayyün-i vezni vezzân-ı >aql-ı xurde-bîni
âşüfte-wâl ider,
Kîse kîse sîm ü zer naqd-i güzîn
Şânıdır vaśf-ı tesürrü’ n-nâźırîn
Qadr ile böyle >azîz olduğı bu
Götirir śadrında nâm-ı şâh-ı dîn.
Ve sâyir envâ>-ı aqmişe-i nefîs ü pür-zînet ve emti>a-i laţîf ü girân-qıymet ki, lâ->ayn
raet ve lâ-üžn semi>at7 żamîme-i iltifât ve lawźât-ı >inâyet-simât-ı pâdişâhî vâqi>oldı. Ve
ważret-i paşa-yı fetw-nümây ile xidmetde olan ümerâ-i śâwibü’ l-livâya daxı merâtibi ile
fâxir xil>atler8 iwsân olınub, mezîd-i >inâyât-ı pâdişâhâne ile behre-mend oldılar. Yevm-i
mezbûrda ¼iyâfet9 nâm mawalle nüzûl olıncağı vaqt bir śawrâ-yı behişt-âsâ ve ova-yı

1
Hk: - ve
2
A Hk: buyurmışlardı
3
A F Hk Hs K: ğazâyı
4
F Hs Ü: ΗΡĜťĜ
ť
5
A Hk Hs K: + Allah
6
F Hs K Ü: qadr
7
Hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak işitmedi.
8
K: - fâxir-xil>atler
9
A Hk Hs: ĦΣ₤Ĝ Ų
317

nâzik-feżâda ważret-i paşa-yı Âśaf-hem-tâ xil>at-i hümâyûn ile ser-efrâz olan ümerâ-i
şevket-intimâ ile ważret-i pâdişâh-ı rû-yi zemîniñ qudûm-ı sa>adet-lüzûmlarına tevaqquf
eyleyüb, bir lawźadan (181b) debdebe-i >asâkir-i fîrûzı maźâhir ile ţulû>-ı âftâb-ı râyât-ı
iqbâl-âyât bâhir ü źâhir olıcaq paşa-yı muvaqqar u1 devlet-mend semend-i bâd-
peyvendlerinden piyâde olub, âdâb u2 tebcîl ile ważret-i pâdişâh-ı rub>-ı meskûnıñ rikâb-
ı hümâyûnlarını taqbîl eylediklerinde hengâme-i ŝenâ-yı çavuşân-ı sürûş-veşân qubbe-i
âsmâna peyveste olub, zemîn ü zemân zebân-ı wâl ile bu du>âya gûyâ olmışlardı.
Şâh-ı >âlem-baxş ile yâ Rabb vezîr
Ţurduğınca âsmân ile bu yir
Devlet ü iqbâl ile pîr olalar
Wâfıź u nâśır ola Hayy-i naśîr.
Ol mawallde daxı envâ>-ı iltifât u >âţıfet-i şehen-şâhî birle müstes>ad u muğtenim olub,
sâyir ümerâ daxı merâtibi ile gelüb, rikâb-bûs-ı pâdişâh-ı źafer-me&nûs ile müşerref
oldıqlarından śoñra paşa-yı kâm-kâr esb-i cihân-nevrede süvâr olub, ważret-i pâdişâh-ı
kûh-vaqâr ile semt-i maqarr-ı sa>âdet-yâra müteveccih oldılar. Ol mawallden göçilüb,
mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ ikinci güni küffâr-ı xasâret-maqrûnıñ Şopron dimekle ma>rûf
şehr-i keŝîrü’ s-sevâd ve sûr-ı küfr-âbâdı ki, kenâyis-i xasâyis3-sükûnı ve mesâkin-i
rehâbîn-reh-nümûnları evżâ>-ı ğarîbe ile bünyâd olınub, bülend ü bâlâ nâqûs-gâhlarında
altun ţoplar üzerinde >acîb ü ğarîb çelîpâ ve śalîbler ile meşwûn qılınmış,
Şehr-i a>źam vaśfıdır žâtü’ l->imâd
Zînet-i evżâ>ile faxrü’ l-bilâd
Sûrınıñ eţrâfı cümle bâğ u râğ
Gülistân u bostân u xoş-sevâd.
Leşker-i düşmen-şikâr u >adû-rübâ ve cünûd-ı >âlem-sitân u dünyâ-peymâ ile ważret-i
pâdişâh-ı eqâlîm-güşâ ol semte >azîmet eylediklerinde mawśûr olan fırqa-i żalâl xâk-ı
xavfe düşüb, pây-mâl olmışlardı, anlar daxı istîmân idüb, [i]ţâ>at eylediler. Ol güniñ
irtesi Jeljeno adlu bir mu>teber wiśâr muqâbelesinde qonılub, ol daxı sûr-ı menî> ve
burûc-ı refî>ile şehr-i >aźîm idi, ol diyârıñ ahâlîsi daxı qar>-ı bâb-ı istîmân idüb, muţî>
oldılar. Mâh-ı mesfûrıñ altıncı güni Poqondrof 4 adlu bir wiśâr-ı büzürg-vâr civârına
qonılub, ol qal>a daxı emân ile fetw olındı. Bu ţaraflar geçen yıllarda5 (182a) şehriyâr-ı
diyâr-ı İslâm ve xudâvendigâr-ı fevz-baxt u źafer-fercâm xallede mülkehû ilâ-yevmi’ l-
qıyâm6 ważretleri sa>âdet ü iqbâl ile sefer-i hümâyûn etdikleri Peç7 şehriniñ berâberi
olub8, bu mawallere gelince >asker-i memleket-sûz u âteş-fürûz ve dilîrân-ı ıqlîm-yağma
u nehb-âmûz iţâ>at etmeyen Üngürus memleketi ile Nemçe diyârlarında vâqi> olan
ma>mûre bilâd u qurâyı9 âteş-i sûzan ile iwrâq ve risâlet-i ważret-i Seyyidü’ l-enâma

1
Hk: - muvaqqar ve
2
F Hs K Ü: ile
3
F Ü: ŝ ΡĜ
ΕŅ
4
Hk: ‛ ΛŎŋΕ⅝
Μť, F: ‛ ΛŎŋ∆
Μ⅝ŏť
5
K: yıllar
6
(Allah) mülkünü kıyâmete kadar dâim etsin.
7
A Hk: Pec, K: Bec
8
K: - olub
9
F K: kurâsı
318

aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm1 inkâr ile erbâb-ı nâr u2 żalâl olan ahâlîsi âl-i Fir>avn gibi
yemm-i belâya iğrâq idüb,
Nemçe ıqlîmin yaqub od etdiler
Qubbe-i eflâkı pür-dûd etdiler
Melce&-i küffâr olan ma>bedleri
Yıqdılar vîrân ve nâ-bûd etdiler.
Nehârlarda dûd-ı künişt-i küfr-sirişt-i küffârdan rû-yi mir’ ât-ı mihre ğubâr gelüb, âftâb-ı
raxşân verâ-yı wicâbda mestûr u nâ-yâb, geceler >asâkir-i encüm-mümâŝiliñ meşâ>il-i
qamer-müşâkilleri şu>â>ından3 mâh-ı tâbân bî-nûr u nâ-yâb olmışdı. >Asker-i manśûr
güyâ seyl-miŝâl idi ki, yemîn ü yesâr beş on günlik yerlere degin cibâl ü śawrâya
yayılub, mâl-â-mâl olmışlar idi.
Bâğ u râğ ve4 ţağ u ţaş ve kûh u deşt
Yoğidi kim âdem etmezdi güzeşt
Yıqılub gitdi >ibâdet-xâneler
Şöyle mağbûn oldı heb śûret-perest.
¡ ît-i saţvet-i qâhire-i xâqânî ve śadâ-yı >aql-rübâ-yı şevket-i bâhire-i sulţânî >âmme-i
Firengistân’ a âşûb u zelzele ve heybet ü ţumţurâq-ı >asker-i ra>d-śalâbet kevn ü âfâqa
velvele bıraqmışdı. Bunca zemândan berü leşker-i İslâm ile muqâbele etmek sevdâsına
tâc giyüb, śâwib-qırânlıq ve çesârlık da>vâsın iden qıral-ı âşüfte-wâl 5 ki, şeğâl-i bîşe6-i
küfr ü żalâldir, anuñ keyfiyyet-i awvâline vuqûf u ıţţılâ>tawśîl olındı ki, sevdâ-yı fażîwat-
sûd ve âmâl-i muwâl 7 ile xazâyin ü emvâl śarf u xarc idüb, cem>eyledügi gürûh-ı żâll ü
şeyţanet-ef>âliñ qulûb-ı mağlûblarına xavf-i niśâl-i sihâm-ı ehl-i İslâm lerze ü inqılâb ve
>uyûnına xaşyet-i ittiśâl-i wüsâm-ı sûzen-fâm-ı leşker-i fetw-encâm xıyregî ü ıżţırâb
virüb, ten-i cîfe-şân ve beden-i lâşe-nişânlarına (182b) dehşet-i zaxm-i şimşîr-i cân-
çâkdan bîm-i gezend ü helâk gelüb, ser-i bî-hûş u8 sâmân ve kelle-i ğurûr-mağz u küfr9-
üstüxânlarına heybet-i żarb-ı şimşîr ve gürz-i girân-ı ehl-i îmândan iwtimâl-i kesr ve
xurd-ı xüsrân ğâlib olmağın bi’ ż-żarûrî benâtü’ n-na>ş gibi târ-mâr u perîşân olub,
bevâdî-i firâr u xižlâna gürîzân olmağla eyne’ l-meferr gûyân olmışlardır.
Ţağılub ol qavm-i şûm-ı bed-nijâd
Cem>-i levm ve menba>-ı küfr ü fesâd
Şâh-ı >aśrıñ saţvetinden gitdi heb
Bozılub ol ittifâq u ittiwâd.
Çün >adû-yı gürîz-cûy rûbâh-ı wîle-sipâh gibi ceng-i şâh-ı źafer-penâhdan rû dönderüb,
muqâbeleye gelmek iwtimâli mercû olmayıcaq memleketiñ >umde ü âb-ı rûyı olan
ţaraflar maţayâ-yı eqâlîm-peymâ-yı leşker-i deryâ-miŝâl ile pây-mâl qılınmaq lâzım
geldügi eclden ţâğîler ţurağı ve bâğîler yatağı olan Alman ţağlarından bir kûh-ı âsmân-
1
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
2
F Hs K Ü: - ve
3
A Hk: şu>â>ında
4
F Ü: - ve
5
K: wâli
6
F: pîşe
7
Hk: - muwâl
8
A Hk: - ve
9
K: - küfr
319

şükûh görinüb, qulle-i enbûh u bülendi 1 pür-berf olub, sewâb u ebre peyvend bulmışdı,
ol cebel-i erbâb-ı Hübel ki, mawall 2 ü evţân-ı kefere-i muwâl-emeldir, dâmeni qılâ>-ı
menî>a ve burûc-ı refî>a ile ma>mûr u âbâd Velayteberik dimekle ma>rûf bir >aźîm der-
bend ki, cevfi qurâ u bilâd olub, cevânib ü eţrâfı enhâr u cûy-bâr, śawârâ u hâmûnı
gülistân u lâle-zâr idi. Ma>nâ-yı >ibret3-meâŝir ed-dünyâ sicnü’ l-mü&min ve cennetü’ l-
kâfir4 muqteżâsınca,
Bâğ u gül-şen her mekânı xoş hevâ
Cennetü’ l-me&vâ gibi xâţır-güşâ
Bûy-i cân-efzâsı heb ezhârınıñ
>Ûd u >anberdir ya xod misk-i Xıţâ.
Teveccüh-i râyât-ı eqâlîm-güşâ ol cânibe muqarrer olub, >azîmet olındıqda mâh-ı
mesfûrıñ yedinci güni xudâvendigâr-ı źafer-şi>âr xallede mülkehû5 ważretleriniñ otaq6-ı
sa>âdet-âŝârları küffâr-ı kîne-dârıñ Grepri dimekle meşhûr bir wiśârı7 civârında vâqi>
olub, anda mawśûr u mescûn olan kefere-i saqar-sükûn iţâ>at-nümûn olmayub, ser-keşlik
etdikleri eclden >asker-i hizebr-peykerden8 ba>żı dilâverân-ı şîr-peyker üzerine varub,
mecâl ü mehl virmeyüb, sehl demde ebvâbını şerâre-i nâr ile xarq u xarâb idüb,
cehennemîleri (183a) ţu>me-i şimşîr idüb, vücûd-ı xabîŝlerinden ol cânibi pâk u taţhîr
eylediler.
Ğâzîler dîn içün etdikde śavaş
Egdiler gökde melekler cümle baş
Qahr olub xâkiyle yek-sân oldılar
Qavm-i cehl ve ehl-i küfr ü dîn-xırâş.
Ol güniñ irtesi daxı Ratinav nâm qal>a qurbına qonılub, Qarofondar9 dimekle iştihâr
bulmış şehriñ keferesi ki, a>dâd-ı evlâd-ı iblîsden efzûn u ziyâde olub, ţarîq-i dîn-i küfr-
âyînlerinde lecc ü >inâda mu>tâd olmışlardı, pîş-rev-i leşker-i İslâm olan bahâdırân-ı
peleng-intiqâm anda uğradıqlarında iţâ>at u inqıyâd etmeyüb, wiśâr-evżâ> u wıśn-inşâ,
qal>a-ażlâ>u bârû-âsâ kilîsâlarına mütewaśśın olub, dilâverân-ı warb ü ceng her ţarafdan
âşûb u rezme âheng idicek duxân-ı tüfeng ve dûd-ı şaqalos ile reng-i rûz-ı küffâr-ı >abûs
levn-i âbnûsa dönmişdi. >Asker-i cerrâr-ı kâfir-şikâr ol gün dûzaxîler ile muwkem neberd
ü kâr-zâr idüb, lâkin mežkûr deyr bünyân-ı ŝâbitü’ l-qarâr, esâs-ı raśîn ü üstüvâr idi,
ğâzîler her-çend ki, istixlâśına sa>y ü cehd eylediler, küffâr-ı şeqâvet-emel >inâd idüb, el
virmediler. Ğuzât-ı źafer-wuśûl ebvâb-ı deyre vuśûl bulmışlardı, qapularına âteş qoyub,
anda mekîn olan erbâb-ı kîn evlâd u >ıyâl, ezvâc u eţfâliyle nâra pây-mâl oldılar.
Dînleri >aşqına ğâzîler yine
Eylediler anda bir ulu ğazâ

1
Hk: bülend
2
K: - mawall
3
A Hk: śıdq
4
Dünya mü’minin hapishânesi, kafirin cennetidir.
5
(Allah) mülkünü dâim etsin.
6
Hs K Ü: evqât
7
A: wiśâr
8
Hk: naźardan
9
A: Qaroqondar, K: Qarafondar
320

Ţu>me-i nâr oldı kâfirler qamu


Güyiyâ ol rûz idi yevm-i cezâ.
Mâh-ı mesfûrıñ onıncı güni maqarr-ı xıyâm-ı pervîn-intiźâm Qulayiş nâm mawallde
vâqi> olıcaq meger ki, ważret-i paşa-yı xuceste-rûz u sa>d-eyyâm, Âśaf-munsif, devlet-
muţi> u sa>âdet-râmıñ kendülere maxśûś xuddâm-ı kevâkib-intiźâmlarından bir cem>-i
küffâr-qam>ordu-yı źafer-cûydan ayrılub, müstaqill bir cânibe eşmişlerimiş. Ol gece bir
śawrâda qonub, yatur iken ol wavâlîde küffâr-ı wırmân-âŝâra müte>alliq Teyora nâm
qal>anıñ banı olan Andore nâm pelîd-i dîv-cûş süvâr u1 piyâde mübâlağa küffâr-ı âhen-
pûş ve füccâr-ı xižlân-xurûş ile kemîne girüb, wâżır olmış imiş, >ale’ ś-śabâw ki, vaqt-i
fevz ü felâwdır, (183b) ekŝer ğuzât-ı źafer-xaślet wużûr u râwat üzre xâb-ı ğafletde iken
la>înler furśat bulub, ţabl u naqqâre çalub, ehl-i İslâm üzerlerine hücûm eylemişler.
Aqıncıdan ve ba>żı ehl-i wużûr olan müslümânlardan bir miqdâr kimesneyi şehîd idüb,
civâr-ı ravża-i rıżvâna muqîm olub, na>îm-i rawmet-i Rawmân ile hem-dem ü nedîm
olmışlar. Xuddâm-ı ważret-i paşa ki, şîrân-ı bîşe2-i veğâ ve nehengân-ı lücce-i heycâ
olub,
Rezme girse xûn-ı a>dâdan hemîn
Ser-te-ser gül-gûn olur śawn-ı zemîn
Nîze-i xûn-rîzine doymaz >adû
Ceng ü warbe her biri şîr-i >arîn.
Anlar iwtiyâţ üzre olub, ğâfil degillermiş, ol anda süvâr olub, ważret-i Fettâw-ı žü’ l-
minen teqaddeset âlâuhû3nıñ >inâyet-i bî-ğâyetini 4 mu>în ü źahîr idinüb, erbâb-ı sa>îrden
ol cem>-i keŝîre at śalub, alaylarına qoyılmışlar. Eşi>a-i sinân u rimâw-ı ehl-i felâw
>uyûn-ı küffâr-ı xâk-sâr-ı cîfe-eşbâhı xıyre idüb, wücre-i qulûb-ı mağlûbları źalâm-ı küfr
ile târîq olmağın nîze-i bârîk bedenlerin delüb, manźaralar açmışlar. Ser-efrâz şimşîrler
xod hevâ-dem-sâz u heves-gîr civânlar gibi >arûs-ı xûn-ı küffâr-ı >abûsa nâm-zed olub,
kemîn-i niyâmda ol şevqle ârâmda iken rûz-ı viśâl irişmegin küffârı kenâra çeküb, xayli
aqmışlar5. Sihâm-ı ecel-fâm u xûn-âşâm daxı mürğ-i vawşî gibi dâm-ı tîr-keşde xûn-âb-ı
düşmene teşne ü >aţşân iken emân-ı kemândan âzâd bulub, güşâd bulıcaq irişüb, ebdân-ı
lâşe-nişânlarını6 âşiyân idinmekle sîr-âb olmışlar. Tâ żawve-i kübrâya varınca ol śawrâda
qoşma ve dönderişme olub, ğâzîler ol rezm-zârı xûn-ı küffârdan lâle-zâra döndermişler.
Âxirü’ l-emr nesâyim-i fütûw u źafer mehebb-i iqbâlden hübûb etmekle >asker-i âb-dâr7
ceyş-i küffâr-ı ğaddârı mağlûb idüb, śımışlar.
Eylemişler ğâzîler śavaşlar
Ehl-i küfre gösterüb uğraşlar
Şöyle urmışlar qılıcı kâfire
Eylemiş gökde melek sâbaşlar.

1
F Hs Ü: - ve
2
F ü: pîşe
3
İhsanları mukaddes olsun.
4
A Hk: ğâyeti
5
F Hs K Ü: etmişler
6
K: feşânlarını
7
A Hk: ebrâr
321

Ser-â-ser ol śawrâ küşte-i küffârdan püşte püşte1 olub, ważret-i paşa-yı sa>âdet-âmâl
(184a) devlet ü iclâl ile gelüb geçer iken ol mawalle uğradıqlarında bu vechle fütûw u
iqbâle şâd-kâm olub, cümle kesilen başları ârâyiş-i rimâw u nîze eyleyüb, ser-dârı olan
la>în-i >abûs daxı muqayyed ü mawbûs getürilüb, ważret-i pâdişâh-ı rub>-ı meskûn,
xudâvendigâr-ı sa>âdet-yâr u źafer-maqrûn xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû ilâ-âxiri’ l-
qurûn2 daxı devlet ü iqbâl ve râyât-ı źâfer-fâl ile geldiklerinde axbâr3-ı cemîle >izz-i
wużûr-ı fâyiżü’ l-wubûrlarına >arż olınub, bu fetw-i büzürg-vâr ile ser-efrâz olan
dilâverân-ı mümtâz rikâb-bûs-ı hümâyûnları ile müstes>ad olıcaq her biri enźâr-ı >inâyet-
âŝâr-ı pâdişâhâneden behre-mend oldılar.
Yevmî mezbûrda bilâd-ı küffâr-ı żalâlet-ma>rûfdan Pişlof nâm şehr-i ma>rûf ocağa
yanub, ekŝer ahâlîsi süyûf-ı meslûl-i ğuzât-ı sa>adet-mevśûf ile qahr olub, mâ->adâsı
wiśâr-üslûb, bârû-esâs bir kilîsâlarını câ-yı xalâś źann idüb, anda mütewaśśın olmışlardı.
Fi’ l-waqîqa ol deyriñ4 burûcı evc-seyr olub, her sû ser-â-ser bârû derecât u ţabaqât ile
qat-ber-qat, ecvâfı esârâ-yı naśârâ ile memlûydı. Ważret-i paşa-yı şevket-baxşâ leşker-i
medâyin-güşâ ile gelüb, anda uğradıqlarında >asker-i şîr-śalâbet ü ejder-mehâbet bir
anda yağmayla nehb ü xasâret eylediler. Nâm u5 nişânı nâ-peydâ oldı.
Uğrayub küfr ehli anda nekbete
Ţoyım oldı xalq esîr ü ni>mete
Mâlik oldı mâla şöyle ğâzîler
Râst geldi nâ-gehânî devlete.
Mâh-ı mesfûrıñ on birinci güni merqûm olan Layteberik der-bendi geçilüb, bir śawrâya
nüzûl olındı. Ol feżâ bilâd u qurâ ile6 ma>mûr u âbâd olub, Ğradicas dimekle meşhûr bir
şehr-i metînü’ l-esâs ki, mezbûr qıral-ı bed-baxtıñ qadîmî taxtı imiş, anda gelindikde ol
pelîd-i żâll-i pür-żalâl ve la>în-i muwîl-i muwâl-âmâl ü wîle-eşğâliñ cümle awvâline ıţţılâ>
tawśîl olındı ki, waqîqaten ważret-i pâdişâh-ı źıllu’ llâh ile muqâbeleye gelmek iwtimâli
cidden ba>îd ü muwâl olub, xuśûśen vücûd-ı >anûd-ı xabâŝet-âŝârınıñ bir yerde nâm u
nişânı źâhir olmayub, perde-i xafâda mestûr u nâ-bedîd olduğı eclden cevânib ü eţrâf-ı
vilâyet (184b) ve cümle nevâwî ve eknâf-ı memleket külliyyen şerâre-i âteş-i sûzân ile
yaqılub yıqılub, ğâret ü xasâret olındı. Mecmû>ol diyârlarda nâqûs u çelîpâ ile me&nûs
olan kenâyis-i qıssîs-i xasîs ve evŝân u eśnâm-ı şeyţan-ârâm ile meşwûn olan7 ma>âbid-i
rehâbîn-i iblîs-enîsden nişâne ü >alâmet hemîn bir dûd-ı memdûd idi ki, şekl-i >amûdda
hevâya śu>ûd iderdi. Ğuzât-ı kûh-ŝebâtıñ duxân-ı âteş-i pertâbları ebr ü sewâba inqılâbla
pertev-i âftâb-ı >âlem-tâba wicâb olub, żiyâ-yı xüsrev-i xâverî ma>dûm u nâ-yâbdı.
Kâfire irüb qażâ-yı nâ-gehân
Âteş olmışdı ser-â-ser heb cihân
Ehl-i nâra rawm ider gibi hemîn
Yandı yaqıldı zemîn ile zemân.

1
K: - püşte
2
Yüce Allah mülkünü kıyâmete kadar dâim etsin.
3
K: ixtiyâr
4
F Ü: diyârıñ
5
F Hs K Ü: - ve
6
K: + ma>lûm
7
K: - kenâyis-i qıssîs-i xasîs ve evŝân u e¢nâm-ı şeyţan-ârâm ile meşwûn olan
322

Mawall-i mezbûrdan asâkir-i cerrâr-ı źafer-iftixâra mürâca>at emr olınub, ol güniñ irtesi
enhâr-ı kibârdan Mora dimekle meşhûr śu ki, sür>at ü vefretde Nil-gûn, śalâbet ü
keŝretde ŝânî Ceywun idi, andan geçilüb, mâh-ı mesfûrıñ on ücinci güni İşlos nâm qal>a
śawrâsına qonılub, Laytence nâm bâzâr-gâhda1 qal>a-âsâ bir >âlî kilîsâ olub, ol ţaraflarda
olan ahâlî-i memleket aña girüb, tawaśśun etmişlerdi, dilîrân-ı deyr-âşûb mawśûr olan
küffâr-ı maxžûl ü menkûbı mecâl virmeyüb, ţu>me-i tîğ-i źafer-maśwûb eylediler.
Xânmânları ğâret, evlâd u >ıyâlleri esîr olub, ğanâyim-i mevfûr u nâ-mawśûrdan >asker-i
manśûr tamâm sîr oldılar. Mâh-ı mesfûrıñ on dördinci güni daxı erbâb-ı küfr ü xüsriñ
Simâbi 2 nâm bir qal>ası öñine qonılub, wıśn-ı merqûm sûr-ı metânet-rüsûm ve burûc-ı
waśanet-merqûm ile beyne’ l-cebelîn bir püşte-i menî> ve śawn-ı vesî> eţrâfı varoş olub,
cevânib-i sûrı muwkem ü metîn üstabur ile zeyn olmışdı.
Burcları cümle tüfeng ve ţop ţolu
İçi ţaşı kâfir ile ţopţolu
Başları tuğulqalu otağalu
Her biri bir dîve beñzer tünd-xû.
>Asker-i cerrâr-ı kibr-şikâr u neberd-kâr qal>ai gördikleri sâ>at gürg-i merdüm-xâr gibi at
śalub, taburları3 öñinde piyâde olub, qal>a meydânında küffâr-ı xûk-xûyile (185a)
muqâbil ü rû-be-rû olub, ceng eylediklerinde ol rezm-gâh-ı fenâ-feżâ güyâ mawkeme-i
qażâ idi ki, şimşîrler qâżîler gibi sicill-i ecel imżâ idüb, müslim ü kâfir miyânında olan
xuśûmet ve da>vâ-yı fażl içün araya girüb, kesüb dökerlerdi. Tüfengciyân-ı fevz ü necât
ve şaqalosiyân-ı ţuğât (u) buğât iki cânibden ekinciler idi ki, fenâ fındıqlarını tuxm-vâr
cân u ten mezra>alarına eküb, dâs-ı tîğ ile biçerlerdi.
Âb-ı rû tawśîline sehm ü xadeng
Ţurmayub der-kâr idi tîr ü kemân
Wâl-i düşvârına a>dânıñ qılıc
Qanlu yaşlar döküb ağlardı hemân.
Mâh-ı mesfûrıñ on altıncı güni mâru’ ž-žikr Dırava śuyı ki, sâbıqda Osek nâm qal>a-i
ehl-i İslâm öñinden >ubûr olınmışdı,4 mezbûr śuya gelinüb5, nehr-i mezbûrıñ >umq-ı mâ-
i mebsûţı mağbûţ-ı Fırat u Nil olub, >arż-ı śawn-ı mefrûşı6 mawsûd-ı Ceywun-ı >adîmü’ l-
>adîldir,
¡ afvet-i levn-i zücâc-âŝâr ile
Mâ-i kevŝerdi ya âb-ı selsebîl
Ležžet-i ţa>m ve śafâ-yı revnaqın
Xacletinden yire girer görse Nil.
Ol nehr-i bawr-âsânıñ kenârı xıyâm-ı felek-muvâsâ ile meşwûn bir şehr-i Mıśır-gûn
olmışdı. >Ubûr-ı >asâkir-i seyyâre-revş ü sitâre-şân içün tertîb-i cisr-i keh-keşân-nişân
lâzım olmağın ważret-i pâdişâh-ı xûrşîd-menzilet ü cemşîd-mertebet iqbâl ü devletle ol

1
Hk K: bâzâr-gâh
2
F Ü: Semâni
3
Hk K: üstaburları
4
Hk: + >Asâkir-i eqâlîm-peymâ ile menâzil ü merâwil ţayy qılınub, gerü ol śuya gelindi.
5
Hk: - Mezbûr ¢uya gelinüb
6
F Hs Ü: ΞŪΛŏỳΏ
323

mawallde dört gün sükûn u iqâmet idüb, mübâşeret-i ważret-i paşa1-yı bercîş-mu>âşeret
birle gemiler üzre bir pül-i süfün-esâs ve cisr-i śırâţ-qıyâs binâ olınub2, geçilür3 iken ol
vilâyetler ki, Üslüvin memleketleri dimekle iştihâr bulmışdı, anda vâqi> olan qılâ> u
wuśûndan Ţubow ve İslançe ve Radovlsek nâm qal>alar ki, her biriniñ firâz-ı qulel-i
>âliyesi küngüre-i ţâq-ı eflâke vâśıl ve şerefât-ı burûc-ı sâmiyesi kenâre-i eyvân-ı
keyvâna dâxil olub, >alâ-wide maqarr-ı erbâb-ı nâqûs ve medâr-ı aśwâb-ı cawîm-i küfr-
me&nûs idi, ol wuśûn-ı pür->ifrîtiñ mâliki Vâfit4 nâm beg ki, ümerâ-i nâm-dâr-ı küffârdan
idi, merkeb-i ser-keş ü tünd-reftâr ţuğyânına zimâm-ı inqıyâd u râm urub, muţî>oldı.
(185b) Qal>alar fetw eyleyüb şâh-ı cihân
Qıldı ol mülki daxı dârü’ l-emân
Aça her dem qufl-i bâb-ı mülketi
Devlet-i ferxunde-fâli her zemân.
Ol güniñ irtesi evqât-ı hümâyûn-ı sewerden śubw-dem-i mübârek-qademde üstâd-ı śun>5-
ı Śâni>-i ekber çâr-sû-yı gerdûn-ı pür->iber içre dükkân-ı ufq-ı şarqî-peykere âyine-i
mihr-i enver aśub, şa>şa>a-i żiyâ-güsterinden rû-yi gîtî tâbân u pür-nûr olıcaq ważret-i
pâdişâh-ı źafer-waşmet ü nuśret6-şevket sa>âdet ile ol köprüden >ubûr eylediler. Bâqî
>asâkir-i kevâkib-naźâyir daxı rûz u leyâlîde >ale’ t-tevâlî geçüb, śaff śaff xıyâm-ı qıbâb-
niźâm ile ol ţaraf mükellef şehristâna dönüb, mâh-ı mesfûrıñ yigirmi altıncı güni
mawall-i otaq-ı hümâyûn-ı źafer-maqrûn Poğdoğonce nâm wiśâr-ı küfr-meşwûn civârında
vâqi> olub, memâlik-i müşrikînden semt-i Mağrib-zemîn’ de Zağrib dimekle meşhûr
memleket ki, wuśûn u bilâd ile ma>mûr u âbâdır, ol vilâyetiñ pisqobı ile anda ban olan
Banfiyanoş nâm tâc-dârınıñ südde-i seniyye-i şehen-şâh-ı cihân-medâra âdemleri gelüb,
>ubûdiyyet ü bende-gî ve rıqqıyyet ü7 şermendegî ıźhâr idüb, külliyyen memleketleri ve
qal>alarıyla iţâ>at u inqıyâd idüb, tâbi>u muţî>oldılar.
Şevket-i şâhîden ol qavm-i żalâl
Gördiler ıqlîm olurmış pây-mâl
Xâk olub sümm-i semend-i devlete
Eylediler cân u dilden rûy-mâl.
Ol mawallden8 ważret-i pâdişâh-ı hümâ-xıśâl ü hümâyûn-ef>âl mežkûr Dırava śuyı
kenârınca râyât-ı yümn ü iqbâl ile sâbıqu’ ž-žikr Osek qal>ası semtine müteveccih olub,
cânib-i yemînde wudûd-ı kişver-i İslâm’ a qarîb küffâr-ı liyâmıñ Pojağa9 memleketi
dimekle10 meşhûr u ma>mûr diyârı olub, ahâlîsi şi>âr-ı żalâlet ü ţuğyânda ıśrâr üzre
olmışlardı. Lâ-cerem ol cevânibiñ daxı fetw u tesxîri içün ważret-i paşa-yı eqâlîm-gîr
külliyyen Rumili’ niñ şîr-naźîr dilîrleriyle ve bile olan xuddâm-ı >atebe-i sipihr-serîr ile
ol cevânibe >azîmet eylediler.

1
K: - paşa
2
A F Hk Hs K: olınur
3
A F Hk Hs K: - geçilür
4
F Ü: Râfit
5
K: ẅĢŶ
6
A Hk Hs K: naśr
7
A: - ve
8
F Ü: mawallde
9
A: Pozağa
10
K: - dimekle
324

Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi yedinci güni fecere-i eşrâr-ı kîne-şi>ârıñ Xırbütye1 nâm qal>ası
öñine qonılub, wıśn-ı mezbûrıñ wavâlîsi kûh u cibâl, (186a) eţrâf u eknâfı eşcâr-ı
müterâkime ile mâl-â-mâl olub, medâxil-i sûr-ı memdûdı qulel-i śı>âbü’ l-mesâlik ile
mesdûd, cevânibi xandeq-i >amîq u >arîż ile mawdûd olub, qonılduğı sâ>at ki, vaqt-i
źuhra qarîb idi, cünûd-ı qażâ-vürûd göz açdırmayub, her ţarafdan hücûm idicek mawśûr
olan kefere-i mağlûb tüfeng ü ţop ile ceng ü âşûba mutaśaddî oldıqlarında berü cânibden
tüfengciyân-ı ra>d-xurûş u berq-cûş ki, tüfeng-i ef>â-dehân u zehr-efşânlarına2 âteş
qoyub, recm-i ehl-i nâra meşğûl olsalar endâm-ı zemâna lerze, eyâdî-i kevn ü mekâna
ra>şe >ârıż olurdı. Bî-tevaqquf ol zümre-i ceng rezme3 âheng4 eylediler. Śadâ-yı zehre-
rübâ-yı tüfeng, âvâ-yı hûy u hây-ı erbâb-ı neng vüs>at-i cihâna żîq ü teng virüb, cevf-i
günbed-i kebûd pür-duxân u dûd olmışdı. Cânib-i küffârdan atılan seng-i dâne-i ţob u
żarbezen-i âteş-fâm naśîb olan ehl-i İslâm’ a maqâm-ı firdevs-i berînden peyâm getürüb,
müjde-i şehâdet inbâ ve ţaraf-ı ğuzâtdan remy olınan fındıq-ı cân-âşûb u beden-ken
vücûd-ı saqar-serîr-i küffâra bevâdî-i âteş-mübâdî-i saqardan5 xaber virüb, âlâm-ı merg
inhâ iderdi. Ğâzîler śûret-i źuhûr-ı awvâl-i źafer-meâlden cünd-i müslimîn6 cüyûş-ı
müşrikîne ğalebe ü nuśret fehm eyleyüb, anlaruñ ţop u żarbezenlerine baqmayub, qal>a
dâmenine yapışub, ebvâbına duxûl eylediler. Vaqt-i ğurûb-ı âftâba degin śavaş u inqılâb
olub,
Olub ol dem anda bir ceng ü neberd
Yeryüzinden göge ağdı dûd u7 gerd
Olmışidi rûzî-i a>dâyı dîn
Nâle ve zâr u enîn ü âh u derd
Ejder ü gürg ü hizebr idi hemîn
Rezm içinde her dilâver şîr-i merd.
Vaqtâ ki, cirm-i xûrşîd-i âsmânî ufqdan zâyil, şu>â>-ı şems-i nûrânî üfûle mâyil oldı,
ţâli>-i küffâr-ı şûm u tebâh śıfat-ı leyâl-i târîk gibi siyâh olub, ma>nâ-yı źafer-nümûn
inne cündenâ lehümü’ l-ğâlibûn8 xavâţır-ı ğuzâta lâyıw olmağın cüyûş-ı ebrâr fie9-i eşrârı
târ-mâr idüb, >afârît-i ţuğâtı ţu>me-i şimşîr, evlâd u >ıyâllerini esîr etdiler. (186b) Bir
miqdâr bâğîler bir qulle-i waśîne ilticâ etmişler idi, ğâzîler ol qulle qapusına âteş virüb,
cehennemîlere nâr ile >ažâb qılub, dûzaxîlere ol güni rûz-ı wisâb eylediler.
Açılub ebvâb-ı fetwile fütûw
Alan alanıñ >aceb yağma idi
Her warîfiñ yanına baksañ eger
Serv-qadd ü sîm-ten ra>nâ idi
Ruxları rengîn güzel oprûdeler
Qaşları ya gözleri ala idi
Yâ qalbedûn śaçlu duxterler hemîn

1
A F: Xırpütye
2
Hk: feşânlarına
3
F: bezme
4
F: + rezm
5
Hk: maqarrdan
6
F: kîn
7
Hk: - ve
8
“Galip gelecek olanlar bizim ordumuzdur.”, K.K., 37 Saffât, 173.
9
F K: fitne
325

Wüsünle Bilqîs veyâ wûr idi


Yâ muraśśa>sîm ü zerden qupalar
Yâ Firengî aţlas ve kemxâ idi
Ţoyım olmamış yoğidi âdemî
Xaymeler pür ni>met ve âlâ idi.
Bi’ l-cümle ol şeb-i pür-źulmet leyle-i ğanîmet olmışdı ki, her xayme gül-ruxsâr1 u
semen-bû, fitne-çeşm ü xûb-rû śanemlerden, zühre-ţal>at, qamer-behcet cevârîden mâl-
â-mâl olub, sâyir ţoyûmlığıñ xod wisâb u pâyânı ve şümâr u >add ü oranı yoğidi.
Xalq-ı >âlem ţoymağın ţoyımlığa
Şöyle erzân olmışdı anda esîr
Qanda baksañ her2 qızoğlanıñ ţutub
Bir ikisin almış giderdi her faqîr.
Ol mawallden göçilüb, mâh-ı mesfûrıñ otuzıncı güni Zacisye nâm wiśâra gelinüb, ol
qal>a daxı wuśûn-ı küffârdan şehr-i nâm-dâr olub, burûc u bârûsı refî>u semâ-sâ, binâ-yı
cüdrânı muśayqal awcâr ile güyâ śawn-ı mînâydı. Mawśûr olan gürûh-ı eşrâr cüyûş-ı
muvawwidîniñ şehâmet-i şevket-âŝârlarını müşâhede idicek qarârları qalmayub, istîmân
idüb, iţâ>at eylediler. Andan gidilüb, mâh-ı rebî>ü’ l-evveliñ beşinci güni vilâyet-i Xırvat-
ı şeqâvet-âyât tevâbi>inden Bozağa3 diyârına gelincegi gün ważret-i paşa-yı cünd-rân u
leşker-keş, âśaf-ı śâwib-cûd u dünyâ-baxş a>lâm-ı gîtî-muţî> u >âlem-muţâ> ve râyât-ı
refî>-qadr ü źafer-intifâ> öñince yemîn ü yesâr mübârizân-ı şevket-şi>âr ve bahâdırân-ı
kâm-kâr ile alaylar bağlayub, eţvâr-ı wamîde-i cihân-bânî ve qâ>ide-i pesendîde-i
>Oŝmânî üzre ki,
(187a) Çözilüb altun-ser sancaqlar
Ţolmışdı >âleme bayraqlar
Bâng-i śûrnâ ve nefîr ve ţabldan
Pür-śadâyidi ţolu âfâqlar
Fevc fevc olmış yürirdi ğâzîler
Qoc yigitler cümlesi qoçaqlar
Atı zillü başları qartallular
Ceng ü warbe girmege müştâqlar.
Ţanţana-i ğuzâtdan ârâm-ı zemîn ü zemâna ıżţırâb, hây u hûy-ı ricâlden wużûr-ı kevn ü
mekâna inqılâb gelmişdi. Dilâverân-ı warb ü qıtâl ile mecmû>püşte ü tilâl, her hâmûn u
cibâl mâl-â-mâl olub, mismâr-ı ni>âlden cirm-i zemîn delinüb, mânend-i ğırbâl olmışdı.
Bu debdebe-i şevket-i güzîn ile geçilüb gider iken vaqt-i źuhra qarîb küffâr-ı xizy-
naśîbiñ Xaramor dimekle meşhûr qal>ası ki, firâz-ı cebel-i Qâf-heykel üzre śarb
mawallde vâqi>olub,
Âşiyân etmiş sipihri kellesi
Güyiyâ bir ţağa beñzer cüŝŝesi
Şöyle berter câ-yı śa>b üstinde kim
Aśılu bedr śan mu>allaq qullesi.

1
A: gül-ruxân
2
A Hk: bir
3
A Hk: Pojağa, K: Bojağa
326

Ol qal>a-i bülend-bârûnıñ derûnı ţuğât-ı müşrikîn ile memlû olub, bir niçe biñ süvâr u
piyâde kâfir gezend-i müslimîne müteraqqıb u nâźır olub, ol gürûh-ı şirk ü1 kîn wiśârları
qurbında muxtefî olub, kemîne girmişlermiş, efvâc-ı >asker-i deryâ-emvâc ki, ţarîq u
sebîle śığmayub, her hâmûn u bevâdî müzâwame-i cüyûş-ı źafer-mübâdîden güyâ mesîl
olmağın ağrıqcılar kûh u cibâl demeyüb, yemîn ü şimâl memerrden güžer qılurlar idi,
semt-i kemîn-i küffâra giden müslimîn ğaflet ile kefere-i müşrikîniñ üzerlerine uğrayub,
küffâr-ı xâk-sâr daxı çıqub, bunlara hücûm idicek eţrâf u cevânibe xaber olub, ol reh-
güžer üzre ważret-i paşa-yı sa>âdet-rehber >inân-ı raxş-ı źafer-baxşların çeküb, tevaqquf
eylediler. Ol anda xuddâm-ı bâr-gâh-ı bülend-maqâmdan bir miqdâr şîrân-ı peleng-
intiqâm ile tüfengciyân-ı kâfir-sitândan bir gürûha emîr idüb, qahr-ı küffâr-ı hezîmet-
qarâra işâret eylediler. Me&mûr olan dilâverân-ı Dârâ-şân u Rüstem-nişân, ceng2-âverân-
ı zırh-pûş u nîze-dâr u3 kemân-keşân ki,
(187b) Her biri rezme hizebr ve şîr-i ceng
Ejder-âsâ bebr-i heycâ gürg-i neng
Bawr idi alay-ı leşker mevc mevc
Anda güyâ her dilâver bir neheng.
Her ţarafdan alaylar boşanub, ğâzîler at śaldılar. Bahâdırân-ı âhen-pûş u yemm-cûşıñ
xurûş ve müśâdeme-i esliwa-i cân-nûşları hûş-ı cihânı zâyil ve leşker-i kevâkib-
menâqıbıñ debdebe-i ni>âl-i mevâkib ü merâkibleri ile rû-yi zemîniñ berqânı śoyılub,
hevâya inqılâba mâyil idi. Bir anda cünûd-ı mu>ânid ü muxâlife berq-i xâţıf ve rîw-i >âśıf
gibi irişüb qarışdılar. Hemân nîzeler merwabâya el uzadub, >âdet-i keştî-gîrler gibi
öpişüb barışdılar4. Gürûh-ı ehl-i İslâm ile ol cem>-i küffâr-ı liyâm ittiwâdda olmağla
śıfat-ı ictimâ>-ı eżdâd śûret-pežîr olıcaq ol qavm5-i żalâlet-mu>tâdıñ âteş-i fitne ü
fesâdları ki, şerâre-i te&ŝîr-i şimşîrlerinden işti>âl bulmışdı, ğâzîleriñ rimâw u süyûf-ı
raxne-güşâları ecsâm-ı lâşe-nişânlarını6 delüb, xûn-âb-ı vücûd-ı bî-tâbların seylâb idüb,
ol nâr-ı şirret-âŝâr munţafî oldı. Ol ţâyife-i xâyife ki, temennâ-yı türâb ile menzile-i
mežellet ü xâkde güyâ mir’ ât-ı dîne >ârıż olmış ğubâr-ı nâ-pâk idiler, bâd-ı śarśar-
hücûm-ı ğuzât-ı źafer-rüsûm-ı Rum ile mawv ü nâ-ma>dûm olub, helâk oldılar.
Ol dem anda bir >aceb uğraş idi
Dökilüb qanlar ulu śavaş idi
Güyiyâ çaqıl ţaşıydı lâşeler
Bir ova başdan başa pür-baş idi.7
Te&yîdât8-ı Bâr’ ı azze ve celle9 yârı qılub, cünûd-ı ebrâr cüyûş-ı küffârı târ-mâr idüb,
śıdılar. Baqıyyetü’ s-süyûf olan śunûf 1-ı küffâr-ı hezîmet-me&lûfı ğuzât-ı źafer-mevśûf
wiśârları qapusına degin qovıb, qırdılar. Füccâr-ı xâk-sârdan az kimesne xalâś buldı.

1
F Hs K Ü: - ve
2
F Ü: zûr
3
A: - ve
4
Ü: yarışdılar
5
K: - qavm
6
Hs K: şânlarını
7
Hk: - Güyiyâ çaqıl ţaşıydı lâşeler
Bir ova başdan başa pür-baş idi.
8
F Ü: teeyyüdât
9
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
327

Âśaf-ı devrân-ı şâh-ı bawr ü berr


Şâd-mân oldı bulub fevz ü źafer
Her dem ola tuğ-ı furśat-yâbına
Devlet ü iqbâl ü nuśret râh-ber.
Bu vechle fetw u źafer müyesser oldıqdan śoñra >azîmet eyleyüb, Pojağa civârına nüzûl
olındı ki, nefs-i Pozağa2 erbâb-ı xüsrânıñ a>źam-ı bilâd-ı küfr-âbâdından (188a) şehr-i
enbûh ve sevâd-ı Mıśır-şükûh olub, içinde qırq elli biñden ziyâde küffâra3 medâr idi.
Tell-i refî>üzre wiśâr-ı menî>i müştemil-i qulel-i cebel-bedel ve wâvî-i sûr-ı pür-burûc u
sipihr-heykel olmağla u>cûbe-i wuśûn-ı nâm-dâr ve nâdire-i qılâ>-ı žü’ l-iştihârdan olub,
Sûr-ı çarx-âsâyidi bâlâ-qılâl
Görse vaż>ın reşk ider sedd-i şimâl
Müntehâ-yı qullesine irmeye
Sâlhâ seyr eylese peyk-i xayâl.
Ol qal>anıñ banı ve sâyir ümerâ ve a>yânı4 gelüb, ważret-i paşa-yı memâlik-güşânıñ
dâmen-i şefâ>atlerine teşebbüŝ idüb, istîmân eyleyüb5, qal>a miftâwların getürdiler. Ol
cevânibde aña tâbi> ne deñlü qılâ> u memleket ve nevâwî ü vilâyet varise külliyyen
tevâbi> u levâwıqı ile meftûw u musaxxar oldıqdan śoñra wuśûl-i âmâl ve emniyyet ile
şeref-mürâca>at gösterüb, sâbıqu’ ž-žikr Osek qal>ası civârında qılâ>-ı küffâr-ı füccârdan
Nemçe ve Podğrad dimekle ma>rûf wiśârlar ki, her biri wıśn-ı žâtü’ l-burûc olub, evc6-i
qulel-i śı>âbı mümteni>ü’ l->urûc idi. Wudûd-ı memâlik-i İslâmiyye’ de vâqi>olan wuśûna
muqâbil >afârît-i dîv-mümâŝil 7 ile meşwûn qal>alar olub, śâwibleri gelüb, iţâ>at u inqıyâd
idüb, qal>alarınıñ miftâwların getürüb, ol wiśârları cümle tevâbi>u levâwıqı ile ve qurâ u
żıyâ>ı ile ważret-i paşaya temlîk eylediler. Anlar daxı waqîqat-i awvâli >izz-i wużûr-ı
pâdişâh-ı mevfûrü’ l-wubûra >arż eylediklerinde nesâyim-i merâwim ü eşfâq-ı xüsrevânî
riyâż-ı âmâllerine tenessüm idüb, ważret-i xilâfet-penâh daxı muqarrer eyleyüb, ol
wiśârlar paşa-yı mûmâ-ileyhiñ mülkleri olub, andan devlet ü iqbâl ile leyl ü nehâr
yüriyüb, bâr-gâh-ı źafer-penâh türâbına irişmek içün isti>câl eylediler.
Mâh-ı mesfûr8 rebî>ü’ l-evveliñ on birinci güni gelüb, mawrûse-i Belğırad muqâbelesinde
ważret-i xilâfet-penâh ile mülâqî olub, ol gün sa>âdet ü iqbâl ve devlet-i ferxunde-fâl ve
cümle cünûd-ı kevâkib-miŝâl ile ¡ ava köprisinden >ubûr eyleyüb, maqarr-ı xıyâm-ı
pervîn-intiźâm śawrâ-yı Belğırad-ı dârü’ s-selâm vâqi>oldı.
Rumili’ ne wamdü li’ llâh bir daxı
Sâye śaldı şâh-ı bawr ü berr yine
(188b) Muntaźırdı maqdemine ins ü cân
Şâd oldı mülket ü kişver yine.

1
A Hs K: śufûf, Hk: - śunûf
2
Hk K: Pojağa
3
F: küffâr
4
K: a>yân
5
K: - istîmân eyleyüb
6
K: - evc
7
Hk: temŝîl
8
F Ü: mesfîrıñ
328

Mawmiyye-i Belğırad-ı fütûw-âbâdda Dîvân-ı hümâyûn-ı źafer-mu>tâd olub, Anaţolı


beglerbegisi ile aña tâbi> olan ümerâya ve Rumili beglerbegisine xil>at-ı behcet-şi>âr-ı
icâzet iwsân olınub, cünd-i manśûra destûr virildi. Vuqû>-ı fütûwât-ı cemîleyi eknâf-ı
vilâyât-ı mawrûsede vâqi> olan beglerbegilere inbâ idüb, qudûm-ı şehriyâr-ı ma>delet-
âŝârı inhâ1 etmekiçün her ţarafa beşâret-nâmeler ile ulaqlar gönderilüb, devlet ü sa>âdet
ile dârü’ s-salţanati’ l->aliyye câniblerine teveccüh-i hümâyûn ve >azîmet-i devlet-maqrûn
etdiler.
Yandı ser-tâ-ser diyâr u dârı heb2
İrdi mülke nekbeti İşpanye’ niñ
Âteş olduğına >âlem cümleten
Oldı târîx mülketi İşpanye’ niñ.
Sa>âdet ü iqbâl ile menâzil ü merâwil ţayy qılınub, sene tis> ve ŝülüŝîn ve tis>a-mie
rebî>ü’ l-âxiriniñ yigirmi üçinci güni mawrûse-i İstanbul’ a vuśûl bulub, taxt-ı hümâyûn-
baxt viśâl-i behcet-iştimâl-i pâdişâh-ı nîgû-xıśâl ile müşerref ü müstes>ad oldı. Cümle
>ulemâ-i >âlî-menâzil ve fużalâ-i fażl-intimâ u ma>ârif-şemâyil, qâţıbe-i ehl-i İslâm,
cumhûr-ı meşâhîr ve ma>ârif-i enâm istiqbâl eyleyüb3, ed>iye-i śâliwa ve eŝniye-i fâyiwa
edâ etdiler. Bu meserret-i behcet-ğâyet ve beşâret-i sürûr-xâtimet içün mawrûse-i
İstanbul ile Ğalaţa biş gün biş gece ţonanub, envâ>-ı temâşâlar ve kemâli ile waźź u
śafâlar eylediler.
Dâyimâ mesrûr ola şâh-ı cihân
Mesned-i >izzetde ola şâd-mân
Memleketler fetw ide iqbâl ile
Taxt u baxta irişe iclâl ile
Devlet ü >ömriyle ola müstedâm
Yâ İlâhî tâ ilâ-yevmi’ l-qıyâm.
Qudûm-ı hümâyûna erbâb-ı naźm içinde ţuyûr-ı xayâlâtıñ śayyâdı, ol >ilm-i bedî>iñ
mâhir üstâdı niźâmü’ t-tevârîwi’ l-bedî>a Mevlânâ Qandînindir:
Ehl-i şirkiñ eyleyüb emlâkını başına ţar
Ol ferîd-i salţanat qıldı cihâd-ı pür->iber
Aldı bî-wadd qal>alar çoqlıq kilîsâlar yıqub
Devlet ile irdi taxta xüsrev-i >âlî-güher
Didi dil ta>źîm ü istiqbâl ile târîxini
Geldi câh u >izziyle ziyy-i pâdişâh-ı bawr ü berr.

(189a) Bu derece4 Tatar xânı Sa>âdet Giray Xân’ıñ qarındaşı İslâm ¡ ulţân ile vâqi>olan
mâ-cerâsı śoñra âstâne5-i devlet-âşiyâna gelüb ferâğat etdügidir
Evliyâ-i devlet-i qâhireden Qırım xânı Sa>âdet Giray Xân vilâyet-i Tatar-ı śabâ-reftârıñ
xânı, ol merz ü bûm-ı behcet-rüsûmıñ vâliyü’ l->ahd1 ve nigeh-bânı idi. Qarındaşı İslâm

1
A Hk: inbâ
2
A Hk: Yandı cümle raxt u baxtı ser-te-ser, F Hs: cümle
3
K: - eyleyüb
4
A F Hs K Ü: - Bu derece
5
F: âşiyâne
329

Giray ile mâ-beynlerinde bürûdet ü >adâvet olub, ıślâwı dâyire-i imkâmdan xurûc idüb,
ol vilâyetlerde nehb ü qıtâl ü xasâret, ţâyife-i Tatar içinde niźâm u intiźâma fütûr gelüb,
nihâyet mertebede fetâretler oldı. Her-çend ki, âstân-ı sa>âdet-âşiyândan mezbûr İslâm
Giray’ a envâ>-ı istimâletler ile menâşîr-i >âţıfet-te&ŝîr irsâl olınub, emn ü emân-ı
memleket bâbında envâ>-ı naśâyiw ü mevâ>ıź-ı xüsrevâne olındı, müfîd olmayub, xânlıq
xuśûśında da>vâ-yı istiwqâq eyleyüb, ümerâ-i Tatariyye aralarında tamâm nifâq bıraqdı.
>Asker-i Tatar ţarafeyn olmağla mâ-beynde vawşet ü >adâvet müstemirr oldı. Ekŝer enâm
mâyil-i İslâm olub, anuñ âstân-ı xilâfet-maqâma çendân meyli olmayub, yabanda
olalmış tünd ü ser-keş ţabî>atı şirret üzre pür-âşûb u müşevveş sevdâ-yı istiqlâlde
olmağın cümle sipâh bi’ l-külliyye aña mütâba>atdan i>râż eylemişlerdi. Bârî bir def>a
mezbûr İslâm Giray kendüye tâbi>olan eşxâś ile mawrûse-i Kefe civârında bir mawallde
ictimâ>-ı ferîqayn olub, ceng ü âşûb ulaşdı, qıtâl-i >aźîm oldı. Seyl-reftâr Tatarlar,
miğfer-pûşlar, ejder-cûşlar, süvâr2-ı tîr-endâzlar meydân-ı rezm-i merg->azm içre
muwkem gîrûdâr eylediler. Sihâm-ı ecel-peyâm hevâda mânend-i sewâb, peykân3-ı tîr-i
merg-te&ŝîr bârân-ı pür-şitâb gibi nüzûl iderdi. Ol ma>reke-i cân-âşûbda Kefe sancağı
begi düşüb şehîd oldı. Zemân-ı ceng müddet-i medîd olıcaq nuśret ü źafer ţaraf-ı
İslâm’ a mâyil 4 görinüb, lâkin daxı bir cânibe inhizâm muqarrer olmadın Tatarlar
müteferriq u perîşân oldılar.
Bulışdı iki deryâ gibi leşker
Ne leşker pür-yaraq u tâc u miğfer
Süvârân-ı nesîm-âsâ sebük-rev
Hüner-mendân-ı zûr-âver śabâ-dev
(189b) Şu deñlü oldı śawrâ anda xûn-în
Anuñçün lâle-i deşt düşdi rengîn
Dil 5 uzatmışdı gönder ceng ü warbe
Yalıñ âteş gibi ditrerdi warbe
Oq atmaqdan beli qavsiñ bükildi
Xadeng-i tîr ile cânlar dökildi
Sihâmıñ sehmine düşmişdi ervâw
Bedende nîzeler olmışdı cerrâw
Oqıñ demrenleri revzen açardı
Çıqub rûw ol deliklerden uçardı
Qılıc içdi şarâb-ı sürx u gül-gûn
Süyûf etdi qanı ser-tâ-ser altun
Demür esbâbına ten ma>den idi
Cigerde hem-dem olan demren idi.
Miyân-ı >askerde keŝret-i nifâq ile ittifâq mümkin olmayıcaq müşârün-ileyh Sa>âdet
Giray Xân ol ţarafdan qaţ>-ı >alâqa eyleyüb, âstân-ı >izzet-âşiyân ţaraflarına gelüb,
xânlıqdan ferâğat eylediler. Sene tis> ve6 ŝülüŝîn ve tis>a-mie rebî>ü’ l-âxiriniñ onıncı

1
Ü: veliyyü’ l->ahd
2
A Hk: süvârlar
3
F Hs K Ü: ΑĜ ΅Σġ
4
F Hs K Ü: - mâyil
5
Hk: el
6
Hk: - ve
330

güni ol diyârlarıñ xânlığı qarındaşları ¡ âwib Giray Xân’ a taqlîd olınub, Sa>âdet Giray
Xân’ a üç yüz biñ aqça sâlyâne ile elli biñ aqçalıq timar >inâyet olındı.

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-penâhıñ vâlide-i mu>aźźamaları irâdet1-i Waqq ve


meşiyyet-i Vâcib-i muţlaq ile >azze şânuhû2 serây-ı sürûra intiqâl etdikleridir3
Awvâl-i >âlemde tağayyür, edvâr-ı benî Âdem’ de tebeddül ü tekeddür muwaqqaq olub,
gülistân-ı zemânıñ bahârında qarâr, bostân-ı >ahd-i civânîde istimrâr yoq. Nüfûs-ı insânî
>adem-pežîr, wibâl-i >ömr pâ-mâl ve ğâyet qaśîr, velî emel zemânı ţavîl, mülâwaźa-i
murâdât cemîl.
Esâs-ı >ömriñ olmazmış beqâsı
Qarîbü’ l->ahiddir ğâyet fenâsı
¡ afâ gül-zârınıñ endek zemânı
Güline muttaśıl faśl-ı xazânı
Cihân-ı bî-vefânıñ yoq ŝebâtı
Ğam u endûhına degmez wayâtı.
Şâx-sâr-ı bürehne-i gül te&ŝîr-i nâle-i bülbülden egerçi penc-rûze tâze ü sebz olub,
>andelîb-i zâr henüz mülâwaźa-i bûs u4 kenâr ile dil-figâr iken nâ-gâh dâmen-i pâkîze-i
ğonce şükufte olduğın ol xaste göricek feryâd u fiğânı ile bâzâr-ı şevqi germ (190a)
etmege meşğûl iken reng ü bûy ile zîbâlıkda tâze ve ra>nâ, ţarâvetle ra>nâlıkda muţarrâ
olan gül-bergler nesîm-i xazân ile düşüb, rîzân olurlar.
Gider ol wüsn ü reng ü bûy-i dil-keş
Ğam u endûh ile bülbül qalur ğışş
Fiğân u nâle ile şâx-ber5-şâx
Gežer âvâre mawzûn mest ü güstâx
¡ afâ-yı >aşq ile dem-beste wayrân
Enîs6-i xâr u xas pür-sûz u nâlân.
Küllü nefsin žâiqatü’ l-mevt7 kelâmı muqteżâsınca nüfûs-ı beşer qabża-i ecelde
maqbûżdur, hic-kes ol derde devâya dest-res bulmamışdır. Küllü men >aleyhâ fân8,
pâdişâh u gedâ bu emrde yek-sân, civân u pîr ve śağîr ü kebîr ol cisr-i celîlü’ ş-şândan
güžerân, bânî9-i ecsâm-ı waqîqî ki, ważret-i Rabbü’l-enâmdır, bu10 qaśr11-ı vücûd-ı xâk-
âlûdıñ esâsını ŝebât üzre, ţarâvet ü nezâhetini ebedî12 wayât üzre te&sîs etmeyüb1, binâ-yı

1
F Ü: irâde
2
Şânı yüce olsun.
3
A Hk: Bu derece vâlide-i ważret-i pâdişâhı >âlem-penâh e>azza’llâhu enśârahû dârü’l-fenâdan serây-ı
sürûr-âşiyân-ı beqâya intiqâl etdikleridir
4
F Hs K Ü: - ve
5
A: pür
6
A Hk: enîsi
7
“Her nefis ölümü tadacaktır.”, K.K., 3 Âl-i İmrân , 185.
8
“Yeryüzünde bulunan her şey fânidir.”, K.K., 55 Rahman, 26.
9
F Hs K Ü: bâqî
10
F Hs Ü: bir
11
F Hs K Ü: qabża
12
F: ΝŋΡė
331

yı ża>îf ve qâlıb-ı nawîf tertîb ü te&lîf eylemiş. Beqâsı bir nefse mevqûf, waqâyıq-ı ževâtı
fenâ ile mevśûf xayyâţ-ı rûzgâr efrâd-ı kâyinâtdan ferde xil>at-i ŝebât u devâm dikmedi.
Hic zâri> bu mezra>a-i a>mârda beqâ tuxmını ekmedi. Bu dâr-ı fenâdan giden gitdi,
dünyâya gerü gelmez. Emel şâxı tünd-bâd-ı qahr-ı ecel birle qurumış, hic egilmez.
Cihâna wadden efzûn şâhlar, >âleme qıyâsdan bîrûn pâdişâhlar, cömerdler gelmişler,
Anuşirvân ve Wâtem’ den ğayrısı unudılmış añılmaz. Pes >adl ü iwsâna >ömr-i ŝânî
dimişler, dünyâda kişi eylükle yâd olınur, unudılmaz.
Bu teşbîb2den ğaraż ważret-i pâdişâh-ı dil-âgâhıñ xalleda’ llâhu te>âlâ źılâle >âţıfetihî3
vâlide-i cennet-mekânları, müşfiqa-i firdevs-âşiyânları ki, bânû-yı zühd-pîşe4, xâtûn-ı
śalâw-endîşe olub, melike-i ıqlîm-i >iffet, Xadîce-i ümmü’ l-qurâ-yı >ismet, bâniye-i
ebniye-i xayrât, müessise-i bünyân-ı müberrât olub, Fâţıme-i zemân ve >Âyişe-i devrân
idiler. Xıśâl-i wamîdelerine nihâyet, mawâsin ü ef>âl-i fâyiqalarına wadd ü waśr u ğâyet
yoq. Cümleden sa>âdetlerine bu wâlet şâhid-i muţlaq, bu xuśûś gevâh-ı bî-iştibâh5-ı
waqqdır ki, dâmen-i âxirü’ z-zemânda bu pâdişâh-ı melek6-xaślet ü xilâfet-menqabetiñ
şân-ı ma>âlî-nişânlarına sebeb vâqi> oldılar ki, devrleri (190b) ârâyiş-i şâhân-ı büzürg-
vâr, zemânları dîbâce-i rengîn-awvâl-i xavâqîn-i sa>âdet-âŝârdır, ekŝer salţanat-ı rub>-ı
meskûna mâlik, sebîl-i sa>âdet-delîl-i İslâm-ı xuceste-maqâma sâlik durırlar.
Xalleda’ llâhu te>âlâ źılâle ma>deletihî >alâ-kâffeti’ l-müslimîn7. Taqdîr-i Waqq ile celle
ve >alâ8 ve meşiyyet ü irâdet-i Sübwânî birle teqaddes ve tebârek ve te>âlâ nüfûs-ı
qudsiyyeleri irci>î ilâ-rabbiki râżıyeten merżıyyeten9 nidâsına icâbet idüb, sene erba>în
ve tis>a-mie ramażân-ı şerîfiniñ10 dördinci güni dâr-ı fenâdan serây-ı beqâya, menzil-i
fenâ-âbâd-ı dünyâdan nişîmen-i beqâ-âşiyân-ı >uqbâya intiqâl etdiler.
11
Teğammedehu’ llâhu te>âlâ bi-ğufrânihî .
Enîsi ola12 cennet içre wavrâ
İde rûwına rawmet Waqq te>âlâ
Olıbdı bunda qadr ile >azîze
İrişe anda elţâf-ı >azîze
Riyâż-ı ravżada ola maqâmı
Ţola kevŝer şarâbı ile câmı.
Merwûmeniñ intiqâli ile ważret-i pâdişâh-ı mübârek-maqâliñ xâţır-ı >âţır-ı sa>âdet-
maźâhirleri maźhar-ı wüzn ü melâl olub, śafwa-i ruxsâr-ı nûr-âŝârlarına qaţarât-ı gül-âb
müteqâţır olub, sâyir kibâr u śiğârıñ wavż-ı çeşme-i çeşmleri âb-ı dîde-i xûn-în ile pür,
gözyaşlarınıñ her qaţresi rişte-i mercân-ı müjgâna dizilmiş dâne-i dürr olmışdı. Bu

1
F: - etmeyüb
2
F Ü: teşeyyüb, Hs: Ī ΣĢ
ūħ
3
Yüce Allah merhametinin gölgelerini dâim etsin.
4
K: bîşe
5
K: ĜΣĨŪė
6
F Hs K Ü: melâik
7
Yüce Allah adaletinin gölgesini bütün Müslümanlar üzerinde dâim etsin.
8
Yüceliği artsın.
9
“Hoşnud etmiş ve hoşnud olmuş olarak Rabbına dön.”, K.K., 89 Fecr, 28.
10
F Hs K Ü: şerîfiñ
11
Yüce Allah merhameti ile onu örtsün.
12
K: ol
332

xuśûś ile cümle enâma >ârıża-i ğumûm, kâffe >ibâda envâ>-ı hümûm hücûm1 eyledi.
Ważret-i xudâygân-ı źıll-i Müste>ân’ ıñ e>azza’ llâhu enśârahû2 ţabî>at-ı śafâ-xaśletleri
irâdet ü meşiyyet-i Waqq’ a rıżâya mâyil olub, meśâyibe śabr-ı cemîl mûcib-i ŝevâb-ı
cezîl idügine >ilm-i >âlem-ârâları şâmil olub, qażâya rıżâ gösterdiler. Ebvâb-ı wasenât u
taśadduqâtı meftûw ţutıb, fuqarâya iwsânlar etdiler. Cennet-mekân babaları merwûm
Sulţân Selîm Xân enâra’ llâhu bürhânehû3 câmi>-i şerîfleri civârında defn etdiler.
Müstaqill türbe-i muqaddese binâ eyleyüb, >âdet üzre eczâ-xân4lar tertîb ü ta>yîn etdiler,
rûw-ı pür-fütûwları içün >ale’ l-ittiśâl qırâat-i Qur’ ân-ı sa>âdet-iqtirân iderler.
Teqabbela’ llâhu te>âlâ qabûlen wasenen5. Erkân-ı sa>âdet-ixtiśâś libâs-ı mâtem ile
mülebbes idiler, >avâţıf-ı >aliyye-i pâdişâhâneden >ayân u kibâra xila>-ı fâxire-i (191a)
xüsrevânî iwsân olınub, rûw-ı quds-âşiyânlarına xayr du>âya meşğûl oldılar.

Bu derece6 Qoron wiśârı küffâr-ı żalâlet-maqrûn eline düşüb śoñra mübârizân-ı źafer-
nümûn, mücâhidân-ı nuśret-meşwûn ictihâdı ile meftûwolub, innâ fetawnâ leke fetwan
mübînen7 mażmûnı źuhûr bulduğıdır
Eyâ kilk-i beşîr ü tâze-âŝâr
Cihâna bir wikâyet ile îŝâr
Şeref vir bezm-i tawrîr ü beyâna
Getür mülk-i >ademden söz >ayâna
Sözüñle qıśśaya giydir libâsı
>Ulüvv-i qadre irişsün bahâsı
Xaber vir yine axbâr-ı ğazâdan
Fütûwat-ı bedî>-i pâdişâdan
Sürûra bâ>iŝ olsun şevqe bâdî
Ţeraw ebvâbınıñ olsun güşâdı
Cihâna yâdigâr olsun eŝerler
Yayılsun >âleme rengîn xaberler.
Ważret-i şehriyâr-ı >âlem-sitân, pâdişâh-ı gîtî-güşâ-yı kâm-rân sefer-i şâdî-nişân-ı
Alman’ da iken memâlik-i mawrûse-i xâqânîden deryâ kenârlarında8 vâqi> olan wuśûn-ı
metânet-maqrûndan qal>a-i metîne-i Qoron ki, Mora ıqlîmleriniñ kilid ü miftâwı, kefere-i
Firenk-i źulmet-renge qarîb ü mülâśıq bezm-i dîniñ rûşen mıśbâwıdır, leb-i deryâda
İslâm’ ıñ ţavd-ı şâmixi, dehene-i küffâr-ı xâk-sârda dîn-i qavîmiñ sedd-i sedîdi, kûh-ı
râsixi idi. Taqdîr-i Waqq’ da celle ve >alâ9 muqadder imiş, kâfirân-ı Firenk-i żalâlet-te&ŝîr

1
F Hs K Ü: eŝer
2
Allah yardımcılarını aziz etsin.
3
Allah delilini nurlandırsın.
4
A Hk: ΑΜŅėŗį ė
5
Yüce Allah güzel bir şekilde kabul etsin.
6
F Hs K Ü: - Bu derece
7
“Sana apaçık bir fetih verdik.”, K.K., 48 Fetih, 1.
8
F: kenârlarından
9
Yüceliği artsın.
333

wiśârı wîle ile tesxîr idüb1, qal>anıñ içi vâfir kâfir, her qullesinde bî-nihâye Firenk-i dil-
teng, bârûlarında bî-qıyâs müşrikân-ı âhen-libâs, her künci melâ>în-i küfr-temkîn, her
gûşesi pür2 mâr-ı żalâlet-demâr u zehr-qarîn, her żıl>u mekânı erbâb-ı nîrân-mekân, her
burcı3 ţâyirân-ı dûzax-medâra âşiyân oldı. Merdûdlar ehl-i İslâm qal>asına dest-res
bulmağla mesrûrlar, memâlik-i mawrûse wudûdından wiśâr aldıqlarına nihâyet mertebede
mağrûrlar olub, yaraq u âdem ile qal>ai ţoldurıb, müstawkem eylemişler. Melâ>în-i
cehennem-mekîn furśat bulub, sipâh-ı İslâm ğazâda memleket xâlî4, mübârizân-ı
sa>âdet-irtisâm cihâdda kâfirler >ale’ t-tevâlî ol qal>ai penâh idinüb, her-bâr diyâr-ı
İslâm’ a aqınlar idüb, muttaśıl re>âyâyı ğâret, (191b) Mora diyârlarını nehb ü xasârete
mübâşeret etdiler. Ważret-i şehriyâr-ı źafer-rehber ol sefer-i nuśret-eŝerden sa>âdet ü
iqbâl ile taxt-ı baxt-maqarra geldiklerinde qal>anıñ eyâdî-i müşrikînden istixlâśı içün
livâ-i Mora Yawyâ Paşa-oğlı Muwammed Beg’ e virilüb, umûr-ı fetw u güşâd anuñ
quvvet-i bâzû-yı âhen-nihâdına i>timâd olınub, erbâb-ı >inâdıñ def>-i fesâdı emr olındı.
Müşârün-ileyh şîr-i bîşe5-i dîn, hizebr-i kûh-sâr-ı kîn, mübâriz6-i ğazâ-âyîn, mücâhid-i
mübârek-tedbîr ü qâtilü’ l-müşrikîn idi, ol diyârlara7 varub8, zümre-i mücâhidân-ı ğazâ-
şân, fırqa-i mübârizân-ı kâfir-sitân ile wiśârıñ üzerine düşib, muwâśara eyledi. Her rûz
kâfirân-ı żalâlet-fürûz wiśârdan çıqub, mücâhidân-ı fîrûz ile muqâbelede >ale’ l-ittiśâl
ceng ü cidâl ve >ale’ d-devâm warb ü qıtâl eylediler.
>Adû-yı dîn ile erbâb-ı nuśret
Dögişdiler gelüb meydâna9 qat qat10
Hevâ-yı ceng ü âşûb ile >âlem
Olıbdı mûy-ı zengî gibi derhem
Süyûf etmişdi ülfet âdem ile
Qılıclar sürx-rû oldı dem ile
Xadeng-i tîr idi mürğ-i ecel-gîr
Bedende âşiyân içün arar yir
Zebân-ı nîze tîz olmışdı cenge
Delerdi ten qomazdı yer xadenge
Olıbdı her dilâver şîr-i ğarrân
Elinde seyf-i śârim tîğ-i bürrân
Yarardı farq-ı küffârı teberler
Delerdi sehm-i peykânı11 cigerler
Dökildi xâke bî-wadd xûn-ı mühmel
Ţolu kâfir leşi olmışdı maqtel
1
Sultan Süleyman Alman seferine çıkmadan önce büyük bir donanmayı denize göndermişti. Fakat
donanma komutanı “ xarâbât” ehli ve “ şâribü’ l-xamr” olduğu için donanmayı gereği gibi idare edemedi,
ahmaklığından gemileri bozdu ve kendisi İstanbul’a döndü, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 343.
2
F: bir
3
A Hk K: burc
4
K: wâlî
5
F Hs: pîşe
6
F: + meydân, Hs K: mübârizân
7
F Hs K Ü: diyârlarda
8
Hk: - varub
9
F Hs Ü: meydânda
10
K: - >Adû-yı dîn ile erbâb-ı nu¢ret
Dögişdiler gelüb meydâna qat qat
11
K: peykân
334

Sihâm-ı ehl-i İslâm ile kâfir


>Adem mülkine oldılar müsâfir.
Qal>anıñ içinde Mora kâfirlerinden xarâc-güzâr Arnavud >âśîleri ve Rum žimmîleri olub,
qal>ai Firenk aldıqda anlar >iśyân idüb, ehl-i ţuğyâna tâbi>olmışlardı. Egerçi bir fesâddır
eylediler, lâkin ehl-i İslâm ile üns ţutub, warbîler gibi >iśyânda muśirr olmayub,
ţabî>atları berüye mâyil olduğı eclden mîr-i müşârün-ileyh müdebbir ü >âqıl idi, ol
ţâyifeye dil döküb, küffâr-ı xâk-sâr ile aralarına muxâlefet düşürib1, (192a) ittifâqları
silsilesini tefrîq, ittiwâdları evrâqını temzîq eyledi. Aralarında be-nâm olan liyâmı va>de-
i >izz ü iwtirâm ile dâma düşürib, ekŝerini helâk, wüsn-i tedbîr ile ser-dârlarını ele
getürüb, müsâfir-i zâviye-i xâk etdi.
Kâfiristândan qal>aya ba>żı yaraq ile sekiz qıţ>a mükemmel gemileri gelüb, esbâb u
tecemmülâtı çıqarub, kendülere2 tâbi> olan yerlü kâfirleriñ delâleti ve anlaruñ reh-
nümâlığı ile wiśârdan xayli melâ>în çıqub, memâlik-i mawrûseye aqın eyleyüb, re>âyâyı
nehb ü xasâret qaśd etdiklerine3 müşârün-ileyh muţţali> olub, cemî>-i cevânibi
mübârizân-ı kâfir-şikâr u düşmen-sûz, dilâverân-ı źafer-şi>âr u naśr-efrûz ile bend ü
sedd idüb, mücâhidler ţuruq u sebîlde sedd-i İskender gibi ţurub, mesâlik ü ma>âbir4den
küffâr-ı żalâlet-meâŝiri geçürtmeyüb, źuhûra gelen >afârît-i saqar-serîri, dârü’ l-İslâm
ğâretine segirden erbâb5-ı fesâd-te&ŝîri yer yer ţu>me-i şimşîr-i kâfir-gîr eyleyüb, bî-
nihâye pelîdleri loqma-i wadîd eylediler. Şerlerinden memleket mawfûź u maśûn,
kendüler ţoyımlıq sevdâsında iken başdan çıqub, maqhûr u mağbûn oldılar. Xalâś
bulanları wiśâra cân atub vardıqlarında eţrâf-ı wiśâr ehl-i İslâm ile mawśûr, qal>a qapuları
mesdûd bulınub, bî-dînlere râh-ı necât mefqûd idi. Ğâzîler bî-wadd mel>ûnları qırub,
śawrâları kâfir qanı ile lâle-zâr etdiler. Ol diyârlarda deyyâr qalmayub, şehâmetleri
eŝerleri güm, şarâb-ı şevketleri der-xum oldı. Wiśâr içinde olan melâ>în bu wâleti
müşâhede eyleyüb, başlarına qal>a zindân olub, ţâli>-i menxûsları âyinesinde çehre-i
źaferleri ma>kûs görinüb, xalâśdan me&yûs oldılar. Üzerlerine hücûm iden ejderleriñ
qahr u intiqâmlarına mübâşir olan şîr-i ner6leriñ iqdâmını görüb, aqdâm-ı ğayretlerine
lerze gelüb, ğarîq-i lücce-i wayret ve7 warîq-i nâr-ı dehşet olub,
Ne ârâm u qarâra śabr u ţâqat
Ne ceng ü warb ü rezme zûr u quvvet
Belâ bârânı yağdı başlarına
Qatıldı xûn-ı ğam gözyaşlarına
Serâsime olub ol qavm-i nâ-pâk
Qodılar elleriyle başlara xâk.
(192b) Qal>ada qarâr iderlerse helâkları muqarrer, ceng ü warbe mutaśaddî olurlarsa
wâlleri mükedder olacağını bilüb, seyf-i meslûlden xalâś olanca müşrikînden yerlü
olanları istîmân idüb, wiśârdan çıqub gelüb müşârün-ileyh ile >ahd ü eymân eylemişler.
Bâqî qalan küffâr-ı Firenk-i hezîmet-âheng gemilere cân atub, mümkin olan esbâbların

1
F Hs K: düşüb
2
Hk: kendüler
3
A: etdükleri, F Hs K Ü: etdiklerinde
4
F Hs K Ü: ma>âbid
5
A F Hk Hs K: kilâb
6
F Hs: şirrîr
7
A Hk: - ve
335

qoyub, qal>adan çıqub, firâr eylediler. Sene erba>în ve tis>a-mie ramażânınıñ on


sekizinci güni wiśâr-ı küfr1-medâr ğaziyân-ı nuśret-iştihâr, mücâhidân-ı źafer-şi>âr
ellerinde meftûw olub, gerü dârü’ s-selâm-ı İslâm2 oldı. Qullelerine fetw u nuśret
sancaqları çıqarılub, âyîn-i şer>-i qavîm icrâ qılındı. Ol dâyireden3 âŝâr-ı küf ve şi>âr-ı
küffâr bi’ l-külliyye ma>dûm oldı. Ważret-i pâdişâh-ı Xudâ-źahîr ü mübârek-żamîriñ
>ulüvv-i himmet-i źafer-xaśśiyyetleri qarîn-i fetw-i cemîl olub, śawîfe-i memleket
ta>arruż-ı küffâr-ı nekbet-âŝârdan pâk u taţhîr olındı.4
Hümâyûn sâyesinde şehriyârıñ
Şeh-i kişver-güşâ >âlem-medârıñ
Yine fetw-i cemîl oldı müyesser
Źafer olmış ezelde çün muqadder
Şi>âr-ı küfürden pâk oldı mülket
Sevindi ehl-i İslâm oldı râwat
¡ alâtıyla mesâcid oldı âbâd
Feraw-nâk oldı mü&minler qamu şâd
Dem-â-dem yümn ola şâhıñ naśîbi
>İbâdı eyleye fetw-i qarîbi 5.

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-nihâd [u nuśret-murâd] diyâr-ı şarq-ı pür-fesâda


>azîmet idüb, ol sefer-i ferxunde-eŝerde fetw-i dârü’s-sedâd-ı Bağdâd etdikleridir
Yine ey kilk-i gevher-bâr-ı dürr-pâş
Söziñden wikmet âŝârı olur fâş
Belâğat bezmine6 zîver beyânıñ
Şeker-rîz ve7 mükerrerdir zebânıñ
Qıśaś-xân8 ve wikâyet-gûy olub sen
Ma>ânî qaţresiyle cûy olub sen
Süxan bâğına reşwiñden içür âb
Ola feyżiñle dâyim sebz ü sîr-âb
Ser-â-ser gül-şen olsun xûb u zîbâ
İçi pür sev-i dil-keş verd-i ra>nâ
Cihâd-ı şâhdan söyle xaberler
Cihâna yad-gâr eyle eŝerler.

1
F: küffâr
2
Hk: - İslâm
3
K: diyârdan
4
H. 940 yılında “ diyâr-ı Nemçe ve Alaman qıralı olan Ferenduş cânibinden daxı südde-i sa>âdete elçiler
gelüb, envâ>-ı tażarru> u težellül >arż idüb, hüdne ve ıślâw ţaleb eylediklerinde … ważret-i śâwib-qırân-ı
cihân-güşâ … mes&ûllerin redd eylemeyüb, śulwa fermân olınub, elçiye nişân-ı >âlî-şân virilüb, miqdârınca
telaqqî ve iltifât bulub, girü memleketine gönderilüb, üç yıla degin fırqa-i żalâl ile ehl-i İslâm mâ-
beyninden warb ü qıtâl ref>olındı.”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 143a-143b.
5
F: qarîni
6
A hk: bâğına
7
F Hs K Ü: - ve
8
A Hk K: ΑΜŅ
336

(193a) Xıţţa-i Bağdâd-ı behişt-âbâdıñ ser-kârı1 emîr Žülfiqâr ki, >Iraq-ı >Arab fermânına
râm, ol ıqlîmleriñ mu>teber wâkimi qabż ü basţ-ı umûra vâlî-i tamâm iken ważret-i
pâdişâh-ı dâd-ger, xüsrev-i gîtî-sitân-ı bawr ü berr xuddâmından olmağı sermâye-i
rûzgâr ve mâye-i iftixâra >add idüb, der-gâh-ı mu>allâya nâme-i żarâ>at-intimâ yazub,
exaśś-ı xavâśśından bir muqarrebi ile dârü’ s-selâm Bağdâd’ ıñ miftâwlarını gönderüb, ol
vilâyetleri >atebe-i >alem-penâh-ı xudâvendigâr-ı kâm-kâra teslîm2 etmişdi. Bu ma>nâya
şâh-ı >Acem müteellim ü pür-ğam olub, anuñ bâr-gâr-ı >ulyâya intisâbından iwtiyâţ idüb,
kemâl xavfle bî-xâb olub, bawr-i ıżţırâba düşdikleri eclden >Iraq’ a >asker çeküb, qal>a-i
Bağdâd’ ı wiśâr eylediler. Žülfiqâr ile xayli zemân ceng ü peygâr eyleyüb, ol merd-i
dilîr-i rezm-gîr idi, emîrane kâr-zâr ile Qızılbaşlar’ ıñ kâr3ını zâr, şâhîlere cihânı târ
eyledi. Âqıbetü’ l-emr kendü xavâśśından ba>żı kimesneler xıyânet ü >iśyân eyleyüb,
ğaflet ile Žülfiqâr’ a furśat bulub, helâk etdiler. Câm-ı şehâdet nûş eyledi. Taxt [u baxt]-ı
Bağdâd’ ı zîr-i zemînde xâk-ı lawd-âbâda tebdîl, >Iraq-ı >Arab serverligini quśûr-ı behişt-i
rawmet-sirişt-i Rabb-ı celîle tawvîl etdi. Anuñ vefâtı ile Bağdâd ıqlîmleri nüvvâb-ı kisrâ
ellerine düşüb, żabţ eylediler.
Bu eŝnâda silsile-i Erdebîl ümerâsından žerbâycân sulţânı Ulama Beg ki, aśılda
eqâlîm4-i mawmiyye-i >Oŝmânî’ den Teke sancağı sipâhîlerinden olub, >atebe-i >aliyye5-i
xâqânîde dirlige mutaśarrıf iken ważret-i cennet-menzilet, sezâ-vâr-ı ğufrân u mağfiret
merwûm Sulţân Bâyezîd Xân enâra’ llâhu bürhânehû6 devrinde sofra-i >Oŝmânîyye’ den
yedügi nemek ü nânı baśub, şer>u7 İslâm kemânını yaśdı. [Terk-i dîn ile xıyânet, tîğ-i
iśyân8 ile qaţ>-ı >urûq-ı diyânet eyleyüb, envâ>-ı fesâdlar, memleketde nehb ü ğâretler
qılub], Şeyţânqulı nâm müfside mütâba>at ile [Anaţolı beglerbegisi Qaragöz Paşa’ yı qatl
eyleyüb, çıqub] şarqa varub9, Qızılbaş olmışdı. Mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı şühûr u a>vâm
ile10 anda ismi 11 sultân olmış iken ol ni>meti daxı baśub, źâhiren dîn-i İslâm’ a mütâba>at
u inqıyâd śûretinde anlardan gürîz idüb, âstân-ı (193b) ma>delet-âşiyân türâbına yüz
sürüb, envâ>-ı >avâţıf-ı >aliyye-i pâdişâhâneye12 maźhar vâqi> olub, wüsn-i iltifât-ı
meserret-ğâyât ile mer>î oldı.
Kürdistân ümerâsından Bitlis wâkimi Şeref ğurûr-ı >izz ü câh ile naqd-i dîni telef, sebze-
zâr-ı >ömrini 13 tünd-bâd-ı >iśyân ile xuşk idüb, dâbbe-i xüsrevâna14 >alef eyledi. [Ol nâ-
xalef ehl-i dîn ile15 düşmen, muxâlifîn ile dost, zümre-i mübârizân-ı şer> u yaqînde16
kâm-bîn iken zâviye-i dârân-ı cehl-âyîn ile hem-nişîn ü hem-post, mesned-i waşmetde
1
K: - ser-kârı
2
K: + etmişler
3
K: + bâr
4
Ü: ıqlîm
5
Ü: >ulyâ
6
Allah delilini nurlandırsın.
7
Hk: - ve
8
K: iśyânı
9
A F Hk Hs K: - şarqa varub
10
A Hk: + ol silsilede tawśîl-i âyîn-i żalâl ve tekmîl-i merâsim-i vizr ü vebâl idüb, žî-şân eşqıyâya, F Hs
K: + eşqıyâya, Hk: - ile
11
A F Hk Hs K. - anda ismi
12
A Hk: şâhâneye
13
Ü: >ömrin
14
A Hk: xüsrâna
15
K: - ile
16
K: yaqîn
337

kemâl-i şevket ü celâlet ile emîr iken ser-wadd-i ţuğyânda vufûr-ı žillet ü xasâret ile ğıll-
i miwmetde giriftâr u esîr oldı.] İğvâ-yı iblîs ile taxt-ı Bidlis’ i terk idüb, zimâm-ı bağy ü
>udvâna berk yapışdı. Nuqûd-ı >udvâna revâc virüb, Qızılbaş’ dan tâc-ı keydi 1 giydi. Lâ-
cerem žimmet-i >aliyye-i pâdişâhîde anuñ def>-i ţuğyânı lâzım u aqdem, ref>-i fesâdı
evceb ü ehemm olmağın >atebe-i >ulyâdan Bitlis eyâleti müşârün-ileyh Ulama sultâna
>inâyet olınub, ol diyârlarıñ żabţ u wıfźı ve Şeref-i >âśîniñ izâle-i fesâdı, qaţ>-ı >urûq2-ı
>inâdı aña tefvîż ü teslîm olındı. Ol ser-wadde olan >asker-i źafer-ferden istedügi miqdârı
leşker virilüb, ol diyâra irsâl olındı.
Bu cânibde ğayret ü wamiyyet-i cihân-bânî daxı müteqâżî3 oldı ki, Bağdâd-ı cennet-
âbâdıñ vâriŝ-i waqîqisi memleketlerini şâh-ı cihân-penâha teslîm idüb, maqâlîd-i
Bağdâd’ ı göndermiş iken şâh-ı mülk-i >Acem4 ol memlekete tîğ çeküb, bâ>iŝ-i şûr u
ğavğa u elem5 olmağla râyât-ı cihân-güşânıñ diyâr-ı şarq6-ı [rafż-ğarq] ţaraflarına
warekât u >azîmetine7 sebeb ü bâ>iŝ oldı. Ekâbir-i ümem qatlarında meşhûr qażiyyedir ki,
el-bâdî aźlem.
Uyandı çeşm-i fitne xâb-gehden
Wużûr uçdı gidüb qalb-i sipehden
Sefer âvâzesi düşdi cihâne
Orada Žülfiqâr oldı bahâne
Livâlar ser-firâz oldı çeküb baş
Qızılbaş ile ister ceng ü uğraş
Perîşân etdi śaçın tuğ-ı pür-kîn
>Alemler oldı berpâ serv-âyîn
Gözin açdı zırhlar nîzeler ser
Giderdi jengini 8 pâk etdi miğfer
(194a) Küdûretden śafâ buldı siperler
Ţaqındı nîzeler9 şâhâne perler
Qılıclar açdılar dîni çû her sû
Ve enzelne’ l-wadîde fîhi be&sün10
Dehân-ı tîğa virdiler çû11 âbı
Kesüb şimşîr qaţ>etdi cevâbı
>İnân-ı >azm devindi śavb-ı şarqa
Vire âşûb ile ol mülki ğarqa.
Diyâr-ı A>câm’ a şâhıñ >azîmeti, ğazâ-yı ğarrâya wüsn-i niyyeti muqarrer olub, tertîb-i
umûr-ı ceng ü cidâl, tanźîm-i awvâl-i warb ü qıtâl içün muqaddemâ ser->asker pür-sâz u

1
F Hk K Ü: - keydi
2
F: + ve
3
K: ΞŶĜĨ⅞Ώ
4
A F Hk Hs K: bî-dâd, - mülk-i >Acem
5
A F Hk Hs K: fitne ve fesâd, - şûr u ğavğa ve elem
6
K: şarqı
7
A F Hk Hs Ü: >azîmete
8
Hk: ╗΅∆ Ŗ
9
A F Hk Hs K: tîrler
10
“Kendisinde sertlik bulunan demiri yarattık.”, K.K., 57 Hadîd, 25.
11
F Hs K Ü: cû
338

seleb kişver-i Waleb’ e varub, anda qışlamaq xuśûśına fermân-ı hümâyûn1-ı şâh-ı źafer-
maqrûn muqârin olub, bir śabâw ki, şâh-ı şarq-ı żiyâ-cenâw ıqlîm-i ufq fetwine iftitâw
idüb, sipâh-ı nûrdan eşbâw źuhûra getürüb, śawrâ-yı sipihre seyrân qaśdına xink-i çarxa
süvâr olmışdı, ol dem-i ferxunde-şiyemde ki, sene erba>în ve tis>a-mie rebî>ü’ l-âxiriniñ
ikinci güni idi, mawrûse-i İstanbul’ da zemzeme2-i sipâh-ı deryâ-iştibâh, ğulğule-i
mübârizân-ı sitâre-câh olub, cenâb-ı ser->asker-i xürşîd-fer, vezîr-i a>źam-ı nuśret-nedîm
ü źafer-rehber süvâr olub, şâh-ı cihân-penâhıñ >atebe-i >ulyâlarına, xüsrev-i sa>âdet-dest-
gâhıñ der-gâh-ı mu>allâlarına varub, pâye-i serîr-i devlet-te&ŝîrlerini taqbîl eyleyüb,
>ubûdiyyet ü çâkerî vaźîfelerini edâ etdiler. Menvî olan sefer-i nuśret-dest-gâhda
fermân-ı >âlîleri ne vechle cârî olmış ise sipâriş buyurub, xil>at-i hümâyûn ile şimşîr-i
zerrîn-i terśî>-âyîn, tîğ-i bürrân-ı cevâhir-tezyîn3 iwsân etdiler. Du>â-yı xayrları refîq-i
şefîq olub, ţaşra çıqdıqlarında >arśa-i Dîvân-ı sipihr-nişân mübârizân-ı >âlem-sitân, zûr-
âverân-ı ŝüreyyâ-mekân ile memlû idi. Ţabl-xâne-i xüsrevânî çalınub, râyât-ı mihr-
âyâtdan ser->askerlik sancağı iwsân olınub, tüfengciyân-ı düşmen-sûz u warb-efrûzdan üç
biñ nefer güzîde, âteş-nedîm, rezm-warîm yeñiçeriler qoşılmış idi, cümle4 erkân-ı
bülend-mekân iskeleye degin gönderüb, ţayr-seyr sa>âdet-maqarr bir qadırğa ile
deryâdan mürûr5 idüb, Üsküdar iskelesine >ubûr6 eylediler. Üsküdar śawrâları xıyâm-ı
serv-niźâm ile miŝâl-i ravża-i dârü’ s-selâm oldı.
(194b) Bu eŝnâda Diyar-bekir’ e irsâl olınan müşârün-ileyh Ulama Beg Bitlis’ e varub,
Şeref-i xasîs >asker-i iblîs-enîs cem> idüb, sene erba>în ve tis>a-mie rebî>ü’ l-evveliniñ
sekizinci güni ictimâ>-ı ferîqayn olub, >asker-i İslâm7 ile gürûh-ı liyâm muqâbil, cünd-i
tünd-i şeyâţîn ile wizb-i manśûr-ı müslimîn mücâdil olmışlar. Śaff-ı qıtâl ricâl-i quttâl ile
ârâste, >arśa-i ceng ü rezm cünûd-ı ebţâl ile pîrâste olıcaq erbâb-ı rafż ile ehl-i sünnet,
aśwâb-ı günâh ile gürûh-ı źafer-xaślet bulışub, bir śawrâda cem>iyyet ile ceng eylemişler.
Dest-i Waqq-perest-i ğuzâtda der-kâr olan şimşîrler râst gelen >adû-yı bed-xûyı dü-nîm
veyâ mecrûw idüb, rûw-ı bî-fütûwların dâyire-i wayâtdan maţrûw, erbâb-ı qubwıñ
bedenleri śadme-i rumw ile kef-gîr, liyâm-ı veyl-maqâmıñ ecsâmı wiśârlarını wüsâm-ı
xûn-âşâm-ı merg-te&ŝîr ile tesxîr eylemişler. Sehm ü tîr kebûterleri ol ebterleriñ feżâ-yı
vücûdlarına çoqub, >ömrleri dânelerini düşürüb der-maxzen, xadeng-i sinân u nîze ol bî-
temeyyüzleriñ tenleri wücrelerini yer yer delüb pür-revzen eylemişler. Ol ma>rekede
Şeref-i bî-fânıñ şerri merfû>, >unq-ı fesâd-tutuqı mežbûw ve kellesi maqţû>olub, şevketi
şeyniniñ noqtaları śakk8-ı wayâtdan tîğ-i memât ile wakk olınub, mâye-i zinde-gânîsi
seref ü telef olmış.
Ser->asker-i sâmî-mertebet leşker-i xûrşîd-menzilet birle mâh-ı mesfûrıñ on altıncı güni
Çınarlu menziline nüzûl idüb, Şeref-i maqhûr wâdiŝesini inbâ içün Ulama Beg
ţarafından ulaqlar gelüb, ser-i bî-sa>âdetin göndermişler. Ol maqtele-i nuśret-
merwaleden śoñra seyf-i ğuzâtdan necât bulan ekrâd-ı hezîmet-mu>tâd etdikleri fesâda

1
K: - hümâyûn
2
F Hs K Ü: zümre
3
K: - cevâhir-tezyîn
4
A F Hk: cümleten
5
Hk: >ubûr
6
Hk: mürûr
7
F: a>lâm
8
A: śafwa
339

nâdim, min-ba>d >iśyân u ţuğyân etmemege tevbe ü inâbete1 câzim olub, Şeref’ iñ
Şemseddîn nâm oğlı yanına müctemi> olub, ba>de’ l-yevm âstân-ı muxalledü’ l-iqbâl
ţarafına iţâ>at u inqıyâdda ŝâbit-qadem ü râsix-dem olmağa2 >ahd-i muwkem ve mevâŝîq-
i müstawkem ile Pir Muwammed nâm ketxudâların göndermişler. Öžrleri ma>žûr
buyurılub, vilâyet-i Bitlis’ e müte>alliq olan qılâ>u biqâ>ıñ iyâletini anlara (195a) iwsân
idüb, menşûr-ı pür-nûr ile xâţırları mesrûr oldı. Ve waqâyıq-ı awvâli pâdişâh-ı cihân-
penâhıñ >izz-i wużûrlarına >arż eylediler.
Rûz-be-rûz >ale’ l-ittiśâl göçilüb, râyât-ı źafer-şân3 ile diyâr-ı Qaraman ve wudûd-ı
Yunan’ a vuśûl bulub, xıţţa-i mawmiyye-i Qonya mażrıb-ı xıyâm-ı sitâre-niźâm vâqi>
oldı. Ğavvâś-ı deryâ-yı waqâyıq-ı lâhûtî, keşşâf-ı ğavâmıż u daqâyıq-ı nâsûtî, ğarîq-i
yemm-i mağfiret-i Qayyûmî cenâb-ı büzürg-vâr Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ niñ
qaddesa’ llâhu sirrahü’ l->azîz4 mezâr-ı şerîflerini ziyâret idüb, taśadduqât u müberrât ile
fuqarâ ve dervîşleriñ qulûb-ı vîrânelerini yapub, >imâret eylediler. Mawrûse-i Qonya’ dan
göçilüb, menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-âxiriñ onıncı güni
mawmiyye-i Waleb’ e vuśûl bulınub, hevâya tağayyür, âŝâr-ı şitâdan nüfûsa tekeddür
gelüb, anla qışlamaq tedârük olındı. >Acem diyârınıñ ve ser-wadde qarîb qılâ>ıñ fütûwât u
tesxîri emrinde tedbîre meşğûl oldılar.
Bu eŝnâda vilâyet-i Mağrib-zemîn Cezâyir’ iniñ żâbiţi Reîs Xayreddîn ki, kemâl-i
şecâ>at ile meşhûr u ferîd, vufûr-ı mübârezet ü şehâmet ile mežkûr u vawîd, sefâyin-i
źafer-qarâyin ţonadub, Cezâyir ıqlîmlerini şimşîr-i bürrân-ı fetw-nişân ile tesxîr eyleyüb,
ol diyârlarda wâkim-i nâfižü’ l-emr, dâver-i śâwibü’ l-qahr olub, âvâze ü nâmı kâfiristâna
ğulğule5, saţvet ü şehâmeti Firengistân’ a velvele6 virmişdi.
Hizebr-i kûh-ı heycâ bebr-i śavlet
Mekârimle emîr-i mülk-i şevket
Şehâmet bawriniñ gürîz nehengi
Şecâ>at kûhınıñ bebr ü pelengi
Qavî-re&y ve żamîri mihr ü rûşen
Güşâde ţab>ı güyâ bâğ u gül-şen
Çerâğ-ı bezm-i devlet žât-ı pâkı
Münevver eylemişdür rû-yi xâkı
Emîr ü śaff-der-i mülk-i ğazâdır
Ğubâr-ı râhı7 çeşme tûtiyâdır.
Lâkin ol diyârlarda wükûmeti istiqlâl üzre olub, âstân-ı >âlî-şân-ı pâdişâhî bendelerinden
olmağı sermâye-i devlet-i câvidânî, sebeb-i >izzet ü câh u kâm-rânî >add idüb, >atebe-i
>ulyâ-yı xâqânîniñ türâb-ı muqaddeselerine yüz sürmek ümîži ile deryâdan qadırğalar
ţonadub8, mawrûse-i İstanbul’ a vuśûl bulub, ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâhıñ

1
Hk: inâbet
2
K: olmağla
3
A Hk: nişân
4
Allah saygın sırrını kutsasın.
5
A Hk: velvele
6
A F Hk: ğulğule
7
A Hk Hs: râmı
8
“ Yigirmi qıţ>a yarar gemiler ile deryâya çıqub”, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 146b.
340

ebbedehu’ llâhu1 (195b) te>âlâ bi’ d-devleti’ l-ebediyye2 pâye-i serîr-i a>lâlarına yüz sürüb,
der-gâh-ı mu>allâlarına hedâyâ-yı bî-şümâr îŝâr eyleyüb, wüsn-i iltifât-ı şâhâne ve
kemâl-i >inâyât-ı şehen-şâhâne ile mer>î ü ser-efrâz oldılar.3 Fermân-ı şehriyâr-ı sâmî-
mekân ile cümle-i awvâl-i >ibâd, kâffe-i umûr-ı bende ü âzâd müşârün-ileyh ser->asker-i
mekârim-mu>tâdıñ ârâ-i śâyibelerine müfevveż olmağın mezbûrıñ ri>âyeti xuśûśı anlar
ile müşâvereye mevqûf olub, kendüler daxı ol semte >azîmet eyleyüb, mawmiyye-i
Waleb’ de wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına mülâqî oldılar. Śulb4-i śâdıq, re&y-i güzîni
sünen-i istiqâmet ü wikmete muvâfıq, her vechle mezîd-i ri>âyât5-i xüsrevâneye awrâ u
lâyıq bulınduğı eclden farţ-ı iltifât u ri>âyete mażhar vâqi>olub, envâ>-ı merâwim ü işfâq
ile manźûr u melwûź oldılar. Defa>ât ile >âlî żiyâfetler eyleyüb, şâhâne ve fâxir xil>atler
iwsân etdiler. Merâtib ü qadri eflâke irişüb, mesrûrü’ l-xâţır ve mecbûrü’l-qulûb oldılar.
Ri>âyet-i xâk bî-qadri zer eyler
Ğubârı âfitâba hem-ser eyler
Ri>âyet gösterir envâ>-ı >izzet
Ri>âyetle emîr olur ra>iyyet
Ri>âyet tâc-ı rif>atdir giyen baş
Çıqar eflâke qadri aña sâbaş.
Pîr-i mübârek-żamîr olub, çehre-i meymenet-behresinde envâr6-ı >irfân lâmi>, śawîfe-i
cebîn-i mihr-âyînlerinde lem>a-i qâbiliyyet ü žekâ sâţı>, nuqûd-ı zemânını dîn-i mübîn
yolına śarf u sebîl, mâye-i >ömr-i girân-bahâsını keŝîr ü qalîl râh-ı ğazâda xarc u sebîl
idüb, niçe ma>ârik-i cân-âşûbda küffâr-ı cehennem-medâr ile cengler eylemiş, mücâhid-i
>aliyyü’ ş-şân bî-nihâye mehâlik-i śa>bü’ l-mesâlikde a>dâ-yı dîn-i Seyyidü’l-mürselîn ile
rezm ü cihâdlar qılmış, qorśan-ı bâhirü’ l-bürhân, ekmel fürsân-ı nâşirü’ l-iwsân olduğı
ser->asker-i xabîriñ >ilm-i >âlem-şümûllerine muwîţ olıcaq gerü kendü vilâyet ü
memleketleri olan Cezâyir7 diyârlarını8 beglerbegilik ţarîqi ile >inâyet olınmaq re&y-i
>uqde-güşâlarına münâsib görilüb, pâye-i serîr-i sa>âdet-te&ŝîrlerine >arż eylediler. Şeref-
qabûl-i xüsrevânîde vâqi> olub, >inâyet-i Xâliqü’l-xalîqat ile tü&ti’ l-mülke men-teşâ&9
muqteżâsınca nâm-ı şerîfleri Xayreddîn Paşa (196a) olub, mesned-i devletde refî>ü’ ş-
şân, śadr-ı riyâsetde müşârün-ileyh bi’ l-benân oldılar. Sene erba>în ve tis>a-mie
ramażânınıñ yigirmi ikinci güni beglerbegilik içün menşûr-ı pür-nûr-ı cihân-bânî ile10
>alem-i >alem-ârâ-yı sulţânî ve ţabl u naqqâre ve tuğ-ı gîtî-sitânî iwsân olındı.

1
Hk: ebbeda’ llâhu
2
Yüce Allah onu ebedî devlet ile dâimî kılsın.
3
“ Xayrüddîn Paşa Mağrib’ den İstanbul’a gelüb, pâdişâh-ı İslâm’ın elin öpüb… pâdişâh-ı >âlem-penâh
aña deryâ beglerbegiliğin virüb ve adı Xayrüddîn Reîs iken Xayrüddîn Paşa oldı.” … Hicrî 941 senesinde
Xayrüddîn Paşa kafir donanmasının İslam vilayetlerinde yaptığı kötülüklerin intikamını almak için denize
gönderildi. Fakat o kafir vilayetlerine değil Tunus’ a gitti. Tunus’ u fethederek oradaki müslümanlara
eziyetler etdi. Nüfusunu katlettikden sonra kendisi beylenip, Tunus’ da oturdu, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i
Osmân, s. 344-345. Ayrıca bkz. s. 356.
4
F Hs K Ü: + ve
5
Ü: ri>âyet
6
F: envâ>
7
Hk: + mawrûse
8
A F Hk Hs K: diyârları
9
“Mülkü dilediğine verir.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
10
K: - ile
341

Bu eŝnâda ważret-i pâdişâh-ı memâlik-sitân leşker-i kişver-güşâyla >Iraq-ı >Arab


istixlâśına >azîmet idüb, ser->asker-i Âśaf-menzilet tedârük-i umûr-ı fetw-i mebrûr1 içün
Waleb şehrinde qışladıqları >Acem şâhınıñ2 mesmû>ı olub, >asker-i cihân-sûz u fetw-efrûz
>Acem’ e hücûm idicek muqâbele xod müte>assir, qâlıb-ı insânî ki, lawm-ı wayvânîdir,
âteş-i sûzâna tawammül 3 düşvâr u müte>ažžir olduğı âftâb-ı cihân-tâbdan rûşen, vücûd-ı
şems ile mürûr emsden ebyen ü mu>ayyen olub, bedîhîdir.
Tawammül âteş-i sûzâna müşkil
¡ unıñ cûşına doymaz mawv olur gül
Ğubâr u žerre meyl eyler hevâya
Duyuş virmez velî bâd-ı śabâya
Duxân eyler egerçi >ulve pervâz
Nesîm esse olur xâkiyle dem-sâz
Şitâ şâhı qorır her qış muwaqqaq
Xıyâm-ı berf ile qaśr-ı mürevvaq
Temmuzıñ tâbiyle nâlân4 olurlar
Qamu ma>mûreler vîrân olurlar
Kemend-endâz olur sâriq hevesle
Gürîzândır velî xavf-i >asesle
Sewerde jâlelerdir dürr ü cevher
Ţulû>-ı mihr ile hic yoğa beñzer
[Meŝeldir bu ţutıcaq mûşı hirre
Döner derende bebr ü şîr-i nerre
Peleng öñinde ammâ mûş durımuş
Ża>îf ü >âciz ü dem-beste xâmûş.]
Lâ-cerem vürûd5-ı belâ muqarrrer ve hücûm-ı qażâ muwaqqaq oldı. Vâqı>anıñ >ilâcı
vuqû>dan muqaddem, umûr-ı âtiyeniñ tedârüki emr-i muqavvem idügi ţıbâ>-ı müşîrân-ı
>Acem’ de muwkem olmağın >ale’ l-xuśûś vâqı>a-i hâyile-i Çaldıran rûz-ı qıyâmetden
nişân idi. Henüz śımâx-ı âžânları ol ţanţana-i rüstexîz-ğulğuleden xâlî ü tehî olmamışdı.
>Âşıqa ya śabr veyâ sefer qażiyyesi meşhûr meŝeldir. Bu ma>ânî-i wikmet-mebânî xâţır-
nişânları olub, bu bahâne ile (196b) diyâr-ı žerbâycân’ ı terk idüb, Xorasan câniblerine
>azîmet eylemişlerdi.
Wudûd-ı mesâlik-i mawmiyyeye qarîb ol silsileniñ kilid-i memâliki 6 olan qılâ>-ı bedî>ü’ l-
ażlâ>u ser-efrâzından birisi ki, qal>a-i maśûne-i >Âdil-cevâz’ dır, xıśn-ı >âlî ü müşeyyed,
qal>a-i büzürg-vâr u mümehhed, qulel ü burûc-ı âsmân->urûc ile bî-miŝl ü bî-mânend
öñinde bir deryâce-i vesî>a ki, âb-ı nâbı7 nebât u qanddır. Ve aña qarîb Ercis wiśârı ki,
qal>a-i nâm-dâr sûr-ı meşhûr-ı Xayber-iştihârdır, vasaţ-ı vilâyetde âb-ı rû-yi memâlik,
śawrâ-yı vesî>de śa>bü’ l-mesâlik olub, xuśûśen qal>a-i >aźîmü’ ş-şân Van ki, wıśn-ı felek-
âşiyân, sûr-ı memdûd ile sedd-i İskender-nişândır, bârûları rif>atde sipihr ile hem->inân,

1
A F Hk Hs K. nâ-mawśûr
2
K Ü: şâhıñ
3
K: + idüb
4
F: tâlân
5
K: ŊŎΛ
6
F: memâlik
7
F Hs K Ü: - âb-ı nâbı, Ü: + lezzetde, Hk: - nâbı
342

künc-i bâm-ı zühre-maqâmında keyvân u Züwal iki meş>al götirir pâs-bân, bi’ l-cümle
sedd-i sedîd-i žerbâycân olub, şâh-ı >Acem ol qılâ>-ı gîtî-ittisâ>a yaraq-ı muwkem
qoyub, her biriniñ ţuruq u sebîlini münsedd idüb, içine zûr-âverân-ı ser-wadd,
Qızılbaşân-ı ced-ber-ced olan mu>temedlerinden yarar âdemler qoyub, wıfź u wırâset
iderlerdi.
Müşârün-ileyh ser->asker-i müeyyed, müşîr-i Âśafü’ l->ahd ki, ţab>ı çâre-sâz-ı umûr-ı
śı>âb, wall-i mu>żilâtda žihn-i pâkı müşkil-güşâ-yı müsteţâb idi, ważret-i pâdişâh-ı
sa>âdet-penâh qıbelinden mecmû>1 ef>âl ü warekâtda me&žûn-ı >ale’ l-ıţlâq olub, cümle
sipâh-ı >atebe-i >âlem-penâh emrlerine râm idiler. >Acem diyârları xâlî2 olub, leşker-i
źafer-te&ŝîr ile žikr olınan qal>alar üzerlerine varub, her birini quvvet-i qâhire-i gîtî-sitânî
ile qal> u qahr etmek >inâyet-i Waqq ile wadd-i sehûletde ve dâyire-i imkânda iken bi-
wasebi’ ź-źâhir bir xâlî memlekete varub, >asker-i şîr-śalâbet ile >arż-ı mehâbet âyîn-i
serverî ve qavânîn-i hüner-perverîye münâsib olmaduğı eclden Waleb’ de zemân-ı
iqâmetlerinde žikr olınan qal>alarıñ wüsn-i tedbîr ile tesxîrleri emrine iqdâm u mübâşeret
eyleyüb, envâ>-ı keyd ü wiyel ibdâ> u ixtirâ>eylediler. Ol wiśârlarıñ her biri mawbûbe-i
tutuq-ı >iśmet, mawcûbe-i perde-i >iffet menzilesinde olub, >âşıq-ı müstehâm ma>şûqa3
râm etmekde naqd-i cânı der-miyân etmeyince viśâl-i meserret-nevâl-i cânân müyesser
olmaduğı qâ>ide-i erbâb-ı muwabbet ve şîme-i aśwâb-ı meveddetdir.
(197a) Zer-zâriyi 4 xarc etmezse bülbül
Müyesser ola mı hic vuślat-ı gül
Enîn ü nâle çekmeyince >âşıq
Olımaz >aşq râhı5 üzere6 śâdıq
Ticâret bâcını virmezse tâcir
Ele girmez muqarrer nef>-i vâfir
İrişmez kimesne dürr-i yetîme
Ţalub ğavś etmese bawr-i >aźîme
>Arûsıñ olmasa hergiz cihâzı
Viśâle dest-res olur mecâzı
Gerekmez her xuśûśa müşt ile zûr
Döner xayra sühûletle şerr ü şûr.
Ser->asker-i śâyib-rây u dûr-bîn, vezîr-i >âlem-ârây u fehîm ü güzîn ki, idrâk-i waqâyıqda
siwr-âferîndir, ol wiśârıñ eyâdî-i eşrârdan istixlâśı xuśûślarında wadden efzûn, bî-nihâye,
vâfir altun xarc u śarf etdiler. Zemân-ı qalîlde wüsn-i tedbîr ile cümlesi musaxxar, âftâb-
ı fetw çehre gösterüb, tâb-ı xûrşîd-i źafer birle >âlem münevver oldı. Gül-zârlarda ţalî>a-i
sipâh-ı verdiñ źuhûrı ile şâh-ı berd gürîze yüz ţutub, leşker-i şitâ diyâr-ı Waleb’ den raxt-ı
iqâmet qaldurıb, deyyâr qalmadı. Qudûm-ı faśl-ı nev-bahâr ile >âlem tâze-nehâr oldı.
Güller açılub, bülbüller fiğâna başlayub, lâle-zârlar cennetü’ l-me&vâya şebîh düşdi.
Gülistân śawnına zeyn oldı ezhâr
Qamu śawrâya dükkân yaydı >aţţâr

1
Hk: - mecmû>
2
K: wâlî
3
A: ma>şûqına
4
K: zer-zârını
5
F Hk Hs K Ü: râhında
6
F Hk Hs K Ü: - üzere
343

Hevâlar nâzik ü xoş-bûy u miskîn


Dimâğ-ı >âlem oldı >anber-âyîn
Gül eyyâmı śabâ hengâmı geldi
Cihânıñ rind-i dürd-âşâmı geldi
Ser-â-ser cennet oldı cümle >âlem
Bezendi yeryüzi dil-şâd u xurrem
Kühen dünyâ yine döndi civâne
Hümâ-yı >îşe oldı âşiyâne
Nedâmet oldı her ţab>a iqâmet
Sefer emrine etdiler icâbet.
Hengâm-ı sefer-i nuśret-eŝer, avân-ı >azm-i meymenet-ŝemer irişüb, ser->asker-i
xuceste-seyr Waleb’ de wâżır bulınan sipâh u leşker-i hümâyûn-fer ile Diyar-bekir
câniblerine teveccüh ü >azîmet eylediler. Paşa-yı Âśaf-re&yiñ aśl merâm-ı xayr-
encâmları şarq-ı şer-farq u fitne-ğarq ţaraflarına teveccüh olmayub, >umde-i maqśûd-ı
fetw-vürûdları Muśul câniblerinden dârü’ l-xilâfe (197b) Bağdâd üzerine varub, ol diyârı
tesxîr etmek idi. Lâkin >atebe-i >ulyâ-yı xâqânîde Rumili defterdârı ve ser->asker
ketxudâsı İskender Çelebi ki, müsâ>ade-i ţâli> u zemân ile >aźîmü’ ş-şân olub, ibtidâ-i
neş’ etinde erbâb-ı qalem ve aśwâb-ı raqamdan xizâne-i >âmire kâtibleri zümresinden
olub, Mıśır’ da xıyânet iden Awmed Paşa ile celîs ü hem-dem, muśâwabetinde şîrîn-
zebân u xoş-dem kimesne idi. Fi’ l-waqîqa ba>żı axlâq-ı wamîde ile mevśûf, wüsn-i
mu>âşeret ü ülfetde kerem-i nefs ile me&lûf, wadd-i žâtında vufûr-ı luţfa mecbûl, >inde’ l-
enâm mu>azzez ü maqbûl idi. Awmed paşa terbiyeti ile defterdârlık pâyesine qadem
baśub, cumhûr-ı nâs içinde muwterem, paşa yanında daxı taqarrüb-i xâśś tawśîl idüb,
exaśś-ı xavâśśdan olub, cümletü’ l-mülk idi. Bî-nihâye mâla mâlik ammâ töhmet1-i irtişâ
ve śayd-ı qalb ve sebîl-i axž ü celbe sâlik olmağla müttehem idi. Mawmiyye-i Waleb’ de
Şâm ıqlîmlerini kitâbet iden Naqqâş >Ali ki, waqâyıq-ı awvâle vâqıf, taqallübât-ı rûzgâr
ve taśârîf-i evqâta >ârif, ehl-i baśîret kimesne idi, defterdâr ile mu>ârıż olub, anuñ
keyfiyyet-i awvâlini naqîr ü qıţmîr paşaya keşf ü taqrîr eyleyüb2, waqîqat-i wâl
ma>lûmları olıcaq İskender Çelebi’ yi 3 wüsn-i naźardan dûr, iltifât u i>tibârdan tamâm
tedennî idüb, mehcûr düşdi. Bu xuśûśda kemâl-i wayret ile me&nûs, ümîd-i wayâtdan
me&yûs oldı. Min-ba>d paşa ţarafına iltifât u >inâyetden qaţ>-ı ümîd eyledi. Vufûr-ı
riyâsete mu>tâd, cumhûr-ı enâm işâretine muţî> u münqâd, keŝret-i xadem ü waşem,
vefret-i cevâhir ü mâl ile muwteşem olmışdı. Lâ-cerem ol >izzetden müfâreqat, kemâl-i
devletden tedennî ü muhâceret ile paşaya intiqâm qaśd idüb, >ırżlarına fütûr lâzım
gelecek umûrıñ keyd ü tedârükine başladı. Qızılbaş’ dan qaçub gelen erbâb-ı tezvîr ile
ixtilâţ u ittiwâdda olub, anlara nâfi> ţarîqlere irşâd eyleyüb, paşaya Tebrîz ţaraflarına
gitmek bâbında envâ>-ı wîle ü xud>aya irtikâb eyledi. Xoş-âmed kelimât ile paşayı
meftûn idüb, Tebrîz’ e tawrîk etdi. Murâdları paşayı ele virmek veyâxûd (198a) bir
nekbete mübtelâ etmek idi. Selâmet-i ţab> ile âgâh olan devlet-xâhlar diyâr-ı şarq
wâliyen xâlî olub, re>âyâ [ve berâyâ]dan ğayrı Qızılbaşlar’ dan bir müteneffis kimesne
olmayub, anda varmaq mûcib-i >âr u xaclet ve bâ>iŝ-i şerm ü wayâ ve ğayretdir. Śâwibi
wâżır olmayan memlekete girüb, esîr-i furśat olmaq >uqalâ qâtında >âcizler kârıdır.

1
F Hs K Ü: - töhmet
2
Âlî, “ Müşârün-ileyh waqqındaki rivâyât-ı śawîwanıñ zübdesi yazılmaq vâcibâtdan bilinmişdir” diyerek bu
kou hakkına geniş bilgi verir. Bkz. Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v.261b-263a.
3
A Hk K: Çelebi
344

Taśarrufı elde bâqî qalmayan memlekete varmaqdan ne fâyide olur? Dârü’ l-xilâfe
Bağdâd fetwine >azm olınmaq re&y-i śâyibdir1. Anuñ fetwi âsân u münâsib olub,
memâlik-i mawrûseye muttaśıl żabţı mümkindir. Diyar-bekir’ e qarîb olan qal>alar
wâliyen >inâyetu’ llâh ile2 fetw olındı, besdir, deyü gördiler. Müfîd olmayub, müfsidîniñ
iğvâsı ve Ulama’ nıñ şeyţaneti ğâlib olub, >inân-ı >azîmeti Tebrîz’ e muqarrer etdirdiler.
Der-gâh-ı >âlem-penâhdan paşaya qoşılan bâb-ı sa>âdet-meâb bölüklerinden ve
yeñiçeriden ğayrı >âmmeten Anaţolı ve Qaraman ve Şâm ve Waleb ve Du’ l-qâdirlü ve
Diyar-bekir ve Rum >askeriyle3 ve külliyyen ümerâ-i Kürdistân ile ceyş-i źafer->îş cem>
olmışdı ki, zemîn ü zemân ğulğule-i qıyâmet-velveleden müşevveşü’ l-wâl, cümle eţrâf u
eknâf ve cibâl ü âfâq ţumţurâq-ı >asker-i źafer-vifâqdan âşüfte-bâl idi.
Sene-i mezbûre ži’ l-wiccesiniñ on birinci güni Xansevârik dimekle ma>rûf menzile nüzûl
olındıqda qal>a-i Van’ ıñ miftâwı ile aña tâbi> Amûk wiśârınıñ kilidleri gelüb, ve sâyir
qılâ>ıñ daxı fütûwı xaberleri ile >asker-i źafer-rehberde şenlikler olub, Van qal>asınıñ
wırâseti içün Şâm beglerbegisi emîr-i melek-naźîr, müşîr-i mübârek-tedbîr, müessis4-i
qâ>ide-i şehâmet, mütemmim-i râbıţa-i besâlet Xüsrev Paşa ki, kemâl-i şecâ>at ile ferîd,
müntehâ-yı şehâmetde vawîd, civân-qâbil dilîr-i câmi>ü’ l-xaśâyil idi, anı ta>yîn idüb, bir
miqdâr >asker-i źafer-âŝâr ile irsâl eylediler. Varub, qullelerine râyât-ı nuśret-âyât-ı
>Oŝmânî naśb idüb, câmi>lerinde âyîn-i şer>-i qavîm üzre cum>a nemâzı qılınub, pâdişâh-
ı >âlem-penâhıñ xalleda’ llâhu mülkehû5 ism-i hümâyûnlarına xuţbe-i şerîfe oqınub,
menâbir ü mawâfilde menâqıb-ı çâr-yâr-ı sa>âdet-âŝâr yâd qılınub, sâyir qal>alarda daxı
şerâyiţ-i âŝâr-ı İslâm mer>î olub, cümlesi (198b) żabţ etdirildi.
Mâh-ı mezbûrıñ on ikinci güni Seyâvan dimekle ma>rûf wiśâr-ı seng-bünyân śâwibi
Emîre6 Beg Mawmûdî >atebe-i >ulyâya iţâ>at idüb, qal>asınıñ miftâwını getürüb, teslîm
etdi. Aña qarîb Xoşâb ülkesi daxı eyâdî-i bende-gân-ı der-gâh-ı źafer-mübâdîde mażbûţ
oldı. Kürdistân qal>alarından Çerm ve Bîdkâr ve Rosna ve Wal ve Tenûze nâm qal>alarıñ
daxı kilidleri getürilüb, mużâfât-ı memâlik-i mawmiyyeden vâqi>oldı.
İğvâ-yı müfsidân-ı fesâd-pîşe7 ve ifsâd-ı xâyinân-ı ğadr-endîşe ile paşa egerçi Tebrîz-i
fitne-engîz ţaraflarına >azîmet eyledi, velî xâtime-i kârıñ vaxâmeti, sa>y-i bî-fâyide ve
gûşiş-i bî->âyideniñ nedâmeti żamîr-i wikmet-pežîrlerine te&ŝîr etdi. Paşada müşâhede
olınan âŝâr-ı şevket ü şehâmet, eţvâr-ı >izzet ü mehâbet herkese ma>lûm u źâhir oldı ki,
şehriyâr-ı Cem-câhıñ âstân-ı xilâfet-âşiyânlarında, ważret-i źıllu’llâh-i >âlem-penâhıñ
südde-i sa>âdet->uddelerinde imiş. Bende her ne deñlü müsâ>ade-i devlet ile kâm-rân
olub, dest-yârî quvvet ü tüvân ile nâm u nişân bulur ise gerü bende imiş. Varlıq
źıllu’ llâh-i >alem-penâhda ve cûd pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâhda olub, wâlet źıll-i İlâhî
ğayra virilmez. Encüm ne deñlü firâvân u tâbân olursa tâb-ı âftâba irilmezmiş. Hemânâ
ki, xâric-i vilâyete qadem baśılub, xâk-ı >Acem leked-kûb-ı sütûr-ı sitâre-waşem vâqi>
oldı. Paşa gerü ol paşa, >asker yine ol >asker, ammâ >uyûn-ı nâsda8 bir naźar daxı peydâ,

1
K: - ¢âyibdir
2
K: - ile
3
K: - Anaţolı ve Qaraman ve Şâm ve Waleb ve Du’ l-qâdirlü ve Diyar-bekir ve Rum >askeriyle
4
F: ŏŦΜΏ
5
Allah mülkünü dâim etsin.
6
K: Emîr
7
K: bîşe
8
K: nâsdan
345

żamâyir-i enâmda bir fikr ü mâlxulyâ1 daxı hüveydâ oldı, şâha şâh gerek imiş, deyü
xalqıñ zebânı dırâz olub, her ţâyife firâra cezm idüb, biri biriyle ittifâq u hem-râz
olmağa2 başladılar. Qadr ü qıymet-i şâhî gün gibi rûşen, kemâl-i meziyyet ü iwtişâm-ı
pâdişâhî nehâr-ı tâbân mânendi >ayân u müberhen oldı. Her xâţıra xaşyet, her żamîre
heybet müstevlî olub, >asker bî-cân olmış bedene, dilâverler rûwsuz yatur cisme, xâlî
qâlıba, revânsuz qalmış boş tene döndi. Ważret-i pâdişâh-ı memleket-gîr, xâqân-ı
sa>âdet-nişân-ı Xudâ-źahîriñ xalleda’ llâhu bünyâne devletihî3 źıll-i nuśret-fezâ, sâye-i
sa>âdet-intimâları ile ol diyârlar (199a) müstaźill olmayınca paşa kendüniñ awvâli
perîşân olduğını4 mu>âyinen müşâhede eyledi. Diyâr-ı >Acem’ e wulûl etdügine tamâm
nâdim ü melûl oldı. Kerreten ba>de uxrâ >atebe-i >âlem-penâha ulaqlar gönderüb, sa>âdet
ü iqbâlle >azîmet-i ferxunde-fâllerini 5 istid>â eyledi.
Ważret-i xudâygân-ı bawr ü berr, cenâb-ı şehriyâr-ı ma>delet-âŝâr u nuśret-rehber daxı
sene erba>în ve tis>a-mie ži’ l-qa>desiniñ yigirmi sekizinci güni şevket ü iclâl-i cihân-bânî
ve kemâl-i >aźamet ü übbehet-i kişver-gîrî ü memâlik-sitânî birle mi>ber-i
Qosţanţiniyye’ den Anaţolı câniblerine >ubûr eyleyüb, kâffe-i >asâkir-i müslimîn, >âmme-
i ğuzât u murâbıţîn, mecmû>-ı xuddâm-ı >atebe-i sipihr-âyîn ile teveccüh-i nuśret-
xâtimet ve >azîmet-i meymenet-xâśśiyyet eylediler. Âftâb-ı nûrânî menâzil-i >illiyyîn-i
âsmânı qaţ> etdügi gibi ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâh daxı rûz-be-rûz her menzil-i
pîrûzı müşerref qılub, sene iwdâ ve erba>în ve tis>a-mie muwarremü’ l-warâmı duxûl idüb,
sekizinci güni sa>âdet ü iqbâl ile dârü’ n-naśr mawrûse-i Qonya muxayyem-i sürâdiqât-ı
>izz ü celâl vâqi>olub, irtesi ważret-i xilâfet-medârî medda’ llâhu źıllehu’ l->âlî6, şâh-bâz-ı
evc-i velâyet, hümâ-yı >illiyyîn-i âşiyân-ı hidâyet, śâwib-i esrâr-ı Mevlevî, râtib-i envâr-ı
meŝnevî, maźhar-ı ğufrân-ı Lâ-yezâl ü7 Qayyûmî ważret-i Mevlânâ Celâleddîn-i
Rûmî’ niñ quddise sirruhû8 merqad-i pâk-i nûr-maźhar, türbe-i tâb-nâk-i rawmet-eŝerleri
ki, mehbiţ-i envâr-ı İlâhîdir, varub ziyâret eyleyüb, qırâat-ı Qur’ ân-ı qadîmden śoñra
kitâb-ı Meŝnevî oqınub, meclis-i žikru’ llâh-i sa>âdet-intibâh ile žâkirân-ı tevwîd-gûyân
śadâ-yı selvet-efzâlarını9 >arş-ı berîne irişdürib, raqqâśân-ı mevlevî-şi>âr, ehl-i vecd-i
taqvâ-âŝâr şevq10 u ževq ile śemâ>lar eylediler. £iqât-ı ehl-i tevwîdden rivâyet, ol meclis-
i quds-üns muqîmlerinden wikâyetdir ki, dervîşân-ı dil-rîşân meclis-i semâ>etdiklerinde
türbe-i münevver ve mezâr-ı muţahhar daxı bile raqś eyleyüb, güşâde-baśar olan śâwib-
naźarlar müşâhede iderlermiş. Ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-mu>tâd rûw-ı fütûw-
baxşlarından istimdâd idüb, teveccüh-i >âlîleri cânib-i maqśûda munśarif buyurıldı.
Paşa daxı yüriyüb, qaţ>-ı menâzil ve ţayy-ı merâwil qılub11, medîne-i Tebrîz’ e (199b)
vuśûl bulub, şâhîlerden kimesne manźûr olmayub, mülk-i bî-cân ammâ şehr-i behişt-
nümûne cinân ile tev-emân, hevâsı mürevviw-i rûw ve mezîd-i wayât, >adn-âsâ ravżaları

1
F Hs K: Ĝ ΡΜ╫Ĝ
Ώ
2
F K: olmağla
3
Allah devletini dâim etsin.
4
A Hk: olacağını
5
F Ü: fâl
6
Allah yüce gölgesini uzatsın.
7
A Hk: - ve
8
Sırrı kutsansın.
9
Ü: iqrâlarını
10
Hk: - şevq
11
A Hk: qılınub
346

bâğ-ı cennet gibi śafâ-baxş u teraw-rîz ü feraw-simât, serv-śûret, müntehâ-qâmet, ţubâ-


endâm u śafvet-nümâ qavaqları evce peyveste, ţaraf ţaraf gül-zârlar, gûşe gûşe
nişîmenler, sebze-zârlar, selsebîl-i śafvet zülâl-i şerbet cûy-bârı revân u cârî ammâ
menba>-ı rafż u ilwâd, ma>den-i şürûr fesâd olub, dîn-i cedîd ile âbâd, bi’ l-külliyye
evâmir-i İlâhî, şerâyi>-i ważret-i risâlet-penâhî metrûk u ber-bâd. Ebniye-i sâmiyeden >âlî
câmi>ler, >ulüvv-i şân ile ma>mûr mescidler, xân-qâhlar, zâviyeler, kâşîler ile münaqqaş
menâreler. Ahâlîsinde >ulûm u fażl ile ârâste, zîver-i mecd ü kemâl ile pîrâste, śâwib-ţab>
u źarîf ve žî-şân u şerîf olanları cümle gelüb, râyât-ı źafer-simâtı istiqbâl eylediler. Paşa
şehre qonmayub, civârında Sa>d-âbâd dimekle meşhûr śawrâ-yı >adîmü’ n-naźîr ki,
âfâqda miŝli ma>dûm yanında Sehend1 nâm bir kûh-ı ercmend ü cennet-şükûh olub,
śuları śâfî ü xoş-güvâr, her kenârı lâle-zâr u cûy-bârdır, mübârizân-ı xûrşîd-fer anda
qonub, ol śawrâ-yı medîdü’ l-feżâ ser-tâ-ser >asker-i >alem-ârâ-yı pâdişâh-ı kişver-güşây
ile mâl-â-mâl oldı. Xıyâm-ı leâlî-intiźâm-ı ehl-i İslâm-ı sa>âdet-fercâm ile miŝâl-i >arśa-i
dârü’ s-selâm oldı.
Dirîğ2 ol şehre cennetden nişâne
Yaraşur xâl ola rû-yi cihâne
Hevâsı xûb u dil-keş câ-yı ra>nâ
¡ uyı kevŝer gibi âb-ı muśaffâ
Velî dârü’ l-fusûq ve ma>den-i şerr
Teberrâyîleri iblîse beñzer
Ežân u qâmet anda cümle metrûk
Ţarîq-i ma>śiyet ser-cümle meslûk
Edâ olmaz cemâ>atle śalâtı
Viren maxfî virür ğâlib zekâtı
Nişân-ı dîn olan ancaq menâre
Rafż3 âŝârı ammâ aşikâre.
El-wakk u inśâf ol şehr-i nezâket-ittiśâf büleğâ-yı ma>ânî-şinâs ve fużalâ-yı fażîlet-
iqtibâs ile ma>mûr müşâhede olındı. Ma>ârif ü kemâl ile meşhûr ve leţâyif-i feżâyil ile
(200a) muwallâ u mesrûr olan ba>żı ahâlî-i ževü’ l-ma>âlî axlâq-ı wamîde-i śâfiyeleri
muqteżâsınca keremen ve işfâqan bu kemîne şeref-i muśâwabetleri ile müşerref olub,
eŝnâ-i güft ü gûda ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâhıñ zemân-ı devlet ve eyyâm-ı
meymenet-maqrûnlarında vâqi> olan wavâdiŝiñ tafśîli içün tawrîr olınan şâh-nâme-i
wümâyûnıñ ba>żı eczâsına naźar-ı xûrşîd-te&ŝîrleri müte>alliq oldıqda ţabâyi>-i kerem-
meşwûnlarında maxzûn4 olan dürer-i elţâf u mekârimden bu lûlûleri îŝâr ve cevâhir-i âb-
dâr-ı behcet-âŝârı yâd-gâr-ı rûzgâr5 idüb, üzerine yazmışlar: Teyemmünen bi-enfâsihi’ ş-
şerîfe. Żımn-ı kitâb-ı müsteţâbda derc olındı.6 Ol zümre-i feżâyil-âŝârdan merkez-i
dâyire-i velâyet, sa>d ü es>ad, quţb-ı âfâq, niźâm-ı ıqlîm-i süxan Şeyx Muwammed’ [iñ]

1
F Hs Ü: ŋĨΚŦ
2
Ü: ?
3
A F Hk Hs K: küfr
4
A K: mawzûn
5
A F Hk Hs K: - rûzgâr
6
A Hk: + evvel
347

“ ţâbet enfâsuhü’ ş-şerîfe” qalem-i behcet-raqamları ile1 terqîm etdikleri kelâm-ı dürr2-
niŝâr ve cevher3-i âb-dârlarıdır:
Her leţâfet ki nihân büved pes perde-i ğayb
Heme în nüsxa-i nâmî bih beyân âmede est.
Ve cemâl-i dil-ârâ-yı kemâliñ şeref ü zeyni, wüsn-i bî-hem-tâ-yı ma>ârif ü efżâliñ nûr-ı
>âynı Mevlânâ Şerîf Wüseynî’ niñ zâda’ llâhu şerefehû4 benân-ı sa>âdet-beyânları ile
terqîm buyurdıqları ebyât-ı fażîlet-simât ile kelimât-ı dürer-ğâyâtlarıdır:
În nâme şümâ mehist pür nûş heme
Ez ehl-i xıred bürde dil ü hûş heme
Mânend-i gül her vereqaş >ıţr-ı dimâğ
Her nükte-i o kerde der gûş-ı heme.
Waqqâ în zülâl-i maqâl ki, ez menba>-ı >izz ü celâl, der-câm-ı cihân-nümâ-yı xayâl
śâwib-kemâl rîxte ve în rawîq-i refîq ki, be-dest-yârî tevfîq, ez ser-çeşme-i tawqîq, der-
mežâk-ı cân-ı ehl-i kemâl çekîde, xayâlist müdğam, benânist muwkem, be->âlî ważret-i
feżâyil-penâh, semiyy-i resûlu’ llâh, maxśûś ke-bünyân-ı merśûś, ümîž ki çün be-qalem-
i sa>âdet-raqam, simţ-i tawrîr-pežîred, faqîr-i müstehâm Şerîf Hüseynî be-şeref-i
muţâla>a ser-efrâz gerded bi-mennihi ve luţfihi.
Bi-mânâd žihnî ki büst-i în xayâl
Merîzâddestî ki gerd în raqam
Ve mecâlis-i şeref-efzâ-yı siyâdetiñ zeyn-i bî-şeyni, selsâl-i zülâl-efżâl 5-i sa>âdetiñ
menba>u >aynı Murtażâ [bin] Şerîf el-Wüseynî’ niñ dâmet feżâyiluhû6 qalem-i müşgîn-
raqamlarıyla tasţîr etdikleri rübâ>îdir:
(200b) Tâ kilk-i benân ber varaq-ı jengârî
Çün ğonce-meyân beste be-xižmet-kârî
Münşî-i zemân ber śafwa-i heft-ıqlîm
Nenüvişt śawîfe-i be-dîn pür-kârî.
Ve nigâr-xâne-i >irfân u ma>ârifiñ naqş u zeyni, rû-yi gül-bûy-i feżâyil ü leţâyifiñ dîde-i
bînâsı7 ve >aynı Qâsım bin Şerîf el-Wüseynî dâmet ma>âlîhi 8’ niñ xâme-i >anberîn-
şemâmeleri ile tawrîr etdikleridir:
Zîn nâme-i nâmî ki be->izz-i iqbâl
Miskîn raqamest defter-i ehl-i kemâl
Her nükte-i o çü kevkeb-i nûrânî
Mıśbâw-ı ţabâya>ast mişkât-ı xayâl.

1
A F Hk Hs K: - ile
2
A Hk: dürer
3
Hk: cevâhir
4
Allah şerefini artırsın.
5
K: - efżâl
6
Faziletleri dâim olsun.
7
F Hs Ü: ΞŦĜ ΣΕġ
8
Şerefi dâim olsun.
348

Ve gül-bün-i bâğ-ı belâğatıñ verd-i teri, şâx-sâr-ı naźmıñ >andelîb-i süxan-güsteri


Fażlullâh Şebisterî zâdet feżâyiluhû1nıñ zebân-ı dürer-bârlarınıñ naźm-ı gevher-
niŝârlarıdır ki, dest-xaţţ-ı şerîfleriyle mesţûr u merqûmdur:
În ţurfe raqam ki naqd-i âmâl-i menest
Menŝûr-ı sa>âdet meh ü sâl-i menest
Ber-dîde sevâdeş ez künem naqş-ı sezâst
Zîrâ ki şeref nâme-i iqbâl-i menest.
Ve ünvân-ı cerîde-i fażl-ı ser-âmed, fihrist-i dîbâce-i kemâl-i lâ-yuwśâ ve lâ-yu>add
ebü’ l-feżâyil Mevlânâ Awmed’ iñ e>azza’ llâhu2 bi’ l->izzi’ l-emced3 kilk-i >anber-maqâl ile
śawîfe-i elţâfa tawrîr etdikleri dürer4-i bî-naźîrdir:
În nüsxa ki bî-naźîr ü miskîn-raqamest
Te&lîf-i semiyy-i seyyid-i muwteremest
Çün ţarz-ı kelâm an xired dîd-i güft
Ber-śafwa-i dehr-miŝl în nüsxa kemest.
Eger sevâdeş râ merdümek dîde midâd keşte ez beyâż sevâd bürd mûcib-i izdiyâd-ı
mevâd-ı nûr xâ hed bûd ümîž ki, ba>de ez itmâm-ı ba-midâd-ı qalem-i ixlâś-raqam în
kemîne-i be-istis>âd-ı istiktâb, în kitâb-ı hümâyûn-şiyem müftexir-kerde5 ve bezm-i üns-
i xıśâl-i kemâlâtıñ çerâğ-ı rûşeni, çehre-i zîbâ-yı xayâlâtıñ meh-veş-i >aql-efgeni,
melâwat-nümâ u belâğat-efzâ gül-şeniniñ bâğ-ı ţab>ı ezhârınıñ şükûfe-i gül-bûyıdır:
În ţurfe-raqam ki tâze sâzed cânrâ
Zîbâ raqamîst kilk-i müşg-efşânrâ
Ümîd ki în nüsxa nekerded mensûx
Tâhest beqâ śawîfe-i devrânrâ.
Paşayı diyâr-ı >Acem’ e tawrîk iden müfsidîn ve waqîqaten ol vilâyetlerde Qızılbaş olan
melâwide-i rafż-âyîn şâha nâmeler uçurıb, memâlik-i Rûmiyye ahâlîsiniñ zübdesi,
>asâkir-i >Oŝmâniyye’ niñ >umdesi wâliyen Tebrîz’ e gelmişlerdir, furśat zemânı, ğanîmet
vaqti ve avânıdır (201a) iriş, deyü beşâretler etdiler.
Ulama-i bî-dîn ki, xıyânet-şi>âr u bed-âyîndir, paşanıñ üzerinde olan >askeri tefrîq ü târ-
mâr idüb, leşkeriñ tâb u tüvânına ża>f u inkisâr virmek tedârükine düşib, defterdâr ile
paşaya geldiler. “ Bu diyârlarda Qızılbaşlar’ ıñ ocağı Qızılcaţağdır. Bir miqdâr >asker
virüñ, varalum ocaqlarını söyindirelüm” dir6. Ol bahâne ile on biñ miqdârı yarar dilâver
güzîde >askeri paşadan ayırub, alub gitdi. Ol ţağ xod sengistân-ı >aźîm, qa>rı baţn-ı
cehennem, vâdîleri mu&lim ü elîm, hevâ-yı saqar-sirâyeti vaxîm ü saqîm, güžer-gâhları
pür-çengel, qamu râhları >asîr ve mürûra engel imiş. Ulama >askeri ol kûh-ı mużîq
dâmenine iletüb, ğâzîler içerüsi şenlik memleketlerdir, ţoyım olursız segirdüñ, deyü7
sebîl-i helâke delîl oldı. Kendüsi bir cânibe ayrıldı. Leşker ise ţoyımlıq ümîži ile gelmiş,
śalt >asker ţağ içine düşib, perâkende olub, âbâdânlıq yoq, zâd ü zevâde mefqûd, dârü’ l-

1
Faziletleri artsın.
2
F Ü: e>azzehu’llâhu
3
Allah çok yüce bir kıymet ile azîz etsin.
4
K: dürr
5
A Hk: ŊΛŏ΄
6
A F Hk Hs K: deyü
7
K: + bu
349

miwen, her gûşesi siccîn ve me&vâ-yı zâğ u zağan, her künc-i nâ-meymûn (u) şûmı
âşiyân-ı cuğd ve nişîmen-i bûm. >Asker müyewayyir ü nâlân, żarbe-i seng ile sümm-i
sütûra fütûr gelüb, xaylleriñ na>lleri dökilüb, atlar kalub, xalqıñ ekŝeri yayan. Bî-nihâye
>asker żâyi>ü telef olub, vücûdları tîr-i belâya hedef ü nişân oldı.
Ser->asker-i Âśaf-maqarr mübârizân-ı xûrşîd-fer birle taxt-ı Tebrîz’ e istîlâ eyledi 1.
Cihâna śît ü śadâ ţolub, bu eŝnâda Gîlân pâdişâhı Muźaffer Şâh müstaqill xıdîv-i śâwib-
câh olub, >aźm-i şân ile meşhûr u kâm-rân idi. Âstân2-ı quds-âşiyâna >arż-ı ixlâś idüb, on
biñ miqdârı piyâde >asker Gîlân ile gelüb, ser->askere mülâqî oldılar. Anlar içün orduda
hümâyûn3 viŝâqlar, serâ-perdeler ţutılub, şâhâne >âlî żiyâfetler eylediler.
Ağrâż-ı fâside-i dünyeviyye ile meşwûn xavâţır u4 żamâyir5-i >âţılaları6 muzaxrafât-ı
fâniyye ile ma>mûru’ ż-żamâyir olan erbâb-ı fesâdât ki, her zemânda maqbûlü’ l-kelâm
olagelmişlerdir. Edvâr-ı rûzgârdan bir devr anlaruñ vücûd-ı xabâŝet-şi>ârlarından pâk
olduğı mesmû> u meşhûr degildir. >Âdet-i rûzgâr elbette her qarnda birqac nâ-bekâr-ı
śâwib-i>tibâr, qalîlü’ l-biżâ>a nâ-merdler ixtiyâr olagelmişlerdir. Ol sefer-i >ibret-eŝerde
(201b) daxı âyine-i żamîr-i xüsr-te&ŝîrleri gerd ü melâl-i cehl ile pür-ğubâr olmış nâ-
dânlar var idi. Paşaya bu ma>nâyı işrâb etdiler ki, “ Tebrîz’ de bir qal>a bünyâd olınub,
ţoplar ve żarbezenler ile meşwûn qılınub, içine tüfengciyân-ı ra>d-nişân ve mübârizân-ı
śâ>iqa-şân7 qonılub, temhîd olınsa >Acem diyârları daxı sâyir memâlik-i xâqâniyye
üslûbınca mażbûţ u mawrûs olub, memleket-i ma>mûr olurdı” didiler. Paşanıñ ţab>ı
bülend, vufûr-ı dâniş ü ma>ârif ile ercmend idi, bu xuśûś taxayyülât-ı fâsidedir, netâyic ü
>âyidesi yoq, bilâ-fâyide bir emrdir, deyü qabûl etmediler. Nâ-dânlar gerü naśâyiw-i
câhilâne ve mevâ>ıź-ı ğâfilâne ile temhîd-i muqaddimât eyleyüb ve ahâlî-i Tebrîz’ den
cumhûr-ı keŝîri bile getürüb, bu diyârlar qudûm-ı meymenet-rüsûmıñız ile dârü’ l-İslâm
olub, ehl-i sünnet ve cemâ>atıñ8 âyînleri mer>î oldı. Bize bir wiśâr-ı büzürg-vâr lâzımdır,
deyü re>âyâ ţarafından istimdâd eylediler. Envâ>-ı wîle ü firîb ile9 paşadan rıżâ alub10,
eknâf-ı Tebrîz’ den Şenb-i Ğâzân nâm mevżi>ki, zemân-ı qadîmde wıśn u qal>a şeklinde
xâk-ı bî-bünyâddan âbâd qılınmış vawşet-menzil bir sûr-ı pür-gil ki, süknâ-yı bûm-ı
şûm, mesâkin-i źalûm u cehûldür, ol mawall içün qal>aya münâsibdir, deyü binâya
mübâşeret etdiler. Qapular vaż>eyleyüb, wiśâr-ı >ibret-âŝâr eylediler.
Axbâr-ı müfsidîn Xorasan’ da şâha vâśıl olıcaq ârâm u qarârı qalmayub, hemân göcdi.
Bâl-i isti>câl açub, berüye uçdı. Ilğar ile Rûmîler üzre hücûm etdi. ¡ oqbulaq dimekle
ma>rûf vilâyete gelüb çıqduğı Ulama’ nıñ ma>lûmı olub, hemân cân atub, paşaya geldi.
“ Himmetiñüz ile Qaracaţağ śûfîleriniñ awvâli ber-ţaraf olub, cümle Qızılbaşlar telef oldı.
Bir miqdâr >asker daxı virüñ Erdebîl’ e varub, şâhıñ dâr u diyârlarını11 xarâb u yebâb

1
K: etdi
2
K: + sa>âdet
3
A F Hs K: âlî âlî, Hk: bî-nazîr
4
A F Hk Hs K: - ve
5
A F Hk Hs K: murâdât
6
A F Hk Hs K: >âţıla
7
F Hs K Ü: nişân
8
A Hk K: cemâ>at
9
K: - ile
10
Ü: olub
11
A: babası mezârını, - dâr u diyârlarını, Hk: + yıqub yaqub
350

idelüm” didi. Paşa kelimâtına mağrûr olub, defterdâra emr etdiler ki: “ >Askerden bir
miqdâr güzîde dilâverler intixâb idüb, Ulama’ ya qoşıla.”
Bunlar >askeriñ ifrâzı tedârükinde iken ważret-i Waqq celle ve >alâ1 dâyimâ dîn-i mübîniñ
wâfıź u nâśırı, ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-encâmıñ her zemânda mu>în ü dest-gîridir,
(202a) >inâyet-i bî-nihâyet-i Waqq bu eŝnâda daxı >askere tamâm refîq-i şefîq-i muţlaq
vâqi> oldı. Meger ki, paşa-yı Âśaf-menzilet ibtidâ diyâr-ı A>câm’ a >azm ü niyyet
etdiklerinde mülûk-ı sâbıqa-i şarq evlâdınıñ baqâyâsından Murâd Beg ki, uruğ-ı rawmet-
fürûğ-ı Bayındıriyye’ den olub, śalâw-ı nefsle ma>mûr, envâ>-ı ma>ârif ü feżâyil ile
meşhûr, žât-ı pâk-i xuceste-idrâk kimesne idi, anlara iltifât idüb ve Timur neslinden
ba>żı selâţîn-zâdeler, xuśûś-ı śadâqat u ixlâś ile âzâdeler pâdişâh-ı dîn-penâh yolında
istiqâmet ile xižmetde idiler. “ >Acem ıqlîmleri >inâyet-i Melik-i qadîm ile fetw olınur ise
zimâm-ı umûr-ı memleket anlara tefvîż olına” deyü mu>âhede eyleyüb, mežkûr Murâd
Beg’ i Qızılbaş ile >adû, dîn-i İslâm’ da śâdıq u yek-rû olan Aqqoyunlu xalqından bir
miqdâr >asker-i śadâqat-mu>tâd ile Xorasan yolları semtine qaravul eylemişlerdi. Şâhıñ
ılğar ile gelüb, Tebrîz’ e qarîb olduğını Murâd Beg ma>lûm idinüb, vilâyet-i Teke
sipâhîlerinden Ulama ile bile Qızılbaş olmış Qara Xalîl nâm qaraçı ki, anda qorıçı
dirlermiş, berüye gelür iken ţutub, orduya irsâl eylemiş. Şâhıñ ılğar ile gelüb, çıqduğını
xaber virüb, waqîqat-i wâl ma>lûm oldıqda Erdebîl’ e >asker gönderilmekden ferâğat
olınub, düşmen yaqın geldi, deyü orduda ıżţırâb u dehşet peydâ oldı. Gerü >inâyet-i
Xâliq-i büzürg-vâr te>âlâ şânuhû2 qarîn-i wâl-i leşker-i dîn olub, ważret-i pâdişâh-ı źafer-
hem-râh u nuśret-dest-gâh xalleda’ llâhu eyyâme salţanatihî ve ebqâhu3 mübârizân-ı
ma>ârik-penâh ve sipâh-ı melâik-iştibâh ile ţayy-ı menâzil ü merâwil qılub, >asker-i
ğarb4-peymâ u şarq-pûy ile mużâfât-ı medîne-i Tebrîz’ den qaśaba-i Xoy’ a vuśûl
buldıqları xaberleri lâyıw olıcaq >askere cân, qâlıb-ı bî-rûwa tâb u tüvân gelüb, mürde
iken wayy u zinde, âftâb-ı ţâli> u devletleri ţâli> u tâbende oldı. Dünyâya wayât-ı tâze,
>âleme ŝebât-ı bî-endâze müstevlî olub, kîse-i qulûb-ı şâdîden pür-zer, śawâyif-i xavâţır
meâŝir-i meserret birle zîb ü zîver buldı.
Muwarrikân-ı fitne-kâr u fesâd-meşwûn, müteşebbiŝân-ı žeyl-i wîle ü efsûn gerü paşaya
iğvâ idüb, >askerimiz kemâl quvvet ü keŝretde, yaraq u esbâbımız tamâm vefretdedir.
(202b) Şâh gelürse muqâbil olub, ceng ideriz. Muqteżâ-yı ğayret budır ki, hemân
göçilüb5, ilerüde bulınayuz, deyü xoş-âmed kelimât-ı muzaxrefe ile paşayı meftûn
eylediler. Bir göc ilerü Ucan yaylağı dimekle ma>rûf bir śawrâ-yı vesî>atü’ l-feżâya varub
qonıldı. Bu eŝnâda e>âdî-i devlet-i qâhireden kimesne ważret-i şehriyâr-ı źafer-medârıñ
e>azza’ llâhu enśârahû6 sa>âdet ü iqbâl ile qudûm-ı müŝmirü’ l-âmâllerine i>tiqâdları
yoğidi. Egerçi efvâhda söylenür ve lîkin ğâyet ba>îddir, deyü iwtimâl virmezlerdi. Paşa
hemânâ ki, ilerü göçdi, şâhîler bildiler ki, ważret-i xudâygân-ı nuśret-âşiyân muwaqqaq
irişmişdir. Lâ-cerem qulûb-ı mağlûblarında merkûz olan ru>b u hirâs ğalebesinden
warekete mecâlleri qalmayub, tevaqquf etdiler.

1
Yüceliği artsın.
2
Şânı yüce olsun.
3
Allah saltanatını dâim etsin ve onu bâkî kılsın.
4
A: >Iraq
5
A F Hk Hs: göçüb
6
Allah yardımcılarını aziz etsin.
351

Ważret-i xilâfet-âşiyân ebbedehu’ llâhu el’ melikü’ l-mennân1 >asker-i gîtî-sitân ile sene
iwdâ ve erba>în ve tis>a-mie rebî>ü’ l-evveliniñ on ţoquzıncı güni medîne-i Tebrîz’ e
irişüb, menzil-i sa>d-âbâd muxayyem-i sürâdiqât-ı iqbâl-evtâd vâqi>oldı. Ahâlî-i Tebrîz
bi-esrihim râyât-ı nuśret-âyâtı istiqbâl idüb, sümm-i semend-i devlet-mendlerine bî-
nihâye aqmişe-i firâvân îŝâr u niŝâr etdiler. İrtesi göçilüb, Ucan śawrâsına qonılub, iki
deryâ-yı âdem-mevc qarışub, sipâh-ı ŝüreyyâ-fevc ile cihân mâl-â-mâl idi. Xıyâm-ı
encüm-niźâm ţutılub, ser-tâ-ser śawrâ-yı Ucan otaq-ı gerdûn-viŝâq ile mânend-i lâle-zâr
u gülistân oldı. İrtesi Dîvân-ı hümâyûn olub, Tebrîz’ de olan beglerbegiler ile kâffe-i
ümerâ-i devlet, >âmme-i müte>ayyinân-ı südde-i sipihr-waşmet el öpüb2, xila>-ı
hümâyûn-ı meserret-maqrûn ile ser-efrâz oldılar. Daxı irtesi yine3 Dîvân-ı sâmî-mekân-ı
xüsrevânî olub, müşârün-ileyh Gîlân pâdişâhı Muźaffer Sulţân tevâbi>u xavâśśı ile >izz-
i wużûr-ı sa>âdet-mevfûr-ı ważret-i pâdişâh-ı mebrûr u sa>îdiñ pâye-i serîr-i nuśret-
temhîdleri taqbîli ile tawśîl-i sürûr-ı sedîd eylediler. Wüsn-i iltifât ve ri>âyet-i xüsrev-i
dîn-penâh ile kemâl derecede mesrûrü’ l-xâţır oldılar.
Bu eŝnâda sipâh-ı >Acem kemâl-i celâdet ü şehâmetlerine vufûr4-ı cür&et ü wamiyyet
munżamm qılub, künc-i Xorasan’ da xavf-i şimşîr-i merg-te&ŝîr-i >Oŝmâniyân ile hirâsân
u mestûr iken meydâna çıqub, źuhûrda oldılar. (203a) Lâ-büdd anları cüst u cûy ve
tecessüs-i keyfiyyet-i awvâl ü xuśûślarını kemâl tefaqqud u tefawwuś lâzım geldi.
Görinse bîşede rûbâh u xargûş
Şikâr u ţu>me içün şîr ider cûş
Hevâda mürğ uçub gösterse ger per
Olur pervâza mâyil bâz-ı ekŝer
Xırâmân olmasa śawrâda miskîn
Qanat açmazdı hergiz kebge şâhîn
İninden çıqmasa mûş-ı ziyân-kâr
İrişmez hirreniñ çenginden âzâr
Qarîndir xâr-ı nâ-hem-vâr ile gül
Qarârı yoq qonar her şâxa bülbül.
Lâ-cerem mücâhidân-ı sitâre-a>dâd ve dilîrân-ı pûlâd-nihâd ile hücûm-ı źafer-lüzûm
olındı. Taxfîf-i ceyş-i źafer->îş içün Tebrîz’ de bir miqdâr mübârizân-ı şîr-şikâr ile sâbıqâ
Şirvân beg-zâdelerinden >atebe-i >ulyâya gelüb, iţâ>at iden Mîrzâ Muwammed’ e ba>żı
sancaq-begleri ve bir miqdâr sipâh qoşılub, Tebrîz’ de iqâmet emr olındı. Mâh-ı
mübârek rebî>ü’ l-evveliñ yigirmi altıncı güninde Ucan’ dan qalqılub, bisâţ-ı basîţ-i
>Acem’ de olan kûh u deşt, bi’ l-cümle mecmû>-ı zemîn ve arżîn-i bâlâ u pest ţumţurâq-ı
ceyş-i a>dâ-şikest ile mâl-â-mâl idi. >Asker-i deryâ->adîl ţarîq u sebîlde5 seyl, ya Mıśır-ı
>aśrda bî-wadd ü waśr bawr-i Nil idi.
Ârzû-yı viśâl-i nev->arûs-ı źafer birle Xorasan’ dan ılğar ile gelenler ğarîq-i deryâ-yı >âr,
warîq-i nâyire-i ğuśśa u efkâr olub, nâm u nişânları kem, semend-i celâdete süvâr olan
nâ-bekârlar düşüb, hem-śaff-ı süm oldılar. El-firâru mimmâ-lâ-yuţâq min-süneni’ l-

1
İhsanı bol Allah onu dâim eylesin.
2
Ü: ĝΜΉΛė
3
F Hs K Ü: - yine
4
K: vaqûr
5
A Hk: sebîlden
352

mürselîn1 fewvâsıyla >amelden özge çâre görinmeyüb, dîde-i >askerden nihân olub, mâh-
ı mübârek rebî>ü’ l-âxiriñ ikinci güni râyât-ı gîtî-sitânî Serçem Xânı dimekle ma>rûf
mawalle nüzûl etdikde ser->asker tevâbi>inden2 ilerüde bulınan ba>żı dilâverân-ı ejder-
zûr, nâm-verân-ı neheng-peyker ü şîr-źuhûr, mübârizân-ı >Arab-ţu>me ü >Acem-xûr
öñlerince gürîzde olan deycûrîlere irişüb, neberd ü ceng eylemişler. Lem>a-i bâriqa-i tîğ
u sinân, şa>şa>a-i şâriqa-i şimşîr-i xûn-efşân ile dîde-i germiyyetleri xıyre düşib,
evbâşlardan3 xayli başlar kesmişler. Muxâlifleriñ wayâtları tuxmını yile virmek içün
xirmen-i rezm içre (203b) bâd-ı sewer gibi esmişler. Başları kesilen gelleleriñ
kellelerini 4 rimâwa5 tâc idüb, felek-i memâta >urûca mi>râc eylemişler. Üçinci güni
Nîknâ6 Xânı nâm menzilde daxı qaravulân-ı źafer-encâm ţaraf-ı düşmenden7 yarar diller
ţutıb, getürdiler.
Beşinci güni bilâd-ı meşhûre-i A>câm’ dan Sulţaniyye nâm şehre qonıldı. Zemânında
ma>mûr olub, câmi>-i celîlü’ ş-şânı nevâdir-i ebniye-i sâmiyedendir. Şimdi maźhar-ı
źalâm-ı źulm ü cevr olub, xârâb olmış. Uruğ-ı Žu’ l-qadirlü’ den Şâhrux Beg-oğlı
Muwammed Xân ki, eben->an-cedd âstâne-i xilâfet-penâha ixtiśâś iden erbâb-ı >izz ü
câhdan olub, žâtında kemâl-i śıdq u diyânet, vufûr-ı şehâmet ü celâlet ile ma>rûfdur,
avân-ı şebâbda ba>żı8 >ârıża u inqılâb sebebi ile >Acem şâhına ilticâ eyleyüb, anda varub
Ţarim ve Xalxal 9 xânı olış idi, lâkin ţabî>atı İslâm ve diyânet üzre mecbûl olmağın
dâyimâ dârü’ l-İslâm’ a hicret ârzûsında olub, furśat gözedirdi. Leşker-i dîn qarîb olıcaq
anlardan rû-gerdân olub, >atebe-i >ulyâya gelüb, iţâ>at eyledi. Mawall-i mezbûrda anlar
içün bir gün oturılub, yarındası müşârün-ileyh xân ważret-i pâdişâh-ı hümâ-câhıñ
xalleda’ llâhu te>âlâ10 mülkehû11 pâye-i serîr-i źafer-te&ŝîrlerine yüz sürüb, envâ>-ı
merâwim-i cemîle-i xâqâniyye ile mer>î ü xoş-dil oldılar.
Bu zemâna gelince bahâr ve śayf sevretleri âxir olub, pey-â-pey şitâ ve dey śûretleri
źâhir oldı. Nedîm-i rebî>a nedem gelüb, warîf-i xarîf oldı. Sulţâniyye hevâsı zemherîr-i
berd-serîr ile âşinâ ve mihmân-xâne-i ŝelc ü berf imiş12, âyine-i rûzgârda çehre-i şitâ
müşâhede olındı.
Cemâl-i mihre çekdiler niqâbı
Rux-ı gül-gûna aśdılar wicâbı
Güneş nûrını mestûr eylediler
>Azîz idi >aceb xor eylediler
Ebr-i wallâcı naqd-i sîm idüb śırf
Cihâna atdı vâfir penbe-i berf

1
Güç yetirilemeyen şeyden kaçmak peygamberlerin sünnetlerindendir.
2
K: tevâbi>inde
3
A F Hk Hs K: Qızılbaşlar’ dan
4
Hk: - kellelerini
5
K: rimâw
6
F Ü: ╗΅ΕΡ
7
A F Hk Hs K: bed-nâmlardan, - ţaraf-ı düşmenden
8
K: - ba>żı
9
A: Walwal
10
A Hk: - te>âlâ
11
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
12
Hk: - imiş
353

İrişdi her cebel reşw-i ğamâme1


¡ arındı başa >Oŝmânî >imâmes
Xıyâm-ı şâh İslâm’ a muvâfıq
Zemîn giydi libâs-ı śubw2-ı śâdıq
(204a) Beyâżü’ l-vech olub dünyâ ser-â-ser
Yüz aqlığın qazandı ceyş ü >asker.
Muxâlifîniñ bahâr-ı dînde bürûdetleri cihâna mün>akis olub, çehre-i zîbâ-yı dünyâ pür-
vesax, >âlemde wużûr u śafâ śularına incimâd gelüb, ser-â-ser zemîn yax oldı. İzdiwâm-ı
>asker-i śarśar-warekât ile ol 3 diyârlar >arśa-i >araśâta dönib, ol günler4 wâlet-i mehâbet-
âŝâr-ı qıyâmetden >alâmet idi. Cümle śawrâlar, vâdîler ser-â-ser dûzax-ı serd, cihân
>ažâb-ı şitâdan pür elem ü derd olub, güyâ ol ţarîq mübârizîn-i encüm-śaffa śırâţ-ı raqîq5
idi ki, >Iraq-ı >Acem’ den behişt-zemîn olan Bağdâd ve Necef ţaraflarına >asker-i İslâm-ı
necât-encâm ve in minküm illâ vâriduhâ6 muqteżâsınca >ubûr iderlerdi. Ol mawallden
Gîlân pâdişâhına wüsn-i icâzet-i hümâyûn virilüb, Gîlân ţaraflarına teveccüh etdi 7. Ve
müşârün-ileyh Muwammed Xân ile Ulama Sultân daxı Tebrîz’ e varmaq emr olınub, ol
ţarafa revâne oldılar. >Asker-i źafer-vifâq ile >ale’ l-ittiśâl yürinüb, Qaraqan dimekle
ma>rûf yaylaq ki, nuxûsetde nâdire-i âfâqdır, her cânibi pür berf ü yax, her gûşesi >arśa-i
dûzax, nehârı źulmetde leyl 8, leyli vawşetde hâviye ve veyl,9
Belânıñ meskeni şiddet ocağı
Hümûmıñ şem>i ve miwnet çerâğı
Tehî xâlî śafâdan vawşet-âbâd
Cefâ ve cevre maźhar qahre mu>tâd
Vaxâmetden irişmez nûr-ı tâbân
Siyeh-baxt u siyeh-rûz u siyeh-şân
Hevâsı serd ve cân-âşûb u dil-teng
Ser-â-ser yolları śa>b ve gil ü seng
Mürûra müşkil ve reftâra düşvâr
Meşaqqat ma>deni ve xâţır-âzâr
Yolı xâr-ı cefâ ve miwnet-engîz
Ser-â-ser kişver-i cevr10 ve śafâ-rîz.
>Asker nüzûl-i belâ ile mużţarib, wużûr u11 sürûrları ıżţırâb u fütûra munqalib oldı. Ne
mawall-i qarâr ve ne câ-yı sükûn, ne bedreqa-i ţarîq ve ne râh-nümûn. Basîţ-i arżda ne
>alef var, ne giyâh. Ţağ u ţaşı ser-â-ser seng-i siyâh. Muxâlifîn xaşyet ü saţvet-i şîrân-ı
>arînden mânend-i mûr-ı miskîn künc-i zemînde pinhân u der-kemîn, nâm u nişânları
nâ-peydâ, xavf-i cân ile vâle ü şeydâ oldılar. >Asker-i manśûr u güzîn wudûd-ı Iśfahan’ a
1
K: >imâme
2
K: ẁĢŲ
3
K: cümle
4
Ü: ŏΊ∆
Μ΄ŋΉΛė
5
A Hk: tevfîq, Hs K Ü: refîq
6
“İçinizde hiç kimse yoktur ki, (cehenneme) yaklaşmış olmasın.”, K.K., 19 Meryem, 71.
7
F Ü: ΝŋΡė
8
K: leyli
9
Hk: + Mesken-i renc ü belâ, ma>den-i envâ>-ı ta>ab u >anâdır.
10
K: wubûr
11
F Hs K Ü: - ve
354

qarîb ser-wadd-i Dergezîn’ e (204b) varınca ta>qîb etdiler. Âbâdân olan ma>mûreleri
vîrân, mecmû> ıqlîmleri nehb ü yağma u tâlân etdiler. Ma>lûm oldı, ol ţâyifede >ırq-ı
ğayret münqaţı>, âŝâr-ı wamiyyet ü celâdet mümteni>imiş. Şâhâne meydâne çıqub, ceng
ü cidâl ve warb ü qıtâle iqdâm etmek yanlarında muwâl.
Hemân xâţır-ı dehşet-maźâhirlerine tesellî virüb, >asker-i źafer-âşinâ Qaraqan
yaylağında maźhar-ı âşûb-ı şitâ oldıqlarını eflâk-ı sa>âdetiñ nücûm-ı hidâyet-eŝerleri ve
şâx-sâr-ı siyâdetiñ meyve-i behcet-ŝemereleri wazerât1-ı >âliyât eimme-i iŝnâ >aşeriñ
>aleyhim rıżvânu’ [llâhi] el’melikü’ l-âlih2 kendüler ţarafına mu>âvenetleri ile şâhlarınıñ
velâyetine waml eylemişler. Zihî nâ-dânî ve nâ-şinâsî eimme-i hüdâ ki, hâdiyân-ı dîn-i
mübîn ve mühtediyân-ı sünen-i Seyyidü’ l-mürselîn durırlar. Anlaruñ >ulüvv-i >inâyetleri
hem-vâre imdâd u murâfaqatları pâdişâh-ı >âlem-penâh u nuśret-dest-gâh ile olub,
>asker-i memâlik-sitânî ol semtiñ fetwine teveccüh etdikleri ol serverleriñ quvvet-i câlibe
ü câžibeleri ile olub, muvâfaqat-ı himem-i ervâw-ı felâw-eşbâwlarıdır3. >İnâyetu’ llâh ile
aśl-ı velâyet ważret-i pâdişâh-ı memâlik-güşânıñ şimşîr-i źafer-te&ŝîrlerinde4, xuśûś-ı
kerâmet xüsrev-i gîtî-sitân-ı śâwib-qırânıñ tîğ-i memleket-gîrlerindedir ki, mawżâ fetw-i
dâyire-i ıqlîm-i ecr ü ŝevâb ve tawśîl-i merżât-ı ważret-i Xâliqü’ l-wasenât içün >amme
nevâluhû5 aqśâ-yı memâlik-i Rum’ dan leşker-i deryâ-nişân ile wudûd-ı Iśfahan’ a gelüb,
râyât-ı sa>âdet-âyâtlarına muqâbil yoq, şâhlar zebûn u mebhût, dehân-ı şimşîrleri
niyâmda, zebân-ı tîğlerinde sükût, menzil ü âşiyânları beyâbân u dârü’ l-bevâr, câ-yı
>işret-gâh u qarârları büţûn-ı cibâl ü kûh-sârdır.6 Bundan özge velâyet mutaśavver,
bunıñ fevqinde feyż u kerâmet olur mı? Beyâbânda lâf-ı güzâf ile erlik, şîrden xâlî olan
bîşede serverlik da>vâsında olanlar perde-i gürîzden çıqub, meydâna gelmek gerek idi.
Telâqî-i śaffeyn ve teśâdüm-i ţarafeynde şimşîrler mihr-i münîr mânendi 7 lâmi,> tîğler
>arśa-i kâr-zârda8 sâţı> olıcaq velâyet ü kerâmet ne cânibde idügi bâhir olurdı.
İrâdetu’ llâh ile ol yaylaqda müşâhede olınan (205a) âlâm u şiddet ki, ba>de’ l->usri
yüsran9 muqteżâsınca müntic-i źafer ve müŝmir-i fütûw u nuśret idi, zâyil olub,
meşaqqât-ı seferden ża>îf olan devâbb u wayvânâta maxśûś ziyân idi geçdi. >Asker-i
cihân-sûz u fetw-efrûz kemâ-kân dürüst ü bâ-tüvân, tamâm şevket ü şehâmet-i xâqânîde
quśûr u noqśân olmadı. Çünki şâhîler mûr-âsâ zîr-i zemînde me&vâ idinüb, źuhûra
gelmediler. Aśl maqśûd u murâd Bağdâd-ı cennet-âbâdıñ fetw u tesxîri idi, leşker-i
encüm-şümâr u sitâre-miqdâr ile ol ţarafa >inân-ı >azîmet-i śawib-qırânî ve teveccüh-i
müvecceh-i gîtî-sitânî muqarrer ü mu>ayyen oldı.
En’ nâsü mücezziyûne bi-a>mâlihim10 muqteżâsınca müşârün-ileyh İskender Çelebi kişt-
zâr-ı a>mâlinde tawśîl etdügi âmâli mawśûlâtınıñ zemânı irişüb, tuxm-ı evzâr u vebâl ile

1
K: ważret
2
A Hk: ekber. Kendisine tapılan Allah’ın rızası onların üzerine olsun.
3
Hk: iştibâhlarıdır
4
Hs Ü: te&ŝîrlerine
5
İhsanı (her yeri) kaplasın.
6
F Hs K Ü: + ve
7
F Hs K Ü: mânend
8
K: kâr-zârdan
9
Ba>de >usrin yüsran, “(Allah) güçlükten sonra kolaylık (verir.), K.K., 65 Talâk, 7.
10
İnsanlar amelleri ile cezalandırılırlar.
355

awvâli enbârını ţoldurıb, devleti mihriniñ şu>âı ufûlde, qadr u şevketi aqmârınıñ qurśı
žübûlde olub, mâh-ı mezbûrıñ on altıncı güni defterdârlıqdan ma>zûl oldı1.
Yigirmi birinci güni cibâl-i >Iraq-ı >Acem’ den kûh-ı Elvend dâmeninde vâqi>olan şehr-i
Hemedân muqâbelesinde2 qonılub, yigirmi ikinci güni daxı śawrâ-yı Balavar3
muxayyem-i >asâkir-i źafer-güster olub, yigirmi ţoqızıncı güni Üveys-i Qaranî
ważretleriniñ mezâr-ı şerîfleri olduğı menzile qonılub, maqâm-ı behcet-irtisâmları
ziyâret olındı. Ğurre-i mübârek cemâžiye’ l-evvel ţulû>idüb, Mâhî-deşt dimekle ma>rûf
mevżi>e güžeşt olındı. Bu zemâna gelince diyâr-ı A>câm yübûset-encâm olub, cibâlinde,
śawrâlarında ne eşcâr ve ne eŝmâr, cümle diyârları vawşet-serâ idi. Bu4 qonaqda fi’ l-
cümle eşcâr olub, vâfir bîşesi bulınub, >asker oduna ţoyım olub, odlar yaqdılar. Dördinci
güni aśwâb-ı kibârdan Şems >Alemdâr qonağına nüzûl olınub, muttaśıl bârânlar oldı.
Altıncı güni Şâhîn qal>ası dimekle meşhûr bir xarâbe wiśâra qonıldı ki, ser-wadd-i
Bağdâddır. Ţoquzıncı güni Qaśr-ı Şîrîn’ e gelinüb, on ikinci güni Ţoquz Ölüm nâm bir
śu kenârına qonıldı. Bu eŝnâda hevâ nemgîn olub, >ale’ l-ittiśâl bârânlar yağub, sewâb âb-
efşân idi, qaţarât-ı emţâr ile her vâdî pür5-seyl, ne seyl belki (205b) bawr-i Nil olmışdı,
mezbûr śu ţaşdı, gitdügince artdı6, başdan aşdı. >Asker-i enbûh-ı deryâ-şükûhıñ śabra
mecâlleri yoq, zâd u zevâde dükendi. Vilâyetiñ ne şehri var, ne kendi. Lâ-büdd >asker
serâsîme ü mużţar, kendülerini xâh u nâ-xâh ol seyle urıb, geçmege başladılar. Leşker-i
hümâyûn-fer daxı bawr-i >aźîm idi, ol geçid waqîqaten mecma>ü’ l-bawreyn oldı.
Semendiñ na>lı yeryüzin qazırdı7
Geçid deryâ olub atlar yüzerdi
Dönib bawr-i >aźîme cûş iderdi
Naźar idenleri bî-hûş iderdi
Revân olmışdı śu püşt-i cemelden
Xaber virürdi emvâcı ecelden
¡ amem baxş eyledi gûşa xurûşı
Alurdı śabr elinden >aql u hûşı
Yapardı mevc-i mâ-beyne wiśârı
Berüsinden görinmezdi kenârı
Güreşdiler śuyile pehlevânlar
Neheng-i cân-sitân şîr-i jiyânlar
Yüzi mecrûw olub żarb-ı qademden
Ayağa düşdi śu dest-i sitemden
Qoyıldı >asker ol âb-ı revâne
Bulınmazdı semekler âşiyâne
Kemâl-i xavfinden yügrük aqardı
Qızılbaşân gibi ţurmaz qaçardı.

1
K: olub
2
F Ü: muqâbelesinden
3
Hk: ŎŊάġ
4
F Hs Ü: bir
5
A Hk K: bir
6
A Hk: - artdı
7
F Hs Ü: ΝŊŖŏ⅝
356

Kenâr-ı âb nice ferseng yerlerden müzâwame-i devâbb ile teng olub, dilâverler her
cânibden qoyılub, şinâverler esbâb u tecemmülât ile memlû cemellerin ve sâyis-
xânelerin śuya bırağub, kimi geçüb, kimi boğılurdı. Wayât u memât yek-sân idi. Qaţâr
qaţâr cemelleri şütürbânlarıyla śu ţoparlayub, alub giderdi. >Askere ifrâţ ile xasâretler
olub, çoq ziyânlar oldı. Ważret-i xudâvendigâr-cihân-medâr xullidet xilâfetuhû1 daxı
sa>âdet ü iqbâl ile süvâr olmışlardı, śu kenârına gelüb, awvâli müşâhede eylediler2.
>Ubûra qâbiliyyet ü imkân olmaduğı sebebden gerü otaq-ı hümâyûna mürâca>at idüb, bir
iki gün tevaqquf buyurdılar. Ţuğyân-ı âba noqśân gelüb, sühûlet ile >ubûra3 imkân
olıcaq mâh-ı mezbûrıñ on beşinci güninde >izz ü iqbâl ile semt-i Bağdâd’ a >ubûr idüb,
xižmetde olan Kürdistân ümerâsına xil>atler4 iwsân olınub, yerlü yerine icâzet-i
hümâyûn buyurıldı. Bu eŝnâda Nâren5 (206a) dimekle meşhûr śuyla Xâliś Erğâ nâm âb-
ı berq-şitâb daxı ţaşub, >asker-i hümâyûn-şiyem anları daxı geçmekde envâ>-ı
meşaqqatler ve żarûretler müşâhede etdiler.
Bu wâletde dârü’ r-reşâd mawrûse-i Bağdâd’ ıñ şâh ţarafından wâkimi olan Tekelü
Muwammed Xân dimekle meşhûr kimesneye hücûm-ı >asker-i şîr-âşûbdan tevâbi> u
levâwıqınıñ qulûb-ı mağlûblarına xaşyet ü ıżţırâb müstevlî olub, der-gâh-ı mu>allâya
iţâ>at śûretinde mektûb yazub, bir âdem daxı göndermişdi. Lâkin waqîqat olmayub,
cümle tevâbi>i ile Bağdâd’ dan çıqub, Fars ţaraflarına gürîzân olmışlar. Bu xaber şâyi>
olub, ser->asker-i Âśaf-maqâm, düstûr-ı vaqûr-ı śâwibü’ l-iwtişâm ilerü yüriyüb, mâh-ı
mezbûrıñ yigirmi ikinci güni mawmiyye-i Bağdâd’ a vuśûl bulub, qullelerine râyet-i
sa>âdet-âyet-i >Oŝmânî çıqarub, miftâwlarını bâb-ı sa>âdet-âşiyâna irsâl eylediler6.
Yigirmi dördinci güni ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet7-nihâd >asker-i pûlâd-nijâd ile śawrâ-yı
dârü’ s-selâm Bağdâd’ a irişüb, eţrâf u eknâf-ı Bağdâd xıyâm-ı >asker-i śâwib-qırân-ı >adl
ü dâd ile ma>mûr u âbâd oldı. Otaq-ı hümâyûn-ı fetw-maqrûn u nuśret-reh-nümûn şehre
qarîb mawalle qurılub, ważret-i xilâfet-penâh u melâik-sipâh otaq-ı hümâyûna varmadın
dil-i âgâhları ser-çeşme-i dîn, sirâc-ı vehhâc-ı ümmet-i güzîn, imâm-ı büzürg-vâr,
hümâm-ı cennet-medâr, sulţân-ı erbâb-ı mežâhib, bürhân-ı aśwâb-ı menâqıb İmâm-ı
A>źam Ebû Wanîfe-i Kûfî berreda’ llâhu te>âlâ8 mażca>ahû9 ważretleriniñ mezâr-ı
hümâyûn-ı mağfiret-maqrûnları ziyâretine kemâl-i iştiyâq ile ârzû-mend idiler. Diyâr-ı
Rum-ı sa>âdet-rüsûmdan râyât-ı İslâm ve a>lâm-ı >âlem-ârâ-yı nuśret-irtisâm qaldurıb,
bunca meşaqqât-i sefer-i nuśret-eŝere irtikâbdan murâd-ı şerîfleri ve aqśâ-yı merâm-ı
devlet-encâmları imâm-ı hümâmıñ10 tağayyürât-ı melâwide-i [sa>îr-maqâm] ile âlûde
olan mażca>-ı rawmet-mecma>larını âbâd u >imâret etmek idi. Wamd ü minnet Xudâ-yı
âlem-âferîde ki, žü’ l->arşi’ l-mecîd11dir te>âlâ şânuhû ve >amme12 birruhû ve iwsânuhû13,

1
Hilafeti dâim olsun.
2
Hs K Ü: eyledi
3
Hs K Ü: >ubûr
4
K: - xil>atler
5
F Hs Ü: Târen
6
K: - âşiyâna irsâl eylediler
7
K: - Yigirmi dördinci güni ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet
8
K: - te>âlâ
9
Yüce Allah kabrini sâbit kılsın.
10
F Hs K: >iźâmıñ
11
“Arşın sâhibidir, çok yücedir.”, K.K., 85 Burûc, 15.
12
K: + nevâluhu
13
Şânı yüce olsun, ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
357

ważret-i pâdişâh-ı hümâ-câh, xâqân1-ı źafer-peyâmı2 ber-murâd idüb, çehre-i maqśûdları


âyine-i merâmda müşâhed3 oldı. Sa>âdet ü iqbâl ile ve cümle >asâkir4-i źafer-âmâl ile
imâm-ı >iźâmıñ5 mezâr-ı rawmet- (206b) âŝârları üzerine nüzûl-i hümâyûn eyleyüb,
merqad-i münevver ve türbe-i muţahharalarını ziyâret eylediler. Tâliyân-ı Qur’ ân-ı
>aźîm ve wâfıźân-ı tenzîl-i Rabb-i rawîm, qırâat-i Qur’ ân-ı kerîm idüb, cenâb-ı Waqq’ a
celle ve >alâ6 firâvân wamd ü ŝenâlar eylediler. Türbe-i tâb-nâk mülevveŝât-ı ţâyife-i bî-
idrâk ile nâ-pâk7 olmış imiş, fermân-ı qażâ-cereyân-ı xâqânî şeref-nefâž8 bulub, eţrâf u
eknâfı taţhîr olınmaq emr idüb, sa>âdet ü iqbâl 9 ve devlet ü iclâl ile otaq-ı hümâyûna
şeref-wulûl eylediler.
Müşerref oldı şâh ile memâlik
Olub dârü’ l-emân cümle mesâlik
Żiyâ virdi ol mülke źıll-i Rawmân
Cihânıñ âfitâbı mihr-i raxşân
>Adâlet münteşir oldı cihâne
Hümâ-yı >adl idindi âşiyâne
Xilâfet kişveri meftûw oldı
Żalâlet cümleten maţrûwoldı
Libâs-ı >âfiyet giydi xalâyiq
Źuhûr etdi muqarrer dîn-i fâyiq
Xilâfet taxtına şâh-ı cihândır
Muqarrer mehdî-i âxir-zemândır.
Ol güniñ irtesi Dîvân-ı hümâyûn olub, >âmmeten erkân-ı devlet-i qâhire, kâffe-i a>yân-ı
waşmet-i zâhire ile cümle beglerbegiler, >umûmen ümerâ-yı âstân-ı xilâfet-âşiyân ve
küberâ-i >atebe-i >illiyyîn-mekân bi-esrihim fetw-i cemîl ve naśr-ı celîl içün mübârek-bâd
idüb, el öpdiler. Cümlesi xila>-ı fâxire-i xüsrevânî ile muğtenim olub, Rumili ve Anaţolı
beglerbegilerine münâsib mawallerde qışlaq ta>yîn olınub, vaţanları qarîb olan ümerâya
ve >askere icâzet-i hümâyûn virildi. Cenâb-ı celâlet-menzilet cümle-i erkân-ı devlet ve
yeñiçeri ve qapu xalqı ile Bağdâd-ı behcet-âbâdda qışlamaq muqarrer oldı. İcâzet virilen
>asâkir-i źafer-meâŝir me&mûr oldıqları yerlere teveccüh ü >azîmet etdiler.
Bu avânda >atebe-i >âlem-penâh-ı devlet-âşiyân, âstân-ı cihân-muţâ>-ı sa>âdet-bünyânda
xižmet-i tevqî>-i refî>-i >âlem-ârâ ki, a>źam-ı xidemât-ı >aźîme ve ekrem-i meşâğil-i
>amîmedir, mawlûl olmışdı.10 Ol xidmet-i >aliyyeniñ sâyir menâśıbdan tefevvuq u
rücwânı, derecât-ı sâmiye-i seniyyeden >ulüvv-i şânı ve sümüvv-i mekânı bir niçe11

1
A: waqânî
2
K: be-nâmı
3
Hk K: müşâhede
4
Ü: >asker
5
A Hk: hümâmıñ
6
Yüceliği artsın.
7
A Hk: tâb-nâk
8
F Ü: nefâd
9
A Hk: + ile
10
“Nişâncı Seydî Beg žaxîre zawmetinden fevt oldı. Bağdâd’ a iletüb, İmâm-ı A>źam yanında defn
olınmaq buyurıldı…Bağdâd ba>îd olmağın merwûm Nişâncı Seydî Beg işbu Qal>a-i Şâhîn’ den defn
olındı.” Feridun Ahmed Paşa, Mecmua-i Münşeât-ı Feridun Bey, s. 590.
11
K: - bir niçe
358

berâhîn ile müberhen, delâyil-i qâţı>a (207a) ve şühûd-ı sâţı>a ile güneşden rûşendir.
Evvelen pâdişâhlar ki, rub>-ı meskûn zîr-i nigînlerinde, xavâqîn-i waşmet-maqrûn ki,
eqâlîm-i seb>a tawt-ı wükûmetlerinde olmışdır, cümlesi erbâb-ı tîğ u qalem imdâdı1 ile
ser-efrâzlardır. Tîğle qalem tev-emân, biri ten biri cân meŝâbesindedir, ammâ qalemiñ
rücwânı ŝâbit, biri qâţı> biri nâbitdir. Tîğ ile wâśıl olmayan merâmlar vâsıţa-i aqlâm-ı
siwr-intiźâm ile tamâm olur. Tîğ-i sûz reşwa-i qalem birle sebze-zâr-ı âmâl-i sîr-âbdır.
Qalemsiz2 mücerred tîğ ile ravża-i mülk raxne raxne vîrân u xarâbdır. Zebân-ı qalem
seyfden qâţı>, lem>a-i âftâb-ı kilk şa>şa>a-i tîğden lâmi>dir. Fâyide-i reşewât-ı qalem
>âyide-i saţevât-ı seyfden etemmdir. Bu mażmûna gevâh u şâhid, maqâl-i waqîqat-meâle
delîl-i müsâ>id awvâl-i risâlet-penâh ile śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem3 Qur’ ân-ı bâhirü’ l-
bürhândır. Ważret-i nübüvvet-meâb ve aśwâb-ı hidâyet-intisâb maźhar-ı tîğ-i źafer-yâb
idiler. Qur’ ân-ı >aźîm ve Furqân-ı kerîm qalem-i lâzımü’ t-tekrîme müte>alliqdir. Seyf ü
tîğiñ revâcına naśś-ı qâţı> ve bürhân-ı sâţı> oldı. İle’ l-ebed mihr-i diraxşân ve âftâb-ı
lâmi>dir. Wükemâ-i kümmel ve üdebâ-i mufażżal yanlarında muqarrer kelâm-ı wikmet-
encâmdır ki, bir pâdişâh-ı >âlem-penâh bütün dünyâya wükm ü wükûmet, tamâm-ı rû-yi
zemîne basţ-ı şevket ü şehâmet etmek debîr-i kâmilü’ l->ıyâr ile müyesserdir. Pâdişâhlara
mecmû>-ı xuddâmdan4 debîr-i fażl źahîr-i muqaddemdir. Zîrâ her ţâyifeniñ vücûdı ve
emŝâli çoq, biriniñ yerine on gelür. Lâkin debîr-i kâmil ki, zebân-ı aqlâmı her dilde
siwre qâdir ola, zemânede nâ-yâb u nâdirdir. Debîr-i kâmil olınca żabţ-ı memâlikde aślâ
ğayra iwtiyâc çekilmez. İntiźâm-ı >âlem zebân-ı qalem-i wikmet-te&ŝîrdedir. İhtimâm-ı
debîr-i bî-nâźîr ile mülk kemâ-yenbağî mükemmel, maqśûd u murâd tamâm muwaśśal
olur. Ammâ debîr-i kâmil olmasa qıvâm-ı mülk ü millet xalel-pežîr, umûr-ı niźâm
muwaqqar u waqîrdir.
Qalemdir mülk ü ıqlîmiñ penâhı
Qalemdir >izz ü devlet şâh-ı râhı
Qalem âbâd ider mülk-i cihânı
Qalem ıźhâr ider genc-i nihânı
Qalem üstâd-ı kâmildir hüner-ver
Qalemdir taxta yâr ve baxta hem-ser
Qalem (i)le şâhlar olur muźaffer
Qalem ruxsâre-i tîğa virür fer
(207b) Qalemdir dîn ü dünyânıñ qıvâmı
Qalemdir >âlemiñ naźm u niźâmı
Qalemdir vâsıţa emn ü emâna
Qalemdir râbıţa5 naźm-ı cihâna
Qalem dest-i >ad(i)lde ma>deletdir
Velî źâlim elinde ma>śiyetdir
Qalem nâ-ehle düşse şûr u şerdir
Qalem ehli elinde mu>teberdir

1
F Hs K: imdâdları
2
K: ŖΜŦ ΎΊ⅝
3
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
4
Hs K: xuddâmda
5
Hs K: vâsıţa
359

Muśîbetdir1 qalem nâ-ehle düşmek


Miŝâlidir megesler şehde üşmek.
Ŝâniyen >atebe-i >ulyâda nişâncılıq xidmeti pâye-i refî>u berter, menzile-i menî>ve âŝârı
füzûn-terdir. Şol cihetden ki, dâyimâ enîsleri naqş u tawrîr-i nâm-ı hümâyûn, her
zemânda celîsleri ol naqş içinde iştiğâl-i du>â-yı devlet-i rûz-efzûndur ki, her nişân-ı
>âlî-şân içinde muźaffer dâyimâ du>âsın iderler. Bu devlet-i >uźmâya ğayrı kimesne
mâlik, bu sebîl-i reşâda özgeler sâlik olmaz.
Ŝâliŝen âstân-ı melâik-âşiyân xuddâmınıñ cümlesi maźhar2-ı xarc u śarf olub, vaźîfeleri
içün3 xizâne-i >âmireden cerr-i mâl ü menâl iderler. Nişân-ı hümâyûn xižmetinde olanlar
xâricden tawśîl-i emvâl ve tekmîl-i >avâyid-i menâfi>-iştimâlde4 durırlar. Her sâl elli
altmış yük mâle muwaśśıl u sâ>îlerdir.
Râbi>an erbâb-ı tezvîriñ ekŝeri re>âyâya źulm-i bî-gerânı5 awkâm-ı şâhî vâsıţasıyla
iderler. Âgâh olan muvaqqi>ler ol umûra vâqıf u xabîr olub, yazılan awkâmıñ źulm ü
żalâl-âmîz ve fesâd u fitne-engîziniñ imtiyâzına qâdir olmaq gerekdir ki, eyyâm-ı
salţanat-ı rûz-efzûnda6 qâ>ide-i şer>-i qavîm meslûk, derâhim ü denânîr qavânîn-i sikke-i
>adl ile meskûk7 ola ki, pâdişâhlar dünyâda >ömr-i ţavîl ile nîk-nâm, uxrâda e[cr-i] cezîl
bulub, xayr-encâm olalar.
Xâmisen selâţîn-i şevket-âyîn, xavâqîn-i güzîn-i sa>âdet-qarîniñ mertebelerine ve
şânlarına kemâ-yenbağî ıţţılâ> u vuqûf lâzımdır. Ol emriñ ri>âyeti ile pâdişâh-ı >âlem-
penâhıñ rif>at-i şânları âftâb-ı cihân-tâbdan rûşen olur. Ţuğrâ-yı ğarrâ xidmetiniñ
fevâyidine nihâyet, şerâyiţine wadd ü waśr u ğâyet yoqdur. Bu miqdâr ile iktifâ olındı.
Ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-penâhıñ xâţır-ı >âţır8-ı deryâ-maqâţırları bu mežkûrâta şâmil,
>ilm-i >âlem-şümûlleri cümle awvâl-i (208a) >ibâda mütenâvildir. Qulzüm-i >inâyetleri
feyżi ile bu kemîneleriniñ xâţır-ı ża>îfi ravżası sîr-âb olub, mâh-ı mezbûrıñ yigirmi
sekizinci güni ţuğrâ-yı ğarrâ9 ve nişân-ı hümâyûn-ı hümâ-câ10 xižmet-i sa>âdet-
mertebesini 11 bendelerine iwsân etdiler.12 Xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû ve ebbede
salţanatehû ve icrâ fî-biwâri’ l-merâmi fülkehû1. Âmîn âmîn.

1
K: mu¢îbet
2
A Hk: mawall, Hs K: - maźhar
3
K: - içün
4
Hs K: isti>mâlde
5
K: gerân
6
F: efrûzda
7
K: meslûk
8
K: - >âţır
9
Hk: ğarrây
10
K: + ve
11
A Hk: mertebeti
12
“ Bağdâd’ da qışlamaq muqarrer olduğı eŝnâlarda müellif-i kitâb-ı Ţabaqâtü’ l-Memâlik ve mu>arrif-i
daqâyıq-ı Derecâtü’ l-Mesâlik, aśwâb-ı qalemiñ emîr-i žî-şânı Celâl-zâde Emîr Muśţafa-yı nişânî ki, ol
wînde reîs-i küttâb ve merci>-i ketîbe-i žü’ l-elbâb idi. Nişânî maxlaśınıñ sevq u teŝîri müstevcib olub,
xidmet-i ţuğrâ-yı ğarrâ anlara tefvîż qılındı. Ve xidemât-ı mebrûre-i wâqâniyye edâsında nâme gibi yüz
aqlığıyla be-nâm, ve qalem śıfatında ţoğrulığıyla bâhirü’l-qıyâm ve nuqûd-ı irtişâya meylânı śıfrü’ l-yed
śıfr gibi olmasından źâhirü’l-erqâm olduğına binâen beyne’l-emŝâl qaţ>-ı merâtible i>zâz u iclâl qılındı.
Yânî ki, sene iwdâ ve erba>în mâh-ı cemâži’ l-ûlâsınıñ yigirmi sekizinci güni bu xuśûś muqarrer oldı.”, Âlî,
360

Źâhir-i Bağdâd’ da riyâż-ı cennetden bir ravża-i muqaddes, erâik-i melâik-mesâlikden


bir wadîqa-i üns ü selvet-müessesde âsûde olan qıdve-i âl-i sa>âdet-meâl-i resûl, >umde-i
evlâd-ı xuceste-nihâd-ı betûlden hümâ-yı quds-âşiyân-ı mekârim, şâh-bâz-ı sidre-câ-yı
e>âźım, serv-i bâğ-ı Muśţafavî imâm-ı mu>allâ Mûsâ-yı kâźım rażiya’ llâhu anhu2
ważretleriniñ mezâr-ı nûr-âŝâr u rawmet-îŝârları olub, ważret-i xudâvendigâr-ı >âlem-
medâr, pâdişâh-ı kâm-kâr-ı sa>âdet-şi>âr ravża-i firdevs-qarârlarını ziyâret eyleyüb,
fuqarâya taśadduqât-ı bî-nihâye bežl etdiler. Mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-evveliñ yedinci
güni dâxil-i sûr-ı Bağdâd’ da xulefâ-i sâbıqîne me&vâ u müttekâ olan serây-ı sürûr-nümâ
ki, gül-zâr-ı qudsden bir gûşe, temâşâ-gâh-ı firdevs-i behcet-ünsden nişîmen-i meserret-
tûşedir, sa>âdet ü iqbâl ile anda girüb, qarâr eylediler. Bağdâd’ da münzevî olan sâyir
evliyâu’ llâh-i kirâmıñ mezârât-ı müteberrikelerini bi-esrihim ziyâret idüb, mürûr-ı
eyyâm ve kürûr-ı şühûr u a>vâm3 ile xarâb u vîrân olan âstâneleriñ ta>mîr ü termîmleri
xuśûśına emr-i >âlîleri śudûr u źuhûr etdi. >Ale’ l-xuśûś şeyx-i śamedânî, velâyet
mülkiniñ xânı, kerâmet şehriniñ nigeh-bânı Şeyx >Abdülqâdir Cîlânî’ niñ
teğammedehu’ llâhu bi-ğufrânihî4 mezâr-ı şerîf-i üns-efzâları müteğayyir olmış imiş,
fermân-ı lâzımü’ l-iž>ân şeref-śudûr buldı ki: “ Üzerlerine5 türbe-i münevver-i >âlî-şân ile
>imâret-i >âmire teşyîd ü temhîd olına.”
Eţrâf u eknâf-ı Bâğdâd’ a şâh-ı źafer-mu>tâdıñ6 wulûl-i rikâb-ı nuśret-intisâbı şeref virüb,
ol merz ü bûm musaxxar-ı quvvet-i qâhire-i sa>d-lüzûm olub, memâlik-i Bağdâdiyye
bi’ l->arż ve’ ţ-ţûl meftûw-ı şimşîr-i meslûl-i mübârizân-ı źafer-şümûl, mecmû> qılâ> u
biqâ>ı, tevâbi> u mużâfâtı mażbûţ-ı nüvvâb-ı kâm-yâb-ı xüsrevânî vâqi> oldı. Xuśûśen
(208b) meşhedeyn-i mübârekeyn ki, maqarr-ı şeh-süvâr-ı ıqlîm-i lâ-fetâ, maźhar7-ı
maśdûqa-i kelâm-ı behcet-irtisâm hel etâ, ravża-i muqaddese-i âftâb-ı velâyet ü himem,
türbe-i muţahhara-i mihr-i münîr-i kerâmet ü kerem, medîne-i >ilm ve çeşme-i zülâl-
xıśâl, xazîne-i nuqûd-ı cûd u kemâl ve >irfân-ı lâ-yezâl, dürr-i deryâ-yı ictibâ, gevher-i
yemm-i irtiżâ, şîr-i Xudâ >Aliyy-i murtażânıñ kerrema’ llâhu vechehû ve rażiya’ llâhu
anhu8 mażca>-ı hümâyûn-ı rawmet-meşwûn u mağfiret-maqrûnları ile şâh-ı mülk-i
şehâdet, mâh-ı burc-ı hidâyet, gevher-i deryâ-yı >izzet, dürr-i yetîm-i śadef-i nübüvvet,
hümâ-yı âşiyâne-i cennet, bülbül-i gûyâ-yı9 bâğ-ı vawdet, netîce-i muqaddemât-ı
kevneyn, ŝemere-i şâx-sâr-ı Sulţanü’ ŝ-ŝaqaleyn, çehre-i zîbâ-yı behişt-i berîne nûr-ı
>ayn, erbâb-ı cinâna reh-nümâ, şühedâ gürûhına pîşvâ, şâh-ı şehîdân-ı Kerbelâ İmâm
Hüseyn nevvera’ llâhu te>âlâ10 merqadehû11 ważretleriniñ maqâm-ı mu>allâ-yı şeref-
efzâları naśîb-i pâdişâh-ı źafer-âŝâr u nuśret-nümây12oldı. Bu sa>âdât13-i >aliyye ve

Künhü’1-Ahbâr, 260a-260b; “ Nişâncı olan Muśţafa Beg’ e nişâncılıq yüz seksen biñ aqçalıq xâśślar ile
virildi.”, Feridun Ahmed Paşa, Mecmua-i Münşeât-ı Feridun Bey, s. 592.
1
Allah mülkünü dâim, hükümdarlığını sonsuz eylesin ve gemisini isteklerinin denizinde yürütsün.
2
Allah ondan razı olsun.
3
A F Hk Hs K: sâbıqâ eyâdî-i erbâb-ı żalâl, - mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı şühûr u a>vâm
4
Allah merhameti ile onu örtsün.
5
A Hk: üzerine
6
K: mu>tâd
7
A Hk Hs K: + ve
8
Allah zâtını yüceltsin ve ondan razı olsun.
9
K: gûyâ
10
Hk: - te>âlâ
11
Allah mezarını nurlandırsın.
12
Hk: nümâ
13
F Hk Ü: sa>âdet
361

hidâyât-ı seniyye ile ważret-i xudâvendigâr-ı >âlem-güşâ şâd u mesrûr, mevâhib-i


>aliyye-i İlâhîden envâ>-ı naśr-ı nâ-mütenâhîye maźhar oldılar. Lisân-ı ğaybdan sâl-i
mübârek-fâliñ târîxi fütûwât-ı İlâhî kelâm-ı sa>adet-niźâmıyla muvaqqa>dır.
Xudâ >avniyle1 şâh oldı muvaffaq
Xilâfet taxtı buldı tâze revnâq
Cihâna ţoğdı luţfıñ âfitâbı
>Iraq’ a >adl-i nûrı virdi tâbı
Bülend oldı semâdan qadr-i şâhî
Felek evcine irdi bâri-gâhı
Şeref baxş eyledi şâh ol diyâre
Şerî>at źâhir oldı âşikâre
Nücûm-ı ümmet aśwâb-ı kibârıñ
Añıldı nâmı cümle-i çâr-yârıñ
Mücedded oldı şer>-i pâk u ţâhir2
Resûliñ mu>cizâtı düşdi źâhir.
Merwûm birâžer kümmel-i Rum’ dan fażl ile meşhûr, wüsn-i ţab>la âfâqda mežkûr olub,
warem-i İlâhîde müteqâ>id, devâ>î-i nefsden mütebâ>id kimesne idi. Xıţţa-i Bağdâd-ı
behişt-âbâd fetwi içün bu3 tevârîx-i behcet-şi>âr anlaruñ netâyic-i ţab>-ı dürer-
bârlarındandır, Mekke-i mübârekeden göndermişler:
Leqad wâne vaqtü viśâlü’ l-wabîb
Elâ yâ kebebâ bi-hemmi’ l-firâq
(209a) Süleymân Şâh bin Sulţân Selîm
Te>âlâ >ale’ l-xalq ţuran vifâq
Vaśalnâ ilâ-wavzati’ l-mülwidîn
Bene’ l-warbü ve’ l-warbü mürrü’ l-mežâq
Fetawne’ l->Iraq ve qulnâ li-žâ
Li-târîxi fetwe fetawne’ l->Iraq.
Târîx-i diger4:
Ważret-i şâh-ı cihân-ı gîtî-sitânıñ emrine
Qanda kim >azm etse olur xalq-ı >âlem cümle râm
Aña şimden girü kimse5 eylemez aślâ xilâf
>İzzet ü naśr u6 źaferle oldı dünyâda be-nâm
Bu fütûwâta çün evvel eyledi ol fetw-i bâb7
Fetw-i bâb-ı rub>-ı meskûn oldı târîx-i tamâm.8
Tevârîx-i bedî>ada śâwib-niśâb, ol fenn-i müstawsende maqbûl-i ulü’ l-elbâb Mevlânâ
Qandî-i kâm-yâb9ıñdır:

1
A Hk: emriyle
2
F Hs Ü: źâhir
3
F Ü: - bu
4
F Hk Hs K Ü: - Târîx-i diger
5
F Hs K: - kimse
6
F Hs K Ü: - ve
7
A Hk Hs: yâb
8
F Hs K: - Fetw-i bâb-ı rub>-ı meskûn oldı târîx-i tamâm
9
K: - kâm-yâb
362

Âmede ez fetw-i žerbâycân


Ber-ser-i Bağdâd śâwib-i >adl ü dâd
Şâd-şüd rûw-ı Wüseyn-i Kerbelâ
Ez qudûm-ı an şeh-i pâk-i>tiqâd
Güft Qandî bâ-du>â târîx-i o
Qubbetü’ l-İslâm râ Allah-dâd.
Târîx-i diger1:
Qaçan kim Baśra u Bağdâd alındı
Ţoqındı Portuqal’ iñ başına mîx
İşidüb pâdişâhıñ bu fütûwın
¡ afâ kesb etdi Qandî-i müverrix
Beşâretle didi xalq-ı cihâna
Selâţîne xalîfe oldı târîx.2
Ważret-i İmâm-ı A>źam ki, serv-i bâğ-ı dîn, nûr-ı çerâğ-ı waqq u yaqîndir, devr-i bî-cevr-
i Muśţafavî śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem3den śoñra aśwâb-ı hidâyet-intisâb şeref-i
muśâwabet-i Seyyid-i kâyinât ile śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem kâm-yâb idiler. Evâmir-i
>aliyye-i şer>-i müsteţâb efvâhdan istimâ> ile4 mecrâ olub, ważret-i imâm-ı hümâm
>ahdinde bir miqdâr ţûl-i zemân olmağla ixtilâf-ı rivâyât źâhir, tâbi>în-i nâfi>în
devrlerinde ümmet-i bâ-sa>âdet beynlerinde qîl ü qâl bâhir olub, tedvîn-i kitâba iwtiyâc
olıcaq imâm-ı şer>-niźâm, hümâm-ı waqâyıq-intiźâm şerâyi>-i Seyyidü’ l-enâmda
>aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm5 ihtimâm idüb, eger tefsîr-i kelâm-ı qadîm ve eger ewâdîŝ-i
nebiyy-i kerîmdir her xuśûśda cidd ü ictihâd6 idüb, ittifâq-ı >ulemâ ile ţarîq7-i waqqı
>ayân, śırâţ-ı müstaqîm-i >aźîmü’ ş-şânı beyân eylemişler.
İmâm-ı büzürg-vârıñ maqâmât-ı bülendi tawrîrden berter, şân-ı >adîmü’ l-miŝâli âftâb-ı
cihân-tâb ile hem-serdir. (209b) Ba>żı ŝiqât-ı fuwûlden mesmû>dur ki, sulţân-ı rüsül,
bürhân-ı sübül mi>râc gecesinde tâc-ı qurbet-i Waqq ile ibtihâcda naźar-ı >aqıbet-
mawmûdlarında >arş-ı >aźîm sâqında bir qandîl-i nûrânî meşhûd olur. Reh-nümâ-yı serâ-
perde-i celîl ważret-i Cebrâîl’ den >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm8 suâl iderler, “ Cevânibde9
senüñ ümmet-i sa>âdet-menziletiñ >âlimlerinden Nu>mân bin Ŝâbit’ iñ rûw-ı pür-fütûwıdır.
Tertîb-i qudret-i Waqq ile perveriş bulub10, dîn-i hüdâ źuhûrına bâ>iŝ olsa gerek”
dimişler. Server-i kâyinât, ser-defter-i mevcûdât śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû11
zebân-ı gevher-niŝârlarından üc def>a “ Hâžâ sirâc-ı ümmetî” buyurmışlar. Qandîl-i nûr-ı
>adîlden12 daxı üc kerre “ El-wamdü li’ llâh” âvâzesi mesâmi>-i sükkân-ı >ulviyyînde
mesmû>olmış.

1
F Hk Hs K Ü: - Târîx-i diger
2
F Hs K Ü: - Selâţîne xalîfe oldı târîx.
3
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
4
Hs: - ile
5
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
6
Hk: cehd
7
K: ţarîqî
8
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
9
A Hk: - cevânibde
10
Hk: olub
11
A: śalavâtu’llâhi ve selâmuhu >aleyhi, Hs: + >aleyhi. Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
12
K: >adîl
363

İmâm-ı hümâmıñ meymenet-i rûwâniyyetleri ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâhıñ >inân-ı


>azm-i qarînü’ n-naśrlarını1 ol diyâra câlib ü câžib oldı. Ol zemânda ki, žerbâycân ve
>Iraqeyn câniblerinde ve ğayrıda selâţîn-i cevr-âyîn-i >Acem’ iñ keŝret-i evzâr u vebâl ü
meźâlim ve vefret-i >udvân u mawâyifleri olub, lâ-büdd tebdîl-i devlet ve intiqâl 2-i
salţanat >âdet-i seniyye-i İlâhî olageldügine binâen ţâyife-i źâlimîniñ śafwa-i >âlemden
noqţa-i vücûdlarını wakk içün taqdîr-i Waqq-ı celîl 3 ile dûdmân-ı Erdebîl’ den maźhar-ı
ğażab-ı Sübwânî olan Şâh İsma>îl źuhûr idüb, Waqq te>âlâ ważretlerinin emr-i şerîfleri ve
cenâb-ı risâlet-menziletiñ sünen-i münîflerini ferâmûş idüb, hevâ-yı nefse mütâba>at ile
salţanat idenleriñ4 devletleri çerâğını tünd-bâd-ı qahr ile söyindürib, memâlik-i pür-
mehâlik-i >Acem âşûb-ı fitne ü şûrâb ile ber-hem olub, kişver-i Bağdâd daxı ol wiśśe ile
muğtenim oldıqda5 ol ţâyife ki, maźhar-ı qahr-ı Rabbânî, qarîn-i vesvese-i şeyţânî idiler,
hevâ-yı nefse inqıyâd idüb, ţarîq-i żalâle sülûk etmek ile ehl-i sünnet ve cemâ>atdan
idikleri meşhûr olan mezârât-ı müteberrikeyi vîrân u xarâb eyleyüb, mażâcı> u
merâqıdda medfûn6 olan >iźâmı çıqarub, âteş-i sûzân7 ile iwrâq etdiler.
Zihî bed-nâmı ve >acz ile noqśân
Zihî cehl ve zihî âşûb u xüsrân
(210a) Hünerdir ğâlib erbâb-ı şürûra
Ta>arruż eylemek ehl-i qubûra
>Amel ecri olur elbette źâhir
Yaqarlar kendüler qabrinde âxir
Mükâfâtın görür a>mâliñ âdem
İşiñ xayr olmağa sa>y eyle her dem
Xayırdan özge a>mâliñ hebâdır
Geçüb gitmekdedir >ömriñ śabâdır
Düriş sa>y ile a>mâl-i cemîle
Ki istiwqâq ola >avn-i celîle.
Ważret-i imâm-ı hümâmıñ8 daxı merqad-i şerîflerini tîşe-i źulm ü >udvân ile yıqub, xâke
yek-sân eylemişler. Ammâ >aceb qażiyye-i wikmet-âmîz, ţurfe qıśśa-i >ibret-engîzdir, ol
zemânda ki, ważret-i xudâygân-ı >Iraq-sitân Bağdâd-ı dârü’ s-selâm fetwine >azîmet
etdiler, ol târîxde aśwâb-ı velâyetden bir pîr-i xabîr Diyar-bekir’ de çavuşân-ı >atebe-i
>alem-penâhdan bir kimesneye keşf-i râz idüb, dimiş ki: “ İmâm-ı büzürg-vârıñ sünnî
mežheb bir türbe-dârı olub, üzerlerinde xižmetde iken bir gece9 imâm-ı lâzımü’ l-
iwtirâmı vâqı>asında10 görüb, türbe-dâra buyurmışlar ki: “ Zemân-ı nüşûr qarîb olub,
erbâb-ı şürûr źuhûr idüb, qabrimizi iwrâq niyyetine qaśd etseler gerek. Civârımda erbâb-
ı nîrândan bir kimesne medfûndur. >Ažâbından wużûrım yoqdur. Üzerimde olan śandûqı
bir cânibe qaldur. Ol qabr üzerine qo. İslâm sulţânlarından Rum pâdişâhı gelüb,

1
Hk: na¢rları
2
K: ?
3
Ü: + (?), A F Hk Hs K: - celîl
4
A: + waşmet
5
Hk: - ol wi¢¢e ile muğtenim oldıqda
6
F Hs K Ü: - medfûn
7
F Hs K Ü: sûz
8
A F Hk Hs K: enâmıñ
9
A Hk: + vâqı>asında
10
A F Hk Hs K: - vâqı>asında
364

Bağdâd’ ı alsa gerek. Mezârımı ve bu vâqı>ai anlara i>lâm eyle1” deyü buyurmışlar. Ol
çavuş-ı sürûş-menzil bu xaber-i xayr-eŝeri ser->asker-i şîr-dil wużûrında taqrîr eylemişdi.
>İnâyet2-i Waqq mu>în olub, Bağdâd fetw-i mübîne qarîn oldı, emr-i hümâyûn-ı pâdişâh-ı
źafer-maqrûn ile ser->asker imâm-ı hümâmıñ mezâr-ı müteberrikeleri üzerine varub,
merqad-i mübârekleriçün selâţîn-i sâbıqa-i İslâm binâ etdükleri türbe-i tâb-nâk yıqılub,
der ü dîvârları xarâb u vîrân, suqûf u cüdrânı dest-i ta>addî ü âşûb ile yağma (u) tâlân3
olınmış, paşa-yı memâlik-güşâ türbe-i qadîmi esâsına varınca pâk etdirüb, dîvârları
źâhir olıcaq ol qabr-i maźhar-ı qahr açılub, imâm-ı hümâmıñ vâqı>a-i şerîflerinde işâret
etdikleri üzre >ažâb ile mu>ažžeb olan (210b) wafr-i nîrân imiş, vîrân olmış.
Lâ-büdd imâm-ı hümâmıñ mezâr-ı şerîfleri bulınsun, deyü paşa iqdâm eylediler.
Âşiyân-ı sa>âdet-âşiyâna mülâzemet iden müderrislerden Ţaşqun dimekle ma>rûf bir
mülâzım var idi, imâm-ı hümâmıñ merqad-i rawmet-mu>tâdların tefawwuś xuśûśını
bendeñuze tefvîż buyurıñ, deyü tażarru> eyledi. Paşa daxı anlara ıśmarlayub,
maqâmlarına varmışlardı. İki üc sâ>at miqdârı zemân geçdi. Evvelâ Ţaşqun paşaya
gelüb, “ Wâdiŝe-i >acîbe źuhûr etdi. Bir kimesne qazma ile deberdirdi. Bir binâ źâhir
olub, qazma ile bir ţaş qoparduğı gibi içerüden bir râyiwa-i fâyiwa meşmûm olub, hemân
ol kimesne düşib, cânını cenâb-ı Waqq’ a teslîm etdi” deyü xaber viricek merwûm paşa
segirdüb üzerine vardılar. Fi’ l-vâqi>ol kimesne meyyit bulınub, henüz4 râyiwa-i laţîfe-i
misk-âsâ u >anber-şemîm ile ol cevânib mu>aţţar idi, paşa merwûm ol ţaşı kendü elleriyle
berkidüb, merqad-i münevverlerin pâk5 etdirdi. Hemân ol günden berü üstâdlar qoyıb,
türbe-i münîrlerini âbâd etdiler.
Ważret-i xudâvendigâr-ı źafer-âŝâr xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû6 imâm-ı hümâmıñ
ta>źîm-i şân-ı şerîfleri içün ol mawallde bir qal>a-i metîne bünyâdını emr etdiler. Fermân-
ı âlîleri muqteżâsınca >âlî qal>a yapılub, >âdet-i qadîme-i şâhâne üzre ţoplar ve
żarbezenler ile meşwûn qılınub, dizdâr ve müstawfaźîn tedârük olındı. Şimdi başqa
mawall-i ma>mûr fitne ü fesâddan maśûn u dûrdur. Ważret-i pâdişâh-ı gîtî-güşâ imâm-ı
hümâm câniblerine >alâqa-i muwabbetleri kemâlde olmağın üzerine eczâ-xânlar ve
vaźîfe-xârlar ve vâridîn ü nâzilîne żiyâfet içün >imâret-i >âmire-i hümâyûn ve evqâf-ı
şerîfe ile mütevellî ta>yîn etdiler. Ol mawall tamâm cennet-âsâ olmışdır.
Teqabbela’ llâhu7 qabûlen wasenen8.
İmâm-ı hümâmıñ bereket-i rûwâniyyet-i firdevs-menziletlerinden bir qażiyye-i maxśûśa
daxı budır ki, xudâvendigâr-ı kâm-kâr medde źılluhû9 sa>âdet ü iqbâl ile Bağdâd-ı
behişt-âbâda nüzûl-i hümâyûn etdiler. Kemîneniñ xâţır-ı fâtirine xuţûr etdi ki, ważret-i
imâm egerçi beyne’ l-enâm ictihâd ile meşhûr, śâwibü’ l-mežhebi’ l-mebrûr, awvâli 10

1
K: + Şeb-i târ-ı źulme nihâyet ü ğâyet gelüb, şems-i münîr-i >âlem-tâb >adâlet ü naśfet ile >âlem ü
>âlemiyân pür-nûr u mesrûr ola.
2
Ü: >inâyât
3
A F Hk Hs K: melâwideniñ xâne-i baxtları gibi vîrân, ţâli>-i şûm-ı mežmûmları mânendi tâlân, - der ü
dîvârları xarâb u vîrân, suqûf u cüdrânı dest-i ta>addî ve âşûb ile yağma (ve) tâlân
4
K: + ol
5
A Hk K: ta>mîr
6
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
7
A Hk Hs K: + te>âlâ
8
Allah güzel bir şekilde kabul etsin.
9
Gölgesi uzun olsun.
10
K: awvâl
365

kütüb-i dîniyyede mesţûr, efvâh-ı >ulemâ-i fuwûlde (211a) anlar xuśûśında ba>żı awvâl
mežkûrdur, lâkin waqîqat-i wâllerine ve neseb-i sa>âdet-intisâblarına1 ıţţılâ> içün śıwwat
üzre târîxleri var mı ola, deyü cüst ü cû olınub, her-çend ki, iqdâm u ihtimâm olındı,
çâre olub, bu merâma dest-res müyesser olmadı. Bu ârzûda iken ittifâq >asâkir2-i
manśûreden bir sipâhî kemîneye gelüb, elinde bir kitâb wikâyet eyledi ki: “ Bu def>a
Dergezîn şehrine uğrayub, bir mawalleye mürûr etdüm. Bir qapuda bir âdem ţurub,
elinde bu kitâb beni göricek “ Rum xalqından mısın?” deyü śorub, ma>lûm idicek3 “ Bu
kitâb âbâ u ecdâdımızdan qalub, sünnî kitâbıdır. Her zemânda şâhîlerden qorqıb, ıżţırâb
üzereyim. Allahu te>âlâ her ne virürseñ vir, tek4 bu kitâbı ehl-i İslâm memleketlerine
ilet” deyü tażarru> eyledi. Birqaç aqça virüb, aldım. “ Göriñ ne aśıl kitâbdır” deyücek
alınub, naźar olındıqda meger imâm-ı hümâmıñ >aleyhi’ r-rawmete5 târîx-i hümâyûnları
imiş, Yûsuf Ehl dimekle meşhûr bir fâżıl-ı kâmil tawrîr ü te&lîf eyleyüb, cihâna yad-gâr
eylemiş. Teğammedehu’ llâhu te>âlâ bi-ğufrânihî6. Bu bâbda7 imâm-ı büzürg-vârıñ âŝâr-ı
velâyet ü kerâmetleri źâhir ü bâhir oldı. Lâ-büdd ba>żı xaber ü siyerleri teyemmünen ve
teberrüken bu kitâb-ı müsteţâb-ı sa>âdet-meâbda tasţîr olındı. >İnde žikri’ ś-śâliwîn
tenzilü’ r-rawme8 ma>nâsı muwaqqaqdır, sâmi>îne ŝevâb, nâźırîne ecr-i müsteţâb olmağla
ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-mu>tâda xayr du>âlar iderler.
Aśılda imâm-ı sa>âdet-encâmıñ ism-i şerîfleri Nu>mândır. Ataları Ŝâbit bin el-Münžirdir.
Sâsân neslindendir. Ebû Wanîfe künyetleri9 olub10, dîn-i qavîmde müstaqîm dimekdir.
Bir qolda yedinci atada Künâreng-oğlıdır ki, Anuşirvân-ı >âdiliñ qarındaşıdır, dimişler.
Ammâ cemî>î nessâbân u müverrixân yanında muwaqqaqdır ki, İmâm Ebû Wanîfe
Ya>qûb nebî >aleyhi’ s-selâm11 oğulları Yehûdâ evlâdındandır12. Neseb-i şerîfleri aña
müntehî olur. Ŝemere-i şecere-i nübüvvet, devwa-i mübâreke-i risâlet, şem>-i tâbân-ı
meclis-i üns, çerâğ-ı münîr-i mawfil-i quds ważret-i Muwammed bin Zeyne’l->Âbidîn >Ali
bin Wüseyn bin esedu’ llâhi’ l-ğâlib >Ali bin Ebî Ţâlib’ den rażiya’ llâhu >anhüm ecma>în13
imâm-ı hümâmıñ neseblerin śormışlar, buyurmışlar ki, “ İmâm-ı A>źam’ ıñ nesebi bizüm
nesebimiz ile ekâsire-i >Acem’ e irişür ki, (211b) melik Qubâddır” dimişler.
İmâmıñ atası £âbit muwaqqaq u ŝâbitdir ki, >Aliyy-i murtażânıñ >aleyhi rıżvânu’ t-
tawiyye14 muqarreblerinden olub, ol ważret-i bâ-sa>âdetiñ cemî>î qażâyâsında śubw-ı
śadıq-ı cân-muvâfıq gibi xižmet iderdi. Xâśśa eyyâm-ı cüvânîde Nehrevân
muwârebesinde ol miqdâr şecâ>at ü şehâmet ıźhâr eylemişler ki, ważret-i murtażâ anlar
waqqında “ Allahümme ŝebbit aqdâmehu >ale’ ś-śırâţi’ l-müstaqîm ve bârek lehu fî-mâlihi
ve ehlihi ve veledihi” buyurmışlar. Vâlideleri duxter-i nîk-axter-i Verrâd imiş. Verrâd
1
A Hk Hs K: ve şânlarına, - sa>âdet-intisâblarına
2
A Hk Ü: >asker
3
A Hk Hs K: idincek
4
F Hs K Ü : - tek
5
(Allah’ın) rahmeti üzerine olsun.
6
Yüce Allah merhameti ile onu örtsün.
7
A: - bâbda, Hk: - bu bâbda
8
Sâlihler zikredilince rahmet iner.
9
Hk K: künyetleridir
10
Hk K: - olub
11
(Allah’ın) selameti onun üzerine olsun.
12
F Ü: evlâdından
13
Allah onların hepsinden razı olsun.
14
(Allah’ın) sonsuz rızası onun üzerine olsun.
366

>ulemâ-i tâbi>înden olub, vâlî-i Kûfe Muğîre bin Şu>be’ niñ kâtibi ve śâwibi imiş. Ol
duxter-i sa>d-axter Kûfe’ de Qur’ ân-ı >aźîmi bi’ t-tamâm ezberleyüb, nemâzlarını xatm ile
edâ iderlermiş. Kemâl-i śalâw ile zâhide, vufûr-ı vera>u taqvâ ile >abide imişler. Bir gece
vâqı>alarında ważret-i risâlet-penâhıñ śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem1 aśwâb-ı kibârları
evine gelüb, dimişler ki: “ Biz resûl-i kerîmiñ aśwâbındanuz. Saña bir ferzend-i ercmend
beşâret ideriz ki, bî-mânenddir. Cihân xalqınıñ atasıdır. Nâmı İmâm Ebû Wanîfedir”
dimişler, az zemân geçüb, mev>ûd olan mevlûd-i güzîn źuhûr idüb, ol xâb u beşâretiñ
eŝerleri ve kerâmet ü velâyetiñ ŝemerâtı źâhir olmış.
Rûz-ı qıyâmete degin bâqî qalur ba>żı kütüb-i meşhûrede mežkûrdur: Server-i kâyinât
sulţân-nişân-ı taxt-gâh-ı eflâk, mesned-nişîn-i bâr-gâh-ı levlâk ważret-i risâlet-menzilet
śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem aśwâb-ı güzîn ve awbâb-ı sa>âdet-qarîn ile oturmışlardı,
zebân-ı gevher-feşânları2 ile buyurdılar3 ki: “ Benden śoñra yaqın zemânda Ebû Wanîfe
nâm >âlim źâhir olur ki, Allahu te>âlâ benim şerî>atımı anuñ eli ile qavî etse gerek. Ol
ümmetiñ çerâğıdır.”
Zihî rûşen-i şem>ki nûr-ı pâkı
Münevver eylemişdir vech-i xâkı
Şu>â>ından cemâl-i şer>rûşen
Żiyâsıyla serây-ı dîn gül-şen
Hidâyet bezmine mıśbâw u zîver
Sa>âdet evcine bir mihr-i enver
Waqîqat râhınıñ rûşen delîli
Şifâ gül-zârına iltir >alîli.
Ve Ebû Hüreyre-i pâk-ţıynet ki, râvî-i ewâdîŝ-i ważret-i risâletdir, rażiya’ llâhu >anhu4
server-i (212a) kâyinâtdan śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem rivâyet iderler ki: Resûl-i
âxirü’ z-zemân >aleyhi śalavâtü’ l-Meliki’ r-rawmân5 bir gün sitâregân-ı aśwâb içinde
mânend-i mâh-ı tâbân oturmışlardı. Dürc6-i dehân-ı dürr-feşânlarından qufl-i beyân
qaldurıb, “ Ważret-i Xudâ-yı mennân celle celâluhû7 bu ümmet içün her yüz yıl başında
tecdîd-i dîn ider kimesne gönderir” deyü buyurdılar. Lâ-büdd muqarrerdir ki, bu xaber-i
śawîwü’ l-eŝerden murâd ważret-i İmâm-ı A>źamdır. Zîrâ hicret-i nübüvvet-menziletiñ
yetmişinci sâlde mütevellid olub, otuz yıl tawśîl-i kemâl idüb, ol vâqi> olan yüz yıl
başında deryâ-yı >ilm-i Nu>mânî cûş u xurûş eyledi 8 ki 9, śad10-hezârân hezâr11 dürr-i
şâh-vâr ve mervârîd-i âb-dâr ile śiğâr u kibârı ve >abîd ü awrârı tüvân-ger eylediler.
Ve daxı ważret-i risâlet-menziletden rivâyet olındı ki: Bir gün âb-ı dehân-ı wayât-
baxşlarını aśwâb-ı hidâyet-intisâbdan >ârif-i sâlik Enes bin Mâlik rażiya’ llâhu >anhu12

1
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
2
Hk: nişânları
3
F Hs K Ü: buyurdı
4
Allah ondan razı olsun.
5
Rahman olan Allah’ın selameti onun üzerine olsun.
6
F Ü: ĵ ŎŊ
7
Büyüklüğü artsın.
8
Hk: idüb
9
Hk: - ki
10
K: ŎŋŲ
11
K Ü: ¢ad-hezâr
12
Allah ondan razı olsun.
367

ważretleriniñ mübârek ağızlarına bırağub, sipâriş etdiler ki: “ Tawqîq zemân-ı qarîbde
şehr-i Kûfe ehlinden bir kimesneye mülâqî olasıñ gerek. Oğılları yoldaşıdır. Bir oğlı
Ebû Wanîfe dirler, benden saña irişen âb-ı dehânı aña ulaşdır. Ve birqac xurmâları ki,
benim dehân-ı bâ-bürhânıma degmişdir, aña vir ve söyle ki, Xudâ-yı te>âlâ dînde ve
>ilmde saña bereketler virsün. Ve daxı di ki, her kimesne1 ki 2 dînde >âlim ola, Xudâ-yı
te>âlâ anuñ ğam u endûhına kâfîdir. Źann etmedügi yerlerden aña rızq-ı rûzî ider.”
Ve daxı bir gün ważret-i >Ali bin Ebî Ţâlib rażiya’ llâhu >anhu3 mescid-i Kûfe’ de idiler.
Buyurdılar ki: “ Ey Kûfe ehli! Çoq zemân geçmez, arañuzda >Acem neslinden bir
kimesne mütevellid olur ki, anuñ >ilmi rû-yi zemînde yedi ıqlîme irişür” deyü
buyurmışlar. Murâd-ı şerîfleri İmâm-ı A>źamdır.
Ve sulţân-nişân-ı dârü’ l-mülk-i velâyet ve mesned-nişîn-i bâr-gâh-ı kerâmet İmâm
Ca>fer bin Muwammed eś-¡ âdıq’ dan İmâm Ebû Wanîfe’ niñ mertebe ve maqâmını
śordılar, buyurdılar ki: “ Kimiñ qudreti vardır şol >âlim ü >âbid ve kâmil ü zâhidiñ
waqqında medw etmege ki? Bizüm milletimiz arasında faqâheti âşikâr etdi. Allahu te>âlâ
Ebû Wanîfe’ ye rawmet etsün ki, >ilm-i bisyâr ve vera>-ı bî-şümârda >adîmü’ l-miŝl ü
faqîd4ü’ n-naźîr5, (212b) ţâyife-i fuqahâ ve zümre-i >ulemâ ve śulewâya şeyx-i kebîrdir”
deyü buyurdılar.
Ważret-i risâlet-(penâh) śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem6 buyurırlar ki: “ Sa>âdet ol
kimesneniñdir ki, beni görmiş ola. Veyâ beni göreni görmiş ola.” Bu taqdîrce ważret-i
İmâm-ı A>źam ehl-i sa>âdetden idikleri muqarrerdir. Zîrâ aśwâb-ı kirâmdan ki, śowbet-i
Seyyidü’ l-enâm ile müşerrref oldılar, İmâm-ı A>źam yedi nefer śawâbe7 ile8 bulışdılar:
Biri >Abdullâh bin Wâriŝ bin Cezi’ ž-Žebîdî, ikinci >Abdullâh bin9 Enîs, üçinci >Abdullâh
bin Ebî10 Evfâ, dördinci Enes bin Mâlik el-Enśârî, beşinci Enes bin Mâlik el-Kûfî11,
altıncı Ma>qil bin Yesâr, yedinci Vâŝile12 bin el-Esqa>dır. Rıżvânu’ llâhi >aleyhim
ecma>în13. Žikr olınan aśwâb-ı güzîn ważret-i Seyyidü’ l-mürselînden işitdikleri ewâdîŝ-i
şerîfeyi imâm-ı hümâma naql eylediler.
Ważret-i imâm-ı hümâmıñ ma>ârif ü14 kemâlâtına nihâyet olmayub, ol >ahdiñ ferîdi [idi].
Wattâ menqûldür: Qatâde ważretleri ki, >ahd-i imâmda >ulemâ-i zemândan müşârün-ileyh
bi’ l-benân iken bir gün Kûfe mescidinde minbere çıqub, nâsa xiţâb etdi. “ Her ne
śorırsañuz benden śorıñ, cevâbıñ aluñ” didi. İmâm-ı hümâm yedi yaşlarında olub, ol
meclisde wâżır idiler. Qatâde’ ye suâl etdiler ki: “ Wâkim-i şer> ne buyurırlar şol keçi
waqqında ki, kelb südi ile beslenmiş ola. Eti welâl midir veyâ warâm? Ve ba>żı mesâyil

1
A Hk: kimse
2
F Hs K: - ki
3
Allah ondan razı olsun.
4
A K: faqîh
5
Ü: naźîrdir
6
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
7
A Hk: ¢awâbeye
8
A Hk: - ile
9
F Ü: - bin
10
K: - Ebî
11
F Ü: ↨ΜΊΉė
12
A Hk Hs K: ΗĨΊīėΛ
13
Allah’ın rızası onların hepsinin üzerine olsun.
14
F Hs K Ü: - ve
368

daxı śordılar. Qatâde mütewayyir olub, ğâyet-i melâlet ve nihâyet-i xacâletden sözine
nâdim olub, minberden inüb, gitdi.
Xulefâ-i >Abbâsiyye’ den Ebû Ca>fer el-Manśûr xulefâ içinde fażl ile meşhûrdur, wikâyet
iderler1: Bir gün murâd idindiler ki, birqac köyler alub, Waqq sübwânehû ve te>âlâ rıżâsı
içün ebnâ-i sebîle vaqf eyleler2. İbn Ebî Leylî dirlerdi, ol zemânda aqża’ l-qużât idi,
vaqfiyye yazmaq içün ţaleb etdiler. Vaqfiyye yazılub, xalîfeye >arż etdiler. Xalîfe
vaqfiyyede çoq xaţâ bulub, nüvvâb-ı >âlî-miqdâra ve vüzerâ-i kâm-kâra >itâb etdiler:
“ Vaqfiyye kitâbeti üslûbın bilür kimesne getürmekden >âciz mi olduñuz?” didiler.
Eyitdiler: “Zemânede fażl ile meşhûr olanı wâżır etdük. Bildiklerini ıźhâr3 etdiler.
Ammâ Kûfe şehrinde İmâm Ebû Wanîfe (213a) adlu >âlim vardır. Rûzgârda ol büzürg-
vâra hem-tâ olur yoqdur. Anları da>vet içün bir âdem gönderelüm” didiler. Xalîfe
cânibinden imâma nâme-i hümâyûn yazdılar. Mażmûnı bu idi ki: Allahu te>âlâ içün her
zemânda bir >âlim-i Rabbânî olur ki, aña iqtidâ iderler. Źannımız budur ki, bu >aśrda ol
>âlim siz olasız. Egerçi bizüm mülkümüzden, mâlımızdan sizüñ istiğnâñuz vardır, ammâ
bizüm sizüñ >ilmiñüze ve re&yiñüze iwtiyâcımız muwaqqaqdır. Biz anda varursayuz size
ve bize zawmet olur. Ve eger sizler bu cânibe wâżır olsañuz âsân olurdı, dimişler. Xalîfe-
i sa>âdet-vaźîfeniñ menşûr-ı pür-nûrını imâm-ı mebrûrıñ wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına
iletmişler. İmtiŝâl idüb, Kûfe’ den Bağdâd’ a müteveccih olmışlar. Geldiklerinde xalîfe
ważret-i imâma ta>źîm-i tamâm ile nevâxt idüb, yanlarında seccâde-i pâk döşeyüb,
oturmışlar. Vaqfiyye xuśûśını težekkür idüb, buyurmışlar ki: “ İmâm-ı âgâha iki mâh4
mühlet olsun. Vuqûf-ı tâm5 ile vaqfiyyeyi tamâm etsünler” deyücek imâm-ı hümâm
“ Sem>an ve ţâ>aten, iki mâh mühlete iwtiyâc yoq. İki üc gün içinde inşâ-Allâhu te>âlâ
tamâm olsun” dimişler. Dîvân-ı xilâfet kâtiblerini da>vet idüb, iki günde vaqfiyye
śûretini irişdürib, cenâb-ı xilâfete >arż idüb, kemâli ile pesend idüb, maqbûl olmış.
Buyurmışlar ki: “ Wamd ü minnet Waqq sübwânehû ve te>âlâya ki, İslâm’ a zînet
virmişdir6.” Bu imâm-ı bî-mânend ile on biñ dirhem in>âm eylemişler. İmâm7 qabûl
etmeyüb, “ >İlme qıymet alınmaz. Meger ważret-i Melik-i >allâmdan ola.” >Azze ve celle8.
Pes xalîfe ważret-i imâmdan tevaqqu>idüb, şühûr u a>vâmda, belki śubw u şâmda śowbet-
i şerîfleri ile müşerref olmaq recâ eylemişler. Ümîžleri rıżâya muqârin olmayub, isticâze
idüb, gerü Kûfe’ ye revâne olurlar9. Xalîfe vaqt-i vedâ>da buyurırlar ki: “ Pâdişâh u
dervîş ve bî-gâne ü xîş, vârid ü śâdır, şehrî ü müsâfir belki erbâb-ı tâc cümle size
muwtâcdır. Aśwâb-ı iwtiyâcıñ revâcı vücûd-ı pür-cûdıñuz iledir. Her-gâh ki, żarûrî size
iwtiyâc ola, muxayyer oluñ. Size xaber vardıqda ixtiyâr eliñüzde, dilerseñüz teşrîf-i
wużûr (213b) erzânî buyurıñ. Ve eger ruxśat u icâzet olursa biz anda varalum” dimişler.
İmâm-ı hümâm “ İnne’ l-mülûke ižâ-dexalû qaryeten efsedûhâ10 muqteżâsınca xalîfe

1
Hk: ider
2
F Hs Ü: ŏΉΗΊΡė
3
Ü: ŎĜ
℮ǿė
4
Hk: ay
5
Hk K: tamâm
6
A Hk: + ki
7
Hk: ammâ
8
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
9
K: oldılar
10
“Hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orayı ifsâd eder, bozarlar.”, K.K., 27 Neml, 34.
369

câniblerinden işâret oldıqda dâyimâ der-gâh-ı >âlem-penâhlarına müteveccih olurız”


dimişler.
Bir gün xalîfe Ebû Ca>fer el-Manśûr qudûm-ı meymûnı ile Kûfe’ yi müşerref qılub,
Muwammed bin İswâq bin Yesâr Resûl-i muxtârıñ śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem1 ğazevât-
ı sa>âdet-âyâtlarını cem> eylemişdi, imâm-ı hümâm ile meclis-i xalîfeye varub, wâżır
olmışlar. Xalîfe imâma xiţâb-ı müsteţâb idüb: “ Ey İmâm Ebû Wanîfe! Bu ma>nâya şâhid
ü gevâh olasız ki, müddet-i xilâfetimizde ve eyyâm-ı iyâletimizde her-gâh ra>iyyete
ri>âyet ve berâyâya2 wimâyet idüb, hergiz dürüştlik vâqi>olmadı. Kâr-ı xilâfetde hergiz
mükellef câme giymedüm, belki qaftanımı nice def>a yırtmışlardır3 ve pâreler
dikmişlerdir. Mesned-i xilâfetde ve bâr-gâh-ı salţanatda hergiz fâxir nesne4 üzerine
oturmadum, meger bir seccâdeye ki, ţâ>at u >ibâdet idicek yerdir. Bu serây-ı sürûrda aślâ
xâţırımıza ğurûr yörenmeyüb, ümîž-vârım ki, rûz-ı qıyâmetde ważret-i Śamediyyetde
xilâfet >uhdesinden ve imâmet xižmetinden selâmet ile xalâś olam” didiler. İmâm-ı
hümâm buyurdılar ki: “ Xudâ-yı kerîm >amme nevâluhû5 dîn-i qavîmde śırâţ-ı müstaqîm
üzre ţuta. Rıżâlarını kerâmet buyura. Liqâ u >aţâlarını naśîb eyleye. Ey emîrü’ l-
mü&minîn! Ol âteşden ğâfil olma ki, ev qapusında yaqmışlardır. Tawqîq küllü nefsin
žâiqatü’ l-mevt6 şerbetini nûş idersiz. Küllü men >aleyhâ fân7 libâsını giyersiz. Emel
zemînini leb-i ecel birle öpersiz. Rûzgârıñ nîk ü bed >inân-ı ixtiyârını iqtidârıñuz
qabżasına virmişlerdir. Cümleye qudretiñüz irişür. İžâ-câe ecelühüm lâ-yeste&xirûne
sâ>aten ve lâ-yestaqdimûn8 peyki her yere girür. Hic kimesne feryâdına irişmez. Cebr ile
bu xânedândan sizi çıqarurlar. Velev küntüm fî-burûcin müşeyyedetin9. Yevme
yefirrü’ l-mer’ ü min-axîhi ve ümmihi ve ebîhi 10 ve śâwibetihi ve benîhi 11 kelâmınıñ
heybet ü śalâbetini işidirsiz. Ol günde xadem ü waşem, >Arab u >Acem, Türk ü Deylem
hic kimesneniñ söze mecâli qalmaz. Yevme lâ-yenfe>u mâlün ve lâ-benûn12 olsa gerek”
didiler. (214a) Xalîfe bu naśâyiw-i dîniyye ile behre-mend olub, imâmıñ sözlerini dürr-i
şâh-vâr ve gevher-i âb-dâr gibi gûş-i hûşlarına geçürdiler.
Kûfe şehrinde bir dîvâne xâtûn var idi. Xalq dâyim anı incidüb, ol daxı xalqa düşnâm
virirdi. İttifâq bir gün bir şaxś ol xâtûnı13 incitdi, xâtûn daxı ol âdeme: “ Ey iki zânîniñ
oğlı! Benden ne istersin?” deyü şetm eyledi. Ol şaxś xâtûnı qâżî Ebî Leylî öñine
getürüb, baña şetm etdi, deyü14 şikâyet etdi. Qâżî dâyimâ Kûfe mescidinde oturırdı, ol
dîvâneye iki wadd urub, İmâm Ebû Wanîfe bu qażiyyeyi 15 işitdi. Xalîfe wużûrına varub,

1
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
2
A: - berâyâya, Hs K: beriyyeye
3
A Hk Hs K: yumışlardır
4
Hk: - nesne
5
İhsanı (her yeri) kaplasın.
6
“Her nefis ölümü tadacaktır.”, K.K., 3 Âl-i İmrâm, 185.
7
“Yeryüzünde bulunan her şey fânîdir.”, K.K., 55 Rahman, 26.
8
“Ecelleri geldiği zaman da, ne bir saat geride kalırlar, ne de bir saat öne geçerler.”, K.K., 16 Nahl, 61.
9
“Hattâ tahkîm edilmiş kalelerde olsanız bile…”, K.K., 4 Nisâ, 78.
10
A Hk: - ve ebîhi
11
O gün kişi kardeşinden, anasından, babasından, karısındna ve oğullarından kaçar.”, K.K., 80 Abese, 34-
36.
12
“O gün, ne mal fayda verir, ne de oğullar.”, K.K., 26 Şuarâ, 88.
13
F Ü: xâtûn
14
Hk: ŎŊ
15
F Ü: ΠΡΗΡΗų⅝, Hs: ΠΡΗΡΗŷ⅝
370

didiler ki: “ Bu qâżî siziñ cânibiñüzden wâkimdir. Bu wükminde yedi yerde xaţâ
eylemişdir. Evvel mecnûndan qalem-i teklîf merfû>dur. İkinci bir kimesne tamâm-ı
ümmete düşnâm iderse daxı bir wadd lâzımdır, dîvâneye iki wadd urmışdır. Üçinci bir
kimesneye iki wadd lâzım gelse cem> olmaz, bir wadd urılur, ol kimesneniñ a>żâsı
zawmet-i wadden sâlim olıcaq bir wadd daxı urılur1. Dördinci wadd ü ta>zîri mesâcidde
urmazlar2, mescidler ţâ>at u >ibâdât3 u münâcât mawallidir, te&dîb ü siyâsât yeri degildir.
Beşinci >avretleri ayaq üzre dögmezler, bu qâżî ayaq üzre dırra4 urmışdır. Altıncı wadd
urılan kimesneyi bürehne etmezler, meger ki, kürki ve ziyâde penbelu qaftânı ola, bu
qâżî ol dîvâneyi bürehne dögmişdir. Yedinci qâżîye vacibdir ki, bu śûretde müdde>îden
suâl eyleye ki: Atañ ve anâñ śağ mıdır5 ya vefât etmişler midir? Eger vefât etmişler ise
wadd sâqıţ olur, wudûd mîrâŝ olmaz. Qâżî müdde>îden suâl etmedin dîvâneye dırra
urmış” didiler. Xalîfe yasaq etdiler ki: “ Min-ba>d Ebû Wanîfe’ niñ fetvâsı olmayınca ve
imâm-ı >âlî-maqâm meşveretsüz6 qâżî qażâya wükm etmeye.”
Wasan bin Qawţabe7 ki, xulefâ-i >Abbâsiyye’ den xalîfe Ebû8 Ca>fer el-Manśûr’ ıñ emîr-i
leşker-i manśûrı idi 9, bir gün maqâm10-ı imâm-ı hümâma gelüb, hediyye ţarîqi ile on biñ
dirhem getürdi. Yemîn etdi ki, mâl welâldir, şöyle ki, qabûl etmeyesiz yaramazlıqda her
nesne ki, benim elimden gelür, sizüñ ve etbâ> u eşyâ>ıñuz waqqında yerine getüririm,
didi. İmâm-ı hümâm (214b) żarûrî altunı alub, Mescid-i Sewerî dirlerdi, bu11 mescidiñ
gûşesinde defn eylediler. Aślâ kimesneye dimediler. Çün âftâb-ı >ömrleri zevâle qarîb
oldı, oğulları Wammâd’ ı ţaleb idüb, buyurdılar ki: “ Mescid-i Sewerî gûşesinde bir
miqdâr altun defn etdim. Wasan bin Qawţabe12’ niñdir, aña teslîm idesin” didiler. İmâm-ı
hümâm serâ-yı fânîden nişîmen-i bâqîye müteveccih oldılar. Püser-i nîgû-siyer
vaśiyyet-i pežer-i >âlî-naźarı yerine getürüb, altunı emîr-i leşker Wasan bin Qawţabe’ niñ
naźarına getürdiler. Emîriñ gözleri yaşile ţolub, “Ważret-i Xudâ-yı te>âlâ atañuza rawmet
eyleye. Egerçi ğayrı >ulemâ qatında dünyânıñ >izzeti vardır. Anlar yanında >azîz olan dîn
idi” didiler.
Bir gün daxı mežkûr13 xalîfe Ebî Ca>fer el-Manśûr xalvetde imâm-ı büzürg-vârı ţaleb
idüb, iltimâs etdiler ki: “ Siziñ qatıñuzda bir wâcetimiz vardır. Redd olınmasun” didiler.
İmâm, sem>an ve ţâ>aten, didiler. Meger on biñ direm14 iwżâr15 eylemişler, getürdiler. Ve
bir câriye-i mâh-peyker-i xûrşîd-manźar ile bir eyü ğâyet a>lâ ester iwsân etdiler. Ważret-
i imâm qabûl idüb, hemyân ile altunı gerü xalîfe mühri ile śaqlayub, estere süvâr oldılar.

1
F Ü: urılub
2
Hk: urılmaz
3
Ü: >ibâdet
4
Hs: ΖŎŌ
5
F Ü: ΑŋΣΐỲĜ
Ų
6
, Hk: ŖΜŧ ΕħŎΜūΏ, F Ü: ŖΜūħΜūΏ
A: ŖΜŦŎΜūΏ
7
Ü: ΗĢ
Ǽ Ņ
8
F Hs K Ü: Ebî
9
Ü: man¢ûrıdır
10
Hs: gelüb, K: ważret
11
F Hs K Ü: bir
12
F Hs Ü: ΗĢǼ█
13
K: - mežkûr
14
K: dirhem
15
F Ü: ŎĜŷķ
371

Câriyeyi vâlideleri evine gönderdiler. Bir aydan śoñra ważret-i imâm xalîfe wużûrına
gelüb, eyitdiler ki 1: “ Bizüm daxı emîrü’ l-mü&minînden wâcetimiz2 vardır. İcâzet
buyurılur ise diyelüm” didiler. Xalîfe taśavvur eyledi ki, kendülerden bir nesne isteye,
“ Nola her nesne ki, işâret olına, cânımıza minnetdir” didiler. İmâm buyurdılar ki: “ Ol
câriyeyi gerü emîrü’ l-mü&minîne virüriz, qabûl etsünler” deyücek xalîfe “ Bir aydır
câriyeden temettu> etdiñüz, gerü bize mi virürsiz?” didiler. İmâm eyitdi: “ Xâţır-ı
>azîziñüz içün alub, qabûl etdük. Vâlidemiz evine göndermiş idük. Ol vaqitden berü
vâlidemiz görmege varmaqdan ol mâni> oldı3. Ümîd-vârız ki, bu >uqdeden bizi xalâś
idüb, >özrimiz qabûl buyurıla” didiler. Xalîfe ziyâde ağlayub, câriyeyi gerü qabûl
eyleyüb, imâm-ı hümâm qatırı ve altunı daxı getürüb4, mühri ile teslîm etdiler. Ve
buyurdılar ki: “ Bu altun ve bu câriye ve ester (215a) mâl-ı welâlden idügi ma>lûmdur.
>Adem-i qabûlde wikmet budır ki, >ulemâ şimdi bize iqtidâ eylemişlerdir. Biz bir
kimseniñ hediyyesin qabûl idicek sâyir >ulemâ mülûkıñ tuwfelerin, hediyyelerin qabûl
iderler. Şâyed ki, ol mâl 5-ı welâlden olmaya, ol mâl içün >ažâb u nekâl çekeler. Selâţîn ü
xulefâdan nesne qabûl olınmaduğınıñ sebebi budur. Ważret-i xilâfet-meâbıñ kerem6-i
>amîmlerinden ve luţf-ı cesîmlerinden umılur ki, bizi ma>žûr7 buyuralar” didiler. Xalîfe
daxı buyurdılar ki: “ Himmet-i bülend siziñdir. Qatıñuzda dünyânıñ ve ehliniñ qadr ü
i>tibârı yoqdur. Tamâm >ulemâ-i dehr ve meşâhîr-i şehr cümle bizüm damımıza
düşmişlerdir, ammâ sizüñ şâh-bâz-ı bülend-pervâz himmetiñüz bizüm âşiyânımıza
qonmazlar. Sizüñ bülbül-i xoş-elwân şânıñuz bizüm iwsânımız bostânınıñ ağśânına8
mâyil degillerdir. Waqîqî mu>teqidleri gûşe-i xâţır-ı >âţırdan çıqarmañuz ezmân9-ı
xalevâtda ve evqât10-ı śalavâtda du>âdan ferâmûş etmek” didiler.
Wâkim-i >Irakeyn Yezîd bin >Ömer bin Hübeyre11 idi, bir gün İmâm Ebû Wanîfe’ den
śordılar ki: “ Kûfe re>âyâsınıñ wâli nicedir?” İmâm buyurdılar ki: Warâblıqdan yaqındır
ki, Kûfe maqâm-ı kûf ola. Zîrâ ehl-i Kûfe iki qısımdır: Bir qısmı maźlûmlardır ki, hic
kimesne anlara wimâyet etmez. Bir qısmı źâlimlerdir ki, hic maźlûmıñ feryâdına
irişmezler. Bir yerde ki, ra>iyyet ri>âyet bulmaya, maźlûm sewâb-ı źulm ile mağmûm ola,
tîzdir ki, âbâdânlıq xarâb olub, memleket vîrân ola. Melike mülk gerekse, >adli pîşe12
etmek gerekdir. Ra>iyyet ri>âyet bulub, mülk ma>mûr ola, xizâne-i >âmireye naqd-i
mevfûr ve mâl-ı nâ-mawśûr wâśıl ola. Ri>âyet-i ra>iyyet quvvet-i bâzû-yı salţanatdır.
Źulm eger şeh xâţırına eyleye bir kez xuţûr
Nâfe miskînden olur müşgiñ qoxusı cümle dûr.
Faśl-ı bahârda qaţre-i bârân eŝer-i >adl-i şehriyârândır. Sâl-i xuşk olmaq ve cihân
xalqınıñ bed-wâlliği sebeb-i źulm-i źâlimândır. Tawqîq bil ki, her zer ki, fuqarâdan zûr

1
K: - ki
2
F Ü: wâcetim
3
A Hk: mâni>dir
4
K: gönderüb
5
K: - mâl
6
A Hk: kerîm, F: iwsân
7
K: + içün
8
A Hk K: a>żâsına
9
A Hk Hs K: evqât, F: sâ>ât
10
A Hk: a>qâb,
11
Hk: Hübeyr, F Hs K Ü: Ζ┼ΣΙ
12
K: bîşe
372

ile alınur, diş dibinden1 çıqarılan et gibidir, anuñla ţoyulmaz. Xazâyin-i şehriyârıñ
ma>mûrlığı qanevât u enhârıñ ma>mûrlıgıdır. >Adl ile nâm-ı nîk sa>âdet-i dâreyn ve qurb-
ı menzileyndir.
(215b) Ţâq-ı kisrâ çoq zemândır kesir bulmışdur velî
>Adli 2 âvâzı cihândan gitmedi bâqî henüz.
Yezîd bin >Ömer bir gün İmâm Ebû Wanîfe’ den suâl etdi ki: “ Mervân bin Muwammed
ki, emîrimizdir, vaqt olur ki, bize ba>żı ma>śiyet emr ider. Emrin qabûl iderseyüz ważret-
i Xudâ’ nıñ >azze ve celle3 rûz-ı cezâda ğażabından qorqarım. Eger fermânına iţâ>at
etmezsem tîğ-i âb-dâr-ı âteş-bâr ile beni helâk ider” didi. İmâm-ı hümâm buyurdılar ki:
“ Eger Mervân seni bir verţa-i belâya mübtelâ iderse, mümkin midir ki, ważret-i
Śamediyyet seni ol belâdan xalâś eyleye?” Yezîd eyitdi: “ Belâ, ważret-i >İzzet her
nesneye qâdirdir. Yef>alu’ llâhu mâ-yeşâ&4 ve yawkümü mâ-yürîd5.” “ Eger Xudâ-yı >azze
ve celle seni bir >ažâbla mu>ažžeb iderse, Mervân seni andan qurtarmağa qudreti var
mıdır?” Eyitdi: “ Yoq.” Wâkim-i xabîriñ wükmini kimesne tağayyür etmez. Lâ-
mu>aqqıbe li-wükmihi 6 ve lâ-râdde li-qażâihi7.
Naql olınur ki, bir gün İmâm Ebû Wanîfe İbn-i Hübeyre8’ niñ evi öñinden geçer iken
xalkıñ izdiwâmını gördi. Śordı ki: “ Sebeb nedir?” Eyitdiler: “ Bir uğru ţutıldı. Elini
keserler, xalq anı temâşâ iderler.” İmâm eyitdi: “ Sübwânallah düzd-i âşikâre düzd-i
pinhânıñ ţutıb, elini keser. >Aceb wikmetdir” didi.
Naql olınur ki, bir gün imâm-ı hümâm İbn-i Hübeyre’ ye naśîwat iderler ki: “ Beglere
vâcibdir, üc >âdeti ri>âyet ki, ol kendülere sa>âdetdir: Biri ğażab zemânında >uqûbeti
te&xîr etmek, biri eylüge mükâfâtda ta>cîl eylemek, üçinci bir iş ki, olsa gerek temkîn ü
vaqâr eyle gerekdir ki, te&xîr-i >uqûbetde imkân-ı >afv vardır. Eylüge mükâfâtda sür>at
gerekdir ki, nâ-gâh te&xîr ile âfât irişe.”
Ve daxı menqûldür ki, İmâm Ebû Wanîfe bir gün Ebî Ca>fer el-Manśûr wużûrında
maqâm-ı wużûr u sürûrda idiler, xalîfe vezîrlerden ba>żına xiţâb etdiler ki: “ Ol A>râbî ki,
“ Eci> kelbeke yetba>ke” dimişdir, râstdır. Ya>nî köpegi ţoq ţutma, ac qo ki, saña tâbi>
ola. Bu [söz eyü] sözdir” didiler. İmâm Ebû Wanîfe buyurdılar ki: “ Ey emîrü’ l-
mü&minîn! Andan qorqmaq gerek ki, nâ9-gâh köpege ğayrı kimesne girde vire, köpek
aña tâbi>ola, seni ferâmûş eyleye. Kelbi ol miqdâr ac etmek gerek ki, loqma (216a) içün
ğayra uymaya. Kârda ifrâţ u tefrîţ mežmûmdur. Cemî>î ef>âlde wadd-i vasaţ mer>î
gerekdir. Xayrü’ l-umûr evsatuhâ10dır” didiler.
Bir gün Yezîd bin Ömer11 bin Hübeyre ważret-i imâmıñ mawâsin-i şerîflerinde birqac aq
qıl görüb, “ Bu nedir?” deyü śordı. İmâm-ı hümâm: “ Eger meşhûr olan emŝâlden

1
A Hk: dibinde
2
K: >adl
3
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
4
“Allah dilediğini yapar.”, K.K., 14 İbrâhim, 27.
5
“Allah dilediğine hükmeder.”, K.K., 5 Mâide, 1.
6
“O’nun hükmünü iptal edecek hiçbir kimse yoktur.”, K.K., 13 Ra>d, 41.
7
O’nun kazasını geri çevirecek yoktur.
8
F K Ü: Ζ╙Ģ ķ , Hk: Hübeyr, Hs: Ζ╙Ģ į
9
K: + gehân
10
İşlerin hayırlısı orta yollu olanıdır.
11
K: - bin Ömer
373

śorırsañuz “ Eş’ şeybü küllühû >ayb” dır, ya>nî qocalıq külliyyen >aybdır. Ammâ “ eş-
şeybü nûriyyün” naśśı ki, rûşenâ-yı bâţın ve gül-şen-i źâhirdir. >Aqlıñ kemâli ve
feżâyiliñ vefreti ve tecrübe-i bisyâr ve tawammül-i bî-şümâr ve umûrda ta>ammuq,
awvâl-i cumhûrda tafaţţun ve emâcid ü emâŝiliñ ri>âyeti ve câhiller awvâline >adem-i
iltifât ve dünyâ-yı denîniñ1 işlerinden âsânlıq ile xalâś meşâyix-i kibârıñ levâzımından
olub, pîrân-ı >âlî-miqdârıñ vücûdları ile olur. Müşkil maślawatlar ve deryâda yürimek ve
śa>b u düşvâr işleri âsân eylemek kâr-dîde pîrleriñ şîvesi, sâl-xûrde >azîzleriñ ţarîqasıdır.
Gâh olur2 ki, sa>âdet müsâ>ade idüb ve murâfaqat-ı devlet muvâfık olur, ebnâ-i zemân
üzerine büzürg ü server olurlar. Âftâb-ı devlet3 gibi müfâxaret tâcını başlarına qorlar.
Gâh olur ki, cihânıñ iltifâtsuzlıgı4 ile awvâlleri muxtell olub, xâk-ı meželletde śaff-ı
ni>âle düşerler. Her bî5-i>tibârıñ kemer-i xižmetini miyâne bağlayub, rûzgâr-ı nâ-sâz-
kârıñ germ ü serdini dîde-i >ibret ile görirler. Yâr-ı bî-vefâ ve ağyâr-ı pür-cefânıñ telx u
şîrînin çekerler. Bu sa>âdetler6 pîrlere7 wâśıl ve bu menâśıb anlaruñ wâllerine
münâsibdir. Ve bu xil>at-i >izzet ve kisvet-i müfâxaret anlarıñ qadrleri qaddine râst
xil>atdir. Ey emîr-i >Iraqeyn! Bil ki benim mûy-i sefîdim bir sikke8dir ki, leyâlî ü eyyâm
warekâtından câm-ı şühûr u a>vâmda wâśıl olmışdır. Bir rengdir ki, wavâdiŝ-i rûzgâr ve
veqâyi>-i leyl ü nehâr ile âşikâre olmışdır. Bir nuqredir ki, tecrübe pûtelerinde qâldir.
Pîrlik mertebesiniñ fażîleti bisyâr, kerâmeti bî-şümârdır. Çün ol maqâma irişesin
[bilürsin.]”
Naql olınur ki, bir gün dînden bî-gâne, küfr ile âşinâ kimesne Resûl-i Rabbü’ l->âlemîn
śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem9 wużûrlarına geldi, selâm virdi. Peyğâmber >aleyhi’ ś-śalâtü
ve’ s-selâm10 selâmına cevâb (216b) virdiler. Ta>źîm-i bisyâr ve iltifât-ı bî-şümâr
qıldılar. Bir gün daxı gerü geldi, selâm virdi. Cevâb aldı, lâkin hic iltifât u i>tibâr
etmediler. Yârân eyitdiler: “ Yâ resûlu’ llah! Wikmet nedir? Bir dînden bî-gâneye düne
gün ziyâde ta>źîmler eyledüñüz. Bu gün ol miqdâr olmadı” didiler. Resûlu’ llah
śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem buyurdılar ki: “ Eş-şeybü nûriyyün” dür. Düne gün anuñ
yüzinde bir mûy-i sefîd var idi, anuñçün ta>źîm ü iwtirâm etdüm. Bu gün ol qılı
qoparmış, ol eclden iltifât eylemedüm” deyü buyurdılar. Bir dînden bî-gâneniñ
mawâsininde11 bir aq qıl olmağla bu miqdâr fażîlet ü würmet buldı, bundan qıyâs
olınmaq gerek. Pîrlik fażîleti nicedir. Pîrleri >azîz ţutmaq gerek ki 12, pîr olasın, pîrlikde
wor ve waqîr olmayub, >azîz ü muwterem olasın13.
Kirâmî dâr-ı pîrân kühen râ
Ki der-i pîri bi-dânî în süxan-râ.

1
K: deminiñ
2
Hs: oldır
3
A Hk: felek
4
Ü: Ξ΅ΉŖΜŧ ⅝Ĝ
⅞ħė
5
Hk: biri
6
F: sa>âdetlu, K: sa>âdetle
7
K: pîrler
8
Ü: meleke, F Hs K: Η΅ŧ Ώ(?)
9
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
10
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
11
A Hk K: mawâsinde
12
F Ü: - ki
13
K: olmayub
374

Bir gün imâm-ı hümâm xalîfe-i enâm wużûrlarında oturdı, selâsil ü ağlâl ile muqayyed ü
mağlûl bir mawbûs getürdiler. Envâ>-ı >ažâb ile mu>ažžeb, xalîfe buyurdı ki: “ Qatl
eyleyeler.” Cellâdlar wâżır, ol bî-çâre feryâd u fiğânda câna nâźır. İmâm-ı hümâm
eyitdi: “ Emîrü’ l-mü>minîn ważretleri! Bu perîşân wâliñ emrinde bir zemân1 tevaqquf
buyursalar, >arż-ı hümâyûna bir wadîŝ irişsün, śoñra wükm gerü xalîfeniñdir2. Emrlerine
muxâlefet olmaz” didiler. Xalîfe >uqûbeti te&xîr idüb, “ Söyleñ” didiler. İmâm-ı hümâm
aśwâb-ı risâlet-intisâb3dan >Abdullah bin Ebî Evfâ rażiya’ llâhu >anhu4 lisânından rivâyet
etdiler ki 5, Resûlu’ llah śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem buyurdılar ki: “ Rûz-ı qıyâmetde
>arş-ı >aźîm ţarafından emr-i Waqq ile bir münâdî nidâ eyleye ki: “ Her kimesneniñ ki,
benim üzerimde waqqı vardır, agâh olsun, qalqub, benden waqqını ţaleb etsün” deyücek
hic kimesne cevâb virmeye, illâ şol kimesne ki, bir şaxśı qatl etmege veyâ ţutmağa veyâ
bir îžâ etmege qudreti ola, daxı ğażabı zemânında anı >afv eylemiş ola, ol kimesne
qalqduğı gibi Waqq cânibinden xiţâb-ı müsteţâb irişe ki, “ Wisâbsuz var, behişte dâxil ol”
diyeler.” Xalîfe bu xaber-i sa>âdet-eŝeri işitdikleri gibi bir sâ>at başlarını6 aşağa (217a)
ţutub, buyurdılar ki: “ Ey Nu>mân! Sen bu wadîŝ-i Resûl-i âxirü’ z-zemânı śawîw ol
śawâbeden işitdiñ mi?” didiler. İmâm buyurdılar ki: “ Belâ, işitdüm. Bu maqâle7 muvâfıq
kelâm-ı qadîmde âyet-i sa>âdet-dirâyet daxı vardır: Cezâu seyyietin seyyietün miŝlühâ
femen >afâ8 ve eślewa feecruhû >ala’ llâhi 9” didiler. Pes xalîfe buyurdılar ki 10: “ Allahu
te>âlâ saña xayr cezâlar ve >ivażlar virsün” didi 11. >Adl ü dâd yüzinden ol mawbûs-ı
me&yûsı âzâd eylediler.
İmâm-ı hümâmıñ feżâyil ü kemâlâtına nihâyet, >ulûm u dâniş ü >irfânına wadd ü ğâyet
yoq, ol kitâb-ı celîl ve sefer-i cemîlde tafśîl olınmışdır. Ważret-i pâdişâh-ı hümâyûn-
baxtıñ egerçi Waqq sübwânehû ve te>âlâ ważretleriniñ rıżâ-yı şerîfleri içün wasbeten
li’ llâhi te>âlâ12 ulu ğazâlar eylemişlerdür ki,13 pâdişâhân-ı selef xüsrevân-ı xalefde
birine14 naśîb olmamışdır, lâkin >inâyet-i Waqq ile celle şânuhû15 bu sefer-i sa>âdet-
eŝerde16 cenâb-ı şerîflerine müyesser olan fetw-i nâdirü’ l-vuqû>17 ki, gûş-i hûş-i
xavâqîn18-i rub>-ı meskûnda şüyû> bulmışdır, nâdire-i dühûr u avân, u>cûbe-i vâqı>ât-ı
âxirü’ z-zemândır. Źıll-i iqbâl ü19 devletlerinde >Iraq-ı >Arab müstaźill, dârü’ l-xilâfe

1
K: zemânda
2
F Ü: xalîfeniñ, + didiler
3
F Hs K Ü: - intisâb
4
Allah ondan razı olsun.
5
K: - ki
6
A Hk: başların
7
K: maqâma
8
A Hk K: âmene
9
“Bir kötülüğün cezası, misliyle bir kötülüktür. Fakat kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfâtı
Allah’a aittir.”, K.K., 42 Şûrâ, 40.
10
Hk: - ki
11
A Hk K Ü: deyü, Hs: ŋΡŊ
12
Yüce Allah’ın rızası için.
13
Hk: - ki
14
A F Hk Hs K: bir kâm-kâra
15
Şanı yüce olsun.
16
F Hs K Ü: âŝârda
17
F Ü: vuqû>a
18
A Hk: - xavâqîn
19
K: - ve
375

Bağdâd’ ıñ >umûmen mużâfâtı meftûw-ı nüvvâb-ı kâm-yâb-ı şîr-dil oldı. Diyâr-ı Meşa>şa>
ve Cezâyir ve Baśra eknâf-ı Sind’ e müntehâ olınca eqâlîm-i Qaţîf ve Bawreyn ki,
gelmez beyânı wadd ü waśra, cümlesi musaxxar-ı pâdişâh-ı hümâ-hem-ser vâqi> oldı.
Xıţţa-i Bağdâd xod kemâl-i >adl ü dâd ile ma>mûr u âbâd olub, naźîre-i İrem-i žâtü’ l-
>imâddır1.
>Acem şâhınıñ xânlarından Xorasan wâkimi Ğâzî Xân’ ıñ cibilleti İslâm’ a mâyil imiş, ol
ţâyifeden rû-gerdân olub, xâk-ı âstân-ı sa>âdet-âşiyâna yüz sürmek ümîži ile mâh-ı
mübârek cemâžiye’ l-âxiriñ yigirmi yedinci 2 güni gelüb, >atebe-i >âlem-penâh-ı pâdişâh-ı
sa>âdet-dest-gâhda taqbîl-i pâye-i serîr-i źafer-te&ŝîr eyledi. Envâ>-ı merâwim-i >aliyye-i
xâqâniyye ile behre-mend olub, maźhar-ı iwsânât-ı külliyye-i şâhâne vâqi>olub, âxirü’ l-
emr mużâfât-ı Bağdâd-ı mawrûseden vilâyet-i Loristân beglerbegiligi himmet ü >inâyet
etmişlerdi 3, śoñra xıyânet idüb, gerü Qızılbaş olub, cezâsın buldı.
Mâh-ı źafer-iqtirân ramażân-ı şerîfiñ sekizinci güni defterdârlıqdan ma>zûl 4 (217b)
İskender Çelebi’ niñ niśâb-ı wayâtı tamâm olub, dâxil-i mawmiyye-i Bağdâd’ da śalb ü
siyâset olındı.
Mâh-ı mübârek-i mesfûrıñ on sekizinci güni ważret-i xudâvendigâr-ı sa>âdet-medâr
kâffe-i erkân-ı devlet-iqtidâr ile meşhedeyn-i mübârekeyn ziyâretine müteveccih olub,
iki âstân-ı rawmet-âşiyân ziyâreti ile müstes>ad olub, sa>âdet ü iqbâl ile gerü Bağdâd’ a
geldiler. Ol wâletde ki, ważret-i gîtî-penâh tesxîr-i dârü’ l-mülk Bağdâd idüb, anda
qışlaqda, >asker istirâwatde idi. Şâh-ı >Acem künc-i gürîzde pinhân iken âşikâr, perde-i
ixtifâda5 mestûr iken >arż-ı iqtidâr eyleyüb, kendüniñ maqarr u taxt-gâhı olan6 Tebrîz
üzerine yüriyüb vardıqda anda olan >asker müteferriqü’ l-awvâl olub, Ulama qal>a-i
Van’ a gelüb, sâyirleri perâkende olmışlar. Ţabî>at-i şâhîde wasret-i Van ile ğaleyân iden
mâdde-i ğayret xurûş idüb, def>-i hümûm u ğumûm içün7 gelüb, Van’ ı wiśâr eylediler.
Ulama içerüde mawśûr olub, bi-wasebi’ ź-źâhir şâhîler ile warb ü cidâle iştiğâlde oldı.
Derûn-ı qal>a ebţâl-i ricâl ile mâl-â-mâl idi. Qal>a qullelerinden, bedenlerinden ţoplar ve
żarbezenler Qızılbaşlar’ ı ţağ başlarına çıqarub, wiśârı andan temâşâ iderlermiş. Eţrâf-ı
qal>aya ţob u tüfeng sınur u wadd qoyub, ol wadden içerüye Qızılbaşlar’ ıñ mürûra
waddleri olmayub, ţaşradan wiśâra gelen yolları münsedd qılub, mübârizîn qal>aya ta>cîz
qaśd etdiler. Bu cânibden faśl 8-ı şitâya inkisâr gelüb, âŝâr-ı bahâr-ı xuceste-rûzgâr ile9
rû-yi cihân xandân u xurrem, qudret-i Muwyi’ l-emvât ile10 te>âlâ şânuhû ve >amme
birruhû ve iwsânuhû11 nebâtâta wayât erzânî idüb, >âlem ser-â-ser sürûra12 mawrem ü
hem-dem oldı.

1
F: >imâddandır
2
A Hk: birinci
3
A Hk: eylemişlerdi
4
A Hk K: + olan
5
F Ü: ixtifâfda
6
A F Hk Hs K: leşker-i ilwâd-âmîz ü fitne-engîz ile, - kendüniñ maqarr u taxt-gâhı olan
7
A F Hk Hs K: >asker-i żalâlet-fürûşı ile, - def>-i hümûm u ğumûm içün
8
F Hs: ΗΡĜ
ĨŪΛ
9
Hk: + Waqq
10
Hk: - rû-yi cihân xandân u xurrem, qudret-i Muwyi’ l-emvât ile
11
Şânı yüce olsun, ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
12
Ü: - ŏŦ
376

Çemenler bitdi śawrâlar yeşerdi


Feraw-nâk idi dünyâ biñ yeşerdi
Döşenmişdi zemîne ferş-i aţlas
Ağaclar berg-i sebz ile mülebbes
Mu>anber qıldı âfâqı reyâwîn
Mu>aţţar oldı cümle vaqt ve her wîn
¡ afâ virdi cihâna verd-i xandân
Güler yüz ile >âlem oldı şâdân
Bezendi yeryüzi döndi >arûsa
Gözin dikdi cihân1 çeşm-i xurûsa
Gülistâna śabâ seyrâna geldi
Gül ol şâdîye xandân oldı güldi.
(218a) >Adû-yı kîne-xûy u furśat-cûy meydân-ı Van’ da tek ü pûyda olduğı ma>lûm-ı
nüvvâb-ı kâm-yâb olıcaq gerü Tebrîz ţaraflarına >azîmet-i hümâyûn2-ı şâh-ı źafer-
maqrûn muqarrer olub, qışlaqda olan >asâkir-i nuśret-vifâq u źafer-ittifâqa awkâm-ı
şerîfe ile ulaqlar gönderilüb, >âmme-i erkân-ı sa>âdet-mekân, fıraq-ı xuddâm-ı âlî-şâna
tenbîh olınmışdı. Mâh-ı mübârek ramażânıñ yigirmi sekizinci güni a>lâm-ı >âlem-sitân-ı
xâqânî ve râyât-ı sa>âdet-âyât-ı gîtî-sitânî mawmiyye-i Bağdâd’ dan semt-i Tebrîz’ e
teveccüh eyleyüb, >inân-ı >azm-i xüsrevânî ol śavba muśammem oldı. Her rûz bir menzil
>asâkir-i deryâ-müşâkil ile müşerref olub, mâh-ı şevvâl-i źafer-fâliñ3 yigirmi birinci güni
Gökdepe dimekle ma>rûf menzile nüzûl-i hümâyûn olındı. Bu >azm-i meymenet-cezm
gerü Tebrîz ţaraflarına muqarrer olmağla Qızılbaşlar’ ıñ ţabâyi>-i xaşyet-maqarrlarında
merkûz olan hirâs-ı debdebe-i xâqânî gerü mütewarrik ü cünbân olub, Van üzerinde
qarârları >ahd-i şebnem gibi bî-ŝebât u kem, muwâśara-i wiśâr4da zemânları cilve-i berq
mânendi nâ-müstawkem oldı. Śademât-ı bâd-ı śarśara sewâbda śabr olmaz, ebrde hücûm-
ı rîwa tawammül muwaldir. Lâ-cerem ol ţâyife ki, xâricde miŝâlleri leyl-i muźlim gibidir
ki, nûr-ı xûrşîd ile mawv ü nâ-bûd ya berg-i giyâh-ı siyâh-dildir ki, tâb-ı âftâbla xuşk u
bî-sûd olurlar. Xaşyet-i şimşîr-i dilâverân-ı źafer-te&ŝîr qulûb-ı mağlûblarına müstevlî
olmağın qal>a-i Van’ ı terk eyleyüb, ţabâyi>-i bî-tâb u ferleri eyne’ l-meferr qavline berk
yapışub, meşhûr meŝeldir, quśquna quvvet firâr idüb, uzalmışlar.
Mawall-i mezbûrdan göçilüb, leşker-i kişver-sûz u medâyin-sitân ile cibâl-i
Kürdistân’ dan aşılub, ţayy-ı menâzil ve qaţ>-ı merâwil qılınub, bu eŝnâda müteferriq
olan mîr-i mîrân-ı sa>âdet-nişân Rumili ve Anaţolı ve Loristân beglerbegileri 5 ile kâffe-i
>asâkir-i nuśret-meâŝir ü cihâd-mefâxir müctemi> olub, zemîn ü zemân ğulğule-i
mübârizân-ı nuśret-nişân ile âşûb-ı qıyâmet-nişân idi 6, mâh-ı mübârek ži’l-wicceniñ
yigirminci güni ¡ aruca-qamış nâm menzile nüzûl olındı. Şâh ţarafından >atebe-i >ulyâya
risâlet ţarîqi ile bir şaxś vârid olub, źâhiren7 śûret-i iltiyâmda ważret-i pâdişâh-ı źafer
cenâw u nuśret-felâw ile śulw u śalâw iş>âr eylemiş, lâkin waqîqat olmayub, (218b) wîle ü
firîb ile tecessüs-i awvâl-i >asker-i fetw-naśîb idügi muqarrer olmağın gerü kendüye irsâl

1
F Ü: cihâna
2
A Hk: - hümâyûn
3
A Hk: meâliñ
4
Hk: - wi¢âr
5
K. begleri
6
F Hs: âyîn
7
F Ü: źâhir
377

olınub, râyât-ı nuśret-âyât ile teveccüh olınub, mâh-ı mesfûrıñ yigirmi üçinci güni
Merağa nâm şehre gelinüb, >ale’ l-ittiśâl yürinüb, yigirmi ţoquzıncı güni 1 xâk-ı Tebrîz
ni>âl-i maţâyâ-yı >asker-i mehâbet-engîz ile müşerref olub, menzil-i Sa>d-âbâd
muxayyem-i >asker-i cihâd-ictihâd vâqi> oldı. Mübâhîlerden2 eŝer münqaţı>, şâx-sâr-ı
vücûdları devwa-i beqâdan münqali>3, kîse-i cân4-ı xaşyet5-qarînleri 6 naqdîne-i
İslâm’ dan xâlî olduğı gibi qarâr-gâh u7 meskenleri daxı sükkân u müteneffisden tehî
qalmış.
Sene iŝnâ ve erba>în ve tis>a-mie irişüb, mâh-ı muwarremü’ l-warâmıñ dördinci güni
ważret-i xilâfet-menzilet ser->asker-i Âśaf-mertebet ile Tebrîz’ e varub, şâhıñ serâylarını
seyr idüb, derûn-ı şehr[d]e vâqi> olan cevâmi>-i hidâyet-menâfi>den Cami>-i Sulţân
Wasan ki, zemân-ı İslâm’ da binâ olınmış binâ8-i muwkem ü müstawsendir, müddet-i
medîd ve zemân-ı ba>îd olub, içinde nemâz-ı cum>a qılınmayub, şerâyi>-i dîn9 metrûk
imiş, emr-i hümâyûn ile derûn-ı câmi> taţhîr olınub, >âlî bisâţlar ile müzeyyen ü
müşerref qılınub, menâresinde ežân oqınub10, müežžinân-ı tevwîd-gûyân cum>a güni
müslimîne śalâ virüb, >âdet11-i mawmûde-i qadîme üzre śalât-ı cum>a edâ qılınub, xaţîb-i
lebîb xuţbe-i belîğa oqıyub, çihâr12-yâr-ı kibâr >aleyhim rıżvânu’ llâhi el-Melikü’ l-
ğaffâr13 yâd olınub, âŝâr-ı dîn resm-i ma>hûd14 üzre ıźhâr olındı.15
Ważret-i xilâfet-şi>ârî medde’ llâhu źılâle16 re&fetihî17 >alâ-mefâriqi’ l-müslimîn18 >ibâd-ı
cihâd-mu>tâdları waqqında gerü >avâţıf-ı >aliyye-i şâhâne, merâwim-i seniyye-i
pâdişâhâneden iwsân-ı küllî idüb, >âmme-i yeñiçeri qullarıyla19 ve sâyir bölükler
ahâlîsine >âdet üzre baxşîş etdiler. Ve sipâh-ı sa>âdet-dest-gâha daxı teraqqîler emr
eylediler. Qulûb-ı leşker-i manśûr iwsân-ı şâh-ı cihân-penâh ile şâd u mesrûr oldı20.
Bu eŝnâda taqdîr-i Wayy-ı qadîr ile >azze şânuhû21 ser->asker İbrâhîm Paşa’ nıñ ţabî>atı
diger-gûn, keŝret-i iltifât u taqarrübden quvvet-i wavśalası zebûn oldı. Erbâb-ı hevâ ile
ülfet, aśwâb-ı ağrâż u mežellet ile muśâwabet etdi. Wattâ Bağdâd-ı behişt-âbâda gelür
iken Ulama-i şeyţanet-âsâ paşaya iğvâ virüb, “ >Acem şâhınıñ ednâ salţanatı ile bu deñlü

1
Hs: gün
2
A F Hk Hs K: şâhîlerden
3
K: münqaţı>
4
K: ilwâd
5
F: hezîmet, Hs: hirâs, K: cân
6
A Hk: ve tenleri, - xaşyet-qarînleri
7
F K: - ve
8
Ü: binâsı
9
K: - dîn
10
K - oqınub
11
A Hk: >âde
12
Ü: cihâd
13
Bağışlayan Allah’ın rızası onların üzerine olsun.
14
Hk: qadîm
15
Devlet erkanı “ Şehr-i Tebrîz’in ve sâyir žerbâycân vilâyetinde olan büldânıñ yarar walqı sürilüb, żabţa
qâbil olan yerleri wıfż u wırâset olına” diye karar aldı, Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman, v. 167b
16
K: άǿ
17
F: xilâfetihi
18
Allah merhametinin gölgesi Müslümanların başlarının üzerinde uzatsın.
19
A Hk: qullarına
20
A Hk: oldılar
21
Şânı yüce olsun.
378

(219a) sulţân adına begleri ve xânları vardır. Ważret-i rû-yi zemîn kemâl-i qudret ü
şevketleri ile mağbûţ-ı şâhân-ı >âlî-şân-ı felek-temkîn olmışlardır, bir qulları sulţân
adına olsa >aceb midir1?” deyü anuñ delâlet ü reh-nümâlıgı ile menâşîr-i xâqâniyyede
vâqi>olan elqâbına “ Ser->asker Sulţân” lafżını ixtirâ>idüb, qayd etdirdi.
Yaraşmaz bendeye ism ola sulţân
Melek ol nâm ile olmışdı şeyţân
Qulıñ faxri >ubûdiyyet gerekdir
Şeh olmaz bendeye xižmet gerekdir
Egerçi Mıśr’ a sulţân oldı Çerkes
Hümâ olmaz waqîqat bûm u kerkes
Qazındı śafwa-i >âlemden ol nâm
Dökildi bezm-i xâke bâde-i câm
Ne deñlü ğarq ola wüsn ü cemâle
Şebîh olmaz gül-i hoş-bûya lâle
Gerek sulţânlığa bir pâk gevher
Olur mı seng-i dûn ism ile cevher.
Xuśûśen muxâlifîn ţaraflarından gelen eşxâś-ı şeqâvet-iqtibâs ile istînâs idüb, yanında
ârâ-i düşmen nâfiž ü maqbûl, efkâr-ı śâyibe-i devlet-xâhân nâ-pesend ü nâ-ma>qûl
görindi. Münâfıqîn-i kežžâbîniñ xoş-âmed kelimâtına meftûn u mağrûr, mexâlifîn-i
şeyţanet-âyîniñ2 envâ>-ı wîle ü efsûnlarına tâbi>olmağla waqqdan dûr oldı. A>dâ-yı bed-
râyıñ śûrete gelmeyüb, perde-i ixtifâda mestûr olmaqdan murâd u ârzûları >asker-i źafer-
peykeri beyâbâna çeküb, bî-tûşe ü zâd qomağla mehlekeye ilqâ idi. Paşa ğurûr-ı devlet ü
câh ve delâlet-i münhiyân-ı güm-râh ile waqâyıq-ı awvâle âgâh olmadı. >Asker-i deryâ-
pâyân ile Tebrîz’ den çıqub, şâhın >aqabince pûyân3, ol gürûh-ı gürîz-şükûhı cûyân
oldılar. >Ale’ t-tevâlî menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ üçinci
güni Dergezîn şehrinin qurbına qonılub, tekrâr şâh-ı >Acem cânibinden gerü elçi gelüb,
>arż-ı niyâz eylemiş. Waqîqat-i wâllerine ıţţılâ> tawśîl olındı ki, şânlarında şecâ>atden
şemme, ţabî>atlarında şehâmet ü şevketden žerre olmayub, bir ţâyife-i bî->âr u neng
imişler.
Ğayret ü wamiyyet-i cihân-bânî müteqâżî oldı: >İnân-ı >azm-i cihân-gîrî ü kişver-sitânî ol
cânibe iltifâtdan munśarif qılınub, memâlik-i mawmiyye-i Rum wamâha’ llâhü’ l-
melikü’ l- (219b) qayyûm4 câniblerine mürâca>at-ı hümâyûn olına. Binâen->alâ-hažâ
mawall-i mezbûrdan >asâkir5-i meymenet-qarîn ile >avdet-i źafer-maqrûn qılındı. ¡ afer-i
muźafferiñ yigirmi birinci güni medîne-i Tebrîz maqarr-ı râyât-ı naśr-ı >azîz oldı. Altı
gün miqdârı Tebrîz’ de muqîm olub, ba>dehû6 teveccüh-i xâqânî memâlik-i mawrûse
ţaraflarına şeref-inśırâf bulub, mübârek rebî>ü’ l-evveliñ dördinci güni medîne-i Xoy’ a
gelinüb, maźhar-ı âŝâr-ı kerâmet, yemm-i cevâhir7-i velâyet, [ğarîq-i] rawmet-i Rawmân

1
F: Ŏŋ‚ ΐ ΣĴẂ
2
F Ü: < ΕΣġė
3
F Hs Ü: bûyân
4
Bâkî olan Allah onu korusun.
5
Ü: >asker
6
A Hk: + >inân, K: ba>dâzân
7
K: cevher
379

u >Azîz, pîşvâ-yı ţarîq-i İlâhî Şems-i Tebrîz’ iñ teğammedehu’ llâhu bi-ğufrânihi 1 mezâr-ı
müteberrikeleri ziyâret olınub, fuqarâya taśadduqât-ı pâdişâhâne qılındı. On dördinci
gün[i] qal>a-i Erciş maqarr-ı xıyâm-ı >asker-i źafer-xîş vâqi> oldı. Ważret-i xilâfet-
menzilet fetw u nuśret-i meserret-xâtimet ile diyâr-ı şarqda iken Mar>aş câniblerinde
ba>żı müfsidîn-i żalâlet-âyîn baş qaldurıb, fitne ü fesâd ixtirâ> eylemişler. Ol cânibde
olan ümerâ-i devlet-i qâhire, nigeh-bân-ı millet-i zâhire ki, müşeyyidân-ı mebânî-i
mülk, mümehhidân-ı esâs-ı devlet-i sa>âdet-silk durırlar, şimşîr-i >adû-gîr ile erbâb2-ı
ţuğyânı3 nâ-yâb, tîğ-i xûn-feşân ile aśwâb-ı >iśyânı4 ğarîq-i belâ-yı seylâb eylemişler.
Mawall-i mezbûrda xaber-i fetw-i celîl ile orduda envâ>-ı meserretler tawśîl etdiler.
On beşinci güni Bitlis5 wâkimi Şemsüddîn qal>asını ważret-i xudâvendigâr-ı kâm-kâra
medde źılluhû6 pîş-keş çeküb, miftâwını getürdi. Cümle-i qılâ>-ı memâlik-i mawrûseden
ma>dûd oldı. Ba>dehû menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mâh-ı mübârek7 rebî>ü’ l-âxiriñ
yigirmi üçinci güni Âmid-i mawrûse muxayyem-i iqbâl-hemdem-i xâqânî vâqi> oldı.
Cenâb-ı salţanat-meâb8 vâcibât9-ı memleket içün Âmid-i mawmiyyede birqac gün
iqâmet olınub, mâh-ı mübârek-ţulû>10 cemâžiye’ l-evveliñ on beşinci gün[i] Âmid’ den
çıqılub, berüye11 teveccüh-i hümâyûn olındı. Yigirmi üçinci güni pâdişâh-ı manśûr
>asâkir-i bâd12-mürûr13 ile nehr-i Fırat’ dan >ubûr eyleyüb, yigirmi sekizinci güni sa>âdet
ü iqbâl ile râyât-ı ferxunde-fâl mawrûse-i Waleb’ e nüzûl-i sa>âdet-ittiśâl eyledi. Birqac
gün oturılub, mâh-ı cemâži’ l-âxiriñ altıncı güni otaq-ı hümâyûn gidüb, iqbâl ü iclâl-i
xüsrevânî ile dârü’ s-sa>âde mawrûse-i Qosţanţiniyye câniblerine teveccüh-i hümâyûn
olındı. Menâzil ü14 merâwilden mürûr olınub, recebü’ l-müreccebiñ on (220a) dördinci
güni devlet ü iqbâl ile mawmiyye-i İstanbul-ı sa>âdet-şümûl taxtına vuśûl buldılar15.
Ten-i bî-rûw-ı mülke cân geldi
Serîr-i >izz ü baxta xân geldi
Sevindi ehl-i İslâm oldı mesrûr16
Cemâli pertevinden aldılar nûr
Cihânıñ cânısın cânâ mezîd ol
Fütûw u naśr ile dâyim ferîd ol.

1
Allah merhameti ile onu örtsün.
2
K: + devlet
3
F: ţuğyân
4
K: ΑĜųķ
5
Hk: - Bitlis
6
Gölgesi uzun olsun.
7
F Hs K Ü: - mübârek
8
A Hs Hk: mühimmât-ı salţanat ve, - Cenâb-ı salţanat-meâb, F: - meâb, + ve, K: - Cenâb-ı salţanat-meâb
9
K: mühimmât
10
K: - ţulû>
11
A Hk: Rum’a
12
Hs: memâlik, K: - bâd
13
A Hk: mebrûr, - bâd-mürûr
14
F Hs K Ü: - menâzil ve
15
Hs: buldı
16
F: sürûr
380

Ważret-i pâdişâh-ı sa>îd1 müddet-i medîd sefer-i ba>îdde olub, ahâlî-i taxt2 cemâl-i şâh-ı
hümâyûn-baxta3 kemâl-i iştiyâqda idiler. Müşâhede-i gül-ruwsâr-ı tâb-dârı ile feraw-nâk
olub, ğumûm4 u5 hümûmıñ başına xâk qodılar. Ol şevq [ü ževq] ile kâffe-i nâsa beşâşet,
>umûm-ı enâma6 heşâşet7 müstevlî oldı. Esvâq-ı şehri ve mecmû>-ı dükkânları, çârsûları
ve8 bezzâzistânları aqmişe-i gûn-â-gûn u rengîn, emti>a-i girân-bahâ ve sengîn ile ârâyiş
ü tezyîn eylediler. Dîvârlar zerrîn-zârlar9 ile mânend-i gül-zâr, nişîmenler warîr ü
perniyân bisâţlar ile zîbâ gül-şenlere dönib, şebîh-i lâle-zâr idi. Nuqûş-ı ğarîbe ile
muśanna>u10 müžehheb bâlînler döşeyüb, serâ-perdeler, muśavver ü rengîn sâye-bânlar
qurub, bâzârlar miŝâl-i behişt-i berîn, eyvânları mânend-i qaśr-ı Çin etdiler. Revâyiw-i
ţayyibe ile meşâm-ı cihân mu>aţţar, >ûdlar, >anberler, śandallar, nâfe nâfe11 miskler,
ğâliyeler, xoş-bû buxûrlar, >abherler niŝâr idüb, her gûşe ravża-i cinân12, her ţaraf
naxlistân13 u gülistân oldı.
Ţonandı şehr-i Qosţanţîn güyâ
Cinân bâğına döndi belki zîbâ
Giyüb rûz-ı xuceste xil>at-i nev
Sürûrıñ14 âfitâbı virdi pertev
Cihân ser-tâ-ser oldı yâr-ı behcet
Xavâţırda ţolu15 âŝâr-ı behcet
Ğamm u ğuśśa Qızılbaş idi qaçdı
Meserret fetiw ebvâbını açdı
Müzeyyen her ţaraf dönmiş behişte
İçi şehriñ ţolu wûr u firişte
Semen-sîmâlar ve ferrux16-liqâlar
Gül-endâm u perî-rû17 müştehâlar18
Cemâl-i yâr ve >işret-câyı merğûb
Müşerref cümle câ her gûşe mawbûb19
Temâşâ ževq u20 şevq ve >îş ü >işret
Gülüb oynamada >âlem meserret

1
Hk: - sa>îd
2
Hs: tawt
3
Hs: - baxta
4
F: >umûm
5
Hk: - ve
6
Hs: - enâma
7
K: beşâşet
8
A Hk: - ve
9
K: zâr
10
A F Hk K: - ve
11
K: - nâfe
12
Ü: cennât
13
K: naxlistânî
14
Hs: mesrûrıñ
15
F Hs Ü: ţulû>
16
F Hs K: feraw
17
Hs: ve
18
Hs: müştehîler
19
F Hs Ü: xûb, Hk: merğûb, K: wûb
20
Hs: - ve
381

¡ afâ oldı qulûba yâr1 u hem-dem


Cihân şâdân zemân2 xoş-wâl ü3 xurrem.
(220b) Tamâm biş gün biş gece śowbetler, >âlî meclisler, sâzendeler, gûyendeler,
bezmler qıldılar. Zehre-i zehrâya şevqler, şağblar virüb, ehl-i śafâ envâ>-ı temâşâlar ve
ţarablar gösterdiler. Leyâl-i meserret-nevâli śubw olınca iwyâ eyleyüb, mecâlis-i şerîfe
rûşen şem>ler ile ârâste, her bezm-i >işret-cezm çerâğ-ı cemâl-i cihân-ârâ-yı dil-rübâ ile
pîrâste olmışdı.
Cihân ţurţuqca şâha müstedâm ol
Hemîşe devlet ile şâd-kâm ol
Cemâliñ taxt u4 baxta zîver olsun
Vücûdıñ âfitâba hem-ser olsun
Mülâzım ola der-gâhıñda devlet
Qapuñda5 bende-i muqbil sa>âdet.

Bu derece İbrâhîm Paşa maźhar-ı ğażab-ı sulţânî ve müstawiqq-i >iqâb-ı xâqânî vâqi>
olub, śawrâ-yı >ademde ser-gerdân, beydâ-yı ğaybetde mestûr u pinhân olduğıdır
>İnâyet6-i Vâhibü’ l-mevâhib ile >azze şânuhû7 egerçi memâlik-i Bağdâdiyye cümle-i
mużâfât u8 eknâfı ve kâffe-i müte>alliqât 9 u eţrâfı ile meftûw u musaxxar olub, eyâdî-i
ümerâ-i devlet-i qâhirede10 kemâ-yenbağî żabţ olındı, lâkin ważret-i xudâvendigâr-ı
>âlem-medârıñ xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû11 xâţır-ı >âţır-ı śafâ-maźâhirleri ki, âyine-i
gîtî-nümâdır, ol sefer-i >ibret-eŝerde >adû-yı dînden intiqâm alınmayub, tîr-i murâd
hedefde kâr-ger olmaduğı eclden İbrâhîm Paşa’nıñ nev>-i denâet ve su&-i tedbîri ve
mawż-ı ğaflet ve kemâl-i taqśîrini müşâhede eylediler. Fi’ l-vâqi> sefer-i Bağdâd’ da
mizâcına tağayyür, xuśûśen ba>de’ l-fetw ţabî>atına tamâm ixtilâl-i küllî gelüb, ixtilâţ-ı
erâžil ile tawśîl-i axlâq-ı žemîme, muśâwabet-i liyâm-ı żalâlet-encâm ile tekmîl-i evśâf-ı
reddiyye eyledi. Edânî-nevâz12 u sifle-perver olmışdı. Mizâc-gîr ü xoş-âmed-gûy
leîmleriñ maqâlâtına i>timâd ile ğurûrda olub, ižâ erâda’ llâhu şey&en heyye&e esbâbehû13,
xilâf-ı şer>-i şerîf umûra irtikâbdan ictinâb etmeyüb, sefk-i dimâya rıżâ virüb, źulm ü
żalâlete bâ>iŝ olmağa başladı. A>dâ-yı bed-rây dâm-ı tesxîrde râm olmaq dâyire-i
imkânda ve wadd-i sühûletde olub, egerçi taqdîr-i [ezelî] ve wükm-i nâfiž-i lem-yezelî
tağayyür-pežîr olur degildir, velî bi-wâsebi’ l->âde wuśûl-i eşyâ tertîb-i muqaddemât-ı
fetw- (221a) âyâta mevqûf idügi źâhir ü bâhirdir. Muqteżâ-yı şer>-i qavîm üzre esbâb-ı

1
Hs: bâr
2
A Hk: zemîn
3
Hs: - ve
4
Hs: - ve
5
F Ü: Ζŋ΄ ΜΣ⅝
6
A: ważret, Hk: + taqdîr-i ważret
7
Şânı yüce olsun.
8
F Hs K Ü: - ve
9
Hs: munqalibât
10
F Ü: qâhirde
11
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
12
F: ŖΜ∆
13
A Hs K: esbâbehudur. Allah bir şeyi istediği zaman, onun sebebini hazırlar.
382

>âdiyye tamâm yerinde tedârük olınub, taqśîr olınmasa >inâyetu’ llâh ile naśr u fütûw
muqarrer idi.
Her ne şeh kim emr-i Waqqla bir işe tedbîr ider
Waqq te>âlâ memleketler fetwini taqdîr ider.
Lâkin envâ>-ı taqśîrât olub, furśatlar fevt olındı. >İnân-ı tedbîr eyâdî-i düşmende, mühr-i
irâdet ü taśarruf dest-i ehremende idi. Müdebbir1-i umûr olan >adû, müsteşâr u
mü&temen gerü2 düşmen-i siyeh-rû idi. Çâre ve imkân olub, düşmeniñ qahr u inhizâmı,
>adû-yı dîniñ kesr-i kıvâmı, râyât-ı İslâm’ ıñ naśr-ı fetw-encâmı xuśûślarına aślâ
muqayyed olmadı. Güzâf u bî-hûde güft ü gûda tażyî>-i evqât u zemân eyledi.
Meŝeldir tuxm-ı fitne ekse âdem
Olur mawśûli miwnet ğuśśa ve ğamm
Düriş >uqbâya tawśîl eyle a>mâl
Ola xayra muqârin cümle âmâl
¡ aqın perhîz eyle bed-güherden
Kesilme muśliw-i >âlî-naźardan
Qarîn olma xasîs ile leîme
Ğarîq olmayasın bawr-i >aźîme
Eyü olur eyüniñ hem-nişîni
Eyü Waqq emriyle işler işini
Eyüniñ âxiri mawmûd olurmış
Yaramazlar ocağı dûd3 olurmış
Eyüler muśliwa olur muśâwib
Eyüden qaçma ol eylüge ţâlib
Eyüler waqq iledir âşinâlar
Eyüden źâhir olur rûşenâlar4
Yaramaz âdemiñ üstâdı iblîs
Olurmış ögredir envâ>-ı telbîs
Münâfıqdan ırağ ol kim nifâqı
Virür İslâm’ dan saña firâqı
Yaramaz âdeme hergiz ulaşma
Siyeh balçıqdır ol aña bulaşma
Yaramaz âdemî iblîse beñzer
Qarardır bulduğını ise5 beñzer.
İbrâhîm Paşa ibtidâ-i neş&e-i devlet ve >unfuvân-ı źuhûr-ı sa>âdetinden tâ sefer-i
Bağdâd’ a gelince kemîne kâtib-i Dîvân-ı pâdişâhî olmağın evqât-ı >ubûdiyyetde bir dem
xidmetden xâlî ü kem olmayub, dâyimâ niyyeti cânib-i xayra maśrûf, her zemânda
>azîmeti kemâl-i >adle6 (221b) ma>ţûf idi. Dîvân-ı >adâlet-ünvânda selâţîn-i mağfiret-
qarîn-i >Oŝmâniyye devrlerinde >âdet-i qadîme7 olagelmegin vüzerâ-i >iźâm ve düstûrân-

1
Hk: müdebbirân
2
F Hs: gürd
3
Ü: derd
4
F Ü: ĜΕŪŎ
5
Hs: enîse
6
K:ΗΣΉ
ŋẂ ė
7
Hk: - qadîme
383

ı >âlî-maqâm üslûbınca kâffe-i umûr-ı salţanat ve >âmme-i awvâl-i xilâfetde meşveretsüz


kâra iqdâm, ehl-i qânûn ile müşâveresüz bir emrde ihtimâm etmezdi. Her xuśûśda
evâmir-i >aliyye-i İlâhî, şerâyi>-i seniyye-i risâlet-penâhî, her mâddede1 qânûn-ı >aliyye-i
pâdişâhî nice idügini śorub, bilüb anuñla >amel iderdi. Xâśśa Qur’ ân-ı >aźîme ve Furqân-
ı kerîme envâ>-ı ta>źîmler, ifrâţla tekrîmler qılub, hedâyâ ţarîqiyle muśwaf-ı şerîf
getürseler elleri ile alub başı ve śadrı üzerine ţutub, andan aşağa yere qomazdı. Fetw-i
Bağdâd’ dan śoñra ba>żı liyâma qarîn ve cühhâl ile hem-nişîn oldı. Anlaruñ
muśâwabetleri ile tebdîl-i axlâq idüb, >adâlet ü naśfet wâletlerini 2 bi’ l-külliyye ferâmûş
idüb, gûş-i hûşı istimâ>-ı waqqda medhûş idi, ne>ûžü bi’ llâhi 3. Muśâwabet-i eşrâr
muqârenet-i >aqârib ü mârdır, ţaşrada erbâb-ı cehl ile ixtilâţ u mükâleme >âqıbetü’ l-emr
müeddî olur ğumûm u eleme. Śowbet-i erâžil ţab>ına tamâm te&ŝîr idüb, nuśw-pežîr olur
degil idi. Wattâ muśwaf 4 getürenleri gördügi yerden redd idüb, qabûl iwtimâli olmazdı.
Göre iblîs-i pür-telbîs-i maxžûl
Melâik zümresinden idi maqbûl
Zemîne pâdişâh idi felekle
Ğazâ eyler idi ceyş-i melekle
Cinânıñ hem xazîne-dârı idi
Melek alayınıñ ser-dârı idi
Semâvât ehline eylerdi nuśwı
Velî levw üzre mesţûr idi qubwı
Oqurdı levw-i mawfûźı mürettib
Görirdi redd olınur bir muqarreb
Aña düşnâm u la>n u kîn iderdi
Meger kendüsine nefrîn iderdi
Ğurûr-ı câh ile âxir o câhil
>İqâbiyle ğażabdan oldı ğâfil
Waqqın fermânına etdi xilâfı
Vücûdı la>netiñ5 oldı ğılâfı
Recîm oldı ebed merdûd u mağżûb
Mežellet câhına mawbûs u menkûb.
Lâ-cerem İbrâhîm Paşa’ nıñ awvâl-i mefsedet-meâli rây6-ı >âlem-ârâ-yı xüsrevânîde źâhir
ü ma>lûm olmağın7 maźhar-ı ğażab-ı sulţânî vâqi> (222a) olub, mâh-ı şerîf ramażânıñ
yigirmi ikinci gecesi 8 dâyire-i wayâtına raqam-ı memât çekilüb, vawşet-serây-ı fenâ ki,

1
F Hs K Ü: ΖŊŊĜΏ
2
Hk K: wâletleri
3
Allah’a sığınırız.
4
Hk: + şerîf
5
F Ü: < ΕĨẃΉ
6
K: >ilm
7
Bağdad yollarında çoğu rezil insanlara azı da layık olanlara verilerek israf edilen sekiz bin dinara
padişah şaşırmış. “ Ba>de zemân śadr-ı a>źam olan Ayas Paşa’ ya xiţâb etmişler: “ İbrâhîm’ iñ qaśd-ı salţanat
içün mürtekib olduğı žehâb-ı bî-iyâb seksen biñ altun in>âm-ı bî-wisâb etmesinden bize ma>lûm olmışdı.” ,
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 264a
8
F: ΠŦ ΗĴΕ΄
384

güžer-gâh-ı nihândır, anda mestûr1 u2 pinhân oldı. Yerine Ayas Paşa vezîr-i a>źam olub,
mühr-i salţanat ve xâtem-i xilâfet iwsânı ile müreffehü’ l-awvâl oldılar.

Bu derece3 Bayburd wâkimi Muwammed Xân vilâyet-i Gürcistân’a aqın idüb, küffâr-ı
xâk-sâr ile bulışub, ehl-i İslâm’a fetwu nuśret âşikâr olduğıdır
Sene ŝülüŝ ve erba>în ve tis>a-mie muwarremü’ l-warâmı duxûl idüb, on beşinde eknâf-ı
memâlik-i mawrûseden Bayburd wâkimi Muwammed Xân ki, emîr-i dilîr-i şîr-naźîrdir,
hem-civâr olan Gürcistân ıqlîmlerine leşker-i erbâb-ı yaqîn ile ol diyâra aqın eylemiş.
Küffâr-ı füccâr ile şîrân-ı kâr-zâr4 bulışub, rû-be-rû olmışlar. Meydân-ı neberd sümm-i
sütûrdan pür-gerd vâqi>olub, śafwa-i zemîn ţabançe-i ni>âl ile âhenîn, rû-yi xâk żarbe-i
sümm-i âteş-nâk ile ğubâr u helâk olıcaq ğâzîler aśwâb-ı nâra tîğ-i âb-dâr u xûn-bâr ile
girişüb, erbâb-ı zünnârı târ-mâr eylemişler. Ol ma>rekede bî-nihâye melâ>în Gürc ţu>me-
i şimşîr-i xûn-în ve loqma-i süyûf-ı âteşîn5 olmışlar. Memleketleri vîrân u xarâb olub,
ıqlîmlerinde görinen mawż-ı türâb imiş.
Cidâl ü ceng idüb kâfirle müslim
Birikmiş rûz-ı rûşen leyl-i muźlim
Ulu ceng ve >aźîm uğraş olmış
Ğuzâta naśr-ı Waqq yoldaş olmış
Zemîn gül-gûn imiş xûn-ı >adûdan
Qılıclar sin6 imiş qaţ>-ı gelûden.
Küffârı mağlûb idüb, mâlları menhûb olmış. Ğâzîleri[ñ] ellerine xûbân-ı Gürc ki,
dehânları dürr-i yetîme śadef, lü&lü&ye dürcdür, ellerine girüb, wadden efzûn u bîrûn
ţoyımlıqlar eylemişler. Memâlik-i >uśâtdan biş nefer Gürcistân begleri der-gâh-ı
mu>allâya iţâ>at u inqıyâd idüb, memleketleri [ile] muţî>u münqâd olmışlar.

Bu derece Ebü’l-Meğâzî Xayreddîn Paşa-yı ğâzî >asâkir-i muvawwidîn ile deryâya


teveccüh idüb, Polya diyârlarında7 fetwetdügi Qaştilye nâm qal>a awvâlidir
(222b) Eyâ kilk-i hüner-gûy u hüner-senc
Dürr-i meknûna ţab>ıñ mawzen ü genc8
Cevâhir bežl idüb gûş-i cihâna
Geçür9 söz cevherin silk-i beyâna
Ğazâdan söyle ţurfe bir wikâyet
İşitdügiñ gibi eyle rivâyet

1
K: medfûn
2
F Hs K Ü: - mestûr ve
3
F Hs K Ü: - Bu derece
4
K: ŎŖŎĜ
΄
5
K: âteş
6
F Ü: ŗΣŦ
7
F: diyârlarda
8
K: ceng
9
K: ?
385

Fütûw-ı qal>adan tâze xaber vir


Cihâna yâd-gâr olsun eŝer vir
Şeh-i >âlem-penâhıñ himmetidir
Fütûw olsa ne deñlü devletidir
Hümâ-yı >izzeti olsun felekde
Du>âsı vird ola cem>-i melekde.
Mübâriz-i ğazâ-pîşe1, dilâver-i cihâd-endîşe, şeh-süvâr-ı ma>ârik, müeyyed-i bi-
te&yîdât2-ı melâik Xayreddîn Paşa ki, žâtı3 erbâb-ı küfre >ažâb içün maxlûq, vücûdı
küffâr-ı xâk-sâr4 emvâli ile merzûq idi, ważret-i xilâfet-penâh-ı ma>delet-dest-gâhıñ
fermân-ı cihân-ârâları ile deryâ yüzine çıqub, ğazâ-yı sa>âdet-efzâya me&mûr olmışdı.
Leşker-i kâfir-sitân u müşrik-küşân ile Polya yaqalarına varub, ol gûşeleri >asker-i dîn-i
heycâ-qarîn ile vîrân u xarâb, ma>mûre-i bilâd u qurâsını yaqub, yıqub, küffâra envâ>-ı
>ažâb eyledikden5 śoñra şimşîr-i merg-te&ŝîr-i ğuzâtdan xalâś içün ekŝer ol diyârlar
mümehhed ü müşeyyed qal>alar, mevâżı>-ı >asîretü’ l-mürûrda muwkem wiśârlar olub,
ehl-i İslâm’ dan ol qılâ>-ı felek-ittisâ> vâsıţasıyla necât bulagelmişlerdir. Bu def>a daxı6
küffâr-ı melâ>în hücûm-ı ehl-i dînden emîn olmaq içün wiśârlarına tawaśśun eylemişler.
Paşa-yı müşârün-ileyh ol cevânibde müşrikîn ellerinde olan qal>alardan >inâyetu’ llâh ile
fetw u istixlâśı âsân olan qılâ>ı7 tecessüs8 ü intiwâb eyleyüb, cümleden bülend ü bâlâ,
leşker-i mevfûr-ı müşrikîn ile memlû Qaştilye dimekle meşhûr bir wiśâr-ı nâm-dâr
bulub, ba>de’ l-istixâre ol wiśâra üşib, gemilerden zûr-âver, ejder-hem-ser, qavî-žât,
waydar-śıfât, ceng-dân, şîr-nişân dilâverler çıqarub ve qal>a-kûb, wiśâr-âşûb beceluşqalar
ve güzîde ţoplar iwżâr idüb, Waqq sübwânehû ve te>âlânıñ >ulüvv-i >inâyetlerine ve
server-i kâyinâtıñ9 >aleyhi efżalü’ ś-śalavât10 mu>cizât-ı keŝîretü’ l-berekâtlarına tevekkül
ü tevessül eyleyüb, ważret-i xilâfet-penâh u celâlet- (223a) dest-gâhıñ xalleda’ llâhu
źılâle ma>deletihî11 himmet-i hümâyûn-ı hümâ-hem-tâlarını pîşvâ u reh-nümâ eyleyüb,
qal>aya berk yapışmış. İçerüden kâfirân-ı cehennem-mekîn, müşrikân-ı âteşîn daxı
qal>anıñ cevânib-i erba>asın ţoplar ile tezyîn eyleyüb, erbâb-ı dîn ile ceng ü warbe ve
âşûb u żarbe başlamışlar. İki cânibden rezm ü ceng ile küffâra wiśârları teng12, pây-ı
celâdet ü iqdâmları leng olub, heyecân13-ı heycâdan serâsîme ü wayrân u deng imişler.
Şeb ü rûz nâyire-i warb-i cân-efrûz ile cehennemîleri ser-gerdân eylemişler.
Fiğân ve na>re-i ţopile >âlem
Ţulub oldı derûn-ı qal>a berhem

1
K: bîşe
2
F Hs Ü: teeyyüdât
3
F: žât
4
F Ü: xâk-sâra
5
Ü: etdiler, F: etdiginden, Hs K: etdikden
6
Hk: - daxı
7
K: qılâ>
8
F Ü: ŏŧ ╠
9
F: kâyinât
10
Sonsuz rahmet onun üzerine olsun.
11
Allah adaletinin gölgesini dâim etsin.
12
K: neng
13
K: - heyecân
386

Mübârizler śavaşdılar ziyâde


Revân oldı dökildi xûn1 arada
Tüfengüñ wabbı merg inhâ iderdi
Delüb kâfir revânın câ iderdi
Qırıldı xayli kâfirler tüfengle
Firâvân cân alındı zenberekle
Xadeng-i sehm cân-âşûb u dil-gîr
Ten-i a>dâda olmış mevt te&ŝîr
Wiśâr olmış küfr ehline zindân
Ser-â-ser müslimîn mesrûr u xandân.
Kâfirân-ı sa>îr-âşiyân2, müşrikân-ı saqar-mekân kemâl-i vefretde, cünd-i tünd vufûr-ı
waşmetde olmağın >inâdda ıśrâr, ceng ü warbde celâdet ıźhâr eyleyüb, muwârebe
müştedd, mücâdele3 mümtedd olmış. Dem-be-dem nîrân-ı rezm fürûzân, âteş-i warb ü
ceng sûzân olmağla erbâb-ı İslâm’ a ğayret, aśwâb-ı îmâna wamiyyet müstevlî olub,
gürûh-ı muvawwidîn, cumhûr-ı müslimîn >inâyet-i Rabbü’ l->âlemîne tevekkül eyleyüb,
küffâra hücûm, ehl-i nâra >azm-i źafer-lüzûm eylediler. Cihân ğavğaya müstağriq, >âlem
şûr u âşûb ile qıyâmet-revnaq oldı. Ţob-ı belâ-maśwûb dîvâr-ı wiśâra ixtilâl virüb,
ebvâb-ı fütûw4 açıldı. Burûc5 u bedenlerde yer [yer] gedikler źâhir olub, raxneler seçildi.
Sene ŝülüŝ ve erba>în ve tis>a-mie-i rebî>ü’ l-âxiriniñ altıncı güni cüyûş-ı İslâm-ı źafer-
fercâm, mücâhidân-ı nuśret-niźâm6 u hidâyet-intiźâm bi-esrihim ol qal>a-i Xayber-
irtisâma hücûm idüb, İslâm sancaqların qaldırdılar. Nefîr ü śûrnâlar ve ţabl u kûslar
âvâzesiyle cihân dem-beste idi. Wiśâra yüridiler. Muwkem ceng ü qıtâl, (223b) kemâli
ile warb ittiśâl bulub, şimşîrler ker ü >uryân, qılıclar tâze-rû u xandân, bozţoğanlar,
qalqanlar ţâvûslar gibi cevelân eylediler. Ţoplar śadâsı, beceluşqalar, pıranqılar nevâsı,
tüfeng-i berq-reng ü şihâb-âheng fiğânı, ehl-i İslâm’ ıñ âvâze-i tekbîr ü tehlîlleri, kâfirân-
ı xüsr7-eyyâm8 ţaraflarınıñ daxı hengâmeleri, fiğân u enînleri qubbe-i semâvâta resîde
idi. Qılıc qılıca, gönder göndere, nîze nîzeye qarışub, dâr u gîr-i >aźîm oldı. Her beden9
bir çeşme-i dem, her tende bir >ayn cârî ki, merge hem-demdir, seyl mânendi seyelân
eyleyüb, gedikler, soqaqlar10 lâşe ile pür olub, küşte küşte yığılub, câ-be-câ püşteler11
peydâ oldı. Bahâdırlar, dilâverler żarb u qahr ile wiśârı fetw eyleyüb, içinde mawśûr olan
kilâb-ı >aqûrıñ cümlesini bî-cân u xânmân idüb, wiśârlarını daxı vîrân u bûm-âşiyân
eylemişler. Ğâzîler envâ>-ı ğanâyim-i mevfûre ile muğtenim, eśnâf-ı esîrân-ı gül-rux
birle şâd-mân ve sürûra mawrem oldılar.
Alındı qal>adan bî-wadd ğanâyim
>Uyûn u dîdede faqr oldı nâyîm

1
A Hk: qan
2
K: - âşiyân
3
A Hk: + ziyâde
4
A Hk: fütûwât
5
Ü: ĵ ΛŎ
6
A: - niźâm, F Hs K Ü: hücûm, Hs K: + ve
7
F Ü: - xüsr, Hs: nuwûset
8
K: liyâm, - xüsr-eyyâm
9
F: Οŋġ
10
A F Hk Hs K: sûqlar
11
K: büşte
387

Ğulâmân-ı melek-sîmâ perî-rû


Gül-endâm u1 qamer-çehre semen-bû
Xırâmân-ı serv-qadd zîbâ-melekler
Leţâfet-âb-ı nâ-bende semekler
Qalbedûn śaçlu duxterler perîler
Alurlar naqd-i câna müşterîler
Hümâyûn-çehre mihr-âyîn cevârî
Cinân-ı hüsne Rıżvân u wavârî
Ele girdi zer ü sîm ü cevâhir
Naśîb oldı ğuzâta çoq nevâdir
Ţoyımlıq geldi ser-tâ-ser ğuzâta
Yürindi >îş ü selvet kâyinâta
Du>âlar eylediler şehriyâra
>Adâlet âfitâbı kâm-kâra
Devâm-ı devleti dâyim ziyâde
Ola maśrûf eyyâmı cihâde.

Bu derece2 Bosna sancağında dârü’l-fütûwve’l-yaqîn qal>a-i maśûne-i ¡ olin üzerine


ţâyife-i müşrikîn gelüb, süyûf-ı mücâhidîn ile maqtûl ve ke->aśfin me&kûl oldıqlarıdır
Eyâ kilk-i güher-zâ qıśśa-perdâz
Wikâyet evcine gel eyle pervâz
Süxan bezmine vir bir zîb ü zînet
Anâ reşk eyleye ehl-i baśîret
(224a) Ğazâ awvâlini vaśf u beyân it
Mübârizler kemâlâtın >ayân it.
Bosna diyârı ki, gül-zâr-ı ğazânıñ bâğı, mücâhidîniñ yatağ u ţurağı, küffâr-ı xâk-sâr ile
cidd ü ictihâdıñ ocağıdır. Xâk-ı pâkı şühedâ qanı ile sirişte ü muxammer, her gûşesi bir
ğâzîniñ âftâb-ı şimşîri tâbı ile münevverdir. Her śafwa-i beyâbânı, her deşt ü śawrâ u
ormanı ma>reke-gâh-ı ğâziyân-ı cennet-âşiyân olmışdır3. Anda vâqi> olan qılâ>-ı
müşrikîn ve wıśn-ı waśîn-i münâfıqînden qal>a-i ¡ olin ki, bundan evvel tîğ-i ğuzât-ı
źafer-qarîn ile fetw olınmışdı. Küffâr-ı xâk-sâr ol zemândan berü nâr-ı ğayretde sûzân,
âteş-i wasretde cigerleri biryân olub, ţâli>-i bergeşteleri kerrât ile tecrübe ü imtiwân
olınub, niśâb-ı źaferden bî-naśîb idikleri muwaqqaq u muqarrer olmış iken gerü
wamiyyet-i câhiliyyet źuhûra getürüb, ol cevânibde olan qırallar ve çesârlar4 ma>rifetleri
ile Rîm’ den, Pupa’ dan5, İşpanye’ den, Portuqal’ dan, Leh’ den6, Çeh’ den, sâyir
Firengistân vilâyetlerinden ittifâq-ı >âmme ile ne deñlü şecâ>at u dilâverlik ile meşhûr
pelîdler, ad u śan ile be-nâm >anîdler var ise cem>iyyet eyleyüb, dîn-i bed-âyînleri, sebîl-
i nuxûset-qarînleri muqteżâsınca papasları, şeyâţîn ü vesvâsları ile cebe ve cevşen-pûş u

1
K: - ve
2
F Hs K Ü: - Bu derece
3
F Ü: olmışdı
4
F Ü: cesâr
5
F Ü: Bupa’ dan
6
K: - Leh’ den
388

âhen-libâs olub, tamâm on1 biñ nefer güzîde mel>ûnlar, ceng ü warb libâsları ile
mülebbes bî-dînler, münâfıqlar, xâr u xaslar diyâr-ı İslâm’ a żarar qaśdına süvâr olub,
mežkûr ¡ olin qal>asınıñ istixlâsı niyyetine berüye >azîmet eylemişler.
Bosna vâlîsi Mîr Xüsrev ki, ümerâ zümresi nücûm ise ol xûrşîd ü mihr, zevâhir ü
cevâhir ise ol qurś-ı nûr-efşân-ı sipihr idi, ol ucda küffâr-ı xâk-sâr ile ehl-i İslâm-ı źafer-
medâr mâ-beynlerinde sedd-i sedîd ve kûh-ı şâmix olmışdı. Bosna ıqlîmleriniñ her
gûşesinde bir be-nâm mu>temedi sedd-i dîn, bir meşhûr ğâzî bendesi veted2-i metîn idi.
Mežkûr ¡ olin qal>ası semtinde daxı >ibâd-ı źafer-mu>tâdından faxrü’ l-fevâris ve’ l-ecnâd
Ğâzî Murâd ki, dâyimâ sa>y ü ictihâdı küffâr ile ğazâ u cihâd3 olub, bi’ d-defa>ât ehl-i
nâqûs ile bulışub, şimşîr-i źafer-me&nûsı ğâlib olagelmiş idi. Bu def>a daxı fecere-i kör-
dil ü âteş-mekânıñ hücûmları ma>lûmı olıcaq Bosna dilâverlerini, (224b) şecâ>at kûhınıñ
qaplanlarını, serverlik ve dilîrlik ıqlîmleriniñ ejderlerini >alâ-niyyeti’ l-ğazâ cem>u iwżâr
eylemiş imiş.
Sene ŝülüŝ ve erba>în ve tis>a-mie ramażânınıñ selxinde leşker-i şeyâţîn memâlik-i
mawrûse wudûdına yaqın oldıqlarında gürûh-ı İslâm-ı nuśret-peyâm ile cumhûr-ı kilâb-ı
xizy4-encâm mülâqî olmışlar. İki bawr-i bî-gerân, biri nûr-ı îmân ile münevver ü pür-
śafvet, biri xâr u xas u5 xižlân ile mükedder (ü) pür-źulmet müctemi> olub birbirine
qoyılmışlar. Erbâb-ı îmânıñ lem>a-i nûr-efşân-ı sinânları ol źulmet-âbâd-ı merg-
mu>tâdda mihr-i diraxşân mânendi lâmi> olub, tîğler, yalman6-ı süyûfıñ leme>ânı ol
deycûra şems-i ţâli> olmış. Meydân-ı ceng şîrân-ı ejder-âheng ile küffâra teng7 olub,
şimşîr-i a>dâ-gîr ile başlar maqţû>, bedenler mecrûw, cevâriw u a>żâ mütelâşî olub, her ne
yere naźar olınsa görinen8 küffâr başı imiş. Ma>reke-gâh-ı cân-tebâhda dilâverler
küffâra oq seperlermiş. Xadeng-i sihâma siperler müfîd olmayub, teberler9 qalqanı
delerler, ekŝer küffâr10 süvâr iken yire düşib, xâk-sâr olurmış. Ğayret idüb qalqanı
şimşîrler delermiş. Bî-nihâye uğraş, oransuz muwkem savaş olmış.
>Aceb uğraş imiş cânlar śatılmış
Ten anda penbeler gibi atılmış
Kesilmiş başlar qanlar dökilmiş
>Aceb mezra>ki tuxm-ı merg ekilmiş
¡ ırıqlar fanmış11 ve gönder bükilmiş
Ser-i nîze olub çengel egilmiş
Kemân oqı nişâne ţoğrı varmış
Sihâmıñ demreni caq12 câna girmiş

1
A Hk: + iki
2
A Hk: dâver
3
K: - küffâr ile ğazâ ve cihâd
4
F: ?
5
F Ü: - ve
6
A Hk: yalmanı
7
Hs K: neng
8
F Ü: ΑĜ∆
ŖΜ΄
9
A Hk K: tîrler
10
F Ü: küffâra
11
F Ü: ũ ■Ĝ

12
A Hk K: çaq
389

Zemîn olmış ser-â-ser ğarq-ı xûn-âb


Qızıl qan içre gelmiş düşmene xâb
>Adû başı1 o śawrâda küş olmış
Bütün ovanıñ içi pür-leş olmış
Hevâ xûnıñ buxârından nem olmış
Gözinde kâfiriñ başı semm olmış2
Qılıc qan içmeden ser-xoşa dönmiş
Yüzi evkâr olub bî-hûşa3 dönmiş
Qırub xurd eyleriken üstüxânın
Külüngüñ gülle güng etmiş zebânın4.
Zemân-ı warb ü ceng xayli mümtedd olub, ekŝeri küffârın mürted imiş. >İnâyet-i Waqq5
ğâzîlere mu>în ü dest-gîr, mu>cizât-ı Seyyid-i kâyinât ümmet-i bâ-sa>âdete yâver ü źahîr
olub, pâdişâh-ı (225a) keŝirü’ l-himem, şehriyâr-ı şehîrü’ l-kerem xullidet xilâfetuhû6
ważretleriniñ himmet-i hümâ-meymenetleri qarîn-i wâl-i ğaziyân olub, cumhûr-ı
müslimîn ğâlib ü manśûr, gürûh-ı müşrikîn münhezim ü maqhûr olub, livâ-i İslâm
rif>atde çarx-ı heftümîne, qadr-i râyât-ı meymenet-âyât >arş-ı >izzet-qarîne çıqub,
muqarrerdir ki, melâike-i melekût zebân-ı wâl ile ğuzât-ı dîne tawsîn, sâkinân-ı ţabaqa-i
>illiyyîn mücâhidîn-i źafer-qarîne âferîn eylediler. Ol ţabaqa-i feseqadan ferd xalâś
olmayub, necât bulanları selâsil ü zencîrde esîr etdiler7.
Ţoyımlıq geldi cünd-i kâm-kâra
Zemistânı degişdiler bahâra
Perî-rûlar ţutıldı sîm-tenler
Semen-sîmâlar ve sîmîn-bedenler
Civânlar wüsn içinde câna beñzer
Leb-i la>lînleri mercâna beñzer
Mesîwâ-leb gül-endâm ve śanemler
Sehî-qadd ü dil-ârâ ğonce-femler
Yaraq ve at ţona yoq nihâyet
Ğanî oldı qamu leşker beğâyet8.

1
A Hk: qanı
2
Hk: - >Adû başı o ¢awrâda küş olmış
Bütün ovanıñ içi pür-leş olmış
Hevâ xûnıñ buxârından nem olmış
Gözinde kâfiriñ başı semm olmış
3
F: hûş
4
Hk: - Qırub xurd eyleriken üstüxânın
Külüngüñ gülle güng etmiş zebânın
5
F: >İnâyetu’ llâh ile źafere, Hs: >İnâyetu’llâh ile, K: >İnâyetu’llâh, Ü: >İnâyetu’ llâh ile źafer
6
Hilafeti dâim olsun.
7
A Hk: oldılar
8
Hk: - Yaraq ve at ţona yoq nihâyet
Ğanî oldı qamu leşker beğâyet
390

Bu derece dârü’l-fütûwve’n-naśr vilâyet-i mawmiyye-i Bosna’da vâqi>olan qal>a-i


maśûne-i Kilis dârü’l-İslâm olub, meftûwolduğıdır1
Eyâ kilk-i hüner-perver hüner-gûy
Elüñde râm iken çevgân ile gûy
Sühân meydânına gel eyle cevlân
Hüner >arż etmege ur gûy u cevgân
Yine bir tâze qıśśa eyle tawrîr
Wikâyet der bedî>ü wüsn-i taqrîr
Ğazâ axbârıdır şîrîn süxandur
Küfür ehline ta>žîb ve miwendir
Virür İslâm ehline sürûrı
Bulur mü&min anuñla her wubûrı
Ğaraż şâh-ı cihâna bir du>âdır
Cenâb-ı >izzete >arż-ı ŝenâdır.
Vilâyet-i Rum ilinde ser-wadd-i İslâm olan Bosna diyârı ki, âb-ı rû-yi eqâlîm2-i seb>adır,
hevâsı wadd-i i>tidâlde mehebb-i nesîm-i şimâl, âb-ı nâbı kemâl-i leţâfetde >ayn-ı zülâl,
xâk-ı pâkı envâ>-ı ma>âdine ma>den, her gûşe-i râwat-tûşesi behişt-âsâ bâğ ile gül-şen,
xalqınıñ axlâqı mertebe-i kemâlde, ahâlîsiniñ ehliyyeti derece-i iqbâl ü efżâlde,
rûzgârları (225b) leyl ü nehâr küffâr-ı xâk-sâr ile ceng ü ğazâda, a>dâ-yı dîn-i qavîm ile
dâyimâ uğraşda, qal>aları diyâr-ı İslâm’ a mülâśıq, wiśârları qılâ>-ı müslimîne ulaşıq,
mücâhidler her-gâh śavaşda durırlar, ol livâya vâlî olan >umdetü’ l-e>âlî Emîr Xüsrev ki,
bîşe-i şecâ>atde şîr, kûh-sâr-ı şehâmetde bebr-i dilîr-i >adîmü’ n-naźîrdir3, dâyimâ kârı
ğazâ, muttaśıl ahâlî-i küfre murâdı cezâ olub, Bosna diyârında cihâd ile meşhûr, uclarda
dilâverlik, ğazâlarda serverlik, bi’ l-cümle tamâm erlik ile mežkûrdı, aqınlarda ţâli>i
mes>ûd, zemân-ı emâreti 4 maqbûl ü mawmûd idi, şimşîr-i meslûli ile nice qal>alar
meftûw, tîğ-i bürrân-ı sûzânı ile niçe ıqlîmlerden şerâre-i küfr pâk u maţrûw olmışdı.
Warîś idi ğazâya ol dilâver
Cihâd emrinde olmışdı hüner-ver
Sa>âyet-yâr idi nuśret-qulağuz
Leyâli qadr idi her rûzı pîrûz
Mübârek-ţal>at ve ferxunde-xaślet
Hümâyûn-ı rûzgâr5 ve ehl 6-i şevket7
Qapusında dilâverler çoğidi
Hünersüz âdemîsi hic yoğidi
Yedirmezdi dilâver olmasa nân
Dirîğ etmezdi merde başile cân

1
A Hk: Bu derece qılâ>-ı küffâr-ı iblîs-enîsden qal>a-i ma¢ûne-i Kilis >asâkir-i man¢ûre-i İslâm-ı źafer-
celîs ihtimâmı ile meftûwolub, dârü’ n-na¢r olduğıdır
2
Ü: ıqlîm
3
F: naźîrden
4
F Ü: emârât
5
F Hs: Ĝ΄ŖΛŎ
6
A: mühr, F Hs K: dehr
7
A F Hs K: quvvet
391

Ol uca şem>-i tâbân idi žâtı


Beyân olmazdı şerwile śıfâtı1.
Ol cevânibde qılâ>-ı küffâr-ı iblîs-enîsden qal>a-i Kilis ki, wıśn-ı waśîn ve bârû-yı
metîndir, her qullesi bir2 tel ya xod >âlî-cebel, her-bârûsı keyvân-mawall ya hem-civâr-ı
Züwal, >arîż ü >amîq-i xandeq-i âb-refîq içerüsine qâţı>-ı fecc ü ţarîq, derûnı kilâb ile
memlû, içi xanâzîr ile ţopţolu, maxâric ü medâxili kemâl śu>ûbetde, muwkem wiśâr
olmağın ehl-i nârıñ melâžı, fecere-i fâsıqîniñ ma>bed ü ma>âžı olub, waśâneti cihetinden
dâyimâ küffâr-ı xâk-sârıñ yararları anda mekân, dilâverleri 3 cevfinde âşiyân etmegin
memâlik-i mawmiyye-i İslâmiyye4’ ye żarardan xâlî olmayub, fetwi ehemm-i
mühimmâtdan olmağın müşârün-ileyh Xüsrev Beg cenâb-ı Waqq’ a celle5 ve >alâ6
tevekkül-i tâm, mu>cizât-ı Seyyidü’l-enâma >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm7 tevessül-i mâ-
lâ-kelâm idüb, ważret-i xilâfet-penâhıñ e>azza’ llâhu enśârahû8 himmet-i hümâyûn-ı fetw-
maqrûnların (226a) pîşvâ idinüb, Bosna dilâverleri 9 ile10 >arśa-i ğazânıñ11 şîr-i
nerlerini 12 śawrâ-yı cihâdıñ ğażanfer-i źafer-eŝerlerini cem>eyleyüb, qal>ayı varub wiśâr
eylemişler.
Ne qal>a üstüvâr u śarb u muwkem
Zebân vaśfında lâl ve belki ebkem
Ser-â-ser qal>a ve burc u bedenler
Ţolu üstinde ţob ve żarbezenler
Qamu cevfinde mâr ve cümle ef>â
Semm ü zehir helâhil oldı nef>a
Maqarr u mesken aśwâb-ı sa>îre
İçi küfrile cümle qîr ü tîre
Çalîpâ ve śalîb ve câ-yı nâqûs
Put u eśnâm u evŝânile me&nûs
Żalâle ma>den ve küfrâna mecma>
Źalâm u źulme kân ve şerre menba>13.

1
Hk: - Warî¢ idi ğazâya ol dilâver
Cihâd emrinde olmışdı hüner-ver

Ol uca şem>-i tâbân idi žâtı
Beyân olmazdı şerwile ¢ıfâtı
2
Hs: pür
3
K: + anda mekân dilâverleri
4
F Ü: ΗĨΏ
άŦė
5
F Ü: ŋķ
6
Yüceliği artsın.
7
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
8
Allah yardımcılarını aziz etsin.
9
K: dilâverler
10
A Hk: - ile
11
K: ğuzâtıñ
12
A Hk: nerleri
13
F Hs Ü: menî>
392

Gürûh-ı müslimîn, ğuzât-ı muvawwidîn eţrâfını muwîţ olub, cevânib ü eknâfını żabţ
eylediler. Câ-be-câ wiśâr1-âşûb u seng-maśwûb ţoplar qurılub, beden-şiken, bârû-zen2
żarbezenler3 ve pıranqılar ve tüfengler ile ceng ü warb olındı. Ţob dâneleri qal>a içinde
olan xâneleri yıqub zîr ü zeber, żarbezen yuvalaqları bedenler üzre ceng iden qovalıqları
âteş-i warb ile yaqub xâkister4 ider. Bî-dînler wiśârlarınıñ5 metânetine i>timâd idüb, warb
ü âşûbda >inâd etdikleri eclden ğâzîlere ğayret, mücâhidlere istîlâ-yı wamiyyet ğalebe
idüb, sene ŝülüŝ ve erba>în ve tis>a-mie şevvâliniñ on üçinci güni cümle-i ğâziyân-ı fetw-
nişân, cumhûr-ı mücâhidîn-i >âlî-mekân śarf-ı himmet ve bežl-i tüvân u quvvet idüb,
fetwine iqdâm6, xal>u qam>-ı düşmen-i żalâlet-fercâma ihtimâm eylediler.
Dürişdiler mübârizler śavaşa
Qoyub dîn yolına cânile başa
Hevâ germ idi nâr-ı ceng ü warbe
Uzatdı dil >adû cânına7 warbe
Cihân memlû idi śavt-ı tüfenge
Zemâne ğarq olıbdı cûy-i cenge
Sihâm u 8tîr olmışidi kebûter
Cigerler delmege mânend-i xancer
İderdi qalb-i kâfirde mekânı
Bedenden ţaşra atardı revânı
Fenâ bârânı yağdı ol wiśâra
Ecel bâdı eserdi her kenâra
Qodılar nâr-ı sûzân şem>-i cem>a
Ţutışdı âteş-i qahrile qal>a
(226b) Firâvân etdiler sa>y-i cemîli
Olurdı naśr-ı İslâm’ ıñ delîli
Semûm9-ı merg esdi xayli vâfir
Qırılub bî-mecâl olmışdı kâfir
Görindi naśr10 mir’ âtında çehre
Źafer dîn ehline olmışdı behre.
Şerâre-i nâr-ı ceng fürûzân, nevâyir-i warb-i cân-âheng ile qal>a-sûzân oldı. Âŝâr-ı
naśrun mina’ llâhi ve fetwun qarîb11 mu>âyinen12 müşâhede olınmağın ğâzîler wiśâra
üşüb, âvâze-i tekbîr ü tehlîl evc-i âsmâna resîde olub, >inâyet-i Fettâw u Naśîr ile celle
žikruhû13 rûz-ı mežkûrda ebvâb-ı fütûw açılub, qal>a fetw olındı. Qullelerine râyât-ı

1
F Hs K Ü: wi¢âra
2
A F Hk Hs K: nâr-vaţan, - bârû-zen
3
Ü: ŏΊ∆
ŖŏŶ
4
F: ŏŧ ΄ Ĝ
Ņ
5
F Ü: wi¢ârıñ
6
K: - iqdâm
7
A Hk: qanına
8
F Hs K Ü: - ve
9
A: hümûm
10
K: - na¢r
11
“Allah’tan yardım ve yakın bir fetih…”, K.K., 61 Saf, 13.
12
F Hs: Ĝ Σ∆
ĜẃΏ
13
İsmi yüce olsun.
393

İslâm, a>lâm-ı nuśret-peyâm naśb olınub, nâqûs-gâhları me&žene-i dîn, kilîsâları


mesâcid-i müslimîn qılınub ve ežânlar oqınub, nemâzlar qılındı. Ważret-i pâdişâh-ı
xilâfet-penâhıñ ebbeda’ llâhu1 el-Melikü’ l-mu>în bi’ l-fetwi’ l->azîz ve’ n-naśri’ l-mübîn2
devlet-i qâhireleri leşker-i İslâm’ a yâr u źahîr olub, ol qal>a-i bâlâ naśîb-i >asker-i tüvânâ
olub, dârü’ l-İslâm qılındı. Xaber-i fetw-i qarîb âstân-ı melâik-âşiyâna >arż olındıqda
xidmetde olan ümerâ-i >iźâma, sâyir >ibâd ve ğuzât-ı enâma envâ>-ı >inâyât-ı pâdişâhâne
irişüb, ber-murâd oldılar. Memleket ma>mûrei müştemil olub, başqa sancaq olub,
elviye-i sa>âdet-menzileden ma>dûd oldı. Dizdâr ve müstawfaźîn tedârük olınub, cümle
mâ-lâ-büdd ne ise tekmîl olındı. El-wamdü li’llâhi >alâ-hâžihi’ l->aţiyyeti’ l->amîme.
Açıldı tâze bir ıqlîm-i vâsi>
Re>âyâsı muţî>ve cümle tâbi>
Ser-â-ser il gün oldı pâdişâha
Şerefler geldi qadr-i >izz ü câha
Medâr-ı şer>-i pâk oldı o mülket
Qurıldı farqına çetr-i şerî>at
Hümâyûn devletinde3 şâh-ı dîniñ
Murâdı wâśıl oldı müslimîniñ
Qoyıb dest-i du>â śadr-ı niyâza
Du>âlar eylediler kâr-sâza
Devâm-ı devletiyle şeh-süvâr ol
Açub mülk-i cihânı baxtiyâr ol.
Bu fetw-i cemîle erbâb-ı tevârîxiñ ercmendi üstâd4 Qandî’ niñ târîxi 5dir:
Süleymân şeh ki oldır salţanatla
Ferîdûn-waşmet ve Keyxüsrev-âyîn
(227a) O şâh ğâzîniñ xüsrev-i ğulâmı
Ki ehl-i şirk ile olmışdı pür-kîn
Ğazâlar eyledi Bosna ilinde
İdüb İşpanye’ nıñ yaşını6 xûn-în
Yedi sancaq ile gönderdi başlar
Görüb şeh anı yüz kez etdi tawsîn
Bu fetw-i dil-pežîriñ sâli içün
Meger rûwü’ l-quds eylerdi telqîn
Di ey Qandî ŝenâ ve >izzet ile
Ki târîxi cihâd-ı xüsrev-i dîn7.

1
A: eyyeda’ llâhu
2
Ü: metîn. Yardım eden Allah aziz bir fetihle ve açık bir yardım ile dâim eylesin.
3
A Hk: himmetinde
4
K: üstâdı
5
Hk: - târîxi
6
Hs K: başını
7
F Hs K Ü: - Ki târîxi cihâd-ı xüsrev-i dîn
394

Bu derece esfâr-ı >ibret-âŝâr-ı şâh-ı kâm-kârdan xullidet xilâfetuhû1 sefer-i >acâyib-eŝer


olan Gorqos2 ğazâsı beyânındadır3
Yine ey kilk-i ressâm-ı bedâyi>
Nigâr-ârâ-yı menşûr-ı śanâyi>
Yazub bir naqş-ı dil-keş4 cân-fezâyı5
¡ afâ-baxş u semen-sâ dil-rübâyı
Ma>ânî çehresin pür-zîver eyle
Cemâl-i mihre anı hem-ser eyle
>Ayân olsun ğazâ-yı şâh-ı devrân
Şeh-i şâhân-ı >âlem şeh Süleymân6
Serîr-i ma>deletde xân-ı a>źam
Hümâyûn-rütbet ü gîtî-müsellem
Cihân fermânına eyler iţâ>at
Musaxxar emrine erbâb-ı śavlet.
Taxt-ı sa>âdet-baxtda qarâr idüb, âftâb-ı żiyâ-medâr mânendi seyr7 ü şikârda idiler.
>Atebe-i >âlem-penâh-ı xâqânîye iţâ>at iden kefere-i Firenk-i mežellet-âheng
zümresinden8 Venedik begleri ki, miyâne-i Deryâ-yı Axżar’ da vâqi>olan ekŝer cezâyir
anlaruñ tawt-ı yedlerinde bî-nihâye qılâ> u bilâda müstevlî olub, memleketleri quru
ţarafından dârü’ l-İslâm Bosna ve Hersek’ e mülâśıq, ğâyet ma>mûr ve śıq vilâyetlerdir.
Ţâyife-i Efrenc vefret-i mâl ile meşhûr, śâwib-i genc durırlar, >ulûm-ı deryâ[d]a mâhir9,
bawrde rezm-şinâs u wîle-sâz melâ>în olub, nihâyetsüz gemilere mâlik ü qâdirlerdir.
Mekr ü tezvîrleri kemâlde, wîle ü efsûn ile śûret-i iţâ>at u imtiŝâlde, ammâ ahâlî-i
İslâm’ a żararları dostlık şeklinde, a>dâ-yı dîn ile ittiwâd u xaberleri eksik olmayub, küfr
ü żalâletde sâbıqlar, ehl-i İslâm ile iltiyâmları żarûrî olub, münâfıqlardır. Moton10 ve
Qoron wâdiŝelerinde ittifâqları muqarrer, İşpanye-i lâ>în ile (227b) ittiwâdları
muwaqqaqdır. >İśyân u ţuğyân eylediler. Âstân-ı sa>âdet-âşiyândan qaţ>-ı >alâqa eyleyüb,
düşmenlikleri âfâqda meşhûr oldı.
Memâlik-i mawrûse-i pâdişâhîden Avlonya sancağı ki, leb-i deryâda vâqi> olub,
memâlik-i küfriyyeden aña qarîb Polya vilâyeti ma>mûr olub, >aźîmü’ ş-şân qal>aları ve
wiśârları müştemil vâsi> memleketdir. Zemân-ı sâbıqda fâtiw-i Qosţanţiniyye ważret-i
cennet-menzilet merwûm Sulţân Muwammed Xân Ğâzî >aleyhi’ r-rawmete ve’ r-rıżvân11
zemânlarında ol devrde olan meşâhir-i vüzerâdan Gedik Awmed Paşa ki, mübârezet
meydânınıñ çâbük12-süvârı, şehâmet ü ferâset >arśasınıñ hizebr-i nâm-dârı imiş, gemiler

1
Hilafeti dâim olsun.
2
F Hs K: Gorfos
3
A Hk: Bu derece ważret-i pâdişâh-ı fîrûz-ı sa>âdet-efrûz >asâkir-i müslimîn-i a>dâ-sûz ile ğazâ-yı ğarrâya
teveccüh idüb, ta>žîb-i liyâm-ı Firenk içün sefer-i Gorfos etdikleridir
4
F: ╚΅ΉŊ(?)
5
A Hk: mâ-cerâyı
6
A: mâh-ı devrân, - şeh Süleymân
7
F Hs: şîr
8
K: - zümresinden
9
A: + fünûn
10
F Hs K: Moŝon
11
(Allah’ın) rahmet ve rızası onun üzerine olsun.
12
F Hs K Ü: çâpük
395

ile >asker-i dîn-i heycâ-qarîn çeküb, Polya diyârına varub, ba>żı wiśâr[lar]ı muwâśarada
iken merwûm behişt-mekân menzil-i fenâ-âşiyândan serây-ı beqâya irtiwâl etmegin
vezîr-i müşârün-ileyh gemiler ile şeref-mürâca>at etmişler imiş. Ważret-i xilâfet-
menziletiñ xâţır-ı >âţır-ı śafâ-maźâhirleri ol semte cihâd u ğazâya müte>alliq oldı.
Fermân-ı hümâyûnları ile ejder-âheng, neheng-ceng, menâre-sütûn, ef>â-meşwûn, ra>d-
ğulğule, berq-velvele, deryâ-seyr gemiler iwżâr olınub, >aźîm ţonanma tedârük
olınmışdı.
Gemiler kim müşâbihdir cibâle
Maqarr u menzil ebţâl-i ricâle
Ser-efrâz olsa ţañ mıdır sütûnı
Odır yüksekde nuśret reh-nümûnı
Źafer bâdile açsa bâd-bânı
Sewâb altında setr eyler cihânı
Derûnı ţopţolu berq ü śavâ>iq
İderler xaşyet andan her münâfıq
İçi memlû hizebr ü şîr ü ejder
Nehengân-ı >adû-sûz u źafer-fer
>Acebdir bawr içinde bawr-i âdem
Deñiz1 mevci gibi cûşân u pür-dem.
Rif>atde2 direkleriniñ yüksekligi göge qarîb, >acîb3 ü mühîb kökeler, âdem-derûn, ţop-
maxzûn bârca yaraq u yasaq ile meşwûn >aźîmü’ l-cüŝŝe mavnalar, barçalar, qıçında ve4
başında ejder-âşûb beceluşqalar ile müzeyyen bâşterteler, źafer-bedr, fütûw-śadr, >âlî-
qadr çekdirir qadırğalar, qalyonlar, qalitalar, ţayr-seyr, sewâb-sür>at, yügrük qayıqlar
wâżır u müheyyâ idi. (228a) İçlerine bâr-gâh-ı >âlem-penâh5 tüfengcilerinden âteş-sûz,
berq-efrûz, ğazâ-śan>at, bebr ü şîr-heybet, ğażanfer-zûr6 u ejder-mehâbet yeñiçeriler
qoşılub, Anaţolı ve Rumili beglerinden ba>żı sancaq-begleri daxı livâları sipâhîleriyle
mükemmel âlât-ı ceng ü cidâlleri ile gemilere ta>yîn olınub, otuz biñ miqdârı güzîde
gürbüz kürekçiler ile >asker-i źafer-rûy u deryâ-pûya vüzerâ-i >atebe-i >âlem-ârâdan
düstûr-ı feżâyil-penâh, âśaf-ı ma>ârif-dest-gâh, râfi>-i mebânî-i vezâret ü luţf, qâmi>-i
esâs7-ı cevr ü i>tisâf u >unf, >ünvân-ı menşûr-ı iqbâl, ser-cerîde-i câh8 u celâl,
mü&teminü’ l-salţanati’ s-sâmiye, >ażdü’ l-xilâfeti’ l->âliye, maźhar-ı kelâm-ı sa>âdet-
intiźâm tü>izzü men-teşâ&9, mübârizü’ l->aśr Luţfî Paşa ki, žihn-i pâkı âyine-i mücellâdır
ki, çehre-i waqâyıq-ı eşyâ kemâ-hiye anda mawsûs, ţab>-ı derrâk-ı tâb-nâkı mir’ ât-ı
cihân-nümâdır ki, eşkâl-i awvâl-i cumhûr mu>âyinen10 anda ma>kûsdur, žât-ı ma>âlî-śıfâtı
>ulûm-ı dîne11 mecma>, vücûd-ı menâqıb-âyâtı mihr-i devlet ü efżâle maţla>dır, anlar

1
F: ŏ΄Ō
2
A F Hs K Ü: - rif>atde
3
F Ü: >aceb
4
Hk: - ve
5
K: - penâh
6
F Hs K: rûz
7
K: ĜŦė
8
K: - câh
9
“Dilediğini aziz eyler…”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
10
A F:Ĝ Σ∆
ĜẃΏ
11
F K Ü: dîniyye
396

ta>yîn olınub ve umûr-ı deryâya vâqıf, awvâl-i żarb ü warb ü heycâya >ârif Cezâyir
beglerbegisi hizebr-i âşûb u ceng, bebr-i dilîr-i ğażanfer-neng1 Xayreddîn Paşa qoşılub,
bir sâ>at-i sa>d2-ı meymenet-âyetde çıqub, teveccüh etdiler.
Atıldı ţoblar dûd oldı >âlem
Mehâbetden serâsîme idi âdem
Ğazâya >azm idüb şîrân-ı İslâm
Dilîrân-ı küfür-sûz u źafer-fâm
Yüridi devlet ile âśaf-ı şâh
Uğurına źaferler vire Allah
Qoyıldı bawre bir yemm-i sefâyin
Neheng-âsâyiş ü ejder-xazâyin
Yüzi deryânıñ oldı naqş3 u tezyîn4
Şükûfe gibi her yelken nev-âyîn
>Azîmet eylediler ehl-i küfre
Źafer ola Xudâ’ dan ceyşe behre.
Sene ŝülüŝ ve erba>în ve tis>a-mie ži’ l-wiccesiniñ yedinci güni ważret-i xilâfet-maqâm u
fetw-encâm, pâdişâh-ı sa>âdet-irtisâm u źafer-fercâm hezârân şevket ü şehâmet, envâ>-ı
debdebe ve eśnâf-ı câh u celâletle >âdet-i qadîme muqteżâsınca rikâb-ı nuśret-intisâba
qadem baśub, ebnâ-i kirâm-ı ževü’ l-iwtirâmdan şeh-zâdegân-ı civân-baxt, eŝmâr-ı
devwa-i (228b) ser-efrâzî ü baxt, netâyic-i kâm-kârî ve iqbâl-nedîm ważret-i Sulţân
Muwammed ve ważret-i Sulţân Selîm ki, her biri hümâ-yı âşiyâne-i mecd ü iqbâl, âftâb-ı
hümâyûn-çehre-i >izz ü iclâldir, bu sefer-i fetw-intimâda ważret-i śâwib-qırân-ı naśr-şân
ile hem-râh olub, cümle-i >asâkir-i muvawwidîn, kâffe-i cüyûş-ı müslimîn teveccüh-i
müvecceh eylediler. İncügez5 qonağında >îd-i mübârek6-nüvîd irişüb, hümâyûn otaqlar7,
serâ-perdeler ţutılub, >âdet üzre ważret-i xudâvendigâr-ı >âlî-cenâb kürsî8-i zerrîn-
müsteţâb üzre >arż-ı cemâl eyleyüb, ber-mûcib-i resm-i qadîm erkân-ı >iźâm ve ümerâ-i
sa>âdet9-niźâm ile sâyir müte>ayyinân-ı südde-i >aźamet->udde bi-esrihim enâmil-i źafer-
vesâyil taqbîli ile müstes>ad olub, şilen-i şâhî çekilüb10, >ale’ l-ittiśâl yürinüb, mâh-ı
mesfûrıñ on altıncı güni źılâl-i râyât-ı şevket-âyât11 ile wavâlî-i mawrûse-i Edirne
müşerref olub, ordu-yı hümâyûn anda nüzûl etdi. Erbâb-ı şehr, aśwâb-ı medîne-i cennet-
çihr >umûmen ważret-i xilâfet-medârı istiqbâl eylediler. Pây-ı semend12-i sa>âdet-
mendlerine13 envâ>-ı qumâşlar, altun bizler, serâserler döşediler. İttifâq ol günde hevâda
inqılâb-ı sewâb olub, ziyâde bârân olmışdı, şehirlü cemâ>atinden xayyâţlar wirfeti sancaq

1
K: teng
2
Hk K: sa>îd
3
F Ü: ũ ℮∆
4
A Hk: tezyin, F Ü: zeyn
5
F Ü: İncüger
6
F: menâzil
7
Hk: + ve
8
K: ╚ŦŎΜ΄
9
Hk: - sa>âdet
10
A Hk: çekildi
11
Hk: - şevket-âyât
12
F Ü: semende
13
F Ü: - sa>âdet-mendlerine
397

u >alem qaldurub, şevket-i İslâm içün qarşu çıqmışlar idi, ra>d u berq ile dünyâ [pür]-
âşûb idi, meşiyyet-i İlâhî ile sancaq-dârı sancağı1 ile yıldırım çalub, helâk eyledi.
Edirne’ de dîvânlar olub, beş gün muqîm oldılar.
Yigirmi yedinci güni otaq-ı hümâyûn gidüb, yarındası fetw u iqbâl ile revâne oldılar.2
Yigirmi sekizinci 3 güni mawrûse-i Filibe’ ye varılub, sene erba> ve erba>în ve tis>a-mie
muwarremü’ l-warâmı duxûl idüb, beşinci güni ¡ amaqo śawrâsına nüzûl olındı. On
dördinci güni mawrûse-i Üsküb muxayyem-i sürâdiqât-ı źafer-maśwûb vâqi> oldı. On
beşinci güni Dîvân-ı hümâyûn olub, sefer-i źafer-maqrûna gelen külliyyen Rumili
sancaqları begleri >âdet üzre el öpüb, kâm-yâb oldılar. Yigirmi ţoquzıncı güni İlbaśan
qal>ası civârına qonılub, ol vilâyetler şikâr-gâh olmağın livâ-i mezbûr ahâlîsi sürilüb,
irtesi 4 ważret-i xilâfet-medâr ile şeh-zâdegân-ı kâm-kâr, kâffe-i a>yân-ı devlet-i sa>âdet-
şi>âr (229a) süvâr olub, nüfûs-ı mütekâŝire cem> olmışdı. Mevâżı>-ı ba>îdeden vuwûş-ı
gûn-â-gûn iwâţa olınub, gürûh gürûh âhûlar meydânda cevelân, alay alay vawşîler cespân
u pûyân, ţarîq-i xalâś muqayyed5 ü mawbûs, her biri nâlân6 u wayrân, bârân-dîde
gürgler, yügrük7 ţazılar öñinde üftân u xîzân, ernebler, şeğâller, ŝa>lebler gürîzân,
postîn-pûş ayular hây u hûydan ürküb şitâbân, xûklar, xınzîrler zîr-i qademde pây-mâl,
śaśonlar, zağarlar, ţazılar cân-ver qırmaqdan zebûn oldılar. Şevq u heves birle yügrük
feresler bî-mecâl oldı. Vuwûşıñ vawşeti >adem-i ülfet ve kemâl-i nefret8 olurmış, cümle
wayvânât bi’ ż-żarûrî9 ünse mâyil olub, âdemden qaçmaz oldılar. >Alef-i şimşîr ü sinân10
olan wayvânâta xod nihâyet olmayub, büyük cân-ver[ler]i yükler ile götürdiler. Ważret-i
xilâfet-penâh, şeh-zâdegân-ı sa>âdet dest-gâh tamâm waźźlar, temâşâlar eyleyüb,
şikârdan qażâ-i vaţar eylediler. Şikâr bir mertebeye vardı ki, vuwûşıñ bî-mecâlliğine ve
insân ile żarûrî ünslerine her ferde11 wilm ü şefaqat >ârıż oldı. Ważret-i xilâfet-penâh daxı
kemâl-i >âţıfetlerinden12 meydânda esîr ü mawbûs olan vuwûşı âzâd buyurub, herkes cân-
ver qırmaqdan ferâğat etdiler.
Qıyâmet qopdı ol günde vuwûşe
Ecel unı13 idi her vawşe tûşe
Ţoyım oldı xıyâm ehli şikâra
Getürdi her kişi śaydın14 kenâra
Żiyâfet etdi ol gün >askeri Waqq
Açıldı >îş bâbı15 anda muţlaq

1
K: - sancağı
2
A Hk: - Yigirmi yedinci güni otaq-ı hümâyûn gidüb, yarındası fetwu iqbâl ile revâne oldılar.
3
A Hk: birinci
4
K: - ol vilâyetler şikâr-gâh olmağın livâ-i mezbûr ahâlîsi sürilüb, irtesi
5
A Hk K: münsedd
6
F Ü: tâlân
7
A Hk: - yügrük
8
A Hk K: quvvet
9
A: + ins ile
10
A: sefâyin, Hk: süyûf
11
F. neferde
12
F Ü: >âţıflarından
13
A Hk: otı
14
F: ΒΡŊŋŲ (?)
15
F Ü: ┌Ĝ
ġ
398

Temâşâdan nüfûsa geldi behcet


Xavâţırda maqâm etdi meserret
Gülib1 xâţırları şâh-ı cihânıñ
Xıdîv-i kâm-rân-ı śâwib-qırânıñ
¡ afâ kesb etdiler şeh-zâdeler hem
Feraw-nâk oldılar2 âzâdeler3 hem.
Mawall-i mezbûrdan göçilüb, mâh-ı śaferiül-muźafferiñ beşinci güni Avlonya śawrâsı
muxayyem-i xıyâm-ı leşker-i pervîn-intiźâm vâqi>oldı. Avlonya ser-wadd-i İslâm olub,
wudûdı deryâya müntehâdır. Ţâyife-i Arnavud ki, ţabî>atları istiqâmet ü śadâqat üzre
wadd-i žâtlarında merdânelik ve şîr-merdlikde meşhûrlardır, kerrât u merrât ile tecrübe
ve imtiwân olınmışdır.
(229b) Eyüsine bedel olmaz žekâda
Murabbâ olsa qâbildir ziyâde
Olurlar ekŝeri İslâm’ a mâyil
Ţıbâ>-ı müstaqîm ü žü’ l-xaśâyil
Mürüvvet ehli ve ehl-i diyânet
Keremle luţfla śâwib-i śıyânet
Görilmez4 Arnavud üzre bahâdır
Eyüsi meh5 gibidir bî-bahâdır
Şecâ>atde qaviyyü’ l-qalb ve ğâlib
Kemâle râğıb ve hem fażla ţâlib
Muţî>i ser-firâz ve ehl-i xižmet
Cebîninde6 muśavver qâbiliyyet.
Ammâ ba>żıları7 temerrüd ü >inâd üzre muśirr olub, şecâ>atlerine i>timâden ehl-i İslâm’ a
muţî> u münqâd olmayub, fesâd u şenâ>atda durırlar. Vezîr-i a>źam Ayas Paşa ol
ţâyifeden olub, aślda Avlonya xâkinden imiş, ważret-i xudâvendigâr-ı >âlemi kendü
vaţanları ţarafına tawrîk idüb8, fî-nefsi’l-emr ol cânibler źılâl-i hümâyûnları ile müstaźill
olmaq9 nice fevâyid-i dîniyyeyi müntic ü müŝmir10 idi. Ol seferde ehl-i İslâm’ a çoq
fâyideler wâśıl oldı. Evvelen bu eŝnâda ol ţâyifeden irişmiş vezîr ve beglerbegi olmış
ümerâ-i >iźâm olub, wubbü’ l-vaţan mine’ l-îmân11 muqteżâsınca her biri kendü
vilâyetlerini śıyânet ü wimâyet idüb, eşirrâsı anlara istinâd eyleyüb, vâqi>olan cerâyim ü
fesâdları def>12 olınmayub ve waqlarından gelinmedügi eclden Arnavud müfsidleri ve
>âśîleri tecâsür eyleyüb, fitne ü fesâdları wadden ziyâde olub, civârlarında vâqi>olan ehl-
i İslâm’ ı incidüb, kendülerin qatl ü esîr idüb, esbâb u ţavarların yağma eyleyüb, >ale’ l-

1
F:  ŏ΄
2
K: oldı
3
K: âzâde
4
A Hk: görinmez
5
A Hk: dürr
6
F Ü: ΖŋΕΕĢ
Σį
7
Hk: ba>żılar
8
K: - idüb
9
Ü: olıcaq
10
Ü: müstemir
11
Vatan sevgisi imandandır.
12
F: ẁ⅝ Λ
399

ittiśâl ţuğyân üzre idiler. Der-gâh-ı mu>allâda olan erbâb-ı sa>âdetiñ kimi aqrabâsı ve
yerlüsi olmağın muţlaqü’ l->inân günâhları mestûr ola ola1 bir wadde irişmiş idi ki 2, ol
ţâyife >iśyân-ı küllî etmekle diyâr-ı İslâm’ a żarar-ı fâwiş-mertebet olaydı. >Asâkir-i źafer-
meâŝir ile ważret-i xilâfet-penâhıñ ol ţaraflara qudûm-ı hümâyûn-ı źafer-lüzûmları ile ol
iwtimâl münqaţı> olub, heybet ü mehâbet-i >asker-i źafer-peyker ile Arnavud >âśîleri
kemâl xavf u xaşyet üzre oldılar. Ehl-i İslâm şerr ü şûrlarından emîn oldılar.
(230a) Ŝâniyen ol ţâyife ile deryâ kenârlarında3 vâqi>olan naśârâ-yı Rum küffâr-ı xâk-
sâr ile ittiwâdda olub, melâ>în-i cehennem-mekîniñ qorśanları gemiler ile yalılara
geldiklerinde Rum kâfirlerinden ve Arnavud >âśîlerinden cem>-i keŝîr varub, anlara tâbi>
olurdı. Muttaśıl küffâr-ı xâk-sâr gemileri quvvet ü qudret bulub, ehl-i İslâm diyârlarına
ve deryâ yüzinden zencber4 gemilerine fevqa’ l-wadd ve’ l-ğâye żararları irişürdi. A>lâm-ı
>âlem-sitân-ı xâqânî ol semte şeref-wulûl ile qulûb-ı mağlûb-ı re>âyâya ru>b u hirâs ğâlib
olub, düşmene ilticâdan ferâğat etdiler. Memleket emn ü emân oldı.
Ŝâliŝen Ayas Paşa vâsıţasıyla külliyyen ol semtlerde >iśyân üzre ne miqdâr Arnavud
ţâyifesi var ise külliyyen gelüb, iţâ>at u inqıyâd eyleyüb, vâqi> olan xaţâları >inâyet ü
>âţıfet-i pâdişâhî ile >afv olınub, bî-nihâye >âśîler muţî>oldılar.
Ol seferde bir sancaqlıq memleket ki, Delvine livâsıdır, meftûw olub, mużâfât-ı
memâlik-i mawrûseden oldı. Avlonya’ da xayli zemân iqâmet olınub, memleket ü vilâyet
ıślâw olındı. Deryâ câniblerinden irsâl olınan >asâkir-i źafer-meâŝir ile müşârün-ileyh
Luţfî Paşa ve Xayreddîn Paşa dâme5 iqbâlühümâ6 daxı bawrden merâkib-i kevâkib-wisâb
ve >asker-i berq-şitâb ile Polya7 diyârlarına8 varub, ol semtlerde vâqi>olan ba>żı wiśârları
urıb, yaqub yıqub, nice memleketleri ve vilâyetleri yağma u tâlân etmekle ehl-i küfre9
xüsrân-ı >aźîm olub, ğazâlar eylediler. Bî-nihâye esîrler çıqarub, ziyâde ţoyımlıqlar
eylediler. Ţâyife-i Efrenc’ e xasâret-i külliyye olub,
Diyâr-ı küfri vîrân eylediler
Żalâl ehline xüsrân eylediler
Kilîsâlar yaqıldı âteş oldı
¡ anemler cümle dûd-i ser-keş oldı
İhânetler irişdi ehl-i küfre
Ğuzât etdi ţoyımlıq aldı behre
Perî10-rûlar ile ţolmışdı keştî
Güzeller reşk-i wûrân-ı behiştî
Ucuz erzân idi qıymetde xûbân
Semen-sîmâ sehî-qadd lâle-rûyân

1
Hk: - ola
2
F Ü: - ki
3
F Hs K Ü: kenârlarından
4
F Hs K Ü: zencbîr
5
Ü: ΌŊ
6
Talihleri dâim olsun.
7
F Hs K: Polya’ya
8
Hs K: ve sâyirlerine, F: ΗΕΡŏΉ
ŎĜ
Ρ
Λ
9
F: küfr
10
K: Νŏġ
400

Gümüş esbâbı altun idi vâfir


Naśîb oldı ğuzâta mâl-ı kâfir.
(230b) Mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ on dördinci güni ţonanma-yı hümâyûna irişemeyüb,
gerüde kalan gemilerden on iki qıţ>a ţonanma gemileri ile Gelibolı’ da reîsler ketxudâsı
>Ali ţonanmaya ulaşmaq ümîdi ile Venedik’ e tâbi> olan Gorfoz qal>ası öñine gelüb,
geçer iken küffâr-ı xâk-sârıñ deryâ yüzinde olan gemileriniñ meşhûr qorśanı olan
Andreye Ţori nâm la>în ki, ol ţâyifeniñ şecâ>atle ma>rûf be-nâm-ı xüsr-encâmıdır, ol
eŝnâda meger Gorfoz içinde olub, Venedik gemileri daxı anda olub, ittifâq ile wâżır
imişler. Ehl-i İslâm gemilerini gördikleri gibi bir uğurdan çıqub, müslümânlara hücûm
eylemişler. Deryâ üzerinde ehl-i îmân ile erbâb-ı xüsrân muqâbil olub, ţarafeynden
ţoplar bârân, dûdlar sewâb ile yek-sân olıcaq ceng-i >aźîm ve qıtâl-i elîm olmış. Küffâr
keştîleri ile ehl-i İslâm gemileri çatılub, pey-â-pey ţoplar atılub, tüfeng ü tîrler1 ve sinân
u xancerler ile uğraşmışlar. Śafwa-i deryâ xûn-âb, keştîler içinde müslim ü kâfir ceng ü
âşûba ğarq-âb olmışlar. Dûzaxîlerden bî-nihâye melâ>în maqtûl-i seyf-i meslûl olub,
ekŝer müslimîn derece-i şehâdetde ğarîq-i bawr-ı rawmet olub, civâr-ı xuld2-i berînde3
emîn olmışlar. Küffâr gemileri ziyâde vefretde olub, taqdîr-i Waqq-ı mübîn ile ğalebe
kâfirîn ţaraflarına muqarrer olub4, eŝnâ5-i warb ü ceng6de ţonanma gemileri żarbe-i ţop-ı
cân-âşûbdan ğarq olub, helâk olmış. Bu fesâda bâ>iŝ ü bâdî ekŝeriyyâ Gorfoz gemileri
olduğı eclden fermân-ı xudâygân-ı cihân-sitân ile donanmâ-yı hümâyûn ile olan
müşârün-ileyh Luţfî Paşa Avlonya’ ya gelmek emr olınub, mâh-ı mübârek rebî>ü’ l-
evveliñ yedinci güni külliyyen donanmalar Avlonya7’ da müctemi> olub, >asker-i
hümâyûn-fer ile gemiler Gorfoz wiśârını muwâśaraya me&mûr oldılar.
Mâh-ı mesfûrıñ on altıncı güni cümle >asâkir Gorfoz niyyetine ol cânibe müteveccih
oldılar. Varub, wiśâr-ı mezbûrı quşadub, deryâ ţarafından ţonanmalar, qurı cânibinden
daxı >asker-i źafer-peyker çıqarub, ümerâ-i güzîn ile qal>ayı wiśâr eylediler. Câ-be-câ
qal>a-yebâb, berq-şitâb, ra>d-ıżţırâb ţoplar ve beceluşqalar qurılub, ceng ü warbe
ulaşdılar. Ol qal>a bir vâsi> ü ma>mûr cezîrede olub, ğâzîler (231a) eţrâf u cevânibini 8
âteş-i sûzân ile yaqub, ma>mûresin vîrân ve xâkle yek-sân eylemişler. Leyl ü nehârda
mawśûr olan erbâb-ı cawîme ţoplar >ažâb-ı elîm idüb, fırqa-i nâr âteş-i ceng ile sûzân,
zümre-i zünnâr nâr-ı gîrûdâr ile cânlarından bîzâr olub, nâlân olmışlar.
Ważret-i xudâvendigâr-ı >âlem-medâr cümle >asker-i cerrâr9-ı fütûw-iştihâr ile
Avlonya’ dan qalqub, qurudan Gorfoz muqâbelesine varıldı. Bu eŝnâda deryâ zemânı
geçüb, nehâr-ı bahâr10 qarîb-i şâm-ı şitâ oldı. Śabâ u nesîm wadd-i i>tidâlden >udûl ve
bâd-ı śarśar >aqîm, derece-i şiddet ü kemâlde muqîm oldı. Eyyâm-ı xarîf irişüb, bawrde
emvâc11-ı ğażab cûş u xurûş idüb1, deryâda envâ>-ı zawmet ü ta>ab müşâhede olındı. Ne

1
F Ü: teberler
2
K: - xuld
3
A: + emîn, Hk: + âsûde
4
F Ü: - olub
5
F: eŝnâda
6
A F Hk Hs K: - ve ceng
7
F Hs K Ü: Η∆ΜΉΛė
8
A Hk: cevânibi
9
Ü: cezzâr
10
A Hk: bahâr-ı nehâr
11
A F Hk Hs K: emvâc-ı bawrde
401

zemân-ı sefer2 ve ne müddet-i iqâmet qaldı. Hevâya şiddet ü bürûdet müstevlî olmağın
fermân-ı cihân-muţâ> ile wiśârdan ferâğat olınub, mâh-ı mübârek rebî>ü’ l-âxiriñ altıncı
güni >avdet-i hümâyûn ol[ın]ub3, menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mâh-ı mübârek4
cemâžiye’ l-evveliñ yigirminci güni mawrûse-i Edirne źılâl-i râyât5-ı nevâl-ittiśâl ve
a>lâm-ı ferxunde-fâl ile müstaźill oldı.
Ważret-i xilâfet-menzilet >asker-i ŝüreyyâ-mertebet ile cânib-i deryâda iken İşpanye
tevâbi>inden memâlik-i mawrûse-i pâdişâhîye mülâśıq olan küffâr vilâyetleriniñ ban-ı
nîrân-âşiyânı Qoçyan6 dimekle ma>rûf u meşhûr7 kâfir-i şehâmet-mevśûf ki, ol ucda
melâ>în-i xâsirîniñ ser-efrâzı, gürûh-ı küffâr-ı şeqâvet-âŝârıñ kemâl-i şecâ>at ile mümtâzı
idi, Semendire ve Sirem cânibleri xâlîdir, deyü >asâkir8-i śanem-perestden yigirmi
biñden ziyâde şarâb-ı ğurûr ile ser-mest bî-dînler cem>idüb, ser-tâ-pâ âhen-pûş olmışlar.
Cüyûş-ı müşrikîn, gürûh-ı kibr ü kîn alaylar bağlayub, memâlik-i İslâmiyye’ niñ nehb ü
ğâreti ve tâlân u xasâreti içün >azîmet eylemişler. Semendire vâlîsi Yawyâ Paşa-oğlı
Muwammed Beg mîr-i ğazâ-iftiwâr, emîr-i küffâr-inkisâr olub, wudûd-ı İslâmiyye’ niñ
şîr-i heycâ-perveri, bilâd-ı ehl-i îmânıñ hizebr-i mübârek-axteri idi, ţâyife-i güm-râh-ı
şirk-encâmıñ hücûmından âgâh olub, livâ-i nuśret-intimâsınıñ (231b) mübâriz ü
ejderlerini, ol ucıñ şeh-bâz u hüner-ver dilâverlerini cem>idüb, śûret-i ğafletde küffâra
irxâ-yı >inân, füccâr-ı şeqâvet-âŝâra tevsî>-i dâyire-i meydân idüb, melâ>în-i küfr-âyîni 9
içerü çeküb, anlar daxı mağrûrlar10 olub, ile güne duxûl eyleyüb, memleket içine
girdiler. Müşârün-ileyh Muwammed Beg küffâr-ı xâk-sârı bir11 münâsib mawallde
qarşulayub, mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-âxiriñ yigirmi birinci güni >asker-i İslâm
hidâyet-i Hâdî-i fettâw ile celle žikruhû12 gürûh-ı liyâma qoyılub, gîrûdâr eylemişler. İki
ţarafdan âşûb u neberd ile ğubâr u13 gerd hevâya çıqub, küffâr-ı hezîmet-xıśâl ü xasâret-
xû ile mübârizân-ı źafer-murâd u nuśret14-ârzû15 muqâbil ü16 rû-be-rû, erbâb-ı kîne-i
żalâlet-defîne ile aśwâb-ı îmân-ı sa>âdet-vesîle ulaşub, sîne-be-sîne olmışlar. Żarbe-i
rimâw u gönderler ile cism-i >adûda olan gön derilirmiş. Eyâdî-i mübârizîn-i dînde olan
qoşaniçe śırıqları17 düşmen bedenlerinde yarıqlar idüb, dest-i dilâverân-ı >adû-gîrde
süyûf u şimşîrler düşmen bedenlerinde olan âhenîn cebe ü cevşenleri yırtub, dehenleri
ile lüwûm-ı mežmûmı ıśırub, yerlermiş. Mücâhidîn-i źafer-qarîn destlerinde gürz-i
girân-âsâ şeşperler küffârıñ farq-ı miğfer-ğarqlarını mecrûw u şaqq idüb, sihâm u tîrler,
xadeng-i merg-te&ŝîrler cigerlerde maqâm u yirler idüb, leîmleriñ bedenlerin miŝâl-i kef-

1
A Hk: - idüb
2
K: saqar
3
A Hk: olınub
4
F Hs K Ü: - mübârek
5
A F Hk Hs K: - râyât
6
Hk: Qocayan
7
A Hk: meşhûr u ma>rûf
8
Ü: >asker
9
F Hs K: âyîn
10
K: mağrûr
11
A: bu
12
İsmi yüce olsun.
13
A Hk: - ğubâr ve, K: - ve neberd ile ğubâr ve
14
A Hk: na¢r
15
F: ΛŖėŎė
16
F Hs K: - ve
17
F Hs K: ¢ırıqlar
402

gîr etmişler. Ol ma>rekede niçe biñ leke maqtûl olub, śawrâ-yı ceng xûn-ı küffâr ile lâle-
reng, rû-yi zemîn küşte-i a>dâyla püşte-i seng olmış1.
Qırılmış tîğ-i gül-gûn ile kâfir
Dökilmiş xûn-ı düşmen xâke vâfir
Dehân-ı seyf ve yalmanı idüb tîz
Qılıc ol mežbawa qaśśab-ı xûn-rîz
Ten-i a>dâya nîze sûzen olmış
Delinmiş cümle tenler bî-zen olmış
Olıb2 efrâd3-ı düşmen bî-ser ü pâ4
Ser-â-ser lâle-zâr imiş o śawrâ
Hevâ-yı5 ceng küffâra olub dâ
>Alav virmiş buxâr-ı xûn-ı a>dâ
Yeri qan ile pür-gil eylemişler
>Adem mülkini menzil eylemişler.
>İnâyetu’ llâh ile wižb-i dîn ğâlib, cumhûr-ı müşrikîn mağlûb, ceyş-i İslâm manśûr,
gürûh-ı (232a) maxžûl 6 maqhûr olmış. Ol leşker-i enbûh-ı şeqâvet-şükûhdan ferd xalâś
olmayub, kimi >alef-i şimşîr ve hedef-i tîr, ekŝeri mağlûl ü esîr vâqi>olub, ğâzîler ber-
murâd u kâm-yâb olmışlar. Zemân-ı qarîbde bunıñ emŝâli fetw naśîb olmayub, cemâhîr-i
ümmet-i Muwammedî >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm7 mesrûr u şâd-kâm oldılar. Bu fetw-i
nâdirü’ l-vuqû>ıñ der-gâh-ı mu>allâya i>lâmı içün müşârün-ileyh Muwammed Beg
oğulları sülâletü’ l-ümerâi’ l->iźâm Arslan Beg8 dâme >ulüvvühû9yı bâr-gâh-ı a>lâya10
göndermişler. Bî-nihâye küffâr-ı melâ>îniñ yararlarını diri ve wadden bîrûn u efzûn
başlarını ve burunlarını getürdi. Memâlik-i İslâmiyye’ de şenlikler ve şâdîliqler olub,
müşârün-ileyh Arslan Beg’ e >avâţıf-ı >aliyye-i pâdişâhî11den12 sancaq-ı hümâyûn ile
>alem-i sa>âdet-meşwûn iwsân olındı. Ber-murâd u kâm-yâb oldılar.
Götürdi xâk-ı žilletden ğubârı
Sa>âdet âfitâbınıñ medârı
Yüceldi luţf-i şâh ile maqâmı
Refî>oldı livâ-i iwtişâmı
Söyinmişdi ğazânıñ13 dûdmânı
Gerü yandı çerâğ-ı şâd-mânı
Ola şâh-ı cihânıñ luţfı dâyim
Fütûwât ola žâtına żamâyim

1
A Hk: imiş
2
Ü: ol
3
Ü: (?)
4
K: ΖĜ
ġ
5
K: hevâ
6
Hk: + ve
7
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
8
F Ü: - Beg
9
Yüceliği dâim olsun.
10
A Hk: isnâya
11
Hk: + >avârif-i seniyye-i şehen-şâhî
12
Hk: + mezîd-i >âţıfet-maqrûn źuhûra gelüb
13
Hk K Ü: ğuzâtıñ
403

Dem-â-dem fetwola ıqlîm ü mülket


Göre düşmenleri xüsrile žillet.
>Âdet-i wamîde-i cihân-bânî, qâ>ide-i sedîde1-i gîtî-sitânî muqteżâsınca eknâf-ı mawrûse-
i Edirne źılâl-i nevâl 2-baxş-ı iqbâlleri ile müstaźill olub, şikâr-gâhlar âftâb-ı cemâl-i
sa>âdet-intimâları3 ile müşerref olub, evqât-ı hümâyûn, sâ>ât-i meserret-meşwûnlarında
śayd ü temâşâlar ile envâ>4-ı waźźlar ve śafâlar kesb etdiler. Xâţır-ı >âţır-ı meymenet-
meâŝirleri wuśûl-i murâdât ile güşâde, śawâyif-i żamâyir5-i sa>âdet-maźâhirleri ğubâr-ı
küdûrât-ı hümûm u6 ğumûmdan mücellâ u sâde vâqi>olub, ferâğat-ı bâl 7 ile müreffeh ü
şâd-mân olub, maqarr-ı hümâyûnları8 olan mawrûse-i Qosţanţiniyye câniblerine >azîmet-
i hümâyûn etdiler.9 Her10 rûz-ı pîrûz11-ı meserret-efrûzda envâ>-ı şikârlar ve waźź u12
temâşâlar eyleyüb, menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-âxiriñ on
sekizinci güni xıţţa-i mawmiyye-i İstanbul ğubâr-ı sümm-i semend-i sa>âdet- (232b)
şümûlleri ile müstes>ad olub, >umûm-ı >ulemâ-i fuxûl, cumhûr-ı aśwâb-ı feżâyil-şümûl 13,
>âmme-i enâm ve kâffe-i ahâlî-i İslâm şeref-istiqbâlleri ile müşerref olub, taxt-ı devlet14-
baxt-ı xâqânî vücûd-ı mevdûdları15 müşâhedesiyle muğtenim oldılar16.
Dem-â-dem źıll-i devlet-baxş-ı şâhî
Müşerref ide taxt-ı pâdişâhî
Cemâl-i şâh vire taxta zînet
Vücûdıyla gele baxta sa>âdet.17

1
Hs: serîr
2
F Ü: nevâle
3
Hk: iştimâlleri
4
Hk Hs K: müstevfâ
5
Hk: + neyyire, hs: żamâyirinde
6
Hk: - ve
7
Hk: wâl
8
Hk: sa>âdetleri
9
Hk: + gerü ţarîq ü sübülde
10
Hk: bir
11
F Hs Ü: bîrûz
12
F Hs K Ü: - ve
13
Hk: fażl-maqbûl
14
Hk: xilâfet
15
Hk: mevcûdları
16
Hk: oldı
17
Hs: - Götürdi xâk-ı žilletden ğubârı
Sa>âdet âfitâbınıñ medârı

Dem-â-dem fetwola ıqlîm ü mülket
Göre düşmenleri xüsrile žillet.
>Âdet-i wamîde-i cihân-bânî, qâ>ide-i sedîde-i gîtî-sitânî muqteżâsınca eknâf-ı mawrûse-i Edirne źılâl-i
nevâl-baxş-ı iqbâlleri ile müstaźill olub … >umûm-ı >ulemâ-i fuxûl, cumhûr-ı a¢wâb-ı feżâyil-şümûl,
>âmme-i enâm ve kâffe-i ahâlî-i İslâm şeref-istiqbâlleri ile müşerref olub, taxt-ı devlet-baxt-ı xâqânî
vücûd-ı mevdûdları müşâhedesiyle muğtenim oldılar.
Dem-â-dem źıll-i devlet-baxş-ı şâhî
Müşerref ide taxt-ı pâdişâhî
Cemâl-i şâh vire taxta zînet
Vücûdıyla gele baxta sa>âdet.
404

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-âstân u nuśret-âşiyân1 >asâkir-i cihân-sitân ile fetw-i


vilâyet-i Qara Boğdan etdikleridir
Bir rûz-ı pîrûz2-ı mes>ûdü’ l-bürûz ve hengâm-ı ţulû>-ı mihr-i cihân-tâb u nûr-efrûzda
şâh-ı hümâyûn-baxt-ı pîrûze-taxt3-ı xâverî dîvân-xâne-i ţârem-i çârümde evreng-i deryâ-
reng-i çenberî ve mesned-i wükûmet ü serverî üzre zerrîn-ser, żiyâ-güster, gîtî-nümâ,
şu>â>-efzâ, nûrânî-perçem >alemler qaldurıb, cünd-i şarq pây-tâ-farq silâw-ı nûra ğarq
olub, tesxîr-i memâlik-i ğarb içün tedbîr-i warb eylemişdi.
Şâh-ı gerdûn mîr-i çarx-ı nüh-qıbâb
Fetw-i mülk-i mağribe etdi şitâb
Râyet-i beyżâ çeküb mihr-i münîr
Ehl-i ğarba virdi xayli ıżţırâb.
Bu eŝnâda ważret-i śâwib-qırân-ı memâlik-sitân-ı rû-yi zemîn, xıdîv-i eqâlîm-güşây u
mülk-ârây u İskender-nişân śâwibü’ t-temkîn, dâver-i Dârâ->abd u Kisrâ-çâker ü fağfûr-
xadem, xüsrev-i xâqân-bende ü Timur-ğulâm u Cengiz-waşem, müzeyyen-i âyîn-i cihân-
dârî, müessis-i bünyân-ı tâc-dârî ü şehriyârî, revnâq-fezâ-yı umûr-ı cihâniyân, âb-ı rû-yi
>arśa-i >âlemiyân, hümâ-yı evc-i mu>allâ-yı salţanat, âftâb-ı raxşân4-ı âsmân-ı xilâfet,
mihr-i tâbân-ı ufq-ı kerâmet ü velâyet, şems5-i raxşân6-ı dâyire-i celâlet ü şehâmet, ţırâz-
ı kisvet-i cihân-bânî, müşeyyid-i merâsim-i müslümânî, wâfıź-ı bilâdu’ llâh, nâśır-ı
>ibâdu’ llâh, źıllu’ llâh-i >ale’ l->müslimîn, xalîfetu’llâhi fi’ l-arżi li-kâffeti’ n-nâs (233a)
ecmâ>în, sulţânü’ l-berreyn ve’ l-bawreyn, wâmiyü’l-warameyni’ ş-şerîfeyn, kehfü’ l-emân
fi’ l-xâfıqeyn,
Şehriyâr-ı şarq u ğarb ve bawr ü berr
Şâh-ı Mekke xüsrev-i vâlâ-güher
Xân-ı Rum u Hind ü A>râb u >Acem
Âfitâb-ı >adl ve şâh-ı dâd-ger
Fâtiw-i wıśn-ı Belğırad ve Rodos
Qâmi>-i her düşmen xayrü’ l-beşer
Dâver-i Bağdâd u Baśra Mıśr u Şâm
Mâlik-i ğarb ve >Iraq ve bâxter
Wâkim-i deşt ü Yemen mülk-i Śa>îd
Üngürus u Rus u Efrenc ü Tatar
Ya>nî şâh-ı nîk-baxt u kâm-kâr
Şeh Süleymân bin Selîm-i tâc-ver.
Xalleda’ llâhu sübwânehû mülkehû ve sulţânehû7 ve ebbede birruhû ve bürhânuhû8 ve
evżawa >ale’ l->âlemîn >adluhû ve iwsânuhû9 ve medde’ l-müslimîne źılluhû ve avânehû10

1
Ü: + (?)
2
K: bîrûz
3
K: - pîrûze-taxt
4
Ü: münîr (?)
5
A F Hk Hs K: sipihr
6
A F Hk Hs K: nümâyân
7
Yüce Allah mülkünü ve saltanatını dâim etsin.
8
İyiliği ve delili dâim olsun.
9
Adaleti ve ihsanı âleme âşikar olsun.
10
Müslümanlara direği ve gölgesi uzun olsun.
405

dârü’ s-salţanati’ l->aliyye mawrûse-i Qosţanţiniyye’de śıynet >ani’ l-beliyye1 taxt-ı ferrux-
baxt-ı gîtî-sitânî üzre ki, âşiyân-ı şâh-bâz-ı bülend-pervâz u hümâ-enbâzdır, qarâr
etmişdi. Mir’ ât-ı xâţır-ı >âţır-ı feyż-meâŝirlerinde hem-vâre çehre-i zîbâ-yı >arûs-ı cihâd
u ğazâ müşâhed ü wâśıl olub, ţabî>at-ı źafer-xâśśiyyetleri dâyimü’ l-evqât ıqlîmler ve
memleketler fetwine warîś ü mâyil idi.
Ţab>-ı şeh âyînedir śafvet-nümâ
Çehre-i iqbâl ü devlet gösterir
Her ne dem baqsa nigâh etse aña
Kesr-i düşmen fetw-i mülket gösterir
Cünd-i manśûrı muźaffer olmağa
Rây-ı naśr ve rû-yi nuśret gösterir
Bir kitâb-ı feyż-i Waqqdır dâyimâ
Bâb-ı fażl ve faśl 2-ı wikmet gösterir
Bir müşîr-i >adil-rehberdir kim ol
Sû-yi mihr ve râh-ı şefqat gösterir.
Lâ-cerem rây-ı >âlem-ârâları ki, mihr-i cihân-tâb-ı lâmi>ü’ n-nûr envâr-ı sa>âdet-
âŝârından žerre, xûrşîd-i źafer-nüvîd-i fâyiżü’ s-sürûr âŝâr-ı pür-envârından şemmedir,
aña muqarrer oldı ki, >asâkir-i >Arab-sitân u >Iraq-gîr ü >Acem-güşâ, dilâverân-ı >adû-
bend ü kâfir-küş ü kibr-rübâ der-gâh-ı mu>allâya cem>olına. Binâen->alâ-hâžâ memâlik-i
mawrûse-i pâdişâhî, eqâlîm3-i mawmiyye-i (233b) şehen-şâhîde ki, xulâśa-i ma>mûre-i
rub>-ı meskûndur, vâqi> olan ser-dârân-ı sipâh-ı düşmen-tebâh ve nigeh-bânân-ı
memleket-penâh u kîne-xâh4dan >umûmen beglerbegilere ve ümerâ-i a>lâm-ı fetw-
peyâm-ı ehl-i İslâm’ dan sancaq-beglerine awkâm-ı cihân-muţâ> ile śabâ-seyr, şihâb-
şitâb, bâd-devân, nesîm-güžer, âfâq-peymâ ulaqlar gönderilüb, tehniye-i esbâb-ı rezm ü
qıtâl ve iwżâr-ı levâzım u mühimmât-ı ceng ü cidâl emr olındı.
Çün hüveydâ oldı şehde re&y-i >azm
Her ţarafdan cûş idüb deryâ-yı >azm
Her dilâver şevqile olub süvâr
Cânile baśdı rikâba pây-ı >azm.
Ważret-i pâdişâh-ı Firenk-sitân u hümâyûn-evreng ü deryâ-nevâl ve şehen-şâh-ı >adâlet-
ferheng ü cihâd-âheng ü ğazâ-âmâl ki, def>a-i sâbıqada techîz-i merâkib-i źafer-menâqıb
u ra>d-ğareng ü berq-tereng qılub, yılan-ı küleng-wazm5 u sîreng-şikâr, bahâdırân-ı bebr-
ceng ü nîze-xadeng ile ol ţâyife-i maxžûle, meng-kâr6 u nîreng-efkâre müte>alliq olan
cezâyiri âteş-i sûzân ile yaqub, ol diyârı şeb-reng idüb, ahâlîsine feżâ-yı vesî>-i >âlemi
çehre-i deycûr ve dîde-i mûrdan târ u teng ve wuśûn u7 qılâ>-ı seng-bünyânını külüng-i
qal>a-yebâb ve püşeng-i burûc-xarâb ile bî-direng yıqub, ehl-i İslâm ile muqâbeleye
âheng iden şeng ü meşeng8 maxžûlleri ki, wîle ü nîreng bawriniñ kâv-ser nehengleri idi,

1
Felaketden korunsun.
2
F K: fażl
3
Ü: ıqlîm
4
K: - xâh
5
K: cezm
6
A Hk: - meng-kâr
7
F Hs K Ü: - ve
8
F: < ūΏ, K: < Εŧ Ώ
406

bilân1-ı pîş2-âheng-i ğâv-şeng nîze-i xûn-reng ile dürtüb, erbâb-ı îmânıñ mübâriz-i ser-
hengleri ţâyife-i mežellet-âyîniñ ser-çenglerini 3 velvele-i ţob u tüfeng ile >ârıża-i
zağange mübtelâ idüb, boyunlarına viheng-i kemend ţaqmışlardı.
Bâl u per açdı şehiñ ţonanması
Yutmağa kâfir ilin >anqâ gibi
Her qadırğa kûh-ı Elbürz-i revân
Ţutdı bawri kökeler deryâ gibi
Kâfire içürmege semm-i qıtâl
Her dilâver anda ejderhâ gibi
Polya ıqlîmini ser-tâ-ser varub
Yaqdılar tâlân idüb yağma gibi
Alırlar4 anca qılâ>ile burûc
Rif>atiyle her biri Cevzâ gibi.
(234a) Lâ-cerem bu wâdiŝe-i memleket-sûz u âteş-efrûzdan ehl-i nâqûsa >umûmen
ğayret ü nâmûs müstevlî olub, aśwâb-ı çalîpâ u śanem, erbâb-ı zünnâr u zelemden ţâyife-
i Portuqal ve İşpanye ve Pup ki, gürûh-ı meslûbü’ l->uqûl ü küfr-âşûbdur, ictimâ>u ittisâq
idüb, melâ>în-i küfr-âyîn ü fesâd-qarînden Venedik maxžûlleri daxı anlarıñla5 vifâq üzre
olub, cümle erbâb-ı şiqâq u nifâq ittifâq eyleyüb, emvâl ü xazâyin bežl etmekle6
sefâyin-i xasâret-qarâyin iwżâr etmişlerdi.
Kökelerle barçalar qaliyonlar
Yapdılar cem>eyleyüb ehl-i śalîb
Żarbezenler ţoplar iwdâŝ idüb
Şaqaloslar dökdiler ğâyet >acîb
>Ahd ü eymânile el bir etdiler
Cümle-i erbâb-ı nîrân-ı lehîb
Baş olub Andreye Ţori-yi la>în
Çıqdı deryâya ţonanma key mühîb
Mülket-i İslâm’ ı ğâret qaśdına
Bir >aceb cem>iyyet etdiler ğarîb.
Küffâr-ı xâk-sâr-ı dûzax-maqâm u âteş-ârâm, füccâr-ı saqar-medâr u nuxûset-fercâm u
hezîmet-encâmıñ bu vechle ittifâk u ictimâ>ları ważret-i xudâygân-ı śâwib-qırân-ı >adû-
sitân, nûr-ı bâśıra-i >âlemiyân, çerâğ-ı encümen-i ehl-i îmânıñ xalleda’ llâhu źılâle
celâlihî7 sem>-i hümâyûn-ı sa>âdet-maqrûnlarına vuśûl bulıcaq >ırq-ı wamiyyet-i cihân-
bânî mütewarrik ü cünbân, nâyire-i ğażab-ı kişver-gîrî ü ıqlîm-sitânî bâriq ü leme>ân
olub, fermân-ı vâcibü’l-iž>ân ve emr-i lâzımü’ l-îqânları bu vechle śâdır oldı ki: “ Tekrâr
>asâkir-i cerrâr-ı nücûm-şümâr, leşker-i nâm-dâr-ı nâr-şerâr u xancer-güžâr ile sefâyin-i
źafer-nigâr u kâfir-şikâr ve merâkib-i śabâ-reftâr u nuśret-âŝâr iwżâr olınub, irsâl olına.”
Emr-i hümâyûn üzre memâlik-i mawmiyye-i şehriyârîden düşmen-şikest, kemân-dest,

1
F Ü: pilân
2
A Hk K: bîş
3
A Hk: cenglerini
4
A Hk K: aldılar
5
K: anlarla
6
Ü: etmege
7
Allah büyüklüğünün gölgelerini dâim etsin.
407

qabża-nevâz, tîr-endâz, teber1-miyân, siper2-keşân >azebler, kâr-şinâs, xidmet-istînâs,


quvvet-medâr, dehşet-şi>âr, qavî-bâzû, ğażanfer-nîrû, tünd-rev, tüvânâ kürekci yigitler
yazılub, Ţop-xâne3-i >âmireden mâr-heybet, ŝu>bân-śûret, şerer-feşân (234b) nâr-zebân,
ra>d-śaywa, berq-âvâz4, velvele-peydâ, debdebe-sâz, qadırğa-zen, barça-şiken, köke-kûb
ţoplar, âdem-rübâ, kâfir-ğıdâ, śâ>iqa-âŝâr, raxne-kâr5, ecel-nümâ, mevt-âşinâ, seng-dil,
cân-gusil, deryâ-cûş, qıyâmet-xurûş, ef>â-ten, beden-efgen żarbezenler, derd-nümâ,
neberd-efzâ, rûw-yağma, wayât-ğâret, >adem-rütbet, merg-çeşân, nâ-geh-resân, belâ-
çeşende, fâcir-küşende, ejder-dem, zehr-fem, xûn-me&nûs, müşrik-bûs pıranqılar,
şaqaloslar virilüb, cebe-xâne-i ma>mûreden daxı envâ>-ı esliwa-i kâr-zâr-ı >adû-şikâr6
çıqarılub7, gemilere teslîm olındı.
Şâh-ı ğâzî virdi şol deñlü yaraq
Ţutdı âvâze cihânı tâ >Iraq
>Âlem oldı pür ğırîv-i ţopdan
Ţoldı eśvâtıyla ţâq-ı nüh-revâq.
Fıraq-ı xuddâm-ı >atebe-i nücûm-intiźâmdan ceng-pîşe8, warb-endîşe, tüfeng-sâz, şimşîr-
nevâz, warbe-endâz9, nuśret-müsâ>id, şimşîr10-sâ>id, cevşen-pûş, siper-dûş, ecel-fürûş,
hûş-nûş, qıyâmet-rûz, rüstexîz-âmûz, ra>d-mehâbet, berq-śalâbet, śaff-ı veğâda gürîzden
berî, meśâff-ı heycâda çâlâk u cerî üc biñ nefer güzîde yeñiçeri ta>yîn olındı.
Pîl-zûr ve merd-i meydân-ı śavaş
Ejder-i hengâm-ı heycâ zehr-pâş
Her biri güyâ hizebr ve şîr-i ner
Xûn-ı düşmenden ider vech-i ma>âş
Ellerinde warbeler a>dâ-rübâ
Bellerinde tîğler kâfir-tirâş
Rezme girse bağlasa alaylar
>Ârıż olur ehl-i küfre irti>âş11
Dâne-i fındıq śatar12 bir kâfire
Ra>d-vâr atsa tüfeng-i cân-xırâş.
Ve sâyir sipâh-ı der-gâh-ı >âlem-penâh ve dilîrân-ı rezm-gâh-ı >adû-tebâhdan tîğ-bend ü
şimşîr-keş ü mükemmel-silâw, nîze-dâr u kîne-güžâr ve śâwibü’ r-rimâw >asker qoşılub,
muqtedâyân-ı cüyûş-ı sürûş-gürûh, sipeh-sâlârân-ı Dârâ-şevket ü Afrâsyâb-şükûhdan
mîr-i nâm-dâr, rûşen-żamîr, Arisţo-naźîr, kâm-kâr-ı âb-ţab>u pâk-tedbîr Qocaili sancağı
begi >Ali Beg ve mîr-i ferxunde-fâl ü ferrux-qadem Teke sancağı begi Xurrem Beg

1
F: tîr
2
A Hk: ser
3
F Hs: ΗΏ Ĝ Μǻ , K: ţonanma
ΐΕ∆
4
K: âvâ
5
F: âŝâr
6
A F Hk Hs K: - >adû-şikâr
7
F Hs: + çıqarılub
8
K: bîşe
9
A Hk: + ve tîr-bâz
10
A Hk Hs K: şeş-per
11
K: irtifâ>
12
Ü: yeter
408

(235a) ve śâwibü’ l-qadri’ l-celî Wamîdili sancağı begi Mîr >Ali ve >Alâiyye1 sancağı begi
güzîde-i ümerâ Muśţafa Beg dâme >ulüvvühim2 >umûmen sancaqları >askeri ile
ţonanma-yı hümâyûn-ı nuśret-maqrûn3 gemilerine me&mûr oldılar.
Cavq cavq olub gelüb enśâr-ı dîn
Girdiler keştîlere bî-iştibâh
Rû-yi deryâyı ţutub śavt u śadâ
Oldı küfr ehlîniñ işi âh u vâh.
Vech-i mesţûr üzre iwżâr olınan cünd-i encüm-şümâr u sitâre-wisâb, leşker-i >ummân-
xurûş u deryâ-niśâba dârü’ l-ğuzât ve’ l-mücâhidîn mawrûse-i Gelibolı sancağı begi ve
sefâyin-i nuśret-qarîn-i pervîn-cem>iñ qapudânı ve Cezâyir-i Mağrib-zemîn beglerbegisi
hizebr-i kûh-sâr-ı śaff-derî, şîr-i bîşe4-i kâr-zâr u şecâ>at u dilâverî, büzürg-sâl,
hümâyûn-fâl, Rüstem-qıtâl, Behrâm-cidâl, fâtiw-i ebvâb-ı cihâd, kâsir-i şevket-i erbâb-ı
>inâd-ı küfr-nihâd, maźhar-ı yextaśśu bi-rawmetihî men-yeşâ&5, mübâriz-i millet-i
Awmedî Xayreddîn Paşa dâme iqbâluhû fevqa mâ-yeşâ&6 ki, naqd-i zemân-ı sinn-i
şebâbı7 küffâr-ı cehennem->ažâb ile ğazâya śarf u xarc idüb, nevbet-i nübüvvet-i ważret-i
Seyyidü’ l-ebrâra śalavâtu’ llâhi ve selâmuhû >aleyhi 8 inkârda ıśrâr üzre olan ţâyife-i
füccâr-ı xâk-sâra mirâren bezm-i rezm qurdıqda żarbe-i tîğ-i dü-rûy, śadme-i şimşîr-i
gelû-cûy, kedûy-rüûs >adûyı dü-nîm qılub, kerrât u merrâtla deryâ yüzinde >abede-i
eśnâm ve sekene-i nâra bulışub, tüfeng ü ţop ile ceng ü âşûba ulaşub, cehennemîleriñ
ten-i saqar-serîrlerini mânend-i ğırbâl ü kef-gîr delüb, dimâ-ı müşrikîn seylâb oldıqda
levn-i axżar-ı deryâ xûn-în olurdı. Eyâdî-i erbâb-ı kînde maśûn olan nice qılâ>u wuśûn
ile burûc-ı sipihr-nümûn vâsıţa-i tedbîr-i fetw-maqrûn ve vesîle-i iqdâm-ı źafer-reh-
nümûnı ile dârü’ l-İslâm olub, xancer-i bürrân-ı eqâlîm9-tesxîr ile kişver-i Mağrib-
zemîn’ de Cezâyir vilâyetini żabţ idüb, ważret-i pâdişâh-ı memâlik-sitân-ı rub>-ı
meskûnıñ yümn-i himmet-i hümâ-hem-tâları ile livâ-i İslâm-ı >arş-maqâmıñ qadrini evc-
i berîne irişdirmişdi.
(235b) Pâdişâhıñ devletinde ol dilîr
Oldı bir mülket-sitân-ı ıqlîm-gîr
Kâr-ı mübhem fikr ile bulur güşâd
Re&yine âsân olur ğâyet >asîr
Gecdi coq devr-i zemân ve mâh u sâl
Görmedi bu çarx-ı pîr aña naźîr.
Fermân-ı xudâygân-ı zemîn ü zemân, emr-i vâcibü’ l-iž>ân-ı ważret-i pâdişâh-ı
ferxunde10-avân ile mûmâ-ileyh paşa ol xižmete ta>yîn olınub, bir śubw ki, mellâw11-ı
sefîne-i taqdîr ževraq-ı hilâl-i ufq-tesxîrini deryâ-yı axżar-ı zebercedî-revnâq ve yemm-i

1
F Hs: >Alâniyye
2
Yücelikleri dâim olsun.
3
Hk: + ve źafer-nümûn
4
F Hs: pîşe
5
“O, rahmetini dilediğine tahsis eder.”, K.K., 3 Âl-i İmrân,74.
6
Saâdeti istediğinin de üzerinde dâim olsun.
7
F Ü: şebâbını
8
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
9
Ü: ıqlîm
10
K: + ΑŋΕŅŏ₤
11
Hs: mellâh
409

muwîţ-nişân, sipihr-i kebûd-levn-i ezraq1 üzre śalub, >aqabince keştî-i mihr-tâbân, şarqî-
mekân nûrdan bâd-bân açub, merâkib-i kevâkib2-i ğarbı girdâb-ı üfûlde ğarqa hücûm
eylemişdi. Ol demde ważret-i śâwib-qırân-ı bawr-âstân, xıdîv-i deryâ-bâr-gâh u >ummân-
sitânıñ emr-i hümâyûnları üzre sene xams ve erba>în ve tis>a-mie śaferiniñ ţoquzıncı
güni 3 ki 4 yevmü’ s-sebtdir, deryâ-yı >asâkir5-i bawr-emvâc cûşân u xurûşân olub, Xalîc-i
Qosţanţiniyye’ de vâqi> olan sefâyin-i şehen-şâh-ı źafer-qarâyin ıżţırâba gelüb, menâr-
>amûd, fetw-maqśûd, źafer-bâd-bân, nuśret-rîsmân, çengâl-lenger6, kûh-peyker, ţop-
meşwûn, ejder-derûn, ra>d-iş>âr, berq-ıźhâr, śâ>iqa-girdâr, âdem-bâr, śabâ-reftâr, nesîm-
güžâr, mevc-rübây, dehşet-fezây, hezâr-pây, evc-ittiśâl, merdüm-nevâl, qal>a-miŝâl
kökeler, mavnalar, bâşterteler, barçalar7, qalyonlar, qalitalar, qadırğalar, qayıqlar,
ağrebler, ağır-bârlar, iğribârlar8 beleşkırmaları, śandalları zevraqlarıyla ţonanub, deryâ
yüzine çıqdılar. Âvâze-i Allah Allah-ı ğâziyân evc-i berîne, debdebe-i tekbîr-i dilâverân
çarx-ı heftümîne irişüb, ţanţana-i ţabl ve âvâz9-i nefîr, śadâ-yı ţop-ı gûş-ker10 ü hûş-gîr,
ţanîn-i nây-ı rûyîn-i >âlem-tesxîrden ţâsîce-i >illiyyîn pür11-ğulğule, >âmme-i mü&minîn ü
mü&minât, kâffe-i müslimîn ü müslimât ţâq u eyvân u bâr-gâh üzerlerine çıqub, xurûş-ı
neźźâre-i kiyân-ı mawşer-nişân sükûn-ı >âleme zelzele ü velvele virüb, bu wâlet-i
qıyâmet-eŝerden mücerred >umûm-ı nev>-i beşer degil vuwûş-ı arżîn ve ţuyûr-ı semâvât
şikeste-bâl bel sâkinân-ı ma>mûre-i (236a) >ulviyyât bile dem-beste-wâl olmışdı.
Cümle-i erkân-ı sa>âdet-nişân-ı >atebe-i >Oŝmânî ve kâffe-i mu>aźźamât ve śadr-nişînân-ı
südde-i vâlâ-i cihân-bânî süvâr olub, mûmâ-ileyh paşa kendüye maxśûś xuddâm-ı
ŝüreyyâ-niźâmdan zerrîn-tâc u muraśśa>-kemer, mücevher-şimşîr ü muśanna>-xancer
xižmet-kârlar ve sâyir ţavâyif-i sipâh u >askerden fevc fevc, gürûh gürûh pür12-şükûh
dilâverler ile der-gâh-ı mu>allâya varub, qâ>ide-i meslûke-i >Oŝmâniyân üzre a>lâm-ı
>âlem-güşâ ve râyât-ı eqâlîm-peymâdan mübârek-ţulû>bir sancaq-ı źafer-fürûğ ile ţabl u
naqqâre-i xüsrevânî iwsân olınub, devlet ü iqbâl, kerr13 ü fer ü iclâl ile istiqbâl eylediler.
Ma>ber-i mawmiyye-i İstanbul keŝret-i >asker-i nuśret-şümûlden nümûne-i mawşer idi.
Cülûs-ı vüzerâ-i śaff-ârâ u Âśaf-râyçün hümâyûn-bâd-bân, şihâb-rîsmân, deryâ-güžer,
perende-per, bawr-âşinâ, neheng-şinâ14, >anqâ-seyrân, ţayr-ţayerân, bülend-qadr bir
qadırğa iwżâr olınub, cümle śudûr u15 a>yân ol keştî-i devlet-âşiyâna süvâr olub, gönderi
gitdiler. Ţonanmalar qa>r-ı deryâdan demürlerin qaldurıb, serenlerin çeküp, küreklerin
yayub, cünbân oldılar. Śawn-ı mefrûş-ı deryâ elvân-ı ğarîbe ile manźûr u meşhûr idi.

1
Hk: ⅛ŖŎė
2
Ü: kevkeb
3
“ Šaferiniñ ţoquzıncı güni iki yüz pâre qadırğalar, qalitalar … ağır-bâr xalîc-i bawr-i Qosţanţiniyye’ den
Firengistân tesxîrine revâne qılındı.”, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 269b.
4
F Ü: - ki
5
A Hk: >asker
6
Ü: ŏΊΕΉ
7
F Hs K Ü: - barçalar
8
K: - iğribârlar
9
A Hk Hs K: âvâ
10
K: - ker
11
K: bir
12
K: bir
13
K: ėΛŏ΄
14
K: şâh
15
F Ü: - ve
410

Ţarrâqa-i ţop-ı śâ>iqa-nişân, ğırîv-i żarbezen-i ra>d-şân, śadâ-yı tüfeng-i berq-âşûb u


şerer-feşâna naźar olınsa duxân u dûd sipihr-i kebûda śu>ûd idüb, ejderhâ-peyker
gemiler zebânîler idi ki, ağızdan odlar śaçub, zehrler püfkürüb, güyâ hengâme-i qıyâmet
qıyâma gelmiş idi. Śaff śaff, qoşun qoşun menâre-nişân sütûnlar üzre sîmürğ-âşiyân
külekleriyle müzeyyen ü meşwûn gemilere baqılsa güyâ birer cibâl-i râsiyât idi ki, ţağlar
gibi deryâ yüzinde revân olmışlardı. Hevâ-defîne, bâd-gencîne, bülend-mekân, beyâż-
reng yelkenlere deginse śawn-ı mebsûţ-ı deryâ śafwa-i melsâ bir śawrâ idi ki, ordu-yı
pâdişâh-ı cihân-ârâ gibi bâd-bânlar xıyâm-ı sitâre-niźâm görinürdi. Her gemide zeyn
olınan nihâl-qadd, gül-gûn-xadd, münaqqaş-levn gönderlere sûzen-zebân, erzen-rübâ,
nây-ten (236b) raxne-güşây, ser-tîz-nîzeler, zerd ü sebz ü sürx ü kebûd, şûx u şeng reng-
â-reng bayraqlar temâşâ olınsa çehre-i ğam-zidâ-yı yemm bâğ-ı İrem gibi idi ki, her sû
lâle-zâr u gül-zâr olub, her ţaraf şükûfe-i rengîn ile mânend-i ravża-i berîn idi. Bu resme
şevket ü1 śalâbet ile nesîm-i źafer-şemîm hem-râh u qarîn olub, revâne oldılar.
Etdiler >azm2-i ğazâ çünkim ğuzât
Ţoldı ţâs-ı çarxa eśvât-ı kümât
Nâle-i zinc3 ü nefîr4 ü śûrnâ
Pür śadâyidi ser-â-ser şeş-cihât
¡ ınıf śınıf nev>u nev>her gürûh
Kibr ü tersâ mü&minîn ü mü&minât
Waqq’ a yüz ţutmış açub dest-i du>â
Pâdişâhıñ ola cümle kâyinât.
Arż-ı Rum beglerbegisi şîr-i bîşe5-i ceng ü âşûb, hizebr-i kûh-sâr-ı ğavğa u wurûb uruğ-ı
Du’ l-qadr’ den Muwammed Xân ki, ważret-i pâdişâh-ı şarq-âstân >asker-i >Acem-sitân ile
wudûd-ı >Iraq’ dan Sulţâniyye nâm şehri 6 menzil 7-i hümâyûn etdiklerinde hidâyet-i Hâdî-
i fettâw celle žikruhû8 qarîn-i wâl-i sa>âdet-meâl olub, ţâyife-i Qızılbaş9 silsilesinden
inqıţâ> idüb, pâdişâh-ı sa>âdet-intifâ>ıñ zümre-i xuddâm10-ı ŝüreyyâ-ictimâ>ına intisâbı
mâdde-i wayât u kâm-rânî ve vesîle-i necât u câvidânî mülâwaźa etmegin >atebe-i >ulyâya
rûy-mâl idicek riyâż-ı murâdâtı nesemât-ı >anber-nekhât11-ı >inâyât-ı ważret-i pâdişâh-ı
źafer-âyâtla12 mu>anber olub, Bayburd ve Kemax sancaqları >inâyet olınub, śoñradan
mühimmât u umûr-ı salţanat u cihân-bânî ve kemâl-i wırâset ü muwâfaźat-ı wudûd u
memleket-i >Oŝmânî’ de sa>y-i cemîli źâhir olmağın merz ü bûm-ı Arż13-ı Rum’ ıñ14
eyâleti külliyen, ol wudûdıñ wırâseti beglerbegilik üslûbı ile mezbûra erzânî olınmışdı.

1
F Hs K Ü: - ve
2
F Hs Ü: Ό ŗỲ
3
Hk: żanc
4
F: tefsîr
5
F Hs: pîşe
6
A F Hk Hs K: şehre
7
A F Hk Hs K: nüzûl
8
İsmi yüce olsun.
9
A F Hk Hs K: ţâyife-i evbâş-ı Qızılbaş-ı mežâhib-xırâş, fırqa-i xûn-pâş u dîn-tirâş u rafż-fâş, - hidâyet-i
Hâdî-i fettâwcelle žikruhu qarîn-i wâl-i sa>âdet-meâl olub, ţâyife-i Qızılbaş
10
K: - xuddâm
11
K: ĥĜ ĢΚ΅∆
12
K: âyâta
13
Hk Hs K: + ve
14
A F: Erzenü’ r-rum’ıñ
411

İrtifâ>-ı şân-ı büzürg-vârı ważret-i pâdişâh-ı kâmil ü fâżıl ve şehriyâr-ı bâsil ü >âdiliñ
xalleda’ llâhu mülkehû1 enâmil-i şâmil-i deryâ-müşâkili taqbîli ile müstes>ad olmağı îcâb
idüb, der-gâh-ı mu>allâdan isticâze etdikde >atebe-i >ulyâya gelmek emr olınmışdı.
Fermân-ı cihân-muţâ>-ı xâqânî muqteżâsınca müşârün-ileyh beglerbegi südde-i sa>âdet-
âmâl türâbına (237a) yüz sürüb, śabâ-güžerân, nesîm-devân, Seywun-güžer, sütûn-pâ,
śarśar-hücûm, hâmûn-peymâ, ra>d-śahîl, bâd-meyl, xûb-şekl, merğûb-heykel, qûtâs-
düm, gergeden2-beden, kemer-gerden, âhen-süm bedevî atlar, >Arabî ve Şâmî ţarîfîler
çeküb, emti>a-i girân-bahâdan aqmişe-i gûn-â-gûn ki, nuqûş-ı bûqalemûn gibi
muwayyir-i evhâm u >uqûl-i dehşet-füzûndur, rengîn dîbâlar, zerrîn ra>nâ Firengîler niŝâr
idüb, wâśıl-ı kelâm eśnâf-ı hedâyâ u pîş-keşden zemîn ü zemân münaqqaş ve belek
çekilen altunlu3 benek qumâşlardan śafwa-i Dîvân sâwa-i felek gibi 4 keh-keşân-veş
olmışdı. Kerr ü ferr ü iqbâlle pâdişâh-ı melek-wıśâliñ pâye-i serîr-i a>lâsına yüz sürüb,
şeref-i iltifât-ı pâdişâhâneden pâye-i qadri evc-i berîne ittiśâl bulub5,
Kevkeb6-i iqbâli pîrûz u sa>îd
Burc-ı rif>atde şerefle oldı bedîd
Qadrini eflâke irgürdi anuñ
Pâdişâhıñ devleti ola mezîd.
Rây-ı >âlem-âray-ı gîtî-sitânîde Rumili ţaraflarına ğazâya teveccüh xuśûśı7 muqarrer ü
muśammem olub, wudûd-ı žerbâycân’ ıñ wırâseti ehemm-i maqâśıd-ı cihân-bânîden
olub, mûmâ-ileyh beglerbegi mu>accelen ol cânibe irsâl olınmaq bâbında fermân-ı
cihân-muţâ>-ı xâqânî źuhûr idüb, xila>-ı fâxire-i xüsrevânî iwsân buyurılub, külliyyen ol
diyârıñ umûrı ve ol ser-waddiñ wırâseti xuśûśı re&y-i metînine tefvîż olınub, gönderildi.
Rum ve Diyar-bekir beglerbegileri kendü semtlerinde olan wudûdıñ muwâfaźasına
me&mûr olub, vilâyet-i Žu’ l-qâdıriyye ve memleket-i Qaraman ve dârü’ s-selâm Şâm
beglerbegileri ve Aţana ve İçil sancaqları begleri, Ramażân-oğulları ve sâyir ümerâ-i
memleket-i mawmiyye yerlü yerinde wıfź u wırâset içün ta>yîn olındı.
Derece-i mâżiyede silk-i beyâna zebân-ı kilk-i dürer-niźâm ile leâlî-i âb-dâra intiźâm
virilüb, düstûr-ı ferxunde-evqât u pîrûz-eyyâm, müşîr-i mübârek-sâ>ât8 u nuśret-fercâm
maźhar-ı te&yîdât9-ı yaxluqu mâ-yeşâ&, niźâmü’ l-mülk Süleymân Paşa yesurru’ llâhu
âmâlehû10 ile diyâr-ı celîlü’ l-i>tibâr Mıśır’ a leşker-i encüm-waśr gönderildügi tafśîl
olınmışdı. Bu sefer-i źafer-eŝer eŝnâsında (237b) fermân-ı şehen-şâh11-ı bawr ü berr birle
muqaddemâ wavâlî-i Mıśır-ı qâhireden Süveys12 nâm mawallde >alâ-niyyeti’ l-ğazâ iwżâr
u techîz olınan sefâyin-i deryâ-xazâyin içün Ţop-xâne-i ma>mûreden esbâb-ı ceng ü
warb gönderilmek bâbında emr-i cihân-muţâ>-ı xâqânî bürûz idicek âhen-ţab> u âteş-

1
Allah mülkünü dâim etsin.
2
K: gergedan
3
K: altunlar
4
K: - gibi
5
F Hs K Ü: olub
6
K: kevâkib
7
F Hs K: xu¢û¢ını
8
Ü:sâ>at
9
F Hs Ü: teeyyüdât
10
Allah istedikleri (ile) sevindirsin.
11
K: şehriyâr
12
K: ŝ ġΜŦ , Ü: ŝ ťΜŦ
412

mizâc, sengîn-dil ü nâr-imtizâc, sütûn-şekl ü mâr-śıfat, ejderhâ-heykel ü neheng-śalâbet,


wiśâr-efgen, dîvâr-ken, keştî-şiken, qal>a-maśwûb, hedm-üslûb ţoplar, >ibret-nümâ
beceluşqalar, żarbezenler, pıranqılar virilüb, ţonanma-i hümâyûndan1 yigirmi qıţ>a
qadırğa ile diyâr-ı Mıśır’ a gönderildi. Müsâ>ade-i nesîm ile Mıśır’ a teslîm olınub2, paşa-
yı müşârün-ileyh ki, fâris-i meydân-ı ma>reke-i ser-efrâzî, wâris-i erkân-ı tîğ-bâzî ü
şimşîr-nevâzîdir, ważret-i pâdişâh-ı >aśr ţarafından sâlhâ >azîz-i Mıśır olub, müdâvât-ı
wayât-baxş ve3 tedbîr-i dil-pežîri ile mizâc-ı mülki 4 śalâw5 idüb, şimşîr-i cân-nûş ve nîze-
i düşmen-nîşi xavfinden gürg ü mîş wüsn6-i imtizâc7 eylemişlerdi. Dâr-ı Qâhire’ den
sipâh-ı Xudâ-penâh u evliyâ-hem-râh, cünûd-ı naśr-âgâh u źafer-intibâh cem>idüb, sene
xams ve erba>în ve tis>a-mie muwarreminiñ on beşinci güni Mıśır-ı mawrûsü’ l-fiten
cânibinden teveccüh qılub, sefâyin-i medâyin-güşâyla Bawr-i Qulzüm’ den śavb-ı
>Umman’ a >azîmet eyleyüb, memâlik-i Hindustân’ a müstevlî olan ţâyife-i Portuqal-ı
żalâl-âmâl, melâ>în-i xâsirîn-i xüsrân-nevâliñ xaželehumu’ llâhu te>âlâ ve demmerahüm8
def>-i fesâd u ţuğyânları9 niyyetine mütevekkilen >ala’ llâhi’ l->azîzi’ l-fettâw müsâ>ade-i
riyâw-ı źafer-iftitâw ile revâne oldılar.
Cünd-i şâhî vara Hind ıqlîmine
Qahr ide kâfirleri manśûr ola
Fevq-i >ayyûqa ire râyât-ı dîn
Źıll-i memdûdı ebed menşûr ola
Âfitâb-ı fetw ide def>-i żalâl
Ser-te-ser ol memleket pür-nûr ola
Rub>-ı meskûn içre şâhıñ devleti
Gün gün üzre gün gibi meşhûr ola
Âsitânına qûl olan şâh olub
Düşmen ü bed-xâh olan maqhûr ola.
Bu eŝnâda südde-i sa>âdet-simât10-ı xâqânîde vezîr-i ŝânî merwûm Muśţafa Paşa
nişîmen-i (238a) fânîden gül-şen-i serây-ı bâqîye irtiwâl idüb, ważret-i xudâvendigâr-ı
velâyet-menqabetiñ emr-i hümâyûnları ile mesned-i vezâret Rumili beglerbegisi
müşîrü’ d-devleti’ l-xâqâniyye, źahîrü’ s-sa>âdeti’ s-sulţâniyye, melâžü’ l-enâm, melce-i
erbâb-ı mehâmm11, seyfü’ l-İslâm, eś-śârimü’ ś-śamśâm, râfi>-i bünyân-ı meźâlim12,
câmi>-i erkân-ı mekârim, müşeyyid-i qâ>ide-i müslümânî ü dîn-dârî, mümehhid-i râbıţa-i
diyânet ü perhîz-kârî, muwîţ-i dâyire-i iqbâl, medâr u merkez-i kemâl-nevâl, âyine-yi
maqśûd-nümâ-yı erbâb-ı meârib, mir’ ât-ı śafâ-efzâ-yı aśwâb-ı meţâlib, śâwib-rây,
müşkil-güşây, nükte-dân, daqîqa-rân, wikmet-żamîr, ma>rifet-dest-gîr, ahâlî-perver,

1
K: hümâyûn
2
Hk: olındı
3
A F Hk Hs K: - ve
4
A F Hk Hs K: mülke
5
A Hk: >ilâc
6
K: + ve
7
F Ü: ĭ ėŏĨΏ
ė
8
Yüce Allah onları zelil ve helak etsin.
9
F Ü: ΝŏΊ∆ Ĝ
Σẃǻ
10
Hk: - simât
11
A F Hk Hs K: ulü’l- efhâm, - erbâb-ı mehâmm
12
F Ü: bünyânü’ l-meźâlim
413

feżâyil-güster, kân-ı kerem, deryâ-yı şiyem, xulq-ef>âl, nîgû-xıśâl, leyŝü’ l-veğâ,


żırğâmü’ l-verâ, kehfü’ l-hüdâ, eţ-ţavdü’ ş-şâmix Muwammed Paşa’ ya >inâyet olınub,
belleğahu’ llâhu ilâ-mâ-yeşâ1 ki, şehâmet-i žât-ı sütûde-xıśâl ile meşhûr-ı âfâq, rezânet2-i
fikr-i metîn ü re&y-i güzîn ile śâwibü’ l-istiwqâq olub, netâyic-i ţabî>at-ı >adâlet-âŝârı
fihrist-i kâr-xâne-i emânî, ŝemerât-ı efkâr-ı iśâbet-şi>ârı dîbâce-i mecd ü ma>âlî, vufûr-ı
menâqıb u xaśâyili ârâyiş-i cerâyid-i rûzgâr, şümûl-i merâtib-i mekremet ü feżâyili
sebeb-i âsâyiş-i śiğâr u kibârdır.
Ţab>ı bir mir’ ât-ı śâfî bî-ğubâr
Çehre-i iqbâl eyler âşikâr
Žihn-i pâkı mawż-ı luţf-i Žü’ l-celâl
Žâtıyla3 eyler >adâlet iftiwâr
Maźhar-ı iwsân u xulq u4 menqabet
Menba>-ı elţâf-ı cûd u i>tibâr
Xâţırı yenbû>-ı feyż-i fażl-ı Waqq
Yemm-i efkârı dürr ü gevher-niŝâr
Devr içinde dest-i >adlinden anuñ
Cevir ağlar źulüm iñler zâr u zâr.
Rumili beglerbegiligi daxı emîrü’ l-ümerâi’ l->iźâm, źahîrü’ l-küberâi’ l-fixâm, mesned-
nişîn-i şecâ>at ü dilâverî, ma>delet-âyîn ü naśfet-güsterî, mübâriz-i ma>reke-i warb ü
ceng, bebr-i dilîr-i nâm u neng, qâyid-i cüyûşü’ l-İslâm, śâwibü’ l>izz ve’ l-iwtişâm Xüsrev
Paşa’ ya iwsân olındı edâma’ llâhu te>âlâ ma>âlîhû5 ki, şeref-i dûdmân-ı waşmet ü vaqâr,
ber-güzîde-i ebrâr ve pesendîde-i axyâr6 olub, >inân-ı tevsen-i devlet ü iqbâl dest ü bâzû-
yı murâdâtına muţî>u râmdır.
(238b) Şîr-i >azm ve bebr-i heycâ-i rezm-kâr
¡ ît-i qahrından >adûdır xâr u7 zâr
Fikri ile cem>olur cünd-i niźâm
Re&yi ile ceyş-i fitne târ-mâr
Nûr-ı axlâqıyla memlû her ţaraf
Źıll-i >adliyle müşerref her diyâr
Merci>-i erbâb-ı âmâl ü merâm
Menba>-ı >izz ü şeref qadr ü vaqâr
Xalq-ı >âlem sûd-ı luţfından anuñ
Ber-murâd u behre-mend ü kâm-kâr.
Anaţolı beglerbegiligi daxı Diyar-bekir ve Kürdistân emîrü’ l-ümerâsı sipeh-sâlâr-ı
>aźîmü’ l-iqtidâr, nâm-dâr-ı devlet-medâr u sa>âdet-şi>âr, rükn-i rekîn-i riyâset, qâ>ide-i
metîn-i >adâlet ü naśfet, muqtedâ-yı gürûh-ı İslâm, pîşvâ-yı cüyûş-ı nuśret-fercâm, bâsil
ü bâžil, kâmil ü fâżıl, a>qal-i ümerâ-i devrân, ekmel-i küberâ-i >aśr u avân, >ażdü’ l-

1
Allah istediğine ulaştırsın.
2
K: Ħ∆ ėŎŖ
3
F Hk Hs K Ü: žâtla
4
K: - ve
5
Yüce Allah şerefini devâm ettirsin.
6
K: axbâr
7
Hk: - ve
414

milleti’ z-zâhire Rüstem Paşa’ ya iwsân olındı zâda’ llâhu meyâmine sa>âdetihî1 ki, ţâyir-i
mecd ü iqbâl, hümâ2-yı mübârek-fâl-i câh u celâl serâ-perde-i bâr-gâh-ı müfîżü’l-
âmâlini âşiyân u mekân edinmişdir.
Ţâli>-i mes>ûdı ceyş-i śaff-şiken
Re&yi pîr-i kâmil-i bisyâr-fenn
Cûdile mümtâz-ı >âlem bî-naźîr
Ma>delet bâbında žâtı mümtewan
Xulqile źâhir qamu luţf u kerem
>Adlile nâ-yâb olur cevr ü miwen
Cünd-i te&yîdât3-ı Waqq’ a >izz ü cell
Xâţır-ı ma>mûrı olmışdır vaţan
Şöyle meşhûr oldı žâtı >izzile
Virmeye ol deñlü bû misk-i Xutan.
Diyar-bekir beglerbegiligi daxı ser-âmed-i erbâb-ı maâlî, maźhar-ı feyż-i lâ-yezâlî
rüknü’ d-dîn Bâlî Paşa’ ya >inâyet olındı edâma’ llâhu celâle rif>atihî4 ki, şân-ı büzürg-vâr-
ı ma>delet-nişânı merkez-i dâyire-i >adâlet ü naśfet, walqa-i muwîţ-i basîţ-i şefaqât ü
re&fet olub, źuhûr5-ı menâqıb u meâŝirde aqdem ü aqvem, fünûn-ı şemâyil ü xaśâyilde
ekmel ü etemm, ţarîqa-i rezm ü şecâ>atde ŝânî Rüstem, ţabî>at-i ma>ârif-xâśśiyyetleri
iktisâb-ı >ulûma mâyil, âyine-i žihn-i śuver-nümâlarında çehre-i kemâlât u fünûn wâśıl,
râh-rev-i mawmidet-śıfâtları meslek-i waqqa sâlik, žât-ı >iśmet-simâtları kişver-i taqvâya
mâlikdir.
(239a) Kân-ı luţf ve yemm-şiyem ü deryâ-nevâl
Maźhar-ı âŝâr-ı Waqq nîgû-xıśâl
Kilk-i ma>nâ-perver ü vâsi>-i beyân
Şemme-i axlâqınıñ vaśfında lâl
Devr-i wükminde ra>iyyet ber-emân
>Adli ile źulm ü fitne pây-mâl.
Rumili beglerbegiligi daxı qıdve-i erbâb-ı iqbâl, >umde-i aśwâb-ı iclâl 6, güşâyende-i
ebvâb-ı nevâl, nümâyende-i çehre-i âmâl, erqâm-ı xıśâl-i wamîde-i mawmidet-irtisâmı
śawîfe-i zemâna zîb ü zeyn, ta>dâd-ı mevâdd-ı mekremet ü efżâli žimmet-i erbâb-ı
mekârimde deyn Waleb melikü’ l-ümerâsı Wüseyn Paşa’ ya tefvîż ü taqlîd olındı.
Ţab>-ı deryâ-feyżi kân-ı menqabet
Keff-i yemm-reşwânı bawr-i mevhibet
Bâd-ı luţfı bir nesîm-i rûw-baxş
Tâze anuñla şâx-sâr-ı ma>delet.
Memâlik-i mawrûse-i ważret-i xilâfet-penâhîden vilâyet-i mawmiyye-i Anaţolı ki,
dûdmân-ı İslâm ve şer>-i ważret-i peyğam-ber-i âxirü’ z-zemândır >aleyhi śalavâtu’ llâhi 7

1
Allah mutluluğunun bereketini artırsın.
2
K: - hümâ
3
Hk: ĥėŋΣΡ●Ĝ
Ρ, F Hs Ü: teeyyüdât
4
Allah rütbesinin büyüklüğünü devâm ettirsin.
5
F Hs K: + ve
6
A F Hk Hs K: câh u celâl
7
F Ü: - Allah
415

el-Meliki’ l-mennân1, anûñ wıfź u wırâseti içün güzîn-i ümerâ-i śâwibü’ l-livâ Sis sancağı
begi Şâh Veli Beg zîd >izzuhû2 mawmiyye-i Anqara’ da oturub, ba>żı sipâh-ı der-gâh-ı
>âlem-penâh ile wimâyet-i memleket ve żabţ u śıyânet-i vilâyet içün ta>yîn olındı.
Dârü’ s-salţanati’ l->aliyye, maqarrü’ l-xilâfeti’ s-seniyye mawrûse-i Qosţanţiniyye
wamiyyet >ani’ l-âhât ve’ l-beliyye3 wıfźı içün daxı mîr-i kebîr-i devlet-şân u ma>delet-
nihâd4, źahîr-i žî-tevqîr-i naśfet-nişân u mawmidet-mu>tâd, maźhar-ı >inâyât5-ı Vâhibü’ r-
reşâd Aydın ili sancağı begi Ferhâd Beg dâme >ulüvvühû6ya emr olındı. Ve nihâl-i
emniyyet ü emânî, zülâl-i bâğ-ı şâd-mânî, çerâğ-ı bezm-i cihân-bânî, vâlî-i memleket-i
Śaruxânî, nûr-ı wadeqa-i xilâfet ü kişver-sitânî, nûr-ı wadîqa-i salţanat u fermân7-revânî,
ŝemere-i şecere-i iqbâl ü kâm-rânî, nev-bâve-i devwa-i xüsrevânî, gül-deste-i ravża-i
nigeh-bânî, mıśbâw-ı śabâw-ı sa>âdet ü iqbâl, miftâw-ı ebvâb-ı übbehet ü iqbâl, vâsıţa-i
>aqd-i pâdişâhî, gül-bostân8-ı fażl-ı İlâhî, nigîn-i xâtem-i tâc-dârî, >ünvân-ı menâşîr-i
baxtiyârî, dürr-i śadef-i şâhî, dürrî-i burc-ı şehen-şâhî, >ażdü’ l-xilâfeti’ l-xâqâniyye şeh-
zâde-i civân-baxt (239b) Sulţân Muśţafa ţâle beqâhu9 ważretlerine daxı sancaqlarınıñ
eţrâf u cevânibiñ wıfź u wırâseti buyurılub, vilâyet-i Rumili’ nde deryâ kenârında
muwâfaźası lâzım olan yalılara ba>żı sancaq-begleri ile >askerler qoşılub, mawall-i xavf
olan wuśûn u qılâ>a nöbetci 10 yeñiçeriler gönderilüb, vilâyet-i Mora11 śıyânetinde olan
qıdvetü’ l-e>âlî, müstecmi>-i cemî>ü’ l-ma>âlî, žü’ d-devleti’ r-râsixa12 ve’ l->izzeti’ ş-
şâmixa13, mükerrem-i cumhûrü’ l-ümem, mübeccel-i e>âźımü’ l->âlem14, râtibü’ l-
mehâmm15i’ l-xâqâniyye, mükemmil-i meśâliwü’ d-devleti’ l->Oŝmâniyye, mâlik-i
memâlik-i rezm ü şecâ>at, sâlik16-i mesâlik-i wazm17 u şehâmet, qıvâmü’ d-dîn Qâsım
Paşa dâmet ma>âlîhi 18 ki, sâlhâ mesned-i vezâret žât-ı behiyyetü’ ś-śıfâtı ile müşerref
olub, >ulüvv-i şân ile ârâste, mekârim-i axlâq-ı wamîde ile müzeyyen ü pîrâstedir.
Vaśf-ı axlâqında >âcizdir qalem
Žât-ı pür-fażlı durır mawż-ı kerem
Luţfı ıźhâr-ı vücûd-ı cûd ider
>Adli źulm ıqlîmine virmiş >adem
Me&men-i źıllinde19 hem-îş oldılar
Şîr ü âhû bîşede gürg ü ğanem

1
İhsânı bol Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun.
2
Kıymeti (yüceliği) artsın.
3
Âfetlerden ve beladan korunsun.
4
Hk: + ve
5
F Hs K: ğâyât
6
Yüceliği dâim olsun.
7
F Ü: fermânî
8
F Ü: ΑĜĨŧ ġ
9
Bekâsı uzun olsun.
10
F: Ξ░Μħ
11
K: ma>mûre
12
A Hk Hs K: râsixte
13
A Hk Hs K: şâmixte
14
K: >âlî
15
F Hs K: Ό Ĝ▀ė, Ü:Ό
ĜΚΏ(?)
16
Hs K Ü: + ve
17
K: cezm
18
Şerefi dâim olsun.
19
F Hs K Ü: źulminde
416

İstiqâmet ţab>-ı yemm-reşwânınıñ


Zeynidir ârâste bî-bîş ü1 kem
Bâžil-i nev>2-i ni>amdır >âleme
Menba>-ı elţâf ve deryâ-yı şiyem.
Muqaddemâ vâqi>olan sefer3-i ğanâyim-eŝerde Venedik-i la>îne müte>alliq livâ-i Mora
mużâfâtından qal>a-i İnebolı ki, wudûd-ı İslâmiyye’ de leb-i deryâda wıśn-ı waśîn, ŝağr-ı
metîn-i kemîn4-i ehl-i kîndir, müşârün-ileyh paşa >asker-i qal>a-güşâyla muwâśara-i
wiśâr-ı mezbûre me&mûr olmışlardı. Leyl ü nehâr küffâr-ı dûzax-qubûr ile rezmi wużûr
bilüb, defa>âtla erbâb-ı nâqûs ğayret ü nâmûs içün ţaşra çıqub, ceng ü qıtâl idüb,
meydân-ı neberd pür-ğubâr u gerd oldıqda cehennemîleriñ >uyûn-ı xıyre-i sa>îr-
manźûrları >ažâb-ı elîm-i warb ile kör ü bî-nûr olıcaq ğâzîleriñ şu>le-i şimşîr-i âftâb-
yalman5, berq-i tîğ-i mihr-leme>ânları şa>şa>asından mağrûrlar mesrûr, gürz-i girân-ı
>asker-i manśûr, żarb-ı bozţoğan-ı gürûh-ı pür-zûr, nîze-i rûw-mürûr-ı ğuzât-ı ğayûra râst
(240a) gelen erbâb-ı şerr ü şûr her vechle maqhûr olub, mirâren bu resmle qoşmalar
vâqi> olub, ihtimâm-ı ważret-i paşa-yı nuśret-fercâm ile bî-dînler pey-â-pey mağlûb u
menkûb düşüb, wiśârlarına qaçub, mütewaśśın olurlardı. Ol eclden >asker-i şîr-kemîn ü
ma>reke-mekân ile mûmâ-ileyh paşa qal>a-i mezbûreniñ bi->avni’ llâhi’ l-Meliki’ l-ğafûr
fetw u istixlâsı umûrına me&mûr oldılar. >Âmme-i mesâlik-i mawmiyye kemâ-yenbağî
tedârük olınub, müşârün-ileyh Muwammed Paşa edâma’ llâhu te>âlâ ma>âlîhû6 ważretleri
fermân-ı vâcibü’ l-iž>ân ile Rumili >askeriyle mawmiyye-i Filibe civârlarında cem>iyyet
etmekiçün müteveccih olmışlardı. Anlar cânibinden daxı xaber vârid olub, ümerâ-i
devlet-intimânıñ mawall-i ictimâ>a vuśûllerin i>lâm etdiler.
Mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ7 onıncı güni ki, yevmü’ l-iŝneyndir, hengâm-ı ţulû>-ı âftâb-ı
nûr-iktisâb, avân-ı źuhûr-ı mihr-i >âlem-tâb u śubw-iktisâbda ki, sulţân-ı cüyûş-ı
kevâkib-i âsmânî tenvîr-i devâyir-i xâk belki tesxîr-i medâyin-i eflâk içün xink-i
gerdûn-ı sîm-âb8-kevn üzre süvâr olmışdı. Ol śabâw ważret-i pâdişâh-ı mihr-żamîr ü
âftâb-âyîn, şehen-şâh-ı rûşen-dil ü pâk-ţab>-ı sa>âdet-qarîniñ xalleda’ llâhu bünyâne
xilâfetihî ilâ-yevmi’ d-dîn9 sa>âdet ü iqbâl ile >azîmet-i meymenet-ğâyâtları muwaqqaq
olub, esvâq u mawallât-ı şehrde tâ nıśfü’ l-leylden xurûş-ı zümre10-i sipâh, debdebe-i
ni>âl-i sütûr-ı seng-tebâh peydâ olub, cünd-i encüm-naźîr, >âlem-tesxîr, dünyâ-peymâ,
cihân-ârâ, nesîm-mürûr, śabâ->ubûr, bâd11-süvâr, źafer-âŝâr, şütür-kîn, şîr-âyîn, âhen-
ten, xaśm-figen, xancer-miyân, şimşîr-keşân, teber-zîn, siper12-tezyîn, nîze-yâr, sinân-
güžâr13, kemân-keş, Rüstem-veş, Nerîman-hem-ser, otağa-ser, nuśret-kesb, qûtâs-esb

1
Hs K: - ve
2
F: ẀΜħ
3
F: saqar
4
F Hs K Ü: mekîn
5
Hk: yalmanı
6
Yüce Allah şerefini devâm ettirsin.
7
Hk: ¢afer-i muźafferiñ
8
F: ΑĜΐ ΣŦ
9
Allah hükümranlığını kıyâmete kadar dâim etsin.
10
A F Hk Hs K: zümre-i xurûş
11
K: pâd
12
K. tîr
13
F Hs K: Ŏėŋ΄
417

civânlar ne civânlar cihân-sitânlar, ceng ü rezmde bebr-i jiyânlar1, beşer şeklinde qağan-
arslanlar, kûh-sâr-ı qıtâlde pelengler, qaplanlar qoşun qoşun, gürûh gürûh, alay alay,
śaff śaff der-gâh-ı mu>allâya cem> olub, nîrû-nümâ2, ceng-âzmâ, neheng-âsâ, ŝüreyyâ-
cem>, düşmen-qam>, malax-neşr, mûr-waşr, deryâ-cünbân, >ummân-cûşân, cân-fürûş,
gürg-xurûş, tüfeng-bâr, (240b) nacaq-güžâr, meşhûr-ı âfâq, žî-ţumţurâq yeñiçeriler, şeh-
bâzlar, qoçaqlar ţulub ţulub, fevc fevc, cem>cem>gelüb, wâżır oldılar. Erkân-ı sa>âdet-
nişândan düstûr-ı ferxunde-xıśâl ü xayr-âmâl, müşîr-i mübârek-fâl ü sa>âdet-nevâl,
xâtem-i engüşt-i devlet, mühr-i nigîn-i câh u rif>at, śadr-nişîn-i śuffe-i śadâret, zeyn-i
güzîn-i eyvân-ı vezâret, kiyâset-senc, ferâset-genc, naśfet-niśâb, >izzet-cenâb, rif>at-
menâb, celâlet-iktisâb, şevket ü3 şehâmet-intisâb, Büzürc-mihr-şân, Arisţo-nişân, Âśaf-
mekân, maâ>rif-penâh, feżâyil-dest-gâh, vâlî-i memâlik-i luţf, vezîr-i a>źam-ı bi’ l-ıţlâq
ve’ l-istiwqâq, kehfü’ l-ümem, melâž-ı benî Âdem, niźâmü’ l->âlem ważret-i Ayas Paşa
xaśśahu’ llâhu te>âlâ bi-mâ yeşâ>4 ki, wuśûl-i âmâl-i >âlemiyân, çehre-i maqâśıd-ı
cihâniyân mir’ ât-ı mücellâ-yı himem-i vâlâ-mertebetlerinde nümâyân, mihr-i tâbân-ı
awvâl-i cumhûr-ı nâs ufq-ı >inâyât-ı fevâid-iqtibâslarından raxşân, umûr-ı kâffe-i ümem
tedâbîr-i menfa>at-qarînlerine >âyid ü râci>, cümle-i meśâliw u mühimmât-ı >âleme rây-ı
śavâb-efzâları müfîd ü nâfi>dir, raxne-i qavâ>id-i bünyân-ı metîn-i mülke bennâ-yı
ihtimâm-ı teşyîd-encâmları mi>mâr-ı kâmil, merżâ-i sûü’ l-mizâc-ı ża>f-imtizâc-ı
memlekete dârû-yı >ilâc-âmîz, enźâr-ı merwamet-âŝârları ţabîb-i wâžıq5 ve wakîm-i fâżıl,
>İlm ü wilm ü mecd ü efkâr-ı güzîn
Luţf u cûd mekremet-i re&y-i zerrîn
Vaśf-ı žât-ı menqabet-âŝârıdır
Žî-kemâl-i śun>-ı rabbü’ l->âlemîn
Fitne ye&cûcına re&yi sedd olub
Her wavâdiŝden memâlik der-emîn
Cümle >âlem emrine râm u muţî>
Çün elinde xâtem-i devlet-nigîn
Mesned-i >izzetde nâsa muqtedâ
İxtiyâr-ı xüsrev-i rû-yi zemîn.
Ve düstûr-ı vaqûr-ı devlet-yâr, vezîr-i mevfûrü’ l-wubûr-ı sa>âdet-şi>âr, müşîr-i mübârek-
tedbîr-i Büzürc-mihr-âŝâr, faśś-ı nigîn-i übbehet ü celâl, xâtem-i engüşterîn-i rif>ât ü
iqbâl, müşeyyid-i bünyân-ı merśûśü’ l-esâs-ı vezâret, mümehhid-i erkân-ı felek-temâs-ı
>adâlet, ţırâz-ı libâs-ı kâm-kârî, netîce-i muqaddemât-ı baxtiyârî, âśaf-ı bercîs-rütbet,
âyine-i cemâl-mekremet, vâsıţa-i (241a) qılâde-i rif>at, xulâśa-i kemâl-i mevhibet,
maţla>-ı envâr-ı žekâ u baśîret, mecma>-ı âŝâr-ı fehm ü ferâset, hümâ-câh, mekârim-
penâh6, himem-dest-gâh, deryâ-yı kerem ü nevâl, >ummân-ı murâdât u âmâl, noqţa-i
dâyire-i cûd, merkez-i sipihr-i vücûd, >imâd u sütûn-ı dîn, mawż-ı elţâf-ı Rabbü’ l-
>âlemîn, mıśdâq-ı maqâl-i tü>izzü men-teşâ&7, rükn-i rekîn ważret-i Luţfî Paşa

1
F Ü: ziyânlar
2
F K: şîr-i veğâ, Hs: Ĝ
ỲΛ╙∆, Ü: nîrû-veğâ
3
A F Hk Hs K: - şevket ve
4
Yüce Allah istediğinden fazlasını bağışlasın.
5
Hs: ⅛ΛĜķ
6
K: - penâh
7
“Dilediğini aziz eyler…”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
418

yesurru’ llâhu mâ-yürîdü ve mâ-yeşâ&1 ki, nücûm-ı zâhire-i >ûlûm ile sipihr-i câh u celâl,
fünûn-ı bâhire-i kemâlât ile dîbâce-i kitâb-ı kemâl, źılâl-i sewâb2-ı rây-ı iśâbet-intisâbları
mawrûrân-ı şiddet-i nîrân-ı cevr-iktisâb-ı mülk üzre sâye-bân, dâye-i behcet-mâye-i
tedbîr-i ŝâqıb-ı sa>âdet-ser-mâyeleri eytâm-ı meśâyib-fercâm u źulm-encâm-ı mülkete
refîq-i şefîq-i mihr-bân, zevâyâ-i xıţţa-i xâk śît-i nevâl-mevhibetleriyle mâl-â-mâl,
reşewât-ı cûy-bâr-ı merwamet ü >âţıfetleri sebze-zâr qılub, berâyâya müfîżü’ l-âmâl ve’ n-
nevâldir.
>İzzetiyle axter-i burc-ı kemâl
Ekmel-i axlâqla kâmil-i xıśâl
Keff-i yemm-baxşı ider feyż-i murâd
Dest-i cûd-âŝârıdır deryâ-nevâl
Sa>d-ı kevkeb-i nîk-ţâli>baxt-ı rûz
Bir hümâdır fażl ile ferxunde-fâl
Ţab>ı mir’ ât-ı śafâ-efzâ durır
Žât-ı pâkı maźhar-ı luţf u cemâl
Devr-i >adlinde müreffehdir enâm
Fitne sâkin cevr ü źulm âşüfte-wâl.
Kendülere maxśûś tâzî-süvâr, >adû-şikâr, nîze-dâr, düşmen-tebâh, rezm-xâh, zerrîn-
külâh, şecâ>at-gencîne, pür-kîne, âyine-i âhenîn3-sîne, cevşen-xil>at, žî-şevket, ez-pây-
tâ-ser pür-zînet, zerrîn-xancer, pûlâd-şimşîr, qolçaq-bâzû, siper-keş, tîr-keş-gîr, qayţâs-
efrâs, licâm-qûtâs, altun-üsküflü qullar, xižmet-kârlar, bebrler, şîrler, qavî-qalb dilîrler
birle başqa başqa qullar alaylar, śafflar yaśayub, yirler ţutdılar. A>lâm-ı >âlem-güşâ ve
cihân-sitân, râyât-ı nuśret-âyât u xûrşîd-i raxşândan zerrîn-tâc u âftâb-şu>â>, qamer-devr,
güneş-ţavr, mihr-iltimâ>, âsmân-şuqqa, ferqadân-mencûq, >ayyûq-ser yedi >aded
>Oŝmânî sancaqlar ki, başlarında kelâm-ı qadîm-i rabbânî, furqân-ı >aźîm4-i Sübwânî
muśwaflar götürüb, ważret-i xudâygân5-ı dîn-penâh yedi ıqlîm pâdişâhı (241b) idügine
işâret ve câmî-âsâ, meftûl-ser, mîğ-hem-ser, âftâb-fürûğ dört dâne tuğlar ki, çehâr-gûşe-i
>âlem şehen-şâh-ı benî Âdem’ e musaxxar u müsellem idügine beşâret olub, âstân-ı
aliyyü’ l-mekân öñinde qudûm-ı şehriyâr-ı kâm-kâr-ı źafer-şikâra munţaźırlardı.
Bâd-rev, śawrâ-dev, ţâvus-cevelân, meydân-peymâ, şîr-peyker, şihâb->azm ü >ömr-efzâ,
âdem-xaślet, perî-hey&et, mücevher->abâyî, muraśśa>-ğâşiye, elmâs-sîne-bend, yâqût-
şuqaq, lü&lü&-wâşiye yedekler, peleng-naqş, zerrîn-yapuqlar üzerlerinde şâhâne âyine-i
Çin mânendi siperlerle müzeyyen bedevî atlar ţavîle-i pervîn gibi dizilüb, bir sâ>at-i sa>d
ü hümâyûn, vaqt-i pîrûz-ı źafer-maqrûnda ważret-i pâdişâh-ı rub>-ı meskûn devlet ü
iqbâl ile bâd-pâ, hümâ-hem-tâ, quţb-ŝebât, śabâ-warekât, şebîhü’ ţ-ţayr, serî>ü’ s-seyr, âb-
reftâr, berq-güžâr, zerrîn-zîn, muraśśa>-rikâb bir raxş-ı devlet-intisâba süvâr olub,
öñlerince neyyirey-i semâ&-i kâm-rânî, bedrey-i ufq-ı gîtî-sitânî, qurretey-i >uyûnü’ s-
salţana, ŝemeretey-i ğuśûn6ü’ l-xilâfe, hümâyân-ı evc-i şehriyârî, şeh-bâzân-ı bâlâ-
mekân-ı kâm-kârî, envâr-ı dîde-i śâwib-qırânî, merâkiz-i dâyire-i cihân-bânî, aqţâb-ı

1
Allah istediği ve arzu ettiği şeyle sevindirsin.
2
K: ¢âwib
3
A Hk: âhen
4
A: tenzîl-i celîl, - furqân-ı >aźîm
5
F Hs K Ü: ΖĜ ΅ΡėŋŅ
6
Hs K: ΑΜŷẂ
419

eflâk-ı >izzet, eşrâf 1-i axlâf-ı celâlet, netâyic-i muqaddemât-ı xüsrevânî, eŝmâr-ı devwât-ı
şâd-mânî, xavâtim2-i engüşt-i devlet, fuśûś-ı nigîn-i temkîn ü übbehet, şeh-zâdegân-ı
>âlemiyân, güzîde-gân-ı cihâniyân, mefxarey-i dûdmân-ı >Oŝmâniyân, ebnâ-i xilâfet-
intimâ-i pâdişâh-ı heft-ıqlîm Sulţân Muwammed ve Sulţân Selîm şeyyeda’ llâhu bünyâne
ma>âlîhimâ fî-devleti ebîhimâ3, lâ-zâle fî-feleki’ l-xilâfeti şemsen4 münîren5 ki, biri6
âftâb-ı maţla>-ı şâhî, biri mihr-i cihân-tâb-ı burc-ı şehen-şâhî, biri âsmân-ı devletde
axter-i mecd, biri semâ7-yı sa>âdetde kevkeb-i sa>d, biri bâğ-ı >izzetde nihâl-i behcet, biri
ravża-i rif>atde serv-i mertebetdir8.
Pâdişâhıñ devletinde iki bedr9
Dâyimâ tâbân olub pür-nûr ola
Serv-i bâğ-ı salţanatdır her biri
Gül gibi xâţırları mesrûr ola
>Ömr-i efzûniyle >îş ü nûş idüb
Günleri nevrûz-ı >îd ü sûr ola
(242a) Şefqat-ı şâhile müstes>ad olub
Âfitâb-ı mihr ile manźûr ola
Levw-i mawfûź üzre ya Rabb her biri
>Ömr-i bî-pâyân ile mesţûr ola.
Hezârân şevket ü tezyîn, śad-gûne tertîb ve debdebe-i xüsrev-âyîn üzre revâne olub,
>aqablerince kûh-vaqâr, şükûh-âŝâr, nesîm-dev, śabâ-rev, pür-ibtihâc, zerrîn-tâc, tîr-
endâz-ı kemân-fenn, ser-firâz-ı beyâz-dâmen, serv-xırâm, mühîb-endâm, ferzâne
śolaqlar ile ważret-i pâdişâh-ı rû-yi zemîn, śâwib-qırân-ı tâc u nigîn, xüsrev-i şarq-ı
taxt10-ı çârümîn ufq-ı çarx-ı berînden ţulû> ider11 gibi bâb-ı hümâyûn-ı baxt-qarînden
źuhûr idicek ŝenâ-yı çavuşân-ı sürûş-menzil qubbe-i âsmâna vâśıl, xurûş-ı śûrnâ, bâng-i
dühül, nâle-i kûs birle [gûş-i] rüûsdan quvvet-i sâmi>a zâyil, śadâ-yı naqqâre ve fiğân-ı
zinc12 ü nefîrden gûş-i hûş şikeste ü >âţıl qalub, tüfengciler xod miyân-ı meydân-ı
Dîvânda qat-ber-qat, cenâw cenâw, ellerinde mâr-şekl, nâr-derûn tüfengleriyle wâżır
olmışlardı. Ol demde bir uğurdan fetîl virüb, wudûŝ-ı zemzeme13den endâm-ı zemâne
lerzân, cirm-i zemîn bu zelzeleden mütewarrik ü cünbân idi. Esvâq-ı şehr güyâ mesîl
olmışdı ki, deryâ-yı âdem cûşa gelüb, fevc fevc mürûr iden merdâneleriñ gûn-â-gûn
silâwları mevc mevc görinüb, her dilâver bir neheng-i cân14-âheng idi. Ya nihâl-veş

1
Ü: eşref
2
Hk: xâtem, K: wâtem
3
Allah babalarının devletinde onların şereflerini devam ettirsin.
4
Hs: Ĝŧ╨
5
Hilâfet göğünde parlak güneş(ler)i batmasın.
6
F Hs K Ü: - biri
7
F Hs Ü: hümâ
8
F Hs: ŎŊŎŋĨĢ
ħŏΏ
9
A Hk: mâh
10
Hk: baxt
11
Ü: etdügi
12
Hk: Į ΕŶ
13
Hs: ΖŗΏŖ
14
K: - cân
420

âhen-zebân nîzelerden, beden-sitân1 gönderlerden neyistâne kûhistâna dönmiş idi ki, her
zûr-âver anda bir bebr2-i jiyân u pîl-i demân idi.
Cemâl-i cihân-ârâ-yı ważret-i pâdişâh-ı kişver-güşâya nigerâne, izdiyâd-ı devlet-i rûz-
efzûnı3 içün xayr du>âya müteraqqıb olan pîr ü civân ki, derûn-ı dekâkîn-i behişt-
tezyînde cem> olmışlardı. Gülistân u bostâna beñzerdi ki, her ţaraf serv-xırâm, nâz-
endâm, melek-xûy, perî-rûy, kebg-reftâr, lâle->ižâr, semen-xadd, sehî-qadd, nergis-çeşm
ü câdû-ebrû, çîn-zülf ü şîve-xû, Yûsuf-dîdâr u gül-pîrehen, xûb-şekl, la>lîn-leb ü ğonce-
dehen güzellerden, nâzenîn dil-rübâlardan mâl-â-mâl olmışlardı. Bu üslûb üzre hengâm-
ı ţulû>-ı śubw-ı ğarrâdan tâ żawve-i kübrâya degin (242b) ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-dest-
gâh >asker-i manśûr ile derûn-ı şehrden >ubûr4 idüb, devlet ü iqbâl ile Edirne-
qapusı’ ndan müteveccih oldılar. Zebân-ı müslimînden źuhûr5 iden du>â-yı icâbet-qarîn
çarx-ı heftümîne belki >arş-ı berîne peyveste idi.
Şâd olub mü&minler itdiler du>â
Şâhımız yâ Rabb bizüm manśûr ola.
Bârûdan ţaşra śawrâlar, bâğlar, tilâl ü püşteler, hâmûnlar, şi>âb u firâz vâdîler gürûh-ı
âdemden memlû idi. Bir ţarafda zümre-i >ulemâ, fırqa-i fużalâ ki, müstawżırân-ı âyât-ı
>ulûm ve müstefîdân-ı envâ>-ı fünûn, fârisân-ı meydân6-ı ma>ârif ü efżâl, wârisân-ı serâ-
perde-i fażl u kemâl, müderrisân-ı medrese-i tawqîq, nükte-perdâzân-ı ţarîqa-i tedqîq,
ma>ânî-şinâsân7-ı mu>ammeyât u rumûz, cevâhir-fürûşân-ı aśwâb-ı künûzdur, bir
cânibde gürûh-ı şüyûx ki, śûfiyân-ı śâfî-żamîr, xalvet-nişînân-ı >uzlet-pežîr, ţâyirân-ı
bülend-pervâz-ı keşf ü kerâmet, zâyirân-ı ka>be-i râz u velâyet, mu>tekifân-ı emkine-i
wużûr, bâde-çeşân-ı şarâb-ı ţahûr, mütevaţţınân-ı zevâyâ-yı8 quds, muqarrebân-ı
mecâlis-i ünsdür, bir gûşeden cemâ>at-i dervîşân ki, mesned-nişînân-ı faqr u âz, çerâğ-
dârân-ı merwale-i niyâz, du>â-gûyân-ı menâzil, ŝenâ-cûyân-ı mawâfil durırlar, sû-be-sû
cem> olub, der-gâh-ı mücîbü’ l-wâcât ve bâr-gâh-ı refî>ü’ d-derecât cânibine dest-i niyâz
qaldurıb, ważret-i pâdişâh-ı ğazâ-âğâz u ra>iyyet-nevâz, xudâvendigâr-ı cihâd-sâz u >adû-
endâzıñ xalleda’ llâhu mülkehû9 devâm-ı devlet ve ŝebât-ı waşmeti ve >asâkir-i müslimîn
ve cüyûş-ı muvawwidîniñ fevz ü nuśreti, küffâr-ı xâk-sârıñ kemâl-i xižlân ve tamâm-ı
mežellet ü nekbeti içün xayr10 du>âlar eylediler.
Pâdişâhâ devletiñ efzûn ola
Fetw u nuśret re&yüñe maqrûn ola
Dürr-i žâtıñ gevher-i >âlem durır
Wıfź-ı Waqq’ da dâyimâ maxzûn11 ola

1
K: sinân
2
A Hk: şîr, K: bir
3
F Ü: │Λŏ₤ė
4
Hs: ŎΜΣỲ
5
A Hk: ¢udûr, Hs: - źuhûr
6
A: + vesî>
7
Ü: ΑĜΕŪ
8
Ü: Ĝ
ΡėΛŖ
9
Allah mülkünü dâim etsin.
10
K: xayrlar
11
K: ΑΛŏ█
421

Ser-firâz ol sen elif tek dâyimâ


Qâmet-i a>dâ hemîşe nûn ola
Devletiñde memleketler alınub
Gün gün üzre fetw-i gûn-â-gûn ola
Evliyâ-yı devletiñ mesrûr olub
Her zemân düşmenleriñ mawzûn ola.
(243a) Bu resme âyîn-i >Oŝmânî ve qâ>ide-i xüsrevânî üzre teveccüh-i hümâyûn1
buyurub, ol gün otaq-ı sa>âdet-niţâq, viŝâq-ı behcet-vifâq menâzil-i qadîme-i xâqânîden
Walqalu Bıñar’ a qonub, devlet ü iqbâlle maqarr-ı sa>âdete nüzûl etdiler. Anda vâqi>olan
cevânib ü eţrâf büzürg-qubbe, kûh-cüŝŝe, şihâb-ţınâb, >âlî-qıbâb gûn-â-gûn xıyâm-ı
ŝüreyyâ-niźâm ile şehr-i >aźîme döndi.
Deşt ü hâmûnı ţutıb ordu-yı şâh
Nâ-bedîd oldı zemîn gizlendi râh
Çetr-i a>lâyile >âlî2 xaymeler
Qurdılar xar-gâhlar mîr ü sipâh
Sâye-bânlar qurdılar >âlem-źılâl
Evce irmişdi ucı bî-iştibâh
Âsmânı al bayraqlardan3 cihân
Lâle-zâr idi hemîn qılsañ nigâh.
İrtesi devlet ü iqbâl ile Walqalu Bıñâr’ dan qalqub, menzil-i ŝânî Çatalca4 Çayırı vâqi>
oldı. Mawall-i mezbûr ki, câ-yı laţîf, merğ-zâr5-ı şerîf, śawrâsı6 śafwa-i melsâ, śawn-ı
muśaffâsı behişt-âsâ, giyâhı sünbül ü çemen ü semen, sebze-zârı pür-şükûfe nesrîn ü
nesterîn7, cûy-bârı riyâż-ı >adnden cârî, hevâsı nesîm-i firdevsden sârîdir, otaq-ı
hümâyûn-ı hümâ-âşiyân ol maqarr-ı devlet-nişâna şeref virdi. Ba>dehû göçilüb, menâzil
ü merâwil geçilüb, mâh-ı śaferü’ l-muźafferiñ yigirminci 8 güni menzil-i meymenet-wâśıl
dâr9ü’ s-salţanat mawmiyye-i Edirne olub, medîne-i mesfûre ki, a>źam-ı bilâd ü emśâr,
eşher-i medâyin-i žü’ l-iştihârdır10, sevâdı Mıśır-ma>mûr, derûnı pür->amâyir ve quśûr11-ı
bî-quśûr, eţrâfı cennet-âsâ, behişt-sîmâ bâğlar, cevânib ü wavâlîsi wadâyiq-i firdevs12-
naźîr, laţîf śowbet13-gâhlar, bir cânibden âb-ı Tunca, bir ţarafdan nehr-i Meric, ţaraf-ı
âxerden rûd-ı Nil ve rûd-ı Arda leyl ü nehâr cüst ü cû idüb, bu şehr-i büzürg-vâra âb-ı rû
tawśîl ü niŝâr idüb, enhâr-ı ŝülüŝe-i >aźîme walqa-girdâr şâm u sewer wavâlîsini devr
iderler. Her biriniñ kenârı ravża-üslûb u cennet-tertîb, behişt-âyîn ü firdevs-terğîb

1
K: - hümâyûn
2
A F Hk Hs: xâlî
3
A Hk: bayraqdan
4
F Hs Ü: Çatalça
5
F Ü: ŎėŏỲŏΏ
6
F K Ü: ΝėŏĸŲ
7
K: nesteren
8
Ü: ΞĴΕΐ‚ ΅Ρ
9
Ü: ŎŊ
10
K: iştihâr
11
K: bî-qu¢ûr
12
A F Hk Hs K: xuld
13
Hs: ĦΣĴŲ
422

bâğçeler ki, her gûşesi 1 gülistân-ı ğarîb, nağme-sâz2 bülbül ü >andelîb, ţaraf ţaraf lâle-
zârlar, sünbüller, (243b) ğonceler, şaqâyıqlar, sûsenler, çemenler, nergisler, çigdemler,
nesterenler, servler, tâze nihâller, xoş-bû rengîn gûn-â-gûn çiçeklerle3 müzeyyendir4.
Mâ-waśal bir şehirdir5 cennet-miŝâl
¡ uyı kevŝer selsebîl veyâ zülâl
Bî-naźîr ve câ-yı dil-keş xoş-hevâ
Rûw-baxş u râwat-efzâ pür-śafâ
Ka>be-i üns ü śafâ câmi>leri
Qudsîler kerrûbîler sâmi>leri
Her binâsı muwkem ü ŝâbit-qarâr
İçi ţaşı serv gibi pür-menâr.
Mezbûr Tunca kenârında ważret-i pâdişâh-ı >illiyyîn-âşiyân u >âlî-mekânıñ
>ammera’ llâhu >amâyire salţanatihî6 serây-ı sürûr-nümâ, taxt-ı mu>allâ-yı hümâ-câyları
ki, vâqi>olmışdır, ğâlibâ vaż>-ı bedî>ile nümûne-i behişt, xâk-ı pâkı >abîr ü >anber-sirişt,
ravża-i >ulyâsı mawsûd-ı İrem, her devwa-i bâlâsı üns-i cevv ile muğtenim, giyâhı sünbül
ü żamîrân u şaqâyıq u çigdem, ezhârı lâle ü nesrîn, sûsen ü yâsemen ve ğonce-i pür-
nemdir. Eţrâfı, derûnı zîbâ-endâm u elif-qâmet, xırâmân-ı maqbûlü’ ţ-ţab> servler,
bülend- ser, hevâ-hem-ser âfâqda bulınmaz >âlî qavaqlar, sulţânî sögüdler, ŝemâr-ı gûn-
â-gûn ile meşwûn tâze nihâllerden memlû olub, ważret-i pâdişâh-ı bülend-câh sa>âdet ü
iqbâl ile gülistân seyrin etseler, sebz-beden, nâzik-ten dizin dizin servler, güyâ yol
bekler selâma ţurmış beglerdir. Bağbân-ı zemîn qudûm-ı şehriyâr-ı Cem-temkîn içün
yollarına çemenden qaţîfe-i xażrâ döşeyüb, yemîn ü yesâr güller, dirhem ü dînârı çoq
xâceler gibi ğubâr-ı qadem7-i tûtiyâ-şîmelerine sîm ü zer niŝâr iderler. Sû-be-sû mürğân-
ı śâwibü’ l-elwân nâle ü efğânda, qumrîler enîn ü feryâdda, mâ-waśal râz u niyâz ma>deni,
ğulğule kânı, her şâx8-ı tâze bir bülbül dükkânıdır. Ważret-i pâdişâh-ı kâm-yâb-ı sa>âdet-
niśâbıñ otaq-ı hümâyûnları serây-ı behcet-maqrûnları9 civârında qurılub, śawrâ-yı
nemâz-gâh xıyâm-ı ŝüreyyâ-niźâm-ı sipâh ile miŝâl-i ravża-i berîn olmışdı.
Ważret-i pâdişâh-ı fetw-mu>tâd muqaddemâ >asâkir10-i İslâm-nihâd ile dârü’ s-selâm
Bağdâd fetwi içün >inân-ı >azm-i źafer-reşâdlarını >Iraq-ı >Arab semtine munśarif
buyurub, xâk-ı burc-ı evliyâ şeref-i sümm-i sütûr-ı pâdişâh-ı kişver-güşâyla (244a)
müstes>ad oldıqda diyâr-ı Baśra wâkimi Mağâmis-oğlı Râşid ki, śâwib-i xuţbe ü sikke
emîr-i žî-şân olub, âstân-ı seniyyü’ l-erkân qıbeline >arż-ı >ubûdiyyet ü ixlâś etmişdi.
Pâdişâh-ı basîţ-i arż, źıllu’ llâhi fî-külli’ l-ekâlîm bi’ ţ-ţûl ve’ l->arż, el-vâcibü du>âuhû
>inde-iqâmeti’ n-nefl ve’ l-farż ważretleriniñ südde-i vâlâ-i aqyâl-merci> ü kisrâ-ilticâları
qıbeline Mâni> nâm oğlını göndermiş idi. Mawmiyye-i Edirne’ de ordu-yı hümâyûna
mülwaq olub ve hem Rumili beglerbegisi Xüsrev Paşa Anaţolı’ nıñ >asker-i źafer-

1
Hs K Ü: gûşe
2
A F Hk Hs: sitân, K: sinân
3
A F Hk Hs Ü: çiçekleriyle
4
F: müzeyyen, Ü: zeyn
5
K: şehr, + ve
6
Allah hükümdarlığının müesseselerini uzun ömürlü kılsın.
7
K: qudûm
8
Ü: şâxı
9
A Hk: maqrûn
10
K Ü: >asker
423

rehberiyle Gelibolı ma>berinden >ubûr idüb, >asker-i manśûra mülâqî oldılar. Ol eclden
mâh-ı mežkûrıñ yigirmi yedinci güni Dîvân-ı hümâyûn olub, cümle-i erkân-ı ma>delet-
nişân1-ı >atebe-i >ulyâ ve kâffe-i a>yân-ı salţanat-ı südde-i vâlâ der-gâh-ı mu>allâya wâżır
u cem> olub, mûmâ-ileyh beglerbegi ile Anaţolı ümerâsı bisâţ-bûs-ı ważret-i pâdişâh-ı
źafer-me&nûs ile müstes>ad olub, qâ>ide-i me&lûfe-i >Oŝmâniyân üzre beglerüñ pîş-keşleri
>avâţıf-ı >aliyye-i pâdişâhâneden bu def>a daxı kendülere iwsân buyurıldı.
Şâhımız deryâ gibidür fi’ l-meŝel
Feyżini cûd ehline >âmm eyledi
Bir xazîne cem>olurdı bî->aded
Qullarına genc in>âm2 eyledi.
Müşârün-ileyh Baśra qâśıdı Mâni> daxı Mîr Muwammed nâm vezîri ve qâżî->askeriyle
yevm-i mezbûrda Dîvân-ı hümâyûn-ı şevket-maqrûna getürilüb, śarśar-seyr ü3 śabâ-
sür>at, bâd-qadem, śawrâ-nevred, zîbâ-ţal>at, âb-revân, seyl-pûyân, bülend-gerden,
mütenâsibü’ l-a>żâ, qaviyyü’ l-beden, meşa>şa>î tâzîler, bedevî atlar, ţarîfîler, sûzen-
zebân, ciger-sûz, tîğ-yalman, âteş-efrûz, nây-ben, neb-tîz, nihâl-qadd, zerrîn-lenv, xûn-
rîz qamış gönderler eyâdî-i >Urbân’ da deste deste ţutılub, >arśa-i divân güyâ śawn-ı
neyistân idi. Girân-bahâ metâ>lar4, gûn-â-gûn qumâşlar, śadef śadef lü&lü&ler, mercânlar,
qandehârî ve mermerşâhî destârlar, dülbendler, Hindî pîş-gîrler, merţabânlarla envâ>-ı
murabbâlar, >ıţriyyâtdan şîşe şîşe buxûrlar, >abîr [ü >anber]ler niŝâr etdiler.
(244b) >Arśa-i Dîvânı zeyn etdi belek
Nitekim ceyş-i nücûmiyle felek.
>Arablar taqbîl-i pâye-i serîr-i devlet-maśîr ile ser-efrâz olub, Emîr Râşid ţarafından
südde-i sa>âdete >ubûdiyyet ü rıqqıyyet >arż idüb, śâwib-qırân-ı >aśrıñ >arśa-i der-gâh-ı
sa>âdet-dest-gâhlarına Baśra miftâwların getürüb, memleketlerin teslîm etdiler. >Âţıfet ü
merwamet-i gîtî-sitânî ki, ważret-i pâdişâh-ı cihân-penâhıñ lâzıme-i ţabî>at-ı cûd-
menqabetleridir, deryâ-yı kerem ü iwsânları temevvüc ü tereşşuw idüb, ol vilâyeti ber-
qarâr-ı sâbıq mezbûr Emîr Râşid’ e tefvîż buyurub, berât-ı behcet-âyât ile sancaq-ı źafer-
simât iwsân eyleyüb, oğlına, âdemlerine fâxir xil>atler virilüb, wüsn-i icâzet-i hümâyûn
ile yerlerine5 gönderildi.
Bu zemâna gelince ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâh üstür žehâbike kelâmınıñ mefhûm-ı
wikmet-lüzûmiyle >amel buyurub, >azîmet-i źafer-ğâyetleri ne cânibe idügi maxfî ü
mestûr olub, elsine-i nâsda henüz daxı mežkûr olmamışdı. Meger vilâyet-i Moldav ki,
Qara Boğdan dimekle meşhûrdur, vâsi> u ma>mûr memleket olub, bir cânibi wudûd-ı
İslâmiyye’ den Tuna śuyı ile mawdûd olub, bir ţarafı Üngürus-ı menxûs vilâyetine,
cânib-i âxeri daxı Leh diyârına ve bir gûşesi 6 deşt-i Qıpçaq’ dan Tatar memleketine
mülâśıq olur, keŝret-i aqvâm-ı dûzax-maqâm, vefret-i ţavâyif-i mesîwân-ı hezîmet-
encâm ile sâyir milel-i naśârâdan mümtâz u fâyiq idi. Ważret-i pâdişâh-ı ğazâ-âŝârıñ
cedd-i büzürg-vâr-ı firdevs-âşiyânları cenâb-ı cennet-mekân merwûm Sulţân Bâyezîd

1
A F Hk Hs K: bünyân
2
A F Hs Ü: Ό άẂė
3
K: - ve
4
K: metâ>ları
5
K: yerlü yerine
6
F Ü: ΞŦŊΗŪΜ΄
424

Xân enâra’ llâhu bürhânehû1 ważretleri vilâyet-i mezbûreniñ Tuna śuyı deryâya muttaśıl
olduğı mawalle qarîb Tuna kenârında mu>aźźamât-ı qılâ>-ı mümteni>ü’ l->urûcından2 Kili
nâm wiśâr3-ı sipihr-burûcı ile rüûs-ı me&yûs-ı menkûs diyârından cârî olur Torlu śuyı
dimekle ma>rûf nehr-i deryâ-vüs>at u bawr-besţat yalısında vâqi> olan Aqkirman nâm
qal>alarını şimşîr-i bürrrân-ı źafer-nişân ile fetw eyleyüb, kişver-i İslâm’ a munżamm
qıldıqda ol zemânda vâqi> olan kâfirler âstân-ı refî>ü’ l-bünyândan istîmân eyleyüb,
xizâne-i >âmireye sâl-be-sâl bir miqdâr (245a) mâl virmege mültezim olmışlarmış.
Târîx-i mezbûrdan berü ilâ-hâžel-eyyâm źılâl-i >inâyât-ı >aliyye-i selâţîn-i âl-i
>Oŝmân’ da müstaźill ü müreffehü’ l-wâl olub, lâkin dîde-i bî-nûrları müşâhede-i şa>şa>a-i
şimşîr-i źafer-niyâm-ı ehl-i İslâm’ dan mawrûm olub ve hem sinîn-i mâżiyede ecdâd-ı
>iźâm-ı xuld-xırâm-ı ważret-i pâdişâh-ı şerî>at-intiźâmdan sulţân-ı bâhirü’ l-bürhân,
xıdîv-i kâfiristân, nâśır-ı erbâb-ı îmân, sezâ-vâr-ı mağfiret ü rawmet-i bî-niyâzî, fâtiw-i
Qosţanţiniyye Ebü’ l-fetw Sulţân Muwammed Xân Ğâzî nevvera’ llâhu merqadehû4
ważretleriniñ eyyâm-ı hümâyûn-ı nuśret-maqrûnlarında bir niçe def>a >asâkir5-i müslimîn
ve cünûd-ı muvawwidîn ile ol diyâra cihâd u ğazâlar oldıqda zümre-i naśârâda küffâr-ı
Boğdan-ı xâk-sâr ehl-i peygâr ve merd-i kâr-zâr ebţâl ü mübârizleri meydân-ı cengde
mâr-ı żârr olub, merwûm müşârün-ileyh Sulţân Muwammed Xân ile qıtâl etmekle6
ğurûr-ı fir>avnîleri ţabî>at-ı xüsrân-xâśśiyyetlerinde mużmer ü merkûz olmağın keŝret-i
a>dâd-ı küfr-mevâd, vefret-i cünûd-ı żalâlet-mu>tâdlarına i>timâd idüb, voyvodaları olan
Petre nâm la>în-i xüsr-merâm, pelîd-i >anîd-i nâr-maqâm u xižlân-encâm ki, dâyire-i
şeqâvetde merkez-i ţuğyân u fesâd-ı tâm olub, >iśyânı muwaqqaq olmışdı. Evâmir-i
>aliyye-i pâdişâhâne[ye] imtiŝâlde i>vicâc üzre źâhiren muţî>, waqîqaten >âśî, śûretâ
münqâd, sîretâ qâśî olub, a>dâ-yı dîn ile mürâsele ü peyğâm, düşmenân-ı śâwib-i kîn ile
münâfaqa u iltiyâm eyleyüb, şenâyi>ü fesâdâtına nihâyet, qabâyiw-i a>mâl ü ef>âline waśr
u nihâyet olmayub, emrinde teğâfül ü ihmâl, mûcib-i ixtilâl-i umûr-ı mülk ü7 millet
olduğı żamîr-i münîr-i şehriyâr-ı bâžilde8 âftâb-ı cihân-tâb gibi rûşen ü mübeyyen
olduğı eclden >inân-ı >azm-i śâwib-qırânî diyâr-ı Boğdan’ a munśarif idügi źâhir ü
ma>lûm oldı.
Evvelâ sefer esbâbına mübâşeret olındıqda Semendire ve Nigbolı ve Silisre9
câniblerinde Tuna gemileri yapılub, mürûr-ı ğuzât içün cisr-i hümâyûn binâ olınmaq
tedârük olınmışdı. Vilâyet-i Boğdan’ a >ubûr olıncaq10 yollardan Saqcı İskelesi dimekle
ma>rûf ma>ber ki, cümle-i (245b) ma>âbirden eshel ü enseb idügi erbâb-ı xibret ü baśîret
taqrîrleri ile ma>lûm olub, lâ-cerem ümerâ-i devlet-intimâya awkâm-ı cihân-muţâ>-ı
lâzımü’ l-ittibâ>ile bende-gân-ı südde-i ŝüreyyâ-ictimâ>dan ulaqlar gönderildi.
Menâzil-şinâs u merâwil-istînâs qulağuzlar tedârük olınub, mawrûse-i Edirne’ den mâh-ı
mezbûrıñ yigirmi sekizinci güni devlet ü iclâl ve >izzet-i ferxunde-fâl >asâkir11-i deryâ-

1
Allah delilini nurlandırsın.
2
A Hk: >urûcdan
3
F Ü: wi¢âra
4
Allah mezarını nurlandırsın.
5
Ü: >asker
6
Hk: etmege
7
F Hs K Ü: - ve
8
A Hk: deryâ-dilde, Hs: rûşen-dilde, K: dilde
9
A: Silistre
10
K: olınmaq
11
Ü: >asker
425

miŝâl ile teveccüh-i źafer-meâl ve >azîmet-i nuśret-ittiśâl buyurdılar. Şâh-ı felek-serîr-i


âsmân-seyrân menâzil-i sipihr-i serî>ü’ d-deverânı qaţ> etdügi gibi ważret-i pâdişâh-ı
>aźîmü’ ş-şân-ı kâm-kâr-ı śâwib-qırân daxı >asâkir-i düşmen-sitânla her rûz bir cây-gâh-ı
cennet-mekânı teşrîf idüb, śawrâlar, ţağlar, kûh-sârlar, balqanlar, vâdîler, deşt ü
beyâbânlar eşüb, mawżâ rıżâ-yı ważret-i Vâhibü’ l-âmâl içün te>âlâ şânuhû ve teqaddes1
germ ü serd meşaqqâtına tawammül ve ğubâr u gerd âlâmında śabr-ı cemîle tevessül
eylediler. Şevket ü iclâl ile Sulţân Çayırı nâm mawalle gelindikde merqûm vâlî-i Boğdan
olan Petre istîlâ-yı hirâs-ı leşker-i encüm-qıyâsdan lerzân olub, tecessüs-i awvâl-i
pâdişâh-ı źafer-xıśâl içün a>yân-ı ümerâsından qapucı-başısı Onqor nâm la>în ile
tercemânı İvanqo’ yı bâr-gâh-ı a>lâya ba>żı semmûrlar ve ţoğanlar ile göndermiş. Mawall-
i mezbûrda kâfirler pîş-keşleriñ çeküb, >inân-ı xüsrev-i śâwib-qırân-ı kâm-rânıñ
teveccüh-i âftâb-seyrânları kendüleriñ üzerine idügini tawqîq bilüb, mezbûr kâfir žikr
olınan tercemânı la>în-i maqhûra gönderüb, der-gâh-ı sa>âdet dest-gâh cânibinden daxı
bir âdem qoşılub, südde-i sa>âdete gelüb, iţâ>at etmek içün da>vet olınmaq bâbında
tażarru> ve istid>â-yı >inâyet etmegin me&mûli maqâm-ı şefaqatda, mes&ûli dâyire-i
re&fetde maqbûl olub, ol güniñ irtesi otaq-ı hümâyûn-ı źafer-maqrûn Devne nâm
mawallde şeref-sükûn etmişdi. Yevm-i mezbûrda maqhûr-ı mežkûra wükm-i cihân-muţâ>
yazılub, kendüniñ xabâŝet2-i ef>âli ve >iśyânı ve dâyire-i żalâlde kemâl-i şeqâvet ü
ţuğyânı olduğı eclden izâle-i fitne ü fesâdı içün >asâkir-i źafer-mu>tâd ile ol memlekete
>azîmet-i >âlî-nehmet olınduğı i>lâm olınub, lâkin şöyle ki: (246a) “ Mâ-meżâ günâh u
žillete tevbe ü inâbet idüb, evâmir-i >aliyye-i hümâyûna min-ba>d tamâm iţâ>at üzre
olub, gelüb der-gâh-ı >âlem-penâh türâbına yüz sürüb, muţî>u münqâd olasın. >Avâţıf-ı
pâdişâhâneden behre-mend olursun” deyü emr olınub, ol vilâyetiñ awvâline vâqıf olan
erbâb-ı xibret ü baśîretden Kefe emîni Sinân Çelebi gönderilüb, râyât-ı źafer-âyât-ı
xüsrevânî iki gün bir menzilde qarâr etmeyüb, >alâ-vechi’ l-istimrâr yürinüb3, mâh-ı
mübârek rebî>ü’ l-evveliñ yigirmi ikinci güni sa>âdet ü iqbâl ve devlet-i ferxunde-fâl ile
Tuna yalısında mezbûr Saqcı İskelesi’ ne nüzûl-i hümâyûn eylediler. Dîvân-ı >adâlet-
maqrûn olub, vezîr-i Âśaf-naźîr, müşîr-i xabîr-i xayr-tedbîr, düstûr-ı devlet-źahîr ü
źafer-yâr u fetw-te&ŝîr müşârün-ileyh Muwammed Paşa belleğahu’ llâhu ilâ4-mâ-yeşâ5
Rumili >askeriyle ordu-yı hümâyûna ol mawallde mülâqî olmışlardı. Ümerâ-i güzîn ile
ważret-i pâdişâh-ı rû-yi zemîniñ bisâţ-bûs-ı sa>âdet-me&nûsları ile müstes>ad oldıqda
Rumili beglerbegiligi >inâyet olınan Xüsrev Paşa dâme iqbâluhû6 Anaţolı >askeriyle
olub, henüz Anaţolı emîrü’ l-ümerâsı gelüb, vuśûl bulmamışlardı. Fermân-ı vâcibü’ l-
iž>ân ile Xüsrev Paşa Rumili >askerine varub, Anaţolı mübârizleri ki, evvel-i źuhûr-ı
devlet-i >Oŝmânî, hengâm-ı bürûz-ı sa>âdet-i gîtî-sitânî ü cihân-bânîde miftâw-ı kilid-i
cihâd, mıśbâw-ı śabâw-ı felâw u reşâd vâqi>olub, ol zemândan ilâ-yevminâ-hâzâ pâdişâh-
ı źafer-qarîniñ śağ cânibleri anlara maxśûś olub, aśwâb-ı yemîn, zümre-i mü&minîn ü
müttaqîn durırlar, dâyimâ bedraqa-i fetw u źafer ol cânibi ţurub, bekler. Lâ-cerem
anlaruñ muqtedâsı zîver-i re&y-i metîn ile ma>mûr, wüsn-i axlâq-ı bedî>ü’ l-âfâq ile
meşhûr, cebîn7-i sa>âdet-mübîninde1 nûr-ı îmân leme>ân u tâbân olub2, śâwib-i sa>âdet

1
Şânı yüce ve mukaddes olsun.
2
F Hs K: + ve
3
Ü: yüriyüb
4
Hk: - ilâ
5
Allah onu istediğine ulaştırsın.
6
Saâdeti dâim olsun.
7
F Ü: ╚Ģ ķ , K: ╚į
426

olmaq >âdet-i >aliyye-i qudret-i Bârî’ de emr-i muwaqqaq olduğı eclden sevq-i İlâhî ile ol
ţâyife-i nâciyeniñ żabţ u wırâseti mâru’ ž-žikr Muwammed Paşa edâma’ llâhu te>âlâ
ma>âlîhû3 ważretlerine tefvîż buyurıldı.
Mezbûr Saqcı zemân-ı sâbıqda >aźîm şehr olub, sûr-ı muwîţ- (246b) devr ile nâdire-i >aśr
imiş, wavâdiŝ-i sinîn ü a>vâmdan ahâlîsine tefriqa u ıżţırâb düşüb, ebniye4-i raśîśü’ l-
bünyânı mürûr-ı [eyyâm] ile xâlî ü xarâb olmış, lâkin Boğdan ve Tatar memleketleriniñ
ve Leh ve Çeh, Üngürus [ve Rus] vilâyetleriniñ meşhûr u qadîm iskelesi olub, emvâl-i
>aźîme wâśıl olur memerrdir. Âb-ı Tuna ki, mecma>-ı enhâr u miyâh olub, taqrîben biş
altı aylıq yoldan cârî olur śudur, derece-i mâżîde mesţûrdur ki, ważret-i pâdişâh-ı
eqâlîm5-sitân Alman ğazâsına teveccüh-i hümâyûn buyurdıqlarında Beç6 şehriniñ
kenârında müşâhede olınan Tuna ki, Saqcı İskelesi’ nden qıyâsen iki aylıq yolda vâqi>
olmışdır. Yemîn ü yesârdan enhâr-ı >aźîme ki, gelür Tuna’ ya dâxil olur, aślâ tefâvüt
etmeyüb, keŝret ü qılletde müsâvî görinür. >Arîż ü >amîq deryâ-vüs>at ü bawr-besţat7dır
ki, Nil ve Ceywun aña nisbet cüzvî-cedvel ve mâ&-i müsta>meldir. Teveccüh-i pâdişâh-ı
mübârek8-sefer semt-i Boğdan’ a muqarrer olıcaq >ubûr-ı >asâkir-i nuśret-eŝer ecliçün
mezbûr iskelede bir9 mu>teber ma>ber binâ olınmaq mühimm olduğına binâen fermân-ı
xüsrev-i śâwib-qırân-ı zemân ile cisre lâzım olan âlât u esbâb ve gemiler iwżâr olınmışdı.
Silisre sancağı begi mübâşeret idüb, müddet-i yesîrde gemiler üzre iki cânibden keşîde ü
memdûd, âdem-beden, âhen-ten zencîrler ile bağlanmış bir śırâţ-ı ŝâbitü’ l-qarâr binâ
eylemiş ki, pîr-i kühen-sâl-i rûzgâr naźîr ü miŝâlinden xaber-dâr olmayub, vaqâyi>-i
mülûk-ı edvâr-ı pîşîn, wavâdiŝ-i selâţîn-i rû-yi zemîn ve śâwib-qırân-ı mesned-nişîn ki,
buţûn-ı śawâyif-i tevârîx ârâyiş-i evśâf-ı mawmidet-ittiśâflarıyla tezyîn bulmışdır.
Ma>lûm degildir ki, daxı bir10 pâdişâh-ı >aźîmü’ ş-şân >asker-i deryâ-xurûşân ile nehr-i
bî-pâyân üzre bunıñ gibi bir cisr-i keh-keşân-nişân bünyân idüb, diyâr-ı a>dâya mürûr
etmiş ola. Pâdişâh-ı kişver-güşânıñ egerçi vaqâyi>-i sâbıqada bir nice def>a >asker-i
manśûrla Tuna’ dan >ubûr içün cisr-i hümâyûn binâsına fermân-ı şerîfleri śâdır olub,
>acîb ü ğarîb (247a) köprüler binâ olınmışdı, ammâ bu cisr-i maśûnü’ l-ixtilâl >adîmü’ l-
emŝâl vâqi>olub, ţûli idrâkinde medd-i baśar >âciz ü qâśır, >arżı derkinde >aql-ı >arîżü’ n-
naźar ğayr-ı mâhir, güyâ śafwa-i arż-ı müstevî-i âb-ı revân üzre mefrûş u mebsûţ kûh-
peyker gemiler ţılısm-ı âbîde farżâ genc bekler ejderhâlar gibi her ţarafdan zencîrler ile
merbûţ idi. Taqrîben on biñ miqdârı süvâr, qaţâr [qaţâr] üştür ü esb-i bâr-güzâr bir
def>ada mürûr iderdi. Aślâ munqalib ü cünbân olmayub, metn-i râsix ve râh-ı vâsi>
olmışdı. Emr-i lâzımü’ l-iž>ân ile muqaddemâ aqıncılar ol sebîl-i vesî>den11 mânend-i
seyl arż-ı Boğdan’ a >ubûr idüb12, >aqablerince ğuzât-ı kümât-ı Semendire ile sâyir

1
F Ü: mübînde
2
A Hk: olur
3
Yüce Allah şerefini devâm ettirsin.
4
K: âyine
5
A Hk: ıqlîm
6
A Hk: Peç, K: Bec
7
K: ĦǼ ΣĢ
Ŧ
8
Ü:  ŎĜ
ΕΏ
9
F Ü: - bir
10
F Hs Ü: ŏť
11
K: ΑŋẃŦΛ
12
A F Hk Hs K: - idüb
427

Rumili ğâzîleri 1 begleri ve sancaqları ile ţabl u naqqârelerin çalub, gürûh gürûh öte
cânibe geçüb, evvel-i ţulû>-ı mihr-i raxşândan vaqt-i ğurûb-ı âftâba, ibtidâ-i neşâ-i şâm-ı
śubw-encâmdan hengâm-ı źuhûr-ı xûrşîd-i cihân-tâba degin >asker-i encüm-şümâr u
sitâre-miqdâr leyl ü nehâr >alâ-vechi’ l-istimrâr ve’ t-tevâlî ol wavâlîye mürûr eylediler.
Mâh-ı mezbûrıñ yigirmi ţoquzıncı güni >ale’ ś-śabâw ki, şâh-ı śawn-ı âsmân-meydân,
xüsrev-i seyyâre-kemân2-ı sipihr-cevelân ya>nî xûrşîd-i tâbân-ı rûşen-leme>ân xink-i
çarx-ı felek-seyrân u nûr-efşâna süvâr olub, qıral 3-ı zengbâr-ı źulmet-âŝâr-ı leyli >arśa-i
>âlemden ixrâc qaśdına [enhâr-ı sîm-âb-gûn semâda burûc-ı Cevzâ-qarîn ve keştî-i
pervîn-âyîn üzre görinen cisr-i keh-keşândan mürûra] >azm etmişdi. Ol dem-i sa>âdet-
qadem ü meymenet-şiyemde ważret-i pâdişâh-ı ma>bûd-penâh u müslimîn-sipâh,
xudâvendigâr-ı kâm-kâr4-ı nuśret5-dest-gâh u fevz-intibâh daxı waşmet ü iclâl ile süvâr
olub, sâ>at-i sa>d-ı sa>âdet-şi>ârda cümle-i erkân-ı devlet-âŝâr ve kâffe-i a>yân6-ı
mawmidet-iftixâr ile qâ>ide-i muqarrere-i cihân-bânî üzre yemîn-i nuśret7-qarîn ve yesâr-
ı źafer-şi>ârlarında ağalar, şehâmet ü waşmetde yek-tâ, menzilet ü qurbetde hümâ-hem-
tâlar ki, her biri evc-i rif>at ü >izzetde bülend-pervâz, sâye-i wimâyet-i xüsrevânîde
naźar-ı kîmyâ-eŝer ile (247b) mu>allâ u mümtâzlardır, rikâb-ı sa>âdet-iktisâblarında8
piyâde olub, ol köpriden mürûr idüb, zemîn-i Boğdan źıll-i źalîl-i ważret-i Yezdân ile
dârü’ l-emân olub, ol gün fermân9-ı pâdişâhî cümle-i cüyûş u cünd ü sipâh ve kâffe-i
>asâkir ü mîrân-ı memleket-penâh śağ ve śolda śafflar yaśayub, arż-ı leşker
buyurılmışdı. Cisr-i hümâyûnıñ başında cânib-i yemînde sipâhî-oğlanları cemâ>ati ve
śağ >ulûfeciler ve ğurebâ-i yemîn ve cânib-i şimâlde silâwdârlar ve śol 10 >ulûfeciler11 ile
ğurebâ-i yesâr iki cânibden sûr-ı wiśâr gibi dizilüb, alaylar bağladılar. Ne alay deryâ-yı
âdem-mevc, ne âdem şîr-peyker dilîrler fevc fevc, cümle-i endâm u bedenleri pûlâd u
âhen śaff-şikenler, >adû-figenler, xaftân-pûşlar, cevşen-xurûşlar, nîze-destler12, siper-
dûşlar, zırh-tenler, tîr-zenler, çaqal-xil>at, Rüstem-şevketler,
Nev-civânlar tâze-baxt ve pîr-i ceng
Lücce-i âşûb ve heycâya neheng
Ser-firâz u serv13-qadd ü pîl-ten
Zûr-baxş u rezm-cû merdüm14-figen
Rüstem ve Afrâsiyâb ve Erdeşîr
Her biri meydân-ı cenge nerre-şîr
Keyqubâd ve Behmen ve Dârâ gibi
Qayśer ve Behrâm ile Kisrâ gibi

1
A Hk: + ve
2
A F Hk Hs K: kâm-rân, - seyyâre-kemân
3
A F Hk Hs K: xüsrev
4
A F Hk Hs K: - kâm-kâr
5
F: + nu¢ret, Hs: + fur¢at
6
A F Hk Hs K: mu>aźźamât
7
Ü: na¢r
8
F: iktisâbdan
9
K: fermânı
10
A Hk: + bölük
11
A Hk: >ulûfecileri
12
A F Hk Hs K: dest
13
F Hs K Ü: ŏŦ
14
K: ΌŏΏ
428

Waşmetiyle Xüsrev Pervîzler


Qanśu ve Timurlar Cengizler
Şehriyâr-ı tâc-baxşıñ bendesi
Emriniñ fermânınıñ efgendesi.
Anlar nihâyet bulduğı mawallde vüzerâ-i Âśaf-ârâ1 śaffları iki cânibden zer-külâh u zer-
tîğ u zer-xancer, üsküf-pûş u âhen-der-âğûş u pûlâd-ser2 yaraqlı yatlı, >Arabî atlı, zerrîn-
śorğuclı, muraśśa>-yüklükli qullar qollar, śafflar bağladılar.3
Dizilüb merdâneler şeh-bâzlar
Evc-i rezm içre bülend-pervâzlar
Ceng meydânında lu>bet gösterir
Pür-hüner üstâdlar4 cân-bâzlar.
Gürûh-ı sitâre-şükûh-ı vüzerâ müntehî olduğı mawalliñ śağ cânibinde mâru’ ž-žikr
Anaţolı dilâverleri bünyân-ı merśûś u raśîn gibi püşte ü hâmûn u cibâle uzanub, bir śaff-
ı ârâste bağladılar ki, hezârân hezâr elvân-ı nîreng-nişândan reng-â-reng (248a)
bayraqlar ile pîrâste, güyâ qavâyim-i sütûr üzre bir sûr-ı ma>mûr idi ki, bedenleri 5 âhen-
ten śâwib-cevşen dilîrler ya bir kûh-ı memdûd idi ki, ğayr-ı ma>dûd u nâ-mawdûd
nîzelerden, gönderlerden kûhistâna beñzerdi. Bir sedd-i sedîd6-i dâyire-i müslümânî,
bârû-yı medîd-i wavza-i dîn-dârî ü nigeh-bânî idi ki, tezelzül ü ıżţırâbdan maśûn wıśn-ı
waśîn-i >inâyet7-i Rabbü’ l->âlemîne celle ve8 celâluhû9 maqrûn olmışdı.
¡ adr-ı leşker-i kişver-güşâda müşârün-ileyh Muwammed Paşa, yemîn ü yesârında
ümerâ-i >âlem-ârâ ile qafalarında râyât-ı źafer-âyât ve a>lâm-ı fetw-simât sancaqlar, alay
bayraqları, tuğlar ile ţulub ţulub, qoşun qoşun qudûm-ı şehriyâr-ı kâm-kâra müteraqqıb
u nâźırlar idi. Ol gürûh-ı sa>d10-menzil ucında anlara muttaśıl Rumili aqıncıları ki,
leşker-i mûr-wisâb u tâlân-iktisâb, cünd-i melax-şümâr u bârân-niśâbdır, muqtedâları,
ţarîq-i cihâd u ğazâda pîşvâları Mixal-oğlı Xıżır Beg ki, dûdmân-ı âl-i >Oŝmân’ ıñ evtâd-
ı cihâd-mu>tadından olub, âbâ u ecdâd-ı ğazâ-nihâdıñ ŝemerât-ı cidd ü ictihâdları ile
ravża-i dîn âbâd ola gelmişdir. Qurd taqıyyelü, tekne qalqanlu, qartal qanatlu, ayu derisi
peleng qaftanlu, boyunlarında bellerinde11 Seyyidî Ğâzî tekerleklü, meftûllü, Kerbelâ
tesbîwlü, çıqrıq mehmûzlu, atları zillü, elleri ser-destelü, śalıqlu12 eşkâl-i ğarîbe ile
müşekkel delüler, dîvâneler ki, ğazâ meydânınıñ baş açıq pehlevânları, kûh-ı cihâdıñ
pelengleri, qaplanları gürûh gürûh śafflar dutdılar.

1
K: râ
2
A F Hk Hs K: siper
3
Hk: + Mânend-i âb-ı revân cûş u xurûş idüb, çağladılar.
4
A F Hk Hs K: Rîsmân-ı nîzede, - Pür-hüner üstâdlar
5
K: ΝŏΊ∆Μġ
6
K: sedîde
7
Ü: >inâyât
8
K: - ve
9
Yüce olsun ve büyüklüğü (artsın).
10
A Hk: źafer, F: şükûh, Hs K: - sa>d
11
Hk: - bellerinde
12
Hs: ΜΊĨΊŲ
429

Ţaraf-ı yesârda Rumili >askeri ki, deryâ-yı bî-pâyân1 ve2 >ummân-ı bî-gerân idi ki,
Wamza-vâr, >Ali-girdâr müsellaw cebe-dâr, cevşen-pûş u xancer-güžâr cerrâr
bahâdırlarıñ eşi>a-i yalman-ı tîğ-i diraxşân ile lem>a-i nîze-i cân-sitânları mevc mevc
görinürdi. Pür3-mehâbet, śanevber-qâmet gönderlerden alaylar kûhistân idi ki,
diplerinde ser-tâ-ser ğażanfer-fer, heycâ-maqarr, meydân-mekîn, śâwib-temkîn ü zûr4-
[hüner], ceng-âver, veğâ-perver erenler, ğâzîler, şîrler, ejderler idi. Ţulub-ber-ţulub, qat-
ber-qat ţurub, güyâ ol xalevât-ı >arśa-i >araśât ki, âdem âvâzı5, atlar kişnemesi, bayraqlar
hengâmesi 6, (248b) cebe ve cevşen çığıldısı gûş-i hûş-i kâyinâta ıżţırâb virmişdi. ¡ aflar,
qoşunlar ârâste qılub, sîne-i alayda mîr-i mîrân mûmâ-ileyh Xüsrev Paşa ile yemîn ü
yesâr begler sancaqlar çözüb, altun-tâc, zerrîn-kemer, muraśśa>-yüklik meydân-ı rezm ü
cengde yügrük qullar, xižmet-kârlar ile ţurmışlardı. >Aded-i >asker-i źafer-peykerde7
waqîqat-i wâl bu śawîfe-i śıdq-maqâle ŝebt ü erqâm olınsa egerçi sâmi>înden ehl-i inśâf
olanlar güžâfa waml etmeyüb, cevr ü i>tisâf-ı erbâb-ı lâfdan >add etmek iwtimâli ba>îd
degildir. Ekŝer >âdet-i müverrixîn ve ağleb şîme-i vâśıfîn evśâfda mübâlağadır, fe-emmâ
ta>ayyün-i miqdâr munśif-i waqq-medâra8 daxı bi’ż-żarûrî müstelzim-i inkâr ve bâ>iŝ-i
źann-ı dürûğ-ı bî-fürûğ ola, deyü iwtiyâţ olınduğı eclden žikr olınmadı. Bu üslûb-ı ğarîb
ve9 tertîb-i >acîb pâdişâhân-ı cihân ve10 xüsrevân-ı zemîn ü zemândan tâ ibtidâ-i neşâ-i
>âlem ve źuhûr-ı devr-i benî Âdem’ den ilâ-yevminâ-hâžâ ne şarq u ne ğarbda, ne cenûb
u şimâlde, ne Xıţâ u Keşmir, Xotan’ da, ne Çin ü Maçin’ de, ne Hind ü Sind ü Zengbâr11
u Wabeş’ de daxı bir pâdişâh-ı cihân-penâha naśîb olmış degildir.
Ważret-i śâwib-qırân-ı gîtî-sitân, xıdîv-i kâm-rân12, âftâb-ı tâbân-ı mülk-i cihân
ebbedehu’ llâhu te>âlâ ilâ-ebedi’ d-devrân13 öñlerince şeh-bâzân-ı meydân-ı kâm-kârî,
tüfengciyân-ı >anqâ-şikâr-ı nâm-dârî, gürûh-ı deryâ-şükûh śolaqları, yeñiçerileriyle kerr
ü ferr ü14 iqbâl ile ol iki śaff-ı üstüvâr mâ-beyninde15 qullarına selâm virüb, şeref-i
iltifât-ı hümâyûn ile her biriniñ qadrini farq16-ı ferqadâna irişdürib, otaq-ı źafer-
vifâqlarına varınca mâ-beyn >askerden mâl-â-mâl idi. Devlet ü iclâl ile menzil-i
hümâyûnlarına varub, qarâr eylediler.
Müşârün-ileyh Sinân Çelebi emr-i >âlî muqteżâsınca merqûm la>îne varub, Yaşbazarı
nâm şehrinde mülâqî olub, fermân-ı cihân-muţâ>ı i>lâm eyledikde ţabî>at-ı xabâŝet-
siriştinde merkûz olan ţuğyân u xıyânetin źuhûra getürüb, südde-i sa>âdete iţâ>atden
imtinâ>, belki >asâkir-i ŝüreyyâ-ictimâ>la muqâbele etmekde envâ>-ı fitne ü fesâd ixtirâ>

1
Ü: + bawr, F: + bir bawr
2
F Ü: - ve
3
K: bir
4
Ü: + ve
5
K: âvâz
6
Hk: - bayraqlar hengâmesi
7
A Hk: >udedde, F: ŊΛŋẂ, Hs K: ΖŊΛŋẂ
8
K: medârda
9
A F Hk Hs K: - ve
10
A F Hk Hs K: - ve
11
F Hs K: Zengbâr’ da
12
A F Hk Hs K: mihr-bân
13
Yüce Allah onu sonsuza kadar dâim eylesin.
14
F Hs K Ü: - ve
15
F Hs Ü: mâ-beynde
16
Hk: - farq
430

idüb, (249a) şâfî cevâb virmeyüb, keyd ü qaśdını qâśıd-ı mezbûr gelüb, xaber virmişdi.
Bir mawallde sükûn u qarâr olınmayub, leşker-i kâfir-şikâr ile üzerine >azîmet olındı.
Mâh-ı mübârek rebî>ü’ l-âxiriñ altıncı güni enhâr-ı kibâr1-ı küffârdan Burud dimekle
meşhûr nehr-i seyl-vürûd kenârına gelinüb2, âb-ı mezbûr diyâr-ı Leh’ den vasaţ-ı vilâyet-
i Boğdan’ a cârî olur, śawîfe-i arża keşîde bir cedvel-i mebsûţdur. Efkâr-ı >uqalâ gibi
>amîq, kemâl-i śu>ûbet-i >ubûrından qâţı>-ı ţarîq, keŝret-i ğamrât u gilden miyâhı mâni>-i
şinâh çâr-pâ-yı qavâyim-refîq idi. Lâ-cerem ol âb3-ı seyl-şitâb üzre daxı bir cisr-i
müşeyyedü’ l-erkân binâ olınmaq lâzım geldügi cihetden düstûr-ı fâyiqü’ l-aqrân, âśaf-ı
śâwib-qırân-ı zemân, müşîr-i Arisţo-wikmet ü Loqman-beyân, śâwib4-tedbîr memâlik-
tesxîr, vezîr-i bâ-tevqîr-i pâdişâh-ı >âlem-gîr ważret-i Luţfî Paşa ki, fâris-i meydân-ı
übbehet ü iclâl, wâris-i eyvân-ı sa>âdet ü iqbâldir, ol mawalle varulduğı5 anda köpri
emrine iqdâm ile mübâşeret idüb, zemân-ı qalîlde bir cisr-i bedî>ü’ l-üslûb, śırâţ-ı menî>-i
vüs>at-maśwûb binâ idüb, tertîb-i mesţûr üzre >asker-i manśûr nehâr u leylde mürûr u6
>ubûr etdiler.
Mawall-i mezbûrda Rumili’ nde Aqdeñiz yalısında küffâr-ı xâk-sâr memleketine qarîb
olan Qarlu-ili sancağı begi Hüseyn Şâh Beg ki, mîr-i dânâ u dâniş-perver, hizebr-i
heycâ-i hüner-güsterdir, emr-i hümâyûn ile sancağınıñ wıfź u wırâsetine me>mûr olmışdı,
mîr-i müşârün-ileyh cânibinden ulaqlar vârid olub, küffâr-ı xâk-sâr-ı cehennem-medâr,
eşrâr-ı cawîm-menzil ü dûzax-qarâr ki, sefâyin-i ma>śiyet-defâyin birle deryâ7 yüzinde
memleket-i xâqânîye daxl ü ta>arruż etmege müteraśśıd-ı furśat olmışlardı. Ważret-i
xudâvendigâr-ı sa>âdet-menziletiñ ğazâ-yı nuśret-intimâya devletle >azîmetlerini
kendülere furśat u ğanîmet bilüb, ţâyife-i iblîs-enîsden şeqâvet-ser ü xasâret-pâ,
merdûd-ı her dü-serâ, ya>nî papa-i bî-dîniñ qapudânı ve sâyir evbâş-ı küfr-fâş u żalâlet-
ma>âşdan deryânıñ meşhûr qorśanları ve maxžûl-i menkûb-i xüsr-üslûb Venedik-i
la>îniñ canedrali seksen üc qıţ>a xurd u büzürg sefîneleri ile (249b) küffâr-ı >ifrît-cûş
cümleten âhen-pûş olub, gelüb livâ-i mezbûrda8 vâqi>olan qılâ>-ı felek-ittisâ>-ı ważret-i
pâdişâh-ı dîn-penâhdan Preveze qal>asına ve sâyir ol wavâlîde vâqi>olan qal>alara üşüb,
almaq bâbında taśavvur-ı bâţıl ve ümîž-i >âţıl eylemişler. Bî-dînler bu ma>nâdan
ğâfillerdir ki, >inâyet-i ważret-i Xudâ-yı müte>âl celle celâluhû9 cünûd-ı dîniñ mu>în ü
nâśırı, mu>cizât-ı Seyyid-i kâyinât [xulâśa10]-i mevcûdât >aleyhi efżalü’ ś-śalavât ve’ t-
tawiyyât11 ceyş-i müslimîniñ źahîr ü naśîridir. İğvâ-yı şeyţân-ı żâll ile ol gürûh-ı żalâl
mâh-ı mübârek rebî>ü’ l-evveliñ on yedinci güni vaqt-i >aśrda mezbûr Preveze qal>asınıñ
üzerine düşüb, gemilerini limanına çeküb, ţob-ı hezîmet-âşûblarından ţaşra quru
cânibine ţoplar çıqarub, bârû-yı wiśâra qârşu qurub, metersler binâ idüb ve deryâ
yüzinden ahâlî-i wiśâra ţoplar ve żarbezenler perrân idüb, biş gün leyl ü nehâr ehl-i

1
F: - kibâr
2
Hk: gelüb
3
K: - âb
4
A Hk: ¢âyib
5
Hk: + gibi
6
F: - ve
7
K: ŎŊ
8
F Hs : mezbûrede
9
Büyüklüğü artsın.
10
Ü: ser-defter (?)
11
Sonsuz rahmet ve hayır dualar onun üzerine olsun.
431

İslâm ile pey-â-pey1 ceng ü peygâr idüb, qal>anıñ deryâ ţarafında vâqi> olan qulle
dîvârlarını żarbe-i ţob-ı küfr-maśwûb ile perîşân idüb, wiśârıñ bedenlerini ve qapularını
yıqub, yüriyiş idecekleri mawallde mîr-i müşârün-ileyh wâżır bulınan sipâh-ı İslâm-ı
źafer-peyâm ile irişüb, >ale’ ś-śabâw ki, mîr-i burc-ı şarqî-ufq ţalayi>-i nûr-tutuq birle
sipâh-ı zenge hücûm idüb, şâh-ı źulmet-külâh-ı şeb cünd-i kevkeb birle gürîze qaśd
etdügi avânda cünd-i müslimîn ve gürûh-ı muvawwidîn ważret-i Rabbü’ l->âlemîniñ2 >azze
ve celle3 >ulüvv-i >inâyet-i żafer-dest-gâhlarını penâh idinüb, sulţân-ı bâr-gâh-ı qâbe
qavseyn, şehriyâr-ı nübüvvet-penâh4-ı >arśa-i kevneyn, âftâb-ı >âlem-tâb-ı maşrıkeyn,
ğurre-i ğarrâ5-yı mâh-liqâ-yı xâfıqeyn ważret-i risâlet-menziletiñ śalavâtu’ llâhi >aleyhi
ve selâmuhû6 mu>cizât-ı bâhire-i źâhiretü’ l-âŝârı ki, wabl-i metîn-i erbâb-ı dîndir, vesîle-
i fevz ü nuśret bilüb, İslâm sancaqların7, alay bayraqların çözüb, ţabl u naqqâreler
çalub, gürûh-ı mekrûh-ı xûk-cem> ü dûzax-sükûn üzerine hücûm idüb, wiśârıñ quru
cânibinde8 tertîb etdikleri ţoplarını ve meterslerini baśub, derûn-ı qal>a-i mawśûrede olan
ahâlî-i (250a) wiśâr daxı ţaşra çıqub, fecere-i hezîmet-xû ile rû-be-rû olub, ceng-i >aźîm
ve âşûb-ı elîm idüb, meydân-ı rezm-i ecel-cezm içre tîğler güyâ dâslar imiş ki, mezra>a-i
qıtâlde erbâb-ı żalâliñ a>mârı ekinlerin biçerlermiş. Peykân-ı rûw-maqâm ile sihâm-ı ehl-
i İslâm lu>bet-bâz peyklermiş ki, ebdân-ı cîfe-nişân-ı küffâr-ı sa>îr-mekânı berüden
añaru añarudan berü yügrişüb geçerlermiş. >Arśa-i ceng bâzâr u sûq imiş ki, dekâkîn-i
bedende zaxm-ı şimşîr manźaralar, qapular açub, tüfengciler ma>cûncılar gibi keyfiyyet-
i mevt-xâśśiyyete xarîdâr olan nâ-bekârlara tüfeng dânelerini wabb deyü śatarlarmış.
Bezm-i rezm meclis9-i fenâyimiş ki, mübârizler sâqîler gibi câm-ı şarâb-ı xûn-âb-ı
şimşîr ile mest olan ţâğîleriñ kâse-i vücûdlarına zehr-i mevt qatub, ol mawall-i dâr u gîr
câ-yı >ibret-pežîr10 imiş ki, ferîqun fi’ l-cenneti ve ferîqun fi’ s-sa>îr11 ma>nâsı
mu>âyinen12 müşâhede olınub, bir cânibde şühedâ-yı müslimîn cân-ı şîrîni derecât-ı
behişt-i berîne, bir ţarafda lâşe-i müşrikîn ervâw-ı çirkînlerini derekât13-ı siccîne
irişdürib, sü>edâ-yı erbâb-ı îmân eşqıyâ&-i aśwâb-ı xižlâna âyine-i yalman-ı süyûfda
çehre-i xižlân u wırmân müşâhede etdirmişler14. Ğâzîler iqdâm u ihtimâm eyleyüb,
meterslerini baśub, ol bed-gümânlarıñ şevketleri kemânını yaśmışlar. Ţoplarını
çivileyüb, qılıclarını >arş-ı berîne aśmışlar. Maxžûlleriñ dîde-i bî-nûrları şu>le-i tîğ15-i
>asker-i manśûrdan xıyre ü kör olub, meydân-ı neberdde güm-râh olıcaq işleri nâle ü âh
olmış. Żarbe-i tîğ16-i xûn-rîzden fi’ l-cümle gürîze mecâl bulan zümre-i resîde-i âcâl
beden-i bî-fütûwları mecrûw, rûw-ı mežbûwları dâyire-i śıwwatden maţrûw üftân u xîzân

1
K: ĜΣť
2
K: >âlemîn ki
3
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
4
K: - penâh
5
A: ğazâ
6
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
7
F: sancaqlarını
8
F Hs K Ü: cânibinden
9
F Hs K Ü: - meclis
10
A: - pežîr
11
“(O gün insanların) bir kısmı cennette, bir kısmı da ateşdedir.”, K.K., 42 Şûrâ, 7.
12
A F Hs Ü: Ĝ Σ∆
ĜẃΏ
13
F: derecât
14
A: etdirmişlerdi, Hk: + velî
15
A Hk: - tîğ
16
F Hs Ü: tîr
432

gemilerine cân atub, deryâya dökilmişler. Ol kelbleriñ ekbâd-ı şirk-mu>tâdlarını şiddet-i


warâret-i warb bir vechle >aţşân eylemiş ki, âb-ı telx-mežâq-ı bawrle bi-cehd sîr-âb
olmışlar1.
Quru cânibinden wiśâra müstevlî olan fırqa-i żalâl münhezim, bünyân-ı vücûd-ı
mażarrat-erkânları yıqılub, tamâm münhedim oldıqda melâ>în-i küfr-me&nûs ol cânibden
me&yûs olub, wiśârıñ deryâ ţarafına gemilerinden ţop ve şaqalos üşürib, qal>anıñ liman
ţoplarını ibţâl idüb, ebţâl-i müslimînden nice ğâzîleri şehîd idüb, düşürmişler. (250b)
Ţopları żarbından dîvâr-ı wiśârda źuhûr iden raxneler >uyûn-ı bî-ferlerine sebîl-i fetw u
źafer görinmegin bî-dînler gögüs gerüb, xayli gerinmişler. Hemân gemilerini wiśâr
qurbına çeküb, dîn-i buţlân2-âyînlerine ţayanub, wiśâr dîvârlarına nerd-bânlar
ţayamışlar. Ţâyife-i şûm u mežmûm her vechle tamâm hücûm idüb, wiśâra üşdiklerinde
derûn-ı qal>ada olan ğâzîler, müslümânlar, şeh-bâzlar, qoçaqlar, merdânlar3, dilîrler,
kâfir-gîrler, cengciler, tüfengciler,
Eyleyüb Bârî te>âlâya niyâz
Ey kemâl-i qudretiyle kâr-sâz
Nuśret eyle leşker-i İslâm’ a sen
Kâfir olsun qahr ve mü&minler esen.
Mawśûr olan mü&minîn ü mü&minât, müslimîn ü müslümât cenâb-ı Mücîbü’ l-wâcâta bu
resme niyâz u münâcât idüb, mîr-i müşârün-ileyh daxı mevcûd olan cünûd-ı źafer-
şühûdla ţabl-xânesin çalub, wiśâr bedenlerine alay bayraqların diküb, müslim ü kâfir
śavaş idüb, iki cânibden muwkem uğraş olmış. Ol maqtele ve câ-yı pür-xâş güyâ bir
bostânmış ki, başlar dâne-i xaşxâş gibi śaçılub, kelleler kelem-vâr dökilmiş, ya qaśśâb
dükkânı imiş ki, cûy-i xûn-âb revân olub, çengâl-i tîr ü şimşîrde gövdeler ve leşler
aśılub, żarbe-i tîğ u xancerden a>żâ-yı beşer mütelâşî4 olub, sökilmiş. Ğâzîleriñ kemân-ı
cân-sitânlarından güşâd bulan tîrler müsâfirler gibi kâfirleriñ zâviye-i tenlerine qonub,
yirler ţutmışlar. Şimşîrler nâr-ı ceng ve âteş-i warbde qızub, riqâb-ı küffâra dâğ-ı >ažâb
çekmege ağızlar açmışlar. Ol şevqle bezm-i rezmde müdbirleriñ başları sâğarından5 nûş
idüb, ţolular içmişler. Ol 6 wiśâr ta>lîm-xâne imiş ki, bahâdırlar müşrikleriñ ţabla-i
bedenlerini nişâne idüb, dâne-i tüfeng-i cân-âheng ile urdıqlarınca temâşâ-gâh-ı
>illiyyînden kerrûbîler sâbaş u tawsîn ile gül-bâng-i âferîn iderlermiş. Eŝnâ-i cengde quru
ţarafından ğâzîler kenâr-ı wiśâra yüriyüb, nerd-bânların alub, ol dermândeler ümîž7-i
wayâtdan el yuyub, anda daxı yüz yumdıqların ma>lûm idincek8 bi’ ż-żarûrî dâmen-i
firâra yapışub, gemilerine irişmek sevdâsına düşmişler. Ğâzîler >aqablerince gâv-miŝâl
kâfirleri çopanlar xar-gele sürir gibi (251a) nîzelerle, gönderlerle dürte dürte deñize
varınca qovmışlar. Ekŝerini qılıcdan geçürüb, qırmışlar. Gemileri daxı bu wâlet-i
hezîmet-eŝer müşâhedesinden qarâra ţâqat getürmeyüb, mâh-ı mežkûrıñ yigirmi ikinci
güni me&yûs u maqhûr yelken qaldurıb, deryâya gürîzân olmışlar.

1
F Hs K: olmış
2
Ü: żalâlet (?)
3
Hk: merdâneler
4
K: άĬΏ
5
F Hs: Αŋ∆ėŏỲĜ
Ŧ
6
K: o
7
F Hs K Ü: - ümîž
8
K: idicek
433

Wamdu’ llâhi düşdi maqhûr u recîm


Devlet-i şâhîyile qavm-i cawîm
Kâfire qahr u >ažâb u inkisâr
Oldı İslâm ehline fetw-i >aźîm.
Bu xaber-i beşâret-eŝerden kâffe-i sipâh u >asker dil-şâd u behre-ver olub, cenâb-ı
Müfettiwü’ l-ebvâba şükrler idüb, ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berriñ izdiyâd-ı devlet ü
sa>âdetine du>âlar etdiler. Ba>d-ez-ân Boğdan-ı dûzax-maqarr u siccîn-mekîniñ1 Qalçin
dimekle ma>rûf bir şehr-i Çin-âyîn, qaśaba-i ma>mûre-i kenâyis-tezyînine uğranub,
ahâlîsi dâmen-i gürîze düşüb, cibâl ü çengelistânda münzevî oldıqları eclden >asker-i
âteş-fürûz u medâyin-sûz küffâr-ı mebhût u meskûtıñ ma>âbid ü büyût ve menâzil-i
eśnâm u evŝân-ı şirk-ŝübûtını şerâre-i nâr-ı >ažâb-intişâr ile bir vechle yaqub, wark
etdiler ki, naśârânıñ kûh-miŝâl görinen ma>bedleri bir anda >adem śûretin giyüb, xâkden
farq olınmazdı.
Voyvoda Qonağı dimekle ma>rûf mawall ki, la>în-i mezbûrıñ şikâr-gâhı imiş, anda
qonılub, ważret-i pâdişâh-ı xavâqîn-penâh sâbıqâ sefer-i źafer-dest-gâha >azîmet
etdikleri avânda Qaraqırım xânı cenâb-ı celâlet-meâb, emâret-niśâb, eyâlet-iktisâb ¡ âwib
Giray Xân edâma’ llâhu te>âlâ ma>âlîhû2 câniblerine daxı wükm-i cihân-muţâ>, menşûr-ı
lâzımü’ l-ittibâ>irsâl idüb, cüyûş-ı Moğol 3-ı ğâret-şümûl 4, >asâkir-i Tatar-ı Cengiz-tebâr
ile rikâb-ı hümâyûn-ı źafer-maqrûnlarında bile olmaq buyurmışlardı. Müşârün-ileyh xân
menzil-i mezbûrda leşker-i mûr-şümâr u sel-mürûr ile Burud kenârına geldiklerinde âb-ı
mežkûrı geçüb, qonaqlar, yarınki qonaqda alayların bağlayub, xânları oğlanları,
mîrzâları sâyir ümerâ ve a>yânı gelüb, sa>âdet-i dest-bûs-ı pâdişâh-ı źafer-me&nûs ile
müstes>ad olmaq emr olındı. Binâen->alâ-žâlik ol güniñ irtesi >ale’ ś-śabâw leşker-i
cerrâr-ı nâm-dâr-ı nuśret-âŝâr süvâr olub, yemîn ü yesâr alaylar bağlandı. (251b)
Qoşunlar ve śafflar yaśandı ki, görenler qıyâmet qopdı śandı. ¡ adr-ı leşkerde ważret-i
śâwib-qırân-ı heft-kişver, pâdişâh-ı >âlem-penâh-ı gîtî-fer, quţb-ı zemîn ü zemân,
merkez-i dâyire-i emn5 ü emân xalleda’ llâhu źılâle celâlihî ilâ-ebedi’ d-devrân6 âftâb-ı
tâbân gibi nümâyân, öñlerince şeh-zâdegân-ı >âlemiyân7, vüzerâ-i Âśaf-nişân, śağ ve
śolda mîr-i mîrân ve sâyir a>yân qollar qolında, ümerâ-i şevket-intimâ sancaqlu
sancağında, qâ>ide-i muqarrere-i >Oŝmâniyân üzre tertîb-i sipâh u waşem, tanźîm-i
>asâkir-i >ummân-nişân u qulzüm-şiyem qılınub, quddâm8-ı >asâkir-i kevâkib-intiźâmda
hevâ-kûb, ğulğule-âşûb, velvele-maśwûb ţoplar9 >arabaları dizilüb, güyâ her biri bir
ejder-i zehr-çeşdir ki, derûnı ma>den-i âteş, cevfi gencîne-i şerâr-ı >alav-keş, ya bir
menâr-şekl-i sütûn-veş neheng-i ra>d-âhengdir ki, ğıdâsı dâne-i seng olmışdır, her-bâr
ki, qıjğurıb berq-âsâ śaywalar qılsalar >aql-ı >âleme cünûn, [âb]-ı zehre-i âdeme cümûd
>ârıż olub, rû-yi kebûd-ı semâ pür-dûd, cevv-i hevâ ser-tâ-ser sewâb-ı memdûd, żiyâ-yı
âftâb mesdûd olur. Ţop >arabalarınıñ >aqabince tüfeng-zen, heycâ-fenn, cündî-şiken,

1
A Hk: kemîniñ
2
Yüce Allah şerefini devâm ettirsin.
3
K: Moqol
4
K: + idüb
5
F Hs: + emân
6
Allah büyüklüğünün gölgesini sonsuza kadar dâim etsin.
7
F: kâm-rân
8
K: iqdâm
9
K: ţob
434

A>râb-ken, Qızılbaş-efgen, ğulğul-ma>den, âşûb-şîven yeñiçeriler ellerinde tüfengleri


güyâ mâr-ı ef>â-tendir ki, her biriniñ buţûnı nâra vaţan, şerâra mesken olmışdır,
müstaqill alaylar bağlayub, śafflar düzetdiler. Berg-i gül gibi aq börk ile śawn-ı zemîni
şükûfe-zâra beñzetdiler. Ağaları mîr-i melek-şemâyil, kâmilü’ l-xaśâyil, maţbû>ü’ l-vaź>,
maqbûlü’ l-fi>âl 1, mawbûbü’ l-qulûb, mawmûdü’ l-xıśâl, mawż-ı luţfu’ llâhi’ ś-śamed
Mu>îneddîn Awmed dâme >ulüvvühû2 ki, meâŝir-i wamîde ile zemânıñ ferîdi, xıśâl-i
pesendîde ile >aśr u avânıñ vawîdidir, üslûb-ı merğûb-ı >Oŝmâniyân üzre Tuna köprüsi
geçildikde râyât-ı źafer-âyâtdan yeñiçeriniñ sancaqları kendülere virilüb, ţabl u naqqâre
iwsân olınmış idi. Yevm-i mezbûrda vech-i mesţûr üzre yeñiçeri qoşunları tertîb olınub,
yemm-cûş, deryâ-xurûş, zerrîn-külâh, üsküf-pûş yeñiçeri yaya-başları, cavq cavq
ketxudâları, odabaşları ile gürûh gürûh oldılar. Hâmûn u deşt (252a) leşker-i śawrâ-
güzeşt ile memlûydı.
Żawve-i kübrâda qonaqlar alayı źâhir olub, cânib-i yemînde mûmâ-ileyh xân leşker-i
Tatar-ı śabâ-tev-emân, nesîm->inân, bâd-revân, cünd-i qalpaq-tâc u miğfer-pûş u qavs-
miyân ile ne leşker dîv-peyker, âhen-ser, zemîn-nevred, zemân-güžer, ıqlîm-peymâ,
mülket-pûy, furśat-cûy, meskenet-güster. Ekŝeriniñ bayraqları târek-i miğferde, o şekl
beşerde bulınmaz meger ğażanferde. Taqrîben iki yüz biñ miqdârı eşbâw müretteb ü
mükemmel silâw ile ţulub ţulub müctemi> olmışlar. Ţâyife-i Tatar’ ıñ selâţîn-
zâdelerinden Mest3 Xân-oğlı Ma>şûq Oğlan, >Abdullah Oğlan, Murtażâ Oğlan, Wacı
Xalîl Oğlan ve Şirin vilâyeti beglerbegisi Baba Beg ve Xâce Mamay Beg ve Wasan
Pulad Beg4 ve Bîboldaş5 Beg, Mârun begi Wacı >Ali Beg, Qıpçaq begi Küçük Beg,
Manğat begi Canıbeg6, Ufuq Babay Mîrzâ, Aq Babay Mîrzâ7, Qolsa>at Mîrzâ, İçgi
beglerinden Selîm Şâh Beg, Awmed Paşa Beg, >Ali Wacı Beg, İbrâhîm Beg, Tağâlib
Beg, Beredğay Beg, Kemâl Beg, Nûş8 Mirzâ, Aq Küçük Beg ve Qazan Xân elçileri
Nuqûş Beg ve >Abdullah Yaxşi 9 ve Şeydaq Beg elçisi Esen sâyir begler, mîrzâlar ile
mûmâ-ileyh xân śadr-ı leşker-gâhda ţurıb, qudûm-ı ważret-i xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı
sa>âdet-yâra muntaźırlardı.
Bu cânibden >asâkir-i źafer-fer ile pâdişâh-ı heft-kişver yüriyüb, Tatar leşkeri görindügi
gibi ţoplara âteş virilüb, tüfengciler fetîllerin yaqub, ţarrâqalar peydâ oldı ki, zemîn ü
zemân lerzân, vuwûş u ţuyûr cevv-i hevâdan gürîzân, belki gürîze mecâl bulmayub per ü
bâlin döküb, xâke ğalţân oldılar. Xân-ı mezbûr gelüb, ważret-i pâdişâh-ı sitâre-sipâhla
mülâqî olub, qonaqa gelince xiţâb-ı müsteţâb-ı meserret-niśâb u behcet-iktisâb ile
müstes>ad olub, ba>dehû selamlayub, ol gün vaqt-i >aśrda Dîvân-ı hümâyûn olub, Rumili
beglerbegisi ile ba>żı sancaq-begleri varub, mecmû>Tatar oğlanları, begleri ve mîrzâları
ile mûmâ-ileyh xânı getürüb, şeref-i dest-bûs-ı pâdişâh-ı śâwib-qırân ile müşerref olub,
pîş-keş ü hedâyâ çekdiler. Envâ>-ı merâwim-i (252b) >aliyye-i xâqânî birle behre-mend ü
muğtenim olub, pâdişâhâne żiyâfetler iwsân olınub, bu eŝnâda la>în-i mezbûr yetmiş

1
F Hs: ni>âl
2
Yüceliği dâim olsun.
3
A: - Mest, Hk: Beyt
4
K: - ve Şirin vilâyeti beglerbegisi Baba Beg ve Xâce Mamay Beg ve Wasan Pulad Beg
5
Hs Ü: ŨΜΊΡ→, F K: (?)
6
K: - Manğat begi Canıbeg
7
A Hk: - Aq Babay Mîrzâ
8
A Hk: ũ ΡΜ∆, K: ΟėΜ∆
9
A Hk: Baxşı
435

seksen biñ miqdârı müsellaw nîze-güžâr küffâr-ı xâk-sâr ile Poţşan dimekle meşhûr
śa>bü’ l-mürûr ţağ içinde alaylar bağlayub, kûhistânı qarub, ţarîq1 ü sebîli mużîq idüb,
>asker-i İslâm’ ıñ bir miqdârı öte cânibe geçdügi gibi iki ţarafdan qoyılub, bu ţarîqle ceng
ü âşûb etmek mülâwaźa ider imiş. Südde-i sa>âdet-âşiyâna iţâ>at üzre olan zümre-i
naśârâdan ţâyife-i Eflaq ki, meşhûr-ı âfâq2, žî-vifâq-ı śâwib-ittifâq durırlar, emr-i
hümâyûn ile anlardan üc biñ nefer teber-dest, cengel-şikest kâfir getürdilüb, ol maślawat
içün iwżâr olınmış idi. Žikr olınan Yaşbazarı nâm şehr ki, la>în-i mezbûrıñ ba>żı evqâtda
taxtı olub, bülend-tâq, >ayyûq3-hem-ser serâyları, śuver-meşwûn mu>aźźam kilîsâları ile
âbâd u ma>mûrdur, >asker-i manśûr âteş-i sûzân ile yaqub, hebâ-i menŝûr eylediler.
İttifâq Boğdan memleketiniñ4 bir cânibi Leh diyârına muttaśıl olub, mel>ûnıñ ol ţarafda
mu>teber wiśârı varimiş. Ţâyife-i Leh ile qadîmden mâ-beynlerinde >adâvet olmağla Leh
kâfirleri furśat bulub, vâfir >asker cem> idüb, mezbûr wiśâra gelüb, fetwine mübâşeret
idicek la>în-i merqûm leşker-i şeyţanet-rüsûm ile mu>accelen varub, Leh kâfirlerine
ba>żı memleket virüb, >ahd ü yemîn etmekle muśâlawa idüb, dönüb asker-i İslâm ile
muqâbeleye qaśd etmiş. Ammâ debdebe-i >asâkir-i deryâ-meâŝir ü encüm-wisâb
kâfiristâna ıżţırâb virmişdi. La>în-i mezbûra xaşyet-i cân-ı saqar-mekân5 müstevlî olub,
mel>ûn-ı bî-temyîz6 kendüye wiśâr-ı gürîzden ğayrı penâh mülâwaźa etmeyüb, hemân
>askerinden muxtefî olub, cengelistâna nâ-bedîd olmış. Begleri, xuddâmı, tevâbi>-i
hezîmet-encâmı müteferriqü’ l-wâl olub, evlâd u >ıyâli, esbâb u emvâli dâ>iyesi ile ţâğîler
nebâtü’ n-na>ş gibi târ-mâr, ţağlara, vâdîlere düşüb, perâkende ü zâr oldılar. Emr-i
hümâyûn ile Semendire ğâzîleri ve gürûh-ı Tatar’ dan bir fırqa anları ta>qîb idüb, ważret-i
pâdişâh-ı źafer-naśîb daxı sa>âdet ü iqbâlle yüriyüb, (253a) žikr olınan Qarnido’ ya
gelinüb, fi’ l-vâqi> mawall-i mezbûra bir ţarîqle śu>ûbet ü ittiśâl virmişler ki, >asker-i
źafer-mecâlden ğayrı leşker güžer bulmaq iwtimâli muwâl imiş. Kefere-i Eflaq-ı iţâ>at-
tevfîq ol wıśn-ı waśîn-i çengel-mekîni açub, vâsi>ţarîqler eylemişler. Sa>âdet ü iqbâl ile
>ubûr olınub, memleket-i Boğdan’ ıñ âb-ı rûyı olan vilâyetlere girilüb, menâzil ü merâwil
ţayy olınub, mâh-ı mübârek rebî>ü’l-âxiriñ yigirmi yedinci güni aśl Boğdan’ ıñ taxtı olan
Seçav nâm şehre nüzûl-i hümâyûn olındı. Ahâlîsi xavf ü hirâs-ı leşker-i fetw-istînâsdan
muxtefî olmışlar. Seçav bir şehr-i ma>mûr u âbâddır ki, hevâsı kemâl i>tidâlde >adîmü’ l-
>adîl, âb-ı xoş-güvârında śafâ-yı çeşme-i wayvân u selsebîl, eţrâf u eknâfı eşcâr-ı pür-
ŝemâr, zemîni hem-vâre sebze-zâr, muwaśśalâ her vechle memdûw u merğûb, hemân
maqâm-ı küfr olduğiyle ma>yûb, wiśârı câ-yı refî>de bünyân-ı metîn, qavâ>id-i burûcı
muwkem ü raśîn, medâxil ü maxârici ebvâb-ı żîq-intisâb ile mesdûd ve7 xandeq-i >amîq
ü >arîżi qulel-i cibâl-miŝâl ile ma>qûd, śa>bü’ l->ubûr mawallde wıśn-ı waśîndir. Mezbûr
la>în-i ma>śiyet-qarîn burc u bârûlarını envâ>-ı ţop-ı ra>d-âyîn ile tezyîn idüb,
żarbezenler, şaqaloslar, pıranqılar, kâfirî silâwlar, yaraqlar qoyub, xandeqiñ cevfine,
eţrâf u eknâfına âhenîn putraqlar döküb, mürûr u >ubûra qâbil olan mevâżı>da hücûm
iden ğuzâta teşvîş içün ağacdan muwkem şişler tertîb idüb, bir vechle teşyîd ü temhîd
eylemişler ki, fetw u istixlâśı emr-i ba>îd idi.

1
Hk. ţarîqi
2
F Hs: + ki
3
Hs: ⅛ΜΣΙ
4
Hk: vilâyetiniñ
5
K: mekânına, + dehşet
6
A Hk Hs K Ü: temeyyüz
7
A Hk: - ve
436

Bünyân-ı bedî> ile mükellef kenâyis ki, ma>âbid-i ruhbân-ı xasâyisdir, taśvîrât-ı ğarîbe
ve nuqûş-ı >acîbe, bî-wadd ü qıyâs nâqûslar ile müzeyyen etmişler. Wiśârınıñ derûnı
>afârît-i küffâr ile memlû olub, yevm-i mezbûrda >asker-i źafer-xû dâmen-i wiśâr[da]
küffâr1-ı belâ2-cûya muqâbil 3 qonub, cibâl ü tilâl, hâmûn [u] bevâdî xıyâm-ı ŝüreyyâ-
niźâm-ı cünd-i źafer-mübâdîden mâl-â-mâl olub, śawrâsında ważret-i pâdişâh-ı hümâ-
baxt u hümâyûn-taxtıñ otaq-ı devlet-niţâqları qurılub, qal>ada mawśûr olan gürûh-ı żalâl-
meâl bu wâli müşâhede idicek qarârları qalmayub, südde-i sa>âdet-nişân-ı pâdişâhîden
istîmân idüb, qal>anıñ miftâwların getürüb teslîm etdiler.
(253b) Devr idelden ţâs-ı çarx-ı nîl-gûn
Źâhir ü peydâ olaldan âdemî
Dîde-i bisyâr-ı çeşm-i rûzgâr
Gördi çoq İskender ve câm-ı cemi
Görmeye4 şâh-ı cihân-ârâ gibi
Şarq u ğarbı istese bawr ü yemmi
Keff-i deryâ-baxşı reşwânı >aceb
Ţayy ider ţûmâr-ı cûd-ı Wâtem’ i
Devletiyle salţanat engüştiniñ
Xalqa-i iqbâli olmış xâtemi
Âfitâb-ı >adlidir zâyil iden
Mülket-i maźlûma düşen şebnemi
Aldı Boğdan ellerin şimşîr ile
Virdi küfr ehline xüzn ü5 mâtemi
Devlet-i şâhî ile wıśn-ı Seçav
Alınub ţoldı cihâna xurremi
Fikir iderken ţab>meydânında sîr
Buldı târîx fetw-i şâh-ı >âlemî.
Ważret-i pâdişâh-ı >adâlet-dest-gâhıñ murâd-ı hümâyûnları ol memleketiñ żabţı ve sâyir
memâlik-i mawrûseye inżimâmı olub, >asker-i fevz-ittisâqa yasaqlar qılub, re>âyâ-yı
vilâyetiñ evlâdı esîr6 ü ğâret, esbâb u emlâkı nehb ü xasâret olınduğına rıżâ-yı şerîfleri
yoğidi. Lâ-cerem >inâyet ü >âţıfet-i şâhî qılub, berâyâya kemâ-hiye rawm u şefaqat
bırağub, Boğdan vilâyetiniñ külliyyen begleri ve a>yânı ve ŝiqât naśârâsı ve bolarları7 ve
rehâbîni ve pupları, papasları cümleten der-gâh-ı sa>âdet-penâha mütâba>at u iţâ>at idüb,
südde-i devlet-âşiyâna gelmek içün isticâze etdiklerinde >afv-i xaţâ8 u9 seyyiât, şükrâne-
i fevz ü fütûwât idügine binâen re>âyânıñ cerâyid-i a>mâline aqlâm-ı >âţıfet ü merwamet-
encâm çekilüb, mektûb-ı emân iwsân olınub, mecmû> a>yân-ı memleket-i Boğdan dört
güne degin ordu-yı hümâyûn-ı źafer-nişâna gelüb, irişmek emr olındı.

1
A Hk: kenâr
2
A Hk Hs K: - belâ, F: xizy
3
A Hk Hs K: - muqâbil
4
Hk: görmedi
5
K: - ve
6
K: + olub
7
F Hs: yolarları
8
A Hk: xaţâyâ
9
K: - ve
437

Ważret-i pâdişâh-ı źafer-yâr u nuśret-şi>âr ber-murâd u kâm-kâr ol cevânibi śayd u şikâr


idüb, ğâlibâ bedreqa-i >inâyet-i Vâhibü’ l-âmâl >azze şânuhû1 dâyimâ žât-ı behcet-
śıfâtlarına xazâyin ü genc îmâ ider gibi, zîrâ miftâw-ı ţâli>-i sa>âdet-metâli>leri gâhî
xazâyin-i Hind kilidine fettâw, gâhî çerâğ-ı devlet-i nuśret-menziletleri xâk-ı tîre-i
Boğdan’ da medfûn olan gencîne źuhûrına mıśbâw olur. Mel>ûn-ı mezbûr cebîn-i bî-
sa>âdetine (254a) merqûm olan xaţţ-ı şeqâvet-qarîni bilüb, wâdiŝe-i ciger-sûz-ı leşker-i
âteş-fürûzdan qorqub, olanca emvâl ü cihâzını, evânî-i sîm ü zerden esbâb u âlât-ı
bezmini, nisvâna müte>alliq muraśśa> câmelerini, muţallâ şimşîr ü meclerini, sîm ü
zerden külîçe külîçe śawâyif ü elvâw u nuqûdını xâke medfûn idüb, zemîne mestûr
eyledügi cenâb-ı śâwib-qırân-ı manśûrıñ >ilm-i >âlem-şümûllerine ma>lûm olıcaq bâr-
gâh-ı źafer-wużûr u nuśret-źahîrlerinde emîr-i axûr-ı kebîr mu>temedü’l-ważreti’ l->aliyye,
mü&temenü’ s-süddeti’ s-seniyye, mübeccelü’ l-xavâśś, žü’ l-ixtiśâś, müstecmi>ü’ l-
mekârim, câmi>ü’ l-mawâsin Wüseyn Ağa wasenet xıśâluhû2 ki, xuddâm-ı kirâm-ı ževü’ l-
iwrirâmıñ ser-firâzı, bende-gân-ı vâlâ-maqâm u >izzet-iwtişâmıñ mümtâzıdır, ol xižmete
ta>yîn buyurılub, fermân-ı cihân-muţâ>muqteżâsınca derûn-ı wiśârda defîne źann olınan
mevâżı>ı tîşe-i zemîn-xırâş ile qazub, bî-nihâye mâl-ı firâvân ile gümüş fuçılar3, ibrîqler,
śurâwîler, qanatalar, qadewler, qupalar, memzûclar, muraśśa> qılıclar, nemçeler, kâfirî
meçler, mervârîd-i girân-bahâ, cevâhir4-i >azîzü’ l-vücûd ile münaqqaş, münebbet
mücevher, dikme altunlu câmeler, sîmîn ü zerrîn źurûf ile mücelled kitâblar, İncîller,
eşkâl-i ğarîbe ile muśanna>, muraśśa> çalîpâlar, śalîbler, sâyir envâ>-ı nuqûd u emti>a,
eśnâf-ı tecemmülât u aqmişe ki, dâyire-i tawrîrden bîrûn, wisâb u taqrîrden efzûndur,
vücûda getürüb, xâśśa-i hümâyûn-ı gencîne-maqrûn içün żabţ etdiler.
İţâ>at iden ümerâ-i Boğdan daxı >atebe-i >ulyâya gelüb, Dîvân-ı >adâlet-âşiyân olub,
a>yân-ı memleket bi-esrihim ıźhâr-ı >ubûdiyyet ü rıqqıyyet idüb, evâmir-i cihân-muţâ>
her ne vechle şeref-śudûr bulur ise muţî> u münqâd idiklerin >arż eyleyüb, qadîmî
Boğdan wâkimlerinden İstefan Voyvoda-oğlı Çetine Voyvoda ki, bâr-gâh-ı a>lâda >ulûfe
taśarruf idüb, cümle-i xuddâm-ı vâlâ-maqâmdan idi, kendülere voyvoda naśb olınmaq
bâbında türâb-ı iksîr-niśâb-ı der-gâh-ı sa>âdet-iktisâbdan istid>â-yı >inâyet idüb, xarâca
iltizâm eylediler. Rây-ı >âlem ârâ-yı (254b) müdebbirân-ı memâlik-güşây aña müncerr
oldı ki, “ Vilâyet-i mezbûreniñ eyâleti mezbûra >inâyet olınub, la>în-i maqhûr devrinde
žikr olınan Kili ve Aqkirman wiśârlarınıñ wudûd u sınurları xuśûśında nizâ>dan xâlî
olmayub, memâlik-i mawrûse re>âyâsına Boğdan kâfirleriniñ daxl ü ta>arrużları eksik
olmaduğı eclden vasaţ-ı vilâyet Boğdan’ dan bir miqdâr arâżî ifrâz olınub, memâlik-i
şâhîye ilwâq olına.” Binâen->alâ-hâžâ žikr olınan Burud śuyınıñ Aqkirman cânibinden
mežkûr Felçin nâm şehr muqâbelesinden mâru’ ž-žikr Torlu śuyına varınca mu>ayyen
wadd ta>yîn olınub, wudûd-ı merqûmeniñ iki cânibinde iki >âlî wiśâr binâ olınmaq şarţı ile
mežkûr voyvodaya, >âmme-i a>yân-ı Boğdan’ [a] Dîvân-ı hümâyûnda “ Min-ba>d >iśyân u
ţuğyân etmeyüb, evâmir-i >aliyye-i xâqânîden her ne śâdır olur ise imtiŝâl ü inqıyâd
eyleyüb ve iki yılda bir memleket xarâcını voyvoda kendü nefsiyle der-gâh-ı >âlem-
penâha getürüb, teslîm eyeleye” deyü İncîl ü śalîbe yemîn idüb, >ahid-nâme-i hümâyûn
ve >âdet-i qadîme-i >Oŝmâniyân üzre voyvodaya qızıl börk ile altun üsküf ve xila>-ı
xüsrevâniyyeden qaţîfe ve şîb xil>atler virilüb, cümlesi bâr-gâh-ı a>lâya varub, taqbîl-i

1
Şânı yüce olsun.
2
Ahlâkı güzel olsun.
3
A F K: qoçılar
4
Ü: cevher
438

türâb-ı muqaddese-i taxt-ı hümâyûn-ı sa>âdet-maqrûn ile müstes>ad olub, çıqdıqlarında


voyvodaya râyet-i źafer-âyet ile ţabl u naqqâre-i beşâret daxı iwsân olınub, gürûh-ı
>askerden bir fırqa voyvoda ile taxt-ı Seçav’ a varub, âyînlerince mezbûrı begleyüb,
cümle iţâ>at etdiler. Külliyyen merz ü bûm-ı Boğdan meftûw-ı >asâkir-i kişver-sitân vâqi>
oldı.
Ważret-i śâwib-qırân-ı tâc-baxş
Beglerine eylesün ta>źîmler
Qullarına mülk temlîk eyleyüb
Dâyimâ bağışlasun ıklîmler
Gâh ğarbı baxş ide geh maşrıqı
Âsitânında ola taqsîmler
Dergehine vire bâcile xarâc
Ehl-i Hind ü Portuqal u Rîmler.
Vilâyet-i Boğdan’ ıñ awvâli ma>lûm olıcaq Dîvân-ı >âlî-şân olub, mûmâ-ileyh xân (255a)
teşrîfât-ı gûn-â-gûn-ı ważret-i pâdişâh-ı cûd-maqrûn ile müşerref olub, xizâne-i âmâli
envâ>-ı >aţâyâ-yı pâdişâhâneden mâl-â-mâl1 olub, kendülere, selâţîn-zâdelere, ümerâ-i
Tatar’ a, mîrzâlara sâyir a>yân u erkânına fâxir xil>atler iwsân buyurılub, yevm-i
mezbûrda gelüb, sa>âdet-i taxt-bûs-ı hümâ-me&nûs ile müstes>ad olub, vilâyetlerine
varmağa icâzet-i hümâyûn erzânî qılındı. Leh qıralınıñ daxı sâbıqâ der-gâh-ı mu>allâya
elçisi vârid olub, ordu-yı hümâyûn ile bile idi, mezbûra daxı icâzet emr olındı. Mel>ûn-ı
gürîz-maqrûn Üngürus câniblerine varmış, deyü istimâ>olınub, Üngürus qıralı Yanoş’ a
maqhûr-ı mezbûrı ele getürmek içün ulaqlar gönderildi 2.
Mâh-ı mübârek rebî>ü’ l-âxiriñ yigirmi sekizinci güni ważret-i xilâfet-penâh >izz ü câh ve
leşker-i źafer-penâh ile Seçav’ dan şeref-mürâca>at buyurub, âftâb-ı gîtî-raxşân u cihân-
nümûn devâyir-i âsmân-ı sîm-âb-gûnı qaţ> u seyr etdügi gibi ważret-i xudâvendigâr-ı
memâlik-şikâr daxı menâzil ü merâwilde tevaqquf u intiźâr etmeyüb, teveccüh-i
hümâyûn üzre oldılar. Sa>âdet ile Saqcı İskelesi’ nden >ubûr idüb, diyâr-ı Boğdan’ a
şeref-nüzûl idelden bir aydan ziyâde yollar münqaţı> olub, memâlik-i mawrûse
câniblerinden axbâra vuqûf u şu>ûr olmamış idi. Sa>âdet ü iqbâl ile Seçav’ dan
mürâca>at-ı hümâyûn buyurdıqlarında axbâr-ı Hind ü Sind ü Yemen, Ţayif ü Wicaz u
Śa>îd ü >Aden, Mıśır u Bağdâd u Baśra, Meşa>şa> u Bawreyn câniblerinden, Loristân u3
Kürdistân u Soran4 u žerbaycân u Gürcistân ţaraflarından, Şâm u Waleb ü Qaraman u
Rum u Türkman’ dan, Çerâkese ü Azaq u Ejderxân memleketlerinden, İskenderiyye ü
Reşîd ü Dimyaţ u Mağrib-zemîn ü Cezâyir’ den, Śaruxân u Germiyân u Aydın,
memleket-i İsfendiyâr’ dan, cevânib-i bawrden İşpanye ü Pup u Fırançe ü Portuqal,
Bosna, Semendire, Hersek ü İzvorniq ü Avlonya’ dan bi’ l-cümle şarq u ğarb, cenûb u
şimâlden ważret-i pâdişâh-ı rub>-ı meskûnıñ âstâne-i sa>âdetlerine ulaqlar gelüb, iskelede
müctemi> olmışlar. Devlet ü iqbâl ile xaber-i qudûm-ı meserret-lüzûmlarına vâqıf
oldıqları gibi ulaqlar peyk-i (255b) nesîm ü śabâ-veş pey-â-pey südde-i sa>âdete vuśûl
bulub, memâlik-i mawrûse-i pâdişâhîniñ awvâl ü axbârına vuqûf tawśîl olındı.

1
K: + ve memlû
2
A Hk: gönderilüb
3
F Hs K Ü: - ve
4
F: Sûdan
439

Bu eŝnâda deryâ ţaraflarına ţonanma-i hümâyûn ile irsâl olınan müşârün-ileyh


Xayreddîn Paşa’ dan beşâret-eŝer xaberler vârid olub, melâ>în-i saqar-maqrûn Venedik-i
maxžûliñ İstendin ve Andre ve Sirfu nâm cezîrelerinde vâqi>olan qal>aları1 ki, her biri
kilid-i memleket2-i küfr-âşiyân olub, wıśn-ı waśîn-i semek-bünyân imiş, müşârün-ileyh
paşa-yı kâm-rân >asâkir-i cerrâr3-ı cezâyir-sitân ile üzerlerine varduğı gibi ahâlîsi >uqalâ-
yı >âqıbet-endîş olub, teşvîş-i âşûb u belâdan xalâś içün istîmân idüb, mezbûr İstendin
cezîresi wiśârınıñ xalqı Venedik cânibinden anda wâkim olan pelîd-i >anîdiñ raqabe-i
>ažâb-naśîbine ip ţaqub, getürüb teslîm etmişler. Memleketleri ve qal>aları içün sâl-be-
sâl xizâne-i >âmireye üc biñ üc yüz sikke-i Efrenciyye xarâca iltizâm eylemişler.
Muqaddemâ žikr olınduğı üzre mawrûse-i Qosţanţiniyye’ den dâr-ı Qâhire-i Mıśır
câniblerine yaraq ile gönderilen qadırğalara żarar u gezend qaśdına küffâr-ı xâk-sâr
gemileri Venedik-i la>îne müte>alliq olan cezîrelerden Girit aţasına gelmiş, deyü istimâ>
etdikleri eclden ţonanma-yı hümâyûn ile Girit semtine teveccüh idüb, mâh-ı
muwarremü’ l-warâmıñ on beşinci güni mezbûr cezîreye gelüb, Qandiye nâm wiśârdan
Venedik ţarafına gider iki pâre barça gemilerine râst gelüb, birini içinde mevcûd olan
kefere-i nâr-ma>bûd u śanem-mescûd ile alub, birisiniñ xalqı quruya dökilüb, gemisini
âteş-i pür-dûd ile yaqmışlar. Mezbûr gemide ümerâ-i Girit’ den beg adına bir >ifrît bile
ţutılub, kâfir gemilerinden suâl olındıqda Saqız kâfirlerinden ţonanma-yı hümâyûnıñ
xaberi alınub, on gün muqaddem çıqub, Gorfos câniblerine qaçdılar, deyü xaber
virmegin hemân ol gün Girit’ e tâbi> qal>alardan Miloptomo nâm wiśâr ki, wıśn-ı nâm-
dâr-ı melce-i eşrâr-ı nâr-qarârmış, üzerine varub, mawśûr olan melâ>în-i bî-temkîn
hücûm-ı ğuzât-ı źafer-âyînden qarâra ţâqat getürmeyüb, żarûrî firâr idüb, (256a)
qal>aların qoyub, eţrâf u cevânibe târ-mâr olmışlar. Quruya >asker-i kâfir-şikâr çıqarılub,
ekŝerini evlâd u >ıyâli ile esîr, yigirmi pâre qaryelerini, wiśârını, eţrâf u cevânibini
şerâre-i âteş-i cezâyir-sûzla yaqub, yir eylemişler.
Şehr-i mezbûrıñ on altıncı güni Aparqono4 nâm qal>anıñ daxı gemilerle üzerine varılub,
xalqı ehl-i İslâm gemilerini göricek gürîze iqdâm idüb, ţâğîler ţağlara5 ţağılmağa yüz
ţutmışlar. Ğâzîler >aqablerinden irişüb, qaçanları ţutmışlar. Şimşîrler ile ol xınzîrleri
çalılar içre çalub, oğulların, qızların esîr eylemişler. Altmış pâre köylerini nehb ü ğâret
idüb, wiśârını, cümle ma>mûresini yaqub, xasâret etmişler.
Mâh-ı mezbûrıñ on yedinci güni daxı Xanya6 dimekle meşhûr, burûc-ı >asîrü’ l->urûcla
ma>mûr qal>a daxı leşker-i źafer-şu>ûr ile mawśûr olıcaq muxâlefet-i hevâyla deryâdan
duxûl müte>ažžir olmağın quruya >asker çıqarılub, qal>asınıñ mu>aźźam varoşı olub,
ahâlîsi >askeriñ varışından wâllerini 7 bilüb, wiśâra qarîb olan evlerini kendü elleriyle
yaqub, yerlerin od idüb, bâqî qalanını daxı >asker-i manśûr warq idüb, âteş-i pür-dûd ile
nâ-bûd etmişler. Nevâwî-i wiśâr ziyâde ma>mûr olmağın >asker-i nuśret-şi>âr üc gün
gemilere gelmeyüb, yemîn ü yesâr memleket-i küffârı urub, üc yüz pâre köylerin nehb ü

1
K: + qılâ>-ı müşeyyede ve burûc-ı mümehhede
2
K: memâlik
3
F: - cerrâr
4
F Ü: Ayarqono
5
K: - ţağlara
6
F: ΗĢ∆
Ĝį
7
K: wâllerin
440

ğâret, Menoliplo1 nâm qal>aların alub2, warq u xasâret eylemişler. Ğâzîler serv-xırâm,
semen-endâm, gül-bû, hilâl-ebrû, lâle->ižâr, qamer-ruxsâr, śanem-çehre esîrlerden sîr ü
behre-mend olmışlar.
Her gemi enbârı dönmiş cennete
Mâh-rû bir xûb-ı gendüm-gûn ile
Bir olubdır zülf-i kâfir çeşm-i mest
Ğâret eyler dil ilin şeb-xûn ile
Başlarında ol Firengî şabqalar3
Xoş yaraşur qâmet-i mevzûn ile.
Gerü cezâyir-i mezbûrede İstiye nâm qal>a ki, yaraq ile meşwûn wiśâr4-ı śu>ûbet-maqrûn
imiş, donanmâ-yı hümâyûn ile üzerine varub, vefret-i esbâb-ı qıtâl, keŝret-i âlât-ı
cidâllerine i>timâd eyleyüb, Efrenc-i hezîmet-senc burûc-ı wiśâra >alemler (256b) diküb,
âşûb u qıtâle mutaśaddî olmışken çehre-i wayâtları âyine-i ecelde muśavver, xâne-i qalb
ü żamîrleri şu>le-i şimşîr-i dilâverân ile münevver görinmegin qarâra mecâlleri
qalmayub, wiśârlarını bırağub qaçdıqlarında ğuzât-ı düşmen-gîr irişüb, melâ>în-i bî-dîni
esîr ü der-zencîr idüb, aña qarîb on mîl miqdârı quruda İsqalarya ve İstilo nâm iki pâre
seng-i xâreden yapılmış mu>teber qal>aları daxı olub, her biri alınub, nâwiyelerinde
seksen pâre köyleri ğâret ü xasâret olındıqdan śoñra Kerpe nâm cezîreye gelüb,
Venedik-i bî-dîniñ qılâ>-ı küfr-biqâ>ından üc pâre wiśârıñ ahâlîsi kûh-sâra düşüb, firâr
eylemişler. Biş gün cezîre-i mezbûrede qarâr olınub, ümîd-i xalâś ile buţûn-ı cibâlde
muxtefî olan gürûh-ı żalâli ğuzât-ı xayr-ef>âl bir bir bulub ele getürmişler. Wiśârlarını,
meskenlerini, yataq u ţuraqlarını yıqub yaqub, fenâya yitürmişler. Eţfâl ü >ıyâllerini esîr
idüb, ol ţâğîleriñ işlerin bitürmişler. Küffâr-ı xâk-sârıñ bunca qal>aları5, nice wuśûn u
bârûları alınub, zûr-ı pence-i müslimîn ile vîrân u xarâb, âşiyân-ı küfr ü6 żalâl olan
şehrleri ve varoşları, mesâkin-i bûm-ı źalûm olan köyleri nâr-ı >ažâb-intişâr-ı mücâhidîn
ile yaqılub, nâ-bûd u yebâb olub, deryâ yüzinde daxı bî-nihâye gemileri, perrendeleri
yağmalanub, kemâli ile xasâretler, memleket ma>mûresine bî-nihâye ğâret ü waqâretler
vâqi>olmış.
Mıśır’ a irsâl olınan ţonanma gemileri daxı gelüb, müşârün-ileyh paşaya mülâqî olub,
ţâyife-i maxžûlîniñ axbâr-ı śawîwasına vuqûf tawśîl olındıqdan śoñra mâh-ı śaferü’ l-
muźafferiñ dördinci güni ţonanma-yı hümâyûn dârü’ l-üns mawrûse-i Rodos’ a7
müte>alliq olan cezâyirden İstanköy cezîresine gelüb, wuśûn-ı ważret-i śâwib-qırân-ı
źafer-maqrûndan Qoron câniblerine >azîmet eyleyüb, qal>a-i Moton’ a8 vardıqlarında
küffâr-ı xâk-sâr gemilerinden Preveze qal>asına gelüb, iğvâ-yı iblîs-i pür-telbîs9 ile
veğâ-yı cünûd-ı źafer-enîsde çehre-i devletlerine ţabançe-i hezîmet ţoqınan maxžûller
mawrûm u me&yûs Gorfos cezîresine (257a) vardıqları ma>lûm olub, paşa-yı rezm-âzmây

1
F Ü: ΜΊΣΉ
ΜΕΏ
2
F Hs K Ü: - alub
3
F: sabqalar
4
F Hs K: + ki
5
F: def>aları
6
F Hs K Ü: - ve
7
A Hk: ΗŦΜǻŎ
8
F Hs: Moŝon’a
9
A Hk: - pür-telbîs
441

u wuśûn-güşây daxı sefâyin-i nuśret-sezây ile Kefalonya cezîresine gelüb, eţrâfını nehb
ü ğâret idüb, wuśûl-i murâd ile Preveze’ ye gelüb, mežkûr Gorfos’ da olan erbâb-ı nâqûs
üzerlerine varmaq tedârük eyleyüb, İşpanye qıralınıñ ve Papa-i maqhûrıñ ve Venedik-i
maxžûliñ ţonanmaları awvâlini ma>lûm idinmek içün Polya ve Mesine ţaraflarına şâhîn-
per, kebûter-güžer, mürğ-şinâver, derûnı pür-dilâver dört qıţ>a yügrük qayıqlar
gönderüb, śabâ-miŝâl deryâya revân olub, Polya kenârlarına vardıqlarında İşpanye
ţonanmasına baş olan melâ>în-i küfr-fâşdan Andreye Ţori nâm la>în elli beş pâre
qadırğa, ţoqsan barça ile Venedik gemilerine1 mülâqât2 içün gelür iken râst gelüb,
qayıqlar melâ>în gemileriniñ >aqabinden bir qayıq şikâr idüb ve bir Gorfos ağır3-bâr4ın
alub, dördinci gün gerü gelüb, xaber śorıldıqda, kâfiristân qırallarınıñ ittifâq u ittiwâdını,
Fırance pâdişâhı ile İşpanye qıralı on yıla dek mu>âhede5 idüb, ehl-i İslâm vilâyetlerine
ve gemilerine daxl ü ta>arruż içün barçalarına bî-nihâye >asker ve quruya gelüb çıqmaq
içün atlar qoyub, müretteb ü mükemmel oldıqların ma>lûm idinüb, kendüler daxı cenâb-
ı Waqq’ a >azze ve celle6 tevekkül idüb, Preveze’ de idiklerin7 bildirmişler.
Mâh-ı cemâži’ l-evveliñ sekizinci güni devlet ü iqbâl ile ważret-i pâdişâh-ı melek-xıśâl
Saqcı İskelesi’ nde8 cisr-i hümâyûndan şeref->ubûr idüb, źılâl-i žât-ı behcet-simâtları
mefâriq-i eqâlîm-i mawrûseye sâye-bân-ı emn ü emân vâqi> olub, arâżî-i memâlik-i
mawmiyye ni>âl-i sümm-i sütûr9-ı wubûr-niŝârlarına rûy-mâl etmekle zebân-ı wâl birle
nağme-serâ u şükr-gûyân idi. Ol güniñ irtesi Dîvân-ı hümâyûn olub, qâ>ide-i muqarrere-
i >Oŝmâniyân üzre vüzerâ-i ma>delet-ârâ ve vükelâ-i sa>âdet-intimâya ve Rumili
beglerbegisine maxśûś qûtâs-gerden, zerrîn-zencîr bedevî atlar ile muraśśa>şimşîrler ve
girân-bahâ xil>atler virilüb, sâyir erkân-ı devlet-nişâna ve a>yân u ümerâya ve ağalara ve
xuddâm-ı kirâmıñ rüûsına qaftanlar iwsân olınub, taqbîl-i taxt-ı źafer-baxtla müstes>ad
olub, Anaţolı ve Rumili beglerine ve yeñiçeriye ve qapu xalqına (257b) sâyir sipâh-ı
źafer-penâha destûr u icâzet >inâyet olındı. Memâlik-i mawrûse wudûdına >inâyet-i
Müfettiwü’ l-ebvâb ile müyesser olan fütûwâtı i>lâm idüb, a>lâm-ı >âlem-ârâ-yı pâdişâhî
muźaffer ü manśûr, ważret-i śâwib-qırân-ı >âlem-sitân mesrûr u pür-wubûr şeref-i rikâb-ı
sa>âdet-niśâbları ile eqâlîm10-i mawmiyye âsûde ü pür-wużûr11 olduğın inbâ etmek içün
fetw-nâmeler ile eknâf-ı memlekete ulaqlar gönderildi.
Merz ü bûm-ı Boğdan’ dan ifrâz olan memleket ki, âb-ı rû-yi vilâyet-i Boğdan idi,
müstaqill sancaq ta>yîn olınub, bende-gân-ı südde-i vâlâ-menziletden birine taqlîd
olınub, ol cevânibiñ umûrı ve mühimmâtı aña tefvîż olındı.

1
A F Hs K: gemileriniñ
2
K: mülâqâtı
3
Hs: ağız
4
A F Hs K Ü: - bâr
5
A Hk: mu¢âlawa
6
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
7
F: idikleri
8
F: İskelesi’ nden
9
A Hk: semend
10
Ü: ıqlîm
11
A: wubûr
442

Meśâliw-i >asâkir1-i źafer-meâŝir içün Rumili’ nden žaxâyir-i mütekâŝire ile nüzl-i vâfir
getürilüb2, mesâfe-i ba>îde olmağla3 ekŝeri gelüb irişmeyüb, ważret-i xudâvendigâr-ı
>izzet-şi>âr sa>âdet ile ıqlîm-i Boğdan’ a varub gelince me&mûr olan nüzl 4 gelüb, wâżır
olmışdı. Emr-i cihân-muţâ>ile binâ olıncaq5 qılâ>meśâliwi içün wıfź olınmaq emr olınub,
ważret-i pâdişâh-ı şefaqat-penâhıñ qaţarât-ı emţâr-ı >inâyet-âŝârları dâyimâ riyâż-ı >ibâda
mütereşşiw olub, mawż-ı luţf-perverd-gâr idikleri gün gibi źâir ü bâhirdir, bu eŝnâda
mežkûr Kili wiśârınıñ derûn6-ı qal>ada vâqi>olan evlerine âteş düşüb, büyûtı ţu>me-i nâr
ve loqma-i şerâr olub, mawallâtı mawall-i nâr u7 axker, ţâq u bünyânı fânî tecemmülât u
esbâbı yanub xâk-setr olmış. Aśwâbı8 żu>afâ, ekŝer ahâlîsi fuqarâ olub, büyûtdan çıqub,
qût-i lâ-yemûta qâdir degillerimiş, biwâr-ı >âţıfet-i şâhî temevvüc idüb, cisr-i hümâyûna
śarf olınan esbâb u âlât ki, binâ olınsa hezâr9 Tebrîz ü Herat gibi medâyin ü emśâr taśvîr
olınurdı, küllîsini [Kili] ahâlîsine iwsân eyleyüb, qal>a-i mezbûre kemâ-kân ta>mîr
olınmaq emr olındı10.
Ol gün otaq-ı hümâyûn gidüb, dârü’ s-salţanati’ l->aliyye mawrûse-i Edirne’ ye ţoğrı
menâzil ü merâwil ta>yîn olınub, irtesi sa>âdet ü iqbâl ile >azîmet-i źafer-ittiśâl idüb,
Ţobraca memleketi śawrâ u11 beyâbân olub, qıllet-i âb ile meşhûr olmağın menâzil-i
ba>îde qaţ> idüb, seyrde şitâb üzre olub, mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-evveliñ yigirmi
ücinci güni Yanbolı civârında şikâr içün binâ olınan serây-ı sürûr-şi>âra şeref-nüzûl
etdiklerinde müşârün-ileyh (258a) Xayreddîn Paşa dâmet ma>âlîhi 12 câniblerinden
axbâr-ı meserret-intişâr inbâsı içün ulaq ile oğlı gelüb, i>lâm eylemişler ki, vech-i mesţûr
üzre küffâr-ı śâwib-şeqâvetiñ >asker-i pür-nifâk u hezîmet-vifâqları kemâl keŝretde,
sefâyin-i xasâret-qarâyini nihâyet vefretde, Preveze ile Gorfos mâ-beyni daxı mesâfe-i
yesîre olub, cünûd-ı dîn ile ceyş-i müşrikîniñ muwârebe ü ittiśâli muwaqqaq idügi 13 źâhir
ü ma>lûm olıcaq mûmâ-ileyh paşa ki, ser-âmed-i mücâhidân-ı wazm u tedbîrdir,
kendüler ile olan ţonanma-yı hümâyûn gemilerini intiwâb14 idüb, ceng ü warbe qâbil
olanlarını15 ayırub, ţop u tüfenglerini, cengcilerini, kürekcilerini 16 muwaśśalâ cümle
esbâb u âlâtını geregi 17 gibi tekmîl idüb, wâżır u müheyyâ olmışlar.
Mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-evveliñ evvel güni ki 18, ğurre-i ğarrâ-yı cihâd u ğazâdır,
yevmü’ l-erba>aymış ki, vaqt-i >aśrda mel>ûnlarıñ19 âftâb-ı şevketleri zevâle gelüb,

1
K: >asker
2
A Hk: getürdilüb
3
Ü: olmağın
4
K: nüzûl
5
F Ü: olıcaq
6
K: ΑΛŊ
7
A F Hk Hs K: - nâr ve
8
K: a¢wâb
9
Ü: niçe
10
A Hk: eylediler
11
F Ü: - ¢awrâ ve
12
Şerefi dâim olsun.
13
K: + olub
14
K: ittixâd
15
A Hk: olanları
16
K: - kürekcilerini
17
K: gerek
18
F: - ki
19
A: - mel>ûnlarıñ, Hk: küffârıñ
443

hengâm-ı ğurûba qarîb olduğı avânda seksen pâre kûh-miŝâl, gencîne-i evzâr u vebâl,
derûnı ehl-i küfr ü żalâl ile mâl-â-mâl, her biri yedişer sekizer yerde yelkenler açar,
>acâyib ü ğarâyib >aźîm1 qarqalar2, barçalar, qalyonlar ile elli iki pâre yügrük mürğ-
revân, deryâ-güžerân qadırğalar ile mežkûr olan Andreye Ţori-yi la>în ki, erbâb-ı
nîrânıñ pehlevânı, aśwâb-ı cawîmiñ kemâl-i şecâ>at3 ile meşhûr qadîm qorśanıdır, deryâ
yüzinden źâhir olub, seksen pâre qadırğa ile daxı Venedik-i mel>ûnıñ canedrali ve otuz
pâre qadırğa ile papa-i bî-dîniñ qapudânı ve on pâre qadırğa ile sâbıqâ Rodos begi olan
Miğali 4 Mastori’ niñ qâyim-maqâmı ve Portuqal-ı maqhûr gemileri ki, perrendelerinden
ve qayıqlarından5 ğayrı cümle üç yüz qıţ>a ceng ü cidâl sefîneleri alay alay gürûh gürûh
gelüb, Preveze’ ye qarîb iki mîl miqdârı yerde demür qoyub, memleket-i İslâmiyye’ yi
ğâret ümîžine yigirmi biñ Soltat kâfirleri ki, cümlesi tüfeng-endâzmış, ţaşra döküb,
la>în-i mezbûr Andreye Ţori kendüsi qadırğalar ile Preveze Boğazı’ ndan içerü girmek
qaśd u niyyet etdügi ma>lûm oldıqda İslâm leşkeriniñ ğâzîleri, merdânları, dilîrleri,
şîrleri, ejderleri, neheng-i kâfir-sitânları, śawrâ-yı ğazânıñ (258b) qurtları, qağan
arslanları, bebr-i jiyânları, pîl-i demânları yer yer cûş u xurûş idüb, emr-i paşa-yı nuśret-
sezâyla sefâyin-i İslâmiyye’ de qonılan ümerâ-i devlet-ârâyla >asâkir-i źafer-meâŝirden
ve tüfengcilerden bir miqdâr er6 ifrâz olınub, quruya çıqarılub, melâ>în-i xâsirîniñ ţaşra
çıqacaq yerlerini bağlayub, mel>ûnlar daxı śabâwa qarîb mawallde qayıq gönderüb,
kenârı görmek istediklerinde nigeh-bân olan ümerâ muţţali> olub, qayığa hücûm idüb,
tüfeng bârân idicek qayıqları qaçub, müşâhede etdikleri awvâli varub xaber viricek
quruya er dökmekden ferâğat idüb, mâh-ı mezbûrıñ ikinci güni bir miqdâr yügrük
qadırğaları Preveze Boğazı’ na gelüb7, İslâm gemilerine ţop atub, cânibeynden xayli
âşûb u ceng olub, qadırğaları gerü dönüb, on mîl miqdârı yerde demür qoyub, bu eŝnâda
müşârün-ileyh paşanıñ cihâd u ğazâ >urûqı mütewarrik ü cünbân olub, qarârı qalmayub,
cenâb-ı Rabbü’ l->âlemîn, Xudâ-yı âsmân u zemîn, žü’ l->arşi’ l-mecîd fa>>âlün limâ
yürîd8, baxşende-i fetw-i cemîl, güşâyende-i ebvâb u sebîl, Bârî te>âlâ ve teqaddes
ważretleriniñ >inâyet-i bî-nihâyetlerine tevekkül-i tâm, muxâţab-ı teşrîf-i levlâk ve xâce-i
kevneyn ve şâh-ı cihân-penâh-ı >arśa-i eflâk, sulţânu’ ŝ-ŝaqaleyn, şâh-bâz-ı hümâ-
pervâz9-ı evc-i denâ fetedellâ10, sîmürğ-i Qâf-qurbet-i qâbe qavseyni ev ednâ11,
hâdiyü’ s-sübül 12, seyyidü’ l-küll, xâtemü’ r-rüsül, ważret-i mefxar-ı mevcûdât ve server-i
kâyinâtıñ śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû13 mu>cizât-ı nuśret-âyât u źafer-simâtlarına
tevessül-i tâm14 idüb, pâdişâh-ı İslâm-ı źafer-peyğâm u şerî>at-intiźâmıñ himmet-i
hümâyûn-ı hümâ-hem-tâlarını kendüye refîq ü reh-nümâ idinüb, râyât-ı dîn-i mübîn,
a>lâm-ı fetw-qarîn açub, ţabl u naqqâresin dögüb, kûs u nefîrin çalub, wâżır bulınan

1
Hk: - >aźîm
2
A: köke, Hk: qadırğalar
3
K: şecâ>atı
4
K: Miğal
5
A F Hs K Ü: qayıqlardan
6
F K: - er
7
K: + İslâm gemilerine ţop atub, cânibeynden xayli âşûb qadırğaları Preveze’ ye gelüb
8
“Arşın sahibidir; çok yücedir. İstediğini mutlaka yapandır.”, K.K., 85 Burûc, 15-16.
9
A Hk Hs K: lâ-mekân, F: bâlâ-mekân
10
“…yaklaşıp inmiştir.”, K.K., 53 Necm, 8.
11
“… (araları) iki yay arası kadar, belki daha da yakın…”, K.K., 53 Necm, 9.
12
Hk: sebîl
13
A Hk Hs K: selem. Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
14
A Hk: tamâm
444

qadırğalar ile hemân küffâr-ı xâk-sârıñ üzerine hücûm eyleyüb, Preveze Boğazı’ nı ţaşra
çıqub, küffâr-ı xâk-sâra muqâbil deryâda altı yedi mîl miqdârı yerde demür bırağub,
sefâyin-i nuśret-xazâyin gelüb, cem> olınca xûrşîd-i nûr-nüvîd-i ğarb-menzilet ţuruq1-ı
ufqdan ğurûb u ğaybet idüb, firâş-ı şeb revzene-i nehâra perde-i źulmet aśub, ferş-i
bawra firâş-ı siyâh basţ idicek zümre-i târîk-dil (259a) ü siccîn-mesken gemilerine
yelken idüb, deryâya gitmişler. >Asker-i İslâm daxı nıśfu’ l-leylde bâd-bân-ı źafer-âşiyân
açub, melâ>în-i saqar-mekânıñ >aqablerince Gorfos ţaraflarına revâne olmışlar.
Mâh-ı mezbûrıñ üçinci güni rûz-ı cum>a ki, >îdü’ l-mü&minîndir, Gorfos’ a qarîb Nawşılar
nâm cezîre qurbına vardıqda ţonanma-yı hümâyûn direklerine dîde-bânlar çıqarub,
eţrâf-ı deryâya naźar idicek Kefalonya cânibinde barçalar görinmegin ehl-i İslâm
gemileri serin çevirüb2, üzerlerine >azm ü hücûm idüb, ittifâq-ı küffâr-ı melâ>îniñ
barçaları bir yerde müctemi> olub, İncir Limanı Burnı dimekle ma>rûf burunda
qadırğaları daxı wâżır olub, rûzgâr muvâfaqatı ile ol ţağ gibi barçalar hevâya memdûd
>amûdlar üzre maysere ve çenber yelkenler, âdem meşwûn gölgelerinde başda ve qıçda
sewâb-ı muźlim gibi ol mücrimler mancene ve terengte bâd-bânların açub, qadırğaları
daxı alaylar ve śafflar bağlayub yürimişler. Bu cânibden İslâm leşkeri daxı
ţonanmalarını tertîb idüb, verâ-yı perde-i ğaybdan źafer ü nuśrete evvel >alâmet bu
olmış ki, cumhûr-ı müslimîn ve ğuzât-ı muvawwidîniñ uğurları Ka>be-i mükerreme ve
qıble-i mübârekeye ţoğrı olub, mecmû>gemiler iwyâ-i sünnet-i Resûlü’ ŝ-ŝaqaleyn içün
>aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm3 qıbleye qarşu śafflar bağlayub, güyâ deryâ yüzi warem-i
beytu’ llâh, ya ziyâret-gâh-ı >araśât-ı mağfiret-penâh imiş ki, ğâzîler küffâr-ı şeqâvet-
şi>ârla fî-sebîli’ llâhi te>âlâ ğazâ ve cihâdı wacc-ı ekber bilüb, śafâ-yı qalb ile sa>y-i cemîl
maţâfını ţavâf iderlermiş. Ya śafwa-i deryâ fi’ l-meŝel bir śawn-ı câmi>-i cennet-âsâymış
ki, mü&minler žaxîre-i rûz-ı cezâ çün4 >ibâdet-i ğazâya teveccüh idüb, cenâb-ı Bârî-i
te>âlâya el qaldurıb, furśat-ı İslâm içün nâz u5 niyâz iderlermiş6. Gürûh-ı İslâm fırqa-i
liyâm-ı cehennem-maqâm ile rû-be-rû olmışlar. Sefâyin-i sa>âdet-qarînden7 âvâze-i
tekbîr ve gül-bâng-i Muwammedî ţâsîçe-i >illiyyîni 8 ţoldurıb, >arş-ı berîne peyveste
olmış.
Yüz ţutub der-gâh-ı Waqqa mü&minîn
Eylemişler nâle9 feryâd10 u enîn
Cünd-i İslâm’ a źafer vir yâ İlâh
Tâ ola maxžûl qavm-i kâfirîn.
(259b) Tîr-i du>â hedef-i icâbete irişüb, maqbûl ü revâ olmış ki, widdet-i śabâ u nesîme
sükûn, şiddet-i rûzgâr i>tidâle maqrûn olıcaq barçalarıñ bâd-bânları süst ü bî-mecâl
qalub, warekete iqtidârları olmamış. Riyâw-ı fetw-iftitâw nâ-mütenâhî mehebb-i >inâyât-ı
İlâhîden esüb, ğuzâta beşâret-i fütûw olub, ţonanmalardan ejder-ğırîv, ra>d-eśvât

1
K: ţaraf
2
F Hs K: çözüb
3
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
4
A Hk: içün
5
Hk: - ve
6
Hs K: idermiş
7
A F Hk Hs K: sermedî
8
F: >illiyyîn
9
A F Hk Hs K: + ve
10
A F Hk: zâr
445

beceluşqalar atılub, küffâr barçalarına ţoqınub, sîne-i küfr-gencînelerini ğırbâl miŝâl


delüb, içinde sükûn iden kilâb-ı ğarq-ı >ažâbı seylâb-ı belâya virmekiçün sûrâx u
ŝuqbeler açmışlar. Bezm-i rezmde şarâb-ı ğurûrla lâ-ya>qıl ü xarâb olan müşrikleriñ
aqdâw-ı vücûdlarına sâqî-i ecel zehr-i şûrâb-ı behre-i bawr qatub, mel>ûnlar nûş idüb,
içmişler. Ţoplar1 żarbından gemileriniñ kimi deryâya batub, ahâlîsi pey-rev-i âl-i
Fir>avn olmış. Kimisi śademât-ı żarbezen-i keştî-şikenden mecrûw, sükkânı dâyire-i
wayâtdan maţrûw olmağın kenâr gözedüb, firâr ixtiyâr2 iderlermiş3. Bu wâlet-i qıyâmet-
mehâbetden Andreye Ţori mel>ûn, hevâ-yı şîrîn-i mevtden mecnûn, âŝâr-ı ğalebe4-i ehl-i
İslâm ile serâsîme ü ser-gerdân mağlûb u zebûn olub, qadırğalar ile gelüb, muqâbele
etmege qudret müşâhede etmeyüb, barçalarınıñ gerüsine ţolaşub, ţonanma-yı hümâyûn5
gemileri daxı üzerine yüriyüb, hücûm idicek maxžûl-i merqûm yine barçalarınıñ ţaraf-ı
âxerine geçüb, ğâzîler daxı6 ol semte >azîmet eyleyüb, bi’ l-cümle melâ>în-i saqar-meâb
bir niçe def>a ester-i ţolab ve xar-ı âsiyâb gibi dönüb ţurub, bu hengâmede ţoplar sefîr-i
ecel olub, küffâra ţâ>un-ı ekber vâqi>olmış. Ţoplarıñ dûd-ı duxânı rû-yi deryâya źulmet
bırağub, hevâ-yı ceng ü âşûbdan âb-ı >ažâb-intisâb-ı bawr cûşân u xurûşân olmağla
ţûfân-ı Nûw âşikâr olmış ki, cehennemîleriñ vücûdı7 xânmânları xarâb, dîde-i belâ-
resîdeleri pür-âb, keştîleri şikeste ü ğarq-âb olub, her biri yâ leytenî küntü türâbâ8
temennâsına düşmişler. Żarbe-i ţop-ı cân-âşûbdan maqhûr olan maxžûlleriñ qubûrı qa>r-
ı buwûr olub, mâhîler gibi deñize düşmişler. (260a) Ţâyife-i mağbûn u želîl emrâż-ı şirk
ile xaste ü >alîl güyâ aśwâb-ı fîl imişler ki, Ka>be-i dîn-i sülâle-i Xalîl, qıble-i âyîn-i
Wabîb-i ważret-i Rabb-ı celîle ta>arruż qaśd etmişlerdi. Ţoplar ţuyûr-ı ebâbîl gibi sebîl-i
hevâdan seng-i tenkîl atub, mażmûn-ı kelâm-ı >adîmü’ l->adîl termîhim bi-wicâretin min-
sicîl 9 źuhûr idüb, küffâr-ı źalûm ü cehûliñ her biri ke>aśfin me&kûl 10 olması âyet-i
nuśret-delîl elem yec>al keydehüm fî-tażlîlin11 fewvâsına12 medlûl olmış.
Mevc-i âşûbile deryâ pür-girih
Mâhîler ol xavfden giymiş zırh
Her gemi bir qal>a śu meydân-ı ceng
Ţob-ı şâhî lücce-i bawre neheng
Dûzax-ı bawre düşüb ehl-i saqar
Eylemişler qa>r13-ı âb içre maqarr
Başlarına mevc-i deryâ tâc imiş
Zehresinden kâfiriñ bawr içmiş

1
A Hk: ţop
2
K: ixtiyârlarmış
3
K: - iderlermiş
4
A Hk: - ğalebe
5
K: hümâyûnı
6
K: - üzerine yüriyüb, hücûm idicek maxžûl-i merqûm yine barçalarınıñ ţaraf-ı âxerine geçüb, ğâzîler
daxı
7
A: vücûd
8
A Hs K Ü: türâb. “Keşke (dünyada iken) toprak olsaydım.”, K.K., 78 Nebe&, 40.
9
“…üzerlerine sert taşlar atarak…”, K.K., 105 Fîl, 4.
10
“… yenilmiş ekin gibi…”, K.K., 105 Fîl, 5.
11
“Kendi tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?”, K.K., 105 Fîl, 2.
12
A F Hs K: fewvâsıyla
13
A Hk: qa¢r
446

Her bedenden cûy-i xûn olmış1 revân


Bir qızıl ırmağ imiş deryâ hemân
Ğarq olub bawre bilen >ilm-i şinâ
Âl-i Fir>avnile olmış âşinâ
Barçalar esbâb-ı ihlâk-ı ţuğât
Keştî-i İslâm imiş süfn-i necât
Âb cûşân rû-yi deryâ pür2-sewâb
Ol gün olmış kâfire rûz-ı >ažâb.
>İnâyet-i Wayy-ı lâ-yezâl qarîn-i âmâl-i ğuzât-ı nuśret-meâl olub, küffâr-ı xâk-sâr
mağlûb u bî-mecâl, sifâl-i küfr ü3 żalâl olan barçaları şikeste-wâl olıcaq şevket-i İslâm-ı
dehşet-engîzden qadırğalarıyla ser-dâr olan mel>ûn-ı bî-temeyyüz çehre-i wayâtlarını4
âyine-i helâkda muśavver görüb, girîbân-ı qarârını dâmen-i firâra degin çâk idüb, kenâr-
ı gürîz gözetmiş. Ehl-i İslâm gemileri küffâr-ı bed-nâm-ı hezîmet-encâm barçalarını
araya alub, wâlleri diger-gûn olıcaq qadırğalarından mu>âvenet içün işâret ţopların atub,
bayraqlar śalub, istimdâd etdiklerince aśwâb-ı şeqâvet-nihâd kendü cân-ı cehennem-
mu>tâdlarını xalâś u âzâd etmekde ictihâd üzre olub, barçaları recâ-yı mededden qaţ>-ı
ümîd idicek mel>ûnlar kendü qadırğalarını ţopa ţutub, kilâb5-ı hezîmet-şitâb ol yüzden
daxı müşâhede-i >ažâb eylemişler. Żawve-i kübrâdan hengâm-ı (260b) >aśr-ı axîre degin
ceng ü hengâme olub, erbâb-ı dîn-i mübîn aśwâb-ı şirk-i dûzax-qarîniñ murâdlarınca
barçalarını baturıb, fetw u fütûwla kâm-bîn olıcaq maqśûd olan qadırğalar yeder deyü
barçalarından ferâğat idüb, melâ>în-i xüsrân6-naśîbi ta>qîb eylemişler. Taqdîr-i Wayy-ı
qadîr ile >azze şânuhû7 cünd-i nûra destûr virilüb, âyine-i mihr ğılâf-ı ğurûbda mestûr
olmağla çehre-i deryâya niqâb-ı deycûr çekilüb, bawr-ı bî-pâyân-ı nâ-mütenâhîden
cüyûş-ı İslâm’ a bârân-ı rawmet-i İlâhî daxı nüzûl idüb, źalâm-ı leylden kefere-i
fecereniñ meyli ne cânibe idügi ma>lûm olmayub, iki sâ>at miqdârı gidilüb, ba>dehû
dönilüb, Ayamavra qurbında demür qoyub, śabâwolınca tevaqquf eylemişler.8
>Askeriyle Xayreddîn Paşa’ yı irsâl eyledi
Fetw-i deryâ-yı Firenk içün Süleymân-ı zemân
Tâ Cezâyir illerinden tâlân idüb yağma ide
Yaqa yıqa virmeye kâfirlere hergiz emân
Bulışub ceng eyleye küffâr-ı dûzax-yârla
Terk ide dîn yolına heb cân u baş [u] xânmân
Şâh-bâz-ı râyet-i nuśret-sezâ-yı pâdişâh
>Avn-i Waqq ile ide evc-i źaferde âşiyân
Şâh Boğdan iline >azm eyledi iqbâl ile
Gelmedi axbâr-ı keştîden xaber xayli zemân
Rûw-ı qudsîden suâl etdüm gemi wâlin dedi
Fetw ider târîxidir himmet qıla şâh-ı cihân.

1
F Hs: olmışlar
2
F: - pür
3
F Hs K Ü: - ve
4
K: wayâtları
5
Hk: Ζά΄
6
A Hk: xüsr
7
Şânı yüce olsun.
8
A: + Li-müellifihî
447

El-wamdü li’ llâhi ve’ l-minne ważret-i pâdişâh-ı nuśret-niśâb cânib-i berrde fütûwât-ı
cemîle ile ber-murâd u kâm-yâb, >asâkir-i sitâre-miqdâr u encüm-wisâb himmet-i hümâ-
hem-tâları murâfaqatı1 ile ţaraf-ı deryâda cihâd u ğazâlar eyleyüb, me&cûr u müŝâb
oldılar. Waqq sübwânehû ve te>âlâ dâyimâ bu âstâne-i fetw-âşiyânı şarq u ğarb fütûwâtına
maqarr u mekân idüb, der-gâh-ı mu>allâ-yı ma>delet-penâhı vücûd-ı sa>âdet-şi>âr-ı
pâdişâh-ı ferxunde-âŝâr ile firdevs-nişân ide. Âmîn yâ mücîbe’ s-sâyilîn.
Bu axbâr-ı fütûw-âŝâr ile qulûb-ı ehl-i îmân ki, gülistân-ı çemen-i tevwîddir, nesîm-i
ferwat-şemîm-i şâd-mânîden muxażżar u müzehher vâqi>olub, ważret-i pâdişâh-ı nuśret-
rehber baxt-ı sa>îd-i ferxunde-axter birle mawall-i mezbûrdan dârü’ s-salţanati’ l->aliyye
mawrûse-i Edirne câniblerine teveccüh-i müvecceh buyurub, (261a) dârü’ l-xilâfe
Bağdâd-ı behişt-âbâd vilâyetiniñ tanźîm-i umûr u awvâline xâţır-ı şerîf-i ważret-i
pâdişâh2-ı rub>ı-meskûn mâyil olub, xuddâm-ı kirâm-ı >adâlet-intiźâmdan kâr-dîde,
xidemâtı maqbûl ü pesendîde kimesne irsâl buyurılmaq bâbında fermân-ı >âlî-şân-ı
sâmî-mekân-ı xüsrevânî źuhûr etmegin Anaţolı ümerâsından evśâf-ı >adl ü inśâf ile
mevśûf, kemâl-i wüsn-i tedbîr ve re&y-i rezîn3 ile âfâqda meşhûr u mevśûf 4 olan vâlî-i
livâ-i Menteşa, mübârizü’ l-mille ve’ d-dîn Muwammed Paşa dâme iqbâluhû5 ki, âstâne-i
>adâlet-âşiyânıñ qadîmî >ibâd-ı xâliśü’ l-fuâdı zümresinden ma>dûd olub, tefevvuq-ı şân
ile aqrânına sâbıq, ţab>-ı şefîq-i rıfq-şi>ârı üslûb-ı re&fet ü >adâlete muvâfıq, cereyân-ı
awkâm u meśâliwde rây-ı ihtimâm-ârâsı qavânîn-i şer>6-âyîne muţâbıqdır, ol diyârıñ
eyâletine enseb ü evlâ görilüb, ważret-i pâdişâh-ı deryâ-cûd7 u ıqlîm-baxşıñ emr-i
hümâyûnları ile Bağdâd beglerbegiligi müşârün-ileyhe tefvîż ü taqlîd buyurılub, ol merz
ü bûmıñ zimâm-ı wall ü >aqd-i umûrı dest-i bâzû-yı dirâyetine teslîm olınub, awvâl-i pür-
melâl-i ra>iyyetiñ kâşâne-i vîrâne8sine âftâb-ı >adâlet ü şefaqati ile tâb u rütbet ve
mâşıţa-i re&fet-i >amîmesiyle ruxsâre-i gül-gûne-i mülke zîb ü zînet virmege me&mûr
olub, ważret-i xudâvendigâr-ı ma>delet-âŝârıñ taqbîl-i rikâb-ı kâm-yâb9larıyla müstes>ad
olub, ber-vech-i isti>câl ol cânibe irsâl olındılar.
Bu eŝnâda mâru’ ž-žikr Anaţolı emîrü’ l-ümerâsı Rüstem Paşa ki, mîr-i ma>ârif-iktisâb u
ma>delet-niśâb, şehîr-i feżâyil-intisâb u menqabet-meâb olub, nihâl-i devlet ü iqbâlleri
ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-mertebetiñ cûy-bâr-ı feyż-âŝâr-ı terbiyet ve wüsn-i
himmetleriyle neşv ü nemâ bulub, waqîqaten žât-ı behcet-simâtları >adl ü kerem
ma>deninden cevher-i nâ-yâb, wüsn-i axlâq-ı bedî>ü’ ş-şiyem kânında bir gevher-i >âlî-
cenâbdır, ważret-i pâdişâh-ı ğazâ-fenn ü düşmen-şiken maźhar-ı >inâyât-ı Žü’ l-minen
xalleda’ llâhu źılâle devletihî mâ-dâme’ z-zemen10 sefer-i hümâyûn-ı źafer-meskene
>azîmet-i meymenet-xâtimet buyurdıqlarında müşârün-ileyh wudûd-ı Ermen’ den >atebe-i
>ulyâya müteveccih olub, mesâfe-i ba>îde olmağın (261b) henüz gelüb, vuśûl
bulmışlardı. Ważret-i xudâvendigâr-ı sa>âdet-şi>âr, pâdişâh-ı baxtiyâr-ı kâm-kâr-ı devlet-

1
A F Hs K: ╔ẃ₤ėŏΏ
2
F Hs K: - pâdişâh
3
F Hs: zerrîn
4
A F Hk: ma>rûf
5
Saâdeti dâim olsun.
6
A Hk: rüsûm, F K: >adl, Hs: - şer>
7
A Hk Hs: baxşiş, F K: baxş
8
F Hs K Ü: - vîrâne
9
A Hk: - kâm-yâb
10
Allah devletinin gölgesini zaman devam ettikçe dâim etsin.
448

âŝârıñ rikâb-ı behcet-niśâbları taqbîli 1 ile ber-murâd u kâm-yâb oldılar. Mawall-i


mezbûrdan menâzil ü merâwil qaţ> olınub, mâh-ı cemâži’ l-evveliñ yigirmi ţoquzıncı
güni iqbâl-i fetw-nevâl ţanţana-i şevket-meâl ü źafer-ittiśâl bi’ l-cümle envâ>-ı >izz ü
celâl-i ferxunde-fâl ile ważret-i pâdişâh-ı kâmilü’ l-xıśâl, śâwib-qırân-ı >adîmü’ l-miŝâl
dârü’ l-xilâfe mawrûse-i Edirne’ ye nüzûl-iclâl buyurdılar. Źılâl-i sa>âdet-âyâtları ile taxt-ı
hümâyûn-baxt miŝâl-i xuld-i berîn, nümûne-i behişt-i qudsî-mekîn vâqi>oldı.
Taxt-ı şâhî dâyimâ ma>mûr ola
Her nefes sâkinleri mesrûr ola
Şâhımız İslâm ve dîniñ faxridir
Düşmen üzre her zemân manśûr ola
>Avnu’ llâhi ola her demde mu>în
Cünd-i Waqq ire >adû maqhûr ola.
Bu eŝnâda memâlik-i mawmiyye-i pâdişâhî wudûdında nihâyet-i ser-wadd-i dîn, ğâyet-i
merz ü bûm-ı bilâd-ı müslimîn olan Bosna diyârı ki, medâr-ı İslâm ve melce-i ğuzât-ı
sa>âdet-encâm u źafer-fercâm2 olmağın leyl ü nehâr mübârizîn-i dîn-dâr ile müşrikîn-i
nâr-qarârıñ kâr-zârı eksik olmayub, >ale’ l-ittiśâl muwârebe ü qıtâl üzre durırlar.
Küfür yağıyla münevverdür çerâğı Bosna’ nıñ
Dîn ocağı olsa nola her bucağı Bosna’ nıñ
Xâk-ı pâkından dilâverler qopar arslan gibi
Şîr ü ejderler mekânıdır yatağı Bosna’ nıñ
Bir peleng ü bebr ü qaplanıñ yeri her bîşesi
Gürg-i kâfir-gîre3 menzil kûh u ţağı Bosna’ nıñ
Ţoprağı ğâzîleriñ qanıyla yoğrılmış ezel
Heşt-behişt-i câvidândan var ferâğı Bosna’ nıñ4
Bâğ-ı dîniñ şimdiki demde gül-i gül-zârıdır
Tâze ţursun śolmasun ya Rabb bu çağı Bosna’ nıñ.
Wudûd-ı mesdûd-ı Bosna wırâsetinde vâlî olan ümerâ-i güzîn-i sa>âdet-cebîn, wurrâs-ı
dîn-i mübîn-i ważret-i Seyyidü’ l-mürselînden śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû5 qıdve-i
ümerâ-i nâm-dâr, śâwib-i câh-ı >Ali-âŝâr u >âlî-miqdâr, şecî>-i hüner-şi>âr u şehâmet-diŝâr
u şecâ>at-kâr Mîr Xüsrev-i kâm-kâr ki, sâlhâ ol kenârlarda wâfıź [u] nigeh-bân olub,
(262a) şâh-bâz-ı şimşîr-i düşmen-şikâr u fetw-minqârı śavletinden >uqâb-ı tîz-pervâz-ı
gürûh-ı küffâr mânend-i waşr-ı kelâğ u zâğ >arśa-i bevâra târ-mâr [u] zâr olurlar. Ceyş-i
źafer-simât-ı Bosna ile bi’ d-defa>ât memâlik-i żalâlet-qarîn6-i küfre aqınlar idüb, qavm-i
nâr-qarâr ve aśwâb-ı zaqqûm ile ma>mûr olan bilâdı xarâb u âşiyân-ı bûm, şi>âr-ı küfr ü
żalâl ile mâl-â-mâl olan niçe wuśûn u qılâ>ı vîrân u yebâb etmekle erbâb-ı nîrânı
wayâtdan mawrûm idüb, ulu ğazâlarda kâm-rânlıqlar eyleyüb, ğazâ-i fî-sebîli’ llâh etmek
ile mücâhid ü ğâzî, dilâver-i ma>reke-i cihâd-ı waqîqat ü mecâzîdir.
Žâtı dîn ıqlîmine sedd-i sedîd
Tîğidir küfr ehline be&s-i şedîd
1
K: taqbîl
2
K: + encâm
3
K: gîrdir
4
A: Bosna
5
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
6
HK: - qarîn
449

Re&y ü tedbîr içre mâhir pür-hüner


Ceyş-i fikrinden >adûdur nâ-bedîd
Luţufla ma>mûr olıpdır memleket
>Adille âsûde awrâr u >abîd.
Sinîn-i sâbıqada olan meâŝiri bu kitâb-ı fâxirde wikâyet, ne deñlü fütûw-ı qılâ>ve cihâd u
ğazâlar etdiler ise ol derecede basţ u rivâyet olınmışdır. Mîr-i müşârün-ileyh bu sâl-i
fetw-meâl içre daxı1 Bosna’ nıñ dilâverlerini, meydân-ı cihâdıñ ser-âmed serverlerini,
śawrâ-yı veğânıñ şîr ü ejderlerini, kûh-sâr-ı ğazânıñ peleng ü bebr-i hüner-güsterlerini,
bîşe-i heycânıñ arslan u qaplan ğażanferlerini cem>idüb, qapusı xalqından üsküf-pûş u
xancer-der-âğûş, sîmîn-kemer, zerrîn-zîver, miğfer-külâh, cevşen-penâh, şimşîr-miyân,
nîze-dest, tâzî-süvâr, düşmen-şikest qullarını, âhen-xây, mehmûz-pây, qartal-ser,
meftûl-sîne, gürg-postîn, peleng-libâs, şîr-iltibâs, ceres-sâz, muqâbil-endâz, qalqan-dûş,
hizebr-xurûş, muźaffer müeyyed, sinân-yed Bosnanıñ dîvânelerini, delülerini 2 >alâ-
niyyeti’ l-ğazâ süvâr3 idüb, sâwil-i Deryâ-yı Axżar’ da küffâr-ı eşrâr-ı bed-axterden
Venedik-i melâ>îne müte>alliq olan Nin dimekle ma>rûf wıśn-ı waśîn ki, bârû-yı metîn
kilâb-ı küffâra menzil ü in, qurbında ma>mûr bir şehr-i >âlî dâxî olub, derûn u bîrûnı pür-
tezeyyün imiş. Mawżâ i>lâ4-i ma>âlim5-i dîn (262b) içün ol semte >azîmet-i źafer-qarîn
eylemişler. Sâbıqâ küffâr-ı saqar-mekînden żarbe-i şimşîr-i ğuzât-ı nuśret-âyîn ile fetw
etdikleri qal>a-i ¡ olin’ den alınan wiśâr-kûb, bünyân-âşûb, beden-cârûb, śarśar-üslûb
ţoplar çekdürib, teveccüh etdiklerinde >asker-i İslâm-ı nuśret-fercâmıñ mehâbet ü
śavletleri qulûb-ı küffâr-ı xâk-sâra ki, münbit-i giyâh-ı żalâl, mezra>a-i evzâr u vebâldir,
xaşyet ü dehşet gelüb, muqâbeleye qudret, mücâdeleye >adem-i istiţâ>at müşâhede idüb,
şehrinde ve qal>asında sâkin olan fırqa-i şeyâţîn-i dîv-reh-nümâ, >abede-i eśnâm-ı iblîs-
pîşvâ deryâya dökilüb, gemiler ile cezâyir-i menwûslarına gürîzân olmışlar6. Cünd-i
źafer-ţâli>bu wâle muţţali>olıcaq ţopdan ferâğat idüb, >asker-i sa>âdet-şümûl ile qal>a-i
mezbûreye vuśûl bulub, derûnında olan ejder-ten, menâre-beden, ef>â-dehen, âteş-vaţan
ţoplarını wiśâra nâfi>âlât u esbâb u medâfi>ini alub, yat u yarağından cüzvî ü küllî cihâz
u esbâbını żabţ idüb, şehrini ve qal>asını âteş-i suzân ile yaqub, der ü dîvârlarını yıqub,
xâk ile yek-sân, eţrâf u cevânibini yağma u tâlân eyleyüb, şevket-i küffâra tamâm
noqśân irişdirmişler.
Qal>ayı qam>eylemiş fevc-i ğuzât
Dâmeninde qaţ>idüb dest-i ţuğât
Oda yaqmış xânmân7 u8 şehrini
Âteş etmiş ol >arûsıñ mihrini
Kesr-i eśnâm u śalîb etmiş yine
Naśr ile fetw-i qarîb etmiş yine
Ehl-i küfriñ ma>bedin xâk eylemiş
Ol diyârı küfürden pâk eylemiş

1
K: + devlet
2
K: - delülerini
3
Ü: üstüvâr
4
K: i>lâm
5
K: - ma>âlim
6
Hk: - olmışlar
7
Hk: ΑĜ Ώ
ΛΑĜŅ
8
Hk: - ve
450

Devlet-i şâh-ı cihândır cümle fetw


Himmet-i śâwib-qırândır1 cümle fetw.
Küffâr-ı xizy-naśîbiñ ol mawalle qarîb Zadre nâm2 meşhûr wiśârı ki, a>źam-ı wuśûn-ı
küfr-meşwûn olub, nâm-dâr qal>alarıdır, >asker-i hidâyet-rehberden qal>a eţrâfına puśular
qoyub, leyl ü nehâr qal>a qapularını açdırmayub, ţâyife-i >udvâna ol maqarr-ı vesî>i
mawbes3 ü zindân, ţaşra çıqan melâ>îni ţu>me-i seyf ü sinân idüb, qal>ada olan ceyş-i
>abûsü’ l-vücûhıñ rüûsından atlu ţâyifesine baş olan (263a) mel>ûnı uğraşda ţutub,
âstâne-i sa>âdet-âşiyâna göndermişler. Küffâr-ı xâk-sâr bu wâdiŝe vuqû>ından xaber-dâr
olıcaq Firenk-i melâ>în Yuqaru Esbilet ve Tiroğir nâm qal>alarından ve sâyir qılâ> ve
deryâda olan ţonanmalarından mübâlağa kâfir cem>idüb, cümlesi âhen-pûş olub, süvâr
u piyâde envâ>-ı fesâda qaśd idüb, wudûd-ı İslâm’a >azîmet eyleyüb, ol cevânibde olan
qılâ>-ı müslimînden Kilis qal>asına telbîs ile żarar u gezend irişdirmek sevdâsın idüb,
qal>a-i mezbûre eţrâfında erbâb-ı kîn gece ile dört beş yerde kemîn idüb, puśular
qomışlar4. >İnâyetu’ llâh ile ehl-i İslâm xabîr olub, >ale’ ś-śabâw ki, âŝâr-ı şa>şa>a-i nûrdan
hengâm-ı gürîz-i deycûr, çehre-i xûrşîd-i żiyâ-rüsûm birle avân-ı ğurûb-ı nücûmdur,
şeh-bâzân-ı >adû-şikâr yer yer hücûm idüb, küffâr-ı nâ-bekâr-ı hezîmet âŝâra qoyılub, iki
cânibinden qoşma ve dönderişmeler vâqi> olmış. Şimşîrler rûşen-żamîr, >uzlet-pežîr,
śalâw-güzîr, zâhid-naźîr olub, leyle-i niyâmda nâyim iken uyanub, >ibâdete qâyim, gûşe-
i riyâżet ve qabża-i istirâwatde sâkit ü śâyim iken tawayyül-i ifţâra5 mâyil-i dâyim olub,
gül-ruxân-ı >îd gibi allar giyüb, bezm-i rezmde şarâb-ı xûn-în-i düşmen-i ecel-bîn ile
rind-i câm-perest ü bâde-nûş olmışlar. Sinân ve nîzeler xod nihâl-qâmet, nev-resîde,
râst-qadd, ser-efrâz civânlar iken bâd-ı śarśar-ı ceng-i şeyxûxet-âheng ţoqınub, ol demde
pîrler gibi iki bükilüb, tevâżu>ehli olub, keŝret-i xižmetden xaste, belki ekŝeri mecrûw u
şikeste vâqi> olmış. Tîrler hengâme-gîrler gibi miyân-ı meydâna düşüb, küffârıñ
wayâtları naqdini cerr iderlermiş. Ni>âl-i sütûr-ı mübâriz-i manśûrdan źuhûr iden gerd ü
ğubâr >uyûn-ı küffârı kör idüb, vâdî-i cengi bî-dînlere qubûr etmişler. Melâ>în-i xâsirîn
tamâm maxžûl ü mağlûb6 olub, eqall-i qalîl xalâś bulub, hidâyet-i Hâdî7-i fettâw ile
cünd-i müslimîne fevz ü felâw, zümre-i müşrikîne vâ-veylâ u śıyâw müyesser ü
muqadder olmış.
Müslim ü kâfir idüb uğraşlar
Dâmen-i śawrâya ţolmış başlar
Tîğ-i ebrinden yağub xûn-în-i âb
Kellesi kâfirleriñ güyâ wubâb
(263b) Ehl-i küfriñ çıqmağa her yanına
Zaxm-ı peykân revzen olmış cânına
Ser-te-ser meydân-ı ceng pür xâr-ı püşt
Lâşeden śawn-ı zemîn olmış dürüşt
Müslime behcet gelüb küffâra şeyn
Rûz-ı Bedr imiş ya xod yevm-i Wuneyn.

1
F: qırânîdir
2
K: - nâm
3
K: - mawbes
4
A: qurmışlar
5
Ü: âb-ı rûya, F Hs K: efkâra
6
K: - ve mağlûb
7
Hk: Bârî
451

Ţu>me-i şimşîr-i beden-gîr olan aśwâb-ı sa>îrden ğayrı mübâlağa mel>ûnlar esîr olub,
ğâzîler ţoyımlıq idüb, tamâm sîr olmışlar. Axbâr-ı fütûw-âŝârı der-gâh-ı nuśret-şi>âra
i>lâm eylemişler. Ważret-i pâdişâh-ı İslâm-penâhıñ a>lâm-ı devleti farq-ı >ayyûqa manśûb
olub, a>dâ-yı dîn hem-vâre maqhûr u mağlûb ola, bi->avni’llâhi’ l-Meliki’l-ğâlib1. Bu
fetw-i nâdirü’ l-vuqû>>aqabince mîr-i müşârün-ileyh ki, wâris-i ser-wadd, fâris-i meydân-ı
cidd ü cehd, şîr-i dilîr-i bîşe-i iqdâm, [bebr] ü2 hizebr-i kûh-ı ihtimâmdır, gerü küffâr-ı
cehennem-medâra qahr u intiqâm içün >asker-i İslâm-ı xuceste-fercâm ile Ğradişqa
cânibine çıqub, teveccüh etdikde medâyin-i İslâmiyye’ den Naden qal>ası ţarafından
xaber vârid olub, memâlik-i küfriyyeye tâbi>Talya nâm vilâyetden mežkûr olan Zadre
qal>asına on biñden ziyâde müsellaw piyâde ile iki biñ miqdârı süvâr-ı nâr-qarâr gelüb,
wâżır u âmâde olub, mežkûr qal>a-i müslimîne ţoplar çeküb, muwâśara etmek üzre
oldıqları ma>lûm olıcaq ceyş-i ğanîmet-mertebet birle ol cânibe >azm ü mürâca>at idüb,
gürûh-ı İslâm-ı źafer-girdârla yüriyüb, ılğarla irişdiklerinde >asker-i dîn-i źafer-tezyîniñ
hücûm-ı şevket-i źafer-qarînlerine bî-dînler duyuş virmeyüb, kendü wiśârlarına irişmegi
fevz ü nuśret, dâmen-i gürîze dest-âvîzi mawż-ı ğanîmet bilüb, yoldan dönüb, ţoplarıyla
qaçub, qal>alarına3 girmişler. Mîr-i müşârün-ileyh mawall-i mezbûrda dört beş gün
iqâmet idüb, menwûslar mawbûslar gibi qal>adan çıqmayub, wiśârı penâh idinmişler.
Mûmâ-ileyh daxı ol diyârlarda vufûr-ı şecâ>at ile iştihâr bulub, fi’ l-waqîqa merkez-i
dâyire-i ferzânegî, noqţa-i śawîfe-i merdânegî olan Kilis sancağı begi Murâd Beg dâme
>ulüvvühû4yı ki, qadîmî Bosna uclarınıñ pehlevânı, şecâ>at kûhınıñ qaplanı, bahâdırlık
bîşesiniñ arslanıdır, >asker-i źafer-ma>âşdan bir miqdâr yoldaş qoşub, (264a) wiśârda
mawśûr olan küffâr-ı dûzax-qubûrıñ xuśûśı içün ta>yîn eyleyüb, ğâzîler ol câniblerde
kemîne qâbil yerlerde puśular qoyub, xurûc-ı a>dâya müteraśśıd olub, ıţmâ>5-ı liyâm
içüm fırqa-i İslâm’ dan bir miqdâr kimesne qal>a qapusına segirdüb vardıqlarında
içerüden melâ>în-i hezîmet-âyîn başdan ayağa cümle âhen, cirm-i pür-cürm ve tenleri
hem-vâre pür-cebe ü cevşen, esb ü merkûbları pûlâd-beden, ellerinde gönder,
omuzlarında qalqan dîv-xurûşlar, şarâb-ı küfrle ser-mest ü ser-xoşlar qal>a qapusın açub,
xar-gele alayı, xınzîr cemâ>ati bölük bölük çıqub, Müslümânları qovub, ta>qîb
eylemişler. Ğâzîler daxı bunları çeküb, puś üzerine getürdiklerinde dilâverler, şîr-
peykerler, mühîb-manźarlar, gürg-serler, peleng-pûşlar, bebr-xurûşlar, nîze-zenler, >adû-
figen, warb-pîşe6, ceng-endîşler kemînden çıqub, meydân-ı âşûb u neberdde küffâr7-ı
pür-belâ u pür-derd ile rû-be-rû olub, qarışmışlar. Erbâb-ı dîn-i sa>âdet-qarîn ile aśwâb-ı
nâr u müşrikîn ol śawrâda bulışub, dögişmişler. İki cânibden şimşîr ve gönderler der-kâr,
qalqanlar zaxm u żarb ile şikeste ü evgâr olub, âvâze-i hây u hûy ve na>re-i gîrûdâr ile
>arśa-i ceng rûz-ı bâzâr-ı qıyâmet gibi küffâra târîk ü teng olub, ğâzîler bir lawźada
küffârı xıyar gibi ţoğrayub, yere dökmişler. Mel>ûnlarıñ vücûdları libâsını yırtub,
wayâtları bendini sökmişler.
Xûn-ı düşmen cûylar olmış revân
Lâle-zâr imiş o śawrâlar hemân

1
K: ΗĢΉ
Ĝỳ╬ė
2
F Hs K Ü: - ve
3
K: - qal>alarına
4
Yüceliği dâim olsun.
5
A Hk: ıţţılâ>, K: ẀĜ
ΐ ╪ė
6
K: bîşe
7
K: küffâra
452

Yüzi ağ ve sürx-rû olmış süyûf


Sîm ü zerden giydügi oldır źurûf
Nîzeler ten-rîz olub delmiş beden
Ser-firâz etmiş Xudâ-yı žü’ l-minen
Cünd-i İslâm’ a źafer olmış eŝer
Kâfir etmiş nâle âhı siper
Ğâlib olmış ehl-i waqqıñ wamlesi
Xâke düşmiş bir uğurdan cümlesi.
Küffâr-ı cengden gürîze âheng iden baqıyye-i erbâb-ı xüsrân üftân u xîzân cebe ü
cevşenlerin1 döküb, serâsîme ü wayrân qaçub, ğuzât-ı źafer-nişân qal>aları qapusına
degin qovub, ekŝerini qal>a xandeqine döküb, ol qavm-i nâr-ţab>u bâd-mizâcı âb içinde
(264b) daxı helâk idüb, külliyyen küfr ehlini türâb u xâk eylemişler. Bu xaberler2 [daxı]
>alâ-vechi’ t-te>âqub âstâne-i fetw3-menâqıba vuśûl bulub, qulûb-ı mü&minîne feraw-baxş
vâqi>oldı. Ammâ bu hengâmede irâdet-i >aliyye-i İlâhî ve meşiyyet-i seniyye-i wikmet-
nigâhî ki, mutażammın-ı envâ>-ı taqdîr ü wikem ve müştemil-i eśnâf-ı umûr-ı >ibret-
munżamdır,
Wikmet-i ef>âline olmaz şu>ûr
Kibriyâsından dü->âlem hem-çü mûr
Pâdişâh-ı bî-vezîr ü bî-müşîr
Kâr-sâz-ı bî-mu>în ü bî-naśîr
Mülk anuñdır xâliq oldır mâlik ol
Vechi bâqî küllü şey&in hâlik ol
Kimse bilmez qudretiniñ aślını
Bilmeyen firqat śanurlar vaślını
>Aql >âcizdir anı derk eylemez
>Âqıl ammâ fikretin terk eylemez.
Taqdîr-i Rabbânî, wükm-i lâzımü’ l-vuqû>-ı Sübwânî celle celâluhû ve >amme nevâluhû4
verâ-yı perde-i ğaybdan bu yüzden ţulû> eyledi ki, müşârün-ileyh Xayreddîn Paşa ile
küffâr-ı xâk-sârıñ muqâbele ü muqâtelesi ki, silk-i tawrîre gelüb, beyân u tafśîl
olınmışdı. Gürûh-ı küffâr-ı eşrâr-ı ma>śiyet-âŝârdan selâţîn-i şeyaţîn-âyînleriniñ ŝemere-
i ittifâq u ittiwâdları memâlik-i mawrûse-i İslâmiyye’ ye gelüb, fesâd-ı küllî źuhûra
getürmek idi. Hidâyet-i Hâdî-i fettâw ile celle žikruhû5 mübârizân-ı millet-i zâhire anlara
ğâlib olıcaq merede-i feseqa recâlarından me&yûs olub, çehre-i maqśûdları âyine-i
ümîžde ma>kûs görinüb, ţâli>-i menkûsları gibi ol menxûslar gemileri 6 ile mürâca>at
eyleyüb, aqśâ-yı wudûd-ı memleketde vâqi>olan Nuh qal>ası ki, Hersek sancağınıñ ser-
waddinde düşüb, wadd-i žâtında memâlik-i mawmiyeden dûr u ba>îd, bünyânı metîn ü
şedîd olmayub, leb-i deryâda bârû-yı ğayr-ı sedîd olduğı eclden melâ>în-i xâsirîn qal>a-i
mezbûreniñ üzerine düşüb, üc yüz miqdârı gemiler ile wiśârı muwâśara eyleyüb,
mevâżı>-ı >adîdeden ţoplar qurub, ceng ü âşûba bâdî oldıqlarında cümle-i wükkâm-ı

1
K: cevşenlerini
2
F Hs K Ü: xaber
3
F: nu¢ret
4
Büyüklüğü artsın ve ihsanı (her yeri) kaplasın.
5
İsmi yüce olsun.
6
K: gemiler
453

memleket wârisân-ı wudûd-ı vilâyet, kâffe-i >asâkir-i deryâ-niśâb, >umûmen sipâh1-ı


encüm-wisâb sefer-i źafer- (265a) eŝerde bulınub, kenârlar2 xâlî qalub ve hem zemân-ı
śayf iqbâl-i żayf gibi mürûr idüb, eyyâm-ı warîf irişüb, hengâm-ı sermâ warîf-i şitâ vâqi>
olub, mevsim-i deryâ teng qalub, keştîler bawrde direnge mecâl qalmayub, donanmâ-yı
hümâyûn bi’ ż-żarûrî >avdete âheng etmegin mawśûr olan ahâlî-i qal>a ol gürûh-ı mekrûhı
qal>a qâdir olmayub, içlerinde dîn-i mübîn ile meşhûr, âyîn-i İslâm-ı sa>âdet-niźâm ile
ma>mûr olan mü&minler ki, >amelleri dîvânına ecr-i şehâdet merqûm, emelleri
śawâyifinde âŝâr-ı sa>âdet müŝebbet ü ma>lûm olmış imiş. Küffâr-ı şeqâvet-şi>ârla cihâdı
sa>âdet-i [ebedî] bilüb, tüfeng ü tîr-i >adû-gîr ile uğraş idüb, qavm-i xasâret-ma>âşıñ ten-i
saqar-mekînlerinden başların tirâş idüb, ebdân-ı lâşe-nişânların zâğ u kelâğa aş
eylemişler. Üc gün miqdârı âşûb u ceng olub, erbâb-ı nâm u nengden kimesne
qalmayub, mürğ-i rûw-ı pür-fütûwları3 sebze-zâr-ı behişte qarâr idicek qal>ada ţâyife-i
eşrâr qalub, wiśârı küffâra teslîm eylemişler. Livâ-i mezbûra mutaśarrıf olan Bâlî nâm
vâlî eţrâf u cevânibde bulınan baqıyye-i sipâh-ı İslâm ile irişüb, ţaşrada küffâr-ı liyâm
ile bir miqdâr ceng ü sitîz eyleyüb, meydân-ı ma>rekede lem>a-i seyf-i xûn-rîz ve sinân-ı
tîz küffâr-ı murdâr-ı bî-temeyyüze o güni4 rûz-ı rüstexîz gösterüb, ol bed-nâmlarıñ
a>yânından birqac be-nâm kâfirleriñ ser-i bî-sâmânlarını ţu>me-i şimşîr ü sinân
eylemişler. Egerçi bu xuśûśdan bi-wasebi’ ź-źâhir ehl-i İslâm’ a infi>âl gelüb, mûcib-i
melâl olur, fe-emmâ cenâb-ı Bârî’ den te>âlâ şânuhû5 mes&ûldür ki, >asâ en-tekrahû
şey&en ve hüve6 xayrun leküm7 ma>nâsı derece-i vużûwda źuhûr idüb, ważret-i pâdişâh-ı
memâlik-sitân u ğazâ-fermânıñ yümn-i himmet-i hümâ-hem-tâları ile cümle Firengistân
meftûw-ı dilâverân-ı dîn ve mekşûf-ı ğuzât-ı źafer-âyîn vâqi>olmış ola.
Ważret-i pâdişâh-ı İslâm-penâh >izz ü câh ile serîr-i sa>âdet-maśîr-i >Oŝmân’ a cülûs-ı
hümâyûn idelden berü eqâlîm-i küfriyyeden ne deñlü wuśûn u biqâ>8, medâyin ü qılâ>-ı
Mıśır-ittisâ>, qurâ u żıyâ>, ma>âbir ü mesâlik, (265b) cezâyir ü memâlik fetw olınduğı bu
kitâb-ı müsteţâb derûnında [mânend-i] leâlî-i âb-dâr9 merqûm u manźûm idügi ma>lûm-ı
ulü’ l-elbâbdır. >İnâyet-i Rabbü’ l-erbâb ile10 >azze ve >alâ11 dâyimâ ehl-i İslâm’ a żafer ü
nuśret >alâ-vechi’ l->umûmdur. Xuśûśen bu sefer-i devlet-intiźâm [u] sa>âdet-ixtitâmda
berren ve bawren vâqi>olan fütûwât ki, ârâyiş-i dîbâce-i tevârîx-i >adîmü’ n-naźîrdir, daxı
bir pâdişâh-ı gîtî-penâha hem-xâbe-i żamîr olmamışdır. Gâhî źafer ü nuśret ve gâhî
şikest-i >asker-i deryâ-vüs>at lâzıme-i qâ>ide-i cihân-dârî ve memleket idügi tevârîx-i
evvelînde mežkûr, wikâyât-ı âxirînde mesţûrdur. Ve hem kelâm-ı qadîm-i Rabbânî,
muśwaf-ı >aźîm-i Sübwânîde qażiyye-i manśûśa12dır ki, inna’ llâhe lâ-yuğayyiru mâ bi-
qavmin wattâ yuğayyirû mâ bi-enfüsihim13 Waqq sübwânehû ve teâlâ wâkim-i muţlaq

1
A Hk: sipâhî
2
K: kenârları
3
K: fütûwlarını
4
K: gün
5
Şânı yüce olsun.
6
A Hk Hs K Ü: fe-hüve
7
“… fakat olabilir ki, bir şey sizin hakkınızda hayırlıdır da, onu kötü görürsünüz” K.K., 2 Bakara, 216.
8
Hk: + ve
9
Ü: + gibi
10
F Hs K: - ile
11
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
12
F: man¢û¢
13
“Bir kavim kendi halini değiştirip bozmadıkça, Allah da şüphesiz onun halini değiştirmez.”, K.K., 13
Ra’d, 11.
454

>âdil-i ber-waqq olub, leyse bi-źallâmin li’ l->abîd1 mefhûmı ma>lûm-ı awrâr u >abîddir.
Ümem-i evvelîn ve2 ţavâyif-i pîşîn3 ki, maqhûr-ı ważret-i Qahhâr, mağżûb-ı Âferîd-gâr-ı
cebbâr celle žikruhû4 vâqi>olmışlardır. A>mâl-i qabîwa ve ef>âl-i fażîwa muqâbelesinde
müstawiqq-ı >ažâb-ı İlâhî ve sezâ-vâr >iqâb-ı nâ-mütenâhî oldıqları muśarraw u
müdelleldir. Qal>a-i mezbûre ahâlîsi daxı el->uhdetü >ale’ r-râvî kemâl-i şirret ü şeqâvet
ve nihâyet-i mertebe-i ţuğyân u żalâlet üzre mevâdd-ı fitne ü fesâd, maźâhir-i ma>âśî ü
>inâd imişler ki, qahra maźhar, ekŝeri eyâdî-i küffârda mawbûs u mużţarr, ri>âyet-i
evâmir-i İlâhî etmedikleri ile devletleri žillete, wużûr u râwatları xasâret ü nekbete
müncerr oldı.
Bu wâdiŝeniñ vuqû>ı ma>rûż-ı xuddâm-ı >atebe-i vâlâ-maqâm-ı kâm-kârî oldıqda fermân-
ı şehriyâr-ı sâmî-mekân ile Rumili’ nde vâqi> olan ba>żı sancaqlarıñ >asâkir-i ŝüreyyâ-
ictimâ>ı mawrûse-i ¡ ofya’ da ictimâ> idüb, wâżır u müheyyâ olmağçün awkâm-ı cihân-
muţâ> irsâl olınub, Rumili emîrü’ l-ümerâsı sipeh-sâlâr-ı memâlik-güşâ Xüsrev Paşa
dâme iqbâluhû5 >asker-i źafer-fer ü nuśret-şu>ûr ile ile umûr-ı fetwe me&mûr oldılar.
Sene-i mezbûre recebü’ l-müreccebiniñ sekizinci güni dârü’ s-salţanati’ l->aliyye6
mawmiyye-i Edirne’ den ¡ ofya câniblerine müteveccih oldılar. Avân-ı bürûdet-i hevâ,
hengâm-ı sevret7-i (266a) sermâ irişüb, qulel8-i cibâl ü kûh-ı śâwib-şükûh xâceler gibi
qâqum-pûş, tünd-bâd-ı bârân u berf 9den rû-yi cihân deryâ-yı pür-xurûş olub, qudret-i
Xâliq-i bî-çûn ile śûret-i enhâr u10 âb-ı revân levn-i zücâc u sîm-gûn olub, śular âyine-i
Çin mânendi śawâyif-i ruxsâre-bîn olmışdı.
Düzd olub gül-zâra girmişdi śabâ
Xil>at-ı eşcârı śoymışdı nesîm
Naqd-i berfi râygân idüb şitâ
Kîse-i >âlem ţolu olmışdı sîm
Gül-şen içre gizlenüb eţfâl-i şâx
Mâder-i eyyâm idi dul ve >aqîm
Ğâret-i gül-zâr çün ordu-yı berd
Gülistâna gelmiş olmışdı muqîm
Her śuya baqsañ gümüşden levw idi
Qaţreler lü&lü&idi dürr-i yetîm.
Rumili’ niñ sipâh-ı źafer-penâhı deryâ gibi cûş u xurûş idüb, mânend-i seyl sebile revâne
oldılar. Eţvâr-ı zemâne ber-qarâr olmayub, evżâ>-ı rûzgâr leyl ü nehâr gibi
müteceddidü’ l-emŝâl idügi muqarrerdir, her ğamıñ śoñı şâdî, her kâr-ı besteniñ güşâdı
olub, şürûr u teraw birle sürûr u feraw müteqâribdir. Lâ-büdd śûret-i awvâl bir fetw-i
cemîli müte>âqıb olsa gerekdir.

1
“(Allah) kullarına karşı asla zâlim değildir.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 182.
2
K: - ve
3
K: ũ Σġ
4
İsmi yüce olsun.
5
Saâdeti dâim olsun.
6
A F Hk Hs Ü: - >aliyye
7
K: servet
8
A Hk K: + ve
9
F Ü: berq
10
K: - ve
455

Gerçi müşkildir bir emriñ źâhiri


>Usr u düşvârıñ olur yüsr âxiri
İ>timâdı Waqq’ a idenler tamâm
İki >âlemde olurlar şâd-kâm.
Bu maqâliñ mıśdâqı budır ki, diyâr-ı Mıśırıyye’ den vilâyet-i Yemen ve Hindistân
ţaraflarına irsâl olınan cüyûş-ı muwîţ-xurûş câniblerinden >atebe-i >ulyâya ulaqlar vârid
olub, ol semte müteveccih olan ğuzât-ı nuśret-âyât ile düstûr-ı źafer-simât Süleymân
Paşa dâme iclâluhû1 mâh-ı muwarremü’ l-warâmıñ selxinde Süveys nâm iskeleden
merâkib-i fetw-âşiyân u nuśret-bâd-bâna râkib, meţâlib-i cihâd u ğazâ-yı sa>âdet-pâyâna
ţâlib ü râğıb olub, müteveccih olmışlar. Mâh-ı śaferü’ l-muźaffer ğurresinde >asker-i
manśûr-ı źafer->ubûr ile ma>ber-i Ţur’ a mürûr idüb, dört gün iqâmet idüb, anda
ţurmışlar. [Ba>dehû] Cidde-i ma>mûreye andan Gemran cezîresine gelüb, mâh-ı
mübârek (266b) rebî>ü’ l-evveliñ ücinci güni mawall-i merqûmdan >asker-i fetw-rüsûm ile
qalqub, mütevekkilen >ala’ llâhi’ l->azîzi’ l-fettâw müsâ>ade-i riyâw-ı źafer-iftitâw ile bâd-ı
nuśret-delîl-i nesîm-i luţf-i İlâhî hem-sebîl olub, sefâyin-i yemm-süvâr ile pîlân-ı kâr-
zâr, pelengân-ı şîr-şikâr deryâ-yı muwîţ śawrâsında dört gün dört gece seyr ü güžâr idüb,
mâh-ı merqûmıñ yedinci güni dârü’ l-mülk >Aden limanı süfün-i İslâm’ a mesken,
cevâhir-i ŝemîn fetwe ma>den vâqi>olub, nefs-i >Aden ki, şehr-i qadîm olub, sevâlifü’ z-
zemenden sûr-ı ma>mûrı kemâl-i waśânet ile meşhûr, burûc-ı >âliyesi ebdân-ı sewâbdan
mürûr idüb, qulle-i kûh-ı felek-şükûh üzre âşiyân-ı semek-bünyân, burc2 u bârûları
seng-i xârâ-yı basîţden temhîd olınub, cevânib ü eţrâfını deryâ-yı muwîţ-i walqa-girdâr
muwîţ imiş, fetw olınub, mâh-ı mezbûrıñ on üçinci güni câmi>lerinde ważret-i pâdişâh-ı
İslâm-penâhıñ xalleda’ llâhu mülkehû ve salţanatehû3 ism-i şerîflerine xuţbe oqınub,
nâm-ı behcet-intiźâmlarına sikke kesilüb, vilâyet-i mezbûre bi-tamâmihâ meftûw-ı
>asâkir-i meymenet-meâŝir vâqi>olmış.
Âśaf-ı leşker-küş ü düşmen-şiken
Re&yile fetw eyleyüb mülk-i >Aden
Eylemiş tesxîr Śan>an illerin
Çekmedin âşûb u ğavğa ve miwen.
>İnâyet-i Wayy-ı qayyûm ile ol merz ü bûmı4 daxı wudûd-ı >Arab u Rum’ a munżamm
qılub, tevâbi>u mużâfâtını żabţ ve5 qulûb-ı berâyâyı silsile-i >adâlete rabţ içün xuddâm-ı
bâr-gâh-ı memâlik-penâh-ı >Oŝmânî’ den mîr-i żırğâm-intiqâm Behrâm Beg dâme
>ulüvvühû6yı ta>yîn idüb, ol diyârıñ zimâm-ı wall ü >aqdini re&y-i metînine tefvîż
eyledikden śoñra aśl murâd olan küffâr-ı xâk-sâr-ı şirk-maqâl ü żalâlet-intiqâl Portuqal
ki, wudûd-ı Hind’ den mübâlağa benderleri, qılâ> u wuśûndan nice mu>teber bilâd u
şehrleri dâyire-i żabţa getürüb, ehl-i İslâm üzerlerine müstevlî olmışlardı. Xuśûśen
mülûk-ı Hindustân’ dan Sulţân Bahâdır Şâh ki, Diyu vilâyetiniñ sulţânı, mecmû> ol
cevânibde bî-nihâye memleketleriñ ve ıqlîmleriñ >aźîmü’ ş-şân pâdişâhı iken sâbıqâ
memleketine leşker-i Moğol-ı (267a) ğâret-şümûliñ istîlâsı, >asâkir-i Tatar-ı mażarrat-

1
Kudreti dâim olsun.
2
K: burûc
3
Allah mülkünü ve saltanatını dâim etsin.
4
K: merz ü bûm
5
Hk: - ve
6
Yüceliği dâim olsun.
456

şi>ârıñ ğalebe ü fesâdı sebebi ile Sulţân Bahâdır Şâh-ı merqûm def>-i Moğol’ a meşğûl
iken žikr olınan küffâr-ı melâ>în hezâr wîle ü rîv ile bender-i Diyu’ a duxûl etdikde li-
maślawatin küffâr ile śulw idüb, ţâyife-i Efrenc-i tedbîr-senc ü şeyţanet-genc Diyu
benderinde mâl xarc idüb, qale yapub, içine ţop ve ricâl qoyub, yaraq ile mâl-â-mâl
etmiş imiş. ¡ oñradan pâdişâh-ı mezbûr memleketden >adûyı def>idüb geldikde küffârın
def>-i żalâleti ehem-i umûrdan idügi ma>lûm olub, binâ etdikleri qulleniñ fesâdı źâhir ü
mefhûm olduğı eclden küffârıñ def>ine iqdâm, qal>alarınıñ qam>ına ihtimâm gösterüb,
ittifâk ol eŝnâda Portuqal-ı melâ>îniñ deryâ yüzinde olan sefîneleri ile qapudânları daxı
ol cânibe gelüb, ţaraf-ı İslâm’ da olan müdebbirân-ı memleket dostlık śûretinde küffârı
śayd, ţarîqa-i vidâd gösterüb, sîret-i ittiwâdda anları dâma düşürüb, bend ü qayd etmek
bâbında tedbîr eylemişler. Kežâlik melâ>în-i xâsirîn daxı Sulţân Bahâdır Şâh’ ı żiyâfet
bahânesiyle gemilerine da>vet idüb, anda mażarrat qaśd idüb, veyâxûd binâ etdikleri
qal>ayı temâşâ etmek teklîfi ile içerü girdikde qapularını sedd ü bend içün anda ser-dâr
olan mel>ûna ta>lîm ü pend eylemişler. Ţaraf-ı İslâm ile küffâr-ı liyâm bi’ l-cümle iki
cânib bu üslûb u wîle ile âşûb u mekre ţâlib ü râğıb olub, Bahâdır Şâh vüzerâsıyla
śandallara binüb, küffâr gemilerine teveccüh idüb yaqın vardıqda küffârda >alâmet-i
xayr fehm etmeyüb, mürâca>at idüb, küffâr-ı melâ>îniñ qal>ası öñine uğradıqda baş olan
mel>ûn1 çıqub, Bahâdır Şâh’ ı qal>aya da>vet etdikde Bahâdır Şâh cânibinden daxı kâfiri
kendü gemilerine çağırub, geldügi gibi qılıc üşürüb, ten-i sa>îr-mekânını ţu>me-i şimşîr
eylemişler. Küffâr-ı eşrâr bu wâli müşâhede idicek gemileriyle Bahâdır Şâh’ ıñ üzerine
hücûm idüb geldiklerinde ţâyife-i müslimîn ğaflet ile tenhâ bulınub, taqdîr-i Wayy-ı
qadîr ile >azze şânuhû2 eŝnâ-i cengde (267b) Bahâdır Şâh’ ıñ mürğ-i rûw-ı pür-fütûwı3
śavb-ı cinâna ţayerân idüb, şâx-sâr-ı behişt-i rawmet-sirişt içre âşiyân eylemiş.
Teğammedehu’ llâhu bi-ğufrânihî4. Bu wâdiŝeden śoñra küffâr-ı hezîmet-âŝâr bender-i
Diyu’ a bi’ t-tamâm ve’ l-kemâl mâlik olub, ţarîq-i żabţa sâlik olmışlar. Müşârün-ileyh
paşa fermân-ı ważret-i xudâvendigâr-ı memâlik-güşâyla ol mel>ûnlarıñ def>-i fesâd u
mażarratları niyyetine >azîmet etmişlerdi. Waqq sübwânehû ve te>âlâ[nıñ] >ulüvv-i
>inâyetine tevekkül idüb, sefâyin-i źafer-mesken ü nuśret-vaţan birle şehr-i >Aden’ den
bender-i Diyu’ a >azîmet eylemişler. Vâhibü’ l-mevâhib >ammet mevhibetuhû5
cânibinden mes&ûldür ki, ważret-i pâdişâh-ı źafer-xıśâl ü xayr-âmâliñ xalleda’ llâhu6
mülkehû ve sulţânehû7 yümn-i himmet-i >ulyâları ehl-i İslâm’ ıñ qarîn-i âmâlleri olub,
Kâfir-i ehl-i żalâli qahr idüb
Fetw-i Hindustân ide bir bendesi
Nûr vire >âleme tâbân ola
Gün gün üzre ţâli>-i ferxundesi.

1
K: - mel>ûn
2
Şânı yüce olsun.
3
Hk: fütûw
4
Allah merhameti ile onu örtsün.
5
İhsânı (her yeri) kaplasın.
6
Hk: - Allah
7
Allah mülkünü ve saltanatını dâim etsin.
457

Bu derece fütûwât-ı behcet-şi>âr-ı xüsrevânîden muqaddemâ dârü’l-İslâm iken fecere-i


âteş-maqâm ellerine düşen Nuh qal>asınıñ fetwi beyânındadır1
Yine ey kilk-i rûşen-ţab>u xoş-dil
Beyân âyinesinden gerdi gel sil
Görinsün çehre-i fetw âşikâre
İde ehl-i yaqîn aña neźźâre
Ola źâhir cemâl ü wüsn ü śûret
Cihâna >arż ide âŝâr-ı zînet
Niqâb u perde ve cümle wicâbı
Götür meşhûd ola wüsn-i âftâbı
Ğazâ-yı şâha giydir bir libâsı
Sürûra mawrem eyle qalb-i nâsı
Nevâñile gele behcet ţıbâ>a
Sebeb ola kemâl-i istimâ>a.
Nuh qal>ası küffâr-ı żalâlet-şi>âr ellerine düşüb, ol diyârı dâru’ ż-żalâl, çehre-i İslâm’ ı
pür-gerd ü melâl ü infi>âl eyledikleri derece-i sâbıqada mesţûr idi. Lâ-cerem ol semte
sipâh-ı źafer-nevâl, mübârizân-ı nuśret-iştimâl irsâl olınmaq lâzıme-i ğayret-i cihân-
bânîden olmağın ţâyife-i ğuzâtıñ emîr2-i ser-âmedi, zümre-i mübârizîniñ źahîr-i źafer-
te&ŝîr ü mesnedi, maźhar-ı kelâm-ı sa>âdet-ixtitâm tü>izzü men-teşâ3, niźâmü’ l-ümme
Xayreddîn Paşa ki, (268a) şâh-bâz-ı hümâ-pervâz-ı dîn, şîr-i >arîn-i meydân-ı heycâ-
qarîndir, fermân-ı pâdişâh-ı rû-yi zemîn ile anlar ta>yîn olınub, merâkib-i kevâkib-wisâb
u encüm-intisâb ile dilâverân-ı ejder-tüvân, şîrân-ı xaśm-şikâr u nuśret4-tev-emândan bir
miqdâr tüfeng-endâz yeñiçeriler ile pelengân-ı kûh-sâr-ı ceng ü warb, nehengân-ı deryâ-
yı rezm ü żarb qoşılub, deryâdan irsâl olındıqdan śoñra quru ţarafından daxı ba>żı
ümerâ-i śâwibü’ l-livâ5 ile6 sipâh-ı nuśret-intibâh ol xižmete me&mûr olmışlardı.
Küffâr-ı xâk-sâr bu hücûm-ı nuśret-lüzûmdan xaber-dâr olub, qal>ayı bî-wadd ü efzûn
esliwa u yaraq ţoldurıb, ümerâ-i hezîmet-ârâsından7 şecâ>at ile meşhûr, şehâmet ile
mežkûr olan bî-dînleri >afârît-i dîv-miŝâle baş idüb, bî-nihâye leşker-i şeyâţîn-âyîn,
zümre-i iblîs-i vesvâs-qarîn ile memlû eylemişlerimiş. Deryâdan irsâl olınan >asâkir-i
źafer-fer ve quru ţarafından teveccüh eyleyen dilâverân-ı nuśret-eŝer bir yere müctemi>8
olub, küffâr-ı nâ-bekâra şevket-i İslâm’ ı ıźhâr, füccâr-ı żalâlet-âŝâra9 şehâmet-i dîn-i
mübîni 10 iş>âr içün göz açdırmayub, her ţarafdan qal>ayı wiśâr idüb, her cânibinden
wiśârı11 üstüvâr eylemişler. Gemilerden ejder-ten, menâre-beden, qıyâmet-ğulğule, âfet-

1
A: Bu derece Nuh wi¢ârı taqdîr-i Bârî’ de >azze ve celle eyâdî-i küffâr-ı xâk-sâra düşüb ¢oñra te&yîdât-ı
Xâliq-i müte>âl ile celle celâluhû meftûw olub, gerü dârü’ l-İslâm olduğıdır, Hk: Bu derece Nuh wi¢ârı…
gerü dârü’ s-selâm olduğıdır.
2
K: emr
3
“ Dilediğini aziz eyler.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
4
K: na¢r
5
K: livâya
6
K: - ile
7
K: ârâsına
8
K: cem>
9
A: âŝâr
10
A Hk: ╗Ģ Ώ, Hs K: mübîn
11
K: wi¢âr
458

zelzele beceluşqalar çıqarub, >aźîmü’ l-cüŝŝe, mâr-ten ţoplar qurub, ţarfetü’ l->ayn emân
virmeyüb, cenge iqdâm, neberde ihtimâm eylemişler. Ţoplar duxânı cihânı tîre, rûşenâ-
yı sipihri xıyre idüb, sengleri wiśâr eczâsını ţağıdub xaşxâş, yuvalaqları qal>a bedenlerini
bârûlardan qal>u tirâş idermiş. Tüfeng fındıqları mânend-i ţayr-ı ebâbîl wiśâr gedikleri
ardından ğuzât-ı źafer-sebîl ile ceng iden erbâb-ı veyl ü1 tażlîle siccîl olur imiş.
Üşüb ğâzîler ol cem>-i kilâba
Düşürmişler wiśârı ıżţırâba
Nehârı kâfire leyl eylemişler
Wiśârı anlara veyl eylemişler
>Adû olmış >alef tîğ-i qażâya
Qırılmışlar düşib xâk-ı belâya
Tüfeng kâfirleri ţurmaz qırarmış
Hevâ warbiñ2 buxârından qararmış
(268b) Qızıl ırmaq imiş qan cûya dönmiş
Ne cû bawr olmış ve Amu’ ya dönmiş
Yürinmiş kâfire âŝâr-ı nekbet
Küfr ehline düşmiş xavf u dehşet.3
Ţaraf-ı İslâm-ı źafer-maśwûbıñ ţopları kâr-ger olub, qal>a dîvârını yıqub, câ-be-câ
gedikler yürimege qâbil yer yer müstevfâ delûkler olmış. Ehl-i dîne ğayret ğâlib, herkes
>arûs-ı fetw viśâline ţâlib ü râğıb imiş. Ümerâ-i müslimîn ve ğuzât-ı güzîn ehl-i nifâqa
ittifâq ile hücûm idüb, âvâze-i tekbîr evc-i semâya, ğulğule-i Allah Allah >arş-ı
mu>allâya çıqub, sene sitt ve erba>în ve tis>a-mie rebî>ü’ l-âxiriniñ ţoquzıncı güni wiśâra
yürimişler. Erbâb-ı İslâm-ı sa>âdet-şi>âr ile küffâr-ı xâk-sâr-ı cehennem-medâr rû-be-rû
olub, gönder göndere, nîze nîzeye muqâbil olub, śavaşmışlar. Tîğler, şimşîrler, bıcaqlar,
nacaqlar ile uğraşmışlar. Tîrler ţuyûr4-ı ulî ecniwatin5 mânendi uçub, kâfiriñ bir
yanından bir yanına geçüb, bî-dînleri bî-cân, sehm xadengleri cigerler delüb, mürğ-i
cânı âşiyânından gürîzân iderlermiş. Muwkem gîrûdâr olub, ğâzîler içerüye duxûl idüb,
esvâq u büyûtda ğavğalar, cengler peydâ olub, seyf-i meslûl ile ehl-i küfri >aśf-i me&kûl
eylemişler. Kâfirân-ı dûzax-mekîniñ tenleri âhenîn, ğâzîler elinde külüngler,
bozţoğanlar ile cebe ü cevşenlerin delüb, işlerini âh u enîn eylemişler. Kâfirler derûn-ı
qal>ada nihâyet-i vefretde ve derece-i keŝretde olub, lâkin hücûm-ı ehl-i vawdetden
kemâl wayrete düşüb, ser-gerdân imişler. Ğâzîleriñ gerüsi işleyüb bir vechle âşûb u ceng
ulaşmış ki, >arśa-i >âlem küffâra teng olmış. Ğuzât-ı mü&minîne melâike-i müsevvemîn6
refîq ü qarîn olub, >inâyetu’ llâh ile celle žikruhû7 gürûh-ı müslimîn cumhûr-ı kilâb-ı
cehennem-qarîne ğâlib ü muźaffer, erbâb-ı îmân aśwâb-ı xižlâna manśûr u źafer-fer
olmışlar. Küffâr-ı żalâlet-şi>ârıñ yüzi dönüb, kendülere hezîmet, ceyş-i İslâm’ a źafer ü
nuśret muqarrer olıcaq ceyş-i bed-kîşi ğâzîler mecâl virmeyüb >alef-i seyf eylemişler.

1
F Hs K Ü: - ve
2
A Hk: xûnıñ
3
K: - Yürinmiş kâfire âŝâr-ı nekbet
Küfr ehline düşmiş xavf u dehşet.
4
Hk: mürğân
5
“… kanatlı (elçiler yapan…)”, K.K., 35 Fâtır, 1.
6
Hs: mü&minîn (?)
7
İsmi yüce olsun.
459

Hübûb etmiş nesîm-i fetw u nuśret


Açılmış ğonce-i bâğ-ı ğanîmet
(269a) Dem-i fetwiyle olmış qal>a ma>mûr
Cünûd-ı müslimîn manśûr u mesrûr
Gerü mecrâ olub âŝâr-ı İslâm
Bozılmış şevket-i evŝân u eśnâm
Ežânlar oqınub cümle mesâcid
¡ alâtıyla1 gerü olmış ma>âbid
Esüb śab-ı >inâyetden nesâyim
Naśîb olmış ğuzâta çoq ğanâyim
Qırılmış seyf-i qahr ile kebâyir
Ţutulmışlar2 esîr olmış śağâyir
Güneş yüzlü śanemler xûb-rûlar
Hümâ-çehre perî-rux misk-bûlar
Gül-endâm u semen-sâ mehliqâlar
Şeker-güftâr u şîrîn xoş-nevâlar
Semen-ber lâle-rux pâkîze duxter
Semâ-i wüsne güyâ necm3 ü axter
Ucız erzân ve bî-qadr olmış ekŝer
¡ atılmış xûblar câna berâber
Ţoyımlıq eylemişler wadden efzûn
Bahâsın bulmazimiş dürr-i meknûn
Bulınmış anda envâ>-ı güherden
Düzilmiş nesneler çoq sîm ü zerden.
Ol wiśâr-ı sa>âdet-medârı maqarr-ı küfr ü żalâlet-âŝâr iden melâ>înden ferd xalâś
bulmayub, cümlesi müsâfir-i dârü’ l-bevâr olub, tîğ-i İslâm ile maqhûr oldılar. Waqq
sübwânehû ve te>âlâ ważretleriniñ >ulüvv-i >inâyetleri ehl-i dîn-i mübîne mu>în, mu>cizât-ı
Seyyidü’ l-mürselîn >asâkir4-i müslimîne refîq ü qarîn olub, himem-i şehriyâr-ı sa>âdet-
âŝâr naśîb-i memâlik ü diyâr olub, ol vilâyet ü memleket kemâ-kân ber-qarâr-ı sabıq
şeref-i İslâm-ı sa>âdet-fercâm ile müşerref ü müstes>ad oldı. El-wamdü li’llâhi >alâ-
žâlik.5

Bu derece şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Bâyezîd’iñ lâ-zâle fî->izzin medîd6 sûr-ı xitân-ı
sa>âdet-nişân-ı mevfûrü’l-wubûrları beyânındadır7
Eyâ kilk-i şeref-baxşây u behcet
Nevâ sâz u ţarab gûy-i meserret
Dem-i müşgîniñ enfâs-ı sewerdir
Hevâ-yı >anberîniñ >ıţr-eŝerdir

1
F Ü: ¢alâbetle
2
Hk: ţutılmış
3
F Hs K Ü: encüm
4
A Hk: >asker
5
Hk: - El-wamdü li’ llâhi >alâ-žâlik
6
Çok yüce olsun.
7
A Hk: beyânı ve taf¢îlidir
460

Dimâğ-ı >âleme vir bûy-i miskîn


Riyâż-ı qalb ola xoş-vaqt ü rengîn
Beyân eyle yine bir sûr-ı şâhı
Sürûriyle müşerref 1 pâdîşâhı
(269b) Mübârek ola dâyim sa>d ü pîrûz
Güni bayrâm u >îd ve rûzı nevrûz
Hümâyûn sâyesinde cümle >âlem
Ola her âfet ü ğamden müsellem.
Ważret-i xilâfet-penâh u sa>âdet-dest-gâhıñ xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû2 ebnâ-i devlet-
nümâlarından serv-i bâğ-ı salţanat, gül-deste-i gül-zâr-ı xilâfet, şükûfe-i devwa-i
ma>delet, ŝemere-i şâx-sâr-ı menqabet, hümâ-ţal>at-ı hümâyûn-waślet, nihâl-i çemen-i
kâm-rânî, hümâ-yı âşiyân-ı cihân-bânî, merkez-i dâyire-i elţâf u cûd-ı ber-mezîd,
>ażdü’ l-xilâfe şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Bâyezîd lâ-zâle fî-mecdin cedîd3 >âlem-i
śıbâdan serîr-i reşâda, zemân-ı ţufûliyetten avân-ı şebâba irişüb, qâ>ide-i seniyye-i
İslâm, >âdet-i wamîde-i şer>-i Seyyidü’ l-enâm muqteżâsınca xitân-ı sa>âdet-encâm
mühimm ü lâzım olmağın fermân-ı lâzımü’ l-iž>ân-ı şehriyârî, emr-i >âlem-ârâ-yı
xudâvendigârî birle düstûrân-ı Âśaf-maqâm sûr-ı sürûr-encâmıñ levâzım ü
mühimmâtını4 görüb, Anaţolı ve Qaraman beglerbegileri âstâne-i sa>âdet-âşiyâna da>vet
olınub, At-meydânı’ nda vâqi> olan mawall-i sûr-ı müstelzimü’ s-sürûr ki, eşrefü’ l-
menâzil e>azzü’ l-biqâ>ve’ l-mawâfildir.
Maqâm-ı şâh ve şâh-ı cümle-menzil
Mübârek-dem hümâyûn sa>de mawfil
Bülend ü mürtefi>câ-yı sa>âdet
Miŝâl-i xuld ve me&vâ-yı sa>âdet
Hemîşe şâh anda şâd5 u xurrem
Sürûra mawrem ve hem sûra hem-dem.
Ol maqâm-ı şerîf her vechle taţhîr ü tanźîf 6 olınub, mu>allâ śuffeler, bâlâ u hümâ-hem-
ser nişîmenler tertîb olındı. Suqûf-ı cennet-mevśûfı aqmişe-i zerrîn-zînet ile tavanlar,
evtâd u >imâdları ser-â-serler ile tezyîn olınub, [bir] qaśr-ı firdevs-âyîn oldı. Aşağa
meydânda qâ>ide-i mebrûre üzre hümâyûn-rütbet xüsrevânî xaymeler, nuqûş-ı gûn-â-
gûn ile meşwûn viŝâqlar, otaqlar, hümâyûn çetrler, sâye-bânlar qurılub, śawn-ı zemîn
nümûne-i xuld-i berîn oldı. Sene sitt ve erba>în ve tis>a-mie recebü’ l-müreccebiniñ on
beşinci güni vüzerâ-i >atebe-i keyvân-rif>at7, düstûrân-ı Âśaf-nişân-ı südde-i felek-rif>at,
müte>ayyinân u erkân-ı ma>lûmetü’ l-mekân, kâffe-i xuddâm-ı vâlâ-maqâm bi-esrihim ol
xıyâm-ı (270a) ŝüreyyâ-ictimâ>a müctemi> olub, velvele-i kûs-ı cihân-bânî, ğulğule-i
ţabl u nefîr-i kişver-sitânî, ţanţana-i śûrnâ u naqqâre-i xüsrevânî kevn ü mekâna zelzele
virmişdi. Âftâb-ı şarqî cenâb-ı nûrânî, şems-i münîr-i âsmân-tesxîr-i leme>ânî qubbe-i
ufq-ı nûr-tutuqdan cihâna >arż-ı ruxsâr, >âleme neşr-i dîdâr etdügi zemânda meydân-ı
Dîvân xuddâm-ı encüm-nişân ile mâl-â-mâl idi. Ważret-i xilâfet-penâh-ı sa>âdet-dest-
1
K: + it
2
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
3
Şânı yepyeni olsun.
4
K: mühimmâtı
5
F Hs: şâž
6
A: tanżîf
7
Hk: menzilet
461

gâh iqbâl ü übbehet, hezârân şevket ü celâl ü >aźamet ile süvâr olub, meydân ucına
geldiklerinde kâffe-i vüzerâ-i Arisţo-[â]râ ve beglerbegiler piyâde cenâb-ı sa>âdet-
baxşlarını istiqbâl idüb, rikâb-ı kâm-yâb-ı devlet-intisâblarınca ğâşiye-dâr olub, yuqaru
taxt-ı sa>âdet-baxt qapusına degin yüridiler. Bâb-ı hümâyûn-ı devlet-maqrûnda şeref-
nüzûl idüb, serây-ı sürûr-baxşa duxûl-i hümâyûn etdiler.
Yarındası dîvân şeklinde cümle vezîrler ve beglerbegiler sâyir erkân ü a>yân At-
meydânı’ nda qurılan Dîvân-xânede müctemi>olub ve yeñiçeri ağası, kâffe1 yaya-başları
ve śolaqları ile >âmmeten yeñiçeri ile gelüb, paşaları selamlayub, iwżâr olınan çadırlara
girüb, >âdetleri üzre yerlü yerinde qarâr idüb, rûz-ı mezbûrda şâhâne simâţlar yayılub,
>umûmen wâżırîne şilen-i şâhî ve ni>am-ı nâ-mütenâhî çekilüb, pâdişâhâne żiyâfetler
etdiler.
Sûr-ı pür-sürûra üstâdlar xayli zemândan berü śarf-ı evqât u rûzgâr iderlerdi. Qanadlar
işledikleri śuver-i wayvânâtdan gûne gûne eşkâl-i >acîbe ve temâŝîl-i ğarîbe üzre mühîb-
heykel, xurţûm-çengel, śâwib-taxt pîller üzerlerinde2 burc u bedenleri, ţopları ve3
żarbezenleri ile meşwûn wiśârlar içinde müstawfaźları, ceng-cûyları, müsellaw pâs-
bânları, dâmen-der-miyân pîl-bânları ve zîbâ-endâm, zerrîn-zîn ü zerrîn4-licâm bedevî
atlar, xûb-çehre, hümâyûn-şekl, nâz-wiml cemelller, melîw5-śûret, mevzûn-şekl ü hey&et
gerden-firâz zürâfeler, zencîr-gerden, śavlet-ten, śalâbet-beden şîrler, bebrler, gürgler,
qoclar, laqlaqlar, maymunlar bî-nihâye şikâr-âver ţoğanlar, şâhînler, eşkâl-i bedî>ada
mevcişler, śurâwîler, (270b) zerrîn-zîver, pür-zîb şem>dânlar, küçük ü kebîr evżâ>-ı bî-
naźîrde maşrabalar, kûzeler, sînî sînî >acâyib ü ğarâyib meyvelerden emrûdlar, elmalar,
turunclar, lîmûnlar, enârlar, fustuqlar, mürekkebler, gül-nârlar, envâ>-ı şükûfe-zârdan
sünbüller, qaranfiller, güller6, nergisler, lâleler, benefşeler, xurmâlar, şeftâlüler, yer yer
sebzeler, bâğlar içinde cevelân ider ţâvuslar, qumrîler, bülbüller, fâxteler, deñiz
malakları sâyir meyvelerden lâ->ayn raet ve lâ-üžn semi>at7 vaśf-ı wâlleridir, tertîb ile
getürüb, meclis-i şâh-ı sa>âdet-dest-gâhı tezyîn etdiler.
Paşalar żiyâfet olınduğı güniñ irtesi 8 düstûrân-ı Âśaf-nişân yuqaru mehter-xânede kürsî
üzre oturub, xâce-i ważret-i xilâfet-penâh vezîr-i a>źam ile qâżî->askerler arasında
oturub, öte cânibde üslûb-ı qadîm üzre defterdârlar berü cânib-i yesârda sâyir paşalar ve
beglerbegiler ve nişâncı oturub, aşağa meydânda vüzerâ-i >âlem-ârânıñ ve
beglerbegileriñ ve sâyir erkân u a>yânıñ >atebe-i >âlem-penâha pîş-keşleri ve niŝârları
müctemi>olub, qaţâr qaţâr, ţavîle ţavîle gerden-firâz, pür-zîb ü nâz, zerrîn-raxt, xuceste-
cemâl cimâller, >Arabî ve tâzî bedevî atlar ki, çulları zerrîn ü sîmîndir, üsküf-ser,
cemâlde âftâba hem-ser, zerrîn-kemer, xûrşîd-zîver, mâh-peyker ğulâmlar, xižmet-
kârlar, aqmişe-i zer-nigâr, emti>a-i gevher-niŝârdan gûn-â-gûn qumâşlar, altunlu9

1
A Hk: kâffeten
2
K: üzerlerinden
3
A Hk: - ve
4
K: - ve zerrîn
5
Ü: milw
6
F Hs K Ü: - güller
7
Hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak işitmedi.
8
F Hs Ü: ΞŦ ΗħΗΡė
9
Hs K: altunlar
462

Firengîler, aţlaslar, kemxâlarla1 elvân-ı ğarîbede reng-â-reng nâdirü’ l-emŝâl metâ>lar ve


kâlâlar ile meydân mâl-â-mâl idi.
Vaqt-i żawve-i kübrâda ważret-i xilâfet-mekân Dîvân-ı hümâyûna çıqub, muqaddemâ
xâce efendi dest-bûs-ı sa>âdet-me&nûs ile müstes>ad olub, ba>dehû vezîr-i a>źam Luţfî
Paşa ve Süleymân Paşa ve Muwammed Paşa ve Rüstem Paşa, Anaţolı beglerbegisi
Süleymân Paşa, Qaraman beglerbegisi Ferwâd Paşa ve qâżî->asker ve bâqî erkân el öpüp,
üslûb-ı qadîm üzre cümlesi wâżır iken niŝârlar çekilüb, İstanbul ve Edirne qâżîleri daxı
el öpüb, cümle ağayân-ı bâb-ı sa>âdet-intisâb >alâ-wasebi merâtibihim el öpüb ve Fırance
pâdişâhınıñ ve Nemçe qıralı Ferenduş’ ıñ elçileri ile (271a) Venedik ümerâsınıñ
baylosları >atebe-i >ulyâya yüz sürüb, >arż-ı ixlâś eylediler. Dest-bûs u îŝâr emri tamâm
olıcaq vüzerâ-i ma>delet-âŝâr2 selamlayub, ţaşra çıqdılar.
Erbâb-ı şeţâret ü nüdemâya ruxśat-ı hümâyûn olmışdı, ol ţâyife gürûh gürûh sancaqlar
qaldurıb, pîşvâları xar-süvâr öñlerince ve yemîn ü yesâr cemâ>at-i tuluqcıyân
omûzlarında niŝâr içün ţolu hemyânlar, kîseler götürmişler. Envâ>-ı zînetler ile meydâna
geldiler. Rus ayuları ki, cân-verân-ı >acîb-śûret, wayvânât-ı u>cûbe-hey&et durırlar, çûb
ta>lîm ile envâ>-ı śınâ>ât u hünerler ögretmişler, lu>blar, bâzîler gösterüb, temâşâlar
etdirdiler. Ol gece âteş-bâzlar meydâna girüb, âsmânîler [atdılar]. Fenârlar, çarxlar,
papaslar yaqdılar. Ve iki qal>a-i büzürg-vâr getürüb, biri biri muqâbelesinde qoyıb,
ţoplar, tüfengler ile bî-nihâye warbler, cengler eylediler. Envâ>-ı temâşâlar oldı. Bir
üstâd iki biñ qandîl ile xayme śûretinde tertîb eyleyüb, ipler üzre qanâdîl zeyn eylemiş.
Xaymeniñ üzerinde ser-gerdân çarxlar peydâ eylemiş. Muttaśıl dönüb, eţrâf u cevânibe
fişek-efşân idi. >Ale’ ś-śabâw gemiciler śan>at-ı cerr-i eŝqâl ile meydâna bir >aźîmü’ ş-şân,
ţavîlü’ l-qâme śırıq getürüb, dikdiler. Ucı evce müntehâ idi. Yağ ve śâbûn ile mücellâ
olub, üzerine bir xil>at-i fâxir qodılar. Bî-nihâye kimesneler çıqmağa qaśd idüb, envâ>-ı
temâşâlar oldı. Âxirü’ l-emr bir şaxś3 bâlâya çıqub, xil>ati aldı ve ţoruğına dülbend
bağlayub, nişâne etdi. Bir şaxś daxı çıqub, At-meydânı gûne-gûn masxaralar ile ţopţolu
idi. Câ-be-câ şeţâretler eylediler. Wallâclar ţâyifesi penbeden bir murabba> śuffe tertîb
idüb, üzerini bâğce eylemişler. İçinde lîmûn ve turunc ağacları, şâxlarında4 meyveleri
rengîn ü resîde, ortasında bir ţâvus cevelânda ve yer yer bedevî atlar ve arslanlar düzib,
penbeye bir vechle śûretler virmişler ki, muwayyir-i >uqûl idi. Ol śuffeniñ xižmet-kârları
cümle penbe-pûş, külâhları, câmeleri penbeden eşkâl-i wasene-i ğarîbe (271b) vaż>
eylemişler. Sebeb-i inşirâw-ı xavâţır vâqi> oldı. Bir üstâd daxı çekilür >araba üzerinde
penbeden >aźîmü’ l-cüŝŝe bir dîv5 şekli düzüb, bir yanında fîl-i küçük, bir omuzında
qurut buzağusı götürir, öñinde bir śağîr dîv oğlanı, >arabada penbeden bir taxt üzerinde
üc nefer sâde rû-xûblar mevlevî tâclar ile śemâ>6 iderler. Bir küçük oğlancıq ile bir
dülbendlü >Arab beççe def çalar meydâna getürüb, cümle tawsîn ü âferîn etdiler.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi üçinci güni meclis-i xudâvendigâr-ı >âlem-medâr olub, vüzerâ-i
>âlî-miqdâr ţaraf-ı yemînde, xâce-i büzürg-vâr ţaraf-ı yesârda bezm-i >âlî oldı.

1
K: kemxâlar
2
A Hk: ârâ
3
K: + daxı çıqub
4
K: şâxlarından
5
Hs K: dîvler
6
Hs: rıżâ>
463

Sâzendeler, gûyendeler, muţribler, deffâflar, xânendeler, xûb1-âvâzlar terennümde,


qafesler ile bülbülân-ı xoş-elwân, ţûţiyân-ı şeker-dehân âvâzelerde, ğulğullerde2, feryâd
u fiğânda bir meclis-i pür-ţarab ve bezm-i cennet-şağb oldı. Şilen-ı şâhî çekildi.
Simâţ-ı şâh ile zeyn oldı meclis
Şerefle mecma>idi beyt-i maqdis
Döşendi xıvânlar xoş-ţu>m u3 şîrîn
Ležîz ü müştehâ qandî ve müşgîn
Mükellef aşlar rengîn ü4 pür-ževq
Ğıdâ-yı cân-perver bâ>iŝ-şevk
Lüwûm-ı ţayr u envâ>-ı kebâba
Nihâyet yoq idi cins-i xoş-âba
¡ unıldı5 şerbet-i la>lîn ü xoş-dem
Şerefle her ţabî>at şâd u xurrem
Temâşâ-gâh idi >alem ţarabdan
Cihân memlû idi şevq u şağbdan.
Ba>de’ ţ-ţa>âm esbâb-ı qand ü sükker6, âlât-ı wulviyyât-ı cân-perver ki, qût-i mükerrerdir,
tâze-münaqqaş, śafâ-baxş u dil-keş simâţlar üzre tertîb olındı ki, zeyni >ukûle wayret
virür, andan istîfâ olınub, >izz-i wużûr-ı mevfûrü’l-wubûrdan mürâca>at etdiler. Ol gün
erbâb-ı şeţâretiñ ifrâţ ile temâşâları olub, ţâyife-i yehûd >acâyib-tertîb yedi başlu bir
ejderhâ-yı mühîb terkîb idüb düzmişler, meydâna getürdiler.
Cum>a güni gerü ważret-i pâdişâh-ı dil-âgâh bezm-i sa>âdet-intibâh eyleyüb, cem>iyyet-i
>ulemâ-i >iźâm muśâwabet-i fużâlâ-i fixâm etdiler. Kendüler taxt-ı sa>âdet baxtda,
cânib7-i (272a) yemînde xâce-i ważret ve Rumili qâżî->askeri ile İstanbul ve Edirne8
qâżîleri, cânib-i yesârda Anaţolı qâżî->askeri ile Müftî-zâde Molla9 Çelebi ve ba>żı
>ulemâ-i müteqâ>idîn oturub, muqâbelede erbâb-ı Ŝemâniye ve ğayrı müderrisîn wâżır
oldılar. Şilen-ı şâhî çekilüb, eţ>ime-i xâqânî ve eşribe-i sürûr u10 ferwânî ile >ulemâ
żiyâfet olınub11, mesrûrü’ l-xâţır ve mecbûrü’ ż-żamâyir oldılar.
Vezîr Süleymân Paşa’ nıñ12 xižmet-kârları ki cündîlik >ulûmında mâhir, kemâlât-ı
fürsânîde derece-i mümteni>âta qâdirler idi, meydâna girüb, envâ>-ı lu>b u13 bâzîler
gösterdiler. Zîn içinde qâyim iken atlar segirtdiler. Ve birisi zîn üzerinde dört qıţ>a yalıñ
qılıclar qoyub, pây-ı bürehne qılıclar üzre wâlet-i qıyâmda at segirtdi. Birisi daxı iki at
qoşıb, ayağınıñ birisi birinde ve birisi âxer üzerinde qâyim iken bu14 vaż>ile segirtdi. Ve

1
Hs: ĝŏŅ
2
F Hs K Ü: - ğulğullerde
3
F: - ve
4
F Hs K Ü: - ve
5
Ü: ΝŊŎΜŲ
6
F: şeker
7
K: - cânib
8
F: - ve Edirne
9
A Hk: Monla
10
F Hs K Ü: - ve
11
Ü: olındı
12
F: Paşa
13
A: - ve
14
F Hs K: bir
464

iki âdem daxı bir at üzerinde segirdir iken birisi iner birisi biner bu üslûb üzre envâ>-ı
hünerler >arż etdiler.
Yigirmi yedinci güni ważret-i xilâfet-penâh aşağa meydân üzerinde olan taxt-ı sa>âdet-
baxtlarına gelüb, cümle-i vüzerâ-i >iźâma ve a>yân-ı kirâma ve kâffe-i >ulemâ u fużalaya
xila>-ı hümâyûn ve teşrîfât-ı gûn-â-gûn iwsân etdiler. Merâtib-i muqarrere üzre cümlesi
el öpdiler. Ţâyife-i ecnâd gerü meydâna girüb, evżâ>-ı ğarîbe üzre silâwşörliqler
eylediler.
Yarındası qoşu olub, ważret-i xilâfet-penâh sa>âdet ü iqbâl ile süvâr olub, cümle-i erkân-
ı kâm-rân-ı >atebe-i >aliyye-i Süleymânî ve kâffe-i >asâkir-i źafer-meâŝir-i xâqânî qoşu
yerine vardılar. Sebük-pâ, nesîm-revân qoşu atları ważırlamışlardı. Meydâna qoşılub,
pey-â-pey yügrükler źâhir olub, envâ>-ı >avâţıf-ı >aliyye-i mülûkâneleri ile behre-mend
oldılar. Ve >âdet-i muqarrere-i pâdişâhî üzre qabağlar atılub, ol bahâne ile xuddâm-ı
kirâm1-ı vâlâ-maqâm, śunûf-ı qadr ü iwtirâm ile muwaśśılü’ l-merâm oldılar. Şeh-zâde-i
civân-baxt daxı sünnet-i seniyye-i Seyyidü’ l-enâm2 muqteżâsınca müşerref olub, ol
merâm-ı xayr-encâm şeref-ixtitâm bulub, tamâm oldılar.

(272b) Bu derece küffâr-ı xâk-sâr >asâkir-i xizy-iştihâr ile mawrûse-i Budun’ı wiśâr idüb,
Rumili beglerbegisi leşker-i fetw-medâr ile ba>dehû vezîr Muwammed Paşa >asâkir-i
cerrârla gönderilüb, >aqablerince ważret-i pâdişâh-ı >âlem-medâr >inâyet-i Perverd-gâr ile
Budun’ı żabţ etdikleridir
Yine ey kilk-i şeh-bâz-ı hümâ-fer
Beyânıñla hüner evcine aç per
Ma>ânî mülkini tesxîre başla
Fażl bergin hüner şâxına aşıla
Ŝemer virsün wikâyât-ı ğazâyı
Desün bir bir xuśûś-ı mâ-cerâyı
Şehen-şâh-ı cihânıñ >azm ü rezmin
Cihâdıñ żayfına tertîb-i bezmin
Cihâna yâd-gâr olsun maqâliñ
Vire bezme śafâ zîb-i cemâliñ
Du>âda yâd olına pâdişâhıñ
Felek evcine çıqsun >izz ü câhıñ.
Ważret-i pâdişâh-ı hümâ-xaślet, xıdîv-i hümâyûn-żamîr3 ü pâk-ţıynet xalleda’ llâhu
te>âlâ4 mülkehû5 muqaddemâ şimşîr-i >âlem-gîr ü fetw-tesxîrleri ile musaxxar etdikleri
Üngürus memleketleri ki, mawsûd-ı selâţîn-i küfr-temkîn olub, mağbûţ-ı xavâqîn-i
naśârâ-âyîndir. >Ale’ l-xuśûś memâlik-i küfriyyede śâwib-qırânlıq ve çesârlık da>vâsı ile
cümle-i erbâb-ı żalâliñ muqtedâsı İşpanye qıralı mawbûs-ı çâh-ı wased, recâsı >aynında
derd-i remed, Üngürus’ a hem-civâr olan qarındaşı Ferenduş ki, Alman ve Çeh
diyârlarınıñ qıral-ı bî-hûşıdır, Üngürus sevdâsı ile mecnûnlar, >uyûn-ı mağbûnları pür-

1
K: Ό
ŏ΄
2
K: ΌĜ∆
ŏΊ╬ė
3
A Hk: tedbîr
4
K: - te>âlâ
5
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
465

xûnlar1, ârzû-yı gül-ruxsâr-ı mülk ile bî-xâb u mawzûnlardır. Xâśśa Üngürus qırallığı
Yanoş’ a virildügine bî-wużûrlar olub, >alel’ l-ittiśâl Budun üzerine >asker-i xasâret-nevâl
irsâlinden xâlî olmayub, bir nice def>a ţâli>-i vârûnlarını tecrübe ü imtiwân eyleyüb, ol
semte >asâkir-i küfr2-meâŝir gönderüb, her-bâr maxžûl ü maqhûr olmışlardı. Anuñla
nuśw-pežîr olmayub, gerü ol sevdâ ile ţama>-ı xâma mübtelâ olmışlar.3
Qanâ>at eyle aza çoq ţama>dan
Xalâś olmaz ser-i miskîn veca>dan
Ţama>bir mâra beñzer semmi vardır
Marażdır wüzn ü ğam u hemmi vardır
Ţama>la çâha düşmişdir çoq âdem
Mihân oldı ţama>la çoq mükerrem
(273a) Ţama>ifnâ ider tâb u tüvânı
Ţama>dır pîr iden tâze civânı
Ţama>nâqıś qılur >izz ü vaqârı
Ţama>leyl-i siyâh eyler nehârı
Ţama>>aql ehline lâyıq degildir
Ţama>kâr âdemî ayıq degildir
Ţama>xâr u želîl eyler >azîzi
Ţama>nâ-pâk ider ehl 4-i temyizi
Ţama>kâr olsa xâce5 bay olmaz
Sitâre sa>y ile hic ay olmaz
Ţama>la âdem ehl-i kîn olurmış
Xudâ waqqı ţama>çirkîn olurmış
Ţama>la yâd olınmaz nâm-ı nîgû
Ţama>olmaz cihân içre eyü xû
Ţama>ifsâd ider >aql-ı selîmi
Ţama>kârıñ eyü olmaz nedîmi
Demiş bir ehl-i lâyıq aña ţapu
Ţama>olmasa olmaz yedi ţamu.
Mežkûr qırallar memleketlerine qâni>ler6 olmayub, Üngürus’ a ţama>ları eclden dâyimâ
maqhûrlardır, ne nâm u nişânlarında qarâr ve ne mülk ü leşkerlerinde istiqrâr qalub, her
zemânda maxžûller, >askerleri muwârebelerde maqtûllerdir. Bu bahâne ile nice qadîmî7
qal>aları elden alınub, ilden çıqmışlardır. Vesvese-i iblîs reh-nümâları, iğvâ-yı şeyţân
pîşvâları olmağın gerü quvveti 8 bâzûya getürüb, mâl ü menâli 9 dökdiler.
Memleketleriniñ intiźâmı peyvendin[i] sökdiler. Bî-nihâye leşker-i xüsr-peyker,

1
K: xûn
2
A Hk: źafer
3
“ Bu yılda (H. 947) Beç kıralı >Acem şâhı Ţahmas ile elçileşüb, Ţahmas didikim: “ Şöylekim Rum şâhı
seniñ üzerüñe vara ben bu ţarafdan yüriyem. Şöylekim benim üzerime gele sen öteden yüriyesin.”
Tahmasb’ın bundan amacı Şirvan’ı almak, Ferenduş’un amacı ise Budin’ i ve etrafındaki hisarları almak
idi, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 385
4
A Hk K: cümle
5
Hk: âdem
6
F Hs K Ü: qâni>
7
A Hk: - qadîmî
8
F Hs K: quvvet
9
K Ü: menâl
466

cumhûr-ı şeyâţîn-rehber cem> eyleyüb, piyâdeleri gemiler ile Tuna yüzinden, süvârları
qaradan tawmînen seksen biñ miqdârı la>înler gelüb, Budun’ ı wiśâr1 etdiler.2 Cevânib-i
erba>adan iwâţa idüb, gemiler ile bî-nihâye wiśâr-âşûb beceluşqalar getürmişlerdi.
Mevâżı>-ı >adîdede qurub, rûz u3 şeb cenge meşğûl oldılar.
Küffâr-ı xâk-sârıñ cesâreti, bu derecede iqdâm u cür&eti âstân-ı sa>âdet-âşiyâna ma>rûż
oldıqda fermân-ı >âlî-şân-ı pâdişâh-ı kâm-rân ile külliyyen Rumili dilâverleri sefer-i
sa>âdet-eŝere me&mûr olub, beglerbegileri ile Budun câniblerine revâne oldılar. Vüzerâ-i
>atebe-i >âlem-penâhdan cenâb-ı vezâret-meâb, >ażdü’ l-xilâfeti’ s-seniyye vezîr
Muwammed Paşa ki, śâwib-re&y ü iqbâl, žî-baśîret ü iclâl, žât-ı ferxunde- (273b) fâl, ţab>-
ı sa>âdet-iştimâldir, râyât-ı nuśret-âyâtdan muqaddem bir niçe biñ tüfeng-endâz, śaywa-
sâz yeñiçeriler ile ve ba>żı bölük ağaları cümle bölükleri xalqı ile >aqablerince teveccüh
etdiler. Ważret-i xilâfet-penâh-ı nuśret-dest-gâh daxı râyât4-ı meymenet-âyâtları ile
iwrâz5-ı meŝûbât-ı ğazv ü cihâd, tawśîl-i merżât-ı Xâliqü’ l->ibâd içün celle celâluhû ve
>amme efżâluhû ve nevâluhû6 bu sefer-i ferxunde-eŝere >azîmet-i ferxunde-fâl etdiler.
Anaţolı beglerbegisine daxı emr-i cihân-muţâ> şeref-ıśdâr buyurıldı ki: “ Anaţolı
dilâverleri ile ol diyâr-ı merci>ü’l-İslâm’ ıñ şîrân-ı ğażanfer-ferleri ile Gelibolı’ dan
geçüb, râyât-ı nuśret-âyât7a mülwaq olalar.” Bu niyyet-i qarînü’ n-nuśret8 ile ważret-i
xilâfet-penâh sene ŝemân ve erba>în ve tis>a-mie śaferü’ l-muźafferiniñ yigirmi beşinci
güni iqbâl ü devlet ve iclâl ü xaşmet birle üslûb-ı ma>hûd-ı xüsrevânî, qâ>ide-i
mawmûde-ı śâwib-qırânî üzre cümle-i ecnâd-ı źafer-mu>tâd ile dârü’ s-salţanati’ l-
>aliyyeden śavb-ı ğazâya teveccüh-i >âlî ve >azîmet-i >ale’ t-tevâlî buyurdılar.
Zemâne tâbi>ve devlet muqârin
Źafer hem-râh ve nuśretler mu>âvin
Zemîn sümm-i ni>âle yüz sürerdi
Atı ayağına aţlas sererdi
Yüridi devletiyle >izzet ile
Hezârân debdebe biñ9 şevket ile
Sipâh u >asker-i deryâ-xurûşıñ
Hücûmı yerin almışdı vuwûşıñ
Ţolu >asker idi ţağile śawrâ
Feleklerden melek eyler temâşâ
Şeb ü rûz eylediler qaţ>-ı menzil
Ümîž-i nuśret-i Waqq10 ile xoş-dil.
Rikâb-ı sa>âdet-intisâbdan muqaddem >asker-i hümâyûn-şiyem birle Muwammed Paşa
Budun’ a vuśûl bulub, küffâr-ı cehennem-medâr >askerleriniñ muqâbelesinde xıyâm-ı
pervîn-intiźâm qurub, küffâr-ı xâk-sâr wiśâr ile ordu-yı sa>âdet-medâr mâ-beynlerinde

1
K: - Budun’ı wi¢âr
2
Hk: + cümle
3
K: - ve
4
A Hk: žât, Hs K: - râyât
5
Hs: ŖėŏΏ
ė
6
Büyüklüğü artsın ve ihsanı ve lutfu (her yeri) kaplasın.
7
K: - nu¢ret-âyât
8
Hk: na¢r
9
Ü: çoq
10
F Hs: waqq-ı nu¢ret
467

qalub, >ale’ l-ittiśâl ceng ü âşûba qıyâm gösterdiler. Cumhûr-ı enbûh-ı deryâ-şükûh imiş,
iki yerden âşûb u warbe iqdâm etdiler. Bir ţarafı erbâb-ı wiśâr ile bir cânibi >asker-i
İslâm-ı sa>âdet-medâr ile leyl ü nehâr kâr-zâr etdiler. Sûr-ı qal>a şeklinde muwkem
(274a) ısţabur1 bağlayub, süvârlardan qal>-ı gezend içün xandeqler, der-bendler2 kesüb,
yayaları muttaśıl wiśâra ţob u tüfeng wavâle idüb, ceng ü mużârebede süvârları
Muwammed Paşa ţarafı ile rezm ü muwârebede her rûz alay alay süvârân-ı âhen-beden,
melâ>în-i xüsr-âyîn ü pûlâd-ten çıqub, meydânda neberd iderlermiş. Isţaburlarınıñ bir
cânibi dâmen-i kûha ulaşmış, öñlerinde bî-nihâye ţopları qurılmış, atluları ţopları altında
cevelân idüb, >asker-i İslâm’ dan müżâyaqa u ıżţırâb görirlerse çekilüb, rezm ü ceng
iderlerdi. Ţaraf-ı İslâm dilîrleri, ehl-i îmânıñ şîr-naźîrleri muttaśıl meydâna girüb,
erbâb3-ı xižlândan daxı bir gürûh-ı mekrûh başdan ayağa âhen ü pûlâda ğarq dîv-
şükûhlar ısţaburlarından çıqub, ehl-i îmâna muqâbil olub, envâ>-ı dögişmeler,
qovışmalar, gönderler, nîzeler ile [dürlü dürlü] dürtüşmeler, śancışmalar olub, ekŝeriyyâ
ehl-i İslâm ol bed-nâm u liyâmları yıqub, zemîne pâ-mâl, kiminiñ başların4 kesüb,
kimini mecrûw u perîşân-wâl iderlermiş. Mağlûb oldıqları gibi ısţaburlarına qaçub,
mübârizlerini dögişürler yerlerine bir alay daxı çıqub, vech-i meşrûw üzre gelüb,
dögüşirlermiş. Ţopları, żarbezenleri derece-i keŝretde olub, >asker-i İslâm bir uğurdan
hücûma qâbiliyyet olmayub, ţop u tüfeng ü żarbezen ile def> iderlermiş. Isţaburlarınıñ
bir ucı Tuna yalısına muttaśıl olub, śu yüzinden vâfir gemiler ile muttaśıl kâfiristândan
yaraq u yasaqları irişüb, melâ>îne meded ü mu>în olub, cengden zebûn olanlarını gemiler
ile alub giderlermiş. Paşa-yı rezm-ârây ile bir aydan ziyâde bu ţarîq üzre âheng-i ceng
ţarîqa5-i fütûwa râh qomayub, xuśûśen wiśâr ahâlîsine ziyâde müżâyaqa virüb, wâlleri
teng olmış.
>Aceb ceng ü śavaş olmış ziyâde
>Ömr-i naqdi dögünmekde fenâda
Feżâ-yı ceng seyrâne-gâha6 dönmiş
>Alef-zâr içre âdem kâha dönmiş
Zemân-ı ceng olub mümtedd uzanmış
Ğuzâtıñ xâţırı fetwe uzanmış
(274b) Yayub7 rezm etmege her rûz sefere
Ğurûr olmış muśâwib ehl-i küfre
Olub germ âteş-i küfrile şiddet
İderlermiş ğuzâtı cenge da>vet
Tüfeng ve ţob olıb anlarda ğâlib
Olurlarmış dem-â-dem warbe ţâlib.
Ţâyife-i şirk-dil wiśâr ile leşker-i sa>âdet-medâr arasında wâyil olub, erbâb-ı qal>aya
müżâyaqa virmişler. Sewâb-ı muźlim, dûd-ı müterâkim gibi basţ-ı bisâţ-ı źulmet, neşr-i
menâşîr-i żalâletde8 muśirr ü müstemirr olmışlar. Ważret-i xilâfet-medâr daxı âftâb-ı

1
F Hs K Ü: usţabur
2
Hk: - der-bendler
3
K: + devlet
4
F Hs Ü: başları, K: başlarını
5
F Hs K: ţarîqine
6
A Hk K: seyrân-gâha
7
F K: yabub, Hs: yapub
8
K: żalâlet
468

>âlem-tâb gibi burûc u1 menâzilde qarâr etmeyüb, seyrde isti>câl ü şitâb üzre oldılar.
Leşker-i manśûr u encüm-wisâb ile yüriyüb, ¡ ava ve Dırava śularından mürûr u >ubûr
idüb, Budun’ a üc dört menzil qarîb oldıqlarında ğulğule-i sipâh-ı nuśret-penâh,
debdebe-i >asâkir-i miğfer-külâh ile cihâna wayret2, zemîn ü zemâna dehşet ü mehâbet
müstevlî olmışdı. >Asker-i żalâlet-fer bu xaber-i xaşyet-eŝer istimâ>ından qulûb-ı
mağlûblarına âŝâr-ı xavf ü ıżţırâb peydâ olub, sene ŝemân ve erba>în ve tis>a-mie
rebî>ü’ l-âxiriniñ yigirmi ţoquzıncı gecesi ba>de’ l->aşâ küffâr-ı hezîmet-şi>âr
ısţaburlarından boşanub, Tuna yalısında olan gemiler ile Tuna’ yı öte cânibe geçmek
tedârükinde olub, >azm-i firâr etdiklerinde Muwammed Paşa ile olan >asker-i źafer-güster
vâqıf u muţţali> olub, kâfirlere hücûm iderler. Leşker-i menwûsü’ l-eŝer ile Tuna
yalısında şeb-i târda kâr-zâr eylemişler. Şu>le-i sinân3 bezm-i rezme şem>-i tâb-dâr,
lem>a-i berq-nişân-ı şimşîr ü süyûf ol ma>reke-i cân-âşûba şems-i tâbân-ı şu>le-dâr imiş.
Tîğler meydânda cevelân ü xaśm-cûyân4, âhenîn miğferler, pûlâddan külâhlar ile
meşwûn başlar zemîne mânend-i gûy ğalţân olurmış. Tuna kenârları küffâr qanı ile
Ceywun, śawrâlar leşler5, ovalar lâşe-i ser-keşler ile mâl-â-mâl olub, >aźîm qırğun śawn-ı
serâce-i zemîn pür-xûn olmış. Gemiler śu yüzinden firâr idüb, menwûslardan eqall-i
qalîl kimesne xalâś olub, cümlesi >alef-i şimşîr-i kâfir-tesxîr oldılar.
>Ale’ ś-śabâw âftâb-ı fetw6 u źafer maţla>-ı iqbâl ü sa>âdetden ţulû>idüb, >inâyet-i Xudâ-yı
>âlem-âferîd ile (275a) celle žikruhû7 râyât-ı pâdişâh-ı nuśret-penâh manśûr u muźaffer
olub, ol gürûh-ı nuxûset-şükûh ser-wadd-i fenâ u >ademde ma>dûm u nâ-bûd oldılar.
Isţaburları ţopţolu ţob olub, ğarrâ u bî-miŝâl beceluşqalar, envâ>-ı ğarâyib ü >acâyib
ţoplar, żarbezenler ki, xizâne-i selâţîn-i rû-yi zemînde emŝâli nâ-yâbdır, cümlesi naśîb-i
şehriyâr-ı kâm-yâb oldı. Cebe ü cevşen ü miğfer, âlât u esbâb-ı gîrûdâr ki, wisâb u
>adedden efzûndr, xizâne-i pâdişâh-ı sa>âdet-penâh içün żabţ etdirildi.
Fütûwiyle cihâna geldi behcet
Qılub nâsa müstevlî meserret
Feraw-nâk oldı şâdân oldı >asker
Gülib dünyâ yüzi açıldı güller
Bahâr oldı gül-i fetwile dünyâ
Ser-â-ser sebz ü gül-şen oldı ğabrâ
Ţarab virdi cihâna fetwu şâdı
>Uqûd-ı hemm ü ğam buldı güşâdı8
Zihî fetw-i qarîb ve >îd ü nevrûz
Cihâna ţoğdı mihr-i >âlem-efrûz
Şeh-i >âlem-penâhıñ kârıdır bu
Hümâyûn himmeti âŝârıdır bu
1
F Hs K Ü: - ve
2
A F Hk Hs K: şevket
3
A F Hk Hs K: âsmân
4
A F Hk Hs K: çevgân, - xa¢m-cûyân
5
Hs: küşler, K: + cümle
6
K: - fetw
7
İsmi yüce olsun.
8
Hk: - Bahâr oldı gül-i fetwile dünyâ
Ser-â-ser sebz ü gül-şen oldı ğabrâ
Ţarab virdi cihâna fetwu şâdı
>Uqûd-ı hemm ü ğam buldı güşâdı
469

Niyâz etse cenâb-ı Waqq’ a her-gâh


Qabûl eyler du>â-yı xayrın Allah
Fütûw u devlet ü iqbâl ola yâr
Sa>âdet mesnedinde ola her-bâr1
Ğazâlar ide dâyim ehl-i küfre
Beqâlar olduğınca mâh u mihre.
Ważret-i xilâfet-penâh daxı sa>âdet ü iqbâl ile mâh-ı cemâži’ l-evveliñ dördinci güni
Budun’ a vuśûl bulub, śawrâsı muxayyem-i sürâdiqât-ı źafer-meşwûn oldı. Küffâr-ı xâk-
sârdan ţutılan diri kâfirleri alay alay getürüb, siyâset-gâh-ı xüsrevânîde qatl olınub,
şimşîr-i kâfir-gîre ţu>me ü >alef qıldılar. Sancaqları ma>kûs, ţabl-xâneleri, naqqâreleri,
esbâb u tecemmülâtı bi-esrihim mażbûţ u mawrûs, Waqq sübwânehû ve te>âlânıñ >ulüvv-i
>inâyetleri, mefxar-ı mevcûdâtıñ >aleyhi efżalü’ ś-śalavât2 mu>cizât-ı >amîmetü’ l-
berekâtları ifâżasıyla fetw-i >aźîm müyesser oldı. Erbâb-ı xüsrândan ceyş-i firâvân ğarîq-
i lücce-i >adem, warîq-i nâr-ı pür-elem ve hem wiśâr-ı Budun ta>arruż-ı erbâb-ı siccînden
mawrûs u maśûn oldı.
Rây-ı >âlem-ârâ-yı (275b) nüvvâb-ı kâm-yâb bu def>a qal>a-i Budun’ ıñ żabţ u wıfźı
xuśûśına müte>alliq olub, muqaddemâ Üngürus qıralı Yanoş’ ıñ aqdâm-ı >ömri iqdâm-ı
ecel ile pâ-pûş-ı ŝebât3dan bürehne ü boş qalub, qâlıb-ı fersûdesi >atebe-i siccîn içre
>ažâb-ı mühîn ile medhûş olmışdı. İstefan nâm śağîr oğlı ile Leh qıralınıñ qıralice
dimekle ma>rûfe qızı ki, Yanoş’ ıñ zevcesi idi, wiśârda bile mawśûre4 olmışdı. Bu def>a
eyâdî-i a>dâdan xalâś buldılar. >Avâţıf-ı >aliyye-i pâdişâhî anlar bâbında mebžûl ü bî-
dirîğ buyurılub, mezbûr śağîr oğlına Erdel vilâyetinde sancaq-ı hümâyûn >inâyet
olınub5, śoñra irişüb yarar oldıqda gerü babası yerine Üngürus qırallığı tevcîh olınmaq
üzre mu>âhede-i hümâyûn şeref-śudûr buldı. Mevâhib-i >aliyye-i şâhâne ile behre-mend
ü mesrûr olub, sancağına teveccüh eyledi.
Qal>a-i Budun ki, maqarr-ı qıralân-ı qadîm olub, taxt-gâh-ı mu>aźźam ve mesned ü
penâh-ı mufaxxamdır, fermân-ı pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâh ile qullelerine râyât-ı źafer-
âyât-ı xüsrevânî ve a>lâm-ı >âlem-sitân-ı xâqânî naśb6 olınub, dârü’ l-İslâm oldı.
Derûnında maqarr-ı nâqûs u śanem, müstaqarr-ı çalîpâ-yı żalâlet-şiyem olan bir
mu>aźźam künişt-i küfr-şirişti eśnâm-ı kerâhet-intiźâmından der ü dîvârları televvüŝât-ı
taśvîrât u nuqûş u timŝâlâtdan taţhîr ü pâk qılınub, câmi>-i sa>âdet-menâfi> eylediler.
Xaţîb-i lebîb içün minber-i hümâyûn7-manźar ve miwrâb-ı sa>âdet-eŝer bünyâd olınub,
wâfızân-ı tenzîl-i Rabbânî ve tâliyân-ı Qur&ân-ı qadîm-i Sübwânî içün kürsî-i sidre-qıyâs

1
Hk: - Niyâz etse cenâb-ı Waqq’a her-gâh
Qabûl eyler du>â-yı xayrın Allah
Fütûwu devlet ü iqbâl ola yâr
Sa>âdet mesnedinde ola her-bâr
2
Sonsuz rahmet onun üzerine olsun.
3
K: wayât
4
A Hk: maw¢ûr
5
Padişah Ferdinand’ ın beylerine “ Beç qıralı Ferendyanoş size Budin’i żapţ itdirmez. Olur olmaz vaqitde
sizi incidir. Münâsib budur ki, Erdel memleketini ve nevâwîsini size virüb, anda varup geçinesiz” der.
Onlar da bunu kabul edip, o taraflara gidip Erdel vilayetini zaptedip oturdular, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i
Osmân, s. 388
6
F Hs K: na¢îb
7
K: >âlî
470

yapdırılub, meşâ>il-i dîn ve qanâdîl ü burûc1-ı behcet-temkîn tertîb olınub, sâyir


mühimmât u levâzım her ne ise tedârük olındı. Evqât-ı xamse-i mefrûżada cemâ>at-i
müslimîn ve gürûh-ı muvawwidîn nemâzlar qılub, niyâzlar eylediler. Rûz-ı cum>a-i
şerîfede ważret-i pâdişâh-ı dîn-penâh, cenâb-ı xudâvendigâr-ı sa>âdet-dest-gâh >âmme-i
erkân2-ı devlet-qarâr, kâffe-i düstûrân ve müte>ayyinân-ı sa>âdet-şi>âr, cumhûr-ı xavâśś-ı
ževü’ l-i>tibâr, >âmme-i xuddâm ve sipâh-ı bâr-gâh-ı berîn-iştibâh ile gelüb, câmi>-i şerîfi
iwyâ eylediler. Saqfında müežžinân-ı tevwîd-kelâm, śalâ-xânân3-ı taqdîs-intiźâm şerâyiţ
ü âyîn-i İslâm üzre (276a) śalâ virüb, zemzeme4-i ežân ve debdebe-i âŝâr-ı îmân ile
Budun’ ıñ derûn5 u bîrûnını müşerref etdiler. Erbâb-ı Qur&ân, wâfıźân-ı tenzîl-i Melik-i
deyyân >azze ismuhû6 tilâvet-i âyât-ı beyyinât-ı Furqânî ile mesâmi>-i muvawwidîne
idxâl-i sürûr idüb, xaţîb-i belîğ-i [sa>âdet-teblîğ] daxı xuţbe-i belîğada cenâb-ı Waqq’ a
celle ve >alâ7 wamd ü8 ŝenâlar ile server-i kâyinâta taśliye-i wamîde idüb, ism-i
hümâyûn-ı pâdişâh-ı źafer-maqrûnı yâd idüb, śalât-ı cum>a-i mübâreke edâ olındı.
Meşâyix-i >iźâm, śûfiyân-ı śafvet-encâm ile žikru’ llâhi’ l-meliki’ l->allâmı semâvât-ı
berîne, bel serâ-perde-i >arş-ı >illiyyîne irişdirdiler. Teqabbela’ llâhu te>âlâ9.
Müşerref câmi>oldı deyr-i eśnâm
Şeref virdi aña âŝâr-ı İslâm
>Ömür sürmiş >aceb deyr-i kühenmiş
Şeyâţîne maqarr u encümenmiş
Bu dem Qur&ân ile firdevse döndi
Behişte beñzedi ve qudse döndi
Yüceldi ehl-i žikriñ ževq u şevqi
¡ afâyile pür oldı tawt10 u fevqi
Ţolu her gûşesi žikr-i Waqq oldı
Şerefle secde-gâh-ı muţlaq oldı
Müzeyyen-i nûr-mawż oldı derûnı
Warîm-i quds-i a>lâdır birûnı.11
Ehl-i İslâm cenâb-ı Waqq’ a wamd-i firavân, zümre-i erbâb-ı îmân ważret-i Mücîbü’ l-
wâcâta şükr-i bî-pâyân eylediler. Rûz-ı mežkûrda cümle >asâkir-i müslimîn ve kâffe-i
muvawwidîn ki, ta>dâdı wisâbdan xâric idi, düne gün ol deyr12 televvüŝât-ı küfr ile
meşwûn iken bu gün câmi>-i cennet-nümûn olub, Qur&ân-ı qadîm ve Furqân-ı >aźîm ile

1
A Hk: sürûc, K: - ve burûc
2
K. - ważret-i pâdişâh-ı dîn-penâh, cenâb-ı xudâvendigâr-ı sa>âdet-dest-gâh >âmme-i erkân
3
K: ΑΜŅ
4
Hk: ΖŗΏŖ
5
Hs K: - derûn
6
İsmi yüce olsun.
7
Yüceliği artsın.
8
K: - ve
9
Hk: - Teqabbela’ llâhu te>âlâ. Yüce Allah kabul etsin.
10
Hs: taxt
11
Hk: - Müşerref câmi>oldı deyr-i e¢nâm
Şeref virdi aña âŝâr-ı İslâm

Müzeyyen-i nûr-mawż oldı derûnı
Warîm-i quds-i a>lâdır birûnı.
12
Ü: ΒΡŊ
471

müşerref olduğına her câna bir wâlet >ârıż1, herkese bir şevq ğâlib ü wâdiŝ olub,
gözyaşını seyl ü revân eylediler. Ol wâlde bu deñlü sa>âdet-i dîniyye ve devlet-i
sermedîye sebeb ü bâ>iŝ olan pâdişâh-ı rû-yi zemîniñ devâm-ı devlet-i ebed-
peyvendelerine ed>iye-i lâ-yu>add ve yuwśâ îŝâr qıldılar. Der-gâh-ı Waqq’ da qabûl olmış
ola.
Ważret-i xilâfet-penâh sa>âdet ü iqbâl ile henüz maqâm-ı śalât-ı müŝmirü’ l-
berekâtlarında idiler, >âdet-i wamîde üzre cümle ağalar rikâb-ı hümâyûna wâżır olmaq
içün câmi>-i cedîd-i hümâyûnıñ bâb-ı mu>allâsına çıqmışlardı. İttifâq ol câmi>-i şerîf
deyr iken şehriñ mawallâtına mülâśıq olub, qapusı üzerine (276b) wavâle kefere-i
fecereniñ büyûtı olub, bu wâletde ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâhı görmek içün ţâyife-i
nisvân u inâŝ saqf 2-ı büyûta müctemi> olmış3 nüfûs-ı keŝîre idi. Ta>accüb-âmîz ba>żı
kelimât eylediler. Bu kemîne ne dirler deyü tercemân ile tefaxxuś eyledikde taqrîr
eylediler ki: “ Bir yıl miqdârı oldı, şimdi işitdügimiz âvâzeler, cümle4 evżâ>u warekât ki 5
gördik, geceler ile işidilüb, içerüde zemzeme6ler olurdı. Wattâ ol wâletden ba>żı
papaslarımız kilîsâyı terk idüb, ğayrı yerlere gitdiler” deyü xaber virdiler7.
Bi-wamdi’ llâh şeh-i >âlem-penâhî
Ser-efrâz eyledi luţf-i İlâhî
Budun şehrini etdi câ-yı İslâm
>Adem mülkinde ma>dûm oldı eśnâm
Müslümânlar >aceb cidd eylediler
Nice deyri mesâcid eylediler
Menâre yapdılar oqındı tevwîd
Ežân u qâmet ü taqdîs ü temcîd
Müeyyed oldı8 İslâm’ ıñ livâsı
Źafer oldı ğazânıñ9 müntehâsı10
Ola şâha dem-â-dem fetwu nuśret
Tezâyüdde ola >izzile şevket.
Mawrûse-i Budun çünki dârü’ l-İslâm olub, żabţ olındı, lâ-büdd wıfź u wırâseti içün bir
emîr-i >aźîmü’ ş-şân mühimm ü lâzım olmağın muqaddemâ dârü’ l-xilâfe Bağdâd-ı âbâd
beglerbegi źahîr-i iqbâl ü kâm-rânî, emîr11-i fehîm ü kâr-dânî Süleymân Paşa ki,
feżayil 12-i wamîde ile ser-efrâz, evśâf-ı pesendîde ile mümtâz idi, ol diyârlarıñ eyâleti

1
Ü: ve ževq
2
Ü: źâhir
3
Ü: olmışlar
4
K: - cümle
5
K: - ki
6
Hs: ΖŗΏŖ
7
A Hk: virdi
8
Hs: + oldı
9
Hs K Ü: ğuzâtıñ
10
Hk: - >Adem mülkinde ma>dûm oldı e¢nâm
Müslümânlar >aceb cidd eylediler

Müeyyed oldı İslâm’ ıñ livâsı
Źafer oldı ğazânıñ müntehâsı
11
F Hs K Ü: + ve
12
A Hk: xa¢âyil
472

vezâret ile anlara1 tefvîż olınub2, icrâ-yı şer>-i qavîm içün bir qâżî-i müstaqîm ile
wiśârına dizdâr ve kifâyet miqdârı müstawfaźîn naśb u ta>yîn olındı. Merâsim ü âyîn-i
cihân-bânî, şerâyiţ ü qavânîn-i gîtî-sitânî cümle mükemmel olub ve muqâbelesinde
Peşte şehri ki, ol daxı sûr-ı mu>źźam ve sevâd-ı a>źam ve belde-i mufaxxamdır3, âŝâr-ı
İslâm ile ma>mûr, mesâcid ü cevâmi> ile nûrun >alâ-nûr vâqi> oldı. Mehâmm-ı umûr-ı
memleket, meśâliw u levâzım-ı vilâyet kemâ-yenbağî tedârük olınub, ważret-i xilâfet-
penâh sa>âdet ü iqbâl ile mâh-ı cemâži’ l-evveliñ yigirmi dördinci güni mürâca>at-ı
hümâyûn idüb, maqarr-ı devletleri ţaraflarına >azîmet-i meserret-maqrûn eylediler.
(277a) Mihr-i âsmân-maqarr âftâb-ı şarq-intisâb-ı nûr-güster medâric-i eflâk-ı tâb-nâkı
qaţ>u devr etdügi gibi ważret-i xilâfet-penâh u sa>âdet-dest-gâh daxı menâzil ü merâwil
geşt ü ţayy qılub, mâh-ı şa>bân-ı mu>aźźamıñ sekizinci güni dârü’ s-salţanati’ l->aliyye
mawrûse-i Qosţanţiniyye wuriset >ani’ l-beliyye4ye vuśûl bulub, taxt-gâh-ı devlet-
penâhları cemâl-i dil-ârâ ve >unśur-ı laţîfleriyle dârü’ s-selâm oldı. Maqdem5-i
hümâyûnlarına târîx erbâb-ı naźmıñ müstemendi qıdve-i müverrixân Mevlâna
Qandîniñdir:
Şâh-ı şâhân-ı cihân Sulţân Süleymân bin Selîm
Ez-sefer âmed bi-fetw u >avn u nuśret-i kâm-rân
Minnet Îzid râ ki âmed bâ-źaferân şâh-ı dîn
Bâ-śafâ-yı maqdemmiş faśl-ı şitâ şüd gülistân
Maqdemmiş râ Qandî-i şîrîn-zebân târîw güft
Wamdü li’ llâhi bâ-fütûwâmed Süleymân-ı zemân6.

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı źafer-maqrûn u fetw-rüsûm râyât-ı naśr7-lüzûm çeküb8,


İstolni-Belğırad ile qal>a-i Esterğom içün etdikleri ğazâ-yı ğarrâ9 beyânındadır
Elâ ey ţûţî-ţab>-ı şeker-xâ
Belâğat bâğına sensin xoş-âvâ
Egerçi meskeniñ genc-i qafesdir
Demiñ >Îsâ gibi iwyâ nefesdir
Cemâliñ cilvesi xâţır-güşâdır
Söziñ qût-i revân ve cân-fezâdır
Maqâliñ meclis-ârâdır bezmde
Zebânıñ tîğ-i śârimdir rezmde
Qıśaś-xân u wikâyet-gûy sensin
Ma>ârif-dân u wikmet-cûy sensin

1
F: anlar
2
Padişah, Budin beylerbeyliğini Anadolu beylerbeyi Süleyman Paşa’ ya, Anadolu beylerbeyliğini de
Yahya Paşa-oğlı Muwammed Bey’ e verdi, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 388.
3
F: ŎėŊΎņ℮Ώ
4
Felaketden korunsun.
5
F Hs K: muqaddemâ, K: + sefer
6
F Hs K Ü: -
7
Hk: źafer, Hs: nu¢ret
8
A F Hk Hs K: açub
9
A Hk: - ğarrâ
473

Söze âğâz idüb şîrîn-zebân1 ol


Enîs-i qudsiyân ve ehl-i hâl ol
Ğazâ-yı şâh-ı >âlemden xaber vir
Mežâq-ı câna gel şehd ü şeker vir.
Derece-i sâbıqada axbâr-ı mübârizân-ı şîr-şikârla wikâyât-ı küffâr-ı xâk-sâr rişte-i
beyâna lü&lü&-vâr derc olınub, dârü’ n-naśr mawmiyye-i Budun muqâbelesinde vâqi>olan
Peşte şehrine eşrâr-ı nâr-qarârıñ hücûmı2 ve ol merz ü bûmda qonılan mübârizân-ı źafer-
rüsûmıñ keyfiyyet-i cihâd u qıtâlleri bâbında naqd-i tafśîl ser-i bâzâr-ı tawrîrde xarc
olınmışdı. Ważret-i pâdişâh-ı >Oŝmânî-tebâr u Cemşîd-iqtidâr u İskender-vaqâr, cenâb-ı
xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı źafer-şi>âr u fetw-medâr u nuśret-iftixârıñ xalleda’llâhu te>âlâ
mülkehû3 xavâţır-ı feyż- (277b) maźâhirlerine cür&et ü cesâret-i küffâr-ı żalâlet-menzilet
bâ>iŝ-i wudûŝ-ı ğażab u widdet, sebeb-i istîlâ-yı ğayret ü wamiyyet vâqi>olmağın tertîb-i
cüyûş-ı yemm-xurûş u deryâ-mevc ve techîz-i cünûd-ı qażâ-vürûd u ŝüreyyâ-fevc içün
fermân-ı cihân-muţâ>-ı xâqânî ve emr-i vâcibü’ l-ittibâ>-ı cihân-bânî śudûr u4 źuhûr
eyledi.
Yazıldı nâmeler rû-yi zemîne
Xaberler oldı cünd-i müslimîne
Yarağ u yat ile cem>ola leşker
Ţola ceyş-i cihân-gîr ile kişver
Cihâna ğulğule düşdi śadâdan
Göñüller şâd-mân oldı ğazâdan
Yine cûş eyledi deryâ-yı âdem
Sefer âvâzesiyle ţoldı >âlem.
Aqyâl-i naśârâ-yı Firenk’ den Fırançe vilâyetiniñ qıralı Fıranceşqo5 ki, ważret-i pâdişâh-ı
hümâ-cây u hümâyûn-tedbîr, şehen-şâh-ı cihân-güşây u gîtî-tesxîriñ der-gâh-ı
mu>allâlarına ıźhâr-ı ixlâś çün elçileri ğubâr-ı sa>âdet-âŝâr-ı >atebe-i >ulyâlarını çeşm-i
âmâle tûtiyâ idüb, türâb-ı emel-niśâb-ı südde-i merâm-efzâlarını dîde-i ümîže kewl-i
maqśûd-nümâ eylemişlerdi. İşpanye qıralı Qarlo nâm pelîd-i nekbet-encâm [u] xasâret-
fercâm ile vâqi> olan xuśûmetleriniñ qaţ>-ı >urûqı sell-i şimşîr-i ğâziyân-ı źafer-lüwûqa
mevqûf olduğı ma>lûmları olmağın defa>âtla der-gâh-ı >âlem-penâh-ı pâdişâh-ı nuśret-
dest-gâhdan mu>âvenet bâbında türâb-ı tażarru>a cebhe-i niyâz qomışlardı.
Lâ-cerem deryâ yüzine daxı sefâyin-i meymenet-qarîn ü źafer-qarâyin, merâkib-i śabâ-
rehîn ü nuśret-meyâmin tertîbi vâcib ü lâzım görinmegin dârü’ s-salţanati’ l->aliyye
mawrûse-i Qosţanţiniyye śıynet >ani’ l-beliyye6 tersânelerinde mevcûd olan gemilerden
ziyâde qadırğalar yapılması fermân olınub, mehere-i deryâ-şinâs ta>yîni ile memâlik-i
mawmiyye ahâlîsine bî-qıyâs kürekciler ve >azebler emr olındı. Anaţolı ve Qaraman ve
Rum ve Diyar-bekir ve Kürdistân ve Gürcistân vilâyetleriniñ ve Du’ l-qadirlü ve Filisţin

1
Hk: maqâl
2
Tarih 949’a gelince Ferenduş Budin’ de kırılan askerin ve alınan toprakların intikamını almak için
Alman’ dan, Çeh’ den, Rus’ dan, Çesar’ dan, İspanya’ dan, Firengistan’ dan asker toplayıp, Kara Hersek’in
komutanlığında Budin üzerine gönderdi, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 412.
3
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
4
F Hs Ü: - ve
5
K: Fırancesqo
6
Felaketden korunsun.
474

ve Şâm ve Waleb, Adana ve Ţarsus ve Sis ve Ţırablus ıqlîmleriniñ ve vilâyet-i Mıśır ve


Śa>îd1 (278a) ve İskenderiyye ve Reşîd ve Nûbe memleketleriniñ, eknâf-ı Wabeş’ e ve
Zengbâr’ dan sevâwil-i deryâ-yı muwîţde vâqi> olan Ţur ve Cidde ve Yemen ve bilâd-ı
Sevâkin ve xıţţa-i >Aden’ den wudûd-ı Hind’ e mülâqî olınca Śan>an ve Zebîd diyârlarınıñ
ve >Iraq-ı >Arab’ dan Medâyin [ve] Bağdâd ve2 Baśra ve Kûfe ve Muśul ve Cezâyir ve
Semâvât, bilâd-ı Şuşter ü Meşşa>, wudûd-ı Fars’ a müntehî olınca Soran ve Loristân’ ıñ
wıfź u wırâsetleri 3 umûrı ebnâ-i kirâm-ı vâlâ-maqâm ve evlâd-ı ŝüreyyâ-intiźâm u ževü’ l-
iwtirâmıñ ya>nî şeh-zâdegân-ı civân-baxtıñ eţâla’ llâhu te>âlâ4 a>mârihim5 nüvvâb-ı kâm-
yâbları ârâsına tefvîż olınub, sâyirleri wârisân-ı wudûd-ı memâlik, wâfıźân-ı ŝuğûr u
mesâlik olan beglerbegileriñ efkâr-ı ŝâqıbelerine6 taqlîd qılınub, ğuzât-ı bawre neheng-i
deryâ-yı heycâ, peleng-i bebr-rübâ-yı qulle-i veğâ, şîr-i düşmen-şikâr-ı bîşe-i śaff-derî,
ğażanfer-i >anqâ-fer-i ıqlîm-i dilâverî, muqtedâ-yı zümre-i mübârizân-ı zûr-âver ü pîrûz-
rûz, pîşvâ-yı fırqa-i mücâhidân-ı źafer-zîver ü fetw-efrûz, maxśûś-ı naśś-ı sa>âdet-wuśûś
yextaśśu bi-rawmetihî men-yeşâ&7, hizebr-i >arśa-i besâlet Xayreddîn Paşa ser->asker
ta>yîn olındı. Tüfengciyân-ı a>dâ-qahr u düşmen-def>8 u kişver-sûz u deryâ-cûşdan
cemm-i ğafîr kâfir-gîr ü mülk-tesxîr ü ejder-xurûş ile erbâb-ı naqqâre ü tuğdan śâwibü’ ţ-
ţabl ve’ l->alem ba>żı begler >umûmen sancaqları >askeriyle9 qoşılub, ważret-i salţanat-
meâb-ı xilâfet-intisâb, pâdişâh-ı śâwib-qırân-ı źafer->inân u fetw-rikâb, şehen-şâh-ı rû-yi
zemîn ve xudâygân-ı sa>âdet-niśâb, xıdîv-i Afrâsyâb-sipâh u Dârâb-leşker, sulţân-ı
İskender-xadem, Keykâvus-bende, Dârâ-çâker, xâqân-ı Efrîdûn-waşem, Kisrâ-nöker,
qaân-ı Qayśer-ğulâm u Cem-cenâb, mülk-sitân u kişver-güşâ10, gîtî-peymâ, tâc-baxş,
eqâlîm-ârâ, fermân-fermây11, mâlikü’r-riqâb xullidet xilâfetuhû12 her-bâr ki, fer ü şevket
ü iqbâl-i şâhî ve kemâl-i übbehet13 ü iclâl-i şehen-şâhî birle bir cânibe >azm-i cihâd u
ğazâ ve >azîmet14-i fetw15-iqtirân u źafer-emżâya taśmîm etseler teveccüh-i hümâyûn-ı
meymenet-maqrûnları dârü’ s-salţanati’ l->aliyye, (278b) maqarrü’ l-xilâfeti’ s-seniyye
mawmiyye-i Qosţanţiniyye’ den olmaq üzre >âdet-i me&lûfeleri olmışdı, lâkin >inâyet-i
Xâliq-i bî-çûn ile >azze şânuhû16 dâyire-i mülk kemâl vüs>atde olub, leşker-i kevâkib-
şümâr u encüm-wisâbla wudûd-ı İslâmiyye’ ye varınca mürûr-ı evqât u zemân murâd üzre
itmâm-ı merâma mâni> ve bürûz-ı eyyâm-ı sermâ ve źuhûr-ı hengâm-ı şitâ ţarîq-i
maqśûd-ı fetw-vürûdı qâţı>olmağın bu def>a niyyet-i xayr-xâtimet ve emniyyet-i źafer-
>âqıbetleri maqarru’ s-salţanati’ l->âliye, müttekâü’ l-xilâfeti’ s-sâmiyye mawrûse-i Edirne
wamiyyet >ani’ z-rezîe17 ki, evreng-i qadîm-i şâhân-ı âl-i >Oŝmân ve taxt-ı sa>âdet-baxt-ı

1
Hs K Ü: Sa>îd
2
A F Hs K Ü: - ve
3
A Hk: wırâseti
4
A Hk: - te>âlâ
5
Yüce Allah ömürlerini uzun etsin.
6
K: ŝâqıbeleriniñ
7
“O, rahmetini dilediğine tahsis eder.”, K.K., 3 Âl-i İmrân,74.
8
A: nâz
9
K: >asker
10
Hk: + ve
11
A: fermân
12
Hilafeti dâim olsun.
13
A Hk: - übbehet
14
K: + ve
15
F Hs K Ü: + ve
16
Şânı yüce olsun.
17
Felaketden korunsun.
475

pâdişâhân-ı xüsrev-nişândır, anda qışlanub, râyât-ı źafer-âyât u fetw-źahîr, a>lâm-ı


>âlem-güşâ1 u2 gîtî-tesxîr mawall-i mezbûrdan çözilüb, teveccüh olınmaq xuśûśına
maśrûf olub, binâen->alâ-žâlik sene tis>a ve erba>în ve tis>a-mie şâ>bânınıñ sekizinci
güninde ki, penc-şenbihdir, mawrûse-i İstanbul’ dan göçilüb, devlet ü iqbâl ve şevket ü
iclâl-i ferxunde-fâl ile >arśa-i cennet-miŝâl Edirne wulûl-i pâdişâh-ı melek-xıśâl ve
qudûm-ı şehriyâr-ı deryâ-nevâl ile müşerref ü müstes>ad oldı.
Qudûm-ı şâh-ı >âlem virdi şehre
Kemâl-i zînet ve envâ>-ı behre
Ne şehr ol kim miŝâl-i bâğ-ı cennet
Behişt-i >adne dönmişdir nüh-minnet
¡ ular güyâ gümüşden śafwalardır
Kenârında çemenler levwalardır
Şükûfe menba>ıdır bâğ u râğı
Diraxtı sâyesidir gül yatağı
Nevâya başlasa bülbül kemerde
Dil-i >uşşâqı yağmalar sewerde
¡ afâ-yı mevsim-i >îş ve bahârı
Cilâ virür qomaz dilde ğubârı
Hevâsı nükhet-efzâdır meşâma
¡ afâda ţa>n iderse nola Şâm’ a
Olub her câmi>i žikriyle memlû
Ţolu her gûşesi yâ Rabb yâ Hû
Mücessem nûra beñzer her menâre
Qılur tevwîd-i waqqı âşikâre
Sevâdından mawalle Mıśr u Baśra
İrişmez vaśfınıñ imkânı waśra.
Sâdât u aśfiyâsı3, >ulemâ u küberâsı, >ubbâd u śulewâsı, zühhâd u etqıyâsı, meşâyix
(279a) ü fużalâsı, ebrâr u axyârı, śiğâr u kibârı, >âmme-i enâm u berâyâsı, kâffe-i ahâlî ü
re>âyâsı4, dervîşler, müttaqîler, ţâyife-i Qalenderiyân u Waydariyân u Cavlaqîler, zümre-
i Edhemîler5 ve Bektâşîler6, fırqa-i Baba Yûsufîler7 ve Wacı Bayrâmîler, gürûh-ı
Ni>metu’ llâhîler ve Câmîler tuğlar, >alemler qaldurıb, wavâlî-i şehr-i büzürg-vârda
ważret-i pâdişâh-ı źıllu’ llâh-i devlet-yâr, şehen-şâh-ı >âlem-penâh-ı sa>âdet-şi>âr,
xudâvendigâr-ı Cem-xižmet-kâr u İskender-vaqâr u selâţîn-iftixârı xalleda’ llâhu te>âlâ
mülkehû8 istiqbâl eyleyüb, te&bîd-i devlet-i eqâlîm-ârâ ve te&yîd9-i râyât-ı cihân-güşâ u
fetw-baxşalariçün du>âlar eylediler. Anda vâqi>olan serây-ı sürûr-baxş u wubûr-efzâ, câ-
yı cennet-miŝâl ve firdevs-i xâţır-güşâ ki, her gûşesi gül-zâr u gül-şen, śawn-ı muśaffâsı

1
F Hs K: güşâd
2
F Hs K: - ve
3
F K: + ve
4
K: Ξŧ ΡĜ
Ẃė
5
K: - dervîşler, müttaqîler, ţâyife-i Qalenderiyân u Waydariyân u Cavlaqîler, zümre-i Edhemîler
6
K: Bektâşîleri
7
K: Yûsufîleri, + ve Waydariyân ve Cavlaqîler ve zümre-i Edhemîler ve ΞŦĜ ΡŎve dervîşler, müttaqîler,
ţâyife-i Qalenderiyân
8
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
9
F: te&bîd
476

ser-â-ser serv ü1 çemen, >arśa-i mu>allâsı pür-sünbül ü semen olub, eşcâr-ı ţûbâ-eţvâr ve
cûy-bâr-ı kevŝer-âŝâr Tunca ile güyâ cennâtin tecrî min-tawtihel’ l-enhâr2dır. Her şâx-ı
gülde bülbül-i xoş-xân u nağme-sâz, her devwa-i üns-levwasında bir mürğ-i xoş-âvâz
gûyende ü terennüm-nevâzdır.
Maqarr-ı şâh-ı >âlem qaśr-ı >âlî
Behişt-i >adn ola varsa miŝâli
Kenâr-ı cûy-bârında çemenden
Çiçekler bû virür misk-i Xutan’ dan
Ŝemâr-ı devwası elvân u eşkâl
Zülâl-i ravżası güyâ ki selsâl
Gülistânında bülbüller fiğânı
İder pür-ğulğule kevn ü mekânı
Mamaq Bıñarı >işret-câ-yı şâhî
Bütün dünyâ degerdir >arśa-gâhı
Nevâ-yı mürği 3 wâlet-baxş u sil-sûz
Enîn-i >andelîbi xâţır-efrûz
Težerviñ şâx-ı bîd üzre mekânı
Ser-i serv-i hümâlar âşiyânı
Benefş ü sebz-i ezhâr-ı müzeyyen
Döşenmiş ferşine naţ>-ı mülevven
Olub her śubw bezm-i xüsrev-âyîn
Ţutar lâle elinde câm-ı zerrîn
Şarâb-ı nâz ile ğonce qadew-nûş
Benefşe zâr u ser-gerdân u medhûş
Gehî bezm ve gehî rezm-i keyânî
Giyer mâhî zirihler xüsrevânî
(279b) ¡ aff-ender-śaff qoşunlar bağlamış gül
>Alem-i serv ü sipâh u ceyşi bülbül
Ţutıb her sûsen ve nergis siperler
Sipâh-ı xâre xancerler çekerler
Öñinde Tunca mir&ât-ı mücellâ
¡ afâ-efzâ küdûretden muśaffâ
Leţâfetde cemâl-i xûba beñzer
¡ alınur nâzile mawbûba beñzer.
Ol maqâm-ı behişt-ârâm cemâl-i âftâb-iwtişâm-ı pâdişâh-ı İslâm-ı żırğâm-xuddâm u
encüm-intiźâm ve gül-ruxsâre-i âftâb-irtisâm-ı xudâvendigâr-ı Behrâm-ğulâm u melâik-
niźâm ile reşk-i dârü’ s-selâm vâqi>oldı ki, kâffe-i muqarrebân ve xavâśś-ı >atebe-i felek-
qıyâs u merśûśü’ l-esâs ve >âmme-i erkân u a>yân4-ı südde-i bülend-bünyân u sidre-esâs
mesâkin-i refî>a ve emâkin-i menî>ada sükûn u qarâr eylediler. Şâh-ı evreng-nişîn ü sa>d-
baxt, pâdişâh-ı śâwib-nigîn ü tâc u taxt xullidet xilâfetuhû5 ferâğ-ı bâl ve refâhiyet-i
awvâl ile >adl ü dâda meşğûl oldılar. Awyânâ teşxîž-i xâţır-ı âyine-śafâ ve taśfiye-i

1
F Hk Hs K Ü: - ve
2
“… altından nehirler akan cennetler…”, K.K., 2 Bakara, 25.
3
F Hs K Ü: mürğ
4
F Hs K Ü: + ve
5
Hilafeti dâim olsun.
477

ţabî>at-ı mir&ât-incilâları içün śayd ü şikâra mâyil olub, gâhî şâhîn-i hümâ-gîr ü küleng-
tesxîr1 ü ţâyir-nevâz ve bâz-ı težerv-sitân u kebg-şikâr u bülend-pervâz ve śunqur u
śaqr-ı >uqâb-çengâl ü sîmürğ-bâl 2 ü laqlaq-nevâl ü kerkes-sâz ile hevâda perrân olan
mürğân-ı cev-âşiyânı xâke śalub, tawśîl-i sürûr u behcet iderlerdi.
>Aceb deryâ-yı şeh-bâzıdır3 ayı4
Külenge teng ider evc içre çâyı
Bir şâhîni etse cilve-i źâhir
Döger perin hevâda nesr-i ţâyir
Nüh xâśśiyyet qomış keffinde Bârî
Hümâ-yı devlet olmışdır şikârı.
Gâhî aţlas-çul, zerrîn-walqa, sîmîn-zencîr, ibrişim-maras, śawrâ-peymâ, sebük-pâ, şeğâl-
gîr, rûbâh-heves, ţayr-per ţazılar ve zağarlar, bâd-dev, nesîm-rev, peleng-şekl, gürg-gîr,
bebr-śûret, şîr-heykel, ğazâl-ţu>me, âhû-śayd pârslar, śaśonlar ile vuwûş-ı berr ü cibâli
çengâle düşürüb, envâ>-ı śafâlar, temâşâlar iderlerdi. Gâhî kenâr-ı cûy u semen ve sâye-i
bîd ve źıll-i yâsemende mâhî-gîr, semek-tesxîr oltalar, ağlar döküb, xûrşîd- (280a)
ğurre, encüm-xadem, hilâl-revnaq çırnıqlar, zevraqlar ile ţu>me-i cennet-âyîn elevrekler,
yayınlar, lawm-i ţarî usqumrılar, ležžet-baxş, śafâ-nevâl zîbâ kefaller ţutub, bu yüzden
daxı îfâ-i murâdât-ı źâhirî ü śûrî iderler[di].
Dil âyine-i rû-yi pâdişâhî
Görinür anda envâr-ı İlâhî
Ne varr etse tecellî çehre-i Waqq
Çü maźhardır qamu elţâfa muţlaq
Egerçi śayd ile xoş-wâl idiler
Velî dâyim ğazâ-âmâl idiler
Xayâl-i fetw ile bî-xâb u ârâm
İderlerdi cihâda cehd ü iqdâm.
Egerçi dârü’ s-selâm Edirne eyyâm-ı bahârda reşk-i behişt, hengâm-ı gülde xâki >anber-
siriştdir, ammâ zemân-ı sermâ ve avân-ı şitâ ki, mevsim-i eba>în ü xamsîndir, mâ-i
ma>îni âyine-i Çin olub, her zülâl-i selsebîl-âyini incimâd ile elmâs-rengîn olur. İttifâq
ol qış hevâsı ziyâde serd olub, xalqa teşvîş virdi.
¡ ovuq yüz gösterüb şâhı şitânıñ
Ğażab-nâk idi sâlârı śabânıñ
Güliñ târâc idüb tâc u qabâsın
Ser-â-ser xârdan etdi libâsın
Nesîm eşcârıñ aldı berg ü bârın
Gülistânıñ qurıtdı lâle-zârın
Çemen xâk oldı gitdi zîb ü zîver
Nihâl-i bâğ giydi xil>at-i zer
İdüb berfile bülbüller wazenler
Nebât emvâtına śardı kefenler

1
K: - ü küleng-tesxîr
2
F Hs K Ü: -bâl
3
A Hk: şeh-bâzdır
4
K: atı
478

Zemîn âyîne-i Çin idi yaxdan


Keder geldi zemâne her vesaxdan
Semâ giryân olub1 ebr ü sewâbı
Cemâl-i mihre çekmişdi niqâbı
Żarûretden riqâba geçdi walqa
Ma>îşet bâbı münsedd idi xalqa.
Bu eŝnâda ki, pîr-i sermâ-tedbîr-i rûzgâr-ı muwtâcü’ l->ilâc xaşyet-i mizâc-ı zücâc-
imtizâcından vaşaq-âyîn, qâqum-rengîn postînler giyüb, şâbb-ı zemânıñ zemân2-ı şebâbı
münqażî, hücûm-ı ğumûm-ı sermâ şitâb-ı şeyb-intisâb-ı şitâdan qaddi münwanî olub,
şüyûx-ı tilâl ü cibâliñ rüûsı beyâż u sefîd olmışdı. Ważret-i pâdişâh-ı Efrîdûn->ibâd u
Kisrâ->abîd, (280b) şehen-şâh-ı Dârâ-der-gâh, xâqân-ı İskender-waşem, Cem-bâr-gâh,
dâver-i gîtî-gîr, xıdîv-i cihân-tesxîr, şâh-ı ğazâ-żamîr, sulţân-ı evreng-nişîn ü mübârek-
tedbîr, xudâvendigâr-ı Xudâ-źahîr ü tevekkül-pežîr, kâm-kâr-ı nuśret-âŝâr u źafer-te&ŝîr,
çerâğ-ı münîr-i mülk-i >Oŝmânî, şems-i tâbân-ı maşrıq-ı dîndârî ü müslümânî xullidet
xilâfetuhû3 şeb ü rûz ârzû-yı viśâl-i dârâ4-yı źafer birle enîs olub, müşâhede-i ruxsâr-ı
gül->ižâr-ı nev->arûs-ı fetwe müştâqq u warîś oldıqları5 eclden zemân-ı qudûm-ı nevrûz-ı
pîrûza tevaqquf etmeyüb, Rumili’ niñ >asker-i fîrûz-ı źafer-efrûz u fetw-âmûz, leşker-i
ıqlîm-güşâ u mülk-gîr ü mülket-sitân u kişver-sûzı cem>iyyet etmek içün Rumili
beglerbegisi sipeh-sâlâr-ı peleng-ceng, mîr-i mîrân-ı ğażanfer-iqdâm u şîr-âheng,
hizebr-i kûh-sâr-ı veğâ, bebr-i demân-ı meydân-ı heycâ, dilîr-i ma>reke-i qıtâl, dilâver-i
hengâme-i cidâl, mübâriz-i śâfî-fuâd u sa>îdü’ l-berûz, mücâhid-i pâk-i>tiqâd u dîn-efrûz,
maxśûś-ı kelâm-ı sa>âdet-xuśûś tü>izzü men-teşâ6, śaff-der-i Âśaf-hem-tâ, awmediyü’ ş-
şiyem Awmed Paşa ki, ser-defter-i erbâb-ı cihâd, ser-âmed-i ğâziyân-ı źafer-mu>tâd
olub, mıśqale-i rây-ı >âlem-ârâsı śıwâf-ı süyûf-ı umûrdan jeng-xırâş, meş>ale-i efkâr-ı
xûrşîd7-şu>âı çehre-i meârib-i cumhûrdan źulmet-tirâş, yalman-ı şimşîr-i şîr-âşûbı riqâb-
ı düşmenden xûn-âşâm, dendâne-i ser-i tîğ-i âb-gûnı a>dâ-yı liyâma ecel-nümâ ve merg-
peyâmdır, fermân-ı pâdişâh-ı zemîn ü zemân ve emr-i lâzımü’ l-iž>ân-ı xudâygân-ı źıll-i
Müste>ân ile Rumili’ ne >azîmet eyleyüb, bir śubw ki, cirm-i âftâb-ı şarq8-intisâb wicâb-ı
sewâb-ı şitâda mawcûb u mestûr olub, tezâhüm-i şedâyid-i sermâ ve terâküm-i ğamâm-ı
bürûdet-i hevâdan9 żiyâ-ı xûrşîd-i lâmi>ü’ n-nûr nâ-yâb u mehcûr idi, śular >asker-i
manśûr-ı şehriyâr-ı źafer-meşhûr ile muvâfaqat u ittiwâd idüb, cünd-i berd ile âşûb u
neberd etmek içün cûş u xurûş eyleyüb, sînelerine buzdan mücellâ10 âyineler ţaqub, ser-
â-ser cirm-i zemîn yaxdan âhen-pûş11 olmışdı, dilâverân-ı şîr-kemîn, bahâdırân-ı ejder-
âyîn, sipâh-ı źafer-penâh, cünd-i miğfer-külâh, ceyş-i düşmen-sitân, leşker-i warb-âşiyân
yer yer mütewarrik ü cünbân oldı.

1
A Hk: idüb
2
K: - zemân
3
Hilafeti dâim olsun.
4
A Hk F:dil-ârâ
5
F Hs K: olduğı
6
“ Dilediğini aziz eyler.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
7
Hk: - efkâr-ı xûrşîd
8
HK: maşrıq
9
K: hevâ
10
Hs: muwallâ
11
A F Hk Hs K: - pûş
479

(281a) Bahâdırlar giyüb âhen külâhı


Süvâr oldı semende cünd-i şâhî
Yine cûş eyledi deryâ-yı âdem
Dönüb bawre temevvüc etdi >âlem
Nefîr âvâzı virdi şehre ğulğul
Fiğân-ı ţabl ile geldi tezelzül
>Alemler çözilüb oldıqda1 münşaqq
Zemistânı gülistân itdi bayraq
Soqaqlar germ olub bâzâra döndi
Sinân u nîzeden gül-xâra döndi
Ni>âl 2-i süm geçüb püşt-i semekden
Cihân memlûydı śavt-ı tüfekden.
Ol rûz-ı pîrûzda cumhûr-ı mücâhidîn-i kişver-sûzile paşa-yı fetw-efrûz süvâr olub, râyât-
ı źafer-âyât açub, Rumili’ ne teveccüh etdiler. >Uqde-i zemân-ı şitâya inxilâl gelüb,
mizâc-ı saqîm-i rûzgâr âŝâr-ı śıwwat3-ŝemâr-ı nev-bahâr ile tüvân ü mecâl bulmışdı.
Deryâ yüzinde daxı tünd4-bâd-ı śarśar-nihâd riyâw-ı murâda mütebeddil olub,
mübârizân-ı bawriñ hücûmı zemânı qarîb idi. Fermân-ı şehriyâr-ı fetw-niśâb u źafer-
naśîb ve emr-i xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı >âlem-medâr u fevz-ta>qîb ile gemiler itmâmına
mübâşeret olındı. Xalîc-i Qosţanţiniyye merâkib-i kevâkib-a>dâd u encüm-qıyâs ve
sefâyin-i deryâ-esâs u hevâ-istînâs ile mâl-â-mâl olub, yaraq ve ţop ile meşwûn qılınub,
memâlik-i mawrûse ahâlîsine tevzî> olınan kürekciler, >azebler, âlâtcılar, reîsler ve
dümenciler cavq cavq, alay alay, gürûh gürûh, cem>cem>gelüb, keştîlere tevzî>ü taqsîm
olındı5.
Ţonandı cünd-i manśûrile keştî
Firenk ıqlîmine tâ ide geşti
Ne keştî her gemi güyâ cebeldir
Ağızdan od śaçar ejder-meŝeldir
Ğırîv etse fiğâna gelse ţopı
Serâsîme olurdı Rîm pupı
Derûnı mâr u ef>ânıñ yatağı
Nehengüñ âşiyânı her bucağı
>Urûc etse >amûda bâd-bânı
İder mawcûb u mestûr âsmânı
>Amûdı ser-efrâz olmış felekden
Geçer çengâliniñ ucı semekden
¡ abâ esse6 hevâ śaqlar serinde
Qanat yaysa uçar quşdır perinde
(281b) Xarâb etsün deyü mülk-i Firengi
Olur gölgeleri bârû-yı cengi

1
Hs: olda
2
K: fi>âl
3
Hk: - ¢ıwwat
4
Hs Ü: + ve
5
A Hk: olındılar
6
Hs: ΗĨŦė
480

Revân bir qal>adır deryâ içinde


Ne qal>a bawre beñzer mâ içinde.
Cihâd-ı deryâya me&mûr olan mücâhidîn-i meymenet-žehâb itmâm-ı umûr u mehâmm-ı
fülk-i felek-qıyâm ile behre-yâb olıcaq evqât-ı hübûb-ı riyâw-ı müŝmirü’ l-felâw gözedüb,
mevsim-i tenessüm-i nesîm-i źafer-şemîmde bâd-ı murâdla bâd1-bânlar açub, >asker-i
deryâ-güžerân u ıqlîm-gîr ü memâlik-sitânla Firengistân’ a >azîmet eylediler2. Axbâr-ı
teveccüh-i ğaziyân-ı źafer-şi>âr-ı deryâ bâr-gâh-ı a>lâya >arż olınub, mawrûse-i Edirne
wavâlîsinde daxı leşker-i xasâret-âŝâr-ı sermâyla şâh-ı hezîmet-şi>âr-ı şitâ keŝret-i
iqâmetden zebûn u bî-qudret olub, ordu-yı berf-i serd içre wubûbât-ı devâm [u] ŝebât
qıllet üzre olmağın cünd-i berd3-i neberd gürîze meşğûldü. İqâmet-i nevâmîs-i şehriyâr-ı
rebî>-i śafvet4-enîs içün cevâsîs-i i>tidâl-i hevâ cüst ü cûda olub, qaravulân-ı fetw-âŝâr-ı
nev-bahâr eknâf-ı cibâl ü hâmûna güžer qılub, ţanţana-i fevz-âyîn-i pâdişâh-ı źafer-
temkîn-i bahâr ile ceyş-i şitâya inkisâr-ı küllî5 gelicek ważret-i źıll-i Yezdânî, sâye-i
sa>âdet-pîrâye6-i Sübwânî, âyine-i çehre-nümâ-yı mülk-i >Oŝmânî, nûr-ı baśîret-fezâ-yı
bâśıra-i müslümânî, xûrşîd-i żiyâ-nüvîd-i ufq-ı cihân-bânî, âftâb-ı nûr-iktisâb-ı maţla>-ı
gîtî-sitânî, ğurre-i ğarrâ-yı iqbâl ü kâm-rânî, ţurre-i muţarrâ-yı cebhe-i śâwib-qırânî,
şehriyâr-ı mülk-i emn ü emân, mâlik-i memâlik-i dîn-perver-i âxirü’ z-zemân, pâdişâh-ı
Türk ve şehriyâr-ı Rum ve xüsrev-i >Acem, xâqân-ı deşt ve xân-ı Wabeş, sulţân-ı >Arab,
xâdim-i Warem xalleda’ llâhu te>âlâ7 źılâle nevâlihî8, Bârî celle žikruhû9 qıbeline ki,
wâcât-ı >ibâda semî>10 ü baśîr, münâcât u her murâda mücîb ü naśîrdir, sebîl-i hidâyet-
delîli muwtâcân-ı >alîle meftûw u mekşûf olub, âŝâr-ı >inâyet-şi>âr-ı tevfîq-i re&fet-refîqi
śavb-ı bende-gâna maśrûf u ma>ţûfdur, rû-yi niyâz qoyub, >inâyet-i bî-ğâyet-i İlâhîye
>amme nevâluhû11 i>timâd, râh-nümâ-yı evvelîn ü âxirîn, pîşvâ-yı aśfiyâ-yı sâbıqîn,
qâfile-sâlâr-ı gürûh-ı mürselîn12, âftâb-ı cihân-tâb-ı âsmân ve mâ erselnâke illâ rawmeten
li’ l->âlemîn13, xûrşîd-i (282a) tâb-nâk-i eflâk-i levlâk, mâh-ı münîr-i semâ-i küntü
nebiyyen ve Âdeme beyne’ l-mâ&i ve’ ţ-ţîn, bedrü’ d-dücî nûrü’ ź-źulm, şemsü’ l-xâfıqeyn,
fâris-i meydân-ı denâ fetedellâ14, wâris-i eyvân-ı qâbe qavseyn15, maqśûd u murâd-ı ins
ü cinn ü perî, sulţân-ı ıqlîm16-i risâlet ü peyamberî, enîs-i xalvet-serây-ı meclis-i üns,
celîs-i behcet-fezâ-yı >arśa-i quds, >umde-i âferînîş ve netîce-i her dü-serâ, mübeşşir-i

1
K: - bâd
2
A Hk: etdiler
3
Hk: - berd
4
Hk: - ¢afvet
5
Hk: - küllî
6
A Hk: - pîrâye
7
A Hk: - te>âlâ
8
Yüce Allah tâlihinin gölgesini dâim etsin.
9
İsmi yüce olsun.
10
F: sem>
11
İhsanı (her yeri) kaplasın.
12
F Hs K Ü: müslimîn
13
“Biz seni âlemlere ancak bir rahmet olarak gönderdik.”, K.K, 21 Enbiya, 107.
14
“…yaklaşıp inmiştir.”, K.K., 53 Necm, 8.
15
“… (araları) iki yay arası kadar…”, K.K., 53 Necm, 9.
16
Hk: eqâlîm
481

beşâret-i sübwâne’ lležî esrâ1, server-i kâyinât, xulâśa-i mevcûdâtıñ śalavâtu’ llâhi >aleyhi
ve selâmuhû2 rûw-ı fütûw-baxşlarından istimdâd etdiler.
Teveccüh-i râyât-ı źafer-âyât-ı xüsrevânî ve >azîmet-i a>lâm-ı nuśret-i>lâm3-ı cihân-bânî
içün sene xamsîn ve tis>a-mie muwarreminiñ on sekizinci güni 4 rûz-ı düşenbih ki, Xıżır-
İlyâs günidir, yevm-i mezbûr ta>yîn olınub, tuğ-ı sa>âdet-fürûğ-ı Süleymânî ve otaq-ı
źafer-vifâq-ı xüsrevânî muqâbele-i Çirmen qonağına şeref-nüzûl idüb, bir śubw ki, şâh-ı
sipâh-ı encüm taxt-ı fîrûz-baxt-ı ţârem-i çârümde eyâdî-i e>âdî-i źulmet-endûz-ı şebden
tesxîr-i kişver-i nehâr ve ıqlîm-i rûz-ı pîrûz içün nûrânî >alemler çözüb, źafer-perçem
sancaqlar qaldurıb, cünd-i nûr-ı mevfûrü’ l-wubûr burc-ı ufqdan źuhûr idüb, cünd-i źalâm
ve ceyş-i deycûr verâ-i perde-i gürîzde mestûr olub, şarqıñ qılâ>-ı âsmân-irtifâ>ını fetw
etmişdi. Bu eŝnâda,
Sa>âdet mülkiniñ şâh-ı cihânı
Cihânıñ xüsrev-i śâwib-qırânı
Ne xüsrev pâdişâh-ı rub>ı-meskûn
Kemîne çâkeri Dârâ Ferîdûn
Gürîzân xavfile şâh-ı Xorasan
Qılıcdan Firengistân hirâsân
Selâţîn-i cihânıñ iftiwârı
Şehen-şâhân-ı >aśrıñ nâm-dârı
Süleymân-ı zemân źıll-i İlâhî
Ser-â-ser yeryüziniñ pâdişâhı
Mu>azzez ismi ile sikke-i zer
Kemâlât u şeref nâmında mużmer.
Ol śubw bir xink-i śabâ-seyr ü mesîm-güžer, ţâvus-cevelân, bir semend-i >izzet-licâm u
devlet-rikâb u sa>âdet->inâna süvâr olub, meydân-ı serây-ı Edirne ki, sîne-i dünyâ gibi
vüs>atde bî-miŝâldir, >asâkir-i kevâkib-ittiśâl, dilîrân-ı deryâ-nevâl, bahâdırân-ı ejder-
xıśâl ile mâl-â-mâl idi. Bir ţarafda şîrân-ı ma>reke-i ceng, hizebrân-ı tüfeng-âheng,
śaywa-śadâ, (282b) na>re-peydâ, ŝu>bân-śavlet, ejder-heybet5, şîr-şevket, encüm-cem> ü
kevâkib-gürûh, ŝüreyyâ-naźm u keh-keşân-şükûh6, düşmen-şikâr, qavî-quvvet,
ğażanfer-zûr, âteş-kâr, nâr-dest, waşr-mûr, nacaq-miyân u warbe-keş, a>dâ-sitân u merg-
çeş7, warbde tüvânâ, żarbde qavî, cengde8 cerîler9 tamâm on biñ miqdârı güzîde
yeñiçeriler, qat-ber-qat, śaff-ber10-śaff alaylar, qoşunlar bağlayub, verâlarında semend-
süvâr, nîze-güžâr, Dârâ11-şevket, Nerîman-śavlet, âhen-libâs, fetw-istînâs, ejder-xurûş,
1
“… götüren (Allah) her türlü noksan sıfatlardan münezzehdir.”, K.K., 17 İsrâ, 1.
2
Allah’ın rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
3
Hk: - nu¢ret-i>lâm
4
Alman, İspanya ve Nemçe kafirleri ittifak edip dediler ki: “ Eger Türk’ e muqayyed olmayıcaq olursak
Türk bizi qomaz. Hemân çâresi budur ki, Türk’ e wużûr virmeyelim.” Padişah bunu işitince Anadolu ve
Rumeli askeri ile “ ţoquz yüz ellisinde ve muwarrem ayınıñ on sekizinde oğlı Bâyezîd ile >azm-i Belğırad”
etti, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 414.
5
K: hey&et
6
K: şükûfe
7
Hs: ũ Σķ
8
Hk: + çâlâk u
9
Hk: cerî
10
Hk: - ber
11
K: dâr
482

miğfer-pûş, qıtâl-âheng, şîr-ceng, fârisân-ı ma>reke-i dâr u gîr, wârisân-ı wiśâr-ı neberd-i
merg-te&ŝîr, mücâhidîn-i źafer-yesâr u fetw-yemîn, ğâziyân-ı xancer-nedîm ü şimşîr-
hem-nişîn dilîrler, hengâme-gîrler, rezm ü heycâda şîrler, bahâdırlar, civân-baxtlar, qıtâl
ü cengde1 saxtlar, bebr-i demânlar, qağan-arslanlar, şîr-i jiyânlar, fetw u nuśretde kâm-
kârlar, sipâhîler, silaw-dârlar, >ulûfeciler, ğaribler bölük bölük, ţulub ţulub, qoşun qoşun,
cümle cümle, cem>cem>, gürûh gürûh śafflar düzetmişlerdi.
Kemân-gîr ü siper-dûş u zirih-ten
Sinân-dest ü kelle-âhen-i sehm-zen
Qûtâs-esb ü kemer-bend ü śıdâq-baxş
Sihâm-endâz u zerrîn-zeyn śabâ-raxş
>Adûya >azm ide şimşîr elinde
Döner bir mûşa düşmen şîr elinde
>İnân çözse çevirse elde nîze
İder cismin >adûnıñ rîze rîze.
>Âmme-i erkân-ı devlet, kâffe-i a>yân-ı salţanat, vüzerâ-i Âśaf-mekân u śadr-nişîn,
ümerâ-i güzîn-i İskender-âyîn kendülere maxśûś civânân-ı üsküf-pûş u zerrîn-ser,
hüner-mendân-ı şîr-âşûb u ejder-cûş u Dârâ-hem-ser birle der-gâh-ı mu>allâda wâżır,
ţapuya muntaźırlardı. Vaqt-i ţulû>-ı âftâb-ı ufq-tâb u şarq-intisâb, avân-ı źuhûr-ı mihr-i
sipihr-meâb u felek-şitâbda pâdişâh-ı devrân, źıll-i Rawîm ve sâye2-i Rawmân, nigîn-i
xâtem-i mülk3-i âxirü’ z-zemân, ţırâz-ı xil>at-i xilâfet-i xüsrev-i śâwib-qırân kâm-kâr-ı
baxtiyâr, dâver-i gîtî-sitân, pîrâye-i tâc u taxt-ı şehriyâr-ı zemîn ü zemân4, (283a) dürr-i-
girân-mâye-i iqbâl ü baxt-ı sermâye-i emn ü emân, el-müeyyed bi-cünûdi’ s-semâ, el-
muźaffer >ale’ l-a>dâ Ebü’l-fetw ważret-i Süleymân Xân xalleda’ llâhu te>âlâ5 mülkehû6
bâb-ı hümâyûndan ţulû> idüb, nihâl-i gül-zâr emânî, ŝemere-i şâx-sâr şâd-mânî, nev-
bâve-i çemen-i şehriyârî, gül-deste-i bostân-ı kâm-kârî, dürre-i dürc-i xilâfet ü cihân-
bânî, ğurre-i burc-ı salţanat u gîtî-sitânî, mihr-i nûr-nümâ-yı âsmân-ı şâhen-şâhî, âftâb-ı
şa>şa>a-pâş u żiyâ-pûş-ı pâdişâhî, hümâ-yı evc-i sa>âdet, şâh-bâz-ı burc-ı rif>at, xûrşîd-i
şarq-ı serverî, bedr-i münîr-i sipihr-i devlet-güsterî, naśś-ı nigîn-i mülk xâtem-i
engüşterîn7-i şâh-ı sa>îd şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Bâyezîd lâ-zâle fî->izzin medîd8 bir
semend-i hâmûn-peymâ, raxş-ı śawrâ-nevred ü bâd-pâya süvâr olub, öñlerince gürûh-ı
encüm-şükûh-ı peykân ki, gerd-i pây-ı xâk-peymâlarına śabânıñ vuśûli mümteni> ü
muwâl ve nesîmiñ wulûli mawż-ı xayâldir.
Yeler sür>atde esbaqdır śabâdan
Eder9 ta>lîm-i >Ömer-i bâd-pâdan
Sebük-reftâr ve ser-tîz10 [ü] devende
Ayaqdaş olımaz mürğ-i perende

1
F: baxtda
2
F: sâyir
3
A Hk: + mehdî
4
Hs Ü: zemândır
5
A Hk: - te>âlâ
6
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
7
K: engüşterîni
8
Çok yüce olsun.
9
F: ŎΜΉ
ė
10
Ü: şîr-i ner
483

Kerâmet-baxşdır başında tâcı


Yorılmağa ebed yoq iwtiyâcı.
Pâdişâh-ı bende-nevâz erkân-ı >iźâma ta>źîm ü i>zâzla selâm viricek ŝenâ-yı çavuşân
günbed-i fîrûze-gûn-i gerdûna ğulğule bırağub, śadâ-yı nefîr ü kûsdan ţâs1-ı [ser-nigûn]-
ı eflâke velvele düşdi.
Çözildi yidi altun başlu sancaq
Cihâna virdi zîb ü tâze revnaq
>Alemler ser-firâz u fetwe mahźar
Şerefile âsmân evcine hem-ser
Götürür her biri başında muśwaf
Yedi ıqlîmi almağa ţutub śaff
Źafer âyâtı levwi üzre mesţûr
Fütûwa şuqqası ţuğrâ-yı menşûr
Nola mawkûmı olsa rub>-ı meskûn
Ser-i zerrînidir mihr-i hümâyûn
Yazılmış sînesine ism-i a>źam
Cihân tesxîrine olmış mükerrem.
Qâ>ide-i me&lûfe-i cihân-bânî, żâbıţa-i mebrûre-i kişver-sitânî üzre >azîmet-i >âlî-rütbet
etdiler. Eţrâf u eknâf-ı deşt ü cibâl, źuhûr u buţûn-ı bevâdî ü tilâl >asker-i (283b) encüm-
şümâr u sitâre-miŝâl ile mâl-â-mâl, śawn-ı serâçe-i arż bi’ ţ-tûl ve’ l->arż eşbâw-ı rimâw ile
bâğ-ı pür-nihâl, śafwa-i śawrâ müzâwame-i maţâyâdan evrâq-ı >acîbetü’ l-eşkâl, sîne-i
hâmûn müśâdeme-i ricâlden teng ü âşüfte-wâl olub, mîx-i ni>âl-i sütûrdan cirm-i xâke
fütûr gelüb, lehce-i zemîn ţapance-i sümm-i semend ile mecrûwu müstemend olmışdı.
Sipâh u ceyş beñzerdi biwâra
Baśar meddi irişmezdi 2 kenâra
Güžer kılsa sipâh üstine bir an
Hevâda per dögerdi ţayr-ı perrân
Cihân âvâz-ı >askerden pür-âşûb
śadâ ve ğulğule sem>a leked-kûb
Ğubâr u gerd irüb3 evc-i sewâba
Düşerdi tâb-ı mihri ıżţırâba
Tirâş etdi zemîni sümm-i esbân
Arada noqţa-i xâk idi ğalţân
Bulub bayraq ve nîze ittiśâli
Hevânıñ yoğidi seyre mecâli.
Şâh-ı felek-rif>at, pâdişâh-ı melek-ţal>at, xûrşîd-i âsmân-ı xilâfet, mâh-ı münîr-i evc-i
celâlet, şems-i tâbân-ı ufq-ı >izzet ü kerâmet, mihr-i raxşân-ı eflâk-ı besţat u şehâmet,
nûr-ı bâśıra-i devlet, nûr-ı wadîqa-i sa>âdet, netîce-i evlâd-ı emcâd-ı >Oŝmânî xullidet
xilâfetuhû4 şevket ü iclâl-i śâwib-qırânî, >aźamet ü iclâl-i kişver-gîrî ü ıqlîm-sitânî birle

1
Ü: ţâsîce
2
Hs: irişmez
3
F Hs Ü: idüb
4
Hilafeti dâim olsun.
484

otaq-ı hümâyûna şeref-nüzûl idüb, ser-tâ-ser śawn-ı zemîn xıyâm-ı ŝüreyyâ-âyîn ve1
otaq-ı felek-qarîn ile reşk-i firdevs-i berîn oldı.
Xıyâm u çetr ü otağile śawrâ
Müzeyyen ferşidi ğâyetde zîbâ
Gülistânidi rengîn xaymeler küll
Nevâ-baxşân-ı bezm âşüfte bülbül
Çemenler sebz ve cûlar âb-ı kevŝer
Behişt-i >adn idi ordu ser-â-ser
Nihâl-i nîze beñzer tâze serve
Xıyâm içre semen-bûlar težerve
Bahârile hevânıñ i>tidâli
Gümüşden naxl etdi her nihâli
Şükûfe açılub sebz idi >âlem
Gülüb rû-yi cihân olmışdı xurrem
(284a) Giyüb başına nergis tâc-ı zerrîn
Gül-i wamrâ ţaqınmış la>l-i rengîn
Temâşâda2 benefşe zâr u wayrân
Ferawdan ğonce3 çâk4 etmiş5 girîbân
Mübârek-bâd içün şâh-ı cihâne
Niŝâr etdi çiceklerden zemâne.
Ol güniñ irtesi göçilüb, ţanţana-i >asâkir-i >Oŝmânî, zemzeme-i sipâh-ı Süleymânî gûş-i
zemâne ıżţırâb u dehşet, >uqûl-i >âleme inqılâb u vawşet virüb, ţarîq ü sebîl mürûr-ı
>asker-i źafer-delîl ile güyâ mesîl 6 idi. Xûrşîd-i sipihr-seyr ü çarx-mawfil, mihr-i cihân-
nümâ-yı âsmân-menzil devâyir-i burûc-ı eflâkı qaţ> itdügi gibi pâdişâh-ı devlet-qarîn-i
>âqıl, şehen-şâh-ı sa>âdet-hem-nişîn-i bâsil, xıdîv-i Xıżır-xıśâl ü İskender-xaśâyil, kâm-
kâr-ı Arisţo-wikmet ü Eflâţun-feżâyil, şâh-ı Cem-menâqıb u Süleymân-şemâyil xullidet
xilâfetuhû7 menâzil-i meşhûre8 ve merâwil-i mebrûre ţayy qılub, sene-i mezbûre
rebî>ü’ l-evveli ğurresinde >asâkir-i źafer-maqśûd u fetw-murâd ile dârü’ n-naśr mawrûse-i
Belğırad-ı cennet-âbâda vuśûl bulub, kenâr-ı nehr-i Śava cünd-i İslâm’ a muxayyem
vâqi>olub, źıll 9-i sa>âdet-nevâl-i râyât-ı meymenet-ğâyât ol mülke şeref virdi.
Rumili beglerbegisi Awmed Paşa cünd-i memâlik-güşâyla mübârizîn-i źafer-âyîne pîşvâ
idi. Vilâyet-i Anaţolı ki, dûdmân-ı qadîm-i >Oŝmâniyân olub, sipâh-ı dîn-penâhı ğuzât u
mücâhidîndir, kişver-i Rum anlaruñ şimşîr-i źafer-rüsûmları10 ile meftûw olub, bilâd u
medâyinden âŝâr-ı küfr ve çirk-i şirk śalâbet-i tîğ-i śârimleri müśâdemesiyle maţrûw
olmışdır, süyûf-ı fetw-me&lûfları riqâb-ı küffârdan xûn-âşâm, xancer-i bürrân-ı ser-tîzleri
qaţ>-ı xancere-i füccâr-ı siccîn-maqarr ile rengîn ü la>l-fâmdır.

1
K: - ve
2
F. temâşâya
3
Hk: ğonceler
4
F: xâk
5
Hk: - etmiş
6
Hk: seyl
7
Hilafeti dâim olsun.
8
F Hs: meşhûr
9
A Hk: źılâl
10
A Hk Hs K Ü: rüsûm
485

Otaq-ı küfre yaqub dîn çerâğın


Eritmiş ol çerâğa küfür yağın
Evini şehr-i dîniñ rûşen etmiş
Gül-i fetwiyle anı gül-şen etmiş.
Beglerbegileri śadr-nişîn-i >arśa-i iwtişâm, nigîn-i temkîn-nümâ-yı xâtem-i >izz ü iwtirâm
İbrâhîm Paşa ki, nihâl-i awvâli perverde-i cûy-bâr1-ı ixlâś olub, şâx-sâr-ı iqbâli berg ü
bâr-ı ixtiśâś ile meşwûn olmağın exaśś-ı xavâśśdandır, Anaţolı’ nıñ leşker-i pervîn-
intiźâm (284b) u encüm-wisâb, şîrân-ı ejder-kemîn, bahâdırân-ı śavlet-niśâbla orduya
mülâqî oldılar.
Qarışdı bawre bir yemm-i mu>aźam
Temevvüc eyledi deryâ-yı âdem
Sipâh-ı şehriyâr-ı rub>-ı meskûn
Gelüb bir yire memlû oldı gerdûn2
Ğırîv-i kûsile gûş-i zemâne
Olub ker velvele düşdi cihâne.
Şâh-ı źafer-intibâh cünd-i nuśret-penâh u düşmen-tebâh3 ve sipâh-ı melâik-iştibâh ile
yüriyüb, Bögürdelen wiśârına vuśûl bulub, otaq-ı sa>âdet-wulûl Śava śuyı kenârına nüzûl
eyledi. Xıyâm-ı rengîn ile kûh u deşt nümûne-i lâle-zâr u gül-geşt olub, hâmûn u4 tilâl 5
çetr ü bâr-gâh ile mâl-â-mâl idi. Tezâwüm-i aqdâm-ı mevâşîden a>żâ-yı xâke telâşî
gelüb, maţâyâ-yı ricâliñ sümm-i âhen-pûş u âteş-pâşı püşt-i zemîni pür-dâğ u pür-xırâş
eyleyüb, üstüre-i ni>âl-i sütûr-ı leşker-i manśûr rüûs-ı śawrâ u cibâlden eşbâw-ı nebâtâtı
tirâş etmişdi. Ğulğule-i qıyâmet-âŝâr-ı >asker-i źafer-fer ârâm-gâh-ı vuwûşa vawşet virüb,
velvele-i rüstexîz-nişân-ı dilâverân-ı sîmürğ-şikâr u >uqâb-ceng ile ţayerân-ı ţuyûra fütûr
>ârıż olub, cevv-i hevâ teng olurdı.
Nehr-i Śava ki, tafśîl-i awvâli mežkûr olub, âb-ı deryâ-intisâbdır, mürûr-ı şâh-ı źafer-
meâb içün üstâdlar gemiler üzre cisr-i memdûd6-ı süfün-bünyâd, śırâţ-ı müstaqîm-i
qaviyyü’ l-erkân7 yapub, mâh-ı mübârek8 rebî>ü’ l-evveliñ ţoquzıncı güni cümle-i ecnâd-ı
nuśret9-murâd mürûr idüb, pâdişâh-ı muźaffer10 [ü manśûr] daxı devlet ü iqbâlle >ubûr
eylediler. Zemîn-i Üngürus źılâl-i râyât-ı źafer-me&nûs ile müstes>ad oldı.
Valpo nâm qal>a ki, esfâr-ı sâbıqa-i nuśret-lâwiqada ahâlîsi iţâ>at u inqıyâd idüb, muţî>u
münqâd oldıqlarından11 śoñra eyâdî-i düşmen-i hezîmet-mübâdîye düşüb, küffâr-ı xâk-
sâr żabtında olmışdı. İstixlâśı içün müşârün-ileyh Awmed Paşa’ ya fermân olındı ki:
“ Mübârizân-ı wıśn-güşâyla wiśâr-ı mezbûrı muwâśara eyleye.” Ol daxı Rumili dilâverleri
ile üzerine varub, eţrâf u cevânibinden ba>żı yerlere dûd-ma>den, âteş-cevf ü nâr-źarf,

1
Hk: - cûy-bâr
2
F Hs Ü: ΑŊŏ΄
3
K: - ve düşmen-tebâh
4
K: - ve
5
K: olub
6
A F Hk Hs K: + ve
7
K: + bünyân-ı ¢ırâţ
8
F Hs K Ü: - mübârek
9
F Hs: + ve
10
Ü: + ser
11
Hk: oldıqdan
486

berq-şi>âr u ra>d-âŝâr u śâ>iqa-śarf ţoplar (285a) ve żarbezenler qurub, mawśûr olan


kilâb-ı >aqûr, füccâr-ı siccîn-serây u cawîm-qubûr daxı içerüden muwârebe ü cenge âğâz
idüb, maqhûrlar, mağlûblar ehl-i İslâm’ a żarbezenler, ţoplar atub, zemîn ü zemânı1 dûda
ğarq, duxâna müstağrıq eylediler. Qal>a-i mezbûre hâmûn-ı basîţ içre eţrâfını âb2-muwîţ
olub, bülend ü bâlâ burclar, kûh-kelle qulleler birle sûr-ı >aźîmü’ ş-şân, xandeq-i >amîq-i
çâh-refîq ile wıśn-ı waśînü’ l-mekân idi. Leşker-i düşmen-sûz u berq-fürûz şeb ü rûz
rezme âheng eylediler. Rûz u leyâl bâzâr-ı ceng germ olub, neheng-i ţop-ı ejder-âşûb
âteş-feşân3 u rüstexîz-engîz oldıqça dîvâr-ı wiśâr şâne-vâr pür-raxne ve seng-rîz olurdı.
Mâh-ı mesfûrıñ on sekizinci güni dilâverân-ı qal>a-sitân, ceng-âverân-ı bebr-nişân yer
yer wiśâra hücûm idüb, nerd-bânlar ţayayub ve kemendler atub, girîbân-ı sûra zünbûr
gibi üşüb, küffâr-ı żalâlet-şi>ârla muwkem neberd ü kâr-zâr eylediler. Qal>a dîvârları
bezm-i rezm olub, ecel sâqîleri erbâb-ı nîrâna câm-ı merg ile şarâb-ı cawîm nûş etdürib,
zaxm-ı şimşîr-i cân-gîr ile bî-dînler mest ü medhûş oldılar.
On ţoquzıncı güni 4 vüzerâ-i >iźâm ve düstûrân-ı bülend-maqâm >arż-ı alay idüb, her
vezîr-i Âśaf-naźîr, üsküf-rüûs u cevşen-pûş, raxş-süvâr u ejder-xurûş, zerrîn-tâc u
zerrîn-miyân u siper-dûş5, muraśśa>-şimşîr ü qûtâs-esb ü cân-fürûş civânlar, kâm-rânlar,
kâfir-küşler, şîr-cünbişler, alay-şikenler, a>dâ-efgenler, nücûm-cem> ü ŝüreyyâ-
intiźâmlar, Afrâsyâb-gürûh u Erdevân-ihtimâmlar, Cem-waşemler, Ferîdûn-şiyemler
âlât-ı warb ü qıtâl, esbâb-ı mühimmât-ı ceng ü cidâl ile ârâste eylemişler, śaflar, qoşunlar
bağlamışlar. Rumili dilâverleri daxı alay alay, gürûh gürûh olub, sipâh-ı miğfer-külâh
ile śawn-ı zemîn deryâ-iştibâh idi, râyât-ı nuśret-âyâtı istiqbâl eylediler. Eţrâf-ı qal>a
xıyâm-ı ordu-yı hümâyûn ile sevâd-ı dârü’ s-selâm oldı. Şehâmet-i wiśâr-ı nâm-dâr,
şevket-i küffâr-ı żalâlet-âŝâr mużmawill olmağın (285b) ahâlî-i qal>a istîmân etdiler.
Miftâwı südde-i źafer-iftitâwa teslîm olınub, ol wıśn-ı felek-burûc u Cevzâ-kelle, wiśâr-ı
kûh-bâr u cibâl-qulle żabţ olınub, tevâbi>u levâwıqıyla mużâfât-ı memâlik-i mawmiyye-i
İslâmiyye’ den oldı.
>Arûs-ı fetiwgösterdi cemâlin
Cenâb-ı şâha bežl etdi viśâlin
Maqâm-ı küfr iken ol wıśn-ı meşhûr
Medâr-ı şer>qıldı şâh-ı manśûr
Mesâcid etdiler deyr ü künişti
Źuhûr etdi ezelde ser-nüvişti
Çıqub nâqûs-gâha ehl-i tevhîd
Ežânlar oqıdı ve virdi temcîd
Niźâm-ı şer>ile ma>mûr oldı
Fütûw-ı şâhile mesrûr oldı.
Ol wavâlîde olan wuśûn-ı küffâr-ı żalâlet-fürûşdan qal>a-i Şiqlavoş ki, sûr-ı qaviyyü’ l-
bünyân u metînü’ l->amel, qal>a-i şedîdü’ l-erkân u >adîdü’ l-qulel, zîr ü bâlâ iki wiśâr-ı a>lâ
ve bârû-yı mu>allâ ki, firâzı farq-ı ferqadâna muvâzî, müntehâ-yı burûcı semt-i semâya
müsâvî, maqdem-i aqdâm-ı esâsı püşt-i semek, saqf-ı bâm-ı hevâ-fercâmı ferş-i felek,

1
F: zemân
2
F: - âb
3
F Hs K Ü: nişân
4
Hk: gün
5
F Hs Ü: pûş
487

sâkinleri enîs-i iblîs olub, enfâs-ı müsebbiwân-ı mülk-i melekûta sâmi> iken, şihâb-ı
ŝâqıb ile mercûm, mekînleri 1 >azâzil ü şeyâţîne qarîn2, kelâm-ı melâike-i muqarrebîn
istimâ>ına warîś, lâkin śawâyif-i âmâlleri erqâm-ı wırmân3 ile merqûm u mawrûmlardır.
Zemân-ı sâbıqda ahâlîsi bir def>a âstân-ı muxalledü’ l-iqbâle4 inqıyâd idüb, śâwibi olan
Pereni Petri muţî>iken tâbi>olmışlardı, lâkin Pec kırâlı Ferenduş-ı la>în żabţında olub,
maqarr-ı müşrikîn ve me&vâ-yı fâsıqîn olmışdı. Ol wiśâr-ı seng-medâr daxı >asker-i
cerrâr-ı źafer-girdârla muwâśara olınmaq bâbında fermân-ı pâdişâh-ı rub>-ı meskûn ve5
emr-i vâcibü’ l-iž>ân-ı ważret-i śâwib-qırân-ı nuśret-maqrûn muqârin olmağın üzerine
teveccüh olındı. Âb-ı Dırava ki, nehr-i >aźîm olub, evśâfı kerrât ile mežkûrdur, üzerine
cisr-i >âlî binâ olınmışdı, mâh-ı mesfûrıñ yigirmi altıncı güni ol köprüden mübârizân-ı
mûr-şümâr mürûr etdiler. Sulţânü’ l-ğuzât ve’ l-mücâhidîn daxı sa>âdet ü iqbâl ile (286a)
>ubûr buyurdılar.
Qıral-ı xasâret-nevâl ü żalâlet-âmâliñ ol cevânibde olan nâm-dâr qal>alarından Beçuy
wiśârı ki, miyâne-i śawrâ-yı medîdü’ l-feżâda śıfat-ı cennet-i tecrî min-tawtihel’ l-enhâr6
ile mevśûfdur, şehr-i qadîm ve sevâd-ı >aźîm olub, eţrâf u cevânibi gülistân u bostân, her
gûşesi bâğ-ı behişt ve gül-zâr-ı İrem’ den nişân virürdi. Qal>ası sûr-ı hevâ-âşiyân,
bârûları miŝâl-i cebel, qulel ü burûcı evce7 ittiśâl bulmışdı. Fetw u istixlâśı içün
muqaddemâ8 uc ğâzîleri ve kenâr erenleriyle sipeh-sâlâr-ı şecâ>at-nihâd Osek sancağı
begi Murâd Beg gönderilmişdi. Ahâlîsi ceng ü warbe iqtidâr getürmeyüb, muţî>olmışlar.
Ehl-i İslâm qal>aya dâxil olub, burc u bârûlarına sancaqlar naśb olınub, ežânlar oqınub,
kenâyis ü küniştlerini mesâcid ü behişt eylemişler. Mübeşşir-i fetw u iqbâl yevm-i
mezbûrda gelüb, pâdişâh-ı cihâd-âmâli istiqbâl eylediler.
Ol güniñ irtesi śawrâ-yı Şiqlavoş muxayyem-i ğâziyân-ı sürûş-xurûş vâqi> olub,
qonılduğı sâ>at vüzerâ u ümerâ cihâda me&mûr olub, muwâśara-i wiśâra meşğûl oldılar.
Mawśûr olan küffâr-ı hezîmet-qarâr ve füccâr-ı xasâret-şi>âr rezm ü cenge bâdî düşüb,
ehl-i İslâm’ a ţoplar atdılar. Mübârizân-ı qal>a-sitân daxı mecâl virmeyüb, eţrâf u
cevânibe wiśâr-efgen, bârû-şiken, ejder-fiğân u ef>â-dehen, zehr-efşân u mâr-beden
ţoplar qurub, dögmege başladılar. Nâyire-i warb işti>âl bulub, iki cânibden ţoplarıñ dûd u
duxânı pertev-i âftâb-ı raxşânı mestûr, śadâ-yı śâ>iqa-âŝârları śımâx-ı mefrûş-ı insânîden
quvvet-i sâmi>ayı dûr u mehcûr eyledi. Câ-be-câ cengciler kemîn-nişîn, tüfengciler
warâmî-âyîn olub, gediklerde furśat-bîn olan melâ>îniñ ţabla-i vücûdlarında revân-ı
cehennem-mekânlarını dâne-i tüfenge9 nişâne idüb, dârü’ l-bevâre îśâl iderlerdi.
Śademât-ı ţop-ı dîvâr-âşûb ile bünyân-ı wiśâr mütezelzil, żarbe-i qânûn-ı ebdân-şiken ü
bârû-efgen birle burcları ve qulleleri mütexalxıl olub, câ-be-câ gedikler, raxneler açılub,
seng ü awcâr-ı wiśâr (286b) rîzân olmağa başladı. Dilâverân-ı warb-dân u qal>a-sitân,
bahâdırân-ı ceng-cûyân u wiśâr-efgenân her ţarafda wâżırlar idi. Küffâr-ı xâk-sâr ile
neberd-i fetw-âŝâr źuhûra getürdiler. Rûz u leyâlde ceng ü warb ittiśâl bulub, ţâyirân-ı

1
K: kemînler
2
K: - qarîn
3
F: cürmân
4
K: iqbâl
5
F: - ve
6
“… altından nehirler akan …”, K.K., 2 Bakara, 25.
7
Hk: cevve
8
F Hs K Ü: - muqaddemâ
9
A F Hs Ü: tüfeng
488

tüfeng ü tîr xadeng-i cân-âheng ü mevt-beşîr meydân-ı cihâdda perrân idiler. Sihâm-ı
merg-fercâm-ı ğuzât ecsâm-ı cawîm-maqâm-ı >uśâtda qâţı>-ı mâdde-i wayât olub, bî-
dînlere fâtiw-i ebvâb-ı derekât-ı saqar-simât idi. Ţaraf-ı küffâr-ı liyâmdan erbâb-ı îmân u
İslâm’ a pertâb olan dâne-i tüfeng ü tîr naśîb olan ğâzîlere derecât-ı behişt-i rawmet-
sirişte beşîr olurdı. Dilâverân-ı küffârdan bî-nihâye melâ>în-i saqar-mekîn küşte ü qatîl
düşüb, bahâdırân-ı cerrâr-ı müslimîn, mücâhidân-ı cân-şikâr-ı mü&minînden daxı nüfûs-ı
mütekâŝire şehîd olub, deryâ-yı rawmet içre ğarîq-i seyl oldılar.
Bahâdırlar olubdı şîr-i şerze
Wiśâra ţoplar virürdi lerze
Beşîr-i hedm olurdı żarbezenler
Dögilüb xâk idi burc u bedenler
Girüb bâzâr-ı rezme oqile yay
Mezâd eyler metâ>-ı âh ile vay
Tüfengüñ dâne-i wabb-ı memâtı
Yıqardı nârile zer>-i wayâtı
Fenâ deştine tuxm-ı merg ekildi
Sinân u nîzeler qat qat bükildi
Delük kef-gîre beñzerdi siperler
Çaqıl ţaşı gibi yaturdı serler
Keserdi ehl-i şirkiñ boynın anı
Süyûfıñ sîne dönmişdi dehânı
Niśâl-i sehm idi faśśâd-ı xûn-rîz
Xadeng-i tîr olubdı neşter-i tîz.
Ğurre-i mübârek-i mâh-ı rebî>ü’ l-âxirde bi->avni’ l-Meliki’ l-qâhir a>dânıñ zemân-ı a>mârı
âxir olub, yevmü’ l-erba>â idi, Dîvân-ı hümâyûn olub, erkân-ı devlet xayme-i sa>âdet-
âşiyân dîvânında idiler. Wiśâra nâźır mawall-i refî>de mübârizân-ı dîniñ ehl-i wiśâr ile
qıtâli, küffâr-ı xâk-sârla ceng ü cidâli görinürdi. Anaţolı ğâzîleri burûc-ı qal>aya >urûc
idüb, şa>şa>a-i yalman-ı tîğ ü şimşîr berq-naźîr lâmi> ü sâţı> olub, (287a) âftâb-ı fetw u
źafer maţla>-ı te&yîd-i Xâliqü’ l-beşerden ţâli>görincek cünûd-ı dîn wizb-i müşrikîne ğâlib
olub, gediklerden qal>aya qoyıldılar. Dâr u gîr-i qıyâmet-te&ŝîr olub, dimâ-ı ehl-i żalâl ile
esvâq-ı wiśâr xûn-în ü lâle-zâr idi. Ţaşra wiśârı fetw olınub, baqıyyetü’ s-süyûf olan
merede-i cawîm-me&lûf yuqaru qal>aya firâr eylediler. Mübârizân-ı źafer-maśwûb ţopları
şehr içine çeküb, wiśâr-ı bâlâya qurub, wavâle eylediler. Rûz u şeb dögilüb, küffârı
zebûn u mağlûb eylediler. Hücûm-ı śarśar-rüsûm-ı ğuzât-ı Rum’ dan küffâr-ı şûm u
mežmûma xavf ü xaşyet müstevlî olmağın istîmân eylediler. Mâh-ı mesfûrıñ on
dördinci güni qal>a-i mezbûre1 bi->inâyeti’ l-Meliki’ l-ekber bi’ l-külliyye meftûw u
musaxxar oldı2. Qulel-i âsmân-irtifâ>ına râyât-ı źafer-menâfi>naśb olınub, nâqûs-gâhları
me&žene-i ehl-i İslâm olub, ežânlar oqındı. Burûc-ı felek->urûcında ţabl-xâne-i xüsrevânî
çalınub, medâr-ı küfr3-i żalâlet-âŝâr olan wiśâr-ı vâsi>atü’ l-eţrâf, qal>a-i menî>atü’ l-eknâf
bilâd-ı İslâmiyye’ ye ma>ţûf u mużâf oldı.

1
K: mezbûr
2
“ Sene-i mezbûre mâh-ı rebîü’ l-âxiriñ üçinde fetw olınub ve müsaxxâr olub”, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i
Osmân, s. 415.
3
A Hk: + ve
489

Hezârân wamd ü minnet Müste>ân’ a


Fütûw etdi >aţâ şâh-ı cihâna
Alındı wıśn-ı >âlî mülk-i ma>mûr
Qulûb oldı yine fetwiyle mesrûr
Ğuzât-ı şâh idüb śubw u mesâcid
Künişt ü deyrler oldı mesâcid
Çalîpâlar śınub putlar yıqıldı
Qıralıñ çâkına otlar ţıqıldı
Qonılmış başına devlet nişânı
Ğuzât-ı dîniñ oldı âşiyânı
Ser-â-ser ol ţaraflar oldı mekşûf
Vilâyetler qılındı Rum’ a ma>ţûf
Tezâyüd buldı vâfir mülk-i şâhî
Muźaffer eyledi Waqq pâdişâhı
Devâm-ı devleti pâyende olsun
Cihân ser-keşleri heb bende olsun.
Ważret-i pâdişâh-ı memâlik-sitân u źafer-fi>âl, şehen-şâh-ı qal>a-güşây u nuśret-nevâl,
xudâvendigâr-ı cihâd-merâm u ğazâ-âmâl, şehriyâr-ı şerî>at-şi>âr u mekârim-kemâl ü
mawâmid-xıśâl xullidet xilâfetuhû1 erkân-ı devlet-medâr, vüzerâ-i ma>delet-âŝâr ile
mâh-ı mesfûrıñ altıncı güni (287b) qal>ai temâşâ idüb, ol wıśn-ı gerdûn-devr ü sipihr-
miŝâl cemâl-i xüsrev-i gîtî-źılâl ile müşerref oldı. İrtesi Dîvân-ı meserret-nişân olub,
wiśâr-ı fetw-maqrûn xidemâtına me&mûr olan ümerâya xil>atler iwsân olınub, taqbîl-i
pâye-i serîr-i źafer-te&ŝîr ile müstes>ad oldılar. Ba>dehû göçilüb, Budun ţaraflarına
>azîmet olındı. Mâh-ı mesfûrıñ on sekizinci güni śawrâ-yı Budun muxayyem-i >asâkir-i
źafer-maqrûn olub, beglerbegisi mücâhidân-ı dîn, mübârizân-ı fetw-âyîn ile alaylar
bağlayub, muwâfaźa-i Budun’ da olan der-gâh-ı mu>allâ yeñiçerileriyle segbânlar-başı
daxı gürûh-ı deryâ-şükûh ile bir cânibde qoşunlar tertîb idüb, râyât-ı fetw-âyâtı istiqbâl
eylediler. Eţrâf-ı Budun xıyâm-ı >asker-i encüm-niźâm ile nümûne-i dârü’ s-selâm oldı.
Birqac gün anda iqâmet olınub, ol wavâlîde qal>a-i Ostorğom ki, Tuna kenârında sûr-ı
meşhûr-ı >adîmü’ l-bedel, wiśâr-ı mümteni>ü’l-mürûr u >asîrü’ l->amel, kûh-ı bülend-i Qâf-
mânend üzre küngüre-i eyvân-ı sipihr-âşiyânı2 mekân-ı keyvân u Züwal, merśûśü’ l-esâs
u hevâ-temâs deyrler, küniştler, merfû>ü’ l-erkân, qaviyyü’ l-bünyân kenâyisler, nâqûs-
gâhlar ki, eţvâr-ı >acîbe ile müşeyyed[dir], erbâb-ı żalâle ma>bed3-i fesîw4 olub, mesken-i
>ulemâ-i millet-i Mesîw imiş. İçinde bir deyr-i >acîbü’ s-seyr ki, der ü dîvârı ruxâm-ı
rengîn ile münaqqaş u mülevven, manźara5 u revzenleri câm-ı zerrîn ile muraśśa> u
müzeyyen, küncleri zevâyâsı mermerden tirâş olınmış śuver ü timŝâl-i >acîbe ile ârâste,
eśnâm u evŝân-ı muraśśa>u’ l-eşkâl ile pîrâste put6-xâne-i şeyâţîn-celîs ki, serây-ı
vesvese-istînâs-ı iblîs olmış, ol wiśâr-ı ŝüreyyâ-ictimâ>ıñ nihâyet irtifâ>ından mizâcı xuşk
ve âbı nâ-yâb olmağın mühendisîn-i kâmil xarc-ı śanâyi>ve śarf-ı bedâyi>qılub, tertîb-i
>acîb ile kâr-ı ğarîb ibdâ> u ixtirâ> eylemişler ki, muwayyir-i >uqûl-i fuwûldür, esfel-i

1
Hilafeti dâim olsun.
2
F: âşiyân
3
Ü: ma>beddir
4
Ü: fetw
5
Hk: manźaralar
6
Hk: beyt
490

wiśârda bir maqâm-ı mu>ayyene Tuna’ dan bir miqdâr śu icrâ idüb, wavż eylemişler. Ol
wavż üzre ţolab qurub, nuwâsdan lûle-i mużîq iwdâŝ idüb, ol lûlei firâz-ı qal>aya varınca
binâ içinde (288a) mestûr u pinhân eylemişler. Ţolab śan>at ile dönib, cebr ile śuyı ol
lûleden bâlâya pertâb idüb, yuqaruda >ayn-ı cârî olur. Ţaşrası Tuna kenârında bir wiśâr-ı
büzürg-vâr, sûr-ı vesî>-i sipihr-medâr ki, qulel ü ebrâcla ma>mûr, sükkânı wavâdiŝden
maśûn, derûn u bîrûnı ebniye-i gûn-â-gûn, kenâyis-i gerdûn-qıbâb ile meşwûndur.
Ol wıśn-ı sipihr-sûr u1 gerdûn-devr, wiśâr-ı ŝerâ2-bünyân u semek-ğavr daxı esfâr-ı
sâbıqada miftâwları bâr-gâh-ı a>lâya gelüb, ahâlîsi iţâ>at eylemişlerdi. Gerü küffâr-ı xâk-
sâr eline düşüb, maqarr-ı erbâb-ı żalâl olmışdı. >İnâyet-i Vâhibü’ n-nevâl ile istixlâśına
>azîmet buyurılub, Tuna yüzinden merâkib-i kevâkib-wisâbla qal>a-sitân u bârû-tâlân,
bünyân-vîrân, dîvâr3-efgenân ţoplar, ra>d-üslûb, śavâ>iq-maśwûb beceluşqalar iwżâr
olınmışdı. Ğuzât-ı fetw-âyâtdan gürûh-ı źafer-simât ta>yîn olınub, sipâh-ı nuśret-intisâb
rû4-yi âbdan diyâr-ı küfri ğarq-âb etmege taśmîm ü şitâb eylediler. Ważret-i
xudâvendigâr-ı fâtiwü’ l-wuśûn, şehriyâr-ı kâm-kâr-ı źafer-maqrûn, netîce-i edvâr u a>śâr
u qurûn, xulâśa-i selâţîn-i rû-yi zemîn, zübde-i xavâqîn-i ru&b-ı meskûn xullidet
xilâfetuhû5 ceyş-i mehâbet-nümâ ve cünd-i celâlet-nümûn ile teveccüh-i hümâyûn
eylediler. Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi ikinci güni wavâlî-i Ostorğom6 muxayyem-i sipâh-ı
sitâre-qıyâs u nücûm-efzûn vâqi>oldı. Buţûn-ı bevâdî ü cibâl ve źuhûr-ı śawârâ u hâmûn
u tilâl xıyâm-ı ejder-maqâm-ı cüyûş-ı İslâmla7 dârü’ s-selâm oldı.
Xıyâm-ı >askeriyle ţoldı kişver
Źuhûr etmişdi güyâ rûz-ı mawşer
Pür oldı dâmen-i śawrâ ve hâmûn
Qurıldı şâh içün çetr-i hümâyûn
Görinmezdi zemîn ordu-yı şehden
Zemân memlûyidi śavt-ı sipehden
Tuna yalıları bawr idi ol dem
Deñiz mânendi mevc eylerdi âdem.
Egerçi ţumţurâq-ı >asker-i xûrşîd-ferden cihân mużţarr, vuwûş u ţuyûr âşiyân-ı wużûrdan
remîde bî-bâl ü per idi, lâkin wiśârda mawśûr olan ferîq-i ğarîq-i bî-tevfîq, zümre-i
(288b) xâk-sârân-ı şeqâvet-refîq qal>anıñ metânet ü iwkâmına i>timâdları olmağın bâz-ı
hevâ-pervâz >inâd ile mürğ-i istikbârı şikâr idüb, âŝâr-ı >iśyân u ţuğyânı âşikâr eylediler.
Civâr-ı qal>aya qarîb olan ehl-i İslâm’ a ţoplar atub, ebdân u burûc-ı wiśâra8 sancaqlar,
qulel-i Cevzâ-ittiśâl ü Züwal-mawalline bayraqlar dikdiler. Gemiler ile ţoplar Tuna
yüzinden wavâlî-i wiśâra vuśûl bulmışdı, fermân-ı şehriyâr-ı dîn-şi>ârla mübârizân-ı
cerrâr-ı kâfir-şikâr śanâyi>-i cerr-i eŝqâl ile menâre-miŝâl ţopları gemilerden çıqarub,

1
Hk: - ve
2
K: ŝüreyyâ
3
K: Dîvân
4
Ü: ėΛŖ
5
Hilafeti dâim olsun.
6
Ostorğon geçmişde Budin’e tabi iken yüz çevirip Beç kıralı Ferendnanoş’ a tabi olmuşdu. O da hisara
pek çok adam gönderip almışdı. Beç dolaylarından ve diğer yerlerden ne kadar haram-zâde varsa
Ostorğon’a gelmişti. Bunlar bazen ansızın Budin’e saldırarak o civarda olan müslümanları öldürüp,
mallarını, davarlarını alıp giderlerdi, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 416.
7
A Hk: İslâm’ a
8
Hk: wiśârda
491

münâsib olan yerlere getürüb, levâzım u esbâbınıñ iwżârına mübâşeret eylediler.


Vüzerâ-i Âśaf-ârâya câ-be-câ qullar ta>yîn idüb, >asker-i heycâ-meâŝirden her birine
birer miqdâr leşker virilüb, erbâb-ı cihâda emr olındı ki: “ Ţaraf ţaraf wiśâra üşib, naqd-i
a>mâr-ı küffârı tîz bâzâr-ı merg-âŝâr içre śarf u telef idüb, ceng ü âşûb eyleyeler.”
Tüfeng-endâzlar, >arśa-i meydân-ı cihâdda ser-bâzlar, evc-i mu>allâ-yı ğazâ1-yı ğarrâda
hümâ-pervâzlar, źalâm-ı heycâda târîk-Türkler, meş>al-fürûz2lar, pîrûz-rûzlar, a>dâ-
sûzlar, dilâverler, hüner-verler, cerîler, berq-śadâ u ra>d-ğırîvler, peleng-nengler, nerre-
dîvler, ejder-femler, neheng-demler ya>nî yeñiçeriler yer yer metersler bünyâdına âheng
idüb, qurb-ı wiśâra vuśûl içün xarqlar, xandeqler kesüb, der-kâr oldılar. Rûz u leyâl >alâ-
vechi’ l-ittiśâl nâyire-i warb fürûzân, âteş-i ceng sûzân oldı. Bâlâ-yı wiśârdan ţob-ı küffâr3
güyâ semâdan nâzil olur ebr-i śâ>iqa-bâr, dâne-i tüfeng-i xâk-sârân mânend-i qaţarât-ı
bârân ţayerân u perrân idi. Berüden küffâra inhâ olınan ţoplaruñ dûd u duxânı pertev-i
âftâb4-ı raxşâna perde ü wâyil olub, śadâ-yı śâ>iqa-üslûbı śımâx-ı nâsa śamem virüb,
rüûsdan >uqûli zâyil iderdi.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi üçinci güni Dîvân-ı hümâyûn olub, ol cevânibde küffâr-ı iblîs-
hem-râzıñ wuśûn-ı waśîn ü ser-efrâzından Saz dimekle meşhûr bir wiśâr-ı mümtâzıyla
qılâ>-ı sipihr-medârından Manvar adlu bir qal>a-i nâm-dârı ki, her biri wiśâr-ı üstüvâr,
kilid-i memleket-i küffâr-ı (289a) xâk-sâr idi. Mohac sancağı begi Mîr Qâsım ki,
iqâmet-i merâsim-i nâmûs5-ı cihâdda vawîd, kişver-güşâ, qal>a-sitân, memleket-gîrlik
fenninde ferîd idi, anuñ mübâşereti ile žikr olınan qal>alar fârisân-ı meydân-ı ğazâ,
mübârizân-ı ejder-hem-tâ, ğâziyân-ı fetw-nümâ u źafer-intimâ ellerinde meftûw olub,
żabţ olınduğı6 axbâr(ı) gelüb, mesâmi>-i enâma vuśûl bılıcaq, qulûb-ı müslimîn gencîne-
i cevâhir-i sürûr, żamâyir-i neyyire-i muvawwidîn defîne-i envâ>-ı meserret ü wubûr oldı.
Mübârizân-ı şîr-pençe-i warb ü ceng, nehengân-ı lücce-i heycâ, ğażanferân-ı peleng-
neng her ţarafdan wiśârı ğavğa-yı veğâ u âşûb ile küffâra mużîq ü teng eylemişlerdi.
Ţoplar güyâ hümâ-yı hevâ-mekân idi, mânend-i mürğân-ı cevv-âşiyân bâlâ-i qal>aya
perrân u ţayerân olub, firâz-ı qulle-i gerdûn-kellesine pervâz etse burc u bârûlarınıñ
farqını ważîż-i xâke ferş-i mefrûş, qulel ü ebdânınıñ eczâ-i seng-mizâc u kec7-imtizâcını
hebâen menŝûr ve ke’ l->ihni’ l-menfûş8 qılub, esâs-ı ğabrâ-temâsına ţoqınsa9 żurûb-ı
zelzele-âşûb-ı ţophâ ižâ zülzileti’ l-arżu zilzâlehâ10 muqteżâsınca dîvâr-ı >arîż-i wiśâra
inşiqâq, binâ-i üstüvârınıñ a>żâ-yı seng-ittiśâline iftirâq virüb, nevâzil-i zelâzil kelle-i
kûh-zellesini xurd u şikest idüb, ţâq-ı Cevzâyile hem-niţâq olan burûc-ı felek->urûcını
hedm ü pest eylediler.
Şerer-efşân olub ţopıñ dehânı
Uzatdı merg-i a>dâya zebânı
Atub seng-i girân-ı qal>a-rîzi
Qopardı ehl-i küfre rüstexîzi
1
K: - ğazâ
2
Hk: efrûz
3
Ü: küffâra
4
K: âftâbı
5
K: - nâmûs
6
Hk: + gibi
7
Ü: genc
8
“… atılmış renkli yün…”, K.K., 101 Kâria, 5.
9
F Hs K Ü: ţoqına
10
“Yer şiddetle sarsıldığı zaman…”, K.K., 99 Zelzele, 1.
492

Ţoqınsa żarbile cirm-i wiśâra


Olur burc u bedenler pâre pâre
Esâs-ı qal>aya virüb tezelzül
Firâzı xâke eylerdi tenezzül
>Azîmet eylese śavb-ı mürûra
Açardı raxneler bünyân-ı sûra
Yıqar ţaşı açar bârûya revzen
Delüb1 güyâ geçer kirbâse sûzen
Yıqub sûr u der ü dîvâr u dârı
Xarâb-âbâda dönderdi wiśârı
Ğarîq-i bawr-i âşûb etdi kibri
İçürdi ehl-i nâre âb-ı zehri.
(289b) Devâyir-i qal>ayı muwîţ olub, meters-nişîn olan tüfengciyân-ı şîr-kemîn ü ejder-
kîn, cengciyân-ı rezm-âyîn ü źafer-temkîn xod zevâyâ-yı qal>a ve künc-i wıśn-ı waśînde2
furśat-bîn olan melâ>în-i cehennem-mekîn ve müşrikîn-i erbâb-ı kîni xaželehümu’ llâhu
te>âlâ ilâ-yevmi’ d-dîn3 gözedüb, bevâriq-i tüfeng-i merg-âheng, śavâ>iq-i ra>d-ğareng
gibi cihâna velveleler virüb, her tüfengüñ dâne-i cân-sitân u qalb-âşiyânı küffâra beşîr-i
merg olub irişdikçe bî-dînlerüñ rûw-ı saqar-maţrûwlarınıñ4 maqarrı zindân-ı ecelde teng
olmağın revânları xânmânını xizâne-dâr5-ı dârü’ l-bevâra terk iderlerdi.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi altıncı güni śu yüzinde olan gemiler irişüb, Tuna üzerinden
wiśâr-ı küfr6-medâra qal>a-kûb, ra>d-âvâz u berq-üslûb ţoplar atub, büyût-ı küffârı xarâb
etmekle cehennemîlere envâ>-ı >ažâb eylediler. Ol gün warb-i >aźîm olub, ebvâb-ı siccîn
ü saqarda müzâwame-i ervâw-ı xabîŝe-i âteş-maqarr muqarrer idi. Kilâb-ı dûzax-intisâbıñ
feryâd u fiğânları, mâtem ü şivenleri müşâhed ü ma>lûm idi. Şeb ü rûz mücâhidân-ı
kâfir-sûz ve mübârizân-ı fetw-efrûzıñ iqdâm u ihtimâmı ile bâzâr-ı âşûb u belâ germ,
iştidâd-ı nevâyir-i cengden mizâc-ı widdet-imtizâc-ı wurûb nerm olmışdı. Ţaraf ţaraf
raxneler açılub, binâ-yı metîn-i wiśâra inhidâm, >asâkir-i iwkâm-esâs-ı metânet-
intiźâmına ceyş-i qal>a-sitân-ı ţopdan inhizâm gelmegin sene-i mezbûre cemâžiye’ l-
evveliniñ dördinci güni yüriyişdir, deyü ordu-yı źafer-xûyda münâdîler ğuzât-ı İslâm’ a
tenbîhler eylediler. Yevm-i mezbûrda >ale’ s-sewer ki, hengâm-ı icâbet-i du>â-yı ebrâr,
avân-ı neşr-i rawmet ü mağfiret-i ważret-i Âferîd-gâr, zemân-ı zemzeme-i müsebbiwân-ı
melâik, evqât-ı ğulğule-i müverredân-ı mütteki&îne >ale’ l-erâik7dir, cumhûr-ı mü&minîn,
kâffe-i müslimîn cenâb-ı Rabbü’ l->âlemîne celle celâluhû ve >amme nevâluhû8 rû-yi
ixlâśı secde-gâh-ı niyâza qoyub, tażarru> u münâcât ile ważret-i qâżi’ l-wâcâtdan
tevaqqu>-ı fütûw ve recâ-yı nuśret eylediler. Ğâzîler, mücâhidler, murâbıţlar, fârisler,
wârisler, ejder-hünerler, ğażanfer-zûrlar9, şîr-i nerler, dîn-perverler, ğazâ-güsterler10,

1
A Hk: diküb
2
Hk: waśîn
3
Yüce Allah onları kıyâmete kadar yardımsız bıraksın.
4
K: + cân-ı cehennem-fütûwlarınıñ
5
K: - dâr
6
Ü: küfre
7
“… sedirler üzerinde oturmuş oldukları halde…”, K.K., 18 Kehf, 31. Kehf Suresi 31. ayette ve İnsan
Suresi 13. ayette geçen ibarenin tamamı “ mütteki&îne fîhâ >ale’ l-erâik” şeklindedir.
8
Büyüklüğü artsın ve ihsanı (her yeri) kaplasın.
9
F Hs K Ü: - ğażanfer-zûrlar
10
F Hs K Ü: güster
493

kâfir-küşler, >Ali-cünbişler, (290a) İslâmîler, sa>âdet-fercâmîler, nuśret-encâmîler,


>Oŝmânîler, Süleymânîler >alâ-niyyeti’ l-ğazâ âhen-pûş u cevşen-libâs u siper-dûş olub,
açılan1 gediklerde wâżır oldılar. Sipâh-ı źulmet-libâs-ı şeb ţalâyi>-i xûrşîd-i şarq-intisâb
u żiyâ-wasebden verâ-i qulle-i gürîzde mestûr olub, cüyûş-ı mihr-i cihân-tâb >âleme >arż-
ı ruxsâr etdügi demde ţoplara âteş virilüb, dûd-ı memdûdı ile kemînde olan ğuzât-ı
>âqıbet-mawmûd źuhûra gelüb, câ-be-câ merdân-ı dîn, ğâziyân-ı źafer-qarîn du>â-yı
śâliwîn śavb-ı semâya >urûc etdügi gibi semt-i wiśâra hücûm u xurûc eylediler.
Zemzeme2-i qıyâmet ve3 debdebe-i tekbîr ü tehlîl ile mesâmi>-i müsebbiwân-ı mele&-i
a>lâ memlû, nidâ-yı icâbet-müeddâ-yı yâ fettâw ile miyâne-i arż u semâvât ţopţoluydı.
Śadâ-yı yâ kerîm ü yâ rawîm qubbe-i >ayyûqa peyveste, âvâze-i Allah Allah ile wizb-i
şeyţân4-ı recîm xaste ü dem-beste idi. Ğâzîler segirdim śalub, berq-i xâţıf gibi gediklere
çıqub, zümre-i muxâlifîn5 ile rû-be-rû olub, şîrler âb-ı rû tawśîline xûn-âbe-i a>nâq-ı
erbâb-ı şiqâka teşne ü >aţşânlar idi. Meydâna girüb, lüwûm-ı ecsâm-ı liyâmı ğarqa-i xûn,
ebdân-ı cawîm-mekân-ı füccârı dü-nîm qılub, lâşe6-i ser-nigûn iderlerdi. Wummâ-yı ceng
ile mawmûm olan qavm-i şûm u mežmûmıñ mizâc-ı âteş-imtizâcları muwtâc-ı faśd7
olmağın niśâl-i sihâm-ı ecel-peyâm, xadeng-i tîr-i merg-beşîr xûn-âşâm nîşterler idi,
dimâ-ı erbâb-ı żalâli sefk8 ile xâke pây-mâl iderlerdi. Tüfeng dâneleri wabb-i memât idi,
küffâr-ı xâk-sârıñ mezâri>-i a>mâr u wayâtlarına [ekilüb] śaçılurdı. Ol gün güyâ >arśa-i
>araśât idi, behişt-i câvidân ţâlibleri murâdları çehresini âyine-i wuśûlde görüb, ervâw-ı
felâw-eşbâwlarını müjde-i şehâdet içün xizâne-dâr9-ı dârü’ s-selâma teslîm iderlerdi.
Erbâb-ı >udvânıñ ţâyir-i ervâw-ı >ažâb-inşirâwları qafes-i ebdân-ı nîrân-âşiyânda mawbûs
iken ğuzât-ı hidâyet-âyâtıñ żarbe-i âlât-ı memât-simâtları ile zindân-ı sa>îrden xalâś
bulub, derecât-ı siccîn ve derekât-ı cawîm-i âteş-âyîn içre düşüb, menâzil-i hâviye-i
hâyilede (290b) fî-nârin wâmiye10 mu>ažžeb idiler. Füccâr-ı xâk-sârdan mübâlağa enfâr-ı
nâr-tebâr ţoprağa düşüb, müsâfir-i dârü’ l-bevâr oldılar. Ğâziyân-ı behişt-maqâm u
firdevs-menzilden daxı nüfûs-ı mütekâŝire xânedân-ı âb u kilden el yuyub, serây-ı sürûr-
efzâ-yı behişt-i berîn, feżâ-yı rawmet-nümâ-yı wûr-i >îne revâne oldılar. Anaţolı
ümerâsından Bolı sancağı begi merwûm Cündî Sinân Beg ki, xıśâl 11-i wamîde ile ser-
efrâz, xaśâyil-i pesendîde12 ile mümtâz, şecâ>at meydânınıñ fâris-i sâbıqı, mehâbet ü
ferzânelik >arśa-gâhınıñ dilîr-i fâyiqi, meşhûrü’ş-şücâ>a merd-i kâr-zâr idi, eŝnâ-i
gîrûdârda nice küffâr-ı żalâlet-âŝârı dest ü bâzû-yı tüvânâsıyla xâke düşürib13, farż-ı
cihâdı gerden-i murâd-yâbına tavq idüb, ol şevq ile mesrûr iken dil-i âgâhında ževq-i
liqâ-i sa>âdet-irtiqâ-i Melik-i žü’ l-celâl >azze ismuhû14 ğâlib olmağın meclis-i ünsde

1
F Hk Hs K Ü: - açılan
2
F Hs K Ü: zümre
3
F Hs K Ü: - ve
4
A Hk: + ve
5
A Hk: münâfıqîn
6
Ü: lâşeleri
7
K: qa¢d
8
F Hs K Ü: seng
9
K: - dâr
10
“Kızgın ateş…”, K.K., 88 Gâşiye, 4, 101 Kâria, 11.
11
F: ev¢âf
12
Hk: wamîde
13
K: düşüb
14
İsmi yüce olsun.
494

sâkî-i bâqî elinden câm-ı şehâdet-nûş idüb, bâde-i viśâl-i dâfi>1ü’ l-melâl ile medhûş oldı.
Rawmetu’ llâhi >aleyhi rawmeten vâsi>aten2. Mîr-i mezbûrdan ğayrı Rumili beglerinden
mağfûrun-leh zehr-i mâr Muwammed Beg3 daxı fünûn-ı şecâ>atde4 mübâriz-i kâmil,
civân-ı fehîm olub, ţab>ı meâŝir5 ü kemâlâtı şâmil idi, śu yüzinde6 olan gemileriñ
qapudânı olub, ţonanmalarıyla wiśâra hücûm eyleyüb, ţop-ı cihân-âşûb ile ceng ü warb
ider iken, taqdîr-i lâ-yezâlîde >ömri nuqûdı pâyâna irişmiş imiş, âmâli śawîfesi menşûr
iken munţavî olub, küffâr-ı xâk-sâr ţarafından şaqalos ile dehânına zaxm-ı sehm-nâk
irişüb, şehîd oldı. >Aleyhi’ r-rawmete ve’ l-ğufrân7.
Şehâdet buldılar erbâb-ı devlet
Olub cümle ğarîq-i bawr-i rawmet
Şehâdetdir fütûw-ı bâb-ı maqśûd
Cemâl-i şâhid olur anda meşhûd
Şehâdet müjde-i Waqqdır >ibâda
Şehâdet vâsıţa olur reşâda
Şehâdetle bulınur rawmet-i Waqq
Şehâdetdir vesîle aña muţlaq
Şehâdetdir qarîn-i vaśl-ı şâhid
Şehâdet fażlına çoqdır şevâhid.
Erbâb-ı dîn-i mübîn zümre-i müşrikîn ü fâsıqîn ile bir neberd ü kâr-zâr eylediler ki,
(291a) anlaruñ kârı zâr oldı. Zemân-ı źuhra varınca cidâl ü ceng mümtedd olub, taqdîr-i
Waqq’ da qahr ile alınmaq muqadder degil imiş, ebvâb-ı fütûw münsedd görindi. Ğâzîler
meterslere nüzûl idüb, şühedâ defnine meşğûl oldılar. Qıtâl-i ebţâl-i ricâl ile qulûb-ı
küffâra ża>f8-ı wâl müstevlî olub, mâh-ı mesfûrıñ altıncı güni der-gâh-ı pâdişâh-ı fetw-
nişân u nuśret-âşiyândan istîmân etdiler. Kemâl-i re&fet-i pâdişâhîden emân iwsân olındı.
İrtesi gün ki, yevmü’ l-xamîsdir, ebvâb-ı mağlûqı güşâd bulub, miftâwları >atebe-i
>ulyâya gelüb, qullelerine fetw-peyker sancaqlar naśb olınub, bâb-ı hümâyûnda nevbet-i
xüsrevânî ve kûs-ı Süleymânî çalınub, nâqûs-gâhlarında ežân-ı dîn-i Awmedî ve gül-
bang-i şerâyi>-i Muwammedî śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem9 yâd olınub, medâr-ı küfr ü10
âŝâm iken medîne-i dârü’ s-selâm oldı. Vüzerâ-yı >âlî-cenâb, kâffe-i nüvvâb-ı kâm-yâb-ı
südde-i fetw-meâb, cumhûr-ı >asâkir-i deryâ-intisâb ebvâb-ı wiśârdan içerüye duxûl idüb,
kenâyis-i xasâyis-i vesvâs-sükûnında meskûn olan evŝân u eśnâmı ser-nigûn, âŝâr-ı küfr
ü żalâl olan eşyâyı diger-gûn, mir&ât-ı mücellâ gibi reng-â-reng mülevven ü muśaffâ
mermerlerden tirâş olınmış muśanna> u mükellef putları, envâ>-ı taśvîrât-ı >acîbe ve
eşkâl-i ğarîbe ile müşekkel ü muśanna> ecsâm-ı kesr-encâm u xâk-fercâmı xurd11 u
meksûr qılub, sîmîn ü zerrîn çalîpâlarıñ ve nâqûslarıñ evżâ>u ażlâ>ını bozub, xâke pây-
mâl eylediler. Fermân-ı cihân-muţâ>la erbâb-ı Vedd ü Süvâ> ol gün wiśârdan ixrâc
1
K: def>
2
Allah’ın geniş rahmeti (Acıma, esirgeme, koruma) onun üzerine olsun.
3
K: - Beg
4
A Hk: şehâmetde
5
A: meâŝire
6
F Hs K Ü: yüzinden
7
(Allah’ın) rahmet ve merhameti onun üzerine olsun.
8
K: Ħ℮ẃŶ
9
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
10
Hk: - ve
11
A F Hs K Ü: xûrd
495

olınub, ol wıśn-ı âsmân-tedvîr ve şehr-i behişt-naźîr televvüŝât-ı ecsâm-ı küfr-


intiźâmdan pâk u taţhîr olındı. Deyr ü küniştleri mesâcid-i ehl-i İslâm qılınub, büyût u
meskenlerine müslümânlar girüb, sükûn eylediler. Vasaţ-ı şehrinde olan deyr-i
>aźîmü’ ş-şân câmi>-i celîlü’ l-bürhân içün ta>yîn olınub, edâ-i vâcibât u ferâyiż-i şer>-i
muţahhar ecli içün miwrâb u minber vaż> olınub ve kürsîler yapılub, qırâat-i Qur’ ân-ı
qadîm olındı.
(291b) Xarâb-âbâd idi küfrile meşhûr
Fütûw-ı şâh etdi anı ma>mûr
Güşâde oldı ţab>-ı pâdişâhî
Firâvân eyledi wamd-i İlâhî
Ţayanmışdı >inâyât-ı celîle
Şükürler qıldı bu fetw-i cemîle
Gül-i fetwiyle gül-şen oldı >âlem
Sürûriyle qamu şen oldı >âlem
Acıldı bâğ-ı dilde verd-i behcet
Hezîmet buldı gitdi ceyş-i miwnet
śafâ ve >işret âbâd oldı ordu
Kemâl-i >îş ü śowbet buldı her sû
Feraw-nâk oldı mü&minler fütûwa
Şarâb-ı şâdî ţoldı câm-ı rûwa.
İcrâ-yı şerâyi>-i nebevî içün qâżî-i millet-i Muśţafavî ta>yîn olınub, dizdâr ve muwâfıźîn
ve ţopcılar1 virilüb, levâzım ü mühimmât-ı żabţ u wırâset her ne ise tedârük olındı. İrtesi
ki, rûz-ı pîrûz-ı cum>a ve >îdü’ l-mü&minîn idi, ważret-i pâdişâh-ı manśûr u muźaffer,
cemşîd-i hümâyûn-ţâli> ü xûrşîd-fer, xudâvendigâr-ı Dârâ-sipâh u Dârâb-leşker, gîtî-
sitân2-ı İskender-âstân u Sührâb-nöker, qaân-ı Behmen-xižmet-kâr u Qayser-çâker,
xıdîv-i Xudâ-źahîr ü fütûwât-maźhar, pâdişâh-ı peyem-ber3-mu>în ü mu>cizât-rehber,
sulţân-ı kâm-kâr-ı heft-kişver, xâqân-ı büzürg-vâr-ı Rum u A>câm u Tatar, bürhân-ı
>Arab u >Iraq ve xâdimü’ l-warem, źıllu’ llâhi’ l-müheymini’ l->azîz >alâ-kâffeti’ l-ümem
xullidet xilâfetuhû4 cümle-i erkân-ı bülend-mekân, kâffe-i nüvvâb-ı >aliyyetü’ ş-şân ile
süvâr olub, wıśn-ı meftûwı seyrân u temâşâ idüb, serây-ı sürûr-efzâsı ki, nümûne-i
eyvân-ı behişt-i berîn olub, küngüre-i keyvân-ittiśâli burc-ı Cevzâya qarîb ü qarîn idi,
her manźara-i cihân-bîninde aşağaya naźar olınsa, küre-i zemîn noqţa-i xâk, cirm-i arżîn
beyża-i tâb-nâk gibi görinürdi. Cemâl-i cihân-ârâ-yı pâdişâh-ı kişver-güşây ile
müstes>ad oldıqdan śoñra evqât-ı śalâtda kâffe-i >asâkir-i müslimîn ile câmi>-i cedîde
duxûl olınub, müežžinân-ı tevwîd-gûyân, zemzeme5-i sa>âdet, debdebe-i žikru’ llâh ile ol
maqâm-ı firdevs-iştibâhı cennetü’ l-me&vâ eylediler. Xaţîb-i lebîb-i sa>âdet-naśîb daxı
wamd-i Melik-i deyyân ile (292a) žikr-i nu>ût-ı nebiyy-i âxirü’ z-zemân idüb, te&yîd-i
devlet-i śawib-qırân-ı kâm-rân içün du>âlar eylediler. Sâkinân-ı ma>mûre-i quds,
münzeviyân-ı zevâyâ-yı mecâlis-i üns, bel kerrûbiyân-ı memâlik-i melekût, qurb-
nişînân-ı dâyire-i ceberût âmîn-gûyân idiler. Teqâdüm-i ezmân u sinînden maqarr-ı

1
F Hs Ü: ŏΊ‚ ΓΡ
Μǻ
2
A Hk: + ve
3
F Hs Ü: ╙ΐ ť
4
Hilafeti dâim olsun.
5
F Ü K: zümre
496

şeyţân-ı racîm olan emkine-i küffâr-ı saqar-mekân ma>âbid ü mesâcid-i ehl-i îmân-ı
sa>âdet-nişân vâqi>oldı. İcrâ-yı evâmir-i Xâliq-i perverd-gâr içün celle celâluhû1 qâżî-i
şerî>at-şi>âr ile dizdâr-ı emânet-iftiwâr qonılub, sâyir müstawfaźîn ve mâ-lâ-büd ne ise
tedârük olınub, żarbe-i ţopdan helâk olan mevâżı>ı termîm ü ta>mîr içün mîrler ta>yîn
olındı.
Mâh-ı mesfûrıñ on birinci güni Dîvân olub2, cânib-i şimâlde olan aqyâl-i naśârâdan Leh
vilâyetiniñ qıralı Sincirmindo ki, mülûk-i küffârda >uźm-i şân ile fâyiqü’ l-aqrân, bilâd-ı
şimâliyyede bî-nihâye qılâ>u memâlike mâlik zübde-i erbâb-ı nîrân idi 3. Wattâ keŝret-i
xazâyin ü emvâl ve vefret-i cünûd u ricâl ve mülk-i ma>mûr ile mağrûr olub, yazduğı
nâmelerde kendüye isnâd-ı wükûmet-i rub>-ı meskûn iderdi. Ğulğule-i cüyûş-ı kevâkib-
wisâb ile qulûb-ı mağlûb-ı xaşyet-üslûblarına hirâs u ıżţırâb düşüb, ważret-i
xudâvendigâr-ı selâţîn-meâb, şehriyâr-ı xavâqîn-intisâb, xıdîv-i güzîn-i mâlikü’ r-
riqâbıñ4 xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû5 âstân-ı nuśret-âşiyânlarına elçi gönderüb, gelüb
ordu-yı hümâyûna vâśıl olmışdı. Yevm-i mezbûrda żiyâfet olınub, şilen-i şâhî çekildi.
Xizâne-i >âmireye envâ>-ı hedâyâ u tuwaf niŝâr idüb, âstân-ı xilâfet-âşiyâna ıźhâr-ı
>ubûdiyyet ü ixlâś eyledi. Wiśârdan istîmân iden erbâb6-ı xižlâna daxı icâzet virilüb,
gemiler ile Tuna’ i öte cânibe geçüb, kâfiristâna revâne oldılar.
Mâh-ı mesfûrıñ on dördinci güni sa>âdet ü iqbâl ile Ostorğom’ dan qalqılub7, ol wavâlîde
aśl Üngürus-ı menxûs-ı śâwib-nâqûsıñ qadîmî taxt-gâhı olan Üstolni-Belğırad ki,
medfen-i âbâ u ecdâd-ı qıralân-ı cehennem-me>âd olub, wiśâr-ı gerdûn-vaqâr, qal>a-i
nâm-dâr-ı žü’ l-iştihârdır, >inân-ı >aźm-i źafer-cezm ol semte munśarif buyurılub,
teveccüh-i hümâyûn olındı. Küffâr-ı eşrâr-ı hezîmet-medârıñ (292b) ol cevânibde Tata
dimekle meşhûr bir wıśn u8 sûr-ı gerdûn-hem-tâsı daxı olub, śawrâ-yı medîdü’ l-feżâda
bawr-âsâ bir >aźîm göl kenârında binâ olınmış, eţrâfını âb-ı xoş-güvâr muwîţ olub, her
cânibi gül-zâr u lâle-zâr, her gûşesi bir câ-yı behişt-âŝârdır, cibâl-i râsiyât mânendi kûh-
ŝebât qulleler, ser-efrâz u bülend bârûlar, evc-mekân-ı felek-peyvend burclar ile meşwûn
bir wıśn-ı maśûn idi. Ahâlîsi śît ü śadâ-yı leşker-i pâdişâh-ı heft-kişverden xavf-nâk u
lerzân olmağın eţrâfa perâkende ü gürîzân olmışlar. Derûn-ı qal>a bî-dînlerüñ cevf-i
qulûb-ı mağlûbları9 gibi xâlî qalmış, üzerine qonılub, müdebbirân-ı umûr,
mütemmimân-ı meśâliw-i cumhûrıñ ârâ-yı sedîde-i münticü’ s-sürûrları ol qal>a-i sipihr-
iwtişâmıñ taxrîb ü inhidâmına müte>alliq olub, cebe-xâne-i >âmireden esbâb-ı hedm-i
bünyân u sûr ve âlât-ı qaţ>10-ı qılâ> u ŝuğûr çıqarılub, >asker-i manśûr ve cündiyân-ı
tünd11-zûr u şihâb-mürûr qal>anıñ qulel ü burûc-ı >asîrü’ l->urûcına ve sâyir dûr u bârû u12
quśûrına mânend-i mûr u zünbûr üşüb, tîşe-i seng-şikest ü dîvâr-tirâş ile firâz-ı hevâ-

1
Büyüklüğü artsın.
2
K: olınub
3
K: - idi
4
K: riqâb
5
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
6
K: + žillet ve
7
K: qalqub
8
Hk: - ve
9
A F Hk Hs K: pür-xavfları
10
A Hk: qal>
11
Hs K Ü: + ve
12
F: - ve
497

ittiśâlini xâke qarîn, żarbe-i külüng-i bünyân-şiken-i esâs-figen1 birle farq-ı ferqadân-
intimâsını eczâ-i arża hem-nişîn etdiler.
Andan göçilüb, mâh-ı mesfûrıñ on ţoquzıncı güni Üstolni-Belğırad2 śawrâsına qonılub,
>asker-i encüm-şümâr u kevâkib-miqdâr, dilîrân-ı fetw-bâzâr u źafer-xarîdâr, şîrân-ı
gebr-[gîr] ü müşrik-şikâr, bahâdırân-ı cerrâr-ı qıtâl-iştihâr cevânib ü eţrâf-ı wiśârda
hâmûn u tilâle, kûh u cibâle xaymeler qurub, zemzeme3-i şîrân-ı >arîn ile rû-yi zemîne
zelzele gelüb, ţanţana-i hizebrân-ı ejder-kemîn >arśa-i arżîne4 velvele bıraqmışdı.
Ważret-i xâqân-ı qażâ-rây ü ğazâ-ârâ, xıdîv-i kişver-sitân ve xudâvendigâr-ı memâlik-
güşâ a>dâya maźhar-ı qahr-ı qahhâr ve qâhirü’ l-a>dâ, evliyâya maśdar-ı elţâf u iwsân ve
vâhibü’ l-âlâ, pâdişâh-ı tevfîq-refîq ü kerâmet-reh-nümâ, şehen-şâh-ı źafer-delîl ü fetw-
ţalayi> ü velâyet-pîşva, xân-ı qaân-ğulâm u Cengiz-bende, Dârâ-der-bân u İskender-
veğâ, sulţân-ı Anuşirvân-nüvvâb u Qayser-çâker, Kisrâ-xadem, Cemşîd-heycâ, xüsrev-i
şarq-âstân, kâm-kâr-ı ğarb-zemîn, fermân-fermây-ı deşt-i Qıbçaq u şimâl, (293a) wükm-
nümâ-yı cenûb u Rum u >Arab u >Acem, bende-i Xudâ xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû
ebeden5 otaq-ı felek-rif>atleri, çetr-i hümâyûn-ı hümâ-menziletleri câ-yı refî>de qurılub,
wiśâra nigeh-bân idi.
Qal>a-i mezbûre miyâne-i feżâ-yı vâsi>atü’ l-finâda sûr6-ı a>źam, burûcı keyvân-irtifâ>u
ŝüreyyâ-ittiśâl ü Züwal-mawall, qulleleri hevâ-âşiyân u cev-mekân u Cevzâ-farq, gerdûn-
kelle, cebel-meŝel binâ-yı nâdirü’ l-emŝâl, qal>a-i müşeyyed ü müstawkem idi. Eţrâf-ı
Qâf-iwâţasını âb muwît olub, ğavr-ı ğamrâtı semt-i semeke müntehî ü muţâbıq, >umq-ı
âb-ı deryâ-intisâbı qa>r-ı ŝerâya7 mülâśıq u mülâwıq, her cânibine8 mürûr u >ubûr müşkil,
sazlıqlar9, balçıqlar, çökekler, ţarâyiq ü merâfıqı pür-kil, śuyınıñ içi seng ü awcâr ile
meşwûn qılınub, ne devâbb ile mürûr müyesser, ne şinayla >ubûra qâbil ve ne merâkib-i
âb-rükûb ile güžerâna mütewammil, mâ-waśal bir câ-yı düşvâr u śa>b-nâk, her
ţarafından10 sülûk mawall-i helâk u sehm-nâk, iç wiśârınıñ sûrı âsmân-tedvîr, her qulle-i
dırâz-ı ser-efrâzınıñ sümüvvi çarx-naźîr, cebel-cüŝŝe, kûh-kelle, sipihr-qubbe11
küniştler, >âlî-ţâq, felek-eţbâq, sipihr-niţâq deyrler, serâlar, bülend-eyvân, hevâ-âşiyân,
evc-nişân nâqûs-gâhlar ki, mülâwaźa-i evżâ> u ażlâ> u eşkâli pây-ı >uqûle >iqâl,
taxayyülât-ı evśâf u awvâli gerden-i idrâke selâsil ü ağlâldir. Ţaşra wiśârı şehr-i vâsi>ü
enbûh, varoş-ı büzürg-vâr u Mıśır-şükûh mesâkin ü büyût-ı küffârı câmi>ü wâvî, keŝret-i
evţân u eyvân ile ümmü’ d-dünyâya müşâbih belki müsâvîdir12. Derûnı kilâb-ı saqar-
meâb, >afârît-i dûzax-intisâb ile memlû, sûr u qal>asınıñ ebdân u eknâfına envâ>-ı esbâb-ı
ceng ü warb ţopţolu, ricâl-i hezîmet-meâliniñ keŝreti nihâyetde, melâ>în-i dûzax-qarîniñ

1
A Hk: efgen
2
Hz. Adem yeryüzüne indikden beş bin üç yüz yetmiş dört (5374) yıl sonra İstefan isimli bir padişah
tarafından bina edilmişti. O zamandan beri Üngürus kıralları öldüklerinde orada defnedilir, yerlerine kıral
olanlar da Kuruna dedikleri tacı orada giyerlerdi, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 417.
3
F K: zümre
4
K: cihâna
5
Yüce Allah mülkünü her zaman dâim etsin.
6
A F Hk Hs K: sevâd
7
Hk Ü : ŝüreyyâya
8
K: cânibe
9
K: sazlıq
10
Hk K: ţarafdan
11
K: qulle
12
A Hk: müsâvî
498

vefreti ğâyetde idi. Waśânet-i wiśâra i>timâdları, qubûr-ı âteş-dân u nâr-maxzende


medfûn olan aqyâl-i żalâlet-efzûnıñ ervâw-ı xabîŝelerinden istimdâdları olmağın ehl-i
İslâm ile ceng ü warbe qıyâm1 gösterüb, mawśûr olan kilâb-ı >aqûr semt-i wiśâra mürûr
iden ğuzâta ţoplar ve żarbezenler atub, âvâze-i mehâbet-endâzeden a>żâ-yı zemâne
zelzele düşirdiler. (293b) Melâ>în-i xâsirîniñ ţumţurâq-ı ţob-ı ra>d-âyînleri erbâb-ı dîne
mûcib-i te&ŝîr-i ğayret2, cumhûr-ı müslimîne müstevcib3-i envâ>-ı wamiyyet vâqi> oldı.
Anaţolı melikü’ l-ümerâsı İbrâhîm Paşa ba>żı dilîrân-ı memâlik-güşâyla Budun’ a
gönderilüb, ţoplar getürmek emr olındı.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi ikinci güni fermân-ı xüsrev-i kâm-rân-ı qal>a-sitân ile wiśâr-ı
waśânet-medârıñ bir cânibine düstûr-ı Âśaf-mekân, âśaf-ı sa>d-rây u meymenet-nişân
vezîr-i ŝâliŝ Muwammed Paşa ile mübârizân-ı rûz-ı veğâ, mücâhidân-ı meydân-ı heycâ
olan yeñiçeriler ağası ta>yîn olınub ve bir cânibe düstûr-ı vaqûr-ı śâyib-tedbîr, dilîr-i
meşhûr-ı Arisţo-naźîr vezîr-i râbi> Xüsrev Paşa ve ţaraf-ı âxerde fâris-i meydân-ı
şehâmet Rumili beglerbegisi Awmed Paşa qonılub, fâtiwü’ l-wuśûn olan yeñiçeri
dilâverlerine metersler iwżâr buyurılub, merdân-ı kâr, mübârizân-ı kâfir-şikâr gece ile
wiśâra qarîb yerlere xandeqler kesüb, mevâżı>-ı waśîneye ilticâ idüb, esbâb-ı fetw u
fütûwa mübâşeret etdiler.
Mübârizler yine gerdi kemîne
Cezâlar etmege erbâb-ı kîne
Wiśâr altına girdi şîr-i nerler
Ğazâ meydânına çâbük-hünerler
Quşandılar iki yerden quşağı
Helâk olmağiçün ol qavm-i ţâğî
Ulaşdılar neberd ü warb ü cenge
Qodılar âteş-i sûzân tüfenge
Siper kef-gîre dönmişdi tüfekden
Geçerdi dâneleri cirm-i yürekden
Tüfeng ü tîrler meydân içinde
Elif yâ noqţa idi cân içinde
Kemânlar ejder idi iki başlu
Xadeng-i sehm giryân gözi yaşlu
Uçardı tîr mürğ-âb4 idi güyâ
Dem-i küffâra ğarq-âb idi güyâ
Yorılmışdı kemân her dem śolurdı5
Cigerde sehmler xûn-rîz olurdı
Tüfeng inhâ idüb wabb-i qażâyı
śaçardı kâfire tuxm-ı fenâyı
Şeb ü rûz oldı rezm-i xüsrevânî
Ecel cellâdı qaţ>eylerdi cânı.

1
A Hk: + tâm
2
Ü: (Der-kenâr) + sebeb-i istîlây
3
F Hs K Ü: - müstevcib
4
Ü: mürğân
5
K: ¢olardı
499

>Asâkir-i fevz-meâŝir ile ţoplar mevcûd u wâżır olmayub, [esbâb]-ı ceng ü warb tüfeng ü
kemâne (294a) münwaśır1 idi. Ğâzîler meh-mâ-emken wiśâra qarîb varub, qal>anıñ quru
cânibine düşen ţarafında kâfirler xâkden bir dîvâr-ı üstüvâr idüb, içerüsinde melâ>în-i
nâr-qarâr mübâlağa esbâb-ı kâr-zâr iwżâr idüb, tüfengler ile muwârebeler, cengler
iderlerdi. Muqaddemâ ol dîvâr-ı xâk alınmayınca wiśâra ţarîq-i vuśûl müte>ažžir ü
mağlûl olmağın vüzerâ-i iśâbet-ârâ leylen ve nehâren iqdâm u ihtimâm idüb, bir vechle
ceng ü âşûb u kâr-zâr eylediler ki, çeşm-i rûzgâr ne deñlü ulü’ l-ebśâr ise aña mânend bir
muwârebe ü neberd görmiş degil idi. Zîrâ mücâhidân-ı kevâkib-şümâr u fîrûz-ţâli>,
ğâziyân-ı nücûm-cem> u ŝüreyyâ-mecâmi> her qolda ictimâ> u ittisâq, her2 cânibde
izdiwâm u ittifâq üzre olub, śadâ-yı dâr u gîr, âvâ-yı ţabl u nefîr, fiğân-ı naqqâre ü kûs,
hây u hûy-ı merdân ve na>re-i hây-nüfûs, zemzeme3-i mükebbirân-ı tesbîw-gûyân,
velvele-i mühellilân-ı fetw-cûyân, münâdiyân-ı cenâb-ı İlâhî, mutażarrı>ân-ı naśr-ı
firâvân u źafer-i nâ-mütenâhî zemînden âsmâna bir >amûd-ı icâbet-vürûd, ważîżden
eflâke bir dûd-ı memdûd olub, nüfûs-ı mütekâŝireniñ âvâze-i mehâbet-endâzesiyle
ţâsîçe-i sipihr-i ser-nigûn memlû u meşwûndu. Verâ-i dîvâr-ı küfr-medârda derûne-i
wiśâr-ı küffâr-ı żalâlet-şi>ârdan daxı enfâs-ı bî-qıyâs-ı şirk-istînâs, kâfirân-ı nâ-sipâs-ı
śâwibü’ l-xižlân, fâcirân-ı cehennem-cây u saqar-maqarr, dûzax-âşiyân ki, cem>-i keŝîr4
Fir>avniyân-naźîr, gürûh-ı mekrûh-ı dûzaxiyân-ı kilâb-şükûh idiler. Anlar daxı eśvât-ı
>acîbe ile feryâd u fiğân-ı mâtem-şi>âr, girye-âŝâr şîven ü efğânlar ile cihânı pür-enîn ü
zâr eylemişlerdi. İki cânibden inhâ olınan tüfeng dâneleri perde-i hevâya revzenler açub,
kârbân-ı a>mâr-ı insâna reh-zenler idi. >Arśa-gâh-ı rezm ü qıtâl bâzâr-ı fenâya beñzerdi.
Remmâl-i âcâl śawîfe-i zemâna tüfeng dânelerini noqţa-vâr döküb, eşkâl-i nuxûset-âmâl
taśvîrin idüb, resîde-i âcâl olanlara merg ü mevt xaberlerin virürlerdi 5. Xadeng-dehân,
peykân-zebân tîrler6 mânend-i ţuyûr-ı nüsûr, miŝâl-i kebûterân-ı cilve-źuhûr iki ţarafdan
bile mürûr u >ubûr (294b) idüb, dârü’ l-hicrân-ı beden, beytü’ l-awzân-ı wücre-i ten içre
mawbûs olan eţyâr-ı nüfûsı âzâd u istixlâŝ içün ecrâm-ı ecsâm-ı âdemî-zâda manźaralar
açub, ţuyûr-ı ervâw u revânı ţaşraya ixrâc ile śawâyif-i a>mârı dâyire-i wayâtdan ţayy
idüb, vücûd-ı her mevcûdı lâşe-i lâ-şey7 iderdi 8. Şeb ü rûz mücâhidân-ı kâfir-sûzdan bî-
nihâye müslimîn, cem>-i keŝîr muvawwidîn sefer-i behişt-i berîne müteveccih oldılar.
Şedâyid ü âlâm-ı dünyâyı ležâyiž-i rawmet-encâm-ı >uqbâya tebdîl, menâśıb-ı režâlet-
menâqıb-ı nâ-mütenâhîyi merâtib-i mağfiret->avâqıb-ı İlâhîye tawvîl eylediler. Mecâlis-i
bezm-ârâ-yı ünsde sâqî-i bâqî elinden câm-ı şehâdet nûş idüb, ârâm-gâh-ı ezelîde bisâţ-ı
[inbisâţ9-ı] qurb üzre wavrâ10-yı behcet-nümây der-âğûşı ile künc-i miwnet-âbâd-ı
rûzgâr-ı ğaddârdan çekdikleri bâr11-ı girân-ı meźâlim ü evzârı ferâmûş etdiler.
Şehâdet bezminiñ cür>a çeşânı
Bu keŝretden yuyub nâm u nişânı

1
K: ΜΚΕΏ
2
Hk: bir
3
F K: zümre
4
A Hk: + ve
5
F Hs K Ü: virürdi
6
Ü: teberler
7
F Hs K Ü: ΞūΡΫ
8
F Hs K Ü: - iderdi
9
F: intisâb
10
A Hk: wavârî
11
Ü: bâd
500

Görüb mawbûb-ı bâqîniñ cemâlin


Virüb cânı ve aldılar viśâlin
Behişt-i >adne uçmağa giderler
Feżâ-yı lâ-mekân seyrin iderler
Unıtdılar ğam-ı dünyâ-yı dûnı
Niçe bir olalar anuñ zebûnı
Fenâ-âbâdı śatdılar beqâya
İrişdiler murâdât u liqâya
>Aleyhim rawmetu’ llâhi te>âlâ
Seqâhüm rabbühüm >aynen tevâlî.
Ţoplar iwżârına me&mûr olan Anaţolı dilâverleri Budun’ a varub, menâre-şân, sütûn-
nişân, ŝu>bân-dehân, ejder-fiğân, âteş-cevf, a>dâ-xavf ţopları gemilerden ixrâc idüb1,
>araba üzerine bindürib, śan>at-ı cerr-i eŝqâl ile rûz u leyâlde çekdürib, ţoplar wiśâra
vuśûl bulub, >amme-i >asâkir2, kâffe-i cünûd-ı źafer-peyker ayağ üzre gelüb, ţopları
istiqbâl eylediler. Ğulğule-i erbâb-ı cihâddan cihâna zelzele, debdebe-i mübârizân-ı
mübârek-nihâddan >âleme velvele peydâ oldı. Wâlet-i qıyâmet-üslûbdan küffâr-ı
mağlûba dehşet gelüb, eţrâf-ı wiśâr-ı mawśûrda qullar ta>yîn olınan vüzerâ-i Âśaf-şü>ûra
ţoplar tevzî>olındı. Her birisi kendülere (295a) qoşılan sipâh-ı âhen-xây u miğfer-külâh
ile ţopları yerlü yerine qodılar. Metersler bünyâd idüb, ğâziyân-ı źafer-naśîb her
ţarafdan wiśâra qarîb oldılar. Ţobcıyân-ı dîvâr-tâlân u bünyân-âşûb, üstâdân-ı qal>a-qam>
u bârû-kûb levâzım u mühimmâtıñ itmâmında śarf-ı sâ>ât idüb, bir vaqt-i meymenet-
xâśśiyyetde ţoplara âteş virilüb, śıyâw-ı śâ>iqa-âŝârdan gûş-i hûşa śamem, na>re-i
bevâriq-simât u ra>d-âyâtdan rüûs-ı >uqûle >ârıża-i elem müstevlî oldı. Nâr-ı bârûtdan
duxân u dûd evce memdûd olub, fürce-i rûşenâ-yı xûrşîd, revzene-i żiyâ-yı âftâb-ı nûr-
nüvîd mesdûd idi. Seng ü âhenden ţop yuvalaqları esbâb-ı nüzûl-i qażâydı, feżâ-yı
wiśârdan mürûr idüb, beden-i qal>aya wulûl idicek eczâ-yı dîvârı hebâ-i menŝûr iderdi.
Wiśârıñ her yanına ţoqındıqça bünyânına tezelzül virüb, farq-ı bülend-i ebr-peyvendini
süfle tenezzül iderdi. Bârûlarınıñ dîvârını3 żarbe-i ţop-ı ten-şiken raxne raxne idüb,
qulel-i cebel-meŝelleriniñ ecsâd-ı seng4-nihâdlarını mânend-i kef-gîr ŝuqbe ŝuqbe
eylemişler5.
Bahâdırlar yapışdı dest6-i qal>a
Fiğân u nâle oldı cevf-i qal>a
Şerâr-ı ţopile erbâb-ı küfre
>Ažâb-ı nâr idi her lawźa behre
Ţoqındıqça büyût-ı ehl-i nâre
Olurdı xâne içi pür-şerâre
Yuvalaqlar atardı7 żarbezenler
Şarâb-ı merg içerdi merd ü zenler
>Uyûn-ı kâfire ţopıñ duxânı

1
Hk: olınub
2
F Hs K Ü: >asker
3
A Hk: bedenlerini
4
Hk K: - seng, F: sengîn, Hs: metânet
5
A Hk: eylemiş idi, K: eylemişlerdi
6
A F Hk Hs K: qal>ve
7
F Ü: ΝŊŎĜ
īė
501

Şeb-âsâ gösterür gündüz cihânı


Serâsîmeydi küfr ehli ser-â-ser1
Derûn-ı sûqı pür-lâşe ser-â-ser.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi yedinci güni vüzerâ-i xayr-ârâdan merwûm Xüsrev Paşa ki, şîr-i
bîşe2-i ceng, neheng-i deryâ-yı neng, bebr-i meydân-ı rezm, hizebr-i mübârek->azm
olub, rây-ı śavâb-nümâ u ŝevâb-intimâsı âyine-i muśaffâ idi ki, >uyûn-ı ulü’ l-ebśâr3
çehre-i fütûw-ı naśr-âŝârı anda müşâhede idüb, xulâśa-i evqât-ı xuceste-sâ>âtlerini cihâd
u mücâhedeye śarf iderlerdi. Ekŝer xavâţır-ı ğuzât anlar cânibine mâyil, žât-ı pâkîze-
sîret bir gevher-i câmi>ü’ l-xaśâyil idi, anlar ţarafında atılan ţopıñ âŝârı nümâyân ve
yapışdıqları gedikde ţarîq-i fetwe sühûlet (295b) źâhir ü >ayân olmışdı. Müzâwame-i
nüfûs ol cânibde ziyâde keŝretde olub, cünûd-ı dîn-i heycâ-âyîn nihâyet derecede
vefretde olmağın tevaqquf etmeyüb, yevm-i mezbûrda wiśâra hücûm idüb yüridiler.
Cânibeynden4 ţarrâqa-i ţop-ı cân-âşûb, âvâze-i tüfeng-i merg-âheng ü ra>d-üslûbdan
cihâna dehşet, >âleme wayret müstevlî olmışdı. Ğulğule-i tekbîr-i müslimîn, hengâme-i
niyâz-ı muvawwidîn çarx-ı berîne irişüb, dâxil-i qal>ada mawśûr olan gebrân-ı cehennem-
mekân, dûzaxiyân-ı siccîn-âşiyân daxı cumhûr-ı mâkiyân gibi gediklerde cem>iyyet ile
feryâd u efğân idüb, mâtem-künân iderler. Ğâzîler zünbûrlar mânendi gediklere üşüb,
ceng ü âşûba ulaşmışlardı. Şimşîrler >uryân5 ışıqlar gibi semâ> u raqśa girüb, yalman-ı
tîğ-i mîğler6 idi ki, xûn-ı âdemî-zâdı seylâb iderlerdi. Çigre sehmleri, tîrler, zenberekler
kebûterler, ţayrlar olub, uçub uçub gelüb, cân u ten yuvalarına qonub, minqâr-ı cân-
şikâr ve niśâl-i ecel-ittiśâl ile tevsî>-i mekân iderlerdi. Tüfeng dâneleri, żarbezen
yuvalaqları qażâ-yı âsmânî ve belâ-yı nâ-gehânî gibi ecsâd-ı ricâle yemîn ü şimâlden
ţoqınub, eşbâw-ı ecsâma teneffüs-i ervâw içün revzenler açarlardı. Rimâw u nîzeler
sûsmâr, mârlar idi ki, diller uzadub, sümûm-ı merg ile ixrâc-ı rûwa hücûmda idiler.
Bozţoğanlar, şeş-perler, âhenîn-gürzler siperler ţağıdub, sîneler dögüb, serler şikest
iderlerdi. Bâzâr-ı rezm ziyâde germ olub, minvâl-i meşrûw üzre naqd-i rûwa revâc
gelmişdi. Sâyir gediklerde olan dilâverân-ı şîr-dil, mücâhidân-ı warb-dân7-mücâdil,
ğâziyân-ı ejder-müşâkil Xüsrev Paşa’ nıñ bu vechle hücûmından ğâfil bulınub, küffâr-ı
mebhût ol câniblerde sükût müşâhede idicek cümle-i erbâb-ı bağy ü >iśyân, kâffe-i
aśwâb-ı nîrân u ţuğyân ol gedige cem> olub, verâ-yı dîvârdan ceng ü kâr-zâr idüb,
mežkûr olan gedik ğayr-ı vâsi> olub, ğuzâtıñ keŝret ile mürûrına mâni> idi. Taqdîr-i
Waqq’ da celle žikruhû8 ol gün fetw müyesser degil imiş, ğuzât-ı źafer-şümûl şühedâ
defnine meşğûl oldılar. (296a) İrtesi gün her cânibde olan ejder-hücûm, śaywa-rüsûm
ţoplar ile >alâ-vechi’ l-ittiśâl dögilüb, qal>anıñ firâzı ważîże nüzûl etmekle ğuzâta ebvâb-ı
duxûl açılub, gedikler sebîl-i vâsi>oldı.
Mâh-ı mesfûr cemâžiye’ l-âxiriñ ikinci güni yevmü’ l-awad idi, fermân-ı şehriyâr-ı kâm-
rân, emr-i xudâygân-ı qal>a-sitân ile ol rûz-ı pîrûz cenge ta>yîn olındı. Münâdîler nidâ
idüb, wiśâr yağmadır, deyü tenbîhler etdiler. Ol şeb-i qadr-âsâda ğuzât-ı müslimîn

1
A: muqarrer
2
F: pîşe
3
Hk: eb¢âra
4
F Hs K: cânibeynde
5
K: + idüb
6
K: menî>ler
7
K: warb-dân
8
İsmi yüce olsun.
502

teraqqub-ı fetw-i mübîn ile terk-i xâb idüb, câ-be-câ mecâlis-i žikru’ llâh olub, cenâb-ı
Waqq’ a >azze ve celle1 tevekkül ü ittikâ etmekle fetw u fütûw içün du>âlar etdiler. Cümle-
i cüyûş-ı İslâm, kâffe-i ğâziyân-ı źafer-fercâm zırh-pûş u siper-dûş olub, deryâ-yı cûşân
mânendi mütewarrik ü cünbân oldılar. Ţaraf ţaraf 2 cevânib-i qal>ai quşadub, iwâţa
eylediler. Taqdîr-i Fettâw-ı žü’ l-minen >azze şânuhû3 ile ol śabâw-ı źafer-me&nûsda
ziyâde pus olub, küffâr-ı >abûs ve eşrâr-ı menwûsıñ >uyûn-ı xıyre ü bî-nûrları teşxîś-i
ricâlden mehcûr olmağın hücûm iden ğuzât-ı sa>âdet-simâtı görüb, qal>adan tüfeng ü ţop
atmağa mecâlleri olmadı. Ğâzîler wiśâr altına girüb, gediklere qarîb varmışlardı. Ţaraf-ı
İslâmda olan ţoplara bir uğurdan od virüb, zemân ü zemîn śadâ-yı ra>d-âyînden lerzân u
enîn idi. Ğâzîleriñ4 zemzeme5-i tekbîri çarx-ı heftümîne irişüb6, gül-bâng-i Allah Allah
ile cevf-i günbed-i gerdânı pür-ţanîn eylediler. Zemân-ı ţulû>-ı âftâb-ı şarq-intisâb
olduğı gibi cevânibden yüriyiş idüb, segirtdiler. Berüden ricâl-i müslimîn, içerüden
gürûh-ı müşrikîn rû-be-rû olub, tîğler, şimşîrler şîrler gibi meydâna girüb, ecsâd-ı
âdemî-zâdı kesüb biçerlerdi. Bozţoğanlar, şeş-perler7, âhenîn-gürzler rüûs u8 ebdân-ı
insânı xûrd u xaşxâşa9 dönderüb10, örseleyüb dökerlerdi. Tîrler, zenberekler, çigreler
demrenleri cân u ten şehrlerine girüb gezerler, cigerler ezerlerdi. İzdiwâm-ı zaxm ile
mecrûw, żarbe-i âlât-ı merg ile bî-rûw olanlaruñ xûnı [cûy]-i Ceywun olub, xandeqler
seylâb idi. Uğraş-ı (296b) >aźîm olub, merdler ceng ü neberdler eylediler ki, gediklerde
lâşeden püşteler źuhûr idüb, küşteye xod oran u wisâb11 yoğidi. Avân-ı ceng mümtedd
olub, zemân-ı gîrûdâr müştedd oldı.
>Aźîm uğraş idi ol rûz-ı ferrux
Düşerdi mîrler yire qoyıb rux
Metâ>-ı câna yağma idi ol dem
Düşüb xâkile yek-sân idi âdem
Ekildi arża vâfir tuxm-ı lâle
Qılıclar bükilüb döndi hilâle
Aqar seylâbidi qanı ünûfıñ12
Dehânı sîne beñzerdi süyûfıñ
Aşındı13 nîzeler heb nâle döndi
Bükildi rumw ucı çengâle döndi
Ţolu qanidi xandeq-i bawr-gûne
Şinâh olınsa câyiz idi xûne
Gedikler câna bâzâr idi yer yir
Alub śatardı anı tîğ u şimşîr

1
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
2
K: + sû-be-sû mânend-i deryâ-yı mûş-rübây ve bawr-i wayret-efzây
3
Şânı yüce olsun.
4
A Hk: ğâzîler
5
F: zümre
6
A Hk: irişdürib
7
K: + şîrler gibi
8
A Hk: - ve
9
K: xaşxâş
10
K: idüb
11
Hk: - ve wisâb
12
K: atunıñ
13
Hk: uşandı
503

Tüfengüñ fındıqı wabb-ı zehr-nâk


İderdi ehl-i küfriñ zehresin çâk
Qıyâmetden eŝer olmışdı źâhir
>Ažâb-ı dûzaxı görmişdi kâfir.
Cenâb-ı sâye-i ważret-i İlâh-ı raûf, źıllu’llâhi’ l-meliki’ l->aţûf, pâdişâh-ı fetw-evśâf u
źafer-mevśûf, şehen-şâh-ı te&yîd-mu>tâd u nuśret-me&lûf, xudâygân-ı xudâ-penâh u şer>-
mawfûfıñ xalleda’ llâhu źılâle ma>deletihî1 bu sefer-i ferxunde-eŝerde vâqi>olan fütûwât-ı
cemîlede cenâb-ı Waqq’ a teveccüh-i >âlîleri ve berekât-ı meymenet-âyât-ı ed>iye-i
mübârekeleriniñ kemâl te&ŝîri müşâhed ü >ayân idi. Qal>a-i mezbûre üzerinde daxı otaq-ı
>izzet-niţâqları wiśâra wavâle bir câ-yı refî>de vâqi> olmışdı. Rûz-ı mezbûrda ğâziyân-ı
cân-fedâ ve mücâhidân-ı ţarîq-i hüdâ fî-sebîli’ llâhi te>âlâ güm-râhân-ı dîn ve düşmenân-
ı şer>-i Seyyidü’ l-mürselîn ile >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm2 âşûb u ceng idüb, baş ve
cânların dîn yolına niŝâr, cevâhir-i ervâw-ı girân-bâhâlarını meydân-ı cihâdda ţoprağa
döküb, bežl ü îŝâr iderler iken ważret-i şehriyâr-ı dîn-şi>âr, kâm-kâr-ı ğazâ-iftixâr u fetw-
intiźâr cenâb-ı Müfettiwü’ l-ebvâb ve müsebbibü’ l-esbâba te>âlâ şânuhû ve >amme
birruhû ve iwsânuhû3 yüz ţutub, tażarru>u ibtihâl ile münâcât, hezârân hezâr težellül ü
inkisâr ile >arż-ı wâcât idüb, (297a) el->uhdetü >ale’ r-râvî wikâyet olındı ki, ol wînde âb-ı
dîde-i mübârekleri śawâyif-i çehre-i sa>âdet-behrelerine cârî4, dumû>-ı >uyûn-ı nûr-
maqrûnları levwât-ı ruxsâre-i tâb-dârları üzerine sârî olub, eyâdî-i kerîme-i fâyiżetü’ l-
âŝârları cenâb-ı Waqq’ a meftûw u ma>ţûf, enâmil-i şâmilü’ l-berekâtları ţaraf-ı semî>ü’ l-
wâcâta merfû>u mekşûf olub, >ale’ l-ittiśâl tażarru>u ibtihâlde imişler. Lâ-cerem ol du>â-
yı xâliś ve tażarru>ât u niyâz-ı bende-i muxliś rehîn-i âmîn-i melâike-i muqarrebîn ve
kerrûbiyân-ı quds-nişîn ü >arş-mekîn olmağla qarîn-i qabûl-i Rabbü’ l-âlemîn ve mâlik-i
yevmü’ d-dîn vâqi> oldı ki, nesîm-i źafer mehebb-i İlâhîden hübûb idüb, kâfirân-ı
hezîmet-âmâl, eşqıyâ-yı şeqâvet-nevâlde ğuzât ile cidâle mecâl qalmayub, gediklerden
firâr eylediler. Zebân-ı wâl-i meserret-maqâl innâ fetawnâ leke fetwan mübînen5
kelâmına güyâ âŝâr-ı behcet-îŝâr ve yenśuraka’ llâhu naśran >azîzen6 śafawât-ı rûzgâr-ı
kâm-kârda źâhir ü hüveydâ oldı.
Gürûh-ı muvawwidîn, cemâhîr-i müslimîn, ğâziyân-ı nuśret-qarîn, mücâhidân-ı kâm-bîn,
dilâverân-ı ejder-kîn ü şîr-kemîn, zûr-âverân-ı zeber7-dest ü qahr-âstîn, mübârizân-ı
şimşîr-keşân-ı źafer-temkîn ile vüzerâ-i Âśaf-re&y u śadr-nişîn, ümerâ-i güzîn ve enśâr-ı
dîn her gedikden içerüye duxûl idüb, varoş u şehri meydân8-ı vesî>, esvâq u mawallâtı
güyâ śawrâ-yı menî>imiş, xûkân-ı cawîm-mekân, müşrikân-ı saqar-âşiyân içerü qal>aya
üftân u xîzân gürîzân olıcaq ğâzîler irişüb, küffâr-ı füccâr-ı xâk-sârdan her nefs-i leîmi
şimşîr-i kâfir-şikâr ile dü-nîm qılub, âşûb-ı >aźîm eylediler. Varoşından içerü qal>aya
küffâr-ı qahr-yâbıñ âb üzre bir köprüsi olub, râh teng ü mużîq idi, ferîq-i wayret-ğarîq ol
köprüye şitâb ile uğrayub, ekŝeri mânend-i âl-i Fir>avn śuya9 boğılub, helâk u nâ-yâb

1
Allah adaletinin gölgesini dâim etsin.
2
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
3
Şânı yüce olsun, ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
4
Hk: + olub
5
“Sana apaçık bir fetih verdik.”, K.K., 48 Fetih, 1.
6
“Hiç kimsenin karşı koyamayacağı şekilde yardımda bulunması (için)…”, K.K., 48 Fetih, 3.
7
Hs Ü: zîr
8
F Hs K Ü: - meydân
9
K: - ¢uya
504

oldılar. Köprüye varınca mâ-beyn lâşe-i aśwâb1-ı şeyn ile memlû, küşte-i ecsâd-ı erbâb-ı
fesâd ile ţopţolu idi, xavf-i şimşîr-i ğâziyân-ı źafer-vifâqdan gürîzân olan zümre-i şiqâq-
ı qahr-ittifâq ve2’ l-teffeti’ s-sâqqu bi’ s-sâq3 muqteżâsınca biri biri üzerine4 düşüb,
soqaqlarda küştelerden püşteler (297b) peydâ oldı. Wattâ qal>a fetw olındıqdan śoñra
taţhîr-i ţarîq5 olınur iken ferîq6-ı ğuzât-ı śâwib-fütûwdan bir civân-ı mecrûw yere düşmiş,
üzerine ol deñlü kâfir üşüb qırılmış ki, qalqmağa mecâli olmayub, üc günden śoñra
çıqarılub, wayy bulındı.
Qırıldı ehl-i küfr anda firâvân
Wisâb-ı küşteye yoğidi pâyân
İçüb xûn-ı >adûyı qana qana
Süyûf-ı teşne ţoydı şürb-i qana
Dem-i düşmen olub seylâb ve cûlar
>Adem mülkine >azm etdi >adûlar
İdüb deşt-i fenâda nâle ve zâr
Belâ ve qahra maźhar düşdi küffâr.
>İnâyet-i Xâliq-i sübbûw ile varoşı meftûw olub, qullelerine râyât-ı İslâm-ı sa>âdet-âyât
naśb olınub, >asker-i źafer-qarîn ü nuśret-qarâyin mesâkin-i küffâra girüb, sâkin oldılar.
Varoşı şehr-i büzürg-vâr u enbûh idi, qarâr-gâh-ı ceyş-i encüm-gürûh u sitâre-şükûh
vâqi> olub, büyût-ı naśârâdan >aźîmü’ ş-şân serâlar, evżâ>-ı ğarîbe ile binâ olınmış
mükellef kenîsâlar ki, cüdrân u suqûf-ı [şeref]-mevśûfı ve ferş-i ruxâm-mefrûş[ı] ârâyiş
ve tertîb-i ğarîbe ile müzeyyen ü menqûş idi, vüzerâ-yı Arisţo-ârâ girüb, temekkün
eylediler. Şimşîr-i ğuzât-ı źafer-simâtdan xalâś-ı cân iden erbâb-ı nîrân ki, qaçub iç
wiśâra ilticâ eylemişlerdi 7, wâlet-i qıyâmet-üslûbdan qulûb-ı mağlûbları hirâsân olub,
mâh-ı mesfûrıñ üçinci güni xuddâm-ı âstân-ı źafer-âşiyândan istîmân etdiler. Niyâzları
>izz-i wużûr-ı pâdişâh-ı ser-efrâz, şehriyâr-ı kerem-sâz u bende-nevâza8 >arż u i>lâm
olındıqda murâdları cerîdesine erqâm-ı >âţıfet-peyâm-ı xüsrevânî merqûm vâqi> olub,
emân-ı hümâyûn iwsân ol[ın]dı. Ol güniñ irtesi ki, yevmü’ ŝ-ŝüleŝâ idi, qal>anıñ banı ve
porqolabı ve berüleri ve papasları bi-esrihim gelüb, qal>anıñ ebvâb-ı mağlûqı güşâd
bulub, miftâwlarını getürüb, >atebe-i fevz ü felâw cânibine teslîm etdiler.
Qabûl oldı du>âsı şehriyârıñ
Açıldı bâb-ı münseddi wiśârıñ
(298a) Du>âyile olur kârıñ fütûwı
Du>âdır her işiñ cânile rûwı
Du>âdandır wuśûli her merâmıñ
Du>âdır bâ>iŝi 9 ekŝer niźâmıñ
Kemân-ı śıdqdan etseñ revâne
Du>â bir tîrdir irer nişâne

1
A Hk: + bî
2
F Hs K Ü: - ve
3
“Bacak bacağa dolaşır.”, K.K., 75 Kıyâmet, 29.
4
Hk: üstine
5
K: - ţarîq
6
Ü: fıraq
7
A: eylemişler, Hk: eylediler
8
K: nevâz
9
K: bâiŝ
505

Du>â tîr1-i qażâya bir siperdir


Du>â ehli qatında mu>teberdir
Du>â oldıqda lâyıw mü&minîne
İrer bir2 demde ol >arş-ı berîne.
Zemân-ı warb ü ceng nihâyet bulub, şûr u ğavğa śulw u śalâwa mütebeddil, âşûb u3
heycâ4 wużûr u râwata mütewavvil oldı. Ţoplar ma>zûl qâżîlere dönüb, mawkemeleri
vefret-i ricâlden wâlî qalub, sicillât5-ı şevket-âyâtlarına mühr-i sükût urılub, sâkit u
mebhût oldılar. Wiśâr qullelerine İslâm sancaqları dikilüb, nâqûs-gâhlarına müežžinân-ı
tevwîd-gûyân u temcîd-xûyân6 çıqub, ežânlar oqıdılar. Qapularında ţabl-xâne-i
xüsrevânî çalınub ve kûs-ı Süleymânî urılub, şenlikler ve şâdîliqler etdiler. Ol rûz-ı
pîrûz ŝâliŝü’ l-îdîn olmışdı, qulûb-ı ğuzâta inşirâw gelüb, istîlâ-yı fevz ü felâwdan >asker-i
manśûrıñ mıśbâw-ı cenânları envâr-ı sürûr ile mesrûr, mişkât-ı revânları âŝâr-ı şa>şa>a-i
behcet-îŝâr ile pür-nûr oldı. Ważret-i pâdişâh-ı manśûr u muźaffer, xıdîv-i memâlik-
güşâ-i Cemşîd-fer, śâwib-qırân-ı nuśret-qarîn-i heft-kişver, xâqân-ı mülket7-sitân8-ı
İskender-der, qaân-ı fütûw-reh-nümâ-i źafer-rehber, tâc-baxş-ı xüsrevân-ı bawr ü berr,
şehriyâr-ı gîtî-tesxîr ü śâwib-hüner, sulţân-ı Rum u >Arab, bürhân-ı >Acem, xâqân9-ı
Tatar, wâdimü’ l-waremeyn, źıll-i Xudâ-yı ekber xalleda’ llâhu mülkehû10 cenâb-ı Waqq’ a
>azze ve celle11 wamd ü ŝenâ idüb, âlâ-i cemîle-i fetw-i cedîd muqâbelesinde envâ>-ı
şükrler temhîd etdiler.
Cihâna baxş olub âŝâr-ı behcet
Qulûba geldi envâ>-ı meserret
Feraw-nâk oldılar fetw-i cemîle
Ŝenâlar etdiler Wayy-ı celîle
Gül-i şâdî açıldı güldi >âlem
Gürîzân oldı gitdi cünd-i mâtem
¡ afâ-yı >îş ü nûşa düşdi leşker
Sürûr âyâtını etdiler ezber.
Ebvâb-ı wiśâra inkişâf gelüb, aśwâb-ı maśâff derûn-ı şehre nüzûl ü duxûl idüb, (298b)
kûce-ber-kûce eţrâfını seyr ü ţavâf etdiler. Bir medîne-i âbâd, şehr-i metînü’ l-bünyâd ki,
dûr u quśûr-ı bî-quśûr ile ma>mûr, firdevs-miŝâl, xuld-eşkâl serâlar, bülend ü bâlâ, ser-
efrâz kenîsâlar, nâqûs-gâhlar, evżâ>-ı ğarîbe, eşkâl-i >acîbe ile muśanna> u müretteb
deyrler, küniştler, xuśûśen aqyâl-i mâżiye-i siccîn-nişîmen ü hâviye-mihmâna menzil ü
mesken, qıralân-ı âteş-nevâle merqad ü medfen olan bir deyr-i kühen-sâl ki, zebân-ı
wâl 12-i nevwa-maqâl ile zemân-ı Nûw’ dan wikâyet, sepîd-i ser-i münwanî-qâmet fenâ-

1
A F Hk Hs K: redd
2
A Hk: ol
3
F: - âşûb ve
4
F: + ve ceng
5
A: müseccelât
6
K: ΑĜ∆ΜŅ
7
A Hk: memleket
8
K: - güşâ Cemşîd-fer, ¢âwib-qırân-ı nu¢ret-qarîn-i heft-kişver, xâqân-ı mülket, sitânî
9
A Hk: xân
10
Allah mülkünü dâim etsin.
11
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
12
K: wı¢âl
506

pežîr pîrler gibi devr-i sipihr-i bî-mihrden şikâyet ider. Her gûşe-i küfr-tûşesinde ruxâm-
ı bedî>a1dan tirâş olınmış, śuver-i ğarîbü’ s-seyr2, her künc-i fenâ-gencinde bir seng-i
>acîbden taśvîr olınmış şekl-i bedî>ü’ l-eŝer ki, zemânında ğurûr-ı >izz ü câh ile bir
pâdişâh-ı memâlik-nigâh imiş, çâh-ı merg ü fenâya düşüb, kem-nâm u xamûş, menzili
wufre-i nîrân, devrinde bir śâwib-qırân-ı şevket-iqtirân imiş, zûr-ı bâzû-yı pehlevân-ı
memât-ı zeber-dest ile tâb u tüvânı şikest olub, xâk-ı waqîr içinde remîmü’ l->iźâm olmış
medhûş. Meskeni âteş-i sûzân, sâwa-i meydân-ı vesî>inde câ-be-câ bir müşrik-i şirk-
qarîniñ >alâmet-i qabr-i dûzax-ma>bedi, yer yer bir kâfir-i fâcir-i saqar-müsâfir ü küfr-
âyîniñ timŝâl-i merqad-i cawîm-merśadı, gûşe-ber-gûşe awcâr-ı nâr-qarârdan maśnû>
śandûqlar içre śuver-i kerîhü’ l-manźar qadîdler ki 3, pelîdleriñ velâyet ile meşhûr velîleri
ki, evliyâ-yı şeyâţîn-i şürûr-âyîndir, tezyînler idüb, başlarına cevâhir-i âb-dâr, yevâqît-i
âteş-bâr ile müzeyyen tâclar giydürib, śadrlarında sîmîn ü zerrîn çalîpâlar, şimşîrler,
xancerler birle zînetler virüb, engüşt-i âteş-siriştlerine girân-bahâ zerrîn yüzikler ile
bezekler eylemişler. Derûnı ruhbânân-ı târikü’ d-dünyâ, qıssîsân-ı xasîsân-ı cehennem-
me&vâ ile mâl-â-mâl, mâ-waśal bir mekân-ı >ibret-âşiyân, mihmân-xâne-i fenâ-nişân,
temâşâsı mûcib-i dehşet, seyrânı müstevcib-i >ibret4 câmi>olmağa qâbiliyyet olmayub,
ğuzât-ı müslimîn bir ğayrı5 deyr-i >aźîmü’ ş-şân u rif>at-mekânı televvüŝât-ı eśnâm-ı
nekbet-encâmdan taţhîr idüb, câmi>-i celîlü’ ş-şân ve mesâcid-i bâhirü’ l-bürhân idüb,
nemâzlar qılub, (299a) der-gâh-ı Waqq’ a niyâzlar eylediler.
Rûz-ı pîrûz cum>a irişüb, pâdişâh-ı dîn-penâh-ı mücâhid, şehriyâr-ı kâm-kâr-ı ğazâ-yâr u
>âbid, xudâygân-ı pâk-i>tiqâd u zâhid, źıllu’ llâhi’ l-müheymini’ l->azîz6i’ l-wâmid, hâdim-i
esâsül-küfr ve >âmirü’ l-mesâcid, gîtî-sitân-ı Cem-menâqıb u Süleymân-xaśâyil 7 ü
İskender-mawâmid xalleda’ llâhu mülkehû8 süvâr olub, cümle-i vüzerâ-i kâm-rân ve
śudûr9-ı >aźîmü’ ş-şân, kâffe-i >asâkir-i gîtî-sitân, >âmme-i cüyûş u cünd-i źafer-nişân,
zümre-i tüfengciyân-ı ra>d-âŝâr u berq-feşân ile wiśâr-ı meftûwı temâşâ u seyrân etdiler.
Cevânib ü eţrâf-ı wiśâr cemâl-i cihân-ârâ-yı pâdişâh-ı gîtî-güşây ile müşerref oldıqdan
śoñra devlet ü iqbâlle câmi>-i cedîd-i >îd-nüvîde nüzûl idüb, tâliyân-ı Qur’ ân-ı qadîm ve
qâriyân-ı Furqân-ı >aźîm ki, bülbülân-ı bâğ-ı tenzîl, >andelîbân-ı meclis-i üns10-fezâ-yı
Rabb-ı celîldir, âyât-ı kerîme-i İlâhîden tilâvet idüb, awzâb u >aşrler qırâat etdiler. Xaţîb-
i lebîb-i belîğü’ l-edâ minber-i rawmet-mazhar-ı muźhirü’ l-ihtidâya śu>ûd idüb, wamd-i
nâ-mawdûd-ı Melik-i ma>bûd ve Xudâ-yı vedûd-ı mevdûd içün >azze şânuhû11 xuţbe-i
şerîfe oqıyub, taśliye-i Seyyidü’ l-enbiyâ ve sened12ü’ l-aśfiyâdan śoñra śalla’ llâhu
>aleyhi ve sellem13 ważret-i şehriyâr-ı dîn-şi>âr, pâdişâh-ı kâm-kâr-ı ğazâ-iftixârıñ
imtidâd-ı devlet-i hümâyûnları du>âsıyla raţbü’ l-lisân olub, cumhûr-ı ğuzât âmîn-gûyân

1
Hk: + ve rengîn
2
Hk: sîre
3
K: - ki
4
A F Hk Hs K: vawşet
5
A Hk: ğayr
6
Hk: - >azîz
7
F: câh
8
Allah mülkünü dâim etsin.
9
Hs: ¢adr
10
Hk: - üns
11
Şânı yüce olsun.
12
Hk: - enbiyâ ve sened
13
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
507

idiler. Teqabbela’ llâhu te>âlâ minhüm qabûlen wasenen1. Mawall-i zemzeme2-i nâqûs-ı
küfr-me&nûs olan der ü dîvâr debdebe-i behcet-nevâl-i ehl-i İslâm ile müstes>ad oldı.
Ümerâ-i şevket-intimâdan birisi sancaq-begi naśb olınub ve qâżî ü dizdâr u müstawfaźîn
ta>yîn olınub, mâ-lâ-büdd her ne ise itmâm olındı.3
Bahâr-ı fetw-i şâhile o mülket
Müzeyyen oldı buldı nûr u behcet
Sipâh-ı şer>ţoldı merz ü bûma
Vilâyetler qarışdı mülk-i Rum’ a
Źuhûra gelmedi mülküñ qıralı
Qıral-ı nawas-wâl ü pür-żalâli
Firâr etdi qaçub küffâr-ı mežmûm
Vilâyetden olub âŝârı ma>dûm
Mesîwâ qavmine düşdi xasâret
Olub her şehr ü köyi cümle ğâret
Ţoyım oldı ğuzât-ı dîn esîre
Ğanî oldı ğınâ geldi faqîre
(299b) Qamer-ruxsâr u gül-xadd ğonce-femler
Ţutub ğâzîler içdi câm-ı cemler
Nihâl-i servi gibi xûb-i qaddler
Qocıb bağrına baśardı nemedler
Cemâl-i wûr gibi her4 cevârî
Müşerref eyleridi 5 her civârı
Ucuzlıq düşmişidi kâyinâta
Nihâyet yoğidi ebkâr u benâta
Ğarîq-i naqd ü esbâbidi ordu
Ğanîmet mâlı idi cümle her sû.
Axbâr-ı fetw-i meserret-âŝârı eţrâf-ı rub>-ı meskûna ixbâr içün beşâret-nâmeler yazılub,
şeh-zâdegân-ı kirâm, ebnâ-i >âlî6-maqâmdan çelebi sulţânlara ve dârü’ s-salţanati’ l-
>aliyye mawmiyye7-i Qosţanţiniyye wamâha’ llâhu te>âlâ >an-külli’ l-beliyye8 câniblerine,
Anaţolı ve Qaraman ve Du’ l-qâdıriyye, Waleb ve Şâm ve Mıśır’ a, Quds-i şerîf ve
Xalîlü’ r-rawmân’ a ve Waremeyn-i şerîfeyn şürefâsına, diyâr-ı Śa>îd ve Nûbe ve
Zengbâr’ a, eknâf-ı Hind ü Sind’ den Yemen ve >Aden ve Śan>an ve Wabeş’ e, Diyar-bekir
ve Kürdistân ve Loristân’ a, dârü’ l-xilâfeti’ s-seniyye Bağdâd ve Baśra ve Kûfe
ıqlîmlerine, wudûd-ı žerbâycân’ dan >Âdil ve Erciş ve Xınıs, arż-ı Rum’ dan Gürcistân
ve Ţırabzon ve Laz vilâyetlerine, Çerâkese ve Azaq ve Ejderxân câniblerine, deşt-i
Qıbçaq’ dan vilâyet-i Tatar ve Rus ve Boğdan ve Eflaq memleketlerine, diyâr-ı Mağrib-
zemîn’ den Cezâyir ve Fas ve Endülüs ţaraflarına, Venedik ve Dubrovnik ve Qıbrus

1
Yüce Allah onlardan güzel bir şekilde kabul etsin.
2
F Ü: zümre
3
Hk: + Bi-wamdi’ llâhi te>âlâ ve teqaddes.
4
AF Hk Hs K: yâ
5
K: eylediler
6
F: ΞΊẂ
7
Hk: - mawmiyye
8
Yüce Allah onu her türlü felâketden korusun.
508

beglerine bi’ l-cümle kâffe-i memâlik-i mawrûse ve >âmme1-i eqâlîm-i mawmiyyeye


mübeşşirler, ulaqlar gönderilüb, devlet ü iqbâl ve sa>âdet ü iclâl ile maqarr-ı xilâfetleri
cânibine şeref-mürâca>at buyurdılar.
Dârü’ s-salţanat mawmiyye-i Budun źılâl-i râyât-ı ferxunde-âyât ile müstaźill olub, Tuna
üzerine mürûr-ı >asker-i manśûr içün cisr-i bedî>ü’ l-üslûb, śırâţ-ı menî>-i metânet-
maśwûb binâ olınub, >asâkir-i źafer-mecâl rûz u leyâlde >alâ-vechi’ l-ittiśâl >ubûr idüb,
mâh-ı mesfûrıñ yigirmi birinci güni Peşte şehrine nüzûl-i hümâyûn olındı. Ba>de ţayyi’ l-
menâzil mâh-ı mübârek recebiñ dördinci güni dârü’ l-fetw2 mawrûse-i Varadin civârına
qonılub, anda daxı mürûr-ı (300a) sipâh-ı źafer-penâh içün cisr-i śırâţ-iştibâh binâ
olınmışdı, iqbâl-i ferxunde-fâl ile >ubûr olınub, cezîre-i Sirem sâye-i râyât-ı fetw-âyât ile
müşerref 3 ü xurrem vâqi>olub, mâh-ı mesfûrıñ onıncı güni mawrûse-i Belğırad-ı cennet-
âbâd muqâbelesine qonılub, Śava üzerine daxı cisr-i nâdirü’ l->aśr urılmışdı, sa>âdet ü
iclâl ile >ubûr eylediler. Ümerâ-i nuśret-intimâya xila>-ı hümâyûn virilüb, >asâkir4-i
źafer-meâŝire destûr virildi. Xavâśś-ı ževü’ l-ixtiśâś ile dârü’ s-salţanati’ l->aliyye
câniblerine teveccüh-i hümâyûn etdiler.
Egerçi bu sefer-i naśr-eŝer5de vâqi>olan fütûwât-ı >aźîme nâdirü’ l-vuqû>, vâqı>ât-ı celîle-
i cemîle >acîbetü’ ş-şüyû>olub, >asâkir6-i pervîn-cem>ile eyâdî-i küffâr-ı xâk-sârdan qam>
u qal>olınan qılâ>-ı Cevzâ-irtifâ>zemân-ı qalîlde meftûw olmaq a>śâr u dühûr içre âyine-i
źuhûrda cilve-ger olmış degil idi. Lâ-büdd umûr-ı kâmile-i sa>âdet-iştimâl, źuhûr-ı
wâdiŝe-i >aynü’ l-kemâlden xâlî olmayub, awvâl-i rûzgâr ber-qarâr olmaduğı güžerân-ı
rûz u leyâl gibi ma>lûm u celîdir. >Âdet-i me&lûfe-i zemân u devr gâh luţf 7 ve gâh cevr
üzre mecbûldür. Her şâdîniñ śoñında bir ğam, her ležžetiñ >aqabince bir elem
muwaqqaqdır. Qudûm-ı mevsim-i nev-bahâr ile bâğ-ı cihân rengîn, tenessüm-i nesîm-i
>anber-şemîm ile gül-zâr-ı >âlem nümûne-i ravża-i xuld-i berîn olmış iken bâd-ı xazân-ı
berg-rîzân ile8 ol ţarâvet ü behcet wâlet-i vawşet-engîze mütebeddil, bülbül-i gûyâ-yı
mesîwâ-dem ü iwyâ-tevessül źuhûr-ı zemân-ı gülde9 zebân-ı şevq ile nâle ü ğulğulde
bûy-i dil-âvîz-i verd ile pür-derd olub, şâxdan şâxa tek ü pûy ile niyâz u terennümde
iken wulûl-i zemân-ı hicrân ile ol şâdîliq bir anda >umûm-ı ğumûm-ı feraw-rîze
mütewavvil olur10. Rûz- pîrûz żiyâ-yı mihr-i cihân-efrûz ile rûşen ü tâbân iken cirm-i
xûrşîd ufq-ı mağribde nâ-bedîd olmağla serâ-perde-i sürûr-efzâ-yı nûr menzil ü me&vâ-
yı źulmet ü deycûr olur.
Sürûr-ı wâle mağrûr olma>âqıl
Ğurûr u ğaflet olur kâr-ı ğâfil
śoñı her xandeniñ âxir-nedemdir
Vücûdıñ nitekim fer>i >ademdir

1
A Hk: - >âmme
2
Ü: + ve
3
F: mesrûr
4
Ü: >asker
5
Hk: meâŝir
6
Ü: >asker
7
K: - luţf
8
K: - ile
9
F: güldür
10
Hk: olub
509

Cihân bâğına gelmez bir gül-i ter


Ki anı bâd-ı xazân etmeye ebter
(300b) Ne nergis oldı bu gül-şende źâhir
Fenâyile gözin yummadı âxir
Ne lâle bitdi küh-sâr u çemende
Ciger-xûn olmadı âxer vaţanda
Benefşe bitdi mi zâr olmaya ol
Boyun egmeye evkâr olmaya ol
Qalur mı sâye bir yerde muqarrer
Olur mı şâdlıq dâyim mükerrer
İki gün ber-qarâr olur mı âdem
Feraw-nâk ola hergiz gelmeye ğam
İnanma bî-vefâdır rûzgâra
Cefâsı bî->aded gelmez şümâra
Nuqûd-ı >ömri >ayyâr-ı zemâne
Alur elden ţoyılmaz bî-nihâye1
Fenâ sâqîsi ğafletle śunar dest
Şarâb-ı >izz ü câh ile ider mest
Ferâmûş olınur her ževq u ležžet
Gider başdan külâh-ı >izz ü devlet
Qanı Kisrâ qanı Dârâ qanı Cem
Qamunıñ devr etmiş qâmetin xam
Ne qaân qaldı >âlemde ne mengü
Cihânda qalmaz illâ nâm-ı nîgû
Qoma dâmânın elden >adl ü dâdıñ
Eyü nâmile meşhûr ola adıñ.
Kelâm-ı śıdq-peyâmıñ mıśdâqı, maqâl-i >ibret-meâliñ mefhûm-ı waqîqat-vifâqı bu kim
ebnâ-i kirâm-ı pâdişâh-ı İslâm’ dan şeh-zâde-i civân-baxt2, serv-i xırâmân-ı bâğ-ı taxt,
gül-bün-i gül-şen-i şehriyârî, gül-deste-i bezm-i kâm-kârî, sezâ-vâr-ı libâs-ı mağfiret-
istînâs-ı rawmet-i Îzid-i sermed, ser-âmed-i silsile-i behiştiyân Sulţân Muwammed
teğammedehu’ llâhu bi-ğufrânihî ve eskenehû3 ferâdîse cinânehû4 bir şeh-zâde-i ferîd,
âzâde-i vawîd idi ki, wıśâl-i wamîde ve axlâq-ı pesendîde ile cihâniyânı bende ü >abîd
idinüb, cemâl-i qulûb-ârâsı âftâb-ı cihân-tâb, dîdâr-ı behcet-âŝârı güyâ xûrşîd-i wüsn-
intisâb idi, elţâf u kerem, wüsn5-i axlâq u6 şiyem, vufûr-ı merwamet ve >ulüvv-i himem
žât-ı mekârim-simâtınıñ bende-i direm-xırîdesi olub, şâh-bâz-ı evc-i salţanat, sîmürğ-i
Qâf-ı xilâfetiñ ebbedet salţanatuhû7 ciger-gûşe-i >ömr-tûşesi,, qurretü’ l->ayn ve nûr-ı
dîdesi idi, nihâl-i bâğ-ı kâm-rânî, serv-i cûy-bâr-ı civânî, nûr-ı çerâğ-ı cihân-bânî, çeşm8
ü dîde-i âmâl ü emânî, âvâze-i >adl ü dâdî, gûş-vâre-i xüsrevân-ı cihân (301a) olub, śît ü

1
Hk: bahâne
2
Ü: behcet
3
K: İskender
4
Allah merhameti ile onu örtsün ve cennetlerinin bahçelerinde oturtsun.
5
A Hk: + ve
6
Hk: - ve
7
Saltanatı dâim olsun.
8
K: - çeşm
510

śadâ-yı feżâyil ü ma>ârifî, ârâyiş-i śawîfe-i cân u cenân, reng-i ruxsâre-i >arûs-ı âmâl-i
>âlemiyân olmışdı.
Feżâyil bawriniñ dürr-i yetîmi
Kerem ıqlîminiñ şâh-ı kerîmi
Mürüvvet mülkiniñ sulţânı idi
Saxâvet taxtınıñ xâqânı idi
Meh-i bedre müşâbihdi cemâli
Cem ü Dârâ-waşem idi celâli 1
Cihân-ârâyidi fikr-i śavâbı
Ğıdâ-yı cân u rûw idi cevâbı
Dürr ü naźm u leâl 2 idi kelâmı
śafâ-yı cân bağışlardı peyâmı
Qapusı melce&-i erbâb-ı >izzet
Der-i devlet-meâbı bâb-ı qısmet
Atası devletinde xân-ı a>źam
Olıbdı >izz ü câh ile mükerrem
Esüb bâd-ı xazân ol bâğ-ı cûda
Tağayyür >ârıż oldı reng-i rûda
Maraż kâr eyledi cism-i laţîfe
Zemâne qıydı3 ol žât-ı şerîfe
Gül-i rengîni śoldı tâze iken
Henüz meyl ü niyâzı nâze iken
Dehânı cân bağışlarken wayâta
Degişdi sözlerin şehd-i memâta
Süzüb nergislerin yumdı cihândan
Vedâ>etdi zemâne în ü ândan
İdüb pervâz-ı qudse rûw-ı pâkı
Degişdi qaśr-ı xulde taxt-ı xâkı
İçüb câm-ı cem-i rawmet-sirişti
Nişîmen etdi gül-zâr-ı behişti
Ğarîq-i nûr ola cennetler içre
Enîs-i wûr ola rawmetler içre.
Sene-i mezbûre şa>bânınıñ sekizinci gecesi ki, leyle-i yevmü’ l-awad idi, ţâyir-i rûw-ı
behişt-âşiyânı4 nişîmen-i ünse pervâz idüb, civâr-ı rawmet-i qudse vuśûl buldı5. İnnâ
li’ llâhi ve innâ ileyhi râci>ûn6. Cihân-ı bî-qarâr ve devr-i nâ-pây-dârıñ beqâsı źıll-i zâyil
olub, ţabâyi>-i vücûd-ı serâb-intisâb âftâb-ı serî>ü’ l-inqılâb gibi üfûle qarîn, zevâle mâyil
imiş. Wayfâ7 xâce-i âmâl ser-mâye-i >ömrden henüz tawśîl-i mâl etmedin8, >ayyâr-ı fenâ-

1
Hk: cemâli
2
K Ü: leâlî
3
Hs K: tağayyür geldi, - zemâne qıydı
4
Hk: + dünyâ-yı
5
Padişah İstanbul’a giderken Çorlu kasabası yakınında Manisa’ da olan oğlu Sultan Mehmed’in vefatı
haberini alınca oldukça üzüldü, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 418.
6
“Biz Allah’a aidiz ve elbette O’na döneceğiz.”, K.K., 2 Bakara, 156.
7
Hs: dirîğa
8
F Ü: etdin
511

>ıyâr-ı ecel emel naqdini elden qapar. Bâğ-ı murâdât u kâm-rânî ezhâr-ı hevâ ve ŝimâr-ı
heves birle müzeyyen görinür. Dil-i âşüfte (301b) ve zâr ol ravża ve gül-zârı temâşâ
etmek ister, âh kim bağ-bân-ı qażâ ol qapuyı qapar.
Fenâ-yı mawż imiş dünyâ-yı dûne
Göñül virme śaqın zâl-i zebûne
>Arûs-ı devletiñ ruxsâr-ı alı
Saña al eyler âteşdir mâlı
Füsûn u wîledir kâr-ı zemâne
Dürişür âdemî sûd u ziyâne
>Ömür bir bâda beñzer tîz-revdir
Ecel naqdi içün qonmış kerevdir
¡ afâ-yı >îş-i dünyâda beqâ yoq
Beqâsuz bî-vefâyimiş śafâ yoq
Qanı şeh-zâde-i bâğ1-ı civânî
Qanı şâh-ı cihân-ı kâm-rânî
Qanı ol meyve-i bâğ-ı mürüvvet
Qanı nev-bâve-i gül-zâr-ı behcet
Qanı tâze nihâli bâğ-ı >ömriñ
Qanı âb-ı zülâli bâğ-ı >ömriñ
Qanı serv-i xırâmânı zemânıñ
Qanı xûrşîd-i raxşânı cihânıñ
Qanı ol mâh-ı tâbân-ı resîde
Qanı ol serv-qâmet-i nûr-ı dîde
Ne bâd esmiş gülistân-ı vücûda
Ne göz degmiş nihâl-i bâğ-ı cûda
Yeri bâğ-ı İrem olsun İlâhî
Qatuñda muwterem olsun İlâhî
Riyâż-ı cennetiñ olsun ţurağı
Behişt-i xuld ola dâyim yatağı.
Wâdiŝe-i vawşet-engîz ü ciger-sûz, xaber-i nefret-engîz ü mâtem-efrûz şâh-ı pîrûz-rûzıñ
sem>2-i şerîflerine irişcek yemm-i şefaqatları cûşân, deryâ-yı >âţıfetleri xurûşân olub, âb-
ı dîde-i mübârekleri seylâb, dumû>-ı >uyûn-ı nûr-maqrûnları śawâyif-i ruxsâr-ı tâb-
dârlarına cereyânda şitâb idüb, wüzn ü infi>âlde ważret-i Ya>qûb ile hem-wâl olub, xâţır-ı
>âţır-ı śafâ-maźâhirlerinde gerd-i melâl źuhûr eyledi. Egerçi muqteżâ-yı übüvvet ü
pežerî ve müsted>â-yı re&fet ü rawm-güsterî üzre sûziş ü hicrân ile ğam-gîn oldılar. Velî
âyine-i ţab>-ı mücellâları ki, maźhar-ı te&yîdât-ı Sübwânî ve maśdar-ı tevfîqât-ı
yezdânîdir, çehre-i âmâl bu yüzden śûret-pežîr oldı ki, nuqûd-ı a>mâr-ı insânî qabża-i
âcâl-i yezdânîde mażbûţ, >uqûd-ı umûr-ı erbâb-ı wayât keff-i kifâyet-i wâkimü’ l-
memâtda ma>qûd3 (302a) idügi źâhirdir. Lâ-cerem taqdîr-i Waqq’ a celle ve >alâ4 rıżâ ve

1
F Hs K Ü: baxt
2
F: cem>
3
F Hs Ü: maq¢ûd
4
Yüceliği artsın.
512

iţâ>at, qażâ-yı ważret-i muqaddirü’ l-âcâle inqıyâd u1 mütâba>at vâcibâtdan idügine >ilm-i
>âlem-ârâları muwîţ olmağın dest-i irâdet-i >aliyyelerini dâmân-ı śabra muwkem etdiler.
Nüzûl etse qażâ śavb-ı semâdan
Siper etmek gerek aña rıżâdan
Qażâ Waqq’ dan >ibâda armağandır
Qabûl etse metâ>-ı râygândır
Fenâ münfekk degilmiş mâ-sivâdan
Yoğimiş wiśśe insâna beqâdan
Boyun ţut emr-i Waqq’ a ser-firâz ol
Cenâbına yüz ur ehl-i niyâz ol
¡ abûr ismine maźhar eyle žâtı
Źuhûr ide kemâlât-ı śıfâtı
Virüb âyine-i qalbe śafâsı
Görirsin çehre-i ehl-i vefâyı2.
Cenâb3-ı ważret-i xilâfet-penâh maźhar-ı te&yîdât-ı İlâhdır, >aql-ı qudsî-menziletleri
ţarîq-i hüdâya4 reh-nümâ olub, emr-i Waqq’ a rıżâ ile mütesellî oldılar. Fermân-ı şerîfleri
źuhûr idüb, merwûm-ı mebrûrıñ na>ş-ı rawmet-naqşını Ma>nisa’ dan mawrûse-i İstanbul’ a
naql ü tawvîl buyurdılar. Lâlâsı ve qapusı xalqı ol âftâb-ı mağfiret-intisâbı >arabaya
qoyub, ważret-i pâdişâh-ı śabr-nigâh dârü’ s-salţanati’ l->aliyyeye qarîb olmışlardı. Erkân-
ı >iźâm-ı mâtem-künân, vüzerâ-i fixâm-ı sîne-zenân u nevwa-gûyân5 deryâdan >ubûr
idüb, na>ş-ı rawmet-nevâli istiqbâl eylediler. İbrâhîm Ağa6 Çiftligi’ ne getürüb, cism-i
rawmet-resmini >arabadan çıqarub, semend-i bâd-peyvende süvâr olan şeh-zâde-i kâm-
kâr >inân-ı ixtiyârını taxte tâbûta tebdîl eyledi. Feryâd u fiğân qubbe-i âsmâna peyveste
olub, qulları qara çullara ğarq oldılar. Âvâze-i vâveylâ ile >âlem dem-beste olmışdı.
¡ ûfiyân-ı tevwîd-lisân, žâkirân-ı wudâ-gûyân, zemzeme-i žikru’ llâh ile âfâqı memlû
eylediler. Üsküdar ma>berinden >ubûr olınub, iskele-i İstanbul güyâ >arśa7-i mawşer
olmışdı. Zümre8-i >ulemâ-i fuwûl, fırqa-i fużalâ-yı fażl-şümûl, zâhidân-ı zühd9-âŝâr,
>âbidân-ı >ibâdet-diŝâr, meşâyix-i büzürg-vâr, xulefâ-i ţarîqat-şi>âr, eimme ve wuffâź,
xutebâ ve büleğâ, tâliyân-ı Qur’ ân-ı qadîm, (302b) xânende-gân-ı nu>ût-ı nebiyy-i kerîm
>aleyhi śalavâtü’ l-meliki’ r-rawîm10 bâqî fuqarâ ve erbâb-ı niyâz ile iskele mâl-â-mâl idi.
Merqad-i mağfiret-merśadı11 içün dâxil-i şehrde Eski-odalar içinde bir mekân-ı laţîf ve
maqâm-ı naźîf ta>yîn olınmışdı. Mâh-ı şa>bânıñ on sekizinci güni yevmü’ l-xamîs idi,
cumhûr-ı ehl-i îmân merwûm Sulţân Bâyezîd Xân >aleyhi’ r-rawmete ve’ l-ğufrân12ıñ
câmi>-i şerîfleri wareminde wâżır olmışlardı. Xudâygân-ı bawr ü berr daxı žât-ı sa>âdet-
simâtları ile nemâzın qılub, der-gâh-ı Waqq’ a niyâzlar eylediler. Rûw-ı behişt-âşiyânı

1
K: + iţâ>at ve
2
F: vefâsı
3
A F Hs K Ü: - cenâb
4
A Hk: hidâyete
5
F: künân
6
K: - Ağa
7
A F Hk Hs K: - >ar¢a
8
K: zemzeme
9
F K: zâhid
10
Rahim (esirgeyen, koruyan, acıyan) olan Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun.
11
K: merśad
12
(Allah’ın) rahmet ve merhameti onun üzerine olsun.
513

içün fâtiwa-i fâyiwa qırâat olındı. >Uyûn-ı müslimîn qaţarât-ı dumû> ile yenbû>lar olub,
âb-ı dîdelerin1 seylâb, fiğân u âh ile qulları cigerleri kebâb eylediler. Mawall-i defne
vuśûl bulub, ol dürr-i nâ-yâb ve gevher-i pâkı zîr-i xâke mestûr idüb, türâba medfûn2
eylediler. Âsmân-ı >izzetiñ xûrşîd-i cemşîd-ţal>ati idi, ufq-ı fenâya ğurûb idüb, gözden
nihân, eflâk-ı rif>at ü sa>âdetiñ âftâb-ı >âlem-tâbı idi, küsûfe irişüb, sewâb-ı memâtda
gizlenüb pinhân oldı. Mâh-ı bedr-i >aśr idi, >aynü’ l-kemâl irişüb, burc-ı ecelde ţutıldı.
Cemâl-i cihân-ârâsı şems-i münîr idi, zevâle düşüb, mir&ât-ı ömrine gerd-i melâl fütûr
virdi. Qabri nûr, enîsi wûr ola.
Bu imiş >âdeti devriñ hemîşe
Fenâyı eylemiş insâna pîşe
Mecâzîdir bir iki gün wayâtı
Musallaţ eylemiş câna memâtı
Şarâb-ı ğaflet ile mest ü bî-hûş
Ğurûrıñ cür>asın dâyim ider nûş
Uyur devlet bisâţında ezelden
Uyanur soñ nefes3 śavt-ı ecelden
Velî >âqıl ţayanmaz bu ğurûra
Emel naqdini śarf eyler wużûra
Wudâ-yâ rawmetiñ deryâsı çoqdur
Güneh-kâra dirîğiñ daxı yoqdur
Nem-i luţfıñla sîr-âb ola teşne
Yemm-i cûdıñla ğarq-âb ola teşne
Bizi cennet Fıratına ğarîq it
Reh-i uxrâda tevfîqiñ refîq it
Dem-i âxirde îmânı ayırma
Nefes śoñında Qur’ an’ ı ayırma
(303a) Tevekkül eyle dâyim sen Xudâ’ ya
Emîn ola diyen âmîn du>âya.
Wâfıźân-ı tenzîl-i celîl, qâriyân-ı kitâb-ı rabb-ı cemîl xatm-i kelâmu’ llâh idüb, ŝevâb-ı
bâ-berekât-ı firâvânını şeh-zâde-i firdevs-mihmânıñ rûw-ı cennet-âşiyânı ile sâyir ervâw-
ı müslimîne ihdâ eylediler. Rûw-ı pür-fütûwı içün fuqarâya mâl-ı bî-gerân taśadduq
olınub, >amâyir-i ecdâd-ı mağfiret-nihâdlarında muwtâcîne eţ>ime-i gûn-â-gûn bežl
olınub, ebvâb-ı xayrâtı meftûw etdiler. Teqabbela’ llâhu te>âlâ4. Ważret-i xilâfet-penâhıñ
xaśâyil-i xayr-vesîlelerine nihâyet olmayub, ţabî>at-ı hümâyûnları cânib-i xayrâta mâyil
olmağın merwûm cennet-maqâma kemâl-i ülfet ü >âţıfet ve vufûr-ı muwabbet ü
şefaqatlerinden murâd-ı şerîfleri bu yüzden źuhûr eyledi ki, merwûmıñ üzerinde silsile-i
xayrât u müberrâta inqıţâ> gelmeyüb, śadaqât5-ı câriye icrâsı ile fuqarâya intifâ> ola.
Binâen->alâ-hâžâ >imâret-i >âmire ve medrese-i fâxire ve câmi>-i celîlü’ ş-şân ve mescid-i
bâhirü’ l-bürhân binâsına fermân-ı vâcibü’ l-iž>ânları śudûr idüb, merqad-i nûr-
merśadlarında6 türbe-i >âliye tertîbine daxı emr-i celîlü’ l-qadrleri müte>alliq olduğı
1
A Hk: dîdeleri
2
Hk: defn
3
A Hk: ¢oñucu
4
Yüce Allah kabul etsin.
5
K: ĥŋŲĜ⅝
6
Ü: mer¢adlarıçün
514

eclden mübâşirân umûr esbâb u mühimmâtınıñ itmâmına meşğûl oldılar. Mehere-i


erbâb-ı śınâ>at ü ixtirâ> ve kâr-şinâsân-ı aśwâb-ı inşâ1 ve ibdâ>, mühendisân-ı kâmil ve
müessisân-ı Arisţo-şemâyil müctemi> olub, eţvâr-ı ğarîbede resmler ve ţarwlar bünyâd
idüb getürdiler. >İzz-i wużûr-ı salţanata >arż olınub, maţbû>u mevzûn olan üslûb ixtiyâr
olındı. Leyl ü nehâr üstâdlar der-kâr oldılar. Muqaddemâ türbe-i laţîfe ve qubbe-i >âliye
ki, cüdrânı ruxâm-ı mülevven ü rengîn, manźaraları güžer-gâh-ı nûr-ı mübîn, suqûfı
gûn-â-gûn qanâdîl-i meşâ>il-âyîn ile müzeyyen, derûnı müžehheb ü zerrîn kâşîler ile
maśnû>2, envâ>-ı nuqûş ile menqûş, śawn-ı firdevs-ferşi ferş ü bisâţ-ı behcet-inbisâţ ile
mefrûş, mihr-tedvîr, âftâb-naźîr, mir&âtî ţoplar, muśanna> zencîrler ile âvîxte, muţallâ
beyżâlar ile3 ârâste, miyânında śandûqa-i mülebbes ü ma>mûr ki, ol şeh-zâde-i merwûm
u mağfûrıñ qabr-i pür-nûrıdır, eţrâfı meśâwif-i kerîme ve eczâ-i şerîfe ile (303b) pîrâste
qılındı ki, wâfıźân-ı tenzîl-i >aźîm, tâliyân-ı furqân-ı kerîm leyl ü nehârda xatm-i
kelâmu’ llâhi’ l-qadîm idüb, ŝevâbını rûw-ı pâkına ihdâ iderler.
Türbe-i şerîfe zemân-ı qalîlde tamâm olub, wüsn-i intiźâm buldı. Câmi>-i hidâyet-
menâfi>e daxı ibtidâ qılınub, ţavr-ı merğûb üzre temhîd olındı. Binâ-i celîlü’ l-erkân,
müessesü’ l-bünyân ki, ţâq-ı qubbe-i felek-peyvendi hevâ-mekân, her küngüre-i cevv-
âşiyânı >arş-nişân4, yemîn ü şimâlinde iki menâre-i serv-miŝâl ki, güyâ ol mescid-i
Ka>be-iştibâh mawall-i tevwîd-i Xudâ-yı vawîddir, şehâdet-i kelime-i ţayyibe lâ İlâhe
illa’ llâh içün barmaq qaldurır. Şerefeleri gül-bâng-i ežân ile müşerref ve ser-firâz,
žâkirleri sâkinân-ı mele&-i a>lâ bel kerrûbiyân-ı >arş-ı mu>allâyla hem-râz, qubbe-i
>ulyâsınıñ eţrâfı qıbâb-ı gerdûn-wisâb ile mümehhed, ruxâm-ı rengîn-i bûqalemûn-âyîn5
ile maśnû>, müdevver ü qavsî kemerler ile maţrûw u müşeyyed, nûr-efzâ, żiyâ-nümâ
manźaralar ki, mülevven ü muraśśa>, müžehheb ü muśanna>câmlar ile tezyîn olındı ki,
güyâ her biri rawmet-i rawmâna çeşm-i cihân-bîndir. Miwrâb-ı hidâyet-intisâb ile minber-
i sa>âdet-maźharı ve kürsî-i kürsî6-eŝeri 7 beyâż mermerlerden ki, śûretâ âyine-i çehre-
nümâ ve mir&ât-ı müzekkâdır ki, bâdî naźarda8 âb-ı muśaffâ görinür. Ebvâb-ı >âliyesi
memerr9-i >arśa-i cennet gibi müstelzim-i sürûr u10 meserret, güžer-gâh-ı behişt mânendi
bâ>iŝ-i wuśûl-i behcetdir. Qubbe-i mu>allâsı qanâdîl-i mihr-temŝîl ile müzeyyen, śanâyi>-i
bedî>a ile maśnû>, nuqûş-ı müžehheb ile ârâste, zücâcı ţoplar ile muvaşşaw u pîrâste,
sâyir teberrükât-ı >acîbe ki, üstâdân-ı hüner-pîşe ol câmi>-i hidâyet-menâfi>e
getürmişlerdi. Muţallâ zencîrler ile aśılub, tezyîn olındı. Ferş-i zîbâsı şâhâne bisâţlar ile
mefrûş, der ü dîvârları nuqûş-ı gûn-â-gûn ile menqûş, śaff-ı evvelinde meśâwif-i kerîme
ki, xuţûţ-ı ğarîbe ile mektûb olub, envâ>-ı težhîbât ile meşwûn ve mükellef cild11ler ile
maśnû> rawlîler üzre qonılub, tâliyân-ı Qur’ ân-ı >aźîm-i İlâhî qırâat idüb, >uyûna nûr,
qulûba envâ>-ı sürûr viricek śulewâ ve ebrâr ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-yârıñ devâm-ı

1
K: - inşâ
2
Ü: ve mu>ayyen
3
A F Hk Hs K: - ile
4
F: nişânı
5
Hk: - âyîn
6
Ü: ?
7
F: eŝer
8
K: naźardan
9
F Hs K Ü: hem
10
Hk: - ve
11
F Hs K Ü: walı
515

devletleri, ol merwûm u1 ma>śûmıñ tezâyüd-i üns ü mağfiretleri du>âsın iderler. Leyalîde


tenvîr-i câmi>-i (304a) nûr-levâmi> içün >âlî şem>dânlar ile sirâc-ı vehhâcdır. Miwrâbıñ
yemîn ü yesârında tevşîw2 olınub, envâr-ı lâmi>a ile geceler pür-nûr, meşâ>il-i muśaffâ
ile derûn-ı câmi>-i şerîf-i nâfi>her vechle ma>mûr olur.
Ne câmi>cennetü’ l-me&vâya beñzer
Ki her câmı śafâda aya beñzer
Qapusından giren mesrûr olurlar
Qamu başdan başa pür-nûr olurlar
Cemâlinden gelür câna śafâlar
Meserretler iderler merwabâlar
Ţolar qalbe śafâ ve ževq ü şâdı
Bulur ğam-gîn olan ğamdan güşâdı
Muwaqqaq beyt-i Waqqdır beyt-i ma>mûr
Mu>ammer ola yâ Rabb tâ dem-i śûr3.
Ţaşra warem-i üns-mawremi bir >arśa-i behişt-mekân, bezm-i cennet-nişân ki, ol daxı
başqa bir câmi>-i şeref-baxş ve mescid-i sa>âdet-naqş olub, güyâ wadîqa-i selvet-fezâ,
ravża-i behcet-nümâdır. Şâdurvân-ı selsebîl-nişânı menba>-ı âb-ı wayât ve merkez4-i
qand ü nebâtdır.
Śuyı şîrin ü śâfî sükkerîndir
śafâda güyiyâ mâ-i ma>îndir
Zülâl ü5 selsebîl-âsâ revândır
Şarab6-ı dil-güşâ qût-i revândır.7
Câmi>-i sa>âdet-menâfi>iñ derûnı evqât-ı śalavât-ı mefrûża ve sâ>ât-i meymenet-ğâyât-ı
mesnûnede envâ>-ı ţâ>ât u >ibâdât8 ile ma>mûr olub, xâśśa eyyâm-ı cum>âtda cemâhîr-i
mü&minîn9 ve zümre-i muvawwidîn10 ile memlû olub, âvâze-i wâfıźân-ı tenzîl-i rabbânî,
śafâ-yı bülbülân-ı ravża-i Sübwânî birle meclis-i üns-i rûwânî, bezm-i quds-i rawmânî
olub, eyâdî-i mü&minîn der-gâh-ı mücîbü’ l-wâcâta meftûw olub, şâh-ı cihân-penâhıñ
ŝebât-ı salţanatları, merwûm-ı cennet-âşiyânıñ rawmet-i İlâh fevz ü ğanîmetleri
du>âlarına iştiğâl iderler. Warem-i câmi>-i hümâyûnda ţullâb-ı >ulûm-ı sa>âdet-rüsûm,
ahâlî-i fünûn-ı menqabet-meşwûn içün bir medrese-i şerîfe wücrât-ı >âliyât ile muwallâ,

1
K: - ve
2
F Hs K Ü: terşîw
3
Hk: - Ne câmi>cennetü’l-me&vâya beñzer
Ki her câmı śafâda aya beñzer

Muwaqqaq beyt-i Waqqdır beyt-i ma>mûr
Mu>ammer ola yâ Rabb tâ dem-i śûr.
4
A Hk: + >ayn
5
A: - ve
6
F Hs K Ü: serây
7
Hk: - Śuyı şîrin ü śâfî sükkerîndir
Śafâda güyiyâ mâ-i ma>îndir
Zülâl ü selsebîl-âsâ revândır
Şarab-ı dil-güşâ qût-i revândır.
8
F Hs K Ü: >ibâdet
9
Hk: muvawwidîn
10
Hk: mü&minîn
516

qıbâb-ı bî-wisâb ile ma>mûr u mücellâ olub, ţâlibân-ı >ulûm-ı İlâhî ve kâşifân-ı esrâr-ı
nâ-mütenâhî leyl ü nehâr tawśîl-i >ilme meşğûl, mübâwaŝe-i ma>qûl ü menqûl 1de ğaflet ü
žühûl etmezler. Mesâkîn ü fuqarâ, muwtâcîn ü żu>afâ içün daxı dârü’ ţ-ţa>âm2 bir >imâret-
i xayr-encâm binâ olındı. Müte>addid ü maqbûl tab-xâneler ile âbâd vâridîn ü nâzilîniñ
(304b) refâhiyet ü istirâwâtları ile nüzûli içün büyût-ı meserret-nihâd ve wücrât-ı ni>met-
mu>tâdı müştemildir. Her śabâw u >aśrda qapuları meftûw olub, erbâb-ı faqre envâ>-ı
ţa>âm îŝârı ile müştehâ ve ležîž ni>metler ile żiyâfetler iderler. Müsâfirîn ü śâdırîne nüzl-
i firâvân çeküb3, ğumûm u4 hemm5den âzâd olub, râwat u refâhiyetle muğtenim olurlar.
Her rûz erbâb-ı cû>u niyâza qanâ>at wâśıl, her dem aśwâb-ı wâcâta kifâyet vâśıl olur.
Binâ-gânı du>âlar xarmenidir
Faqîriñ cenneti ve gül-şenidir
Maqâm-ı emn ü râwatdır >ibâda
Naźîr olmaz aña hergiz śafâda.6
Câmi>-i sa>âdet-mecâmi>iñ târîxi içün erbâb-ı naźmıñ ercmendi Mevlânâ Qandîniñdir.
Menba>-ı luţf u kerâmet sâye-i Wayy-ı qadîm
Ważret-i Sulţân Süleymân Şâh bin Sulţân Selîm
În binâ-yı mürtefi>râ sâxt bâ->izz ü şeref
Behr-i rûw-ı pâk-i şeh-zâde bi-xobî çün na>îm
Tâ >imâret râ ki der-xamsîn7 kerd tu ibtidâ
Şâh-ı şâhân güft bismillâhi’ r-rawmânirrawîm
Xamse ve xamsîn-i hicret şüd ki câmi>şüd tamâm
Bâd bâqî tâ be-rûz-ı waşr8 în xayr-ı >aźîm
Güft în bende be-ta>źîm ü du>â9 târîx-i o
Câmi>-i Sulţân Muwammed beyt-i wannân-ı wakîm.10

Bu derece-i menî>a ważret-i pâdişâh-ı źafer-iqtibâs Elqâś’ıñ qudûmı vâsıţasıyla diyâr-ı


şarq-ı rafż-istînâsa >azîmet-i nuśret-esâs etdikleri ve ol sefer-i fetw-eŝerde vuqû>bulan
vâqı>ât11 beyânında12dır
Xudâ’ ya wamde gûyâ qıl zebânı
Sipâs u şükre śarf etsün zemânı

1
F Hs K Ü: mes&ûl
2
A Hk: - dârü’ ţ-ţa>âm
3
F Hs Ü: + >umûm, K: + >umûm-ı fuqarâ
4
F Hk Hs K Ü: - ve
5
F Hs K Ü: - hemm
6
A Hk: - Binâ-gânı du>âlar xarmenidir
Faqîriñ cenneti ve gül-şenidir
Maqâm-ı emn ü râwatdır >ibâda
Naźîr olmaz aña hergiz śafâda.
7
F Hs: çünîn
8
F Hs K: bâ-sürûr-ı wüsn, - tâ be-rûz-ı waşr
9
Ü: ŝenâ
10
K: - Câmi>-i Sulţân Muwammed beyt-i wannân-ı wakîm.
11
F Hs K Ü: vâqı>a
12
F Hs K Ü: - beyânında
517

Nevâ-yı wamd ile qılsun terennüm


Kelâm-ı şükr ile etsün tekellüm
Zebân1 gencîne-i >ilmiñ dilidir
Ma>ârif mülkiniñ ţutar elidir
Zebân bir şâh-bâz-ı pür-hünerdir
Ma>ânî ol hümâya bal ü2 perdir
Zebân âbâd ider mülk-i xarâbı
Zebân irşâd ider râh-ı śavâbı
Zebân vaśśâf-ı sulţân-ı rüsüldür
Zebân meddâw-ı bürhân-ı sübüldür
Resûl-i Waqq şefâ>at-xâh-ı ümmet
Çerâğ-ı rûşen-i rûz-ı qıyâmet
(305a) Hidâyet-baxş-ı gümrâhân-ı deycûr
Selâmet-verz-i müştâqân-ı rencûr
Ţarab-efzâ-yı cân âsâ-yı mâ-zâğ
Nevâ-engîz-i şûx-ı bezm-i iblâğ
Ser-efrâz-ı maqâm-ı qâbe qavseyn
Xıdîv-i şer>sipeh-sâlâr-ı kevneyn
Dürr-i yektâ-yı bawr-ı lî ma>allah
Ser-engüştiniñ fermân-beri mah
Musaxxar ümmetine >arśa-i xâk
Burâq qadrine cevelân-geh eflâk
Risâlet mülketiniñ3 pâdişâhı
Nübüvvet taxtınıñ sulţân u şâhı
Qureyşî Hâşimî ebtaw nisebdir
Wanîfî millet İbrâhîm-nesebdir
Warîm-i >arş-ı a>lâdır maţafı
Mübârek cisminiñ rawmet-ğılâfı
İmâm-ı enbiyâ-i sâbıqîn ol
Hümâm-ı aśfiyâ-yı lâwıqîn ol
Semâvât içre me&mûmı melâik
Qudûmiyle müşerrefdir erâyik
Gürûh-ı enbiyâ içre ser-âmed
Ebü’ l-Qâsım laqab nâmı Muwammed
śalâtıyla selam ol kâm-kâra
Melâž-ı mücrimân ol şehriyâra4
Daxı âliyle aśwâb-ı kirâme
Qamu anlardır aśwâb-ı kerâme
Ğaraż iwśâ-i envâ>-ı ni>amdır
Beyân-ı ni>met-i ehl-i keremdir
Hezârân minnet ol Wayy-ı kerîme
İlâh-ı vâwid ve Rabb-ı qadîme

1
K: zebânı
2
K: - ve
3
K: mülkiniñ
4
A Hk Hs K: şeh-süvâra
518

Cihâna baxş idüb nûr-ı mu>aźźam


Veribdir Rum’ a bir şâh-ı mükerrem
Nevâle şânına luţf u keremdir
>Aţâ-baxş ve şeh-i vâlâ-himemdir
Hümâ-cây u1 İskender2-mertebetdir
Hümâyûn-baxt Süleymân-menziletdir
Qapusı bendesi Dârâ ve Cemdir
Kevâkib->asker ve encüm-waşemdir
Yemen şâhı >Arab sulţânıdır hem
Wabeş ıqlîminiñ xâqânıdır hem
Diyâr-ı Mıśr u Şâm’ ıñ serveridir
Xıdîv-i Rum ve Mağrib dâveridir
Şimâl ve deşt-i Qıpçaq’ ıñ penâhı
Waleb Bağdâd ve Baśra pâdişâhı
Qaraman ve Filisţin xüsrevidir
>Iraqeyn ol şehiñ iki evidir
(305b) Belğırad ve Rodos’ ıñ fâtiwidir
Budun u Üngürus’ ıñ fâtiwidir
Berr ü bawr ü3 cihânıñ wâkimidir
Warîm-i quds ve Ka>be xâdimidir
Süleymân-ı zemândır waşmetiyle
Cihân fermân-beridir devletiyle
>Acem ıqlîmine çekdi >alemler
>Adû cündine4 virdi çoq elemler
Nişânî basţ idüb ferş-i rivâyet5
Sefer awvâlini eyle wikâyet
Qalem çek śafwa-i devr-i zemâne
Ola >ibret gören śâwib-qırâne
Lisân-ı xâmeden söyler terâne
Füsûn u siwr ola ehl-i nişâne
Lisân-ı xâmeye nuţq u beyân vir
Hüner6 ehline gevher armağan vir
Ma>ânî taxtına şâh it kelâmı
Süxan ıqlîmine virsün niźâmı
Cihân gûşına olsun gûş-vâre
Naźar ehli ide dâyim neźâre
Ola mawbûbı erbâb-ı yaqîniñ
Gözine xâr ola her >ayb-bîniñ
Cemâli cilve virsün ţab>-ı ehle
Yüzin gösterme yâ Rabb ehl-i cehle.

1
F: - ve
2
A F Hk Hs K: Sikender
3
A Hk: - ve
4
A F Hk Hs K: >adû-yı dîne
5
F Hs Ü: velâyet
6
Hs: her
519

Bu derece-i >ibret-risâle niçe vâqı>âtı müştemil olmağın maqâlât üzre tertîb olındı.
Maqâle-i ûlâ1 Elqâś’ıñ >atebe-i >ulyâya ilticâsıdır2
Sâl-i ferxunde-fâl-i meymenet-meâl sene erba> ve xamsîn ve tis>a-miede ważret-i
pâdişâh-ı Cem-sipâh-ı >âlem, şehen-şâh-ı cihân-penâh-ı gîtî-müsellem, xudâvendigâr-ı
śâwib-vaqar-ı devr-i âdem, źıllu’ llâhi’ l-meliki’ l-ekrem >alâ-qâţıbeti’ l-berâyâ ve kâffeti’ l-
ümem, xâqân-ı kisrâ-bende qayśer-ğulâm u İskender-warem, qaân-ı Cengiz-xižmet-kâr u
fağfûr-wavâş u Keykâvus-xadem, xıdîv-i Dârâ-der-bân u Afrâsyâb-waşem, şehriyâr-ı
kâm-kâr-ı naśr-yâr u źafer-hem-dem, xân-ı Arisţo-feżâyil ü Loqman-wikem, şâh-ı
Muwammed-menâqıb u Süleymân-xaśâyil ü >Îsâ-dem xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû3
dârü’ s-salţanati’ l->aliyye mawrûse-i Edirne’ niñ wamiyyet >ani’ r-reziyye4 serây-ı cennet-
feżâsında sükûn u qarâr idüb, düstûr-ı melek-şân, vezîr-i Âśaf-nişân, mawrem-i esrâr-ı
salţanat, menşe&-i źuhûr-ı envâr-ı xilâfet, wabîb-i erbâb-ı iqbâl, xalîl-i aśwâb-ı câh u
celâl, mihr-i sipihr-i dâd-gerî5, xûrşîd-i evc-i devlet-güsterî, faśś-ı nigîn-i vaqâr u6
temkîn, xâtem-i engüşt-i sa>âdet-i śadr- (306a) mekîn7, âśaf-ı śâwib-inśâf, śâwib-i
zâyil 8ü’ l-cevr9 ve’ l-i>tisâf, vezîr-i a>źam ve sipeh-sâlâr-ı aqdem Rüstem Paşa ki, žihn-i
pâkı âyine-i tâb-nâk, mir’ ât-ı idrâk-ı derrâk10ı çehre-nümâ-yı >ulviyyât-ı eflâk olub,
efkâr-ı ŝâqıbe-i iśâbet-âŝârı wakîm-i wâžıq ve ţabîb-i fâyiqdir ki, >ilel ü emrâż-ı mülke
dârû-yı şifâ-rûy ile >ilâc idüb, mizâc-ı saqîmde olan buwrâna noqśân u žübûl virür. Bir
müşîr-i Âśaf-naźîrdir ki, işârâtı ile ebvâb-ı murâdât meftûw olub, çehre-i âmâl-i śûret-
pežîr olur. Bir müşîr-i mübârek-tedbîrdir ki, mübâşeret-i ţabî>at-ı sa>âdet-mu>âşereti ile
umûr-ı cumhûr-ı ma>qûdü’ l-umûr11 mekşûf olmağla cemâl-i merâm-ı enâm âyine-i
eyyâmda ve mir’ ât-ı şühûr u a>vâmda manźûr düşer.
Kemâl-i cûd u iwsâniyle žâtı
Mükemmel câmi>olmışdır śıfâtı
Medâr-ı mülk ü milletdir vücûdı
Qulûba cilve-ger mir’ ât-ı cûdı
Umûr-ı salţanat kâr-ı xilâfet
Bulur fikri ile wüsn-i leţâfet.
Meśâliw-i külliyyât-ı memâlikde icrâ-yı awkâm, mühimmât u müfteriżât-ı mesâlikde
edâ-i merâsîm-i enâma muvâźıb u meşğûl olmışlardı. İttifâq memâlik-i >Acem ki,
mażbûţ12-ı Kisrâ ve Cem13dir, anda evreng-nişîn olan Ţahmâsb Şâh ki, >askeri
Qızılbaşlar, mežâhib-xırâşlar âyîn-i İslâm’ a mu>ârıżlar, ţarîqa-ı ehl-i sünnet ve cemâ>ata

1
F Hs Ü: - Bu derece-i >ibret-risâle niçe vâqı>âtı müştemil olmağın maqâlât üzre tertîb olındı. Maqâle-i
ûlâ
2
K: - Bu derece-i >ibret-risâle niçe vâqı>âtı müştemil olmağın maqâlât üzre tertîb olındı. Maqâle-i ûlâ
Elqa¢’ ıñ >atebe-i >ulyâya ilticâsıdır
3
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
4
Felaketden korunsun.
5
F: - ger
6
Hk: - ve
7
K: nigîn
8
F Hs Ü: rezâyil, K: režâyil
9
K: civâr
10
F: - derrâk
11
Hk: umûrıñ
12
A Hk: mağbûţ
13
F Hs K Ü: >Acem
520

muxâlifler, bida>u ilwâd ile rafż u fesâda sâlikler olub1, qarındaşı olan Elqâś-ı [xannâs]
vâlî-i Şirvân iken ixvân arasında wıqd u wased >âdet-i mevrûŝedir, eben->an-cedd evlâd-ı
ebü’ l-beşer Hâbil ve Qâbil’ den qalmış bir sünnet-i meşhûre2-i ğayr-ı meşkûrdır, śoñra
birâžerân-ı Yûsuf-ı śıddîqdan śudûr bulmış bir bid>at-ı nâ-mawmûddır.
Ğurûr-ı devlet-i dünyâ >acebdir
Nihâyet yoq dükenmez bir ţalebdir
Qarındaşı qomaz qardaşa nânı
śanur bâqî qalur fânî cihânı
Dürişür cehd ider almağa nânın
Ne nânın belki başı ile cânın
Anuñ da devr alur nânını elden
Fenâ-câmın içer dest-i ecelden
Xalâś olur cihân teşvîşlerinden
Nedâmetler çeker śon işlerinden
(306b) Qanâ>at gûşesinden çıqma >âqıl
Ecel wâżır qafâda olma ğâfil.
Ţahmâsb Şâh3 ğurûr-ı >izz ü câh ile bu ma>nâdan âgâh olmayub, mezbûr qarındaşınıñ
üzerine >asker çeküb, memâlik-i Şirvân’ ı istixlâś içün ol cânibe >azîmet idicek4 Elqâś’ da
muqâbeleye qudret ve mücâdeleye ţâqat olmaduğı eclden taxt-ı Şirvân’ ı baxt-ı nâ-hem-
vârı gibi xâlî qoyub, deryâ-yı wayretde ğarîq olmağın tâc-dâr-ı śâwib-vaqar iken fülk-i
felâket ixtiyâr idüb, kendüye5 ülfet ü istînâs iden birqac eşxâś-ı wayret-libâs ile wudûd-ı
Şirvân’ dan çıqub, diyâr-ı ğurbetde xâk-ı mežellete düşüb pây-mâl olıcaq bedreqa-i
tevfîq râh-nümâ ve hem-ţarîq olub, câžibe6-i qudret-i İlâhî >inân-ı ixtiyârını pâdişâh-ı
cihân-penâhıñ âstân-ı muxalledü’ l-iqbâlleri śavbına munśarif qılub, südde-i sa>âdet-
>udde ţarafına müteveccih olmış. Keştîsi bâd-ı murâd ile śafwa-i deryâyı geşt idüb,
İskender Boğazı’ na güžeşt qılmış7.
Bu eŝnâda ważret-i pâdişâh-ı hümâyûn-ef>âl, xudâvendigâr-ı ferrux-fâl sa>âdet-iştimâl,
kâm-kâr-ı >izzet-şi>âr u behcet-nevâl, âftâb-ı evc-i celâl, xûrşîd-i sipir-i iqbâl, mihr-i
münîr-i cihân-bânî, źıll-i źalîl-i vâhib-i müte>âl xalleda’ llâhu te>âlâ8 mülkehû9 devlet ü
kâm-rânî ve waşmet-i śâwib-qırânî birle mawrûse-i Edirne’ den dârü’ s-salţanati’ l->aliyye
mawmiyye-i Qosţanţiniyye10 wamâha’ llâhu te>âlâ >an-külli’ l-beliyye11 câniblerine

1
A F Hk Hs K: + Fir>avn-adaşlar, bî-dînler, nâ-tirâşlar, mefâsid-endîşler, küfr-fâşlar, bed-kîşler, dil-rîşler,
evbâşlardır, - âyîn-i İslâm’a mu>ârıżlar, ţarîqa-ı ehl-i sünnet ve cemâ>ata muxâlifler, bida>u ilwâd ile rafż u
fesâda sâlikler olub.
2
A F Hs K: meşhûr
3
A F Hk Hs K: ilwâd-günâh
4
Hk: - idicek
5
A Hk: kendüyle
6
F: câlibe
7
Elkas Şirvan’ da otururken kardeşinin korkusundan kaçarak Demirkapı’ ya, oradan Ejderhan’a, oradan da
Kefe’ ye gelip, gemi ile İstanbul’a ulaştı. Padişah Edirne’ de avda olduğu için İstanbul’ da bulunan
vekillerine Elkas’a gereği gibi riayet etmelerini emretti, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 435.
8
A Hk: - te>âlâ
9
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
10
F Hs Ü: Qosţanţin’e
11
Yüce Allah onu her türlü felâketden korusun.
521

teveccüh-i hümâyûn buyurılmışdı. Menâzil ü merâwil qaţ>u ţayy qılınub, sâye-i sa>âdet1-
mâye2leri pîrâmûn-ı şehre şöhret ü behre virmişdi.
Cemâl-i şâh ile şehr oldı cennet
Cihâna geldi envâ>-ı meserret
Sürûriyle ţolub eknâfı şehriñ
Ţarab-efzâyidi eţrâfı şehriñ
Temâşâya çıqub pîr ü civânı
śafâyile pür etdiler cihânı
Du>âlar eylediler pâdişâha
Sa>âdet mesnedi źıll-i İlâha
Mezîd ola devâm-ı devlet ile
>Azîz ola ŝebât-ı >izzet ile.
Şâh-ı taxt-ı kâm-rânî, şehen-şâh-ı cihân-penâh-ı gîtî-sitânî, Süleymân-ı İskender-tüvân-ı
şarq u ğarb, İskender-i Süleymân3-nevâl-i rezm ü warb, xudâvendigâr-ı Cem->ibâd u
Dârâ-bende, kâm-kâr-ı Afrâsyâb-çâker (307a) ve pîrûz-rûz-ı rûzgâr-ı ferxunde
xalleda’ llâhu mülkehû4 devlet ü iqbâl ile mesned-i waşmetde qarâr eylediler. Elqâś’ ıñ
necm-i ţâli>i ufq-ı iqbâlden ţâli>, sitâre-i baxt-ı vârûnı kenâre-i âmâlinden lâmi>görinüb,
maźhar-ı >inâyât-ı kâmile-i xüsrevânî vâqi>oldı. Mawrûse-i İstanbul’ da mekân-ı firdevs-
nişân, menzil-i cennet-mekân ta>yîn olınub, merâsîm ü âyîn-i żiyâfet, levâzım-ı
mühimmât-ı >izzet ü würmet her ne ise qâ>ide-i lâzıme-i cihân-bânî üzre edâ olınub, dest-
bûs-ı pâdişâh-ı sa>âdet-me&nûs içün Dîvân-ı hümâyûn olub, cümle-i erkân-ı kâm-rân-ı
Süleymânî, >âmme-i müte>ayyinân-ı südde-i gerdûn->udde-i śâwib-qırânî maqâmlarında
qarâr idüb ve tüfengçiyân-ı berq-fürûz u âteş-sûz ile meydân-ı Dîvân sipihr-i encüm-
nişân olub, xuddâm-ı żırğâm-intiqâm u pervîn-intiźâm, çâkerân-ı ŝüreyyâ-cem>iyyet ü
Behrâm-iwtişâm ile mâl-â-mâl idi. Gürûh-ı çavuşân-ı sürûş-veşân ağaları ile me&mûr
olub, Elqâs’ ı bâb-ı hümâyûn[a] getürdiler. Qızılbaşlar debdebe-i şâhîden wayrân u deng5
olub, aqdâm-ı hezîmet-encâmları lerzân, ecsâm-ı felâket-fercâmları güyâ mürde-i
cünbân idi. Elqâs-ı mekremet-istînâs vezîri olan Şirvânî Seyyid >Azîzullâh ile ki, fâżıl u
dânâ ve hûş-mend pîr-i mübârek-żamîr ü rûşen-tedbîr, xabîr-i xurde-bîn6 ercmend,
fünûn-ı ma>ârif ü >ulûm ile devlet-mend, žât-ı kâmilü’ l-cihât merd-i hüner-pesend idi.
Sâyir xavâśś-ı ževü’ l-ixtiśâśı ile pâdişâh-ı sa>îd ü manśûr, şehriyâr-ı dîn-şi>âr-ı mebrûrıñ
>izz-i wużûr-ı lâmi>ü’ n-nûr ve müstevcibü’ s-sürûrlarına girüb, şeref-i taqbîl-i pâye-i taxt-
ı źafer-baxt ile müşerref ü müstes>ad, kemâl-i merâwim ü eşfâq-ı xıdîvânî ve xüsrevânî
qarîn-i wâl-i meserret-meâlleri olmağla xandân u mesrûr, şâd-mân u pür-wubûr oldılar.
Ğarîbiñ melce&idir âsitânı
Ğarîb olmaya ger oxşasa anı
Ğarîbe reh-nümâ ve dest-gîr ol
Kerem tawtına luţf ile emîr ol

1
F: >izz
2
F. ser-mâye, Hs K Ü: sâye
3
F Hs K Ü: - Süleymân
4
Allah mülkünü dâim etsin.
5
Hk: deng ü wayrân
6
A Hk: dân
522

Ğarîbe şefaqat ile mihr-bân ol


Yıqılmış göñlini yab kâm-rân ol.
Egerçi Elqâs źâhiren1 xânedân-ı fitne-âşiyândan źuhûr etmiş mâdde-i ţuğyân u fesâd
(307b) ţabî>at-ı żalâlet-sirişti ilwâd ile mu>tâd, câm-ı nekbet-encâm-ı efkârı şarâb-ı wîle
ve efsûn ile meşwûn idi. Âstân2-ı İslâm’ a istinâdı3 emr-i żarûrî olub, südde-i źafer->udde
türâbına inqıyâdı li-maślawatin vâqi> olmışdı. Sezâsı noqţa-i vücûd-ı żalâlet-âlûdını
śawâyif-i rûzgârdan şimşîr-i merg-te&ŝîr ile wakk ü tirâş etmek iken pâdişâh-ı merwamet-
penâhıñ,
Hemîşe >âdeti luţf u keremdir
Şeh-i vâlâ-himem deryâ-şiyemdir
Kerem çün xalq olınmış žât-ı pâkı
Naźarla mühr ider bir žerre xâkı
Gedâyı şâh ider bir iltifâtı
Nola tesxîr iderse şeş-cihânı.
Şiyem-i >amîme-i şâhâne, xıśâl-i kerîme-i pâdişâhânelerinden keremleri deryâsı
xurûşân, elţâf u iwsânları muwîţi cûşân olmağın awvâl-i seyyiâtına iltifât olınmayub,
nüvvâb-ı kâm-yâb4 xuddâm-ı sa>âdet-iktisâb Elqâs’ ıñ ri>âyeti umûrına me&mûr oldılar.
Ebvâb-ı xazâyin-i >amireyi meftûw ţutub, nuqûd-ı >azîzü’ l-vücûddan kîse kîse altunlar,
derâhim-i hümûm-izâle ile memlû hemyânlar, Rûmî ve Firengî aqmişe-i gûn-â-gûndan
dikilmiş zerrîn câmeler, dîbâlar, şâhâne [ve] pâdişâhâne girân-bahâ5 fâxir-xil>atler,
ıśţabl-ı ma>mûrdan bâd-pâ, nesîm-devân, muraśśa>-zîn ü zerrîn-rikâb ţavîle ţavîle
ţarîfîler, üştürân-ı ser-mest ü śabâ-dev6, esterân-ı râh-peymâ ve sebük-revden mehâr
mehâr, qaţâr qaţâr ta>yîn olınub, sâyir levâzım ü mühimmât-ı xüsrevânîden bî-nihâye
xazâyin ü emvâl żamîme-i a>ţâf-ı pâdişâh-ı himem-nevâl vâqi> olub, vezîrine ve
ümerâsına, tevâbi>u levâwıq u xuddâmına daxı merâtibi ile iwsânlar olınub, xila>-ı gîtî-
sitânî ile müşerref oldılar. İrtesi Dîvân-ı hümâyûn olub, muqâbele-i iwsân-ı âftâb-
reşwân7da Elqâs >atebe-i fevz-istînâs türâbına yüz sürüb, pâye-i taxt-ı şeref-baxtı taqbîl
eyledi. Merâsim-i iltifât-ı şâhâne ile mümtâz olub, tâc-ı iftixârı evc-i keyvâna irişdi.
Temevvüc eyleyüb deryâ-yı iwsân
Kerem mihri ţoğub olmışdı raxşân
Qızılbaşân olub dil-şâd u xurrem
Sürûr ile wubûra oldı mawrem
Düşinde görmedügi wâle irdi
Zer ü sîme dükenmez mâle irdi.
(308a) Żiyâfet awvâli tamâm olub, pâdişâh-ı keyvân-ğulâm u sipihr-iwtişâmıñ kendü
xuśûśında wüsn-i ihtimâmların müşâhede idicek qarındaşı Ţahmâsb Şâh’ dan şikâyet,
mâ-beynlerinde vâqi>olan mâ-cerâyı rivâyet idüb, pâdişâh-ı bülend-câh u sa>âdet-dest-
gâhıñ bâb-ı devlet-penâhlarından ümîž-i himmet ü >inâyet ve recâ-yı re&fet ü şefaqat

1
A F Hk Hs K: nâ-sipâs
2
A Hk: âstâne
3
A: - istinâdı
4
F: - kâm-yâb
5
Hk: + ve
6
F Hs Ü: rev
7
A Hk: raxşân
523

etmekle diyâr-ı A>câm’ a leşker-i pervîn-intiźâm hücûmına tawrîk idüb, muqarrebân-ı


meclis-i hümâyûn ve maxśûśân-ı südde-i devlet-nümûne ol diyâra teveccüh etmege
ıţmâ>eyleyüb, fitne ve fesâda tawrîś etdi.1

Maqale-i ŝâniye2 mühimmât-ı sefer-i hümâyûnıñ şürû>ı, teveccüh-i źafer-maqrûn-ı


pâdişâh-ı rub>-ı meskûnıñ şüyû>ı, Elqâś-ı pür-jeng ü pâs awvâliniñ ba>żı fürû>ıdır
Yine ey kilk-i ma>nâ dürr-feşân ol
Cevâhir nażmına śâwib-nişân ol
Süxan bezmine >arż it dürr-i fikret
Bahâda ide tawsîn ehl-i qıymet
Ţaqub söz cevherin gûş-i beyâna
Hüner lü&lü&sini göster cihâna.
Ważret-i pâdişâh-ı pâk-i>tiqâd, şehen-şâh-ı sa>âdet-nihâd, gîtî-penâh-ı >Oŝmânî-nijâd,
xâqân-ı ğazv- maqśûd u ğazâ-murâd, qaân-ı źafer-sipâh u fütûw-ictihâd, xıdîv-i dîv-râm
u düşmen-sûz u a>dâ-qahr u bâhirü’ l-ictihâd, sulţân-ı mâlikü’ l-eqâlîm ve sâlikü’ s-sedâd,
bürhân-ı wâfıźü’ l-bilâd ve qâmi>ü’ l-fesâdıñ xalleda’ llâhu mülkehû3 xâţır-ı >âţır-ı xayr-
maźâhir ve żamîr-i münîr-i fetw-maśâdırları daxı quvvet-i qâhire-i xüsrevânî, nekbet-i
bâhire-i gîtî-sitânî birle diyâr-ı şarq-ı fitne-ğarqıñ fetw u tesxîri 4 xuśûśına mâyil, enhâr-ı
niyyet-i hümâyûn-ı meymenet-âŝârları ol semte sâyil idi. Elqâs bahâne-i >azm-i źafer-
istînâs vâqi> oldı. Fermân-ı lâzımü’ l-iž>ân źuhûr idüb, >asâkir-i deryâ-cûş ve pîlân-ı
ejder-xurûşıñ xurûcı emr olındı. Eţrâf-ı memâlik-i mawrûsede qavâyim-i >izz ü devlet
olan mîr5-i mîrân-ı waşmet-intimâya ulaqlar gönderilüb, evvel-i bahâr-ı xuceste-âŝâr ve
ibtidâ-i neşv ü nemâ-yı gül-zâr-ı behcet-îŝârda wâżır olmaq içün tenbîh olındı.
Yine cûşân olub deryâ-yı >asker
Ne >asker pîl-zûr u şîr-peyker
Süvârân-ı cihân-peymâ sebük-rev
Civânân-ı nesîm-âsâ śabâ-dev
(308b) Hüner-mendân-ı rezm-i cân-bâzî
>Adû-bendân-ı rûz-ı ser-firâzî.
Qıtâl ü ceng bîşesiniñ şîr-i nerleri, warb ü neng meydânınıñ ğażanfer-fer6leri her
cânibden źuhûr idüb, esbâb-ı ceng >azîzü’ l-vücûd, âlât-ı rezm qalîlü’l-vürûd oldı. Rumili
dilâverleri İpśala’ da cem>iyyet eyleyüb, nehengân-ı lücce-i heycâ, pelengân-ı qulle-i
veğâ yer yer mütewarrik ü cünbân oldılar. Wareqât-ı aqdâm-ı xuyûlden awvâl-i türâba
inqılâb gelüb, ţabî>at-ı xâk süfl-pežîr iken evc-i eflâke >urûc, sümm-i sütûr-ı >asker-i
manśûrda olan mîx-ı âteş-paş hâmûn u cibâlden rû-yi zemîni mawv ü tirâş idüb, gerd ü

1
K: + Murâdâtı wu¢ûliniñ çehresini âyine-i maq¢ûda görmege sa>y ü ictihâdda, qu¢ûr qomayub ¢ûret-i
Waqq’ da envâ>-ı mekr ü wîle ibdâ>u ixtirâ>ında bežl-i maqdûr eyledi.
2
Hs: Bu derece, K Ü: - Maqale-i ŝâniye
3
Allah mülkünü dâim etsin.
4
A F Hk Hs K: + ol ţâyife-i liyâm-ı xüsr-encâm, cumhûr-ı kilâb-cem> ü ilwâd-intiźâmıñ qahr u
intiqâmları, - quvvet-i qâhire-i xüsrevânî, nekbet-i bâhire-i gîtî-sitânî birle diyâr-ı şarq-ı fitne-ğarqıñ fetw
u tesxîri
5
Hk: - mîr
6
K: - fer
524

ğubâr âsmâna śu>ûd u vülûcda oldı. Hengâm-ı behcet-encâm-ı nev-bahâr qarîb olub,
inwilâl-i >uqde-i sermâ ile zemân-ı sürûr, avân-ı i>tidâl hevâda te&ŝîr-i âb-ı wayât-
intisâbdan >urûq-ı eşcâr reşwân olub, eţfâl-i şâx neşv ü nemâda, hübûb-ı nesîm-i
>amîmü’ l-berekât ile levwât-ı riyâż pür-śafâ, devwât-ı gül-zâr-ı >âlem xande-nümâ idi.
>Asker-i pîrûz-ı nev1-rûz hâmûn u lâle-zâra2 rengîn otaqlar qurub, mürğân-ı nevâ-âmûz
elwân-ı dil-fürûz, nağmehâ-yı ciger-sûz ile terennüm ü niyâza âğâzda olmışlardı.
Bahâr eşcâra giydirdi benekler
Nihâl-i şâxa zeyn oldı çiçekler
Döşendi sebz-i aţlaslar zemîne
Zemîn beñzerdi firdevs-i berîne
Sürûra baş olub serv-i xırâmân
Çeküb ser bâğa olmışdı nigeh-bân
Nebâtâta wayât-ı tâze geldi
Açıldı ğonce ğunc u nâze geldi
Sehîler nâz ile gelmiş xırâma
Dehen açmışdı bülbüller peyâma
Oqırdı >andelîb âyât-ı sûzı
Yaqardı cânı lawn-ı dil-fürûzı
Ser-â-ser gül-şene śaff bağlamış gül
>Alemler servdir ceyş aña bülbül
Gül-i wamrâ dikenden giydi cevşen
Sipâh-ı xâra çekdi tîğ-i sûsen3
Behişt-i câvidân olmışdı gül-şen
Hezâr ol wâle dil-şâd idi gül şen.
Müdebbirân-ı umûr ve müşîrân-ı meârib-i cumhûrıñ mir’ ât-ı ârâ-i śavâb-nümâlarında
çehre-i awvâl 4 bu yüzden śûret-pežîr oldı ki, râyât-ı źafer-iqtibâsdan muqaddem Elqâs-ı
vesvâs-istînâs bir (309a) miqdâr dilîrân-ı rezm-şinâs ile irsâl olına. Binâen->alâ-hâžâ
Ulama Paşa ki, cedd-i büzürg-vâr-ı pâdişâh-ı sa>îd merwûm Sulţân Bâyezîd’ iñ lâ-zâle
maqrûnen bi-ğufrâni’ l->azîzi’ l-wamîd5 evâxir-i eyyâm-ı salţanatlarında Teke sancağı
sipâhîlerinden iken ol târîxde >iśyân iden Şeyţânqulı nâm müfsid-i bâğî ile diyâr-ı
A>câm-ı evbâş-maqâma hicret idüb, Qızılbaş olmışdı. Fünûn-ı wîlede mümtâz u
>adîmü’ n-naźîr olmağın ol diyârda sultânlıq mertebesine irişmekle žî-qadr u śâwib-câh
olmış iken bedreqa-i tevfîq râh-nümâ u pîşvâ olmaq śûreti ile ważret-i pâdişâh-ı İslâm-ı
wâmi’ l-enâmıñ südde-i devlet-maqâmları türâbına yüz sürüb, xuddâm-ı >atebe-i melâik6-
intiźâm silkine münselik olmağın >avâţıf-ı >aliyye-i pâdişâhîden bir niçe def>a
beglerbegilik śadaqa buyurılub, śoñra Rumili’ nde sancaq >inâyet olınmışdı. Ţâyife-i
Qızılbaş-ı żalâlet-me&lûfıñ awvâline ıţţılâ> u vuqûfı vardır, deyü >atebe-i >ulyâya
getürdilüb, vilâyet-i Arż-ı Rum beglerbegiligi tefvîż ü taqlîd olınub, Elqâs’ a lâlâ ta>yîn
olındı. Âstân-ı sâmî-mekân-ı xüsrevânîde olan bölüklerden birisi[ni] daxı ağalarıyla
qoşılub, bâr-gâh-ı sa>âdet-penâhdan Elqâś’ a xayme ve xar-gâh, bâqî tecemmülât-ı

1
A Hk: - nev
2
F Hs K: lâle-zâr
3
K: sûzen
4
F: awvâli
5
Övülmeye lâyık Allah’ın merhameti ile yakınlaştırılmış olsun.
6
Hk: melek
525

şâhâneden mâ-lâ-büdd her ne ise >inâyet olınub, tuğ-ı źafer-fürûğ ile ţabl u >alem iwsân
olındı. Fermân-ı xudâygân-ı bawr ü berr bir1le deryâdan2 Anaţolı’ ya >ubûr idüb, >asker-i
nuśret-rehber, cündiyân-ı hizebr-peyker ile diyâr-ı A>câm’ a müteveccih ü revâne oldılar.
Teveccüh-i hümâyûn-ı şehen-şâh-ı sa>âdet-maqrûn içün daxı sene xams ve xamsîn ve
tis>a-mie śaferü’ l-muźafferiniñ on sekizinci 3 güni ta>yîn olınub, leşker-i manśûra
merâkib-i kevâkib->aded ile Beşikţaşı iskelesinden Üsküdar yaqalarına >ubûr emr olındı.
Keştîler müsâ>ade-i riyâw-ı źafer-felâw ile leyl ü nehâr śawrâ-yı deryâdan öte yaqaya
geçdiler. Keŝret-i awmâl ve4 eŝqâl-i >asker, müzâwame-i devâbb u cimâl ve esb ü
esterden cihân mużţarr idi. Otaq-ı felek-niţâq-ı xüsrevânî İbrâhîm Ağa Çiftligi’ ne
qurılub, yevm-i mezbûrda Dîvân-ı şâh-ı hümâ-hem-ser gürûh-ı sipâh-ı źafer-rehber,
tüfengciyân-ı berq-âŝâr u ra>d-eŝer, cengçiyân-ı (309b) śâ>iqa-şân u bevâriq-nişân ile
>arśa-i mawşer idi.

Maqâle-i ŝâliŝe5 ważret-i pâdişâh-ı hümâ-xaśletiñ teveccüh ü >azîmeti, cihâd-ı bâhirü’l-


ictihâda śafâ-yı >aqîdetle wüsn-i niyetidir
Yine ey şâh-bâz-ı xâme-i śun>
Hümâ-cây u mükerrem nâmei śun>
Süxan evcine pervâz it demidir
¡ afâ-yı rûw-ı qudsî >âlemidir
Enîs ü hem-dem-i rûwâniyân ol
Bülend-eyvân u >illiyyîn-mekân ol.
¡ ubw-dem ki, şâh-ı neyyirân-ı nûrânî, cemşîd-i seyyâre-gân-ı âsmânî, xûrşîd-i axterân-ı
şarq-mekânî ya>nî6 âftâb-ı >âlem-tâb-ı gîtî-sitânî cemâl-i cihân-ârâsıyla qulle-i sipihri
tâbân idüb, cirm-i zemîne diraxşân oldı. Ol dem-i ferxunde-âŝârda pâdişâh-ı kâm-kâr,
şehriyâr-ı sa>âdet-şi>âr, mihr-i münîr-i cihâniyân7, şems-i tâbân-ı şu>le-dâr, zübde-i
xüsrevân-ı rû-yi zemîn, >umde-i kâm-kârân-ı >âlem-medâr, şâh-ı bülend-sitâre iqbâl-ţâli>,
xıdîv-i sa>d8-necm, xüsrev-i hümâyûn-rûzgâr, gîtî-penâh-ı ferrux->azm ü mübârek-ţarîq
ü tevfîq-refîq, >âlî-câh, tevekkül-xıśâl ve >inâyet-qarîn ü ilhâm-qarâr, xân-ı Xudâ-źahîr,
xâqân9-ı şer>10-güster ü dîn-rehber, źıllu’ llâhi hidâyet-maźhar, sâye-i perverd-gâr,
eqâlîm11-i >Urbân u12 Mıśır u Teqrur’ a sulţân, vilâyet-i Yemen ü Śan>an’ a tubba> u
xâqân, wudûd-ı A>câm u Kürd ü Ermen ü Bağdâd’ a qaân, deşt-i Qıbçaq u Tatar u
Mağrib-zemîn’ e xâkim ve xân-ı berreyn ü bawreyn-i beyne’ l-wafıqayn ve’ l-maşrıqeyn,
zübde-i rub>-ı meskûn olan Rum’ a xudâvendigâr, yemînü’ d-devlet, âftâb-ı mülk ü millet

1
Hk: - bir
2
F Hs K Ü: - deryâdan
3
Hk: - on sekizinci
4
F Hs K Ü: - ve
5
F Hs K Ü: - maqâle-i ŝâliŝe
6
F Hs K Ü: - ya>nî
7
K: cihân-bânî
8
A: - sa>d
9
F Hs K Ü: - xâqân
10
K: - şer>
11
Ü: ıqlîm
12
K: + ΛŎΜųΏ
526

ważret-i Süleymân Şâh1-ı Süleymân-iqtidâr xalleda’ llâhu mülkehû2 devlet ü iqbâl ile
rikâb-ı fetw-intisâba qadem baśub, xink-i ţâvus-cevelân, esb-i âb-revân u çâpük->inâna
süvâr oldılar. Öñlerince nihâl-i gülistân-ı salţanat, nev-bâve-i gül-zâr-ı xilâfet, netîce-i
>ömr-i cihân-bânî, ŝemere-i şecere-i >izz ü rif>at, tâc-ı bâhirü’ l-ibtihâc-ı şâd-mânî, iklîl-i
celîlü’ l-qadr-i devlet, qurre-i >uyûn-ı gîtî-sitânî, ğurre-i nâśıye-i siyâdet, mefxar-ı evlâd-ı
emcâd-ı kâm-rânî3, maźhar-ı âŝâr-ı şevket ü waşmet, dürr-i girân-mâye-i dûdmân-ı
>Oŝmânî, faśś-ı nigîn-i temkîn ü celâlet4, el-mawfûfu bi-śunûfi >inâyâti’ l-meliki’ l-qadîr
(310a) şeh-zâde-i civân-baxt5 Sulţân Cihângîr lâ-zâle fî->izzin ve tevqîr6 bir semend-i
śabâ-seyr ü nesîm-te&ŝîr ile bâb-ı hümâyûndan mânend-i mihr-i cihân-tâb ţulû> idicek
ŝenâ-yı çavuşân qubbe-i sipihri pür-śadâ, cihâniyânı xurûşân eylediler. Kûs-ı Süleymânî
ve ţabl-ı xüsrevânî ve naqqâre-i >Oŝmânî çalınub, râyât-ı fetw-âyât ve a>lâm-ı źafer-
simâtdan yedi >aded âsmân-hem-ser, zerrîn-ser sancaqlar çözilüb, tuğlar yüridi.
Tüfengçiyân-ı âteş-fürûz u cihân-sûz ţumţurâq-ı râ>d-âvâz ile zemîn ü zemânı lerzân,
rüûs-ı âdemî-zâddan >uqûl u hûşı gürîzân etdiler. Vüzerâ-i ma>delet-ârâ, >âmme-i erkân-ı
kâm-rân-ı südde-i vâlâ, cumhûr-ı >ulemâ-i >âlî-menâzil ü >ulûm7-nümâ, qâţıbe-i fużalâ-i
Arisţo-xaśâyil ü feżâyil-intimâ, meşâyix8-i büzürg-vâr-ı ţarîqat-ihtidâ, śûfiyân-ı śâfî-
qarîwat, zâhidân-ı zühd-intimâ9 bi-esrihim ważret-i pâdişâh-ı cihân-güşâyı iskeleye degin
gönderi gitdiler. Ţarâyiq ü sübül, kâffe-i esvâq, suqûf u büyût u cüdrân, cümle-i âfâq
cemâhîr-i müslimîn ü müslimât ile memlû, iskele-i İstanbul meşâhîr ü ebrâr-ı berâyâ ile
ţopţolu idi.
>Ubûr-ı şehriyâr-ı sa>âdet-mürûr içün hümâ-qadr ü hümâyûn-bâl, sa>d-sütûn u
meymenet-dünbâl, semâ-bâd-bân lenger-hilâl hezâr-pây, śabâ-seyr ü nesîm-nevâl,
deryâ-güžer âftâb-maqarr bâşterte iwżâr olınmışdı. Devlet ü iqbâl ile rikâb-ı esb-i źafer-
intisâbı taxt-ı bâd-âbâda tebdîl buyurdılar. Ţop-xâne-i ma>mûreden ve sâyir yerden ra>d-
âvâz, velvele-sâz ţoplara âteş virilüb, günbed-i gerdûna ğulğule, qubbe-i >ayyûqa
velvele virdi. Kâx-ı gûşda olan bünyân-ı sem>a ıżţırâb u tezelzül, śımâx-ı mefrûş-ı
insânîde qonılan quvvet-i sâmi>a10ya fütûr u tenezzül gelmişdi. Sa>âdet ü iqbâl ile śawrâ-
yı deryâdan güžer qılub, iskele-i Üsküdar maqdem-i hümâyûn-ı şâh-ı hümâ-manźar
vâqi>oldı. Ważret-i xilâfet-medâr esb-i güzîn-i zerrîn-zîne süvâr olub, erkân-ı devlet ve
a>yân-ı salţanat, kâffe-i >asâkir-i deryâ-mehâbet ţapulıyub, râyât-ı fetw-âyât açub, revâne
oldılar. Otaq-ı devlet-şümûle nüzûl idüb, Üsküdar śawrâları xıyâm-ı rengîn ile nümûne-i
behişt-i berîn oldı.
Qurıldı xaymeler śawrâ ve deşte
Ser-â-ser xar-geh idi cümle püşte
(310b) Çemen vaqti bahâr eyyâmı idi
Temâşâ ve śafâ hengâmı idi

1
K: - şâh
2
Allah mülkünü dâim etsin.
3
Hk: + fa¢¢-ı nigîn-i temkîn ü celâlet
4
Hk: - fa¢¢-ı nigîn-i temkîn ü celâlet
5
Hk: + ve sa>âdet-tawt
6
Yücelik ve ululuk içinde olsun.
7
F: >ulüvv
8
A F Hs K: + ve
9
A F Hk Hs K: iqtitâ
10
K: ẁΕΏ
527

śabâ firâş-ı sebz idi zemîne


Dönibdi yeryüzi xuld-i berîne
Sehî-qaddlar idibdi >arż-ı ţal>at
Xırâmânidi serv-i sebz-xil>at
Gülistânidi >âlem gûşe gûşe
Gelübdi cümle bülbüller xurûşe
Meşâme buy-i baxş idi çiçekler
Dökilmişdi zemîne misk ü >anber
Şükûfeyle müzeyyen şâx-ı eşcâr
İrem bâğıydı güyâ ţaraf gül-zâr
Şaqâyıqla pür idi śawn-ı śawrâ
Niqâb-ı al çekdi yüze ğabrâ
Neşâţ u >îşe nevrûz idi ol rûz
Çemende eylediler >îd-i fîrûz.
Mawall-i mezbûrdan göçilüb, her rûz bir menzil-i firdevs-müşâkil maqarr-ı ordu-yı
medâyin-mümâŝil vâqi> olub, cibâl ü tilâl ve hâmûn u qilâl xıyâm-ı encüm-miŝâl ile
mâl-â-mâl ve memlû olurdı.

Maqâle-i râbi>a1 ebnâ-i kirâm şeh-zâdegân-ı >iźâmıñ eţâla’llâhu beqâehüm2 ordu-yı


hümâyûna3 teşrîfleri4 xıśâl-i wamîde, axlâq-ı pesendîde5leriniñ ta>rîfi, mezâr-ı Seyyid
Baţţâl Ğâzî’niñ tavśîfidir
Mâh-ı mübârek rebî>ü’ l-evveliñ evvel 6 güni sa>âdet ü iqbâl ile Seyyidî Ğâzî’ ye7 nüzûl
olındıqda gül-bün-i gül-zâr-ı şâhî, serv-i cûy-bâr-ı xilâfet-penâhî, nihâl-i bâğ-ı
xüsrevânî, ŝemere-i şâx-sâr-ı kâm-rânî, nev-bâve-i çemen-zâr-ı salţanat, pîrâye-i
gülistân-ı celâlet, dürre-i iklîl-i şehriyârî, gevher-i >âlî-şân-ı tâc-dârî, ünvân-ı menşûr-ı
iqbâl, dîbâce-i sa>âdet, pîrâye-i câh u celâl, xûrşîd-i sipihr-i waşmet, bedr-i münîr-i gîtî-
gîr-i rif>at, necm-i semâ-i fîrûzî, axter-i gerdûn-ı ser-efrâzî ve pîrûzî, manźûr-ı enźâr-ı
>inâyât-ı kerîm şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Selîm lâ-zâle fî->izzin ve tekrîm8 ki, livâ&-i
Śaruxân źılâl-i >adâlet-nevâlleri ile dârü’ l-emândır, mawrûse-i Mağnisa’ dan şeref-i
mülâqât-ı pâdişâh-ı sa>âdet-evqât ile müşerref olmağa teveccüh buyurmışlardı. Mawall-i
mezbûrda gelüb9, >izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûr u müstevcibü’ s-sürûrlarına vuśûl
bulub, merâwim ü eşfâq-ı pâdişâhâneden mesrûrü’ l-wâl ve müstes>ad, śunûf u10 eśnâf-ı
tekrîmât-ı şehen-şâhâneden muwaśśılü’ l-âmâl ve behre-mend oldıqlarından śoñra
memâlik-i mawrûse-i >Oŝmâniyye’ den vilâyet-i mawmiyye Rumili’ niñ wıfź u wırâseti
(311a) re&y-i śavâb-ârâlarına tefvîż ü taqlîd olınub, dârü’ s-salţanati’ l->aliyye mawrûse-i

1
F Hs K Ü: - Maqâle-i râbi>a
2
Allah varlığını (devamlılığını) uzun kılsın.
3
Ü: + aqdâm (?)
4
F Ü: şerîfleri
5
F Hs K Ü: - axlâq-ı pesendîde
6
A: - rebî>ü’ l-evveliñ evvel
7
A: - Seyyidî Ğâzî’ ye
8
Yücelik ve ululuk içinde olsun.
9
F Hs K Ü: - gelüb
10
A: - ve
528

Edirne źılâl-i sa>âdet-nevâlleri ile müstaźill olmaq emr olınub, xila>-ı fâxire1-i xüsrevânî,
envâ>-ı iltifât u tekrîmât-ı gîtî-sitânî, źamîme-i a>ţâf-ı cihân-bânî vâqi> olub, Rumili’ ne
müteveccih oldılar.
Râyât-ı sa>âdet-âyât daxı ebţâl-i ricâl-i selefden merwûm u mağfûrün-leh Seyyid Baţţâl
Ğâzî nevvera’ llâhu merqadehû2 âstânesine şeref-nüzûl bulub, zâviye-i mezbûre maţâf-ı
abdalân-ı Rum, maqarr-ı dervîşân-ı dil-rîşân3-ı qanâ>at-rüsûm olub, türbe-i münevveresi
merkez-i âŝâr-ı velâyet, mażca>-ı muţahharası menzil-i envâr-ı şehâdet, âstân-ı melâik-
âşiyânı secde-gâh-ı cibâh-ı erbâb-ı wâl, >atebe-i >aliyye-i rûwâniyân-mekânı cebîn-penâh-
ı aśwâb-ı vecd ü celâl, qarâr-gâh-ı mücerridân-ı fenâ-ixtiyâr, menzil-gâh-ı müfredân u
ixtiyârân-ı faqr u iftiqârdır. Ważret-i xilâfet-menzilet türbe-i münevverelerini ziyâret
idüb, śadaqât-ı farq-ı hümâyûn ile dervîşleri dil-şâd, qulûb-ı kesr-istînâslarına wüsn-i
iltifât ile dil-i vîrânların âbâd buyurdılar. Sa>âdet ü iqbâl ile Aqşehir4 nâm mawalle nüzûl
ü5 iclâl olındıqda vilâyet-i Yunan ki, taxt-ı iqbâl-baxt-ı ser-efrâzân-ı Qaramandır, źıll-i
hümâ-sâyesiyle dârü’ l-emân6 olan nihâl-i serv-âsâ-yı bâğ-ı sultânî, serv-i behcet-efzâ-yı
gülistân-ı cihân-bânî, gül-bün-i gül-zâr-ı iqbâl ü übbehet, ŝemere-i şâx-sâr-ı devlet-yâr-ı
bostân-ı celâlet, dürr-i deryâ-yı nevâl, gevher-i yek-tâ-yı xizâne-i câh u celâl, mihr-i
burc-ı salţanat, kevkeb-i raxşân-ı xilâfet, necm-i semâ-i sa>âdet, dürrî-i ufq-ı siyâdet,
mâh-ı bedr-i celî, žü’ l-qadri’ l->aliyy, mawfûf-ı >inâyât-ı >azîz ü wamîd şeh-zâde-i civân-
baxt Sulţân Bâyezîd lâ-zâle fî-mecdin medîd7 şeref-i wużûr-ı behcet-nüvîd-i pâdişâh-ı
sa>âdet-mezîd ile müşerref oldılar. Xâţır-ı >âţır-ı pâdişâh-ı meserret-maźâhir müşâhede-i
liqâ&-i ferzend-i devlet-mend ile feżâ-yı şâdî ve gül-zâr-ı sürûr olub, çeşm-i cihân-bîn-i
mevlûd-ı güzîn daxı sürme-i aqdâm-ı sürûr-encâm-ı pâdişâh-ı >illiyyîn-maqâm ile
münevver ü pür-nûr oldı. Devlet ü iqbâl ile göçilüb, mâh-ı mübârek rebî>ü’l-âxiriñ
beşinci 8 güni bilâd-ı Yunâniyye’ den medîne-i Qayśeriyye ki, taxt-gâh-ı qadîm-i
Qayserdir, (311b) śawrâ-yı behişt-feżâsı9 muxayyem-i >asker-i fetw-iqtiżâ vâqi> olub,
ordu-yı hümâyûn güyâ deryâ-yı dürr-meşwûn idi. Her cânibden ţavâyif-i sipâh-ı miğfer-
külâh, eśnâf-ı cündiyân-ı maśâff-penâh ţarâyiq ü sübül 10den mânend-i enhâr u seyl 11
bawre qoyılub, yevmen-fe-yevmen tezâyüd12-i xar-gâh u xıyâm ile śawrâlar medîne-i
dârü’ s-selâm olurdı. Teveccüh-i râyât-ı źafer-iqtibâs cânib-i medîne-i Sivas olub,
müşârün-ileyh şeh-zâde-i civân-baxta wüsn-i icâzet erzânî qılınub, maqarr-ı sa>âdetlerine
revâne oldılar.

1
F Hs K Ü: - fâxire
2
Allah mezarını nurlandırsın.
3
Hk: - dil-rîşân
4
A: - Aqşehir
5
Hk: - ve
6
F Hs K Ü: âmâl
7
Şânı çok yüce olsun.
8
A: - rebî>ü’ l-âxiriñ beşinci
9
Hs K Ü: feżây
10
F Hs K Ü: sebîl
11
K: sebîl
12
A: + ve teżâ>uf
529

Ba>de ţayyi’ l-menâzil mâh-ı mesfûrıñ on altıncı1 güni 2 a>lâm-ı >âlem-sitân-ı xüsrevânî
eknâf-ı Sivas’ a vuśûl bulub, ordu-yı hümâyûn eţrâf-ı şehre nüzûl etdi 3. Medîne-i
mezbûre dârü’ l-mülki ıqlîm-i Rum olub, i>tidâl-i hevâyla meşhûr >adîmü’ l-miŝâl, güzer-
gâh-ı nesîm-i ferxunde-fâl olmağla mesîr-i bâd-ı şimâldir. Ol vilâyet-i cennet-simât,
źılâl-i meserret-nevâllerinde müstaźill olan nihâl-i gül-zâr-ı kâm-rânî, serv-i xırâmân-ı
bâğ-ı cihân-bânî, dürr-i deryâ-yı vaqâr ve zemîn-i temkîn, cevher-i >âlî-şân-ı devlet-yâr
u sa>âdet-qarîn, yemm-i nevâl ü himem, muwîţ-i fażl u kerem, merkez-i dâyire-i ıqlîm-i
iqbâl, quţb-ı âfâq-ı mekremet ü efżâl, yenbu>-ı zülâl-i salţanat, ser-çeşme-i gül-zâr-ı
celâlet, mawfûf-ı âlâ-i vâhibü’ n-na>mâ, manźûr4-ı enźâr-ı bâ-śafâ şeh-zâde-i büzürg-vâr-ı
civân-baxt Sulţân Muśţafa lâ-zâle mawfûfen bi-śunûfi’ l-âlâ5 ki, livâ&-i Amasya pertev-i
xûrşîd6-i >adli ile gül-zâr-ı emn ü emân, ifâża-i cûy-bâr-ı elţâf u iwsânı ile gülistân-ı
behcet-nişândır, şeref-i qudûm-ı meserret-lüzûmlarıyla ordu-yı hümâyûna şeref baxş
olub, ğubâr-ı nûr-âŝâr-ı aqdâm-ı şâh-ı kâm-kârı tûtiyâ-yı dîde-i iftixâr idinüb, taqbîl-i
enâmil-i deryâ-feyeżân-ı ważret-i xân7-ı śâwib-qırân ile müstes>ad oldıqlarında wüsn-i
enźâr-ı merâwim-şi>âr u eşfâq-âŝâr-ı xüsrevânî birle muğtenim ü behre-mend olub, wıfź u
wırâset-i memleket içün wüsn-i icâzet-i hümâyûn ile maqarr-ı sa>âdetlerine mürâca>at
etdiler.

Maqâle-i xâmise8 awvâl-i memâlik-i Şirvân ile râyât-ı kişver-güşânıñ wudûd-ı


žerbâycân’a duxûli, źılâl9-i a>lâm-ı >âlem-güşânıñ10 Tebrîz’e vuśûlidir
Ţâvâyif-i Qızılbaşân-ı evbâş-nişân11 [u iblîs-veşân] muqaddemâ xıţţa-i Şirvân’ a istîlâ
idüb, (312a) Elqâs-ı muxanneŝ ol merz12bûm-ı İslâm’ ı âlâyiş-i rafż u ilwâd-ı żalâlet-
encâm ile mülevveŝ idüb, ba>dehû kisrâ-yı >Acem13 firâr-ı Elqâś’ dan śoñra bir oğlını14
şâh idüb, anda15 qomış imiş. Kişver-i Şirvân beg-zâdelerinden Bürhân >Ali Sulţân ki,
baqıyye-i selâţîn-i şer>-âyîn-i dûdmân-ı Şirvân’ dan olub, ol memâlik ü mesâlik nevâyir-i
wavâdiŝ ü fiten birle pür-âşûb u mehâlik olıcaq âstân-ı muxalledü’ l-iqbâl cânibine ilticâ
idüb, maźhar-ı >avâţıf-ı >aliyye-i gîtî-sitânî vâqi> olub, dirlik >inâyet olındıqdan śoñra
žâtında mâdde-i ğayret, cibilletinde âŝâr-ı şecâ>at ü şehâmet merkûz imiş. Mücerred
ważret-i xilâfet-penâhıñ >asâkir16-i nuśret-dest-gâh ile ol vilâyete >azîmet-i
hümâyûnlarını ahâlî-i Şirvân’ a i>lâm içün istimâlet-nâme-i sâmî virilmekle qanâ>at idüb,
deryâdan ol diyâra müteveccih olmışdı. Şâhîn-himmeti bülend-pervâz, dest-i düşmen-

1
A: - on altıncı
2
A Hk: gün
3
Ü: idi
4
F Hs K: + bi
5
Çeşitli ihsanlarla çevrilmiş olsun.
6
A Hk: - xûrşîd
7
Hs: xâqân
8
F Hs K Ü: - Maqâle-i xâmise
9
Hk: źalâm
10
Hk: + xıţţa
11
A F Hk Hs K: şeyâţîn-şân, - evbâş-nişân
12
A Hk: + ve
13
A F Hk Hs: şâh-ı ilwâd-sipâh, K: şâh-ı rafż-sipâh, - kisrâ-yı >Acem
14
Ü: + Tebrîz’e
15
F Hs K Ü: - anda
16
A Hk: >asker
530

şikesti zûr-âver ü kâr-sâz olub, bu cânibden teveccüh-i râyât-ı şarq-sitân1-ı >Oŝmânî’ den
ol ţâyife-i xâyifeniñ qulûb-ı mağlûbları lerzân olduğı eŝnâda müşârün-ileyh Bürhân >Ali
Sulţân furśat bulub, Şirvânîlerden mestûr olmış. >Asker-i manśûrı źuhûra getürüb,
cem>iyyet-i sipâh-ı źafer-penâh idüb, żâbiţ-i Şirvân olan erbâb-ı şürûr u mülwidîni 2
ţu>me-i tîğ-i bî-dirîğ-i dîn, loqma-i şimşîr-i >adû-qahr u şîr-âyîn idüb, memâlik-i Şirvân-ı
şürûr-âşiyânda3 gerü pertev-i âftâb-ı şer> sâţı> u raxşân4, żiyâ-yı xûrşîd-i İslâm dâyimâ
lâmi>ü nümâyân olmış.
Revâfıżla pür iken mülk-i Şirvân
>Alilik eylemiş ol şâh-ı merdân
Kesüb tîği Qızılbaş’ ıñ riqâbın5
İdib Şirvân eliniñ fetw-i bâbın6
Firâvân eyleyüb ğazv ü cihâdı
Götürmiş mülk-i Şirvân’ dan fesâdı.
Ważret-i pâdişâh-ı devlet-libâs u xilâfet-iqtibâs, xudâvendigâr-ı >Oŝmânî-tebâr [u] źafer-
istînâs >asker-i deryâ-temevvüc ü encüm-qıyâs, şîrân-ı warb-dân u âşûb-şinâs ile
mawrûse-i Sivas’ dan qalqub, Erzenü’ r-rum7 câniblerine teveccüh-i sa>âdet-rüsûm
etdiler. Leşker-i deryâ-pâyân u bawr-müşâkil, dilîrân-ı śawrâ-pûyân u encüm-mümâŝil
birle menâzil ü merâwil ţayy (312b) olınub, feżâ-yı Erzenü’r-rum8 muxayyem-i ordu-yı
hümâyûn-ı źafer-lüzûm olub, a>lâm-ı >âlem-sitân ve râyât-ı fetw-nişân ile >ale’ l-ittiśâl
yürinüb, wudûd-ı žerbâycân’ a duxûl olındı. Elqâś ile Ulama Paşa leşker-i medâyin-
güşâya pîşvâ idiler. Wuśûn-ı sâmiye-i >Oŝmâniyye’ den mawmiyye-i >Âdil qurbına nüzûl
olındı. Ważret-i pâdişâh-ı şîr-rezm ü >Acem->azm ü źafer-cezmiñ aśl merâm-ı fetw-
encâmları qal>a-i Van istixlâśı idi ki 9, sefer-i sâbıqda ol wıśn-ı felek-mülâśıq eyâdî-i
bende-gân-ı >atebe-i sâmî-mekân-ı xüsrevânîde mażbûţ iken ba>żı erbâb-ı ağrâżıñ ihmâli
sebebi ile gerü Qızılbaşlar taśarrufına lâwiq olmışdı. Wamiyyet-i gîtî-sitânî müteqâżî oldı
ki, mesfûr wiśâr-ı nâm-dâr mawśûr-ı >asâkir-i encüm-şümâr vâqi> ola. Binâen->alâ-žâlik
Erzenü’ r-rum10 beglerbegisi mûmâ-ileyh Ulama Paşa ile vilâyet-i Qaraman >askeri
qoşılub, Van üzerine irsâl olındı. Râyât-ı sa>âdet-âyât daxı ol śavba müteveccih iken
Elqâś-ı vesvâs-imâm u xannâs-iltiyâmıñ vasıţa-i tawrîki ile >inân-ı >azm-i cihân-bânî
gerü Tebrîz câniblerine munśarif buyurılub, teveccüh olındı. Mâh-ı cemâži’ l-âxiriñ on
dördinci 11 güni medîne-i Xoy źılâl-i râyât-ı cihân-pûy ile müstaźill olub12, her rûz-ı
pîrûzda kişver-i fesâd-sûz u fitne-efrûz-ı >Acem ţumţurâq-ı sipâh-ı Rum ile pür-âşûb

1
K: sitânî
2
K: mülwidîn
3
Hs K: âşiyândan
4
F Ü: - ve raxşân
5
A F Hk Hs K: Qızılbaş-ı liyâmı, Qızılbaş’ ıñ riqâbın
6
A F Hk Hs K: A¢ubdır gûşe-i >arşa niyâmı, - İdib Şirvân iliniñ fetw-i bâbın
7
A Hk: Ό ΛŎŴŎė, Hs K: Ό
ΛŎΑŖŎė
8
A Hk: Ό ΛŎŴŎė, Hs K: Ό ΛŎΑŖŎė
9
K: - ki
10
A Hk: Ό ΛŎŴŎė, Hs K: Ό ΛŎΑŖŎė
11
A: - Mâh-ı cemâži’l-âxiriñ on dördinci
12
Xoy’ a varınca şahın Tebriz’ e gittiği ve geride bıraktığı beylerine de “Rum leşkeri gelürse göz göze
yeglerlerse elleşiñ virüşiñ, şöylekim sizden yegin olacak olursa öñlerin qaravullayu baña ţoğru geliñ” diye
tenbih ettiği haberini aldılar, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 439.
531

olub, śawrâlar, hâmûnlar, cibâl ü vâdîler, tilâl ü deştler >asker-i nesîm-güžeşt ile memlû,
alaylar, śaflar, qoşunlar ile ţopţolu olub, zemzeme1-i sipâh u leşkerden zemîn ü zemân
lerzân, vuwûş u ţuyûr nişîmen ü âşiyânından müteneffir ü gürîzân idi. Ol ţumţurâq u
ţanţanai müşâhede iden câsûs-ı >adû-yı bî-neng ü nâmûs wużûr-ı şâh-ı gürîz-me&nûsda
taqrîr idicek beden-i insânîde merkûz olan quvâ-yı >aql u hûşa qarâr qalmayub,
benâtü’ n-na>ş gibi târ-mâr olması muqarrer idi. Ğâlibâ ol wâlet-i vawşet-engîziñ ŝemerât-
ı dehşet-âmîzi idi ki, şâh-ı Tebrîz şâh-râh-ı gürîzi dest-âvîz idüb, vâliyân-ı >Acem perde-
i ixtifâda nisvân-ı mi>cer-pûş ya >arûsân-ı çâder-i şeb-nişîn ü bâlîn-der-âğûş olmışlardı.
Eţrâf u eknâf-ı memleket xâlî ve boş, sükkân-ı vilâyet süst ü bî-hûş2, âŝâr-ı
celâdetlerinden3 şemme4, eţvâr-ı şehâmetlerinden5 žerre źuhûr (313a) etmedi 6.
Mâh-ı meymenet-ţulû>cemâžiye’ l-âxiriñ yigirminci 7 güni eţrâf-ı şehr-i Tebrîz maqarr-ı
râyât-ı naśr-ı >azîz olub8, eknâf-ı Şenb-i Ğâzân muxayyem-i ğâziyân-ı źafer-nişân,
mawall-i ordu-yı hümâyûn-ı fetw-maqrûn oldı. Nüvvâb-ı kâm-yâb-ı ważret-i pâdişâh-ı
>adâlet-meâb xıţţa-i Tebrîz’ e yasağyân-ı >adl-âŝâr, nigeh-bânân-ı emn-îŝâr qoyub, tedbîr
olındı ki, Elqâś’ a >asâkir9-i kişver-sitân-ı şâhîden bir miqdâr dilîrân-ı źafer-nişân,
tüfengciyân-ı >adû-sûz u düşmen-qahr u âteş-feşân qoşılub, ţop-hâ-yı ra>d-ğulğule ve
berq-velvele ile cebe-xâne-i >âmireden esbâb-ı cihân-gîrî ve âlât-ı memleket-sitânî
virilüb, >ulûfe-i >asker içün xizâne-i >âmireden vâfir sîm ü zer iwsân olınmağla Elqâś’ ı
taxt-ı Tebrîz’ e qoyub, eqâlîm10-i A>câm’ ı żabţ u taśarruf etdirile. Evżâ>-ı fitne-îqâ> u
fesâd-ixtirâ>ından ma>lûm u źâhir oldı ki, žâtında bu luţfa liyâqat, cibillet-i režâlet-
menqabet, ţabî>at-ı xasâset-mertebetinde şâhlık rütbesine liyâqat u qâbiliyyet olmayub,
edânî-nevâz u erâžil-perest, quvâ-yı >adl ü mihterîde süst ü zîr-dest, bâr-ı girân-ı cihân-
gîrî ve serverî tawammüline nâ-tüvân u bâzû-şikest kimesne imiş. Zîrâ ahâlî-i Tebrîz’ den
re>âyâya teklîf-i mâl etmekle tawśîl-i vizr ü vebâle mübâşeretde olub, berâyâya >ažâb ve
işkenceler virüb, beze miskîni envâ>-ı >uqûbet ü rence mübtelâ etdügi rûşen olduğı
eclden ol sevdâdan ferâğat olınub, eknâf-ı memleket xâlî olmağın >asâkir-i fetw-enîsiñ
sâyisân-ı xasîsi her kûçede vâlî ve emîr, xar-bende-gân-ı xar-celîsi her gûşede wâkim ü
dest-gîr olmışdı. Waşerât-ı >asker men>a qâbiliyyet olmayub, şehr-i Tebrîz’ de vâqi>olan
şâhıñ11 serây ve meskenlerini yıqub, zîr ü zeber eylediler. Ba>żı münhiyân-ı ağrâż-ı
fâside qulûb-ı nüvvâb-ı kâm-yâba xıţţa-i Tebrîz’ i külüng-i bünyân-rîz ile tawrîb idüb,
ahâlîsine qatl-i >âmm ve nehb ü ğâret olınmasın ilqâ etdiler. Erkân-ı devlet ve a>yân-ı
salţanat vâliyân-ı kişver-i >adâlet, müessisân-ı bünyân-ı wimâyet olub, ważret-i pâdişâh-ı

1
F Hs K: zümre
2
A F Hk Hs K: + ya meydân-ı kâr-zâr terkin urmış dükkân-ı ixtiyâr-ı Türkân-ı cevv-fürûş olmışlardı, -
>arûsân-ı çâder-i şeb-nişîn ü bâlîn-der-âğûş olmışlardı. Eţrâf u eknâf-ı memleket xâlî ve boş, sükkân-ı
vilâyet süst ü bî-hûş
3
A F Hk Hs K: celâdetden
4
F Hs K Ü: baqıyye
5
A F Hk Hs K: şehâmetden
6
Hs: etdi
7
A: - cemâžiye’l-âxiriñ yigirminci
8
Tahmasb Tebriz’ den ileriye gidip Karacadağ’a vardı. Padişah Tebriz’ de 3-4 gün oturdu. Burada at
kırgını ve qızlıq yaşandı. Yiyecek ve içecek sıkıntısı yaşandığı için Tebriz’den göçüldü fakat gelinen yola
dönülmeyip, Merağa’ ya, oradan da Salmas’ a varıldı. Salmas’ dan sonra Gügerçinlik kalesinin yanındaki
sarp dağdan geçerken çok sıkıntı yaşandı, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 438.
9
Ü: >asker
10
Ü: ıqlîm
11
A F Hk Hs K: + şâh-ı firâr-rehber ü gürîz-perveriñ, - şehr-i Tebrîz’de vâqi>olan şâhıñ
532

velâyet-penâhıñ dâmân-ı şân-ı büzürg-vârlarını gerd ü1 ğubâr-ı âŝâm u günâhdan śıyânet


idüb, ta>žîb-i enâma rıżâ virmediler. Bârî erbâb-ı ticârât (313b) u śanâyi>i sürilüb,
baqâyâ-yı re>âyâya2 teklîf-i mâl olınsun, deyü ilwâw eylediler. Deryâ-yı merâwim-i
şâhâne cûşân olub, ol xuśûśda daxı bârân-ı iwsânları riyâż-ı xavâţıra rîzân olub, >umûm-ı
ahâlî-i Tebrîz-i tünd-xû rüsûm-ı tekâlîf-i xüsrevânîden ma>füvv buyurılub, aśl maqśûd
olan fütûw-ı Van-ı źafer-âşiyân umûrına iştiğâl emr olındı3.

Maqâle-i sâdise4 pâdişâh-ı mübârek-xaśletiñ Tebrîz’den mürâca>at-ı nuśret-wâtimeti ile


qal>a-i Van’ıñ istixlâś-ı fetw-ğâyeti xuśûśına mübâşeret olınduğıdır
Mâh-ı cemâži’ l-âxiriñ yigirmi beşinci güni a>lâm-ı naśr-ı >azîz śawrâ-yı Tebrîz’ den
şeref-mürâca>at idüb, semt-i Van’ a >azîmet-i hümâyûn olındı. Ţâyife-i nâqıśü’ l->aql ü
münkirü’ n-naqliñ keŝâfet-i re&y-i xasâset-ârâlarından ba>żı yerlerde nebâtât-ı vilâyete
âteş-i ŝûzân qoyub, mawśûlat-ı zer>a nâr ile żîya>ân virmişler ki, devâbb-ı >asker-i şâh-ı
hümâyûn-fer esbâb-ı ma>âşda5 mużţarr olmağla kendüleriñ dûdmân-ı ţabî>atlarında
sûzân olan nâr-ı ğayret-âŝâra intifâ6 ve inţıfâ7 müstevlî ola. Kelâm-ı qadîm-i rabbânî ve
menşûr-ı münîr-i yezdânîde mâ min-dâbbetin illâ >ala’ llâhi rizquhâ8 kelâm-ı sa>âdet-
intiźâmınıñ9 mażmûnından ğâfil ü >âţıl olub, >inâyât-ı İlâhî şâmil-i awvâl-i >asker-i źafer-
penâhî10 idüginden ğâfil ü câhiller imiş. Ţarîq-i âxerden mürûr olınub, kemâl sühûlet ü
wużûr ile śawârâ ve hâmûndan >ubûr olınub, râyât-ı źafer-yâb11 u fetw-pey birle menâzil-i
>adîde qaţ>u ţayy qılınub, mâh-ı mübârek recebiñ onıncı12 güni śawrâ-yı Van >asâkir13-i
deryâ-nişân u bawr-meâba maqarr, mücâhidân-ı naśr14-şân u źafer-intisâba müstaqarr
vâqi> olub, bahâdırân-ı qal>a-sitân u fetw-şümûl ile nüzûl olındı. Qal>a-i mezbûreniñ
qulel-i âsmân-ittisâ>ı15 bülendî ve irtifâ>da16 burûc-ı sipihr-i [mihr-âra ve] ŝüreyyâ-zeyn
ile ictimâ> idüb, ebdân-ı Cevzâ-mekânı hem-civâr-ı keyvân u Züwal olub, sâkinân-ı
bâm-ı felek-âşiyânı şihâb-ı ŝâqıb ile mercûm olan erbâb-ı recm17 ile meşwûn u mümtelî,
cebel-i ser-efrâz u śaxar-ten ü seng-beden, sewâb-peyvend18, kûh-ı bülend-i wacer-cism,
Elbürz-resm ü Qâf-mânend üzre binâ olınmış sûr-ı śa>bü’ l-mürûr ki, dâmânına dest-res
wayyiz-i imkândan (314a) ba>îd ü dûr, wavâşî ve küngüre-i eyvânına kemend-i źafer
irişmek metrûk u mehcûrdur. Waqîqaten kilid-i mülk-i >Acem, sedd-i sedîd-i devâyir-i

1
A Hk: - ve
2
K: re>âyâ
3
Hk: buyurıldı, - emr olındı
4
F Hs K Ü: - Maqâle-i sâdise
5
K: ma>âşdan
6
K: inţıfâ
7
K: intifâ
8
“(Yeryüzünde yaşayan) bütün canlıların rızkı ancak Allah’a aittir.”, K.K., 11 Hûd, 6.
9
Hk: intiźâmın
10
F Ü: sâmî, Hs: şâmî, K: şâhî
11
A F Hk Hs K: pâyân
12
A: - recebiñ onıncı
13
Ü: >asker
14
A Hk Hs K: feyż
15
K: ittifâ>ı
16
Hs: irtifâ>îde
17
A Hk K: ebâlise-i nâwise, F: cumhûr-ı ebâlise, Hs: - erbâb-ı recm
18
Hs: + bir
533

ıqlîm ü waşem idügi nûr-ı xûrşîd-i beyżâ->alem gibi rûşen ü bedîddir. Şâh-ı >Acem bu
ma>nâdan xabîr ü âgâh olmağın ol wıśn-ı sengîn-nihâdı kemâ-yenbağî ta>mîr ü âbâd
idüb, esbâb-ı warb ü ceng, âlât-ı gîrûdâr ve mühimmât-ı ţop u tüfeng ile meşwûn
eyleyüb, xaşyet-i nevâyir-i qahramânîden ţavâyif-i sâyire âstân-ı qal>a-sitâna iţâ>atden
iwtirâz etmegin dûdmân-ı Şeyx Waydar’ dan qalmış śûfiyân-ı wıqd u wased, śâwibân-ı
xüsrân-ı ebed1, [şirrîrân-ı la>n-gûyân-ı mürted, râfıżıyân-ı ţarîq-i hüdâ, mübtede>ân-ı
sebîl-i hevâdan güm-râh u eżall olan pelîd-i >anîd-i] >adâvet->amel ü şeqâvet-emelleri
intixâb idüb, ţarîq-i >inâd u ıśrârda iştidâdları şâh-ı merdân şîr2-i Yezdân Murtażâ >Ali
ile eimme3-i kirâm-ı düvâzdeh-a>dâdıñ >aleyhi ve >aleyhimü’ t-tewâyâ4 ervâw-ı
muqaddeselerinden istimdâd etmekle i>tiqâd-ı fâsidleri muqteżâsınca îmân-ı ğılâź u
şidâd ile temhîd-i va>d-ı va>îd eylemiş imiş. Wattâ qal>aya ta>yîn etdügi melâ>în-i rafż-
âyîniñ evlâd u ezvâcını tefrîq idüb, kendü5 warem-i xâśśına muxtaśś [qılmış]. Ğarîq-i
deryâ-yı xayret6 ţumţurâq-ı ceyş-i >Oŝmânîden ğâfil, âyîn-i źafer-qarîn-i sipâh-ı
Süleymânî’ den >aceb zâhil imiş. >İnâyet-i vâhibü’ l-âmâl ile >azze şânuhû7 bunlarıñ
hücûm-ı sa>âdet-rüsûmlarına waśânet-i wiśâr-ı üstüvâr perde ve wâyil mi olur? Müşârün-
ileyhimâ Erzenü’ r-rum8 ve Qaraman beglerbegileri ile ejder-ten, menâre-beden, wuśûn-
efgen, nâr-vaţan, śaywa-şîven, ra>d-âvâz u9 żarb-zen, berq-leme>ân, şerer-efşân u fetw-
fenn ţoplar getürilmiş10 idi. Qonılduğı sâ>at mihr-i sipihr-i vezâret ü śaff-derî, xûrşîd-i
evc-i celâlet ü mihterî vezîr-i a>źam Rüstem Paşa belleğahu’ llâhu ilâ-mâ-yeşâ11 ki, xâţır-
ı >âţır-ı feyż-maźâhirleri maźhar-ı ilhâmât-ı İlâhî, efkâr-ı ŝâqıbe-i iśâbet-âŝârları qarîn-i
fütûwât-ı nâ-mütenâhîdir, ważret-i xilâfet-penâh12 cânibinden fetw-i wiśâra me&mûr
oldıqları gibi kemer-i xižmeti miyân-ı câna üstüvâr idüb, erbâb-ı rafż u ilwâd ile fî-
sebîli’ llâhi te>âlâ ğazv ü cihâd niyyetine warîr ü perniyânı cevşen-i pûlâda tebdîl, wużûr u
râwatı meşaqqât u şiddete tawvîl eylediler.
(314b) Vezâret burcınıñ bedr-i münîri
Umûr-ı dîn ü dünyânıñ źahîri
Süleymân-ı zemânıñ mühr-dârı
Şehâmet kûhınıñ śâwib-vaqârı
Elinde xâtemi şâh-ı güzîniñ
Qamu emrine râm ehli zemîniñ
Sa>âdet qapusınıñ bendesidir
Ne bende bende-i efgendesidir
Mübârek-ţâli>ü ferruw-qademdir
Hümâyûn-himmet ü deryâ-şiyemdir

1
Ü: ebedden
2
K: - şîr
3
Hk: - eimme
4
Hayır dualar onun ve onların üzerine olsun.
5
A Hk: kendüniñ
6
A F Hk Hs K: żalâlet-refîq, - deryâ-yı xayret
7
Şânı yüce olsun.
8
A Hk: Ό ΛŎŴŎė, Hs Ü: Ό ΛŎΑŖŎė
9
K: - ve
10
A Hk: getürdilmiş
11
Allah istediğine ulaştırsın.
12
Hk: - penâh
534

Wiśârıñ fetwine śarf etdi himmet


Açıldı himmetiyle bâb-ı devlet.
Ţopları1 tevzî>idüb, vüzerâ-i Âśaf-ârâdan her cânibe bir vezîr-i śâyib-tedbîr ta>yîn idüb,
>asâkir2-i heycâ-meâŝir birle ba>żı mevâżı>a ümerâ-i fetw-intimâ qoyub, nehengân-ı
deryâ-yı śalâbet, bebrân-ı śawrâ-yı celâdet, hizebrân-ı âşûb u warb, ğażanfer-ferân-ı
veğâ-yı ğavğa-yı ceng ü żarb, tüfeng-endâzân-ı >arśa-i ra>d u berq, zûr-âverân u ser-
efrâzân-ı meydân-ı neberd ve źafer-tâc u fetw-farq olan yeñiçeri ţâyifesi ţoplar
wavâlîsine metersler yabub, âteş-i ceng fürûzân, nîrân-ı warb germ ü sûzân oldı.3
Ţoplaruñ dûd u duxânı sewâb-ı âsmâna müśâdeme ve müzâwame, ţumţurâq u
zemzemesi 4 âvâze-i śavâ>iq u bevâriq-i âfâqa ıżţırâb u müżâyaqa virdi. Ţop ţaşları wiśâr
bedenlerine ţoqınub, Qızılbaşlar’ ı serâsîme ve ser-gerdân, evbâşları zindân-ı nîrân-
âşiyân içinde vâle ve wayrân idüb, dûzaxîlere derûn-ı qal>a çâh-ı cehennem5 olub, xavf ü
bîmden >araqları mâ-i wamîm, tâc-ı fesâd-netâcları başlarına >ažâb-ı elîm oldı. Ba>żı
burûc-ı eflâk-ittiśâliniñ binâsı xâkden imiş, bünyânı żarbe-i ţop-ı hedm-âşûb ile mażrûb
olıcaq evc-i semâda ţûfân-ı gerd ü ğubâr âşikâr olub, mawśûr olan erbâb6-ı żalâliñ7
cüfûn-ı >uyûn-ı xıyre-intisâblarını pür-türâb, ekŝeriniñ8 eşkâl ü ecsâm-ı >ažâb-
encâmlarını nice olduğı ma>lûm olmayub, nâ-yâb olurmış. Awcâr-ı ţob-ı belâ-maśwûb
wadîd ü pûlâddan maśnû>olub, dîvâr-ı wiśâr-ı seng-medâra ţoqınub, eczâsını rîzân idicek
žerrâtı ebdân-ı Qızılbaş’ ı tuxm-ı xaşxâş idüb, menxûslar >ažâb-ı gûn-â-gûn ile mu>ažžeb,
ümîž-i wayâtdan ve recâ-i xalâśdan me&yûslar (315a) olmağın bi’ ż-żarûrî âstân-ı źafer-
me&nûs-ı pâdişâhîden istîmân idüb, ıźhâr-ı težellül ü tevaqqu>eylediler.
Źuhûr etdi qıyâmetden >alâmet
Qızılbaş üstine qopdı qıyâmet
Şerâr-ı ţop-ı âteşden dem-â-dem
Wiśâr oldı Qızılbaş’ a cehennem
Vebâ-i merg girdi ehl-i rafża
>Adû-yı sünnet ü erkân-ı farża
Qızılbaşân görüb mevtiñ revâcın
Bedenden aşağa atardı tâcın
Gelüb cân xaşyeti ceng-i sipehden
Emân çağrışdılar der-gâh-ı şehden
Naśîb olmış źafer çünkim ezelden
Nolur şâh-ı cihân ile cedel 9den.

1
F: ţoplar
2
Ü: >asker
3
Tahmasb, Sultan Süleyman’ ın Tebriz’ den ayrıldığını öğrenince ilk önce Tebriz’ e oradan Hoy’a geldi.
Rumlu Van kalesini döğerken bir konak miktarı yakınından geçerek Rumlunun serhaddi Erciş’e geçti.
Oradan Adilcevaz’a giderek o memleketleri tamamen yaktı yıktı, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s.
439.
4
Hs: zümresi
5
A Hk: cawîm
6
K: + devlet
7
A Hk: żalâlet
8
Hk: - ekŝeriniñ
9
K: cidâl
535

Bâlâ-i wiśârdan teslîm-i qal>a ve istîmân içün birqac1 Qızılbaşlar urğan ile śarqub,
dâmân-ı Elqaś’ a düşüb, qal>ayı xuddâm-ı encüm-iwtişâma teslîm idüb, baş ü cânlarını
kendülere iwsân etmek şarţı ile tażarru> u niyâza âğâz eylediler. Tevaqqu> u ilticâları
>atebe-i >ulyâya ma>rûż olıcaq2,
Keremdir >âdeti şâh-ı cihânıñ
Hemîşe xüsrev-i śâwib-qırânıñ
İdüb >afv-i cerâyim şâh-ı ğâzî
Qabûl oldı Qızılbaş’ ıñ niyâzı
Emân iwsân idüb yazıldı menşûr
Virildi qavm-i şûma cümle destûr.
Mâh-ı mübârek-qudûm recebiñ on ţoquzıncı3 güni erbâb-ı żalâlet revâc qal>adan ixrâc
olınub, ol wıśn-ı âsmân-burûc u felek-medâr, wiśâr-ı büzürg-vâr-ı nâm-dâr-ı žü’ l-
iştihârıñ miftâwları gelüb, qullelerine râyât-ı źafer-âyât-ı >Oŝmânî naśb olınub, ol rûz-ı
pîrûzda âftâb-ı fetw u4 źafer nümâyân u ţâli>, şa>şa>a-i xûrşîd-i iqbâl-i devlet-rehber âfâq-
ı fevz ü5 sa>âdetden diraxşân u lâmi> oldı. Derûn-ı wiśâra tüfengciyân-ı źafer-âŝâr
qonılub, żarbe-i ţopdan xarâb olan mevâżı>ı üstâdân-ı >imâret-esâs ve bennâyân-ı kâr-
şinâs ta>yîn olınub, düstûrân-ı Âśaf-menzil, mîr-i mîrân-ı şîr-dil üzerlerine ţurub,
zemân-ı qalîlde itmâm idüb, qal>aya esbâb u yaraq-ı xüsrevânîden bî-nihâye ţoplar ve
żarbezenler qurub, ma>mûr u âbâd eyledi. Żabţ u wırâseti içün xuddâm-ı âstân-ı encüm-
iwtişâmdan bir miqdâr mübârizân-ı (315b) ejder-nişân qonılub, >atebe-i >ulyâda
defterdârlıq xižmetinde olan ser-defter-i erbâb-ı şehâmet, >ünvân-ı cerîde-i fünûn-ı
şecâ>at, fihrist-i kâr-nâme-i rezm ü qıtâl, mübâriz-i zûr-âver-i meydân-ı cidâl, peleng-i
qulle-i śaff-derî, şîr-i hüner-güsterî, bebr-i bîşe-serverî, hizebr-i bülend-awter,
mübârizü’ l->aśr ve’ z-zemen Mîr İskender dâme iqbâluhû6 beglerbegilik ţarîqi ile wâkim
ü vâlî naśb olınub, râyet-i fetw-âyet ü źafer-niśâb iwsânı ile ol diyârıñ kâffe-i meśâliw ü
umûrı re&y-i metânet-ârâsına tefvîż olındı.

Maqâle-i sâbi>a7 şâhıñ nâyire-i wayretden dûdmân-ı ţabî>atında işti>âl8 iden nîrân-ı
ğayretiñ inţıfası içün qıtâl-i wayvânata iştiğâli, źuhûr-ı >asker-i fîrûz9dan bîşe-i gürîze
firârıdır
Bu eŝnâda ţâyife-i evbâş-ı Qızılbaş-ı fitne-fâş10, fırqa-i żalâlet-pîşe-i dîn-xırâş ŝuqbe-i
gürîzde mûr-ı xâk-sâr iken mânend-i mâr-ı zehr-âŝâr baş qaldurıb, >asâkir11-i qahr-âmâl
ü źulm-nevâl bevâdî ve cibâlden mürûr idüb, mûşân-ı bâdiye-i żalâl mawmiyye-i >Adil
ve qal>a-i Muş wavâlîsinde vâqi>olan qurâ ve nevâhîye segirdüb, nehb ü ğâret-i emvâl ü

1
A F Hk Hs K: birqac nâ-tirâş boğazı iplü, - teslîm-i qal>a ve istîmân içün birqac
2
Hk: + xayr-ı qabûlde vâqi>oldı
3
A: - recebiñ on ţoquzıncı
4
F Hs K Ü: - ve
5
Hk: - ve
6
Saâdeti dâim olsun.
7
F Hs K Ü: - Maqâle-i sâbi>a
8
Hk K: iştiğâl
9
F Hs K Ü: - fîrûz
10
A Hk: pâş
11
Ü: >asker
536

devâbb etmekle ma>mûre-i vilâyeti baxt-ı şûm-ı bûm-âşiyânları gibi vîrân u xarâb,
mesâkin-i müslimîni 1, zevâyâ-yı re>âyâ-yı mesâkîni âteş-i sûzân ile yaqub, qaśaba-i
Awlaţ’ da münzevî olan müslümânları qavm-i şeyâţîn-ixtilâţ qatl-i >âm etmekle işti>âl-i
şerâre-i nîrân-ı fesâd2 eylediler. Erzenü’ r-rum3’ a qarîb Qarś nâm qal>a zemân-ı
qadîmden xâlî ve xarâb olmış imiş. Fermân-ı hümâyûn ile livâ-i Pasin vâlîsi uruğ-ı
Du’ l-qadirlü’ den Mîr >Ali’ ye ta>mîr emr olınub, mezbûr ol xižmete me&mûr olmışdı.
Mûrân-ı ŝuqbe-i gürîz, bî-temüyyüzân-ı fitne-fünûn u şûr-engîzden bir miqdâr leîmân-ı
bî-îmân Türkân-ı dîn-terk ü bed-gümân ğaflet ile üzerlerine varub, ta>mîr-i binâya
meşğûl olan müzd-verân żaîfân, beze miskînân4 renc-berânı >alef-i şimşîr idüb, diyâr-ı
dîn-maśwûbı pür-fitne ve âşûb eylediler.
Źalâm-ı źulmi ile qavm-i şûmıñ
Yebâb olmış qurâsı Erzen-rum5’ ıñ
Büyût u meskeni nâr eylemişler
Beze miskîni bîzâr eylemişler
(316a) İdüb yağma ve tâlânı erâžil
Qatîl olmış yetâmâ ve erâmil6
Zihî sevdâ-yı bî-sûd u fesâne
Bedel olmaz qurâ taxrîbi Van’ e
Ne deñlü źulm eyle etse vebâli
Gerü kendüye râci>dir meâli
Kişiniñ yanına qalmaz meźâlim
Mükâfâtın bulur elbette7 źâlim.
Bu cânibden qal>a awvâli mükemmel ü manźûm olub, axbâr-ı xasâret-âŝâr-ı qavm-i şûm
>atebe-i >ulyâda mesmû> u ma>lûm olıcaq >inân-ı >azm-i mübârizân-ı źafer-hem-râz
mawmiyye-i >Âdil semtine munśarif qılınub, râyât-ı fetw-âyât ile8 ol cevânib müstaźill
olub, ţalayi>-i >asker-i xûrşîd-ferden cevânib ü eţrâf-ı kişver >arśa-i mawşer gibi memlû
idi. Cündiyân-ı cevşen-pûş śawrâ-yı Muş’ a vuśûl buldıqda cüyûş-ı mefâsid-penâh
hücûm-ı >asâkir9-i sa>âdet-dest-gâhdan âgâh olub, xaşyet-i şimşîr-i >adû-gîr-i cihân-
bânîden qafes-i tenlerinde mawbûs olan mürğ-i rûw-ı bî-fütûwları mużţaribü’ l-wâl
olmağın gerü hevâ-yı gürîze pervâz idüb, ol wavâlîde olan re>âyâ-yı nevâwîden cem>
etdikleri awmâl ü eŝqâli döküb, ağnâm u devâbb u çâr-pâyâna çoban olmışlarmış. Muş-ı
âbâdda her cânibden debdebe-i sipâh-ı Süleymânî’ den cân-ı vesvâs-istînâslarına xavf ü
hirâs müstevlî olmağın cümle wayvânâtı ţu>me-i tîğ idüb, ordu-yı xasâret-xûy10ları
olduğı mawaller lâşe-i ağnâm u devâbb ile memlû idi. Çâr-pâ qıtâlinde şol deñlü
dilâverlik ve erlik źuhûra getürmişler ki, dihqânân arasında Ţana-qıran dimekle iştihâr
bulub, tawśîl-i nâm u nişân eylediler. Rûbâh-wîle sipâh gibi źalâm-ı leyalîde dârü’ l-bevâr

1
F Hs K Ü: müslimîn
2
F: - fesâd
3
A Hk: Ό ΛŎŴŎė, Hs K Ü: Ό
ΛŎΑŖŎė
4
F: miskîn, + ve
5
F: Erzenü’ r-rum, A Hk: Ό
ΛŎŴŎė
6
Hs: erâyil
7
Hs Ü: etse
8
K: - ile
9
Hk Ü: >asker
10
F: cûy
537

gürîze şitâb idüb, nâ-bedîd ü nâ-yâb oldılar. >Asâkir-i >âlem-maţâf cevânib ü eţrâfda
buldıqları Qızılbaşlar’ ı ţu>me-i şimşîr-i źafer1-ğılâf, ecsâm-ı merg-encâmları şem>-i
qıtâle fetîl idüb, xayli erbâb-ı kîni küşte ve qatîl eylediler. Bi’ l-külliyye ol diyârlardan
qaţ>-ı >alâqa etdiler.

Maqâle-i ŝâmine2 pâdişâh-ı >izzet-baxtıñ Diyar-bekir’e şeref-mürâca>atları3, evbâş-ı


nekbet-xaśletiñ eknâf-ı memlekete mażarratları4, gerü >asâkir-i fetw-maźâhirden iktisâb
etdikleri5 meželletler6idir
(316b) Bu esnâda hengâm-ı şitâ qarîb olmağla hevâya bürûdet ğâlib olub, zemân-ı sefer
münqażî olduğı eclden >inân-ı >azm-i xüsrevânî Diyar-bekir câniblerine munśarif
buyurılub, cibâl-i şâmixât-ı ekrâddan cebel-i şâmix ve kûh-ı mużîqdan mürûr içün
>asâkir-i fevz-refîqden her ferîqa münâsib ţarîq ta>yîn olınub, destûr virildi. Ważret-i
pâdişâh-ı naśr-celîs7 ü fetw-enîs şâh-râh-ı Bitlis’den teveccüh-i müvecceh eylediler.
Menâzil ü merâwil rikâb-ı sa>âdet-intisâb-ı şâh-ı Süleymân-xaśâyil ile müşerref ve ţayy
qılınub, mâh-ı şa>bânıñ yigirmi beşinci 8 güni śawrâ-yı medîdü’ l-feżâ-yı Âmid
muxayyem-i mücâhidân-ı śawibü’ l-mawâmid vâqi> oldı. Ordu-yı hümâyûn-ı sa>âdet-
şümûl Çavlak dimekle meşhûr mawallde kenâr-ı nehr-i şaţţa nüzûl eyledi. Ramażân-ı
mübârek duxûl idüb, wulûl-i evqât-ı xuceste-âyât ile leyl ü nehâr hümâyûn u müteberrik
olduğı demde >asker-i menwûsü’ l-eŝer ţarafından xaber vârid olub, ma>lûm oldı ki,
>asâkir-i źafer-meâŝir Diyar-bekir ţaraflarına teveccüh etmekle erbâb-ı fesâd u mekre
quvvet-i qalb wâśıl olub9, kelle-i kilâb-ı >aqûr her ne deñlü çûb-ı xûr olursa >av>avdan
xâlî olmaduğı meşhûrdır, ţâyife-i mestûrü’ l-umûr gerü bir cânibden źuhûr idüb10, o
ţarafdan11 Erzincan câniblerine varub, yağma ve tâlâna meşğûl olub, tâb u tüvânı erbâb-ı
zer>ile qıtâle12 mecbûl olduğı13 cihetden14 re>âyâyı mesâkin ü evţânından gürîzân, evlâd
u eţfâl-i berâyâyı tâlân u giryân idüb, >aceze ve pîr zenânı qatl ü ğâret eyleyüb, emvâl ü
żıyâ>-ı müslimîne żıyâ>u ziyân getürüb, medîne-i Erzincan’ ı urub, âteş-i qahr ile sûzân
eylemişler.
Fesâd u fitne ile ehl-i nîrân
Yine yaqdı çerâğ-ı sûz u xüsrân
İdüb erbâb-ı İslâm’ a ziyânı
Götürdi mâye-i emn ü emânı

1
F Hs K Ü: - źafer
2
F Hs K Ü: - Maqâle-i ŝâmine
3
A Hk: + ¢oñra
4
A Hk: mażarratı
5
A Hk: etdügi, + xižlân ve
6
A Hk: mežellet
7
K: celîl
8
A: - şa>bânıñ yigirmi beşinci
9
K: olmayub
10
A F Hk Hs K: + Ţarcan ve
11
A F Hk Hs K: - o ţarafdan
12
F Hs Ü: qıtâl
13
Hk: oldıqları
14
Hk: eclden
538

Yayub mülke bisâţ-ı şûr u şerri


Mübâw etdi dimâ u qatl ü1 esri.
Erbâb-ı şürûrıñ bu vechle fesâd u ţuğyânı mesmû>-ı nüvvâb-ı kâm-yâb-ı xüsrevânî
olıcaq vüzerâ&-i iśâbet-ârâdan cenâb-ı şehâmet-meâb u şecâ>at niśâb Awmed Paşa dâme
iqbâluhû2 fermân-ı şehriyâr-ı gîtî-güşâ ile evbâşân-ı memleket-sûz u fitne-efrûzıñ
şa>şa>a-i nîrân-ı (317a) źulm ü żalâletlerinden dâyire-i mülke >ârıż olan şu>le-i fitne-âŝârı
âb-ı tüvân-ı şimşîr-i źafer-tev-emân ile munţafî3 etmekçün ta>yîn olınub, >asker-i
hidâyet-rehberden bebr-wamle, şîr-peyker4, hizebr-śavlet, ğażanfer-fer yeñiçeriler ile
dilâverân-ı sinân-[dest] ü şimşîr-miyân u siper-dûş u düşmen-şikest qoşılub, irsâl olındı.
>Aqablerince ważret-i pâdişâh-ı iqbâl-ğulâm u baxt-râm, şehen-şâh-ı hümâyûn-mertebe,
xudâvendigâr-ı fetw-şimşîr ü źafer-niyâm, xilâfet-penâh, gîtî-güşâ, encüm-sipâh u
kevâkib-xuddâm, devlet-der-gâh, Qayśer-tesxîr ü Kisrâ-der-bân u Süleymân-intiźâm,
şerî>at-nigâh, a>dâ-qahr u düşmen-sûz, qaân-maqâm [u Behrâm-intiqâm] xullidet
xilâfetuhû5 daxı cümle-i erkân-ı kâm-rân6, kâffe-i >asâkir-i cerrâr-ı żırğâm-meâŝir ü
sipihr-ixtişâm ile semt-i Erzincan’ a >azîmet-i hümâyûn etdiler.
Ramażân-ı şerîfiñ yigirminci güni 7 eknâf-ı qal>a-i Xarburut muxayyem-i sipâh-ı >âlem-
maţâf vâqi> olub, müşârün-ileyh Awmed Paşa leşker-i pîrûz-ı źafer-fürûz ile şeb ü rûz
ılğar idüb, cibâl-i Kürdistânı geçüb, civâr-ı qal>a-i Kemax’ a nüzûl idüb, düşmen-i bed-
re&ye qarîb olıcaq kendüyle qoşılan ümerâ-i güzîn-i >Oŝmâniyyeden8 şîr-i jiyân-ı
neheng-âheng, bebr-i demân-ı >arśa-i âşûb u ceng, mübâriz-i meydân-ı heycâ9, fârisü’ l-
xayl >Oŝmân Paşa’ yı ţalî>a-i leşker ta>yîn idüb, anlar daxı bir miqdâr güzîde dilâverân-ı
warb-dîde ile düşmen-i bî-dîn ü bed10-âyînden dil almağa qaśd idüb, selâţîn-i şeyâţîn-
qarînden bir miqdâr melâ>în-i xâsirîn xıyâm ile bir vâdîde qonmışlar, deyü xaber
aldıqları eclden şitâb ile üzerlerine yüriyüb, vaqt-i xâb imiş ki, bî-dînler erâyik-i
ğafletde müttekiîn, erbâb-ı kibr ü kîn nişîmen-i wużûr u istirâwatde mekîn imişler.
Taqaddüm iden dilâverân-ı xûn-âşâm11 źalâm-ı leyl-i >anber12-fâm içre xıyâm-ı kilâb-
maqâmı13 gördikleri gibi ixtiyâr u ârâmları qalmayub, şimşîr-i bürrânlarını niyâm-ı
ejder-maqâmdan >uryân idüb, liyâm-ı niyâma hücûm eylemişler. Ğavğa-yı veğâ-yı
>Oŝmâniyeden bâğîler ser-mest ü ser-sâm olub, şebîxûn-ı ğâziyân-ı źafer-maqrûndan
âgâh oldıqları gibi ğâzîleriñ ekŝeri piyâde, her biri hem-râh u qarîninden dûr u sâde
düşüb, bî-dînler ile rû-be-rû olmışlar. Vâdî-i vawşet-mübâdî14 śadâ-yı hây u hûy (317b)
ve âvâze-i gîrûdâr ile memlû olub, dilâverân-ı bebr-ceng arasında ba>żı tüfengciler daxı

1
A Hk: - ve
2
Saâdeti dâim olsun.
3
F: mu¢ţafâ
4
Hk: ceng
5
Hilafeti dâim olsun.
6
K: kâm-rânî
7
A: - yigirminci güni
8
F Hs K Ü: >Oŝmâniyyede
9
K: - heycâ
10
F: beden
11
F: - xûn-âşâm
12
Hs: ğayr
13
F Hs K Ü: menâmı
14
A Hk: mübâdîde
539

varmış, şeb-i târîkde şu>le1-i şimşîr-i berq-naźîr, şa>şa>a-i peykân-ı tîr-i merg-te&ŝîr,
şu>â>-ı tüfeng-i cân-âheng2 ü mevt-beşîr bezm-i rezme çerâğ-ı münîr3 olub, ğâzîler
anları4 ţu>me-i tîğ-i merg-te&ŝîr eylemişler. Nâ-dânlarıñ bedenleri nâv-dân-ı dem olub,
şerâre-i şimşîrden wayâtları xarmenine âteşler düşüb, ser-keşleriñ pister ü bâlînleri
leşler, [derûne-i xıyâmları seylâb-ı xûn, ecsâd-ı pür-fesâdları zaxm-hâ-yı sehm-nâk ile
lâle-gûn] olmış. Germiyyet-i âşûb u cengden müşârün-ileyh >Oŝmân Paşa daxı piyâde
bulınub, ol eŝnâda5 muwkem nebrd ü kâr-zâr idüb, bir niçe nâ-pâkları tîğ-i zehr-nâk u
ser6-çâk ile pây-mâl-i xâk eyleyüb, kendüsi daxı mecrûw u zawm-nâk oldıqdan śoñra
atlanub, ma>reke-gâh-ı cân-tebâhdan sâlimü’ n-nefs ber-murâd u kâm-yâb >avdet
eylediler7. İttifâq ol câ-yı ceng, maqtele-i târ u teng kenâr-ı ordu-yı evbâşân-ı şeng ü
meşeng imiş. Ğâzîler [Qızılbaşân-ı rafż-iqtibâsıñ müzâwame-i enfâs-ı żalâlet-
istînâslarını müşâhede idicek] kendüler ile muqâtele iderler źann idüb, berüye
çekilmişler. Anlar xod sipâh-ı źafer-penâh-ı pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâh irişdi 8, deyü
aralarına vâveylâ qoyılub, gece ile qaçan qaçanıñ olub, [xıyâm-ı xüsr-ârâmları xâlî, xır-
gâh9-ı xar-gâh-ı tebâh-penâhları tehî qalub,] istîlâ-yı xaşyet ü nekbetden qarâra
mecâlleri qalmayub, śabâw olınca firâr eylemişler. Axbâr-ı hücûm-ı paşa-yı naśr-rüsûm
daxı ma>lûmları olub, bâzû-yı ŝebâtlarında tâb u tüvânları şikest, sûret-i âteş-i sûzân-ı
fesâdları pest olub, cibâl-i Gürcistân eteklerinden Qarabağ câniblerine gürîzân oldılar.
[Erqâm-ı xüsr-encâm-ı żalâletleri śawâyif-i memâlik-i mawmiyyeden tamâm tirâş olınub,
inkisâr u hezîmetleri, xižlân u meželletleri awvâli >âleme fâş oldı. Maxžûl u menkûb10,
maqhûr u mağlûb oldılar.]

Maqâle-i tâsi>a11 pâdişâh-ı manśûr u sa>îdiñ >îd-i mübârek-nüvîdleri ve Elqâś-ı fitne-


istînâsıñ Iśfahan u Kâşan ţaraflarına >azm-i xasâret-resmidir
(318a) >Adû-yı teng-wâl ü gürîz-cûy12ıñ awvâli ordu-yı źafer-vürûdda ma>lûm olıcaq
wulûl-i zemân-ı xarîf idi. Hevâya tağayyür gelüb, ramażân-ı şerîf würmetine gerü Âmid-i
mawrûseye mürâca>at olınub, >îd-i sa>îd irişdi. Âyîn-i >Oŝmânî13, qavânîn-i kişver-sitânî
üzre >âlî-ţâq, felek-niţâq otaqlar, âsmân-âsâ sâyebânlar qurılub, vaqt-i hümâyûn-ı
sewerden kûs-ı xüsrevânî, naqqâre ve ţabl-ı Süleymânî çalınub, ważret-i pâdişâh-ı
mübârek-vaqt ü ferrux-rûz, xudâvendigâr-ı sa>d-rûzgâr u ţâli>-fîrûz, şehen-şâh-ı şer>-
penâh u dîn-efrûz kürsî-i zerrîn üzre taxt-nişîn olub, ğurre-i ğarrâ-yı şevvâl-i meserret-
meâliñ śubw-ı behcet-nevâlinde qullarına >arż-ı cemâl eylediler. Muqaddemâ

1
Hs K: ΗΊ℮Ŧ
2
K: + ⅛ŏġ╙ū☺ΗΊ℮Ŧ
3
Hs: ╙⅞Ώ
4
A F Hk Hs K: bî-dînleri
5
A F Hk Hs K: dûzaxîler ile, - ol eŝnâda
6
Hs K: siper
7
A Hk: etdiler
8
Ü: yetişti (?)
9
K: - xır-gâh
10
Hk: mektûb
11
F Hs K Ü: - Maqâle-i tâsi>a
12
A F Hk Hs K: merdûd u mefqûd, - teng-wâl ü gürîz-cûy
13
Hk: >Oŝmân
540

muqarrebân u xavâśś, ğulâmân1-ı enderûnî ve maxśûśân-ı >âlî-şân ağayân-ı qurbet-


ixtiśâś, ţavâyif-i müteferriqa, ebnâ&-i xavâqîn ü selâţîn, evlâd-ı paşayân ve axlâf-ı
dûdmân-ı pîşînân, çâşni-gîrân u maţbaxîyân, serrâcân u axûriyân bâqî zümre-i xuddâm-ı
âstân-ı >âlî-maqâm >alâ-tefâvüt derecâtihim el öpüb, ba>dehû vüzerâ-i >iźâm ve kâffe-i
erkân-ı devlet, >ulemâ-i a>lâmdan qâżî->askerân u defterdârân ve bâqî müte>ayyinân-ı
südde-i sa>âdet, mîr-i mîrân-ı waşmet-nişân, ümerâ-i Âśaf-re&y ü livâ-keşân, mîrân-ı alay
ve zu>amâ ve su-başıyân, ağayân-ı bîrûnî-i bülend-menâśıb ve yaya-başıyân-ı śâwib-
merâtib, zağarcıyân u2 segbânân ve śolaqân-ı meymenet-şi>âr, sipâhiyân-ı sa>âdet-âŝâr,
silaw-dârân-ı nücûm-şümâr, >ulûfeciyân-ı kevâkib-miqdâr3, ğurebâ-i yemîn ü yesâr,
çavuşân-ı sürûş-niźâm, qapucıyân-ı ŝüreyyâ-intiźâm ve peykân-ı >âlî-maqâm bâqî śağîr
ü kebîr-i xuddâm-ı >atebe-i >âlem-gîr pâye-i serîr-i meserret-maśîri taqbîl idüb, >umûm-ı
enâm u berâyâya şilen-ı şâhî çekilüb, eţ>ime-i nâ-mütenâhî bežl ü sebîl olındı.
Ba>de’ l->îd evqât-ı iqâmet-i śawrâya inqıżâ gelüb, zemân-ı sermâ, avân-ı şitâ irişüb,
xavf-i nüzûl-i berf olmağın Rumili beglerbegisine >asker ile medîne-i Mardin4, Anaţolı
melikü’ l-ümerâsına Ruha şehri ki, mevlid-i xalîl-i Xudâ-yı celîldir >azze ismuhû5 meştâ6
ta>yîn olındı. Bir miqdâr >asker-i źafer-rehber ile vezîr-i ŝânî Muwammed Paşa ki 7, ârâ-i
ŝâqıbesi 8 intiźâm-ı mülk ü milletde müşkil-güşâ-yı (318b) umûr, efkâr-ı śâyibe-i iśâbet-
şi>ârları wall-i mu>żilâtda kâfî-i awvâl 9-i cumhûr10 bir vezîr-i mübârek-tedbîrdir ki,
wuliyy-i žât-ı >âlî-śıfâtı kemâl-i taqvâ ve śalâw, zîver11-i şân-ı sa>âdet-nişânı vufûr-ı zühd
ü felâw olub, >atebe-i >ulyâ-yı >âlem-penâhıñ sütûn-ı sedîd-i metânet-maqrûnı, südde-i
vâlâ-der-gâhıñ >imâd-ı istiwkâm-efzûnıdır12, mawmiyye-i Bağdâd’ da qışlamaq içün ol
cânibe emr olınub, revâne oldılar.
Elqâś-ı şeqâvet-istînâs bu eŝnâda Qızılbaşân-ı [xüsr-âşiyân] leked-kûb13-ı >asker-i
>Oŝmâniyân olub, zebûnlar, mağlûblar, menhûb14lar furśat zemânı, ğanîmet avânıdır,
şâhıñ15 Iśfahan ve Kâşan ve Qum câniblerinde xizâne ve emvâli, qorıcılarınıñ evlâd u
ezvâcı ve esbâb16 u menâl 17leri müctemi>18dir, deyü ol ţarafa aqın idüb, ma>mûre-i

1
A F Hk Hs K: müeddebân
2
A: - ve
3
F Hs K Ü: medâr
4
Hs K Ü: - Mardin
5
İsmi yüce olsun.
6
F Hs: Ĝ ūΏ
7
K: - ki
8
Hs K Ü: ŝâqıbe
9
Ü: awvâlî
10
Hs K Ü: cumhûrdur
11
Hs K: mezbûr
12
A Hk: - ki, ârâ-i ŝâqıbesi intiźâm-ı mülk ü milletde müşkil-güşâ-yı umûr, efkâr-ı ¢âyibe-i i¢âbet-şi>ârları
wall-i mu>żilâtda kâfî-i awvâl-i cumhûr bir vezîr-i mübârek-tedbîrdir ki, wuliyy-i žât-ı >âlî-¢ıfâtı kemâl-i
taqvâ ve ¢alâw zîver, şân-ı sa>âdet-nişânı vufûr-ı zühd ü felâw olub, >atebe-i >ulyâ-yı >âlem-penâhıñ sütûn-ı
sedîd-i metânet-maqrûnı, südde-i vâlâ-der-gâhıñ >imâd-ı istiwkâm-efzûnıdır.
13
Hs: kâr-kûb
14
F: merhûb
15
Hk: şâhîleriñ
16
K: benât
17
F Hs K Ü: mâl
18
Hk: müştemil
541

vilâyet ü memleketi nehb ü ğârete icâzet istid>â eyledi. Âstân1-ı sa>âdet-âşiyâna


qudûmında şeâmet olub, >asker2-i müslimîn arasında olması nev>-i kerâhiyyetden xâlî
olmayub, awvâl 3-i xüsr-ittiśâl, ef>âl-i mefâsid-meâlinden cünûd-ı muvawwidîn
müteneffirler idi. Mes&ûli mawall-i qabûlde maqbûl olub, >avâţıf-ı >aliyye-i xüsrevânîden
bir miqdâr xazîne iwsân olınub, cüyûş-ı źafer-maśâffdan kimesne virilmeyüb, “ Evbâş-ı
ekrâddan ve sâyir eśnâf-ı berâyâdan kim murâd idinürse gitsün” deyü fermân-ı
hümâyûn śudûr etmegin ordu-yı źafer-xûydan müfâreqat idüb, >Iraq-ı >Acem semtine
revâne oldı.

Maqâle-i >âşir4 ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-maźâhir ü nuśret-meâŝiriñ mawrûse-i Waleb


ţarafına >azm-i źafer-cezmleri ve Elqâś Iśfahan ve Kâşan’ı ğâret etdügidir
Ważret-i xilâfet-penâh >izz ü câh ile mawmiyye-i Waleb ţaraflarına teveccüh-i hümâyûn
etdiler. Mâh-ı şevvâl-i mübârekiñ yigirminci güni >asâkir-i nuśret-âyât ile nehr-i
Fırat’ dan >ubûr olınub, ba>de ţayyi’ l-menâzil râyât-ı hümâyûn-merâwil mâh-ı mezbûrıñ
yigirmi üçinci güni Waleb wavâlîsine vâśıl oldı. Şehr-i Waleb ki, zübde-i medâyin-i
>Arab, vaţan5-ı xalîl-i ważret-i Rabbdır. >Azze ve celle6. Şehr-i büzürg-vâr, sevâd-ı nâm-
dâr olub, bârû-yı menî>ü muwkem, sûr-ı vesî>ü müstawkem, qal>a-i refî>ü bülend-i ebr7-
peyvendi bir tell-i vesî>-i Qâf-mânend üzre qulel-i >âliye ve burûc-ı sâmiye ile (319a)
ser-efrâz, xandeq-i Xavernaq-revnaqı muwît-i tell-i Cevzâdır. Derûne-i şehr-i sa>âdet-
behresi cevâmi>-i hidâyet-menâfi>, śavâmi>-i >ibâdet-mecâmi> ile memlû, câmi>leriniñ
her gûşesi mawall-i žikr ve me&vâ-yı lâ İlâhe illa’ llâh, her künc-i sa>âdet-genci cevâhir-i
kelime-i ţayyibe-i Muwammed resûlu’ llâh, menâre-i >ulyâları qarâr-gâh-ı ehl-i tevwîd,
secde-gâh-ı erbâb-ı taqdîs ü temcîd, mesâcid ü ma>âbidi merâśıd-ı Qur’ ân u tenzîl,
miwrâb u minberleri mawall 8-i furqân u kelâm-ı Rabb-i celîldir. Ahâlîsi >ulemâ-i dîn,
zübde-i enâmı meşâyix-i büzürg-vâr-ı yaqîn, ekŝer berâyâsı zühhâd u müttaqîn,
cemâhîr-i xalqı >ubbâd u sâlikîn ü nâsikîn, xâric-i şehri sükkân-ı ervâw-ı muqaddese-i
ţayyibîn evţân9-ı şühedâ ve qubûr-ı śâliwîndir. Eţrâf u eknâfı >uyûn-ı câriyât ile meşwûn
olub, ravżât-ı cennet-simât, wadâyiq-i behişt-âyât ile mânend-i firdevs-i berîn olmışdır.
Mâ-waśal şehr-i âbâd, medîne-i cennet-nihâddır. Râyât-ı xüsrevânî ve a>lâm-ı >âlem-
sitânî birle xażret-i pâdişâh-ı kişver-i İslâm, cenâb-ı xudâvendigâr-ı fâyiqü’ l-enâm
>asker-i dîn-i nuśret-peyâm ile ol medîne-i dârü’ s-selâma duxûl güninde cümle-i
müslimîn, qâţıbe-i muvawwidîn istiqbâl eyleyüb, >aleyke >aynu’ llâh10 du>âsını evc-i
>illiyyîne, ve yenśuraka’ llâhu naśran >azîzen11 nevâsını gûşe-i >arş-ı berîne irişdirdiler.
Derûn-ı wuśûn-ı maśûn, zevâyâ-yı künc-i burûc-ı felek->urûcında olan ţoplara âteş
virilüb, zemzeme-i ra>d-eśvât u berq-simât ile kevn ü mekâna zelzele virdiler.
1
Hk: âstâne
2
F Hs K: >asâkir
3
Ü: awvâlî
4
F Hs K Ü: - Maqâle-i >âşir
5
A Hk: + qadîm
6
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
7
F K Ü: ebed
8
A Hs: - mawall, F Hk: menâzil
9
A F Hs K Ü: ΑĜ ǻΛ
10
Allah seninle olsun.
11
“Hiç kimsenin karşı koyamayacağı şekilde yardımda bulunması (için)…”, K.K., 48 Fetih, 3.
542

Tüfengciyân-ı berq-nişân, yeñiçeriyân-ı âstân-ı sâmî-mekân xod debdebe-i tüfeng-i


ra>d-âheng ile ţâsîce-i gerdûnı1 memlû ve meşwûn eylemişlerdi. Ważret-i pâdişâh-ı
meymenet-wulûl sa>âdet ü iqbâl ile dârü’ s-sa>âdeye nüzûl eylediler2.
Qudûm-ı pâdişâh-ı >izz ü şevket
Waleb şehrine virdi zîb ü zînet
Ne şehr ol kim behişt-i >adne beñzer
Felek ţaqında güyâ mihr-i enver
Hevâsı i>tidâl üzre beğâyet
Śafa-yı >arśasına yoq nihâyet
Śûyı nisbet olmaz nehr-i Nil’ e
Ne Nil’ e belki âb-ı selsebile
Ahâlîsi >ulûm ehli mükemmel
Şüyûxı zîb-i fażl ile mufażżal
Mübârek-çehre pîrân-ı müeddeb
Śalâw u zühd ü taqvâda mühežžeb
(319b) Qubûr-ı evliyâsı menzil-i wûr
Qamu meşhedleri nûrun >alâ-nûr
>İbâdet-gâhı câ-yı rawmet ve3 üns
Maqâmât-ı bülendi güyiyâ quds
Ebed ma>mûr ola ol şehr-i zîbâ
Maśûn ide anı Allahu te>âlâ.
Şân-ı sa>âdet-nişân-ı âftâb medâric-i âsmânda sükûn etmeyüb, dâyimâ seyr ü inqılâb
üzre olduğı gibi ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-meâb4 daxı mawmiyye-i Waleb’ de bir miqdâr
şeref-i iqâmetden śoñra eţrâf u eknâf-ı Waleb’ de teşxîž-i xâţır-ı śafâ-meâŝir5 içün sene-i
mezbûre ži’ l-qa>desiniñ beşinci güni Şiraz ve Wama6 câniblerine śayd ü şikâra teveccüh-
i hümâyûn idüb, ülfet ü istînâsları ile me&nûs oldıqları ebnâ&-i sa>âdet-nüfûsdan ferzend-i
devlet-mend-i Cem-câh u Dârâ->abîd şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Bâyezîd ţâle beqâhu7
ważretlerini âstâne-i devlet câniblerine da>vet buyurdılar.
Bu eŝnâda8 Elqâś kendüye mütâba>at iden eşxâś-ı bî-qıyâs ile wudûd-ı Hemedân’ dan
mürûr idüb, >asker-i memâlik-sûz u qıtâl-âmûz, cündiyân-ı şihâb-şitâb u âteş-efrûz ile
medîne-i Iśfahan’ a nüzûl idüb, ol diyârlara mânend-i qażâ-yı âsmânî, belâ-yı nâ-gehânî
olub, şâh-ı şarq-intisâb9 u Pervîz-câhıñ ve qarındaşı Behrâm ve evlâd u ezvâc-ı würmet-
imtizâcları olduğı mevâżı>ı nehb ü ğâret, xazâyin ü emvâl ü cihâzlarını yağma ve xasâret

1
A F Hk Hs K: ser-nigûnı
2
A Hk: etdiler
3
A Hk: - ve
4
A Hk: intisâb, F Hs: - âftâb, K: menzilet
5
A F Hk Hs K: âşikâr
6
K: Ĝ ķΛŎ╙Ū
7
A Hk: - ţâle beqâhu. Bekâsı uzun olsun.
8
İslam padişahı Elkas’ a oldukça fazla hazine verip, binlerce asker koşup, Tahmasb’ın memleketine
gönderdi ve şöyle emretti: “ Gelüb Ţahmasb benim tawt-ı wükûmetimde olan memleketden bir qarye yaqdı
ise sen daxı varub, aña muqâbil her köyiñ başına birer şehrin yaq yıq”, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân,
s. 440.
9
A F Hk Hs K: gürîz-penâh u Tebrîz-terk, - şarq-intisâb
543

idüb, žî-şân u śâwib-nişân1 qorıcılarıñ xânmânlarını tâlân, ma>mûre-i büyût u süknâlarını


vîrân, eţfâl ü >ıyâllerini esîr ü giryân u nâlân, Qum u Kâşan’ ı2 daxı wudûd-ı Fars’ a
varınca ol merz ü bûmı yaqub yıqıb, âşiyân-ı cuğd ve me&vâ-yı kelâğ u bûm eylemişler.
Vezîri 3 Seyyid >Azîzullâh ile âstân-ı xilâfet-âşiyân u selâţîn-maţâfa pîş-keş ü hedâyâ
itwâf eylemiş. Waleb’ de Dîvân-ı hümâyûna vuśûl bulub, xuţûţ-ı >azîzü’ l-vücûd ile
mektûb, cevâhir-i girân-bahâ ile muraśśa> cildler, mükellef ğılâflar içre maśâwif-i
kerîme-i muţahhara, tefâsîr-i âyât-ı beyyinât ve ewâdîŝ-i nebeviyye-i >amîmetü’ l-berekât
ve sâyir meşrû>ât u menqûlât ve tevârîx u ma>qûlâtdan nefîs4 kitâblar, cevâhir-i güzîn ve
yevâqît ve la>l-i âteşînden maśnû> teberrükât-ı >acîbeden şimşîrler, (320a) xancerler,
mükellef siperler, serv-âsâ, sûzen-ser5 nîzeler, evżâ>-ı >acîbe ile muśanna>zer-efşân ţabl-
bâzlar, sîmîn ü zerrîn rikâblar ile müzeyyen zînler, wuqqa wuqqa mervârîd ve dürr-i
yetîm, gûne-gûne elmâs u zümürrüd ü zeberced ile muwallâ xavâtîm, nâfe nâfe miskler,
ţabla ţabla >ûdlar, >anberler, kîse kîse pîrûzeler, Bedaxşânî lâceverdler, nuqûş u ârâyiş ile
pîrâste ibrişîm serâ-perdeler6, müžehheb ü muţallâ, >acîb ü ğarîb maqa>dlar, ferş ü
bisâţdan mûcibü’ l-inşirâw ve’ l-inbisâţ warîr qalıcalar, kicelerden esbâb-ı şâhâne ve
emti>a-i xüsrevâne ve aqmişe-i xıdîvâne, qaţâr qaţâr esterân7-ı ser-mest îŝâr idüb, vezîri
pâye-i serîr-i >âlem-maśîri taqbîl idüb, xil>at-i meserret-âyet ile ser-efrâz oldı. Ważret-i
xilâfet-menzilet iqbâl ü devlet, vezîr-i kebîr-i Âśaf-xâśśiyyet birle maymiyye-i
Waleb’ den Gündüzlü câniblerine şikâra müteveccih oldılar. Ebbeda’ llâhu te>âlâ
mülkehû8.

Maqâle-i wâdî >aşer9 vâlî-i Van olan10 İskender Paşa’nıñ Xoy xânı Dünbülli Wacı
dimekle meşhûr bâğî-i bağy-âşiyânıñ vâqı>ât-ı qıtâli, mücâhidîn-i źafer-encâmıñ
vuqû>ât-ı fetw-ittiśâlidir
Yine ey xâme-i şîrîn-maqâle
Feśâwat bezmine bağla külâle
Meşâm-ı cân ola xoş-bû demiñle
Riyâż-ı dil müşerref maqdemiñle
Xaber vir söyle tâze bir wikâyet
Fütûw awvâlini eyle rivâyet.

1
A Hk : evbâşân-ı żalâlet-ma>âşdan, F: dîn-fürûşân-ı żalâlet-ma>âşdan, Hs: adıyla şân-ı żalâlet-ma>âşdan,
K: iblîs-şân-ı żalâlet-ma>âşdan, - žî-şân u śâwib-nişân
2
Hk: Kâşan
3
K: vezîr
4
Hs: biş, K: pîş-keş
5
A Hk: + tîz
6
Elkas’ ın vurduğu şehirlerde Tahmasb’ın kıymetli yadigârları vardı. Elkas onların hepsini bulunduğu
yerden aldı. Hatta Şah İsmail’in sağlığında işlenmesini emrettiği çadırı bile bitmeden aldı ve Sultan
Süleyman’ a gönderdi. Tahmasb’ın en büyük kederi bu çadır oldu, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s.
442.
7
A Hk: üştürân
8
Hk: - Ebbeda’ llâhu te>âlâ mülkehû. Yüce Allah mülkünü dâimî kılsın.
9
F Hs K Ü: - Maqâle-i wâdî >aşer
10
K: - olan
544

Qal>a-i mawmiyye-i Van mücâhidân-ı źafer-tüvân ile ma>mûr olub, vâlî-i İskender-
mekân1 Qızılbaşân-ı fitne-pâşân ile cidâle me&mûr olıcaq ţâyife-i xüsr-âmâl mücâveret-i
aśwâb-ı fetw-nevâlden mużţaribü’ l-awvâl olub, muwâfaża-i ser-wadd içün birqac biñ
melâwide-i şaqî-sened2 ile Dünbülli Wacı nâm xasîs3-i merg-encâmı Xoy’ a xân idüb,
İskender Paşa’ ya muqâbil qomışlarimiş. Bâğî-i mezbûr şarqıñ qadîmî erbâb-ı >aşâyir-i
şürûr-meâŝirden žî-qadr ü śâwib-nişân olub, muqaddemâ âstân-ı melâik-âşiyâna intisâb
idüb, sancaq >inâyet olınmış iken ţarîq-i irtidâda sâlik olub, aqvâm u4 >aşîreti ile gerü
Qızılbaş olmışdı. Xoy’ da cem>iyyet-i evbâş-ı mefâsid-ma>âş qılub, Van’ da olan ğuzâta
mażarrat u xasârete (320b) niyyet ü >azîmet etmiş [imiş]. Ğâziyân-ı źafer-hem-râh âgâh
olub, henüz anlar ğafletde şiddet-i şitâya i>timâd idüb, wużûr u istirâwatde iken paşa-yı
hizebr-âşûb u şîr-dil, rezm-âzmâ-yı ğażanfer-hücûm bâsil şîrân-ı ejder-heyâkil,
ğażanferân-ı gürg-mümâŝil birle deryâ-xurûşân u cevşen-pûşân, kîne-nûşân u nîze-der-
âğûşân5 olub, mawrûse-i Van’ dan çıqub, bî-dînlere ılğar eylemişler. Leîmler, saqîmler,
recîmler, mübtelâ-yı belâ-yı bîmler, sezâ-yı >ažâb-ı elîmler, gürîz-pûylar, la>n-gûylar,
bed-xûylar medîne-i Xoy’ da mekân idüb, ol şehr-i menba>ü’ l 6-qahrı7 fitne ü mekre kân
eylemişlermiş. Şeh-bâzân-ı ceng, nehengân-ı rezm-âheng, pelengân-ı şîr-ceng irişüb,
Xoy’ ı wiśâr eylemişler. Erbâb-ı vebâl gürîze mecâl bulmayub, sebîl ü râh-ı gürîz yoq8,
bi’ ż-żarûrî mübtelâ-yı belâ-yı warb olmışlar. İki cânibden nîrân-ı qıtâl işti>âl 9 bulmış.
Temâşâ etmege mergini düşmen
Ten-i a>dâya açmış10 nîze revzen
>Arûs-ı rezm olub şimşîr-i xûn-în
Dem-i düşmenden etmiş mehr ü kâbîn
Yağub bârân-ı merg ebr-i ecelden
Dökilmiş berg-i cân bâd-ı vecelden
Buxâr-ı xûn beñzerimiş sewâba
>Adûnıñ kellesi dönmiş wabâba
Rimâw11-ı mâr śaçmış zehr-i qahrı
Hümûma seyl etmiş sûq-ı şehri
Tüfengüñ wabb-ı hûş-efgenlerinden
Qaçarmış mürğ-i rûwı tenlerinden
Xadeng-i tîr ile cism-i Qızılbaş
Ser-â-pâ dâğile olmış qızıl baş12
Esüb bâd-ı śabâ śavb-ı źaferden
Hübûb etmiş nesîm iqbâl ü ferden

1
Hs: imkân
2
A F Hk Hs K: mürtedd, - şaqî-sened
3
A F Hk Hs K: mel>ûn
4
F Hs K Ü: - ve
5
K: âğûş
6
A F Hk: sezâ, Hs: münîr, K: ė┼ħ
7
Hs: aqher
8
A F Hk Hs K: şeğâlân-ıbîşe-i warb, - sebîl ü râh-ı gürîz yoq
9
Hs: iştiğâl
10
K: - açmış
11
Hk: + ve
12
F Hs K: yaş
545

¡ ıyub âxir >adûyı ehl-i İslâm


Fütûwâta qarîn olmış ser-encâm.
Axbâr-ı meserret-âŝârı >atebe-i >aliyye1-i sa>âdet-şi>âra >arż idüb, bu axbâr-ı fütûw-
âŝârdan dîde-i cihâniyâna nûr, qulûb-ı berâyâya envâ>-ı sürûr gelüb, behcet-i tâze ve
wubûr-ı bî-endâze müstevlî oldı. Dâyimâ pâdişâh-ı İslâm’ ıñ tîğ-i nuśret-fercâmı ve
şimşîr-i fetw-peyâmı sâkinân-ı memâlik-i A>câm üzerlerine qâhir ü ğâlib2 olmadan zâyil
ü xâlî olmaya.

Maqâle-i ŝânî >aşer3 Elqaś’ıñ irtidâdı, dîg-i ţabî>at-ı bağy-siriştinde ğaleyân iden (321a)
mevâdd-ı şürûrıñ iştidâdı, cibâl4-i ekrâd-ı bed-nihâda düşib5 ser6-encâm-ı ma>âdıdır
Elqaś-ı qasâvet-iqtibâs bilâd-ı Iśfahan’ ı ğâret, ol merzbûma7 bisâţ-ı źulm ü żalâlet
döşeyüb, ma>mûre-i memleketi xasâretden śoñra eyyâm-ı şitâ irişüb, >asker-i irtidâd-
qabûli ile sevâwil-i Bağdâd’ a nüzûl etmişdi. Mawrûse-i Bağdâd-ı behişt-âbâdda
müşârün-ileyh Muwammed Paşa8’ ya mülâqî olub9, âstâne-i >aliyye-i >ulviyye [ve]
dûdmân-ı >arş-âşiyân-ı >atebe-i seniyye-i rażaviyye >alâ-żacî>ihâ10 rıżvânu’ llâhi te>âlâ
ve’ t-tawiyye11 ki, medâr-ı ğufrân-ı ğafûr, mezâr-ı sa>âdet-âŝâr ve menzil-i nûrdur ve
merqad-ı şehâdet-merśad-ı nûr-ı dîde-i Seyyidü’ l-kevneyn, nesîb-i muţahhar-ı
bürhânü’ l-xâfıqeyn, selîl-i betûl ve qurre-i >ayneyn-i resûlü’ ŝ-ŝaqaleyn, şâh-ı şehîdân-ı
Kerbelâ İmâm Wüseyn’ iñ nevvera’ llâhu merqadehû12 meşhed-i mübâreklerin ki, ravża-i
İrem ve wadîqa-i fevz13-mawrem fi’ l-waqîqa ravża-i behişt-i muwterem14dir.
Ne meşhed menzil-i nûr-ı İlâhî
Der-i pâkı melâyik secde-gâhı
Muqaddes xâkı kewl-i dîde-i wûr
Müşerref saqfı bâm-ı beyt-i ma>mûr

1
K: - >aliyye
2
A F Hk Hs K: bâhir
3
F Hs K Ü: - Maqâle-i ŝânî >aşer
4
A Hk: ŊĜ Ģį
5
F K Ü: ĠŪΖŊ
6
K: - ser
7
A F Hk Hs K: merzbûmı
8
A Hk: + ârâ-i ŝâqıbeleri intiźâm-ı mülk ü milletde müşkil-güşâ-yı umûr, efkâr-ı śâyibe-i iśâbet-şi>ârları
wall-i mu>żilâtda kâfî-i awvâl-i cumhûrdur. Bir vezîr-i mübârek-tedbîrdir ki, wuliyy-i žât-ı >âlî-śıfâtı kemâl-
i taqvâ ve śalâw, zîver-i şân-ı sa>âdet-nişânı vufûr-ı zühd ü felâw olub, >atebe-i >ulyâ-yı >âlem-penâhıñ
sütûn-ı sedîd-i metânet-maqrûnı, südde-i vâlâ-der-gâhıñ >imâd-ı istiwkâm-efzûnıdır.
9
Bazı hâsidler Elkas’ın kethüdasına hased edip, akla uymayan şeyler isnad ettiler. Sultan Süleyman’a
şikayet ederek oyuna getirdiler. Elkas bunu işitince Sultan Süleyman’ ın eşiğine gelme arzusunda iken ne
yapacağını bilemedi. Sonunda Şehrezor beyine iltica edip, memleketinin bir köşesine sığındı, Lütfi Paşa,
Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 443.
10
F Hs K Ü: żacî>ihimâ
11
Yüce Allah’ın rızası ve övgüsü yattığı yerin üzerine (olsun).
12
Allah mezarını nurlandırsın.
13
A Hk: nûr
14
F: muwarrem
546

Miŝâl-i bâğ1-ı rıżvân u2 İremdir


Warîm-i rawmet-i Waqq muwteremdir.
Sâkinleri erâyik-nişînân-ı meclis-i quds, râqıdları mu>tekifân-ı zevâyâ-yı bezm-i üns,
dâyirleri >arśa-pûyân-ı dâyire-i rıżvân, zâyirleri çehre-bînân3-ı âyine-i rawmet ü
ğufrândır. Elqaś-ı nâ-sipâs meşhedeyn-i mübârekeyn ziyâretine varub, śûret-i sâdâtda
olanlar ile mülâqât idicek egerçi źâhiren müsâvîdir, ammâ el->uhdetü >ale’ r-râvî ki,
Elqaś’ a teşnî>idüb, Rûmîlere varub, Yezîd ve merîd olduñ, deyü mezârât-ı müteberrike
ziyâretine mâni>olmışlar. Elqaś gerü ţarîq-i rafża sülûk u wulûl idüb, câdde-i iţâ>at-i ehl-
i İslâm’ dan inwirâf u nükûl etmiş. Âyînlerince tevbe ve inâbet etmeyince ziyârete icâzet
virmemişler.
Fesâd-engîzimiş lâ-büdd nihâdı
Qabûl etmez leîm olan reşâdı
Gerü sebb etmiş aśwâb-ı güzîne
Żacî>ân-ı şefî>ü’ l-müžnibîne
Ne müşkil dâ olur renc-i cehâlet
Ki olmış mübtelâ qavm-i żalâlet
Resûliñ âliyüz deyü gezerler
Anuñ aśwâbına dâyim sögerler
(321b) Xudâ’ nıñ rawmetinden dûr olurlar
Şefâ>atden daxı mehcûr olurlar
Xudâ-yâ bizi îmândan ayırma
Dem-i âxirde Qur’ ân’ dan ayırma
İşit awvâl-i rafża bir wikâyet
>Acem mülkinde olındı rivâyet
Meger bir şaxś imiş ğâyetde şirrîr
Fesâd-engîz ü fâsıq ehl-i tezvîr
Güneh-kâr u siyeh-baxt u siyeh-rûz
Wiyel-bâz u fitne-sâz u şer-efrûz
Muśirr olmış günâha âxir-i kâr
Hidâyet pertevinden irmiş âŝâr
Waqîqat göziyle4 baqmış >uyûba
Peşîmân olmış etdügi žünûba
Cenâb-ı Waqq’ a yüz ţutmış açub baş
Döküb gözyâşını çeşm-i dürer-pâş
Meger ol >aśırda bir şeyx-i kâmil
Varimiş >âlim ü śâwib-feżâyil
Kerâmet-baxş imiş ehl-i velâyet
Penâh-ı sâlikân ve bawr-i himmet
Wużûr-ı şeyxe irmiş şaxś5-ı fâsıq6
Dimiş ey cümle kârı Waqq’ a lâyıq

1
A Hk: + ve
2
Hk: - ve
3
Hs K Ü: bünyân
4
A Hk: gözle
5
F Hs K: şeyx
6
F Hs: fâyiq
547

Ğarîq-i bawr-ı >iśyân u žünûbem


Warîq-i âteş-i cürm ü >uyûbem
Wikâyet eyleyüb bir bir günâhın
Oqurmış nâme-i baxt-ı siyâhın
>İbâdet eylesem şâm u sewer-gâh
>Aceb tevbem qabûl ider mi Allah
Olub ma>lûm şeyxe cümle wâli
İşitmiş etdügi vizr ü vebâli
Demiş üstâdmışsın ma>śiyetde
Olub bed-nâm u rüsvâ her cihetde
Meger eyyâm-ı sermâyimiş ol dem
Isınub âteşe şeyx-i mükerrem
Elinde varmış bir çûb-ı encîr
Debredüb âteşi hengâm-ı taqrîr
Virüb şaxśa o çûbı şeyx-i śâliw
Terawwum eyleyüb etmiş naśâyiw
Bunı al śaqla eyle çoq >ibâdet
Ţarîq-i Waqq’ da gözle istiqâmet
Şu deñlü kim yeşerüb vire encîr
Yiyesin meyvesin bî-şekk ü te&xîr
>Alâmetdir qabûl-i tevbeye wâl
Yüri cehd eyle zinhâr etme ihmâl
Qabûl etmiş kelâmı merd-i tâyib1
>İbâdet şuğline olmış muvâźıb
(322a) Nehârı śarf idüb śavm ü śalâta
Virüb mâlını bežl etmiş zekâta
Leyâli vird ile iwyâ idermiş
Zebânı žikr ile gûyâ idermiş
İdüb bir şehre hicret ittifâqı
¡ alâw u zühde ğâlib iştiyâqı
Bile ol çûb ve2 üstâd3-ı müşîri
Düşib ţurıdıqça elde dest-gîri
Olub4 bir xâneniñ mihmânı bir şeb
Ev öñine nüzûl etmiş müretteb
Derûn-ı xânede sâkin ev issi
İrişmez qonığıñ bir śavte wissi
>Aceb üslûba beñzer ğayr-ı meşhûr
Qonıq bir manźara varmış yanar nûr
Görir bir şaxıś elinde çûb-ı muwkem
Öñinde peşm ile śûret-i mücessem
Xiţâb idüb aña dir yâ Ebâ Bekr
Xilâfetde idüb sen çoq riyâ mekr

1
Hk Hs Ü: nâyib
2
A K: - ve
3
A: + ve
4
Ü: olur
548

>Arab’ dan geldüñ ve bulduñ riyâset


İdersin da>vâ-yı śıdq u śadâqat
Bilürdiñ şâh-ı merdânıñ >ulüvvin
Niçün urdıñ yere qadr-i sümüvvin
Xudâ’ nıñ şîri dâmâd-ı resûl ol
İmâmü’ l-müttaqîn zevc-i betûl ol
Ne cânile geçüb öñine anuñ
İmâmet eylediñ şâh-ı cihânıñ
Bunıñ emŝâli niçe türrehâtı
Diyüb taqrîr ider çoq mühmelâtı
>Adâvetde muśirr olur sitîze
Qılur żarb ile cismi rîze rîze
İdüb tîz âteşini buğż u xışmıñ
Keser şimşîr ile başını peşmiñ
Getürir ba>d-ez-ânbir cism-i dîger
Müretteb cümle endâmı muśavver
Xiţâb idüb aña dir ki >Ömersin
¡ alâbetde egerçi şîr-i nersin
>Adâlet gösterüb fârûq idiñ sen
>Arab’ da >izzile ma>şûq idiñ sen
Bu mıdır >adl kim şâh-ı vilâyet
Göre devriñde çoq zecr ü ihânet
Ola senden muaxxar ol xalîfe
Ğam u ğuśśa ola aña vaźîfe
İdüb envâ>-ı sebbi âşikâre
İder żarb ile cismi pâre pâre
Anuñ daxı keser başın kežâlik
Getürir ğayrı śûret-i miŝl-i žâlik
(322b) Aña dir ki eyâ >Oŝmân-ı >Affân
Olub sen câmi>-i Qur’ ân-ı bürhân
Didiler saña Žü’ n-nûreyn laqabda
Niçün waddiñ gözetmezsin edebde
Xilâfetde idüb sen cehd-i sebqa
Mu>ârıż olasın ol ol şîr-i Waqqa
Zemânıñda senüñ mawkûm ola ol
Ğarîb ü bî-kes ü mawrûm ola ol
O cisme daxı idüb mâ-cerâyı
Bulur bir śûreti daxı ârâyî
Xiţâb idüb aña dir ki >Alisin
Xudâ’ nıñ şîri ve bî-şekk velîsin
Senüñ vaśf-ı kerîmiñ lâ-fetâdır
Cenâbıñ murtażâ1dır müctebâ2dır
Musaxxar quvvetüñe bâb-ı Xayber
Laqabdır žâtıña kerrâr u waydar

1
Hk: müctebâ
2
Hk: murtażâ
549

Ferâğat eyleyüb sa>y ve ţalebden


Muaxxar olasın birqac >Arab’ dan
Saña lâyıq mıdır bu etdügiñ iş
Virüb sen dostına xazen ü teşvîş
Qoyub awbâbıñı miwnetlerile
Helâk etdüñ bizi ğayretlerile
Tecâvüz eyleyüb wadd-i edebden
Anuñ da qaţ>ider başın ğażabdan
Bu evżâ>ı idince merd-i bî-hûş
Teninde tâyibiñ1 qanı ider cûş
Mecâli qalmaz ârâm u qarâra
Hücûm eyler hemânâ cevf-i dâra
¡ unar şimşîrile bir semm-i qâtil
Ucurır cânına zehr-i helâhil
Ğarîq-i xûn ider cism-i źalûmı
Uçurır xânesinden bûm-ı şûmı
Düşer girü tefekkür >âlemine
Melâmet yörinür bu etdügine
Ki bunca qanlar etdüñ bî-nihâye
Vücûdıñ maźhar olmışdır belâye
¡ oñucu eylediñ tevbe inâbet
Ne iş idi gerü etdüñ xıyânet
Perîşân u peşîmân u xavf-nâk
Çıqar evden hemân qaçmağa çâlâk
Gider xayli xayâl idüb žünûbı
Ferâmûş eylemiş esbâb u çûbı
Tevekkül eyleyüb luţf-i Xudâ’ ya
Döner âxir gelür qonduğı câya
Ne varise alur esbâbını heb
Götürir >azm-i râh eyler müretteb
(323a) Diler qaldura yerinden ağacı
Görir bitmış nefîs encîr ağacı
Yeşerüb köklenüb yaymış buţağı
İrişmiş meyveniñ çaq tâze çağı
Görir bu wâlet-i >ibret-nümâyı2
Kerâmet-i bülend-i evliyâyı3
Gidüb nefsinden4 ol xavf ü nedâmet
Qabûl-i tevbeye olmış >âlâmet
Xudâ’ ya wamd ider olur feraw-nâk
Yolına >azm ider şâd u ţarab-nâk
Penâh eyle İlâhî mü&minîne
¡ ırâţ-ı müstaqîmi müslimîne

1
F Hs: < ΣġĜ
ħ
2
Hs: nümâsı
3
Hs: evliyâsı
4
F Hs K Ü: nefsinde
550

Bi-waqqın çâr-yâr-ı pâk-i gevher


Ebû Bekr ü >Ömer ü1 >Oŝmân u Waydar
Revâfıżdan bizi yâ Rabb ırağ it
Hidâyet lem>asın câna çerâğ it.
Elqaś2-ı qasâvet-iqtibâs gerü rafż-ı şeqâvet-esâs ile istînâs etdi. Âstâne-i sa>âdetden
nefret idüb, cibâl 3-i ekrâd-ı vawşet-mu>tâda düşüb, hidâyet-i Waqq’ dan dûr, sa>âdet-i
dâreynden mehcûr, âxirü’ l-emr qarındaşınıñ çengâline mübtelâ olub, maźhar-ı âşûb u
belâ oldı.

Maqâle-i ŝâliŝ >aşer pâdişâh-ı heft-kişver, şehen-şâh-ı hümâyûn-feriñ xullidet


xilâfetuhû4 evâmir-i qażâ-maźâhirleri5 ğazâ6-yı Gürcistân’a müte>alliq olduğıdır
Yine ey xâme-i rengîn-terâne
Nevâbaxşende-i şîrîn fesâne
Zebânıñdır güher-pâş u şeker-rîz
Beyânıñdır feraw-baxş u dil-âvîz
Ğazâ awvâlini eyle wikâyet
Süxan bezmine virsün zîb ü zînet.
Memâlik-i Gürcistân ki, bilâd-ı vesî>a-ı ma>mûre, qılâ>-ı menî>a-i meşhûre ile âbâd
memleket olub, Oğuz ser-efrâzlarınıñ ğazâları meşhûr, ozanlar dilinde wikâyât ve
qıśśaları mežkûrdır. Eţrâf u eknâfı cibâl-i râsiyât ile memdûd7, ţarâyiq u merâfıqı
çengelistân ve enhâr-ı kibâr ile mesdûd, bir ţarafı Deryâ-yı Sevâd’ a müntehî, cânib-i
âxeri ser-wadd-i Şirvân’ ı müştemil, bir semti Erzenü’ r-rum8’ a qarîb, bir cânibi
žerbâycân’ a muttaśıldır. Ahâlîsi gebrân-ı âteş-mekân, kâfirân-ı siccîn-âşiyân, melikleri
sâkinân-ı memâlik-i ţuğyân, aznavurları sâlikân-ı (323b) mesâlik-i >iśyân olub, gâh
âstân-ı sa>âdet-âşiyâna ittibâ>u inqıyâd śûretinde xud>a ve âl ile mürûr-ı mâh u sâl idüb,
gâh kisrâ-yı >Acem9 cânibine intisâb idüb, mâ-beynde münâfıqlar, fâcirler, fâsıqlar,
ţuğyân u żalâletde sâbıqlar, küfr ü10 kînde fâyiqler idi.
Bir def>a ważret-i pâdişâh-ı fîrûz-ceng, memâlik-sitân-ı ğazâ-âheng gîtî-güşâ-yı iqbâl-
cây u źafer-evreng cihâd-ı Firenk’ e meşğûl iken ol zemânda Erzenü’r-rum11’ a vâlî olan

1
A: - ve
2
3
F Hs K Ü: + ve
4
A Hk: - xullidet xilâfetuhû. Hilafeti dâim olsun.
5
A Hk: maźâhiri
6
A Hk: + ğarrâ
7
F Hs K Ü: memdûd
8
A Hk: ΌΛŎŴŎė, Hs K Ü: Ό ΛŎΑŖŎė
9
A F Hk Hs K: Qızılbaş-ı dîn-xırâş, - kisrâ-yı >Acem
10
F Hs K Ü: - ve
11
A Hk: ΌΛŎŴŎė, Hs K Ü: Ό ΛŎΑŖŎė
551

Mûsâ Paşa-yı sa>îdi 1 Gürc-i bî-dînler2 şehîd idüb3, nîrân-ı fitne ve fesâda iştidâd
virmişler idi. Ol târîxden berü pâdişâh-ı Xudâ-penâh u hümâ-câhıñ himmet-i hümâyûn-ı
źafer-dest-gâhları ol güm-râhlarıñ intiqâmı xuśûśına maśrûf idi. Binâen->alâ-žâlik
fermân-ı lâzımü’ l-iž>ân ile Erzenü’ r-rum4 beglerbegisi Muwammed Paşa ğazâ-yı Gürc’ e
me&mûr oldı. Evâyil-i mâh-ı recebde küffâr-ı dûzax-mekânıñ Beragan nâm qal>ası ki,
esâsı qa>r-ı ŝerâya5 temâs bulub, bârû-yı bülend-i ebr-peyvendiniñ farqı evc-i hevâya6
mümâs idi, derûnı >afârît-i Gürc ile meşwûn, teqâdüm-i ezmân u sinînden hücûm-ı
müslimîne waśâneti wâyil olub, wavâdiŝ ü inqılâbdan maśûn imiş. Ol wıśn-ı küfr-maqâm
mawśûr-ı ehl-i İslâm olıcaq qal>a śâwibi olan kâfir-i fâcir bî-nihâye >asker-i mežellet-
meâŝire qâdir la>în imiş, qal>ası öñinde çıqub, leşker-i dîn-i nuśret-qarîn ile muqâbil
olmış. Âşûb u neberdden hevâ pür-gerd, gîrûdâr-ı mübârizân ile meydân-ı zemîn câ-yı
neberd7 olub, sinân u rimâw bâzâr-ı cengde cerrâwlar, peykân u8 xadengler bilâd-ı ebdân-
ı âdemîde9 seyyâwlar, tüfeng dâneleri mürğân-ı ecel-âşiyân, żarbezen yuvalaqları
ţâyirân-ı cân-şikâr u ten-mekân olub, śawn-ı kâr-zârda cehennemîleriñ kârı zâr olub,
leşker-i źafer-qabûl küffâr-ı mağlûb u maxžûli >alef-i şimşîr-i meslûl idüb, naśr-ı mübîn
ü fetw-i metîn naśîb-i leşker-i melâyik-âyîn10 vâqi>olmış.
Teberler ţoqınub fıraq-ı >adûya
Dönermiş kelleler śınmış sebûya
İçüb nîze şarâb-ı xûn-ı gül-reng
¡ alub başını mest-âne ider ceng
Döker qanını küffârıñ zemîne
>Adû-yı dîni uğradır enîne
(324a) Qılıclar cerr-i cândan intifâ>a
Işıqlar gibi girmişler śemâ>a
Maqarr-ı tîr olub cismi liyâmıñ
Metâ>-ı rûwimiş sehmi sihâmıñ
Revân-ı gebr çıqsun deyü yer yir
Tüfeng etmiş ten-i a>dâyı kef-gîr
Hümâyûn himmeti şâh-ı güzîniñ
Sirâc-ı şer>ve âyîn-i mübîniñ
Olub hem-râh ceyş-i müslimîne
Cüyûş-ı mü&minîn ü pâk-dîne
>Aźîm uğraş u âşûb eylemişler
Qırub küffârı mağlûb eylemişler.

1
K: - sa>îdi
2
F Hk Hs K Ü: dînleri
3
Gürcüler daima isyan üzre olmuşlardı. İki yüzlü bir siyaset takip ederek bazen Şah tarafına bazen de
padişah tarafına iltica etmişlerdi. Bir defasında da padişah “cezâyir-i Firenc tesxîrine revân oldıqda” fırsat
bu fırsattır diyerek toplanmışlar ve Erzurum beylerbeyi Musa Paşa’ yı gafil yakalayıp, şehit etmişlerdi,
Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 287a.
4
A Hk: Ό ΛŎŴŎė, Hs K Ü: Ό ΛŎΑŖŎė
5
Hk Hs: ŝüreyyâya, K: ŝüreyyâ
6
K: - hevâya
7
A F Hk Hs K: pür-merd, - câ-yı neberd
8
F Hs K: - ve
9
A F Hk Hs K: bedânda
10
Hs K: âmîn
552

Mübârizân-ı heycâ-mefâxir ü deryâ-müşâkil, dilâverân-ı ejder-mümâŝil ü şîr-dil wiśâra


hücûm eylemişler. Ţulû>-ı neyyire-i maşrıqeynden beyne’ ś-śalâteyn olınca ceng-i >aźîm
olub, hidâyet-i Bâr’ ı >azze ve celle1 yârı qılub, qal>a fetw olınub, mawśûr olan erbâb-ı
xüsrân ţu>me-i şimşîr-i źafer-yalman olmışlar. Ol wiśâra qarîb2 küffâr-ı xizy-mevśûfıñ
Gomge dimekle ma>rûf bir wıśn-ı waśîni daxı olub, berk qal>a imiş.
Binâ-yı küfr ve me&vâ-yı mefâcir
Maqarr-ı müşrikîn ve câ-yı kâfir
Maqâm u menzil-i qavm-i şeyâţîn
Penâh-ı küfr ve xar-gâh-ı melâ>în
Esâsı müntehî qa>r-ı ŝerâya
Burûcı muttaśıl śavb-ı semâya.
Qal>a-i >asîrü’ l-meâxiž, wıśn-ı mawrûsü’ l-menâfiž, bârû-yı qaviyyü’ l-bünyân, sûr-ı
şedîdü’ l-erkân imiş. Leşker-i manśûr, hizebrân-ı bâd-mürûr ile mawśûr olıcaq sükkân-ı
hezîmet-niśâb u ecel-naśîbleri >inâd üzre olub, bahâdırân-ı qal>a-sitân, ceng-şinâsân-ı
zûr-âverân3 tüfeng ü tîr-i memâlik-tesxîr ile riqâb-ı cân-ı >ažâb-intisâblarına zencîr-i
merg ţaqub, dûzaxîleri dâyire-i wayâtdan girdâb-ı memâta düşirmişler. >İnâyet-i fettâw-ı
qadîr ile celle žikruhû4 qal>ai fetwidüb, ğazâ-yı >aźîm eylemişler.
Qırub ecnâd-ı şirki cünd-i İslâm
Qılıclar tîğler olmış xûn-âşâm
Derûn-ı qal>ayı qan eylemişler
Esâs5-ı küfri vîrân eylemişler
Źafer bulmış livâ-yı fetw-peyker
Cünûd-ı dîn olmışlar muźaffer.
Ol cevânib-i maźharü’ l-meśâyibde küffâr-ı żalâlet->avâqıbıñ ziyâret-gâhı olan Penak
nâm (324b) qal>ası varimiş ki, ebrâc-ı hevâ-târâc u ebr-imtizâcınıñ ucı evc-i qubbe-i
eflâk, esâs-ı semek-temâsı mülâśıq-ı xażîż-i merkez-i xâk, qulel-i sâmiyesiniñ her
qullesi bir kûh-ı gerdûn-kelle, burûc-ı >âliyesiniñ her burc-ı Gürc-me&vâsı bir qubbe-i
cebel-cüŝŝe, bi’ l-cümle wiśâr-ı bülend ve qal>a-i büzürg-vâr-ı ebr-peyvend imiş. >Asker-i
fâtiwü’ l-wuśûn, mübârizân-ı źafer-maqrûn ol wıśn-ı küfr-meşwûnıñ daxı istixlâśına
>azîmet idüb üzerine vardıqlarında >asâkir6-i fevz-mu>tâd göz açdırmayub, şimşîr-i âteş-
nijâd ve tîğ-i qâţı>ü’ l->inâd ile ol qal>a-i seng-nihâdı daxı fetw eylemişler. Anlardan ğayrı
Pernak ve Germek ve ¡ amağar ve Exa nâm wiśârlar daxı alınmış. Axbâr-ı fetw-âŝârı
südde-i sa>âdete i>lâm eylemişler. Cünûd-ı İslâm mesrûr u şâd-kâm oldılar7.

1
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
2
F Hs K Ü: - mawśûr olan erbâb-ı xüsrân ţu>me-i şimşîr-i źafer-yalman olmışlar. Ol wiśâra qarîb
3
F Hs Ü: avân
4
İsmi yüce olsun.
5
F Hs K Ü: esâsî
6
Ü: >asker
7
F Hs K Ü: olurlar
553

Maqâle-i râbi>>aşer1 ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berriñ şeh-zâde-i Cemşîd-fer birle wavâlî-i
Waleb’de şikâr-ı behcet-eŝerleri ve mawmiyye-i Waleb’e mürâca>at-ı źafer-rehberleridir
Ważret-i xudâvendigâr-ı >âlî-cenâb, şehriyâr-ı sipihr-rikâb u seyr-âftâb, gîtî-güşâ-yı
cihân-penâh fetw-naśîb ü źafer-niśâb, sâye-i Waqq, mehdî-i âfâq, şâh-ı şerî>at-meâb, ber-
güzîde-i >âlemiyân, xâqân-ı >Oŝmânî-intisâbıñ xalleda’ llâhu te>âlâ źılâle ma>deletihî >alâ-
kâffeti’ l-müslimîn ilâ-yevmi’ l-wisâb2 xâţır-ı >âţır-ı meserret-meâŝirleri śayd u şikâra
mâyil olub, ba>de edâi’ l-ferâyiż ve’ n-nevâfil hem-vâre evqât-ı hümâyûnları seyr ü
temâşâya maśrûf olmaq >âdet-i me&lûfeleri olduğı cihetden müşârün-ileyh şeh-zâde-i
Cem-câh u sa>âdet-nüvîd, maxśûś-ı elţâf-ı Xudâ-yı >âlem-âferîd, gül-bün-i gül-zâr-ı
salţanat Sulţân Bayezîd lâ-zâle fî->izzin medîd3 âstân-ı xilâfet-mekâna da>vet olınmışdı.
Sa>âdet ü iqbâl ile gelüb, >atebe-i >ulyâya mülâqî oldılar. Eţrâf-ı Waleb’ de olan şikâr-
gâhlar qorınmış idi. Nâdire-i âfâq olan üstâdlar4, >ulûm-ı şikârda fâyiqü’ l-aqrân
śayyâdlar müctemi> olub, küleng-şikâr, çengel-minqâr, hümâ-âheng, zerrîn-jeng
śunqurlar, şâhînler hevâ-pervâz u felek-dem-sâz olub, ţâyirân-ı cevv-âşiyânı evc-i
>illiyyînden śawn-ı zemîne indürib, gürîx ü vawşî seyfîler ve balabanlar, bâzlar ile
küleng5ler, tîhûlar, težervler, kerkesler, laqlaqlar, ördekler, qazlar, şikâr (325a) idüb,
envâ>envâ>temâşâlar, śınf śınf, gûne gûne waźźlar6 etdiler.
Hümâ śayd etmege şâhîn-i ser-bâz
Hümâyûn pençesinden ki ide pervâz
Felek eyvânına olur müsâfir
Döger perin hevâda nesr-i ţâyir
Virür sükkân-ı >ulüvve ıżţırâbı
Ser-i çengâli >uqâbıñ >iqâbı.
¡ ayd-ı ţuyûrdan qażâ-i vaţar, şikâr-ı perende waźźından qaţ>-ı naźar idicek, nesîm-seyr ü
bâd-mürûr yügrük ţazılar, hizebr-sitân, şîr-śayd, zerrîn-zencîr, gürg-gîr, âhû-naxcîr
śaśonlar, śabâ-dev, śâwib->av>av zağarlar, bebr-eşkâl, sîmîn-walqa yûzlar, pârslar ile
śawrâlar, vâdîler, tilâl ü cibâl şikâr-gâhlar bağlayub, her ţarafdan ğulğule-i śayyâdân-ı
vawş-gîr, âvâze-i şikâriyân-ı şâdî-te&ŝîrden vuwûşa ıżţırâb gelüb, meydân-ı şikârda
âhûlar, cîrânlar ser-gerdân u wayrânlar, gürgler, şeğâller, xûklar, ayular, ernebler,
rûbâhlar, pûyânlar ważret-i xudâvendigâr-ı kâm-kâr, şeh-zâdegân-ı sa>âdet-medâr,
xavâśś-ı ževü’ l-i>tibâr güzîde bâd-pâ ţarîfîler, Bağdâdî-nijâd, Şâmî-nihâd esbân-cesbân
nesîm-seyrâna süvâr olub, gâhî sûzen-zebân, âb-reng nîzeler, gâhî pûlâd-peykân tîrler,
xadengler ile vawşîleri dâma düşürib, śayd u şikâr ile tawśîl-i sürûr ve tekmîl-i wubûr
iderlerdi. Her ţaraf qoşma ve dönderişme, cân-verler pây-ı esbe ğalţân düşib ţurub
gürîzde şitâbân, her gûşede >av>av-ı sükkân, âvâze-i merdân, hây7-hûy-ı şikâriyân bir
temâşâ, bir qıyâmet, bir śafâ ve sürûr u selvet, bir ţoyımlıq, bir ğanîmet, bir şâdîliq, bir
wâlet ki, lâ->ayn raet ve lâ-üžn semi>at8.

1
F Hs K Ü: - Maqâle-i râbi>>aşer
2
Yüce Allah adaletinin gölgesini kıyâmete kadar Müslümanlar üzerinde dâim etsin.
3
F Hs K Ü: mezîd. Çok yüce olsun.
4
F: üstâdları
5
A F hk Hs K: keklik
6
Hk: + ve śafâlar
7
Hk: + ve
8
Hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak işitmedi.
554

Şikârile bulur xâţır tesellî


Cemâl-i behcet eyler çoq tecellî
¡ afâ ve ležžetine yoq nihâyet
Keder-rîz ü wubûr-efzâ beğâyet
Qulûbı pâk ider endûh u ğamdan
Qomaz dilde eŝer xüzn ü elemden
Sürûra bâ>iŝ ve şâdîye esbâb
Ni>am kânına hem açılur ebvâb
Şikâr olur murâdâta vesîle
Şikârile olur envâ>-ı wîle
(325b) Şikâra fâyide fetwu źaferdir
Şikârile melik Cemşîd-ferdir.
Mużâfât-ı mawmiyye-i Waleb’ de mawâll-i şevq u şağb olan mevâżı>da seyr ü sülûk
awvâli tamâm murâd-ı şerîfleri üzre görilüb, faśl-ı şitâya inqıţâ>, zemân-ı sermâya intihâ
gelmişdi. Şikârdan medîne-i Waleb’ e mürâca>at-ı hümâyûn buyurub, sene sitt ve xamsîn
ve tis>a-mie śaferiniñ ğurre-i mübârek-ţulû>ında1 devlet ü iqbâl ile şehre nüzûl etdiler.
Müdebbirân-ı umûrıñ ârâ-i meśâliw-intimâları gerü ważret-i xilâfet-penâhıñ xalleda’ llâhu
mülkehû2 Diyar-bekir câniblerine teveccüh-i źafer-maqrûnlarına müte>alliq olub, >asker-
i ebr-mürûra göc emr olındı.

Maqâle-i xâmis >aşer3 ważret-i pâdişâh-ı mübârek-vülûcıñ Waleb’den xurûcları, śavb-ı


Diyar-bekir’e >azîmet ve nehr-i Fırat’dan >ubûrları, râyât-ı fetw-âyâtıñ gerü Âmid-i
mawrûseye şeref-nüzûl ile Awmed Paşa’nıñ4 Gürcistân’a teveccüh ü5 mürûrıdır6
Yine ey xâme gel bülbül-zebân ol
Söze âğâz idüb şîrîn-beyân ol
Belâğat bâğına ğulğul 7-nümâsın8
Feśâwat bezmine nâzik edâsın
Gülistân mevsimidir gel xurûşa
Çemen eyyâmı geldi başla nûşa
Demiñ erbâb-ı >aşqa şevq virsün
Hüner ehline nâleñ ževq virsün
Şeh-i gîtî-güşânıñ vaśfın eyle
Ğazâ-yı Gürc awvâlini söyle.
Egerçi şâh-ı şitânıñ istîlâsı ile basîţ-i ğabrâdan bisâţ-ı inbisâţ-ı sebze tağayyür gelüb,
hücûm-ı sipâh-ı serd ile mizâc-ı zemâne pür-derd olub, rû-yi zîbâ-yı>arûs-ı gül-şen zerd
olmışdı. Hübûb-ı riyâw-ı sermâdan beden-i nesîm-i >abher-şemîm merîż ü saqîm idi.
Te&ŝîr-i faśl-ı xazân-ı zemherîr-âŝâr ile bülbüller sûrâx-ı şâxa gürîzân u xâmûş olub,

1
F Hs K Ü: ţulû>ından
2
Allah mülkünü dâim etsin.
3
F Hs K Ü: - Maqâle-i xâmis >aşer
4
A Hk: + ğazâ
5
A Hk: - ve
6
A Hk: mebrûrlarıdır
7
A Hk: bülbül
8
Hk: nevâsın
555

nâle-i dil-sûz1-ı >aşqı bi’ l-külliyye ferâmûş eylemişlerdi. Bu wâlet-i mehâbet-baxşa


ebrler giryân, sewâblar hevâda pûyân, bâd-ı śabâ Dîvâneler gibi ţağlara düşib, nâlân idi.
Nâ-gâh verâ-i perde-i ğaybdan beşîr-i behcet-te&ŝîr-i nev-bahâr unźurû ile’ l-âŝâr2 nidâsı
gûş-ı zemâne inhâ eyledi. Fi’ l-wâl sipâh-ı melâl-i sermâ gülistândan ayaq qaldurıb, nişîb
ü firâz-ı (326a) cibâle tawaśśun eylediler. Bu eŝnâda sulţân-ı kâm-kâr-ı rebî>iñ leşker3-i
şâdî-rehberi cihâna >arż-ı cemâl idüb, cilveye âğâz etdiler. Wüsn-i enfâs-ı mesîwâ-şi>âr-ı
nev-bahâr ile nebâtât4-ı mürdeye tâze wayât gelüb, reng-â-reng şükûfeler ile śawn-ı
zemîn behişt-i berîn oldı. Śawrâlar, vâdîler, cibâl ü tilâl xil>at-i sebz ile tezyîn bulub,
güyâ her şâx-sâr-ı eşcâr aţlas-ı zümürrüd-şi>âr ile ţonanmış ţıfl-ı nâzenîn idi.
Zemîn bezmine zeyn oldı çiçekler
Çemen şâhına çekdiler belekler
Nevâ-baxş oldı bülbüller ţarabdan
Açıldı ğonceler şevq u şağbdan
Benefşe böyle zeyn etdi bâğı
Şaqâyıq qurdı şâhâne otağı
Nesîm esdikce bûy-i verd-i awmer
Dimâğ-ı cânı eylerdi mu>aţţar
Bezendi lâlelerden śawn-ı śawrâ
Münaqqaş aţlas idi rû-yi ğabrâ
Xırâma başladı nâzile zanbaq
Gülistân buldı yine tâze revnaq
Cihân bir xande-rû mawbûba döndi
Ser-â-serler giyer bir xûba döndi.
Ważret-i pâdişâh5-ı xilâfet-penâh, xıdîv-i śâwib-serîr-i Cem-câh, sulţân-ı źıllu’ llâh-i
sa>âdet-dest-gâh, xâqân-ı naśr-xuddâm u źafer-sipâhıñ xalleda’ llâhu te>âlâ6 mülkehû7
fermân-ı lâzımü’l-iž>ânları ile >asâkir8-i memâlik-sitân u encüm-nişâna tenbîh olındı ki,
yat u yarağla wâżır olub, esbâb u silâw ile mükemmel olalar. Bir dem ki, i>tidâl-i hevâ
kemâlde, mizâc-ı >âlem kemâl i>tidâlde idi. Sene sitt ve xamsîn ve tis>a-mie cemâžiye’ l-
evveliniñ onıncı güni yevmü’ l-xamîs >ale’ ś-śabâw râyât-ı fevz ü felâw, a>lâm-ı >âlem-gîr
ü fetw-cenâw cihâna >arż-ı ruxsâr idüb, erkân-ı devlet, a>yân-ı salţanat, >âmme-i
müte>ayyinân-ı bâr-gâh-ı Cemşîd-śavlet, kâffe-i ekâbirân-ı der-gâh-ı pür9-waşmet,
paşayân-ı >iźâm, ümerâ-i ževü’ l-iwtirâm, ağayân-ı sipihr-iwtişâm, >âmme-i xuddâm-ı
vâlâ-maqâm śufûf-ı dehşet-me&lûf bağlayub, tüfeng-waml, âteş-feşân, düşmen-sûz u
şerer-nişân yeñiçeriler śaff-ber10-śaff, qat-ender-qat alaylar, qoşunlar tertîb etdiler. Ol
dem-i mübârek-qademde ważret-i (326b) xudâvendigâr-ı źafer-niśâb âftâb-ı >âlem-tâb ile
hem-ţâli>, cemâl-i cihân-ârâları mefâriq-i bende-gâna gün gibi lâmi> olub, semend-i

1
Ü: nüvâz
2
“ Fenźur ilâ-âŝâr”, K.K., 30 Rum, 50 âyeti ile benzerlik taşıyor. Fiilin çoğul olarak kullanıldığı bir âyet
bulunmuyor.
3
F Hs K Ü: leşkeri
4
K: nebâtâta
5
A Hk: - pâdişâh
6
A Hk: - te>âlâ
7
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
8
Ü: >asker
9
F Hs Ü: ber
10
F: - ber
556

sipihr-seyr ü bâd-pâya süvâr oldılar. Ŝenâ-yı çavuşân >ayyûqa peyveste olub, >aleyke
>aynu’ llâh1 âvâzesiyle gûş-i zemâne memlû oldı. Elsine-i müslimînden ve
yenśuraka’ llâhu naśran >azîzen2 du>âsı mesâmi>-i >illiyyîne irişdi. Śûrnâlar, nefîrler,
kûslar hengâmesi >âleme velvele, tüfeng-i qıyâmet-âheng śadâsı binâ-yı dünyâya zelzele
bıraqdı. Qal>a-i maśûne-i Waleb’ den xod ra>d-üslûb, berq-maśwûb ţoplar, pıranqılar,
żarbezenler atılub, cihâna ğulğule bıraqdılar. Sa>âdet ü iqbâl ile şehrden çıqub, otaq-ı
źafer-ittifâq Wilan nâm menzile qurılmış idi. Behcet ü iclâl ile şeref-nüzûl buyurdılar.
Deşt ü hâmûn xıyâm-ı gûn-â-gûn ile mâl-â-mâl olub, ordu-yı hümâyûn >âdet-i me&lûfe
üzre müretteb oldı. Üçinci qonaq Merc-i Dâbıq3 nâm mawall idi. İstirâwat-ı >asker içün
üc gün oturılub, mâh-ı mezbûrıñ on beşinci güni Dereşgin nâm menzile qonılub, anda
daxı iki gün oturılub, müşârün-ileyh şeh-zâde-i civân-baxt wüsn-i icâzet-i hümâyûn ile
sancaqlarına müteveccih olub, erkân-ı kâm-rân-ı >atebe-i >ulyâ gönderi gitdiler. Mâh-ı
mezbûrıñ yigirminci güni Birecik muqâbelesine qonılub, >akser-i fevz-âyât nehr-i
Fırat’ dan Diyar-bekir’ e >ubûr içün bî-nihâye keştîler tedârük olınmışdı. Sipâh-ı źafer-
penâh rûz u leyâlîde >ale’ t-tevâlî >ubûrda oldı4. Cemâžiye’ l-evvel 5 ayınıñ6 yigirmi ikinci
güni ważret-i xilâfet-penâh sa>âdet ü iqbâl ile śudan öte cânibe mürûr7 buyurdılar.
Beşdepe dimekle ma>rûf mawall qarâr-gâh-ı ordu-yı hümâyûn-ı źafer-emel vâqi> oldı.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi yedinci güni medîne-i Ruha ki, mevlid-i xalîl-i Rabb-i celîldir
te>âlâ şânuhû ve >amme birruhû ve iwsânuhû8 eţrâf u eknâf-ı şehr-i qadîm muxayyem-i
ordu-yı >aźîm oldı. Ba>de ţayyi’ l-menâzil mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-âxiriñ yedinci güni
Elmalu nâm menzile nüzûl buyurılub, birqac gün iqâmet olındı. Taqdîr-i Wayy-ı qadîr
ile >azze şânuhû9 ważret-i xilâfet-menziletiñ mizâc-ı sa>âdet-imtizâclarında fi’ l-cümle
tağayyür źuhûr etdi.
Cihân-ı bî-qarârıñ yoq ŝebâtı
Muqarrer bil wudûŝ-ı kâyinâtı
(327a) Gehî >âlem bahâr ve geh şitâdır
Gehî âdem ţafîl ve geh fetâdır
Gehî şebdir gehî rûz-ı münevver
Gehî źulmet gehî xûrşîd-i enver
Gehî śıwwat geh emrâz u saqamdır
Gehî şâdî gehî derd ü elemdir
Degildir wâl-i dünyâ ber-qarâre
Bu bir deryâ gibidir bî-kenâre
Xudânıñdır devâm-ı lâ-yezâlî
Virür her bendeye rızq10 u nevâli.

1
Allah seninle olsun.
2
“Hiç kimsenin karşı koyamayacağı şekilde yardımda bulunması (için)…”, K.K., 48 Fetih, 3.
3
Hs: ŜėŊ
4
A Hk: oldılar
5
Hk: evveliñ
6
Hk: - ayınıñ
7
Hk: >ubûr
8
Şânı yüce olsun, ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
9
Şânı yüce olsun.
10
F Hs K: revnaq
557

Îcâd-ı >âlemden1 ğaraż2-ı ma>rifetu’ llâh olub, her bendeye lâzımdır. Mülâwaźa eyle ki,
waqîqaten xâliq-i >âlem ve râzıq-ı benî Âdem ważret-i Waqqdır. Sübwânehû ve te>âlâ3. Bu
ma>nâya şâhid-i qavî ve bürhân-ı celî kelâm-ı İlâhîdir celle ve >alâ4 ki, tü&ti’ l-mülke
men-teşâ&5. Nüfûs-ı beşer menşe&-i xayr u şerrdir, ezmine-i sâbıqada6 kerrât ile źuhûr
eylemişdir. Müsâ>ade-i devlet ü kâm-rânî, müşâhede-i wuśûl-i murâdât u gîtî-sitânî birle
benî Âdem dâyire-i >ubûdiyyetden xurûc idüb, mertebe-i ulûhiyyete7 vülûc etmekle
xudâlıq da>vâsın eylemişlerdir. Aña binâen >âdet-i seniyye-i İlâhî aña müncerdir ki,
>ibâdına kendüniñ >acz ü fütûrını, dâyire-i qudretde taqśîr ü quśûrını bildirmek içün
beden-i insânîye envâ>-ı emrâż-ı gûn-â-gûn, eśnâf-ı evcâ>-ı zawmet-nümûn u feza>-füzûn
taqdîr idüb, gerü kemâl-i merâwim-i İlâhî ve8 vufûr-ı >avâţıf-ı nâ-mütenâhîden her dâya
bir devâ, her maraża bir dârû-yı şifâ ta>yîn idüb, qullarını dâyimâ belâya mübtelâ
eylemez. Ni>me’ l-mevlâ ve ni>me’ n-naśîr9dir. El-wamdü li’ llâhi ve’l-minne ve’ ş-şükrü
>alâ-âlâihi’ s-seniyye10.
Ważret-i xilâfet11-menzilet e>azza’ llâhu enśârahû12 śâwibü’ ţ-ţab>i’ s-selîm ve’ ž-žihni’l-
müstaqîm olub, dâyimâ teveccüh-i müveccehleri cenâb-ı Waqq’ a celle ve >alâ13 muwkem
ü üstüvâr olub, tevekkül ü i>timâdları >inâyât14-ı >amîme-i İlâhîye muqarrerdir. Waqq
sübwânehû ve te>âlâ mevhibe-i salţanat ve >aţâyâ-yı xilâfet ile ser-efrâz etdügi qullarına
nisbet bunlara iwsân ve >aţâyâ15 etdügi memâlik-i mevfûre ve eqâlîm-i mebrûre ve
>asâkir-i encüm-şümâr16, keŝret-i emvâl ü xazâyin ve vefret-i esbâb u defâyin ve kemâl-i
qudret ü übbehet-i kişver-güşâyî ve tamâm-ı quvvet ü nehmet-i >âlem-ârâyî ki, devr-i
Âdem’ den ilâ-hâže’ l-wîn daxı bir pâdişâh-ı kişver-penâha naśîb olmış degildir. Bu deñlü
şevket ü şehâmet ile müşerref ü mümtâz iken (327b) kemâl-i tevâżu>17 u meskenet
wuliyy-i žât18-ı sa>âdet-menqabetleri vâqi> olub, evâmir-i >aliyye-i İlâhîye inqıyâdları,
sünen-i seniyye-i risâlet-penâhîye wüsn-i irtibâţ u ittibâ>19ları derece-i kemâldedir.
Ewâdîŝ-i nebeviyye ve axbâr-ı Muśţafaviyye’ de śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem20 vârid ü
nâzildir ki, ižâ ewabba’ llâhu >azze ve celle >abden ibtilâhuya>nî Waqq sübwânehû ve
te>âlâ bir qulına muwabbet etse anı bir maraż ile mübtelâ eyler. Ve daxı ważret-i

1
F: >âlem
2
F: >arż
3
Allah’ı her türlü kusur ve eksikliklerden tenzih ederim. Yüksek olsun.
4
Yüceliği artsın.
5
A Hk: + ve tenzi>ü’ l-mülke mimmen-teşâ. “Mülkü dilediğine verir.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
6
F: sâbıqa
7
F Hs K: ulûhiyyet
8
F: - ve
9
“Ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcı.”, K.K., 8 Enfal, 40.
10
Yüce ihsanları için şükür, minnet ve hamd Allah’adır. K: - mübtelâ eylemez. Ni>me’l-mevlâ ve
ni>me’ n-naśîrdir. El-wamdü li’llâhi ve’ l-minneh ve’ ş-şükrü >alâ-âlâihi’ s-seniyye.
11
K: - Ważret-i xilâfet
12
Allah yardımcılarını aziz etsin.
13
Yüceliği artsın.
14
K: >inâyet
15
A Hk: >aţâ
16
A Hk: + ve leşker-i şihâb-âŝâr
17
F: tevâbi>
18
K: - žât
19
F Hs: ẀĜ ⅞
ġė
20
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
558

risâletden >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm1 mervîdir ki, el-emrâżu hedâyâ mina’ llâhi >azze ve
celle li’ l->abîdi feewabbe’ l->ibâdu ila’ llâhi ekŝerihim hediyyetün ya>nî wastalıklar Allahu
te>âlâ cânibinden qullarına hediyye ve armağandır. Allahu te>âlâ2nıñ ğâyet sevgilü3 qulı
oldır ki, aña armağanı çoq4 ola. Pes bu ma>ânî-i sa>âdet-mebânî muqteżâsınca mawall-i
mezbûrda ważret-i xilâfet-menziletiñ mizâc-ı şerîflerine nev>-i maraż müstevlî oldı. Ol
qonaqda birqac gün iqâmet olınub, ol mawalle qarîb Qaracaţağ dimekle meşhûr yaylaq
olub, hevâ-yı dil-pežîri mürevviw-i rûw ve dil-âvîz ü śafâ-baxş u ğam-rîz âb-ı wayât-
efzâsı nümûne-i selsebîl, >uyûn-ı śafvet-nümûn u śafâ-efzûnı walâvetde >ayn-ı Fırat ve
Nildir.
Güžer-gâh-ı nesîm olmış feżâsı
Giyâhı gül mu>anberdir hevâsı
Dimâğı nükheti eyler mu>aţţar
Nüfûsa virür âsâyiş muqarrer
Mekân-ı mürtefi>bir qulle-i kûh
Bülend ü vâsi>ve śawrâ-yı enbûh.
Âb-ı nâb-ı śıwwat-intisâbı üzre otaq-ı sa>âdet-ţınâb-ı xüsrevânî qurılub, mâh-ı recebü’ l-
müreccebiñ onıncı güni ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-ixtiśâś muqarrebân u5 xavâśś ile ol
yaylaqa şeref-nüzûl etdiler. Şifâ-xâne-i İlâhîden dârû-yı śıwwat u >âfiyet śunılub, mizâc-ı
şerîf ve >unśur-ı laţîfleri 6 selâmet üzre oldı.
Vücûdıñ cânıdır cânâ cihânıñ
Medîd ü müstedâm olsun zemânıñ
Wayâtıñla olur devriñ7 ŝebâtı
Ŝebât üzre görelüm ol wayâtı
Emîn ü sâlim ol dâyim xaţardan
Xudâ wıfź eyleye her şûr u şerden
Nihâl-i bâğ-ı >ömriñ tâze olsun
Ferax ţab>ıñda bî-endâze olsun
(328a) Gül-i rûyıñ bahâr olsun hemîşe
>Adûlar zâr u xâr olsun hemîşe
Devâm-ı devletiyle müstedâm ol
Ŝebât-ı >izzetiyle şâd-kâm ol
Müebbed ola žâtıñla serîriñ
Xudâ >avni ola her dem źahîriñ.
Bu eŝnâda küffâr-ı Gürc-i şeqâvet-şi>ârıñ ol wudûdda ţuğyânları mesmû> olub, ižlâl ü8
tawqîrleri içün ol śavba >asâkir-i źafer-meâŝiriñ irsâli śavâb görilüb, vüzerâ-i ma>delet-
ârâdan düstûr-ı Âśaf-nişân Awmed Paşa fermân-ı lâzımü’ l-iž>ân ile ol xuśûśa me&mûr

1
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
2
F K: - te>âlâ
3
A Hk: sevdügi
4
F: - çoq
5
Hk: - ve
6
Hk: + tamâm
7
Ü: devlet
8
F Hs K Ü: - ve
559

oldılar1. Erzenü’ r-rum2 ve Qaraman ve Žu’ l-qadirlü ve Rum beglerbegileri ve sancaq-


begleri ve bâqî >asâkir3-i źafer-meâŝir ile bir miqdâr tüfengci yeñiçeri dilâverleri ile
ketxudâları ta>yîn olınub ve südde-i gerdûn->udde xižmetinde olan ğurebâ bölügi
ağalarıyla xižmete me&mûr oldılar. Ğurre-i şa>bân-ı mu>aźźamda >ammet meyâminuhû4
ważret-i xilâfet-medâr u salţanat-şi>ârıñ xalleda’ llâhu te>âlâ5 mülkehû6 enâmil-i nuśret-
vesâyillerini taqbîl etdiler. Ţabl ve >alem iwsân olınub, vüzerâ-i ma>delet-ârâ gönderi
gitdiler.
Bawrden ayrılub bir lücce-i cûşân
Ne lücce-i bawr7 pür-mevc ü xurûşân
Aqub śavb-ı ğazâya seyl-i âdem
Revân oldı cihâda ceyş-i a>źam
Zirih-pûş oldı cümle cünd-i şâhî
Yaraq ile bezendi her sipâhî
Qoşunlar bağladılar düzdiler śaff
Yüridi devlet ü şevketle âśaf.
Mâh-ı şa>bânıñ on beşinci güni qal>a-i Erzenü’ r-rum8-ı źafer-lüzûm öñine qonub, cihâd-ı
fetw-ictihâda me&mûr olan beglerbegiler ve sancaq-begleri sipâh-ı sitâre-iştibâh ile gürûh
gürûh, alay alay gelüb, ordu-yı paşa-yı nuśret-re&ye mülâqî oldılar. Erzenü’ r-rum
qal>asından wiśâr-şikâr, menâre-miqdâr, nâr-baţn u zehr-âŝâr, ef>â-çehre ve ŝu>bân-eţvâr
beceluşqa, burc-efgen, beden-şiken, na>re-fen ejder-şîven żarbezenler qaldurıb, mâh-ı
mesfûrıñ on yedinci güni śavb-ı ğazâya >azîmet eylediler. Dördinci menzilde Gürc-i
maxžûliñ qılâ>-ı ŝüreyyâ-ictimâ>ından qal>a-i Tortum ki, firâz-ı qullesiniñ meşâ>ili
nücûm, pâs-bânân-ı iblîs-mekânı (328b) âteş-i şihâb ile mercûm, burûc-ı sipihr->urûcı
âşiyân-ı cuğd u bûmdur. Waśânet ile >adîmü’ l-miŝâl, metânet ile9 üstüvâr u ber-kemâl,
qulleleri güyâ cibâl, burcları evce ittiśâl bulub, cebel-i >aźîm üzre müşeyyedü’ l-bünyân
ve mümehhedü’ l-erkân wiśâr10-ı felek-mekân, derûnı küffâr-ı żalâlet-şi>âr ile memlû, her
künc-i burcı >adû-yı âhen-rûy Gürc ile ţopţolu olub, wiśâr-ı metîn, qal>a-i sengîn,
maqarr-ı erbâb-ı siccîn idi. Mawśûr olan kilâb-ı >aqûr, >afârît-i dîv-şu>ûr ceng ü warbde
meşhûrlardı. >Asâkir-i manśûre ile11 muqâbeleye iqdâm etdiler. Emr-i paşa-yı źafer-
encâm ile >asker-i fevz-irtisâm12 ol qal>a-i bülend-maqâmı cevânib ü eţrâfdan iwâţa idüb,
qarîb olan püşteler üzre ra>d-fiğân, nâr-feşân, berq-nişân, śâ>iqa-şân ţoplar qurdılar. Câ-
be-câ tüfeng-endâz yeñiçeriler metersler bünyâd idüb, nâyire-i ceng fürûzân oldı.
Ţoplarıñ duxânı rû-yi âsmânı mawcûb, śavâ>iq-i bevâriq mawśûr olan münâfıqları pür-

1
K: oldı
2
A Hk: Ό ΛŎŴŎė, F Hs K: ΌΛŎΑŖŎė
3
K: >askerler
4
Bereketleri (her yeri) kaplasın.
5
A Hk: - te>âlâ
6
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
7
F Hs K: - bawr
8
A Hk: Ό ΛŎŴŎė, F Hs K: ΌΛŎΑŖŎė
9
F: - ile
10
F: - wiśâr
11
K: - ile
12
F Hs K Ü: encâm
560

kürûb1 u mağlûb qıldı. Ţob ţaşları wiśâra girüb, başları bürîde ve2 perrân, bî-dînleri
gürîzân iderdi. Melâ>în-i Gürc’ iñ qal>a-i mezbûreye qarîb śa>bü’ l-mürûr, >asîrü’ l->ubûr
Necaw ve Emîr-axûr nâm iki qal>a-i sipihr-maqâmları daxı olub, >asker-i tesxîr-lüzûm ve
cünd-i ejder-hücûmıñ ceng-i Tortum’ da vâqi>olan wâlât-ı memât-simâtların3 müşâhede
etmekle xavf ü xaşyet müstevlî olmağın ol qal>alarıñ ahâlîsi qar>-ı bâb-ı istîmân idüb,
qal>a miftâwların getürüb, teslîm etdiler. >İnâyetu’ llâh ile te>âlâ şânuhû4 ol iki wıśn-ı
felek-medâr u nâm-dâr meftûw-ı ğâziyân-ı fetw-şi>âr vâqi> oldı. Hücûm-ı ğuzâtdan
aśwâb-ı cawîme xavf ü ıżţırâb müstevlî olub, mawśûr olan menwûslar ümîž-i xalâśdan
me&yûslar olmağın emân isteyüb, mâh-ı mezbûrıñ yigirmi dördinci güni qal>a miftâwı
gelüb, ol wıśn-ı felek-sutûw musaxxar u meftûw oldı. İçinde olan münâfıqîn-i Gürc
maţrûw olub, >inâyet-i melik-i sübbûw ile celle žikruhû5 qullelerine6 râyât-ı źafer-peyâm
naśb olınub, dârü’ l-islâm oldı. Ol ţaraflarda aśwâb7-ı xizy ü xižlânıñ Ağca-qal>a dimekle
ma>rûf bir wıśn-ı waśânet-mevśûfı daxı olub, seng-i (329a) bülend-i hevâ-peyvend
üzerinde bir wiśâr-ı kûh-mânend, qal>a-i mu>aźźam u ercmend idi. Memâlik-i
Gürcistân’ ıñ qufl-i sedîdi ve muwkem kilidi idi.
Wiśâr8-ı muwkem ü sengîn ü bâlâ
Burûcı eylemiş ebr içre me&vâ
Bülend ü ser-firâz u wıśn-ı >âlî
Serâyında züxaldir kût-vâli
Suqûfında nücûm idi meşâ>il
Sipihre kellesi olmışdı vâśıl
Olub bâmında keyvân pâs-bânı
Mekân etmiş civâr-ı âsmânı
Źalâm idi içi ebr-i siyehden
Geçerdi aşağa baqan kelleden.
Ważret-i paşa-yı kâm-kâr-ı qal>a-şikârıñ żamîr-i ilhâm-âŝârları ol wıśn-ı Xayber-eţvârıñ
daxı fetwine mâyil olub, >asker-i encüm-wisâb ile ol semte şitâb etdiler. İkinci qonaqda
eţrâf-ı qal>a muxayyem-i sipâh-ı nuśret-penâh vâqi> olub, qal>a başladılar. Cevânibi
mawśûr-ı leşker-i manśûr olub, ejder-ğırîv ü ŝu>bân-xurûş, zehr-pâş u zehre-nûş9, qal>a-
kûb u qal>a-ken, burc-ğıdâ, ra>d-śadâ, seng-şiken, beden-efgen ţoplar qurdılar.
Żarbezenler fiğân u velvele qoparub, tüfengler ğavğa ve ğulğule bıraqdılar. Ceng ü âşûb
ulaşub, küffâra10 wiśârları teng ü târ, füccâra qal>aları câ-yı11 nâr oldı. Mawśûr olan fırqa-
i kilâb envâ>-ı >ažâb ile mu>ažžeb, eśnâf-ı belâ ile mübtelâ-i pür-ta>ab olmağın ne gürîze
mecâl, ne xalâśa zemân, ne wayâta imkân, ne śabra tüvân qaldı. Ğâzîler śu qullesine
hücûm idüb, külüng-i seng-ma>âş u wacer-tirâş u rîze-pâş ile qal>a dîvârların delüb,

1
F Hs K: ĝΛŋ΄
2
A F Hk Hs K: bedenden, - bürîde ve
3
F Hs: simâtlarını, K Ü: simâtları
4
Şânı yüce olsun.
5
İsmi yüce olsun.
6
K: qal>alarına
7
F: - aśwâb
8
F: + ve
9
F: pûş
10
F: küffâr
11
F: ΟŎĜį
561

içerüye duxûl, bünyân-ı semek-âşiyânını tîşe-i taxrîb1-pîşe2 ile ŝuqbe3 ŝuqbe4 idüb,
derûne vuśûl buldıqları gibi küffârda ţâqat ü mecâl qalmayub, sitîz ü ceng ile xalâś
muwâl 5 idügin bildiler. Żarûrî emân isteyüb, feryâd u fiğânlar etdiler6. Eŝnâ-i ceng ü
cidâlde sihâm-ı cân-âşâm-ı küffâr-ı hezîmet-fercâm ile câm-ı şehâdet nûş iden ğuzât-ı
cennet-maqâm u firdevs-menzil, şehîdân-ı behişt-âşiyân u xoş-dil śawîbleri qabûl-i
emâna mâni> oldılar. ¡ âwib-i qal>a olan pelîd-i >anîdi wiśârdan esfele perrân (329b)
etdürib, cân-ı cehennem-âşiyânını tekye-i cawîme mihmân eylediler. >Uśât-ı ma>śiyet-
âyâtıñ xoryadlarını ţu>me-i tîğ u şimşîr, ezvâc u eţfâlini giriftâr u esîr eylediler. Emvâl ü
esbâbı yağma ve tâlân olındı.
Ţoyımlıq oldı anda xayli vâfir
Murâd üzre qırıldı cünd-i kâfir
Naśîb oldı ğuzâta sîm ü zerden
Ğanâyim aldılar śınf 7-ı güherden
Ţutıldı serv-qadd gül-xadd perîler
¡ afâ kesb eylediler müşterîler
Gül-endâm u semen-sîmâ ve ferrux
Xırâmân u hümâyûn u perî-rux
Sacı sünbül gözi şehlâ qaşı qavs
Teni śawn-ı cinân ve qoynı firdevs.
Mâh-ı mezbûrıñ yigirmi ţoquzıncı güni 8 qal>a-i Cevzâ-mekân meftûw-ı ğâziyân-ı
bülend-şân vâqi>olub, tevâbi>u levâwıqı, kâffe-i mużâfât u nevâwîsi ile cümle-i merz ü
bûm9 u10 kişver musaxxar-ı pâdişâh-ı hümâyûn-fer oldı. Ol rûz-ı pîrûz11da küffâr-ı
küfr12-efrûzıñ füccâr-ı >aqûr ile memlû waśânet ile13 meşhûr Eşkeśor nâm wiśâr ile aña
tâbi> iki pâre qal>alarınıñ daxı miftâwları gelüb, memâlik-i mawmiyye-i İslâmiyye’ den
ma>dûd oldı. Ramażân-ı mübârek ü sa>îdiñ ikinci güni küffâr-ı żalâlet-şi>âr [Gürc]iñ
wuśûn-ı maśûn-ı śu>ûbet-maqrûnından Gamwayś nâm qal>ası olub, derûn u bîrûnı füccâr
ile meşwûn, qulel ü xandeqleri melâ>în-i cehennem-mekîn ile memlû, her burcı pür-Gürc
idi. İstixlâśı içün >asker-i manśûr-ı fetw-şu>ûr ile üzerine >azîmet etdiler. Altıncı
menzilde qal>a-i mezbûre civârına qonıldıqda mâh-ı ramażân-ı şerîfiñ sekizinci güni
Nigred ve Enjed14 ve diger Ağca-qal>a dimekle meşhûr küffâr-ı maxžûl ü mağrûrıñ üc
pâre qal>aları ile anlara tâbi>on beş pâre qal>alarıñ aśwâbı15 hücûm-ı >asker-i hümâyûn-

1
F: ĝ╙╡
2
A: bîşe, K: - taxrîb-pîşe
3
K: - ŝuqbe
4
F: ΗĢ⅞ΉΗĢ⅞Ή
5
F: mecâl
6
F Hs Ü: etdi
7
F:  ĢŲ
8
K: - güni
9
F: ΌΛŖŏΏ
10
K: - ve
11
K: - pîrûz
12
K: nâr
13
F: - ile
14
F: Ŋėŗ∆ė
15
F K: aśwâb
562

fer ü nuśret-eŝerden serâsîme ve mużţarr olub, >atebe-i >ulyâdan istîmân etdiler.


Ramażân-ı mübârekiñ ţoquzıncı güni Gürcistân ümerâsından Radik1 dimekle ma>rûf bir
la>în-i küfr-mevśûf 2ıñ qal>asına varılduğı gibi xaşyet-i şimşîr-i dilâverân-ı qal>a-gîrden3
ol wiśâr-ı mu>teber daxı fetw olındı. İçine leşker-i nuśret-eŝerden wiśâr erenleri qonılub,
żabţ olındı. Memâlik-i Gürc’ den vilâyet-i >adîde meftûw olub, qılâ>-ı pesendîdeden
(330a) küffâr-ı melâ>în maţrûw oldı. Ol ţaraflar daxı mużâfât-ı memâlik-i mawmiyye-i
İslâmiyye’ den oldı.
Bu eŝnâda hevâya tağayyür ü inqılâb gelüb, avân-ı şitâ ve zemân-ı sermâ irişüb,
ramażân-ı şerîfiñ on birinci güni >asker-i żafer-rütbet ile >avdet ü mürâca>at etdiler.
Qal>a-i Erzenü’ r-rum wudûdına qarîb gelindikde memâlik-i Gürc’ den Yevâne Deresi
dimekle ma>rûf ma>mûr vilâyete aqıncı śalınub, >asker-i cerrâr ğanâyim-i bî-şümâra
mâlik oldı[lar]. Küffâr-ı żalâlet-âŝâr Gürc mu>aźźam qal>alarından Pertekrek nâm
qal>aları ile aña tâbi> iki pâre qal>alarından4 daxı cem>iyyet eyleyüb, erbâb-ı îmân ile
warb ü qıtâle qaśd ü âğâz etdikleri mesmû>olıcaq paşa-yı Âśaf 5-re&y >asâkir-i >âlem-ârâ
ile üzerine varılub, ol qal>alar6 daxı hücûm-ı mücâhidân-ı źafer-nişân ile alınub,
ramażân-ı şerîfiñ on beşinci güni qahrile fetw olındı. Memâlik-i ma>mûre-i Gürc’ den
Dâdili vilâyeti dimekle meşhûr memleket daxı qılâ>u biqâ>ı ile musaxxar u meftûw oldı.
On beş qıţ>ası7 żabţ olınub, bâqîsi taxrîb olındı. Tortum ve Gamwayś ve Ağca8-qal>a ve
Yevâne Deresi’ ne râyet-i sa>âdet-âyet ile sancaq-begi naśb olınub, śadâ-yı naqûs ile
me&nûs olan ıqlîmler himmet-i hümâyûn-ı pâdişâh-ı İslâm-ı sa>âdet-fercâm ile gül-bâng-
i Awmedî, zemzeme-i penc-nevbet-i Muwammedî birle śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem9
müşerref ü müstes>ad oldı. Paşa-yı mükerrem ü mübârek-qadem sâlim ü ğânim ü
muğtenim >asker-i ferrux-şiyem birle mu>âvedet eylediler. Ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-
penâh xalleda’ llâhu mülkehû10 şa>bân-ı şerîfiñ yigirmi yedinci güni >asâkir-i fevz-şümûl
ile Âmid-i mawrûse öñinde11 Çavlak nâm menzile nüzûl-i hümâyûn eylemişlerdi. >Îd-i
sa>îd irişüb, paşa-yı Âśaf-re&yiñ qudûmına müteraqqıblar idi. Mâh-ı şevvâl-i ferxunde-
fâliñ ikinci güni gelüb, ordu-yı hümâyûna vuśûl buldılar.
Hezârân şükr ü minnet žü’ l-celâle
Viribdir fetwile şâha nevâle
Ţıqıldı cümle a>dâ12 çâkine ot
Gürîzân u perîşân13 oldı mebhût
Alındı mülket-i ma>mûrı Van’ ıñ
Ki oldır zübdesi žerbâycân’ ıñ

1
F: ŊėŎ
2
Ü: maśwûb
3
F: gîrân
4
A Hk: qal>alarında
5
F: - Âśaf
6
K: - daxı cem>iyyet eyleyüb, erbâb-ı îmân ile warb ü qıtâle qaśd ü âğâz etdikleri mesmû>olıcaq, paşa-yı
Âśaf-re&y >asâkir-i >âlem-ârâ ile üzerine varılub, ol qal>alar
7
A Hk: qal>ası
8
F Hs: ŻỲė, Ü: ŻỲΜΉ
9
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
10
Allah mülkünü dâim etsin.
11
Hk: öñine
12
A F Hk Hs K: Qızılbaşıñ ţıqıldı, - Ţıqıldı cümle a>dâ
13
A Hk: peşîmân
563

Vilâyetden kesildi dest-i düşmen


Emân ü emn buldı mülk-i Ermen
(330b) Qılâ>-ı Gürc ile mülk oldı vâfir
Ğanâyim buldılar cümle >asâkir
Velî qalmadı esfârıñ zemânı
Hücûm etdi şitânıñ qahramânı.
Hevâda bürûdet ğâlib olub, herkes vuśûl-i evţâna ţâlib ü râğıb oldılar1. Ważret-i xilâfet-
menzilet, Muwammed-xıśâl ü >Îsâ-menqabet, Sikender-waşmet ü Süleymân-übbehet
xalleda’ llâhu źılâle xilâfetihî2 awvâl-i >asker3-i źafer-meâŝire wüsn-i ıţţılâ>ları olub,
kemâl-i şefaqat ü >inâyetlerinden âstân-ı muxalledü’ l-iqbâl śavbına şeref-mürâca>at emr
etdiler. Şevvâl-i meymenet-fâliñ on üçinci güni otaq-ı sa>âdet4-vifâq-ı xâqânî Âmid-i
mawrûseden Rum-ı devlet-lüzûm ţarafına teveccüh etdi. İrtesi behcet ü iqbâl ü kâm-rânî
birle cümle-i erkân-ı devlet ve kâffe-i >asâkir-i nuśret-mertebet birle >azîmet-i hümâyûn
buyurıldı. Şevvâl-i şerîfiñ yigirmi yedisinde Birecik öñinde âb5-ı Fırat’ dan >ubûr olındı.
Selx-i şevvâl-i mübârekde medîne-i >Antâb maqarr-ı otaq-ı şâh-ı kâm-yâb olub, xavâśś-ı
ževü’ l-ixtiśâśdan mâ->adâ >askere destûr virildi. Śofţağı dimekle meşhûr cebel-i Qâf-
qulleden mürûr olub, mâh-ı mübârek ži’ l-qa>deniñ altıncı güni mawmiyye-i Adana’ ya
gelinüb, ži’ l-qa>deniñ on birinci güni Ulu-kışlaq6 nâm qonaqda şeh-zâde-i sipihr-rikâb
ważret-i Sulţân Bâyezîd lâ-zâle fî->izzin medîd7 pâdişâh-ı iqbâl-nevâl ważretlerini
istiqbâl etdiler. Mâh-ı mezbûrıñ on beşinci güni memâlik-i Qaraman’ ıñ dârü’ l-mülki
olan mawrûse-i Qonya źılâl-i behcet-nevâl-i pâdişâh-ı ferxunde-fâl ile müstes>ad olub, ol
gece âsmândan zemîne berf rîzân, >asker8-i şâdî-rehber-i śayf gürîzân oldı.
Zemîn giydi veşaqdan postînler
Döşendi ţağa ferş-i qâqumînler
Velâyetdir şitâ şeyxi idüb remz
Ağaclardan alındı xil>at-i sebz
O wâletdir gülistân içre bülbül
¡ adâ-yı >aşqa etmez oldı ğulğul
Qurudı yâsemînler oldılar9 xuşk
Xotan içre nitekim nâfe-i müşg
Çıqub gözden yumıldı çeşm10-i nergis
Naźar etmezdi bâğ u râğa hic-kes11

1
Padişahın Helep’ de kışlamak için gerekli hazırlıkları yapmasına “ Padişahdır, tahtında yaraşır” diye
askerin büyük çoğunluğu razı olmadı. Padişah bunu işitince muhalefet etmeyip kış içinde İstanbul’a
hareket etti, Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, s. 444.
2
Allah hilafetinin gölgesini dâim etsin.
3
A Hk: >asâkir
4
F: - sa>âdet
5
F: - âb
6
A Hk: Ulu-qışla
7
F Hk Hs K Ü: mezîd. Çok yüce olsun.
8
Hk: >asâkir
9
F Hs K Ü: oldı
10
A: >ayn
11
A Hk: herkes
564

Bitürmişdi çemen1 rû-yi benefşi


İrişmezdi yere şemsiñ diraxşı
Güliñ taxtına geçmiş xâr u xaslar
Hevâ serd âh iderdi her nefesler.
(331a) Menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mâh-ı mübârek ži’ l-wicceniñ2 >ammet
meyâminuhû3 ğurre-i behcet-ţulû>ında ważret-i pâdişâh-ı dil-âgâh xalleda’ llâhu ve
ebqâhu4 sa>âdet ü iqbâl ile ve mezîd-i >izz ü5 iclâl ile dârü’ s-salţanati’ l->aliyye ve
maqarrü’ l-xilâfeti’ s-seniyye mawrûse-i Qosţanţiniyye wareseha’ llâhu te>âlâ >ani’ l-
beliyye6ye7 şeref-nüzûl idüb, taxt-ı devlet-baxtlarını müşerref buyurdılar. >Ulemâ ve
śulewâ, qâţıbe-i re>âyâ ve fuqarâ istiqbâl eyleyüb, devâm-ı devlet-i rûz-efzûnları içün
du>âlar etdiler.
Hümâyûn maqdemiñ olsun mübârek
Murâdıñ vire dâyim Waqq tebârek
Devâm-ı devlet ile müstedâm ol
Ŝebât-ı >izzetiyle şâd8-kâm ol.
Bu fetw-i dil-pesende nâźımân-ı dürer-i feśâwat-şi>ârıñ ercmendi Mevlânâ Qandî’ niñ
târîxidir.
Nice beşâret etmeye Qandî śafâ bulub
Fetw etdi Van qal>asını pâdişâhımız
Rûwü’ l-quds nidâyile târîxini 9 didi
Aldı wiśâr-ı Van’ı Süleymân şâhımız10.

Bu derece Rumili beglerbegisi Muwammed Paşa’nıñ vilâyet-i Üngürus’dan ba>żı


qal>alar fetwi ile ol cevânibde vâqi>olan sâyir fütûwât u ğazâlar beyânındadır
Yine ey kilk-i vaśśâf-ı süxan-sâz
Wikâyât11-ı ğazâya eyle âğâz
Beyânıñla şeref gelsün zemâna
¡ afâ baxş eylesün bezm-i cihâna
Ţola >ıţrıñ ile >âlem meşâmı
Mu>aţţar qıl dimâğ-ı Mıśır u Şâm’ ı
Zemâne śafwasına bir qalem çek
Ma>ânî qal>asın fetwe >alem çek

1
F: + ve
2
A: wicce
3
Bereketleri (her yeri) kaplasın.
4
Allah dâim etsin ve onu bâkî kılsın.
5
F Hs K Ü: - >izz ve
6
Yüce Allah onu felaketden korusun.
7
A F Hs K Ü: - ani’l-beliyyeye
8
Ü: şâh
9
Hs Ü: târîxi
10
F: - Aldı wiśâr-ı Van’ ı Süleymân şâhımız
11
K: wikâyet
565

Feżâyil ehline vir yâd-gârı


Müşerref qıl söziñle her diyârı
Şehen-şâh-ı cihânıñ di cihâdıñ
Ţarîq-i Waqq’ da bežl-i ictihâdın
Zemânında olan fetw-i cemîli
>Ayân eyle qamu sa>y-i cezîli.
Sene ŝemân ve xamsîn ve tis>a-miede1 ważret-i pâdişâh-ı hümâyûn-eyyâm u sa>d-rûz,
xüsrev-i mübârek-necm ve xıdîv-i ferrux-fâl ü baxt-pîrûz medda’ llâhu źıllehü’ l->âlî2
dârü’ l->izz ve’ n-naśr mawrûse-i Edirne-i mawmiyye taxtında qarâr buyurmışlardı. Eknâf-
ı memâlik-i xâqânî şürûr u fesâddan emîn, eţrâf-ı mesâlik-i cihân-bânî kemâl-i intiźâm
ile mânend-i xuld-i berîn idi. Avân-ı (331b) şitâya inqıżâ, qâmet-i sermâya inwinâ gelüb,
qudûm-ı nev-bahâr-ı wayât-âŝâr ile mizâc-ı >âleme sürûr, hübûb-ı nesîm-i >anber-şemîm
ile ravża-i cihâna tamâm wużûr u wubûr gelmiş idi.
Ser-â-ser cennet idi cümle gûşe
Gelübdi bâğda bülbül xurûşa
Çemende qurmış otağı şaqâyıq
Çiçekler nev>nev>ecnâd-ı fâyıq
Ağaclar berg-i sebz ile pür oldı
Budaqlar giydi xil>atler kör oldı
Şeref virdi şükûfe her diraxta
Oturdı şâxlar mîrâne taxta
Güle yâr etdigiçün xârı gül-şen
Yola çıqdı qılıçlar çekdi sûsen
Güliñ dâmânına üşmiş dikenler
Anıñçün baş qaldırdı çemenler
Boyun egmiş benefşe zâr u ser-mest
Olıbdı3 rezme nergisler siper-dest
Śavaşa serv qaldırdı sinânı
O cengüñ zanbaq olmış bozţoğanı
Ţuyûr elwânı ţoldı gülistâna
Nesîm âŝârı geldi bostâna
Hevâ xoş-bû idi misk-i Xotan’ dan
Dimâğa >ıţr irerdi yâsemenden
Behişt olmışdı śawrâlar ser-â-ser
Zemînler aţlas-ı sebz idi yek-ser.
Ważret-i şehriyâr-ı Cem-şi>âr u nuśret4-iştihârıñ xâţır-ı >âţır-ı meserret-maźâhirleri seyr ü
inqılâba mâyil idi 5. Teveccüh-i żamîr-i münîr-i mihr-şemâyilleri İstanbul-ı meserret-
şümûl semtine >azîmete şâmil oldı. Bu eŝnâda memâlik-i Üngürus’ dan şimşîr-i źafer-
me&nûs ile meftûw olan vilâyet-i Erdel ki, bilâd-ı şimâliyyeden Rus-ı menwûsa mülâśıq
olan Leh ve Çeh memleketlerine ulaşıq qılâ>-ı kûh-şükûh ile ma>mûr bir memleket-i

1
F: mie
2
Allah yüce gölgesini uzatsın.
3
F Ü: olındı, Hs K: ?
4
K: + ŎĜ
℮ĸĨŦė
5
A Hk: - idi
566

enbûhdur. Ol diyârıñ sancağı muqaddemâ Üngürus qıralı olan Yanoş’ ıñ oğlı İstefan
qırala >inâyet olınmışdı. Anda hem-civâr1 olan a>dâ-yı dîn-i qavîmden Çeh qıralı
Ferenduş-ı küfr-fürûş2-ı bî3-hûşıñ dimâğ-ı żalâlet-xurûşında vesvese-i iblîse sebîl olub,
ol diyârlara ta>arruż etdügi axbârıñ şüyû>ı muqteżî oldı ki: “ Ol semte >asker-i xûrşîd-fer
dilâverân-ı źafer-güsterden bir fırqa irsâl olına.” Aña binâen dârü’ l-mücâhidîn olan Rum
(332a) iliniñ beglerbegisi sipeh-sâlâr-ı a>źam, muqtedâ-yı ümem4, âśafiyü’ ş-şiyem,
mihr-i sipihr-i himem, bedr-i âsmân-ı kerem, dürr-i deryâ-yı ferâset, dürrî-i tâbân-ı burc-
ı kiyâset, zübde-i erkân-ı kâm-kârân, >umde-i a>yân-ı baxtiyârân, necm-i sa>îd-i bihrûzî,
kevkeb-i raxşân-ı fîrûzî, maźhar-ı kelâm-ı sa>âdet-intiźâm tü>izzü men-teşâ&5, niźâmü’ l-
ümmet >aynü’ l-himmet Muwammed Paşa ki, fürsân-ı meydân-ı dîniñ a>qali, şüc>ân-ı
şecâ>at-âyîniñ ekmeli, bebr-i demân-ı dilâverî, şîr-i jiyân-ı rezm-güsterîdir. Žât-ı hümâ-
śıfâtları xulq-i >aźîm ile mükemmel, cibillet-i >ulyâ-menziletleri luţf-i cesîm6 ile
mübeccel, kemâl-i iwsân-ı tâm ile cevher-i nâ-yâb, vufûr-ı elţâf u a>ţâf ile kâm-yâb.
Nedîm olmış aña devlet sa>âdet
Muqârin re&yine fetwiyle nuśret7
>Adîmü’ l-meŝeldir žâtı keremde
Hümâyûn mertebe şânı himemde
>Aźîmü’ l-xulq ve mümtâzü’ l-mekârim
Laţîfü’ ş-şân ve muxtârü’ l-ekârim
Vücûdı cûda maźhar luţfa ma>den
Xıśâle žâtı mecma>ţab>ı awsen
Şecâ>atde cihânıñ pehlevânı
Ferâset birle Eflâţun-ı ŝânî
Kemâl-i wilm ile ma>mûr u fâyiq
Degil maxfî >ulûmında daqâyiq
Şerefdir >âleme eyyâm-ı sa>di
Niźâmü’ l-emn olursa nola >ahdi 8
Sa>âdet birle meşhûr oldı nâmı
>Adûya berq-i xâţıfdır sihâmı
Mübârek maqdem ve ţâli>de mes>ûd
Qamu xalq-ı cihân râżî ve xoşnûd.
Fermân-ı >âlî-şân şeref-śudûr buldı ki: “ Paşa-yı müşârün-ileyh Rumili’ niñ >asâkir-i
manśûresi ile mawrûse-i Sofya’ da cem>iyyet eyleyüb, ol semte wâżır u nâźır olalar.” Lâ-
cerem bir dem-i sa>d-şiyemde ważret-i paşa-yı mükerrem Rumili’ niñ mübârizân-ı ejder-
hücûm, mücâhidân-ı bebr-rüsûmı ile süvâr olub, >asker9-i İslâm-ı źafer-encâm ve

1
F: mehcûr
2
F Hs K Ü: - fürûş
3
Ü: - bî
4
Hs Ü: ehemm
5
“Dilediğini aziz eyler…”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
6
F Hs KÜ: Ύ ŧż
7
F Hs K Ü: - Nedîm olmış aña devlet sa>âdet
Muqârin re&yine fetwiyle nuśret
8
F Hs: ΟŋΕẂ
9
F: - >asker
567

ğâziyân-ı nuśret-peyâm u peleng-intiqâm ile Śofya ţaraflarına >azîmet-i >âlî-nehmet


eyleyüb, anda cem>iyyet eyleyeler.
Źuhûr etdi yine ordu-yı şâhî
Ŝüreyyâ gibi cem>oldı sipâhî
Yüridi mîr-i mîrân-ı mükerrem
Qoşunlar bağladılar ceyş-i a>źam
Revân oldı gerü deryâ-yı >asker
Temevvüc eyledi bir Bawr-i Awżar
(332b) Otağ u çetr ile śawrâ bezendi
Gerü dünyâ yüz aqlığın qazandı
Qurıldı xaymeler śawn-ı zemîne
Şebîh oldı çemen xuld-i berîne.
Rûz u leyâlde śawrâ ve cibâl ţayy olınub, >asker-i źafer-pey birle medîne-i Śofya
muxayyem-i sürâdiqât-ı iqbâl oldı. Mežkûr olan qıral-ı fesâd-âmâl, >adû-yı bed-re&y-i
nuwûset-awvâl ţarafından axbâr-ı waqîqat-âŝâr bu vechile ţulû> eyledi ki, mežkûr Erdel
diyârına vâlî olan Yanoş oğlınıñ lâlâsı Berata nâm la>în-i küfr-âyîn câdde-i iţâ>atden
xurûc idüb, dâyire-i >iśyâna vülûc ile qıral-ı żalâlet-âmâle muţî> u tâbi> olub, ol
vilâyetlere >adû-yı dîn müstevlî olmış. Çeçi dimekle ma>rûf wiśâr-ı nâm-dâr ki, vasaţ-ı
vilâyetde wıśn-ı waśîn, zevâyâ-yı waśânet-âyîni küngüre-i evce qarîn, qulel 1 ü2 burûcı
Cevzâ ve keyvâna mekîndir. Qılâ>-ı ma>mûre-i pâdişâh-ı rû-yi zemînden xalleda’ llâhu
mülkehû3 qal>a-i ma>mûre-i Segedin câniblerine ve sâyir ol ţaraflarda vâqi>olan bilâda
Semendire ve Belğırad wiśârlarından nehr-i Tise4 ile zâd u zevâde gönderilmege mežkûr
Çeçi qal>ası a>dâ-yı bed-re&y taśarrufında olıcaq mâni>-i qavî olduğı eclden ol qal>ayı
âstân-ı sa>âdet-âşiyâna teslîm içün mežkûr Berata’ ya defa>âtla awkâm-ı cihân-muţâ>
gönderilüb ţaleb olındıqda temerrüd [ü] >inâd idüb, tevcîhât-ı bâţıla ile i>tižârlar idüb,
evâmir-i >ulyâya imtiŝâlde te&xîr ü terâxî5 eylemişdi. >Asker-i ferruw-fer birle paşa-yı
źafer-güster ol semte müteveccih olmağın Çeçi qal>asına düşmen-i bî-dîn girüb, wiśârı
żabţ etdügi eclden paşa-yı xuceste-re&y ü nuśret-efzâya emr-i cihân-muţâ> şeref-ıśdâr
buyurıldı ki: “ >Asâkir-i źafer-meâŝir ile varub, qal>a-i mesfûreniñ6 fetwine iqdâm ü
ihtimâm eyleyeler.” Fermân-ı >âlî-şân muqteżâsınca ważret-i paşa-yı kâm-rân sene-i
mezbûre recebü’ l-müreccebiniñ altıncı güni >asker-i bawr-emvâc u deryâ-cûşân, dilîrân-ı
düşmen-târâc u yemm-xurûşân ile mawrûse-i Śofya’ dan qalqub, menâzil ü merâwil ţayy
qılınub, mâh-ı mezbûrıñ yigirmi ikinci güni dârü’ l-fütûw ve’ n-naśr mawrûse-i Belğırad-ı
cennet-âbâd śawrâsına (333a) nüzûl eylediler. Rûz u leyâlde gemiler ile Sava śuyından
cezîre-i Sirem câniblerine mürûr u >ubûr idüb, bu eŝnâda >atebe-i >ulyâdan paşaya bir
miqdâr ceng-sâz, tüfeng-endâz yeñiçeriler ile yüz elli miqdârı ţob-ı źafer-maśwûb
>arabaları gönderilmiş idi. Anlar varınca Sirem’ de bir miqdâr iqâmet eyleyüb, mâh-ı
ramażân-ı źafer-iqtirânıñ altıncı güni Sirem’ den qalqub, Tise śuyı üzerine >asker-i
hümâyûn->azmiñ >ubûrı içün binâ olınan cisr-i üstüvâr-ı śırâţ-âŝârdan >asker-i İslâm-ı

1
F Hs K: ΈΊħ
2
F Hs K Ü: - ve
3
Allah mülkünü dâim etsin.
4
F: Tişe
5
F: ΠŅάħ
6
F: mesfûrıñ
568

źafer-fercâm ile mürûr idüb, göz açdırmayub, varub qal>a-i mezbûre üzerine qonub,
cevânibden wiśârı iwâţa eylediler1. Mawśûr olan2 küffâr-ı >abûs-ı żalâlet-me&nûs ceng ü
warbe mutaśaddî olub, ebvâb-ı qal>ayı bend ü sedd idüb3, ceng ü4 warbe ve sitîze âğâz
eylediler. Lâ-cerem ważret-i paşa-yı mübârek-maqdem, mîr-i mîrân-ı źafer-mawrem ü
nuśret-hem-dem gece ile gemilerden on qıţ>a5 wiśâr-âşûb, qal>a-kûb, fetw-maśwûb güzîde
ţoplar çıqarub, qal>anıñ eţrâf u cevânibine metersler qurub, qam>-ı qal>aya hücûm
etdiler. Ţoplar ţarrâqası âfâqa ğulğule bırağub, bünyân-ı wiśâra zelzele virdi. Ğâzîler
tüfeng ü tîr ile cehennemîleri dil-gîr, niśâl-i sihâm6 a>dâ-yı żalâlet-encâmıñ bedenlerini
mânend-i kef-gîr iderdi. Cânibeynden zenberek oqları, tüfeng dâneleri, oqlar xadengi
mürğân-ı ulî ecniwatin7 gibi hevâda perrân olub, eşbâw-ı âdemîden cerr8-i ervâw
iderlerdi. Her ţaraf 9 enîn ü vâveylâ, her cânib herc ü merc, pür-şûr u ğavğa, >âlem
muśîbet ü cenge vâle ve şeydâ idi. Üc gün üc gece >ale’ l-ittiśâl warb ü żarb mümtedd ü
ber-devâm olub, mawśûr olan liyâm âteş-i >ažâb ile mawrûr, śademât-ı ţop-ı cân-âşûb10
ile maqhûr oldılar.
Wiśâr oldı cawîm ehline zindân
Görirlerdi >ažâb-ı nârı her ân
Qażâ berqi idi güyâ tüfengler
Ecel śaydına olmışdı efekler
Cigerler11 delmege cerrâwidi tîr
Dem-i a>dâ içün seffâwidi tîr
Sihâmıñ demreni olmışdı neşter
Alurdı cân-ı küffârı iken ter
(333b) Yoq idi nesne kim âşûblardan
Qıyâmetler qopardı ţoplardan
Hevâya ţağıdub seng-i wiśârı
Qoyardı12 çeşm-i a>dâya ğubârı
Śavâ>iqden zemîne geldi lerze
Olubdı her dilâver şîr-i şerze
Siyeh ebr idi her ţopıñ duxânı
Baqub görmezdi hic kâfir cihânı
Nüzûl etdi belâlar başlarına
Fenâ zehri qatıldı âşlarına.
Ğâzîler ţob gediklerinden ve imkân olan yerlerden wiśâra hücûm13 idüb, yüridiler. Alay
bayraqları, naśr-ı >azîz sancaqları ile burc u bârûları büridiler. Her ţarafdan wiśâra duxûl

1
A Hk: qıldılar
2
K: + melâ>în
3
K: - idüb
4
A F Hk Hs K Ü: - ceng ve
5
Ü: qal>a
6
Ü: ΆĜΚŦ
7
“… kanatlı (elçiler yapan…)”, K.K., 35 Fâtır, 1.
8
F: cerrâr
9
F: ţarafdan
10
K: + belâ-maśwûb
11
F Hs Ü: ciger
12
Hk: qopardı
13
K: - hücûm
569

idüb, derûn-ı qal>aya nüzûl etdiler. Mü&min ü kâfir, müslim ü fâcir esvâq-ı qal>ada rû-
be-rû olub, uğraşdılar. Gönderler, demrenler ile ilerü yüriyüb, uğur açdılar. Ol rûz-ı
pîrûzda ceng-i >aźîm olub, küffâr-ı xâk-sârıñ xoryadları feryâdlar qılub, ğuzâtıñ şimşîr-i
źafer-te&ŝîrlerine >alef olub, vücûd-ı >anûdları nuqûdını tîz bâzâr-ı fenâda1 döküb, telef
etdiler. >İnâyet-i hâdî-i fettâw ile celle žikruhû2 innâ fetawnâ leke fetwan mübînen3 nidâsı
gûş-i müslimînde mesmû> u źâhir, ve yenśuraka’ llâhu naśran >azîzen4 beşâreti qulûb-ı
mü&minînde gün gibi bâhir olub, qal>a-i mezbûre bi’ t-tamâm ve’ l-kemâl meftûw u
musaxxar olub, himmet-i hümâyûn-ı pâdişâh-ı rub>-ı meskûn ważret-i paşa-yı qal>a-
güşânıñ mezîd-i ihtimâmlarına refîq-i şefîq olub, ol qal>a-i Xayber-üslûb cümle-i qılâ>-ı
ma>mûreden ma>dûd u mawsûb oldı. >Adet-i şehen-şâhî üzre dizdâr ve ketxudâ
müstawfaźîn ve beşlüler tedârük olınub, śademât-ı ţop-ı fetw-maśwûbdan xarâb olan
yerleri ta>mîr içün5 mîrler6 ta>yîn etdiler.
Ol wavâlîde gerü7 küffâr-ı nâr-qarâra müte>alliq olan qılâ>-ı müşeyyede ve wuśûn-ı
mümehhededen Beçkerek dimekle meşhûr bir qal>a ki, ğâyetde gereklü berk wiśâr,
nihâyet derecede śa>b u üstüvâr, her vechle kilid-i memleket ve miftâw-ı vilâyet olub,
erbâb-ı śalîbe mesken, aśwâb-ı cawîme maqarr u vaţan, burûc-ı >asîrü’ l->urûc ile
müsevver, ebdân-ı hevâ-âşiyân u Cevzâ-mekân ile muśavver, qal>a-i (334a) Xayber-
hem-tâ, wıśn-ı felek-üns ü semek-muvâsâ idi. >Asker-i wuśûn-fetw u burûc-güşâyla
ważret-i paşa-yı medâyin-sitân anuñ daxı üzerine düşüb, mübârizân-ı naśr-qarîn ü źafer-
>inân, mücâhidân-ı fevz-naśîb ü şimşîr-miyân göz açdırmayub, wiśârı muwîţ oldılar.
Hemîn ol gece ra>d-dem, berq-şiyem, qıyâmet-debdebe, waşr-zemzeme, śavâiq-śadme,
bevâriq-velvele ţoplar qurub, bahâdırân-ı rezm-fünûn, ejderân8-ı ceng-maqrûn içün câ-
be-câ metersler tertîb eylediler. Gerd-â-gird qal>ayı quşadub, şîr-i nerler, bebr-i hünerler,
bürehne-serler, fetw-hem-serler, dilîrler, qal>a-gîrler, ejder-demler, rezm-mawremler,
cevşen-pûşlar, deryâ-xurûş siper-dûşlar, qal>a-sitânlar, şîr-i jiyânlar, śâwib-şimşîrler,
pehlevânlar, Cemşîd-cengler, gîrûdârda pelengler, deryâ-yı rezme nehengler, warb ü
cenge wâżır oldılar. >Ale’ ś-śabâw cirm-i âftâb qulle9-i şarqî-ufqdan ţulû>idüb, żiyâ-yı nûr
ile cihân münevver, dimâğ-ı >âlem >ıţr-ı rûşenâ ile mu>aţţar olduğı demde ol qal>ada
mawbûs olan küffâr-ı menwûs, eşrâr-ı menkûsü’ r-rüûs bu wâleti müşâhede idicek
gördiler ki, çerâğ-ı devletleriniñ nûrı söyinmiş, âteş-i mehâbet-i İslâm ve nâr-ı xaşyet-i
dilâverân-ı źafer-encâm ile raxt u baxt-ı ţâli>-i vârûnları ţutışub, göyinmiş. Üzerlerine
müstevlî olan >asker-i dîn sitâre ve nücûmdan çoq, lâ-cerem ceng ü warb iderlerse
kendüleriñ xalâśına çâre ve imkân u mecâl yoq10. Bi’ ż-żarûrî ważret-i paşa-yı rezm-ârây
u wıśn-güşânıñ dâmen-i >inâyetlerine düşib, istîmân eylediler. Qal>ayı ważret-i pâdişâh-ı
memâlik-sitân, şehen-şâh-ı cihân-penâh-ı Süleymân-mekân bendelerine teslîm idüb,
cânlarına emân virilmek11 şarţı ile tażarru> u zârîliqler eylediler. Paşa-yı xuceste-rûz u

1
F Hs K Ü: fesâda
2
İsmi yüce olsun.
3
“Sana apaçık bir fetih verdik.”, K.K., 48 Fetih, 1.
4
“Hiç kimsenin karşı koyamayacağı şekilde yardımda bulunması (için)…”, K.K., 48 Fetih, 3.
5
Hk: + bir
6
Hk: mîr
7
F: gürûh
8
A Hk: ejder
9
F: qal>a
10
K: - ve imkân u mecâl yoq
11
A Hk: - virilmek
570

mekremet-efrûzıñ ţabî>at-ı mawâsin-xaśletleri luţf u iwsâna mecbûl olduğı eclden ol


ţâyife-i xâyifeniñ >öžr ü iltimâsları maqbûl olub, emân iwsân eylediler. Qal>a qapularını
açub, >inâyet-i hâdî-i fettâw ile celle žikruhû1 ol wiśâr-ı büzürg-vâr-ı metânet-tebârıñ
miftâwları alınub, fetw olındı. Derûn-ı qal>a küffâr-ı eşrârdan pâk qılınub, (334b) wiśâr
żabţ olındı. >Âdet-i muqarrere üzre dizdâr ve ketxudâ ve kifâyet miqdârı müstawfaźîn
tedârük olınub, cümle-i qılâ>-ı pâdişâh-ı źafer-penâh silkinde vâqi>oldı.
Hümâyûn himmetiyle pâdişâhıñ
Cihân xânı2 şeh-i >âlem-penâhıñ
Alındı qal>a kim wıśn-ı felekdir
Metânetde felekle müşterekdir
Kilid-i muwkemidir ol ol diyârıñ
Melâž u melce&iydi ehl-i nârıñ
Sühûletle müyesser oldı fetwi
Ezelde çün muqadder oldı fetwi
Qudûmı oldı paşanıñ xuceste
>Adûlar her zemân olsun şikeste
Dem-â-dem fetwola dâyim naśîbi
Ola yoldaş aña Tañrı wabîbi.
Ol qal>a-i Cevzâ-burûca tâbi>u müte>alliq ba>żı qal>alar daxı olub, xuśûśen Arac dimekle
meşhûr wıśn-ı žî-ebrâc ki, waśânet-mizâc u metânet-imtizâc idi. Andan ğayrı Qanlaq
nâm qal>a ki, mümtâz-ı âfâq, burûcı keyvân-ittifâq u Züwal-revâqdır. Keferesi
mülâwaźa-i encâm-ı kâr3, müfâkere4-i >avâqıb-ı kâr-zâr qılub, ważret-i pâdişâh-ı
memâlik-penâha münqâd u muţî>olub, ol qal>alarıñ miftâwların getürüb, >atebe-i >ulyâya
teslîm etdiler. >İnâyet-i ważret-i Rabb5 ile te>âlâ şânuhû6 niçe qal>alar, vilâyetler bilâ-
ta>ab musaxxar u meftûw oldı. Ważret-i paşa-yı medâyin-güşâ >asker-i dîn-i fetw-qarîn ile
ol diyârdan göçüb, tawśîl-i nâm u nâmûs içün ţopları camuslar ile çekdürib, meger ol
cânibde küffâr-ı xizy-mu>tâda müte>alliq Cenad dimekle meşhûr bir qal>a7-i âbâd, wıśn-ı
sengîn8-nihâd olub, me&vâ9-yı münâfıqîn, müttekâ-yı fâcirîn idi. Memâlik-i küfriyye
qal>alarınıñ be-nâmı, bir binâ-yı üstüvâr, dîvârları qat-ber-qat evce peyveste, burc u
bedenlerini, qulel ü bârûlarını görenler wayrân u dem-beste olurlardı10.
Ne qal>a bir qara ţağ idi muwkem
Bir ıqlîmi quşatmış sûr-ı a>źam
Derûnı pür-künişt ü11 pür-śavâmi>
Żalâl ü küfür esbâbını câmi>

1
İsmi yüce olsun.
2
F: xalqı
3
Hs: + ve
4
F: Ζŏ΄Ĝ
ẃ₤Ŋ
5
F: + >âlemîn
6
Şânı yüce olsun.
7
Hk: qulle
8
F Hs Ü: sengînî
9
F: ΟΛĜΏ
10
A Hk: olurdı
11
F Hs K Ü: - ve
571

Mawallâtı ţolu >ifrît ü iblîs


Şeyâţîn ü xasâyis-i ehl-i iblîs
(335a) Żalâliñ kânı ve nâqûsa ma>den
Çalîpa ma>bed1 ve iblîse mesken
Şaqîler mecma>ı ocağı küfriñ
Ser-â-ser menba>ı ve bâğı küfriñ2.
>Asker-i źafer-delîl, ğâziyân-ı fetw-sebîl mânend-i seyl-i Nil śawrâ ve cibâle śığmayub,
deryâlar gibi cûşân u xurûşân olduğın göricek, ahâlî-i wiśâra wayret, merdân-ı qal>aya
kemâl-i żucret müstevlî olub, bedenlerinde3 rûw-ı bî-fütûwları lerzân, tenlerinde cân-ı
küfr-âşiyânları az qalmışdı ki, gürîzân ola idi. Zemzeme4-i sipâh-ı nuśret-penâh,
debdebe-i ğâziyân şimşîr-hem-râh, ţumţurâq-ı ceyş-i deryâ-nişân, ğulğule-i ejderân-ı
bebr-tüvân ile qalblerine xavf ü hirâs-ı bî-qıyâs ğâlib olub, ceng ü cidâlden muqaddem
istîmânı sebeb-i xalâś bilüb, bi’ ż-żarûrî cenâb-ı paşadan emân isteyüb, wiśârların5 belâya
siper, qal>aların hediyye-i mâ-ważar virüb, qorqudan emîn oldılar. Ol wiśâr-ı metîn daxı
erbâb-ı dîn ellerinde musaxxar u meftûw oldı. Wafaźa ve dizdâr naśb olınub, dârü’l-
İslâm qılındı. El-wamdü li’ llâhi ve’ l-minne ve’ ş-şükrü >alâ-hâžihi’ l->aţiyye6.
Yine bir qal>a girdi dest-i şâha
Xudâ źılli şeh-i >âlem-penâha
Ser-â-ser yeryüzi mawkûmı olsun
Cihân fermân-ber-i mersûmı olsun
Hemîşe qal>alar alsun >ibâdı
Musaxxar eylesün şehr ü bilâdı
Çoğalsun mülk alınsun memleketler
Ţola şer>-i güzîn ile cihetler
Kilîsâlar bozılsun câmi>olsun
Ežân ve wamd oqınsun nâfi>olsun
Bozılsun küfriñ âŝârı yıqılsun
Śınub put çâkine otlar ţıqılsun.
Paşa-yı źafer-sâz u nuśret-hem-râz7 fetw-i cedîd ile ser-efrâz olıcaq Erdel vilâyetiniñ
bilâd-ı mümtâzından Lipve dimekle meşhûr bir şehr-i >aźîmü’ s-sevâd olub, maqarr-ı
erbâb-ı küfr ü irtidâd, menzil-gâh-ı aśwâb-ı günâh u fesâd idi. Anda sükûn iden füccâr-ı
ma>śiyet-maqrûna nihâyet olmayub, ekŝer ahâlîsi ceyş ü sipâh, rüûs u a>yânı ümerâ ve
śâwib-külâh şaqîler, denîler bî-dînler, güm-râhlar, rû-siyâhlar, iblîs-enîsler, şeyţân-
telbîsler, (335b) merdûdlar, dûnlar, nâdânlar xabîŝler, kilâb u xınzîrler, şirrîrler, fesâd-
âmîzler, şürûr-engîzleriñ penâh u mecma>ı olub, cünûd-ı melâ>îne Baţar Andreyaş nâm
la>în ser-dâr u baş olub, yigirmi biñ miqdâr evbâş-ı küffâr-ı żalâlet-ma>âş ile ol şehr
öñinde ıstabur bağlayub, paşa-yı manśûr >asker-i mûr-şümâr u deryâ-mürûr ile
üzerlerine teveccühden iwtiyâţ eylemişlerdi. Ważret-i paşa-yı meymenet-mevśûf anlaruñ
1
K: ŋΣẃΏ
2
K: - Şaqîler mecma>ı ocağı küfriñ
Ser-â-ser menba>ı ve bâğı küfriñ
3
F: bedenlerde
4
F Hs K Ü: zümre
5
F: + tîr
6
Bu ihsanı için şükür, minnet ve hamd Allah’adır.
7
K: hem-râh
572

śıwwat-i axbârına ıţţılâ>u vuqûf içün >asker-i hümâyûn-fer ve1 dilîrân-ı fetw-hem-serden
bir miqdâr mübârizân-ı kâfir-şikâr, mücâhidân-ı seyl-reftâr ifrâz idüb, dil almağa irsâl
eylediler. >Adû-yı bî-dîn ve düşmen-i hezîmet-âyîniñ daxı ol cevânibde qaravulları wâżır
imiş. İttifâqâ2 râst gelüb, bulışmışlar. İki cânibden nâyire-i ceng3 şu>le-dâr, âteş-i warb
sûzân u tâb-dâr olub, erbâb-ı îmân ile aśwâb-ı nîrân qarışmışlar. Gönderler ucında
demrenler kâfir tenlerinde revzenler açub, bî-dînleriñ ţâyir-i rûw-ı bî-fütûwları zindân-ı
siccîne revân, dilâverler ellerinde ser-tîz tîğler, cân-sitân şimşîr neb-tîz ü xûn-rîz
yalmanlar ile meydânda cevelân eyleyüb, dîn-xırâşlarıñ başların tenlerinden tirâş
etmekle erbâb-ı zaqqûmıñ cânları walqa-i wulqûmdan çıqub, nâr-ı bevâra gürîzân oldılar.
Mücâhidân-ı İslâm’ ıñ sihâm-ı rûw-âşâmları ol bed-nâmlarıñ ţabla-i sîne-i pür-kînelerini
ŝuqbe ŝuqbe4 idüb, cerâwât-ı sinân-ı rûw-sitân ile cevâriw ü a>żâ-yı xabîŝeleri raxne raxne
olmış. Ehl-i İslâm5 ğâlib6, zümre-i kilâb mağlûb, ehl-i dîn manśûr, fırqa-i münâfıqîn
maqhûr u menkûb olmışlar. Seyf-i meslûl ile ekŝeri maqtûl, bâqîleri esîr ü mağlûl olub,
yarar diller getürüb, ol illeri yağma ve ğâret eylediler. Qaravullarınıñ inhizâmı xaberi
la>înlerüñ ısţaburlarına7 varıcaq yerleri od, dilleri pür-duxân u dûd olub, ol diyârlarda
qarâra mecâlleri qalmayub, gürûh-ı bî-temeyyüz âğâz-ı gürîz idüb, qaçmışlar. Sükûnları
tuxmını xavflerinden yerlere śaçmışlar. Şehr ve qal>a boş qalub, mawśûr olan (336a)
re>âyâ miftâwların getürüb, teslîm etdiler. Ważret-i paşa-yı wuśûn-güşâ >asker-i İslâm-ı
qal>a-yağma ile üzerine varub, żabţ etdirilüb, bir miqdâr >asker ile wıfź u wırâseti Ulama
Beg’ e tefvîż olındıqdan śoñra ol diyârlarıñ dârü’ l-mülki ve âb-ı rûyi olan qal>a-i
Ţımışvar ki, >aźîm wiśâr qal>a-i nâm-dâr olub, qulleleriniñ firâzı merkez-i felek, xażîż-i
esâsı źahr-ı semek, burûc u bârûları mânend-i cibâl-i sipihr-ittiśâl, küngüre-i eyvân-ı
bâlâ-mekânı8 sewâb-xırâş u ebr-nevâl, zevâyâ ve künci gencîne-i ţop-ı ejder-âyîn, qulel-i
cebel-meŝelleriniñ cevf 9 ü derûnı xazîne-i silâw-ı rezm-qarîn, bülend ü bâlâ nâqûs-gâhlar
ile müzeyyen ü meşwûn, muraśśa>çalîpâlar, gûn-â-gûn śalîbler ile muvaşşaw, kenîsâlar
ile müretteb ü10 >ibret-nümûndır11.
Melâž u melce&i erbâb-ı küfriñ
Kilid ü quflidir ebvâb-ı küfriñ
Żalâlet menba>ı âteş ocağı
Cehennemden nümûne her bucağı
Ser-â-ser küfr ü eśnâm ile memlû
Çalîpâdır görinen göze her sû
İçine baśmamış müslim ayağı
Żiyâ göstermemiş îmân çerâğı
Ahâlîsi ser-â-ser dîne düşmen
Siyeh diller fesâd u şerre ma>den.

1
F: - ve
2
F Hs K Ü: ittifâq
3
F: - ceng
4
K: - ŝuqbe
5
K: İslâm’ıñ
6
K: - ğâlib
7
A Hk: ıśţaburına
8
F Ü: mekân
9
Hs: xavf
10
F: pür
11
F: - nümûndır
573

Ważret-i paşa-yı celîlü’ l-qadr ve žü’ n-naśr sipâh1-ı sitâre-miqdâr u encüm-waśr ile
üzerine >azîmet-i źafer-xâtimet eyleyüb, dilîrân-ı ejder-xaślet ü memâlik-sûz, bahâdırân-
ı meymenet-necm ü sa>âdet-rûz memâlik-sitân kişver-qahr u fetw-efrûz ile iwâţa eyleyüb,
mevâżı>-ı lâzımede qal>a-şiken ţoplar qurub, tüfengler, żarbezenler ile muwkem ceng ü
warbe âğâz qıldılar. İki cânibden nevâyir-i âşûb u ceng müşta>il, qulûb-ı erbâb-ı küfr
ziyâde teng ü münfa>il olub, śademât-ı ţop-ı śâ>iqa-maśwûb ile wiśârıñ câ-be-câ yerleri
xarâb olub, raxneler açılmaqda iken taqdîr-i Wayy-ı qadîr ile celle >ani’ ş-şebîh ve’ n-
naźîr2 tağayyür-i hevâ ile mizâc-ı zemâna ża>f gelüb, zemân-ı śayf münqażî olub,
mürûr-ı eyyâm ile civân-ı >ahd pîr oldı3. Hengâm-ı şitâ irişüb, germâ sermâya
mütebeddil, keŝret-i riyâw ve tünd-bâd-ı śabâ ile kûze-i ebr dökilüb, >âleme bârân
nümâyân (336b) oldı4. Erbâb-ı küfrânıñ wâline sewâblar giryân olub, saqqâ-yı nesîm
ravża-i dünyâyı seylâb eyledi.
Nüzûl etdi hevâdan berf ü bârân
Wużûr esbâbı oldı nehb ü tâlân
Bıraqdı >âleme dünyâ bürûdet
Şitâ gösterdi âŝâr-ı xuşûnet
Göz açmağa mecâl olmaz śovuqdan
Girür ţağ gibi yel ednâ qovuqdan
Vaqârı çadırıñ gitdi bozıldı
Xıyâmıñ ipleri cümle buz oldı
Düşerdi >askeri serd ıżţırâba
Tezelzül geldi awvâl-i devâbba
Żarûret irdi esbâb-ı ma>âşa
Belâ zünbûrı üşdi xayli başa.
>Asker-i İslâm’ a wiśâr üzerinde sükûna mecâl qalmayub, ţoplar atılmağa qâbiliyyet ü
imkân derece-i imtinâ>a müeddî olmağın bi’ ż-żarûrî wiśârdan ferâğat eyleyüb, ţopları
çekdürib, leşker-i dîn ile paşa-yı kâm-bîn mežkûr olan Çeçi qal>ası qurbına gelüb,
waqîqat-i wâl ma>rûż-ı >atebe-i >aliyye-i źafer-nevâl oldıqda >askere icâzet virilüb, paşa-yı
żafer-vifâqa mawrûse-i Belğırad’ da qışlamaq emr olınmağın ol cânibe revâne oldılar.
İttifâq bu eŝnâda mawrûse-i Segedin qal>asınıñ varoşında sâkin olan re>âyâ kefereye
vesvese-i şeyţânî ğalebe idüb, temerrüd ü >iśyân eylediler. A>dâ-yı żalâlet-penâhdan
ba>żı güm-râhlar ile ittifâq u ittiwâd eyleyüb, qal>ayı düşmene teslîm sevdâsına düşüb,
wizb-i >adûdan on biñ miqdârı siyeh-rûlar, cevşen-pûşlar, xınzîr-xurûşlar, kilâb-cûşlar,
şarâb-ı ğurûr ile ser-xoşlar ğaflet ile qal>anıñ varoşına gelüb, duxûl eylediler. Ol
wudûdıñ żâbiţi Mixal-oğlı Xıżır Beg ki, mîr-i şehîr, >Ali-naźîr, kâfir-gîr, hümâyûn-
tedbîr, gürg-i ğażanfer-fer5 ü źafer-te&ŝîr, śâwib-re&y ü śaff-ârây rûşen-żamîrdir.
Eben->an-cedd ğuzâtıñ muqtedâsı
Ţarîq-i ictihâdıñ reh-nümâsı
Qılıcı xûn-ı a>dâyile sîr-âb
>Adû qanına sehmi cism-i mîzâb

1
F: - sipâh
2
Eşi ve benzeri olmayan.
3
F Hs: olındı
4
K: olub
5
A Hk: zûr, F Hs K: fürûz
574

Hüner meydânınıñ çâbük-süvârı


Śavaşıñ baş açuq bir1 pehlevânı2
Erenler bezminiñ gerçek emîri 3
Qoçaqlar rezminiñ gerçek źahîri
(337a) Şecâ>at kûhınıñ bebr ü pelengi
Besâlet bawriniñ gürbüz nehengi.
Bu xuśûśa âgâh olub, wâżır bulınan sipâh-ı źafer-dest-gâh ile cân atub gelüb, qal>aya
girüb, eţrâf u cevânibi berkidüb, wiśâra Xıżır olmış. Küffâr-ı melâ>în, xanâzîr-i erbâb-ı
kîn daxı qal>aya hücûm śadedinde iken ważret-i paşa-yı dil-âgâh, leşker-keş, Xudâ-mu>în
ü Waqq-penâh bu ma>nâdan xaber-dâr olub, egerçi >asker-i şîr-peyker qışlaq sevdâsıyla
târ-mâr olmış bulınub, ammâ ğayret ü wamiyyet-i İslâm, nâm u nâmûs-ı ważret-i
pâdişâh-ı źıllu’ llâhi’ l-meliki’ l->allâm ile eţrâf u cevânibde olan qılâ>-ı İslâmiyye’ den
mümkin olduğı miqdâr dilîrân-ı fetw-âŝâr u źafer-iştihâr cem> eyleyüb, Semendire
sancağı begi Mîr Rüstem ki, şecâ>atde Rüstem ve Erdeşîr, mehâbetde ejder ü4 gürg ü şîr,
žekâ ve ferâsetde mihr-te&ŝîr, wüsn-i tedbîr ve riyâsetde Arisţo-naźîrdir, wâżır bulınub,
paşa-yı xuceste-re&y ile Śava nehrinden >ubûr eyleyüb, üzerlerine hücûm etdiler. Meger
küffâr-ı xâk-sârıñ ğaflet ile qal>aya5 qaśd u ihtimâmlarına Budun beglerbegisi >Ali Paşa
ki, žât-ı kâmil, mîr-i şîr-dil, dilîr-i >Ali-naźîr bâsil, şecî>-i mübârek-tedbîr ü mütevekkil,
>adû-rübây u düşmen-sitân qâhir, rezm ve ceng fünûnında >adîmü’ l->adîl ü mâhir, kerrât
u merrât ile cenglerde kâr-bîn, hengâmelerde, dögişlerde cüst ü çâbük ü kâm-bîn,
tamâm leşker-keş muźaffer, sipeh-sâlâr-ı źafer-rehber, muqtedâ-yı fetw-pîşvâ, reîs-i
Waqq-enîs6 ü evliyâ-reh-nümâdır.
Uğurda bî-bedel manśûr u ğâlib
Xudânıñ luţfına her yerde ţalib
Mübârek-maqdem ve ferxunde-ţâli>
Şümûs-ı devleti nuśretde ţâli>
Şecâ>atde >Alisidir zemânıñ
Ferîdidir >Alilikde cihânıñ
Mu>âvin žâtına >avn-i İlâhî
Muqârin re&yine fetiwkemâ-hî
Qılıcından ţamar qanı >adûnıñ
Nezâketle keser >ırqını xûnıñ
Sütûn-ı dîn-i beyżâdır rimâwı
Elinden bulmadı müşrik felâwı.
(337b) Vâqıf u muţţali>olub, Segedin’ e qarîb olmağın wâżır bulınan sipâh-ı dîn, ğuzât-ı
sâlimîn, gürûh-ı mücâhidîn ve zümre-i murâbıţîn ile segirdüb, küffâr-ı xâk-sâra göz
açdırmayub, varoşa7 qoyulmışlar. Melâ>în-i xâsirîn daxı qarşu çıqub, muqâbele ve âşûba
ulaşmışlar8. Ferîq-i erbâb-ı tevfîq ile deryâ-yı żalâletde ğarîqler qarışub bulaşmışlar.

1
Hs K: - bir
2
F Hk Hs K Ü: nâm-dârı
3
K: mîri
4
F Ü: - ve
5
Hk: - qal>aya
6
Hk: - enîs
7
A F: varoşına
8
A Hk: - Melâ>în-i xâsirîn daxı qarşu çıqub, muqâbele ve âşûba ulaşmış, Hs K Ü: ulaşmış
575

Ceng-i >aźîm ve rezm-i delim olub, meydânda şimşîrler küştî-gîrler gibi küffârı yerlere
çalub, qanlarını seyl, rimâwlar, gönderler, sinân ve nîzeler faśśâdlar gibi bî-dînleriñ
ţamarların delüb, xûn-ı a>dâyı Nil eylemişler.
>Aceb bâzârimiş cânlar śatılmış
Bedenler penbeler gibi atılmış
Dökilmiş xûnlar vech-i türâba
Revân olmaqda dönmiş cûy u1 âba
Düşib xâke demür ţonlu naśârâ
Ser-â-ser âhen olmış rû-yi śawrâ
Pür olmış küştelerle deşt ü hâmûn
Zemîniñ yüzi olmış qana gül-gûn
Şerâr-ı ceng ile kâfir göyinmiş
Çerâğ-ı devleti küfriñ söyinmiş
Muźaffer olmış anda cünd-i İslâm
>Adûnıñ leşkeri maqhûr u nâ-kâm.
Ğâzîler tecemmülât-ı liyâm ile muğtenim, mücâhidân yat u yaraq-ı küffâra ţoyım
olmağla her biri bir xâce-i muwteşem olub, nâ-xalefleriñ cümlesi tîğ u şimşîre >alef vâqi>
olub, nuqûd-ı ervâw-ı xabîŝe żâyi>ü telef olmış. Axbâr-ı fetw-âŝâr müşârün-ileyh paşa-yı
źafer-medârı2 istiqbâl etmegin bu fetw-i cemîl içün der-gâh-ı vâhibü’ l-âmâle şükr-i
firâvân eyleyüb, >asker-i ferrux-fâl ile mürâca>at eyleyüb, qal>a-i Belğırad-ı cennet-
âbâda gelüb, qışladılar. Wiśar-ı Ţımışvar’ da mawśûr olan küffâr-ı xâk-sâr paşanıñ >asker-
i źafer-peyâm ile ol cânibde qışladıqları tekrâr üzerlerine hücûmı meş>ar olmağın
wiśârlarınıñ istiwkâmı xuśûśına śarf-ı maqdûr eyleyüb, cevânib-i qal>aya çimden seddler,
çîmî parqanlar, câ-be-câ müşeyyed ü muwkem cebel-kelle qulleler yapub, wiśârı teşyîd ü
temhîd eylemişler. Bî-dînler ehl-i İslâm’ a >inâyet-i İlâhîden ğâfiller, cünûd-ı mü&minîne
(338a) naśr-ı nâ-mütenâhîden žâhillerdir. Mübârizân-ı kâfir-qahr u müşrik-şikâra ne
waśânet-i wiśâr wâyil ve ne metânet-i qal>a mâni>, ne keŝret-i edevât-ı ceng ve ne vefret-i
gîrûdâr u zûr u3 âheng müfîd ü nâfi>dir. Mu>cizât-ı seniyye-i resûl-i śâdıqü’ l-aqvâl ile
himem-i >aliyye-i aśwâb-ı nuśret-iştimâl naśîb-i rûzgâr-ı ważret-i pâdişâh-ı İskender-
vaqâr, cenâb-ı şehen-şâh-ı büzürg-vâr-ı >aźîmü’ l-iqtidâr idügi źâhir ü bâhirdir. Küffâr-ı
xâk-sârıñ ol câniblerde cem>iyyet ü ittifâqları ârâ-i fâsideleri muqteżâsınca wudûd-ı
İslâmiyye’ de olan qılâ>-ı müslimîne nev>-i ta>arruż u şiqâqları olduğı mesmû>-ı nüvvâb-ı
kâm-yâb olıcaq pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâhıñ xâţır-ı >âţır-ı ilhâm-maźâhirleri >atebe-i
>âlem-penâhlarından ba>żı dilîrân-ı düşmen-tebâh ile zümre-i vüzerâdan bir vezîr-i
Arisţo-naźîr irsâl olınmaq xuśûśına müte>alliq olub, vüzerâ-i Âśaf-ârâdan Awmed Paşa
bu xidmete me&mûr olub, südde-i sa>âdet-iştibâh bölüklerinden ağaları ile ba>żı civânân-
ı şimşîr-dest ü tîğ-keff, bahâdırân-ı zûr-âverân-ı ŝüreyyâ-cem> u keh-keşân-śaff birle
âteş-hem-dem, nâr-mawrem, müşrik-küş, ğażanfer-cünbüş, gürg-heybet, bebr-śalâbet,
ejder-wamle, peleng-śadme, Nerîman-quvvet, hizebr-śavlet, pür-mehâbet, qavî-dil, şîr-
heyâkil, tüfeng-yâr4 u neheng-âŝâr yeñiçeriler ile ţop ve żarbezen >arabaları emr olınub,

1
A Hk K: - ve
2
A Hk: nâm-dârı, - źafer-medârı
3
Hk Ü: - ve
4
A: nâr, Hk: bâz, K: bâr
576

paşa-yı müşârün-ileyh sene tis>ve xamsîn ve tis>a-mie rebî>ü’ l-âxiriniñ yigirmi yedinci
güni mawmiyye-i Edirne’ den çıqub, revâne oldılar.
Gerü deryâ gibi bir lücce aqdı
Cihânıñ sem>ine ğulğul bıraqdı
Gerü at üstine geldi sipâhî
Urunıb başına âhen külâhı
Dilâverler quşandı tîğ-i bürrân
Teberler nîzelerdir mihr-i raxşân
Ni>âl-i sümm ile esb-i güzîniñ
Yüzinde raxneler oldı zemîniñ
Nihâl-i nîzelerle ceyş-i âdem
Neyistân olmışidi cümle >âlem
>Alemler çözdi âśaf xüsrevânî
Yüridi leşker-i gîtî-sitânî
(338b) Revân oldı yine deryâ-yı cûşân
Sipâh-ı ejder-âyîn yemm-xurûşân.
Ol cânibden mîr-i mîrân-ı źafer-tüvân u nuśret-tev-emân daxı zemân-ı bahâr-ı meserret-
şi>âr qarîb olmağın cem>iyyet-i sipâh tedârükinde olub, âŝâr-ı nev-bahâr ile hevâya
i>tidâl gelüb, >urûq-ı çemen derûne-i xâkden warekât ile rû-yi zemîne intiqâl etdügi
eŝnâda >umûmen Rumili’ niñ mücâhidân-ı ğazâ-âmâli, dilâverân-ı cihâd-nevâli ile
göçilüb, >azîmet etdiler. Müşârün-ileyh vezîr-i meymenet-tedbîr daxı qapu xalqı ile
gelüb irişüb, Tuna śuyı üzerinde mürûr-ı mübârizân-ı rezm-âŝâr içün cisr-i üstüvâr ve
śırâţ-ı müstaqîm-i ŝâbitü’ l-qarâr binâ olınmışdı. Rûz u leyâlde >asker-i mûr-şümâr >alâ-
vechi’ l-ittiśâl mürûr eylediler. >Asker-i enbûh-ı deryâ-şükûh mežkûr Ţımışvar-ı küffâr-
gürûh üzerine teveccüh eyleyüb, sene tis>ve xamsîn ve tis>a-mie recebiniñ beşinci güni
qal>a-i mezbûre muxayyem-i >asâkir-i manśûre vâqi>oldı. Ol wiśâr-ı nâm-dâr1 âb-ı >amîq
içinde bir cezîrede eţrâfı deryâ-miŝâl sazlıq olub, mu>aźźam kilîsâlar ile Xavernaq-
revnaq xandeqler ile müşeyyed, derûnı İşpanye ve Nemçe ve Serf ve Macar kâfirleri ile
mâl-â-mâl ü memlû, her ţâyifeniñ müstaqill banları ve ümerâsı olub, Nemçe qıralı
ţarafından vezîr ü ser->askeri Loşancık nâm la>în-i hezîmet-encâm ile mübâlağa >asker-i
şeyâţîn-irtisâm qonılmış. Cevânib ü eţrâfını sipâh-ı Xudâ-penâh iwâţa eyleyüb, mühimm
ü lâzım olan mevâżı>a śâ>iqa-şân u ra>d-nişân ţoplar, velvele-sâz żarbezenler qurub,
tüfengciyân2-ı >adû-sitân içün metersler qurub, ţarafeynden ceng ü âşûba taśaddî
eylediler. Her ţarafdan gerü3 hengâmeler hüveydâ, cengler ve uğraşlar źâhir ü peydâ
oldı.
Ğırîv-i ţop ile qopdı qıyâmet
Qıyâmetden źuhûr etdi >alâmet
Yili ţopıñ hevâyı śarśar idi
Zemîne lerze virüb śarśar idi
Duxân ţutmışdı ser-tâ-ser cihânı
Görinürdi güneş cirmi nihânî

1
K: + ebr-meâba
2
A Hk: cengciyân
3
A Hk: - gerü, Ü: + ve
577

(339a) Ţoqınurdı yuvalaqlar wiśâra


İrişdügin iderdi pâre pâre
Bedenler qulleler qomaz qırardı
Geçüb dîvârını kâfir arardi
Wiśârıñ içine devrân iderdi
Ţoqınduğı yeri vîrân iderdi
Dökerdi xâke ecsâm-ı pelîdi
Helâk eylerdi şeyţân-ı merîdi
Tüfengler elde âteş-rîz olurdı
İrişüb wabbi merg-engîz olurdı
Rezm-gâhıñ esüb bâd-ı memâtı
Dökildi kâfiriñ berg-i wayâtı.
Erbâb-ı śalîb nihâyetde, aśwâb-ı xizy-naśîb kemâl-i keŝretde, ţopları, żarbezenleri,
tüfeng-i merd-efgenleri, şaqalosları mânend-i bârân idi. >Asâkir-i İslâmiyye’ den xayli
dilâverler derece-i şehâdete fâyiz olub, ervâw-ı felâw-eşbâwları derecât-ı cennât-ı râwat-
simâtı wâyiz oldı. Şîr-i nerler küffârıñ ţoplarından, yaraqlarından iwtirâz etmeyüb, ceng ü
rezme warîś idiler. Ğâzîler, ac qurd qoyuna, qoyun ţuza segirtdügi gibi wiśâra üşerler.
Mücâhidler göz qarardub, yanar oda girür gibi âteşe düşerlerdi. Wattâ bir gün1 müşârün-
ileyh mîr-i mîrân-ı nuśret-nişân ki, rükn-i rekîn-i kâm-rândır, kemâl-i ğayret-i dîn,
mehâbet-i wamiyyet-i İslâm-ı sa>âdet-âyîn ile mümtâz u ser-efrâz, meydân-ı cihâdda
fâyiq, żamîr-i cihân-bîni câmi>ü’ d-daqâyıq wiśârıñ fetwi xuśûśında leyl ü nehârda
mücidd ü sâ>î olub, dîn-i mübîn yolına vücûd-ı mevdûdların fedâ, cihâd u ğazâ
ğayretine2 žât-ı güzînlerin merkez-i meşaqqât u >anâ idüb, ţoplar ve metersler awvâlin
görirler iken wiśâra ğâyet qarîb vardılar. Melâ>în-i xâsirîn gözleyüb, qal>adan ţop ile3
paşayı nişanlayub atdılar. >İnâyet-i Xâliq-i perverd-gâr žât-ı nef>-âyâtlarına wâfıź u
mu>în, melâike-i müsevvemîn4 ile himem-i ervâw-ı ţayyibe refîq ü qarînleri 5 olub, žât-ı
şerîfleri âfâtdan maśûn u mawfûż olub, seng-i dâne-i ţop süvâr oldıqları atlarını urub,
helâk eyledi. >İnâyet-i Waqq ile vücûd-ı şerîflerine żarar müterettib olmadı. Yedek
çekilüb, gerü süvâr oldılar. Küffârıñ qahr u inhizâmı, qal>anıñ xalâśı xuśûśında cidd ü
ihtimâm etdiler. (339b) Yigirmi beş gün >ale’ l-ittiśâl ceng ü âşûb u qıtâl ulaşdı. Bî-dînler
defa>ât ile istîmânlar idüb, def>-i evqât içün xarâca rıżâ gösterüb, teskîn-i warb ü żarb
iderlerdi. Xud>a ve âl olmağın iltifât olınmayub, mâh-ı şa>bânıñ ğurresinde cümle-i
müslimîn ve fırqa-i mücâhidîn >avn ü >inâyet-i rabbü’ l->âlemîne celle žikruhû6 tevekkül-
i tamâm her cânibden wiśâra hücûm idüb, yüriyiş eylediler. Ţoplar7 âvâzı8 çarx-ı berîne,
âşûb u hengâmeler Allah Allah śadâsı farq-ı >illiyyîne çıqub, ol gün rûz-ı qıyâmetden
nişân idi. Śubw-ı śâdıqdan beyne’ ś-śalâteyn olınca âşûb u qıtâl, warb ü ceng ü cidâl
>ale’ t-tevâlî mümtedd oldı. Rumili dilâverleri ţarafından ţaşra qal>asına duxûl olınub9,

1
Hs K: + mîr
2
A Hk: niyyetine
3
A Hk: - ţop ile
4
Hs: mü&minîn
5
K: ΝŏΉŏ⅝
6
İsmi yüce olsun.
7
F: ţop
8
F: âvâzesi
9
F Hs K ü: idüb
578

varoşında >aźîm qıtâl oldı. İki ejder-i âhen-zîver miŝâli >asker1, iki deryâ-yı merg-emvâc
mânendi şîr-i nerler birbirine qarışub, żarb u warbden elif-qâmet gönderleriñ2 belleri gâh
iki bükilüb, kemân olurdı, gâh iki şaqq olub, rîze rîze, pâre pâre düşerdi. Şimşîrleriñ
ğażabından levnleri gül-gûn, yüzleri pür-xûn, yalmanları rengîn, kiminiñ qaţ>-ı >iźâm u
üstüxân etmekle ağızları3 mânend-i sîn olurdı. Tüfeng fındıqları bârân gibi yağub, >ömr
sebze-zârını xarâb u yebâb iderlerdi. Tâb-ı ceng ile bedenlerde cevşenler, başlarda
tuğulğalar, boyunlarda âhen girîbânlıqlar, qollarda qolçaqlar, śudûrda4 sîne-bendler âteş
gibi ţutışub yanarlardı. Bıcaqlar, teberler, nacaqlar ţomruq miŝâli yıqılan kâfirleri
depeleyüb yonarlardı. >Arśa-i cengde şîr-i nerler küffârı aqtarub, başaların keserler,
terkiye aśarlar, hüner-verler erbâb-ı siccîni gönderler ile dürterler, >ömrleri girîbânını
dest-i qażâyla yırtarlardı. Eŝnâ-i cengde İşpanye qıralınıñ ser->askeri olan mežkûr pelîd-i
>anîdiñ ser-i bî-sa>âdeti kesilüb, melâ>în-i cehennem-mekînden bî-nihâye dûzaxîler
ţu>me-i şimşîr-i ğâziyân-ı źafer-nişân ve loqma-i tîğ-i bî-dirîğ-i mücâhidân-ı fetw-âşiyân
oldı.
Neberd ü ceng ulaşdı bî-nihâye
Geçerdi naqd-i cân ednâ bahâye
>Adû qanı revân olmış aqardı
Erenler himmeti kâfir yıqardı
(340a) Qılıclar ğarq-ı xûnidi ser-â-ser
Teberler ţurmayub başlar keserler
Kebûterler miŝâli tîr uçardı
>Adûnıñ cânı üstine qonardı
Urub cânına küffârıñ kötekler
Şikâr-ı rûw iderdi zenberekler
Tüfengler wabb-i merg inhâ iderdi
Ayağı ser rüûsı pâ iderdi
Uçardı ţob ile başlar hevâya
Duxân-ı ceng irişmişdi semâya
Cehennem yolını bulmışdı kâfir
Cahîm ehli qırıldı anda vâfir.
Yevm-i mezbûrda >inâyet-i İlâhî qarîn-i fütûwât-ı pâdişâhî vâqi> olub, bâd-ı murâd
mehebb-i źaferden hübûb etdi. Ehl-i İslâm u îmân erbâb-ı nîrâna ğâlib olub, cünd-i waqq
muźaffer ü manśûr oldılar. Wiśâr tevâbi>u levâwıqı ile meftûw u musaxxar oldı. Śalîbler,
nâqûs-gâhlar taxrîb olınub, kilîsâlar, śavma>alar mescidler, câmi>ler olub5, nâqûs-
gâhlarında ežânlar oqınub, şi>âr-ı dîn ile ma>mûr bir dârü’ s-selâm oldı. Erdel vilâyetiniñ
mu>aźźam qal>alarından dârü’ l-mülki olmağa elyaq u enseb olduğı eclden beglerbegilik
olub, eyâleti mîr-i hüner-ver, śaff-der-i ejder-peyker, mübâriz6-i dîn-perver, mücâhid-i
ğazâ-âyîn ü cihâd-güster, erlik yolında dilâver, bahâdırlıq ţarîqinde Waydar, śaff-
şikenlikde Rüstem ve >Anter, ţâli> ü meymenetde hümâyûn-axter, xıśâl ü >adâletde

1
A Hk: >askerler
2
F Hs K Ü: gönderler
3
F Hs K Ü: - ağızları
4
A Hk: śadrda
5
K: - nâqûs-gâhlar taxrîb olınub, kilîsâlar, śavma>alar mescidler, câmi>ler olub
6
A Hk: mübârizîn
579

ważret1-i >Ömer, maźhar-ı naśś-ı sa>âdet-muxtaśś tü>izzü men-teşâ&2, źahîrü’ l-cünûd


Qâsım Paşa ki, sevâlif-i sinîn ü şühûrdan ğazâ ile meşhûr, uğraşlarda muźaffer ü
manśûr, uclarda dilîrlik3 ve şeh-bâzlıq ile ma>rûf u ma>mûr, ğâzîleriñ eşca> u aqdemi,
mücâhidleriñ pîşvâsı muqaddemidir. Defa>âtla hengâmelerde ferzâneligi źâhir, kerrât ile
ma>rekelerde, śavaşlarda yoldaşlığı gün gibi lâmi>ü bâhir olmışdı. Beglerbegiligi anlara
tefvîż olındı. Ol memleketler bi’ t-tamâm ve’ l-kemâl pâdişâh-ı İskender-xıśâliñ sâyir
memâlik-i mawrûselerinden ma>dûd olub, żabţ u wırâset olındı.
Bi-wamdi’ llâh hümâyûn himmetinde
Sa>âdetle zemân-ı devletinde
Alındı mülk ü kişverler ziyâde
Şi>âr-ı küfri yıqdı virdi bâde
(340b) Dem-â-dem tâze fetwolsun müyesser
Hemîşe naśr ola Waqq’ dan muqadder.
Bu eŝnâda aqıncı beglerinden Ţura Xân Beg ki, Rumili’ niñ4 eski qurdı, cihâd u ğazâ
ıqlîmleri anlarıñ qadîmî yurdı olub5, şimşîrleriniñ âb-ı rûyi xûn-ı >adû, rumwlarınıñ tâcı
kelle-i düşmen, tîr ü sihâmlarınıñ sehmi qalb-i a>dâ, niśâlleriniñ naśîbi cân ile tendir.
Seyfleri küffâra berq-i lâmi>, tîrleri füccâra gürz-i girân-ı qâţı>, śawîfe-i a>mâllerinde
ŝemerât-ı cihâd u ictihâdları merqûm u ţavîl, mîzân-ı cür’ etleri keffesinde meŝûbât-ı
ğazâ mürecciw ü ŝaqîl olub, küffâr ile uğraşdan naśîbleri źafer, a>dâ-yı dîn ile
bulışmaqdan netîceleri fetw u fütûw olmaq muqarrer ü muqadder6 olmağın Delvine
sipâhîleri ile Belğırad’ dan ordu7ya gelür iken meger kâfirân-ı dûzax-sükûn, fâcirân-ı
cehennem-maqrûndan bin nefer süvârlar, pelîdler, >anîdler >asker-i hümâyûna şebîxûn
qaśdına gelür iken mîr-i müşârün-ileyh râst gelüb, ceng-i >aźîm eylediler. Alaylar
birbirine qoyılub, nîzeler8, gönderler demrenlerine9 sîneler ţabla ve siper, şimşîrler ve
tîğler yalmanına cânlar ţu>me ve mâ-ważar olub, ol qavm-i şûmıñ wayâtları mâddesini
memâta tebdîl idüb, cümlesini >alef-i şimşîr-i kâfir-gîr idüb, vücûd-ı merdûdları naqdini
telef eylemişler.
Dökilmiş başlar vech-i ŝerâya
Buxâr-ı xûn śu>ûd etmiş semâya
Ser-â-ser śawn-ı śawrâ küşte olmış
Leşi erbâb-ı küfriñ püşte olmış
Ţoyımlıqlar gelüb anda ğuzâta
Temellük eylemişler yat u ata
Zirihler aldılar cebhi 10 Firengî
Geçüb küfr ehline xûn ile rengi

1
A Hk: - ważret
2
“Dilediğini aziz eyler…”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
3
Ü: pîşvâ
4
K: Rum
5
F: - olub
6
A Hk: muqadder ü muqarrer
7
F: + hümâyûn
8
F Hs K Ü: - nîzeler
9
Hs K Ü: demürlerine
10
A Hk: ΞΚΣΉ
580

Xasâretler olub ceyş-i źalûma


Fenâ oldı müyesser cünd1-i bûma.
Bu wâdiŝe-i >acîbe eŝnâsında Segedin wiśârınıñ ser-dâr-ı sâbıqı Tut2 Mixal dimekle
meşhûr erbâb-ı żalâlden bir la>în-i kec-xayâl daxı mübâlağa waydût kâfirleri cem>idüb,
>asker-i İslâm’ a bir ţarafdan gezend ü żarar qaśdında olduğı istimâ> olındıqda >adû-yı
maqhûrıñ def>-i mażarratı içün bir miqdâr ğâzîler gönderilüb, melâ>în-i (341a) xâsirîn ile
rû-be-rû olmışlar. Gerü cidâl ü ceng ile ol śawrâ küffâra târ u teng olub, dilâverleriñ gerd
ü ğubârları sewâb olub, küffârı gördükleri gibi şitâb idüb, cehennemîleri der-miyân
eyleyüb, ortaya almışlar. Şimşîr-i âb-dâr ve tîğ-i melâ>în-şikâr ile zümre-i xâk-sârı
ţoprağa düşürüb, başlarına zünbûr-ı belâ üşürüb, ol śawrâyı küffâr qanı ile rengîn, işlerin
nâle ve zâr u enîn eylediler. Ferd xalâś bulmayub, reîsleri olan mezbûr-ı mel>ûnıñ bir
oğlın3 diri ţutub4, dil-şikeste dest-beste esîr idüb, ordu-yı hümâyûna5 getürdiler.
İrişdi ehl-i ţuğyâna xasâret
Vilâyetler olındı nehb ü ğâret
Firâvân etdiler baxş-ı ğanâyim
Źafer oldı fütûwüzre żamâyim
İşi küfr ehliniñ xüsrâna irdi
Ucı tîğiñ irişdi câna ırdı.
Ţımışvar wiśârınıñ fetwi küffâra müstelzim-i dehşet olub, Loğoş6 ve Qarasepeş
vilâyetleriniñ otuz biñden ziyâde re>âyâsı, ümerâsı >atebe-i >ulyâya iţâ>at ü ilticâ
eyleyüb, xizâne-i >âmireye sâl-be-sâl xarâca râżîler olub, memâlik-i vesî>a fetw olındı.
Moraş śuyı kenârında vâqi> olan Lipve nâm wıśn-ı waśîn olub, leşker-i dîn ile üzerine
teveccüh olınub, mawśûr olan mağrûrlar debdebe-i >asâkir-i źafer-meâŝire quvvet ü ţâqat
getürmeyüb, kendü elleriyle xânmânların iwrâq eyleyüb, qarârı firâra tebdîl eylemişler.
Leşker-i źafer-qarîn üçinci menzilde varub, qal>a-i büzürg-vâr, qulel ü burûc-ı >âliye ile
üstüvâr, śa>bü’ l-mürûr, wiśâr-ı müşkilü’ l->ubûr içinde envâ>-ı yarağ ve ţopları,
beceluşqaları, tüfengleri, bî-nihâye esliwa ve yaraqları olmağın żabţ olınub, >aźîm
kilîsâları cevâmi>u mesâcid qılınub, aña qarîb Śolmış nâm qal>a daxı küffâr-ı füccâr ile
ţolmış7 berk wiśâr olub, >asker-i şîr-dil ile ahâlîsi ceng idüb, >inâyetu’ llâh ile ol daxı
meftûw u musaxxar oldı. Pernaq ve Ebreş ve İlye ve Banquta8 ve Muştor ve Marcine ve
Qaced ve Büyük Şac9 (341b) ve Kücük Şac ve Qıral Wiśârı dimekle ma>rûf qılâ>-ı küfr-
ittisâ>ıñ ahâlîsi ve bunlara tâbi> olan bî-nihâye Qaştilleriñ xalqı ğarîq-i bâdiye-i wayret
olub, firâr eylediler. Mezbûr Solmış wiśârı muwkem qal>a-i mu>aźźam olmağın żabţ
olınub ve leşker-i muźaffer-i ğâret-ger, aqıncıyân-ı memâlik-sûz u fetw-rehbere Moraş
nâm nehrden aqśâ-yı Erdel’ den Varad10 ve Śoltoq11 parqanına varınca aqınlar virilüb,

1
A Hk: cuğd u, Hs: + ve
2
F: - Tut
3
F Hs K Ü: oğlı
4
F Hs K Ü: ţutılub
5
A Hk: - ordu-yı hümâyûna
6
F Hs Ü: Buğoş
7
K: śolmış
8
A Hk: Balquta
9
K: - Şac
10
Hk K: Vared ( ŊŎėΛ)
11
F Hs K Ü: Śoltun
581

>asker-i encüm-qadr ü sitâre-şümâr memâlik-i küffâr-ı xâk-sârı yaqub yıqub, ţoyımlıqlar


eylediler. Ordu-bâzâr1 ğonce-fem, lâle-ruxsâr, zanbaq-zanax2, gül->izâr, lâle-xadd,
la>lîn-leb, nergis-çeşm, lü&lü&-dendân >anber-bâr, >abher-niŝâr güzellerden mâl-â-mâl
olub, ednâ bahâya bir serv-qadd3, nârven-beden, gül-rux, perî-çehre xûblar virürlerdi.
Ni>metler firâvân, kâlâlar bî-pâyân, esîrler erzân idi.
Ol mawallden göçilüb, muqaddemâ fetw olınan Cenad qal>asına >azm olındıqda4 Çalye
ve Nablaq ve Maqve ve Feltaq5 ve Şaqve ve Şemloq nâm qal>alar ahâlîsi daxı qaçub,
firâr eylemişler. Gereklüleri żabţ olınub, külliyyen >asker-i fetw-hem-ser birle Śoltoq
barqanına >azîmet olınub, yedinci menzilde muqâbelesine qonıldıqda meger müşârün-
ileyh Budun beglerbegisi >Ali Paşa, ol qal>a-i gerdûn-hem-tâ üzerine düşüb, ţoplar qurub
ve metersler yapub, qal>ayı dögmek üzre iken >asker-i hümâyûn-qudûmıñ hücûmı6
müşâhedesinden wiśârda mawśûr olan qavm-i şûma dehşet gelüb, içinde mevcûd olan
atlusı vaqt-i >aşâda çıqub firâr etdiklerinde >asker-i kâfir-şikâr-ı cerrâr xaber-dâr olub,
>aqablerine7 düşüb, şeb-i târ içinde irişüb, gürûh-ı mekrûhı târ-mâr eyleyüb, Bari
Lorence8 nâm beglerini, yayası9, atlusı, ţabl-xânesi, >alemleri ile ele getürüb, bâqîlerini
ţu>me-i süyûf-ı fetw-me&lûf eylemişler. Ol qal>a-i muwteşem daxı >aźîm ţopları, firâvân
yaraqları ile fetw olınub, żabţ etdirildi.
Andan göçilüb, ol câniblerde qıral-ı nuwûset-awvâle müte>alliq qılâ>-ı bülend-mekândan
Egri dimekle ma>rûf bir qal>a-i >aźîmü’ ş-şân, wiśâr-ı Cevzâ-nişân, wıśn-ı waśîn-i keyvân-
âşiyân olub, kilâb-ı küffâra maqarr, dûzaxiyân-ı saqar-[ser]îre müstaqarr, meşhûr u
nâm-dâr, waśânet ile (342a) kâm-kâr, qal>a-i žî-i>tibâr [idi]. >Asker-i xûrşîd-fer birle
üzerine düşilüb, cenge âğâz eylediler. Eţrâf u cevânibine ţoplar ve żarbezenler qurılub,
içerüden küffâr-ı melâ>în daxı wıśn-ı waśîn içinde envâ>-ı ţoplar ve pıranqılar ve yaraqlar
qullanub, tüfengler ve żarbezenler ile ceng ü warbe eylediler. Rûz u leyâlde cânibeynden
muwkem uğraşlar, delim savaşlar vâqi> olub, ţoplaruñ10 dûd-ı memdûdı sewâb-ı ŝaqîl,
bâriqa-i leme>ânı baśar-rübâ-yı erbâb-ı tażlîl 11 olub, gûş-i cihânı ker qılub, tüfeng ve
şaqalos dâneleri bârân-miŝâl 12 nüzûl eyleyüb, irişdügi bedenleri giryân, nüfûsı bî-cân,
tenleri ala qan iderdi. Ol qal>a dâmeninde vâqi> olan şühedâya nihâyet olmayub, qırq
gün miqdârı zemân ceng uzayub, sühûlet ile fetwi dâyire-i imkânda mutaśavver olmadı.
Zîrâ farq-ı burûcı sipihre muttaśıl, esâs-ı sûrı şûrâb u gil, üstâdları def>-i mażarrâtda
kâmil, umûr-ı keyd ü xiyelde müsta>cil, ziyâde śa>b u müşkil, nâdire-i devrân idi.
Taqdîr-i Waqq ile celle žikruhû13 hengâm-ı şitâ, avân-ı sermâ irişüb, nüzûl-i bârân u berf
ile nuqûd-ı ârâm u tawammül xarc u śarf olındı. Qıllet-i zâd u zevâde >askere ıżţırâb,

1
K: ordu-bâzârda
2
A: Ķ∆Ŗ, F: Į ∆
Ō
3
F: + ve
4
F Hs K Ü: olanda
5
A Hk: - ve Feltaq
6
K: ΜĴΙ
7
F: >aqablerince
8
A Hs K: Lozence, Hk: Loziçe
9
K: ΞŦĜΡ
10
K: ţoplar
11
Hs K: ΈΣΊẃħ
12
Ü: miŝâl-i bârân
13
İsmi yüce olsun.
582

şitâb-ı şitâ ile wużûr-ı devâbba inqılâb [gelüb], wiśâr fetw u wall olınmaq taqdîr-i
Waqq’ da >azze ve celle1 vaqt-i âxere2 merhûn3 olduğı eclden wiśârdan ferâğatı evlâ, ceng
ü cidâlden te&xîr awrâ görilüb, eţrâf u cevânibe aqıncılar gönderilüb, ma>mûre-i
memleket ü vilâyeti urub, yağma ve tâlân eylediler. Ţoyımlıqlar olub, esîre >âlem xalqı
sîr oldılar.
Dil-ârâlar alındı ğonce-femler
Cemâl ü wüsn içinde şâh u cemler
Qalbedûn saçlu duxterler śatıldı
Śafâ üzre meserretler qatıldı4
Muţarrâ zülf ve kâkülde müca>>ad5
Mücessem rûw ve xil>atde müverred
Perî-çehre gül-endân u semen-bûy
Sehî-qadd ü dil-ârâm u şeker-gûy
Xırâmân-serv ve6 gül-fem tâze-ruxsâr
Hümâ-ţal>at-ı težerv (ü) kebg-reftâr7.
Mâh-ı şevvâliñ on yedinci güni qal>a-i mezbûreden göçilüb >asker-i źafer-qarîn sâlimîn
(342b) ü ğânimîn mürâca>at eylediler. Ba>de ţayyi’ l-menâzil ważret-i paşa-yı şîr-dil
mawmiyye-i İstanbul-ı źafer-şümûle vuśûl bulub, bir miqdâr iqâmetden śoñra pâdişâh-ı
Cem-câh8-ı sa>âdet-dest-gâh şâh-ı şarq-ı żalâlet-ğarq ile mâ-beynde vâqi>olan küdûret ü
mâ-cerâ içün gerü a>lâm-ı >âlem-sitân-ı [xâqân]î diyâr-ı şarqa munśarif qılınub, Rumili
>askerine İpśala’ da cem>iyyet emr olınub, sene sittîn9 ve tis>a-mie rebî>ü’ l-âxiriniñ on
beşinci güni ważret-i paşa-yı śaff-şiken, mîr-i mîrân-ı źafer-fenn ü nuśret-vaţan sancaq-ı
naśr10-vifâq açub, dilîrân-ı düşmen-sitân, zûr-âverân-ı nuśret-nişân ile mawrûse-i
İstanbul’ dan çıqub, Mağalqara câniblerine >azîmet etdiler. Ramażân-ı behcet-fezânıñ11
dördinci güni sefer-i nuśret-rehbere müteveccih olub, külliyyen Rumili’ niñ sipâh-ı
Xudâ-penâhı ile Gelibolı ma>berinden Anaţolı ţaraflarına >ubûr idüb, mawrûse-i Toqat-ı
cennet-âbâd semtine >azîmet eylediler. Fermân-ı cihân-muţâ>-ı xâqânî12, emr-i lâzımü’ l-
ittibâ>-ı kişver-sitânî muqteżâsınca menâzil ü merâwil ţayy qılınub, mežkûr Toqat
şehrine vuśûl bulub, zemân-ı şitâ qarîb idi. Sefer zemânı olmaduğı eclden külliyyen
Rumili’ niñ >asker-i deryâ-meâŝiri ile ol diyârlarda qışlayub, ârâm u qarâr eylediler13.

1
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
2
A: âxerde
3
A: - merhûn
4
Hk: - Qalbedûn saçlu duxterler śatıldı
Śafâ üzre meserretler qatıldı
5
F Hs K: ŋΕ▄
6
F Hs K Ü: - ve
7
Hk: - Xırâmân-serv ve gül-fem tâze-ruxsâr
Hümâ-ţal>at-ı težerv (ü) kebg-reftâr
8
K: + ve
9
F: ╚Ŧ
10
A Hk: źafer
11
A Hk: iqtirânıñ
12
K: xâqân
13
A Hk: etdiler
583

Şitâ irüb1 bürûdet ğâlib oldı


Ţabî>at âteşe hem râğıb oldı
Hevânıñ śafveti 2 gitdi bulandı
Bahârıñ peyki 3 gül-zârı ţolandı
Nüzûl-i berf ile >âlem gil oldı
Ma>îşet her cihetden müşkil oldı
Śoqıldılar śovuqdan her bucağa
Qaçub gizlendiler śawn-ı ocağa
Ţağıldı köylere cümle sipâhî
Bulıb mesken idindiler penâhı
Sipâh u mîr ile ţoldı vilâyet
Meşaqqat çekdi ol qışda ra>iyyet.
Vilâyet-i Rum’ ıñ bilâd u qaśabâtı, qurâ ve mawallâtı efrâd-ı >asker ile memlû olub,
qudûm-ı nev-bahâra intiźârda, zemân-ı hübûb-ı nesîm-i eswâra4 teraqqubda5 olub,
tehyie6-i esbâb-ı sefer ve iwżâr-ı âlât7-ı kerr ü ferde kemâl-i iqdâm u ihtimâmlar eyledi 8.
Ważret-i xilâfet- (343a) penâh-ı sa>âdet-dest-gâh ţarafından ne cânibe emr ü9 fermân
olınur ise ol anda çıqub irişmek üzre wâżır u müheyyâ oldılar.
Zihî >asker muţî>-i şâh-ı vâlâ
Ţutarlar emr ü fermânı dimez lâ10
Giderler şarq u ğarba pâ-bürehne
Olurken her biri bir mülke şıwne
Źaferdir anlara hem-râh u hem-ser
Olardır ümmet-i şer>-i münevver
Dilâverler durır pâkîze-meşreb
Hüner-cûy u hüner-baxş u müeddeb
Görinürler >adûya şîr ü ejder
Mehâbetde şecâ>atde ğażanfer
Ğuzât-ı dîn-i İslâm oldı anlar
Zihî devlet ki xoş-nâm oldı anlar
Xudâ manśûr ide devletler ile
Müreffeh olalar >izzetler ile
Dem-â-dem luţf-i şâh ile mükerrem
Olalar her zemân içre mu>aźźam.

1
A Hk: irdi
2
F: śûreti
3
Hs: Ξ΅Ŧ
4
F Hs K Ü: esmâra
5
F Hs K: ΖŋΣ⅝
ŏĨΏ
6
A F Hk Hs Ü: tehniye
7
F Hs K Ü: + rezm
8
A Hk: etdiler
9
F: - ve
10
K: - dimez lâ
584

Bu derece ważret-i źıllu’llâhi >âlem-penâh >asâkir-i deryâ-iştibâh ile diyâr-ı şarqa


>azîmet-i hümâyûn idüb, sefer-i >ibret-eŝer Naxcıvan beyânındadır
Hezârân wamd ü minnet Waqq’ a tekrâr
Lisâna virdi qudret söze her bâr
Söziyle âşikâr olur ma>ânî
Rumûzıñ söz ile olur beyânı1
Söziyledir źuhûrı her nihânıñ2
Yüzi śuyı söz olmışdır cihânıñ
Söz olmasa bilinmezdi waqâyıq
Söziyle münkeşif olur daqâyıq
Söziñ burc-ı şerefdendir nüzûli
Görinür sema>da wüsn-i qabûli
Söziñdir mebde&i >arş-ı mu>allâ
Zihî >izzet zihî qudret te>âlâ
Müzeyyendir söz ile levw-i mawfûź
Olur fevc-i melâyik anda mawźûź3
Müşerrefdir söziyle qalb-i Cibrîl
Söz oldı vawy-i Waqq ve zîb-i tenzîl
Wicâb u perdei söz etdi zâyil
Viśâle söz olur her dem vesâyil
Fenâ var cümlede sözde beqâ var
Cemâli görinür anda liqâ var
Söziyle muntaźamdır wâl-i >âlem
Söziyle rûşenâdır çeşm-i âdem
(343b) Söz olmasa bilinmezdi geçen wâl
Nedir Dârâ nedir Rüstem nedir Zâl
Söziyle mürdeler bulur wayâtı
Söz iwyâ eylemişdir kâyinâtı
Bülend olur söziyle qadri şâhıñ
Söz olur yâd-gârı pâdişâhıñ
Söziyle yâd olınur nîk-xûlar
Söziyle unıdılmaz xûb-rûlar
Söziñ te&ŝîridir olur du>âlar
Eyü waqqında çoq dürlü4 ŝenâlar
Nişânî >âleme tâze nişân vir
Kühen dünyâya bir nev-dâstân vir
Mu>anber qıl cihânı misk-bîz ol
Mu>aţţar it meşâmı >ıţr-rîz ol
Dem-i müşgîniñ enfâs-ı mesîwâ
Süxan dersin söziñ iwyâda >Îsâ
Ma>ânî qadrin ilet âsmâna
Ola qandîl-i nûrânî cihâna

1
A: >ayânı
2
Hk: beyânıñ
3
F K: mawfûź
4
Hk: olur
585

Şeh-i >âlem-penâhıñ söyle medxin


Wikâyet eyle bir bir cümle fetwin
Vire >ibret niçe śâwib-qırâna
Ţaqılmış dürr ola gûş-i zemâna
Oqındıqça mu>anber ola >âlem
Du>â-yı xayr ideler şâha her dem.
Sâl-i ferrux-nevâl-i ferxunde-fâl sene tis> ve xamsîn ve tis>a-miede ważret-i xıdîv-i
İskender-xıśâl ü Cem-fi>âl, cenâb-ı pâdişâh-ı devrân-ı Dârâ-der-bân u Cemşîd-iqbâl
devlet ü iclâl-i źafer-ittiśâl ile mawrûse-i Edirne wamiyyet >ani’ l->âfât ve’ l->aneh1 taxt-
gâhında qarâr buyurıb, câm-ı behcet-encâm u meserret-fercâm şikâr ile >îş ü nûşa
meşğûl olub, xuddâm-ı âstân-ı melâyik-âşiyân u memâlik-sitân-ı xâqânîden ba>żı
dilîrân-ı qal>a-gîr ü kişver-tesxîr ve bahâdırân-ı Behrâm-rezm2 ü şîr-naxcîr ile >umûmen
Rumili’ niñ >asâkir3-i źafer-meâŝiri vezîr-i ŝânî Awmed Paşa’ ya qoşılub, dârü’ l-fetw ve’ ź-
źafer mawrûse-i Budun wamiyyet >ani’ l-âfât ve’ ş-şerer4 civârında vâqi> olan qılâ>-ı
müşrikîn ve wuśûn-ı erbâb-ı kibr ü kînden qal>a-i Egri üzerine düşüb, >asker-i hümâyûn-
fer ü âftâb-eŝer, ğaziyân-ı bebr-ceng ü şîr-peyker nehâr u leylde žeyl-i wiśâra muwkem
yapışub, dâr u gîr-i źafer-te&ŝîr iderlerdi. Bu eŝnâda şâh-ı [şûm]-ı şûrîde-baxt-ı >Acem ki,
düşmen-i aśwâb-ı xayrü’ l-ümemdir, (344a) bu xânedân-ı İslâm-âşiyân ile >adâvetde
muśirr ü müstemirr olmağın lâ-yezâl ve >ale’ l-ittiśâl memâlik-i mawrûse wudûdında
kemîn-i kînde furśat-bîn idi 5.
>Adû >aynine gelmez xâb u uyxu
Gözetmek furśatı dâyim olur xû
Murâdı intiqâm olur hemîşe
Ümîž etmege râm olur hemîşe
>Adûnıñ cünbişinden olma ğâfil
Çalışur gece gündüz olmağa fil 6
>Adûye virmese ruxśat zemâne
Oqur mekr içün envâ>-ı terâne
Żarûrî fitneler îqâ>iderler
Sefer îcâb ider evżâ>iderler
Seferden waźź ider düşmen ziyâde
Sefer olsun deyü başlar fesâde
Menâfi>var7 seferde hem >avâyid
Seferlerden bulurlar çoq fevâyid
Yaraq ve at ve ţona mâlik olur
Ţarîq-i intiqâma sâlik olur
Sefer tawrîk-i a>dâdır bilâ-şekk
Bu sözlerdir śawîw ve cümle gerçek

1
Âfetlerden ve hatadan korunsun.
2
F Hs Ü: dem
3
F Hs Ü: >asker
4
Âfetlerden ve kıvılcımlardan (kötülüklerden) korunsun.
5
K: oldu
6
F: olma ğâfil
7
F: menâfi>dir
586

Seferle1 >askeriñ qalmaz tüvânı


Seferler pîr ider tâze civânı
>Adûnıñ çâresi terk-i seferdir
Sefer qavl-i >Ali’ de çün saqardır
Sefer yağma ider dîn ü2 diyânet
Qomaz emr-i şerî>atde śıyânet
Xarâb olur seferle mülk ü millet
Seferdir muţlaqâ düşmene minnet
Sipâh olmağile dâyim seferde
Wayâ terkin urır çoq ehl-i perde
Seferde çoq olur şerr ü meźâlim
Seferde bî-wadd ider3 źulmi źâlim
Seferde terk ider âdem nemâzı
Sefer îcâb ider >aşq-ı mecâzı
Sefer bâ>iŝ olur vizr ü vebâle
Sefer olur sebeb isrâf-ı mâle
Sefer bed-râh ider ehl-i śalâwı
Sefer unıtdırır zühd ü felâwı
Sefer4dir yiri yurdı her günâhıñ
Seferde haddi yoqdur her gün âhıñ
Olıcaq şâh taxtında muqarrer
Olur a>dânıñ awvâli mükedder
Kemâl-i xavf ile qalmaz wużûrı
Ğama olur mübeddel her sürûrı
(344b) Olur wikmetde her emriñ >ilâcı
Añunla wıfź iderler her mizâcı
Gerekmez her >adûya tîr ü şimşîr
>Adûnıñ qâhiridir wüsn-i tedbîr
>Adûyı qahr ider tedbîr-i awsen
Alınur wüsn-i tedbîr ile düşmen
Sefer lâzım degil qahr-ı >adûya
Üzlemek ğâyet âsân anca5 mûya
>Adû emrini ıśmarla >alîme
Maraż ma>lûm olur wâžıq wakîme
Memâlik tendir anuñ cânı şehdir
Çıqarise cân tenden ten tebehdir
Sükûn olsa bedende rûwu câna
İrişür ol beden dâyim tüvâna6
Qavî olsa sipâh u cünd ü leşker
Emîn olur >adûdan mülk ü kişver

1
K: seferler
2
F: - ve
3
A Hk: eyler
4
F: saqar
5
K: ince
6
F Ü: Η∆ėΜ∆
587

Söze inśâf ile olınsa taśdîq


Bu qıśśa şâhid-i śıdq ola tawqîq.
Pâdişâh-ı sa>îd ü manśûr taxt-ı sa>âdet-baxtdan ba>îd ü dûr olub, zübde-i >asker1 wudûd-ı
Üngürus’ da qal>a cengine meşğûl ü mehcûr olmağın >adûya quvvet ü qudret2 gelüb,
ceyş-i ilwâd-kîşi ile dârü’ l-emân Van qurbında vâqi> olan qal>a-i Axlaţ ve Erciş
üzerlerine düşüb, mawśûr olan żu>afâ-i müslimîn ile qıtâl idüb, erbâb-ı qurâ ve ahâlî-i
cibâl ile cidâle başladı. Emvâl-i re>âyâyı ğâret ü xasâret idüb, ezvâc u eţfâli esîr etmek
ile şâx-sâr-ı emn ü emânı ţaşladı. Ol diyârıñ ocağına śular qoyub, xânmânına odlar
yaqdı. Ra>iyyet oğıllarınıñ boyunlarına źulm ü żalâl ağlâlini ţaqdı. Âb-ı nâb-ı emn3 ü
emâna fitne ve ţuğyân çirk-âbını qatdı. Bâzâr-ı >adli söyindürib, çâr-sû4-yı fesâd u
inqılâb ve źucret ü ıżţırâbda yağma ve tâlân esbâbını alub śatdı. Ol nevâwîniñ ehlini
fiğân u nevwaya düşürüb, başlarına zünbûr-ı żalâl üşirdi. Erbâb-ı İslâm’ ı nâlân u giryân
etmekle gözyaşını seylâb idüb, tenûr-ı helâke âteş-i memât qoyub, cigerleri biryân u
kebâb eyledi. Enbân-ı mülki âh u vâveylâ ve enîn ile ţoldırdı. Naźm u intiźâm
çemenlerini źulm ü cevr elleri yoldırdı. Kemîn-i kîne girüb, râh-zenlikler eyledi. Erlik
yollarını qoyub, muxanneŝâne5 zenlikler eyledi.
(345a) >Acem mülkine vardıqça şehen-şâh
Girür künc-i firâre hem-çü rûbâh
Diyâr-ı Rum’ a >azm etdikce server
Źuhûr eyler olur merd-i dilâver
Şübbânı görmese ser qaldırır mâr
Göricek tîz qaçar inine nâ-çâr
Bulub meydânı6 xâlî şîr-i nerden
Geçer oldı şeğâl ehl-i hünerden
Düşüb fitne ser-â-ser ol wudûda
Müslümânlıq ţutışıb yandı oda
Żalâl ehli fesâda bağladı bil
Olub giryân u nâlân ağladı il.
Mežkûr qal>a-i Erciş’ de mawśûr olan ehl-i İslâm leyâlî7 ve eyyâmda cemâhîr-i liyâm ile
cenge iqdâm ve âşûba ihtimâm etdiler. Gâh ţob-ı merg-maśwûb ile gürûh-ı mağlûbı
wavâlî-i wiśârdan gürîzân, gâh tüfeng-i berq-âheng ü ra>d-ğareng ile aśwâb-ı pâs u zengi 8
śawrâya şitâbân iderlerdi. Qal>ada mawśûr olan dilîrleriñ emîri ţâyife-i ekrâddan Mîr
İbrâhîm ki, şecâ>atde şîr-i jiyân, mehâbetde bebr-i demân, rezmde Erdeşîr ve Erdevân,
>azmde gürg-xaślet ü pehlevân-nişân idi, Nemrûd-ı >anûda ważret-i İbrâhîm-i xalîl
müstevlî olduğı gibi şâh-ı ilwâd-sebîle ol daxı âşûb u belâ olub, ceng ü sitîz9 ile kârlarını
vâveylâ eyledi. Dûzaxîler ne deñlü nâr-ı ceng işti>âline âheng etdilerse wiśârıñ her gûşesi

1
K: >asâkir
2
A Hk: qudret ü quvvet
3
K: - ve emânı ţaşladı. Ol diyârıñ ocağına śular qoyub, xânmânına odlar yaqdı. Ra>iyyet oğıllarınıñ
boyunlarına źulm ü żalâl ağlâlini ţaqdı. Âb-ı nâb-ı emn
4
Hs: ΟΛŎĜ į
5
A Hs K Ü: muwanneŝâne
6
K: meydân
7
A Hk: leyâl
8
K: jengi
9
F: sa>y, Hs: şîr, K: tîz
588

ğâzîlere gül-zâr-ı İrem, qulleleri, burğosları, kâşânesi gülistân u gül-şen ve bâğ-ı pür-
nağam1 görinürdi.
Sewâb u dûd idi ţopıñ buxârı
Şerer-efşân idi eţrâfına nârı
Ağızdan od śaçar bir ejder idi
Śadâda ra>d u berqe hem-ser idi
Serâfîl śûrı idi her ğırîvi
Şeğâle dönderirdi 2 nerre dîvi
Şihâb-ı ŝâqıb idi içi ţaşı
Şeyâţîne rücûm olmışdı ţaşı.
Melâwideniñ gürûh-ı mekrûhı, bî-dînleriñ >asker-i pür-ğuśśa ve endûhı ceng-i ţopdan
serâsîme ve ser-sâm olub, xavâţır-ı şeyţanet3-meâŝirlerine nedem gelüb, na>re-i tüfeng ol
şeng (ü) meşengleriñ şenlikleri 4 gûşına tamâm śamem virdi. Ne fütûw-ı qal>adan nişân,
(345b) ne ţop ile ceng ü warbe mecâl ü zemân, ne wiśâr qurbına varmağa râh5 ü ţarîq, ne
xandeq civârına vuśûle hem-râh6 u refîq, ne muwârebeye qâbiliyyet ü isti>dâd, ne
mücâdeleye qudret ü ţâqât ü zâd, ne terk-i qal>aya tâb ü tüvân, ne hażm7-ı nâr-ı ğayrete
imkân. Lâ-cerem re>âyâ qıtâline şitâbân olub, ol wavâlîde wuśûn-ı ser-efrâz ve qılâ>-ı
mümtâz-ı Cevzâ-cevâzdan qal>a-i metîne >Âdil-cevâz üzerine gelüb, eţrâf-ı qal>aya
segirdim śaldılar. Şehriñ bâğ u râğını baxtları âşiyânı gibi vîrân, ţaşrada bulınan
müslümânlarıñ esbâbını ţâli>-i şûmları gibi 8 nehb ü tâlân eylediler. Qal>a-i mezbûre
nigeh-bânı9 merwûm Yular-qıśdı Sinân Paşa’ nıñ oğlı oğlı şehriyâr-ı bâ-śafâ Mîr Muśţafa
ki, erbâb-ı şecâ>atiñ emîri, aśwâb-ı şehâmetiñ dilîri, kâr u10 bâr-ı cidâl ve hengâme-i
qıtâliñ pehlevânı, meydân-ı dâr u gîriñ çâbük-süvâr11-ı kerem->inânı, câm-ı xoş-güvâr-ı
żarb ü warbiñ cür>a-âşâmı, bezm-i rezm-i cân-bežliñ meclis-ârâ-yı śâwib-intiqâmı, erlik
ve dilâverlik Nil’ iniñ neheng-i zûr12-âhengi, ser-dârlık ve serverlik śawrâsınıñ bebr ü
pelengidir.
Aśîl ü pâk-dil žât-ı hüner-ver
Şecâ>at bîşesinde şîr ü ejder
Rezm meydânınıñ çâbük-süvârı
Şehâmet >arśasınıñ nâm-dârı
Dem-i heycâda śâwib-raxş u çâlâk13
Veğâda düşmene mâr-ı zehr-nâk

1
F K: ni>am
2
F Hs K Ü: dönderdi
3
Ü: ğaflet
4
K: ΝŏΊ΅ΊΕŦ
5
Ü: reh
6
F Hs K Ü: mecâl
7
Hs K: ΎŷΏ
8
Ü: cümle metâ>u mâ-meleklerini, - ţâli>-i şûmları gibi
9
A: mîri, Hk: - nigeh-bânı, F K: nigeh-bân
10
Hk: - ve
11
Hk: + ve
12
A Hs: rûz
13
K: çâbük
589

Hünerde bî-naźîr ve merd-i kâmîl


Qaviyyü’ l-qalb ve mawmûdü’ l-xaśâyil.
Gördiler şâhîler ne şâhîler belki tebâhîler1 qal>a eţrâfına cevelân idüb, qorıçıları,
qaraçıları, fürsânı, ilwâd-bîşe2siniñ fesâd-pîşe rûbâhları, xırsânı3, źulm ü >inâd
dâyiresiniñ Türkânı, qaltabânı wiśâra hücûm iderler. Müşârün-ileyh daxı qal>a qapularını
örtmeyüb, bile olan dilîrler, civânlar, şecî>ler, pehlevânlar, düşmene jiyânlar, >adûya
bebr-i demânlar, veğâda cereb ve heycâda cerîler, ceng-cûylar, warb-xûylar, rezm-
perver4ler, bahâdırlar, şimşîr-keşler, düşmen-küşler wiśârdan çıqub, >adûya at śaldılar.
Düşmene irişüb yetişdiler, birbirne qoyılub itişdiler. Her ţarafdan qoşma (346a) ve
dönderişme olub, şimşîrler, tîrler, siperler, qalqanlar, zırhlar, cevşenler, peykânlar,
demrenler ile gîrûdâr u uğraş, bir >aźîm muqâtele ve śavaş etdiler ki, eflâkdan kerrûbîler
awsend ü sâbaş iderlerdi. Nîze ve tîr żarbından Qızılbaşlar’ ıñ tenlerinde5 qızıl başlar6
çıqub, üstüre-i tîğ-i bî-dirîğ evbâş-ı küfr-fâşlarıñ bedenlerinden başların tirâş eylemiş.
>Adû ecsâmını yer yer delüb tîr
Şarâb-ı xûnile ser-mest şimşîr
Ten-i a>dâ dönüb bir eski bize
Rimâw ve nîze etmiş śadrı rîze
Qılıc nûş eylemiş peymâne-i xûn
Olıbdır yüzi al ve beñzi gül-gûn
Niśâl-i sehm girmiş sehm-i câne
İrişmiş oqları yayıñ nişâne
Yere urmış Qızılbaş’ ıñ süvârın
Alub bir niçe bellü tâc-dârın.
Bu âşûb-ı rüstexîz-üslûbdan ţâyife-i mağlûbe >ibret alub, xaşyet-i şiddet-i şimşîr derûne-
i xavâţır-ı żalâlet-te&ŝîrlerine tamâm yir idüb, ol bî-neng ü nâmûslar qal>aya źaferden nâ-
ümîd ü me&yûslar7 olub, eţrâf-ı wiśârdan çekilüb gitdiler.
Yavuz itlü qoyuna gelmeye qurt
Meŝeldir bağlamaz ol yörede yurt
Wiśârıñ ger uyusa8 pâs-bânı
Atar düşmen burûca rîsmânı
Alurlar qal>ayı meftûw iderler
O ğaflet ehlini maţrûwiderler
Ticâret ehline ser olsa quttâl
Maśûn olur warâmîlerden emvâl
Vilâyet wıfźına server gerekdir
Memâlik żabţına key er gerekdir.

1
Ü: źulm ü >udvâna şitâbân, - ne şâhîler belki tebâhîler
2
Hs Ü: pîşe
3
F: xırsânları
4
F Hs K Ü: perverî
5
K: - Qızılbaşlarıñ tenlerinde
6
K: baş
7
F: me&yûs
8
Hk: uyursa
590

Bî-dînler >Âdil-cevâzlu ile ixtilâţ1dan2 iwtiyâţ eyleyüb, ol wavâlîde olan qal>a-i Axlaţ
üzerine düşüb, ol wiśâr cüzvî wıśn olub, bed-re&ylere3 qolay gelüb, ahâlîsini muwâśara
eylediler. Anda mawśûr olan müslimîn daxı erbâb-ı kîn ile cidâlde taqśîr etmeyüb,
mehmâ-emken tüfeng ü tîr ile ceng ü âşûb etdiler. Merede-i düşmenden4 bî-nihâye
pelîdler, ilwâd u ifsâd5 ile >anîdler mâye-i wayât u zindegânîden el yuyıb, bâd-ı fenâ ile
xâke düşdiler.
Qırıldılar tüfeng ile firâvân
Giderlerdi cawîme dek xırâmân
(346b) Ümîž-i fetiwden me&yûs olurlar
Qararub xıyre-ţab>u pus olurlar
Gerü iqdâm iderler ceng ü warbe
Düşerler göz göre âşûb u żarbe.
>Âqıbetü’ l-emr sipâh u şâhları, ol ferîq-i bî-tevfîqiñ güm-râhları6 mawśûr olan
müslimîne7 nâmeler peydâ idüb, sebîl-i wîleye sâlik8, ţarîq-i mekr ü âle mâlik oldılar9.
“ Pâdişâhıñuz ıraqda, paşalar ile >askeri 10 küffâr ile cengde dögişmekde yıraqda,
anlardan size meded mesdûd, ebvâb-ı xalâś her vechle ma>qûddır. Wiśârı şâha virüb,
emân ile çıqub gidüñ” deyü iğvâya başladılar. Şecere-i tedbîre peyvend idüb, şâx-ı mekr
ü tezvîr aşıladılar. Mawśûr olan eclâf arasına ixtilâf düşüb, memâtdan ise wayât evlâ,
ölimden ise dirilik a>lâdır, deyü ittifâq ile qal>a-i mezbûre11yi anlara teslîm idüb virdiler.
Şâhîler wiśârı fetw idüb, içerü girdiler. Erbâb-ı xıyânetiñ emvâlini tâlân idüb, esbâbların
yağma ve xasâret idüb, xânmânların nehb ü ğâret eylediler. Ezvâc u eţfâlini şimşîre >alef
qılub, nuqûd-ı vücûdlarını seyf-i wayf ile telef qıldılar. Śağîr ü kebîrden birisi, şerîf ü
denîden dirisi qalmayub, cümlesi küşte ve maqtûl vâqi>olub,
Esüb bâd-ı xazân ol qavm-i şûma
Muţî>oldıqları çün zâğ u bûma
Dökildi yerlere berg-i wayâtı
Göziyle gördiler merg ü memâtı
Esâsından wiśârı yıqdılar heb
Ser-â-ser şehri oda yaqdılar heb
Ţutışdı nâra12 ol şehre ser-â-ser
Şerer olmışdı eflâke berâber
Wavâlîsinde yandı cümle emlâk
>İmâretler13 xarâb oldı olub xâk.

1
Hk: - ile ixtilâţ
2
A: cenge
3
F Ü: re&yler
4
A F Hk Hs K: murdârdan
5
F: fesâd
6
Ü: gezend ü wîle sebîline sâlikler olub, - sipâh u şâhları, ol ferîq-i bî-tevfîqiñ güm-râhları
7
A: + tezvîrle
8
Ü: xud>a ve tezvîr ile, - sebîl-i wîleye sâlik
9
F Ü: oldı
10
Hk: >asker
11
A Hk: - mezbûre
12
A F Hk Hs Ü: nâr
13
Hs Ü: >imâret
591

Wâdiŝe-i Axlaţ eŝnâsında qudret ü meşiyyet-i İlâhî ve wikmet-i bâliğa-i nâ-mütenâhî bu


yüzden źuhûr eyledi ki, qal>a-i Erciş’ de1 mawśûr olan eşxâś aralarında olan ittifâq-ı
nifâqa mütebeddil olub, müşârün-ileyh Mîr İbrâhîm ile ixtiśâś idenleriñ ba>żı iğvâ-yı
iblîse tâbi>olub, ğafletle anı qatl ü helâk eylediler. Hümâ-yı cân-ı cennet-âşiyânı dârü’ l-
beqâ hevâsına pervâz idüb, şâh-bâz-ı rûw-ı pür-fütûwı riyâż-ı firdevsde quddûsün (347a)
sübbûwün sebze-zârını qarâr-gâh eyledi. Mürğ-i revânı fenâ-serâ-yı dünyâdan śawrâ-yı
beqâ-fezâ-yı >uqbâya uçdı. Kârbân-ı vücûd-ı mecâzîniñ raxt u baxt-ı ser-efrâzîsini
menzil-gâh-ı fânîden qaldurıb, şehr-i behişt śavbına göçdi. Wiśâr-ı nâ2-pâydâr-ı fenâ-
medârıñ emîrligini şehâdet memleketiniñ3 salţanatına virüb, ol diyâr ile alışdı. Qal>a-i
nâ-hem-vâr-ı Erciş-i pür-teşvîşiñ qulel ü bârûları muwâfaźasını ravża-i xuld-i berîn
sebze-zârınıñ temâşâ ve seyrânına degişdi.4
Fenâdan qurtılub irdi beqâya
İrişe rûwı her demde liqâya
Xalâś oldı belâ5-yı dünyevîden
Ţama>kesdi recâ-yı xüsrevîden
Ne anda var Qızılbaş’ ıñ hirâsı
Ne hıfź-ı memleket şûr u hevâsı
Qabâ-yı fâxire yoq iwtiyâcı
Görinmezmiş6 zer ü sîmiñ revâcı
Ğarîq ola Xudânıñ rawmetine
Gire xuld-i berîniñ cennetine.
Mîr-i mezbûrıñ vefâtı ile sürx-serler wiśâra mâlik olub, qal>anıñ7 esâs-ı sûrını zemîne
mümâss qılub, der ü dîvârını vîrân u xarâb idüb, ol diyârlarda seng-ber-seng qomayub,
>umûm-ı berâyâ ve re>âyâyı dil-teng etdiler. Memâlik ü mesâlik herc ü merc ü âşûb
olub, kenârlarda emn ü emân ufq-ı âsmânda görinen hilâl gibi ża>îf ü bî-qarâr, ser-
waddlerde naźm u intiźâm-ı cihâniyân avân-ı ğurûb-ı şems-i diraxşân8da farq-ı cibâle
leme>ân olan eşi>a-i xûrşîd-i tâbân mânendi nawîf ü zâr oldı. Lâ-büdd >adûnıñ9 awvâli,
anlarıñ bu eŝnâda vâqi> olan seyyiât-ı a>mâli âstân-ı rif>at-mekân u sa>âdet-âşiyânda
ma>lûm olub, diyâr-ı Üngürus’ a irsâl olınan dilâverân-ı źafer-fercâm, bahâdırân-ı
peleng-intiqâm ile paşa-yı müşârün-ileyh der-gâh-ı mu>allâya gelmek emr olınub,
ważret-i xilâfet-penâh u sa>âdet-dest-gâh daxı >izz ü iqbâl-i fetw-nevâl ile Edirne’ den
dârü’ s-salţanati’ l->aliyye mawmiyye-i Qosţanţiniyye wuriset >ani’ l-âfât ve’ l-beliyye10
taxt-gâhına gelüb, >adû-yı fitne-cûy awvâline mübâşeret emr olınub, muwâfaźa-i ser-
wadd içün xuśûśen eknâf-ı (347b) Erzenü’r-rum-ı xuceste-rüsûm üzerine der-gâh-ı
mu>allâdan bir miqdâr tüfeng-sâz u warb-endâz u warbe-nevâz yeñiçeriler ile ba>żı
ümerâ-i śâwibü’ l-livâ gönderilüb, Erzenü’ r-rum beglerbegisi İskender Paşa anlara baş

1
Hs K: Erciş
2
Hs K: - nâ
3
Hk: mülketiniñ, Hs Ü: memleketiñ, K: memleket
4
Hk: + Rawmetu’llâhi >aleyhi rawmeten vâsi>aten
5
F: bilâd, K: bilâdı
6
K: görilmezmiş
7
F Hs K Ü: qal>a
8
F Hs Ü: ve raxşân
9
A F Hk Hs K: melâwideniñ
10
Âfetlerden ve beladan korunsun.
592

ta>yîn olınub, ol wudûdı fitne-i evbâşdan wırâsete me>mûr oldı. Müşârün-ileyh mîr-i
mîrân žâtında şecâ>at ü şehâmetle meşhûr, vufûr-ı ferâset ü žekâ, kemâl-i dirâyet ve
Waqq’ a ittikâ ile mežkûr, defa>âtla erlikleri, gürûh-ı mekrûh-ı şeqâvet-şükûh ile mirâren
bulışub dilâverlikleri, anlar ile gîrûdârda yoldaşlıqları źâhir ü bâhir olmış idi. Bu def>a
üzerlerine >asker-i ferruw-fer ve dilâverân-ı şîr-peyker cem>iyyetini a>dâ-i mekr-intimâ,
düşmenân-ı furśat-nümâ istimâ> idicek >askerleri mütewarrik ü cünbân olub, paşa-yı
müşârün-ileyhiñ intiqâmına niyyet ü >azîmet eylemişler. İttifâq eyyâm-ı şitâ, hengâm-ı
sermâ irişüb, >ale’ l-xuśûś nefs-i Erzenü’ r-rum ki 1, yüksek yaylaq olmağla meşhûr-ı âfâq
olub, cümle-i arâżîden bülend ü bâlâ, küre-i zemherîr ile muqârin ü hem-tâdır. Śawrâları
xazîne-i berf, ovaları rüûs-ı cibâli 2 esbâb-ı şitâya źarf vâqi>olmağla hevâsı serd ü vawş3
u vaxîm olub, qışı fevqa’ l-wadd >aźîm ü elîmdir.
Güneş nûrına wasretdir nehârı
Qışından farq olınmazdır bahârı
Hevâsı serd ve sermânıñ mekânı
Şitâ şehri bürûdet âşiyânı
Şitâdan ğayrı yoqdur bir zemânı
Geçer faśl-ı bahâr andan nihânî
Türâbı müncemid yaxdır ser-â-ser
Bürûdetde śûyı berf ile hem-ser.
Lâ-cerem qal>ası ziyâde >askere mütewammil olmayub, bi’ ż-żarûrî paşa-yı mežkûr ba>żı
ümerâ ile bir miqdâr sipâha destûr virmişler. >Asker-i Erdebîl-i fitne-sebîl bu wâlden
âgâh u xabîr olub, Erzenü’ r-rum üzerine ılğar idüb, ilerü bir miqdâr >akser-i >ifrît-peyker
gönderüb, qal>a civârında görinmişler. Şâh oğlı ile ba>żı sultânları4, hânları ol cânibde
qâbil olan vâdîleri penâh idinüb, kemîne girmişlermiş5. İskender Paşa’ nıñ žâtında
kemâl-i ğayretden fi’ l-cümle ğurûr, ţab>ında müzâwame-i isti>câlden >avâqıb-ı (348a)
umûr, mülâwaźasında nev>-i fütûr olmağın wiśâra tawaśśun eyleyüb, dâmen-i śabra
teşebbüŝ evlâ iken tehevvür idüb, >askeri 6 yoqlamaq bahânesiyle qal>adan ţaşra çıqub,
görinen melâwide ile ceng śûretinde wiśârdan çekilüb, bir miqdâr uzamışlar. Waqîqat-i
wâl 7 verâ-yı perde-i taqdîre pinhân olmış umûr varmış, źuhûrı vaqtine merhûn idügi
bâhirdir. Âcâl-i insânî qabża-i irâdet-i rabbânîde maqbûż, a>mâr-ı ebdân-ı âdemî
meşiyyet-i Sübwânîde mefrûż idügi emr-i muqarrerdir.8
Anuñdır kâr9-ı qudret wâkim oldır
Bilür awvâli cümle >âlim oldır
Umûrıñ wikmeti >ilminde ma>lûm
Aña źâhir qamu eşyâ-yı mektûm
Ecel taqdîrine fermân anuñdır
Te>âlâ şânuhû bürhân anuñdır

1
A Hk: - ki
2
K: cibâl
3
A F Hk Hs K: waş
4
K: ΝŏΊ∆
ĜĨŦ
5
A Hk K: girmişler
6
Hk: >asker
7
Hk: wâli
8
A: + Naźm
9
A: + ve
593

İşinde wikmet-i pinhânî vardır


Her işiñ qudretinde şânı vardır
Źafer virür kimine kime xüsrân
Kemâl-i wikmetinde >aqıl wayrân
Anuñdır salţanat yokdır vezîri
İşinde müşterek olmaz müşîri.
Lâ-cerem bedreqa-i taqdîr-i İlâhî İskender Paşa’ nıñ zimâm-ı ixtiyârını çeküb, a>dânuñ1
kemîni üstine iletmiş. Her vâdî-i vawşet-mübâdîden Qızılbaşlar2 gürûh gürûh, alay alay
çıqub, püşteler, śawrâlar qızıl tâclu müsellaw süvârdan, nîze-dâr u cevşen-güžâr, tuğulqa-
pûş u kîne-dâr qorıçılardan mâl-â-mâl olub, ğâzîleriñ yolların almışlar. Ol śawrâlar al 3
yeşil 4 bayraqlardan pür-mevc deryâlara dönüb, bunlar belâ ve âşûb śûyına ţalmışlar.
Ţaraf ţaraf cengler, uğraşlar, sû-be-sû muwkem neberdler, śavaşlar olub, berü cânibden
dilîrân-ı düşmen-şikâr, bahâdırân-ı warb-âŝâr, ceng-cûyân-ı peleng-wamle, warb-xûyân5-ı
neheng-śadme >inâyet-i Waqq’ ı celle ve >alâ6 penâh idinüb, siperler altına girüb, ellerine
cân-sitân nîzeler, rûw-âşâm ecel-peyâm gönderler ile düşmene qoyulmışlar. İki cânibden
gîrûdâr âvâzesi >ayyûqa çıqub, na>re-i merdân-ı hûş-efgen, hây7-hûy-ı dilâverân-ı warb-
fenn birle zemâne dem-beste qalmış. Qabża-i kemân maqbûż-ı dest-i hüner-verân olub,
(348b) tîrler mürğân-ı ulî ecniwa mânendi uçub, beden şâx-sârlarına qonarlar,
peykânlar8 warâmîler gibi cân u ten yollarında ciger metâ>ını çeküb almağa el
śunarlarmış. Şimşîrler tâze-baxt civânlar miŝâli allar, gül-gûnîler giyüb, meydân-ı
rezmde cevelân, tîğler xûn-xâr9 u dil-rîş evbâşlar gibi vuśle-i rûw yağmasına pûyân
imişler. Neheng-ceng, ejder-âheng yeñiçeriler ellerinde olan tüfeng fındıqları ten-i
a>dâya peykân-ı ra>d gibi ţoqınub, sîne-i bâ-kînelerin pür-revzen, cüŝŝe-i merg-
wiśśelerini 10 qana bizin eylemişler. Ğażabdan zırhlarıñ gözlerine qan ţolub ağladılar11.
Âteş-i cengde tenûr-i beden qızub, cevşenleriñ âhenleri ten ü12 cebînlerini dağlarlarmış.
Küşte-i âdemden rû-yi zemîn püşte püşte olub, her beden çeşme-i xûn olmağla śawrâlar,
çemenler lâle-zâra dönüb, vâdîler Ceywun-miŝâl 13 imiş. Waşr-ı kilâb14 vefretde, Rûmîler
vufûr-ı qılletde olmağın irâdetu’ llâh ile anlar ğâlib ü müeyyed olub, wizb-i mü&minîniñ
ekŝeri şehîd olub, cennât-i xuld içinde muxalled olmışlar.
>Aceb uğraşimiş ol dem aqub dem
Hevâ mâtem ţutıb giryân u pür-nem
Zirih çeşmi olıbdır xûna çeşme
Qılıc zawmiyle olmış tenler eşme

1
A F Hk Hs K: bî-dînlerüñ
2
A F Hk Hs K: bî-dînler
3
Hk: + ve
4
F: başlu
5
F: cûyân
6
Yüceliği artsın.
7
Hk: + ve
8
F K Ü: - peykânlar
9
A F Hs K Ü: xuvân-xâr
10
Hk: wiśśelerin
11
A Hk: ağlarlar
12
A F Hs K Ü: - ve
13
K: miŝâli
14
Ü: ?
594

Yigitler xâkde1 nawcîre dönmiş


Ecel irmiş civânlar pîre dönmiş
Xazân olmış śolub gül-zârı >ömriñ
Śavılmış tîz geçüb bâzârı >ömriñ
Wayâtıñ gevheri düşmiş ayağa
Söyinmiş nûr üfürmişler çerâğa
Olıbdır mîrler xâkile hem-ser
Kelleler tâclar terk eylemiş ser
Gil üstine yatan begler olub xâk
Düşibdir üstine xârile xâşâk.
Bu wâdiŝe-i >uźmâ ve vâqı>a-i kübrânıñ vuqû>ı bi’ ż-żarûrî îcâb eyledi ki, ważret-i xilâfet-
penâh sa>âdet-dest-gâh xalleda’ llâhu te>âlâ2 mülkehû3 iqbâl-i źafer-nevâl ile def>-i melâl
ve intiqâm içün memâlik-i A>câm’ a tawrîk-i >asâkir4-i źafer-fercâm olına. Binâen->alâ-
hâžâ >umûmen Rumili ümerâsına fermân-ı vâcibü’ l-iž>ân śudûr eyledi ki: “ Leşker-i
cerrâr-ı nâm-dâr-ı fetw-iştihâr, dilâverân-ı şîr-pence ve xancer-güžâr ile Rumili
mübârizleri mawrûse-i Gelibolı ma>berinden Anaţolı’ ya (349a) mürûr u >ubûr eyleyeler.”
Anaţolı ve Qaraman ve Rum ve Du’ l-qâdıriyye emîrü’ l-ümerâlarına, Şâm ve Waleb ve
Diyar-bekir ve Kürdistân ve Bağdâd ve Loristân melikü’ l-ümerâlarına ve Adana vilâyeti
vâlîsi, ol merzbûmıñ wâmîsi Ramażân-oğlı Pîrî Beg’ e awkâm-ı cihân-muţâ>ile şebîhü’ ţ-
ţayr u5 serî>ü’ s-seyr ulaqlar gönderilüb, ebnâ-i kirâm-ı felek-rif>at, şeh-zâdegân-ı civân-
baxt u Nerîman-waşmetden Sulţân Muśţafa ve Sulţân Selîm ve Sulţân Bayezîd’ e daxı
fermân-ı celîlü’ l-qadr-ı xâqânî şeref-ıśdâr buyurıldı ki: “ Anlar daxı sâz u selebleri,
esbâb-ı sefer ve yaraqları ile wâżır u müheyyâ bulınub, emr-i hümâyûna müteraqqıb u
nâźır olalar.”
Sene sittîn ve tis>a-mie târîxi duxûl idüb, eknâf-ı mawrûse-i Qosţanţıniyye’ de evqât-ı şitâ
qarîb olub, faśl-ı xazân idi. Öte yaqada iwżâr olınan >asâkir-i fevz-meâŝire baş ve buğ
lâzımdır, deyü fikr olınub, >atebe-i >âlem-penâh-ı şâhî, südde-i seniyye-i pâdişâhîden
vezîr-i a>źam ve sipeh-sâlâr-ı aqdem Rüstem Paşa gönderilmek xuśûśına fermân-ı >âlî-
şân źuhûr idüb, rükn-i rekîn-i devlet-i >Oŝmâniyye, sedd-i sedîd-i sa>âdet-nüvîd-i
sulţâniyye olan yeñiçeri ţâyifesi külliyyen ağaları ile bile gidüb ve >umûmen sipâhî-
oğlanları bölügi daxı ağaları ile ve sâyir xuddâm-ı bâr-gâh-ı a>lâdan ve çavuşân-ı der-
gâh-ı mu>allâdan ve müteferriqalar fırqasından bi’ l-cümle cem>-i keŝîr-i ŝüreyyâ-naźîr
bu xižmete bile me&mûr oldılar. Fermân-ı >âlî-şân ile müşârün-ileyh vezîr-i a>źam
deryâdan >ubûr idüb, Anaţolı yaqasına mürûr eylediler. Śawrâlar, vâdîler xıyâm-ı rengîn
ile behişt-i berîn oldı. Rûz u leyâl yüriyüb, >asker-i ferxunde-fâl ile diyâr-ı Qaraman’ da
Aqsaray’ a nüzûl idicek müşârün-ileyh paşa-yı a>źam câniblerinden ulaq ile sipâhî-
oğlanları ağası ve çavuş-başı vârid olub, memâlik awvâlini i>lâm eylemişler. Mûmâ-
ileyh paşaya fermân-ı celîlü’ l-qadr-ı xaqânî şeref-śudûr buldı ki: “ Bile olan >asâkir-i
źafer-meâŝire ve yeñiçeriye destûr virüb, kendüler daxı âstâne-i sa>âdete teveccüh
eyleyeler.” Ber-mûcib-i emr-i lâzımü’ l-iž>ân paşayla olan >asker ol qış gelüb, mawrûse-i
İstanbul’ a vuśûl buldılar. Sefer-i hümâyûn awvâli muqarrer (349b) olub, bahâr-ı

1
Hs K: xâlde
2
A Hk: - te>âlâ
3
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
4
F Ü: >asker
5
A F Hs K Ü: - ve
595

xuceste-âŝâr daxı irişüb, devâbb u xuyûl çayıra nüzûl etdikden śoñra ważret-i xilâfet-
penâh >izz ü câh ile mawrûse-i Waleb’ de qışlamaq1 xuśûśı şâyi> oldı. Âvâze-i >azm-i
źafer-cezmleri eţrâf-ı cihâna münteşir olub, >asâkir-i fetw-âyâtıñ ictimâ>ı ve warekâtı
ğulğulesi a>dânuñ2 gûş-i bî-hûşlarına irişüb, debdebe-i dilîrân-ı Rum-ı xuceste-rüsûm
defa>ât ile meşhûdları3, zemzeme4-i bahâdırân-ı ejder-hücûm mirâren ma>lûmları
olmağın ol bî-temeyyüzleriñ ţabâyi>-i gürîz-xaśletlerinde merkûz olan xavf ü hirâs
eŝerleri âyine-i żamîr-i xüsr-te&ŝîrlerinde5 mün>akis olıcaq def>-i beliyyât u şürûr, teskîn-
i wavâdiŝ-i >asker-i manśûr içün çâre ve tedbîr umûrına meşğûl olmışlar.
İskender Paşa hengâmesinde ba>żı ümerâ mawbûs olub, eŝnâ-i cengde dilâverlik ile
ţutılub, meydân-ı rezmde şehâmetligi meşhûr olanları żâyi> etmeyüb, belki vufûr-ı
ri>âyet ile mer>î olmaq >âdetleri imiş. Zümre-i mezbûreden Biğa sancağı begi Mawmûd
Beg ki, ümerâ-i aśîlden śâwib-neseb, merd-i žî-waseb, mîr6-i hüner-ver, žât-ı menâqıb-
güster olub, ţabî>at-ı ma>ârif-xaśleti câmi>-i >ulûm-ı dîniyye, žihn-i pâk ve >aql-ı derrâki
müstecmi>-i fünûn-ı yaqîniyyedir. Rezmde ejder ü şîr-şemâyil, >azmde gürg-xû,
ğażanfer-xaśâyil, re&y ü7 tedbîr emrinde Arisţo-naźîr ve Eflâţun-feżâyil idi. Ol dâr u gîr
ü uğraşda Rüstem-miŝâl erlikler, meydân-ı kâr-zârda hezârân merdânelikler idüb, cümle
âlât-ı cengi żâyi>olmayınca düşmene el virmeyüb, mevâżı>-ı >adîdede mecrûw daxı olub,
ol zümreniñ şüc>ânı, Qızılbaşlar’ ıñ fürsânı cenge sâbaş etmişlerimiş. Ma>reke-gâh-ı cân-
tebâh içre atı xaţâ etmekle dest-i düşmende esîr olub, erligin müşâhede iden dilîrler
wużûr-ı şâhîde dilâverligine şehâdet etmekle dest-gîr olub, siyâsetden xalâś olmış imiş.
Şâh-ı şî>a-ţarîq ile mežâhib emrinde xayli güft ü gû idüb, ba>żı mesâyilde suâllerine
cevâb virüb, ţabî>at-ı ferâset-qarînine tawsîn ü âferîn eylemişler. Wattâ >avâţıf-ı
>aliyyelerine maźhar vâqi>olub, xila>-ı fâxire ile manźûr olmış. Eŝnâ-i kelimâtda (350a)
ważret-i xilâfet-penâh ile śulw u śalâw xuśûśına meyl gösterüb, vâqi>olan quśûr u žellâtıñ
i>tižârı ve seyyiât-ı a>mâl ü şenâ>atıñ istişfâ>ı içün mîr-i mezbûrı âzâd idüb, ważret-i
xilâfet-penâhıñ âstân-ı >aliyyü’ l-mekânları cânibine irsâl-i resûle istîžân eylemiş. Mîr-i
müşârün-ileyh >atebe-i >ulyâya vuśûl bulub, şâh ţarafından mekâtib îśâl eyledi. Awvâli 8
pâye-i serîr-i >âlem-maśîre >arż olındıqda, “ >Atebe-i >âlem-penâhımızıñ ebvâb-ı >âliyesi
ewibbâ ve eviddâ ve aśdiqâ ve a>dâya meftûw u mekşûfdır. İrsâl-i rüsül ü resûle men>u
redd yoqdur” deyü cevâb virilüb, xiţâb-ı müsteţâb kendüye vâśıl oldıqda âstân-ı sa>âdet-
âşiyâna sâdâtdan bir seyyidi elçi ta>yîn idüb ve nâme-i żarâ>at-üslûb yazub, muqaddemâ
vâqi>olan seyyiât-ı a>mâl ü ef>âlinden nâşî olan umûrdan isti>fâ śûretinde basţ-i maqâl
eylemiş. Mežkûr elçi 9 >atebe-i >ulyâya râyât-ı fetw-âyâtıñ >azîmeti eŝnâsında vuśûl bulub,
murâdâtı ma>lûm oldıqdan śoñra hengâm-ı ıżţırâb-ı seferdir, deyü cevâbı te&xîr olınub,
sefer-i hümâyûn üzre görile, deyü emr olındı.

1
K: + emre
2
A F Hk Hs K: melâwideniñ
3
Ü: ΟŏΉŊŎΜΚūΏ
4
F: zümre
5
K: - merkûz olan xavf ü hirâs eŝerleri âyine-i żamîr-i xüsr-te&ŝîrlerinde
6
K: merd
7
F Hs K Ü: - ve
8
K: awvâl
9
K: - elçi
596

Sene-i mezbûre ramażânı içinde a>lâm-ı >âlem-sitân-ı xâqânî deryâdan >ubûra fermân
olınub, göc emri muwaqqaq oldı. >Asker-i ferxunde-fâl gemiler ile >alâ-vechi’ l-ittiśâl
Üsküdar yaqasına geçüb, ţop >arabaları ve cebe-xâne-i ma>mûre ve xazâyin-i mevfûre
daxı ol semte nüzûl idüb, mâh-ı mübârek1 ramażân-ı sa>d-iqtirânıñ2 on sekizinci güni
ważret-i xilâfet-penâh iqbâl ü devlet, hezârân şevket ü übbehet ile >azîmet-i mübârek
eylediler. Dîvân-xâne-i hümâyûn śawrâları gül-gûn ve al bayraqlar ile meşwûn olub,
dilâverler, şîr-i nerler, pelengler, nehengler3 gîrûdârda ejderler, ceng ü warbe arslanlar,
bebrler, bahâdırlar, zırh-pûşlar, deryâ-xurûşlar, çaqal-xil>at, miğfer-serler, Dârâ-hem-
serler, Nerîman-quvvetler, Cem-heybetler, Kisrâ-şevketler, Keykâvus-âyîn Cemşîd-
śavletler, tâze-baxt, ceng-saxt civânlar 4, şimşîr-zenler, cevşen-tenler, >adû-efgenler,
düşmen-şikenler, kâm-rânlar, sipâhîler, silaw-dâr, yemîn ü yesâr >ulûfeciler, ğarîbler5
alaylar, śafflar bağlayub ţurdılar. Öñlerinde tüfeng-endâz, ceng-sâz, rezm-nevâz, ra>d-
âvâz (350b) dilîrler, mümtâzlar, ser-bâzlar, ser-efrâzlar, śorğuc-serler, zerrîn-tâclar,
şimşîr-miyânlar, şîr-i jiyânlar, qağan-arslanlar, teber-destler, düşmen-şikestler, warbe-
yedler, manśûrlar, muźafferler, müeyyedler, siper6-dûşlar, cân-fürûşlar, hizebr-xurûşlar,
âteş-menba>lar, xûrşîd-maţla>lar, ŝüreyyâ-mecma>lar, kevâkib-mawşerler, nücûm-
mawżarlar, sitâre-manźarlar, deryâ-heybetler, âsmân-rif>atler, keyvân-menziletler,
mirrîx-śavletler, ğâzîler, mübârizler7, źaferde müşterîler, veğâda ğażanferîler, heycâda
cerîler on iki biñ güzîde yeñiçeriler qat qat, ţulub ţulub, qoşun qoşun dizildiler.
Verâlarında erkân-ı devlet nökerleri, a>yân-ı salţanat çâkerleri, zerrîn-serler, üsküf-
pûşlar, bawr-xurûşlar, śâwib-hûşlar, siper-der-âğûşlar, tîğ-wamâyiller, şimşîr-vesâyiller,
şîr-heyâkiller, xayl-süvârlar, nîze-güžârlar, tâze civânlar, cerrârlar kâm-kârlar,
silâwşörler, ejder-zûrlar, kisrâlar, qayserler, fağfûrlar gürûh gürûh, fevc fevc ţurdılar.
Bâb-ı hümâyûnıñ8 yemîninde cihân-tesxîr, âftâb-tenvîr, mihr-şu>â>, xûrşîd-iltimâ>,
xuceste-ţâli>, nûr-meţâli>, gîtî-fütûw, źafer-vużûw meşhûr-ı âfâq, maźhar-ı >ale’ l-ıţlâq
yedi >aded altun başlu sancaqlar, >alemler, râyetler, fetw-âyetler çözildi. Diblerinde mîr-i
>alemler, mehterler, śûrnâyîler9, kûscılar, żanccılar, nefîr-zenler xižmete müheyyâ olub,
cânib-i yesârda vüzerâ-i a>źam, düstûrân-ı lâzımü’ l-iwtirâm, mîr-i mîrân-ı xuceste-
maqâm sâyir erkân-ı devlet-i qâhire ve a>yân-ı salţanat-ı zâhire mertebelü
mertebelerince ârâm u qarâr idüb, selâma muntaźırlar idi. Zemân-ı ţulû>-ı âftâb-ı şarq-
intisâb, avân-ı źuhûr-ı xûrşîd-i nûr-iktisâbda şâh-ı cihân, sâye-i deyyân, źıll-i Sübwân,
nûr-ı dîde-i >âlemiyân, çeşm ü çerâğ-ı cihâniyân, mihr-i münîr-i tâb-dâr u leme>ân,
âftâb-ı bî-naźîr ü raxşân, ser-nâme-i iqbâl ve śawîfe-i devlete >ünvân, ser-cerîde-i iclâl ve
menşûr-ı sa>âdete bürhân, eqâlîm-i rub>-ı meskûna xân, kişver-i İslâm u müslimîne
xâqân, memâlik-i >Arab ve Rum ve Türk ve Qaraman’ a qaân, netîce-i evlâd-ı âl-i
>Oŝmân, warem-i İlâh ile ravża-i muqaddese-i risâlet-penâha wâmî-i [žî]-şân, şâh-ı Cidde
ve Zebîd ve >Aden ve bawreyn ü berreyne xıdîv-i kâm-rân, deşt-i Qıbçaq ve Mağrib-
zemîn’ e nigeh-bân, Üngürus ve Budun taxtına xüsrev-i Dârâ-devr (351a) ü İskender-

1
A Hk: - mübârek
2
F Ü: efzânıñ
3
Hk: - nehengler
4
K: - Cem-heybetler, Kisrâ-şevketler, Keykâvus-âyîn Cemşîd-śavletler, tâze-baxt, ceng-saxt civânlar
5
Hk: - ğarîbler
6
F: ŋŦ
7
F Hs Ü: - mübârizler
8
Hs: hümâyûnında, K: hümâyûnda
9
K: ŏΉĜ
∆ΠΡŎΜŲ
597

devrân Cem1-nişân, dâver-i >aźîmü’ l-qadr-ı memâlik-i Tatar ve Eflaq2 ve Boğdan, şâh-ı
bülend-pâye-i Ermen3 ve4 Kürdistân [ve Van], xalîfe-i Bağdâd ve Baśra ve Cezâyir ve
Loristân, sulţân-ı Mıśır ve Śa>îd ve Nûbe ve Tekrur ve Wabeş ve Sevâkin ve Śan>an ve
sermâye-i emn ü emân, mehdî-i âxirü’ z-zemân, şâh-ı bülend-mertebe ważret-i Süleymân
Şâh bin Selîm Şâh bin Şâh5 Bâyezîd Xân xalleda’ llâhu źılâle ma>deletihi ilâ-âxiri’ d-
dühûr6 ve’ l-ezmân7 mânend-i şems-i tâbân bir semend-i bâd-pâ ve sipihr-rikâb u tîz-
>inâna süvâr olub, öñlerince nihâl-i bâğ-ı xüsrevânî, devwa-i iqbâl-i kişver-gîrî ve cihân-
sitânî, gül-i śad-berg-i bostân-ı behcet ü şâdmânî, nev-bâve-i çemen-zâr-ı meserret ü
ferwânî, meyve-i şâx-sâr-ı cihân-bânî, âzâde-i >izzet-pežîr, şeh-zâde-i sa>âdet-te&ŝîr8
Sulţân Cihângîr lâ-zâle fî->izzin [ve] tevqîr9 rikâblarınca zerrîn-ser, ţâvûs-peyker, pür-
zîb ü zîver, ţayr-seyr ü seyl-dev, çâlâk-qadem, mürğ-perrân u çâbük-rev, Cibrîl 10-
şiyem11, >Ömer-xıśâl ve mevzûn-qadd ü serv-xırâm, težerv-miŝâl ü tîz-kâm u sehî-
endâm12 peykler pûyân, ważret-i xilâfet-penâh rikâblarınca üc yüz miqdârı ser-â-ser-
libâs u zerrîn-qabâ, beyâż-dâmen, kemân-bâzû ve tîr-miyân u gül-pîrehen śolaqlar,
meşhûr-ı âfâqlar, serv-endâmlar, naśr-encâmlar, sa>d-fercâmlar, bülend-mertebe, rif>at-
mekân[lar], vâlâ-qadr ü qurb-menzil civânlar, śâwib-vaqâr u sükûn dilîrler, Dârâ-şekl 13 ü
Sührâb-şemâyil, Dârâb-naźîrler, zerrîn-tâc14 [u] śorğuc-serler, sürûr-nümâ, ibtihâc-efzâ
şîr-i nerler devân olub, śawn-ı behişt-âŝâr-ı Dîvândan mürûr idüb, bâb-ı sa>âdet-meâbdan
ţaşra źuhûr etdikleri gibi kûslar fiğâna başlayub, śûrnâlar, nefîrler âvâzı felek-i eŝîre
śu>ûd idüb, na>re-i çavuşân-ı du>â-gûyân mesâmi>-i mecâmi>-i eflâke >urûc etdi. Cihâna
velvele virdi. Pâdişâh-ı ğâzî i>zâz ile15 erkân16-ı salţanata selâm virüb, tüfengciler
Allahu ekber kebîran, bir uğurdan tüfenge âteş virdiler. Cihânı śadâ-yı ra>d ve17 şu>le-i
berqe ğarq etdiler. İskele-i ma>mûreye varınca şenlikler eylediler. Nüzûl-i hümâyûn-ı
şâh-ı hümâ-âşiyân içün semâ-bâd-bân, şihâb-rîsmân, kûh-manźar, hilâl-lenger bâşterte
iwżâr olınmışdı. Sa>âdet ü iqbâl ile fülk-i felek-medâra süvâr (351b) olub, liman-ı bawrde
olan merâkib-i kevâkib-wisâbdan, ţop-xâne-i ma>mûreden ve Ğalaţa kenârlarından
[âşûb-maśwûb], fiğân-üslûb, sem>-kûb u ra>d-âvâz ţoplar atılub, günbed-i kebûdı pür-
dûd etdi[ler]. Ţâli>-i mes>ûd ile ważret-i pâdişâh-ı dil-âgâh Üsküdar yaqasına vuśûl
bulub, cümle-i ağayân-ı südde-i devlet semend-i sa>âdetiñ >inânın ţutmışlardı. Rikâb-ı
źafer-intisâba qadem baśub, xink18-i >izzet-licâma süvâr oldı19. >Âmme-i a>yân-ı
1
Hs: çeşm
2
K: Eflâkî
3
A F Hk Hs K: Gürcistân
4
A: - ve
5
A Hs: şeh, K Ü: - şâh
6
Ü: devr
7
Allah adaletinin gölgesini kıyâmete (zamanların ve devirlerin sonuna) kadar dâim etsin.
8
Hk: + ważret
9
Yücelik ve ululuk içinde olsun.
10
K: ?
11
Ü: cüst-aqdâm
12
K: ΌėŖė
13
Ü: şekller
14
Ü: tâclar
15
A Hk: - i>zâz ile
16
K: xuddâm
17
Hk: - ve
18
K: ceng
19
Ü: olub
598

salţanat, kâffe-i erkân-ı devlet selamlayub, otaq-ı sa>âdet-vifâqlarına girüb qarâr


eylediler. Ol kenârlar xıyâm-ı ordu-yı ŝüreyyâ-niźâm ile şehr-i dârü’ s-selâma döndi.
Rûz-be-rûz göçilüb, Burusa-i mawmiyye civârında mawrûse-i Yeñişehir’ e nüzûl olındı.
>Îd-i sa>îd irişüb ve hem serv-i cûy-bâr-ı salţanat, ŝemere-i şâx-sâr-ı xilâfet, >ünvân-ı
śawîfe-i celâlet, tevqî>-i menşûr-ı siyâdet, necm-i âfâq-ı waşmet, kevkeb-i semâ-i devlet,
nûr-ı bâśıra1-i celâl ü übbehet, nûr-ı wadîqa-i kemâl-rif>at2, dürr-i śadef-i iqbâl ve
mübârek-nüvîd şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Bâyezîd lâ-zâle fî->izzin medîd3 râyât-ı
źafer-nevâli istiqbâl eylediler. Şeref-i taqbîl 4-i pâye-i serîr-i sürûr-baxş ile müstes>ad
olub, merâsim-i >îd-i sa>d5-qarîn daxı şeref-i itmâma irişüb, müşârün-ileyh şeh-zâde-i
mükerrem ü mübeccel emr-i lâzımü’ l-qabûl ile vilâyet-i Rumili muwâfaźasına me&mûr
olub, mu>accelen mawrûse-i Edirne câniblerine teveccüh buyurıldı. Emr-i >âlî üzre
göçüb6, cümle-i erkân-ı sa>âdet otağına dek bile gidüb, ordu-yı hümâyûna mürâca>at
eylediler. Ważret-i şehriyâr-ı cûd-medâr u iwsân-şi>ârıñ âstânı maţla>-ı âftâb-ı ümîž ü
recâ ve menba>-ı zülâl-i >avâţıf [u >aţâ]dır. Qulları waqqında biwâr-ı şefaqat ü
mürüvvetleri mütereşşiw ü cûşân, deryâ-yı >âţıfet ü re&fetleri mütemevvic ü xurûşân
olub, erkân-ı bülend-pâyei a>yân-ı sa>âdet-sermâye ile xavâśś-ı žü’ l-ixtiśâśa, ağayân-ı
devlet-iwtişâm7, büzürgân-ı sa>âdet-fercâm, müte>ayyinân-ı >atebe-i sidre-maqâm,
muwteşemân-ı südde-i gerdûn-iwtişâma >alâ-vechi’ l->umûm8 bende-gân-ı der-gâh-ı
mu>allâya, bi’ l-cümle qapu xalqına ve yeñiçeriye baxşîş-i >âm buyurdılar. Her quluñ
qalbi bir9 ravża-i >ulyâ, her çâkeriñ xâţırı behişt-i zîbâ olub (352a) ğulğule-i du>âyı
âsmân-ı heftümîne, velvele-i ŝenâyı çarx-ı berîne irişdirdiler.
>Aţâ etdi >ibâda bir xazîne
Qızıl altun ile memlû defîne
Tesürrü’ n-nâźırîn şânında nâzil
Liqâsı ile olur maqśûd-ı wâśıl
Ferax-baxş u sürûr-efzâ keder-rîz
Cemâli behcet-engîz ü dil-âvîz
Ki mâlik olmadı ol mâle şâhân
Düşinde görmediler pâdişâhân
Cevâhir bežl idüb >âmile xâśśa
Dürr ü gevher niŝâr etdi xavâśśa
Wisâba gelmez in>âm eylediler
Qulûbı cümleten râm eylediler
Nevâ geldi irişdi bî-nevâye
Ţoyım oldı faqîr olan ğınâye
Qulûba oldı müstevlî meserret

1
Ü: + celâlet, tevqî>-i menşûr-ı siyâdet, necm-i âfâq-ı waşmet
2
Ü: - celâl ü übbehet, nûr-ı wadîqa-i kemâl ü rif>at
3
Çok yüce olsun.
4
F Ü: taqbîli
5
F: sa>îd
6
F Ü: göçilüb
7
Ü: iwtişâma
8
A F Hk Hs K: - >alâ-vechi’ l->umûm, + bi-l-cümle >umûmen
9
F Hs: pür
599

Sürûrile cihân1 ţoldı nüh2-minnet3


Zihî cûd u kerem iwsân-ı vâfir
Temevvüc eyledi ol bawr-i zâxir
Zihî in>âm-ı xâśś4-ı pâdişâhî
Ser-efrâz etdi cûdıyla5 sipâhî
Zihî baxşîş zihî luţf u mürüvvet
Zihî in>âm-ı >âmm ve luţf u6 şefqat
Zihî iwsân u rawm ü mihr-bânî
Żiyâfet eyledi cümle cihânı
Egerçi çoq źuhûr etdi nevâdir
Bunıñ emŝâli iwsân oldı nâdir
Mezîd olsun devâm-ı devletiyle
Cihân ţurdıqca ţursun waşmetiyle
Yemm-i luţfına ğarq ola >ibâdı
Cihânda yâd olına yaxşı adı
Cihân xüsrevlerine server olsun
Xudânıñ >avni her dem rehber olsun.
Menâzil-i >adîde ţayy qılınub, mâh-ı şeref-intibâh şevvâl-i mübârekiñ on ikinci güni
Bolavadin nâm menzile nüzûl olındıqda mihr-i sipihr-i sa>âdet-çehre, iqbâl-behre7,
âftâb-ı sa>d-tâb-ı >izz ü celâl, mühr-i nigîn-i şehriyârî, tâc-ı mehîn-i nâm-dârî, serv-i
xırâmân-ı bâğ-ı sulţânî, şems-i tâbân-ı âsmân-ı xüsrevânî, dürr-i śadef-i ma>âlî ve kâm-
yâbî, cevher-i gencîne-i devlet-meâbî, şeref-i dûdmân-ı >Oŝmânî, xalef-i xânedân-ı gîtî-
sitânî, nûr-ı bâśıra-i kâm-rânî, nûr-ı wadîqa-i kişver-bânî8, şeh-zâde-i civân-baxt-ı
mekremet-nedîm, >ażdü’ d-devleti’ l-xâqâniyye Sulţân Selîm lâ-zâle fî->izzin >aźîm9
daxı10 livâ-i źafer- (352b) iwtivâ Śaruxân’ ıñ >asker-i firâvân-ı deryâ-nişânı ile a>lâm-ı
İslâm-ı nuśret-peyâmı qarşuladılar. Ordu-yı hümâyûna qarîb mawalle nüzûl eylediler11.
İrtesi Dîvân-ı hümâyûn olub, cümle-i erkân-ı kâm-rân-ı südde-i >âlî-şân, a>yân12-ı
>atebe-i sâmî-mekân şeh-zâde-i >âlemiyâna varub, el öpdiler. Xüsrevânî xil>atler giyüb,
şeh-zâdei bâr-gâh-ı >ulyâya getürüb, taqbîl-i enâmil-i pâdişâh-ı Cem-xaśâyil ile
müstes>ad olub, rikâb-ı kâm-yâb-ı xüsrev-i deryâ-cenâb ile sefer-i hümâyûna bile
gitmek emr olındı.
Şeh-zâde-i büzürg-vâr-ı >âlî-tebâr Sulţân Muśţafa’ ya daxı [muqaddemâ] wükm-i cihân-
muţâ>-ı gîtî-sitânî şeref-ıśdâr buyurılub, Eregli’ de cem> olub13 gelüb, >atebe-i >ulyâya
mülâqât emr olınmışdı. Mawall-i mezbûrdan göçilüb, sene-i mezbûre-i şevvâliniñ

1
A F Hk Hs K: cihâna
2
A F Hk Hs K: - nüh
3
A Hk: behcet, F Hs K: devlet
4
F Hs: xavâśś
5
F Hs K Ü. cûdına
6
A Hk: - ve
7
A F Hk Hs K: - behre
8
F Hs K: rabbânî
9
Büyük bir yücelik içinde olsun.
10
F Ü: - daxı
11
A F Hk Hs K: etdiler
12
Hk: - a>yân
13
A F Hk Hs K: - cem>olub
600

yigirmi altıncı güni Eregli geçilüb, civârında Aqdepe1 nâm menzil şeref-i ordu-yı
gerdûn-müşâkil ile müzeyyen oldıqda emr-i >âlî üzre şeh-zâde-i mezbûr daxı ordu-yı
hümâyûn2 olduğı yere3 qarîb mawallde serâ-perde ve bâr-gâh qurub, ol güniñ4 ertesi
>âdet-i qadîme-i pâdişâhî üzre >âmme-i erkân-ı devlet bâr-gâhına varub el öpdiler.
Xil>at-i fâxire ile müstes>ad ü mübeccel oldıqlarından śoñra şeh-zâde süvâr olub, ważret-
i pâdişâh-ı gerdûn-iqtidârıñ eyâdî-i sa>âdet-mübâdîleri taqbîli içün ordu içine girüb
gelüb, Dîvân-xâne-i hümâyûna qarîb yerde piyâde olub, vüzerâ öñine düşüb, Dîvân-
xâne-i hümâyûn xaymesi öñinde selâmlayub, şeh-zâde içerüye duxûlden śoñra taqdîr-i
Waqq’ da zemân-ı wayâtı ol demde âxir olub, eyyâm-ı >ömriniñ devâm u5 ŝebâtı ol
sâ>atde nihâyete irişmek muqadder imiş. Ğażab-ı şehen-şâhîye maźhar olub, ţaşrada
olan ağalarından emîr6-i axûrı ile bir ağası daxı meydân-ı siyâsete getürilüb, boyunların
urdılar. Bu eŝnâda vezîrler ţaşra Dîvân-xâneye gelmişlerdi. Qapucılar ketxudâsı gelüb,
vezîr-i a>źam Rüstem Paşa’ dan mühr-i hümâyûnı isteyüb aldıqdan śoñra [mezbûra ve]
vezîr-i ŝâliŝ Waydar Paşa’ ya “ Çadırlarıñuza varıñ” deyü >azl xaberin virdi. Anlar daxı
qalqub, xaymelerine revâne oldılar. Gerü qapucılar ketxudâsı gelüb, vezîr-i ŝânî Awmed
Paşa’ ya mühr-i şâhî getürüb, (353a) vezâret müjdesin inbâ7 eyledi. Ve hem qâżî-
>askerler mülâzemet xižmetinde olan >ulemâ ile8 Eregli’ ye varub, meyyit nemâzın qılub,
na>şını mawrûse-i Burusa’ ya intiqâl emr olındı. >Ale’ ś-śabâw źuhûr iden şevketler,
şehâmetler bir iki sâ>atde xüzn ü endûha mütebeddil olub, qapusında qıyâmetler qopdı.
Budır awvâli dünyâ-yı fenânıñ
Esâsında beqâ yoqdur cihânıñ
İden taqdîr insâna wayâtı
Bile yanına qoşmışdır9 memâtı10
Sürûrınıñ śoñı ğamdır elemdir
Wużûrın śora varsañ pür-nedemdir
Kemâl-i devlet-i dünyâ kedermiş
Kelledir >ömür başdan tîz gidermiş11
Waqîqat bu cihân mâtem-serâdır
Anuñile yâr olma bî-nevâdır
Ţayanma >ömre âb üzre esâsı
Fenâ içün urılmışdır binâsı
Bir iki gün mecâzîdir devâmıñ
Fenâ-yı mawż olurmış iwtişâmıñ

1
Ü: Aq-öyük
2
A Hk: - oldıqda, emr-i >âlî üzre şeh-zâde-i mezbûr daxı ordu-yı hümâyûn
3
Ü: yerlere
4
F Hs K Ü: gün
5
F Hs K Ü: - ve
6
A F Hk Hs K: mîr
7
A F Hk Hs K: inhâ
8
Hk: bile
9
Ü: qomış
10
K: - İden taqdîr insâna wayâtı
Bile yanına qoşmışdır memâtı
11
K: + İden taqdîr insâna wayâtı
Bile yanına qoşmışdır memâtı
601

Nihâl-i serv-i >ömriñ yoq dırazı


Düşer âxir yere şâx-ı firâzı
Qurır her yıl xazân olur çemenler
Görinmez bâğ içinde yâsemenler
Hezârıñ sûziyle budır fiğânı
Geçer gül mevsimiñ tîz zemânı.
Ordusına xizâne-i >âmire defterdârı gönderilüb, otaqları, xıyâmı ve xazînesi 1 at ve ţonı,
cihâz u esbâbı, emlâk u tecemmülâtı her ne ise külliyyen żabţ etdirildi. Qapusı xalqına
istimâlet olınub, qulları ve nökerleri waqqında ważret-i [pâdişâh]-ı xilâfet-medâr u2
cihân-penâhıñ mezîd-i >âţıfetleri źuhûra gelüb, ze>âmetler ve timarlar >inâyet olınub, ber-
murâd oldılar. Bu wâdiŝeniñ wudûŝı ile >âmme-i qulûba ıżţırâb gelüb, ekŝer-i nâsıñ bel
cümle-i >avâmıñ ţabâyi>-i menba>ü’ l-bedâyi>leri bu xuśûśı Rüstem Paşa’ ya isnâd u
wavâle3 [idüb, aña nefrîn] etdiler.4 Waqîqat-i wâle kimesneniñ vuqûfı ve ıţţılâ>ı olmayub,
herkes muqteżâ-yı ţab>ı üzre qîl ü qâl iderlerdi. Şunlar ki, cevâhir-i >azîzü’ l-vücûd-ı >aql
ile ser-efrâzlardır, qażâya rıżâ virüb, mecârî5-yi umûrı taqdîr-i Waqq’ a tefvîż [ü wavâle]
eylediler6. Ważret-i pâdişâh-ı śâfî-żamîr ü pâk-i>tiqâd emr-i şer>-i İlâhîye muţî> ü
münqâd, ţabî>at-ı sa>âdet-menqabetleri râh-ı sedâde sâlik olub, şer>-i pâke (353b)
muxâlif umûra irtikâbdan7 bi-wasebi’ ź-źâhir ictinâb üzre8 olub, mawżâ rıżâ-yı žü’ l-celâl
içün câh-ı dünyâ ve mâ-fîhâ naźar-ı i>tibârlarında dâne-i xardaldan aśğar, niźâm [u
intiźâm]-ı bilâd ve refâhiyet ve âsâyiş9-i >ibâd emrinde âxer10 ile ferzendiniñ farqı
olmayub, evlâd ile bî-gâneniñ yanlarında nisbeti berâber idügine iştibâh olmayub, ol ise
nûr-ı dîdeleri ve qurretü’ l->uyûnları idi. Xuśûśen nihâl-i devleti cûy-bâr-ı >izzet ü rif>atde
neşv [ü] nemâ bulub, resîde civân olmışdı. [Şimşîr-i bürrânı xavfi Qızılbaş’ a ıżţırâb
virüb ve tîğ-i âteş-nâki qorqusından melâwide menzile-i helâkde olub, zehreleri âb idi.]
Xâţır-ı >âţır-ı xüsrevânî, żamîr-i münîr-i cihân-bânîlerinde bu emre irtikâb anlardan śâdır
olan xaţâ-yı >uźmâ mûcib ü bâ>iŝ olmışdır.11 Merwûm-ı mezbûrıñ bu xuśûśa istiwqâqı

1
A Hk: - ve xazînesi
2
A F Hk Hs K: - xilâfet-medâr ve
3
A F Hk Hs K: - ve wavâle
4
“ >Umûmen şeh-zâde bendeleri bu mâ-cerâyı Rüstem Paşa’ dan bildiler. Şeh-zâde Sulţân Bâyezîd
cânibine vufûr-ı ixlâś u ixtiśâśına binâen bunıñ izâlesini anıñ rimâw-ı quvvet ü iqtidârı iţâlesine bâ>iŝ-i
taśavvur qıldılar. Wattâ ekŝer erkân-ı devlet belki cumhûr-ı rüesâ-i mâ>âlî-rütbet bu ma>nâ xâśśaten
Rüstem Paşa’ nın îcâdıdır, deyü źâhiren ve bâţınen şetm ü düşnâma başladılar.” Pek çok şair de buna tarih
düşdü, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 294b.
Sultan Mustafa’ ya içinin yanmasından dolayı tehlikeyi göze alarak mersiye yazan şairin yaşadıkları
hakkında bkz. Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 294b-295b.
5
F Hs: mecâzî
6
Ü: olınub
7
Hs K: ΑŋġĜ
΅ħ
8
A F Hk Hs K: mu>arrâ, - ictinâb üzre
9
Hk: esâs
10
A F Hk Hs K: yad
11
Aksaray’a gelindiğinde asker içindeki bazı ahmaklar şehzâde Mustafa’ yı “ Vâlid-i mâcidiñ qocaldı.
Wareket ü sefere ţâqat getürmekden qaldı. Anıñçün Rüstem Paşa’ yı Anaţolı’ ya ser-dâr etdi, śaldı.
Müşârün-ileyh ise saña bed-xâhdır. Bu fırśatda leşkere gelüb, başını keserseñ wuśûl-i merâmıña gevâhdır”
diye sürekli kandırmaya çalışmışlar. Bu şekilde birbiri ardına haberler göndermişler. Kiminde padişahın
zayıf halini, kiminde hastalığının şiddetlendiği halini bildirerek şehzadeyi isyana teşvik etmişler… Bu
tarz haberler padişahın kulağına erişince “ Waşâ ki, Muśţafa Xânım bu maqûle küstaxlığı irtikâb ide. Ve
benim zemân-ı wayâtımda sevdâ-yı mülkle pâyını liwâfından ţaşra üzredir. Nihâyet ba>żı müfsidîniñ
602

olub1, lâ-büdd >izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarında nihânî bir ulu günâhı, vawşet-âmîz
ü şûr-engîz [>aźîm] cerîmesi olmasa bu resme >itâb u >iqâba maźhar olmazdı. Fi’ l-waqîqa
bu xuśûśıñ vuqû>ı >ünvân-ı emrde nev>-i tekellüfden xâlî olmayub, bürûdet üzre
görinürdi. Ammâ merwûmıñ intiqâlinden śoñra bu qażiyye âftâb-ı rûşen gibi nümâyân u
tâbân oldı ki, eger pâdişâh ve şeh-zâde ve eger vezîr ü emîr âzâdedir, cümlesiniñ
vücûdlarından murâd u maqśûd re>âyâya >adâlet ü naśfet2, berâyâya >âţıfet ü şefaqatdır3.
Waqq sübwânehû ve te>âlâ lâ-şekk fîhi [ki] mâlikü’ l-mülkdür, bir kimesneye4 salţanat u
xilâfet erzânî qılub, >ibâd u bilâdıñ zimâm-ı wall ü >aqdini anuñ >uhde-i cihân-ârâsına
tefvîż eyleye, ol iwsân u luţf 5 muqâbelesinde şükr-i İlâhî ki, ra>iyyete >adl-i nâ-
mütenâhîdir. Aña lâzım bu6dır ki, her zemânda emr-i şer>-i qavîme muţî>olub, hevâ-yı
nefse mütâba>at etmeyüb, refâhiyet-i enâm ve istirâwat-ı xavâśś u >avâmda iqdâm u
ihtimâmın dirîğ etmeye7. Ebvâb-ı >adli dâyimâ ahâlî-i >âleme meftûw idüb, źulm ü żalâl
qapularını maźlûmlar üstine mesdûd8 [qılub], maţrûw eyleye.
Anuşirvân’ ı gör ne >âdil imiş
>Adâlet-pîşe şâh-ı kâmil imiş
Rıżâsı yoğimiş źulm ü źalâle
Girilmezmiş zemânında vebâle
Xudâdan xavf idermiş ţab>-ı pâki
Unıtmazmış żamîri qabr-i xâki
İş ıśmarlamaz imiş leîme
Firâvân >izzet idermiş wakîme
Wakîmiñ quvvetiyle >adl idermiş
Waqqıñ yolına cehdin9 bežl idermiş
(354a) Hezâr awsend ol şâh-ı cihâna
Çıqardı yaxşı adı âsmâna
Olınur tâ qıyâmet xayr10 ile yâd
Yeter >aql ehline bu tûşe ve zâd.
Ol merwûm vâlî olduğı Amasya diyârlarında vâqi>olan meźâlime nihâyet olmayub, cevr
ü11 wayfe wadd ü ğâyet yoğimiş. Qapusı qullarınıñ ba>żına irwâ-yı >inân, xuśûśen
ağalarına tevsî>-i dâyire-i meydân idermiş. Źâhiren kendüniñ źulme rıżâsı olmayub,
xuśûś-ı >adâletde cüst ü cûdan xâlî degil imiş. Velî ţaşrada źulm ü cevr qurtları re>âyânıñ
emn ü emânı kûçelerinde yurtlar ţutub, rawm ü şefaqat qoyunlarını, merwamet ü >âţıfet
quzılarını boğazlayub, boğazlarına qoyarlarmış. Lâ-cerem ważret-i śabûr-ı ğayûrıñ te>âlâ

peydâlarıdır. Kendüler mâil olduğı şeh-zâdeye verâŝet-i mülk münwaśır olsun deyü iftirâlarıdır. Zînhâr bu
maqûle mesâvîlere vücûd virilmesün… buyurdılar” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 292b-293a.
1
A F Hk Hs K: - Xâţır-ı >âţır-ı xüsrevânî, żamîr-i münîr-i cihân-bânîlerinde bu emre irtikâb anlardan śâdır
olan xaţâ-yı >uźmâ mûcib ü bâ>iŝ olmışdır. Merwûm-ı mezbûrıñ bu xuśûśa istiwqâqı olub
2
A Hk: + cumhûr
3
K: şefaqat
4
Ü: + ki
5
A F Hk: kerem, Hs: derem
6
A F Hk Hs K: - bu
7
A Hk. etmeyeler
8
Ü: münsedd, + ve
9
K: cehd
10
A Hk: >adl
11
F Hs K Ü: - ve
603

şânuhû1 kemâl-i re&feti ol ţarafda olan >ibâdı waqqında muqadder olmağın ifâża-i envâr-ı
ma>delete perde ve wâyil olan sewâbı giderüb, >âleme żiyâ ve rûşenâ virmiş. Lâ-râdde li-
qażâihi 2 ve lâ-mu>aqqibe li-wükmihi 3.
Şeh-zâde emri tamâm olub, na>şı lâlâsıyla mawmiyye-i Burusa’ ya irsâl olınub, ważret-i
xudâvendigâr4 ol yurtdan göçüb, Waleb ţaraflarına >azîmet-i hümâyûn buyurdılar.
Mežkûr >Acem şâhınıñ elçisine icâzet ü destûr iwsân eyleyüb, xil>at-i xüsrevânî ile
manźûr oldı. Kendüsine daxı nâme-i hümâyûn yazılub, wudûd-ı mawrûse sükkânına ol
cânibden vâqi>olan meźâlim ü mawâyifiñ mükâfâtı içün elviye-i fetw-yemîn ü naśr-yesâr
u źafer-farq ile şarq-ı fitne-ğarq ţaraflarına >azîmet-i xayr-xâtimet qılınduğın inbâ
etdiler. Şitâ zemânı qarîb olub, kîse-i rûzgâr5 nuqûd-ı sermâ ile pür-naśîb idi. Memâlik-i
Rumili dilâverleri diyâr-ı Rum’ ıñ dârü’ l-mülki olan mawmiyye-i Sivas mużâfâtından
mawrûse-i Toqat’ da qışlayub, müşârün-ileyh şeh-zâde-i >âlemiyân Sultân Selîm-i kâm-
rân u kâm-baxşa vilâyet-i mawrûse Mar>aş meştâ ta>yîn olınub, ważret-i xilâfet-penâh
şâh-râh-ı >Antâb’ dan Waleb śavbına müteveccih oldılar. Mâh6-ı ži’l-wicce ğurresi çehâr-
şenbih güni kişver-i Şehbâ-i ra>nâ râyât-ı źafer-nümâ ve a>lâm-ı >âlem-ârâ ile müstes>ad
olub, >ulemâ-i sa>âdet-âyât ve sâdât-ı siyâdet-simât ve meşâyix-i hidâyet-pîşvâ ve
śûfiyân-ı erbâb-ı śafvet ü śafâ, >ubbâd-ı >ibâdet-mu>tâd, zühhâd-ı zühd-reşâd, e>âlî ve
esâfil, aśwâb-ı (354b) ma>ârif ü feżâyil bi’ l-cümle śiğâr u kibârdan ahâlî-i şehr-i nâm-dâr
bi-esrihim pâdişâh-ı xilâfet-medârı istiqbâl eylediler. >Aleyke >aynu’ llâh du>âsını vird-i
zebân idinüb, qal>a-i âsmân-kelle, wiśâr-ı cebel-cüŝŝeniñ qulel-i keyvân-âşiyân, burûc-ı
Cevzâ-mekânlarında mekîn olan ra>d-ţanîn ü na>re-âyîn ţoplara âteş virilüb, duxân u
dûddan żiyâ-yı nehâr nâ-bûd olub, şa>şa>a-i şems-i şarq7, şu>le-i bâriqa-i berq ile farq
olınub, śît ü śadâ-i śavâ>iq perde-i gûş-i hûşı xârıq idi. Şevket ü iqbâl, hezârân übbehet ü
iclâl ile Waleb serâyına nüzûl-i hümâyûn etdiler. Bu eŝnâda zemân geçmedin vâqı>a-i
hâyile-i ciger-sûz, wâdiŝe-i müşkile-i âteş-efrûz źuhûr etdi.
Te>âqub eyledi tâze wavâdiŝ
Yeñile bir muśîbet oldı wâdiŝ
Budır dünyâ-yı dûna resm ü >âdet
Ecel qahrını def>etmez siyâdet
Faqîr ü şeh bu köpriden geçerler
Żarûrîdir ecel câmın içerler
Ecel gelse demez pîr ü civândır
Gedâdır bu ya şâh-ı kâm-rândır
Olur xâk-i siyeh her ferde meclis
Bu yolda bir olur şâh ile müflis
Menâl ü mâl def>etmez qażâyı
Qażâ teng eylerimiş her feżâyı8

1
Şânı yüce olsun.
2
O’nun kazasını geri çevirecek yoktur.
3
“O’nun hükmünü iptal edecek hiçbir kimse yoktur.”, K.K., 13 Ra’d, 41.
4
A: + >izz-naśr
5
K: - rûzgâr
6
F Hs K Ü: - mâh
7
K: - şarq
8
F Hs K: qażâyı
604

Bahâr-ı >ömr irer1 faśl-ı xazâne


Tehî qalur cevâhirden xizâne
Söyünir nûrı qalmaz şem>-i cânıñ
Yolı sedd olınur âb-ı revânıñ.
İttifâq şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Cihângîr’ iñ mizâc-ı śafâ2-imtizâcları âyinesinde
ğubâr görinüb, ruxsâre-i gül-gûnlarında tağayyürden eŝer, mir’ ât-ı çehre-i behcet-
baxşları śafâsında fi’ l-cümle keder müşâhede olınub, reng-i rû-yi zîbâları mütelevvin
oldı. Câm-ı xoş-güvâr-ı śıwwat u >âfiyetleri seng-i emrâż ile şikeste ve münkesir, žât-ı
melek-śıfâtları >ârıża-i >ilelden xaste ve mütewayyir oldı. Ne dârû-yı eţıbbâ şifâ-pežîr ve
ne mu>âlece-i wükemâ muvâfıq-tedbîr düşdi. Ne tîr-i du>â hedef-i icâbetde nişâne irdi, ne
efsûn u müdâvânıñ3 sûd u nef>i4 görindi. Ne fuqarâ5 ve dervîşlere śadaqât u iwsânıñ
fâyidesi ve ne śulewâ ve dil-rîşlere nüžûr u infâqıñ >âyidesi oldı. >Âqıbetü’ l-emr hümâ-yı
rûw-ı quds-âşiyânları śavb-ı (355a) behişte pervâz u ţayerân, mürğ-i revân-ı xuld6-
mekânları hevâ-yı >illiyyîn7 ile dem-sâz olub, >adn ü cinân gûşelerine perrân oldı. Şeh-
süvâr-ı himmet-i hümâ-hem-tâları dünyâ-yı denî salţanatına8 iltifât etmedi 9. >Ulüvv-i
şânlarınıñ şâh-bâz-ı sidre-maqâmı bu fenâ mülkiniñ pâdişâhlığına nigerân olmadı10. Âb-
ı nâb-ı a>mâl-i śâliwalarına fenâ >âleminiñ müzaxrefâtı çirk-âbını qatmadı. Bezzâzistân11-
ı vücûd-ı >âriyetde murâdât u maqâśıd-ı dünyeviyyeniñ12 zer-beft qumâşlarını alub
śatmadı. Dîde-i i>tibârları temâşâ-yı gül-rûyân-ı cihâna baqmadı. Çeşme-sâr-ı iltifât-ı
xâţır-ı >âţır-ı feyż-meâŝirleri semen-bûyân-ı >âlem-i fânî muśâwabetleri semtine aqmadı.
vuśle-i cân-ı şîrîni ve tuwfe-i rûw-ı güzîni cenâb-ı rawmet-i Waqq’ a celle ve >alâ13
hediyye ve armağan etdiler. Rawmetu’ llâhi >aleyhi [rawmeten] vâsi>aten14.
Ğarîq ola cinân ni>metlerine
Ţoyım ola Xudâ rawmetlerine
Riyâz-ı xuld ola dâyim maqâmı
Behişt içre ide seyr ü xırâmı
Ţola kevŝer śuyıyla câm-ı waźźı
BişeWaqq rawmetiyle xâm-ı waźźı
Enîsi wûr ola cennetler içre
Müdâmı üns ide rawmetler içre

1
F Hs: ider
2
A F Hk Hs K: zücâc
3
F: < ΉŊėŋΏ, K: < ħŊėŋΏ
4
F: - sûd u nef>i
5
K: faqr
6
K: - revân-ı xuld
7
F Hk Ü: ╚ΊẂ
8
F Hs K Ü: salţanata
9
A F Hk Hs K: nigerân olmadı
10
A F Hk Hs K: iltifât etmedi
11
F Hs Ü: ΑĜ ĨŦŖėŏġ
12
F: < ∆ΖŊŊ
13
Yüceliği artsın.
14
Allah’ın geniş rahmeti (Acıma, esirgeme, koruma) onun üzerine olsun.
605

Qoyıb terk eyledi bunda cihânı1


Temâşâlar ide anda cinânı.
Qâ>ide-i maqbûle-i qadîme üzre nemâzı qılınub, rûw-ı şerîfleri içün fuqarâya envâ>-ı
taśadduqât u müberrât bežl ü iwsân olınub, na>ş-ı rawmet-naqşları medîne-i İstanbul’ a
irsâl olınub, bâb-ı sa>âdet ağalarından birisiyle gönderildi. Ważret-i xilâfet-penâh qażâya
rıżâ gösterüb, dâmen-i śabr-ı cemîle teşebbüŝ idüb, meśâliw-i müslimîne meşğûl oldılar.
Rûz-ı cezâda ittixâž-ı ecr-i cezîl, dünyâ-yı fânîde tawśîl-i nâm-ı cemîl içün vilâyet-i
>Arab’ da xuśûśî ile Şâm ve Waleb’ de muqaddemâ ba>żı źâlimîn ü xâsirîn, zümre-i
müfsidîn ü fâsidîniñ ağrâż-ı fâside-i źulmet-qarînleri vâsıţasıyla ţâyife-i müslimîniñ
riqâb u žimemleri śawîfelerine mesţûr olan erqâm-ı źalâm-encâm-ı źulm-i żalâlet-
fercâmlarını aźfâr-ı >adâlet ü naśfet2-i źafer-irtisâmları ile wakk ü tirâş etdiler. A>mâl-i
śâliwaları Dîvânına hezârân hezâr3 ecrler ve ŝevâblar merqûm olub, wasenât ü iwsânları
defterlerine bî-nihâye ve pâyân ücûr (355b) u meŝûbât mawsûb4 oldı. Žât-ı menqabet-
simâtları ed>iye-i śâliwa-i müslimîne maźhar, vücûd-ı mevdûd5-ı >âqıbet-mawmûdları
eŝniye-i fâyiwa-i mü&minîne manźar oldı. Müverrixîn-i awvâl-i mülûk u şâhân ve
muwarrirîn-i ef>âl ü eţvâr-ı pâdişâhân bu wasenât-ı >amîme-i fâyiżü’ l-berekâtı6 tevârîxe
ŝebt ü tasţîr etmekle qıyâm-ı qıyâmete degin nâm-ı şerîfleri >adl ile meşhûr oldı. El-
wamdü li’ llâhi >alâ-žâlik. Ol meźâlim ü wavâdiŝ-i bedî>a-i ğarîbe ve mawâyif-i şenî>a-i
[>acîbe] ki, zemânede eyâdî-i şürûr-ı eşirrâ ve7 eşrârdan źuhûr etmişdi. Evvelen vilâyet-i
Walebiyye ve Şâmiyye’ de vâqi>olan evqâf u emlâk-ı müslimîne daxl ü ta>arruż olınub8,
defâtir-i şâhîde her vaqf u mülke bir miqdâr mâl taqdîr olınmışdı9.
Xudâdan etmeyüb xavf ü xaţarlar
Źulüm ibdâ>ına defter yazarlar
Dönüb Waqq’ dan >aceb10 tezvîr iderler
Çerâğ-ı źulmeti tenvîr iderler
[Ne şer>îdir ne qânûnî ne ma>qûl
Ne maţbû>ve ne meşrû>ve ne menqûl 11].
Zemân-ı źuhûr-ı şer>-i nebevî, hengâm-ı bürûz-ı dîn-i Muśţafavî śalla’ llâhu >aleyhi ve
sellem12 bu târîxe gelince13 >Arabistân’ a niçe źâlimler wâkim ü şâh, niçe cebbârlar,
mütekebbirler dâver ü14 pâdişâh oldılar. >Ale’ l-xuśûś ţâyife15-i Çerâkese16 ki 17 źulm ü

1
K: cihâna
2
Ü: + ve
3
Hk: hezârân
4
Hk: - mawsûb
5
K: mevcûd
6
K: berekât
7
Hk Ü: - eşirrâ ve
8
A F Hk Hs K: + >öşr şer>i deyü, - daxl ü ta>arruż olınub
9
A F Hk Hs K: idüb
10
A F Hk Hs K: Adın şer>î qoyıb, - Dönüb Waqq’ dan >aceb
11
Hk: maqbûl
12
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
13
K: + ΗĴΕΊ΄ Η∆
ĜĨŧ ġΛ
14
K: - ve
15
A F Hk Hs K: - ţâyife
16
A F Hk Hs K: + nâwise ki
17
Ü: içün
606

żalâl râyâtını >ayyûqa çıqarub, günâh u vebâl śawîfelerini memâlik-i >Arabistân’ a


döşeyüb1, cihânda źulm ü fesâd ile meşhûr oldıqları2 içün >ulemâ qahrlarına fetvâ virüb,
âxirü’ l-emr3 çerâğ-ı devletleri 4 söyindi 5. Anlar bu źulme rıżâ virmeyüb, vebâle
mübâşeret, vizr ü günâha mübâderet etmediler.
Şerî>at emridir luţf u >adâlet
Ţarîq-i waqqda >adl ü istiqâmet6
Ne wikmet ola wâkimler bu devre
>Acebdir cân virirler źulm ü cevre
Yaqındır ğâlibâ rûz-ı qıyâmet
Bu wâletler olur aña >alâmet
Eger şâh-ı cihân olmasa >âlim
Ţutardı >âlemi yek-ser meźâlim
Żamîri mihr-i enverdir cihâne
Mübârek xâţırı nûr-ı zemâne
Çerâğ-ı ţab>ı nûr-ı Waqq’ a maźhar
Sirâc-ı žihni güyâ mâh-ı enver
Selâmet üzredir ţab>-ı şerîfi
Selîm olsa nevle qalb-i münîfi
(356a) Şerâyi>emrine bi’ ž-žât mâyil
>Adâlet sözlerine cümle qâyil
Anuñ niyyât-ı pâkidir bahâne
Düşerdi yoxsa çoq fitne cihâne
Niźâm-ı >âleme >ilmi sebebdir
Şeh-i kişver-güşâ >âlî nesebdir
Sa>âdet kevkebidir rûşen olsun
Hemîşe şâd [u] mesrûr [u] şen olsun.
Evqâf u emlâk-ı müslimîne źâlim emînler, cevr ü cefâda7 mâhir şirrîrler müstevlî olub,
mâl-ı mîri muqaddemdir deyü qurâ ve mezâri>iñ küllî mawśûlâtına mutaśarrıf oldılar. Ne
buldılarsa olanca emvâli buldılar aldılar. Ol sebebden fuqarâ ve żu>afâ münkesirü’ l-
xavâţır8 olub, >âmme-i berâyâ mutażaccır oldılar. Fuqarâ-yı müslimîn ve żu>afâ-i
muvawwidînden9 der-i >adle şikâyete gelenleri Dîvân-ı hümâyûndan10 sürüb11, men> ü
ţarw etdiler.
>Arab mülkine düşdi źulm ü evzâr
Müslümânlar cihândan oldı12 bîzâr
1
A: + dâr
2
A F Hk Hs K: meşhûrlardı
3
A F Hk Hs K: Waqq sübwânehû ve te>âlâ anlarıñ, - içün >ulemâ qahrlarına fetvâ virüb, âxirü’ l-emr
4
A F Hk Hs K: devletlerini
5
A F Hk Hs K: söyindürib, + şu>le-i sa>âdetleri maqhûr oldı
6
A Hk Hs K: Aña şer>î diyen cühhâle tawsîn
Gerekdir alara îmân-i telqîn
7
A F Hk Hs K: wayfde
8
Ü: xâţır
9
K: muvawwidîn
10
A F Hk Hs K: hümâyûnda
11
A F Hk Hs K: let idüb
12
F Hs K Ü: oldılar
607

Mübâşirler qarışdı vaqf u mülke


Qarîb oldı memâlik hedm ü helke
Mawâyif leşkeri oldı hüveydâ
>Adâlet merdümi wayrân u şeydâ
Alındı mâllar cevr ü sitemile
Melik oldı źulm gezdi >alemile
Hümâyûn himmeti şâh-ı cihânıñ
İrişmişdir ider ıślâwın anuñ
Muwîţ oldıqda awvâle żamîri
Şerî>at emriniñ olur źahîri
>Adâlet kişveriniñ şâhıdır ol
Xilâfet mesnediniñ mâhıdır ol.
Bu eŝnâda şarq-ı fitne-ğarq câniblerine cihâd u ğazâya teveccüh-i źafer-maqrûn
etdiklerinde vilâyet-i >Arab’ da vâqi> olan ehl-i İslâm’ ıñ quvvet-i câžibeleri qavî olub,
awvâl-i memlekete ıţţılâ>, quvvet-i bâzû-yı >adl ile şürûr u meźâlimi indifâ>içün kişver-i
Waleb râyât-ı fetw-âyât ile müşerref ü müstes>ad vâqi> oldı. Cumhûr-ı müslimîn ve
gürûh-ı muvawwidîn rikâb-ı hümâyûnlarına >arż-ı wâl śunub, basţ-ı maqâl idüb, şikâyet
etdiler. Umûr-ı xilâfetde kemâl-i >adâletleri, re>âyâya vufûr-ı re&fet ü şefaqatleri,
xâśśeten evqâf-ı müslimîne tamâm himmet ü >inâyetleri (356b) evâmir-i >aliyye-i İlâhîye
wüsn-i iţâ>at1 u rağbetleri muqteżâsınca cânib-i şer>a mürâca>at buyurdılar. Xižmet-i
hümâyûnlarında >askerî qażâ xižmetine me&mûr olan Rumili qâżî->askeri cenâb2-ı
feżâyil-meâb, xaśâyil-intisâb, ma>ârif-iktisâb, žü’ l-qadri’l->aliyy ve’ l-meâŝiri’ l-celiyy
Mevlânâ >Abdurrawmân Efendi ki, kemâlât-ı >ilmiyye ve >ameliyyede fâyiqü’ l-aqrân,
fünûn-ı feżâyil-i seniyye ve behiyyede nâdirü’ l->aśr ve’ l-avândır, re&y-i şer>-ârâları el-
qadîmü yütraku >alâ-qıdemihî3 mes&elesine žâhib olub, źuhûr-ı Waqq’ a râğıb u ţâlib
oldılar. Mâ-hüve’ l-waqq ne vechle śudûr u źuhûr etmiş ise pâye-i serîr-i a>lâlarına >arż
eylediler4.
>Acebdir wâl-i dünyâ key >acebdir
Zemân ehli fesâda pür- şağbdır
Defâtir emrine5 wâkim olanlar
Niźâm-ı >âleme źâlim olanlar
Xudâ emrin ferâmûş eylediler
>Uqûli mest ü medhûş eylediler
Hevâ-yı nefse etdiler iţâ>at
Anı zu>m eylediler wüsn-i ţâ>at
[Xilâf-ı şer>źulme cân virirler
Śatarlar dîni ve îmân virirler]
Alurlar xalqdan mâl-ı warâmı
Olurlar fi’ l-meŝel düzd ü warâmî

1
K: iţâ>ati
2
Hk: cenâyib
3
Eski olduğu gibi bırakılır.
4
A F Hk Hs K: Mübâşirin a>mâliñ anlardan mâ->adâsı bu źulm-i >aźîmiñ ve cevr-i elîmiñ taqrîrine mâyil
oldılar, - Mâ-hüve’ l-waqq ne vechle śudûr u źuhûr etmiş ise pâye-i serîr-i a>lâlarına >arż eylediler.
5
Ü: ehline
608

Unıtdılar meger qabriñ wisâbın


Wisâb içre olan zecr ü >ažâbın
Śanurlar ğâlibâ qopmaz qıyâmet
Bulurlar me&men câ-yı selâmet
Hünerdir yanlarında źulm ü >udvân
Hemîşe işleridir fısq u >iśyân
Bi-wamdi’ llâh ki şâh-ı pür-ma>ârif
Olıbdır cümle bu awvâle vâqıf
Dil-i pâki şerî>at maźharıdır
Cihânıñ âfitâb-ı enveridir
Xudâ emrini icrâdır rıżâsı
Resûliñ sünnetidir reh-nümâsı
Umûr-ı şer>a eyler inqıyâdı
>Adâlet etmedir dâyim murâdı.
Re&y-i >âlem-ârâları fi’ l-meŝel xûrşîd-i diraxşende1dir ki, żiyâ-yı nûr-efzâsıyla xânedân-ı
sa>âdet-âşiyân-ı >Oŝmânî münevver ü pür-nûr, tâb2-ı >adl 3-i hümâyûn-meâbı vâsıţasıyla
mezâri>-i âmâl-i berâyâ ma>mûr, riyâż-ı qulûb-ı re>âyâ muważżar u mesrûrdur. Xâţır-ı
>âţır-ı deryâ-maqâţırları her-bâr (357a) Xudâ-yı müte>âliñ celle celâluhû ve >amme
birruhû ve nevâluhû4 evâmir-i >aliyyeleri icrâsına muqayyed oldıqlarınıñ ŝemerât u
netâyicidir ki, a>lâm-ı devletleri müeyyed ü manśûr olub, eknâf 5-ı memleketleri ţaraf-ı
şarqdan Hind ü Sind wudûdına muttaśıl olub, ğarb cânibinden Fas ve Endülüs ve
Cezâyir6-i Mağrib-zemîn’ e, şimâl semtinden deşt-i Qıpcaq ve eqâlîm-i Rus ve
Üngürus’ den źulümât ser-waddine qarîb, cânib-i cenûbdan Śa>îd ve Nûbe ve Wabeş
ıqlîmlerine irişmişdir. Xudâygân-ı rub>-ı meskûn, sulţân-ı Waremeyn, wâmiyü’ l-berreyn
ve’ l-bawreyn, śâwib-qırân Süleymân-mekân u İskender-zemândır. Xalleda’ llâhu te>âlâ
źılâle ma>deletihi >alâ-kâffeti’ l-enâm ve qâţıbeti ahâliyi’ l-İslâm ilâ-qıyâmi’ l-maqâm7.
Ekŝer-i ehl 8-i >âlem, ağleb9-i benî Âdem’ iñ şimdi ţabâyi>i10 źulm ü >udvâna mâyil olub,
kesb-i iŝâm u günâhdan tewâşîleri olmayub11, hevâ-yı nefsi 12 pîşvâ, murâdât-ı
dünyeviyye ve vesâvis13-i şeyţâniyyeye iqtidâyı reh-nümâ idinmişlerdir. Pâdişâh-ı
>âlem-penâhıñ ţarîq-i Waqq’ da śıdqı ve metâneti wâyil olmasa bi’ l-külliyye niźâm-ı
>âlem mürtefi> olub, cihânı şûr [u] şerr ţutardı. Xuśûś-ı merqûmıñ nâ-meşrû>14 idügi
>ilm-i >âlem-şümûllerine lâyıw, żamîr-i münîr-i xûrşîd-naźîr, [xâţır]-ı >âţır-ı âftâb-

1
F Hs K: ve raxşende
2
A Hk: bâb
3
A F Hk Hs K: - >adl
4
Büyüklüğü artsın ve ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
5
Ü: + ve
6
Ü: Cezâyir’e
7
A F Hk Hs K: qıyâm. Yüce Allah adaletinin gölgesini bütün insanların ve Müslümanlar üzerinde
kıyâmete kadar dâim etsin.
8
Ü: wükkâm
9
A F Hk Hs K: cumhûr
10
K: ţabâyi>
11
A F Hk: ümerâ ve qâżîler emr-i Waqq’a râżîler olmayub, Hs K: ümerâ ve qâżîler emr-i Waqq’ a râżî
olmayub, - kesb-i iŝâm u günâhdan tewâşîleri olmayub
12
Ü: nefse
13
Ü: vesvâs, F Hs K: vesâviş
14
Ü: şürû>
609

tenvîrlerine gün gibi fâyiw olmağın mawżâ evâmir-i >aliyye-i İlâhîye iţâ>at u inqıyâdları,
sünen-i seniyye-i ważret-i risâlet-penâhîye śalla’ llâhu >aleyhi ve selem1 wüsn2-i
mütâba>at u imtiŝâlleri olduğı eclden wasbeten li’ llâhi te>âlâ3 mežkûr bid>at-ı nâ-
mawmûd ve źulm-i fâsid-i şeyţanet-vufûdıñ naśafını4 bilâd-ı müslimînden merfû> u
mefqûd buyurdılar. Erbâb-ı śalâw u sedâd mesrûr u şâd, aśwâb-ı żalâl ü fesâd ğam-gîn ü
nâ-murâd oldılar5. >Arabistân’ a bisâţ-ı >adl mebsûţ, ferş-i >âţıfet ü iwsân mefrûş olub,
dimâğ-ı waqq-ferâğ-ı źâlimîn mütewayyir ü medhûş oldı. Žât-ı şerîfleri du>â-yı xayra
maźhar vâqi> olub, wasenât u müberrâtları Dîvânına ücûr-ı nâ-mütenâhî muqayyed ü
mesţûr oldı6.
Ŝâniyen vilâyet-i mawmiyye-i Waleb’ de bir źulm-i wâdiŝ ve bid>at-ı müşkil daxı budır ki,
wiśâr-ı mawmiyye-i Waleb ki, sûr-ı vesî> u memdûd olub, eţrâf u eknâf-ı şehri muwîţ ü
mawdûddır. Sûr üstinde müslümânlarıñ wücrât u büyûtı olub, tawśîl-i hevâ içün yüksek
(357b) meskenler binâ eylemişler. Sinîn-i sâbıqadan bu zemâna gelince müslümânlar
müntefi>ler iken xavâţır-ı erbâb-ı źulm ü fesâd ki, iğvâ-yı şeyâţîn-i mefsedet-âyîniñ
maqarr u mekânı, zâğ-ı vawşet-furâğ-ı ifsâd u iżlâliñ âşiyânıdır. Dâyimâ bir bahâne ile
emvâl-i müslimîni ğâret eylemek pîşeleri, bir xuśûś vâsıţâsıyla envâ>-ı bid>at u żalâl
ixtirâ> etmek muttaśıl endîşeleridir. Her diyârda sâkin ü mütemekkin olan >ammâl-i
śâwib-i żalâl ve mübâşirân-ı emvâl 7 yanlarında warâm [ve] welâl berâber, belki warâm
ţarafına iştihâları ezyed ü vâfirdir. Ol târîxte olan źaleme müslümânları envâ>-ı eleme
düşürüb, wiśâr üzerinde olan her xâneye sâl-be-sâl bir miqdâr muqâţa>a vaż>
eylemişlerdi.
Binâ-yı >adle8 virdiler tezelzül
Şerî>at şevketi etdi tenezzül
Ra>iyyet mâlını cebr ile almaq
Degil mi kişi cânın oda atmaq9
>Acebdir źulm10-i eşrâr u erâžil
Olardır >adl başına nevâzil
İderler źulme bir cüzvî bahâne
Śalarlar âteşi mülk-i cihâne
Cihân şâhında olmasaydı himmet
Yürirdi kevn bu >âlemde nüh-minnet
Sikender seddidir >adli źalâme
Ţura >ömri ilâ-yevmi’ l-qıyâme.

1
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
2
Ü: + ve
3
Yüce Allah’ın rızası için.
4
K: nef>ini
5
Hk: oldı
6
A F Hk Hs K: Bi’l-külliyye iwsân olınsa mürde olan ecsâm-ı şer>-i nebevîye wayât idi ve >ömr-i sermedî
>inâyet olınurdı, - Žât-ı şerîfleri du>â-yı xayra maźhar vâqi>olub, wasenât u müberrâtları Dîvânına ücûr-ı
nâ-mütenâhî muqayyed ü mesţûr oldı
7
A F Hk Hs K: Mâl cem>inde mücidd ü sâ>î, xizâne-i >âmire żabţında muqaddem ü râ>îdir desünler deyü,
- Her diyârda sâkin ü mütemekkin olan >ammâl-i śâwib-i żalâl ve mübâşirân-ı emvâl
8
A F Hk Hs K: şer>a
9
Ü: yaqmaq
10
Hk Ü: + ve
610

Bu def>a ważret-i pâdişâh-ı mübârek-qadem, şehriyâr-ı cihân-medâr1-ı Anuşirvân-şiyem


sa>âdet iqbâl ile taxt-ı Waleb’ de qarâr idüb, cânib-i >adle meyl-i hümâyûnları ma>lûm
olub, xuśûś-ı evqâfda >adl ü inśâfları âfâqa münteşir olıcaq sûr üzerinde xâneleri olub,
vaż>-ı muqâţa>a ile maqhûr olan maźlûmlar rikâb-ı ni>me’ l-meâblarına ruq>a śunub, >arż-
ı taźallüm etdiklerinde ţabî>at-ı menqabet-xâśśiyyetleri icrâ-yı şer>a mecbûl, meźâlim ü
mawâyifiñ ref> ü def>i bâbında himmet-i hem-tâları seyf-i meslûl olmağın ol źulm-i
fâwişi 2 daxı müslümânlardan ref> idüb, bid>at u żalâl ile mevżû> olan muqâţa>a ve
maqţû>-ı nâ-meşrû>ı def>etdiler. Müslümânlar müreffehü’ l-awvâl ve fâriğü’ l-bâl oldılar.
Qılıcı >arşa aśdı şâh-ı >âlî3
Giderdi >adl ile vizr ü vebâli
(358a) Şerî>at emri buldı tâze revnaq
Recâ-yı mü&minîn oldı muwaqqaq
Du>â-yı müslimîn irdi >alâya
Wayâtı4 maźhar çoq ŝenâya
Gül 5-i gül-zâr-ı >ömri tâze olsun
Şerîf eyyâmı bî-endâze olsun.
Ŝâliŝen vilâyet-i mezbûrede bir źulm-i fâwiş-i müterâkim daxı ki, bilâd-ı müslimîne
sewâb-ı muźlim olmışdı. Meŝelâ vilâyet-i mawmiyye-i Waleb’ de6 selâţîn-i mâżiye ve
xavâqîn-i sâlife7 ve sâyir aśwâb-ı xayrât u müberrât zemân-ı salţanatlarında ve avân-ı
wükûmetlerinde dünyâ-yı fânîniñ zevâlini, zemân-ı devletiñ tizcek intiqâlini mülâwaźa
idüb, kelâm-ı śıdq-vifâq-ı pâdişâh-ı >ale’ l-ıţlâq celle celâluhû8 ve’ l-teffeti’ s-sâqqu bi’ s-
sâq9 muqteżâsınca qıyâmet günlerinde biñ ayaq bir ayaq üzerine olub, mîr ü gedâ >uryân
u yayaq qalub, mün>akis-i âftâbıñ tâb u warâreti ile zehreler cûşân olduğı demde, źıll ü
sâyebân olmağiçün câmi>ler, mescidler, mekteb-xâneler, zâviyeler, >imâretler binâ idüb,
maśârif ü mühimmâtları içün vaqflar ta>yîn eylemişler. Her birinde şerâyiţ ü levâzım ne
ise vaqf-nâmeler yazub, cihetler ve vaźîfeler qomışlar. Xuśûśen mawmiyye-i Waleb
wuriset >ani’ ş-şürûr ve’ t-ta>ab10 derûnında olan câmi>-i kebîr ki, >âlemde bî-naźîr,
mecma>-ı >ulemâ ve menzil-gâh-ı śulewâ ve fużalâ, ârâm-gâh-ı ebdâl ü ricâl, mawall-i
tawśîl-i vecd ü wâl, câ-yı tekmîl-i qurb u viśâldir. Ol câmi>-i hidâyet-menâfi>a eczâ ve
kürsî-xânlar ve mežâhib-i erba>a üzre muwaddiŝler ve müfessirler şarţ eylemişler. Ol
târîxden bu zemâna gelince aśwâb-ı xayr-ı mebrûrıñ şerâyiţi mer>î olub, wattâ merwûm u
mağfûrün-leh Sulţân Selîm Xân Ğâzî >aleyhi’ r-rawmete ve’ r-rıżvân11 ważretleri şimşîr-i
te&ŝîrleri ile ol diyârları fetw idüb, vilâyet-i ma>mûre-i >Arabistân’ ı memâlik-i
mawmiyye-i Rum’ a munżamm qıldıqlarında fâtiw-i memleket idiler. Ol diyârlarda ne
qadar evqâf u emlâk var ise cümlesinde olan şerâyiţ ü umûrı mer>î ve maqbûl buyurub,
awkâm-ı cihân-muţâ> iwsân eyleyüb, anlardan bir emriñ tebdîl ü tağayyürine rıżâ

1
F: medâr-ı cihân
2
A F Hk Hs K: ve wayfi
3
K: >âlim
4
A Hk: cenâbı
5
Hs K Ü: güli
6
K: Waleb
7
A Hk: + ve ümerâ ve wükkâm-ı sâbıqa
8
Büyüklüğü artsın.
9
“Bacak bacağa dolaşır.”, K.K., 75 Kıyâmet, 29.
10
Kötülüklerden ve sıkıntıdan korunsun.
11
(Allah’ın) rahmet ve rızası onun üzerine olsun.
611

virmeyüb, Çerâkese-i maqhûre devrinde ixtirâ> olınan meźâlimi külliyyen ref> u def>
etmişlerdi. (358b) Śoñra ważret-i pâdişâh-ı memâlik-penâh daxı xalleda’ llâhu mülkehû
ve sulţânehû1 müşârün-ileyh babaları merwûmıñ evâmir-i >aliyyelerini muqarrer qılub,
bunlar daxı awkâm-ı şerîfe ile ol umûrı muqarrer buyurmışlardı.
Uśûl-i evqâf 2-ı müslimîniñ şerâyiţ-i maqbûle ve meşrû>asında şer>an ve >aqlen tebdîl ü
tağayyüre ruxśat nâ-meşrû> u nâ-ma>qûl iken źâlimîn3-i xâsirîn hevâ-yı nefse tâbi>-i
muţlaq olub, tedbîr-i fâsidleri iğvâ-yı şeyâţîn-i günâh-âyîne mülwaq oldı. Medârisde,
câmi>lerde şirrîr ü şaqî >Arablar, müfsidler zâyid-i cihâta mutaśarrıf olub, mâle xüsrân,
xizâne-i >âmireye kemâl ziyân u noqśân müteveccih olur. Her vaqfda kifâyet miqdârı
cihât muqarrer qılınub, bâqîsi zevâyid qalur. Xazîne içün żabţ olınsa nef>-i küllî wâśıl
olur, deyü sa>y śûretinde gencîne-i günâh4 u5 vebâle irdiler. Mağrûrlar bilmediler çirk-
âb-ı vebâle girdiler. Bu xuśûśı âstâne-i >izzet-âşiyâna >arż etdiler6. Murâdlarına göre nâ-
murâdlar awkâm-ı şerîfe ixrâc idüb, evqâf-ı müslimîni bozdılar. >Adâlet ü re&fet qoclarını
cebr ile boğazlayub, derîlerini yüzdiler7. Fuqarâ ve żu>afâ cihetlerinden ma>zûl ü
me&yûs, vech-i ma>îşetlerinde wâlleri ma>kûs oldı. Ekŝer evqâf xarâbe yüz ţutub, bu wâl
ile vaqf umûrı kemâli ile8 muxtell, müslümânlarıñ ma>âşı elleri şell oldı. Defa>âtla
maźlûmlar âstâne-i >adâlete9 gelüb, şikâyetler etdiler. Źâlimîniñ sözleri maqbûl, tevcîh-i
nâ-müveccehleri ma>qûl görinmegin bu zemâne gelince źulm ü źalâl müstemirr oldı.
Âteş-i źulm ile mawrûrlar, maźlûmlar giryân olub, ağladılar. Âh-ı ciger-sûzla cânlar
dağladılar. Kimse10 wâllerinden xaber-dâr olmayub, cerâwatları bî-merhem, çeşm-i
sitem-dîdeleri pür-nem, qulûb-ı mağlûbları âşüfte, pür-hümûm u ğam qaldı. Pâdişâh-ı
>adl-maźhar, şehriyâr-ı merwamet-güsteriñ źılâl-i dâfi>ü’ l-melâlleri ile kişver-i Waleb
müstaźill olıcaq bu âşûb u cevre daxı >ilm-i >âlem-ârâları şâmil oldı. >Avâţıf-ı >aliyye-i
nâ-mütenâhîleri ţaraf-ı Waqq’ a mâyil olmağın bu źulm[i] daxı ref> idüb, evqâf-ı
müslimînde vâqi> olan şerâyiţ-i şer>i kemâ-kân muqarrer ü mer>î olmasın emr etdiler.
Aña göre muqarrer nâmeler iwsân etdiler.
(359a) Zihî >adl ve zihî iwsân u şefqat
Bunıñ ecri durır ğufrân u rawmet
Cenâbına ola >âlem11 musaxxar
Cihân ţurdıqca ol olsun muqarrer
Riyâż-ı devleti olsun müebbed
Zemân-ı waşmeti dâyim muxalled
>Amel etse Xudâ emriyle sulţân
Yüridir yeryüzinde emr ü12 fermân

1
Allah mülkünü ve saltanatını dâim etsin.
2
A Hk: evqâfda, F Hs: evqâfıñ
3
Hk: + ve
4
A F Hk Hs K: mâl
5
A F Hk Hs K: - ve
6
Ü: olındı
7
F: yüzdi
8
A F Hk Hs K: - kemâli ile
9
A F Hs K: ma>delete, Hk: sa>âdete
10
A Hk: kimesne
11
Ü: + >âlem
12
Hk: - ve
612

>Adâlet dest-i mülküñ zîveridir


>Adâlet fetw u nuśret rehberidir
>Adâlet şems-i enverdir cihâne1
Anuñla rûşen olur mülk ü xâne
Siper olur >adâlet her qażâya
Delîl olur >adl-i Waqq’ dan rıżâya
>Adâletle olur mülküñ devâmı
>Adâletle olur mülket2 niźâmı
>Adâlet devletiñ sermâyesidir
>Adâlet her sa>âdet mâyesidir
>Adil âbâd ider mülk-i xarâbı
>Adâletle bulur şehler ŝevâbı
>Adâletle olur maqhûr-ı źâlim
>Adâlet yunur çirk-i meźâlim
>Adâletle emîn olur ra>iyyet
>Adâletle gider cevr ü ežiyyet
Velî >adl etmege begler gerekdir
Memâlik żabţına yegler gerekdir
Ğarażdan pâk ola ţab>-ı şerîfi
Yanında bir göre bay u ża>îfi3
Geçe žâtı hevâ-yı sîm ü zerden
Śafâsı olmaya genc ü güherden
Ţama>dan dûr ola xâlî hevesden
Üşenmeye Xudâ’ dan ğayrı kesden.
Memâlik-i >Arab ki, âb-ı rû-yi zemîn, çehre-i wüsnâ-yı dünyâda xâl-i 4 >anberîn, her
gûşesi enbiyâ-i güzînden bir peyğâmber-i ważret-i Rabbü’ l->alemîniñ celle celâluhû5
ravża-i >ulyâsı qadri ile behişt-i berîn, her cânibi aśfiyâ-i xuld-qarînden bir resûl-i emîn-i
pâk-dîniñ śalavâtu’ llâhi >aleyhim ecma>în6 mezâr-ı müteberrikesi olmağla cennet-
âyîndir. Śawârâ ve tilâli ârâm-gâh-ı ervâw-ı evliyâ-i śâliwîn, berârâ7 ve cibâli mawall-i
hidâyet-penâh-ı şühedâ-i fâyiqîn ve muqarrebîn-i sâbıqîn olmışdır.
Zihî mülk ve zihî câ-yı sa>âdet
Mawall-i rawmet ü ümîd ü8 şefqat
Siyeh ţoprağ[ı] zerdir xâśśiyetle
Śuyıdır âb-ı kevŝer >âfiyetle
(359b) Mübârek her maqâmı xuld-veşdir
Zemîniñ âsmânına güneşdir

1
K: - >Adâlet fetwu nuśret rehberidir
>Adâlet şems-i enverdir cihâne
2
Hk: devlet
3
Hs K: ΞẃΣŶ
4
K: - dünyâda xâl
5
Büyüklüğü artsın.
6
Allah’ın rahmeti onların hepsinin üzerine olsun.
7
Ü: ebrâr
8
F Hs K Ü: - ve
613

Hevâsı dil-pežîr ve >anberîndir


Śafâsı dil-güşâ1 nâzik-terîndir
Du>ânıñ xarmenidir her diyârı
İcâbet menzilidir cümle varı.
Xuśûśen warem-i muwterem-i sa>âdet-şiyem-i ważret-i İlâh ve ravża-i muqaddese-i
cenâb-ı risâlet-penâh śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem2 ki, gülistân-ı İrem-miŝâl zemîn,
bostân-ı xuld-nevâl arżîn olub, xâk-i pâki sürme-i dîde-i wavrâ, mâ-i ma>îni wavż-ı
kevŝer ü zülâl-âsâ, hevâsı >anberîn ü misk-âyîn ü dil-güşâdır. Ŝâliŝü’ l-waremeyn olan
Quds-i şerîf ve Mescid-i Aqśâ ki, menzil-gâh-ı sulţân-ı qâbe qavseyni ev ednâ3 mi>râc-
gâh-ı pâdişâh-ı qurb-penâh-ı denâ fetedellâ4dır. Ol mübârek maqâmlar, müteberrik
mekânlar, güzîde-câylar, gûşeler, pesendîde ravżalar, rawmet-tûşeler ki 5,
Maqâm-ı üns ü selvet her mekânı
Dem-i elţâf [u] rawmet her zemânı
Mawall-i şu>le-i nûr-ı Xudâdır
Maqarr-ı âfitâb-ı ihtidâdır
Muqaddes ravżasıdır bâğ-ı rawmet
Münevver çeşmesidir >ayn-ı cennet
Ğubâr-ı pâki çeşme tûtîyâdır
Mübârek xâki >ayn-ı kîmyâdır
Sa>âdet cevheriniñ ma>denidir
Cinânıñ6 bu cihâna revzenidir.
Ważret-i pâdişâh-ı Süleymân-serîriñ xâţır-ı münîrleri ziyâret-i Quds-i şerîfe mâyil ü ţâlib
olub, maqâmât-ı müteberrike müşâhedesiyle tawśîl-i nûr-ı servere râğıb oldılar. Gerü
mevâni>-i sefer-i meşaqqat-eŝer ol sa>âdete mâni> ü wâyil oldı. Naśîb degil imiş.
Mawrûse-i Waleb’ iñ hevâ-yı dil-pežîri sürûr-engîz, mizâc-ı bî-naźîri behcet-âmîz olub,
bâd-ı śabâsında kemâl-i i>tidâl, nesîm-i cenûb u şimâlinde wüsn-i tenessüm ile her cânibi
cennet-miŝâl, eţrâf u7 wavâlîsi şikâr-gâh-ı dil-güşâ, tilâl ü cibâli, śawârâ ve [berârîsi]
nüzhet-gâh-ı ğam-zidâ olmağın müşârün-ileyh şeh-zâde-i civân-baxt Sulţân Selîm-i
sa>âdet-nedîm >atebe-i >ulyâya da>vet buyurılub, iqbâl ü devlet ile Waleb’ e geldiler.
Ważret-i xilâfet-penâh ile ţaşra çıqub, şikâr yerleri cemâl-i cihân-ârâları ile (360a) gül-
şen ü xurrem oldı. Ţulû>-ı nehârdan rücû>-ı âftâb-ı >âlem-medâra degin śabâ-seyr ü
çâbük->inân xuyûl-i meserret-şümûl ile waźź u temâşâlar idüb, yazılarda, ovalarda seyr ü
sülûklar eylediler. Küleng-şikâr, sa>d-minqâr şâhînler, bâzlar ile [ţurnalar], ördekler,
qazlar avladılar. Hümâ-naxcîr, zerrîn-üsküf balabanlar, seyfîler[lerle] kerkesler,
laqlaqlar, težerv ü tîhûlar śayd idüb, gügercinler, keklikler aldırub, envâ>-ı beglikler
etdiler. Derelerde, yazılada yügrük ţazılarla, yûzlarla âhûlar, cîrânlar, ernebler8 ţutıb,
şenlikler eylediler. Ţoğancılara, avcılara avuc avuc altunlar, yatur görenlere, şikâr
getürenlere vâfir in>âmlar, iwsânlar eylediler. Xâţır-ı >âţırları gül gibi açıldı, wurrem

1
Ü: ve
2
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
3
“… (araları) iki yay arası kadar, belki daha da yakın…”, K.K., 53 Necm, 9.
4
“…yaklaşıp inmiştir.”, K.K., 53 Necm, 8.
5
Hk: - ki
6
Ü: cihânıñ
7
Hk: - ve
8
A Hk: + ŝa>lebler
614

oldı1. Xurremlik ve şâdîliq >abîr ü >anberleri bûy-i dil-âvîz-i misk gibi eţrâf u cevânibe
śaçıldı. Żamîr-i münîrleri ğam u endûhdan berî olub, qulları, ağaları lâğ u laţîfe ile
xandân u şâd olub, wubûr u2 wużûr ile >îş ü nûş, sürûr u3 wubûr dil-rübâlarını, behcet ü
wużûr dil-ârâlarını4 kenâre çeküb, der-âğûş eylediler. Rûzları ţarab u temâşâ ile >îd ü
nevrûz, şebleri leyle-i qadr mânendi sa>îd ü fîrûz oldı. Mekânları xuld-i berîn gibi
behişt-âyîn, her dem ve her anları rûw-efzâ ve xâţır-güşâ ve ğam-zidâ5, ferax-fezâydı.
Temâşâ-yı şikârı her ţuyûrıñ
Başı buğı idi cümle sürûrıñ
Şikârile gelür câna ferawlar
Şikârile gider dilden terawlar
Şikârile bulur âdem śafâyı
Şikârı sevmiyen görmez vefâyı
Şikârile gider dillerde ğamlar
Şikârile ţuyılmaz hic elemler
Şikârile geçen ezmân u evqât
Olur sâyirlere sulţân-ı sâ>ât
Şikâra bî-nihâyetdir fevâyid
Bahâsız râygân olur mevâyid
Şikârile olur ţab>ıñ sürûrı
Şikârile bulur âdem wużûrı
Şikâr olur sebeb def>-i melâle
İrilür śaydile qût-i welâle
Şikârile müşerrefdir melikler
Şikârile ţutılur çoq delikler
(360b) Şikârile olur xâţır güşâde
Şikârile sürûr olur ziyâde
Şikârile murâd irer wuśûle
Şikârile gelür behcet vuśûle.
Ważret-i pâdişâh-ı bawr ü berr, xudâygân-ı cihân-penâh-ı heft-kişver şeh-zâde-i
mekârim-xıśâl ü ma>ârif-perver birle ţaşrada6 şikârdan qażâ-i vaţar qılub, sa>âdet ü iqbâl
ile gelüb, wavâlî-i Waleb’ de Gök-meydân serâyına nüzûl-i hümâyûn etdiler. Bahârıñ
evqât-ı xuceste-śıfâtı qarîb olub, gül-şende gül şâxları üzre7 >andelîb-i lebîb hezâr
terennüme başladı. Gül-zâr gûşelerinde bülbüller feryâd u efğâna8, gülistân
bucaqlarında şûrîde mestân śavt9-ı xazîne âğâz eylediler. Enfâs-ı nesîm-i sewer i>câz-ı
>Îsevî-eŝer birle mürde-gân-ı eşcârı wayy ü zinde qılub, şâh-ı nevrûza şükûfeden her
diraxt başında bir sîmîn-taxt bağladılar. Şâxlar tâze civânlar gibi sebz yapraqlardan

1
A F Hk Hs K: - wurrem oldı
2
Hk: - ve
3
Hk: - ve
4
F Hs K Ü: dil-âverlerini
5
Hk: + ve
6
A Hk: ţaşra
7
A F Hk Hs K: tebessüme
8
A F Hk Hs K: enîne
9
Ü: + ve
615

bayraqlar qaldırdılar. >Urûq-ı emvât-ı nebâtât >aźm1-i remîm iken şerbet-i wakîm-i qadîr
ile hezâr sâbaş ki, wayât-ı tâze bulub, xâkden baş qaldırdılar. Zümürrüd-reng çemenler,
sebz-xil>at, qabâ-pûş yâsemenler, xancer-zebân, şimşîr-keşân sûsenler, sürx u kebûd u
sebz elvân-ı >acîbe ile mülevven şükûfelerden muraśśa>siperlere yapınub, şâh-ı çemen-
serîr-i bahâra yemîn ü yesârdan >asker-i cilve-ger oldılar. Zebân-ı wâl ile sulţân-ı cihâna
göc işâretin idüb, beşâretler etdiler. Ważret-i pâdişâh-ı sa>d-nücûm-ı Rum, xüsrev-i gîtî-
penâh-ı źafer-hücûm, xıdîv-i mübârek-qudûm-ı xuceste-rüsûm u nuśret-lüzûm daxı
>inâyât-ı wayy ü qayyûma celle žikruhû2 tevekkül ü i>timâd qılub, esbâb-ı >azm ü rezmiñ
iwżârına emr ü fermân etdiler. Mûmâ-ileyh şeh-zâde-i serv-âzâde Sulţân Selîm-i sa>âdet-
nedîm gerü Mar>aş câniblerine teveccüh idüb, ol diyârıñ3 >asker-i źafer-medârı ile Sivas
ţaraflarına varub, münâsib olan mawallde ordu-yı hümâyûna mülâqî olmaq içün devlet ü
iqbâl ile revâne4 oldılar. Leşker-i źafer-maqrûn içün memâlik-i mawrûseden nüzl-i
hümâyûn śalınmışdı. Ol xižmete Aydın sancağı begi Mûsâ Beg ta>yîn olınub, nevrûz-ı
pîrûzda [nüzl-i vâfir ile] yüriyüb, Erzenü’ r-rum ţaraflarına irişmek içün ulaqlar
gönderildi. Mawrûse-i (361a) Toqat’ da qışlıyan Rumili beglerbegisi Muwammed
Paşa’ ya Anaţolı ve Qaraman ve Rum ve Şâm5 ve Du’ l-qâdıriyye emîrü’ l-ümerâlarına,
Ramażân-oğlı Pîrî Beg’ e daxı awkâm-ı lâzımü’ l-iwtirâm gönderilüb, her biri >askerleri
ile esbâb-ı [qıtâl] ve yaraqları ile çıqub, râyât-ı źafer-ğâyâta mülwaq olmaq içün tenbîh
olındı. Vüzerâ-i iśâbet-ârâ, müşîrân-ı sa>âdet-reh-nümâdan dâr-ı Qâhire-i [Mıśır6]
muwâfaźasında olan vezîr-i Âśaf-naźîr, düstûr-ı mükerrem-i vâcibü’ t-tevqîr, śadr-ı >âlî-
qadr-i meymenet-tedbîr, şân-ı büzürg-vâr-ı ma>âlî-żamîr, žât-ı xuceste-śıfât-ı mihr-
tenvîr >Ali Paşa dâmet ma>âlîhi 7 muqaddemâ emr-i hümâyûn ile âstâne8-i >âlem-penâha
gelmek buyurılub, Qâhire-i mezbûre beglerbegiligi Waleb melikü’ l-ümerâsı [mîr-i
hümâ-naźîr, maxdûm-ı hümâyûn-tedbîr], dîbâce-i >ünvân-ı iqbâl, ser-nâme-i >izzet ü
iclâl, dürr-i śadef-i ma>ârif ü efżâl, [cevher-i iklîl-i kemâl, cezîre9-i >ulûm u fünûn,
xazîne-i cevâhir-i meknûn, hizebr10-i bîşe11-i dilâverî, bebr-i demân-ı ıqlîm-i hüner-
perverî] Toqakin-zâde Muwammed Paşa’ ya >inâyet olınmışdı. Anlar Mıśır’ a vuśûl
bulub, mûmâ-ileyh düstûr-ı vaqûr, vezîr-i manźûr-ı ma>âlî-şu>ûr daxı pey-â-pey yüriyüb,
rûz u leyâlî ţayy qılub, bu eŝnâda gelüb, mawmiyye-i Waleb’ de taqbîl-i enâmil 12-i
pâdişâh-ı ferxunde-şemâyil ile müstes>ad oldılar.
Mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-evveliñ altıncı güni >asker-i şâhî deryâ-yı nâ-mütenâhî gibi
temevvüc ü cûşân olub, mütewarrik ü xurûşân13 oldılar. Yeñiçeriler gürûhı alay alay,
qoşun qoşun medîne-i Waleb’ den xurûc idüb, >ale’ ś-śabâw Gök-meydânı xayl 14-i süvâr,

1
Hk: >aźîm
2
İsmi yüce olsun.
3
K: cânibleriñ
4
K: revân
5
Ü: Şâm’ a
6
A Hk: + mawrûse
7
Şerefi dâim olsun.
8
K: + sa>âdet
9
F Hs: cerîre
10
K: ŏΙ
11
Hs: pîşe
12
A F Hk Hs K: + şâmil
13
Ü: cûşân
14
K: xayli
616

merdân-ı gîrûdâr, civânân-ı fetw-şi>âr u źafer-âŝâr ile mâl-â-mâl oldı. Tüfengler śadâsı,
bârû-yı qal>adan1 atılan ţoplar ğavğası ile cihâna ğulğule düşüb, >âlem pür-velvele2 oldı.
Ważret-i xilâfet-medâr, pâdişâh-ı cihân-penâh-ı >aźîmü’ l-iqtidâr devlet ü iqbâl 3-i sa>âdet-
yâr ile süvâr olub, qâ>ide-i müstemirre4-i xâqânî üzre teveccüh-i >âlî buyurdılar. Gerü
śawrâlar, yazılar xıyâm-ı sitâre-niźâm ile reşk-i dârü’ s-selâm oldı. Ordu-yı hümâyûn
tertîb-i qadîm üzre müretteb olub, rûz-ı mezbûrda müdebbirân-ı umûr ve müşîrân-ı
Âśaf-şu>ûrıñ5 ârâ-i meśâliw-iqtiżâları muqteżâsınca vezîr-i ŝânî, düstûr-ı mufaxxam-ı
niźâmü’ l->âlem İbrâhîm Paşa (361b) mawrûse-i İstanbul-ı behcet-şümûl câniblerine
şeref-mürâca>at emr olınub, yevm-i mezbûrda ordu-yı hümâyûndan müfâreqat idüb, ol
cânibe teveccüh etdiler. Ważret-i pâdişâh-ı fîrûz-baxt her rûz-ı pîrûzda bir dil-güşâ
mawalle nüzûl-i hümâyûn idüb, ba>de ţayyi’ l-menâzil râyât-ı źafer-âyât nehr-i >aźîm
Fırat kenârına vuśûl bulub, qal>a-i maśûne Birecik muqâbelesine qonıldı. Muqaddemâ
üstâdân-ı kâr-şinâs, mi>mârân-ı śanâyi>-iqtibâs gönderilüb, nehr-i Fırat’ a cisr6-i keştî-
esâs binâsı emr olınmışdı. Mürûr-ı >asker-i mûr-şümâr içün âb üzre bir râh-ı qavîm ve
śırâţ-ı müstaqîm binâ eylemişler. >Asker-i encüm-miŝâl rûz u leyâlde >ale’ l-ittiśâl ol
köprüden geçüb, mâh-ı mezbûrıñ yigirmi üçinci güni ważret-i xıdîv-i źafer-yâb7,
pâdişâh-ı İskender-cenâb [daxı cümle-i erkân]-ı kâm-rân ile ol cisr-i metînden sa>âdet ü
iqbâl ile >ubûr eylediler. Arâżî-i Diyar-bekir wulûl-i rikâb-ı źafer-irtikâb-ı şâh-ı kâm-yâb
ile müşerref oldı. Medîne-i Ruha’ ya gelinüb, maqâm-ı sa>âdet-encâm-ı ważret-i Xalîrü’ r-
rawmân >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm8 ziyâret olınub, śadaqât u müberrât ile muwtâclar,
dervîşler, fuqarâ ve dil-rîşler muğtenim oldı[lar].
Mâh-ı cemâži’ l-âxiriñ yedinci güni Qızıldepe qonağında âstân-ı >aliyyü’ l-mekân-ı
xâqânîniñ xuddâm-ı vâlâ-maqâm-ı śadâqat-encâmlarından memâlik-i Adana vâlîsi
Ramażân-oğlı cenâb-ı şehâmet-meâb, sa>âdet-iktisâb, žü’ l-qadri’ l->aliyy ve’ ş-şâni’ l-
celiyy Pîrî Beg dâmet ma>âlîhi 9 ki, xâţır-ı deryâ-meâŝiri gencîne-i ma>ârif ü feżâyil,
ţabî>at-ı qulzüm-reşwânı sefîne-i kemâlât u xaśâyil, žât-ı mekremet-śıfâtı melek-xaślet,
şân-ı mawmidet-âyâtı velâyet-menqabet olub, âstân-ı iqbâl-âşiyân-ı xâqânîye şeref-i
ixlâś ile ixtiśâśda fâyiqü’ l-aqrân ve yegâne, >atebe-i >âlem-penâh u İslâm-dest-gâha
wüsn-i ţaviyyet ve kemâl-i istiqâmetle nâdirü’ l->aśr ve’ l-avân, mîr-zâde-i ferzânedir.
>Uqûlde >aqlı derrâk, ežhânda žihni şems-i tâb-nâkdır.
Źahîr-i mülk ü milletdir vücûdı
Binâ-yı devletiñ muwkem >amûdı
Aśîl ve pâk-cevherdir nesebde
Ferîdü’ l->aśrdır žâtı wasebde
Mübârek-ţal>at ve ferxunde-meşreb
Melâyik-xaślet ve pâkîze-mežheb

1
A F Hk Hs K: Waleb’ den
2
F Hs K Ü: zelzele
3
Hk: + ve
4
Hs K Ü: müstemirr
5
F Hs Ü: şi>ârıñ
6
A: ma>ber, K: - cisr
7
F Hs K: meâb
8
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
9
Şerefi dâim olsun.
617

(362a) Dürüst->ahd ve qavî-re&y ü süxandır


Fażîlet burcına bir mihr-i enver
>Adûya berq-i xâţıfdır >azmde
Görinür düşmene ejder rezmde
Şeh-i gîtî-güşânıñ bendesidir
Xulûś-ı qalb ile efgendesidir.
Mawall-i mezbûrda Adana dilâverleri ol merz ü bûmıñ1 yegâne serverleri ile güzîde
alay2 yaśayub, yemîn ü yesâr dilâverân-ı cerrâr ve nîze-güzâr[ân]-ı Rüstem-iştihâr ile
ważret-i xudâvendigâr3-ı >âlem-medârı selamlayub, rikâb-ı ni>me’ l-meâbları taqbîl[i] ile4
ber-murâd u kâm-yâb oldı. Menâzil-i >adîde qaţ> u ţayy qılınub, eţrâf u eknâf 5-ı
mawrûse-i Âmid źılâl-i fetw-nevâl-i ważret-i pâdişâh-ı śâwibü’ l-mawâmid ile müstaźill
olıcaq şaţţ kenârında śawrâ-yı Çavlak muxayyem-i >asâkir-i cihân-ârâ vâqi>olub, şehr-i
mezbûrıñ ţoquzıncı güni >asker6-i Şâm-ı kevâkib-niźâm u sa>âdet-fercâm ile Şâm
melikü’ l-ümerâsı şân-ı şehâmet-nişân, žât-ı şecâ>at-âşiyân Teke-zâde Muwammed Paşa
ki, ferâset ü žekâda Arisţoya âşinâ, sâlikân-ı ţarîqa-i i>tidâle pîşvâ ve reh-nümâ olub,
>atebe-i >ulyâ-yı xâqânîniñ xuddâm-ı sâbıqîn-i fâyıqînden ma>dûd bende-i śadâqat-
âlûddır7. Dârü’ s-selâm Şâm’ ıñ leşker-i źafer-encâmı ile orduya mülâwıq oldı. Mâh-ı
mezbûrıñ on ikinci güni Dîvân-ı >âlî-şân-ı pâdişâhî olub, ważret-i xudâygân-ı gîtî-sitân,
cenâb-ı śawîb-qırân-ı dûr8-zemân ba>żı qullarına >arż-ı cemâl qılub, ümîž ü9 istimâlet
iderler, deyü cümle-i xuddâm-ı âstân-ı sâmî-mekân-ı xüsrevânî yat u yaraqları, sâz u
selebleri ile10 der-gâh-ı mu>allâya wâżır oldılar. Zemzeme11-i >asâkir-i pûlâd-nihâd ve12
debdebe-i âdemî-zâd-ı rezm-mu>tâddan hûş-i cihâniyân dem-beste ve zâyil olmışdı.
Dilâverler giyüb zerrîn tuğulğa
Yaśadılar alay walqa walqa
[Zirih-pûşân ile meydân-ı Dîvân
Gören śanurdı olmış waşr-ı Dîvân]
Sipâhîler ğażanferler gürûhı
Silaw-dârıñ gürûhı pür-şükûhı
Tuğulğa farqına zerrîn otağa
Ţaqub ğarq oldılar cümle yarağa
Civânlar bezm-i rezme şîr-i nerler
Yalıñ şimşîre bî-bâk13 el śunarlar
(362b) Dilîrân-ı teber-dest ü tüfeng-sâz
Hüner-mendân-ı tîr ü warbe-endâz.

1
Hk Ü: merzbûm
2
Ü: alaylar
3
A: + kâm-kâr
4
K: + ważret-i xudâvendigâr-ı >âlem-medârı
5
Hk: - ve eknâf
6
K: >askeri
7
K: âlûd
8
K: ΛŊ
9
Hk: - ve
10
A Hk: + âyine-i cihân-ârâ mânendi mücellâ, tuğulğaları, zerrîn śorğuçları ile müzeyyen ü muwallâ
11
F Hs K Ü: zümre
12
F Hs K Ü: - ve
13
F Hs: pâk
618

Fırqa fırqa şeh-bâzlar, ţarfe ţarfe dilîrler, mümtâzlar ile śawrâlar mâl-â-mâl idi. Ważret-i
xudâygân-ı sipihr-âstân u naśr-fercâm1 u fetw-meâb2-ı kâm-yâb içün baş çadır öñinde bir
Dîvân-xâne-i zerrîn-ţınâb, menâre-sütûn, kûh-ţavr u keyvân-qıbâb qurılmış idi. Sâye-
bân-ı >âlî-şân altında ważret-i xilâfet-penâh-ı İskender-nişân mânend-i âftâb-ı diraxşân,
mihr-i münîr-i żiyâ-efşân gibi kürsî-i zerrîn-i xûrşîd-leme>ân üzre qarâr eyleyüb, Dîvân-
ı hümâyûn etdiler. Muqaddemâ yeñiçeriler ağası, mecmû>-ı yaya3-başları ve ketxudâları
ve bölük-başları ile ol fırqa-i encüm-naźm u kevâkib-iwtişâmıñ eski yoldaşları gürûh-ı
enbûh >izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûrlarına varub, âdâb ile el bağladılar. Ważret-i xilâfet-
medâr-ı sa>âdet-şi>âr elfâź-ı dürer-bâr-ı gevâhir4-âŝâr, kelâm-ı âb-dâr-ı leâlî-şi>ârlarından
dürrler niŝâr idüb, qullarına xiţâb-ı müsteţâb ve iltifât-ı behcet-niqâb ile5 qadrlerin
eflâke irişdirüb, cihâd-ı fî-sebîli’ llâh bâbında anları ğazâya tawrîś idüb, dilâverlikleri ve
yoldaşlıqları źâhir olanlara envâ>-ı mevâ>îd ü istimâlet ile ol güni rûz-ı >îd6-i sa>îd
eylediler. Bende-gân-ı südde-i vâlâ, çâkerân-ı >atebe-i >ulyâ bi-esrihim >arż-ı >ubûdiyyet
ve iţâ>at-ı emr-i lâzımü’ l-imtiŝâl 7 gösterüb, “Cümle cânımız, başımız, mâlımız ważret-i
xudâvendigâr-ı sa>âdet-medâr yolına fedâdır. Şarq u ğarbe her ne memlekete gidilürse
tâbi>u muţî>üz, dönmezüz” didiler.
İţâ>at gösterüb şâh-ı cihâna
Ţapular eylediler çâkerâna
>Ubûdiyyet rüsûmın söylediler
Niyâz idüb du>âlar eylediler.
Anlar selamlayub döndiler. Ba>dehû qâżî->askerler >âdet-i qadîme üzre pâye-i serîr-i
a>lâya varub, >arż-ı qażâyâ idüb, mürâca>atdan śoñra vüzerâ-i >iźâm ve düstûrân-ı Âśaf-
maqâm ve sipeh-sâlârân8-ı śâwib-iwtişâm >izz-i wużûr-ı pâdişâh-ı Dârâ-ğulâm ile
müşerref oldı. Sipâhîler, silaw-dârlar, sâyir bölük ağaları, ba>żı xuddâm-ı żırğâm-intiqâm
ile bile varub, meclis-i hümâyûn ve mevqif-i meserret-füzûn güyâ sipihr-i waşmet-
maqrûn idi. Ważret-i pâdişâh-ı (363a) Cem-câh İskender-bâr-gâh >arśa-i âsmânda bedr
olmış mâh gibi olub, eţrâfında muqarrebân-ı sa>âdet-dest-gâh ile cumhûr-ı sipâh-ı
kevâkib-iştibâh encüm-miŝâl idi. Kelâm-ı cevâhir-niźâm ile ol waşr-i mûr-neşriñ daxı
xâţırlarına sükûn u ârâm virüb, istimâletler eylediler. >Asker-i xûrşîd-fer, dilâverân-ı
cemşîd-peyker fâriğü’ l-bâl ve xoş-dil olub, her vechle fermân-ber-dârlıq >arż etdiler.
Çehre-i maqśûd u merâm âyine-i wuśûlde meşhûd olıcaq ţapulayub yerlü yerine
mürâca>at etdiler. Ol rûz-ı pîrûzda şeref-i iltifât-ı şâh-ı fîrûz-baxtla >asker-i şîr-âşûb
nihâyet mertebede qaviyyü’ l-qulûb oldılar.
Şerefdir iltifâtı pâdişâhıñ
Wayâtı ol şerefdir her sipâhıñ
Naźar bulsa sipâhî pâdişehden
Virür cânı geçer tâc u kelleden

1
A Hk: xûy, F Hs K: cûy
2
A Hk: yâb
3
Ü: ĜΡĜ
ΡĜ
Ρ
4
Ü: gevher
5
A: - ile
6
Hk: - >îd
7
F Hs: emŝâl
8
F: ΑėΑΫĜ Ŧ
619

Naźarıñ merdüme genc ü güherden


Sipeh mesrûr olur wüsn-i naźarla
Gece rûşen düşer nûr-ı sewerle
Nevâziş şehleriñ ârâyişidir
Qula wüsn-i naźar şehler işidir
Sipâh olmaq gerek dâyim melikle
Binâ muwkem olur xurde helikle
Sipâhî gâh kâhî görse xânın
Dirîğ etmez yolında baş u cânın.
Âmid-i mawrûseden teveccüh-i hümâyûn Erzenü’ r-rum semtine mu>ayyen olub, râh-ı
Çapaqçur’ dan mürûr muqarrer oldı. Ol ţarîq ğâyet >asîr ü mużîq olmağın yeñiçeri
ţâyifesine ilerü göçmek emr olınub, mâh-ı mesfûrıñ on beşinde yeñiçeri ağası müstaqill
teveccüh eyledi 1. On altıncı güni otaq-ı meymenet-vifâq gidüb, dördinci menzilde
Çapaqcur der-bendine girilüb, ol vilâyetler, tilâl ü cibâl, vâdîler mużâyaqa ve >usret
wuśûline bâdîler, zîr ü bâlâ biller, bileñler, kerişler, inişler, >acâyib ğarâyib dikler,
yoqışlar ki, leşkere dik gelüb, âdem degil quşlar uçub çıqınca zawmet çekerdi. Śarb
dereler, çetiñ depeler ki, herkes qurtılınca atın depeler, bir ţarafdan cebe-xâne yükleri,
bir cânibden xizâne-i >âmire śandıqları, aralıqda ulam ulam >askeriñ deryâ gibi ağrıqları,
xuśûśen (363b) at >arabalarınıñ çifte çifte2 bâr-gîrleri, büyük-küçük tekerlekleri
uçurımlardan aşağa uçub tekerlendikleri bir müzâwame ve müśâdeme. Ţuracaq yer yoq,
ţaracıq ţarîqler. Atlar, qatırlar depişmesi, at-oğlanları çekişmesi, gönderler3, śırıqlar
fanub, dülbendler, śarıqlar düşmesi, śu geçidleri, xalqıñ >acelesi, becidleri, köprilerde
börkleri yaprılarıñ ğavğası, qısıq4 yerlerde >askeriñ śıqılması, śavul deyü yasavullar
hengâmesi, bir çığlıq, bir qıyâmet, bir âşûb u siyâset ki, şerw olınur degildir. Ögüş
dögişler, hezâr cengler, ğavğalar ,temâşâlar oldı. Bârî hezâr ta>ablar ve meşaqqatler ile
geçilüb, xalâś olındı.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi birinci güni âb-ı Murâd’a gemiler üzre bir cisr-i xaşeb-taxt u
śırâţ-baxt ki, iki cânibden âhen zencîrler ile merbûţ, büyük mismârlar ile qalıñ5 uğranlar,
lenger[ler] ile6 tertîb olınmış. >Asker-i fevz-naśîb ü fetw-efrûz muttaśıl her şeb ü rûz
mürûr eylediler. Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi birinci güni şehriyâr-ı >âlî-mertebet,
xudâvendigâr-ı Cemşîd-menzilet daxı cümle-i erkân-ı Âśaf-waşmet ve a>yân-ı Dârâ-
dirâyet ile ol cisr-i metîn-i âb-mekînden >ubûr eylediler. Yigirmi üçinci güni Warwarik7
nâm mevżi>de8 yeñiçeri ağası >âmmeten yeñiçeriler ile alay-ı sa>âdet-peymâya ulaşub, ol
gün Diyar-bekir beglerbegisi mûmâ-ileyh İskender Paşa ki, sedd-i sedîd-i ser-wadd-i
memâlik, kûh-ı şâmixü’ l-bünyân-ı wudûd-ı mesâlikdir. Âstân-ı źafer-mekânıñ eski qulı,
qurbânı, >atebe-i >aliyye-i keyvân-âşiyânıñ qadîmî ser-bâz qahramânı olub, şüc>ân-ı
şecâ>at-iž>ânıñ ser-âmedi 9, pîşvâsı, sipeh-sâlârân-ı çâbük-süvâr u źafer->inânıñ güzîde

1
Ü: eylediler
2
F Ü: - çifte
3
Hk: gönder
4
K: qışıq
5
Ü: >acâyib ?
6
A Hk: + mażbûţdur
7
A Hk: Warwarnek
8
F Hs Ü: mevżi>ada
9
A Hk: ser-âmed
620

çâlâkı ve reh-nümâsıdır. >Umûmen Kürdistân begleri ki, ferzâneler, rezmde yegâneler,


heycâ deminde şîr-i nerler, veğâda, uğraşda bebr ü ğażanferler, cengde, śavaşda
evrenler, ejderler, lehce ve śûretde gürg-sîretler, yâl ü bâlde neheng-âsâ peleng-
heybetler, evżâ>-ı ğarîbe ile śarılmış >imâmeler, ţaylasânlar. Ekŝer1 ester-süvârlar,
xancer-güžârlar cânib-i yemînde alaylar bağlayub, gürûh-ı güzîn gösterdiler2. Zemîne
bir śaff-ı memdûd peydâ eylemişler ki, farqları gûn-â-gûn bayraqlar, bayraqlar3 altında
leme>ân u diraxşân cebeler, (364a) âyîneler, cevşenler, qolçaqlar, [câ-be-câ] ümerâ-i
nâm-dâr verâlarında >Oŝmânî sancaqlar ile müzeyyen >Arabî atlar4, bedevî efrâs
boyunlarında bawrî qûtâslar ile şükûfe-zâra dönmiş. Ol >asker-i şîr-âyîn, hizebrân-ı
źafer5-temkîni temâşâ idenler hezârân âferîn ü tawsîn etdiler. Begler ważret-i xudâygân-ı
kişver-sitânı selamlayub, ol gürûh-ı śalâbet-şükûh qola geçüb, alay-ı źafer-nümâya
mülwaq oldılar.
Qarışdı bawre bir lücce firâvân
Ne lücce heybet ile bawr cûşân
Erenler qoc yigitler pür-hünerler
Siper-zeyn ve mühîb otağa serler
Śalâbetlü dilâverler qoçaqlar
Küfür şem>in söyindirmiş ocâqlar
Wanîfî mežheb ve ehl-i şerî>at
Çoğı śâwib-dil aśwâb-ı fażîlet.
Mawall-i mezbûrda bir gün oturaq olub, yarındası yigirmi dördinci güni Dîvân-ı
hümâyûn olub, müşârün-ileyh Diyar-bekir beglerbegisi ile >umûmen ümerâ-i güzîn-i
Kürdistân ważret-i pâdişâh-ı kişver-gîr ü gîtî-sitânıñ pâye-i serîr-i a>lâlarına yüz sürüb, el
öpdiler. Eqâlîm-i mawmiyye-i pâdişâhî muwâfaźası çün Waleb melikü’ l-ümerâsı Xıżır
Paşa memâlik-i >Arabistân wıfźına, Erğani 6 sancağı begi Wüseyn Beg daxı mežkûr
Çapaqçur der-bendiniñ muwâfaźasına ta>yîn olınub, muqaddemâ Baśra beglerbegisi olan
Qubâd Paşa ki, ensâb-ı Ramażâniyyeden mîr-i ma>ârif-pežîr7, žât-ı güzîde-xaślet ü
meymenet-tedbîr, fıţrat-ı ma>âlî-şân u Eflâţun-naźîrdir, >atebe-i >ulyâ-yı >Oŝmâniyye’ niñ
qadîmî ixlâś ile muxtaśś >ibâd-ı śadâqat-mu>tâddan ma>dûd, fi’ l-waqîqa śâwib-re&y ü
xaśâyil-ârây, merd-i >âqıl ü fâżıl, mîr-i dâniş-pežîr ü kâmil olmağın wıśn-ı waśîn-i
Erzenü’ r-rum[ıñ] muwâfaźası içün8 me&mûr oldılar. Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi ţoquzıncı
güni Qarğa-bazarı nâm qonaqda cebe-xâne-i >âmireden qapu xalqına cebe ve cevşen
üleşdirdiler9.
Yine cûş eyledi deryâ-yı iwsân
Cihâna nûr virdi şems-i tâbân
Kerem ebriniñ irdi feyż-i >âmı
Pür etdi sâqî elţâf[ı] câmı

1
A Hk: ekŝeri
2
Ü: gösterüb
3
Hk K Ü: - bayraqlar
4
A F Hk Hs K: atlu
5
K: - źafer
6
F Hs K: ╚ỲŎė? , Ü: ╗ΣỲŎė
7
Ü: yaqîn ?
8
A F Hk Hs K: xidmetine
9
A F Hs K: üleşdirildi
621

İdüb baxşiş >ibâda şâh-ı devrân


Şeh-i >âlem-penâh ve1 şâh-ı şâhân
Aqıtdı >âleme bir cûy-i cûdı
Feraw-nâk eyledi cümle vücûdı
(364b) >Aţâya acdı ebvâb-ı xazâyin
Keremden bežl qıldılar defâyin
Qulûba virdiler envâ>-ı behcet
Xavâţırda źuhûr etdi meserret.
Erkân-ı sa>âdet-niśâba2, a>yân-ı >atebe-i vâlâ-mekâna, bi’ l-cümle qapu xalqına, atluya ve
yayaya baxşiş-i >âmm iwsân eylediler. Kîse kîse [altunlar], nuqûd-ı zerrîn ile ţolu
hemyânlar virüb, qullarınıñ qulûbı ravżalarını reşwa-i âb3-ı zülâl-intisâb-ı luţf ile sîr-âb u
reyyân, >ibâd-ı kerem-mu>tâdlarınıñ fuâdları bostânını4 nesâyim-i iwsân-ı bî5-pâyân ile6
tâze ve xandân qıldılar. Sofra-i âmâlleri envâ>-ı ni>amdan memlû, xizâne7-i xâţırları8
gevâhir9-i iwsânât ile ţopţolu oldı.
Hemîşe luţfına olmaya pâyân
Cemâl 10-i âfitâbı ola raxşân
Devâm-ı devletiyle ola mesrûr
Ŝebât-ı waşmetiyle ola meşhûr
Xavâqîn içre buldı qadr-i a>lâ
Mu>îni ola dâyim Waqq te>âlâ
Şeref burcında xandân ola žâtı
Śıyânet ide dâyim kâyinâtı.
Ważret-i xıdîv-i memâlik-güşâ sa>âdet ü iqbâl ile süvâr olub, yeñiçeriler ordudan ţaşra
bir ţağ dibinde alaylar, śafflar bağlayub, ceng-i >Oŝmânî üslûbınca qoşunlar tertîb idüb,
tüfengler atdılar, şenlikler etdiler. Rû-yi âsmân-ı kebûdı11 ser-tâ-ser duxân u dûd, cevv-i
hevâ-yı śafvet-âşiyânı12 şu>le-i âteş-nâk ile mükedder ve pür-od13 etdiler.
Qıyâmet qopdı śandı xalq-ı >âlem
Gidüb hûşı serâsîmeydi âdem
Tüfeng-i zehr-nâk u âteşîn-fem14
Şerer-efşân idi âfâqa muwkem
Ţarrâqayla pür oldı cümle ordu
Mehâbetden yere geçdi aqar śu

1
F Hk Hs K Ü: - ve
2
A: âşiyân, Hk: - niśâba
3
F Hs K Ü: ebvâb
4
F Hs K Ü: - bostânını
5
K: - bî
6
Hk: - ile
7
F Hs K Ü: xazâyin
8
F Ü: xavâţır, Hs K: xâţır
9
Ü: gevher
10
A Hk Ü: cemâli
11
Hk: kebûd
12
A: âşinâyı
13
A Hk: dûd
14
F Hs K Ü: nem
622

Olub wayrân u dem-beste çerende


Düşerdi yerlere mürğ-i perende
Śamem geldi śadâlardan qulağa
>Aqıl xaylini ţutdılar ulağa
İşitmekden olubdı gûş ma>zûl
>Uqûle bir idi ma>lûm u mechûl.
Bu eŝnâda mâh-ı recebü’ l-mürecceb duxûl idüb, üçinci güni Ţavîle Çayırı dimekle
mülaqqab menzilde ümerâ-i kürd-i pür-wiyelden Zeynel Beg âdemleri Qızılbaş-ı
evbâşdan bir dil ţutıb, (365a) getürdiler. Axbârı ma>lûm oldıqdan śoñra nuqûd-ı >ömri
śawîfe-i fenâda merqûm olmağın boynı urılub, dâyire-i wayâtdan ma>dûm oldı. Dördinci
güni otaq-ı sa>âdet-mawmil Śuşehri nâm menzile nüzûl etdi. Ol mawall meşhûr-ı âfâk
otlu, śulu, zîbâ, xoş-hevâ nefîs yaylaqdır.
Waqîqatde otıñ kânı Śuşehri
Giyâhıñ cûşa gelmiş bawr ü nehri
Hevâsı behcet-efrûz u1 keder-rîz
Śabâsıdır meşâma >anber-âmîz
Çiçeklerle2 müzeyyen her ţaraflar
Virürler câna envâ>-ı şerefler
Temâşâsıyla qalb olur feraw-nâk
Yübûsetden3 münezzeh xâki nem-nâk
Şükûfe menba>ı ezhâra ma>den
Ser-â-ser zîb ü zîver birle gül-şen
Müşâbihdir güzellikde cinâne
Deseñ4 kevŝer olur5 âb-ı revâne
Otı cümle giyâh-ı >anberîndir6
İçi pür śuyınıñ lawm-i ţarîdir
Bahâr-ı tâze irişdi cihâne
Gülistân idi 7 xurrem-dil zemâne
Sewerlerde nevâ-yı mürğ-i nâlân
İderdi âdemi dem-beste wayrân.
Yevm-i mezbûrda vüzerâ-i >âlî-şân ve śudûr-ı refî>ü’ l-mekânıñ alayları tertîb ü tezyîn
olındı. Śağ qolda vezîr-i a>źam sipeh-sâlâr-ı aqdem, âśafiyü’ ş-şiyem, maqbûlü’ l-ümem,
kâmil 8ü’ n-ni>am, muqtedâ-yı erbâb-ı waşem, pîşvâ-yı aśwâb-ı ţabl ü >alem Awmed
Paşa’ nıñ ve śol cânibde düstûr-ı vâlâ-himem, vezîr-i hümâyûn-maqdem, müşîr-i a>qal-i
Arisţo-raqam, müdebbir-i umûr-ı >âlem, müşeyyid-i mebânî-i uśûl ü wükm, mümehhid-i
bünyân9-bâniyân10-ı seyf ü qalem, nâźım-ı umûr-ı benî Âdem vezîr-i ŝânî >Ali Paşa’ nıñ

1
K Ü: - ve
2
Ü: çiçeklerden
3
K: ΑŋĨķΜĢ
Ρ, Ü: ΑŋΕŦΜΡ
4
A Hk: dimek
5
A F Hk Hs K: revâ
6
A Hk: >anberîdir
7
A: irdi
8
A Hk: kâfil
9
A Hk: - bünyân
10
K: - bâniyân
623

mevzûn-śaff, şimşîr-keff, pûlâd-ser, miğfer-hem-ser, üsküf-tâc, düşmen-târâc, zerrîn-


ser1, zerrîn-kemer, tuğulqa-pûş u ejder-hüner, ŝüreyyâ-naźm u encüm-gürûh, bawr-cûşân
u deryâ-şükûh, bebrân-ı neheng-sitîz ü >adû-rîz, nehengân-ı ceng-peydâ ve rüstexîz-
engîz âlât-ı gîrûdâr ile pây-tâ-farq esbâb-ı ceng ü warbe ğarq olmışlar. >Aźîm qoşunlar,
delim śafflar gösterdiler ki 2, çeşm-i zemân ve dîde-i devrân aña mânend güzîde3 >asker-i
şîr-peyker temâşâsına mâlik olmaz. Ważret-i xudâygân-ı Cemşîd-âstân ol iki sûr-ı
âdemî-bünyân (365b) ortasına uğrayub, selâm ve i>zâzile bendelerini ser-efrâz eylediler.
Cenâweyn4 çözilüb, a>lâm-ı >âlem-ârânıñ yemîn ü yesârında olan alay-ı źafer-nümâya
mülwaq oldılar. Sa>âdet ü iclâl ile otaq-ı źafer-vifâqa nüzûlden śoñra bir buçuq sâ>at
miqdârı zemân geçmiş idi. Ţarcan-âbâd semtinden alaylar źâhir olub, kûh-ı şükûh-
gürûhlar bâhir oldı. Iraqlardan zerrîn sancaqlarıñ başları güyâ âftâb-ı tâbân idi [ki],
yeryüzinde diraxşân ya mir’ ât-ı cihân-nümâya beñzerdi ki, berq-i lâmi>gibi leme>ân idi
>Asker-i xûrşîd-fer, dilâverân-ı hizebr-peyker farqında zerrîn tuğulqalar, ışıqlar, sîne-i
bî-kîne-i >asker-i İslâm-ı sa>âdet-encâmda olan âhenîn mücellâ âyineler, >asker-i cevşen-
pûş, deryâ-xurûş dûşlarında [götürilen] mâh-tedvîr, cihân-tesxîr siperler, civânân-ı
sa>âdet-şi>âr ellerinde olan serv-âsâ nîzeler, gönderler başında nebtîz ü sûzen-kâr
demrenleriñ şa>şa>asından dîde-i rûşen-bîn xıyre ve târîk-âyîn idi. Meger Rumili
dilâverleri ol merz5bûm-ı źafer-lüzûmıñ serverleri, bîşe6-i ğazânıñ ğażanferleri, [śawrâ-
yı cihâd-ı bâhirü’ l-ictihâdıñ arslanları, qurdları, bebr-i hüner-perverleri], erlik
meydânınıñ cihân pehlevânları, ğâzîliq, mücâhidliq gûşesiniñ şîr-i jiyânları imiş.
Beglerbegileri hizebr-i dîn-i heycâ-qarîn, şîr-i bîşe7-i İslâm ve źahîr-i müslimîn, leşker-
keş, źafer-temkîn, alay-nümâ-yı fetw-i mübîn8, maźhar-ı >inâyât-ı Rabbü’ l->âlemîn ya>nî
Muwammed Paşa-yı kâm-bîn ile yemîn ü yesâr ümerâ-i nâm-dâr, leşker-keşân-ı sa>âdet-
yâr u nuśret-medâr9 u cihâd-iftixâr ile bir leşker-i ejderhâ-peyker ki, ne leşker belki
Deryâ-yı Axżar ya bir seyl-i śawrâ-güžer idi. Alaylarınıñ bir ucına medd-i baśar irişmez.
Ţağlar, śawrâlar, yazılar, ovâlar âdemden mâl-â-mâl, keŝret-i awmâl ü eŝqâl ve ağrıqdan
bawr-miŝâl idi. Gelüb, ordu-yı hümâyûna mülâwıq10 oldılar.
Hümâyûn ordu bir ol deñlü oldı
Xıyâm u çetr ol śawrâya ţoldı
Bezendi beñzedi ordu cinâna
Mu>aźźam şehr virdiler11 cihâna
Qurıldı xaymeler her bir kenâra
Şebîh olmışdı ordu lâle-zâra
Çemende begleriñ rengîn otağı
Virürdi xâţıra ğamdan ferâğı

1
A F Hs K Ü: zırh
2
K: - ki
3
F Hs K Ü: - güzîde
4
Ü: alaylar
5
A: + ve
6
F Ü: pîşe
7
F Ü: pîşe
8
Ü: qarîn
9
Hk: - leşker-keşân-ı sa>âdet-yâr u nuśret-medâr
10
A Hk: mülâśıq
11
Hk: virildi
624

(366a) Behişt-i >adne dönmişdi o śawrâ


Müzeyyen-qaśr idi her xayme güyâ
Sürûr u şâdîliqler1 geldi xalqa
Śafâ kesb eyledi her kişi başqa
Çeri çoğaldı geldi 2 qalbe cür&et
Qulûb-ı düşmene düşerdi fetret.
Mâh-ı mesfûrıñ beşinci güni Dîvân-ı hümâyûn olub, mûmâ-ileyh mîr-i mîrân-ı devlet-
qarîn ser-â-ser Rumili begleri ile ważret-i şehriyâr-ı dîn-i mübîniñ mübârek ellerin öpüb,
pâye-i serîr-i a>lâya yüz sürdiler. Altıncı güni mawall-i mezbûr3 âfâqda meşhûr zîbâ-
yaylaq olub, mizâcı >ahd-i zemâne gibi bî-qarâr, >âdeti şîme4-i rûzgâr-ı sitem-kâr
mânendi nâ-pâydâr, hevâsı śafvet ü i>tidâl ile mu>tedil iken bir anda kemâl-i bürûdet ü
şiddete mütewavvil olur. [Ol gün] nesîm-i şitâ-şemâyil ziyâde ğażûb olub, kemâl-i
widdet ile hübûb eyledi. Peyk-i śabâ bir anda rüûs-ı cibâlden śawn-ı śawrâya nüzûl, bir
sâ>atde śavb-ı şimâlden semt-i cenûba duxûl idüb, >âleme śovuqluq bıraqdı.
Mizâcı xışm-gîn oldı śabânıñ
Śafâsın eyledi yağma hevânıñ
Bürûdet leşkeri idüb ğulüvler
Hevâ nem-gîn olub yağdı ţolular
O gün dönmişdi rûz-ı zemherîre
Śovuq etdi siyâsetler faqîre
Xıyâmıñ oldı yax fevq u derûnı
Ţurırdı şöyle olmasa sütûnı
Mecâli qalmadı xâśśile >âmıñ
Qapusın bağladılar heb xıyâmıñ
Çeküb begler başı ceyb-i wużûra
Śığındılar qaçub wıśn-ı semmûra
Yüz aqlığın qazandı yine >âlem
Zemîn xuşk olmışdı oldı pür-nem
Yax ile >ırż-ı mâ gitdi bozıldı
Ţoluyile ţolub yek-ser buz oldı5.
Waqîqaten sermâ zemânı degil, avân-ı bahâr-ı dil-güşâ idi. Tizcek mużmawill olub, gerü
hevâ dil-pežîr ü dil-gîr olub, açıldı. Mizâc-ı zemâne ruxsâre-i xûbân-ı nâzenîn gibi ţarî
ve muţarrâ, âyine-i cemâl-i gül-rûyân-ı semen-bûyân mânendi tâze ve mücellâ oldı.
Nesîm-i >abher-şiyem ile cihân6 kerîmler cemâli gibi xande-rûy oldı. Bu eŝnâda nihâl-i
gül-şen-i serây-ı şehriyârî, serv-i cûy-bâr-ı sürûr-nümâ-yı tâc-dârî, gül-bün-i gül-şen-i
baxtiyârî, şâx-ı pür-bâr-ı ravża-i kâm-kârî, şeref-i ıqlîm-i salţanat, (366b) xalef-i kerîm-i
xilâfet, >ünvân-ı nâme-i iqbâl ü devlet, ser-cerîde-i menşûr-ı iclâl ü >izzet, necm-i semâ-i
waşmet, kevkeb-i âfâq-ı rif>at ü übbehet, şeh-zâde-i vâcibü’ t-ta>źîm, mihr-i münîr-i
>âlem-ârâ-yı lâzımü’ t-tekrîm, dürr-i deryâ-yı ma>delet Sulţân Selîm lâ-zâle fî->izzin

1
F Hs K Ü: şâdlıqlar
2
F Ü: geldi çoğaldı
3
A Hk: mezbûre
4
Hk: şîve
5
Ü: ΟŋΉŖΜġ
6
A Hk: + yüzi
625

>amîm ve luţfin cesîm1 livâ-i Śaruxân’ ıñ sancaq-ı źafer-vifâqı ile lâlâsı, ağaları qulları,
qapusı-xalqı, ser-bâzân-ı meydân-ı dilâveri, nehengân-ı bawr-i celâdet ü ğażanferî, şîrân-
ı bîşe-i heycâ, gürgân-ı >arśa-i ğavğa-yı veğâ bölükleri xalqı ile civânân-ı serv-xırâm u
sehî-endâm, üsküf-pûşân deryâ-xurûşân śolaqları ve peyk2leri, yemîn ü yesâr alay-
begleri, śu-başları3, çeri-başları4, śağîr ü kebîr sipâhîleri ile mükemmel ü müsellaw, yat u
yaraqları ile gürûh-ı enbûh-ı bawr-şükûh.5
Dilîrân-ı cebe-pûşân u cevşen
Qamusı ğarqa-i pûlâd u âhen
Süvârân-ı xuyûl-i bâd-seyrân
Dilâverler güneş gibi nümâyân
Sinân u nîze-dest miğfer-kelleler
Qavî diller >adû-küşler sipehler
Yigitler rezm6 bezmine civânlar
Ğarîm ile śavaşa kâm-rânlar.
Müşârün-ileyh şeh-zâde-i Cem-cenâbıñ rikâb-ı kâm-yâblarınca Anaţolı şeh-bâzları, ol
merz7bûmıñ ser-efrâzları ki, çâkerân-ı qadîm-i dûdmân-ı >Oŝmânî, >ibâd-ı qavîm-i
xânedân-ı gîtî-sitânî olub, cüyûş-ı İslâm’ıñ güzîde gürûhları, >asâkir-i dîn-i Seyyidü’ l-
enâmıñ >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm8 pesendîde leşker-i deryâ-şükûhlarıdır. Fi’ l-waqîqa
bîşe9-i dîniñ şîrleri, dilâverlik, erlik10 >arśasınıñ cihân-gîrleri, cidâl ü qıtâl śaffınıñ
mübârizleri, gîrûdâr meydânınıñ kûh-ı Elbürzleri, cihâd u ğazâ günleriniñ şems-i
tâbânları, ceng ü warb zemânınıñ Erdeşîr11 ve Erdevânlarıdır12. Beglerbegileri mihr-i
münîr-i dâyire-i >irfân u kemâl, şems-i müstenîr-i >arśa-i fünûn u iclâl, faśśı-nigîn-i
kerem, emîr-i büzürg-vâr-ı muwterem, ehl-i ţab>ve žî-şân, śâwib->ıyâr-ı gevher-fürûşân,
ser-mâye-i nuqûd-ı naźm-ı dil-pežîr, ser-nâme-i >izz ü kemâl-i tevqîr, mübârizü’ l-ümme
Awmed Paşa ki, ferâsetde bî-naźîr, kiyâsetde müşterî-tedbîr, wüsn-i axlâq ile yegâne,
kemâl-i mekârim ile meşhûr-ı âfâq ve ferzânedir. Anaţolı’ ya tâbi>olan ümerâ-i nâm-dâr-
ı şecâ>at-şi>âr, küberâ-i žü’ l-iqtidâr-ı Cem-iftiwâr ile [sancaqlar], >alemler çözüb,
diblerinde alay alay alay (367a) begleri, Anaţolı serverleriniñ yegleri 13, su-başıları, mîr-i
>alemleri, çeri-baş[ı]ları, mükerremleri sâyir sipâhîleri 14, müsellemleri ile ţulub ţulub,
gürûh gürûh, qoşun qoşun śafflar bağlayub, bir câniblerinde Qaraman erenleri, mülk-i
Yunan’ ıñ dilâverleri, heycâ güniniñ qahramânları, warb ü zûr rûzınıñ şîr-i jiyânları, qıtâl
deryâsınıñ nehengleri, şîr-merdlik kûhınıñ pelengleri[dir. Beglerbegileri] şîr-i śaff-ı
ceng, mîr-i hüner-âheng, hizebr-i >adû-sitân u düşmen-teng, xayl-süvâr, sa>d-ţâli>, necm-

1
Çok yüce ve büyük bir lutfa (mazhar) olsun.
2
F K Ü: < Σġ
3
A Hk Hs: śu-başıları
4
Hs K: çeri-başıları
5
A: + Naźm
6
A Hk: bezm
7
A F Hs K: + ve
8
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
9
F: pîşe
10
F Ü: - erlik
11
Ü: ╙ŪŎŊΘė
12
K: Erdevânları, + ve
13
K: begleri
14
A Hk Hs K: sipâhîler
626

i rûşen-dil ü mübârek-maţâli>, śâwib-re&y ü ma>reke-ârây, rezm-nümây u meydân-


peymây, kerem-xaślet, cûd-xil>at, maźhar-ı kelâm tü>izzü men-teşâ&1, vawîdü’ l->aśr,
mübârizü’ d-devle >Ali Paşa ki, defa>ât ile erlikleri śawîfe-i zemânda mesţûr, kerrât u
merrât ile dilâverlikleri rûz-nâme-i cihânda muwarrer ü mežkûrdır. Gürcistân
ğazâlarında küffâr-ı Gürc ile âşûbda manśûr u muźaffer, deryâ yüzinde küffâr-ı Firenk-i
şeyţanet-evreng cenglerinde śoñra memâlik-i Üngürus-ı menxûsda füccâr-ı saqar-medâr
ile muwârebelerde hünerler gösterüb, Rüstem-destân-ı rûzgârdır. Qaraman dilîrleri, ol
diyârıñ zûr-âverân şîr-i nawcîrleri ile2 alaylar tertîb idüb geldiler. Memâlik-i mawrûse3-i
pâdişâhîden diyâr-ı mawmiyye-i Rum ki, gencîne-i sipâh-ı źafer-rüsûm olub, bilâd-ı
ma>mûre ve wuśûn-ı meşhûre ile âbâd memleket ü vilâyetdir. Fürsânı şecâ>at-medâr,
>askerleri şehâmet-şi>âr xânedân-ı qadîm, dûdmân-ı >aźîmdir4. Ümerâ-i devlet-âŝâr,
nâm-dârân-ı şevket-îŝâr ile beglerbegileri mîr-i vaqûr-ı mekremet-nişân, žât-ı şehâmet-
simât-ı ma>âlî-şân, merkez-i dâyire-i ŝebât u vaqâr, mecma>5-ı xıśâl 6-i wamîde-i śâwibü’ l-
iqtidâr, niźâmü’ l-umûr, hümâmü’ l-cumhûr >Ali Paşa ki, >aql-ı kâmilü’ l->ıyâr ile
mefxarü’ l-kibâr, žihn-i tâb-dâr-ı fażîlet-âŝâr ile bedî>ü’ l-i>tibâr, yenbû>-ı zülâl-i ma>ârif ü
efżâldir, alaylar, śafflar bezeyüb, anlardan mâ->adâ >asâkir-i Türkmâniyye kâm-kârân-ı
Žu’ l-qâdıriyye ki, vilâyet-i Bozoq ve Mar>aş dilîrleri ki, pür7-śadaq u tîr-keş, cümlesi
tîr-endâz u kemân-keşlerdir. Şecâ>at meydânınıñ dilîrleri, şehâmet >arśasınıñ hengâme-
gîrleridir. Hünerde merdâneler, (367b) ceng ü warbe ferzâneler, yegânelerdir.
Beglerbegileri mîr-i ğażanfer-fer8, mübâriz-i şîr-hüner, śaff-der-i hizebr-peyker Waydar
Paşa ile qoşunlar tertîb eylemişler. Fermân-ı cihân-muţâ> ile bu iki beglerbegi >askere
dündâr9 ta>yîn olınub, gerüde qonmaq buyurıldı. Müşârün-ileyh şeh-zâde-i sa>âdet-
medâr u sipihr-iqtidâr u xûrşîd-iştihâr Anaţolı ve Qaraman beglerbegileriyle cânib-i
yemîne, >umûmen Rumili >askeri ţaraf-ı yesâra ta>yîn buyurılub, bu ţarîqle göçildi.
Mâh-ı mesfûrıñ sekizinci güni Erzenü’ r-rum beglerbegisi Ayas Paşa’ nıñ qapu ketxudâsı
Qâbil ki, merd-i maqbûl ü qâbildir, ma>ârif ü kemâlâta vuqûfı, waqâyıq-ı umûr [u]
awvâle şu>ûrı olmış, hüner-ver, şecâ>at-güster dilâver olub, dem-â-dem xidemât-ı
pesendîde ile xižmet-kâr keyfiyyet-i evżâ>-ı düşmenden mütecessis, anlarıñ awvâlinden
xaber-dâr olub, ol cânibden axbâr-ı śawîwa ile âstâne-i >âlem-medâra gelmek içün
Erzenü’ r-rum dilâverlerinden birqac yüz merdân-ı düşmen-şikâr ile memâlik-i a>dâya
ılğar eylemiş. Eqâlîm-i düşmenden Qağızman dimekle meşhûr memlekete segirdüb, ol
diyârı âteş-i sûzân ile yaqub xarâb, düşmenân-ı aśwâb-ı kâm-yâbdan bî-nihâye
müfsidleriñ riqâb-ı >ažâb-intisâblarını şimşîr-i xûn-âb ile kesüb, Qızılbaşlar’ ıñ tâc-ı
ilwâd-revâcları ile evbaşlarıñ niçe10 başlarını ve ol illeri vîrân idüb, yarar dillerin alub
getürdi 11.

1
“Dilediğini aziz eyler…”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 26.
2
F: - ile
3
Ü: mawmiyye
4
Hk: >aźîm
5
Ü: mecmû>
6
A Hk: xıśâle
7
K: - pür
8
K: - fer
9
Hs K: dündâre
10
Ü: niçe
11
K: getürdiler
627

Mâh-ı mezbûrıñ1 on birinci güni ki, yevmü’ l-awaddır, ser-wadd-i memâlik olan Pasin-
âbâd menziline nüzûl olındı. Ol gün yevm-i zînet ü meşhûd2, rûz-ı qıyâmet-efrûz ve
vaqt-i ma>hûd idi. Qonaqdan tâ Pasin ovasına gelince mâ-beyn >asâkir-i dîn-i źafer-zeyn
ile mâl-â-mâl, śawrâlar, püşteler, cibâl ve ovalar, kûhlar, vâdîler ţopţolu âdem olmışdı.
Güyâ >arśa-i >araśât idi. Her ţaraf zemzeme ve debdebe, her gûşede hezâr velvele ve
ğulğule müşâhede idenlere kemâl-i wayret, temâşâ qılanlara envâ>-ı dehşet müstevlî
olurdı. Śağ ve śol >asâkir3-i deryâ-şümûl, pîş ü pes dilâverân-ı nuśret-wuśûl, her cânib
ejderân-ı rezm-qabûl, her ţaraf dilîrân-ı heycâ-mecbûl, her semt mübârizân-ı seyf-
meslûl, her gûşe mücâhidân-ı meymenet-duxûl, her künc ü zevâyâ ţopţolu pür-leşker,
[her] zîr ü bâlâ mâl-â-mâl ve4 memlû, mücâhidân-ı (368a) fetw u źafer idi. Qartallu şeh-
bâzlar, [zillü] delüler, qurd taqyalu5, çıqrıq mehmûzlu6 dilâverler, ayu postların götürür
Dîvâneler, peleng derilerine śarılmış ferzâneler, arslan libâslu, ejder heybetlü, gürg
baqışlu, [şîr cünbişlü], bebr xil>atlü cân-fedâ pervâneler, müsellawlar, münaqqawlar,
şimşîr-miyânlar, tîğ-çevgânlar, nîze-yed7ler, gönder-destler, >adû-şikest[ler], siper-
penâhlar, źafer-dest-gâhlar, tuğulqa-baş8lar, cân-pâşlar, zırh-pûşlar, zehre-nûşlar,
cevşen-tenler, çaqal-bedenler, tîr-zenler, beden-şikenler, Qızılbaş-efgenler.
Ne >asker her biri bir pîle beñzer
Cihânı ğarqa virür seyle beñzer
Śavaşa9 cân virür pervânelerdir
Ölimden qaçmamış merdânelerdir
Hüner meydânına ser-bâzlardır
Veğâya girmege şeh-bâzlardır
Źafer xûrşîdiniñ pertevleridir
Rezm ıqlîminiñ xüsrevleridir
Xuyûl-i bâd-peymânıñ süvârı
Bahâr-ı ceng ü warbiñ10 lâle-zârı
>Alilerdir śavaşa şîrlerdir
Civânlardır rezmde pîrlerdir
Demüre ğarq olurlar pây tâ11 farq
Ţoqınurlar >adûya güyiyâ berq
Girürler şevqile bezm ü veğâya
Kelle pertâb iderler heb hevâya.
Mesfûr Pasin-âbâd ser-wadd-i žerbâycân olub, qurâ ve żıyâ>ile ma>mûr u âbâd śawrâ-
yı vesî>ü’ l-feżâdır. Menba>-ı envâ>-ı miyâh, ma>den-i eśnâf-ı giyâh [olmağla] >adn-âsâ
cennet-iştibâh memleketdir. >Asâkir-i kevâkib-şümâr ol śawrâda qonub, qarâr etdiler.

1
Hk: mežkûrıñ
2
Ü: meşhûr
3
K: >asker
4
Hk: - ve
5
K Ü: taqyalular
6
Ü: mehmûzlular
7
A F Hs K Ü: rîz
8
Ü: pûş
9
F Hs: Η∆
ėΜŲ
10
F Hs: waremiñ
11
F Hs K Ü: tâ pây
628

Vasaţ-ı śawrâda bir câ-yı zîbâ ve nüzhet-gâh1-ı ra>nâda otaq-ı hümâyûn ve çetr-i źafer-
maqrûn qurılub, zerrîn-ţınâb, gül-gûn-qıbâb xaymeler, sâye-bânlar ile ol araları cennet-
nişân eylediler. >Âdet-i qadîme-i xüsrevânî üzre yeñiçeri xaymeleri gerd-â-gird otağ-ı
hümâyûnı2 quşadub, felek-girdâr wavlılar ile müdevver wiśâr eylediler. Erkân-ı devlet ve
a>yân-ı salţanat otağ-ı felek-rif>atiñ öñinde, müşârün-ileyh şeh-zâde-i civân-baxt ile
Anaţolı ve Qaraman beglerbegileri cânib-i yemîn-i ferxunde-âyînde, Rumili
beglerbegisi ţaraf-ı yesâr-ı yümn-qarîn3de, cevânib4 (368b) ü eţrâfında5 mîr-i mîrân-ı
Rum ve Žu’ l-qâdıriyye miqdârlu miqdârınca tertîb-i xıyâm eylediler. İlerü uğurda
Erzenü’ r-rum beglerbegisi [emîr-i nîgû-xıśâl], žât-ı mürüvvet-xaślet ü mekârim-ef>âl,
źahîr-i erbâb-ı iqbâl, emîr-i >adîmü’ l-miŝâl, śâyib6-re&y ü śâwib-maqâl, mawbûbü’ l-qulûb
ve mawmûdü’ l-xıśâl Ayas Paşa ki, xuddâm-ı âstân-ı sâmî-mekân beyninde >aql-ı zerrîn
ile meşhûr, re&y-i metîn ile mežkûr, kerem->âdet, rawm-xaślet, śâwib-şefaqat, xande-rûy
u ma>delet-xûydır. Wudûd-ı memâlik-i mawrûse wimâyetinde bežl-i maqdûr ve śarf-ı
meysûr idüb, >ahd-i ba>îdden ol ser-wadde sedd-i sedîd olmışdır. Anlar ile müşârün-
ileyhimâ mîr-i mîrân-ı Diyar-bekir ve Kürdistân ve Şâm râyât-ı cihân-güşâya pîşvâ
olub, xıyâm-ı ŝüreyyâ-niźâm ile ordu-yı hümâyûn şekl-i bedî>le ârâste, ţavr-ı ğarîb ile
pîrâste oldı.
Memâlik-i mawmiyyeden sefer-i hümâyûn içün ixrâc7 olınan nüzl ol menzile irişmeyüb,
żarûrî tevaqquf olındı. Mâh-ı mezbûrıñ on ţoquzıncı güni ważret-i xilâfet-mekân u
salţanat-âşiyân süvâr olub, ordu kenârınaa bir câ-yı vâsi>de >atebe-i >âlem-penâh
ağalarından ve müteferriqa ţâyifesinden [ve] bölük xalqından, silâwşörlik >ulûmına
vuqûfı, cündîlik awvâline şu>ûrı olan xuddâm-ı pervîn-intiźâm, çâkerân-ı sâmî-
mekândan ba>żı qulları meydân-ı hüner-bâzî ve >arśa-i ser-efrâzîde śawrâya qumlar
yığub, ţablalar dikdiler. At üzerinden segirdüb, śağdan ve śoldan, at qarnından ve
üzengüden ve sîne-bendden ve at śağrısına yatub, gerüsine ve8 yanına envâ>[u eśnâf]-ı
evżâ>-ı ğarîbe ile oqlar atub, nişâne râst9 getürdiler. Ve at segirdirken gerüde at
ayağından rû-yi zemîne düşen izi gözleyüb, na>l yerini oq10 gözleyüb urdılar. Hezâr
śan>atlar gösterüb, dilâverlikler etdiler. Ve at segirdirken śağ ve śola qalqanlar tebdîl
idüb, qılıclar oynatdılar. Cebe ve cevşenleri, tuğulqalarıyla, envâ>-ı silâwlar ile11 dürlü12
dürlü evżâ>-ı ğarîbe eylediler. Śırıqlar fadub, gönderler ile silâwşörliqler etdiler.
Hoparalar oynadılar13. Meydânda xaśmâne śancışdılar, dürtişdiler. Lû>betler gösterdiler
ki, >aql wayrân olub, görenler (369a) hezâr tawsîn ü âferîn iderlerdi. İwsânât-ı bedî>a-i
şâhâneye14 maźhar vâqi>olub, envâ>-ı teraqqîler ile ser-efrâz oldılar.

1
Ü: + ve
2
F Ü: hümâyûn
3
Ü: qarîb
4
A F Hk Hs K: cânib
5
A F Hk Hs K: Pasin’ de
6
Hk: śâwib
7
F Hs: ĭ ėŗΏ
ė
8
K: - ve
9
K: + gelüb
10
K: - oq
11
A Hk: - ile
12
A: ŎŊ
13
K: - Hoparalar oynadılar
14
F Hs K: şâhâne
629

İdüb iwsân-ı dînâr u deremler


Hüner erbâbına etdi keremler
>Aţâ-yı şâh ile mesrûr olurlar1
Çerâğ-ı luţfile pür-nûr olurlar2
Nevâle-baxş olub şân-ı şerîfi
Saxâda dürr-feşân ţab>-ı laţîfi
Keff-i cûdında qulzüm bawri qaţre
Yed-i >ulyâsı beñzer yidi bawre
Zer ü sîm ve3 dürr ü4 gevher ser-â-ser
Olur yanında xâkile berâber
Cihân ţurdıqça şâh olsun hemîşe
Kevâkib içre mâh olsun hemîşe
Cemâli âfitâbı olsa pür-nûr
Cihân luţfıyla olsun şâd5 u6 mesrûr
Xırâmân servi âzâd ola dâyim
Qamû a>dâsı ber-bâd ola dâyim
Mübârek xâţırına gelmeye hemm
Refîq ola źafer >avn-i Xudâ hem.
Mâh-ı recebü’ l-müreccebiñ yigirmi birinci güninde vüzerâ-i >iźâm iki cânibden Rumili
>askerini yoqladılar. Mawall-i mezbûrda on iki gün iqâmet olınub, bu deñlü tevaqqufa
bâ>iŝ žikr olınan nüzl gelüb irişmedi. Ol xidmete emîn olan Aydın sancağı begi Mûsâ
Beg ma>zûl ü mağżûb olub, Erzenü’ r-rum qal>asında mawbûs olmaq emr olındı. Sa>âdet
ü iqbâl ile yigirmi ikinci güni göçilüb, Çoban Köprisi qurbında qonıldı. Üc gün daxı ol
menzilde iqâmet olındı. Yevm-i mezbûrda âstân-ı şeref-temkîne ıqlîm-i şâh-ı
müslimîn[den] Mağrib-zemîn beglerbegisi ţarafından mektûb ile âdem gelüb, ol cânibde
mawrûse-i Cezâyir’ e müte>alliq olan ba>żı mevâżı>a Şerîf Muwammed nâm emîr-i >Arab
mübâlağa >asker-i >Urbân-ı beriyye-nişîn ü pür-ta>ab birle gelüb, müstevlî olmış imiş.
Müşârün-ileyh beglerbegi kendüyle olan7 dilâverân-ı ceng-şinâs u warb-bîn ile üzerine
yüriyüb, iki >asker muqâtil, biri birine muqâbil olub ţurmışlar. Meydân-ı ceng süvârân-ı
neheng-âheng ile teng olub, ţâyife-i >Urbân-ı >Arab fünûn-ı rezm ü warb, >ulûm-ı ceng ü
żarbde tüvânâ ve mâhir8ler imiş. Bu ţarafdan âşûb u neberde merdâneler, heycâ deminde
ferzâneler9, tüfeng-zenler, âhen-pîrehenler, pür-çaqal ü pür-cevşenler >Urbân ile
ţutışmışlar. (369b) Vâfir cengler, uğraşlar olub, başlar kesmiş[ler]. Âxirü’ l-emr
>inâyât10-i >aliyye-i [İlâhî], şeref-i mu>cizât-ı ważret-i risâlet-penâhî qarîn-i >asker-i dîn
olub, şimşîr-i źafer-te&ŝîr ile leşker-i A>râb’ ı târ-mâr idüb, >Oŝmânîler manśûr u
muźaffer olmışlar. Şerîf-i mezbûr ol câ-yı maqtele ve perxâşdan başını hezâr miwnet ile

1
A F Hk Hs K: mesrûrlardır, - olurlar
2
A F Hk Hs K: pür-nûrlardır, - olurlar
3
A: - ve
4
F Hs: - ve
5
K: şâh
6
K: - ve
7
Hk: - olan
8
A Hk: bâhir
9
Hk: - ferzâneler
10
F Hs K Ü: >inâyet
630

qurtarub, xalâś idüb, kendüsi firâr eylemiş. Bu fetw-i mübîniñ müjdesin i>lâm
eylemişler.
Bi-wamdi’ llâhi ki şâh-ı heft-kişver
Olur a>dâya manśûr u muźaffer
>Adû-yı mağribîye irdi xižlân
Hezîmet buldılar ecnâd-ı >Urbân
Sirâyet ide şâh-ı şarqa heybet
Muţî>-i şâh ola kesb ide rif>at.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi sekizinci güni mezbûr köpri geçilmeyüb, Gürci semtinden
Naxcıvân ţarîqine teveccüh-i hümâyûn1 buyurılub, muqaddemâ eyâdî-i Gürc-i dîn-târâc
elinden şimşîr-i źafer-ibtihâc ile fetw olınan qal>a-i maśûne-i Zevin öñinden geçilüb,
şa>bân-ı mu>aźźamıñ dördinci güni śawrâ-yı Qarś źılâl-i râyât-ı nuśret-âyât ile müstaźill
oldı.
Dîn-i mübîn ki, ważret-i Rabbü’ l->âlemîn te>âlâ şânuhû2 risâlet-i Seyyidü’ l-mürselîn ile
śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem3 kâffe-i enâm waqqında >inâyet idüb, kim küşte-gân4 râh-ı
hidâyete bir sebîl-i vâżıw ve ţarîq-i râciw qoyub, Qur’ ân-ı qadîm ve Furqân-ı >aźîm
göndermiş. Cenâb-ı risâlet-penâh >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm5 zemânlarında ehl-i żalâlet
keŝretde, güm-râhlar vufûr u vefretde olmağın server-i kâyinât, ser-defter-i mevcûdât
>âleme xûrşîd-i tâbân ve mihr-i diraxşân-ı żiyâ-efşân iken ol körler, bî-nûrlar, deycûr6-ı
żalâletde güm-râhlar ţarîq-i >inâda sülûk eylemişler. Waqq sübwânehû ve te>âlâ resûl-i
maqbûline aśwâb-ı kirâmı ki, çehâr-yâr-ı >iźâm durırlar, rıżvânu’ llâhi te>âlâ7 >aleyhim
ecma>în8 mu>în-i dîn idüb, anlaruñ śalâbet ü şehâmetleriyle râyât-ı dîn ğâlib, zümre9-i
münâfıqîn mağlûb olmışlar. Ol mübârek vücûdlar, sa>âdetlü žâtlarıñ cibilletleri selâmet,
fıţratları kemâl-i śadâqat üzre olub, >ulüvv-i şânlarına Qur’ ân-ı mecîdde ruwamâu
beynehüm10 kelâm-ı sa>âdet-intiźâmı delîl-i tâm ve şâhid-i mâ-lâ-kelâmdır. Şân-ı
şerîfleri buğż u nifâqdan pâk ve ţarîdir. Şeyxayn-i kerîmeyn ve vezîreyn11-i >aźîmeyn
rażiya’ llâhu te>âlâ12 >anhümâ13 ile dâmâd-ı resûl, (370a) zevc-i betûl, imâm-ı maqbûl,
şîr-i Xudâ ważret-i >Aliyy-i murtażâ kerrema’ llâhu vechehû14 mâ-beynlerinde bünyân-ı
muwabbet müşeyyed, qavâ>id-i xullet ve râbıţa-i meveddet kemâli ile mümehhed15 idügi
kütüb-i tevârîxde mesţûr, beyne’ l->uqalâ muwaqqaq u meşhûr olub, ehl-i Waqq qatında
inkâra mecâl yoqdur. Mawall-i suâl ve mâdde-i işkâl ve qîl ü qâl olmaduğı bedîhîdir.
Zemân-ı Seyyidü’ l-mürselîn[de] ve >ahd-i xulefâ-i râşidînde maqhûr olan kefere-i fecere

1
K: - hümâyûn
2
Şânı yüce olsun.
3
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
4
Ü: ΑĜ΅ĨŦō΄
5
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
6
Ü: deycûrlar, + ve
7
A F Hk Hs K: - te>âlâ
8
Yüce Allah’ın rızası onların hepsinin üzerine olsun.
9
A F Hk Hs K: wizb
10
“… kendi aralarında merhametlidirler.”, K.K., 48 Fetih, 29.
11
Hs Ü: vezîr
12
A F Hk Hs K: - te>âlâ
13
Yüce Allah o ikisinden razı olsun.
14
Allah zâtını yüceltsin.
15
F Hs K Ü: mümtedd
631

ve münâfıqîn axlâfından1 ve anlara tâbi> olan eclâf u müfsidînden bî-nihâye żâll ü


mużill ţâyife-i xabîŝe ve gürûh-ı mekrûh-ı xasîse źuhûr idüb, tezvîr ü telbîs, hezâr
bühtân u zûr [u] tedlîs ile âyât-ı qadîme-i İlâhî, ewâdîŝ-i >aliyye-i risâlet-penâhîye hevâ-
yı nefsine muţâbıq envâ>-ı te&vîlât u ixtirâ>ât ile ma>ânî-i bedî>a ibdâ>idüb2, her biri bir
ţarîq ixtiyâr eyleyüb, fıraq-ı żâlle olmışlar. Fırqa-i nâciye ki, ehl-i sünnet ü cemâ>at
durırlar. Anlardan mâ->adânıñ3 awvâli ne4 idügi xaber5-i resûl-i śıdq-maxśûś ile
manśûśdur.6 Zemân-ı xâtemü’ n-nebiyyînden śoñra devr-i xulefâ-i râşidîn otuz yıldan
tecâvüz eyleyüb, aśwâb-ı güzînden çehâr-yâr-ı kibâr ki, sipihr-i velâyetiñ mâhları,
muwabbet ü ixlâś vilâyetiniñ emîr ü şâhlarıdır. Aralarında muxâlefet ü nifâq yoq iken
a>ceb-i >acâyibdendir bir ţâyife >ale’ l-xuśûś dûdmân-ı >izzet-âşiyâna şeref-i intisâb ile
müftexirler iken lâ->an-şey&server-i kâyinâtıñ śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem7 awbâbına,
bisâţ-ı qurbda qoçuşıb bile yatan aśwâbına śuç yoq, günâh yoq la>n ü sebb iderler.
Sübwâna’ llahü’ l->aźîm. >Aql-ı derrâk lücce-i deryâ-yı wayretde ğarîqdir. Bu derd-i elîme
dermân bulınmaz. Bu hicrân-ı ta>aśśubıñ sebeb ü bâ>iŝi nedir bilinmez. Muqteżâ-yı
zu>mları üzre beyân etdikleri umûr ţavr-ı >aqlden xâric ü dûrdur. Fi’ l-cümle eşbehi
qıśśa-i Yezîddir. >Aleyhi mâ-yüstewaq. Ol zemânde olan cemâhîr-i kilâb şimdi nâ-
yâbdır. Cümle erbâb-ı İslâm bende ve ğulâm-ı ważret-i murtażâ-yı >âlî-maqâmdır.
Rıżvânu’ llâhi >aleyhi 8. Bir ehl-i idrâk, śâwib-i žihn-i pâkden mervîdir, dimişler ki: “ Bu
mes&ele-i bî-cevâbıñ wallinde çoq cüst ü cû etdim. Meger zübde-i ehl-i na>lin Mevlânâ
Celâleddîn-i Rûmî quddise sirruhû9nıñ Meŝnevîlerinde mesţûr olan qıśśa-i cehûd ki,
aśwâb-ı millet-i Mesîw aralarında keyd ü wîle ixtirâ> eylemişdir. Ğâlibâ ol wikâyete
münâsib bu daxı meger cehûd ola. Bu taqdîrce ol ţâyifeniñ metbû>ları cehûddur. Bundan
ğayrı mawmil (370b) bulmadım” dimişler. Fi’l-vâqi> vech-i vecîhdir, cehûdıñ fitnesi
ğayr-ı ma>dûd olduğında iştibâh yoqdur ki, ümmet-i dîn-i mübîn aralarında ixtilâf bu
derece ve wadde müntehâ olmışdır. Bu ma>ânî-i >acîbü’ l-mebânî zümre-i >avâmdan
ma>žûrdur. Ammâ erbâb-ı süxan ve aśwâb-ı >aql u ferâset olan kümmelden źuhûrı a>ceb-i
bedâyi>dendir10. Ţoqız [yüz] yıldan berü vefât1 idüb, resûlü’ ŝ-ŝaqaleyn ve imâmü’ l-
1
F Hs K Ü: ixtilâfından
2
Hk: virüb, - ibdâ>idüb
3
A F Hk Hs K: mâ->adâsı
4
A F Hk Hs K: ehl-i nâr, - awvâli ne
5
A F Hk Hs K: qavl
6
A F Hk Hs K: + Ol cümleden bir mežheb-i bâţıl ve ţarîq-i >âţıl ki, ehl-i bida> ve żalâl ibdâ> u ixtirâ>
eylediler. Mežheb-i şenî>a-i Şî>adır, lâ-şekk fîhi ki, ţâyife-i xâsireniñ vesvese-i iblîs-i xüsr-enîs pîşvâ ve
reh-nümâlarıdır. Zîrâ ol ţarîq-i bî-tevfîq-i iblîs-refîq müşteheyât-ı nefs-i bî-dîne muţâbıq ve muvâfıq idügi
muwaqqaq ve tawqîqdir. Şâh-ı >Acem daxı ol sebîle sâlik olub, wabl-i nâ-metîn ve (Hk: - ve) nâ-
müstawkeme muwkem (A Hk: - muwkem) yapışub, naźar-ı Waqq-bîne ruxśat virmedi. Dîde-i inśâf ile
baqılsa dîn-i qadîm-i qavîm ile mežheb-i Şî>a-i nâ-müstaqîmiñ farqı bi’l-bedâhe źâhir ü bâhir olurdı. Bu
qażiyye-i bedî>a a>ceb-i >acâyib ve ağreb-i ğarâyibdendir ki, bir ţâyife-i lâ-yu>qal neseb-i pâk-i resûle
intisâb idüb, da>vâ-yı waseb (F Hs K: wubb)-i âl (F Hs K: ehl)-i sa>âdet-meâl iderler. Źâhiren Qur’ân-ı
qadîme i>tiqâd idüb, ehl-i İslâm’ dan geçinürler.
7
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
8
Allah’ın rızası onun üzerine olsun.
9
Sırrı kutsansın.
10
- Zemân-ı xâtemü’ n-nebiyyînden śoñra devr-i xulefâ-i râşidîn otuz yıldan tecâvüz eyleyüb, aśwâb-ı
güzînden çehâr-yâr-ı kibâr ki, sipihr-i velâyetiñ mâhları, muwabbet ü ixlâś vilâyetiniñ emîr ü şâhlarıdır.
Aralarında muxâlefet ü nifâq yoq iken a>ceb-i >acâyibdendir bir ţâyife >ale’ l-xuśûś dûdmân-ı >izzet-
âşiyâna şeref-i intisâb ile müftexirler iken, lâ->an-şey& server-i kâyinâtıñ śalla’llâhu >aleyhi ve sellem
awbâbına, bisâţ-ı qurbda qoçuşıb bile yatan aśwâbına śuç yoq, günâh yoq la>n ü sebb iderler.
Sübwâna’ llahü’l->aźîm. >Aql-ı derrâk lücce-i deryâ-yı wayretde ğarîqdir. Bu derd-i elîme dermân bulınmaz.
632

waremeyn2 ile śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû3 hem-wâl ü hem-xâk olan ecsâm-ı pâk
ne bunlarıñ aqvâm u aqrabâların öldirdiler, ne bâğ u ravżalarına girdiler, ne bunlar
anları gördiler ve4 ne büyût u waremlerine ţaş urdılar ve5 ne râh u ţarîqlerine geldiler ve6
ne mâl ü menâllerin aldılar. Bir sebeb ü bâ>iŝ yoq7. [Güm-râhlar, ma>âyib-nigâhlar,
cehennem-câh8lar, iblîs-hem-râhlar] >ale’ l-ittiśâl [sebîl-i żalâle girüb], bî-günâhlara sebb
ü düşnâm9 iderler.
Zihî nâqıś >uqûl ü fehm ü10 idrâk
Bunıñ derkinde >âciz >aql-ı derrâk
Geçer nesli resûl-i müctebânıñ
Muwibb-i muxliśi hem murtażânıñ
Sögerler âl ü âśwâb-ı kirâma
>Aceb anlar ne etdi bu liyâma
Denilmez bunlara âdem->ameldir
Bahâyimdir bular bel hem eżalldir
[Niśâb-ı >aqıldan bî-gânelerdir
Gümürçiner delü Dîvânelerdir
Ma>ârifden feżâyilden tehîler
Żalâlet yollarında müntehîler
Yehûdâ ve naśârâdan denîler
Fürû-mâye >aqılsuz küştenîler.]
[Rûz-be-rûz nâyire-i fesâda işti>âl virüb, ağrâż-ı nefsâniyye işğâline iştiğâlde oldılar.
Aśwâb-ı kirâm-ı Seyyidü’ l-enâma >alâ-rüûsi’ l-eşhâd11 sebb ü la>n etdürib, rafż u ilwâd
şehrlerini ma>mûr u âbâd etdiler.] Evqât-ı xamsede ţâ>ât u >ibâdât ežânlarını qaţ> idüb,
śalavât-ı mefrûża ve mesnûnei metrûk u mehcûr eylediler. Câmi>leri ibţâl ü xarâb,
mescidleri axûr-ı devâbb qıldılar. Dîn-i qavîmde warâm olanı welâl, welâli warâm, bi-
ğayr-ı waqqın qatl-i nüfûsı mübâw eylediler. >Âlemde a>lâm-ı bağy âşikâr u mümtâz,

Bu hicrân-ı ta>aśśubıñ sebeb ü bâ>iŝi nedir bilinmez. Muqteżâ-yı zu>mları üzre beyân etdikleri umûr ţavr-ı
>aqlden xâric ü dûrdur. Fi’ l-cümle eşbehi qıśśa-i Yezîddir. >Aleyhi mâ-yüstewaq. Ol zemânde olan
cemâhîr-i kilâb şimdi nâ-yâbdır. Cümle erbâb-ı İslâm bende ve ğulâm-ı ważret-i murtażâ-yı >âlî-
maqâmdır. Rıżvânu’ llâhi >aleyhi. Bir ehl-i idrâk, śâwib-i žihn-i pâkden mervîdir, dimişler ki: “Bu mes&ele-
i bî-cevâbıñ wallinde çoq cüst ü cû etdim. Meger zübde-i ehl-i na>lin Mevlânâ Celâlüddîn-i Rûmî quddise
sirruhûnıñ Meŝnevîlerinde mesţûr olan qıśśa-i cehûd ki, aśwâb-ı millet-i Mesîw aralarında keyd ü wîle
ixtirâ> eylemişdir. Ğâlibâ ol wikâyete münâsib bu daxı meger cehûd ola. Bu taqdîrce ol ţâyifeniñ
metbû>ları cehûddur. Bundan ğayrı mawmil bulmadım.” dimişler. Fi’l-vâqi> vech-i vecîhdir, cehûdıñ
fitnesi ğayr-ı ma>dûd olduğında iştibâh yoqdur ki, ümmet-i dîn-i mübîn aralarında ixtilâf bu derece ve
wadde müntehâ olmışdur. Bu ma>ânî-i >acîbü’l-mebânî zümre-i >avâmdan ma>žûrdur. Ammâ erbâb-ı süxan
ve aśwâb-ı >aql u ferâset olan kümmelden źuhûrı a>ceb-i bedâyi>dendir.
1
K: >azm-i bâğ-ı >adn ?
2
A F Hk Hs K: - ve imâmü’ l-waremeyn
3
A F Hk Hs K: - śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû. Allah’ın rahmet ve selameti O’nun üzerine olsun.
4
A F Hk Hs K: - ve
5
A F Hk Hs K: - ve
6
A F Hk Hs K: - ve
7
F Hs K: yoqdur
8
F: penâh
9
A F Hk Hs K: şetm
10
Hk Ü: - ve
11
Hk: ŊĜΚĨŪė
633

cihânda ţuğyân u fesâd râyâtı mu>azzez ü ser-efrâz oldı. Ważret-i xudâygân-ı źıll-i
müste>ân merreten ba>de uxrâ ol cânibe mev>iźet-âmîz ü naśâyiw-engîz nâmeler
gönderüb, anları ţarîq-i Waqq’ a irşâd ile iţfâ-i nâyire-i fesâd u ilwâda sa>y-i cemîl etdiler.
Kelâm-ı sedîd jengî be-şüten nigerded sepîd muqteżâsınca müfîd olmadı. Ţabâyi>-i eşrâr
emrâż-ı cehl ü >ilel birle muxtell olmağla >inâdda ıśrâra mâyil olub, kelâm-ı Waqq’ a
qâyil olmayıcaq >ilâcı >arż-ı dârû-yı şimşîr ü tîr ü niśâl, çâre ve dermânı żarb-ı dest-i
qahramânî birle gûşmâl etmek şîme-i şâhân-ı büzürg-vâr olduğı eclden bi’ d-defa>ât
memâlik-i žerbâycân ve >Iraq pây-mâl-i sümm-i sütûr-ı leşker-i manśûr-ı >ale’ l-ıţlâq
oldıqda ţâyife-i şî>a-refîq1 bîşe2-i gürîzi ţarîq3 idinüb, dilâverân-ı Rum’ dan firârı pîşe4
qıldılar5. Ważret-i xudâygân-ı kişver-sitânıñ bi->inâyeti’ llâhi’ l-meliki’ l-mennân quvvet ü
iqtidârları kemâl nihâyetde (371a) olub, wadd-i žâtında >asker-i hizebr-peyker ile qaśd u
iqdâm ol[ın]sa şâhîlerden ferde xalâś [u] necât yoq idi. Lâkin awvâl-i düşmenden nev>-i
iğmâż u ferâğ şîme-i şâhân-ı dîn-çerâğ olmağın ba>żı memâlik ü mesâliküñ fetw u güşâdı
ile tesellî bulub, düşmene bu deñlü gûşmâl ile şâyed ol ţâyife ruqûd-ı ğafletden bîdâr
olub, gûş6-i hûşlarına âvâze-i inśâf irişüb, qulûb-ı fâsidlerinde7 olan ğıll ü ğışş pâk ve
śâf ola. Dâyire-i dîne qadem qoyub, şa>âyir-i müslimîn ile xoş olalar, deyü iwtimâl
virilüb8, diyâr-ı celîlü’ l-i>tibâr Rum’ a şeref-mürâca>at buyurılmışdı. Bu def>a şerw u
tafśîl olınduğı üzre ol ţâyifeniñ9 muqaddemât-ı evżâ>-ı źulm-ittibâ>ı10 râyât-ı źafer-
simâtıñ tekrâr diyâr-ı şarqa teveccüh ü hücûmlarını müntic olmağın arâżî-i žerbâycân
gerü a>lâm-ı [İslâm-ı >âlem]-ârâ źılâli ile çünki müstaźill oldı, anlar cânibine waqîqat-i
wâliñ i>lâmı münâsib görilüb, xuśûśen bu def>a ţanţana-i >asâkir11-i deryâ-meâŝir ile
âfâqda meşhûd12 olan şevket ü şehâmet ki, hic bir zemânda bir pâdişâh-ı cihân-penâha
daxı naśîb olmış degil idi 13. Şâhîler gerü bu wâletiñ istimâ>ı ile qulûb-ı mağlûblarına
dehşet >ârıż olub, üslûb-ı qadîmeleri üzre ceng ü âşûba iqdâm etmeyüb, verâ-i qulle-i
gürîzde muxtefî olalar, deyü iwtimâl virilüb, fi’ l-cümle xavf ü xaşyetlerini teskîn içün
kendüye nâme-i miskîn14 tawrîrine fermân-ı şehriyâr-ı kâm-yâb şeref-nefâž buldıqda15
[bu nâme tasţîr olınub, leşker-i xuceste-eŝer ellerinde giriftâr u mawbûs olmış bir
Qızılbaş-ı menwûs ile kendüye gönderildi.
“ Ţahmâsb bahâdır! Erşedehu’ llâhu te>âlâ. Miŝâl-i lâzımü’ l-imtiŝâl vâśıl olıcaq ma>lûm
ola ki, saña mütâba>at ve inqıyâd iden erbâb-ı fesâdıñ küfr ü irtidâdları derece-i vużûwda
âşikâr olub, tebdîl-i dîn-i mübîn ve tağayyür-i merâsim-i şer>-i güzîn etmekle dâyire-i
inśâfdan xurûc u >udûliñ müntehâ-yı tawqîqe vuśûl bulmışdır. Xuśûśen sebb-i şeyxayn

1
A F Hk Hs K: şâh-ı şî>a-ţarîq, - ţâyife-i şî>a-refîq
2
F: pîşe
3
A F Hk Hs K: penâh
4
Hs: bîşe
5
A F Hk Hs K: qıldı
6
Ü: + ve
7
A F Hk Hs K: qâsiyelerinde
8
F Hs K Ü: virüb
9
A F Hk Hs K: şâh-ı meźâlim-şi>ârıñ, - ol ţâyifeniñ
10
A F Hk Hs K: fesâd-îqâ>ı
11
Ü: >asker
12
Ü: meşhûr
13
A Hk: degildir
14
A F Hk Hs K: müşgîn
15
Ü: + ţabî>atlarında merkûz olan âŝâr-ı xaşyeti izâle ve teskîn içün nâme-i xavf-rîz ü wikmet-engîz
yazılub, ol cânibe irsâl olındı.
634

rażiya’ llâhu >anhümâ1 dört mežhebde bile küfr ü żalâl idügi muśarraw ve mesţûr olub,
hedm-i bünyân-ı dîn idenleriñ qanları ve mâlları mübâw idügine fuqahâ-yı erbâb-ı yaqîn
ve eimme-i şerî>at-ı Seyyidü’ l-mürselîn >aleyhi’ś-śalâtü ve’ s-selâm2 bi-esrihim fetvâ
virmişlerdir. Aña binâen mawżâ imtiŝâl-i evâmir-i >aliyye-i İlâhî ve ittibâ>-ı şerâyi>-i
ważret-i risâlet-penâhî içün śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem3 Waqq sübwânehû ve te>âlânıñ4
>inâyetine tevekkül, iki cihân faxriniñ mu>cizâtına tevessül eyleyüb, çehâr-yâr-ı >iźâmıñ
>ulüvv-i himmetlerine ţayanub, bir yıla qarîb oldı ki, maqarr-ı sa>âdetimden qalqub,
diyâr-ı küfr-şi>âr şarqıñ taxrîbi, aśwâb-ı kirâm-ı sa>âdet-irtisâm düşmenleriniñ ta>žîbi
niyyetine ğazâ ve cihâda bil bağlayub, >asâkir-i heycâ-meâŝirim ile teveccüh-i
hümâyûn-ı meymenet-maqrûn eylemiş idüm. Wâliyen ol >azîmet-i >âlî-nehmet üzre
leşker-i âhen-pûş u deryâ-xurûş, ğażanferân-ı hizebr-heybet ü ejder-xurûş ile menâzil-i
>adîde ţayy qılub5, şehr-i wabîbü’ r-rawmân mâh-ı mübârek şa>bân-ı źafer-iqtirânıñ
beşinci güni wavâlî-i Qarś źılâl-i râyât-ı źafer-âyâtla müstes>ad oldı.
Qable’ s-seyf teklîf-i İslâm âyîn-i şer>-i Seyyidü’ l-enâm olduğı eclden6 bu wükm-i
hümâyûn-ı şeref-maqrûnım saña ıśdâr buyurıldı. Sâlhâdır ki, kendüñe şâhlıq isnâd idüb,
lâf-ı güžâf ile merdlik ve dilîrlik da>vâsın idersin. Sinîn-i sâbıqada defa>ât ile tawt-ı
taśarrufıñda olan memâlik ve7 arâżî sümm-i sütûr-ı leşker-i manśûr ile pây-mâl oldıqda
niśâl-i sihâm-ı cân-âşâm-ı ğuzâtdan qalbüñe kemâl-i xavf ü xaşyet müstevlî olmağın
muqâbeleye gelmege râżî olmayub, perde-i gürîzde muxtefî olmış idüñ. Bu wâl-i
fażîwat-meâl ile mestûr olub, xâne-perverlik ixtiyâr eylemiş iken el’ fitnetü nâimetün
la>ana’ llâhu men eyqaźahâ mażmûnından ğaflet gösterüb, sene-i sâbıqada ba>żı >asâkir-i
źafer-meâŝirim küffâr-ı xâk-sâr ile ğazâda iken furśat bulub, rikâb-ı żalâlet-intisâb
üzerine gelüb, hevâ-yı nefse mütâba>at ile eknâf-ı memâlik-i mawrûsemden ba>żı
mevâżı>ıñ re>âyâsına ta>žîb ü >ažâba şitâb eylemiş idüñ. Âgâh olasın ki, źulmiñ âxiri
vaxîm, fitne ve fesâdıñ ŝemerâtı müşâhede-i >iqâb-ı >aźîmdir.
İnşâ-Allâhü’ l-e>azzü’ l-ekrem >an-qarîb wudûd-ı Naxcıvân ğulğule-i leşker-i xuceste-
nişân ve debdebe-i dilîrân-ı ğażanfer-ferân ile müşerref olur. Esfâr-ı sâbıqada şâyed
ruqûd-ı ğafletden uyanub, gûş-i hûşıñda olan penbe-i >inâdı izâle eyleyesin, dâyire-i
İslâm’ a qadem baśub, müslümân olasın, deyü iwtimâl virilüb, re>âyâya nev>-i
merwametim, sükkân-ı şarq-ı fitne-ğarqa mezîd >âţıfetim olub, anlara ta>arruż
olınmamışdı. Bu def>a niyyet-i xayr-xâtimet-i pâdişâhî śawâbe-i kibâra sebb ü la>n iden
ţavâyifiñ >inâyet-i Waqq ile celle žikruhû8 žükûrı >alef-i şimşîr9, inâŝ u eţfâli esîr
qılınmaq xuśûśına maśrûf olmışdır. Eyle olsa žâtıñda fi’ l-cümle ğayret ü wamiyyetden
eŝer, cibilletiñde dâne-i xardal miqdârı celâdet ü hüner olub, recûliyyetden wiśśe ve
behre, erlikden žerre ve şemme var ise gelüb, >asâkir-i źafer-meâŝirime muqâbil olasın.
Waqq sübwânehû ve te>âlâ ważretleriniñ meşiyyet-i ezelî ve irâdet-i lem-yezelîsinde
muqadder olan her ne ise ma>raż-ı źuhûrda cilve-ger ola. Cenâb-ı Waqq’ a celle ve >alâ10
1
Allah o ikisinden razı olsun.
2
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
3
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
4
A Hk: + >ulüvv, Hs K: te>âlâ
5
A Hk: qılınub
6
A Hk: cihetden
7
A: - memâlik ve
8
İsmi yüce olsun.
9
K: + ve
10
Yüceliği artsın.
635

ma>lûmdur ki, cihânda maqśûd u murâdım iwyâ-yı sünnet-i nebevî olub, mâl ve mülke
nigerânım, dünyâ-yı qarînü’ l-fenâya žerre deñlü iltifât u i>tibârım yoqdur. Hem-vâre
rûzgâr-ı sa>âdet-âŝârım küffâr-ı nâr-qarâr ile ğazâya munśarif 1 ü mün>aţıf 2dır. Dest ü
bâzû-yı quvvetim >inâyet-i Bârî’ ye >amme nevâluhû3 merbûţ u muwkemdir. Şimdiye
degin cenâb-ı celâlet-meâbım ile maśâffa iqdâm etmeyüb, zâviye-i gürîz ü ixtifâda
muxtefî olduğıña sebeb ü bâ>iŝ xaşyet-i ţob ve tüfeng-i ra>d-âheng olmış ise ol xavfi
qalbiñden izâle eyleyesin. >Asâkir-i fevz-meâŝirim ile ţob ve tüfeng olduğı >âdet-i
qadîme-i mevrûŝî olub, lâzıme-i qâ>ide-i gîtî-sitânî ola gelmişdir. Bu degildir ki, senüñ
gibi nâm u nâmûs terk eylemiş ile muwârebe ve ceng içün tertîb olınmış ola. Saña iqtidâ
iden evbâşıñ awvâli ne idügi ve ne maqûle müfsidler idügi ma>lûm u źâhirdir.
Muqâbeleye gelmege aślâ ţob ve tüfengden qorqmayasın. Melâwide-i bî->âr u neng
def>ine ţob ve tüfeng wâcet degil. Ve enzelne’ l-wadîde fîhi be&sün şedîdün4 muqteżâsınca
aśwâb-ı ţuğyânıñ def>ine şimşîr-i bürrân ve tîğ-i diraxşân kâfîdir.
Tüfeng ile urılur mürde pence
Zeng-i âşûbîdir birqac ţabance.
Ve eger muqâbeleye gelmege >adem-i iqdâmıñ keŝret-i >asâkir-i cihân-bânî ve vefret-i
cünûd5-ı kişver-gîrî ve xüsrevânîden xavf ü6 iwtiyâţ iderseñ ol xaşyetiñ izâlesi içün
leşker-i źafer-rehberden bî-nihâye dilîrân-ı rezm-perver ifrâz olınub, yerlü yerine
varmaq emr olınmışdır. Xaśma mürüvvet ü >âţıfet bu qadar olur. Bundan özge olmaz.
>Asker çoqlığından qalbüñe xavf getürmeyesin. Ammâ şöyle ki, >âdet-i qadîmiñ üzre
gerü firâr ixtiyâr idüb, leşker-i pîrûz-rûz ile muqâbil olmayasın, xavâtîn-i xâne-nişîn
mânendi miğfer yerine mi>cer ixtiyâr eyleyesin. Şâhlıq nâmı saña warâm olub, warâmîler
zümresinden olursun. Warâmîler firâr idüb, meydâna gelmeyicek7 raxt u baxtı târ-mâr,
yataq ve ţuraqı xarâb u yebâb qılınub, şerâre-i âteş-i sûzân ile pür-nâr qılınmaq >âdet-i
qadîme-i şâhân-ı büzürg-vârdır. Re>âyânıñ meźâlimi boynuña. Leşker-i enbûh-ı deryâ-
şükûh memleketiñde ţaşı ţaş üzre8 qomayub, şeh-bâzân-ı Rum ma>mûre-i vilâyetiñi
âşiyân-ı cuğd u bûm iderler, bilmiş olasın. Be-her-wâl fermân-ı cihân-muţâ>ıma cevâb
gönderüb, vaqtüñe wâżır olasın. Ve’ s-selâmü >alâ-meni’ t-tebe>a’ l-hüdâ9.” ]
(371b) Nâme-i mezbûrıñ irsâlinden śoñra leşker-i ferxunde-fâl ile >ale’ l-ittiśâl göçilüb,
şa>bân-ı şerîfiñ ţoquzıncı güni Şuragel nâm memleket ki, ma>mûr u âbâdân mezâri>ve
qurâ ile giyâhistân olub, her cânibden >asker-i bâd-şitâb u nâr-iltihâb ol nevâwîde olan
ma>mûreyi vîrân u xarâb eylediler. >İmâret âŝârı mün>adim, şenlik bünyânı münhedim
oldı.
On birinci güni Şarâb-xâne dimekle ma>rûf 10 yurta qonılub, ümerâ-i ser-wadden Mîrzâ
>Ali ki, şehâmet meydânınıñ >Alisidir, sâbıqâ11 ţâyife-i Qızılbaş’ dan iken hidâyet-i

1
K: maśrûf
2
K: - ü mün>aţıf
3
İhsanı (her yeri) kaplasın.
4
“ Kendisinde çok büyük bir sertlik bulunan demiri indirdik.”, K.K., 57 Hadîd, 25.
5
F Hs: cünûda
6
Hk: - xavf ve
7
K: gelicek
8
Hk: üstine
9
“Hidâyete uyanlara selam olsun.”, K.K., 20 Tâhâ, 47.
10
A F Hk Hs K: meşhûr
11
A F Hk Hs K: sâbıqda
636

Rabbânî refîq olmağla silsile-i İslâm’ a teşebbüŝ idüb, livâ-i sa>âdet-iwtivâ >inâyet
olınmışdı. Memâlik-i ilwâdiyye awvâline vâqıf śâwib-baśîret olmağın >aşîreti ile dilci
ta>yîn olınmışdı. Kendü ile olan dilâverân-ı zûr-âverân ile ilerü eşüb, bu eŝnâda şâhîler
xavf 1-i âşûbdan buţûn-ı cibâli me&vâ idinüb2, ţâyife-i cinn gibi gözden mestûr, nâm u
nişânları śawîfe-i vücûddan mawkûk u metrûk u mehcûr oldılar. Müşârün-ileyh Mîrzâ
>Ali ol ţâyifeden bir fırqa ile rû-be-rû olub, śavaş eylemiş. Qızılbaşlar’ ıñ tîğ-i xûn-pâş
ile başların kesüb, birqac diri ţutub, tuğ-ı źafer-fürûğı gelüb, istiqbâl eyledi. Axbâr-ı
>adûya vuqûf tawśîl olındı ki, ţâyife-i evbâş-ı hezîmet-ma>âş künc-i firârda münzevî
olub, vücûd u celâdetleri mawv [ü] nâ-bûddur.
Menâzil ü merâwile wulûl [ü] duxûl olınub, şa>bân-ı şerîfiñ on beşinde Nilqavaq3
dimekle meşhûr-ı (372a) âfâq qonağa nüzûl olındı.4 Hevâya tağayyür gelüb, ra>d u berq
ile >âlem sewâb u bârâna ğarq oldı. Ol cânibde olan bilâd-ı meşhûreden belde-i Revân ki,
waqîqaten revân mülk olub, ol diyârıñ cânı imiş. Eţrâf 5 bâğ u râğ olub, serv-âsâ bülend
qavaqlar ile müzeyyen bostânlar, envâ>-ı ravżalar, gülistânlar ile câ-yı ma>mûr idi. On
yedinci güni anda qonılub, şâhıñ ve oğlınıñ ve ümerâsınıñ mükellef bâğları, [serâ]
bostânları xuśûśen Bâğ-ı Sulţâniyye dimekle meşhûr yatağ ve ţurağı şerâre-i nâr-ı sûzân
ile iwrâq olındı. Dilciler gerü başlar getürüb6, evbâşlar ile uğraşlar eylemişler. Ol
diyârlar pür-ğubâr olub, ni>âl-i maţâyâ rû-yi zemînden >urûq7-ı giyâhı tirâş idüb, ser-â-
ser [hevâ] muğberr idi.
Şa>bân-ı mübârekiñ yigirminci güni Aras kenârına qonılub8, yigirmi üçinci güni Arpa
Çayı dimekle ma>rûf 9 cây u menzil mawall-i nüzûl-i otaq-ı sa>âdet-mawmil oldıqda
>asker-i şîr-dil eţrâf u10 cevânibine cerâd-ı münteşir idiler. Müşârün-ileyh Diyar-bekir
beglerbegisi semtinde gürûh-ı düşmenden alaylar źâhir olub, Qızılbaşlar’ dan bir fırqaya
râst gelmişler. Dilîrler, hengâme-i qıtâlde ejderler, şîrler >adûya at śalub, gîrûdâr
eylemişler. Ceng ü cidâle qudretleri, dilîrân-ı źafer-nişân ile muqâbeleye ţâqatları
olmayub, benâtü’ n-na>ş gibi müteferriq ü gürîzân olmışlar. Ba>żı dilâverler ta>qîb idüb,
irişdikleri Qızılbaşlar’ ı ţu>me-i şimşîr11-i xûn-ma>âş eylemişler. Diri diller ţutub, ol illeri
bi’ l-külliyye vîrân u yebâb eylediler.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi dördinci güni Aras kenârında Qarawiśâr nâm qonağa qonıldıqda
ţağ semtinde ba>żı qurâ görinmegin Qaraman >askerinden12 bir miqdâr su-başılar
alaydan ayrılub, bâğlar içine girüb, bî-dînler kemîne girmişlermiş, rû-be-rû olub, xayli
ceng ü neberd eylemişler. Cânibeynden xayli âdem düşüb ve ba>żı diriler alınub, ğâret ü
xasâret vâqi>oldı.

1
Ü: + ve
2
F Ü: idüb
3
F: ⅛ėΜ₤ΈΣġÜ: ⅛ėŏ⅝ΈΣ∆
4
“ Mâh-ı şa>bânıñ on beşinde Revan’a varıldı.” , Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 298b.
5
Hk: eţrâfı
6
K: + gerü
7
Ü: >ırq
8
Yigirmi birinci güni Naxcivan sawrâsına qonılub…” Bu menzilde dört bin askerle Van beylerbeyi Ferhat
Paşa orduya katıldı, Âlî, Künhü’1-Ahbâr, v. 298b.
9
Ü: maśrûf
10
Hk: - ve
11
A Hk: süyûf
12
Hk: leşkerinden
637

Mâh-ı mezbûrıñ yigirmi beşinci güni memâlik-i meşhûre-i A>câm’ dan Qarabâğ nâm
vilâyete duxûl olındı. Cihân toza müstağrıq olub, at ayağından yeryüziniñ bir qatı
śoyılub, hevâda sewâb olmışdı. Âdem âdemi farq etmeyüb, rûz [leyle], nehâr şeb-i
ţavîlü’ ž-žeyle müşâbih olmış idi.
(372b) Qopub tozlar cihân deryâya döndi
Yüzi yiriñ delindi nâya döndi
Göz açmağa mecâl olmazdı tozdan
Silinmezidi ğubâr u gerd yüzden
Hevâ ğarq olmış idi ebr-i gerde
Ţutılmışdı güneş yüzine perde
Ğubâr-âlûd idi >asker ser-â-ser
Qara ţopraq idi başlarda miğfer
Tağayyür geldi gerd ile meşâma
>Acebdir rûz-ı rûşen döndi şâma
Qarañlıq gece ol rûz-ı pîrûz
Açılsa toz olurdı yevm-i nevrûz.
Ol câniblerde Qızılbaş-ı menxûsa tâbi> uluslar, a>yân-ı memâlik ve ümerâ-i mesâlik
cibâl-i waśîne ilticâ, mevâżı>-ı müşkiletü’ l-mürûra tawaśśun ü ittikâ eyleyüb, beceneler
etdikleri şâyi> olmağın aqıncı beglerinden merwûm >Ömer Beg-oğlı Ţuraxân Beg ki,
Rumili niñ ümerâsı arasında şehâmet ile yegâne ve ferîd, erlikde, dilâverlikde ferzâne-i
vawîd, ser-efrâzlarıñ peleng-xıśâli ve neheng-xûyı, şeh-bâzlıq çehresiniñ xâli, şîr-
cengleriñ âb-ı rûyidir. Ţuraxanlu’ ya tâbi> dilîrler ile ol beceneleriñ fetw u tesxîrine
me&mûr oldı. Cibâl künclerini, ţağlar eteklerini, vâdî bucaqlarını, mağaralar, inler
delüklerini arayub, nisvân u merdden bi’ l-cümle nüfûs-ı beşerden ferd bulmayub, ţâğîler
xaşyet-i >askerden1 bir vechle gürîzân olmışlar ki, vücûdları >ademden ma>dûddur. Ba>żı
mağaralarda şâha maxśûś esbâb u âlât bulınub, ğuzâta yağma, naqle qâbil olmayanları
âteş-i sûzân ile bî-ser ü pâ eylemişler.
Mâh-ı mesfûrıñ yigirmi birinci güni râyât-ı źafer-qarîn ü sa>d-hem-dem, a>lâm-ı >alem-
sitân u naśr-mawrem śawrâ-yı Naxcıvân’ a vuśûl bulub, ğulğule-i pîlân2-ı ser-mest,
debdebe-i şîrân-ı şarq-güžeştden kevn ü mekân mû-yi zengî gibi âşüfte ve perîşân idi.
Şâh ve şâhîler [qanda], serây [u] veŝâq3ları xâlî, ţâq u revâqları boş u tehî, taxt u baxtları
âşiyân-ı hevâ, mesken ü mevţınları >arśa-i xalâ, śuffeleri, şâh-nişînleri, nişîmenleri 4
merkez-i renc ü >anâ5, wavżları girdâb-ı cefâ, çeşmeleri şûrâb-ı belâ olmış. Bâm-ı
serâylarında cuğd u bûm münâdîler olub, tefirrû eyyühe’ l-bâdî nidâsın idüb, gülistânı6
eşcârınıñ bülbülleri, bostânı şâxlarınıñ [pür]-terennümleri śavt-ı wazîn ile nâle ve enîn
iderlerdi.
(373a) Naźar qıl Naxcıvân’ a câ-yı vawşet
Waqîqat bî-śafâ bir kûy-i nekbet

1
K: + ţağılub
2
Hs K Ü: pîrân
3
K: otaq, Ü: vifâq
4
A Hk: - nişîmenleri
5
Hs: Ĝ
ŧỲ
6
A Hk Ü: gülistân
638

Der ü dîvârı [xûn-âbile1] menqûş


Urır her śabaw nevbet anda bayquş
Tehî ževq u şağb2dan yoq śafâsı
Keder-baxş u hümûm-efzâ hevâsı
Qoqar bûy-i cefâ her gûşesinden
Gelür nefret nüfûsa tûşesinden
[Temâşâsı ğam-ender-ğam qulûba
Muqarrer menba>olmış her žünûba]
Dem-i nâ-waqq ile xâki sirişte
İçine girmemiş hergiz3 firişte
Emîr-i rafż u ilwâd anda şıwne
Maqâm olmış derûnı sebb [ü] la>ne
Güžer etseñ waqîqat her mawalle
Cehennemden śanursın bir mawalle
Gelür śavb4-ı saqardan her esen bâd
Qamû şehri ser-â-ser źulmet-âbâd.
Her-bâr şâhîler bu vechle gürîzi pîşe5 idüb, bîşe-i firârda qarâr ider[ler], at-oğlanları
cânlarından bîzâr, şerâr-ı nâr-ı seferden derûnları pür-nâr idi. Hemân ol sâ>at şehre
qoyılub, xânelerini xâk ile yek-sân, şâh serâylarını ve oğlınıñ ve begleriniñ qarâr-gâh u
mekânlarını bir anda kâne lem-yekün şey’ en mežkûran6 eyleyüb, ţâq u revâqlarını
yıqub, bâlâ-yı refî>lerini pest7, zerrîn ü rengîn câmlarını seng-i bî-qadr8 ile şikest etdiler.
Serv-âsâ qavaqlarını teber ve tîşe ile kesüb, qara ţoprağa qardılar. Śuffe-i mefrûş ile
suqûf 9-ı menqûşlarını bir anda >ihni 10 menfûş11 eylediler. Ol şehr12-i pür-âşûb u tengde
seng-ber-seng qomayub, meskenlerini >adem-âbâd ile hem-reng qıldılar. Eţrâf u
cevânibden yemîn ü yesâr13, pes ü pîş dörd beş günlik yollar[a] degin ne deñlü ma>mûr
qurâ ve bilâd varise cümlesin ber-bâd u >adem-âbâd qılub, vîrân u xarâb eylediler. Bu
eŝnâda bî-nihâye mülâhide her gûşede14 >alâ-wide ele girüb, ţu>me-i süyûf oldı. Eyâdî-i
ğuzât esbâb u tecemmülât ile memlû olub, ordu-bâzâr Qızılbaş [ţoyımlığı] ile ţopţolu
oldı. Eţfâl ü evlâd-ı śağîr giriftâr-ı bend ü zencîr olub, bî-wadd esîr etdiler. Gül-xad ü
mevzûn-qaddler, wüsn ü cemâlde axterler15, semen-berler, sîm-tenler, >Acem-aśl pâkîze
xûb-rûlar16 alındı. Sünbül-kâkül, >anber-bûy, müşgîn-zülf, (373b) zîbâ-rûy xâtûnlar
ţutıldı. Her cânib herc ü merc ü âşûb, her ţaraf ğavğa ve ceng ü warb idi. Şâhîler

1
F: ΗΊΣġĜ
Μŧ Ņ, Hs: ΗΊΣġĜ
∆ ġΜĨŅ, K: ΗΊΣġĜ

ΜΕŅ
2
A Hk: şe>ab
3
Ü: hüner
4
Ü: + ve
5
F Hk Hs: bîşe
6
“İnsan zikredilecek bir şey değilken…”, K.K., 76 İnsan, 1.
7
Ü: + ve
8
Ü: miqdâr
9
Hs: sufûf
10
Hs: >ayn
11
F Hs: menqûş
12
K: pür
13
K: yesârında
14
K: gûşe
15
Ü: wüsn ü mâh u axter duxterler
16
A F Hk Hs K: duxterler
639

memâlik-i mawrûse re>âyâsına etdikleri evzâr [u] vebâliñ iż>âfı kendü memleketlerinde
müşâhid ü mawsûs oldı. Memâlik-i İslâmiyye arâżîsinde zer> etdikleri fitne ve fesâd
mawśûli irişdi biçdiler. Vilâyet-i ma>mûre-i pâdişâhî bâğlarından śıqduqları şîre-i şürûr-
behreyi şarâb etmişlerdi. Cür>a-i intiqâm ile ol şerbetleri nûş-â-nûş içdiler. Ol menzilde
dört biñ miqdârı güzîde >asker-i xûrşîd-fer birle Van beglerbegisi Ferwâd Paşa daxı
ordu-yı hümâyûna vuśûl buldı.
Mâh-ı mübârek ramażân1-ı şerîfü’ ş-şân2 irişüb, şehr-i śıyâm-ı vâcibü’ l-iwtirâmıñ şeref-i
iclâl ü ta>źîmi 3, wüsn-i tebcîl ü tefxîmi ümmet-i bâ-kerâmete4 her vechle ehemm ü
aqdem olmağın ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâhıñ xâţır-ı >âţırlarında menvî olan qahr
u intiqâm mawż-ı şefaqat u >âţıfete tebdîl, kemâl-i ğayret ü wamiyyet-i salţanat
muqteżâsınca żamîr-i münîr-i âftâb-te&ŝîrlerinde ta>žîb-i liyâm emrinde merkûz olan
eśnâf-ı iqdâm u ihtimâm wüsn-i re&fet ü merwamete tawvîl olındı. Şâhîleriñ5 awvâli
ma>lûm olub, Egerceler dimekle ma>rûf bir cebel-i śu>ûbet-mevśûfı wiśâr idinüb, żîq
ţarîqine i>timâd etmekle, >asker-i nuśret-refîq ü źafer-tevfîq ellerinden6 xalâś u necât
fikrin eylemişler. >Asker-i İslâm müeyyed-bi’ n-naśr olub, mümkinâtdan wuśûl-i eşyâ
tehyie7-i esbâb ile müyesser ü müheyyâ idügi muśarraw-bi’ d-delâyildir. Ważret-i
xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı źafer-medârıñ qaśd-ı hümâyûnları qarîn-i iqdâm-ı münticü’ l-
merâm olsa ol ţâyifeniñ xalâśına [ne] śu>ûbet-i cibâl perde ve wâyil, ne żîq-i râh u ţarîq
wırz8 ve wamâyil 9 olurdı. Anlar mürğ-i perrân ve ţayr-ı >anqâ-ţayerân olub, hevâya >urûc
etseler çengâl-i qahr-ı şeh-bâzân-ı sîmürğ-şikâr ile bâl ü perleri yolınmaq, kendüler
ważîż-i žillete düşüb alınmaq dâyire-i imkânda sehlü’ l-wuśûl idi. Fe-keyfe ki, rû-yi
zemînde nihâyet-i cebel-i waśînde ve câ-yı metînde idiler. >İnâyet-i Waqq ile >asker-i şîr-
śavlet ve bahâdırân-ı bebr-quvvetde ol deñlü (374a) şevket ü qudret var idi ki, noqţa-i
vücûdları bi’ l-külliyye śawâyif-i >âlemden mawv ü nâ-bûd olalar idi. Mâh-ı sa>âdet-
intibâh-ı śıyâm würmetine sefk-i dimâdan iwtirâz etdiler. Düşmene bu deñlü gûşmâl
kâfîdir, ser-â-ser memleketleri nâr-ı sûzân ile warîq, deryâ-yı fitne ve ıżţırâbda ahâlîsi
ğarîq oldılar, deyü şeref-mürâca>at buyurıldı.
Bu eŝnâda ümerâ-i Kürdistân’ dan >İmâdiyye vilâyetiniñ wâkim-i awkemi, ol merz ü10
bûm-ı İslâmiyye’ niñ >imâd-ı muwkemi, cenâb-ı şehâmet-menba>, şecâ>at-maţla>, mihr-i
sipihr-i ferzânegî, kevkeb-i raxşân-ı yegânegî, dürr-i deryâ-yı iqbâl, śadef-i gevher-
nümâ-yı iclâl, emîr-i devlet-zîver ü sa>âdet-zeyn, niźâmü’ d-dehr Sulţân Wüseyn Beg
dâmet ma>âlîhi 11 ki, aśîl 12-i mübârek-neseb, žât-ı pâkîze-waseb olub, şehriyâr-ı dîn-
şi>ârıñ13, pâdişâh-ı İslâm14-ı şerî>at-medârıñ ixlâś ile çâker-i śadâqat-rehberi, >abd-i

1
F Hs K Ü: - ramażân
2
F: + ramażân
3
K: + ile
4
K: kirâm
5
A F Hk Hs K: şâh-ı şî>â-penâhıñ
6
F Hs: ellerinde
7
F Hs K: tehniye
8
F Hs K: żarar, Ü: perde
9
F Ü: wâyil
10
Hk: - ve
11
Şerefi dâim olsun.
12
Hk: aśl
13
A Hk: şi>âr
14
A F Hs K ü: + ve
640

güzîn-i diyânet-perveri olub, žâtında kemâlât u feżâyil, ţab>ında envâ>-ı ma>ârif ü


xaśâyil, şânında vufûr-ı mekremet ve wüsn-i şemâyil birle ma>mûr tâb-ı âftâb-ı >adâleti
ile ol memleketler pür-nûr, ahâlîsi wüsn ü cemâl-i dil-ârâ-yı naśfeti müşâhedesiyle
mesrûrlardır.
Emîr-i śaf-dil-i pâkîze-meşreb
Semâ-i mecde rûşen necm ü kevkeb
Dürr-i luţfa śadefdir žât-ı pâki
Muxammerdir keremle ţıyn ü xâki
>Adâletde ferîdidir zemânıñ
Besâletde vawîdidir cihânıñ
Olur şimşîri mülke sedd-i muwkem
Źulüm âŝârı devrinde olur kem
Şerî>at emrine râm ve musaxxar1
Anun çün dâyim a>dâya muźaffer2.
Ważret-i pâdişâh-ı xilâfet-penâh >izz ü câh ile çünki mülk-i kisrâyı kesr içün ebvâb-ı
teveccühi bu cânibden žerbâycân’ a fetw etdiler. Müşârün-ileyh Sulţân Wüseyn Beg
daxı ol ţarafdan żamm-ı memâlik içün vilâyet-i Tebrîz’ e ve wavâlîsine segirdüb, ol
vilâyetlere rûz-ı rüstexîz göstermek emr olınmışdı. Fermân-ı lâzımü’ l-iž>ân-ı şehen-şâhî
üzre kendüye müte>alliq olan >asâkir-i źafer-meâŝir-i Kürdistân, dilâverân-ı şîr-hücûm u
ejder-nişân ile semend-i tîz->inânı eţrâf-ı şehr-i Tebrîz’ den Merağa ve Sehend
câniblerine munśarif idüb, ol vilâyetleri âteş-i sûzân ile vîrân, ma>mûre-i memâlik3 ü4
mesâliki 5 yağma ve tâlân (374b) eyleyüb, erbâb-ı rafża xüsr-i mâ-lâ-kelâm idüb, aśwâb-ı
sebb ü la>nden intiqâm6 almış.
Xarâb olmış ser-â-ser mülk-i evbâş
Qara qana boyanmış heb Qızılbaş
>Alef olmış >adû şimşîr-i tîze
İrişmiş >ömr-i düşmen rüstexîze
Qamû esbâbı tâlân eylemişler
Yaqub ma>mûrı vîrân eylemişler
Merağa şehrini od eylemişler
Cihânı cümleten dûd eylemişler
Esîr olmış qamu evlâd u ezvâc
Işıq gibi semâ>itmiş qızıl tâc.
Ol diyârıñ intiźâmı tuxmını bâde virüb, âbâdını7 vîrân u xarâb idicek >İmâdiyye’ ye
mürâca>at idüb varduğı gibi >Iraq-ı >Arab semtinde Taxt-ı Süleymân8 dimekle ma>rûf
mawallde uluslar olub, anda birqac biñ eşqıyâ cem>iyyet idüb, şâha mu>âvenet qaśdına
müheyyâ oldıqların istimâ>idicek tekrâr >asâkir-i cerrâr-ı qıtâl-ixtiyâr, mübârizân-ı şîr-

1
F Hs K K Ü: musaxxardır
2
F Hs K K Ü: muźafferdir
3
K: memâliki
4
Hk: - memâlik ve
5
A Hk: mesâlikini, K: - ve mesâliki
6
Hk: + maqśûd-encâm
7
Hk K: âbâdânı
8
K: Süleymânî
641

iştihâr u bebr-iqtidâr cem> eylemiş. Meger ol câniblerde şâh sultânlarından Xamîs


Sultân-oğlı Wamza Sultân, Bayat ümerâsından Seyf Beg ve >Ali Sultân ve Avşarlu
Ebü’ l-Fetw Sultân ve Gökli begi Badilcân-oğlı Xıżır Sultân ve İbrâhîm Qulı Sultân ve
Deñiz1 Xalîfe dimekle meşhûr evbâşlarıñ nâm-dârı, ol ţâyifeniñ śâwibü’ l-iqtidârları
müctemi> olub, dârü’ l-xilâfe Bağdâd semtine ta>arruż qaśd eylemişler. Müşârün-ileyh
Sulţân Wüseyn Beg awvâle vâqıf olıcaq şa>bân-ı şerîfiñ yigirmi birinci güni ol ţarafa
ılğar idüb, mâh-ı şerîf ramażânıñ üçinci güni >adûnıñ qaravulına râst gelüb ceng oldıqda
ol warb-gâhı a>dâya teng qılub, şimşîr-i xûn-pâş u dem-ma>âş ile gürûh-ı evbâşıñ
başların kesüb, tirâş eylemişler. Aśl sultânlar üzerlerine segirdüb, anlar daxı wâżır
imişler. Rû-be-rû olub, müslim ü fâcir, mü&min ü kâfir muqâbil olmışlar. Tîğler
meydânda cevelân, siper2ler gevher-i câna nigeh-bân, nîzeler bâğ-ı [warbe serv]-i
xırâmân imiş. İki cûy-i tünd-xûy biri birine qoyılub, qıtâl-i >aźîm ve ceng-i delim olub,
kelleler dü-nîm, güleler rüûsdan >aqîm, cüŝŝeler ğarq-ı xûn u bîm olmış. Na>re-i merdân
ile rezm-gâh >arśa-i qıyâmete dönüb, ceng ü âşûb ile başlar bürîde, tenler pür-cerâwat
imiş. Qızılbaş qanı ile (375a) śafwa-i zemîn lâle-reng ü la>lîn, küşte-i melâ>în3-ı Fir>avn4-
temkîn ile śawrâlar nümûne-i siccîn olub, mağlûblar belâ-yı âşûb ile âşüfte, maqhûrlar
telâţum-ı emvâc-ı cengden wayrân u dem-beste olmışlar. Merreten ba>de uxrâ qoşmalar,
dönderişmeler olub, kerr ü fer ile mübârizler hengâmeler5 qoparub, bâzâr-ı gîrûdâr germ
imiş. Nihâyetü’ l-emr bâd-ı müşgîn-i źafer mehebb-i >inâyât-ı İlâhîden tenessüm
eyleyüb, çehre-i fetw-i xande-rûy dendâne-i źafer tebessüm eylemiş. Melâwide-i xâsire
münhezim, bünyân-ı quvvet ü ţâqatleri śarśar-ı qahramânî birle münhedim olmış.
Ma>reke-gâhda ekŝer a>yânı maqtûl, cumhûr-ı melâwide >alef-i şimşîr-i meslûl olmışlar.
Aśl baş ve buğ olan sultân-ı bî-îmân6 nâ-yâb u nâ-bedîd ü ma>dûmü’ ş-şân olub,
sancaqları, muraśśa>tâcları, ţabl-xânesi, tuğ ve7 naqqâreleri bi’ l-külliyye alınub, şevket
ü şehâmetleri 8 maqhûr u meksûr9, bi->inâyeti’ llâh >azze ve celle10 leşker-i İslâm-ı nuśret-
fercâm muźaffer ü manśûr olmış11.
Delim uğraş idüb ol qavm-i eşrâr
Ulaşmış bî-nihâye ceng ü peygâr
Buxâr-ı xûn hevâya nem virürmiş
Dehenden nîze câna semm virürmiş
Aqub xûn-âb-ı düşmen cûya12 dönmiş
Qılıc çevgâna serler gûya dönmiş
Niśâl-i sehm açmış câna revzen
Beden zawmiyle olmış tâze gül-şen

1
F Hk: ŏ΄ Ŋ
2
Ü: tîr
3
Ü: muxâlifân
4
Ü: wased
5
A Hk: hengâme
6
K: emân
7
F Hs Ü: - ve
8
F Hs K: şehâmetlerin
9
A F Hk Hs K: - ve meksûr
10
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
11
Hk: - olmış
12
A: xûna
642

Ser-i nîze revâna el śunarmış


>Ömr-i şâxın qılıc ţurmaz yonarmış
Qırılmış bî-nihâye cünd-i nâ-pâk
Qara ţoprağa düşmişler olub xâk
Qızılbaş’ ıñ düşüb yire külâhı
İdermiş lâle-zâr ol rezm-gâhı.
Selx-i şa>bân-ı mükerremde Naxcıvân’ dan qalq[ıl]ub, rûd-ı Aras ki, enhâr-ı meşhûre-i
A>câm’ dan nehr-i >amîq-i Nil-refîqdir, sa>âdet ü iqbâl ile ważret-i pâdişâh-ı şefîq ve sâyir
>asâkir-i źafer-qarîn ile ol 1 śuyı geçüb qonıldı. Van-ı dârü’ l-emâna tâbi> olan ümerâ-i
ekrâddan ba>żı dilîrân-ı rezm-mu>tâd, Qızılbaş-ı źulm2-nihâdıñ ol cânibde olan
memâlik-i âbâdını urub, ol diyârlarıñ esâs u bünyâdını yıqdılar. Ğurre-i ramażân-ı sa>d-
iqtirânda3 Qarğalıq nâm qonağa qonılub, ol semt münâsebeti ile gerü Erzenü’ r-rum
ţaraflarına >azîmet-i hümâyûn olındı. (375b) Menâzil ü merâwilden mürûr olınub,
ramażân-ı >aźîmiñ yedinci güni Bayezîd Qal>ası nâm vîrâne wiśâr qurbına qonılub, bu
eŝnâda şâh-ı gürîz4-penâh >asker-i İslâm-ı sa>d-encâmıñ mürâca>atından âgâh olub, fülk-
i felâket-şi>ârları deryâ-yı wayretde girdâb-ı ıżţırâba düşüb, âşûb u miwnetde derece-i
helâke qarîb olmışken şeref-mürâca>at-ı şâh-ı xilâfet-menqabet ile ravża-i wayâtları tâze
ve muxażżar olub, zindân-ı belâda mawbûs, wabs-gâh-ı cibâl-i pür-melâlde xaşyet-i cân
ve xavf ü hirâs-ı izâle-i şân ile me&nûs bu def>a xalâślarından nâ-ümîž ü me&yûs
olmışken śawrâ-yı xalâśa çıqub, dâyire-i emn ü emânda oldılar.
Gönderilen nâme-i hümâyûnıñ maźmûn-ı xaşyet-maqrûnına cevâb şeklinde xavâśśı
ţaraflarından vezîr-a>źam Awmed Paşa’ ya nâme tesvîd idüb, ważret-i xilâfet-penâh ile
kendüleriñ muqâbeleye gelmege >adem-i iqtidârları olub, sâbıqâ Şâh İsma>îl Çaldıran
muxârebesinde >asâkir-i >Oŝmânî-şi>ârile gelüb muqâbil oldıqlarına ol târîxden berü
henüz nâdim ü peşîmân oldıqların inbâ eyleyüb, >asâkir-i źafer-meâŝir ile diyâr-ı şarqa
on def>a daxı gelinür ise muqâbeleye gelmek mümteni>âtdandır, deyü taśrîw eyleyüb,
gâh śulw u śalâw umûrını işrâb eyleyüb ve gâh lâf-ı güžâf ile memâlik-i mawrûseye
ta>arruż qaśd etdiklerin iş>âr eylemişler. Eţrâf-ı >askerden ellerine girüb ţutılmış bir
sipâhî xižmet-kâriyle göndermişler. Müşârün-ileyh vezîr-i a>źam câniblerinden cevâb
yazıldı ki:
“ Wâliyen bu cânibe mektûbıñız vârid olub, ważret-i Süleymân-mekân5-ı gîtî-sitân
pâdişâhımız e>azza’ llâhu enśârahû6 câniblerinden ol ţarafa şeref-ıśdâr buyurılan nâme-i
hümâyûnıñ mażâmîn-i >ibret-qarîninden xavâţır-ı xaşyet-maźâhire ţârî olan wâlât ki,
netîce-i bî7-nâmûsî ve bî->ârîdir, śûret-i taqrîrde ıźhâr olınmış, Erzenü’r-rum wâkimi
Ayas Paşa cânibinden śulw u śalâw inbâ olınub, ważret-i xilâfet-âşiyân xalleda’ llâhu
mülkehû8 ţaraflarından ceng ü xuśûmet iş>âr olınduğı ictimâ>-ı naqîżeyndir denilmiş.
İmdi pâdişâhlar miyânında iki ţarîqden birine sülûk olınmaq qâ>ide-i müstemirre-i
şâhân-ı >âlî-şân ola gelmişdir, śulw veyâ ceng. İstirâwat-i re>âya ve refâhiyet-i berâyâ

1
A Hk: - ol
2
A F Hk Hs K: fesâd
3
F Hs K: iqtirân
4
A Hk: mefâsid, K: şeyâţîn
5
Hk: - mekân
6
Allah yardımcılarını aziz etsin.
7
Hk: - bî
8
Allah mülkünü dâim etsin.
643

içün eś-śulwu xayrun muqteżâsınca >amel olınmaq (376a) şerâyiţ ü âyîn-i xavâqîn-i
mürüvvet-qarîn olduğında iştibâh yoqdur. Bu cânibden defa>ât ile nâmeler gönderilüb,
pâdişâhımız e>azza’ llâhu enśârahû1 ważretleriniñ âstân-ı sa>âdet-mekânları her zemânda
meftûw u mekşûfdur. Kimseniñ dostlığından nefret2 ü îbâları3 yoqdur. Śulw u śalâwdan
qaçmazlar, deyü beyân olınmışdır. Qaţ>â ol cânibden refâhiyet-i berâyâya ruxśat tecvîz
olınmayub, her zemânda işâ>at-ı nâyire-i fesâda sa>y ü cehd olınmışdır. Sene-i sâbıqada
memâlik-i mawrûse re>âyâsına vâqi>olan meźâlim ü evzâr ki, ol cânibden źuhûr u bürûz
eylemişdir. El-bâdî aźlemdir. Lâ-büdd ğayret ü wamiyyet4-i dîn-i mübîn muqteżî oldı ki,
ol ţarafdan dûdmân5-ı re>âyâya qonılan6 nîrân-ı qahr u >udvân kendü vilâyetiñüzde
müşâhede etdirile. Aña binâen niçe aylardır >asâkir-i heycâ-meâŝir eknâf-ı
žerbâycân’ da deverân iderler. Sizden nâm u nişân nâ-peydâ olub, gâhî âhû-miŝâl rüûs-
ı cibâli me&vâ, gâhî xaşyet-i >asâkir-i fîrûzî-maźâhirden śa>bü’ l-mürûr sengistâna ittikâ
idersiz. Âyîn-i salţanat u şâhî7, qavâ>id-i wükûmet ü memleket-penâhî bu mıdır? Eger
şâh iseñüz meydâna gelüb, re>âyâya etdigiñüz meźâlim ü mawâyifiñ cezâ ve sezâsını
müşâhede eyleñ. Waqq sübwânehû ve te>âlâ ważretleriniñ meşiyyet-i ezelîsinde
muqadder olan umûr źuhûra8 gele. Çünki şâhlık ve serverlik dâyiresinde quśûr u
noqśânıñuz olub, her zemânda ğayretsüzlik ixtiyâr idüb, >asker-i źafer-peyker ile rû-be-
rû olmağa iqtidârıñuz yoqdur. Çâkerlik ve ğadr-xâhlıq ţarîqine sâlik olub, âstân-ı
mekremet-âşiyân-ı şehen-şâhîden isti>fâ etseñüz dâyire-i qabûle qarîn olurdı. Defa>ât-ı
>adîdedir ki, memâlik-i şarq sümm-i sütûr-ı leşker-i manśûr ile pây-mâl ü ğarq olur, hic
bir zemânda źuhûra gelmeyüb, bed-nâmlıq ve gürîz-cûylıq ixtiyâr idersiz. Bu derecede
zâviye-i ixtifâda muxtefî oldığıñuza şâyed sebeb ü bâ>iŝ ţob u tüfeng xaşyetinden >adem-
i iqdâm ola, deyü mülâwaźa olınub, ol ma>nîniñ izâlesi çün nâme-i hümâyûnda işâret
olınmışdı. Ol kelimât-ı sa>âdet-âyât ıżţırâb cihetinden nâşî olmışdır denilmiş. Iżţırâb ne
cânibde idügi ma>lûmdur.
Ważret-i xilâfet-âşiyân mawżâ iwyâ-yı merâsim-i dîn-i Awmedî (376b) ve işâ>at-ı nâmûs-ı
şerâyi>-i Muwammedî ecli çün >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm9 mesâfe-i ba>îdeden >asâkir-i
deryâ-nişân ile bu câniblere gelmişlerdir. Bu def>a ţuruq u mesâlik awvâline ıţţılâ>tawśîl
olınub, İnşâ-Allâhü’ l-e>azzü’ l-ekrem mûr-ı bî-miqdâr olub, ŝuqbe-i zemîne girürseñüz
daxı xâh u10 nâ-xâh11, çâr u nâ-çâr sizi meydâna çıqarmaq umûrınıñ esbâbı tehyiesi 12
içün wudûd-ı memâlik-i mawmiyyede qışlamaq niyyet olınmışdır. Semt-i Naxcıvân’ dan
sa>âdet ü iqbâl ile şeref-mu>âvedet śûretinde olmağla şeğâl-i ender >âyid be-bîşe-i dilîr
muqteżâsınca quvvet-i qalb tawśîl idüb, dâyire-i vücûdda oldığıñuz ıźhâr olınmış. Henüz
bu diyârlar źılâl-i a>lâm-ı kişver-sitân ile müstaźilldir. Meydâna gelürseñüz işâret
olınduğı üzre leşker-i neheng-âhengden ţob ve tüfeng ber-ţaraf qılınur. Şimşîr-i >adû-gîr

1
Allah yardımcılarını aziz etsin.
2
Hk: nażret
3
Hk: ΟŏΉĜġė
4
Ü: + ve
5
F Hs K Ü: - dûdmân
6
K: + şimşîr-i bürrân
7
Hk: + ve
8
K: źuhûr
9
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
10
F Hk Hs K Ü: - ve
11
K: - nâ-xâh
12
F Hs Ü: tehniyesi
644

meydânda lâmi>, tîğ-i cihân-güşâ-yı źafer-te&ŝîr âftâb-ı cihân-tâb gibi diraxşende ve


sâţı>dır, bilmiş olasız.”
Bu nâme daxı bir mawbûs Qızılbaş-ı nekbet-me&nûs ile gönderilüb, vuśûlinden śoñra
tekrâr xavâśśı ţaraflarından vüzerâ-i >iźâma mektûbları1 gelüb, bu cânibe envâ>2-ı
ta>arrużât ile isnâdât idüb, diyânete müte>alliq kelimât-ı müzaxrefe beyân eyleyüb, gerü
śulw u śalâw awvâlini težekkür eylemişler. Tekrâr vezîrler ţarafından mektûb-ı >ibret-
maśwûb yazıldı ki:
“ Wâliyen bu ţarafa mektûbıñuz gelüb, >ünvânında muqaddemâ bu cânibden śulw-âmîz
mekâtib vârid olub, śoñra aña muxâlif a>mâliñ śudûrı taśrîw olınmış. Pûşîde ve maxfî
olmaya ki, ważret-i xilâfet-penâh-ı sa>âdet-dest-gâh pâdişâhımız e>azza’ llâhu enśârahû3
ważretleriniñ xižmet-i >ulyâ-mertebetlerinde olan vüzerâ qullarınıñ ol cânib ile śulw u
śalâw bâbında aślâ mektûb gönderilmiş degildir. Zîrâ bu ţarafdan ol cânib ile muśâlawa
ţaleb olınmaq żarûret îcâb ider. El-wamdü li’ llâhi ve’ l-minne Waqq sübwânehû ve te>âlâ
ważretleriniñ >ulüvv-i >inâyetleri ve iki cihân faxriniñ mu>cizât-ı hidâyet-âyâtları ve âl-i
kirâm ve aśwâb-ı >iźâmınıñ rıżvânu’ llâhi >aleyhim ecma>în4 murâfaqat-ı ervâw-ı
muqaddeseleri ile ol quvvet ü qudret ve kemâl-i şevket ü >aźamet ki, (377a) ważret-i
xilâfet-penâha naśîb olmışdır. Xavâqîn-i ževü’ l-iqtidârdan [daxı] kimesneye müyesser
olmış degildir. Bizüm ne żarûretimiz olmışdır ki, siziñle śulw u śalâw murâd idinüb,
mektûblar gönderile. Ol xuśûś xilâf vâqi>dir. Şimdiye degin ol cânibe ıśdâr buyurılan
nâmelerde xod tekrâr-[be-tekrâr] taśrîw olınmışdır ki, ważret-i xilâfet-penâhıñ
xalleda’ llâhu te>âlâ mülkehû5 xıśâl-i wamîdeleri mekârim ü elţâfa mebžûl olub, âstân-ı
muxalledü’ l-iqbâlleri ile śulw u śalâw murâd idenleriñ temennâları6 redd olınur degildir7.
Ol ma>nâyı işrâb içün tecvîz-i śulw olınmışdır. Bu degildir ki, wâliyen ol cânib ile bu
ţarafdan muśâlawa murâd olub8, mekâtib gönderile. Âstân9-ı sa>âdete muqaddemâ vârid
olan elçiye virilen nâme-i müsteţâbda bu xuśûślar cümle mesţûr idi.
Ŝâniyen vilâyet-i >Acem’ de olan sipâhîden ve re>âyâdan cümlesi kâfirlerdir. Qanlar[ı] ve
mâlları müftîlerimiz welâldir, deyü virdikleri fetvâ xuśûśı težekkür olınub, ważret-i
Xudâvend’ iñ celle ve >alâ10 vawdâniyyetine muqırr ve ważret-i risâlet-penâhıñ śalla’ llâhu
>aleyhi ve sellem11 nübüvvetine mu>terif olanlar niçe kâfir olurlar denilmiş ve Qur’ ân-ı
>aźîmde ve men yaqtül mü&minen müte>ammiden fe-cezâuhû cehennemü xâliden fîhâ12
âyet-i kerîmesi muqteżâsınca >ažâb u >iqâbdan endîşe olınmaduğı beyân olınmış. Vâqı>â
mü&mini qatl idenleriñ cezâsı cehennem idüginde iştibâh yoqdur. Bizüm >ulemâmız
qatline fetvâ virdikleri ţâyife ehl-i îmândan idükleri ŝâbit degildir. Çünki îmân u İslâm
da>vâsın idersiz mektûblar13, gözde âyât-ı Qur’ ân-ı >aźîme yazub gönderirsiz. Îmân

1
A Hk. mektûblar
2
A Hk: nev>
3
Allah yardımcılarını aziz etsin.
4
Allah’ın rızası onların hepsinin üzerine olsun.
5
Yüce Allah mülkünü dâim etsin.
6
Hk: + revâ olınur
7
Hk: olınmaz, - olınur degildir
8
Hk: olınub
9
A Hk: âstâne
10
Yüceliği artsın.
11
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
12
“Her kim bir mü’mini kasden öldürürse, cezası içinde dâimî kalacağı cehennemdir.”, K.K., 4 Nisâ, 93.
13
Hk: + ve
645

ehlinden olan pâdişâhlarıñ memleketlerinde câmi>ler, mescidler olub, müslümânlar beş


vaqt nemâzı cemâ>at ve ežân ile edâ iderler. Cum>a nemâzları qılınub, minberlerde
xuţbeler oqınub, server-i kâyinâta śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem1 śalavât virilüb, âl-i
>iźâm ve aśwâb-ı kirâmına rıżvânu’ llâhi >aleyhim ecma>în2 tawiyyatlar virürler. İnśâf ile
naźar idüñ, sizüñ ef>âl 3 ü evżâ>ıñuzda âŝâr-ı İslâm u diyânet var mıdır? Rafż u ilwâd ile
mu>tâd olub, siyâdet da>vâsın idersiz. Ważret-i (377b) Muwammed’ iñ śalla’ llâhu >aleyhi
ve sellem4 >ahd-i nübüvvetlerinde yemîn ü yesâr vüzerâ-i >âlî-miqdârı ve mübârek-
merqadlerinde yâr u5 muśâwibleri olan aśwâb-ı kirâmına wâşâ sebb ü la>n idersiz6.
Teberrâyî7ler ki, muxalledü fi’ n-nâr idikleri muwaqqaqdır. >Alâniyen fesâd u
şenâ>atlarına rıżâ virüb, anları8 men> u def>eylemezsiz. Bir memleketde ki, şer>-i şerîf
icrâ olınmaya, anlarıñ śâwibleri ve ol memleketde iqâmet idüb, küfre rıżâ virenler cümle
kâfir olmaz mı? Ya kâfir kime dirler? Mücerred kâfir kilîsâsı olanlar ise sizde kilîsâ daxı
yoqdur. Îmân ve İslâm ne idügini bilmezsiz. Mücerred müslümânuz dimekle âdem
mü&min mi olur? Fi’ l-vâqi> kendüñüzi mü&min ve müslümân i>tiqâd idüb, size fetvâ
virür >ulemâñuz var ise bu cânibe gönderiñ. Bizüm >âlimlerimiz ile gelüb, bawŝ etsünler.
İ>tiqâdlarınıñ fesâdı źâhir olur. İnśâfıñuz var ise ol vaqt Waqq ne cânibde idügi
ma>lûmıñuz olur. Dîn-i Muwammedî źuhûr idelden ţoquz yüz9 altmış birinci yıldır. Siz
iwdâŝ eyledigiñüz âyîn daxı elli yıldan tecâvüz etmedi. Bu dîn ki, aña ţaparsız, şimdiye
degin qanda idi? Şer>-i pâk-i resûle10 muxâlifdir. Anuñ gibi wâdiŝ ü bâţıl dîne mütâba>at
idenler kâfir olmaz mı? Ważret-i Waqq’ dan celle ve >alâ11 şerm ü wayâ etmezsiz.
Qıyâmet güninde cevâbıñuz nedir? Şer>le küfriñüze wükm iden >ulemânıñ waqqında
eqâvîl-i bâţıla ixtirâ>idüb, türrehâtla mestûr olan umûrıñuzı keşf idersiz.
Ŝâliŝen rûz-ı qıyâmet ve waşr ü neşr, śırâţ ve mîzân awvâli žikr olınub, penc-rûze
wükûmet-i dünyâ-yı fânîde beqâ olmaduğı žikr olınmış. Wamd ü minnet Xudâ-yı
Rabbü’ l->alemîne ki, ważret-i xilâfet-penâh e>azza’ llâhu enśârahû12 dünyâ-yı bî-beqânıñ
sür>at-i güžerânını dâyimâ naśbü’ l->ayn13 idinmişler. Ol bâbda va>ź u naśîwata
iwtiyâcımız yoqdur. Xuśûśen vâ>iź ü nâśıwsız olasız ve ehl-i Rum’ ıñ tezvîr ü telbîsde
iştihârları olduğı beyân olınmış. Memâlik-i Rum wamâha’ llâhü’ l-melikü’ l-qayyûm14
ważret-i źıllu’ llâhi’ l-müheymini’ l-quddûs’ iñ eyyâm-ı >adâletlerinde ğâzîler ocağı olub,
şerâyi>-i nebevî ve âyîn-i dîn-i Muśţafavî birle ma>mûrdur. Erbâb-ı tezvîr ü telbîs ahâlî-i
>Acemdir ki, źuhûr-ı devlet-i Muwammedî’ den śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem15 (378a) ilâ
hâže’ l-ân fitne ve fesâdları müstemirr olub, lâ-yezâl qahr-ı žü’ l-celâl ile te>âlâ şânuhû16

1
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
2
Allah’ın rızası onların hepsinin üzerine olsun.
3
K: evżâ>
4
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
5
K: - ve
6
A Hk: etdirirsiz
7
F Ü: türâbî
8
K: anlar
9
Hk: - yüz
10
Hk: - resûle
11
Yüceliği artsın.
12
Allah yardımcılarını aziz etsin.
13
Hs: >aliyy
14
Bâkî olan Allah onu korusun.
15
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
16
Şânı yüce olsun.
646

maqhûrlardır. Şânlarında server-i kâyinât ve xulâśa-i mevcûdâtıñ śalla’ llâhu >aleyhi ve


sellem1 du>â-yı xižlân-eŝerleri meşhûr u mesţûr2dır.
Âxir nâmede śulw awvâli žikr olınmış. Âstân-ı sa>âdet-âşiyânları dâyimâ meftûwdur.
Eger dostlık yüzindendir ve eger düşmenlik iledir, aślâ kimesneye men>u redd yoqdur.
Eger ol cânibden śulw murâdıñuz olsa kendü memleketiñüzde oturub, fitne ve fesâda
mübâşeret etmezdiñüz. Waqîqaten śulw isterseñüz erâžil-i nâsdan göndermeyüb, yarar
âdem gönderile ki, cevâb virile. Ve illâ ser-wadde qışlayub, re>âyânıñ vebâli boynuñıza
olur. Bu ţarafdan >âţıfet ü merwamet-i xüsrevânî erbâb-ı wâcât waqqında dirîğ olınur
degildir. Awvâliñüzi siz yeg bilürsiz. Ve’ s-selâmü >alâ-men3i’ t-tebe4>al-hüdâ5.”
Bu nâme daxı bir mawbûs Qızılbaş ile gönderilüb, nâme-i âxirde daxı “ Çünki >asâkir-i
fevz-meâŝir ile muqâbeleye iqdâm etmeyüb, künc-i firârda münzevî olursız, diyâr-ı
>Acem’ de aśl-ı menba>-ı fesâd, ser-çeşme-i ilwâd u >inâd olan Erdebîl-i żalâlet-sebîliñ
taxrîbi niyyet olınmışdır” deyü kelimât olınmışdı.
Ol nâmeden ziyâde bî-wużûrlar6 olub, tekrâr Erzenü’ r-rum beglerbegisi Ayas Paşa’ ya
nâme göndermişler. Müşârün-ileyh mîr-i mîrân ţarafından gerü bu vechle cevâb yazıldı
ki:
“ Wâliyen bu cânibe mektûbıñuz vârid olub, muqaddemâ irsâl olınan nâme-i >inâyet-
xâmeye cevâb virilüb, xulâśa-i mażmûnında taxrîb-i Tebrîz ü Erdebîl axbârınıñ
istimâ>ından tawśîl olınan warâretiñ iţfâsı ve teskîni içün śûret-i va>ź u nuśwda ba>żı
kelimât tawrîr olınmış. Ol xuśûśda kânûn-ı sînede müşta>il olan nâr-ı ğayretiñ söyinmesi
kemâl işkâlde ve nihâyet śu>ûbetdedir. Zîrâ sulţânü’ l-berreyn, xâqânü’ l-bawreyn ważret-i
źıllu’ [llâhi] >âlem-penâh pâdişâhımız e>azza’ llâhu enśârahû ve żâ>afe iqtidârahû7 her-
çend ki, leşker-i deryâ-nişânla diyâr-ı şarqa duxûl-i hümâyûn buyurdılar, sizden nâm u
nişân nâ-peydâ olur, gâhî cibâl ü beyâbâna şitâbân, gâhî bevâdî-i firâr u intiqâle gürîzân
olursız. Sa>âdet ü iqbâl ile şeref-mu>âvedet buyurdıqları zemânda perde-i (378b)
ixtifâdan źuhûr idüb, envâ>-ı celâdet ü merdânegî ıźhâr idersiz. Bu awvâl-i nâ-mawmûd
ve aqvâl-i nâ-merbûţ ki, şimdi źuhûr etmege başladı. Bu zemâna gelince qanda idüñüz?
Tebrîz ve Erdebîl şehrlerini qapan gûşelerine ve egerceler der-bendine tawvîl idüb
qaçurmaq mümkin ü qâbil degildir. İnşâ-Allâhü’ l-e>azzü’ l-ekrem ol bâbda quvvet ü
şevket kimiñdir ma>lûm olur. Waqq sübwânehû ve te>âlânıñ >inâyeti ile ol demler qarîb
olub, tîz müşâhede idersiz. Erlik oldır ki, şimdi olan lâf 8-ı güžâfda ŝâbit-qadem olasız ve
hem Erdebîl’ de olan waźîre9 xuśûśında esedu’ llâhi’ l-ğâlib maţlûbu küllü ţâlib emîrü’ l-
mü&minîn ve imâmü’ l-müttaqîn ve ya>sûbü’ l-müslimîn İmâm >Ali kerrema’ llâhu
vechehu ve rażiya’ llâhu anhu10 ważretlerinden śâdır olan kelâm-ı dürer-bâr u cevâhir-
intiźâm derc olınmış. Ol sözler râst mawallindedir, ammâ anuñ size ne münâsebeti ve

1
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
2
K: - ve mesţûr
3
Hk: - men
4
Hk: tâbi>
5
“Hidâyete uyanlara selam olsun.”, K.K., 20 Tâhâ, 47.
6
K: wużûr
7
Allah yardımcılarını aziz etsin ve gücünü artırsın.
8
Hk: + ve
9
F Ü: ważîre
10
Allah zâtını yüceltsin ve ondan razı olsun.
647

waźîre1ye ne müşâkileti vardır. Âstâne-i >aliyye-i >ulviyyeye intisâbıñuz mawż-ı tezvîr


idügi günden rûşendir. Ervâw-ı ţayyibe-i çâr2-yâr-ı kibâr sizden bîzâr olub, muqarrebân-ı
ważret-i Ulûhiyyet nuqûd-ı bî-behrei nebehreye xarîdâr degildir.
Ve hem mektûbıñuzda tevsî>-i dâyire-i meydân idüb, memâlik-i mawrûse-i pâdişâhîniñ
eţrâf u cevânibi tebâhîlerden bir qavme tevzî> ü taqsîm olınub, nüvvâb-ı kâm-yâb bir3
cânibden, mîrzâlar bir ţarafdan, hânlar ve xalîfetü’ l-xulefâ ţaraf-ı âxerden bir
memelekete irsâl eylemek bâbında vâqi>olan tertîb-i >acîb beyân olınmış. Zihî taśavvur-
ı bâţıl, zihî xayâl-i muwâl 4. Bunıñ emŝâli taxayyülât-ı fâsideniñ >urûżı ekŝeriyyâ fesâd
dimâğından ve mâlxulyâ-yı Dîvânegîden nâşî olur, veyâxûd bî->âr u neng olanlarıñ
qulûb-ı mağlûblarına keyfiyyet-i bengden >ârıż olur qażiyyedir. Bu iki sebeb bu el-
>acebden biriniñ hücûmı ile şâyed bir nesne źuhûra gelüb iqdâm iderseñüz ğâyet-i
maqśûd u merâm ve nihâyet-i maţlûb-ı źafer-encâmımızdır. Ol furśat u ğanîmet kimiñ
eline girür ki, cibâl-i >Acem’ den çıqub, memâlik-i mawrûse śawrâlarını me&vâ eyleyesiz.
Gürîze mecâl qalmaya. Xuddâm-ı vâlâ-maqâm-ı pâdişâh-ı źafer-iwtişâmıñ >azze
naśruhû5 >îd ü6 nevrûzları ol gündür. Kâşkî ol sa>âdete dest-res müyesser ola.
(379a) Ve hem >asâkir7-i manśûre-i pâdişâhîniñ bâd-pâları zâd u >alefsüzlikden lâğar u
perîşân olub, anlara piyâdelik >ârıż8 olacağı žikr olınmış. Ţâyife-i meslûbü’ l->uqûle ve
mâ min-dâbbetin fi’ l-arżi illâ >ala’ llâhi rizquhâ9 mażmûnından ğaflet >aceb degildir.
>Asâkir-i manśûre-i gîtî-sitân ile olan üştürân-ı ser-mest üzerlerinde niçe aylıq zevâde
wâżır u âmâde olub, dilâverân-ı ser-efrâzıñ cenîbet10-i dîg-endâz11ları xod Xorasan ve
Semerqand ţaraflarına degin giderlerise süvârân-ı cihân-peymâ olan âzâdelere12
piyâdelik gelmez. Quśûr-ı >aql ve fütûr-ı idrâkdendir ki, erâžil-i >asâkir-i hümâyûnıñ
zebûn u bî-mecâl olan devâbb-ı żı>âfıñ helâkinden dîde-i a>dâya fütûr-ı leşker manźûr
olur. Bu maqûle bî-hûde kelimât-ı müzaxrefe ibdâ>ına cür’ et olınur. >Oñ qal>ası
ţaraflarında olan yaylaqda śulw xaberlerine intiźârdayuz denilmiş. Bu intiźâr niyedir?
Xuddâm-ı âstân-ı melâyik-âşiyân câniblerinden13 siziñ ile śulw ü śalâwa ţâlib olmaq recâ
iderseñüz ol qapu muqaffel ü mesdûddur. Ţaleb-i śulw nâ-çâr ve zebûn olan
ğayretsüzleriñdir. El-wamdü li’ llâhi ve’ l-minne ważret-i xilâfet-penâh bütün >asker-i
źafer-rehber ile wudûd-ı memâlik-i mawrûseye qarîb yerde meştâ ta>yîn olınub qışlamaq
buyurılmışdır. İnşâ-Allâhü’ l->azîz14 evvel-bahâr-ı xuceste-âŝârda >asker-i şîr-fenn birle
śad-hezâr bennâyân-ı bünyân-ken, bisyâr üstâdân-ı esâs-efgen iwżâr olınub, şevket-i
ğażanferân-ı zûr-âverân ile memâlik-i >Acem ğubâr-engîz olub, Erdebîl ü Tebrîz’ iñ

1
F Hs K ü: ważîre
2
A Hk: çehâr
3
F Hs K Ü: bu
4
K: mecâl
5
Yardımı bol olsun.
6
Hk: - ve
7
A Hk: >asker
8
A: >ârıżî
9
Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkı ancak Allah’a aittir.”, K.K., 11 Hûd, 6.
10
F Hs K Ü: cenbiyet
11
F K Ü: ve yek-endâz
12
A F Hs: âzâdeler
13
K: câniblerin
14
A Hk: e>azz
648

eşkâli fece>alnâ >âliyehâ sâfilehâ1 muqteżâsınca vaż>-ı âxere tebdîl olınur. Ammâ śulw u
śalâw emrinde şöyle ki, >âqıbet2-endîş olub3, şûr u şerr def>i içün âstân-ı xilâfet-
âşiyândan isti>fâ eyleyüb, tażarru> u niyâz iderseñüz qabûl-i śulw4den nefret ü îbâlârı
yoqdur. Her zemânda merâwim ü şefaqat-i şâhâneleri erbâb-ı wâcâta mebžûldür.”
Bu nâme daxı bir Qızılbaş-ı evbâş-ı nâ-tirâş5 ile kendülere gönderilüb, Erzenü’r-rum
câniblerine teveccüh olındı. Qızılbaşlar Aras śuyınıñ öte ţarafından tevâbi> u meredesi
gâh gâhî görinüb, wîle ve câblûsiyle >askere ta>arruż qaśd eylediler. Qırq-kilîsâ sancağı
begi Ferhâd Beg ba>żı Rumili dilâverleriyle dil almağa varmışlardı. Bir miqdâr
Qızılbaşlar’ a râst gelmişler. Ceng olub, dilîrler göz açdırmayub, ol gürûh-ı mekrûh ile
(379b) neberd-i >aźîm idüb, şimşîr-i tîz xûn-rîzleriñ6 qabâ-yı wayâtlarını ve libâs-ı
ŝebâtlarını yırtub, tîr ü xadeng cihânı başlarını teng idüb, ecsâm-ı >ažâb-encâmlarını yer
yer delüb, cân-ı dûzax-mekânlarını7 śavb-ı cawîme göndermişler. >İnâyet-i vâhibü’ l-
mevâhib ile wizb-i mü&minîn fırqa-i şeyâţîne ğâlib olub, başlar kesmişler ve diriler ţutub,
diller getürdiler.
Mâh-ı ramażânıñ onıncı güni Qutluca8 nâm mawalle9 qonılub, müşârün-ileyh Ţuraxan
Beg gerü Rumili ğâzîleriyle semt-i evbâşdan bir ţarafa revâne olub gitmiş imiş. Ceyş-i
a>dâdan bir cemâ>at-ı bed-âyîn ü bed-kîşe bulışub, uğraş eylemiş. Bâzâr-ı rezm hücûm-ı
dilâverân-ı mübârek->azm10 ile ziyâde germ olub, tîğler dürüşt-xûy ve şimşîrler gülûy-
gîr, nîzeler cân-sitân ve sinânlar rûw-tesxîr olmışlar. Ol ma>reke bî-dînlere mehleke
olub, dilîrler lekeleri ţu>me-i süyûf eyleyüb, evbâşlardan bî-nihâye başlar kesüb, yarar
diller getürdiler. Mübârizler her ţarafdan fetw u fütûwda olub, münâfıqlar kenâr-ı žilletde
maţrûw oldı[lar].
Lâ-cerem >asker-i źafer-ittiśâl >aynü’ l-kemâlden xâlî olmayub, ramażân-ı mübârekiñ on
ikinci güni Dilbendi Çayı dimekle meşhûr mawalle nüzûl olınub, meşiyyet-i İlâhî11 ve
irâdet-i >aliyye-i nâ-mütenâhî birle >asker-i xûrşîd-fer ordu-yı hümâyûna gelüb qonılmaq
eŝnâsında iken ol qonaq nihâyet mertebede otlu yer olub, tâb-ı âftâb ile giyâhı xuşk
olmış imiş. Taqdîr-i Waqq ile bir maţbaxdan ota âteş düşüb, şu>le-i nâr ile śawn-ı zemîn
pür-dûd oldı. Ekŝer xıyâm ţutılmış idi. Orduda bir qıyâmet qopub, ba>żı çadırlara warq
irişüb, >asker deryâ-yı wayrete ğarq oldılar. Nâr-ı >aźîm peydâ olub, kemâl-i iltihâb ile
xuyûl ü devâbba xayli ıżţırâb virdi. Câ-be-câ âdemler, atlar yandı. Ğafletde olanlar
xâbdan uyandı. >İnâyetu’ llâh ile gerü sâkin olub söyindi. Ammâ çoq kimesnelere
ziyânlar olub, mübâlağa esbâb yanub göyindi.
Xudânıñdır cihân fermân anuñdır
Zemîn ü âsümân yek-sân anuñdır

1
“…oranın üstünü altına getirmiş…”, K.K., 11 Hûd, 82.
2
F: >âdet
3
F K Ü: - olub
4
K: - śulw
5
F Hk Hs K Ü: - nâ-tirâş
6
K: xûn-rîz anlarıñ
7
K: mekânı
8
F Ü: Qutlucedd
9
A F Hs K: yurda, Hk: yurtda
10
F Hs K Ü: rezm
11
K: - İlâhî
649

Te>âlâ şânuhû şâh-ı cihân ol


Xudâ-yı müste>ân1 u kün fe-kân ol
Helâk eyler bir an içre cihânı
Zihî âmir zihî emr-i nihânî
Kemâl-i luţfınıñ pâyânı yoqdur
>İbâda cûdınıñ oranı yoqdur
(380a) Dem-â-dem şükri 2 vâcibdir >ibâda
Anı žikr eylemek lâzım arada
Unıtmaq waqqı kâfir pîşe3likdir
Mehâlikdir oralar bîşelikdir
Dîl-i âgâhı waqq-bîn oldı şâhıñ
Penâhı luţf-i waqqdır pâdişâhıñ
Niyâz etdi bu âteşden İlâh’ a
İrişdi >askeri wıśn-ı penâha.
Mâh-ı ramażânıñ on altıncı güni Çoban Köprüsi’ne gelinüb, on sekizinci gün4 Wasan
Qal>ası öñine nüzûl olındı. Van beglerbegisi Ferhâd Paşa’ ya destûr virilüb, Van’ a irsâl
olındı. Ve Diyar-bekir ve Kürdistân beglerbegisine daxı wüsn-i icâzet-i pâdişâhî olub,
cümle begler xil>at-i hümâyûn ile ser-efrâz olub, dest-bûs-ı pâdişâh-ı bende-nevâz ile
müstes>ad olub, yerlü yerine revâne oldılar. >Asker-i fîrûz-fer Çoban Köprüsi’ ne
gelmedin evbâş-ı Qızılbaş’ dan bir fırqa ol cevânibe gelüb, memâlik-i mawrûseden ba>żı
qurâyı iwrâq etdikleri istimâ>olınub, >asker-i ŝüreyyâ-ictimâ>dan bir cumhûr-ı manśûr ol
bâğîleriñ tefawwuśına me&mûr olub vardılar, kimesne bulmayub5 firâr eylemişler. Ol
sebebden mawall-i mezbûrda birqac gün oturıldı.
Mâh-ı ramażân-ı mübârekiñ yigirmi ţoquzıncı güni wâkim-i >İmâdiyye müşârün-ileyh
Sulţân Wüseyn Beg’ üñ mâru’ ž-žikr a>dâyla muwârebesinde kesdügi başlar, muraśśa>
tâc6lar, melâwideniñ sancaqları, ţabl ve naqqâreleri ordu-yı hümâyûna gelüb, dilîrleriñ7
vâqi>olan yoldaşlıqları >izz-i wużûr-ı mevfûrü’ l-wubûr-ı pâdişâh-ı manśûra ma>rûż olub,
envâ>-ı >inâyetlerine maźhar vâqi>oldılar. >Îd-i sa>îd irişüb, âyîn-i şâhî üzre merâsim-i >îd
şeref-i itmâma irişüb, sa>âdet ü iqbâl ile göçildi. Mâh-ı şevvâl-i źafer-meâliñ beşinci
güni Erzenü’ r-rum civârında Gürci semtinde Sazlıq nâm mawalle nüzûl-i hümâyûn
olındıqda8, şâh-ı [fitne9-penâh] ţarafından axbâr mütereşşiw olub10, “ >Atebe-i >âlem-
penâha muţî>olan Gürcistân eknâfına ta>arruż qılub, ba>żı qılâ>-ı metîne üzerine düşüb,
muwâśara eyledi” deyü şâyi>olmağın ważret-i sa>âdet-iştihâr ol menzilde quţb-vâr birqac
gün qarâr buyurıb, leşker-i a>dâ-şikâr, dilîrân-ı rezm-şi>âr u kâr-zâr-medâr ile düstûr-ı
Âśaf-iqtidâr ve vezîr-i nâm-dâr kâm-kâr-ı (380b) waşmet-âŝâr Awmed Paşa ser->asker
ta>yîn olınub, üc dört biñ nefer tüfeng-endâz yeñiçeri şeh-bâzları ile segbân-başı ve

1
K: müste>âb
2
F Hs K Ü: şükr
3
K: bîşe
4
K: güni
5
A Hk: bulınmayub
6
F: baş
7
K: dilîrler
8
A Hk: oldıqda
9
F Hs K: gürîz
10
Hk: - olub
650

>umûmen Rumili qoçaqları ile Rumili beglerbegisi ve Qaraman ve Şâm beglerbegileri


ve qapu xalqından >umûmen sipâhîler ve silaw-dârlar bölükleri ve sâyir fıraq-ı >asâkir-i
źafer-meâŝirden gürûh-ı kûh-şükûh ile >adû-yı bed-re&y üzerine irsâl eylediler. Ğâzîler
menâzil ţayy1 qılub, şevvâl-i mükerremiñ on birinci güni qılâ>-ı âsmân-irtifâ>dan qal>a-i
Oltı üzerine varub, >adû-yı fitne-cûy axbârına ıţţılâ>olındı ki, şâh-ı >Acem kendüye tâbi>
olan gürûh-ı sitem-şiyem birle ol cânibden yüriyüb, Gürc içine girüb, taxt-gâhı olan
mawallde ve sâyir vilâyet ü memleketlerinde âbâdânlıq qalmayub, ma>mûre-i diyârı pür-
nâr olmağla ma>âşında ıżţırâr çekmegin tawśîl-i ma>îşet içün ol ţaraflara gelmiş. Paşa-yı
Arisţo-re&y ile muqâbele ve muqâteleye qaśd u meşveret etmiş. Gerü >asker-i şeyţânet-
rehberinde2 maśâffa qudret fehm etmeyüb, xaşyet-i žilletden iwtiyâţ, >ârıża-i hezîmet ü
nekbetden ictinâb eyleyüb, el-firâru mimmâ-lâ-yuţâq min-süneni’ l-mürselîn3
muqteżâsınca gerüsine göçüb, dört beş qonağı bir idüb, śawrâ-yı gürîzi penâh idindiler.
Ol diyârlarda şâhîlerden eŝer olmayub, tebâhîler beydâ-yı >ademde sâkin oldıqları paşa-
yı xuceste-re&yiñ ma>lûmı olıcaq waqîqat-i wâli pâye-i serîr-i şâh-ı cihân-gîre >arż idicek
anlar ile olan >asker-i şîr-fer birle ordu-yı hümâyûna mülâqât emr olındı. Şevvâl-i
meymenet-fâliñ on ţoquzıncı güni Oltı’ dan qalqub ţayy-ı menâzil qılub, yigirmi üçinci
güni >atebe-i >âlem-penâha vuśûl buldılar.
Bu eŝnâda müdebbirân-ı şâhıñ re&y-i meśâliw-ârâları ważret-i pâdişâh4-ı cihân-güşây ile
müśâlawa xuśûśına munśarif olub, exaśś-ı xavâśśından Şâhqulı Ağa nâm qorıçısı elçi
ta>yîn idüb, ważret-i pâdişâh-ı naśfet-penâh ile şimdiye degin mâ-beynde vâqi> olan
xuśûmet ü >adâvete5 nedâmet eyleyüb, ţarafeynden >asâkir-i deryâ-meâŝir tawrîki ile
sükkân-ı memlekete ıżţırâb, re>âyâ-yı cânibeyne6 kemâl-i xüsrân u inqılâb müteveccih
olmışdır, deyü naśâyiw-âmîz nâme-i śulw-engîz yazub, pâdişâh-ı naśfet-penâhıñ (381a)
âstân-ı semiyyü’ l-mekânlarından kendüniñ vâqi> olan günâh u žellâtından isti>fâ
eylemiş. Mâh-ı şevvâliñ yigirmi sekizinci güni 7 elçisi >atebe-i >ulyâya vâśıl oldı. Selx-i
şevvâl-i mübârekde Dîvân-ı hümâyûn olub, ţaşra paşalar meclisinde żiyâfet olınub,
ba>dehû pâye-i serîr-i a>lâya girüb, el öpdi. Awvâli ma>rûż-ı der-gâh-ı >aliyye, mes&ûli
ma>lûm-ı südde-i seniyye olıcaq çehre-i merâm u âmâli âyine-i qabûlde müşâhed8 ve
mawsûs olub, ważret-i xilâfet-penâhıñ deryâ-yı mürüvvet ü >âţıfetleri mütemevvic ü
cûşân olub, mes&ûlleri wüsn-i qabûle qarîn, murâdları mawall-i irtiżâda şeref-i temkîn
bulub, kendüsine nâme-i hümâyûn tawrîr olınub, “ Âstâne-i >aliyyemize wüsn-i ilticâ
idenleriñ murâdâtı wayyiz-i qabûlde vâqi>olmaq şîme-i kerîme-i şâhânemizdendir. Mâ-
dâm ki, ol cânibden >ahde muxâlif evżâ>-ı fitne îqâ> olmaya, >asâkir-i źafer-
meâŝirimizden kimesne ol ţaraflara müte>arrıż olmaz” deyü cevâb virilüb, elçi teşrîf-i
xil>at-i hümâyûn ile müşerref olub, wüsn-i icâzet-i şehen-şâhî birle kendüye irsâl olındı.
Muqaddemâ ważret-i xudâvendigâr-ı sa>âdet-medâr diyâr-ı >Acem’ e teveccüh-i hümâyûn
eŝnâsında dârü’ l-xilâfe ve’ s-sedâd mawmiyye-i dârü’ s-selâm Bağdâd mużâfâtından

1
A Hk: ţayy-ı menâzil
2
Ü: >asker ü a>vânında, A: rehberinden
3
Güç yetirilemeyen şeyden kaçmak peygamberlerin sünnetlerindendir.
4
K: pâdişâhıñ
5
F Ü: ΗħėΛŋẂ
6
F Hk Hs K Ü: cânibine
7
Hk: - güni
8
F Hs K Ü: müşâhede
651

>Iraq-ı >Acem wudûdında eknâf-ı Loristân’ da1 olan wuśûn-ı metânet2-maqrûndan3 qal>a-i
Źâlim ki, ahâlîsi Lor ve Kürd4 olub, >idâd-ı bahâyimden ma>dûd, eţrâf u wavâlîsi cibâl ü
kûhistân olmağla ţarâyiqi her vechle mesdûd u ma>qûddur. Cebel-i >aźîm ü sengîn içinde
xavf-i a>dâdan emîn bir in-i raśîn imiş. Ebvâb-ı śu>ûbet-intisâbı mu>allaq, derûn-ı
źulmet-maqrûnı >amîq, zevâyâ ve künci muźlim ü muţbiq, fütûwı mümteni> ü muwâl,
güşâdı pây-ı ţab>a >iqâl, dest-i düşmenden istixlâśı >asîr, eyâdî-i a>dâdan istimlâkı ğayr-ı
yesîr, ne ţopla hedm-i burûcına imkân, ne qal> u5 qam>-ı esâs-ı seng-temâsına tâb u
tüvân, ne bünyânı xarq u laqma6 qâbil, ne erkânı sedd7 ü8 hedm ile wâśıl, muwaśśalâ bir
ğâr-ı müşkilü’ l-mürûr ve bir mağara-i śa>bü’ d-duxûl ve’ l->ubûrdur. Sevdâ-yı fetwinde
şâhân-ı selef mütewassir, ârzû-yı istixlâśında >uqûl-i >uqalâ qâśır u muqaśśır idi 9. Śâwibi
olan Serxâb nâm emîr-i Kürd >Oŝmânîler xavfinden Qızılbaş’ a intisâb idüb, tâc-ı (381b)
ilwâd10-revâc giymek ile ibtihâc eylemişdi. Ol qal>anıñ qal> u fetwi wuśûśına emr-i
hümâyûn śâdır olub, Bağdâd ve Loristân >askeriyle >Oŝmân Paşa üzerine düşüb,
müddet-i medîd muwâśara-i şedîd idüb, ţop-ı ra>d-âyîn, tüfeng-i berq-qarîn ile mawśûr
olan bî-dînlere >ažâb-ı >aźîm eylemişdi 11. Ğâzîler ol wıśn-ı waśîne mütewaśśın olub,
müte>affin-i hevâya tawammül, dâmen-i śabra tevessül eyleyüb, >inâdda ıśrâr,
muxâlefetde śarf-ı iqtidâr idüb, qudret-i İlâhî birle mezbûr >Oŝmân Paşa’ nıñ silsile-i
>ömri itmâma irişüb vefât idicek Bağdâd beglerbegisi Muwammed Paşa >asker-i >Iraq-ı
źafer-vifâq ile üzerine düşüb, >ale’ l-ittiśâl ceng ü cidâl, muwârebe ve qıtâl idüb, âxirü’l-
emr mawśûr olan ekrâd-ı hezîmet-mu>tâdıñ qulûb-ı xaşyet-âbâdları ţumţurâq-ı >asker12-i
âxižü’ l-âfâqa mütewammil olmayub, Serxâb-ı >ažâb-intisâbıñ dîde-i belâ-resîdesi bî-xâb,
bâzû-yı quvvetinde tâb u tüvân qalmayub, ma>mûre-i qudret ü mikneti vîrân u xarâb
olıcaq gece ile qal>adan firâr idüb, ramażân-ı fütûw-nişânıñ yigirmi üçinci güni ol wıśn-ı
Xayber-nişân ve qal>a-i metîne-i Cevzâ-mekân bi->inâyeti’ llâhi’ l-meliki’ l-müste>ân fetw
olınub, tamâm żabţ u tesxîr olınmış13. Mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı şühûr u14 a>vâm ile
mawsûd-ı mülûk u selâţîn-i >iźâm olan wıśn-ı ma>mûr15-ı Xayber-âyîn eyâdî-i bende-gân-
ı şâh-ı felek-temkînde musaxxar u mażbûţ oldı. Dizdâr ve ketxudâ ve müstawfaźîn naśb
olındı. Aña tâbi>olan qılâ>u wuśûndan qal>a-i Hâvâr ve Naqod ve Baske ve16 Şemîran17
nâm wiśârlar daxı qahr ile alınub, Qızılca Qal>a dimekle meşhûr wıśn-ı >asîr18ü’ l-mürûr
daxı meftûw olub, ümerâ-i eşrâf-ı Qızılbaş’ dan Uğurlu Beg ve Mîr Yasaq Beg iki biñ
1
F Ü: Loristân
2
F Ü: Ħ∆ Ĝ⅞ΏĦ∆
Μųķ
3
Hk: maqrûn
4
Hk: ŏ΄ ΛŎΜ΄
5
A: - ve
6
K: Ηΐẃħ
7
Hk: ŎŋŦ
8
Hk: - ve
9
A Hk: - idi
10
Hs: ifsâd
11
A Hk: eylemişlerdi
12
Hk: - >asker
13
K: olındı
14
Hk: - ve
15
Hk: ma>mûre
16
K: + şimşîr
17
F Ü: Şimşîrân
18
A Hk K: śa>b, F: Ġųķ
652

miqdârı xâne ile xân-ı cihân-penâh ţaraflarına wüsn-i iţâ>at eyleyüb, tâcların çıqarub,
ehl-i İslâm’ dan olmışlar. Ve Bana begi Mîr Muwammed Beg Hohnek nâm1 qal>asını ve
Siyâde qal>ası begi Yûsuf Beg ve Buruca qal>ası begi Budaq Beg ve Oraman begi Mîr
Cihân-şâh Beg >atebe-i >ulyâ-yı xâqânîye şeref-inqıyâd u iţâ>at eyleyüb, wiśârlarınıñ
miftâwların getürmişler. Şehrezol ülkesi ve Aqţağ nâwiyesi ve Belqaś2 nâwiyeleri bi-
esrihim mużâfât-ı memâlik-i mawmiyyeden olub, żabţ etdirilmiş. (382a) Axbâr-ı fütûw-
âŝâr ile müjde-i şâdî-şi>âr >atebe-i >aliyye-i źafer3-medâra vuśûl bulub, ordu-yı
hümâyûnda olan ahâlî-i İslâm mesrûr u şâd-mân oldılar. Ol diyârlarıñ sancağını >atebe-i
>âlem-penâh qullarından Murâd Beg’ e >inâyet olınub, irsâl olındı.
Zihî naśr u zihî >avn-i İlâhî
Zihî nâm u nişân ve fetw-i şâhî
>Adûnıñ mülketinde kâm-rânlıq
Kemâl-i qadrile kişver-sitânlıq
>Adûyı pây-mâl etmek firâra
Mecâli qalmaya śabr u qarâra
Götüre xânesinden raxt u baxtı
Vire düşmen eline tâc u taxtı
Qaça śawrâlara deşte şitâbân
Belâyile ide me&vâ beyâbân
Zihî tesxîr-i mülk ü kesr-i düşmen
Zihî ta>cîz-i a>dâ ve zihî fenn
Zihî śâwib-qırânî ve zihî baxt
Ola mûm emrine4 her5 düşmen-i saxt
Zihî ţâli>-i sa>âdet-yâr6 hem-dem
Naśr-maqrûn-ı źafer-hem-râh u7 mawrem
Zihî waşmet zihî devlet zihî fer
Ser-i râyât-ı qadri evce hem-ser
Zihî şân-ı bülend žât-ı hümâyûn
Xuceste-rûzgâr u ţab>-ı mevzûn
Egerçi düşmen almaq mu>teberdir
Zebûn etmek >adûyı key hünerdir
Ferc-i miftâw olur gerçi śabûra
İţâ>atdan ölim yegdir ğayûra
Olur mevt âdeme dünyâda bir kez
Ölür ğayretlü âdem günde biñ kez
Bu taqdîr üzre şâhen-şâh-ı >âlem
İdibdir >âlem içre fetw-i a>źam
İţâ>at eyledi emrine kisrâ
Zihî naśr-ı İlâhîdir te>âlâ

1
F Hs K Ü: - nâm
2
A Hk: Nelqaś
3
Hs: - źafer
4
K: emrine tâbi>
5
K: - her
6
A F Hk Hs K: + ve
7
Hk K: - ve
653

Olub fermânına bende >Acemler


Śuçın >afv eyledi etdi keremler
Ola fermân-beri heb rub>-ı meskûn
Bula žât-ı şerîfi >ömr-i efzûn
Cihân fermân-beri olsun hemîşe
Sa>âdet rehberi olsun hemîşe.
Sefer-i źafer-encâm u naśr-ixtitâm1 xižmetinde olan ümerâ-i >iźâm-ı ževü’ l-iwtirâma
mertebeler mertebelü mertebelerince envâ>-ı teraqqîler iwsân idüb, Rumili dilâverlerine
mezîd-i merâwim-i pâdişâhîden (382b) biñde ikişer yüz ve sâyir sipâha biñde yüzer2
aqça teraqqî >inâyet idüb, cümle sipâh [u] >askeri şâd u feraw-nâk etdiler. Rumili
beglerbegisi Muwammed Paşa’ nıñ sebz[e]-zâr-ı âmâlinde nesîm-i elţâf-ı şâhâne
mütenessim ve riyâz-ı murâdâtına reşewât-ı qulzüm-şi>âr3-ı xâqâne mütereşşiw olub,
śuffe-i vezâret ve menzile-i śadâret iwsân olındı. Rumili beglerbegiligi daxı yeñiçeriler
ağası Pertev Paşa’ ya virilüb, devwa-i iclâli 4 ve şâx-sâr-ı iqbâli 5 pertev-i himmet-i âftâb-ı
raxşân-ı pâdişâh-ı >aźîmü’ ş-şân ile pür-nûr oldı. >Atebe-i >âlem-penâh-ı şâhîde6 qapucı-
başlığı7 xižmetinde olan bende-gân-ı xavâśś-ı qurb-ixtiśâśdan İskender Ağa’ ya Žu’ l-
qâdıriyye vilâyeti beglerbegiligi ve ikinci qapucı-başı olan Ferhâd Ağa’ ya yeñiçeri
ağalığı iwsân olınub, sâyir xidemât-ı pesendîde-i şâhâne ile ser-efrâz olan bendelere >âlî
>inâyetler, sancaqlar, manśıblar himmet olındı.
Hemîşe pâdişâh-ı bende-perver
Cihâna baxş ide8 envâ>-ı gevher
Hemîşe şâd-mân olsun >ibâdı
Maśûn olsun belâlardan bilâdı.
Mâh-ı mübârek ži’ l-qa>deniñ ğurresinde Erzenü’ r-rum wavâlîsinden göçilüb, mâh-ı
mezbûrıñ ikinci güni >umûmen Rumili ve Anaţolı ve Qaraman ve Rum ve Žu’ l-
qâdıriyye beglerbegileri ve sancaq-begleri xila>-ı fâxire-i xüsrevânî ile şeref-imtiyâz
bulub, at üzerinde rikâb-bûs-ı devlet-me&nûs ile müşerref oldılar. Wüsn-i icâzet erzânî
buyurılub, ważret-i pâdişâh-ı memâlik-penâh >izz ü câh ile bu qış taxt-gâh-ı Rum-ı
sa>âdet-rüsûm olan Amasya şehrini meştâ ta>yîn buyurılub, Rumili >askeri daxı vilâyet-i
Qaraman’ da qışlamaq xuśûśına emr-i >âlî śudûr etdi. Ważret-i şeh-zâde-i sa>âdet-nedîm,
žât-ı melek-xıśâl ü kerem-xaślet ve kerîm, şân-ı ma>âlî-menqabet ve śâwib-i ţab>-ı
selîm9, fihrist-i nâme-i iqbâl ve iclâl-i >aźîm, >ünvân-ı śawîfe-i mekremet ve luţf 10-i
>amîm, >ażdu’ d-devleti’ l-xâqâniyye Sulţân Selîm maźhar-ı elţâf-ı behcet-eţrâf-ı
xüsrevânî vâqi>olub, ważret-i pâdişâh-ı [mihr]-âyîn, şehriyâr-ı şefaqat-qarîn, şehen-şâh-ı
>âţıfet-güzîn şeref-i müşâhede-i dîdâr-ı mevlûd-ı kâm-kâr sa>âdet-i mücâlese-i ferzend-i

1
K: iwtişâm
2
K: yüz
3
A Hk: simât, Hs K: - şi>âr
4
F Hs K Ü: iclâl
5
Hs K: iqbâl
6
Ü: şâhîden
7
Hk: başı
8
Hs: - ide
9
A Hk: - selîm
10
Ü: + ve
654

behcet-şi>âr u meserret-âŝâr ile müşerref olub, ţal>at1-ı (383a) hümâyûnları mawż-ı nûr-ı
>ayn, cemâl-i meserret-maqrûnları âyine-i wubûr[a zîver2 ü] zeyn, wüsn-i muśâwabet-i
ğamm-güşâları bâ>iŝ-i sürûr u neşâţ, kemâl-i muvâneset ü ixtilâţları feraw-fezâ sebeb-i
envâ>-ı inbisâţ vâqi>oldı.
Sürûr-ı devlet şâh3 ile dil-şâd
Serây-ı xâţırı ma>mûr u âbâd
Gül-i gül-zâr-ı bâğ-ı şâd-mânî
Nihâl-i cûy-bâr-ı xüsrevânî
Sa>âdet burcınıñ mihr-i münîri
Kerem xûrşîdine4 maţla>żamîri
Mübârek-maqdem ü fîrûz-ţâli>
Xuceste-i rûzgâr ve mihr5-i ţâli>
Hümâ-rif>at hümâyûn-menziletdir
Selîmü’ ţ-ţab>ve6 keyvân-mertebet7dir
Hümâyûn sâyesinde şehriyârıñ
Sa>âdet gölgesinde kâm-kârıñ
Ola baxt-ı bülend ile ser-efrâz
Kerem xaśletleriyle ola mümtâz.
Bu eŝnâda lâlâları tebdîl olınub, riyâż-ı xâţır-ı >âţır-ı behcet8-meâŝirlerine nesâyim-i
meserret-şemâyim-i xüsrevânî mütenessim olub, envâ>-ı ri>âyât-ı >aźîme-i şâhâne, eśnâf-
ı tekrîmât-ı >amîme-i şehen-şâhâne ile mu>azzez9 ü mer>î ve muwaśśılü’ l-âmâl kîse kîse
nuqûd-ı zerrîn, hemyân hemyân iwsânât-ı güzîn ile behre-mend ü pür-nevâl oldılar.
Sa>âdet ü iqbâl ile maqarr-ı devletlerine, >izzet ü iclâl ile maqâm-ı >izz10 ü rif>atlerine
gönderilmek xuśûśına fermân-ı lâzımü’ l-iž>ân-ı gîtî-sitânî bâhir oldı. Wüsn-i icâzet-i
hümâyûn ile ol serv-i bâğ-ı salţanat, nihâl-i devwa-i iqbâl ü übbehet, ważret-i pâdişâh-ı
dil-âgâhıñ xalleda’ llâhu źılâle >âţıfetihi 11 dest-bûs-ı sa>âdet-me&nûsları ile müşerref olub,
>ale’ ś-śabâw cümle-i erkân-ı devlet ve12 kâffe-i a>yân-ı salţanat otaq-ı sa>âdet-vifâqlarına
varub, şeh-zâde-i >âlemiyânı nıśf-ı menzile degin gönderi gitdiler. Menzile qarîb
mawallde selamlayub, sa>âdet ü iqbâl ile qışlaqları śavbına teveccüh-i >âlî-nehmet
etdiler.
Ważret-i pâdişâh-ı Cem-câh-ı >âţıfet-dest-gâhıñ kelâm-ı sa>âdet-intibâh texalleqû bi-
axlâqi’ llâh13 mażmûnı ile >amel her zemânda >âdet-i hümâyûnları, şîme-i kerîme-i
kerem-maqrûnları olub, erbâb-ı cerâyim ü günâhıñ >afv-i seyyiâtları ile a>mâl-i

1
F Hs K Ü: xil>at
2
F K: nûr, Hs: enver
3
Ü: şâd
4
Hs: xûrşîd
5
Hs: + ve
6
F Hs K Ü: - ve
7
K: ĠħŏΏ
8
Hk: - behcet
9
Hs: ŖŗΏ, K: - mu>azzez
10
K: >izzet
11
Allah merhametinin gölgelerini dâim etsin.
12
A Hk: - ve
13
Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız.
655

wasenâtları (383b) defterlerine envâ>-ı meŝûbât-ı cemîle müŝebbet1 ü mesţûr olduğı nûr-ı
âftâb-ı >âlem-tâb mânendi meşhûrdur. Muqaddemâ nüzl emîni olub, qal>a-i Erzenü’ r-
rum’ da mağżûb u mawbûs olan Mûsâ Beg xuśûśında deryâ-yı elţâf u keremleri cûşân,
yemm-i iwsân u merwametleri xurûşân olub, muqteżâ-yı tab>-ı kerem-mu>tâdları üzre
mezbûrı âzâd buyurub, qalb-i kesîrini 2 âbâd, żamîr-i maxzûnını mesrûr u şâd qıldılar.
Bu iwsân-ı belîğa3 ve >âţıfet-i bî-dirîğa ile cümle-i qulûb-ı >ibâda sürûr, >âmme-i xavâţır-ı
bende-gâna envâ>-ı wubûr wâśıl oldı. Dil 4-i bülbülleri riyâż-ı śalavât-ı ţâ>âtda ed>iye-i
icâbet-âyât-ı devlet ü5 sa>âdetlerine müterennim olub, zebân6-ı >andelîbleri gülistân7-ı
üns-baxş-ı sâ>ât-ı >ibâdetde eŝniye-i >izzet ü rif>atleri ve mezîd-i câh u celâl-i waşmetleri
birle mütekellim oldılar8.
Kerem şâh-ı cihânıñ >âdetidir
Kerem ol bawr-i cûdıñ xaśletidir
Kerem ser-mâye-i >izz9-i ebeddir
Kerem câh10-ı cihâna xoş-seneddir
Keremile şâhlar maqbûl olurlar
Kerîm insâna cümle qul olurlar
Günehdir bendeniñ kârı xaţâdır
Keremdir pâdişeh şânı >aţâdır
Edânîden olur11 śâdır12 cerîme
Anı >afv etmedir lâyıq kerîme
Xıśâliñ a>źamı >afv-ı günehdir
Günâh ehline >afv âyîn-i şehdir
Keremdir >âdeti Waqq-ı kerîmiñ
Buña inkârı yoq ţab>-ı selîmiñ
Śabâ-yı reddi cürm ehline esmez
Qulınıñ rızqını küfrile kesmez
Xaţâ etse qulı bîn kez nihânî
Yüzine urmaz13 ve setr ider anı
Xaţâ erbâbına etmez ğażablar
Ümîdin14 kesmez andan bî-edebler
Günâh ehline dâyim rawmet eyler
Cerîme śâwibine şefqat eyler

1
A Hk: ŝebt
2
Hs K: │ŏŧ ΄ , Ü: │ėŏŧ ΄
3
F Hs K Ü: + ve şefaqat
4
K: ol
5
Hk: - ve
6
F Hs K: zebâna
7
F Hs K Ü: gülistâna
8
Hk: oldı
9
Ü: >ömr
10
Ü: câm
11
K: olursa
12
K: ger
13
Ü: ŗΏŎΛ
14
A Hk: ümîdi
656

Bağışlar tevbe ile biñ günâhı


Çıqarmaz cürm ile başdan külâhı.
Ważret-i xilâfet-penâh daxı xavâśś-ı žü’ l-ixtiśâś ile muttaśıl göçilüb, menâzil-i >adîde
ţayy qılınub, mâh-ı mübârek ži’ l-qa>deniñ yigirminci güni medîne-i Sivas râyât-ı źafer-
iqtibâs ile (384a) müstes>ad oldı. Yigirmi dördinci güni medâyin-i >aźîme-i Rum’ dan
şehr-i mawmiyye Toqat muxayyem1-i sürâdiqât-ı iqbâl-i źafer-simât vâqi>olub, ba>dehû
göçilüb, mâh2-ı sa>âdet-intibâh ži’ l-wicceniñ üçinci güni taxt-ı Amasya menzil-gâh-ı
seniyye vâqi>olub, serây-ı sürûr-efzâsına nüzûl-i hümâyûn olındı3.
Yine ey bülbül-i dil eyle âğâz
Söze kim rûw4-ı qudsî ola dem-sâz5
Terennüm qıl gelüb cûş u xurûşa
Söziyle başla tâze >îş ü nûşa
Nevâñile işiden ola xoş-dil
Sürûr u şevq ü behcet ide wâśıl
Dimâğ-ı cân ola xoş-bû demiñden
Cihâna śaçıla >anber femiñden
Rumûzâtıyla başla keşf-i râza
Wavâdiŝden xaber vir tâze tâze.
Selâţîn-i küfr-âyîn-i Firenk’ den Fırance vilâyetiniñ pâdişâhı İnriq6 şâh ki, ol merz7bûm-ı
mesîwâ-rüsûmıñ memâlik-penâhı, eqâlîm-i naśârâ-yı çalîpâ-perestiñ emîr-i tâc-dârı8 ve
śâwib-külâhıdır. Ważret-i pâdişâh-ı rû-yi zemîn, şehriyâr-ı kâm-kâr u kâm-bîn ile
muwabbet ü xullet üzre olub, âstân-ı şeref-mekânlarına wüsn-i ixlâś ile >atebe-i >aliyye-i
>âlem-penâhlarına kemâl-i ixtiśâś etmişdi. Bu der-gâh-ı behişt-bâr-gâha intisâb ile
qadîmî düşmen ü bed-xâhı olan İşpanye qıralı Qarlo nâm la>îne ğâlib olub, her zemânda
anlarıñ kesr ü inqılâblarına ţâlib ü râğıb idi. Zîrâ zemân-ı mâżîde İşpanye qıralı
quvvetde qavîm, eskiden Fırance ile xaśm u ğarîm olub, Fırance pâdişâhı anuñ mağlûbı
olmağın9 bunıñ babası anuñ bir papası elinde giriftâr u mawbûs olub, ważret-i pâdişâh-ı
selâţîn-penâhıñ >atebe-i >ulyâlarına istiźhâr10 etmegin defa>âtla >asâkir-i cihâd-iftixâr
gönderüb, mu>âvenet etdikleri 11 eclden dest-i düşmenden qurtılmışdı12. Ol târîxden berü
âstân-ı muxalledü’ l-iqbâle muxtaśś olub, wüsn-i ixtiśâś etmişdi. Bu def>a daxı mezbûrıñ
qıral-ı bed-fi>âl ile >adâveti müştedd, zemân-ı muxâlefetleri mümtedd olmağın bâr-gâh-ı
sa>âdet-dest-gâh-ı pâdişâh-ı >âlem-penâhdan istimdâd etmişdi. Mübârizân-ı deryâ ve
mücâhidân13-i źafer-intimâdan bir miqdâr ţonanma ile ba>żı dilîrân-ı heycâ-âşinâ

1
Hk: - muxayyem
2
Hs K: - mâh
3
Hk: oldı
4
K: rûh
5
F: ΑĜ
ŧΏ Ŋ
6
A: İziq, F K: İnziq, Hk: İrniq
7
A F Hs K: + ve
8
A F Hk Hs K: tâc-dâr
9
Ü: olub
10
Ü: + >ubûdiyyet
11
K: idikleri
12
Ü: xalâś olub
13
A F Hk Hs K: mücâhidîn
657

gönderilüb, şîrân-ı merâkib1-süvâr (384b) u deryâ-güzeşt, ejderân-ı kevâkib-şümâr u


keştî-nişestden Qarlı-ili sancağı begi emîr-i şîr-pençe ve ejder-dem, bebr-i rezm-gîr ü
ğażanfer-şiyem, gürg-i bîşe-i warb ü ceng, hizebr-i gebr2-sitân u neheng-âheng, dilîr-i
deyr-âşûb u kilîsâ-şiken, źahîr-i dilâverân-ı künişt-xarâb u çalîpâ-figen, seyf-i meslûl-i
dîn, zübde-i gürûh-ı mücâhidîn3, >umde-i cüyûş-ı murâbıţîn Ţurğudca Beg ki, sâlhâ
deryâ yüziniñ merdânelik ile ferzâne qorśanı olub, ad ve śanı bellü dilîrleriñ şüc>ânı,
śawrâ-yı neberd ü veğânıñ baş açuq pehlevânı ve fürsânı4 defa>âtla küffâr-ı füccâr-ı nâr-
qarâr ile deryâda cengler, dögişler, bî-dînler ile ögüş muwârebeler, mücâdeleler qılub,
xûn-ı küffâr ile deñiz yüzlerini xûn-âb, cezâyir-i Firenk-i cehennem-hem-rengde niçe
memleketleri urub, yaqub vîrân u xarâb eylemişdir. Kefere-i fecereniñ niçe qara ţağlar
gibi bâğîler ile ţolu barçaların, gürûh-ı mekrûh-ı xanâzîr-şükûh ile memlû bâştertelerin
ve qadırğaların5 ve yügrük ü fâyiq qayıqların alub, ţoyımlıqlar eylemiş dilîr-i şîr-
naźîrdir. Ważret-i pâdişâh-ı memâlik-tesxîr[iñ] naźar-ı âftâb-eŝerleriyle manźûr, sancaq-ı
źafer-vifâqların çeker mîr-i hüner-ver-i meşhûrdur.
Ğazâ deryâsınıñ bebr ü nehengi
Cihâd ıqlîminiñ şîr ü pelengi
Deñiz deryâya beñzerdir hünerde
Görinür kâfire ejder naźarda
Dilâverdir dögişde düşmen ile
>Adûyı zâr idibdir şîven ile
Hele dîniñ çerâğ-ı rûşenidir
Şecâ>at barçasınıñ yelkenidir
>Ulûm-ı bawre vâqıfdır żamîri
Qamû axbâr-ı deryânıñ xabîri
Hünerle pehlevânıdır cihânıñ
Yüzi śuyı durır ad ile śanıñ
Deñiz qorśanlarınıñ âb-ı rûyı
Kerem erbâbınıñ ferxunde-xûyı
Mübârek-maqdem ve ţâli>de mes>ûd
Sa>âdet-axter ve >âlemde mawmûd
Mübârizdir zemânında >Alidir
Kerâmet ehline beñzer velîdir.
Sene iwdâ ve sittîn ve tis>a-mie recebü’ l-müreccebiniñ altıncı güni merâkib-i kevâkib-
şümâr ile memâlik-i küffâr-ı xizy-medâra müteveccih olub, Rumili yalıların śıyrıdub,
Dubrovnik cezîrelerinden (385a) Şâhîn dimekle meşhûr cezîreye varub, ol cevânib6de
İşpanye qıralına tâbi>İştiye7 nâm qal>a ki, me&vâ-yı Firenk-i bî-neng, mesken-i küffâr-ı
xâk-sâr-ı dil-seng olub, rif>atde bârûları8 burûc-ı âsmâna qarîb, qulel-i Züwal-mawalleri

1
K: merkeb
2
Hs: gîr
3
Ü: mücâhidân
4
Ü: qorśanı
5
F Ü: qadırğa
6
A Hk: cânib
7
Ü: İşbenye
8
Ü. + olub
658

kûh u1 cebel gibi waśîn ü mühîb, esâsı źahr-ı semek, burûcı [mümâss-ı felek], derûnı
>afârît-i Firenk ile memlû, cevf-i wiśârı küffâr-ı cehennem-medâr ile ţopţolu qal>a-i
ma>mûr ve wıśn-ı meşhûr maqarr-ı kilâb-ı >aqûr imiş. Kendüyle olan ţonanmalardan2 on
qıţ>a gemiler ile bir miqdâr >asker-i fîrûz-fer ifrâz idüb, ol qal>aya gönderüb, kendü daxı
şa>bân-ı mübârekiñ on yedinci güni ol semte müteveccih olub, muqaddemâ irsâl olınan
mübârizler gece ile quruya >asker döküb, qal>ayı varub iwâţa idüb quşatmışlar. Ţaşrada
bulınan küffârı ğâret ü xasâret eylemişler. Ŝülüs-i axîr-i leylde müşârün-ileyh daxı
irişüb, gemilerden >asker-i źafer-ibtihâc ixrâc eyleyüb, >ale’ ś-śabâw3 keştîlerden ve
qaradan İslâm sancaqların qaldırub, deryâ yüzinden ţoplar ile cehennemîlere >ažâb idüb,
wiśâr muqâbelesinde olan cezîreye qal>a4-qam>u qal>-âşûb dört pâre yarar ţoplar çıqarub
ve altı qıţ>a ţop daxı quru cânibinden5 qal>a muqâbelesinde qurub ve metersler yapub,
rezm ü cenge meşğûl olmışlar. Deryâdan gemiler ţopları, qurudan leşker-i İslâm-ı
nuśret-fercâm u źafer-encâm beceluşqaları leyl ü nehâr wiśâr-ı küffâra atılub, dûzaxîlere
dünyâ cehennem, >âlem cawîm6-i >ažâb-şiyem olmış. Üc gün üc gece muwkem âşûb,
nehâr u leylde tamâm ceng-i merg-maśwûb ulaşub, ţoplar duxânı rû-yi [âsmâna]
memdûd olub, ser-â-ser cihân sewâb u dûd imiş. Ţoplar ţarrâqası, ceng ü rezm >alâqası
ile kâfirler wayrân u dem-beste, dîvâr-ı wiśâr daxı câ-be-câ7 vîrân u şikeste olub,
gedükler açılmış. Dördinci gün8 cirm-i âftâb-ı >âlem-tâb qulle-i şarq-intisâbdan cihâna
>arż-ı cemâl idüb, rû-yi >âlem kerîmler ruxsârı gibi rûşen ü leme>ân olıcaq gemilerde
olan >asker-i İslâm śandallara dökilüb ve quruda olan ğażanferân-ı źafer-encâm daxı
İslâm sancaqların qaldırub, wasbeten li’ llâhi te>âlâ9 küffâra ğazâ, dîn düşmenlerine >ažâb
u cezâ niyyetine [yürimişler]. Gedüklere çıqub, (385b) ţaşradan cüyûş-ı müslimîn,
içerüden küffâr-ı münâfıqîn rû-be-rû olub, qılıclar meydânda10 şems-i tâbân gibi
diraxşân, şimşîrler żarbı ile başlar gûy mânendi ğalţân olub, tîrler mürğân11-ı cân-âşiyân
gibi uçub, gebrân-ı cehennem-mekân bedenlerde yir idüb, ac qurdlar gibi dûzaxîleriñ
cânları vuślasını12 [alub] yirlermiş.
Ţopıñ dûdı dönib ebr ü13 sewâba
Wiśâr içre şitâb etmiş >ažâba
Wacerler seng-sâr etmiş wiśârı
Yıqılmış heb binâ-yı üstüvârı
Ţolular gibi yağmış seng şehre
Dökilmiş ţoprağa kâfirde zehre
Gedüklerde qılıclar çâq çâqı
Qoparmış ehl-i küfre ţumţurâqı

1
Hk: - ve
2
Ü: ţonanmalarından
3
Hk: - >ale’ ś-śabâw
4
K: qal>
5
A: cânibinde
6
Hk: - cawîm
7
Hk: cây
8
Ü: güni
9
Yüce Allah’ın rızası için.
10
Ü: meydânında
11
A Hk: mürğ
12
A Hk: vuślasıñ
13
A: - ve
659

Yalıñ şimşîrler dönmişidi şîre


Düşürirdi ser1-i küffârı yire.
Cânibeynden iki sâ>at miqdârı ceng ü2 neberd memdûd u mümtedd olıcaq âxirü’ l-emr
nesîm-i źafer mehebb-i >inâyât-ı İlâhî’ den hübûb idüb3, leşker-i dîn ğâlib, gürûh-ı
münâfıqîn mağlûb olmışlar. Beş yüz miqdârı xanâzîr4 ţu>me-i şimşîr olub, ţaşra wiśârını5
fetw u tesxîr eylemişler. Bu eŝnâda küffâr-ı xâk-sârıñ begleri, śawrâ-yı küfr ü ţuğyânıñ
segleri dört biñ miqdâr[ı] atlu kâfir, üc biñ miqdârı piyâde fâcirler qal>aya mu>âvenet
içün [gelüb], ţaşra wiśârı alınduğı6 gördiklerinde7 metersler xâlîdir, deyü hücûm idüb,
ehl-i İslâm daxı erbâb-ı ţuğyânı qarşulayub, ceng-i >aźîm olmış. İki cûy-i tünd8-xûy biri
birine qarışub, dögişmişler. Şimşîrler9 meydâna girüb, bedenlerden başları tirâş idüb,
tüfeng-zenler warbe âheng etmekle ögüş cengler olmış. Dilâverler, dilîrler, kâfir-küşler,
bahâdırlar, >Ali-cünbişler küffâr-ı cehennem-medâr10 ile bî-nihâye kâr-zâr eylemişler.
Ol neberdde daxı ehl-i İslâm küffâr-ı liyâmı śıyub, qaçurmışlar. Bî-nihâye melâ>îne
câm-ı źafer-encâm-ı tîğdan şerbet-i merg içürmişler. >Asker-i küffâr muqâbele-i wiśârda
bir ţağa arqa virüb, tekrâr >asâkir cem>ine mübâşeret eylemişler. Wiśârıñ qara cânibi
boğaz olub, atlu kâfirler gelüb qal>aya girmek iwtimâli olmağın ğâzîler gece ile fetw
olınan ţaş wiśârından fuçı11lar çıqarub, içini türâb ile ţoldurub ve xandeqler kesüb,
boğaza tamâm ıstabur çeküb12 ve iki cânibe ţoplar qurub, qadırğalarıñ başların (386a)
çevirüb, ţopları iwżâr13 eylemişler. Kâfiriñ >askeri ve atlusı14 geçmek iwtimâli münqaţı>
olıcaq ic wiśâr ile gerü neberd ü kâr-zâra meşğûl olmışlar15. İki gün geçüb, küffârıñ
quruda olan >askeri göz qarardub16, gerü metersler üzerine iqdâm eylemişler. Ğâzîler
daxı qarşu varub rû-be-rû olmışlar. Meydân-ı warb açılub, berüden müslimîn añarudan
kâfirîn qoyılub birikmişler17. Tîğler >uryân olub, yalmanlar düşmen qanı ile giryân olub,
şimşîrler xûn-âbe-i erbâb-ı ţuğyân ile şâd u xandân imişler18.
Süyûf açmış dehân içmege qanı
Şikâr etmiş qılıclar mürg-i cânı
Bedenler başa etmişler vedâ>ı
Ser ü ten eylemiş terk ictimâ>ı
Revân olmış dem-i a>dâ olub cû
Düşüb ţoprağa düşmenler qomış rû
1
Ü: seri
2
A: - ve
3
K: - idüb
4
Hk: - xanâzîr
5
A Hk: wiśârı
6
Hk: alınduğın
7
Ü: gedüklerden
8
K: teng
9
A Hk: + gerü
10
K: + ve nâr-qarâr
11
K Ü: qoçı
12
A Hk: çekilüb
13
F Hs K Ü: ţoplar gibi wiśâr
14
Hk: atlusı ve >askeri
15
K: - olmışlar
16
Ü: qızardub
17
Hs K: ŏΊūΐ ΄ ŏħ, Ü: dögişler
18
Ü: eylemişler
660

Yüzi şimşîr ü tîğiñ la>l-i rengîn


Zemîn olmış >adû qanıyla sergîn
Śavaş u warb ulaşmış niçe demler
Deñiz deryâ imiş ol demde demler
Şarâb-ı xûn ile mest-âne şimşîr
Yalaşub qan qarındaş oldılar tîr1
Dökildi xûn-ı kâfir ol diyâra
Şebîh olmışdı śawrâ lâle-zâra
Ţolub meydân-ı heycâ başlarile
Zemîn yek-ser pür olmış leşlerile.
>İnâyât-ı >aliyye-i İlâhî, şeref-i mu>cizât-ı ważret-i risâlet-penâhî ğuzât-ı İslâm’ a mu>în ü
źahîr olub, himmet-i hümâyûn-ı pâdişâhî ol ğâzîlere dest-gîr idi. Şeh-bâzlar zümre-i
füccâr-ı nâ-bekârı gürûh-ı kelâğ mânendi perîşân u târ-mâr idüb śımışlar. >Asker-i dîn
manśûr, leşker-i fâsıqîn maqhûr olub, ekŝeri bî-cân u xânmân, bâqîleri mecrûw u nâ-
tüvân, ser-dârları olan xâk-sâr küşte ve maqtûl olıcaq wiśârda mawbûs olan menwûslar
kendülerden me&yûslar2 olub, bi’ ż-żarûrî istîmân [eylemişler]. Śoltatları başı ile
qapudânları ve bi’ l-cümle śoltatları qal>adan inüb, emân istemişler. Yedinci günde ol
wıśn-ı semek-bünyân u felek-âşiyân eyâdî-i erbâb-ı îmânda meftûw u musaxxar olub, elli
miqdârı kâfire emân virilüb, bâqîleri silsile-i qayd ü zencîrde esîr olub, ğâzîler ţoyım
olmışlar.
(386b) Hümâyûn himmeti şâh-ı kerîmiñ
İrişdi fetwine wıśn-ı >aźîmiñ
Xasâret irdi küffâr-ı Firenk’ e
Dönibdi ğâzîler bebr ü pelenge
Yıqıldı küfr burcınıñ binâsı
Hevâya târ-mâr oldı esâsı
Ţoyım oldı ğuzât-ı dîn esîre
Ferawlar geldi her qalb-i kesîre
Ţutıldı lâle-ruxlar sîm-tenler
Semen-sîmâlar ve nâzik-bedenler
Firengî ğonce-femler tâze-xaddler
Perî-peyker dil-ârâ serv-qaddler
Güzel o peru-dihler ğarrâ güzeller
Gül-endâm u3 perî-rux bî-bedeller
Hümâyûn-çehre duxterler perîler
Qamer-rû meh-cebînler axterîler
Qalbedun śaçlu xâtûnlar semen-ber
Siyeh-zülf ü hilâl-ebru mu>anber
Behişt oldı gemi wavrâlar ile
Müşerref şapqa4lar zîbâlar ile

1
K: bir
2
K: me&yûs
3
Hk: - ve
4
A F Hk K: Η⅞
Ů∆
661

Maqarr oldı muqarrer meh-cebîne


Gemi enbârı1 oldı pür xazîne
Bahâda câna lâyıq ğonce-femler
Virürlerdi alub birqac diremler.
Bu fetw-i >aźîm ile muğtenim olan dilâverân-ı Dârâ-şiyem esîr ve ţoyımlıqlarını bey>2
içün mawmiyye-i Avlonya limanına gelüb, gemilerini tekrâr bağlayub, ol wudûd-ı dîn-
mesdûda muttaśıl kefere-i Arnavud-ı >anûddan3 bir fırqa-i żâlle >iśyân üzre olub,
yüzlerine niqâb-ı >inâd çeküb, başlarına tâc-ı ţuğyân giymişlermiş. Şimâre dimekle
meşhûr śa>bü’ l-mürûr mawallde ve eţrâf u cevânibinde4 Arnavud >âśîleri, ol merz5bûmıñ
śâwib-ma>âśîleriniñ fesâd u şenâ>at-kârları qarîb olan ehl-i İslâm ile kâr-zârları eksik
degil imiş. Gemiler ile >ale’ l-ğafle üzerlerine dökilüb ve quru cânibinden Delvine
sancağı begi Awmed Beg daxı >asker-i dîn, hizebrân-ı rezm-âyîn ile irişüb, cünûd-ı fetw-
vürûd ţâyife-i >anûd ile xayli ceng idüb, ol kenârlar śa>b kûhistân olub, yolları pür-seng
imiş. Arnavud kâfirleri her qaya başında taxte qalqanlar ile ejder-i heft-ser6 her biri bir
śa>b mekânı maqarr qılub, ellerinde ip śapanlar, demürleri ağulu warbeler ile ţaş
qovuqlarında gizlenüb, (387a) dere qoltuqlarında kemîne girmişler iken deñiz
levendleri, deryâ warâmîleri zağarlar gibi izlerin izleyüb, śarb yerlerde bulışub, muwkem
śavaşlar eylemişler. Ţağlarda ţâğîleri ele getürüb, bî-nihâye esîr almışlar7. Anda daxı
ţoyımlıqlar eyleyüb, ni>mete sîr olmışlar.
Bu eŝnâda mezbûr Fırance pâdişâhı daxı >asker-i Mesîw-âyîn, dilîrân-ı >Îsevî-temkîn ile
kemîn-i kînde olub, İşpanye qıralı Maryabor8 dimekle meşhûr bir wıśn-ı ma>mûrını âbâd
eyleyüb, mâl-ı >aźîm xarc etmekle ziyâde yaraq qoyub, ol qal>aya i>timâd eylemiş ki,
Fırance pâdişâhı kendü memleketine geçmege mâni> olub, vilâyeti mawrûs9 [u] maśûn
ola. Bu cânibden müşârün-ileyh İnriq10 şâh daxı küllî tedârük ve >aźîm yaraq ile ol
qal>anıñ fetwi ümîdine leşkerin11 çeküb, ol ţarafa revâne oldıqda yolıñ iki cânibinde12
İşpanye’ niñ Narlo ve Şeme dimekle ma>rûf iki sûr-ı meşhûrı olub, derûnları kilâb-ı
eśnâm-intisâb ile memlû, qulle ü bârûları gûn-â-gûn ţoplar ve yaraqlar ile meşwûn u
memlû13 üzerlerine düşüb, zûr-ı bâzû ile ol wiśârları muqaddem14 fetw u tesxîr
eyledikden śoñra mežkûr qal>a15-i Maryabor16 üzerine gelüb, muwâśara eylemiş. Qal>a-i
mezbûr wıśn-ı sengîn olub, derûnı aśwâb-ı żalâl ile mâl-â-mâl, qulel ü bârûları sipihr-
miŝâl, rif>atde burûcı keyvâna ittiśâl bulub, bünyânı müşeyyed imiş. Fırance pâdişâhı

1
Ü: îŝârı
2
Ü: dirîğ
3
K: >ünvân
4
Hk K: cevânibde
5
A F Hs K : + ve
6
Hk: + gibi
7
K: eylemişler
8
Ü: Maryanor
9
Ü: mawrûse
10
A K: İziq, Hk: İrniq
11
Ü: leşker-i dîn
12
F Hk Hs K: cânibde
13
Hk: ţobţolu
14
Ü: + ve
15
Ü: qal>anıñ
16
Ü: Maryanor
662

qal>a-kûb, bünyân-âşûb, âteş-fem, ra>d-şiyem, zelzele-âŝâr, śavâ>iq-şi>âr ţoplar qurub1,


ceng ü neberde ihtimâm eylemişler. İçerüden kâfirân-ı cehennem-medâr2, gebrân-ı kîne-
dâr daxı ţop ve tüfeng ile kâr-zâr eylemişler. İki cânibden âvâze3-i ra>d-âşûb cihâna
ğulğule düşürüb, qıyâmetler qoparmışlar.
Duxân4-ı ţopile ol wıśn-ı meşhûr
İçi ţaşı olıbdı leyl-i deycûr
Hevâdan seng rîzân eylemişler
O şehri xâne vîrân eylemişler
Düşüb bârûları süfl-i zemîne
Çıqarmış tozları çarx-ı berîne
Bedenler evce olmışken berâber
Der ü dîvârı olmış xâke hem-ser
Xazân olmış o şehriñ bâğ u râğı
Söyinmiş bâd-ı cengile çerâğı
(387b) Tüfeng âfet5 olub ol qavm6-i nâre
Bedenlerde źuhûr etmiş şerâre
Temevvüc eylemiş deryâ-yı endûh
Qırılmışlar firâvân xalq-ı enbûh
Qıyâmet qopmış ol qavm-i cawîme
Giriftâr oldılar wüzn-i elîme
Pey-â-pey na>re-i ra>d ile >âlem
Ţolu ğavğa imiş her an u her dem
Qopub ţûfân-ı merg ü mevt ü xaşyet7
Gelüb ol ceng ile küffâra heybet
Fiğân u nevwa u zâr eylemişler
Enîn ü âhı tekrâr eylemişler.
Qal>ada mawśûr olan melâ>în-i żucret-qubûr gördiler ki, ceng ü warble kendülere8 xalâś u
necât mümteni> ve muwâl, rûz9-be-rûz cem>iyyet ü ittifâqları noqśân-pežîr ü bî-mecâl
olub, devletleri âftâb[ı] müntaqil ve qarîn-i zevâldir. Bi’ ż-żarûrî istîmân idüb, tażarru>u
ibtižâl, envâ>-ı istikânet ü ibtihâl ile içerüde olan qapudânları çıqub, qal>ayı Fırance
pâdişâhına teslîm idüb, belâ-yı âşûb-ı elîmden selîm olmışlar. Müşârün-ileyh daxı
istîmân iden ţavâyifiñ cengcilerini âzâd idüb, qal>ayı ţop ve yaraqı ile mużâfât-ı vilâyeti
yaqını10 ve ıraqı ile bi’ l-külliyye qabż u żabţ eylemiş. Fetw-i >aźîm ile şâd u mesrûr,
naśr-ı mübîn [ile] pür-sürûr olub, >adûsı memleketiniñ kilidi açılub, ol pelîd-i >anîdiñ
memâliki ţarîqleri güşâde ve meftûw olduğına cihân kendüniñ olub, waźź-ı firâvân ile
şâd-mân olmışdı.

1
F Hs K Ü: - ţoplar qurub
2
Ü: + gîrûdâr
3
A Hk: - âvâze
4
F Hs K Ü: + ve
5
Hk: âteş
6
A: - qavm
7
A F Hk Hs K: vawşet
8
F Ü: kendüler
9
Ü: + ve
10
Hk: yaqın
663

Ne xoş demdir >adûya fetwu nuśret


Musaxxar ola dest-i şâha mülket
Zebûnıñ ola düşmen düşe maqhûr
Źaferle olasın >âlemde meşhûr
Bu wâletdir hemânâ pâdişâlıq
Cihânıñ mülkine kişver-güşâlık
>Arż-ı dünyâda bir nâm u nişândır
Eyülik ol cihâna armağandır
Eyülik pâdişehler zîveridir
Eyülik >âlemiñ sîm ü zeridir
Eyülikdir alan mülk-i cihânı
Eyülikle virürler baş u cânı
Eyülikle olur >âlem musaxxar
Eyülikdir demişler şems-i enver
Nâm-ı nîgû ger be-mândez âdemî
Bih kizo mâned serây-ı zer-nigâr
(388a) Fırance pâdişâhı daxı bu fetw-i mübîn ile ber-murâd u kâm-yâb1 olub, mežkûr
İşpanye qıralınıñ maqarrı olan qal>ası cânibine müteveccih olub, qıral-ı mežkûr şâh-ı
>aźîmü’ ş-şân olub, selâţîn-i küffâr-ı żalâlet-âŝârıñ žî-şân u vaqârı, xavâqîn-i füccâr-ı
mesîwâ-şi>ârıñ bülend2 tâc-dârı olub, zu>m-i fâsidlerince śâwib-qırân-ı âlem3, kendü
ıśţılâw-ı nâ4-felâwlarınca inparador-ı a>źam geçinürler. Fi’ l-waqîqa bî-nihâye
memleketlere mâlik, qılâ>-ı müşeyyede ve wuśûn-ı mümehhede żabţına sâlik erbâb-ı
küfriñ mu>teber şâhı, aśwâb5-ı küfr ü żalâliñ śâwib-külâhıdır. Ol daxı Fırance pâdişâhınıñ
>asker-i nâ-mütenâhî ile memleket[in]e duxûlden âgâh olub, >asker-i żalâlet-rehberi ile
wâżır imiş. Bir nehr-i >aźîm kenârında İşpanye’ niñ Dimze ve Dinand6 dimekle meşhûr
iki mu>teber qal>a ve sûrı olub, waśânet ile mümtâz, metânet ile ol ţaraflarda ser-efrâz
imişler. >Askeri üzerlerine düşüb, rûz u leyâlde >ale’ l-ittiśâl ceng ü cidâl eyleyüb, bi’ l-
âxir ol qal>aları daxı quvvet-i qâhire ve şiddet-i bâhire ile fetw eylemişler7.
Mežkûr Qarlo Fırance pâdişâhınıñ evżâ>ına bî-wużûr olub, kendüye re>âyâsı daxı ğulüvv
idüb, “ Şürûr-ı düşmen ile pây-mâl olduq. Bizi wıfź u hirâset eyle” dimişler. Żarûrî
taxt[ın]dan çıqub, >asker-i żalâlet-endîşi ile Namor8 dimekle meşhûr qal>asına gelüb,
Fırance pâdişâhı ile mâ-beynleri qarîb olub, ol qal>asını penâh idinüb, >askeriniñ eţrâf u
cevânibine metersler ve xandeqler qazdurub, bir >aźîm ırmaq kenârında >adûyı
memleketinden9 ırmaq ümîži ile oturmış. Fırance pâdişâhı [daxı] mežkûr śuya cüsûr
tertîb idüb, köpriler qurub, >askeri ile ol cânibe mürûr eylemiş. Mâ-beynleri bir mîl
miqdârı qalub, ţop irişmeyecek yerde qonub10, >ale’ ś-śabâw Fırance >askeri süvâr olub,

1
A F Hk Hs K: kâm-bîn
2
A F Hk Hs K: pelîd
3
Ü: źâlim
4
Ü: bâ
5
Hk: - küfriñ mu>teber şâhı, aśwâb
6
Hk: Dinande
7
A F Hk Hs K: eylemiş
8
Hk: Tamor
9
A F Hs K: memleketden
10
Ü: qoyub
664

pây-tâ-farq âlât-ı warb ü cenge ğarq olmışlar. Âhen ü pûlâddan libâslar giyüb, demür
ţonlu dilîrler, çaqal u cevşen-pûşlar, dîv-śûret mühîb ve1 deryâ-xurûşlar, tuğulqa-serler,
tüfeng-endâzlardan bir miqdârı2 ilerü yüriyüb, meydâna girmişler. İşpanye cânibinden
daxı âhen-beden, pûlâd-ten, şirk-şi>âr, küfr-âŝâr müşrikler muqâbil olub, ceng-i (388b)
>aźîm eylemişler. Şimşîrler şîrler3 gibi cevelân idüb, tîğ[ler] vuśla-i cân şikârına şitâbân
imişler. İki cânibden4 gîrûdâr ulaşub, ğavğa büyimiş. Bahâdırlar iş bu imiş, deyü5
başları bedenlerden tirâş idüb, leşlerin6 mâr u mürğ ü mûra aş eylemişler. Xanâzîr ü
kilâb birbirine girüb, ol meydânı7 xûn-âb, zehreleri xâke pây-mâl idüb, qıtâl ü cidâle
şitâb eylemişler. Ma>reke-gâhda8 tîrler der-kâr olub, hevâdan tüfeng fındıqları bârân gibi
nüzûl idüb, müşrikler bî-cân u maqtûl olurlar imiş. Küştelerden püşteler peydâ olub,
śawn-ı zemîn xûn-âbe-i müşrikîn ile rengîn imiş.
Xazân olmış bahâr9-ı >ömr-i kâfir
Qırılmış cünd-i düşmen anda vâfir
>Adû maqtûl ü zâr10 olsun hemîşe
Ewibbâ kâm-kâr olsun hemîşe.
Eŝnâ-i cengde >inâyetu’ llâh ile Fırancelüler ğâlib olub, >adûyı śımışlar. Alayları firâr
idüb, meterslerine girmişler. Qıralları olduğı mawall ziyâde śa>b u >asîr olub, >asker ile
içerüsine duxûl ğayr-ı yesîr olduğı cihetden ma>mûre-i vilâyetlerine aqın idüb, qırq
[qonaq] yerlere degin varub, ol diyârları tâlân u xarâb u yebâb eylemişler. Meşhûr u
nâm-dâr qal>alarından Vanya ve Mot>a11 ve Madmos ve Pennes nâm dört wiśârların
şimşîr-i âteş-bâr u śâ>iqa-âŝâr ile fetw eyleyüb, mežkûr Pennes nâm qal>asında dört biñ
[miqdârı] ceng-cûy, warb-xûy Almânîlerden bî-dînleri qılıcdan geçürüb, ol illerde
meşhûr ve dillerde mežkûr olan Ranqil 12 nâm qal>asına daxı13 varub, muwâśara
eylemişler. Ceng-i >aźîm olub, bu eŝnâda Qarlo14 qıral 15 ziyâde perîşân-wâl olub, >askeri
ile ol qal>ayı xalâś içün üzerine düşüb, qal>a muqâbelesinde bir śa>bü’ l-mürûr ţağ
üzerinde metersler ve xandeqler qazub, iki >asker ortasında śa>b-nâk orman olub, ittifâq
bir gün ziyâde ţûfân imiş. Cihân pus iken mežkûr qıral wafiyyeten16 qal>aya yardım
irişdirmek bahânesiyle >asker gönderüb, Fırance pâdişâhı daxı âgâh olub, piyâde ve
süvârdan bir miqdâr tüfeng-zen, warb-şîven bahâdırlar ile >asker gönderüb, mežkûr
orman civârında İşpanye qapudânları ile bulışmışlar. Gîrûdâr-ı >aźîm olub, uğraşmışlar.
Muwkem dögişmişler, śavaşmışlar.

1
K: - ve
2
A Hk: miqdâr
3
Hk: ţâvûslar, Hs K Ü: şîr
4
Ü: cânibinden
5
Hs: - deyü
6
F: leşkerin, K Ü: leşker-i dîn
7
F Hs K Ü: meydân
8
A Hk: + gönderler
9
Ü: bahârı
10
Ü: Ŏė
11
Ü: Moyqa, F Hs K: Mo?qa
12
F Ü: Zentil, Hs K: Rentil
13
F Hs K Ü: - daxı
14
K: - Qarlo
15
Ü: qıralı
16
Ü: ΗΕ℮ķ
665

(389a) İki düşmen yine olmış muqâbil


İçürmiş birbirine zehr-i qâtil
Śavaş olmış kesilmiş baş u tenler
Düşüb ţoprağa xâk olmış bedenler
Tüfeng ü tîr alub cânın >adûnıñ
Revân olmış cihâna cûy-i xûnıñ
Nihâyetsüz qırılmış iki leşker
Śayılmazidi >add olsa leş ger
Qırılmış bî-nihâye cünd1-i maqhûr
Fırance olmış âxir anda manśûr.
Fırance pâdişâhınıñ2 baş vezîri İşpanyelüler3 ile beş sâ>at miqdârı uğraş idüb, Fırance
ğâlib anlar mağlûb olub, on iki biñ miqdârı leşker ţu>me-i tîğ-i źafer-peyker vâqi>
olmış4. Yigirmi iki qıţ>a sancaqları ve alay bayraqları, yarar ţopları, envâ>-ı esbâb ü
yaraqları alınub, bâqîleri śawrâya firâr idüb, benâtü’ n-na>ş mânendi târ-mâr olmışlar.
Fetw-i >aźîm müyesser olub, ważret-i xudâvendigâr-ı >âlem-medâr câniblerine [tebşîr]
içün beg-zâdelerinden Vile Montes5 nâm muqarrebini ba>żı hedâyâ-yı muwabbet-intimâ
ile elçi ta>yîn idüb göndermiş. Mawrûse-i Amasya’ da gelüb, pâye-i serîr-i sa>âdet-maśîre
yüz sürüb, Fırance pâdişâhı ţarafından >arż-ı >ubûdiyet ve6 ixlâś idüb, vâqi> olan mâ-
cerâ-yı fetw u fütûwı ixbâr u teblîğ eyledi. Selâţîn-i Firenk-i evreng-nişînden Venedik
tâc-dârlarınıñ ve Alman ve Çeh ve Peç ţarafları qıralı Ferenduş qıralıñ ve şimâl ü deşt-i
Qıpçaq semtlerinde olan xavâqîn-i küfr-âyînden Leh memleketi qıralı Sincirmindo7
câniblerinden elçiler gelüb, pâdişâh-ı dîn-penâhıñ âstân-ı sa>âdet-âşiyânları qıbeline
sefer-i hümâyûn-ı źafer-maqrûnıñ8 mübârek-bâdı içün göndermişler. Pey-â-pey vârid
olub, pâye-i serîr-i a>lâya yüz sürdiler. Her biri xil>at-i hümâyûn ile ser-efrâz olub, yerlü
yerine icâzet-i hümâyûn erzânî buyurıldı.
Bundan evvel diyâr-ı Hind’ e müstevlî olan kefere-i Portuqal-i żalâl 9-âmâl içün diyâr-ı
Mıśriyye’ den bir miqdâr >asâkir-i cerrâr-ı qıtâl-iştihâr ile ţonanma-yı hümâyûn
gönderilüb, Hürmüz qal>asınıñ istixlâśı xuśûśına fermân-ı cihân-muţâ>-ı xüsrevânî şeref-
śudûr bulub, ol târîxde Hind qapudânı olan Pîrî Beg >asker-i şîr-peyker ile üzerine
varub, Hürmüz’ i wiśâr (389b) eyleyüb, bawr ü berrden >asker çıqarub, ceng ü qıtâl idicek
mawśûr olan küffâr-ı nâ-bekâr xaşyet-i [peyğâr]-ı tâc-dârân-ı źafer-şi>âr ile zebûn olub,
mežkûr qapudâna bî-nihâye mâl-ı bî-gerân gösterüb, mîr-i mezbûr altun ve cevâhire
ţama> eyleyüb, bir bahâne ile Hürmüz’ den ferâğ gösterüb, ţonanma-yı hümâyûn
gemilerini Baśra câniblerine getürüb, Mıśır’ a vardıqda vâqi> olan10 xıyâneti ma>lûm
olub, siyâset11-i xüsrevânî ile maqtûl olmışdı. Mežkûr Baśra’ da olan ţonanma
gemilerine axbâr-ı deryâya ıţţılâ>ı olan erbâb-ı vuqûfdan sipâhîler zümresinden śâwib-i
1
Ü: + ve
2
F Hs K: pâdişâhıñ
3
F Hs Ü: İşpanyeler
4
Ü: olub
5
F Ü: Motnes
6
F Hs K Ü: - ve
7
A Hk: - Sincirmindo
8
F Hs K Ü: - maqrûnıñ
9
Hk: żarar
10
A Hk K: - vâqi>olan, Hs: - olan
11
K: + seyyiât ve xüsrânı muqâbelesinde emîr, - siyâset
666

ţab>-ı celî Seydî >Ali ki, mekârim ü xaśâyil žâtı birle śâwib-fünûn, ma>ârif ü feżâyil-i nâ-
mütenâhîye maźhar olmış nükte-dân u ma>rifet-nümûn idi. Żamîri merkez-i >ulûm-ı
deryâ, xâţırı ıqlîm-i ferâsetde dânâ, dîde-i idrâk-i derrâki waqâyıq-ı eşyâya bînâ, ferâset-
şi>âr mahâret-âŝâr1, qaviyyü’ l-qalb2 şecâ>at-diŝâr kimesne olmağın riyâż-ı âmâline
nesâyim-i >inâyât-ı pâdişâhî mütenessim olub, Hind qapudânlığı tevcîh olınub, žikr
olınan gemilerini varub, Baśra’ dan diyâr-ı Mıśır’ a iletmek emr olınmışdı. Fermân-ı
celîlü’ l-qadr-i xâqânî muqteżâsınca Bawreyn ţaraflarına varub, Rey şehri muqâbelesinde
Xarek nâm cezîrede küffâr-ı Portuqal-ı śâwib-żalâliñ ţonanma-yı hümâyûn gemilerini
tecessüs içün bir qadırğaları olub, ţonanmaları gördikde âdemlerin qarada qoyub firâr
idicek müşârün-ileyh qapudân birqac kâfir ele getürüb, xaber-i śawîw aldıqda meger kûh
dirnedorı olan Ebû Zürre nâm fâciriñ oğlı Ebû Zürreyn dimekle ma>rûf 3 laîn deryâ
yüzinde meşhûr qorśan, müte>ârif fürsân4 olub, otuz beş pâre qalyon ve bî-nihâye barça
ve qadırğalar ile Hürmüz’ e qarîb Hind yaqasında Diyol nâm qal>a üzerine düşüb,
muwâśara itmiş iken Baśra’ da olan ţonanma-yı hümâyûn gemileriniñ xaberin alub, on
iki pâre qalyon ile Hürmüz’ e gelüb, ţonanmaya ta>arruż qaśd eylemiş. Müşârün-ileyh
Seydî >Ali daxı Hind yaqasına geçüb, kûh tevâbi>inden Somnat nâm küffâr vilâyetini
nehb ü xasâret etmege teveccüh eyleyüb, Hürmüz câniblerine vardıqda la>în-i mezbûr
külliyyen (390a) ţonanmasıyla Hürmüz’ e [qarîb] Fekkü’ l-Esed ve Maqdem5 dimekle
ma>rûf mawalle geldikde ramażân-ı mübârekiñ onıncı güninde6 zemân-ı >aśr imiş,
küffâr-ı xâk-sâr ţonanmaları ile ehl-i İslâm gemileri rû-be-rû olub, muqâbil olmışlar.
>Asker-i źafer-rehber İslâm sancaqların açub, >inâyât7-ı xâliqü’ l-kevnenyne ittikâ ve
tevekkül, mu>cizât-ı Seyyid-i kâyinâta >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm8 istinâd u tevessül
eyleyüb, ważret-i pâdişâh-ı dîn-[penâh] u ğazâ-dest-gâh e>azza’ llâhu enśârahû9 himmet-i
hümâyûn-ı naśr-ı maqrûnlarını hem-râh u pîşvâ idinüb, wasbeten li’ llâhi te>âlâ10 ğazâ
niyyetine yelkenler açub, serenler çevirüb, küffâra hücûm eylemişler. Ehl-i żalâl daxı
yat u yaraqları, esbâb-ı warb ü qıtâlleri ile ârâste imişler. Ceng-i >aźîme mübâşeret idüb,
cânibeynden ţoplar atılub, duxân u dûd âsmâna memdûd olub, ğulğule ve ţarrâqa ile
âfâqa velvele düşüb, seng-i ţop-ı belâ-âşûb bârân-ı berk-rîz gibi hevâdan nüzûl idüb, râst
gelen gemilere duxûl ile wayât u zinde-gânî mâddelerine žübûl virüb, gemi taxtelerini
hevâya perrân, serenlerini 11, direklerini 12 śuya rîzân idermiş. Cânib13-i İslâm’ dan kefere-
i liyâma irsâl olınan ţoplarıñ ekŝeri kâr-ger olub, melâ>în-i cehennem-qarîn gemilerine
ţoqınub, yemîn ü yesâr, rüûs u dünbâli mânend-i ğırbâl delük delük idüb, içinde olan
küffâr-ı xâk-sârı ile hevâya târ-mâr qılub, üc qıţ>a gemilerin içlerinde mawbûs olan
menwûslar ile deryâya baturub14, śuya ğarq etmekle dûzaxîler esfel-i sâfilîn-i siccîne
1
F Ü: âŝârı
2
A Hk: qulûb
3
Ü: maśrûf
4
F Hs Ü: ⅛Ĝ Ŧŏ₤
5
A: ΌŋĨΏ, Hk: ΌŋĨŧ Ώ
6
Hk: güni, K: günini
7
A F Hk Hs K: >inâyet
8
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
9
Allah yardımcılarını aziz etsin.
10
Yüce Allah’ın rızası için.
11
A F Hk Hs K: serenlerin
12
A F Hk Hs K: direklerin
13
K: cenâb
14
Ü: batub
667

müsâfir olmışlar. İki qıţ>a1 barçaları ile iki qadırğaların alub, [barça]-i küffârı cümle
ţopları2, yaraqları ile [reîsleri], tâc-dârları ile bi-esrihim esîr eylemişler. >İnâyet-i Waqq,
hidâyet-i vâcib-i muţlaq te>âlâ şânuhû3 qarîn-i ğâziyân-ı dîn olub, küffârı śıyub,
müslimîn ğâlib ü manśûr, müşrikîn mağlûb u maqhûr olmışlar. Ser-cümle-i cünûd-ı
>anûd olan mezbûr Ebû Zürreyn didikleri la>în barçasıyla nâ-bedîd ü nâ-bûd olub,
vücûdı śawrâ-yı >ademde mevcûd4 olub, wayât u memâtı nâ-ma>lûm olub, nâ-bedîd5
olmış6.
Dönüb ehl-i ğazâ bebr ü nehenge
Teveccüh eylemişler warb ü cenge
Deñiz aşub [u] rezme oldı peydâ
>Adû qanıyla xûn-âb idi deryâ
(390b) İrişmişidi buxâr-ı xûn evce
Yoğidi küştelerden fürce7 mevce
Düşürüb kâfiri 8 qahr9-ı elîme
>Ažâb etmişler erbâb-ı cawîme
Urub ţobı baturmışlar gemiler
Düşüb girdâb-ı ğarqa âdemîler
Esüb śavb-ı belâdan bâd-ı xižlân
Qırılmış qahrile aśwâb-ı nîrân
Hübûb etmiş nesîm-i fetw u nuśret
Erenlerden irişüb >avn ü himmet
Du>â-yı fetwirişmiş âsümâna
Śabâ-yı naśr girişmiş10 bâd-bâna
Müslümânlar śıyub erbâb-ı küfri
İçürmişler >adûya âb-ı zehri
Şeh-i >âlem-penâhıñ himmetidir
Qamu naśr11-ı İlâhî devletidir
Gele der-gâhına dâyim xaberler
İrişe sem>-i pâkine hünerler
Eger Hind ve eger şarq ve eger ğarb
Uralar qulları düşmenlere żarb
Mübârek žâtına ola du>âlar
Devâm-ı rif>ati içün ŝenâlar
Hümâyûn devleti olsun muxalled
Muźaffer ola a>dâya müebbed.

1
A Hk: + >aźîm
2
Ü: + ve
3
Şânı yüce olsun.
4
F: ma>dûd
5
A F Hk Hs K: - olub, nâ-bedîd
6
A F Hk Hs K: imiş
7
Ü: merce
8
Hs: kâfir
9
Ü: qahrı
10
A F Hk Hs K: girmiş
11
Ü: + ve
668

[Bu derece1 ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-penâh >izz ü câh ile mawrûse2-i Amasya’da
qışlayub, şâh-ı şarq ţarafından âstâne-i iqbâl-âşiyâna3 vârid olan4 elçi ile cevâb-ı
müsteţâbıdır5]
Eyâ dil >andelîbi gel beyâna
Terennümle śafâ-baxş ol cihâna
Nevâya başla hengâm-ı sewerde
Qopar hengâmeler ravż-ı xaberde
Zemâne bâğına göster terânı
Müşerref qıl dimekle gûş-i cânı
Getür söz nâzenînin6 nâz u ğonce
Göñüller açıla mânend-i ğonce
Niŝâr eyle sürûrile ferawlar
Gele şâdî gide xüzn ü terawlar
Müzeyyen bezm ola bâğı sürûrıñ
Ser-â-ser serv7 ola zeyn-i wubûrıñ
Śafâlar vire câna güft ü gûyıñ
Behişt-i >adn ola her ţaraf kûyıñ
Yine şâh-ı cihânıñ söyle8 wâlin
Hümâyûn >azminiñ keyf ü meâlin
Mülûke yâd-gâr olsun kelâmıñ
Mecâlisde içilsün ţolu câmıñ.
(391a) Ważret-i pâdişâh-ı hümâ-menzil, cenâb-ı şehriyâr-ı mihr-żamîr ü pâk-[dil]
Amasya serâyında qarâr buyurub, ümerâ-i nâm-dâr-ı şevket-şi>âr, küberâ-i žü’ l-iqtidâr-ı
naśr9-âŝâr ile >asker-i şîr-peyker, cündiyân-ı źafer-rehber yerlü yerinde qudûm-ı nev-
bahâr-ı cennet-âŝâra intiźârda idiler. Ważret-i gîtî-penâh-ı sa>âdet-dest-gâh, xıdîv-i Cem-
câh-ı sitâre-sipâh muqarrebân ve xavâśś10-ı žü’ l-ixtiśâś ile diyâr-ı Rum-ı meserret-
lüzûm u11 behcet-rüsûmıñ gâhî zîbâ yaylaqlarında, gâhî firdevs-âsâ qışlaqlarında, gâhî
behişt->arśa, cennet-sâwa, dil-güşâ, śafâ-efzâ bâğlarında, vawdet-gûşe, râwat-tûşe, nesîm-
hevâ, selvet-nümâ ţağlarında, gâhî bülbül-vaţan, >andelîb-nişîmen cûy-bâr kenârlarında
mürğ-zâr u lâle-zârlarda temâşâlara, şikâr-gâhlara meşğûl oldılar.
Diyâr-ı Rum’ a beñzer mülket olmaz
Sürûr ehline anda miwnet olmaz
Cinân şeklindedir her bâğ u râğı12
Śafâda kevŝer olmış cûy-bârı

1
A F Hs K: - Bu derece
2
F Hs K: - mawrûse
3
F Hs K: âşiyâneye
4
F Hs K: gelen, - vârid olan
5
F Hs K: müsteţâbdır
6
K: nâzenîn
7
Hs K: serd, Ü: ėŊ
8
Hs: - söyle
9
A Hk: nuśret
10
Hk: - ve xavâśś
11
Hk: - ve
12
F Hs K Ü: mürğ-zârı, - bâğ u râğı
669

Amâsiyye qadîmî taxt-ı şehdir


Bilâd1-ı sâyire aña sipehdir
>Aceb vâdîde bir >ibret-nümâdır
Leţâfetde velî cennet-feżâdır
Derûnı pür >imârât u cevâmi>
Mawallâtı mesâciddir śavâmi>
Xuśûśen câmi>-i Şeh Bâyezîd Xân
Olıbdır cümle-i xayrâta sulţân
O ki śawn-ı muśaffâ dil-güşâdır
Kenârı sebze ve gül-şen-nümâdır
İki serv-i bülend-âsâ menâre
Qılurlar qıble śavbına neźâre
Sewerlerde iderler Waqq’ a temcîd
Ţolar vâdî içi taqdîs ü tawmîd2
Nüzûl eyler muqarrer şehre rawmet
Bitürür xâk-i pâki dürlü ni>met
Ţolu her gûşesi şehriñ ma>âbid
Civân u pîri ekŝer şeyx u zâhid
>Ulûm ehlidir ekŝer âdemi hep
Mübârek-ţal>at u pâkîze-meşreb
Nümûne-i xuldden faśl 3-ı bahârı
Müşerref âfitâbıyla nehârı
Terennüm eylese mürğ-i sewer-xîz
Ţolar eţrâf bâğa nağme-i ğam-rîz
(391b) Müzeyyen śawn-ı gül-zârında ezhâr
Ţolu her ţabla güyâ misk-i Tatar
Bahârı cennetü’ l-me&vâya beñzer
İçi her bâğınıñ pür wavż4-ı kevŝer
Ležîž ü xoş-güvâr5 âb-ı temennî
İçen etmez wayât âbın temennî
Sipihre muttaśıl evc-i wiśârı
Felek bâmına peyveste kenârı
Belâdan şehri wıfźa bend ü heykel
Semâdan pâs-pân ancaq müvekkel
Civârında ne xoşdır şehr-i Ladiq
Müşâbihdir behişte dense6 lâyiq
Giyâhı ser-te-ser sünbül semendir
Çemen-zârınıñ otı nesterendir
Dimâğa >ıţır-baxş olmış nesîmi
Dile râwat-dem >anber-i şemîmi

1
Ü: bilâdı
2
K: temcîd
3
Ü: + ve
4
F: cûy, Hs K Ü: xûn, Ü: + ve
5
Ü: Μ΅ŪΜŅ
6
F Hk Hs K Ü: dîne
670

Xuśûśen luţf-i Waqq wammâm-ı Wavża


İder qapluca reşki 1 anda wavża
Śuyı şîrîn hevâsı mu>tedildir
Śafâ u waźź-ı cânı müştemildir
Müfîd esqâma ve merżâya nâfi>
Şifâ u sıwwat ecsâmı câmi>
Śafâ-yı Rum’ a yoqdur wadd ü ğâyet
İrem bâğına beñzerdir nihâyet
Dükenmez şerw olursa merz ü2 bûmı
Qoma elden Nişânî medw-i Rum’ ı
Ki ţoprağına qurb-ı nisbetiñ var
Şifâ-baxş ol qulûba wikmetiñ var.
Ważret-i pâdişâh-ı encüm-sipâhıñ wudûd-ı Rum’ da iqâmetleri evqât-ı bahâr-ı xuceste-
âŝârda gerü >Acem diyârlarına sefer-i źafer-eŝere >azîmetlerine delâleti olmağın
Qızılbaşlar’ ıñ qulûb-ı mağlûblarına istîlâ-yı hirâs ile xavâţır-ı xaşyet-maźâhirlerine
>ârıża-i xavf-i bî-qıyâs olub, gerü xâk-i >Acem ni>âl-i maţâyâ-yı >asker-i sitâre-waşem3 ile
birle perçem-i Hindû-yi jûlîde-mûy mânendi perîşân u pür-xam olub, ţanţana ve
ţumţurâq-ı sipâh-ı >Iraq-sitân ile âfâq-ı Tebrîz ve Şirvân ve Iśfahan pür-ğulğule ve âşûb
olursa ne kendülere mekân-ı gürîz ve câ-yı tavaţţun4 ve ne sükkân-ı memleketlerine
mawall 5-i sükûn ve câ-yı temekkün qalub, żarûrî rüûs-ı cibâli me&vâ, buţûn-ı kühûf u
mağarâtı müttekâ etmek lâzım gelecegi ma>lûmları olub, xuśûśen taxrîb-i Erdebîl
axbârı6 mürğ-i cân-ı xaşyet-âşiyânlarına kemâl ıżţırâb, derûne7-i ţıbâ>-ı xavf-
iltimâ>larında merkûz (392a) u mużmer olan nâyire-i evhâm-ı źulmet-encâmlarına
nihâyet iltihâb viricek mizâc-ı memleketlerine dârû-yı tedbîr ile >ilâc eyleyüb8, âb-ı nâb-
ı śulw [u śalâw] ile nevâyir-i âşûb u belâ teskînine imtizâc virdiler.
Belâ bir mülke9 aqsa âb-ı fitne
Ţutılur śulw ile ebvâb-ı fitne
Śalâwı şehleriñ emn ü emândır
Śalâw emri güneş gibi >ayândır
Śalâw ile olur mülküñ devâmı
Śalâw ile metîn olur qıvâmı
Müreffehdir śalâw ile re>âyâ
Wużûr eyler śalâw ile berâyâ
Ğaraż şâh olmadan basţ-ı keremdir
Hüner erbâbına bežl-i direm10dir
Bi-wamdi’ llâh ki şâh-ı pür-ma>ârif

1
F Hs K Ü: reşkin
2
Hk Ü: - ve
3
Ü: cemm
4
K: ΒǼẃħ
5
A Hk: - mawall
6
Ü: xıyârı
7
Ü: Η∆
ŎŊ
8
Ü: idüb
9
F Hs Ü: mülkete
10
Ü: kerem
671

Żamîr1-i enveri her emre >ârif


Muwîţ olmış >ulûmı cümle wâle
Virür luţfıyla dünyâya nevâle
Cenâbında niyâz ehline redd yoq
Tükenmez2 âb-ı iwsânında sedd yoq
Keremdir muqteżâ-yı ţab>-ı pâki
Zer eyler luţfınıñ iksîri 3 xâki.
Erzenü’ r-rum beglerbegisiniñ âstâne-i >âlem-penâha âdemleri gelüb, şâh-ı mudârâ4-
sipâh ţaraflarından südde-i sa>âdete elçisi vârid olub, hedâyâ-yı ixlâś-şi>âr ile ser-wadde
vuśûlini i>lâm [eyledi]. Xuśûś-ı mâ-cerâ pâye-i serîr-i a>lâya >arż olınub, isticâze
olındıqda merâwim ü >avâţıf-ı >aliyye-i şâhâne5 ve mekârim ü6 >avâţıf-ı seniyye-i
mülûkâne ki 7, şâmil-i awvâl-i enâm, muwîţ-i murâdât u merâm-ı xavâśś u >avâmdır,
ruxśat u qabûle ma>ţûf u mebžûl olub, recâ-yı şâha iltifât u wimâyet, resûl-i kisrâya
mürüvvet ü wüsn-i icâzet erzânî buyurıldı. Müşârün-ileyh mîr-i mîrâna wükm-i lâzımü’ l-
iž>ân şeref-śudûr [bulub], vârid olan elçileri kemâl-i ri>âyet ü ikrâm, vufûr-ı >âţıfet ü
wüsn-i iwtirâm ile der-gâh-ı mu>allâ ve bâr-gâh-ı a>lâya îśâl ü irsâl emr olındı. Fermân-ı
xudâygân-ı lâzımü’ l-iž>ân muqteżâsınca müşârün-ileyh mîr-i mîrân-ı ser-wadd-âşiyân
diyâr-ı >Acem’ den nüzûl iden resûlleri âdemler qoşub, âstâne-i muxalledü’ l-iqbâl
śavbına irsâl eylemiş. Derûne-i şehr-i Amasya’ da elçilere mesken tedârük olınub,
istiqbâl içün fıraq-ı xuddâm-ı âstâne-i melâyik-âşiyândan bir ağa ile ba>żı (392b)
çavuşân-ı >atebe-i >illiyyîn8-âstân qoşılub, şehrden ţaşra bir miqdâr qarşulayub, şehre
getürüb qondırdılar. Âyîn-i meserret-qarîn-i şehriyârî, üslûb-ı behcet-maśwûb-ı kâm-kârî
muqteżâsınca elçilere >izzet ü ikrâm, kemâl i>zâz u iwtirâm qılınub, maţbax-ı >âmireden
envâ>-ı me&kûlât u meşrûbâta müte>alliq nüzl 9-i firâvân, ıśţabl-ı ma>mûreden levâzım-ı
xuyûl ü devâbbdan gûn-â-gûn in>âmlar ve iwsânlar olındı. Elçiler nüvvâb-ı kâm-yâb ve
vüzerâ-i ma>âlî-niśâb ile bulışub, mâ-fi’ ż-żamîrleri ma>lûm, şâhları ţarafından maqâśid u
mesûlleri ne ise mefhûm olıcaq wâlleri pâye-i serîr-i a>lâ-yı ważret-i xudâygân-ı fermân-
fermâya ma>rûż olıcaq elçiler der-gâh-ı mu>allâda żiyâfet emr olınub, >izz-i wużûr-ı
lâmi>ü’ l-wubûrlarına şeref-i mülâqât buyurıldı.
Mâh-ı mübârek cemâžiye’ l-âxiriñ yigirmi ţoquzıncı güni Dîvân-ı hümâyûn olub, cümle-
i erkân-ı sa>âdet-nişân, nüvvâb-ı kâm-yâb-ı sâmî-mekân, mecmû>-ı ağayân-ı südde-i
sipihr-âşiyân, fıraq-ı xuddâm-ı encüm-niźâm-ı âstân-ı bülend-maqâm, bi’ l-cümle kâffe-i
xavâśś u >avâm sipâh-ı sitâre-iwtişâm maqâmlu maqâmlarında qarâr u ârâm eyleyüb,
neşr-i gürûh-ı âsmân-şükûh ile serây-ı Amasya nümûne-i waşr olmışdı. Elçiler Dîvân-ı
hümâyûna gelüb, vüzerâ-i Arisţo-ârâ muqâbelelerinde kürsîler üzre oturub, şâhları
ţarafından >arż-ı ixlâś u niyâz eyleyüb, >adâvet eyyâmında vâqi>olan awvâl ü umûrdan

1
Ü: żamîri
2
A F Hk Hs K: bükenmez
3
Ü: ikŝîr
4
K Ü: ŎėŋΏ
5
K: Η∆
ĜŪ
6
A Hk: - ve
7
K: - ki
8
Ü: ╚ΊẂ
9
Ü: nüzûl
672

istiğfâr [ile >atebe-i >âlem-penâhdan isti>fâ] eylediler1. Cânibeynden güft ü gû mümtedd


olub, murâdât u ârzûları her ne ise perde-i ixtifâdan derece-i źuhûr2 u3 bürûza gelüb,
ma>lûm oldı.
Ri>âyet bâbını fetw eylediler
>Adâvet resmini ţarw eylediler
Küdûretler śafâya qıldı tawvîl
Bürûdetler vefâya oldı tebdîl
Qızılbaşile şâhîler barışdı
Śuyile cem>olub âteş alışdı
Bu imiş ğâlibâ Waqq’ dan irâde
Muwabbet der-miyân oldı arada
Telaţţuf eylediler dostâne
Hübûb etdi hevâlar bostâne
Açıldı bezm-i gül-zâr-ı muwabbet
İçildi cür>a-i câm-ı meveddet.
(393a) Şilen-i şâhî, ni>am-ı vâfire-i nâ-mütenâhî iwżâr olınmışdı. Çâşni-gîrân-ı zerrîn-
qabâ, ževvâqân-ı simâţ4-bisâţ u5 xân6-âşinâ der-kâr olub, zerrîn ü sîmîn sînîlere
fağfûrîler7, çînîler ile lüwûm-ı ţuyûr-ı iştihâ-pežîrden envâ>-ı yaxnîler8, kebâblar, gûn-â-
gûn pür-ležžet, ležîž ü müştehâ aşlar, sükkerî ve wulvî mâmûniyyeler, güllâclar, ţabî>at-
güşâ, ma>îde-efzâ turşılar, lîmûnî ve turuncî şorbâlar, ni>metler, qandî ve nebâtî, >ûdî ve
miskî9 şerbetler çekilüb, eśnâf-ı ni>am-ı mülûkâne, envâ>-ı eţ>ime-i xüsrevâne ki, lâ->ayn
raet ve lâ-üžn semi>at10 mebžûl oldı. Şâhîler wayrân u dem-beste olub, tertîb-i şâhâne ve
tezyîn11-i pâdişâhâneden envâ>-ı >ibretler ve dehşetler müşâhede eylediler.
Resûl-i şâha ta>źîm eylediler
Mürüvvet birle tekrîm eylediler
Mürüvvetle olur âzâde12 bende
Mürüvvetle düşer âzâde bende
Mürüvvet âdemîniñ zînetidir
Mürüvvetsüz kişiler nekbetidir
Mürüvvet nûr-ı >aynıdır cihânıñ
Mürüvvetle görinür yüzi anuñ
Mürüvvet baş içün bir tâc-ı zerdir
Güledir ţursa serde key hünerdir

1
Ü: eyleyüb
2
Hk: źuhûra, + dâyire-i istitârdan ser-wadd
3
Hk: - ve
4
Hk: + ve
5
Hk: - ve
6
A F Ü: ΑΜŅ
7
Hk: fağfûrî
8
Hk: + ve
9
K: - ve miskî
10
Hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak işitmedi.
11
F Hk Ü: tezeyyün
12
A Hk: âzâd
673

Mürüvvet şem>-i cem>-i rûşenâdır


Mürüvvetlü Waqq ile âşinâdır
Mürüvvet sîm ü zerden yeg bahâda
Mürüvvet sehmi görinür sühâ1da
Mürüvvet wakk2 ider xaţţ-ı žünûbı
Mürüvvet setr ider cümle >uyûbı
Mürüvvetdir xıśâliñ3 mîr ü şâhı
Mürüvvetdir qamunıñ pâdişâhı
Mürüvvet śâwibi deryâ gibidir
İçi pürdür cevâhirle dibidir.
Ba>de’ ţ-ţa>âm elçileriñ >atebe-i >ulyâya hedâyâ ve pîşkeşleri, envâ>-ı aqmişe-i şâhâne,
eśnâf-ı emti>a-i pâdişâhâneden tuwfeleri, der-gâh-ı felek-rif>at cânibine gûn-â-gûn
hediyyeleri ve belekleri çekilüb, >arśa-i Dîvân münaqqaş kâlâlardan, sîmîn ü zerrîn
muśavver qumâşlardan mânend-i qaśr-ı Çîn, nümûne-i behişt-i berîn-i pür-tezyîn4 olmış
idi. Ol ân u wînde5 faśl-ı erba>în ü xamsîn iken neşr-i aqmişe-i münaqqaş ve basţ-ı
emti>a-i keh-keşân-veşden (393b) ol rûz-ı pîrûz güyâ bahâr-ı pür-benefş ve lâle-zâr-ı
mihr-diraxş idi. Vaqt-i pîrûz-ı behcet-efrûzda ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâh, xudâygân-
ı >âlî-câh, taxt-nişîn-i Süleymân-ârâm-gâh6, źıllu’ llâh-i sa>âdet-dest-gâh xalleda’ llâhu
te>âlâ ve ebqâhu7 Dîvân-xâne-i hümâyûna teşrîf buyurub, elçiler vezîrân-ı Âśaf-
mertebet, müşîrân-ı felek-menzilet birle >izz-i wużûr-ı lâmi>ü’ n-nûr ve mûcibü’ s-
sürûrlarına girüb, pâye-i serîr-i meserret-te&ŝîri taqbîl eyleyüb, merâsim-i xidemât-ı şâhî
ve levâzım-ı risâlet-i devlet-xâhî8 edâsında âdâb ile xidmetler eylediler. Şâhları
cânibinden ważret-i xilâfet-penâha gönderilen nâme-i belâğat9-xâmelerin teslîm idüb,
wüsn-i enźâr-ı pâdişâhâne ve kemâl-i iltifât-ı müstelzimü’ l-meserrât-ı şâhâneden behre-
mend ü mesrûr ve lawźât-ı >inâyet-simât-ı xâqânî birle manźûr u pür-wubûr olub,
maqâmlarına >avdet10, meskenlerine mürâca>at etdiler.
Ol nâme-i bedî>ü’ l-üslûb u meslûlü’ l-imtiŝâl, mektûb-ı merğûb-ı >ibret-maśwûb-ı
müŝmirü’ l-âmâl ki, >ibârâtı dürr-i manźûm, kinâyâtı rawîq-i maxtûm, elfâźı >ažb ü şîrîn,
tertîb-i güzîni 11 nâzik ve rengîndir. Suţûr-ı leâlî-intiźâmında mesţûr olan fünûn-ı
belâğata naźîr ü >adîl, mażâmîn-i dürer-qarîninde muźmer ü merkûž olan wayâlât-ı
bedî>aya qâl ü qîl yoqdur. Velî basţ-ı maqâlâtda taqrîb-i taśliye-i âl-i sa>âdet-cebîn ile
râbi>-i xulefâ-i mehdiyyîn, xâtem-i vüzerâ-i ma>delet-ârâ-i çârümîn, sulţân-ı velâyet-
penâh-ı evliyâ, bürhân-ı śafvet-intimâ-i aśfiyâ, faśś-ı nigîn-i maqâle-i sa>âdet-muvâsâ
ente bi-menziletihi 12 Hârûne min Mûsâ ve dürre-i iklîl-i celîlü’ l-qadr, kelâm-ı behcet-
intibâh fe->Aliyyü mevlâhu, žât-ı bâ-berekâtı noqśân u ma>âyibden maśûn u mawmî,
1
Ü: semâ
2
A F Hs K: waţţ, Hk: xaţţ
3
Hk: xıśâl
4
Hk Ü: tezeyyün
5
A Hk: wîn
6
A F Hk Hs K: bâr-gâh
7
Allah dâim etsin ve onu bâkî kılsın.
8
Hs K: xavâśśı
9
Hk: berâ>at
10
Hk: + ve
11
K: güzîn
12
F: ΗΉ
╖Ώ
674

maźhar-ı âŝâr-ı naśś-ı behcet-muxtaśś lawmike lawmî, bâb-ı sa>âdet-intisâb-ı medîne-i


>ilm, imâmü’ l-müttaqîn, hümâmü’l-müslimîn, maqśûd [u merâm]-ı erbâb-ı meţâlib
hümâyûn-mertebe >Ali ibn Ebî Ţâlib kerrema’ llâhu te>âlâ vechehû1 ważretleriniñ evśâf-ı
kerîmeleri beyân u >ayân olınub, bi’ l-ğaraż erbâb-ı sünnet ve cemâ>ata ta>rîż olınmış.
Ežhân-ı selâţîn ü xavâqîn lâ-şekk fîhi medâric-i >ulyâ-yı devlete mülâwaźa-i irtiqâ2 ile
iwâţa-i fünûn-ı >irfâna mâyil olmazlar. Anlar (394a) bu xuśûśda ma>žûrlardır. Lâkin
feżâyil-i žâtî ve cibillî, >avârif-i ma>ârif-i xulqî ile ârâste olan erbâb-ı imlâ ve aśwâb-ı
inşâ ki, neş&e-i hidâyet-intibâh texalleqû bi-axlâqi’ llâh3 ile4 [mütewallî5]lerdir. Erbâb-ı
>uqûl-i selîme qatlarında anlar dâyire-i inśâfdan >udûl, merkez-i i>tidâl ü mürüvvetden
žühûl etmek nihâyet-i bu>d ve kemâl-i vawşetdedir. Sâlikân-ı mesâlik-i >ulvi 6’ s-sebîl bi-
wasebi’ ź-źâhir ważret-i velâyet-penâh ţaraflarına nâźır7 u mâyillerdir. Velî ol cenâba
isnâd-ı bî-ğayretî ve nâmûsî lâzım geldiginden ğâfillerdir. Ol ważret8-i bâ-nuśreti śaded-i
medwde žemm, qadr9-i şerîfleriniñ qadd-i xırâmânını büküb xam qılurlar. Zîrâ >ahd-i
nübüvvet-i sulţânü’ r-rüsül ve zemân-ı risâlet-i bürhânü’ s-sübülde śalla’ llâhu >aleyhi ve
sellem10 ważerât11-i >âliyât-ı >Ömereyn ki, semâ-i sa>âdetde qamereyn, ezhereyn
idiklerine iştibâh olmayub, bi’ l-fi>l źacî>-i Seyyidü’ l-kevneyn ve Resûlü’ ŝ-ŝaqaleyn
idiklerine inkâra mecâl mawż-ı żalâl idügi muwaqqaqdır. Ważret-i velâyet-penâh anlaruñ
ri>âyet12 ü ikrâmları ve kemâl-i ta>źîm ü iwtirâmları bâbında sa>y-i cemîlleri zemân-ı
wükûmet ü xilâfetlerinde me&mûr u mawkûmları oldıqları bi’ l-bedâhe meşhûr u
ma>lûmdur. Ba>de’ l-Ömereyn ważret-i Žü’ n-nûreyn zemânlarında daxı muţî> ü fermân-
ber idikleri nûr-ı âftâbdan enverdir. Ważret-i velâyet-penâh źâhiren kemâl-i şecâ>at ve13
vufûr-ı şehâmet ile cümleden müsteŝnâ, bâţınen quvvet-i velâyet-i qurbet-menzilet ile
menzile-i >ulyâda maźhar-ı emr-i lâ-fetâ, >ünvân-ı cerîde-i naśś-ı hel-etâ bi’ l-cümle
zevc-i betûl ve şîr-i Xudâ iken xilâfet emrinde nizâ> u cidâlleri olmaduğına wasb-i wâl
şâhid-i qavîdir. Xulefâ-i mehdiyyîn rıżvânu’ llâhi >aleyhim ecma>în14 mâ-beynlerinde
ülfet ü ittiwâd olub, mevâdd-ı muwabbetleri imtidâd üzre olduğı tevârîx kitâblarında
mübeyyen, elsine-i erbâb-ı kemâlât u feżâyilde mežkûr olan wikâyât ile müberhendir.
A>ceb-i >acâyib ve ağreb-i ğarâyib15dir ki, bir ţâyife-i meslûbü’ l->uqûl ma>a-hâžâ śûret-i
insânî ve sîret-i âdemî birle źâhiren wayvânâtdan mümtâz belki iddi>â16-yı fażl ü kemâl
ile ser-efrâz iken eimme-i ma>śûmîne la>n ü düşnâm ile žebân-dırâzlıqlar iderler. El-

1
Yüce Allah zâtını yüceltsin.
2
Hs K: irtifâ
3
Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız.
4
K: - ile
5
Hk: mütecellî
6
F Hs K Ü : - >ulvî
7
A F Hk Hs K: nâśır
8
Hk: - ważret
9
F: - qadr
10
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
11
Ü: ważret
12
K: ri>âyât
13
F Hs K Ü: - ve
14
Allah’ın rızası onların hepsinin üzerine olsun.
15
Hk: ğarâyibden
16
Ü: ĜỲΛė
675

>iyâžu bi’ llâhi te>âlâ1. Bu xuśûśa mübtenî2 bir wikâyet qalem-i tafśîl ile merqûm oldı.
(394b) Bâ>iŝ-i dehşet, mûcib-i >ibretdir.
Zemân-ı mâżîde Rum’ dan bir tâcir3 bâzergân ile diyâr-ı A>câm’ a ticâret qaśdına müsâfir
olur4. Esbâb u metâ>ı, tevâbi> u etbâ>ı ile ol diyâra vuśûl bulub, müntehâ-yı seyri
Mâzenderân şehrine irişdikde metâ>u ticâretden nevâle ve behresi, >avâyid ü mâyesi her
ne ise muwaśśılü’ l-âmâl olub, śavb-ı Rum’ a mürâca>at eŝnâsında muśâwabet etdügi
xâceler ile eŝnâ-i kelimâtda “ Ol diyârlarda vâqi> olan >acâyib awvâl ü âŝâr ve ğarâyib
vâqı>ât u axbârdan wâdiŝe-i >acîbe ve qıśśa-i ğarîbe var mıdır? Ma>lûmımız olub, diyâr-ı
Rum’ da wikâyet idüb, bâ>iŝ-i sürûr u wubûr ola” didikde xâceler “ Filân mawallede bir
qażiyye5-i nâdire źuhûr eylemişdir. Wikâyet-i bedî>a ve qıśśa-i ğarîbedir. Ol mawalleye
>ubûr idüb, filân qapuya varub, daqq-i bâb ile murâd wâśıl olub, maqśûda vâśıl olursın”
didiklerinde bâzergân ol mawalleye varub, didikleri qapuyı urdıqda bir pîr-i a>mâ ve
şaxś-ı żarîr-i nâ-bînâ çıqub, daqq-i bâbdan isti>lâm ve6 ol mawalleye qudûmdan istifhâm
idicek xâce-i tâcir “ Bu câniblerde bir mâ-cerâ-yı ğarîbe ve wâdiŝe-i >acîbe7 olduğı
mesmû>olub, waqîqate ıţţılâ>maqśûd oldı. Ol emr-i mübhem keşf olur ise ğâyet-i luţf ve
mawż-ı keremdir” didikde pîr-i żarîr tebessüm eyleyüb, “ Mâzenderânîler’ iñ >âdetleridir,
bunıñ gibi 8 evżâ>[u] axbârdan istixbâr idenleri bu ţarafa gönderirler. Vâqı>amız a>ceb-i
>acâyibdendir. Gel içerü xâneye girelüm, wâle vâqıf olasın” didikde xâce-i tâcir pîr-i
żarîr ile xâneye duxûl idüb görir ki, sükkân-ı xâneniñ mecmû>ı žükûran ve inâŝen
cümle-i eţfâl ü >iyâli śiğâren ve kibâren a>mâlar9, nûr-ı baśardan mawrûm u10 nâ-
bînâlardır. Xâce-i tâcir pîr-i żarîr ile oturub, wasb-i wâlden suâl eyledikde pîr taqrîr-i
maqâl idüb dir ki: “ Biz filân memleketden aślda sünnî mežheb-i pâk-i>tiqâd olub,
axlâqımız mühezzeb idi. Taqdîr-i Waqq ile Mâzenderân’ a gelüb, bu diyârıñ xalqı ile
ülfet ü mu>âşeret, envâ>-ı muwabbet ü muśâwabetiñ ŝemerâtı ve netîcesi aña müeddî oldı
ki, ehl-i sünnet ve cemâ>at mežhebini terk idüb, >alevîlik ţarîqine sâlik olub, eimme-i
kirâm-ı >âlî-maqâm, aśwâb-ı >iźâm-ı (395a) Seyyidü’ l-enâma >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-
selâm11 el->iyâžu bi’ llâhi te>âlâ12 sebb ü la>n ile mu>tâd olub, rafż u ilwâd diyârlarını
ma>mûr u âbâd eyledik. İttifâq bir şeb ki, cirm-i xûrşîd sewâb-ı źulmetde mestûr u nâ-
bedîd idi.13 Bâlîn-i ğaflete baş qoyub, bister-i istirâwatde nâyim iken >âlem-i rü&yâda
meşhûd oldı ki, qıyâmet qopub, >arśa-i >araśât cümle-i maxlûqât ile memlû olub, ve’l-
teffeti’ s-sâqqu bi’ s-sâq14 ma>nâsı âşikâr, iže’ ş-şemsü küvvirat15 muqteżâsınca warâret-i
âftâb-ı ma>kûs ile cümle-i rüûs menkûs, ferş-i wayret ve bisâţ-ı dehşet ol >arśaya mefrûş
olub, kâse-i serde mağz-ı insânî cûş u xurûş etmişdi. Cümle-i âdemî-zâd warâret-i âftâb-ı

1
Yüce Allah’a sığınırız.
2
Ü: mebnî
3
Ü: qac
4
Hk K: olub
5
Ü: qıśśa
6
A F Hk Hs K: - ve
7
Ü: ğarîbe
8
A Hk: - bunıñ gibi, Hs: - gibi
9
A Hk: - a>mâlar
10
F Hs: - ve
11
Hk: >aleyhi’ s-selâm. (Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
12
Yüce Allah’a sığınırız.
13
Hk: + vaqt-i xâbda
14
“Bacak bacağa dolaşır.”, K.K., 75 Kıyâmet, 29.
15
“Güneşin dürülüp söndüğü…”, K.K., 81 Tekvîr, 1.
676

ma>kûs ile vâdî1-yi vawşet-mübâdîde cümlesi wayrân u perîşân idiler. Nâ-gâh bir şaxś-ı
nûrânî ve saqqâ-yı rawmânî źuhûr idüb, miyânında qırbâ-i âb, ellerinde la>lîn ţâsîçe[ler]
pür-şarâb eţrâf-ı mawşeri deverân idüb, >aţşânı sîr-âb iderlerdi 2. Ben daxı ol wâletde
diger-gûn, tâb-ı [âftâb] ile dil-xûn idim. Sâqîniñ öñine varub, temennâ-yı âb3 idüb,
“ Kimsin4? Xıżır [ve] İlyâs mısın ki teşneleri âb-ı wayât ile zinde idersin?” didügimde
“ Walîfe-i resûlu’ llâh Ebâ Bekrim” didi. Hemân >ırq-ı nuxûset ü câhiliyyet mütewarrik
olub, “ Dâr-ı dünyâda seniñle düşmen ü >adû idüm. Eliñden âb-ı wayât daxı olursa nûş
itmezem” deyü gecdim. >Aqabince bir sâqî-i âxer daxı źâhir olub, >Ömer-i Fârûq imiş,
aña daxı ol resme cevâb idüb5, ŝâliŝen >Oŝmân-ı žü’ n-nûreyn gelüb, anuñ >aqabince
imâm >Ali rażiya’ llâhu anhu6 źâhir7 olub, ol sâqî-i kevŝer ellerinde aqdâw-ı >ıţr-âver,
içleri pür-âb-ı cân-perver mâ-i selsebîli teşnelere sebîl iderler8. Hemân öñine varub, “ Yâ
imâme’ l-müslimîn! Yâ9 xayru xalqu’ llâhi ecma>în! Ewibbâ-yı śâdıqîn ve dostân-ı
müştâqîn zümresindenem. Teşnelikden bî-ţâqatım. Meded-kârîlik10 eyle11” deyü zârîliq
etdim. Emîr-i bâ-tevqîr benden suâl etdi ki: “ Sâqiyân12-ı evvelîn, şerbet-nûşân-ı pîşîn
ellerinden niçün sîr-âb olmadıñ?” didiler. Ayıtdım “ Yâ veliyya’ llâh! Senüñ nâr-ı
ğayretiñle cigerim xûnîn ve xâţırım pür-wüzn ü enîndir. Şarâb-ı düşmen [ile] sîr-âb
olmaqdan teşnelik serâbında helâk u xarâb olmaq evlâdır” deyücek ważret-i imâm “ Yâ
mel>ûn-ı ebed (395b) ve merdûd-ı sermed” deyü iki mübârek barmaqları ile gözlerüme
dürtüb, ol wâletde xâbdan bîdâr [olub, nûr-ı baśar xâne-i çeşm]den târ-mâr olmış. Ahâlî-
i xâne bi-esrihim ferden-ferdâ bu xâb-ı [dîde]-yebâb ile gözden mawrûm olub, wâlet-i
vâwide içre cümlesi a>mâ oldılar. Rafża tevbe ve inâbet idüb, gerü ehl-i sünnet ü cemâ>at
zümresinden olub, mecmû>-ı aśwâba muwabbet üzreyüz. Rażiya’ llâhu te>âlâ >anhüm
ecma>în13. Wikâyetimiz budır ki, tafśîl olındı” dimiş.
Bu qıśśa-i >ibret-wiśśeden daxı a>ceb qażiyye-i vâqı>a vuqû>buldı ki, śıwwatinde şâyibe-i
şekk yoqdur. Ważret-i pâdişâh-ı >âlem-penâh >izz ü câh ile dârü’ s-selâm Bağdâd-ı behişt-
âbâdı fetw idüb, anda qışladıqları sâl idi. Wikâyet eylediler ki, “ Birqac kimesne diyâr-ı
Baśra’ dan Bağdâd’ a >azm idüb, piyâdeler idük. İttifâk gitdügimiz yol qumlıq14 olub,
reşwa-i bârân ile quma15 baśılub, yol [üzre iz] ma>lûm olırdı. Öñimizce birqac piyâde
eşxâś yola düşüb [gidüb], papuşları altında wâşâ Ebâ Bekr ve >Ömer lafźı mektûb u
menqûş olub oqınurdı. Gidenleri bildik ki, râfıżîlerdir. Aramızdan biri[sine] ğayret ü
wamiyyet-i İslâm müteqâżî ve ğâlib olub, bî-ixtiyâr ilerüye segirdüb, >aqablerince revân
u pûyân oldı. Ba>de zemân gürûh-ı mekrûha irişüb, śabr u qarârı qalmayub, cümlesini

1
K: - vâdî
2
A Hk: iderdi
3
K: - âb
4
K: kim
5
A Hk: virüb
6
F Hs K: >anhüm. Allah ondan razı olsun.
7
K: - źâhir
8
Hk: ider
9
K: + vâris-i >ulûm
10
Hk Ü: meded-kârlık
11
Ü: + meded
12
Ü: sâqî
13
A Hk: - Rażiya’llâhu te>âlâ >anhüm ecma>în. Yüce Allah onların hepsinden razı olsun.
14
A F Hk Hs K: qumlu
15
A F Hk Hs K: qum
677

ţu>me-i tîr1 ve loqma-i şimşîr idüb, cân-ı sa>îr-mekânlarını śavb-ı cawîme îśâl eylemiş.
Merâm-ı sa>âdet-encâma vuśûlden śoñra feraw-nâk u şâd-kâm olub, dönüb yârânını
istiqbâl idicek nâ-gâh beyâbândan dört nefer süvâr-ı dehşet-âŝâr źâhir olub, müsellawlar,
mübârizler >Arab şeklinde sîmâları mevzûn, yüzleri âftâb-ı >âlem-tâb mânendi pür-nûr u
gül-gûn gelüb, piyâdeye selâm virüb, “Nereden gelüb, qanda gidersin?” deyü suâl ider
iken meger erbâb-ı żalâl ile ceng ü qıtâl eŝnâsında piyâdeniñ libâsında bir miqdâr qan
bulaşub, dâmânı xûn-âb olmış imiş. Süvârlardan birisi ol xûnı görüb, “ Sen âdem qatl
idüb, bu beyâbânda warâmîliq ider imişsin. Dâmeniñ xûn-âb olmış2. [Bu qan nedir?]
Muqarrer ehl-i fesâd u şenâ>at3sin. Tîz waqîqat-i wâli söyle. Vallâ seni qıśâśen qatl
ideriz” deyü taxvîf (396a) ü tehdîd4 eylediklerinde piyâde wayrân, beyâbân-ı dehşetde
bî-ser ü sâmân envâ>-ı ta>allül ü bahâne beyân5 eyleyüb, xalâśa mecâl olmayub, “ Elbette
râst söyle. Şöyle ki, waqîqat-i wâli dimeyesin qanıñı dökmek muqarrerdir” dimişler. Bî-
çâre >âciz ü fürûmânde olub, âxirü’ l-emr qalbine bu ma>nâ lâyıw olur ki, ellerinden xalâś
içün żarûrî kižbe irtikâb eyleye. Lâ-cerem taqrîr-i maqâl idüb, “ Yolca gelürken birqac
xınzîre râst gelüb, baña qaśd eylediler. Anlar ile ceng idüb, dâmânıma qan bulaşmış.
Aślı budır” didikde süvârlar “ Gel imdi [ol xınzîrleri] göster, kelâmıñ vâqı>a6 muţâbıq ise
seni âzâd idelüm” deyü bi’ ż-żarûrî piyâdeyi yoldan döndirüb, maqtûller ţarafına revâne
olurlar. Piyâde-i miskîn etdügi işlere nâdim olub, süvârlar eger leşlere irişüb, âdem qatl
olınduğı źâhir olıcaq kendüniñ helâkına câzim olmağın pây-ı mecâli süst, wâli diger-
gûn, xavf-i cân ile dîdeleri 7 pür-xûn olub, dil-i âgâhını cenâb-ı Waqq’ a ţutub, “ İlâhâ
kerîmâ, waqîqat-i wâlime dânâ ve bînâsın ki, resûl-i maqbûliñ aśwâb-ı kâm-yâbı
ğayretine bir günâhdır, benden śâdır oldı. Rawîmâ Kird-gârâ, bu perîşân rûzgârı şerm-sâr
idüb, beni rüsvâ eyleme” deyü der-gâh-ı bî-niyâza nihânî tażarru>u niyâz iderek câ-yı
cenge qarîb olub, xâţır-ı piyâde fevqa’ l-wadd ve’ l-ğâye teng iken süvârlar ile ol mawalle
irişdiklerinde görirler ki, fi’l-vâqi>bir niçe xınzîr xûna pây-mâl olub yaturlar. Cevâriw ü
a>żâları mensûx, qavâyim ü endâmları şekl-i beşer8den maţrûw, tenleri cîfe-i nâ-pâk,
bedenleri ğarqa-i xûn-âbe ve xâkdır. Piyâdeniñ kelâmı dürüst olıcaq süvârlar piyâdeye
xiţâb ile keşf-i râz idüb, aśl waqîqat-i wâli 9 beyân, śûret-i mâ-cerâyı cümle >ayân iderler.
Dirler ki: “ Biz ol çâr-yâr-ı kibârız ki, ğayret-i dîn-i mübîn içün ğazâlar eyledüñ. Qolıña
quvvet, cenâb-ı Waqq’ dan cânıña rawmet. Saña beşâret-i mağfiret ideriz” deyü gözden
nihân olub, ğâyib olmışlar. Ol piyâdeler mawmiyye-i Bağdâd’ a gelüb, bu wâl-i >ibret-
meâli xaber virdiler.
Bu qıśśa-i pür-sûz ve wikâyet-i >ibret-efrûza müteferri> qażiyye-i merżiyye daxı
müşâhede olınmışdır. (396b) Beyânı fi’ l-cümle wikmetden xâlî, naźar-ı inśâf ile melwûź
olsa kemâl 10-i >ibretden >ârî degildir. Ważret-i xilâfet-penâhıñ eyyâm-ı hümâyûnlarında
mağfiret-penâhî, rawmet-dest-gâhî merwûm İbrâhîm Paşa vezîr idi. Ol târîxde selâţîn-i
naśârâ ve xavâqîn-i mesîw-ârâdan Fırance pâdişâhınıñ >atebe-i >ulyâya risâlet ţarîqi ile

1
F Hs: teber
2
A F Hk Hs K: - Dâmeniñ xûn-âb olmış
3
Ü: şecâ>at
4
F Hs K Ü: şedîd
5
F Hs Ü: - beyân
6
Ü : vâqı>â
7
Ü: + ve
8
Hs: şîr
9
Hk: - wâli
10
K: - kemâl
678

śâwib-baśîret, žû-fıţnat bir Firenk-i şûx u şeng elçisi gelmiş idi. İttifâq ol eŝnâda >Acem
şâhınıñ daxı âstâne-i gerdûn-waşeme müşekkel ü muwteşem bir pîr-i lâzımü’ t-tevqîr
resûlleri gelüb, bir gün Dîvân-ı paşada müctemi> oldılar1. Firenk maqâlât-ı Qızılbaş’ a
müstemi>olub, tercemânı dili ile merwûm paşaya xiţâb etdi: “ Bu ţâyife içün işidüriz ki,
peyğâmberiñüz ważret-i Muwammed dîninde olub, anuñ ümmetindenüz, deyü da>vâ
iderken ol ulu peyğâmberiñ leyl ü nehâr xižmetlerinde ve kendülerden śoñra qâyim-
maqâmları ve xalîfeleri olan muqarrebleri ve mu>teber śawâbeleri olanlarıñ ba>żına buğż
idüb2, düşmen olub, [la>n u] düşnâm iderler imiş. Zihî bed-nâmlık. Biz ważret-i >Îsâ-yı
rûwu’ llâh yolında cânlar virüb, anlaruñ sevgilü yârânları degil pâdişâhlarımızıñ başları
tâcı mesîwiñ merkebi pâlânınıñ bir pâresidir, aña ta>źîm ü tekrîmler ideriz. Bunlar
peyğâmberleri yârânına buğż u >adâvet vâqi> midir? Bu kimesne anlardan mıdır? Ne
>aceb âdemlerimiş” deyü paşadan istifsâr idücek merwûm paşa tebessüm idüb,
Qızılbaş’ a elçiniñ kelâmını taqrîr eylediler3. Resûl-i şâhâ ilzâm-ı Firenk’ den ziyâde
xaclet gelüb, beğâyet dil-teng, ţa>n-ı kâfirden levni müteğayyir ü şerm-sâr oldı. Buğż4-ı
aśwâba inkâr idüb, “ Aramızda câhiller, nâ-dânlar çoqdur. Anlaruñ sözlerine ne i>tibâr”
deyü cevâb virdi. Xâtime-i maqâl gerü şâhıñ nâmesi awvâline müeddâ oldı. Ol derc-i
lûlû-xarc5 nâźırân-ı ma>ânî-şinâs, çehre-güşâyân-ı >ibret-iqtibâsa meşhûd içün bu defîne-
i axbâr-ı leâlî-şi>âr ve gencîne-i wikâyât-ı waqâyıq-îŝâr suţûrında ŝebt ü derc olındı ki
budur: Bismi’ llâhi’ r-rawmâni’ r-rawîm ve lehü’ l-kibriyâu fi’ s-semâvâti ve’ l-arżi ve
hüve’ l->azîzü’ l-wakîm. Li’ llâhi’l-wamdü qable külli kelâm bi-śıfâti’ l-celâli ve’ l-ikrâm.
(397a) Wamd o tâc-ı târek semen6est
Śadr-ı her nâme-i nev7 ü kühenest8
Xâme çün tâc-ı nâme ârâyed
Dürretü’ t-tâc nâme ân şâyed.
Wamdî-i Muśţafa ez şâyibe-i inqıţâ>u intihâ şâyeste-i pâdişâh-ı felek-bâr-gâhest ki, źıll-i
źalîl-i rawmet ve sâye-i bülend-pâye-i >aţûfet ü merwamet bir ser-i selâţîn-i felek-temkîn
ve farq-ı xavâqîn-i ma>delet-âyîn güsterânîd ve îşân râ be-maśdûqa-i wadîs es-sulţânü’ l
>âdil źıllu’ llâhi fi’ l-arżîn, ber-güzîde-i cihet-i ıślâw-ı wâl ve incâw-ı emânî ve âmâl-i
>umûm-i xalayiq me&mûr-ı emr-i muţâ> festebiqu’ l-xayrât9 [ve mawkûm]-ı wükm-i
lâzımü’ l-ittibâ>fettequ’ llâhe ve eśliwû žâte beyniküm10 gerdânîd.
İnnema’ llâhu İlâhun vâwid
Fehüve’ l-mün>imü ve hüve’ l-wâmid
Mî nihed şükr-i ni>met-i be-rihân
Mî küned şükr-i güžârây be-zebân
Şükr-i fażleş çü >aţâ-yı digerest
Bâ>iŝ-i wamd ü ŝenâ-yı digerest

1
Hk: oldı
2
A F Hk Hs K: - buğż idüb
3
Ü: + ki
4
Hs F Ü: ba>żı
5
Ü: ΟŏŅ
6
A F Hk K: süxan
7
Ü: nûr
8
Ü: - est
9
“Yarışırcasına hayır işlerine koşuşun…”, K.K., 2 Bakara, 148.
10
“Allah’tan sakının ve aranızı düzeltin.”, K.K., 8 Enfâl, 1.
679

Key şeved der naźîr-i xurde-şinâs


Müntehî silsile-i şükr ü sipâs
Her ki cânî büvedeş der bedeni
Ger şeved her ser-i mûyeş dehenî
Başed ez her dehenî geşte zebân
Her ser-i mûy be-śad nuţq u beyân
Ebedü’ d-dehr süxan-sâz künend
Perde ez köhne ü nev-bâz künend
Ne tüvânend ki ârend be-cây
Şükr-i mûy-i žikr mehâ-yı Xudây.
Sübwâneke lâ-uwśâ ŝenâun >aleyke ente kemâ eŝneyte >alâ-nefsike ve śalâtî füzûn ez
idrâk-i >uqûl-i uli’ n-nühâ1, zîbende-i bâr-gâh-ı ważret-i risâlet-penâhîest ki, râyet-i
kerâmet-âyet-i innî rasûlün min-Rabbi’ l->âlemîn2, der-meydân-ı füswat-nişân küntü
nebiyyen ve âdemü beyne’ l-mâi ve’ ţ-ţîn3 efrâxt ve menşûr-ı >izzet4-qabûl ve mâ
Muwammedün illâ rasûl 5, bi-ţuğrâ-yı ğarrâ-yı levlâke lemâ xalaqtü’ l-eflâk, muvaşşaw u
müzeyyen sâxt, seyyid-i enbiyâ ve sened-i aśfiyâ, râz-dâr-ı fe-evwâ ilâ->abdihi mâ-evwâ6,
bülend-pervâz-ı sübwâne’ lležî esrâ7, resûlî ki, kâffe-i ümem ez >Arab u >Acem râ bi-
nüvîd ţûbâ li’ l-muśâliwîn ulâike hümü’ l-muqarrebûn yevme’ l-qıyâmeti beşâret-dâde ez-
kemâl-i wilm ve sîret-i kerîm be-muqteżâ-yı inneke le>alâ xuluqin >aźîm8, bi-ţarîq-i śalâw
u sedâd mühtedî-i kerdânîd (397b) ve rütbe-i qadr u menzilet-i îşân râ be-müeddâ-yı
ıślâw-ı žâtü’ l-beyn şu>betün min-şu>abi’ n-nübüvveti be-evc-i >illiyyîn [resâned].
Şehen-şâh-ı serîr-i lî ma>a’llâh
Zede bâlâ-yı ân ne żamîr-i xâr-gâh
Zi levlâk ve li-ömrik taxt u tâceş
Keşîde çarx ber gerdûn xarâceş
Zi Waqq mülk-i şefâ>at der negîneş
Xiţâbu [ez] rawmeten li’ l->âlemîneş
Xudâ ber enbiyâş serverî dâd
Bedesteş xâtem-i peyğam-berî dâd
Süleymân der nigîn zân >âlemî dâşt
Ki ber şekl-i ridâyeş xâtemî dâşt.
Ve âl ü evlâd-ı hidâyet-meâl o xuśûśen an maźhar-ı rawmet-i Rawmânî, ma>den-i feyż ü
kerâmet-i Sübwânî, el-maxśûś-ı bi-âyet-i inneme’l-manśûś-ı bi-sûreti hel etâ, mu>allâ-
rütbet-i lev küşife’ l-ğıţâu, śâwib-livâ-i ene medînetü’ l->ilm ve >Aliyyün bâbühâ.
>Ali ân server ü sulţân-ı emced
Ki ber-dûş-ı resûlu’ llâh qadem zed
Çü pâyeş kerd ber-dûş-ı nebî cây
Bütân-ı Ka>be râ efgened ez pây
1
“… akıl sahipleri…”, K.K., 20 Tâhâ, 54.
2
“Ben, âlemlerin Rabbı tarafından gönderilen bir peygamberim.”, K.K., 7 A’râf, 104.
3
Ben peygamber olduğumda Hz. Âdem su ve balçık arasındaydı.
4
F Hs K Ü: + ve
5
“Muhammed, peygamberden başka bir kimse değildir.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 144.
6
“(Allah) kuluna vahyedeğini vahyetmiştir.”, K.K., 53 Nemc, 10.
7
“… gece götüren (Allah) her türlü noksan sıfatlardan münezzehdir.”, K.K., 17 İsrâ, 1.
8
“Sen, büyük bir ahlak üzeresin.”, K.K., 68 Kalem, 4.
680

Ne bâşed ân qadr-i rif>at wadd kes


Te>âla’ llâhu ser-efrâzî hemîn pes.
Ve bâqî eimme-i eţhâr ve >iddet-i axyâr ki, seyyâre-gân-ı burc-ı emânet ü ihtidâ ve
sitâre-gân-ı âsmân-ı kerâmet ü iqtidâ end.
Emîn ü muqtedâ-yı şer>u dîn end
İmâm [u] hâdî-i râh-ı yaqîn end
Zi evc-i >arş berter-pâye dârend
Zemîn ü âsmân der sâye dârend
Felek-gân ser-be-ser pür mevc-i âbîest
Zi bawr-i rif>at-i îşân wabâbist
Zemîn ez xâk-i pâyeş âb-ı rû yâft
Çi âb-rû zülâl ârzû yâft
Ba>de hâžâ mekşûf-ı meşâ>ir-i qudsî-meâŝir
Ve meşhûd-ı żamâyir-i mihr-i serâyir.
A>lâ ważret-i felek-rif>at, gerdûn-besţat, âftâb-waşmet, Cemşîd-rütbet, Süleymân-
mertebet, Sikender-menzilet.
Şehen-şâh-ı serîr-i kâm-rânî
Ferîdûn-ı zemân Cemşîd-i ŝânî
Cihân dâd u dâniş-i kûh-ı temkîn
Sipihr-i ma>delet şâh-ı Cem-âyîn
Cihân-dârî ki Dârâ-yı zemîn ost
Süleymân-ı zemân xîşten-i ost
(398a) Besî sâlet ki pür kâr-ı eflâk
Be-ser gerdîd gerd merkez-i xâk
Güzînân-ı âftâb-ı >âlem-efrûz
Ber-evc-i salţanat gerdened fîrûz
Be-devlet sâye-i luţf-i İlâhest
Cihân-râ sâye-i luţfeş penâhest
Penâh-ı mülk ve şâhen-şâh-ı kâmil
Süleymân-ı zemân sulţân-ı >âdil.
Sulţân-ı e>âźımü’ s-selâţîn ve’ l-qayâśıratü’ l-kibâr, bürhân-ı efâximü’ l-xavâqîn ve’ l-
ekâsireti be-ma>âlî er-rütbet ve’ l-miqdâr, nâśıb-ı a>lâm-ı mülk ve’ d-dîn, wâfıź-ı ŝuğûrü’ l-
islâm ve’ l-müslimîn.
Şehî kâsmâneş kemîn pâye ist
Be-zîr-i livâyeş zemîn sâye ist
Nigeh-bân-ı her qaśr-ı o qayśerî
Her âyine dârû1-yı İskenderî
Felek tâbi>ü âsmân bî-reviş
Nigîn-i Cem ve taxt-ı Keyxüsreveş
Zi xûrşîd-i raxşân cihân-gîr ter
Zi pîr-i felek râst tedbîr ter
Zi deryâ-yı câheş wabâbî sipihr

1
Ü: ΝΜ‚ ŎėŊ
681

Zi xûrşîd-i qudreş kemîn žerre mihr


Zemâne zemîn bûs-ı der-gâh-ı o
Xired rehber ü baxt hem-râh-ı o.
Bânî-i mebâniyü’ s-salţanati >alâ-a>lâ merâtibi’ l-kemâl, sâlib-i rüûsü’ l-kefereti’ l-fecere
bi-meyâmini’ l->izz ve’l-iqbâl, râfi>-i râyâtü’ l->adl ve’ l-iwsân, mâwî-i âyâtü’ l-cevr ve’ l-
>udvân, wâmî-i wavzatü’ d-dîn >an-mekâyidi’ l-küffâr ve’ l-münâfıqîn, dâfi>-i âŝârü’ l-eşrâr
>an-vücûhi’ l-arżîn, wâris-i nâmûsü’ ş-şerî>ati’ l-beyżâ, kâsir-i nâqûsü’ l-kefere ve’ l-
ğunâtü’ l-eşqıyâ, bâsiţ-i bisâţü’ l-emn ve’ l-emân, nâşir-i śawâyifü’ l-luţf ve’ l-imtinân.
Cihân der sâye-i o ârmîde
Çü merdüm der sevâd-ı şehr dîde
Ezo şimşîr-i der xâb-ı selâmet
Çü fitne ber ne xîzet tâ qıyâmet
Kemân ez eymenî der devr-i o şâd
Zi çille çün kemân-ı Rüstem âzâd
Zemîn zîn sân ki şüd der râh-ı o xâk
Züwal faxrî eger dâred ez ânest
Ki şeb ber-âstâneş pâs-pânest
Be-devrâbeş peleng ü jeng hem-râz
Behem çün >âşıq u ma>şûq-ı dem-sâz
(398b) Şikâr-ı çeşm-i âhû şîr pîşe
Be-devreş >ışq-ı bâzî gerde bîşe
Ğazâlî râ eger der cilve-i nâz
Be-pâ xârî xaled ez rû-yi i>zâz
Zi müjgân sûzen âred şîr-i xûn-xâr
Bi-rûn âred ze pây-ı nâzikeş xâr
Çünîn kez >adl ân şâh-ı cihân-gîr
Xarâb-âbâd-ı >âlem yâft ta>mîr
Dil-i vîrân-ı müştâqân rencûr
>Aceb nebved ki gerdedbeyt-i ma>mûr.
Sulţân-ı >âlî-şân-ı gerdûn-medâr, xâqân-ı Cem-câh-ı Süleymân-vaqâr, qaân-ı Dârâ-
şükûh u Cemşîd-mekân, qayśer-i vâlâ-efser1 ve xüsrev-i İskender-nişân, pâdişâh-ı >âlî-
câh-ı mihr-iştihâr, xüsrev-i encüm-sipâh-ı sipihr-iqtidâr, mevrid-i te&yîdât-ı İlâhî,
maţraw-ı envâr-ı fütûwât-ı nâ-mütenâhî.
Elâ ey âftâb-ı evc-i şâhî
Be-fermân tû ez meh tâ be-mâhî
Tû-yî İskender ez śâwib-qırânî
Süleymân-ı zemân Dârâ-yı ŝânî
Be-cüz râ-yı tûdevrân-ı hic câyî
Nedîd âyîne gîtî-nümâyî
Zi Cem-âyîn ü İskender-âŝâr
Çü śûret zi âyine der vey bedîdâr.
Xâqânü’ l-berreyn, sulţânü’ l-bawreyn, el-xâdimü bi-vufûri’ l-ixlâś fi’ l-Waremeyni’ ş-
Şerîfeyn, müeyyid-i erkânü’ s-salţanati’ l-kübra, mümehhid-i bünyânü’ l-xilâfeti’l->uźmâ.

1
F Hs Ü: - efser, K: cenâb
682

Şâh-ı vâlâ güher deryâ-kenef 1


Ki felek gevher-i o râst śadef
Râ-yı o râyet-i Cemşîd efrâxt
Çetr-i o sâye be-xûrşîd endâxt
Hest meydân-ı süxan teng besî
Çün reved râh-ı ŝenâ-yı tû kesî
Harf râ key büved ân gencâyî
Ki şeved źarf-ı ŝenâ peymâyî
Bawr-i ma>nâ çü şeved źarf-ı sikâl
Çeşme-i harf şeved teng mecâl.
El-müeyyedü bi-te&yîdâti’ l-celîle min->indi’ llâhi’ l-meliki’ l->azîzi’ l-mennân, vel-
muvaffaqu bi-tevfîqi’ llâhi’ l-kerîmi’ l-mu>îni’l-müste>ân, selîmen li-serîri’ s-salţanati ve’ l-
waşmeti ve’ ş-şevketi ve’ l-iqbâli ve mu>izzü’ l->aźameti ve’ l-übbeheti ve’ n-naśfeti 2 ve’ l-
>izzi ve’ l-iclâl Sulţân Süleymân Şâh Xân lâ-zâle meyâminu salţanatihi’ z-zâhireti
maqrûnen bi’ d-devâm ve meâŝire >aźametihî ve celâletihî memdûdetü li-taqviyeti dîni’ l-
İslâm anki (399a) kevâkib-i ŝevâqıb-ı >izz ü >alâ ve şevâhib-i celiyyetü’ l-merâtib-i
sipihr-i i>tilâ ya>nî kitâb-ı vâcibü’ t-ta>źîm ve xiţâb-ı müsteţâb-ı lâzımü’ t-tekrîm, mıśdâq-
ı kerîme-i innî ulqiye ileyye kitâbün kerîm. İnnehû min-Süleymâne ve innehû
bismi’ llâhi’ r-rawmâni’ r-rawîm3 ez meşârıq-ı sürâdıq-şükûh-ı Süleymânî ve meţali>-i
su>ûdü’ s-sevâtı>-ı >aźamet ü kâm-rânî ţâli>ü lâmi> şüde bûd, ez îrâd-ı >umdetü’ l-e>âźım
ve’ l-a>yân Şâhqulı Beg qorıçı-ı Qaçardır, e>azz-ı evqât ve eşref-i sâ>ât semt-i vürûd yâft
ve be-işârât-ı beşârât-ı ğaybiyye ki ez mevrid-i füyûżât-ı lâ-raybiyye fâyiż-i şüde bûd,
fâyiz-i geşt çün ez mażmûn-ı xayr-meşwûn an envâr-ı śalâw u felâw mümkinân ve âŝâr-ı
fevz ü necâw >âmme-i >aceze ve müslümânân lâmi> ü lâyıw bûd, müeddâ-yı hüve’ lležî
enzele’ s-sekînete fî-qulûbi’ l-mü&minîn4 nisbet-i bâ-kâffe-i berâyâ bi-źuhûr peyvest li-
hâžâ mevrid-i kerîmeş râ be-şerâyiţ-i i>zâz u ikrâm ve levâzım-ı ta>źîm ü iwtirâm
muqâbil dâşte der muqâbil-i an eśnâf-ı teslîmât-ı miskiyyetü’ n-nefewât ki, şemâyim-i ţîb
an ber-vefq-i selâmun >aleyküm ţıbtüm nesâyim-i riyâż-ı rıżvân be-meşâm-ı cân-ı
>âlemiyân resâned ve âlâf-ı da>vât u verdiyyetü’ n-nesemât ki fevâyiw ü revâyiw-i ezhârân
ber-waseb-i ve ižâ wuyyîtüm bi-tawiyyetin fe-wayyû bi-awsene minhâ5 >arża-i âfâq râ çün
sâxt wadâyiq-i cinân ma>mûr u mu>aţţar gerdâned, tuwfe-i meclis-i vâlâ ve mawfil-i a>lâ
gerdânîde, waqqâ ve bi->izzeti’ llâhi te>âlâ ki, ez bedo-i wâl tâ ğâyet hem-vâre cihet-i
işâ>at-ı envâr-ı >adl ü iwsân ve ifâżat-ı âŝar-ı re&fet ü imtinân nisbet be->umûm-ı
>âlemiyân mażmûn-ı waqâyıq-maqrûn >asa’ llâhu en yec>ale beyneküm ve beyne’ lležîne
>âdeytüm minhüm meveddeten melwûź-ı xâţır-dâşte im ve hemegî himmet-i xayr-
nehmet ber-intiźâm-ı esbâb-ı śulw u śalâw-ı cânibeyn ve istiwkâm-ı qavâ>id-i muwabbet ü
mużâfât-ı mâ-beyn ki, bilâ-şekk mutażammın-ı śalâw-ı wâl-i >ibâd ve müstelzim-i
ma>mûrî-i vilâyât ü bilâdest gümâşte ve derîn velâ ki, be-muqteżâ-yı erbâbü’ d-düvel-
mülhemûn ez ţarafeyn be-imżâ-i în niyyet-i ercmend ki, fi’ l-vâqi>mûcib-i sâ>âdet-i dîn ü
dünyâ ve mawż-ı rıżâ u xoşnûdî-i ważret-i Waqq celle ve >âlâ ve ważret-i risâlet-penâh-ı

1
Ü: keff
2
Hs: Ĥ℮ųΉė
3
“Bana çok önemli bir mektup atıldı. “Bu mektup, Süleyman’dan gelmekte ve rahman ve rahim olan
Allah’ın adıyla başlayıp… ”, K.K., 27 Neml, 29-30.
4
“Mü’minlerin kalbine huzuru indiren O’dur.”, K.K., 48 Fetih, 4.
5
“Bir selam ile selamlandığınız zaman, ondan daha güzeliyle selam verin.”, K.K., 4 Nisâ, 86.
683

Muwammedî śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve âlihî ve ważerât-ı eimme-i ma>śûmîn >aleyhimü’ ś-


śalâtü ve’ s-selâm tevfîq yâfte an pâdişâh-ı >âlî-şân an maźhar-ı luţf u iwsân hem der
ţayy-ı nâme-i nâmî ve śawîfe-i kirâmî teveccüh ü iqbâl temâm bi-itmâm-ı in merâm ki,
bî-tekellüf (399b) ez i>lâ-yı meâŝir-i ilhâmât-ı Rabbânî ve tevfîqât-ı Sübwânîest
fermûdend ğâyet ümîž-vârî ber-vüŝûq u i>timâd u rüsûw u ŝebât an qâ>ide-wâśıl geşt ve
emâret-meâb-ı wükûmet-niśâb Kemâleddin Ferrux-zâd Beg eşik ağası râ ki, ez
mu>temedân ve nezdîkân în der-gâhest cihet-i teblîğ-i risâlet ve teşyîd-i mebânî-i
muvâfaqat ve te&kîd-i qavâ>id-i dostî ve śadâqat revâne-i der-gâh-ı mu>allâ gerdânîdim
ve tefâśîl-i awvâl râ bi-taqrîr-i o rücû>fermûdim ki, bi->izz-i >arż resâned çün ez mehebb-
i luţf-i ilâhî ve mekmen-i fażl u ni>am-ı nâ-mütenâhî, nesâyim-i qabûl-i iqbâl ber-riyâż-ı
în niyet-i xayr-wâl ve zîde, istid>â ve iltimâs ânest ki, binâ-i în emr-i mühim1 râ be-nev>î
müekked ü müstawkem fermânîd ki, ba>de’ l-yevm >umûm-ı ehl-i İslâm ez sipâhî ve
re>âyâdır mihâd-ı emn ü emân âsûde u xoş-wâl ve müreffeh ü fâriğü’ l-bâl bûde, ez rû-yi
iţmînân-ı xavâţır be-du>â-yı devâm-ı devlet-i ebediyyü’ l-ittiśâl iştiğâl nümâyend ve bi-
vâsıţa-i intişâr-ı âŝâr-ı luţf u terawwum wâśıl-ı mażmûn lev kânet lî da>vetün
müstecâbetün li-śarfetihâ ile’ s-sulţani’ l->âdil ez zebân-ı küll-i vâwid, ez śığâr u kibâr
bende-gân-ı Xudâ-yı >azze ve celle be-mesâmi>-i >izz ü >alâ resed ve çün be-waseb-i
rüsûm-ı da>âvât bünyân-ı muśâdaqat u muśâfât be-iblâğ-ı rüsül ü resâyil-i müekked ü
müstawkemest me&mûl ü mütevaqqı> an ki, hem-vâre ebvâb-ı mükâtebât u mürâselât
meftûw dârend, tâ waqîqat śalâw-ı cânibeyn ve ıślâw-ı žâtü’ l-beyn ber-cemî>-i >aceze ve
müslümânân źâhir ü hüveydâ geşte, ez ser ferâğat xâţır u emniyyet be-merâsim-i
dervîşî ve iktisâb-ı meśâliw-i ma>âş u ma>âd qıyâm u iqdâm tüvânend nümûd ve ez rû-yi
cem>iyyet ve ferâğ-ı bâl be-sa>âdet-i ţavâf-ı ziyâret-i beytu’ llâhi’ l-warâm ve medîne-i
müşerrefe mükerreme ve sâyir meşâhid-i muqaddese fâyiz geşte der an emkine-i
müteberrike mawall-i icâbet-i du>âest be-du>â-i devâm-ı devlet-i ebed-maqrûn iştiğâl
tüvânend kerd ve her âyine-i âŝâr u meâl an muqârin-i baxt-ı bîdâr ve ma>âdin-i devlet-i
pây-dâr gerded in ürîdü ille’ l-ıślâw mâ ista>ţü ve mâ tevfîqî illâ bi’llâhi >aleyhi
tevekkeltü ve ileyhi ünîb, hem-vâre serîr-i >arş-naźîr-i Süleymânî ve evreng-i salţanat u
cihân-bânî maqarr-ı >izzet ü câh ve müstaqarr-ı waşmet ve tekye-gâh-ı pâdişâh-ı Cem-
câh-ı Süleymân-mekân ve xâqân-ı >âlî-şân-ı İskender-nişân bâd.
(400a) İlâhî tâ nişân ez taxt u tâcest
Zi tâc u taxt-ı >âlem râ revâcest
Be-zîr-i pây-ı taxt-ı şâhiyeş bâd
Tebârek tâc-ı źıllu’ llâhiyeş bâd.
Ważret-i xilâfet-menzilet xalleda’ llâhu bünyâne iclâlihî2 vüzerâ-i >iźâm ve śudûr u
düstûrân-ı kirâma ve Rumili beglerbegisine3 >alâ-wide elçiye żiyâfet etmek bâbında emr-
i >âlî-qadrleri śudûr etdi. Muqaddemâ vezîr-i a>źam Awmed Paşa, ŝâniyen vezîr-i
mu>aźźam >Ali Paşa ve ŝâliŝen vezîr-i sa>âdet-mend Muwammed Paşa emr-i hümâyûn
muqteżâsınca başqa başqa qâśıd-ı şâhî ta>źîm ile qonıqlıqlar eylediler. >Aźîm simâţ4lar,
şâhâne şilenler ile levn-â-levn, gûn-â-gûn ţa>âmlar, xoş-güvâr u ležîž xoş-âblar, şerbetler
bežl eylediler. Elçiye ve tevâbi> u levâwıqlarına celîlü’ l-qadr5 girân-bahâ altunlu

1
F Hs: ehemm
2
Allah kudretini dâim etsin.
3
A Hk: - ve Rumili beglerbegisine
4
F Hs K Ü: simât
5
Hk: + ve
684

xil>atler, fâxir câmeler, şîbler, Firengîler giyürdiler1. Muraśśa>-zîn ü2 zerrîn-rikâb u


sîmîn-licâm bedevî atlar ile yedekler, firâvân belekler iwsânlar eylediler.
Mâh-ı mübârek recebiñ on birinci güni Dîvân-ı hümâyûn olub, elçiye icâzet buyurıldı.
Xâśśa-i xudâvendigârîden daxı >âdet-i muqarrere-i pâdişâhâne ve üslûb-ı seniyye-i
xıdîvâne muqteżâsınca nuqûd u emti>a-i xüsrevâneden bî-nihâye aqmişe-i zerrîn ve
hedâyâ-yı rengîn ile boğça boğça3 Firengîler, altun dügmelü şîbler, gûn-â-gûn xil>atler
virilüb, axûr-ı ma>mûrdan bâd-qadem, Burâq4-şiyem, xoş-xırâm, zerrîn-licâm atlar iwsân
olındı. İ>zâz u ikrâmda quśûr qalmayub, ol rûz-ı pîrûzda pâye-i serîr-i >âlem-maśîre yüz
sürüb, şâhları śavbına gönderilmek emr olındı. Iślâw-ı cânibeyn emrinde mes&ûlleri
qabûle qarîn olduğını inbâ içün fermân-ı xüsrev-i rû-yi zemîn muqteżâsınca şâha
muxtaśar nâme-i hümâyûn ve xiţâb-ı >anberîn-mażmûn tesvîd olındı. Ol daxı bu silk-i
gevâhir-niŝâr żımnında erqâm-ı beyân ile merqûm oldı ki budur:
“ >Âlî-ważret gerdûn-besţat, xûrşîd-ifâżat, bercîs-sa>âdet, keyvân-mertebet, ŝüreyyâ-
menzilet, Dârâ-dirâyet, Cemşîd-xaślet, Cem-baxt u kisrâ-taxt, devlet-menâb, rif>at-
qıbâb5, menqabet-iktisâb, mekremet-intisâb, sibâq-ı ğâyâtü’ r-ratbi’ z-zâhire, râfi>-i
râyâtü’ l->izzeti’ l-bâhire, vâfirü’ l-feżâyil, kâmilü’ l-xaśâyil, maţla>-ı kevâkib-i menâqıb u
şerâyif, (400b) qıble-i qâfile-i ţullâb-ı >avârif, sülâle-i selâţîn-i kisrâ-aśl, xulâśa-i
xavâqîn-i Wâtem6-bežl, müessis-i bünyânü’ s-sa>âdet ve’ l-iqbâl, müşeyyid-i erkânü’ l-
>aźamet ve’ l-celâl, mihr-i sipihr-i eyâlet ü kâm-kârî, dürrî-i burc-ı rif>at ü baxtiyârî, el-
mawfûfu bi-śunûfi leţâyif-i >avâţıfü’ l-meliki’ l-İlâh, mu>izzü’ s-salţanati’ s-seniyye,
źahîrü’ d-devleti’ l-behiyye Ţahmâsb Şâh, lâ-zâle maqrûnen bi-hidâyeti’ llâh. Leţâyif-i
teslîmât-ı vâfiyât-ı miskiyyetü’ n-nesemât ve şerâyif-i tawiyyât-ı śâfiyât-ı
>anberiyyet7ü’ n-nefexât ki, mawż-ı >âţıfet-i behcet-şi>âr-ı şâhâne ve >ayn-ı re&fet-i
sa>âdet-diŝâr-ı pâdişâhâneden fâyiz ü lâyıw olur. Qâfile-i nesîm-i şimâl ile iblâğ u irsâl
qılınur. Żamîr-i münîr-i mihr-tenvîr ve xâţır-ı >âţır-ı müşterî-te&ŝîrlerine maxfî olmaya
ki, muqaddemâ dârü’ l-fütûw ve’ n-naśr mawrûse-i Erzenü’ r-rum źılâl-i râyât-ı źafer-
lüzûm ile müstes>ad oldıqda >atebe-i sâmî-mekânımız qıbeline sizüñ ţarafıñuzdan Qorıçı
Qaçar vâsıţasıyla nâme-i girâmî vârid olub, cenâb-ı celâlet-meâbımız ile min-ba>d
mâbeynde muvâlât u muśâfât olub, śulw u8 śalâw umûr ki, mutażammın-ı âsâyiş-i xalq,
müstelzim-i intiźâm-ı awvâl-i cumhûrdur. Ol ţarîqe sülûk olınmaq tevaqqu> u istid>â
eylemiş idüñüz. Recâñuz mawall-i irtiżâda vâqi> olub, ol zemânda kitâb-ı müsteţâb ile
müşârün-ileyh elçiñüz śavb-ı śavâb-efzâñuza gönderilüb, memâlik-i mawrûsemiz
wudûdında olan wükkâma fermân-ı cihân-muţâ>ımız irsâl olınub, xârice daxl ü ta>arruż
olınmaya, deyü tenbîh ü te&kîd olınmışdı. Wâliyen ol ţâriq-i tevfîq-refîq9 gerü meslûk
ţutılub, âstân-ı muxalledü’ l-iqbâlimize te&kîd-i merâsim-i muwabbet10 ü11 vedâd ve

1
A Hk: giydirdiler
2
Hk: - ve
3
K: - boğça
4
Ü: nesîm
5
Hs: ŊĜĢ

6
Hk: >âlem
7
Hs K: >anber
8
A: - ve
9
F K: - refîq
10
Ü: tawiyyet
11
A Hk: - ve
685

teşyîd-i mebânî-i meveddet ü ittiwâd ümîžine ol 1 silsileniñ muqarreb ü maxśûślarından


şerefü’ l-emâcid ve’ l-ekârim, müstecmi>-i cemî>ü’ l-mawâmid ve’ l-mekârim, el-muxtaśśu
bi-mezîdi >avâtıf-ı hâdi’ s-sedâd işik ağası Ferrux-zâd Beg zîde qadruhû2 risâlet ţarîqi ile
gönderilüb, südde-i sa>âdet-iştimâlimiz qıbeline kitâb-ı müsteţâb ve xiţâb-ı müşgîn-
niqâb tawrîr olınmış. Eymen evqât ve3 awsen sâ>âtde südde-i gerdûn->uddemize vuśûl
bulub, şeref-i taqbîl-i pâye-i serîr-i xilâfet-maśîrimiz ile müstes>ad olub, kendüye sipâriş
olınan umûrı sizüñ ţarafıñuzdan >izz-i wużûr-ı fâyiżü’ l-wubûrımıza >arż u taqrîr eyleyüb,
nâme-i nâmî ve śawîfe-i girâmî (401a) żımnında mesţûr olan xulâśa-i âmâle daxı ıţţılâ>
tawśîl olındı. Teşyîd-i mebânî-i muvâlât ve temhîd-i qavâ>id-i muśâfât4 bâbında her ne ki
denilmiş ise >ilm-i şerîf-i >âlem-ârâmız muwîţ ü şâmil oldı. Bu ma>nâ >âlem ü >âlemiyâna
âftâb-ı cihân-tâb mânendi rûşen ü meşhûrdur ki, Waqq sübwânehû ve te>âlâ ważretleri
mâlikü’ l-mülk olub, memâlik-i vesî>a-i eţrâf-ı >âlemi bi’ ţ-ţûl ve’ l->arż innâ ce>alnâke
xalîfeten fi’ l-arż5 maqâli muqteżâsınca zimâm6-ı taśarrufımıza tefvîż idüb, awvâl-i bilâd
u >ibâdı re&y-i cihân-ârâmıza teslîm qılmışdır. El-wamdü li’ llâhi >alâ-âlâihi’ l->amîme7.
Server-i kâyinât ve xulâśa-i mevcûdâtıñ śalavâtu’ llâhi >aleyhi ve selâmuhû8 muqârenet-i
mu>cizât-ı hidâyet-âyâtları ve ervâw-ı muqaddese-i âl-i kirâm ve aśwâb-ı güzîn ve çâr-
yâr-ı sa>âdet-qarîniñ >aleyhim rıżvânu’ llâhi ecma>în9 ifâża-i berekât-ı >amîmetü’ l-âŝârları
ile hem-vâre niyyet-i hümâyûn-ı xayr-maqrûnımız terfiye-i awvâl-i müslimîne maśrûf
olub, dâyimâ meyâmin-i himem-i >aliyye-i >adl-âyînimiz intiźâm-ı mehâmm-ı enâma
ma>ţûfdur. Çünki mâ-beynde muvâlât u muśâfâtıñ10 istiwkâm u qarârı bâbında >atebe-i
>âlem-medârımız cânibi ile śulw u śalâwa işâret olınub, nâme-i dürer-bârıñuz żımnından
bu cânibe vufûr-ı ixlâśıñuz münfehim olur. Lâ-büdd mütewâbeyn11 miyânlarında wüsn-i
muvâfaqat u ittiwâd lâzıme-i qâ>ide-i xüsrevân12-ı naśfet-âyîndir. Żamâyir-i neyyire-i
xûrşîd-tenvîrlerine rûşen ola ki, bizüm aqśâ-yı merâm ve >umde-i âmâlimiz aśwâb-ı
güzîn ve xulefâ-i mehdiyyîn ki, żacî>-i Seyyidü’ l-mürselîn durırlar, anlaruñ perde-i
nâmûsları mawfûź olmaqdır. Vârid olan elçiñüz bu ma>nâyı işrâb idüb, teberrâyî13ler ol
cânibde memnû> u medfû> olmaq melwûź-ı xâţır-ı >âţırıñuz idügin xaber virürler. Fi’ l-
vâqi>ol xuśûś ğâyet-i emânî ve müntehâ-yı âmâldir.
Nâme-i nâmîde âl-i sa>âdet-meâl težekkür olınduğı mawallde sulţânü’ l-velâye,
bürhânü’ l-kerâme İmâm >Ali kerrema’ llâhu vechehû ve rażiya’ llâhu anhu14 ważretleriniñ
rif>at-ı şân-ı şerîflerine müte>alliq ba>żı kelimât olınmış. Lâ-şekk fîhi anlaruñ >ulüvv-i
şân-ı sa>âdet-nişânları mertebe-i tawrîrden efzûn, dâyire-i iwśâdan xâric ü bîrûndur.
Lâkin anlar >ulüvv-i câh-ı sa>âdet-intibâh üzre olmağla sâyir aśwâb-ı güzîne buğż u
>adâvet lâzım gelmez. (401b) Server-i kâyinât ve xulâśa-i mevcûdât śalavâtu’ llâhi

1
K: o
2
Kadri artsın.
3
F: - ve
4
K: mużâfât
5
“Biz seni yeryüzünde bir halîfe kıldık.”, K.K., 38 Sâd, 26.
6
K: dest
7
Büyük ihsanları için hamd Allah’adır.
8
Allah’ın rahmet ve selameti O’nun üzerine olsun.
9
Allah’ın rızası onların hepsinin üzerine olsun.
10
K: mużâfâtıñ
11
Hs K: mütecânibeyn
12
A: xüsrân
13
F Hs Ü: teberrây
14
Allah zâtını yüceltsin ve ondan razı olsun.
686

>aleyhi ve selâmuhû1 aśwâbî ke’ n-nücûm bi-eyyihim iqtedeytüm ihtedeytüm


buyurmışlardır. Ol serverleriñ cümlesine vufûr-ı muwabbet müstelzim-i sa>âdet-i dünyâ
ve âxiret idüginde iştibâh yoqdur.
Bi’ l-cümle südde-i behcet-baxşımız ţarafı ile muśâfât xuśûśında vâqi>olan me&mûliñüz2
wayyiz-i qabûle qarîn olub, müşârün-ileyh elçiñüz daxı şol ki şerâyiţ ü levâzım-ı teblîğ-i
risâletdir, kemâ-yenbağî müeddâ qılub, wüsn-i icâzet-i hümâyûnımız ile śavb-ı śavâb-
efzâñuza mürâca>at etdirildi. İnşâ-Allâhü’ l-e>azzü’ l-ekrem min-ba>d revâbıţ-ı ittiwâd
müeyyed ve şerâyiţ-i inbisâţ mer>î ve müşeyyed olub, mâ-dâm ki ol cânibden muśâfât u
muvâlâta3 muğâyir evżâ>-ı fitne-îqâ> źuhûr u śudûr etmeye, eknâf-ı memâlik-i
mawmiyyemizde4 qonılan żâbıţân-ı mülk ü millet ve wârisân-ı eqâlîm ü memleket
ţaraflarından ol silsileniñ wudûdına ebvâb-ı ta>arruż mesdûd olub, esbâb-ı muśâfâtıñ5
mürâ>âtında daqîqa fevt etmeyeler.
Muqteżâ-yı śulw u śalâw ve müsted>â-yı fevz ü felâw üzre nâme-i müsteţâbıñuzda işâret
olınan umûr ki, wüccâc-ı beytu’ llâhi’ l-warâm ve züvvâr-ı merqad-i muţahhar-ı ważret-i
Seyyidü’ l-enâm >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm6 refâhiyet ü iţmînân ile ol sa>âdete fâyiz
olmalarıdır. Ol xuśûśa daxı icâzet-i >aliyye-i xâqâniyye şeref-nefâž bulub, emâkin-i
müşerrefe ve qıble-i muţahhara ţaraflarına ţavâf u ziyâret qaśd iden >umûm-ı müslimîn
ve gürûh-ı muvawwidîne wâfıźân-ı ŝüğûr u sübül mâni>ve wâyil olmayub, ferâğ-ı xâţır ve
iţmînân-ı bâl ile itmâm-ı merâm eyleyeler.”
Elçi emri tamâm oldıqdan śoñra vâliyân-ı kişver-i >Iraqeyn ve Kürdistân’ a, ser-wadd-
nişînân-ı wudûd-ı Ermen ve7 Loristân ve Van’ a, mütevelliyân-ı vilâyât8-ı Baśra ve
Semâvât9 ve Cezâyir ve Bawreyn’ e, semt-i žerbâycân ve Gürcistân’ da olan vülât-ı
memlekete, bi’ l-cümle kâffe-i wükkâm-ı wudûd-ı memâlik-i mawrûseye, >âmme-i mîr-i
mîrân-ı ser-wadd-i mesâlik-i ma>mûreye awkâm-ı cihân-muţâ>ım şeref-ıśdâr buyurıldı ki:
“ Eknâf-ı memleket-i xâqâniyye ile eţrâf-ı mesâlik-i şarqiyye sükkânı mâ-beynlerinde
vâqi> olan muxâśama ve cidâl wüsn-i ittifâqa10 mütebeddil olub, min-ba>d âşûb u qıtâl
śalâw11-ı cânibeyn ve ıślâwa mütewavvil ola.”
Niçe bir ceng ü warb ü12 şûr u ğavğa
Niçe bir gîrûdâr u13 rezm ü heycâ
(402a) Giyüb mülküñ >arûsı tâze câme
Gire şimşîrler wabs-i miyâne
Ser-efrâz olmaya nîze çeküb baş
Fiten gözin yuma ser-cümle evbâş

1
Allah’ın rahmet ve selameti O’nun üzerine olsun.
2
K: + müeddâ qılub
3
K: ΗħΫΜΏ
4
K: mawmiyyemizden
5
K: mużâfâtıñ
6
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
7
Hk: - ve
8
A Hk: vilâyet
9
K: Sâdât
10
F: ülfete, K: ΗΣ⅝
Ĝ℮ħė
11
K: - śalâw
12
Hk: - ve
13
Hk: - ve
687

Uyuya dîdesi 1 warb ü qıtâliñ


Çekilüb sökile mîxı ni>âliñ
Kesüb hengâmesin kûs ile ţabliñ
Çekile raxneler yüzine nebliñ
Wükûmet vireler emn ü emâna
Refâhiyet gele wâl-i cihâna
Wużûr u râwata ire re>â[yâ]
>Adelet bezmini göre berâyâ.
Xâtime-i xayr-encâm-ı sefer bi->inâyeti’ l-meliki’l-ekber bu yüzden ţulû> idicek xâţır-ı
>âţır-ı ważret-i pâdişâh-ı ilhâm-maźâhire2 e>azza’ llâhu enśârahû3 taxt-ı sa>âdet-baxtları
ţarafına mürâca>at-ı hümâyûna mâyil olub, mawmiyye-i İstanbul-ı behcet-şümûl
câniblerine göc emr olındı. Rumili emîrü’ l-ümerâsına ve qışlaqda olan sâyir beglere ve
kâffeten bölükler ağalarına, fıraq-ı xuddâm-ı vâlâ-maqâm-ı >atebe-i sipihr-iwtişâma
destûr virildi. Eśnâf-ı leşker ki, bawr-i bî-gerân ve deryâ-yı mevc-rîzân idi. Fevc fevc
ţarâyiq ü sübülden revâne oldılar. Ważret-i xilâfet-penâh daxı mâh-ı mübârek-ţulû>
şa>bânıñ ğurresinde evvel güni kâffe-i erkân-ı bülend-maqâm, >âmme-i müte>ayyinân
ve4 xavâśś-ı bâr-gâh-ı encüm-iwtişâm ile xıţţa-i Amasya’ dan śıwwat u selâmet ile şeref-
müracâ>at eyleyüb, dil-xûşî ve kâm-rânî birle >azîmet-i hümâyûn-xâtimet buyurdılar5.
Vaţan śavbına >azm etmek muqarrer
Olurmış âdeme bir >îd-i ekber
Elemdir âteş-i hicrân elemdir
Śoñı vaśl olıcaq emâne ğamdır
Sevindi cümleten şâd oldı >âlem
Gidüb dilden ser-â-ser wüzn ü hem hemm6
Du>âlar eylediler pâdişâha
Cihân xânı şeh-i >âlem-penâha
Devâm-ı devletiyle baxtiyâr ol
Sürûr u7 behcet ile kâm-kâr ol.
Menâzil ü merâwil ţayy olınub, ferâğ-ı bâl ile şikâr-gâhlarda envâ>-ı temâşâlar ile
seyrânlar eylediler. Ammâ kâr-ı >âlem hem-vâre sürûra mawrem olmayub, dem-â-dem
hümûm u ğamdan, gâh u8 bî-gâh wüzn ü elemden sâlim olmaz. Ważret-i xilâfet-penâh
>asker-i nuśret-dest-gâh ile (402b) xayli zemân ţaşrada olub, taxt-ı sa>âdet-baxt xâlî
olmağla evbâş-ı fitne-ma>âşa9 nev>-i ruxśat gelüb, erâžil-i nâsdan bir şaxś-ı mechûl ve
erâžil-i nâ-dân u câhil bir pelîd-i echele sevdâ-yı xâm-ı salţanat müstevlî olub, Rum
illerinde ba>żı xâlî olan mevâżı>a mürûr idüb, telbîs ile kendüye şeh-zâdeliq isnâd idüb,
“ Sulţân Muśţafayım” deyü âvâze bırağub, evbâş-ı memleket ile hem-ser, ba>żı

1
Hs: dîde
2
F Ü: maźâhir
3
Allah yardımcılarını aziz etsin.
4
Hk: - ve
5
K: buyurıldı
6
Ü: ğam, F: - hemm
7
K: - ve
8
K: - ve
9
A: ma>âş
688

mütemevvil ü mâl-dâr ümenâ ve cühhâl ile müttefiq ve >ahd-âver olub1, âxirü’ l-emr
Nigbolı ve Silisre sancaqlarında Śimâvne śûfîleri arasına düşüb, bu nâm-ı tezvîr ile
xurûc eyledi. Bulduğı ümenâ ve >ummâliñ mâlların alub, re>âyâya cebr ü teklîfât ile
ba>żı qużâta siyâsetler eyleyüb, envâ>-ı żalâlet ü xasârete mübâşeret ü iqdâm etdi. Ol
diyârlarda2 tamâm fetret ü inqılâb ve herc ü merc âşikâr oldı.
Xazân oldı yine emniñ bahârı
Şeb-i târîk idi >adliñ nehârı
Şerr ü âşûbı peydâ eylediler
Cihân xalqını şeydâ eylediler
Fiten düşdi >aceb3 Rum illerine
Qılıc girdi levendiñ ellerine
Alan alanıñ oldı mülk-i dünyâ
Źuhûr etdi gerü tâlân u yağma
Fesâd oldı bedenden aldılar cân
Mübâw oldı śorılmaz dökilen qan.
Ol diyârıñ evbâş u levendâtı Śimâvne ţâyifesiniñ śûfîleri mihmelâtı yanına müctemi>
olub, bî-nihâye erbâb-ı fesâd ile sancaqlar qaldurıb, alay bayraqları tertîb idüb, ba>żı
evbâşa vezâret, kimine beglerbegilik ve śadâret ta>yîn idüb, âlât u4 esbâb-ı salţanat
iwżârına tamâm mübâşir olduğı axbâr sem>-i nuśret5-âŝâr-ı pâdişâh-ı Süleymân-iqtidâra
ma>lûm u ma>rûż oldıqda ważret-i xudâvendigâr-ı >âlem-medâr daxı sa>âdet ü iqbâl ile
mawrûse-i Qosţanţiniyye’ ye qarîb olmışlardı. Bu xaber-i vawşet-eŝer istimâ>ı ile vezîr-i
ŝâliŝ Muwammed Paşa ki, bebr-i demân-ı kûh-sâr dilâveri, şîr-i jiyân-ı ğażanfer-tüvân-ı
meydân-ı zûr-âverî ve hüner-güsterîdir. Kesr-i düşmende ţâli>-i şeref-maţâli>i mübârek ü
pîrûz, qahr u def>-i e>âdîde re&y-i münîri 6 müteberrik ü fîrûz, efkâr-ı >uqde- (403a) güşâsı
câlibe-i fütûwât-ı İlâhî, ârâ-i ŝâqıbe-i iśâbet-âŝârı câžibe-i źafer ü nuśret-i nâ-
mütenâhîdir. >Atebe-i >âlem-penâh qullarında ba>żı bölük ağaları ile bu xižmete me&mûr
olub, fıraq-ı >asker-i şîr-peykerden birqac biñ güzîde düşmen-sûz u nuśret-efrûz
yeñiçeriler ile segbânlar ağası bile qoşılub, mûmâ-ileyh vezîr-i >adû-gîr ü fetw-te&ŝîr,
müşîr-i râst-tedbîr ü Arisţo-naźîr >alâ-vechi’ l-isti>câl deryâdan >ubûr idüb, mawmiyye-i
İstanbul’ a duxûlden śoñra ârâm u qarâr qılmayub, ol bâğîleriñ def>u7 qahrları xuśûśına
bâd-ı śabâyla hem->inân olub, dilîrler, şîr-gîrler, cihân-tesxîrler gerü pây-tâ-farq cevşen-i
pûlâda ğarq olub, âśaf-ı śaff-şiken dilîrân-ı merd-efgen ve8 dilâverân-ı heycâ-fenn birle
müteveccih ü revâne oldılar.
Yine cûş eyledi deryâ-yı >asker
Ni>âl ile zemîn olmışdı mużţarr
Zemâne münfa>il gerd-i sipehden
Güneş yüzi ţutıldı xâk-i rehden

1
Ü: olur
2
Hk: diyârda
3
A Hk: ╔⅝
4
F Ü: - ve
5
K: naśr
6
F Ü: - münîri
7
Hk: - ve
8
K Ü: - ve
689

Pür oldı śawn-ı śawrâ śafflarile


>İnânlar germ olıpdı kefler ile
Hevânıñ nîze çâk etdi yaqasın
Demür donlarla1 deldiler2 qabâsın
Neberde cân virüb merd-i dilâver
Quşandılar bile şimşîr ü xançer
Mücellâ miğfer ile her sipâhî
Urındı başına âhen külâhı
Bedenler giydi âhen pîrehenler
Demürden âdeme döndi bedenler
Kemend3-i tîr bağlandı miyâne
Göz urdılar ser-i qavs u kemâne
Mübârizler quşandılar silâwı
Pür etdiler demürlerden cenâwı
Düzib śafflar qoşunlar bağladılar
Dönüb bawr-i revâne çağladılar.
Ważret-i pâdişâh-ı manśûr u sa>îd, şehriyâr-ı kâm-kâr-ı sezâ-vâr-ı naśr u te&yîd sefer-i
Naxcıvân-ı źafer-tev-emânda iken vilâyet-i mawmiyye-i Rumili’ niñ wırâseti xuśûśını
şeh-xâde-i sa>âdet-nüvîd, neqâve-i kâm-kârân-ı baxt-ı cedîd, >ażdü’ s-salţanati’ z-zâhire
Sulţân Bâyezîd lâ-zâle fî->izzin medîd4 nüvvâbınıñ ârâ-i śâyibe-i iśâbet-fercâmlarına
tefvîż buyurmışlardı. Eknâf-ı mawmiyye-i Edirne źılâl-i iqbâl-i nevâl-ittiśâlleri ile
müşerref olub, žikr olınan bâğîler bu wâdiŝeye (403b) iqdâm u irtikâb etmekle vilâyet ü5
memlekete kemâli ile ıżţırâb düşüb, >asker-i manśûr seferden mürâca>ata me&mûr olub,
herkese destûr virüldügi zemân idi. Müşârün-ileyh şeh-zâde-i fîrûz-baxt daxı >uśât-ı
ma>śiyet-âyâtıñ tedârüki bâbında ihtimâmlar eyleyüb, qapuları ağalarından birisini
bölüklerinden bir miqdâr dilîr-i şîr-naźîr, dilâverân-ı düşmen-sitân u >adû-gîr ile
üzerlerine irsâl eyleyüb ve uruğ-ı Žu’ l-qadirlü’ den Nigbolı sancağı begi cenâb-ı şecâ>at-
meâb u6 şehâmet-intisâb Muwammed Xân ki, žâtında merâsim ü7 âŝâr-ı ferzânegî,
>alayim ü eţvâr-ı dilâverî ve yegânegî birle ma>rûf u meşhûr, medâr-ı dâyire-i śavlet,
merkez-i ŝâbitü’ l-qarâr-ı übbehet ü şevket, mîr-i hüner-perver8, şehîr-i menqabet-
güsterdir, bir cânibden sipâh-ı cerrâr-ı kîne-güžâr9, dilâverân-ı nâm-dâr-ı źafer-şi>âr ile
>uśâtı muwîţ olub, fırqa-i fesâd-âyîn, gürûh-ı żâllîn ü müfsidîn daxı ważret-i pâdişâh-ı rû-
yi zemîn taxt10-ı sa>âdet-baxta11 nüzûl-i źafer-şümûlleri qarîb olduğın işidüb, xuśûśen
vezîr-i mübârek-tedbîr ü źafer-te&ŝîr, müşîr-i şîr-naźîr ü Xudâ-źahîriñ >asker-i deryâ-fer,
dilâverân-ı zûr-âver birle şeb ü rûz üzerlerine hücûm-ı nuśret-rüsûm etdügin12 ma>lûm

1
A Hk: demrenle, Hs K: donlar
2
A: deldi, K: delerlerdi
3
F: + ve
4
F Hs K Ü: cedîd. Çok yüce olsun.
5
Hk: - ve
6
A Hk: - ve
7
Hk: - ve
8
A Hk: ver
9
F Hs K Ü: - kîne-güžâr
10
F Hs Ü: baxt
11
F: taxtına, Hs Ü: taxta
12
K: idigin
690

etdiklerinde1 tâb u tüvânlarına inkisâr gelüb, evbâş-ı żalâlet-ma>âş aralarına ıżţırâb ve


tefriqa düşüb, cem>iyyetleri perîşânlığa tawvîl 2 qıldı.
Güžâf olmaz cihâna pâdişâlıq3
Yaraşmaz her gedâya ketxudâlıq
Cihân-bânî olur Waqq’ dan >aţiyye
Virilmez herkese a>lâ hediyye
Xudânıñ źıllidir şâh-ı hümâ-žât
İrişmez ol maqâma serçe heyhât
Zemîniñ nisbeti olmaz sipihre
Sitâre beñzemez çün mâh u mihre
Şebîh olmaz śular âb-ı wayâta
Ne ser ki öykinür qand ü nebâta
Nuwâs naws-i ebterdir zer olmaz
Ayaq xâkile hem-serdir ser olmaz.
Mezbûr müfsid-i fesâd-pîşe ve cehl-endîşeniñ merede-i şeyâţîni 4 ve feseqa-i iblîs-âyîni
aralarında ixtilâf olub, vüzerâ-i ma>śiyet-ârâsı, ağaları ve melikü’ l-ümerâsı kemâl-i xavf
ü ıżţırâbda mülâwaźa-i encâm-ı kâr5 ile mużţarr u bî-qarâr olub, erâžil ü eşrârdan (404a)
mütâba>at u inqıyâd ile ser->asker ve beglerbegilik virdügi etrâk-i bî-idrâk zümresinden
İdil Ţoyca dimekle ma>rûf şaxśıñ xâţırına hidâyet-i Waqq irişüb, kendü tevâbi>i ile ittifâq
eyleyüb, ol müsfid-i kežžab6-ı żalâlet-intisâbı ţutub, qayd u bend eyleyüb, bu eŝnâda
müşârün-ileyh şeh-zâde-i kâm-rânıñ âdemleri ve mûmâ-ileyh Muwammed Xân daxı
irişüb, bâğîleri benâtü’ n-na>ş mânendi târ-mâr idüb, bî-nihâye evbâş-ı mefsedet-ma>âşı
dâyire-i wayâtdan tirâş eyleyüb, cem>iyyet-i erâžil, ittifâq-ı müfsidîn-i şeyţanet-şemâyil
ve li’ l-bâţıli 7 cevletün ŝümme yeżmawil 8 muqteżâsınca kâne lem-yekün şey’ en
mežkûran9 vâki> olub, vücûd-ı merdûdlarından ol diyârlar taţhîr olındı. Müşârün-ileyh
vezîr-i ferxunde-fâli axbâr-ı fetw u nuśret istiqbâl eyleyüb, leşker-i encüm-şükûh u kûh-
gürûh ile sâlim ü ğânim mürâca>at eylediler. Ţâli>-i sa>d-maţâli>lerinde fetw-i qarîb ve
naśr-ı >acîb müyesser olub, yümn ü10 iqbâl ile itmâm-ı mehâmm wüsn-i tedbîr ile tekmîl-
i merâm-ı xayr-encâm eylediler.
Zihî fetw-i cedîd ve naśr u iqbâl
Zihî te&yîd ü câh u >izz ü iclâl
Zihî tesxîr-i a>dâ kesr-i düşmen
Zihî taţhîr-i mülk ü re&y-i rûşen
Zihî müjde zihî ferxunde-axbâr11
Zihî ţâli>zihî naśr u zihî kâr.

1
A: idindiklere, Hk: idindüklerinde
2
F Hs K Ü: tawavvül
3
F Hs: pâdişâhlıq
4
F Hs K Ü: şeyâţîn
5
Ü: wâl
6
F: güžâf
7
F: ΈǻĜŧĢΊΉ
8
Batılın hükmü belli bir saate kadardır sonra yok olur.
9
“İnsan zikredilecek bir şey değilken…”, K.K., 76 İnsan, 1.
10
Hk: - ve
11
A Hk: âŝâr
691

Ważret-i xudâvendigâr-ı kâm-kâr-ı sa>âdet-medâr źıllu’ llâhi meymenet-qudûm u


hümâyûn-iştihâr daxı mâh-ı mübârek ramażân-ı źafer-iqtirânıñ1 on ikinci güni fetw u
nuśret ber-yemîn ve >izz ü devlet ber-yesâr cümle-i erkân-ı kibâr-ı ževü’ l-iştihâr ile taxt-
ı sa>âdetlerine vuśûl bulub, mawmiyye-i Üsküdar wavâlîsinde müceddeden binâ olınan
serây-ı sürûr-mesken, binâ-yı meserret-maqarr u behcet-vaţana nüzûl eylediler. >Âmme-
i >ulemâ-i fuwûl, qâţıbe-i fużalâ-yı fażl-şümûl, cümle-i erbâb-ı >izz ü câh, kâffe-i
maxśûśân2-ı der-gâh-ı felek-iştibâh, mecmû>-ı śulewâ ve etqıyâ-i müslimîn, cumhûr-ı
meşâyix ü śûfiyân-ı mü&minîn bi-esrihim cenâb-ı hümâyûnlarını3 istiqbâl eylediler.
Qavâfil-i ed>iye-i mübâreke ve4 revâwil-i eŝniye-i müteberrikeyi firâz-ı >illiyyîne bel
küngüre-i çarx-ı berîne irişdürdiler.5
Hümâyûn mertebe şâh-ı mükerrem
Qudûmıñdır mübârek-i xayr-maqdem
Cihânıñ cânısın şâhâ müdâm ol
Hemîşe ber-murâd [u] şâd-kâm ol
(404b) Münîr olsun cemâliñ âfitâbı
Yüziñ nûrı cihâna vire tâbı
Müyesser ola maqśûdıñ Xudâ’ dan
Emîn olsun vücûdıñ her belâdan.
Müjde-i axbâr-ı fütûw ile ser-â-ser >âleme sürûr u neşâţ6, eţrâf u eknâf-ı cihâna behcet ü7
inbisâţ gelüb, qudûm-ı şâh-ı kâm-kâr u devlet-mezîd8, vuśûl 9-i fetw-i cedîd
müslümânlara >îd üzre >îd oldı.

Bu derece vezîr-i a>źam Awmed Paşa maźhar-ı ğażab-ı xüsrevânî vâqi>olub, fermân-ı
cihân-bânî birle ważret-i Rüstem Paşa’ya vezâret iwsân olınduğıdır10
Gel ey xâme mu>anber qıl lisânıñ
Beyân eyle yine wâlin zemânıñ
Wavâdiŝden degil xâlî zemâne
Olur her wâdiŝe >ibret cihâne
Tağayyürdür zemânıñ iqtiżâsı
Wudûŝ olur wavâdiŝ muqteżâsı
Qarâr üzre degil çün kâr-ı >âlem
Gelüb gitmekdedir a>yân-ı âdem.

1
F Hs K: efzânıñ
2
F Hs: maxśûśât
3
F: hümâyûnları
4
A: - ve
5
A: + Naźm
6
Hk: + ve
7
K: + sürûr ve
8
A Hk: + ve
9
A Hk: wuśûl
10
A Ü: - Bu derece vezîr-i a>źam Awmed Paşa maźhar-ı ğażab-ı xüsrevânî vâqi>olub, fermân-ı cihân-bânî
birle ważret-i Rüstem Paşa’ ya vezâret iwsân olınduğıdır, F: Šuffe-i śadâret-i >ulyâ gerü Rüstem Paşa’ ya
>inâyet olınduğıdır (Fatih nüshasındaki bu başlık büyük bir ihtimalle sonradan bir başkası tarafından
yazılmış.)
692

Medîne-i Qosţanţiniyye cemâl-i sâye-i İlâh ile behişt-i berîn olub, >âleme wayât-ı tâze,
cihâna sürûr-ı bî-endâze gelüb, Dîvânlar oldı. Ol müfsid-i fesâd-âyîn daxı diriyle >atebe-
i >ulyâya getürilüb, siyâset olındı. Evâyil-i sefer-i >iber-delâyilde mežkûr u mesţûr olub,
nâźım-ı menâźım-ı >âlem, râtib-i merâtib-i cumhûr-ı ümem ważret-i Rüstem Paşa’ dan
mühr-i hümâyûn alınub, śadr-ı vezâret ve śuffe-i śadâret Awmed Paşa’ ya intiqâl
eylemişdi. Mežkûrıñ qâmet-i bî-dirâyeti waml-i ŝaqîl-i vezârete mütewammil olmayub,
bâr1-ı girân-ı meśâliw altında qadd-i nawîfi xam, bünyân-ı quvvet ü ţâqati, esâs-ı qudret ü
liyâqati ża>îf ü nâ-müstawkem olub, erbâb-ı wikmet ü feżâyil yanlarında maqbûl bir
meŝel-i meşhûrü’ ş-şemâyildir ki, devlet âdemiñ miwekki olub, en-nâsü ma>âdinü ke-
ma>âdin’ iž-žeheb ve’ l-fiżża kelâmı muqteżâsınca žât2-ı merdüm sîm ü zer midir ya
nuwâs-ı naws-ı awmer midir bilinmek bâbında >ıyâr-ı śâwibü’ l-i>tibâr menzilesindedir.
Awmed Paşa zemân-ı sâbıqda śâwib-xıśâl, şîrîn-maqâl śalâw-ı žât ile kâmilü’ ś-śıfât
görinürdi. Hemânâ ki, śadr-ı >âlî-qadr-i vezârete arqa virdi, Waqq sübwânehû ve te>âlâ
ważretleri xâliq-i >âlem cümle-i nüfûs-ı insânî >umûmen, kâffe-i efrâd-ı wükkâm-ı >ibâd
xuśûśen evâmir-i şer>-i pâk ile (405a) mükellef olub, her xuśûśda Allahu te>âlâ
ważretleriniñ emrleri var idügini bi’ l-cümle devlet-i dünyâ źıll-i zâyil meŝâbesinde olub,
>âlem-i >uqbâda eśnâf-ı wisâb, rûz-ı cezâda erbâb-ı źulme3 envâ>-ı >ažâb olacağını bi’ l-
külliyye ferâmûş idüb, mûşân-ı waqîri terbiyet ü qadrle ğażanfer ü şîr, şîrân-ı Erdeşîr-
tüvânı tawqîr ü qahr ile mûş eyledi. Zemânında qavâ>id-i şer>-i nebevî ve żavâbıţ ü âyîn-i
Muśţafavî metrûk, ţarîqa-i tezvîr ü telbîs meslûk olub, cibilleti ri>âyet-i evâmir-i şer>-i
İlâhîde >azze ve celle4 mütehâvin ü süst, ţabî>atı dirâyet-i qavânîn-i >adl-âyîn-i nâ-
mütenâhîde saqîm ü nâ-dürüst, waqâyıq-ı mühimmât-ı salţanat derkinde >âciz ü qâśır idi.
Şeâmet-i ţab>ına gevâh u şâhid, režâlet5-i şânına delîl-i qaviyyü’ l-mesânid bu qażiyye-i
ğayr-ı marżiyye besdir ki 6, sefer-i Naxcıvân-ı źafer-nişânda esbâb-ı cihân-gîrî ve gîtî-
sitânî ve kişver-güşâyî, mühimmât-ı düşmen-efgenî ve >adû-şikenî ve memâlik-ârâyî ki,
bi-wasebi’ ź-źâhir Waqq te>âlânıñ >ulüvv-i >inâyetlerine tevekkül 7, mu>cizât-ı hidâyet-
âyât-ı ważret-i risâlet-penâha śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem8 tevessül 9den śoñra quvvet ü
qudret-i sipâh u >asker, keŝret-i emvâl ve10 >iddet-i dilâverân-ı şîr-peyker ile müyesser
ola gelmişdir. Ol sefer-i pür->iberde vâqi>olan şevket ü şehâmet-i mübârizân-ı sipâh ve
zînet ü >uddet-i mücâhidân-ı miğfer-külâh ne qurûn-ı evvelînde bir xâqân-ı śâwib-qırâna
ve ne zemân-ı pîşînde bir pâdişâh-ı waşmet-iqtirâna naśîb olmış degildir. >Âdet-i
me&lûfe-i śâwib-qırânî, ţarîqa-i ma>hûde11-i cihân-bânî üzre awvâl-i neberd merde, kâr-ı
ceng nehenge tefvîż olınub, şâh-bâz-ı hümâ-pervâz-ı tedbîr üstâd-ı hüner-sâz-ı cihân-
tesxîr, śayyâd-ı kemend-endâz-ı nevâle-gîr eline virilse >uqkâbân-ı >Acem mânendi
güncişk olub, ravża-i mecâl ü tüvân-ı düşmen hevâ-yı wüzn ü miwen12 birle xarâb u xuşk

1
K: yâr
2
K: + ΌΜ⅝
3
F: źâlime, - erbâb-ı źulme
4
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
5
Hs: ĦΉ ėΛŖK: ĥėŌŎ
6
A Hk: - ki
7
F Hs: tevekküli
8
A Hk: - śalla’ llâhu >aleyhi ve selem. Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
9
A: tevekkül
10
Hk: - ve
11
Hs: maqhûde
12
A Hs K Ü: ţann
693

olmaq muqarrer. >İnâyetu’ llâh ile wudûd-ı şarq aqśâ-yı >Iraqeyn ve Iśfahan’ a varınca
sipâh-ı pûlâd-ten ü âhen-ğarq ellerinde fetw olınmaq dâyire-i imkânda olmışdı. Merâsim
ü âyîn-i cihân-bânî, qavâ>id-i żavâbıţ-ı kişver-sitânîde >aźâyim-i meśâliw-i umûr
külliyyât ve vâqı>ât-ı (405b) cumhûrda >umûmen tesxîr-i memâlik, kesr-i e>âdî ve
fütûwât-ı mesâlik ve tertîb-i mebâdîde xuśûśen erbâb-ı tecârib ü >uqûl, aśwâb-ı vuqûf u
wibret1 [ü] fuwûl ile müşâvere ehemm-i mühimmât-ı salţanatdan ola gelmiştir. Ważret-i
risâlet-penâh wabîb-i İlâh, >âlemiyâna rawmet ve resûlu’ llâh iken küffâr-ı cehennem-
medâr ile gîrûdârda aśwâb-ı güzîn ile müşâvereye me&mûr oldılar. Der-gâh-ı
śamediyyetden celle žikruhû2 ve şâvirhüm fi’ l-emri 3 kelâmı nâzil oldı. Mâ-nedem4 min-
istişâr qażiyyesi muwaqqaqdır, müşâvere ile olan umûr xayr ile itmâma müeddâ olur.
Müşâveresüz meśâliwiñ itmâmı nâ-fercâm idüginde iştibâh yoqdur. Müşâvere daxı
erbâb-ı tecrübe ve aśwâb-ı imtiwân ile olmaq lâzımdır. Herkesde ol qâbiliyyet bulınmaz.
Şâh-bâz-ı bülend-âşiyân hüneri şerçede, yâqût-ı muśaffâ ile la>l-i âb-dâr-ı bedaxşân
śafâsı śırçada olmaz. Ehl-i deryâ qatında beleşkırma ile köke farqı nice ise xermühre ile
dürr-i yetîm mâ-beyni yerden gögedir. Cirm-i keŝîfde nûr-ı xûrşîd, dihqân-ı xasîsde
devlet-i cemşîd bulınmaz. Şâhîn-i hüner-güster işini zâğ-ı şikeste-per işlemez. Şâhlar
meclisinde Türk-i vawşîniñ ne münâsebeti, źarîfler mecma>ında pelîd-i nâ-dânıñ ne
liyâqatı olur. Bülbül-i şîrîn-zebân u mevzûn ile kelâğ ve quzğunıñ farqı çoq, ţûţî-i nâzik-
kelâm u xoş-elwân ile bûm-ı şûm-ı mežmûmıñ müşâkeleti yoq. Śayrefiyân-ı la>l-fürûş u
cevher-girev birle bâzâriyân-ı erzen ü cev bir degildir. Awmed Paşa qatında bu xuśûślar
bâzîce-i ţıflân ve mel>abe-i lâ>ibân meŝâbesinde olub, şikâr-ı düşmende ihmâl ü tekâsül,
qabż-ı >adûda cehl ile envâ>-ı teğâfül eyledi. Bî-sûd u bî-fâyide umûra irtikâb ile el-
furśatü temurrü merra5’ s-sehâb muqteżâsınca evqât u zemâne żî>ân virdi. Ţabî>atında
>adâlet ü temyîz6, žâtında7 ferâset8-i wikmet-engîz yoq idi. Mülâwaźasında her kârıñ âxiri
mühmel ü mechûl, wadd-i žâtında müfîd ü nâfi>olan qatında cümle nâ-ma>qûl görinürdi.
Şer>-i güzîn-i ważret-i risâlete muvâfıq bi’ l-cümle dîn ü devlete lâyıq olan kelimât-ı
wikmet-âyât u nuśw-ğâyât žikr olınsa aślâ istimâ> u ıśğâ etmeyüb, umûr-ı (406a)
>aźîmede müdebbiri exass-ı erâžil olub, meśâliw-i külliyye-i salţanatda müşâveresi
erbâb-ı režâyil ile tamâm olurdı. Ğayret ü wamiyyet-i salţanat muqteżâsınca ważret-i
xilâfet-menziletiñ xalleda’ llâhu źılâle devletihî9 re&y-i >uqde-güşâları śawîfe-i a>mârına
raqam-ı >adem çekilmek xuśûśına müte>alliq olub, mâh-ı ži’ l-qa>deniñ on üçinci güni
Dîvân-ı hümâyûn idi. Vüzerâ içerü Dîvân-ı >âlî-şâna duxûlden śoñra mâdde-i wayâtı
münqaţı>olub, dâyire-i ŝebâtdan menzile-i memâta düşüb, el-wükmü li’ llâhi’ l->aliyyi’ l-
kebîr girîbân-ı vücûdı dest-i ecelde esîr oldı. Lâ-cerem wikmet-i xafiyye-i İlâhî ki, insân-
ı nâ-tüvân waqqında merreten ba>de uxrâ śudûr u źuhûr bulur sebeb-i envâ>-ı >iber, bâ>iŝ-
i eśnâf-ı wikmet-eŝerdir, paşa-yı mezbûr daxı žât-ı selâmet-fıţratı śadâqat üzre idüginde
iştibâh olmayub, lâkin cereyân-ı meśâliw ü umûrda ţarîqa-i sedâd u śalâwa sülûkde
aśwâb-ı >uqûl ve erbâb-ı felâw ile meşvereti târik oldı. Vücûh-ı enâma ebvâb-ı meźâlimi

1
F: xayret
2
İsmi yüce olsun.
3
F: arżi. “… işlerinde onlara danış.”, K.K., 3 Âl-i İmrân, 159.
4
Hs: nâdimü, - mâ-nedem
5
Hs: - merre
6
F Hk Hs Ü: temeyyüz, K: temeyyüzde
7
A Hk: žihninde, Hs: žimmetinde
8
Hk: + ve
9
Allah devletinin gölgesini dâim etsin.
694

fütûwdan ictinâb etmeyüb, aśwâb-ı ağrâż kelimâtı ki, dîbâ-yı şer> qaţ>ına miqrâżdır,
naśbü’ l->ayn idüb, wıfź-ı merâtib ü câh içün envâ>-ı günâha irtikâb iden olmışdı. Xoş-
âmed kelimâta meftûn, dürûğ-âmîz ü fitne-engîz sözlere dil-gîr idi. İğvâ-yı müfsidîn ile
a>mâline śûret virüb, delâlet-i kâžibîn ile erbâb-ı śadâqate sû-i źann ve töhmete cevâz
virirdi. Men źaleme heleke kelâmınıñ mefhûmı muqteżâsınca sâqî-i mâ śana>te feleke
elinden câm-ı mevt-encâmı nûş eyledi. Cerâyimi >inda’ llâhi te>âlâ ma>füvv ü mestûr
olmış ola1. Müşârün-ileyh Rüstem Paşa kâr-şinâs-ı ma>âlî-istînâs olub, maqâdîr-i nâsa
vâqıf, waqâyıq-ı awvâl ü umûra dânâ ve >ârif, bârân-ı mekremeti ifâżasıyla riyâż-ı qulûb-
ı berâyâ muxażżar, reşewât-ı cûd u himmeti ifâdesiyle wadâyiq-i âmâl-i re>âyâ tâze ve
terdir.2
Żamîri levwa-i derc-i waqâyıq
Dili gencîne-i dürr-i daqâyıq
Mekârimle mükerrem ţab>u žâtı
Mawâsinle muwallâ3dır śıfâtı
Mübârek ţal>at ve4 sîmâda mevzûn
Kelâm-ı luţuf-baxşı dürr-i meknûn
Wayât-efzâ durır nuţq-ı melîwi
Dem-â-dem gösterür şân-ı mesîwi
>Alîle sözleri mawż-ı şifâdır
Dil-i maźlûma >avni âşinâdır
(406b) Şecâ>at rezminiñ Rüstem naźîri
Mürüvvet bezminiñ5 baxşende mîri
Luţf meydânınıñ çâbük-süvârı
Kerem mülketleriniñ nâm-dârı
Kef-i deryâ6-şi>ârı bawr-i dürr-pâş
Yed-i beyżâsına yemm ide sâbaş.
Terkîb-i vücûdı xamîre-i >inâyât-ı ezeliyye birle sirişte, xaśâyil-i melekiyye [ile] śûret-i
beşerde güyâ firiştedir. Nihâl-i >ömri ravża-i terbiyyet-i xüsrevânede mürebbâ olub,
devwa-i iqbâl ve şâx-sâr-ı iclâli wüsn-i enźâr-ı xıdîvâneden mücellâ olmışdır. Xıśâl-i

1
A F Hk Hs K: + Źulme irtikâbdan aślâ ictinâbı yoq idi. Źulm (A: - źulm) nedir, >adl ne ile olur bilmezdi.
Kendüniñ >adl taśavvur etdügi xuśûślar ve erâžil-i nâsıñ ta>lîmi, câhilân-ı müfsidîniñ (A Hk: mağrûrıñ, K:
müfsidleriñ) irşâd u tefhîmi ile ma>lûmı olan mâddeler mawż-ı żalâl ü źulm idi. Lâ-cerem men źaleme
heleke muqteżâsınca sâqî-i mâ-śana>te feleke elinden câm-ı mevt-encâmı nûş eyledi. Men qani>a şebi>a
mażmûnından âgâh degil idi. Ğurûr u >izz ü câh ile ţama> çâhına düşmişdi. Wadd-i i>tidâlden >udûl ile
qatında erâžil ü fuwûliñ farqı olmayub, edânî-nevâz u sifle-perver kimesne idi. Bir kelâm ki, śıdq-ı mawż
ve śavâb u waqq olaydı yanında muţlaqâ kižb ü tezvîr idi. Ammâ bir söz ki, >ayn-ı şerr u fesâd,
mutażammın-ı envâ>-ı meźâlim (A Hk K: + ve)-i >ibâd olaydı ţab>ında hemân aña i>timâd idüb, xoş-âmed
kelimâta meftûn, dürûğ-âmîz ü fitne-engîz sözlere dil-gîr idi.
- Lâ-cerem wikmet-i xafiyye-i İlâhî ki, insân-ı nâ-tüvân waqqında merreten ba>de uxrâ śudûr u źuhûr bulur
sebeb-i envâ>-ı >iber, bâ>iŝ-i eśnâf-ı wikmet-eŝerdir… Men źaleme heleke kelâmınıñ mefhûmı
muqteżâsınca sâqî-i mâ śana>te feleke elinden câm-ı mevt-encâmı nûş eyledi. Cerâyimi >inda’ llâhi te>âlâ
ma>füvv ü mestûr olmış ola.
2
A: + naźm
3
A Hk K: mücellâ
4
F Hs K Ü: - ve
5
K: Rüstem
6
A: dürr
695

wasene-i ebrâr1dan bir nice xaślet ile mümtâz u ârâste, mekârim-i >aliyye-i devlet-
âŝârdan birqac menqabet ile pîrâstedir ki, anlar ile2 sâyir nâsdan müsteŝnâlardır.
Evvelen śalâw-ı žâtla ma>mûr olub, menhiyyât-ı şerâyi>-i İlâhîden dûr u mehcûr, fısq u
fücûra irtikâbdan maśûn u mawfûź olub, evqât-ı śalât-ı mefrûża ve mesnûnede edâ-i
ferâyiże qâyim ü dâyimlerdir. Ŝâniyen Qur’ ân-ı qadîm-i rabbânî ve furqân-ı >aźîm-i
Sübwânî istimâ>ına ţâlib ü râğıblar olub, kelâm-ı İlâhîden waźź-ı tâm, qırâat-ı âyât-ı
beyyinât-ı nâ-mütenâhî birle kesb-i sürûr3 iderler. Ŝâliŝen zebân-ı şerîfleri pâk olub,
fuwşiyyâtdan mâśûndur. Qulûb-ı erbâb-ı wâcâtı cerâwat-i lisân ile mecrûw etmezler.
Râbi>an evâmir-i şer>-i pâk-i resûle muţî> ü münqâd olub, ma>lûmları olduğı4 xuśûśda
xilâf-ı şer>-i qavîm bir işe rıżâları fehm olınmaz. Xâmisen himem-i deryâ-şiyemleri
śunûf-ı xayrâta maśrûf olub, teveccüh-i xâţır-ı ŝevâb-meâŝîrleri ulûf 5-ı müberrâta ma>ţûf
olub, ţullâb-ı >ulûmıñ tawśîl-i ma>ârif-i İlâhî ve tekmîl-i feżâyil-i nâ-mütenâhîye vufûr
rağbetleri olsun deyü mevâżı>-ı müte>addidede wasbeten li’ llâhi te>âlâ6 >âlî medreseler
bünyâd eyleyüb, câmi>ler, nice mescidler, xân-qâhlar, zâviyeler, ebnâ-i sebîliñ
istirâwatleri içün gereklü yerlerde kârbân-serâylar, xânlar, tekyeler, śıbyân-ı müslimîne
ve eytâm-ı mü&minîne ta>lîm-i >ilm-i dîn içün7 mekteb-xâneler, ţarâyiq ü8 sübülde
>asîrü’ l-mürûr olan yerlerde câ-be-câ döşemeler, qaldurımlar, śusuz yerlerde teşne-gân u
>aţşânı sîr-âb etmege >âlî çeşmeler, evqâf içün9 wammâmlar binâsına ihtimâmlar
eyleyüb, ważret-i xudâvendigâr-ı Cem-âstânıñ (407a) mezîd-i >ulüvv10-i câh u
devletlerine du>âlar etdürirler. Sâdisen cümle-i evqât u sâ>âtleri meśâliw-i müslimîne
maśrûf olub, keŝret-i işğâl ve vefret-i de>âvî ve nizâ>istimâ>ından mizâclarına tağayyür
ü kesel >ârıż olmayub, iddixâr-ı žaxâyir-i ecr-i cezîl içün mühimmât-ı erbâb-ı âmâl
görmege sa>y-i cemîl iderler. Ehl-i wâcâta rıfq ile cevâb virüb, aśwâb-ı mühimmâtıñ
tażarru>u zârîlerin sem>-i tawqîq ile ıśğâ iderler. Dervîşlere, dil-rîşlere11 eytâm u benât-ı
müslimîne >âţıfetler ve şefaqatler gösterüb, qûtlarında >âciz olan >acâyize ve erâmil ü12
eytâma in>âmlar ve iwsânlar ile münkesir xâţırlara wayât u ŝebât virüb, yıquq göñülleri
ta>mîr ü âbâd, vîrân u xarâb olan dîlleri elţâf u iwsân ile ferhân13 u şâd iderler.
İrâdet-i >aliyye-i rabbânî ve meşiyyet-i seniyye-i Sübwânî birle birqac gün âstâne-i iqbâl-
âşiyândan dûr oldılar, niźâm-ı >âleme tamâm fütûr gelmişdi. Ważret-i pâdişâh-ı dîn-
perver, cenâb-ı şehriyâr14-ı >adâlet-güsteriñ xâţır-ı >âţır-ı ilhâm-maźâhirleri ki, âyine-i
śuver-nümâ-yı ğayb, mir’ ât-ı çehre-güşây-ı lâ-raybdir, rüsûm-ı [źulm ü] źalâm ile
perîşân olan re>âyâya naźar-ı şefaqat ile nâźır, qavâ>id-i ixtilâl ile muxtell 15 memâlik-i

1
K Ü: âb-dâr
2
A Hk: - anlar ile
3
A Hk: + mâ-lâ-kelâm
4
A: olmaduğı
5
Ü: olub
6
Yüce Allah’ın rızası için.
7
A: - içün
8
Hk: - ve
9
A: + zîbâ
10
A: + ve
11
Hk: - dil-rîşlere
12
F Hs K Ü: - ve
13
F: feraw-nâk (?)
14
Ü: şâh
15
A: muxtefî
696

maxûfü’ l-mesâlikde olan berâyâya wüsn-i iltifât ve1 kemâl 2-i merwamet3 ile sewâb-ı
>inâyetleri müteqâţır olub, mesned-i vezâreti ve śuffe-i śadâreti gerü ol žât-ı xuceste-
xıśâle erzânî buyurub, >ibâdı sürûra mawrem, fırqa-i enâmı kemâl-i wubûra hem-dem
eylediler. Cümle-i cihâniyân, kâffe-i ahâlî-i >âlemiyân dil-şâd u xurrem oldılar.4
Sa>âdet mülketinde şâh-ı >âlem
Ola dil-şâd u mesrûr u5 mükerrem
Çerâğ-ı devletiniñ arta nûrı
Ola tâbende her necm-i sürûrı
Zemîn üstinde źılli ola memdûd
Hemîşe hem-dem ola baxt-ı mes>ûd
Qarînsin nûr-ı Waqq pertevlerine
Şehen-şâh ol cihân xüsrevlerine
Vire mihr-i cemâliñ >âleme nûr
Binâ-yı devletiñ âbâd u ma>mûr.
Vücûd-ı şerîfleriyle >arśa-i Dîvân müşerref olub, niçe rüsûm-ı cevr ü i>tisâfı ber-ţaraf
(407b) eylediler. Cihâna meserret müstevlî olub, qulûb-ı enâm mesrûr u şâd-kâm
oldılar. Revâyiw-i buxûr6-ı >adl ile meşâm-ı cihâniyân mu>aţţar, nesemât-ı mekremet ü
iqbâl 7 ile ravża-i cenân-ı >âlemiyân ser-sebz ü mu>anber vâqi>oldı.

Bu derece Budun beglerbegisi Toyqun Paşa ve Cezâyir beglerbegisi ŚâliwPaşa ve


Qırım xânı Devlet Giray Xân’ıñ dâmet ma>âlîhi8 küffâr-ı xâk-sâr ile ceng ü
muwârebeleri ve qapudân-ı >atebe-i >âlem-penâh9 Piyâle Beg’üñ vâqi>olan ğazâlarıdır
Yine ey xâme-i gûyâ-yı nâţıq
Żamîriñ rûşenâ-yı śubw-ı śâdıq
Żiyâ vir >âleme mihr-i münîr ol
Semâ-i vaśfa necm-i müstenîr ol
Müşerrefdir kelâmıñla śawâyif
Cihâna bežl ider nuţqıñ leţâyif
Xaber vir tâze iqbâl ü źaferden
Żiyâfet qıl cihânı mâ-ważardan
Beyân eyle yine şâhıñ ğazâsın
Küfür ehline İslâm’ ıñ cezâsın
Wikâyetden ğaraż şâha du>âdır
Hüner ehline >arż-ı mâ-cerâdır
Qapusına gele dâyim xaberler
Memâlik fetwin ide şîr-i nerler

1
F Hs: - ve
2
F Hs: şeref
3
A Hk: >âţıfet, F Hs: ğâyât, K: - ve kemâl-i merwamet
4
A Hk: - Cümle-i cihâniyân, kâffe-i ahâlî-i >âlemiyân dil-şâd u xurrem oldılar.
5
Hk: - ve
6
A Hk: buwûr
7
A Hk: efżâl
8
A Hk: - dâmet ma>âlîhi. Şerefi dâim olsun.
9
A Hk: + olan
697

Baśa muwkem atı ayağı ferşe


Çıqa âvâze-i şimşîri >arşa.
Ważret-i xilâfet-penâh1 kisrâ-yı >Acem birle xuśûmet eŝnâsında olmağın memâlik-i
Üngürusiyye wudûdında olan Alman ve Çeh qıralı Ferenduş-ı żalâlet-fürûş, la>în-i
cehennem-mekîn ü siccîn-mekân-ı bî-hûş ile li-maślawatin śulw olınub, wudûd-ı
İslâmiyye ile memâlik-i küfriyye miyânında rezm2 ü3 ceng ber-ţaraf olduğı cihetden
ğâzîleriñ süyûf-ı ğâzâ-me&lûfları mawbes-i źurûfda xaste, mücâhidîn-i cihâd-âyîniñ
eyâdî-i źafer-mübâdîlerinde cevelân iden gönderler her gûşede şikeste, dilâverân-ı âşûb-
sehmiñ niśâl-i sihâm-ı xûn-rîzleri 4 pür-pâs u jeng olmışdı.
Dârü’ n-naśr mawrûse-i Budun beglerbegisi Toyqun Paşa ki, meydân-ı żarb ü warbiñ ser-
âmedi, ser-efrâzı, bîşe-i âşûbıñ şîr-i ferîdi ve mümtâzı olub, >arśa-i şecâ>atıñ dilîr-i >adû-
gîri, sâwa-i şehâmetiñ bebr-i demân-ı fetw-te&ŝîridir. Ol cânibde küffâr-ı (408a) xâk-sâr-ı
cehennem-medârıñ eşqıyâsı eksik olmayub, uclarda waydûdları, martalosları ehl-i
İslâm’ a pusılar qoyub, müslümânları esîr ve der-zencîr eylemekden xâlî olmayub, fesâd
u şenâ>atleri rûz-be-rûz źuhûr u bürûz etmegin müşârün-ileyh beglerbeginiñ ârâm u
qarârı qalmayub, sükûn u tawammüle śabr u ţâqati bî-mecâl olduğı eclden mawrûse-i
Budun’ da ve qılâ>-ı âsmân-irtifâ>dan Şiqloş wiśârından qal>a-gîr, wiśâr5-tesxîr, felek-
medâr, berq-naźîr ţoplar ve beceluşqalar çekdürib, İstolni-Belğırad sancağı begi
merwûm Yawyâ Paşa neslinden Arslan Beg ki, fi’ l-waqîqa bîşe-i şecâ>atiñ şîr-i dilîri,
meydân-ı neberdiñ Erdeşîr-naźîri, erlik ve dilâverlik kâr-zârınıñ qurdı, merdânelik ve
ferzânelik kûhınıñ bebr ü qaplanıdır ve Ostorğon begi Awmed Beg ki, gürûh-ı şüc>ânıñ
pîşvâsı ve ser-âmed-i düşmen-sitânı ve Noyğrad sancağı begi Süleymân Beg ki, dilîrlik
ve bahâdırlık mülkiniñ nigeh-bânı, şeh-bâzlık serîriniñ pehlevânı ve Seksar sancağı begi
Mîr Sinân ki, şâhîn-i âşiyân-ı dilâveri ve Ğırarğal 6 begi Awmed Beg ki, neheng-i lücce-i
cidâl ü bahâdırîdir ve Xaţvan begi Muwammed Beg hizebr-i kûh-ı cidâl ve bebr-i
hengâme-i qıtâl ve Şimonţora sancağı begi Mawmûd Beg ki, bezm-i rezmiñ ferîd-i cân-
âşûbıdır ve Toman7 sancağı begi Naśûw Beg ki 8, meydân-ı bâhirü’l-ictihâd-ı cihâdın şîr-
i pür-fütûwıdır, anlar ile müşâvere ve ittiwâd idüb, bile olan >akser-i dîn ve mücâhidîn-i
źafer-qarîn9 ile qalqub, küffâr-ı xâk-sârıñ Budun’ a qarîb qılâ>-ı küfr-ictimâ>ve wuśûn-ı
maśûn-ı qaviyyü’ l-ażla>ından qal>a-i Qapışvar ki, bârûlarınıñ firâzı cevv-i semâ,
xandeqiniñ tawtı10 taxt11-ı mâ, küngüre-i eyvânı qubbe-i eflâke12 aqreb, her qulle-i kûh-
kellesiniñ farqı hem-civâr-ı burc-ı >aqreb, derûnı maqarr-ı >afârît ü kilâb, cevfi pür-cîfe-i
küffâr-ı żalâlet-intisâb, medâxili âhen ü seng, maxârici mużîq u teng, dîvâr-ı śu>ûbet-
medârı üstüvâr u waśîn, ebdân-ı hevâ-âşiyânı qavâfil-i >illiyyîn ile mekîn, bâm-ı keyvân-
mawalli qarîn-i Züwal, her burcı bir derc-i müşkilü’l-wall.
1
A F Hk Hs K: menzilet
2
K: zûr
3
K: - ve
4
A F Hk Hs K: âşâmları
5
F Hs K Ü: wuśûn
6
K: ΆĜỲΘŏỲ
7
A Hk: Loman
8
K: - bezm-i rezmiñ ferîd-i cân-âşûbıdır. Ve Toman sancağı begi NaśûwBeg ki
9
F: bîn
10
Hs Ü: taxtı
11
Hs Ü: tawt
12
A Hk: keyvâna
698

Maqarr-ı küfr ve erbâb-ı żalâlet


Cawîm ü sicn-i aśwâb-ı cehâlet
Derûnı cuğd u bûmıñ âşiyânı
Żalâl ve ehl-i küfrânıñ mekânı
(408b) Śalîbe menzil ve nâqûsa mesken
Fesâd u küfre kân ve şerre ma>den
Muxammer xüsr ü küfrile sirişte
İçine girmemiş aślâ firişte
Cawîm erbâbınıñ cây u yatağı
Cehennem xalqınıñ dâyim ţurağı.
Mübârizân-ı qal>a-şikâr ile ol qal>anıñ qal>ı niyyetine müteveccih olmışlar. Aña qarîb
Senyaqar nâm warbî qal>a qurbına qonıldıqda içinde olan kâfirân-ı cehennem-medâr
gîrûdâr-ı >asker-i nuśret-iftixâra iqtidârları olmaduğı eclden qarârları firâra mübeddel
olub, şeb-i târda târ-mâr olub, wiśârı boş qomışlar. Ve Qapışvar’ a qarîb Mesri 1 nâm
barqânda daxı küffâr-ı nâr-qarâr2-ı hezîmet-şi>ârdan dört yüz miqdârı süvârları varmış.
Ol gece barqânı iwrâq idüb, cümle ahâlîsi Qapışvar’ a girüb, qapularını mesdûd
eylemişler. Leşker-i İslâm-ı nuśret-encâm ile ol güniñ irtesi mîr-i mîrân-ı źafer-irtisâm
ve ümerâ-i kirâm-ı nuśret-encâm daxı Qapışvar üzerine varub, qal>ayı iwâţa etmek üzre
olub, ilerüye bir miqdâr >asker göndermişler. Derûn-ı wiśârda olan küffâr-ı cehennem-
medâr bu qażiyyeden âgâh u xaber-dâr olıcaq ilerü gelen ğâzîler ile qıtâl ü cidâl
etmekçün wiśârdan bir miqdâr dilîrân-ı ceng nehengân-ı peleng-âheng çıqub, wiśâr
öñinde gîrûdâr eylemişler. Sipâh-ı źafer-nedîm ile erbâb-ı cawîm rû-be-rû olub, dest-i
Waqq-perest-i müslimînde olan şimşîrler xûn-âbe-i >adâya teşne ve >aţşân idiler. Ol
ceng-i cân-âhengde >adû qanı ile sîr-âb olub, ruxsârları gül-gûn olmış. Erbâb-ı îmân
elinde olan kemânlar beller büküb, qabża-i fetw-âşiyândan güşâd bulan tîrler mürğân-ı
ulî3 ecniwa mânendi uçub, ebdân-ı kâfirân-ı cawîm-mekâna girüb, yirler4 idinmişler.
Zemân-ı >aśra degin ceng-i >aźîm olub, mehebb-i >inâyât-ı İlâhîden nesîm-i źafer
mütenessim, >andelîb-i fetw şâx-sâr-ı nuśretde müterennim olub, ğâzîler küffâra ğâlib
gelüb, ceyş-i müşrikîn mağlûb u maqhûr, maxžûl ü menkûb olmışlar.
Źafer âŝârı olmış anda źâhir
Qırılmış xâke düşmiş cünd-i kâfir
>Aceb uğraş imiş wadden ziyâde
Virürler kâfiriñ >ömrini bâde
(409a) Zemîn olmış qızıl qan ile gül-gûn
Dem-i a>dâ imiş ol demde Ceywun
Dökilmiş başlar śawn-ı zemîne
İrişmiş nevwalar çarx-ı berîne
Buxâr-ı xûn ile źulmetde meydân
Şebîh-i berq imiş her tîğ-i raxşân
Aqarmış çeşmeler xûn-în bedende
Qarâra qalmamış yer câna tende

1
A Hk K: Ν┼Ώ
2
Hk: + ve
3
Ü: ulu
4
A Hk: yir
699

Güleler başa etmişler vedâ>ı


Zaxmler sînelerde ictimâ>ı.
Ol eŝnâda >asker-i dîn-i heycâ-qarîn ile müşârün-ileyh beglerbegi daxı irişüb, qal>a-i
mezbûre Qapış nâm nehr-i >aźîm ortasında eţrâfını [śu] muwîţ olub, her cânibi śa>bü’ l-
mürûr ţağlar, xandeq-i vesî>i içinde mu>aźźam panqası, andan içerü müşeyyed bölme
parqanı ile otuz žirâ>miqdârı xandeq-i çâh-revnaqı pür-mâ-i cârî, parqanınıñ her cânibi
çatmalar ve çimler ile müşeyyed ţolma qulleler ile ârâste olmış. Parqanında metersler
yapub, yer yer âşûb-mawśûb ţoplar qurub, biş yüz miqdârı tüfeng-endâz u ceng-sâz bî-
dînler memlû imiş. Ğâzîler ważret-i müfettiwü’ l-ebvâb ţarafına ittikâ ile kâm-yâb olub,
himmet-i hümâyûn-ı şâh-ı >âlî-cenâba ilticâ ile ol wiśâr-ı nâm-dâr-ı Xayber-şi>âra berk
yapışub, câ-be-câ ümerâ-i nuśret-intimâ ile >asker-i źafer-reh-nümâ qal>ayı quşatmışlar.
Rûz u şeb ceng ü warb olub, ğuzât-ı fetw-encâm, mücâhidân-ı źafer-fercâm leyl ü
nehârda iqdâm u ihtimâm üzre olmışlar. Hic bir câ yoğimiş ki, anda nâyire-i heycâ
fürûzân olmaya. Şerâre-i âteş-i ceng ile küffâra wiśârları belâ, nâyire-i nîrân->ažâb ile
cehennemîlere cihân târîk ü teng olmış. İçerüden erbâb-ı cawîmiñ tüfeng ü ţoplarınıñ
buxârı1 duxân2, dâneleri mânend-i bârân olub, ţarafeynden bâd-ı [xazân-âbâd]-ı merg ile
berg-i wayât rîzân3 imiş. Maqâm-ı şehâdet naśîb olan ğâzîler sebîl-i cinân u rıżvâna
xırâmân olub, na>îm-i cennât ile rawmet-i rawmâna muğtenim, tîr ü tüfeng-i ğuzât-ı
sa>âdet-âheng ile cân-ı sa>îr-mekânları śavb-ı cawîme revân olan müşrikleriñ ervâw-ı
xabîŝeleri derekât-ı nîrânda pür-xüzn ü elem imişler.
Mübârizler gerü meydâna girdi
Niśâli 4 sehm ü tîriñ qana girdi
(409b) Yine âşûb u5 ceng oldı hüveydâ
Qılıc qan dökmege mecnûn u şeydâ
Virüb âteş tüfeng-i zehr-nâke
Düşer cân-ı >adû nâr-ı helâke
Bedenden başladılar cânı qal>a
Qızıl qan ile seylâb6 idi qal>a
Hevâ germ idi cengüñ âteşinden
Zemîn ditrerdi âdem cünbişinden
Duxân-ı ţop ebr idi cihâna
Ţolular yağdırırdı kişt-i câna
Ecel ceyşi wiśâra girdi vâfir
Fiğân u nevwa idi kâr-ı kâfir
Öterdi ţâs-ı çarx âvâzı güm güm
Şu>â>-ı berq-i ţop olmışdı encüm.
Ğâzîler ol dûnlaruñ âb ile memlû olan xandeqlerin odun ile ţopţolu idüb ve üzerine
qulle yapub, ţoquz gün nehâr u leylde erbâb-ı veyl ile muwkem neberd ü uğraş, sâ>aten
fe-sâ>aten aśwâb-ı cawîm ile >aźîm rezm ü śavaşı7 bir mertebeye iletmişler ki, sâkinân-ı
1
F: + ve
2
F: seng
3
Hs: vîrân
4
A: nisâl
5
K: - ve
6
Hk: sîr-âb
7
F Hs K Ü: śavaş
700

mele-i a>lâ zebân-ı wâl ile tawsîn ü âferîn ü sâbaş eylemişler. Ţaraf-ı küffârdan bî-nihâye
ecsâm-ı müşrikîn ţu>me-i şimşîr-i erbâb-ı dîn ve loqma-i tîğ-i aśwâb-ı yaqîn olmışlar.
Cânib-i İslâm’ dan daxı xayli ecsâd-ı rawmet-mu>tâd-ı müslimîn müsâfir-i zâviye-i xuld-i
berîn olmağla maqâm-ı şehâdete irişmişler.
Mâh-ı mübârek-ţulû> ži’ l-qa>deniñ evvel güni cümle-i sipâh-ı źafer-penâh, >âmme-i
mübârizân-ı nuśret-dest-gâh wiśâra yüriyüb, aqdâm-ı iqdâm ile fetwe ihtimâm
eylemişler. Zemân-ı śubw-ı śâdıqdan tâ beyne’ ś-śalâteyn olınca >aźîm cengler, ögüş
dögişler olub, ğulğule-i ţop ve tüfengden cihân âşüfte, debdebe-i dilîrân ve na>re-i
merdân ile nüfûs-ı >âlemiyân wayrân u dem-beste imişler. İttiśâl üzre >aźîm uğraş u qıtâl,
>ale’ t-tevâlî muwkem ceng ü cidâl olub, âxirü’ l-emr xûrşîd-i naśr u iqbâl maţla>-ı
tevfîqden ţulû>idüb, küffâr-ı xâk-sâra inhizâm müstevlî olub, dîde-i şevketlerine xâk-i
mežellet sürme-i nekbet vâqi> olub, ic wiśâra firâr gösterdiler. Ğâzîler qaçanları ta>qîb
idüb, ekŝerine şimşîr-i merg-te&ŝîr ile naśîblerin virüb, levwa-i zemânede âŝâr-ı naśrun
mina’ llâhi ve fetwun qarîbün1 >alâmeti hüveydâ olıcaq wiśâr-ı mezbûr (410a) bi’ l-
külliyye musaxxar olub, erbâb-ı siccînden eţrâf u eknâfı taţhîr olınmış. Derûnında
zemân-ı qadîmden mawbûs olmış xayli müslümân esîrler bulınub, âzâd eylemişler.
Cevânib ü mülwaqâtı ile meftûw olub, dârü’ l-İslâm eylemişler. Kenâyisi mesâcid,
śavâmi>i cevâmi>ü ma>âbid qılınub, âŝâr-ı śalîb ü nâqûs mün>adim ü metrûk olub, diyâr-
ı İslâm’ dan ma>dûd olmış. Dizdâr ve2 müstawfaźîn naśb olınub, şi>âr-ı3 dîn-i Seyyidü’ l-
mürselîn ile âbâd u ma>mûr olmış. El-wamdü li’llâhi >alâ-hâžihi’ l->aţiyye.
Hemîşe mülk ola şâha musaxxar
Ola meftûwı cümle-i heft-kişver
Memâlik żamm ola mülketlerine
Tezâyüd vire Waqq devletlerine
Cemâli âfitâbı ola pür-nûr
Ola düşmenlerine cümle manśûr.
Bu fetw-i nâdirü’ l-vuqû>ıñ şüyû>ı ile mezbûr wiśâra qarîb küffâr-ı maxžûl-i xizy-naśîbiñ
Qorotna dimekle meşhûr qal>ası daxı olub, kilâb-ı küffârıñ qarâr-gâhı, ţâyife-i füccâr-ı
xâk-sârıñ penâhı, müşeyyed qulleler, mümehhed bârûlar ile meşwûn u ârâste me&vâ-yı
bûm u kelâğ, maqarr-ı cuğd u zâğ imiş. Andan ğayrı Papon4 nâm bir parqan-ı cevv-
âşiyân ki, ol daxı gürûh-ı mekrûh-ı źulmet-şükûha5 vaţan, xanâzîr-i cehennem-serîre
mesken iken ğâzîler üzerlerine düşüb, şimşîr-i memâlik-sitân ve tîğ-i qahr-âşiyân ile
ikisini bile fetw eyleyüb, >inâyet-i Waqq źahîr-i müslimîn, hidâyet-i vâcib-i muţlaq te>âlâ
şânuhû6 mu>în-i mü&minîn olub, eţrâf [u] eknâfı ile memâlik-i İslâmiyye’ ye mülwaq
vâqi>olmış. Aźfâr-ı xancer-i âb-dâr ile âŝâr-ı küfr ü żalâli mawv ü tirâş eylemişler.
Bu eŝnâda mawrûse-i Budun’ a hem-civâr olan qılâ>-ı küfr-âşiyândan qal>a-i Egri ki,
mu>aźźamât-ı wuśûn-ı küfr-meşwûndan ma>dûddır, anda münzevî olan erbâb-ı kînden bir
miqdâr müşrikîn çıqub, dârü’ l-emân Xaţvan tevâbi>inden ba>żı qurâya segirdüb, ol
diyârı nehb ü ğâret eylemişler. Mûmâ-ileyh mîr-i mîrân bu ma>nâdan âgâh olıcaq ol

1
“…Allah’tan yardım ve yakın bir fetih...”, K.K., 61 Saf, 13.
2
Hk: - ve
3
F Hs K Ü: şa>âyir
4
A Hk: Pabon
5
Hs Ü: şükûh
6
Şânı yüce olsun.
701

cânibde olan ümerâ-i devlet-ârâdan Mîr Veli ki, şecâ>at1 ile zemânede ważret-i >Alidir,
kemâl-i şehâmet ve wüsn-i idrâk ile ser-efrâz, vufûr-ı (410b) ferâset ü fıţnat ile
aqrânından mümtâz, uclarda sirâc-ı dîn, wudûd-ı İslâmiyye’ de şîr-i >arîn, meydân-ı
cihâdda kâm-yâb u kâm-bîn, mîr-i dilîr-i Rüstem-âyîndir, aña bir miqdâr dilîrân-ı heycâ-
şinâs qoşub, fesâd iden küffâr-ı xâk-sâra irsâl eylemiş. Dilâverler, deryâ-yı śalâbetde
neheng ü ejderler, kûh-ı veğâda şîr-i nerler ol semte süvâr olub, teveccüh ü ılğar
eylemişler. >Aqablerinden >adûya vuśûl bulub, irişmişler. Hemân ol sâ>at içinde göz
açdırmayub, küffâra girişmişler. Gönderler bâğ-ı rezme serv-i xırâmân, qılıclar rûz-ı
pîrûza mihr-i raxşân olıcaq arada cânlar, bedenler der-miyân olmış. Teberler tîrler ile
erbâb-ı küfriñ başların tirâş idüb, >aźîm neberd ve muwkem uğraş eylemişler.
>İnâyetu’ llâh ile erbâb-ı nîrâna xižlân, aśwâb-ı îmâna fetw u nuśret-i bî-pâyân müyesser
olub, ekŝer küffârı >adem diyârına irsâl idüb, ervâw-ı żalâlet-eşbâwlarını xazâna dâr-ı
siccîne îśâl eylemişler.
Dârü’ l-fütûw Bosna ki, wudûd-ı İslâmiyye’ niñ mu>aźźamât-ı memâlik-i sa>âdet-
mesâlikinden bir memleket-i vesî>atü’ l-eţrâf, vilâyet-i mawmiyye-i menî>atü’ l-eknâfdır.
Her cânibi küffâra civâr olub, ahâlîsi mücâhidler, ğâzîler, mü&minler, murâbıţlar,
muvawwidlerdir. Dâyimâ >adû-yı dîn olan müşrikîn ile qıtâl ü cidâlden xâlî olmazlar. Bu
eŝnâda küffâr-ı żalâlet-âyâtıñ Oslovin ve Xırvat nâm memleketleriniñ banı olan Zrinsqi
nâm la>în-i küfr-âyîniñ ketxudâsı İvan Wovisek2 dimekle ma>rûf bir pelîd-i xasîs-i
qarînü’ l-iblîs civârında olan küffâr beglerinden birqac erbâb-ı telbîs ile xayli atlu
küffâr3-ı nâr-qarâr cem> idüb, Bosna tevâbi>inden dârü’ l-İslâm Kilis sınurında
mütemekkin olan qurâya segirdüb, re>âyâdan xayli kimesne esîr idüb, ţavarların sürüb,
fesâd u şenâ>at idicek Kilis sancağı begi Malqoc Beg ki, ol uclarda bezm-i dîn-
neberdiniñ4 şem>-i tâbendesi, ważret-i şâh-ı xilâfet-penâhıñ şehâmet ile meşhûr güzîde
bendesi olub, bâd-ı şimşîr-i pûlâd-nihâd ile küffâr-ı xâk-sâr-ı cehennem-mihâd5 ocağını
söyindiren ğâzîleriñ âb-ı rûyı, âteş-i tîğ-i mîğ6-i kevn-sûzân ile füccâr-ı cehennem7-
medârıñ xânmânını (411a) göyindiren mücâhidleriñ şîr-i peleng-xûyıdır. Anuñ ţarafında
ser-wadde qaravul olan Balağay qal>asınıñ bişlü başısı Wasan ki, dilîr-i şîr-dil-i ğażanfer-
âşûb ejder-neberd ü heycâ-fenn8dir ve qal>a-i Kiloc ketxudâsı Muwammed ki, eben->an-
cedd ol ser-waddiñ dilîrân-ı emced ve şîrân-ı erşedinden meşhûr ğâzî, meydân-ı cengde
peleng-pûş, gürg-cûş, bî-dînler ile dürtişen bahâdırlarıñ ser-efrâzıdır. Fesâd-ı küffârdan
xaber-dâr olıcaq yanlarında wâżır bulınan civânân-ı yelân-ı ejder-tüvân, bahâdırân-ı
ma>reke-ârây u Rüstem-nişân ile küffârıñ >aqabince revân olub, segirtmişler9. Nıśfu’ l-
leyl imiş ki, bî-dînlere irişüb, yetişmişler. Hemân cehennemîlere qılıc qoyub, şeb-i târda
ğâzîlere şu>le-i şimşîr çerâğ u nâr olub, ţoqundıqları mel>ûnı atından indirüb10, yerlere

1
Ü: şecâ>atde
2
A Hk: Wosek
3
K: + beglerinden birqac erbâb-ı telbîs
4
A Hk: sürûcınıñ, Ü: < ΕįŊ┼∆
5
F Hs: ma>âd
6
K Ü: menî>
7
A Hk: cawîm
8
F Hs K Ü: fer
9
F: segirtmiş
10
A Hk: ayırub, F Hs: ĝΛŋΕΡė
702

pâ-mâl, irişdikleri gebr-i hizebri gönder ucıyla dürtüb, şikeste-wâl ve zâr u nizâr
eylemişler.
Źalâm-ı leyli berq-i tîğ idüb wal
Sinânıñ lem>ası âşûba meş>al
Göz açmışdı baqub ol cenge1 encüm
Ţulû>a wasret idi mihr-i çârüm
Şu>â>-ı lâmi>-i şimşîr şebde
Qomışdı dûzax aśwâbın ta>abde
Nüzûl etdi >ažâb erbâb-ı veyle
Żiyâ-yı rûz-ı rûşen geldi leyle
Alub râh-ı >adûyı tîr ü nîze
Mawal virmezdi küffâra gürîze
Śavurmış wâśıl-ı cânını düşmen
>Ömür tuxmını etmiş anda xirmen.
Memâlik-i İslâmiyye’ den târâc etdikleri emvâl ü esbâbı bıraqdurıb, melâ>în-i xüsr-
âyîniñ ekŝerini ţu>me-i tîğ u şimşîr idüb, bâqîlerini esîr eylemişler. Yarar dillerini âstân-ı
fetw-sebîle irsâl eylemişler. Cünûd-ı mü&minîne nuśret, gürûh-ı müşrikîne envâ>-ı xüsr ü
nekbet müyesser olmış. Axbâr-ı fetw-âŝâr ile qulûb-ı müslimîn mesrûr u pür-wubûr
oldılar.
Hemîşe xüsrev-i >âlî-cenâbıñ
Xudânıñ źılli şâh-ı müsteţâbıñ
Gele der-gâhına >âlî xaberler
Qala şeh-nâmesinde çoq eŝerler
Hümâyûn sâyesinde xalq-ı >âlem
Olalar dâyimâ dil-şâd u xurrem.
(411b) Bu fetw-i mübîniñ >aqabince gerü xaber-i mübârek-seyr vürûd idüb, memâlik-i
vesî>a-i cihân-bânî, eqâlîm-i menî>a-i gîtî-sitânîden vilâyet-i Mağrib-zemîn Cezâyir’ iniñ
beglerbegisi Śâliw Paşa ki, žâtı müstecmi>-i envâ>-ı mawâmid, ğazâ ve cihâd ile meşhûr
murâbıţ u mücâhid olub, ţarîqa-i dînde ŝâbit-qadem, mesâlik-i ğazv ü ictihâdda śâwib-i
>ulüvv-i himem Mağrib-zemîn taxtında şâh-ı memâlik-sitânıñ bende-i qâyim-maqâmı, ol
merz ü2 bûm-ı sa>âdet-rüsûmıñ mîr-i mîrân-ı śâwibü’ l-iwtirâmıdır, aqyâl-i Firenk-i küfr-
âhengden İşpanye qıralınıñ memâlik-i źulmet-mesâliki ile hem-civâr, memâlik-i
İslâmiyye’ niñ ol cânibde sedd-i sedîdi 3 olmışdır. Anuñ ţarafından âstân-ı muxalledü’ l-
iqbâle âdemi ile mektûbı vârid olub, i>lâm eylediler ki, wavâlî-i mağribde olan qabâyil-i
>Urbân-ı śawrâ-nişînden şerîfü’ n-neseb bir şaxś-ı >Arab xurûc idüb, sevdâ-yı xâm ile
serîr-i siyâdet ü salţanata vülûc eylemiş4. Küffâr-ı żalâlet-tebâr u5 cehennem-medâr ile
ittifâq u ittiwâd idüb, quru ţarafından kendüsi mübâlağa >asker-i A>râb-ı xasâret-intisâb
ile ve cânib-i deryâdan mežkûr qıral-ı bed-fi>âl-i żalâlet-âmâliñ bî-nihâye ţonanma
gemileri birle eqâlîm-i İslâmiyye’ den Pavas6 dimekle meşhûr qal>a üzerine düşüb, ol

1
Hk: şem>a
2
Hk: - ve
3
K: sedîd
4
Ü: eylemişler
5
Hk: - ve
6
A Hk: Yavas, K: ŜĜ
ġ
703

wiśârı alub, küffâr-ı xâk-sâra teslîmi muqarrer olıcaq müşârün-ileyh beglerbeginiñ daxı
ğalebe-i ğayret ü wamiyyet-i dîn-i mübîn ve istîlâ-yı nâmûs-ı şâh-ı devlet-me&nûsdan
cem>iyyet-i sipâh-ı źafer-şümûle mutaśaddî olub, bawr-menzil, kûh-müşâkil, menâr-
>amûd, źafer-sûd, fütûw-bâd-bân, nuśret-rîsmân, hilâl-lenger, deryâ-maqarr gemiler ile
dilîrân-ı Xudâ-źahîr, nâm-dârân-ı >adû-tesxîr, mücâhidân-ı >arśa-i dâr u gîr, mübârizân-ı
rezm-şinâs u ceng-te&ŝîrden bir miqdâr >asker, ne >asker şîr-i nerler, şâhîn-hünerler,
ceng-perver, heycâ-güsterler1, zûr-âver, fütûw-maśdar, naśr-rehber, źafer-ferler cem>
idüb, deryâdan ol semte gönderüb, ţonanmalar qal>a-i mezbûre üzerine varub, quruya
>asker döküb, şerîf-i xâricî bâlîn-i ğaflet ve pister-i istirâwatde iken ğâzîler leşker-i
A>râb’ ı urub baśmışlar. Şerîfiñ şevketi kemânını śıyub yaśmışlar. Bî-çâre men necâ bi-
re&sihi feqad rabiwa qavliyle >âmil olub, istîlâ-yı dehşetden kendüyi ferâmûş (412a) idüb,
Merakuş ţaraflarına firâr eylemiş.
Ol cânibde olan qılâ>-ı düşmen-i bî-dîn, wuśûn-ı füccâr-ı müşrikînden xaželehümu’ llâhu
te>âlâ2 qal>a-i Bocaye ki, ebvâb-ı fütûwı kilid-i waśânet ile mesdûd u muqaffel, ţarîqa-i
vülûc u xurûcı kemâl-i insidâd ile münsedd ü mükemmel, esâs-ı sengîni qa>r-ı ŝerâya
dâxil, firâz-ı qulle-i ferzîni burc-ı Cevzâya vâśıl, burûcı rif>atde žirve-i âsmâna qarîn,
ebdân-ı hevâ-âşiyânı künc-i keyvâna mekîn, mebânî-i sûr-ı semek-pencesi binâ-yı
heremân-ı Mıśır’ dan üstüvâr u müşeyyed, uśûl-i qa>r-vuśûl-i bünyânı deyr-i Somnat ve
qaśr-ı Cemşîd’ den mümehhed, xandeq-i âb-mekîni nümûne-i çâh-ı >amîq, her künc-i
burcı pür-ţop-ı śavâ>iq-refîq, bedenleri âşiyân-ı żarbezen-i âşûb-nişân, her gûşe-i belâ-
tûşesi pür-tüfeng-i cân-âheng-i mevt-resân, rezm-gâhları deryâ-yı tîr-i merg-te&ŝîr, verâ-
yı bedenleri pür-nefţ ü qaţrân u qîr, her künişt-i küfr-sirişti me&vâ-yı iblîs ü şeyâţîn, her
deyr-i żalâlet-seyri penâh-gâh-ı qıssîs ü rehâbîn, ahâlîsiniñ gûş-i hûşları âvâze-i nâqûs
ile me&nûs, ma>âbid ü merâśıdları śadâ-yı zünnâr u śalîb ile merśûś, >ahd-i qadîmden
maqarr-ı küfr ü żalâl, zemân-ı pîşînden ehl-i siccîn ile mâl-â-mâl iken ol wiśâr-ı nâm-dâr
ve qal>a-i metîn ü üstüvâr üzerine düşüb, ğuzât-ı müslimîn-i sa>âdet-medâr u fütûw-
iştihâr ile mawśûr olub, murâbıţîn-i İslâm-âyîn ü źafer-qarîn, bi’ l-cümle leşker-i
ğażanfer-kîn ve şîr-i >arîn-i mü&minîn eţrâfını her vechle iwâţa idüb quşatmışlar. Ţaraf-ı
İslâm’ dan nâr-zehre, âteş-behre, berq-zebân, şerer-dehân, śâ>iqa-śavt3, merg-maśwûb
güzîde ţoplar, ra>d-âvâz, śaywa-sâz, ejder-ğırîv ü qal>a-xırâş, şîr-na>re, mâr-endâm u
zehr-pâş, burûc-efgen, beden-şiken żarbezenler qurdılar. Ţarafeynden rûz u4 şeb nâyire-i
warb fürûzân, âteş-i ceng ü rezm ile cânibeynden raxt u baxt cân u ten sûzân olmış.
Derûn-ı qal>adan müşrikîn, cevf-i wiśârdan erbâb-ı şirk ü kîn, ţaşradan mübârizân-ı
ğazâ-âyîn, mücâhidîn5-ı dîn-i heycâ-qarîn her vechle uğraş u śavaş ki, hây u hûy ile
zemîn ü zemân memlû, śadâ-yı ţop u tüfeng ü żarbezen ile cevv-i hevâ ţopţolu olmış.
Fiğân-ı ţabl (412b) u dühülden cihân ser-mest ü wayrân, nâle ve enîn-i śûrnâ ve nefîrden
>âlem dem-beste ve nâlân imiş.
Mâh-ı şevvâl-i fetw-nevâliñ yigirmi ikinci güni ğâzîler qal>a varoşına duxûl idicek
küffâr-ı xizy-tebârıñ piyâdesi ve atlusı qarşu gelüb, leşker-i İslâm ile gürûh-ı liyâm
qarışmışlar. Ehl-i dîniñ qılıcları küffâr-ı xâk-sâr mecleri meydânda direng idüb, berq ü6

1
K: ŏΉŝ ΄
2
Yüce Allah onları yardımsız bıraksın.
3
K: śûret
4
K: - ve
5
Hk: mücâhidân
6
F Hs K Ü: - ve
704

şimşek gibi leme>ân u merg-te&ŝîr cânibeynden1 zenberekler2, tîrler perler ţaqınub,


siperleriñ sîneleri ol żarb ile mânend-i kef-gîr imiş. Başlar bedenlerden tirâş olub, kelle-i
xaşxâş gibi xâke perîşân, ŝuqbe-i nîze ü tîrden revân olan xûnlar miŝâl-i nehr-i Ceywun
imiş ki, arża rîzân olurmış. Warbeler, gönderler mâr-ı zehr-efşân gibi irdügine śarmaşub,
śağ u śoldan râst geleni dürtermiş. Żarbe3-i rimâw ile a>żâ-i insânî mütelâşî olub, ecsâm
u ażlâ>-ı âdemî terâküm-i âlât-ı cengden zinde ve wayy iken mürde ve perâkende olub,
düşüb lâşî olurmış. İrâdet ü meşiyyet-i Xudâ-yı >azze ve celle4 ile bârân-ı ecel ol >arśaya
nüzûl idüb, cân u ten mezra>alarına mevt ü merg tuxmların ekerler, bâd-ı xazân-ı berg-
rîz ol dâyire-i wüzn-engîzde vezân olub, şâx-sâr-ı ömri dü-tâ idüb ekerlermiş.
Buxâr-ı xûn beñzerimiş duxâna
Tütün ţolmış bütün rû-yi cihâna
Wiśârıñ sâwası qanile pür-xûn
Revân olmış o demde cûy-i Ceywun
Xadeng-i tîr giymiş xil>at-i al
Demişler sehme a>dâ cânını al
Şarâb-ı xûna olmış tîğ teşne
Bedenlerde açarmış raxne5 deşne
Qılıclar muttaśıl qaţ>-ı gelûdan
Yüzi gül-gûn imiş xûn-ı >adûdan.
>Avn-i Waqq refîq-i ehl-i İslâm olmağın cünd-i liyâm mağlûb u xüsr-encâm olub, firâr
eylemişler. Qal>a qapusına varınca küşte-i a>dâ püşte püşte6 olmış. Ţonanmalardan
ţoplar ve seng-i âhen ve bârût-ı sipâh çıqarılub ve qal>anıñ alçaq yerlerinden wavâlesine
maqâreler7 ile ţoplar qurılub ve muwkem metersler yapılub, İşpanye-i la>îniñ8
müceddeden binâ etdügi 9 burc-ı waśîn ki, bünyân-ı metîn ve bârû-yı raśîn imiş, Burc-ı
Lolo (413a) dimekle meşhûr u ma>rûf, waśânet-i tâm ile mevśûf wiśâr-ı maśûn ve qal>a-i
metânet-maqrûn iken ğâzîler fetwine śarf-ı maqdûr eyleyüb, cumhûr-ı müslimîn rûz u
şebde ceng ü âşûb ile cehd-i cedîd idüb, beşinci gün10 burc-ı mezbûrı fetw u tesxîr
eyleyüb, aśl wiśâr-ı büzürg-vâra daxı ţoplar qurub, câ-be-câ bedenlerden raxneler peydâ
olıcaq her sâ>at ve her anda rezm ü cenge âheng ile erbâb-ı nîrâna dünyâyı teng qılub,
beş gün >ale’ t-tevâlî nehâr u leylde cengden xâlî olmayub, altıncı gün >asâkir-i
müvawwidîn, cüyûş-ı müslimîn, zümre-i ehl-i îmân, fırqa-i tevwîd-gûyân11 cüŝŝe-i naśr-
wiśśelerine >inâyet-i Waqq’ ı12 siper ü cünne qılub, gediklerden qal>aya yüriyiş
eylemişler. Tüfeng ve ţopdan odlar çıqub, cihânı dûdlar ţutub, iki cânibden ceng ulaşub,
ţaşradan ehl-i İslâm, içerüden Firenkler rû-be-rû qıtâl-i >aźîm idüb, şimşîr-i âhenîn żarbı

1
F Hs K Ü: cânibinden
2
Hs Ü: ŏΉ ┼∆Ŗ
3
A Hk: warbe
4
Şanı büyük ve yüce olan (Allah).
5
Hs K Ü: raxneler
6
F Ü: - püşte
7
F K: maqâre, Hs Ü: ΖŏġĜ
⅞Ώ
8
K: - la>îniñ
9
K: idügi
10
F: güni
11
Ü: gûyâna
12
F Hs K Ü: Waqq
705

ile bedenler dü-nîm olub, küffâr ţarafından âh u enîn çarxa peyveste ve qarîn imiş. Xûn-
ı küffâr ile śawn-ı wiśâr lâle-zâra dönüb, qanlar çeşmeler, cûy-bârlarmış. Xavâţır-ı erbâb-
ı dîne âŝâr-ı kerîme-i innâ fetawnâ leke fetwan mübînen1 rûşen ü lâyıw, żamâyir-i aśwâb-ı
yaqîne ŝemerât-ı >amîme-i ve yenśuraka’ llâhu naśran >azîzen2 mu>ayyen ü fâyiw olıcaq
qulûb-ı meserret-maśwûb-ı mü&minîn beşârât-ı fâyiwa-i fetw-i mübîn ile mesrûrlar olub,
şevket-i küffâra inkisâr-ı küllî gelüb, ğâzîler cumhûr-ı kilâba ğâlib, mücâhidler cevâhir-i
zevâhir-i fetwe ţâlibler olub, fırqa-i xâk-sârı târ-mâr eylemişler. Xoryadları ţu>me-i
şimşîr-i âhen-nihâd, ricâl ü žükûrı loqma-i tîğ-i pûlâd-nijâd vâqi>olub, evlâd u >iyâlleri,
benât u inâŝı esîr, emvâl ü cihâzları külliyyen naqîr ü qıţmîr naśîb-i ğâziyân-ı fetw-pežîr
olmış. Kenâyis ü ma>bedleri mesâcid ü cevâmi>qılınub, nâqûs-gâhlarını mawall-i tevwîd
eylemişler. Nemâzlar qılınub, der-gâh-ı kâr-sâza celle žikruhû3 niyâzlar, devâm-ı devlet-
i pâdişâh-ı rub>-ı meskûna xalleda’ llâhu sulţânehû4 ve ebbede bürhânuhû5 du>âlar ve
ŝenâlar qılmışlar. Teqabbela’ llâhu te>âlâ qabûlen wasenen6. Ve ol qal>aya tâbi> qılâ>-ı
müşeyyede ve wuśûn-ı mümehhede ki, maqarr-ı erbâb-ı żalâl, ma>bed-i aśwâb-ı nekâl
olub, evtâd-ı memleket imiş, üç pâre wiśâr-ı (413b) nâm-dâr daxı eyâdî-i cüyûş-ı sürûş-
xurûşda musaxxar u meftûw olub, rüsûm-ı küfr ü xüsrân bi’ l-külliyye merfû>u medfû>
olub, cümlesinde şa>âyir-i dîn-i Seyyidü’ l-mürselîn ile ežânlar ve xuţbeler oqınub,
qarâr-gâh-ı müslimîn ve ârâm-gâh-ı mü&minîn olmışlar.7
Şeh-i >âlem-penâhıñ devletinde
Sa>âdetdir zemân-ı şevketinde
Gele der-gâhına axbâr-ı nuśret8
Naśîb ola dem-â-dem fevz ü furśat9
Cihânda müstedâm olsun zemânı
Bi-waqqın sûre-i seb>ü’ l-meŝânî.
Bu sâl-i mübârek-fâl ü sa>d-iştimâlde vâqi> olan fütûwât-ı nâdire ki, ważret-i pâdişâh-ı
sa>âdet-simâtıñ żamâyim10-i >inâyât-ı >aliyye11-i İlâhîden naśîb-i eyyâm-ı hümâyûn-ı
şeref-baxşları olub, ârâyiş-i tevârîx-i pâdişâhân-ı selefdir. Eknâf-ı memâlik-i
>Oŝmâniyye, eţrâf-ı eqâlîm-i xâqâniyyeden zübde-i âfâq olan vilâyet-i mawmiyye-i deşt-
i Qıbçaq ki, taxt-gâh-ı qadîmi mawrûse-i Qırım olub, ţâyife-i >âlî-tebâr Tatar’ a mesken ü
me&vâ ve vaţan u müttekâdır. Semt-i şimâlde bir ţarafı Leh ıqlîmi ile Rus-ı menwûs
memleketlerine ittiśâldedir. Qırım xânı cenâb-ı salţanat-menzilet, Dârâ-dirâyet, Cem-
mertebet, kisrâ-menqabet, nigîn-i xâtem-i fîrûzî, dürr-i dürc-i xizâne-i bihrûzî, mihr-i
burc-ı kâm-kârî, xûrşîd-i sipihr-i baxtiyârî, nûr-ı bâśıra-i mekârim ü kerem, nûr-ı
wadîqa-i mawâmid ü şiyem, fihrist-i dîbâce-i iqbâl ü übbehet, ser-nâme-i cerîde-i iclâl ü
şevket ü waşmet, manźûr-ı enźâr-ı merwamet-âŝâr-ı Rawîm ü Rawmân, mübârizü’ s-
selâţîn, niźâmü’ l-xavâqîn Devlet Giray Xân ki, ważret-i pâdişâh-ı encüm-sipâh u xilâfet-

1
“Sana apaçık bir bir fetih verdik.”, K.K., 48 Fetih, 1.
2
“Hiç kimsenin karşı koyamayacağı şekilde yardımda bulunması (için)…”, K.K., 48 Fetih, 3.
3
İsmi yüce olsun.
4
Hk: sübwânehû
5
Allah saltanatını ve delili dâim etsin.
6
Yüce Allah güzel bir şekilde kabul etsin.
7
Hk: + El-wamdü li’ llâhi >alâ-hâžihi’ l->aţiyye ve’ ş-şükrü >alâ-ni>amâihi’l- >amîmeti’ s-seniyye
8
Hk: furśat
9
Hk: nuśret
10
F: żamâyir
11
F: - >aliyye
706

penâhıñ ol merz ü1 bûm-ı sa>âdet-rüsûmda xalîfesi, merâsim ü2 şerâyiţ-i ixlâś u devlet-


xâhîde âŝâr-ı muxâleset ü śadâqat îŝârı3 vaźîfesidir4. Neseb-i Cengiz’ den žât-ı
menqabet-âmîz ve şân-ı devlet-engîz, maźhar-ı elţâf-ı ważret-i melik-i >azîzdir. >Ulüvv-i
merâtib-i xâqâniyye, sümüvv-i menâqıb-ı xâniyye ile ser-efrâz, >asâkir-i Tatariyye’ niñ
xânı, ıqlîm-i deşt-i śabâ-geştiñ wâfıź u nigeh-bânı, wudûd-ı İslâmiyye’ niñ wâris5-i fâris-i
nîk-nâmı, bilâd-ı cennet-âbâd-ı şimâliyyeniñ żâbiţ-i râbıţ-ı rif>ât-encâm u sa>âdet- (414a)
fercâmıdır. Gürûh-ı Tatar-ı nuśret-şi>ârıñ şa>âyir-i İslâm ile meşhûrlar, âŝâr-ı dîn ü
diyânet eţvâr-ı śıdq u śadâqat birle âbâd u ma>mûrlar, küffâr-ı żalâlet-medâr ile >ale’ d-
devâm ğazâ ve cihâda ictihâd6 birle muźafferler, manśûrlar, śubw-ı śâdıq miŝâli rûşen-
diller, sâdeler, śalâw u sedâd ile ârâste âzâdeler, ziyâret-i beytu’ llâhi’l-warâm ile
müstes>ad olmış pâk-i>tiqâd sünnî mežhebler, wacılar7, ğâzîlerdir. Sulţânları, mîrzâları,
oğlanları sipâh-ı encüm-gürûh, dilîrân-ı ŝüreyyâ-ictimâ> u śâwib-şükûhlardır. Müşârün-
ileyh xân-ı źafer-âşiyân ţaraflarından âstân-ı âsmân-rif>at câniblerine mektûbları vârid
olub, >arż ü inhâ eylemişler ki, memâlik-i Tatariyye’ den Qabartay vilâyetiniñ ser-dârı
olan Ţaşbozaraq8 dâyire-i iţâ>atden xurûc u žühûl idüb, câdde-i imtiŝâlden tecâvüz ü
>adûl üzre eyyâm-ı bahârda memâlik-i pâdişâh-ı sa>âdet-dest-gâha ta>arruż etmek
iwtimâli olduğı cihetden müşârün-ileyh xân-ı źafer-nişân atlanub, Orağzı nâm mawalle
varub, cem>iyyet-i >asâkir-i nuśret-meâŝire mübâşeretde olub, tefawwuś-ı awvâl-i wudûd u
memâlik ve tecessüs-i umûr u vâqı>ât-ı mesâlik iderler iken ğuzât-ı źafer-simât-ı
Tatariyye’ den vilâyet-i küffâra aqın iden erbâb-ı yaqînden ba>żı ğâzîler memâlik-i
Rusya wudûdından esîrler alub getürüb, evżâ> u9 awvâlden istixbâr olındıqda Rus-ı
menwûs-ı nuwûset-me&nûsıñ qıral-ı menkûs10ü’ l-awvâli olan İvan nâm11 la>în-i żalâlet-
âşiyân memâlik-i menwûsesiniñ fürsân [u] şüc>ânını ixtiyâr u intixâb eyleyüb, qılâ> u
biqâ>-ı küfr-ictimâ>ından mübâlağa >asker-i nuwûset-peyker cem>inde olub, tüfeng-
endâzlar qal>a-kûb ţoplar yaraqlayub, banları ve ban-zâdeleri, begleri ve sâyir warâm-
zâdeleri bi’ l-cümle ol fırqa-i xüsrân-tefriqanıñ âzâdelerinden altmış biñ miqdârı âhen-
pûş, dîv-xurûş Rus kâfirleri ile >azîmetleri muwaqqaq olduğı xaber viricek müşârün-
ileyh xân daxı cenâb-ı Waqqa celle ve >alâ12 tevekkül-i [tâm], mu>cizât-ı Seyyidü’l-
enâma >aleyhi’ ś-śalâtü ve’ s-selâm13 tevessül-i mâ-lâ-kelâm qılub, >ulüvv-i himmet-i
hümâyûn-ı pâdişâh-ı źafer-maqrûnı hem-râh u delîl idinüb, sipâh-ı nuśret-penâh-ı
Tatar’ dan ceyş-i źafer-şi>âr, (414b) cünûd-ı nuśret-vürûd, mübârizân-ı kâfir-qahr u Rus-
sitân, mücâhidân-ı fîrûz-rûz u fetw-nişân ile fî-sebîli’ llâhi te>âlâ cihâd u ğazâya süvâr
olmışlar.

1
Hk: - ve
2
Hk: - ve
3
Hs K Ü: îŝâr
4
Hk: vaźîfesi
5
K: - wâris
6
F: ictihâdda
7
F: xâricîler, Ü: câmîler
8
K: Ţaşbozaq
9
F Hs K Ü: - ve
10
A Hk: ma>kûs
11
F Hs K Ü: - nâm
12
Yüceliği artsın.
13
(Allah’ın) rahmet ve selameti onun üzerine olsun.
707

Ğazâdır dîn-i İslâmıñ şi>ârı


Ğazâdır pâdişehler iftixârı
Ğazâyile açılur memleketler
Ğazâdan fetw olınur her1 cihetler
Ğazâ begler bahâdırlar işidir
Ğazâyile olur şâhıñ işidir
Ğazânıñ ecrine olmaz tenâhî
Ğazâdır şehlere farż-ı İlâhî
Ğazâyile olur fevz ü ğanâyim
Ğazâyile olur ma>füvv2 cerâyim.
Tâyife-i Tatar-ı śabâ-reftâr ile xân-ı büzürg-vâr u cihâd-iftixâr melâ>în-i cehennem-
medârıñ cem>iyyetleri ţarafına revâne olub, ol leşker-i źafer-sebîl mânend-i seyl ve
misâl-i nehr-i Nil śawrâ-yı Rus-ı żalâlet-delîle teveccüh etdiklerinde gürûh-ı eşqıyâ daxı
ol semte râst gelüb, ğâzîleriñ ţarîq-i tevfîq-refîqlerinden âgâh olub, altmış biñden ziyâde
rüûs-ı nâqûs-me&nûs-ı Rus, gürûh-ı >abûsü’ l-vücûh aśwâb-ı jeng ü pus, leşker-i Tatar-ı
źafer-nefîr ü nuśret-kûs, ulus-ı sa>d-nâmûs u sa>âdet-nüfûsıñ >aqablerince pûyân olub,
ârâ-i fâside ve efkâr-ı kâsideleri aña müncerr olmış ki, ğâzîler segirdim śalub müteferriq
olıcaq cehennem-penâhlar kemîn-gâhlarından xurûc idüb, evvelen ğuzâtıñ gerüde qalan
ağrıqların yağma ve tâlân-ı tamâm3 idüb, ŝâniyen segirdimde olan müslimîn-i pâk-dîn,
muvawwidîn-i sa>âdet-qarînden intiqâm alalar. Bu eŝnâda >inâyet-i >aliyye-i xâliqü’ l-
beşer qarîn-i awvâl-i >asker-i nuśret-rehber vâqi> olub, ğâzîler küffâr-ı xâk-sârdan dil
alub, füccâr-ı nâ-bekârıñ tedbîrlerine vuqûf u ıţţılâ>tawśîl etdiklerinde dönüb, ol gürûh-ı
xanâzîr-şükûh semtine müteveccih olmışlar. Müşârün-ileyh xân-ı devlet-iqtirânıñ
oğılları xân-zâde-i ser-âmed, leşker-küş ü4 İslâm-sedd, pîrûz-rûz u5 sa>âdet-sened,
hümâyûn-ţali>ü meymenet-mesned, maźhar-ı elţâf 6-ı Müste>ân-ı vâwid, mübârizü’ l-celâl
ve7’ ş-şevket Mîrzâ Muwammed ki, nihâl-i iqbâl-i kâm-rânî, serv-i xırâmân-ı gül-zâr-ı
şâd-mânî, ŝemere-i şâx-sâr-ı civânî, meyve-i (415a) bâğ-ı zinde-gânîdir, ţavâyif-i źafer-
qarîn-i Tatar’ dan leşker-i şîr8-i bîşe-i şîrîn ile imişler. Kâfirân-ı xâk-sâr, fırqa-i
menwûsân-ı żalâlet-medâr ile muqaddem anlar bulışub, beyne’ ś-śalâteyn imiş ki,
ferîqayn mülâqî olub, gîrûdâra9 ibtidâ eylemişler. Śawrâ-yı neberd ü âşûb ţaraf-ı
İslâm’ dan dilîrân-ı źafer-maśwûb, semt-i düşmenden Rusân-ı menkûb-ı hezîmet-rükûb
ile mâl-â-mâl olub, iki lücce-i deryâ birbirine qarışub, hengâmeler źâhir, şümûs-ı şimşîr-
i merg-te&ŝîr meydânda lâmi> ü bâhir olub, żarbe-i tîğ u rimâw ile nüfûs u eşbâwdan
mürğân-ı ervâw hevâya pervâz, ţarrâqa-i tüfeng ve10 ţop-ı na>re-âşûb ra>d u berqe
muvâfıq u dem-sâz, ni>âl-i fürsân-ı śawrâ-dev ü zemîn-nevred rû-yi xâki tirâş idüb, hevâ
pür-gerd11, pây-ı maţâyâ-yı> asâkir-i cihân-peymâdan evce śu>ûd iden ğubâr cihâna

1
Hk: heb
2
Hk: >afv
3
Hk: tâm
4
F Hs K Ü: - ve
5
A F Hs K Ü: - ve
6
A: + ve
7
F Hs K Ü: - ve
8
K: źafer
9
F Hs: gîrûdâr
10
Hk: - ve
11
K: Φ΄ŏťΜΙ
708

sewâb u dûd imiş. Tîrler qudret-i muwyi’ l-emvât ile te>âlâ şânuhû1 wayât bulub, hevâya
perrân olmağla mürğân-ı cânı şikâr, zaxm-i âb-dâr-ı xûn-medâr ile ten gûşelerinde
revzenler âşikâr iderler imiş.
Bitüb her tîr-i dilîriñ cenâwı
İdermiş qabż-ı rûwa iftitâwı
Cigerler delmege sehmiñ xadengi
Geçermiş düşmene qanıyla rengi
Qılıc qan içmegin2 dîvâne olmış
Qınından el yuyub bî-gâne olmış
Dil uzatmış sinân u nîze3 câna
Delüb tenler irişmiş üstüxâna
Düşermiş kelleler śawn-ı zemîne
Xasâretler irişmiş ehl-i kîne.
Śawrâ-yı ceng4, rezm ü5 neberd-i merg-âheng düşmene târîk ü teng olub, śabâw irince
âşûb u qıtâl 6, warb ü cidâl 7 eylemişler. >Ale’ s-sewer ki, âftâb-ı >âlem-tâb-ı şarq-intisâb,
xûrşîd-i nûr-efşân-ı âsmân-ı >âlî-cenâb8 cihâna >arż-ı cemâl, dünyâya ruxsâre-i iqbâl
gösterüb, >âlem münevver, nûr u żiyâyile dünyâya zîb ü fer geldügi evqât-ı müsteţâbda
xân-ı müşârün-ileyh kendüler >asker-i şîr-şitâb u hizebr-intisâb, civânân-ı >adû-sitân-ı
kevâkib-wisâb, şimşîr-zenân-ı âşûb-fitne ü düşmen->ažâb, dilîrân-ı rezm-dân u ceng-cûy,
bahâdırân-ı ejder-nişân u bebr-tüvân u ğażanfer-riqâb ile irişüb, meydân-ı rezm kemâl-i
qıvâmda (415b) kâfirân-ı cehennem-mekân u sa>îr-âşiyân iqdâm u ihtimâmda imişler.
Erbâb-ı dîn ve aśwâb-ı yaqîn, ğâziyân-ı kâm-rân u kâm-bîn hemân ol dem-i źafer-
şiyemde mecâl virmeyüb, cenâb-ı Waqq’ a celle ve >alâ9 mawâmid ü ŝenâ dillerinde,
şimşîr-i >adû-gîrleri, kemân-ı fetw-qabża ve nuśret-te&ŝîr10leri ellerinde, külâh-ı âhen ve
miğferleri başda, xâţır-ı ğazâ-te&ŝîrleri küffâr ile ceng ü warb ü uğraşda, siper-i âhen-sîne
ve źafer-defîneleri dûşda, esbân-ı śabâ-devân11 u ser-tîzleri cûş u xurûşda, vücûdları
pür-cebe ve cevşen, tenleri pây-tâ-ser mükemmel âhen-pîrehen, şevket ü >aźamet-i
tamâm ile meydâna at śalub, küffâra wamle, gürûh-ı füccâr-ı cehennem-mekîn12 ü
siccîn-menzile śalâbet ile envâ>-ı śadmeler gösterüb qoyılmışlar. Müslim ve kâfir,
mü&min ve fâcir bir araya cem>olub, ğubâr-ı ceng ile rûz-ı pîrûz leyle hem-reng olmağın
şimşîrler bezm-i qıtâle şem>imiş. Cânibeynden13 tîrler bârân olub, oq demrenleri berq-i
diraxşân14, tîğ-i bürrân15-ı cân-sitânıñ yalmanları a>dâya lem>a-i mihr-i tâbân imiş. Her

1
Şânı yüce olsun.
2
F Hs: içmegi
3
K: + ve
4
Hk: + ve
5
A F Hs K Ü: - ve
6
Hk: + ve
7
F Hs: qıtâl, K: ceng
8
F Hs K: menâb
9
Yüceliği artsın.
10
A Hk: eŝerleri
11
A Hk K: revân
12
F Hs K Ü: mekîni
13
A F Hk Hs K: cânibeynde
14
Hk: raxşân
15
Hk: bârân
709

ţaraf qoşma ve dönderişme, her cânib śancışma ve dürtüşme, zemîn ve zemân pür-
ğulğule ve ğavğa, kevn ü mekân âvâze-i hây u hûy ile âşüfte ve şeydâ, >âlem ţolu
hengâme ve ceng, âdem qıtâl ü rezm içinde serâsîme ve wayrân u deng, başlar ţoplar
gibi xâke rîzân, bedenler zaxm-ı nîze1 ve tîrden ţoprağa ğalţân, sîneler mecrûw, qollar,
buţlar bürîde ve maţrûw, qanlar seyl ne seyl belki mânend-i nehr-i Nil olub, bâzâr-ı
cengde metâ>-ı rûwrâygân, naqdîne-i >ömr-i girân-mâye xâkle yek-sân ve erzân imiş.
Qılıclar bezm-i rezmiñ pehlevânı
Kesüb dökmekde idi baş u qanı
Hevâ germ idi tîğiñ pertevinden
Çıqardı cân-ı âdem ten evinden
Zemîn qanıyla gül-gûn olmış idi
Ser-â-ser xâk [pür]-xûn olmış idi
Ricâlü’ l-ğayb idi İslâm’ a hem-râh
>Adem mülkine qaçdı ceyş-i güm-râh
Śabâ sürdi źafer ceyşin getürdi
Erenler himmetin >arşa yitürdi
Küfür ehline qıldılar >ažâbı
Kesüb qaţ>etdiler bend-i riqâbı
(416a) Qadew nûş eyleyüb câm-ı sipehden
Olub ser-mest geçdiler kelleden
Düşüb xâk oldılar ol qavm-i nâ-pâk
>Ömür ceybini yırtub idiler çâk
>Azîmet qıldılar çâh2-ı cawîme
Mülâqî oldılar xüsr-i >aźîme
Helâk oldı gelenler ol mawalle
Beyâbân idi dûzaxdan mawalle
Bahâr-ı nuśret irişdi cihâne
Źafer bülbülleri etdi terâne.
>Arśa-i rezm-gâh lâşe-i erbâb-ı günâh ile memlû, meydân-ı kâr-zâr ve câ-yı ma>reke
küşte-i küffâr ile pür-leke bir mehleke olub, ol ţâyife-i küfr-ixtiśâśdan eqall-i qalîl xalâś
bulub, cümlesi seyf-i meslûl ile küşte ve maqtûl, riqâb-ı >ažâb-intisâbları zencîr-i belâ
[ile] beste ve mağlûl olmışlar. Hidâyet-i hâdî-i fettâw naśîb-i leşker-i fetw-iftitâw,
mü&minleriñ menşûr-ı iqbâl ü iclâlleri ţuğrâ3-yı >âlem-ârâ-yı ve yenśuraka’ llâhu naśran
>azîzen4 ile muvaşşaw u muwallâ vâqi> olub, cünûd-ı nuśret-şiyem, vüfûd-ı mübârek-
qadem eśnâf-ı ğanâyim-i mevfûre ile merzûq ve muğtenim, envâ>-ı tecemmülât-ı >uśât-ı
ma>śiyet-âyâtla fâyiz ve müsellem olmışlar.
Hemîşe südde-i a>lâsı şâhıñ
Cihân xânı şeh-i >âlem-penâhıñ
Xavâqîne ola me&vâ-yı wâcât
İre wüsn-i tamâma her mühimmât

1
K: - nîze
2
Hk: câh
3
A Hk: + ğarrâ
4
“Hiç kimsenin karşı koyamayacağı şekilde yardımda bulunması (için)…”, K.K., 48 Fetih, 3.
710

İde xânlar qapusına niyâzı


Sa>âdetle süre >ömr-i dırâzı
Gehî ğarb ve gehî şarq u şimâle
Ola emr-i hümâyûnı wavâle
Çerâğ-ı bezm-i >ömri rûşen olsun
Mübârek xâţırı her dem şen olsun.
Bu sâl-i fetw-meâl ü źafer-nevâlde vâqi>olan wikâyât-ı bedî>adan bir qażiyye-i merżiyye
daxı budır ki, muqaddemâ âstân-ı râstân-penâhıñ devlet-xâhlarından Fırançe pâdişâhı
qadîmî >adûsı olan İşpanye qıralına tefevvuq u ğalebe ecli içün der-gâh-ı mu>allâdan
istimdâd etdikde merâwim-i >aliyye-i pâdişâhî ve >avâţıf-ı seniyye-i şehen-şâhî
muqteżâsınca mes&ûli şeref-i qabûle muqârin olub, ümerâ-i devlet-i qâhire, ser-dârân-ı
şevket-i bâhireden umûr-ı deryâya vâlî ve sâ>î, awvâl-i bawreyne mübâşir ve râ>î olan
mawrûse-i Gelibolı (416b) sancağınıñ emîr-i devlet-źahîr[i], ţonanma gemileriniñ
qapudân-ı sa>âdet-müşîri, qıdve-i erbâb-ı iqbâl-i fetw-nevâle, >umde-i aśwâb-ı iclâl 1-i
źafer-wavâle, mübârizü’ l-waşem Emîr Piyâle ki, bende-gân-ı xâśś-ı sa>âdet-ixtiśâśdan
maźhar-ı iltifât-ı >aliyye2-i xâqânîdir, xâśśa-i hümâyûn-ı źafer-maqrûndan vâfir ţonanma
ile ki, ceyş-i memâlik-sitân u qal>a-güşâd, cünûd-ı deryâ-seyrân u pûlâd-nihâd ile
memlû, cengciyân-ı rezm-śıfat3, tüfengciyân-ı bebr-mehâbet birle ţopţolu idi. Mâh-ı
şa>bân-ı mübârekiñ altıncı güni Rumili yaqasından İşpanye-i la>îne müte>alliq olan
Polya vilâyetine mürûr idüb, bâd-ı murâd ile şeb ü rûz üc dört gün miqdârı śafwa-i
deryâyı geşt idüb, cezîre-i Çiçilye boğazında Mesine nâm qal>a-i mu>aźźam
muqâbelesinde Rebçe4 dimekle ma>rûf bir wiśâr-ı küfr-medâr ki, bârûları müşeyyed5 ve
üstüvâr, her burc-ı śu>ûbet-künci müşeyyed ü Qâf-temel 6, her qulle-i bülendi güyâ cirm-
i cebel bir qal>a-i kûh-heykel, wıśn-ı metîn-müşekkel ki, fetw u walli müşkil, güşâd u
tesxîri ğayr-ı wâśıl maqarr-ı müşrikîn-i siccîn-menzil, qarâr-gâh-ı kâfirân-ı târîk-dildir.
Sefâyin-i ğażanfer-defâyinde olan ejderân-ı şîr-hücûm, zûr-âverân-ı hizebr-rüsûmdan
bir miqdâr merdân-ı kâr-zâr çıqarub, qal>ayı wiśâr ve rezm ü cenge âheng eylemişler.
Küffâr-ı nâr-naśîb ve erbâb7-ı śalîb, leşker-i İslâm-ı fevz-encâmıñ saţvetleri xaşyetinden
qal>a ahâlîsiniñ >ıyâl ü evlâdını qaçurub, qal>ada pûlâd-beden, âhen-ten xoryadları
qalmış imiş. Leşker-i źafer-qarîn-i müslimîn ile piyâde ve süvârı wiśârdan çıqub, rû-be-
rû olmışlar. Meydân-ı merg güşâde olub, mü&minler sürûrda, kâfirler belâda imişler.
Cânibeynden tüfeng-i zehr-nâk-ı cân-âheng, tîr-i mevt-te&ŝîr-i rûw-direng varub
gelmede, sihâmıñ niśâl ü peykânı peykler gibi ten >arśalarında vuśle-i rûw şikârı
temennâsıyla segirdüb yelmede, şimşîrler ten-i bürehne ve >uryân yalmanları xûna teşne
ve >aţşân, gönder demrenleri tenler delmege sûzenler, cân u rûw dâmenlerini çâk idüb
yırtmağa ser-tîz dikenlermiş.
Dögişmiş cünd-i İslâm ile kâfir
Bedenden rûwlar olmış müsâfir

1
Hk: + ve
2
F K Ü: >aliyye-i iltifât
3
A Hk: śan>at
4
F: Riwa, Hs: Riçe
5
K: müstawkem
6
A Hk: mawall
7
K: + çalîpa ve
711

(417a) Uzatmış nîzeler qana lisânı1


Kemânlar cenge bükmişler miyânı
Qılıclar başlamış qaţ>-ı lüwûma
Fenâ gelmiş >aceb ceyş-i źalûma
Dökilmiş berg ü bârı şâx-ı >ömriñ
Yıqılmış ser-firâzı kâx-ı >ömriñ
Leb-i şimşîr imiş mânend-i erre
>Adû cismini itmiş žerre žerre
Rezm-gâh-ı belâ re&s-i >adûdan
Pür olmış bâğa beñzermiş kedûdan.
Hengâmeniñ âxiri fetwe müncerr olub, erbâb-ı küfr ü şerr mağlûb, dâyire-i meydândan
gürîz ile menkûb olmışlar. Żarûrî wiśârlarına qaçub, ğâzîler aśwâb-ı śalîbi ta>qîb idüb,
sedd-i pâye2 mecâlleri qalmayub, erbâb-ı ğazv3 qal>a qapularından küffâr ile wiśâra bile
duxûl idüb, zümre-i şeyâţîni >alef-i şimşîr, gürûh-ı iblîs-reîs4-i pür-telbîsiñ ekŝerini esîr
idüb, ţoyımlıqlar eylemişler. Derûne-i wiśâr şerâre-i nâr ile nâ-bûd olub, küffârıñ
serâylarını bâğ u râğlarını ki, me&vâ-yı kelâğ u zâğ idi, âteş-i ser-keş ile vîrân u xarâb ve
mu>aţţal ve yebâb eylemişler. Cehennemîlere >ažâb-ı elîm ve >iqâb-ı >aźîm olmış.
Bu fetw-i nâdirü’ l-vuqû>ıñ >aqabince mâh-ı mesfûrıñ on ikinci güni la>în-i mesfûra tâbi>
olan qılâ>-ı nuxûset-ictimâ>ından Śandalçaqa ve Pavli ve Çetrol nâm śu>’ûbet-şümûl
wiśârlarınıñ fetwi qaśdına müteveccih olub, ahâlî-i wiśâr qal>adan çıqmadın üzerlerine
düşüb, muwâśara etmek ümîžine gece ile çekdürib ğayret eylemişler. Müsâ>ade-i rûzgâr
olmamağın5 śabâw irişüb, deryâ yüzinde ţonanmalar źâhir ü bâhir olıcaq qal>alarda olan
kefere-i fecere muţţali>ü âgâh olub, evlâd u >ıyâllerin śarp ţağlara qaçurıb giderler iken
ţonanmalardan ba>żı daxı kenârlara irişüb, quruya er döküb, qaçanları ta>qîb eylemişler.
Ba>żısına irişüb, pîr ü müsinn olan bî-dînleri >alef-i şimşîr, śağîrü’ s-sinn olan žükûr ve
inâŝı esîr eylemişler. Piyâde olan śoltatları ve tüfeng-endâz la>înleri wiśâra ilticâ
eyleyüb, erbâb-ı heycâ ile cenge başlamışlar. Gemilerde olan ümerâ-i źafer-intimâ ve
yeñiçeriyân-ı nuśret-pîşvâ ve sipâhiyân-ı rezm-âşinâdan cemm-i ğafîr qaraya dökilüb,
wiśârlara hücûm eylemişler. (417b) Qal>alarda mawśûr olan köpekler içerüden ţoplar ve
tüfengler atub, cihânı pür-dûd ve sewâb eylemişler. Cirm-i âftâb mestûr olmış. Ğâzîler
göz açdırmayub, qal>alar altına girüb, qazmalar, külüngler ile wiśârı delüb6 ve ekŝer
ğuzât bâlâ-yı qal>aya nerd-bânlar qurub ve kemendler atub ve dîvârlara śarmaşub, firâz-ı
qal>aya çıqub, gediklerde küffâr-ı xâk-sâr ile rû-be-rû olub, qılıclar, nacaqlar, çomaqlar
ve bozţoğanlar, meçler, bıcaqlar7 ve sengler ile vâfir dögişler, cengler eylemişler.
Qal>alar enîn ü vâveylâ ile mâl-â-mâl olub, ţaraf ţaraf qanlar esvâqda seyl olub, küffâr-ı
żalâlet-tebârıñ śoltatlarından ekŝerini şimşîr-i düşmen-gîr ile müsâfir-i dârü’ s-sa>îr
eylemişler. Ol qal>alarda mawśûr olan śağîr ü kebîr giriftâr u esîr olub, kilîsâları,

1
Ü: nişânı
2
A Hk: ser-mâye, - sedd-i pâye
3
A Hk: + qabûl
4
A Hk: enîs
5
Hk: olmağın
6
K: - delüb
7
A Hk: - bıcaqlar
712

deyrleri, münaqqaş u muśanna>serâyları1, kâşâneleri şerâre-i nâr-ı sûzân ile warq olınub,
>inâyetu’ llâh ile ol gün wiśârlarıñ cümlesi meftûwu musaxxar olmış.
İrişmiş >avn-i Waqq cünd-i ğuzâta2
Naśîb olmış >ažâb ehl-i Menât’ a
Küfür âŝârı mawv olmış ser-â-ser
Fütûw olmış źafer cündiyle3 hem-ser
Qırub küffârı mağbûn eylemişler
Dil-i füccârı pür-xûn eylemişler.
Bu eŝnâda memâlik-i küfriyye ümerâsınıñ nâm-dâr pelîdlerinden Andreye Ţori ki, Bawr-
i Awżar’ ıñ meşhûr qorśanlarınıñ baş ve bağı, ğuzât-ı nuśret-âyât-ı müslimîn ile deryâ
yüzlerinde4 bulışan hengâme-gîrleriñ uruğıdır. Kâfir-i wîle-bâz, fi’ l-waqîqa meydân-ı
şehâmetde ser-bâz, la>în-i mümtâz u ser-efrâzdır. Altmış beş qıţ>a qadırğalar ile İnebolı
qal>asında olduğı istimâ> olınmağın ğâzîler >inân-ı >azmi ol semte munśarif qılub,
sefâyin-i ejder-xazâyin çekdürib, Balnoza5 nâm cezîreye gelicek la>în-i merqûm hücûm-
ı ğâziyân-ı źafer-lüzûma vâqıf olub, Qayţa6 nâm qal>a-i küfr-âşiyân qurbına çekilüb,
râh-ı gürîzde muxtefî olduğı ma>lûm olıcaq >asker-i deryâ-güžer, bahâdırân-ı bawr u
berr, dilîrân-ı źafer-güster birle ol cezîrede olan wuśûn-ı küfr-meşwûndan Ğarrâye7 nâm
qal>aya er çıqarub, dehşet-i mübârizân-ı İslâm, xaşyet ü saţvet-i ğâziyân-ı xayr-
encâmdan anda sükûn u qarâr iden erbâb-ı (418a) sa>îr cibâl ü kûh-sâra firâr idüb, wiśârı
xâlî qomışlar. >Asker-i hizebr-xurûş, cüyûş-ı cevşen-pûş ol qal>anıñ serâylarını,
varoşlarını8 âteş-i sûzân ile yaqub, dâr u dîvârlarını ke’ l->ihni’ l-menfûş eylemişler.
Füccâra küllî xasâretler olub, xânmânı nehb ü ğâret, la>în-i mezbûrıñ >aqabinden Qayţa
nâm qal>a meqâbelesine gelinüb9, mezbûr qorśan źuhûr-ı leşker-i manśûr xavfinden
qal>a limanına girüb, bürûz u źuhûrı nâ-bedîd olub, ele gelmesi cidden muwâl 10 ü ba>îd
olduğı eclden müşârün-ileyh Fırance pâdişâhı câniblerine müteveccih olmışlar. Gerü
küffâr-ı nâ-qarâr wiśârlarından Aline nâm qal>a ki, İşpanye qıralı żabţında olub, Fırance
pâdişâhınıñ mażbûţ ve mawsûdı olub, fetw olınması aqśâ-yı maqśûdıdır, deyü xaber
almağın ţonanmalar ile ol qal>a üzerine gider iken11 gerü İşpanye qılâ>ından Kastilye

1
Hk: + ve
2
K: ğazâya
3
F Hs K Ü: cündine
4
Hk: yüzinde
5
A Hk Hs: Bal(?) oza, F: Mal(?) oza, K: Balyoza
6
A F Hs K Ü: Qabţa
7
F K: Ğarrâbe, Ü: Ğazzâye
8
Hk: - varoşlarını
9
Hk: gelindikde
10
Ü: ΆĜ▄
11
A: - Füccâra küllî xasâretler olub, xânmânı nehb ü ğâret, la>în-i mezbûrıñ >aqabinden Qayţa nâm qal>a
meqâbelesine gelinüb, mezbûr qorśan źuhûr-ı leşker-i manśûr xavfinden qal>a limanına girüb, bürûz u
źuhûrı nâ-bedîd olub, ele gelmesi cidden muwâl ü ba>îd olduğı eclden müşârün-ileyh Fırance pâdişâhı
câniblerine müteveccih olmışlar. Gerü küffâr-ı nâ-qarâr wiśârlarından Aline nâm qal>a ki, İşpanye qıralı
żabţında olub, Fırance pâdişâhınıñ mażbûţ ve mawsûdı olub, fetwolınması aqśâ-yı maqśûdıdır, deyü xaber
almağın ţonanmalar ile ol qal>a üzerine gider iken, Hk: - mezbûr qorśan źuhûr-ı leşker-i manśûr xavfinden
qal>a limanına girüb, bürûz u źuhûrı nâ-bedîd olub, ele gelmesi cidden muwâl ü ba>îd olduğı eclden
müşârün-ileyh Fırance pâdişâhı câniblerine müteveccih olmışlar. Gerü küffâr-ı nâ-qarâr wiśârlarından
Aline nâm qal>a ki, İşpanye qıralı żabţında olub, Fırance pâdişâhınıñ mażbûţ ve mawsûdı olub, fetw
olınması aqśâ-yı maqśûdıdır, deyü xaber almağın ţonanmalar ile ol qal>a üzerine gider iken
713

nâm wiśâr-ı nâm-dâr1 üzerine uğrayub, ğâzîler deryâ yüzinden qal>aya ejder-fiğân u ra>d-
zemzeme, śâ>iqa-nişân2 u qıyâmet-velvele ţoplar ve żarbezenler atub, derûn-ı qal>ada
vâqi> olan cüdrân u büyûtı xarâb u vîrân, qulel-i felek-burûcınıñ bünyân u qarârını3
xâkden qaldurıb, hevâya perrân idicek ahâlîsi ğarîq-i deryâ-yı belâ, warîq-i âteş-i iltihâb-
ı renc ü >anâ olmağın emân çağırub, Fırançe pâdişâhına muţî>u münqad olub4, qal>a fetw
u tesxîr olınmış. Ba>dehû mezbûr qal>a-i Aline5 üzerine teveccüh olınub, mâh-ı mesfûrıñ
yigirmi yedinci güni qal>aya vuśûl bulub6, Fırançe pâdişâhınıñ ţonanmaları daxı7
yerlerinden8 qalqub, ţonanma-yı hümâyûn ile mülâqâta >azîmet eylemişler. Muqaddem
bir qadırğaları ile qapudânları gelüb, mâh-ı ramażân-ı mübârekiñ dördinci güni >asker-i
źafer-fere bulışub, “ Fırançe pâdişâhınıñ murâdları bu9 qal>a degildir10. Cezîre-i
mesfûreye tâbi> olan Qalye nâm qal>adır” deyü xaber virdiklerinde leşker-i deryâ-
güzerân ile ţonanmalar ol cânibe müteveccih olub, qal>a üzerine vardıqlarında Fırançe
>askeri muqaddem ol qal>ayı wiśâr eylemişlerimiş. Ziyâde śa>bü’ l-mürûr ve müşkilü’ l-
>ubûr, nâdire-i âfâq, kemâl-i waśânet ü metânetde, burc-ı Cevzâyla ittifâqda, derûnı
erbâb-ı nifâq ile memlû qal>a-i felek-niţâq imiş. Müsâ>ade-i eyyâm olmayub11, şitâ
zemânı qarîb, mevsim-i deryâdan naśîb az qalub, (418b) ţonanma-yı hümâyûnı
memâlik-i mawrûse-i xâqâniyye wudûdına sâlim ve ğânim irişdirmek ehemm-i
mühimmât-ı meśâliw-i şâhîden olduğı eclden qal>a-i mezbûreye ulaşmaqdan ferâğat
idüb, >asker-i źafer-rehber ile >avdet eylemişler. Sefer-i ferxunde-eŝerde memâlik-i
küfriyyeye nihâyet ile xüsrânlar ve kemâl ile ziyânlar irişüb, a>dâ-yı dîn-i mübîne
ihânetler eylemişler. Leşker-i dîn envâ>-ı ğanâyime fâyizîn olub, sâlim ü ğânim gelüb,
mawmiyye-i İstanbul-ı sa>âdet-şümûle vuśûl bulmışlar12.
Ğuzâta ğazv ola her demde pîşe13
Çerâğ-ı dîn ola rûşen hemîşe
Devâm-ı devlet ile şâh-ı ğâzî
Cihân içre süre >ömr-i dırâzı

1
F: küfr-medâr
2
A Hk: şân
3
A F Hk: firâzını
4
A: - ahâlîsi ğarîq-i deryâ-yı belâ, warîq-i âteş-i iltihâb-ı renc ü >anâ olmağın emân çağırub, Fırançe
pâdişâhına muţî>u münqad olub
5
F Hs K Ü: ΗΣΉ ė
6
A Hk: - Ba>dehû mezbûr qal>a-i Aline üzerine teveccüh olınub, mâh-ı mesfûrıñ yigirmi yedinci güni
qal>aya vuśûl bulub
7
F: ile
8
F: - yerlerinden
9
Hs Ü: - bu
10
Hs: - qal>a degildir
11
Hk: - Ba>dehû mezbûr qal>a-i Aline üzerine teveccüh olınub, mâh-ı mesfûrıñ yigirmi yedinci güni
qal>aya vuśûl bulub, Fırançe pâdişâhınıñ ţonanmaları daxı yerlerinden qalqub, ţonanma-yı hümâyûn ile
mülâqâta >azîmet eylemişler. Muqaddem bir qadırğaları ile qapudânları gelüb, mâh-ı ramażân-ı
mübârekiñ dördinci güni >asker-i źafer-fere bulışub, “ Fırançe pâdişâhınıñ murâdları bu qal>a degildir
Cezîre-i mesfûreye tâbi> olan Qalye nâm qal>adır” deyü xaber virdiklerinde leşker-i deryâ-güzerân ile
ţonanmalar ol cânibe müteveccih olub, qal>a üzerine vardıqlarında Fırançe >askeri muqaddem ol qal>ayı
wiśâr eylemişlerimiş. Ziyâde śa>bü’ l-mürûr ve müşkilü’l->ubûr, nâdire-i âfâq, kemâl-i waśânet ü
metânetde, burc-ı cevzâyla ittifâqda, derûnı erbâb-ı nifâq ile memlû qal>a-i felek-niţâq imiş. Müsâ>ade-i
eyyâm olmayub
12
A Hk: buldılar
13
Hs K Ü: bîşe
714

Der-i devlet-meâbı ola âbâd


Sürûriyle ola >âlemde dil-şâd
Qapusına gele axbârı fetwiñ
Dem-â-dem çoq ola âŝârı fetwiñ
Hümâyûn sâyesinde xalq-ı >âlem1.

Bu derece ważret-i pâdişâh-ı xayrât u wisânıñ mawmiyye-i Qosţanţıniyye’de ta>mîr2 ve


binâ etdikleri câmi>-i sa>âdet-nişân ile >imâret-i >âmire ve sâyir ebniye-i fâxire
beyânındadır
Yine ey kilk-i xayr-âŝâr-ı mâhir
Diliñ gencîne-i silk-i cevâhir
Söziñdir câmi>-i envâ>3-ı xayrât
Binâ eyler >imârât u müberrât
Diliñ miftâwıdır qufl-i beyânıñ
Demiñdir kâşifi zâr-ı nihânıñ
Dehân ac söze başla qıl tekellüm
Śafâ u şevq ile eyle terennüm
Sürûr eyyâmı şâdî4 demleridir
Ğam [u] hemmiñ güşâdı demleridir
Diyüb xayrâtını şâh-ı cihânıñ
Xıdîv ü5 xüsrev-i gîtî-sitânıñ
Cihân bezmine vir bir tâze qıśśa
Sürûr u6 behcet olsun anda wiśśe
Ma>ânî şehrine gel ol >ıţır-rîz
Yayılsun >âleme bûy-i dil-âvîz
Ğaraż dünyâda bir nâm u nişândır
Cevâhir ehline söz armağandır.
Ważret-i şehriyâr-ı dil-âgâh u cihân-medâr, cenâb-ı pâdişâh-ı mihr-âŝâr u gerdûn- (419a)
iqtidâr, xüsrev-i Dârâ-waşem, şâh-ı Ferîdûn-iştihâr, xıdîv-i Dârâb-derbân u İskender-
vaqâr u Süleymân-rûzgâr, gîtî-penâh7-ı encüm-sipâh-ı kâm-kâr, dâver-i Afrâsyâb-bende,
Cemşîd-ğulâm u Cem-xižmet-kâr, sulţân-ı bâhirü’l-bürhân-ı şarq u ğarb, xâqân-ı xûrşîd-
tüvân-ı meydân-ı żarb u warb8, qaân-ı Rum ve >Arab ve >Acem, Anuşirvân-ı zemân ve
sipeh-sâlâr-ı ıqlîm-i Warem, xudâygân-ı Mıśır ve Şâm ve Filisţin, xudâvendigâr-ı
Bağdâd ve Baśra ve Deşt-i Qıbçaq ve Mağrib-zemîn, qahramân-ı Serf ve Laz ve Eflaq
ve Boğdan, fermân-fermâ-yı Cezâyir ve Endülüs ve Fas ve Erdel ve Aqkirman9 ve

1
A Hk: - Dem-â-dem çoq ola âŝârı fetwiñ
Hümâyûn sâyesinde xalq-ı >âlem
2
Hk: ta>mîm
3
Hk: envâr
4
K: ΝŊĜŦ
5
A Hk: - ve
6
F: - ve
7
Hk: + ve
8
F Hs K Ü: - meydân-ı żarb u warb
9
F Hs K Ü: Kirman
715

Kürdistân ve Loristân1, xarâc-sitân-ı evreng-i Firenk ve Çerkes ve Gürcistân, fermân-


dih-i Yunan-zemîn2 ve Ermen ve diyâr-ı Rebî>a3 ve Mar>aş, dâd-ger4-i Zengbâr ve Śa>îd
ve5 Nûbe ve Wabeş, xân-ı Qırım ve Tatar ve Ejderxân6 ve Yemen, şehriyâr-ı Śan>an ve
Zebîd ve Bawreyn ve7 >Aden, qâhir-i fetw-âyîn-i Leh ve Çeh ve Rus, fâtiw-i Belğırad ve
Rodos ve Üngürus, mawmiyye-i Qosţanţıniyye-i firdevs-âyîne evreng-nişîn, tâc-baxş-ı
xüsrevân-ı kihîn ü mihîn, manźûr-ı enźâr-ı Rawmân u Rawîm, >ażdü’ s-salţanat ve’ l-
xilâfet Şâh Süleymân Xân bin Şeh Selîm xalleda’ llâhu źılâle devletihî >alâ-mefâriqi’ l-
müslimîn ve ebbeda’ llâhu meyâmine >izzetihî ve rif>atihî bi’ l-fethi’ l>azîz ve’ n-naśri’ l-
mübîn8 >avn ü >inâyet-i Fettâw-ı žü’ l-minen >amme nevâluhû9 cenâb-ı kâm-yâblarına
naśîr ü mu>în, śavn ü śıyânet-i Rabbü’ l->âlemîn celle žikruhû10 niyyât-ı xayr-ğâyâtlarına
her wâlde refîq ü qarîn olub, ekŝer memâlik-i vesî>a-i >âlem, ağleb11 ma>mûre-i benî
Âdem mażbûţ-ı bende-gân-ı xavâqîn-şiyemleri olmağla awvâl-i salţanatları kemâl-i
intiźâmda, umûr u12 mühimmât-ı xilâfetleri vufûr-ı iltiyâmda, küngüre-i eyvân-ı
devletleri rif>atde ţârem-i eflâke dâxil, burûc-ı sipihr->urûc-ı sa>âdetleri zirve-i cevve
vâśıl, waşmet ü câh ile mağbûţ13-ı selâţîn-i rû-yi zemîn, kemâl-i qudret ü >aźamet14-i
sipâh-ı deryâ-iştibâh ile mawsûd15-ı xavâqîn-i evreng-nişînlerdir. >İnâyet-i xalikü’ l-
kevneyn ile žât-ı şerîflerine16 naśîb olan memâlik-i memdûd17etü’ ţ-ţarafeyn, eqâlîm ve
qılâ>-ı âsmân-ittisâ> ve sipâh u awşâm18-ı sitâre-intiźâm-ı berreyn ü bawreyn, xâśśa
xižmet-i sa>âdet-mertebet-i Waremeyn-i muwteremeyn19 ne wiśśe-i (419b) mażbûţ-ı
pâdişâhân-ı pîşîn ve ne naśîb-i Süleymân ve Žü’ l-Qarneyn olmışdır.
Egerçi şâhlar gelmiş cihâna
Qomışlar vaż>u âyîn xüsrevâna
Niçe fetw [u] fitenler eylemişler
Ne qahr-ı ehremenler eylemişler
Niçe olmış qıtâl ü20 warb ü ğavğa
Niçe âşûb u remz ü şûr u heycâ
Feżâyil ehli tawrîr eylemişler
Bedî>üslûba ta>bîr eylemişler

1
F Hs K Ü: - ve Loristân
2
A Hk: - zemîn
3
A Hk: - ve diyâr-ı Rebî>a
4
F Hs K Ü: ŏ΄ ŊėΛ
5
K: - ve
6
K: žerbâycân ve >Iraq, - Qırım ve Tatar ve Ejderxân
7
Hk: - ve
8
Allah devletinin gölgesini Müslümanların başlarının üzerinde dâim etsin ve kuvvet ve kudretinin
uğurunu aziz bir fetihle ve açık bir yardımla dâimî kılsın.
9
İhsanı (her yeri) kaplasın.
10
İsmi yüce olsun.
11
F Hs K Ü: zübde
12
Hk: - ve
13
F Hs K Ü: mażbûţ
14
F Hs K Ü: + ve
15
Hs Ü: mawmûd
16
A Hk: - žât-ı şerîflerine
17
A Hk: mawdûd
18
F: iwtişâm
19
A Hk: şerîfeyn, + ve vilâyet-i siyâdet-menzilet-i qıbleteyn-i muwteremeyn
20
A Hk: ceng eylemişler, - olmış qıtâl ü
716

Qamunıñ waşmet ü câh u külâhı


Yazılmışdır tevârîxe kemâ-hi
Fażîlet mülkine mâlik olanlar
Süxan-ver râhına sâlik olanlar
Olursa dîde-i Waqq ile nâźır
Tefâvütler olur ma>lûm u źâhir
Benim şâhım ile şâhân-ı pîşîn
Qıyâs olmaq degildir >âdl-i âyîn
Sühâ1 ile sehîniñ var niśâbı
Meh-i tâbânıñ irmez mihre tâbı
Bir olmaz dürr-i pâk ile nebehre
Qurâ mânend olur mı hiç şehre
Ye beñzer mi >aceb şâhîne şerçe
Müşâbih ola mı yâqûta śırça
Bahâda cevherîn olursa ger seng
Olur mı la>le inśâf eyle hem-reng
Śatılsa lûlû ger narx-ı >aźîme
Śadefde beñzemez dürr-i yetîme
Nücûmıñ var sipihre intisâbı
Velî sulţân iderler âfitâbı.
Bu elţâf-ı >aliyye2-i İlâhî3, âlâ-i seniyye4-i nâ-mütenâhî5 muqâbelesinde şükr ü sipâs
mutażammın-ı devâm-ı ni>met-i bî-qıyâs ve müstelzim-i ŝebât-ı ebediyyü’ l-esâs olduğı
ważret-i pâdişâh-ı dil-âgâhıñ żamâyir-i ilhâm-maźâhirlerine cilve-ger olub, âyine-i
ţabî>atlarında ki, câm-ı cihân-nümâdan >ibâretdir, bu ma>nâ mürtesem oldı ki, kâr-gâh-ı
>âlem güžer-gâh-ı fenâ, gülistân-ı cihân fi’ l-waqîqa ravża-i xâr-ı >anâdır. Źâhiren câm-ı
sürûr-encâmı śafâ-baxş ve selvet-nümâ görinür. Velî xâtimetinde vexâmet-i xumâr,
nihâyetinde melâlet6 ve inkisâr, ravża-i gül-şen-serâsı nesîm-i nev-bahâr ile tâze ve
xażrâ, devwa-i bülbül-nevâsı nağme-gâh-ı hezâr-ı şeydâ iken miqdâr-ı lemwa-i baśar
mürûr etmedi[n] ğâret-gerân-ı faśl-ı xazân gelüb7, ha deyince (420a) anı baśar, ezhâr-ı
bûy-baxş u dil-âvîzi, her berg-i gül-reng-i ğam-rîziniñ8 ţarâveti kesâfete tebdîl, nezâketi
yübûsete9 tawvîl olınur. Cemâl-viśâl-i gül şevqine nâlân olan bülbülân-ı xoş-elwân bir
qac gün içinde dem-beste ve xâmûş ve wayrân düşerler. Her rûz-ı pîrûz xil>at-i żiyâ-yı
âftâb-ı >âlem-efrûz ile münevver ü fîrûz iken çeşm-i zemâne ile zaxm-nâk olub, źalâm
u10 źulmet-i şeb birle ol wayât-ı tâze târîk ve helâk olur. Lâ-cerem cihân-ı qalîlü’ l-
beqânıñ fenâsı qarîb, rûzgâr-ı sitem-kâr-ı sehlü’ l-qarârıñ ebnâ-yı zemâne11 pîşesi envâ>-ı
xud>a ve âl ü firîbdir.

1
Hs: sihâmı
2
A Hk: + >amîme
3
Hk: nâ-mütenâhî
4
A Hk: + fâyiża
5
K: + âlâ-i seniyye-i nâ-mütenâhî
6
K: melâmet
7
F Hs K Ü: - gelüb
8
A Hk: + âxir
9
F Hs Ü: peyveste
10
A Hk: - ve
11
A Hk: dâyimâ muttaśıl inbâsı, zemâne śan>at ve, - ebnâ-yı zemâne
717

İnanmaz devlet-i fânîye >âqıl


Olur mı hûş-mend olan yâ ğâfil
Cihân bir dem durır ânî geçermiş
>Ömür didikleri ţurmaz1 göçermiş
Qarârıñ yoq cihânda tekye-gâhı
Ŝebâtıñ hic görinmez2 bir penâhı
Sürûrı tîz geçer bir źıll-i zâyil
Wubûrında ne var şekl ü şemâyil
>Ömür bir mürğa beñzer tîz-revdir
Qomazlar sende anı ol kirevdir
Hevâdır wüsn ü âteş âb ve hem gil
Temâşâsına anuñ virmegil dil.
Pes >âqıl ü lebîbe mühimm, dânâ-yı edîbe lâzımdır ki, çehre-i >ömr-i girân-mâye âyine-i
wayâtda meşhûd u ma>lûm, ruxsâre-i zemân-ı devlet śawîfe-i cemâlde münaqqaş u
mersûm olduğınca iwyâ-yı merâsim-i xayrât-ı cemîle ve ibqâ-yı levâzım-ı müberrât-ı
cezîleye sa>y ve iqdâm eyleye ki, âdemiñ meâŝir-i wasenâtı bâqî ve câvidânî, kişiniñ
a>mâl-i xayr-meâl ile vufûr-ı xayrâtı3 kendüye >ömr-i ŝânî4dir.
Wadîŝidir resûl-i müctebânıñ
Wabîb-i Waqq te>âlâ Muśţafa’ nıñ
Śalât ile selâm ol şeh-süvâre
Daxı âl-i kirâm u çâr-yâre
Benî Âdem gider olsa cihândan
Kesilür cümle işi în ü ândan
Meger >ilm ehli ola xalqa nâfi>
>İbâda ire >ilminden menâfi>
Ye śâliw ola bir ferzend-i pâki
Težekkür olına xayr ile xâki
Ye xod cârî ola xayr5-ı wusânı
Ţuta eylik ile cümle cihânı
(420b) Anuñ bâqî qalur xayr ile ismi
Bozılmaz śafwa-i dünyâda resmi.
Ważret-i xilâfet-penâh bu ma>ânî6den7 âgâh olub, beqâ-yı nâm u nişân içün xayrât8-ı
wisânıñ źuhûrına mübâşeret buyurub, niyyet-i hümâyûnlarında merkûz olan a>mâl-i
wasene quvvetden fi>le gelmek emr eylediler. Ve hem şân-ı şerîflerinde âbâ-i kirâm ve
ecdâd-ı >iźâmları ţarîqine sülûk u iqtidâ a>źam-ı xıśâl-i wamîde ve ekrem-i axlâq-ı
sedîdeleri olduğı eclden re&y-i śavâb-fermâları bu vechle rûşen oldı ki, “ Sevâd-ı a>źam-ı
mawmiyye-i Qosţanţiniyye wamâha’ llâhu >an-külli’ l-beliyye9 dâxilinde bir câmi>-i

1
Ü: ţurırmaz
2
A Hk: görilmez
3
Hk: + cihân-ı fânîde
4
Hk: + ve câvidânî
5
Hk: + ve
6
A Hk: ma>nâ
7
A Hk: + xabîr ve
8
Hk: + ve
9
Allah onu her türlü felâketden korusun.
718

celîlü’ ş-şân ve cemîlü’ l-bürhân ile >imâret-i >aliyye-i sâmiye ve medâris-i şerîfe-i >âmire
temhîd olına ki, binâ-yı üstüvâr-ı >âlem esâs-ı qarâr ile bâqî ve muwkem olduğınca ol
xayr-ı cemîl ile ism-i şerîfleri dünyâda yâd, nâm-ı münîfleri >âlemde bâqî ve âbâd ola.”
Bu merâm-ı sa>âdet-irtisâmıñ wuśûli bâbında mühendis-i müşeyyidü’ l-esâs-ı ţab>-ı
hümâyûnları cüst ü cûda olub, muvâfaqat-ı ilhâm-ı İlâhî birle ol xayr-ı behcet-encâma
münâsib mawall serây-ı >atîq-i hümâyûn içinde bir maqâm-ı dil-güşâ ixtiyâr etdiler ki,
bülendî1 ve ser-firâzîde bî-bedel, kemâl-i vüs>atde cennet-meŝel, deryâya nâźır, bâd-ı
şimâle maźhar, hevâsı nâzik ve xoş-ter, xâki >abîr ü >anber, feżâsı sîne-i dünyâ gibi vâsi>
ve firdevs-eŝerdir.
Sitanbul içre bir câ-yı güzîde
Yüzinde şehriñ olmış nûr-ı dîde
Feżâ-yı2 vâsi>ü a>lâ u fâyiq
Warîm ü3 beyt-i Waqq olmağa lâyıq
Güşâde-menzil ve me&vâ-yı >âlî
Meger Quds-i şerîf ola miŝâli
Güžer-gâhı śabâ ile şimâliñ
Maqarrıdır nesîm-i i>tidâliñ
Maqâm-ı xulde beñzerdir śafâda
Bütün dünyâ deger wüsn ü bahâda
>Ulüvv-i qadr ile bawre wavâle
Temâşâsı virür ţab>a nevâle4.
Ol câ-yı müşerref žât-ı hümâyûnları ile şeref bulub, xavâśś-ı sa>âdet5-ixtiśâś ile üzerine
varub, fünûn-ı binâ6da fâyiq ü kâmil, temhîd-i esâs-ı semek-temâs7da mühendis-i fâżıl 8,
(421a) eţvâr-ı ta>mîr-i mescid ü câmi>, xuśûś-ı teşyîd-i biqâ>-ı câmi>ü’ l-menâfi>de9
śâwibü’ l-feżâyil, mi>mâr-ı kâmilü’ l->ıyâr-ı mübârek-enâmil, mütemmim10-i wikmet-ârâ-
yı umûr-ı mes>ûdü’ l-evâyil, reîs-i bennâyân-ı bünyân-şinâs ve meşhûrü’ ş-şemâyil 11
üstâd Sinân ki, zemânede mezîd-i >aql ile ferîd ü mâhir, rûzgâr-ı sa>âdet-âŝârda aqrân u
emŝâli nâ-yâb u nâdirdir. Fermân-ı cihân-muţâ>ile câmi>-i celîlü’ ş-şânıñ vaż>-ı maqbûl ü
maţbû>üzre resm ü ţarwını iwżâr eylemişlerdi. Tevsî>-i dâyire-i meydân idüb, ol maqâm-
ı cennet-âbâd ve ferş-i firdevs-bünyâdı tertîb ü tanźîf eylediler. Câmi>-i şerîfiñ resmini

1
K: bülend
2
A Hk: feżâsı
3
K: - ve
4
Hk: - Güžer-gâhı śabâ ile şimâliñ
Maqarrıdır nesîm-i i>tidâliñ
Maqâm-ı xulde beñzerdir śafâda
Bütün dünyâ deger wüsn ü bahâda
>Ulüvv-i qadr ile bawre wavâle
Temâşâsı virür ţab>a nevâle
5
A Hk: ževî
6
A Hk: + müşeyyedü’ l-erkân
7
A Hk: + >ulûmın
8
A: + ma>mûrü’ l-xaśâyil, Hk: + ma>mûretü’l-xaśâyil
9
A Hk: + daqîqa-dân ve
10
K: muqîm
11
A Hk: + ţab>ı girih-güşâ-yı daqâyıq-ı muqarnesân-ı selef, žihni śuver-nümâ-yı waqâyıq-ı mühendisân-ı
walef
719

meydân-ı zemîne naqş u basţ eyleyüb, śanâyi>-i hendese1de mâhir kâmiller2 ta>yîn idüb,
esâs-ı sa>âdet-iqtibâs qazılmağa emr etdiler. >Amele-i çâbük-dest ü seng-şikest zemân-ı
yesîrde tecvîf-i zemîn idüb, külüng-i wacer-ma>âş ile xâk-i pâki qal> u tirâş etdiler.
Temel emri tamâm olub, temhîd-i esâsa qâbiliyyet ü isti>dâd geldikde mehere-i erbâb-ı
taqvîm ü nücûm bir sâ>at-i sa>d ixtiyâr eylemişlerdi. Sene seb>3 ve xamsîn ve tis>a-mie
cemâžiye’ l-evveliniñ yigirmi yedinci xamîs-i meymenet-enîs4 güninde ważret-i pâdişâh-
ı sa>îd devlet ü iqbâl ve baxt-ı cedîd ile süvâr olub, cümle-i erkân-ı kâm-rân, kâffe-i
müte>ayyinân-ı südde-i felek-âşiyân, cumhûr-ı >ulemâ-i zemân, mecmû>-ı fużalâ-yı vaqt
ü avân ol maqâm-ı xayr ü wusânda müctemi>olub, >umûm-ı fuqarâ ve muwtâcîne ebvâb-ı
wasenât ve taśadduqâtı meftûw idüb, mâl-i bî-gerân in>âm u iwsân idüb5, süri süri, fevc
fevc qoyunlar, qoçlar qurbân eylediler6.
Firâvân etdiler emvâle śarfı
Eli oldı faqîriñ sîm źarfı
Nihâyet yoq idi in>âm u baxşa
Sevinmekten yetîme geldi ra>şe
>Aceb şâd oldılar cümle >acâyiz
Nevâle wamline her biri >âciz7
Ţoyımlıq geldi yek-ser ehl-i faqre
Görildi 8 ellerinde mâl u nuqre
El açdılar tażarru>la Xudâ’ ya
Du>â xayli >urûc etdi semâya
Mübârek olmağa câmi>binâsı
Du>âdan etdiler evvel esâsı.
(421b) Ol sâ>at-i sa>d9 qarîb olub, fermân-ı şehriyâr-ı sa>âdet-naśîb ile >ulemâ
zümresiniñ žât-ı feżâyil-penâhı, fużalâ xayliniñ ser-âmed-i mekârim-dest-gâhı, meydân-
ı >ilmiñ sebbâq-ı ğâyâtı, deryâ-yı fażlıñ sefîne-i śâwib-necâtı, âsmân-ı kemâliñ âftâbı,
sipihr-i ma>âlî ve efżâliñ mihr-i cihân-bânı10, eśdâf-ı ma>ânî11 deryâsınıñ12 dürr-i girân-
bahâsı, yenâbî>-i ma>ârif-i wikem-maśârifiñ zülâl-i śafâ-efzâsı, mehere-i erbâb-ı >ulûmıñ
ferîd-i >aźîmü’ ş-şânı, kümmel-i aśwâb-ı fünûnıñ vawîd-i bâhirü’ l-bürhânı, daqâyıq-ı
waqâyıq-rumûzınıñ13 nükte-dânı, śalâw u taqvâ gürûhınıñ imâm ü pîşvâsı, felâw u fetvâ

1
A Hk: binâ
2
A Hk: bennâlar ve üstâdlar
3
A Hk: sitt
4
A Hk: - xamîs-i meymenet-enîs
5
A Hk: eylediler
6
A Hk: etdiler, + Keff-i sâyil gencîne-i sîm ü zer ve eyâdî-i muwtâcîn ţopţolu esbâb-ı ma-ważar vâqi>oldı.
7
A: - >Aceb şâd oldılar cümle >acâyiz
Nevâle wamline her biri >âciz
Hk: - Nihâyet yoq idi in>âm u baxşa
Sevinmekten yetîme geldi ra>şe
>Aceb şâd oldılar cümle >acâyiz
Nevâle wamline her biri >âciz
8
A Hk: görindi
9
A: sa>d sâ>at
10
A: - âsmân-ı kemâliñ âftâbı, sipihr-i ma>âlî ve efżâliñ mihr-i cihân-bânı
11
A F Hk K: + ve nikâtıñ, Hs: derekâtıñ
12
A F Hk Hs K: - deryâsınıñ
13
K: rumûzıñ
720

cumhûrınıñ muqtedâ-yı reh-nümâsı, mevlânâ-yı >âlem, niwrîr-i śâwib-tawrîr mükerrem,


zuxrü’ l-enâm u fawrü’ l-ümem, müfti’ l-ma>âlî, sulţânü’ l-mevâlî Ebu’ s-Su>ûd-ı muwterem
ki, sülâle-i pâk-i velâyet-penâh, necm-i tâb-nâk-ı ufq-ı >iśmet-dest-gâh durırlar.
Teyemmünen bi-enfâsihi’ ş-şerîfe1ti’ s-sa>îde2. Zemân-ı duxûl-i sâ>at-i meymûn, evvel-i
bürûz-ı vaqt-i hümâyûnda câmi>-i cennet-meâbın esâs-ı miwrâb-ı meymenet-niśâbını
dest-i mübârekleri ile qoyub, binâya ibtidâ eylediler. Erbâb-ı Qur’ ân-ı >aźîm, wuffâź-ı
kelâm-ı qadîm ki, bülbülân-ı ravża-i tenzîl, >andelîbân-ı wadîqa-i tertîl durırlar3, awzâb
ve >aşrlar qırâat idüb, xâtimesinde Fâtiwa-i fâyiwa oqınub, kâffe-i müslimîn bel sâkinân-ı
xıţţa-i quds ve melâike-i >arş-ı berîn âmîn didiler. Teqabbela’ llâhu te>âlâ qabûlen
wasenen4.
Bu eŝnâda ważret-i xâqân-ı fetw-yemîn ü naśr-yesâr u źafer-ğarq, >asker-i pûlâd-[nihâd]
u cevşen-ğarq ile tesxîr-i memâlik-i şarq niyyetine sefer-i hümâyûna >azîmet
buyurmışlardı. Binâ xidemâtı >atebe-i >âlem-penâh xuddâmından câmi>-i mawâmid-i
emânet, müstecmi>-i xaśâyil 5-i kiyâset, müessis-i esâs-ı >irfân u kemâl, mühendis-i
fevâyid-iqtibâs-ı fażl ü6 efżâl Hüseyn Çelebi ki, meşâhîr-i erbâb-ı sa>y-i cemîlden śâwib-
ferâset, fünûn u qavâ>id-i külliyyât-ı emânetde žî-dirâyet7dir, umûr-ı binâ ve maśârif
anuñ re&y-i >avârif-ârâsına tefvîż buyurılub, levâzım u mühimmât her ne ise tekmîl ü
tawśîl emr olındı. Bu câmi>-i envâr-iqtibâsıñ târîx-i esâs-ı mübâreki içün erbâb-ı >ulûmıñ
kemâl-i fażl ü >irfân ile fâyıqı8, mezîd9-i qâbiliyyet ü ehliyyet10 ile fürsân-ı meyâdîn-i
fażl- (422a) qarîniñ esbaq u sâbıqı, >andelîb-i ravża-i žekâ ve fıţnat, bülbül-i gûyâ-yı
gül-zâr-ı belâğat, emîrü’ l-kelâm-ı bezm-i kemâl, çehre11-güşâ-yı mebânî ve xayâl,
bezm-i naźmıñ şeref-ârây12 u13 niźâmı, kâmilü’ l-xaśâyil Mevlânâ Kâmîniñdir.
Pâdişâh-ı cihân Süleymân Xân14
Mecma>ü’ l-cûd câmi>ü’ l-iwsân
Dîd bâ-çeşm-i >aql u dûr-endîş
Xayr bâqist ömr-i câvidân
Nebûd ğayr-ı xayr bâqî hic
Ki bûd küllü men >aleyhâ fân
Beher în şâh-ı śâwibü’ l-xayrât
Câmi>i sâwt şâmixü’ l-erkân
Kâm-yâb her ibtidâ târîx
Güftmiş câmi>-i Süleymân Xân.
1
Ü: - şerîfe
2
A: - ki, sülâle-i pâk-i velâyet-penâh, necm-i tâb-nâk-ı ufq-ı >iśmet-dest-gâh durırlar. Teyemmünen bi-
enfâsihi’ ş-şerîfeti’ s-sa>îde.
3
A: - ki, bülbülân-ı ravża-i tenzîl, >andelîbân-ı wadîqa-i tertîl durırlar
4
A; - Teqabbela’ llâhu te>âlâ qabûlen wasenen. Yüce Allah güzel bir şekilde kabul etsin.
5
Hk: + erbâb
6
A: - ve
7
A Hk: ĦŦėŎŊ
8
F Hs K Ü: fâyıq
9
Hs K Ü: ferîd
10
Hs: ĦΣΊΙ Ĝ
ġ
11
F Hs K Ü: ΖŏΚΏ
12
Hs K Ü: fezây
13
F Hs K Ü: - ve
14
A: Şâh
721

Erbâb-ı naźm-ı belâğat-şi>âr, aśwâb-ı ţab>-ı feśâwat-âŝâr, câmi>-i behişt-eţvâra1 güzîde ve


rengîn târîxler didiler. Müessisân-ı kâmil, bennâyân-ı Arisţo-şemâyil >alâ-vech’ il-ittiśâl 2
ol >ahd-i mesfûr3dan berü eyyâm-ı śayf ve xarîfde bünyân-ı câmi>-i şerîf ile sâyir
ebniye-i laţîfe tekmîlinde sa>y-i cemîl eylediler. Rûz-be-rûz binâlar źuhûr u bürûzda
oldı. Tâ sene ŝülüŝ ve sittîn ve tis>a-mie şevvâl-i mübârek-fâliniñ evâyilinde ol mâh-ı
sa>âdet-ţulû>ıñ ţoquzıncı güni ki, sebt-i mübârekdir, żuwâ vaqtinde câmi>-i câlib4ü’ l-
menâfi>iñ qubbe-i refî>a-i sâmiyesi, kelle-i menî>a-i >âliyesi ki, mehbiţ-i silsile-i nûr,
menzîl-i şa>şa>a-i rawmet-i melik-i ğafûrdur te>âlâ şânuhû ve >amme birruhû ve
iwsânuhû5, žîver-i tekmîl ü itmâm-ı behcet-encâm ile muwallâ ve müzeyyen vâqi>oldı.
Qapandı qubbe-i pür-nûr-ı rawmet
Tamâm oldı şerefle buldı zînet
Ne qubbe nûra ğarq olmış cebeldir
İçi Qur’ ân ile cennet-meŝeldir6
Temâşâsı şerefler virdi dehre
Naźar-gâh-ı hümâyûn oldı şehre
Eŝer qaldı7 cihâna pâdişehden
Budur maqśûd olan tâc u külehden.
Warem-i hümâyûnı8 üc bâb-ı sa>âdet-meâb üzre mevżû>ki, her bâbı bir gûne vaż>-ı ğarîb
ile maśnû>9, mu>allâ der-gâhlar, muwallâ10 mermerler üzre nuqûş-ı gûn-â-gûn ile
muśanna> gûşeler, küncler, ruxâmî muqarnesler, xuśûśen muqâbele-i miwrâbda olan
(422b) bâb-ı evvel ki, üzerinde kelime-i ţayyibe-i lâ İlâhe illa’ llâh Muwammedün
resûlu’ llâh mesţûr olub, âstân-ı melâik-âşiyân ki, tâc-ı [bâ]-ibtihâcı11 nâme-i tevwîd,
sîne-i bî-kînesi medâr-ı taqdîs ü temcîd, mawall-i duxûl-i rawmet12-i Xudâ-yı >âlem-
âferîd13dir.
Zihî der-gâh-ı >âlî bâb-ı cennet
Behişt-i >adne beñzerdir nüh-minnet
Naźar-gâh-ı bülend ve câ-yı a>lâ
Şerefle her maqâmı qudse hem-tâ
Görenler seyir idüb ol bâr-gâhı
Muqarrer žikr ider nâm-ı İlâhı.

1
K: eţvâr
2
F Hs K: Câmi>-i Süleymân Xân terkîb-i laţîfi daxı sâl-i esâsa târîxdir, - Müessisân-ı kâmil, bennâyân-ı
Arisţo-şemâyil >alâ-vech’ il-ittiśâl, A Hk: - Erbâb-ı naźm-ı belâğat-şi>âr, aśwâb-ı ţab>-ı feśâwat-âŝâr, câmi>-i
behişt-eţvâra güzîde ve rengîn târîxler didiler. Müessisân-ı kâmil, bennâyân-ı Arisţo-şemâyil >alâ-vech’ il-
ittiśâl
3
A Hk: münîf
4
Hs K Ü: wâlet
5
Şânı yüce olsun, ihsanı ve iyiliği (her yeri) kaplasın.
6
A: - Ne qubbe nûra ğarq olmış cebeldir
İçi Qur’ ân ile cennet-meŝeldir
7
A Hk: qalur
8
F Hs K Ü: hümâyûn
9
A Hk: - ki her bâbı bir gûne vaż>-ı ğarîb ile maśnû>
10
Hk K: mücellâ
11
F K Ü: ibtihâc
12
Hk: merwamet
13
A: - mawall-i duxûl-i rawmet-i Xudâ-yı >âlem-âferîd
722

Derûnı bir warem-i muwterem ki, śafâda güyiyâ bâğ-ı İremdir. Ol bâb-ı ni>me’ l-meâbdan
içerüsi bir warem-i cennet-arśa ve çâr1-erkân ki, behişt-i berînden nümûne ve nişândır.
>Âlî mermer sütûnlar üzre âsmân-tedvîr kemerler birle qıbâb-ı bî-wisâb altında bir
mescid-i >arîż ü ţavîl, secde-gâh-ı lâzımü’ t-tebcîl, eţrâfı güşâde üzerinde >aźîmü’ ş-şân
menâreler ile qubbe-i >ulyâ-yı pür-śafâ görinür. Temâşâsı >uqûle wayret virür. Waremiñ
qıble cânibi yemîn ü yesâr iki śuffe-i śafâ2-baxş, iki śawîfe-i mu>allâ-yı cennet-ferş,
sengîn ve rengîn mermer sütûnlar üzre kemânî kemerler birle nîm qubbe-i hümâyûn
altında >âlî qubbeler ile mescid-i büzürg-vâr-ı >aźîmü’ l-i>tibârdır. Aśl câmi>-i celîlü’ ş-
şânıñ bâb-ı mu>allâsı ki, muqâbele-i miwrâb-ı sa>âdet-intisâbdadır, anda vâqi>olan zîb ü
zînet lâ->ayn raet ve lâ-üžn semi>at3 muqteżâsınca şânı ta>rîfden müstağnîdir. Źıll-i
hümâ-sâyesinde müstaźill olan mü>minîne udxulûhâ bi-selâmin âminîne4 fewvâsı lâyıw u
bâhir olur.
Mu>allâ bir hümâyûn bâb-ı >âlî
Meger cennetde var ola miŝâli
Şeref-baxş u śafâ-efzâ müzeyyen
Duxûli rawmet-i Waqqdır mu>ayyen
Maqâm-ı xuld u >adne bâb-ı meftûw
Cemâliyle meserretler bulur rûw.
Qapuları mükellef ü muśanna>, her bâb-ı ni>me’ l-meâbınıñ mıśra>ları nuqûş-ı ğarîbeye
ma>den ve menba>, kilid ve walqaları sîmîn ve zerrîn, çâr5-cûyları ruxâm-ı rengînden
ârâyiş-i ğarîbe ile mânend-i firdevs-i berîndir. Miyân-ı waremde bir wavż-ı bedî>,
şâdurvân-ı (423a) refî> ü menî> ki, menba>-ı selsebîl ü zülâl, mecrâ-yı >ayn-ı kevŝer-
miŝâldir.
Ţolu âb-ı zülâl ve >ayn-ı şîrîn
Śafâda sîm xâliś-i xûb u rengîn
Revân her lûlesinden cûy-i kevŝer
Şarâb-ı hoş-güvâr u qand ü şeker
Vużû eyler müslümânlar yüzin yur
Olur her qaţresi nûrun >alâ nûr
Temâşâsı virür qalbe wużûrı
Dem-â-dem baxş ider nev>-i sürûrı6.
Qubbe-i >ulyâ kelle-i bülend ü bâlâ7 ki, śandûqa-i Qur’ ân-ı >aźîm, xâzin-i gencîne-i
Furqân-ı qadîm olub, beytu’ llâh-ı sa>âdet-penâh, zümre-i erbâb-ı îmân u İslâm’ a qıble-
gâhdır8. Sâyir warem-i muwteremiñ çâr rükninde vâqi> olan serv-qâmet, śanevber-
śalâbet, ţûbâ-resm ü müntehâ-şekl ü elif-hey&et dört menâre-i >aźîmü’ ş-şân evqât u sâ>ât-

1
A Hk: çehâr
2
K: - śafâ
3
Hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak işitmedi.
4
“Selametle güven içinde oraya girin.”, K.K., 15 Hicr, 46.
5
Hs Ü: çây
6
A: - Temâşâsı virür qalbe wużûrı
Dem-â-dem baxş ider nev>-i sürûrı
7
A F Hk Hs K: >arş-hem-tâ, - bülend ü bâlâ
8
A F Hk Hs K: ol menzile-i maqâm-ı Muwammedî, mertebe-i >âlî-şân-ı Awmedîdedir. Śalla’llâhu >aleyhi
ve selem, - beytu’ llâh-ı sa>âdet-penâh, zümre-i erbâb-ı îmân u İslâm’a qıble-gâhdır
723

i >ibâdet-nişânda maqarr u me&vâ1-yı kelime-i tevwîd ü ežân, gül-bâng-i temcîd-i melik-i


deyyân ile >azze ismuhû2 müşerref on >aded şerefeler ki, her biri walqa-i mâ mânendi
pür-şerefdir3. Sâyir qıbâb-ı encüm-wisâb aña eţvâr-ı şâmixü’ l-bünyân üzre müretteb
edilmiştir4. Ol maqâm-ı behişt-ârâ, câmi>-i firdevs-warem ü Mescid-i Aqśâ miŝâl-i
ravża-i dârü’ s-selâm ve nümûne-i beytu’ llâhi’ l-warâm5 olmağla ŝânî Ka>be-i >ulyâ vâqi>
oldı. Aśl qubbe-i bülend-i gerdûn-mânend6 ü felek-temâs u semek-esâs qavâyim-i
erba>a-i müstawkeme üzre dört kemer-i mevzûn u muţarraw ki, her biri nümûne-i qavs-i
quzawdır, müretteb olub, yemîn ve şimâlde dört qıţ>a summâqî ve zerzûrî mermer
sütûnlar ki, nâdire-i âfâq olub, dünyâda miŝâlleri nâ-yâb u ma>dûm, naźîrleri rub>-ı
meskûnda nâ-mesmû> u nâ-ma>lûmdur. İkisi mawmiyye-i Qosţanţiniyye’ de ğayrıları
memâlik-i Mıśriyye’ den mawrûse-i İskenderiyye’ [de] bulınub, deryâdan gemiler ile
getürülüb, bu câmi>-i cennet-âbâda naśîb imiş, anda qonıldı. Ol dört qıţ>a yek-pâre
mermerler muqâbelesinde ruxâm-ı beyâż-eblaq ki, ecrâmı güyâ câm-ı mürevvaq ya
âyine-i gîtî-nümây ve xûrşîd-revnaqdır. Dört qıţ>a7 yapma müdevver-i mânend-i mihr-i
enver sütûnlar üzre bir ţabaqa-i >ulyâ temhîd etdirildi. Her sütûn mâ-beyni âsmân-niţâq
qavsî8 ve kemânî kemerler fevqâniyyesinde gerü zîbâ ve9 mücellâ ruxâm10-ı (423b) gûn-
â-gûn xurde direkler ki, her biri wâfıź-ı müstaqîm olub, qubbe-i >ulyâyı bekler. Câmi>-i
celîl-i büzürg-vârıñ yemîn ü yesârda olan iki bâb-ı fetw-intisâbıñ gûşe-i miwrâba varınca
ţaşradan gerü śafâ-manźar, keder-rîz ü dil-âvîz mermer sütûnlar üzre qıbâb-ı sipihr-
wicâb altında başqa bir mescid-i >ulyâ, iki muśallâ-yı bâ-śafâ ki, ţaşra wareme naźır u
sâyirdir. Ol śuffeleriñ taxtı birke-i âb-ı muśaffâ, xazîne-i mâ-i śafâ-efzâdır. Ruxâm-ı
cevâhir-irtisâmdan maśnû> u bedî> taqsîmler idüb, her żıl>ında11 lûle-i zerrîn ile >ayn-ı
kevŝer-âyîn ki, mecrâ-yı âb-ı wayâtdır. Her ţarafında12 on sekiz lûle olub, >aţşânı sîr-âb,
teşneleri ber-murâd u kâm-yâb13 iderler.
Ne çeşme her biri bir cûya beñzer
Revân her lûlesinden >ayn-ı kevŝer
Dilerseñ nûş qıl şehd ü şekerden
>İţâş-ı14 müstemende mâ-ważardır
Dilerseñ âb-dest al pâk-bâz ol
Girüb câmi>de var ehl-i nemâz ol
Dilerseñ bî-nemâz âb-destini al
Xayırdır intifâ>eyle beher-xâl

1
A F Hk Hs K: çâr-yâr-ı kibâra nisbet, menârelerde, - evqât u sâ>ât-i >ibâdet-nişânda maqarr u me&vâ
2
İsmi yüce olsun.
3
A F Hk Hs K: >aşere-i mübeşşereye remz ü işâret, - ki, her biri walqa-i mâ mânendi pür-şerefdir
4
A F Hk Hs K: silsile-i gürûh-ı aśwâb-ı sa>âdet-intisâb meŝâbesinde, - aña eţvâr-ı şâmixü’ l-bünyân üzre
müretteb edilmiştir.
5
K: warem
6
A: ebr-peyvend, - gerdûn-mânend
7
A: pâre
8
A Hk: qavs
9
Hk: - ve
10
K: - ruxâm
11
F Hs K Ü: żıl>atda
12
A Hk: ţarafda
13
K: - ve kâm-yâb
14
Ü: >aţâsı, F Hs K: >iţâşı
724

Dilerseñ wücreye götür nevâle


Du>â-yı şâha başla iştiğâle.
Derûn-ı qubbe-i hümâyûnı ki, maxzen-i envâr-ı İlâhî, mevrid-i leme>ât-ı nâ-mütenâhîdir.
Śanâyi>-i bedâyi>1-i >acîbe ile maśnû> u maţbû>, muţallâ zencîrler ile âvîxte zücâcî ve
billûrî ţoplar ki 2, her biri âyine-i cihân-nümâ, mihr-i münîr-i żiyâ-efzâdır. Miyânlarında
muśaffâ qanâdîl-i nûr ve meşâ>il-i sürûr ki, fi’ l-waqîqa nücûm-ı deycûrdur. Nuqûş-ı gûn-
â-gûn ile menqûş beyża-i şütür-mürğler ki, muwayyir-i >uqûl ü hûşdur. Sâyir teberrükât-ı
fâxire [ki] nâdire-i eyyâm olan üstâdlar bu câmi>-i cennet-nişân u rawmet-âşiyâna yâd-
gâr eylemişlerdi. Walqa-i âftâb3-tedvîre4 qonılub, tezyîn olındı.
Nigâh etseñ semâdan bu nümûne
Mukarrer maźhar olmış kâf u nûna
Felek bir mihr ile düşsün wicâba
Bunıñ her câmı beñzer âfitâba
Fürûzân oldı ğonce şem>i her şeb
Olur nûriyle her qandîli kevkeb
Münevver pür-żiyâ leyl ü nehârı
Görir seyr eyleyen [faśl]-ı baharı.
(424a) Ve qubbe-i refî>ü’ l-erkân u âsmân-âşiyân tedvîrinde qonılan revzenler ki, ebvâb-ı
[nû]r u żiyâ, menâfiž-i şa>şa>a-i âftâb-ı >âlem-ârâdır. Sâyir cüdrân-ı rawmet-erkânda
mevżû> olan manźaralar ki, maţla>-ı envâr-ı xûrşîd-i tâbândır. Gûn-â-gûn u rengîn
câmlar ki, âyine-i nûr-âyîn, mir’ ât-ı güzîn-i >âlem-bîndir. Evżâ>-ı bedî>a ile maśnû>,
esâlîb-i >acîbe ile mevżû>olmışdır.
Gören her câmını dir mihre beñzer
Güzellik xâteminde mühre beñzer
Ya bir âyine-i gîtî-nümâdır
Śafâ-baxş u mücellâ pür-śafâdır
Güneş gibi nümâyân nûra maţla>
Ŝüreyyâ-iwtişâm u necme mecma>.
Miwrâb-ı sa>âdet-iktisâbı xod mawall-i nüzûl-i rawmet-i Rawmân ve müstaqarr-ı wulûl-i
mağfiret-i Yezdân olub, ruxâm-ı cevâhir5-mizâc, mermer-i xûrşîd-fer ü zücâc-
imtizâc[dan] tîşe-i üstâdân-ı nevâdir6-pîşe ile śafwa-i mücellâ ve levwa-i muwallâ vâqi>
olmışdır7.

1
A Hk: bedî>a
2
A: + nuqûş-ı rengîn, elvân-ı ţarâvet-âyîn ile tezyîn olınub, üstâdân-ı kâmil-i hüner-şemâyil, naqqâşân-ı
fâżıl-ı siwr-xaśâyil bu câmi>-i behişt-müşâkil yâd-gâr eylemişler.
3
F Hs K Ü: ĝĜ Ģė, K: awbâb

4
A: tedvîr
5
Hs Ü: cevher
6
F Hs Ü: nevâd
7
K: - Gören her câmını dir mihre beñzer
Güzellik xâteminde mühre beñzer
Ya bir âyine-i gîtî-nümâdır
Śafâ-baxş ve mücellâ pür-śafâdır
Güneş gibi nümâyân nûra maţla>
Ŝüreyyâ-iwtişâm ve necme mecma>.
725

İmâmıñ secde-gâh-ı nûr-baxşı


Rawîmiñ rawmete mihr-i diraxşı
Ne devletdir aña virenler arqa
Virür ten fülkini rawmetle ğarqa
Ser-â-ser nûr-ı Qur’ ân ile memlû
Buxûr u >ıţr-ı misk-asâ u xoş-bû
Kelâm-ı Waqq ile âbâd u ma>mûr
Mawall-i mağfiretdir menzil-i nûr.
Civârında bir minber-i mu>allâ ve xutbe-gâh-ı a>lâ xaţîb-i lebîbe âşiyân u menzil,
mawall-i tesbîw ü temcîd, qarâr-gâh-ı taqdîs ü tevwîddir. Ol daxı ruxâm-ı Beyżâ, seng-i
âb-reng-i muśaffâdan vaż>ı maqbûl ile tirâş olınmış nâdire-i âfâq ve u>cûbe-i zemândır.
Ne minber mehbiţ-i nûr-ı İlâhî
Xaţîb-i şehriyârıñ taxt-gâhı
Müşerrefdir Xudâ nâmiyle ol tawt
Zihî iqbâl ü devletdir zihî baxt1
Du>â-yı müstecâbıñ menzilidir
Ŝenâ ve wamd-i Waqq’ ıñ mawfilidir
Resûl-i müctebâ medwine maźhar
Ţulû>eyler o demde mihr-i enver.
Muqâbele-i miwrâb u minberde bir [kürsî]-yi kürsî-manźar mermer sütûnlar üzre śuffe-i
śafâ ve taxt-gâh-ı muśaffâ ki, wâfıźân-ı âyât-ı furqânî ve tâliyân-ı kelâm-ı sa>âdet-
intiźâm-ı Sübwânî (424b) anda tilâvet-i bülbülân-ı bostân-ı Qur’ ânî, >andelîbân-ı
gülistân-ı xoş-elwânî üzerinde qırâat iderler. Bir ţarafında müežžinân-ı xoş-âvâz, śalâ-
baxşân-ı ser-efrâz evqât-ı te&žîn ve sâ>ât-i tekbîr ü te&mînde elwân-ı [di]l-firîb ile âžân-ı
müslimîne idxâl-i sürûr u wubûr iderler. Bir ţarafında xoş-xân2-ı maqbûl ki, meddâw-ı
resûldür, rengîn perde3lerde, nâzenîn maqâmlarda seyr ü sülûk idüb, bir cânibinde4
mu>arrif-i belîğü’ l-lisân ve faśîwü’ l-edâ her faśla münâsib ta>rîfler ile mecâlis-i üns-şi>âr-
ı müslimîni 5 behişt-i berîn iderler.
Tevsî>-i medâr-ı erbâb-ı İslâm, tevfîr-i śufûf-ı câmi>-i xuld-intiźâm içün bir ţabaqa-i
>ulyâ ki, ol daxı başqa mescid6-i fesîwü’ l-feżâ, >ibâdet-gâh-ı mu>allâdır7, tertîb olındı.
Ferş-i hümâyûn-ı câmi> ki, waqîqaten hâmûn-ı vâsi>dir. Śufûf-ı meymenet-mevśûfı
tezyîn olınub, śaff-ı evvelde maśâwif-i >aźîme ki, kelâmu’ llâhi’ l-müheymini’ l->ažîzdir8.
Celle žikruhû9. Nâdire-i zemân u dühûr olan kâtibân-ı miskîn-aqlâm, nüvîsende-gân-ı

Miwrâb-ı sa>âdet-iktisâbı xod mawall-i nüzûl-i rawmet-i Rawmân ve müstaqarr-ı wulûl-i mağfiret-i Yezdân
olub, ruxâm-ı cevâhir-mizâc, mermer-i xûrşîd-fer ü zücâc-imtizâc[dan] tîşe-i üstâdân-ı nevâdir-pîşe ile
śafwa-i mücellâ ve levwa-i muwallâ vâqi>olmışdır
1
K: tawt
2
F Hs Ü: ΑΜņŪėΜŅ
3
Hs Ü: per
4
F Hk Hs Ü: cânibde
5
F Hs K Ü: müslimîn
6
Hk: - mescid
7
F Hs K Ü: mu>allâ
8
Ü: >azîzde
9
İsmi yüce olsun.
726

sa>âdet-irtisâm cell-i iqdâm ve bežl-i ihtimâm ile tawrîr ü tekmîl eylemişlerdi 1. Her
biriniñ >ünvân-ı sa>âdet-nişânı težhîb-i >âlî-şân, ârâyiş-i suţûrı awzâb u >uşûr ile
müzeyyen ü ma>mûrdur2. Envâ>-ı tekellüfât-ı śanâyi>-âyât ile müžehheb, bedî>ü’ l-üslûb
cildler ile ârâste śûs3-kârî yâd-gâr-ı celî muśanna> rawlî4ler üzre mükellef ğılâflar ile
pîrâstedir.
Miwrâb-ı sa>âdet-niśâbıñ yemîn ü yesârında leyâlî-i şerîfede tenvîr-i meşâ>il-i mawâfil
içün evżâ>-ı ğarîbe ve ażlâ>-ı >acîbe ile maśnû> ve nuţallâ çerâğlar, şem>dânlar ki,
münevvir-i mecâlis-i quds, rûşenâ-baxş-ı mawâfil-i ünsdür, śadr-ı >âlî-qadrde tevşîw
olındı. Câ-be-câ mübârek mevżi>lerde qırâat-ı >amme ve tebâreke içün ve awyânen
evqât-ı laţîfede ehl-i İslâm’ a va>ź u naśîwat içün vâ>iźlere daxı kürsîler qodılar. Cume>ât
u a>yâdda ważret-i pâdişâh-ı sa>âdet-mu>tâd xullide mülkühû5 gelüb, edâ-i ferâyiż ü
sünen içün cânib-i yesârda ruxâmî sütûnlar üzre muttaśıl 6 ve muţabbaq bir secde-gâh-ı
quds-revnaq binâ olındı. Başqa miwrâb-ı (425a) sa>âdet-intisâb ile secde-gâh-ı >ulyâ,
>ibâdet-câ-yı aqśâdır.
Müşerref bir maqâm pür-şerefdir
>İbâdet dürrine güyâ śadefdir
Şeh-i >âlem-penâhıñ secde-gâhı
Niyâziyle nemâzıñ şâh-râhı
Çü źıllu’ llâhi >âlî mawfilidir
Du>â-yı müstecâbıñ menzilidir
Vücûdı Waqq te>âlâ sâyesidir
Emân ü emn ü >adliñ mâyesidir
O sâye müstedâm olsun İlâhî
Sa>âdetle müdâm olsun İlâhî.
Câmi>-i nâfi>iñ warem-i muwteremine7 muttaśıl yemîn ü yesârında dört >âlî medrese ki,
ebniye-i müessese olub, ţalebe-i >ulûm-ı sa>âdet-rüsûma mesken, ežkiyâ-yı fünûn-ı
meârib-maqrûna maqarr u vaţandır. Üslûb-ı maqbûl üzre mevżû> olub, her birinde bir
ders-xâne-i sâmî ve bülend ki, mecma>-ı ahâlî ve8 ercmend, mawfil-i müsta>iddân-ı
sa>âdet-mend durırlar. Müderrisân-ı feżâyil-şi>âr, muwaqqıqân-ı kemâlât-iştihâr heftede
dört gün derse iştiğâl idüb, ţullâb-ı >ulûm ile mübâwaŝe ü ta>lîm, ma>ânî-şinâsân-ı rumûz
u9 mesâileye keşf-i müşkilâtla daqâyıq-ı waqâyıqı10 taqrîr ü tefhîm iderler. Wücrât-ı
sâmiyesi qıbâb-ı bî-wisâb ile mükemmel, miyânı >arśa-i vesî>a ile feżâ-yı quds gibi ra>nâ
ve bî-bedeldir.
Yapıldı ţavr-ı xâśś üzre medâris
Cehâletden cihâna11 oldı wâris

1
Hk: eylemişler
2
Ü: ma>mûrdan
3
A F Hk: fûs
4
K: - muśanna>rawlî
5
Mülkü dâim olsun.
6
A Hk: munfaśıl
7
F Hs K Ü: muwtereme
8
F Hs K Ü: - ve
9
Hk: - ve
10
K: - waqâyıqı
11
A Hk: cihânı
727

Bülend oldı >ulûmıñ şân u faxri


Feżâyil ehliniñ yüceldi qadri
Şerefle râyet-i >ilm oldı >âlî
Livâ-yı rif>ate irdi mevâlî
Kemâle rağbet-i xalq oldı ğâlib
Wuśûle irdi yüsr ile meârib
Taśarruf etdi dâniş-mend >ulûfe
İrişdi maśrafı dersiñ ulûfe
Ŝenâ u şükr-i ni>met oldı lâzım
Du>â-yı şâha mollalar mülâzım.
Muqâbele-i miwrâb-ı sa>âdet-iktisâbda cânib-i yemîne mâyil bir dârü’ l-wadîŝ-i qudsi’ ş-
şemâyil binâ olındı ki, vaż>-ı maqbûl üzre qubbe-i >âlî-şân, der-gâh-ı bülend-eyvân ile
>atebe-i refî>ü’ l-mekândır. Anuñ daxı muqâbelesinde wücrât-ı sâmiyât teşyîd olınub,
>ulûm-ı ewâdîŝde >âlim ü mâhir bir müderris-i kâmil 1-i qaviyyü’ l-meâŝir ta>yîn buyurıldı
ki, ol maqâm-ı şerîfde sâmi>îne (425b) naql-i wadîŝ-i resûl ile śalla’ llâhu >aleyhi ve
sellem2 derecât-ı >aliyye3-i meŝûbâta vuśûl bulub, tawśîl-i ücûr-ı nâ-mawśûr eyleye.
Ewâdîŝ-i nebeviyyeniñ ğavâmıż u müşkilâtını wall eyleyüb, mesâil-i dîniyyede sâilîne
mücîb-i sa>âdet-naśîb ola.
Wadîŝ-i şâh-ı ıqlîm-i nübüvvet
Dil-i mü&min bulur andan meserret
Çerâğ-ı bezmidir dîn-i qavîmiñ
Uśûlidir śırâţ-ı müstaqîmiñ
Hidâyet-baxş-ı erbâb-ı sa>âdet
Sa>âdet-vizr-i aśwâb-ı hidâyet
Gül-i gül-zâr-ı İslâm u emânî
Mu>aţţar eylemiş bûyı cihânı
Oqındıqça ewâdîŝ-i peyem-ber
Ola4 şeh devleti dâyim muqarrer.
Awvâl-i Qur’ ân-ı >aźîme kemâl-i iltifât ve wüsn-i naźâr5, umûr-ı qırâat-ı Furqân-ı
qadîme nigerân ve6 bežl 7-i himem-i sa>âdet-eŝer a>źam-ı şiyem-i axlâq-ı ważret-i
pâdişâh-ı baxr u berr olduğı eclden mülwaqâ[t]-ı câmi>-i ekberde bir dârü’ l-qurrâ-i
mu>teber daxı bünyâd etdirildi. Erbâb-ı tecvîdden bir mücevvid-i kâfil ü kâmil, wâfıź-ı
niwrîr8-i maţbû>ü’ ş-şemâyil ki, vücûh9-ı qırâat-ı Qur’ ân-ı kerîme >âlim, rumûzât-ı esrâr-ı
tenzîle vâqıf u mu>allim ola ki, wâfıźân-ı kelâm-ı Rabbü’ l->âlemîn, tâliyân-ı âyât-ı
beyyinât-ı dîn-i mübîne her zemânda irşâd u ta>lîm ü tefhîm eyleye.

1
Hk: + ve
2
Hk: >aleyhi’ s-selâm, - śalla’ llâhu >aleyhi ve selem. Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
3
A Hk: - >aliyye
4
A Hk: olur
5
Ü: naźîr
6
Hk: - ve
7
Hk: + ve
8
Hs Ü: tawrîr
9
F Hs Ü: ģΜįΛ
728

Ŝebât-ı [dîn] ü devlet oldı Qur’ ân


>Azîz-i mülk ü millet oldı Qur’ ân
Olur Qur’ ân ile dîniñ ŝebâtı
Bulur Qur’ ân ile mü&min necâtı
Şerefdir müslime Qur’ ân-ı a>lâ
Olur Qur’ ân ile qadri mu>allâ
Sebebdir devlet-i >Oŝmân’ a Qur’ ân
Aña ta>źîm ile olmışdı sulţân
Müebbed1 ola dâyim devlet-i şâh
Vire maqśûdını her demde Allah.
Bir cânibde śıbyân-ı müslimîne ta>lîm-i Qur’ ân-ı >azîz ve eytâm-ı mü&minîne tefhîm-i
qavâ>id-i Furqân-ı meserret-engîz içün mekteb-[xâne]-i sa>âdet-âşiyâne ki, mawzen-i
envâr-ı kelâm-ı İlâhî, gencîne-i cevâhir-i âyât-ı sa>âdet-penâhîdir. Mükellef bir serây-ı
sürûr-efzâ ki, qarâr-gâh-ı >andelîbân-ı riyâż-ı üns, menzil-gâh-ı bülbülân-ı wadîqa-i quds
olub, vaqt-i źuhûr-ı âftâb-ı âsmân-serîrden (426a) hengâm-ı ğurûb-i mihr-i münîr-i
rûşen-żamîre varınca üstâžân-ı baśîr, mu>allimân-ı Arisţo-naźîr, ţâlibân-ı cevâhir-iksîr
te&ŝîr-i Qur’ ân’ a ta>lîm, râğıbân-ı hidâyet-âŝâr-ı Furqân’ a merâsim ü şerâyiţ-i Furqân’ ı
tefhîm iderler.
Oqırlar muśwaf-ı Waqq’ dan sebaqlar
Niŝâr eyler melik cevher ţabaqlar
Maśâwifdir sirâc-ı leyl-i deycûr
Źalâm-ı cehli def>içün virür nûr
Maśâwif şâh-ı ıqlîm-i süxandır
Maśâwif âfitâb-ı encümendir2
Mu>allim cem>-i eţfâl eylemişdir
Du>â-yı şâh içün fâl eylemişdir
Üşib âmîn iderler ola maqbûl
Müyesser ola Waqq qatında mesûl.
Ve taţhîr-i ebdân-ı insânî, izâle-i mekrûhât-ı ecsâm-ı wayvânî ki, şa>âyir-i İslâm u
müslümânîden olub, ehemm-i mühimmât ve aqvem3-i vâcibât olmağın câmi>-i dâfi>ü’ l-
melâliñ4 ţaraf-ı şimâlîsinde vâqi>olan medârise mülâśıq olan mawallde güzîde ve lâyıq
bir wammâm-ı sürûr-encâm5-ı fâyiq binâ olındı ki, hevâsı xûb, vaż>ı merğûb, binâsı
mawbûb, ecsâma râwat-ı rûw, ebdâna mezîd-i ferwân ve fütûw, xalvetleri müstelzim-i şâdî
ve behcet, śuffeleri bâ>iŝ-i wubûr u ferwat, ferşi śafâda śawn-ı serây-ı cennet, xazîneleri
fâyiżü’ l-berekât, lûleleri mecrâ-yı âb-ı wayât, yenâbi>-i selsebîl ve cûy-ı Fırat, câme-kânı
sürûra âşiyân, şâdurvânı >ayn-ı zemzemden nişân.
Ne wammâm âb-ı rû-yi mülket oldı
Śafâ kânı mawall-i râwat oldı

1
A Hk: müeyyed
2
Hk: - Maśâwif şâh-ı ıqlîm-i süxandır
Maśâwif âfitâb-ı encümendir
3
K: aqvâm
4
Hs K Ü: mâliñ
5
F Hs K Ü: - encâm
729

Berâber câmınıñ mihre żiyâsı


Şu>â>-ı şemse ğâlib rûşenâsı
Hevâsından1 gelür câna meserret
Dimâğa baxş ider envâ>-ı behcet
Nümûn[e] wavż-ı cennetden cihâna
Śuyıdır âb-ı kevŝer yoq bahâne
Girenler istemez çıqmağ içinden
Nitekîm ehl-i xuld uçmağ içinden
Bedenler rûw ile sürüb śafâyı
İderler şâh-ı ıqlîme du>âyı.
Câmi>-i şerîfiñ warem evvelinde vâqi>olan bâb-ı >âlî muqâbelesinde wużûr u istirâwat-ı
(426b) müsâfirân, refâhiyet ü emniyyet-i vâridân içün >imâret-i >ulyâ-yı firdevs-feżâ,
sâwat-i hümâyûn-ı İrem-hem-tâ binâ olındı. >Adedde on sekiz bâb müsâfir-xâneler ki,
her biri menzil-i maqâśıd-müştemil ü meârib-wuśûl bir beyt-i şâh-nişîn ü şeref-nüzûldür.
Başqa [başqa] >âlî şitâyî ve śayfî2 śuffeler, xalvet-xâneler, öñlerinde śafâ-baxş śâfî
mermerlerden tirâş olınmış münaqqaş wavżlar, muśanna>çeşmeler, sâyir insâna wâcet ü
mühimm olan levâzım cümle müheyyâ ve wâżır. Nüzûl iden müsâfirîne çâşt ve3 şâm
iţ>âm-ı ţa>âm4 içün maţbaw-ı >aliyye-i şâhâne ki, her śubw vâridîne müzîlü’ l->ilel 5, şîrîn ü
ğarrâ ve6 bî-bedel >aseller, yorğun arğun gelmiş ğarîb ü bî-nevâ muwtâc u aca ţatlu, ležîž
ballu pâçeler ile żiyâfetler iderler. Ba>de’ l->aśr envâ>-ı ni>am ve me&kûlât-ı bî-wadd ü
waśr ile firâşlar, sînîler içinde şâhâne ni>metler ile memlû çînîlerde eţ>ime-i gûn-â-gûn,
her faśla münâsib ağdiye-i cân-efzâ, ma>îde-güşâ turşılar, ekşiler ile ayru ayru her
müsâfir-xâneye nüzl-i firâvân [baxş] iderler. Mevâşî ve devâbba ıśţabl-ı ma>mûre7den
bî-bahâ ve minnet8 ü9 girev müstevfâ >alef ü cev iwsân idüb, her rûz küllî nuqûdı Waqq
yolına bežl ü telef iderler. Sâdât u >ulemâ, ümerâ ve küberâ, fuqarâ ve żu>afâ, muwtâcîn
ü ağniyâya men> u redd olmayub, üc gün üc gece şâhâne ve10 emîrâne qonıqlıqlar
iderler. Medâris-i >âliyede >ulûma meşğûl sûxte ismi ile müsemmâ olan [fuqarâ ki],
źâhiren dilleri âteş-i faqr ile mawrûr, velî11 sîne-i bî-kîneleri envâ>12-ı ma>ârif ile mam>ûr
ve pür-nûrdur. Her biri ţâlib-i iksîr-i >ilm ü kemâl, râğıb-ı tawśîl-i fażl u13 mekârim ü
efżâldir. Anlar içün müstaqill >âlî me&kel ki, erbâb-ı cû>a lisân-ı wâl ile gel deyü nidâ
ider, binâ olınub, her rûz vu[fûr]-ı >âţıfet-i şâhâne ile14 sîr15 ü fîrûz olurlar. Sâyir nâsdan
>umûmen fuqarâ ve muwtâcîne, erâmil ü eytâma, şüyûx u >acâyize, qût-i lâ-yemûte

1
Hs Ü: ΑŋΕŦ Ό
ėΜΙ
2
Hs Ü: ΞẃΣŶ
3
A Hk: - ve
4
K: - ţa>âm
5
A: cu>
6
F Hs K Ü: - ve
7
A Hk: ma>mûr
8
A: nüzl ü girev, - bahâ ve minnet
9
Hk: - ve
10
F Hs K Ü: - ve
11
F Hs K Ü: ⌠Ŋ
12
Hk: envâr
13
Hk: - ve
14
K: - ile
15
K: ŖΛ╙Ŧ
730

qudreti olmayan >âcize beyâż ve1 münevver ţaslar ile envâ>-ı ni>metler mebžûl olub,
maţbax-ı xayr-qarîn ü wasenât- (427a) encâmdan her gün niçe biñ nefer nüfûs, tecerru>-ı
küûs-ı murâdât ile behre-mend ü şâd-kâm olurlar.
>İmâret kim ţolu pür-ni>met oldı
Sitanbul’ ıñ başına devlet oldı
Nitekim śâwibidir şâh-ı şâhân
>Amâyir cinsine o2 daxı sulţân
Vesîle oldı wâcât u merâma
Ola ma>mûr ilâ-yevmi’ l-qıyâme
Ne maqśûd olsa mevcûd oldı anda
Emîr-i muwteşem-cûd oldı anda
Hezârân wamd3 ü minnetler Xudâ’ ya
Du>âya câmi>ve mecma>4 ŝenâye5
Cihânıñ tâ ola >ahdi muqarrer
Bütün dünyâya şâh olsun muźaffer
>İmâretler yapa6 her yerde a>lâ
Sa>âdet7 vire dâyim Waqq te>âlâ.
>İmâret-i sâmiye civârında bir dârü’ ş-şifâ-i sıwwat-mekân u selâmet-âşiyân ki 8, bîmâre
tîmâr-xâne, marîż ü >alîle serây u âstânedir. Bülend ü refî>qubbeler ile >âlî mekânlar ki,
mücerred içinde sükûn, bâ>iŝ-i izâle-i cünûn, belki bir qac gün anda iqâmet sebeb-i
istîlâ-yı dil-xûşî ve selâmet. Başqa seyr ü temâşâsı mûcib-i envâ>-ı behcet ü śıwwatdir.
>Âlî kilârlar, maţbaxlar, wammâm-ı âfiyet9-câme-kân sâyir mâ-lâ-büdd olan xuśûślar
cümle tedârük olınub, tekmîl olındı. Merżâ-yı ğurebâ, xaste-gân-ı fuqarâ, bî-çâre-gân-ı
mużţarr, fürûmânde-gân-ı bî-xîş ü mâder ü peder gelüb, ol serâylarda wużûr ile10 râwat
ve ve sürûr ile muğtenim olub, wâžıq ţabîbler, fâyiq wakîmler ta>yîn olınub, muqteżâ-yı
wikmet üzre merżâya >ilâclar, edviye-i mezîlü’ l-esqâmdan envâ>-ı dârûlar, terkîbler ile
devâlar iderler. Her sewer dârü’ ş-şifâ qapuları meftûw olub, erbâb-ı wacât, aśwâb-ı
mu>âlecât wâżır olub, wukemâ-i Arisţo-fıţnat, eţıbbâ-i Eflâţun-wikmet Dîvân idüb,
merżâ-yı müslimîne wüsn-i naźar11, muwtâcîn-i mü&minîne cenâw u per döşeyüb, devâlar
ve >ilâclar iderler. Her mizâca münâsib ağdiye-i şerîfe ve eşribe-i laţîfe, envâ>-ı ma>âcin-
i bedî>a virüb, zemân-ı źuhra degin devâya iştiğâl iderler.
Ţabîb-i wâžıqıñ mawżâ liqâsı
Olurmış xasteye evvel şifâsı
(427b) Naśîwat eyleyenler her lebîbe
Demişler girme şehr-i bî-ţabîbe

1
Hk: - ve
2
A Hk: bu
3
F Hs Ü: ŋķ
4
A: + ve
5
Hs Ü: sâye
6
F Ü: pâye
7
A Hk: siyâdet
8
K: - âşiyân ki
9
Ü: >âqıbet
10
Hk: - ile
11
Ü: naźîr
731

Eţıbbâ nûr-ı çeşm-i âdemîdir


Wayât-efzâ mübârek-maqdemidir
Ţabîb enfâsı virür câna quvvet
Ţabîbiñ sözleridir cân nüh-minnet
Ţabîbi >âlemiñ şâh-ı cihândır
Waqîqat bu güneş gibi >ayândır
Mezîd-i luţfıdır ehl-i cihâne
Şifâ-xâne olur mawżâ bahâne
Kerem ıźhâr idüb şâh-ı mükerrem
Şifâ baxş etdi dünyâya mu>aźźam
Cihân xalqı müreffeh gölgesinde
Bulur her kişi râwat ülkesinde
Marażdan xaste buldıqça şifâyı
Devâm-ı devlete eyler du>âyı.
Erbâb-ı mübâya>ât ve tüccâra laţîf kârbân-serâylar, aśwâb-ı mu>âmelât ve esrâra1 >âlî
emâkin-i şeref-fezâylar tertîb olınub, eţrâf u cevânibi esvâq u dekâkîn mu>aźźam
çarşular ki, ahâlî-i śan>at dükkânlarına envâ>-ı zîb ü zînetler virüb, ârâyiş-i bedî>a ile
nigâristân-ı Çîn olmışdır. >İmâret-i >ulyâ tevliyeti xademe-i bâb-ı sa>âdet-intisâbdan
zübde-i xuddâm-ı vâlâ-maqâm, >umde-i ebrâr-ı bülend-iwtişâm, žü’ l-qadri’ l-celiyy ve’ l-
faxri’ l->aliyy Muśţafa Çelebi ki, bi-wasebi’ ž-žât câmi>-i śıfât-ı cemîle, müstecmi>-i
fünûn-ı cezîle, ehl-i Qur’ ân u śalâw, śâwibü’ s-sedâd ve’ l-felâw olub, envâ>-ı kemâlâta
menba>, eśnâf-ı ma>âlîye mecma>dır. Niçe zemân südde-i sa>âdetde emânet-i menâşîr ü
awkâmda bežl-i xižmet, xidemât2-ı müslimînde śarf-ı qudret idüb, śoñra şeref-i sa>âdet-i
ebedî, >ünvân-ı feżâyil-i ser-medî ile müşerref olub, ravża-i muţahhara-i Seyyid-i
kâyinât, wücre-i münevvere-i mefxar-ı mevcûdâtda śalla’ llâhu >aleyhi ve sellem3
şeyxü’ l-warem4, ol behişt ü5 İrem’ de xâdim-i muwterem olmağla tawśîl-i câh u sa>âdet-
intibâh eylemişdi. Lâ-cerem bu warem-i sa>âdet-mawrem-i İlâhî xidemâtı daxı anuñ ârâ-i
ŝâqıbesine tefvîż olındı.
Câmi>-i nâfi>-i menba>6ü’ l-menâfi>iñ qubbe-i bülend-i ercmendi ki, sâl-i behcet-fâlde
tamâm oldı. Efâżıl-ı zemân-ı belâğat-şi>âr târîxler didiler. Cümlesinden birisi gerü
(428a) >atebe-i >ulyâ xuddâmından erbâb-ı naźmıñ çâbük-ţab>ı7, ma>ânî ve xayâlât
aśwâbınıñ pâk-žihni, ğavvâś-ı dürer8-cûy, naqqâd-ı menqabet-xûy9, bebğâ-i gûyâ,
niźâmî-i >ahd ve wâmî10-yi hem-tâ, fâris-i >arśa-i süxan, melîwü’ l-maqâl Yawyâ ki,
žihni 11 wadeqa-i baśar-fezâ-yı baśîret, ţab>ı wadîqa-i zevâhir-nümâ-yı žekâ ve fıţnat olub,
manźûmât-ı bedâyi>-simâtı âyine-i źuhûrda çehre-güşâdır. Câmi>-i celîlü’ ş-şânıñ sâl-i

1
A Hk: ebrâra
2
A Hk: + ve mühimmât
3
Allah’ın rahmet ve esenliği onun üzerine olsun.
4
F: warâm
5
F Hs K Ü: - ve
6
F Hs Ü: menî>
7
K: ΞẃŲ
8
K: dürr
9
Ü: cûy
10
A Hk: câmî
11
Ü: deheni
732

itmâmı içün ebyât-ı rengîn ixtirâ> eylemiş ki, her mıśrâ>1ı sâl-i itmâma müstaqill târîx
olur2, ba>żı ebyâtı derc olındı3.
Ma>bedu’ llâhi vescüd vaqterib târîxdir
Câmi>-i şâh-ı be-nâm oldı ziyâde pür-śafâ
Câmi>-i ehl-i velâyet ma>bedu’ llâhi’ l-qadîm
Eś-śalâ ey ţâlibân-ı >aşq mevla’ ś-śalâ
Menzil-i ehl-i münâcât ve maqâm-ı sâcidân
Eşref ü zîbâ kemâl-i wüsnine olmaz bahâ
Anda aq dülbendle yer yer4 cünûd-ı śaliwîn
>Aynla emvâc-ı deryâ-yı śafâdır vâqı>â
Gel velî[ler] direngine zâhid5â yoqlan bu gün
Câmi>-i >uşşâq ve dâr-ı evliyâ câ-yı du>â
Mesned-i aśwâb-ı taqvâ ve mekân-ı ehl-i wâl
Ma>bed-i sulţân-ı śâdıq cân-fezâ u dil-güşâ
Qubbesi gökler gibi bâlâ u ra>nâ hem celîl
Câ-yı pâki bî-bedel bî-miŝl ve bî-çûn ü çirâ6
Mesned-i ehl-i münâcât ve mekân-ı sâlikân
Beyt-i >ilm ve ţûr-ı awbâb-ı imâmü’ l-enbiyâ7
Ma>bed-i Sulţân Süleymân Şâh emîn-i ehl-i dîn
Hâdî-i awbâb-ı Awmed câmi>-i >ibret-nümâ
Mâlik-i bawr-i ma>ârif kâmil-i mülk-i kemâl
Cân gibi memdûw olan sulţân-ı ehl-i iqtidâ
Şâh-ı ehlu’ llâhi deryâ-dil mu>în-i >âbidîn
Kân-ı dîn ü ehl-i [wâl ü ehl]-i dâd ehl-i saxâ
Gün gibi fetweyledi mülk-i cihânı luţfile
Kâmil-i waqq mehdî-i śawib-qırândır wâliyâ
Câmi>i el-wamdüli’ llâhi’ l-laţîf oldı tamâm
Rabbenâ etmim lenâ8 idi du>â-yı evliyâ9
Mesnediñ Waqq yarıcıñ Allah mu>îniñ aśfiyâ
Gecede gündüzde şâhım yoldaşıñ Allah ola.
Câmi>-i behişt-hem-tâ, nümûne-i cennetü’ l-me&vâ, mescid-i şerîf Ayaśofya xaţîbi
Mevlânâ Wamdi ki, deryâ-yı >ulûm-ı Qur’ ânî, bawr-i muwîţ-i tecvîd-i Sübwânî, mübârek-

1
A F Hs K Ü: mıśra>
2
Hk: olmış
3
Hk: - ba>żı ebyâtı derc olındı
4
F Hs K Ü: - yer yer
5
F: zühd
6
K: - Mesned-i aśwâb-ı taqvâ ve mekân-ı ehl-i wâl
Ma>bed-i sulţân-ı śâdıq cân-fezâ ve dil-güşâ
Qubbesi gökler gibi bâlâ ve ra>nâ hem celîl
Câ-yı pâki bî-bedel bî-miŝl ve bî-çûn ü çirâ
7
Hk: - Mesned-i ehl-i münâcât ve mekân-ı sâlikân
Beyt-i >ilm ve ţûr-ı awbâb-ı imâmü’ l-enbiyâ
8
“Rabbımız! (nurumuzu) tamamla…”, K.K., 67 Tahrîm, 8.
9
Hk: + Mesned-i ehl-i münâcât ve mekân-ı sâlikân
Beyt-i >ilm ve ţûr-ı awbâb-ı imâmü’ l-enbiyâ
733

çehre, sa>âdet-behre, ferîd-i zemâne, vawîd-i yegânedir, bu târîx-i zîbâ anlarıñ netâyic-i
ţabî>at-ı meymenet-xâśśiyyet1leridir. Teyemmünen bi-enfâsihi’ l-laţîfe derc olındı.
(428b) Şeh Süleymân [bin Selîm] Xân ibn-i Sulţân Bâyezîd
Yaśadı bir câmi>-i mînâ mu>allâ-yı cedîd
Mescid-i Aqśâ mıdır ya Qubbet2ü’ ś-śaxrâ mıdır
Beyt-i ma>mûre [şebîh] olmış esâsı key sedîd
Ţâq-ı eyvânı felekde >arśası xuld-i berîn
Śawnı firdevs uçmağıdır dâxili olur sa>îd
Źâhiri ğâyet muśanna>zînet-i naźmı źarîf
Bâţınında cennetü’ l-me&vâ lehâ ţal>un nażîd3
Maźhar-ı iwsân-ı Yezdân mawfil-i vird ü du>â
Mehbiţ-i ğufrân u rawmet ma>den-i >Îsâ-ağyed4
Mecma>-ı ehl-i hidâyet mawżar-ı erbâb-ı dîn
Menzil-i žikr ü tilâvet ğarq-ı nûr anda qa>îd
Wamdiyâ minberde hâtif xatmi târîxin didi
Câmi>-i śâwib-qırân Sulţân Süleymân-ı mecîd.
Erbâb-ı tevârîxiñ ferîd-i [di]l-pesend[i] Mevlânâ Qandîniñdir.
Şâh-i şâhân-ı cihân sulţân-ı ıqlîm-i saxâ
Menba>-ı cûd u >aţâ ve5 dâver-i deryâ-nevâl
Yapdı bir câmi>ki oldı cennetü’ l-me&vâ gibi
Žikr-i Waqq ma>mûr ide her rûz u şeb6 her mâh u sâl
Qandî-i dâ>î didi ixlâś ile târîxini
Câmi>-i Sulţân Süleymân beyt-i Wayy-i lâ-yezâl.
Müellif-i kitâb-ı müsteţâb, muśannif-i şâh-nâme-i >âlî-cenâb, xâk-i kem-terîn-i âstân-ı
>illiyyîn-intisâb Muśţafa bin Celâl’ iñ ferzend-i hüner-mendi Mawmûd-ı müstemendiñ7
zâde-i ţab>ıdır ki, rawmet-i Rawmân-ı müsteân e>azz-i meţâlibi 8, ğufrân-ı Rabb-i celîliñ
>azze ismuhû9 xuvâhende ü ţâlibidir. Yessera’ llâhu mâ-yüţâlebühû10.
Xân-ı a>źam ważret-i Sulţân Süleymân-ı zemân
Žât-ı pâki cümleten şâhân içinde nâm-dâr
>Adli ile mülket-i İslâm’ ı âbâd eyledi
Xayr ile nâm-ı şerîfi bulmağiçün iştihâr
Wasbeten li’ llâh idüb Waqq’ ıñ rıżâsını ţaleb
Cân u dilden eyledi xayrâta bežl-i iqtidâr

1
Ü: xâśś
2
F Hs Ü: ΗΣ⅝Ĝġ, K: ?
3
“… birbiri üzerine kümelenmiş tomurcukları olan…”, K.K., 50 Kaf, 10.
4
A Hk: ŋΣỲŎũ ΣẂ
5
A F Hs K Ü: - ve
6
F Hs K Ü: - ve şeb
7
F Hs Ü:  ŋΕΐŧ Ώ
8
A: + bu kitâb-ı fâxiriñ muwarrir ü kâtibi, - rawmet-i Rawmân-ı müsteân e>azz-i meţâlibi
9
İsmi yüce olsun.
10
Hk: - ki, rawmet-i Rawmân-ı müsteân e>azz-i meţâlibi, ğufrân-ı Rabb-i celîliñ >azze ismuhû xavâhende
ü ţâlibidir. Yessera’llâhu mâ-yüţâlebühû. Allah arzu ettiğini kolaylaştısın.
734

Mevqi>inde yapdı bir câmi>ki bünyâd olmaya


>Âlem-i fânîde emŝâli ilâ-yevmi’ l-qarâr
Çün urılmışdı esâsı sa>d-sâ>atde anuñ
Lâ-cerem itmâma irişdi bi->avn-i Kird-gâr
Didi Mawmûd bendesi ta>źîm ile târîxini
Câmi>-i sulţân-ı >âdil pâdişâh-ı kâm-kâr.
735

SONUÇ

Sultan Selim’in kısa süren saltanat döneminin ardından oğlu Süleyman’ın tahta geçmesi
ile Osmanlı Devleti için yeni bir devir başlamıştır. Onun 1520’den 1566’ya kadar süren
uzun saltanatı, Osmanlı Devleti’nin en ihtişamlı dönemi olarak hafızalara yer etmiştir.
Batılı çağdaş tarihçilerin Muhteşem, Büyük Türk lakaplarıyla andıkları Sultan Süleyman
kendi coğrafyasının yazarlarınca değil, XVIII. yüzyılda bir Batılı yazar tarafından kanun
yapıcı özelliğiyle vasıflandırılmış ve bu sıfat muhtemelen XIX. yüzyılda Osmanlı
tarihçilerince de benimsenerek yaygınlık kazanmıştır. Modern literatürde de bu
dönemde gerçekleşen reformlar ve adalet prensibinin ön plana çıkarılarak
uygulanmasında gösterilen hassasiyet sebebiyle bu sıfat yaygın olarak kullanılmaktadır.
Askerî ve siyasi gelişmelerin paralelinde devlet teşkilatında, bürokraside ve ekonomide
kaydedilen ilerlemeler, iç reformlar, kanunların yeniden organizasyonu ve sağlam bir
hukuk anlayışını hâkim kılma çabaları Sultan Süleyman döneminin Osmanlı Devleti’nin
altın çağı olarak mütalaa edilmesine sebep olmuştur.

Tez konusu olarak seçtiğimiz Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik, Sultan


Süleyman devri olaylarına ışık tutan birinci elden bir kaynaktır. Doğum tarihi kesin
olarak bilinmeyen, fakat Selimnâme adlı eserinde nişancılıktan emekli olduğunda
yaşının yetmişe yaklaştığını belirtmesinden hareketle 895-896/1490-1491 yıllarında
doğduğu tahmin edilen Mustafa Çelebi, Tosyalı Kadı Celâleddin’in (ö. 935/1528) üç
oğlunun en büyüğüdür.

“Koca Nişancı” lakabı ile şöhret bulan Mustafa Çelebi, vezir-i azam Pirî Mehmet Paşa
ile nişancı Seydi Bey’in himayesiyle 922/1516 yılında Divân-ı Hümâyun katipliğine
tayin edilerek devlet hizmetine girmiştir. Vezir-i azam Pirî Mehmet Paşa’nın altı yıl
süreyle tezkireciliğini yapan Mustafa Çelebi, onun emekliliğe ayrılmasıyla vezir-i
azamlığa devlet işlerinde hiç tecrübesi olmaksızın doğrudan doğruya saraydan terfi
ettirilen İbrahim Paşa zamanında da aynı görevi ifa etmiştir.

Mısır beylerbeyi Hayır Bey’in ölümünden sonra arka arkaya vukua gelen Mısır isyanları
sonrasında geniş yetkilerle Mısır’a giden vezir-i azam İbrahim Paşa tezkirecisi Mustafa
Çelebi’yi de beraberinde götürmüştür. Mustafa Çelebi, Mısır’dan döndükten hemen
sonra reisülküttab olmuş ve on yıl bu görevi sürdürmüştür. Reisülküttab olarak Kanuni
Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferi’ne katılan Mustafa Çelebi, Bağdat’a girildikten üç
736

gün sonra toplanan divanın kararıyla, yolda ölmüş olan Seydi Bey’in yerine nişancılığa
tayin edilmiştir.

XVI. yüzyılda bir nişancıda aranan başlıca iki özellik -resmi yazışmaların inşasında
ustalık ve devlet kanunlarında uzmanlık- Mustafa Çelebi’de tam manasıyla bulunduğu
için yirmi üç yıl aralıksız olarak nişancılık hizmetinde bulunmuştur. Ferman, menşur,
name gibi padişah adına çıkarılan yazılarda Mustafa Çelebi’nin kullandığı hitaplar ve
ifade biçimleri, en az XVII. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Osmanlı bürokrasisinde örnek
tutulmuştur. Kendisinden sonra düzenlenen birçok kanunnamede kanunların geçerliliği
için Mustafa Çelebi’nin yetkili merci olarak anıldığı görülmektedir.

Mustafa Çelebi, Osmanlı örfi hukukunu oluşturan kanunların yalnız birbiriyle değil aynı
zamanda şeriatla bağdaşmaları yolunda da çok emek vererek bu hususta Şeyhülislam
Ebussuud Efendi ile iş birliği yapmıştır. Osmanlı kanunlarının tutarlı ve kullanışlı bir
hukuk sistemi olarak geliştirilmesinde, nişancıya “müfti-i kanun” denilecek kadar bu
hukukun itibarının artmasında, hatta Sultan Süleyman’a “Kanuni” lakabının
verilmesinde Mustafa Çelebi’nin payı büyüktür. Hizmetleri padişah tarafından takdir
edilerek hasları o zamana kadar hiçbir nişancıya nasip olmayan 300.000 akçeye
çıkarılmış ve 964/1557’de emekli olduğunda Sultan Süleyman onu iki yönden
mükâfatlandırmıştır. Seleflerinden hiçbirine gösterilmemiş bir lütuf olarak nişancılık
haslarının tamamı üstünde bırakıldığı gibi törenler ve seferlerde padişahın maiyetinde
bulunma şerefini bahşeden müteferrikalık rütbesine de kavuşmuştur.

Mustafa Çelebi, müteferrika olarak katıldığı Sigetvar Seferi esnasında Eğri Abdi-zâde
Mehmet’in ani ölümü üzerine, Sokullu Mehmed Paşa’nın delaleti ile tekrar nişancılığa
getirilmiştir (974/1566). Bu tayin Sultan Süleyman’ın ölümünün gizli tutulduğu günlere
rastlamaktadır. Mustafa Çelebi bundan sonra, vefatına kadar (975/1567) bu vazifede
kalmıştır. II. Selim’in Açe padişahı Sultan Alâeddin’e gönderdiği ve sonra başkasının
tamamladığı nâme-i hümâyunu yazmaya başladıktan sonra hastalanmış ve 975/1567’de
yetmiş beş-seksen yaşlarında vefat etmiştir. Nişancı semtinde yaptırdığı caminin
haziresine, kendisinden evvel vefat etmiş olan kardeşi Salih Çelebi’nin yanına
defnedilmiştir.

Mustafa Çelebi’nin tarihe ilişkin eserlerinin başında Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-


Mesâlik adlı eseri gelmektedir. Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik , Âlî başta
olmak üzere, sonraki kroniklere ve tarihi eserlere kaynaklık teşkil etmiştir. Eserin
737

mukaddimesinde, müellif diğer tarih müelliflerinin ne devlet ve cemiyet, ne de millet ve


memleket hakkında hiçbir malumat vermediklerini düşünerek, bu boşluğu doldurmak, o
devirdeki devlet ve ordu teşkilatı, vilayet ve sancaklar, kaleler, ülkenin doğal
zenginlikleri, mahsul ve madenleri anlatmak için, bu eseri kaleme aldığını
söylemektedir. Diğer taraftan müellif, Kanuni Sultan Süleyman’ın fütuhatı ve o devir
hadiseleri hakkında o zamana kadar yazılan risale ve kitapları ciddi bir tenkide tabi
tutmaktadır. Otuz tabaka ve 375 dereceye bölünmüş olan eserin 964/1557 senesine
kadar olan ve Kanuni Sultan Süleyman devri olaylarını uzun uzadıya anlatan en
sonuncu tabakasından başkası mevcut değildir.

Mustafa Çelebi, bu eseri çok süslü bir üslup ile yazmış, yer yer şiirler dercetmiş ve
kalelerin, resmi geçitlerin ve muharebelerin parlak ve renkli tasvirlerinde, bazen
hakikati ve hadiselerin cereyanını örtecek kadar mübalağalı bir şekilde, edebi bir sanat
göstermeye çalışmıştır.
738

BİBLİYOGRAFYA

İstanbul Kütüphaneleri Tarih-Coğrafya


Yazmaları Kataloğu, İstanbul 1943.

Tarama Sözlüğü, T.D.K.Y., Ankara 1969.

Abdülbaki, Muhammed Fuad, El-Mu’cemü’l-Müfehres, Çağrı Yayınları,


İstanbul 1990.

Ahmedi, Dasitan ve Tevârih-i Muluk-i Âl-i Osman, nşr.


N. Atsız, İstanbul 1949.

Akün, Ömer Fâruk, “Sehî Bey”, İslam Ansiklopedisi, C. 10, Milli


Eğitim Basımevi, İstanbul 1966.

Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-Şuarâ, Süleymaniye Kütüphanesi,


Aşir Efendi Kol., No: 268.

Aşık Paşa-zâde, Tarih, İstanbul 1332.

Ayvansaraylı Hafız Hüseyin, Hadikatü’l-Cevami, C. II, Haz. İhsan Erzi, Aile


ve Kültür Kitaplığı Yayınları, İstanbul 1987.

Babinger, Franz, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, Çev.


Coşkun Üçok, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Mersin 1992.

Bayrak, M. Orhan, Osmanlı Tarih Yazarları, İstanbul 1982.

Beyâni Mustafa Bin Carullah, Tezkiretü’ş-Şuarâ, Haz. İbrahim Kutluk, Türk


Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997.

Beyânî, Tezkire-i Şuara, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri


Kol., No: 757.

Blochet, Edgar, Catalogue des Manuscrits Turks de la


Bibliothèque Nationale, I.

Bostan Çelebi, Gazavât-ı Sultan Süleyman (Süleyman-nâme),


Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya
Koleksiyonu, No: 3317.

Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri 1299-1915, C. 3, Haz.


İsmail Özen, Meral Yayınları, İstanbul 1975.

Osmanlı Müellifleri, C. 2, Matbaa-i Âmire,


İstanbul 1333.

Carl Brockelmann, Geschichte Der Arabischen Litteratur (GAL),


739

Leiden 1937.

Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Cevâhirü’l-Ahbâr fî Hasâili’l-Ahyâr, Nur-ı


Osmaniye Kütüphanesi No:2356.

Hediyyetü’l-Müminîn, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler


Bölümü, No:7204.

Delâil-i Nübüvvet-i Muhammedî ve Şemâil-i


Fütüvvet-i Ahmedî, Süleymaniye Kütüphânesi,
Fatih Kol., No:4289.

Mevâhibü’l-Hallâk fî Merâtibi’l-Ahlâk,
Süleymaniye Kütüphânesi, Aşir Efendi Kol.,
No:174.

Fetih-Nâme-i Karaboğdan, Süleymaniye


Kütüphânesi, Ayasofya Kol., No: 3319.

Fetih-nâme-i Rodos, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler


Bölümü, No: T 2628.

Fetih-nâme-i Rodos, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler


Bölümü, No: T 501.

Mohaç-nâme, İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü,


No: 2623.

Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik,
İ.Ü.M.K., Nadir Eserler Bölümü, No: 5997.

Measir-i Selim Hânî, British Museum, Add.


7848.

Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik,
Süleymâniye Kütüphânesi, Ayasofya
Koleksiyonu, No: 3296.

Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik,
Süleymâniye Kütüphânesi, Fatih Koleksiyonu, No:
4422.

Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik,
Süleymâniye Kütüphânesi, Hüsrev Paşa
Koleksiyonu, No: 427.

Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik,
Süleymâniye Kütüphânesi, Hüsrev Paşa
Koleksiyonu, No: 428.

Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecatü’l-Mesâlik,
Süleymâniye Kütüphânesi, Hekimoğlu Koleksiyonu,
740

No: 778.

Cemâleddin Efendi, Osmanlı Tarih ve Müverrihleri (Ayîne-i Zürefâ),


İstanbul 1314.

Çerçi, Faris, Hizânetü’l-İnşâ, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes


Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991.

Çetin, Nihad, “Latîfî”, İslam Ansiklopedisi, C. 7, Milli Eğitim


Basımevi, İstanbul 1970.

Danişmend, İsmail Hami, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. 2, Türkiye


Yayınevi, İstanbul 1971.

Derviş Ahmed Aşık Paşa-zâde, Âşıkpaşaoğlu Tarihi, Haz. Hüseyin Nihal Atsız,
Milli Eğitim Basımevi, Birinci Basılış, İstanbul,
1970.

Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara


1993.

Ebû Abdullah Radıyyüddin Dürrü’l-Habeb fi Tarih-i Â’yân-ı Haleb, Nur-ı


Muhammed b. İbrahim, Osmaniye Ktp., No: 3293.

Eckhart, Ferenc, Macaristan Tarihi, Çev. İbrahim Kafesoğlu,


Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1949.

Edirneli Sehî, Tezkire-i Sehî, Matbaa-i Âmedî, İstanbul 1325

Eldem, Halil Ethem, Mısır’ın Son Memluklular Sultanı Tomanbay II


Adına Çorlu’da Bulunan Bir Kitâbesi, İstanbul
1935.

Emecen, Feridun, “Sultan Süleyman Çağı ve Cihan Devleti”,


Türkler, IX. Ankara 2002.

Feridun Ahmed Paşa, Mecmua-i Münşeât-ı Feridun Bey, C. I-II,


Takvimhane-i Âmire, İstanbul 1274.

Flemming, Barbara, Türkische Handschriften, Teil I, Wiesbaden


1968.

Flügel, Gustav L., Die Arabischen Persischen Turkischen


Handschriften der Kaiserlichen und
Königlichen Hofbibliothek zu Wien, C. II, Wien
1865-67.

Gelibolulu Mustafa Âlî, Kitâbü’t-Târîh-i Künhü’1-Ahbâr, İstanbul


Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Türkçe
Yazmalar Koleksiyonu, No: 5959.
741

Kitâbü’t-Târîh-i Künhü’1-Ahbâr, Kayseri Raşid


Efendi Kütüphanesi, No: 901.

Kitâbü’t-Târîh-i Künhü’1-Ahbâr, C. 1, Haz.


Ahmet Uğur, Mustafa Çuhadar, Ahmet Gül,
İbrahim Hakkı Çuhadar, Erciyes Üniversitesi
Yayınları, Kayseri 1997.

Gökbilgin, M. Tayyib, “Kanuni Sultan Süleyman Devri Başlarında


Rumeli Eyaleti, Livaları, Şehir ve Kasabaları”,
Belleten, C. XX, S. 78, Nisan 1956.

“Celâl-Zâde”, İslam Ansiklopedisi, C. 3, Milli


Eğitim Basımevi, İstanbul 1977.

“Süleyman I”, Türkler, IX. Ankara 2002.

Hammer, Purgstall J. F. Von, Devlet-i Osmaniyye Tarihi, C. 5, Çev.


Muhammed Ata, Selanik Matbaası, İstanbul
1330.

Hasan Bey-Zâde Ahmed Paşa, Hasan Bey-Zâde Târîhi, C. II, Haz. Şevki
Nezihi Aykut, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 2004.

Hınz, Walther, İslam’da Ölçü Sistemleri, İstanbul 1990.

İnalcık, Halil, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi,


Eren Yayıncılık, İstanbul 1993.

İsen, Mustafa, Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı, Atatürk


Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk
Kültür Merkezi Yayını, Ankara 1994.

İz, Fahir, Eski Türk Edebiyatında Nesir, İstanbul 1964.

Kadri, Hüseyin Kazım, Büyük Türk Lügatı, I-IV, İstanbul 1943.

Kappert, Petra, Geshichte Sultan Süleymân Kanûnîs von 1520


bis 1557 oder Tabakâtü’l-memâlik ve
Derecâtü’l-mesâlik von Celâlzâde Mustafa
genannt Koca Nişâncı, Franz Steiner Verlag,
Wiesbaden 1981.

Karaçelebi-zâde Abdü’l-Aziz Efendi, Ravzatü’l-Ebrâr, Bulak 1248.

Süleyman-nâme, Bulak 1248.

Karatay, Fehmi Edhem, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe


Yazmalar Kataloğu, C. I, İstanbul 1961.
742

Kehhâle, Ömer Rıza, Mucemü’l- Müellifin, C. 12, Beyrut.

Kemal Paşa-zâde, Tevarih-i Âl-i Osman X. Defter, Haz. Şefaettin


Severcan, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 1996.

Kerslake, Celia J., “Celâlzâde Mustafa Çelebi”, Türkiye Diyanet


Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 7, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1993.

Keşfî Mehmet Çelebi, Keşfî’nin Selim-Nâmesi, Haz. Şefaettin


Severcan, Kayseri 1995.

Selim-nâme, Süleymâniye Kütüphanesi, Esat


Efendi Koleksiyonu, No:2147.

Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şuarâ, C. 2, Haz. İbrahim Kutluk,


Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1981.

Kocakaplan, İsa, Açıklamalı Edebî Sanatlar, Milli Eğitim


Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1992.

Kut, Günay, Nimet Bayraktar, Yazma Eserlerde Vakıf Mühürleri, Ankara


1984.

Kütükoğlu, Bekir, Kâtib Çelebi “Fezleke”sinin Kaynakları,


İstanbul 1974.

Kütükoğlu, Bekir, Osmanlı–İran Siyasi Münasebetleri, İstanbul


1962.

Latîfî, Latîfî Tezkiresi, Haz. Mustafa İsen, Kültür


Bakanlığı Yayınları, Ankara 1990

Levend, Agâh Sırrı, Gazavât-Nâmeler ve Mihaloğlu Ali Bey’in


Gazavât-Nâmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 1956.

Lütfi Paşa, Tevarih-i Âl-i Osmân, İstanbul 1341.

Matrakçı Nasuh, Süleymannâme, Topkapı Sarayı Müzesi


Kütüphanesi, Revan Koleksiyonu, No:1286.

Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn, Haz. Hüseyin


G. Yurdaydın, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 1976.

Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, I-IV, İstanbul 1308.

Mehmed Zıllî Oğlu Evliyâ Çelebi, Evliyâ Çelebi Seyâhatnâmesi, Türkçeleştiren:


Zuhuri Danışman, Kardeş Matbaası, İstanbul
743

1969.

Mehren, August F., Codices Persıcı, Turcıcı, Hındustanıcı, Codices


Orientales Bibliothecae Regiave Hafnıensıs,
Hafnıae 1857.

Mughul, Muhammed Y., Kanuni Devri, Ankara 1987.

Müstakim-zâde Süleyman Sa’deddin Tuhfetü’l-Hattatin, Devlet Matbaası, İstanbul


Efendi, 1928.

Nakiboğlu, Sibel, Ramazan-Zâde Mehmed'in Nişancı Tarihi,


Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniverstiesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 1990.

Nev’î-zâde Atâyî, Şakâik-i Numâniyye ve Zeylleri, C. 2, Haz.


Abdülkadir Özcan, Çağrı Yayınları, İstanbul
1989.

Öztuna, Yılmaz, Büyük Türkiye Tarihi, I-XII, İstanbul 1977.

Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,


İstanbul 1983.

Peçevî İbrahim Efendi, Tarih-i Peçevî, C. I-II, Matbaa-i Âmire, İstanbul


1283.

Perjes, Geza, Mohaç Meydan Muharebesi, Çev. Şerif Baştav,


Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1988.

Rieu, Charles, Catalogue of the Turkish Manuscripts in the


British Museum, Osnabrück 1978.

Salis, Renzo Sertoli, Muhteşem Süleyman, Çev. Şerafettin Turan,


Ankara Üniverstiesi Basımevi, Ankara 1963.

Sarı, Mevlût, Arapça-Türkçe Lûgat, İstanbul 1984.

Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî (971-1003/1563-1595), Haz.


Mehmet İpşirli, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Yayınları, İstanbul 1989.

Sertoğlu, Midhat, Osmanlı Tarih Lügatı, İstanbul 1986.

Solak-zâde Mehmed Hemdemî Tarih-i Solak-zâde, Mahmut Bey Matbaası,


Çelebî, İstanbul 1297.

Solak-zâde Mehmed Hemdemî Solak-Zâde Tarihi, Haz. Vahid Çabuk, C. I-II,


Çelebî, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1989.

Steingass, F., A Copmrehensive Persien-English Dictionary,


744

Londra 1892.

Şemseddin Sâmî, Kâmus-ı Türkî, İstanbul 1317-1318.

Kâmusü’l-a’lâm, İstanbul 1306-1316

Şükûn, Ziya, Farsça-Türkçe Lûgat, I-III, Milli Eğitim


Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1996.

Tabib Ramazan, Er-Risâle El-Fethiyye Es-Süleymâniyye,


T.S.M.K., Revan Koleksiyonu, No: 1279.

Tansel, Selahattin, Yavuz Sultan Selim, Millî Eğitim Basımevi,


Ankara 1969.

Taşköpri-zâde Ahmed Efendi, Hadaikü’ş-Şakayık fi Tercimeti’ş-Şakayıkı’n-


Numaniyye fi Ulemai’d-Devleti’l-Osmaniyye,
Çev. Mecdi Efendi, Matbaa-i Amire, İstanbul
1269.

Tekindağ, Şehabeddin, "Rodos'un Fethi", Belgelerle Türk Tarihi


Dergisi, II/7, 1968.

“Osmanlı Tarih Yazıcılığı”, Belleten, C.


XXXV, S. 140, Ekim 1971.

Turan, Şerafettin, Rodos'un Zaptından Malta Muhasarasına,


Kanuni Armağanı, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1970.

Tursun Bey, Târîh-i Ebü’l-Feth, Haz. Mertol Tulum, Baha


Matbaası, İstanbul 1977.

Uğur, Ahmet, Yavuz Sultan Selim, Erciyes Üniversitesi Sosyal


Bilimler Enstitüsü Yayınları, Kayseri, 1992.

Uğur, Ahmet, Mustafa Çuhadar, Celâl-zâde Mustafa, Selim-Nâme, Kültür


Bakanlığı Yayınları, Ankara 1990.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye


Teşkilâtı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara
1988.

“Onaltıncı Asır Ortalarında Yaşamış Olan İki


Büyük Şahsiyet, Tosyalı Celâl Zâde Mustafa ve
Salih Çelebiler”, Belleten, C. XXII, S. 87,
Temmuz 1958.

Osmanlı Tarihi, C. II, Türk Tarih Kurumu


Yayınları, Ankara 1998.
745

Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, Türk Tarih


Kurumu Yayınları, Ankara 1988.

Yurdaydın, Hüseyin Gazi, Kanunî’nin Cülûsu ve İlk Seferleri, Türk Tarih


Kurumu Yayınları, Ankara 1961.

Zetterstéen, Karl Vilhelm, Die Arabischen, Persischen und Türkischen


Handscriften der Universitätsbibliothek zu
Uppsala, Le Monde Oriental 22 (1928).
746

İNDEKS

>Abdüsselâm, 171 423, 425, 427, 433, 436, 437, 438, 441, 461,
>Acem, 6, 35, 37, 43, 49, 53, 57, 61, 93, 136, 464, 476, 482, 526, 531, 555, 566, 596, 599,
160, 180, 183, 275, 289, 316, 336, 337, 339, 619, 621, 628, 637, 654, 682, 691
341, 342, 344, 348, 349, 350, 351, 352, 353, Âdem, 1, 242, 287, 292, 296, 330, 417, 418,
355, 363, 365, 367, 369, 375, 377, 378, 404, 429, 557, 608, 622, 637, 679, 715, 717
405, 410, 465, 480, 497, 505, 518, 519, 529, Afrâsyâb, 84, 177, 218, 231, 288, 290, 297, 407,
530, 532, 541, 546, 550, 585, 587, 603, 631, 474, 486, 519, 521, 714
638, 644, 646, 647, 650, 670, 671, 678, 679, Ağakes, 27
692, 697, 714 ağrıq, 198, 200
>Aden, 14, 29, 36, 47, 64, 90, 140, 289, 438, Alaca-wiśâr, 23
455, 456, 474, 507, 596, 715 alay bayraqları, 108, 110, 145, 428, 665, 688
>Âdil-cevâz, 27, 341, 588 Alman, 22, 177, 193, 251, 258, 262, 286, 291,
>Alâiyye, 24, 230, 408 304, 318, 332, 333, 426, 464, 473, 481, 665,
>Alâu’ d-devle, 36, 37 697
>alem, 13, 93, 99, 112, 134, 136, 153, 196, 218, Amasya, 25, 38, 153, 230, 529, 602, 653, 656,
232, 249, 268, 285, 336, 340, 344, 346, 363, 665, 668, 671, 687
397, 402, 463, 474, 525, 533, 559, 564, 622, Âmid, 26, 379, 537, 539, 554, 562, 563, 617,
637 619
>Ali, 22, 30, 31, 37, 51, 55, 58, 70, 83, 96, 167, Anaţolı, 14, 15, 23, 24, 37, 40, 51, 58, 61, 63,
173, 180, 223, 343, 365, 367, 400, 407, 429, 64, 69, 70, 83, 98, 105, 106, 112, 117, 123,
434, 448, 493, 529, 533, 536, 573, 574, 581, 132, 137, 154, 163, 164, 173, 177, 184, 186,
586, 615, 622, 626, 635, 641, 646, 659, 666, 202, 205, 208, 214, 228, 229, 230, 233, 238,
674, 676, 679, 683, 685 253, 254, 260, 266, 267, 274, 276, 288, 299,
>Antâb, 25, 224, 563, 603 300, 301, 328, 336, 344, 345, 357, 376, 395,
>Arab, 6, 28, 29, 47, 49, 50, 53, 56, 62, 90, 114, 413, 414, 422, 425, 428, 441, 447, 460, 462,
120, 134, 136, 137, 142, 143, 145, 160, 166, 463, 466, 473, 484, 485, 488, 493, 498, 500,
167, 168, 176, 180, 183, 218, 243, 272, 275, 507, 525, 540, 582, 594, 601, 615, 625, 628,
289, 336, 341, 352, 369, 374, 405, 422, 455, 653
462, 474, 480, 495, 497, 505, 518, 541, 548, Andreye Ţori, 400, 406, 441, 443, 445, 712
549, 596, 605, 606, 607, 612, 629, 640, 677, Anğara, 24
679, 702, 714 aqça, 43, 232, 246, 247, 249, 261, 275, 330,
>Arabistân, 36, 141, 162, 168, 268, 272, 605, 365, 653
609, 610, 620 aqıncı, 63, 68, 177, 186, 260, 303, 562, 579, 637
>Arabkir, 27, 28 Aqkirman, 21, 424, 437, 714
>Irakeyn, 35, 371 Aqsaray, 25, 229, 594
>Iraq-ı >Arab, 289, 336 Aqśu, 258
>Îsâ, 11, 127, 176, 183, 187, 218, 231, 238, 291, Aras, 636, 642, 648
472, 519, 563, 584, 678, 733 Arda, 421
>ulûfeciler, 13, 43, 66, 162, 180, 288, 427, 482, Arisţo, 41, 69, 74, 81, 118, 128, 185, 186, 219,
596 229, 252, 292, 298, 407, 417, 430, 461, 484,
>Urbân, 21, 22, 28, 29, 48, 60, 140, 143, 144, 498, 504, 514, 519, 526, 574, 575, 595, 622,
145, 167, 168, 423, 525, 629, 630, 702 650, 671, 688, 721, 728, 730
Arnavud, 19, 334, 398, 399, 661
A Arpa Çayı, 636
Arslan-xâne, 16, 156, 268
A>câm, 26, 44, 62, 155, 289, 337, 350, 352, 355,
Artuqâbâd, 223
495, 523, 524, 525, 531, 545, 594, 637, 642,
Âśaf, 36, 69, 75, 80, 81, 87, 95, 96, 98, 99, 108,
675
109, 116, 117, 130, 132, 143, 148, 183, 187,
A>râb, 29, 44, 143, 145, 404, 434, 629, 702
196, 231, 233, 249, 286, 288, 292, 294, 299,
a>yân, 12, 41, 47, 105, 117, 121, 123, 135, 137,
306, 311, 315, 317, 320, 327, 341, 343, 349,
138, 140, 143, 155, 157, 158, 167, 186, 203,
350, 356, 377, 409, 417, 425, 428, 433, 455,
219, 246, 249, 252, 253, 257, 267, 273, 277,
460, 461, 478, 482, 486, 491, 498, 500, 503,
285, 290, 295, 299, 304, 327, 357, 397, 409,
747

519, 534, 535, 540, 543, 558, 562, 575, 615, Behrâm Paşa, 233
616, 618, 619, 649, 673 Belğırad, 22, 62, 65, 68, 69, 70, 72, 73, 74, 77,
Aţana, 27, 219, 226, 235, 411 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 89, 90, 91, 92, 93,
atmacacılar, 13 176, 184, 186, 214, 254, 298, 299, 305, 327,
At-meydânı, 16, 155, 156, 158, 267, 268, 273, 328, 404, 481, 484, 496, 497, 508, 518, 567,
274, 460, 461, 462 573, 575, 579, 715
Avlonya, 19, 129, 394, 398, 399, 400, 438, 661 Bender, 21, 22, 29
Awmed Paşa, 39, 40, 67, 115, 117, 118, 121, berât, 48, 162, 172, 195, 246, 249, 423
122, 123, 127, 129, 130, 131, 132, 133, 136, Berata, 199, 567
146, 147, 148, 149, 150, 152, 153, 154, 162, berâyâ, 7, 10, 52, 60, 165, 168, 184, 219, 343,
168, 220, 343, 394, 434, 478, 484, 485, 498, 519, 526, 591, 606, 608, 642, 670, 682, 687,
538, 554, 558, 575, 585, 600, 622, 625, 642, 694
649, 683, 691, 692 Beşikţaş, 98
Axtamar, 27 Biğa, 24, 595
axûr xalqı, 13 Birecik, 28, 230, 556, 563, 616
Ayamavra, 446 Bitlis, 27, 336, 338, 339, 379, 537
Ayan Göli, 24 Boğdan, 12, 21, 47, 64, 65, 77, 176, 218, 404,
Ayas Paşa, 61, 100, 106, 117, 129, 130, 154, 423, 424, 425, 426, 427, 430, 433, 435, 436,
156, 171, 186, 267, 274, 294, 383, 384, 398, 437, 438, 441, 442, 446, 507, 597, 714
399, 417, 626, 628, 642, 646 Bolı, 24, 493
Ayasofya, 15 Bosna, 19, 68, 80, 82, 91, 187, 189, 210, 291,
Aydın, 24, 106, 415, 438, 615, 629 303, 387, 388, 390, 391, 393, 394, 438, 448,
Azaq, 19, 438, 507 449, 451, 701
žerbâycân, 35, 61, 336, 341, 342, 362, 363, Bozok, 25
377, 411, 507, 529, 530, 550, 562, 627, 633, Bozoq, 215, 218, 220, 228, 626
640, 643, 686, 715 bozţoğan, 293, 416
Budaq, 142, 652
B Budun, 14, 22, 63, 69, 73, 81, 91, 94, 193, 205,
206, 207, 208, 218, 252, 256, 257, 260, 263,
Bâb-ı hümâyûn, 461
279, 280, 281, 303, 464, 465, 466, 468, 469,
Bâb-ı Züveyle, 167
471, 473, 489, 498, 500, 508, 518, 574, 581,
Bac, 209
585, 596, 696, 697, 700
Bağdâd, 14, 15, 30, 31, 48, 218, 245, 289, 335,
Bulğar, 183, 193
336, 337, 343, 353, 354, 356, 357, 359, 360,
Burâq, 66, 116, 117, 157, 180, 196, 197, 517,
361, 362, 363, 364, 368, 375, 376, 377, 381,
684
382, 404, 422, 438, 447, 471, 474, 507, 518,
Burusa, 24, 44, 278, 279, 598, 600, 603
525, 540, 545, 594, 597, 641, 650, 676, 714
Buweyre, 28
Bâlî Ağa, 117, 130
Bürhân >Ali Sulţân, 530
ban, 184, 185, 323, 401, 706
Büzürc-mihr, 35, 417
barça, 407, 439, 441, 666
Baśra, 14, 15, 32, 175, 218, 289, 362, 375, 404,
C
422, 423, 438, 474, 475, 507, 518, 597, 620,
665, 676, 686, 714 Ca>fer Beg, 45
bâşterte, 116, 117, 526, 597 Câmi>-i >Amr bin el->Âś, 169
Batum, 26 Cami>-i Sulţân Wasan, 377
Bawr-i Qulzüm, 412 Cânberd-i Ğazâlî, 46, 47, 48
Bayburd, 25, 384, 410 Canım Kâşif, 143
bayraq, 86, 479, 483 Canik, 25
beceluşqa, 559 Cankirman, 22
Begce Beg, 226 Celâlî, 37
beglerbegi, 13, 67, 106, 222, 398, 411, 423, 471, Cem, 47, 67, 92, 93, 101, 110, 114, 116, 123,
626, 629, 699 177, 179, 180, 181, 182, 191, 218, 233, 266,
Beg-şehri, 25 287, 288, 290, 291, 318, 344, 422, 474, 475,
Behrâm, 47, 103, 105, 180, 185, 186, 223, 229, 478, 484, 486, 506, 509, 510, 519, 521, 542,
233, 253, 274, 284, 285, 408, 427, 455, 476, 553, 555, 565, 582, 585, 596, 599, 618, 625,
521, 538, 542, 585 654, 668, 680, 681, 683, 684, 695, 705, 714
748

Ceneviz, 193 185, 215, 216, 218, 238, 242, 244, 245, 248,
Cengiz Wân, 32 251, 260, 265, 279, 283, 284, 286, 302, 328,
Cerbe, 22, 90 330, 332, 335, 381, 384, 387, 390, 394, 400,
Ceywun, 64, 71, 192, 209, 312, 322, 426, 468, 404, 426, 453, 457, 458, 459, 463, 464, 467,
502, 593, 698, 704 472, 516, 519, 523, 557, 564, 573, 577, 584,
Cezâyir, 13, 15, 20, 90, 176, 205, 218, 339, 340, 631, 632, 633, 642, 668, 672, 691, 696, 714
375, 396, 408, 438, 446, 474, 507, 597, 608, Derende, 25
629, 686, 696, 702, 714 Dergezîn, 354, 365, 378
Cezîre-i Sirem, 187 Deryâ-yı Axżar, 20
Cidde, 29, 64, 140, 455, 474, 596 Deryâ-yı Sefîd, 94
cum>a, 89, 138, 140, 162, 232, 243, 344, 377, Deryâ-yı Sevâd, 64, 70, 98, 550
444, 470, 495, 506 Devlet Giray Xân, 696, 705
Cündî Canım, 271 Dımışq, 57, 58, 64, 173
Cündî Sinân Beg, 493 Dırava, 192, 255, 258, 303, 305, 322, 323, 468,
487
Ç Dimyaţ, 29, 48, 168, 438
dirlik, 101, 140, 529
Çaldıran, 35, 61, 62, 341, 642
Dîvân, 9, 13, 40, 41, 66, 69, 98, 103, 106, 121,
çalîpa, 110, 710
123, 128, 132, 135, 136, 138, 142, 148, 149,
çaqırcılar, 13
150, 157, 162, 169, 172, 179, 191, 203, 233,
Çatalca Çayırı, 421
238, 239, 241, 246, 253, 255, 257, 263, 267,
çavuş, 63, 162, 212, 243, 268, 292, 299, 364,
268, 269, 274, 277, 285, 295, 296, 297, 298,
594
299, 300, 302, 328, 338, 351, 357, 368, 382,
Çeçi, 567, 573
397, 411, 423, 425, 434, 437, 438, 441, 460,
Çeh, 22, 47, 186, 193, 199, 251, 279, 280, 291,
461, 462, 488, 489, 490, 491, 496, 521, 522,
387, 426, 464, 473, 565, 665, 697, 715
525, 543, 596, 599, 600, 606, 617, 618, 620,
Çemişgezek, 26
624, 650, 671, 673, 678, 684, 693, 696, 730
Çerâkese, 19, 36, 47, 53, 60, 120, 127, 141, 143,
Dîvâne Dündâr, 232
144, 146, 151, 168, 169, 270, 438, 507, 605,
Dîvâne Pervâne, 231, 232
611
Dîvân-xâne, 298, 302, 600, 673
Çerkes, 47, 49, 50, 59, 127, 141, 145, 146, 378,
Divrigi, 25
715
Diyar-bekir, 14, 15, 26, 63, 205, 224, 226, 338,
Çesâr, 193, 206
343, 344, 363, 411, 413, 414, 473, 507, 537,
çetr, 67, 116, 182, 184, 247, 393, 484, 485, 490,
554, 556, 594, 616, 619, 620, 628, 636, 649
497, 567, 623, 628
Diyu, 455
Çınarlu, 338
dizdâr, 77, 91, 126, 137, 191, 364, 472, 495,
Çiçel, 21
507, 569, 570, 571
Çiçilye, 193, 710
Dobruca Tatarları, 15
çigre, 122, 211
Du’ l-qâdıriyye, 14, 15, 25, 51, 63, 97, 223, 236,
Çin, 35, 42, 52, 62, 113, 158, 215, 296, 380,
507, 594, 615
418, 429, 433, 454, 477, 478
Dubrovnik, 20, 298, 507, 657
Çirmen, 18, 481
Dünbülli Wacı, 543, 544
Çoban Köprüsi, 649
dündâr, 58, 102, 210, 626
Çorum, 25
E
D
Ebû Eyyûb-i Enśârî, 17, 65, 178
Dârâ, 46, 49, 52, 66, 67, 68, 93, 101, 116, 126,
Ebû Wanîfe, 31, 356, 365, 366, 367, 368, 369,
177, 179, 183, 231, 244, 288, 290, 297, 326,
371, 372
404, 407, 427, 474, 478, 481, 482, 495, 497,
Ebu’ s-Su>ûd, 720
509, 510, 518, 519, 521, 542, 584, 585, 596,
Edirne, 18, 37, 38, 40, 41, 66, 67, 174, 178, 181,
618, 619, 661, 680, 681, 684, 705, 714
183, 184, 214, 253, 289, 290, 396, 401, 403,
Dâvud Paşa Çayırı, 179, 252
420, 421, 422, 424, 442, 447, 448, 454, 462,
defterdâr, 35, 36, 158, 171, 177, 343, 348
463, 474, 477, 480, 481, 519, 520, 528, 565,
derece, 11, 12, 18, 20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 34,
576, 585, 591, 598, 689
40, 46, 48, 62, 63, 73, 93, 118, 129, 140, 142,
Eflaq, 12, 21, 22, 47, 218, 435, 507, 597, 714
143, 144, 146, 148, 149, 155, 162, 172, 174,
749

Eflaqlar köyi, 254 292, 335, 338, 357, 360, 385, 400, 401, 406,
Eflâţun, 35, 118, 185, 219, 484, 566, 595, 620, 411, 415, 416, 426, 427, 429, 437, 447, 454,
730 456, 457, 460, 466, 469, 473, 474, 478, 485,
Efrenc, 20, 94, 394, 399, 404, 440, 456 487, 490, 497, 498, 501, 513, 517, 518, 538,
Egri, 581, 585, 700 541, 551, 555, 558, 571, 583, 592, 594, 596,
Eğriboz, 20 611, 615, 618, 633, 635, 648, 653, 654, 665,
Ejderxân, 19, 438, 507, 715 671, 674, 681, 684, 691, 714, 719
elçi, 65, 153, 184, 299, 378, 496, 595, 650, 665, Feyyum, 29, 144, 168
668 Fırance, 22, 299, 302, 441, 462, 656, 661, 662,
Elqâś, 516, 519, 520, 521, 523, 524, 529, 530, 663, 664, 665, 677, 712
531, 539, 540, 541, 542 Fıranceşqo, 298, 473
emân, 5, 27, 41, 45, 46, 48, 50, 51, 59, 67, 79, Fırançe, 193, 298, 438, 473, 710, 713
89, 93, 126, 134, 135, 143, 152, 154, 163, Fırat, 37, 48, 64, 192, 322, 379, 541, 554, 556,
172, 180, 190, 191, 196, 199, 214, 229, 232, 558, 563, 616, 728
256, 287, 293, 307, 308, 309, 310, 315, 317, Filibe, 68, 184, 253, 254, 397, 416
320, 323, 329, 345, 357, 358, 399, 404, 414, Firengistân, 36, 72, 95, 101, 298, 318, 339, 387,
427, 433, 434, 436, 441, 446, 458, 480, 482, 409, 453, 480, 481
494, 504, 528, 529, 538, 560, 561, 569, 571, Firenk, 36, 47, 64, 94, 101, 107, 111, 139, 176,
576, 587, 590, 591, 597, 641, 660, 681, 683, 199, 252, 332, 334, 394, 405, 446, 450, 473,
700, 713 479, 550, 626, 656, 657, 660, 665, 678, 702,
Emîr Piyâle, 710 715
Enes bin Mâlik, 366, 367 Fizan, 22
Erâmine, 183
Erbil, 32 G
Ercis, 62, 341
Gelibolı, 20, 45, 100, 106, 162, 185, 186, 400,
Erdebîl, 61, 336, 349, 350, 363, 592, 646, 647,
408, 423, 466, 582, 594, 710
670
Germiyan, 164
Erdel, 208, 213, 251, 255, 469, 565, 567, 571,
Gîlân, 35, 349, 351, 353
578, 580, 714
Girit, 439
Erdeşîr, 68, 180, 427, 574, 587, 625, 692, 697
Gorfoz, 400
Erdevân, 486, 587
gönder, 196, 198, 201, 329, 386, 388, 451, 458,
Eregli, 599
619, 627, 702, 710
Erğani, 26, 620
Gürcistân, 25, 64, 218, 289, 384, 438, 473, 507,
Ermen, 218, 289, 447, 525, 563, 597, 686, 715
539, 550, 554, 560, 562, 597, 626, 649, 686,
Erzenü’ r-rum, 14, 15, 25, 410, 530, 533, 536,
715
550, 551, 559, 562, 591, 592, 615, 619, 620,
Güzelce Qâsım Paşa, 162
626, 628, 629, 642, 646, 648, 649, 653, 655,
671, 684
Ğ
Erzincan, 26, 537, 538
Esqaradin, 107 Ğalaţa, 17, 105, 288, 328, 597
Esterğırad, 258, 263 Ğalata Boğazı, 98
Esterğon, 23 Ğarbiyye, 28, 143, 168
ğarîb yigitler, 13, 53, 171
F Ğâzî Xân, 375
Ğazze, 28, 48, 110
Fâris, 144
Ğradicas, 321
Fenârî-zâde Muwyiddîn Çelebi, 147, 238, 276
ğulâm, 61, 67, 101, 105, 139, 177, 187, 299,
Ferdinanduş, 251, 258
404, 474, 476, 497, 519, 522, 538, 618, 631,
Ferhâd Beg, 415, 648
632, 714
Ferhâd Paşa, 37, 38, 40, 46, 51, 63, 64, 96, 108,
ğurebâ, 43, 53, 58, 156, 427, 540, 559, 730
133, 137, 172, 173, 649
fermân, 35, 43, 48, 51, 63, 64, 68, 71, 75, 78,
H
79, 81, 82, 85, 86, 87, 91, 93, 96, 98, 106,
123, 132, 135, 140, 141, 146, 155, 162, 171, Haleb, 36, 64
177, 185, 186, 194, 196, 200, 208, 229, 231, Hersek, 19, 107, 193, 220, 394, 438, 452, 473
235, 239, 246, 248, 251, 255, 260, 287, 288,
750

Hind, 30, 35, 48, 90, 404, 412, 429, 437, 438, xitân, 266, 268, 277, 459, 460
455, 474, 507, 608, 665, 667 Xorasan, 35, 62, 341, 349, 350, 351, 375, 481,
Hind qapudânlığı, 666 647
Hindustân, 412, 455, 456 Xoy, 350, 378, 530, 543, 544
Hürmüz, 665 Xudâvirdi, 143
Xurrem Paşa, 165, 221, 222, 223
W Xüsrev Paşa, 224, 226, 301, 344, 413, 422, 425,
429, 454, 498, 501
Wabeş, 28, 36, 47, 48, 58, 90, 93, 429, 474, 480,
507, 518, 597, 608, 715
I
Wacı Bektâş, 228, 234
Waleb, 14, 15, 27, 36, 47, 51, 53, 55, 56, 58, 62, ılğar, 63, 70, 144, 209, 221, 223, 231, 350, 351,
63, 64, 91, 164, 165, 218, 243, 338, 339, 340, 538, 544, 592, 626, 641, 701
341, 342, 343, 344, 379, 414, 438, 474, 507, Iśfahan, 35, 37, 353, 354, 539, 540, 541, 542,
518, 541, 542, 543, 553, 554, 556, 594, 595, 545, 670, 693
603, 605, 607, 609, 610, 611, 613, 614, 615, Iślanqamen, 80, 187
616, 620 Işıq, 640
Walqalu Bıñar, 65, 181, 253, 289, 421
Wama, 28, 53, 56, 542 İ
Wamîd, 24, 33, 164
İbrâhîm Ağa Çiftligi, 105, 512, 525
Wamza, 180, 429, 641
İbrâhîm Paşa, 146, 148, 149, 155, 162, 171,
Waremeyn-i şerîfeyn, 29, 50, 507
179, 196, 209, 229, 231, 233, 239, 244, 245,
Waremeyn-i Şerîfeyn, 140, 141, 205
246, 247, 249, 252, 253, 267, 277, 278, 279,
Wasan Beg, 227, 257
281, 292, 377, 381, 382, 383, 485, 498, 616,
Wasan Qal>ası, 649
677
Waśankeyf, 26
İçil, 25, 223, 234, 411
Wâtem, 245, 331, 436, 684
İlbaśan, 19, 257, 397
Waydar, 172, 304, 533, 550, 578, 600, 626
İloq, 191
Wumś, 28, 53, 56
İmâm Hüseyn, 31, 360
Wüseyin Beg, 223
İnal, 143, 144, 270
İncir Limanı Burnı, 444
X
İncir Yemez, 236
xalîfe, 4, 362, 368, 369, 370, 372, 374, 548, 597 İnebaxtı, 20
Xalîlü’ r-rawmân, 28, 289, 507 İpśala, 63, 67, 523, 582
Xansevârik, 344 İsfendiyâr, 24, 438
xarâc, 20, 63, 168, 255, 334, 438, 715 İskender, 46, 105, 109, 113, 116, 123, 132, 158,
Xarburut, 26, 538 162, 165, 177, 183, 187, 191, 193, 217, 218,
xâricî, 703 221, 223, 228, 237, 259, 262, 290, 297, 298,
Xavernaq, 54, 101, 105, 260, 310, 541, 576 334, 341, 343, 354, 375, 404, 436, 473, 474,
Xayber, 29, 54, 107, 306, 308, 310, 341, 386, 475, 478, 482, 484, 495, 497, 505, 506, 509,
548, 560, 569, 651, 699 518, 519, 520, 521, 535, 543, 544, 575, 579,
Xayr Beg, 47, 48, 64, 120, 121, 132, 140, 142, 585, 591, 592, 593, 595, 596, 608, 616, 618,
168 619, 653, 681, 683, 714
Xayreddîn Ağa, 162 İskender Beg, 223
Xayreddîn Paşa, 340, 384, 385, 396, 399, 408, İskenderiyye, 19, 29, 45, 48, 120, 140, 168, 243,
439, 442, 446, 452, 457, 474 438, 474, 723
Xınıs, 26, 507 İslâm Giray, 329
Xırvat, 325, 701 İsma>îl-i Erdebîl, 35, 61
Xıżır, 55, 95, 126, 144, 164, 181, 188, 254, 286, İspir, 26
428, 481, 484, 573, 574, 620, 641, 676 İstanbul, 17, 38, 39, 40, 42, 44, 52, 65, 69, 70,
Xıżır Ağa, 144 73, 90, 92, 98, 100, 103, 105, 140, 146, 147,
xil>at, 6, 42, 49, 94, 108, 115, 149, 156, 159, 150, 151, 158, 162, 171, 181, 205, 214, 238,
176, 203, 235, 255, 257, 273, 277, 317, 328, 239, 240, 242, 252, 263, 267, 273, 279, 328,
331, 338, 373, 380, 418, 427, 462, 477, 482, 333, 338, 339, 340, 379, 403, 409, 462, 463,
527, 543, 555, 563, 596, 603, 615, 626, 649, 475, 510, 512, 520, 521, 526, 563, 565, 582,
650, 654, 665, 704, 716 594, 605, 616, 687, 688, 713
751

İstolni-Belğırad, 23, 472, 697 Qapışvar, 697, 698


İşpanye, 22, 176, 193, 251, 291, 328, 387, 393, qapu xalqı, 37, 70, 357, 576
394, 401, 406, 438, 441, 464, 473, 576, 578, qapucı-başı, 653
656, 657, 661, 663, 664, 702, 704, 710, 712 qapucılar ketxudâsı, 600
İvan Wovisek, 701 qapudân, 666, 696, 710
İzniq, 283 Qara Mawmûd, 109
İzvornik, 22 Qara Mûsâ, 152
Qara Qâżî, 243
K Qaraca Paşa, 53, 91
Qaracalu, 231
Ka>be, 29, 46, 422, 444, 445, 514, 518, 679, 723
Qaracaţağ, 349, 558
Kâğıd-xâne, 277
Qaraman, 14, 15, 24, 37, 51, 58, 63, 64, 164,
Kânqırı, 24
205, 218, 221, 223, 229, 230, 231, 233, 339,
Kâşan, 539, 540, 541, 543
344, 411, 438, 460, 462, 473, 507, 518, 530,
kâtib, 9, 98, 162, 215, 233, 382
533, 559, 563, 594, 596, 615, 625, 628, 636,
Kaxta, 25
650, 653
Kefalonya, 441, 444
Qarañu-qapu, 227
Kefe, 19, 329, 425, 520
Qaraqan, 353, 354
Kemax, 26, 410, 538
Qarasi, 24
kenâyis, 17, 71, 102, 136, 190, 192, 209, 307,
qaravul, 82, 111, 144, 194, 350, 701
317, 321, 433, 436, 487, 490, 494
Qarawiśâr-ı śâwib, 24
Kerbelâ, 31, 360, 362, 428, 545
Qarawiśâr-ı şarqî, 25
Kerkük, 32
Qarlı-ili, 20, 657
ketxudâ, 569, 570, 651
Qarlo, 291, 473, 656, 663, 664
Keykâvus, 101, 218, 288, 474, 519, 596
Qarś, 236, 536, 630, 634
Keyqubâd, 84, 288, 297, 427
Qaśr-ı Şîrîn, 355
Kiğı, 26
Qasţamonı, 24
Kili, 21, 424, 437, 442
Qayśeriyye, 25, 61, 64, 172, 222, 223, 227, 528
Kilis, 390, 391, 450, 451, 701
Qaytbay, 168
Kisrâ, 35, 49, 61, 101, 116, 404, 427, 474, 478,
qâżî, 114, 137, 147, 191, 220, 231, 238, 241,
497, 509, 519, 538, 596
249, 270, 274, 276, 369, 423, 461, 462, 463,
köprü, 78, 194, 208, 255
472, 495, 507, 540, 600, 607, 618
Köstendil, 19
Qazova, 223
Kûfe, 182, 218, 366, 367, 368, 369, 371, 474,
Qıbçaq, 19, 205, 289, 497, 507, 525, 596, 705,
507
714
Kurd-oğlı Reîs Musliwüddîn, 101
Qınıq, 235
kûs, 50, 51, 55, 56, 94, 98, 108, 123, 129, 136,
qıral, 47, 49, 50, 63, 69, 78, 79, 81, 91, 192,
145, 181, 196, 202, 203, 232, 257, 291, 308,
193, 199, 200, 202, 203, 207, 209, 215, 216,
334, 419, 443, 452, 460, 469, 494, 499, 505,
251, 255, 257, 258, 263, 280, 287, 291, 298,
539, 611, 675, 687, 706, 707
305, 311, 318, 321, 427, 464, 567, 581, 656,
kürekçi, 96, 186
663, 664, 702, 706
Kütahya, 24, 105, 106, 154
qıralice, 469
Q Qırım, 19, 93, 153, 328, 696, 705, 715
Qırq-kilîsâ, 648
Qâbıż, 59, 238, 241 qıţ>a sancaqları, 665
Qabran Bâlî, 172 Qızıl Elma, 216
Qaçar, 225, 684 Qızılbaş, 30, 35, 37, 39, 57, 152, 155, 160, 221,
qadırğa, 40, 99, 103, 104, 105, 110, 132, 162, 227, 229, 235, 336, 337, 343, 348, 350, 375,
288, 338, 406, 407, 409, 412, 441, 443, 657 380, 410, 434, 524, 530, 534, 535, 544, 550,
Qâdirî Çelebi, 238, 276 589, 591, 601, 622, 627, 633, 635, 637, 638,
Qalender, 228, 232, 233 640, 641, 642, 644, 646, 648, 649, 651, 678
qalyon, 134, 666 Qoca-ili, 24
Qamendvar, 309 Qomaran, 258
Qandî, 157, 215, 217, 362, 393, 472, 564, 733 Qonya, 24, 339, 345, 563
Qanśu Beg, 30 qorıçı, 350, 682
Qanśu Ğavri, 36, 47, 62, 168, 274 Qoron, 218, 332, 394, 440
752

Qorona, 263, 287, 291 Mevlânâ Fetwullah, 11


qorśan, 340, 666, 712 Mevlânâ Muwyiddîn, 139
Qosţanţiniyye, 9, 15, 17, 18, 21, 42, 52, 65, 73, Mevlânâ Qandî, 45, 46, 361, 564
90, 92, 98, 105, 140, 177, 178, 205, 228, 229, Mevlânâ Sa>deddîn, 240
242, 264, 287, 288, 345, 379, 394, 403, 405, Mevlânâ Şemseddîn Awmed, 239
409, 415, 424, 439, 472, 473, 479, 507, 520, Mevlânâ Xayreddîn Efendi, 269
564, 591, 688, 692, 717, 723 Mıśır, 14, 15, 28, 29, 36, 47, 48, 56, 62, 64, 94,
Quds-i şerîf, 28, 48, 289, 507, 613, 718 120, 130, 132, 140, 141, 142, 143, 144, 145,
Qum, 540, 543 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154,
Qur’ ân, 4, 41, 65, 89, 138, 159, 195, 240, 276, 155, 162, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 205,
332, 345, 357, 358, 366, 383, 495, 506, 512, 218, 274, 289, 322, 327, 343, 351, 411, 421,
514, 541, 546, 548, 630, 631, 644, 695, 720, 438, 439, 440, 453, 474, 497, 507, 525, 564,
721, 722, 725, 727, 728, 731 597, 615, 665, 703, 714
Qurşunlu-beli, 222 Mıśırbay, 142
Midillü, 20, 137
L Miğal Mastori, 124, 135, 137, 138
Mîr Muwammed, 652
laqm, 124, 126, 127, 189, 261, 312, 313
Mîr Xüsrev, 68, 78, 79, 210, 304, 388, 448
Lavoş, 49, 63, 174, 176, 193, 222
Mîrzâ Serâyı, 41
Lažqıyye, 164
Moğol, 301, 433, 455
Leh, 19, 22, 47, 93, 186, 193, 199, 387, 423,
Mohac, 23, 174, 193, 196, 197, 202, 203, 222,
426, 430, 435, 438, 469, 496, 565, 665, 705,
251, 255, 491
715
Mora, 19, 322, 332, 334, 415, 416
levend, 53, 171, 242
Murâd Beg, 274, 350, 451, 487, 652
Lor, 176, 651
Mûsâ, 21, 152, 153, 187, 223, 360, 551, 615,
Loristân, 14, 15, 32, 205, 218, 289, 375, 376,
629, 655, 673
438, 474, 507, 594, 597, 651, 686, 715
Muśţafa Ağa, 171
Luţfî Paşa, 224, 395, 399, 400, 417, 430, 462
Muśţafa Beg, 110, 220, 223, 230, 360, 408
Muśţafa Paşa, 39, 40, 79, 81, 82, 85, 98, 100,
M
109, 115, 117, 124, 126, 127, 131, 132, 140,
Macar, 63, 176, 194, 204, 576 146, 151, 172, 186, 252, 412
Mağalqara, 582 Muśţafa Xalîfe-oğlı Veli Xalîfe, 227
Mağrib-Ţırablus, 14, 15 Muśul, 32, 343, 474
Mağrib-zemîn, 13, 15, 20, 22, 48, 90, 168, 205, muśwaf, 383, 453, 483, 728
218, 289, 323, 339, 408, 438, 507, 525, 596, Muş, 535, 536
608, 629, 702, 714 Muwammed, 3, 15, 65, 72, 73, 77, 78, 79, 81,
Malâţıyye, 223, 224 82, 85, 95, 117, 118, 121, 127, 129, 130, 133,
Malaţya, 25 134, 136, 139, 153, 175, 180, 183, 187, 220,
Malqoc Beg, 701 230, 231, 232, 234, 257, 258, 260, 265, 266,
Mar>aş, 25, 55, 223, 379, 603, 615, 626, 715 274, 281, 303, 305, 333, 339, 346, 351, 352,
Marmaros, 112, 115, 116, 138, 139, 163 353, 356, 365, 367, 369, 372, 384, 394, 396,
Mawmûd Paşa, 229, 230 401, 402, 410, 413, 416, 419, 423, 424, 425,
Medîne, 14, 21, 29, 100, 106, 169, 175, 186, 428, 447, 462, 464, 466, 468, 472, 494, 498,
529, 616, 692 509, 516, 517, 519, 540, 541, 545, 551, 563,
mehter-xâne, 155, 158, 267 564, 566, 615, 617, 623, 629, 645, 651, 653,
Mekke, 14, 29, 218, 361, 404 678, 683, 688, 689, 690, 697, 701, 707
melikü’l-ümerâ, 132 Muwammed Beg, 153, 257, 258, 260, 281, 303,
memâlik-i >Oŝmâniyye, 705 305, 333, 401, 402, 494, 652, 697
Mendirez, 106 Muwammed Çelebi, 139, 265
Mengli Giray Xân, 153 Muźaffer Şâh, 349
Menteşe, 24 Müderris köyi, 161
Merc-i Dâbıq, 556 müftî, 239, 241, 268, 276
Meric, 184, 253, 254, 421 müsellem, 15, 77, 138, 221, 394, 418, 460, 519,
Mesîw Paşa, 95, 133 709
Mevlânâ >Abdurrawmân Efendi, 607 müstawfaźîn, 137, 364, 393, 472, 496, 507, 569,
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, 24, 339, 345, 631 570, 651, 700
753

N 104, 105, 106, 109, 114, 115, 116, 120, 121,


123, 126, 128, 129, 131, 132, 134, 135, 136,
Nablus, 28
137, 138, 140, 142, 144, 145, 146, 147, 148,
nâme-i hümâyûn, 90, 169, 368, 437, 603, 650,
149, 152, 153, 155, 156, 158, 159, 160, 161,
684
162, 166, 168, 169, 171, 174, 177, 181, 183,
naqqâre, 13, 84, 87, 93, 145, 196, 257, 320, 340,
185, 186, 187, 190, 191, 192, 196, 197, 200,
409, 419, 434, 438, 460, 474, 499, 526, 539
202, 204, 206, 207, 208, 213, 216, 218, 223,
Naqqâş Ali Beg, 254
227, 231, 233, 235, 238, 239, 241, 243, 244,
naśârâ, 36, 49, 63, 76, 90, 162, 176, 194, 287,
246, 251, 253, 254, 256, 258, 262, 263, 264,
299, 310, 321, 399, 464, 473, 575, 656, 677
265, 266, 267, 274, 277, 278, 279, 283, 286,
Naxcıvân, 630, 634, 637, 642, 643, 689, 692
287, 288, 289, 290, 291, 293, 294, 297, 298,
nâyib, 547
299, 300, 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308,
nefîr, 13, 56, 88, 94, 134, 158, 193, 325, 409,
309, 311, 315, 316, 317, 321, 322, 323, 327,
410, 460, 483, 499, 596, 707
328, 330, 331, 332, 335, 336, 339, 340, 341,
Nemçe, 186, 252, 256, 264, 287, 291, 310, 317,
342, 344, 345, 346, 350, 351, 352, 354, 356,
318, 327, 335, 462, 481, 576
358, 359, 360, 363, 364, 365, 374, 375, 376,
Nerîman, 66, 180, 416, 481, 575, 594, 596
379, 380, 383, 389, 393, 394, 396, 404, 405,
Nigbolı, 424, 688, 689
408, 410, 412, 416, 418, 419, 420, 422, 423,
Nigde, 25
425, 426, 427, 429, 430, 433, 434, 436, 437,
Nil, 28, 36, 41, 48, 56, 64, 71, 130, 140, 144,
438, 441, 442, 443, 446, 447, 451, 453, 455,
146, 151, 168, 184, 192, 322, 351, 355, 421,
456, 457, 463, 464, 466, 468, 469, 470, 471,
426, 542, 571, 575, 588, 642, 707, 709
472, 473, 474, 475, 476, 478, 480, 481, 482,
Niş, 69, 184, 186, 292, 295
483, 484, 485, 487, 489, 494, 495, 496, 497,
Noyğrad, 23, 697
503, 504, 505, 506, 509, 512, 514, 516, 519,
nöker, 50, 177, 474, 495
520, 521, 522, 523, 524, 525, 527, 528, 530,
Nûbe, 15, 28, 36, 48, 168, 176, 205, 218, 289,
531, 532, 537, 538, 539, 541, 542, 545, 550,
474, 507, 597, 608, 715
551, 553, 554, 555, 557, 558, 561, 562, 563,
564, 565, 567, 569, 570, 574, 575, 579, 582,
O
585, 597, 599, 600, 601, 603, 605, 610, 613,
Oğuz, 195, 550 614, 616, 617, 618, 620, 633, 639, 640, 642,
Oltı, 26, 650 647, 649, 650, 653, 654, 656, 665, 666, 668,
ordu-yı hümâyûn, 182, 183, 204, 254, 290, 396, 670, 673, 676, 678, 681, 683, 687, 688, 689,
436, 438, 486, 528, 529, 530, 531, 556, 600, 692, 695, 705, 714, 716, 719, 726, 727, 734
628 Papa, 176, 287, 441
Osek, 192, 255, 303, 322, 323, 327, 487 papas, 188, 199, 202, 260
Oslovin, 701 Pasin, 26, 536, 627, 628
Ostorğon, 257, 260, 490, 697 Peç, 22, 252, 257, 258, 259, 260, 265, 317, 426,
otağa, 197, 416, 617, 620 665
otaq, 65, 70, 84, 103, 116, 117, 123, 138, 140, Peçuy, 23
181, 186, 203, 255, 290, 292, 295, 297, 300, Pereni Petri, 304, 305, 487
309, 319, 323, 351, 356, 379, 397, 421, 422, Pertev Paşa, 653
425, 429, 436, 442, 481, 484, 485, 497, 503, Peşte, 22, 205, 208, 263, 472, 473, 508
556, 558, 563, 598, 619, 622, 623, 628, 636, peyk, 8, 55, 59, 117, 215, 253, 327, 438, 625
637, 654 Pîrî Beg, 223, 224, 225, 227, 235, 236, 616, 665
Oxri, 19 Pîrî Paşa, 35, 36, 37, 70, 120, 121, 147, 234,
268
Ö piyâde, 50, 66, 70, 83, 96, 143, 158, 164, 180,
194, 199, 210, 236, 237, 255, 268, 274, 317,
Öküz Boğazı, 111
320, 322, 326, 349, 427, 450, 451, 461, 538,
600, 659, 664, 676, 710
P
Polya, 384, 385, 394, 399, 406, 441, 710
pâdişâh, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 15, 16, 17, 18, 20, 25, Portuqal, 20, 193, 362, 387, 406, 412, 438, 443,
28, 30, 34, 35, 36, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 455, 665
45, 46, 47, 48, 49, 51, 52, 55, 56, 60, 61, 62, Pozağa, 23, 323, 327
63, 65, 67, 68, 70, 77, 79, 81, 84, 86, 87, 89, Preveze, 430, 440, 442, 443
90, 91, 92, 93, 94, 95, 97, 99, 100, 101, 102,
754

R 351, 393, 395, 396, 402, 405, 409, 415, 423,


434, 441, 469, 483, 507, 524, 544, 559, 562,
Ramażân-oğlı Pîrî Beg, 219, 235, 594, 615
582, 625, 653, 657
re>âyâ, 10, 126, 135, 142, 168, 172, 184, 219,
Saqcı İskelesi, 424, 425, 426, 438, 441
229, 251, 343, 349, 436, 532, 536, 564, 572,
Saqız, 20, 102, 137, 162, 439
573, 588, 608, 650, 670, 694
Śaruxân, 24, 43, 438, 527, 599, 625
Reîs Xayreddîn, 339
Seçav, 21, 435, 436, 438
Reşîd, 29, 48, 140, 168, 438, 474
Ŝedye Boğazı, 20
Ridâniye, 28, 36, 144
segbân, 649
Rîm, 176, 193, 206, 287, 387, 479
Segedin, 23, 209, 567, 573, 574, 580
Rodos, 20, 93, 94, 95, 96, 102, 109, 110, 111,
segirdim, 124, 199, 204, 208, 493, 588, 707
112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 120, 122,
Semendire, 22, 68, 69, 70, 72, 78, 79, 83, 91,
126, 128, 132, 133, 135, 136, 137, 139, 140,
157, 173, 186, 191, 194, 202, 257, 259, 260,
146, 162, 164, 176, 214, 218, 243, 404, 440,
281, 304, 310, 401, 424, 426, 435, 438, 567,
443, 518, 715
574
Ruha, 26, 540, 556, 616
ser->asker, 37, 115, 144, 244, 246, 249, 254,
Rum, 11, 14, 15, 25, 35, 36, 37, 43, 46, 47, 48,
257, 259, 263, 267, 268, 270, 274, 277, 283,
51, 56, 63, 64, 98, 124, 128, 135, 136, 139,
292, 337, 340, 341, 342, 343, 352, 356, 364,
142, 154, 171, 173, 176, 180, 183, 205, 215,
377, 474, 649, 690
218, 223, 228, 233, 275, 286, 288, 289, 309,
Sevâkin, 28, 29, 474, 597
316, 326, 334, 344, 354, 356, 361, 363, 365,
Seydî >Ali, 666
378, 379, 390, 399, 404, 410, 411, 438, 455,
Seywun, 411
465, 473, 480, 484, 488, 489, 495, 497, 505,
Seyyid Baţţâl Ğâzî, 24, 527, 528
507, 518, 524, 525, 528, 529, 530, 555, 559,
silâwdâr, 53
563, 566, 579, 583, 587, 594, 595, 596, 603,
Silisre, 18, 424, 426, 688
610, 615, 626, 628, 633, 635, 645, 653, 656,
Silivri, 92, 162
668, 670, 675, 687, 688, 714
Śimâvne, 688
Rumili, 13, 18, 37, 39, 40, 63, 67, 69, 77, 85,
Sinâncıq, 165
92, 93, 98, 100, 106, 107, 117, 123, 129, 148,
sipâhî, 13, 52, 58, 66, 97, 150, 178, 223, 365,
157, 162, 177, 179, 184, 185, 187, 188, 191,
427, 453, 559, 567, 576, 583, 594, 599, 618,
195, 196, 197, 199, 200, 208, 213, 215, 238,
642, 683, 689
241, 243, 249, 252, 254, 259, 260, 263, 267,
sipeh-sâlâr, 65, 179, 185, 229, 245, 413, 454,
270, 274, 276, 284, 285, 288, 294, 295, 299,
478, 487, 517, 519, 566, 574, 594, 622, 714
300, 301, 303, 323, 327, 328, 343, 357, 376,
Sirem, 23, 78, 79, 80, 81, 84, 89, 91, 187, 189,
395, 397, 411, 412, 413, 414, 415, 416, 422,
213, 254, 299, 303, 401, 508, 567
425, 427, 428, 429, 430, 434, 441, 442, 454,
Sis, 28, 223, 236, 237, 415, 474
463, 464, 466, 478, 479, 484, 485, 486, 494,
Sivas, 25, 98, 106, 108, 220, 223, 224, 226, 528,
498, 523, 524, 527, 540, 564, 566, 576, 577,
529, 530, 603, 615, 656
579, 582, 585, 594, 598, 603, 607, 615, 623,
Soltat, 443
624, 626, 628, 629, 637, 648, 650, 653, 657,
Sulţân Awmed, 37, 38
683, 687, 689, 710
Sulţân Bahâdır Şâh, 455
Rus, 19, 47, 93, 176, 193, 206, 218, 404, 426,
Sulţân Bâyezîd Xân, 16, 38, 65, 336, 424, 512
462, 473, 507, 565, 608, 705, 707, 715
Sulţân Cihângîr, 526, 597, 604
Rüstem Paşa, 414, 447, 462, 519, 533, 594, 600,
Sulţân Çayırı, 425
601, 691, 692
Sulţân Ğavri, 155
Sulţân Muhammed Xân, 15
S
Sulţân Muhammed Xân Ğâzî Câmi, 41
Sa>âdet Giray Xân, 328, 329 Sulţân Murâd, 37
Śa>îd, 15, 28, 36, 48, 64, 167, 168, 176, 205, Sulţân Muśţafa, 266, 415, 529, 594, 599
218, 289, 404, 438, 474, 507, 597, 608, 715 Sulţân Muwammed, 72, 424
śalîb, 69, 72, 110, 111, 258, 279, 291, 391, 406, Sulţân Qaytbay, 141
449, 577, 700, 703, 710 Sulţân Selîm, 6, 16, 34, 39, 40, 41, 43, 47, 49,
sâlyâne, 330 53, 61, 62, 63, 65, 101, 153, 156, 217, 242,
Śan>an, 15, 29, 48, 455, 474, 507, 525, 597, 715 266, 332, 361, 396, 419, 516, 527, 594, 599,
sancaq, 13, 48, 85, 86, 96, 137, 153, 163, 197, 610, 613, 615, 624, 653
200, 227, 233, 236, 249, 250, 268, 288, 314,
755

Sulţân Selîm Xân, 6, 16, 40, 41, 43, 47, 53, 61, Şehsüvâr-oğlı, 37, 51, 55, 56, 58, 96, 106, 108,
153, 242, 332, 610 173
Sulţân Wüseyn Beg, 639, 640, 641, 649 şeh-zâde, 16, 156, 216, 217, 415, 459, 460, 482,
Sulţân-öñi, 24 509, 511, 512, 513, 516, 526, 527, 528, 529,
sûr, 10, 26, 54, 56, 71, 72, 78, 80, 87, 90, 101, 542, 553, 556, 563, 597, 599, 600, 601, 602,
107, 113, 121, 126, 137, 155, 191, 205, 255, 603, 604, 613, 614, 624, 625, 628, 653, 654,
256, 265, 266, 267, 268, 276, 278, 279, 300, 689, 690
305, 306, 308, 310, 311, 312, 316, 317, 322, Şems-i Tebrîz, 379
324, 327, 341, 349, 360, 419, 426, 427, 428, Şenb-i Ğâzân, 349, 531
455, 459, 460, 472, 486, 487, 489, 490, 492, Şeref, 93, 104, 106, 217, 265, 275, 276, 332,
496, 497, 532, 541, 552, 570, 609, 610, 623, 336, 338, 340, 361, 470, 565, 598, 621, 722
661, 703 Şerşel, 21
śûrnâ, 13, 56, 58, 82, 181, 198, 302, 325, 410, Şeyţânqulı, 336, 524
419, 460, 703 Şeyx >Abdülqâdir Cîlânî, 360
Süleymân Paşa, 171, 411, 455, 462, 463, 471 Şiqlavoş, 486, 487
sünnî, 363, 365, 675, 706 Şiqloş, 23, 305, 697
süvâr, 40, 41, 50, 58, 59, 65, 67, 68, 70, 72, 74, Şirvân, 35, 351, 520, 529, 530, 550, 670
83, 86, 96, 103, 105, 107, 116, 117, 126, 137, Şücâ>Ağa, 171, 212
139, 143, 151, 158, 160, 161, 177, 178, 179,
183, 196, 197, 203, 218, 227, 229, 236, 251, T
252, 253, 255, 260, 268, 270, 272, 274, 276,
Ţabaqa, 12, 13, 14, 15, 18, 20, 21, 22, 23, 24,
277, 280, 288, 289, 300, 303, 304, 317, 320,
25, 26, 27, 28, 29, 30, 32, 33, 34
326, 329, 338, 351, 356, 360, 370, 385, 388,
Ţabaqâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik, 9,
393, 397, 405, 409, 416, 418, 426, 427, 433,
12
449, 450, 451, 455, 461, 462, 464, 479, 481,
ţabl, 13, 70, 76, 77, 82, 87, 93, 98, 112, 123,
482, 486, 495, 506, 512, 526, 553, 556, 566,
128, 136, 137, 144, 145, 154, 156, 181, 183,
577, 588, 597, 600, 604, 615, 619, 621, 625,
195, 196, 203, 249, 252, 257, 289, 320, 340,
628, 657, 663, 677, 701, 706, 719
386, 409, 427, 431, 432, 434, 438, 443, 460,
Süveys, 29, 411, 455
469, 474, 479, 488, 499, 505, 525, 526, 539,
¡ 543, 581, 622, 641, 649, 703
Ţahmâsb Şâh, 519, 520, 522, 684
¡ afed, 28 Ţarab-efzûn, 35
¡ ason, 26 Ţarcan-âbâd, 623
¡ ava, 71, 186, 213, 254, 299, 327, 468 Ţarsus, 25, 223, 226, 227, 474
¡ ofya, 69, 254, 290, 454 Tatar, 19, 64, 176, 183, 193, 205, 218, 274, 301,
¡ olin, 387, 388, 449 328, 404, 423, 426, 433, 434, 438, 455, 495,
¡ ûfî-oğlı Muwammed, 162 505, 507, 525, 597, 669, 705, 707, 715
Tebrîz, 37, 62, 155, 343, 344, 345, 348, 349,
350, 351, 353, 375, 376, 377, 378, 442, 529,
Ş 530, 531, 532, 542, 640, 646, 647, 670
Teke-ili, 24
Şâh İsma>îl, 155, 363, 642
Ţımışqar, 14
Şâh Veli Beg, 415
Ţımışvar, 23, 572, 575, 576, 580
şâhinciler, 13, 148
Ţırabzon, 25, 507
Şâhqulı Beg, 682
Tırxala, 19
Şâhrux Beg, 32, 352
timar, 250, 260, 330
şakalos, 83
Timur, 350, 404
Şâm, 14, 15, 28, 36, 37, 47, 48, 50, 51, 56, 58,
Tise, 209, 210, 213, 567
60, 61, 63, 93, 165, 166, 171, 173, 205, 218,
ţob >arabacıları, 13
224, 289, 343, 344, 404, 411, 438, 474, 475,
Tomanbay, 36, 44, 155
507, 518, 564, 594, 605, 615, 617, 628, 650,
Tomor Pavli, 188
714
ţonanma, 70, 96, 109, 110, 120, 140, 395, 400,
şaqalos, 59, 75, 319, 432, 494, 581
406, 407, 408, 412, 439, 440, 442, 444, 445,
Şarqıyye, 28, 168
656, 665, 702, 710, 713
Şehbâ, 51, 603
Ţop-xâne, 17, 96, 105, 407, 411, 526
Şehrezol, 652
756

Toqakin-zâde Muwammed Paşa, 615 V


Toqat, 582, 603, 615, 656
Van, 14, 15, 27, 341, 344, 375, 376, 530, 532,
Ţoquz Ölüm, 355
534, 536, 543, 544, 562, 564, 587, 597, 636,
Ţoquz-oğlan, 226, 227
639, 642, 649, 686
Tortum, 26, 559, 562
Varadin, 187, 190, 211, 213, 229, 508
ţoyımlıq, 204, 234, 334, 348, 399, 451, 553
Venedik, 20, 193, 263, 394, 400, 406, 416, 430,
Toyqun Paşa, 696, 697
439, 440, 441, 443, 449, 462, 507, 665
tuğ, 93, 144, 249, 264, 299, 327, 337, 340, 481,
vezîr, 36, 39, 74, 76, 77, 79, 98, 109, 117, 121,
525, 636, 641
127, 129, 130, 136, 140, 142, 146, 147, 148,
ţuğrâ, 153, 247, 359, 483, 679, 709
153, 154, 156, 162, 168, 171, 185, 186, 187,
Tuna, 64, 69, 70, 71, 72, 74, 75, 76, 78, 80, 83,
191, 196, 229, 234, 241, 245, 248, 252, 267,
84, 85, 176, 177, 186, 187, 188, 193, 194,
270, 274, 287, 292, 294, 295, 317, 338, 342,
197, 199, 200, 202, 205, 208, 209, 258, 260,
384, 395, 398, 412, 417, 425, 430, 452, 461,
262, 263, 279, 303, 423, 424, 425, 426, 434,
462, 464, 466, 486, 498, 519, 533, 534, 540,
466, 467, 468, 489, 490, 492, 496, 508, 576
543, 545, 575, 576, 585, 594, 600, 602, 615,
Tunca, 184, 421, 422, 476
616, 622, 630, 642, 649, 677, 683, 688, 689,
Tunus, 20, 90, 340
690, 691
Ţûr, 29
Vezîr-i a>źam, 82, 239, 398
Ţura Xân Beg, 579
Vidin, 19, 23, 69, 186
Ţurğudca Beg, 657
Vilçitrin, 22
tüfeng, 47, 50, 52, 54, 57, 59, 66, 70, 77, 79, 83,
Vile Montes, 665
85, 86, 87, 104, 111, 119, 120, 121, 122, 124,
Vize, 18
127, 128, 130, 131, 135, 140, 144, 145, 157,
voynuq, 15
179, 188, 189, 194, 197, 198, 199, 200, 202,
voyvoda, 107, 437
211, 230, 231, 255, 256, 261, 271, 288, 293,
294, 300, 312, 313, 315, 319, 322, 324, 375,
386, 400, 406, 407, 408, 410, 417, 431, 432,
Y
433, 443, 453, 457, 466, 467, 481, 487, 488,
491, 492, 499, 501, 502, 533, 534, 539, 542, Yalaqova, 283
551, 552, 555, 559, 567, 575, 577, 581, 587, Yanbolı, 442
588, 590, 591, 593, 596, 617, 629, 635, 643, Yanoş, 251, 255, 257, 263, 279, 280, 287, 305,
649, 651, 659, 662, 664, 699, 703, 706, 707, 438, 465, 469, 566, 567
710, 711 Yanya, 19, 200
Türk, 45, 50, 63, 122, 124, 134, 176, 183, 199, Yaşbazarı, 429, 435
209, 369, 480, 481, 596, 693 Yawyâ Paşa-oğlı Bâlî Beg, 68, 194, 198
Türkman, 25, 37, 51, 55, 96, 172, 231, 438 yehûdâ, 171
Yemen, 14, 15, 29, 47, 48, 64, 90, 93, 175, 205,
U 218, 289, 404, 438, 455, 474, 507, 518, 525,
715
Ucan, 350, 351
yeñiçeri, 17, 53, 58, 66, 70, 78, 92, 105, 117,
Ulama Sultân, 353
132, 136, 156, 157, 158, 162, 171, 184, 199,
ulaq, 40, 70, 292, 442, 594
246, 255, 268, 270, 272, 273, 293, 296, 298,
300, 312, 357, 377, 407, 434, 461, 498, 534,
Ü
559, 594, 619, 628, 649, 653
Üngürus, 22, 35, 49, 63, 64, 68, 69, 72, 78, 80, Yular-qıśdı Sinân Paşa, 588
82, 84, 89, 90, 94, 107, 174, 176, 186, 187, Yunan, 24, 218, 339, 528, 625, 715
188, 191, 192, 193, 194, 198, 202, 204, 205, Yûsuf, 81, 91, 127, 187, 235, 247, 267, 365,
206, 208, 210, 214, 215, 216, 218, 220, 222, 420, 520, 652
228, 251, 254, 255, 257, 258, 263, 264, 265,
279, 287, 304, 305, 317, 404, 423, 426, 438, Z
464, 465, 469, 485, 496, 497, 518, 564, 565,
zağarcı, 134
587, 591, 596, 608, 626, 715
żarbezen, 59, 75, 83, 87, 115, 124, 145, 199,
Üsküb, 19, 397
302, 311, 312, 324, 392, 410, 445, 467, 501,
Üsküdar, 17, 40, 53, 103, 105, 229, 338, 512,
551, 575, 703
525, 526, 596, 691
Zebîd, 14, 29, 36, 64, 140, 474, 596, 715
757

Zemun, 78, 80, 84, 187, 254 Žü’ l-Qarneyn, 262, 715
zenberek, 119, 179, 568 Žü’ n-nûn, 223, 225, 228
Zengbâr, 48, 58, 205, 289, 429, 474, 507, 715 Žülfiqâr, 336, 337
EKLER
ÖZ GEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler:
İsim: Funda Demirtaş
E-Mail: fundad@erciyes.edu.tr
Adres: Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi/Kayseri
Telefon: 0352-4374901–31258

Eğitim
• Lisans: Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (1997)
• Yüksek Lisans: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (2001)

Mesleki Deneyim
• Araştırma Görevlisi, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (1999-)

İlgi Alanları
• Osmanlı Siyasi Tarihi, Osmanlı Kültür Tarihi, Tarih Felsefesi

Yayınlar
• “Sultan Selim’in Batı Siyaseti”, Yeni Türkiye Türkoloji Özel Sayısı II, sayı 44,
Ankara 2002

Projeler

• Celâl-zâde Mustafa Çelebi, Tabakâtü’l-Memâlik ve Derecâtü’l-Mesâlik

You might also like