Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 113

c

en
-

c:
o
Q
c(
1-
0::
o
a..
o
c
<
a:
:::>
....

3
Yupı Kredi Yayınları - 2139
Sc.. rgi Kitabı I Exhibition Book
ISHN 975-08-0888-6

11ernıı.ndo Pessoa ve Şürekisı


l1t·rnırndo Pessoa &!: Co.

Küratör I Curator:
Joilo Francisco Vilhena

Sergi ve Katalog Koon:linasyonu I Exhibition and


Caralogue Coordination:
Nihıı.I Elvan Tewekkürler I Acknowledgements:
David Bucler
I>ıı İlişkiler/ Foreign Affairs: Divisio de Jıı.rdins da Gmara Municipal de Lisboa
Ali Murat Hamarat
Nuno Feverciro
Richard Zcnith
llın�ırlayan I Editor:
Deposito da Marinha Grande
St.·lohattin Ôzpalabıyıklar

Bu sergi kitabı, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş.


l>Uzelti I Proofreading:
tamfınd an, 4 Aralık 2004 - 8 Ocak 2005 tarihleri arasında
Mı1hmu� İleri
Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu'nda açılan "Fernando Pessoa
ve Şürekası" sergisi dolayısıyla, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
U111kı I Print:
( :rın Turıan için hazırlanmıitır.

1 llll!lkı: lsrıınbul, Aralık 2004 This exhibüion book has bttn prepared by Yapı Kredi
l\ı prınıin,u:: lsranbul, D«ember 2004 Cultural Activicies, Arts and Publishing, for Yapı Kredi
Bank A.Ş., on ehe occasion of the exhibition
•J YMpı Krrdi Kültür Sanat Yayıncılık "Fernando Pessoa & Co." held between 4th December 2004 -
l'ı• ıırf'I vr Sıınııyi A.Ş., 2004 8th January 2005 at Yapı Kredi Sermet Çifter Hail.
Fernando Pessoa ve Şürekası

Fernando Pessoa & Co .

l ..

liıboo
d•••• •••. , ....
;
casa•TmanooPCssoa

Embai11:ada de Portuoaı-Ank;ua
omo
1 S 1 f\ N it ti 1
iÇiNDEKiLER / CONTENTS

İstanbul' da Bir Yabancı A Stranger in Isranbul

CLARA fERREIRA ALVES................ 7 CLAR A fERREIRA ALVES. . . 7

Pessoa'nın Okuru Olmak Being Pessoa's Readcr

GüVEN TURAN . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . 11 GOVEN TımAN . . . .... il

Fernando Pessoa: Bir Ulusun Doğuşu Fernando Pessoa: The Birch ofa Nation

RICHARD ZENITH . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . 19 RıcııAilD ZENITll. 19

"Bütün Bunlarda E n A z Var Olan Bendim, "Iıı Ali This it Was 1, C:rearnr of it Ali, who
Bütün Bunların Yaratıcısı" Was Least Present"

fERNANDO PESSOA . . . . . . . . . • . . . . . . . . . . 49 FEllNANDO PESSOA .j<)

Labirent The Labyrinth

)OAO fRANCISCO VILHENA . . . .. . . . . . . . . . 57 JoMı FRANCISCO Vıu IENA

Pessoa: Personae . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59 Pesscıa: Personae .... '\')

Kronoloji C:hronology

RICHARD ZENITH . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99 RıcııAHD ZENITll. ... . 1)1)


lstanbul'da Bir Yabancı
A Stranger in lstanbul

Clara Ferreira Alves

Fernando Pessoa figürü çevresinde bu yolculuk, bir başka yolculukta: Portekiz


Başkanı Jorge Sampaio'nun 2003 yılı Ağusros'unda Türkiye'ye yaptığı resmi ziya­
rette başladı. Yapı Kredi ile Casa Fernando Pessoa arasında, Portekiz şairi aracılı­
ğıyla, Tejo ile Boğaziçi, Portekiz'le Türkiye arasında bir köprü kurma girişimleri
ilk kez bu ziyarette ortaya çıktı.
Batı'dan Doğu'ya her yerde Pessoa hayranları, yazılı sözcükler yoluyla ideal bir
figür yaratan, bir karakter kuran Pessoa izleyicileri ve okurları gördüm. Bu kurgu
karakter yaşamöyküsel karaktere her zaman uymuyor; aslında kimse de beklemiyor
uymasını, çünkü her okurun kendi hayalinde yarattığı yazar vardır; Fernando Pes­
soa örneğinde de, onu iyi tanıyanlar bile her şeyi bildiğini söyleyemez. Pessoa, ya­
bancı okurlar için olduğu gibi Portekizliler için de, onun Fransız yaşamöykü yazarı
Robert Brechon'un sözleriyle Yabancılaşmış Yabancı olarak kalıyor.
Fernando Pessoa, İngiliz sömürgesi Natal'in başkenti Durban dışında Afrika'
nın güneyine hiç gitmedi. Çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını orada geçirdi, son­
ra bir daha hiç ayrılmamak üzere Lizbon'a döndü. Tejo onun Alvaro de Cam­
pos'unun engin deniziydi, kırlar onun çoban Alberto Caieiro'sunun hayali peyza-

This journey around rhe figure of Fernando Pessoa began in anorher journey,
the Porruguese President Jorge Sampaio s offıcial visir ro Turkey in rhc Autumn of
'

2003. Our of rhis visit came rhe firsr atremprs berween Yapi Kredi ancl rhe Casa
Fernanclo Pessoa ro build a bridge between rhe Tagus and the Bosphorus, between
Portugal and Turkey, through the figure of rhe Portuguese poer.
Everywhere, from rhe Occidenr ro rhe Orienr, 1 have found adm irers of Pessoa,
his devorees and readers who, rhrough rhe wrirren worcl, iclealize a figure and
construcr a characrer. Not always does rhis consrrucred characrer correspond ro rhe
biographical character, ancl no one woulcl really expecr rhat İt should, because eaclı
reader has his own imagi ned writer, and in rhe case of Fernanclo Pessoa, not eveıı
those who know him well can presume ro know everyrhing. Pessoa remains, for
Porruguese ancl foreign readers alike, The Estranged Stranger as his Freııclı
,

biographer, Robert Brechon, called him.


Fernando Pessoa never rraveled, excepr ro Durban, in rhe south of Africa, ılı"
capiral of th e British colony of Nara! . There he spenr his chiklhood aııd ttTııa ,ı:"
years only ro rernrn ro Lisbon, a city he never agaiıı lt:ft. Tlıe TaJ.:ıı' wa' ı 1ı. .

immense sea of his A lvaro de Campos, rhe c ounrry si de was rlıe iıııa,ı.:ıııaı ıvı·

'
.. . , . .
Cları Fernirı Alveı

j ıydı, 20. yüzyıl başının kargaşa içindeki dünyası, doktor Ricardo Reis için görüle­
cek bir manzaraydı. Fakat Lizbon, Fernando Pessoa ile onun yarı-dışkimliği, onun
alter ego'su diyebileceğim Bernardo Soares'in yurduydu -"Ey Lizbon, yurdum be­
nim! "-, bildiği tek yurt. Her zaman, dünya çevresinde dolaşan yazarlar ve odaları­
nın içinde dolaşan yazarlar olmuştur. Pessoa bu sonuncu gruba aitti, kozmozu,
kentin pencerelerinden birinin çerçevesi içinde düşleyen gruba. Yazında Moder­
nizmi kuran şiirlerden biri olan Tabacaria şiirinde Pessoa'nın düş görme tarzı bu­
dur: deha, penceresinde oturmuş, insanları ve insanlığı gezegende yerleşmek üzere
seçtiği son derece küçük bir yerden bir bütün olarak gözlemektedir. O şiirde, dün­
yanın bütün düşlerinin kendisinde olduğunu söylemişti gerçekten de, bunun, çok
şey, Hiçbir şey olmaktan daha fazla bir şeydir demek olduğunu biliyordu. Her şey
demek olduğunu biliyordu. Biz Portekizliler için, Fernando Pessoa, 1 6 . yüzyılın
epik şairi, LUJiadlar'ın ve Portekiz dilinde asla yazılmamış en güzel aşk şiirlerinin
yazarı Luis de Camöes'in karşıt kutbudur. Camöes bizim güneş yanımızdır, bü­
yüklüğümüzdür, sözlerle yüceltilen kahramanların eylemleridir, Keşifler serüveni
ve Doğu'nun görkemidir; oysa Pessoa, karavelaların dönüşüdür, Avrupa'nın güne­
yinde bir dikdörtgenin alanı ile ölçülen Pdtria'dır, anayurdumuzdur. Ve Ben'in
kendini yok etmesidir. Ya da Portekiz Varlığının kendini yok etmesi. Basit sorular
değildir bunlar, Kimlik sorunlarımızdır, ister içtenlikle ister stratejik olsun, İmpara­
torluk kimliğimizin, ya da İmparatorluğun sonunda Avrupa kimliğimizin sorularıdır.

landscape of his shepherd Alberro Caeiro, ehe rumulruous world of ehe early 20th
cenrury was a specracle for Ricardo Reis, ehe docror. But, for Fernando Pessoa and
his semi-hereronym, and I should perhaps cali him his alter ego, Bernardo Soares,
Lisbon was his home - "Oh Lisbon, my home!" - ehe only home he knew. There
have always been writers who travel around ehe w orl d, and writers who rravel
around their room . Pessoa belonged to !arter group, rhose who dreamed of ehe
cosmos framed by one of eh e ciry's windows. In ehe poem Tahacaı·ia, one of ehe
founding poems ofliterary Modernism, that is ehe way Pessoa dreams, ehe genius ar
his window, observing humankind and humanity as a whole from one infınirely
small place on ehe planet where he cimse to siruare himself. In that poem he did say
ehat he had ali ehe dreall/s of ehe world in himself, and he also knew that this meanr
more, a lor more than being Noehing. He knew it meanr Everything. For us, ehe
Portuguese, Fernando Pessoa is ehe polar opposite of Lufs de Camöes, ehe epic poet
of ehe 1 6th cenrury, eh e aurhor of The L11.riadr and of ehe best love poerry which has
ever bren written in ehe Porrugue se language. Camöes is our solar side, our
g rearness , ehe acrs of eh e heroes exaleed by ehe word, eh e advenrure of ehe
Discoveries and the magnifıcence of ehe Orienr, while Pessoa is ehe rerurn of ehe
caravels, ehe Patria, our homeland, measured by ehe area ofa recrangle in ehe south
of Europe. And ehe self-annihilation of ehe I. Or, ehe self-annihilaticııı of ehe
Portuguese Being. These are not simple questions, tlıose of mır ldeııriry, whether
intimate or strategic, ehe questions of our imperial idenriry, or or oıır European
ide n tity at ehe en<l of ehe Empire.

ClaraFerreıra Alves

H
lst1nbul'da BirYıb.rıcı

Portekiz gibi Türkiye'nin de sorması gereken sorular. Lizbon'da, Tejo'nun kö­


şesinde bir yerde Afrika uzanır, öte yanda Amerika. İstanbul'daysa, Boğaziçi'nin
öte yakasında Doğu başlar.
2004 ile 2005 arasındayız şimdi, Şairlerin ve İnsanlığın sorduğu bu soruların
birçoğu, ülkelerin sorularıdır. Bütün bu nedenlerle, Fernando Pessoa ile Liz­
bon'dan İstanbul'a yolculuk, Şair üzerine bir sergi sunmaktan daha öte bir şeydir,
birbirimizi anlamanın, aradaki dil engellerini aşmanı n ve Edebiyat aracılığıyla bi­
lisizlik sınırlarının ötesine geçmenin bir yolu olmaktadır. Joao Francisco Vilhe­
na'nın Casa Fernando Pessoa ile birlikte tasarladığı Fernando Pessoa ve Şürekası ser­
gisinin amacı budur. Yapmaya çalıştığımız budur. Görülmemiş olarak kalan şeyi
göstermek, konu Fernando Pessoa ise daima şaşılası büyük boyutları vardır bunun.
Ünlü Portekiz düşünürü ve seçkin Pessoa araştırmacısı dostum Eduardo Louren­
ço'nun söylemiş olduğu gibi, ne zaman Pessoa'nın dünyasına girsek, deha alanına
girmiş oluruz.
İşte size bu karmaşık ve çok yönlü, alacakaranlık ve maskeli insanı sunuyoruz.
Yaşamında hiç yolculuk yapmamış olan o, şimdi bizim aracılığımızla geziyor; onu
İstanbul kahvelerinden birinde oturur, elle sarılmış sigarasını içerkenki yoğun dik­
katiyle nargilesini tüttürürken, şafakleyin kentin sokaklarında yürürken, menekşe
rengi saatlarda nehrin öte yakasını, geleceği seyreden biri gibi seyrederken hayal

Questions that Turkey, like Portugal, must ask. in Lisbon, around the corner
of the Tagus lies Africa and, on the other si<le, America. And in lsranbul, rhe
Orienr begin s on the opposite bank of rhe Bosphorus.
We are now between 2004 and 2005, and many of these quesrions of rhe Poers
and of Mankind, are the questions of counrries. For ali of these reasons, traveling
with Fernando Pessoa from Lisbon to lsranbul is more than just abour presenting
an exhibition abour rhe Poet, it becomes a way of u nd ersrandin g each other an<l of
overcoming the barriers of language, an<l going beyond rhe borders of ignorance,
throu gh Literature. This is rhe purpose of the exhibition, Fernando Pe.rsoa & Co. ,
conceived by Joao Francisco Vilhena with the Casa Fernando Pessoa. This is whar
we are trying to do. To show what remains unseen, which, in rhe case of Fernando
Pessoa, is always of prodigious dimensions. As my friend, rhe illusrrious Porruguese
thinker and eminent Pessoa scholar Eduardo Lourenço would have said, when we
en rer rhe worl<l of Pessoa we enrer rhe domain of genius.
it is this man, complex an<l multiple, crepuscular an<l maske<l, that we present
to you. He, who never travele<l, now rravels rhrough us, an<l we might imagine

him sitting at eme the lsranbul's cafes, puffıng his narghile with the same
concentrare<l attention he had when smoking his rolle<l c igarette, walking rhe
srreers of the city at dawn, in the violet hours, observing t he other side of the river
as one who observes the future. Hurriedly crossing the cobbled alleys on his way ro
th e offıce, hat ensconced on his head, glasses poised on the b r idge of his nos(', a
wis e and modesr owl. Ali grear ciries creare an impression in the imagiııatioıı o(

A ·,,,.,,.r.'" .,.1 .. ,..1 ..,ı


ClaraferreiraAIYH

edebiliriz. Büroya dönüş yolunda, arnavuckaldırımı döşeli sokağı aceleyle geçer­


ken, başında şapkası , gözlükleri burun kemiğinin üzerine düşmüş akıllı ve göste­
rişsiz bir baykuş. Bütün büyük kentler kendi şairlerin imgeleminde bir izlenim
bırakır. Onlar kendi traji k tiyatroları için bir sahne görevi görürler. Arkadaşlığa,
dostluğa gönül vermemiş olan Pessoa, kuşların bağırışlarını, gün ışımadan hemen
önce, gece henüz bitmemişken ve gün henüz başlamamışken Boğaz sularının uğul­
tusunu severdi. Yarı-ışığın ve özel akkorluğun şairi, Fernando Pessoa işte budur.
Sizi ziyarete gelen Yabancıdır bu. Bizim size getirdiğimiz Portekizlidir bu, Lizbon
kadar mitsel, Lizbon kadar emperyal ve Lizbon kadar güzel bir kentte sizin konu­
ğunuz.
Büyük yolculuklar küçük adımlarla başlar. Türkler ve Portekizliler için, güzel
bir dostluğun başlangıcı olsun bu.

İngilizceden çeviren: Mehmet H. Doğan

Clara Ferreira Alves (d. l 956) Casa Fernando Pessoa'nın yöneticisi ve bu kuruluşun edebiyat ve görsel sanatlar
dergisi 'fabacaria'nın yayın yönetmeni, aynı zamanda Portekiz' in en saygın ve önemli Sanat, Bilim ve İnsani
Bilimler ödülü olan Premio Pessoa'nın (Pessoa Ödülü) seçici kurul üyesidir.

urban poets. Ali of rhem serve as srage for cheir cragic cheacre. Pessoa, who was nor
enamored of company, woul<l have appreciated ehe cries of ehe birds and rhe rumor
of ehe Bosphoran warers jusc before waking, when ehe nighc has not yet ended and
ehe day not yet begun. Poec of ehe half-lighc an<l ehe privace incandescence, rhis is
Fernando Pessoa. This is rhe Scranger visiting you. This is ehe Porruguese we
bring you, your guesr in a city as mychical as Lisbon, as imperial as Lisbon. And as
beauciful as Lisbon.
Greac journeys begin wich small sreps. Ler rhis be rhe beginning, for ehe
Turkish and ehe Porcuguese, of a beauciful friendship.

(]ara Frrn:irn Alvt·s (b. 1956) is ehe managc:r of Cısa Ft·rna ndo Pt"ssoa and thl' ediror in ehil'( of rhe l i tcra ry an<l
visual arcs magazine, rhc 'f�llMürria, pub li shed br rhis instinıcion. Shc is also a menıhcr o( dw sck·nion uıuncil for
ehe mosr significanr and prcsrigious An, Science and 1-luman Sci(•nn-s prizl' iıı Pornı14al, clıe Prt'.nıio Pessoa
( Pl'ssoa Prize).

ClaraFerı"eiraAlves

10
Pessoa'nın Okuru Olmak
Being Pessoa's Reader

Güven Turan

Modernist şiirin en belirleyici sözü, Baudelaire'in, okuruna seslendiği, Les Fleu­


res de Mal'in açış şiiri olan "Au Lecteur"ün son dizesidir: "-Hypocrite lecteur,
-mon semblable, -mon frere!" (-İkiyüzlü okurum, -benzerim, -kardeşim!)
Modernist okur, yazarı tanımlayan hatta tamamlayan kişidir. Baudelaire'in bu ses­
lenişine kadar, genelde edebiyat, özelde şiir için, "okur" sadece pasif bir varlıktır.
Oysa, "mon semblable" diyerek, şair, okuru varlığının bir parçası yapmaktadır. Bu
sesleniş, modernist şair için, bir beklentinin de <lışavurumu<lur. Şair okurdan, ya­
pıtın yorum çokluğunun okura tanıdığı özgürlükle, yaratma serüvenini paylaştığı
kişi olmasını beklemektedir. Ama okur "ikiyüzlü" dür çünkü o bu yaratıcılığı pay­
laşma özgürlüğünü şaire karşı bir silah olarak da kullanmaktadır, kendinden şairin
beklediği, bir okurun kolay kolay altından kalkamayacağı büyük bir çabayı gerek­
sindiği için şairden kopmakta, ona dışardan bakmaya başlamaktadır.
Modernist edebiyatta, Rimbaud'dan Samuel Beckett'e, hemen hemen tüm şair
ve yazarların okuru olmak hiç de kolay değildir. Ne var ki, dünya edebiyatında bir
okur için bir yazarın "benzeri" olmak, Fernando Pessoa kadar büyük bir zorluk çı­
kartmaz. Hadi, irili ufaklı yüzün üstündeki "kimliği" eleyelim, ve sadece şiirde

The most defınitive statement of modernist poecry is ehe !ast !ine of Baude­
laire's poem Au Lecteur at the beginn ing of Les Flettres de Mal, where he addres­
ses the reader with ehe words, '-Hypocrite lecteur, -mon semblable,
-mon frere ! ' (-Hypocritical reader, -my second self, -my brocher! ) The
modernist reader is the person who defines and even complements the author.
Until Baudelaire addressed the reader i n this way the reader was merely a passive
entity for l i eerature, parcicularly poeery. By declari ng , 'mon semblable,' ehe poee
makes ehe reader a pare of his persona. This address is ehe expression of an expec­
tation for ehe mo<lernise poet. By the liberty that ehe multiplicity of İnterpreta­
tions of a work grants to the reader, ehe poet expects ehe reader to be ehe person
who shares in his creative q uest. But ehe rea<ler is ' hypocritical' because he uses
chis freedom rn share chis creativicy as a weapon against the poet, beginning to
look at him from ehe outside as he loses contact with him, because what the poet
expects of him requi res greater exercion ehan ehe reader can easily achieve.
Being a reader of almose ali ehe poets and wri ters of mo<lernist li teraeure, froııı
R i mbaud to Samuel Beckett, is no easy matter. However, no wri rcr in worlcl lire-.
rarure makes it so hard for ehe reader to be his 'secon<l self as Ferııaııclo p,.""·ı.

11,,.,rı·,.,.,.,,11, .. 1. .

11
Güvtn Turan

kalarak düzyazıyı paranreze alalım, Pessoa'nın "benzeri" olmak derhal dört kişi
olaya zorlar okuru. Pessoa adlı "kişi"nin (bu adın taşıdığı kelime oyununa değini­
yor yazısında Zenich) okur kişisi olmayı nasıl seçecektir, tekil okur? Bu soruyu an­
cak, Pessoa'nın okuru olma serüvenimle yanıtlayabilirim . . .
1 980 yılında, Ağuscos'un son günü, lowa Üniversicesi'nin düzenlediği I nrerna­
cional Wricing Program'a katılmak üzere, lowa Cicy'ye girmiştim. Dünyanın her
yerinden ellinin üzerinde (?) şair, yazar ve çevirmen bir arada, konuşmalar yapıyor,
yazdıklarımızı okuyorduk. Neredeyse, bütün gün hep birlikteydik. Programın ka­
çıncı günüydü, şimdi anımsamıyorum, Brezilyalı şair Liane dos Santos'un boyutla­
rı pek büyük olmayan, kahverengi deri ciltli ama bir hayli kalın bir kitabı elinden
hiç bırakmadığını, boş zamanlarımızda, hemen açıp okumaya başladığını fark er­
cim . . . Önce Ki tabı Mukaddes sanmışcım bu kitabı, gerçi fazla kalındı ama özel bir
baskıydı belki de ... Gene de, bir genç kadın şairin bu kitapla bu kadar i lgilenmesi,
din kitabı da olsa, ilginç gelmişti . . . Bir gün dayanamayıp sordum ne okuduğunu.
Pessoa'yı okuduğunu söyled i . Pessoa mı? Kimd i o? Heyecan içinde anlatmaya baş­
ladı kim olduğunu . . . Dört şair adı saymıştı Pessoa deyip . . . Gerçi Liane'nin İngiliz­
cesi mükemmel değildi ama böyle bir yanlış da yapamazdı. .. Hayır, dört de değil,
bir de İngilizce yazan bir şair daha. . . Pessoa adını bir kağıda yazdım ve şehrin en
büyük kitapçısı olan Prairie Lights Books'ca aldım soluğu. Bir kitap bulup çıkart­
tılar: Texas Üniversicesi'nin Edinburgh Üniversitesi ile ortak bascığı, Pecer R i c -

If we e l i m i nare ehe over one hundred d i verse iden c i ries, and srick co poecry, puc­
r i ng prose on hold, being Pessoa's 'second self i m m ed iac ely demands chac ehe rea­
der become four people. How is ehe reader ro choose ehe i den c i cy of ehe 'person'
named Pesscıa ( i n h i s article Zen ich d i scusses ehe pl ay on words in chis name) and
reduce İt co ehe singu lar? 1 can only answer rhis quesrion chrough my own experi­
ence of being Pessoa's reader.
On ehe lasc day of Augusr 1 980 1 wenc co eh e cicy of lowa ro ac cen d an i n cerna­
cional w ri c i ng programme organi sed by lowa Univers i cy . More chan fıfcy (') poecs,
w r i cers and cranslacors from ali over ehe world were gachered c og ec her, g i v i ng
ra lk s a nd rec i c i ng o u r w r i ti ng . We were coge c her almosc ehe enrire d ay. One day, 1
can n ot remember whicl J. 1 noriced chac ehe Braz i l ian poee Liane dos Sancos was a l ­
ways carry ing around a rarher rhick book bound in brown leacher ehar s h e im me­
di acely opened and began ro read whenever ehere was a spare moment. Ar fırse I
rhoughe i r was ehe B ible, al chough it seemed roo ch ick for rhac , bur perhaps it was
a special ed i r ion. Sti l i , ehe facr ehac a young woman poec was so absorbed in ehe
book was curious. üne day I could nor res ise asking her whac she was reading . She
said it was Pessoa.. Pessoa? Who was ebat? Exciredly she began co exp la i n . She gave
ehe names of four poers as Pesscıa. Admi ttedly, Liane's E ng l i slı was noc perfecr, bur
she could nor have made such a misrake. And no, ir was not four, rhere was anoe­
lıer poer who w ro ee in E ng l ish. 1 wrore ehe name Pessoa on a piece o f paper and
rushed ro ehe ciey's largese bookslıop, Prairie Lighrs Books. Tlıcy produced a book
for me. Ir was a seleceion of poerry mınslared by Perer Rickard publ ished jo i ıır ly

Gi.iven Tur.ın

12
Peuoa'nın Okuru Olmak

kard çevirisi bir seçme şiirler kitabı. .. Başında da geniş mi geniş kitabın neredeyse
yarısını kapsayan bir inceleme vardı. Önce incelemeyi okudum, meseleyi anlamak­
tan çok, bilmece derinleşiyordu kafamda . . . Pessoa'da bilmecenin asla çözülemeye­
ceğini ise onu okudukça anlayacaktım. Rickard'ın sadece toplam yetmiş şiirden
oluşan bu kitabının ardından, zaman içinde, İngilizcedeki erişebildiğim bütün ki­
taplarını edinmeye başladım. Sürekli yeni kitaplar çıktığı için ve Pessoa'nın yaratı­
sının yayını sürdüğü için daha da süreceğe benziyor onu izlemem.
Başlangıçta onun şiirlerini, kitaplardaki (seçme şiirlerden oluşuyordu bu kitap­
lar) sıralara göre okuyordum. Bu kitaplarda, ad sırası çoğunlukla değişmekle bir­
likte, Pessoa'nın kendi adını (sahi, her zaman Pessoa'nın bu şairin kendi adı oldu­
ğundan emin olabilir miyiz?) şiirlerle Alberco Caeiro'nun R icardo Reis' in ve Alva­
ro de Campos'un şiirlerinden yapılma seçmeler arka arkaya sıralanıyordu. Kötü bir
alışkanlıkla, üzerine yazılmış yazılardaki bütün uyarılara karşın, aynı şairin takma
adla yazdığı diğer şiirlerini okuma yöntemini kullanıyordum bunları okurken. Bir
türlü kavrayamıyordum hiçbir adın şiirini bütün olarak. Hiçbir adın/şairin okuru
olamıyordum . . . Pessoa'nın ve kimliklerinin ("persona"sının) okuru olmanın zorlu­
ğu şiirlerini yorumlama, çözümleme, kavrama düzeyine gelmeden başlıyordu. Ki­
min benzeri olacağım kararını veremiyordum bir türlü. Bunun üzerine, şairleri te­
ker teker okumaya başladım. Her şairin okuma süreçlerinin arasını da açarak üste­
lik. Ancak o zaman kafamda şekillenmeye başladı her bir isim ve şiirleriyle bütün-

by Texas Universicy and Ed i nburgh Universicy. A c ehe begi n n i ng of ehe book che­
re was a very long cricique chat cook up nearly half of i c . Firsc 1 read ehe cri cique,
and racher chan gai n i ng undersranding, ehe enigma only deepened. Only as 1 read
Pessoa was 1 co undersrand chac ehe enigma would never be resolved. After chis bo­
ok concaining jusc sevency poems 1 began co acquire a l i ehe books in Eng l ish I co­
uld find. Since new books were always coming om and Pessoa's work con c i n ued ro

be publishe<l, i c seemed 1 had a long quesc in fronc of m e .


I began b y read i ng h i s poems i n e h e or<ler c h a c chey appeared in e h e books
(wh ich consiseed of selecced poems). A lehough ehe order of names usually varied,
poems under Pessoa's own name (can we always be sure ehae Pessoa is chis poec's
own name chough') appeared by curn wieh selecced poems by A l berro Caeiro, Ri­
car<lo Reis and A lvaro de Campos. By bad habie, despice ali ehe warnings i n essays
aboue Pessoa, while read ing chese 1 used my usual meehod for read i ng poems wric­
cen under a pen-name by ehe same poec. 1 found i c i mpossible to grasp ehe poecry
of any name as a whole. 1 could noc become dıe reader of any name/poec. The d i ffi­
c ul ey of being a reader of Pessoa and h i s personas began even before reaching ehe
scage of i n cerpre c i ng , analysing an<l undersrand ing. 1 jusc coul<ln ' e decide whose
secon<l self 1 shoul<l be. So 1 began co read ehe poecs one by one, and moreover
lengchening ehe in cerval becween ehe read i ng process for each poec. Only eben did
each name beg i n ro rake shape i n my mind and converge wich chei r poem s. Nl"­
verrheless, while I slow l y began co d i sc i nguish ehe d i fference beeween Pessoa, ( :;ı ..
erio, Reis and Campos, psycholog ically 1 had d i fficu lcy in diseinguislııııg ılw /'"

..
ıı, ,,rı'.-• ... , , 1°, ..ı.,
ı ı
GüvenTun.n

leşti. Gene de ağır ağır Pessoa'yı, Caerio'yu, Reis'i, Campos'u farklı kılarken, psi­
kolojik olarak Pessoa'nın şiirlerini seçmeye zorluyordum kendimi. Nesnel kimli­
ğin, şair kimliği altında ezilmesini engellemeye mi çalışıyordum? Çözemiyorum
bu korumacı yaklaşımımı bugün bile.
İlk yakalayıp seçtiğim, benzeri olduğum şair Caeiro oldu, şu dizelerini okur
okumaz:
Gördüm Doğa doğa değildi,
Yoktu doğa diye bir şey,
Dağlar vardı, vadiler ve ovalar,
Ağaçlar vardı, çiçekler ve çayırlar,
Var olan ırmaklardı ve kayalar,
Bir bütün yoktu bunları bir araya getiren,
Bizim düşüncemizin hastalığıydı,
Doğru ve gerçek toplam.

Bütünü olmayan parçalardı doğa.


Buydu belki de aktardıkları giz.
("Koyun Çobanı'', XLVII'den)
Pessoa'nın, Reis' in, Campos'un usta belledikleri Caeiro'ya ben de doğrusunu is­
terseniz yazar-okur olarak kaptırmıştım kendimi. Taa başından beri yazmaya çaba-

ems of Pessoa. Was 1 endeavouring ro prevenr ehe objective persona being crushed
beneath ehe poer' Even today 1 cannot undersrand this prorecriveness of mine.
The first poer rhat 1 managed ro pin down ehe moment I read rhese lines was
Caeiro, whose second self I had become:
I saw rhat there is no Nature,
That Nature doesn't exist,
That there are hills, valleys and plains,
That there are trees, flowers and grass,
That there are rivers and stones,
But there is no whole ro which ali this belongs,
That a true and real ensemble,
Is a disease of our own ideas.

Nature is parts without a whole.


This is perhaps ehe mysrery they speak of.
("The Keeper ofSheep, 47", Fernando Pessoa & Co. - Seleıted Poeım. Edited and trans­
lated from rhe. Portuguese by Richard Zenirh. Grove Press, New York, 2003, p. 65)
To be honest, 1 had let myself be carried away as a writer-reader by Caeiro, re­
garded as a master by Pessoa, Reis and Campos. 1 was carried away because 1 had
discovered a poet who provided ehe answer to ehe poetry 1 had been endeavouring
to write from ehe beginning; to pure simplicity; and moreover to my endeavour to
explain nature not as a concept but as ehe differentiation of entities. Stili, within

Güven Tunın

14
Peuoa'nın Okun.ı Olmak

ladığım şiire, saf yalınlığa, ayrıca da doğayı bir kavram olarak değil, varlıklar ayrı­
mı olarak anlatma çabama yanıt veren bir şair bulduğum için kaptırmıştım kendi­
mi. Gene de insanın içinde, bazen yazar-okura ters de düşen bir okur-okur bulunur
ve şairini seçen, onu "kardeşim" ya da "benzerim" diye çağırmaya zorlayan da bu
okurdur. Bende, bu okur, şu yukarda sayıp döktüğüm dört şair içinden "benzeri"ni
seçerken yalpaladı iyice.
Pessoa hep giriyor olsa da araya, onu giderek, biraz "geç-romantik" biraz "Vic­
corian" buluyordum. Bu tür şiire karşı değildim, açtığımda zevkle okuyordum onu
da ama, "dışardan" bir okumaydı bu. İçerden okumalarda ise önce Reis yakaladı
beni. "Anlatmışlardı bir zamanlar İran diyarı" dizesiyle başlayan "ode"unda oku­
duğum şu dizeler birleştiriyordu bizi:
Kardeşliği Epikuros'u,
Sevmeni n ve anlamanın onu,
Ondan çok birbiriyle anlaşan bizler,
Öğrenelim nasıl yaşanacağını yaşamı
Huzurlu satranç oyuncularının
Şu anlatılan öykülerinden.
Anlatılan İranlı satranç oyuncuları öyküsü ise şuydu: İran'da bir kent kuşatıl­
mış, savaşmaktadır. O sırada iki kişi sakin sakin satranç oynamaktadır. Düşman
kente girer ve yakıp yıkmaya, yağmaya, katliama girişir ama iki satranç oyuncusu

one is a reader-reader who is somerimes at odds with ehe writer-reader, and ir is


this reader who chooses ehe poer an<l forces one ro refer ro him as 'my brorher' or
'my second self. ' in my case this reader floundered badly in ehe arrempr ro choose
his 'second self from among rhe above-mentioned four poets.
Alrhough Pessoa kepr intervening, 1 increasingly found him somewhar 'lare-ro­
mantic' and somewhar Vicrorian. 1 was not opposed ro rhar type of poetry, and re­
ad it wirh pleasure, bur it was rea<ling 'from a discance.' it was Reis who first hoo­
ked me into reading 'from wirhin.' These lines from ehe ode beginning 'I heard it
told thar once when Persia' brought us rogether:
Brorhers in Epicurus,
in loving and undersranding him,
Concurring more wirh each orher rhan wirh him,
Ler us learn from this tale
Of peaceful chess players
How to live our lives.
(From "Odes": "I heard it rold rhat once when Persia'', Poems of Fernando Pessoa,
translated and edited by Edwi n Honig and Susan M. Brown, City Lighrs Books,
San Francisco, 1 998, p. 1 3 1 )
The story of Persian chess players i s this: While a besieged city i n Persia is at
war, two people peacefully play chess. The enemy enters the ciry and begins to ra­
ze, bum, plunder and massacre, bur the two chess players rranquilly continue their
game beneath rhe trees in the garden. Enemy soldiers rush İnto rhe garden aııd

ı ·,
Güven Turan

bahçede ağaçların altında sakin sakin oyunlarına devam ederler. Düşman bahçeye
dalar ve oyunculardan birinin kafasını uçururken oyuncunun tek düşündüğü çok
sonraki bir hamlede şahını mat olmaktan kurtarmaktır. . . Neydi tam olarak Reis' in
anlatmak istediği? Ben bu şiirde, şairi görmüştüm. Birinci Dünya Savaşı'nın tam
ortasında, 191 6'da (Portekiz savaşa 191 7 'de katılmış, Batı Cephesi'ne birlik gön­
dermişti) yazılan bu şiir, şaire, "senin işin savaş değil, şiir; şiirini sürdür" öğüdü
mü veriyordu? Kanımca bu öğüde bugün de ihtiyacı var şairin ya da bütün yaratı­
cı yazarların. Bu şiiri pasifist dahası "fildişi kuleye kaçış" öğüdü diye okuyanlar da
olabilir elbette, ama Reis sanırım bu tür sıradan yorumlardan öte bir amacı hedef­
liyor şiiriyle. "Epikuros Kardeşliği" ne gelince: Bu daha fazla "benzeş" kılıyor beni
Reis'le, onun okuru olarak.
Tam "benzeş"imi bulduğuma inandığımda, Rimbaud'nun yirminci yüzyıldaki
kardeşi, St-John Perse'in, Blaise Cendrars'ın yoldaşı, büyük serüvenci Campos kıs­
kıvrak yakalıyor, şu dizeleriyle "Zamanın Geçişi" şiirindeki:
Her yanıyla hissetmek herşeyi,
Herşeyi yaşamak her yanıyla,
Aynı anda her zaman aynı şey olmak da mümkündür,
Bütün zamanlarda farkında olmak tüm insanlık olduğunun,
Parçalanmış, denetimsiz, bütüncül ve aldırışsız bir anda.
"Afyonkeşlik"te, "Tütüncü" de, "Denize Övgü"de, "Dümdüz Bir Şiir"de büyük
harf M ile Modernisc bir şair duruyor karşımızda. Bir yanıyla da, Kabala, Gnosci-

chop of ehe head of one of ehe players, who was crying co save his k i ng from i nevi­
cable checkmace, w h i ch is ehe onl y choughc in h i s head . What was it exacc l y chac
Reis was crying co say? In chis poem I saw ehe poet. Was chis poem, written right
in ehe m i<ldle of ehe First Worl<l War, in 1916 (Porcugal en tered ehe war in 1917,
an<l sene croops co ehe Wescern fron c), advising poecs that war is not cheir busi ness
an<l that chey should concinue w ri c i ng poecry' in my view poecs and ali creaeive
writers are in need of eh i s advice coday. Some people will cercai n l y see eh i s poem as
pacifist or even as escaping i n co an ivory c ow er , but I ehink ehat in ehis poem Reis
i s aimi ng at someching more ehan such mundane incerprecaeions. As for Broehers
in Epicurus, ehis makes me idencify even m ore wich Reis as his reader.
Just as 1 became convinced 1 had foun<l my 'councerparc,' Rimbau<l's 20ch cen­
tury brocher, ehe companion of Sc-John Perse an<l B laisc Cendrars, ehe greac adven­
eurer Campos capnıres redhanded wich these lines in his poem "Time's Passage":
To feel everyc h i ng in every way,
To ! i ve every c h i ng from ali sides,
To be ehe same ching in ali ways possi ble at ehe same time,
To real i ze i n oneself a l i human i cy at ali momencs,
i n one s caccered, excravagan c , complece, an<l aloof m oment.
(Tr. by R ichar<l Zenieh, ibid, p. 1 46)
in "Opiary", "The Tobacco Shop", "Mari eime O<le" ancl "Poem in a Scraighc Li­
ne" we are confronced by a poec who i s Modernisc wich a capiral M. On ehe one
hami cabala, gnosticism, furnrism and oriencalism ... an<l m oreover a poetic langua-

Güven Turan

16
Pessoa'nın Okunı Olmak

sizm, Fütürizm, Orientalizm . . . Ayrıca, çok aşina olduğum Anglo-Amerikan şiir


diliyle, özellikle de Modernizm'in babası Walt Whitman'la müthiş kesişen bir şiir
dili. Bu karanlık ve gizemli, hatta esoterik şairin "benzeri" olmak da kolay kolay
göze alınır bir serüven değil doğrusu. Gene de büyüleyici bir karanlığı, bir derinli­
ği, insanı, Nietzsche'de olduğu gibi, uçuruma çağıran bir yanı var Campos'un, ko­
lay kolay uzaklaşamıyor insan ondan. Onun şiirlerini okumaya başlamak, yüksek
bir köprüden, aşağıda akan sele bakmak gibi . . .
Campos'tan kaçınca, kaçmayı başarınca kime sığınıyorum? Garip m i bilmem
ama o zaman işte Pessoa'nın Pessoa adıyla yazdığı şiirler çekiyor kendine beni . . .
Pessoa'da soluklanıyorum . . .
Sonra döngü yeniden başlıyor. Fernando Pessoa, dört şair olarak, bir okurla ye­
tinmiyor; bir kişide dört kişili k olmaya, dört okur olmaya, dört "benzer" olmaya
zorluyor beni.
Pessoa gibi şair olmak elbette kolay değil ama kanımca Pessoa'nın okuru olmak
zor, çok zor. . . Pessoa olmaktan da zor desem, abartmış mı olurum?

ge which coincides incredibly with that of the Anglo-American poetry with which
1 am very familiar, particularly of Walt Whitman, the father of Modernism. Being
the 'second self of this dark and mysterious, even esoteric, poet is i ndeed not an
undenaking to be embarked on lightly. There is a side to Campos where a bewitc­
hing darkness and depth invites one to a precipice, as Nietzsche does, and it is not
easy to draw back. Beginning to meet his poems is like crossing a high bridge,
watching the torrent far below.
When 1 succeed in fleeing from Campos in whom do 1 take refuge? Perhaps i t
is strange, but then ehe poems that Pessoa wrote under the name Pessoa draw me
to ehem. l ger my breath back with Pessoa.
Then the cycle begins again. Fernando Pessoa, as four poets, does not suffıce
with one reader, but compels me to become four people in one; to be four readers,
to be four 'second selfs . '
it is cerrainly not easy t o b e a poet like Pessoa, but is also diffıcult, extremely
so, to be a reader of Pessoa. Would I be exaggerating if I said that it was harder
chan being Pessoa?

Translace<l from Turkish by Mary Işın

l\r•uo� ı•,.,.,, 1, ıı ,. •·••·•

1.
Fernando Pessoa: Bir Ulusun Doğuşu
Fernando Pessoa: The Birth ofa Nation

Richard Zenith

Fernando Pessoa'nın Portekizcede "kişi" anlamına gelen soyadı üzerinde çok


durulmuştur. Kendisin i , "dışkimlikler" [heteronyms} diye adlandırdığı -salt takma
adlar değildir bunlar, çünkü şair onları özyaşamöyküleriyle, dinsel ve siyasal gö­
rüşlerle ve farklı yazma üsluplarıyla donatmıştır- pek çok yazınsal özge bene [alter
ego} bölmesiyle ünlü olan Pessoa, bu kendi kendini yaratan evrende, bütün kişiler
arasında, kendisinin en az gerçek kişi olduğunu öne sürmüştür. Pessoa, kurmaca
yazar dostlarının doğuşu ve evrimi hakkındaki bir pasajda şu açıklamayı getirmiş­
tir: "Bütün insanlığımı, yazınsal icracıları olarak hizmet ettiğim değişik yazarlar
arasında bölüştürdüm . " Aynı pasajda, daha sonra şu açıklamada bulunur: "Benliği­
min bir tür aracısı olarak sürdürüyorum varlığımı, ama ötekilerden daha az gerçe­
ğim ben, daha özden yoksun, daha az kişiselim ve onların hepsinden kolaylıkla et­
kilenirim . " Kim olduğuna, hatta var olup olmadığına ilişkin herhangi bir kesinli­
ğin olmayışı, Pessoa'nın şiirinde ana bir izlek olarak öne çıkar ve Pessoa benliğine
olan ironik uzaklığını vurgulamak için dışkimlikleri kullanır. Özenti bir gemi
mühendisi ve dışkimliklerin en kışkırtıcısı olan A lvaro de Campos'un imzasıyla
yayımlanan düzyazı bir metinde, şu sözleri okuruz: "Doğrusunu söylemek gerekir­
se, Fernando Pessoa diye birisi yoktur."

Much has been made of Fernando Pessoa's last name, which means, in
Portuguese, "person" . Famous for splitting himself inro a multitude of literary
alter egos he dubbed "heteronyms" - more than mere pseu<lonyms, since he
cndowed rhem wi tlı biographies, religious an<l political views, an<l diverse wriring
sryles - Pessoa claimed that he, witlıin rhat self-generared universe, was thc least
real person of ali. 'Tve divi<led ali my lıumanness among the various aurhors
whom !'ve served as li terary executor," explained Pessoa in a passage about rhe
genesis and cvolurion of his ficrional wrirer frien<ls. "I subsist," he explains furrher
on in rhe same passage, "as a kind of me<lium of myself, bur l'm less real rhan rhe
orhers, less subsranrial , less personal, and easily influenced by rlıem ali". Tlıe lack
of any cerrainry about wlıo he is, or even if he is, stands our as a major theme in
Pessoa's poerry, an<l he uses rhe heteronyms ro accentuate his ironic self-<leraclı­
ment. in a prose piece signed by Alvaro <le Campos, a dandyish naval engineer aııd
rlıe mosr provocative of rhe lıeteronyms, we read that " Fernando Pessoa, srricı iv
speaking, doesn'r exisr".

ı •ı
Rlchard Zenith

Pessoa'nın soyadı, benliğine ilişkin varoluşsal kuşkuları ışığında, özellikle


Fransızların gözdesi olmuştur, çünkü Fransızca'da personne yalnızca "kişi" anlamına
gelmez,]e suis personne ("Hiç kimseyim ben") sözünde olduğu gibi "hiç kimse" an­
lamına da gelir. Ne var ki, son derece kesin ya da son derece kesinlikten uzak bir
biçimde, birisiydi Pessoa. Ve elbette, soyadının "kişi" anlamına gelmesi de, kendi
kişiliğine yönelik saplantılı ilgisi, bu kişiliği yazınsal yapıtları aracılığıyla çoğalt­
ması ve sürdürmesi açısından önemsiz bir ayrıntı değildi. Şunu demek istiyorum:
Tanrı'ya belki inanmış, belki de inanmamış, ama yazgıya, yazgının simgelerine ve
yön göstergelerine son derece inanmış olan Pessoa, adına göre yaşamak zorundaydı .
Adı, belli belirsiz biçimde, belirleyiciydi.
Elbette, daha belirleyici olan, Pessoa'nın bir kişi ve bir sanatçı olarak yetiştiği
kültür ve aile ortamıydı. İçsel yaşama yönelik bütün saplantısına karşın, Pessoa dış
koşulların içsel olarak kim olduğumuzu nasıl biçimlendirdiğini ve belirlediğini
çok iyi biliyordu. Campos imzasını taşıyan ve l 927'de yayımlanan "Çevre" başlıklı
bir düzyazı metninde, şu gözlemde bulunuyordu: "Bir yer, bulunduğu yerden alır
niteliğini. Nerede olduğumuz, kim olduğumuzu belirler. " Ama çevrenin belirleyi­
ci rolünü teslim ermekle birlikce, Pessoa hiçbir biçimde katı bir determinist değil­
di. Yukarıda aktardığımız metnin daha uzun bir biçiminde, şöyle yazıyordu: "Du­
varın üzerinden atlayan kişinin, üzerinden atlayacağı bir duvarı var demektir."

Pessoa's !ast name, in lighr of his


existential self-doubrs, is especially
appreciare<l by ehe French, since per­
JOnne means not only "person" but al­
so, as in ehe phrase ]e suis personne,
"nobo<ly". Pessoa, however, was very
<lefınitely, or very indefınitely, some­
body. And that his !ast name meant
"person" was surely not incidental ro
his monomaniacal concern wirh his
own personhood, its multiplication
and its perperuation, through his lite­
rary oeuvre. 1 mean that Pessoa, who
may or may not have believed in God
bur who very much believed in des­
tiny and in <lesciny's symbols and
signposts, had his name ro !ive up ta.
it was, in a slight way, determining.
More derermining, of course, was
the culrural and family setting in
which Pessoa, as a person and an ar­
tist, developed. Far ali his obsession

RichardZenilh

20
Femando Peuoa: Bir Ulusun Dotuıu

Duvar, zorunlu bir koşul olduğu için, bu anlamda belirleyiciydi, ama zorlayıcı de­
ğildi, çünkü kişi onun üzerinden atlayıp atlamamaya kendisi karar verebilird i .
Pessoa'yı biçimlendiren i k i çevre, onun kendine özgü dehasını hiç olmazsa kıs­
men açıklar: Yaşamının ilk yedi yılını ve yetişkin yaşamının tamamını geçirdiği
Lizbon ile yedi yaşından on yedi yaşına kadar, zihinsel ve duygusal oluşum yılları
sırasında yaşadığı Güney Afrika'daki Durban. Hiç kuşkusuz, Pessoa'nın cemel ki­
şiliği, annesiyle birlikte Lizbon'dan Durban'a gitmesinden önce biçim kazanmıştı,
ama yazınsal verimi açıkça bu iki çevrenin ve bu iki çevredeki farklı dillerin, farklı
külcürlerin buluşma ya da çacışmasının ürünüydü. Sanki İngiliz külcürü -Durban,
o dönemde, İngilcere'den bile daha eksiksiz olarak, daha geleneksel olarak İngiliz­
di- yurdundan uzak düşmüş genç Pessoa'nın başarıyla üzerinden adadığı, sonuna
dek ve bütünüyle Porcekizli kaldığı duvardı.
Fernando Anc6nio Nogueira Pessoa, 13 Haziran 1 888'de Lizbon'da dünyaya
geldi; 1 3 Haziran, Aziz Anconio yorcusudur ve Lizbon'da hem aziz onuruna, hem
şehir onuruna kapsamlı şenliklerin düzenlendiği resmi racii günüdür. Aziz Anco­
nio günü, Lizbon'un günüdür ve doğduğu şehrin temel yazarı olan Pessoa için
bundan daha uygun bir doğumgünü olamazdı. Dahası, Pessoa'nın, Kafka'nın Prag
yazarı ya da Joyce'un Dublin yazarı olmasından daha çok Lizbon yazarı olduğunu
öne süreceğim. Kafka bütün yaşamını Prag'da geçirmiş olmasına rağmen, günlük-

wich ehe inner life, Pesscıa was keenly aware of how outer circumstances shape and
define who we inwardly are. in a prose piece cicled "Environmenc", signed by Cam­
pos and published in 1 927, he observed : "A place is whac it is because of ics locaci­
on. Where we are is who we are." But while he recognized ehe defıning role of envi­
ronmenc, Pessoa was by no means a hard-core determinist. in a longer version of ehe
piece just cited, he wrote: "The man who jumped over ehe wall had a wall to jump
over." The wall, being a necessary condition, was in that sense determining, bur not
compelling, since ehe man could choose whecher or not co jump it.
Pessoa's parcicular genius is at least parcly explained by ehe cwo environmencs
rhat shaped him - Lisbon, where he spenc his fırst seven years and ehe whole of his
adult life, and Durban, South Africa, where he lived during his incelleccually and
emotionally formative years, from age seven to sevenceen . Pessoa's basic persona­
licy was no doubt set in place before he moved with his mother from Lisbon to
Durban, but his literary oucput was clearly ehe product of ehe meeting, or clash, of
tl10se two environments and their differenc languages, their differenc cultures. lt's
as if English culture - and Durban, at ehe time, was more thoroughly, cradicio­
nally English chan England icself - were a wall that ehe young, displaced Pessoa
successful ly jumped over, while remaining forever and utterly Portuguese.
Fernando Anc6nio Nogueira Pessoa was bom in 1 888 on June 1 3th, ehe feasr
day of Sc. Anchony and an offıcial holiday in Lisbon, where elaborate fescivities a rl"
organized in honcıur of ehe saint and in honour of ehe cicy icself. Sc. Anrhony"s d a y
is Lisbon's day, and n o birchday could b e more appropriate for Pessoa, w h o i s h i s

l <•ı n.uı.ı, , ı •,, .., , , 1 1. . - l l ı o o ı . , . ı , ı ı ,. , ,

'1
Richard Zenith

)eri dışında Prag şehri yazılarında varlığını pek hisserrirmez. Öre yandan, Joyce doğ­
duğu şehir hakkında saplanrılı bir biçimde yazmışrır, ama anımsadıklarından yola
çıkarak, çünkü yerişkin yaşamının çok azını orada geçirmişrir. Pessoa bir yerişkin
olarak Lizbon'dan çok seyrek olarak ayrılmış ve şehir hakkında hem doğrudan (özel­
likle Huzursuzluk Kitabı'nda), hem başına buyruk Alvaro de Campos'un sesi aracılı­
ğıyla düşsel belleğe dayanarak yazmışrır: Campos, güya yaşadığı Briranya'ya ziyaret­
lerinden dönüşünde, en çarpıcı şiirlerinden ikisini, özlem dolu "Yeniden Ziyaret
Edilen Lizbon" ( 1 923) ile "Yeniden Ziyaret Edilen Lizbon"u ( 1 926) yazar.
Hem annesi , hem babası Pessoa'nın külrürel gelişimini beslemiştir. Aile, Liz­
bon opera binasının ram karşısında oturuyordu; Pessoa, küçük bir çocuk olarak,
tutkulu bir müzik eleştirmeni ve devler memuru olan babasıyla birkaç gösreri izle­
miş olabilir. Pessoa'nın Asor Adaları'ndan olan annesi, oğluna Portekizce ve Fran­
sızca okuma yazmayı; büyük bir olasılıkla, biraz da İngilizce öğrermişrir. Ama so­
nuçta, Pessoa'nın Lizbon'daki ilk yıllarına yirim ve ayrılık da damgasını vurmuş­
tur. Beş yaşına basrıkran bir ay sonra, babası veremden ölmüş; alcı ay sonra da,
Pessoa bebek kardeşini yirirmişrir. İki ölüm arasında, aile daha küçük bir eve ra­
şınmışrır. Ertesi yıl Pessoa'nın annesi ikinci kocasıyla ranışır: Birkaç ay sonra Mo­
zambik're yeni bir göreve başlamak üzere Lizbon'dan ayrılan ve kısa bir süre sonra
da Naral'daki İngiliz kolonisinin başkenti Durban'a Portekiz konsolosu olarak ara­
nan bir deniz subayı.

narive city's qui nressenrial wrirer. Even more, J woukl argue, rhan Kafka is
Prague's wrirer, cır Joyce is Dublin's wrirer. Though Kafka spent his whole life in
Prague, ehe ciry isn't much felt i n his writing, except in the <liaries. Joyce, on rhe
other hand, wrore obsessively about the city of his birth, bur from memory, having
spenr very litrle time there as an adult. Pessoa rarely lefr Lisbon as an adulr, and he
wrote abour ehe ciry borh direcrly (especially i n The Book of Disquiet) and our of
imaginarive memory, rhrough ehe voice of foorloose Alvaro de Campos, who on re­
rurn visits from Brirain (where he was supposedly living) produced ehe nostalgia­
imbued "Lisbon Revisired ( 1 923)" and "Lisbon Revisited ( 1 926)'', two of his mosr
srriking poems.
Both of Pessoa's parenrs fosrered his cultural developmenr. The family lived
just opposire Lisbon's opera house, where as a small boy Pessoa may have artended
a performance or two with his father, an i mpassioned music critic as well as a go­
vernmenr employee. Pessoa's mother, who was from rhe Azores, raughr her son ro
read and write borh in Porruguese and in French, and she probably taughr him so­
me English as well. Bur Pessoa's early Lisbon years were alsa, ulrimately, marked
by loss and seearation. One month afrer his fifth birthday, his farher died from ru­
berculosis, and six monrhs later his baby brother died. Berween ehe two dearhs,
ehe family moved ro smaller quarters. Jn ehe following year Pessoa's mother met
her second husband, a naval commander who !efe Lisbon some monrhs later ro rake
up a new posr in Mozambique, and soon thereafrer was made ehe Portuguese con­
sul in Durban, capiral of ehe English colony of Naral .

Riehard Zenith
Femando Pessoa: Bir Ulusun Dotuıu

Annesinin gelecekteki kocasıyla birlikte olmak için Afrika'ya gitmesi ve Pesso­


a'nın belki de akrabalarıyla bırakılacak olması olasılığı , şairin 1 895 Haziran'ında
ilk şiirini yazmasını sağlamıştır:
Sevgili Anneme
Buradayım, Porcekiz'de,
Doğduğum topraklarda.
Ne kadar sevsem de onu,
Ondan daha çok seviyorum seni.
Bu dörtlük çoğu zaman Pessoa'nın annesine olan bağlılığının bir kanıcı olarak
aktarılır, ama Pessoa'nın yurduna olan olağandışı
sevgisinin de kanıtıdır. "Olağandışı," çünkü ki­
şisel ilişkileri daha çok kendi ailesiyle olan yedi
yaşındaki bir çocuğun, bir ulusun ne olduğuna
ilişkin son derece net bir fikrinin olması pek
beklenemez, duygusal olarak bir ulusa kendisini
bağlı hissetmesi ise daha da az beklenecek bir
şeydir. Yaşamı boyunca Pessoa, dargörüşlülükle­
rinden ötürü Portekizlileri eleştirmekle ve Por­
tekiz'in siyasi liderlerinde ya da ülkenin ekono­
mik sisteminde hatalar görmekle birlikte, doğ­
duğu ülkeye derinden bağlıydı.

Tlıe prospecr of his motlıer moving to Africa


to be wirh her furure husband and of Pessoa per­
haps be i ııg !efe behind wirh relarives prompted
rhe wri ring of his fi rsr poem, in July of 1895 :
To My Dcar Mother
Here 1 anı in Portugal,
in ehe lands where 1 was bom .
However much 1 love rhem,
1 love you even more.
This quarrain is ofren cired as a demonscra­
rion of Pessoa's fılial devotion, bur İt is also
proof of his unusual affecrion for his homeland -
"unusual " , since a seven-year-old whose personal Annesiyle

relarionships are mosrly wirh his immediare fam ily could hardly be expecced co With his moıhc

have a very clear idea of whac a narion is, much less frel emorionally atrached to
cıne. Throughour his life Pessoa, though he would cricicize ehe Porruguese for
being provincial and fınd faule with Porcugal 's polirical leaders and irs economic
sysrem, was fıercely !oya! ro ehe councry of his birch.
in February of 1 896 Pessoa and his morher, married ro her second husband by
proxy rwo monchs earlier, arrived ar Durban, where ehe boy was enrollecl in a p r i ­
mary school run by Irish nuns. Three years larer he enrered Durban H igh Sdıoo l ,
where h e receivecl a demand i ng , fırst-rate English education. Pessoa, dcspi ı c· l)( ' i ı ı,ı:

ı ,., ....... �, I',. .,, '·' r ı .. ıı.. ,,, . ,r , ı ı ......


Rich<1rd Zenith

1 896 Şubat'ında, Pessoa ve iki ay önce vekaletname yoluyla ikinci kocasıyla ev­
lenen annesi, Durban'a gittiler; burada çocuk Pessoa, İrlandalı rahibelerin yönetti­
ği bir ilkokula yazıldı. Üç yıl sonra Durban Lisesi'ne girdi ve burada zor, birinci
sınıf bir İngiliz eğitimi aldı. Pessoa, yabancı olmakla birlikte, hemen parlak bir
öğrenci olarak sivrildi ve 1 903 'te, Ümit Burnu Üniversitesi'nin giriş sınavına ka­
tıldığında, Kraliçe Victoria İngilizce En İyi Deneme Ödülü'nü kazandı. Sınava ka­
tılanların sayısı 899'du.
Pessoa'nın Afrika deneyimi temel olarak kitabi bir deneyimdi. Sınıf arkadaşları
ondan yeterince hoşlansa da, spor etkinliklerine pek katılmıyor ya da çok kişiyle
arkadaşlık etmiyordu; ne Durban şehri, ne şehrin çevresindeki kırsal alan, onun
üzerinde derin bir iz bırakmışa benzemiyor. Yetişkin yaşamı boyunca yazdığı yüz­
lerce edebiyat metni arasında, Afrika şairin ölüm yılına kadar asla açıkça anılmaz;
o yıl, Durban'daki evde annesinin piyano çalışını canlandıran bir şiirinde, dışarıda
ay ışığının aydınlattığı uçsuz bucaksız Afrika manzarasını seyrederken, pencerenin
yanından annesini d inlediğini anımsar. Pessoa'nın çevresi , Afrika'dayken, büyük
bölümüyle İngiliz edebiyatı çevresiydi: Shakespeare ve Milton, Romantik şairler
-Shelley, Byron, Keats, Wordswotth- ve düzyazıda Dickens ile Cariyle. Poe'yu da
okuyor ve ona hayranlık duyuyordu.
Pessoa, neredeyse bir İ ngiliz yazarı olacaktı. Onu Portekiz edebiyatına "esirge­
yen," ailenin -Pessoa, annesi, üvey babası ve yeni çiftin öteki çocukları- 1 90 1 -

a foreigner, immediately srood our as a


2,5 yaşında
2.5 years old bril l i anr sru<lenr, an<l when he sat for the
Marriculation Exam i nation of the Uni­
versity of tlıe Cape of Goo<l Hope, in
1903, he won the Queen Vicroria Prize
for the best essay in English. There were
899 exam i nees.
Pessoa's African experience was basi ­
cally a bookish experience. Though l ike<l
well enough by his classmates, he did not
parricipate much in sports or cultivate
many friends, an<l neither the rown of
Durban nor the surrouııd i ng counrry se­
ems to have lefr much of an i mpression on
h i m . Among the huııdreds of l i terary pie­
ces he wrote during his adult l i fe, Africa
was never explicitly referred to unril the
year of his <leatlı, when in a poem evoking
his mother playing the piano at home in
Du rban, he recalls li sten i ng to her from
next to tlıe w i ndow while he gaze<l omsi­
<le ar rhe vasr African landscape, lir up by

Rich;ırd Zenith

24
Femando Pessoa: Bir Ulusun Dotu1u

1 902'de Porcekiz'e yaptığı bir yıl süren gezi oldu. Pessoa, Portekizce bilinen en er­
ken şiirlerini (yukarıda sözü edilen, annesine yazdığı dörtlüğün yanı sıra) orada
yazdı; bu şiirlerden biri, 1 902'de bir Lizbon gazetesinde yayımlandı. Gerek Liz­
bon'da, gerek ailenin Pessoa'nın teyzesini ziyarete gittikleri Terceira adasında, bir­
den, derslere ayrılması gerekmeyen bol bol vakte kavuşan gelişme çağındaki ergen,
bir dizi ayrıntılı, uydurma gazete yarattı; bu gazetelerde, içlerinden bazıları için
biyografıler uydurduğu kurmaca bir gazeteciler ekibinin yazdığı haberler, espriler,
yorum ve şiirler yer alıyordu.
Pessoa, Durban'a döndüğünde, on beş ya da on alcı yaşında, Charles Roberc
Anon'u yarattı; şiir, öykü ve denemelerden oluşan hatırı sayılır bir yaratıcı yazı bütü­
nüne imza atan ilk özge beniydi bu. Bu İngilizce ön-dışkimliğe kısa bir süre sonra,
ya Pessoa hala Durban'dayken ya da 1905 güzünde Lizbon'a kesin dönüşünden kısa
bir süre sonra, daha da verimli Alexander Search katıldı. Anon gibi İngilizce yazan,
ama güya Lizbon'da Pessoa'yla aynı gün doğmuş olan Search , Anon gibi, yetişkin ol­
manın eşiğine gelmiş bir gencin entelektüel ilgilerini ve varoluşsal kaygılarını dile
getiriyordu. Pessoa, bir bakıma, hep o eşikte kalmıştır. Gündelik yaşam uğraşına
girmek yerine, kuramsal sorunlarla ve büyük sorularla uğraşmayı sürdürmüştür:
Tanrı'nın varlığı, yaşamın ve ölümün anlamı, kötülükle iyilik, gerçeklikle görüntü,
aşk fikri (yalnızca bir fikir mi '), bilincin sınırları, vb. Bütün bunlar, Pessoa'nın ger­
çek deneyimden çok, fikirler üzerinde yoğunlaşan şiirinin zengin kaynaklarıydı .

ehe moon. Pessoa's environmenc, while in Africa, was mostly that o f English li rera­
cure: Shakespeare an<l Milron, ehe romancic poets - Shelley, Byron, Keats,
Wordsworrh - and Dickens and Cariyle for prose. He also read and admired Poe.
Pessoa very nearly became an English writer. What "saved" him for Porruguese
licerarure was a year-long erip rhac ehe fami ly - Pessoa, his mother and stepfarher,
and several children bom ro ehe new couple - made ro Porrugal in 1 90 1 -02. it was
rhere thae Pessoa wrote his earliesc known poems in Porruguese (besides ehe above­
meneione<l quaerain ro his moeher), one of which was published in a Lisbon news­
paper in 1 902. Both in Lisbon and on rhe island Terceira, where ehe fam ily wenc
ro visie Pessoa's moeher's sister, the budding a<lolescenc, who suddenly had a loc of
time wieh no school work ro fili it, invenced a series of elaboraee, make-believe
newspapers concaining news, jokes, commencary and poems by a ceam of ficcional
journalises, several of whom he i nvenced biographies for.
Back in Durban, Pessoa, at ehe age of fifteen or sixteen, inveneed Charles Ro­
bert Anon, his first alcer ego ro sign a subscancial body of crearive writing, inclu­
ding poems, shorr stories an<l essays. This English proro-heeeronym was soon joi­
ned by ehe even more prolific Alexander Search, either while Pessoa was seill in
Durban or else shorrly after his definirive recurn ro Lisbon, in ehe fail of 1905. Se­
arch, who likewise wroce in English but was supposedly bom in Lisbon on ehe sa­
me day as Pessoa, expressed , like Anon, ehe incellecrual concerns and exisrencial
anxieries of a young man on ehe ehreshold of becoming an adulr. Pessoa, in a cer­
rain way, remained forever on chae ehreshold. Inseead of getting dowıı ro ı lw

�eı·11.11ıd•ı ''""''·' rı, •. llıı •I• •• ı ., ı •·•'''"'

. ..
Richırd Zenith

1 904 Aralık'ında, Pessoa Intermediate Arts Sınavı' na girdi ve Natal'da en yüksek


puanı aldı; bu, Oxford ya da Cambridge'de okuması için bir hükümet bursu alma­
sını sağlayabilirdi, ama bir sorun vardı: Bursa başvuranların önceki dört yılı bir
Naca! okulunda geçirmiş olmaları gerekiyordu. 1 90 1 - 1 902 yılında Lizbon'a yaptı­
ğı gezi yüzünden, Pessoa başvuru hakkını yitirmişti. İngiltere'ye gitmek yerine,
henüz on yedi yaşında olağanüstü bir gelişme göstermiş olan genç, Lizbon'a dön­
dü; Lizbon'da, yaklaşık iki yıl süreyle üniversitede edebiyat öğrenimi gördü, daha
sonra üniversiteyi bıraktı. Hastalık nedeniyle ilk yılın, bir öğrenci boykotu yüzün­
den ikinci yılın sınavlarını kaçırdığı için, kredi kazanamadı. Üniversitedeyken ve
sonrasında, Portekiz Ulusal Kitaplığı'nda uzun saatler geçirerek, Yunan ve Alman
felsefesi , dünya dinleri, psikoloji ve Darwin düşüncesi üzerine çalıştı. Batı edebiya­
tından birçok yapıtı, özellikle Fransızca (başkalarının yanı sıra, Hugo, Baudelaire,
Flaubert ve Rollinae), İngilizce ve Portekizce yapıtları okudu; bu son dildeki oku­
maları, Güney Afrika eğitimi sırasındaki ciddi bir boşluğu doldurdu.
Ve ara vermeksizin yazdı Pessoa: şiir, öykü, felsefe, sosyoloji ve edebiyat eleşti­
risi. Ana yurdunun toprağındaki ilk yılları sırasında, zaman zaman Portekizce, bi­
raz daha sık olarak Fransızca (Pessoa'nın tek Fransız dışkimliği Jean Seul, l 907'de
belirmiştir) ve en çok İngilizce yazdı. Lizbon'a döndükten sonra da Pessoa'nın tut­
kusu, İngilizcede büyük bir şair olmaktı ve ölümünden bir hafta öncesine kadar bu
dilde şiirler yazmayı sürdürdü. 1 9 1 7 'de, kitap boyutundaki şiir derlemesi

pranical business of living, he conrinued


6 yaşında to wrestle with theorecical problems and
6 years old
ehe big questions: ehe exiscence of God,
ehe mean i ng of life an<l the meaning of
death, good vs. evi!, reality vs. appearan­
ce, the idea (is it just an idea') of love, the
limits of consciousness, and so on. Ali of
which was rich fodder for Pessoa's poecry,
thriving as İt did on ideas more than on
actual experience.
in December of 1 904 Pessoa cook ehe
l ntermediace Arts Examination and recei ­
ved the highest score in Natal, which wo­
uld have earned him a government granc
to srudy at Oxford or Cambridge, but
there was a hitch: applicanrs had to have
spenc ehe four previous years at a Nara!
school. Because of ehe erip he made to Lis­
bon i n 1 90 1 -02 , Pessoa was disqualifıed.
Instea<l of going to England, the precocio­
us seventeen-year-old rerurned to Lisbon,
where he studied literature at ehe univer-

Richard Zenith

26
femando Pessoa; Bir Ulusun Dotufu

The Mad Fiddler'i (Çılgın Kemancı) bir Londra yayımcısına sundu; yayımcı derleme­
yi hemen geri çevirdi, ama kitaptaki şiirlerden biri üç yıl sonra saygın Athenaeum
dergisinde çıktı. Pessoa, 1 9 1 8'de İngilizce şiirlerinden oluşan iki küçük kitabı,
1 92 1 'de iki kitabı daha, kendi olanaklarıyla bastırdı; bu kitaplar, İngiliz basınından
sakınımlı övgüler aldılar. 35 Sonnets (35 Sone) kitabı hakkında, The Times Literary
Supplement'teki bir notta şunlar söyleniyordu: "Pessoa'nın Elizabeth dönemi İngiliz­
ce'sine ilişkin bilgisi, İngilizceye hakimiyetinden daha dikkat çekici . . . . Soneler . . .
en uç noktasına vardırılmış Shakespeare'e özgü söyleyişler, Tudor edebiyatına özgü
yineleme, dolambaçlı anlatım ve karşıtlam (antithesis) oyunları bakımından birçok
kişiyi ilgilendirecektir, elbette söylediklerinin değeri bakımından da." The Glasg(}tlJ
Herald da şairi övüyor, ama "söyleyişte, Shakespeare'e özgü hünerli dile öykünmeden
kaynaklanan belli bir okunma güçlüğü" ne işaret ediyordu.
Pessoa'nın İngilizce'si, okuduğu kitapların İngilizcesiydi ve H.G. Wells, Arrhur
Conan Doyle ve W. W. Jacobs gibi çağdaş romancıları da içeriyordu, ama bir anadi­
lin yabanıl doğallığından yoksundu. Pessoa'nın İngilizcesi, sözcüğün sözel anlamın­
da akıcı olmakla birlikte, ona özgü bir İngilizceydi: dilin daha yazınsal, bir ölçüde
arkaik ve yer yer yapmacık bir çeşitlemesi. Bu İngilizceyle yazdığı şiirler, içerdikleri
fikirler ve duygular açısından, hatta şiire özgü araçların ustalıklı kullanımı açısından
ilginçtir, ama Pessoa'nın İngilizcesi akortsuz bir piyano ya da odak dışı bir fotoğraf
makinesi gibi, bütünsel etkiyi bozan belli belirsiz bir çarpıtma içerir.

sity for almost two years before dropping out. He earned no credits, having missed
ehe fırst year's exams due to illness, and the second year's exams due to a student
strike. While at university and afterwards, he spent long hours at ehe National
Library studying Greek and German philosophy, world religions, psychology, and
Darwinian thought. He read a wide range of Western literature, especially in
French (Hugo, Baudelaire, Flauberr and Rollinat, among others), in English and
in Portuguese, his readings in this !ast language fılling a serious !acuna in his So­
uth African education.
And he wrote steadily: poetry, fıccion, philosophy, sociology, and li terary criti­
cism. During his fırst years back on home turf he occasionally wrote in Pornıgue­
se, somewhat more often in French (Pessoa's solitary French heteronym, Jean Seul,
emerged in l 907), and mosr of ali in English. Pessoa's ambition, even after he had
returned to Lisbon, was to become a great poet in English, and he continued to
produce poems in that language up unril one week before his death. in l 9 1 7 he
submitted a book-length collecrion of verse, The Mad Fiddler, to a London publis­
her that quickly rejecced it, but one of the book's poems appeared three years later
in ehe prestigious magazine Athenamm. in 1 9 1 8 Pessoa self-published two chapbo­
oks of his English poems, with cwo more following in 1 92 1 , and these received
guarded praise from ehe British press. About his 35 Sonnets, a note in ehe Times Li­
terary Supplement remarked : "Mr. Pessoa's command of English is less remarkahle
than his knowledge of Elizabethan English. (. .. ) The sonnets (. . . ) will interesr maııy
by reason of their ultra-Shakespearian Shakespearianisms, and their Tudor t r i c k s ol

fı·•ıuıuı• • ,.,....... r ı. . . llu ı h • •r ' , ,,,,,,,,


RichiıırdZenith

İngilizce Pessoa'ya mütevazı, ama güvenebileceği bir gelir sağlamıştır; şair,


yurtdışında iş yapan Portekiz şi rketlerine Fransızca ve İngilizce mektuplar yaza­
rak ya da çevirerek geçimini sağlıyordu . Kendisi de daha çok İngiltere' den ya da
başka ülkelerden yatırım sermayesi arayışı içindeki madencilik şirketlerinin
temsilcisi olarak, iş yapmayı denemiş; ama öyle görünüyor ki hiçbir zaman karlı
anlaşmalar yapamamıştır. Bununla birlikte, İngilizce Pessoa'nın işine en çok
Portekizce yazdığı şiirlerde ve düzyazı metinlerde yaramıştır. İngiliz-Amerikan
edebiyatı Pessoa'nın ne yazdığını, İngilizce ise nasıl yazdığını etkilemiştir. İ ngi­
lizce, Roman dillerine göre sözcükleri yinelemeye -anlaşılırlık adına, sözdizim­
sel doğrudanlık adına ya da retorik bir etki yaratma adına- daha uygundur ve
Pessoa bu kullanımı Portekizcede uygulamıştır (sözgelimi, Huzursuzluk Kita­
bı'nda). Ve Pessoa'nın İngilizce sonelerinde, Elizabeth dönemi modellerinden
kaynaklanan dolambaçlı bir sözdizimi kullanılırken; Alberto Caeiro ve Alvaro de
Campos'a atfedilen şiirlerin temel niteliğini oluşturan anlatım doğrudanlığı, esi­
nini modern İngilizceden almış gibidir.
On üç ya da on dört yaşında yazdığı bir düzine kadar şiirle, Portekizcedeki ilk
şiirsel yaratım dalgasının ardından; Pessoa, Lizbon'a dönüşünden itibaren üç yıl
boyunca, yirmi yaşına yaklaştığı zamana kadar, anadilinde şiir yazmaya dönme­
miştir (birkaç ayrıksı örnek dışında). 1 9 1 0 'da, belki de İngilizce kadar Portekizce
de şiir yazıyordu; iki yıl sonra, Porto'da çıkan bir dergide, son dönem Portekiz şii-

repetition, involucion and antithesis, no less chan by ehe worch of what they have to
say." The G!asgow Hera!d was also compl imentary, bm noted "a certain crabbeclness
of speech, due to an imitation of a Shakespearean trick".
Pessoa's English was the English of ehe books he read, and these included con­
temporary novelists, such as H. G . Wells, Arthur Conan Doyle and W. W. Jacobs,
but İt lacked the brutal nanıralness of a mother tongue. H is English, though flu­
enc in the liceral sense of that word, was his English - a more lirerary, slightly arc­
haic ancl occasionally stilted variety of ehe language. The poetry he wrote i n it is
interesting for the ideas and emotions İt concains, and even for irs skilful use of
poetic devices, but like a piano out of tune or a camera out of focus, Pessoa"s Eng­
lish i ncroduces a slight distortion that mars ehe overall effect.
The English language provided a modest but dependable income for Pessoa,
who made his living by translating and by drafting letters in French and English
for Portuguese firms doing business abroad. He also tried to do business himself,
mainly as an agent for Portuguese mining companies in search of i nvestment capi­
tal from Britain and elsewhere, but it doesn'c seem that he ever cut any profl rable
deals. Where English best served Pessoa, however, was in the poetry and prose he
wrote in Porc uguese. If Anglo-American lirerature i nfluenced what Pessoa wrote,
the English language i tself influenced how he wrote. English is more apt than ehe
Romance languages to repeat wor<ls - for the sake of clarity, for syntactical stra­
ightforwar<lness, or for a rhetorical effect - and Pesscıa followed this usage in Por­
tuguese (in The Book of Di.rq11iet, for instance). And whereas Pessoa's English son-

Richa.rd Zcnith

28
Fem;ı.ndo Pesso;ı.: Bir Ulusun Dogu�u

rinin durumu hakkında, biri "sosyoloj ik," öteki "psikolojik" bakış açısıyla iki
uzun yazı yayımlad ı . Fernando Pessoa, yavaş yavaş kendini buluyordu. 1 9 1 3 'te,
ilk yaratıcı d üzyazı metnini yayımlad ı : Yaşamının kalanı boyunca üzerinde çalı­
şacağı Huzursuzluk Kitabı'ndan bir bölümdü bu. 1 9 1 4 ' te ise, bir yetişkin olarak,
Portekizce ilk şiirlerin i yayımlad ı . Portekiz' in yirmi nci yüzyıldaki en büyük şair­
lerinden dördünün doğduğu yıldı bu: Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Ricardo
Reis ve Fernando Pessoa.
Pessoa'nın ruhundan 1 9 1 4 kışının sonlarında doğan Alberro Caeiro, köyde ya­
şıyordu, okul yüzü görmemişti ve şeyleri oldukları gibi, herhangi bir felsefe ol­
maksızın, görmek istediğini söylüyordu:
Ö nemli olan, görmeyi bilmek,
Düşünmeden görmeyi ,
Görürken görmeyi;
Görlirken düşünmek değil,
Ne de düşünürken görmek.
Caeiro, "tek Doğa şairi" olduğunu öne sürüyordu, oysa doğaya bakışı ülküsel,
doğayı değerlendirme tarzı soyunu ve şiiri neredeyse katışıksız felsefeydi. Şeyleri
doğrudan görme üzerine konuşmak, onları artık doğrudan görememek demektir.
Caeiro, şiirsel bir nirvana anıyd ı , saf, billursu güzellikteki ağırlıksız dizelerle ere
kemiğe büründürülmüş bir olanaksızlıkrı. Pessoa, ona Usta diyordu. Yirmi yıl

ııers employ a convolured syıırax derived 7 yaşında


7 years old
!"rom his E l izaberlıan mod e l s , modern
English seems ro have inspi rcd rhe dircn­
ness of expression rhar charanı:rizcs rhc
poerry attribmcd ro A l berro Caciro and
A l varo de Canıpos.
A frer Pessoa ' s firsr wave of poeric cre­
•ltion in Pornıgucsc, wirh about a dozen
su rviving pocms d aring from when he was
thi rreen and fourreen, he did n ' t go back
to w ririııg poerry in his narive roııgue (ex­
ccpt for an o<.kl exanı p l e here aııd rhere)
uııril he was c lose ro tweııry , rhree years
afrer reru rning ro Lishon. By 1 9 1 O he was
wriring perhaps as much poetry in Porru­
,t.:uese as i n E nglish, and rwo years larer he
published, in an Oporro-based magazine,
ı wo large arric les on the state of receıır
Porruguese poetry from, respectively, a

·· soc io log i ca l " and a "'psychologica l ·· poinr


cıf v i e w . Ferııando Pcssoa was coıning i nro
l ıis own. i n 1 9 1 .) he publ i shed his firsr

.. ,
RichardZenilh

sonra, Alberco Caeiro'nun ona 8 Mart 1 9 1 4'te "göründüğü"nü belirtecekti: Caei­


ro'nun (ve Pessoa'nın) en üstün şiir yapıtı Koyun Çobanı'nı oluşturan kırk dokuz şi­
irin otuzdan fazlasını aralıksız olarak, "bir tür esrime içinde" yazdığı "utku gü­
nü"nde yaşamının. Elyazmalarından, bu anlatımın gerçeği birebir yansıtmadığını
biliyoruz: Yaklaşık otuz şiir, o yılın Mart ayında iki haftalık bir sürede yazılmıştı.
Caeiro'nun adına yazılan daha sonraki şiirler, o başlangıçtaki iç döküşün şaşırtıcı
duruluğuna seyrek olarak ulaşırlar.
16 Nisan 1 889'da "doğan" Caeiro, değişik açılardan, Pessoa'nın en iyi dostu, yazar
Mirio de Sa-Carneiro'ya ( 1 890- 1 9 1 6) bir armağandı. Caeiro, carne'siz, bir başka deyişle
"et"siz Carneiro'dur (carm:iro, Portekizcede "koyun" anlamına gelir) ve Alberto Caeiro,
meslek olarak, idealleştirilmiş bir çobandı ("Hiç bakmadım koyunlara / Ama sanki bak­
mış gibiyim," diye açıklar Koyun Çobanı 'nın başında). Burcu, doğal olarak, Koç'tu. Sa­
Carneiro, 191 6'da, 26 yaşına girmesine birkaç hafta kala intihar etmiştir; Alberto Caeiro
da, "özyaşamöyküsü"ne bakılırsa, genç ölmüştür: 26 yaşında, veremden. Hem biri, hem
öteki hakkında şöyle yazıyordu Pessoa: "Tanrıların sevdikleri kimseler, genç ölürler."
Caeiro, başlangıçta yalnızca "Doğa şairi" olarak değil, kübizmin esinlediği "In­
terseccionismo" şiirlerini ve yazılması tasarlanan bir dizi "Gelecekçi Od"u yazacak
olan, çok çehreli bir modernist olarak düşünülmüştü. Ama lnterseccionismo şiirle­
ri sonunda Pessoa'nın kendisine bırakıldı, gelecekçi tutkular ise, Alberco Caei­
ro'nun bir uzantısı olarak 1 9 1 4 Haziran'ının başlarında varlık kazanan Alvaro de

piece of creative prose, a passage from The Book of Disq11iet, which he would work
on for the rest of his l i fe, and in 1 9 1 4 he published, in Portuguese, his fırst poems
as an adult. That was the year when four of Porrugal's grearest twentietlı-cenrury
poers were bom: Alberto Caeiro, A lvaro de Campos, Ricardo Reis, and Fernando
Pessoa himself.
Alberto Caeiro, who emerge<l from Pessoa's scıul in rhe iare winrcr of 1 9 1 4 ,
lived in rhe country, had no forma! education, and sai<l h e wante<l to sce rhings as
they are, wirhout any phi losoplıy:
What matters is to know how co see,
To know how to see without rhinking,
To know how to see when seeing
And not think when seeing
Nor see when thinking.
Caeiro claimed to be " the only poet of Narure", but his vision of narure was
ideal, his appreciation of it abstract, and his poetry is almost pure phi losophy. To
talk about seeing things directly is tantamounr to no longer seeing them directly.
Caeiro was a moment of poetic nirvana, an i mpossibility embodied in weightless
verses of rare, crystalli ne beau ty. Pessoa called him the Master and reported -
rwenry years later - that Alberto Caeiro "appeared " in him on March 8th, 1 9 1 4 ,
the " triumphal day " of his life, when he wrote ali at once, "in a kind of ecstasy ",
over thirty of the forty-nine poems that make up The Keeper of Sheep, Caeiro's (and
Pessoa's) most sublime poetic work. From ehe manuscriprs we know clıar rhis

Richard Zcniıh

30
Femando Pe:noa: Bir Ulusun Dotuşu

Campos'a aktarıldı. Adlardaki ses benzerliği, ikisi arasındaki organik ilişkiyi yan­
sıtır. Yalnızca bu da değil: de campos "tarlalardan" anlamına gelir. Alvaro, Alber­
co'nun düşsel ya da eğretilemeli koyunlarını güttüğü tarlalardan geliyordu.
Campos, kendi yazdıklarına göre, 1 890'da Algarve'de dünyaya gelmiş, Glas­
gow'da gemi mühendisliği öğrenimi görmüş, Doğu'ya yolculuk etmiş, birkaç yıl
İngiltere'de yaşamış, burada hem genç erkekler, hem kadınlarla flört etmiş ve so­
nunda Portekiz'e dönerek Lizbon'a yerleşmiştir. Campos'un "Utku Odu" gibi ilk
dönem şiirleri, makineleri ve gürültülü kesincisiz taşkınlığıyla modern çağı yücel­
tiyordu. Daha sonra yazdığı şiirler, daha kısa ve ton olarak hüzünlüdür, ama remel
Campos inancı varlığını korur:
Her şeyi her yoldan duymak,
Her şeyi her açıdan yaşamak,
Olası her yoldan aynı şey olmak aynı anda,
Kendinde gerçekleştirmek bütün anlardaki bütün insanlığı,
Dağınık, olağandışı, eksiksiz ve uzak bir anda.
Pessoa'nın her ayrıntısıyla geliştirdiği dışkimlikler üçlüsünün üçüncüsü olan
Ricardo Reis de, büyük bir olasılıkla Haziran' da ortaya çıkmıştır, Alvaro de Cam­
pos'dan birkaç gün sonra. Pessoa'nın "Portekizce yazan Yunanlı Horatius" şeklinde
tanımladığı tıp doktoru ve klasikçi Reis, yaşamın boşluğu ve yazgımızı kabullen­
menin gerekliliği üzerine ölçülü, uyaksız odlar yazmıştır:

accounc is not quire true, bur close co thirty poems were wrirren over ehe course of
two weeks in March of rhat year, and larer poems written in Caeiro's name rarely
;main ehe asronishing clariry of rhar inirial outpouring.
"Bom" on April l 6rh, 1 889, Caeiro was in various ways a rribure co Pessoa's
besr friend, ehe writer Mario de Sa-Carneiro ( 1 890- 1 9 1 6). Caeiro is Carneiro (ehe
Portuguese word for "sheep") wirhour the carne, or "flesh'', and Alberro Caeiro, by
profession, was an idealized shepherd ("I've never kepe sheep I Bur ir's as if 1 d id,"
he explains at ehe beginning of The Keeper of Sheefi). His zodiac sign, narurally
enough, was Aries, ehe ram . Sa-Carneiro comm itted suicide in 1 9 1 6, a few weeks
before his 26rh birthday, and Alberro Caeiro, accord ing to his "biography", also
died young, at age 26, from ruberculosis. Abour one as abour ehe orlıer Pessoa
wrore: "Those whom the gods love die young. "
Caeiro was ini rially conceived not jusr as "Narure's poet" but as a mulrifaceted
Modernisr, responsible for " Incersecrionist" poems inspired by Cubism and for a
planned series of " Fururisr odes" . But ehe Incersecrionist poems were ultimarely
assigned to Pessoa-himself, and ehe Fururist ambirions were transferred co A lvaro
de Campos, who came i nco being in early June of 1 9 1 4, an offshoot of Alberro
C:aeiro. The organic relarionship between ehe rwo is reflected in their simi lar­
sounding names. Not only thar, de campos means "from ehe fields": Alvarcı ca ı ı ı ı ·
from ehe fields where Alberto rended his imaginary or metaphorical sheep.
Campos, accord ing ro his script, was bom in ehe Algarve in 1 890, ' " ' . ı , . . . ı
ııaval engi neering in Glasgow, rravelled ro rlıe Orienc, lived for a lt·w yc.ıı ı ı ı ..

••
ı, .
ı ı
ı ıı . ı .
ı . ,
. ., .
. ... .. .
ı. . .
. . ......
. .
Richard Zenith

Bekliyorum sessizce, bilmem neyi -


Geleceğimi ve her şeyin geleceğini.
Dalgaların hiçliği yıkadıkları yer dışında,
Sonunda sessizlik olacak yalnızca.
R icardo Reis, yaratıcısına bakılırsa, 1 887 yılında, l 9 1 0'da Portekiz Cum­
huriyeti'nin kurulmasından sonra varlığını sürdüren monarşist güçlerin odak nok­
tası haline gelen Porco'da doğmuştur. 1 9 1 9'da, monarşiscler Porco'nun denetimini
ele geçirmişler, ama çok geçmeden yenilmişlerdi; bu noktada, kraliyet yanlısı Reis
(soyadı "krallar" anlamına gelir), Brezilya'ya kaçmış, ömrünün kalanını büyük bir
olasılıkla burada geçirmiştir. Ne var ki, Pessoa'nın ölümünde bırakcığı binlerce
sayfa arasında, Dr. Reis için Peru'da bir adres bulunmaktadır.
Üç dışkimlik de, Duyumsalcılık'ın dışavurumlarıydı. Duyumsalcılık (yukarda
sözü edilen lncerseccionismo gibi) Pessoa'nın yarattığı ve modernist yazar arkadaş­
larınca benimsenip sürdürülen edebiyat akımlarından biriydi. Thomas Crosse'un
-Caeiro, Reis ve Campos'tan bir ya da iki yıl sonra yaracılan kurmaca bir İngiliz
eleştirmen ve çevirmeni- imzasını taşıyan bir metinde, Pessoa üç şairi ve temsil et­
tikleri Duyumsalcılık türlerini net olarak birbirinden ayırıyordu: "Caeiro tek bir
öğretiye bağlıdır: Şeyler, oldukları gibi hissedilmelidir. R icardo Reis, bir başka tür
öğretiye bağlıdır: Şeyler, yalnızca oldukları gibi değil, belirli bir klasik ölçü ve ku­
ral idealine uyacak tarzda hissedilmelidir. Alvaro de Campos'ta yalnızca hissedil-

England, where he courced both young men and women, and fı nally recurned ro
Portugal, settling down i n Lisbon. Campos's early poems, such as ehe "Triumphal
Ode", celebrared ıııaclı ines and rlıe modern age wich loud and sustai ned exuber­
ance. His larer poeıııs are slıorter and ıııelanclıoly in t<m e, buc ehe basic Campos
creed remains:
To feel everytlıi ııg in every way,
To l ive everyrhing froııı all sides,
To be the same tlıiııg in ali ways possible at the same time,
To realize in oneself all lıumanicy ar ali momencs,
in one scattered , extravaganc, complete and aloof moment.
R icardo Reis, the third in ehe trio of Pessoa's ful l-fledged heteronyms, also
emerged in June probably a few days afrer A lvaro de Campos. A plıysician and
,

classicist, whom Pessoa defıned as a "Greek Horace wricing in Porruguese Reis ",

composed metered, non-rhyming odes about ehe vani ty of life and tlıe need ro
accept our fare:
1 placidly wait for what 1 don't know -
My f!Jture and the fucure of everything.
in the end chere will only be silence excepc,
Where the waves of ehe sea bathe noching.
R icardo Reis, according to his creacor, was bom i n 1 887 in Oporto, which
became the focal poinc of the surviving monarchist forces afcer the founding of the
Pornıguese Republic, in 1 9 1 O . in 1 9 1 9 ehe monarchists took concrol of Oporro

Richard Zeııiıh

32
Fernando Pessoa: Bir Ulusun Dogu�u

melidir şeyler. "


1 9 1 4 y ı l ı , "gerçek ad" [orthonym] ş ii r i nde de b i r dönüm noktası oldu; "gerçek
ad," yapıtlarını Fernando Pessoa adıyla yayımlıyordu, ama bu dönemde Anica Tey­
ze' siyle yaşadığını b i ld i ğ i m i z , etiyle kemiğiyle Pessoa'yla aynı kişi değ i l d i . A lvaro
de Campos, "gerçek ad" Pessoa'nın l 9 1 4 ' te Caeiro'yla karşılaştıktan ve Caeiro'nun
Koyun Çobanı 'nı okuyuşunu duyduktan sonra "ruhsal bir şok" yaşadığını, bunun d a
Pessoa'nın o ana kadarki en özgün yapıtıyla sonuçlandığını bild i ri r.
Bütün kend i n i kurmacalaştırmanın ötesinde, hiç kuşku yok k i , Pessoa'nı n ede­
biyat sanat ı nda derin bir dönüşüm ya da doruk
noktası meydana gelm iştir. Caeiro, Campos ve Reis,
bu dönüşümün en gözle görülür sonucuydu; çünkü,
d ışki m l i k olgusu kendi başına bir yeni l i k olma­
makla birli kte, onlar yepyeni bir şeyi temsi l ediyor­
lardı. Yukarda sözünü ettiğimiz, İ ngi l izce ve Fran­
sızca yazan <lışk i m l i klerin yanı sıra, Pessoa'nın er­
gen l i k çağında yarattığı Portekizli gazetecilerden
bazıları -Dr. Pancracio i l e Gaudencio Nabos- "ka­
riyer"leri n i n başladığı gazetelerin sayfaları dışında
yazıyorlar; Nabos, en azından l 9 1 3'e kadar "faal"
olarak yazmayı sürdürüyordu. Porteki zce kapsam l ı

lıur were sooıı defearcd , a r which poiıır Reis, a roy­


a l ist sympadıizer ( h i s !ast name meaııs "ki ngs"'),
Jled w Braz i l , where he pres ı ı ma hly 1 ived o u r rhe
ıTsr of h is days, thoug h dıere is, amoııg dıe thou­
sands of papers lefr by Pessoa at his deat h , an
address for Dr. Reis in Peru.
Ali threc hereronyms were expressıons of
Scnsationism, one of the l i rcrary movemeıırs ( l i kc
l mersecrionism, mcıı r i oned above) i nveııred by
Pessoa and raken up by his Modcrnist writer
l ricnds. in a passage signed by Thomas Crossc - a 1O yaşında
l'in ional Engl islı critic aııd translawr created a year 1o years old
ur rwo afrer Caeiro, Reis and Campos - Pessoa neatly d i ffereııriated among tlıe
ı lırce poers and rhe types of Sensarionism they represenred: "Caeiro has one d isci­
pl ine: tlıings musr be fe lt as they are. R i cardo Reis has another k i mi of disc i p l i ne:
ı lıi ngs must be fel t , nor only as they are, but also so as to fail i n with a certain
ıdeal of classic measure and ru le. in A lvaro de Campos t h i ngs must simply be
1 (: 1 [ . "
The year 1 9 1 4 also marked a rnrning point i n the poetry o f the "orthonym " ,
who signed lıimself Ferııando Pessoa but who was not tlıe same person as tlıe tks l ı
:ıııd blood Pessoa known to b e l i ving a r tlıis rime w i r h h i s Auıır A n i m . A lvarıı • l ı ·
( :ampos reports that Pesstıa t h e onhonym (mcans " truc name"), a frn ıııı.. - 1 1 1 1 .ı ·
Riehı.rd Zenith

olarak yazan ilk dışkimlik, Vicence Guedes, 1 908'de yaratılmıştı bile. Aslında,
dışkimlik olgusu, Pessoa'nın altı yaşında bir çocuk olarak kendisine Chevalier de
Pas adıyla Fransızca mektuplar yazdığı çocukluğuna kadar uzanır.
Pessoa, sanatsal girişimini "perdeler yerine i nsanlara bölünmüş bir dram" ola­
rak betimliyordu. Bir başka deyişle, Pessoa bir dizi karakter yaratıyor, ama bu ka­
rakterlerin rol alacakları herhangi bir oyun yaratmıyordu. Karakterlerin oynadıkla­
rı şey, bir bakıma, utangaç, sakınımlı yaratıcılarının fiziksel dünyada yaşamamayı
seçtiği yaşamdı. "İçimde çeşidi kişilikler yaraccım," diye açıklıyordu Pessoa Hu­
zursuzluk Kitabı'ndaki bir bölümde. "Rüyalarımdan her biri , rüyamda görmeye
başladığım an, hemen bir başka kişi halinde ece kemiğe bürünüyor, sonra rüyayı
gören o oluyor, ben değil. Yaratmak için, kendimi yok eccim ( . . . ) Çeşidi oyuncula­
rın çeşidi oyunları sergiledikleri boş sahneyim ben."
Kendisini "temel olarak bir dram yazarı" olarak gören Pessoa'nın, başka her ya­
zardan çok, Shakespeare ve Milcon'a (Milcon'ın Yitik Cennet'i aslında koşuk bir
dramdır) hayranlık duyması şaşırtıcı değildir. Pessoa, "statik dram" olarak nitelen­
dirdiği O Marinheiro (Denizci) adlı kısa, son derece incelikli bir oyun yayımlamış,
ardında Portekizce ve İngilizce yirmi kadar tamamlanmamış oyun bırakmıştır;
ama bunlar arasında en ilginç olanları, herhangi bir eylemin beklenmediği "statik"
oyunlarıdır yalnızca. Çok okuduğu ve beğendiği İngiliz şairi Roberc Browning'de
olduğu gibi, Pessoa'nın dramatik güdüleri şiirinde daha iyi bir açılım bulmuşlar-

Caeiro i n 1 9 1 ti and lıearing lı i m recice The Keeper of Sheep, experienced a "spiricual


shock" ehae resuleed in his mose original work co dace.
Beyond ali ehe sel f- fi c c ionalizaeion, a profound cra nsfor macio n , or culminacion,
undoubcedly occurred in Pı:ssoa's l i ee rary art. Caeiro, Campos and Reis were ehe
mosc visible resule of elıac traıısfo rma cio n for chey represenced someclıing rocally
,

new, buc heteronymy as suclı was no novelcy. Besides ehe aforemencioned hec­
eronyms who wroce in Eng li s lı and French, several of ehe Porcuguese journalisrs
invenced in Pessoa's adolescı:ncı: - Dr. Pancracio and Gaudencio Nabos - wroce
oucside ehe pages of ehe newspapers where cheir "careers" began, wich Mr. Nabos
remaining "accive" uncil at lease 1 9 1 3 . Vicence Guedes, ehe fırsc heceronym co
wrice excensively i n Porcuguese, was invenced already in 1 908. Heceronymy, in
facc, goes ali ehe way back ro Pes soa's i nfancy, when as a six-year-old he wroce lec­
eers co himself in French, under ehe name Chevalier de Pas.
Pesscıa described his arciseic encerprise as "a drama divide<l inco people inseead
of i nco accs" . He creaced , in ocher words, a series of characcers buc no play for ehem
co acc i n . Whac chey played ouc, in a cerrain way, was ehe life chae cheir shy, recir­
ing creacor çhose not co !ive in ehe physical world . 'Tve creaced various personali­
cies wichin," he explained in a passage from The Book of Disquiet. "Each of my
dreams, as soon as 1 start dreaming it, is immediacely i ncarnaced in anocher per­
son, who is chen ehe one dreami ng it, and not 1. To creaee, l 've descroyed myself.
( . . . ) l ' m ehe empcy scage where various accors acc mıc various plays. "

Richard Zcnith

34
Femando Pessoa: Bir Ulusun Doguıu

dır kendilerine. Ama Pessoa, Browning'den öteye gitmiştir, çünkü yarattığı oyun
karakterleri, şiirsel özneler olmakla kalmıyor, Pessoa onları neredeyse özerk birer
şaire dönüştürüyordu.
Bütün bunlar, aralarında bir müneccim, bir keşiş, bir filozof, çeşitli çevirmen­
ler, günce yazarları, intihar eden bir soylu ve veremden ölen kambur bir genç kızın
yer aldığı dışkimlik sisteminin içine daha derinden girdiğimizde, hayranlık uyan­
dırıcı bir nitelik edinir; ama 1 9 1 4'te Pessoa'yı büyük bir yazara dönüştüren patla­
mayı hala açıklamadım (açıklamak mümkünse eğer). Oluşum aşamasındaki yaza­
rın bir öğrenci ve bir genç olarak, kısa üniversite kariyeri boyunca ve sonrasında,
edebiyat ve öğrenim alanında özümsediği büyük bilgi birikiminden daha önce söz
etmiştim; bunlara, Pessoa'nın 1 909- 1 9 1 2 yılları arasında okuduğu Fransız simge­
cilerini de -Mallarme, Verlaine, Rimbaud ve Maeterlinck (Fransızca yazan bir Bel­
çikalı)- eklemek gerekir. Keza Pessoa'nın Portekiz şiirini derinlemesine okuması
bu dönemde olmuşcur: Portekiz şiirinin en erken örnekleri olan 1 3 . yüzyıl truba­
dur şarkılarından (Pessoa, bunlardan bazılarını İngilizceye çevirmiştir), Teixeira
Pascoaes'in ( 1 879- 1 952) ve ruhsal bir değer ve yaratıcı bir enerji olarak milliyetçi
bir nostalj iyi geniş kitlelere ulaştıran öteki Saudosista şairlerinin çağdaş yapıtları­
na. Ama öyle görünüyor ki, en sonunda, dilsel ve yazınsal edinimlerin oluşturduğu
bu karmaşık karışımı tutuşturup bir tür simyasal tepkimeye yol açan, Walc Whit­
man olmuştur: Whitman, belki de, Pessoa'nın şiiri üzerindeki ve daha genel olarak
sanatçı Pessoa üzerindeki en büyük tek etkidir.

It is no wonder thac Pessoa, who considered himself co be "essentially a clrama­


cisc'', admired Shakespeare and Mi lton (whose Paradise Lost is praccically a verse
drama) above ali ocher writers. Pessoa published one short, ethereal play, O
Marinheiro [The Mariner], which he cermed a "sratic drama'', and he !efe a score of
unfı nished plays, in Portuguese ancl English, but only ehe "scatic" ones, where no
accion is expected, are of much inceresc. As in Robert Browning, a poec he much
read and appreciaced, Pessoa's dramatic instinccs were put to berter use in his
poecry. But he wenc farther than the English poet, for his dramatis personae were
more chan poecic subjects; he made ehem inro quasi-auconomous poecs.
Ali of this becomes fascinating when we del ve cleeper into ehe heceronymic sys­
cem, which includes an astrologer, a friar, a phi losopher, various cranslarors,
diarists, a nobleman who commics suicide, and a hunchback gir! dying of TB, but
1 stili haven'c explai ned (if it's possible co explain) what caused ehe explosion in
1 9 1 4 chac cransformed Pessoa inco a great writer. 1 have mencioned ehe vast range
of literature and learning chat ehe writer-in-progress absorbed as a schoolboy and
as a young man, during and afcer his abbreviated university career, and to these
ingredients one must add ehe French symbolists (Mallarme, Verlaine, Rimbaud
and Maeterlinck, a Belgian writing in French), whom he read becween 1 909 and
1 9 1 2. It was also in chis period chat Pessoa steeped himself in Portuguese poetry,
from irs earliest manifesrations in 1 3ch-cenrury croubadour songs (some of whiclı
he cranslated inco English) to concemporary work by Teixeira Pascoaes ( 1 87<)­
l 952) ancl other Saudosisca poets, who promulgaced a nacionaliscic nosrnlgia as a

fcm,mclo l'ı••"'·' l l11· ll11 ı l • ·•' ' ' ' ' ' ' ' " '
Rich;ıırd Zeoith

Pessoa, bazı eleştirmenlerin varsaydıkları gibi, Amerikalı şairin "oğlu" değild i .


Whicman etkisi, Alberco Caeiro v e A lvaro d e Campos'un şiirinde net olarak görü­
lür, ama dışkimliklerden hiçbiri salt bir Whicman türevi değildir, çünkü Pesso­
a'nın zengin yazınsal birikiminden sayısız öteki girdiler olmadan var olamazlardı.
Ne var ki, Whicman, Pessoa'yı ve onun kişiliğinin gücünü açan bir anahtar işlevi
görmüş gibidir. Whicman'ın Song of Myself i bütün evrenin, benlikte duyulan ve
temellendirilen evrenin şarkısıdır ve Pessoa'yı, onun dışkimlikler evrenini harekete
geçiren, bu gözüpeklik, bu özgüven olmuştur; öyle olmasa, Pessoa'nın evreni, ger­
çek yazınsal sonucu olmayan, ilginç bir psikoloji k olgudan ve üslup alıştırmasın­
dan öteye geçmeyebilird i . Pessoa, özge adı Alvaro de Campos'un imzasıyla 1 92 5 'ce
yayımladığı, iki kısımdan oluşan "Ariscocelesçi Olmayan Bir Estetik İçin Noclar"
başlıklı yazısında bunu ortaya koymuştur. Bu yazıda, gemi mühendisi Campos,
dışsal güzellikten çok, içsel, kişisel güce -kişiliğin gücüne- dayalı bir estetiği; do­
layısıyla, anlakcan (intelligentia) çok, duyarlığa dayalı bir sanatı savunur. Yazı şu
cesur kesinlemeyle sona erer: "Şimdiye kadar ( . . . ) Ariscocelesçi olmayan sanatın üç
gerçek tezahürü olmuştur. İlki, Walc Whicman'ın şaşırtıcı şiirlerindedir; ikincisi,
ustam Caeiro'nun daha da şaşırtıcı şiirlerindedir; üçüncüsü ise, Orpheu'da yayımla­
dığım iki oddadır: 'Utku Odu' ve 'Deniz Odu'."
Orpheu, 191 S 'ce Pessoa, arkadaşı Mario de Sa-Carneiro ve öteki öncü yazar ve sa­
natçıların kurdukları bir edebiyat dergisiydi. Dergi, kısa yaşamı içinde -yalnızca iki

spi ritual value and a creacive energy. B m


Annesi
Maria
Magdalena whac fın;ılly seems co lıave igniced clıis
Pinheiro
complex m i x cure of l i ng u iscic and l i re­
Nogueira
(Mother) rary acq u isi cions, provok i ng a k i nci of
( 1 8 6 1 - 1 925) aklı e m i cal reaccion, was Walc W lı i t ­
man, arguably e h e single g reacest i nfl u­
cnce on Pessoa's poecry and, more gene­
Pessoa ehe art ist.
ra l l y , on
is not as several cricics lıave sup­
le ,

posed , thac Pessoa was a "son" of e he


American poet. Tlıe W lıicmanian i nflu­
ence is clearly d iscerni ble in rlıe poerry
of Alberco Caei ro and A lvaro de Cam­
pos, but nei ther lıereronym is a mere cle­
··•··· rivacive, for rhey could not lıave exisced
w i chom nu merous orlıer inpms from
Pessoa's rich l i ce rary background. Whic­
man clıough, seems co have acced as a
,

key co open up Pessoa and ehe power of


his own personal i ty . Song of Myse!f is a
song of ehe whole cosmos - rlıe cosmos
fel r and s ubs tanr i ac cd in ehe sclf - and i t

Rıchud Zenıth

36
Femando Pessoı:ıı Bir Ulusun Ooauıu

sayı çıkmıştır- Porrekiz'e modernizmi getirdi. Grubun çeşitli üyeleri, Paris'ceki kü­
bistler ve gelecekçiler ile temas halindeydi; Pessoa ise, okumaları aracılığıyla, İngil­
tere, İspanya, Fransa ve başka yerlerdeki edebiyat akımlarını günü gününe izliyordu
(sözgelimi, 1 9 14'ce Ezra Pound'un şiirlerini yayımladığı "Vorcisist" dergi Blast'ın
sayılarını edinmişti). Orpheu, basında ve önde gelen edebiyat çevrelerinde öfkeye ve
alaylı tepkilere yol açtı, ama Pessoa'nın yapıtına özgü deha sessizce kabullenildi.
1 9 1 7 'de Pessoa, Alvaro de Campos adıyla, Portekiz dergisi Futurista'nın tek sayı­
sında kışkırtıcı bir "Ültimatom" yayımladı; dergi polis tarafından gazete bayilerinden
hemen toplatıldı. Portekiz, savaşta İttifak Devletleri'ni destekliyordu; Pessoa - Cam­
pos'un zehir zemberek manifestosu, Alman yanlısı olmamakla birlikte, il. Wilhelm
ve Bismarck'a olduğu kadar, İngiliz, Fransız ve öteki İttifak liderlerine yöneli k ağır
sözler içeriyordu. Campos'un manifestosu, mevcut dönemi "büyük herhangi bir şey
yaratma konusundaki beceriksizliği"nden ötürü yerden yere vurduktan sonra, "kişilik
dogmasının yıkılması" çağrısını yapar ve "hiçbir sanatçı tek bir kişiliğe sahip olmak
zorunda değildir" kesinlemesinde bulunur, çünkü "en büyük sanatçı, kendisini en az
tanımlayan ve en çok çelişki ve tutarsızlıkla en çok türde yazan kişi olacaktır." Bir
başka deyişle, en büyük sanatçının, tıpkı Fernando Pessoa gibi, çok sayıda kişiliği
(manifesto, daha sonraki bir bölümde "on beş ya da yirmi" diye belirtir) olacaktır.
Bu, Pessoa'nın kendi sanatsal büyüklüğünü ilk öngörüşü ya da savunuşu değil-
di. Pessoa, Portekiz şiiri üzerine 1 9 1 2'de yayımladığı yazılarında, bütün dünyaca

was chis audac i ty , this chu tzpah, chat galvanized Pessoa and his heteronymic cos­
mos, which otherwise m ig h t not have been more than a curious psychological phe­
nomenon and styliscic excrcisc, wi thout real l i cerary consequence. Pessoa i nd icaced
as much in a two-parc arcicle, "Noces for a Non-Aristotelian Aesthetics", signed by
lıeteronym A lvaro de Campos and publ ished in 1 92 5 . in İ t ehe naval engineer ad­
vocates an aesthetics based on i n ner, personal force - ehe force of personal i cy - rat­
lıer than on outward beaucy and , concomicancly, an a rt based on ehe sens i bi l i ty
rather than on i ncell igence. The arcicle ends w i c h ehe bold affirmation chac "up
u nr i l now ( . . . ) there have been only three genu i ne man i fescacions of non-Aristoteli­
an art. The fırsc i s in ehe aston ishing poems of Wal c Whi cman; ehe second is in
rlıe even more astonislı i ng poems of my master Caeiro; ehe t h i rd is i n the two odes
- ehe Triumphal Ode and ehe Mari time Ode - tlıat 1 publi slıed i n Oıpheıı. "
Orpheu was a l i terary review founded in 1 9 1 5 b y Pessoa, h i s friend Mario de
S;i-Carneiro, and oclıer vanguard writers and arcists. in i ts brief life - only two
issues were published - i t i ncroduced Modernism i n to Portugal . Several members
of ehe group were i n concact w i t h ehe Cubists and Futuriscs in Paris, w h i le Pessoa,
tlırough his readings, kepe abreast of ehe lacesc literary currencs i n Britai n , Spa i n ,
France a n d elsewhere ( h e obrained copies, for i nstance, of Blast, a "Vort i c isc""
review where Ezra Pound published poems i n 1 9 1 4). Orphett prompted reactions of
outrage and ridicule in ehe press and ehe l i terary establ ishment, but ehe gen ius ol
l'essoa's work was quiecly recognized.
in 1 9 1 7 Pessoa published , in ehe name of A lvaro de Campos, an i ıı fla ııı ııı.1 1 1 1 1 1

1 '
RlchırdZenith

Portekiz'in en önemli şairi olarak görülen Lufs de Camöes'i bile gölgede bırakacak
bir "Büyük Şair"in çok yakında belireceğini öngörüyordu. Geriye dönüp baktığı­
mızda, şurası açıktır: Pessoa kendi görkemli girişi (ya da dışkimlikler sayesinde, gi­
rişleri) için sahneyi hazırlıyordu. Ama yazınsal ölümsüzlük şeklindeki kişisel bü­
yüklük, Pessoa'nın rüyasının yalnızca bir bölümünü oluşturuyordu. Pessoa, bu yazı­
lara yazdığı ve gene 1 9 1 2 'de yayımlanan bir ekte, Portekiz'de bir "Yeni Röne­
sans"ın doğuşunu da öngörüyordu; bu Rönesans, tıpkı yüzyıllar önce İtalyan Röne­
sansının yaptığı gibi, ulusun sınırlarını Avrupa'nın kalanına yayacaktı.
Daha sonra Pessoa, Portekiz Rönesansı görüsünü Beşinci İmparatorluk öğretisiyle
yeni bir biçime büründürmüştür; Kutsal Kitap'taki eski bir kehanetin (Daniel, İkinci
Bölüm) yeni bir ele alınışıdır bu. Daniel peygamberin Nebukadnessar'ın düşüne iliş­
kin yorumu, geleneksel olarak Batı dünyasının büyük askeri imparatorluklarının
-Babil, Pers, Yunan ve Roma (kimi zaman, beşincisi, Briranya İmparatorluğu olarak
yorumlanır)- bir tarihi gibi anlaşılmıştır. Pessoa, "ruhsal" ya da kültürel bir bakış
açısını benimseyerek, beş imparatorluğun şunlar olduğunu düşünmüştür: Yunan,
Roma, Hıristiyan Batı, Rönesans sonrası Avrupa ve -yakın bir gelecekte- Portekiz.
Fikir şuydu: Portekiz, dili ve kültürü aracılığıyla ve özellikle de edebiyatı aracılığıy­
la, Avrupa'nın kalanına egemen olacaktı. Pessoa'nın konu hakkında yazdığı bölüm­
lerden birinde belirttiği üzere bir "şairler emperyalizmi"ydi bu.
Pessoa'nın milliyetçiliği, tutkulu olduğu kadar yapıcıydı. Portekiz' in Avrupa'nın

Ultimatum in the one and only issue of Pornıgal F11t11rista, wlıich was immediare­
ly seized from rlıe newssrands by rlıe police. Pornıgal supporred ehe Allies in the
wa r , and wlı i l e Pessoa-Campos's ra n t i ng man i fesro was not pro-German, ir lıeaped
as m uclı abuse on rlıe Brir islı, Frcııclı aııd orlıer Allied leaders as on Willıelm il
aııd B ismarck. A frcr la ıııb a st iı ıg tlıe prcsent age for its "incapaciry ro create any­
rlıing g rea t '' , C:aıııpos's ıııaıı i fcsto ca l l s for the "abolirion of ehe dogma of personal­
ity" and affı rms rlıat " ııo art ist slıould lıave jusr one personality'', since "ehe great­
esr artist will be the om· wlıo l tas r dcfınes himself and who writes in ehe most gen­
res wirlı the mosr coıırrad icr ions and discrepancies . " The greatest artist, in other
words, will have multiplc persona lit ies ("fıfreen or twenty," states the manifesto
further on), like Fernando Pcssoa.
Tlıis was not rhe fı rsr time that Pessoa predicted, or promoted , his own arrisric
grearness. in ehe articles on Pornıguese poetry that he published in 1 9 1 2 he envi­
sioned ehe imminent eme rgeıı ce of a "Grear Poet" who would overshadow even
Lufs de Camöes, universally regarded as Porrugal's premier poer. it is clear, in rer­
rospect, thar Pessoa was serring ehe srage far his own grancl emrance (or entrances,
thanks to the.heteronyms). Bur personal grearness, in ehe form of literary immor­
rality, was only pare of his dream. in an addendum to rhose arricles, likewise pub­
lished in 1 9 1 2 , Pessoa alsa foresaw ehe dawning, in Portugal, of a "New
Renaissance", which would spread from ehe nation's borders to the rest of Europe,
as had the Iraliaıı Renaissance ceııruries earl ier.

Rich3rd Zenith

38
Femando Penoa: Bir Ulusun Oo&uıu

kalanına göre görece geriliği konusunda boş


hayallere kapılmıyordu ve amacı, Porce­
kiz'in Avrupa'yı yakalamasını sağlamaktı.
İngiliz ve Fransız kültürlerini, hiç olmazsa
belli yönlerden, öykünülmesi gereken mo­
deller olarak ve İngilizce konuşulan dünya­
yı Portekiz kültürünü yurcdışında tanıtma­
nın en iyi çıkış yolu olarak görüyordu. Da­
ha 1 909'da, babaannesinden kalan küçük
bir mirasla kurduğu bir basımevinde, İngi­
lizceye çevrilecek klasik ve çağdaş Portekiz
yapıtlarından oluşan uzun bir listeyi, bu­
nun yanı sıra, Shakespeare'in bütün yapıtla­
rı da dahil olmak üzere, bir yabancı klasik­
ler dizisini yayımlamayı planlamıştı. Em­
presa Ibis -basımevinin adı buydu- dergi­
ler, siyasi incelemeler, bilimsel yapıtlar ve Babası
son, ama önemli bir girişim olarak, Pessoa Joaquim de
Seabra Pessoa
ve dışkimliklerinin İngilizce ve Portekizce (Falher)
sayısız eserini de yayımlayacaktı. (1850 · 1 893)

Pessoa would subsequencly remse his vision of a Porcuguese Renaissance in ehe


docrrine of ehe Fi fch Empire, a new cake on an old prophecy, from the Book of
Daniel, chapter 2. The prophet's incerpretation of a dream of Nebuchadnezzar,
King of Babylon, had traditionally been understood as a hisrory of the Western
world's great milicary empires - Babylonian, Persian , Greek, and Roman, wich rhe
fıfch sometimes being understood as ehe Bricish Empire. Pessoa, adopcing a "spiri­
tual" or culcural poinc of view, underscood ehe fıve empires to be those of Greece,
Rome, ehe Chriscian Wesc, post-Renaissance Europe, and - on ehe near horizon -
Porcugal. The idea was chac Porcugal, chrough irs language and culcure, and mosc
especially chrough i rs l iterature, would domi nate ehe rest of Europe. An "imperial­
ism of poecs" , specifıes one of rhe passages Pessoa wroce on ehe mat ter.
Pessoa's nacionalism was as construccive as it was ardenc. He had no illusions
abouc Porcugal's relacive backwardness vis-a-vis ehe rest of Europe, and his goal was
to make ic catch up. He cook ehe British and French culcures as models ro emulace,
at least in cerrain respeccs, and the English-speaking world as the besc outlec for pro­
ıııoting Porcuguese culcure abroad. Already in 1 909 he had planned co publish, in a
princing offıce founded wich a small inherirance !efe by his paternal grandmocher, a
long lise of classic and concemporary Porcuguese works cranslated inco English as
well as a colleccion of foreign classics, including Shakespeare's complece works, i n
Portuguese. The Empresa Ibis, as ehe press was called, was also supposed co puhlislı
ıııagazines, policical treacises and sciencifıc works, and - !ast but not leasr nı ı ı ı wro -

ı ıs works by Pessoa and his heceronyms, in English and in Porcuguese.

h·ı n.uııl•• l'ı••\••.• 1 1,,. 11.. 11

\'I
Richard Zenith

Pessoa'nın kişisel yazınsal turkuları, onun değerlendi rmesine göre, Portekiz'i


daha kozmopol i t hale getirme ve Portekiz kültürünü yurtdışında tanıtma kaygı­
sıyla tam bir uyum i ç i ndeyd i . Pessoa'nın yazıları, ya doğrudan ya da örnek yoluyla,
Porteki z l ileri eği tmey i , onları daha Avrupalı kı lmayı amaçlıyordu; aynı zamanda,
bu yazılar, salt özgünlükleri ve n i teli kleri yoluyla ( Pessoa asla alçakgönüllü değil­
di), yabancıları çağdaş Portekiz edebiyatının değerli ve ustal ı kl ı olduğuna ikna
edecekti . Pessoa, kendi yapıtını tanı tarak, Portekiz'i tanıttığını düşünüyordu. Şai­
rin d i kkate değer yazınsal yetenekleri göz önünde bulundurulduğunda, bu gerekçe
belki de haklıydı, ama Pessoa g i rişimc i l i k becerilerinden yoksundu ve ekonom i k
güçlükler çok geçmeden E mpresa Ibis'i kapılarını kapamaya zorlad ı .
1 9 1 9'da Pessoa, b i r defteri, daha d a büyük b i r girişim için aldığı kapsamlı notlarla
dolduruyordu: Geçici olarak Cosmopolis ya da Olisipo adı verilen bu girişi m i n görevi ,
Britanya ile Portekiz arasındaki kültürel ve ticari alışverişi desteklemek olacaktı. Liz­
bon ve Londra'da ofisleri bulunan bu büyük şirket, iş adamlarına ve yolculara bilg i ,
çeviri v e dilmaçlık hizmetleri, hukuk danışmanlığı, tanıtım v e halkla ilişkiler uzman­
lığı, araştırma ve yayı ncılık yardımı ve başka birçok hizmet sağlayacaktı. Lizbon şu­
besi , Portekiz ürünleri ni tanıtmak ve yeni sanayi dallarını teşv ik etmek için bağlı bir
şirketi, iş eği t i m i ve kültürel zenginleştirme kursları veren bir okulu ve bir yayınevini
de içerecekt i . Yayınevi, yalnızca çağdaş yazarların değil, edebiyat klasiklerinin de
ucuz basımlarını yapacak, dergiler, iş kılavuzları ve rehberler yayımlayacaktı.

Annesi. erkek kardeşi Luis. üvey babası ve kız kardeşi Teresa ile ( 1 90 1 )
Wıllı lııs rııollıcı . lııs lırollıeı L u i s . lıis slep-lalher aııd lıis sisler Teresa ( 1 90 1 )

Rıclurd Zcnırh

40
Fem;ındo Pessoa: Bir Ulusun Dotutıı

Sonunda, 1 92 1 'de, bütün bu planlardan doğan, küçük bir ticari acenta ve Oli­
sipo adlı bir yayınevi oldu; Olisipo, beş-altı kitap yayımlayabildi ancak: Bunlar
arasında, Pessoa'nın İngilizce şiirlerini içeren iki küçük kitap, eşcinsel Ant6nio
Botto'nun bir şiir derlemesinin yeniden basımı ve daha da keskin eşcinsel Raul Le­
al' in -yazarın Sodoma Divinizada'sı (Kutsallaştırılan Sodom), tam olarak başlığın
vaat ettiğini gerçekleştiriyordu- bir k itapçığı . Muhafazakar Katolik öğrenciler,
"Sodom edebiyatı"na karşı bir kampanya başlattılar; iki kitap yasaklandı ve Pessoa,
kendi olanaklarıyla yayımladığı el ilanları aracılığıyla, karşı saldırıya geçti: Söz ko­
nusu ilanlarda öğrencilerin sözde ahlaklılığını alaya alıyor ve yazarlarını hararetle
savunuyordu. Bu olay, Pessoa'nın Portekiz toplumunu ve mümkünse genel olarak
Avrupa uygarlığını sarsıp eğitme programının bir başka yönünü açığa vurmakta­
dır, çünkü Raul Leal'inki gibi bir kitap, kıranın büyük bir bölümünde kamusal
öfkeye yol açardı. Siyasetinde muhafazakar olma eğilimi göstermesine rağmen,
Pessoa'nın bir bireyin görüşlerin i özgürce dile getirme hakkını -cinsel konularda
bile- savunusu, döneminin çok ilerisindeydi.
1 924'te Pessoa Athena'yı kurdu; derginin beş sayısı, örnek bir biçimde,
Pessoa' nın yazınsal kend ini tanıtımının nasıl Portekiz kültürünü yüceltme
kaygısıyla örtüştüğünü gösteriyordu. Dergi, başlığından ve zarif grafik tasarı­
mından başlayarak, Pessoa'nın on iki yıl önce öngördüğü Yeni Rönesans'ın ideal

Pessoa's personal li rerary ambirions were, as he saw İt, in perfecr accord wirh
his concern ro make Porrugal more cosmopoliran and ro promore irs culture
abroad. H is wrirings aimed, eirher direcrly or by example, ro educare ehe
Porruguese, ro make rhem more European; rhey also, for rheir sheer originaliry
and qualiry (Pessoa was never modesr), would convince foreigners of ehe worrh and
cleverness of contemporary Porruguese lirerarure. Pessoa, by promoring his own
work, felr rhar he was promoring Porrugal. This rarionale was perhaps jusrifıed, in
view of his considerable lirerary ralenrs, bur his enrrepreneurial skills were wanri­
ng, and economic diffıculries forced ehe Empresa ibis to close irs doors forrhwirh.
i n 1 9 1 9 Pessoa fılled up a norebook wirh copious plans for an even more
grandiose enrerprise - renrarively called Cosmopolis, or Olisipo - whose mission
would be ro fosrer culrural and commercial exchange berween Brirain and Porrugal.
A conglomerare wirh offıces in Lisbon and London, ir would provide informarion
for businessmen and rravellers, translarion and inrerprerarion services, legal advice,
publiciry and public relarions experrise, research and edirorial assisrance, and a hosr
of orher services. The Lisbon branch would also include a subsidiary company for
promoring Porruguese producrs and encouraging new indusrries, a school offering
courses in busi ness rraining and culrural enrichmenr, and a publishing house rhar
would publish not only books by conremporary aurhors bur also lirerary classics iıı
cheap editions, magazines, business direcrories, and guidebooks.
Whar fı nally emerged from ali these plans, in 1 92 1 , was a small com nwrc i : ı l
agency and publ ish i ng house called Olisipo, which d i d li rtle more thaıı pıılıl ı , l ı

frnı,ınolo l'ı·"''·' l ! u l\1, ı ı , ,,1 , 1 1 , , ,

i l
RichırdZenith

bir serimlemesi ve Portekiz'in kültürel yeniden doğuşuna öncülük edecek olan


Büyük Şair'in -Fernando Pessoa- bir vitriniyd i . Ricardo Reis'le Alberco Caeiro,
her biri şiirlerinden geniş bir seçmeyle, halka ilk kez bu olağanüstü yayında
-dergi, sanat röprodüksiyonlarını, Pessoa ve Alvaro de Campos imzalı denemele­
ri, Pessoa'nın Yunan Antolojisi'nden çevirdiği yazıtları, Edgar Allan Poe'nun şiir­
lerini ve Walrer Parer'in Da Vinci üzerine denemesinden bir bölümü içeriyor­
du- tanıtıldılar.
Bu iki dışkimliğin Yeni-Yunan canlanmasını muştulaması amaçlanıyordu:
Reis, odlarının Anrikçağ atmosferi ve tanrılara bol bol göndermelerle, Caeiro ise
açık, doğrudan görüşünün "mutlak nesnellik"i ile. Söz konusu canlanmayı, "Ye­
ni Paganlık" kuşatıyordu. "Yeni Paganlık," iki şairin şiirlerinin içerdiği ve Reis
ve Anr6nio Mora (Caeiro'nun "felsefi izleyicisi" olarak düşünülmüş bir dışkim­
lik) imzalı kuramsal metinlerde açımlanan felsefi ve dini bir sistemdi .
Pessoa'nın, Portekiz için geri dönüşünü muştuladığı v e savunduğu pagan
tanrılara inanıp inanmadığını sormak, Yeni Paganlık dava_sını ete kemiğe
büründüren (özellikle Caeiro) ya da benimseyen (Reis ile Mora) dışkimliklere
"inanıp inanmadığını" sormak gibi bir şeydir. Bu dışkimlikler ve söz konusu
dava, aynı bürünün, daha doğrusu aynı dağılmanın -çünkü Pessoa'nın
inanmadığı şey, birlikti- bir parçasıydılar. "Doğa, bürün olmaksızın parçalardır"

ha l f a dozeıı boo k s , i ııclud i ııg two chapbooks of Pessoa's English poems, a re­
ed iri oıı of a poerry nıl lecr i oıı by rlıe openly homosexual Ant6nio Borro, and a
boo k l e t by t lıl' l'Vl'll nıorl' srridenrly homosexual Raul Leal , whose Sodomcı
Diı,i11iz"ıl" [Sodoııı Dl' i linl ] d i d exaccly whar irs ricle promised. Conservarive
C a r hol ic s r udeıııs lau ııclıl'd a rnmpaign against ehe "licerature of Sodom", ehe
rwo books W l' l"l' haıııwd , aııd Pessoa counrerarracked, rhrough self-published
handbills thar ııım kt·d r lıe srudeıı ts' prerended morali ey and fervenrly defended
his aurhors. Tlı i s L'pisodl' reveals anorher facer of Pessoa's programme ro shake
up and edurnre Po rrugm·se sociery and , if possible, European c ivilizarion in gen­
eral, since a book l i k e R a u l Leal's would have caused public indignarion around
mosr of ehe rnııtinmr. Though he rended ro be rnnservarive in his polirics,
Pessoa's defence of an iııdividual's righr ro free expression - even in sexual mar­
rers - was far advanced for his rime.
in 1 924 Pessoa founded J\ thena, whose fıve issues demonsrrared, i n exemplary
fashion, how his lirerary self�promotion doverailed with his concern ro elevace
Porruguese culture. The magazine, beginning wirh irs ticle and eleganr graphic
presenrarion, was an ideal il luscracion of ehe New Renaissance presaged by Pessoa
rwelve years earlier and a showcase for ehe Great Poer - Fernando Pessoa - who
was supposed ro spearhead Porcugal's culrural rebirrh. it was in chis exquisice pub­
licarion - which induded art reproducrions, essays signe<l by Pessoa and by Alvaro
de Campos, and rranslarions by Pessoa of inscriptions from The Greek Anthology,
poems of Edgar Allan Poe, and an excerpt from Walter Pater's essay on Da Vinci -

Richard Zcnith

42
Fem;ıındo PeSSOiı: Bir Ulusun Dotutu

dizesi, Pessoa'ya göre, Caeiro'nun en büyük, en doğru dizesiydi (Koyun Çoba­


nr'nın 4 7 . şiirinden) ve bir Reis odunda, Pessoa şunu öneriyordu: "Nasıl her pı­
narın I Kendi tanrısı varsa, her insanın da I Tümüyle onun olan bir tanrısı ola­
maz mı?" Dışkimlikler olgusu, Pessoa'nın benlik düzeyinde bile hiçbir birliğ i n
olmadığı kanısını yansıtır v e Pessoa sayısız tanrısıyla Paganlık'ın yeniden doğu­
şunu savunmuş ise, bunun nedeni, Hıristiyanlık'ın ve öteki tektanrılı d inlerin
öne sürdüğü nihai , öte dünyaya özgü birlik görüsünü reddetmesidir. Bu, onun
birliği arzu etmediği anlamına gelmez. Pessoa, parçalanmış benliğinin dışkim­
liklerinde, paradoksal olarak, tutarlı bir bütün oluşturan, birbiriyle bağlantılı
parçalardan meydana gelmiş küçük ama eksiksiz bir evren kurmaya çalışıyordu.
Ve yazınsal yaratılarının hepsi, varoluşun genel kaosu ortasında, bir birlik anını,
bir kusursuzluk anını gerçekleştirme girişimleriydi.
Pessoa, belki de o kaosa ilişkin tedirgin edici bilinci yüzünden, onu her şey­
den kuşkulanmaya zorlayan içindeki i tkiye rağmen, ruhsal bir boyuta inanmış ya
da i nanmak istemiştir. Daha sonraki yapıtları yaratıcısının yüreğinden doğrudan
konuşma eğilimi gösteren Alvaro de Campos'un bir şiirinin açılış dizeleri, sanki
Pessoa'nın dinsel tutumunu çok iyi dile getirir:

that Ricardo Reis and Alberto Caeiro were fırst revealed to the public, with a large
selection of poems by each.
The neo-Greek revival that these rwo hereronyms were meanr to foreshadow -
Reis wirh his odes' atmosphere of antiquity and abundant references to the gods,
Caeiro with the "absolute objectivity" of his clear, <lirect seeing - was undergir<led
by "Neopaganism'', a philosophical and religious system embedded in their poerry
and expounded on in rheorerical rexts signed by Reis and Anr6nio Mora, a het­
eronym conceived as a "philosophical follower" of Caeiro.
To won<ler if Pessoa believed in the pagan gods whose return he heralded and
advocated for Portugal is like wondering if he "believed" in the heteronyms who
embo<lie<l (especially Caeiro) or espoused (Reis and Mora) the Neopagan cause.
They and it were part of the same package, or rather, of the same dispersion, for
what Pessoa did not believe in was unity. "Nature is parts without a whole" was,
accor<ling to Pessoa, Caeiro's greatest, truest verse (from the 47th poem of The
Keeper of Sheep), and i n a Reis o<le he proposed that "as each founrain I Has irs own
deity, might not each man I Have a god all his own ? " The phenomenon of het­
eronymy reflects Pessoa's conviction that even at the level of the self there is no
unity, and if he champione<l the resurgence of paganism with irs myriad gods, ir is
because he rejected the vision of an ultimate, otherworldy unity propounded by
Christianity and other monotheistic religions. Which isn't to say that he did 1101
desire unity. In the heteronymy of his fragmenred self Pessoa, paradox ira l l v .
uıdeavoured to construcr a small but complete universe o f interrelared parı s l i ı rıı ı

h·ru.md•• l'• .. ı···• 1 1 , .. 11.. ,1, ,,1 , 1 1, , . . . ,

I >
Richard Zenith

Bilmem, yıldızlar mı yönetir dünyayı


Ya da raror veya oyun kağırları
Bir şeyleri açığa vurabilir mi.
Bilmem, zarların yuvarlanışı
Bir sonuca götürebilir m i .
Bir bilmediğim de şu ama:
Bir şey elde edilebilir m i
Pek çok insanın yaşadığı gibi yaşayarak.
(5 Ocak 1935)
Varlığımızın ve gördükleri mizin ardında ya da ötesinde ne olduğunu ya da
bir şey olup olmadığını bilmemesine karşın, Pessoa açıkça "pek çok insanın ya­
şadığı gibi yaşamak"la ilgilenm iyordu. Pessoa, bürün yaşamını Hakikar'i ara­
makla -o hakikati kendisi yararmadığında- geçirdi ve bu arayış onu bürün bir
barıni disiplinler ve gizli bilim pratikleri gösterisine görürdü. Yıldızlara gelin­
ce, Pessoa doymak bilmez bir fal bakıcısıydı; arkadaşları, aile üyeleri, tarihi ve
kültürel figürler ve kendisi için yüzlerce yıldız falı açmıştı. Daha önemlisi, m is­
tisizm üzerine, Kabala, Gül-Haçlar ve Masonluk gibi hermerik gelenekler üzeri­
ne, reosofi, simya, nümeroloji , büyü ve ispritizma üzerine onlarca kitap okumuş
ve yüzlerce sayfa yazı yazmıştı.

ing a coherenr whole. And his l i rerary crearions were ali arremprs to achieve a
moment of uniry, a n instance of pe rfecri on, in ehe m i dsr of ehe general chaos of
existeııce.
Perhaps because of hi s nag g i ng awareııess of rhat chaos, Pesscıa, norwirhsrand­
i ıı g his conı p u l sioıı doubc every c h i ııg, be l i e ved or wanred to believe in a sp ir i ru­
co

al d i nıeıısioıı. l l is rel igious atti tude seems ro be well expressed in ehe opening
verses of a poenı by A l varo de Cınıpos, whose larer work rended ro speak d i recrly
from hi s maker's ilt'art :
I don'c kııow i( ı l ıe stars ru le ehe worl d
Or if raroc or playi ııg rnrds
Can reveal aııy c l ı i ıı g .
I don'r k n o w i f che rol l i ııg o ( d ice
Can lead ro aııy rnıırl usioıı.
Bm I also do ıı t k ııow '

If anything is arrai ııed


By living the way most people do.
(5 January 1 93 5 )
Though h e didn't know whac, if anyrhing, i s behind o r beyond whac we are
and see, Pessoa was clearly not inreresced in "living ehe way mosc people do". He
spent his enrire life searching for ehe Truch, when he wasn'c invenring it, and rhis
searc h led him i n ro a whole panoply of esoceric d iscipli nes and occu l t practices. As
far as ehe scars were concerned, he was an avid asrrologer, having casc h u ııdreds of

R.ichard Zcniıh

44
Fel'Tlillndo Peuoa: Bir Ulusun OotuJu

Gizli bilimlere yönelik bu ilgi, Pessoa'nın yurcseverlik eğilimiyle birleşerek,


"mistik milliyetçilik" adını verdiği şeyi ortaya çıkarmıştır; şairin Beşinci İmpara­
torluk öğretisinde dile getirdiği ve Mensagem'de (Mesaj) - Camôes'in Os Lusiadas'
ının bir tür batıni yeniden yazımı - ölümsüzleştirdiği yaklaşımdır bu. Pessoa'nın
yaşarken basıldığını gördüğü tek Portekizce şiir kitabı olan Mensagem ( 1 934), Por­
tekiz'in Keşif Çağı sırasındaki şanlı günleri için duyulan bir özlem alıştırması de­
ğildi yalnızca. O şanlı günler, Portekiz'in geçmiş yazgısı kadar gelecekteki yazgısı
olacaktı ve sözü edilen gelecek, kitabın son dizesine göre, şimdiydi: "Saat geldi!"
Bütün bu parçaları --dışkimlikler, Yeni Rönesans, Büyük Şair, Beşinci İmpara­
torluk, mistik milliyetçilik ve Usta Caeiro'da bedene bürünen Yeni Paganlık- bir
araya getirdiğimizde, tuhaf bir son görüye ulaşırız: Pessoa'nın tasarladığı ve Avru­
pa'nın kalanına yayılan bir kültür imparatorluğunun merkezi olarak Portekiz; Kato­
liklik' in yerini alan Yeni Paganlık; yeni, farklı tür bir Mesih olarak İsa'nın yerini
alan Alberto Caeiro ve belki de imparatorluk tahtına oturan A.lvaro de Campos
(Campos, hep Sezar olmayı düşlemiştir). Pessoa, elbette, hiçbir biçimde sözcüğü söz­
cüğüne inanmamıştır bu görüye. Ama şiirsel olarak, eğretilemeli olarak inanmıştır.
Bu uğurda yaşamını ve şairliğini koymuştur ortaya. Pessoa için ve Pessoa'nın içinde,
onun dışkimlikler dünyasının içinde, Yeni Rönesans, Beşinci İmparatorluk ve Yeni
Paganlık vardı. Ve Portekiz'in yirminci yüzyıl edebiyat tarihine göre, Büyük Şair
(Camôes gibi büyük, ondan büyük değilse) gerçekten de 1 888'de doğmuştur.

lıoroscopes for friends, family members, historical and cultural fıgures, and for
lıi mself. More signifıcantly, he read dozens of books and wrote hundreds of pages
on mysticism, on hermetic trad itions such as ehe Kabala, Rosicrucianism and
Freemasonry, on Theosophy, alchemy, numerology, magic and spiritism.
This inrerest in the occult combined with Pessoa's patriotic bent ro produce
what he called "mystical nationalism", expressed in his Fifth Empire doctrine and
immortalized in Mensagem [Message], a kind of esoteric rewriting of Camöes's The
Lmiadr. The only book of Pessoa's Portuguese poetry to see print in his lifetime, in
1 934, Mensage111 was ncır a mere exercise in nostalgia for Portugal 's glory days du­
ring the Age of Discovery. Those glory days were to be Portugal's future as well as
past destiny, and that future was now, according ro the book's final verse: "The
Hour has come! "
When we put ali ehe pieces together - heteronymy, ehe New Renaissance, the
Great Poet, the Fifth Empire, mystical narionalism, and Neopaganism, with
Master Caeiro as its avatar - we arrive at a bizarre ultimate vision : Portugal as the
lıub of a culrnral empire masterminded by Pessoa and radiaring out ro the rest of
Europe, with Neopaganism having replaced Catholicism, Alberto Caeiro having
replaced Jesus as a new, different kind of Messiah, and perhaps A lvaro de Campos
(who always dreamed of being Caesar) sitting on ehe emperor's throne. Pessoa,
surely, did not believe in this vision in any kind of literal way. But he did belirVl'
in it poetical ly, metaphorically. He did srake his life and his poetic name o n İt. for
lıim and in him, i n his world of heteronyms, the New Renaissance, tlıe l ' i l ı lı

fl"rll.lrHlo l'ı•H<•.ı ll"' " " ' ' ' ' ' l ı t l•••• •

ı .
Richard Zenith

Pessoa'nın, milliyetçi idealinin özü ve bu ideali gerçekleştirmenin aracı, Huzur­


suzluk Kitabı'nın 1 9 3 1 'de bir dergide yayımladığı bir bölümünde dile getirilir:
"Toplumsal ya da siyasal duygularım yok, gene de bir bakıma son derece milli­
yetçiyim. Ulusum, Porcekizce'dir. Huzurum bozulmadığı sürece, Porcekiz'in ele
geçirilmesini ya da işgal edilmesini hiç umursamam. Ne var ki, körü Portekizce
yazanlardan değil ( . . . ) körü yazılmış sayfanın kendisinden gerçek nefretle, hissecci­
ğim yegane nefretle, nefret ederim".
Huzursuzluk Kitabı, Bernardo Soares'e -kişiliği Pessoa'nınkiyle aynı olmasa da
ona benzediği için, Pessoa'nın "yarı-dışkimlik" olarak gördüğü kurmaca bir muha­
sebeci- atfedilmiştir. Pessoa, kendi adıyla yazmış olsa, siyasal duyguları olmadığı­
nı söylemezdi asla; ama iyi yazılmış sayfa, Soares'in olduğu gibi, onun da tutku­
suydu, Portekizce iyi yazılmış sayfa ise ulusu, milliyetçiliğiydi. Aslında, Pessoa
döneminin toplum ve siyaset yaşamına aktif olarak katılmış, ama tutumunu yazılı
söz aracılığıyla dile getirmiştir; bu tutum, yaşamının son yılında, 1935 'te, Salazar
rejimine karşı, bu rejim Masonluk gibi gizli dernekleri yasaklayan bir yasa çıkardı­
ğında, doğrudan bir saldırıyı da içeriyordu.
Peki Pessoa'nın özel yaşamı ? Aile ilişkileri? Aşkları? Pessoa, akrabalarıyla ya­
kın ilişkilerini korumuş; gençlik yıllarında çeşitli teyzeleriyle (kiralık odalarda ya­
şamadığında) ve üvey babasının ölümünün ardından 1 920'de Güney Afrika' dan

Empire and Neopaganism exisced. And according to ehe licerary hiscory of cwenti­
eth-cencury Porcugal, ehe Great Poet (grear like if not greater than Camöes) was
indeed bom in 1 888.
The essence of Pessoa's nationalisric ideal, and ehe means for ics realizacion , is
expressed i n a passage froııı The /Jook of Disq11iet rhat he published in a magazine,
in 1 9.'.) l :
" ! havl' no soc ial or pol i ri ca l senciments, and yet chere is a way in which I'm
highly nariona l isric. M y narion is ehe Porcuguese language. it wouldn't crouble
me ar al i if Porrugal were invaded or occupied, as long as I was !efe in peace. But 1
h ar e wich gmuiııe harred, wirh ehe only hatred I feel, not chose who wrice bad
Portuguese (. . . ), bur rlıe bad l y wricren page icself (. .. )".
The Book o/ Di.ıq11ieı was acrribuced co Bernardo Soares, a fıccional bookkeeper
whom Pessoa rnnsidered a "semi-heteronym" , since his personalicy was simi lar,
though nor idenr ica l , ro Pessoa's. Pessoa, wricing under his own name, would
never have said clıar lıe had no policical sencimencs; but for him, as for Soares, ehe
well-wriccen page was his passion, and ehe well-wriccen page in Portuguese was
his nation, his nacionalism. Pessoa was in fact accively engaged in ehe sociecy and
ehe policics of his day, but it was through ehe wricren word thar he took his
scands, which included, in ehe !ast year of his life, 1 9 3 5 , a direct affront to ehe
Salazar regime, when it passed a law banning secret sociecies such as Freemasonry.
And Pessoa's private life' His fam ily relacions( His loves' Pessoa maincained
close cies wich his relarives, living as a young man wich various auncs (when he

Rich;ıırdZcnith

46
O Bilhusa Kendini Belli Etmedi

döndüklerinde annesi ve üvey kız kardeşiyle yaşamıştır. Ayrıca Pessoa, daha çok
ebebiyat çevrelerinden arkadaşlarına bağlıydı ve onlarla Lizbon kahvelerinde dü­
zenli olarak buluşuyordu. Ama arkadaşlarıyla iken de, ailesiyle iken de, Pessoa özel
yaşamı nı kararlılıkla koruyordu. İyi bir konuşmacıydı, nükteliydi ve kendi usu­
lünce cömertti, ama içsel yaşamını ve duygularını yazılarına yönlendirmişti. Tek
bir romantik ilişkisi oldu; bu da büyük ölçüde yazılı bir ilişkiydi: l 920'de ve son­
ra bir kez daha 1 929'da karşılıklı yazılan bir d izi aşk mektubu. Pessoa, özellikle
ilişkisinin ikinci aşamasında, incelikli bir yazınsal oyun oynamış, mektuplarından
birini Alvaro de Carnpos adıyla imzalamış, ötekilerde çıldırmak üzere olduğunu
öne sürmüştür. Sevgilisi Ophelia Queiroz, iyice yaşlandığı bir dönemde, birlikte
çalıştıkları bir ofiste karşılaştığı Pessoa'nın aşkını ilk olarak elinde bir mum ve
Harnlet'ten ödünç alınmış sözlerle ilan ettiğini belirtmiştir: "Canım Ophelia, be­
ceriksizim şiir yazmakta, / İçimdekini kalıba dökme sananın yok, / Ama çok, her
şeyden çok seviyorum seni, / İnan bana" [Sabahattin Eyüboğlu çevirisi]. Acaba her
şeyden önce sevgilisinin adı, en uç noktada edebiyatçı ve hep oyunbaz olan Pesso­
a'yı ona kur yapmaya i tmiş olabilir mi'
Küçüklüğünden beri Pessoa'nın oyun alanıydı edebiyat ve şair onu gerçekten
de hiçbir zaman bırakmadı. Sanatçıların birçoğu gibi, ama daha da çok, Fernando
Pessoa büyümeyi reddetmiştir. Hayal ürünü bir dünyada yaşamayı sürdürmüştür.
Yoksa edebiyat ürünü bir dünya mı demeliyiz buna? İnanma, sair inanma, Pesso-

wasn" t l iving in rented rooms), an<l


wirh h i s modıer and h a l f-sister afrer
rhey rerurned from Somh Africa i n
1 920, fol lowing t h e dcath of Pessoa"s
sr epfathe r. And Pessoa was !oya! ro his
friends, mosdy li rerary sorts, whom he
met regularly in Lisbon's cafes. But
w ir h friends as w i rh farnily, Pessoa
remained resolutely private. He was a
good conversational isr, witty, and in
his way generous, bu t h i s i nner l i fe and
emorions were channel led into h is
wriring. He had one romantic liaison,
which was also largely a wrirten mar­
ter: a se r i es of love letters exchanged in ,.. 1
1 920 and agai n in 1 929. Pessoa, espe­
cially in the second phase of the rela­
tionship, played some h i g h li rerary
sport, signing one of h i s lerrers as
Alvaro de Campos while i n otlıers he
,

c la i m ed ro be going mad. The sweer­


Pessoa kardeşleri ve üvey babası ile Durban"daki evılıı
heart, Oplıclia Queiroz, repor ted wlıen Pessoa with his brothers and step-lather ın Dııılıaıı : . lıı ıw.o•

ı ,., ,._.,,.9,, 1·.-u .. , ı ı .. ı ı , . , ı . . -• , • ı , ,


Richard Zenidı

a'yı sıkıyordu. İyi bir sanatçı olarak, verimli imgelemini zengin anlatım gücü olan
şeyleri yaratmak için kullandı: Şaşırtıcı şiirlerini, ustalıklı düzyazısını ve en büyük
şiir edimi olan dışkimlikler ulusunu.
(Çevirilerin hepsi bana aittir. Yazınsal alıntılar için bkz. Fernando Pessoa & Co.
- Selected Poems, New York: Grove Press, 1 998 ve The Book of Disquiet, Penguin,
200 1 . Pessoa'nın mektuplarından ve öteki yazılarından alıntıların birçoğu şu ki­
tapta bulunabilir: The Selected Prose of Fernando Pessoa, Grove Press, 200 1 . Bu met­
nin Portekizcesi , göndermelere ilişkin notları içermektedir.)

İngilizceden çeviren: Kemal Atakay

Richard Zenith Lizbon'da yaşayan Amerikan asıllı bir yazar, çevirmen ve eleştirmen, ayrıca Pessoa arşivlerinde
araştırmacıdır. Çevirileri arasında l 999'da Şiir Çevirisi dalında Amerikan PEN Ôdülü'nü kazanan Fernando Pessoa
& Co. - Selecıed Poe111.r (Fernando Pessoa ve Şürekası - Seçme Şiirler) ile Bernardo Soares'cen çevirdiği The Book of
Disq11ieı (Huzursuzluk Kitabı) da bulunmaktadır.

she was much older that Pessoa, whom she met in an offıce where chey boch
worked, firsc declared his love wich candle in hand an<l words borrowed from
l l am l c c : "O dear Ophelia, 1 am ili at chese numbers; 1 have not art co reckon my
g roans: but chac 1 love thee besc, O most besc, believe i t . " Could İ t have been her
naml' char induced ulcrali terary, ever-playful Pessoa co woo her in the first place?
From wht"n hl' was a li ccle boy, l iceracure was Pessoa's playgroun<l, and he never
rt"ally lefc it. Likl' a loc of arciscs, but more so, Fernando Pessoa refused co grow up.
He conri nued ro ! ive in a world of make-believe. Or shall we cali it a world of
make-liceracure? Bel il'v i ng , mert" believing, bore<l Pessoa. Like a good artist, he
harnessed his ferci lc i mag i narion ro make riclıly expressive chings - his scunning
poems, his well-curnt"d prosl', aııd h i s heteronymic nacion, which was his greacesc
poecic acc.
(Ali translacions are my own . The l i re rary excerpcs are caken from Fernando
Pessoa & Co. - Selected Poeııı.ı, Nl'w York: G rove Press, 1 998, and from The Book of
Disquiet, Penguin, 200 1 . Mosc of ehe quocations from Pessoa's letters and other
wricings can be found in The Seleaed Pro.ıe of Fernando Pessoa, Grove Press, 200 1 .
The Porcuguese version of this text includes notes on ehe references.)

R ichard Zenich, a n American living in Lisbon, is ; ı writer, rranslacor and c:ritic, as wcll as a researdıer in the
Pessoa a rdıives . Among h is many rranslacions ar<.· h:ı·n,mdo PeJJtM & Co Selı:rted Poems, w hi c h won rht" 1 999
Amcrican PEN Award for Poetry i n Translarioıı, aııd Tlıc /1rııJl ofDiJq11İ<:t by- Bernardo Soarcs.

Ridı;ı.rd Zl!nith

48
"Bütün Bunlarda En Az Var Olan Bendim,
Bütün Bunların Yaratıcısı"
"in All This it Was 1, Creator of it All,
who Was Least Present"

Fernando Pessoa

[ . . ] Bütün dramatik kişiliksizleştirme gücümü Caeiro'ya koydum; bütün ente­


.

lektüel disiplinimi, ona uygun müzikle şekillendirilmiş halde, Ricardo Reis'e, ne


benliğime ne de yaşayışıma girmesine izin verdiğim bütün heyecanı ise Alvaro de
Campos'a. Bütün bunları n, azizim Casais Monteiro, Fernando Pessoa'nın, yayıncı­
lık açısından, karışık ve basit, ortaya atıverdiği şeyler olması gerektiği kimin aklı­
na gelir!
[ . . ] Şimdi dışkimliklerimin yaratılışı hakkındaki sorunuza cevap vermeye de­
.

vam ediyorum. Sizi bütün bütün yanıtlayıp yanıtlayamayacağımı göreceğim.


İşin psikiyatrik yanıyla başlıyorum. Dışkimliklerimin kökeni, temelde içimde
var olan bir histerinin tezahürüdür. Sadece histerik mi, yoksa daha doğru bir ifa­
deyle nevrastenik histerik mi olduğumu bilmiyorum. Ben ikinci varsayıma eği­
limliyim, çünkü içimde, histeri nin, uygun konuşursak, semptomlarını listesine al­
madığı dermansızlık kanıtları var. Ola ki, dışkimliklerimin zihinsel kökeni bende­
ki inatçı ve organik bir kişisizleştirme ve benzetim eğilimimde yatıyor. Bu feno­
menler -benim ve başkalarının şansına- kendilerini entelektüalize ediyorlar.

[ . . . ] Into Caeiro I put ali my power of dramatic depersonalization, into Ricardo


Reis ali my imellectual d iscipline, fashioned in the music appropriate ro him, into
Alvaro de Campos, ali the emotion that I allow neither i n myself ncır in my living.
To think, my dear Casais Monteiro, that ali these must be, in terms of publication,
overtakers of Fernando Pessoa, impure and simple!
{ . . . ] I now go on ro answer your question about the genesis of mye heteronyms.
l am going ro see if 1 can answer you fully.
I begin with the psychiatric part. The origin of my heteronyms is basically an
aspect of hysteria that exists within me. l don't know whether 1 am simply a hys­
teric cır if 1 anı more properly a neurasthenic hysteric. 1 tenci roward the second
hyporhesis, because there are in me evidences of lassimde that hysteria, properly
speaking, doesn't encompass in the list of its symptoms. Be that as İt may, the
mental origin of my heteronyms lies in a persistent and organic tendency of mine
rn depersonalization and simulation. These phenomena -fortunately for me and

orhers- imellecmalize themeselves. I mean, they don't show up in my practical


life, on the surface and in contact with others; they explode inside, ancl 1 live wiıl ı
them alonc: in mc. If I wcrc a woman (in women hysterical phenomeııa nııpı ı ı ı

··ın Al! Th" it Wa� 1, Crr,lloı ol lı Ali "'''" W " l ı ' " ı·, ' ......

l'I
Femando Pessoa

Demek istediğim, pratik yaşamımda, yüzeyde ve başkalarıyla i l işkide kendilerini


göstermiyorlar; içre paclıyorlar ve içimde onlarla yaşıyorum. Bir kadın olsaydım
(kadınlarda hiscerik fenomenler ataklar halinde ve benzer yollarla yanardağ gibi
fışkırır), Alvaro de Campos'un yazdığı (ya da, daha hiscerik olarak hiscerik, benim
yazdığım) her şiir civarda bir ayaklanmaya yol açabilird i . Ama ben bir erkeğim ve
biz erkekler için histeri temelde entelektüel tezahürleri üsclenir; bu yüzden de
sessizlik ve şiirle sonuçlanır. . .
B u , dışkimliklerimin organik kökenini tanı bien que mal [Fr. : şöyle böyle -
Ç.N.] açıklıyor. Şimdi de size dışkimliklerimin düz hikayesini anlatacağım.
Ölmüşlerle, artık hacırlamadıklarımla başlıyorum; çocukluğumun uzak, neredeyse
unutulmuş geçmişinde kalanlarla. [ . . . ]
Çocukluğumdan beri etrafımda, beni hiç var olmamış arkadaşlar ve tanıdıklarla
çevreleyen, kurmaca bir dünya yaratmaya eğilim duymuşumdur. Gerçekten var
olup olmadıklarını, ya da var olmayanın ben mi olduğumu, tabii ki bilmiyorum.
(Böyle meselelerde, her şeyde olduğu gibi, dogmatik olmamalıyız.) Kendimi
kendim olarak bildiğimden beri, benim için belki de kalabalık ederek gerçek­
yaşam dediklerimiz kadar görünür olan çeşitli gerçekdışı figürleri çehre, hareket,
karakter ve tarih aracılığıyla zihinsel olarak sabitlediğimi hacırlıyorum. Bir "ben"
olduğumu hacırladığımdan beri içimde var olan bu eğilim hep eşlik etmiştir bana,
beni büyüleyen bir tür müzikle biraz sesi boğulmuş durumda, ama beni büyüleme
tarzını asla kesmeden.

accacks and in simi lar ways), each poem of .A lvaro de Cam p os (or, more h ysce rica l ly
h ysreri ca l , of m i ne) would cause a rioc in ehe ne igh bo rhood . But I am a man - and
for us men hysreria assumes m a i n l y i n rel lecrual aspecrs; so i c ali ends u p in silence
and pol'try . . .
This exp l a i n s , '""' hıeıı q11e 111t1/, tlıl' organ ic origin o f m y heceronyms. Now 1 ' 1 1
teli you thl' srraiglır srory o f nıy lıereronyms. 1 beg i n wich chose who are dead, and
with SOllll' 1 ııo loııgl'r rl'nll' ınhl'r--those that remain losc in eh e remoce, almost for­
got tl'n pası of nıy i ı ı liıııcy. l . . . l
Si ncl' clı i l d lıood 1 had r l l(' t l' nd l' n c y ro C fea re around me a fıccitious world, sur­
rou n d i n g nıysl' l f w i r h fril'nds an acq u ai n rances thac never exisced . (1 do n' c know,
of course, i f tlll'y rea l l y d id ı ı ' r exist Of if i t was I who didn'c exist. in such matters,
as in eve fy t h i n g , Wl' slıou ld n ot hl' dogmacic.) Since know ing myself co be ehe eme
I cali myself, 1 rl'nıenı lX'r fi x i ng menrally by counrenance, movemenr, charactef,
a nd h i sco ry, various u ıırl'al fi g u res thac wefe fof me as visible as chose we p erh aps
abusively cal i fea l l i fr .
- Tlı i s tl'ndency, pres e nc i n me si nce 1 rem l i being an " J , " has
always accompan ied nıe , nı uffl i ng a bit ehe sorc of music it enchanrs me with but
never c easing i t s manner of enchanring me.
So 1 remembef what appeafs co me co have been my fifst hec erony m , Of racher
my fı rsc no nex i sce n c a cqua i ntance -a cercain Cheval ier de Pas, when 1 was six
years of age, from whom 1 wrote l e r ters co myself, and whose fıgure, not complete­
ly vag u e , s t i l i domi naces rhat port of my affecc i on confıned to longing. 1 remem­
bef, less c l ea rl y , another fıgufe wlıose name no longer comes ro m i n d , excepc t h a c

Fernando PC!ssoa

50
"Bütün Bunlarda En Az Var Olan Bendim. 80dln !unların Yarıııtıcısı...

Böylece bana ilk dışkimliğim, ya da daha çok ilk var olmayan tanıdığım, ol­
muş gibi görünen şeyi hatırlıyorum - Chevalier de Pas diye biri, alcı yaşımday­
dım, ondan kendime mektuplar yazardım; bütünüyle belirsiz olmayan figürü, öz­
lemekle sınırlanmış düşkünlüğümün o parçasına hala hükmeder. Daha az açıklık­
la, bir yabancı olduğu bir yana, adı artık aklıma gelmeyen, nasıl olduğunu bilmi­
yorum, Chevalier de Pas'nın bir rakibi olan başka bir figür hatırlıyorum . . . Bütün
çocuklara olan şeyler mi? Belki evet, belki değil. Ama böyle bir dönemde bunları
yaşadım, hala yaptığım gibi, çünkü onları öyle bir şekilde hatırlıyorum ki gerçek
olmadıklarını kavramak biraz çaba gerektiriyor.
Çevremde, bu dünyaya eşit ama başka insanların bulunduğu, başka bir dünya
yaratmaya yönelik bu eğilim, imgelemimi hiç terk etmemiştir. Bunun şimdi yeciş­
kinliğimde ortaya çıkanı da içeren çeşitli evreleri vardı. Olduğum ya da olduğumu
sandığım şeye, şu ya da bu nedenle, tamamen yabancı bir ruh itkisi geliyordu üs­
tüme. Sanki adını benim uydurduğum, tarihini uyarladığım ve figürünü -yüz, ya­
pı, giysiler ve tavır- birdenbire içimde gördüğüm belli bir arkadaşımmış gibi, he­
men, kendiliğinden, onunla konuşurdum. Ve böylece çeşitli arkadaşlar ve tanıdık­
lar uydurup türettim, hiç var olmadılar ama onları bugün hala -neredeyse otuz yıl
sonra- duyuyorum, hissediyorum, görüyorum. Tekrar ediyorum: Duyuyorum, his­
sediyorum, görüyorum . . . Ve onlardan selamlar alıyorum. [ . . . }

he was also a scranger who was, 1 don"c know how, a rival of Chevalier de Pas . . .
Things chac happen co a li c h i ldren' Perhaps, perhaps not. B u t during such a peri­
od 1 experienced ehem, as 1 s t i l i do, because 1 remember ehem i n such a way rhar it
requ i res some effort co realize chey weren'c real.
Such a rendency ro creare around me anocher world, eq u al ro rhis one bur w i ch
other peop le , never !efe my im agi na t ion. lr had various phases, i ncluding rhis one,
which now occurs in my m a c u r i ry . A n u rg i ng of spirit came upon me, absol u ce l y
foreign, for one reason or anorher, of that which 1 anı, or which 1 suppose thac 1
am. 1 spoke co it, imm e<l iacel y , spontaneously, as if it were a cercain frien<l of m i n e
whose name 1 i nvenced, whose h i srory 1 adapted, a n d whose fi gu re face, bu i l d , -

clothes, an<l manner-1 imm ed ia r e l y saw inside of me. An<l s o 1 co nc riv ed an<l
procreated various friends and acquaincances who never exisred but whom s t i l i
roday-nearly rhirty years lacer-1 hear, feel , see. 1 repeat: 1 hear, feel , see . . . And
ge r greerings from rhem. [ . . .]
Somer ime aroun<l l 9 1 2 , u n less I'm m iscaken (which 1 could n " r be by very
much), ehe idea came co me ro wrice a few poems of pagan character. 1 sketched
our so me chings in free verse (nor in e he sryle of A lvaro de Cam pos but in a sort of
h al f nor m al style) and then abandoned ehe at te m pc . But in chat d i m confusion 1
-

made ouc ehe hazy o u c lin e of ehe person who was wric i n gs . (Wichout my know i ııg
i t , Ricardo Reis had been bom . )
A year a ıı d a h a l f or two years l arer, l reca l l o n e d a y ca k i n g u p a cha l l rng" c ı ( S; i
Carnei ro's-to i nvenr a rarher complicated buco l i c poer and presem l ı i ıı ı , 1 ı l ı ıı ı ' ı

'in Ali Thı� h W n 1 . ( r l'.l!rn n f h il.il ...,ı,,, '/\.' • • ı . • · • ı·, , · · •

·· ı
Femıındo PesSOiı

Yanılmıyorsam eğer (ki pek emin olamıyorum), 1 92 1 'de, doğru, aklıma pagan
karakterde bir iki şiir yazmak geldi . Serbest ölçüyle (Alvaro de Campos'un
üslubunda değil de, bir çeşit yarı-normal bir üslupta) birkaç şey karaladım ve
hemen bu girişimden vazgeçtim. Ama o bulanık şaşkınlık içinde, yazmakta olan
kişinin belli belirsiz siluetini seçtim. (Ricardo Reis benim bilgim olmadan
doğmuştu.)
Bir buçuk-iki yıl kadar sonra bir gün, Sa-Carneiro'nun bir meydan okumasını
kabul ettiğimi hatırlıyorum; daha karmaşık bir bukolik şairi icat edip onu -nasıl
olduğunu hatırlamıyorum- sanki yaşayan bir yaratıkmış gibi tanıtmak. Bu şair
üzerinde birkaç gün çalıştım ama bir yere varamadım. Sonunda pes ettiğim gün
-8 Mart 1 9 1 4- bir konsola yanaştım ve bir parça kağıt alarak yazmaya başladım;
ayakta, becerebildiğim her zaman yaptığım gibi. Ve doğasını tanımlayamadığım
bir çeşit vecd halinde, birbiri ardına otuz kadar şiir yazdım. Hayatımın zafer
günüydü ve bir daha asla benzerini yaşayamayacaktım. Başlıkla başladım, Koyun
Çobanı. Ardından gelen, içimde, o anda başlayarak Alberto Caeiro adını verdiğim
birinin ortaya çıkışıydı. Cümlenin absürdlüğü için beni bağışlayın: Ustam benim
içimde ortaya çıktı. Bu benim doğrudan tepkimdi . O otuz kadar şiir hemen
hemen yazılıp bitmişti ki, biraz daha kağıt çekip, gene hiç ara vermeden
yazdığımda, Fernando Pessoa'nın "Eğimli Yağmur"unu oluşturan alcı şiir çıktı
ortaya. Hemen ve bütünüyle . . . Bu, Fernando Pessoa/Alberco Caeiro'nun, Fernando
Pessoa'nın kendisine geri dönüşüydü. Ya da daha iyisi, Fernando Pessoa'nın,

remember how, as i f he were a really l i v i ng crearure. 1 s pen c a few days wo rk i ng on


h i m bm goc nowhere. The d ay 1 fı nal ly gave up-it was March 8, 1 9 1 4-1 wenc
cıve r to a h igh d es k aııd , rak i ııg a pi ec e of paper, beg an co wr ice, scanding up, as 1
always do wlıeıı 1 rn ıı . A ııd 1 wrore some c h i r cy poems, one afcer anorher, in a k i nd
of ecscasy, rlıe ııar ure of wlıidı 1 anı u nable co define. it was ehe criumphanc day of
my l i fe, aııd never w i l l 1 lıave a ıı oc lı e r like it. 1 began w i c h ehe tide, The Keeper of
Sheep. Whac fol lowed was rill" appearance of someone i n me whom I named, from
eben on, A l ber co Cıe i ro , Forg i ve me he abs u rd it y of the sentence: in me there
appea red my nıas rer. Tlıat was my immed iac e reaction. So much so thac scarcely
were cl10se tlı i rcy-odd poenıs wri ccen when 1 sna cc hed more paper and wroce, again
w i chout scoppiııg, clıe s i x poems consci ru cing "Ob l i q ue Rai n , " by Fernando
Pessoa. Scraighc away a ıı d com plecel y . . . i t was ehe recurn of Fernando
Pessoa/Alberco Cae i ro to Fernando Pessoa hi mself. Or beccer, it was ehe reaccion of
Fernando Pesscıa agaiıısr h i s ıı o nex i scence as Alberco Cae iro .
ünce Al berto Caeiro appeared, 1 cri ed-i ns ci n cci ve ly and subco nsc iousl y-co fınd
d isciples for h i m . Our o lı i s false paganism 1 p lu cked ehe ! a t e n e R i cardo Reis,
whose name 1 d iscovered and adap red co him, because at that scage 1 al ready had
seen him chere. And suddenly, deriving in opposic i on to R i cardo Reis, there
imperuously arose i n me a new individual. At once, and on ehe rypewricer, t he re
surged up, w i chour i n cernıpcion or correc c ion, ehe " Triumph al Ode" of A lvaro de
Campos-che ode o f chac c i c le and rhe man of ebat name.

FcrnandoPcssoa

52
"Btlıiln Bunlarda En Az. Var Olan Bendim, Btltiln Bunlann YaratKısı'..

Alberco Caeiro olarak var olmayışına tepkisiydi.


Alberro Caeiro bir kez ortaya çıkınca, -içgüdüsel olarak ve bilinçsizce- ona
müritler bulmaya çalıştım. Gelişmemiş Ricardo Reis'i onun sahre paganizminden
koparıp aldım, adını keşfedip kendisine uyarladım, çünkü o aşamada zaten var
olduğunu görmüştüm. Ve birden, Ricardo Reis'in karşıt yönünden, apar topar
yeni birey ortaya çıktı içimde. Birdenbire ve daktiloda, kesintisiz ve düzeltmesiz,
Alvaro de Campos'un "Zafer Kasidesi" kabarıp taştı - tam o başlığın kasidesi ve
ram o adın adamı.
Sonra var olmayan bir çevre yarattım. Bunu tümüyle gerçek kalıplar halinde dü­
zenledim. Etkileri ölçtüm, dostlukları tanıdım, tartışmaları ve görüş ayrılıklarını
içimde işittim ve öyle görünüyor ki bütün bunlarda en az var olan bendim, bütün
bunların yaratıcısı. Her şey benden bağımsız gelişiyor gibiydi. Bugün de böyle de­
vam ermekte gibi görünüyor. Bir gün Ricardo Reis ile Alvaro de Campos arasın­
daki estetik tartışmaları yayımlayabilirsem, birbirlerinden nasıl farklı olduklarını
ve benim konuyla hiç ilgim olmadığını göreceksiniz.
Orpheu yayımlanmak üzereyken, son anda, sayfa sayısını tutturabilmek için bir
şey çıkarmak gereği doğdu. O zaman Sa-Carneiro'ya Alvaro de Campos'un Caei­
ro'yu tanıyıp onun etkisine girmeden önce nasıl bir şey olduğuna dair "eski" bir şi­
ir koymayı önerdim. Böylece, ileride açığa çıkacak olanla bağlantıyı kesmeden,
ama gene de ustası Caeiro'yla olan ilişki üzerine hiçbir ipucu vermeden, Alvaro de
Campos'un bütün örtük eğilimlerini sunmaya giriştiğim, "Afyonkeş"i kurdum.

I then creaced a nonexiscenc coterie. I arranged it ali in real patterns. I gauged


influences, 1 knew ehe friendships, 1 hear<l inside me ehe discussions and diver­
gences of opinion, and in ali chis it seems ebat it was I, creator of İt al i , who was
leasc presenc. it appears ebat everything wenc on independently of me. And it srill
seems to go on char way. If some day 1 can publish ehe aestheric <liscussions
hetween R icardo Reis and Alvaro de Campos, you'll see how different chey are an<l
how I myself have nothing co do wirh ehe marcer.
When Orphett was abouc to be published, it was necessary at ehe !ast moment to
delete someching in order co come up wich the righr number of pages. I eben sug­
gesced co Sa-Carneiro chac 1 put in an "old" poem abouc whac Alvaro de Campos
would have been like before he'd known Caeiro and come under his influence. And
so 1 made up ehe "Opium Eacer," i n which 1 atcempred to presenc ali ehe latent
rendencies of Alvaro de Campos, in keeping wich whac would be reveale<l lacer,
lıut wichout having as yet any hine of concacc with his masrer Caeiro. it was mır of
the poems. I've written, or that 1 got myself rn make up, chrough ehe double
power of depersonalizacion, ebat 1 had co develop. But in ehe end 1 don'r believe
ehe poem turneci out coo badly, and it does show Alvaro in ehe bud . . .
1 chink I've explained ro you ehe origin o f my heteronyms. I f some point remains
thac requires furrher clarifıcation (! am wriring fast, and whec I wrire fast I anı mır
very lucid), 1 incend in good rime co fili you in on it. And ir's true thar really co nı­
plementing it ali is ehe hysterical, because in writing cercain passages of ehe " N o ı "'

"'in All Thı� it W�� 1. (l'c.�ıor nf lı All ,.,.ı,,, W.ı·. ı , '" ı · , ,

·,
1
,,,.,,.,.., ...,_

Yazdığım ya da geliştirmek zorunda kaldığım kişiliksizleşcirmeni n çifte gücüyle


kendime kurdurduğum, şiirlerin dışındaydı. Ama sonuçta bu şiirin çok körü bir
şey olduğuna inanmıyorum, hem de Alvaro'yu tomurcuk halinde gösteriyor. . .
Size dışkimliklerimin kökenini açıkladığımı sanıyorum. Bazı noktalar biraz
daha aydınlanmaya muhtaç kalırsa (hızlı yazıyorum; ve hızlı yazarken çok aydınlık
olmam), iyi bir zamanda sizi o konuda cacmin ermeye niyecliyim. Şu da bir gerçek
ki, bunu tamamlamak gerçekten hiscerik bir şey, çünkü, Alvaro de Campos'un
"Ustam Caeiro'nun Anısı Üzerine Noclar"ının belli bölümlerini yazarken gerçek
gözyaşları döktüm. Bu, size kiminle uğraşmak zorunda olduğunuzu anlacacakcır,
azizim Casais Monceiro!
Bu konuda biraz daha yorum . . . Alberto Caeiro, R icardo Reis ve Alvaro de
Campos'un yüzlerini ve tavırlarını bir düşün renksiz ama gerçek uzamında önüm­
de giirdüm. Yaşlarını ve hayaclarını seçtim. Ricardo Reis 1 887 'de (bir yerlere yaz­
mışımdır ama gününü ve ayını hacırlamıyorum) Porto'da doğdu, doktor; şimdiyse
Brezilya'da yaşıyor. Alberco Caeiro 1 889'da doğdu, l 9 1 5 'ce öldü; Lizbon'da doğdu
ama nerdeyse bütün hayacını kırda geçirdi. Mesleği ya da herhangi bir eğitimi
yoktu. Alvaro de Campos Tavira'da doğdu, Ekim'in on beşinde, 1 890'da (öğleden
sonra 1 :30'da; Ferreira Gomes böyle diyor, doğru da, çünkü bu saati çıkardığım
bir yıldız falı doğruluyor bunu). B i ldiğiniz gibi bir gemi mühendisi (Glasgow'da),
ama şimdi Lizbon'da yaşıyor, işsiz. Caeiro orca ağırlıktaydı ve narin olmasına rağ­
men (veremden öldü), olduğu kadar narin görünmüyordu. R icardo Reis biraz da-

in Memory of My Master Caeiro," by Alvaro de Campos, I've wept real cears. This
will lec you know whom you have co deal wich, my dear Casais Monceiro!
Some furrher commencs abouc ali chis . 1 saw before me in he colorless buc
. .

real space o f a dream ehe faces and gesnıres of Alberco Caeiro, R icardo Reis, and
A lva ro de Canıpos. 1 mad e mır their ages and cheir lives. Ricardo Reis was bom in
1 887 ( not rhar 1 re me mlw r rhe day and rhe monch, rhough I have ehem some­
where) in Oporro, is a docror, and is now living in Brazil. Alberco Caeiro was bom
in 1 889 aııd d ied i n 1 ') 1 5 ; he was bom in Lisbor buc lived nearly ali his life in rhe
councry. i l e had ııo prokssion or any sorr of e<lucacion. Alvaro de Campos was
bom in Tavi ra, on rlıe fifreeıırh of Occober, 1 890 (at 1 : 30 P.M. , Ferreira Gomes
telis me, and ir's r rııe, because i r's confırmed by a horoscope I made of rhis hour).
As you know, lıe's a ııaval eng i neer (in Glasgow) bur now lives here in Lisbon,
unemployed. Cae i ro was of nıedi u m heighc and, chough delicate (he died a con­
sumptive), he d i d n ' r sn·ııı as del icate as he was. Ricardo Reis is a bit, though very
slighcly, shorter, more robusr, bur shrewd. Alvaro de Campos is tali ( 1 . 7 5 mecers
tali, cwo cenrimerers miler chan I), slender and wich a slight cendency ro scoop. Ali
are clean-shaven: Caeiro pale, wichout color, blue eyes; Reis a vague dull brown;
Campos between fair and swarrhy, a vaguely Jewish-Portuguese cype, hair chere­
fore smooth and normally parced on ehe side, monocled. Caeiro, as I said, had no
educacion co speak of-only primary school; his facher and mocher died early and he
scayed ar home, where he 1 ivecl on ehe income of some small properries He lived
wich an old aunr on his mocher's side. Ricardo Reis is, as I said, a doccor; he has

Fcrnando Pesso;

54
""Bütün Bunlarda En Aı Var Olan Bendim, BOtl.ln Bunlann Yar.ııtıcısı""•

ha, ama çok hafifçe, kısa, daha sağlıklı, ama kurnaz. Alvaro de Campos uzun boylu
( 1 ,7 5 metre boyunda, benden iki santimetre uzun), ince ve hafif kambur durmaya
eğilimli. Hepsi de tıraşlı: Caeiro solgun, renksiz, mavi gözlü; Reis belli belirsiz
mat esmer; Campos açık tenli ile yağız arası, belli belirsiz bir Yahudi-Portekizli
tipinde, demek ki saçı düz ve normalde yandan ayrılmış, tek gözlük takıyor.
Caeiro'nun, dediğim gibi, sözü edilecek bir eğitimi yok. Sadece ilkokul; babasıyla
annesi erken öldü ve o ülkede kaldı, birkaç küçük mülkün geliriyle yaşadı. İhtiyar
bir teyzeyle oturuyordu. R icardo Reis, dediğim gibi, bir doktor; 1 9 1 9' dan beri
Brezilya'da yaşamakta; hemen sürgün edildi, çünkü bir monarşistti. Okul
eğitimiyle latinist, kendi çabalarıyla yarı-Helenist. Alvaro de Campos' un lise
eğitimi vardı; sonra İskoçya'ya mühendislik okumaya gitti, önce makine, sonra
gemi. Bir tatilde Doğu'ya gitti, "Afyonkeş" oradan çıktı. Latinceyi ona bir amca,
Beiralı bir rahip öğretti.
B u adlarla nasıl yazıyorum? ... Caeiro, saf ve beklenmedik esinle, ne yazdığımı
bilmeden ya da inceden inceye düşünmeksizin. Ricardo Reis, kendini birdenbire
bir kaside halinde somutlaştıran soyut bir düşünüp taşınmadan sonra. Campos, ani
bir yazma dürtüsü hissedip ne yazdığımı bilmediğim zamanlar. (Yarı-dışkimliğim
Bernardo Soares ise, ki çoğu bakımdan Alvaro de Campos'u andırır, her zaman
yorgun ya da uykulu görünür, muhakeme gücü ve engellenme duygusu hafifçe
askıdadır; sürekli bir hülya halinde düzyazı yazar. Bana ait bir kişilik olduğundan
değil, benim kişiliğimin basit bir çarpıtılması olduğu için benden pek fazla farklı

been living in Brazil since 1919; he became en expacriate immediately, because he


was a monarchist. He is a Latinist by virtue of school training and a semi­
Hellenist by vircue of his own efforcs. Alvaro de Campos had a high-school educa­
eion; he later wenr to Scorland to scudy engineering , first mechanical, ehan naval.
On some holiday he wenr to ehe Orienr, from which ehe "Opium Eater" is <lerived.
An uncle, a priest from Beira, taught him Latin.
How do I write under these three names' . . . Caeiro, by way of pure and unex­
pecre<l inspiration, without knowing or <lel iberately thinking of whar I '<l wrire.
Ricardo Reis, afrer some absrracr <leliberarion rhar sud<lenly concrerizes itself in an
o<le. Campos, wen I feel a sudden impulse co write an<l <lon't know whar. (My
semihereronym Bernardo Soares, who in many ways resembles Alvaro de Campos,
seems always co be tired or sleepy, so rhar his powers of raeiocinarion an<l his i nhi­
bitions are slighrly suspended; he writes prose in a constant <laydream. He is a
semihereronym because, nor being a personality to me, he is nor so much differenr
from myself as he is a simple <liscorcion of my personaliry. Ir is myself, less rarional
and less emorional. [lr is} prose, excepr for whar reason arrenuares in mine, [ . . . }
equal co mine, and rhe Portuguese, complerely rhe same. As far as rhar's con­
cerned, Caeiro wrore Porcuguese badly; Campos, reasonably bur with lapses, as
when he would say ett projıio i nsread of ett 111emıo, ercerera; Reis, berrer rhan I bur
with a purisric srreak rhat I regard as exaggerared . Ir's difficult for me to write rlw
prose of Reis-srill unedi red-or of Campos Simularing i n verse is easier, heca ı ı\ı·
ir is more sponraneous.)

· ı n All Thı$ lt WJ, 1. C ı ı·.mıı ,,f h Ali ....,ı,,, w , . ı . , ,, 1 - . , .,,.,,


Femando Pessoa

olmadığından yarı-dışkimliktir. [Bu] benim düzyazımı zayıflatan neden dışında,


[ . . . } benimkine eşit ve Portekizli, tamamen aynı bir düzyazı[dır]. Bu çerçevede,
Caeiro Portekizceyi kötü yazardı; Campos, makul ama kusurlu, eu mesmo yerine
eu propio vesaire dediği zaman örneğin; Reis benden iyi ama benim aşırı bulduğum
ammacı bir nitelikte. Reis'in -ha!a düzenlenmemiş- düzyazılarını ya da Campos'
unkileri yazmak benim için zor. Şiirde benzetme daha kolaydır, çünkü daha kendi­
liğindendir.)

Adolfo Casais Monceiro'ya 1 3 Ocak 1 9 3 5 tarihli mektuptan. Fernando Pessoa, Always


Astonished: Selected Prose (Hazırlayan, çeviren ve sunuş yazısı: Edwin Honig, City Light
Books, San Francisco, 1 988), s . 7 - 1 2 . (Özgün başlık: "The Genesis of My Heteronyms"
[Dışkimliklerimin Doğuşu})

İngilizceden çeviren: Selahattin Özpalabıyıklar

From tlıl' il'tter rıı Adııl l ı ı Cısais M ı ın t e i ro, datl'd J anuary 1 .1 , 1 �J.) 5 . in Fernando Pl'ssoa,
ı'1ll'ayı !lıt1111i.ılıed: Sdfli<'d l'nıw ( 1'.< l i tl'd , transl atl'd, and i n c roduced by Edwin Honig, C i ty
Liglır llııııks, Sa ı ı ı:raıH isrn, 1 'J8H), p . 7 - 1 2 . (Original t i r l e i s "Tlıe Genesis of My
l il'tl'l'Oll }'lllS .. )

FcrnandoPcssoa

56
Labirent
The Labyrinth

Joao Francisco Vilhena

Pessoa'nın evreninde, "olmak" fiili çelişkili bir deyimdir. Şeyler vardır ve yok­
tur. Pessoa labirenti içinden, onun dışkimlikleri, kaçamak bir dünyada, kendi ara­
larında devamlı tartışarak düş gören ve yaşayan ironik karakterler olarak doğar.
Pessoa Lizbon'dan dünya edebiyatı için bir simge yaratmıştır. Lizbon, onun gez­
ginciliğinin bölgesidir - caddelerinde dolaşır, kafelerini ve kitapçı dükkanlarını zi­
yaret eder, Tejo nehri onun değişmez arka perdesidir. Onun kenti, düşün gerçeklik­
le birbirine karıştığı büyülü bir labirente dönüşür. Pessoa'nın dışkimliklerinden bi­
ri olan A lvaro de Campos, "hepimizin iki yaşamı var, sahici olanı: çocukluğumuzda
düşlediğimiz yaşam. . . sahte olanı: başkalarıyla ortaklaşa yaşadığımız," der.
Ağaçlarla insanlar arasında doğal bir ilişki vardır. Ağacın güçlü bir büyüsel do­
ğası vardır. Her ağaç gibi her insan da evrenin bir minyatürü ve bir mikrokozmosu­
dur. Ağacın, farklı kültürlerin düzyazı ve şiirinde o kadar sık geçmesi bu yüzdendir.
Ağacın evrensel simgesi bilgelik arayışını öykünür, Pessoa da aynı şekilde ken­
di okumaları ve yazmaları yoluyla bilgeliği arayacaktır.
Bu sergide, ağaç her şeyin başlangıcıdır. Burada, her şeyle bağ kurmaya, etrafı­
nı çeviren her şeye yanıt bulmaya çalıştıkça çeşitli dışkimliklere dal budak salışını

in Pessoa's universe ehe verb ro be is a contradicrion in terms. Things are an<l


are not. From within ehe Pessoan labyrinth, his heteronyms emerge as ironic cha­
racters that dream an<l dwell in subterfuge arguing constantly among themselves.
Pessoa has created out of Lisbon a symbol for world literature. Lisbon, is ehe si­
te of his itinerancy - he wanders irs streets, visits its cafes an<l bookshops and ehe
river Tagus is his constant backdrop. His city becomes a magical labyrinth where
<lream mixes with real ity . A lvaro de Campos, one of Pessoa's heteronyms says thae
"we ali have two lives: ehe true one, which is ehe eme we dreamt of in childhood . . .
ehe false eme, which is ehe one we ! ive in company of others''.
There is a natura! relation between rrees and men. The rree has a strong magi­
cal nature. Every human being, like every tree, is a minianıre and a microcosm of
ehe universe. That is why the tree is so ofren sung abam i n ehe prose and verse of
different cul tures.
The universal symbol of ehe rree simulaees ehe searclı for wisdom, much in ehe
same way ehae Pessoa would seek wisdom through his own rea<l ing and wrieing.
in this exhibition ehe tree is ehe beginning of everyehi ng . Here we have Pessoa
ram ifying i nto his various heteronyms as he tries to connect ro evrryelı i rıg : ı ı ı d ' "

1 1 , . 1 .1, , . ,, , ,
Jolo Fr.ırıciKo Vilkena

görüyoruz. Sergiyi gezenler, her ağaçta, şaire özgü bir şey içeren birçok kuru bula­
caktır. Çevremizde, her birinde bir mesaj olan bir sürü şişe var. Yerdeki yapraklar
şairin yaşamı boyunca birikmiş bilgi kırıntılarını temsil etmektedir. Seyirciler ser­
ginin tam ortasında, yüzünde şiirlerin yüzdüğü bir havuza rastlayacaktır. Bu şiirler
onun bize yanıtını temsil ediyor: düş, şiir, bizim o koskoca küçüklüğümüz için
son umut.
Babasının en sevdiği bestecilerden biri olan Wagner'in müziği, Pessoa Dur­
ban'da adlı videoda göreceğimiz yaprakların üzerindeki rüzgarın sesine karışacaktır.
Sizi, Pessoa'nın evrenine doğru bu garip yolculuğa katılmaya çağırıyorum.

İngilizceden çeviren: Mehmet H. Doğan

Joiio Francisco Vilhena (d. 1965) Porcekizli canınmış bir fotoğraf sanacçısı ve Tabac"aria'nın sanac yönecmeni<lir.
Özellikle Pessoa ve Jose Saramago gibi Porcekizli edebiyacçılar için hazırladığı sergilerle canınan Vilhena'nın
yapıcları Porcekiz'de ve dünyada pek çok özel ve kamusal koleksiyonda yer almakcadır.

fınd answers for ali that surrounds h i m . in the tree the public will d iscover many
boxes, each containing something that was special ro the poet. A l i around us, rhere
are lots of bottles, eaclı w i th a m essage. The leaves on the ground represenr the
b i ts of knowledge accumu lated tlıroughout the poet's l i fe . R ig lıt in ehe middle of
the exlı i b i t the pu blic w i l l come across a small pond w i th poems float ing upon i rs
su rface. Tlıese poems represent his answer to us: the dream, ehe poetry, the !ast
hope for our huge smallness.
The music of Wagner, one his father's favourite composers, w i l l mix w i th the
sound of the w i nd in ehe leaves on the video we w i l l see on Pessoa in Durban.
So Jet me i nvite you to come along on this srrange journey into the universe of
Pessoa.

Joiio Francisco V i lhcna (b. 1 965 ), who is a fammıs Porruµuesc phocogrnphrr and ehe arc direccor of ehe '(,,h,mn·id.
is pro m i nc n c l}' nored for his exhibicions on Pornıgw:'SC men of leccers, such as Pcsso:ı an<l Jos� Saramago. The
works of V i l hena are rol lt·nc:d nationally and inrerrıarionally and an." disphıyed in nu merous pri va re and pub l i r arc
colkccions.

Jo�o Funcisco Vilhcn�

58
PESSOA: PERSONAE

S f:; G L ·1\'D U

J:"' �" ---J


ajdesgraça .
os .JJeH+ı��, o �e dao .
, tb m p ra-sc
A i d o s f e l i ze s , p o rq u c sao
Su o q u c passa !

Bastc a q u e m b a s la o q ue l h c basta

A v i d a e b revc , a a l ma e vasta :
O ba ta n te d e ! h e ba star !

Ter c tard a r .

Foi c o m d e g raça c com v i l eza


Ouc Dcus C h rı sto d cf i n i u :
ao

A ss i rn o oppoz ü :>latu reza


E F i l h o o u n p· i u

Pessoa'nın İngılızce yaıdığı "Sone 1 " dışın<la, bücün şıirlerin İ nttilizce çevirileri Richar<l Zeni eh rafınd .ın ca r.ıpı l n ı ı ıı u

Bürün şıirlerin Türkçe \;C\·ırileri Selaharr i n Özpalabıyı klar tarafından yapılmıştır

f:.\'ı"t'fıt tht "SmmıJ Nrı. /" ıdmh Pı:rnı,; urııll.: 111 Enghrh. alipoom ll'i'/"I' tl"lm_r/,rtt'f! tfJ Pnglrıh hı l?ıı/ı,11,/ 7ımllı
Afi pmws m:rı: trrm.rlrıh'd !o T11rki.rh h)' St4{ıhllttİn Ö-::p.Tf,dııJıklar.

1 r ı 'ı !
Dünya' dan görülebildiği kadarını görebiliyorum köyümden Evren' in . . .
Bu yüzden herhangi b i r Dünya kadar büyüktür köyüm,
Çünkü ben gördüğüm şey kadar büyüğüm,
Kendi boyum kadar büyük değilim . . .

Şehirlerde daha küçüktür hayat


Bu tepe doruğundaki evimde olduğundan.
Şehirde büyük binalar manzarayı kilitler,
Utku saklar, göğün içine iterler görüşümüzü,
Küçültürler bizi gözlerimizin verebildiğini alıp elimizden,
Ve bizi yoksullaşcırırlar, görmektir çünkü tek servetimiz.

"Koyun Çobanı "ndan, Alberco Caeiro

From my village I can see as much of ehe U niverse as can be seen from ehe Earth . . .
For this reason my village is as large as any Earth whatsoever
For I am ehe scature of thac which I see
And not ehe stature of my own heighc . . .

in ehe cities, life is smaller


Than here in my house at ehe crest of this bili.
in ehe city ehe great buildings put ehe view under lock and key,
Hide ehe horizon, push our sight away off inco ehe sky,
They make us small because rhey serip us of whae our eyes are able co give us,
And they impoverish us, since our only wealeh is co see.

!'rom "O Guardador de Rebanhos'', Alberco Caeiro

20 yaşında
20 years old

fı l
Pessoa'nın kibritliOi
Pessoa's fire-match box
Çok kötü nezle olmuşum,
Ve herkes bilir ki kötü nezleler
Değiştirir evrenin bütün sistemini.
Bizi hayata karşı hassaslaştırır
Ve metafiziğin bile yüzüne hapşımrlar.
Sümkürmekle harcadım bütün günümü.
Başım belli belirsiz ağrıyor.
Önemsiz bir şair için üzücü bir durum!
Bugün ben sahiden önemsiz bir şairim .
B i r hüsnü kuruntuymuş önceki halim; geçti.

Ebediyen elveda, periler kraliçesi .


Senin kanatların günışığından, bense yaya dolanıp duruyorum.
İyileşmem kendimi yatağa atsam bile.
Evrene serilip yatmadıkça iyileşmedim hiç.

Excusez un peu . . . ne kötü bir fiziksel nezle.


Bana hakikat ve aspirin lazım.

Alvaro de Campos

J lıave a rotten cold,


And everyone knows how rotten colds
Alrer rhe encire sysrem of rhe universe.
They irrirare us agai nsr life
And make us sneeze even ar meraphysics.
1 have losr rhe whole day filled wirh nose-blowing.
My head aches indisrinctly.
A sorry srare for a minor poer!
Today 1 am rruly a minor poer.
Wharever 1 was previously was wishful rhinking; ir's deparred .

Goodbye for ever, queen of rhe fairies.


Your wings were of sunlighr, and 1 go abour on foor.
1 won'r ger berrer if 1 don'r ger myself ro bed.
l've never been well excepr by lying down in rhe universe.

Exc11sez un pe11 . . . whar a rotten, physical cold.


I 'm in need of rrurh and an aspirin.

Alvaro de Cam 11os

fo l
Şeylerin şaşımcı gerçekliği
Günlük ve her günkü keşfımdir benim .
Her şey neyse odur,
Ve zordur birine açıklamak bunun beni ne kadar neşelendirdiğini
Ve bana ne kadar yeterli olduğunu.

Tamamlanmak için var olmak yeter.

Bir hayli şiir yazdım.


Daha pek çok yazacağım cabii ki.
Şiirlerimin her biri bunu söyler,
Ve hepsi farklıdır şiirlerimin,
Çünkü bunu söylemenin bir tarzıdır var olan her şey.

Bazen bir caşa bakmaya başlarım .


Hissedip hissetmediğini merak ederek başlamam.
Ona kız kardeşim d iyerek vakit kaybetmem.
Sadece bir taş olduğu için hoşlanırım ondan,
Bir şey hissetmediği için hoşlanırım.
Benimle herhangi bir ilişkisi olmadığı için hoşlanırım ondan.

Geçen rüzgarı işitirim kimi zaman da,


Ve sırf geçen rüzgarı işitmenin doğmaya değer olduğunu düşünürüm.

Başkaları bunu okuyunca ne düşünür bilmem;


Ama ben bu doğru olmalı diye düşünüyorum engelsiz düşündüğüm için,
Düşündüğümü işitebilecek başka insanlar fikri olmadan;
Çünkü bunu düşünceler olmaksızın düşünüyorum
Çünkü tıpkı sözlerimin söylediği gibi söylüyorum bunu.

Alberto Caeiro
The asconishing realiry of rhings
Is my discovery of each and every day.
Everyrhing is whar it is,
And İt is diffıcult to explain to anyone how much rhis gladdens me
And how much this suffıces me.

it is enough to exist to be complete.

I have written a good number of poems.


Narurally, I'm going to write many more.
Each of my poems says rhis,
And ali of my poems are differenr,
Because everyrhing rhar is is irself a manner of saying rhis.

At times I begin ro hıok ar a stone.


I do nor begin wondering whether ir feels.
I do not waste time in calling İt my sister.
But I rake pleasure in it for the facr of irs beİng a stone,
1 take pleasure in İt because it doesn'r feel anything.
I take pleasure in İt because İt has no relationsbip whatsoever with me.

At other rİmes 1 hear the wİnd passi ng,


And 1 think rhat merely to hear the wİnd pass makes ir worthwhile to have been bom.

1 don't know whar others will think when they read this;
Bur 1 rhink rhar rhis musr be righr because 1 think i t wİthour hinclrance,
Wirh no idea of other people who might hear me think;
Because 1 rhink it without rhoughts
Because 1 say ir j usr as my words say it.

Alberro Caeiro

(ı5
Lizbon
Lisbon
Şu çocuğun bir saz ucunda kendini
Eğlendirdiği sabun köpükleri
Bütün bir felsefe gibi saydam.
Berrak, yararsız ve geçici, Doğa gibi,
Eşya gibi dostlar gözlere,
Neyse odur onlar
Yuvarlak ve havai bir kesinlikle.
Ve hiç kimse, onları salan çocuk bile
Göründüklerinden başka bir şey olduğunu söyleyemez onların.

Bazıları açık havada bile zor görülüyor.


Melteme benziyorlar, çiçeklere hafifçe değip geçer ya hani,
Ve biz ancak geçmekte olduğunu biliriz onun,
İçimizde bir şeyin canlanıp her şeyi
Daha açık seçik kabul etmesiyle.

"'Koyun Çobanı"'ndan, A l berro Caeiro

The soap bubbles with which that child


Amuses himself at ehe end of a straw
Are transparently an entire philosophy.
Clear, useless and transient as Narure,
Friends to the eye as things are,
They are what they are
With a precision that is round ancl aer ial.
Ancl nobody, not even the child that releases them,
Claims they are anything more than what rhey appear ro be.

Some can hardly be seen in the pellucid air.


They are like the passing breeze which barely rouches ehe flowers
And which we only know is passing
Bec ause somet hing rejoices in us
And accepts everything more distinctly.

From "'O Guardador de Rebanhos'', Alberco Caeiro

lı /
B E N. N. ' S S I X P E N. N.. Y
L 1 B R A R Y, N. o. 1 9
ElJl'TEO BT WILLIAM ROSE M.A.. l'h.D.

IS LAM
Bv E. DENISON ROSS

LONDON : ERNEST llENN LiMiTED

Pessoa'nın kitaplığından
From Pessoa's library

f ,ıt
Geceleyin uyanırım ansızın
Ve bütün geceyi doldurur saatim.
Dışardaki Doğa'yı hissetmem.
Duvarları belli belirsiz beyaz karanlık bir şeydir odam.
Dışarda bir şey yokmuş gibi bir sükunet vardır.
Sadece saat sürüp gitmektedir gürültüsüyle
Ve masamın üstündeki bu küçük çark birleşimi
Yerin göğün bütün varoluşunu kaplar...
Bu ne demek diye düşünürken kendimi kaybederim nerdeyse,
Ama kısa keserim, ve geceye gülümsediğimi hissederim ağzımın kıyısıyla,
Çünkü saatimin ufacıklığıyla koca geceyi doldurarak simgelediği
Ya da demeye geldiği tek şey,
Ufacıklığıyla koca geceyi dolduruşunun
Tuhaf duyumudur. . .

"Koyun Çobanı"ndan, Alberro Caeiro

I wake at nighttime suddenly


And my clock occupies the entire nighr.
I don'r sense Narure rhere, ourside.
My room is a dark thing wirh walls which are vaguely whire.
There, outside, is a srillness as rhough norhing exisre<l.
Only rhe warch goes on wirh irs noise
And rhis lirrle assemblage of cogwheels which is on rop of my rable
Smorhers rhe whole exisrence of rhe earrh and rhe heavens . . .
I almosr lose myself i n thinking whar this signifıes,
But I srop shorr, and I feel myself smile inro rhe nighr with rhe corners of my mouch,
Because rhe only rhing rhat my clock symbolises or signifıes
Filling up wirh irs minuteness the enormous night
Is the curious sensarion of fılling up the enormous nighr
Wirh irs mi nuteness . . .

From "O Guardador de Rebanhos", Alberro Caeiro

(ı9
! \imdeki şey bütün yorgunlukların üstünde.
Sl'bebi ne şu ne bu,
Hacca ne her şey ne de hiçbir şey:
Yorgunluk bizzat, sadece kendisi,
Yorgunluk.

Yararsız duyumların incecikliği,


Sebepsiz baş gösteren şiddecli tutkular,
İnsanlarda var sandığımız şeye duyulan yoğun sevgi,
Bütün bu şeylerin hepsi -
Bunlar, ve onlarda ezelinden eksik olan şey -,
Bütün bunlar yorgunluğa yol açar,
Bu yorgunluğa,
Yorgunluğa.

Kuşkusuz sonsuzu sevenler vardır,


Kuşkusuz imkansızı arzulayanlar vardır,
Kuşkusuz hiçbir şey istemeyenler vardır.
Üç tür idealist bunlar, ve ben onlardan biri değilim:
Çünkü benim sonluya sonsuz sevgim var,
Çünkü benim mümküne i mkansız arzum var,
Çünkü ben her şeyi istiyorum, ya da birazcık fazlasını, olabilirse,
Olamasa bile hacca . . .

Peki ya sonuç?
Onlar için, yaşanan ya da düşlenen hayat,
Onlar için, düşlenen ya da yaşanan düş,
Onlar için, her şey ile hiçbir şeyin arasındaki, yani, yani . . .
Benim için, sadece bir büyük, bir derin,
Ve ah! meyvesiz mucluluğuyla, yorgunluk,
Bir yüce ve mübalağa yorgunluk,
Mübalağa, mübalağa, mübalağa
Yorgunluk.

Alvaro de Campos

70
What is in me is above ali weariness.
Not of rhis or of that,
Not even of everyrhing or of nothing:
Weariness i tself, j ust the thing İ tself,
Weariness.

The subtlety of useless sensations,


The violent passions arising for no reason,
The İ ntense love for that which we suppose i n people,
Ali of rhese rhings -
These, and what is erernally lacking in ehem -,
Ali of this makes for weariness,
This weariness,
Weariness.

There are doubtless those who love the infınite,


There are doubtless those who desire ehe impossible,
There are doubtless those who don't want anything -
Three rypes of idealist, and 1 am none of them:
Because I have infinite love for the finite,
Because I have impossible desire for ehe possible,
Because I want everyehing, or a little more, if it can be done
Or even if İt can't be done . . .

And ehe resule'


For them, ehe life lived or dreamed,
For them, ehe dream dreamed or lived,
For ehem, the median between everyrhing and nothing, rhat's what, that . . .
For me, only a great, a profound,
And oh! with what fruitless happiness, weariness,
A supreme and superlarive weariness,
Superlarive, superlarive, superlaeive
Weariness.

Alvaro de Campos

71
Lizbon
Lisborı
TÜTÜNCÜ

Ben bir şey değilim.


Asla bir şey olmayacağım.
Bir şey olmayı isteyemem.
Öte yandan, dünyanın bütün düşleri bendedir.

Odamın pencereleri,
Kim olduğunu kimsenin bilmediği milyonlarca kişiden biri olan benim odamın
(Kim olduğunu bilselerdi bile, ne bilirlerdi ki ?),
Durmadan insanların geçtiği bir sokağın gizemine bakıyorsunuz,
Bütün düşüncelere ulaşılmaz kalan bir sokağa,
Gerçek, mümkün olamayacak kadar gerçek, kesin, bilinemeyecek kadar kesin,
Taşların ve varlıkların ardındaki gizemle,
Duvara nem, insana kır düşüren Ölüm'le,
Her şeyin arabasını hiçbir şeyin yolunda süren Kader' le.

Yeniğim bugün, hakikati öğrenmiş gibi.


Aydınım bugün, ölmek üzereymişim gibi,
Ve bir vedadan fazla kardeşliğim
Olmadı şeylerle, bir vagon dizisine dönen
Bu ev ve bu yakasıyla sokağın, ve bir ayrılış çığlığı
Kafamın içinden,
Ve gidişle birlikte sinirlerimde bir sarsıntı ve kemiklerde bir gıcırtı.

Şaşkınım bugün, düşünmüş, bulmuş, unutmuş biri gibi.


Bölündüm bugün, gerçek bir dışsal şey olarak,
Sokağın karşı yakasındaki Tütüncü'ye ve, gerçek bir içsel şey olarak,
Her şeyin düş olduğu duyumuna borçlu olduğum sadakat arasında.

Her şeyde başarısız oldum.


Bir amacım olmadığına göre, belki de hiçbi r şey demekti bu.
Bana verilen çıraklığı
İndirdim evin arka camından.
Büyük amaçlarla kırlara çıktı rri .
Ama orda sadece otlar ağaçlar buldum,
İnsanlar ortaya çıktığındaysa, hepsi de birbirinin aynıydı.
Pencereden çekilip bir sandalyeye oturuyorum. Ne düşüneyim ?

N e olacağımı nerden bileyim, ben k i n e olduğumu bilmiyorum?


Düşündüğüm şey olmak mı? Ama ben öyle çok şey olmayı düşünüyorum k i !
V e aynı şey olmayı düşünen öyle çok kişi var ki bu kadar çoğu olamaz!
Dahi m i ? Tam şu anda
Yüz binlerce beyin dahi olduğunu tasarlıyor benim gibi,
./.

71
TOBACCONIST'S

1 am not anyching.
1 won'c ever be anyching.
1 cannoc wanc co be anyching.
Apart from chis, 1 have in me ali ehe dreams of ehe world.

Windows of my room,
Of my room of cıne of ehe m illions of ehe world rhac no-one knows who he is
(And if ehey did know who he is, whac would chey know'),
You look onco ehe myseery of a streee crossed conscancly by people,
Onco a screec inaccessible co ali choughes,
Real, impossibly real, cercain, unknowably cercain,
Wich ehe myseery of ehings beneach ehe scones and ehe beings,
Wich Deach puccing humidicy on ehe walls and whice hairs on men,
Wich Desciny driving ehe cart of everyehing along ehe road of noching.

Today 1 am defeaced, as chough 1 knew ehe cruch.


Today 1 am lucid, as ehough 1 were going co die,
And had no more broeherhood wieh ehings
Ocher ehan a goodbye, wieh chis house and chis side of ehe srreer rurning inco
The row of carriages of a erai n, and a deparcure whiscled
From inside my own head,
An<l a jolcing of my nerves and a creaki ng of bones wieh ehe going.

Today 1 am perplexe<l , like someone who choughe and found an<l forgoc.
Today 1 am divi<le<l beeween ehe loyaley chac 1 owe
To ehe Tobacconisc's of ehe ocher side of ehe screec, as a real exeernal ching,
And ehe sensacion ehac everyching is a dream , as a real incernal ching .

1 failed i n everyching.
Since 1 never came up wirh a purpose, perhaps everyching was noching.
The apprenciceship chac 1 was given
1 descen<led from chrough ehe back w in<low of ehe hcıuse.
1 wenc ouc co ehe councryside wich greae purpose.
But ehere 1 foun<l only grass and trees,
And when ehere were people chey were idencical co ehe rest.
1 leave ehe window, 1 sic down in a chair. Whac shall 1 chink abouc?

Whac do 1 know abouc whae 1 '11 be, 1 who doesn'e know whac 1 am?
To be whac 1 chink? But 1 chink co be so many ehings!
An<l ehere are so many who chink co be ehe same ching chac chere cannoc be chac many!
Geni us? At ehis moment
A hundred chousand brains conceive of ehemselves as geniuses like me,
./.

,,
Ve tarih kaydetmeyecek, kim bilir?, belki birini bile,
Ve bunca gelecek fetihten geriye bir yığın gübreden başka bir şey kalmayacak.
Hayır, kendime i nanmıyorum.
Her tımarhanede bir sürü kesinlik sahibi çılgın deliler var!
Ben ki tek bir kesinliğim bile yok, daha mı az daha mı çok eminim ?
Hayır, kendimden bile emi n değilim.
Bunca tavanarası nda ve tavanarası-olmayan yerinde dünyanın
Hiç mi yok şu anda düş kuran, kendine saygılı dahi ?
Bunca emel, yüksek, soylu ve aydın -,
Evet, gerçekten yüksek, soylu ve aydın -,
Ve gerçekleşebilir mi kim bilir,
Hiç mi görmeyecek gerçek güneşin ışığını ya da ulaşmayacak mı başkalarının kulaklarına?
Dünya onu fethetmek için doğmuş olanlarındır,
Onu fethedebileceğini düşleyenlerin değil, haklı bile olsalar.
Ben Napolyon'un başardığından fazlasını düşledim.
İsa'nın kucakladığı insanlıktan çoğunu kucakladım varsayımsal bir göğüsle.
Hiçbir Kanc'ın kaleme almadığı felsefeler kurdum gizlice.
Ama ben, belki her zaman böyle olacağım, tavanarasındaki adamım,
Orda yaşamasam bile;
Ben hep bunun ifin dolfmamıı olan olacağım;
Ben hep sadece nitelikleri olan olacağım;
Ben hep kapısız bir duvarın dibi nde kapının açılmasını bekleyen olacağım
Ve bir tavuk kümesinde Sonsuzluğun şarkısını söyleyen
Ve kapalı bir kuyuda Tanrı'nın sesini duyan.
Kendime inanıyor muyum? Hayır, ne de herhangi bir şeye.
Döksün Doğa başımdan aşağı
Güneşini, yağmurunu, saçlarımı bulan rüzgarı ,
Ve gelsin geri kalanı gelecekse, ya da gelmeliyse, ya da gelmesin.
Yıldızların yüreksiz köleleri,
Yataktan çıkmadan fethettik bütün dünyayı;
Ama uyandık, dünya karanlık,
Kalktık, bize yabancı,
Evden çıktık, bütün bir yeryüzü,
Güneş sistemi, Samanyolu ve � elirsiz'le.

(Çikolata ye, küçük kız;


Çikolata ye!
Bak, dünyada çikolatadan başka metafizik yok.
Bak, bütün dinler şekerci dükkanından fazlasını öğretmez.
Ye, pasaklı küçük kız, ye!
Keşke ben de seni n yediğin gibi hakikatli yiyebilseydim çikolatayı!
Ama ben düşünüyorum ve, yaldızlı kağıdı attığımda, ki aslında kalaylı kağıt,
Bırakıyorum her şey düşsün yere, hayatımı düşmeye bıraktığım gibi tıpkı.)

/(,
And history will not record, who knows', so much as cıne,
And there won't be anything beyond the excretia of so many future conquests.
No, 1 don't believe in myself.
in every asylum there are crazy lunatics with so many certainties!
1 , who don't have a single certainty, anı 1 more sure or less sure?
No, not even of myself.
in how many garrets and non-garrets of ehe world
Are there not at this time self-considered geni uses dream i ng '
How many aspirations, high and noble and lucid -,
Yes, truly high and noble and lucid -,
And who knows whether realisable,
Will never see ehe light of rhe real sun nor reach ehe ears of orher people?
The world is for whoever was bom ro conquer İt
And not for whoever dreams that rhey might conquer it, even if they're right.
1 have dreamed more than Napoleon achieved.
1 have hugged to a hypothetical breast more humanities than Chrisr did.
l've builr philosophies i n secret which no Kant has penned.
But 1 am, and perhaps 1 will always be, the man in the garrer,
Even if 1 don't !ive in ir;
1 will always be he who wasn't bom for chis;
1 will always be only he who had qualicies;
1 will always be he who waited for rhe door ro o pen a c r lı e fooc of a wall wi clı no door
And sang ehe song of lnfınity in a chicken-coop
And heard ehe voice of God in a covere<l well.
Believe in myself? No, nor in anyching.
Let Narure pour over my burning hea<l
Her sun, her rain, ehe wind which fınds my hair,
And !et ehe rest come if it will come, or must come, or !et it not come.
Weak-hearred slaves to ehe stars,
We've conquered ehe whole world before getring our of bed;
But we woke up, and it is <lark,
We got up, and it is foreign to us,
We went out of ehe house, and it is rhe entire earth
With the solar system and rhe Milky Way an<l the lndefı nite.

(Eat chocolares, little gir!;


Eat chocolates!
Look, there is no meraphysics in ehe worl<l other than chocolates.
Look, ali religions teach nothing more than ehe sweet-shop.
Eat, direy little gir!, eat!
If only 1 could eat chocolates with ehe same truch with which you eat!
But 1 think and, when 1 throw away ehe silver paper, which is really of tinfoil,
1 !et everything drop to ehe ground, just as l've Jet life <lrop.)

77
Lishon
Lizbon
Lisbon
Ama hiç değilse bir şey kalıyor, hiç olmadığım o şeyin acılığından,
Bu dizelerin hızlı kaligrafisi,
İmkansız'a giden yıkık revak.
Ama gözyaşsız bir aşağılama ayırıyorum kendime hiç değilse,
Hiç değilse o geniş jestte soylu, kendim olan kirli çarşafları ,
Listesiz, şeylerin akışına attığım,
Ve evde gömleksiz kaldığım.

(Sen, avutan, var olmayan ve bu yüzden avutan,


Ya Yunan tanrıçası, yaşayacak bir heykel olarak tasarlanmış,
Ya da Romalı yurttaş hanımı, mümkün olamayacak kadar soylu ve trajik,
Ya da crubadurların prensesi , en zarif ve renklisi,
Ya da on sekizinci yüzyıl markizi, dekolte bir giysi içinde uzak,
Ya da babalarımızın devrinin tanınmış kurcizanı,
Ya da modern bir şey işte - hiçbir fikrim yok nesin -,
İşte bu, ne olabilirse artık, ki sensin, esin veriyorsa versin!
Kalbim boşalmış bir kova.
Ruh çağıranlar ruh çağıranlar gibi tıpkı, çağırıyorum
Kendimi ve bir şeyle karşılaşamıyorum.
Pencereye varıyorum ve mutlak bir aydınlık içindeki sokağı görüyorum.
Dükkanları görüyorum, kaldırımları görüyorum, geçen arabaları görüyorum,
Giyimli , yaşayan bütünlükleri görüyorum birbirinin yanından geçen,
Ayrıca var olan köpekleri de görüyorum,
Ve bütün bunlar bir sürgün hükmü gibi yükleniyor üstüme,
Ve bütün bunlar yabancı, her şey gibi tıpkı.)

Yaşadım, okudum, sevdim, hacca inandım,


Ve bugün bir d ilenci yoktur ki sırf benim yerimde olmadığı için kıskanmayayım.
Her birinde paçavralara, yaralara, yanlışlıklara bakıyorum,
Ve düşünüyorum, belki de sen hiç yaşamadın, hiç okumadın, hiç sevmedin,
hiç inanmadın
(Çünkü hiçbirini yapmadan bir gerçeklik yaratmak mümkün bunlardan);
Belki güçbela var oldun, kuyruğu kopmuş bir kertenkele gibi,
Kertenkeleden ayrı bir kuyru� olarak titreyip duran.

Bi lmediğim bir şeye çevirdim kendimi,


Ya ne yapabilirdim ki bilmediğim benden ?

( ; i yd iğim karnaval giysisi yanlıştı.


( >lıııadığım şey olarak tanıdılar beni ve düzelemedim hatalarını, ve kendimi kaybettim.
M askl'yi çıkarmak istediğimde
Y ilı.ii ıııl· yapışmıştı.
' l 'ııı ıı ı, ıkarıp aynada gördüğümde kendimi,
Y.ı�laıııııı� r ı m bile.
s.ıı lıı ı� ı 1 1 1 1 1 , � ı karmadığım giysiyi nasıl giyeceğimi bilmiyordum artık.
1\ 1 .ı"k " Y ' 1 ı r l a ı ıp attım ve soyunma odasında uyudum
./.

111 1
But at least chere remains, of ehe bitterness of what 1 never was,
The rapid calligraphy of these verses,
Broken portico to ehe Impossible.
But at least 1 devote to myself a scorn withour cears,
Noble at least in ehe broad gescure with which 1 throw
The direy !inen which 1 am, with no laundry lise, inco ehe course of thİngs
And remain ar home without a shİrt.

(You, who console, who don't exisr and for that reason console,
E İther Greek goddess, conceived as a statue rhat would be a!İve,
Or Roman parrician lady, impossİbly noble and rragİc,
Or prİncess of ehe troubadours, most gemile and colourful,
Or eighreench century marchioness, remote i n a low-cut dress,
Or celebrated courtesan of ehe time of our farhers,
Or somethİng or other modern - l 've no clear conception what -,
Ali this, be what İt may, that you are, if İt inspires !et it inspİre!
My hearc is an empried bucket.
Just as those who İnvoke spİrits invoke spirits I invoke
Myself and fail ro encouncer anyrhing.
I arrive at ehe window and see ehe street wİth absolute clariry.
1 see ehe shops, 1 see ehe footpaths, 1 see ehe cars which pass,
I see ehe dressed, living encitİes who cross past one another,
1 see ehe dogs whİch also exisr,
And ali of thİs weighs on me like a condemnation to exile,
And ali of this is foreign, j ust like everything).

1 lived, srudied, loved , and even believed,


And today there is not a beggar whom I do not envy j ust for not being me.
in each one 1 look at the rags and the wounds and the falsehood,
And 1 think, perhaps you never Iİved and never studied and never loved and never
believed
(Because İt is possi ble to make a rea!İty of ali rhis without doİng any of it);
Maybe you have scarcely existed, like a lizard whose rail is severed
And that is a tail twirchingly apart from ehe l izard .

I made myself into somethi ng I didn't know,


And what I could have made of myself 1 didn't.
The fancy-dress rhat 1 wore was ehe wrong one.
Afrer that they knew me for what I wasn't and 1 didn't disabuse ehem, and 1 lost myself.
When 1 wanted to pull off ehe mask
it was sruck to my face.
When 1 dİd pull İt off and saw myself in ehe mirror,
1 had already grown old.
1 was drunk, I no longer knew how to wear the cosnıme which I hadn't raken off.
1 rhrew away ehe mask and I slept in ehe dressing-room
./.

Hl
Yönetimin göz yumduğu bir köpek gibi,
Zararsız olduğu için.
Ve ben yüce olduğumu kanıtlamak için bu hikayeyi yazacağım.

Yararsız şiirimin müzikal özü,


Nasıl da hoşuma giderdi sana hep karşıdaki Tütüncü' nün karşısında kalan şey değil de
Benim yaptığım bir şey gözüyle bakmak,
Varoluşun bilincini çiğneyip ezen,
Bir sarhoşun takıldığı halı gibi,
Ya da çingenelerin çaldığı üç kuruşluk bir paspas.

Ama Tütüncü' nün Sahibi kapıya varıyor ve kalıyor kapıda.


Çok kötü dönen bir başın ağırlığıyla bakıyorum ona,
Ve yanlış anlaşılmış bir ruhun ağırlığıyla.
O ölecek, ben de öleceğim.
Geride tabelasını bırakacak o, bense şiirlerimi.
Belli bir anda tabela da ölecek, şiirler de.
Belli bir zaman sonra tabelanın olduğu sokak da ölecek,
Şiirlerin yazıldığı dille beraber.
Sonra bürün bunların geçtiği dönen gezegen ölecek.
Başka sistemlerdeki başka uydularda insana benzer bir şey
Şiire benzer bir şey yapmaya ve tabelaya benzer bir şeyin alcında yaşamaya devam edecek,
Her zaman bir şey bir başkasıyla yüz yüze olacak,
Her zaman bir şey bir başkası kadar yararsız olacak,
Her zaman imkansız gerçek kadar aptalca olacak,
Her zaman derinliğin gizemi yüzeyin gizeminin uykusu kadar kesin olacak,
Her zaman bu ya da her zaman başka bir şey ya da ne biri ne de öteki.

Ama bir adam girdi Türüncü'ye (tütün almaya mı?)


Ve makul gerçeklik birden iniyor üstüme.
Yarı doğruluyorum, enerj ik, kararlı, insanca,
Ve ben içlerinde tersini söylediğim bu dizeleri yazmaya girişeceğim.

Bir sigara yakıyorum onları yazmayı düşününce


Ve bürün düşüncelerden özgürleşmenin tadını alıyorum.
Kişisel bir rota gibi izliyorum dumanı,
Ve, hassas ve uygun bir anda, zevkini çıkarıyorum
Bütün spekülasyonlardan özgürleşmenin
Ve metafiziğin keyifsizliğin bir sonucu olduğunu bilmenin.

Sonra sandalyeye yaslanıyorum


Ve devam ediyorum sigara içmeye.
Kader izin verdiği sürece devam edeceğim sigara içmeye.

82
Like a dog chac is colerated by ehe managemenc
Because it is harmless.
And I'm going co write this scory to prove chat I'm sublime.

Musical essence of my useless verse,


How I'd love to fınd you were something that I had made,
Racher than always remai ning across from ehe Tobacconisc's across ehe screet,
Trampling over ehe consciousness of existing,
Like a rug chac a drunkard trips on
Or like a mat ehe gypsies scole chat's worch nothing.

But ehe propriecor of ehe Tobacconisc's has arrived at ehe door and remains at ehe door.
I look at him wich rhe scrain of a head badly rurned
And wirh rhe srrain of a soul badly comprehending.
He will die and I will die.
He'll leave behind his sign , and I 'll leave behind my verses.
Ar a cercain juncrure rhe sign coo will die, and also rhe verses.
After a cerrain time rhe srreer where rhe sign was will die,
Along with rhe language in which rhe verses were written.
Later rhe revolving planet on which ali of rhis happened will die.
On orher sarellires i n ocher systems somerhing or orher like men
Will continue co make somerhing like verse and to !ive under somerhing like signs,
Always eme rhing facing another,
Always one rhing as useless as another,
Always ehe impossible as srupid as the real,
Always rhe mysrery of depth as cerrain as rhe sleep of rhe myscery of surface,
Always rhis or always anorher rhing or neither one thing nor rhe orher.

But a man has gone inco rhe Tobacconisr's (to buy tobacco?)
And plausible realiry drops suddenly over me.
I half-rise, energeric, convinced, human,
And I'm going ro attempr ro wrire rhese verses in which I say rhe opposire.

I lighr a cigarette when I chink of wricing ehem


And I casre in rhe cigarette the liberation from ali rhoughcs.
I follow rhe smoke as though a personal route,
And I enjoy, in one sensirive and appropriate moment,
The liberarion from ali specularion
And rhe knowledge rhar meraphysics is a consequence of being our-of-sorcs.

Then I lie back in rhe chair


And I concinue smoking.
For as long as Desriny allows me, I shall concinue co smoke.

83
(Çamaşırcı kadının kızıyla evlenseydim
Mutlu olurdum belki de.)
Bunları görünce, kalkıyorum sandalyeden. Pencereye gidiyorum.

Adam Tücüncü'den çıkıyor (para üscünü mü koyuyor pancolon cebine').


Ah, onu canıyorum: mecafiziksiz Esceves bu.
(Tücüncü'nün Sahibi kapıya geliyor.)
Sanki canrısal bir içgüdüyle dönüyor Esceves ve beni görüyor.
Eliyle selam veriyor bana, ben de ona bağırıyorum 'Adeus, Esceves! ' diye, ve evren
Kend ini yeniden kuruyor benim için idealsiz ümicsiz,
{ve Tücündi 'nün Sahibi gülümsüyor.

A l varo de Campos

Pessoa efsanevi "Martinho da Arcada' kahvesinde bir arkadaşıyla


Pessoa in legendary cafe '·Martinho da Arcada' wıth a friend
(J f 1 were ro marry rhe daugl ı tTr or rııy waslıerwoman
Perhars 1 would be happy).
Having seen dıi s , 1 gl't u p i"rcıııı rlıc clıa i r . 1 go ro ehe w i ndow.

The man has come mı r or ı lıc Tolıacrn11 isr's (pmeing changei nro his rrouser pockeei)
Ah, 1 know him : i r's 11011-ıııcı aplıysical Esecves.
(The proprieror of rlıl' Tolıacrnıı isı's lıas come ro rhe door).
As e ho ugh by a d i vine i 11sı i r ı ı ı Esıeves has nırned around and seen me.
He's waved a greeri ııg ıo ııw, aııd l 've shoueed ro him 'Adcus, Esreves ! ' , aııd rhe u ıı i verse
Has rebui l r iesel f for llll' wi ı lımıı idl'al or hope,
[and ehe proprieror o f ehe Tobacco nisr's has smi led .

Alvaro de Campos

Pessoa elsancvı "M;ıılinlıo ıl;ı Arr.ada" kahvesinde


Pessoa in leuerıd;ıry ı:;ılı• M.ırı ırılıo ela Arcada"

85
Annesinin cüzdanı
Hıs moıher's walleı
Babasının yaka iQnesi
His falher's pin
r :-.' I' N A ı'•' D P E SS0A

�'S�CA ; Olı!
rt,«l"ER A \ p.J T "' "i O N AR•.A P�'<E I � '
t� �· " ' ır,u;;T t. ' ..

88
SESSİZ GÖLCÜGÜ DÜŞÜNÜYORUM

Sessiz gölcüğü düşünüyorum


Suyu meltemle dalgalanan.
Ben mi her şeyi düşünüyorum,
Yoksa her şey mi unutmuş beni ?

Gölcük bana hiçbir şey anlatmıyor.


Meltemi hissedemiyorum.
Mutlu muyum bilmiyorum,
Hatta mutlu olmak istiyor muyum.

Siz ey uyuyan sudaki


Gülümseyen kararsız dalgacıklar,
Ne demeye biricik hayatımı
Sadece düşlerden oluşnırdum ki ?

Fernando Pessoa (4 Ağuscos 1 930)

1 CONTEMPLATE TH E S I LENT POND

I conremplate ehe si leııt poııd


Whose water is stirred hy a hrn·zc:.
Am I thinking about c:veryı lıiııg,
Or has everything forgorteıı ııı e '

The pond telis me norlıiııg.


1 cannot feel rhe breeze.
1 clon 'r know if l 'm happy
Or even if I wanr to be.

O hesiranr smiling ripples


In rhe warer which is sleeping,
Why dicl I make my only life
A life made only of dreams?

Fernando Pessoa ( A ugusı .jt lı , 1 9 .rn)

89
PORTEKİZ DENİZİ

Ah ruzlu deniz, tuzunun ne kadarı


Porrekiz'in gözyaşları!
Sen geçilesin diye ağladı ne çok ana,
Ne çok oğul dua etti boşuna!
Ne çok yavuklu bekledi nice,
Ah deniz, sen bizim olasın diye!

Değer miydi acıya) Her şey değer


Acıya, ruh küçük de.!jilse e�er.
Bojador'u aşmak isceyen varsa
Önce acıyı aşmak zorunda.
Tanrı tehlike ve derinlik vermiş denize,
Ama onda yansırmış giikleri de.

Fernando Pessoa

POR TUGUESE SEA

Oh salc sea, how mudı o( yoıır salt


Is tears of Porcugal!
For us co cross you, how nı a ı ı y ıııot lll'rs wepc,
How many sons prayed in va i ı ı '
How many fıancees remaiıwd ıo l w wed
in order rhac you be ours, o h s!'a 1

Was it worrh ehe pain) Every r l ı i ııg is wıırrh ehe pain


If ehe soul is not small.
Whoever wishes co pass beyond Capt· llojador
Must pass beyond suffering.
God gave ehe sea irs dangers and depı lıs,
But i n it he mirrored ehe neavens.

[if.'rııandn l'l'ssoa

91
----

Gözlüğü
His glasses
BU

Yapmacık ya da yalancıymışım
Bütün yazdıklarımda. Hayır.
Sadece hayal gücüyle
Hissediyorum, hepsi bu.
Kalbi kullanmıyorum.

Düşlediğim her şey, ya da yaşadığım,


Biten, ya da bende olmayan,
Tıpkı bir teras gibi, ötedeki
Başka bir şeye bakan.
Ötedekidir güzel olan.

Bu yüzden el altında olmayan


Şeyler arasında yazıyorum,
Özel ilgilerimden bağımsız,
Olmayan hakkında ciddi.
Hissetmek mi? O okuyanın işi!

Fernando Pessoa

THIS

They say rhat 1 feign or lie


in ali 1 write. No.
lt's simply rhat 1 feel
With the imagination.
I don't use the hearr.

Ali that 1 dream or experience,


Ali that 1 lack, or that fınishes,
Is as though a terrace
Looking onto something else beyond.
it is the latter which is beautiful.

For this reason 1 wrire in the midsr


Of rhat which isn't to hand,
Free from personal involvemem,
Serious about rhat which is not.
Feelings? Let whoever reads feel!

Fernan<lo Pessoa

93
Whether we write or speak cır do but look
We are ever unapparent. Whar we are
Cannot be tranfused inro word or book.
Our soul from us is infinirely far.
However much we give mır rlıouglıts t l ı e will
To be our soul an<l gesrure i t abroad ,
Our hearts are i ncom m u n icable sti l i .
I n what we show ourselves wt· a rt· ig nored.
The abyss from soul ro soul can not be bridged
By any skili of thouglıc or ı ri r k of st·e m ing .
Unto our very selves we a rt· ahri dged
When we would urter to oıır ı lıoughc mır being.
We are our d reaıııs ol" oıı rse l v es , souls by gleams,
And each to eaclı oıl ll'r dreams of orhers' dreams.

"Sonnec No. ["', From " 3 5 Sonnecs'', Fe rna n<l o Pessoa

Yazsak da konuşsak da baksak da sadece,


Hep görünmez kalırız. Aktaramayız
Biz olan o şeyi kitaba ya da siiZt'.
Bizden hep sonsuz uzakta ruh u m u z .
Düşüncelerimize ruhumuz olup da
Bunu açığa vurma gücünü versek bile,
Kalplerimiz ulaşılamaz kal ı r hiilii.
Bilinmeyiz kendimizi gösrerd i,L\inı i z şe yde .
Ne görünüş hilesi ne düşünce usralı,L\ı
Aşamaz uçurumunu bir ruhla öteki n i n .
Düşüncemize açtığımızda varlığını ı z ı ,
Bir özeti oluruz gerçek benliğimizin.
Biz kendi kendimizin düşüyüz, parlayan ruhların,
Başkalarının düşüyle birbirini düşleyen ruhların.

"Sone [ " , "35 Sone"den, Fernando Pessoa

Pessoa, 1 9 1 4

95
I /
Natura� t)A 'c a Borıı .ıt) ? .(. .J ti l'.sı:ı p;ıgi:ı.ı c ı e,er\'aJ:ı � ins.:11.,10

/_"t:"< -
-
d� rc;:.ı li:ı L l! bcı: ı ıc:, t' pcr:;!.,,1 o.,u­
,,,tp 'tfl (< ( <� ,,____ teııi:c,ı:h · ı or ;•ı, 11• d� d:1<'1l .
... ,.

., �I'/
D a do nasciuıerılu (• L h: - l>;ıtc o irıl. i
J . "' .
�.f..VC.- 1 ve- . ,_.c,(. "'-

�///,
• -

- � .� ' 7 td
• ..P " g f' ;1-
'J>rofis !o (l 'rofcs:-.inıı) /' <..-{. -; ,U � ıa ?

� •

.: �
-�Pt &at- 'H
Empdi•ıh A1- � �
j:: ·;:;
. ::

�!!
c
� ...!(��' .,
"O
4--- - · ·<
•.

Yı- 21-t ·/ ·ıo c


<

Print of thc a: a:
c. .
..

fU
o
< o
f-- .o
a: "'
o
a..
::i
"
"O
Cicatri::cs o
o
u

h�
o
·-oc

E
de J9j'/./,� o
<;

R�tırlca do Oirector do Arqulvo c


"O

=
.-
. � .

2 3 4

Pessoa'nın kimliği
Pessoa's 10 card
Pessoa'nın son foloğrafı
· ı: ; Pessull·s i.ı�,ı p l i ü l o y ; ; ı p l ı
Kronoloji
Chronology

Richard Zenith

Pessoa'nın yapı tlar ı n ı n b aşlıkl arı , genellikle Türkçeye çevrilerek verilmişcir.

1 888 - Fernando A nc6nio Nogueira Pessoa, Lizbon'da, Largo de Sao Carlos'ca,


1 3 Haziran giinii saac 1 5 . 20'de doğar. Lizbon'da doğan, ama aile kökleri
Algarve'de olan J <ıa<ı u i m de Seabra Pessoa ile Asor Adaları'ndan Ilha
Terceira'lı Maria Madalcna Pinheiro Nogueira'nın ilk çocuğudur.
1 893 - Ocak ayında erkek kardeşi Jorge dünyaya gelir. Haziran'da babası
veremden öllir ve Pessoa'nın babaannesi Dionfsia'nın da içinde yer aldığı
aile, daha kiiçiik bir daireye taşınır.
1 894 - Kardeşi Jorge Orak aymda ölür. Ekim'de annesi bir deniz subayı olan Joao
Miguel Rosa ile tanışır.
1 895 - Pessoa, ilk d i zl'il'rini yazar: annesine seslenen bir dörtlükcür bu. Annesi
Aralık'ın sonl a r ı n a doğru, vekalecname yoluyla, Mozambik'ce bulunan
Joao Miguel R osa i le evlenir.
1 896 - Ocak'ca Pessoa ve annesi Güney Afrika'ya doğru yola çıkarlar; annesinin
ikinci kocası , Nara! İ ngi l i z kolonisinin başkenci Durban'a Porcekiz

The cicles of Pessoa's works lıavl', liır ı lıl' m osc pare, been cranslaced inco English.

1 888 - Fernando Anc6nio Nog ııl'ira l 'l'ss oa is bom on June 1 3 ch ac ehe Largo de
Sao Carlos, in Li s bo ı ı , a r .LW p.ııı. He is ehe fırsr child of Joaquim de
Seabra Pessoa, bom in L i s lıo ıı lıut wich family roocs in ehe Algarve, and of
Maria Madalena Pi nlwiro Nogtıl' i rn , fro m rhe Ilha Terceira, in rhe Azores.
1 893 - A brocher, Jorge, is bom in .J anııary. in July his facher dies from rubercu­
losis, and ehe family, wlıiclı inclııdl's Dion fsia, Pessoa's parernal grancJ­
mocher, moves co a smal ll'r a part nıl'ııt .
1 894 - H i s brocher Jorge dies iıı .J aıı uary. i n Ocrober h i s mocher meecs Joao
Miguel Rosa, a naval offıcer.
1 895 - Pessoa wrices his fırsr verses, a q uamı i n addressed co his morher. in lace
December she is married , by proxy, co .J oiio Miguel Rosa, scacioned in
Mozambique.
1 896 - in January Pessoa and his moclıer embark for Souch Africa, where her sec­
ond husband has been named Pornı g al ' s consul in Durban, capical of ehe
English colony of Naca!. Pessoa enrols in tlıe Convenc School . in

Chronology

99
Ric:hırd Zenith

konsolosu olarak atanmıştır. Pessoa, Manastır Okulu'na yazılır. Kasım'da


annesi, Henriquera Madalena'yı dünyaya getirir, Pessoa'ya en yakın olacak
kardeştir bu.
1 899 - Pessoa, Durban Lisesi'ne yazılır, burada köklü bir İngiliz eğitimi alır.
1 900 - Annesi, Lufs Miguel'i dünyaya getirir.
1 90 1 - Dört yıllık lise eğitimini iki yıldan biraz uzun bir sürede tamamlayan
Pessoa, Ümit Burnu Ü niversitesi'nin First Class School Higher Certificate
Sınavı'nı geçer. Ağusros'ra ailesiyle birlikte Porrekiz'e gider; burada,
çoğunlukla Lizbon'da, ama Algarve'ye (babasının akrabalarını ziyaret
ermek için) ve Asor Adaları'na (annesinin akrabalarını ziyaret ermek için)
yolculuklara da çıkarak bir yıl boyunca kalacaktır.
1 902 - Mayıs'ta aile Ilha Terceira'ya yolculuk eder ve Pessoa'nın teyzesi (annesinin
tek kız kardeşi) Anica'da kalır. Orada -ama Lizbon'da da, Asor Adaları'na
yolculuktan önce ve sonra- Pessoa, hepsi Portekizce yazılmış, gerçek ve
uydurma haberler, espriler, bilmece ve şiirlerle dolu oldukça ayrıntılı
"gazeteler" yaratır. Makaleler ve öteki yazılar çeşitli "gazeteciler"in
imzasını taşır ve "editör" onların birçoğu için biyografiler uydurur.
Temmuz'da bir Lizbon gazetesinde Pessoa'nın ilk şiiri yayımlanır.
Eylül' de Durban'a döner, burada Ticaret Okulu'na yazılır.

November his mother gives birrh to Henriqueta Ma<lalena, ehe sibling


who will be closest ro Pessoa.
l 899 - Pessoa enrols in Durban H igh School, where he receives a solid English
education.
l 900 - His mother gives birrh ro Lufs Miguel.
1 90 1 - After completing four years of high school in li ttle more rhan ewo years,
Pessoa passes ehe First Class School H igher Certifıcaee exam of ehe
University of ehe Cape of Good Hope. in Augusr he sails wieh his family
for Portugal, where they will sray for a year, mostly in Lisbon, but with
erips ro ehe Algarve (to visit ehe parernal relarives) and ro rhe Azores (to
visir the marerna) relarives).
1 902 - in May the family rravels ro rhe Ilha Terceira, sraying wirh Pessoa's Aunr
Anica (his mother's only sisrer). There - bur alsa in Lisbon, before and
after ehe rrip ro ehe Azores - Pessoa creares rarher elaborare "newspapers"
fılled with real and invenre<l news, jokes, ri<ldles an<l poems, ali in
Porruguese. The arricles and orher pieces are signed by various "journal­
ists'', several of whom the "ediror" invenrs biographies for. l n July his fırst
poem is published, in a Lisbon newspaper. in Sepeember he returns to
Durban, where he enrols in the Commercial School.
1 903 - His morher gives birrh ro Joao Maria. (Two daughters from her second
marriage die in infancy.) In November Pessoa rakes ehe Matriculatioıı
Examination of ehe University of the Cape of Good Hope and wins riH'

l�u t..11 ' ' /eouh

1 1 11 )
Kronoloji

1 903 - Annesi, Joao Maria'yı dünyaya getirir. (İkinci evliliğinden doğan iki kızı
bebekken ölürler.) Kasım'da Pessoa Ümit Burnu Üniversitesi'nin giriş
sınavına girer ve sınava karılan 899 öğrenci arasından Kraliçe Victoria
İngilizce En İyi Deneme Ödülü' nü kazanır.
1 904 - Durban Lisesi 'ne döner; gene burada üniversite öğreniminin ilk yılını
görür. (Ümit Burnu Üniversitesi, sınav açmakla birlikte, henüz ders
vermemektedir.) Temmuz'da, The Natal Mercury'de Charles Roberr Anon
imzalı bir yergi şiiri yayımlar; Anon, epey kapsamlı bir yapıt bütünü olan
ilk dışkimliktir. Aral ık'ta Intermediate Arts Sınavı'na girer ve Naral'da en
yüksek notu alır. Durban Lisesi'nden ayrılır.
1 905 - Ağustos'ta kalıcı olarak Lizbon'a döner, burada üniversite düzeyinde Güzel
Sanatlar ve Edebiyat dersine yazılır. İlk yıl boyunca, Ilha Terceira'dan
Lizbon'a yeni taşınmış olan Anica Teyze'siyle oturur.
1 906 - Hastalığı nedeniyle Temmuz'daki sınavları kaçırdığı için, Güzel Sanatlar
ve Edebiyat dersinin ilk yılına yeniden yazılır. C. R. Anon ve Alexander
Search (yapıtları yaklaşık iki yüz şiir ve değişik düzyazı metinleri içerecek
olan bir dışkiml ik) adlarıyla İngilizce şiirler ve yazılar yazar. Ekim'de
Pessoa, Portekiz'de uzun bir tatil geçirmek üzere Durban'dan gelen
ailesiyle birlikte bir daireye taşınır.
1 907 - Bir öğrenci boykotu yüzünden Nisan ayında derslere ara verilir ve Pessoa

Queen Victoria P r i zl' for ehe best English essay from among the 899
examınees.
1 904 - He recurns to Durhaıı 1 1 igh School, where he pursues his fırsc year of uni­
versity studies. (Tlıl' l l ıı i vl'rs i cy of the Cape of Good Hope administers
exams buc does ııot yl't offr·r rnurses.) in July he publishes, in The Natal
Alercury, a satirical pm·m s ig ııed by Charles Roberr Anon, ehe fırst het­
eronym with a reasoııahl y large body of work. in December he takes ehe
lntermediace Examiııation iıı Arcs and receives the highest score in Nara!.
He withdraws from Durbaıı High School.
1 905 - In August he recurns for good ro Lisbon, where he enrols in the universi­
cy-level course of Arts and Ll' t ters. During ehe fırst year he lives wich his
Aunt Anica, who has just movnl from ehe Ilha Terceira co Lisbon.
1 906 - Having missed the exanıs in J uly due to illness, he re-enrols i n the first
year of the Arrs and Letcers rnursl'. 1 k wrices poetry and prose in English
under ehe name of C . R . A ııoıı aııd A l exander Search , a heeeronym whose
oucpuc will include close co ewo hu ııdred poems and various prose pieces.
in Ocrober Pessoa moves into an aparcment with his family, which has
arrived from Durban ro spend a long holiday i n Porcugal.
1 907 - Pessoa's classes are suspended in April due eo a student srrike, and in the
summer he drops out. After his family reeurns co Durban, in May, Pessoa
lives wich two maternal greac-auncs, R i ca aııd Maria. His grandmocher
Dionfsia, who also lives wich ehem, dies in Septenıbcr and leaves Pessoa,

Chrooology

101
Richard Zeniıtı

yazın üniversiteyi bırakır. Ailesi Durban'a döndükten sonra, Mayıs


ayında, Pessoa iki büyük teyzesiyle -Rica ile Maria- oturur. Onlarla
birlikte yaşayan babaannesi Dionfsia Eylül'de ölür ve tek varisi Pessoa'ya
küçük bir miras bırakır.
1 909 - Pessoa, mirasını bir baskı makinesi sacın almak için kullanır. Kasım'da
kendi dairesine taşınır ve Empresa Ibis' i açar: bir basımevidir bu, ama
neredeyse hemen kapanır. Pessoa, serbest çevirmen olarak, yurtdışında iş
yapan şirketlere çeşitli türden metinleri çevirip İngilizce ve Fransızca
mektuplar hazırlayarak mütevazı bir gelir elde eder.
1910 - 5 Ekim'de, giderek halk desteğini yitiren monarşi yıkılır ve Portekiz
Cumhuriyeti ilan edilir.
191 1 - Eyliil'de Pessoa'nın ailesi Durban'dan Pessoa'nın üvey babasının Portekiz
konsolosu olarak arandığı Precoria'ya taşınır.
1912 - Bir kez daha Anica Teyze'siyle yaşar. Porco'da çıkan A Aguia dergisinde
Portekiz şiirinin mevcut durumu ve gelecekteki doğrultusu üzerine uzun
yazılar yayımlar. Ekim'de en iyi arkadaşı yazar Mario de Sa-Carneiro
( 1 890- 1 9 1 6), Paris'e taşınır ve bunu, canlı bir yazınsal mektuplaşma izler.
1913 - A Aguia 'da kendi adıyla imzaladığı ilk yaratıcı düzyazı metnini
,

-H1Jzurs11zl1Jk Kitabı'ndan bir bölüm- yayımlar. Epithalamium'u -cinselliği


açıkça işleyen uzun bir İngilizce şiir- yazar.

her only heir, a small inhericance.


1909 Pessoa uses his inhericance co buy a princing press. in November he
-

moves inco his own aparcmenc and opens ehe Empresa ibis, a princing
office, but i t shuts down almost imme<liately. Earns a modest living as a
free-lance, translating various kinds of texcs and <lrafting leners in
English and French for firms doing business abroad.
1 9 1 0 - On Ocwber 5th, the i ncreasingly unpopular monarchy fal Is and the
Porcuguese Republic is proclaimed.
1 9 1 1 - in September Pessoa's family moves from Durban w Pretoria, where his
scepfather has been named consul general of Portugal .
1912 Lives once more with his Aunc Anica. Publishes, in the Oporco-base<l
-

magazine A Agı;ia, several long arcicles on the currem state an<l future
direcrion of Porcuguese poetry. in Ocwber his best friend, the writer
Mario de Sa-Carneiro ( 1 890- 1 9 1 6), moves co Paris and a lively, lirerary
correspondence ensues.
1913 Publishes, in A Ag11ia, his first piece of creative prose, a passage from The
-

Book of Disqıtiet, signed by his own name. Wri tes Epi thalamium, a long,
sexually explicit poem in English.
1 9 1 4 - Publishes, in a magazine, his firsc poems as an a<lult. Creaces, between
March an<l June, his three main hereronyms: Alberto Caeiro, Alvaro de
Campos and Ricardo Reis. Each will sign a subscancial body of poecry in
Portuguese, and several hundred pages of prose will also be credited to

llulı,11ol /rrıuh

1 1 1.'
1 9 1 4 - Bir dergide, bir yetişkin olarak, ilk şiirlerini yayımlar. Mart ile Haziran
ayları arasında, üç ana dışkimliğini yaratır: Alberto Caeiro, Alvaro de
Campos ve Ricardo Reis. Her biri, Portekizce kapsamlı bir şiir bütününe
imza atacak; ayrıca, birkaç yüz sayfalık düzyazı metin de, Campos ve Reis
imzalarıyla yazılacaktır. Üç dışkimlik, yazılarında, birbirleriyle ve öteki,
daha ikincil nitelikli dışkimliklerle diyaloğa girerler. Kasım'da Anica
Teyze, kızı ve damadıyla İsviçre'ye taşınır. Gelecek altı yıl boyunca Pessoa
çoğunlukla Anjos ve Estefania civarında kiralık odalarda ya da dairelerde
yaşayacaktır.
1 9 1 5 - Pessoa ile Sa-Carneiro'nun başı çektiği küçük bir şairler ve sanatçılar
grubu, modernizmi Porcekiz'e getiren Orpheu dergisini kurarlar. Derginin
iki sayısında, Pessoa en önemli yapıtlarından bazılarını yayımlar: Bunlar
arasında, Denizci adlı bir "statik dram" (yazarın bitmiş tek oyunu), Eğik
Yağmur başlıklı bir dizi kapsamında altı "lnterseccionista" şiir ve Alvaro
de Campos'a atfedilen üç uzun şiir -"Opiario," "Utku Odu" ve "Deniz
Odu"- vardır. İngilizce uzun, homoeroci k bir şiir olan A ntinoüs'u yazar.
Helena Blavacsky, C.W. Leadbeater ve öteki teosofi yazarlarının eserlerini
Portekizce'ye çevirmeye başlar ( 1 9 1 5 - 1 9 1 6'da altı kitap yayımlanmıştır).
Aralık'ta Pessoa, dışkimliklerinden yıldız falcısı Raphael Baldaya'yı
yaratır.
Pessoa'nın kitaplrQından
Frorn Pessoa's library

Campos an<l Reis. in cheir wrıtıngs ehe three


heteronyms <lialogue wich each oeher and wieh
oeher, lesser heeeronyms. i n November Aunt ART ET LITTERATURE
Anica moves co Swiezerland wieh her daugheer
and son-in-law. For ehe nexe six years Pessoa
will !ive in rented rooms or aparcments, mostly a
!
in ehe neighbourhoods of Anjos and Escefania.
l L'lnfluence

1 9 1 5 - The magazine Orpheu, which introduces Moder­


j
•• la
nism into Portugal, is founded by a small group Religion
1
of poets and artises led by Pessoa and Sa-Carnei­ DANS L'ART
ro. in ehe magazine's ewo issues, Pessoa publis­
hes some of his major works, including a "seaeic
drama" called The Mariner (his only fınished
play), ehe six "lnterseceionist" poems of a sequ­
ence eitled Slanting Rain, an<l ehree long poems
attribueed eo Alvaro de Campos: "Opiary", "The BLOUD ..t: O-

Triumphal Ode" and "The Marieime Ode".


Wriees A ntinoiis, a long, homoeroeic poem i n
English. Embarks on ehe eranslarion, inro Por-
tuguese, of works by Helena Blavaesky, C.W. Leadbeaeer and oeher the­
osophical wrirers (six books published in 1 9 1 5 - 1 6). in December Pessoa
creaees Raphael Baldaya, a heeeronymic asrrologer.

Chronology

1 03
Rlduırd Zenith

1 9 1 6 - Mart'ta, Henry More'dan ( 1 6 1 4 - 1 687), Wardour adlı birisinden,


Vuducu'dan (bu sonuncusu, kimi zaman Giuseppe Balsamo, öteki adıyla
Kont Cagliostro olarak atar imzasını) ve diğer astral ruhlardan "tebliğler"
almak suretiyle otomatik olarak ya da medyumluk yoluyla yazmaya
başlar. Sonraki iki yıl boyunca, çocuksu bir yazıyla, yüzlerce sayfa
otomatik yazı üretecektir; çoğu İngilizce olan bu yazılar, büyük ölçüde,
onu bakirliğinden "iyileştirecek" olan bir kadınla karşılaşma arzusuyla
ilgilidir. 26 Nisan'da Mario de Sa-Carneiro Paris'te bir otelde intihar eder.
1 9 1 7 - Mayıs'ta şiir derlemesi The Mad Fiddler'ı (Çılgın Kemancı) bir İngiliz
yayımcısına verir; yayımcı elyazmasını geri çevirir. Ekim'de, Portekiz
dergisi Futurista'da Alvaro de Campos'un "Ültimatom"unu yayımlar,
Avrupa'nın siyasi liderlerini ve kültür alanındaki seçkin adlarını
aşağılayan bir manifestodur bu. Dergi, Kasım ayında, polis tarafından
gazete bayilerinden toplatılır. Aralık'ta bir hükümet darbesiyle Sid6nio
Pais diktatör olarak iktidara gelir.
1 9 1 8 - İngilizce şiirlerinin yer aldığı iki kitabı kendi olanaklarıyla yayımlar:
Antinoüs ( 1 9 1 5 'te yazılmıştır) ve 35 Sonnets (3 5 Sone). Kitapların
nüshalarını çeşitli İngiliz dergilerine gönderir ve oldukça olumlu
eleştiriler alır. Sid6nio Pais, 1 4 Aralık'ta öldürülür.

1 9 1 6 - in March he begins to wriee automaeically, or mediumistically, receiving


"communicaeions" from Henry More ( 1 6 1 4- 1 687), a cercain Wardour, ehe
Voodooist (who someeimes signs himself Joseph Balsamo, alias Count
Cagliosero) and other aseral spiries. During ehe nexe ewo years he will pro­
duce, in a childish scripe, several hundred pages of automaeic wrieing,
mostly in English and largely concerned wieh his desire to meee a woman
who will "cure" him of his virginiey. Mario de Sa-Carneiro commies sui­
cide in a Paris hoeel on April 26eh.
1 9 1 7 - in May submies The Mad Fiddler, a colleceion of poems, to an English
publislıer, wlıiclı rejects ehe manuscripe. in Ocrober publishes, in
Porcugal 1'11111ri.1ıı1, Alvaro de Campos's "Ultimacum", a manifesto ehar
vilifies Europe s pol i e i rn l leade rs and culcural luminaries. The magazine is
'

seized from ehe newsscands by ehe police in November. A coup d'erae in


December escablislıes Sidônio Pais as diceator.
1 9 1 8 - Self-publishes ewo clıapbooks of his English poems, Antinoii.ı (written in
1 9 1 5) and 3 5 Soıınets . Sends copies of ehe books to various Brieislı journals
and receives fairly posieive reviews. Sid6nio Pais is assassinaeed on
December 1 4eh.
1 9 1 9 - On January l 9eh a monarchy is proclaimed i n Lisbon and Oporco by mili­
tary j untas organized in the preceding months. The royalise forces, quick­
ly subdued in ehe soueh, are defeaeed in ehe norch one montlı laeer. Pessoa
accively collaboraees in Aq"d"o, a small, righe-wing journal highly crieical of

Rich;ırd Zenıth

104
Kronoloji

1 9 1 9 - 1 9 Ocak'ra, önceki aylarda düzenlenen askeri cumalar, Lizbon ve Porro'da


monarşiyi ilan ederler. Güneyde hemen denerim altına alınan kraliyetçi
güçler, kuzeyde bir ay sonra yenilgiye uğratılır. Pessoa, Cumhuriyetçi
hükümere önemli eleştiriler getiren küçük, sağcı Acçao gazetesine aktif
olarak katkıda bulunur. Ekim'de, üvey babası Precoria'da ölür. Kasım'da,
1 9 yaşındaki Ophelia Queiroz, Pessoa'nın zaman zaman çalıştığı bir
şirkete sekreter olarak işe alınır.
1 920 - Pessoa, 1 Marc'ta, Ophelia Queiroz'a ilk aşk mektubunu yazar. Birbirlerine
mektup yazmanın yanı sıra, buluşup yürüyüşlere çıkarlar ve birlikte
tramvaya binerler. 29 Kasım tarihli bir mektupla Pessoa, Ophelia'yla
ilişkisini sona erdirir. Marc'ın sonlarına doğru, Pessoa'nın ailesi -annesi ve
ikinci evliliğinden olan üç yetişkin çocuğu- Lizbon'a gelir. İki üvey erkek
kardeşi çok geçmeden İngilcere'ye giderler; Londra Üniversitesi'nde
okuyacak, evlenecek ve buraya yerleşeceklerdir. Pessoa, annesi ve üvey kız
kardeşi Henriqueta, Rua Coelho da Rocha, No 1 6'da bir daire kiralarlar;
Pessoa ölümüne kadar bu dairede oturacaktır.
1 9 2 1 - Pessoa, küçük bir şirket ve Olisipo adlı bir yayınevi Pessoa'nın kitaplığından
From Pessoa's library
kurar; yayınevi, Aralık ayında, Pessoa'nın
İngilizce iki şiir kitabını -bu kitaplar, l 9 1 3're
yazılan Epithalamium'u ve Antinoüs'un gözden TAUCHNITZ EDITION
COu.ECTIOll OP BlllTISB AIBBICAJf Atrtl:tOB8
geçirilmiş biçimini içermektedir- yayımlar.
AllD

VOL 4'131

RUBAIYAT
ehe Republican governmenr. in Occober his srep­

OF OMAR KHAYYAM
farher dies in Preroria. in November Ophelia
Queiroz, 19 years old, is hired as a secretary in a
fırm where Pessoa someri mes works.
AEJIDERED INTO ENBLISH VERSE
1 920 - On March lsr Pessoa wri res his fırsc love lercer co
Ophelia Queiroz. Besides exchanging lerrers, rhey
EDWARD FITZGERALD
meet each orher for walks and ride ehe srreercar
rogerher. He breaks off with her in a lercer dared iN ONE \'OLU.YE

November 29th. in iare March Pessoa's family


- his morher and rhree grown children from her LEIPZIQ; BERNHARD TAUCHNITZ

second marriage - arrive ar Lisbon. His rwo half­ :OAll:I&: LUlllAIJl.llt U�l<Ul.I ıı.tı.ULON, .. llU& N•DAM&

brorhers soon leave for England, where rhey will


scudy ar ehe Universiry of London, ger married ,. �� � o/ '"' .,,1ı.ın&/illmı, ıuı.Jtlu /<Jh·t.J.l•l­
r• rlth a

and secde. Pessoa, his morher and his half-sisrer, .... f"'p ,, b .naclı.l l.ıl ılW wl,._.

Henriquera, rene an aparrmenc on ehe Rua Coelho


da Rocha, 1 6, where Pessoa will reside uncil his dearh.
1 9 2 1 - Pessoa founds a small company and publishing house, Olisipo, which
publishes, in December, rwo books of his English poems, whose concencs
include Epithalamium (wrircen in 1 9 1 3) and a revised version of Antinoüs.
1 92 2 - Olisipo republishes Cançiies [Songs}, a book of poems by ehe openly homo­
sexual Anc6nio Borco (fırsr published in 1 920). in May Pessoa publishes,
in ehe magazine Conte111porclnea, a dialeccical satire cirled "The Anarclıisr

(hı n!lol<ır,y
Richard Zenith

1 922 - Olisipo, eşcinsel Anc6nio Botto'nun ilk basımı 1 920'de yapılan Cançöes
(Şarkılar) adlı şiir kitabını yeniden yayımlar. Mayıs'ta Pessoa,
Contemporanea dergisinde, "Anarşist Banker" adlı, d iyalog şeklinde bir
yergi yayımlar. Ekim'de, aynı dergide, Mensagem'i ( 1 934) oluşturacak olan
şiirlerden on birini yayımlar.
1 923 - Olisipo, Raul Leal'in Sodoma Divinizada (Kutsallaştırılan Sodom) adlı bir
kitapçığını yayımlar. Muhafazakar öğrencilerin "Sodom edebiyatı"na karşı
yürüttükleri bir kampanya üzerine, hükümec ahlak dışı kabul edilen
çeşidi kitapları yasaklar, bu kitaplar arasında Sodoma Divinizada ile
Anc6nio Botto'nun Cançöes'i de vardır. Pessoa, kendi olanaklarıyla çeşidi
el ilanları bastırır (biri kendi adıyla, öteki Alvaro de Campos imzasıyla) ve
öğrencileri eleştirerek, Raul Leal'i savunur. Temmuz'da Pessoa'nın kız
kardeşi evlenir ve yarı yatalak haldeki annelerini kendisi ve kocasıyla
birlikte yaşamak üzere yanına alır.
1 924 - Pessoa, Athena dergisini kurar; derginin ilk sayısında (Ekim), halkın daha
önce bilmediği Ricardo Reis' in yirmi odu yayımlanır.
1 92 5 - Athena'nın dördüncü ve beşinci (son) sayıları, toplam 39 şiirle, Alberto
Caeiro'yu halka tanıtır. Pessoa'nın annesi Mart'ta ölür ve sonbaharda kız
kardeşiyle eniştesi yeniden Rua Coelho da Rocha'ya taşınırlar. Kasım'da,

Banker". in October he publishes, in ehe same magazıne, deven of ehe


poems chae will make up Mensagem ( 1 934).
1 92 3 - Olisipo publishes a booklee, Sodo111c1 Divinizada {Sodom Deifıed], by Raul
Leal. in response to a campaign by conservaeive stu<lents againse ehe "lie­
erature of Sodom'', ehe governmenc bans various books deemed immoral ,
including Sodoma Divinizada an<l Anc6nio Botto's Cançffes. Pessoa self­
publishes several handbills - one in his own name and another signed by
Alvaro <le Campos - criticizing the scudents and defend ing Raul Leal . In
July Pessoa's sister gets married and takes their semi-i nvalid mother to
live with her and her husband.
1 924 - Founds ehe magazine Athena, whose fırst issue (October) features twency
odes of Ricardo ıleis, previously unknown to ehe public.
1 92 5 - The fourth and fıfth (an<l last) issues of Athena presenc Alberto Caeiro to
rhe public, wich a total of 39 poems. Pessoa's mocher dies in March, and
in the fall his siscer and brother-in-law move back to ehe Rua Coelho da
Rocha. in November she gives birth to Manuela Nogueira, Pessoa's only
nıece.
1 926 - Pessoa's translation of Hawchorne's The Scarlet Letter is serialized in the
magazine Ilmtraçao (January 1926-February 1 927), though wirh no men­
tion of ehe translator. Pess(ıa and his brother- in-law found and publish six
issues of ehe l?evista de Co111ercio e Contabilidade {Busi ness and Accouncinı-:
Magazi ne] . A coup d'erat in May establishes a milirary dictatorship.

Uu h.11 r l /�•rıııh

ı ı ıı .
Kronoloji

kız kardeşi Manuela Nogueira'yı dünyaya getirir, Pessoa'nın tek kız


yeğenidir bu.
1 926 - Pessoa'nın Hawthorne'dan The Scarlet Letter [Kızıl Damga] çevirisi, l/ustraçao
dergisinde tefrika edilir (Ocak 1 926-Şubat 1 927), ama çevirmenin adından
söz edilmez. Pessoa ve eniştesi, Revista de Comircio e Contabilidade'yi (Ticaret
ve Muhasebe Dergisi) kurar ve altı sayı yayımlarlar. Mayıs ayında bir
hükümet darbesiyle askeri bir diktatörlük iktidara gelir.
1 927 - Coimbra'da edebiyat dergisi Presença kurulur. Genç editörler, özel bir ünü
olmayan Pessoa'yı Porcekiz'in en önemli yaşayan yazarı kabul eder ve
yaşamının kalanı boyunca yapıtlarını düzenli olarak yayımlarlar.
Editörlerden biri, Joao Gaspar Simoes, l 9 50'de Pessoa'nın ilk
biyografisini yayımlayacaktır. Pessoa'nın kız kardeşi ve kız kardeşinin
ailesi üç yıl süreyle yaşayacakları Evora'ya taşınırlar.
1 928 - Pessoa, O lnterregno (Yönetim Boşluğu Dönemi) başlıklı bir kitapçık
yayımlar; eserde, siyasi istikrarsızlığın yıprattığı ve (kitapçığın savlarına
göre) "ulusal bir ideal"i ya da İngiliz tarzı bir anayasal hükümeti
destekleyecek güçlü bir kamuoyu geleneği olmayan Portekiz'de zorunlu
bir "Geçiş Devleti" olarak askeri diktatörlük savunulup haklı çıkarılır.
( 1 9 3 5 tarihli bir bibliyografik notta, Pessoa O Interregno'yu reddedecektir.)
Ant6nio de Oliveira Salazar, Nisan ayında Maliye Bakanı olur. Ağusros'ta,

1 92 7 -The literary review Presenı-a is foun<led in Coim bra. The young e<lirors
consider Pessoa, who is not especially well known, Pessoa'nın kitapııaından
to be Portugal's most signifıcant living writer, an<l From Pessoa's library
rhey regularly publish his work throughom ehe
rest of his life. üne of ehe edirors, Joao Gaspar
Simoes, will publish ehe fırsc biography of Pessoa, DJ\NTE ALlGHIERl
in 1 950. Pessoa's sister and her family move to
Evora, where they will !ive for three years.
1 928 - Pessoa publishes a booklet tided O lnterregno [The LA
lnterregnum], which defends and justifıes m ilitary
dictatorship as a necessary "State of Transition" in DIVINA COMMEDIA
Portugal, wracked by political instability and wit­
hout (according to the booklet's argumencs) a "na­
tional ideal" or a tradirion of strong public opinion
)-...
to supporr a British-style, consrirurional govern-
menc. (in a bibliographical nore daring from 1 9 3 5 ,
Pessoa will repudiate The Interregnımı.) Ant6nio de
Oliveira Salazar becomes rhe Finance Minisrer i n
April. in August Pessoa creares his !ast hereronym,
rhe Baron of Teive, who, frustrared because of his \ ,LRICO HVEPU

inabiliry to produce fınished works, decides to


ıorrom:·ı.ııınııv rt.ı.u.. nr..uc�
"''-""'

commit suicide.

Chronology

1 07
RichardZenith

Pessoa son dışkimliğini yaratır: Tamamlanmış eserler verme konusundaki


beceriksizliğinin yarattığı düş kırıklığıyla intihar ermeye karar veren
Baron Teive.
1 929 - 1 9 1 3 'cen beri ilk kez, Huzursuzluk Kitabı'ndan çeşitli bölümleri yayımlar;
şimdi bu metinler, Lizbon'da yaşayan ve çalışan muhasebe yardımcısı
"yarı-dışkimlik" Bernardo Soares'e atfedilmektedir. (Pessoa, ölümünde,
bu yapıca ait, birçoğu kağıtları ve defterleri arasında dağılmış olan, beş
yüzden çok bölüm bırakacaktır ardında. Uzmanların derledikleri
Huzursuzluk Kitabı'nın ilk basımının yayımlanması için 1 982 yılını
beklemek gerekecektir.) Eylül'de, Pessoa'yla Ophelia Queiroz ilişkilerini
yeniden başlatır, mektuplaşır ve zaman zaman birbirlerini görürler. 4
Aralık'ta, Pessoa, Aleiscer Crowley'nin yayımcısına bu gizli bilim
ustasının özyaşamöyküsel İtiraflar'ında yayımlanan doğum falının
düzeltilmesi için mektup yazar. Therion Usta olarak da bilinen Crowley
( 1 875 - 1 947), yanlışı kabul eder ve Pessoa'yla yazışmaya başlar.
1 930 - 1 1 Ocak'ta Ophelia Queiroz'a son mektubunu yazar. Eylül'de, Aleiscer
Crowley bir kız arkadaşıyla Lizbon'a gelir; kız birkaç hafta sonra
Crowley'le kavga edip aniden ülkeyi terk eder. Crowley, Pessoa'nın
teşvikiyle, uydurma bir i ntihar sahneler; intihar ulusal ve . uluslararası

1 929 - Publishes, for ehe fırsc time since 1 9 L \ , passages from The Book of Disqııi- .

et, now actribuced to ehe "semi-heceronym" Bernardo Soares, an assiscanc


bookkeeper who lives and works in downtown Lisbon. (Pessoa will leave,
at his death, more chan fıve hundred passages of chis work, many of which
are scattered among his papers and notebooks. The fı rst edition of The Bo­
ok of Disquiet, compi led by scholars, will not be published until 1 982.) In
September Pessoa and Ophelia Queiroz rekindle cheir relationship, exc­
hanging letters and occasionally seeing each other. On December 4th Pes­
soa writes Aleiscer Crowley's publisher to correct ehe naca! horoscope pub­
lished in ehe occult master's autobiographical Confessions. Crowley ( 1 87 5 -
1 947), also known a s Master Therion, acknowledges the miscake and stri­
kes up a correspon'dence with Pessoa.
1 930 - Writes his !ast letter to Ophelia Queiroz on January 1 1 th. In September
Aleister Crowley comes to Lisbon with a girlfriend, who quarrels with
him after several weeks and abruptly leaves ehe country. Crowley, abetted
by Pessoa, scages a fake suicide ebat receives nacional and incernational
news coverage, wich Pessoa being İnterviewed and providing false tesci­
mony. Pessoa plans and parcly wrices, in English, a deteccive novel based
on ehe pseudo-suicide.
1 9 _) 1 Lufs Miguel Rosa Dias, Pessoa's only nephew, is bom to his siscer
-

Henriqueca.
i 'H2 Henriqueca and her family begin co spend long periods at a h()USe in Esto-
-

ı ı. . .
ı. . . . 1 / ,,,,,,ı,

l l lH
basında geniş yer bulur, Pessoa'yla röportajlar ya­
pılır ve şair sahte tanıklıkta bulunur. Pessoa, söz­
de intiharı konu alan İngilizce bir detektif romanı
tasarlar ve kısmen yazar.
1931 - Kız kardeşi Henriqueta, Pessoa'nın tek erkek ye­
ğeni Lufs Miguel Rosa Dias'ı dünyaya getirir.
1 932 - Henriqueta ve ailesi, Pessoa'nın sık sık ziyaret et­
tiği Escoril'de bir evde uzun dönemler geçirmeye
başlarlar. 5 Temmuz'da, Salazar başbakanlığa ata­
nır ve fiilen diktatör olur.
1 93 3 - Presença'da Alvaro de Campos'un 1 928'de yazdığı
"Tütüncü" adlı şiiri yayımlanır. Yeni bir anaya­
sayla, Salazar'ın Escado Novo (Yeni Devler) adı ve­
rilen yönetimi başlamış olur.
1 934 - Sonbaharda Mensagem'i (Mesaj) -yaşarken yayım­
landığını gördüğü Portekizce tek şiir kitabı- ya­
yımlar. Kitap, Ulusal Propaganda Dairesi'nin ver­
diği bir ödülü kazanır.
1 93 5 - 4 Şubac'ca, Masonluk'u ve öteki "gizli dernek­
ler"i yasaklamayı öngören bir yasa önerisine karşı Pessoa·nın kitaplığından
From Pessoa"s library

ril, where Pessoa ofren visits. On July 5 th Salazar


is appoinred Prime Minister and becomes, in prac- 1"e Ancunt East.
tice, a diccacor. THE
1 93 .3 - Publishes, in Presenfa, the Alvaro de Campos poem BABYLONIAN CONCEPTION
"The Tobacco Shop" (written in 1 928). A new OF IQ!A.VEN ANİ> HEJJ;
constitution marks ehe inception of Salazar's so­
called Estado Novo [New State}.
1 934 - Publishes, in ehe fail , Mensagem [Message}, ehe
only book of his Portuguese poetry to see print in
his lifetime. The book is awarded a prize by ehe
National Offıce of Propaganda.
1 9 3 5 - Publishes, on February 4th, an impassione<l article
against a proposed law that would ban Freema­
sonry and other "secret societies". (The Nacional
Assembly unanimously ratifıes the law in April.)
in ehe ceremony where Pessoa's and another po­
etry prize are awarded, on February 21 st, Salazar's
speech informs writers that their creative and in­
tellectual produccions should not only respect
"certain limitations" but also obey "certain gui<lelines" <lictated by the Es-
tado Novo's "moral and patriotic principles". Pessoa, who did not attend
the ceremony but read ehe speech in ehe newspaper, is ourrage<l and takes

Chronology

1 09
Ric:hardZenidı

tutkulu bir yazı yayımlar. (Ulusal Meclis, Nisan ayında oy birliğiyle yasa­
yı onaylar.) 2 1 Şubat'ta, Pessoa'nın şiirinin ve başka şiirlerin ödüllendiril­
diği törende, Salazar konuşmasında yazarlara yaratıcı ve entelektüel ürün­
lerinin yalnızca "belli sınırlar"a değil, Yeni Devlet'in "ahlak ve yurtsever­
lik ilkeleri"nin öngördüğü "bazı temel ilkeler"e de uyması gerektiğini
bildirir. Törene katılmayan, ama konuşmayı gazeteden okuyan Pessoa bü­
yük bir öfkeye kapılır ve faşizm karşıtı şiirler yazmaya başlar. Son yılının
şiirleri, kişisel düzeyde, giderek daha çok hissedilen bir yalnızlığı da yan­
sıtır. 28 Kasım'da, ateşi çıkan ve şiddetli karın ağrıları yaşayan Pessoa,
Lizbon'daki Fransız hastanesine kaldırılır. Ertesi gün, İngilizce olarak son
sözlerini yazar: "Yarının ne getireceğini bilmiyorum. " Yarın ölümü geti­
rir, saat 20.00 sularında. Pessoa, 2 Aralık'ta, Prazeres Mezarlığı'na defne­
dilir; burada Orpheu grubunun hayatta kalan üyelerinden biri, küçük bir
kalabalığa kısa bir konuşma yapar.

İngilizceden çeviren: Kemal Arakay

to writing anti - foscist poems. The poerry of h i s !ast year also reflects, at

tlıe personal !eve!, an i ncreasi ngly fel t sol i nıde. On November 28rh, beser
by fever and smıng abdom inal pai ns, Pesscıa is rnken to tlıe French hospi­
tal of Lisbon. The next day h e wrires, in Eng li s h , his !ast wor<ls: "! know
not what tomorrow w i l l bring . " Tomorrow bri ngs death, at around 8 p . m .
O n December 2 nd he i s buried at t h e cemetery o f Prazeres, where one of
ehe survivors of t h e Oıj1hm group delivers a brief address to a small crowd.

Hu h.ınl l•·rnıl•

l ili
..;,<,, . J1JC 1u.d
ı-s-:- 11-(;0 /w{4
�.
r
f - ; >·(/ M,(.,I
I.,, ,J-00 /W= //0. ()(1

Pessoa'nın not defteri


Pessoa's notebook
---
,

.L-::Ç, ....
� � .,._)z..:.._
� � t- 4--- � ..-;,
,
/ 1 .C.
1-...... """ ..4'. �
-
"""'7 � ·

1 -1-- · � ��

Pessoa'nın not defteri


Pessoa's notebook

1 12
ISBN 975-08-0888-6

9 ı m�mıı�m�ım

You might also like