Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 8

OSMANLI EĞİTİM TARİHİ

2.HAFTA

 Sümerlerde Eğitim; Sümerler MÖ. 3000 yılında yazıyı icat etmiştir. Tahılı depolayıp, saklamak, kayıt altına
almak için ve ticaret için yazıya ihtiyaç duymuşlardır. Sümerlerde dini ve siyasi amaçlarla yazı icat edilmiş ve
öğretilmiştir. Mektep denilen kurumsal bir yapı yoktur, üst düzey yöneticilerin çocukları ve din adamları bu
yazıyı öğrenmişlerdir, sıradan halk öğrenmemiştir. Bu coğrafyada sonrasında yaşamış olan babiller, akadlar
da bu yazıyı kullanmıştır. Hatta Akadlarda kadınlar dahi eğitilirdi. Sonrasında ise mektebi bulmuşlardır.
Mektebi de ilk kullanan Sümerler’dir.

 Mısırda Eğitim; Mısırın(antik mısırın) bulunduğu coğrafya Nil deltasıdır. Hiyeroglif yazısını bulmuşlardır. Onlar
da yine ihtiyaçtan bulmuştur. Nilin ne zaman taşacağını vb. kayıt altına almışlardır. Mısırda da sıradan
insanlar eğitim görmezdi. Tıp, mimari ve bilim açısından oldukça gelişmişlerdir. Mektep diyebileceğimiz yerler
vardır ve burada asillere, erkeklere, devlet erkanına yazı öğretilmiştir.

NOT: Günümüzde medeniyet konusunda Batı önde olsa dahi medeniyet kavramı doğuda doğmuş ve Batıya sonradan
geçmiştir. Batıda medeniyet ilk başlarda yoktur.

 Hunlarda Eğitim; Hunlar geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve yerleşik hayata geçmeyen bir millettir. Mektep,
okul kavramı, yazı ve düzenli bir eğitim yoktur. Resim yazısını kullandıkları söylense de bu oldukça
tartışmalıdır. Kurallarını töre dediğimiz yazılı olmayan bir sistemle bilgiyi birbirlerine aktarmışlardır. Çocuklar
hep töreyle yetişip büyütülmüştür. Genel anlamda Türklerde eğitim, mektep islamiyet kabul edilinceye kadar
%90 anlamda yoktur. Müslüman olduktan sonra tam anlamıyla bir eğitim başlamıştır.

 Antik Yunanda Eğitim; Antik Yunan (MÖ.500) günümüzdeki batı medeniyetinin üç önemli ayağından birisidir
(Diğerleri de hıristiyanlık ve Romadır) . Halk Antik Yunanda hür olanlar ve köle olanlar olarak ikiye ayrılmıştır.
Antik Yunanda eğitime çok önem verilmiştir, devlet okulları vardır ancak isteyen kişiler özel mektepler de
açmışlardır. Öğretmenlik çok yaygındır ama para getiren bir iş değildir. Asiller ve yöneticiler çocuklarının
eğitimine çok önem vermişlerdir. Okul öncesinde eğitim de vardır, pedagogluk ilk temellerini buradan
almıştır. Antik Yunanda okullarda jimnastik ve müzik olmak üzere iki şeyin eğitimine çok fazla önem
verilmiştir. Spora (beden eğitimine) verdikleri önemin sebebi sağlığa ve dış görünüşlerine çok fazla önem
vermelerinden kaynaklanmaktadır. Bu durum yaptıkları heykellere dahi yansımıştır. Felsefe en çok uğraş
alanlarından birisidir, dünya çapında herkesin bildiği kişiler de (Aristo, Platon, Sokrates vb.) bu dönemde
yaşamıştır. Batılıların Antik Yunandan müslümanlar sayesinde haberi olmuştur. Müslümanlar Antik Yunandaki
felsefecilerin eserlerini arapçaya tercüme etmişlerdir ve Batıya buradan geçmiştir, etkilemiştir.
 Avrupa’da Eğitim; Hıristiyanlık Avrupaya hakim olduktan sonra skolastik düşünce de hakim olmuştur. Avrupa
karanlık bir ortaçağ yaşamıştır. Papalık 11. Yüzyıla kadar çok baskılı bir rejim kurmuştur. 11. Yüzyıldan
itibaren ticaret vb. faaliyetlerle durum değişmiş ve üniversiteler ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk üniversiteler
öğretmen loncaları tarafından özel olarak kurulmuştur ve ortak dili (bilim dili) latincedir. 12. Yüzyıldan
itibaren de üniversiteler yaygınlaşmıştır ancak belirli bir kurum ya da bina şeklinde olmamıştır, kiraladıkları
binalarda, ofislerde üniversite eğitimi vermişlerdir. Binası olan ilk üniversite İtalyada Bologna adında
açılmıştır. Yine bu dönemde (12.yy.) Fransada Paris üniversitesi ortaya çıkmıştır.İngilteredeki Oxford ve
Cambridge kurulmuştur. Hemen hemen bütün Avrupa şehirlerinde üniversiteler kurulmuştur. Ancak
Avrupadaki bu üniversiteler medrese gibi hatta medreselerden daha alt seviyededir, fiziksel olarak
medreseler bi binası olması vb. hasebiyle o dönemde kurulan üniversitelerden üst seviyedeydi. Avrupada
kurulan bu üniversitelerde medreselerdeki gibi metne dayalı ve hocayı otorite kabul eden bir eğitim sistemi
söz konusudur, skolastik düşünce hakim olduğu için sorgulama vb. yoktur. Avrupadaki bu üniversitelerde
islam bilginlerinin (İbni Sina vb.) kitapları da okutulmuştur.

 İslamiyet Döneminde Eğitim; İslamiyet döneminde medineye hicretten sonra Medine’de mescid-i nebevi
dediğimiz ilk camiiyi açan Hz. Muhammed burada hem namaz kıldırmış hem de ilim sohbetleri yapmıştır.
Mescid-i Nebevi’de suffe dediğimiz kısımda ilim sohbetleri yapılır ve bu kesana ‘’Ehl-i Suffe veya Ashab-ı
Suffe’’ denirdi. Bu dönemde bir mektep yoktu ancak mescidler ve camiiler bir eğitim kurumu olarak da
görülmekteydi. Hanyahlar, Tekkeler ve Zaviyeler kurulup buralarda da eğitim verilmiştir.

 Emeviler’de Eğitim; Emeviler döneminde Küttap dediğimiz mektepler kurulmaya başlanmıştır. İlk kez Osmanlı
döneminde 19. Yy’da mektep kelimesi geçmiştir ancak bu zamana kadar kullanılmadığı için mekteplere
küttap denmiştir.

 Abbasiler’de Eğitim; Abbasiler 800’lü yılların başında Bağdad’da Beyt’ül Hikme denilen bir kurum
kurmuşlardır. Bu kurum bir kütüphane ve çeviri merkezidir. Beyt’ül Hikmede Antik Yunan eserlerinin
Arapçaya tercümesi yapılmış, bu eserlerdeki fikirler tartışılmış ve yeni fikirler ortaya çıkmıştır. Bu kurumda
çalışan kişilere yüksek maaşlar verilmiştir.

 İlk medresenin hangisi olduğu tartışmalıdır ve Kayrevan medresesi olduğu söylense de kesin bir sonuca
varılamamıştır. Nişabur’da kurulan Darü’s-sünneyi ilk üniversite olarak kabul edenler de bulunmaktadır.
Mısırdaki El-eser camiisi şii fatımiler döneminde sünnilere propagandalar yapan ve en eski denilebilecek
medreselerden biridir.

 Selçuklu’da Eğitim; Medreselerin en önemlisinden birisi Selçuklu veziri Nizamülmülk adına kurulan Nizamiye
medreseleridir. En büyüğü Bağdad’da bulunmaktadır ancak Belh, Nişabur (ilki burada) ve Musul’da da
benzerleri bulunmaktadır. Şafii ve hanefi mezhebi kabul edilip eğitim buna göre verilmiştir. Nizamiye
medreseleri devlet tarafından kurulan ilk medresedir ve islam dünyasının ilk medreseleri olarak kabul edilir.
Medreselerin bir müfredatı ve eğitim programı vardır. Anadolunun değişik yerlerinde 139 medrese kurulmuş.
4.HAFTA

 Osmanlı Devletinde klasik dönem (1299-1775) eğitimin genel özellikleri:


 Eğitim ezberci ve nakilcidir.
 Bu dönemde medreseler çok önemlidir ve yaygınlaşmıştır.
 İlköğretim çok basit düzeyde olmuştur.
 Matbaa bu dönemde ilk Türkçe kitapları basmıştır.
 Gayrimüslimler kendi cemaatleri içerisinde eğitim almışlardır.
 Eğitimin temel amacı dini olmuştur. Esas olarak din bilgisi çok olan kişiye alim denmiştir.
 Eğitim ücretsizdir.
 Fatih dönemine kadar Osmanlı uleması genelde Şam, Mısır, İran ve Maveraünnehir’deki
medreselerde yetişmiştir.
 Fatih döneminde kısmen medreselerde felsefi ve bilimsel düşünüş vardı ama zamanla medreseler bu
düşünceden uzaklaşmıştır.

 SIBYAN MEKTEPLERİ; taş mektep, dar’ül-ilim, mahalle mektebi gibi isimlerle de anılmıştır. İslam devletlerinde
bu ilkokullara ‘’Küttap’’ denmiştir. Sıbyan mekteplerine 5-12 yaş arasındaki kız ve erkek çocuklar alınırdı. Bu
mekteplerin bir akademik takvimi ve bitirmek için, tatil için belli bir süresi yoktu. Kuran-ı Kerim’i okumayı
öğrenip baştan sona okuyup bitiren, ilmihal bilgilerine sahip olan çocuk sıbyan mektebinden mezun edilirdi.
Mezun edildiğinde herhangi bir belge verilmezdi. Sıbyan mekteplerinde belli bir eğitim düzeni ve sınıf sistemi
yoktu. Kuran-ı Kerim ve dini bilgiler (ilmihal) olmak üzere iki dersi vardı, çok ufak istisnalar dışında okuma
yazma öğretilmezdi. Sıra, yazı, divit, mürekkep gibi materyaller yoktu. Ezbere dayalı eğitim hakimdi. Çoğu
mektebin binası bulunmazdı, camiler sıbyan mektebi olarak kullanılırdı. Ancak büyük şehirlerde taş binalar
yapılmıştır. Kızlar ve erkekler karma eğitim alırdı. Okula yeni başlayan çocuk için Amin Alayı (Bed’i-besmele)
töreni yapılırdı. Sıbyan mektebi tanzimatla beraber modernleşme yaşanması sonucu ‘’İbtidai’’ adını almış ve
ilköğretim sadece İstanbul’da zorunlu hale getirilmiştir.

 Eğitim işleri Osmanlı’da tamamen vakıflar aracılığıyla yapılmıştır. Yalnızca eğitim değil, sağlık ve belediyeler
de vakıflar aracılığıyla yürütülmüştür.

 MEDRESELER; Osmanlıdaki medreseler islam dünyasındaki diğer medreselere nazaran son derece gelişmiştir.
Osmanlıda ilk medrese 1331 yılında Orhan Bey zamanında İznikteki bir manastırın medreseye
dönüştürülmesiyle açılmıştır.

 Osmanlıda medreselerin kurulma amaçları;


 İslam dini ve kültürünün yaygınlaşması
 Devlet, aydın ve halk uzlaşmasını sağlamak
 Yönetimin toplumlara benimsetilmesine yardımcı olmak
 Fatih Sultan Mehmed dönemine kadar 84 tane medrese kurulmuştur. Bu medreselerin 11 tanesi Orhan Bey,
8 tanesi 1. Murad, 20 tanesi 1. Bayezid, 7 tanesi 1. Mehmed ve 37 tanesi de 2. Murad döneminde
kurulmuştur.

 Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u aldıktan sonra ilk iş olarak Ayasofya medresesini kurmuştur. Sahn-ı Seman
medresesi (en üst seviye medrese) Fatih döneminde yapılan en önemli medresedir. 1463 ve 1470 yılları
arasında inşa edilip eğitim verilmeye başlanmıştır.

 2. Bayezid döneminde de külliyeler yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde önemli olarak
‘’Süleymaniye Medresesi’’ inşa edilmiştir. Osmanlı sultanları genelde külliye yaptırırdı. Külliye bütün
kurumları kapsayan genel bir komplekstir.

 Bulgaristan’da 142, Yunanistan’da 182, Yugoslavya’da 223, Arnavutlukta 28 tane medrese açılmıştır. Ancak
bu medreselerin çoğu günümüze ulaşmamıştır.

 Medreselerde genel olarak dersler dini ve akli ilimler olmak üzere ikiye ayrılırdı. Ancak esas dersler dini
ağırlıklı oluyordu. Ülûm-ı Ali denilen (fıkıh, tefsir, kelam, hadis) alan dini dersleri kapsamaktaydı. Matematik,
geometri, kimya, fizik gibi akli ilimler Fatih döneminde verilse de ondan sonraki dönemde müfredattan
çıkarılmıştır. Medreselerdeki eğitimin dili, kitaplar Arapça’dır ancak hocalar ve öğrenciler Türkçe
konuşuyordu.

 Medreselerde yeni bilgi üretimi yoktur veya çok kısıtlıdır. Nakilci, yorumcu ve ezberci bir eğitim söz
konusudur. Her ders için başlangıç, orta ve ileri seviye olmak üzere üç kitap okutulurdu ve öğrenci bu üç
kitabı da başarıyla ezberleyip sunarsa o dersten icazet alırdı. Medrese bitince de diploma yerine geçen
icazetname alırlardı.

 Medrese öğrencilerine Danişmend, Sufte, Softa gibi isimler verilirdi.

 Medreseler yalnızca erkek müslümanlara açıktı ve tıpkı sıbyan mekteplerindeki gibi belli bir eğitim süresi
yoktu. 12 yaşında medreseye başlayan bir çocuk 25-30 yaşına kadar okuyordu. Medreseyi bitiren kişiler
kadıaskere iş için başvuru yapardı ve bu işe mülazemet adı verilirdi. Bu işe giren kişiye ise mülazım denirdi. İş
isteyen kişi atanınca 2 yıl staj yapar ve en düşük kademeden göreve başlardı.

 Medreselerin hepsi eşit derecede değildi ve seviyelerinin belirlendiği bazı kriterler vardı. Bu seviyeler
müderrislerin aldığı günlük akçe, okutulan kitapların seviyeleri ve medreselerin uzmanlık alanına göre
kriterler esas alınarak belirlenirdi.

 Bir müderris eğer isterse kadılığa, müftülüğe geçebiliyordu. Müderrisler medrese için en önemli temel yapı
taşıdır.

 Medreseyi bitiren kişi Osmanlıda tek imtiyazlı sınıf olan ulema sınıfına geçerdi.
5.HAFTA

 Medreseler kargir ve tek katlı binalardır. Dershane adı verilen büyük bir sınıf vardır ve dersler burada işlenir.
Öğrenciler hasır, kilim ve halının üzerinde bağdaş kurup otururdu, sıra yoktu. Medreselerin avlusunda ise
abdesthane, gusülhane, mescid gibi birçok şey bulunurdu. Öğrenciler hücre denilen odalarda tek kalırlardı.
Hücrelerde iki kişi kalmaya başlayınca ikinci kişiye refik denirdi. Daha sonraki dönemlerde bu hücrelere
çömez denilen üçüncü kişi de eklenmiştir. Refik ve birinci kişi eşitti ama çömez hücrenin temizliği gibi işleri
yapardı.

 Medreselerde sabah namazından sonra önemli dersler yani dini dersler verilirdi. Salı ve cumartesi dışında her
gün eğitim verilmiştir. Osmanlıda sonraki dönemlerde öğrencinin kitabı istinsah etmesi için pazartesi günü de
tatil edilerek tatil günleri üçe çıkarılmıştır. Üç aylarda medreseler tatil edilirdi ve danişmendler cerre çıkardı.
Yani taşralarda camilere gidip namaz kıldırırlardı, bi nevi staj yaparlardı.

 Medreselerin Osmanlıdaki en önemli işlevi ulema sınıfını yetiştirmesidir. Şeyhülislam ulema sınıfında en üst
kademededir.

 Medreselerin bozulma (değişme) sebepleri;


 Siyasetin bilim anlayışını baskı altında tutması (Devletin ideolojisi dışına çıkılamamıştır)
 Osmanlı toplumunda bilimin temelinde hep dini esasların aranması, bu sebepten her şey dine göre
açıklanılmaya çalışılmış ve ilerleme sağlanılamamıştır.
 Medrese sisteminin kendi iç özelliklerinin bilimsel gelişmeyi engellemesi
 Batı ile hiçbir etkileşim ve iletişim sağlanmaması
 Devletin kurumlarında diğer sistemlerin (tımar vb.) bozulması ve vakıf gelirlerinin düşmesi
 Rüşvetin ortaya çıkması
 Beşik ulemalığının ortaya çıkması ve yaygınlaşması

 Sahn-ı Seman (1461-1470) ve Süleymaniye (1551-1557) medreseleri Osmanlıdaki en üst düzey


medreselerdir.

 Enderun Mektebi : Kuruluş tarihi belli değildir. Enderun Farsça iç demektir ve bir saray okuludur. Enderun
mektebinin amacı merkez ve taşra teşkilatına devlet memuru yetiştirmektir. Bu mektepte yalnızca devşirme
çocuklara eğitim verilirdi. Müslüman çocuklara ileride yönetimde sıkıntı çıkarmaması için eğitim verilmezdi.
Enderuna seçilen çocuklara iç oğlanı denirdi. Okuldan çok bir kurs gibidir ve Küçük, Büyük Oda, Doğancılar
Odası, Seferciler Odası, Kilerciler Odası, Hazine Odası ve Has Oda olmak üzere 7 koğuştan oluşmaktaydı.

Çocuklar bu okulda hem çalışır, hem de eğitim alırdı. Müsbet ilimler de (Matematik, fizik, kimya) ders
olarak verilirdi. Mektepte tıpkı Antik Yunanda olduğu gibi spor ve müzik eğitimi de vardı. Öğrenciler dolama
denilen elbise giyer ve dolamalı olarak isimlendirilirdi. Eğitim için müderrisler gündüz gelir ve eğitim verip
giderlerdi. Enderun mektebi 1820’lerden sonra önemini yitirmiş ve 1909’da da kaldırılmıştır.

6.HAFTA

 İlk Türk matbaası (özel) 1727 yılında İbrahim Müteferrika(1674-1747) ve Sait Çelebi tarafından kurulmuştur.
Matbaa normalde ilk dönemlerde Çinliler ve Uygurlar tarafından kullanılmıştır. Hareketli matbaa ilk defa
1440 yılında Almanyanın Mainz kentinde Johann Gutemberg tarafından yapılmıştır ve kitap basılmaya
başlanmıştır. Bu tarihten itibaren de hızla Avrupaya yayılmıştır.

 Osmanlıda kitap ihtiyacını karşılayan bir sınıfın (hattat) bulunması, ihtiyaç duyulmaması, halkın okuma yazma
oranının düşük olması gibi sebeplerden dolayı Osmanlıya matbaa geç gelmiştir.

 Lale Devri ismini ilk kez Ahmet Refik Altınay kullanmıştır. Bu dönemde ilk serbest kültür değişikliği
yaşanmıştır. (Batıya benzeme)

 İbrahim Müteferrika Romanya’nın Cluj şehrinde doğmuştur ve Protestanlığın Uniterian mezhebine


mensuptur. Osmanlıya nasıl geldiği konusu tartışmalıdır. Mamafih Osmanlıya geldikten sonra esirlikten
kurtulmak için islamiyeti seçmiştir. Matbaanın açılması için gayret göstermiş ve matbaanın açılmasının
gerekliliği için devlet ricaline 5 sayfalık ‘’Vesiletü’t-tıba’a’’ adında bir risale yayınlayıp sunmuştur.

 Vesiletü’t-tıba’aya göre matbaa açılırsa toplumun cehaleti giderilecek, kitaplar daha ucuz olacak ve medrese
öğrencileri kolay kitap alabilecek, kitap sayısı arttığı için kolay muhafaza edilebilecekti.

 1727 yılında açılan matbaada basılan ilk eser Vankulu Lügatı’dır, 1729 yılında 2 cilt şeklinde tab’edilmiştir.
Matbaa 1742 yılına kadar açık kalmıştır ve 1727-1742 arasında 17 farklı kitap(23 cilt), 12.500 adet basılmıştır.

 İlk matbaada tashih işini Eski İstanbul kadısı İshak Efendi, Eski Galata kadısı Esad Efendi ve Musa Efendi
yapmıştır.

 Matbaada ‘’Usulû’l-hikem fi nizamü’l-ümem’’ adında devletin içine düştüğü zaafiyetin çıkar yolları hakkında
nasihatname olarak 38 sayfadan oluşan bir kitap da basılmıştır.

 Osmanlıda matbaanın başarısız olma sebebi geç gelme sebepleriyle hemen hemen aynıdır.

 Matbaada basılan ilk dini kitap 1803 yılında tab’edilen Birgivi Risalesi’dir. Kuran-ı kerim ilk defa Mısırda 1864
yılında basılmıştır daha sonra İstanbulda da 1871 yılında basılmıştır.

 Türk eğitim tarihi açısından matbaanın önemi;


 Matbaanın geç alınması Osmanlı eğitim ve biliminin geri kalma sebeplerinden birisi olmuştur
 Kitap basımı toplumda bilgi birikiminin artmasına ve kültür düzeyinin yükselmesine yol açmıştır.
 Ucuz kitap basılarak medrese öğrencilerinin kullanımına sunulmak istenmiştir.
 İlk basılan kitapların dini kitap olmaması hasebiyle Osmanlıya yeni fikirlerin girmesi hızlanmıştır.
 Açılan askeri ve sivil okullar matbaaların çoğalıp gelişmesini teşvik etmiştir.
 Yaygın Eğitim Kurumları:
 Camiler, mescidler
 Tekke ve Zaviyeler
 Vakıflar .Sözlü Kültür çok fazla yaygındır.
 Kütüphaneler
 Kahvehaneler
 Zenginlerin ve Devlet adamlarının konakları

7. HAFTA

 Yenileşme Dönemi Osmanlı Eğitimi (1775-1839) genel özellikleri:


 Eğitimde modernleşmeye askeri eğitimle başlanmıştır.
 Yeniçeri ocağı 1826 yılında kaldırılmış ve bu şekilde ulemanın destekçisi ortadan kaldırılmıştır.
 İlk defa ilköğretimde zorunluluk bu dönemde hayata geçirilmeye çalışılmıştır.
 1831 yılında ilk gazete çıkarılmıştır. (Takvim-i Vakayi) Bu gazete ve süreli yayınların artması osmanlı
eğitim ve kültür hayatını geliştirmiştir.
 İlk defa Avrupaya öğrenci gönderilmiştir (1830)

 Otuz yıl savaşlarına kadar Avrupada orduda subaylık görevini asiller yerine getirmekteydi ve herhangi bir
mektepten yetişmezdi. Osmanlıda da subay yetiştiren bi ekonomi yoktu.

 Dünyadaki ilk askeri akademi Viyana’da açılmıştır. (1707) Osmanlıya da bu çağdaş okullar Fransa tarafından
getirilmiştir.

 Osmanlıda bu çağdaş okulların ilk örneği 1732-34 yıllarında Humbaracı Ahmet Paşa tarafından açılan
hendesehane ve Humbaracı ocağıdır. (Kurs şeklinde)

 Osmanlıda ordunun cephede devamlı yenilgiler olması sonucunda Avrupa ordusundaki subay ve askerlerin
daha iyi eğitildiği düşünülmesi ve Osmanlı ordusunun da aynı şekilde yetiştirilmek istenmesi, Avrupadan
gelen yabancı uzmanların askeri alanda yenilik yapılması tavsiyesi ve askeri alanda yapılan yeniliklere
ulemanın tepki göstermemesi yenileşme hareketlerinin askeri alanda başlamasının sebepleri arasındadır.

 Mühendishane-i Bahri-i Hümayun (29 Nisan 1775) Osmanlı Devletinde çağdaş, modern eğitim veren ilk
mekteptir. Riyaziye mektebi adıyla açılmıştır. Açılmasında çeşme baskını etkili olmuştur. Mekteb, donanma
yetersiz olduğu için hem tersane ve donanmanın geliştirilmesi hem de tersane halkının eğitilmesi amacıyla
açılmıştır. Okulda sınıflara ilk defa tahta ve sıra konulmuştur. Eski bir binada açılan mektebde hem deniz,
hem kara için eğitimler verilmiştir. Ayrıca öğrencilere yabancı dil de öğretilmiştir. Mektebin açılmasına Baron
De Tott teknik olarak destek olmuştur. Mektebin ilk hocalarından biri Cezayirli Seyid Hasan Paşa’dır. Hocaları
Fransızdır.

 Mühendishane-i Berri-i Hümayun 1795 yılında yeni kurulan nizam-ı cedid ordusunun subay ve mühendis
ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuştur. Eğitim süresi 4 yıldır. Hocaları Mühendishane-i Bahri-i
Hümayunun aksine müslümandır ve baş hocası İshak Efendi’dir. Yeni bir binası vardır. Bir okul matbaası
kurulmuş ve ders kitapları basılmıştır, ayrıca mektebin kendi kütüphanesi de vardır. İtü de kuruluş tarihini
mühendishane-i Berri-i Hümayundan (1795) alır.

 Mekteb-i Tıbbiye 1827 yılında Tıbhane-i Amire adıyla kurulmuştur. Kurulma amacı yeni kurulan Asakir-i
Mansure-i Muhammediye ordusuna cerrah ve tabip yetiştirmektir. İstanbul Şehzadebaşında bir konakta
eğitim vermeye başlamış ancak sonraki dönemlerde öğrenci sayısı arttıkça konak yetersiz gelmiş ve
öğrenciler zaman zaman başka binalara nakledilmiştir. Okulun açılmasında 2. Mahmud’un hekimbaşısı
Behçet Efendinin önemli rolü vardır. Mekteb 14 Martta eğitime başlamıştır. O dönemde kolera salgının çok
fazla olması ve Osmanlıda çok fazla yabancı tabip bulunması da açılmasında etkili olmuştur. Okulun eğitim
dili Fransızcadır ancak 1870’ten sonra Türkçeye geçilmiştir. İlk açıldığında eğitim süresi 4 yıldı ancak sonraki
dönemlerde yetersiz olduğu düşüncesiyle 7 yıla çıkarılmıştır. Bernard 2. Mahmudun hekimlerinden biridir ve
mekteb-i tıbbiyenin batılı hale gelmesi için çok çaba harcamıştır. Spitzer de 1844’ten itibaren okulun eğitim
kadrosuna dahil olmuştur. İlk defa 1842 yılında Osmanlı tebaasından olan gayrimüslimler de okula alınmaya
başlanmıştır.

 1866 yılında da Mülkiye Tıbbiyesi açılmıştır ve eğitim dili Türkçedir.

You might also like