Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 8

ASKERİ TARİH 2.

HAFTA

 Osmanlı askeri teşkilatı Orta asya, göçebe kültürü, Bizans, Abbasi ve Selçuklu kültürlerinden miras almıştır.
Bunlardan etkilenip kendine has bir model oluşturmuştur.

 Pençik Osmanlı devletinde kara ve deniz seferlerinde ele geçirilen esirlerden 5te 1inin devlet hizmetine
alınmasıdır. Bu sistem hem bir vergi usulü hem de askeri bir sistemdir. İlk defa 1361 yılında 2. Murad
döneminde uygulanmıştır. Uygulamayı sultana Çandarlı Kara Halil ve Molla Rüstem teklif etmiştir.

 1361 yılına kadar savaş esirleri gazilerin malı sayılıyordu, istedikleri gibi kullanabiliyorlardı. Fetihlerin
genişlemesi ve hazinenin paraya, ordunun askere ihtiyaç duyması gibi sebeplerle ihtiyaç oluştu.

 Pençik sistemi önceden de Türk İslam devletlerinde kullanılıyordu. (Gulam sistemi)

 Eğer gazi 5 esirden daha az esir almışsa o esirin değerinin 5te 1ini devlete veriyordu. (125/5=25 akçe)

 Esirlerin değeri yaşına, sağlık durumuna, cinsiyetine göre değişiyordu. En çok para eden esirler muharip
olanlardı.

 Pençik uygulaması ilk kez Gelibolu’da başlamıştır. Uygulama başlayınca gazilerin çoğu buna tepki göstermiş,
vermek istemeyip Anadoluya farklı yollardan girmek isteyince devlet bunun önüne geçmek için sınır
boylarından pençik almaya başlamıştır. Uygulama kadı gözetiminde yapılmaktadır.

 Alınan pençikoğlanları önce Geliboluya acemi ocağına getiriliyordu. Burada bazıları gemilerde çalıştırılıyor,
bazısı Türk çiftçilere veriliyordu. Buradan da önce acemi ocağına sonra yeniçeri ocağına alınıyorlardı.

 Pençik sistemi 1600’lü yıllara kadar uygulanmıştır. 1822 yılında 2. Mahmud döneminde kölelik kaldırılmış ve
esir ticareti yasaklanmıştır. Böylelikle pençik sistemi sona ermiştir.

 Devşirme, Osmanlı devletinde çeşitli hizmetlerde kullanılmak üzere Osmanlı tebaası olan bazı Hristiyan
çocukların bir kanun dahilinde, belirli kurallarla toplanmasıdır.

 Devşirme ilk defa Çelebi Mehmed döneminde başlamıştır. Ancak 2. Murad döneminde kanun haline
gelmiştir.

 Ankara savaşından sonra fetret döneminde fetihler durdu ve ordunun asker ihtiyacı oluştu. Devşirme de
böylelikle başladı. (Veba da etkili)

 Devşirme asker ocaklarına asker ihtiyacı olduğu zaman yeniçeri ağasının arzıyla yapılırdı. Her zaman
yapılmazdı. İlk zamanlarda mahalli idareciler tarafından yapılırdı ancak sonra yolsuzluk artınca Fatih
döneminde belirli yetkililer görevlendirildi. (Turnacıbaşı, zağarcı, çorbacı, arabacı)

 Devşirme yapılabilmesi için iki önemli belge lazımdı. Padişahın Fermanı - Yeniçeri ağasının mektubu

 İki çocuktan sadece biri, şehir görmeyenler, eli yüzü düzgün olanlar, çok çocuk varsa en muharip olanı vb.
devşiriliyordu. Şehir görmüş olanlar, annesiz babasız olanlar, evli çocuklar, aşırı kısa ve uzun olanlar,
doğuştan sünnetliler vb. devşirme olarak alınmazdı.

 Boşnak çocuklar da istisna olarak Müslüman olmalarına rağmen kendi ailelerinin istekleriyle devşirilmiştir. Bu
çocuklar ise özellikle Bostancı ocağına alınmaktaydı.

 Balkanlar, Sırp, Bulgar, Hırvat, Rum, Boşnak ve Arnavut milletlerinden devşirme yapılırdı.
 Kürt, Yahudi (şehirli olduklarından) , Gürcü ve çingene çocukları devşirilmezdi.

 Devşirme yapılmadan önce tüm şehre haber verilir ve herkesin belirlenen tarihte vaftiz defteriyle beraber
kaza merkezine gelmesi istenirdi. ( 8-20 yaş arası )

 Devşirme alınan çocuklar eşkal defteri denilen 2 tane deftere yazılıyordu. Defterlerden biri devşirme
memurunda kalır, diğeri ise çocukları İstanbula götüren sürücüye verilirdi. Bunun amacı yol boyunca yaşanan
firarların veya saplamaların önüne geçmekti. Eğer çocuklarda firar veya saplama olursa hepsi birden
devşirilmekten vazgeçilebiliyordu, iptal ediliyordu. Devşirilen çocuklara hemen kızıl aba ve kızıl külah
giydirilirdi.

 Eşkal defterinde devşirilen çocuğun köyü, kazası, ana babasının adı, bağlı olduğu sipahinin adı ve fiziksel
özellikleri yazardı.

 Devşirme uygulaması 200, 250 yıl kadar yapılmış ve bu uygulamaya karşı yapılan hiçbir isyan görülmemiştir.

 Devşirme çocuklara giydirilen kızıl abanın parası da Hilat-baha ya da pul akçesi adıyla oradaki halktan alınırdı.
Hatta devşirmeye giden memurun parasını da o bölgenin halkı veriyordu.

 Devşirilen çocuklar sürü denilen 100-200 kişilik gruplar halinde yürüyerek İstanbula götürülüyordu. Aralarına
birinin karışmaması veya firar olmaması için çok disiplinli halde hareket etmişlerdir. Çocuklar ocağa gelince
orada cerrahlar tarafından sünnet edilir ve Müslüman olurdu, Türk isimleri verilirdi. Üzerlerindeki cizye
düşerdi.

 Çocuklar acemi ocağına alınmadan önce 5-6 yıl ? kadar Türk çiftçilerin yanına verilirdi. Anadoludan alınanlar
Rumeliye, Rumeliden alınanlar Anadoluya verilirdi. Bir devşirme çocuğun yeniçeri olması 15-20 yıl
sürmektedir.

 Acemi ocağı, Kapıkulu ocaklarına asker yetiştiren kurumdur. Yeniçeri ocağıyla beraber kurulduğu
düşünülmektedir. İlk kurulan acemi ocağı Gelibolu’da kurulmuştur, sonraki dönemlerde İstanbulda da bir
tane kurulmuş ve Gelibolu ocağının önemi zayıflamıştır.

 Devşirme 1700’lü yıllarda daha çok Enderun için yapılmıştır.

 Devşirmenin İslam hukuku açısından uygunluğu da tartışmalıdır. Bununla ilgili çeşitli görüşler vardır. Bazı
tarihçiler cizye alınmadığı için uygun olduğunu söyler. Müslümanlaştırma konusunda ise Hz. Muhammedin
‘her doğan çocuk Müslüman olarak doğar’ hadisinden hareketle asıl dine döndürüldüğü ve doğru bir hareket
olduğu söylenmektedir.

 Pençik sisteminde alınan esirler büyük oldukları için Osmanlı sistemine (savaş silahları, taktikler) alışmaları
zor olmuştur, bunun yanında itaat ve sadakat sorunları da sıkça yaşanmıştır bu yüzden devşirme daha uygun
bir sistem olarak görülmüştür.

 İstanbuldaki acemi oğlanları genellikle bina, cami yapım işlerinde çalıştırılıyordu. Çeşitli işler yaptırılıyordu,
bunun yanında askeri eğitimde veriliyordu. 7-8 yıl sonra ise oradan kapıya çıkma adıyla uygun olanlar yeniçeri
ocağına geçiyordu.

 Acemi ocağının başında acemiocağı ağası bulunurdu ve yeniçeri ağasıyla birlikte görev yaparlardı. Bunlar
kışlada ikamet ediyorlardı. Kışlalarda kaldıkları koğuşlara oda denirdi. Yeniçeriler de ortalardan oluşurdu.

 Yeniçeri ocağı 1. Murad döneminde kurulmuştur. Yeniçerilerle ilgili yazılan en erken kitap 1600’lerde yazılan
Kavanin-i yeniçeriyan’dır. Ocağı kuran kişinin bizzat Hacı Bektaş-ı Veli olduğu söylense de bu imkansızdır.
 Yeniçeriler Bektaşi tarikatına mensuptur. Yeniçeri ocağı kaldırılınca Bektaşilik yasaklanmıştır.

 Yeniçeri ocağının ortasında orta camii (cami-i miyane) denilen ve imamı, müezzini yeniçeri olan bir camii
bulunur. Yeniçeriler burada namazlarını kılarlardı. En önemli olan ise kazan’dır.

 Yeniçeri ocağının başında ocağın içinden seçilen yeniçeri ağası bulunurdu ve yeniçeri ağasının padişaha direkt
arz hakkı bulunuyordu. Onun yanında da ağa divanı denilen önemli bir kurul vardır. Bu kurul toplanır ve ocak
hakkında kararlar alırdı. Yeniçerilerin yargılanması da yine bu divanda yapılırdı.

 Yeniçeri bölüklerine orta denirdi ve 196 ortadan oluşuyorlardı. 101 cemaatli(yaya), 61 bölüklü(ağa), 34
sekban. Sekban ortaları Fatih tarafından ocağa katılmıştır. Bölüklüleri de 2. Bayezid katmıştır. Her orta 100
kişiden oluşuyordu ve kendine ait amblemleri, isimleri, görevleri vardı. Bunun yanında her ortada bir orta
sandığı bulunuyordu, bu sandıktan ortanın ihtiyaçları karşılanıyordu ve yeniçeriler buradan ihtiyaçları oldukça
kredi çekiyordu. (banka mantığı)

 Her orta kendi yemeğini kendisi yapardı, ortak yemek çıkmazdı. Bunun kolaylığını da devlet sağlıyordu.
Elbiselerini devlet veriyordu ve yeniçeriler sulh döneminde hançer dışında silah taşıyamıyordu. Silahları
cebeci ocağında muhafaza edilirdi ve savaş döneminde cepheye cebeciler götürüp dağıtır daha sonra
toplayıp geri getirirdi.

 Yeniçeriler ilk kurulduklarında 1000 kişi kadardı.

 Yeniçeri ocağı kaldırılınca devlet kendi eliyle kötüledi ve onlara ait hiçbir şey günümüze ulaşmamıştır. Ancak
devlet ordusuz kalmış ve güçsüzleşmiştir. Bunun yanında yeniçeri ocağı halk ile saray arasındaki dengeyi
oluşturan bir güçtü ancak ocak kaldırılınca halk ile saray arasındaki fark açılmış ve padişahlar özgür hale
gelmiştir. Paşalar daha güçlü hale geldi.

 İlk yeniçeri isyanı 1446 yılında 2. Mehmed’e karşı Edirne’de olmuştur. Mehmet’i istemeyen yeniçeriler
Çandarlı’nın da etkisiyle bir tepeye çıkıp isyan ettiler. (1446- Edirne Buçuk Tepe isyanı)

 Yeniçeriler 3 ayda bir ulûfe adı verilen maaş alırlardı. Bu maaşın dağıtımı genelde güç gösterisi için galebe
divanında (elçi kabulleri) yapılırdı.

 Akçe – Guruş – Lira PARA BİRİMLERİ (ZAMANLA)

ASKERİ TARİH 3. HAFTA

 Yeniçeri, döneminde dünyanın en elit ve en çağdaş askeri birliğidir.

 Yeniçeriler için imam-ı azam sancağı ve kazan çok önemlidir, kutsaldır.

 Yeniçerileri diğer dünya ordularından ayıran, üstün kılan temel özellikleri > Maaşlı ve profesyonel olmaları,
üniformaları(dünyada ilk- ayırt edici özellik), devşirme olmaları

 Yeniçerilere yazlık ve kışlık kıyafetleri, seferde gereken teçhizatlar devlet tarafından verilirdi.

 Savaşlarda başarılı olan yeniçerilere ‘serdengeçti’ ünvanı verilir, özel bir sarık verilir.
 Yeniçeri ortaları arasında rekabet vardır ancak dış kuvvetlere karşı birbirlerini savunurlar, birlik ve
beraberlikleri de vardır. Ocağın çıkarları için bazen padişahı bile karşılarına almışlardır.

 Yeniçeriler arasındaki emir komuta zinciri tam olarak bilinmemektedir.

 Yeniçeri subayları, yeniçeri erleri arasından seçilirdi. Atamalar yapılırken ise kıdem, liyakat ve cesaret olmak
üzere 3 şeye dikkat edilirdi.

 Örneğin bir yeniçeri ölüp rütbesi boşalırsa alttan başlayarak o kıdem doldurulur ve yeni atanan kişi en alt
mevkiiye atanılırdı. Terfi sistemi sıralıdır, torpil olmaz.

 Yeniçeri ağasının herhangi bir karargahı yoktur.

 Yeniçerilerin ayrıcalıklarından biri tüketimlerinde fiyat artışı yapılmaz, yani devlet herhangi bir zam yapmaz.
Her zaman tüketim ürünlerini (yiyecek,içecek) piyasadan daha düşüğe alırlar.

 Padişah tahta çıkınca cülus bahşişi dağıtırdı, sefere çıkarken sefer bahşişi alırlardı. Emekli olan yeniçeri ya iyi
bir emekli maaşıyla sınır kalelerinde görevlendirilirdi ya da kışlalarda korucu ve oturak adı altında görev
yapardı. Bazı şanslı olanları ise tımar dahi alabilirdi. Savaşta şehit olan yeniçerinin ailesine maddi yardımlar
yapılırdı.

 Yeniçerilerin silahları > Bileşik yay, ok, kılıç, mızrak, kalkan, savaş baltası (baltateber)

 Ateşli silahlar 1450’lerden itibaren yeniçeriler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu silahlar sadece
birkaç ortaya veriliyordu. 1560’lı yıllarda ise el humbarası da kullanıldı. Ancak yaygın olarak pratik ve eğitimli
olunduğu için yay ve kılıç kullanılmaya devam edilmiştir. İlk tüfenklere Arkebüz ya da Fitilli tüfenk denmiştir.
İlk tüfenkler doldurulması, hedefi tutturması açısından çok zordu, pratik değildi. İyi eğitimli bir okçu ise
dakikada 8-9 ok atabiliyordu.

 Yeniçeriler savaş taktiği olarak ‘tabur cengi’ yapıyordu, nasıl savaştıkları ve nasıl savunma yaptıkları hakkında
pek bilgi yoktur. Savaşlarda en son darbeyi indirirler. Ayrıca 18. yy’a kadar savaşlarda siper kullanılmamıştır,
genellikle meydan savaşları tercih edilmiştir.

 Doğuya yapılan seferler çok zor şartlar barındırdığı için isteksizdirler. Doğuda ganimet azdır, Müslümanlara
karşı savaşmak istemezler. Genelde batıya yapılan seferleri daha çok severler. Doğudaki düşmanlar genelde
atlı birlikler olduğu için yeniçeriler zorlanırlar (çünkü piyadeler)

 Doğudaki düşmanlara karşı tımarlı sipahiler ve kapıkulu süvarileri daha etkilidirler. Yeniçeriler de batıdaki
düşmanlara karşı etkilidir.

 15 Haziran 1826 > Vaka-i Hayriye – yeniçeri ocağının kaldırılması


OSMANLIDA OCAKLAR =

Topçu Ocağı - Topçu ocağının görevi barut üretip, top dökmektir. Top ilk defa 1389 yılında 1. Kosova savaşında
kullanılmıştır. Topçuluk 1. Bayezid’in saltanatının sonlarına doğru bir bölük haline gelmiştir. Bu ocakla ilgili asıl
gelişmeyi sağlatan kişi ise 2. Mehmet’tir. Tophane-i amire adında yeni bir topçu ocağı kurdurmuştur. Batılı mühendis
ve uzmanlar getirip yeni toplar döktürmüştür. İstanbul’un fethinde de top büyük bir önem arz etmiştir. 1473
Otlukbeli savaşında da top önem kazanmıştır. Osmanlı topçuluğu 18.yy’a kadar Avrupa ile eşit hatta üstündür.
Osmanlının bu konudaki avantajı top döküm malzemelerinin bol olmasıdır. İmparatorluğun değişik yerlerine top
dökümü için 15-20 atölye kurulmuştur. Ocağın sayısı ise 1598 yılında 3000’e ulaşmıştır. Topçular da yine yeniçeriler
gibi cemaatlerden oluşuyordu. Mamafih bu toplar kale savunmalarında da kullanıldı ve sık sık denetleme yapıldı.

Top Arabacıları Ocağı - Dökülen topların ve arabaların cepheye taşınmasından ve tekrar ocağa getirilmesinden
sorumlu ocaktır. (Top nakli ve savaşta konumlandırmak) . 1590 yılında sayıları 700’e çıkmıştır.

Cebeci Ocağı - Cebe, Moğolca’da zırh, silah anlamına gelir. Topçu ocağından sonra en önemli teknik sınıftır. Kesin
kuruluş tarihi belli değildir. Temel görevleri teçhizat ve silah üretmek, bakımını yapmak ve savaş esnasında cepheye
götürüp orduya dağıtmak, sonrasında tekrar toplayıp ocağa getirmektir. Cebeciler 38 ortadan oluşmaktaydı. Esnaf
teşkilatıyla da bağlantıları vardı.

GÖREVLİLER > Silah imalatçıları – Tamirciler, bakımcılar – Barutçular – Muharebe teçhizatı (kazma,kürek) üretenler

Humbaracı Ocağı - Farsça bir isimdir. Humbara, demir veya tunçtan dökülmüş el bombasıdır. Humbaracılar


bomba üretiminden sorumlu teknik bir sınıftır. Diğer ocaklar içinde de humbaracı olarak görev yapabiliyorlardı.
Humbaracı Ahmed Paşa 1731’de Üsküdar’da ilk humbara okulunu kurmuştur. Ancak 4-5 yıl sonra kapatıldı.

Lağımcı Ocağı - Görevleri kale muhasaralarında düşman surlarının altına tüneller kazıp patlayıcılar yerleştirmek ve
düşmana hasar vermektir. Lağımcıların çoğu madenlerde çalışmış tecrübeli kişilerdir ve aynı zamanda iyi birer
mühendistirler. Mühendislik gerektiren başka işlerde de görev yapıyorlardı (yol, köprü yapımı vb.) . Kazılan tünelleri
düşman fark ettiği zaman ise yer altında tünel savaşları da yaşanıyordu.

Saka Ocağı - Cepheye su taşımak ve savaş sırasında orduya su dağıtmakla görevli ocaktır. Yeniçeri
ocağının kaldırılmasıyla ortadan kalkmışlardır. Sakabaşına bağlıydılar. Sakabaşıdan sonra saka kethüdası
rütbesi gelirdi.
Hafta-4

 Suçlu yeniçerilerin cezalandırılmaları açıktan değil gizli bir şekilde yapılırdı.


 Kapıkulu süvarileri ( altı bölük halkı) 1.murat döneminde kurulmuştur
 Sipah bölüğü aristograt ve soylu ailelerin çocuklarından toplanırdı
 Kapıkulu süvarileri 2.mehmet döneminde teşkilatlandılar.
 Gureba bölüğü savaşta üstün başarı gösteren kişilerden veya gönüllü olarak,Bölüğe katılmka
isteyenlerden seçilirdi.
 Kapıkulu süvarileri tımarlı sipahiler ile aynı silahları kullanırlardı, ama silahları daha kaliteli.

TIMARLI SİPAHİLER ( EYALET,TAŞRA ASKERLERŞ)

 Fatih tımarlı sipahileri köklü reformlar yaparak oluşturmuştur.


 Bileşik yay,kılıç,gürz,kılıç,kalkan,zırh,miğfer gibi silahlar kullanırlardı
 Tımarlı sipahi her 3000 akçe için bir cebelü (tam teçhizatlı asker) beslerdi
 Sayıları cebellüler hariç 1590 larda 83.550 dir.
 Bu sayı toplam olarak alınırsa 100.000 in üstüne çıkmaktadır, bu da osmnalı ordusunda sayıları en
çok olan birlik oldukları anlamına gelir.
 Ateşli silahların ortaya çıkması ile etkilerini kaybetmişlerdir.

EYALETLERDE YARDIMCI KUVVETLER

a) Akıncılar

Sayıları 50.000 kadardır , uç beylerinin mirasçılarıdır , sınırlarda görev yapıp akınlar


düzenlerlerdi, sıradan kişiler bu birliğe alınmazdı, akın yapmak için belli bir sayıda olmak
gerekirdi, akın 100 kişiden az iso o akıncı gurubuna harami denirdi, aynı zamanda seferlerde
ordunun üç-beş gün önünden gidip yol güvenliğini sağlarlardı. Yol üstünde düşman var ise
savaşır esir alır ve bu bilgileri orduya aktarırlardı.

Disipline edilmeleri çok zordur ve 1595 ten sonra asla eski güçlerine ulaşamadılar.

b) Deliler

Bosna ve semendire sancak beyleri ilk deli birliğini kurmuşlardır, deliler ilk kez balkanlarda
teşkilatlandılar aynı zamanda martalos, azap, gibi birsürü askeri gurupları vardır.

c) Azablar

Türkmen köylerinden gelen piyade birliklerdir, zamanla Anadolu dan gelen topraksız köylüler de
azablara katıldılar. Karada görev yaptıkları gibi denizde görev yapan azablar da vardır.

7.HAFTA

- Kanuni dönemi,
 Osmanlı hint okyanusunda portejizliler ile savaştı. Bu dış dünya ile ilgisi olduğu anlamına
gelir. Bu dönem zitvatorokla sona erdi. Piyade askerler ordu için önemli hale geldi

OSMANLI DA ASKERİ İSYANLAR VE DARBELER

 Fatih döneminde ilk askeri isyan görüldü ( buçuk tepe isyanı)


 Bütün isyanlarda meşruviyet ( haklı olma ) kazanma söz konusudur ( dini açıdan )
 Nakib-ül eşraf desteği almak seyid ve şerif desteği önemli
 İsyan bastırmak için padişah sancak-ı şerif asar altında insanları toplar karşıt hamle olarak
isyancılar da sancak-ı şerif asarak isyanı haklı çıkarmaya çalışır
 Şehir esnafını yanına çekmek
 Yeniçeri veya sipahilerin kazandırılmış olması
 İsyan edenlerin de bastırmak isteyenlerin de hızlı karar vermesi önemli
 İsyan ile tahta geçen sultan başlarda kendisini tahta geçirenlere karşı sessiz ve etkisiz kalır
sonrasında kendi gücünü ve hakimiyetini kurar
 Başarılı olan isyanlardan sonra isyancıların kendi hayatlarını garanti altına alınması= Hüccet

İsyanların Dönemleri

*1446-1589 dönemi

Genellikle taht kavgalarında taraf olmak ve özlük talepleri genel isyan sebepleri. İstanbul da ki ilk
isyan da fatih döneminde olmuştur. Fatih in ölümü sonrası İstanbul un iki şehzade arasında seçim
için İstanbul yağmalandı.

*1589-1730 dönemi

Beylerbeyi hadisesi, artık saray çevresinde ki hizipler yeniçerileri kullanarak isyan başlattılar.

Sarayda sultanın güç ortakları çıkmaya başladı. 1589 isyanı önemlidir, istanbulda ki kapıkulu
askerlerş maaşlarının akçesi düşünce isyan ettiler. İsyancılar sarayı bastı ve başarıya ulaştı, ilk kez iki
paşanın kellesini istediler.

1622—genç osmanın öldürülmesi.

*1730-1826 dönemi------ Bu dönemde yabancı ülkelerin ve dış güçlerin isyanlarda etkisi vardır. 1807
kabakçı isyanı

5.HAFTA

 Martalos Osmanlı da görev yapan Hristiyan birliklerdir. Uç bölgelerde (balkanlar da )


bulunuyorlar
 Voynuk, uç bölgelerde görev yapan Hristiyan askerlerdir.
 Cerehor, farsçadır. İlk defa büyük Selçuklu döneminde kullanıldı. Hem Müslüman hem
Hristiyanlar için.
 Osmanlı devleti esnek bir devlettir. Din konusunda esnekler ordu özleinde.

OSMANLI FETİH YÖNTEMLERİ

 TEDRİCİ: Aşamalı fetih yöntemi, kademe kademe fetih ederek ilerleme


 Tımar yapılan yerler merkeze bağlıdır.
 Candarlı ailesi tedrici fetih yönteminden savundu, ancak genel anlamda anlaşmazlıklar var.
 Fetih bölgelerinde toprakların sayımı ( tahrir )
 Osmanlı da temel askeri birim sancaktır. Sancakbeyi, kadı , subaşı, merkezden fethedilen
yerlere gönderilir.
 1431-32 arnavutluk defteri = tımar defteri. Osmanlı da tutulan ilk tımar kayıt defteri.
 Emin = vergiye tabi bütün şeyleri tespit eder. Köylerde ki nifusu tespit eder, köy köy dolaşır

Mufassal ve icmal defteri ( askeri )

 Osmanlı da toplum ikiye ayrılır – yönetici sınıf

Reaya

 Yönetici sınıf vergiden muaftır


 Bosna da ki Müslümanlara verilen tımara baştina denir.

You might also like