Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 62

TARİH 11.SINIF DERS KİTABI SORU CEVAP 4.

ÜNİTE
ÜNİTE ADI KAZANIMLAR NELER ÖĞRENECEĞİZ
4. ÜNİTE DEVRİMLER ÇAĞINDA 4.1. İHTİLALLER ÇAĞI • Fransız İhtilali ve Avrupa’da Sanayi Devrimi ile birlikte
4.2. OSMANLI DEVLETİ’NDE MODERN ORDUYA devlet-toplum ilişkilerinde meydana gelen dönüşümü
DEĞİŞEN DEVLET-TOPLUM GEÇİŞ • Osmanlı Devleti’nde modern ordu teşkilatı ve yurttaş askerlik
İLİŞKİLERİ 4.3. XIX. YÜZYILDA SOSYAL HAYATTAKİ konularındaki düzenlemelerin siyasi ve sosyal boyutlarını
DEĞİŞİMLER • Ulus-devletleşme ve endüstrileşme süreçlerinin sosyal
4.4. OSMANLI DEVLETİ’NDE DEMOKRATİKLEŞME hayata yansımalarını
HAREKETLERİ • Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve Kanun-ı Esasi’nin
4.5. OSMANLI DEVLETİ’NDE DARBELER içeriklerini küresel ve yerel siyasi şartlar bağlamında
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME değerlendirmeyi
• 1876-1913 arasında gerçekleştirilen darbelerin Osmanlı
siyasi hayatı üzerindeki etkilerini
• Devrim: bir toplumun yaşamında önemli işlevi olan kurumların • Meşrutiyet: PADİŞAHIN YANINDA HALKIN SEÇTİĞİ BİR MECLİSİN OLDUĞU
hızlı ve geniş kapsamlı bir biçimde kökten değiştirilmesi ya da YÖNETİM BİÇİMİ
yenileştirilmesi, yeniden biçimlendirilmesi ya da belli bir alanda * İhtilal: bir devletin siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısını kökünden
birdenbire gerçekleşen kökten değişiklik. değiştirmek ereğiyle girişilen silahlı halk hareketi.

• Milliyetçilik: ÜYESİ OLDUĞU MİLLETİ HER ALANDA YÜCELTME • Nizam-ı Cedit: 3.SELİM DÖNEMİNDE KURULAN ORDU ve YENİ DÜZENİN ADI
DUYGUSUDUR.
• Tanzimat: DÜZENLEME.1839 DA 1.ABDÜLMECİD ZAMANINDA İLAN • Marksizm: Marx, tarihin geçmişten itibaren bir sınıf mücadelesinin
EDİLEN FERMAN sonucunda oluştuğuna inanmıştır. Ona göre XIX. yüzyılda egemen sınıf
burjuvazidir.
KAVRAMLAR

• Islahat: 1856 DA AVRUPALILARIN DESTEĞİNİALAMAK ÜZERE GAYRİ • Mutlakiyet: BİR KİŞİN HAKİM OLDUĞU YÖNETİM BİÇİMİNE DENİR.
MÜSLİMLERE HAKLAR TANIYAN FERMAN • Monarşi: BİR KİŞİN HAKİM OLDUĞU YÖNETİM BİÇİMİNE DENİR.

• Liberalizm: Özgürlüğün hiçbir engel tarafından sınırlandırılmaması • Düyûn-ı Umûmiye: OSMANLI DEVLETİNDEN ALACAKLI OLAN DEVLETLERİN
gerektiğini kabul eden liberalizm; devletin, ekonomik ve toplumsal KURDUĞU ‘’GENEL BORÇLAR KURUMU’’ DUR.
yaşama kesinlikle müdahale etmemesini savunur

• Kapitalizm: Yeni Çağ’da, Batı Avrupa’da sermaye ve üretim araçlarının • Yurttaş Askerlik
özel mülkiyete geçmesi sonucunda sürekli kâr arama ilkeleri üzerine Etats Generaux; Fransada soylular, din adamları ve halk temsilcilerinden
kurulmuş ekonomik bir sistemdir oluşan bir meclis olup herhangi bir yasama ve yürütme yetkisi yoktur

• Sosyalizm: Sosyalizm, sermaye sahipleriyle işçiler arasındaki eşitsizliği, • Fikir Akımları


servet ve refah farklarını ortadan kaldırma iddiasında olan bir ideolojidir

• Nüfuz: GÜÇ • Vaka-i Hayriye.1826 YILINDA YENİÇERİ OCAĞININ KALDIRILMASINA DENİR.


HAZIRLANALIM 1. Fransız ihtilali öncesi dünyada görülen yönetim şekilleri
nelerdir?
2. Zorunlu askerlik uygulamasının ortaya çıkmasına etki eden
unsurlar nelerdir?
3. XIX. yüzyıla kadar Osmanlı Devleti’nde sosyal yardımlaşma
hangi yollarla gerçekleşmiştir?
4. Osmanlı Devleti’nin Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve
Kanun-ı Esasi’yi hazırlamasına neden olan gelişmeler hangileridir?
5. 1876 Darbesi’ne kadar Osmanlı’da padişahların değişmesine
neden olan isyanların sebepleri nelerdir?

4.1. İHTİLALLER ÇAĞI 1-1789 Fransız İhtilali Fransız İhtilali ile ortaya çıkan gelişme ve olaylar 11-“İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi”ni ilan eden
Avrupa’nın siyasi, sosyal ve ekonomik hayatını altüst etmiştir. Sonuçları Kurucu Meclis, bir anayasa hazırlamış ve bu
bakımından da bu ihtilal, bütün dünyayı çok yönlü olarak etkilemiştir. anayasa 1791’de kral tarafından da onaylanmıştır.
1-1789 Fransız İhtilali Fransız İhtilali ile Fransa’nın bu ilk anayasasıyla egemenlik hakkı
ortaya çıkan gelişme ve olaylar 2-İhtilalin Başlaması ve Gelişimi Fransa Kralı XIV. Louis (Lui) ve onu izleyen halka verilmiş ve güçler ayrılığı prensibi kabul
Avrupa’nın siyasi, sosyal ve ekonomik kralların genişleme politikaları, Fransa’yı ekonomik olarak sıkıntıya edilmiştir.
hayatını altüst etmiştir. Sonuçları sokmuştur. XVIII. yüzyılda özellikle Amerikan Bağımsızlık Savaşları’nda
bakımından da bu ihtilal, bütün dünyayı Amerika’ya yapılan yardımlar, Fransa’da halktan daha fazla vergi 12-Böylece Fransa’da mutlak monarşi dönemi
çok yönlü olarak etkilemiştir. toplanmasına neden olmuştur. Soylular ile kilise mensuplarının da sona ererek meşruti monarşi dönemi
vergiden muaf olması, hazineyi güç duruma düşürmüş ve Fransa iflasın başlamıştır. Anayasayı hazırlayarak görevini
2-Kral XVI. Louis, mali bunalıma çözüm eşiğine gelmiştir. tamamlayan Kurucu Meclis, kendisini
bulmak amacıyla 1614’ten beri 3-Kral XVI. Louis, mali bunalıma çözüm bulmak amacıyla 1614’ten beri
feshetmiş ve seçimlere gitmiştir.
toplanmayan “Etats Generaux”yu (Eta toplanmayan “Etats Generaux”yu (Eta Jenero) 5 Mayıs 1789’da
Jenero) 5 Mayıs 1789’da toplamıştır. toplamıştır. Etats Generaux; soylular, din adamları ve halk
Etats Generaux; soylular, din adamları 13-Seçimler sonucunda 1791- 1792 yılları
temsilcilerinden oluşan bir meclis olup herhangi bir yasama ve yürütme
ve halk temsilcilerinden oluşan bir arasında “Yasama Meclisi Dönemi” başlamıştır.
yetkisi yoktur.
meclis olup herhangi bir yasama ve Bu meclis döneminden sonra Fransa’da
4-Bu mecliste alınan kararlarda her sınıfın bir oy hakkı vardır. Böylece
yürütme yetkisi yoktur. Konvansiyon Meclisi kurulmuş ve bu meclis
çıkarları birbirine yakın olan din adamları ve soylular, mecliste daima
cumhuriyeti ilan etmiştir.
çoğunluğu sağlamıştır. Sınıflar arasında yaşanan güç ve üstünlük
3-Kral, meclisin toplanmasına engel mücadelesi nedeniyle bu meclis bir sonuca ulaşamamıştır.
olmak istemiş ancak başarılı 14- Bu dönemde cumhuriyet rejimi, zor
5-17 Haziran 1789’da Etats Generaux’daki halk temsilcileri, halkın yüzde
olamamıştır. Ulusal Meclis, anayasa kullanılarak ülkeye yerleştirilmeye çalışılmıştır.
doksan altısını temsil ettiklerini söyleyerek kendilerinden oluşan meclisi
yapılıncaya kadar dağılmama kararı Ancak bu baskı yönetimine muhalif olanlar, ülke
“Ulusal Meclis” olarak ilan etmiştir. Ulusal Meclis, egemenlik hakkını halk
almıştı. Meclis bu hareketiyle yönetimini ele geçirmiş ve Konvansiyon
adına ele alarak kendilerinin rızası olmadan halktan hiçbir vergi
yüzyıllardan beri süregelen monarşi Dönemi’ne son vermiştir. Böylece Fransa’da
toplanamayacağını bildirmiştir.
yönetimini değiştirmeyi hedef almış ve Direktuvar Dönemi başlamıştır. 1795-1799 yılları
6-Kral, meclisin toplanmasına engel olmak istemiş ancak başarılı
bu karar Fransız İhtilali’ni başlatmıştır arasındaki bu dönemde, yürütme gücü meclis
olamamıştır. Ulusal Meclis, anayasa yapılıncaya kadar dağılmama kararı
almıştı. Meclis bu hareketiyle yüzyıllardan beri süregelen monarşi tarafından seçilen ve direktuvar denilen beş
4-Böylece Fransa’da mutlak monarşi yönetimini değiştirmeyi hedef almış ve bu karar Fransız İhtilali’ni üyeden oluşan bir kurula verilmiştir.
dönemi sona ererek meşruti monarşi başlatmıştır.
dönemi başlamıştır. Anayasayı 7-Anayasa hazırlamaya başlayan Ulusal Meclis, 9 Temmuz 1789’da 15-Ancak bu yeni idareden memnun olmayan
hazırlayarak görevini tamamlayan kendisini “Kurucu Meclis” ilan etmiştir. Yaşanan bu gelişmeler ayrıcalıklı halk, yeniden ayaklanmıştır. Bu isyanları genç bir
Kurucu Meclis, kendisini feshetmiş ve sınıf olan din adamları ve soyluları korkutmuş ve kralın da desteğiyle general olan Napoleon bastırmış ve ülke
seçimlere gitmiştir. meclis dağıtılmak istenmiştir. içerisinde şöhret kazanmıştır. Direktuvar
8-Meclisin dağıtılacağı söylentileri üzerine halk, 14 Temmuz 1789’da yönetimine son veren Napoleon kendisinin büyük
5-1795-1799 yılları arasındaki bu kraliyetin baskısıyla hapse atılanların bulunduğu ve mutlakiyetin sembolü yetkilerle başında bulunduğu bir konsül yönetimi
dönemde, yürütme gücü meclis olarak görülen Bastille (Bastil) Hapishanesi’ni basmıştır . kurmuştur. Ekonomik, idari ve yasal reformlara
tarafından seçilen ve direktuvar denilen girişerek büyük başarı sağlayan Napoleon,
beş üyeden oluşan bir kurula verilmiştir. 9-Aynı zamanda halk, Paris’te Commune (Komün) adı ile yeni bir yönetim Fransa’da iç barışı sağlamıştır. Böylece konsüllük
6-Direktuvar yönetimine son veren kurmuş ve kralın koruma askerlerine karşı da ulusal bir ordu yönetimiyle Fransa’da, İhtilal Dönemi sona
Napoleon kendisinin büyük yetkilerle oluşturmuştur. ermiştir.
başında bulunduğu bir konsül yönetimi konsüllük yönetimiyle Fransa’da, İhtilal Dönemi sona ermiştir.
kurmuştur. 16-1804’te yapılan halk oylaması ile konsül
10-Paris'te meydana gelen bu gelişmeler, Fransa’nın diğer yerlerine de yönetimi imparatorluğa dönüştürülmüş ve
7-1804’te yapılan halk oylaması ile hızla yayılmıştır. Kurucu Meclis, feodalite döneminden beri var olan Napoleon imparator olmuştur. Böylece Fransa’da
konsül yönetimi imparatorluğa ayrıcalıkları ortadan kaldırmış ve Fransa’da eşitliğe dayanan yeni bir 1799 yılından itibaren, on beş yıl sürecek olan
dönüştürülmüş ve Napoleon imparator toplum düzenine geçilmiştir. Napoleon Dönemi başlamıştır.
olmuştur. Böylece Fransa’da 1799
yılından itibaren, on beş yıl sürecek olan
Napoleon Dönemi başlamıştır.

1-Eşitlik, özgürlük, ulusçuluk, ulusal egemenlik, demokrasi, laiklik, 12-Rusya, 1815 Viyana Kongresi ile Polonya’ya
İhtilalin Sonuçları (Lehistan) hâkim olmuştur. Ancak bağımsızlık
adalet gibi düşünce akımları ve kavramlar; Fransız İhtilali ile
1-Eşitlik, özgürlük, ulusçuluk, ulusal isteyen Polonyalılar, 1830’da isyan etmiştir.
egemenlik, demokrasi, laiklik, adalet gibi Avrupa'ya yayılmıştır. İhtilalin ortaya çıkarmış olduğu bu düşünce Ayaklanma, Rusya tarafından bastırılmış ve
düşünce akımları ve kavramlar; Fransız akımları ve kavramlar, günümüze kadar uzanan büyük
anayasa kaldırılarak Polonya bir Rus ili hâline
İhtilali ile Avrupa'ya yayılmıştır. İhtilalin değişikliklerin ve gelişmelerin yaşanmasına yol açmıştır. getirilmiştir. Bu olayda Avusturya ve Prusya,
ortaya çıkarmış olduğu bu düşünce Rusya’nın tarafını tutmuş; Fransa ve İngiltere ise
akımları ve kavramlar, günümüze kadar 2-Fransa, ihtilal hareketlerine karşı olan Avusturya ve Prusya başta tarafsız kalmıştır. Rusya’nın, ülkedeki azınlıklara
uzanan büyük değişikliklerin ve olmak üzere Avrupalı devletler ile savaşmıştır. Koalisyon veya İhtilal baskı yapması nedeniyle 1863’te Polonya’da yeni
gelişmelerin yaşanmasına yol açmıştır. Savaşları adı verilen bu savaşlar Avrupa’yı siyasi, sosyal ve bir ayaklanma daha çıkmıştır. Rusya bu
ekonomik yönden büyük ölçüde değiştirmiştir. ayaklanmayı bastırdıktan sonra azınlıklara karşı
2-Fransa, ihtilal hareketlerine karşı olan
Ruslaştırma politikası başlatmıştır.
Avusturya ve Prusya başta olmak üzere
3-Liberalizm ve milliyetçiliğin Avrupa’ya yayılmasıyla ulus-devlet anlayışı
Avrupalı devletler ile savaşmıştır. Koalisyon
veya İhtilal Savaşları adı verilen bu savaşlar
ortaya çıkmıştır.Fransız İhtilali’nin İmparatorluklara Etkisi Bünyesinde 13-Rusya, XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin
Avrupa’yı siyasi, sosyal ve ekonomik yönden çeşitli milletler bulunduran imparatorluklarda aynı millete ait insanların Avrupa’daki toprakları üzerinde genişleme
büyük ölçüde değiştirmiştir. da ayrı ayrı siyasi teşekküller hâlinde yaşadığı olmuştur. İhtilal savaşlarıyla politikası izlemeye başlamış ve aynı bölgede
3-Liberalizm ve milliyetçiliğin Avrupa’ya farklı milletler arasında milliyetçilik ve hürriyet fikirleri yayılmışmış ve bu genişlemek isteyen Avusturya ile rakip hâle
yayılmasıyla ulus-devlet anlayışı ortaya milletler bağlı oldukları devletlere karşı ayaklanmaya başlamıştır. gelmiştir.
çıkmıştır.Fransız İhtilali’nin İmparatorluklara
Etkisi Bünyesinde çeşitli milletler 4-Fransız İhtilali ile ortaya çıkan bu fikirler; Avusturya-Macaristan, Rusya 14-Bölgeye hâkim olmak için Slav toplumlarını bir
bulunduran imparatorluklarda aynı millete
ve Osmanlı Devleti’nin sosyal ve siyasi hayatlarını etkilemiştir. Avusturya- siyasi birlik altında toplamak isteyen Rusya,
ait insanların da ayrı ayrı siyasi teşekküller
hâlinde yaşadığı olmuştur. İhtilal savaşlarıyla
Macaristan İmparatorluğu, çeşitli ırk ve mezhepten oluşan toplumsal bir Panslavizm politikasını uygulamaya başlamıştır.
farklı milletler arasında milliyetçilik ve yapıya sahiptir. Metternich’in (Meternik) mutlakiyetçi yönetimi XIX. yüzyılın başlarında ortaya çıkan Panslavizm,
hürriyet fikirleri yayılmışmış ve bu milletler altında bulunan Avusturya, hâkimiyeti altındaki toplumların ihtilal Fransız İhtilali’nin getirmiş olduğu milliyetçilik
bağlı oldukları devletlere karşı ayaklanmaya düşüncesini benimsemesinden ve yönetime karşı ayaklanmasından akımıyla Slavlar üzerinde büyük etki yapmıştır.
başlamıştır korkmuştur. Panslavizme göre Osmanlı ve Avusturya-
Macaristan imparatorlukları yıkılmalı, bunların
4-Fransız İhtilali ile ortaya çıkan bu yerine Rusya’nın egemenliği altında bir Slav
5-Nitekim Fransız İhtilali’nin etkisi ile 1848 yılında Avrupa’da meydana
fikirler; Avusturya-Macaristan, Rusya ve devleti kurulmalıdır. Rusya, bu politika gereği
gelen olaylar, bu korkunun haklılığını ortaya çıkarmıştır. 1848 yılındaki
Osmanlı Devleti’nin sosyal ve siyasi Osmanlı Devleti içerisindeki Slav ve Ortodoks
olaylarda özgürlük düşüncesinin etkisiyle ülkede mutlakiyetin kaldırılması
hayatlarını etkilemiştir. Avusturya- topluluklara her türlü yardımı yapmaya başlamış
istenmiştir. Milliyetçiliğin etkisiyle Alman olmayan uluslar da
Macaristan İmparatorluğu, çeşitli ırk ve ve bunlara özerklik verilmesini istemiştir.
bağımsızlıklarını elde edebilmek üzere harekete geçmiştir.
mezhepten oluşan toplumsal bir yapıya
sahiptir 15-Osmanlı Devleti; çeşitli ırk, din, dil ve kültüre
6-Avusturya’da halk, ilk defa 1848’de Viyana’da anayasa için ayaklanmış
sahip toplumlardan meydana gelmiştir. Fransız
ve Metternich İngiltere'ye kaçmıştır. Viyana’da toplanan Kurucu Meclis,
13-Rusya, XVIII. yüzyılda Osmanlı İhtilali’yle birlikte milliyetçilik akımı Osmanlı
feodal düzenin vergilerini kaldırmış ve sosyal eşitliği ilan etmiştir. Ancak
Devleti’nin Avrupa’daki toprakları Devleti içerisinde yayılmaya başlamıştır. Bu akım
Avusturya imparatoru, Viyana’yı işgal ederek meclisi dağıtmayı
üzerinde genişleme politikası izlemeye XIX. yüzyılın başlarından itibaren birçok isyanın
başarmıştır.
başlamış ve aynı bölgede genişlemek çıkmasına da neden olmuştur.
isteyen Avusturya ile rakip hâle
7-Olaylar bu noktadan sonra Avusturya egemenliği altında bulunan
gelmiştir. 16-Balkanları ele geçirmek, Mısır’a ulaşmak ve
ulusların bağımsızlık isyanlarına dönüşmüştür. Bunlardan en önemlisi
Macarların bağımsızlık hareketi olmuştur . Doğu Akdeniz’de Fransız hâkimiyeti sağlamak
14-Bölgeye hâkim olmak için Slav isteyen Napoleon, Osmanlı Devleti’ndeki
toplumlarını bir siyasi birlik altında toplamak Hristiyan topluluklar arasında bağımsızlık
isteyen Rusya, Panslavizm politikasını 8-Avusturya, Macarların bağımsızlık hareketine tepki gösteren
düşüncesinin yayılmasını istemiştir.
uygulamaya başlamıştır. XIX. yüzyılın Rusya ile iş birliği yaparak 1849’da Macaristan'a girmiştir. Macar
başlarında ortaya çıkan Panslavizm, Fransız bağımsızlık hareketi kanlı şekilde bastırılmış ve Macaristan yeniden
İhtilali’nin getirmiş olduğu milliyetçilik
17-Fransa’dan sonra Rusya da Balkanlarda
Avusturya’ya bağlanmıştır. Macar İsyanı’nın bastırılmasından sonra milliyetçilik fikrini yayarak halkı kışkırtmaya
akımıyla Slavlar üzerinde büyük etki
yapmıştır. Panslavizme göre Osmanlı ve
bağımsızlık taraftarlarından bir kısmı Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. devam etmiştir. Fransızlar, Napoleon’dan sonra
Avusturya-Macaristan imparatorlukları Yine bu sırada, Rusya’nın bastırdığı Lehistan İsyanı’ndan kaçan bu bölgeden çekilmiş olmalarına rağmen
yıkılmalı, bunların yerine Rusya’nın Lehler de Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. propaganda faaliyetlerine devam etmiştir.
egemenliği altında bir Slav devleti Böylece Osmanlı Devleti içerisindeki Hristiyan
kurulmalıdır. Rusya, bu politika gereği 9-Bu mültecilerin Avusturya ve Rusya tarafından Osmanlı Devleti’nden topluluklar arasında, bağımsızlık istekleri hızla
Osmanlı Devleti içerisindeki Slav ve geri istenmesi ve Osmanlı Devleti’nin bu talebi reddetmesi ile “mülteciler yayılmaya başlamıştır. Bu da Osmanlı Devleti’nde
Ortodoks topluluklara her türlü yardımı sorunu” ortaya çıkmıştır. ilk olarak Sırp İsyanı’na neden olmuştur.
yapmaya başlamış ve bunlara özerklik
verilmesini istemiştir.
10- Avusturya egemenliğinden kurtulmak ve ulusal birliğini sağlamak
15-Osmanlı Devleti; çeşitli ırk, din, dil ve isteyen İtalya’da da aynı dönemde ayaklanmalar çıkmıştır. Ancak
kültüre sahip toplumlardan meydana Piyemonte orduları, Avusturya’ya yenilmiş ve bu nedenle İtalya
gelmiştir. Fransız İhtilali’yle birlikte bağımsızlığını ve siyasi birliğini sağlayamamıştır.
milliyetçilik akımı Osmanlı Devleti
içerisinde yayılmaya başlamıştır. Bu 11-Ardından küçük devletlerden meydana gelen ve Avusturya’nın nüfuzu
akım XIX. yüzyılın başlarından itibaren altında bulunan Almanya’da da ayaklanmalar yaşanmıştır. Avusturya’da
birçok isyanın çıkmasına da neden Metternich’in yönetimden çekilmesinden sonra 1848’de Prusya’nın
olmuştur. başkenti Berlin’de halk krala karşı ayaklanmıştır. Bunun üzerine Prusya
Kralı IV. Wilhelm (Vilhelm), halka bir anayasa vadetmiş ve böylece
Prusya’daki isyan sona ermiştir.

18-Sırp İsyanı (1804-1817) 1-Osmanlı Devleti’nin XV. yüzyılda topraklarına kattığı Sırbistan’da halkın 4-1812 Bükreş Antlaşması’ndan sonra Sırpların
kendi diliyle konuşmasına ve kendi inancına göre ibadet etmesine izin bağımsızlık hareketleri devam etmiştir. Bu sorunu
* Sırplar, bağımsız bir devlet kurma verilmiştir. Sırpların yaşadığı bölgede, XVIII. yüzyılın ortalarına kadar kesin olarak çözmek isteyen Osmanlı Devleti,
isteğiyle 1804’te Kara Yorgi önderliğinde devlete karşı önemli bir olay yaşanmamıştır. Ancak bu yüzyıldan itibaren 1813’te Kara Yorgi’yi mağlup etmiştir. Böylece
isyan başlatmıştır. Sırpların, isyan Osmanlı Devleti ile Avusturya ve Rusya arasında yapılan savaşlarda Sırp İsyanı sona ermiş ve Sırbistan yeniden devlet
hareketine Rusya destek vermiş ve Sırbistan savaş alanı hâline gelmiştir. merkezine bağlanmıştır.
Karadağlıların da katılmasıyla isyan daha
da şiddetlenmiştir. Ancak Rusya’nın 2-Ayrıca Avusturya ve Rusya, Sırpları ayaklandırmak için milliyetçilik 5-Osmanlı Devleti, 1816’da Sırplara geniş haklar
himayesinde bir Sırp devleti görmek propagandası yapmış, buradaki güvenli ve huzurlu havayı bozmuştur. vermiştir. 1817 yılında Osmanlı Devleti'nin
istemeyen Avusturya, bağımsız Sırp Merkezî otoritenin zayıflaması, vergilerin artırılması ve yeniçeriler ile sınırları içerisinde, İstanbul’a bağlı olmak
Devleti’ne karşı çıkmıştır. âyanların baskılarının artması sonucunda Sırplar, Osmanlı Devleti’ne baş koşuluyla Sırbistan Prensliği ortaya çıkmıştır.
** Sırp İsyanı, Osmanlı Devleti ile kaldırmıştır. Böylece Osmanlı tarihinde ilk defa bir Hristiyan
Rusya arasında yapılan 1812 Bükreş topluluğu bağımsızlık için harekete geçmiş, sınırlı
Antlaşması’na kadar sürmüş ve bu 3-Sırplar, bağımsız bir devlet kurma isteğiyle 1804’te Kara Yorgi da olsa başarıya ulaşmış ve siyasi olarak kendini
antlaşmayla Sırplara ayrıcalıklar önderliğinde isyan başlatmıştır. Sırpların, isyan hareketine Rusya destek tanıtmıştır. Bu durum diğer azınlıklar için de
verilmiştir. vermiş ve Karadağlıların da katılmasıyla isyan daha da şiddetlenmiştir. örnek olmuştur. Nitekim Sırp İsyanı’ndan hemen
Ancak Rusya’nın himayesinde bir Sırp devleti görmek istemeyen sonra Yunan İsyanı başlamıştır.
*** 1817 yılında Osmanlı Devleti'nin Avusturya, bağımsız Sırp Devleti’ne karşı çıkmıştır. Bu durum Avusturya
sınırları içerisinde, İstanbul’a bağlı ile Rusya arasında anlaşmazlığa neden olmuştur. Sırp İsyanı, Osmanlı
olmak koşuluyla Sırbistan Prensliği Devleti ile Rusya arasında yapılan 1812 Bükreş Antlaşması’na kadar
ortaya çıkmıştır sürmüş ve bu antlaşmayla Sırplara ayrıcalıklar verilmiştir.
SIRP İSYANININ ÖNEMİ NEDİR? FRANSIZ İHTİLALİNİN YAYDIĞI MİLLİYETÇİLİK AKIMININ ETKİSİYLE AYAKLANAN İLK OSMANLI
TOPLUMU SIRPLARDIR.
Yunan İsyanı (1820-1829) 1-Yunanistan’da Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsız bir devlet kurma 4-Bunun üzerine İngiltere, Rusya ve Fransa’nın
düşüncesi, Rusya ve Fransa tarafından yayılmıştır. Bu devletler, Osmanlı ortak donanması, 1827’de Navarin’de Osmanlı
* Yunanistan’da Osmanlı Devleti’nden toprakları üzerindeki çıkarlarını sağlamak için azınlıkların bağımsızlık donanmasını yakmıştır. Bunun yanında,
ayrılarak bağımsız bir devlet kurma hareketlerini desteklemiş ve Osmanlı’nın yıkılmasını hızlandırmak 1828’de başlayan Osmanlı-Rus Savaşı
düşüncesi, Rusya ve Fransa tarafından istemiştir. sonunda imzalanan 1829 Edirne Antlaşması
yayılmıştır. Bu devletler, Osmanlı 2-1815 Viyana Kongresi’nden güçlenerek çıkan Rusya, Yunanistan’daki ile Osmanlı Devleti, Yunanistan’ın
toprakları üzerindeki çıkarlarını milliyetçilik duygularını alabildiğine kışkırtmış ve 1821’de Mora’da çıkan
bağımsızlığını kabul etmiştir.
sağlamak için azınlıkların bağımsızlık ayaklanmada başrol oynamıştır.
hareketlerini desteklemiş ve 3-Osmanlı Devleti, Mora’da başlayan isyanın genişlemesi üzerine Mısır
5-Yunan Devleti’nin kuruluşu Osmanlı Devleti’nin
Osmanlı’nın yıkılmasını hızlandırmak Valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım istemiştir. Mısır Valisi’nin de
dağılmasında başlangıç noktası olmuştur. Çünkü
istemiştir. desteğiyle isyanın direnci kırılmıştır.
çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı halkı için
** 1829 Edirne Antlaşması ile bağımsız Yunan Devleti bağımsızlık faaliyetleri için
Osmanlı Devleti, Yunanistan’ın bir örnek oluşturmuştur.
bağımsızlığını kabul etmiştir
YUNAN İSYANININ ÖNEMİ NEDİR? FRANSIZ İHTİLALİNİN YAYDIĞI MİLLİYETÇİLİK AKIMININ ETKİSİYLE BAĞIMSIZLIK KAZANAN İLK
OSMANLI TOPLUMU YUNANLILARDIR
Sanayi Devrimi 1-Sanayi Devrimi, insan ve hayvan gücüne dayalı üretim tarzından, 4-Liberalizm ve milliyetçilik akımlarıyla birlikte
makine gücüne dayalı üretim tarzına geçiştir. Bu üretim tarzı, XVIII. yüzyıl Sanayi Devrimi, Avrupa’yı büyük ölçüde
TANIMI: Sanayi Devrimi, insan ve sonunda İngiltere’de ortaya çıkmış ve zamanla Avrupa’nın diğer değiştirmiş ve sömürgecilik sayesinde tüm
hayvan gücüne dayalı üretim tarzından, ülkelerine yayılmıştır. dünyaya yayılmıştır. Böylece Avrupa’nın
makine gücüne dayalı üretim tarzına dünyadaki üstünlüğü kesin bir şekilde
geçiştir 2-Sanayi Devrimi’nin ortaya çıkmasında Avrupa’da düşünce alanındaki sağlanmıştır. Bu devrim, XIX. yüzyıl boyunca
Sanayi Devrimi’nin sonuçları şunlardır: gelişmeler ve teknik buluşlar etkili olmuştur. Teknik gelişmeler, tarım Avrupa’yı sarsacak olan sosyalizmin doğmasına da
• Avrupa’da üretimde artış sağlanmış ve toplumundan sanayi toplumuna geçişi sağlamış ve el aletleri, yerini neden olmuştur. Yeni ideolojiler, Avrupa’da sınıf
ekonomik büyüme yaşanmıştır. makinelere bırakmıştır. Tarıma dayalı toplumlarda üretim, el mücadelesine bağlı ideolojik karışıklıkları
• Geçimlik ekonomi anlayışı terk edilmiş tezgâhlarında yapılırken sanayileşmeyle birlikte üretim fabrikalarda başlatmıştır.
ve ekonomide kâr etmek amaç yapılmaya başlanmıştır. Fabrikaların çoğalmasıyla da işçi sınıfı ortaya 5-Sanayi Devrimi’nin sonuçları şunlardır:
olmuştur. çıkmıştır • Avrupa’da üretimde artış sağlanmış ve
• Makineleşme sonucunda işçi sınıfı ekonomik büyüme yaşanmıştır.
ortaya çıkmıştır. 3-Sermaye sahibi burjuva sınıfının kurduğu büyük fabrikalarda işçiye • Geçimlik ekonomi anlayışı terk edilmiş ve
• Sanayinin geliştiği ve ticari ihtiyaç duyulduğundan köylerden kentlere göç hızlanmıştır. Böylece ekonomide kâr etmek amaç olmuştur.
faaliyetlerin merkezi konumundaki Avrupa’da hızlı bir şehirleşme süreci yaşanmıştır. Sanayi Devrimi, sosyal • Makineleşme sonucunda işçi sınıfı ortaya
yerlerde kentleşme başlamıştır. hayatta da değişikliklere neden olmuş ve toplumun geleneksel yapısını çıkmıştır.
• Tıptaki gelişmelerle nüfusta artış tahrip etmiştir. Artık büyük üretim yerleri olanfabrikalar, eski hayat tarzını • Sanayinin geliştiği ve ticari faaliyetlerin merkezi
sağlanmıştır. değişikliğe uğratmış ve işverenle işçi arasındaki farklılıklar iyice konumundaki yerlerde kentleşme başlamıştır.
• Bankacılıkta, ticarette ve para belirginleşmiştir. • Tıptaki gelişmelerle nüfusta artış sağlanmıştır.
hacminde genişleme olmuştur. • Bankacılıkta, ticarette ve para hacminde
• Yeni hammadde ve pazar arayışı genişleme olmuştur.
Avrupa devletleri arasında rekabete • Yeni hammadde ve pazar arayışı Avrupa
neden olmuştur. devletleri arasında rekabete neden olmuştur.
Yeni İhtilallere Giden Yol 1-Fransız İhtilali’nin milliyetçilik ve özgürlük düşünceleri bütün Avrupa 3-Bunun yanında işçilerin gerek yaşam gerekse
devletlerini etkilemiştir. Kendileri için yıkıcı olan bu düşünceleri çalışma koşullarının elverişsiz olması, büyük
* Kendileri için yıkıcı olan bu engellemek isteyen Avrupalı devletler, 1815 Viyana Kongresi kararlarıyla toplumsal sorunları da beraberinde getirmiştir.
düşünceleri engellemek isteyen Avrupalı eski düzeni sürdürmeye çalışmıştır. Bu durum özgürlük düşüncelerini Burjuvazi ve işçi sınıfının yeni haklar elde etmek
devletler, 1815 Viyana Kongresi geniş ölçüde benimsemiş bulunan Avrupa toplumlarında, bir kez daha istemesi, monarşilerin yetersizliği ile birleşince
kararlarıyla eski düzeni sürdürmeye otoriteye karşı tepki oluşturmuştur. Avrupa’da yeni devrimler başlamıştır.
çalışmıştır. Bu durum özgürlük
düşüncelerini geniş ölçüde benimsemiş 2-Sanayi Devrimi sonrası zenginleşen ve etkinliğini artıran burjuva 4-Meydana gelen bu gelişmeler sonucunda ve
bulunan Avrupa toplumlarında, bir kez sınıfı, kendi görüşlerine ve çıkarlarına uygun politika izleyen bir özgürlük düşüncesinin etkisiyle Avrupa’da
daha otoriteye karşı tepki hükûmet biçimi kurmaya çalışmıştır. anayasal sistem savunulmaya başlanmıştır. Bunun
oluşturmuştur. sonucunda, mutlakiyete karşı tepki olarak Fransa
başta olmak üzere Avrupa’nın birçok yerinde
ihtilaller başlamıştır.

1-Napoleon’dan sonra Fransa tahtına geçen XVIII. Louis (Lui), başlangıçta 4-Viyana Kongresi ve onun temsil ettiği düzene
1830 İhtilalleri anayasalı meşruti bir rejim kurmuştur. Ancak yeni kral kısa bir süre içinde karşı olan 1830 İhtilalleri, Avrupa’da kralların
SEBEPLERİ: özgürlükleri kısıtlayarak basına sansür koymuş ve üniversiteleri denetim
altına almıştır. XVIII. Louis’nin yerine geçen X. Charles (Çarls), Fransa’da
alışık olmadığı bir direnme hareketidir. Bu tarihe
kadar genellikle devletler birbirleri ile karşı
* Napoleon’dan sonra Fransa tahtına monarşiyi yeniden kurmak için harekete geçmiş ve kiliseyi koruyan karşıya gelmiştir. Oysa burada kralın karşısına,
geçen XVIII. Louis (Lui), başlangıçta kanunlar çıkarmıştır. Bu kanunlarla X. Charles, iktidarını din adamlarına ve bizzat ihtilal düşünceleriyle uyanmış olan Avrupa
anayasalı meşruti bir rejim soylulara dayandırmak istemiştir. halkı çıkmıştır. Fransa’ya yeni bir düzen getirerek
kurmuştur. Ancak yeni kral kısa bir halk egemenliğini ortaya koyan bu ihtilal,
süre içinde özgürlükleri kısıtlayarak 2-Gelişmeler karşısında tedirgin olan liberaller, hoşnutsuzluklarını belli Avrupa’nın diğer ülkelerinde de yankı
basına sansür koymuş ve etmeye başlamıştır. X. Charles, ülkede her türlü muhalefeti ortadan uyandırmıştır.
üniversiteleri denetim altına almıştır. kaldırmak isteyince 1830’da Paris’te üç gün süren kanlı çarpışmalar
** X. Charles, iktidarını din yaşanmış ve kral tahtını bırakarak kaçmıştır. Bunun üzerine Fransız 5-1830 İhtilalleri, Fransa’da olduğu gibi Belçika ve
İhtilali’ne olan sempatisi ve liberal fikirleri ile tanınan Louis Philippe (Lui İspanya’da da liberalizmin başarısı ile
adamlarına ve soylulara
Filip) Fransa tahtına geçmiştir. sonuçlanmıştır. Hollandalılara karşı bağımsızlığını
dayandırmak istemiştir
kazanan Belçika’da ve liberallerin yönetimi ele
***Viyana Kongresi ve onun temsil geçirdiği İspanya’da, meşruti yönetimler
3-Mecliste ant içerek görevine başlayan Louis Philippe, halkın
ettiği düzene karşı olan 1830 kurulmuştur. İngiltere’de liberalizm daha da
seçimi ile Fransa kralı olarak iktidara gelmiştir. Bu nedenle 1830
İhtilalleri, Avrupa’da kralların alışık güçlenmiş ve liberaller hükümete geçmiştir. İtalya
İhtilali ile Fransa’da daha demokratik bir yönetim kurulmuş ve
olmadığı bir direnme hareketidir. Bu ve Polonya’daki bağımsızlık hareketleri ise
ihtilal başarıyla sonuçlanmıştır.
tarihe kadar genellikle devletler Avusturya ve Rusya tarafından bastırılarak
birbirleri ile karşı karşıya gelmiştir. engellenmiştir. Dolayısıyla Doğu Avrupa’da
Oysa burada kralın karşısına, bizzat mutlakıyet yönetimleri sürmekle beraber Batı
ihtilal düşünceleriyle uyanmış olan Avrupa’da demokrasi gelişmeye devam etmiştir.
Avrupa halkı çıkmıştır
1830 İHTİLALİNİN 1-1830 İhtilalleri, Fransa’da olduğu gibi Belçika ve İspanya’da da 4- İtalya ve Polonya’daki bağımsızlık hareketleri
liberalizmin başarısı ile sonuçlanmıştır. ise Avusturya ve Rusya tarafından bastırılarak
SONUÇLARI engellenmiştir. Dolayısıyla Doğu Avrupa’da
2-Hollandalılara karşı bağımsızlığını kazanan Belçika’da ve liberallerin mutlakıyet yönetimleri sürmekle beraber Batı
yönetimi ele geçirdiği İspanya’da, meşruti yönetimler kurulmuştur. Avrupa’da demokrasi gelişmeye devam etmiştir

3- İngiltere’de liberalizm daha da güçlenmiş ve liberaller hükümete


geçmiştir.

1-Avrupa’da 1815 ile 1830 yılları arasında görülen siyasi, sosyal, ekonomik 6-Hollanda, İsviçre ve Danimarka’da yeni
1848 İhtilalleri ve kültürel gelişmeler; 1830 İhtilalleri ile daha da güçlenmiştir . Avrupa’da anayasalar yapılmış ve bunların uygulanması
SEBEPLERİ gelişen özgürlük ve eşitlik anlayışı sonucunda ortaya çıkan yeni hak
talepleri ile bütün kıtayı derinden etkileyen 1848 İhtilalleri yaşanmıştır.
ile bu ülkelerde demokratik yönetimler
kurulmuştur.
* İlk olarak Fransa’da başlayan 1848 2-İlk olarak Fransa’da başlayan 1848 İhtilallerinde liberalizmin yanında
İhtilallerinde liberalizmin yanında 7-İngiltere’de, işçiler daha geniş haklar elde
milliyetçilik ve sosyalizm akımları etkili olmuştur. 1830 İhtilallerinden
milliyetçilik ve sosyalizm akımları etkili etmek için harekete geçmiş fakat bu
sonra liberalizm, Fransa’da başarı kazanmış gibi görünse de bu kısa süreli
olmuştur. 1830 İhtilallerinden sonra hareketler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu
olmuştur. Kendisi de zengin bir tüccar olanKral Louis Philippe, iktidarını
liberalizm, Fransa’da başarı kazanmış ihtilallerde ulusal birlik ve bağımsızlıklarını
1848 yılına kadar zengin burjuvaziye dayandırmıştır.
gibi görünse de bu kısa süreli olmuştur.
sağlamak isteyen İtalya, Almanya ve
3-Ancak burjuvaziyi toplumun egemen sınıfı yapan sanayileşme, işçi Macaristan ise amaçlarına ulaşamamıştır.
sınıfını ortaya çıkarmıştır. İşçi sınıfının ise çözümlenmesini istediği pek çok
**İşçi sınıfının ise çözümlenmesini sorun vardır. Kral, bu sorunları çözmediği gibi şiddet yoluyla işçi sınıfının 8-Avrupa tarihinde 1815-1870 arası üç büyük fikir
istediği pek çok sorun vardır. Kral, bu greve gitmesini engellemeye çalışmış ve kişi özgürlüklerini her geçen gün akımının, toplumları etkilediği ve toplumlarda
sorunları çözmediği gibi şiddet yoluyla kısıtlamıştır. Bu davranış ise özgürlük yanlısı liberallerle birlikte Avrupa’da sarsıntılara neden olduğu bir dönem olmuştur. Bu
işçi sınıfının greve gitmesini seslerini duyurmaya çalışan eşitlik taraftarı sosyalistlerin, krala karşı güç üç fikir akımı liberalizm, sosyalizm ve
engellemeye çalışmış ve kişi birliği yapmalarını sağlamıştır. milliyetçiliktir. Liberalizm, kapitalizm, sosyalizm
özgürlüklerini her geçen gün ve Marksizm gibi ideolojiler; Avrupa merkezli
kısıtlamıştır. Bu davranış ise özgürlük 4-Paris, tıpkı 1830 Devrimi’nde olduğu gibi yine kanlı çatışmalara sahne olarak gelişmiş ve modern dünyayı
yanlısı liberallerle birlikte Avrupa’da olmuş ve tıpkı daha önceki krallar gibi Louis Philippe de ülkeden şekillendirmiştir. Bu ideolojilerin ortaya
seslerini duyurmaya çalışan eşitlik kaçmıştır. Bunun üzerine geçici bir hükûmet kurulmuş ve Fransa’da çıkmasında birey ve toplumun dünyayı
taraftarı sosyalistlerin, krala karşı güç yeniden cumhuriyet ilan edilmiştir. anlamlandırma arayışları etkili olmuştur.
birliği yapmalarını sağlamıştır
5-Liberalizm ve sosyalizm hareketleriyle ortaya çıkan 1848 İhtilalleri 9-Liberalizm ve Kapitalizm Bireysel özgürlüğü
sonucunda Avrupa’da birçok hükümdar ya tahtından uzaklaştırılmış temel değer kabul eden liberalizm; özel mülkiyet,
ya da liberal bir yönetimi kabul etmek zorunda kalmıştır. Böylece bireysel girişim ve ticaret özgürlüğü üzerine
mutlakiyetler sona ermiş veya anayasalarla kralların yetkileri kurulu bir ideoloji olup devlet müdahalesini
dışlar. Bunun için devletin, anayasa ile
sınırlandırılmıştır.
sınırlandırılması gerektiğini savunur. Bu özelliği ile
liberalizm, diğer modern ideolojilerden ayrılır.
1848 İHTİLALİNİN 1-Liberalizm ve sosyalizm hareketleriyle ortaya çıkan 1848 İhtilalleri 3-İngiltere’de, işçiler daha geniş haklar elde
sonucunda Avrupa’da birçok hükümdar ya tahtından uzaklaştırılmış ya da etmek için harekete geçmiş fakat bu hareketler
SONUÇLARI liberal bir yönetimi kabul etmek zorunda kalmıştır. Böylece mutlakiyetler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu ihtilallerde ulusal
sona ermiş veya anayasalarla kralların yetkileri sınırlandırılmıştır birlik ve bağımsızlıklarını sağlamak isteyen İtalya,
Almanya ve Macaristan ise amaçlarına
2-Hollanda, İsviçre ve Danimarka’da yeni anayasalar yapılmış ve bunların ulaşamamıştır
uygulanması ile bu ülkelerde demokratik yönetimler kurulmuştur.

LİBERALİZM: Özgürlüğün hiçbir engel 1-Liberalizm, XVII ve XVIII. yüzyıllarda dönüşmekte olan birey-devlet 4-Liberalizm, ekonomik ve toplumsal
tarafından sınırlandırılmaması ilişkisini, akılcılık üzerinden açıklamaya çalışan siyasal düşünce akımıdır. örgütlenmenin dayandığı lonca gibi katı yapıları
gerektiğini kabul eden liberalizm; Bu ideolojiye göre toplum, zümre ya da sınıflardan değil bireylerden ortadan kaldırmıştır. Sanayi Devrimi’nin
devletin, ekonomik ve toplumsal oluşur ve bireyler önce kendi kişisel çıkarları doğrultusunda hareket eder. yayılmasını da kolaylaştıran liberalizm, iş
yaşama kesinlikle müdahale etmemesini Özgürlüğün hiçbir engel tarafından sınırlandırılmaması gerektiğini kabul dünyasında burjuvazinin yükselişini sağlamıştır.
savunur eden liberalizm; devletin, ekonomik ve toplumsal yaşama kesinlikle Ancak bu durum toplumsal açıdan ağır sonuçları
müdahale etmemesini savunur. Bu ideoloji, siyasi ve ekonomik liberalizm beraberinde getirmiş ve işçileri, gittikçe güçlenen
olarak ikiye ayrılır. patronlar karşısında yalnız ve savunmasız
bırakmıştır.
2-Siyasi liberalizm, devlet faaliyetlerinin bireysel hak ve sorumluluklarını
koruyacak şekilde yürütülmesini esas alır.

3-Ekonomik liberalizm ise özel mülkiyet ve serbest ticaret sistemine


dayanır. Bireyler, devletin sınırlı koruması altında istedikleri gibi
ekonomik faaliyette bulunabilir ve ekonomik ilişkiler kurabilir. Bu sisteme,
serbest piyasa ekonomisi adı verilir.

KAPİTALİZM1-Kapitalizm; Yeni Çağ’da, 1-Kapitalizm; Yeni Çağ’da, Batı Avrupa’da sermaye ve üretim araçlarının 4-Bunun sonucunda, sermaye sahibi girişimci sınıf
Batı Avrupa’da sermaye ve üretim özel mülkiyete geçmesi sonucunda sürekli kâr arama ilkeleri üzerine zenginliğini artırmıştır. Avrupa’da giderek
araçlarının özel mülkiyete geçmesi kurulmuş ekonomik bir sistemdir. zenginleşen sermaye sahibi girişimci sınıfa
sonucunda sürekli kâr arama ilkeleri 2-Burjuvazi sınıfının yükselişe geçmesi, sanayileşme ve işçilerin ortaya kapitalist sınıf, yeni oluşan bu düzene de
üzerine kurulmuş ekonomik bir çıkması ile yeni bir ekonomik sistem olan kapitalizme geçiş süreci kapitalizm denmiştir.
sistemdir başlamıştır. Feodal sistemde kendi kendine yeterli olan kapalı bir
2- Kapitalizmle bireylere din ve vicdan ekonomik yapı hâkimdir. Sanayi Devrimi’nden sonra bu yapı dışa açık, 5-Kapitalizmle bireylere din ve vicdan hürriyeti
hürriyeti yanında mülk edinme imkanı ticaret ve sermaye birikimine dayalı bir sistem olan kapitalizme yerini yanında mülk edinme imkanı verilmiştir. Ancak bu
verilmiştir. Ancak bu sistemde bırakmıştır. sistemde toplumda gelir dağılımında eşitsizlikler
toplumda gelir dağılımında eşitsizlikler 3-Kapitalizmde sermaye sahipleri üretim araçlarına da sahip olmuş ve yaşanmıştır
yaşanmıştır sistemin sürekliliğini sağlamak için daha çok hammadde ve iş gücüne
ihtiyaç duymuştur. Gerekli olan insan gücü, hammadde ve pazar Coğrafi
Keşifler’le karşılanmıştır. Böylece sistemin devamlılığı sağlanmış ve
sömürge imparatorlukları kurulmuştur.
Sosyalizm ve Marksizm 1-Sosyalizm, sermaye sahipleriyle işçiler arasındaki eşitsizliği, servet ve 5-Reformcu sosyalistler, liberal ideallerin
refah farklarını ortadan kaldırma iddiasında olan bir ideolojidir. gerçekleşmesinde herkese eşit fırsatlar
1-Sosyalizm, sermaye sahipleriyle işçiler
Kapitalizme tepki olarak doğmuştur. oluşturulmasını istemiştir. Bu amaçla demokratik
arasındaki eşitsizliği, servet ve refah
formüller önermiş ve ihtilalci tutumu
farklarını ortadan kaldırma iddiasında
2-Kapitalizmi sömürü olarak gören sosyalizm; birlikte hareket etmeye, reddetmiştir.
olan bir ideolojidir
ortak mülkiyete ve sosyal eşitliğe önem vermiştir. Sosyalizm ile birlikte
Avrupa’da meydana gelen işçi hareketleri sonucunda halk, sendikalar 6-Devrimci radikal sosyalistler ise piyasa
2-Reformcu sosyalistler, liberal
kurmaya başlanmıştır. ekonomisini yıkmayı, özel mülkiyeti ortadan
ideallerin gerçekleşmesinde herkese eşit
kaldırmayı ve kapitalist sistemin yerine komünist
fırsatlar oluşturulmasını istemiştir. Bu
3-Siyasal bir ideoloji olarak sosyalizm, Napoleon Dönemi’nin sona erdiği bir sistem getirmeyi hedeflemiştir.
amaçla demokratik formüller önermiş
1815 ile Karl Marx’ın (Karl Marks) , “Komünist Manifestosu”nu kaleme
ve ihtilalci tutumu reddetmiştir.
aldığı ve Avrupa'da devrimlerin yapıldığı 1848 yılları arasında ortaya
çıkmıştır.
3-Devrimci radikal sosyalistler ise piyasa
ekonomisini yıkmayı, özel mülkiyeti
4-Avrupa'da ilk sosyalist partiler, 1860'lı yıllarda kurulmuştur. Kapitalizme
ortadan kaldırmayı ve kapitalist sistemin
alternatifler geliştirmek isteyen sosyalizm, farklı düşünceleri de
yerine komünist bir sistem getirmeyi
beraberinde getirmiş ve başlıca iki gruba ayrılmıştır.
hedeflemiştir.

MARKSİZM1-Marksizm, Alman Filozof 1-Marksizm, Alman Filozof Karl Marx’ın klasik Alman felsefesini, Fransız 10-Monarşinin oluşum sürecinde, çıkarlarına
Karl Marx’ın klasik Alman felsefesini, sosyalizmini ve İngiliz siyasal düşüncesini bir araya getirerek oluşturduğu uygun davranan burjuvazi ile krallar arasında
Fransız sosyalizmini ve İngiliz siyasal ideolojidir. feodal güçlere karşı geçici bir iş birliği yapılmıştır.
düşüncesini bir araya getirerek
oluşturduğu ideolojidir.
2-Önceki sosyalist düşünceleri hayalci olarak niteleyen Marx, Frederich 11-Ancak Sanayi İnkılabı sonrasında bu iş birliği
Marx, tarihin geçmişten itibaren bir sınıf Engels’le (Fridirih Engels) birlikte bilimsel sosyalizmi ortaya koymuştur. bozulmaya başlamış ve belirleyici sosyal sınıf olan
mücadelesinin sonucunda oluştuğuna burjuva, soyluların yerini almıştır. Ekonomik
inanmıştır. Ona göre XIX. yüzyılda 3-Marx, tarihin geçmişten itibaren bir sınıf mücadelesinin sonucunda gücüne dayanarak siyasal yapıda da hak arayışları
egemen sınıf burjuvazidir. oluştuğuna inanmıştır. Ona göre XIX. yüzyılda egemen sınıf burjuvazidir. içine giren burjuvazi ile krallar arasındaki denge,
Üretim araçlarını elinde bulunduran burjuvazi, işçi sınıfının burjuvazi lehine değişmiştir. Artık burjuvazi, kralın
ÖNEMLİ: Avrupa’da Aydınlanma sömürülmesine olanak tanımıştır. Kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, yetkilerini sınırlandırarak siyasi haklar elde
düşüncesi ilkelerine dayanan ilk sömürülen işçi sayısı da artmıştır. edebilmenin mücadelesini vermeye başlamıştır.
modern ve yazılı anayasa 3 Mayıs 1791
tarihli Polonya Anayasası’dır. Bu 4-Karl Marx, yapılacak ihtilal için tüm işçileri sınır tanımadan birleşmeye 12-Avrupa’da Aydınlanma düşüncesi
anayasadan bir süre sonra yeni bir ve devrimci partiler kurmaya çağırmıştır. Bu anlayışa göre işçiler, bir kez
anayasa da Fransa’da ilan edilmiştir. iktidara geldikten sonra üretim araçlarını özel mülkiyetten çıkaracak ve
ilkelerine dayanan ilk modern ve yazılı
bir proleterya diktatörlüğü kurarak iktidara el koyacaktır. El emeğinden anayasa 3 Mayıs 1791 tarihli Polonya
başka bir varlığı bulunmayan proleterya; ardından sınıfsız ve devletsiz, Anayasası’dır. Bu anayasadan bir süre
komünist bir toplum düzeni kuracaktır. sonra yeni bir anayasa da Fransa’da
5-Devrimci radikal sosyalistlerle reformcu sosyalistler ilk kez XIX. yüzyılın
ilan edilmiştir.
sonlarında karşı kaşıya gelmiştir. 1917 Rus Devrimi’ne kadar komünizm ve
sosyalizm eş anlamlıyken budevrimden sonra sosyalist partiler, kendilerini 13-İhtilalle birlikte mutlak iktidarını kaybeden
yeniden tanımlamak zorunda kalmıştır. kralın yetkileri, anayasayla sınırlandırılmış ve bu
yetkiler meclisle paylaşılmıştır. Diğer Avrupa
6-Buna göre kapitalizmin reformlar yoluyla dönüştürülmesi gerekliliğini ülkelerinin de örnek aldığı Fransa Anayasası’yla
düşünen ve siyasal hayatta çoğulculuğu kabul eden reformculara sosyalist Avrupa'da anayasaya dayalı meşruti monarşiler
denmiştir. devri başlamıştır. Bu sayede Viyana Kongresi’nde
alınan kararların egemen kılınmak istendiği 1815-
7-Kapitalizmi reddeden ve ihtilal yoluyla ele geçirilen iktidarın tek partinin 1830 yılları arasında bile Avrupa’da birçok ülke
elinde olması gerektiğine inanan devrimcilere ise komünist denmiştir. anayasa ile yönetilmiştir.

8-Mutlak Monarşiden, Anayasal Monarşiye Geçiş Yeni Çağ’da 14-Krallar bu anayasaları kaldırmak veya
burjuvazinin desteği ile krallar, feodaliteye karşı iktidarını güçlendirmiş ve sınırlarını daraltmak için çalışmış, liberaller de
Avrupa’da mutlak monarşiler ortaya çıkmaya başlamıştır. anayasanın sınırlarını daha da genişletmek ve tam
uygulanmasını sağlamak istemiştir.
9-Bu çağda yükselen sınıf olan burjuvazi, kendi üretim ilişkilerini
destekleyecek ve güvenli bir merkezî yönetim kurabilecek olan kralların
yanında yer almıştır. Böylece Avrupa’da değişen ekonomik yapıya uygun
bir yönetim biçimi olan mutlak monarşiler kurulmuş ve ülkenin her
yerinde aynı ticaret yasaları hâkim kılınmıştır.
4.2. OSMANLI DEVLETİ’NDE MODERN ORDUYA GEÇİŞ
TANIM: Zorunlu askerlik sistemi, ulus
1-Zorunlu Askerlik Sistemi XIX. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan 6-Bu ihtiyacı karşılamak isteyen Fransız Hükûmeti,
devletlerin profesyonel (daimî) ulus-devletler, siyasi ve askerî güç olarak çok uluslu 1793 tarihinde bir seferberlik kararnamesi
ordusunun dışında veya bu ordusuna imparatorluklara karşı ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Bu yüzyılda çıkarmıştır. Bu kanunla Fransa’da 18 ile 25 yaş
asker sağlamak amacıyla yaygınlaşan ve güçlenen milliyetçilik akımına bağlı olarak gelişen ulusal arasındaki sağlıklı genç erkeklere askerlik zorunlu
hâle getirilmiştir. 1794’te çıkarılan yeni bir
vatandaşları devletin savunmasında hareketler de imparatorlukların birliğini tehdit etmeye başlamıştır. Bu
durum karşısında imparatorluklar kendilerini yenilemeye çalışmış ve ulus kanunla belirli bir bedel ödenerek askerlikten
belirli bir zaman için
devletlerin yöntemlerini kullanarak bu tehdide karşı koymaya çalışmıştır. muaf olma hakkı da kaldırılmıştır. Böylece ücret
görevlendirmesidir almadan gönüllü yapılması beklenen
1-Zorunlu Askerlik Sistemi XIX. yüzyılda zorunluaskerlik hizmeti, kanuni bir zorunluluk
Avrupa’da ortaya çıkan ulus-devletler, 2-Bu yöntemler; anayasal sistem, vatandaşlık, zorunlu eğitim ve zorunlu
askerlik gibi uygulamalardır ve bunlar imparatorlukların değişim sürecini olarak ulus devlet yapısında gelişme imkânı
siyasi ve askerî güç olarak çok uluslu bulmuştur.
imparatorluklara karşı ciddi bir tehdit başlatmıştır. Böylece modernleşme çalışmaları imparatorlukların
oluşturmuştur ulusallaşmasını da beraberinde getirmiştir.
7-Zorunlu askerlik sisteminin yaygınlaşması, XIX.
2-Bu yöntemler; anayasal sistem, yüzyılda Avrupa’daki önemli gelişmelerden biri
vatandaşlık, zorunlu eğitim ve zorunlu 3-1789 Fransız İhtilali sonrasında ortaya çıkan zorunlu askerlik sistemi ,
ulus devletlerin kurulmasında ve cumhuriyet rejimlerinin ortaya olmuştur. Bu sistem sayesinde devletlerin askerî
askerlik gibi uygulamalardır ve bunlar gücü ve halk üzerindeki kontrolü artmış ve
imparatorlukların değişim sürecini çıkmasında önemli rol oynamıştır. Fransa’da cumhuriyetin ilan
edilmesinden sonra halkın vatanını savunması gerektiği anlayışı ortaya savaşlar daha yıkıcı hâle gelmiştir. Ulus devletler,
başlatmıştır. Böylece modernleşme zorunlu askerlikle hem güçlü bir ordu meydana
çalışmaları imparatorlukların çıkmıştır. Bu anlayışa göre her birey, vatan savunmasından sorumludur ve
gerektiğinde millet; ordu olarak görev yapmalıdır. Fransız İhtilali’nden getirmiş hem de merkezî yapılarını
ulusallaşmasını da beraberinde güçlendirmiştir. Bu sistemle ordu, milletin okulu
getirmiştir. sonra yaygınlaşmaya başlayan ulusçuluk anlayışıyla birlikte, Avrupa’da
millî ordu kavramı ulus devletlerin ayrılmaz bir parçası olmuştur. olarak değerlendirilmiş ve orduya
3-1789 Fransız İhtilali sonrasında ortaya modernleştirme görevi de verilmiştir. Orduda
çıkan zorunlu askerlik sistemi , ulus askerlere okuma yazma, devletin resmî dili ve
devletlerin kurulmasında ve cumhuriyet 4-Zorunlu askerlik sistemi, ulus devletlerin profesyonel (daimî) ordusunun
dışında veya bu ordusuna asker sağlamak amacıyla vatandaşları devletin devletin temel değerleri öğretilerek vatandaşlık
rejimlerinin ortaya çıkmasında önemli eğitimi verilmiştir. askerlik hizmeti, kanuni bir
rol oynamıştır savunmasında belirli bir zaman için görevlendirmesidir. Özellikle XIX.
yüzyıldan itibaren etkili olan bu sistemde devlet; askerlerin giyim, teçhizat zorunluluk olarak ulus devlet yapısında gelişme
ve temel insani ihtiyaçlarını karşılamıştır. imkânı bulmuştur.

5-1789 İhtilali’nden sonra birçok cephede Avrupa devletleriyle savaşan 8-Ulus devletleşme sürecinin Avrupa ve dünyada
Fransa, askere ihtiyaç duymaya başlamıştır. Bunun üzerine 1793’te ilan güç kazanmasıyla beraber, askerlik bir vatan
edilen bir anayasa bildirgesi ile Fransa’da askerlik zorunlu hâle hizmeti olarak görülmeye başlanmıştır.
getirilmiştir. Avrupa devletleriyle yapılan savaşlara, ülkedeki iç isyanlar da İmparatorlukların dağılmasıyla birlikte ulus
eklenince askere olan ihtiyaç daha da artmıştır. devletler ordularını aynı ülkede doğmuş aynı
inanç ve kültür kökenine sahip kişilerden
oluşturmaya dikkat etmiştir.
Osmanlı Ordusunda 1-Osmanlı Devleti gibi çok uluslu yapıya sahip devletler, ulusal bağımsızlık 10-Ayrıca yapılan bu yeniliklere karşı oluşabilecek
hareketlerini önlemek ve siyasi birliğini sağlamak için zorunlu askerlik tepkileri önlemek için de yeniçerilerin maaşları
Modernleşme ve Yeniçerilerin sisteminden yararlanmak istemiştir. Ancak çok uluslu devletlerin bu artırılmış ve maaşları tam zamanında ödenmiştir.
Sonu sistemi kendi bünyelerinde uygulamaları, ulus devletler kadar kolay
* Çok uluslu devletlerin bu sistemi olmamıştır. Çünkü çok uluslu devletler ordularını, kendi geleneklerine 11-Fakat III. Selim, bununla yetinmemiş ve yeni
kendi bünyelerinde uygulamaları, ulus uygun olarak farklı şekillerde teşkilatlandırmış ve tebaanın tamamını bir ordu oluşturmak istemiştir. Bu nedenle
devletler kadar kolay olmamıştır. Çünkü askere almamıştır. 1792’de Batı tarzında eğitilen ve
çok uluslu devletler ordularını, kendi teçhizatlandırılan Nizam-ı Cedit Ordusu
geleneklerine uygun olarak farklı 2-Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren askerî teknoloji alanındaki kurulmuştur. Bu ordunun masraflarını karşılamak
şekillerde teşkilatlandırmış ve tebaanın yeniliklere açık olmuştur. İstanbul’un Fethi’nden sonra silah, teçhizat ve için de İrad-ı Cedit denilen yeni bir hazine
tamamını askere almamıştır. mühimmat imalathaneleri kurulmuş ve tersaneler inşa edilerek güçlü bir oluşturulmuştur. İlk başta 2.500 kişilik bir güce
yerli askerî sanayi oluşturulmuştur. sahip olan bu birliğin kadrosu, 1806 yılına
**Batı’daki teçhizat ve son model gelindiğinde 22685 asker ve 1590 subaya
silahlar, zırhlı gemiler ve askerî sanayide 3-XVII. yüzyıldan itibaren Avrupa’da yaşanan siyasi rekabet ve XVIII. yükselmiştir.
kullanılabilecek makineler ithal yüzyıldaki Sanayi İnkılabı, askerî teknolojideki gelişmeleri de
edilmeye başlanmıştır. Bunların hızlandırmıştır. 12-Bunların yarısı İstanbul’da kalmış ve diğer
benzerlerini ülke içinde de üretmeye yarısı ise Anadolu’nun vilayet merkezlerine
çalışan Osmanlı Devleti, bu teknolojiyi 4-Osmanlı devlet adamları, Avrupa’daki bu yenilikleri takip etmek için dağıtılmıştır. Bu ordunun asker ihtiyacı,
üretmeyi başaramamış ve askerî büyük çaba göstermiştir. Batı’daki teçhizat ve son model silahlar, zırhlı Anadolu’daki köylerden temin edilmiş ve askerlik
teknolojiyi sadece kullanan gemiler ve askerî sanayide kullanılabilecek makineler ithal edilmeye süresi üç yıl olarak belirlenmiştir. İyi yetişmiş
pozisyonunda kalmıştır başlanmıştır. Bunların benzerlerini ülke içinde de üretmeye çalışan silahlı birlikler olan Nizam-ı Cedit Ordusu ile
Osmanlı Devleti, bu teknolojiyi üretmeyi başaramamış ve askerî İstanbul’da ve taşrada merkezî idarenin
teknolojiyi sadece kullanan pozisyonunda kalmıştır. otoritesinin artırılması amaçlanmıştır.

5-Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda Rusya ve Avusturya’ya karşı ağır 13-Asker toplama tarzı olarak zorunlu askerlik
yenilgiler alarak büyük toprak kayıpları yaşamıştır. Bu durum karşısında sistemi içinde yer almayan Nizam-ı Cedit
Osmanlı devlet yöneticileri, sadece eski kurumları yenileme yoluna Ordusuna asker olarak girebilmenin temel
gitmemiş aynı zamanda Avrupa’daki kurumların benzerlerini örnek alan şartlarından biri Müslüman olmaktır. Bu yeni
ıslahat hareketlerine girişmiştir. orduya ilk girenler, 1787-1792 Osmanlı-Rus
Savaşı’nda esir alınanlar ile İstanbul sokaklarından
6-Özellikle III. Selim ve II. Mahmud Batı tarzı reformlar yapmıştır. III. Selim toplanan gençler olmuştur. Daha sonraları
Dönemi’nde Batı tarzında Nizam-ı Cedit Ordusu kurulmuştur. II. Mahmud Anadolu’dan da askerler gelmeye başlamış ve
Dönemi’nde ise Yeniçeri Ocağı kaldırılarak Asâkir-i Mansûre-i bunlar, İstanbul’da şehir merkezine uzak
Muhammediye ordusu oluşturulmuştur. Bu ismin yerine 1843’ten kışlalarda askerî eğitime alınmıştır.
itibaren düzenli ordu anlamına gelen Asâkir-i Nizamiye ifadesi
kullanılmaya başlanmıştır. 14-Nizam-ı Cedit Ordusu, Filistin’i işgal eden
Napoleon’u Akkâ’da mağlup ederek en önemli
7-Osmanlı Devleti, Batı tarzı yeni ordu kurma projeleriyle askerî rekabete başarısını elde etmiştir. Bu durumdan cesaret
ayak uydurmaya çalışmış ve bunun yanında merkezî idarenin otoritesini alan III. Selim, vilayetlerde yeni birlikler kurulması
artırmayı amaçlamıştır. için asker toplamaya girişmiş ve Anadolu’da da
yeni kışlalar kurdurmuştur.
8-Nizam-ı Cedit Ordusu Batının üstünlüğü her ne kadar Lale Devri’nden 15-Fakat bu uygulama, Balkanlarda çok sert
itibaren kabul edilse de batılılaşmayı her alanda bir devlet politikası direnişle karşılanmıştır. 1805’te Rumeli’deki
haline getiren III. Selim, batı tarzında köklü reformlar yapmak istemiştir. köylerden 20-25 yaşları arasındaki gençler askere
alınmaya çalışılmış ancak hem yeniçeriler hem de
9-Avrupalı devletler karşısında alınan yenilgiler ve sürekli karşı karşıya köylüler buna şiddetli tepki göstermiştir.
kalınan saldırılar, III. Selim’i öncelikle askerî reformlar yapmaya Baskıların artması üzerine III. Selim,
zorlamıştır. Bunun için ilk olarak Yeniçeri Ocağı düzenlenmeye çalışılmış ordusunun gücünü kullanamadan Nizam-ı
ve ocağın modernleşmesi için çalışmalar yapılmıştır Cedit birliklerini 1807 yılında dağıtmak
zorunda kalmıştır.

Yeniçeri Ocağı’nın 1-II. Mahmud Dönemi’nde, Alemdar Mustafa Paşa’nın sadrazamlığı 8-Osmanlı tarihine “Vaka-i Hayriye” olarak geçen
sırasında Nizam-ı Cedit Ordusu örnek alınarak Sekban-ı Cedit isimli bir Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması, Osmanlı
Kaldırılması birlik oluşturulmuştur. Ancak kısa süre sonra çıkan isyan sonucu Devleti’nde ordu ve devlet teşkilatındaki
1- Baskıların artması üzerine III. Selim, Alemdar Mustafa Paşa öldürülmüş ve Sekban-ı Cedit birlikleri de modernleşmenin asıl başlangıcı kabul edilmiştir.
ordusunun gücünü kullanamadan dağıtılmıştır. Böylece yeniçeriler, Osmanlı yönetimi üzerindeki güçlerini Vaka-i Hayriye Olayı’ndan sonra toplanan
Nizam-ı Cedit birliklerini 1807 yılında bir kez daha artırmıştır. Meşveret Meclisi’nde, Yeniçeri Ocağı’nın
dağıtmak zorunda kalmıştır kaldırılmasına karar verilerek bir ferman
2-Bu dönemde adam kayırma ve rüşvet gibi yollarla alınan yeniçerilerin hazırlanmıştır.
sayısı, bu sırada kışlalarda bulunan askerlerin sayısından daha fazla hâle
2- II. Mahmud Dönemi’nde, Alemdar gelmiştir. 9-Bu ocağın yerine Asâkir-i Mansûre-i
Mustafa Paşa’nın sadrazamlığı sırasında Muhammediye adıyla talimli ve düzenli yeni bir
Nizam-ı Cedit Ordusu örnek alınarak 3-Yeniçeriler, başta İstanbul olmak üzere kışlaların bulunduğu yerlerde ordu kurulmuştur. Asâkir-i Mansûre-i
Sekban-ı Cedit isimli bir birlik halktan ve esnaftan haraç almış, açtıkları kahvehaneler ve benzeri Muhammediye Ordusu Yeniçeri Ocağı’nın
oluşturulmuştur. Ancak kısa süre sonra işyerleriyle haksız rekabet sonucu büyük kazanç elde etmişlerdir. Bu kaldırılmasını ilan eden fermandan sonra Hz.
çıkan isyan sonucu Alemdar Mustafa konumlarını kaybetmekten korkan yeniçeriler, başta askerlik olmak üzere Muhammed’in adına ithafen, bu yeni orduya
Paşa öldürülmüş ve Sekban-ı Cedit devletin kurum ve kuruluşlarında yapılmak istenen bütün yeniliklere karşı Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye (Hz.
birlikleri de dağıtılmıştır. çıkmıştır. Muhammed’in Muzaffer Askerleri) ismi
verilmiştir. 1843 yılından itibaren bu ismin yerine
3-Yeniçeriler, başta İstanbul olmak 4-Ayrıca Yeniçeri Ocağı, Sırp ve Yunan İsyanlarını bastırmakta da yetersiz düzenli ordu manasına gelen Asâkir-i Nizamiye
üzere kışlaların bulunduğu yerlerde kalmıştır. II. Mahmud bu durumun önüne geçmek için 1826’da Yeniçeri kullanılmıştır
halktan ve esnaftan haraç almış, Ocağı içinde Eşkinci adı verilen talimli tüfekçi birliklerin kurulmasını
açtıkları kahvehaneler ve benzeri sağlamıştır. Bu birliğe Yeniçeri Ocağı’nın bir şubesi görüntüsü verilmeye 10-Günümüzde kışlalar ve askerî tesislerin ana
işyerleriyle haksız rekabet sonucu büyük çalışılsa da Eşkinci birliği, talime dayalı bir düzene sahip olduğu için yeni giriş kapılarına Nizamiye Kapısı denilmesinin
kazanç elde etmişlerdir bir askerî teşkilat gibi algılanmıştır. sebebi de bu geleneğin bir uzantısıdır. Batı
4-Ayrıca Yeniçeri Ocağı, Sırp ve Yunan tarzında talim yapan bu yeni ordu, özellikle III.
İsyanlarını bastırmakta da yetersiz 5-Bu nedenle yeniçeriler, Eşkincilerin talime başladığı gün İstanbul Selim Dönemi’ndeki Nizam-ı Cedit Ordusunun
kalmıştır. II. Mahmud bu durumun kahvehanelerinde, Eşkinciler aleyhinde propaganda yapmaya başlamıştır. yapısı dikkate alınarak oluşturulmuştur.
önüne geçmek için 1826’da Yeniçeri Yeniçerilerin ileri gelenleri, yapılan işin kâfirleri taklit, esas amacın ise
Ocağı içinde Eşkinci adı verilen talimli Yeniçeri Ocağı’nın yok edilmesi olduğunu savunmuştur. 11-Yeni kurulan ocağa on beş ile otuz yaş
arasındaki gönüllü askerler seçilmiştir. Asgari
tüfekçi birliklerin kurulmasını 6-Bu arada yeniçeri olan binlerce esnafın da gelirlerini kaybedeceği hizmet süresi on iki yıl olarak belirlenmiş ve bu
sağlamıştır söylenerek ayaklanma için uygun bir ortam hazırlanmıştır. Sonunda süre sonunda askerlere emeklilik hakkı
5- Osmanlı tarihine “Vaka-i Hayriye” Eşkinci birliği aleyhinde yapılan tahrikler etkisini göstermiş ve yeniçeriler tanınmıştır. Kişinin askerliğini tamamlayıp sivil
1826’da isyan etmiştir. II. Mahmud, hızlı bir şekilde Meclis-i Meşveret’i hayata dönmesi, bir meslekle uğraşması ve
olarak geçen Yeniçeri Ocağı’nın
toplayarak durum değerlendirmesi yapmıştır. evlenmesi için bu sürenin dolması şart
kapatılması, Osmanlı Devleti’nde ordu
koşulmuştur.Yeni orduya asker alımında
ve devlet teşkilatındaki
7-Toplantı sonucunda isyancılara karşı, kuvvet kullanılması yönünde karar Balkanlarda bir direniş olması üzerine II.
modernleşmenin asıl başlangıcı kabul
çıkmış ve bu karar, ulema tarafından da onaylanmıştır. Hem halkın hem Mahmud, Anadolu’daki gençleri orduya almaya
edilmiştir. Vaka-i Hayriye Olayı’ndan
de ulemanın desteğini alan II. Mahmud, yeniçeri kışlalarını topa tutarak çalışmıştır.
sonra toplanan Meşveret Meclisi’nde,
ortadan kaldırmıştır.
Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına karar
verilerek bir ferman hazırlanmıştır.

Osmanlı Devleti’nde Zorunlu 1-II. Mahmud Dönemi’nde, Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye’nin asker 10-Ticaret ve esnaflıkla uğraşanlar için bedelli
sayısı yeterli düzeye ulaşmamıştır. Bunda zorunlu askerlik uygulamasına askerlik uygulaması, belirli kurallara bağlanarak
Askerlik Sistemine Geçiş geçilememesi, yeni ordunun tam olarak teşkilatlanamaması ve savaşlarda sürdürülmüştür
1-1-II. Mahmud Dönemi’nde, Asâkir-i alınan yenilgiler etkili olmuştur. Ayrıca o dönemde devletin içinde
Mansûre-i Muhammediye’nin asker bulunduğu siyasi durum da Asâkir-I Mansûre-i Muhammediye Ordusunun 11-II. Abdülhamid Dönemi’nde, Almanya’dan
sayısı yeterli düzeye ulaşmamıştır gelişimini engellemiştir. gelen Von der Goltz (Fon Der Goltz) Paşa’nın
öncülüğünde 1886 yılında yeni bir askere alma
2-Yeni ordunun yetersizlikleri nedeniyle 2-Yeni ordunun yetersizlikleri nedeniyle yapılan seferberliği kaldırmak ve (ahz-ı asker) kanunu çıkarılmıştır. Bu kanuna göre
yapılan seferberliği kaldırmak ve ücretli ücretli askerlere olan ihtiyacı azaltmak için eyaletlerde Redif-i Asâkir-i askerlik yaşı 20 ile 40 arası olarak belirlenmiş ve
askerlere olan ihtiyacı azaltmak için Mansûre Ordusu kurulmuştur. askerlik süreleri de yeniden düzenlenmiştir. Bu
eyaletlerde Redif-i Asâkir-i Mansûre düzenlemeyle beraber bedel-i şahsi olarak bilinen
Ordusu kurulmuştur. 3-1839 Tanzimat Fermanı’nda, ulus devlet modelini andıran “muhafaza-i ve askere gitmek istemeyen kişilerin yerine başka
vatan” ifadesi yer almıştır. Bu durum askerliğin artık Osmanlı tebaasının birini göndermesi uygulaması da kaldırılmış ve
3-Tanzimat Fermanı’ndan sonra 1843 ortak sorumluluğunda olduğunu göstermiştir. nakdî bedel ödenmesi kuralı getirilmiştir. Ancak
yılında çıkarılan bir kanunla askerlikte nakit bedel ödeyenlerin silahaltına hiç alınmaması
kura usulü getirilmiştir. Böylece özel 4-Tanzimat Fermanı’ndan sonra 1843 yılında çıkarılan bir kanunla şeklindeki eski uygulama terk edilerek bedel
statüdeki eyaletler dışında kalan askerlikte kura usulü getirilmiştir. Böylece özel statüdeki eyaletler dışında ödeyenlerin kendilerine en yakın askerî birlikte
yerlerdeki Osmanlı tebaasının tamamı kalan yerlerdeki Osmanlı tebaasının tamamı askerlik hizmetinden beş ay eğitim görmeleri sağlanmıştır.
askerlik hizmetinden sorumlu sorumlu tutulmuştur.
tutulmuştur. 12-Yeni askerlik kanunundan sonra 1889’da yine
5-Bununla Osmanlı Devleti’nde zorunlu askerlik sistemine geçişin yasal alt Goltz Paşa’nın çalışmaları sonucunda ilk
4-Bununla Osmanlı Devleti’nde zorunlu yapısı oluşturulsa da uygulamada zorunlu askerlik sistemine ancak seferberlik nizamnamesi çıkartılmıştır.
askerlik sistemine geçişin yasal alt yapısı 1909’da geçilebilmiştir.
oluşturulsa da uygulamada zorunlu 13-II. Abdülhamid Dönemi’nde askere alma
usulünde yapılan bir diğer önemli düzenleme de
askerlik sistemine ancak 1909’da 6-Osmanlı Devleti’nde 1844’te yapılan bir düzenlemeyle askerlik süresi Hamidiye Süvari Alayları olmuştur. Bu hafif süvari
geçilebilmiştir beş sene olarak belirlenmiştir. 1846’da çıkarılan bir kanunla sadece birlikleri, Doğu Anadolu’daki aşiretlerin Osmanlı
Müslümanlar askerlikle yükümlü kılınmış, gayrimüslimler zorunlu ordusuna katılması ile oluşturulmuştur.
5-II. Abdülhamid Dönemi’nde askere askerliğin dışında tutulmuştur.
alma usulünde yapılan bir diğer önemli 14-İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidara geldikten
düzenleme de Hamidiye Süvari Alayları 7-Ancak kırsalda yaşayanlar ve konar-göçer Müslüman topluluklar asker sonra 1909’da gayrimüslimlerin de askere
olmuştur. Bu hafif süvari birlikleri, Doğu olmaya uzun süre direnmiştir. Askere alma sisteminin yürürlüğe alınması kanunu çıkarılmış ve böylece Osmanlı
Anadolu’daki aşiretlerin Osmanlı girebilmesi için gerekli olan nüfus sayımları, birçok yerde yıllar sonra Devleti’nde zorunlu askerlik sistemine geçilmiştir.
ordusuna katılması ile oluşturulmuştur yapılabilmiştir.
8-1856 Islahat Fermanı’yla Osmanlı tebaasının hakta ve görevde eşit 15-Osmanlı meclisinde (Meclis-i Mebusan) bu
6-İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidara olduğu ilan edilmiştir. Böylece Osmanlı Devleti’nde hukuken zorunlu konuyla ilgili yapılan tartışmalarda gayrimüslim
geldikten sonra 1909’da askerlik sistemine geçilmiş olsa da uygulama bu karar doğrultusunda mebuslar zorunlu askerlik kanununa tam destek
gayrimüslimlerin de askere alınması olmamıştır. Gayrimüslimlerin isteksizliği de göz önünde bulundurularak vermiştir. Mecliste gayrimüslim mebusların
kanunu çıkarılmış ve böylece Osmanlı bedel-i askerî (bedel ödeyerek) yoluyla gayrimüslimlere askerlik gösterdiği olumlu tepki, kilise temsilcileri
Devleti’nde zorunlu askerlik sistemine görevinden muafiyet getirilmiştir. Bu hak, tüm Osmanlı tebaasını tarafından gösterilmemiş ve uygulamaya
geçilmiştir kapsamış olsa da Müslümanların ödemesi gereken bedel, gayrimüslimler geçildiğinde gayrimüslim halkın tepkileriyle
için öngörülenden fazla olmuştur. Ayrıca peşin olarak ödenmesi şartı da karşılaşılmıştır.
getirilmiştir.
9-1870 tarihinde yeni bir kanun yayınlayan Osmanlı Devleti, muvazzaf
askerlik süresini dört yıla indirmiştir.

4.3. XIX. YÜZYILDA SOSYAL HAYATTAKİ DEĞİŞİMLER


Nüfus ve Nüfuz 1-XIX. yüzyılda devletler, gelişmenin ana unsurlarından biri olan nüfus 7-Ayrıca Avrupalı devletler, sosyo-ekonomik
gücü için çeşitli politikalar üretmiştir. Fetihler yapmak, hâkimiyet sahasını durumlarını güçlendirmek için nüfustan
1-XIX. yüzyılda devletler, gelişmenin ana
genişletmek ve saygınlık kazanmak isteyen devletler, özellikle askerî faydalanmak istemiştir. Devletlerin kullandığı
unsurlarından biri olan nüfus gücü için
endişelerle nüfuslarını korumak istemiştir. imkân ve kabiliyetlerin tümü olan millî güç, bizzat
çeşitli politikalar üretmiştir
millet tarafından oluşturulur ve millete aittir.
2-Avrupa’da XVI. yüzyılda gelişen ve XIX.
2-Avrupa’da XVI. yüzyılda gelişen ve XIX. yüzyıla kadar etkili olan
yüzyıla kadar etkili olan merkantilist
merkantilist ekonomi anlayışı, güçlü ve zengin bir devlet için nüfus artışını 8-Demografik güç, millî gücün en önemli
ekonomi anlayışı, güçlü ve zengin bir
desteklemiştir. unsurlarından biridir. Diğer millî güç unsurlarının
devlet için nüfus artışını desteklemiştir.
nicelik ve nitelik açısından desteklenmesinde de
3-Merkantilistlere göre nüfusun büyüklüğü; siyasi, askerî ve mali açıdan demografik güç önemli bir işleve sahiptir.
3-Merkantilistlere göre nüfusun
önemli bir güçtür. Merkantilistler, ülkedeki nüfus artışıyla üretimin de
büyüklüğü; siyasi, askerî ve mali açıdan
artırılacağını ve bu durumun hazineye gelir olarak yansıyacağına 9-XIX. yüzyıldan itibaren ulus devletler
önemli bir güçtür. Merkantilistler,
inanmıştır. demografik gücü; ülkenin toplam nüfusu, yetişmiş
ülkedeki nüfus artışıyla üretimin de
insan gücü, nüfusun eğitim durumu ve öğretim
artırılacağını ve bu durumun hazineye
4-Ülke dışından yapılan göçler, nüfus artışı sağladığı için merkantilizmde düzeyi gibi kriterlere göre değerlendirmiştir.
gelir olarak yansıyacağına inanmıştır.
olumlu karşılanmıştır. Bu düşüncenin ürünü olarak özellikle XVIII. yüzyılda Ülkeler demografik gücü, güçlü bir devlet için
Avrupa’da yaşanan nüfus artışı üretimi ve ticareti artırmıştır. önemli saymıştır. Ancak nüfusun sayısal olarak
4--Bu yüzyılda meydana gelen siyasi, artışını tek başına yeterli görmeyen devletler,
askerî, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar, 5-Ormanlar tarım arazisine dönüştürülmüş, bataklık veya tepeliklere nüfusun eğitimli ve üretken olması için çalışmalar
devlet yöneticilerini ülke nüfuslarını kadar ziraat yaygınlaşmıştır. Sanayileşme sonucunda da kentler büyümüş yapmıştır.
artırmayı amaçlayan politikalar ve göç hareketleri hız kazanmıştır. XIX. yüzyıldan itibaren nüfus,
üretmeye yöneltmiştir. Yöneticiler, merkantilizm anlayışında olduğu gibi ulus devletler tarafından da
nüfus artışını hızlandırıcı politikalarla zenginliği artıran bir araç olarak görülmüştür.
devletlerin politik-askerî güç
kazanmasını sağlamaya çalışmıştır. 6-Bu yüzyılda meydana gelen siyasi, askerî, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar,
SONUÇ: Demografik güç, millî gücün devlet yöneticilerini ülke nüfuslarını artırmayı amaçlayan politikalar
en önemli unsurlarından biridir. üretmeye yöneltmiştir. Yöneticiler, nüfus artışını hızlandırıcı politikalarla
Diğer millî güç unsurlarının nicelik ve devletlerin politik-askerî güç kazanmasını sağlamaya çalışmıştır.
nitelik açısından desteklenmesinde
de demografik güç önemli bir işleve
sahiptir.

Ulaşım ve Haberleşme 1-Sanayi Devrimi ile birlikte Avrupalı devletler yüksek kapasiteli, ucuz 3- Avrupa’da ilk başarılı demiryolu 1830’da
maliyetli ve güvenli bir taşıma sistemine ihtiyaç duymuştur. Bu nedenle İngiltere’de açılmış ve kısa sürede bu ülkenin
AVRUPADA DEMİRYOLU
XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa’da yol ve kanal inşası önemli şehirleri demiryoluyla birbirine
*2-XIX. yüzyılda kapitalist devletler, gelişmiştir. Yapılan bu yollar ve kanallar sayesinde hem insanlar hem de bağlanmıştır. 1870’lere gelindiğinde Batı Avrupa,
hammadde ve pazarlara kolay ürünler daha süratli ve daha ucuza taşınmıştır. oldukça sık bir demiryolu ağı ile kaplanmıştır.
ulaşabilmek için yeni bir ulaştırma aracı Zamanla bu yeni teknolojinin emniyeti artırılmış,
olan treni icat etmiştir. Buhar gücünün 2-XIX. yüzyılda kapitalist devletler, hammadde ve pazarlara kolay sürati ve taşıma kapasitesi yükseltilmiştir.
ulaşımda kullanılmasıyla ortaya çıkan ulaşabilmek için yeni bir ulaştırma aracı olan treni icat etmiştir. Buhar
tren ve demiryolu ağı, kapitalist gücünün ulaşımda kullanılmasıyla ortaya çıkan tren ve demiryolu ağı, 4- Limanlar; demiryolu ile iç bölgelere bağlanarak
devletlerin etkinliğini ve gücünü kapitalist devletlerin etkinliğini ve gücünü artırmıştır. buğday, kömür, demir gibi ağır ve hacimli mallar
artırmıştır. daha ucuz ve daha hızlı bir şekilde taşınmıştır.

OSMANLIDA DEMİRYOLU 1-Osmanlı Devleti’nde ilk demiryolu girişimleri, Islahat Fermanı’nın 4-Osmanlı devlet yöneticileri; demiryolu
*Osmanlılardan demiryolu imtiyazı alan yabancı sermayeye imkân tanımasıyla gerçekleşmiştir. Osmanlılardan yatırımlarıyla merkezî devlet otoritesinin ülkenin
İngiliz girişimciler, 1867’de 130 km demiryolu imtiyazı alan İngiliz girişimciler, 1867’de 130 km uzak bölgelerine kadar ulaştırılmasını, iç
uzunluğundaki İzmir-Aydın hattını inşa uzunluğundaki İzmir-Aydın hattını inşa etmiştir. Daha sonra yeni güvenliğin sağlanmasını, tarımsal vergilerin
etmiştir. Daha sonra yeni sözleşmelerle sözleşmelerle uzatılan bu demiryolunun 1914’te toplam uzunluğu 610 toplanmasını, savaş dönemlerinde cepheye
uzatılan bu demiryolunun 1914’te km’yi bulmuştur. asker ve malzeme sevk edilmesini amaçlamıştır.
toplam uzunluğu 610 km’yi bulmuştur Ayrıca ülkeyi boydan boya kat edecek bir
2-Osmanlı Devleti’nde demiryolu 2-Osmanlı Devleti’nde demiryolu faaliyetleri; yapım maliyetinin yüksek demiryolu ağı, Osmanlı egemenliğini içten ve
faaliyetleri; yapım maliyetinin yüksek olması, sermaye ve kaynak yetersizliği gibi güçlükler nedeniyle istenilen dıştan gelecek tehlikelere karşı da güvenlik
olması, sermaye ve kaynak yetersizliği düzeyde olmamıştır. Bu nedenlerle demiryolu inşası ve işletilmesi bir altına alacaktır. İsyan bölgelerine kısa sürede
gibi güçlükler nedeniyle istenilen imtiyaz olarak yabancı şirketlere verilmiştir. Bu durumda Osmanlı Devleti, ulaşılabilecek ve devletin otoritesini sarsan
düzeyde olmamıştır. Bu nedenlerle demiryolu yapımını kapitalist devletlerin ekonomik, siyasi ve askerî isyanlar önlenebilecektir.
demiryolu inşası ve işletilmesi bir çıkarlarına göre ele almak durumunda kalmıştır.
imtiyaz olarak yabancı şirketlere 3-Osmanlı Devleti’nde demiryolu yapımı Abdülmecid, Abdülaziz ve 5-Osmanlı Devleti’nde işletmeye açılan
verilmiştir. Bu durumda Osmanlı özellikle II. Abdülhamid’in politikalarından biri olmuştur. II. Abdülhamid, demiryolları sayesinde askerî birliklerin taşınması
Devleti, demiryolu yapımını kapitalist Osmanlı Devleti’nin tüm demiryolu ağının yaklaşık %73’ünü inşa hızlanmış, isyan ve savaşlarda kolaylıklar
devletlerin ekonomik, siyasi ve askerî ettirmiştir. sağlanmıştır. İnşa edilen demiryolları; Dömeke
çıkarlarına göre ele almak durumunda Savaşı’nda, Balkan Savaşlarında ve I. Dünya
kalmıştır. Savaşı’nda faydalı olmuştur.

OSMANLIDA 1-Demiryolu yatırımlarıyla merkezî devlet otoritesinin ülkenin uzak 2-Ayrıca ülkeyi boydan boya kat edecek bir
bölgelerine kadar ulaştırılmasını, iç güvenliğin sağlanmasını, demiryolu ağı, Osmanlı egemenliğini içten ve
DEMİRYOLUNDAN
tarımsal vergilerin toplanmasını, savaş dönemlerinde cepheye dıştan gelecek tehlikelere karşı da güvenlik
BEKLENEN YARARLAR altına alacaktır. İsyan bölgelerine kısa sürede
asker ve malzeme sevk edilmesini amaçlamıştır..
NELERDİR? ulaşılabilecek ve devletin otoritesini sarsan
isyanlar önlenebilecektir
AVRUPADA HABERLEŞME XIX. yüzyılda Avrupa’da haberleşme alanında da önemli gelişmeler 3-Padişahlar, telgrafı birbirinden uzakta olan
* İlk olarak düzenli posta hizmetleri yaşanmıştır. vilayetler üzerinde bir denetim aracı olarak
kurulmuş ve 1844’te telgrafın icat 1-İlk olarak düzenli posta hizmetleri kurulmuş ve 1844’te telgrafın kullanmıştır. Böylece devletin merkezî otoritesi
edilmesiyle Avrupa’daki büyük şehirler, icat edilmesiyle Avrupa’daki büyük şehirler, haberleşme ağıyla da ülke genelinde sağlanmaya çalışılmıştır
haberleşme ağıyla da birbirine
birbirine bağlanmıştır.
bağlanmıştır.
2-Osmanlı Devleti’nde telgraf hattı ilk kez 1855’te kurulmuş ve bu
** Osmanlı Devleti’nde telgraf hat İstanbul’u Avrupa’ya bağlamıştır. Kısa sürede telgraf, Osmanlı
hattı ilk kez 1855’te kurulmuş yöneticileri tarafından benimsenen başlıca teknolojik gelişmelerden
ve bu hat İstanbul’u Avrupa’ya biri olmuştur.
bağlamıştır
Ulus Devlet ve Vatandaş 1-Ulus devlet anlayışı, 1648 yılında imzalanan Westphalia 4-Millî birlik unsurunun ön plana çıktığı bu devlet
Antlaşması’ndan sonra yaşanan gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan bir anlayışında, ulus ile devlet eşdeğer olarak kabul
* Ulus devlet anlayışı, 1648 yılında olgudur. edilmiştir.
imzalanan Westphalia Antlaşması’ndan
2-Avrupa’da bu devlet anlayışı XVIII. yüzyılın ilk yarısında önce İngiltere’de
sonra yaşanan gelişmelerin sonucunda
daha sonra XIX. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmıştır. 5-Bu devlet anlayışının devam ettirilmesinde okul
ortaya çıkan bir olgudur
ve ordu ön plana çıkan iki kurum olmuştur.
3-Ulus devletler, modernleşme süreciyle birlikte iktidara tek başına hâkim
olmaya başlamıştır.
Zorunlu Eğitim ve Askerlik 1-XVIII. yüzyılda Prusya’da başlayan zorunlu eğitim uygulaması ile 7-Ulus devletler, sınırları içerisindeki topluluklar
1-XVIII. yüzyılda Prusya’da başlayan devlet, vatandaşlarının daha nitelikli eğitilmesini ve devlet politikalarına arasında eşitsizliği ortadan kaldırmak isteyen
zorunlu eğitim uygulaması ile devlet, daha sadık hâle gelmesini amaçlamıştır. politikalar üretmiştir. Öncelikle insanların, ortak
vatandaşlarının daha nitelikli bir anayasa önünde eşit hak ve görevlere sahip
eğitilmesini ve devlet politikalarına daha 2-Ulus devlet anlayışıyla oluşan modern eğitim sistemi; okulöncesi, olmaları sağlanmıştır. Böylece yaşadığı devletle
sadık hâle gelmesini amaçlamıştır ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim ve sürekli eğitimin temeli kendini özdeşleştiren vatandaş kavramının
2-Modern ulus-devletler, eğitim ve üzerinde oluşturulmuştur. oluşması amaçlanmıştır. Bunun sağlanması için
askerlik sistemini, kalkınmış bir ulus zorunlu temel eğitim ve askerlik uygulamalarına
oluşturmak için bir vasıta olarak 3-XIX. yüzyılda eğitimde modernleşmenin yaşandığı Fransa ve Prusya, geçilmiştir.
kullanmıştır. diğer ülkelere model olmuştur. Fransa, modern eğitim anlayışında devlet
okullarında standart Fransızca öğretmiş, zorunlu eğitimle birlikte zorunlu 8-Açılan modern eğitim kurumları ve ordu,
3-Daha önceleri kilisenin kontrolünde askerlik sistemini de getirerek Avrupa’nın modern ulus devletini birlikte uyum içerisinde çalışmıştır. Bunun
olan eğitim programlarında artık dinî oluşturmuştur. sonucunda da ulus devlet anlayışı ilkesine sahip
derslerin yanında tarih, coğrafya, fen bir vatandaş ordusu ortaya çıkmıştır.
bilimleri ve modern diller de yer 4-Modern ulus-devletler, eğitim ve askerlik sistemini, kalkınmış bir ulus
almıştır. Okullarda özgür bireye, doğaya, oluşturmak için bir vasıta olarak kullanmıştır. 9-XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde meydana
tarihe ve akla önem verilmesi gelen modernleşme hareketlerinin özünde
sağlanmıştır 5-Daha önceleri kilisenin kontrolünde olan eğitim programlarında artık merkezileşme çabası yer almıştır. Modernleşme
dinî derslerin yanında tarih, coğrafya, fen bilimleri ve modern diller de hareketleri kapsamında açılan eğitim
yer almıştır. Okullarda özgür bireye, doğaya, tarihe ve akla önem kurumlarında ve askerî teşkilatlarda, padişaha
verilmesi sağlanmıştır. sadık bir ordu ve toplum oluşması amaçlanmıştır.

6-Yeni eğitim sistemi ile Avrupa’da bilimin gücü zamanla artmış ve XIX.
yüzyıl sonlarında artık ulus devletlerde eğitim sosyal bir hak olmuştur.

Osmanlı Devleti’nde 1-XVII. yüzyıldan itibaren siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel sebeplerle 5-Mekteb-i Harbiye, II. Mahmud’un isteğiyle 1834
Osmanlı Devleti’nin klasik yapısı bozulmuş ve Osmanlı Devleti geri yılında İstanbul Maçka’da kurulmuştur. Çağdaş bir
Modern Eğitim Kurumları kalmıştır. Kuruluş ve Yükselme dönemlerinde girdiği savaşları kazanan kurum olan Mekteb-i Harbiye, Asâkir-i Mansûre-
18. yüzyıla kadar Batı ile çok Osmanlı ordusu, XVIII. yüzyılda yaptığı savaşları kaybetmeye başlamıştır. yi Muhammediye Ordusuna modern askerî ve
ilgilenmeyen Osmanlı Devleti, alınan teknolojik bilgiye sahip subay yetiştirmek
mağlubiyetler üzerine Avrupa’daki 2-Bu yüzyıla kadar Batı ile çok ilgilenmeyen Osmanlı Devleti, alınan amacıyla açılmıştır. Mühendishane-i Berr-i
gelişmeleri yakından takip etmeye mağlubiyetler üzerine Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip etmeye Hümâyundan getirilen Türk hocalar ile
başlamıştır. Mevcut ordu ve eğitim başlamıştır. Mevcut ordu ve eğitim düzeninde Batı’yla mücadele Avrupa’dan getirilen yabancı subay ve uzmanlar,
düzeninde Batı’yla mücadele edemeyeceklerini anlayan Osmanlı devlet adamları, Avrupa’dan uzmanlar okulda güçlü bir öğretim kadrosu oluşturmuştur.
edemeyeceklerini anlayan Osmanlı getirtmiştir. Böylece ilk kez XVIII. yüzyıldan itibaren gerçekleştirilen Zamanla okul programında değişiklikler
devlet adamları, Avrupa’dan uzmanlar reformlarla Osmanlı Devleti’nde çağdaşlaşma hamleleri yapılmıştır. yapılmışsa da genel olarak geometri, logaritma,
getirtmiştir. Böylece ilk kez XVIII. matematik, cebir, harita, ahlak, astronomi, tarih,
yüzyıldan itibaren gerçekleştirilen 3-Avrupa devletleriyle girilen siyasi ve askerî rekabet çerçevesinde, coğrafya, Fransızca ve askerlikle ilgili çeşitli
reformlarla Osmanlı Devleti’nde Osmanlı Devleti’nde yeni kurumlar açılmaya başlamıştır. Mühendishane-i dersler okutulmuştur. 1936 yılında Ankara’ya
çağdaşlaşma hamleleri yapılmıştır Bahr-i Hümâyun, Kaptanıderya Hasan Paşa’nın önerisi ile 1775 yılında taşınan Mekteb-i Harbiye, günümüzde Millî
AÇILAN MODERN KURUMLAR İstanbul’da kurulmuştur. Osmanlı donanmasının Ruslar tarafından 1770 Savunma Üniversitesine bağlı olarak eğitim ve
1-Hendesehane, çağdaşlaşma yılında Çeşme’de yakılması üzerine Kaptanıderya Hasan Paşa, yeni ve öğretime devam etmektedir
hareketinin ilk kurumudur. I. Mahmud, güçlü bir donanma kurulmasını istemiştir. I. Abdülhamid Dönemi’nde
açılan bu okulda, gençleri özendirmek için öğrencilere burs ve okulun
Osmanlı ordusunun yeniden güçlenmesi adının bulunduğu padişah tuğralı madalyalar verilmiştir. Okulun ilk 6- Mekteb-i Tıbbiye, II. Mahmud Dönemi’nde
için çağdaş askerlik bilgisi bulunan hocaları Hasan Paşa ve Baron de Tott’tur (Baron dö Tott). Programında 1827 yılında İstanbul Şehzadebaşı’nda
subaylara ihtiyaç olduğunu yabancı dil, pozitif bilimler ve uygulamalı derslerin yer aldığı kurulmuştur. Modern bir tıp okulu olan Tıbbiye,
düşünmüştür. (Kont dö Boneval- Mühendishane-i Bahr-i Hümâyun , Batı tarzında eğitim veren çağdaş bir Asâkir-i Mansûre-yi Muhammediye Ordusu’nun
Humbaracı Ahmet Paşa adını aldı) kurumdur. Yerli ve yabancı birçok eserin yer aldığı zengin kütüphanesi ile sağlık alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi
2-Mühendishane-i Bahr-i Hümâyun, Mühendishane-i Bahr-i Hümâyun, modern eğitim-öğretim anlayışı amacıyla açılmıştır. Öğretim dili Fransızca olan
Kaptanıderya Hasan Paşa’nın önerisi ile içerisinde günümüzde Deniz Harp Okulu adı ile varlığını sürdürmektedir. okulda anatomi dersleri, modeller ve resimlerle
1775 yılında İstanbul’da kurulmuştur. 3-Mühendishane-i Berr-i Hümâyun, Avrupa’daki gelişmeleri yakından yapılmıştır. Okuldan mezun olanlar, tıp muavini
(I.ABDÜLHAMİT) (Hasan Paşa ve Baron takip eden III. Selim tarafından 1795’te İstanbul Eyüp’te kurulmuştur . olarak çeşitli görevlere atanmıştır. Tıbbiye ile
de Tott) Kara Mühendishanesi olarak da bilinen okul humbara, istihkâm ve yakından ilgilenen II. Mahmud, Avrupa’dan ünlü
3-Mühendishane-i Berr-i Hümâyun, mühendislik olmak üzere üç bölümden oluşmuştur. Okul programında tıp hocalarını davet ederek Tıbbiye’de
Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip pozitif bilimler ve uygulamalı savaş sanatı yer almaktadır. Askerî görevlendirmiştir. Pozitif bilimleri içeren
eden III. Selim tarafından 1795’te kurumlara önem veren III. Selim, okula bağışlar yapmış ve Avrupa’dan programıyla Tıbbiye, II. Mahmud’un okulu ziyareti
İstanbul Eyüp’te kurulmuştur hoca ve kitaplar istemiştir. Mezunlarının askerî ocaklara subay olarak sırasında ”Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane” adını
atandıkları okul için ayrıca bir matbaa da kurulmuştur. Mühendishane-i almıştır. 1847 yılında Viyana’ya gönderilen dört
4-Mekteb-i Harbiye, II. Mahmud’un Berr-i Hümâyun, Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılına kadar hekimin oradaki sınavlarda başarılı olması
isteğiyle 1834 yılında İstanbul Maçka’da eğitim vermeye devam etmiştir sebebiyle Viyana Tıp Fakültesi Kurulu tarafından
kurulmuştur. Çağdaş bir kurum olan Tıbbiye’ye “Fakülte” unvanı verilmiştir. Bu
Mekteb-i Harbiye, Asâkir-i Mansûre-yi 4-Hendesehane, çağdaşlaşma hareketinin ilk kurumudur. I. Mahmud, gelişmeden sonra Tıbbiye diplomalarının üzerine
Muhammediye Ordusuna modern Osmanlı ordusunun yeniden güçlenmesi için çağdaş askerlik bilgisi “Osmanlı Fakültesi” yazılmıştır.
askerî ve teknolojik bilgiye sahip subay bulunan subaylara ihtiyaç olduğunu düşünmüştür. Sadrazamın girişimiyle
yetiştirmek amacıyla açılmıştır Conte de Bonneval (Kont dö Boneval) ülkeye davet edilmiştir. Bonneval, 7- Mekteb-i Mülkiye, Osmanlı Devleti’nin ilk sivil
İslamiyet’i kabul ederek Ahmet adını almıştır. Humbaracı Ahmet Paşa yüksekokulu olarak 1859 yılında İstanbul’da
5- Mekteb-i Tıbbiye, II. Mahmud olarak tanınan bu kişinin çalışmalarıyla 1734 yılında İstanbul Üsküdar’da açılmıştır (Görsel 4.44). Modernleşme hareketinin
Dönemi’nde 1827 yılında İstanbul askerî bir okul olan Hendesehane kurulmuştur. Modern askerî teknikler uygulanabilmesi için gerekli olan çağdaş ve bilgili
Şehzadebaşı’nda kurulmuştur hakkında eğitim veren Hendesehane’de, Batı eserlerinden tercüme devlet adamlarının yetiştirilmesi amacıyla
edilmiş trigonemetri, geometri ve matematik kitaplarından dersler kurulmuştur. Programında tarih, coğrafya, iktisat,
okutulmuştur. Tercüme edilen bu kitaplarla ilk defa modern matematik, siyaset, muhasebe ve devletler hukuku gibi
6-Mekteb-i Mülkiye, Osmanlı
Osmanlı ülkesine girmiştir. Fakat yeni eğitim anlayışından hoşlanmayan dersler yer almıştır. 1877 yılında Mekteb-i
Devleti’nin ilk sivil yüksekokulu olarak
humbaracılar ile yeniçerilerin tepkisi ve ödenek sıkıntısı gibi sebepler, Mülkiye-i Şahane ismini alan okulun mezunları,
1859 yılında İstanbul’da açılmıştır
Hendesehanenin 1750 yılında kapanmasına neden olmuştur üst düzey devlet kademelerine atanmıştır. I.
(Görsel 4.44). Modernleşme hareketinin
Dünya Savaşı yıllarında kapanan okul, 1936
uygulanabilmesi için gerekli olan çağdaş
yılında Ankara’ya taşınmıştır. Bu okul, günümüzde
ve bilgili devlet adamlarının
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
yetiştirilmesi amacıyla kurulmuştur
olarak eğitim faaliyetlerini sürdürmektedir

OSMANLIDA DİĞER EĞİTİM 1-Osmanlı Devleti’nde akademik ve askerî eğitim veren modern 3-Avrupa devletleriyle giriştiği siyasi ve askerî
KURUMLARI kurumların yanında mesleki eğitim veren çağdaş okullara da ihtiyaç rekabet çerçevesinde gerçekleştirdiği bu
1-1869 yılında yayımlanan Maarif-i duyulmuş ve bu konuda çalışmalar yapılmıştır. reformların başarıya ulaşması için Osmanlı
Umumiye Nizamnamesi ile mesleki
eğitim önem kazanmıştır. Modernleşme Devleti, nitelikli insan yetiştirmeye önem
amacıyla Sanat Mektepleri, Kondüktör 2-1869 yılında yayımlanan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile vermiştir.
Mektebi, Aşı Memurları Mektebi, mesleki eğitim önem kazanmıştır. Modernleşme amacıyla
Telgraf Memurları Mektebi, Rüsumat 4-Bu nedenle II. Mahmud, 1824 yılında
Memurları Mektebi, Dişçi Mektebi,
Sanat Mektepleri, yayınladığı bir fermanla İstanbul’da
Demiryolu Memurları Mektebi ve Çırak
Kondüktör Mektebi, ilköğretimi zorunlu hâle getirmiştir. Eğitimde
Mektepleri gibi meslek okulları
açılmıştır. Aşı Memurları Mektebi, önemli bir yenilik olarak kabul edilen bu
2-Bu nedenle II. Mahmud, 1824 yılında Telgraf Memurları Mektebi, gelişmeyle II. Mahmud Dönemi’nden itibaren
yayınladığı bir fermanla İstanbul’da Rüsumat Memurları Mektebi, zorunlu örgün eğitim başlamıştır.
ilköğretimi zorunlu hâle getirmiştir. Dişçi Mektebi,
Eğitimde önemli bir yenilik olarak kabul Demiryolu Memurları Mektebi .
edilen bu gelişmeyle II. Mahmud Çırak Mektepleri gibi meslek okulları açılmıştır.
Dönemi’nden itibaren zorunlu örgün
eğitim başlamıştır.

OSMANLI DEVLETİNDE 1- Osmanlı Devleti’nde azınlıklar tarafından açılan okullar, zamanla 5-Yabancı okullarda okutulacak olan kitapların ve
yabancı devletlerin himayesine girmiştir. Okul sayısını artırmak isteyen uygulanacak programların Maarif Nezareti
YABANCI OKULLAR yabancı devletler, Osmanlı ülkesinde himayelerine aldıkları gayrimüslim tarafından onaylanması ve eğitim faaliyetlerine
(AZINLIK OKULLARI) toplulukların okullarıyla birlikte, kendi adlarına da okullar açmıştır. devam etmek isteyen ya da yeni açılacak olan
1- Osmanlı Devleti’nde azınlıklar Hristiyanlığı yaymak isteyen misyonerler de genç nesillere fikirlerini okulların Maarif Nezaretinden ruhsat alması
tarafından açılan okullar, zamanla aşılamak, kültürel etkileşimi sağlamak için yaygın bir biçimde Osmanlı zorunluluğu getirilmiştir. Alınan bütün bu
yabancı devletlerin himayesine ülkesinde okullar açmaya başlamıştır tedbirlere rağmen yasal denetim tam olarak
girmiştir. Okul sayısını artırmak isteyen 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’na
yabancı devletler, Osmanlı ülkesinde 2-Azınlık okulları, yabancı devletlerin belirlemiş olduğu politikalara uygun kadar sağlanamamıştır
himayelerine aldıkları gayrimüslim olarak Osmanlı Devleti’ne yönelik yıkıcı faaliyetlere başlamıştır.
toplulukların okullarıyla birlikte, kendi Teşkilatlanan bu okulların faaliyetlerini ilk başlarda dikkate almayan 6-Modern eğitim veren yabancı okullarla
adlarına da okullar açmıştır. Hristiyanlığı Osmanlı Devleti’nin bu tutumu; Fransa, İngiltere, Amerika, İtalya gibi mücadele etmek için Osmanlı Devleti, kendi
yaymak isteyen misyonerler de genç devletlerin Osmanlı denetiminden uzak, kendi okullarını açmasına neden eğitim kurumlarında yenilikler yapmıştır. Özellikle
nesillere fikirlerini aşılamak, kültürel olmuştur. II. Abdülhamid Dönemi’nde hızlanan bu süreçte,
etkileşimi sağlamak için yaygın bir devlet tarafından modern okullar açılmıştır.
biçimde Osmanlı ülkesinde okullar 3-Yabancı devletlerin, misyonerlerin ve azınlık okullarının sayısı 1860’lı
açmaya başlamıştır yıllarda büyük bir artış göstererek yaklaşık 1.600 civarına ulaşmıştır.
2-Azınlık okulları, yabancı devletlerin Osmanlı topraklarında yabancı okullar özellikle Orta Doğu, Doğu Anadolu,
belirlemiş olduğu politikalara uygun Güneydoğu Anadolu ve İstanbul’da açılmıştır. Okulların kurulma yerleri
olarak Osmanlı Devleti’ne yönelik yıkıcı dikkate alındığında siyasi amaçla kuruldukları açık bir şekilde
faaliyetlere başlamıştır. Teşkilatlanan bu görülmektedir.
okulların faaliyetlerini ilk başlarda 4-Yabancı okullar, gizli olarak yürüttükleri siyasi faaliyetlerden dolayı
dikkate almayan Osmanlı Devleti’nin bu Osmanlı Devleti için büyük bir sorun olmuştur. Okullar, Maarif-i Umumiye
tutumu; Fransa, İngiltere, Amerika, Nizamnamesi’ne göre denetlenmiştir. Bu nizamnameye göre Osmanlı
İtalya gibi devletlerin Osmanlı ülkesinde yabancı okulların açılabilmesi için yabancı okullarda çalışan
denetiminden uzak, kendi okullarını veya çalışacak olan öğretmenlerin Maarif Nezaretinden onaylı
açmasına neden olmuştur diplomalarının olması gerekmektedir.

Sosyal Devlet ve II. 1-Endüstrileşmenin artmasıyla Almanya’da işçi sayısında büyük bir artış 6-Dârülhayr-ı Ali de II. Abdülhamid Dönemi’nde
meydana gelmiş ve bu artış beraberinde birtakım sosyal sorunları ortaya açılan sosyal yardım kurumlarındandır. Bu kurum,
Abdülhamid çıkarmıştır. Bu sosyal sorunlar, Almanya’da endüstrileşmeye bir tepki 1890’lı yıllardaki Ermeni Olayları sonrası yetim
1-Özellikle XIX. yüzyılın son çeyreğinde olarak sosyal devlet anlayışının doğmasını sağlamıştır. kalan Müslüman çocukların başta eğitimi olmak
Almanya’da güçlenen sosyal devlet üzere diğer tüm ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
anlayışı, yaşanan sorunların siyasetle 2-Özellikle XIX. yüzyılın son çeyreğinde Almanya’da güçlenen sosyal açılmıştır.
çözümlenmesini mecbur kılmıştır. devlet anlayışı, yaşanan sorunların siyasetle çözümlenmesini mecbur
Almanya bu sorunları çözebilmek için kılmıştır. Almanya bu sorunları çözebilmek için para, ekonomi, finans ve 7-Kimsesiz ve korumaya muhtaç çocuklar için
para, ekonomi, finans ve sosyal sosyal politikalara önem vermiştir. Bu dönemde Almanya’da yoksulluk ve kurulan bir başka kurum ise Himaye-i Etfal
politikalara önem vermiştir. Bu yaşanan göç dalgalarıyla ortaya çıkan sıkıntıları çözmek için devlet; iş ve Cemiyeti’dir. 1908 yılında Kırklareli’de kurulan
dönemde Almanya’da yoksulluk ve konut bulma, halk sağlığı, acil durum yönetimi ve beslenme sorunlarına Himaye-i Etfal Cemiyeti, günümüzde Türkiye
yaşanan göç dalgalarıyla ortaya çıkan dönük sosyal politikalar üretmeye başlamıştır. Bu politikaların Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına
sıkıntıları çözmek için devlet; iş ve konut uygulanmasıyla yeni sosyal kurumlar ortaya çıkmış ve bu kurumlarda bağlı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak
bulma, halk sağlığı, acil durum yönetimi genellikle kadınlar görevlendirilmiştir. faaliyetlerine devam etmektedir
ve beslenme sorunlarına dönük sosyal
politikalar üretmeye başlamıştır. Bu 3-İşçilerin devlete olan bağlılığını artıracağına inanılan sosyal politikalar, 8-Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet anlayışı
politikaların uygulanmasıyla yeni sosyal özellikle Alman Başbakanı Bismarck (Bizmark) tarafından desteklenmiştir. içerisinde gerçekleştirdiği diğer bir yenilik de
kurumlar ortaya çıkmış ve bu Böylece Almanya’da 1883 yılından itibaren sağlık, kaza, yaşlılık ve engelli emeklilik konusunda olmuştur. Emeklilik sistemi
kurumlarda genellikle kadınlar sigortaları çıkartılarak sosyal devlet anlayışında önemli ilerlemeler ile ilgili Osmanlı Devleti’ndeki ilk kurum, 1866
görevlendirilmiştir sağlanmıştır. yılında askerler için kurulan Askerî Tekaüd
Sandığıdır.
4-XIX. yüzyılın son çeyreğinde Almanya’da güçlenen sosyal devlet anlayışı,
Osmanlı Devleti’ni de etkilemiştir. Osmanlı Devleti’nde sosyal yardımın 9-II. Abdülhamid Dönemi’nde ise 1881 yılında
bir devlet görevi olduğu bilincini oluşturmak ve refah devlet anlayışını bütün devlet memurları için Tekaüd Sandığı
kurumsallaştırmak için ilk çalışmaları II. Abdülhamid yapmıştır. II. kurulmuştur. Bu kurum günümüzde Sosyal
Abdülhamid Dönemi’nde bu anlayışla başta hastaneler olmak üzere pek Güvenlik Kurumu olarak çalışmalarına devam
çok sosyal yardım kurumu açılmıştır. Himaye-i Etfal Cemiyetinde bakılan etmektedir.
çocuklar II. Abdülhamid Dönemi’nde Dârülaceze, Dârülhayr-ı Ali ve
Himaye-i Etfal Cemiyeti gibi sosyal yardım kurumları da açılmıştır. 10-Ayrıca II. Abdülhamid Dönemi’nde refah
devlet anlayışına uygun bir diğer gelişme de
5-II. Abdülhamid’in yaptırdığı en önemli yardım kurumu olan Dârülaceze; yoksullara aylık bağlanmasıdır. Yoksullara maaş
çocuk, yaşlı, sakat ve kimsesizleri koruma amacıyla kurulmuştur. Bu
kurum, din ve milliyet farkı gözetmeden yardıma muhtaç insanların uygulaması, günümüzde Vakıflar Genel
ihtiyaçlarını karşılamıştır. 1895 yılında İstanbul’da kurulan Dârülaceze, Müdürlüğü tarafından devam ettirilmektedir.
Osmanlı Devleti’nde modern anlamda faaliyet gösteren ilk sosyal yardım
kurumu olup günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

6-Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi, Samsun Gureba Hastanesi, Yıldız Askerî


Hastanesi, İstanbul Kuduz Hastanesi, Üsküdar Akıl Hastanesi, Haydarpaşa
Numune Hastanesi, Adana Hamidiye Hastanesi, Bursa Hamidiye
Hastanesi, Edirne Askerî Hastanesi, Erzurum Numune Hastanesi, Antep
Hamidiye Hastanesi, Gülhane Askerî Tıp Akademisi, II. Abdülhamid
Dönemi’nde açılan önemli devlet hastanelerinden bazılarıdır.

SOSYAL DEVLET KAPSAMINDA Dârülaceze: Çocuk, yaşlı, sakat ve kimsesizleri koruma amacıyla Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi, Samsun Gureba
2.ABDULHAMİT’İN AÇTIĞI kurulmuştur Hastanesi, Yıldız Askerî Hastanesi, İstanbul Kuduz
KURUMLAR Hastanesi, Üsküdar Akıl Hastanesi, Haydarpaşa
Dârülhayr-ı Ali: 1890’lı yıllardaki Ermeni Olayları sonrası yetim kalan Numune Hastanesi, Adana Hamidiye Hastanesi,
Müslüman çocukların başta eğitimi olmak üzere diğer tüm ihtiyaçlarını
Bursa Hamidiye Hastanesi, Edirne Askerî
karşılamak amacıyla açılmıştır.
Hastanesi, Erzurum Numune Hastanesi, Antep
Himaye-i Etfal Cemiyeti: Kimsesiz ve korumaya muhtaç çocuklar Hamidiye Hastanesi, Gülhane Askerî Tıp
için kurulan bir başka kurum ise Himaye-i Etfal Cemiyeti’dir. 1908 yılında Akademisi, II. Abdülhamid Dönemi’nde açılan
Kırklareli’de kurulmuştur. önemli devlet hastanelerinden bazılarıdır.

Sivil Toplum Kuruluşlarının 1-Avrupa’daki kurumlar; bilim, sağlık, sanat, sanayi, ekonomi ve 4-XIX. yüzyıldan itibaren Batı’da sağlık
teknolojide yaşanan gelişmelerle modernleşmiş ve Osmanlı kurumları hizmetlerinde büyük bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu
Devlet Kurumuna artık Batı’yla rekabet edemez duruma gelmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren dönüşümle birlikte sağlık hizmetleri, devlet
Dönüştürülmesi Osmanlı Devleti, özellikle eğitim ve sağlık alanlarında Avrupa’daki tarafından yerine getirilmeye başlanmıştır.
kurumlara ilgi duymuştur. Bu yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nde de
**XIX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı eğitim ve sağlık alanlarında faaliyette bulunan vakıflar ve diğer sivil 5-Avrupa’daki bu gelişmeler, Osmanlı Devleti
Devleti dâhil olmak üzere Avrupa’da da toplum kuruluşları, yerini devlet kurumlarına bırakmaya başlamıştır. tarafından da takip edilmiş ve devlet, sağlık
hiçbir devletin sağlık alanında planlı, hizmetlerinin sağlayıcısı ve denetleyicisi
bilinçli ve sistemli bir devlet politikası 2-Klasik Dönem’de Osmanlı Devleti’nde eğitim ve sağlık hizmetleri konumuna gelmiştir.
yoktur. Osmanlı Devleti’nde sağlık sağlayan vakıflar, modernleşmeye ayak uyduramamıştır. Vakıf
hizmetleri; bazıları Selçuklulardan kalma kurucularının okutulacak kitaplar dâhil eğitim sürecini belirlemesi, 6-XIX. yüzyılda gelirleri düşen ve kuruluş
darüşşifa, darüssıhha, bimaristan, modernleşmenin önünde büyük bir engel olmuştur. amaçlarından sapan vakıflar, Osmanlı Devleti’nin
maristan gibi adlarla anılan modern ekonomik sisteme geçmesinde bir engel
hastanelerde verilmiştir. Buralarda 3-Böylece vakıf kaynakları ile kurulan eğitim sistemi, çağın gerisinde olarak görülmüştür.
verilen sağlık hizmetleri, tıpkı eğitim kalmış ve ihtiyaçları karşılayamamıştır. Bu nedenle modern eğitim
alanında olduğu gibi vakıflar aracılığıyla sistemine kavuşamayan vakıf okulları yerine, köy ve kasabalarda devlet 7-Bu nedenle II. Mahmud Dönemi’nde,
yürütülmüştür tarafından modern eğitim veren okullar açılmaya başlanmıştır.
Evkaf Nezareti kurulmuş ve vakıf
** XIX. yüzyılda gelirleri düşen ve
kuruluş amaçlarından sapan vakıflar, 4-XIX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti dâhil olmak üzere mallarına el konularak gelirleri ve
Osmanlı Devleti’nin modern ekonomik Avrupa’da da hiçbir devletin sağlık alanında planlı, bilinçli ve yönetimleri merkezileştirilmiştir.
sisteme geçmesinde bir engel olarak sistemli bir devlet politikası yoktur. Böylece vakıflar, topluma ve eğitime
görülmüştür. Bu nedenle II. Mahmud ilişkin bir kurum olarak özerkliğini
Dönemi’nde, Evkaf Nezareti kurulmuş 5-Osmanlı Devleti’nde sağlık hizmetleri; bazıları Selçuklulardan
ve vakıf mallarına el konularak gelirleri
kaybetmiştir
kalma darüşşifa, darüssıhha, bimaristan, maristan gibi adlarla
ve yönetimleri merkezileştirilmiştir. anılan hastanelerde verilmiştir. Buralarda verilen sağlık hizmetleri,
Böylece vakıflar, topluma ve eğitime
tıpkı eğitim alanında olduğu gibi vakıflar aracılığıyla yürütülmüştür.
ilişkin bir kurum olarak özerkliğini
kaybetmiştir

4.4. OSMANLI DEVLETİ’NDE 1-Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyılın ikinci yarısından 2-Bu durumdan rahatsız olan III. Selim, âyanları
halka seçtirerek merkezî otoriteyi güçlendirmek
DEMOKRATİKLEŞME itibaren devletle halk arasında irtibatı sağlayan âyan ve istese de başarılı olamamıştır. Taşrada otoriteyi
HAREKETLERİ eşraf olarak anılan mahallî otoriteler ortaya çıkmıştır. kuramayan devlet, bu yerel güçlerin varlığını
Âyanlar, zamanla devletin içine düştüğü sıkıntılardan kabul etmek zorunda kalmıştır. Âyanların gerek
faydalanıp bulundukları bölgede güçlerini ve nüfuzlarını kendi aralarında gerekse devletle yaptığı
mücadeleler, sosyal yapıyı ve siyasi dengeleri
genişletmiştir. bozmuştur. Bir âyan olan Alemdar Mustafa
Paşa’nın sadrazam olmasıyla bu dengeler daha da
değişmiştir.

1-Alemdar Mustafa Paşa, II. Mahmud’un, tahta geçmesini sağlamış ve 4-II. Mahmud, iktidarının ilk yıllarını merkez ve
Sened-i İttifak kendisi de sadrazam olarak padişahtan daha etkin bir konuma gelmiştir. taşradaki siyasi dengeleri gözetmekle geçirmiştir.
1-Sened-i İttifak; devrin siyasi aktörleri Kendisi de bir âyan olan Alemdar Mustafa Paşa, ülkede düzenin Ülkede otoritesi zayıflamış olan padişaha karşı
olan âyanların, mevcut kazanımlarını sağlanması için devletle âyanların görüşmesi ve uzlaşması gerektiğini İstanbul’da Yeniçeri Ocağı ile ulema; taşrada ise
iktidar karşısında garanti altına alması düşünmüştür. Bu amaçla Rumeli ve Anadolu’daki âyanlar İstanbul’a davet âyanlar olarak anılan mahallî güçler ön plana
olarak yorumlanabilir. edilmiş fakat âyanlardan bazıları bu davete icabet etmemiştir. çıkmıştır. Siyasi rakiplerini aynı anda karşısına
almaktan kaçınan II. Mahmud, zamanla âyanların
2-Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa başkanlığında devlet görevlileri ile etkinliğini ortadan kaldırmıştır.
2-Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa İstanbul’a gelen ayanlar arasında geniş katılımlı bir toplantı yapılmıştır.
başkanlığında devlet görevlileri ile Müzakereler sonucunda 29 Eylül 1808’de bir sözleşme kaleme alınmıştır. 5-Sened-i İttifak; devrin siyasi aktörleri olan
İstanbul’a gelen ayanlar arasında geniş Âyanlara birtakım hak ve imtiyazlar veren bu sözleşmeye Sened-i İttifak âyanların, mevcut kazanımlarını iktidar karşısında
katılımlı bir toplantı yapılmıştır. denilmiştir. garanti altına alması olarak yorumlanabilir.
Müzakereler sonucunda 29 Eylül Sened-i İttifak, her ne kadar uygulanamamış bir
1808’de bir sözleşme kaleme alınmıştır. 3-II. Mahmud’un onaylamasıyla Sened-i İttifak resmen geçerli ve bağlayıcı belge olsa da hukuki bakımdan padişahın
Âyanlara birtakım hak ve imtiyazlar siyasi bir belge niteliği kazanmıştır. Sened-i İttifak’ın onaylanmasından yetkilerini kısıtlamış ve mutlak otoritesini
veren bu sözleşmeye Sened-i İttifak kısa süre sonra çıkan bir yeniçeri ayaklanmasında sözleşmenin mimarı sınırlandırmıştır. Araştırmacılardan bazıları,
denilmiştir. Alemdar Mustafa Paşa ölmüştür. Böylece Sened-i İttifak sahipsiz kalmış Sened-i İttifak’ı basit bir anayasa taslağı olarak
ve belgedeki şartlar uygulanamamıştır. Türkiye’deki anayasal hareketlerin başlangıcı
kabul etmiştir.

Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839


1-Osmanlı Devleti’nin iç ve dış 1-Taşrada âyanların etkisini azaltan merkezde de Yeniçeri Ocağı’nı 6-Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Mustafa Reşid
sorunlarla karşı karşıya kaldığı bu kaldıran II. Mahmud, otoritesini güçlendirmiş ve 1830’lardan itibaren Paşa; Tanzimat Fermanı’nı 3 Kasım 1839’da
dönemde, içerde bütünlüğü sağlamak, Osmanlı merkez teşkilatında köklü değişiklikler yapmıştır. II. Mahmud Gülhane Meydanı’nda yüksek rütbeli devlet
devletin zayıflamasını engellemek ve Dönemi’nde yapılan bu değişiklikler, bir bakıma Tanzimat Dönemi’nin adamları, ulema, Rum ve Ermeni patrikleri,
Avrupa kamuoyunun desteğini temelini oluşturmuştur. hahambaşı, esnaf temsilcileri ve sefirlerin de hazır
kazanmak için daha kapsamlı yenilik bulunduğu bir törende okumuştur.
hareketlerine ihtiyaç duyulmuştur 2-II. Mahmud Dönemi’nin sonlarına doğru, Mısır Meselesi tekrar ortaya
çıkmıştır. Kavalalı Mehmet Ali Paşa kuvvetlerinin, Osmanlı ordusunu 7-Töreni Gülhane Kasrı’ndan izleyen Sultan
2-Bu amaçla Sultan Abdülmecid’in yenilgiye uğratmasının ardından II. Mahmud 1839’da vefat etmiş ve Abdülmecid, ilan edilen hususlara uyacağına dair
emriyle Sadrazam Koca Hüsrev Paşa’nın yerine oğlu Abdülmecid, tahta geçmiştir. Hırka-i Şerif Dairesi’nde (Görsel 4.55) yemin
başkanlığında Bâbıâli’de bir Meşveret etmiştir. Tanzimat Fermanı’nda; eskiden devletin
Meclisi toplanmıştır. İlmiye mensupları 3-Osmanlı Devleti’nin iç ve dış sorunlarla karşı karşıya kaldığı bu güçlü, ülkenin mamur ve halkın refah içinde
ve bürokratların katıldığı bu mecliste dönemde, içerde bütünlüğü sağlamak, devletin zayıflamasını engellemek olduğu ancak son 150 yıldan beri bu durumun
kabul edilen ilkeler, padişah tarafından ve Avrupa kamuoyunun desteğini kazanmak için daha kapsamlı yenilik zaaf ve fakirliğe dönüştüğü ifade edilmiştir.
da onaylanmıştır. hareketlerine ihtiyaç duyulmuştur Ardından gerekli tedbirlerin alınması hâlinde,
devletin kısa sürede eski durumuna kavuşacağı
3-Bu ilkeler, Mustafa Reşid Paşa 4-Bu amaçla Sultan Abdülmecid’in emriyle Sadrazam Koca Hüsrev belirtilerek bunun için hazırlanması gereken yeni
tarafından ilan edilecek olan Tanzimat Paşa’nın başkanlığında Bâbıâli’de bir Meşveret Meclisi toplanmıştır. kanunların esasından bahsedilmiştir.
Fermanı’nın da esasını oluşturmuştur. İlmiye mensupları ve bürokratların katıldığı bu mecliste kabul edilen
Bu süreçte Tanzimat Fermanı, tek ilkeler, padişah tarafından da onaylanmıştır.
başına Mustafa Reşid Paşa tarafından
hazırlanmamıştır. Ferman dış etkilerden 5-Bu ilkeler, Mustafa Reşid Paşa tarafından ilan edilecek olan Tanzimat
ziyade Osmanlı Devleti’nin iç Fermanı’nın da esasını oluşturmuştur. Bu süreçte Tanzimat Fermanı, tek
etkenlerinin ürünü olarak ortaya başına Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanmamıştır. Ferman dış
çıkmıştır. Ancak Tanzimat Fermanı’nda etkilerden ziyade Osmanlı Devleti’nin iç etkenlerinin ürünü olarak ortaya
geçen “eski idare usulünü tamamen çıkmıştır. Ancak Tanzimat Fermanı’nda geçen “eski idare usulünü
değiştiren bu iradenin dost devletlere tamamen değiştiren bu iradenin dost devletlere duyurulması” ifadesi
duyurulması” ifadesi Osmanlı Osmanlı Devleti’nin, Mısır Meselesi’nin görüşüleceği Londra
Devleti’nin, Mısır Meselesi’nin Konferansı’ndan önce Avrupalı devletlerin desteğini kazanma arzusunu
görüşüleceği Londra Konferansı’ndan da göstermiştir.
önce Avrupalı devletlerin desteğini
kazanma arzusunu da göstermiştir.
TANZİMAT FERMANI Tanzimat Fermanı’nın önemli maddeleri şunlardır: • Hiç kimseye yargılanmadan ölüm cezası
• Müslüman ve Hristiyan bütün tebaanın can güvenliği, mal, verilmeyecek,herkes malını mülkünü istediği gibi
MADDELERİ ırz ve namusu korunacaktır. tasarruf edebilecektir.
• Vergi, herkesin gücü oranında tahsil edilecektir.
• Askerlik tüm Osmanlı tebaası için zorunlu olacak ve askerlik • Ülkenin harap olmasına yol açan rüşveti
süresi dört veya beş yıl olarak belirlenecektir. önlemek amacıylaetkili bir kanun hazırlanacaktır

TANZİMATIN ETKİLERİ 1-Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti’nde geleneksel yapıyı kökten 3-Tebaanın kanun önünde eşitliğine dayanan
sarsacak yenilikler getirmiştir. XIX. yüzyılda Sırpların özerklik kazanması, Osmanlı birliği siyaseti, Tanzimat Devri’nin en
* Tanzimat Fermanı, milliyetçilik Yunanların bağımsız olması ve Rusya’nın Panslavizm politikasını önemli unsurlarından olmuş ve bu siyaset, Islahat
akımından etkilenen gayrimüslimlerin
sürdürmesi gibi gelişmeler, Osmanlı Devleti’ni zor durumda bırakmıştır. Fermanı’nda da devam etmiştir.
devletten ayrılmasını önlemek amacıyla
ortaya atılmış ve müslim gayrimüslim
2-Bu nedenle Tanzimat Fermanı, milliyetçilik akımından etkilenen 4-1876 Kanun-ı Esasi’deki; “Osmanlı Devleti
eşitliğini esas alan bir Osmanlı milleti
gayrimüslimlerin devletten ayrılmasını önlemek amacıyla ortaya atılmış tabiyyetindeki herkes hangi din ve mezhepten
oluşturmayı hedeflemiştir
ve müslim gayrimüslim eşitliğini esas alan bir Osmanlı milleti olursa olsun istisnasız Osmanlı tabir olunur.”
oluşturmayı hedeflemiştir. ifadesi de yine bu siyasetin Meşrutiyet Dönemi’ne
yansımasıdır.

1-Osmanlı Devleti, 3 Kasım 1839’da ilan ettiği Gülhane Hatt-ı 4-Islahat Fermanı’nda gayrimüslimlere,
Islahat Fermanı (1856) Hümâyunu ile bütün Osmanlı tebaasının kanun önünde eşit
1-Avrupalı devletler, TANZİMAT fermanını yeterli sayıldığını ve herkesin devletin güvencesi altında olduğunu
vatandaşlık hukuku açısından
bulmamış ve Osmanlı Devleti’nde Müslümanlarla açıklamıştır. Müslümanlarla tam eşitlik sağlayan
gayrimüslimler arasında bazı siyasi ve hukuki önemli haklar verilmiştir.
farklılıklar olduğunu ileri sürmüştür. 2-Ancak Avrupalı devletler, bu fermanı yeterli bulmamış ve
Osmanlı Devleti’nde Müslümanlarla gayrimüslimler arasında 5-Böylece Avrupalı devletlerin, Osmanlı’nın iç
2-Avrupalı devletlerin daha köklü reformlar bazı siyasi ve hukuki farklılıklar olduğunu ileri sürmüştür. işlerine müdahalesi önlenmek istenmiştir. Islahat
yapılması talepleri sonucunda, Osmanlı tarihinde Fermanı’nın, Paris Antlaşması maddeleri arasında
önemli bir yere sahip olan Islahat Fermanı 3-Avrupalı devletlerin daha köklü reformlar yapılması yer alması, bu fermanın siyasi nitelikli olduğunu
talepleri sonucunda, Osmanlı tarihinde önemli bir yere sahip göstermektedir.
hazırlanmıştır.
olan Islahat Fermanı hazırlanmıştır.
3-Islahat Fermanı’nda gayrimüslimlere,
vatandaşlık hukuku açısından Müslümanlarla
tam eşitlik sağlayan önemli haklar verilmiştir.
Islahat Fermanı’nın 1-Osmanlı Ortodokslarını resmen himaye etmek isteyen Rusya, XIX. 4-Osmanlı Devleti ise yapılan bu görüşmenin ve
yüzyılda Kudüs ve çevresindeki kutsal yerler için Osmanlı Devleti’nden alınan kararların devletin iç işlerine karışmak
Hazırlanışı bazı taleplerde bulunmuştur. Ancak Rusların bu istekleri Osmanlı anlamına geleceğini bildirmiştir. Bunu engellemek
1-Islahat Fermanı’nın hazırlanması için yönetimi tarafından reddedilmiştir. için barış görüşmelerinden önce Islahat
İstanbul’da İngiltere, Fransa ve Fermanı’nı ilan etmeyi uygun görmüştür.
Avusturya’nın elçilerinin de yer aldığı bir 2-Kutsal Yerler Sorunu’yla başlayan Kırım Savaşı’nda Batılı devletler, 5-Islahat Fermanı’nın hazırlanması için
komisyon kurulmuştur. Bu devletler, Osmanlı Devleti’nin yanında yer almıştır. Kırım Savaşı’nın çıkmasında, İstanbul’da İngiltere, Fransa ve Avusturya’nın
Rusya’nın daha önce Osmanlı Rusya’nın Osmanlı Devleti’ndeki Ortodoks Hristiyanlar üzerinde elçilerinin de yer aldığı bir komisyon kurulmuştur.
Devleti’nden Ortodoks Hristiyanları nüfuzunu artırmak istemesi etkili olmuştur. Osmanlı Devleti’ndeki Bu devletler, Rusya’nın daha önce Osmanlı
bahane ederek sağladığı hak ve Hristiyanların haklarının yeterince korunmadığını iddia eden Rusya’ya Devleti’nden Ortodoks Hristiyanları bahane
ayrıcalıkları, kendileri için elde etmeyi karşı Avrupalı Devletler, bu iddiayı boşa çıkarmak için girişimlerde ederek sağladığı hak ve ayrıcalıkları, kendileri için
amaçlamıştır. bulunmuştur. elde etmeyi amaçlamıştır.

2-Ayrıca Avrupalı devletler, alınan 3-Kırım Savaşı sürerken İngiltere, Fransa ve Avusturya, savaş sonrasında 6-Ayrıca Avrupalı devletler, alınan kararların
kararların uygulanmasında da yapılacak antlaşma esaslarını görüşerek bazı kararlar almıştır. Bu kararlar uygulanmasında da kendilerinin söz hakkına sahip
kendilerinin söz hakkına sahip olmasını arasında, Osmanlı Devleti’nin hükümranlık haklarını bozmayacak bir olmasını istemiştir. Müzakereler sonrasında
istemiştir. Müzakereler sonrasında şekilde, Hristiyanların hak ve ayrıcalıklarını belirleyen bir ferman komisyon, yeni bir ıslahat programı hazırlamış ve
komisyon, yeni bir ıslahat programı çıkarılması da yer almıştır. bir beyanname şeklinde ilan edilmesine karar
hazırlamış ve bir beyanname şeklinde verilmiştir.
ilan edilmesine karar verilmiştir

Islahat Fermanı ve İlanı Islahat Fermanın getirdiği önemli hususlar özetle şöyledir: • Tebaanın eşit ve serbest şekilde ticari ve
• Tanzimat Fermanı kararları, bu fermanla yenilenecek ve ekonomik girişimlerde bulunabilmesi sağlanacak.
Fermanı: Paris Kongresi’nin uygulanması için gerekli önlemler alınacak. • Mahkemeler herkese açık olacak, keyfî cezalar
başlamasından sonra İstanbul’da 18 • Müslümanlar ile gayrimüslimler kanun önünde eşit olacak. verilmeyecek.
Şubat 1856 tarihinde yabancı devlet • Patrikhanelerde (Görsel 4.58) • Müslümanlar ile gayrimüslimler arasındaki
temsilcilerinin de katıldığı bir törenle yeni meclisler kurulacak ve verecekleri kararlar Bâbıâli tarafından davaları görmek için karma mahkemeler
ilan edilmiştir. onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. kurulacak, gayrimüslimlerin
• Hükûmetten izin almak şartıyla şahitlikleri kabul edilecek ve herkes kendi
gayrimüslimler şehir ve kasabalarda bulunan kilise, manastır, inancına göre
mezarlık, okul, hastane gibi kurumlarını tamir ettirebilecek veya yemin edebilecek.
yeniden yaptırabilecek. • Yazışmalarda veya halkın ve memurların
• Irk, din, dil farkı gözetilmeden söyleminde gayrimüslimleri aşağılayan tabirler
hiçbir mezhep diğerine üstün kullanılmayacak.
sayılmayacak. • Yabancılar da Osmanlı Devleti sınırları içerisinde
• Hiç kimse din değiştirmeye zorlanmayacak. mülk
• Devlet hizmetlerine, askerliğe ve okullara ayrım gözetmeksizin tüm sahibi olabilecek.
tebaa kabul edilecek. • İltizam usulü kaldırılacak, bütün Osmanlı tebaası
• Bütün milletler okul açabilecek. din ve
• Cizye vergisi kaldırılacak, gayrimüslimler askerlik yapacak mezhebi ne olursa olsun aynı vergiyi ödeyecek
veya askerlik bedelini nakit olarak ödeyecek.
1-Islahat Fermanı’nın amacı Müslümanlar ile gayrimüslimlerin haklarını 4-Islahat Fermanı, Müslümanlar tarafından
Islahat Fermanı’nın eşit hâle getirerek bütün toplulukları ırk, din, dil ayrımı gözetmeksizin olumlu karşılanmadığı gibi kendilerine birtakım
Devlet Yönetimine kaynaştırmak ve böylece bir Osmanlı toplumu meydana getirmektir. haklar tanınan gayrimüslimler tarafından da
olumsuz karşılanmıştır.
Etkileri
1-Islahat Fermanı’nın amacı 2-Ancak Ferman, gayrimüslimlerin ayrıcalıklarını genişletmiş,
Müslümanlar ile gayrimüslimlerin Müslümanlar için ise yeni haklar getirmemiştir. Osmanlı Devleti, Avrupalı 5-Örneğin fermandan önce devlet katında üstün
haklarını eşit hâle getirerek bütün devletlerin baskısı karşısında, Müslüman olmayan toplumlara eşitlik sayılan Rumlar, Islahat Fermanı’yla diğer
toplulukları ırk, din, dil ayrımı tanıdığını resmen açıklamak zorunda kalmıştır. gayrimüslimlerle eşit hâle geldikleri için fermana
gözetmeksizin kaynaştırmak ve böylece karşı çıkmıştır.
bir Osmanlı toplumu meydana
getirmektir 3-Bu fermanla gayrimüslimler üzerindeki nüfuzlarını artıran Avrupalı
2-Bu fermanla gayrimüslimler devletler; Osmanlı topraklarında siyasi, ekonomik, hukuki ve kültürel 6-Osmanlı Devleti’nde yaşayan gayrimüslimlerin
üzerindeki nüfuzlarını artıran Avrupalı alanlarda yeni hak ve çıkarlar sağlamıştır. ruhban sınıfı ise kendi egemen konumu sarsıldığı
devletler; Osmanlı topraklarında siyasi, için fermana tepki göstermiştir. Devlet içinde bu
ekonomik, hukuki ve kültürel alanlarda tepkilerle karşılanan Islahat Fermanı, uygulamada
yeni hak ve çıkarlar sağlamıştır. da birçok güçlükle karşılaşmıştır.

KANUN-I ESASİ
ÖZET 1-Osmanlı Devleti’nde padişahlar ve devlet adamları, devletin zayıflamasını engellemek amacıyla çeşitli dönemlerde pek çok
KANUNI ESASİ: yenilik yapmıştır. Bu yenilik hareketleri, Tanzimat Dönemi’nde hız kazanmış fakat devletin gerilemesine engel olamamıştır.
OSMANLI DEVLETİNİN İLK ANAYASASI Avrupa’da 1830 ve 1848 İhtilalleriyle mutlak monarşilerin yerini anayasal monarşilerin alması, bazı Osmanlı aydınlarında
AMACI: Kanun-ı Esasi hem dış Osmanlı Devleti’nin de bu yönetime geçmesinin gerekli olduğu fikrini doğurmuştur.
sorunlara çare bulmayı hem de
içeride bir değişimi hedeflemiştir. 2-“Yeni Osmanlılar” olarak bilinen aydınlar, Osmanlı Devleti’nin sadece meşruti yönetim ile kurtulabileceğine inanmıştır.
Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla Mısır Meşrutiyet yönetimine geçiş için devletin siyasi, sosyal ve hukuki yapısında bazı değişikliklerin yapılması zorunluluğu üzerinde
de durulmuştur
Meselesi’nde, Islahat Fermanı’nın
ilanıyla da Paris Konferansı’nda 3-Osmanlı Devleti’nde Kanun-ı Esasi’nin kabulüyle I. Meşrutiyet Dönemi’nin başlamasını sağlayan gelişmeler, 10 Mayıs
Batılı devletlerin desteğinin 1876’da ortaya çıkan öğrenci hareketiyle başlamıştır. Medrese öğrencilerinin bu hareketi, halktan da destek görmüş ve Sultan
sağlanması amaçlanmıştır. Benzer Abdülaziz önemli kademelere meşrutiyet yanlısı paşaları getirmek zorunda kalmıştır.
şekilde Kanun-ı Esasi’nin ilanında da
Tersane Konferansı’na katılan 4-Devlet kademelerinde önemli görevlere gelen meşrutiyet taraftarları, Sultan Abdülaziz’i tahttan indirerek yerine Şehzade
Avrupalı devletleri etkilemek Murad’ı tahta geçirmiştir. Kısa süre sonra da V. Murad’ın yerine, meşrutiyeti ilan edeceği teminatını veren II. Abdülhamid
amaçlanmıştır. Her ne kadar halkın tahta çıkarılmıştır.
desteği ve baskısı olmasa da Kanun-
ı Esasi’nin ilanını bütünüyle dış 5-1876’da Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu iç ve dış sorunlar, bir anayasanın ilanını zorunlu kılmıştır. II. Abdülhamid, bu iş
için Mithat Paşa başkanlığında bir komisyon kurulmasına izin vermiştir. Bu komisyon Fransa, Belçika ve Prusya
sebeplere bağlamak da mümkün anayasalarından esinlenerek bir anayasa metni hazırlamış ve padişahın da katkılarıyla 119 maddelik Kanun-ı Esasi ortaya
değildir. çıkmıştır.
6-1876 yılı Osmanlı Devleti’nde padişah değişikliklerinin olduğu, anayasa tasarısı ve ilanıyla ilgili şiddetli tartışmaların yaşandığı
ÖNEMLİ: Tanzimat’la başlayan bir yıl olmuştur. Aynı yıl, Balkanlar’da yaşanan bunalıma bir çözüm yolu bulmak için Avrupalı devletler ve Osmanlı
temsilcilerinin katılımıyla Tersane Konferansı toplanmıştır.
modernleşme sürecinin doğal bir
7-Osmanlı Devleti, Tersane Konferansı’nın yapıldığı sırada 23 Aralık 1876 günü törenle Kanun-ı Esasi’yi ilan etmiştir.Türk
devamı olan Kanun-ı Esasi’nin
tarihinin bu ilk anayasasıyla Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet yönetimine geçilmiştir. Kanun-ı Esasi’nin metni bastırılarak halka
ilanında, Genç Osmanlıların halkın dağıtılmış ve halk meşrutiyeti büyük bir heyecanla karşılamıştır. İstanbul’un değişik yerlerinde top atışları yapılmış ve
yönetime katılması düşüncesi etkili İstanbul’da büyük şenlikler düzenlenmiştir. Vilayetlere, sancaklara ve kazalara bir genelge gönderilerek Kanun-ı Esasi’nin ilan
olmuştur. Osmanlı Devleti’nin XIX. edildiği duyurulmuştur.
yüzyıldaki demokratikleşme
faaliyetlerinde içerde ve dışardaki 8-Kanun-ı Esasi hem dış sorunlara çare bulmayı hem de içeride bir değişimi hedeflemiştir. Tanzimat Fermanı’nın
farklı kesimlerin talepleri etkili ilanıyla Mısır Meselesi’nde, Islahat Fermanı’nın ilanıyla da Paris Konferansı’nda Batılı devletlerin desteğinin
olmuştur. Örneğin Sened-i İttifak’ın sağlanması amaçlanmıştır. Benzer şekilde Kanun-ı Esasi’nin ilanında da Tersane Konferansı’na katılan Avrupalı
imzalanmasında yerel siyasi aktörler devletleri etkilemek amaçlanmıştır. Her ne kadar halkın desteği ve baskısı olmasa da Kanun-ı Esasi’nin ilanını
olan âyanların, Tanzimat ve Islahat bütünüyle dış sebeplere bağlamak da mümkün değildir.
Fermanı ile Kanun-ı Esasi’nin ilanında
ise ahalinin ve uluslararası güçlerin 9-Tanzimat’la başlayan modernleşme sürecinin doğal bir devamı olan Kanun-ı Esasi’nin ilanında, Genç Osmanlıların halkın
istekleri belirleyici olmuştur. Bunun yönetime katılması düşüncesi etkili olmuştur. Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyıldaki demokratikleşme faaliyetlerinde içerde ve
yanı sıra Osmanlı Devleti gerek dışardaki farklı kesimlerin talepleri etkili olmuştur. Örneğin Sened-i İttifak’ın imzalanmasında yerel siyasi aktörler olan
Tanzimat ve Islahat Fermanı gerekse âyanların, Tanzimat ve Islahat Fermanı ile Kanun-ı Esasi’nin ilanında ise ahalinin ve uluslararası güçlerin istekleri belirleyici
Kanun-ı Esasi ile çıkardığı kanunlarla olmuştur. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti gerek Tanzimat ve Islahat Fermanı gerekse Kanun-ı Esasi ile çıkardığı kanunlarla
devlet-toplum ilişkisini iyileştirmek ve devletin Avrupa siyasi sistemine entegrasyonunu sağlamak istemiştir
devlet-toplum ilişkisini iyileştirmek
ve devletin Avrupa siyasi sistemine
10-Anayasada vekillerin bütün Osmanlıları temsil etmesi yönündeki hüküm bir tarafa bırakılmış, vekiller mensup oldukları ırk
entegrasyonunu sağlamak istemiştir veya dinin temsilcileri gibi davranmaya başlamıştır. Özellikle farklı unsurların hükûmete karşı faaliyetleri, mecliste bir kargaşa
ortamı oluşturmuştur. Padişah 13 Şubat 1878’de Kanun-i Esasi’nin kendisine verdiği yetkiye dayanarak meclisi
süresiz tatil etmiş ve otuz yıl sürecek olan II. Abdülhamid yönetimi başlamıştır .
Tanzimat ve Meşrutiyet 1-Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’la birlikte yeni bir dönem başlamış ve hukuk devleti olma yolunda önemli adımlar atılmıştır.
a-Tanzimat Fermanı’nda Osmanlı Devleti’nin askerlik, vergi, yargı gibi temel meselelerinden bahsedilmiş ancak bu sorunların
Dönemlerindeki Hukuksal hâlledilmesiyle ilgili kanunların ayrıca çıkarılacağı ifade edilmiştir.
Gelişmeler b-Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemlerinde çıkarılan kanunlarda devlet ile toplum ilişkilerini düzenleme ve Avrupa kanunlarıyla
entegrasyon düşüncesi etkili olmuştur. Osmanlı Devleti’nin bu dönemdeki hukuki ihtiyaçları da yasaların yapılmasında önemli
a- Arazi Kanunnamesi rol oynamıştır.
c-Tanzimat ve Islahat Fermanlarında ilan edilen hususların başında can, mal ve namus emniyeti gelmiş, bütün vatandaşlara
b-. Mecelle, Tanzimat Dönemi’nde eşit haklar öngörülmüştür. Bu gelişmeler nedeniyle Osmanlı Devleti yeni düzenlemeler yapmak zorunda kalmıştır.
hazırlanan en önemli ve millî kanun olup
borçlar, eşya ve yargılama hukukuna d-Tanzimat Fermanı’nın uygulanması için 1840 yılında 40 maddelik ceza kanunu çıkarılmıştır. Bu kanun çoban ile vezirin eşit
dair bölümlerden oluşmuştur. Aile ve tutulduğu bir anlayışla hazırlanmış ve bu kanunla merkezde sadrazamın, taşrada da valilerin keyfî uygulamalarına son
miras hukukuna yer verilmemiştir verilmeye çalışılmıştır. Ceza kanunu, tekniği ve yöntemi bakımlarından Avrupa hukukundan yararlanılarak yapılmıştır. 1840
tarihli Ceza Kanunnamesi’nin eksiklikleri 1851’de Kanun-i Cedit ile giderilmeye çalışılmıştır. Bu kanunun en önemli yeniliği,
kamu davası anlayışını getirmesi olmuştur. Böylece mağdur veya mirasçılar, suçluyu affetse bile devlet bunu kamu davası
hâline getirip suçluyu cezalandırma yoluna gidebilmiştir.

e-Yine Fransa kanunları örnek alınarak 1858’de daha kapsamlı bir Ceza Kanunnamesi ile 1870’te Askerî Ceza Kanunu
oluşturulmuştur. Osmanlı ticaret hukuku da Fransa kanunları örnek alınarak hazırlanmıştır. 26 Temmuz 1850’de oluşturulan
Ticaret Kanunnamesi, özel hukuk alanında yapılan ilk kanundur. Bu kanuna yapılan ilavelerle birlikte Osmanlı Devleti’nde yeni
ticaret mahkemeleri kurulmuş ve bu mahkemelerin yetkileri tüm ticari davaları kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

f-Deniz ticareti hukuku ise Hollanda, Sicilya, Belçika ve Prusya kanunlarından da yararlanılarak 1863’te Ticaret-i Bahriye
Kanunnamesi adıyla hazırlanmıştır. Ancak Avrupa ve özellikle Fransız hukukundan yapılan uyarlamalar, faiz konusunda olduğu
gibi zaman zaman İslam hukukuyla çatışmıştır.

g-Toprak hukuku alanında yapılan en önemli kanun, Arazi Kanunnamesi olup Ahmed Cevdet Paşa’nın başkanlığındaki bir
heyet tarafından 1858 yılında hazırlanmıştır. Arazi Kanunnamesi, sistem bakımından Avrupa etkileri taşısa da içerik yönünden
bu dönemde Mecelle ile birlikte meydana getirilen iki millî kanundan biridir.

h-Tanzimat Dönemi’nde, Fransız Medeni Kanunu örnek alınarak bir Osmanlı medeni hukuku hazırlanması gündeme gelmiş
ancak bazı devlet adamları buna karşı çıkmıştır. Bunun üzerine 1868’de Ahmed Cevdet Paşa’nın başkanlığında bir komisyon
tarafından Mecelle hazırlanmıştır. Mecelle, Tanzimat Dönemi’nde hazırlanan en önemli ve millî kanun olup borçlar, eşya ve
yargılama hukukuna dair bölümlerden oluşmuştur. Aile ve miras hukukuna yer verilmemiştir. Hanefi fıkhına göre
hazırlanan Mecelle, toplam 16 kitap ve 1851 maddeden oluşmuştur. 1861’de Avrupa hukukundan esinlenilerek “Umur-i
Maliyyeye Dair Nizamname” adıyla 68 maddelik bir mali kanun yayımlanmıştır. Bu nizamnameyle köy, kaza, sancak ve
vilayetlerde devlet gelirlerinin tahsili ve harcanma biçimleri düzenlenmiştir.

2-Osmanlı Devleti’nde hukuksal gelişimin dönüm noktası, Kanun-ı Esasi’nin kabulüdür. Kanun-ı Esasi; siyasal rejimi belirlemiş,
yetkilerin kullanımını tanımlamış, yönetenlerin sorumluluklarını belirleyip denetime tabi tutmuş ve yargılama açısından
yenilikler getirmiştir.
13-Bütün bu konularda padişahın geniş yetkilerinin bulunması, anayasayı etkisiz kılmış ve padişah Meclis-i Mebusan
karşısındaki üstünlüğünü korumuştur. Ancak padişahın geleneksel otoritesi, anayasa ile az da olsa sınırlandırılmıştır. Meclis-i
Mebusan üyelerinin seçimle gelecek olması da halkın idareye katılması için yeni bir adım olmuştur. Meşrutiyetin ilanından
sonraki yıllarda Kanun-ı Esasi’de yedi defa değişiklik yapılmıştır. II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra 21 Ağustos
1909’da yapılan değişiklikler, en köklü değişikliklerdir. 1909’daki değişikliklerden biri, padişahın mecliste anayasaya bağlılık
yemini etmesi olmuştur.

14-Bu dönemde hükûmetin, hükümdara değil Meclis-i Mebusana karşı sorumlu olması ve güvenoyu alma mecburiyeti gibi pek
çok önemli değişiklikler yapılmıştır. Ayrıca yabancı devletlerle antlaşmalar yapma konusunda meclisin yetkileri artırılmıştır. Bu
düzenlemeyle 1876’da padişaha tanınan sürgün yetkisi başta olmak üzere bazı haklar kaldırılmıştır. Böylece daha özgürlükçü
bir yapı ve gerçek parlamenter hükûmet modeli benimsenmiştir. Aynı dönemde, yeni bir madde ile toplanma ve dernek kurma
hürriyeti getirilmiştir.

Kanun-ı Esasi’nin Bazı Maddeleri • Padişah kutsaldır ve icraatlarından dolayı sorumlu tutulamaz. • Sadrazam ve şeyhülislamı bizzat padişah
Şunlardır: • Vekillerin tayin ve azli, yabancı devletlerle sözleşme belirler,sadrazamın belirleyeceği diğer vekiller ise
yapılması, savaş ve barış ilanı, kara ve deniz kuvvetlerinin kumandası, padişah tarafından onaylanır.
Meclis-i Umûminin toplanması ve tatili, Heyet-i Mebusan’ın feshi • Meclis-i Umûmi üyeleri, düşünce ve
padişahın mutlak haklarındandır. beyanlarında özgürdür; meclisteki konuşmaları ve
• Matbuat, kanun dairesinde serbesttir. görüşleri için haklarında soruşturma açılamaz.
• Müsadere, angarya ve işkence yasaktır. • Kanun teklifi Heyet-i Vükela’ya aittir.
• Kanun tasarıları Meclis-i Mebusan ile Meclis-i
Âyanda kabul edilir ve padişah tarafından
onaylanırsa kanunlaşır

BİLİYOR MUSUNUZ? Tanzimat ile birlikte eğitim faaliyetlerinin artması ve basın-yayın hayatının gelişmesi sürecinde yetişen aydın sınıfına “Yeni
Osmanlılar” denmiştir. Genç Osmanlılar adıyla da bilinen bu grup, genellikle bürokrat ve gazetecilerden oluşmuştur.
1860’lardan sonra örgütlü hâle gelmeye başlayan Yeni Osmanlılar, anayasanın kabulünü ve meşrutiyet yönetimine geçilmesi
gerektiğini savunmuştur.

BİLİYOR MUSUNUZ? Meşrutiyet yönetimi, padişahın yetkilerinin yasalarla sınırlandırılmasıdır. 1876’da Kanun-ı Esasi’nin ilanından, II. Abdülhamid’in
meclisi tatil edip Kanun-ı Esasi’yi askıya aldığı 1878 yılına kadar geçen dönem Osmanlı tarihinde I. Meşrutiyet Dönemi olarak
anılır.

BİLİYOR MUSUNUZ? Kanun-ı Esasi’ye göre Osmanlı Genel Meclisi, üyelerini halkın seçtiği Mebusan Meclisi ve padişahın seçtiği Âyan Meclisi olmak
üzere iki meclisten oluşmuştur. 19 Mart 1877’de ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı padişahın da katıldığı büyük bir törenle
Dolmabahçe Sarayı’nda (Görsel 4.61) açılmıştır.
BİLİYOR MUSUNUZ? Osmanlı Devleti’nde şeyhülislamın kontrolündeki eğitim işleri, 1846 yılında Meclis-i Maârif-i Umûmiyenin kurulmasıyla birlikte
hükûmetin denetimine girmiştir. 1847 tarihli Tapu Nizamnamesi’yle kadın ve erkeğe mirasta eşit hak tanınmıştır. 1864’te
uygulamaya konulan Vilayet Nizamnamesi ile taşra teşkilâtı düzenlenmiş ve aynı yıl Matbuat Nizamnamesi yayınlanmıştır.

Osmanlı Devleti’nde Seçim 1-Osmanlı Devleti’nde Seçim :Kanun-ı Esasi’yi hazırlayan komisyonun üzerinde çalıştığı konulardan biri de
:Kanun-ı Esasi’yi hazırlayan komisyonun seçimlerin yapılarak meclisin toplanmasını sağlamak olmuştur. Komisyon, meclisi oluşturacak üyelerin atamayla mı yoksa
üzerinde çalıştığı konulardan biri de seçimle mi belirleneceği konusu üzerinde titizlikle durmuştur.
seçimlerin yapılarak meclisin Âyan Meclisi üyelerinin padişah tarafından tespit edilmesi,
toplanmasını sağlamak olmuştur. Mebusan Meclisi üyelerinin ise seçimle belirlenmesi kararlaştırılmıştır.
Komisyon, meclisi oluşturacak üyelerin
atamayla mı yoksa seçimle mi 2-Bu iki meclis Meclis-i Umûmiyi meydana getirmiştir. Mebusların halk tarafından seçilmesi, Türk tarihinde demokratikleşme
belirleneceği konusu üzerinde titizlikle yolunda atılan önemli bir adım olmuştur. Kanun-ı Esasi’ye göre iki dereceli seçim yapılması gerekmektedir. Ancak meclisin bir
durmuştur. an önce toplanabilmesi için daha kolay bir yol izlenmiştir. Buna göre kaza, sancak ve vilayet idare meclislerinde halk tarafından
Âyan Meclisi üyelerinin padişah seçilmiş mevcut üyelerin, mebusları seçmeleri kararlaştırılmıştır. Bu sebeple ilk Osmanlı meclisinin mebusları genelde varlıklı
tarafından tespit edilmesi, ve nüfuzlu şahıslardan oluşmuştur.
Mebusan Meclisi üyelerinin ise
seçimle belirlenmesi kararlaştırılmıştır. 3-Osmanlı Devleti’nde ilk kez yapılan seçimlere başkent İstanbul’da ayrı bir özen gösterilmiş ve âdeta gelecekte tasarlanan bir
seçim modeli uygulanmıştır. Osmanlı toplumu seçim talimatlarına harfiyen uymuş ve seçimler sorunsuz bir şekilde yapılmıştır.
Bu ilk seçimle Türk toplumu demokratikleşme yolunda önemli bir adım atmıştır.

4-İlk Osmanlı Meclis-i Umûmisi, 115’i Meclis-i Mebusan ve 26’sı da Meclis-i Âyandan olmak üzere 141 üyeyle 19 Mart 1877’de
Dolmabahçe Sarayı’nda toplanmıştır. Meclisin açılış gününde tüm resmî daireler tatil edilmiş ve halk törene büyük ilgi
göstermiştir

5-Osmanlı toplumundaki gayrimüslim nüfus, Müslüman nüfusun yaklaşık dörtte biri kadardır. Buna rağmen mebuslar
arasındaki orana bakıldığında gayrimüslim mebus sayısının, Müslüman mebus sayısına yakın olduğu görülmektedir. Bu durum
temsil ilkesinin gerçekleşmesi konusunda Müslümanların aleyhine olmuştur. Meclis ilk dönem çalışmalarını 28 Haziran
1877’de tamamlamıştır.

6-Meclisin 13 Aralık 1877’de başlayan ikinci çalışma döneminde Osmanlı Devleti, Ruslara karşı 93 Harbi’nde ağır bir yenilgi
almıştır. Bu dönemde mecliste, Müslüman ve gayrimüslim mebuslar arasındaki tartışmalar sertleşmiş ve bu şartlarda meclis
çalışmalarının yararlı olmayacağı ortaya çıkmıştır.

7-Bu gerekçelerle Sultan II. Abdülhamid 13 Şubat 1878’de meclisi süresiz tatil etmiş ve böylece Osmanlı Devleti
mutlakiyetçi bir yönetime dönmüştür

8-II. Meşrutiyet ve Siyasi Partiler 1908 yılında içerde ve dışarda gelişen olaylar üzerine İttihat ve Terakki Cemiyeti harekete
geçmeye karar vermiştir. Aralarında Niyazi Bey, Enver Bey gibi ünlü subayların da bulunduğu askerî gruplar, 23 Temmuz
1908’de Sultan II. Abdülhamid’e Kanun-ı Esasi’yi yeniden yürürlüğe koydurmayı başarmıştır.
9-Böylece II. Meşrutiyet Dönemi başlamış ve otuz yıllık bir aradan sonra yeniden mebus seçimi yapılmıştır. Seçim, I.
Meşrutiyet’te olduğu gibi iki derecelidir. Bu sisteme göre önce seçmenler mebusları seçecek olan kişileri belirlemiş sonra da
bu kişiler mebusları seçmiştir. Bu seçimlerde birden fazla oy kullanmayı engellemek için seçmenlerin nüfus cüzdanlarına kayıt
düşülmüştür.

10-Yapılan seçimlerde seçme yaşı 25, seçilebilme yaşı ise 30 olarak belirtilmiştir. 1908 seçimlerine İttihat ve Terakki
Cemiyetiyle Ahrar Fırkası katılmıştır.

11-İttihat ve Terakki Cemiyetinin etkin olduğu II. Meşrutiyet Dönemi’ndeki ilk meclisi, 275 milletvekiliyle 17 Aralık 1908
tarihinde açılmıştır. Yeni rejime karşı çıkan 31 Mart Vakası’nın bastırılmasından sonra Sultan II. Abdülhamid tahttan
indirilmiştir.

12-Ardından II. Meşrutiyet Meclisi, 21 Ağustos 1909’da anayasa değişikliğini kabul etmiştir. Bu değişikliklerle siyasal
örgütlenme ve toplantı hakkı tanınmış ve Türk demokrasi tarihinde gerçek anlamıyla siyasi partiler kurulmaya başlanmıştır.
Böylece daha meşrutiyetçi bir yapı ve gerçek parlamenter hükûmet modeli benimsenmiştir.

13-31 Mart Vakası’ndan sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti özgürlükçü tavrından vazgeçmiştir. Bu durum İttihatçılara karşı
muhalefetin gelişmesine neden olmuş ve yeni partiler kurulmaya başlanmıştır.

14-II. Meşrutiyet Dönemi’nde Trablusgarp, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı yaşanmıştır. Bu savaşların yanında göçler,
isyanlar, siyasi çekişmeler ve toprak kayıpları gibi pek çok sosyal ve siyasi olay da meydana gelmiştir. Bütün bu gelişmelere
rağmen II. Meşrutiyet Dönemi’nde dört kez sandığa gidilmiştir.

15-Yine bu dönemde farklı fikirleri savunan pek çok parti kurulmuştur. Hatta bazen çok farklı fikirlere sahip olan kişiler aynı
parti çatısı altında bir araya gelmiştir. Meşrutiyet Dönemlerinde yapılan bu seçimler ve çok partili hayata geçiş denemeleri,
Türk tarihinde demokratikleşme yolunda atılan önemli adımlar olmuştur

BİLİYOR MUSUNUZ? 1889’da kurulan İttihâd-ı Osmanî Cemiyeti, 1895’te İttihat ve Terakki Cemiyeti adını almıştır. 1909’da kendini parti olarak ilan
eden İttihat Terakki Cemiyeti, 31 Mart Vakası’nın bastırılması ile güçlenmiştir. Bâb-ı Âli Baskını ile hükumeti tamamen ele alan
parti Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar devleti idare etmiştir.”

Üç Tarz-ı Siyaset 1-Avrupa’da ulus devlet, halk egemenliği, modernizm ve sekülerizm gibi gelişmeler; din ve töre temelli değerlerin yerine insan
aklını ve bilimin ürünü olan değerlerin konulmasını sağlamıştır. Ulus devletler, kendi halklarını dil ve ülkü birliğine sahip bir
“ulus” hâline getirmek ve “millî kültür” inşa etmek için çalışmıştır.

2-Ulus devlet modelinin öncüsü ve başarılı bir örneği olan Fransa, onlarca etnik grubu aynı dili konuşan ortak duygu ve
düşüncelere sahip bir millet hâline getirmeyi başarmıştır. Bununla beraber XIX. yüzyılda Fransa’da; Panslavizm, Pangermanizm
gibi pek çok ulusal akım ortaya çıkmıştır.
3-Avrupa’da yaşanan bu gelişmelerin Osmanlı Devleti’ne de yansımaları olmuştur. Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ülke
parçalanmaya doğru giderken kötü gidişi önlemek amacıyla birtakım kurtuluş çareleri ortaya atılmıştır. Osmanlı Devleti’nde
merkezî idarenin ve düşünce adamlarının, devletin dağılmasını önlemek için siyasi ve toplumsal birliği koruma çabaları, farklı
fikir akımlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu fikir akımları Üç Tarz-ı Siyaset olarak bilinmektedir
ÜÇ TARZ-I SİYASET (OSMANLICILIK-İSLAMCILIK-TÜRKÇÜLÜK)
OSMANLICILIK: Osmanlıcılık fikrine göre Fransız İhtilali ve Napoleon Savaşları sonrasında yaygınlaşan milliyetçilik fikri, halkların yaşadıkları topraklar üzerinde kendi
ırk, dil, din ve mezhep ayrımı devletlerini kurmak için faaliyetlere girişmelerine neden olmuştur. Bu sebeple özellikle imparatorluklar, millî devletlere
gözetilmeksizin Osmanlı halkları; haklar bölünme tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Osmanlı Devleti’nde ise devletin parçalanma tehlikesi karşısında pek çok aydın,
ve ödevler bakımından eşit kabul Osmanlıcılık fikrini savunmuştur.
edilmiştir. Böylece ortak bir vatan
kavramı etrafında bir Osmanlı ulusunun
oluşturulması amaçlanmıştır.
A-Osmanlıcılık fikrine göre ırk, dil, din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin Osmanlı halkları; haklar ve ödevler
Osmanlıcılık fikrinin oluşturulma amacı bakımından eşit kabul edilmiştir. Böylece ortak bir vatan kavramı etrafında bir Osmanlı ulusunun oluşturulması
devleti parçalanmaktan kurtarmak ve amaçlanmıştır. Osmanlıcılık fikrinin oluşturulma amacı devleti parçalanmaktan kurtarmak ve mevcut sınırları
mevcut sınırları korumak olmuştur. korumak olmuştur.

ÖNEMLİ: Akçura, Osmanlıcılık fikrinin Akçura, Osmanlıcılık fikrinin Fransa’nın liberal milliyet anlayışına göre II. Mahmud Devri’nde başladığını belirtmiştir. Tanzimat
Fransa’nın liberal milliyet anlayışına Devri’nde güçlenen Osmanlıcılık söylemi, Balkan Savaşları esnasında yaşanan millî felaket ve Rumeli top raklarının tamamının
göre II. Mahmud Devri’nde elden çıkması ile kesin olarak sona ermiştir.
başladığını belirtmiştir. Tanzimat
Devri’nde güçlenen Osmanlıcılık Namık Kemal , Ahmed Midhat Efendi ve Ziya Paşa gibi aydınlar Osmanlıcılık fikrinin önemli savunucularındandır.
söylemi, Balkan Savaşları esnasında
yaşanan millî felaket ve Rumeli top B-İSLAMCILIK: İslamcılık, dünyadaki Müslümanlardan bir “İslam Birliği” meydana getirilmesi fikri ve eylemidir. Sultan
raklarının tamamının elden çıkması Abdülaziz zamanında Osmanlıcılık fikrinin zayıflamaya başlamasıyla ortaya çıkan İslamcılık fikri, Avrupalılar tarafından
ile kesin olarak sona ermiştir Panislamizm olarak da adlandırılmıştır.

Sultan II. Abdülhamid İslamcılığı fikirden eyleme dönüştürmüştür. Onun döneminde sarayda, toplum hayatında, eğitimde ve
OSMANLICILIK FİKRİNİ SAVUNAN
dış siyasette İslamcılığa önem verilmiştir. Ayrıca bu dönemde, diğer İslam devletlerinde de geniş bir İslamcılık propagandasına
AYDINLAR: Namık Kemal , Ahmed girişilmiştir.
Midhat Efendi ve Ziya Paşa
İSLAMCILIK: İslamcılık, dünyadaki Dönemin şartları gereği toplumsal alanda dine, milletlerarası alanda da hilafete daha çok vurgu yapılmaya başlanmıştır. Birinci
Müslümanlardan bir “İslam Birliği” Dünya Savaşı’nın başında halife tarafından ilan edilen cihat çağrısı etkili olmamıştır. Bu savaş sırasında bazı Arap liderlerin
meydana getirilmesi fikri ve eylemidir. Osmanlı’ya karşı İngilizlerin yanında yer alması, milliyetçilik fikri ve bağımsızlık düşüncesinin, İslamcılık fikrinin önüne geçtiğini
Sultan Abdülaziz zamanında göstermiştir.
Osmanlıcılık fikrinin zayıflamaya
başlamasıyla ortaya çıkan İslamcılık fikri, Sultan II. Abdülhamid ve ünlü şair Mehmet Akif Ersoy bu fikrin önemli savunucularıdır.
Avrupalılar tarafından Panislamizm
olarak da adlandırılmıştır C-TÜRKÇÜLÜK:Türkçülük, Türk birliğini kurmayı hedef alan bir siyasi düşüncedir. Bu düşünceye göre önce Osmanlı
Türklerinin, Türk olmadıkları hâlde Türkleşmiş olanların ve millî bilinçten yoksun olanların bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
İSLAMCILIK FİKRİNİ SAVUNAN Daha sonra ise Asya kıtasıyla Doğu Avrupa’da yayılmış olan Türklerin birleştirilmesine geçilerek büyük bir siyasal milliyet
AYDINLAR: II. Abdülhamid ve ünlü şair meydana getirilmesi amaçlanmıştır.
Mehmet Akif Ersoy
TÜRKÇÜLÜK:Türkçülük, Türk birliğini Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Mehmet Emin Yurdakul, İsmail Gaspıralı ve Ahmet Ağaoğlu Türkçülük fikrinin önemli
kurmayı hedef alan bir siyasi düşüncedir savunucularındandır.
TÜRKÇÜLÜK FİKRİNİ SAVUNAN
Gerek Osmanlıcılık gerek İslamcılık ve gerekse Türkçülük fikrini ortaya atan ve savunanlar, merkezî idareyi elinde
AYDINLAR: Ziya Gökalp, Yusuf
bulunduranlar veya fikir adamlarıdır. Bu kişilerin ortak amacı Osmanlı Devleti’nin siyasi ve toplumsal birliğini koruyarak
Akçura, Mehmet Emin Yurdakul,
dağılmasını önlemektir
İsmail Gaspıralı ve Ahmet Ağaoğlu

Türkçülük Fikrinin • Milliyetçilik hareketinin Hristiyan tebaa arasında yayılması • Avrupa’nın Türkler aleyhindeki propagandaları,
ve bunun sonucunda isyanların çıkması, • Avrupa’ya giden Türk aydınlarının, Avrupalıların
Güçlenmesinin Nedenleri • Türk olmayan Müslüman toplulukların Batılı devletlerin Türkler
Şunlardır: propagandalarıyla Osmanlı Devleti’nden ayrılmaya başlamaları, hakkındaki çalışmalarından rahatsız olmalarıdır
• Osmanlı’nın kaybettiği topraklardaki Müslümanların Anadolu’ya göç
etmek zorunda kalması ve bu insanların karşı
karşıya kaldıkları felaketlerin uyandırdığı tepki,

Türkçülük fikri, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birlikte XX. yüzyılın başından itibaren güçlenmiş ve bu fikir Türkiye
BİLİYOR MUSUNUZ? Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da etkili olmuştur.

4.5. OSMANLI DEVLETİ’NDE DARBELER


AÇIKLAMA: 1-Osmanlı tarihinde isyanların önemli bir yeri olmakla birlikte XIX. yüzyıla kadar yaşanan isyanlar, hanedanın değiştirilmesine
yönelik bir halk hareketi olmamıştır.
2-Buna rağmen bu isyanların bazılarında hükümdar ya tahtını ya da hayatını kaybetmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren ise devlet
kademelerindeki değişim, Avrupa’da eğitim almış devlet adamlarıyla bazı aydınların tutumu ve özellikle de Avrupa’daki siyasi
akımların etkisi, rejimi hedef alan gelişmelere neden olmuştur.
1-1876 Darbesi Genel anlamda darbe, ordunun ya da devlet içindeki siyasi elitlerin örtük ve yasadışı yöntemlerle mevcut
1876 DARBESİ hükûmeti değiştirmesi olarak tanımlanır. 1876 Darbesi’ni önemli kılan ise Osmanlı Türk tarihinde darbe
1-1876 Darbesi’ni önemli kılan ise
tanımlamasına uyan ilk siyasi hareket olmasıdır.
Osmanlı Türk tarihinde darbe
tanımlamasına uyan ilk siyasi hareket
olmasıdır. 2-Osmanlı Devleti’nin toplum yapısı burjuvazi tarzı kurumları üretmeye uygun olmadığı gibi reformları yapan devlet
adamlarının da halkın yönetime katılması gibi bir amacı olmamıştır. Parlamentolu meşruti bir yönetim kurulması
2-Başlangıçta fikir yoluyla mücadele fikrini dile getirmeye başlayan Tanzimat Dönemi aydınları, Batı uygarlığının üstünlüğünü, halkın sahip olduğu geniş
eden meşrutiyet yanlıları, başarılı hürriyetlere ve parlamentolu demokratik siyasi rejimlere bağlamıştır.
olamayınca “Yeni Osmanlılar” 3-Osmanlı idarecileri ise meşruti sisteme inanmamış ve yapılan yeniliklerde merkezî otoritenin güçlendirilmesini ön planda
adıyla gizli bir cemiyet kurmuştur. Bu tutmuştur. Batı’yı örnek alarak yapılan yenilikler; aydınlar tarafından yeterli bulunmamış, siyasi rejimin değişmesi ve devlet
cemiyet, Batı’da eğitim görmüş otoritesinin sınırlandırılması tek yol olarak görülmüştür.
meşrutiyet yanlısı, genç bürokrat ve
aydınlar arasında büyük ilgi görmüş ve 4-İdareciler, Osmanlı Devleti gibi çok uluslu bir devlette bu tür bir girişimin bölünmelere neden olacağını düşündükleri için
cemiyete devlet adamlarından da parlamentolu meşruti rejime sıcak bakmamıştır. Ancak Sultan Abdülaziz’in sert mizacı ve otoriter yapısı, aydınların
parlamentolu rejim taleplerini daha da artırmıştır.
katılanlar olmuştur. Mısırlı Prens
Mustafa Fazıl Paşa, cemiyeti maddi
5-Başlangıçta fikir yoluyla mücadele eden meşrutiyet yanlıları, başarılı olamayınca “Yeni Osmanlılar” adıyla gizli
olarak desteklemiştir.
bir cemiyet kurmuştur. Bu cemiyet, Batı’da eğitim görmüş meşrutiyet yanlısı, genç bürokrat ve aydınlar arasında
3-Yeni Osmanlılar, meşruti sisteme büyük ilgi görmüş ve cemiyete devlet adamlarından da katılanlar olmuştur. Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşa,
geçmek için padişahla bir görüşme cemiyeti maddi olarak desteklemiştir.
yapmayı düşünmüşlerse de 1867’de
yaptıkları toplantıda ihtilal hareketine 6-Yeni Osmanlılar, meşruti sisteme geçmek için padişahla bir görüşme yapmayı düşünmüşlerse de 1867’de
girişmeye karar vermişlerdir. Kırk kişilik yaptıkları toplantıda ihtilal hareketine girişmeye karar vermişlerdir. Kırk kişilik bir fedai grubu ile Osmanlı
bir fedai grubu ile Osmanlı Devleti’nin Devleti’nin yönetim merkezi olan Bâbıâli’yi basmayı ve Sadrazam Âli Paşa ile taraftarlarını ortadan kaldırarak
yönetim merkezi olan Bâbıâli’yi basmayı Mahmud Nedim Paşa’yı sadrazamlığa getirmeyi planlamışlardır.
ve Sadrazam Âli Paşa ile taraftarlarını
ortadan kaldırarak Mahmud Nedim 7-Bu girişimi haber alan Âli Paşa, cemiyet üyelerinin bazılarını tutuklamış bazı üyeler de yurt dışına kaçmıştır. Ziya Paşa ve
Paşa’yı sadrazamlığa getirmeyi Namık Kemal gibi cemiyetin önemli kişileri ise çeşitli memuriyetler bahane edilerek İstanbul’dan uzaklaştırılmıştır.
planlamışlardır. Avrupa’daki sürgün hayatlarında Ziya Paşa ve Namık Kemal çok yakın iki mesai arkadaşı olmuşlar ve diğer aydınlar gibi
meşrutiyet mücadelesini sürdürmüşlerdir.
4- Bu girişimi haber alan Âli Paşa,
8-1871’de Sadrazam Âli Paşa’nın ölümü üzerine de aydınların çoğu İstanbul’a dönmüştür. Osmanlı Devleti’nin geleneksel
cemiyet üyelerinin bazılarını tutuklamış
merkezî idaresine karşı ilk örgütlü muhalefeti başlatan Yeni Osmanlılar, toplumun hiçbir kesiminin tam olarak desteğini
bazı üyeler de yurt dışına kaçmıştır. Ziya
kazanamamıştır. Üstelik kendi aralarında da bir beraberlik kuramamış ve Mustafa Fazıl Paşa’nın maddi desteğini çekmesiyle de
Paşa ve Namık Kemal gibi cemiyetin
hareket dağılmıştır.
önemli kişileri ise çeşitli memuriyetler
bahane edilerek İstanbul’dan
9-Abdülmecid’e göre daha sert bir mizaca sahip olan Sultan Abdülaziz fikir ve siyaset akımlarıyla ilgilenmemiş; ordunun,
uzaklaştırılmıştır. Avrupa’daki sürgün
donanmanın ve demiryollarının geliştirilmesi için uğraşmıştır. Fuat Paşa ve Âli Paşa’yı ölümlerine kadar devlet idaresinde tutan
hayatlarında Ziya Paşa ve Namık Kemal
Abdülaziz, onların ölümünden sonra iktidarı tam olarak eline almıştır.
çok yakın iki mesai arkadaşı olmuşlar ve
diğer aydınlar gibi meşrutiyet
mücadelesini sürdürmüşlerdir. 10-Sultan Abdülaziz, her alanda egemen olmak amacıyla sözünden çıkmayacağını düşündüğü Mahmud Nedim Paşa’yı
sadrazamlığa getirmiş ve meşrutiyete taraftar olan yöneticileri tek tek görevlerinden uzaklaştırmıştır. Mahmud Nedim
5- Sultan Abdülaziz’in bunu kabul Paşa’nın 11 ay süren ilk sadrazamlığında beş serasker, dört bahriye nazırı, dört adliye nazırı, altı tophane müşiri, beş sadaret
etmemesi üzerine henüz hükûmeti müsteşarı ve altı serasker müsteşarı değişmiştir.
düşürecek siyasi etkiye sahip olmayan
meşrutiyet yanlısı Yeni Osmanlılar, 11-Bu dönemde görevinden alınan devlet adamları, padişahı tahttan indirmenin yollarını aramaya başlamıştır. Bunlardan biri
medrese öğrencilerini ayaklandırmıştır. de seraskerlik görevinden alınan Hüseyin Avni Paşa’dır. Mahmud Nedim Paşa; ıslahatçı devlet adamlarının yanında, orduyu
11 Mayıs 1876 günü Fatih, Süleymaniye yenileştirmek için Avrupa’dan getirilen uzmanların da görevlerine son vermiştir. Okullardan Fransızca kaldırılmış ve dış
ve Bayezid medreselerinin talebeleri politikada Rusya’ya yaklaşılmıştır. Bu yakınlaşma Batılı ülkeler kadar Müslüman halkı da rahatsız etmiş ve yoğun tepkiler
şeyhülislamın ve sadrazamın üzerine padişah, Mahmud Nedim Paşa’yı 1872’de görevden almıştır
azledilmesini isteyerek isyan etmiştir.
Üç gün süren isyan sonucunda Sultan 12- Sultan Abdülaziz ile reform taraftarlarının uzlaşmaz tutumu iç politikada yaşanan gerginlikleri çatışma noktasına
Abdülaziz, Mütercim Rüştü Paşa'yı getirmiştir. Dış politikada ise devletin Ruslara yaklaşması, Hersek İsyanı, Bulgar İhtilali gibi gelişmeler; Avrupalı devletlerin
sadrazamlığa getirmek zorunda Osmanlı Devleti aleyhine dönmesine sebep olmuştur. 1875’te ikinci kez sadrazam olan Mahmud Nedim Paşa'nın muhalifleri,
kalmıştır. bu gelişmeleri fırsat bilmiş ve onu sadrazamlıktan uzaklaştırmak istemiştir.

6- Sultan Abdülaziz’in bunu kabul 13-Sultan Abdülaziz’in bunu kabul etmemesi üzerine henüz hükûmeti düşürecek siyasi etkiye sahip olmayan meşrutiyet
etmemesi üzerine henüz hükûmeti yanlısı Yeni Osmanlılar, medrese öğrencilerini ayaklandırmıştır. 11 Mayıs 1876 günü Fatih, Süleymaniye ve Bayezid
düşürecek siyasi etkiye sahip olmayan medreselerinin talebeleri şeyhülislamın ve sadrazamın azledilmesini isteyerek isyan etmiştir. Üç gün süren isyan sonucunda
meşrutiyet yanlısı Yeni Osmanlılar, Sultan Abdülaziz, Mütercim Rüştü Paşa'yı sadrazamlığa getirmek zorunda kalmıştır.
medrese öğrencilerini ayaklandırmıştır.
11 Mayıs 1876 günü Fatih, Süleymaniye 14-Hüseyin Avni Paşa seraskerliğe, Mithat Paşa da devlet şurası başkanlığına atanmıştır. Sultan Abdülaziz tahtta olduğu sürece
ve Bayezid medreselerinin talebeleri kendi geleceklerini sağlama alamayacaklarını anlayan bu paşalar, sultanı tahttan indirmek ve hatta öldürmek için fırsat
şeyhülislamın ve sadrazamın kollamaya başlamıştır. Askerlerin padişaha bağlı olduğunu bilen Hüseyin Avni Paşa, ayrıntılı bir darbe planı hazırlayarak V.
azledilmesini isteyerek isyan etmiştir. Murad’ı tahta geçirmek istemiştir.
Üç gün süren isyan sonucunda Sultan
Abdülaziz, Mütercim Rüştü Paşa'yı 15-Padişaha yapılacak bir saldırıyı önleyecekleri gerekçesiyle aldatılan askerlerin, 30 Mayıs 1876 günü sarayı kuşatmaları
sadrazamlığa getirmek zorunda sağlanmış ve Sultan Abdülaziz tahttan indirilerek yerine V. Murad tahda çıkartılmıştır. Sultan Abdülaziz’i tahttan indirmeyi
kalmıştır. kafasına koyan Hüseyin Avni Paşa, bu darbeyi 63 kişilik bir cuntacı ile gerçekleştirmiş ve askerler tarafından fark edilmesi
hâlinde planın başarısız olabileceğini düşünerek darbe gecesine kadar en yakınlarından bile planını gizlemiştir.
SONUÇ: a-Padişaha yapılacak bir
saldırıyı önleyecekleri gerekçesiyle 16- Sultan Abdülaziz'i tahttan indirdikten sonra V. Murad’ı tahda çıkartanlar, 1876 darbesini yapanlar meşrutiyeti ilan etmek
aldatılan askerlerin, 30 Mayıs 1876 konusunda anlaşmazlığa düşmüştür. Mithat Paşa en kısa zamanda meşrutiyet idaresine geçilmesini istemiş, aydınlar ve Batı
günü sarayı kuşatmaları sağlanmış kamuoyu da onu desteklemiştir. Fakat Sadrazam Mehmet Rüştü Paşa ve bazı devlet adamları, millete siyasi haklar vermenin
zararlı olacağına ve Meşrutiyet idaresinin uygulanamayacağına inanmıştır.
ve Sultan Abdülaziz tahttan
indirilerek yerine
17-Serasker Hüseyin Avni Paşa ise siyasi yapının eskisi gibi bırakılmasından ve gerektiğinde şiddet kullanılmasından yana
V. Murad tahda çıkartılmıştır olmuştur. Meşrutiyetin ilanı konusunda tartışmalar sürerken Sultan Abdülaziz'in şüpheli ölümü, devlet işlerini karıştırmıştır.
Sultanın bileklerini keserek intihar ettiği resmen ilan edilse de kimse buna inanmamıştır.
b-Bu dönemde hürriyet ve meşrutiyet 18-Padişahın öldürüldüğü kanaatine sahip olanlar, bu konuda Hüseyin Avni Paşa’dan şüphelenmiştir. Sultan Abdülaziz’in
adına hiçbir adım atılmadığı gibi ölümünden bir süre sonra Çerkez Hasan adında bir yüzbaşı, Mithat Paşa’nın konağındaki vekiller heyeti toplantısını basarak
siyasette bir belirsizlik başlamıştır. Sadrazam Hüseyin Avni Paşa’yı öldürmüştür. Sultan Abdülaziz'in ölümünden sonra yaşanan Çerkez Hasan hadisesi ile devlette
Ayrıca V. Murad’ın rahatsızlığı artmış ve sıkıntılar artmıştır.
Avrupa'dan getirilen hekimler,
padişahın hastalığının tam olarak 19-Bu dönemde hürriyet ve meşrutiyet adına hiçbir adım atılmadığı gibi siyasette bir belirsizlik başlamıştır.
iyileşemeyeceğine dair rapor vermiştir. Ayrıca V. Murad’ın rahatsızlığı artmış ve Avrupa'dan getirilen hekimler, padişahın hastalığının tam olarak
Bu belirsizlik ortamında Abdülhamid, iyileşemeyeceğine dair rapor vermiştir. Bu belirsizlik ortamında Abdülhamid, devlet ileri gelenlerine tahta
devlet ileri gelenlerine tahta çıkarıldığı çıkarıldığı takdirde anayasalı bir meşruti idareye geçeceğini bildirmiştir. Bunun üzerine Mithat Paşa, II.
takdirde anayasalı bir meşruti idareye
Abdülhamid ile bir görüşme yapmıştır. Görüşme sonrasında 31 Ağustos 1876 günü “daimî cinneti” olduğuna dair
geçeceğini bildirmiştir. Bunun üzerine
bir fetva ile V. Murad tahttan indirilerek yerine II. Abdülhamid padişah olmuştur .
Mithat Paşa, II. Abdülhamid ile bir
görüşme yapmıştır. Görüşme
sonrasında 31 Ağustos 1876 günü
“daimî cinneti” olduğuna dair bir
fetva ile V. Murad tahttan
indirilerek yerine II. Abdülhamid
padişah olmuştur

1909 Darbesi (31 MART 1-Türk tarihinde demokratikleşme süreci;


VAKASI) 1808- Sened-i İttifak ile başlamış,
SEBEPLERİ 1839-Tanzimat
1- II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi sonrası 1856-Islahat Fermanları
ülkede umut edilen gelişmelerin 1876 I.Meşrutiyet’in ilanı ile devam etmiştir.
yaşanmamasından İttihat ve 24 Temmuz 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet ise bu demokratikleşme çabalarının bir devamı
Terakki Cemiyeti sorumlu olarak ortaya çıkmıştır.
tutulmaya başlanmıştır.
2--II. Meşrutiyet’in ilanından hemen 2-II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi sonrası ülkede umut edilen gelişmelerin yaşanmamasından İttihat ve Terakki Cemiyeti
sonra önemli topraklar kaybedilmiş sorumlu tutulmaya başlanmıştır.
ve siyasi kargaşa artarak devam 3-II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra önemli topraklar kaybedilmiş ve siyasi kargaşa artarak devam etmiştir. Bu durum,
etmiştir. Bu durum, cemiyetin itibar cemiyetin itibar kaybetmeye başlamasına ve cemiyete karşı bir muhalefet oluşmasına sebep olmuştur.
kaybetmeye başlamasına ve cemiyete
karşı bir muhalefet oluşmasına sebep 4-Şubat 1909’dan itibaren İttihat ve Terakki Cemiyeti ile hükûmet ve muhalefet arasındaki mücadele siyasi durumu daha
olmuştur. gergin hâle getirmiştir. Sadrazam Hilmi Paşa, ilmiye öğrencilerinin askerden muaf olma ayrıcalığını kaldırmış ve ordu
3- Muhalif bir gazete olan içerisindeki alaylı subaylar tasfiye edilmeye başlanmıştır. Bu gelişme, medrese öğrencileri ve alaylı subaylar arasında da İttihat
Serbestî’nin başyazarı Hasan ve Terakki Cemiyetine muhalefeti artırmıştır.
Fehmi’nin suikaste kurban 5-Nisan 1909’da İttihâd-ı Osmânî Cemiyetinin kuruluşu ve muhalif bir gazete olan Serbestî’nin başyazarı Hasan
gitmesi Fehmi’nin suikaste kurban gitmesi; bütün tepkileri İttihat ve Terakki Cemiyetine yönlendirmiştir.
6-Bunun üzerine 13 Nisan 1909’da alaylı askerler ve medrese öğrencilerinin birlikte gerçekleştirdiği darbe girişimi sonuçsuz
SONUÇ:
kalmıştır. Bu darbe girişiminde muhalefetin önde gelen organları; Ahrar Fırkası ve İttihâd-ı Osmânî Cemiyeti etkili
a-Başlangıçta İttihat ve Terakki Cemiyeti
duruma hâkim olamamış, muhalifler de olmuştur.
tam başarı sağlayamamıştır. İsyan
bastırıldıktan sonra sorumluluk II. 7-Başlangıçta İttihat ve Terakki Cemiyeti duruma hâkim olamamış, muhalifler de tam başarı sağlayamamıştır.
Abdülhamid’e yüklenmiştir İsyan bastırıldıktan sonra sorumluluk II. Abdülhamid’e yüklenmiştir .

b- İsyandan sorumlu tutulan II. 8- 13 Nisan 1909 tarihinde yaşanan bu olay, Rûmî 31 Mart 1325 tarihine denk geldiği için 31 Mart Vakası olarak
Abdülhamid, 27 Nisan 1909’da tahttan adlandırılmıştır. İsyan, meclisi de etkilemiş ve Meclis-i Mebusan toplantılarına ara vermek zorunda kalmıştır. İstanbul’da
indirilmiş ve yerine kardeşi bulunan I. Ordu, isyanı bastırmakta başarılı olamamıştır.
V. Mehmed Reşad getirilmiştir.
9-Bu olayın Selanik’te duyulması üzerine III. Ordu’dan başkanlığını Mahmud Şevket Paşa’nın, kurmay başkanlığını
Mustafa Kemal’in yaptığı Hareket Ordusu adıyla bir ordu oluşturulmuştur. İstanbul üzerine yürüyen Hareket Ordusu,
İstanbul halkına hitaben bir beyanname yayımlamıştır . İsyandan sorumlu tutulan II. Abdülhamid, 27 Nisan 1909’da
tahttan indirilmiş ve yerine kardeşi V. Mehmed Reşad getirilmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından 31 Mart Vakası’na kadar
iktidara hâkim olan İttihat ve Terakki, bu tarihten itibaren etkinliğini artırmış olsa da 1913’teki Bâbıâli Baskını’na kadar
iktidarını dolaylı olarak devam ettirmiştir.

31 MART VAKASI ADI 13 Nisan 1909 tarihinde yaşanan bu olay, Rûmî 31 Mart 1325 tarihine denk geldiği için 31 Mart
NEREDEN GELİYOR? Vakası olarak adlandırılmıştır.

BİLİYOR MUSUNUZ? Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın kardeşi olan Mustafa Fazıl Paşa, veraset kanununda yapılan değişiklik sonucu hidivlik
hakkını kaybettiği için Sultan Abdülaziz’e ve Sadrazam Fuat Paşa’ya düşmanlık beslemiştir. Padişah ve sadrazamla
yakınlık kurmuş ancak bu hakkı geri alamamıştır. Bunun üzerine de hürriyet ve meşrutiyet fikirlerini desteklemek
suretiyle hidivliği ele geçirmenin yollarını aramıştır

BİLİYOR MUSUNUZ? Mustafa Reşit Paşa ile başlayıp Keçecizade Mehmet Fuat Paşa (Görsel 4.72) ve Âli Paşa ile süren “Tanzimat Paşaları
Dönemi”, Âli Paşa’nın vefatı ile sona ermiştir. Tanzimat’ın bu üç paşasının döneminde padişah ile Bâbıâli arasındaki
ilişkilerde, Bâbıâli daha ağır basmıştır. Bunda Sultan Abdülmecid’in padişahlığı döneminde, paşalardan halk için
gelen talepleri geri çevirmemesinin büyük payı vardır.
BİLİYOR MUSUNUZ? Sultan Abdülaziz, devlet adamlarınca görevden alınan ilk padişahtır. Ancak bu sonucu ortaya çıkartan asıl güç,
hareketin gerçek amacından habersiz olarak istismar edilen askerler olmuştur. Türk siyasi hayatında bu gücü
bilenler, orduyu bu amaçla kullanmış ve ordunun fiilen rol almadığı hiçbir darbe girişimi başarılı olamamıştır.

BİLİYOR MUSUNUZ? V. Murad’ı yeniden tahta geçirmek isteyen Ali Suavi, 20 Mayıs 1878’de Rumeli göçmenleriyle Çırağan Sarayı’nı
basmıştır. Tarihe Çırağan Vakası olarak geçen bu olayda Yedisekiz Hasan Paşa, Ali Suavi’yi öldürmüş ve baskın
başarısız olmuştur

BİLİYOR MUSUNUZ? Berlin’de askerî ateşe olan Binbaşı Enver, kurmay başkan olarak görevlendirilmiş ve Hareket Ordusu İstanbul’a
girmeden önce Yeşilköy’de orduya yetişerek kurmay başkanlık görevini Mustafa Kemal’den devralmıştır.

1-İttihat ve Terakki Cemiyeti, 31 Mart Vakası sonrası arka planda kalarak iktidara hâkim olmuştur. Bu sebeple ülkede bir
1913 Darbesi muhalefet cephesi ortaya çıkmış ve 1911 yılında Hürriyet ve İtilaf Fırkası kurulmuştur.
1-Arnavutluk İsyanı’nı bastırmak için
gönderilen ve İttihatçıların sert 2-Yoğun baskı altında yapılan ve sonradan “sopalı seçim” olarak anılan 18 Ocak 1912 seçimlerini İttihatçılar kazanmış ve
politikalarını beğenmeyen bazı asker ve yönetimdeki tutumları daha da sertleşmiştir.
muhalif subaylar, dağlara çıkmıştır.
“Halâskâr Zâbitân” denilen bu askerler,
3-Arnavutluk İsyanı’nı bastırmak için gönderilen ve İttihatçıların sert politikalarını beğenmeyen bazı asker ve
hükûmete muhtıra vererek meclisin
muhalif subaylar, dağlara çıkmıştır. “Halâskâr Zâbitân” denilen bu askerler, hükûmete muhtıra vererek meclisin
dağıtılmasını, Kâmil Paşa başkanlığında
yeni bir hükûmet kurulmasını bildirmiş dağıtılmasını, Kâmil Paşa başkanlığında yeni bir hükûmet kurulmasını bildirmiş ve İttihatçılar buna boyun eğmek
ve İttihatçılar buna boyun eğmek zorunda kalmıştır.
zorunda kalmıştır.
4-Siyasi görüş ayrılıkları sebebiyle parçalanmış olan Osmanlı ordusu, Balkan Savaşları’na hazırlıksız yakalanmıştır. Birbiri ardına
2- Avrupalı devletler, Bâbıâli’ye bir nota alınan kötü sonuçlar nedeniyle Gazi Ahmet Muhtar Paşa istifa etmiş ve yerine Kâmil Paşa Kabinesi kurulmuştur. İktidarı tekrar
vererek Balkan devletleri lehinde bazı ele geçirmek isteyen İttihatçılar, savaşta muhtemel yenilgiyi hükûmet değişikliği için kullanmayı amaçlayarak ordu içinde
tavizler istemiştir. Tekliflerin partizanca davranışlarda bulunmuştur.
görüşülmesi için Dolmabahçe’de bir
toplantı yapılmış ve İttihatçılar da bu 5-Avrupalı devletler, Bâbıâli’ye bir nota vererek Balkan devletleri lehinde bazı tavizler istemiştir. Tekliflerin görüşülmesi için
toplantıyı bahane ederek tasarladıkları Dolmabahçe’de bir toplantı yapılmış ve İttihatçılar da bu toplantıyı bahane ederek tasarladıkları hükûmet darbesini
hükûmet darbesini uygulamak için uygulamak için harekete geçmiştir.
harekete geçmiştir.
6-Kâmil Paşa Kabinesi’nin Edirne’yi Bulgarlara verdiği yönünde halkı galeyana getiren İttihatçılar, destek sağlamaya
3-Kâmil Paşa Kabinesi’nin Edirne’yi çalışmıştır. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey, İttihat ve Terakkinin ileri gelenleri ile Bâbıâli’ye doğru yola çıkmış ve yol boyunca
Bulgarlara verdiği yönünde halkı halk da onlara destek vermiştir. Bâbıâli’ye ulaşan darbeciler, başta Harbiye Nazırı Nâzım Paşa olmak üzere harbiye nazırının
galeyana getiren İttihatçılar, destek yaveri, sadaret yaveri ve polis komiserini öldürmüştür.
sağlamaya çalışmıştır. 23 Ocak 1913
günü Enver Bey, İttihat ve Terakkinin 6-Enver ve Talat beylerin baskısı ile sadrazam Kâmil Paşa istifa etmek zorunda kalmıştır. Sultan V. Mehmet Reşad ,
ileri gelenleri ile Bâbıâli’ye doğru yola İttihatçıların teklif ettiği Mahmud Şevket Paşa’yı sadrazam tayin etmiştir
çıkmış ve yol boyunca halk da onlara
destek vermiştir. Bâbıâli’ye ulaşan 7-Bâbıâli Baskını ile idareyi darbe sonucu ele geçiren İttihatçılar, bazı muhalifleri tevkif etmiş ve I. Balkan Savaşı’ndan sorumlu
darbeciler, başta Harbiye Nazırı Nâzım tutulan başta eski sadrazam Kâmil Paşa olmak üzere kabine üyelerinin bazılarını ülkeden uzaklaştırmıştır. Edirne’yi kurtarma
Paşa olmak üzere harbiye nazırının propagandasıyla işe başlayan yeni hükûmet, uğrunda darbe yaptığı Edirne’yi 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması’yla
yaveri, sadaret yaveri ve polis Bulgaristan’a bırakmıştır.
komiserini öldürmüştür.
8-Bâbıâli Baskını’yla iktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki, I. Dünya Savaşı mağlubiyetine kadar muhalefeti sindirerek ülkeyi tek
partili bir rejimle yönetmiştir

1-Osmanlı Devleti 1876, 1909 ve 1913 yıllarındaki darbeler sonrası yaşadığı siyasi sıkıntılar sebebiyle pek çok toprağını
Balkanlardaki Toprak kaybetmiştir.
Kayıpları
2-XIX. yüzyılın başlarından itibaren Fransız İhtilali’nin yaydığı milliyetçilik fikri başta olmak üzere yaşanan çeşitli gelişmeler,
Balkanlardaki milletlerin art arda bağımsızlık kazanmasına sebep olmuştur.
A-SIRPLAR
1804-SIRP İSYANI 3-1804’teki yeniçerilere tepki olarak çıkan Sırp İsyanı , gittikçe milliyetçi bir karakter kazanmış ve Sırplar özerklik talep
1812-BÜKREŞ ANT-→AYRICALIK etmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti 1812 yılında Bükreş Antlaşması’yla Sırplara ayrıcalıklar verse de 1815 yılında yeni bir Sırp
KAZANDI İsyanı’nın patlak vermesine engel olamamıştır.
1815-SIRP İSYANI
1878-AYESTEFANOS ANT- 4-1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda imzalanan Edirne Anlaşması’yla Sırplar özerklik kazanmıştır. Sırpların, Osmanlı
Devleti’nden tamamen kopuşu 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda gerçekleşmiştir . 1875’te Bosna-Hersek’te başlayan
→BAĞIMSIZ
isyanlar sonrası Sırbistan ve Karadağ, Osmanlı Devleti’ne karşı savaşa girmiştir. Osmanlı ordusu, Sırp kuvvetlerini yenilgiye
1878-BERLİN ANT-→BAĞIMSIZLIĞI
uğrattıysa da 93 Harbi’nde Rusların Osmanlı Devleti’ni mağlup etmesi sonucu imzalanan Ayastefanos Antlaşması’yla Sırplar
TESCİLLENDİ bağımsızlığını elde etmiştir.
B-BULGARİSTAN
1878-BERLİN ANT-→SOFYA 5-İngiltere’nin müdahalesi sonucu Ayastefanos’un maddelerinin yeniden düzenlenmesiyle imzalanan Berlin Antlaşması’nda
MERKEZLİ BULGAR PRENSLİĞİ Sırbistan ve Karadağ’ın bağımsızlığı tanınmıştır.
KURULDU.
6-BULGARİSTAN BAĞIMSIZ OLUYOR:Bulgaristan’da Türk İslam hâkimiyeti, XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar önemli bir
1908-BAĞIMSIZ OLDU. sıkıntı çıkmadan devam etmiştir. Yunanların bağımsızlığını kazanması sonrası Rusların tahrikleriyle Bulgarlar arasında da
bağımsızlık duygusu yayılmıştır.
C- GİRİT’İN YUNANİSTANA
BAĞLANMASI 7-Yunan Ayaklanması, Bulgarlar tarafından bir model gibi kullanılmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda imzalanan
Berlin Antlaşması’yla Sofya merkezli Bulgar Prensliği’nin kurulmasına karar verilmiştir.
1878 Halepa Fermanı ile Girit
Rumlarına geniş haklar verilmiş
8- II. Meşrutiyet’in ardından 5 Ekim 1908’de de Bulgaristan bağımsız bir devlet hâline gelmiştir. Bulgaristan, bağımsızlığını ilan
ettikten sonra Osmanlı Devleti aleyhine bir Balkan İttifakı oluşturulmasında önemli rol oynamıştır.
1908’de Girit Millî Meclisi,
Yunanistan Krallığı’na katıldığını
resmen ilan etmiştir
9-GİRİT’İN YUNANİSTANA BAĞLANMASI:
D- BOSNA HERSEK OSMANLIDAN a-Yunanistan, bağımsızlığını kazandıktan sonra genişleme politikası izlemiş ve bu politikada Avrupalı devletlerden sürekli
KOPUYOR yardım görmüştür. Bu genişleme siyasetinde Girit önemli bir yer tutmuştur. 1878 Berlin Antlaşması’na Girit ile ilgili özel bir
II. Meşrutiyet’in ilanından faydalanan madde konmuş ve sorun artık uluslararası bir boyut kazanmıştır.
Avusturya Macaristan İmparatorluğu, 7
Ekim 1908 tarihinde de bölgeyi kendi b-1878 Halepa Fermanı ile Girit Rumlarına geniş haklar verilmiş ancak bu haklar, Ada’da yeni isyanlara neden
topraklarına kattığını ilan etmiştir olmuştur. Yunanistan’dan, Girit’e gönüllü Rum askerler gitmeye ve silah gönderilmeye başlanmıştır. Ada’da
Müslümanlarla Hristiyanlar arasında çarpışmalar artınca Avrupalı devletler bölgeye donanmalarını göndermiş ve
E- ARNAVUTLUK OSMANLIDAN Osmanlı Devleti’nden Girit’e Hristiyan bir valinin tayin edilmesini istemiştir. Avrupalı devletlerin baskıları sonucu
KOPUYOR 1896’da II. Abdülhamid, bu şartları kabul etmiş ve Girit Adası’na yabancı bir vali göndererek Halepa Fermanı’nı
Avusturya’nın, Bosna-Hersek’i işgali ve yeniden ilan etmiştir.
Bulgaristan’ın bağımsızlık ilanı sonrası
Arnavutlar, İttihat ve Terakki iktidarına c-Bir müddet sonra Avrupalı devletler, Ada’da Türk kuvvetlerinin olmasının tam muhtariyet esasları ile bağdaşmayacağını ileri
karşı güvensizlik duymaya başlamış ve sürmüş ve Ada’nın boşaltılmasını istemiştir. 1897’de Osmanlı Devleti’nin Yunanları yenmesine rağmen 18 Aralık 1897’de
1911’de büyük bir Arnavut İsyanı Girit'e muhtariyet verilmiştir. Yunan kralının oğlu yönetici olarak Girit'e tayin edilmiş ve bu gelişme Osmanlı Devleti’nin
çıkmıştır. Ada’daki hâkimiyetine fiilen son vermiştir.
28 Kasım 1912’de Arnavutların
bağımsızlığını ilan edilmesiyle d-1908’de Girit Millî Meclisi, Yunanistan Krallığı’na katıldığını resmen ilan etmiştir. Bu durum Osmanlı Devleti’nde
sonuçlanmıştır protesto edilmiş ve İstanbul’da mitingler düzenlenmiştir. Bâbıâli , ilgili devletler nezdinde teşebbüse geçmişse de
sonuç değişmemiştir. Balkan Harbi’nin ardından Girit Adası, Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmıştır.

10- BOSNA HERSEK OSMANLIDAN KOPUYOR:Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti’ne resmen
bağlı olan Bosna-Hersek’i 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra işgal etmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından faydalanan
Avusturya Macaristan İmparatorluğu, 7 Ekim 1908 tarihinde de bölgeyi kendi topraklarına kattığını ilan etmiştir.

11-Balkanlarda yayılan milliyetçilik hareketleri sonrasında bölgede peş peşe ulus devletler kurulmuştur.
Yunanistan’ın bağımsızlığıyla başlayan bu süreçte Berlin Antlaşması önemli bir aşama olmuş; Sırbistan, Karadağ ve
Romanya bağımsız devletler olarak ortaya çıkmıştır. Yine bu antlaşma ile özerklik elde eden Bulgarlar 1908’de
bağımsızlığını kazanmıştır.

12-- ARNAVUTLUK OSMANLIDAN KOPUYOR: Balkanlarda Sırplar, Karadağlılar ve Bulgarlar kurdukları çeteler ile
Rumeli topraklarının elden çıkmasında etkili olurken bu dönemde Arnavutluk’ta bir isyan hareketi yaşanmamıştır.
Avusturya’nın, Bosna-Hersek’i işgali ve Bulgaristan’ın bağımsızlık ilanı sonrası Arnavutlar, İttihat ve Terakki
iktidarına karşı güvensizlik duymaya başlamış ve 1911’de büyük bir Arnavut İsyanı çıkmıştır. Balkan ülkelerinin,
Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesi sonrası Arnavutların yaşadığı toprakların büyük bir kısmı işgale uğramıştır. Bu
dönemde daha örgütlü bir hâl alan isyan, 28 Kasım 1912’de Arnavutların bağımsızlığını ilan edilmesiyle
sonuçlanmıştır
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A-Aşağıdaki ifadeleri birer cümleyle açıklayınız.
Fransız İhtilali:
Kanun-i Esasi:
31 Mart Vakası:
B-Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Fransız İhtilali’nin imparatorlukların siyasi hayatlarına etkileri nelerdir?


2. Sanayi İnkılabı’yla birlikte işçi sınıfının karşılaştığı sorunlar nelerdir?
3. Modern ideolojilerin ortaya çıkmasındaki etkenler nelerdir?
4. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasının gerekçeleri nelerdir?
5. III. Selim zamanında yapılan yeniliklere Nizam-ı Cedit denmesinin sebepleri nelerdir?
6. Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesine etki eden gelişmeler nelerdir?
7. 1913 Bâbıâli Baskını’nın siyasi hayata etkileri nelerdir?

C-Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1. Çeşitli ırk, din, dil ve kültüre sahip toplumlardan oluşan Osmanlı Devleti’nde Fransız İhtilali’yle birlikte milliyetçilik ve
bağımsızlık akımları yayılmaya başlamıştır. Bu sebeple XIX. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı topraklarında birçok isyan çıkmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bu isyanlardan biri değildir?

A) Sırp İsyanı B) Yunan İsyanı


C) Mısır İsyanı D) Bulgar İsyanı E) Karadağ İsyanı
2. Aşağıdakilerden hangisi Sultan II. Mahmud’un Sened-i İttifak’ı onaylamasının nedenlerinden biri değildir?

A) Ülkede güvenliği sağlamak istemesi


B) Meşruti yönetime geçmek istemesi
C) Âyanların desteğiyle tahta çıkmış olması
D) Alemdar Mustafa Paşa’nın etkisi
E) Merkez ve taşradaki siyasi dengeleri korumak istemesi
3. Kapitalizm, Yeni Çağ’da Batı Avrupa’da sermaye ve üretim araçlarının özel mülkiyete geçmesi sonucunda sürekli kâr arama
ilkeleri üzerine kurulmuş ekonomik bir sistemdir.
Aşağıdakilerden hangisi bu sistemi hazırlayan gelişmelerden biridir?

A) Avrupa’da burjuvazi sınıfının yükselişi


B) Feodalitenin ortaya çıkması
C) Kilisenin güç kazanması
D) Marksist ideolojinin doğması
E) Ulus devletlerin kurulması

4. Aşağıdakilerden hangisi 1876 Darbesi’ni hazırlayan gelişmelerden biridir?

A) Siyasi partilerin kurulması


B) Genç Osmanlıların çalışmaları
C) Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesi
D) Devlet otoritesinin güçlendirilmesi
E) Kanun-ı Esasi’nin yürürlüğe konması

5. Merkantilizme göre nüfus; siyasi, askerî ve mali açıdan önemli bir güçtür. Bu sebeple nüfusun artırılması
gereklidir. Bu politika doğrultusunda;
I. ülkeye yapılan göçlerin olumlu karşılanması,
II. ülkede nüfusu artırmaya yönelik politikaların takip edilmesi,
III. ormanlık alanların tarıma açılması
durumlarından hangilerinin uygulanması beklenir?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
D) II ve III
E) I, II ve III
6. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti’nin demiryoluna olan ilgisinin nedenlerinden biri değildir?

A) Avrupalı devletlerin ülkedeki ekonomik etkinliğini kırmak


B) Ülkedeki iç güvenliği sağlamak
C) Tarımsal vergilerin toplanmasını kolaylaştırmak
D) Cepheye asker ve malzeme sevk edilmesini hızlandırmak
E) Devlet otoritesini uzak bölgelere kadar ulaştırmak

7. Tanzimat Fermanı’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi liyakatin önemini göstermektedir?


A) Bütün tebaanın can güvenliği, mal ve
namusunun korunması
B) Verginin, herkesin gücü oranında tahsil edilmesi
C) Askerliğin vatan görevi hâline gelmesi
D) Yargılama hakkının getirilmesi
E) Rüşvetin önlenmesi amacıyla etkili bir kanun hazırlanması

8. Aşağıdakilerden hangisi 1909 Darbesi’nin sonuçlarından biridir?

A) Hareket Ordusu’nun İstanbul’a gelmesi


B) İttihâd-ı Osmânî Cemiyeti’nin kurulması
C) İttihat ve Terakki’nin yönetimde güç kaybetmesi
D) Bâbıâli Baskını’nın yaşanması
E) II. Meşrutiyet’in ilanı

9. Aşağıdakilerden hangisi ulus devlet anlayışıyla oluşan modern eğitim sisteminin özelliklerinden biri değildir?
A) Vatandaşların daha nitelikli eğitilmesi
B) Bireylerin devlet politikalarına daha
sadık hâle gelmesi
C) Eğitim programlarının kilisenin denetimine alınması
D) Okullarda özgür bireye, doğaya, tarihe ve akla önem verilmesi
E) Dinî derslerin yanında tarih, coğrafya ve fen bilimleri gibi derslerinin de verilmesi
10. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı toplumunda Türkçülük fikrinin gelişmesinin nedenlerinden biri değildir?
A) Türk olmayan Müslüman toplulukların Batılı devletlerin kışkırtmasıyla Osmanlı’dan ayrılmaya başlaması
B) Osmanlı’nın kaybettiği topraklarda Müslümanların Anadolu’ya göç etmek zorunda kalması
C) Müslüman halkın yaşadığı zulme karşı toplumda tepki uyanması
D) Avrupa’nın Türkler aleyhindeki kötü propagandaları
E) Tanzimat sonrası bir Osmanlı toplumu oluşturulmaya çalışılması

CEVAP ANAHTARI
4. ÜNİTE
C Bölümü: 1. C 2. B 3. A 4. B 5. E 6. A 7. E 8. A 9. C 10. E

ÖRNEK EBA SORULARI Devrimler Çağında Değişen Devlet-Toplum İlişkileri - 1- TEST - 12


1. 1789’da Fransa’da Kurucu Meclis, İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi’ni ilan etti. Bu bildiride özetle; “Her insan doğuştan
hürdür ve diğerleriyle eşittir, vazgeçilmez haklara sahiptir. Devlet gücü millete ait olmalıdır. Sadece milletin seçtiği
temsilcilerin yönetme hakkı vardır. Millet de bu temsilcileri denetleyebilir.” denilmiştir.Bu durum Fransa’da, aşağıdaki
gelişmelerden hangisine neden olmuştur?

A) Meşruti yönetime geçilmesine


B) Kralın yetkilerinin artmasına
C) Mutlak monarşinin güçlenmesine
D) Din ile devlet işlerinin birlikte yürütülmesine
E) Amerikan bağımsızlık savaşının başlamasına

2. Aşağıdakilerden hangisi Fransız İhtilali’nin sonuçlarından biri değildir?

A) Millet egemenliği fikrinin yaygınlaşması


B) İmparatorlukların güçlenmesi
C) Millî devletlerin temellerinin, atılması
D) Yeni Çağ'ın bitip, Yakın Çağ'ın başlaması
E) İnsan hakları, demokrasi gibi kavramların dünyada yayılması
3. Avrupa’da yayılan ‘‘Her ulusa bir devlet’’ düşüncesi;
I. Avusturya-Macaristan,
II. Osmanlı,
III. İsviçre
devletlerinden hangilerinde yıkıcı etkiye neden olduğu söylenebilir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) I ve II.
D) II ve III.
E) I, II ve III.

4. 1815 Viyana Kongresi ile başlatılan Restorasyon Dönemi'nde Avrupa’da uzun barış dönemi gerçekleştirilmek istenmiş, sınırlar
yeniden çizilmiş fakat barış dönemi uzun sürmemiştir.
Bu durumun ortaya çıkmasında;
I. sınırlar çizilirken ırk, dil, din unsurlarının dikkate alınmaması,
II. bağımsızlık fikirlerinin tüm Avrupa’da taraftar toplaması,
III. Napolyon’un Waterloo Savaşı’nda yenilmesi
gelişmelerinden hangilerinin etkili olduğu savunulabilir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) II ve III.
5. Fransız İhtilali’nin zararlarını en aza indirmek için bir araya gelen İngiltere, Prusya, Rusya ve Avusturya, Matternich
Sistemi diye anılan bir politika oluşturdular. Bu politika ile Avrupa’nın neresinde bir ayaklanma çıkarsa çıksın, hep birlikte
hareket edilecek, ayaklanmalar bastırılacaktı.
Buna göre;
I. Rusya’nın Balkan uluslarını Osmanlıya karşı kışkırtması,
II. Yunan İsyanına İngiltere ve Rusya’nın destek vermesi,
III. 1815’te Avrupa devletlerinin sınırlarının yeniden çizilmesi
gelişmelerinden hangileri Avrupa Devletlerinin Matternich sistemine uymadıklarının ve ikiyüzlü bir siyaset izlediklerinin
kanıtıdır?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) I, II ve III.
6. Aşağıdakilerden hangisi Sanayi İnkılabı’nın yaşanmasının sebeplerinden değildir?
A) Ürün fazlasını pazarlama ihtiyacının olması
B) Rönesans’ın yaşanması
C) Aydınlanma Çağı’nın yaşanması
D) Akılcı düşüncenin benimsenmesi
E) Deneye ve gözleme dayalı araştırmaların yapılması

7. I. 1830 İhtilalleri
II. 1848 İhtilalleri
III. Sanayi Devrimi
Fransız İhtilal kavramlarını yok sayan ve milliyetçi hiçbir harekete izin vermeyen Metternich Sistemi yukarıdaki gelişmelerin
hangisiyle geçerliliğini yitirmiştir?
A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) II ve III.
8. Napolyon Bonapart, Balkanları ele geçirmek, Mısır’a çıkmak ve Doğu Akdeniz’i bir Fransız gölü hâline getirmek için Osmanlı
Devleti’nde milliyetçilik akımının yayılması ve bağımsızlık isyanlarının çıkması için uğraşmıştır.Rumlara silah ve cephane
göndererek isyanı körüklemiştir. Yine 1798 yılında Mısır’a giren Napolyon, Osmanlı Devleti aleyhine halkı kışkırtmıştır.
Bu duruma göre,
I. Fransa yayılmacı bir politika izlemektedir.
II. Napolyon, miliyetçilik akımını çıkarları doğrultusunda kullanmıştır.
III. Osmanlı Devleti, milliyetçilik akımının yıkıcı etkisiyle karşı karşıyadır.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) I, II ve III.

9. Aşağıdakilerden hangisi 1830 İhtilallerinin nedenleri arasında gösterilemez?

A) Kralların anayasayı kaldırmak veya anayasanın sınırlarını daraltmak istemesi


B) Avrupa halklarında özgürlük arayışının gittikçe yaygınlaşması
C) İşçilerin hak talep etmesi
D) Almanya’da bilim ve felsefenin ilerlemesiyle Avrupa’ya liberalizmin yerleşmesi
E) Başka devletlerin egemenliği altındaki halklarda milliyetçilik akımının güçlenmesi

10. 1815 Viyana Kongresi’nin getirdiği yeni düzen, birtakım modern fikir akımlarının da ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi 1815 Viyana Kongresi sonrası ortaya çıkan fikir akımlarından biri değildir?

A) Marksizm
B) Kalvenizm
C) Sosyalizm
D) Liberalizm
E) Kapitalizm
11. Klasik liberalizmin dört temel ilkesi şunlardır;
● Tüm bireyler eşit haklara sahip olmalıdır.
● Ekonomik faaliyetler ve özgürlüklerin önündeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır.
● Keyfî yönetimler sınırlandırılmalıdır.
● Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılıp din ve vicdana ait hususların kişilerin özel alanına girdiği meseleler olduğu kabul
edilmelidir.
Buna göre klasik liberalizmle ilgili olarak;
I. Temel insan haklarına saygı duyar.
II. Serbest piyasa ekonomisini savunur.
III. Laik anlayışı benimser.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) I, II ve III.

12. Aşağıdakilerden hangisi Fransız İhtilali’nin nedenlerinden biri olarak gösterilemez?

A) Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nin Fransız halkını etkilemesi


B) Burjuvanın soyluların sahip olduğu siyasi hakları talep etmesi
C) Fransa’da feodal düzenin yıkılmış olması
D) Kralın baskıcı monarşik yönetimi
E) Burjuva sınıfı ile köylü ve işçilerin soylulara karşı birlik olması

Test 12 1. A 2. B 3. C 4. D 5. D 6. A 7. D 8. E 9. C 10. B 11. E 12. C


ÖRNEK EBA SORULARI Devrimler Çağında Değişen Devlet-Toplum İlişkileri - 2- TEST - 13
1. Ulus devlet modelinin en temel özelliklerinden biri olan zorunlu askerlik sisteminin başlangıcı Fransız İhtilali’ne
dayanırken modern ordu kurma fikri XVI. yüzyılda - - - -tarafından ortaya atıldı.
Yukarıdaki metinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?

A) Petrarca
B) Machiavelli
C) Montaigne
D) Erasmus
E) Cervantes

2. Avrupa’da zorunlu askerliğe dayalı millî bir ordu kurma fikrinin doğmasına sebep olarak,
I. Fransız İhtilali sonrası “halkın tamamı vatan savunmasından sorumludur” anlayışının benimsenmesi,
II. ulus kavramı ile birlikte “millî ordu” kavramının da gelişmesi,
III. kral için değil vatan için savaşan yeni ordu anlayışının ortaya çıkması
gelişmelerinden hangileri gösterilebilir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve III.
E) I, II ve III.

3. Avrupa’da zorunlu askerliğe dayalı ilk millî orduyu aşağıdaki devletlerden hangisi kurmuştur?

A) Fransa
B) İngiltere
C) Rusya
D) Portekiz
E) İspanya
4. III. Selim, Sadrazam Koca Yusuf Paşa’nın telkinleri ile mevcut orduda ıslahat yapılması yerine yeni bir ordunun kurulmasını
kabul etmiştir.
Buna göre;
I. Nizam-ı Cedit,
II. Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye,
III. Sekban-ı Cedit
askerî birliklerinden hangileri III.Selim Dönemi'nde kurulmuştur?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) I, II ve III.
5. Osmanlı Devleti, yenilik hareketlerini kesintiye uğratan “Yeniçeri Ocağı”nı kaldırarak yerine batılı tarzda “Asâkir-i
Mansûre-i Muhammediye” ordusunu kurmuştur.
Bu duruma bağlı olarak;
I. ıslahat sürecinin hızlanması,
II. devlet otoritesinin kuvvetlenmesi,
III. saray askerlerine duyulan ihtiyacın sona ermesi
gelişmelerinden hangilerinin ortaya çıktığı savunulamaz?

A) Yalnız I. B) Yalnız II. C) Yalnız III.


D) II ve III. E) I, II ve III.
6. Ordunun silah, teçhizat ve kıyafet ihtiyaçlarını belirlemek, alım satımlarda ihaleler düzenlemek ve ürünlerin kalite kontrolünü
yaparak ödemelere onay vermek; asker dilekçelerini değerlendirmek, askerî kanun, kararname ve teşkilat tasarılarını görüşmek,
maaşları belirlemek ve subayların terfi listesini hazırlayıp seraskerliğe sunmak kurulun görevleri arasındaydı.
Paragrafta hakkında bilgi verilen yüksek danışma kurulu aşağıdakileden hangisidir?
A) Dâr-ı Şûra-yı Bahriye
B) Dâr-ı Şûra-yı Bâbıâli
C) Dâr-ı Şûra-yı Askerî
D) Dâr-ı Şûra-yı Saltanat
E) Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye
7. III. Selim Dönemi’nde gerçekleştirilen;
I. Askerî ocakların dönemin ihtiyaçlarına göre yenileştirilmesine çalışılması,
II. Avrupa’dan mühendis ve ustalar getirtilerek Tophane’de yeni düzenlemelerin yapılması,
III. Üsküdar’da Selimiye Kışlasının inşa edilmesi
ıslahatlarından hangileri Batı’dan etkilenildiğinin en açık göstergesidir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) I, II ve III.

8. I. İrad-ı Cedit Hazinesi


II. Asâkir-i Mansûre Hazinesi
III. Hazine-i Hassa
Yukarıdakilerden hangileri Osmanlı Devleti’nde yeni kurulan orduların ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturulmuştur?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) I, II ve III.

9. Aşağıdakilerden hangisinde Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye ordusuyla ilgili yanlış bir bilgi verilmiştir?

A) Abdülmecid Dönemi'nde kurulmuştur.


B) Asker ihtiyacı Müslüman halkın 15-25 yaş arası gençlerinden karşılanmıştır.
C) Kişinin askerlikten ayrılıp sivil hayata dönebilmesi için
on iki yıl askerlik hizmeti yapması gerekmiştir.
D) Bekârlara teğmen olana kadar evlenmek yasaklanmıştır.
E) Evli olanların orduya katılması yasaklanmamıştır.
10. Aşağıda verilen hangi okul ikilisi II. Mahmut Dönemi’nde açılmıştır?

A) Gümrük Mektebi - Polis Mektebi


B) Tıbbiye - Harbiye
C) Maadin Mektebi - Telgraf Mektebi
D) Baytar Mektebi - Lisan Mektebi
E) Darülfünunun – Darülmuallimin

11. Osmanlı Devleti’nde kura ile askere alma usulü 1846 yılında çıkarılan “Kura Kanunu” ile uygulamaya konmuştur.
Kurada ismi çıkanların, kendi yerlerine - - - - adıyla bir başkasını vekil olarak göndermesi mümkün olduğu gibi - - - - ödemek
suretiyle askerlik vazifesini bedeli karşılığı yerine getirmeleri de mümkün hâle getirildi. Bu uygulamaya - - - - denir.
Paragrafta boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?

A) Bedel-i Askerî - Bedel-i Nakdî - Bedel-i Şahsi


B) Bedel-i Nakdî - Bedel-i Şahsi - Bedel-i Askerî
C) Bedel-i Şahsi - Bedel-i Askerî - Bedel-i Nakdî
D) Bedel-i Şahsi - Bedel-i Nakdî - Bedel-i Askerî
E) Bedel-i Nakdî - Bedel-i Askerî - Bedel-i Şahsi

12. Osmanlı devlet adamları Müslümanlarla gayrimüslimlerin aynı orduda görev yapmalarına sıcak bakmıyorlardı fakat
Tanzimat yönetimi Osmanlı birliğini korumak ve halkı kaynaştırmak için ilk kez bir azınlığa deniz kuvvetlerinde askerlik yaptırdı.
Osmanlı ordusunda askerlik hizmetine alınan ilk gayrimüslim topluluk aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ermeni
B) Bulgar
C) Rum
D) Romen
E) Sırp

Test 13 1. B 2. E 3. A 4. A 5. C 6. C 7. B 8. D 9. A 10. B 11. D 12. C


ÖRNEK EBA SORULARI Devrimler Çağında Değişen Devlet-Toplum İlişkileri - 3- TEST - 14
1. XIX. yüzyılda Avrupa’da nüfusun hızlı bir şekilde artmasında aşağıdakilerden hangisinin etkili olduğu savunulamaz?

A) Doğum oranlarının yükselmesi


B) Salgın hastalıkların önüne geçilmesi
C) Dünya savaşlarının sona ermesi
D) Ekonomik refahın oluşması
E) Sağlıklı beslenmeyle insan ömrünün uzaması

2. Aşağıdakilerden hangisi nüfus artışının bir devlette askerî güce katkı sağladığına örnek olarak verilebilir?

A) Devletin siyasi güç kazanması


B) Ekonomide kalkınma için gerekli işçi gücüne sahip olunması
C) Bir devletin siyasi ve ekonomik alanlarda mevcut nüfusu kullanabilmesi
D) Savaş gücünün insan sayısına orantılı olarak artması
E) Yeni ele geçirilen ülkelerde hem siyasi hem de ekonomik hâkimiyeti sağlayabilmesi

3. I. Birbirinden uzakta olan vilayetler üzerinde ek bir denetim aracına sahip olması
II. Siyasi gücünün merkezîleşmesine katkı sağlaması
III. Ülke genelinde otorite kurmasına yardımcı olması
Yukarıdakilerden hangileri 1855 yılından itibaren kullanılmaya başlanılan elektrikli telgrafın Osmanlı yönetimine sağladığı
yararlar arasında gösterilebilir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) I, II ve III.
4. Osmanlı Devleti’nde II. Abdülhamit Dönemi’nde demir yolu politikası savunma politikalarıyla birlikte düşünülmeye
başlanmıştır. II. Abdülhamit’in en büyük projelerinden biri de Bağdat Demir Yolu’nun yapılmasıydı. Bu projenin yapımı işini II.
Abdülhamit, Almanlara vermiştir. II. Abdülhamit’in demir yolları projesi Avrupa devletlerini karşı karşıya getirmiştir.
Buna göre;
I. Almanların demir yolu yapımı nedeniyle bölgede etkinliğini arttırması,
II. İngilizlerin, sömürge yollarının kontrolünü kaybedeceği endişesini yaşaması,
III. Rusyanın, demir yolu sayesinde Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki Rus pazarını zayıflatacağı korkusuna kapılması
durumlarından hangileri Avrupalı devletlerin çıkar çatışmasına girdiğinin göstergesidir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) I, II ve III.

5. Aşağıdakilerden hangileri XIX. yüzyılda Avrupa’da "ulusun inşasında ve uluslaşma sürecinde" en önemli unsurlar hâline
gelmiştir?

A) Ordu-Okul
B) Kilise-Vakıf
C) Aile-Adalet
D) Kilise-Aile
E) Ordu-Vakıf

6. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti’nde askerî eğitim veren okullardan biri değildir?

A) Hendesehane
B) Mekteb-i Maârif-i Adliyye
C) Mühendishane-i Bahri-i Hümâyun
D) Mühendishane-i Berri-i Hümâyun
E) Mekteb-i Harbiye
7. Aşağıdaki okullardan hangisi Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1935 yılında Siyasal Bilgiler Okuluna dönüştürülmüştür?

A) Mekteb-i Mülkiye
B) Mekteb-i Harbiye
C) Mekteb-i Maârif-i Adliyye
D) Mekteb-i Ulûm-u Edebiyye
E) Mekteb-i Aklâm

8. Osmanlı egemenliği altında yaşayan, aralarında dil,din, ırk ayrımı olan farklı grupların devletin tanıdığı haklar çerçevesinde
açtığı okullar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sıbyan Mektepleri
B) Yabancı Okullar
C) Azınlık Okulları
D) Askerî Okullar
E) Mesleki ve Teknik Okullar

9. II. Abdülhamit, tahtta kaldığı süre içinde eğitime büyük bir önem verdi. Modern eğitimin yerleştiği bu dönemde yeni
okullara devlet bütçe ayırdı. II. Abdülhamit eğitim faaliyetlerinde Türklerin yoğun yaşadığı Anadolu’ya ağırlık verdi.Azınlık ve
yabancı okullara Türk öğretmenler atanarak kontrol altına alınmaya çalışıldı.
Bu duruma göre,
I. Klasik eğitim anlayışı etkisini yitirmiştir.
II. Eğitimde, sınırlı da olsa millîlik göze çarpmaktadır.
III. Laik eğitim anlayışı benimsenmiştir.
yargılarından hangilerine ulaşılamaz?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) II ve III.
E) I, II ve III.
10. XIX. yüzyılda Avrupa’da başlayan sosyal devlet uygulamaları Osmanlı Devleti’ne de yansıdı ve II. Abdülhamit ile beraber
vatandaşlık kavramı içerisinde bireyler her türlü iktisadi, sosyal ve doğal olaylar karşısında devlet garantisi ve koruması altına
alındı.Bu duruma göre II. Abdülhamit Dönemi’nde;
I. eğitim olanaklarının kasaba ve köylere kadar ulaştırılması,
II. birçok vilayet merkezinde hastaneler açılması,
III. yoksul aylığı uygulamasının başlatılması
faaliyetlerinden hangilerinin sosyal devlet anlayışına uygun olduğu savunulabilir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) I ve II.
D) II ve III.
E) I, II ve III.

11. Aşağıdakilerin hangisinde Osmanlı Devleti’ndeki emeklilik sistemiyle ilgili yanlış bir bilgi verilmiştir?

A) Emeklilik herkesi kapsayan bir uygulama değildir.


B) Tanzimat Dönemi’nde emeklilik belirli bir maaşla karşılanan bir sisteme dönüştürülmüştür.
C) 1865’te Emeklilik Kanunu ile emekliliği düzenleyen ilk kurumlar ortaya çıkmıştır.
D) Emekli sandıkları Abdülmecit Dönemi’nde kurulmuştur.
E) Sonradan yapılan düzenlemelerle emeklilik sistemi askerî ve sivil memurların, dul ve yetimlerini de kapsayacak şekilde
genişletilmiştir.

12. Aşağıdakilerden hangisi 1896 yılında II. Abdülhamit tarafından açılan Darülaceze’nin kuruluş amacıdır?

A) Haberleşme ve ulaşım imkânlarının geliştirilmesi


B) Dul, yetim, yaşlı ve engellilerin ihtiyaçlarının karşılanması
C) Belediye hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi
D) Ordunun gıda ihtiyacının karşılanması
E) Eğitim-öğretim faaliyetlerinin denetlenmesi

Test 14 1. C 2. D 3. E 4. E 5. A 6. B 7. A 8. C 9. C 10. E 11. D 12. B


ÖRNEK EBA SORULARI Devrimler Çağında Değişen Devlet-Toplum İlişkileri - - TEST - 15
1. Tanzimat dönemi, 1839 Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile başlayan 1876 Meşrutiyet’in ilanı ile sona eren dönemdir.Kavram
olarak Tanzimat, Türk siyasi, idari, iktisadi ve sosyal hayatında topyekûn bir değişmeyi ve yeniden yapılanmayı ifade eder.
Tanzimat, Osmanlı Devleti’ne Batılı anlamda bir düşünce ve yönetim şekli getirmek için Avrupa’dan esinlenerek yapılan
programlı bir yenilik ve kültür hareketidir.
Buna göre,
I. Köklü ve kalıcı yenilikler yapılmaya çalışılmıştır.
II. Ulus devlet olma yolunda çalışmalar başlatılmıştır.
III. Yapılan değişimlerde Batı kültürü esas alınmıştır.
yargılarından hangisine ulaşılamaz?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve III.
E) II ve III.
2. Tanzimat Fermanı’nın hazırlanmasında ve ilan edilmesinde büyük rol oynayan Osmanlı Devlet adamı aşağıdakilerden
hangisidir?

A) Alemdar Mustafa Paşa


B) Mithat Paşa
C) Mustafa Reşit Paşa
D) Ahmet Cevdet Paşa
E) Fuat Paşa

3. Islahat Fermanı’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi gayrimüslim halkın mevcut durumunda değişiklik meydana
getirmemiştir?
A) Bütün uyruklar için dinî ibadet ve törenlerin yapılması serbesttir.
B) Bütün memurluklar ve okullar herkese açık olacaktır.
C) Azınlıklar şirket kurup banka açabilecektir.
D) Bütün uyruklar için vergi eşitliği sağlanacaktır.
E) Müslüman olmayanlar da yerel meclislerde temsil edilecektir.
4. Meşrutiyet’in ilanını isteyen ve kendilerine “Genç Osmanlılar” diyen bir grup aydın 1865 tarihinde İstanbul’da “Genç
Osmanlılar Cemiyeti”ni kurdular. Genç Osmanlılar, yönetimin baskıcı tutumu, ekonomik çöküntü, yabancıların yönetime
müdahalesinin artması, yabancılara ekonomik haklar tanınması, eşitlik uygulamasının Müslümanlara zarar vermeye başlaması
ve Avrupa taklitçiliğinin artması gibi hususlarda eleştiriler ileri sürdüler.
Bu duruma göre Genç Osmanlıların muhalif bir hareket olarak ortaya çıkmasında;
I. baskıcı monarşik yönetimin varlığı,
II. toplumsal dengenin bozulması,
III. devletin iç işlerine müdahale edilmesi
gibi durumlardan hangilerinin etkili olduğu savunulabilir?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve III.
E) I, II ve III.

5. İlk anayasamız olan Kanun-i Esasi’nin aşağıdaki maddelerinden hangisi özellikle kanun üstünlüğüne vurgu yapmaktadır?

A) Mebusan Meclisi dört yılda bir seçilir.


B) Meclisi açma ve kapama yetkisi padişaha aittir.
C) Savaş ve barışa padişah karar verir.
D) Hiç kimse kanunun belirttiği sebepler dışında başka bir bahane ile cezalandırılamaz.
E) Osmanlı Devleti bir bütündür, hiçbir sebeple ayrılık kabul etmez.

6. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde demokratik gelişmelerle padişah eşleştirmeleri doğru yapılmıştır?

Tanzimat ve Islahat Fermanları I. ve II. Meşrutiyet


A) II. Mahmut Abdülmecid
B) Abdülaziz III. Selim
C) Abdülmecit II. Abdülhamit
D) II. Abdülhamit Abdülaziz
E) III. Selim II. Mahmut
7. Osmanlı Devleti, Anadolu’da ve Rumeli’de kendi kendine güçlenmiş ve bir bakıma özerkliğini ilan etmiş olan âyanların
varlıklarını, bu belgeyle kabul edip hukuki hâle getirdi. Bu belge ile bazı yetkilerinden zorunlu olarak vazgeçmesiyle padişahın
yetkileri sınırlandırıldı. II. Mahmut, bu durumu günün koşulları gereği zorunlu olarak kabul etti.
Yukarıdaki paragrafta hakkında bilgi verilen belge aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sened-i İttifak
B) Tanzimat Fermanı
C) Islahat Fermanı
D) Kanun-i Esasi
E) Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye

8. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti'nde II. Meşrutiyet ile kurulan siyasi partilerden biri değildir?

A) Hürriyet ve İtilaf Fırkası


B) Osmanlı Ahrar Fırkası
C) Osmanlı Demokrat Fırkası
D) Osmanlı Sosyalist Fırkası
E) Serbest Cumhuriyet Fırkası

9. Aşağıda yer alan hukuki belgelerden hangisi Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesinden sonra çıkarılmamıştır?

A) Hukuk-ı Aile Kararnamesi


B) Kanunname-i Ali Osman
C) Usul-i Muhakeme-i Şeriye Nizamnamesi
D) Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye
E) Ticaret-i Bahriye Kanunnamesi
10. XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti sınırlarında yaşayan müslim, gayrimüslim halka yeni haklar vererek aralarında eşitlik sağlamak
amacıyla Osmanlıcılık fikri benimsenmişti. Din, dil, ırk ayrımı yapmadan büyük bir Osmanlı milleti oluşturmak temel amaçtı. II.
Mahmut Dönemi’nde Osmanlı Devleti, Osmanlıcılık düşüncesi ile ilgili ilk ciddi adımı attı. II. Mahmut: “Ben tebaamdaki dinler
farkını ancak cami, havra ve kiliselerine girdikleri zaman görmek isterim.” diyerek önemli bir beraberlik mesajı verdi.
Buna göre,
I. Milliyetçilik akımının parçalayıcı etkisi önlenmek istenmiştir.
II. Toplumsal birliktelik sağlanmaya çalışılmıştır.
III. Meşrutiyet yönetimine geçiş amaçlanmıştır.
yargılarından hangilerine ulaşılamaz?

A) Yalnız I.
B) Yalnız II.
C) Yalnız III.
D) I ve II.
E) II ve III.
11. Aşağıdakilerden hangisi Sultan Abdülaziz’e karşı ittifak yaparak onun tahttan indirilmesine neden olan
devlet adamlarından biri değildir?
A) Fuat Paşa
B) Mütercim Rüştü Paşa
C) Hüseyin Avni Paşa
D) Mithat Paşa
E) Hayrullah Efendi

12. İttihat ve Terakki Fırkası aşağıdaki gelişmelerin hangisi sonucunda ülke yönetimine tamamen hâkim olmuştur?
A) 1908 Seçimleri
B) II. Meşrutiyet'in İlanı
C) 31 Mart Darbesi
D) Bâbıâli Baskını
E) II. Balkan Savaşı

Test 15 1. B 2. C 3. A 4. E 5. D 6. C 7. A 8. E 9. B 10. C 11. A 12. D

You might also like