Edebi T - R Olarak Otobiyografi Ve Iki - Rnek (#502566) - 606900

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 14

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakül1esi Dergisi

CUt LO / Sayı 1 / Temmuz 1993 / ss. 73 - 85

EDEBI TÜR OLARAK OTOB1YQGRAF1 VE 1K1


ÖRNEK

Doç. Dr. NuraJl Ö2YER*

Edebiyat Biliminin tiyatro, ştir, nem gıbi ana da1lan dışında


yan da11anndan sayılan, kurmaca gerçeklikten çok gerçek gerçek-
,
ligt içeren, kişisel anı1ara ve yorumlara dayanaı;ı oto?iyografinin .
geçmişi, kelimenin kul1anınundan daha da eskilere, Antik çaga
kadar uzanmaktadır.

~ppo'lu Aziz Augustlnus'un din degtştlrmes1n1 anlattlgı Con-


fessiones (İtiraflar) adlı kitabı, otobiyografi türünün ilk yazılı öme-
gi olarak kabul edilir. Goethe'nin "Dichtung und Wahrheit - Ştir ve
Hakikat" adlı eseriile Jean.Jack Rousseau'nun "ttiraflar" adlı eseri
Alman ve Fransız edehiyat1annın dünyaca ünlenmiş otobiyografi-
lerindendir.
Otobiyografi türünün en önemli özel1igi, konusUnun kunnaca
olmayıp, kişinin öz yaşamı ve bu yaşam öyküsünün başkası tara-
fmdan degil de, kişinin. bizzat kendisi tarafından yazılmasıdır.
Böylece otobiyografide, bilinen özne, bilinmesi gereken nesneyi
oluşturur.

Otobiyografi türünün geçmişine bakıldıgında, kişiyi kendi


yaşam öyküsünü yazmaya iten nedenin. kendis1n1 haklı çİkartma

. Hacettepe Ün!versitesi.
Dalı Ögretim Uyes!
Edebiyat
,
Fakültesi, Alman Dlll ve Edebiyatı Anabilim

73
Edebiyat' FakUltest Dergisi

istegi olabilecegi gibi, kişinin yaşanunda önemli bir degişime yol


açnnş, düşünsel, dinsel ya da duygusal bir çatışma da olabilir.
Hatta tarih ve kamuoyu karşısında hesaplaşmak ya da gelecek
kuşaklara bir çeşit ders vennek de otobiyografı yazının başlıca ne-
. Kişinin seyahat anılannı, hatta aşk deneyimlerini
denlerindendir.
aktarmak için yazılmış olan otobiyografı1er bile vardır.
Otobiyografı yazan tarafsız olamaz. Geçmişteki olaylan anlatiİ--
ken, mutlaka kendi kişiligini. yorumunu da yansıtır. Otobiyografı. \

kişinin kendisini, deger yargılanıu, belli dönemlerde nasıl oldugu-


nu, sunar okura. 50 yaşındaki bir kişinin otobiyografısiyle 30 ya-
şındaki bir kişinin otobiyografısi arasında fark vardır.

Otobiyografi yazan. yaşamının ve kim1iğ.inin gerçekllgini yaşa-


mındaki evrelerde arar ve olaylara objektif bakamaz. Otobiyografi-
nin gerçekligi, Anlatıcı Ben ile sıkı sıkıya bir ilişki içindedir. Otobi-
yografi türünde anlatılan gerçeklik, tartışma götünnez. Hafıza ve
anı1ar,ot?biyografi yazarının ibaşvurdttgu ana kaynaktır. Bazı
olaylar hafızada tam yerleşmiş. bazılan ise unutulmuştur. Yazar
geçmişini anlatır. gelecek ile ilgili ise sadece tahminlerde quluna-
bilir. Aynca geçmişi ile ilgili herşeyi de yazmak zonmda degildir.
Bundan dolayı. an1atacagl öyküye belli bir çerçeve çizer ve bu çer-
çeve içinde gerçege uymak zorundadır. Yani konu seçimi ve dü-
zenlemesi yazann keyfine bagIı degildir.

Yazarın gerçeklige uyma çabasına karşın. yine de yanlış hatır-


i
lamalara. yanlış anlatıma rastlanabilir. İşte bu yüzden. otobiyog-
raft yazarinın nesnellik iddiası yoktur. Otobiyografide hatırlayan
BEN ile hatırlanan BEN. arasındaki ilişkide bu tür yanlışlıklar ve
l:ıatalar
, kısmen de olsa affedilif.

Otobiyografı türünün aİıIatım şekli. 1. tekil şahıs olan Ben -


Anlatım şeklindedir. O - Anlatım ya da Biz - Anlatım şekli çok
ender görülür. Aynca olaylann anlatımında kronolojik bir anlatım
düzeni de şart degildir. Kesin bir SON da söz konusu olamaz. geçi-
ci bir SON ve gelecek için yeni bir hazırlaroş söz konusudur.

74

".~~~
-
Nuran Ö2YER

Otobi)'ografinin bir başka özellig! de, yazarının yaşadıgı deVIi


yansıttlgı için, bir tür tarih. kültür ve gelenekler belgeseli. bir çag
ve toplum panoraması oım~ özelligini taşımasıdır.

Edebiyat, Biliminde otobiyografı genelolarak "ANI", "GÜNCE",


"OTOBİYOGRAF1K ROMAN" tüm ile çok sıkı bir ilişki içindedir. Bu
türler arasında kesin bir sınır çizmek. edebiyat bilimcileri için
çogu, kez imkansızlaşırsa da, yine de otobiyografi kendisiyle çok
yakın akrabalık içinde bulunan bu türlerden nüans farklanyla da
olsa ayrılır. Şöyle ki:

"OTOBİYOGRAFİ ile ANI'yı Alınan Edebiyat Bilimcileri. yazarın.


belli bir statü belli bir kimlik kazanması ölçütüyle birbirinden ayı-
nrlar. Oluşumu konu alan. öz yaşam öyküsüyken, adam olmuş
kişinin başından geçenleri. daha dogrusu kendisinin önemli bir
rol ustlendigi olayları anlatması anıdır. Am türünde bir eserde
kurguyu anlatılan olayların gelişimi belirler, oysa otobiyografıde
kurgu, hayatın evreleriyle oluşturulur. Nesnellik anı yazan için
ulaşmaya çalıştıgı bir ıdealdir." 1

'!Anı" yazan genelde geçmişini hatırlar ve bu geçmişi oldugu


gibi anlatır, hatta çogu kez onunla hesaplaşır. Geçmişini hatırlar-
ken, özel yaşamın!' degn de, ömegin meslek yaşamını, toplum için-
de yük1endıg.i rolü anlatır., (Anı yazarları genelde politika, savaş,
serüven adamlarıdır).

Otobiyografi yazan da belki aynı şekilde davranır, ama onun


nesnelolmak gibi bir kaygusu yoktur. Onun
, için önemli olan; ya-
şamının evreleri ve o evreler içinde kendisidir.

Anı türünde, kişinin çevresi ile olan ilişkileri çok daha fazla
önem taşır, dış olaylara daha çok yer verilir. Oysa otobiyografi ya-
zan kendi varl@mn gizli ~nuş yönlerini araştırır. Öz yaşaIiı öy~
küsünü yazmasının bir nedeni de budur zaten.

"GÜNCE" ile "OTOBİYOGRAFt" arasındaki en önemli fark ise,


"otobiyografinin saglam düzenlerin İnsanını, güncenin İse sürekli
arayış içinde olan sorunlu İnsanı okura sunmasıdır." 2

75
Edebiyat Fqkaltes[ Dergisi

Günce, daha uzun zaman dilimlerinde tutulur, yazılara tarih.


konur, yazılar.çoğ;u kez kısa ve düzensiz notlar şeklindedir.

Yazar, güncede kendi içine, geriye döner, geçmiş ynıara, o güne


kadar olan yaşamına bir göz atar.

Güncede bütün ile birlik olmak zorun1ulugtı yokhır. ,Günce ya-


zan anlattıklannı, gündelik ve sıcagı sıcağ;ına aktanr okura. Gün-
cede, Anlatıcı Ben Anlatılan Ben'den çok uzaktadır. G, 'Misch'in de
belirttiğ;i gibi, otobiyografiyi kişisel yaşamın bir sentezi, günceyi
ise kişisel yaşa~ analizi olarak kabul edebillrtz.3
"OTOBİYOGRAFİK ROMAN" ile "OTOBİYOGRAFİ" arasındaki en
belirgin fark ise, yazarın yaşam öyküsünü "roman" olarak nitelen-
dinnesinde yatar. Artık gerçek ögeler geri plana itilmiŞtir, kurma-
. ca gerçeklik ile gerçek
. gerçeklik
. içiçedir; yazar kendi içine kapalı,
yepyeni bir dünya kurar otobiyografik romanda.

Alman Edebiyat Bilimcileri, çogtl kez bu tür1erin hepsriçin "Anı


Edebiyatı" terimini kullanırlar. Göriildugu gibi, hepsinin ortak
yanı. yazarlaruuo kendi yaşam öykülerini, yaşadıklarını genellikle
okunı yanıltmayacak bir biçimde ve dikkatle an1attna1andır:

Otobiyografi yazarı yaşam öyküsünü yazarken, Anı, Güoce gibi


türleri belge olarak kullanır. bu belgeler onun gerçeğ;e daha yakın
olmasınısağ;lar .

Batı Edebiyatlarında Anı, Günce ve Otobiyografi türünde yazılı


örnekler oldukça fazla. Üstelik bu tUrlerin -edebiyat bilimindeki
önemi giderek artmakta. Kurmaca gerçeklikten çok, gerçek ger-
çek1iğ;i okumayı yeğ;leyen okur sayısı da.

Otobiyografi türünde batı Edebiyatlanndan vermek istediğ;im


örnek, günümüz Avustuıya Edebiyatının ünlü kadın yazarlann-
dan Barbara Fıischmuth'a ait. Bir süre Türkiye'de de yaşayan,
Türk kültürüne ilgi _duyan ve türkçeye çevrilen eserleriyle artık
Türk okuruna yabancı olmayan Barbara Fıischmuth'un 1991 yı-
lında yayınlanan 'Wassermaenner" adlı kitabının 200 - 256 sayfa-

76
-
Numn Ö2YER

ları arasında yer alan "Über mich - Kendi Hakkımda'" adlı yazısı,
otobtyografınin edebi tür oluşunun en güzel kanıtı.

Kitapta ayrıca Frischmuth'un otobiyografisin1n arkasında,


Hans Haicler tarafından yazılmış, Frischmuth hakkında biyagrail
niteııginde bir yazı var.

Frischmuth'un otobiyografısinin en önemli özelligi. ayrı bir


kitap şeklinde olmayıp. kısa oluşu ve bu nedenden ötürü detayla,-
ra İIiilmeyişi. Ayrıca yazann 51 yıllık yaşam öyküsünü 56 sayfada
anlatırken. biçim kaygusunu dışlamayışı d~ bir diger önemli özel-
lik

Yazar. dog;urnundan 1991 yılına kadar olan yaşam öyküsünü,


14 bölümde ve degışik başlıklaraltında toplarınş.

Anlatılan ~en'ln yaşam öyküsü anlatılırken. iki farklı anlatım


katmaıu kullanılmış: Birincisi, yazarın geçmişteki yaşantısun işle-
yen "geçmiş zaman"; ikincisi. yazaİm genelolarak belli konular
hakkındaki düşüncelerinin İşlendigi "şimdiki zaman". Bu ikian1a-
tım. katmanı, ustalıkla birbirleriyle monte edilmiş.

"Kendi Hakkımda" başlıgını taşıyan llk bölüm, yazarın yaşamı-


nın ana çizgilerle kısa öyküsü. Eserlerinde genelolarak yazarlık
meslegi - kadın olmak ve annelik arasındaki ilişkileriirdeleyen
Fıischmuth, otobiyografisine yine bu konuda içine düştügü anlaş.
mazlıkla başlıyor:

"Kendi- kendimle hala ben kadın yazar mıyım.


yoksa yazan bir kadın mıyım konusunda anlaş-
maya varmış değilim. Şöyle diyelim: Ben bir ya-
zanm." (S. 200). "tlk kitabım 21 yıl önce'yayın-
landı, oglum 16 yaşında. tlk evlil@mde koşan
birinin eşiydim ve bu evlilik-sırasında bir köyde,
40 at, 3 köpek,leşek. 1 keçi ve bir sürü kedi ile
birlikte bir harada yaşadım. Yazılanmda bir sürü
hayvan oluşUnun nedeni belki bundandır, Şimdi
ise aynı zamanda psikiyatrlst olan bir nörolog He
evliyim, Onunla sürekli insanlar hakkında konu-
şuyoruz." (S. 201 - 202)

77
Edebiyat Fakültes[ Dergisi

Otobiyografinin birinci, ikinci, dördüncü ve yedinci bölümlenn-


de yazar, geçmiş yıllarını, çocuklugunu, gençHgıni ve okul yıllannı
anlatıyor:

"Göl kıyısında bir kasabada dogdum. Bundan


dolayı erken yaşta yüzmeyi ögrendim: Çocuk bfl-
kıcılanyla yetiştigim için de erken yaşta ortadan
kaybolmayı ögrendim. Annem önceleri otel, daha
sonra da restaurant işletti. Bütün gün çalıştıgı
için, kendime hep klasik. anlamda bir annem,
olsun İstedipı. Ama babam savaşta öldügü için,
aileyi geçindinnek ona düşmüştü." (S. 202)

Otobiyogtafmin diger bölümleri. yazann akıcı ve sanatlı bir an-


,
latımla kaleme aldıgı. ömegın sevdig! kitaplar.. etkilendigi yazarlar.
.Avustuıya hakkında düşünceleri ya da genelde edebiyat hakkın-
daki düşüncelerini kapsıyor:
"Çok eskiden. çocukken, genç bir kızken. okuma-
dan yaşayamazdım (yaşamak istemezdim).
Bugün de sanırım yazmadan yaşayamam. Edebi-
yat benim için bir yaşam biçimi... Edebiyat
benim için. dünya ile ilişki kurabildigim canlı bir
araç , Mecbur oldugum için ve başka insanlar
beni ilgilendirdigi için yazıyorum". (S. 219 - 220)
Yazar otobiyografisinin dokuzuncu bölümünde vatan kavramını
irdeleyip, şöyle diyor:

"Benim için şehir, İstanbul demek. Ya vatan?


Avustuıya mı? Bunun üzerinde ne kadar düşü-
nürsem, dairede o denli daralıyor. Benim için en
makul vatanseverlik.. lokalize olmuş vatansever-
liktir." (S. 229)
Okur, yaşam öyküsünü anlatırken, yazarlıgı eHnden bırakma-
yan Frischmuth'un, hem geçmişi ve kendisi. hem de edebiyat ya-
şamı hakkında bilgi sahibi' oluyor:

"Edebiyat kendisini yazdıgım ve okudugum süre-


ce kendi gerçeklerini yaratıyor, içinde hareketin
her türlüsü mümkün. Uzlaşmanın kalitesi, onun

78
-
Nuran ÖZY"ER

gerçekllgini kendi gerçekllginıle birleştirebilmerne


baglı". (S. 222)

Frischmuth'un otobiyografisiI1in son bölümü olan 'Yaşlanmak"


da, bir adam ve kadının pazar günü bir muzeyi ziyaretleti an1atılı-
yqr. Yaşlanmak kelimesinin sık sık tekrarlandıip. sembol degerini
taşıyan, yaşlılıgID irdelendigi bu son bölümde yazar. açık bir son
.
seçm,iş. Bu yaşlı çift, herhangi bir çift olabilecegi gibi, kendisi ve
eşi de olabilir.

'Frischmuth'un otobiyograftsi, okurken zevk alınan bir öykü


sanki. Öyle bir öykü ki. içinde yazarın yalnız geçmişteki yaşamı-
nın degişik evreleri degil, yazarlık ve edebiyat ilişkilerinin sanatlı
bir anlatımla derin boyutlarda İrdelemnesi de söz konusu. Aynca, '
yazan ve eserlerini dah iyi anlamaımza yardımcı alaca@. da,
inkar edilmeyecek bir gerçek.

Günümüz Türk edebiyatında otobiyografl tün1nde yazllnnş


eserlere m~esef çok fazla rastlanınıyor. Yazarlarınuz, nedense bu
türle fazla ilgili degiller.

Aziz Nesin'in "Böyle Gelm1ş Böyle Gitmez" adlı iki ciltlik kitabı,
hem Anı ve Otobiyografı türlerinin ne kadar yakın ilişkide oldukla-
- nrun, hem de ed'ebi bir tür olarak otobiyografinin sosyo tarihsel ve
politik bir belge olarak 'da günümüz Türk edebiyatıınn bu alanda-
ki boşlugonu dolduran en güzel örneklerinden biri.

Yazann "Anı" olarak ~~elendirdigi, birinci cildinih ilk olarak


1966, İkinci cildinin de 1976 yılında yayın1andıgı kitaplardan 450
sayfalık birinci kitap, Aziz Nesill'ın hatır1ayabild@ ilk yaşantısın-
dan başlayarak, annesinin ölümüne, kendisinin 13 yaşına kadar
olan dönemini kapsayan öz yaşam öyküsünün birinci bölümünü
oluştunnakta olup, 'YOL" alt başlıgını taşıyor; 511 sayfalık, yaza-
nn 13 yaşından liseye gidene kadar olan dönemini anlattıgı ikinci
kitabının alt başlıgı ise 'YOKUŞUN BAŞı".

Birinci katabına "Arınesinin Anısına", ikinci kitabına ise "Baba~


sının Anısına" yazd.ıgı birer şiirle başlayan yazann, ailesiIıi, çocuk-

79
Edebiyat Fakültesi Dergisi

luk dönemini, okul yıllanm, ögretmenletini, arkadaşlanm, komşu-


lannı anlattıgı iki ciltlik. otobiyografısi; hem bir edebiyat ümnü
hem de' o yılların Türkiye'sinin panoramasını veren tarihsel bir
belge olma niteligini taşıyor.

Yazar, kItabın birtnci cildinde yaşam öyküsünü kaleme alması-


nın nedenlerini şöyle açıklıyor:

"Bir degeri oldugu için yazmadım bu anılan. Anı-


lanrnı yazmamın iki eregi var. Birincisi, anlattı-
gım yaşamın çevresinde o zamanki Türk toplu-
munun bir kesintisini sunmak istedim. Bu anı1ar
bir bakıma yetiştigim çagdaki Türk toplumunun
toplumsal topografyasından bir parçadır. Anılan-
mı anlatmamda ikinci amacım da şu : Böyle gel-
miş böyle gidecek degil, böyle gelmiş ama böyle
gitmeyecek, gidemez". (S. 244)

Kitabın ikinci cildinde ise şöyle yazıyor yazar:

" Ama amlarımı yazmaktan başlıca amacım,


yaşadıg:.m ça,gda, toplumsal çevremi içte~le
artlatarak insanlara yararlı olmaktır ki, bu ister
istemez gelecek kuşaklara ders vennek anlarıum
taşıyor. Böyle olunca, yapılmış kötülüklertn bir
daha yapılmaması için onlan özyaşam öykümde
anlatmak zorundayım, Niçin yazıyorum bunlan?
En başta yararlı olmak için... Yazmak mı, yazma-
mak. mı? Benim yamtım, yazmaktlr." (S. 286 -
287)
,
Aziz Nesin, eserImle anılannı, özyaşam öyküsünü yazmasının
nedenlerini açıklarken, aynı zamanda otobiyografı ve am türleri-
nin bilimsel açıklamasını ve bu iki tÜm birbirlerinden kesin ola-
rak ayınnanın ne kadar zor oldugunu da ortaya koymuş oluyor.

Kurgusunu, yazann yaşamının evrelerinin oluşturdugu her iki


kitapta da en önemli özellik, yazann bu evreleri anlatllırken ku!-
landıg:. b'iI"birinden farklı iki bakış açısı: Şöyle ki: Yazann öncelikle
geçmişteki olaylan yaşarken ki çocuk haliyle yansıttığ:ı "Çocuk
Bakış Açısı":

80
.
-
Nuran ÖZ1'ER

"Annem, Haseki Nİsa Hastahanesinde Havva Tey- \


zemi ameliyat ettirip evimize geMyar. Artık to-
pallamıyor Havva Teyzem, ama durmadan agıı-
yar. Köyünü özlemiş, durmadan "ah" san kızım,
ah kınalı kızım "deyip gözyaşı döküyar"

derken, geçmişte yaşadıgı bu olaylan yetişkip gozuyle degerlendir-


digı "Yetişkin Bakış Açısı":

"Havva Teyzem yıllar sonra beni 'çok düşündür-


dü. İnsanın yurdunu sevmesi, yurdunun güzel,
iyi olmasından degil. Yurt dedigin kıZgın çölolsa
da sevilir. Yurt, yurt oldugu için. orada herşey
kendimizden oldugu ıçın sevillyor." (S. 229 - 300)
Böylece anlaWan olaylar, bir yandan çocukluga has millbir oznel-
likle ve duygusa1lık1a verilirken. öte yandan da geçen yıllar sonun-
da yetişkin insan gözüyle-de nesnel bir bakış açısıyla irdeleniyor.
Her iki kitapta da kullanılan, olaylara yetişkin olarak .bakış açısı,
yazann olaylarla llgili yorumunun yanısıra, eleştirisini de İçenyar.
Otobiyograft yazannın, geçmişteki olayları anlalırken kendi kimli-
gini mutlaka yansıttlgı gerçegi de böylece gözler önüne seriliyor.
Yazann eleştirlei anlatlm tutumu eserde sürekli karşımıza çıkıyor:
"Okulda da, işte de bütün yaşamda. en parlak
zekalı, en atak. en cingibi olanlar atılıyor. ayık1a-
myor, geleeegın asıl umutlanna hiç hoşgörü gös-
terllmiyor. Bunun sonunda da seçilen en süne-
peler, en uyuşuklar, en çekingenler, korkaklar
kalıyor geriye; böyleleri her alanda iş başlanna
geçiyor; egitim adına, çocuklara, gençlere bugün
çok y~k ediliY9r." (1. cilt, S. 368)
Otoblyograf'ılerde yaz~ olaylarllı gerçekliginin tartışma götür-
mez olmalarına karşın, otobiyograft yazannın tarafsız olamayaca-
g-ma, Aziz Nesin'in şu salırIannı örnek olarak gösterebiliriz:

"Ne den1liçten olursak olalım, ne denli gerçekleri


oldugu gibi yazmaya çalışırsak çalışalım, anıları-
mızı anlatırken ne oranda dogruları anlatmış
oluruz? Bellegimiz, benligimiz1 yüceltmek için,
hahertmiz bile olmadan anılanmızı degiştirlyor.

SI
Edebiyat Fakültesi Dergisi

Biz içtenlikle dogtuyu anlatıyor sanırken, bellegi-


mizin uydurdugunu anlatmış oluyonız. Yine de
elimden geldigince bellegimi denetlerneye çalışa-
rak anılarımı doğru yazmaya çalışacagım". (8.
Cilt. s. 46)

Yalnız geçmişini degil. geçmişteki yaşantısıyla yazarlık I!leslegı


arasındaki ilişkiyi de inceleyen Aziz Nesin. otoblyografisinde bu
ilişki ile llgtli açıklamalara çok sık yer vennektedir. Hiciv - Mizah
yazan oluşunun temelinde yatan nedenleli şöyle açıklıyor:

"Sen kartsın. yaşını göstenniyorsun. Bu "kart"


sözü Dariişşafakada benim lakabım oldu....
""Kart" aşagı. "kart" yukan. Çok canım sıkılıyor.
çok kızıyordum. KızdıgtIİll anlayınca bu kez iyice
alaya başladılar. Gerçekten bir eksigimle alay et-
seler. ömegın kısa boylu oldugum için "bodur" ya
da "cüce" deseler, kızmayacagım. Ama "kart" de-
nilmesi beni ç.ok kızdınyor, çok içlendiriyordu...
Şimdi düşünüyorum da. arkadaşlannun bu alay-
lanrun bana yaran oldugunu anlıyorum. Kesin-
likle :söyleyemem ama, mizahçı olmamın belki. de
<baş nedeni bu alaylardır. Çünkü zalim arkadaş-
lanm. alaydan kurtu1maıun yollarını aramaya
beni zorladılar. Anladım ki. savunmak işe yara-
mıyor. saldınnak gerekli... Kendinle alay edilme-
sini istemiyorsan, sen daha önce davranıp baş-
kalanyla alayedeceksin.. Savunmanın bir yolu
daha var: başkalarına fırsat venneden insanın
kendisiyle alayetmesi. Bütün mizahçılara bakı-
nız hiç ayncas1Z hepsi kendileriyle alay etmişler-
dir. Bu yüzden kendime lakabı yine kendim tak-
mıştım orta okulda". (1. cilt, S 372 - 373)

Yazann sembollerle ve akıcı bir üslupla kaleme aldıgı eser, salt


yaşam öyküsünü vennekten uzak1aşıyor. Aziz Nesin, otobiyogr8ii-
sinde çogu kez kendi varhgtnın sırlarını, gizli kalmış yönlerini de
büyük bir açık yüreklilikle ortaya koyuyor:
"Çok içlendigrm zamanlar oluyordu. Bu içliligın.
bu aşın. duygusallıgm belU bir nedeni yoktu.
Hattanedenini bilmedigim bu aşın duygusallık

82
Nuran Ö2YER

ve içliligimi. arkadaşlanma.bir üstün)ügüm oldu-


gunu bile sanıyordum... Derslerim dışında da
çok kitap okurdum. Ama seçerek okumuyordum.
Seçme olanagım da yoktu. Elime geçen her kitabı
okuyordum. Bu kitaplardan biri nefis terbiyesin-
den. iradeyi pekiştirme alıştınnalanndan söz edi-
yordu. trademi güçlendirmeye çok küçük yaşlar-
dan beri çaba gösterirdim " (2. cilt, S. 363)
Otobiyografılerde çok sık rastlanan, yazann kendi kendisiyle
hesaplaşması, bjr çeşit gunah çıkartmasına da tanık oluyoruz. Ör-
negin~ babasının eşek sırtında mal sattıgım söylemekten utand@.
için. babasının kimligi soruldugunda söyledigi yalan. yazan
yaşam böyu rahatsiZ etmiştir:

'Taa çocuklugunuzda çok utanılası bir davranış-


ta bulunduysarıız, zaman zaman. hatta yerli yer-
siz bu anınızı ammsayıp her kez yeniden o utan-
ca gömüldügünüz oluyor mu? BenIm oluyor.
hem de sık ... Utançdan da öte. acı bir pişman-
lılda aİ1sınm bu olayı; bir daha geriye dönülüp
yaşamımdan siltnemez, kazınamaz az bir piş-
manlık... Babarna, hem de böyle bir babaya:
Babam sag olsaydı. ölecegimi bilsem. yine de
yazmazdım bu anımL.." (2. cilt. S. 419 - 420)
Ben - Anlatını şeklinin ve montaj tekniginin ustalıkla kullanıl-
d@ her jki kitap da, otobiyografin1n en önemli özelugı olan. çağ: ve
toplum manzarasım içennesi açısından da okuru oldukça tatın1n
ediyor:
.
''Yanılmıyorsam Yarın gaZetesj o günlerde çık-
maktaydL Yann'ı Artf Oruç çıkanyordu. O gün-
lerde gazetelerin fiyatı sanıyorum, beş kuruştu.
Ama Arif Onıç'un Yann'ı kapışılıyor. kalmıyor.
karaborsada elli kunışa satılıyordu... Bir gün 1s-
taribul sokaklannın duvarlan şöyle bir aftşle do-
nanınıştı: Dalga.4 saçlı, gözlüklü bir adamın
resmi. Bu resmin üstünde "Müseceel Vatan
HainI" altında da "Artf qruç" yazılıydı. Bu afişler
o zamanki Milliyet Gazetesinin sahibj olan Ali
Naei'nin baslınp duvarlara asttırttıgı söylenm1ştl.

83
Edebiyat Fcikü/tesi Dergisi

Ali Naci. İsmet Paşa hükümetinin yanhşıydı. Arif


Oruç da hQ.kümete karşıydı. Yann başlangıçta
Serbest Fırka'nın organıydı..." (2. cilt, S. 264 -

265)
,
O dönem ~rkiye'sini. politik ve sosyal yaşamını, insanların
boş inançlarını, değ:er yargılarını çocuk bakış açısıyla verirken:

"Oç yaşındaki kız kardeşim hastalandı, ayak1an


tutmuyordu. Doktor nerede, ilaç nerede? Yalnız
adım işittigimiz doktor bize ulaşması, sesini duy-
İnamız olanagı olmayan bir lüks yaratık gibi ge-
lirdi. Ölen çocuklar için "Allah verdi, Allah aldı"
denilirdi... Para ödenmeden yapılabilecek bütün
kocakan ilaçlan denendi. Sonra annerne satık
verdiler:
- Akşam ezanı oktinacağ:ı' sırada. çocuğ:u mezarli-
ğ:a götürüp bir niezar taşının dibine bırakacak.
slil... Hiç arkana dönüp bakmadan, bir damla_
gözyaşı dökmeden, dönüp evine geleceksin. Sizin
arkanızdan gelen bir başkası çocuğ:u oradan alıp
eve getirecek."
aynı zamanda mesafeli anlatım tutumuyla eleştimıektedir de:'

"Neden hasta çocuğ:un, son iyi olma uman olarak


mezarhğ:a bırakıldığ:ını, sonralan çok düşündürn.
çocugu doyuracak gücü bile-olmayan doktorsuz,
ilaçsız yoksullar, Tannlarına yakanyorlar: Tan-
nm! İşte yavrumu sana bıraktım, yavrumun has-
talığ:ıru. toprag:a göm, onu bana diri sagIık1ı geti
ver...",(1. cilt, S. 290)
Yazar, otobiyografısinde kullandıgı Türk toplumunun o yı1lannı
canlandıran -pek çok deyim, kalıp ifade, şarkı. türkü dizeleri,
çocuk tekerlerneleri, dualar, resmi yazışmalarla ilgili belgeler, borç
senetlen vb. gibi şeyler ,o yılların atmosferini yansıtan dil malze-
mesi niteligiyle anlamlı bi! mozayik oluşturuyor. '4

''Yıllar sonra polisler evinli aradığ:ında bu eski ta-


rihi senetleri bile alıp götürdüler. Nasılsa elimde
kalm~ş olan senetlerden birinde şunlar yazılı:
Yalnız' lira yüzden dörtbir kuruştu,

84

'-"""ı,,,'"
- -

Nuron 02YER

İşte bin üçyüz otuz senesi şihr-i eylül maaşımdan itibaren malı
ve malı ikişer adet Lira - yı Osman:! ita olunamıyor) Aziz Efendiye
(okunamıyor) olarak lira Y]1z kuruş hesabı ile berçevhibala dörtbin
kuruşu ahz - II kabz eyledigim. işbu senedirn imzaen numaileyhe
.
ita kılındı.
tki kuruşluk "damga - yı Devlet-İ Aliyye - i Osmaniye" yazılı pul
üzerinde "Ahmet" adı okunan bir mühür basılı. Demek babam bu
parayı ben daha dogmadan bir yıl önce borç venn1ş Ahmet adında
birine," (lo dU, S. 174)
Yazarın iki ciltlik otobiyorgrafisine verdigi ad "Böyle Gelmiş
Böyle Gitmez" otobiyografisini yazmasının ana. nedenini oluşturu-
yor bir bakıma. Sık sık tekrarlanan "Böyle Gelmiş Böyle Gitmez.
gitmeyecek. böyle gidemez, böyle götürmeyecegiz" sözleri. yazarın
okura gönderdigi en önemli mesaj.
Aziz Nesin'i tanımak, döneminin Türkiye'sinin taı1hi. politik
olaylanm. Türk toplumunun yaşadı@ degişİInleri b1lınek ve yazar
hakkında araştırma yapmak isteyen edebiyat b1l1rhcileri için
önemli ve yararlı bir kaynak oldugundan kuşku duymadıgım
"Böyle Gelmiş Böyle Gitmez", bir yandan edebiyat dünyamızın oto-
biyografi türünde önem~ bir boşlugunu doldururken öte yandan
da .yazarlanrnızı bu türde yazmaya teşvik edecegine inandıgım
guzel,bir örnek. "

Dilegim, yazanmızın yaşam öyküsüne devam etmesi. çünkü,


düny<!-çapında ünlü bu mizah yazarımıiın otobiyografısinden ög-
renecegtmiz çok şey var.
KAYNAKÇA:
ı. Gürsel Aytaç: Edebiyat Yazılan II, Gündogan Yayınları, Anka-
ra,1991 . S. 9,
2. RealleXİkon der deutsehen Llteraturgeschichte, Hrsg." von
Werner Kohlsehrnidt. Berlin - Newyork 1972 Bd. 3 P ~ SK,S.
804
3. Bernd Neumann: Identi nd Rollenzwan - Zur Theone
der Autobiographie. Frankfurt AM. 1970, S. 47
4. Gürsel Aytaç: Edebirat Yazılaİı. II. Gündogan Yayınları, Anka-
ra 1991, S. 187

85
-.-

You might also like