2018-2019 Dkab. 9. Sinif 2. Dönem 1. Yazili Çalişma Notlari Düzenlenmi̇ş

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 2

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLÂK BİLGİSİ DERSİ 9. SINIFLAR 2. DÖNEM 1. YAZILISI İÇİN ÇALIŞMA NOTLARI (3.

ÜNİTENİN ÖZETİ)
1. YARATILIŞIN AMACI, HAYÂTIN ANLAMI NEDİR? C: Allâh (c.c.), insanları kendisine kulluk etmeleri için yaratmış, peygamberleri
vâsıtasıyla nasıl bir hayat sürmeleri gerektiğini onlara bildirmiştir. Hz. Âdem’den (a.s.) Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kadar bütün peygamberlerin
insanlığı davet ettiği kurtuluş yolunun ortak adı İslâm’dır. Bütün peygamberler insanları Allâh’a, elçilerine ve âhirete îmân etmeye; Allâh’a
ibâdet etmeye ve O’nun rızâsı doğrultusunda kulluk bilinciyle, insana yaraşır bir hayat yaşamaya davet etmişlerdir. Bu davete icâbet eden
insan, hayâtını anlamlandırmış ve yaratılış amacını bulmuştur. İnsan; Rabbini tanımak ve O’na ibâdet etmek için yaratılmış ve yaratılmışların
en şereflisi olarak nitelendirilmiştir. 2. İBÂDET / KULLUK NEDİR? C: Kelime olarak boyun eğmek, itâat etmek, saygı duymak, kulluk etmek,
tapınmak gibi anlamlara gelir. Dînî bir kavram olarak ibâdet; mü'minin Allâh’ın rızâsını kazanmak için kulluk görevini yerine getirmesi,
emirlerine uyması ve yasaklarından kaçınmasıdır. İnsan, Allâh’a karşı sevgi, saygı ve itâatini en güzel şekilde ibâdetle gösterir. İbâdet, Allâh’ı
tanımanın ve O’na îmân etmenin tabiî bir netîcesidir. 3. “ÖZEL ANLAMDA İBÂDET” HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ. C: Özel anlamda ibâdet
denilince namaz, oruç, zekât, hac gibi Allâh’ın farz kıldığı, belli kurallara göre yapılan ibâdetler kastedilir. Bunlar, Kur’ân’da kesin olarak
yapılması emredilen ve Hz. Peygamber tarafından nasıl yapılacağı öğretilmiş günlük, haftalık, yıllık ibâdetlerdir. Bu ibâdetlerin belirli vakitleri
ve uygulama şekilleri bulunmaktadır. 4. NÂFİLE İBÂDETLER HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ. C: Farz ve vâcip olarak nitelendirilen zorunlu
ibâdetlerin dışında yapılan ibâdetlere “nâfile ibâdetlerler” denir. Nâfile ibadetler, bir mü'min için hayâtı ve kulluğu güzelleştiren amellerdir.
Teheccüd, kuşluk gibi namazlar, Ramazan ayı dışında tutulan oruçlar, herkes ve her şey için yapılan her türlü iyilik, nâfile ibâdetlere örnek
olarak verilebilir. 5. “GENEL ANLAMDA İBÂDET” HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ. C: İslâm’a göre ibâdet kavramı, vakti ve şekli belirli olan
ibâdetlerle sınırlı değildir. İnsanın Allâh’a karşı duyduğu sevgi ve saygının netîcesi olarak O’nun rızâsına uygun davranması da “genel
anlamda ibâdet” olarak kabûl edilir. İslâm’a göre Allâh’ın rızâsını kazanma niyetiyle yapılan her güzel iş ve davranış “sâlih amel” olarak
nitelendirilir ve ibâdet sayılır. Allâh’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla kişinin anne babasına iyi davranması, büyüklere saygılı olması,
öğrendiği faydalı bilgileri arkadaşlarıyla paylaşması, güler yüzlü olması, yaşadığı yeri temiz tutması gibi davranışlar da ibâdet değeri
taşımaktadır. Aynı zamanda Allâh’ın yasakladığı yalan, gıybet, iftirâ, haksızlık, içki, kumar ve zinâ gibi kötülüklerden sakınmak da ibâdet
kapsamına girer. Burada önemli olan bu amellerin Allâh’ın rızâsını kazanma niyetiyle yapılmış olmasıdır. 6. ÂBİT NE DEMEKTİR? C: Kulluk
ve ibâdet eden, Allâh’ın emirlerini içtenlikle yerine getiren, bütün varlığıyla Allâh’a yönelen, İslâm dîninin gereklerini gerçek anlamıyla yaşayan
kişiye “âbit” denir. 7. MÂBUT NE DEMEKTİR? C: Kendisine ibâdet edilen, tapınılan varlık, ilâh, rab anlamlarına gelir. İbâdet edilmeye lâyık
olan tek varlık, Allâh'tır. 8. MÂBET NEDİR? C: İbâdet edilen yer, ibâdethâne, tapınak anlamlarına gelir. Her dinin kendine özgü mâbedleri
vardır. Müslümanların toplu olarak ibâdet edebilmeleri için yapılmış olan mekânlar: “Câmi”, “mescid”, “musallâ”dır. Yahûdîlerin mâbedlerine
“havra” veyâ “sinagog”, Hristiyanlarınkine ise “kilise” denir. 9. İBÂDET ETMENİN AMACI NEDİR? Özel anlamda farz ve nâfile ibâdetlerin;
genel anlamda bütün sâlih amellerin temel amacı kişiyi, fıtratına uygun olarak iyi, kaliteli, erdemli insan hâline getirip, Allâh’ın rızâsına
ulaştırmaktır. Yüce Allâh’ın insanın yapacağı ibâdetlere ihtiyâcı yoktur. İnsanların, emirlerine uymayıp yasaklarından kaçınmamasının O’na
herhangi bir zararı olamaz. İnsan Allâh’a olan şükür borcunu yerine getirebilmek, O’na olan sevgi ve saygısını gösterebilmek için ibâdetlere
ihtiyaç duyar. İbâdetler, insanın rûhunu yüceltir, onu kötülüklerden arındırır, insanlık açısından kalitesini yükseltir. 10. ÎMÂN VE İBÂDETLER
ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VARDIR? C: İbâdetler, îmânın kalpte kök salmasını sağlar. Çünkü ibâdetler îmânın yaşanması ve tadına
varılması demektir. Kur’ân'da birçok âyette îmân ile sâlih amel birlikte zikredilmektedir. Îmân etmek insanı sâlih ameller işlemeye sevk eder,
ibâdetler de îmânı kuvvetlendirir. 11. İBÂDETLER İNSANI NASIL ÖZGÜRLEŞTİRİR? C: İbâdet, her şeyden önce Allâh emrettiği için yapılır.
Bu konuda Yüce Allâh şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin...” (Bakara, 21.) Yalnızca
Allâh’a ibâdet etmek; insanı diğer varlıkların ve kendi arzularının kölesi olmaktan korur. Allâh’ı tanımak ve ona ibâdet etmek; insanı diğer
insanların eteklerini, ayaklarını öpmekten; onlara secde etmekten, yağcılık, dalkavukluk, şakşakçılık, şaklabanlık, yanardönerlik vb.
yapmaktan yani kula kulluktan kurtarır, gerçek anlamda özgür ve omurgalı bir insan olmasını sağlar. İbâdet ettiği halde şeytanca tutum ve
davranışlar sergileyenler hakkında Yüce Allâh Kur'ân'da şöyle buyurur: “... Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye
almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.” (Mâûn, 4 – 7.) 12. İBÂDETLERLER MÜSLÜMAN
KİŞİNİN İRÂDESİNİ NASIL TERBİYE EDER? C: İnsan, kötü davranışları çoğu zaman yanlış olduğunu bildiği halde yapar. Bu, irâdesinin
zayıflığından kaynaklanır. İnsanın irâdesini terbiye etmesi gerekir. Bu da ancak ibâdetle mümkün olabilir. İbâdetler, insan irâdesini
kuvvetlendiren ve insanı ahlâkî sorumluluklar konusunda daha duyarlı olmaya hazırlayan uygulamalardır. Meselâ “oruç”; gerçek bir sabır
eğitimidir. “Namaz”; günde beş vakit insanı Allâh’ın huzûrunda boyun eğdirerek kibirden ve her türlü kötülükten alıkoyar. “ Zekât”; insandaki
mal hırsını terbiye eder, toplumsal dayanışmayı arttırır. “Hac”; zorluklarla mücadeleyi ve kardeşlik bilincini öğretir. “Kurban”; insanın Allâh’a
olan bağlılığını gösterir; Allâh'ın emrine boyun eğmeyi ve paylaşmayı öğretir. 13. İBÂDET – ŞÜKÜR İLİŞKİSİNİ ANLATINIZ. C: İnsan
kendisine verilen küçük bir hediye yâhut yapılan ufak bir iyilik karşısında teşekkür etmeyi ihmâl etmez. O halde kendisini yaratan, etrâfını
güzelliklerle süsleyen, ona sayısız nimetler ihsân eden Allâh’a da şükretmelidir. Bunun yolu da Yüce Allâh’a en güzel şekilde ibâdet / kulluk
etmektir. 14. İBÂDETLERİN KİŞİYİ RUHSAL ANLAMDA ALLÂH'A YAKINLAŞTIRMASININ İNSANA SAĞLADIĞI FAYDALAR NELERDİR? C:
İbâdet, inanan insanı Allâh’a yaklaştırır, sıkıntılardan korur. Hayâtın zorlukları karşısında bunalıma düşen, ümitsizliğe kapılan insan, ibâdet
sâyesinde çıkış yolu bulur. İbâdet, insanı dünyânın maddî bağlarından kurtararak rûhen yüceltir. İbâdet bilinciyle yaşayan insan Allâh’ı
unutmaz. Allâh’ın sevgisi kalbine yerleşir. Kötülüklerin esâretinden kurtulur. Allâh’a olan inancı ve bağlılığı, onu yanlış yollardan korur. Doğru
yolda, düzgün bir hayat sürmesini sağlar. Îmân eden insan için ibâdet dünyâ ve âhiret mutluluğunun anahtarıdır. 15. İBÂDETLER İNSANI
KÖTÜLÜKLERDEN UZAKLAŞTIRIR MI? NASIL? C: Evet, ibâdetler insanı iyiliklere sevk eder, kötülüklerden uzaklaştırır. Yüce Allâh,
ibâdetlerle Müslümanları tertemiz yapmak ve üzerlerindeki nimetlerini tamamlamak istemektedir. Çünkü kin, düşmanlık, kibir, alay etme,
alkol, uyuşturucu, fuhuş gibi aşırı eğilim ve davranışlar gerçeği görmeye; doğru ve yerinde davranmaya engel olur. Bu davranışlar kalplerin
körelmesine ve vicdânların kararmasına sebep olur. Bu kötü huyları alışkanlık hâline getirenlerin hem Allâh ile hem de insanlar ve diğer
varlıklarla ilişkisi bozulur. Dinimizde ibâdetlerin her biri, insanın manevî açıdan arınmasına, rûh ve ahlâk güzelliği kazanmasına yardımcı olur.
Bu nedenle insan, ibâdetleri bir yük olarak görmemelidir. İbâdetlerin kendisi için bir nimet olduğunu bilmeli ve arınmak için bu fırsatı iyi
değerlendirmelidir. 16. MÜKELLEF NE DEMEKTİR? C: Dînin emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmakla sorumlu tutulan
kimseye “mükellef” denir. Yüce Allâh insanı kendisine kulluk edebilecek kâbiliyetlerle donatmıştır. Akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış her
mü'mini farz ibâdetleri yapmakla sorumlu tutmuştur. 17. İSLÂM'A GÖRE HERKES HER HAL VE ŞARTTA İBÂDET ETMEKLE YÜKÜMLÜ
MÜDÜR? C: Kişinin ibâdetle mükellef olması, ibâdete güç yetirebilmesine bağlıdır. İslâm, hiç kimseyi gücünün yetmediği ibâdetlerle sorumlu
tutmamıştır. İslâm’a göre “akıl” ve “irâde”, ibâdetle mükellef olmanın şartlarıdır. Kişinin, akletme ve irâde kâbiliyetinin bulunmadığı uyku,
baygınlık, delilik gibi durumlarda ibâdet mükellefiyeti yoktur. Yine kişi, yanılma, unutma ya da başkası tarafından zorlanma sebebiyle yerine
1
getiremediği ibâdetlerden de sorumlu tutulmamıştır. Çünkü burada da kişinin irâdesini kullanamaması söz konusudur. 18. EF'ÂL-İ
MÜKELLEFÎN NE DEMEKTİR? C: Sözlükte “mükelleflerin fiilleri” anlamına gelir. Terim olarak da dînen yükümlü sayılan insanların
davranışları ve bunlarla ilgili hükümler anlamındadır. 19. MÜKELLEFLERİN FİİLLERİ İLE İLGİLİ KAVRAMLAR HANGİLERİDİR? C: Akıllı ve
ergenlik çağına gelmiş her Müslüman yaptıklarından sorumludur. Bu sorumluluk bazı davranışları yapmayı, bazılarını da yapmamayı
gerektirir. “Farz”, “vâcip”, “sünnet”, “mendûp” kavramlarıyla İslâm’ın yapılmasını istediği davranışlar kastedilir. Yapılmaması istenen
davranışlar ise “haram” ve “mekrûh” kavramlarıyla belirtilir. “Mubâh” kavramı da yapılmasında dînî açıdan bir sakıncanın olmadığı davranışlar
için kullanılır. 20. FARZ NEDİR? Dînin mükelleften yapılmasını kesin ve bağlayıcı şekilde istediği iş ve davranışlar anlamındadır. “Farz-ı ayn”
olan amelleri terk etmek haramdır ve terk edenler günâh işlemiş sayılır. Nelerin farz olduğunu Yüce Allâh Kur'ân'da belirlemiştir. Farzı inkâr
eden kişi dinden çıkar, terk eden ise görevini ihmâl etmiş ve günâh işlemiş olur. Farzları yerine getiren Müslüman, Allâh’ın övgüsüne mazhar
olur, sevâp kazanır ve âhirette ödüllendirilir. (ÖRNEKLER: Aklı kullanmak, ibret almak için düşünmek, beş vakit namaz kılmak, Ramazan
orucunu tutmak, iffetli olmak, edepli olmak, adâletli olmak, helâlinden kazanmak, ilim öğrenmek, temiz olmak, emâneti korumak, sözünde
durmak, alçakgönüllü olmak, sabırlı olmak, hakka / hukûka saygılı olmak, vb.)
21. FARZ-I AYN NEDİR? C: Dînen sorumlu sayılan her Müslümanın yapması gereken davranışlardır. “Farz-ı ayn” olan amelleri terk etmek
haramdır ve terk edenler günâh işlemiş sayılırlar. (ÖRNEKLER: Akıl ve irâdeyi kullanmak, doğru ve dürüst olmak, adâletli olmak, iffetli olmak,
Namaz, oruç vb.) 22. FARZ-I KİFÂYE NEDİR? C: Bazı Müslümanların yapmasıyla diğerlerinin üzerinden sorumluluğu kalkan davranışlardır.
“Farz-ı kifâye” olan bir ameli hiç kimse yerine getirmezse bütün Müslümanlar bundan sorumlu sayılır. (ÖRNEKLER: Cenâze namazı,
Müslüman toplumlarda ilimle meşgûl olmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, toplum için zarûrî meslekleri icrâ etmek vb. ) 23. VÂCİP
NEDİR? C: Yapılması farz seviyesinde olmayan fakat sünnetten daha kuvvetli olan dînî hükümler anlamındadır. Bu anlamdaki “vâcip” terimini
Hanefî Mezhebi’nin âlimleri kullanmışlardır. Vâciplerin yapılması beklenir ve istenir. Vâcip bir emri yerine getirmeyen kişi günâh işlemiş olur.
Vâcibi inkâr eden dinden çıkmaz. (ÖRNEKLER: Ramazan’da verilen fıtır sadakası, vitir ve bayram namazları ile kurban kesmek vb.) 24.
SÜNNET NEDİR? C: Hz. Peygamber’in farz ve vâcipler doğrultusunda peygamberlik görevi olarak; İslâm'ı anlatmak, öğretmek, açıklamak,
yaşamak, örnek olmak / yaparak göstermek gibi sebeplerle ortaya koyduğu yaşam tarzına “sünnet” denir. Sünnet, Kur’ân-ı Kerîm’le birlikte
dînimizin temel kaynaklarındandır. Kur’ân'ın doğru anlaşılabilmesinde sünnetin vazgeçilmez bir önemi vardır. (ÖRNEKLER: Çalışkan olmak,
güvenilir olmak, alçakgönüllü olmak, ağız ve diş temizliği, yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, yemeğe besmele ile başlamak vb. ) 25.
SÜNNET-İ MÜEKKEDE NEDİR? C: Hz. Peygamber'in farz ve vâcibin yanı sıra devamlı yaptığı, çok az terk ettiği iş, davranış ve ibâdetlerdir.
(ÖRNEKLER: Sabah namazının sünneti, öğle namazının ilk ve son sünnetleri, namazları cemâatle kılmak, ezân, kâmet, selâmlaşmak, ağzı
ve dişleri temizlemek vb.) 26. SÜNNET-İ GAYR-İ MÜEKKEDE NEDİR? C: Hz. Peygamber'in bazen yapıp bazen terk ettiği iş, davranış ve
ibâdetlerdir. (ÖRNEKLER: İkindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetleri vb.) 27. MENDÛP / MÜSTEHÂP NEDİR? C: Dînen yapılması kesin ve
bağlayıcı olmaksızın istenen ve terkedilmesi kınanmayan işleri ifâde eder. (ÖRNEKLER: İnsanlarla iyi geçinmek, fakirlere zekâtın dışında
yardımda bulunmak, güler yüzlü olmak, ahlâkı güzelleştiren davranışlar sergilemek vb.) 28. MUBÂH NEDİR? C: “Mubâh;” “helâl” ve “câiz”
kavramlarıyla birlikte kullanılır. Yenilmesi, içilmesi, kullanılması veya yapılması âyet ve hadislerle yasaklanmamış olan şeyler mubâh, helâl ve
câizdir. (ÖRNEKLER: Helâl olan yiyecek ve içecekleri yemek – içmek, uyuyup dinlenmek vb. ). mubâhtır. 29. HARÂM NEDİR? C: Yüce
Allâh’ın kesin olarak yasakladığı söz ve davranışlar demektir. Nelerin haram olduğunu Kur'ân'da Yüce Allâh belirlemiştir. Haram işlemek,
Allâh katında büyük günâhtır. Müslümanın haramlardan kaçınması gerekir. Haramlardan kaçınmak da sevâp kazandıran bir ibâdettir.
(ÖRNEKLER: Allâh’a şirk koşmak, aklı güzelce kullanmamak “... Allâh, azâbı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir, Yûnus, 100.”, fakirlik
korkusuyla çocukları öldürmek, zinâ yapmak, bir cana haksız yere kıymak, hırsızlık, kumar, falcılık, yalancı şâhitlik, akıl sağlığını engelleyen
içki, uyuşturucu vb. maddeler kullanmak vb.) 30. MEKRÛH NEDİR? C: Haram olmadığı halde istenmeyen, hoş görülmeyen söz ve
davranışlardır. Mekrûhtaki yasaklık haramdaki kadar kesin ve bağlayıcı delillere dayanmaz. Ancak bu durum, mekrûhun işlenebileceği
anlamına da gelmez. Mekrûhlardan kaçınmak, Hz. Peygamberin tavsiyelerini ve güzel ahlâkını, İslâm toplumlarının ortak kültürünü ve ahlâkî
değerlerini hayâta taşıyabilmek açısından son derece önemlidir. (ÖRNEKLER: Rahatsız edici ağız, elbise ve beden kokusuyla câmiye
gitmek, abdest alırken suyu israf etmek vb.) 31. İBÂDETLERDE TEMEL İLKELER NELERDİR? A. Kur'ân ve sünnete uygunluk, B. Niyet, C.
İhlâs 32. İBÂDETLERDE “KUR'ÂN VE SÜNNETE UYGUNLUK” İLKESİNİ AÇIKLAYINIZ. C: İbâdetler yalnızca Yüce Allâh’ın emir ve
yasaklarıyla belirlenmiştir ve kişilerin yorumlarına açık değildir. Dolayısıyla ibâdetlerin geçerli olabilmesi için Kur’ân ve sünnete uygun olması
gerekir. Bu sebeple ibâdetlerin yalnızca Allâh’ın emrettiği ve Hz. Peygamberin açıklayıp gösterdiği tarzda yapılması esastır. Kur’ân’da
emredilen ve Hz. Peygamber tarafından açıklanıp gösterilen şeklin dışındaki ibâdet tarzları dinde bid’at olarak nitelendirilir ve kınanır. 33.
BİD'AT NEDİR? Hz. Peygamber döneminden sonra ortaya çıkan, dînî bir delîle dayanmayan; ancak İslâm'danmış gibi kabûl edilen inanç,
ibâdet, fikir ve davranışlara denir. “Sözlerin en doğrusu Allâh’ın Kitâbı’dır. Yolların en iyisi Muhammed’in yoludur. İşlerin en kötüsü (dinde)
sonradan uydurulanlardır. Ve her bid’at, dalâlettir.” (Hadîs, Ahmed b. Hanbel, III, 310.)
34. “İBÂDETLERDE NİYET İLKESİ” NEDİR? C: İbâdetler yapılırken gözetilmesi gereken temel ilkelerden biri niyettir. İbâdet eden kimsenin
niyeti; ibâdeti yalnız Allâh için yapmak olmalıdır. Bu, İslâm’ın özünü oluşturan tevhîd inancının temelidir. 35. “İBÂDETLERDE İHLÂS İLKESİ”
NEDİR? C: Sözlükte samîmiyet, içtenlik, kalpten ve karşılıksız sevgi, samîmî bağlılık, doğruluk, temizlik, saflık, gösterişsizlik gibi anlamlara
gelir. Terim olarak ise tutum ve davranışlarda sâdece Allâh’ın hoşnutluğunu gözetme, sözün öze uyması, riyâkârlıktan ve ikiyüzlülükten uzak
olmak demektir. 36. ÎMÂN NEDİR? C: Allâh’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, hayrı ve şerri ile kadere inanmaktır.
37. İSLÂM NEDİR? Allâh’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın O’na ibâdet etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, Kâbe’yi haccetmek ve
Ramazan orucunu tutmaktır. 38. İHSÂN NEDİR? Allâh’ı görüyormuşsun gibi O’na kulluk etmektir. 39. DUÂNIN İNSANIN ZORLUKLARLA
BAŞA ÇIKMASINA KATKISI NEDİR? C: Duâ, Allâh ile insan arasındaki bağı kuvvetlendiren ibâdetlerdendir. Allâh’a inanan ve güvenen bir
kimse tabiî olarak duâya yönelir. Bu yöneliş, insana büyük bir manevî destek ve sıkıntılarla başa çıkma gücü sağlar. Kur’ân'da Allâh’ın insana
şah damarından daha yakın olduğu ve duâlara icâbet ettiği belirtilmektedir. 40. BİRR NE DEMEKTİR? C: Kur’ân'ın ikinci sûresi olan Bakara
sûresinin 177. âyeti “Birr âyeti” olarak isimlendirilir. “Birr” kavramı îmân ve ibâdet başta olmak üzere her türlü iyilik, ihsân, itâat ve doğruluk
anlamlarına gelir. Bu âyette asıl iyiliğin, insanın yüzünü doğuya veya batıya çevirmesi olmadığı ifâde edilmiştir. Asıl iyiliğin samîmî bir îmân,
ibâdet ve bunların netîcesi olan güzel ahlâkla ilgili olduğu açık biçimde belirtilmiştir. Böylece içinde îmân, ibâdet ve ahlâk erdemlerinin yer
almadığı bir şekilciliğin din açısından temelde bir önem taşımadığı vurgulanmıştır. Özden yoksun bir şekilcilikle gerçek iyiliğe ulaşılamayacağı
belirtilmiştir.

KOLAY GELSİN (Şaban ÇAKMAK, Din KAB Öğretmeni)


2

You might also like