Hat Sanati

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 27

HAT SANATI

HAZIRLAYAN: HİKMET KARAASLAN


DANIŞMAN:
TEKNİĞİ
• Hat sanatında harflerin yazının türüne göre
biçimlendirilmesinde temel alınan birime nokta
denir. Nokta yazının yazılacağı kalemle konur ve
eniyle boyu aynı olur. Her yazı türünde tek tek her
harfin baş, gövde, kuyruk vb gibi bölümlerinin
uzunluğu, burun, kaş gibi kıvrımlı yerlerinin
açıklığı, üst üste ve yan yana konan belli sayıda
nokta ile saptanmıştır. Böylece her harfin
genişliği, yüksekliği ve boyu, kalınlığı ile
oranlanmış olur. Bu nedenle bir yazının daha iri ya
da daha ufak boyda harflerle yazılması yalnızca
harf kalınlığını değiştirir, harflerin biçimini
etkilemez.
MALZEMELER

Resim:1 Hat Sanatında Kullanılan Malzemeler


1.KALEM
Hatta kullanılan en önemli araç kalemdir. Bunlar başlıca; kamış kalem,
kargı kalem, tahta kalem ve demir kalemdir

A.KALEM ÇEŞİTLERİ

Resim:2 Kalem Çeşitleri


a.Kamış Kalem
Kamış kalemler genellikle koyu kestane rengindedirler. Sarı, alaca ve
benekli olanları da vardır. Irak, İran, Cava ve Hind türleri meşhurdur. En
serti Cava ve en makbulü İran ve Irak kalemleridir

Resim:3 Kamış Kalem

b.Kargı Kalem
Celi yazılar için kargı kalemler kullanılır. Kargı kalemler, kamış
kalemlere göre daha kalındırlar. Fakat bunların kalınlıkları
arttıkça, parmak arasında idareleri zorlaştığından, ince saplı
tahta kalem kullanılması tercih edilir
Resim:4 Kargı Kalemi (Mehmet Özçay Koleksiyonu)

c.Tahta Kalem
Ihlamur veya gürgen ağaçından istenilen kalınlıkta yontularak yapılır. Sap tarafı,
parmaklar arasında rahatça tutmağa ve hareket ettirmeğe elverişli olmalıdır.
Tahta kalemin birkaç çeşiti vardır. Bir kısmının yalnız ortasında çatlağı bulunur.
Bir kısmında ise, çatlağın iki tarafından kalınlığa göre iki veya daha fazla yuvarlak
delikler bulunur. Kalem ağzı çok enli ise, bu deliklerden çatlağa giden ince yollar
açılır. Mürekkep, deliklerde toplanıp yollardan çatlağa, buradan da ağıza akar
d.Cava Kalemi
Cava”da yetişen bir cins kamışın özüdür. Çok sert olması, uzun süre yazmakla
bozulmaması sebebiyle hattatlarımız tarafından tercih edilmiştir. Yalnız ince
olduğu için, bir kamış kalemin içine yerleştirilerek veya tutulacak kısmına bir bez
parçası sarılarak kullanılır
2.MÜREKKEP
Hat sanatında mürekkep denince ilk akla gelen, isten yapılma siyah mürekkeptir.
Kırmızı, sarı ve diğer renklerde de mürekkep yapılmıştır. Siyah is mürekkep şöyle
yapılır: Süzülmüş ve bekletilmiş boza kıvamındaki zamk havana konup, içine azar
azar is atarak tokmak yardımıyla zamka yedirilir. İs havalandığı için birden atmayıp
yavaş yavaş karıştırılır ve tokmakla dövülmeye başlanır. Arada koyulaştıkça su
ilâve edilerek daima boza kıvamı muhafaza edilir. Mürekkebin kalitesi, isin iyice
ezilip zamkın içine emilmesine bağlıdır. Bu da günlerce dövmekle sağlanır (100 ile
500 bin tokmak arası).."

Resim:5 Mürekkep
4.HOKKA
Mürekkep hokka içinde saklanır. Camdan başka pişmiş topraktan, metalden,
çeşitli ağaçlardan hokka yapılabilir. Kalem sokulduğunda uç dibine vurup
bozulmasın diye hokkanın içine lika denen bir tutam ham ipek konur.

Resim:6 Hokka ve Lika


5.KAĞIT
Yazı da kağıtta önemli rol oynar. Hattatlar, kağıtlara yazacakları yazının değerine
göre kıymet verirler. Kağıdın mürekkebi yaymaması, silinmeye elverişli olması,
üstünde kalem takılmadan yazılabilmesi gerekir. Bunların sağlanması için kağıtlar
aharlanır. Kağıtların Abadi, Semerkandi, Hatayi, İstanbuli, Buhara, Venedik vb
çeşitleri vardır. Yazıda kullanılan kağıtların rengi de çok önemlidir. Estetik bakımda
en çok beyaz, sarı, kırmızı, yeşil, mavi ve kahverengi renkleri tercih edilir .
Aharlama, kâğıdın boyanmasından sonra üzerine yazılacak yazıların bir yanlışlık
ihtimaline karşı kolayca silinip düzeltilmesini sağlayan, mürekkeple kâğıt zemin
arasında koruyucu bir tabaka oluşturma işidir. Yumurta, nişasta ve gomalak aharı
gibi çeşitleri vardır.

Resim:7 Aharlı Kağıt


6.MAKTA ve KALEMTRAŞ
Kamışın ucu önce elde yontulduktan sonra makta üstüne konup kalemtraş
denen bıçakla kesilir. Makta, eni 2-3 cm, boyu 15-20 cm, kalınlığı 1-2 mm
kadardır. Kalem kesilecek tarafında, kalem yatağı veya kalem yuvası yada
kalem evi bulunan bir altlıktır; fildişi, boynuz, ya da kemikten yapılır.

Resim:8 Makta ve Kalemtraş


7. MÜHRE ve MÜHRELEME
Mühre;aharlanan kağıtların parlatılmasını sağlayan malzemedir

Mühreleme, aharlanan kâğıtların parlatılmasına yönelik bir nevi ütüleme işlemidir.


Aharlandıktan sonra gölgelik ve nemli bir yerde kurumaya terk edilen kağıtlar üzerinde
mührenin rahatça kaymasını sağlamak üzere kuru sabuna sürülmüş bir çuha parçası
gezdirilir. Daha sonra da çakmak taşından ya da camdan elde edilen mühre, kağıda
bastırarak ileri geri hareket ile çeşitli istikametlerde sürülür. Parlamanın sağlanmasıyla
bu işlem biterse de, kağıtlar bu safhada hemen kullanılmayarak üst üste konur, üzerine
de bir ağırlık bırakılır. Bir sene kadar böylece bekletilen kağıtlar kullanıma hazır
demektir.

Resim :9 Mühre(Emin Barın Koleksiyonu)


8.İŞ ODASI
Mimar Sinanın yaptığı Süleymaniye Camisini 275 kandil aydınlatıyordu. Sinan, bu
kandillerden çıkan is camiye zarar vermesin ve cemaati rahatsız etmesin diye orta
kapının üzerine küçük bir odacık yaptırdı. Binanın değişik köşelerine açtığı oyuklardan
giren islerin bu odada toplanmasını sağladı. Odada toplanan islerden, dönemin en
kaliteli mürekkebini damıttı. Süleymaniye’nin duvarlarında gördüğünüz o muhteşem
kalem işleri, yazılar, süslemeler, caminin kandillerinden çıkan isten damıtılan o
mürekkeple yapıldı.

Resim:10 İş Odası
HAT SANATINDA YAZI ÇEŞİTLERİ
1. Aklâm-ı Sitte 2.Diğer Yazı Çeşitleri
 Muhakkak Ta'lik
Reyhâni
Divanî
Sülüs
Nesih Rik'a
Tevkî Kûfî
Rikaa (icaze)
1. Aklâm-ı Sitte (şeş kalem)
a.Muhakkak
‘Muntazam ve muhkem’ anlamına gelen bu yazının harfleri sülüse nispetle daha
büyüktür. Sülüs yazıdaki harflerin yatay kısımlarının daha genişletilmesi sonucunda
ortaya çıkmış bir yazı çeşididir. Kûfî ile Sülüs arası bir yazıdır . Dönüş noktaları
köşelicedir ve sülüsteki gibi derin değildir. Ayrıca, satır halinde yazılır ve giriftlikten
uzaktır. Harfleri ve kelimeleri açıktır. 1,5 mm.’den daha enli kalem ucu ile yazılır.

Resim:11 Muhakkak Yazı


b.Reyhani
Muhakkak’ın daha ince kalemle yazılan metin yazısıdır. Muhakkak ve Reyhani
Kûfî’nin yerini almış ve fakat sonraları çok gelişen Sülüs ve Nesih karşısında
varlıklarını daha fazla sürdürememiş ve XVI.yüzyıldan sonra terk edilmiştir.

Resim:12 Reyhani Yazı


c.Sülüs
Muhakkak'a oranla harfleri biraz küçüktür. Başka bir karakteri, çanaklı harflerinin de
biraz kısa ve derin olmasıdır. Özelikle kitap unvanlarının, levhaların ve kıt'aların
yazılmasında kullanılmıştır. Bugün de bütün İslam ülkelerinde geçerlidir.
Sülüs yazı, hicretin IV.yılında ortaya çıkmıştır. Sülüs yazının, bir santim veya daha fazla
genişlikte açılmış kalemle yazılmış olanına “ celi sülüs ” adı verilir. Büyük levhalar,
kitabeler ve birçok mezar taşları bu yazıyla yazılmıştır.

Resim:13 Sülüs Harfleri ve Sülüs Yazı


d.Nesih
Nesih, sülüs türünün gövde oluşları bakımından en ilkel olan şeklidir. Nesih yazısının
gövdesi,sülüs ve celi tiplerine göre çok yalındır. Kalem uç genişliği sülüsünkinin üçte biri
kadardır. Kur’an-ı kerim, Delail, En’am, Hadis kitapları, Tefsirler ve Divanların
yazılmasında bu yazı kullanılmıştır.

Resim: 13 Nesih Harfleri ve Nesih Yazı


e.Tevki
Sülüs'ün kurallarına bağlı olup onun biraz küçük boyda olanıdır. En belirgin özelliği
birleşmeyen harflerin de birbirine bağlanabilmesidir. Eskiden halife ve vezirlerin
mektupları bu yazı ile yazılırdı. Tevkî, padişahların buyruklarının üzerine yazılan, çekilen
nişanın da adıdır. Bu yazı genellikle vakıf işlerinde kullanılmıştır.

Resim:14 Tevki Yazı


f.Rikaa(icazet)
Bu yazıya, nesih yazının dişsiz, yuvarlak ve kıvrak bir çeşidi diyebiliriz.Kur’an-ı
Kerimlerin ve diğer yazma eserlerin sonunda dua ve ketebe kayıtlarında,bir de diploma
niteliğinde öğrenciye verilen İcazet belgesinde bu yazı kullanılırdı. İcazetler bu yazı ile
yazıldığı için “ icazet yazısı ”da denir.

Resim:15 Rikaa Harfleri ve Rikaa Yazısı


2.Diğer Yazı Çeşitleri
a.Ta’lik
Ta'lik ‘asma, asılma’ anlamına gelmektedir. Bu adı almasının sebebi harflerinin
birbirine asılmış gibi görünmesinden kaynaklanmaktadır. Ta'lik yazı her şeyden önce
harf şekillerinin oranlılığı ve çizgilerinin uyumu ile dikkati çeker.

Ta'lik yazıda iki üslûp vardır. İran Ta'lik üslûbu ve Osmanlı Ta'lik üslûbu. Anadolu'da
hattatlar 14. yüzyıla kadar İran üslûbunun etkisinde kaldı. Fakat Türk hattatları bu
yazıda kendi görüş ve sanat anlayışlarını uygulamışlardır. Yesârî'nin öncülüğü ve oğlu
Yesârîzade Mustafa İzzet'in gayreti ile yeni bir üslûp meydana geldi. Haşmetli Sülüs’ün
yanında ince, kavisli, narin yapısı ve harekesiz yazılışıyla hoş ve şiir gibi görünüşe sahip
olan bu Osmanlı Ta'lik hattının hürde (küçük) veya hafi (ince) denilen şekli edebi
eserlerde ve divanlarda kullanılmış, fetvahanenin de resmi yazısı olmuştur.

Resim: 16 Ta’lik Yazı


b. Divanî
İran'da resmi yazışmalarda kullanılan Ta'lik hattı 15. yüzyılda Osmanlılara Akkoyunlular
yoluyla gelmiş ve kısa zamanda büyük değişikliğe uğrayarak Divan-ı Hümayun'daki
resmi yazışmalar için kullanılmaya başlanmıştır. Bu sebeple Divanî adını almıştır.
Harekesiz yazılan divanînin 16. asırda İstanbul'da doğan harekeli, süslü ve haşmetli
şekline de Celî Divanî adı verilmiştir. Celî Divanî devletin üst seviyedeki yazışmalarında
kullanılmıştır. Bu iki yazı da Türklerin icadıdır

Resim:17Celî Divanî Yazı(Hmmid Bey)


c.Rik'a
Osmanlıların icadı olan Rik'a, Divanî hattındaki dikey harflerin boylarının biraz
küçülmesi, sadeleşmesi, kavis ve meyillerinin azaltılmasıyla meydana gelmiştir. Sarayda
doğan bu hat, günlük yazışmalarda ve mektuplarda kullanılmıştır. En eski örneklerine
18. asrın ilk yarısında rastlanan Rik'a 19. asırda Babıâli'de gelişmiş ve asıl kimliğini
orada bulmuştur. Babıâli'de Mümtaz Efendi tarafından yazıldığı ve üslûbu sonradan
gelenler tarafından takip edildiği için Mümtaz Efendi Rik'ası veya Babıâli Rik'ası adıyla
anılmıştır..

Resim:18 Rık’a Yazı(Mehmet Fuat)


d.Kûfî
İslâmiyetin ilk zamanlarında ortaya çıkan ve bu yazı şekli adını Kûfe şehrinden
almıştır. Köşeli şekillerin hâkim olduğu, çivi yazısına çok benzeyen bu yazı, sonraları
yuvarlak bir şekil almış ve süsleme motifi haline gelmiştir. Bu yazının daha dekoratif bir
görünüş kazanmasını sağlamak üzere harflerinin her biri ile örüldüğü ve düğümlendiği
“örgülü kûfi” ve yine süsleme amacıyla harf uçlarının bitkisel formlarla sonuçlandığı
“çiçekli kûfî” gibi çeşitlileri vardır

Resim:19 Kufi Yazı


Hat Eğitimi
Hat sanatı öğrenip hattat olabilmek için belli aşamaları olan sıralı bir eğitimden
geçtikten sonra icazetname almak gerekir. Hattat adayının bir üstattan ders almasına
meşk ya da meşketmek denir. Adayın kopya etmesi için üstadın yazdığı örnek yazıya
meşk adı verilir. Başlangıçta harflerin tek tek yazılışları, sonra iki harfin birleşme
biçimleri ve bunun kuralları öğrenilir. Ardından mürakkebat aşamasında ikiden fazla
harfin birleştirilmesine geçilir. Bunun için genellikle önce uzunca bir kaside, sonra
bazı ayet ve hadisler, dualar özlü sözler yazılır. İcazetname ancak 5-6 yıl süren bir
çalışmadan sonra elde edilebilir. Hattat adayının icazet almadan, yazdığı yazıların
altına imza atmak hakkı olamaz.
Hattatlık
Hattatlar üç gruba ayrılırdı; Birinci grubu oluşturanlar okullarda yazı dersi veren meşk
hattatlarıydı. İkinci bir grup ;yazma kitapları kopya eden ya da ısmarlama yazan
hattatlar oluştururdu. Üçüncü grupta yer alanlar öğrenci yetiştiren ve özgün yapıt
veren hattatlardır.Bu tür hattatların bazıları hem resmi dairelerde ve okullarda, hem de
özel olarak ders verirdi. Ama gelenek gereği hiç biri para almazdı. Bu gelenek bugün de
sürdürülmektedir. Hattatlar arasında en kıdemli ve usta olana Hattatların reisi (reisü'l-
hattatin) adı verilirdi. Onun ölümünde yerine bir başkası geçerdi. Son reisü'l-hattatin
Güzel Sanatlar Akademisi'nde de güzel yazı dersleri veren Kamil Akdik'tir.
EKOLLER
Sanatta ekol olabilmenin ilk adımı, o sanatın icrasında kendine has bir
üslup ortaya koyabilmek ve bu üsluba sadık kalarak eser verebilmektir.
Bununla beraber bir üslubun ekol olabilmesi için, kendinden sonra gelen
sanatkarlar tarafından benimsenmesi, o üslubun hoca kabul edilerek bu tavra
uygun eserler üretmek suretiyle canlı tutulması ve en önemlisi de geniş kitleler
tarafından kabul görmüş olması gerekmektedir.
1.Şeyh Hamdullah
2. Ahmed Karahisâri
3. Hafız Osman Efendi
4. İsmail Zühdî Efen
5. Mustafa Rakım Efendi
KAYNAKÇA
1.Selim TÜRKOĞLU, Hattatselim.com,
2. Hattın Çelebisi Hasan Çelebi. Tarih ve Tabiat Vakfı (TATAV) Yayınları,
2003
3.Kalem Güzeli - www.kalemguzeli.org 2008 - 2011

You might also like