Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 8

T.C.

SİNOP ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KADIN BEDENİNDE ERİL SÖYLEMLER-İMAJLAR VE BUNLARIN


LİDERLİK OLGUSUNA OLUMLU VEYA OLUMSUZ KATKISI
ÜZERİNE BİR KARŞILAŞTIRMA: TANSU ÇİLLER-MERAL
AKŞENER

HAZIRLAYAN
Buse KÖSEREN

VİZE ÖDEVİ
İ.İ.B.F. ANA BİLİM DALI

DANIŞMAN
Dr. Öğr. Gör. Duygu ÇERİ

SİNOP/HAZİRAN-2021
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
BİRİNCİ BÖLÜM
1.1.KADIN, İKTİDAR, TOPLUMSAL CİNSİYET VE SİYASİ TEMSİLİ
1.2.FEMİNİZM İDEOLOJİSİ
1.3.KADIN VE SİYASİ ARENADAKİ TEMSİL SORUNU
1.4.SİYASİ İMAJLARIN OLUŞMASINDA FOTOGRAF VE VİDEO’NUN
KULLANIMI
İKİNCİ BÖLÜM
2.1.SİYASİ PARTİ LİDERLİĞİNE GİDEN YOLDA VAR OLAN TOPLUMSAL
KOŞULLARIN VE TANSU ÇİLLER’İN İNCELENMESİ
2.2.SİYASİ PARTİ LİDERLİĞİNE GİDEN YOLDA VAR OLAN TOPLUMSAL
KOŞULLARIN VE MERAL AKŞENER’İN İNCELENMESİ
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3.1. SİYASİ PARTİ LİDERLİĞİ DÖNEMİNDE TANSU ÇİLLER’İN BASINA
SERVİS ETMİŞ OLDUĞU FOTOGRAFLAR VE YAZILI DEMEÇLER ÜZERİNE
SÖYLEM VE İÇERİK ANALİZİ
3.2. SİYASİ PARTİ LİDERLİĞİ DÖNEMİNDE MERAL AKŞENER’İN BASINA
SERVİS ETMİŞ OLDUĞU FOTOGRAFLAR VE YAZILI DEMEÇLER ÜZERİNE
SÖYLEM VE İÇERİK ANALİZİ
3.3.İÇERİK VE SÖYLEM ANALİZLERİ SONUCUNDA ELDE EDİLEN
VERİLERİN ELEŞTİREL VE FEMİNİST PARADİGMA İLE İNCELENMESİ
GİRİŞ

Bu çalışmanın konusu, genel anlamda Tansu Çiller ve Meral Akşener


karşılaştırması özelinde eril söylemlerin ve imajların liderlik olgusunun üzerindeki
olumlu veya olumsuz etkileridir. İki kadın liderin siyasi hayatları boyunca görev
aldıkları siyasi parti liderliği dönemlerindeki, liderlik temsili durumları hiçbir siyasi
görüş veya ideolojiyi yeniden üretmek amacıyla değil, yalnızca temsil edebilme durumu
çerçevesinde ve ilgili dönemin sosyolojik, siyasi ve ekonomik durumu da incelenerek
yorumlanmaya çalışılacaktır. Dönemlerin sosyo-ekonomik ve siyasi olarak ayrı ayrı
incelenmesinin en önemli nedeni, ilgili liderlerin liderlik dönemlerinde var olan
toplumsal koşulların farklılığıdır. Bu çalışma, dönemsel farklılıkların farkında olarak iki
siyasi liderin söylem ve içerik analizlerini yapmaya çalışmaktadır.

Tansu Çiller ve Meral Akşener örneklerinde, liderlik algısının oluşmasının ve bu


algının toplum tarafından benimsenmesinin, var olan toplumsal cinsiyet algısı tarafından
nasıl yönlendirildiği ve liderlerin mensup oldukları siyasi ideolojinin bu algının
oluşumuna yaptığı etkiler incelenmeye çalışılacaktır.

Bu çalışma, özellikle Türkiye’de var olduğu iddia edilen toplumsal eşitsizliği,


siyasette kadın cinsiyetinin temsil ve var olma sorunu, siyasi arenada lider olarak var
olabilmek için kadın bedeninin ve imajının erkeksileşmeye başladığı veya yine lider
olarak algılanabilmek için bir “anne” veya bir “bacı” rolüne girmenin gerekliliği gibi
tamamen toplumsal cinsiyet kavramı üzerine odaklanmaya çalışacaktır. Erken feminizm
dönemden bu yana tartışılan, kadınların kamusal ve özel alandaki temsil ve var olma
sorunu üzerinden yapılmış literatür çalışmaları incelenmeye çalışılacaktır. Ayrıca bu
çalışmanın tamamlanabilmesi için ilgili liderlerin aile hayatlarının incelenmesi,
feminizmin odaklandığı “kadının kamu ve özel hayattaki temsil sorunu” paralelinde
gerekli görülmektedir.
Çalışmada öncelikle, bahsi geçen “toplumsal cinsiyet” kavramı üzerine literatüre
ait çalışmalar incelenecek, erkek hegemonyasına ait olduğu iddia edilen siyasi arenada
kadın cinsiyetinin var olma çabası üzerinden bir inceleme yapılacaktır. Toplumda kadın
ve erkek olmanın bir cinsiyet temsilinden öte, doğuştan gelen bir özellik değil toplumda
var olan ve toplumda yeniden üretilen cinsiyetçi yaklaşımlar ile var olan bir kavram
olduğu görüşü üzerinden yola çıkılan bu araştırmada Feminizm ideolojisinin tarihsel
sürecini incelemek, siyasi arenada kadın kimliğinin nasıl oluştuğunu veya oluşmaya
çalıştığını anlamak için bir çerçeve oluşturacaktır.

Tüm bunların ışığında bu çalışmanın amacı siyasi arenada kadın liderlerin, lider
olarak algılanabilmelerinde eril söylemlerin ve imajların etkisini araştırmaktır.

Çalışmanın önemi, siyasette eril söylemlere ihtiyaç duymadan “lider” olarak


görülebilmenin, hangi yollar üzerinden sağlanabileceğini ortaya sunmaya çalışmasından
kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda iki kadın liderin, hangi aşamada lider olarak anılmaya
başlandığı, yalnızca siyasi parti lideri olarak seçilmenin bu imajda yeterli olup olmadığı
incelenecektir.

Araştırmanın Evreni Tansu Çiller ve Meral Akşener’in siyasi hayatıdır.

Bu çalışmadaki örneklem, liderlerin basına yansıyan görüntüleri üzerinden


videolar ve basına servis edilen fotoğrafları ile sınırlandırılacaktır. İki liderin günümüz
teknolojisine ve günümüzde aktif bir şekilde kullanılan “sosyal medya ağları”na, görev
yapmış oldukları dönemler itibari ile eşit şartlarda sahip olamadıkları bilindiğinden,
çalışmada liderlerin yalnızca parti liderlikleri dönemleri olan Tansu Çiller için 1993-
2002 yılları arası, Meral Akşener için 2017-2021 yılları arası dönem ele alınacak olup,
çalışma bahsi geçen dönemlerde verdikleri demeçleri ve basına yansıyan görüntülerin
söylem ve içerik analizi yöntemleri uygulanarak incelenmesini içerecektir.

İmajın, insanların zihninde oluşan anlam, algı ve izlenim olduğu şeklindeki


tanımı ile birlikte siyasi liderlerin fotoğraf ve videolarını kendi imajlarını oluşturmada
yoğun bir biçimde kullanmayı tercih ettikleri de bilinmektedir ( Gürbüz, 2019 s:320).
Bu nedenle çalışmada kullanılacak olan veriler liderlerin fotoğrafları ve videoları olarak
seçilecektir.
Tansu Çiller ile Meral Akşener örneklerinin seçilmesi bu çalışma adına, hem
toplumsal cinsiyet hem de Türkiye’deki kadınların siyasi arenada tercih edilebilme
nedenlerini tespit edebilmede bir fikir verebilmektedir. Her iki liderin siyasi parti lideri
seçilmesinde, sahip oldukları özelliklerin tartışılması, bu nedenlerin rasyonel özelliklere
veya tamamen algısal olgulara dayanıp dayanmadığı konusunda önemlidir. Ayrıca,
kadının hem özel hem de kamusal alanda temsil sorunu, özü itibari ile klasik
ideolojilerden Marxist görüşe, yeni ideolojilerden Feminizme daha yakın ve yine kadın
liderlerin daha çok sosyalist veya liberal ideolojiye sahip siyasi partilerden çıkması
beklenirken her iki liderin de, Doğru Yol Partisi kendini her ne kadar “Liberal
Muhafazakar” olarak ve İyi Parti kendini her ne kadar “Liberal” olarak tanımlıyor olsa
da, Sağ görüşe daha yakın oldukları bilinen bu partilerden lider olarak seçilmiş olmaları
düşündürücüdür. Bu durum karşısında tartışılması gereken bir diğer varsayım, kadın
liderlerin, kadına toplumda biçilen “kutsal” rol annelik ve bacılık gibi kavramlar
üzerinden ilerleme kaydedebildiğidir. Diğer bir varsayım ise kadının siyasi arenada var
olabilmek adına “erkeksileşmek” zorunda bırakıldığıdır.

Araştırmanın genel problemi kadın liderlerin siyasi arenada var olabilmek adına
çoğunlukla eril söylemlere ve imajlara başvurmak zorunda kalmasıdır. Araştırma
hipotezleri, kadının siyasi arenadaki sayıca temsil sorununun var olduğu, temsil edildiği
takdirde temsilin yetersiz kaldığı, temsil edildikleri liderlerin siyasi arenada var olmak
için eril söylemleri tercih etmek sorunda kaldıkları ve kadının siyasal arenada eşit
şekilde var olabilmek için özel ve kamusal alandaki temsil sorununun öncelikle
çözülmesi gereken sorun olduğudur.

Çalışma süresince eleştirel ve feminist paradigmadan yararlanılacaktır.

LİTERATÜR TARAMASI

Günümüz Türkiye’sinde kadınların siyasi arenada var olma ve buna bağlı olarak
temsil edilebilme sorununu anlayabilmenin temelleri tüm dünyada olduğu gibi, 19.
Yüzyılda, kadınların oy hakkı kazanma isteği amacı ile ortaya çıkan “Birinci dalga
feminizm” ile ilişkilendirilmektedir. Feminist ideolojiye göre toplumdaki kültürel ve
kişisel ilişkilerin yanı sıra iktisadi ve siyasal yapılarda kökten bir değişikliğin
gerçekleşmesi haricinde hiçbir şey toplumsal cinsiyet eşitsizliğine son verememektedir.
(Heywood, 2021:251) Bu bağlamda incelendiğinde özellikle Tansu Çiller örneğinin,
kadının özel alandaki temsilinin kamusal ve siyasi alanda temsilini teşvik ettiği iddiasını
güçlendirecek önemli bir örneğe sahip olduğu ileri sürülebilmektedir. Bu önemli örnek
Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran’ın, Tansu Çiller’in soyadını almış olması olarak
gösterilebilir.

Toplumsal cinsiyet kavramının oluşumuna literatürdeki çalışmalar üzerinden


baktığımızda, öncelikle dilde oluştuğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Alankuş’a (2008)
göre, “gösterge” kavramını incelemek gereklidir. Gösterge, onun fiziki parçasını anlatan
gösteren ve aklımıza getirdiği parçasını anlatan gösterilenden oluşmaktadır. “Kadın”
göstergesinin göstereni onun işitilen ve görülen kısmı olup, gösterilen kısmı ise onun
akla gelen rolüne işaret etmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı “kadın” göstergesinin,
“gösterilen” yani akla gelen “kutsal anne” veya “baştan çıkarıcı/femme fatale” gibi
algıları ile oluşabilmektedir. (Alankuş, 2008:46-62) Türkiye özelinde yapılan
araştırmalarda ise, ataerkillik kavramının dini sebeplerle daha çok yerleşmiş olduğu
konusu üzerine yapılan çalışmalarla karşılaşılmaktadır. Orta Doğu’daki ataerkillik
kavramının var oluşunun yanı sıra, bu konu üzerine araştırma yapmanın ve ataerkilliğe
neden olan en derin etkenin belirlenmediği sürece, ataerkillik kavramının toplumsal
cinsiyet üzerindeki etkisine değinmenin bir fayda sağlamayacağı düşünülmektedir.
(Kazemi, 2004, s:252)

Kadın liderlerin siyasi arenada var olabilmek için erkeksileşmek zorunda


bırakıldığı hipotezi, Merak Akşener üzerinden yapılan literatür çalışmasında Erbaş
(2018)’ın çalışmasında ayrıntılı şekilde incelenmiş olup, çalışmada Akşener’in siyasi
geçmişi olan bir aileden gelmiş olmasının avantajlarını yaşadığı fakat dönemin Emniyet
Müdürünün görevden alınması gelişmesinde, kendisine yalnızca kadın olduğu için itaat
edilmediği görüşü de ileri sürülmektedir. Ayrıca Akşener’in siyasi tabanlı bir aileden
geliyor oluşunun avantajını yaşadığı iddiası, Akşener’in siyasi arenadaki var oluşunu
yine, kendi kazanmış olduğu bir başarı olarak değil “ata”sından gelen bir başarı olarak
görerek, bir “ataerkil” söylemi yeniden üretmektedir.

Tansu Çiller’in siyasi hayatı üzerine, literatürde yapılan çalışmalar


incelendiğinde Çiller’in daha çok toplumdaki duruma ve gelişen politikalara göre
söylem ve hatta imaj değiştirdiği üzerine hipotezler üretmiş olan çeşitli çalışmaların var
olduğu görülmektedir. Özellikle Susurluk Kazası ve sonrasında medyada var olduğu
biçimde “Susurluk Skandalı”ndan sonra Çiller’in, siyasi hayatının en başından beri
uyumlu bir politika ile yaklaştığı orduyla arasına mesafe koyduğu, söylemlerinde halka
daha fazla taraf olduğu, tercih ettiği kıyafetlerin dahi değiştiği vurgulanmıştır.
(Demirkürek, 2011 s:145)

Çiller’in basına yansımış olan demeçlerine yapılan söylem analizlerini içeren,


Has (2017) ‘in çalışmasında ise Çiller’in demeçlerinde kullanmış olduğu dil ayrıntılı
olarak incelenmiştir.
KAYNAKÇA

1- ALANKUŞ, S. (2008) DİLİN ERİLLİĞİ VE KIBRISLIÜRK BASINININ


SÖYLEMİ ÜZERİNE NOTLAR-HABER OKUMALARI (2016) BASIM 1
İLETİŞİM YAYINCILIK S:209
2- DEMİRKÜREK, İ (2011) 1980 SONRASI DEĞİŞİMİN IŞIĞINDA KADIN VE
LİDERLİK OLGUSU: TANSU ÇİLLER ÖRNEĞİ-ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ S:145
3- ERBAŞ, V (2018) TÜRK SİYASETİNDE MERAL AKŞENER- KOCAELİ
ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ
S:55
4- GÜRBÜZ, S (2019) SİYASİ LİDER İMAJINA ETKİ AÇISINDAN
FOTOĞRAFIN ROLÜ: 2017 HALKOYLAMASI ÖRNEĞİNDE LİDERLERİN
SOSYAL MEDYA FOTOĞRAFLARI- ELEKTRONİK SOSYAL BİLİMLER
DERGİSİ 18(69) (318-331)
5- HAS, H. G. (2017) TOPLUMSAL CİNSİYET VE DIŞ POLİTİKA: TÜRK
DIŞ POLİTİKASINDA TANSU ÇİLLER DÖNEMİ 1996-97- S: TOBB
EKONOMİ VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ- YÜKSEK LİSANS TEZİ
6- HEYWOOD, A. (2021) SİYASET, FELİX KİTAP S:251
7- KAZEMİ, F. (2004) TOPLUMSAL CİNSİYET, İSLAM VE POLİTİKA S:
252

You might also like