Professional Documents
Culture Documents
Telif Hakki Ve Tez Fotokopi İzin Formu
Telif Hakki Ve Tez Fotokopi İzin Formu
YAZARIN
Adı : ADEM
Soyadı : YAMAN
İmza :
Teslim tarihi :
TEZİN
1
ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI
İmza:
2
Jüri onay sayfası
ADEM YAMAN tarafından hazırlanan “Yükseköğretim Sisteminde Saydamlık
ve Hesapverebilirlik” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile
Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı’nda Doktora Lisans tezi
olarak kabul edilmiştir.
Bu tezin Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı’nda Doktora tezi olması için şartları
yerine getirdiğini onaylıyorum.
3
Vatan Müdafaasında Şehadet Makamına Ulaşan Şehitlerimize…
4
TEŞEKKÜR
Bu zor ve oldukça emek isteyen doktora eğitimi ve tez sürecimde bana inanarak
beni destekleyen tüm değerli hocalarıma, aileme, dostlarıma teşekkür etmek
istiyorum.
5
TÜRK YÜKSEKÖĞRETİM SİSTEMİNDE SAYDAMLIK VE
HESAP VEREBİLİRLİK
(Doktora Tezi)
Adem YAMAN
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Ocak, 2016
ÖZ
6
dekanlık, Milli Eğitim Bakanlığında genel müdürlük ve Bakan danışmanlığı
yapmış 6 kişi olmak üzere toplamda 19 katılımcıdan oluşmaktadır.
Bu araştırmada, 34 yıl önce askeri bir darbe sonucu merkezi ve hiyerarşik bir
bakış açısıyla oluşturulan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve
uygulamalarının yeni kamu yönetimi anlayışında öngörülen saydam ve
hesapverebilir yapıya ne oranda uyarlı olup olmadığı detaylı olarak
değerlendirilmektedir.
Bilim Kodu :
7
TRANSPARENCY AND ACCOUNTABILITY IN THE
TURKISH HIGHER EDUCATION SYSTEM
(Ph.D. Thesis)
Adem YAMAN
GAZİ UNIVERSITY
January, 2016
ABSTRACT
This research is a survey study evaluating the Turkish higher education system
in the case of transparency and accountability.
The sampling and data sources, research universe forming public universities
within identified in academic performance in the overall standings by Middle
East Technical University, 2013-2014, 2014-2015 and 2015-2016 periods
among the top ten in quite a bit of public universities for offers on-site with
medical research hospitals and also one of the central government budget for
2015 in terms of total budget size, which is located in the top ten universities
8
techniques other two normal status of a manager in three state universities /
have done is composed of executives of 13 past rector who work in higher
education with participants, deanery, general manager of Ministers and the
Ministry of Education It consists of a total of 19 participants including 6 people
have done consulting.
In this research, 34 years ago as to whether a military coup in the center and a
hierarchical perspective created 2547 Higher Education Act and the proposed
new public management approach to application transparent and accountable
structure to what extent adaptation is considered in detail.
Science Code:
9
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR ................................................................................................................ 5
ÖZ ................................................................................................................................ 6
ABSTRACT ................................................................................................................ 8
BÖLÜM I .................................................................................................................. 17
GİRİŞ ......................................................................................................................... 17
BÖLÜM II ................................................................................................................. 29
10
2.5.1. Yükseköğretimde Akademik Özerklik ..................................................... 64
11
2.11.5. Kanada .................................................................................................. 117
4.1.1. Sorumluluk ve Yetki Kullanımı Alt Boyutuna İlişkin Bulgular ............ 129
4.2.1. Birimlere Finansal Kaynak Aktarımı Alt Boyutuna İlişkin Bulgular .... 151
4.2.2. Finansal Kaynakların Harcanması Alt Boyutuna İlişkin Bulgular ........ 155
12
4.3.2. Kurumsal Standartların Kurulabilmesine Yönelik Temel Öneriler
Alt Boyutuna İlişkin Bulgular .......................................................................... 167
13
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 11. Katılımcılara İlişkin Mesleki Kıdem ve Görüşmeye İlişkin Veriler 120
Tablo 15. Bölüm ve Fakülte Kurul Kararlarının Üniversite Yönetiminde Alınan 139
Kararlara Etki Düzeyi
14
Tablo 19. Yükseköğretimde Kurumsal Standartların İyileştirilmesi ve 158
Geliştirilmesi
15
SİMGELER ve KISALTMALAR
AB Avrupa Birliği
16
BÖLÜM I
GİRİŞ
Günümüz rekabet anlayışı sadece ülke sınırlarında değil, sınır ötesi boyutlarda
da artarak sürmektedir. Yaşanan bu kıyasıya rekabet sürecinde girişimci bir
anlayışı tesis etmek gerekmektedir. Küreselleşme nedeniyle birey ve toplum
kendi yaşam kültüründe önemli değişiklikler ve yenilikler yapmak zorunda
kalmıştır (Charle ve Verger, 2005).
17
insan sermayesine katkısı nedeniyle eğitim için yatırım yapılması gerektiğine
ilişkin görüşler günümüzde daha ağırlıklı olarak tartışılmaya başlanmıştır.
Yaşam kalitesinin arttırılması için eğitimin ve özellikle yükseköğretimin önemi
yadsınamaz. Üniversiteler, hem ülkelere hem de kurumlara rekabet ortamında
ihtiyaç duyulan “bilgi”, “teknolojik iyileşme” ve “katma değer” sağlayabilecek
en önemli kurumlardan biridir. Yirminci yüzyılda toplumda ve endüstri
alanında nitelikli işgücüne olan ihtiyacın artması yükseköğretim kurumlarının
önemini daha da öne çıkarmıştır (Köse, 2012). Yükseköğretim, özellikle sanayi
devrimi sonrasında büyük bir ivme kazanmış ve büyük bir değişim geçirmiştir.
Günümüzde, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yükseköğretime yoğun bir
talep görülmektedir. Üniversite artık basit yapıda öğretmen ve öğrenci
topluluğu değil, bilgi fabrikası ve fevkalade büyümüş karmaşık bir yapıya
ulaşmış bir işletme halindedir (Doğramacı, 2009; Günay, 2011; Gürüz, 2001).
18
görülmektedir. OECD, (2012, 2014) verileri incelendiğinde, Türkiye’de
yükseköğretime ayrılan finansal kaynakların, küresel ekonominin gereklerini
karşılayacak düzeyin altında kaldığı, GSMH’den eğitime ve özellikle
yükseköğretime ayrılan payın yeterli olmadığı düşünülmektedir (OECD, 2014).
OECD ülkelerinde yükseköğretimdeki öğrenci başına ortalama harcama,
Türkiye'de öğrenci başına yapılan harcamanın yaklaşık 3.5; ABD’de ise
yaklaşık 5 katı düzeyindedir (Aslan, 2011).
Türkiye’de faaliyet gösteren üniversite sayısı 200’e (19 Ocak 2016 itibariyle
193) yaklaşmaktadır. Nicel ve nitel bakımdan daha da büyüyen ve gelişim
gösteren Türk yükseköğretim alanı, uluslararasılaşma bağlamında önemli
avantajlara sahip olduğu belirtilmektedir (YÖK, 2014). Ekinci’ye (2009) göre,
yükseköğretim talebi için bazı farklı gerekçeler sıralanabilir. Öğrenciler ve
gençler açısından öncelikli neden gelecekte mesleki gelişim ve sosyal statü ile
ilişkili tatminkâr bir seviye ve gelir düzeyine ulaşmaktır. Bazı ülkelerde ise
nüfus artış hızının yüksekliği, dış göçler ve okullaşma oranlarında yaşanan
19
artışlar eğitim talebini artırmaktadır. Yükseköğretimin yaygınlaştırılması ve
yükseköğretime yönelimin artmasının bir başka nedeni ise demokratikleşme ve
insan haklarında yaşanan iyileşmenin yanı sıra yükseköğretim yoluyla
zenginliğe ulaşma ve yoksulluğu azaltma düşünceleridir (Aytaç, Aytaç, Fırat,
Bayram ve Keser, 2001; Gürüz, Suhubi, Şengör, Türker ve Yurtsever, 1994;
Marangoz, 2004).
2010 yılı itibarıyla 42.181 olan öğretim üyesi sayısının; 105.427 olan öğretim
elemanı sayısının ve 1.972.117 olan örgün yükseköğretim öğrenci sayısının;
2025 yılında muhtemel ulaşacağı düzeyin sırasıyla 66.179 öğretim üyesi;
160.660 öğretim elemanı ve 3.110.425 düzeyinde de öğrenci sayısına ulaşacağı
tahmin edilmektedir (Tanrıkulu, 2011).
20
hesap verebilir yapının sağlıklı işleyebilmesi için bürokrasi ile siyaset ve kamu
yönetimi arasındaki sorumluluk bağlarının güçlü olması, kamu politikalarının
hazırlanması ve uygulanması süreçlerinde etkinliğin ve katılımın sağlıklı
olmasını gerektirmektedir. Kamu yönetiminde, kalkınma planlarında artık
kaçınılmaz olarak esneklik, saydamlık, katılımcılık, hesap verme sorumluluğu,
öngörülebilirlik gibi kavramları öne çıkaran çağdaş bir anlayışın, yapının ve
işleyişin tesis edilmesinin bir gereklilik olduğu belirtilmiştir (DPT, 2009).
Kamu hizmet sunumunda saydamlığın sağlanması; paydaşların, vatandaşların,
sivil toplum örgütlerinin ve dahası toplumun, kamu politikalarının
oluşturulması ve uygulanmasında daha aktif katılımını ön plana çıkmaya
başlamıştır. Bu durum, kamu yönetim sisteminin hesap verebilirlik ilişkisinin
kamuoyu ve hesap verebilirliği sağlayan mekanizmalarda iyileşme ve
dönüşümü beraberinde getirmektedir (Balcı, 2008; Saygılıoğlu ve Arı, 2002).
Bahse konu saydamlığın ve hesapverebilirliğin kurumsal düzeyde işlevsel
olabilmesi için kurumların, güçlü bir denetim prosedürlerinin olması
gerekmektedir (Taner, 2012).
Diğer yandan, 12 Eylül askeri müdahalesinden kısa bir zaman sonra (yaklaşık
14 ay) çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, yükseköğretim
kurumlarını tek bir merkezden kontrol etmeyi ve otoriter bir yapıyı
öngörmektedir (Kavuncu, 2010). Yükseköğretim Kurulu’nun kurulması
sonrasında, 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu; 2809 sayılı Yüksek
Öğretim Teşkilât Kanunu; 18 Şubat 1982 tarihinde Üniversitelerde Akademik
İşleyiş Yönetmeliği, 6 Ekim 1982 tarihinde Lisans Üstü Eğitim Öğretim
22
Çerçeve Yönetmeliği gibi mevzuat ve düzenlemeler kısa süre içinde
tamamlanmıştır. Yükseköğretim Kurulu, 1982 Anayasanın halkoyuna
sunulduğu 7 Kasım 1982 tarihinde, hemen hemen bütün mevzuatı ve diğer
idari prosedürlerini tamamlanmıştır (Kavuncu, 2010). Belirtilen nedenlerden
dolayı mevcut yükseköğretim sisteminin temelleri, askeri darbe döneminin
şartları altında, merkezi ve otoriter bir yönetim anlayışının kurulması amacıyla
oluşturulmuştur.
23
uygulamalar hakkında üniversitelerde görev yapan yöneticilerin (Rektör, rektör
yardımcısı, dekan ve enstitü müdürü) görüşlerinin saptanmasıdır.
24
9. Akademik paydaşların veya ilgililerin şikâyetlerini çekinmeden
yapmalarına ilişkin prosedürler hakkında üniversite yöneticilerinin
görüşleri nelerdir?
26
önemlidir. Bu araştırmanın, konuya ilgi duyan araştırmacılara, uygulayıcılara,
politikacılara ve bu konuda ulusal ve uluslararası düzeyde sağlıklı bir katkı
sunması açısından da önemli olduğu düşünülmektedir.
1.6. Tanımlar
27
biçimde sunmasıdır (Atiyas ve Sayın, 2000). Diğer bir tanım da hükümet
politikaları hakkındaki düzenli bilgi akışının sağlanması, yasaların oluşumunda
veya mali mevzuattaki politik amaçlı teşviklerde bilgi verilmesi, kamu
sektörünün politik kontrolünün izlenmesi ve değerlendirilmesine imkan
vermektir (OECD, 2003)
28
BÖLÜM II
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
30
öğrenciler tarafından kurulduğu ifade edilmektedir (Doğramacı, 2000).
Avrupa’nın büyük şehirlerinde ilahiyat, hukuk, tıp ve felsefe alanları odaklı
üniversiteler kurulmuştur.
Fakat, Orta Çağ Avrupa üniversitelerinden 1810 yılında Berlin’de Wilhelm von
Humboldt tarafından kurulan üniversitenin diğerlerinden farklılıklarının olduğu
belirtilmektedir. Sözkonusu üniversitenin, zaman içinde toplum üzerinde
önemli etkiler yaratması ve pogram çeşitliliği toplumsal beğeni oluşturduğu
belirtilmektedir (Arslanoğlu, 2002; YÖK, 2014). Humboldt Üniversitesi
modeli, Türkiye’de ve diğer birçok ülkede yükseköğretim kurumlarının
oluşturulmasında dikkate alınmıştır (Tekeli, 1994; YÖK, 2014).
31
burada 1863'te eğitim ve öğretim hizmeti verilmeye başlanmıştır. Osmanlı
padişahlarından Sultan 3. Selim, Sultan 2. Mahmut, Sultan Abdülmecit ve
Sultan Abdülaziz’in yükseköğretim kurumlarının kurulabilmesine yönelik
önemli katkıları sonucunda Darülfünun, Sultan 2. Abdülhamit tarafından 1900
yılında açılmıştır (Hatiboğlu, 1998).
1924 yılında Türkiye’ye gelen Amerikalı John Dewey’in iki raporu; 1925
yılında Alman Müşavir Kühne’nin “Teknik Tedrisata”a dair raporu; 1927
yılında Belçikalı Omer Buyse’nin “Ertik ve Teknik Okullar” Raporu; 1934
yılında Amerikalı Mis Parker’in “Mekteplerimizin Tetkikat” Raporları; 1932
yılında İsviçreli Albert Malche’nin “İstanbul Üniversitesi” raporu ve 1933-
1934 yıllarında ülkemize gelerek inceleme ve tetkiklerde bulunan Walker
Hines, Brehon Somervell, O.F. Gardner, Walter Kemmerer, C. R. Whitlesey,
W.L. Wright Jr. Bongt Wasted, Goldthwaite H. Dorr, H. Alexandre Smith,
Vaso Trivanovith’den oluşan Amerikan heyetinin raporlarıdır.
32
1946 yılında 4936 sayılı Üniversiteler Kanunu (K.Tarihi: 13 Haziran 1946)
yürürlüğe konulmuştur. Bu Kanuna göre, üniversitelere “genel özerklik ve
tüzel kişilik”; fakültelere ise “yönetim özerkliği” verilmiştir. Türk
yükseköğretim sistemi ve üniversiteler üzerinde 1933, 1946, 1960, 1973 ve
1981 yıllarında yürürlüğe giren kanunlar vasıtasıyla önemli dönüşümler
gerçekleştirilmiştir. Yükseköğretimin esaslı olarak hukuksal çerçevesi 1961 ve
1982 Anayasalarıyla oluşturulduğu söylemek mümkündür (Küçükcan ve Gür,
2009).
Üniversite kurumu bir örgüt olarak daha çok otonom bir yapı olarak
değerlendirilmektedir (Soyer vd., 2015). Yükseköğretim yönetimine ilişkin
geleneksel modeller iki temel ayrımda şöyle özetlenebilir (Soyer, Özdemir ve
Aypay, 2015): a) Yükseköğretimde yönetsel davranış; üniversite örgütünün
niceliksel büyümesi beraberinde nitelik boyutunda da önemli bir değişim
yaşanmasını gerektirmektedir. Bu durum da yükseköğretim yönetim
tekniklerinin önemini daha da arttırmaktadır. Bu noktada en önemli unsur ise
yönetimin göstereceği yönetsel davranış yapısı olmaktadır. Belirtilen nedenle
yöneticiler, astlarıyla uyumu ve koordinasyonun tesis edilmesi daha önemli
hale gelmektedir. b) Yönetsel ve profesyonel otorite; yükseköğretim
kurumlarında çalışanların uzman olması ve önemli düzeyde bir bilgi
birikiminin olması otoritenin kullanılmasında güçleştirici bir rol oynamaktadır.
34
Bunun ilk örneği 1806 yılında kurulan Universite de France olmuştur.
Papalık tarafından izlenmesi ve denetimi öngörülmüştür.
Kaynak: Çiftçi, (2010); Demir, (2013); Doğramacı, (2007); Erkut, (2015); Erkut, (2014);
Gürüz, (2001); Ülker, (2010) ve Wissema, (2009)’dan hareketle oluşturulmuştur.
Girişimci üniversite,
37
Hesapverebilirlik temelinde üniversite özerkliği,
Ulusal zenginlik,
Büyük nüfus,
Bir ülke ekonomisinde, sosyal yapıda ve diğer bazı alanlarda yaşanan olguların
üniversite kurumlarına yansımaması düşünülemez. Sosyal bir kurum olan
üniversiteler, toplumsal değişim ve dönüşümlerden etkilendiği kadar toplumu
yönlendiren de bir kurumdur. Bu dinamik süreçte önemli olan değişim ve
38
dönüşümden olumlu yönde kazanım elde edebilmek ve daha iyi bir konuma
ulaşabilmektir. O nedenle daha nitelikli ve çağdaş bir yükseköğretim kurumu
ve üniversite eğitiminin kurgulanması tüm ülkelerin tartışma
konusudur.Yükseköğretim kurumlarının işlevleri düşünüldüğünde kişisel ve
toplumsal boyutta faydaları Tablo 2’de sunulmaktadır.
A. Toplumsal B. Kişisel
42
Tablo 3. Üniversitelerde Uluslarasılaşma Stratejilerinin Gelişimi
43
araştırma bütçesi oluşturmak ve daha büyük mali imkan sağlamak amacıyla
stratejik hedef ve politiklalarını uluslararası bir boyuta taşımış ve daha geniş
kitlelere ulaşmayı hedeflemiştir. Uluslararası gelişim ve dönüşüm, Türkiye’de
de değişim isteğini kamçılamış, toplumsal gereksinim ve beklentiler
yükseköğretimde yaşanan rekabet ile birleştiğinde kurumsal dönüşümün hız ve
kapasitesinde artışa neden olmuştur. Uluslararası etkileşim nedeniyle
üniversitelerde yaşanan değişimin toplumsal ve sektörel etkisine yönelik çeşitli
görüşler ileri sürülmektedir. Erdem (2015), üniversitelerin, “sürekli eğitim
merkezleri” ve “uygulama ve araştırma merkezleri” eliyle toplumun hemen
hemen her kesimine yönelik hizmet verebildiğini ve çeşitli sektörlere yönelik
inceleme ve araştırmalar yürüttüğünü belirtirken;.Kahraman (2012) ise
üniversitelerin beklenilen ölçüde toplumun sorunlarına çözüm üretemediği ve
toplumsal hizmet sunumuna yönelik yetersiz kaldığını belirtmiştir. Yaşanan bu
dönüşüm ile birlikte mevcut yükseköğretim paradigmasının da değişmesi bir
zorunluluk haline gelmektedir. Ayrıca, yakın gelecekte daha net anlaşılacağı
üzere yeni üniversiteler temel rolleri içinde; eğitim, araştırma, hizmet anlayışı
ile birlikte aşağıdaki hedefleri de barındıracaktır (aktaran, Şimşek ve Adıgüzel,
2012; hasansimsek, 2015): “
44
Bilgi toplumu sürecinde bilgi, bir ülkenin ekonomik refahının ana
kaynaklarından biridir. Bilginin üretilmesi bakımından üniversitelere büyük
görev ve sorumluluk düşmektedir. Bu nedenle üniversitelerde olması gereken
temel ilkeler (Aktan, 2004) şöyle sayılmaktadır;
a. Bilimsellik,
d. Demokratik yönetim,
e. Akademik kalite,
g. Akademik rekabet,
h. Akademik hareketlilik,
i. Sosyal sorumluluk,
İş dünyasına eğilimi bulunan bazı üniversite mütevelli heyet üyeleri, ticari
boyuttaki kendi görüşlerini hocalara kabul ettirme girişimlerinde hocaların
direnci neticesinde bazı gerginlikler oluşmuştur (Bok, 2007). Sonuçta mütevelli
heyet üyeleri ikilemde kalmışlardır. Ya üniversitenin akademik saygınlığını
riske atacaklar ya da kendi davranışlarını kontrol altında tutacaklardı, onlar
ikincisini seçmek durumunda kalmışlardır Fakat piyasa koşullarının etkisiyle
46
özellikle işletme, hukuk, ekonomi hocaları ve psikologların piyasa ilişkilerinin
yoğun olması nedeniyle üniversitelerin Ar-Ge çalışma alanlarına önemli ölçüde
piyasa etki etmeye başlamıştır (Bok, 2007).
47
ilişkileri ve kurumsal örgütlenme gibi temel alanlarda önemli bir
farklılaşmadan kaynaklandığını belirtmektedir. Girişimci üniversite
dönüşümünün, özel ve vakıf üniversitelerinde nispeten daha başarılı
yürütüldüğünü belirtmektedir (Erdem,2013). Diğer yandan rekabet temelli bir
yapının esas alındığı girişimci üniversitenin henüz tam anlamıyla tesis
edilemediğini fakat modern üniversite olarak adlandırılan mevcut algının
değişim sürecinin devam ettiği bir çok kişi tarafından da kabul edilmektedir
(Kwiek, 2001; Wissema, 2009; Yavuz, 2012).
48
Hedef Yıllar
Charle ve Verger’e (2005) göre .üniversite, kurumsal olarak sürekli bir reform
beklentisi ihtiva etmektedir. Türkiye’de üniversitelerin etkinliğinin ölçülmesi
bir anlamda, kaynakların tahsisi ve kullanım etkinliği ile yakından ilgilidir. Bu
konuda dikkate alınabilecek bazı kriterler şöyle sıralanmaktadır (Marangoz,
2004, s. 163):
1
2006 ve 2012 yılı verileri Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Kalkınma Bakanlığı, Ölçme, Seçme
ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), OECD ve Avrupa Topluluğu İstatistik Ofisi’ne (Eurostat)
aittir. 2013 ve 2018 yılı verileri Onuncu Kalkınma Planı tahminleridir. Lisansüstü öğrenciler
hariçtir. 2012 yılı verisi 2011-2012 eğitim öğretim yılına aittir. 2010 yılı verisidir.
49
a. Mezun ettiği öğrencilerin donanımları ile yaşamlarında
başarılı olmaları,
b. Üretim yaptıkları bilgi ile dünya bilimine yapılan katkıları,
c. Üretilen bilginin pazarlanması ve patent çalışmaları,
d. İnsanlığa sunulan hizmetlerdir.
51
Türkiye’de üniversitelerin yönetimine ilişkin tartışmalar, çoğunlukla YÖK
karşıtlığı ve rektör seçimleri bağlamında yapılmıştır (Kurt, 2014). Türkiye,
hükümet politikası kapsamında her ile bir üniversite kurmuştur. O nedenle
nicel gelişmeyi takiben yükseköğretim hizmetinin de kalitesi ve nitelik
sorunları üzerine çalışma yapılması ifade edilmektedir (YÖK, 2014). Çeşitli
akademik çevrelerce YÖK’ün yetkilerinin revize edilmesi ve yetkilerinin
taşraya devredilmesi, üniversitelerin özerklik düzeyinin arttırılması, YÖK’ün
sadece üst bir koordinasyon birimi olması yönünde görüş ve öneriler kamuoyu
ile paylaşılmıştır (Çelik ve Gür, 2014; Gür ve Çelik, 2011; TÜSİAD, 2003;
World Bank, 2007; Yavuz, 2012; YÖK, 2007). Bu beklenti ve talepler
doğrultusunda Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı 2012 yılında teknolojik
iletişim imkanlarından da yararlanılarak toplumun hemen hemen tüm
kesimlerinin öneri ve değerlendirmeleri alınarak bir teşkilat yasa taslağı
hazırlanması 2013 yılı ortalarında hükümete sunulmuş fakat çalışma, hükümet
tarafından yeterli görülmeyerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
taşınmamıştır.
52
1. Üniversite hocalarının hem idareci, hem hoca ve hem de araştırmacı
statülerinin olması beraberinde bazı sıkıntılar oluşturması ve hatta bu
duruma “homo academicus” tipi gerekçeler oluşturulması,
2. Üniversitelerde idare, icra ve murakabe (denetim-gözetim) görevlerinin
üniversite hocalarında toplanması ve bir anlamda “kuvvetler birliği”
esasının teşkil edilmesi,
3. Üniversiteler için tesis edilen mevzuatın yoğun ve detaylı olması
nedeniyle ağır bir bürokrasinin olması,
4. Bütçeleme ve idari yapının kamu endeksli olması nedeniyle “gizli
işsizliğin” bulunması,
5. Akademik özgürlüğün fiili teminatı olan “Akademi ya da Üniversite
Öğretmenleri Sendikası” nın kurulmaması,
6. Aynı bölüm ve bilim dalları arasında üniversitelerarası ya da bölüm
içinde sağlıklı bir koordinasyonun bulunmaması,
7. Üniversitelerin akademik ve iktisadi meselelerinin millî seviyede
incelenememesi ve gerekli çözüm önerilerinin geliştirilememesi,
şeklinde sıralanmıştır.
53
1. Üniversitelerin kaynak yaratma konusunda engellerinin olması,
üniversitelerin planları ile devlet kalkınma planları arasında bir
bütünlüğün bulunmaması,
54
12. Üniversitelerin bağımsız kalite değerlendirme süreç ve yapısının
olmaması nedeniyle akademik niteliğin objektif değerlendirilememesi,
Türkiye’de yükseköğretimin yeniden yapılandırılması gerektiği
konusunda geniş bir kitlesel genel kabulün bulunması fakat nasıl bir
strateji izleneceğine ilişkin bir gelişme sağlanamaması,
13. Üniversite öğretim üyelerinin söz ve yazı hakkına bir takım (usulen)
kısıtlamalar getirilmiş olması, özellikle taşradaki üniversitelerde
rektörden izinsiz konferansın bile verilememesi vb., akademik
özgürlükle bağlantısı olmayan uygulamaların bulunması,
23. Akademik terfi sürecinde istenen yabancı dil yayın sayısına ulaşmak,
ödül almak vb. uğraşlar nedeniyle bazı akademisyenlerin gerektiği
ölçüde katma değer sağlamayamamaları,
55
24. Üniversitelerde yapılan rektör seçimleri, üniversitelerde gündemi uzun
süre meşgul eden ve kalıcı etkileri olan bir süreçtir. Rektör adaylığı
seçimlerinde oy toplamak maksadıyla kadro kullanımının adil olmadığı,
üniversite yönetici taliplilerinin kendilerini desteklemeyelere yönelik
olumsuz tedbirler düşünülebildiği, liyakat ve ehliyetin ihmal edilircesine
tutumlar sergilendiği ifade edilmektedir. Günay ve Kılıç (2011) yaşanan
bu ve benzeri sorunların başlıca sebebinin, rektörlerin yetkilerinin çok
fazla olması ve hesapverebilir bir yönetim mekanizmasının olmaması ile
ilişkilendirmektedir. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda 3826 sayılı
kanunla getirilen değişiklikler nedeniyle tüm üniversitelerin aynı potada
yönetilmesinin gerçekçi olmadığı nedeniyle Doğramacı (2000),
Rektörlerin atanma yönteminin yeniden belirlenmesi ve getirilen bu
düzenlemenin ilerleyen yıllarda akademik camiada çeşitli sıkıntılar
olacağını ifade etmiştir. Bu konu İngiltere’de, devlet geleneğine uygun
olarak tartişilmiş ve “Robbins Komitesi” adını verdikleri bağımsız bir
komite tarafından yaklaşık iki yıllık bir değerlendirme sonucunda
üniversitelerde yaşanan sıkıntıların en aza indirilmesi için pratik
çözümler getirilmiştir (Karayalçın, 1965). Üniversitelerde rektörlerin
kendilerini eşitler arasında birinci “Primus Inter Pares” olarak görmesi
yerine akademisyenler üstü bir konumda görmesi sistemin geldiği
noktayı göstermektedir (Erkut, 2015).
56
Kanunu tüm maddeleriyle birlikte 2005 yılında uygulamaya konulmuştur. Bu
durum, kamu yönetiminde olduğu gibi üniversitelerin de yönetim
metodolojilerini, çağdaş ve modern kamu yönetimi anlayışına uyum
sağlanması bakımından incelenmesini ve değerlendirilmesini gerektirmektedir.
59
üniversite yönetimi, eyalet yönetimi, bakanlıklar ve üst koordinasyon birimleri
arasında paylaştırılmıştır. Bu gelişmelerden hareketle Türkiye’de de YÖK’ün
yetkilerinin yeniden belirlenerek daraltılması, yükseköğretim kurumlarının
özerklik düzeylerinin artırılması ve YÖK’ün daha çok koordinasyon işlevinde
bir üst kurula dönüştürülmesi yönünde geniş kesimlerce bir görüşün bulunduğu
anlaşılmaktadır (DPT, 2000; Gür ve Çelik, 2011; Gürüz, 2008; Küçükcan ve
Gür, 2009; TÜSİAD, 2003; World Bank, 2007; YÖK, 2007).
60
Tablo 5. Özerkliğin Yapısı (Avrupa Birliği Üniversiteler Birliğine Göre)
miktarını seçmek
Akademik
belirlemek Programların
yapılar
(uluslararası) müfredatını
üzerinde
karar belirlemek
verebilme
Tüzel
kişilik
oluşturmak
/tesis
etmek.
Meksika
Hollanda
Polonya
Avustralya
İrlanda
İngiltere
Danimarka
İsveç
Norveç
Finlandiya
Avusturya
Kore
Türkiye
Japonya
62
Tablo incelendiğinde İngiltere, Hollanda, Polonya ve Danimarka gibi ülkelerde
yükseköğretimde özerk bir yapının bulunduğu görülmektedir. Fakat Kore,
Türkiye ve Japonya’nın üniversite özerkliğinin bakımından yeterli olmadığı
görülmektedir. Özellikle Türkiye’nin kaynak yönetimi bakımından
gayrimenkul yönetimi, borçlanma, kurumsal amaçlar doğrultusunda harcama
yapma, istihdam edilen akademisyenlerin maaşlarının tespiti, öğrenci
harçlarının miktar ve düzeylerinin belirlenmesi konularında yeterince özerk
olmadığı anlaşılmaktadır (Sak, 2013).
63
Gür (2014) ise üniversite özerkliği kavramına yanlış bir anlam yüklendiğinde
bahisle özekliğin sadece bilimsel çalışmalarındaki bağımsızlığa vurgu yapan
bir anlamının olmadığını ileri sürmektedir. Ona göre üniversite özerkliği,
topluma, paydaşlara ve toplumun üyeleri tarafından seçilenlere yönelik
hesapvermeme tavrınının gizlenmesi amacına hizmet etmektedir. O nedenle de
Türkiye’de üniversite özerkliği, asıl amacına uygun hizmet etmemektedir.
64
hükümlerine yer verilmiştir. Yine aynı maddede;
Anayasanın 130. maddesi ile verilen yetkinin, 2547 sayılı yasa ve diğer
mevzuatta nasıl kullanılacağı ve bu akademik özgürlüğün sınırlarının nasıl
anlaşılması gerektiği hususları yeterince açık olmadığı ifade edilmektedir
(Gedikoğlu, 2013). Bu durum Feyzioğlu’na (1981) göre daha evvelki yasa ve
anayasalarda verilen hak ve yetkilerin de ortadan kaldırılması anlamına
geldiğinden üniversite özerkliğinde bir geriye gidiş şeklinde
yorumlanmaktadır.
65
Akademik özerklik konusunda Karayalçın, (1988), Atatürk'ün direktifleri ile
üniversite reformu ile ilgili önerilerde bulunmak üzere davet edilen İsviçre'li
akademisyen Malche’in; "…Hiçbir mesele üniversite'nin istikbali için
profesörlerin seçimi ve atanması kadar önemli değildir....” şeklindeki
ifadelerinin önemine dikkat çekmektedir. Akademik özgürlük, üniversite ve
akademisyenlerin denetim dışı kalması veya keyfi davranması anlamına
gelmeyeceği gibi tüm akademisyen ve araştırmacıların akademik etik
kurallarına, kamusal çıkarlara ve mevzuatın kendilerine ilişkin hükümlerine
uygun davranmalarını gerektirmektedir (Gedikoğlu,2013). Erdem’e göre
(2013) Türkiye’de yükseköğretim kurumları yeterince akademik özerklik
düzeyine ulaşamadığı gibi ilaveten “akademik özgünlük” sorununu da
yaşadıklarını ileri sürmektedir.
66
Üniversite, üyelerinin yurttaş olarak her türlü tercihlerine saygı
gösterir.
67
Yükseköğretim kurumlarının idari özerkliği denildiğinde, üniversitelerin karar
organlarının demokratik bir seçim ile oluşması, seçimle göreve gelmesi ve
yönetim organlarının görevlerinin ifası sürecinde görevden alma, uzaklaştırma
vb. müdahaleler karşısında hukuksal korumanın olduğu ya da yargı haklarının
bulunduğu yapı anlaşılmaktadır (Erdem, 2013). Gerçek bir idari özerkliğin
varlığı için şu üç unsurun birlikte bulunması gerekmektedir (Tortop, 1982): a)
Kesin karar alma yetkisi, b) Organların bağımsızlığı, c) Yeterli mali kaynaklara
sahip olunması. Aktan (2008) ise idari özerkliğin üç unsurunu: a) Yönetim
organlarının işbaşına gelme ve ayrılma şekillerinin düzenlenmesi, b) Yönetim
organlarının serbestçe karar alabilmesi ve uygulayabilmesi c) Yönetime
katılmada adalet ve eşitlik. şeklinde ifade etmektedir
68
sonucuna ulaşılmaktadır. Yapılan araştırmaya göre (EUA, 2009); ülkelerin
önemli çoğunluğunda üniversiteler kendi idari birimleri bağlamında karar
verebilmektedir (Türkiye, Lüksemburg ve Kıbrıs hariç). Fakat üniversitelerin iç
mekanizmalarına yönelik birçok mevzuat ulusal düzeyde merkezi otorite
tarafından belirlenmektedir. Almanya, Türkiye, Bulgaristan ve Litvanya gibi
ülkelerde yükseköğretim kurumlarına verilen bütçeler kalemler bağlamında,
ilgili tertipler bağlamında verilememekte ve amaçları bağlamında üniversiteler
iradi olarak harcamalarını revize edememektedir. Ayrıca verilen bütçe
tutarlarının nasıl olması gerektiğine yönelik bir performans ölçütü
bulunmamaktadır. Fakat diğer birçok ülkede verilen bütçe ödenekleri ile
performans ölçütleri arasında ilişki bulunmaktadır. Üniversiteler, birçok ülkede
gayrimenkullerine ilişkin özellikle satma ya da kiralama prosedürlerini
uygulamakta tek başlarına karar verememektedir. Birçok üniversite akademik
kadrolarını kendisi işe almakta ve ödeme işlemlerini yine kendisi yapmaktadır.
Fakat ücret ve maaş rakamlarını belirleme sürecinde merkezi otoritenin
belirlediği normlara uymak durumundadır. Akademik özerklik bakımından
üniversiteler kendi kurumsal stratejilerini belirledikleri fakat ilgili ülkelerde
kendileriyle ilişkili bakanlık eğitim politikalarıyla koordine olmaları gerektiği
sonuçlarına ulaşılmıştır.
69
Dünya yükseköğretim yönetim sistemlerine göre üniversite bütçelerinin
hazırlanmasında kullanılan başlıca yöntemler şöyledir (Gürüz, 2001):
71
Tablo 7: Üniversitelerin Harcama Birimleri ve Harcama Yetkilileri
Fakülte Dekan
Beşeri sermayeye yapılan yatırım, hem GSMH hem de bütün toplumun yaşam
kalitesinde önemli bir artışa neden olmaktadır (Şişman, 2014). Eğitime ayrılan
kaynaklar bakımından ülkelerin toplam eğitim harcamalarının GSYİH içindeki
oranlar dikkat çekicidir. Yükseköğretim bütçesi ile ilgili Türkiye’nin mali yapı
ve bütçe gerçekleşmelerine ilişkin sayısal bilgiler Tablo 8’de verilmiştir.
72
Tablo 8. Yükseköğretim Bütçesinin Milli Gelire Oranı
74
Kamu yönetiminin sorumluluğundan söz edebilmek için konu “iş-işlem ve
sorgulama”nın kamusal alanda cereyan etmesi yani kamu yetkisi ile
kaynakların kullanımına ilişkin karar, eylem ve işlemlerine ait olması ve ayrıca
bu sürecin kamusal denetim ve değerlendirmeye açık olması gerekmektedir.
Kamu erki ve otoritesinin kamu görevlileri tarafından suiistimal edilmesine
yönelik endişe nedeniyle, çeşitli mekanizmalar geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu
nedenle kamu erki ve otoritesini kullanan kamu görevlilerinin, suiistimal
risklerinin kontrol altına alınması bakımından konunun beş farklı şekilde
irdelenmesi gerekmektedir (Cendon 2005). Bunlar:
Siyasi sorumluluk,
İdari sorumluluk,
Hukuki sorumluluk,
Ahlaki sorumluluk ve
Schedler’e göre (1999), hesap verebilirlik çeşitli sorumlulukları içine alan etik
anlayışa sahip bir kavramdır. Genellikle sorumluluk ve hesapverme beklentisi
ile ilişkilidir. Hesap verebilirlik, sorumluluğu olan kişilerin bu görevlerini
meşrulaştırabilmelerine yönelik alınan kararlar hakkında başkalarının
bilgilendirilmesi ve üstlenilen görev ile ilgili gerekli cezai müeyyide için
değerlendirmenin yapılacağı bir süreç olarak tanımlanmaktadır.
75
Yeni kamu yönetimi anlayışının (YKY), 1970’li yıllarda yaşanan ekonomik
kriz ve buhranlar sonrasında sağ düşünceli politikaların oluşturduğu bir
kurgudan meydana geldiği söylenebilir (Taner, 2012). YKY anlayışı
bağlamında önemli sayıda ülkede yönetim anlayışına ilişkin reform çalışmaları
yapılmıştır (Lamba, 2015; Taner, 2012). Türkiye’de ise bu çalışmalar açık
ekonomi olarak 1980’li yıllar sonrasında Turgut Özal hükümetlerinde
“özelleştirme” ve “serbest piyasa ekonomisi anlayışı” ve son zamanlarda da
“kamu işletmeciliği” kavramı tartışılmaya başlanmıştır.
76
2.6.2. Denetim
Dış denetim (external auditing); kurum ya da kuruluş ile doğrudan ilgili ona
bağlı vb. şekilde organik bağı olmayan kişi veya kuruluşlaca yapılan denetim
faaliyetleridir (Aksoy, 2006, s.64). Söz konusu denetim, Türkiye’de Sayıştay
tarafından ve özel sektörde faaliyet gösteren bağımsız denetçiler eliyle
yürütülmektedir (Yaman, 2008a).
Objektif olması,
2.6.3. Etik
78
ilişkin iyi ya da kötü; doğru ya da yanlış açılarından değerlendirilmesi şeklinde
anlaşılmaktadır (Aydın, 2006).
80
bağlı ve birbirini tamamlayan kavramlardır (Taner, 2012). Yönetimde
saydamlık için etkili ve iyi işleyen hesap verme mekanizmasının, hesap
verebilir bir uygulama için de şeffaf politikaların bulunması gerekmektedir
(Eryılmaz ve Biricikoğlu, 2011). Kamu kurumlarında hesap verebilirlik
mekanizmasının esas amacı kamu yönetiminin meşru sınırları içinde otoritesini
kullanmasını sağlamak ve bu nedenle de kamu kaynaklarını kullanılmasını
kontrol altında tutmaktır (Demirel, 2014). Kamu kurumlarında etkin bir hesap
verebilirlik mekanizması, paydaş ve kamuoyunun beklentileri ile mevcut
kapasite arasında bağ kurulmasını, görevlilerin rol ve sorumluluklarının açıkça
tanımlanması ile denetim prosedürlerinin şeffaf ve etkin bir şekilde işletilmesi
ve objektif bir şekilde raporlanmasını gerektirmektedir (Kayalıdere ve Özcan,
2014).
Mali saydamlık sayesinde kamuoyu, bir kurum veya bir işlem hakkında doğru
şekilde bilgilendirilir. Böylece çıkar gruplarının, kendilerine avantaj sağlamak
adına enformasyon kirliliği ya da eksik bilgi verme yoluna gitmelerinin de
önüne geçilmiş olacaktır. Saydamlığın sağlandığı bir ortamda yalnız
kamuoyunun değil, dış kurum ve ilgililerin de güven ve tercihlerinin
kazanılmasında önemli bir rol oynanabilecektir. 5018 sayılı KMYKK’nun 7.
Maddesinde mali saydamlığın sağlanması ve her türlü kamu kaynağının elde
edilmesi ve kullanılmasında etkin bir denetimin tesisi amacıyla kamuoyunun
zamanında bilgilendirilmesi öngörülmüştür.
81
2. Hükümet politikaları, kalkınma planları, yıllık programlar, stratejik planlar ile
bütçelerin hazırlanması, yetkili organlarda görüşülmesi, uygulanması ve
uygulama sonuçları ile raporların kamuoyuna açık ve ulaşılabilir olması,
3. Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından sağlanan teşvik ve
desteklemelerin bir yılı geçmemek üzere belirli dönemler itibarıyla
kamuoyuna açıklanması,
4. Kamu hesaplarının standart bir muhasebe sistemi ve genel kabul görmüş
muhasebe prensiplerine uygun bir muhasebe düzenine göre oluşturulması
gerekmektedir.”
82
Kamu idarelerinde yapılacak iç denetim faaliyetinin iç denetçiler tarafından
yapılacağı ve iç denetim çalışmalarının, İç Denetim Koordinasyon Kurulu
(İDKK)’nca hazırlanarak, Maliye Bakanlığı’nın önerisi ile Bakanlar
Kurulu’nca çıkarılan bir yönetmelikle belirleneceği ifade edilmiştir.
83
Şekil 1. Türk Kamu Yönetiminde Denetim (Gök ve Akar, 2014).
5018 sayılı KMYKK’ye göre idarelerin dış denetimi Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve Sayıştay Başkanlığı’na bırakılmıştır. (5018 sayılı KMYKK,
Madde:68 ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu, Madde: 34). Genel kabul görmüş
uluslararası denetim standartları dikkate alınarak Sayıştay tarafından yapılacak
dış denetim, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesapverme
sorumluluğu çerçevesinde iş ve işlemlerin; mevzuata ve üst politika belgelerine
uygunluk yönünden incelenmesi ve sonuçların Türkiye Büyük Millet Meclisine
raporlanması şeklinde yürütülmektedir. Sayıştay Başkanlığı’nca yapılan
denetimlerde temel amaç kamu idarelerinin hesapları ve bunlara ilişkin
belgeler esas alınarak, malî tabloların güvenilirliği ve doğruluğunun tespiti
yönündedir. Kamu mali yönetiminde, alınan karar ve tercihlerin denetiminin
başarılı bir şekilde yürütülebilmesi ve hesapverebilir bir mekanizmanın sağlıklı
bir şekilde işlevselliği bakımından saydamlık bir zorunluluktur (Gök ve Akar,
2014).
84
Sosyal bilimler alanı içinde saydamlık kavramının, “mali saydamlık”,
“performans saydamlığı” ve “parasal saydamlık” olmak üzere üç türünden
bahsedilmektedir (Atiyas ve Sayın, 2000; Maraş, 2011).
85
Mali saydamlığın üç temel boyutu bulunmaktadır (Kopits ve Craig, 1998);. a)
Mali saydamlığın sağlanabilmesi için devletin işleyişine ilişkin maliye politika
ve sonuçlarının kamuya açık olması gerekir. b) Devletin doğrudan ya da
temsilen yürütülen yükümlükler hakkında periyodik güvenilir, kapsamlı,
objektif, anlaşılabilir ve uluslararası karşılaştırmaları da içeren bilgilerin
kamuoyuna sunulması sağlanmalıdır. c) Mali saydamlığın diğer bir boyutu ise
kurumsal davranışlar ile ilgilidir. Görevlendirilen bürokratlar ile seçilmiş
kişilerin (siyasilerin) kendi aralarındaki ilişkilerin sınırlarının net bir biçimde
çizilmiş olması, etik ilke ve prensiplerin belirlenmiş olması şeklindedir.
86
2.7.2. Performans Saydamlığı
Terimin terminolojik uzantısı ilk defa Antik Yunan ve daha sonra Roma‘da
geliştirilen borç para verme sistemine gitmektedir. Biri borç para alırsa aldığı
kişiye (tüccara ya da tapınağa) karşı sorumluluğu olur. Sözcüğün kendisine 13.
yy kadar kullanımı görünmüyor olsa da İngiltere’de kavram yönetim ve para-
kredi sistemleri ile ilgili kayıt tutma faaliyetlerinde antik köklere sahip olduğu
ifade edilmektedir (Seidman, 2005, s.393).
89
“Hesap verme/sorma süreçleri sonucunda ne/ler oluyor?”: Sürecin sonunda
ortaya çıkması muhtemel durumları içermektedir. Sonucun ne olduğunun
detaylı olarak incelenmesi ile başlangıçta belirlenen amaçlar ile ne oranda
örtüştüğünün de tespitinin yapılması durumudur.
90
Kamu yönetiminde hesapverebilirlik sürecinde, hizmet alma gereği bakımından
halkın ve vatandaşların hesap sorma yetkisi bulunmaktadır. Halkın kamu
yönetiminden beklentileri, bir anlamda siyasal ve yönetsel yapılanmada
belirleyici sonuçlar doğurabilmektedir (Dwivedi ve Jabbra, 1989). Kamu
yönetiminin hesap verebilirliğinde, ülkenin siyasal sisteminin caydırıcı,
cezalandırıcı ve kontrol etme bakımından sahip olduğu kapasite ve değer yapısı
da son derece önem taşımaktadır. Kamu görevlileri, bir dizi yasal düzenleme
ve kurallarla çevrili bir ortamda görevlilerini hem kendilerinin hem de
örgütlerinin faaliyetlerinin hesabını vermek durumundadırlar. Bu durum,
başkalarının nazarında, sadece medya ile değil, aynı zamanda denetleyici
birçok iç ve dış kontrol noktalarıyla da açıkça sürdürülmektedir (Ferlie, Hartley
ve Martin, 2003).
İdari açıdan hesap verebilirlik, sorumlu birimler ile belirli birimler arasındaki
mevzuat temeline dayanan, açık ve kesin hiyerarşik ilişkiden doğmaktadır. Bu
hesap verebilirlik, hiyerarşik yapı doğrultusunda emir ve talimatlara ne ölçüde
uyulduğunu ortaya koyan bir idari denetimin yapılmasına ilişkin
bulunmaktadır. Bu tür talimat, norm veya düzenlemelere karşı sergilenecek
herhangi bir ihmal, kasıtla uygulamamak veya eksik uygulamak; uyarmadan, iş
akdinin feshine kadar uzanan sonuçlarıyla karşılığını bulacaktır (Dwivedi ve
Jabbra 1989).
Kamu kurumları ve yöneticileri göz önüne alınarak Acar tarafından (2013) iki
farklı şekilde hesap verebilirlik tanımı yapılmıştır;
91
“1.kamuyu ilgilendiren ve etkileyen karar, işlem ve eylemlere dair bilgi ve
gerekçe sunma yükümlülüğüdür.
92
uygunluğunun sağlanması amacı doğrultusundadır. Bu amaçla astlar,
üstlerine hesap vermekte ve gerekirse üstleri tarafından
cezalandırılmaktadırlar (Mulgan, 2000).
Hesap verme ve hesap sorma süreçleri ile ilgili zımnen bazı varsayımlar
bulunmaktadır. Bu varsayımlar, Acar’a (2013) göre:
93
denetim, faaliyetlerin sonuçlarının planlara uygun olmasını sağlamak
bakımından standartlar oluşturulması gerekmektedir.
Kaynak:Goni, (1997).
94
Hesapverebilirlik türlerinin belirlenmesinde yazarlar farklı sınıflandırma ve
kategorilere gitmişlerdir. Fakat bir çok yazar Örneğin, Dwivedi ve Jabbra
hesap verebilirliğin türlerini siyasal, profesyonel, yasal, yönetsel ve ahlaki
olarak belirlerken; Romzek ve Dubnick hesap verebilirliği, hiyerarşik
(yönetsel), yasal, siyasal ve profesyonel hesap verebilirlik olarak
sınıflandırmıştır. Hesap verebilirlik bu sınıflamalarda olduğu gibi farklı
kurumsal yapılarda gösterilebilir; bazı farklı konuları içerebilir; değişik
değerlendirme ölçütleri göz önüne alınabilir ve doğal olarak ortaya çıkabilecek
bazı sonuçları olabilir (Aktaran Cendon, 2005). Cendon (2005) ise hesap
verebilirlik türlerini belirlerken politik, yönetsel ve profesyonel hesap
verebilirlik türlerine bir de demokratik hesap verebilirliği eklemiştir.
95
hamlesi yapılmıştır. Ancak, yükseköğretimde sürdürülebilir bir büyüme için
nitelikli ve makul sayıda öğretim üyesi sayılarının artırılması doğal bir
gerekliliktir.
96
İnternet sayfaları, yükseköğretim kurumlarının tüm dünyaya açılan önemli bir
kapısı haline gelmiştir. O nedenle yükseköğretim kurumları web sayfalarına
çok önem vermekte ve bu sayfaları sık sık güncelleyerek kamu oyuna kurumsal
sorumluluğu bağlamında hesap verebilmektedir.
97
tutulabilmektedir. Bu durumda gerekli inceleme ve soruşturmalar buradaki
birimlerce yürtülebilmektedir.
Genel bir ifadeyle idarenin sorumluluğu, kendi kurumsal yapısı içinde yer alan
kişi, birim ya da ilgili organlara hesapvermesi olarak tanımlamak mümkündür.
Bu anlamda bakıldığında yönetsel hesap verebilirliğin çeşitli boyutları
bulunmaktadır (Balcı, 2003); yönetsel hesapverebilirliğin en önemli unsuru
birisini hiyerarşik hesap verebilirlik oluşturmaktadır. Hiyerarşik hesap
verebilirlik, bir kamu kurumunun ya da kuruluşunun, kendi iç işleyişindei veya
dış ilişkilerinde idari otoritelere ya da vesayet makamlarına karşı
hesapverebilmesi süreci olarak belirtilebilir (Balcı, 2003; Eryılmaz ve
Biricikoğlu, 2011).
98
2.8.4. Profesyonel Hesap Verebilirlik
99
kamu gücünün ve kamu kaynaklarının amacına uygun olarak kullanılıp
kullanılmadığının sorgulanmasında başarılı bir mekanizma durumunda
olacaktır. Belirtilen nedenlerden dolayı hesap verebilirlik, demokratik
toplumlarda yönetimlerin ayırt edici bir özelliği durumunda görülmektedir.
Yasal hesap verebilirlik, kamu kurumlarının kendi dışında bir makama karşı
önceden belirlenen hedef ve ilkelere uyum ve ulaşım ile hukuki kurallara
bağlılık konularında hesap vermektedir (Baş, 2015). Yasal hesap verebilirlik
yapılan işin yasallığını belirlediği gibi sahip olunan yetkilerin adil, objektif ve
rasyonel olarak kullanılıp kullanılmadığının da ölçülmesi bakımından
önemlidir (Balcı, 2003). Yöneticiler, yargı kararının uygulanması sürecinde
yasa ve mevzuatı, yargı kararları doğrultusunda yorumlamayı tercih
etmektedirler.
Sorumluluklar,
Standartlar,
Saydamlık,
Sağlama,
100
Sorgulayıcılık şeklindedir.
Sorumluluklar Bölümleme-Belirleme-Benimseme
Standartlar Bütünleşiklik-Bağdaşıklık-Bağlayıcılık
Saydamlık Bilgiler-Belgeler-Bulgular
Sağlama Başvurular-Biçimler-Biçemler
Sorgulayıcılık Birikim-Bilinç-Basınç
101
2.9. Eğitim Yönetiminde Saydamlık ve Hesapverebilirlik
Bir örgütün ya da bir kamu kurumunun yapısını basit bir anlatım ile işgücünün
özgün görevlere ayrıldığı ve bunlar arasında koordinenin sağlandığı yolların
toplamı olarak tanımlamak mümkündür (Mintzberg, 1979). Yükseköğretim
kurumlarının işlerini başarılı olarak koordine etmek için temelde beş
mekanizma bulunmaktadır. Bunlar, karşılıklı uyum, doğrudan denetim, iş
süreçlerinin standartlaştırılması, ürünlerin standartlaştırılması ve son olarak da
çalışanaların becerilerinin standartlaştırılmasıdır (Mintzberg, 1979). Kamu
görevlilerinin kurum içinde veya kurum dışında bir üst otoriteye karşı
fonksiyonlarının ifası ve performanslarının yeterlik düzeylerine ilişkin kamu
adına sorumluluklarını ilişkin gerekli bilgileri açıklama ve işlemlerin
muhtevasına yönelik gerekçeleri sağlama ödevlerinin bir bütünü olarak
belirtmek mümkündür (Özdemir, Bülbül ve Acar, 2010).
102
düzeyine göre farklılaşabileceğidir. Gerçekten de günümüzde halen tartışılan bir
konu olan PİSA sınavlarında başarılı olan ülkelerin sistemlerinin Türkiye’ye
getirilmesi konusunda da bu durum geçerlidir. Örneğin Finlandiya’da ve
Singapur’da başarıyla uygulanan model bir başka ülkede başarılı olamayabilir.
103
uygulanan “Ulusal Eğitim Performansını İzleme Görev Gücü”
çalışmaları söylenebilir (Paige, 2012).
c. Sınıf içinde tüm öğrenciler ile birlikte etkin bir çalışma yapmak için
nasıl hazırlık yapıyorsunuz?
104
uygulama ve işlemlerinin amaçları ile uyumluluğu ve sonuçlarının ise tarafları
açısından değerlendirme imkanı tanıyacaktır.
105
kapsayan bir araştırmaya yapılmıştır. Aaraştırma sonucunda yükseköğretim
kurumlarının risklere karşı yeterli tedbirleri almadığı anlaşılmıştır.
Kullandıkları tıbbi tedavi konusunda klinik testlere katılan hastalarına,
hekimlerden sadece üç tanesinin gerekli prosedürleri uyguladığı anlaşılmıştır
(Aktaran Bok, 2007).
106
a. Yükseköğretim kurumlarının kurumsal amaç ve misyonlarına uygun
yönetildiğini izlemek ve bu konuda gerekli mekanizmaları işlevsel
tutmak,
107
özerklik yükseköğretim kurumlarının topluma karşı sorumluluklarını ortadan
kaldırmamaktadır (Yalçın, 2015).
108
liderlik becerilerine sahip olan şahıslar içinden atanması gerekmektedir (Koç,
2012; Soyer vd., 2015) .
110
yönünde olduğunu tespit etmiştir. Bu araştırmaya göre SMY’nin, Türk
yükseköğretim sistemine uygulanabilir olduğunu ve özellikle yönetimde
şeffaflığı ve hesapverebilirliği arttıracağı için yükseköğretim yönetim
sisteminde olumlu bir kültürel değişimin yaşanabileceğini belirtmiştir.
111
bulunmaktadır. Devlet, yükseköğretimde kalite için kriter ve standartları
belirlemek, kurumsal yönetimde saydamlığı sağlamak ve halka doğru bilginin
verilmesine yönelik yapının işlevselliğini izlemektedir. Bu süreçte kurum içi ve
kurum dışı bağımsız akredite olmuş kurumlarca izleme ve değerlendirme
yapılmaktadır (Mclaughlin, 2007).
2.11.2. Almanya
2.11.3. Fransa
114
yükseköğretim konusunda eğitim ve yükseköğretim bakanlığına danışmanlık
yapmaktadır. Eğitim bölgelerinde yükseköğretim kurumları ile diğer eğitim
kurumları arasında koordinasyon ve eşgüdüm iş ve işlemleri rektörün
sorumluluğundadır (Doğramacı, 2007; Gürüz, 2003; Kaiser, 2007; Yaman,
2014).
115
kararlaştırılmaktadır. Bakanlık tarafından, yükseköğretim kurum
yöneticilerinin talep ettikleri ihtiyaç ve planlanan yatırımların gerçekten
öncelikli bir ihtiyaç olup olmadığı ve mali sorumluluk açısından
değerlendirmeye tabi tutulmaktadır (Kaiser vd., 2001; Kaiser, 2007; Yaman,
2014). Fransa Millî Eğitim, Yükseköğretim ve Araştırma Bakanlığı’nca 2014
mali yılında yükseköğretim yatırımları ve diğer harcamalar için 31.5 Milyar
Euro harcamayı planladığı ve işlem sürecinin belirtilen şekilde birçok kontrol
noktasının bulunduğu belirtilmektedir. Ayrıca Fransa’da üniversite
kaynaklarının daha etkin harcanabilmesine yönelik torba bütçe uygulamasına
geçilmiş ve personel istihdamı bakımından da üniversite yönetiminin özerklik
alanları genişletilmiştir (Yaman, 2014).
2.11.4. İngiltere
2.11.5. Kanada
Kanada’da 1984 yılında yaşanan mali kriz büyük ölçüde kamu programlarının
gözden geçirilmesine ve bazı kamu harcama yönetimi süreçlerine ilişkin bir
dizi reformların yapılmasına neden olmuştur (Yılmaz, 2001). Kanada’da hesap
verme sorumluluğuna ilişkin süreç, “Mali Sorumluluk Yasası”yla
117
düzenlenmiştir. Belirtilen yasal düzenleme ile bakanlıkların, üniversitelerin ve
diğer kamu kurumlarının üst yöneticilerinin görev ve yetkilerine ilişkin verilen
karar ve yapılan harcamaların yerindelik ve uygunluk düzeyine ilişkin
düzenlemeler içermektedir (Treasury Board of Canada-Kanada Hazine Kurulu,
2005).
118
BÖLÜM III
YÖNTEM
119
araştırmalarda çoğu zaman küçük örneklem grupları üzerinde çalışmalar
yürütülmektedir (Silverman, 2001). Ayrıca nitel olarak yapılan araştırmalarda
örneklem seçimi, belirlenen probleminin özellikleri ve araştırmacının
ulaşabildiği kaynaklar ile de yakından ilişkilidir (Yıldırım ve Şimşek, 2011).
2
19 Ocak 2016 tarihi itibariyle www.yok.gov.tr adresinden teyit edilmiştir.
3
http://tr.urapcenter.org/2015/2015_t5.php adresinden erişilmiştir. Tıp fakültesi
araştırma hastanelerinin konsolide harcama bütçelerinin yüksek olması ve kaynak
kullanımında önemli bir merkez olması nedeniyle tercih edilmiştir.
4
http://www.bumko.gov.tr/TR,5640/butce-turleri-itibariyle-a-cetveli-icmalleri.html
adresinden erişilmiştir.(Kurumsal düzeyde kesintili başlangıç ödeneği fonksiyonel
sıralaması dikkate alınmıştır.)
121
Oluşturulan sorular ve görüşme formu eğitim bilimlerinde alan uzmanı (dört
kişi) ve ölçme değerlendirme uzmanı (iki kişi) görüşleri doğrultusunda içerik
olarak aynı bulunan ve konu dışında bırakılması gereken sorular çıkarılarak
soru sayısı 15’e düşürülmüş; c) hazırlanan sorular Türkçe dil uzmanlarınca
okunmuş, anlamlı ve anlaşılırlık bakımından incelenmiş; d) onbeş sorudan
oluşan görüşme formu çalışma grubunda olmayan yükseköğretim kurumlarında
görev yapan (beş kişi; bir rektör, bir rektör yardımcısı, iki dekan ve bir bölüm
başkanı) yöneticiye uygulanmış, hazırlanan soruların kapsam ve biçim
açısından yeterli olup olmadığı test edilmiş; e) Benzer içerikte olan ve
birleştirilmesi geren soruların bazıları birbiriyle ilişkilendirilerek yeniden
oluşturulmuş ve nihayet on sorudan ve her sorunun altında makul sayıda sonda
tipi ve alternatif sorular oluşturularak görüşme formuna son hali verilmiştir.
Güven ortamını sağlamak için görüşmenin amacı katılımcılara açık bir şekilde
anlatılmış, katılımcılara kişisel bilgilerinin saklı tutulacağı ifade edilmiştir.
Görüşme sürecinde, katılımcılara yöneltilen sorulara ve araştırma konusuna
ilişkin hiçbir yönlendirme veya etkileme yapılmamıştır. Araştırma konusunda
katılımcıların görüşlerini rahat ifade edebilecekleri bir ortamın sağlanması
122
konusunda hassasiyet gösterilmiştir. Görüşme ses kayıtları, görüşme yapılan
kişinin cihaz kullanılmasını kabul etmesi mukabilinde kaydedilmiştir. Ses kayıt
cihazının kullanılması konusunda bazı katılımcılar ile Görüşme Sözleşme
Formu (Ek-1) imzalanmıştır, diğer katılımcılar ise böyle bir prosedüre gerek
olmadığını belirtmişlerdir. Görüşme sonunda kayıt cihazı yine katılımcıların
görebilecekleri bir şekilde kapatılmıştır. Araştırmanın her safhasında ve
özellikle verilerin toplanması ve analizi sürecinde akademik ilke ve bilimsel
etik prensiplerinin uygulanmasında azami ölçüde duyarlı olunmuştur.
124
Tablo 11. Katılımcılara İlişkin Mesleki Kıdem ve Görüşmeye İlişkin
Veriler
125
Verilerin analizinde, betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Ulaşılan veriler
öncelikle numaralandırılmış ve sonrasında ise betimsel analiz tekniği
kullanılarak analiz edilmiştir. Bu analiz tekniğinin seçilmesinin sebebi, elde
edilen verilerin oluşturulan temalara göre özetlenmesi ve yorumlanmasıdır
(Yıldırım ve Simsek, 2000).
126
BÖLÜM IV
BULGULAR ve YORUM
Yükseköğretim yönetiminde,
şeklindedir.
128
4.1.1. Sorumluluk ve Yetki Kullanımı Alt Boyutuna İlişkin
Bulgular
129
Tablo 12. Üniversite Yöneticilerinin Sorumluluk Alanları
Kurumsallaşamama D5
130
Alt boyuta ilişkin R1, rektörlerin sorumluluk alanlarının, 2547 Sayılı
Yükseköğretim Kanununda açıkça belirtildiğini ifade etmektedir. R1’e göre
rektörlük makamı oldukça güçlü bir makamdır ve bu gücünü ilgili yasadan
almaktadır. R2’ de benzer şekilde, 2547 sayılı yasanın üniversite
yöneticilerinin sorumluluklarını açıkça belirttiğini ancak bu yasanın, üniversite
sayısındaki artış ve gelişen ihtiyaçlarla birlikte üniversitelerin kendi iç
yapılarının da son derece gelişmesi ve çeşitlenmesi nedeniyle artık sorumluluk
ve yetki kullanımı düzenleyen mevzuatın işlevini yerine getiremediğini ifade
etmektedir. R3, çok ayrıntılı olmasa da üniversite yöneticilerinin rol ve
sorumluluklarının, ilgili yasada belirtildiğini ileri sürmektedir. R5, 2547 sayılı
yasada görev ve sorumlulukların açıkça belirtildiğini ancak buna rağmen
özellikle bazı yeni rektörlerin ilgili yasaya bakmak yerine görev ve
sorumluluklarıyla ilgili alanlarda merak ettikleri konuları doğrudan YÖK ile
iletişime geçerek çözmeye çalıştıklarını ifade etmektedir. R6, üniversite
yöneticilerinin toplumun ihtiyaçlarıyla yeterince ilgili olmadıklarını, nitelikli
bir yönetim sergileyemediklerini, bu sorunlu yapılarından kurtulmaları
gerektiğini dile getirmiştir.
131
belirlendiğini, ancak bu hukuk sisteminin üniversite yöneticilerinin yetki
kullanımını sınırladığını ifade etmektedir.
R1: 2547 sayılı yasa rektöre çok yetki veriyor… Eğer YÖK’ün verdiği tüm
yetkiyi kullanırsanız çok yoğun olursunuz, üniversiteyi yönetemezsiniz…
Rektörlük, çok güçlü bir makamdır.
R3: İnsanlar istiyor ki her şey çok ayrıntılı olsun, her şeye mevzuatta yer
verilsin. Öyle bir şey olmaz. Mümkün değil. Üniversitede hangi organın ne
yapacağı 2547’de var, bakılmalıdır.
R7: Kanunda bazı şeyler tanımlanmış fakat bazı şeyler çeliştiği zaman bir sürü
sıkıntı ortaya çıkıyor. Önemli olan üniversitelerin misyonunun
tanımlanmasıdır, verilen kararların bu misyona uygun olup olmamasının
132
değerlendirilmesidir. Yani ortada hiyerarşik bir yapı var fakat sorunlu bir yapı
var ortada. Ortada 19., 18. hatta on beşinci yüzyıldan kalma yapı var.
D3: Sorumluluklar mevzuatla tanımlı fakat bunun farkında olmak için işin
içine biraz girilmeli yani konunun üzerine gidilmelidir. Yaklaşık bir yıl alır
kanun ve yönetmelikleri uygulamada tanımak, anlamak. Ancak bir yıl
içerisinde tam olarak öğrenilebilir. Bir bölüm başkanı benimle olan durumunu
tam bilmiyor. Belki bir eğitim veya bilgilendirme iyi olacaktır. Öğretim
elemanı, mevzuatın farkında olmayabiliyor.
EM1: Bazı sorunlar var, çok net değil yöneticileri sorumlulukları konusunda
yeterince bilgi sahibi değiller. Bir enstitü müdürü, dekan, bölüm başkanı neler
yapabilir neleri yapamaz herkes bunu neden anlamıyor. Herkes farklı
yorumluyor bu durumda da üniversite kötü yönetilmesi ne neden oluyor.
133
EM3: 2547 sayılı kanun anlaşılır çok net, çok açık bir şey olmadığını biliyoruz.
Kanın darbe döneminde yazılmış, hemen sonra yürürlüğe konulmuş. Genel
olarak kontrol etmeye dayalıdır, çok fazla özgürlüğe yer bırakmayan bir
kanundur. Birçok anlamı çıkabilir, çok anlaşılır değil. Örneğin bir yerde
enstitü müdürünü atarken ilgili fakülte dekanının görüşü alınır deniyor
enstitüsü hangi enstitüsüdür?.... Eğitim bilimleri sosyal bilimler fen bilimleri
şimdi bizim enstitüler doğrudan rektörlüğe bağlıdır. Fakat bazı yerlerde orman
fakültesine bağlı orman enstitüsü varsa bu durumda orman fakültesinden görüş
alınabilir fakat bizim gibi diğer enstitülerde ise bunu yapması mümkün değil,
gerekli de değil. Çünkü fakülteye hitap etmiyoruz, birden fazla fakülte ile
iletişim kurmamız gerekiyor. Mesela fen bilimleri enstitüsü mühendislik
fakültesi, eczacılık fakültesi ve bunun gibi birçok fakülte ile çalışmak
zorundadır.
134
4.1.2. Yetki Kullanımında Temel Yasanın Yeterliği Alt
Boyutuna İlişkin Bulgular
135
Tablo 13. Üniversite Yönetiminde 2547 Sayılı Kanunun Yeterliği
1946 yılında çıkarılan 4936 sayılı kanunda üniversite yönetimi şu anda olduğu
gibi senato, üniversite yönetim kurulu ve rektörden oluşturulmuştur. Fakat
senato ve üniversite kurulu karar alıcı, rektör ise uygulayıcı konumda
tutulmuştur. 2547 sayılı kanunda ise rektörün, üniversite yönetimindeki
ağırlığını artırmış ve daha güçlü hale getirmiştir. Mevcut yapı dâhilinde
rektörlerin üniversitenin öğretim üyelerinden oluşan kurulları dikkate alıp
almaması kendi keyfiyetine kalmış gibi görünmektedir. O nedenle üniversite
yönetimi ve rektör, mevcut sisteme binaen şeffaflık, hesapverebilirlik,
136
toplumsal taleplere duyarlık gibi beklentilere cevap vermesini zorlayan bir yapı
bulunmamaktadır (Kurt, 2015).
2547 sayılı kanun, 1980’li yıllarda askeri darbe dönemi bakış açısı ile
oluşturulmuştur. O nedenle bu yasa günümüzde vücuda dar gelmektedir.
137
Kanunda üniversite yöneticilerinin sorumlulukları ve yetkileri belirtilmiştir,
fakat anlaşılabilirliği biraz geridedir. Rektörlük atama sistemi başta olmak
üzere üniversitelerdeki yapıyı yeniden ele almak lazım.
D3, demokratik ve adil bir yönetim bağlamında yasalardan daha çok kişisel
tutum ve davranışların daha belirleyici olduğunu ifade etmiştir. EM2 ise, ilgili
kanunun üniversiteleri sınırlayıcı yönü üzerinde durmuş, üniversite özerkliğine
aşağıdaki ifadelerle vurgu yapmıştır:
Hiç bir kanun tek başına yeterli olamaz. Yarın bu mevzuat yetersiz olabilir.
Burada 2547 bu işleri çözmez. Bir anlamda üniversite denetlenebilirlik içinde
özerk bırakılmalıdır. Yani akademik bir şey yapmak için bir sürü yerden izin
almamalıyız. Niye birbirimize güvenmiyoruz ki? Kim nereye kaçacak? Daha
çok özerkliğin olması gerekiyor.
R7: Elimden gelse tamamen ortadan kaldırıp 2547 sayılı Kanunu yeniden
yazacağım. Üniversitenin amacı milliyetçi çocuklar yetiştirmek değil,
üniversiteler ile alakası olmayan bir sürü şey var. Özgür düşünce, hakikati
keşfetmek gibi konularda hükümler 2547 sayılı kanunun dokuzuncu
maddesinden itibaren değinilmiştir. Olacak gibi değil… İyi bir insan
yetiştirmek olmalı üniversitenin görevi iyi bir Türkiye vatandaşı yetiştirmek
olmaması lazım. Ulus devlet kurma döneminde yazılmış bir kanunla
yönetiliyoruz. Darbe anayasası ve onun getirdiği dönemde yazılmış kanunları
toptan değiştirmek lazım. Birey odaklı bilime yönelik ülkeyi ya da bölgeyi değil
dünyayı iyi bir noktaya getirmeye çalışan bir yapı hedeflenmelidir.
138
EM1: Kanun yeterli midir hayır yetersizdir üniversite hocalarının akademi
kimlikleri ile ilgili sorunları çözmüyor adil bir yönetim ön görmüyor zaten
yerinden yönetim deniyor fakat dikenli bölüm başkanının nihai karar sürecinde
yetki rolleri pek yok gerçeklik realite böyle değil.
EM3: “Nitelikli nesiller yetiştirmek” öyle bir ifade geçmiyor 2547 de fakat bu
minvalde ifade bir iki yerde yani “nitelikli işgücü yetiştirme” şeklinde
belirtilmiş fakat bu teknik bir şey… Burada mesele kişilikli bir nesil yetiştirmek
olmalı. Tüm üniversitelerde aynı kararı uygulamaya çalışmak çok zor, bu milli
eğitimde olabilir fakat üniversitelerde bu biraz daha esnek olmalı mevzuat
farklılaşmaya esnek olmayı izin vermelidir. Bütçe kullanımı hesap yönetimi ve
akademik açıdan bu yapı revize edilmeli.
139
koordinasyon birimi olması yönünde görüş ve öneriler, kamuoyu ile
paylaşılmıştır (Çelik ve Gür, 2014; Batırel vd., 2014; World Bank, 2007; Gür ve
Çelik, 2011; TÜSİAD, 2003; YÖK, 2007; Kavak, 2011; ODTÜ, 2013; OECD,
2012). Yükseköğretim hizmetinin kalitesi ve nitelik sorunları üzerine yapılan
çalışmalar daha azınlıkta kalmıştır (YÖK, 2014). Fakat literatürde konuya
ilişkin sınırlı araştırmalara göre 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda da
öngörülen yönetsel yapılanmada merkeziyetçi bir yapının hâkim olduğu,
rektörün yetki bakımından çok güçlü olduğu vurgulanmaktadır (Çalık ve
Süzen, 2013; Ekinci, 199; Kılıç, 2012). Araştırma bulguları ile daha önce
yapılan diğer araştırma sonuçlarıyla desteklenmektedir.
140
Tablo 14. Karar sürecinde Öğrenci ve Toplum Çıkarlarının Gözetilmesi
Üniversitenin varlık amacı olarak öğrenci R1, R2, D3, EM1, EM2,
141
üniversite senatosundan çıkardıkları kararlarla bu görevlerini yerine getirmeye
çalıştıklarını, ancak bunun da yeterli olmadığını ifade etmektedir. D2’de R3 ile
benzer düşünceler paylaşmış ve gerek öğrenci, gerek toplumun üniversite
yönetimlerinde daha aktif rol oynamaları, yönetime daha çok ortak olmaları
gerektiğini ifade etmiştir. EM1, yükseköğretimde en son düşünülen kişilerin
öğrenciler olduğunu, toplum yararı konusunda da üniversitelerin
sorumluluklarını yeterince yerine getirmediklerini ifade etmiştir.
R3: Zaman zaman ideolojik gösteriler hariç yönetim, öğrencilere zaman içinde
duyarsızlaşıyor üniversiteler, toplumu koruma ve toplum çıkarları karşısında
hiçbir zaman rol üstlenmedi. Toplum mühendisliğine yönelik sadece senato
kararları yayınladılar bu konuları da ideolojik olduğunu düşünüyorum.
Üniversiteler kendini toplum sorumluluklarından soyutladılar. Mesela
toplumda olan hangi bir mesele, üniversiteler tarafından analiz edilmiş
çözümlenmiştir? Türkiye’yi bekleyen tehlikeler şunlardır diye bir şey yapan bir
üniversiteyi ben duymadım. Alınması gereken önlemler bunlar olmalıdır
şeklinde bir çalışma ya rastlamadım.
142
nedenle bugün rektörlük seçim sistemleri de derebeylik oluşturma sistemlerini
destekliyor bunun yayılmasına sebebiyet veriyor.
D2: Bence genel olarak yeteri kadar öğrenci ve toplum çıkarları dikkate
alınmıyor. Onları yönetim sürecine daha fazla katmalıyız. Kanun çerçevesinde
onların da fikirleri dikkate alınmalıdır. Bence hiçbir üniversite toplumu
layıkıyla desteklemiyor. Toplumu tanımazsanız onun çıkarlarını da
koruyamazsınız ki, üniversitelerin de toplumu yeterince tanıyıp araştırdığını
zannetmiyorum.
143
Ar-ge şart bence. Bilgi paylaşımı denilen şey çok fazla çok yoğun, sadece
geleyim şu kitabı anlatayım demek bir hoca için çok yetersiz sanayi işbirlikleri
kaçınılmaz; sadece okuyup öğrenmek yetmiyor üzerine tecrübe deneyim
katmalısınız. Farklı bir uygulama gerekiyor. Bu durum Amerika’da ve bence
Avrupa’da böyle araştırma merkezleri var. Cornell ve Harvard bu duruma çok
güzel birer örnek olarak gösterilebilir.
D3’ün görüşleriyle tutarlı olarak R5, rektörlük olarak eğitim dışında patent
almaları, teknolojik ilerlemeyi ve Ar-Ge çalışmalarını desteklediklerini, fakat
para kazanmak için ticaret yapılmasını doğru bulmadığını belirtmiştir. Buna ek
olarak, ticari faaliyetlerle uğraşan üniversitelerin asli görevinden
uzaklaşacağını öne sürmüştür. Diğer taraftan üniversitelerin inovasyon ve
girişimcilik açısından rekabet edebilirliğini artırması için ticari faaliyetlerde
bulunması gerektiğini ifade eden R7, “Üniversitelerin görevi toplumun refahını
yükseltmek olmalıdır. Toplumun refahını yükseltecek her şeyi yapabilir
üniversite. Üniversitelerde şirketler kurulmalıdır” şeklinde görüş belirtmiştir.
Üniversiteler, bilginin üretildiği yerler olmanın dışında artık bilginin ticari bir
meta olduğu, patent alma ve markalaşmanın yoğun şekilde talep edildiği bir
sürece yönelmektedir. O nedenle, üniversiteler gelişen bu süreçten
etkilenmekte ve piyasada daha fazla yer almaya çalışmaktadır. Bu nedenle de
144
faaliyetleri ile kar elde etmeye odaklanan ve piyasanın taleplerini dikkate alan
bir modele doğru eğilimler olduğu ifade edilmektedir (Özer, 2011).
Katılımcılar, üniversitelerin eğitim alanı dışındaki uğraşlarına ilişkin, toplum
destekli ar-ge çalışmaları ve teknopark uygulamalarının yapılması
gerektiğinden bahsetmişlerdir. Üniversitelerin kar amaçlı ticari işletme
kurmasının asli görevlerine zarar vereceği ifade edilmiştir. Hükümet, 10.
Kalkınma planında, yükseköğretim sisteminde hesapverebilirlik temelinde
girişimci faaliyetler vasıtasıyla gelir kaynakları çeşitlendirmesi
hedeflenmektedir. Mevcut durumda, Türkiye’nin girişimcilik konusunda halen
çok önemli mesafelerin alınması gerektiği ifade edilmektedir (Erkut, 2014).
Üniversitelerin, uhdesine tahsis edilen kaynakları daha etkin, verimli, adil ve
kurumsal öncelikleri oğrultusunda kullanması beklenmektedir (Bargh, Scott,
Smith, 1996). Aktan (2007), yükseköğretim kurumlarının yönetim ve
örgütlenmesinde yaşanan değişimlerin temel sebebi olarak girişimci üniversite
modelinin polülerliğine bağlamaktadır. Barnet (2000) çalışmasında üniversite
ve diğer yükseköğretim kurumlarında üretilen bilginin ve patent çalışmalarının
günlük hayata getirdiği marjinal faydasının düşündürücü hale gelmeye
başladığı, bu süreçte fon desteği alınan şirketlerin ya da kuruluşların
araştırmaları yönlendirdiği görüşündedir. Toplumsal bir kurum olan
üniversitelerin, rol ve sorumluluklarının yeniden ele alınması gerektiği, alanda
yapılan bir çok araştırmada vurgulanmış ve üniversitenin topluma olumlu katkı
sağlaması bakımından gerçek anlamı ve amacının netleştirilmesi gerektiği
belirtilmiştir (Aktan, 2007; Doğramacı, 2000; Özer, 2008). Karakütük ve
Gökçe (2002) ise üniversitelerin kurulmasında stratejik bir plan ya da ilkelerin
belirlenmediği ve dengeli ve amaçlara hizmet eden bir yapının kurulamadığını
ifade etmektedir. Her kültür, kendi birikim ve özelliklerine uygun milli olduğu
kadar evrensel bir nitelikte kendi yönetim sistemini oluşturmalıdır (Özcan,
2011). Amerika, en etkili eğitim reformlarından birisi olan “Geride Çocuk
Kalmasın - No Child Left Behind” yasası 2001 yılında hükümet ve muhalefetin
katılımıyla kabul edilmiştir. Kamu kaynaklarını kullanan üniversitelerde
topluma karşı daha çok saydam olma ve yapılan işler ile ilgili toplum ve ilgili
tüm paydaşlara karşı bir hesap verme sorumluluğunun daha çok hissedildiği
ifade edilmektedir (Erdem, 2015). Üniversite yöneticilerinin karar sürecinde
145
öğrenci yararı ve toplumsal faydaya ve toplumsal önceliklere yeterince önem
verilmediği yönündeki araştırma bulgusu alandaki daha önce yapılmış birçok
araştırma tarafından desteklenmektedir.
146
Tablo 15. Bölüm ve Fakülte Kurul Kararlarının Üniversite Yönetiminde Alınan
Kararlara Etki Düzeyi
Katılım
Kurul kararların dikkate alınması R2, D3, D6, D7
147
R3, Aslında 2547 o kadar açık ve net ki birçok rektör fakülte kararları ve
senato kararlarını hiçe sayar yapacağı işlemleri kendileri takdir eder ve
alınacak kararlarla ilgili yönlendirmeler de bulunurlar; aslında mevzuat öyle
demese de rektör kendine göre uygular. Rektör dediğim dedik çaldığım düdük
der, mesela YÖK Denetleme Kurulu hangi rektörü görevden aldı hiç duymayız.
Mesela bunlardan hiç mi hata yapan olmuyor hesap verebilirlik kapsamında
üniversiteler, kesinlikle yeterince şeffaf değildir.
148
Üstelik bölümde benden başka sadece bir hoca vardı. Bizde, mesela ölçme ve
değerlendirme anabilim dalı var hoca yok fakat alınmıyor hep yönetim kökenli
hocalar alıyoruz bu konuda yeterince ihtiyaç analizi yapılmıyor eğer isterseniz
gerçekten bu alanı adam bulunur. Kötü de olsa yetiştirirsin her ile üniversite
kuruluyor, fakat üniversite ile ilgili yeterince ihtiyaç analizi yapılmıyor eğer siz
iyi hoca alamazsınız kurumlar sadece bürokrasiye kalıyor.
Rektörün çok fazla gücü olduğunu söyleyen R7, görüşlerine şu şekilde devam
etmiştir: “rektörlerin kestiği kestik, astığı astık, padişahlar gibi ülkeyi
yönetiyorlar. Bence öğretim elemanı istihdamı kararlarının üniversitenin
üzerinde bir kurul ya da heyet tarafından verilmesi gerekir. Bu YÖK olabilir,
mütevelli heyeti olabilir. Yetkinin rektörden, dekana verilmesi lazım, rektörün
her şeye karışmaması; dekanın bile bölüm başkanının yönetimine karışmaması
lazım, ben bile karışmıyorum. Buradaki kararlara, örneğin öğretim elemanı
alım kararlarına bölüm başkanlıkları; ne kadar yeni bölüm veya fakültenin
kurulmasına senatonun karar vermesi lazım. Senato kararları veto etmemesi
lazım rektörün, rektörün yetkilerinin çok fazla olduğunu düşünüyorum.”
D1: Hiç sormuyor. Özellikle de öğretim üyesi alacağı zaman hiç sormuyor.
RY2: Öncelikle yönetim demokratik bir anlayışa sahip olmalı diyorsunuz fakat
alt birimlerden gelen kararları senato ve yönetim kurulunda revize etmemeli ve
bölüm kararlarını dikkate almalısınız.
150
yönetiminde Finansal Kaynak Yönetimine ilişkin yükseköğretim
yöneticilerinin yörüşleri iki alt boyutta değerlendirilmiştir: (a) Birimlere
finansal kaynak aktarımı, (b) Finansal kaynakların kullanılması / harcanması
şeklinde belirlenmiştir.
151
Tablo 16. Üniversitelerde Birimlere Finansal Kaynak Aktarımı
Hukuka uygun olmaktan ziyade adil olmalıdır eşitlik ile adillik aynı yerde
olmuyor mümkünse devleti özelleştirmek lazım bir anlamda kurumsal yapı yok.
Önceden Suriye alayları İstanbul’dan Kâbe’ye giderken yol boyunca hangi
fakire ne verileceğinin zimmetini tutarlarmış, günümüzde ise maalesef
fakülteler arası kaynak dağılımı tamamen rektörün elinde. Yani konferans ve
kongre yolluğunu, öğretim üyesi bazında planlarsanız ihtiyacı olan fakültesi
eşit bir dağılım yapmış olursunuz fakat bu durum adil olmayabilir.
Kurumsallaşma ve kültür çok önemli.
152
ise fakültenin kaynağı hiçbir zaman bitmez” şeklinde görüş ifade etmiştir. Bu
görüşe paralel olarak D4 ise, görüşlerini şu şekilde belirtmiştir:
Rektör dilerse senin fakültene birçok kaynak sağlar istemezse sağlamaz mesela
benim fakültem de öğretim elemanlarının konferans için yolluk ve yevmiye
ödeneği yıl ortasında bitti. Talep ettik, vermediler vermeleri gerekirdi eğer
rektör istemiyorsa senin ödeneğini senden alıp başka yere aktarıyor ve siz
hiçbir şey yapamıyorsunuz. Bu nedenle üniversitede rektör olmak bakan
olmaktan daha güzel, Şikayet olsa da bir şey değişmiyor. Sayıştay
denetimlerinin de işlevi pek yok.
153
tekrardan incelenmesine ve hesapverebilir bir konuma getirilmesine vurgu
yapmıştır. R7 düşüncelerine aşağıdaki ifadelerle devam etmiştir:
154
dolayı sorumluluk algısı da girdi temellidir. O nedenle, yükseköğretimde
kurum ve insanların ne yapacaklarından ziyade hata yapmalarını önlemek
üzere ilgili mevzuat olabildiğince ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (Ergüder vd.,
2009). Üniversitelerde mali kaynak kullanımı ve özerklik konusunda, Ankara
Üniv., Gazi Üniv., Hacettepe Üniv. ve Orta Doğu Teknik Üniversitesinin
kurumsal değerlendirme raporlarında (KDR) yer verilen yönetim, finansman,
araştırma ve dış paydaş boyutlarında yapılan bir araştırmada; öğretim
üyelerinin, yönetim boyutunda üniversite özerkliğini kısıtladığını
düşündüklerini ifade etmişlerdir. Hesap verme sorumluluğu bakımından,
yükseköğretimde yöneticilerin rol ve sorumluluklarının daha etkin düzeyde
belirlenmemesi için kullanılan kaynakların ihtiyaç analizinin, nereye ve niçin
kullanıldığının bilinmesi gerektiği literatürde önemle vurgulanmaktadır (Bülbül
ve Demirbolat, 2014; Gedikoğlu, 2014; Gülener, 2011). Yükseköğretim
yönetiminde birimlere finansal kaynak aktarımı alt boyutuna ilişkin yönetici
görüşleri bağlamında elde edilen bulgular, daha önce alanda yapılan diğer
araştırma sonuçları ile desteklenmektedir.
155
düzeyde oalınmadığı, paydaş görüşlerinin yeterince dikkate alınması gerektiği;
denetim kategorisinde ise üniversite ve kurumlarca yapılan finansal kaynak
kullanımlarına ilişkin Sayıştay ve diğer birim denetimlerinin etkinliğinin
değerlendirilmesi yönünde görüşler ortaya konulmuştur.
R4, R5,
İdari Takdir Kaynak kullanımında keyfilik RY1, D1,
EM1
D1, D2,
Kapalılık Şeffaf bir yönetim anlayışının eksikliği D4, EM3,
R7
R1, R3,
R5, D1,
Sayıştay denetimlerinin işlevsizliği
D5, D6,
Denetim
EM3
156
denetimlerinin işlevsizliği (n=7)” ve “YÖK’ün rehberlik ve kontrol görevinin
gerekliliği (n=3)” kodları düzenlenmiştir.
Garip bir denge var orada fazla esneklik olursa hesapverebilirlik kayıyor, çok
esneklik olmazsa saydamlık bitiyor. Çok gevşek bırakırsanız iş çığırından
çıkıyor. Bence birbirimize güvenmeliyiz. Bizde saydamlık için mevzuatın biraz
esnek olması gerekiyor. Burada git masanı sandalyeni al demiyorum; fakat
projeni şöyle yapmış öyle olsun bir teşvik verelim gibi bir uygulama yapalım
denildiğinde orada duruluyor. Akademik çalışmalar çok destek bulmuyor
birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz, birbirimize güvenmeliyiz.
157
EM3, “genelde biz fakülte sekreterine soruyoruz o da bir yerlere soruyor ne
derlerse onu yapıyoruz saydamlık yok bazen ders dağıtılıyor, o bile gizli….
dersi gizliyorsan nerede kaldı saydamlık, saydamlık ne olacak...” şeklinde
görüş belirterek üniversite yönetiminde bazı iş ve işlemlerin açık ve net
olmadığını ve böylece üniversite yönetiminde temel bir ilke olarak saydamlık
ilkesinin zarar gördüğünü vurgulamıştır.
Sayıştay usule uygun olup olmadığına bakıyor. Evrak düzenlenmiş ise kurala
uygun ise mesele yok fakat yerinde ve doğru yere harcamış mıdır? Kaynaklar
bu konuda amaca uygun harcanmış mıdır? Konusunda bir değerlendirme pek
olmuyor. Örneğin çok pahalıya lüzumsuz bir şey alırız evrakını düzenleriz
Sayıştay bakar hiçbir şey demez. Şimdi hesapverebilirlik oldu mu, tabiki
olmadı.
158
R2’nin görüşleri R4 ile örtüşmektedir. R4, YÖK’ün merkezi bir kontrol
mekanizması olarak önemli bir işlevinin olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir:
Ben de bu göreve gelmeden önce YÖK’ü üniversite önünde bir engel olduğunu
düşünürdüm, fakat kesinlikle öyle değil. Merkezi bir koordinasyon
mekanizması olmadan olmaz YÖK rağmen usulsüzlük ve hataların önüne
yeterince geçemiyoruz biz de denetim ve kontrol olmazsa tam bir kâbus olur.
D3: Sayıştay ikide bir geliyor belki bu hükümet uygulaması fakat sürekli
inceleniyoruz. Fakat ufak da olsa işlemlerimizi düzeltiyoruz izinli bir hocaya
ders ücreti vermek gibi personel tahakkuk strateji bakıyor ayrıca bölüm
elemanlarını sürekli uyarıyoruz. Fakat güven ortamını da tesis etmeliyiz yoksa
işi gücü bırakır bu işlerle uğraşır.
Bence bir akademisyenin dekan yani yönetici olması çok yanlış bence
eğitimimizin hiçbir yerinde yönetmeyi öğrenmemiş birisi yanlış bir seçim. Bu
durumda onlara “akademik gelişim” ya da “yükseköğretim yönetimi”
şeklinde hizmet içi eğitim verilmelidir. Bir hastaneyi doktorun yönetmesi kadar
bence yanlış başka bir şey olamaz, doktor hasta tedavi etmeli. Yönetim ve
idarecilik, profesyonel bir iştir.
Yönetim sürecinde ekip olarak hareket etmeye vurgu yapan R5 “Tecrübeli bir
yönetici verilen yetkinin tamamen kendisine verilmediğini ve çevresi ile
paylaşılması gerektiğini bilmelidir” diyerek yetki paylaşımının önemine
değinmiştir. Buna ek olarak RY2 ise, kısa ve öz bir şekilde “ekip işi önemlidir”
159
şeklinde bir görüş belirterek yönetim kademesinde ekip çalışmasına dikkat
çekmiştir.
161
4.3.1. Kurum İçi Şikâyet ve Eleştiri Standartları Alt Boyutuna
İlişkin Bulgular
162
Tablo 18. Akademik Paydaşların veya İlgililerin Şikayet ve Eleştiri Prosedürleri
Her türlü şikâyet ve öneriye açık olduklarını belirten RY2, öğrencilerin dilek,
temenni veya şikâyetlerini internet üzerinden gönderdiklerini ve hocaların ise
doğrudan iletişim kurarak istek ve sorunlarını kendilerine ilettiklerini
belirtmiştir. Ayrıca, bu talep ve şikâyetleri dikkate aldıklarını da sözlerine
eklemiştir. Bu görüşleri destekler nitelikte D3, görüşlerini şu şekilde ifade
etmiştir:
Ben bu konuda çok açığım benim uygulamalarım çok açık ve alan bazında net
iletişim kuruyorum ve objektif davranıyorum her zaman benimle diyalog
kurabilirler.
163
paralel görüş belirten katılımcıların (D4, D6, EM3) yanı sıra R3’ün görüşleri şu
şekildedir:
164
Diğer taraftan D1, üniversite yapısı içerisinde eleştiri mekanizmalarının
sağlıklı bir şekilde işlemediğini şu sözlerle açıklamıştır: “Bu mekanizma
çalışmıyor biz eleştiriye açık değiliz siz beni şikâyet ettiniz de ben nerede hata
yaptım diye düşünmüyorum. Sizi doğrudan hain olarak ilan ediyorum.” D1’in
düşüncelerini destekler nitelikte görüş ifade eden R7, “Yok böyle bir şey….
şikayet ettiğin zaman ofisin değişebiliyor. Sana farklı dersler veriliyor. Mesleki
yüksekokula atana biliyorsun. yani itiraz süreci bile yok” diyerek üniversite
yapısı içerisinde şikayet mekanizmasını kullanan kişiler hakkında olumsuz
uygulamaların gündeme geleceğine dikkat çekmiştir.
165
için bu kadar uzun bir sürecin hukuk devleti anlayışı içinde kabul edilemez bir
durumdur. Mütevelli heyeti bulunan üniversitelerin yönetimlerinde, rektörler
hakkında yapılan şikayet ve benzeri durumların kısa sürede sonuçlanabileceği
düşünülmektedir.
167
Tablo 19. Yükseköğretimde Kurumsal Standartların İyileştirilmesi ve Geliştirilmesine
168
vereceğini bilmelidir. Bence devlet inceleyecek gerektiğinde ilgili kişilere
hesabını sormalıdır” diyerek rektörlerin uygulamalarının etkili bir denetimden
geçmesi gerektiğine vurgu yapmıştır. Bu konu hakkındaki görüşlerini RY2, şu
şekilde ifade etmiştir:
Rektör, yönetime ilişkin isterse tüm kararları kendisi alabilir. Rektör istediği
akademisyene zulm eder istediğini üniversiteden bile uzaklaştırabilir mevcut
yapıda rektöre hesap sorulmuyor. İç denetçi ve Sayıştay şekilsel denetim
yapıyor. Harcanan paralar ve yapılan işler mevzuata uygun, fakat doğru yere
mi harcanıyor? Örneğin rektör bir yılda 25 kez yurtdışına çıkıyor bu bir ihtiyaç
mıdır, bunu birilerinin sorması gerekmez mi? Ya da yapılan yatırımların
gereğini ve sonucuna ilişkin bir değerlendirme yapılması gerekir. Örneğin ilde
üniversitelerin binası yok o üniversitenin kendisine bağlı bina ilçede yapılıyor
orada o ilçe öğrenci gitmiyor trilyonlar heba ediliyor bunun hesabının
sorulması gerekir.
Her ülke kendi kültür ve yapısına göre kendine bir yönetim modeli benimsemeli
bu konuda hem üniversiteye kendilerini nasıl yöneteceklerini yönelik bir
özerklik verilmelidir. Fakat bir kanunla şöyledir bir husus yeterli olacaktır
derseniz bu doğru olmaz.
yani toplamda 6, 8, veya 10 kişi olabilir böylece yükün dışında bir denetleme
mekanizması kurulmuş olur. Yani YÖK hakkında sorgulama açtığı bir durum
olmuyor… Başka nedenlerden dolayı işten uzaklaştırılıyor; yöneticiler
demokratik olmayan yolları başvurulabiliyor.
D7: Saydam yapı kurmanıza gerek yok… Para belli nereye harcandığı da
belli… Saydam olmanıza gerek yok… Bence müfettişlik sistemi daha da
güçlendirilerek sistem kurulmalıdır. Bu müfettişler gelip dekan, rektör ve
harcamacı birimleri eğitmesi gerekiyor.
171
iyi olacaktır. Çünkü orada öğrenci hoca ilişkiniz sürüp gidecektir buna
imbreeding deniyor bu Amerika’da ve birçok yerde uygulanmaktadır.
172
Bilim ve öğretim politikaları ana hatlarıyla tespit etmesi; yükseköğretim
kurumları ve onların bütçe talepleri, performans odaklı, kalite ve
akreditasyon ajansları verilerine göre ve diğer objektif raporlara göre
değerlendirilmesi;
Yeni yükseköğretim kurumları (vakıf, özel statülü, kar amaçlı,
araştırma… vb.) için yeni idare mekanizmalarının kurgulanması;
Hesap verebilirliğe dayalı bir kalite güvence sisteminin kurulması
şeklinde öneriler sayılmıştır.
Genel olarak “yükseköğretim yönetiminde kurumsal standartlar” ana temasına
ilişkin yükseköğretim yöneticilerinin görüşleri kuramsal düzeyde yapılan
açıklamalarla önemli ölçüde örtüşmektedir. Katılımcı görüşlerinin özetle yeni
kamu yönetimi anlayışı ve kamu işletmeciliğinde gelinin durumun
yükseköğretim kurumlarında da nasıl algılanması gerektiği hususunda
yoğunlaşıldığı değerlendirilmektedir. 2547 sayılı Kanun ve ilgili diğer
düzenlemelerin 1980 askeri darbesi sonrasında şekillenmesi ve merkezi otoriter
bakış açısının yükseköğretim kurumları üzerinde adeta dar gelen bir elbise
misali vücudu rahatsız ettiği düşünülmektedir. Bu nedenle yükseköğretim
kurumlarının modern, saydam ve hesapverebilir bir yönetim mekanizmasının
sağlanması hususunun literatürde yeralan diğer araştırmalarda da belirtildiği
üzere araştırma bulguları kuramsal bilgiler ile desteklenmektedir.
173
BÖLÜM V
SONUÇ VE ÖNERİLER
5.1.Sonuçlar
174
5.1.1. Yükseköğretim Yönetiminde Sorumluluk, Yetki
Kullanımı ve Karar Süreci Ana Temasına İlişkin
Bulgular
175
5.1.1.2. Yetki kullanımında Temel Yasanın Yeterliği
Alt Boyutuna İlişkin Sonuçlar
176
uygulamalarda bulunma, toplumu yönetime ortak etme, kanunlarda da topluma
yarara ilişkin hükümlerin olduğu şeklinde görüşler belirtilmiştir.
177
Planlama kategorisinde ise reel bir planlamanın gerekliliği ve işbirliği
vurgulanmıştır.
5.2. Öneriler
179
4. Yükseköğretimde fakültelerin, enstitülerin ve diğer birimlerin
performans temelli ve çıktı üzerinden değerlendirilebileceği saydam ve
hesapverebilir bir bütçenin hazırlanması ve harcama mekanizmalarının
uygulamaya konulması sağlanabilir.
180
KAYNAKLAR
181
Aktan, C. C., Vural, İ.Y., ve Karaaslan, Y.T. (2007); “Kurallara Dayalı
Ekonomi Politikası Yönetimi: Mali ve Parasal Politikalarda
Saydamlığın Oluşturulmasına Yönelik Kurallar”, Kurumsal Maliye
Politikası (Editörler: Coşkun Can Aktan, Dilek Dileyici, İstiklal Y.
Vural), Ankara: Seçkin.
Aktan, C.C. (2004). Nasıl bir üniversite, (Editöryel) İdeal bir üniversite için on
temel ilke, İstanbul: Değişim.
Akyol, S., Coşkun, M.K., Yılmaz Z., Aydın, M.B. ve Altunpolat, R. (Ed.).
(2008). Dönüştürülen Üniversiteler ve Eğitim Sistemimiz, Ankara:
Eğitim Sen.
ASHE (2015). The Association for the Study of Higher Education, 25/09/2015
182
tarihinde http://www.ashe.ws/?page=163 adresinden erişilmiştir.
Atiyas İ. ve Sayın Ş., (2000). Devletin mali ve performans saydamlığı, devlet
reformu: Kamu maliyesinde saydamlık, İstanbul: TESEV.
Aydın, İ. (2006). Eğitim ve öğretimde etik. (2. Baskı). Ankara: PegemA.
183
Aypay A., (2003). Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması: Sosyo ekonomik
ve politik çevrelerin üniversitelerde kurumsal adaptasyona
etkileri. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 9(2), 194-213.
Ankara: PegemA.
Ayverdi, İ. (2010); Kubbealtı Lügatı Misalli Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul:
Kubealtı.
184
Balcı, A. (2003), Kamu yöneliminde hesap verebilirlik anlayışı, Kamu
yönetiminde çağdaş yaklaşımlar içinde (Ed.: Asım Balcı vd.). Ankara:
Seçkin.
Barnett, R., (2008). Her türlü aklın ötesinde üniversitede ideoloji ile yaşamak,
İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi.
Batırel, Ö.F., Durman, M., Ergüder, Ü., Eriş, A., Eşme, İ., Öztürk, R., Soysal,
A., Şenatalar, B. ve Uğur, A. (2014). Yükseköğretimin yeniden
yapılandırılması kapsamında dikkate alınması gereken temel ilkeler ve
yaklaşımlar. (19 Haziran 2014 Basın Bildirisi). İstanbul.
Baygül, Ş. B., & İnam, Ö. (2006). Kurum içi iletişim: çalışanların sağlıklı iş
yaşamı beklentilerinin betimlenmesine yönelik bir çalışma. 2. Ulusal
Halkla İlişkiler Sempozyumu, 92-100.Behn, R.D., (2003). Demokratik
hesap verme sorumluluğu, (Çev: Kemal Köprülü). İstanbul: Arı.
185
Berberoğlu, G. ve Kalender, İ. (2005). Öğrenci başarısının yıllara, okul
türlerine, bölgelere göre incelenmesi: ÖSS ve PISA analizi. Eğitim
Bilimleri ve Uygulama, 4(7), 21-35.
Bolay, S.H. (2012). Üniversite bilim ve Türkiye (Edt: Vedat Bilgin), Çağdaş
üniversitede neler önem kazanmaktadır?, Ankara: A Kitap Bir Binyıl.
186
Burke, J.C. (2005). Closing the accountability gap for public universities:
putting academic departments in the performance loop. Plann Higher
Educ. 34 Wilson Company. 03/05/2015 tarihinde
http://www.rockinst.org/pdf/education/2005-11-
closing_the_accountability_
gap_for_public_universities_putting_academic_departments_in_the_p
erformance_loop.pdf. adresinden erişilmiştir.
Bülbül, M., Demirbolat, O.A. (2014). Hesapverebilirlik ile ilgili Türk milli
eğitim sistemin’ne yönelik bir değerlendirme. Eğitim ve Bilim,
39(174). Ankara: Tedmem.
187
Sosyal Bilimler Dergisi, 3(1) 83-102 5/06/2015 tarihinde
dergipark.ulakbim.gov.tr adresinden erişilmiştir.
188
Demir, A. (2013). 3. Nesil üniversiteler, Medeniyet Üniversitesi, 11/03/2013
Tarihli Sunumu. 17/05/2015 tarihinde http://www.medeniyet.edu.tr/
content/userfiles/3_nesil_universiteler_01.pdf, adresinden erişilmiştir.
189
Doğan, M. (1996)., Üniversitelerimiz ve temel sorunları, Ankara: Hacettepe
Üniversitesi.
190
Erdem A. R. (2015). Yükseköğretimi ve üniversiteyi farklılaştıran kritik öğe:
akademik strateji, Aypay A. (Ed.). Türkiye’de yükseköğretim alanı,
kapsamı ve politikalar içinde, (243-260) Ankara: PegemA.
Ergüder, Ü., Şahin, M., Terzioğlu, T., ve Vardar, Ö. (2009). Neden yeni bir
yüksek öğretim vizyonu. İstanbul: İstanbul Politikalar Merkezi.
01/06/2015 tarihinde http://ipc.sabanciuniv.edu/publication/neden-yni-
bir-yuksek-ogretim-vizyonu/ adresinden erişilmiştir.
191
Etzioni, A. (1964). Modern organizations. Foundations of modern sociology
series., Prentice-Hall Inc., New Jersey:Englewood Cliffs.
192
Güler, B. A. (2006). Yönetimde Özerklik Sorunu: Duyunu Umumiye-i
Osmanlı Meclisi İdaresi 1881-1948. Memleket Siyaset Yönetim, 1,
97.
Gür, B.S. (2014). Akademik özgürlük: yine, yeniden, daima. Star Gazetesi (26
Haziran 2014).
193
Güçlü, N.ve Kılınç A.Ç. (2011). İlköğretim okulu öğretmenlerinin görüşlerine
göre okul yöneticilerinin hesap verebilirlik düzeyleri. Education
Science. 01/05/2015 tarihinde
.http://www.newwsa.com/download/gecici_makale_
dosyalari/NWSA-3594-1-15.pdf. adresinden erişilmiştir.
Gürüz, K. (2008). 21. yüzyılın başında Türk Milli Eğitim sistemi. Türkiye İş
Bankası.
195
347-358. 20/08/2015 tarihinde .http://www.tandfonline.com/doi/pdf/
10.1080/03098770802395561#.VfcQGhHtmko adresinden erişilmiştir.
Kaiser, F., Vossensteyn H., Koelman J., (2001). Public Funding Of Higher
Education A Comparative Study of Funding Mechanisms in Ten
Countries, Center for Higher Education Policy Studies (CHEPS).
01/05/2015 tarihinde
http://doc.utwente.nl/45235/1/engreport02publicfunding.pdf.
adresinden erişilmiştir.
Kaiser, F., (2007). Higher education in france: country report, Centre Higher
Education Policy Studies – International Higher Education Monitor,
Enschede, 28/08/2015 tarihinde http://doc.utwente.nl/59793/1/2007
countryreportfrance.pdf adresinden erişilmiştir.
196
verebilirlik modeli, Eğitim Bilimleri ve Uygulama, 10 (20), Ankara:
Ebuline.
197
Kırmızıdağ, N., Gür, B.S., Kurt, T. ve Boz, N. (2002). Yükseköğretimde Sınır-
Ötesi Ortaklık Tecrübeleri, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-
Kazak Üniversitesi İnceleme-Araştırma dizisi, Yayın No: 11. Ankara.
Koç, Ş. (2012). Üniversite Bilim ve Türkiye (Ed. Vedat Bilgin). Ama Hangi
Üniversite? Ankara: A Kitap Bir Binyıl.
198
Köse, H.Ö. (2000). Dünyada ve Türkiye’de yüksek denetim. 1. Baskı, Ankara:
Sayıstay.
MacBeath, J. (1999). Schools Must Speak for Themselves: The Case for School
Self-evaluation. London: Routledge.
199
Magna Charta Universitatum, (1988). Bologna, Italy, 20/06/2015. Tarihinde
http://www.aic.lv/bolona/Bologna/maindoc/magna_carta_univ_.pdf.
adresinden erişilmiştir.
Marangoz C. (2004). Nasıl Bir Üniversite, (Ed.) Coskun Can Aktan Çağdaş
Üniversite zerine Düşünceler, İstanbul: Değişim.
Maraş G., (2011). Mali Saydamlık, Teori ve Uygulama Doktora Tezi, Erciyes
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enst.
200
Mızıkacı, F. (2006). Higher Education in Turkey. Monographs on Higher
Education. Unesco/Cepes. Bucharest. 23/06/2015 tarihinde
www.cepes.ro/publications /pdf/turkey.pdf. adresinden erişilmiştir.
Mutluer M.K., Erdoğan Ö., Kesik, A., (2005). Bütçe Hukuku. 1.Baskı. İstanbul:
İstanbul Bilgi Üniversitesi.
201
OECD, (2014). Education At a Glance 2014. Organization for Economic Co-
operation. 30/06/2015. tarihinde http://www.oecd.org/edu/Education-
at-a-Glance-2014.pdf. adresinden erişilmiştir.
202
Özipek, B. B. (2004). Akademik Özgürlük. Nasıl Bir Üniversite, (Ed.). İstanbul:
Değişim.
203
Reichert, S. (2009). Instıtutıonal Dıversıty In European Hıgher Educatıon,
Tensions And Challenges For Policy Makers And İnstitutional
Leaders. EUA, Brussels 20/08/2015 tarihinde
.http://enterprisinguniversities.co.uk/
resources/files/EUA_Instit_Diversity_web[1].pdf adresinden
erişilmiştir.
Resmi Gazete, (2013). (6 Temmuz 2013 tarihli ve 28699 Mükerrer Sayılı) 10.
Kalkınma Planı
204
Sanal, R. (2002). Türkiye’de Yönetsel Denetim ve Devlet Denetleme Kurulu.
Yayın No: 314. Ankara:TODAİE.
Saygılıoğlu, N., ve Arı S., (2002), Etkin Devlet: Kurumsal Bir Tasarı ve
Politika Önerisi. İstanbul: Sabancı Üniversitesi.
205
Budgeting, 5(2), 7-21. 30/06/2015. Tarihinde http://www.oecd-
ilibrary.org/governance/accountability-and-control-of-public-spending-
in-a-decentralised-and-delegated-environment_budget-v5-art8-en.
adresinden erişilmiştir.
206
Raporlarının ĐncelenmesiŞeffaflik, (2014). 02.08.2014 tarihinde
www.seffaflik.org- adresinden erişilmiştir.
207
Terzioğlu, T. (2003). Özerkliği Doğru Tartışmak, Radikal Gazetesi (26 Eylül
2003).
Tutum, C. (1970). Yeni personel rejimi üzerine. Amme İdaresi Dergisi, 3(3),
11-29.
Tutum, C. (1990). Kamu personeli sorunu. Amme İdaresi Dergisi, 23(3), 31-
45.
208
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), (2015). Eğitim İstatistikleri. Ankara.
20/07/2015 tarihinde .http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1018
adresinden erişilmiştir.
209
Yaman, A. (2014). 25-30 Mayıs 2014 tarihleri arasında Fransa Millî Eğitim,
Yükseköğretim ve Araştırma Bakanlığı mülakat ve gözlem
çalışmaları. Paris, Franca.
210
Watts, J. A., Gaines, G., F. and Creech, J. D. (1998). Getting Results: A Fresh
Look at School Accountability. New York: Publishing of Southern
Regional Education Board. 31/05/2015 tarihinde http://www.merriam-
webster.com/dictionary/accountability. adresinden erişilmiştir.
Wellman, J. V. (2006). Accountability for the public trust. New Directions for
Higher Education, 2006(135), 111-118.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 12/10/2004 Tarih ve 25611 Sayılı Resmi Gazete
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 23/07/1965 Tarih ve 12056 Sayılı Resmi
Gazate.
6085 sayılı Şayıştay Kanunu. 19/12/2010 Tarih ve 27790 Sayılı Resmi Gazete.
211
EKLER
212
EK: 1.
Merhaba,
Görüşülen Görüşmeci
213
EK: 2.
Sorular;
a. Sorumluluklar
b. Yetki kullanımı
c. Anlaşılırlık
215
9. Akademik paydaşların veya ilgililerin şikâyetlerini çekinmeden
yapmalarına ilişkin prosedürler hakkında üniversite yöneticilerinin
görüşleri nelerdir?
a. Öneri süreci
b. Şikayet süreci
c. Yetki kullanımı
d. Sorumluluk
216
217
218
219
220
221