Augustinus Doktrini Üzerine Bazı Mülahazalar

You might also like

Download as pdf
Download as pdf
You are on page 1of 15
TC. ULUDAG LNiVERSITES! ILAHIVAT FAKULTESI Saye: 4, Cilt: 4, Yak: 4, 1992 AUGUSTINUS DOKTRINI UZERINE BAZI MULAHAZALAR Zeki OZCAN" OZET Patristik felsefenin son ve en Onenili temsilcilerinden biri olan Au- gustinus, Greklerin ickin hikmetinin yerine, Hristiyanligin ashen Hikmet'ini yani Tann’y koymustur. O, biltiin makrokozmik ve varolussal probleraleri Tanr’dan kalkarak gézmeye calisir. Ona gore Tann ve insan, asil ve aynt derecede énemli iki sorundur. Ebedi mutluluga igin insan, ezeli, Tann’nin bildirdigi gerceklerin gerekliligini ve kurtulusunun sadece Hik- met'le mitmkiin olabilecegini bilmek zorundadir. Deditktif gercekliklere ge- lince, siiphesiz onlar, insan hayatr igin gaye dejil; vasttadr. Vahyedilmis bilgiden asagi olmasina ragmen, bize yasadhigmiz diin- yayt tantttiis igin, rasyonel bilgiden vazgegmemiz imkansizdir, Hem zaten ‘Kutsal Metinler’in iyi bir okunmast, yani anlasiimast ve yorumlanmas: akalla olur. Diinyadaki bittiin varhktarda, Tannsal gitciin eseri olan hiyerarsi vardir ve onlan Tannsal diizen ydnetmektedir. Oysa her seyi dilzenleyen Tann diizenin tistiindedir. Tanr’nin, O'mu tanmamia saglayan pozitif sifatlan vardir. Bununla birlikte, Tan haklandaki bu bilgimiz eksik ve antropomofiktir; giinkit O, maddi diinyadan alums kavramilarla belirlenemez olarak kali. O halde Tann’mn gergek mahiyetini bilemeyiz. Augustinuscu doktrinde, ezeli ger- Gekliklere yilkselirken gerekli ise de, Tarnsal otorite fiki, akla sadece rehberlik eder. Augustinus, igsel yagantilara dayanarak, Descartes'ten dnce, Septiklere karst etkili bir yOntem sayesinde, gitvenilir ve kesin bilginin imkannt karutlar. RESUME Saint Augustin, un des demiers représentants et considérables les les plus de la philosophie patristique, substitue la Sagesse transcendante du christianisme cest-d-dire Dieu, @ la sagesse immanente des grecs. A * Dr. Uludag Univ. Hahiyat Fak. Din Felsefesi Anabilim Dah Off. Gér. ~ 201 - panir de Celui-la, il s’efforce de résoudre tous les problémes macrocos- miques et existentiels. Chez tui, c'est Dieu et l'homme qui sont deux questions principeaux et qui ont de la méme importance. Pour son béa- titude. Vhomme doit connaitre qu’il tui faut les vérités éemelles, com- muniquées de Diew, et que son salut n'est possible que grace a la Sagesse biblique. Quant @ des réalités déductives, il est hors de doute que, seulement elles sont le moyen, non pas la fin de la vie hu- maine. Malgré son infériorité 4 1a connaissance revélée, il est impossible que nous nous passions de celle rationnelle, puisquelle peut nous ins- truire du monde ou nous vivons. Aussi bien, c'est par la raison qu'une bonne lecture, compréhension, intnerprétation des textes bibliques devient exacte. . Dans te monde tous tes étres se sont hiérarchisés par ta puis- sance divine et ils sont régis par Vordre céleste. Or, Diew qui met tout en ordre, est au-dessus de celui-ci. Diew a des attributs positifs auquels nous le connaissons. Cepen- dant cette connaissance est imparfaite et antropomorphique; cest que Dieu reste complétement indéterminable par les concepts empruntés au monde matériel. Donc, nous ne saurions ‘le connaitre tel qu'il est. Dans ta doctrine augustinienne, en remontant aux vérités étemelles, bien quelle soit nécéssaire, Vidée de Vautorité divine, remplacée la vérité, ne sere que de guide @ la raison. Avec Vappui sur des éats intérieurs. Augustin prouve la possibilité de la connaissance sire et certaine, grace @ une methode influente contre le scepticisme, avant Descartes. Bilindigi gibi Augustinus doktrini, Ortagag, felsefesi ve teolojisini oldugu kadar, spritiialist hatta rasyonalist bazi modern filozoflart da etkilemig bir dok- trindir. Onun icin hakl olarak, bu doktrinin temel goriislerini igeren veya onun metodunu kullanan metafizik-teolojik sistemler "Augustinusculuk" bash alunda toplamlar, Makalemizin esas amaci, "Augustinusguluk" dedigimiz eilimin temeli olan Augustinus doktrininin hangi taribi-kiltirel ortamda ve nasil ortaya giktygi- xi tespite; onun baslica karakteristik Szelliklerini géstermeye cahgmak olacaktir, Bununla bislikete soa boliimde "Augustinusculuk’tan kisaca soz edilecektir, Augustinus doktrini tig tir krizin derinden hissedildigi bir dénemde or- taya gikaustr, Bunlar, "Roma imparatorlugundaki IV. yizyilda diinya taribinin yasadija en bilyiik hadiselorden kaltiir ve din krizi"? ile Barbarlarm asimile edile- memesinin yol agtift ve imparatorhugun parcalanmasiyla somuclanan siyasi kriz- 1 Vasiliev, A.A., Bizans imparatorlogu ‘Tarihi, c. 1, cev!“Arif Miifid Mansel, istanbul Univessitesi Yayinlari: Ana llim Kitaplant Serisi: 33, Maarif Matbaast, Ankara, 1933, 5 51. 2 Rouche, Michel, Histoire Universelle, les Empires Univeselle, II®-1V° Siecle, Librairie Larousse Paris, 1968, p. 342. ~~ 202 ~- 3 Kiillir krizi, "entellektitel ve ruhsal hayattan cok pratik hayatin adanu’ olan Romaliarn, Akdeniz, kiltitrierinin egemen oldugu gesilli iikeleri impara torluk suurlart igine katmalarmdan gok ctkisinde kaldiklart bu fark kiiltirleri bir sentez yapamamalarinin sonucuydn. Aynt sckilde, imparatorluk iginde, Kybele, izis, Mithra, Serapis gibi Dopu dinleri tanrilarmin Roma dininde yeni bir hiiviyetle yer almalariyla neo-paga- nizm ortaya ciktt, Bu yeni dinle bir Dogu eklcktizimi olan Maniheizm’, lik ve ‘Tek Varlik’ina Tanrisallik yiiklemeye ve pagan tanrilarins da O’oun bir sudira olarak sunmaya galigan Yeni PlatonculukS ve mesihgi Hristiyanisk arasimda bii- yiik bir miicadele vardi. Obiir taraftan imparatoriukta merkezi yénetimin etkisi iyice azalimg ve ciddi otorite boslugu dojmugtu. Bundan yararlanan barbarlar 410 yihnda Ro- ma’yt kugatsp yaémaladilar, Bunun sonucu Roma halk: terkedilmislik duygusuna kapilds, Bu tic krizden dolay1, bir uygarhgin sahip olmast gereken birligin unsurlart “nomos', "polis", "ethos" ve "physis" birbirinden ayrildi®, Sonugta Roma toplu munda Soptisizm ug vermeye baslach, hosgortisizlik militarizm ve asirt bit fer diyctcilik gittikee yayginlasti. Boyle bir ortamda dogan Augustinns doktrininin "vopog", “wodtt", "e@ot" yout" arasindaki birligi yeniden kurmak suretiyle yaganan krizleri asmak amacina yonelik birtakim dneriler ihtiva edecegi diisiintilebilir. Gergek de dyle. dir. Augustinus’un tek amact, gézlemlenebilir fenomenler itzerinde diigiimerek, insana verilmig olan evrenin biitiiniiné ve onu meydana getiren nesneleri rasyo- nel bicimde ve ucckilerden farkh olarak agiklamak degildir. Tersine 0, zekays miimkiin oldugunca daha ileriye iterek, inayctiyle insam kurtaracak olan Tanri’y: insana tantmak ister’, Boylece esas ideali olan, Hellas’in "tam insan", Romanin “tam vatandas" idealini de iginde tagryan "tam dindar insan" idealini gergeklestir. mek amact gider. Onun igin bu doktrin, varolan kargisinda takulan sirf entel- Icktiiel bir tavir ve bunun dille ifadesi demek olan herhangi metafizik bir sistem degiildir. Gergi metafizik sistemlerle, secilen bir gorits noktasindan belli bir dé: nemdcki tarihi-kilttirel degerlerin tenkidi olmak agisindan uyusuyorsa da, onlar- dan dayandijp ilkeler bakumindan ayrihr, Metafizik sistemlerin izah etme aktint ‘adece "rasyonel olan'la simlamalarina karsiik, Augustinus doktrini, amacia % Widgery, Alban G., Tarih Boyunca Biiyik Ofretiler, Cev. Giilcigek Soytiirk, Milliyet Lad. Sti, Yayinlan, Genel Kiltiir Dizisi: 9, Swalar Matbaasi, istanbul, 1971, s. 96. 4 Prospere, Alfaric, Les Eeritures Manichécenes sl, Editeur Emile Nourry, Paris, 1901, p. 1. 5 Rouche, p. 320 6 Brun, J, Saint Augustin, Pascal et Notre Temps, dans "Revue Phifosophique de la Prance et de P'Etranger’, 1970, p. 397. 7 Gilson, Etienne, La Philosophie au moyen Age, Payot, Paris, 19, p. 128. ve, — 203 ~ uygun bir araci, imam, anlamanin hareket noktast yapar. Bununla birlikte, biraz sonra gorecefimiz gibi, iman, tek ve mutlak bilgi vasitast olmaytp, rasyoncl diistinmenin dayanmasi gereken ilkeleri veren ve béylece onun daha giivenilir kanmlar yapmasina yardimer olan bir aragtir. Simdi bu doktrinin ig yapisim, temel tezleriai, ig tutarhhigens ve gergegin alndaki goriiniisiinii tasvir ctmeye caligalim. Oncelikie belirtetim ki, hor ne ka- dar ilk bakista teolojik bir gériiniime sabip olsa da bu doktrin, higbir filozofun bilmemezlik cdemiyecefi, tartismaktan kagimamayacag problemleri de konu edinmektedir. Bunlar: Tek ve biitin bir felsefenin; tamamen ruhun durumuna bagi entelicktiiel bir gelenegin; zorunlu ve kurtartcr yenilenmelere yénelmenin; spontane gelisimi dint olsa da, akhn tek basina niifwz edemedigi verileri kabul etse de, femelde felsefi olarak kalan bir doktrinin gartlarim arastirmaktir®. Fakat in bu arastnmalarin amact, Augustinus'un, Tanrr'yla aynilastirdsgy "Gergek"e ulasabilmek, boylece yeryiiziine diigmiig olan insam asli haline déndiirebilmek tir.Bu yiizden Augustinus bir problemin géziimiinden gok bir hayat kuralmy arar. Bu, bir anlamda onun, Sokratesciligin temel prensibini harcket noktast yapmasi demektir, Fakat Sokratesgiliktaki rolit ne olursa olsun, onda, “nosce te ipsum (-kendini tant)" bash basina bir amag degil; degismenin, derinligi bu dok- trinin anlami ortaya kondugu dlgide daha iyi anlagilacak olan bir degismenin aracicir ve ruhu ait olduju yere yerlestirmeyi salar. Rubun yeri de Tanr’nin al- tunda ve bedenin iistiindedir”. Ona gore kavramlarimz en bayati konulardaki problemlerimizi ézmede cogunlukla yetersizdir, tanmamuz gereken gergegi bize biitiiniiyle veremez; bizi ‘Tanrtya ve elde etmeyi umdugumuz, mutluluga ulastiramaz; dolaytsiyle insantn en temel gergepi olan hayat dinamizmini kucaklamaktan uzaktr, Kavramlaruntz- da onlart agan bir gergcklik daima dista kalr. Bu yiizden kavramlar gergckligin eksik tasavvuru olmaktan kurtulamazlar, Bu eksikliklerine ragmen ne kavramlary, ne kanunlan, ne de diizeni degersiz sayamaytz. Cimkit fikirlerimiz, tabiat tzerine arastirmalarimi Tanrisal gergeklige cevap verirler ve gergejin anlamant dle geti- rirler. Ama yine de ontar, her zaman yetkinlestirilebilecek hipotetik gergcklikler- dir. Augustinus bir metafizikgi oldugu kadar psikolog ve hiimanisttir. Tarihgi ve tannibilimci olarak konustugu yerde bile her zaman filozof olarak kalir. Filo- zolluk, onun, elli yila yayilan aktivitesinin ve sayisiz eserlerinin birligini saglar’®, Buna ramen onun doktrini, sadece rasyonel bir basari olan ve zamanla yiprana- cak olan felsefe sistemlcrinden biri degildir. Ancak o yine de mantki tutarhik 8 Blondel, Maurice, "Le Quinzieme Centénaure de la Mort de Saint Augustin’, dans "Revue de ‘Métaphysique et de Morale", 1930, Descembre, p, 425. 9 Gilson, Etienne, Introduction a "Etude de Saint Autin, Vrin, Paris, 1929, p. 2. 10 Blondel, pp. 423-424. ~ 204 — endigesi tasimaktan, bilim ve entelicktitel diriistliigin sartlarim yerine getirmek- ten, felsef digiincenin kurallarina uymaktan kagmmaz. Siiphesiz 0, tezlerini metodik ve teorik gekilde tartismamis; fakat ondan daha cogunu ve iyisini yapmustir; fikirlerini hayatina gecirip bizat yagamishir. Boylece onun doktrini, felsefe tarihinde, "teori" ve "pratik" arasinda gergckiesti- rifen birligin cok az sayida rastladigumuz Srneklerinden biri olmustur. Gergi bura- da spekiilatif cabayla ablaki arismanm, "gergek’in yoluyla "iyi'nin yolunua, di lektik yOntemi kulianan ve kritifi esas alan bilimin isleyisiyle, mutluluk pesinde Kogan ve kurtulugu arayan davranislarmyzin motivasyonlarinn farklibgindan s6z cdildigini de gormekteyiz. Ancak bu farkllnk, lojik-ontolojik temeli olmayan bir farkbhktr, dolayssiyla gergek bir farkbhk dejildir; o ancak, bu konulart aragticma sirasmda zihnimizia, pratik amaglardan dolayt varsaydrg gegici ve nisbi bir fark: hhktat!, Augustinus doktrininin bitiinligiinii saglayan da bu durumdur. Her ne kadar Augustinus diisiincesinin temel problemlcri tabiatiistit ka rakicrde ve kurtulusu ilgilendiren problemler ise de, burada imanla bilgi birbir ni dista brakmaz; tersine gerektirirler, Onlarin arasindaki iligki korelatif bir ilig- kidir, Bu iligki: moshur “intellig, ut credas; crede ut intelligas (= anlamak igin i igin anla)" seklinde dile getirilir. Sozkonusu prensip, Augustinus’- un metafizik ve ahlaki spekiilasyontarmin temelini olusturduge gibi, akil ve imam kendi mantig cergevesinde uzlastirma tesebbiislerinin en dikkate deterlerinden- dir. Bu formiilitn soyut paratclizmi dikkat gckicidir. Fakat, zekdnin bu formiil- dcki fonksiyonunun ve mahiyetinin ne olduguna dikkat ctmezsek yanilgiya digmemiz teblikesi vardsr!?, Augustinus’un s6z ettigi zekd, imandan 6nce, tabii akildan baska bir sey defildir. insan, Tannsal gergekliklere, iman etmede: ulasamaz'; aymi sekilde akal, elde etmek istedigi hikmete ancak iman ctmekle kavusabilir, O zaman bu akil, Augustinus’un terminolojisiyle konugacak olursak zeka olur, Zekanin imana zorunlu baghhgindan dolay: Augustinus doktrisinde bir entellektializmden séz edemeyiz. Metafizik sorunlara Augustinus’un verdigi cevaplar, onun eserlerinde, asags yukart tam rasyonel bir felsefe bulmamuza izin verirse de, bundan, filozofun, rasyonel felsefesini teolojisinden aywdy sonucuna cikaramayrz, Gergekte biitiin Skolastiklerde oldugu gibi onda da, ihtida ettig an- dan itibaren otonom ve sistematik bir felsefe bulamyoruz. Giinkii rasyonel fel- sefo, onun anladijy bicimiyle imanin emrine verilmistir™*, Ayrica Augustinus, te~ criibeleriyle, fikirlerimizi saf mantiktan cok hayatin yonettigini, entellektiiel haya- tunyzin zamandig: kanitlamalardan ibaret olmadijm, bu kamtlamalarin gerisinde, 11 {4s 83 Questions Diverses, Quest. XLVI 12, Gilson, Introduction... p. H, 13. Confessions, VI, V, 7. 1A Cayré, Fulbert, Les Sources de "Amour Divin, Deselée de Brouwer et C, Bruge, 19, p. 26, ~ 205 ~ onlardan yararlanan, onlart asan ve yéneten bir hayatin oldugunu ve bu hayatin da ancak imanin gerceklerine gore diventenebilecegini anlamigur. cisefe, Augustinus’a gore de, upkt Sokratesci Olellar ve Stoacilar gibi, ontik olandan gok etik olanm bilgisidir; bir amact da eudaimo- niadr (mutluhuk). Ancak bu cudaimonia ne sensitalist bir hedonizmdir, ne de apatik ataraksiya ile elde edilebilir. Ancak, iradeyi inayet yardimyla bedenin is- igiinceyi de vahiyle septisizmden kurtaran tabiatisti bir dizene yani Tanrr’'ya baglanmakla mimkiin olur. Duyumlarsiaz gergck felsefe olamaz, C Ae veya siijenin belli bir durumuyla sinirlidirlar!S, Aym gekilde akli gikarmlarim da gergek felsefe. depildir. Giinkit onlar bize spekiilatif gergeklikleri; kaba maddenin iistiinde, er- dem pesinde kosan ve manovi bir cevher olan ruhu tanituklars; her kutsalhgin, her gergefin prensibi olan Tanr’nm varhjm ispatladiklari halde, bu Tannt’ya na- sil ulagacagimeza Sfretemezler!®, Augustinus’a gore gergck felsefe, insamt mutluluga gotiiren bilgidir, Ama bilim nedir? Bilim, kesin ve siiphe cdilemeyen, hikmeti de iginde tagiyan bilgidir, Dolaystyla hikmet kesin ve nihat olarak clde edilmesi goreken bilgidir. Ancak bu, tiimiiyle spekiilatif bilgi degildir, hikmeti de barmdirdyandan spekiilasyondan fazla bir seydir. Hikmet, sadece yapsmast gerckeni gostermekle yetinmez; bu diinyada, Tancr’y: temaga suretiyle, erigebilecegi en biiytk mutlulugu elde etmek isteyen insana bu istezini gerceklestirme gitcil verir!?, Augustinus bu agidan, kendi hikmetiyle Grek hikmeti arasinda kékten bir ayrihk goriir!®, Bununla birlikte 0, felsefeye, arastirict ve disipline edici nitelikler yik- leyen gelenege bir dlgiide baghdir, nun doktrinini mutly bir hayata giris yolu, diger felsefi sistemleri de kisidisi ve Sgretilebilir gergeklerin kam gibi gormek, conun tutumuyla asta bagdastirilamayan bir degersizlestirmedir, Gergediin ve bili- min yolunu (via veritatis et scientiae) kurtulugun ve ebed? mutlulugun yolunun (via salutatis ct beatitudinis) kargisina dikotomik tarzda koyarsak bu doktrinin zine niifuz edemeyiz. Augustinus’a gore zekA tek bagina ig gérebilir, hikmeti saf bilim olarak kurabilir. "Hig kimse, dzgir zekdya ve olaganiistii temagaya (contemplation souveraine) Augustinus'tan daha gok deger vermemistir, Onun tekrarladigs gekilde zeka iyi bir yangin kovasidir, bilinmek igin ruhta belirsiz bir sekilde bulunan Tanr’y: bilmek suretiyle insant ateizmden kurtarur”, Bu doktrinde diizen ve hiyerarsi fikri hakimdir; ditnya hiycrarsik bie viz- yonla algilanir ve kath realitelerin ardarda gelisini yansitwr. Kozmik diizenin bi- 15 De la Vraie Religian, 1Y, 6. 16 La Cité de Dieu, VIEL, V. 17 ‘Trinité, XI, XLV, 22, 18 Cité de Diew, X, 29. 19 Blondel, p. 444, — 206 - vinci niteligi bitintaktir, Bu bitintiigin iki anlami vardw: Birincisine gore dim yanun disinda higbir sey yoktur, ikincisine gére de diinyada highir sey diizensi defiildir. ister siifi ister ulvi olsun, biitin yarauklar harika bir di leridirler ve bu diizeni ne teblikeye diisiirebilirler ne de bozabilitler. Biz, evren- sel divzenin parcalar olan ve hosumuza gitmeyen varhklant yarattigindan dolayt, ‘Tanrr’y: suglayacagimiza, O'na minnet duymahyiz””, Evrenin Tannsal diizenle yonctilmesi nasil olmaktadir? Yénetmenin aract olan diizen Tanr1 igin de gerekli midir? Yani Tanm kendini belli bir nizama gore mi yonetmektedir? Ya da O, nesnelerin birbiriyle ve biitiinle iliskilerinin gorit- nitsleri olan diizen ve kaostan miistesna midir? Augustinus’a gore bu sorularin anlams yoktur. Ciinkii her seyin iyi oldugiu yerde derece yoktur, derece olmadig igin de mutlak bir iyilik hakimdir. Tanrisal olan ker seyin iyi oldugunu inkar ede- meyiz, Bundan da Tamry’nin, ne de Tanr’da olan seyin diizenle yénetilemeyecedi sonven gikar®!, © halde diyebiliriz ki, Tanni, bitin varhklarm ve diizenin fizerin- dedir, Diizen, asaida olanin yukanda olana bas efmesi demektir??, Biitiin varh- Klar iyi olmakla birlikte iyilikte esit deBildir. lyiligin azhganm veya coklugunun dI- clisti degigmedir. Degigme ise ya mekanda, ya zamanda veya her ikisinde olur. Dolaytsiyla mekn ve zaman varhiklarm yetkinlik derecesini azaltan kategoriler- dir. Meseli cisim, hem mekanda hem de zamanda dejiist ii igin, sadece zamanda dejisen ruha gore daha az iyidir. Ama degismenin hig iligmedigi bir varhk bulun- maktadi ki, O, Mutlak fy?’dir, Bu Varhiga Tann diyoruz Varliklarin bu dereceleri mutlutugun da dereceleridir. Tanri, mutlulugun bizzat kendisidir. Halbuki alt basamakta bulunan realiteler ne muti ne de mat- suzdur. ‘Tanr’yla maddenin arasinda bulunan ruh ise, maddi olana temayiil ederse mutsuz, Tanr’ya yonclirse mutludur, Aradaki durumu, insan ruhunw tara bir gerilime maruz brake", Maddi iyilikler onu kandinw; fakat 0, kararh bi- cimde manev’ iyiliklere yonelirse mutlu olabilir; dzii itibariyle “deigmez olan" da karar kilarsa degisimden kurtulabilir, Ginki "degigmez olan" bigbir seyin boza- mayacagt derecede kendisiyle aynidu, Ruh mutlak varkk degildir. Bununla bielikte, bedenden iyi oldugu igin ona hakim olmalidir. Tanr?dan agag: oldugu icin de O’na testim olmak suretiyle, ken- dinin ne oldugunu tam olarak anlamalidir. Bu da ancak zamanda cereyan eder. Rub zamanla mukayyct oldugu icin, bir dlglide zamam kateder. "Augustinuscu 20 Du Libre Arbitre, 1, V, 13 21 De POrdre, f, VI, 15. 22, Confessions, Wl, VI, 13. 23 Du Libre Arbitee, I, TH, 18, 2A Confessions XT, XXXVI, 53. 2 Age. Vil, XX, 25. ~ 207 - insan, kendi tarihselliginin guurundadw. Ardmda aruk bulunmayan bir geemis, Sniinde bir sans ve gorev olarak verilmig bulunan bir gelecek tarafindan deter- mine edildigini bilir. Zaman sferindon qikarak, Tann’ya rastlayincaya kadar yi selmeye caligan Plotinosgu dikey yénelimin yerine, Augustinus, zamanla gergek- legen Hristiyanca varolugun esktolojik boyutunu koyar"6, $imdi de bu doktrinde metafizikten ayrilmayan teolojinin mabiyetini gdr- meye calisalim. Vahyedilmig gerceklerin rasyonel bigimde incelemesi demek olan "teoloji" kelimesini Augustinus bu anlamda kullanmaz. Ona gore rasyonelligi teolojinin vash sayamayiz. Rasyonollik olsa olsa pagan biliminin?’ veya imandan cok akila dayanan, onun "naturel" dedigi teolojinin niteligi olabilir®, Augustinus teolojisi, Tanr’nin realitesini agiklamada rasyonellik ilkesine simir gizer ve aklin aciklamalarmin ancak iman veriletine gore yapilabilecefini kabul eder. Dier deyisle bu teoloji, iman gergekleri tizerine Tanrv’mm bildirdigi ilkelere gore diisiinmedir, ¢iinkit vahiyle aydinlatslmamis akil, tek bagina, dogmalarda bildiril- mig olan gergekliklerin bilinebileccklerini, tam ve dogra olarak bilemez. Bu ko- nuda o, Tanrr’nin belirledigi ilkelere dayanmak zorundachr. Augustinus, Tanri hakkindaki biigimiz, ne kadar cok olursa olsun, O’au biitiiniiyle bilemiyecegimiz konusunda israr eder ve O’nun askinligt azerinde ot- dukca fazla durur. Gene o, "bizi kugatan Tanrisal misterin yol agtij sikintay: her seyden daha cok duymustur. O, ne kavramlarimian, ne de sézlerimizin sonsuz- lugu tikketemiyecegini tekrar tekrar séylemekten geri durmaz’”. Buounla birlikte Augustinus’u agnostik sayamaytz. Ciinkii o, insanlari, rasyonel bigimde bilgisine sahip olduktan sonra, kendisiyle mistik bir ekilde birlesmek istedigi Tanrry: ta- nimaya davet eder. Bu teolojinin iki gériisiin vardir: O, bir taraftan Kutsal Metinler’de Tan- rfya yiiklenen sifatlarn varoldugunu ve onlarin Tanrisal 6zit teskil ettikderini ka~ bul eden pozitif teoloji, ir taraftan da Tanr’y: tanimanin antropomorfik tarz- da tanmak oldugunu, dolayisiyla dilde Tanr’yt kusatan higbir kavramin bulusa- mayacajim kabul eden negatif teolojidir. "Pozitiflik” ve "negatiflik” ikisi birden Augustinus teolojisinin aysrdedici ézelliklerindendir. Tanrr'nin bizzat sahip oldugu (ce qu’il les a) ve kendilerinden ibaret ol- dugu (ce qu'il les est) sifatlart vardir, O Mutlak Varlk oldugu icin sifatlars zat nun kendisinden baska bir sey degillerdir. O hakim, giicli, Adil depildir; bizzat hikmet, kudret, adalet demektir; Hikmet, kudret ve adaletten her biri Tanrv’dan baska bir anlama gelmez. Tanrr'nin Kudret, Adalet ve Hikmet oldugunu O'nun 26 Neusch, Marcel, Saint Augustin, Un Chemin de Conversion, Desclée de Brouwer, Paris, 1986. 27 Cité de Dieu, VI, V. ‘Saint Augustin", dans "Dictionnaire de Théologic Cattholique", Deuxieme Tirage, Editeurs Le Tourzey et Ané, Paris, 1909, col. 2345. ~ 208 ~ ad extra fiillerinden anlamaktayz™. ‘Tanrr’yt bu tanma sekli analojik tanimadir. Ancak, analoji yapacak ruhun Tani tarafndan aydinlatilmis ve anlamaya hazar- Janmis olmasi gerekir. Obit taraftan Tann, kendini, Kutsal Metinier’'de, antropomorfik bir tarz- da tanitmakta, el, gz gibi baa organlarmm; sevinmek, pisman olmak gibi duy- gulanmlarimn oldugundan séz etmektedir. Augustiaus bu tiir ifadelerin gergck dogil de mecazi anlamda alinmast gerektigini sbylemektedir. Siiphesiz bu sézlerin igeriginde dile getirilen Tannisal bir nitelik vardir, Ancak bu nitelik, dilin yoksul- Jugumu sonsuzca asan, insani nitelige benzetilmekle birlikte, gergckte benze- meyen niteliktir. Sirf pedagojik bir amagla, soyutlama yetenefini gelistirememis olanlarm, hakkinda bir fikir edinmelerini saglamak igin Tanni, kendini zaman za- man somut nitelikleri olan varhk gibi sunmaktadir. Bu durum, Angustinus’a gore, Tannin askinkjina ve soyutlujuna zarar vermez, iistelik O’an bir mechul olmaktan gikarir, Augustinus, Kutsal Kitap’ta Tanrr'ya tahsis edilen ve bicbir yaratikta bu- junmayan sifatlarm cok az oldugu kanisindadir?!. Onun pozitif teolojisi Kutsal Metinler'in garantisi altindadir ve analojiyi dogru_ yapmak, antropomorfizmden kaginmak gibi bazs tedbirlerle insam Tanr’nin gercek bilgisine gitiriir. Bu bil- giyi degersiz gormek, Tanrisal tabiat tasavvuruna keyfiligi koymaktir2, Negatif tcolojiye gelince, burada vurgu, pozitif teolojinin tersine, Tanrryla yaratiklarm kékten aynbklar olgusu iizerinedir, Tanr’y: bu tanima gckli, kav- ramsal olarak dile getirilebilen biitiin nesnel niteliklerin O’nda bulunugunu yad- simayla tammadir, Tanrv’da, yarauklara yikleyebildigimiz higbir sey yoktur. Bun- dan dolayt O'nu asla tamyamayrz. Buna ramen bu bilgisizlik, Tanrr'yt en gercek sekilde tammadir, Ciinkii Tanrrnn higbir belirlenimi yoktur*’. O’nun ne oldugu- nu biitiiniiyle anlayamasak da, ne olmadigint cok iyi anlayabiliriz™. Bu bakimdan bilgisizlik, "bilmeyerek en iyi sekilde bildigimiz. bu yiice Tanr’y bilme vasitasi- dir", Yalniz, Augustinus, negatif teolojiyi, son ve asilmaz bilgi gibi gormez, ona, taslak halinde ve davetkar bir karakter verir ve bu teolojinin, sonunda, Tanrisal Sain povitif bilgisine gotiiren bir agama oldugunu kabul eder. Bu, gézard: edil- memesi gereken dnemli bir noktader. Simdi de Augustinus’un metodolojisi konusunda kisa bir bilgi sunmaya calisalim, Augustinus, kavram diizenlerine dayah ve genellikle eskiyen felsefi sis- 30 Confessions, X, VI, 9-10; XI, IV, 6. 3S Trinité, 4, M1, 2 9%. Pépin, Han, *Saint Augustin et la Patristique Occidentale" dans L'Histoire de la Philosophie, T. HL, Philosophie Médiévale, sous la Direction de Francois Chatelet, Hachette, Paris, 1977, p. 93. 33. De POndre, Hf, 16. 34 Traiteé de PEvangite de Saint Jéan, Trt. XXII, 9. 35 De VOrdre, Il, XVI, 44, — 209 ~ temlerden cok, insan hayatinn dramatikligi izerinde durur ve insan igkinligine ait problemleri incclemeye kendini hasreder®. ©, bilindigi gibi, Patristik dénem diisiincesinin en dnde gelenlerindendir, Hatta Wolf gibi baz: felsefe tarihcileri Avgustinusculuk yerine "XII. yiizyildan dnecki Skolastiklik veya Thomas dncesi Skolastiklik’?” ifadelerini kullanarak, bu doktrinin hakim karakteriyle birlikte, et- kisinin zamana yaylan genisligini de zamni olarak anlaurlar, Bu doktorine ne ad verilirse verilsin, 0, temelde bir otorite yardumyla diisiinmenin iiriniidiir, Augustinus, dogmaya baghhk agisindan ne apostolik ne de apolojist gelenegin disina gikmaz; tersine onlart daha gilit bicimde siiedieir. Ona gore de otorite her seyden once gelir™’, Bu bir zorunluluktur. Ciinkit, kimse baslangicta, kendi kendine diisinip felscfe yapabilecek durumda degildir, bir otoriteye muhtacur®”. Ustelik otoriteye baglanmanin bazi avantajlari da varder; bildirilen gergeklerin cabucak ve kolayca elde edilmesi, imandan ilham alan bir- cok biiyiik insanin eserlerinden istifade, baylece aklin yaratacags siiphe ve tercd- diitlerden kurtulma gibi avantajlars da vardir"®, Gergegi aragtirmak igin, baslan- gicta gerekli olsa da, otorite, tek bagina entellcktiicl hayatmizan biitiin gerekleri- ai karsilayamaz. Onun rolit, zekayt aki yiriitmeye hazirlamak ve bylece insanin bilimi elde etmesine yardimet olmaktir, Aki, bilime ulasiiktan sonra otorite degistirir; ama otoriteyle iliskisini kesmez, Bu son otorite iman defil de gergegin kendisidir*!, Bu son ciimleden anhyoruz ki, Augustinus, biri sadcce yol gésteren ve ge- ti son ve siirekli olmak iizere iki tiirli otorite kabul ediyor. Bunlardan ilkinin ontik bir kargihg. olup, zekay: aydmnlatmakla, cvrende hem dzgiirligin hem de zorunlulugun varlg ve devamimin garantisidir. Digerinin ontik bir arsili yoktur, varhk sebebine benzemeye galisan insanm evrene ilave ettigi bir degerdir, insan faaliyetlerinin vazgecilmez ve nihai hedefidir. Metodolojisi konusunda bu soylediklerimiz, Augustinus’u Pat-ristik felse- fenin basit bir devam gibi gésterebilir ve onun metodolojisinin higbir orijinallik tagumadipa geklinde bir kanaatin ortaya cikmasina yol acabilir, Ancak bu gériigiin hic de dogra oldugu séylenemez; giinkit Augustinus metodolojisi sadece otoriteye bag bir metod degildir. O, subjektif yasantilarin analizlerine dayanarak, kesin ve sarsilmaz bilgiyi elde etmenin givenilir ve oldukga orijinal bir metoduna kullan- mists. Septisizme karst gelistirdigi bu metod, felsefe tarihinde, Augustinus’a hak- hi bir s6hret kazandirmustur. Simdi bunu kisaca aciklamaya caiigalim. 36. Zekiyan, Boos, “Augustinus’un Bilgi Teorisinde icgerceBi ve Sijenin Kendini Bilmes!*, istanbul Universitesi Edebiyat Fakiitesi, Basilmamig Doktora Tezi, 1973, 5. 11. 31 Wolf, M. de, Histoire de la Philosophie Médiévale, T. 1, 5° Edition, Louvain, 1924, p. 328. 38. Mocurs de I'Eglise Catholique, 1, I, 3. 39. Veaie Réligion, XXTV, 45. : 40 dela Grandeur de Ame, VIt, 12, 41. Vraie Religion, XXIV, 45. 210 - Augustinus bilginin imknim, sfipheyi red ve kesin bilginin inkar edilemez bir gergckligi oldugunu ispat ederek temellendirir, Bunun igin sahsi tecritboyi esas air, subjektif unsurlara dayamr. Ona gore siipheyi tecribe, bir gergegi, tize- rinde siiphenin bir yokluk olarak ortaya grktii gercegi igerir, "Sdyledigimi iyice antamiyor ve sdzlerimin dofrulujundan siiphe ediyorsan, hig olmazsa siiphe et- tiBine dikkat ct. Saphe cttiginden eminsen bu kesinligin nereden geldigini sdyle. Siiphe eitigint anlayan insan dojire bir sey anlar ve anladsgindan emindir. O haide insan gergekten emindie™?, lcsel tecriibeyle kisi dist gergekligi temellendiren Augustinus, Sofistlerden beri kullamlan duyum ve algitarin analiz, clestiri ve karsilastirmasina dayali epis~ temolojik kamtlara; cok énemli bir kaniti, subjektif yasantimn gerockligi prensi- ini ilave cfmistir. "Derunt bilgimizle, yasadigum biliyoruz. Higbir Akademici bize, “yasadyam bilmeden uyuyorsun, belki de diig goriiyorsun" diyemez. Ciinkit uykuda gérdiiklerimizin, uyamikken girdiiklerimize benzedigini kim sdyleyebilir? Bundan da Ste, uyuyan ve dilg géren insan yasayan insandir ve yagadigimudan asla siiphe edemeyiz™, Bu nedenle kendi varbjmuz, aldanma korkusu tastmadan, tizerinde dura- bilecogfimiz bir dayanaktur, Aldanmak, yasayan bir varligmn aldanmadigs halidir "si enim fallor, sun (= aldaniyorsam varim)". "Yagamamiz. gergek bir sey, iistelik kugkulanilamaz bie seydie"4, Kendi varhgarun derin tecriibesine sahip olan insa- nin, yasamak kadar temel bir niteligi daha vardir; Distinmek, insan sezgisiyle yasadigint anhyorsa, diisimdiigiiniin de farkina varabilir. "Sen, kendini bilmek is- teyen, kim oldugunu biliyor musun?" - "Biliyorum’ - "Neyle biliyorsun?" - "Neyle oldugunu bilmiyorum" - "Kendini basit mi bilesik mi hissediyorsun?" "Hareket et- tigini bitiyor musun?" - "Evet, onu biliyorum." - "O halde, diisiinen biri oldugu dogrudus" - "Evet, dogru™S, Baylece Augustinus, diginen sijenin varlignmn ke- sinligini, diigincenin varhgunin kesinligine dayandinr, “cogito (= ditstiniyoram)" ile septisizmden kurtuldugu gibi, "fallor (= aldamyorum)' ile de Maniheizmin materyalizminden kurtulur"®, Fakat Augustinus, bununla birlikte, bu temel iize- rine sistematik bir felsefe kurmaya girismedi, Onun °si fallor, sum’u, siipheciligi ciiriiten, siiphe duyulamayan bir gerceklik Orneidir. Ama Augustinus’'un felsefe- sinde, Descartes’in sisteminde "Cogito, ergo sum"un oynadifa rolii oynamamakta- ce”, Thid, XV, XX, 7. Solifogues, 1, I. 1. Gilson, Introduction... p. 85. Copleston, Frederich, Felsefe Tarihi, c. 4, Caldas Fetsefe, Baliim a, Descartes, gev. Aziz Yardim- 1, ldea Yayintan, istanbul, 1986, s. 230. 43 “4 4 46 47 ~ 21H Ancak burada bir hususa igaret etmek, Augustinus’un “cogito'suyla, Des- cartestin "cogito'su arasmdaki ben: veya farkhklara deginmek bir z0- runluluk gibi gériinmeltedir: Bu konuda tespit edebildigimiz ve kayda dejter gir- diigiimiiz baz gortisleri kisaca zikredelia, Ortagag felsefesi iiverinde Snemli otoritelerden biri kabul edilen Gilson Augustinus ve Descartes "cogito'lar: hakkanda gu giriisleri ileri sitrer: Her iki doktrinde siraya gore (par ordre) disiinmenin zorunlulugu Snemle gisterilir; diisincenin varhgi, bitin kesinliklerin iki ve daha agigs kabul edilir. Gyle ki bu agikhk kendi kendini tamyan diigiince, yalms diisiince olmas: durumunda bile ditsiince olmaktan geri kalmaz; nihayet Tanr’nin varhjpmn kamts, bu ilk agiklk iizerine dayarur™®. Ona gore, Augustinns’un ister dogrudan, isterse Augustinusgu gelenckle olsun, Descartes’ ne dlgiide etkiledigini tespit edemeyiz, Ama, Kartez~ yen "cogito'da bir dereceye kadar oriijinallik oldugu da bir gerg Aksiyon filozofu BlondePin bu konuda sdyledikleri gunlardi: Birinin, Kartezyen "cogito'da, Augustinus’un etkisini kesfettigini iddia etmesinden daha yanlis yorum, daha yanhg anlama olmaz. Siiphesiz Descartes, bir ihanet olabilei: cek alintidan kendini korudu; fakat, istemedigi halde, hileli durumuna gelen bir yaklagim: kabul etmenin de yararl olduguna inandi, Ciinkit Augustinus, diigtin- cesini kaya gibi salam bir sekilde zemine yerlestirmek istemedi; kendini mutlak otorite olarak géstermeyi ve sartlarim gézéniine getirmeden, ruhu, bildigimiz gekilde, yeterli, izole edilebilir bir cevher yapmayt diisiinmedi, Oysa Descartes’ta diisiince, bizatihi dogru bir realite, siirekli ve isifan kaynajs olan gergckliktir™’. J. Martin, her iki "cogito" arasmdaki fark: gosterirken baska bir bajlamda Komugur: Augustinus'ta arastirma, Descartes'ta oldugu gibi diigiinceye dayalt ve dnentlidir, Fakat onda diisiince, Kartezyenligin énciisiinden gok farkh ve daha dogrudur. Gergekte Descartes, "cogito" da hem insan aklinn bagimsizhjam, hem de sarsilmaz. bir prensipten bir felsefe cakarmanm imkantm kabul etmek istiyor. Augustinus'un gortigi baskadir. O, Descartes’in diigiinme imkanmna sahip olma- chgy ig diigtinme duygusuyla mesgul olur; ditsimcede daha karmagtk, daha esrarht bir seyin oldugunun da farkindadir. Kisacast Augustinus, zihnin tegekkiiliinde Descartes’n pek az farkettigi, ama hig de mesgul olmadsia seyi blir, Bu séylenenterden anlasihyor ki, Augustinus ve Descartes analizlerinin yiriyiisleri arasinda biiyiik farklar vardir. Descartes, agikhj giipheyle arar ve bilginin kahramant olmak ister. Augustinus, Tanr?’nm varlguun veya yoklugunun kok saldiBr igselligi kesfeder. Sipheyi tecribe, bize, Tann’nmn realitesini yakala- 48. Gilson, Introduction... p. 52. 49 Agen p.52. $0 Blondel, p. 444 51. Martin, Abbé Jules, Saint Augstin, Felix Alcan, Paris, 1901, pp. 44-45. ~ 22~ mak icin, bu seriden cikmak gerektigini dfretir ve sonunda igkin bir agkmlgin ka- buliiyie sonuglamr®*, Son olarak da, sdzlcrimizin basinda belirttigimiz gibi, kasaca Augustinus- guluga dejinmek istiyoruz. Genis anlamda Augustinusculuk, kendini, Augustinus doktrininin yorumu derinlestirilmis ve sistemlestirilmigi olarak goren doktrinle- rin ortak adicir. Bu anlamda Augustinusculuk Augustinus doktrininden daha az evrensel degildir. Eger konuya, kapah sistemler agismdan degjl de, Augustinus doktrinine temayiil eden gruplar agismdan bakacak olursak dért tarihi Augus- tinusculugun bulundugunu sdyleyebitiriz: 1 Kilise Babalarmin Augustinusculuga, U- Ortagag flahiyatglarmin Augustimisgulugu, TIL Angustinus Tarikatinin Augustinusculagu, IV- Bazi modern sprititalist diigiinirlerin Augustinusculugu. J- Biitiin Latin Kilise Babalani V. yizytidan itibaren az cok Augustinus'un tesirine maruz, kalmislardir. Fakat en cok da agi, Saint Prosper, Saint Fulgence ve Saint Césaire ctkilenmigtir. Bu igi, Augustinus’tan bircok noktada ayri g6- riigte olmalarina ve farkh bir metoda sahip bulunmalarma ramen, doktrinterini, onun gibi Tannsal inayet (grace) iizerine kurarlar. IL Saint Thomas’dan dnccki Ortagagan biyiik iléhiyatgiarma hakh olarak Augustinuscu denilmektedir. Bunlarin eserlerindeki Augustinus ctkisi ona saygi- larinm biiyikligii oranmnda artar, Saint Anselme, Saint bonaventure, Hugues ve Richard de Saint-Victor ne kadar farkl: olurlarsa olsunlar, hepsi Augustinus’tan itham almislardir, Felsefenin tcolojiden daha az yor tuttugu her yerde biraz Au- gustinusculuk vardir, II1- Tam olarak XEIL, yiizyilda kurulan Augustinus tarikats, Hypponlu pi koposa baglanmak igin ézel bir itina gésterir. Bu tarikatin cabasiyla, August nizm denen oldukga orijinal bir Augustinusculuk ortaya qikt. Bu, Janseizmin kargisinda "inayet" tizerine dayanan, manevi zevke ve Tanti sevgisine (charité) énemli rol veren karakteriyle ilging bir tarikattir, 1V- Ozellikle metod benzerlikleri yaniada, Augustinus’tan ilham alan dok- trinler séz konusu oldugunda, Augustinusculugun anlam genisler. Pascal’da, Port-Royal’da, Malebranche’da Augustinusgulugun izlerini gérmekteyiz, "Des cartes ve Pascal, Augustinusculugu rasyonalizme ve mistisizme dogru geker. Des- cartes, bu doktrinden rasyonel gerceklerin ontolojisini gikarwr; Pascal da dini gercekleri tecriibenin temeline Augustinusculuju yerlestirir. Baylece 0, saf akln ve kalbin sezgilerinin kaynag: olur®?, Maine de Biran, Augustinus gibi, "dig insan” 53. Baudin, M.E., "Le Pragmatisme Religicux de Pascal", dans "Revue des Sciences Religieuse", 1924, p. 315. oe {homme extéricur) ve “ig insan’ (homme intérieur) kavramlarim diigiincesinin merkezi yapar. Blondel, Augustinus’a dayanan Hristiyan diistincesini yenilemeye ir ve aksiyon doktrinini ona baglar™’, SONUG Verilmis ve bildivilmig agkin degerteri kabul ettiginden dolays, Augustinus doktrini soynt kavramlarla is gdren metafizik bir sistem olmaktan cok, bir hayat ve kurtulug doktrinidir. Onun tek ve biricik amacs, diigmiig olan insanin duru- mumu restore etmesine yardim etmektir. Bu amaci disindaki biitiin insan aktivi- teleri, sadece onu gergeklestirmenin aracidir. Bu araglarm en dnemlilerinden biri de diisiinmedir. Anlamak ve inanmak birbirini dista brrakmaz, tersine gercktirirler. Hikmetin iki anlarmi vardir; Birinci olarak 0, rasyone! bilgi, ikinci olarak da Tanrt anlamma gelir. Kaos degil de kozmos olan evren, Tanri‘nn hikmeti ve kudretinin kamt- cbr. Akl ve vahiy, bize Tann’yt tamttklart halde, bu bilgi tam degildir; ginko ‘Tanri her belirlenimin digmdadir. Gergekte, Tans’nin mabiyeti bizim igin bir sirdie. insan givenilir ve kesin bilgiyi elde edebilir. Radikal giiphenin asla ontik bir temeli yoktur. insan varolmadan gtiphe edemez. Diigiinmek igin de aym gey- lor soylencbilir. Descartes’ta oldugu gibi, slipheyi yok etmek igin "cogito" ya rast- lamaktaysak da bu "cogito” Augustinus doktrininin zi ve temel niteligi deyildir. KAYNAKLAR SAINT AUGUSTIN, Confessions. ——-, De la Vraie Religion. ,, Les 83 Questions Diverses. , La Cité de Dieu. ‘Les Quinze Livres sur la Trinité, , Du Libre Arbitre. De FOrdre. , Traités de PEvangile de Saint Jean. Des Moeurs de PEglise Catholique, , De la Grandeur de PAme. —, Les Soliloques. BAUDIN, ME. "Le Pragmatisme Religieux de Pascal" dans "Revue des Sciences Religieuse", 1924, MARTIN, Abbé Jules, SAINT Augustin, Felix Algan, Paris, 1901. COPLESTON, Frederich, Felsefe Tarihi, c. 4, Caidas Felsefe, Béliim a. DESCARTES, Cov. Aziz Yardimh, idea Yayinlary, istanbul, 1986. ZEKIYAN, Bogos, "Augustinus’un Bilgi Teorisinde icgercegi ve Sijenin Kendini Bilmesi’, Istanbul Universitesi Edebiyat Fakiiltesi, Basilmamg Doktora Tezi, 1973. WOLF, M. de, Histoire de la Philosophie Médiévale, T.1,5° Edition, Louvain, 1924, PEPIN, Jean, "Saint Augustin et la Patristique Occidentale" dans L’Histoire de la Phitiosophic, T. If, Philosophie Médiévale, sous la Direction de Fran- ois Chatelet, Hachette Paris, 1977. PORTALIE, E,, "Saint Augustin’ dans "Dictionnaire de Théologie Catholique’, Deuxieme Tirage, Editeurs Le Tourzey et Ané, Paris, 1909. NEUSCH, Marcel, Saint Augustin, Un Chemin de Conversion, Desciée ct Brou- wer, Paris, 1986. CAYRE, Fulbert, Les Sources de ’Amour Divin, Desclée de Brouwer ct C*, Bruge 19 BLONDEL, Maurice, "Le Quinzieme Centenaire de la Mort de Saint Augustin’, dans "Revue de Métephysique et de Morale”, 1930, Descembre. GILSON, Etienne, Introduction a PEtude de Saint Augustin, Vrin, Paris, 1929. , La Philopsophic au Moyen Age, Payot, Paris, 19 BRUN, J,, "Saint Augustin, Pascal et Notre Temps", dans "Revue Philosophique de la France et de PEtranger’, Octobre-Descembre, 1970. Bizans imparatorlugu Tarihi, c. 1, gev. Arif Mafid Mansel, iversitesi Yaynlar: Ana flim Kitaplari Serisi: 33, Maarif Mat- bast, Ankara, 1933, ROUCHE, Michel, Histoire Universelle, Les Empires Universclles, I-IV? Siccles, Librairie Larousse, Paris, 1968. WIDGERY, Alban G., Tarih Boyunca Biiyiik Oretiler, gev, Giilgigek Soytiirk, Milliyet Ltd. §ti, Yayinlan, Genel Kiiltir Dizisi: 9, Swalar Matbaasi, Istanbul, 1971. PROSPERE, Alfaric, Les Ecritures Manichéennes I, Editeur Emile Nourry, Pa- tis, 1901, ~ 215 —

You might also like