Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

SELEVKOSLAR

Makedonyalı İskender (III. Aleksandros), Makedonya kralı II. Filip'in ve Olimpia'nın

oğludur. Pers (Ahamaniş) imparatoru III. Daryuş'u (Dareios) MÖ. 334-Granikos (Çanakkale-

Biga), MÖ-333 İssos (Hatay-Erzin) MÖ 332 yılında Gaugamela (Arbela-Erbil) savaşında yenerek

İran topraklarını Hindistan’a kadar ele geçirmiştir. İskender doğu-batı sınırlarını İndus nehrine

kadar taşıdığı ve Ön Asya Makedon-Yunan egemenliği altına girdi. İskender ele geçirdiği

toprakları diadok adı verilen komutanları arasında bölüştürmüştür. İskender'in ölümünden

sonra generalleri İskender'in geriye bırakmış olduğu Helen topraklarını kendi aralarında

paylaşmışlardır. Kendisinin MÖ. 323 yılında ölümünün ardından sonra İran toprakları üzerinde

260 yıllık bir Helen egemenliği dönemi başlamıştır. İskender'in komutanları arasında yaptığı

taksimata göre:

MAKEDONYA toprakları KASSANDROS'a bırakılmıştır. Kassandros, MÖ 319 da babası

Antipatros'un ölümünün ardından kendisini İskender'in halefi olarak ilan etmişti. Kendisi,

İskender'in kız kardeşi Tessalonis'le evliydi. Tahtına rakip kalmasın diye İskender'in annesi

Olimpia'yı, İskender'in eşi Roksana'yı ve oğlu IV. Aleksandros'u öldürtmüştür.

Bunun yanında Trakya toprakları Lysimakhos'a, Mısır toprakları I. Ptolemaios'a, Anadolu

toprakları Antigonos'a bırakılmıştır. Satraplar içerisinde en kuvvetli olanı Antigonos'tur. Diğer

diadoklar kendisinden çekiniyordu. Mezopotamya toprakları ise Selevkos’a bırakılmıştır.

SELEVKOS NİKATOR: Selevkos, Mısır satrabı olan bacanağı Ptolemeos'un yanına giderek

onunla güç birliği etmiştir. MÖ. 312 yılında Gazze toprakları üzerinde Antigonos'un oğlu

Demetrius ile savaşmış ve Demetrius hezimete uğrayarak kaçmıştır. Selevkos, MÖ. 312 yılında

Babil’de devletini resmen ilan etmiş ve ülkesinin sınırlarını batıda Frig ülkesi ile doğuda İndus

nehri olarak belirlemiştir. Selevkos ülkesinin doğu topraklarını kontrol altına almak ve sahip
olduğu topraklara hızlı irtibat kurmak amacıyla daha sonraki dönemlerde Sâsânîlerin başkent

olarak kullanacağı ve o dönemlerdeki adı Opis olan Tisfun şehrinin karşısına MÖ. 305 yılında

Seleukeia kentini kurmuştur. Selevkos, kısa zaman içerisinde Medya, Asur, Persis, Baktirya,

Hirkanya, Soğdiyana topraklarını ülkesine katmıştır. Aynı yıl içerisinde Hindistan'a kadar

büyük bir doğu seferi başlatmış ve İndus'a kadar ilerlemiştir. Hindistan'daki Morya hanedanı

hükümdarı Çandragupta ile anlaşma yaparak Kabil'den sonraki toprakları ona bırakarak

"Nikator" unvanıyla geri döndü. Çünkü batıdaki düşmanlarını daha çok önemsiyordu.

İPSOS SAVAŞI: Selevkos, Hindistan’dan getirdiği 500 fil sayesinde MÖ 301 yılında yapılan

İPSOS (Afyon, Çay/Bolvadin Arası) savaşını kazanarak Anadolu ve Suriye topraklarını ele

geçirmiştir. Selevkos, Ptolemeios, Kassandros ve Lisimakos'un kurduğu koalisyon kendisini

İskender'in halefi olarak ilan eden Antigonos'a karşı Firigya toprakları üzerinde savaşmışlardır.

Bu savaşta Antigonos öldürülmüş oğlu Demetrius kaçmıştır. Makedonya ve Yunanistan

Kassandros'a bırakılmış, Trakya'dan Toroslara kadar olan topraklar Lisimakhos'a bırakılmış,

Suriye Selevkos'a verilmiştir. Ptolemeos kendisini Mısır firavunu olarak ilan etmiş ve Filistin ve

Mısır'a hakim olmuştur. Ptolemeos Suriye'nin kendisinden alınmasına kızmıştır. Demetrius'u

Ön Asya'da görmek istemeyen Selevkos ve Ptolemeos onun Avrupa'ya geçmesine yardımcı

olmuşlardır. Demetrius, Kassandros'un ölümüyle (MÖ.296) yerine geçen oğlu Antipatros'u

indirerek Makedonya kralı olmuştur(MÖ.294).

Selevkos İpsos zaferinden sonra MÖ. 300 yılında ANTAKYA şehrini kurmuş ve bu şehre

babası Antiokos’un adını vermiştir. Önce Babil'i merkez alan Selevkos sonra başkenti

Seleukeia'ya kaydırmış, daha sonra buradan Antalya'ya geçerek burası merkez edinilmiş ve

ardından Antakya'ya taşınmıştır.

LİSİMAKOS'LA SAVAŞ: Demetrius gözünü Lisimakos’un elinde bulunan Trakia’ya dikti.

Lisimakos’a karşı Selevkos ile güç birliği yapmak istedi ve kızı Stratonice’yi Selevkos ile
evlendirdi. Demetrius, Selevkos’tan Trakia’yı almak için yardım istedi. Lisimakos, Trakya'yı

kendisinden almak için uğraşan Demetrius'u yendi ve Makedonya ile Yunanistan topraklarını

ele geçirmişti (MÖ. 287, 286). Demetrius da kendisine Lisimakos’a karşı destek vermeyen

Selevkos’un elinden Klikia topraklarını almak için harekete geçmiş fakat yenilerek esir

düşmüştü (MÖ. 285)1. Bunun ardından Selevkos, İskender’in generallerinden Lysimakhus'un

elindeki toprakları ele geçirmek için harekete geçti. Selevkos Batı Anadolu topraklarını ele

geçirmek için Lidya'ya girmiş burada MÖ. 282/281 yılında Kyropedion'da yapılan savaşı

kazanarak Lisimakos'u ortadan kaldırmıştır. Böylece Trakya ve Makedonya topraklarını da ele

geçirmiştir. Selevkos'un tek rakibi olarak Mısır hükümdarı Ptolemeos kalmıştır. Zaferden sonra

Çanakkale boğazını geçerek Lisimakhos'un Gelibolu'da Samos körfezindeki başkent

Lysimakia'yı almak isterken uğradığı bir suikast sonucu ortadan kaldırılmıştır. Selevkos daha

önce kendisine sığınarak Mısır tahtını ele geçirmek için yardım isteyen Mısır hükümdarının

büyük oğlu Ptolemeos Kravnos tarafından MÖ. 280 yılında öldürülmüştür. Kravnos aynı

zamanda Antipatros'un ana tarafından torunudur. Kendisi Trakya ve Makedonya'yı ele

geçirmiş tahta oturmuştur. Böylece Selevkosların Avrupa macerası son bulmuştur.

I. ANTİOKHOS SOTER: Selevkos'un öldürülmesinin ardından iktidara oğlu I. Antiokhos

SOTER geçmiştir. I. Antiokhos, Mısır hükümdarı II. Ptolemeos (Philadelphios) ile mücadele

etmiştir. II. Ptolemeos, Anadolu ve Suriye kıyılarına düzenlediği akınların neticesinde Kilikya

bölgesini ele geçirebilmiştir. Mısırlılar, Güney ve Batı Anadolu sahilleriyle Girit'i alarak Yunan

ticaretini Mısır'a bağlamışlardır. II. Ptolemeos Nebati isyanlarını bastırmak için uğraşırken I.

Antiokhos ise Anadolu topraklarına akın eden Galatların istilasını önlemeye çalışmıştır.

Torosları aşarak Antakya'ya ilerleyen Galatları filli birliklerle karşılayan I. Antiokhos onları

MÖ. 275 yılında hezimete uğratmış ve kurtarıcı anlamında Soter unvanı kazanmıştır. I.

1Demetrius, güzelliğiyle meşhur kızı Stratonice’yi Selevkosla evlendirmiş Lisimakos'a karşı güç birliği yapmıştı, fakat
yenilmiş ardından damadıyla savaşmış ona da mağlup olarak esir düşmüş, hapisteyken ölmüştür.
Antiokhos, MÖ. 261 yılında Sardes'te Bitynler, Msyalılar ve Galatlarla yapılan bir savaş sırasında

öldürülmüştür.

II. ANTİOKHOS THEOS (MÖ. 261-MÖ. 246): Kendisine Miletoslular Theos (Tanrısal) unvanı

vermişlerdir. Bu dönemde Selevkosların batıdaki mücadeleleri doğu topraklarının sırasıyla

elden çıkmasına neden oldu. Selevkosların Baktria bölgesi valisi Diodotus MÖ 250 yılında

bağımsızlığını ilan ederek Greko-Baktria krallığının temellerini attı. Bu krallığın daha sonraları

başına geçen Baktrialı I. Demetrius Hindistan’ı işgal ederek Greko-India krallığını kurmuş ve bu

krallık MÖ. 20 yılına kadar ayakta kalmıştır. Baktria’nın bağımsızlığının ardından Parthia ve

Hirkania bölgesi valilerinden Androgoras bağımsızlığını ilan etmiş ve daha sonra Arşak

hanedanının lideri I. Arşak MÖ. 247 yılında Parth devletini ilan etmiştir. Bu dönemde

Mezopotamya, İran ve Baktirya toprakları üzerinde çok sayıda mahalli krallık (Mülukü Tavaif)

ortaya çıkmıştır. III. Aleksandros'un Yunanlılarla İranlıları kaynaştırarak yeni bir uygarlık

ortaya çıkarma çabaları çerçevesinde Yunan hanedanları tarafından yönetilen mahalli

krallıklar ihdas edilmiştir.

II. SELEVKOS CALLİNİCUS’un Mısırlı III. Ptolemeios'a, III. Suriye savaşında yenilmesinin

ardından birçok bölgede ayrılmalar baş göstermiş ve kardeşiyle taht kavgasına girmişti. Bu

savaşın ardından Suriye, Mısırlılar tarafından ele geçirilmiştir. Selevkos Callinicus, Partlar

üzerine yaptığı bir sefer sırasında esir düşer.

III. ANTİOKHUS: Kendisinden sonra MÖ. 223 yılında başa geçen III. Antiokhus, IV. Suriye

savaşında (RAFYA Savaşı) Mısırlılara yenilince ANABASİS adını verdiği ülkesini yeniden

toparlama ve diriltme çalışmasını başlattı. Bu kapsamda ülkesinin Hindistan’a kadar olan

topraklarını ülkesine bağlama ve bayındır hale getirme amacıyla Hindistan’a kadar sefer
düzenledi. Bu sefer sonucunda imparatorluktan kopmuş olan Part toprakları tekrar kontrol

altına alındı. Bunun akabinde geri dönen Antiokus, Makedonlarla anlaşma yaparak Mısırlılara

karşı V. Suriye savaşını yapmış ve MÖ 198 yılında PANYUM savaşıyla Suriye’yi Mısırlıların

elinden alarak devleti eski ihtişamına kavuşturmuştur.

MÖ. 197 yılında müttefiki FİLİP’in Romalılara yenilmesi üzerine Yunanistan topraklarını

işgal etmeye çalışan Antiokus MÖ. 191 yılında MAGNESİA savaşında Romalılara karşı büyük bir

yenilgi almıştır. MÖ. 188 yılında yapılan APAMEA anlaşmasıyla Toros Dağlarının kuzeyine kadar

olan topraklarını Romalılara bırakmak zorunda kalmış ve Romalılara çok ağır bir tazminat

ödemek zorunda kalmıştır. MÖ. 187 yılında bu tazminatın getirdiği ekonomik buhranı

gidermek amacıyla çıkmış olduğu doğu seferi sırasında ölmüş ve yerine IV. Selevkos geçmiştir.

IV. ANTİOKOS: Selevkos’tan sonra yerine geçen oğlu IV. Antiokus ülkesinin prestijini

tekrar kazanmak için Mısırlılarla savaşmış fakat bu savaşta yenilmiştir. Ülkesinde ortaya çıkan

Yahudi isyanları ve Babil’deki karışıklıklar üzerine Babil’e yürüyen Antiokus burada Partlara

yenilmiştir. MÖ. 139 yılında PARTLAR İran topraklarını Selevkoslardan almak amacıyla istila

faaliyetlerine başladılar ve Mezopotamya topraklarını ele geçirdiler.

Selevkos hükümdarı II. DEMETRİUS Partlarla yaptığı savaşı kaybedince bütün

Mezopotamya ve İran toprakları Partların eline geçmiş oldu.

VII. ANTİOKUS, Partlara karşı güçlü bir donanma ile kara ordusu hazırlayarak onları

itaat altına almaya çalıştı. Fakat MÖ. 129 yılında Partlara karşı kesin bir şekilde mağlup olarak

bu savaşta öldürülmüştür. Bunun akabinde ülke dağılma sürecine girdi ve Selevkos toprakları

üzerinde kendi hâkimiyetlerini kurmak isteyen yerel krallıklar arasında bir iç savaş başladı.

Bunun akabinde Roma egemenliğine girecekleri MÖ. 63 yılına kadar Selevkoslar Antakya ve

çevresindeki birkaç şehre hapsolarak varlıklarını devam ettirmeye çalıştılar. Selevkoslar

egemen oldukları doğu topraklarını sürekli olarak Yunan nüfusu ile besleyerek buralardaki

doğu kültürünü etkilemeye ve buralarda kurdukları Yunan kolonileri ile doğu topraklarını elde
tutmaya çalıştılar. Bu dönemde çok kalabalık olan Yunan nüfusu Hindistan’a kadar olan

topraklar üzerinde iskân ettirilmek suretiyle HELEN adı verilen bir medeniyet ortaya çıkarıldı

ve diğer doğu toplumlarının bu kültürle kaynaşmaları için yoğun bir çaba içerisine girişildi.

You might also like