Professional Documents
Culture Documents
Kemal Gözler
Kemal Gözler
ANAYASA HUKUKUNUN
GENEL ESASLARI
Ders Kitabı
Güncelleştirilmiş ve Düzeltilmiş
Anayasa Hukukunun Genel Esaslan: Ders Kitabı isimli bu kitap, üniversite bi-
rinci sınıf öğrencilerine yönelik olarak hazırlanmış bir" ders kitabı" dır. Elinizde
tuttuğunuz 512 sayfalık bu kitap, aynı Yayınevinden çıkmış olan Anayasa Hu-
kukunun Genel Teorisi başlıklı 2 cilt ve toplam 2104 sayfalık "inceleme kita-
bı"mızın özetlenmiş halidir. Dolayısıyla bu kitabın incelediği konularda daha
fazla bilgi için söz konusu inceleme kitabına bakılabilir.
Ayrıca belirtelim ki, aynı Yayınevinden çıkmış bulunan 13,5 cmx19,5 cm
boyutlarında 368 sayfalık Anayasa Hukukunun Genel Esaslarına Giriş başlıklı ki-
tabımız, elinizde tuttuğunuz bu ders kitabının kısaltılmış halidir.
Böylece anayasa hukukunun genel esasları alanında üç ayrı kitabımız bu-
lunmaktadır: Birincisi, bu alanın uzmanlarına, yüksek lisans ve doktora öğren
cilerine yönelik Anayasa Hukukunun Genel Teorisi başlıklı 2104 sayfalık "ince-
leme kitabı"mız; ikincisi, lisans öğrencilerine yönelik Anayasa Hukukunun Ge-
nel Esasları başlıklı 512 sayfalık "ders kitabı"mız; üçüncüsü de daha kısa bir
ders kitabı arzu eden öğrenciler ve keza genel okuyucuya yönelik olarak hazır
lanmış Anayasa Hukukunun Genel Esaslarına Giriş başlıklı 368 sayfalık "giriş ki-
tabı"mız.
Bölüm 1
ANA YASA HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI
I. Anayasalar ....................................................................................................................... 1
A. Türk Anayasaları ....................................................................................................... ı
B. Yabancı Anayasalar ................................................................................................... 2
II. Anayasa Mahkemeleri Kararları ...................................................................................... 3
III. Bilimsel Eserler ............................................................................................................. 6
A. Genel Eserler ............................................................................................................. 6
1. Türkiye'de .....6; 2. Fransa'da .... 7; 3. A.B.D.'de ..... 9; 4. İngiltere'de, .......... 10
5. Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku .... 10; 6. Karşılaştırmalı Politika ve Devlet Sistemleri ..... 11
B. Monografiler............................................................................................................ 11
C. Makaleler: Dergiler (Süreli Yayınlar) ........................................................................ 12
1. Türkçe ............... 12; 2. Fransızca ......... 13; 3. İngilizce ................................... 14
III. İnternet Kaynakları ...................................................................................................... 14
1. Türkçe ..... 14; 2. Yabancı Dilde ................................................................................. 15
IV. Kaynak Arama ve Temin Etme .................................................................................... 15
Bölüm 2
ANAYASA HUKUKU
(Tanımı, Konusu, Kısımları, Yaklaşım Biçimleri,
Diğer Dallar ile İlişkisi, Tarihsel Gelişimi, vs.)
I. Terminoloji .................................................................................................................... 20
A. "Anayasa" Terimi .................................................................................................... 20
B. "Anayasa Hukuku" Terimi ....................................................................................... 21
II. Anayasa Hukukunun Tanımı, Konusu ve Kısımlan ....................................................... 22
A. Tanımı ..................................................................................................................... 22
B. Konusu .................................................................................................................... 22
C. Anayasa Hukukunun Kısımlan ................................................................................. 22
1. Anayasa Hukukunun Genel Teorisi ................................................................................................ 22
2. Türk Anayasa Hukuku ..................................................................................................................... 23
III. Anayasa Hukukunda Yaklaşım Biçimleri ...................................................................... 25
A. Tarim Yaklaşım ....................................................................................................... 25
B. Felsefi Yaklaşım ...................................................................................................... 25
C. Sosyolojik Yaklaşım ................................................................................................ 25
D. Hukuki Yaklaşım ..................................................................................................... 26
Sonuç: Münhasıran Hukuki Yaklaşım yahut Anayasa Hukukunun "Saf' Teorisi.. ...... 27
IV. Anayasa Hukuku ile Siyasal Bilim, Siyasal Felselfe ve Siyasal Tarih Arasındaki İlişki .. 28
A. Anayasa Hukuku - Siyasal Bilim .......................................................................................... 28
B. Anayasa Hukuku - Siyasal Felsefe ........................................................................................ 30
B. Anayasa Hukuku - Siyasal Tarih ........................................................................................... 30
V. Anayasa Hukuku ile Hukukun Diğer Dallan Arasındaki İlişkiler .................................... 31
Hukukun Diğer Dallarının Anayasallaşması .................................................................. 33
Vı. Anayasa Hukukunun Tarihsel Gelişimi ......................................................................... 34
A. Fransa'da ................................................................................................................. 34
1. Birinci Dönem: Anayasa Hukukunun Klasik Teorisi .................................................................... 35
2. İkinci Dönem: Anayasa Hukukunda Siyasal Bilim Yaklaşımı ..................................................... 37
3. Üçüncü Dönem: Yeni Anayasa Hukuku ......................................................................................... 38
B. Türkiye'de ............................................................................................................... 41
VII. Niçin Anayasa Hukukunu Öğrenmek Gerekli? ........................................................... .44
VI ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Bölüm 3
ANAYASA KAVRAMI
I. Anayasa Kavrarrıının Tanımı .......................................................................................... 47
A. Anayasa, Hukuk Kurallarından Oluşur...................................................................... 47
B. Anayasa, Anayasal Nitelikteki Hukuk Kurallarından Oluşur ..................................... .49
1. Maddi Kriter: Maddi Anlamda Anayasa Tanımı ................................................... .49
2. Şekli Kriter: Şekli Anlamda Anayasa Tanımı ........................................................ 49
3. Hangisi Doğru? ................................................................................................... 50
II. Anayasa Türleri ............................................................................................................ 52
A. Yazılı Anayasa-Yazısız Anayasa Ayrımı .................................................................. 52
1. Yazılı Anayasa .................................................................................................................................. 52
2. Yazısız Anayasa (Teamüli Anayasa) .............................................................................................. 52
B. Yumuşak Anayasa Katı Anayasa Ayrımı ................................................................ 58
1. Yumuşak Anayasa ............................................................................................................................ 59
2. Katı Anayasa ..................................................................................................................................... 59
III. Ana yasaların İçerikleri ................................................................................................. 63
A. Başlangıç ................................................................................................................. 64
B. Temel İlkeler (Genel hükümler) ................................................................................ 65
C. Temel Hak ve Hürriyetler ......................................................................................... 67
E. Devletin Temel Organlan ......................................................................................... 68
F. Diğer Hükümler ....................................................................................................... 68
G. Anayasanın Değiştirilmesi ........................................................................................ 69
IV. Anayasacılık Hareketleri .............................................................................................. 68
V. Bazı Ek Kavram ve Sorunlar ......................................................................................... 73
A. Anayasaüstülük Sorunu ............................................................................................ 74
B. Anayasa Normları Arasında Hiyerarşi Sorunu ........................................................... 75
C. Uluslararası Hukuk Normlarının Anayasaüstülüğü sorunu ......................................... 76
D. Anayasanın Ruhu Sorunu ......................................................................................... 79
E. Anayasal Teamüllerin Geçerliliği Sorunu .................................................................. 79
1. Anayasal Teamüllerin Tanımı.......... .......................................................................... 80
2. Anayasal Teamüllerin Hukuki Değeri Sorunu ............................................................................... 81
a) Yazısız Anayasa Sisteminde 81; b) Yazılı Anayasa Sisteminde .............................. 81
Bölüm 4
YORUM
I. Yorumun Tanımı ............................................................................................................ 84
II. Yorum Yöntemleri ........................................................................................................ 87
A. Lafzi Yorum (Deyimsel Yorum, Gramatikal Yorum) Yöntemi ................................. 87
B. Tarihi Yorum Yöntemi ............................................................................................. 87
C. Sistematik Yorum Yöntemi ...................................................................................... 88
D. Teleolojik (Gai, Amaçsal, Fonksiyonel) Yorum Yöntemi .......................................... 89
III. Yorumda Kullanılan Çeşitli Mantık Kuralları ................................................................ 90
A. Kıyas (Argumentum a simili) .................................................................................... 90
B. Aksiyle Kanıt (Mefhum-u Muhalefet, Argumentum a contrario) ................................ 91
C. Evleviyet (Öncelik, Argumentum afortiori) .............................................................. 92
IV. Çeşitli Yorum İlkeleri .................................................................................................. 93
1. Interpretatio cessat in claris (Açıklık Durumunda Yorum Yapılmaz) ......................... 93
2. A verbis legis non est recedendum (Kanunun Sözünden Uzaklaşılmamalıdır) ............. 93
3. İstisna, Kaideyi Koyan Makam Tarafından Konulabilir .............................................. 94
4. Yorum Yoluyla İstisna Üretilemez ............................................................................ 94
5. Exceptiones sunt strictissimae interpretationis (İstisnalar Dar Yorumlanır) ................ 95
6. Anayasal Organların Yetkisiz Olması Asıl, Yetkili Olmaları ise İstisnadır .................. 95
İÇİNDEKİLER VII
Bölüm 5
KURUCU İKTİDAR:
ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ
I. Genel Olarak ................................................................................................................ 102
il. Asli Kurucu İktidar: Anayasaların Yapılması ............................................................... 104
A. Asli Kurucu İktidarın Ortaya Çıkış Halleri .............................................................. 104
B. Aslı Kurucu İktidarın Sahibi ................................................................................... 105
C. Asli Kurucu İktidarın Özellikleri ............................................................................ 106
D. Aslı Kurucu İktidarın Biçimleri: Anayasa Yapma Usulleri ...................................... 106
1. Monarşik Usfiller. ........ 107; a) Ferman ........ 107; b) Misak ............................. 108
2. Demokratik Usfiller. ... 109; a) Kurucu Meclis .. 110; b) Kurucu Referandum ........... 112
IIl. Tali Kurucu İktidar: Anayasaların Değiştirilmesi ........................................................ 114
A. Ana yasa Değişikliği Kavramı ................................................................................. 115
1. Anayasa Değişikliği Nedir? ........................................................................................................... 115
2. Anayasanın Bütünüyle Değiştirilmesi Anayasa Değişikliği midir? (Tali Kurucu İktidar
Anayasayı Bütünüyle Değiştirebilir mi?) .................................................................................... 115
3. Anayasa Değişikliğinin Metin İtibarıyla Biçimleri.. .................................................................... 116
B. Anayasaların Değiştirilmesi İlıtiyacı (Tali Kurucu İktidarın Gerekliliği) ................... 117
C. Tali Kurucu İktidarın Sahibi ................................................................................... 117
D. Tali Kurucu İktidarın Özellikleri ............................................................................ 117
E. Tali Kurucu İktidarın Sınırları ................................................................................. 1 18
1. Maddı (İçeriksel) Sınırlar ................................................................................... 118
a) Çeşitleri (Maddi Sınırlara Örnekler) .............................................................. 118
b) Maddi Sınırlara İlişkin Çeşitli Sorunlar ......................................................... 119
aa) Maddi Sınırların Bağlayıcılığı ve Müeyyidesi Meselesi ............................................... 119
bb) Değiştirme Yasakları Aşılabilir mi? ............................................................................... 120
cc) Anayasa Değişikliği Usulünü Düzenleyen Anayasa Maddesi, Anayasa Değişikliği
Usulüyle Değiştirilebilir mi? ........................................................................................... 121
dd) Anayasada Öngörülenlerin Dışında Maddı Sınır Yoktur. ............................................. 121
2. Zamansal Sınırlar............................................................................................... 121
3. Biçimsel Sınırlar ................................................................................................ 122
F. Tali Kurucu İktidarın Biçimleri: Anayasayı Değiştirme Usulleri ............................... 122
1. Teklif Saflıası ...... 123; 2. Karar Saflıası ........ 124; 3. Onay Saflıası. .............. 127
Ana yasa Değişikliklerinin Yargısal Denetimi Sorunu ............................................. 130
Tali Kurucu İktidar Konusunda Sonuç ve Tanım .................................................... 130
N. Fonksiyonları Bakımından Asli Kurucu İktidar ile Tali Kurucu İktidar Arasında Özdeşlik ... 130
Bölüm 6
DEVLET KAVRAMI
I. "Devlet" Terimi ........................................................................................................... 133
il. Devlet Kavramının Tanımı .......................................................................................... 133
IIl. Devletlerin Kurulması ................................................................................................ 136
N. Devletlerin Sona Ermesi ............................................................................................ 137
V. Devletin Hukııkı Kişiliği İlkesi .................................................................................... 137
A. Devlete Tüzel Kişilik Tanınmasının Tarihsel Sebebi ............................................... 138
B. Devlete Hukukı Kişilik Tanınmasından Kaynaklanan Sonuçlar................................ 138
VIII ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Bölüm 7
DEVLETİN UNSURLARI: MİLLET, ÜLKE, EGEMENLİK
I. Devletin Beşeri Unsuru: Millet ..................................................................................... 155
A. Objektif Millet Anlayışı ......................................................................................... 156
B. Sübjektif Millet Anlayışı ........................................................................................ 157
II. Devletin Toprak Unsuru: Ülke ..................................................................................... 159
III. Devletin İktidar Unsuru: Egemenlik ........................................................................... 162
A. Egemenliğin Değişik Anlamları .............................................................................. 163
1. Dış Egemenlik: Devletlerin Bağımsızlığı İlkesi.. ................................................. 163
2. İç Egemenlik ..................................................................................................... 164
B. Egemenliğin Sahibi Konusunda Teoriler ................................................................. 165
1. Teokratik Egemenlik Teorileri ........................................................................... 165
a) Doğaüstü İlahı Hukuk Doktrini ..................................................................... 166
b) Providansiyel İlahı Hukuk Doktrini ............................................................... 166
2. Demokratik Egemenlik Teorileri ........................................................................ 166
a) Milli Egemenlik Teorisi ................................................................................ 167
b) Halk Egemenliği Teorisi ............................................................................... 169
Demokratik Egemenlik Teorilerinin Eleştirisi ......................................................... 171
Bölüm 8
DEVLET ŞEKİLLERİ I:
MONARŞİ VE CUMHURİYET
I. Monarşi....................................................................................................................... 173
A. Saltanat Hakların Sınırlanmasına Göre Monarşi Çeşitleri ........................................ 173
1. MutlakMonarşi ................................................................................................. 174
2. Meşruu Monarşi ................................................................................................ 174
B. Hükümdarın Tahta Geçiş Biçimine Göre Monarşi Çeşitleri ...................................... 175
1. İrsi Monarşiler ................................................................................................... 175
2. Seçimli Monarşiler ............................................................................................ 179
II. Cumhuriyet ................................................................................................................. 180
A. Dar Anlamda Tanım: Cumhuriyet Monarşinin Tersidir. .......................................... 180
B. Geniş Anlamda Tanım: "Cumhuriyet= Demokrasi" ................................................ 181
C. Hangi Anlayış Doğru: Ampirik Veriler ................................................................... 181
İÇİNDEKİLER IX
Bölüm 9
DEVLET ŞEKİLLERİ il:
ÜNİTER DEVLET-BİLEŞİK DEVLET
I. Üniter Devlet ............................................................................................................... 184
A. Tanım .................................................................................................................... 184
1. Devletin Unsurlarında Teklik ............................................................................. 185
2. Devletin Organlarında ve Yetkilerinde Teklik ..................................................... 186
B. Üniter Devletin İdari Teşkilatı ................................................................................ 186
1. Üniter Devletin Merkezi İdaresi: Başkent Teşkilatı ve Taşra Teşkilatı ................. 187
2. Üniter Devlette Yerel Yönetimler ....................................................................... 188
II. Bileşik Devlet ............................................................................................................. 789
A. Devlet Birlikleri ..................................................................................................... 190
1. Şahsı Birlik ....................................................................................................... 190
2. Hakiki Birlik ..................................................................................................... 190
B. Devlet Toplulukları ................................................................................................ 191
1. Konfederasyon .................................................................................................. 191
2. Federasyon (Federal Devlet) .............................................................................. 193
a) Tanımı ....................................... ·-----··························· ....· · - - - -.............. 193
b) Federasyon - Konfederasyon Karşılaştırması ........................................................................ 194
c) Federal Devlet - Üniter Devlet Karşılaştırması. ..................................................................... 196
Bölüm 10
FEDERASYON (FEDERAL DEVLET)
I. Genel Olarak ................................................................................................................ 198
II. Federasyonun Devlet Yapısı ........................................................................................ 199
A. Federal Devlet ....................................................................................................... 200
1. Federal Devletin Millet, Ülke ve Egemenlik Unsurları ........................................ 201
2. Federal Devletin Yasama, Yürütme ve Yargı Organları ....................................... 201
B. Federe Devletler. .................................................................................................... 204
Ill. Federasyonun Hukuk Düzeni: Federal ve Federe Hukuk Düzenleri ve Bunların
Arasındaki İlişkiler ..................................................................................................... 205
N. Federal Devlet ile Federe Devletler Arasında Yetki Paylaşımı ..................................... 206
A. Yetki Paylaşımı Yazılı ve Katı Bir Anayasayla Yapılmış Olmalıdır. ........................ 207
Federalizmde Yetki Bölüşümü Usulü ..................................................................... 208
1. Federal Devletin Yetkilerini Sayma .......................................................· - - - - - ~ 2 0 8
2. Federe Devletlerin Yetkilerini Sayma ····························----························ ........ 208
B. Anayasanın Değiştirilmesine Federe Devletler de Katılmalıdır ................................ 209
C. Yetki Uyuşmazlıklarının Yargısal
Çözüm Yolu Olmalıdır: Federal Yüksek
Mahkemenin Gerekliliği ........................................................................................ 21 O
V. Federasyonların Kurulması (1. Birleşme, 2. Ayrılma Yoluyla) ...................................... 211
VI. Korporatif Federalizm ................................................................................................ 212
VII. Federalizmin Değerlendirilmesi ................................................................................ 214
VIll. Bölgesel Devlet. ...................................................................................................... 215
A. Bölgesel Devlet-Üniter Devlet Karşılaştırması ........................................................ 215
B. Bölgesel Devlet-Federasyon Karşılaştırması ........................................................... 215
Bölüm 11
HÜKUMET SİSTEMLERİ
I. Kuvvetler Ayrılığı Teorisi ............................................................................................. 217
A. Locke .................................................................................................................... 218
B. Montesquieu .......................................................................................................... 219
C. Kuvvetler Ayrılığı Teorisine Yöneltilen Eleştiriler .................................................. 221
Hükumet Sistemlerinin Tasnifi ............................................................................... 223
X ANA YASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Bölüm 12
DEMOKRASİ KAVRAMI
I. Demokrasi Teorileri ..................................................................................................... 258
A. Normatif Demokrasi Teorisi ................................................................................... 258
B. Ampirik Demokrasi Teorisi .................................................................................... 259
II. Demokrasilerin "Gri Bölgesi": Melez rejimler ......................................................... 261
A. Delegasyoncu Demokrasiler ................................................................................... 262
B Yarışmacı Otoriterizm ............................................................................................ 262
C. Popülist Rejimler ................................................................................................... 263
fil. Demokrasi Anlayışları ............................................................................................... 264
A. Çoğunlukçu Demokrasi Anlayışı ............................................................................ 265
B. Çoğulcu Demokrasi Anlayışı .................................................................................. 266
N. Demokrasi Modelleri ................................................................................................. 269
A. Çoğunlukçu Demokrasi Modeli (Westminster Modeli) ............................................ 270
B. Uzlaşmacı Demokrasi Modeli ................................................................................. 271
Bölüm 13
EGEMENLİĞİN KULLANILMASI BAKIMINDAN DEMOKRASİ TİPLERİ
DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ
I. Doğrudan Demokrasi .................................................................................................... 273
A. Tanımı ................................................................................................................... 273
B. örnekler: 1. Eski Yunan: Ekklesia .... 213; 2. İsviçre: Landsgemeinde .............. 274
C. Teorik Kökeni: Halk Egemenliği Teorisi ve Egemenliğin Devredilmezliği Kuramı .. 277
II. Temsili' Demokrasi ...................................................................................................... 278
A. Genel Olarak ......................................................................................................... 278
B. Temsil Kavramı ..................................................................................................... 279
C. Emredici Vekalet teorisi ......................................................................................... 281
D. Temsili' Vekalet Teorisi .......................................................................................... 284
fil. Yarı-Doğrudan Demokrasi ......................................................................................... 289
A. Yarı-Doğrudan Demokrasinin Tanımı ..................................................................... 289
B. Yarı-Doğrudan Demokrasinin Araçları ................................................................... 289
1. Referandum ....................................................................................................... 289
a) Yapılış Zamanı Bakıınından ..... 290; b) Bağlayıcılığı Bakıınından ........................... 290
c) Başvuruluşu Bakıınından ........ 291; d) Konuları Bakıınından .................................. 292
İÇİNDEKİLER XI
Bölüm 14
SEÇİMLER
I. Oy Hakkı ..................................................................................................................... 298
A. Bazı Kavramlar ...................................................................................................... 299
B. Oy Hakkının Şartlan .............................................................................................. 300
C. Oy Hakkının İlkeleri .............................................................................................. 302
1. Genel Oy İlkesi ............................................................................................................................... 302
Genel Oy İlkesinin Tersi: Kısıtlı Oy ........................................................................................... 303
2. Eşit Oy İlkesi .................................................................................................................................. 305
Eşit Oyun Tersi: Çoğul Oy .......................................................................................................... 305
3. Tek Dereceli Seçim veya Doğrudan Oy İlkesi ............................................................................. 306
4. Bireysel Oy İlkesi ........................................................................................................................... 307
5. Kişisel Oy İlkesi ............................................................................................................................. 308
6. Gizli Oy İlkesi.. ............................................................................................................................... 309
7. Mecburı Oy veya İhtiyarı Oy İlkeleri.. .......................................................................................... 310
8. Serbest Oy veya Seçimlerin Serbestliği İlkesi .............................................................................. 312
9. Açık Sayım ve Döküm İlkesi ......................................................................................................... 312
10. Seçim Uyuşmazlıklarının Yargısal Çözümü İlkesi .................................................................... 313
a) Seçim Uyuşmazlıklarının Siyasal Çözümü Sistemi.. ............................................................. 313
b) Seçim Uyuşmazlıklarının Yargısal Çözümü Sistemi ............................................................ 314
II. Seçim Sistemleri ......................................................................................................... 315
A. Çoğunluk Sistemi .................................................................................................. 316
1. Tek-Turlu Çoğunluk Sistemi .............................................................................. 316
a) Tek-İsimli Tek-Turlu Çoğunluk Sistemi ................................................................................ 316
b) Listeli Tek-Turlu Çoğunluk Sistemi ....................................................................................... 317
2. iki-Turlu Çoğunluk Sistemi ................................................................................ 318
a) Tek-İsimli İki-Turlu Çoğunluk Sistemi .................................................................................. 318
b) Listeli İki-Turlu Çoğunluk Sistemi ........................................................ _ _ _ ............... 318
B. Nispı Temsil Sistemi .............................................................................................. 319
1. Ulusal Düzeyde Nispı Temsil. ............................................................................ 320
2. Seçim Çevresi Düzeyinde Nispi Temsil.. ............................................................ 321
a) En Büyük Artık Usulü ............................................................................................................. 322
b) En Kuvvetli Ortalama Usulü ................................................................................. - - - 3 2 2
c) Milli Bakiye (Ulusal Artık) Sistemi ........................................................................................ 323
d) D'Hondt Usulü ......................................................................................................................... 323
- Nispi Temsil Sisteminde Liste Çeşitleri ......................................................................................... 324
- Nispi Temsil Sisteminde Seçim Barajları ....................................................................................... 326
EK: Seçim Sistemlerinin Değerlendirilmesi... .............................................................. 327
Bölüm 15
YASAMA
I. Yasama Organı ............................................................................................................. 329
A. Genel Olarak ......................................................................................................... 329
B. İngiltere' de Parlamentonun Doğuşu ve Gelişmesi... ................................................. 330
C. Parlamentoların Yapısı: Tek-Meclisi ve iki-Meclisli Parlamentolar. ......................... 336
D. Parlamento Üyeliği (Seçimi ve Hukuki Statüsü) ...................................................... 340
E. Parlamentoların İç Yapısı ve Çalışma Düzeni.. ........................................................ 342
XII ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Bölüm 16
YÜRÜTME
I. Yürütme Organı
........................................................................................................... 359
A. BaşkanlıkSistemlerinde Yürütme Organı: Başkan .................................................. 360
B. Parlamenter Sistemlerde Yürütme Organı ............................................................... 361
1. Devlet Başkanı .................................................................................................. 361
a) Monarşilerde Devlet Başkanları: Krallar ........................................................ 362
b) Cumhuriyetlerde Devlet Başkanları: Curnlıurbaşkanları ................................. 362
c) Devlet Başkanlarının Sorumluluğu ve Sorumsuzluğu ..................................... 364
aa) Siyasal Sorumsuzluğu ... 364; bb) Cezai Sorumluluğu ve Sorumsuzluğu .................... 364
cc) Hukuki Sorumluluğu ....................................................................................................... 365
d) Devlet Başkanlarının Görev ve Yetkileri ....................................................... 366
e) Parlamenter Sistemlerde Devlet Başkanının Yetkilerini Kullanabilmesinin
Şartı: Karşı-İmza Kuralı ............................................................................... 367
2. Hükümet ........................................................................................................... 368
a) Bakanlar Kurulu ....................................................................................................................... 368
b) Başbakan .................................................................................................................................. 369
c) Bakanlar .................................................................................................................................... 370
II. Yürütme Fonksiyonu ................................................................................................... 372
A. Yürütme Fonksiyonunun Tanımı ve Diğer Devlet Fonksiyonlarından Ayrılması ...... 372
B. Yürütme İşlemleri .................................................................................................. 373
C. Yürütme Fonksiyonunun Özellikleri ....................................................................... 374
1. Kanuna Dayanma: Yürütme Fonksiyonunun "Secundum Legem" Niteliği.. ............................. 374
2. Kanuna Aykın Olmama: Yürütme Fonksiyonunun "lntra Legem" Niteliği ............................. 375
3. Yürütme Fonksiyonunun Alanı _ _ _ _ _ ............................................................................. 375
D. Yürütme Organının Düzenleyici İşlemleri .............................................................. 376
E. Olağanüstü Yönetim Usulleri .................................................................................. 378
Bölüm 17
YARGI
I. YargıFonksiyonu (Fonksiyonel Anlamda Yargı) ........................................................... 385
A. Yargı Fonksiyonunun Tanımı ................................................................................. 385
1. Yargı Fonksiyonunun Maddi Açıdan Tanımlanması (Maddi Kriter) ............................. 386
2. Yargı Fonksiyonunun Organik Açıdan Tanımlanması (Organik Kriter) ........................ 388
3. Maddi ve Organik Kriterlerin Birlikte Kullanılması ...................................................... 388
B. Yargılama Yetkisi .................................................................................................. 389
II. Yargı Organı (Organik Anlamda Yargı) ....................................................................... 390
A. Yargı Organının Tanımı ve diğer devlet organlarından ayrılması ............................. 390
1. Fonksiyonel (İşlevsel) Açıdan Yargı Organı Tanımı ...................................................... 390
2. Yapısal Açıdan Yargı Organının Tanımı. ....................................................................... 391
Yargı Fonksiyonu ve Organının Tanımı Konusunda Sonuç ............................................... 393
İÇİNDEKİLER XIII
Bölüm 18
TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER
I. Kavramlar ................................................................................................................... 400
II. Temel Hak ve Hürriyetlerin Tarihsel ve Düşünsel Gelişimi ......................................... .403
A. Eski Çağda Temel Hak ve Hürriyetlerin Gelişimi ............................................................................ .403
B. Orta Çağda Temel Hak ve Hürriyetlerin Gelişimi ..........................· - - - ~ ·.. ······· ..................... 404
C. Mutlak Monarşiler Devrinde Hürriyetlerin Gelişimi ........................................................................ 406
D. 17 ve 18'inci Yüzyıllarda Tabiı Hukuk Akımı (Tabiı Hak Doktrini) .............................................. 406
E. Ferdiyetçi Doktrin ................................................................................................................................ 408
III. Hürriyet Karinesi: "Hürriyet Asıldır" ...................................................................... 409
IV. Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınıflandırılması ........................................................... 411
A. Jellinek'in Sınıflandırması .................................................................................................................. 411
B. Ortaya Çıkış Sıralarına Göre Tasnif ................................................................................................... 412
C. Diğer Tasnifler ..................................................................................................................................... 412
V. Temel Hak ve Hürriyetlerin Anayasalarda Düzenlenmesi.. ........................................... 413
VI. Temel Hak ve Hürriyetlerin Özneleri .......................................................................... 415
VII. Temel Hak ve Hürriyetlerin Yükümlüleri ("Muhatapları") ......................................... 416
-Temel Hakların Dikey ve Yatay Etkisi Meselesi ................................................................................. 417
VIII. Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullanılmasında Sistemler ............................................ 418
IX. Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması. ............................................................... 419
A. Olağan Dönemlerde Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması Sistemi .................................. .420
B. Olağanüstü Yönetim Usullerinde Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması .......................... .424
X. Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması .................................................................. 428
A. İç Koruma .......................................................................................................................................... 428
B. Uluslararası Koruma ......................................................................................................................... 430
1. Birleşmiş Milletler Çerçevesinde İnsan Haklarının Korunması. ................................................. 430
2. Avrupa Konseyi Çerçevesinde İnsan Haklarının Korunması: Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ............................................... _ _ _ _ _ 431
a) Sözleşmenin Kapsamı (Koruduğu Haklar) ............................................................................. 431
b) AİHS'NİN Kurduğu Organ: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi .......................................... 432
c) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru Çeşitleri ....................................................... .433
d) Bireysel Başvuruların İncelenmesi Usfilü .......................................................................... 434
e) AİHM Hükümlerinin Yerine Getirilmesi ve Bunun Denetlenmesi ...................................... 436
Bölüm 19
KANUNLARIN ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİMİ:
ANAYASA YARGISI
I. Genel Olarak ................................................................................................................ 438
A. Anayasa Yargısı ve Anayasa Mahkemesi Kavramları .............................................. 438
B. Anayasa Yargısının Varlık Nedeni .......................................................................... 439
C. Anayasa Yargısının Ön Koşulları: Yazılı ve Katı Anayasa ...................................... .440
D. Anayasa Yargısının Varlık Koşulu: Anayasa Tarafından Öngörülmesi. .................... 441
E. Anayasa Yargısının Tarihsel olarak Ortaya Çıkışı. ................................................... 444
II. Anayasa Mahkemelerinin Yapılan (Üyelerin Sayısı, Görev süresi ve Seçilmeleri) ......... 445
III. Anayasa Yargısı Modelleri ......................................................................................... 446
A. Genel Mahkeme Sistemi: Amerikan Modeli ............................................................ 448
XIV ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
KUTULAR
KUTU 2.1: Anayasa Hukukçusu Siyaset Bilimciler .... 29 KUTU 6.9: Materyalizm ....................................... 148
KUTU 2.2: "Anayasa Hukuku Geçer, İdare ........ 31 KUTU 6.10: Diyalektik ........................................ 149
KUTU 2.3: Örnek Kararlar .................................... 32 KUTU 7.1: Dil Birliği Hakkında Yahya Kemal .157
KUTU 2.4: Fransız Anayasa Hukukunun Altın Çağı ... 36 KUTU 7.2: Vatandaşlık ........................................ 158
KUTU 3.1: Hukuk Kuralı Nedir? ......................... .48 KUTU 7.3: Vatandaşın Sadakat ve Devletin
KUTU 3.2: İki Bakış Açısı. .................................... 51 Koruma Borcu ................................................. 159
KUTU 3 .3: Normlar Hiyerarşisi ........................... 51 KUTU 7.4: Milliyetler Prensibi ........................... 159
KUTU 3.4: İngiliz Anayasa Hukukunun Kaynaklan ...... 55 KUTU 7 .5: Self-Determinasyon Hakkı ............... 159
KUTU 3.5: "İsrail Anayasası" ............................... 57 KUTU 7.6: Roman "Milleti" ................................ 160
KUTU 3.6: 1787 ABD Anayasasının Başlangıcı .. 64 KUTU 7.7: Devletin Ülkesinin Bütünlüğü İlkesi 161
KUTU 3.7: Normatif Çeşme Olarak Anayasa ..... 68 KUTU 7.8: Egemenliğin Tekliği İlkesi ............... 165
KUTU 3.8: Anayasasızlaştırma ............................. 72 KUTU 7.9: Egemenliğin Bölünmezliği İlkesi .... 165
KUTU 3.9: Anayasacılık Dalgaları ...................... 71 KUTU 7. 1O: Egemenliğin Devredilmezliği İlkesi 165
KUTU 3.10: Üç Değişik Geçerlilik Anlayışı ....... 73 KUTU 8. 1: Monarşi, Krallık, Hükümdar, vs ...... 173
KUTU 3.11: Anayasaya Karşı Hile ....................... 79 KUTU 8.2: İlk Kralın Hakkı ................................ 178
KUTU 3.12: Faşist ve Nasyonal Sosyalist Re- KUTU 8.3: Niyabet.. ............................................. 178
jimlerin Yeri eşmesi ........................................... 79 KUTU 8.4: Monarşilerin Değeri .......................... 179
KUTU 3.13: "Anayasal Kötü Niyet" ..................... 79 KUTU 8.5: "Cumhuriyet", "Res Publica" ....... 180
KUTU 3.14: Teamüllere Karşı Laferriere ............. 82 KUTU 9.1: Resmi Dil... ........................................ 185
KUTU 3.15: Türk Hukuk Düzeninde Anayasal KUTU9.2: Fransa'da 25 Mart 1852 Tarihli Ka-
Teamül Olabilir mi? .......................................... 83 rarnamenin Gerekçesi ..· - - - -............... 187
KUTU 4. 1: "Hakim Kanunun Ağzıdır" ................. 85 KUTU 9.3: Auguste Vivien .................................. 187
KUTU 4.2: Textualism ............................................ 87 KUTU 9.4: Odilon Barrot.. ................................... 188
KUTU 4.3: Original Intent ..................................... 88 KUTU 9.5: Tufelix Austria nube ........................ 191
KUTU 4.4: Nema Aliquam ..................................... 89 KUTU 9.5: Avrupa Birliği: Konfederasyon mu,
KUTU 4.5: Hakimlerin Normatif İdeolojisi: ......... 93 Federasyon mu? ............................................... 192
KUTU 4.6: Dürüst Yorum İlkesi ........................... 94 KUTU 10.1: Federal Devletler ............................. 199
KUTU 4.7: Hukuk Kuralları Arasında Çatışma KUTU 10.2: Federasyonda Vatandaşlık .............. 201
Çözme Kuralları ............................................... 99 KUTU 10.3: Federal Hukukun Doğrudan
KUTU 4.8: Realist Yorum Teorisi.. ..................... 100 Uygulanabilirliği ............................................. 206
KUTU 4.9: Realist Yorum Teorisinin Dengele- KUTU 10.4: Münhasır Yetkiler-Ortak Yetkiler . 209
yicisi: Mekanist Anayasa Anlayışı. ................ 101 KUTU 10.5: Belçika ............................................. 211
KUTU 5. 1: Kurucu İktidar - Kurulmuş İktidar KUTU 10.6: Federalizmin Nedenleri .................. 212
Ayrımının Doktrinal Kökeni .......................... 103 KUTU 10.7: Kanada/Quebec .............................. 214
KUTU 5.2: Devrim ...... _ _ _ ....................... 104 KUTU 11. 1: Partes Potentiales Sunımi İmperii. 219
KUTU 5.3: Hükumet Darbesi .............................. 104 KUTU 11.2: Yasama Kuvvetinin Zayıflaması. ... 222
KUTU 5.4: Anayasayı İlga .................................. 105 KUTU 11 .3: Loysel ............................................. 224
KUTU 5.5: Fransa' da 1814 Charte'ı.. ................. 108 KUTU 11 .4: SSCB, Meclis Hükürneti Sistemi Miydi?. 230
KUTU 5.6: Kurucu Referandumdan Bir Sapma: KUTU 11.5: Impeaclıment Örnekleri .................. 236
Kurucu Plebisit.. .............................................. 1 13 KUTU 11.6: Başkanlık Sisteminin Prototipi:
KUTU 5.7: Asli Kurucu İktidar Devamlı mı? .... 113 Amerika Birleşik Devletleri ........................... 237
KUTU 5.8: Anlamın Yorum Yoluyla Değiş- KUTU 11.7: Parlamenter Sistemlerde Bakanlar
mesi Anayasa Değişikliği midir? ................... 115 Kuruluna Hakim Olan İlkeler ......................... 244
KUTU 5.9: "Yeni Kuşaklar Teorisi" .................. 117 KUTU 11 .8: Parlamenter Sistemin Ortaya
KUTU 5.10: Değiştirilemez Hükümler ............... 119 Çıkışı: İngiltere ................................................ 251
KUTU 5.11: Kanun Yapma Usulünün, Anayasa KUTU 11.9: Rasyonelleştirilmiş Parlamenta-
Değişikliklerine Genel Hüküm Olarak ......... 122 rizm Araçlarından Örnekler I ......................... 256
KUTU 5.12: Karar Yeter Sayısı, Neyin Üzerin- KUTU 11.10: Rasyonelleştirilmiş Parlamenta-
den Hesaplanacaktır? ...................................... 126 rizm Araçlarından Örnekler II ....................... 257
KUTU 6.1: Polis, Civitas, Res Publica, vs .......... 133 KUTU 12.1: Demokrasi vs. Anayasacılık .......... 263
KUTU 6.2: Liberland ............................................ 136 KUTU 12.2: Demokrasi vs. Temel Hak ve Hür-
KUTU 6.3: L'Etat, c'est ıııoi.. ............................. 137 riyetlere Saygı ................................................ 263
KUTU 6.4: Burdeau .............................................. 139 KUTU 12.3: Terminoloji ...................................... 264
KUTU 6.5: le m'en vais, mais l'Etat... ............... 140 KUTU 12.4: Militan Demokrasi Anlayışı ........... 268
KUTU 6.6: Andlaşmaların Devamlılığı İlkesi .... 141 KUTU 12.5: Klasik Demokrasi- Marksist
KUTU 6.7: Hukukun Devamlılığı İlkesi ............ 141 Demokrasi Anlayışları ................................... 268
KUTU 6.8: Borçların Devamlılığı İlkesi.. ........... 141 KUTU 12.6: Seçim, Nüfus Sayımı mı? ............... 270
XVI ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
KUTU 13.1: Atina'da Ekklesia ............................ 274 KUTU 18.7: "Program Haklar"- "Normatif
KUTU 13.2: NewEngland: Town Meeting ......... 276 Haklar" Ayrımı ............................................... 414
KUTU 13 .3: Türkiye' de Doğrudan Demokrasi KUTU 18.8: "İsimsiz Hürriyetler" ..................... .415
Var mı? "Köy Derneği" .................................. 276 KUTU 18.9: Temel Hakların Dikey ve Yatay
KUTU 13.4: İnternet, Doğrudan Demokrasiyi ... 277 Etkisi Meselesi ............................................... 417
KUTU 13.5: "Temsilci"-"Görevli" Ayrımı ......... 280 KUTU 18.10: THH'lerin "Sınırlılığı" ................. .420
KUTU 13.6: Referandumdan Bir Sapma: Plebisit 292 KUTU 18.11: Ölçülülükİlkesi... ......................... .422
KUTU 14.1: Seçme Hakkına Sahip Olup Da Oy KUTU 18.12: Temel Hak ve Hürriyetler Yaban-
Kullanamayacak Olanlar ................................ 302 cılar İçin Sınırlandırılması. ............................ .424
KUTU 14.2: Oy Vermenin Niteliği ..................... 311 KUTU 18.13: Temel Hak ve Hürriyetlerin Kö-
KUTU 14.3: Seçimlerin Yönetimi Değil, Sadece tüye Kullanılamaması · · · · - - - - - - 4 2 8
Denetimi Yargı Organlarına Verilmelidir ..... 314 KUTU 18.12: Ombudsmana Başvurma Yoluyla
KUTU 14.4: "Gerrymandering" ......................... 315 THH'lerin Korunması ----··············.429
KUTU 14.5: Mudanya İlçesi, Neden 2. Bölgede? 315 KUTU 18.15: Karıştırmayınız ........................... .432
KUTU 14.6: Nispi Temsilin Diğer Formülleri ... 324 KUTU 18.16: Karıştırmayınız ........................... .433
KUTU 14.7: Karma Seçim Sistemleri... .............. 326 KUTU 18.17: AİHM Başvuru Adresi ................ .434
KUTU 15.1: Birinci ve İkinci Meclislerin İsimleri 337 KUTU 18.18: Avrupa Konseyi Bakanlar Koınitesi436
KUTU 15.2: Benjamin Franklin .......................... 339 KUTU 18.19: Sayılarla AİHM ............................ .436
KUTU 15.3: Ödemeler ......................................... 342 KUTU 19.1: Kanunların Anayasaya Uygıınlu-
KUTU 16.1: Bakanlar Kurulu Üyesi Olmayan ğunun Siyasal Denetimi .................................. 422
ŞEMALAR
ŞEMA 2.1: Anayasa Hukukunun Konusu ............ 22 ŞEMA 13.1: Egemenliğin Kullanılması Bakı-
ŞEMA 2.2: Anayasa Hukuku Kısımlan ............... 24 mındanDemokrasi Tipleri... ........................... 272
ŞEMA 5 .1: Devlet İktidarları ............................... 103 ŞEMA 13.2: Referandum Çeşitleri ...................... 290
ŞEMA 5.2: Anayasa Yapma Usulleri .................. 107 ŞEMA 14.1: Oy Hakkı ......................................... 299
ŞEMA 5.3: Anayasa Değişikliği Usulü .............. 129 ŞEMA 14.2: Seçim Sistemleri ............................. 316
ŞEMA 6.1: Devletin Hukuki Kişiliği İlkesi ........ 138 ŞEMA 14.3: Seçim Sistemlerinin Değerlendi-
ŞEMA 7.1: Egemenlik ......................................... 163 rilmesi .............................................................. 327
ŞEMA 7 .2: Egemenlik Teorileri .......................... 165 ŞEMA 16.1: Yürütme Organının Yapısı ............ 360
ŞEMA 8.1: Monarşi Çeşitleri .............................. 173 ŞEMA 16.2: Devlet Başkanlarının Sorumluluğu .. 364
ŞEMA 9.1: Devlet Şekilleri ................................. 188 ŞEMA 18.1: Temel Hak ve Hürriyetlerin Sı-
ŞEMA 9.2: Üniter Devletin İdari Teşkilatı ......... 187 nırlandırması Şartlan ..................................... .41 1
ŞEMA 11.1: Kuvvetler Birliği ve Ayrılığına ŞEMA 18.2: Temel Hak ve Hürriyetlerin Ko-
Göre Hükumet Sistemleri ............................... 223 runması Yolları ................................................ 412
TABLOLAR
TABLO 5.1: Asli Kurucu İktidar-Tali Kurucu TABLO 11.2: Avrupa Parlamenter Demokra-
İktidar Karşılaştırması .................................... 130 silerinde Hükumetlerin Ortalama Ömrü ........ 249
TABLO 7.1: Milli Egemenlik ve Halk Egemen- TABLO 11.3: Değerlendirme: Başkanlık ve Par-
liği Teorileri Sonuçlan Arasındaki Farklar ..... 171 lamenter Sistemin Güçlü ve Zayıf Yanlan ...... 251
TABLO7.1: KrallannListesi .............................. 175 TABLO 16.1: Cumhurbaşkanlarımn Statüleri .. .363
TABLO 9 .1: Federasyon - Konfederasyon ......... 196 TABLO 19.1: Anayasa Mahkemesi Üyelerinin
TABLO 9.2: Federal Devlet - Üniter Devlet ...... 197 Seçim Şekilleri .............................................. .431
TABLO 11.1: Başkanlık Sistemi-Parlamenter TABLO 19.2: Amerikan ve Avrupa Modelleri
Sistem Karşılaştırması .................................... 224 Arasında Karşılaştırma ..................................... 44
Bölüm 1
ANAYASA HUKUKUNUN
BİLGİ KAYNAKLARI*
I. ANA YASALAR
Şüphesiz anayasa hukukunun bilgi kaynakları arasında en önemlisi anaya-
salardır. Doğal olarak bir anayasal meseleyle karşılaşıldığında yapılması gere-
ken ilk şey, o konuda anayasada bir kural olup olmadığına bakmaktır.
A TÜRK ANAYASALARI
Türk anayasalarının bilgi kaynakları resmi kaynaklar ve özel kaynaklar
olarak iki gruba ayrılabilir.
1. Resını Kaynaklar.- Resmi kaynaklar arasında Düstur ve TBMM Tuta-
nak Dergisi ve Resmi Gazete yer alır. Bunların en önemlisi Resmi Gazetedir.
Resmi Gazete, İnternet ortamında Cumhurbaşkanlığınca yayımlanır. Ayrıca lü-
zum görüldüğü takdirde, ihtiyaç duyulan sayıda basılı ortamda da yayımlanabi
lir (10 sayılı CBK, ın.2). Resmi Gazete kural olarak günlüktür; ancak bazen
acele yayınlanması lazım gelen bir metin için aynı gün ikinci veya üçüncü bir
sayı daha çıkarılır. Buna "mükerrer sayı" denir. Resmi Gazetenin 1921 'den bu
yana olan bütün sayılarına ücretsiz olarak www.resmigazete.gov.tr adresinden
ulaşılabilmektedir.
* Bu bölüm Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Bursa, Ekin, 2011, c.l, s.1-24'ten
özetlenmiştir. Daha geniş bilgi için oraya bakınız.
1. Genel olarak hukukun bilgi kaynaklan konusunda bkz.: Yaşar Karayalçın ve Aynur Yongalık, Hukukda
Öğretim-Kaynaklar-Metod: Problem Çövne, Ankara, BTHAE Yayınları, Yedinci Baskı, 2008, s.82 vd.
2 ANA YASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
b) Server Tanilli, Anayasalar ve Siyasal Belgeler, İstanbul, Cem Yayınevi, 1976, 670 s.
(Bu derleme 1808'den bu yana bütün Türk anayasalarını [1982 Anayasası hariç] ve
anayasal belgelerini ve keza bazı yabancı anayasaları içermektedir).
B.YABANCIANAYASALAR
Türkçe.- Maalesef belli başlı yabancı anayasaların derlendiği yeni tarihli
bir Türkçe kaynak yoktur. Bu konuda şu derlemeleri zikredebiliriz:
1. Server Tanilli, Anayasalar ve Siyasal Belgeler, İstanbul, Cem Yayınları, 1976, 668 s.
(Bu kaynakta A.B.D., Fransa, İtalya, Almanya, İsviçre, SSCB, Çin, Cezayir Anayasa-
larını bulabilirsiniz. Ancak 1976 tarihli olan bu kaynaktaki Anayasalardan bazıları yü-
rürlükten kalkmış, diğerlerinde de önemli değişiklikler yapılmıştır).
2. Yaşar Gürbüz, Anayasalar, İstanbul, Filiz Kitabevi, 1981, 493 s. (Bu kaynakta A.B.D.,
Almanya, Fransa, İtalya, Çin, SSCB, Çin, Yugoslavya Federal Sosyalist Cumlıuriyeti,
Cezayir ve Kolombiya Anayasalarını bulabilirsiniz. Ancak 1981 tarihli olan bu kay-
naktaki Anayasalardan bazıları yürürlükten kalkmış, diğerlerinde de önemli değişiklik
ler yapılmıştır).
3. Abdurrahman Eren ve Alesker Aleskerli (der.), Yeni Anayasalar: Bağımsız Devletler
Topluluğu ve Baltık Cumhuriyetleri, Ankara, TİKA Yayınları, 2005, 715 s. (Onbeş
devletin anayasası var).
4. Hasan Tunç (der.), Türkiye'ye Komşu DevletlerinAnayasalan, Ankara, Asil Yayın,
2008, 315 s.) (Dokuz devletin anayasası var).
Roux) Les grandes decisions du Conseil constitutionnel, Paris, Dalloz, 16. Baskı,
2011, 590 s.
Fransız Anayasa Konseyinin belli başlı kararlarının İngilizce özet çevirilerine
Venedik Komisyonunun CODICES (www.codices.coe.int/) veritabanından
(CODICES > Precis / Decisions abregees > English > Europe > France) ulaşılabil
mektedir. Yine Konseyin bazı örnek kararlarının İngilizce çevirilerine kendi web
sitesinin İngilizce kısmından (Homepage > Case law) ulaşılabilmektedir (www.
conseil-constitutionneljr/conseil-constitution nel/englishlcase-lawlcase-law.25743.html).
***
Ayrıca çeşitli
anayasa hukuku dergilerinde çeşitli ülkelerin anayasa mahkeme-
lerinin verdiği kararlar hakkında yapılmış karar tahlillerine (case notes) rastlanabi-
lir. Bu açıdan İngilizce şu iki dergiyi zikretmek gerekir: Intemational Journal of
Constitutional Law ve European Constitutional Law Review.
6 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
A. GENEL ESERLER
Anayasa hukukunun üçüncü bilgi kaynağı anayasa hukuku alanında yazılmış
bilimsel eserlerdir. Anayasa hukuku alanında Türkiye' de, Fransa' da, ABD' de ve
diğer bazı ülkelerde yayınlanmış başlıca genel eserler şunlardır (Aşağıdaki kaynak lis-
tesi, anayasa hukukunun kaynaklarını tanıtmak için en güncel eserler dikkate alınarak hazırlan
mıştır. Bu liste, bu kitapta kullanılan kitapların listesi değildir. Bu kitapta kullanılan kaynaklar için
kitabın sonundaki bibliyografyaya bakılmalıdır):
1. Türkiye
Aşağıya sadece anayasa hukukunun genel esasları değil, Türk anayasa hukuku
kitapları da alınmıştır.
ÖZÇELİK (Selçuk), Esas Teşkilat Hukuku Dersleri, Birinci Cilt: Umumı Esaslar, İstan
bul, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınlan, 1982, 325 s.; İkinci Cilt: Tür-
kiye'ııin Siyası rejimi ve Müesseseleri, İstanbul, İÜHF Yayınlan, 1976, 305 s.
RUMPF (Christian), Türk Anayasa Hukukuna Giriş, Ankara, 1995, 201 s.
SABUNCU (Yavuz), Anayasaya Giriş, Ankara, İmaj Yayıncılık, 15. Baskı, 2012, 413 s.
SAĞLAM (Fazıl), Anayasa Hukuku Ders Notları, Lefkoşa, Yakın Doğu Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Yayınları, 2013, 486 s.
SOYSAL (Mümtaz), Anayasaya Giriş, Aııkara, AÜSBF Yayınları, 1969, 293 s.
SOYSAL (Mümtaz), 100 Soruda Anayasanın Anlamı, İstanbul, Gerçek Yayınevi, 11.
Baskı, 1997, 281 s.
TANÖR (Bülent) ve YÜZBAŞIOĞLU (Necıni), 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa
Hukuku, İstanbul, Beta, 16. Baskı, 2016, 565 s.
TANİLLİ (Server), Devlet ve Demokrasi: Anayasa Hukukuna Giriş, İstanbul, Adanı Ya-
yınları, 2000, 653 s.
TEZİÇ (Erdoğan), Anayasa Hukuku, İstanbul, Beta, 20. Baskı, 2016, 590 s.
TİKVEŞ (Özkan), Teorik ve Pratik Anayasa Hukuku, İzınir, Dokuz Eylül Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Yayını, 1982, 529 s.
TUNAYA (Tarık Zafer), Siyasal Kurumlar ve Anayasa Hukuku, İstanbul, Araştırma,
Eğitim, Ekin Yayınlan, 5. Baskı, 1982, 688 s.
TUNÇ (Hasan), BİLİR (Faruk) ve YAVUZ (Bülent), Türk Anayasa Hukuku, Ankara,
Adalet, 7. Baskı, 2015, 448 s.
TURHAN (Mehmet), Anayasal Devlet, Aııkara, Naturel, 3. Baskı, 2004, 262 s.
TÜZEL (Sadık), Anayasa Hukuku, İzınir, Ege Üniversitesi İktisadı ve Ticari Bilimler Fa-
kültesi Yayınlan, 3. Baskı, 1969, 397 s.
YAYLA (Yıldızhan), Anayasa Hukuku Ders Notları, İstanbul, Filiz, 2. B., 1986, 183 s.
Türkçeye Çevrilen Bir Almanca Anayasa Hukuku Kitabı: DEPENHEUER (Otto) ve
Christoph Grabenwarter (Ed.), İlyas Doğan (Çev. Ed.), Anayasa Teorisi
(Ve,fassungstheorie), Yayın Yeri Yok, Lale Yayınları, 2014, 983 s.
- Yukarıdaki kitaplara şu beş "pratik kur" kitabım da eklemek gerekir:
GÖZLER (Kemal) Türk Anayasa Hukuku Pratik Çalışmaları, Bursa, Ekin, 7. Baskı,
2016, 400 s.
ODER (Bertil Emrah) ve KANADOĞLU (O. Korkut), Uygulamalı Anayasa Hukuku, İs
tanbul, Beta, 3. Baskı, 2016, 453 s.
TUNÇ (Hasan), BİLİR (Faruk) ve YAVUZ (Bülent), Anayasa Hukuku Pratik Çalışmala
rı, Ankara, Asil, 3. Baskı, 2008, 467 s.
TURHAN (Mehmet) ve GÜVEN (Serhat), Anayasa Hukuku Pratik Çalışmaları, Aııkara,
Naturel, 2005, 276 s.
TAHMAZOĞLU ÜZELTÜRK (Sultan) ve Tevfik Sönmez Küçük, Anayasa Hukuku ve
Türk Anayasa Hukuku Uygulamaları, İstanbul Legal, 2013, 209 s.
2. Fransa
a) 1950 Öncesi (Klasikler)
BARTHELEMY (Joseph) ve Duez (Paul), Traite de droit constitutioıınel, Paris, Dalloz,
1933, 955 s (Tıpkı Basım: Econoınica, 1985; Collection "Les introuvables" des Edi-
tions Pantheon-Assas, 2004).
CARRE DE MALBERG (Raymond), Contribution a la theorie generale de l'Etat, Paris,
Sirey, 1922 (Tıpkı Basım: CNRS, 1962) (2 Cilt). (c.l: 837 s.; c.II, 638 s.)
DUGUIT (Leon), Traite de droit coııstitutionııel, Paris, Ancienne librairie fontemoing, 2.
Baskı, 1921-1925 (5 Cilt). (c.III, 3. Baskı, 1928, 856; c.lV, 1924, 2. Baskı, 932 s.;
c.V: 2. Baskı, 1925, 703 s.)
8 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
4. İngiltere
ALLEN (Michael) ve THOMPSON (Brian), Cases aııd Materials on Constitutional and
Administrative Law, Oxford, Oxford University Press, 11. Baskı, 2014, 736 s.
BARENDT (Eric) lııtroductioıı to Constitutioııal Law, Oxford, Oxford University Press,
1998, 214 s.
BARNETT (Hilaire A.), Constitutional and Administrative Law, Londra, Routledge, 12.
Baskı, 2017, 849 s.
BRADLEY (Anthony W.), Keith D. Ewing ve C.J. C. Knight, Constitutional and Admin-
istrative Law, Londra, Pearson, 17. Baskı, 2018, 832 s.
DE SMITH (S.A.) ve BRAZlER (Rodney), Constitutional and Administrative Law, Lon-
dra, Penguin Books, 9. Baskı, 1998, 720 s.
HOOD PHILLIPS (Owen) ve JACKSON (Paul), Constitutional and Administrative Law,
Londra, Sweet & Maxwell, 8. Baskı, 2001, 984 s.
PUNNETT (R.M.), British Govemıııent and Politics, Carnbridge, Gower Publishing Com-
pany, 4. Baskı, 1985, 557 s.
Y ARDLEY (D.C.M.), lııtroduction to Constitutional and Admiııistrative Law, Londra,
LexisNexis UK, 1995, 224 s.
HAGUE (Rod), HARROP (Martin) ve BRESLİN (Shaun), Comparative Government and Poli-
tics: An Introduction, Houndmilles, Palgrave Macmillan Press, 8. Baskı, 2010, 464 s.
BALE (Tim), European Politics: A Comparative Introduction, Houdmills, Palgrave Macmillan,
3. Baskı, 2013, 480 s.
B. MONOGRAFİLER
Anayasa hukukunu bütünüyle inceleyen sistematik eserlerin aksine, monogra-
filer bu hukuk dalındaki sadece bir konuyu derinlemesine inceler. Bu tür eserler,
inceledikleri konunun ince ayrıntılarına kadar iner. Yüksek lisans tezleri, doktora
tezleri, eskiden mevcut olan doçentlik tezleri ve profesörlük takdim çalışmaları
monografık nitelikte eserlerdir. Anayasa hukuku alanında yazılmış monografileri-
nin bir listesini yapmak mümkün değildir. Burada monografilere örnek olsun diye
sadece birkaç monografi zikrediyoruz:
AKARTÜRK (Ekrem Ali), Parlamenter Rejim Uygulamaları ve Parti Sistemleri, İstanbul, Ye-
ditepe Üniversitesi Yayınları, 2010, 325 s.
BAHÇECİ (Barış), Karşılaştırmalı Hukukta ve Türkiye'de Devlet Başkanının Veto Yetkisi, An-
kara, Yetkin, 2008, 300 s.
BİLİR (Faruk), Siyasi Partilerde Parlamento Adaylarının Belirlenmesi, Ankara, Yetkin, 2007, 385 s.
ÇELİK (Burak), Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu: Yapısal Açıdan Karşılaştırmalı Bir İncele
me, İstanbul XII Levha Yayınları, 2012, 412 s.
ERGÜL (Ozan), Türk Anayasa Mahkemesi ve Demokrasi, Ankara, Adalet, 2007, 262 s.
ESEN (Selin), Karşılaştırmalı Hukukta ve Türkiye'de Olağanüstü Hal Rejimi, Ankara, Adalet,
2008, 316 s.
GÖNENÇ (Levent), Siyasi İktidarın Denetlenmesi - Dengelenmesi ve Yargı, Ankara, Adalet,
2. Baskı, 2015, 242 s.
HAKYEMEZ (Yusuf Şevki), Militan Demokrasi Anlayışı, Ankara, Seçkin, 2000, 278 s.
KANADOĞLU (0. Korkut), Anayasa Mahkemesi, İstanbul, Beta Yayınları, 2004, 316 s.
KORUCU (Serdar), Yargısal Aktivizm: Anayasal Sınırların Yargısal Yollarla Belirlenmesi So-
runu, Ankara, seçkin, 2014, 180 s.
KÖKÜSARI (İsmail), Anayasa Hukukunda Hukuki Güvenlik İlkesi, Ankara, Adalet, 215, 414 s.
KÜÇÜK (Tevfik Sönmez), Parti İçi Demokrasi, İstanbul, 12 Levha, 2015, 622 s.
METİN (Yüksel), Anayasanın Yorumlanması, Ankara, Asil Yayın Dağıtım, 2008.
ODER (Bertil Emrah), Anayasa Yargısında Yorum Yöntemleri, İstanbul, Beta, 2010, 331 s.
ONAR (Erdal), İsrail'in Kendine Özgü Bir Hükumet Sisteminden Eskisine Geri Dönüşü, Anka-
ra, 2003.
ÖDEN (Merih), Seçmenlerin 'Kişi Tercihi' Açısından Seçim Sistemleri, Ankara, Yetkin, 2003, 176 s.
ÖZBUDUN (Ergun), Anayasalcılık ve Demokrasi, İstanbul, İ. Bilgi Ü. Yayınları, 2015, 160 s.
ÖZCAN (Hüseyin), Yasama Bağışıklıkları, Ankara, Seçkin, 2006, 224 s.
ÖZSOY BOYUNSUZ (Şule), Başkanlı Parlamenter Sistem, İstanbul, 12 Levha, 2. B., 2014, 376 s.
SEZER (Abdullah), Seçim Barajları, İstanbul, Legal, 2014, 404 s.
ŞİMŞEK (Oğuz), Anayasa Hukukunda Kişisel Verilerin Korunması, İstanbul, Beta, 2008.
ŞİRİN (Tolga), Türkiye'de Anayasa Şikayeti (Bireysel Başvuru), İstanbul, 12 Levha, 2013, 772 s.
TURHAN (Mehmet), Hükumet Sistemleri, Ankara, Gündoğan Yayınları, 2. Baskı, 1993.
ULUŞAHİN (Nur), Anayasal Bir Tercih Olarak Başkanlık Sistemi, Ankara, Yetkin, 1999.
URAN (Peri), Çift Meclis Sistemi ve Türk Siyasal Tarihindeki Yeri, Ankara, Yetkin, 2008, 379 s.
UZUN (Cem Duran), Siyasi Partilerin Finansmanı, Ankara, Adalet, 2010, 266 s.
YANIK (Murat), Yüce Divan, İstanbul, Der'in Yayınları, 2008, 362 s.
YAVUZ (Bülent), Parlamenter Hükümet Sisteminde ve I 982 Anayasasında Başbakan, Ankara,
Asil, 2008, 306 s.
YAZICI (Serap), Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemleri, İstanbul, Bilgi Ü.Yay., 3.B. 2013, 198 s.
YÜCEL (Bülent), Parlamenter Hükumet Sisteminin Rasyonelleştirilmesi ve Türkiye Örneği,
Ankara, Adalet, 2009, 355 s.
12 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
1. Türkçe
Ülkemizde anayasa hukuku makaleleri şu dergilerde yayınlanmaktadır:
Anayasa Hukuku Dergisi, İstanbul, Legal Yayınevi ve Anayasa Hukuku Araştırmaları
Derneği. İlk sayısı Haziran 2012'de çıkmış bulunmaktadır. En son lü'uncu sayısı çık
mıştır. Türkçe bir anayasa hukuku dergisi çıkması çok gecikmiştir. Bu derginin düzenli
olarak çıkmasını diliyoruz.
Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, Yılda Bir Kez (Bu yayın Ana-
yasa Malıkemesinin kuruluş yıldönümü münasebetiyle yılda bir kere Nisan ayında dü-
zenlenen sempozyumlarda sunulan bildiri metinlerini kapsamaktadır. Türk anayasa
hukukunun önemli bir kaynağı haline gelmiştir. 2013 yılı itibarıyla 30'uncu cildi ya-
yınlanmıştır. Söz konusu yayının bütün ciltlerine ücretsiz olarak http://www.anaya-
sa.gov. trlicsayfalar/yayinlar/anayasayargısı. html adresinden ulaşmak mümkündür).
Yasama Dergisi, Ankara, Yasama Derneği Yayını, 3 Aylık. TBMM yasama uzmanlarının
kurduğu Yasama Derneği tarafından 2006 yılında çıkarılmaya başlanmıştır. En son
28'nci sayısı (Ekim-Aralık 2014) çıkmıştır. Dergide yayınlanan makalelere ücretsiz
olarak http://www.yasader.org/wpl?page_id=ll0 adresinden ulaşılabilir. 2012 yılının
Haziran ayına kadar bir anayasa hukuku dergisinin olmadığı ülkemizde, bu dalın bir alt
dalı olan yasama hukuku konusunda dergi çıkarılması başlı başına bir başarı örneğidir.
2006' dan bu yana 28 sayı çıkarabilen bu Dergiyi kutlamak lazımdır.
Kamu Hukukçulan Platformu Toplantılan.-
KHP'nin yaptığı yıllık toplantıları bir kitap
şeklinde yayınlamaktadır. Bunlarında Türk anayasa hukukunun bir kaynağı haline
gelmesi ümit edilir: Çoğulcu Demokrasi ve Çoğunlukçu Demokrasi İkilemi ve İnsan
Haklan (5 -6 Haziran 2010), Ankara, TBB Yayını, 2011; Küreselleşen Dünyada Ana-
BÖLÜM 1: ANAYASA HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI 13
yasal Demokrasi (19-20 Mayıs 2011), Yakın Doğu Üniversitesi Yayınları, 2013; Ana-
yasa Hulaılamda Yorum ve Nonn Somutlaşması (29-30 Eylül 2012) (Ankara, TBB Yayını,
2013); Hukuk Güvenliği (8-9 Kasım 2013), (Ankara TBB Yayını, 2015); Anayasa Mah-
kemesine Bireysel Başvuru (30-31 Mayıs 2015) (Tebliğ metinlerine ve kitaplara PDF ola-
rak http://www.kamuhukukculari.org/?sayfa=toplantilar den ulaşılabilmektedir)
Aşağıdaki dergiler birer anayasa hukuku dergisi olmamakla birlikte, bu dergi-
lerde de pek çok anayasa hukuku makalesi yayınlanmıştır ve yayınlanmaya devam
etmektedir (Parantez içinde dergilerin tam metinlerine ulaşılabilecek adresler belirtilmiştir):
Amme İdaresi Dergisi (http://www. todaie. edu.tr/yayinlar/dergi_listele.php ?dergi= 1)
Ankara Barosu Dergisi (www.aııkarabarosu.org.tr/SitelerlAııkaraBarosu/ arsiv.htınl)
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (http://auhfaııkara.edu.tr/auhfd/).
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi
(http://www.politics.aııkara.edu.trl?bil=bil_sbfdergisi)
Erzincan Üniversitesi (eski Atatürk Üniversitesi) Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi
(http://www.erziııcaıı.edu.trlbiriın/HukukDergi/).
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (http://web.deu.edu.trlhukuk/
egitimogretim/hfd.htm)
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (İçindekiler: http://hukukgsu.edu.tr/
tr/yayiıılar/hukukl)
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (http://hukuk.gazi.edu.trl/posts/view/
title/yayiıılaıımis-ciltler-17343)
İnsan Hakları Yıllığı (http://www. todaie. edu.tr/yayinlar/dergi_listele.php ?dergi=3)
İstanbul Barosu Dergisi (www.istanbulbarosu.org.tr/yayinlar/BaroDergileri/
BaroDergisi.asp)
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası (www.journals.istanbul.edu.tr/ iuhfın)
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (http://www.selcuk.edu.tr/hukuklbiriınlweb/
sayfa/ayrinti/2102/tr)
Türkiye Barolar Birliği Dergisi (www.barobirlik. org.tr/yayiıılar/ dergi/)
Terazi: Aylık Hukuk Dergisi (İçindekiler: http://www.terazi.com.tr/)
Legal Hukuk Dergisi (İçindekiler: http://www.legal.com. trl uruıı_dergiler.asp#dergil)
Kazancı Hukuk Dergisi (İçindekiler: http://www.kazaııcidergisi.conı/iııdex.asp)
2. Fransızca
Revue du droit public et de scieııce politique en Fraııce et iı l 'etraııger, (RDP), İki aylık.
(Paris, LGDJ/Montchrestien). (1894'ten beri, iki aylık). (Münhasıran anayasa hukııku de-
ğil, kamu hukuku dergisidir. Ancak yüksek oranda anayasa hukuku makalesi yayınlanır).
(http://www.lextenso.fr/weblextenso/revue/revue ?ref=RDP)
Revue française de droit coııstitutionnel (RFDC), (Paris, PUF). (1990'dan beri, Yılda
dört sayı). (http://www.puf.com/Revue_fran%C3%A7aise_de_droit_constitutionnel).
Pouvoirs: Revue d'etudes constitutionnelles et politiques (Paris, Seuil, PUF). (Kısaca
Pouvoirs şeklinde anılır) (1977'den beri) (http://www.revue-pouvoirs.fr/).
14 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
3. İngilizce
Intemational Joumal of Constitutional Law (I. CON). (http://icon.oxfordjournals.
orgD. 2003'ten beri. Yılda dört sayı. New York University School of Law için
Stanford University Libraries' HighWire Press yardımıyla Oxford University Press
tarafından yayınlanıyor. Makale metinlerine Oxford Journals Online (http://www3.
oup.co. uk/ijclawl) veri tabanından ulaşılabilir. Bu veritabamna pek çok üniversite kü-
tüphanesi abonedir.
European Constitutional Law Review (EuConst). 2005'ten Beri. Yılda üç sayı. W.
T. Eijsbouts et al. tarafından yayınlanıyor Amsterdam, Hollanda. T.M.C. Asser Pres
tarafından dağıtımı yapılıyor. ISSN: 1574-0196. Dergiye Cambridge Joumal Online
(http://joumals.cambridge.org/ actionldisplayJournal?jid=ECL) veritabanından ula-
şılabilmektedir.
European Public Law Joumal. 1995'ten Beri. The Institute of European Public Law
at the Law School, Hull University (http://www.hull.ac.uk/law/pubs/eplj.html) için
Kluwer tarafından yılda dört sayı olarak yayınlanıyor. İçindekiler listelerine
http://www. kluwerlawonline. com/toc. php?area=Joumals &mode=
bypub&level=4&values=Joumals--European+ Public+ Law adresinden ulaşılabilir.
Makalelerin tam metinlerine http://atoz.ebsco.com/ veritabanından ulaşılabilir. Bu
veritabamna pek çok üniversite kütüphanesi abonedir.
Yukarıdaki anayasa hukuku dergilerinin dışında İngilizce çıkan çeşitli hukuk fa-
kültesi dergilerinde yığınla anayasa hukuku makalesi yayınlanmaktadır. Örneğin Ari-
zana Law Review, Califomia Law Review, Cambridge Law Joumal, Columbia Law
Review, Duke Law Joumal, Emory Law Joumal, Florida Law Review, Harvard Law
Review, McGill Law Joumal, Michigan Law Review, Stariford Law Review, UCLA Law
Review, Virginia Law Review, Washington Law Review vs. Bu dergilerin ve daha pek
çok hukuk dergisinin tam metinlerine HeinOnline (http://heinonline.org/HOUCurrent
Journals) veritabanından ulaşılabilir.
1. Türkçe
a) "Türk Anayasa Hukuku Sitesi" (www.anayasa.gen.tr).- Türk anayasa metinleri,
yabancı anayasa metinleri için linkler, yerli ve yabancı yüksek mahkeme kararlarına
ulaşmak için linkler, anayasa hukuku alanında yazılmış kitap ve makale listeleri ve bazı
kitap ve makalelerin tam metinleri bulunmaktadır. Keza bu sitede anayasa hukukunun
belli başlı konuları kısaca olsa da işlenmektedir.
b) "Yaşayan Anayasa" (www.yasayananayasa.ankara.edu.tr).- Bu site Levent
Gönenç, Ozan Ergül ve Ersoy Kontacı tarafından hazırlanmaktadır. Türk Anayasa pra-
tiği alanındaki güncel gelişmeler bu siteden izlenebilir. Maalesef Haziran 2012'den beri
güncellenmemektedir.
BÖLÜM 1: ANAYASA HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI 15
d) Türk Anayasa Hukuku Dernekleri.- Ülkemizde 2011 yılında iki tane anayasa
hukuku derneği kurulmuştur. Bunların İnternet siteleri de vardır. Anayasa Hukuku
Araştırmaları Derneği (http://anayasader.org) ve Anayasa Hukukçuları Derneği
(http://www.anayasa.org.trl).
e) "Kamu Hukukçulan Platformu" (www.kamuhukukculari.org/).- KHP toplantı
larında sunulan bildiri ve yapılan tartışma metinlerine ulaşılabilir.
2. Yabancı Dilde
Yabancı dillerde, özellikle İngilizce olarak hazırlanmış pek çok anayasa huku-
ku sitesi vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Constitute: https://www.constituteproject.org/
ICL: International Constitutional Law (A. Tschentscher): www.servat.unibe.ch/icll
The Constitution Society: www.constitution.org
The American Constitution Society: www.americanconstitutionsociety.org/
International Association of Constitutional Law: www.iacl-aidc.org/
Centre for Constitutional Stuclies (Alberta-Canada): www.law.ualberta. ca/centres/ccs/
Oxford Constitutional Law (OXCON): http://oxcon.ouplaw.com/
CODICES: http://codices.coe.int (Avrupa Konseyi Veneclik Komisyonu veritabanı).
Wikipedia: http://eıı.wikipedia.org; Wikipeclia genel bir ansiklopedi olmasına rağmen,
anayasa hukuku ile ilgili pek çok konu hakkında bilgiler vardır. Türkçe versiyonu:
Vikipedi: http://tr.wikipeclia.org/
maya başlanmıştır. Okuyucu, bilgisayardaki kataloga girerek yazar adı, kitap adı, konu
vs. kutularına istenilen bilgileri yazar ve o kitap kütüphanede varsa kitabın tam adı ve
bulunduğu yer (numarası) ortaya çıkar. Kütüphanelerde bilgisayar ortamında tutulan
kataloglarda kitap aramak için artık kütüphaneye de gitmeye gerek yoktur. Zira bu ka-
taloglara internet aracılığıyla on/ine olarak ulaşılabilmektedir. Dolayısıyla kütüphaneye
gitmeden, kütüphanelerde (hatta başka şehirlerdeki ve başka ülkelerdeki kütüphaneler-
de) İnternet üzerinden kaynak taraması yapılabilmektedir. On/ine kaynak taraması yapı
labilecek en önemli yerli ve yabancı kütüphanelerin isimleri ve İnternet adresleri şöyledir:
a) Yabancı Kütüphaneler
ABD Kongre Kütüphanesi (Library of Congress): http://www.loc.gov; Burada online ka-
talog taraması için: http://catalog.loc.gov/
İngiliz Kütüphanesi (The British Library): http://www.bl.uk. Burada on/ine katalog tara-
ması için: http://blpc.bl.uk/
Fransız Milli Kütüphanesi (Bibliotheque nationale de France): www.bnf.fr. Burada onli-
ne katalog taraması için: http://catalogue.bnfjr/
b) Türk Kütüphaneleri
TO-KAT (Toplu Katalog): http://www.toplukatalog.gov.tr/ (Ulakbim ve Kültür ve Tu-
rizm bakanlığı tarafından hazırlanmış yüzlerce Türk kütüphanesinde tarama yapı
labilen bir veri tabanıdır).
Milli Kütüphane: http://www.mkutup.gov.tr
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi: https:/lwww.tbmm.gov.tr/kutuphane/
ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanı: www.ulakbim.gov.tr/cabimlvtluvtlsbvtl
Ankara Üniversitesi (Hukuk ve SBF) Kütüphaneleri: http://kutuphane.ankara.edu.tr/
İstanbul Üniversitesi Kütüphaneleri: http://kutuphane.istanbul.edu.trl
Gazi Üniversitesi Merkez Kütüphanesi: http://lib.gazi.edu.trl
Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi: http://library.ku.edu.trl
Bilkent Üniversitesi Merkez Kütüphanesi: http://library.bilkent.edu.tr/trl
Anadolu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi: http://www.kdm.anadolu.edu.tr/
c) Google Books (https:/lbooks.google.com) ile de kitap taraması yapılabilir. Keza
künyesi bulunulan kitabın bazen tam metııine veya bazı sayfalarına online ola-
rak da ulaşılabilir.
2. Temin Etme.- Aradığınız kitap bulunduğunuz yerdeki kütüphanede varsa, onu
kütüphaneden ödünç alabilirsiniz (Bazı kütüphaneler öğrencilere ödünç kitap vermez).
Kitabın tamamına değil, birkaç sayfasına ihtiyaç duyulursa sadece o sayfaların fotoko-
pisi yaptırılabilir. Maalesef ülkemizdeki üniversite kütüphaneleri fakirdir. Pek çok üni-
versitemizin kütüphanesinde piyasada bulunan pek çok baskı yapmış Türk anayasa hu-
kuku kitapları bile yoktur. O nedenle, Türkiye' de öğrencilerin kütüphanelere güven-
memeleıi, kendi kitaplıklarını oluşturmaya bakmaları gerekir. Piyasada bulunan kitap-
ları temin etmenin en sağlam yolu onları kitapçılardan satın almaktır. Türkiye' de on/ine
olarak şu İnternet sitelerinden kitap satın alınabilir: www.hukukmarket.com, www.
seckin.com.tr, www.legalkitabevi.com veya www.ekinyayinevi.com (Haliyle bu siteler-
deki kitap arama motorları, piyasada bulunan kitaplar bakımından kaynak taraması
yapmak amacıyla da kullanılabilir). ABD' de yayınlanan ve piyasada bulunan anayasa
hukuku kitapları www.amazan.com'dan araştırılabilir ve satın alınabilir. İngiltere'de
yayınlanan kitaplar için aynı şey www.amazon.co.uk; Fransa'da yayınlanan kitaplar için
www.amazan.fr adresinden yapılabilir.
BÖLÜM 1: ANAYASA HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI 17
KUTU 1.1: Kütüphanelerdeki Kitap Sayıları Konusunda Bir Gazete Haberi.- "The
Europa World of Learning tarafından 2009 yılı için yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye, hem ülkeler, hem
de üniversiteler sıralamasında kütüphane fakiri bir ülke. 2009 yılı itibariyle 20 milyondan fazla cilt kitabı
bulunan ülkeler sıralamasında Moskova'daki Rusya Devlet Kütüphanesi ilk sırada bulunuyor. Bu kütüpha-
nede tam 43 milyon kitap ve periyodik yayın mevcut. Bunu, 32 milyon cilt kitabıyla St. Petesburg'daki
Rusya Ulusal Kütüphanesi takip ediyor. Washington'daki Kongre Kütüphanesi 29 milyon, Pekin'deki Çin
Ulusal Kütüphanesi ise 22 milyon cilt kitapla bunların arkasında sıralanıyor.
Ermenistan'ın başkenti Erivan'daki Ermenistan Bilim ve Teknoloji Enformasyon Merkezi 22 milyon cilt
kitabıyla dikkat çekerken, St. Petesburg'daki Rusya Bilimler Akademisi Kütüphanesi 20 milyon ciltle öne
çıkıyor. Türkiye'nin birikimini yansıtan Milli Kütüphane'de ise sadece 1.136.997 cilt kitap yer alıyor.
Üniversiteler açısından bakıldığında da durum farklı değil. Üniversiteler sıralamasında ilk iki sırayı
Amerikan üniversiteleri paylaşıyor. ABD'nin Harvard Üniversitesi Kütüphanesi'nde 13 milyon 143 bin, Yale
Üniversitesi Kütüphanesi'nde 10 milyon 500 bin kitap yer alıyor. Bunları Kanada'nın Toronto kentindeki
Toronto Üniversitesi Kütüphanesi takip ediyor. Bu kütüphanede 10 milyon 342 bin kitap mevcut. Bunları
da sırasıyla Columbia (9 milyon 400 bin), lllinois (8 milyon 840 bin), Hannover (8 milyon 200 bin), Tokyo
(8 milyon 120 bin) ve Oxford (7 milyon 800 bin) izliyor. Almanya'daki Leipzig ve ABD'deki Princeton üniversi-
telerinin kütüphaneleri ise beşer milyon cilt kitapla 'yoksul' üniversite kütüphaneleri arasında bulunuyor.
Türkiye mi? Türkiye'nin durumu hiç de parlak değil ne yazık ki. Ama biz yine de rakamlara bakalım.
Ankara Üniversitesi Kütüphanesi 722 bin ciltle ilk sırada [Üniversiteye bağlı bütün fakültelerdeki toplam kitap
sayısıdır-K.G.J, lstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi 500 bin ciltle ikinci sırada, ODTÜ Kütüphanesi
478 bin ciltle üçüncü sırada yer alıyor. Önemli üniversitelerimizden Boğaziçi'nin kütüphanesinde 375 bin,
ITO Mustafa inan Kütüphanesi'nde ise 372 bin cilt kitap mevcut" (Sefa Kaplan, "Harvard'da 13 milyon
Boğaziçi'nde 375 bin kitap", Hürriyet Kültür Sanat, 1 Aralık 2009, http://www.hurriyet.com.tr/kultur-
sanat/haber/13078594.asp)
EK: Yukarıda ismi geçen üniversiteler dışındaki üniversitelerimizin durumu daha da acıdır. Örneğin
1975 yılında kurulmuş olan ve 59.963 adet öğrencisi olan Uludağ Üniversitesi Kütüphanesinde sadece
119.165 adet kitap vardır (http://www.uludag.edu.tr/Bologna/oku/dn/31). Maazallah her öğrenci iki kitap
ödünç alsa kütüphanede kitap kalmayacak! il Halk Kütüphanelerinin durumu daha da içler acısıdır. Örne-
ğin 2.787.539 nüfuslu bir il olan Bursa'nın il Halk Kütüphanesinde sadece 60.113 cilt kitap vardır
(http://www.bursakutup.gov.tr/TR, 104612/istatistikler.htm~. Türkiye'de Milli Kütüphane bile fevkalade fakirdir.
Milli Kütüphanede 1.518.105 cilt kitap vardır (sayılar 2014 yılına aittir). ABD'de Kongre Kütüphanesinde
34,528,818 cilt kitap vardır. ABD'de 3 milyon ciltten fazla kitaba sahip yüzden fazla kütüphane vardır.
ABD'deki ilk 100 kütüphanedeki kitap sayıları için bkz.: www.ala.org/. Dünyadaki büyük kütüphanelerdeki
kitap sayıları için bkz.: https://en.wikipedia.org/ wiki/List_of_largest_libraries.
Bibliyografya.- Ali Fuat Başgil, Esas Teşkilat Hukuku, İstanbul, Baha Matbaası, 1960,
s.3-4; Hüseyin Nail Kubalı, Anayasa Hukuku Dersleri, İstanbul, İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Yayınlan, 1971, s.1-2; Bülent Nuri Esen, Anayasa Hukuku: Genel Esas-
lar, Ankara, Ayyıldız Matbaası, 1970, s.12-13; İlhan Arsel, Anayasa Hukuku (Demokra-
si), Ankara, Doğuş Matbaacılık, 1964, s.4-6; Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, İstanbul,
Beta, 13. Baskı, 2009, s.3-4; Mustafa Erdoğan, Anayasa Hukuku, Ankara, Orlon, 4. bas-
kı, 2007, s.27-30; Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Metodolojisi, Bursa, Ekin, 1999,
s.194-196; Louis Favoreu, et al., Droit constitutionnel, Paris, Dalloz, Yedinci Baskı,
2004, s.1-27, 314-323; Louis Favoreu, "Le droit constitutionnel, droit de la constitution
et constitution de droit", Revuefrançaise de droit constitutionnel, no 1, 1990, s.85; Do-
minique Turpin, Droit constitutionnel, Paris, P.U.F., "Quadrige", 2003, s.1-10; Bertrand
Mathieu ve Michel Verpeaux, Droit constitutionnel, Paris, PUF, Coll. Droit fondamental,
2004, s.19-20; Jean-Louis Mestre, "Les emplois initiaux du l'expression 'droit constitu-
tionnel"', Revue française de droit constitutionnel, no 55, 2003, s.451-472; Vlad Cons-
tantinesco ve Stephane Pierre-Caps, Droit constitutionnel, Paris, Presses Universitaires
de France, Themis droit public, İkinci Baskı, 2006, s.7-10; Erle Oliva, Droit constitu-
tionnel, Paris, Dalloz, Altıncı Baskı, 2007, s.1-4.
PLAN:
1. Terminoloji
II. Anayasa Hukukunun Tanımı, Konusu ve Kısımlan
1II. Anayasa Hukukunda Yaklaşım Biçimleri
IV. Anayasa Hukuku ile Siyaset Bilimi, Siyasal Felsefe ve Siyasi Tarih Arasındaki İlişki
V. Anayasa Hukuku ile Hukukun Diğer Dallan Arasındaki İlişki
VI. Anayasa Hukukunun Tarihsel Gelişimi
VII. Niçin Anayasa Hukukunu Öğrenmek Gerekli?
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.l, s.25-101 'den özetlenmiştir. Daha
geniş bilgi için oraya bakınız.
20 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
I. TERMİNOLOJİ1
Bibliyografya.- Başgil, op. cit., s.3-4; Kubalı, op. cit., s.1-2; Esen, Anayasa Hukuku:
Genel Esaslar, op. cit., .s.12-13; Arsel, Anayasa Hukuku (Demokrasi), op. cit., s.4-6;
Teziç, op. cit., s.3-4; Erdoğan, Anayasa Hukuku, op. cit., s.27-29.
A. "ANAYASA" TERİMİ
Türkçe "anayasa" kelimesi, İngilizce ve Fransızca constitution 2 (Fran-
sızca konstitüsyon; İngilizce ,konstı'tyu:şın okunur) kelimesinin karşılığı ola-
rak kullanılmaktadır. Fransızca constitution kelimesi constituer3 fiilinden
türemiştir. Constituer fiili ise "oluşturmak, teşkil etmek, meydana getirmek,
kurmak, tesis etmek" anlamlarına gelmektedir4 • O halde constitution 'u
"oluşum", "kuruluş" olarak Türkçeye çevirebiliriz. Türkçede constitution
kelimesinin karşılığında sırasıyla "kanun-ı esası", "teşkilat-ı esasiye kanu-
nu" ve "anayasa" kelimeleri kullanılmıştır.
1876 Anayasamızın resmi adı "Kanun-ı Esası"dir. "Esası", "asıl ve te-
mele mensup, esasla ilgili" demektir5 • O halde "kanun-ı esası", "asıl ka-
nun", "temel kanun" demektir. Dolayısıyla "temel kanun" anlamına gelen
"kanun-ı esası" terimi, "kuruluş" anlamına gelen Fransızca "constitution"
terimini karşılamaktan uzaktır.
1921 ve 1924 Anayasalarımızın resmi adı ise "Teşkilat-ı Esasiye Kanu-
nu"dur. "Teşkilat-ı esasiye", "esas teşkilat", yani "temel kuruluş" demektir.
Yukarıda açıkladığımız gibi Fransızca "constitution" kelimesi de "kuruluş"
anlamına gelmektedir. Dolayısıyla "teşkilat" terimi, Fransızca "constitu-
tion" terimini anlam olarak karşılamaktadır. Herhalde 1920'li yıllarda bu
"teşkilat"a, onu demek, vakıf, şirket gibi özel teşkilatlardan ayırmak ama-
cıyla ve 1876'nın mirasıyla bir de "esasiye" sıfatı eklendi. Böylece "teşki
lat-ı esasiyye" veya "esas teşkilat", Fransızca constitution kelimesinin doğ
ru bir karşılığı olarak o yıllarda Türkçede kullanılır oldu.
1. Bu konuda daha geniş bilgi için bkz.: Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Metodolojisi, Bur-
sa, Ekin, 2. Baskı, 1999, s.131-134.
2. İtalyanca costituzione, İspanyolca constitucion, Almanca Ve1fassung.
3. İngilizce to constitute fiili.
4. Tahsin Saraç, Büyük Fransızca-Türkçe Sözlük, İstanbul, Adam Yayınları, 1990, s.310 (consti-
tuer maddesi).
5. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara, Aydın Kitabevi, 1984,
s.271 ("esası" maddesi).
BÖLÜM 2: ANAYASA HUKUKU KAVRAMI 21
"Anayasa" terimi, resmi olarak ilk defa 1945 yılında kullanıldı. 1924 tarih-
li "Teşkilat-ı
Esasiye Kanunu" 1945 yılında "mana ve kavramda bir değişiklik
yapılmaksızın Türkçeleştirilmiş" ve yerine 1O Ocak 1945 tarih ve 4695 sayılı
"Anayasa" kabul edilmiştir. Bu Anayasa, 1952 yılında kaldırılarak, 1924 tarihli
"Teşkilat-ı Esasiye Kanunu" tekrar yürürlüğe konulmuştur. 1961 ve 1982 Ana-
yasalarımızın başlığı da "Anayasa"dır.
6. Yaygın hata terkedilmiş doğrudan yeğdir (Ali Fuat Başgil, Esas Teşkilat Hukuku, İstanbul,
Baha Matbaası, 1960, s.3; Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, İstanbul, Beta, 13. Baskı, 2009, s.3).
7. Ortak hata hukuk yaratır (Türk Hukuk Kurumu, Türk Hukuk Lügatı, Ankara, Türk Hukuk Ku-
rumu Yayınları, 1944, s.560.)
22 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
A. TANIMI
Birçok yazar anayasa hukukunu çok değişik şekillerde tanımlıyorsa9 da bu
tanımların ortak özelliklerinden hareketle şöyle bir anayasa hukuku tanımı ya-
pılabilir:
TANIM: Anayasa hukuku, yasama, yürütme ve yargı gibi devletin temel organlarının
kuruluşunu, işleyişini ve bu organlar arasındaki karşılıklı ilişkileri ve devlet karşısın
da vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen hukuk kurallarını inceleyen
bir hukuk bilimi dalıdır.
B. KONUSU
Anayasa hukukunun belli başlı iki veçhesi vardır: Bunlardan birincisi dev-
letin temel organlarıyla, ikincisi ise vatandaşların temel hak ve özgürlükleriyle
ilgilidir. Birinci veçhesinde anayasa hukuku, yasama, yürütme ve yargıdan olu-
şan devletin temel organlarının, bir yandan kuruluşunu, diğer yandan işleyişini
ve bu organların arasındaki karşılıklı ilişkileri incelemektedir. İkinci veçhesin-
de ise anayasa hukuku, vatandaşların devlet karşındaki temel hak ve özgürlük-
lerini incelemektedir.
ŞEMA 2.1: Anayasa Hukukunun Konusu
Türk anayasa hukuku konularını biz ayrı kitapta inceledik. Bu konular için
o kitabımıza bakılabilir 10 • Elinizde tuttuğunuz bu kitap bir "Türk anayasa hu-
kuku" kitabı değil, bir "anayasa hukukunun genel teorisi" kitabıdır. Bu kitapta
münhasıran anayasa hukukunun genel esasları konuları işlenmiştir. Planımız şu
şekilde olacaktır:
A. TARİHİ YAKLAŞIM
Anayasa hukukunun konularına öncelikle tarihi açıdan yaklaşılabilir. Zira,
başta anayasa olmak üzere, anayasa hukukunun incelediği bütün kurum ve ku-
rallar belirli tarihsel koşulların ürünüdür. Anayasa hukukunun incelediği kurum
ve kuralların ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı tarih biliminin yöntemleriyle
araştırılıp, bunların neden ibaret olduğu ortaya konabilir. Ancak unutulmamalı
dır ki bu tür çalışmalar bir hukuk çalışması değil, bir tarih çalışmasıdır.
B.FELSEFIYAKLAŞIM
İkinci olarak, anayasa hukuku konularına felsefi açıdan da yaklaşılabilir.
Zira bir anayasal düzen, sadece tarihi veya hukuki bir vakıa değil, aynı zaman-
da bir değerler ve inançlar sisteminin somutlaşması, harekete geçirilmesidir 12 •
Diğer yandan, anayasa hukuku kurum ve kurallarının özünü anlamak, gerçek
niteliğini ortaya koyabilmek ve ayrıntılarda kaybolmamak için, felsefi bir bakış
açısıyla bakmak gerekir 13 • Nihayet, anayasalar "daha iyi" bir düzen yaratmak
amacıyla yapılır. Bir anayasayla hedeflenen bu "daha iyi"nin ortaya konulması
ve ideal bir temel kuruluşun ideal ilkelerinin saptanması gerekir. Tüm bunlar
ise spekülatif düşünceyi ön planda tutarak felsefi bir yaklaşımla yapılabilir.
Şüphesiz böyle bir yaklaşımda büyük yarar vardır. Ancak böyle bir yaklaşım
biçimiyle yapılan çalışma bir hukuk çalışması değil, bir felsefe çalışmasıdır ve
dolayısıyla anayasa hukukçularının uzmanlık alanının dışında kalır.
C. SOSYOLOJİK YAKLAŞIM
Nihayet, anayasa hukuku konularına sosyolojik aç_ıdan da yaklaşılabilir.
Bu takdirde bu konular ampirik açıdan incelenir;gözlem yoluyla elde edilen
veriler sistemleştirilir, genellemelere varılır, örüntüler saptanır; neticede anaya-
sa hukuku kurum ve kurallarının "kanun"larına ulaşılmaya çalışılır. Örneğin
anayasa hukukunun klasik konularından biri olan seçimler konusunda sık sık
"saha çalışmaları" yapılmakta, örneğin seçmenlerin oy verme davranışları am-
pirik açıdan incelenmektedir. Şüphesiz anayasa hukukunun incelediği konulara
sosyolojik açıdan da yaklaşılmalıdır. Bu tür konularda bir ampirik çalışma, bir
11. Bu başlık Gözler, Anayasa Hukukunun Metodolojisi, op. cit., s.157-163'ten özetlenmiştir.
12. Yahya Kazım Zabunoğlu, Kamu Hukukuna Giriş, Ankara, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Yayınları, 1973, s.25-26.
13. Yavuz Abadan, "Siyasette Nazariye ve Tatbikat Münasebeti ve Türk Anayasa Sistemi", İnceleme
ler, Ankara, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, 1960, s.95; Yavuz Abadan,
"Amme Hukukunun Konusu ve Öğretim Metodu", Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt XX,
1965, Sayı 3-4, s.407.
26 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
siyasal sosyoloji çalışması, bir siyasal bilim çalışması fevkalade gereklidir. An-
cak kanımızca bu tür çalışmaları yapmak anayasa hukukçularının işi değildir.
Bu tür ampirik çalışmalar, anayasa hukukunun değil, siyasal bilimin görevine girer.
D. HUKUKİ YAKLAŞIM
Nihayet anayasa hukuku konularına hukukf açıdan da yaklaşılabilir. Zira
anayasa hukukunun inceleme konusu olan kurum ve kurallar kaynaklarını pozi-
tif hukuki metinlerde bulmaktadır. Bir konuya hukuki açıdan da iki değişik şe
kilde yaklaşılabilir: Bir kere, incelenmesi istenilen konu, pozitif hukuk kuralları
çerçevesinde ele alınabilir. Bu konuyu düzenleyen hukuk kurallarının anlam ve
içeriği ile ilgili sistematik açıklamalar getirilebilir. İkinci olarak, aynı konu po-
zitif hukuk kurallarından ve bunların uygulanmasına ilişkin sorunlardan bağım
sız olarak, genel bir düzeyde ele alınabilir.
14. Hukukun genel teorisi hakkında bkz. Kemal Gözler, Hukukun Genel Teorisine Giriş, Ankara, US-
A Yayıncılık, 1998, s.1-23.
BÖLÜM 2: ANAYASA HUKUKU KAVRAMI 27
15. Zeki Hafızoğulları, "Hukuk ve Ceza Hukuku Biliminin Konusu ve Sınırlan Sorunu", Ankara Üni-
versitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XXXV, 1978, Sayı 1-4, s.274-279.
28 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Karşı Görüş: Anayasa hukukunda yaklaşım biçimleri hakkında bir karşı görüş için bkz.:
Gökhan Ahlgan, "Diyalektik Bir Anayasa İncelemesi İçin Çerçeve Girişimi", Ankara Üniversi-
tesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 70, No. 1, 2015, s.65-110.
16. Michel Troper, "Un systeme pur du droit: le positivisme de Kelsen", in Pierre Bouretz (sous la
direction de-), La force du droit: panorama des debats conteınporains, Paris, Editions Esprit,
1991; Michel Troper, Pour une theorie juridique de l'Etat, Paris, P.U.F., Coll. "Leviathan",
1994, s.35.
17. Hans Kelsen, Theorie pure du droit, ("Reine Rechtslehre"nin 2'nci Baskısından Charles Ei-
senmann Tarafından Yapılan Fransızca Çeviri), Paris, Dalloz, 1962, s.1-2.
18. Hans Kelsen, General Theory of Law and State, (Çev. Anders Wedberg), Cambridge, Massachu-
setts, Harvard University Press, 1946, preface, s.xiii. Bu konuda bkz. Troper, "Un systeme pur du
droit", op. cit., s.123; Troper, Pour une theorie juridique de l'Etat, op. cit., s.35.
BÖLÜM 2: ANAYASA HUKUKU KAVRAMI 29
rıda açıklandığı gibi anayasa hukuku devletin temel organlarının kuruluş ve iş
leyişini incelemektedir. Siyaset biliminin konusunun ne olduğunu söylemek
burada bizim üzerimize vazife değildir. Ancak siyaset bilimi kitaplarına bakıl
dığında, siyaset biliminin, çeşitli siyasal olguların yanında eskiden beri ve hala
siyasi iktidarı ve özelliklede devleti incelediği söylenebilir. Şüphesiz devlet ve
devlet organları, modern siyaset biliminin tek inceleme konusu değildir; ancak
bu konuların, eskiden olduğu gibi bugün de siyaset biliminin inceleme alanında
bulunduğu söylenebilir.
Hatta anayasa hukuku ile kamu hu- KUTU 2.2: "Anayasa Hukuku Ge-
kukunun diğer dalları arasında zaman za- çer, İdare Hukuku Baki Kalır".- Fransa
ve Türkiye gibi pek çok anayasanın ya-
man konu tedahülleri (konuların iç içe geç-
pıldığı ülkelerde, idare hukuku, anayasa
mesi) de söz konusu olmaktadır. Örneğin hukukuna nazaran daha istikrarlıdır. Yeni
devletin bir organı olan "yürütme orga- anayasayla devletin temel kuruluşu yeni-
nı", hem anayasa hukukunun, hem de den belirlenir; ama "idare"nin kuruluş ve
işleyişi büyük ölçüde aynı kalır. Bu duru-
idare hukukunun inceleme alanına girer.
mu ifade etmek için Almanya'da "anaya-
Genellikle yürütme organının üst kısım sa hukuku geçer; idare hukuku baki kalır
larının (Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan- ( Verfassungsrecht vergeht, Verwaltungs-
lar Kurulu, bakanların) esas itibarıyla idare recht bestehf)'' özdeyişi kullanılmakta
hukukunun değil, Anayasa hukukunun dır19. Bu özdeyiş, idare hukukunun de-
vamlılığını dile getirir ki, bu büyük ölçüde
inceleme alanına girdiği söylense de, bü- doğrudur. Örneğin Fransa'da 1789 Dev-
tün idare hukuku kitaplarında Cumhur- riminden bu yana, 16 Anayasa ve 19 ge-
başkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu, ba- çici rejim görülmesine20 , yani Anayasa
kanlar da incelenmektedir. Keza yürütme kuralları iki yüzyılda 30 küsur defa de-
ğişmesine rağmen, idare hukuku kuralları
organının düzenleyici işlemleri (KHK,
büyük ölçüde değişmeden kalmış, ana-
tüzük, yönetmelik) hem anayasa hukukun- yasal gelişmelerden büyük ölçüde etki-
da, hem de idare hukukunda incelenir. lenmemişlerdir21.
Anayasa hukuku ile kamu hukukunun diğer dalları olan mali hukuk ve ce-
za hukuku arasında da çok sıkı ilişkiler vardır. Malı hukukun temel ilkelerinden
pek çoğu aynı zamanda anayasa hu)rukunda da incelenir. Örneğin "kanunsuz
vergi olmaz" ve dolayısıyla "temsilsiz vergi olmaz" ilkeleri, aynı zamanda ana-
yasa hukukunda da incelenen ilkelerdir. Zira bu ilkeler nedeniyle tarihte parla-
mentolar ortaya çıkmış ve daha sonra yasama yetkisini yavaş yavaş ele geçir-
19. Hartmut Maurer, Droit administratif alleınand (Çev: Michel Fromont), Paris, L.G.D.J., 1994, s.21.
20. Dmitri Georges Lavroff, Le droit constitutionnel de la Ve Republique, Paris, Dalloz, 1995, s.19-21.
21. Georges Vedel, "Discontinuite du droit constitutionnel et continuite du droit administratif: le rôle
du juge", Melanges Marcel Waline, Paris, LGDJ, 1974, s.677.
32 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
mişlerdir22 •
Bugün Türkiye'de mali hukukun pek çok ilkesi 1982 Anayasasında
(örneğin m.73, 161-165) bulunmaktadır. Aynı şekilde ceza hukukunun temel
ilkelerinden pek çoğu da günümüzde anayasal ilke durumundadır. Örneğin
Türkiye' de 1982 Anayasasının 37 ve 38'inci maddelerinde neredeyse ceza hu-
kukunun bütün temel ilkeleri sayılmaktadır.
Hatta günümüzde eskiden pek görülmediği ölçüde anayasa hukuku ile özel
hukuk dalları arasında da yakın ilişkiler ortaya çıkmaktadır. Zira bir kere özel
hukukun temelinde bulunan mülkiyet hakkı, özel teşebbüs hürriyeti gibi temel
hak ve hürriyetler, hep anayasal temel hak ve hürriyetler konumundadır. Örne-
ğin 1982 Türk Anayasası özel hukukun inceleme sahasında bulunan, mülkiyet
(m.35), dernekler (m.35), aile (m.41), sözleşme hürriyeti (m.49) toplu iş söz-
leşmesi (m.53) gibi pek çok konuyu doğrudan doğruya veya dolaylı olarak dü-
zenlemiştir. İkinci olarak, özel hukukla ilgili bir konu anayasada ayrıca düzen-
lenmemiş olsa bile, özel hukuk kurallarının da anayasanın diğer kurallarına
(örneğin eşitlik ilkesine) uygun olma zorunluluğu vardır. Zira, özel hukuk ala-
nındaki medeni kanun, borçlar kanunu, ticaret kanunu gibi temel kanunlar da
normlar hiyerarşisinde anayasanın altında yer almakta ve dolayısıyla anayasaya
uygun olmak zorundadırlar. Keza aynı sebepten dolayı, hukuk alanındaki temel
kanunlar (medeni, borçlar, ticaret ve ceza kanunları) anayasa mahkemelerinin
yargısal denetimine tabidir. Örneğin Türkiye' de Anayasa Mahkemesinin Medeni
Kanunda, Ticaret Kanunundaki ve Ceza Kanunundaki pek çok hükmü iptal ettiği
görülmüştür (Örnek için aşağıdaki KUTU 2.3'e bakınız). Böyle bir ortamda, özel
hukukçuların anayasa hukukuna ilgisiz kalmaları beklenemez. Neticede, özel hu-
kukun artan bir oranda anayasallaştığından söz edilmektedir.
KUTU 2.3: ÖRNEK ANAYASA MAHKEMESİ KARARLAR!
Örnek 1.- 1926 tarihli eski Türk Meden1 Kanununun 310'uncu maddesinin ikinci fıkrası cinsel
ilişki sırasında erkeğin evli olması durumunda hakimin babalığa hükmetmesini yasaklıyordu.
Böylece evlilik dışında doğan çocuk ile doğal babası arasında (doğal babasının bir başka kadın
la evli olmasından dolayı) sahih nesep ilişkisi kurulamıyor ve bu şekilde doğan çocuk, gerçek
babasının soyadını taşıyamıyor ve onun mirasçısı olamıyordu. Eski Meden1 Kanunun bu hükmü
(m.310/2), 1961 Anayasasının eşitlik ilkesini düzenleyen 12'nci ve "aile Türk toplumunun temeli-
dir" diyen 35'inci maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından 21 Ma-
yıs 1981 tarih ve E.1980/29, K.1981/22 sayılı kararıyla iptal edilmiştir (AMKD, Sayı 19, s.102-129).
Örnek 2.- 1926 tarihli eski Türk Meden1 Kanununun 443'üncü maddesinin ikinci fıkrası, ne-
sebi gayri sahih çocuğun babasından nesebi sahih çocukların aldığı mirasın yarısı oranında mi-
ras almasını öngörüyordu. Bu hüküm, bir babanın nesebi sahih çocukları ile nesebi gayri sahih
çocukları arasında eşitsizlik yaratıyordu. Bu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından 11 Eylül
1987 tarih ve E.1987/1, K.1987/18 sayılı kararıyla iptal edilmiştir (AMKD, Sayı 23, s.306-308).
Örnek 3.- 1926 tarihli eski Türk Medenı Kanununun 292'inci maddesi zina mahsulü çocuğun ta-
nınmasını yasaklamıştı. Bu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından 28 Şubat 1991 tarih ve E. 1990/15,
K.1991/5 sayılı kararıyla Anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiştir (AMKD, Sayı 27, Cilt 1, s.161-181 ).
22. Kemal Gözler, "İngiltere'de Parlamento Neden ve Nasıl Ortaya Çıktı: Mali Hukukun Anayasa
Hukukundan Eskiliği Üzerine Bir Deneme", Prof Dr. Mualla Öncel'e Armağan, Ankara, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 2009, c.I, s.365-374 (www.anayasa.gen.tr/mali-hukuk.htm).
BÖLÜM 2: ANAYASA HUKUKU KAVRAMI 33
Örnek 4.- 1926 tarihli eski Türk Ceza Kanununun 441 'inci maddesi kocanın zinasını karının
zinasına göre farklı bir şekilde cezalandırıyordu. 440'ıncı maddeye göre karının zina suçunu iş
leyebilmesi için bu fiili bir defa yapması yeterli iken, 441 'inci maddeye göre ise kocanın zina su-
çunu işleyebilmesi için karısı ile ikamet etmekte olduğu evde yahut herkesçe bilinecek surette
başka yerde karı koca gibi geçinmek için bir kadını tutması gerekiyordu. Anayasa Mahkemesi bu
hükmü Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı görerek 23 Eylül 1996 tarih ve E. 1996/15, K.1996/34
sayılı Kararıyla iptal etmiştir (AMKD, Sayı 32, c.2, s.800-809).
23. Bu konuda bkz. Gözler, Anayasa Hukukunun Metodolojisi, op. cit., s.194-196; Dominique Turpin,
Droit constitutionııel, Paris, P.U.F., "Quadrige", 2003, s.7; Bertrand Mathieu ve Michel Ver-
peaux, Droit constitutionnel, Paris, PUF, 2004, s.19-20.
24. Turpin, Droit constitutionnel, op. cit., s.7.
25. Louis Favoreu, "Le droit constitutionnel, droit de la constitution et constitution de droit", Revue
française de droit constitutionnel, no 1, 1990, s.85.
34 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİT AB!
A. FRANSA'DA
Bibliyografya.- Bu başlık, Gözler, Anayasa Hukukunun Metodolojisi, op. cit., s.180-255'ten
özetlenmiştir. Anayasa hukukunun tarihsel gelişimi konusunda aynca bkz.: Louis Favoreu, et
al., Droit constitutionnel, Paris, Dalloz, Yedinci Baskı, 2004, s.11-27; Dominique Turpin,
Droit constitutionnel, Paris, PUF "Quadridge", 2003, s.1-10; Bertrand Mathieu ve Michel
Verpeaux, Droit constitutionnel, Paris, PUF, Coll. Droit fondamental, 2004, s.17-22; Jean
Gicquel, Droit constitutionnel et iııstitutions politiques, Paris, Montchrestien, 16. Baskı, 1999,
s.21-36; Olivier Duhamel, "Droit constitutionnel", in Olivier Duhamel ve Yves Meny, Dic-
tionnaire constitutionnel, Paris, PUF, 1992, s.320-321; Louis Favoreu, "Le droit constitution-
nel, droit de la constitution et constitution de droit", Revue française de droit constitutionııel,
no 1, 1990, s.71-89; Louis Favoreu, "Propos d'un 'neo-constitutionnaliste"', in Jean Louis
Seurin (sous la direction de-) La constitutioııııalisme aujourd'hui, Paris, Economica, 1984,
s.23-24; Louis Favoreu, La politique saisie par le droit, Paris, Economica, 1988; Georges
Burdeau, "Une survivance: la notion de constitution", Etudes en l'honneur d'Achielle Mestre,
Paris, Sirey, 1956, s.53-62; Pierre Avril, "Une revanche du droit constitutionnel", Pouvoirs, no
49, 1989, s.5-14; François Luchaire, "De la methode en droit constitutionnel", Revue du droit
public, 1981, s.275-329; Michel Troper, Pour une theorie juridique de l'Etat, op. cit., s.239-
262; Michel Mialle, "Le droit constitutionnel et !es sciences sociales", Revue du droit public,
1984, s.263; Marcel Prelot, lııstitutioııs politiques et droit constitutionnel, Paris, Dalloz, Üçün-
cü Baskı, 1963, s.27-35; Maurice Duverger, Droit coııstitutionnel et iııstitutions politiques, Pa-
ris, PUF, 4. Baskı, 1959, c.I, s.VII-VIII; Benoit Jeanneau, Droit coııstitutionnel et iııstitutions
politiques, Paris, Dalloz, Sekizinci Baskı, 1991, s.1-3; Dmitri Georges Lavroff, Le droit coııs
titutioıınel de la Ve Republique, Paris, Dalloz, 1995, s.8-10.
Bir üniversitede ilk defa bir "anayasa hukuku" kürsüsü, 31 Mart 1797 tari-
hinde İtalya'da Ferrara Üniversitesinde kurulmuştur. Bu kürsüye Giuseppe
Compagnoni di Luzo atanmıştır30 . Giuseppe Compagnoni di Luzo aynı yıl
Elementi di diritto costitutizionale... isimli eserini yayınlamıştır. Kısa bir süre
sonra Giuseppe Compagnoni di Luzo görevinden alınmış yerine hakim Grazio
Ronchi-Braccioli atanmıştır. Ancak bu kürsü, Ferrara'mn 23 Mayıs 1799 tarihinde
Avusturyalılar tarafından işgal edilmesi sonucu lağvedilmiştir31 . Fransa'da ise
1834 yılında ilk anayasa hukuku kürsüsü ünlü devlet adamı François Guizot
tarafından Paris Hukuk Fakültesinde kurulmuştur. Bu kürsüye ilk defa Pelle-
grino Rossi atanmıştır32 . Napolyon ın zamanında kürsü kaldırılmış, 1878'de
yeniden kurulmuştur33 .
Fransız anayasa hukukunun gelişmesinde üç dönem gözlemlenebilir: Bi-
rinci dönem "klasik", ikinci dönem "siyasal bilim", üçüncü dönem ise "yeni
anayasa hukuku" dönemidir.
30. Marcel Prelot, lnstitutions politiques et droit constitutionnel, Paris, Dalloz, Üçüncü Baskı, 1963,
s.31; Mestre, op. cit., s.469. 31. Mestre, op. cit., s.470.
32. Prelot, op. cit., s.31. P. Lavigne, "Le comte Rossi, premier professeur de droit constitutionnel fran-
çais", Melanges J.-J. Chevallier, Paris, Cujas, 1977, s.173-178'den nakleden Turpin, op. cit., s.6;
Mestre, op. cit., s.471.
33. Maurice Duverger, Droit constitutiomıel et institutions politiques, Paris, PUF, 1962, c.1, s.l.
34. Adhemar Esmein, Eleınents de droit constitutionnelfrançais et coınpare, Revue par Henry Nezard,
Paris, Recueil Sirey, Cilt I, 1927 (650 s.); Cilt II, 1928 (695 s.). (AÜHF Kütüphanesi: K.4291).
35. Raymond Carre de Malberg, Contribution iı la theorie generale de l'Etat, Paris, Librairie de la
Societe du Recueil Sirey, Cilt I: 1920 (638 s.); Cilt II: 1922 (839 s.) (Tıpkı Baskı: CNRS, 1962).
36. Leon Duguit, Traite de droit constitutioıınel, Paris, Ancienne Librairie Fontemoing, (İkinci Baskı:
1921-1925; Üçüncü Baskı, Cilt I: 1927; Cilt II 1928).
37. Maurice Hauriou, Precis de droit constitutionnel, Librairie du Recueil Sirey, 1929.
38. http://en. wikipedia.orglwiki/File:Adh%C3%A9mar_Esmein.jpg (Kasım 2009) (PD).
39. www.hauriou.net/maurice.lıauriou.lıtınl (Kasım 2009).
40. http://cerccle.u-bordeaux4jr/colloque-des-29-et-30- (Kasım 2009).
36 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
41. Universite Strasbourg lnstitut de Recherches Carre de Malberg, Colloque international, 23-24
septembre 2011 (http://nomodos.blogspot.com/2011/09/univ-strasbourg-institut-de-recherches.htm[)
42. Joseph-Barthelemy ve Paul Duez, Traite de droit constitutionnel, Paris, Librairie Dalloz, 2. Baskı,
1933, 955 s.
43. Julien Laferriere, Manuel de droit constitutionnel, Paris, Domat Montchrestien, 1947, 1112 s.
44. Georges Vedel, Manuel elementaire de droit constitutionnel, Paris, Librairie du Recueil Sirey,
1949, (Tıpkı basımı aynı yayınevi tarafından 1989'da Paris'te yapılmıştır)
45. http://www.academie-francaise.fr/les-immortels/georges-vedel.
46. Duverger, Droit constitutionnel et institutions politiques, op. cit., c.l, s.1.
47. Leon Duguit sadece anayasa hukuku alanında değil, idare hukuku alanında da bir teorinin kurucu-
su olmuştur. Bu akıma da idare hukukunda "kamu hizmeti okulu (Ecole de service public)" den-
mektedir.
BÖLÜM 2: ANAYASA HUKUKU KAVRAMI 37
1970'li yıllarda siyasal bilim yaklaşımı öyle güçlendi ki, siyasal olguların
incelenmesinde siyasal biliınin tekel sahibi olduğu, siyasal olguların hukuki
açıdan incelenemeyeceği iddiasına kadar varıldı. Siyasal bilim yaklaşımının
hakiıniyeti altındaki bu yıllarda, birçok anayasa hukukçusu, anayasa hukukunu
bir "hukuk" olarak mütalaa etmekten ve bir "hukukçu" gibi davranmaktan çe-
kindiler.
48. Dominique Turpin, buna "politistlerin bakış açısı (point de vue des politistes)" demektedir (Turpin,
op. cit., s.3). Yazarın "politistler (politistes) ile kastettiği şey, "political scientists "'tir. Favoreu ise
bu yaklaşım biçimine "politiko-merkezcilik (politico-centrisme)" demektedir. Bu ifadelerin Türkçe
çevirisi pek güzel durmadığından "siyasal bilim yaklaşımı" ifadesini kullanmayı uygun gördük.
49. http://uk. wikipedia.orglwiki ....jpg2.jpg
50. Maurice Duverger, Droit constitutionnel et institutions politiques, Paris, PUF, Dördüncü Baskı,
1959, c.I, s.VII-VIII.
38 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİT AB!
Louis Favoreu'ye göre anayasa, bugün bir "fikir", bir "ideal kavram" ol-
maktan çıkıp, hukuken müeyyidelendirilen ve etkileri vatandaşlar üzerinde his-
sedilen bir "norm" haline gelmiştir54 • Yazara göre, anayasanın norm haline gel-
mesinin birinci sebebi, anayasa yargısının yaygınlaşması ve dolayısıyla anayasa
hukukunun yargısallaşmasıdır 55 .
"Yeni anayasa hukuku (nouveau droit constitutionnel)"nun "içtihadilik",
"uygulama alanının genişlemesi" ve "diğer hukuk <:4lları karşısında üstünlüğü
nü kabul ettirme" olmak üzere başlıca üç tane ayırıcı özelliği vardır:
a) İçtihadilik.- "Yeni anayasa hukuku"nun, "siyasal bilim yaklaşımı"na
nazaran en önemli ayırıcı özelliği, "metne geri dönüş"tür. Bu bakımdan "yeni
anayasa hukuku", "klasik anayasa hukuku"na benzemektedir. Ancak klasik
anayasa hukukunun metinlere atfettiği rol ile yeni anayasa hukukunun metinle-
re atfettiği rol arasında farklılık vardır. Klasik anayasa hukukunda metinleri yo-
rumlayan, yazarların kendileridir. Yani klasik anayasa hukukunda, metninin
yorumcusu doktrindir. Yeni anayasa hukukunda ise, anayasal metinleri yorum-
layanlar artık, anayasa hukukçuları değil, anayasa mahkemeleridir. Diğer bir
ifadeyle, "yeni anayasa hukuku", anayasa metinlerinin doktrinal yorumu üzeri-
ne değil, bu metinlerin anayasa yargısı organları tarafından yapılan yorumları
üzerine kuruludur. Anayasa metinlerinin anayasa yargısı organları tarafından
yorumlanması sonucu, bu yeni dönemde, anayasa hukuku yargısallaşmış, yani
yargıç tarafından uygulanan bir "hukuk" haline gelmiştir. Anayasal metinleri
51. Louis Favoreu, "Le droit constitutionnel, droit de la constitution et constitution de droit", Revue
française de droit constitutionnel, no 1, 1990, s.71-89; Louis Favoreu, La, politique saisie par le
droit, Paris, Economica, 1988; Louis Favoreu, "Propos d'un 'neo-constitutionnaliste"', in Jean
Louis Seurin (sous la direction de-) La, constitutionnalisme aujourd'hui, Paris, Econorrıica, 1984,
s.23-24.
52. Stephane Pinon, "Le 'nouveau droit constitutionnel' a travers les ages", Vlle Congres fran-
çais de droit constitutionnel, 27 septembre 2008, www.droitconstitutionnel.org/congresPa-
ris/comC2/PinonTXT.pdf (Aix-Marseille III Üniversitesi Hukuk Fakültesi Aix-en-Provence'ta
bulunmaktadır).
53. http://www.droitconstitutionnel.org/images/favOOl.jpg (Kasım 2009)
54. Favoreu, "Le droit constitutionnel...", op. cit., s.27.
55. lbid.
BÖLÜM 2: ANAYASA HUKUKU KAVRAMI 39
56. Turpin, op. cit., s.6; Favoreu, "Le droit constitutionnel...", op. cit., s.74-77.
57. Favoreu, "Le droit constitutionnel...", op. cit., s.75-76.
58. lbid.
59. Ibid., s.76-77.
60. Ibid., s.76.
61. Turpin, op. cit., s.7-8; Favoreu, "Le droit constitutionnel...", op. cit., s.85-87.
40 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Sonuç
Fransa' da anayasa hukuku alanında artık siyasal bilim yaklaşımı tamamıy
la terk edilmiş, yerini "yeni anayasa hukuku" anlayışı almıştır. Bunun en güzel
göstergesi anayasa hukuku kitaplarının başlıklarında görülmektedir. Yukarıda
belirttiğimiz gibi, Fransa'da 1960'lı, 79'li ve 80'li yıllarda yazılmış anayasa
hukuku kitapları "anayasa hukuku ve siyasal kurumlar (droit constitutionnel et
institutions politiques)" başlığım taşıyordu. Artık Fransa'da yeni yazılan ana-
yasa hukuku kitaplarında istisnasız olarak sadece "droit constitutionnel (anaya-
sa hukuku)" başlığı kullanılmaktadır. Eskiden yazılmış ve yeni baskıları yapı
lan kitapların birçoğunda da başlıklarından artık "institutions politiques (siyasal
kıırumlar)" veya "siyaset bilimi (science politique)" terimleri atılmıştır.
B. TÜRKİYE'DE
Bibliyografya.- Gözler, Anayasa Hukukunun Metodolojisi, op. cit., s.192-256; Tarık Zafer
Tunaya, Siyası Müesseseler ve Anayasa Hukuku, İstanbul, İkinci Baskı, 1969, s.106-141; Bü-
lent Nuri Esen, Anayasa Hukuku: Genel Esaslar, Ankara, Ayyıldız Matbaası, 1970
(http://auhfankara.edu.trlkitaplar/kamu-hukukulanayasa-hukuku-genel-esaslar-profdr-bulent-
nuri-esen), s.25, 33-38; Hüseyin Atay, "Medreselerin Islahatı", Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, 1982, Cilt 25, s.1-45 (www.egitim.aku.edu.trl Medreseislahi.pdf>.
67. Tarık Zafer Tunaya, Siyası Müesseseler ve Anayasa Hukuku, İstanbul, 2 Baskı, 1969, s.106; Hüse-
yin Atay, "Medreselerin Islahatı", Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1982, Cilt 25,
s.1-45 (www.egitim.aku.edu.tr/Medreseislahi.pdf).
68. Tunaya, Siyası Müesseseler, op. cit., 2. Baskı, s.106.
69. lbid.
70. lbid., s.113.
71. lbid., s.132.
72. lbid.
73. Ibid., s.107, 197-203; Esen, Anayasa Hukuku: Genel Esaslar, op. cit., s.33.
74. Bu şerhler Esen, Anayasa Hukuku: Genel Esaslar, op. cit., s.34'te zikrediliyor.
42 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
75. Tunaya, Siyası Müesseseler, op. cit., 2. Baskı, s.146. Bülent Nuri Esen, Ahmet Mithat'ın Hukuk-u
Esasiye isimli bir taşbasması olduğu belirtiyor; ama kitabın yayın yeri ve tarihini vermiyor.
76. Tunaya, Siyası Müesseseler, op. cit., 2. Baskı, s.147
77. www.kocaeli.be!. tr/images/Conteııt/20090525_alifuadbasgil.jpg
78. Biyografisi AnaBritaıınica 'dan alınmıştır (Cilt III, "Başgil" maddesi).
79. http://www.habibgerez.com/fotolar/foto17.jpg'den tarafımızdan alınan kesit (Kasım 2009).
80. Tunaya, Siyası Müesseseler, op. cit., 2. Baskı, s.143, 195.
81. Esen, Anayasa Hukuku: Genel Esaslar, op. cit., s.34.
BÖLÜM 2: ANAYASA HUKUKU KAVRAMI 43
(Hakarar) Hukuku Esasiye (1926) isimli kitabı olduğu not etmektedir82 • Ankara
Hukuk Mektebinde Ağaoğlu'ndan sonra bu dersi Mahmut Esat (Bozkurt) ver-
miştir (1926). Daha sonra bu ders, bu okulda 1938 yılına kadar Yusuf Ziya
Özer tarafından verilmiştir 83 • Özer'in Mukayaseli Hukuku Esasiye Dersleri
(Ankara, Recep Ulusoğlu Basımevi, 1939) isimli bir kitabı vardır 84 • Yusuf Ziya
Özer'in yerini kısa sürelerle Tahsin Bekir Balta ve Ali Fuat Başgil almıştır.
1944'ten itibaren ise bu Fakültede anayasa hukuku dersi, Bülent Nuri Esen ve
İlhan Arsel tarafından verilmiştir 85 .
Not: Burada sadece Türk anayasa hukukunun tarihsel gelişimi verilmektedir. Gü-
nümüzde anayasa hukuku kitabı yazmış kişiler için yukarıda "Bilgi Kaynakları" başlıklı
birinci bölüme bakınız.
82. Ibid.
83. Tunaya, Siyası Müesseseler, op. cit., 2. Baskı, s.143, 151, 195.
84. Bu kitaba şu adresten online olarak ulaşılabilmektedir: http://aulif.ankara.edu.tr/kitaplar/kamu-
hukuku/ziya-ozer-mukayeseli-hukuku-esasiye-dersleril
85. Ibid., s.195.
86. Özgeçmişi için bkz.: http://bulentnuriesen.com/cv.htm (Kasım 2009).
87. Yazarın yayın listesi için bkz. Ergun Özbudun et al. (Haz.,) Prof Dr. Bülent Nuri Esen'e Arma-
ğan, Ankara, Ankara Ü. Hukuk F. Y., 1977, s.XI-XV. Yukarıdaki liste de buradan alınmıştır.
88. Bu kitaba şu adresten online olarak ulaşılabilmektedir: http://aııhfaııkara.edıı.tr/kitaplar/kamu
hukuku/anayasa-hukuku-geııel-esaslar-profdr-bulent-ııuri-eseııl
89. http://bulentnuriesen.comlcv.htm (23 Temmuz 2012)
90. http:llbyagci.ııetlduyuru/100417.htm (23 Temmuz 2012)
44 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, anayasa hukuku, sadece bir kaç ki-
şiyi değil, herkesi, neredeyse bütün vatandaşları ilgilendiren bir hukuk dalıdır.
O nedenle, anayasa hukuku sadece hukukçular tarafından değil, bütün vatan-
daşlar tarafından belirli bir ölçüde bilinmesi gereken bir hukuk dalıdır. Türki-
ye' de liselerde okutulan "yurttaşlık bilgisi" dersi bir nevi basitleştirilmiş "ana-
yasa hukuku" dersidir. Keza Türkiye'de üniversite düzeyinde, anayasa hukuku
dersi sadece hukuk fakültelerinde değil, üniversitelerin, kamu yönetimi, ulusla-
rarası ilişkiler, maliye, çalışma ekonomisi, iletişim gibi daha pek çok bölümün-
de okutulan bir derstir. Aynı sebeple Türkiye'de anayasa hukuku dersi, polis
okulları, polis akademisi, harp akademisi gibi yüksek öğrenim kurumlarında da
şu ya da bu adlar altında okutulmaktadır. Bunların hepsi yerindedir. Hatta ana-
yasa hukuku, sosyal bilimler alanında eğitim gören bütün üniversite öğrencile
rinin okuyabileceği genel bir ortak ders olarak da görülebilir. ıı
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 27 sayfa boyunca işlenen" Anayasa Hukuku Kavramı", Ana-
yasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 76 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.I, s.25-
101). Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir.
91. Anayasa Mahkemesi, 29 Kasım 1990 Tarih ve E.1990/30 ve K.1990/31 Sayılı Karar, AMKD, Sayı
27, c.I, s.48-64.
92. 347 U.S. 483 (http://laws.findlaw.com/us/347/483.htrrıl).
93. www.archives.gov/publicationslref-info-papers/112/images/linda-brown-lg.jpg (Kasım 2009).
Bölüm 3
ANAYASA KAVRAMI*
Bibliyografya.- Favoreu et al., op. cit., s.68-77; Gicquel, op. cit., s.158-162; Elisabeth
Zoller, Droit constitutionnel, Paris, PUF, 2. Baskı, 1999, s.11-12; Turpin, op. cit., s.100-
112; Marie-Anne Cohendet, Droit constitutionnel, Paris, Montchrestien, 2. Baskı, 2002,
s.67-74; Dominique Chagnollaud, Droit constitutionnel contemporain: (Tome 1: Theorie
generale-Les regimes etrangers), Paris, Armand Colin, 4. Baskı, 2004, c.I, s.20-31; Pac-
tet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.62-64; Bemard Chantebout, Droit constitutionnel,
Paris, Armand Colin, 22. Baskı 2005, s.22-28; Marc Uyttendaele, Precis de droit consti-
tutionnel belge, Bruxelles, Emile Bruylant, 2001, s.74-79; Francis Delperee, Le droit
constitutionnel de la Belgique, Bruxelles, Bruylant, 2000, s.50-54; Anthony W. Bradley
ve Keith D. Ewing, Constitutional and Administrative Law, London, Longman, 13.
Baskı, 2002, s.4-6; Hilaire A. Bamett, Constitutional and Administrative Law, London,
Routledge-Cavendish Publishing Ltd., 7. Baskı, 2008, s.7-9; Owen Hood Phillips, Paul
Jackson ve Patricia Leopold, Constitutional and Administrative Law, London, Sweet &
Maxwell, 8. Baskı, 1997, s.5-9; Eric Barendt, Introduction to Constitutional Law, Ox-
ford, Oxford University Press, 1998, s.1-14; Vicki C. Jackson ve Mark Tushnet, Com-
parative Constitutional Law, New York, Foundation Pres, 1999, s.190-354; K.C.
Wheare, Modem Anayasalar, Çev. Mehmet Turhan, Değişim Yayınlan, Ankara, 1985.
s.21-25; S. A. de Smith ve Rodney Brazier, Constitutional and Administrative Law,
London, Penguin Books, 1989, s.3-28; Rod Hague, Martin Harrop ve Shaun Breslin,
Comparative Govemment and Politics, Houndmills, Macmillan Press, 1998, s.150-155;
Jean Blondel, Comparative Govemment, London, New York, Prentice Hall, 1995, s.215-
223; Constance Grewe ve Helene Ruiz Fabri, Droits constitutionnels europeens, Paris,
PUF, 1995, s.33-46; Georges Burdeau, Traite de science politique, Paris, L.G.D.J., 3.
Baskı, 1983, c.lV, s.25; Dmitri Georges Lavroff, Le droit constitutionnel de la Ve Repu-
blique, Paris, Dalloz, 1995, s.79; Pierre Wigny, Cours de droit constitutionnel, Bruxelles,
Bruylant, 1973; Paolo Biscaretti di Ruffia ve Stefan Rozmaryn, La constitution comme
loifondamentale dans les Etats de l'Europe occidentale et dans les Etats socialistes, Pa-
ris L.G.D.J., Torino, Libreria Scientifica, 1966, s.4-12; Joseph Barthelemy ve Paul Duez,
Traite de droit constitutionnel, Paris, Dalloz, 1933, s.184; Georges Vedel, Droit constitu-
tionnel, Paris, Sirey, 1949, s.112; Jacques Cadart, Institutions politiques et droit constitu-
tionnel, Paris Economica, 3. Baskı, 1990, c.I. s.127; Philippe Ardant, Institutions politi-
ques et droit constitutionnel, Paris, LGDJ, 17. Baskı, 2005, s.49-91.
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.103-224'ten özetlenmiştir.
BÖLÜM3:ANAYASAKAVRAMI 47
1. Kemal Gözler, Hukukun Genel Teorisine Giriş, Ankara, USA Yayıncılık, 1998, s.25-148; Kemal
Gözler, Anayasa Normlanııın Geçerliliği Sorunu, Bursa, Ekin Kitabevi, 1999, s .28-111.
48 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
TANIM: Hukuk kuralları, devletin yetkili organları tarafından konulan ve insan davranış
larını düzenleyen ve cebir ile müeyyidelendirilmiş emir, yasak, izin veya yetkilerdir.
Hukuk kuralı dediğimiz şey, dilbilgisi bakımından bir cümledir. Cümle, en az bir çekimli
fiil içeren kelime veya kelimeler grubudur. Örneğin "bugün hava güzeldir" veya "sınıfta si-
gara içmek yasaktır" şeklinde kelimeler grubu cümledir. Ancak her cümle bir hukuk kuralı
değildir. Bir cümlenin hukuk kuralı olabilmesi için şu dört şartı yerine getirmesi gerekir:
1. Bir kere, bir cümlenin hukuk kuralı olabilmesi için bir emir, yasak, izin veya yetki
içermesi gerekir. Bir emir, yasak, izin veya yetki içermeyen cümleler ve önermeler, hukuk
kuralı olamaz. Örneğin, "bugün hava güzel", "yarın yağmur yağacak", "şu ağacın yaprakları
yeşildir" önermeleri hukuk kuralı olamaz. Çünkü bunlar bir emir veya yasak içermemekte-
dir. Buna karşılık "sınıfta sigara içmek yasaktır"; "ışıkları söndürünüz"; "muhtaç durumda
olan babana yardım et" gibi cümleler birer hukuk kuralı olabilir. Zira bunlarda birer emir ve-
ya yasak vardır. Hukuk kurallarının bir emir veya yasak içermelerine, bir olması gerekeni
ifade etmelerine "normatiflik" denir.
2. İkinci olarak, söz konusu emir veya yasağın bir hukuk kuralı olabilmesi için, bir insan
davranışını düzenlemeye yönelik olması gerekir. Yani, hukuk kurallarının konusu, insan
davranışlarıdır. Diğer bir ifadeyle, hukuk kurallarının muhatabı daima insanlardır. Buna
göre, insan dışı varlıkların davranışlarını düzenlemeye yönelik olan emir ve yasaklar hukuk
kuralı olamaz. Örneğin bir insanı süsüp öldüren öküzün öldürülmesini emreden bir kural,
hukuk kuralı olamaz. Keza güneşin her sabah saat beşte doğması yönünde verilen bir emir
de hukuk kuralı olamaz.
3. Üçüncü olarak, bir insan davranışını düzenlemeye yönelik olan emir ve yasağın hu-
kuk kuralı olabilmesi için, söz konusu emir ve yasağın, herhangi bir kişi tarafından değil,
devletin yetkili organları tarafından konulması gerekir. Yani, hukuk kurallarının koyucusu,
devletin yetkili organlarıdır. Örneğin Türkiye'de kanun şeklindeki emir ve yasakları koyma-
ya Türkiye Büyük Millet Meclisi; tüzük şeklindeki emir ve yasakları koymaya Bakanlar Kurulu,
yönetmelik şeklindeki emir ve yasakları koymaya bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri yetkilidir.
4. Dördüncü olarak, devletin yetkili organları tarafından konulmuş olan ve insan davra-
nışlarını düzenlemeye yönelik olan emir ve yasakların hukuk kuralı olabilmesi için cebir ile
müeyyidelendirilmiş olmaları gerekir. Yani, söz konusu emir ve yasağa muhatabı olan
kişi uymazsa, bu kişiye karşı bir müeyyide uygulanmalıdır. Müeyyide (yaptırım) hukuk kura-
lının ihlaline tepki olarak gösterilen, hukuk düzeni tarafından öngörülen ve devlet tarafından
uygulanan bir cebirdir. Bu cebir, kişinin hayatına (örneğin ölüm cezası), hürriyetine (örneğin
hapis cezası), mal varlığına (örneğin para cezası, tazminata mahkumiyet, vs.) verilen bir
zarar şeklinde ortaya çıkar. Hukuk kuralına uymayan kişi, idam edilir; hapse atılır; para ce-
zasına mahküm edilir; tazminat ödemek zorunda kalır. Bu gibi müeyyidelerle karşılaşmak
istemeyen kişiler de hukuk kurallarına uyarlar. Böylece toplumsal düzen sağlanmış olur.
Sonuç olarak, hukuk kurallarının normatif nitelikte oldukları, yani emir ve yasak içerdik-
lerini; insan davranışlarını düzenlemeye yönelik olduklarını, devletin yetkili organları tara-
fından konulduklarını ve cebrı müeyyideyle donatıldıklarını söyleyebiliriz.
BÖLÜM 3: ANAYASA KAVRAMI 49
3. Hangisi Doğru?
Kanımızca, anayasa tanımında şekli kriter doğrudur. Bu ise, iki nedenden
dolayıdır:
aa) Öncelikle, devletin temel kuruluşuna ilişkin pek çok şey anayasalarda
değil, kanunlarda düzenlenmiştir. Örneğin seçim sistemleri devletin temel or-
ganlarından biri olan yasama organının kuruluşuyla ilgili olduğundan maddi
bakımdan anayasal niteliktedir. Oysa gerek bizde, gerekse başka ülkelerde se-
çim sistemleri anayasayla değil, kanunla belirlenmiştir. Eğer maddi anlamda
anayasa tamını doğru olsaydı, seçim sistemlerini düzenleyen bu kuralları da
anayasa kuralı saymamız gerekirdi ki bu mümkün değildir.
bb) Diğer yandan anayasalarda maddi nitelikleri itibarıyla anayasal nitelik-
te olmayan yığınla kural vardır.
Örneğin 1982 Türk Anayasasında yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarıyla (m.62),
ormanlarla (m.169-170) ilgili hükümler vardır. Bu tür hükümler başka ülkelerin anayasalarında
da bulunmaktadır. Örneğin 18 Nisan 1999 tarihli İsviçre Anayasasında sulara (m. 76), ormanlara
(m.77), avcılığa (m.79), hayvanların korunmasına (m.80), trafik vergilerine (m.86), gezi yollarına
(patikalara) (m.88), alkol üretimi ve tüketimine (ın.105), şans oyunlarına ve lotaryaya (m.106)
ilişkin hükümler vardır3.
2. Çeşitli yazarlardan örnekler için bkz.: Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., s.107.
3. http://www.servat.unibe.ch/icl/szOOOOO_.html (15.3.2010).
4. Raymond Cam~ de Malberg, Contribution ala theorie generale de l'Etat, Paris, Sirey, 1922 (reirn-
pression par CNRS, 1962), c.II, s.527.
BÖLÜM3:ANAYASAKAVRAMI 51
***
Sonuç.- O halde, kendisine "anayasa" denen, normlar hiyerarşisinin tepe-
sinde bulunan ve kanunlardan daha zor değiştirilebilen bir metnin içinde bulu-
nan bütün kurallar, içerik olarak neye ilişkin olursa olsunlar, birer anayasa ku-
ralıdırlar. Buna karşılık, isterse devletin temel kuruluşuyla ilgili olsunlar, ister-
se içerik bakımından ne kadar önemli bir konuya ilişkin olursa olsunlar, anaya-
sa metninin içinde bulunmayan ve değiştirilmesi için kanunlardan daha zor bir
usül gerektirmeyen kurallar birer anayasa kuralı değildirler. ·
SON TANIM: Anayasa, normlar hiyerarşisinde en üst basamakta bulunan ve dolayısıy
la kanunlardan daha zor bir şekilde değiştirilebilen hukuk kurallarının bütünüdür.
1. Yazılı Anayasa
"Yazılı
anayasa (written constitution, constitution ecrite)", adı üstünde
"yazılı"dır. Yani, bu tür anayasanın kuralları, kağıt üzerinde siyah harflerle ifa-
de edilmiştir. Arzu ederseniz, bu tür anayasanın kurallarım okuyabilirsiniz. Di-
ğer bir ifadeyle, yazılı anayasa, bir anayasa içinde olması düşünülebilecek hu-
kuk kurallarının yetkili bir organ tarafından belirli bir belge içinde toplanması
dır. Ancak bu kuralların, mutlaka tek bir metinde toplanması şart değildir. Ör-
neğin tarihte Fransa' da Üçüncü Cumhuriyet Anayasası üç ayrı anayasal kanun-
dan (24 Şubat 1875, 25 Şubat 1875 ve 16 Temmuz 1875 tarihli Anayasal Ka-
nunlar) oluşuyordu. Keza günümüzde de İsveç Anayasası, dört ayrı temel ka-
nundan oluşur: 1974 tarihli Devlet Temel Kanunu (The Instrument of Govern-
ment), 1810 tarihli Tahtın İntikali Kanunu (The Act of Succession), 1949 tarihli
Basın Hürriyeti Kanunu (The Freedom of Press Act) ve 1991 tarihli İfade Hür-
riyeti Hakkında Temel Kanun (The Fundamental Law on Freedom of Expres-
sion)5. Aşağıda yazısız anayasa olarak belirtilen ülkelerin anayasaları dışındaki
bütün ülkelerin anayasaları yazılıdır. örneğin 1787 ABD, 1949 Alman ve 1982
Türk Anayasaları yazılıdır.
TANIM: Yazılı anayasa, kuralları kağıt üzerinde harflerle ifade edilmiş, yani yazılı bir
metne sahip olan anayasadır.
5. http://www.riksdagen.se/temp1ates/R_Page_6357.aspx (15.3.2010).
BÖLÜM3:ANAYASAKAVRAMI 53
nındaki örf ve adet hukuku kurallarından başka bir şey değildir. O halde huku-
ka giriş derslerinde veya daha doğru bir ifadeyle hukukun genel teorisinde örf
ve adet hukuku kurallarının nasıl tanınılandığını görelim: Bir kuralın örf ve
adet hukuku kuralı, yani teamül kuralı olabilmesi için, maddi, manevi ve huku-
ki olmak üzere üç şartı yerine getirmesi gerekir. Buna göre, bir davranış kuralı
nın örf ve adet hukuku kuralı olması için, bir kere, o kuralın toplum içinde
uzunca bir zamandan beri sürekli olarak tekrarlanıyor olması gerekir (maddf
şart). İkinci olarak, sürekli tekrarlanan davranış kuralının uyulması zorunlu bir
kural olduğu yolunda toplumda genel inanç olmalıdır (manevf şart). Üçüncü
olarak söz konusu kuralın hukuk düzeni tarafından müeyyidelendiriliyor olması
gerekir (hukukflik şartı).
Aynı şartlar anayasal teamüller, yani anayasa hukuku alanındaki örf ve
adet hukuku kuralları için de geçerlidir. Yani bir devletin temel organlarının
kuruluş ve işleyişine ilişkin bir davranış kuralının, "yazısız anayasa kuralı" yani
bir anayasal teamül olabilmesi için, bir kere, o kuralın devletin temel organları
nı işgal eden kişi veya kurullar tarafından eski zamanlardan beri sürekli olarak
tekrarlanıyor olması; ikinci olarak toplumda tekrarlanan bu kuralın bağlayıcı
olduğu yolunda bir inanç bulunması ve üçüncü olarak bu kuralın hukuk düzeni
tarafından müeyyidelendiriliyor olması, yani uyuşmazlık halinde yetkili karar
organlarının ve özellikle mahkemelerin bu kural doğrultusunda karar veriyor
olması gerekir. Bu üç şartı yerine getiren kurallar, anayasal teamül oluştururlar
ve bu tür kuralların bütününe de "teamüli anayasa" veya "yazısız anayasa" ismi
verilir. Dolayısıyla yazısız anayasa veya teamüli anayasa şu şekilde tanımlanabilir:
TANIM: Yazısız anayasa veya teamüli anayasa, devletin temel
organlarının kuru-
luş ve işleyişi
konusunda eski zamanlardan beri sürekli olarak tekrarlanan ve bağ
layıcı olduğuna inanılan ve uyuşmazlık halinde hukuk düzeni tarafından da
müeyyidelendirilen kuralların bütünüdür.
Görüldüğü gibi, lngiliz anayasa hukukunun birinci kaynağı, teamülı nitelikte değil, ya-
zılıniteliktedir. Ancak bu metinleri "şeklf anlamda anayasa"dan ayıran özellik, onların hiye-
rarşik bakımdan diğer kanunlardan (legis/ation, statute law, act, bil~ üstün olmamalarıdır.
2. Common Law.- lngiliz anayasa hukukunun ikinci kaynağı common law ['kamın
lo:J'dur. Bu kurallar bir metinde yer almazlar. Bunlar lngiliz mahkemeleri tarafından uygula-
nan kurallardır. A. V. Dicey'nin (Daysi okunur) bu anlamda belirttiği gibi, lngiliz Anayasası,
bir "yargıç yapısı anayasa Uudge-made constitution [cac meyd ,konstr'tyu:şnl)"dır 12 • Kişi özgür-
lüğü, ifade özgürlüğü, dernek özgürlüğü, mahkemelerin içtihatlarıyla kabul edilmiştir • ln-
13
giltere'de temel hak ve özgürlükler hukuku hala büyük ölçüde bir "yargıç-yapısı hukuk
Uudge-made law [cac meyd ıo:J)" niteliğindedir 14 . Keza lngiltere'de Tacın statüsü de yine yar-
gıç yapısı bu hukuk ile belirlenmiştir. Örneğin "Kral haksızlık yapmaz ( The King can do no
wrong)" kuralı, mahkemeler tarafından konulmuş, içtihadı bir kural, bir common /aw kuralı
dır. Bu kurala göre, kral sorumsuzdur. Bu durumda mahkemeler, kralın bir işleminin geçer-
liliği için bu işleme bir bakanın da katılması gerektiği ve bu işlemden bakanın sorumlu ola-
Dicey'ye (Daysi okunur) göre, anayasa konvansiyonları, gerçek anlamda bir hukuk kuralı de-
ğildir. Bunlar mahkemeler tarafından tanınmamaktadırlar. Bunlar daha ziyade siyasal ve
anayasal ahlak kuralları niteliğindedir 23 • Örneğin, yukarıda Kraliçenin Parlamentonun kabul
ettiği kanunları onaylaması gerektiği yolunda bir anayasa konvansiyonunun olduğunu söy-
ledik. Ama eğer Kraliçe, Parlamento tarafından kabul edilen bir kanunu onaylamazsa, yapı
lacak bir şey yoktur. Mahkemeler Kraliçeyi kanunu onaylaması konusunda zorlayamazlar.
Tersine, Kraliçenin onaylamadığı kanunları mahkemeler otantik bir parlamento işlemi ola-
rak kabul edip uygulayamazlar • Keza bir hükumet, Avam Kamarasında (House of
24
Yazılılık bakımından bir parlamentonun işlemi olarak /egislation ve bir mahkeme kara-
rı olarak common law kuralı yazılıdır. Anayasal konvansiyonlar ise yazılı değildir.
Legislation ve common /aw kuralları resmi belgelerde yayınlanır. Anayasal konvansiyonla-
rın ise yayınlandığı resmi bir belge yoktur.
sine göre bu Kanunun 5 ve 6'ncı maddeleri değiştirilebilmesi için Knesset üye tam sayısının salt
çoğunluğu gerekmektedir.
lsrail'de kanun yapmak için normalde Parlamentonun (Knesset) üye tam sayısının salt ço-
ğunluğu değil, oylamaya katılan üyelerin salt çoğunluğu yeterlidir • Üye tam sayısının salt ço-
27
ğunluğu, oylamaya katılanların salt çoğunluğundan daha yüksek bir sayı olduğuna göre, yukarı
da sayılan kanun maddeleri, şeklT anlamda da anayasal nitelikte olduğunu ve yani maddelerin
normlar hiyerarşisinde kanunların üstünde yer aldığı söylenebilir.
Özetle genel olarak lsrail'deki temel kanunların şekli anlamda bir anayasa olmadığını, ama
istisnaen bu Kanunların birkaç maddesinin ("Knesset Temel Kanunu"nun 4, 9A, 34, 44 ve 45'inci
maddeleri, "Çalışma Özgürlüğü Temel Kanunu"nun tümü [tümü 10 maddedir] ve "Kudüs Hakkın
da Temel Kanun"un 5 ve 6'ncı maddeleri) katı bir anayasa niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz.
1. Yumuşak Anayasa
Önce "yumuşak anayasa (constitution souple)" veya diğer bir ifadeyle
"bükülgen anayasa (flexible constitution)" kavramının tanımını yapalım:
TANIM: Yumuşak anayasa, normal kanunlarla aynı usullerle ve aynı organlarca de-
ğiştirilebilen anayasadır.
Öncelikle not edelim ki, yukarıda varlıklarına itiraz edilen "yazısız anaya-
salar" -var oldukları varsayılırsa-, mahiyetleri gereği yumuşak niteliktedirler.
Örneğin İngiltere "anayasası", yazısız olması itibarıyla bir yumuşak anayasadır.
Ancak birer yazılı anayasa olmakla birlikte istisnaen yumuşak olan anaya-
salar da vardır. Bir yazılı anayasanın yumuşak nitelikte olması teorik olarak iki
şekilde mümkündür. Anayasa, ya açıkça normal kanunlar gibi değiştirilebilece
ğini hükme bağlar; ya da değiştirme konusunda hiçbir hüküm içermez. Birinci
durum için örnek bir anayasa bulamadık. İkinci hale ise 1814 ve 1830 Fransız
Şartları29 , 1848 İtalyan Anayasası (Statuto Albertino)30 ve 1921 Türk Anayasası31
örnek gösterilebilir. Bu anayasalar, kendi değiştiriliş usullerini düzenlemedikleri
için normal kanunlar gibi değiştirilebilir; dolayısıyla da yumuşak niteliktedirler.
27. 12 Şubat 1958 tarihli Knesset Hakkında Temel Kanun (Basic Law: Knessset), m. 25. (http://
codices.coe.int/ http://www.knesset.gov.il/laws/special/eng/basic2_eng.htm)
28. James Bryce, Studies in History and Jurisprudence, Oxford, Clarendon Press, 1901, s.124-213.
(Essay III: Flexible and Rigid Constitutions). Bryce 1888'de yayınlanan The American Common-
wealth "katı anayasa (rigid constitution)"dan bahsetmektedir. (http://oll.libertyfund.org/Home3/
HTML.php?recordID=0004.01)
29. Bernard Chantebout, Droit constitutionnel, Paris, Dalloz, 2004, s.31.
30. Chantebout, op. cit., s.31; Erdal Onar, Kaııımların Anayasaya Uygunluğunun Siyasal ve Yargısal
Denetimi ve Yargısal Denetim Alanında Ülkemizde Öncüler, Ankara, 2003, s.13.
31. Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.28.
BÖLÜM3:ANAYASAKAVRAMI 59
Yumuşak anayasa sisteminde yasama organı alelade bir kanun yapar gibi
anayasayı değiştirebilir.Bu nedenle, yumuşak anayasa sisteminde, "anayasanın
üstünlüğü" bir sözden başka bir şey değildir. Zira bu sistemin ayırıcı özelliği,
anayasaların alelade bir kanunla değiştirilebilmesidir. Yumuşak anayasa siste-
minde, anayasa ile kanun normlar hiyerarşisinde aynı basamakta yer alır32 • Bu
nedenle, yumuşak anayasanın anayasallık değeri tartışmalıdır. Yumuşak anaya-
sa, şekli anayasa anlayışına göre anayasa sayılamaz. Çünkü yumuşak anayasa
normlarının en üstün hukuk normu kategorisini temsil ettikleri söylenemez33 •
2. Katı Anayasa
Önce "sert" veya "katı anayasa (rigid constitution, constitution rigide)"nın
tanımını
görelim:
TANIM: Katı anayasa, normal kanunlardan daha farklı organlarca veya daha zor usul-
lerle değiştirilebilen anayasadır.
a) Özel Meclis Usfilü.- Bir kere, anayasa değişikliğinin, sırf bu amaçla oluştu
rulmuş özel bir meclis tarafından yapılması anayasaya katılık sağlar. Örneğin
ABD'de, değişik usullerin yanında, federal düzeyde ve keza her federe devlet dü-
zeyinde, sırf anayasa değişikliği ile görevli konvansiyon meclisinin toplanması
mümkündür (1787 Anayasası, m5). 1958 Fransız Anayasası da Anayasa değişikli
ğinin bir usulü olarak Millet Meclisi ve Senatonun birlikte toplanmasından oluşan
bir Kongre usulünü öngörmüştür (m89/3)
b) Üye Tamsayısımn Salt Çoğunluğu Kuralı.- Normal kanunların kabul edi-
lebilmesi için genellikle adi çoğunluk yeterlidir. Yani bir kanunun kabul edilebil-
32. Pierre Pactet ve Ferdinand Melin-Soucramanien, Droit constitutionııel, Paris, Armand Colin, 24.
Baskı, 2005, s.70.
33. Vede!, Droit constitutionnel, op. cit., s.161.
34. 1964 Irak, 1956 Sudan ve 1929 Vatikan Anayasaları (Cem Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorunu:
Bir Mukayeseli Hukuk İncelemesi, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1974, s.33, dn. 1).
35. Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorunu, op. cit., s.19.
60 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
frage in the Senate) mahrum bırakılamaz. 1949 Alman Anayasasına göre eyaletle-
rin (Liinder) yasama sürecine katılmasına ilişkin anayasa değişikliği yapılması ya-
saktır (m.79/son). Benzer hükümler 1900 Avustralya Anayasası (m.128/5) ve 1920
Avusturya Anayasasında (m.35/4) da vardır.
f) Süre Yasağı.- Bir anayasanın kabul edilmesinden itibaren belli bir süre de-
ğiştirilmesi yasak ise o anayasa yine katıdır. Bazı anayasalar, istikrar amacıyla,
kendilerinin kabul edilmelerinden itibaren belli bir süre içinde değiştirilmesini yasak-
lamaktadır. Örneğin 1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri Anayasası kendisinin
1808 senesinden önce değiştirilmesini yasaklıyordu (m.5). 1791 Fransız Anayasası
ilk dört yılında değiştirilmesini yasaklıyordu. 1976 Portekiz Anayasası (m.284) ve
1975 Yunan Anayasası (m.110) yayınlanmalarından itibaren ilk beş yıl içinde de-
ğiştirilmelerini yasaklıyorlardı.
bu durumda katı anayasa yarar değil, zarar getirmiş olur. (2) Bununla birlikte bir
anayasa, tamamıyla yumuşak da olmamalıdır. Yukarıda belirtildiği gibi tamamıyla
yumuşak bir anayasa, bizzat anayasa tanımıyla çelişir. (3) Devletin temel organla-
rının kuruluş ve işleyişine belirli bir istikrar kazandırmak gerekmektedir. Bu ise az
çok katı bir anayasa ile mümkündür. (4) Ancak bu katılığın optimal derecesini sap-
tamak çok zordur. Bazı ülkelerde parlamentonun üye tam sayısı kuralı, anayasaya
katılık sağlamak için yeterli olurken, birçok ülkede aynı şey için parlamentonun
beşte üç veya üçte iki çoğunluğunun kabul oyu gerekli görülmektedir. (5) Mühim
olan şudur ki, anayasa, sadece parlamentonun alelade çoğunluğunun desteğine sa-
hip olan bir iktidar partisi tarafından değiştirilemesin. Anayasanın değiştirilebilme
si için iktidar partisi, muhalefet partileri ile uzlaşmak zorunda kalsın. Haliyle seç-
menlerin önemli bir çoğunluğunun oyunu alarak parlamentoda anayasayı değiştir
me çoğunluğuna sahip bir iktidar partisi yine de anayasayı değiştirebilecektir.
IIl.ANAYASALARINİÇERİKLERİ
Bibliyografya.- Mustafa Erdoğan, Anayasa Hukuku, Ankara, Orion Yayınları, 3. Baskı, 2005,
s.95-98; Grewe ve Fahri, op. cit., s.41-45; Chagnollaud, op. cit., c.I, s.30-31; Chantebout, op.
cit., s.36-42; Biscaretti di Ruffia ve Rozmaryn, op. cit., s.35-41
Anayasa kavramım incelerken, tasviri bir bakış açısıyla, "anayasaların içerik-
leri (contenu des constitutions, contenu materiel des constitutions)"ni de kısaca
görmekte yarar vardır.
Anayasalara baktığtmızda anayasa metinlerinin genellikle şu kısımlardan oluş-
tuğunu görüyoruz:
Başlangıç (preamble)
Temel İlkeler (basic pıinciples) veya genel hükümler (general provisions)
Temel hak ve hürriyetler (basic rights andfreedoms)
Devletin temel organları (fundamental organs of the state): Yasama (legislature); Yü-
rütme ( executive); Yargı (judiciary)
Diğer hükümler veya çeşitli hükümler (miscellaneous provisioııs)
Anayasanın değiştirilmesi ( Constitutional revision, constitutional amendment)
A. BAŞLANGIÇ 39
Bazı anayasalarda bir "başlangıç (preamble, preambule)" kısmı yoktur. Bu tür
anayasalar, doğrudan doğruya birinci maddeyle başlarlar. Örneğin 1920 Avusturya
Anayasası, 1953 Danimarka Anayasası, Finlandiya, İzlanda, İtalya, Hollanda, Nor-
veç, Romanya, İsveç Anayasalarında bir başlangıç kısmı bulunmamaktadır. Keza
Türkiye'de 1876 Kanun-u Esasisinde, 1921 ve 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunların
da da bir başlangıç kısmı yoktu. Bununla birlikte pek çok anayasada (hatta günü-
müzde anayasaların çoğunluğunda) bir başlangıç kısmı vardır. Başlangıç kısmının
39. Constance Grewe ve Helene Ruiz Fahri, Droit constitutionnels europeens, Paris, PUF, 1995, s.42-43;
Mustafa Erdoğan, Anayasa Hukuku, Ankara, Orion, 3. Baskı, 2005, s.97-98; Murat Sevinç, "Anayasanın
Başlangıç İlkeleri", Ece Göztepe ve Aykut Çelebi, Demokratik Anayasa, İstanbul, Metis, 2012, s.62-90.
64 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
We the People of the United States, in Order Biz, Birleşik Devletler halkı, daha mükemmel bir
to form a more perfect Union, establish Justice, birlik kurmak, adaleti tesis etmek, iç huzuru sağ
insure domestic Tranquility, provide for the lamak, ortak savunmayı temin etmek, genel refahı
common defence, promote the general Welfare, artırmak ve kendimizin ve bizden sonra gelen ne-
and secure the 8/essings of Liberty to ourselves sillerin hürriyetin nimetlerinden yararlanmasını güven-
and our Posterity, do ordain and establish this ce altına almak amacıyla işbu Anayasayı Amerika
Constitution tor the United States of America. Birleşik Devletleri için ısdar ve tesis ediyoruz.
ABD Anayasası dışında bir başlangıç kısmı içeren başka anayasalar da vardır.
En bilinen örnekler şunlardır: 1949 Alman, 1958 Fransa, 1937 İrlanda, 1946 Ja-
ponya, Kore, İspanya, Portekiz, İsveç ve 1961 ve 1982 Türk Anayasalarıdır. Aynca
1990' dan sonra yapılan eski sosyalist ülkelerin anayasalarının neredeyse hepsinde
bir başlangıç kısmı vardır. İlginçtir ki, bu anayasalardan çoğunluğunun başlangıcı
ABD anayasasında olduğu gibi "Biz, ... halkı, ... " şeklinde başlamaktadır. Daha
da ilginci Rusya Anayasası "Biz, Rusya Federasyonunun çokuluslu halkı (We, the
multinational people of the Russian Federation)" ifadesiyle başlamaktadır.
Başlangıçların bazıları
uzun (örneğin Hırvatistan, Türkiye, Portekiz), bazıları
ise kısadır (örneğinABD, Fransa). Başlangıç bölümlerinde genellikle anayasanın
dayandığı temel felsefe veya ideoloji açıklanır. Anayasaların başlangıç bölümleri
hukuki olmaktan ziyade, edebi bir dille kaleme alınır. Bu kısımlarda pek çok duygu
yüklü ifade kullanılır.
Başlangıçların Hukuki Değeri.- Anayasaların başlangıç kısımları bağlayıcı
mıdır? Eğer bir anayasa, başlangıç kısmının anayasa metnine dahil olmadığını veya
bağlayıcı olmadığını öngörmüş ise haliyle bu metinler bağlayıcı değildir. Keza bir
anayasa bu başlangıç kısımlarının anayasa metnine dahil olduğunu belirtmiş ise ha-
liyle bu kısımlar, tartışmasız olarak anayasa metnine dahildir ve bağlayıcıdır. Ör-
neğin 1982 Türk Anayasasına göre Anayasanın Başlangıcı Anayasa metnine dahil-
dir (m.176/1). Ancak bir anayasanın bu konuda hüküm içermemesi de mümkündür.
Bu durumda başlangıç kısmının bağlayıcı olmaması için hiçbir sebep yoktur. Zira
başlangıçtaki ifadelerin belirsiz olması, onların normatif karakterden mahrum ol-
duğunu göstermez. Anlamı belirsiz ifadeler yorum yoluyla belirginleştirilebilir.
Bunları anayasa mahkemeleri kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal dene-
timinde ölçü norm olarak kullanabilir. Mühim olan aksinin anayasa tarafından ön-
görülmemiş olmasıdır
a) Resmf Din.- Bazı anayasalar, kullandıkları terimler az çok birbirinden farklı da olsa,
"resmi din (official religion)" ilkesini benimsemektedir. Örneğin 17 Mart 1992 tarihli İsrail
Temel Kanunu (Basic Law: Human Dignity and Liberty,) (m.la) İsrail Devletinin bir "Mu-
sevi Devleti (Jewish state)" olduğunu ilan etmektedir. Hala yürürlükte olan 1814 Norveç
Anayasası (m.2), Evanjelik Lütheryen (Evangelical-Lutheran) mezhebinin "Devletin resmi
dini (official religion of the State)" olduğunu ilan etmektedir. 1953 Danimarka Anayasası
(m.4) ise, Evanjelik Lütheryen (Evangelical-Lutheran) Kilisesinin "Danimarka'mn resmen
66 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
tanınmış kilisesi (Established Church of Denmark) olduğunu hüküm altına almış ve bu Kili-
senin devlet tarafından destekleneceğini belirtmiştir. 1975 Yunan Anayasası da (m.3/1)
"Doğu Ortodoks Hıristiyan Kilisesi (Eastern Orthodox Church of Christ)"nin Yunanis-
tan'da "hakim din (prevailing religion)" olduğunu hüküm altına almaktadır. Bulgaristan
Anayasası da (m.13/3) benzer şekilde "Doğu Ortodoks Hıristiyanlığı (Eastern Orthodox
Christianity)"nm "geleneksel din (traditional religion)" olduğunu ilan etmektedir.
b) Laiklik İlkesi.- Bazı anayasalar da devlet-din ilişkileri konusunda "laiklik (secular-
ism, laicite')" ilkesini benimsemektedir. Servet Armağan'ın tespitlerine göre 173 devlet ana-
yasasından sadece 21 'i laiklik ilkesine anayasasında yer vermiştir. Bu 21 laik ülkeler şun
lardır:
Arnavutluk, Angola, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan ve Türkmenistan gi-
bi bunlar eski komünist ülkeler, Benin, Brundi, Merkezi Afrika, Çad, Kongo, Gine, Gine-
Bissau, Mali, Madagaskar, Mozambik, Senegal, Togo, Zaire gibi eski Fransız sömürgeleri,
Fransa, Türkiye ve Hindistan40 •
5. Diğer İlkeler.- Çeşitli ülkelerin anayasalarının "temel ilkeler" bölümlerinde
kabul edilmiş olan en yaygın ilkeler şunlardır: Demokratik devlet ilkesi, hukuk devleti
ilkesi ve sosyal devlet ilkesi. Pek çok anayasa, temel hak ve hürriyetleri tanıyıp güven-
ce altına aldığı gibi, temel ilkeleri kısmında ayrıca insan onuruna saygılı devlet veya
insan haklarına dayanan devlet ilkelerini de ayrıca ilan etmiştir. Keza eşitlik ilkesi de
temel ilkeler bölümlerinde çoğunlukla yer alan ilkelerden biridir.
40. Servet Armağan, "Dünya Devletleri Anayasalarında Laiklik Prensibinin Düzenlenişi", Yeni Türkiye, Yıl
4, Sayı 22, Temmuz-Ağustos 1998, s.732-741.
41. Chantebout, op. cit., s.38-41; Ardant, op. cit., 2005, s.67.
BÖLÜM3:ANAYASAKAVRAMI 67
bölümünde değil, diğer bölümlerde kurallara kaynaklık eden normatif bir çeşmedir" diye-
rek mükemmel bir şekilde belirtmiştir 42 •
düzenlenmiştir.
E. DİĞER HÜKÜMLER
Anayasalar devletin temel kuruluşunun düzenlendiği ve vatandaşların temel hak
ve hürriyetlerinin güvence altına alındığı belgelerdir. Dolayısıyla bir anayasada temel
hak ve hürriyetler ile devletin temel organlarının düzenlenmesi yeterlidir. Diğer konu-
ların anayasayla düzenlenmesine aslında ihtiyaç yoktur. Ancak gün geçtikçe çeşitli ko-
nular, anayasalara girmektedir. Sosyal ve mali konular, ormanlar, çevre, vs. Bunların
Anayasayla düzenlenmesi gerekli değilse de buna hukuki bir engel yoktur. Zira yukarı
da açıklandığı gibi anayasanın tanımlanmasında geçerli olan anlayış biçimsel anayasa
anlayışıdır.
F. ANAYASANIN DEĞİŞTİRİLMESİ
Anayasaların son olarak düzenlediği şey kendilerinin değiştirilme usul ve esasları
dır. Günümüzde istisnasız bütün yazılı anayasalar kendi değiştiriliş usullerini düzenle-
mektedirler. Zira bir anayasa kendi değiştiriliş usulünü düzenlemiyor ise, o anayasanın
olağan kanunlar gibi değiştirilebileceği kabul edilmektedir. Bu ise o anayasayı yumu-
şak anayasa haline getirmektedir. Bir anayasanın kendisinden beklenen fonksiyonu ye-
rine getirebilmesi için, olağan kanunlardan farklı bir usulle değiştirilebilmesi, bunun için
de haliyle anayasanın kendi değiştiriliş usulünü kendisinin belirlemesi gerekmektedir.
Anayasaların değiştirilme usulünü aşağıda "Tali Kurucu İktidar: Anayasaların de-
ğiştirilmesi" başlığı altında ayrıca inceleyeceğiz (s.114-131).
Bugünkü anlamda anayasa kavramı sanıldığı kadar eski bir kavram değildir.
Bu kavram 1700'lerin sonlarında ortaya çıkmıştır. Yeryüzünün ilk Anayasası, 1787
Amerika Birleşik Devletleri Anayasasıdır 43 . İkinci Anayasa 1791 Fransız Anayasa-
sıdır44. Onları sırasıyla şu anayasalar izlemektedir: 1809 İsveç Anayasası (Instru-
ment of Government), 1812 İspanyol Anayasası (1814'te yürürlükten kaldırılmıştır),
1814 Norveç Anayasası, 1831 Belçika Anayasası, 1848 İsviçre Anayasası, 1848 İtal
yan Anayasası (statuto Albertino), 1848-1850 Prusya Anayasası, 1849 Danimarka
Anayasası, 1864 Yunan Anayasası, 1866 Romanya Anayasası, 1868 Lüksemburg
Anayasası, 1871 Alman İmparatorluğu Anayasası, 1876 Osmanlı Anayasası, 1887
Hollanda Anayasası, 1889 Japon Anayasası, 1919 Finlandiya Anayasası, 1920
Avusturya Anayasası45 .
/ . ,,, ~
"!:~~•-"';;ı:'3/-·
.~~l-,,.4~.ı.t-~
"''" ~_,ı!,,,;ı:;.;,,.,rAII
~~a,;&,_,~.~w~/4~~
,✓•
;:'~---""~;v~~-44~
1787 ABD Anayasanın Orijinalinden Bir Görüntü
{Kaynak: www .learnnc.org/.. ./Constitution_Pg1 of4_AC.jpg)
Peki ama, neden 1700'lerin sonunda kanunların üstünde yer alan ve kanun-
lardan daha zor değiştirilebilen kanunların yapılmasına gerek duyulmuştur?
Bunun nedeni, devlet iktidarının sınırlandırılması ve vatandaşların temel hak
43. Aslında 1719 tarihli İsveç'te kabul edilen /nstrument of Government ilk anayasa olarak kabul edi-
lebilir (Grewe ve Fabri, op. cit., s.34; http://en.wikipedia.org/wiki/Constitution_ of_Sweden). Ancak bu
örnek çok izole kaldığından genellikle ilk anayasa olarak, 1787 ABD Anayasası kabul edilmektedir.
44. Aslında ikinci Anayasa 3 Eylül 1791 tarihli Fransız Anayasası değil, 3 Mayıs 1791 Polonya Ana-
yasasıdır. Ancak bu Anayasa, Polonya'da hiçbir zaman uygulanamamıştır. O nedenle 1791 Polon-
ya Anayasasını burada hesaba katmıyoruz.
45. İlk anayasaların listesi Paolo Biscaretti di Ruffia ve Stefan Rozmaryn, La Constitution coınıne loi
fondaıneııtale dans les Etats de l'Europe occidentale, Paris, LGDJ, 1966, s.9-22; Grewe ve Fabri,
op. cit., s.36 ve ICL (www.servat.unibe.chnaw/icl) sitesi taranarak tarafımızdan oluşturulmuştur.
70 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
Birinci anayasacılık dalgası (1787-1925), 1787 ABD Anayasası ile başlayıp 1920'Iere kadar sürmüştür.
Bu dönemde 1787 Amerikan, 1791 Fransız (Fransa'da daha pek çok anayasa yapılmıştır), 1809 lsveç, 1812
lspanyol, 1814 Norveç, 1831 Belçika, 1848 lsviçre, 1848 ltalyan (Statuto Albertino), 1848-1850 Prusya, 1849 Dani-
marka, 1849 Lüksemburg, 1854 Arjantin, 1864 Yunan, 1866 Romen, 1876 Osmanlı, 1887 Hollanda, 1889 Japon
Anayasası, 1900 Avustralya Anayasası, 1919 Finlandiya, 1919 Weimar Alman, 1920 Avusturya, 1921 ve 1924 Türk
anayasaları yapılmıştır. Birinci anayasacılık dalgası, 1920'Ierde ve 1930'Iarda Avrupa'da ortaya çıkan otoriter
rejimlerle (ltalya'da Mussolini, Almanya ve Avusturya'da Nazi, Portekiz'de Salazar, lspanya'da Franco rejimleri)
kesintiye uğramıştır. Bunlara 1930'Iardaki Japonya, Brezilya ve Arjantin'deki askeri rejimleri de ilave edebiliriz.
ikinci anayasacılık dalgası (1945-1958), ikinci Dünya Savaşının sonlarından başlayıp 1960'a kadar
sürmüştür. ikinci Dünya Savaşı sonunda Alman, ltalyan ve Japon rejimleri yıkıldı. Bu ülkelerde yeni anayasa-
lar yapıldı. 1946 Japonya, 1947 ltalyan, 1949 Alman anayasaları. Avusturya'da 1920 tarihli Anayasa 1945'te
yeniden yürürlüğe konulmuştur. Bunlara 1946 Fransız Anayasası, 1953 Danimarka Anayasası, 1948 Güney
Kore Anayasası, 1952 Yunan Anayasası eklenebilir (Yunanistan'da demokratik rejim 1967'de kesintiye uğra
mıştır). ikinci dalga, 1960'1arda kesintiye uğramıştır.
Üçüncü anayasacılık dalgası (1974-1978): 1974'te Portekiz'de Salazar rejiminin devrilmesiyle başlamıştır.
Bu dönemde yapılan başlıca anayasalar şunlardır: 1975 Yunan, 1976 Portekiz, 1978 lspanyoi Anayasası.
Dördüncü anayasacılık dalgası {1990-): 1989-1990'da SSCB ve Doğu Avrupa'daki sosyalist rejimler yı
kılmış ve yerlerine demokratik rejimler kurulmuştur. Bu ülkelerin hemen hemen hepsinde 1990'1arda yeni ana-
yasalar yapılmıştır. Bunlara örnek olarak 1991 Arnavutluk, 1995 Bosna-Hersek, 1991 Bulgar, 1992 Çek, 1990
Hırvatistan, 1991 Makedonya, 1997 Polonya, 1991 Romanya, 1993 Rus, 1991 Slovenya, 1992 Slovak, 1995
Azerbaycan, 1995 Ermenistan 1995 Kazakistan, 1996 Ukrayna Anayasaları sayılabilir. Macaristan'da yeni bir
anayasa yapılmamakla birlikte 1949 Anayasası, 1989'da çok önemli ölçüde değiştirilmiştir. Eski sosyalist ülke-
lerde 1990'1arda görülen bu yeni anayasa hareketlerini, belki 1975 Yunan, 1976 Portekiz ve 1978 lspanyol Ana-
yasası ile karıştırmamak ve bunları "dördüncü dalga" olarak isimlendirmek uygun olur.
52. Norman Dorsen, Michel Rosenfeld, Andras Sajo ve Susanne Baer (Eds.), Comparative Constitutional-
ism; Cases and Materials, St. Paul, MN, Thomson-West, 2003, s.51.
53. H.W.O Okoth-Ogendo, "Constitutions without Constitutionalism: Reflections on an African Political
Paradox", in Douglas Greenberg et al., Constitutionalism and Democracy: Transitions in Contemporary
World, 1993, s.65. Bu parça Jackson ve Tushnet, op. cit., s.222-233'te bulunmaktadır. Keza bu
konuda bkz.: Dorsen et al., op. cit., s.15.
BÖLÜM 3: ANAYASA KAVRAMI 73
54. Bunlar konusunda daha fazla bilgi edinmek için Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabı
mızın 137-244'üncü sayfalarına bakılabilir.
74 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
ve ideallerin karşılaştırılmasını gerektirmektedir. Bu değerler, ahlaki, dini, siyasi vs. nitelikte, ya-
ni tek kelimeyle meta-pozitif niteliktedir. Ve kanımızca, böyle değerlerin, böyle ideallerin ince-
lenmesi hukuk biliminin inceleme alanı dışında kalır.
b) Maddi Geçerlilik Anlayışı.- Amerikan ve lskandinav realist hukuk akımları tarafından sa-
vunulan "maddi geçerlilik (validite materielle) anlayışı"nda bir normun geçerliliği onun "etkililiği
(efficacite)" ile değerlendirilir. Bir normun etkililiği ise, o normun emrettiği şey ile bu normun mu-
hataplarının davranışları arasındaki uyum ile belirlenir. Diğer bir ifadeyle normun etkililiği, muha-
tapları tarafından izlenmesine ve itaat edilmesine bağlıdır. Bir norm, belirli bir zaman diliminde,
belirli bir insan grubu tarafından izlenmişse, tek kelimeyle itaat edilmiş ise o norm etkilidir. Bir
normun etkililiğinin araştırılması, bu normun içeriği ile bir sosyal grubun efektif davranışları ara-
sında karşılaştırma yapılmasını gerektirir. Yani norm ile sosyal pratikler arasında bir açıklık olup
olmadığı araştırılır. Diğer bir ifadeyle, bir normun etkililiği bizatihi olgular planında değerlendirilir.
Bu nedenle bir normun etkililiği sorunu, hukukun "fenomenolojik" sorunudur. Yani, maddi geçerli-
lik anlayışında bir normun geçerliliği üzerine yargılar, "doğruluğu ya da yanlışlığı ampirik olarak
kontrol edilebilir". Açıktır ki böyle bir çalışma, hukuk biliminden ziyade sosyoloji ve psikolojinin
alanına girer.
A.ANAYASAÜSTÜLÜKSORUNU
Bazı yazarlara göre, insan onuruna saygı, milli egemenlik ilkesi gibi, kö-
ken olarak pozitif bir temele sahip bulunmayan, ama anayasaüstü bir değere
sahip bazı yüksek hukuki prensipler vardır. Eğer böyle prensiplerin varlığı ka-
bul edilirse, bu prensipler asli kurucu iktidar tarafından dahi değiştirilemez
prensipler haline gelirler.
Öncelikle belirtelim ki, anayasaüstülük sorunu, anayasaüstü olduğu iddia edi-
len prensiplere hukuk kuralı niteliğinin atfedilmesiyle başlar. Diğer bir ifadeyle,
bazı etik prensiplerin moral olarak anayasadan daha değerli olduğunu söylemekte
hiçbir sakınca yoktur55 . Ancak anayasaüstü prensiplerin anayasaüstü değer taşıdı
ğım savunan yazarlardan bazıları, bu prensiplerin moral değerlerini açıklamakla
yetinmemekte, onlara ayrıca hukukf değer de atfetmektedirler.
Eleştiri.- Anayasaüstü prensiplerin hukuki değere sahip olduğu tezi, bu prensipler
pozitif bir hukuki temelden mahrum olduklarına göre, ancak tabii hukuk teorisinin ka-
bul edilmesi durumunda savunulabilir56 • Tabii hukuk teorisi ise, yukarıda Kutu 3.lO'da
Ş5. ~2!'S~~ Vede!, "Souverainete et supraconstitutionnalite", Pouvoirs, 1993, n° 67, s.90. 56. Jbid.,s.87.
BÖLÜM3:ANAYASAKAVRAMI 75
57. Tabiı
hukuk teorisinin niçin kabul edilemeyeceği konusunda bkz.: Gözler, Anayasa Hukukunun Genel
Teorisi, op. cit., s.149-141.
58. Vede!, "Souverainete et supraconstitutionna!ite", op. cit., s.78. 62. lbid. 63. lbid.
76 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
Eleştiri.- Kanımızca, anayasa normları arasında hiyerarşi yoktur. Zira hukuki hi-
yerarşi, normlar arasında geçerlilik ilişkisi olarak tanımlanır. Yani aralarında geçerlilik
ilişkisi var ise, iki norm arasında hiyerarşi vardır. Örneğin kanun ile anayasa arasında
hiyerarşi vardır; çünkü kanunlar geçerliliklerini anayasadan almaktadır. Kanun anaya-
saya uygun değil ise geçerli değildir. Oysa bilindiği gibi, anayasal değerde tüm normlar
geçerliliklerini tek bir işlemden, tek bir kurucu işlemden alırlar. Örneğin 1982 Türk
Anayasasının bütün normları geçerliliklerini 7 Kasım 1982 tarihli halkoylamasından
almaktadır. Diğer bir ifadeyle hukuki geçerlilikleri açısından, anayasal normlar arasın
da herhangi bir hiyerarşi ihdas edilemez. Tüm anayasal normlar aynı kurucu iktidar ta-
rafından konulmuştur ve anayasanın kendi belirlediği değiştirme usulüne uygun olarak
değiştirilebilirler veya ilga edilebilirler. Dolayısıyla, anayasal normlar, birbirlerine na-
zaran, ne geçerlilik, ne de hukuki güç bakımından farklılaşırlar. Diğer bir ifadeyle,
Georges Vedel'in belirttiği gibi, anayasanın temel olduğu düşünülen bir hükmünün de-
ğiştirilmesi, aynı anayasanın sıradan görülen bir hükmünün değiştirilmesi için gereken
usulden farklı bir usul gerektirmemektedir6 1•
Bu arada belirtelim ki, aynı anayasanın normları arasında hiyerarşi değil, olsa olsa,
kapsam bakımından özellik/genellik, tarih bakımından da öncelik/sonralık ilişkisi ola-
bilir. Bir anayasanın iki normu arasında bir çelişki varsa, bu çelişki bunların arasında
hiyerarşi ihdas edilerek değil, öncelik/sonralık ve özellik/genellik ilişkisine göre, yani
lex posterior veya lex specialis ilkesine göre çözümlenir.
64. Milletlerarası Daimi Adalet Divanının 4 Şubat 1932 tarihli Danışma Görüşü, C.P.J.I, Serie A/B, no 44,
s.24'ten nakleden Carreau, op. cit., s.341.
65. Avrupa Toplulukları Adalet Divanı, 15 Temmuz 1964 tarih ve 6-64 sayılı Costa c. E.N.E.L. Kararı,
Recueil, 1964, s.1160.
66. Gerard Cohen-Jonathan, La Convention europeeııne des droits de l'homme, Paris, Economica, Presses
universitaires d'Aix-Marseille, 1989, s.246.
67. Nguyen Quoc Dinh, Patrick Daillier ve Alain Pellet, Droit international public, Paris, L.G.D.J., 4. Baskı,
1992, s.92.
68. Charles Rousseau, Droit international public, Paris, Sirey, 1970, Cilt I, s.39.
78 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
doktrinin bir kısmı iç hukukun üstünlüğünu-6 9 , diğer bir kısmı ise uluslararası hukukun
üstünlüğünü 70
kabul etmektedir.
Uluslararası
hukukun üstünlüğü varsayımıyla monist doktrin kabul edildiğinde,
uluslararası hukukun anayasaya üstünlüğü tezi de kabul edilmelidir. Ancak bu üstünlü-
ğün sadece uluslararası hukuk bakımından olduğunun altının çizilmesi gerekir. Yani
bir uluslararası hukuk normuna aykırı olan anayasa normu, uluslararası hukuk bakı
mından geçersizdir. Ancak bu geçersizliğin müeyyidesi, uluslararası hukuka aykırı olan
anayasa normunun uluslararası yargı organı tarafından iptal edilmesi değil, bu normun,
devlet tarafından bir uluslararası yargı organı önünde, uluslararası hukukun bu devlete
yüklediği ödevlerden kurtulmak için ileri sürülememesinden ibarettir.
69. Örneğin Zom, Kaufman, Wenzel ve ex-SSCB'deki anlayış (Bkz. Rousseau, op. cit., s.42-43).
70. Örneğin, Kunz, Kelsen, Verdross, Scelle (Bkz. Rousseau, op. cit., s.43).
71. Carreau, op. cit., s.46-47. 7 5. Ibid, 47.
73. Bu yazarların kimler olduğu ve görüşlerinin etraflıca açıklanması konusunda bkz.: Gözler, Anayasa Hu-
kukumm Genel Teorisi, op. cit., s.187-191.
BÖLÜM 3: ANAYASA KAVRAMI 79
usulüne uygun olarak yapılmış olurlarsa olsunlar, "anayasaya karşı hile (fraude a
la constitution)" oluşturur74 •
Eleştiri.- İlk önce, anayasanın ruhu kavramının anayasa metinleri tarafından ta-
nıınlanmadığını ve keza anayasanın ruhu kavramından çıkarılan ilkelerin pozitif anaya-
sal temelden mahrum olduklarını gözlemlemek gerekir. Bu ilkeler anayasal metinlerde
açıkça ifade edilmemiştir. Keza bunlar, bir anayasa hükmünden doğrudan veya dolaylı
olarak çıkarılamaz. Anayasanın ruhundan çıkarıldığı iddia edilen ilkeler, anayasaüstü
ilkeler gibi bütünüyle pozitif hukuki temelden mahrumdurlar. Bu tür prensiplere hukukf
değer atfetmek için, kaçınılınaz olarak tabii: hukuk anlayışına ihtiyacımız vardır. Oysa
daha önce açıkladığımız gibi, tabii: hukuk anlayışını savunmak oldukça güçtür. Ayrıca
belirtmek gerekir ki anayasanın ruhu veya özü kavraınları, objektif olarak tanıınlanabi
lir kavraınlar değildir. Nitekim anayasanın ruhunun olabileceğini kabul eden yazarlar,
bu ruhun hangi ilkelerden oluştuğunun tespiti konusuna gelince, hepsi birbirinden farklı
ilkeler ileri sürmektedir. Bu da anayasanın ruhu kavramının objektif bir kavram olma-
dığını, anayasanın ruhundan kaynaklanan ilkelerin, yazarların kişisel değer yargılarına
bağlı olduğunu göstermektedir75 •
KUTU 3.11: ANAYASAYA KARŞI HİLE (Fraude a KUTU 3.12: FAŞİST VE NASYO-
la constitution)".- "Anayasaya karşı hile" kavramı, huku- NAL SOSYALİST REJİMLERİN YER-
kun genel teorisinde bildiğimiz "kanuna karşı hile (fraude LEŞMESİ.- ltalya'da 1920'den itibaren
a la loı)"nin bir çeşididir. Genel olarak "kanuna karşı Faşist, Almanya'da 1933'ten itibaren
hile", kanunun yasakladığı bir sonucu, izin verdiği araç- Nasyonal Sosyalist rejimler hükumet
larla elde etmektir. Kanuna karşı hile durumunda kanu- darbesi yoluyla değil, tersine, en azın
nun amacı dolanılır; saptırılır. Ancak kanuna uygun dav- dan şeklen anayasaya uygun olan, pek
ranılmış gibi bir görüntü verilir. Kanunun bir maddesinin çok sayıdaki anayasa değişiklikleriyle
yasakladığı sonuca, kanunun bir başka maddesinin bir adım adım kurulmuş ve yerleşmişlerdir.
başka amaçla tanıdığı imkan ve araçlarla ulaşılması Bu rejimlerin yerleşmesi sürecinde hu-
durumunda kanuna karşı hile olur. O halde "anayasaya kukun devamlığında bir kesinti olma-
karşı hile"yi, anayasanın bir maddesinin yasakladığı mıştır; şek/T açıdan bakıldığında bu
sonuca, anayasanın diğer bir maddesinin verdiği imkan- ülkelerde bir devrim yoktur. Ancak mad-
dan yararlanılarak ulaşılması olarak tanımlayabiliriz. di açıdan bakıldığında bu ülkelerde bir
Kanuna karşı hile durumunda kanunun sözüne uyulur devrim olduğu görülür; çünkü, bu ülke-
(salvis verbis legis); ama kanunun ruhu çiğnenir (senten- lerde öncekiyle taban tabana zıt yeni
tiam ejus circumveni~. Bir anayasa maddesinin metnine rejimler kurulmuştur. Nazi rejimi, 1919
saygı gösterilerek onun ruhunun yok edilmesi durumunda Weimar Anayasasını ilga etmemiş, yü-
anayasaya karşı hile vardır. Bu konuda bkz.: Georges Liet- rürlükte bırakmıştır (Bu konuda bkz.:
Veaux, "La 'fraude a la constitulion"', Revue du droit public, Liet-Veaux, "La 'fraude a la constitution"',
Cilt 59, 1943,s.116-150. op. cit., s.118-127).
KUTU 3.13: "ANAYASAL KÖTÜ NİYET (Constitutional Bad Faith)".- Görünüşte anayasaya uy-
gun şekilde yapılan bir anayasa değişikliğinin, bir kanunun veya bir yürütme işleminin resmen ifade
edilen sebeple değil, fiiliyatta başka bir sebeple, art niyetle, gayri meşru amaçları gerçekleştirmek için
yapılması durumunda "anayasal kötü niyet" vardır. Anayasa ancak onu uygulayacak kişilerde iyi niyet
var ise, bu kişiler anayasaya sadık iseler, bağlayıcı olabilir. Anayasal kötü niyetin olduğu yerde anaya-
sanın bir anlamı kalmaz. "Anayasal kötü niyet" kavramı konusunda bkz.: David E. Pazen, "Constitutional
Bad Faith", Harvard Law Review, Cilt 129, Sayı 4, Şubat 2016, s.884-955.
74. Georges Liet-Veaux, "La 'fraude a la constitution': essai d'une analyse juridique des revolutions
communautaires recentes - Italie, Allemagne, France", Revue du droit public, Cilt 59, 1943, s.l 16-150.
75. Bu konuda bkz.: Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., s.190-193.
80 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
Örnek: Yukarıda (s.53) belirttiğimiz gibi İngiltere'de Parlamento tarafından kabul edilen
kanunları, Kral veya Kraliçenin onaylamayı reddetmemesi gerektiği yolunda bir anayasal teamül
vardır. Çünkü: (1) Parlamento kabul ettiği kanunları Kral veya Kraliçenin onaylaması konusunda
76. Bkz. Kemal Gözler, Hukuka Giriş, Bursa, Ekin, 6. Baskı, 2009, s.159-163.
77. Prelot ve Boulouis, op. cit., 1990, s.211. 81. Ibid.
79. Stephane Rials, "Reflexions sur la notion de coutume constitutionnelle: a propos du dixieme anniversaire
du referendum de 1969", La Revue adrııinistrative, juillet 1979, s.265.
80. Chantebout, op. cit., 1994, s.28. 84. Chrimes, op. cit., s.31.
BÖLÜM3:ANAYASAKAVRAMI 81
uzunca bir süreden beri devam eden kesintisin bir uygulama vardır. İngiltere' de bir Kral veya
Kraliçenin bir kanunu veto ettiği, 1707 yılından bu yana görülmemiştir8 1 • Yani teamülün maddi
şartı gerçekleşmiştir. (2) Teamülün manevi şartı da gerçekleşmiştir. Çünkü İngiltere'de anayasal
organlar arasında Kral veya Kraliçenin Parlamento kabul ettiği kanunları onaylaması gerektiği
yolunda ortak bir inanç vardır.
82. Örnekler için bkz. de Smith ve Brazier, op. cit., s.28 ve Laferriere, op. cit., s.272.
82 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
lilde de bizzat anayasanın bir anlaım kalmaz. Laferriere'e göre, anayasanın bir kez
Açıkçası anayasal teamül kavraım, bizzat yazı ihlali nasıl bir ihlal ise, on defa arka
arkaya ihlali de öyle bir ihlaldir ve bu
lı ve katı anayasa kavraımyla uzlaşmaz bir
ihlal bir teamüle yol açamaz 87 . Ünlü
kavramdır. Sonuç olarak yazılı ve katı anayasa yazara göre, "anayasa ile çelişen bir
sisteminde anayasal değerde teamül olamaya- teamül, hukukT değerde değildir. Ana-
cağım söyleyebiliriz85 • yasaya karşı teamül olamaz" 88 .
83. Rials, "Reflexions sur la notion de coutume constitutionnelle", op. cit., s.266; Chantebout, op. cit., 1994,
s.29; Cadoux, op. cit., 1988, c.l, s.133; Dominique Turpin, Droit constitutionnel, Paris, P.U.F., 2. B., 1994,
s.76; Jean Gicquel, Droit constitutionnel et institutions politiques, Paris, Montchrestien, 12. B., 1993,
s.191; Philippe Ardant, Institutions politiques et droit constitutionnel, Paris, L.G.D.J., 6. B., 1994, s.67.
84. Bu konuda bkz.: Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., s.200-203.
85. Bu yönde bkz. Carre de Malberg, op. cit., c. II, s.582; Julien Laferriere, "La coutume constitutionnelle: son
rôle et sa valeur en France", Revue du droit public, 1944, s.23; Vede!, Droit constitutioııııel, op. cit., s.121.
86. Laferriere, Manuel de droit constitutioııel, op. cit., s.349. 90. Ibid. 91. Ibid.
89. Hans Kelsen, Theorie pure du droit, "Reine Rechtslehre"'nin 2. Baskısından par Charles Eisenmann Ta-
rafından yapılan Fransızca Çeviri, Paris, Dalloz, 1962, s.13.
BÖLÜM 3: ANAYASA KAVRAMI 83
Türk hukuk düzeninde, bir kanun bir teamüle gönderme yapmıyorsa, bu teamül hiçbir zaman
hukukT geçerliliğe sahip olamaz; yani kanun tarafından kendisine atıf yapılmadıkça teamül huku-
kun kaynağı olamaz. Örneğin Türk Ceza Kanunu, teamüle gönderme yapmaz. Dahası bu Kanu-
nun (m.1) ve Anayasamızın (m.38) kabul ettiği kanunTlik ilkesi, teamül yoluyla suç ve ceza yara-
tılmasına da engeldir.
Sonuç olarak Türk hukuk düzeninde hiçbir şekilde "anayasal teamül" veya "anayasal değer
de teamül" olamaz. Türk hukuk düzeninde teamül, ancak kanunların kendisine gönderme yaptığı
durumlarda hukuken geçerlidir. Bu durumda ise teamül, normlar hiyerarşi anayasa veya kanun
düzeyinde değil, kanun altı bir düzeyde yer alır. Türk kamu hukukunda (anayasa, idare ve ceza
hukukunda) teamüle gönderme yapan kanun yoktur. O nedenle Türk hukuk düzeninde teamül
sadece medenT hukuk ve ticaret hukuku alanlarında geçerlidir.
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 38 sayfa boyunca işlenen" Anayasa Kavramı", Anayasa Hukukunun
Genel Teorisi isimli kitabımızda 121 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.I, s.103-224). Bu konuda daha
geniş bilgi için oraya bakılabilir. 111
Bölüm 4
YORUM*
Bibliyografya.- Kemal Gözler, Hukukun Genel Teorisine Giriş: Hukuk Normlannın Ge-
çerliliği ve Yorumu Sorunu, Ankara, US-A Yayıncılık, 1998, s.148-224; Kemal Gözler,
"Realist Yorum Teorisi ve Mekanist Anayasa Anlayışı", Anayasa Yargısı, Cilt 15, 1998,
s.207-249; Adnan Güriz, Hukuk Başlangıcı, Ankara, Siyasal Kitabevi, 6. Baskı, 1997,
s.58-63; François Tem\ lntroduction generale au droit, Paris, Dalloz, 6. Baskı, 2003,
s.429-445; Jean-Louis Bergel, Theorie generale du droit, Paris, Dalloz, 3. Baskı, 1999,
s.243-256; Jean-Pierre Gridel, Notions fondamentales de droit et droit français, Paris,
Dalloz, 1992, s.554-563; Claude du Pasquier, lntroduction iı la theorie generale et iı la
philosophie du droit, Neuchatel, Delauchaux & Niestle S.A., 3. Baskı, 1948, s.181-
204; Hermann Bekaert, lntroduction iı l'etude du droit, Bruxelles, Etablissements Emi-
le Bruylant, 1963, s.217-223; Chaım Perelman, Logique juridique: nouvelle rhetorique,
Paris, Dalloz, 1976, s.16; Ali Himmet Berki, Hukuk Mantığı ve Tefsir, Ankara, Güney
Matbaacılık, 1948; Patrick Nerhot (ed.), Law, lnterpretation and Reality, Dordrecht,
Kluwer Academic Publisher, 1990; Georges Kalinowski, "Philosophie et logique de
l'interpretation en droit", Archives de la philosophie du droit, 1972, s.39; Jerzy Wro-
blewski, "L'interpretation en droit: theorie et ideologie", Archives de la philosophie du
droit, 1972, s.53; Aulis Aarnio, Le rationnel comme raisonnable: lajustification en droit,
Trad. par Genevieve Warland, Bruxelles et Paris, E. Story-Scientia, L.G.D.J., 1992, s.85;
"L'interpretation en droit", Archives de la philosophie du droit, t.XVII, 1972, s.3-185;
Travaux de l' Association Henri Capitant, L'interpretation par le juge des regles ecrites
(Journees lousianaies), Paris, Economica, 1980; Jeffrey Goldsworthy, lnterpreting Con-
stitutioııs: A Comparative Study, Oxford, Oxford University Press, 2006; Yüksel Metin,
Anayasanın Yorumlanması, Ankara, Asil Dağıtım, 2008; Ali Nazım Sözer, Hukukta Yöıı
tembilim, İstanbul, Beta, 2008; Bertil Emrah Oder, Anayasa Yargısında Yorum Yöntemle-
ri, İstanbul, Beta, 2010.
I. YORUMUN TANIMI
Genelde "yorum (interpretation)", bir metnin anlamının belirlenmesi faali-
yetidir. Bu tanımı anayasa hukukuna uygulayarak şöyle bir tanım verebiliriz:
TANIM: Anayasanın yorumu, anayasa metninin, daha doğrusu bir anayasadaki bir
madde veya fıkra ve hatta bir cümle metninin anlamının belirlenmesi faaliyetidir.
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.s.225-314'ten özetlenmiştir. Bu
konuda daha geniş bilgi için oraya bakınız.
BÖLÜM 4: YORUM 85
Hakimin görevi, yorum yaparak kanunu değiştirmek, kanun koyucunun koymadığı yeni bir
kural koymak değil, kanunu uygulamaktır. Hakimin varlık sebebi, kanunu yargılamak değil;
önündeki davada kendisine sunulan uyuşmazlığı kanunu uygulayarak çözmektir. Hakim kanunu
uygulamak yerine, yorum yoluyla kanuna, kanun koyucunun kastetmediği anlamlar yüklerse,
kanunu değiştirmiş olur. Bu ise hakimin hakim olmaktan çıkıp, kanun koyucu haline gelmesi
demektir. Yorum yapan hakimin, gerçekte kanun koyucu haline geldiği düşüncesi yeni bir şey
değildir. lngiltere'de Bangor Piskoposu Benjamin Hoadly, üç yüzyıl kadar önce, 1717 yılında,
lngiltere Kralı huzurunda verdiği vaazda şöyle diyordu:
"Kelimenin her anlamıyla gerçek kanun koyucu, yazılı veya sözlü bir kanunu ilk yazan veya söyle-
yen kişi değil, bu kanunu mutlak yorumlama yetkisine sahip olan kişidir (Whoever hath an absolute
authority to interpret any written or spoken /aws, it is he who is truly lawgiver, to ali intents and pur-
poses, and not the person who tirst spoke or wrote them)" 4 •
Oysa hakimin konun koyucu haline gelmemesi gerekir. Bir kere, hakimin kanunun sözle-
rinden ayrılarak karar vermesi keyfiliğe yol açar. Hukuk güvenliğinin ve keza hukuk devletinin
sonu anlamına gelir. Hukuk devleti, insanların hakimlere değil, kanunlara itaat etmesi demektir.
Kanun kuralı genel ve önceden bilinen bir şeydir. Hakimin hükmü ise özel ve hüküm anında ve
dolayısıyla olaydan sonra ortaya çıkan bir şeydir.
4. Hoadly'nin bu sözüne oldukça dolaylı bir şekilde ulaşabildik. Kaynağımız şöyle: Benjamin Hoadly,
Bishop of Bognor, "Sermon Preached Before the King", 1717, s.12'den nakleden John Chipman
Gray, The Nature and the Sources of the Law, New York, Columbia University Press, İkinci Baskı,
1938, s.102'den seçme metin, in Dennis Lloyd, lntroduction to Jurisprudence with Selected Texts,
London, Stevens & Sons Limited, 1959, s.212.
5. Montesquieu, De l'esprit des lois, (lre partie), Livre I, Chapitre II, 6 (Montesquieu, "İngiltere'nin
Esas Teşkilatı", Çev. Mükbil Özyörük, Siyasal Bilgiler Okulu Dergisi, Cilt II, 1947, Sayı 1-2, s.81
(s.75-83). De l'esprit des lois'nm Fransızca aslınahttp://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k70671k veya
http://classiques.uqac.ca/classiques/montesquieu/de_esprit_des_lois/de_esprit_des_lois_tdm.
html' den ve İngilizce çevirisine http://www. constitution.org/cnı/sol.htm' den ulaşılabilir.
6. De l'esprit des lois, (lre partie), Livre I, Chapitre II, 6 (Özyörük çevirisi, op. cit., s.79).
7. lbid., s.81. 8. Ibid.
BÖLÜM 4: YORUM 87
Bir Örnek: 1982 Anayasasının 2'nci Maddesindeki Virgül.-1982 Anayasasının 2'nci madde-
si, "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millf dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına
saygılı ... bir devlet"tir demektedir. Bu cümlenin anlamı "içinde" ile "insan" kelimeleri arasında vir-
gül bulunup bulunmamasına göre değişmektedir. Bu örneğin açıklanması konusunda bkz.: Göz-
ler, Hukuka Giriş, op. cit., 11. Baskı, 2014, s.265).
Eleştiri.- Lafzı yorum metodu, anayasa metninin anayasa koyucunun iradesini,
anayasa metnine tam olarak yansıttığı ve anayasa koyucunun niyetini ifade etmek için
tamamen uygun ifadeler kullandığı varsayımına dayanır 15 • Lafzı yorum metodunun en
fazla eleştirilen tarafı da budur: Anayasa koyucunun kullandığı kelimeleri titiz bir de-
netimden geçirdikten sonra kullandığı varsayımı yanlıştır 16 • 1787 A.B.D. Anayasası
gibi eski anayasaların yorumlanmasıyla ilgili olarak, lafzı yorum yöntemine yöneltilen
diğer bir eleştiri de şudur: Zamanla, Anayasa metninde kullanılan kelimelerin anlamı,
dilbilgisi kuralları ve hatta imla kural ve işaretleri değişebilmektedir.
tution 's framers )" araştırılır. Bunun içinse, ana yasa maddesinin sözleri yeterli
değildir. Bu maddenin "hazırlık çalışmaları (travaux preparatoires)"na, yani
komisyon ve parlamentoda yapılan görüşme ve tartışmalara ve keza madde ge-
rekçesine bakılmalıdır 17 . Tarihsel yorum yönteminin özündeki düşünce şu La-
tince özdeyiş ile ifade edilir: Animus hominis est anima scripti 18 • Türkçe olarak
söylersek: İnsanın niyeti, yazının ruhudur; yani bir metnin ne anlama geldiğini
tespit etmek için, o metni yazan kişinin niyetine bakmak gerekir.
Bu metoda göre, bir anayasa KUTU 4.3: "Original lntent".- ABD'de tarihı yo-
hükmünün şimdiki anlamı aranmaz; rum metoduna, "ilk niyet (original intent)" veya "ni-
yetselcilik (intentionalism)" denmekte ve bu yöntem
tersine anayasa koyucunun bu hük-
yukarıda bahsettiğimiz "metinselcilik (textualism)"in
mü koyduğu zamandaki muhtemel karşıtı olarak kabul edilmektedir20 • Bu anlayışa göre,
iradesi, yani sübjektif iradesi araştı anayasa metni yorumlanırken, anayasa koyucunun
rılır. Bu nedenle bu metoda sübjek- güttüğü amaç dikkate alınmalıdır 21 • Bunun için de
tif metot da denir 19. '1eşri1 tarih (/egislative histoıy)"ten yararlanılmalıdır.
17. Du Pasquier, op. cit., s.187; Hermann Bekaert, Introduction a l'etude du droit, Bruxelles, Eta-
blissements Emile Bruylant, 1963, s.223 (Bunu kanunlar için söylüyorlar).
18. 3 Bulstrode's Reports, K. B. 67. http://www.constitution.org/cons/prin_cons.htm
19. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, Ankara, Turhan Kitabevi, 1983, s.179; Seyfullah Edis, Medenf
Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, Ankara, AÜHF Yayınları, 1983, s.180. Yazarlar bunu ka-
nun koyucu için söylüyorlar.
20. http://en.wikipedia.org/wiki/Original_intent
21. Louis Fisher, American Constitutional L.aw, Durham, N.C. Carolina Academic Press, 5. Baskı,
2003, s.36; Tribe, American Constitutional L.aw, op. cit., c.l, s.51.
22. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, Ankara, Turhan, 10. B., 1996, s.71.
23. Güriz, Hukuk Başlangıcı, op. cit., s.59. 24. Du Pasquier, op. cit., s.186.
25. Du Pasquier, op. cit., s.186; Güriz, Hukuk Başlangıcı, op. cit., s.60.
BÖLÜM 4: YORUM 89
Bir Örnek: Türkiye' de "Sayıştay"ın bir "yüksek mahkeme" ve keza "yargı organı" olup
olmadığı hususu tartışmalıdır. Sistematik yorum yöntemiyle Sayıştayın bir yüksek mahkeme
olmadığı söylenebilir. Çünkü 1982 Anayasasının Sayıştayın düzenlendiği 160'ıncı maddesi,
Anayasanın Üçüncü Kısınının Üçüncü Bölümünün "Yüksek Mahkemeler"in düzenlendiği
"II" nolu başlığı altında değil, "IV" nolu başlığı altında yer almaktadır. Yine sistematik yorum
yöntemiyle, bir başka açıdan, Sayıştayın bir "yargı organı" olduğu da iddia edilebilir. Çünkü
Sayıştayın düzenlendiği 160'ıncı madde, 1982 Anayasasının Üçüncü Kısınının "Yürütme"
başlıklı İkinci Bölümünde değil, "Yargı" başlıklı Üçüncü Bölümünde yer almaktadır. İşte
160'ncı madde yorumlanırken, bu maddenin içinde yer aldığı başlığa veya bölüme bakılması
sistematik yorum yönteıninin kullanılması anlamına gelir.
34. Cumhuriyet dönemi hukukumuzda buna yaygın olarak "mefhum-u muhalif' dense de bu kavramın
doğrusu fıkıh usulünde dendiği gibi "mefhum-u muhalefet"tir.
35. Jean-Pierre Gride!, Notioıısfoızdameııtales de droit et droitfrançais, Paris, Dalloz, 1992, s.595.
36. Ibid.
92 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
diğerlerini hariç tutmak demektir)" 37 ilkelerinin geçerli olduğu bir durumun söz
konusu olması gerekir. Bu ilkeler ise, her durumda değil, sadece, kanun koyu-
cunun bir durumun belirli bir özelliğine münhasır düzenleme yaptığı durumlar-
da geçerlidir.
Örnek: 1982 Anayasası, m.67.- "Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak,
seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve
halkoylamasına kahlma hakkına sahiptir". Bu hükümle Anayasa koyucunun, seçme, seçilme
ve siyasi faaliyette bulunma hakkını sadece "vatandaşlar"a tanıdığını söyleyebiliriz. Zira
Anayasa, temel hak ve hürriyetlerin süjesi olarak pek çok maddesinde "herkes", "her insan",
"kimse", "kişiler", gibi vatandaş olmayanları da içerebilecek terimler kullanırken, bu mad-
dede bu genel terimleri kullanmaınış "vatandaş" terimini kullanınışhr. Demek ki Anayasa
koyucu, bu maddede düzenlenen hakkın süjesini belirlerken, bu süjenin belirli bir sıfahnı
(vatandaş olması niteliğini) esas almışhr. Dolayısıyla bu düzenleme konusunda "aksi ile ka-
nıt (argumentum a contrario)" yolu kullanılabilir. Yani "vatandaşlar seçme ve seçilme hakkına
sahiptir" önermesinden "vatandaş olmayanlar seçme ve seçilme hakkına sahip değildir" öner-
mesi "mefhum-u muhalefet (aksiyle kanıt)" yoluyla istihraç edilebilir. Zira birinci önermede-
ki "vatandaş" teriminin mefhum-u muhalifi "vatandaş olmayan"dır. O halde birinci öner-
medeki sonucun tersi ikinci önerme için geçerlidir.
Örnek: Bir insan fiilini suç haline getirme ve ona ceza bağlama yetkisi yasama organına
ait bir yetkidir. Dolayısıyla yasama organı, suç sayıp bir insan fiiline bağladığı cezayı kaldır
maya veya bağladığı cezanın miktarını azaltmaya da yetkilidir. Keza bunları yapmaya yetkili
olan organın, bu fiilin suç olma niteliğini belirli bir dönem için askıya alması ve bu fiile belirli
bir dönem ceza bağlamaması, "çoğu yapmaya yetkili olanın azı da yapmaya yetkili olacağı
(qui potest maius, potest minus)" ilkesi gereğince her zaman mümkündür.
37. Zacchariae, Droit civil français, Paris, 1854, c.I, s.77-78 in Christophe Grzegorczyk, Françoise
Michaut ve Michel Troper (Ed.), Le positivisme juridique, Bruxelles ve Paris, E.Story-Scientia ve
L.G.D.J., 1992, s.354.
38. Bilge, op. cit., s.181.
39. Chaım Perelman, Logique juridique: nouvelle rlıetorique, Paris, Dalloz, 1976, s.56.
40. Ibid.
41. Sancti Thomae de Aquino Scriptum super Sententiis liber IV a distinctione XVI ad distinctionem XVII
[17032) Super Sent., Iib. 4 d. 16 q. 1 a. 2 qc. 3 s. c.2(http://www.corpusthomisticum.org/ snpO0OO.html).
BÖLÜM 4: YORUM 93
42. Gride!, op. cit., s.556; Terre, op. cit., s.430. Bu ilkenin kelime kelime çevirisi "açıklık durumunda yorum
durur" şeklindedir.
43. Garner (Ed.), Black's Law Dictionary, op. cit., s.1699.
44. Ali Himmet Berki, Hukuk Mantığı ve Tefsir, Ankara, Güney Matbaacılık, 1948, s.146
45. Alf Ross, On Law aııd Justice, Landon, Steven & Sons, 1958, s.36-38 iıı Grzegorczyk, Michaut ve
Troper (der.) op. cit., s.325. 46. Aarnio, Le rationııel comme raisonnable ... , op. cit., s.53.
47. Broom's Max. 268 (Herbert Broom, A Selectioıı of Legal Maxims, Sweet & Maxwell, 1837)'den nakle-
den: Bouvier, op. cit., c.II, s.124 (http://books.google.com.tr).
48. Francis Bacan, Tlıe Advaııcement of Leanıing, 1605, Book II, XVIIl, 8 (www.gutenberg.org/dirs/
etext04/adlr10h.htm [Transcribed from the edition by David Price, Cassell & Company, 1893]).
49. "Metni ifsad eden yoruma lanet olsun".
94 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
lanetlenmiştir 50 . Yine benzer şekilde Sir Edward Coke, "viperina est expositio quae
corrodit viscera textus (metnin içini kemiren yorum, zehirli yılandır" diyerek me-
tinden uzaklaşan yoruma beddua etmiştir51 •
KUTU 4.6: Dürüst Yorum İlkesi.- Hukukta yorum farklılıklarını tamamıyla ortadan kaldırmak
mümkün değildir. Bu yorum farklılıklarını da normal karşılamak gerekir. Ancak bunun ön koşulu, yo-
rumcuların dürüst olmasıdır. Yani yorumcu, mensup olduğu siyasal eğilime menfaat sağlama düşünce
siyle değil, belirli bir hukukı ilkeye samimi olarak değer verdiği için o yönde yorum yapmış olmalıdır.
Hukuk kuralları ve burada gördüğümüz yorum ilkeleri iki tarafı keskin bıçak gibidirler. Belirli bir olayda
belirli bir ilke uygulanarak yapılan yorum bugün iktidardaki X partisinin işine yarıyorsa, yarın iktidara Y
partisi gelirse onun işine yarar hale gelir. iktidara Y partisi geldi diye yorumcu, dayandığı ilkeyi değişti
rirse, yorumcunun samimiyeti ve dürüstlüğünden şüphe edilir. Yorum ilkeleri nalıncı keseri değildir.
Hep aynı siyasal eğilime hizmet etmez. Maalesef ülkemizde Cumhurbaşkanının belirli bir konuda yetkili
olduğunu savunan hukukçular, kendi siyasal eğilimlerinden olmayan birisi Cumhurbaşkanı olunca,
Cumhurbaşkanının bu konuda yetkisiz oluğunu savunabilmektedirler. Örneğin Cumhurbaşkanının ken-
disine önerilen üç rektör adayından birincisini değil, üçüncüsünü rektör atayabileceğini savunan yo-
rumcular, Cumhurbaşkanı değişince ve yeni Cumhurbaşkanı aynı işi yapınca bunu eleştirebilmektedir
ler. Bu durum dürüst yorum ilkesiyle bağdaşmaz. Dürüst yorum ilkesini, Ergun Özbudun'dan yaptığımız
şu alıntıyla bitirelim: "Hukuk biliminde ve uygulamasında dürüst yorum farkları her zaman görülebilir.
Ancak bugün belli bir kesimin belli siyasal amaçlar doğrultusunda hukuk kurallarını çarpıtma gayre-
tine karşı sessiz kalınırsa, yarın başka bir kesimin bambaşka amaçlar uğrunda o kuralları çiğneme
sine karşı söyleyecek sözümüz olmaz. Hukuk, herkes için, her zaman gereklidir'62 •
50. 4 Co. 35 (Tlıe Reports ofSir Edward Coke, Londra, Butterworth, 1826), Nakleden: Bouvier, op. cit., c.II,
s.124 (http://books.google.com.tr).
51. 11 Coke 34. lbid., c.II, s.149 (http://books.google.com.tr).
52. Ergun Özbudun, "Cumhurbaşkanı Seçimi ve Anayasa", Zaman, 17 Ocak 2007.
BÖLÜM 4: YORUM 95
genel hükmün istisnasının olup olmadığı konusunda tereddüt ortaya çıkarsa, genel
hükmün istisnasının olmadığı sonucuna ulaşılır. Çünkü genel hükme istisna getir-
me yetkisi, haliyle genel hükmü koyma yetkisine sahip olan makama aittir. Bu ma-
kam, kendi koyduğu genel hükme istisna getirmemiş ise ortada bir istisna yoktur.
Kaideler, geniş yorumlanır. Ancak istisnalar dar yorumlanır. Çünkü istisna ka-
idenin kapsamım daralttığı için kaidenin değiştirilmesi anlamına gelir. Kaideyi de-
ğiştirme yetkisi ise sadece ve sadece kaideyi koyan makama aittir. Dolayısıyla is-
tisnayı genişletme yetkisi de münhasıran kaideyi koyan makama aittir. Bu nedenle
bir istisnanın yorumlanmasına ihtiyaç duyulursa, istisna geniş yorumlanarak, kap-
samı genişletilemez. Tersine söz konusu istisna dar yoruma tabi tutulmalıdır. Bu şu
anlama gelir: Bir hususun istisna kapsamına girip girmediği konusunda tereddüt
ortaya çıkarsa, o hususun o istisnanın kapsamına girmediği, dolayısıyla kaideye
tabi olduğu sonucuna ulaşılır.
Bir Örnek: 1982 Türk Anayasası sisteminde parlamento kararları Anayasa Mahkemesinin
denetimine tabi değildir. Ancak Anayasasının 148'inci maddesinin ilk fıkrasında bu genel kurala
bir istisna getirilmiş ve TBMM içtüzüğünün Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olduğu hü-
küm altına alınmıştır. Burada "TBMM İçtüzüğü"nün denetlenmesi kuralı, parlamento kararlarının
Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olmaması yolundaki genel kuralın bir istisnası durumun-
dadır. Dolayısıyla burada "TBMM İçtüzüğü" kavramı dar yoruma tabi tutulmalıdır. Yani bir par-
lamento kararının bir "TBMM İçtüzüğü" niteliğinde olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olur-
sa, söz konusu kararın TBMM içtüzüğü niteliğinde olmadığı sonucuna ulaşmak gerekir. Çünkü
aksi durumda genişletici yorum yapılmış olur. Bu açıdan Türk Anayasa Mahkemesinin, normalde
denetleme yetkisine sahip olmadığı pek çok parlamento kararını "eylemli içtüzük niteliğinde"
görüp denetlemesinin exceptio est strictissima interpretationis ilkesine aykırı olduğu söylenebilir 54 •
Bir Örnek: Türk Anayasa Mahkemesi Yürütmeyi Durdurma Kararı Verme Yetkisine Sahip
midir? Anayasa Mahkemesi, 21 Ekim 1993 tarih ve K.1993/40-1 sayılı Kararıyla57 kendisinin "yü-
rürlüğünün durdurulmasına" karar verme yetkisine sahip olduğuna karar vermiş ve o tarihten bu
yana da sayısız kanun ve kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğünü durdurmuştur. Türk dokt-
rininde bu nedenle Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma yetkisine sahip olup olmadığı
konusunda "derin" bir tartışma ortaya çıkmıştır. Kanımızca ortada tartışılacak bir şey yoktur. So-
runun cevabı çok basittir. Anayasa Mahkemesine Anayasamızda bu yönde verilen bir yetki olma-
dığına göre, Anayasa Mahkemesi böyle bir yetkiye sahip değildir. Böyle bir yetkiye Anayasa Mah-
kemesinin sahip olduğunu kabul etmek, anayasal organların yetkilerinin "verilmiş yetki" olduğu
yolundaki kurala aykırıdır. (Türk Anayasa Mahkemesinin yetkileri 1982 Türk Anayasasının 148 ili\
153'üncü maddelerinde sayılan yetkilerden ibarettir. Söz konusu maddelerde sayılan yetkiler dı
şında bir yetkiye, Anayasa Mahkemesi ne kadar ihtiyaç duyarsa duysun, sahip olamaz; yorum
yoluyla Anayasa Mahkemesinin bu yetkiye sahip olduğu kabul edilemez. Çünkü Anayasa Mah-
kemesinin yetkisiz olması asıl, yetkili olması ise istisnadır ve istisnalar alanında dar yorum yapılır;
yoruınla Anayasa Mahkemesinin yetkileri genişletilemez).
Aynı şekilde bir konuda bir kişinin özgür olup olmadığı konusunda tered-
düde düşülürse, o kişinin özgür olduğu kabul edilir. Bu husus Latince olarak
"quotiens dubia interpretatio libertatis est, secundum libertatem respondendum
erit (hürriyete ilişkin yorumda tereddüt varsa, hürriyet lehine karar verilir"62
özdeyişiyle ifade edilir. Örneğin bir kişinin hür mü, köle mi olduğu konusunda
tereddüt hasıl olur ise, o kişinin hür olduğu varsayılır. Tereddütlü konularda
hürriyet lehine yorum yapılır. Buna "in favorem libertatis" ilkesi denir. Keza
Amerikan literatüründe bu hususu ifade etmek için "presumption of liberty
(hürriyet karinesi)" tabiri kullanılır.
Kişinin hürriyetinin geniş, devletin yetkisinin ise dar yorumlanmasının se-
bebi, kişinin hür olmasının asıl, kişiye devletin müdahale edebilmesinin ise is-
tisna olmasıdır. Zira liberal hukuk mantığı, bireyin özgür olduğu ve devletin
kural olarak bireye müdahale etme hakkına sahip olmadığı varsayımı üzerine
kuruludur. Tarihsel olarak insanın devletten daha eski olduğu aşikardır. Devlet
insanları değil, insanlar devleti yaratmışlardır. Dolayısıyla asıl olan insan, arizı
olan, sonradan ortaya çıkmış olan şey ise devlettir. O halde insanların varlığı ve
dolayısıyla hürriyete sahip olması asıl, devletin varlığı ve keza insanlara müdahale
etme hakkına sahip olması ise istisnadır.
Yukarıda açıklandığı gibi, kişilerin hak ve hürriyet sahibi olmaları için, ki-
şilere bu hak ve hürriyetlerin devlet tarafından verilmesine veya tanınmasına
gerek yoktur. Kişiler kendiliğinden bu hak ve hürriyetlere sahiptir. Dolayısıyla
kişilerin hür olması asıl, kişilerin hürriyetlerinin devlet tarafından sınırlanması
ise istisnadır. Sınırlama istisna olduğuna göre, bu sınırlamanın ayrıca ve açıkça
yapılması gerekir. Bir hürriyet ayrıca ve açıkça sınırlandırılmamış ise, o hürri-
yet sınırsızdır. Hürriyetler zımni olarak sınırlanamaz. Hürriyet asıl, sınırlama
istisna olduğuna göre hürriyetin geniş, sınırlamaların ise dar yoruma tabi tu-
tulması gerekir.
Bundan şu sonuç çıkar ki, Fransızca "tout ce que la loi ne defend pas est
permis" özdeyişinin dile getirdiği gibi "kanunun yasaklamadığı her şey ser-
besttir". Bu ilke ceza hukukundaki kanunilik ilkesini (nulla crimen et poena
sine lege - kanunsuz suç ve ceza olmaz) doğurmuştur. Bu ilkeye göre bir fiilin
suç teşkil edebilmesi için onun kanunla yasaklanması ve ona bir ceza verile-
bilmesi için de söz konusu cezanın kanunla öngörülmesi gerekir. Suç tanımı ve
ceza belirlenmesi kişinin özgürlüğüne müdahale teşkil ettiğine göre, bu bir is-
tisnadır; dolayısıyla bunun ayrıca ve açıkça öngörülmesi ve dar yoruma tabi
tutulması gerekir. Zaten bu nedenle ceza hukukunda kıyas yasaktır.
10. Sayılmış Yetkiler Dar, Bakiye Yetkiler Geniş Yoruma Tabi Tutulur
Kamu hukukunda pek çok durumda bir kamu tüzel kişisi ile diğer bir kamu
tüzel kişisi, bir organ ile diğer bir organ arasında yetki paylaşımı yapılır. Örne-
ğin Türkiye' de merkezi idare ile mahalli idareler arasında ve keza mahalli ida-
relerin kendi arasında (yani il özel idaresi, belediye ve köy arasında), yetki pay-
laşımı vardır. Özellikle de federal sistemlerde "federal devlet (merkezi yöne-
tim)" ile "federe devletler (eyaletler, states)" arasında yetki paylaşımı yapılır.
İki kamu tüzel kişisi (örneğin A ve B) arasında yetki paylaşımı yapılacaksa,
bunun iki yolu vardır: Ya A'nın, ya da B'nin yetkileri sayılır. A'nın yetkileri
sayılmış ise, sayılmayan yetkiler (geri kalan yetkiler) haliyle B'nin olur. B'nin
yetkileri sayılmış ise, sayılan yetkilerin dışında kalan diğer yetkiler A'nın olur.
Yetki paylaşımında bu şekilde sayılan yetkilere "sayılmış yetkiler (enu-
merated powers, competences enumerees 63 )", bu yetkiler dışında sayılmadan
geride kalan yetkilere ise "bakiye yetkiler (residual powers64 , competences re-
siduelles)" denir. Bu durumda, bakiye yetkiler, "genel yetki (general power,
competence de droit commun )", sayılmış yetkiler ise "istisnai yetki (compe-
tence d'exception)" veya "verilmiş yetki (attributed power, competence d'attri-
63. Elisabeth Zoller, Droit constitutionnel, Paris, PUF, 2. Baskı, 1999, s.373.
64. Rod Hague, Martin Harrop ve Shaun Breslin, Comparative Government and Politics: An lntroduc-
tion, Houndmilles, Palgrave Macrnillan Press, 4. Baskı, 2001, s.169.
BÖLÜM 4: YORUM 99
11. Abrogata !ege abrogante ııon reviviscit lex abrogata (İlga Eden Kanunu
İlga Etmek, İlga Edilmiş Kanuna Hayat Vermez)
Acaba bir kanunu ilga eden kanun daha sonra ilga edilirse, ilk ilga edilen ka-
nun kendiliğinden yürürlüğe girer mi? Bu soruya hukukun genel teorisinde olum-
suz cevap verilmiştir. Bir kanunu ilga eden kanun, başka bir kanunla ilga edilirse,
ilk kanun tekrar yürürlüğe girmez. Bu kural, şu özdeyişle ifade edilmiştir: Abroga-
ta lege abrogante non revivescit lex abrogata (Ilga eden kanunu ilga etmek, ilga
edilmiş kanuna tekrar hayat vermez). Aynı yönde Mecellenin 51 'nci maddesinde
de "sakıt olan şey avdet etmez. Yani giden geri gelmez" denmektedir. Çünkü ilga
eden norm yürürlüğe girince ilga ettiği norm yürürlükten kalkar. Tabir caiz ise
ölür. Ölmüş bir normu diriltmenin bir yolu yoktur. Bu normu öldüren normu öl-
dürmek, öldürülen norma hayat vermez. Zira o normun geçerliliği çoktan sona er-
miştir. Böyle bir norm hukuken yoktur. Kelsen' e göre, eğer ilga edilmiş ilk normun
düzenlediği davranış tekrar emredilmek isteniyorsa yapılması gereken şey, ilga
eden normu ilga etmek değil, ilga edilen norm ile aynı içerikte bir ikinci norm
koymaktır 66 .
65. Cadart, op. cit., s.1990, c.I, s.86 Gicquel, op. cit., 1999, s.68; Constantinesco ve Stephane Pierre-
Caps, op. cit., s. s.274.
66. Bu konuda bkz.: Hans Kelsen, Tlıeorie generale des normes, (Traduit de !' Allemand par Olivier
Beaud et Fabrice Malkani), Paris, Presses universitaires de France, 1996, s.139-141.
100 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Örnek: 8 Haziran 1938 tarih ve 3008 sayılı İş Kanunu, 28 Temmuz 1967 tarih ve 931 sa-
yılı İş Kanunuyla yürürlükten kaldırılmıştır. Anayasa Mahkemesi, 14 Mayıs 1970 tarih ve
K.1970/26 sayılı Kararıyla 67 28 Temmuz 1967 tarih ve 931 sayılı İş Kanununu iptal etmiştir.
Bunun üzerine, 8 Haziran 1938 tarih ve 3008 sayılı İş Kanununun kendiliğinden yürürlüğe
gireceği görüşü ortaya atılmıştır. Bu görüşü benimseyen Başbakanlık, Danıştaydan mütalaa
istemiştir. Danıştay Üçüncü Dairesi, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanunun
ilga ettiği kanunun, iptal kararıyla, kendiliğinden yürürlüğe giremeyeceği yolunda mütalaa
belirtmiş 68 ve bu karar da Danıştay Genel Kurulu tarafından onaylanmıştır 69 .
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu da, 24 Mayıs 1982 tarih ve E.1982/1, K.1982/1
sayılı Kararla Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği kanunun yürürlükten kaldırdığı kanunun
kendiliğinden tekrar yürürlüğe giremeyeceğine karar vermiştir70 •
Yukarıdaki uygulama doğrudur. Bu uygulama abrogata lege abrogante nan revivescit lex
abrogata ilkesine dayanmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye' de yanlış uygulamada örnekleri
de vardır: 1961 Anayasasının geçici ll'inci maddesi, 6 Kasım 1969 tarih ve 1188 sayılı Kanun
ile yürürlükten kaldırılmış; ancak bu değişiklik Anayasa Mahkemesinin 16 Haziran 1970 tarih
ve K.1970/31 sayılı Kararıyla iptal edilmiştir. Uygulamada bu iptal kararıyla, 1961 Anayasasının
geçici ll'inci maddesinin kendiliğinden tekrar yürürlüğe girdiği kabul edilmiştir. Zira geçici
ll'inci madde, 16 Nisan 1974 tarih ve 1801 sayılı Kanunla tekrar yürürlükten kaldırılmıştır.
67. Anayasa Mahkemesi, 14 Mayıs 1970 Tarih ve E.1967/40, K.1970/26 sayılı Kararı, Anayasa Mahkemesi
Kararlar Dergisi, Sayı 8, s.275.
68. Danıştay Üçüncü Dairesi, 9 Ocak 1971 Tarih ve E.1970/444, K.1971/40 Sayılı Karar, Danıştay Dergisi,
Yıl 2, 1972, Sayı 4, s.69-70.
69. Danıştay Genel Kurulu, 24 Mayıs 1971 Tarih ve E.1971/22, K.1971/36 Sayılı Karar, Danıştay Dergisi,
Yıl 2, 1972, Sayı 4, s.71-75.
70. Ergun Özbudun ve Yılmaz Aliefendioğlu, "Türkiye Raporu", in Anayasa Yargısı (Avrupa Anayasa
Mahkemeleri Konferansı: 27 Nisan 1987, Lizbon), Ankara, AYM Yayınları, 1988, s.198.
71. Realist yorum teorisi konusunda bkz.: Kemal Gözler, "Realist Yorum Teorisi ve Mekanist Anayasa
Anlayışı", Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayını, 1998, Cilt 15, s.207-249
(http://www.anayasa.gen.tr/yoruın.htın). Bu teorinin kurucuları için bkz: Kelsen, Theorie pure du
droit, op. cit., s.454-456; Michel Troper, "Le probleme de l'interpretation et la theorie de la supra-
legalite", Recueil d'etudes en hoınınage iı Charles Eisenınann, Paris, Editions Cujas, 1975, s.142.
BÖLÜM 4: YORUM 101
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 19 sayfa boyunca işlenen "Yorum" konusu, Anayasa Hukuku-
mm Genel Teorisi isimli kitabımızda 89 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.I, s.225-314). Bu ko-
nuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. m
72. Hukuki anayasa anlayışını ifade etmek için bazen "norm olarak anayasa (coııstitutioıı comme ııomıe)",
"hukuki kurallar bütünü olarak anayasa (coııstitutioıı comme eıısemble des regles juridiques)" de den-
mektedir. Aynı anlamda bazı yazarlar da, "normatif anayasa (coııstitution normative)", "anayasanın nor-
matif içeriği (contenu normatif de la constitution)" veya "anayasanın hukuki okunuşu (lecture juridique
de la coııstitutioıı)"ndan bahsetmektedirler.
73. Michel Troper, "La Constitution et ses representations sous la Ve Republique", Pouvoirs, n°4, 1978, s.62.
74. Ibid. 75. Ibid. 76. Ibid.
77. Troper, "Le probleme de l'interpretation et la theorie de la supralegalite", op. cit. s.150.
Bölüm 5
KURUCU İKTİDAR
(Anayasaların Yapılması
ve Değiştirilmesi)*
Bibliyografya.- Kemal Gözler, Kurucu İktidar, Bursa, Ekin, 2. Baskı, 2016; Kemal Göz-
ler, Le pouvoir de revision constitutionnelle, Villeneuve d'Ascq, Presses universitaires du
Septentrion, 1997 (www.anayasa.gen.tr/these.htm); Kemal Gözler, Judicial Review of
Constitutional Amendments: A Comparative Study, Bursa, Ekin Press, 2008, (www.ana-
yasa.gen.tr/jrca.htm). Cem Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorunu, Ankara, AÜSBF Ya-
yını, 1974; Erdal Onar, 1982 Anayasasında Anayasayı Değiştirme Sorunu, Ankara, 1993;
Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, Ankara, Yetkin, 9. Baskı, 2008, s.159-179;
Georges Burdeau, Essai d'une theorie de la revision des lois constitutionnelles en droit
français, (These, Faculte de droit de Paris), Paris, Macon, 1930; Guy Heraud, L'ordreju-
ridique et le pouvoir originaire, (These, Faculte de droit de Toulouse), Paris, Sirey, 1946.
I. GENEL OLARAK
Önce doğrudan "kurucu iktidar (pouvoir constituant)" tanımını vererek işe
başlayalım:
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.l, s.315-357'de yer alan altıncı bö-
lümünden özetlenmiştir. Bu bölüm dahi Kemal Gözler, Kurucu İktidar, Bursa, Ekin, 1998'den özet-
lenmişti (2. Baskı, 2016). Kurucu iktidar konusunda daha geniş bilgi için bu kaynaklara bakınız.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 103
--------
Kurucu iktidar
KUTU 5.1: Kurucu İktidar - Kurulmuş İktidar Ayrımının Doktrinal Kökeni.- Kurulmuş iktidar-
lardan farklı ve onların üstünde bulunan bir "kurucu iktidar" düşüncesine ilk kez Emmanuel Sieyes'te
rastlanır. Sieyes'e göre, Anayasa tarafından kurulan çeşitli iktidarların hepsi, tek ve yüksek bir iktidar-
dan çıkarlar. Dolayısıyla Sieyes, anayasa kavramının her şeyden önce kurucu iktidar kavramını gerek-
tirdiğini söylüyordu 1. Böylece Sieyes, doğrudan anayasa kavramından yola çıka
rak "kurucu iktidar" ve "kurulmuş iktidarlar" ayrımına ulaşıyordu. Sieyes, Tiers
Etat üzerine ünlü eserinde "anayasa, kurulmuş iktidarın değil, kurucu iktidarın
eseridir"2 diye yazıyordu. Böylece ortaya kurucu iktidar ile kurulmuş iktidarlar
arasındaki ayrım ortaya çıkıyordu. Bu arada belirtelim ki, "kurucu iktidar (pouvoir
constitutiant)" terimini ilk kullanan kişi, yani bu terimin isim babası da Emmanuel
Sieyes olmuştur (20 Temmuz 1789)3.
(Resim 5. 1: E. Sieyes, http://en.wikipedia.org/wikil (Ressam: Jacques-Louis David).
1. Emmanuel Sieyes, "Exposition raisonnee des droits de l'homme", 20 Temmuz 1789, Archives parlemen-
taires, lre serie, c.VIII, s.256'dan nakleden Carre de Malberg, Coııtribution ... , op. cit., c.Il, s.516.
2. Emmanuel Sieyes, Qu'est-ce que le Tiers Etat, chapitre V, Edition critique avec une introduction et des
notes par Roberto Zapperi, Geneve, Librairie Droz, 1970, s.180-181.
3. Georges Burdeau, Traite de siceııce politique, LGDJ, Paris, 1950, c.Ill, s.l 76.
104 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
KUTU 5.2: Devrim KUTU 5.3: Hükumet Darbesi (Coup d'Etat).· Hükumetin, anayasal
(revolution).· Sosyal, usuller dışında, şiddet yoluyla, birden bire, ama yine yöneticiler arasında
ekonomik, siyasal ve hu- el değiştirmesidir. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 Hükumet darbeleri
kukı düzenin bütünüyle gibi. Hükumet darbesinde, devrimden farklı olarak sadece yöneticiler deği
ve şiddet yoluyla değişti şir, siyasal ve sosyal düzende genellikle değişme olmaz. Devrimde hal-
rilmesidir. 1789 Fransız kın da katılımı söz konusu iken, hükumet darbelerini çoğunlukla sınırlı sa-
Devrimi, 1917 Rus Dev- yıda yönetici kesimler ve özellikle askerler yapar. Hükumet darbelerine
rimi gibi. putsch veya ispanya ve Latin Amerika'da pronunciamiento da denir.
2. Asli: kurucu iktidarın ortaya çıktığı diğer bir durum da "savaş"tır. Örneğin Bi-
rinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'da daha önceden mevcut olmayan birçok devlet
(Litvanya, Lehistan, Çekoslovakya ve Yugoslavya) kuruldu ve bunlarda yeni Anayasa-
lar yapıldı. Keza, savaştan sonra yeni bir devlet kurulmasa bile ağır bir savaştan çıkan
bir ülkede bazen yeni bir anayasa yapıldığına da şahit olunmaktadır. Örneğin İkinci
Dünya Savaşı bittikten sonra, Fransa'da (1946 Anayasası), Japonya'da (1946 Anayasa-
sı), İtalya' da (1947 Anayasası) ve Almanya' da (1949 Anayasası) yeni Anayasalar yapılmıştır.
3. Asli: kurucu iktidar, sömürge olan bir ülkenin bağımsızlığa kavuşması (de-
colonization) durumunda da ortaya çıkmaktadır. Sömürge bir ülkenin bağımsızlığına
kavuşması savaş yoluyla olabildiği gibi, barış yoluyla da olabilmektedir. Birinci du-
a) Aslı kurucu iktidar, devrimden sonra yapacağı formel bir işlemle, anayasanın bazı hükümlerinin
anayasal değerini kaldırıp kanun hükmü haline dönüştürebilir. Bu hükümler artık bir anayasa hükmü
olarak değil, kanun hükmü olarak varlıklarını sürdürürler. Bu anayasasızlaştırmanın "formel yo/u"dur.
Örneğin Türkiye'de 12 Eylül 1980 hükumet darbesinden sonra Milli Güvenlik Konseyi tarafından çıkarı
lan 27 Ekim 1980 tarih ve 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun, yeni bir anayasa kabul edilip
yürürülüğe girinceye kadar, Anayasasını ilga etmemiş, ancak bu anayasanın hükümlerinin Millı Güven-
lik Konseyince kabul edilerek yayımlanan bildiri ve karar hükümleri ile yayımlanan ve yayımlanacak
olan kanunlardan üstün olmadığını hükme bağlamıştır.
b) Böyle formel bir işlem olmasa bile, devrim veya hükumet darbesinden sonra Anayasanın siyası
olmayan hükümlerinin ayrıca yürürlükten kaldırılmadıkça bir kanun hükmü olarak varlıklarının sürdür-
düklerinin yargı kararıyla kabul edilmektedir. Bu anayasasızlaştırmanın "enformel yolu"dur. Örneğin
Fransız Yargıtayı, 30 Kasım 1821 tarihli kararıyla 1799 Anayasasının, görevleriyle ilgili eylem ve işlem
lerinden dolayı devlet memurlarına karşı adliye mahkemelerinde tazminat davası açılabilmesini Fransız
Danıştayının iznine bağlayan hükmünün ayrıca yürürlükten kaldırılmadığı için anayasa hükmü olarak
değil, ama olağan bir kanun hükmü olarak, yürürlükte kaldığına karar vermiştir9 • Çünkü bu hükmün si-
yası değil, idar\' nitelikte olduğuna karar vermiştir. Oysa bu Anayasa 1821 yılında yürürlükte değildi. Bu
hükmün 19 Eylül 1870 tarihine kadar Fransa'da yürürlükte kaldığı kabul edilmiştir 10 •
1. Hukuk Dışılık.- Aksini düşünenler varsa da 12, asli kurucu iktidar, "hu-
kuk-dışı (extra-juridique, extra-legal)" bir iktidardır 13 . Zira yukarıda belirtildiği gi-
bi, bu iktidar, devrim ve hükumet darbesi gibi durumlardan sonra ortaya çıkan
ve "hukuk boşluğu (legal vacuum, vide juridique )" ortamında çalışan bir iktidar-
dır. Asli kurucu iktidar, yeni bir anayasa yapmadan önce, varsa mevcut anaya-
sayı ilga ederek hukuk boşluğu ortamı yaratır. Bu ortamda, asli kurucu iktidarı
bağlayacak bir hukuk kuralı yoktur. Bundan sonra asli kurucu iktidar hiçbir hu-
kuk kuralıyla bağlı olmaksızın, yeniden, sıfırdan (ab initio) bir anayasa yapar.
9. Cour de Cassation, 30 nov. 1821, s.Vl, 527'den naklen Laferriere, op. cit.,s.305.
10. Gözler, Kurucu İktidar, op. cit., s.69-70; Esmein, op. cit., c.I, s.620-621; Laferriere, op. cit., s.303-305.
11. Örneğin Sieyes'e göre asli kurucu iktidar millete aittir. Emmanuel Sieyes, "Tiers Etat Nedir?", Çev.
Süheyp Derbil, AÜHFD, Cilt VIII, 1951, Sayı 1-2, s.185. Burdeau'ya göre ise aslı kurucu iktidar ancak
halka ait olabilir (Georges Burdeau, Droit constitutionnel, Paris, LGDJ, 1969, s.78-79).
12. Georges Burdeau, Maurice Duverger gibi bazı yazarlar aslı kurucu iktidarın hukuki bir iktidar olduğunu
ileri sürmektedirler. Onların görüşlerinin açıklaması ve eleştirisi için bkz.: Gözler, Kurucu İktidar,
op. cit., s.28-48.
13. Bu görüş Cam~ de Malberg, Esmein, Barthelemy gibi pozitivist yazarlar tarafından savunulmuştur. Onların
görüşlerinin açıklaması ve eleştirisi için bkz.: Gözler, Kurucu İktidar, op. cit., s.24-28.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 107
2. Sınırsızlık.- Asli kurucu iktidarın sınırlı bir iktidar olduğunu ileri süren-
ler varsa da 14, bu iktidar "sınırsız (illimite, unlimited)"dır. Zira, hukuk-dışı nite-
liğini açıkladığımız yukarıdaki paragrafta belirttiğimiz gibi, bu iktidar devrim,
hükumet darbesi gibi olağanüstü durumlarda ortaya çıkmakta, mevcut rejimi
devirmekte, anayasayı ilga etmektedir. Böyle bir iktidarı sınırlandırabilecek
herhangi bir hukuki kural veya güç yoktur. Zaten asli kurucu iktidarı sınırlandı
ran bir hukuki güç veya kural varsa, bu durumda bu iktidar "asli kurucu ikti-
dar" olmaktan tanımı gereği çıkar. Asli kurucu iktidar, en üstün, sınırsız iktidar
demektir. Şüphesiz hukuken sınırsız olan asli kurucu iktidarın gücünün fiilen
sınırlı olup olmadığı, konumuzun dışında kalan sosyolojik bir problemdir.
--------
Monarşik Usuller Demokratik Usuller
---------
Ferman
1. Monarşik Usfiller
Misak Kurucu Meclis Kurucu Referandum
a) Ferman
"Ferman (octroi, edit, bestowal)" biçimindeki anayasalar, hükümdarın tek
taraflıiradesinin ürünüdür. Hükümdar tebaasına bir anayasa vermeye karar ve-
rinceye kadar tam anlamıyla mutlak ve sınırsız bir iktidara sahiptir. Bu durum-
da bulunan hükümdar, tek başına ve kendi isteğiyle, kendi iktidarını sınırlayan
14. Bu görüşlerin açıklanması ve eleştirisi için bkz.: Gözler, Kurucu İktidar, op. cit., s.55-62.
15. Bu başlık Gözler, Kurucu İktidar, op. cit., s.74-104'ten özetlenmiştir.
108 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
ve düzenleyen bir belge yayımlar. Böylece hükümdar, şimdiye kadar kendi ma-
lı saydığı devleti kurumsallaştırmak yolunda önemli bir adım atmış olur 16.
Ferman tipi anayasalara örnek olarak Fransız 1814 Charte'ı ve 1931 Etiyopya
Anayasası, 1848 İtalyan Anayasası, 1889 Japon Anayasası, 1911 Monako Anaya-
sası; bizde de 1876 Kanun-u Esasisi ferman usulü anayasaya örnek gösterilebilir.
Ferman usulü anaya- KUTU 5.5: Fransa'da 1814 Charte'ının "Başlangıç
sa, tarihsel olarak, mutlak (Preambule)" kısmında,XVlll'inci Louis şöyle diyordu: "Biz
kendi isteğimizle ve krallık otoritemizin serbest kullanımı ile,
monarşilerden sınırlı mo-
bizim için olduğu kadar haleflerimiz için de, her zaman, izleyen
narşilere geçişi ifade bu Anayasal Şartı (Charte) tebaamıza bahşediyor; ihsan edi-
eder21 . Böylece, hüküm- yor, devir ve ferağ ediyoruz" (NOUS AVONS volontairement, et
par le libre exercice de notre autorite royale, ACCORDE ET
darın kendi iradesiyle az
ACCORDONS, FAIT CONCESSION ET OCTROI a nos sujets, tant
çok demokratik ve liberal pour nous que pour nos successeurs, et a toujours, de la Charte
bir anayasa kabul edilir. constitutionne//e qui suit (http://fr.wikisource.org/wiki/Charte_constitu-
tionnelle_du_4_juin_1814).
Avrupa'da XIX'uncu yüz-
1931 Etiyopya Anayasasında da imparator şöyle diyor-
yılda birçok liberal rejim du: "Hiç kimse bizden istemeden, kendi iyi niyetimizle bu Ana-
bu usulle kurulmuştur22 . yasayı bahşediyoruz"23.
16. Laferriere, op. cit., s.275; Prelot, op. cit., 1963, s.203; Charles Celier, Inroduction ala science poli-
tique, Fascicule I, Les cours de droit, Paris, 1950-51, s.275; Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Kurumlar
ve Anayasa Hukuku, İstanbul, Araştırma, Eğitim, Ekin Yayınlan, Beşinci Baskı, 1982, s.127; A. de
Lapradelle, Cours de droit constitutionnel, A. Pedone, Paris, 1912, s.101.
17. Lapradelle, op. cit., s.101.
18. Pactet, op. cit., 1985, s.70.
19. Chantebout, op. cit., 1985, s.33.
20. Tahsin Saraç, Fransızca-Türkçe Büyük Sözlük, İstanbul, Adam Yayınları, 3. Baskı, 1990, s.960.
21. Laferriere, op. cit., s.275.
22. Jacques Cadart, Institutions politiques et droit constitutionnel, Paris, LGDJ, 1975, c.I, s.118.
23. Aktaran: Laferriere, op. cit., s.275.
24. Lapradelle, op. cit., s.102. 25. Laferriere, op. cit., s.275.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 109
b) Misak
"Misak (pacte, alliance, agreement)" usulünde, ferman usulünün aksine, hü-
kümdarın iradesinin karşısında ona kendisini kabul ettirebilen bir temsili organ ve-
ya meclis vardır. Kısaca artık, monarkın iradesine eklenen bir başka irade söz ko-
nusudur26. Burada hükümdarla onun karşısında olanlar arasında bir uzlaşma, bir iş
birliği vardır. Bu nedenle misak, hükümdarın tek yanlı bir işlemi değil, iki yanlı bir
işlemidir. Özetle misak, hükümdar ile karşısındakiler arasında yapılan bir anlaşma,
bir akit, bir sözleşmedir27 •
Bu sözleşmenin taraflarındanbirinin hükümdar olduğu açıktır. Ancak, karşı
tarafın kim olduğu
kesin olarak belirlenemez. Karşı taraf tarihte görüldüğü gibi
çoğunlukla feodal beylerdir. Halkın da devrimler somasında, meclisler aracılığıyla
taraf olduğu görülmüştür. Zaten hükümdarın karşısında beylerin bulunması da za-
manla aynı sonuca yol açmıştır. Yani hükümdardan alınan imtiyazlar, zamanla,
tüm ülke halkına yayılmıştır28 .
Sözleşmede taraflarıngüçleri hemen hemen birbirine eşittir. Anayasa yapıl
ması ortak bir iştir.
Ancak, bazı üstünlükler, hala krala aittir. Bununla beraber, tah-
tın boş bulunması halinde, tahtı doldurma iktidarı da parlamentoya aittir. Parlamen-
to da ancak kendi şartlarım kabul eden bir egemeni tahta çıkarır29 . Diğer bir anla-
tımla, parlamento, kralı, egemen olarak tanımak için, ona kendi koşullarım dikte
eder30 .
Bu noktadan hareketle, hükümdarla karşısındakiler arasında yapılan sözleşme
nin konusunu da ortaya çıkarabiliriz. Sözleşmenin konusu kısaca şudur: Hükümdar
bir takım hak ve yetkilerinden vazgeçmekte, karşısındakiler de kendisine itaat vaat
etmektedirler31 . Böylece hükümdar tahtım sağlamlaştırırken karşısındakiler de
kendilerini güvence altına almaktadırlar.
Misak, tarihsel açıdan bir geçiş usfilüdür: Monarşi zayıflamış; millı egemenlik
veya halk egemenliği yolundaki görüşlerin gücü ise artmaya başlamıştır; ancak, ge-
lişme bütünüyle de tamamlanmamıştır32 . Hükümdar ile parlamento arasında bir uz-
laşmayı yansıtan bu teknik, XIX'uncu yüzyılda Avrupa'da özellikle, Merkezi ve
Doğu Avrupa' da yer alan birçok devlette, bir yandan devleti modernleştirmek, di-
ğer yandan kendi tahtım sağlamlaştırmak isteyen hükümdarlar tarafından bol bol
kullanılmıştır. Örneğin, 1850 Prusya Anayasası böyledir33 . Bu usfile, başkaca İngil
tere'den 1215 Magna Carta Libertatum ve 1689 Bil! of Rights; Fransa'dan 1830
Charte'ı34 ve bizden de 1808 tarihli Sened-i İttifak örnek gösterilebilir35 .
26. Teziç, Anayasa Hukuku, op. cit., 15. Baskı, 2012, s.180.
27. Georges Burdeau, Droit coııstitutioııııel, Paris, LGDJ, 1969, s.81; Cadart, op. cit., 1975, c.I, s.122;
Lapradelle, op. cit., s.103; Lafen-iere, op. cit., s.276; Liet-Veaux, op. cit., s.143; Prelot,
op. cit., 1963, s.203; Vede!, op. cit., s.114; M. de Laubadere, Cours de droit coııstitutionnel et
d'institutioııs politiques, Les cours de droit, Paris, 1955-56, s.l 11.
28. Tunaya, op. cit., 1982, s.172. 29. Laferriere, op. cit., s.276.
30. Burdeau, Droit constitutioıınel, op. cit., 1969, s.81; Laubadere, op. cit., s.111.
31. Tunaya, op. cit., 1982, s.128. 32. Lafen-iere, op. cit., s.276.
33. Cadart, op. cit., 1975, c.I, s.122. 34. Lafen-iere, op. cit., s.276.
35. Tunaya, op. cit., 1982, s.127.
11 Ü ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
2. Demokratik Usôller
Yukarıda belirttiğimiz
gibi asli kurucu iktidar, hukuk-dışı ve sınırsız birik-
tidardırve anayasa yaparken, demokratik usuller dahil, belli bir usulü izlemek
zorunda değildir. Bununla birlikte uygulamada demokratik olmak isteyen asli
kurucu iktidarların genellikle aşağıdaki usulleri izledikleri görülmektedir.
Öncelikle bu usullerin teorik temelini verelim: Demokrasilerde asli kurucu
iktidarın, artık kaynağını bir kişinin iradesinden alamayacağı, demokratik bir
sistemde asli kurucu iktidarın, ancak ulusa ya da halka ait olabileceği kabul
edilir37 • O halde demokratik sistemlerde anayasayı, hangi organın, hangi usulle
hazırlayacağı sorusunun, millf egemenlik ve halk egemenliği anlayışlarına bağlı
iki değişik cevabı olabilir:
1. İleride (s.167-168) ayrıntılarıyla görüleceği gibi, millı egemenlik teorisine
göre, egemenlik millete aittir. Millet ise, kendisini oluşturan bireylerden ayrı bir
hukuki kişiliktir38 • Egemenliğin sahibi "millef' olduğuna göre, yurttaşlar egemenli-
ğin kendileri tarafından kullanılması gerektiğini ileri süremezler39 • Başka bir anla-
tımla, "fizik varlığı olmayan milletin, kendi adına konuşacak sözcülere, temsilcile-
re ihtiyacı vardır" 40 . Böylece milli egemenlik teorisi, zorunlu olarak temsili sisteme
yol açmıştır4 1 . Bu teoriye göre, temsili sistem, olağan yasaların yapılmasında oldu-
ğu gibi, anayasaların yapılmasında da uygulanmalıdır. Temsili sistemin anayasala-
rın yapılmasına uygulanması ise "kurucu meclis" usulünü ortaya çıkarmıştır.
2. Halk egemenliği teorisine göre ise, yine ileride (s.169-170) göreceğimiz gi-
bi, egemenlik halka aittir. Halk, somut olarak belli bir zamanda milleti oluşturan
vatandaşlar topluluğudur42 • O halde anayasa yapma yetkisi de halka, yani vatandaş
lar topluluğuna ait olmalıdır. Dolayısıyla halk, anayasayı doğrudan demokrasi veya
yarı-doğrudan demokrasi yöntemleriyle yapacaktır. Ancak doğrudan demokrasi
teknik olarak mümkün olmadığına göre, anayasanın yarı-doğrudan demokrasi, yani
referandum yoluyla kabul edilmesi gerektiği söylenebilir. Anayasanın kabulü için
yapılan referanduma ise "kurucu referandum" denmektedir.
Ayrıcabelirtelim ki, anayasa yapmanın bu iki ayrı demokratik usulü, iki ayrı
anayasa anlayışına
tekabül eder: Aşağıda (s.169) görüleceği gibi, halk egemenliği
anlayışı Jean-Jacques Rousseau'nun sosyal sözleşme doktrininden kaynaklanmıştır.
a) Kurucu Meclis
Yukarıda belirttiğiıniz gibi, "kurucu meclis (assemblee constituante, con-
stituent assembly)", teorik olarak, milli egemenlik ilkesine dayanır ve temsili
demokrasi ilkesinin anayasaların hazırlanmasına uygulanması anlamına gelir.
TANIM: Konvansiyon veya kurucu meclis, anayasayı yapmak için halk tarafından se-
çilmiş özel bir meclis demektir 44 .
"Konvansiyon (con-
vention)" usulü önce Kuzey
Amerika'da ortaya çıkmıştır.
Kuzey Amerika'da 1776'dan
başlayarak ayaklanan koloni-
lerin çoğu, kendi anayasala-
rını konvansiyon usulüyle
yaptılar ve nihayet 1787 ta-
rihli ABD Federal Anayasası
Filadelfıya Konvansiyonunun
ürünüydü 45 . Resim 5.3: Washington Başkanlığında Anayasa Konvansiyonu 46
Kurucu meclisler, genel olarak, kendi usullerini kendileri belirler. Zira asli
kurucu iktidarı kullanan bu meclisler, kendilerinden önce var olan hiçbir norm-
la bağlı değildirler48 •
Çeşitleri.- Görevleri bakımından kurucu meclislerin iki tipi vardır: Fransız
ve Amerikan tipi.
b) Kurucu Referandum
Yukarıda belirtildiği gibi, "kurucu referandum (referendum constituant, con-
stituent referendum)"un teorik temelini halk egemenliği ilkesi oluşturmaktadır. Ku-
rum pratikte, yarı-doğrudan doğruya demokrasi araçlarından biri olan referandu-
mun anayasaların kabulüne uygulanması görünümündedir.
Kurucu referandum usulü, kurucu meclis ustllünün demokratikliğinden zamanla
kuşkuya düşülmesi ve eleştirilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu eleştirileri yöneltenlere
göre, doğrudan halkın oyuna başvurma imkanı varken, sadece halkın temsilcilerinin oy-
larıyla yetinmemek gerekir55 . Anayasa yapılmasına halkın da doğrudan doğruya katıl
ması gerekir. Yine bu düşüncede olanlara göre, halk, kurucu egemenliğini bizzat kendi-
si kullanmalıdır. Zira halk, temsilcilerine sadece kurulu egemenliğinin kullanımını dev-
retmiş; ama kurucu egemenliğinin kullanımını kendisinde saklamıştır56 . Özetle kurucu
referandum usulü, halk tarafından kabul edilmeyen metnin, anayasa olamayacağı dü-
şüncesine dayanır57 .
49. Pactet, op. cit., 1985, s.71; Leclercq, op. cit., 1981, s.87; Vede!, op. cit., s.115.
50. Pactet, op. cit., 1985, s.71. 51. Esen, op. cit., s.48; Celier, op. cit., s.275.
52. Pactet, op. cit., 1985, s.71; Chantebout, op. cit., 1985, s.33.
53. Burdeau, Traite de science politique, op. cit., 1950, c.III, s.282.
54. Ibid., s.226. 55. Ibid., s.228.
56. Cam~ de Malberg, op. cit., c.II, s.536.
57. Burdeau, Droit constitutionnel, op. cit., 1969, s.82; Chantebout, op. cit., 1985, s.34; Laferriere,
op. cit., s.279; Laubadere, op. cit., s.113; Vede!, op. cit., s.115.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 113
ÖZET ve TANIM: Yukarıda asli kurucu iktidarı, yeni bir anayasa yapma
iktidarı olarak tanımlamıştık. Şimdi yukarıdaki özellikleri kullanarak daha ge-
niş bir asli kurucu iktidar tanımı yapalım:
TANIM: Asli kurucu iktidar, hukuk-dışı, sınırsız, sahibi hukuken belirlenemeyen,
hukuk boşluğu ortamında beliren, monokratik veya demokratik biçimleri olan, ye-
ni bir anayasa yapma iktidarıdır.
Bu şekilde asli kurucu iktidarı görmüş bulunuyoruz. Şimdi tali kurucu ikti-
dar konusuna geçeceğiz. Ancak bu konuya geçmeden önce asli kurucu iktidar
ile ilgili son bir soru soralım: Acaba asli kurucu iktidar devamlı bir iktidar mı
dır? Çünkü bu soruya olumlu yanıt verilirse, zaten tali kurucu iktidara gerek
kalmayacaktır.
58. Vede!, op. cit., s.115; Burdeau, Droit coııstitutioııııel, op. cit., 1969, s.82; Chantebout, op. cit., 1985, s.34;
Laubadere, op. cit., s.113.
59.Burdeau, Traite, c.III, s.230-231; Teziç, op. cit., 15. Baskı, 2012, s.181; Chantebout, op. cit., 1985, s.33;
Prelot,, op. cit., 1963, s.203; Gözler, Kurucu İktidar, op. cit., s.87-92.
60. Bu sorun Fransız anayasa hukuku doktrininde "pemıaııence du pouvoir coııstituant originaire" başlığı
altında incelenir. Bu konunun etraflıca tartışılması için bkz.: Kemal Gözler, Le pouvoir de revision
constitutionııelle, Villeneuve d'Ascq, Presses universitaires du Septentrion, 1997, c.I, s.57-84.
<www.anayasa.gen.tr/these.htm>.
61. Emmanuel Sieyes Qu'est-ce que le Tiers Etat (Edition critique avec une introduction et des notes
par Roberto Zapperi, Geneve, Librairie Droz, 1970, eh. V, s.181-183.
114 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Asli kurucu iktidarın devamlılığı tezi savunulması oldukça zor bir tezdir. Bu tezin, istikrarlı bir hukuk
düzeniyle uzlaştırılması mümkün değildir. Asli kurucu iktidarın istediği her zaman ortaya çıkıp anaya-
sayı anayasanın öngördüğü usuller dışında istediği gibi değiştirmesi, kronik devrim durumuna, anaya-
sal düzende anarşiye yol açar 62 • Böyle bir tez kabul edilemez. Zaten anayasalar da, ilk anayasadan
itibaren, kendi değiştirilişleri için bir değiştirme iktidarı organize ederek asli kurucu iktidarın devamlılığı
tezini reddetmişlerdir.
Bir anayasanın kendi kurduğu anayasal düzende anayasayı değiştirme usulünü öngörmesi ve bu
amaçla bu yetkiyi kendi kurduğu organlardan birine vermesi, anayasanın asli kurucu iktidarın devamlı
lığı tezini reddettiği anlamına gelir. Asli kurucu iktidarın devamlılığı tezi kabul edilirse, anayasanın üs-
tünlüğü, bağlayıcılığı ve giderek barışçıl ve istikrarlı bir hukuk düzeni kavramları bütün varlığını yitirir.
Dolayısıyla asli kurucu iktidarın devamlı olmadığını, asli kurucu iktidarın ortaya çıkıp bir kez ana-
yasa yaptıktan sonra, kendi yaptığı anayasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte ortadan kalktığını; bundan
sonra anayasada değişiklik yapma ihtiyacı ortaya çıkarsa, bu değişikliğin asli kurucu iktidar tarafından
değil, tali kurucu iktidar tarafından yapılması gerektiğini kabul etmek gerekir.
Şüphesiz yeni anayasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte bu anayasayı yapan asli kurucu iktidarın
sonsuza kadar yok olduğunu ve bir daha ortaya çıkmayacağını veya anayasanın yürürlüğe girmesiyle
asli kurucu iktidarın tali kurucu iktidara dönüştüğünü söylemek de mümkün değildir. Asli kurucu iktida-
rın mermisi tek atımlık bir mermi de değildir. Ne var ki asli kurucu iktidar, yukarıda bahsettiğimiz hukuk
boşluğu ortamında ortaya çıkıp yeni bir anayasa yaptıktan sonra, sonsuza kadar ortadan kaybolmasa
da, uzunca bir süre için uykuya yatar. Bu uyku ne kadar uzun sürerse, asli kurucu iktidarın kurduğu
anayasal düzenin o kadar sağlam olduğu söylenebilir. Örneğin ABD'deki asli kurucu iktidar, 1787'de
yeni bir anayasa yaptıktan sonra uykuya yatmış ve 230 küsur yıldır da uyumaya devam etmektedir.
Türkiye'de 1982 Anayasasını yapan asli kurucu iktidar, 2016 yılı itibarıyla 34 yıldır uykudadır. Ama asli
kurucu iktidarın bir gün uyanmayacağını kimse garanti edemez. Ancak asli kurucu iktidarın uyanması
için yukarıda gördüğümüz gibi "hukuk boşluğu" ortamı denen bir ortamın oluşması gerekir. Asli kurucu
iktidar, yeni bir anayasa yaptıktan sonra ortadan çekilir veya uykuya yatar. Artık yeni bir hukuk boşluğu
ortamı olmadıkça da söz konusu anayasada değişiklik yapma yetkisi bu anayasa tarafından kurulmuş
olan tali kurucu iktidara aittir.
Zaten aynı anda, aynı konuda, birbirine alternatif iki iktidarın bir arada çalışması eşyanın tabiatına
aykırıdır. Hem asli kurucu iktidar, hem de tali kurucu iktidar aynı anda faaliyette olamaz. Asli kurucu
iktidar faaliyette ise tali kurucu iktidar faaliyette değildir. Tali kurucu iktidarın faaliyette olabilmesi için
ise asli kurucu iktidarın faaliyetten çekilmiş olması gerekir.
62. Georges Burdeau, Essai d'une tlıeorie de la revision des lois constitııtioızızelles en droit français,
(These, Faculte de droit de Paris), Paris, Macon, 1930, s.38, 44; Georges Burdeau, Traite de scien-
ce politique, (Tome IV: Le statut du pouvoir dans l'Etat), Paris, L.G.D.J., 3. Baskı, 1983, c.IV, s.191.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 115
KUTU 5.8: Anayasanın Bir Maddesinin Anlamının Yorum Yoluyla Değişmesi Anayasa
Değişikliği midir? Anayasanın bir maddesinin metninde bir değişiklik olmasa bile, bazı istisnaı du-
rumlarda, bu maddenin anlamı, yargı organlarının yaptığı yorum nedeniyle zamanla değişebilmektedir.
Örneğin ABD Yüksek Mahkemesi 1896 tarihli Plessy v. Ferguson kararında 63 Anayasanın devletin,
kimseyi, "kanunların eşit koruması (equa/ protection of the /aws)"ndan mahrum bırakamayacağı şeklin
deki hükmünü (1868 tarihli XIV'üncü Amendment, Section 1) toplu taşıma araçları, okullar, parklar ve
hatta mezarlıklar gibi umumı yerlerde siyahlar ile beyazlar arasında ayrım yapılmasına engel olmadığı
şeklinde yorumlamıştır. Ancak aynı Yüksek Mahkeme, 58 yıl sonra verdiği 1954 tarihli Brown v. Board
of Education of Topeka kararında 64 aynı hükmün böyle bir ayrıma engel teşkil ettiğine karar vermiştir.
Buna göre 1868 tarihli XIV'üncü Amendment, Section 1'in metni 1868'ten beri aynı olsa bile bu metnin
baştaki anlamı, 1954 yılında ABD Yüksek Mahkemesinin yorumuyla değişmiştir. Görüldüğü gibi yorum
yoluyla anayasa metninin anlamı değişebilir. Bu da belki bir "anayasal değişme (constitutional change,
changement constitutionnef)"dir. Ancak bu tür değişmeler, "anayasa değişikliği (constitutional amend-
ment)" olarak kabul edilmez. Anayasa değişikliği deyince anayasanın metininde yapılan formel bir de-
ğişiklik anlaşılır.
(total revision, revision totale)" haliyle mümkün değildir. Ancak bazı ülkelerde
bu tür değiştirilemeyecek hükümler yoktur. Böyle bir durumda, anayasanın
birkaç maddesinin değiştirilebileceği gibi, 30-40 maddesinin ve hatta anayasa-
nın bütün maddelerinin de değiştirilebileceği söylenebilir. Böyle bir durumda
ortada nicelik farkından başka bir şey yoktur. Böyle bir şeye engel olacak bir
hukuki sebep yoktur. Nitekim bazı ülkelerin anayasaları, kendilerinin bütünüy-
le değiştirilebileceğini açıkça öngörmüşlerdir. Örneğin İspanyol (m.168),
Avusturya (m.44/3), İsviçre (m.139) Anayasaları kendilerinin bütünüyle değiş
tirilebileceğini açıkça öngörmüşler ve bunun için kısmı anayasa değişiklikle
rinden farklı bir usul öngörmüşlerdir. Dolayısıyla anayasada değiştirilmesi ya-
sak olan hükümler olmadıkça, anayasa değişikliği yoluyla tali kurucu iktidar,
yepyeni bir anayasa metni kabul edebilir; diğer bir ifadeyle anayasanın mevcut
metnini yeni bir metin ile değiştirebilir. Ancak bu şekilde yeni bir anayasa met-
ni kabul edilmesi asli kurucu iktidar olayı değil; yine tartışmasız bir tali kurucu
iktidar olayıdır; çünkü böyle bir durumda eski anayasa metninin öngördüğü
anayasa değişikliği usulü kullanılmıştır. Dolayısıyla yeni anayasa, metni itiba-
rıyla, yani içerik olarak eskisinden tamamıyla farklı olsa bile, eski anayasanın
bir devaımdır. Çünkü böyle bir durumda yeni anayasa ile eski anayasa arasında
bir hukuk boşluğu ortaya çıkmamıştır; ortada bir aslı kurucu iktidar yoktur.
2. Tali Kurucu İktidar Sınırlı Bir İktidardır.- Tali kurucu iktidar bizzat
anayasa tarafından düzenlendiğine göre, bu iktidarın yine anayasa tarafından
sınırlandırılması her zaman mümkündür. Gerçekten de anayasalara bakıldığın
da, anayasaların tali kurucu iktidar için birtakım sınırlar belirledikleri görülmek-
tedir. Tali kurucu iktidarın sınırları aşağıda ayrıca incelenecektir:
65. Coşkun San, Anayasa Değişiklikleri ve Anayasa Gelişmeleri, Ankara, AİTİA Yayını, 1974, s.55-56.
118 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
(2) Bazı anayasalar ise "devletin monarşik şekli (monarchic fonn of state )"nin de-
ğiştirilmesini yasaklamaktadır. örneğin 2011 Fas Anayasası (m.175), 1962 Kuveyt
Anayasası (m. 175) böyledir.
(3) Bazı
federal devletlerde de "devletin federal yapısı (federal structure of the
state)"nın değiştirilmesi yasaktır (örneğin
1949 Alman Anayasası, m.79/3). ABD Ana-
yasasına göre (m.5) hiçbir devlet Senatoda eşit oy hakkından kendi rızası olmaksızın
mahrum bırakılamaz. Benzer sınırlamalar 1900 Avustralya Anayasasında (m.128/6)
mevcuttur.
(4) Diğer bazı devletlerde ise "devletin üniter yapısı "(unitary structure of the
state)" nın değiştirilmesi yasaktır. Örneğin 1982 Türk Anayasasına göre (m.4 uyarınca
m.3) ve 1976 Portekiz Anayasasına göre (m.288/1-a) Devletin üniter yapısını değiştir
mek yasaktır.
(5) Bazı ülkelerde ise anayasalar devletin ideolojik temellerinin değiştirilmesini
yasaklamaktadır. örneğin Türkiye'de laiklik ilkesi ve Atatürk milliyetçiliği ilkesinin
değiştirilmesi (1982 Türk Anayasası, m.4 uyarınca m.2), İran'da devletin İslami niteli-
ğinin (1979 Anayasa, m.177/9-5) değiştirilmesi yasaktır.
(6) Bazı anayasalar, ülkenin toprak bütünlüğüne ilişkin anayasa değişikliği yapıl
masını yasaklamaktadır. örneğin 1976 Portekiz Anayasası, m.288; 1982 Türk Anaya-
sası, m.4 uyarınca m.3).
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 119
KUTU 5.10: Değiştirilemez Hükümlere Örnekler.- 1949 Alman Anayasasının 79'uncu madde-
sinin üçüncü fıkrasına göre, devletin federal yapısına, eyaletlerin yasamaya katılmasına ve keza An~-
yasanın 1 ve 20'nci maddesinde sayılan ilkelere ilişkin anayasa değişikliği yapılması yasaktır. Anaya-
sanın 1'inci maddesinde insan onurunun dokunulmazlığı, insan haklarının ihlal edilmemesi, temel hak-
ların doğrudan doğruya uygulanırlılığı ve yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlaması, 20'nci
maddesinde ise, federal devlet, demokratik devlet, sosyal devlet, halk egemenliği, yasama organının
anayasa ile bağlılığı, yürütme ve yargı organlarının kanun ve hukuk ile bağlılığı, baskıya karşı direnme
ilkeleri düzenlenmektedir. Dolayısıyla tüm bu ilkelere Almanya'da anayasa değişikliği yoluyla dokunul-
ması mümkün değildir. Almanya'da bu değiştirilemeyecek ilkelerin kaynağı olan Anayasanın 79'uncu
maddesinin üçüncü fıkrası "ebedi hüküm (eternity c/ause)" 66 olarak isimlendirilmektedir.
Türkiye'de Anayasanın 4'üncü maddesi uyarınca ilk üç maddenin değiştirilmesi yasaktır. Bu ilk üç
maddede de cumhuriyetçilik, üniter devlet, insan haklarına saygılı devlet, Atatürk milliyetçiliğine bağlı
devlet, demokratik devlet, laik devlet, sosyal devlet, hukuk devleti, devletin bütünlüğü ilkeleri ile devle-
tin resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti hükme bağlanmaktadır.
Anayasanın değiştirilemeyecek hükümleri, yani tali kurucu iktidarın sınırları konusunda rekor 1976
Portekiz Anayasasına aittir. Bu Anayasanın 288'inci maddesine göre tam 14 adet ilke ve kuralın değiş
tirilmesi yasaktır.
66. Nigel Foster ve Satish Sule, Germaıı Legal System aııd Laws, Oxford, Oxford University Press, 2003, s.198.
67. Bu konuda bkz.: Kemal Gözler, Judicial Review of Constitutional Amendments: A Conıparative
Stııdy, Bursa, Ekin Press, 2008, <http://www.anayasa.gen.tr/jrca.htm>.
120 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Örneğin 1982 Türk Anayasasının 4'üncü maddesine göre Anayasanın ilk üç maddesinin
değiştirilmesi yasaktır.
Ancak 4'üncü maddenin kendisinin değiştirilmesinin yasak olduğuna
ilişkin bir hüküm Anayasada yoktur. Dolayısıyla önce usulüne uygun bir anayasa değişikli
ğiyle Anayasanın 4'üncü maddesi yürürlükten kaldırılıp daha sonra ilk üç madde değiştiri
lebilir.
Bu sonuçta yadırganacak bir şey yoktur: Aslı kurucu iktidar, Ermenistan ve
Bosna Anayasaları örneğinde olduğu gibi, anayasanın değiştirilemeyecek hükümle-
rini sayarken şüphesiz, değiştirme yasağı getiren hükmün kendisini de sayabilirdi.
Örneğin Türkiye'de 1982 Türk Anayasası koyucusu, 4'üncü maddede "ilk üç mad-
de ve dahi bu madde değiştirilemez" diyebilirdi; ancak bunu dememiş sadece "ilk
üç madde değiştirilemez" demiştir. İmkan varken aslı kurucu iktidarın değiştiril
mesini yasaklamadığı bir maddenin değiştirilmesinin yasak olduğunu ileri sürmek
mümkün değildir. Böyle bir şey, değiştirilmesi açıkça yasaklanmamış olan bir
maddenin yorum yoluyla değiştirilemeyecek hükümlere katılması anlamına gelir
ki, bu şekilde bir genişletici yorum yapılmış olur. Genişletici yorum ise, istisna ni-
68. Gözler, Judicial Review of Constitutional Aınendınents, op. cit., s.12-17. 67. lbid., s.52-64.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 121
2. Zamansal Sınırlar
Bazıanayasalar, anayasanın değiştirilmesini bazen zaman itibarıyla sınır
landırmaktadır. Bu tür sınırlara "zamansal sınırlar (limites temporelles)" den-
mektedir. Zamansal sınırlar da iki değişik şekilde ortaya çıkmaktadır.
a) Süre Yasağı.- Bazı anayasalar anayasanın değiştirilmesini, anayasanın yü-
rürlüğe girmesinden itibaren belli bir süre içinde yasaklamaktadırlar. Örneğin 1976
Portekiz Anayasası (m.284) ve 1975 Yunan Anayasası (m. 110) yayınlanmalarından
itibaren ilk beş yıl içinde değiştirilmelerini yasaklıyorlardı. Keza 1787 ABD Anayasası
(m.5) da 1808 yılından önce Anayasanın birinci maddesinin dokuzuncu bölümünün bi-
rinci ve dördüncü bentlerinde değişiklik yapılmasını yasaklamaktaydı. Zamansal sınır-
122 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
ların amacı, yeni yapılan anayasaya hiç olmazsa ilk yıllarında mutlak bir istikrar ka-
zandırmak, yeni kurulan rejimin yerleşmesine ve sağlamlaşmasına imkan tanımaktır.
b) Dönem Yasağı.- Diğer bazı anayasalar da kendilerinin belirli dönemlerde
değiştirilmelerini yasaklamaktadırlar. Örneğin 1958 Fransız Anayasası (m89/4) ülke-
nin bütünlüğüne saldırı olduğu durumda anayasanın değiştirilmesini yasaklamaktadır.
1994 Belçika Anayasası (m.197) niyabet; 1958 Fransız Anayasası (m.7) Cumhurbaşka
nına vekalet edildiği dönemlerde Anayasanın değiştirilmesini yasaklamaktadır. Bazı
anayasalar da savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hal durumlarında anayasanın değişti
rilmesini yasaklamaktadır (örneğin 1978 İspanyol Anayasası, m.169; 1976 Portekiz
Anayasası, m.289). Tali kurucu iktidara getirilen bu tür sınırların varlık sebebi, ülke
yönetiminin nazik ve kırılgan olduğu bir döneminde, anayasa gibi önemli bir konuda
değişiklik yapılmamasıdır.
3. Biçimsel Sınırlar
Katı anayasaların hemen hepsi kendi değiştiriliş usullerini ayrıntılarıyla tespit
etmektedirler. Tespit edilen bu usuller, aynı zamanda tali kurucu iktidarın biçimsel
sınırlarını oluştururlar. Tali kurucu iktidar ancak bu biçimsel koşullara uyarak ana-
yasayı değiştirebilir. Biz bu koşulları biraz aşağıda tali kurucu iktidarın biçimleri
(anayasayı değiştirme usulleri) başlığı altında göreceğiz.
Eğer bir anayasa, 1814 ve 1830 Fransız Şartları, 1848 İtalyan Anayasası
(Statuto Albertino) ve 1921 Türk Anayasası örneklerinde olduğu gibi, kendisinin
değiştirilme usulünü belirlememiş ise, bu durum, onun değiştirilemeyeceği değil,
normal bir kanun ile aynı usulle değiştirilebileceği, dolayısıyla bu anayasanın ta-
mamıyla yumuşak bir anayasa olduğu anlamına gelir.
70. Bu başlık, Gözler, Kurucu İktidar, op. cit.,s.158-171 ve Gözler, Le pouvoir de revision constitutionnelle,
op.cit.,s.123-135'den özetlenmiştir. Bu konuda daha fazla bilgi ve keza bu başlığın tam dipnot kaynakları
için oraya bakınız.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 123
1. Teklif Saflıası 71
"Teklif (proposal, initiative, proposition)" safhası anayasa değişikliği süreci-
nin ilk safhasıdır.
a) Teklif Yetkisi
Anayasalar, "anayasa değişikliği teklif etme yetkisi (power to initiate constitu-
tional revision, the right to propose a Constitutional amendment)"ni çok çeşitli or-
ganlara vermektedirler72 .
aa) Bazı anayasalar, bu yetkiyi sadece yasama organına tanımaktadır73 . Örneğin
1787 ABD Anayasasında (m.5) anayasa değişikliği teklif etme yetkisi münhasıran
Kongreye aittir. Yürütme organının (Başkanın) anayasa değişikliği teklif etme yetkisi
yoktur. Benzer bir şekilde, 1982 Türk Anayasasına göre (m.175/1) de anayasa değişik
liği teklif etme yetkisine sadece yasama organı (TBMM üyelerinin üçte biri) sahiptir.
bb) Diğer bazı anayasalar, anayasa değişikliği teklif etme yetkisini hem yasama
organına, hem de yürütme organına tanımaktadırlar74 . Örneğin 1958 Fransız Anayasa-
sına göre anayasa değişikliği yetkisi Parlamento üyelerine ve Cumhmbaşkanına aittir
(m.89/1). İspanya'da ise teklif yetkisi, Hükumete, Kongreye ve Senatoya aittir (1978
İspanyol Anayasası, m.166 ve 87).
cc) Diğer bazı anayasalar, anayasa değişikliği teklif etme yetkisini, yürütme ve ya-
sama organlarının yanında, halka da tanımaktadır75 • Örneğin İsviçre' de, Romanya' da,
Slovenya, Lihtenştayn'da (yürütme veya yasama organlarına ilave olarak) halk da ana-
yasa değişikliği teklif edebilir. Halkın anayasa değişikliği teklifi, ileride yarı doğrudan
demokrasi konusunu işlerken göreceğimiz gibi anayasa değişikliği konusunda yapılmış
bir halk teşebbüsü (popular initiative; initiative populaire) niteliğindedir. Halk teşeb
büsü yoluyla anayasa değişikliği teklifinde bulunulabilmesi için teklifin belli bir sayıda
seçmen tarafından imzalanması gerekir. İsviçre' de değişiklik teklifinin 100.000 seçmen
tarafından imzalanması gerekmektedir (1999 İsviçre Anayasası, m.138, 139). Lihten-
ştayn' da anayasa değişikliği teklifinin 1500 seçmen tarafından imzalanması şarttır
(m.64/4). Romanya'da anayasa değişikliği teklif etme yetkisi 500.000 seçmene aittir
(m.150/1). Slovenya'da anayasa değişikliği teklifinin 30.000 seçmen tarafından yapıl
ması gerekmektedir (m.168).
b) Teklif Yetersayıları
Bazı anayasalar, anayasa değişikliği teklif etme yetkisini yasama organı üyelerine
vermiş, ancak yasama organı üyelerinin bu yetkisini kullanabilmesi için üyelerin üçte
ikisi, salt çoğunluğu, üçte biri, dörtte biri gibi özel teklif yetersayıları öngörınüştür76 .
Bundaki amaç, anayasa değişikliği sürecinin başlatılmasını zorlaştırmak; ciddi olmayan
anayasa değişikliği tekliflerinin gündeme alınmasını dahi engellemektir. En yüksek tek-
71.Cem Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorımu, Ankara, AÜSBF Yayını, 1974, s.34-53; Gözler, Kurucu İkti
dar, op. cit., s.165-167; Gözler, Lepouvoirde revision constitutionnelle, op. cit., s.126-127.
72. Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorunu, op. cit., s.34-41.
73. lbid., s.39, 74. Ibid., s.35-36. 75. Ibid., s.34-35. 76. Ibid., s.42-43.
124 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Güney Kore Anayasasına göre (m.128), ariayasa değişikliği teklifi Millet Meclisi-
nin üye tam sayısının salt çoğunluğu tarafından yapılabilir. Türkiye'de anayasa değişik
liği teklif etme yetkisi, TBMM üye tam sayısının üçte biri tutarındaki üyeye aittir
(m.175). Bulgaristan'da (m.154) ve Romanya'da (m.150) anayasa değişikliği teklif et-
me yetkisi parlamento üyelerinin dörtte birine aittir. Arnavutluk'ta (m.177/1), Hırvatis
tan'da (m.136) ve Polonya'da (m.235/1) bu yetki parlamento üyelerinin beşte birine
aittir. Slovenya Anayasası ise (m.168) teklif yetkisini mutlak sayı olarak belirlemiştir.
Bu ülkede 20 milletvekili anayasa değişikliği teklif etme yetkisine sahiptir.
1958 Fransız Anayasasında olduğu gibi (m.89/1) bazı anayasalar anayasa değişik
liği teklif etme yetkisinin yasama organına veya parlamento üyelerine ait olduğunu be-
lirtmekte ama özel bir teklif yetersayısı belirlememektedir. Bu durumda özel bir teklif
yetersayısı öngörülmediğine göre, anayasa değişikliği teklif etme yetkisinin bir parla-
mento üyesi tarafından dahi kullanılabilmesi gerekir. Örneğin 1958 Fransız Anayasası
anayasa değişikliği teklif etme yetkisini Parlamento üyelerine (aux members du
Parlement) vermekte ama bunun için bir minimum sayı öngörmemektedir. Bu nedenle
Fransa'da bir parlamento üyesinin dahi anayasa değişikliği teklif edebileceği kabul
edilmektedir. Bununla birlikte çoğunlukla olduğu gibi anayasa değişikliği teklifi huku-
ki biçim olarak bir kanun teklifi biçiminde veriliyorsa ve o ülkede kanun teklifi için
öngörülmüş bir teklif yetersayısı varsa, o teklif yetersayısının anayasa değişikliği teklifi
için de geçerli olması gerekir.
Anayasa değişikliği teklifi konusunda anayasalarda özel hükümler yoksa, yani bu
konuda ortaya bir boşluk çıkıyorsa, bu boşluk kanun tekliflerine uygulanan kurallar ile
doldurulabilir. Bunun altında yatan düşünce, kanun yapma usulünü düzenleyen kurallar
ile anayasa değişikliğini düzenleyen kurallar arasında genel hüküm - özel hüküm iliş
kisinin bulunmasıdır. Bir konuda özel hüküm yoksa genel hüküm uygulanır.
2. Karar Safhası 77
"Karar (decision, deliberation)" safhası, anayasa değişikliği teklifinin ka-
bul veya reddine varan bütün işlemleri içerir78 • Bu safhada anayasa değişikliği
teklifi, görüşülür, tartışılır; değişiklik teklifine son şekli verilir ve oylanır.
Genellikle anayasalar, anayasa değişikliği konusunda karar yetkisini normal
yasama organına vermektedir.
İstisnaen bazı anayasalar kabul yetkisini olağan yasama organına değil, sırf
bu amaçla toplanması öngörülen özel bir yasama organına da vermiş olabilir-
ler. Bu konuda en bilinen örnek, 1787 ABD Anayasasıdır. Bu Anayasanın
(m.5) öngördüğü alternatif anayasa değişikliği usullerinden biri, eyaletlerin ya-
77.Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorunu, op. cit., s.53-68; Gözler, Kurucu İktidar, op. cit., s.166-169;
Gözler, Le pouvoir de revision constitutionnelle, op. cit., s.128-131.
78. Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorunu, op. cit., s.53.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 125
sama organlarının üçte ikisinin istemesi üzerine Kongrenin özel bir meclisi
(Convention) toplantıya çağırması ve bu özel meclisin yapacağı teklifin eyalet-
lerin yasama organlarının dörtte üçü veya eyaletlerde toplanacak özel meclisle-
rin (Conventions) dörtte üçü tarafından onaylanmasıdır. Anayasa değişikliğini
önerecek bu meclis ve keza değişiklik teklifini onaylamak için eyaletlerde top-
lanacak meclisler, normal yasama meclisleri değil, sırf bu iş için seçilmiş özel
meclislerdir ve bunlar ABD'de Convention olarak isimlendirilmektedir. Bulga-
ristan Anayasası belirli konularda anayasa değişikliği yapılabilmesi için normal
yasama meclisinin (Millet Meclisi) dışında "Büyük Millet Meclisi (Grand Na-
tional Assembly)" isimli özel bir meclis toplanmasını öngörmektedir (m.158).
Bu meclis de, normal yasama organının dışında özel meclis dışında bir meclistir.
Anayasaların ezici çoğunluğu anayasa değişikliklerinin görüşülmesi ve ka-
bul edilmesi yetkisini olağan yasama organlarına vermektedir. Ancak, bu yetki-
nin kullanılmasını normal kanunların görüşülmesi ve kabul edilmesi usullerine
nazaran daha katı kurallara tabi tutmaktadır. Bu kurallar ülkeden ülkeye çok
değişik şekillerde ortaya çıkmakla birlikte şu aşağıdaki şekilde özetlenebilirler:
aa) Üye Tamsayısının Salt Çoğunluğu Kuralı.- Bazı anayasalar, anayasa değişikli
ği teklifinin "parlamento üye tam sayısının salt çoğunluğu (absolute nıajority of the
members of Parliament)" tarafından kabul edilmesini şart koşmaktaclır. Örnekler: 1900
Avustralya Anayasası (m.128/1), 1947 İtalyan Anayasası (m.138/1). Ancak İtalyan
Anayasasına göre salt çoğunluk ile kabul edilmiş Anayasa değişikliğinin referanduma
sunulması ihtimali vardır (m.138/2). Referanduma sunulmadan kabul edilmek için üçte
iki çoğunluk gerekmektedir (m.138/3).
bb) Nitelikli Çoğunluk Kuralı. - Bazı ana- KUTU 5.12: Karar Yeter Sayısı, Ne-
yasalar da anayasa değişikliği teklifinin kabul yin Üzerinden Hesaplanacaktır? Yukarı
edilebilmesi için, değişiklik teklifinin üçte iki, da anayasaların karar yetersayısı olarak
dörtte üç gibi bir "nitelikli çoğunluk (quali- salt çoğunluk, beşte üç, üçte iki, dörtte üç
çoğunluk gibi değişik çoğunluklar öngördü-
fied nıajority)" ile kabul edilmesini şart koş
ğünü gördük. Bu çoğunluk neyin üzerinden
maktaclır.
hesaplanacaktır? "Üye tam sayısı (total
aaa) Beşte üç çoğunluk (nıajority of number of members)" üzerinden mi, yoksa
three-fıfths).- Örnekler: 1978 İspanyol Ana- 'toplantıya katılan üye sayısı (total number
yasası (m.167/1), 1982 Türk Anayasası of present members)" üzerinden mi, yoksa
(m.175/4, ihtimalin birinde), Çek Cumhuri- sadece "geçerli oylar ( votes cast, total
number of votes)" üzerinden mi? Bu soruya
yeti Anayasası (m.39/4), Estonya Anayasası
cevap verirken söz konusu ülkenin anaya-
(m.164). sasının ilgili hükmüne bakmak gerekir. Ço-
bbb) Üçte iki çoğunluk (majority of two ğunlukla anayasalar bu çoğunluğun üye tam
m.79/2, Avusturya Anayasası, m.44; İtalya, mektedir. Örneğin Alman, ltalyan, Portekiz
ve Türk anayasalarında böyle yapılmakta
m.138/3; İspanya, m.167/2; Portekiz, m.286;
dır. Bazen sadece verilen oyların üzerinden
Türkiye, m.175/3; Hırvatistan, m.149; Finlan-
hesaplanacağı belirtilmektedir. Örneğin
diya, m.73; Japonya, m.96; Romanya, m.151/1. Fransa (m.89/3) ve Avusturya'da (m.44/1)
ece) Dörtte üç çoğunluk (majority of durum böyledir. Eğer anayasada, anayasa
three thirds).- Örnekler: Bulgar Anayasası değişikliğinin kabulü için öngörülen karar
(m.155), anayasa değişikliğinin üç ayrı günde yeter sayısının neyin üzerinden hesaplana-
cağına ilişkin bir hüküm yoksa, o ülkede ka-
yapılacak üç ayrı oylamada dörtte üç çoğun
nunların kabul edilmesinde aranan çoğun
luk ile kabul edilmesini öngörmüştür. Aynı
luğun neyin üzerinden hesaplandığına
şekilde 1987 Filipin Anayasası (m.XVII, bö-
bakmak gerekir. Aynı kuralı anayasa deği
lüm 1) dörtte üç çoğunluğunu öngörmektedir. şikliğine de uygulamak gerekir.
3. Onay Safhası 79
"Onay (ratification)" safhası, anayasa değişikliği sürecinin son safhasıdır.
Onay, artık görüşülüp parlamento tarafından karara bağlanmış bulunan değişik
liğin, yayınlanıp yürürlüğe girmeden önce, aşması gereken son engeldir80 . Bu
şekilde anayasa değişikliği üzerinde kesinleşmeden önce bir defa daha düşü
nülme irrıkanı elde edilmektedir.
Bununla birlikte belirtelim ki, bazı anayasalar anayasa değişikliği usulünde bir
onay safhası öngörmemektedir. Yetkili organ tarafından kabul edilmekle, anayasa
değişikliği kesinleşıniş olmaktadır. Örneğin 1976 Portekiz Anayasasına göre, anayasa de-
ğişiklikleri Parlamento üye tam sayısının üçte iki çoğunluğuyla kabul edilince kesin hale gelmek-
tedir (m.286). Portekiz Anayasası halkoylamasıyla bir onay süreci öngörmediği gibi devlet baş
kanına bir veto yetkisi de vermemekte, tersine açıkça Cumhurbaşkanının Anayasa değişikliği ka-
nununu ısdar etmeyi ret edemeyeceğini açıkça belirtmektedir.
Anayasa değişikliği sürecinde bir onay safhası öngören anayasalar, anaya-
sa değişikliğini onaylama yetkisini ya devlet başkanına ya da halka vermektedir.
79.Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorunu, op. cit., s.68-80; Gözler, Kurucu İktidar, op. cit., s.167-169;
Gözler, Le pouvoirde revision constitutionııelle, op. cit., s.131-135.
80. Eroğul, Anayasayı Değiştirme Sorunu, op. cit., s.68-69.
81.Gözler, Le pouvoirde revisioıı coııstitutiomıelle, op. cit., s.132-133.
128 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
bb) Bazı anayasalar ise devlet başkanı tarafından geri gönderilmiş anayasa
değişikliğinin parlamento tarafından kabul edilebilmesi için daha yüksek bir ni-
telikli çoğunluk şartı öngörmektedir. Bu durumda devlet başkanının geri gön-
derme yetkisi, "güçleştirici veto" yetkisi niteliğindedir. Örneğin 1982 Türk
Anayasasının 175'inci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin beşte
üç çoğunluğuyla kabul ettiği bir anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı geri
gönderirse, Meclis bu değişikliği tekrar ancak üye tamsayısının üçte iki çoğun
luğuyla kabul edebilir. (NOT: Ancak, Türk Anayasa Mahkemesi, 5 Temmuz 2007 tarih
ve E.2007/72, K.2007/68 sayılı kararıyla Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilen Anaya-
sa değişikliğini, TBMM'nin beşte üç çoğunluğuyla kabul edebileceğine karar vermiştir).
cc) Bazı anayasalar da devlet başkanına anayasa değişikliğini onaylayıp
onaylamamak konusunda sınırsız bir yetki vermektedir. Bu ülkelerde devlet
başkanı beğenmediği bir anayasa değişikliğini onaylamayabilir. Bu durumda
anayasa değişikliği yürürlüğe giremez. Bu ülkelerde devlet başkanının onay
yetkisi, "mutlak veto (absolute veto, veto absolu)" yetkisi durumundadır.
Monarşilerde krallar veya kraliçeler, anayasa değişiklikleri üzerinde mutlak ve-
to yetkisine sahiptir (örneğin 1953 Danimarka Anayasası, m.88; 1983 Hollanda Ana-
yasası, m.139; 1868 Lüksemburg Anayasası [2003 öncesi], m.114). Bununla birlikte,
uygulamada kral veya kraliçelerin bu veto yetkilerini çok uzun zamandan bu
yana kullandıklarına şahit olunmamıştır. Dolayısıyla monarkların anayasa deği
şiklikleri üzerindeki mutlak veto yetkisi günümüzde sembolik bir yetkidir.
82. Gözler, Le pouvoir de revision constitutionnelle, op. cit., s.133-135. 83. lbid., s.134-135.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 129
aaa) Devlet Başkanının İstemiyle Yapılan Referandum.- Örneğin 1982 Türk Ana-
yasasına göre Meclisin üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla kabul edilen bir anayasa
değişikliği Cumhurbaşkanının isteğiyle halkoylamasına sunulur (m. 17 5).
TEKLİF YETKİSİ
Yasama Organına
Ait Yasama+ Yürütmeye Ait Halka Ait (Halk Teşebbüsü)
- Teklif yetkisi zaman ve içerik bakımından sınırlandırılmış olabilir.
- Yasama organının teklif yetkisi için (1/4, 1/3, 1/2 gibi) teklif yetersayıları öngörülmüş olabilir.
1 ..
KARAR YETKiSi
Yasama organı aittir. Salt çoğunluk, 3/5, 2/3, 2/4 gibi özel karar yetersayıları öngörülmüştür.
- Bazı ülkelerde değişiklik teklifi iki defa görüşülür.
- Bazı ülkelerde yasama organının ad kabul edebilmesi için feshedilmesi gerekir.
ONAY ıETKİSİ
Devlet Başkanına Ait Olabilir Halka Ait Olabilir
--------
(Devlet başkanının Vetosu) (Kurucu Referandum)
----r---
Geciktirici Güçleştirici Mutlak Mecburı ihtiyarı
Veto Veto Veto Referandum Referandum
_______---ı---
Devlet Parla- Halkın
Başkanının isteğiyle
lste-i le Halk Vetosu
130 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
TANIM: Tali kurucu iktidar, hukuki ve sınırlı nitelikte olan ve sahibi hukuken belirle-
nebilen, anayasayı, yine o anayasanın öngördüğü usullerle değiştirme iktidarıdır.
84. Keza bu konuda doğrudan doğruya şu kitaba bakılabilir: Kemal Gözler, Judicial Review of Consti-
tııtional Amendments: A Comparative Stııdy, Bursa, Ekin Press, 2008, <http://www.anayasa.
gen.tr/jrca.htm>.
85. Bu başlık Gözler, Le poııvoirde revision constitııtioııııelle, op. cit., s.26-29'dan özetlenmiştir.
86. Guy Heraud, L'ordre jııridiqııe et le pouvoir originaire, (These, Faculte de droit de Toulouse), Pa-
ris, Sirey, 1946, s.2, 4.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 131
Her ilcisi de aynı anayasada yer almak itibarıyla aynı hukuki değere sahiptir.
Zira yukarıda (s.75-76) dördüncü bölümde gördüğümüz gibi bir anayasanın
normları arasında hiyerarşi yoktur. Aynı anayasanın normları, ister aslı ku-
rucu iktidar, isterse tali kurucu iktidar tarafından konulmuş olsun, bunlar
aynı hukuki değere sahiptir. Keza anayasa normları arasında kronolojik
farklılık, bunların hukuki değeri üzerinde farklılık yaratmaz. Asli kurucu ik-
tidar tarafından konulmuş olan normun, tali kurucu iktidar tarafından ko-
nulmuş olan normdan daha eski olduğu söylenebilir; ama bu normun daha
eski olması, diğer noımdan üstün olduğu anlamına gelmez.
Sonuç olarak, tali kurucu iktidarın, kaynağı bakımından asli kurucu ik-
tidarın altında yer alan bir iktidar olduğunu söyleyebiliriz; zira tali kurucu
iktidar, asli kurucu iktidardan türemektedir. Ancak fonksiyonu bakımından
tali kurucu iktidar, asli kurucu iktidara denk bir iktidardır; zira tali kurucu
iktidar, asli kurucu iktidar tarafından konulmuş olan anayasayı değiştire
bilmektedir87. O halde tali kurucu iktidar, kaynağı bakımından asli kurucu
iktidar tarafından "kurulmuş" bir iktidar olsa da, yetkisi bakımından, kendi-
si de asli kurucu iktidar gibi "kurucu" iktidardır. O kaynağı itibarıyla tali
(türemiş) de olsa, yetkisi, fonksiyonu itibarıyla kurucu bir iktidardır.
Diğer bir ifadeyle asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar olmak üzere
iki ayrı kurucu organ vardır; ama sadece tek bir kurucu fonksiyon vardır.
Dolayısıyla organizasyonları (kuruluşları) bakımından bu ili iktidarı ayn
ayrı; ama fonksiyonları bakımından ise birlikte incelemek gerekir. Yani bu
iki iktidar kuruluşları itibarıyla birbirinden ayrılır ama fonksiyonları itiba-
rıyla birleşir. Kısacası fonksiyonları itibarıyla asli kurucu iktidar ile tali ku-
rucu iktidar arasında bir özdeşlik vardır.
Bu nedenle fonksiyonu kastediliyorsa, tali kurucu iktidardan bahsedi-
lirken doğrudan doğıuya "kurucu iktidar" denebilir. Çünkü açıklandığı üze-
re asli kurucu iktidar da, tali kurucu iktidar fonksiyonu itibarıyla bir kurucu
iktidardır. ıı
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 30 sayfa boyunca işlenen "Kurucu İktidar" konusu,
Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 42 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit.,
c.I, s.315-357). Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. Keza bu konuda şu kitabımı
za da bakılabilir: Kemal Gözler, Kurucu İktidar, Bursa, Ekin, 1998 (2. Baskı, 2016).
87. Burdeau, Essai d'une theorie de la revision ... , op. cit., s.43; Vede!, Droit constitutionnel, op. cit.,
s.160, 161, 277.
Bölüm 6
DEVLET KAVRAMI*
Bibliyografya.- Recai Galip Okandan, Umumf Amme Hukuku, İstanbul, İÜHF Yayınları,
1968, s.28-114; Muvaffak Akbay, Umuıııf Amme Hukuku Dersleri, Ankara, AÜHF Yayınları,
4. Baskı, 1961, Cilt I, s.19-59; Yavuz Abadan, Amme Hukuku ve Devlet Nazariyeleri, Ankara,
AÜSBF Yayınları, 1952, s.123-132; Yahya Kazım Zabunoğlu, Kamu Hukukuna Giriş: Devlet,
Ankara, AÜHF Yayınları, 1973, s.47-72; Özçelik, Esas Teşkilat Hukuku Dersleri: Umumf
Esaslar, op. cit., c.I, s.26-39; Başgil, Esas Teşkilat Hukuku, op. cit., s.126; Esen, Anayasa Hu-
kuku: Genel Esaslar, op. cit., s.89-90; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.29-30;
Münci Kapani, Politika Bilimine Giriş, Ankara, Bilgi Yayınevi, 8. Baskı, 1996, s.40-43; Ala-
eddin Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, Ankara, Teori Yayınları, 1985. s.39-70; Kar!
Doehring, Genel Devlet Kuramı (Genel Kamu Hukuku), (Çev.: Ahmet Mumcu), İstanbul, İnkı
lap, 2002, s.27-48; Georg Jellinek, L'Etat moderne et son droit, Traduction française par
Georges Fardis, Paris, V. Giard & Briere, 1911, Cilt 1, s.301-345; Philippe Ardant,Institutions
politiques et droit constitutionnel, Paris, LGDJ, 17. Baskı, 2005, s.27-29; 221-230; Dominique
Carreau, Droit intematioııal, Paris, Pedone, 2. Baskı, 1988, s.456-357; Dominique Chagnol-
laud, Droit coııstitutioııııel coııtemporain (Tome 1: Theorie generale - Les regiınes etrangers),
Paris, Armand Colin, Dördüncü Baskı, 2004, s.4-21; Turpin, Droit constitutioıınel, 2003, s.14-
66; Gicquel Droit coııstitutionnel et institutioııs politiques, op. cit., 1999, s.43-58; Vlad Cons-
tantinesco ve Stephane Pierre-Caps, Droit constitutionnel, Paris, PUF, 2004, s.239-317.
Bu bölümde sırasıyla
"devlet" kelimesinin terminolojik açıklaması, "devlet"
kavramının tanımı, devletlerin nasıl kurulduğu, devletlerin nasıl sona erdiği, devle-
tin hukuki kişiliği ve devamlılığı ilkeleri, devletin faaliyet alam ve devletin kökeni
hakkında teoriler gibi konuları göreceğiz. Buna göre bu bölümün planı şu şekilde
olacaktır:
PLAN:
I. Devlet Terimi V. Devletlerin Hukuki Kişiliği İlkesi
II. Devlet Kavramının Tamım VI. Devletlerin Devamlılığı İlkesi
ill. Devletlerin Kurulması VII. Devletlerin Faaliyet Alam
IV. Devletlerin Sona Ermesi Vill. Devletin Kökeni Hakkında Teoriler
Şimdi bu plan dahilinde konuyu inceleyelim:
I. "DEVLET" KELİMESİ
Bibliyografya.- Jellinek, op. cit., c.l, s.221-230; Abadan, op. cit., s.123-132; Başgil,
op. cit., s.126; Esen, op. cit., s.89-90.
Devlet kelimesinin İngilizce karşılığı state, Fransızca karşılığı ise Etat, Almanca
karşılığı Staat, İtalyanca karşılığı stato, İspanyolca estado' dur. Bunların hepsinin köke-
ni Latince status kelimesidir 1. Ancak Latince status, "devlet" demek değil; "hal", "du-
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.359-401 'den özetlenıniştir. Bu
konuda daha geniş bilgi için oraya bakınız.
1. Charles Cadoux, Droit constitutioıınel et institutions politiques, Paris, Cujas, 1988, c.I, s.23.
BÖLÜM 5: KURUCU İKTİDAR (ANAYASALARIN YAPILMASI VE DEĞİŞTİRİLMESİ) 129
aaa) Devlet Başkanının İstemiyle Yapılan Referandum.- Örneğin 1982 Türk Ana-
yasasına göre Meclisin üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla kabul edilen bir anayasa
değişikliği Cumhurbaşkanının isteğiyle halkoylamasına sunulur (m. 17 5).
Yasama Organına
Ait Yasama+ Yürütmeye Ait Halka Ait (Halk Teşebbüsü)
- Teklif yetkisi zaman ve içerik bakımından sınırlandırılmış olabilir.
- Yasama organının teklif yetkisi için (1/4, 1/3, 1/2 gibi) teklif yetersayıları öngörülmüş olabilir.
1 ..
KARAR YETKiSi
Yasama organı aittir. Salt çoğunluk, 3/5, 2/3, 2/4 gibi özel karar yetersayıları öngörülmüştür.
- Bazı ülkelerde değişiklik teklifi iki defa görüşülür.
- Bazı ülkelerde yasama organının ad kabul edebilmesi için feshedilmesi gerekir.
ONAY ıETKİSİ
Devlet Başkanına Ait Olabilir Halka Ait Olabilir
-----,--_
(Devlet başkanının Vetosu) (Kurucu Referandum)
Geciktirici
Veto
Güçleştirici
Veto
Mutlak
Veto ----------
Mecbur,
Referandum
ihtiyarı
Referandum
______-r---_
Devlet Parla- Halkın
Başkanının isteğiyle
iste i le Halk Vetosu
130 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
TANIM: Tali kurucu iktidar, hukuki ve sınırlı nitelikte olan ve sahibi hukuken belirle-
nebilen, anayasayı, yine o anayasanın öngördüğü usullerle değiştirme iktidarıdır.
Her ilcisi de aynı anayasada yer almak itibarıyla aynı hukuki değere sahiptir.
Zira yukarıda (s.75-76) dördüncü bölümde gördüğümüz gibi bir anayasanın
normları arasında hiyerarşi yoktur. Aynı anayasanın normları, ister asli ku-
rucu iktidar, isterse tali kurucu iktidar tarafından konulmuş olsun, bunlar
aynı hukuki değere sahiptir. Keza anayasa normları arasında kronolojik
farklılık, bunların hukuki değeri üzerinde farklılık yaratmaz. Asli kurucu ik-
tidar tarafından konulmuş olan normun, tali kurucu iktidar tarafından ko-
nulmuş olan normdan daha eski olduğu söylenebilir; ama bu normun daha
eski olması, diğer normdan üstün olduğu anlamına gelmez.
Sonuç olarak, tali kurucu iktidarın, kaynağı bakımından asli kurucu ik-
tidarın altında yer alan bir iktidar olduğunu söyleyebiliriz; zira tali kurucu
iktidar, asli kurucu iktidardan türemektedir. Ancak fonksiyonu bakımından
tali kurucu iktidar, asli kurucu iktidara denk bir iktidardır; zira tali kurucu
iktidar, asli kurucu iktidar tarafından konulmuş olan anayasayı değiştire
bilmektedir87. O halde tali kurucu iktidar, kaynağı bakımından asli kurucu
iktidar tarafından "kurulmuş" bir iktidar olsa da, yetkisi bakımından, kendi-
si de asli kurucu iktidar gibi "kurucu" iktidardır. O kaynağı itibarıyla tali
(türemiş) de olsa, yetkisi, fonksiyonu itibarıyla kurucu bir iktidardır.
Diğer bir ifadeyle asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar olmak üzere
iki ayrı kurucu organ vardır; ama sadece tek bir kurucu fonksiyon vardır.
Dolayısıyla organizasyonları (kuruluşları) bakımından bu iki iktidarı ayrı
ayrı; ama fonksiyonları bakımından ise birlikte incelemek gerekir. Yani bu
ili iktidar kuruluşları itibarıyla birbirinden ayrılır ama fonksiyonları itiba-
rıyla birleşir. Kısacası fonksiyonları itibarıyla asli kurucu iktidar ile tali ku-
rucu iktidar arasında bir özdeşlik vardır.
Bu nedenle fonksiyonu kastediliyorsa, tali kurucu iktidardan bahsedi-
lirken doğrudan doğruya "kurucu iktidar" denebilir. Çünkü açıklandığı üze-
re asli kurucu iktidar da, tali kurucu iktidar fonksiyonu itibarıyla bir kurucu
iktidardır. 111
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 30 sayfa boyunca işlenen "Kurucu İktidar" konusu,
Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 42 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit.,
c.I, s.315-357). Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. Keza bu konuda şu kitabımı
za da bakılabilir: Kemal Gözler, Kurucu İktidar, Bursa, Ekin, 1998 (2. Baskı, 2016).
87. Burdeau, Essai d'une theorie de la revision ... , op. cit., s.43; Vede!, Droit constitutionnel, op. cit.,
s.160, 161,277.
Bölüm 6
DEVLET KAVRAMI*
Bibliyografya.- Recai Galip Okandan, Umumf Amme Hukuku, İstanbul, IUHF Yayınları,
1968, s.28-114; Muvaffak Ak.bay, Umumf Amme Hukuku Dersleri, Ankara, AÜHF Yayınları,
4. Baskı, 1961, Cilt I, s.19-59; Yavuz Abadan, Amme Hukuku ve Devlet Nazariyeleri, Ankara,
AÜSBF Yayınları, 1952, s.123-132; Yahya Kazım Zabunoğlu, Kamu Hukukuna Giriş: Devlet,
Ankara, AÜHF Yayınları, 1973, s.47-72; Özçelik, Esas Teşkilat Hukuku Dersleri: Umumf
Esaslar, op. cit., c.I, s.26-39; Başgil, Esas Teşkilat Hukuku, op. cit., s.126; Esen, Anayasa Hu-
kuku: Genel Esaslar, op. cit., s.89-90; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.29-30;
Münci Kapani, Politika Bilimine Giriş, Ankara, Bilgi Yayınevi, 8. Baskı, 1996, s.40-43; Ala-
eddin Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, Ankara, Teori Yayınları, 1985. s.39-70; Kari
Doehring, Genel Devlet Kuramı (Genel Kamu Hukuku), (Çev.: Ahmet Mumcu), İstanbul, İnkı
lap, 2002, s.27-48; Georg Jellinek, L'Etat moderne et son droit, Traduction française par
Georges Fardis, Paris, V. Giard & Briere, 1911, Cilt 1, s.301-345; Philippe Ardant, Institutions
politiques et droit constitutionnel, Paris, LGDJ, 17. Baskı, 2005, s.27-29; 221-230; Dominique
Carreau, Droit intemational, Paris, Pedone, 2. Baskı, 1988, s.456-357; Dominique Chagnol-
laud, Droit constitutionnel contemporain (Tome 1: Theorie generale - Les regimes etrangers),
Paris, Armand Colin, Dördüncü Baskı, 2004, s.4-21; Turpin, Droit constitutionnel, 2003, s.14-
66; Gicquel Droit constitutionnel et institutions politiques, op. cit., 1999, s.43-58; Vlad Cons-
tantinesco ve Stephane Pierre-Caps, Droit constitutionnel, Paris, PUF, 2004, s.239-317.
Bu bölümde sırasıyla
"devlet" kelimesinin ternıinolojik açıklaması, "devlet"
kavramının tanımı, devletlerin nasıl kurulduğu, devletlerin nasıl sona erdiği, devle-
tin hukuki kişiliği ve devamlılığı ilkeleri, devletin faaliyet alanı ve devletin kökeni
hakkında teoriler gibi konuları göreceğiz. Buna göre bu bölümün planı şu şekilde
olacaktır:
PLAN:
I. Devlet Terimi V. Devletlerin Hukuki Kişiliği İlkesi
II. Devlet Kavramının Tanımı VI. Devletlerin Devamlılığı İlkesi
IIl. Devletlerin Kurulması VII. Devletlerin Faaliyet Alanı
IV. Devletlerin Sona Ermesi VIIl. Devletin Kökeni Hakkında Teoriler
Şimdi bu plan dahilinde konuyu inceleyelim:
I. "DEVLET" KELİMESİ
Bibliyografya.- Jellinek, op. cit., c.l, s.221-230; Abadan, op. cit., s.123-132; Başgil,
op. cit., s.126; Esen, op. cit., s.89-90.
Devlet kelimesinin İngilizce karşılığı state, Fransızca karşılığı ise Etat, Alınanca
karşılığı Staat, İtalyanca karşılığı stato, İspanyolca estado' dur. Bunların hepsinin köke-
ni Latince status kelimesidir 1• Ancak Latince status, "devlet" demek değil;"hfil", "du-
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s .359-401 'den özetlenmiştir. Bu
konuda daha geniş bilgi için oraya bakınız.
1. Charles Cadoux, Droit constitutionnel et institutions politiques, Paris, Cujas, 1988, c.I, s.23.
BÖLÜM 6: DEVLET KAVRAMI 133
rum", "vaziyet" demektir2• Bu kelimedeki "st-" kökü daima sabitliği ifade eder. İlk de-
fa İtalya'da 1500'lerde, devleti ifade etmek için stato kelimesi kullanılmaya başlanmış
tır. Stato kelimesi modern anlamda devlet karşılığında ilk kullanan kişinin Hükümdar
(Il Principe) (1513) isimli eserinde Machiavelli olduğu kabul edilmektedir. 1500 ve
1600'lerde "stato (devlet)" kelimesi Fransız, İngiliz ve Alman dillerine girmiştir3 •
Türkçede "Devlet" kelimesi, Arapça "devle (.ı.l.3.:ı)" kelimesinden gelir. Bu
kelimenin asli harfleri "d .:ı", "vf, "l J"dir. Bu aslı harfler Türkçedeki "tedavül (J.31.:ı:i)"
kelimesinde de vardır. "Devlet", kelime anlamıyla, "tedavül eden", yani "elden ele
geçen şey" demektir. Batıda "devlet" anlamına gelen "State" ve benzeri kelimeler,
sabitliği, durağanlığı ifade ederken, bizdeki "devlet" kelimesi değişmeyi ifade eder.
Profesör Ali Fuat Başgil'in dediği gibi "eskilerin anlayışına göre devlet, tıpkı bir altın
top gibi, elden ele geçen ve en kuvvetlinin zapt ve inhisarına giren ikbal, nüfuz ve
iktidardır"4 • Ne var ki doğu toplumlarında devlet, talih ve tesadüf sonucu tedavül
etmektedir. Bu nedenle bu toplumlarda, iktidardan düşenler, tedavülden düşen para gibi
derhal değerini yitirirler. Bu konuda bkz.: Kemal Gözler, '"Devlet' Kelimesi Üzerine Bir
Deneme", Türkiye Günlüğü, Sayı 129, Kış 2017, s.5-9 (www.anayasa.gen.tr/devlet-kelimesi.html).
KUTU 6.1: Polis, Civitas, Res publica, lmperium, Regnum, Terra, Citta, Bourg, vs.- Eski
Yunanlar "devlet" için "polis (noı.,ıÇ)"terimini kullanırlardı ki, bu "site (cite)", yani "şehir" demekti. Ro-
malılar ise "devlet" karşılığında civitas veya res publica kelimelerini kullanırlardı. Civitas, "site, medine,
şehir devleti" demekti. Res publica ise şey (res) ve kamu (publica) kelimelerinden oluşmakta "kamu
malı", "herkese ait şey" anlamına gelmekteydi. Bu kelime daha sonra Fransızcaya republique yani
cumhuriyet anlamında geçmiştir. Ortaçağda devlet için imperium, regnum (hükümdarlık, krallık) gibi
terimler kullanılmıştır. Yine ortaçağ boyunca devlet yerine zaman zaman, popu/us, gens (halk), terra,
terre, /and (toprak, yer, ülke, memleket) gibi terimler de kullanılmıştır. Yine aynı zamanlarda devlet ye-
rine citta, cite, ville, bourg gibi "şehir" anlamına gelen terimler de kullanılmaya devam etmiştir
(Jellinek, op. cit., c.l, s.221-226).
2. Türk Hukuk Kurumu, Türk Hukuk Lügatı, Ankara, Türk Hukuk Kurumu Yayınları, 1944, s.576.
3. Georg Jellinek, L'Etat moderne et son droit, Traduction française par Georges Fardis, Paris, V.
Giard & Briere, 1911, c.I, s.222-226.
4. Ali Fuat Başgil, Esas Teşkilat Hukuku, İstanbul, Baha Matbaası, 1960, s.126
5. Jellinek, op. cit., c.I, s.296, c.II, s.17-34 (ülke), 34-60 (millet), 61-70 (egemenlik).
134 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
TANIM: Devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde egemen olan belirli bir insan top-
luluğunun oluşturduğu bir varlıktır.
Devletin birinci unsuru olan insan topluğuna hukukta millet denir. Millet
birbirilerine birtakım bağlarla bağlanmış olan insanlardan oluşmuş bir topluluk-
tur. Devletin ikinci unsuru olan toprak unsuruna hukukta ülke denir. Ülke, be-
lirli insan topluğunun devamlı olarak yaşayabileceği ve egemenlik kurabilece-
ği, belirli sınırları olan bir toprak parçasıdır. Devletin üçüncü unsuru olan ikti-
dar unsuruna hukukta egemenlik denir. Egemenlik, en üstün iktidar demektir.
Bir devletin varlığından bahsedebilmek için, insan topluluğunun belirli bir ülke
üzerinde en üstün iktidara sahip olması gerekir. Haliyle bu iktidarın da az çok
uzunca bir süre devam etmesi lazımdır. Devletin millet, ülke ve egemenlik un-
surlarını aşağıda yedinci bölümde ayrıca inceleyeceğiz.
Uzun Tanımlar.- Devletin sadece unsurlarına yer veren kısa tanımları ya-
nında,bu kısa tanımı da içeren daha uzun tanımlar da yapılmaktadır. Uzun ta-
nımlarda hem devletin yukarıdaki üç unsuru, hem de tanımı yapan yazarın
önemli gördüğü devletin bazı özellikleri sıralanır. Örneğin şöyle bir devlet ta-
nımı yapılabilir:
UZUN TANIM: Devlet, belirli bir insan topluluğunun, belirli bir toprak parçası üzerinde
egemen olmasıyla oluşan, hukuki kişiliğe sahip devamlı bir teşkilattır 6 •
Dikkat edileceği
gibi bu tanımda, yukarıdaki üç unsurun (millet, ülke ve
egemenlik) yanında, devletin üç özelliğine de yer verilmiştir. Devletin birinci
özelliği, teşkilatlanma özelliğidir. Her devlet bir teşkilata sahiptir. Egemen bir
varlık olarak her devlet, kendi teşkilatını kendi belirleme hakkına sahiptir. Ge-
nellikle devletlerin kendi teşkilatlarını yasama, yürütme ve yargı olmak üzere
üçe ayırıp düzenledikleri görülmektedir. Yine genellikle devlet, kendi teşkilatı
nı kendisine anayasa denen bir belge ile tespit eder. Bir devletin teşkilatının ku-
ruluş ve işleyişini incelemek anayasa hukukunun alanına girer. Belirli bir dev-
letin teşkilatı hakkında bilgi edinmek için o devletle ilgili olarak yazılmış ana-
yasa hukuku kitaplarına bakılmalıdır. Devletin ikinci özelliği, hukukf kişiliğe
sahip olma özelliğidir. Devlet, hukuk düzeni bakımından bir tüzel kişidir. Do-
layısıyla hak ve borç sahibi olabilir ve gerek uluslararası hukuk, gerek iç hukuk
bakımından geçerli hukuki işlemler yapabilir. Devletin hukuki kişiliği özelliği
ni aşağıda (bu bölüm, V nolu başlık) ayrıca göreceğiz. Devletin üçüncü özelli-
ği, devamlılık özelliğidir. Öncelikle belirtelim ki, bir devletten bahsedebilmek
için, belirli bir insan topluluğunun, belirli bir ülke üzerinde egemenliği az çok
devamlı olmalıdır. Ülkenin tamamında veya bir kısmında belirli bir insan top-
luluğunun bir veya birkaç gün egemen olması, yeni bir devletin kurulduğu an-
lamına gelmez. Bu egemenlik kurma vakıası kesin olmalı ve az çok uzunca bir
süre devam etmelidir. Bu şartı gerçekleştiren bir devlet, devamlılık arz eder.
Aşağıda ayrıca göreceğimiz gibi, böyle bir devlette, hükftmet ve hatta siyasal
rejim değişikliklerinin devletin varlığı üzerinde bir etkisi yoktur.
6. Bu tanım İlhan Akipek'in şu tanımından uyarlanmıştır: "Devlet, belirli bir ülkede yaşıyan ve
bir üstün iktidara (otoriteye) tabi teşkilatlanmış insan topluluğunun meydana getirdiği devam-
lı, hukukun kendisine şahsiyet izafe ettiği bir varlıktır" (İlhan Akipek, Devletler Hukuku, Anka-
ra, Başnur Matbaası, Üçüncü Bası, [1966?], İkinci Kitap, s.12).
136 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Birincisi barışçı yoldur. Kendi devletini kurmak isteyen insanlar, mevcut dev-
letten bir toprak parçası talep ederler. Mevcut devlet, bu isteği kabul ederse ortada
bir sorun kalmaz; bu topraklar, yeni bir insan topluluğunun egemenliği altına gir-
miş olur ve böylece yeni bir devlet kurulmuş olur. Şüphesiz mevcut bir devlet,
kendi ülkesinden bir kısmını durup dururken bir başka devlete veya yeni bir devlet
kurmak isteyen insan grubuna devretmeyi kabul etmez. Bunu kabul etmesinin al-
tında ise kendi içinde karşılaştığı etnik sorunlar gibi sorunlardan kurtulma gibi dü-
şünceler yatar. Keza tarihte, ülkesinin bir kısmını parayla satan devletlere de rast-
lanmıştır. Örneğin Rusya, Alaska'yı 1867 yılında ABD'ye 7,2 milyon dolar karşı
lığında satmıştır.
Ancak tarihte egemenlik kurmak bakımından bu tür barışçı yollardan ziyade
kuvvet kullanımı yoluyla egemenlik kurulduğu görülmüştür. Bu yolda, kendi devle-
tini kurmak isteyen insan topluluğu, mevcut devlete karşı ayaklanır; silahlı müca-
deleye başlar; mevcut devleti yenerek; onun ülkesinin tamamı veya bir kısmı üze-
rinde kendi egemenliğini kurar. Örneğin Sırbistan (Kara Yorgi liderliğindeki 1804-
1813 ve Miloş Obrenoviç liderliğinde 1815-1829 ayaklanmaları) ve Yunanistan
(Mora ayaklanması 1821-1826) böyle kurulmuştur. Keza yeni devlet kurmak iste-
yen gruplar başka devletlerden yardım alabilirler. Nihayet, mevcut devletin bir
kısmı bir başka devlet tarafından kuvvet yoluyla işgal edilir ve soma orada yeni bir
devlet kurdurulabilir. Örneğin 1878'de Bulgaristan bu şekilde kurulmuştur.
O halde yeni bir devlet, belli bir KUTU 6.2: Liberland (Özgür Liberland Cum-
insan topluluğunun, belli bir toprak huriyeti-Svobodna Republika Liberland).- Çek
vatandaşı Vit Jedlicka, 13 Nisan 2015 günü Sırbis
parçası üzerinde, egemenliklerini te- tan ile Hırvatistan arasında kalan ve Tuna nehrinin
sis etmeleriyle kurulmaktadır. Devle- batı yakasında bulunan 7 km 2 büyüklüğünde üzerin-
tin kuruluş anı, bu andır. Böylece bu de kimsenin yaşamadığı bir arazi üzerinde Liberland
isimli bağımsız bir devlet kurduğunu ilan etmiştir. Vit
bölümün başında verdiğimiz devletin Jedlicka İnternet üzerinden vatandaşlık başvurusu
unsurlarına ve tanımına tekrar ulaşı almaya başlamıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinden
yoruz: İnsan topluluğu, toprak parça- 200.000 vatandaşlık başvurusu aldığı iddia edilmiş
tir. Kendini Liberland'ın Cumhurbaşkanı olarak ilan
sı ve egemenlik. Dolayısıyla devlet, eden Vit Jedlicka, Liberland'a geçerken 9 Mayıs
belirli bir insan grubunun, belirli bir 2015 akşamı Hırvatistan polisi tarafından sınırını
toprak parçası üzerinde egemen ol- izinsiz geçtiği gerekçesiyle göz altına alınmıştır
( https:l/en. wikipedia. org/wiki/Liberland). Liberland' ı n
malarıyla oluşturdukları bir varlıktır. internet sitesi: https://liberland.org/.
BÖLÜM 6: DEVLET KAVRAMI 137
Devletlerin hangi tarihte kurulmuş sayıldığı, bir devletin kurulması ile onun başka devletler
tarafından tanınması arasında bir ilişki olup olmadığı, "sürgündeki hükumetler", "kukla devletler
veya hükümetler" konularında Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızın yedinci bölü-
münün III nolu başlığına (op. cit., c.I, s.366-370) bakınız.
7. Ivan Anthony Shearer, Starke's lııternatioııal Law, Londra, Onbirinci Baskı, 1994, s.155.
8. Bu yolların açıklanması için bkz.: Anthony Aust, Haııdbook of International Law, Cambridge,
Cambridge University Press, 2005, s.391-392; Malcolm N. Shaw, International Law, Cambridge,
Cambridge University Press, 5. Baskı, 2003, s.868; James Crawford, Tlıe Creation of States in In-
ternational Law, Oxford, Oxford University Press, 2006, s.375-447, 448-478, 702-705.
9. Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.29. 10. Shaw, op. cit., s.175-176.
11. Recai Galip Okandan, Umumı Amme Hukuku, İstanbul, İÜHF Yayınları, 1968, s.28-114; s.835;
Ardant, op. cit., 2005, s.19.
12. Kar! Doehring, Genel Devlet Kuramı (Genel Kamu Hukuku, (Çev.: Ahmet Mumcu), İstanbul, İnkı
lap, 2002, s.48.
138 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
13. S. B. Chrimes, English Constitutional History, Landon, Oxford University Press, 1958, s.18; A. S.
de Smith ve Rodney Brazier, Constitutional and Adıninistrative Law, Landon, Penguin Books, Al-
tıncı Baskı, 1989, s.133; Alıthony Bradley ve Keith D. Ewing, Constitutional and Adıninistrative
Law, Landon, Longman, Onüçüncü Baskı, 2002, s.757.
14. O. Hood Philips ve Paul Jackson, Constitutional and Adıninistrative Law, Landon, Sweet &
Maxwell, 1987, s.702-70.
15. Doehring, op. cit., s.49-53.
BÖLÜM 6: DEVLET KAVRAMI 139
2. Hukuki Sonuçlar 19
Devlete hukuki kişilik tanınmasının doğurduğu birtakım hukuki sonuçlar
vardır. Devlet, hukuken bir "tüzel kişi (personne morale, personne
juridique)"dir. Devlet, sadece kamu hukuku alanında değil, özel hukuk alanın
da da bir tüzel kişi olarak kabul edilir. Devlet, bir tüzel kişi olmak itibarıyla da,
(a) hukuki işlemler yapabilir; (b) malvarlığına sahip olabilir, (c) hukuken hak
ve borç altına girebilir ve (d) mahkemeler huzurunda davacı ve davalı olabilir.
Devlete tüzel kişilik tanınması onun iş görebilmesine, çeşitli faaliyetlerde bu-
lunmasına, yaptığı hukuki işlemlerle hak ve borç altına girmesine, mal edinme-
sine, haklarını mahkemeler önünde aramasına imkan verir.
Burada ayrıca şunların da altım çizelim: Devletin, devleti yönetenlerin dışında
ayrı bir tüzel kişiliği olduğu için: (a) Yöneticilerin yaptığı hukuki işlemler, bu iş
lemleri yapan yöneticiler adına değil; devlet adına yapılır. (b) Bu işlemlerden do-
ğan hak ve borçlar, bu işlemleri yapan yöneticilerin kişiliği üzerinde değil, devletin
kişiliği üzerinde doğar. (c) Yöneticilerin işlemleriyle edinilen mallar, yöneticilerin
kişisel malvarlığı değil, devlet tüzel kişiliğinin malvarlığıdır. (d) Devlet adına ka-
mu görevlileri tarafından yapılan eylem ve işlemlerden doğan davalar, bu eylem ve
işlemleri yapan yöneticilere karşı değil, devlet tüzel kişiliğine karşı açılır. Devlet,
tüzel kişiliği sayesinde mahkemeler huzurunda davacı ve davalı olabilmektedir20 •
Yöneticilerin devlet tüzel kişiliği adına yaptığı işlemlerden ortaya çıkan sorumlu-
luk da kural olarak yöneticilere değil, devlet tüzel kişiliğine aittir.
16. Münci Kapani, Politika Bilimine Giriş, Ankara, Bilgi Yayınevi, Sekizinci Baskı, 1996, s.42; Esen,
Anayasa Hukuku: Genel Esaslar, op. cit., s.261; Ardant, op. cit., 2005, s.19.
17. Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, s.29; Ardant, op. cit., 2005, s.19.
18. Georges Burdeau'dan nakleden Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.12.
19. Yahya Kazım Zabunoğlu, Kamu Hukukuna Giriş: Devlet, AÜHF Yayınları, 1973, s.134-135;
Arsel, op. cit., s.29; Kapani, Politika Bilimine Giriş, op. cit., s.41; Esen, op. cit., s.254; Okandan,
op. cit., s.898-899; Ardant, op. cit., 2005, s.19.
20. Zabunoğlu, op. cit., s.134-135; Arsel, Anayasa Hukuku, op. cit., s.29; Kapani, Politika Bilimine
Giriş, op. cit., s.41; Esen, Esen, Anayasa Hukuku, op. cit., s.254; Okandan, op. cit., s.898-899.
140 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
dır. Devlet de, hükümeti veya rejimi KUTU 6.6: Andlaşmaların Devamlılığı İlkesine
değişmiş olsa da, bir tüzel kişi olarak Bir Örnek: Lozan Sulh Muahedenamesi, Madde
77: ... 30 Teşrinievvel 1918 tarihinden sonra 16 Mart
varlığını devam ettirdiğine göre, bu 1920 tarihine kadar lstanbul Hükümeti ile usulü dai-
antlaşmalar devleti bağlamaya de- resinde akdolunmuş mukavelenameler dahi kezalik
vam eder. muteber ve hukuku umumiye ahkamına tabidir"27 •
27. Metin için bkz. Metin için bkz. Seha L. Meray, Lozaıı, Ankara, AÜSBF, 1973, Takım II, Cilt 2,
s.89-94; http://www.ttk.org.tr/index.php?Page=Sayfa &No=121.
28. Esmein, op. cit., 1927, c.I, s.3.
29. Örneğin 4 Şubat 1329 (1913) tarihli Memurin Muhakeınatı Kaııuıı-u Muvakkati, 1999 yılına kadar
yürürlükte kalmıştır.
30. Pierre Wigny, Droit coııstitutioııııel, Bruxelles, Etablissements Emile Bruylant, 1952, Cilt I, s.88.
31. Yukarıda dipnot 26'ya bakınız. 32. Esmein, op. cit., c.I, s.3.
33. Yukarıda dipnot 26'ya bakınız.
34. lan Brownlie, Priııciples of Public lııterııatioııal Low, Oxford, Oxford UP, 4. Baskı, 1996., s.658.
142 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
A. LİBERAL GÖRÜŞ
Liberal görüşe göre, devlet, mümkün olan en dar alanda faaliyet gösterme-
lidir. Bu alan esasen savunma, güvenlik ve adalet hizmetlerinden ibarettir. Yani
devlet dıştan gelecek saldırılara karşı ülkeyi korumalı, ülkenin içinde düzeni
sağlamalı, suçluları cezalandırmalı ve bireyler arasındaki uyuşmazlıkları çöz-
melidir. Bunların dışında kalan alanlara (ekonomi, eğitim, sağlık, kültür, konut,
çalışma, vs.) devlet müdahale etmemelidir. Liberal görüş 1930'lara kadar genel
olarak benimsenmiş ve uygulanmıştır. Liberal görüşün uygulandığı devlet an-
layışına "jandarma devlet (Etat-gendarme)" 35 anlayışı denmiştir.
B.MÜDAHALECİGÖRÜŞLER
haren kriz içine girmiş, sosyal devlet uygulamaları başarısızlığa uğramış, neti-
cede 1970'lerin sonlarından itibaren liberal görüş tekrar ağırlık kazanmış ve
birçok devlette yine devletin faaliyet alanını daraltan "neo-liberal" politikalar
uygulamaya konmuştur (Örnek olarak İngiltere'de Thatcher, Amerika'da
Reagan, Almanya' da Kohl, Türkiye' de Özal dönemi gösterilebilir). Günümüz-
de, özelleştirmeler ve diğer liberal teknikler sayesinde devletin faaliyet alanı li-
beral görüş doğrultusunda biraz daraltılabilmişse de, devletin eğitim, sağlık, ba-
rınma, çalışma, kültür gibi birçok alanda müdahalesi sürmektedir.
A. AİLE TEORİSİ
Bibliyografya.- Okandan, op. cit., s.28-37; Akbay, op. cit., c.I, s.21-22; Zabunoğlu, op. cit.,
s.48-49; Özçelik, op. cit., c.I, s.28-30; Jellinek, op. cit., c.I, s.316-319.
Semavi dinlere göre, dünyadaki bütün insanlar, Adem ile Havva'nın oluş
turdukları aileden gelmektedir. Keza Tevrat' a göre, İsrailoğulları bir aileden
gelmektedir38 . Birçok düşünür, pek muhtemelen dinsel kaynaklı bu düşünceler
den esinlenerek devletin kaynağını ailede aramışlardır39 .
Aile teorisini savunun düşünürlere göre, devlet, ailenin zamanla büyüme-
sinden ve aynı kandan gelen ailelerin birleşmesiyle meydana gelmiştir4°. Önce
ailenin gelişmesiyle aileden daha büyük sosyal birlikler olan "gens (geniş aile,
sülale)"ler meydana gelmiştir. Genslerin de birleşmesiyle kendilerine "tribü
(boy, kabile, aşiret)" denen daha geniş sosyal teşekküller ortaya çıkmıştır.
Tribüler içinde gensler ve aileler hala varlıklarını sürdürmekteydiler. Tribüler
göçebe toplumlarda gereken organizasyon ihtiyacını karşılayabiliyorlardı. An-
cak, göçebe toplumdan yerleşik topluma geçildiğinde, sosyal düzeni sağlamak
bakımından tribü teşkilatı yetersiz kaldı, Keza, komşu topraklar üzerinde yerle-
şik tribüler arasında zamanla yaklaşma ve birleşme meydana geldi. İşte komşu
37. Okandan, op. cit., s.27. 38. Jellinek, op. cit., c.l, s.317.
39. Muvaffak Akbay, Umumf Amme Hukuku Dersleri, Ankara, AÜHF Yayınlan, 4. Baskı, 1961, c.I, s.21.
40. Okandan, op. cit., s.28
144 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
41. lbid., s.28-29. 42. Özçelik, op. cit., c.I, s.28; Akbay, op. cit., c.I, s.21.
43. Aktaran: Jellinek, op. cit., c.I, s.317.
44. Özçelik, op. cit., c.I, s.28. Bu düşünürlerin görüşlerinin açıklaması hakkında bkz. Okandan,
<!I!: cit., s.30-34. 45. Akbay, op. cit., c.I, s.128.
BÖLÜM 6: DEVLET KAVRAMI 145
mamıyla yetersiz kalır46 • Modern devletteki iktidarın niteliği ile ailede babanın
iktidarı arasında bir benzerlik kurmak mümkün değildir. Ne var ki, günümüz
için geçersizliğine rağmen, aile teorisinin devlet kudretine ve özellikle devlet
başkanına bakış açısının kalıntıları hala modern toplumlarda gözlemlenebilir.
Örneğin ülkemizde, devleti vatandaşlar karşısında bir "baba" olarak gören in-
sanların sayısı pek çoktur. Birçok vatandaşımızın kafasında, şu ya da bu şekilde
bir "devlet baba" tasavvuru vardır.
B. BİYOLOJİK TEORİ
Bibliyografya.- Okandan, op. cit., s.50-63; Zabunoğlu, op. cit., s.59-61.
46. Jellinek, op. cit., c.I, s.318. 47. Okandan, op. cit., s.51.
48. lbid. 49. Özçelik, op. cit., c.I, s.33.
50. Bu düşünürlerin görüşleri için bkz. Okandan, op. cit., s.52-56.
146 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
varlıklarının dışında yeni bir canlı oluştururlar. Devlet hayatında da, vatandaş
lar kendi varlıklarının dışında yeni varlık oluşturmaktadırlar. İnsan vücudunda-
ki diğer organların beyne itaat etmeleri gibi, devletin de çeşitli organlarının
merkezi ve yüksek bir otoriteye itaat etmesi gerektiği düşüncesinde de isabet
payı vardır. Ancak, biyolojik teorinin bu kabul edilebilir yanlarına rağmen aşırı
yanları da vardır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, insan organizmasıyla devlet
organizması arasında tam bir ayniyet olduğu iddiası abartılı bir iddiadır. Çünkü
insan organizmasını meydana getiren hücrelerin arasındaki bağlantı tamamıyla
organik ve biyolojiktir. Oysa devletin "hücreleri" olan insanlar arasındaki bağ
lantı psikolojiktir. İnsan biyolojik bir organizma olarak ürer; yani kendisine
benzeyen canlılar doğurur. Devletin ise üreme yeteneği yoktur. Nihayet insan
ölünce, insanın bütün hücreleri de ölür. Oysa bir devlet sona erince, onu oluştu
ran hücreler olan insanlar ölmez, onlar ya başka bir devlete katılır, yahut yeni
bir devlet kurarlarsı.
51. Okandan, op. cit., s.56-63; Özçelik, op. cit., c.I, s.34.
52. Okandan, op. cit., s.37-38; Akbay, op. cit., c.I, s.49.
53. Bu düşünürlerin fikirleri için bkz. Okandan, op. cit., s.38-47.
54. Bkz. Franz Oppenheimer, Devlet, Çev. Alaeddin Şenel ve Yavuz Sabuncu, İstanbul, Kaynak Ya-
yınları, 1984, passim, özellikle, s.51-84.
BÖLÜM 6: DEVLET KAVRAMI 147
Eleştiri 61 .-
Kuvvet ve mücadele teorisinde tarihsel açıdan büyük bir haklı
lık payı vardır. Şüphesiz ki, kuvvetin devletin oluşmasında şu ya da bu şekilde
önemli bir rolü olmuştur. Tarihte savaş, istila, fetih gibi faktörlerin birçok dev-
letin ve imparatorlukların kurulmasında rol oynadıkları bilinen bir gerçektir.
Özellikle tarihte, bazı göçebe toplulukların, yerleşik çiftçi topluluklarına saldır
dıkları, onların servetlerini gasp ve yağma ettikleri ve onları egemenlikleri altı
na aldıkları bilinmektedir.
Bununla birlikte, devletlerin sadece kuvvetle kurulduğu, devletin otoritesi-
ni sadece kuvvetle koruduğu, devletin içinde devamlı bir gasp ve yağmanın
sürdüğünü iddia etmek abartılıdır. Şüphesiz ki, devletler otoritelerini kuvvetle
sağlarlar; gerektiğinde de kuvvete başvurmaktan çekinmezler. Ancak, her dev-
let kendi otoritesinin meşru olduğu konusunda kendi uyruklarını ikna etmeye
de çalışır. Adaletle hükmettiğini iddia eder. Bunda belli ölçüde de başarılı olur.
Devletler salt kuvvete dayalı olsaydılar, sürekli bir isyan tehlikesiyle karşı kar-
şıya kalırlardı. Oysa egemenliğini yüzyıllarca sürdürmüş birçok istikrarlı devlet
vardır. Bunların yüzyıllarca sadece kuvvet kullanarak hüküm sürmüş oldukları
nı söylemek abartılı bir iddiadır.
Marx'a göre, dünyaya ekonomik çıkarlar yön verir. Marksist teoride 62 sos-
yal kurumlar arasında "alt yapı (infrastructure)" ve "üst yapı (superstructure)"
kurumları ayrımı yapılır. Alt yapı kurumları, üst yapı kurumlarını belirler. Alt
yapıda "üretim biçimleri" bulunur. Üst yapıda ise, ahlak, din, hukuk, kültür,
sanat vs. bulunur. Devlet de bir üst yapı kurumudur. Dolayısıyla devlet de alt
yapıda yer alan ekonomik çıkarlar ve üretim biçimleri tarafından tayin edilir.
Marksist teoride "sınıf savaşımı (class struggle, lutte des classes)" kavramı
temel kavramlardan biridir. Karl Marx'a göre, "tarih, sınıfların savaşımı tarihidir".
Tarihin her döneminde birbiriyle çatışan iki sınıf mevcuttur. Bu sınıflar üretim
araçlarının mülkiyetini ele geçirmek için savaşırlar. Üretim araçlarının mülkiyetini
elinde bulunduran sınıf, iktidara da sahiptir. Bu sınıfa "egemen sınıf (dominant
class, classe dominante)" veya "sömüren sınıf (exploiting class, classe exploi-
teuse)", diğer sınıfa ise "sömürülen sınıf (exploited class, classe exploitee)"denir.
Egemen sınıf, bu niteliğini sürdürebilmek için, yani üretim araçları üzerindeki
mülkiyetini devam ettirebilmek için zora başvurmak zorundadır. Bunun için bir
baskı örgütüne ihtiyaç duyar ki, bu da devlettir. Devlet, egemen sınıfın sömürülen
sınıf üzerindeki baskısının teşkilatlanmasıdır. Devlet, üretim araçları sahiplerinin
jandarmasıdır.
62. Marksist teorinin içinde aralarında birçok farklılıklar olmakla birlikte Friedrich Engels (1820-
1895), Karl Kautsky (1854-1938), Vladimir İlyiç Lenin (1870-1924) sayılabilir.
BÖLÜM 6: DEVLET KAVRAMI 149
Devlet bir üst yapı kurumu olduğu için toplumdaki üretim biçimi değiştik
çe devletin şekli de değişir. Köleci toplumda köle sahipleri ile köleler; feodal
toplumda, feodal beyler ile serfler; kapitalist toplumunda ise burjuvazi ile pro-
letarya arasında sınıf savaşımı vardır. Köle toplumunda egemen sınıf "köle sa-
hipleri"dir. Bu nedenle, köle toplumunda devlet, köle sahiplerinin çıkarını ko-
ruyan, köleci devlettir. Feodal toplumda ise, devlet toprak sahiplerinin çıkarla
rına hizmet eder. Ne var ki zamanla üretim biçimi değişmiş, kapitalist toplumda
toprak sahipleri egemenliğini yitirmiş, burjuvazi egemen sınıf olmuştur. Burju-
vazi, proletaryayı sömürebilmek için, devlete ihtiyaç duyar. Devlet, burjuvazi-
nin icra komitesidir.
Ne var ki, bir gün, proletarya burjuvaziyi yenecek, onu tahtından indire-
cektir. Proletarya burjuvaziyi barışçı yollarla değil, şiddet yoluyla, devrim yo-
luyla tahtından indirecektir. Buna "proletarya devrimi (proletarian revolution,
revolution proletairienne)" denir. Bu devrimden sonra, iktidarı ele geçiren pro-
letarya, burjuvaziyi tasfiye edecektir. Proletarya devriminden komünist toplu-
ma üç aşamada geçilecektir:
Birinci aşamada "proleterya diktatörlüğü (proletarian dictature, dictature
du proletariat)" kurulacaktır. Bu aşamada devlet, proletaryanın hizmetindedir.
Bu safhada demokrasi ve özgürlük yoktur; tersine şiddet vardır. Bu dönemde,
burjuvazi zorla tasfiye edilecek ve üretim araçları kolektifleştirilecektir. Ne var
ki bu dönem geçicidir. Bundan sonra ikinci aşamaya, yani "komünizmin alt
aşaması (lowest phase of communism, phase inferieure du communisme)"na
geçilecektir. Bu aşamaya "sosyalist toplum (socialist society)" aşaması ismi de
verilebilir. Bu dönemde üretim araçları üzerinde özel mülkiyet olmayacak, do-
layısıyla insanın insan tarafından sömürülmesine bir son verilecektir. Ne var ki
bu dönemde de mutlak bir eşitlik yoktur. Zira değerler, herkesin ihtiyacına göre
değil, herkesin emeğine ve yeteneğine göre paylaştırılacaktır. Bu safhada devlet
hala vardır. Çünkü mutlak eşitlik henüz sağlanamamıştır. Nihayet, bu dönem-
den sonra üçüncü aşamaya yani "komünizmin üst aşaması (higher phase of
communism, phase superieure du communisme)"na geçilecektir. Bu safhada
değerlerin dağıtılmasında "herkese ihtiyacına göre" ilkesi geçerli olacaktır. Bu
dönemde insanların arasında eşitlik sağlandığından ve artık sınıf farklılıkları
olmadığından bir baskı ve zorlama aracı olan devlete de ihtiyaç kalmayacak,
devlet de kendiliğinden kuruyup gidecektir (withering away of the state,
deperissement de l'Etat) 63 •
Eleştiri.-
Ekonomik teoride ve özelde Marksist devlet teorisinde hakikat
payıolan birçok nokta vardır. Ekonomik gücün siyasal olaylara ve kurumlara
zaman zaman yön verdiği bugün de gözlemlenmektedir. O nedenle, ekonomik
63. Marksist teoriye ilişkin yukarıdaki paragraflar Okandan, op. cit., s.63-67, 658-663; Zabu-noğlu,
op. cit., s.61-65; Akın, op. cit., s.223-235, 261-315; Burns, op. cit., s.147-179; Tunaya, op. cit.,
s.491-511; Lefebre, op. cit., passim; Vedel, op. cit., s.202-209; Chantebout, op. cit., s.253-257;
Cadoux, op. cit., c.I, s.98-101, 11 l-122'den özetlenmiştir.
150 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
çıkarlarla devlet arasında yakın bir ilişki olduğunu söylemek büyük bir abartı
olmayacaktır. Ancak üretim ilişkileri ile devletin biçimi ve niteliği arasında
Marksist teorinin iddia ettiği gibi birebir bir ilişkinin olduğunu ileri sürmek
mümkün değildir. Ekonomik faktörler de, devletin niteliğini ve biçimini belir-
leyen birçok faktör arasında bir faktördür. Tüm bu faktörler karşılıklı etkileşim
içindedir. Marksist teori ekonomik faktörlerin önemini gereğinden fazla abart-
makta, diğer faktörlerin önemini ise ihmal etmektedir64 •
Diğer yandan, şüphesiz ki tarihte çeşitli toplumlarda sınıflar arasında kar-
şıtlık ve bir mücadele vardır. Köle toplumunda efendilerle köleler, feodal top-
lumda feodal beyler ile serfler, kapitalist toplumda burjuvalar ile proleterler
arasında şüphesiz ki bir sınıf farklılığı ve sınıf çelişkisi vardır. Bu bakımdan
Marksist teorinin gözlemlerinde yer yer isabet vardır. Ancak tarih, Marx'ın id-
dia ettiği gibi, bir "sınıflar savaşımı" tarihinden ibaret görülemez. Tarihte sınıf
lar arasındaki savaşlardan daha çok, milletler arasındaki savaşlara şahit olun-
muştur. Bir ülkedeki burjuvazi ile proletarya birleşip komşu ülkeye saldırmış
lar; komşu ülkenin burjuvazisi ile proletaryası birleşip bu saldırıya cevap ver-
mişlerdir. Savaşanlar kendilerini proletaryaya veya burjuvaziye mensup kişiler
olarak değil, şu ya da bu millete mensup kişiler olarak görmüşlerdir. Oysa pro-
leterlerin ülkesinin olmadığını, dünyanın tüm proleterlerinin birleşmesi gerek-
tiğini söyleyen Marksist teoriye göre, komşu iki ülkenin proleterlerinin birleşip
burjuvalarını devirmeleri gerekirdi.
Marksist teori de tüm diğer teoriler gibi bir teoridir. Tarihi kendi bakış açı
sından gözlemlemiş ve onu yorumlamıştır. Bu gözlem ve yorumlarında doğru
luk payı da olabilir. Ancak, Marksist teori, diğer teorilerden farklı olarak tarihi
yorumlamak ile yetinmemiş, onu değiştirmek de istemiştir. Yukarıda da belir-
tildiği gibi, Marksist teori, proletaryanın burjuvaziyi yeneceğini öngörmüş, da-
ha doğrusu proletaryaya burjuvaziyi yenmesini tavsiye etmiştir. Marksist teori
bunun yolu olarak da barışçı bir yolu değil, "ihtilal" yolunu göstermiştir. İhti
lalden sonra da "proletarya diktatörlüğü"nün kurulmasını, burjuvazinin zor kul-
lanılarak tasfiye edilmesini ve böylece sınıfsız bir toplum kurulmasını önermiş
tir. Marksist teorinin bu tavsiyelerine uyan kişiler, belli bir dönem dünyanın çe-
şitli bölgelerinde silahlı eylemlere başvurmuşlar, birçok ülkenin siyasal istikra-
rını önemli ölçüde bozmuşlardır.
tilali olmadı. İkinci Dünya Savaşının sonunda SSCB, doğu Avrupa'da Nazi İş
galinden kurtardığı bölgelerde kendisinin uydusu niteliğinde olan sosyalist dev-
letler kurdu veya kurdurttu. Bu devletlerin Marksist teorinin öngördüğü gibi
proletarya ihtilali ile kurulmadığını söylemek bile fazladır. 1980'lerin sonuna
gelindiğinde, Marksist teori gözden düştü ve gerek SSCB, gerek diğer sosyalist
devletlerin ezici bir çoğunluğu, sosyalist devlet sisteminden kendiliğinden vaz-
geçtiler. Bugün sosyalist devlet sistemini, Küba, Kuzey Kore ve -büyük ölçüde
kağıt üzerinde- Çin Halk Cumhuriyetinin benimsediği görülmektedir.
1. Thomas Hobbes
Bibliyografya.- Thomas Hobbes' un en bilinen eseri Leviathan (1651 )' dır. Leviathan' ın
İngilizce metnine çeşitli İnternet sitelerinden ulaşılabilir: Örneğin http://www.thomas-
hobbes.com/works/leviathan/. Leviathan'ın Türkçe çevirisi için bkz.: Thomas Hobbes,
Leviathan, Çev. Semih Lim, Yapı Kredi Yayınları, İkinci Baskı, 1995. Leviathan'dan
Türkçe seçme parçalar için bkz. Mete Tunçay (der.), Batı'da Siyasi Düşünceler Tarihi,
Ankara, Teori Yayınları, 1985, c.II, s.181-225.
2. John Locke
Bibliyografya.- John Locke'un en bilinen eseri The Second Treatise on Civil Govern-
ment (Sivil Yönetim Üzerine İkinci İnceleme) (1690)'dir. Bu eserin İngilizce metnine çe-
şitli İnternet sitelerinden ulaşabilirsiniz. örneğin http://www.constitution.org/jl/2ndtreat.
htm. Bu eserin Türkçe çevirisi: John Locke, Hükümet Üzerine İkinci Deneme, (Çev.:
Fahri Bakırcı), Ankara, Babil, 2004.
Devlet bir üst yapı kurumu olduğu için toplumdaki üretim biçimi değiştik
çe devletin şekli de değişir. Köleci toplumda köle sahipleri ile köleler; feodal
toplumda, feodal beyler ile serfler; kapitalist toplumunda ise burjuvazi ile pro-
letarya arasında sınıf savaşımı vardır. Köle toplumunda egemen sınıf "köle sa-
lıipleri"dir. Bu nedenle, köle toplumunda devlet, köle sahiplerinin çıkarını ko-
ruyan, köleci devlettir. Feodal toplumda ise, devlet toprak sahiplerinin çıkarla
rına hizmet eder. Ne var ki zamanla üretim biçimi değişmiş, kapitalist toplumda
toprak sahipleri egemenliğini yitirmiş, burjuvazi egemen sınıf olmuştur. Burju-
vazi, proletaryayı sömürebilmek için, devlete ihtiyaç duyar. Devlet, burjuvazi-
nin icra komitesidir.
Ne var ki, bir gün, proletarya burjuvaziyi yenecek, onu tahtından indire-
cektir. Proletarya burjuvaziyi barışçı yollarla değil, şiddet yoluyla, devrim yo-
luyla tahtından indirecektir. Buna "proletarya devrimi (proletarian revolution,
revolution proletairienne)" denir. Bu devrimden sonra, iktidarı ele geçiren pro-
letarya, burjuvaziyi tasfiye edecektir. Proletarya devriminden komünist toplu-
ma üç aşamada geçilecektir:
Birinci aşamada "proleterya diktatörlüğü (proletarian dictature, dictature
du proletariat)" kurulacaktır. Bu aşamada devlet, proletaryanın hizmetindedir.
Bu safhada demokrasi ve özgürlük yoktur; tersine şiddet vardır. Bu dönemde,
burjuvazi zorla tasfiye edilecek ve üretim araçları kolektifleştirilecektir. Ne var
ki bu dönem geçicidir. Bundan sonra ikinci aşamaya, yani "komünizmin alt
aşaması (lowest phase of communism, phase inferieure du communisme)"na
geçilecektir. Bu aşamaya "sosyalist toplum (socialist society)" aşaması ismi de
verilebilir. Bu dönemde üretim araçları üzerinde özel mülkiyet olmayacak, do-
layısıyla insanın insan tarafından sömürülmesine bir son verilecektir. Ne var ki
bu dönemde de mutlak bir eşitlik yoktur. Zira değerler, herkesin ihtiyacına göre
değil, herkesin emeğine ve yeteneğine göre paylaştırılacaktır. Bu safhada devlet
hala vardır. Çünkü mutlak eşitlik henüz sağlanamamıştır. Nihayet, bu dönem-
den sonra üçüncü aşamaya yani "komünizmin üst aşaması (higher phase of
communism, phase superieure du communisme)"na geçilecektir. Bu safhada
değerlerin dağıtılmasında "herkese ihtiyacına göre" ilkesi geçerli olacaktır. Bu
dönemde insanların arasında eşitlik sağlandığından ve artık sınıf farklılıkları
olmadığından bir baskı ve zorlama aracı olan devlete de ihtiyaç kalmayacak,
devlet de kendiliğinden kuruyup gidecektir (withering away of the state,
deperissenıent de l 'Etat)63 .
Eleştiri.-
Ekonomik teoride ve özelde Marksist devlet teorisinde hakikat
payıolan birçok nokta vardır. Ekonomik gücün siyasal olaylara ve kurumlara
zaman zaman yön verdiği bugün de gözlemlenmektedir. O nedenle, ekonomik
63. Marksist teoriye ilişkin yukarıdaki paragraflar Okandan, op. cit., s.63-67, 658-663; Zabu-noğlu,
op. cit., s.61-65; Akın, op. cit., s.223-235, 261-315; Burns, op. cit., s.147-179; Tunaya, op. cit.,
s.491-511; Lefebre, op. cit., passim; Vede!, op. cit., s.202-209; Chantebout, op. cit., s.253-257;
Cadoux, op. cit., c.I, s,98-101, lll-122'den özetlenmiştir.
150 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
çıkarlarla devlet arasında yakın bir ilişki olduğunu söylemek büyük bir abartı
olmayacaktır. Ancak üretim ilişkileri ile devletin biçimi ve niteliği arasında
Marksist teorinin iddia ettiği gibi birebir bir ilişkinin olduğunu ileri sürmek
mümkün değildir. Ekonomik faktörler de, devletin niteliğini ve biçimini belir-
leyen birçok faktör arasında bir faktördür. Tüm bu faktörler karşılıklı etkileşim
içindedir. Marksist teori ekonomik faktörlerin önemini gereğinden fazla abart-
makta, diğer faktörlerin önemini ise ihmal etmektedir64 •
Diğer yandan, şüphesiz ki tarihte çeşitli toplumlarda sınıflar arasında kar-
şıtlık ve bir mücadele vardır. Köle toplumunda efendilerle köleler, feodal top-
lumda feodal beyler ile serfler, kapitalist toplumda burjuvalar ile proleterler
arasında şüphesiz ki bir sınıf farklılığı ve sınıf çelişkisi vardır. Bu bakımdan
Marksist teorinin gözlemlerinde yer yer isabet vardır. Ancak tarih, Marx'ın id-
dia ettiği gibi, bir "sınıflar savaşımı" tarihinden ibaret görülemez. Tarihte sınıf
lar arasındaki savaşlardan daha çok, milletler arasındaki savaşlara şahit olun-
muştur. Bir ülkedeki burjuvazi ile proletarya birleşip komşu ülkeye saldırmış
lar; komşu ülkenin burjuvazisi ile proletaryası birleşip bu saldırıya cevap ver-
mişlerdir. Savaşanlar kendilerini proletaryaya veya burjuvaziye mensup kişiler
olarak değil, şu ya da bu millete mensup kişiler olarak görmüşlerdir. Oysa pro-
leterlerin ülkesinin olmadığını, dünyanın tüm proleterlerinin birleşmesi gerek-
tiğini söyleyen Marksist teoriye göre, komşu iki ülkenin proleterlerinin birleşip
burjuvalarını devirmeleri gerekirdi.
Marksist teori de tüm diğer teoriler gibi bir teoridir. Tarihi kendi bakış açı
sından gözlemlemiş ve onu yorumlamıştır. Bu gözlem ve yorumlarında doğru
luk payı da olabilir. Ancak, Marksist teori, diğer teorilerden farklı olarak tarihi
yorumlamak ile yetinmemiş, onu değiştirmek de istemiştir. Yukarıda da belir-
tildiği gibi, Marksist teori, proletaryanın burjuvaziyi yeneceğini öngörmüş, da-
ha doğrusu proletaryaya burjuvaziyi yenmesini tavsiye etmiştir. Marksist teori
bunun yolu olarak da barışçı bir yolu değil, "ihtilal" yolunu göstermiştir. İhti
lalden sonra da "proletarya diktatörlüğü"nün kurulmasını, burjuvazinin zor kul-
lanılarak tasfiye edilmesini ve böylece sınıfsız bir toplum kurulmasını önermiş
tir. Marksist teorinin bu tavsiyelerine uyan kişiler, belli bir dönem dünyanın çe-
şitli bölgelerinde silahlı eylemlere başvurmuşlar, birçok ülkenin siyasal istikra-
rını önemli ölçüde bozmuşlardır.
tilali olmadı. İkinci Dünya Savaşının sonunda SSCB, doğu Avrupa' da Nazi İş
galinden kurtardığı bölgelerde kendisinin uydusu niteliğinde olan sosyalist dev-
letler kurdu veya kurdurttu. Bu devletlerin Marksist teorinin öngördüğü gibi
proletarya ihtilali ile kurulmadığını söylemek bile fazladır. 1980'lerin sonuna
gelindiğinde, Marksist teori gözden düştü ve gerek SSCB, gerek diğer sosyalist
devletlerin ezici bir çoğunluğu, sosyalist devlet sisteminden kendiliğinden vaz-
geçtiler. Bugün sosyalist devlet sistemini, Küba, Kuzey Kore ve -büyük ölçüde
kağıt üzerinde- Çin Halk Cumhuriyetinin benimsediği görülmektedir.
1. Thomas Hobbes
Bibliyografya.- Thomas Hobbes' un en bilinen eseri Leviathan ( 1651 )' dır. Leviathan' ın
İngilizce metnine çeşitli İnternet sitelerinden ulaşılabilir: Örneğin http://www.thomas-
hobbes.com/works/leviathan/. Leviathan'ın Türkçe çevirisi için bkz.: Thomas Hobbes,
Leviathan, Çev. Semih Lim, Yapı Kredi Yayınları, İkinci Baskı, 1995. Leviathan'dan
Türkçe seçme parçalar için bkz. Mete Tunçay (der.), Batı'da Siyasi Düşünceler Tarihi,
Ankara, Teori Yayınlan, 1985, c.II, s.181-225.
Ünlü İngiliz düşünürü Thomas Hobbes'a (1588-1679) göre, devletin oluş
masından önceki dönemde, yani doğal yaşam döneminde, kavga, savaş, didiş
me vardı. Bu dönemde "insan insanın kurdu (homo homini lupus)" idi. Bu dö-
nemde "herkesin herkesle savaşı (bellum omnium contra omnes)" vardı. Böyle
bir dönemde ilerleme olmuyordu. Bu kargaşadan bıkan insanlar, düzeni veba-
152 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
2. John Locke
Bibliyografya.- John Locke'un en bilinen eseri The Second Treatise on Civil Govern-
ment (Sivil Yönetim Üzerine İkinci İnceleme) (1690)'dir. Bu eserin İngilizce metnine çe-
şitli İnternet sitelerinden ulaşabilirsiniz. Örneğin http://www.constitution.org/jl/2ndtreat.
htm. Bu eserin Türkçe çevirisi: John Locke, Hükümet Üzerine İkinci Deneme, (Çev.:
Fahri Bakırcı), Ankara, Babil, 2004.
3. Jean-Jacques Rousseau
Bibliyografya.- Jean-Jacques Rousseau'un en bilinen iki eseri şunlardır: 1. Discours sur
l 'origine et les fondements de l 'inegalite parmi les hommes (İnsanlar Arasındaki Eşitsiz
liğin Kaynağı ve Temelleri Hakkında Nutuk". Fransızca Aslı: http://un2sg4.unige.ch/
athena/rousseau/jjr_ineg.htrnl. İngilizce çevirisi: http://www.constitution.org/jjr/ineq.htm.
Bu eserin Türkçe çevirisi için bkz. Jean-Jacques Rousseau, İnsanlar Arasındaki Eşitsizli
ğin Kaynağı, Çev. Rasih Nuıi İleri, İstanbul, Say Yayınları, 1986. 2. Le contrat social
(Sosyal Sözleşme) (1762)'dir. Bu eserin Türkçe çevirisi için bkz: Jean-Jacques Rousseau,
Toplum Sözleşmesi, Çev. Vedat Günyol, İstanbul, Adam Yayınlan, 1982. Fransızca aslı
na İnternet üzerinden ulaşabilirsiniz: http://un2sg4.unige.ch/athena/rousseau/jjr_cont.
htrnl. İngilizce çevirisi: http://www.constitution.org/jjr/socon.htm
68. Güriz, Hukuk Felsefesi, op. cit., s.201-207; Şenel, op. cit., s.427-444; Okandan, op. cit., s.81-
83; 553-562; Akın, op. cit., s.126-139; Akbay, op. cit., c.l, s.32-36; Sarıca, op. cit., s.68-71;
Bedia Akarsu, "John Locke'un Devlet Felsefesi", Felsefe Arkivi, Sayı 12, 1961, s.72-85; Esin
Örücü, "John Locke ve Sosyal Mukavelesinin Özelliği", İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakül-
tesi Mecmuası, Cilt 33, 1968, Sayı 3-4, s.177-196.
69. Rousseau şöyle yazıyor: "Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip 'bu, bana aittir' diyebi-
len, buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan uygar toplumun gerçek kurucusu ol-
du" (Jean-Jacques Rousseau, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı, Çev. Rasih Nuri İleri,
İstanbul, Say Yayınları, 1986, s.135).
70. Okandan, op. cit., s.86.
71. Portre: Maurice Quentin de La Tour, 1753 (http://en.wikipedia.org/wiki/Jean-Jacques _Rousseau).
154 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
***
Biz burada devletin daha birçok yanını inceleyeceğiz. Devletin unsurları,
biçimleri, fonksiyonları vs. Ancak bunları öneminden dolayı aşağıda ayrı bö-
lümler olarak incelemeyi uygun gördük.
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 23 sayfa boyunca işlenen "Devlet Kavramı", Anayasa
Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 42 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.I, s.359-
401). Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. ıı
72. Güriz, Hukuk Felsefesi, op. cit., s.208-214; Şenel, op. cit., s.453-463; Okandan, op. cit., s.84-
88; 578-594; Akın, Kamu Hukuku, op. cit., s.156-173; Göze, op. cit., s.192-214; Akbay,
op. cit., c.l, s.38-43; Sarıca, op. cit., s.81-89; c.II, s.325-355;
Bölüm 7
DEVLETİN UNSURLARI:
MİLLET, ÜLKE, EGEMENLİK*
PLAN:
I. Devletin Beşeri Unsuru: Millet
II. Devletin Toprak Unsuru: Ülke
fil. Devletin İktidar Unsuru: Egemenlik
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.403-448'den özetlenmiştir. Bu
konuda daha fazla bilgi için oraya bakınız.
l. Bazen buna "devletin kurucu unsurları (eleınents constitutifs de l'Etat)" da denir (Turpin, op. cit.,
s.33; Debbasch et al., op. cit., s.19; Gicquel, op. cit., s.46).
156 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
2. Irk birliği konusunda bkz. Akbay, op. cit., s.278-279; Okandan, op. cit., s.687-689; Abadan, op. cit.,
s.179-181; Başgil, op. cit., c.I, s.138-139.
3. Başgil, op. cit., s.138. 4. Ibid.
5. Dil birliği konusunda bkz. Akbay, op. cit., s.279; Okandan, op. cit., s.689-691; Abadan, op. cit.,
s.181-182; Başgil, op. cit., c.I, s.139-141.
BÖLÜM 7: DEVLETİN UNSURLARI 157
3. Din Birliği 6 .- Din birliği teorisine göre, bir arada yaşayan insanların bir
millet oluşturabilmesi ve dolayısıyla bir devlet kurabilmesi için aynı dine men-
sup olmaları gerekir. Diğer bir ifadeyle, millet aynı dine mensup insanların
oluşturduğu bir topluluktur. Bu görüşte de bir gerçeklik payı vardır. Zira, farklı
dinlerden insanların yaşadığı bölgelerde ve özellikle de üzerinde yaşadığımız
Ortadoğu ve Balkanlarda din birliği ve ayrılığı millet kavramı bakımından çok
önemli bir faktördür. Bunun en tipik örneği Boşnak, Hırvat ve Sırp milletleri ara-
sındaki ayrımdır. Boşnak, Hırvat ve Sırplar aynı ırktan olmaları ve aynı ortak dili
konuşmalarına rağmen üç ayrı millet oluşturmaktadırlar. Bunların ayrı birer millet
oluşturmalarına yol açan faktör kuşkusuz dindir. Boşnaklar Müslüman, Hırvatlar
Katolik, Sırplar ise Ortodokstur. Ancak millet oluşumunda din faktörünün önemini
fazla abartmamak gerekir. Zira, yeryüzünde yüzlerce millet olmasına karşılık bir-
kaç tane din vardır. Bu nedenle, kaçınılmaz olarak birçok devlet aynı dinden ve ay-
nı mezheptendir. Aynı dinden olan insanlar çeşitli nedenlerle ayrı bir millet oluş
turduklarını düşünmekte ve ayrı devlet kurmaktadırlar. Örneğin Türkler ve Araplar
aynı dinden olmalarına rağmen kendilerini aynı millete mensup olarak görmemişler
ve ayrı devletler kurmuşlardır.
6. Din birliği konusunda bkz. Akbay, op. cit., s.279; Okandan, op. cit., s.687-689; Abadan, op. cit.,
s.182-183; Başgil, op. cit., c.I, s.141.
7. Gicquel, op. cit., s.47; Debbasch et al., op. cit., s.20;
8. Renan hakkında bkz. Edward McNall Burns, Çağdaş Siyasal Düşünceler: 1850-1950 (Çev. Alaed-
din Şenel), Ankara, Birey ve Toplum Yayıncılık, 1982, s.442-443.
9. Emest Renan, Qu'est-ce qu'wıe nation, Paris, 1882. Fransızca online metin: http://agora.qc.ca/
158 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
KUTU 7.2: Vatandaşlık 19 .- Bir devletin millet unsurunu oluşturan bireylerle devlet arasındaki ilişki
ye "vatandaşlık (nationality, citizenship, nationalite, citoyennet€)", ilişkisi denir. Her devlet kendi vatan-
daşlığını kazanma şartlarını kendi tespit etmek hakkına sahiptir20 • Bu konuda ius sanguinis ve ius sofi
olmak üzere iki büyük esas vardır 21 • "/us sanguinis (kan esası)"e göre, bir devletin vatandaşı olmak
için, o devletin vatandaşı olan kişiden doğmuş olmak gerekir. Örneğin ltalya'da22 ve 2000 yılına kadar
Almanya'da kan esası geçerliydi 23 . "/us sofi (toprak esası)"ye göre ise bir devletin vatandaşı olmak için
o devletin ülkesi üzerinde doğmuş olmak yeterlidir. Örneğin ABD'de toprak esası geçerlidir. Bir devlet
bu iki ilkeden birisini seçmekte serbesttir.
KUTU 7.3: Vatandaşın Sadakat ve Devletin Koruma Borcu.- Vatandaşın kendi devletine
"sadakat (allegiance)", devletin de kendi vatandaşlarını "koruma (protection)" borcu vardır 24 • Koruma
ve sadakat borcu, ''protectio trahit subjectionem et subjectio protectionem (koruma sadakati, sadakat
korumayı gerektirir)" ilkesinin 25 ifade ettiği gibi karşılıklıdır. Yani devlet koruma borcunu yerine getir-
mezse, vatandaşın da sadakat borcu ortadan kalkar. Aynı şekilde vatandaşın kendi devletine ihanet
etmesi durumunda, devletin o vatandaşını koruma borcu kendiliğinden kalkar. Sadakat borcunu ihlal
eden vatandaşlar, vatandaşlıktan çıkarılabilirler. Sadakat görevini çiğneyip kendi devletine karşı silah
çeken vatandaşlar, "savaşan asker (combattant)" sayılmazlar; dolayısıyla yakalandıklarında "savaş
esiri (prisoner of war)" değil; terörist statüsüne tabi olurlar ve kanunların öngördüğü cezalara mahkum
edilebilirler. Aynı şekilde savaş sırasında, düşman ordusuna katılan vatandaşlar da "düşman asker"
değil; suç işlemiş vatandaş konumundadırlar. Dolayısıyla bu kişiler, uluslararası hukukun savaş esirle-
rine tanıdığı güvencelerden 26 yararlanamazlar. Bu amaçla ceza kanunlarının öngördüğü suçlardan do-
layı yargılanıp kanunun öngördüğü cezaya çarptırılabilirler.
KUTU 7.4: Milliyetler Prensibi.- "Mil- KUTU 7.5: Self-Determinasyon Hakkı.- "Milletle-
liyetler prensibi (principe des nationalites)", rin kendi kaderini bizzat tayin hakkı (droit des peuples iı
1789 Fransız Devriminin ertesinde ortaya disposer d'eux-memes)" da denen "self-determinasyon
çıkmış ve Osmanlı imparatorluğu, Avus- hakkı (right of self determination)", 1918 Wilson ilkele-
turya-Macaristan imparatorluğu ve Rus rinden kaynaklanmıştır. Bu hak 1945 Birleşmiş Milletler
Çarlığı gibi çok-uluslu devletlerin parça- Andlaşmasının 1, 55 ve 76'ncı maddelerinde de geç-
lanması amacıyla kullanılmıştır. Bu pren- mektedir. Self-determinasyon hakkı, "bir halkın bağım
sibe göre, millet teşkil edecek derecede sız bir devlet kurmak dahil, dilediği devlete bağlı olmayı
gelişmiş her insan topluluğu, kendi devle- seçme hakkı" demektir28 • Bu hak uluslararası hukukta
tini kurma hakkına sahiptir. Bu prensip sadece başka bir devletin sömürgesi altında bulunan
hiçbir zaman hukuken geçerli bir ilke ola- halklara tanınmaktadır. Yani bu hak, "sömürgelikten
rak kabul edilmemiş; ancak uluslararası kurtulma (deco/onisation)" durumunda geçerli olan bir
ilişkilerde bazı devletlerin diğer devletlere haktır. Self-determinasyon hakkı, kendisi sömürge ol-
müdahale etmelerini meşrulaştıran bir dip- mayan, bir devletin ülkesi üzerinde yaşayan insan top-
lomatik araç olarak kullanılmıştır 27 • luluklarına tanınmamaktadır 29 •
Shaw, op. cit., s.409-571; Aust, op. cit., s.33-42; Wallace, op. cit., s.89-134; Doehring, op. cit.,
s.33-42; Ardant, op. cit., s.17-18; Turpin, op. cit., s.33-49; Gicquel, op. cit., s.50-51;
Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.241-250; Crawford, op. cit., s.46-52.
Üzerinde devamlı olarak yaşanı KUTU 7.6: Romanlar.• Devletin ülke unsu-
labilir ve egemenlik kurulabilir nite- runun önemini göstermek için Romanlar örneği
verilebilir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan
likte olmak şartıyla ülkenin büyüklü- Romanlar, şüphesiz kendilerine has bir insan
ğünün/küçüklüğünün hiçbir önemi yok- topluluğudur; bir millet oluşturabilirler. Ancak bir
tur. Yeryüzünde Rusya, Amerika Bir- toprak parçasına sahip olamadıkları için bir dev-
leşik Devletleri gibi çok büyük ülke- let kuramamışlardır. 28 Temmuz 2000 tarihinde
Prag'da "Dünya Roman Kongresi (World Ro-
lere sahip devletler bulunurken, ülkesi mani Congress, Congres mondial des Roms)"
çok küçük olan devletler de vardır. toplanmış ve çeşitli devletlerde yaşayan 15 mil-
Ülkesi en küçük olan Devlet, Vatikan, yondan fazla Romanın "Roman milleti (romani
yani Papalık'tır. Vatikan'ın yüzölçü- nation)" oluşturduğunu ilan etmiş ve Birleşmiş
Milletler tarafından tanınmayı talep etmiştir 31 •
mü 44 hektardır (=440 dönüm) 30 . Va-
Bununla birlikte "Roman milleti"ni tanıyan bir
tikan'ın statüsü İtalya ile Papalık ara- devlet henüz çıkmamıştır; bir ülkeye sahip ol-
sında 11 Şubat 1929 tarihinde imzalanan madıkça da bu "millet"in devlet olarak tanınması
36. Pazarcı, op. cit., c.II, s.13, 341, 417-418; Akipek, op. cit., c.II, s.27.
37. Pazarcı, op. cit., c.ll, s.13. 38. Akipek, op. cit., c.ll, s.27.
39. Pazarcı, op. cit., c.ll, s.327. 40. lbid., c.II, s.341.
41. Brownlie, op. cit., s.201-206. 42. Pazarcı, op. cit., c.II, s.417.
43. Pazarcı, op. cit., c.II, s.418. 44. lbid., c.ll, s.420-421.
45. Jbid., c.II, s.15, 442-443, 459. 46. Wallace, op. cit., s.101.
47. Pazarcı, op. cit., c.Il, s.443. 48. lbid., c.II, s.442.
49. Jbid., s.456-457.
162 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
KUTU 7.7: Devletin Ülkesinin Bütünlüğü İlkesi (Principle of Territorial lntegrity).- Mev-
cut bir devletin ülkesi, bu devletin rızası olmadan hiçbir şekilde bölünemez, parçalanamaz. Öteki dev-
letler, devletin ülkesinin bütünlüğüne saygı göstermek zorundadırlar. Devletin ülkesinin bütünlüğü ilke-
si, Milletler Cemiyeti Sözleşmesinin 1O'uncu maddesiyle ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 12 Ara-
lık 1974 tarih ve 3314 sayılı Kararıyla tanınmıştır 50 •
-------
Dış Egemenlik
Devletlerin Eşit
Egemenliği
(Bağımsızlık}
içişlerine
Karışmama
~
Kendisi (İçeriği}
İç Egemenlik
56. Cam~ de Malberg, op. cit., c.I, s.69-88; Laferriere, op. cit., s.357-383; Hague, Harrop ve Breslin,
op. cit., s.6-7; Arsel, op. cit., s.20-25; Kapani, Politika Bilimine Giriş, op. cit., s.54-66.
57. Cam~ de Malberg, op. cit., c.I, s.70; Arsel, Anayasa Hukuku, op. cit., s.21; Kapani, Politika Bilimi-
ne Giriş, op. cit., s.57.
58. Cam~ de Malberg, op. cit., c.I, s.71.
59. Pazarcı, op. cit., c.II, s.21-22.
60. Brownlie, op. cit., s.287; Shaw, op. cit., s.192; Starke, op. cit., s.99-102.
61. Brownlie, op. cit., s.287; Starke, op. cit., s.99.
62. Pazarcı, op. cit., c.II, s.25; Shaw, op. cit., s.192.
164 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
2. İç Egemenlik
"İç egemenlik (souverainete interieure64, internal aspect of sovereignty)",
devletin kendi ülkesi içinde söz konusu olan egemenliğidir. İç egemenlik de
kendi içinde iki değişik anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlamda "egemen-
lik", devlet iktidarının kendisini, yani içeriğini ifade eder. İkinci anlamda ise
"egemenlik" teriıni, devlet iktidarının kendisini değil, bu iktidarın en üstün olma,
sınırsız olma, bölünmez ve devredilmez olması gibi birtakım niteliklerini belirtir65 .
63. Pazarcı, op. cit., c.11, s.26. 64. Esmein, op. cit., c.1, s.l.
65. Kapani, Politika Bilimine Giriş, op. cit., s.58.
66. Bodin, Les six livres de la Republique, Kitap I, Bölüm VIII ve X; Carre de Malberg, op. cit., c.I, s.76;
Akbay, op. cit., s.467; Kapani, Politika Bilimine Giriş, op. cit., s.58.
67. Kapani, Politika Bilimine Giriş, op. cit., s.58.
68. Okandan, op. cit., s.775-782; Zabunoğlu, op. cit., s.117-119; Özçelik, op. cit., c.11, s.82.
69. Laferriere, op. cit., s.358. 70. lbid., s.358. 71. lbid., s.361-362.
72. Erle Maulin, "Souverainete", in Denis Alland ve Stephane Rials (Ed.), Dictionnaire de la culture
juridique, Paris, PUF, 2003, s.1435; Özçelik, op. cit., c.l, s.82; Zabunoğlu, op. cit., s.119.
73. Başgil, op. cit., s.179. 74. Maulin, op. cit., s.1435.
BÖLÜM 7: DEVLETİN UNSURLARI 165
KUTU 7.8: Egemenli- KUTU 7.9: Egemenliğin Bölünmezliği KUTU 7.10: Ege-
ğin Tekliği İlkesi.- Ege- İlkesi.- Egemen iktidarın bölünemez nite- menliğin Devredil-
men iktidarın "tek" olma- likle olmasına "egemenliğin bölünmezliği mezliği İlkesi.- Ege-
sına "egemenliğin tekliği ilkesi (principe d'indivisibilite')'' denir77 • menliğin devir ve fe-
veya birliği ilkesi (principe Cardin le Bret, egemenliğin bölünmezliği rağ edilememesine
d'unite)" denir75 • Bu ilkeye ilkesini "egemenlik, geometrideki nok- "egemenliğin devredil-
göre, egemen sahip oldu- tadan daha fazla bölünebilir bir şey mezliği ilkesi (principe
ğu gücü kendisi doğrudan değildir'' diyerek ifade etmiştir78 • Egemen- d'inalienabilite'J" denir80 •
doğruya kullanmasa, bu liğin bölünmezliği ilkesi, sadece egemenli- Bu ilkeden ayrıca ege-
gücünü atadığı görevliler ğin tek bir sahibi (titulaire) olduğu anlamı menin kendi kendini
aracılığıyla kullansa bile, na gelmez, aynı zamanda egemenliğin kul- bağlayamayacağı ve
bu görevliler yetkilerini lanımının değişik organlara verilemeyeceği keza egemenliğini kul-
kendi adlarına değil, ege- anlamına da gelir. Yani egemenliğin bö- lanmaktan vazgeçe-
lünmezliği ilkesi, kuwetler ayrılığı teorisini meyeceği sonuçları da
menin adına kullanırlar76 •
reddeder79 • çıkar 81 •
------
ŞEMA 7.2: eorileri
Teokratik Teoriler
Doğaüstü ilahı
Hukuk Doktrini
Şimdi bu şemaya
Providansiyel ilahı
Hukuk Doktrini
Millı
-------
Demokratik Teoriler
Egemenlik
Teorisi
83. Laferriere, op. cit., s.365-366; Duguit, Manuel, op. cit., s.16-17; Debbasch et al., op. cit., s.46.
84. Laferriere, op. cit., s.365.
85. Memoires de Louis XJV, edit. 1860, II, s.306'dan nakleden Laferriere, op. cit., s.365.
86. Laferriere, op. cit., s.366-367; Duguit, Manuel, op. cit., s.17-18; Debbasch et al., op. cit., s.46.
87. Laferriere, op. cit., s.366. 88. Özçelik, op. cit., c.I, s.76.
BÖLÜM 7: DEVLETİN UNSURLARI 167
"beşeri egemenlik teorileri" demek daha doğru olur. Ama bu konuda "demok-
ratik egemenlik teorileri" terimi yerleşmiş bir terim olduğu için biz de bu terimi
kullanıyoruz. Demokratik egemenlik teorileri de kendi içinde "milli egemenlik
teorisi" ve "halk egemenliği teorisi" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
89. Cadart, op. cit., c.I, s.189; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.84; Vede!, op. cit., s.130.
90. Cadart, op. cit., s.189; Teziç, op. cit., 2009, s.100.
91. Cadart, op. cit., c.I, s.190-193; Vede!, op. cit., s.131-132; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.84;
Cadoux, op. cit., c.l, s.290-292; Ardant, op. cit., s.161-162.
92. Cadart, op. cit., c.I, s.190; Cadoux, op. cit., c.I, s.290; Vede!, op. cit., s.131.
93. Cadoux, op. cit., c.I, s.291; Ardant, op. cit., s.162.
168 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
getirmek anlamına gelir94 . O halde, tüm kamu görevlerinin yerine getirilmesinin koşulları
nın belirlenmesi gibi, seçme görevinin yerine getirilmesinin koşullan da belirlenmelidir95 .
2. Seçmenlik bir görev olduğuna göre, seçmen niteliğine sahip kişilerin seçimlerde
oy kullanması zorunludur. Buna "mecburi oy (vote obligatoire)" ilkesi denebilir. Yani,
milli egemenlik teorisine göre, oy verme zorunlu hale getirilebilir96 • O nedenle, seçim-
lere katılmayanlara para cezası verilmesi milli egemenlik ilkesi ile uyum içindedir.
3. Milli egemenlik teorisine göre, seçmen, kendi iradesini değil, milletin iradesini
açıkladığına göre, milletin iradesini açıklamaya en yetenekli olan kişiler seçmen olma-
lıdır. Dolayısıyla, oy verme hakkı, her vatandaşa değil, millet adına bu görevi en layı
kıyla yapabilecek, yani milletin iradesini en iyi bir şekilde açıklayabilecek eğitimli ve
sorumluluk sahibi vatandaşlara verilmelidir. Bu nedenle, milli egemenlik teorisi "genel
oy" ilkesiyle değil, "sınırlı oy (suffrage restreint)" ilkesi ile uyum içindedir97 •
4. Milli egemenlik teorisi, "temsili demokrasi (democratie representative)" reji-
mini gerektirir98 • Zira millet, kendisini oluşturan kişilerin dışında soyut bir varlık oldu-
ğuna ve keza sadece bugünkü kuşaklan değil, önceki ve gelecek kuşakları da kapsadı
ğına göre, milletin kendi adına konuşacak temsilcilere ihtiyacı vardır99 • Temsilci bir ke-
re seçildikten sonra da, seçmenler adına değil, millet adına hareket edeceğine göre, mil-
li egemenlik ilkesi, halkoylaması, halk teşebbüsü, halk vetosu gibi yarı doğrudan de-
mokrasi araçlarıyla bağdaşmaz.
5. Milli egemenlik teorisi, "emredici vekalet (mandat imperatif) yasağı"nı gerekti-
rir. Yani temsilci bir defa seçildikten sonra, seçmenlerin adına değil, bütün millet adına
hareket eder. Dolayısıyla, milletvekilleri, kendisini seçen seçmenlerin emirleriyle bağlı
olmamalıdır. Milletvekilinin halktan aldığı vekalet genel ve serbest bir vekalettir100 .
Milli egemenlik teorisi "temsilcilerin azli (revocation, recal[)" usulüyle bağdaşmaz.
6. Milli egemenlik ilkesinin geçerli olduğu bir sistemde, egemenlik millete ait ol-
duğuna, millet de sadece belirli bir anda oy kullanan vatandaşlardan ibaret olmadığına,
millet kavramına geçmiş ve gelecek kuşaklar da dahil olduğuna göre, belirli bir andaki
seçmen çoğunluğunun iradesini frenleyecek birtakım tedbirler alınabilir. Örneğin, kuv-
vetler ayrılığı sistemi kabul edilerek, belirli bir andaki çoğunluk iktidarı sınırlanabilir.
Kuvvetler ayrılığı teorisi millı egemenlik ilkesi ile uyum içindedir101 .
7. Millı egemenlik teorisi aynı nedenle iki-meclisli parlamentolarla (bicameralisme)
da bağdaşır. Halk tarafından seçilmeyen ikinci meclis, çoğunluğun iradesini dengeler102 •
8. Aynı sebeple, milli egemenlik teorisi kanunların anayasaya uygunluğunun yar-
gısal denetimi sistemiyle de uyum içindedir. Anayasa yargısı, geçmiş ve gelecek kuşak
ların iradesine aykırı belirli bir andaki çoğunluğun iradesini frenleyebilir 103 .
1. Halk egemenliği teorisine göre, seçmenlik bir "hak (droit)"tır. Çünkü her va-
tandaş, egemenliğin bir parçasına sahiptir108 • Buna "hak-seçmenlik (electorat-droit)"
denir 109 •
2. Seçmenlik bir hak olduğuna göre, seçimlerde oy kullanmak isteğe bağlıdır. Bu-
na "ihtiyarı oy (vote facultatif)'' ilkesi denebilir. Yani, halk egemenliği teorisine göre,
oy verme "zorunlu (obligatoire)" hale getirilemez 110 • O nedenle, seçimlere katılmayan
lara para cezası verilmesi halk egemenliği ilkesine aykırıdır.
Diğer yandan, halk egemenliği teorisine göre, her vatandaş egemenliğin bir par-
3.
çasına sahip olduğuna göre, her vatandaş seçimlerde oy kullanabilmelidir. Yani halk
egemenliği teorisi, genel oy (suffrage universel)" ilkesini gerektirir 111 .
veya hiç olmazsa yarı doğrudan demokrasiyi savunur. Diğer yandan, bu teoriye göre,
her vatandaş, egemenliğin bir parçasına sahip olduğuna göre, egemenliğini doğrudan
doğruya kullanmasına bir engel yoktur. O halde "halkoylaması (referandum)", "halk
teşebbüsü (initiative populaire)", "halk vetosu (veto populaire)" gibi yarı doğrudan
demokrasi araçları, halk egemenliği teorisiyle uyuşum içindedir115 •
5. Halk egemenliği teorisi, "emredici vekalet (mandat imperatij)" sistemini gerek-
tir. Yani bu teoride egemenlik halka ait olduğuna göre, halkın temsilcileri halkın emir-
leriyle bağlıdır ve bu emirleri yerine getirmek zorundadırlar 116 • Halk verdiği emirleri
yerine getirmeyen temsilcileri görevden alabilir. Yani "temsilcilerin azli (revocation,
recall)" usulü halk egemenliği teorisi ile uyuşum içindedir117 •
6. Halk egemenliği teorisi, kuvvetler ayrılığı teorisiyle bağdaşmaz. Halk egemen-
liği teorisine göre egemenlik bir bütün olarak halka aittir. Egemenlik parçalara ayrılıp,
bu parçalar değişik organlara verilemez 118 • Halk egemenliği teorisi, kuvvetler ayrılığı
sistemlerini değil, kuvvetler birliği sistemlerini, özellikle de "meclis hükümeti
(gouvernement d'assemblee)" sistemini gerektirir. Zira bu sistemde, hükumet sürekli
olarak meclise; meclis de halka tabidir119 •
7. Halk egemenliği teorisi aynı nedenle parlamentoların iki-meclisli olmasına
(bicameralisme) karşıdır120 . Parlamento sadece halk tarafından seçilen temsilcilerden
oluşmalıdır.
115. Cadoux, op. cit., c.I, s.291; Cadart, op. cit., c.I, s.191.
116. Cadoux, op. cit., c.l, s.291; Cadart, op. cit., c.I, s.191; Ardant, op. cit., s.164.
117. Cadoux, op. cit., c.I, s.291; Cadart, op. cit., c.l, s.191.
118. Cadart, op. cit., c.I, s.191. 119. Ibid. 120. Kapani, op. cit., s.74. 121. Ibid.
BÖLÜM 7: DEVLETİN UNSURLARI 171
TABLO 7.1: Milli Egemenlik ve Halk Egemenliği Teorileri Sonuçları Arasındaki Farklar
MiLLi EGEMENLİK TEORiSi HALK EGEMENLiĞi TEORiSi
1. Secmenlik Görev Hak
2. Secimlere Katılma Zorunlu lsteae Baölı
3. Oy Hakkı Sınırlı Ov (Ba/idaşabilir) Genel Ov
4. Demokrasi Tipi Temsili Demokrasi Doiirudan ve Yarı Doiirudan
a) Referandum vs. Baödasmaz Baödasır
b) Temsilcilerin Azli Baödaşmaz Ba/idaşır
5. Vekalet (Mandat) Temsili Vekalet Emredici Vekalet
6. Kuvvetler Ayrılığı Baödasır Baödasmaz
7. Parlamento lki-Meclislilik (Baiidasırl Tek-Meclislilik
8. Anayasa Yargısı Bağdaşabilir Bağdaşmaz
122. Cadart, op. cit., c.I, s.189; Vede!, op. cit., s.130. 123. Kapani, op. cit., s.76.
124. Cadart, op. cit., c.I, s.189. 125. Kapani, op. cit., s.77.
126. !bul. 127. Ibid. 128. Ibid. 129. Ibid.
Bölüm 8
DEVLET ŞEKİLLERİ I:
MONARŞİ VE CUMHURİYET*
Devlet şekilleri bir açıdan "monarşi-cumhuriyet''; diğer bir açıdan ise "üniter devlet-
bileşikdevlet" şeklinde ikiye ayrılmaktadır. "Monarşi-c1tmhuriyet" ayrımını bu bölümde (Bö-
lüm 8), "iiniter dev/et-bileşik devlet" ayrımını ise izleyen bölümde (Bölüm 9) inceleyeceğiz.
PLAN:
1. Monarşi
III. Cumhuriyet
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.451-474'ten özetlenmiş
tir. Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakınız.
l. Bu konuda bkz. Jellinek, op. cit., c.11, s.394-420; Esmein, op. cit., c.l, s.1-21; Hauriou, Precis de
droit constitutionnel, op. cit., 1919, s.119-128; Carre de Malberg, op. cit., c.II, s.184-197; Carl
Schmitt, Theorie de la constitution (Trad. par Lilyane Deroche), Paris, PUF, 1993, s.427-437;
Cadoux, op. cit., s.47-68; Başgil, op. cit., s.185-216; Kubalı, op. cit., s.60-66; Arsel, Anayasa Huku-
ku, op. cit., s.37-39; Abadan,Amme Hukuku, op. cit., s.331-334; Özçelik, op. cit., c.I, s.159-183.
2. Duguit, Traite de droit constitutionnel, op. cit., 1928, c.11, s.770
3. lbid., c.11, s.772, 781.
BÖLÜM 8: MONARŞİ VE CUMHURİYET 173
I. MONARŞİ
Bibliyografya.- Schmitt, op. cit., s.427-437; Jellinek, op. cit., c.II, s.394-420; Cadoux, op.
cit., s.176-177; Wigny, op. cit., s.222-223, 582-622; Duguit, Traite de droit constitutionnel,
op. cit., c.II, s.768-781; Esmein, op. cit., c.I, s.170; Fabre, op. cit., s.3; Cam~ de Malberg,
op. cit.,c.I, s.396-400, c.II, s.63-64, 132-134, 180-197; Francis De!peree, "La fonction du roi",
Pouvoirs, 1996, no 78, s.43-53; Francis Delperee, "Roi", in Duhamel ve Meny, op. cit., s.937;
Francise Delperee, "Monarchie", in Duhamel ve Meny, op. cit., s.640; Francis Delperee,
"Couronne", in Duhamel ve ve Meny, op. cit., s.254.
KUTU 8.1: Monarşi, Krallık, Hükümdar, Kral, vs.- Monarşi kelimesi dilimize Fransız
ca "monarchie" kelimesinden girmiştir. Bu kelime ise Yunanca "tek şef" anlamına gelen "monos
archos" kelimesinden gelmektedir. Türkçede monarşi yerine "krallık" veya "kraliyet", "hükümdar-
lık", "sultanlık" veya "saltanat", "padişahlık" gibi çeşitli terimler kullanılmaktadır. Monarşik devlet-
te devlet başkanına "hükümdar (monarch, monarque)", "kral (king, roı)" gibi isimler verilmektedir.
Türkçede hükümdara, "kral", "sultan", "padişah", "halife", "han", "hakan" , "imparator" dendiği de
olur. Hükümdarın mensup olduğu aileye "hanedan (dynasty, dynastie)" denir 5 •
---------
Saltanat Haklarının Sınırlanmasına Göre Hükümdarın Tahta Geçiş Biçimine Göre
. ~
Mutlak Monarşi Meşruti Monarşi irsi Monarşi Seçimli Monarşi
Hükümdarın saltanat Hükümdarın saltanat Hükümdarın saltanat Hükümdarın saltanat
haklarının kanunr bir haklarının kanunr bir hakkını belirli bir hane- hakkını seçimle
sınırlandırmaya tabi sınırlandırmaya tabi dana mensup olmasın- kazandığı monarşi
tutulmadığı monarşi tutulduğu monarşi dan dolayı kazandığı türüdür.
türüdür türüdür. monarşi türüdür.
1. Mutlak Monarşi 6
"Mutlak monarşi (absolute monarchy, monarchie absolue)", hükümdarın
saltanat haklarının kanuni bir sınırlandırmaya tabi tutulmadığı monarşi türü-
dür1. Diğer bir ifadeyle, bu tür monarşide, hükümdar bütün iktidarı elinde top-
lar ve gücü onun yanında yer alan bir organın, yani bir parlamentonun varlığı
ile sınırlandırılmamıştır 8 . Ancak mutlak monarşiyi, "despotizm (despotisme,
zorbalık)" ile karıştırmamak lazımdır. Montesquieu'nün isabetle belirttiği gibi,
"monarşik bir hükumet tek kişinin, ama önceden konulmuş ve tespit edilmiş ka-
nunlara göre yönettiği bir hükumettir. Oysa despotizmde, kuralı ve kanunu ol-
mayan biri, her şeyi kendi iradesiyle ve kaprisleriyle yönetir" 9 •
Günümüzde Avrupa' da mutlak monarşi kalmamıştır. Mutlak monarşiden
meşruti monarşiye önce İngiltere'de geçilmiştir (1689). Daha sonra diğer Av-
rupa ülkelerinde geçilmiştir. Bizde de 1876 Kanun-u Esasisi ile meşruti monar-
şiye geçilmiştir. Ancak 1878'de tatile giren Parlamento Padişah İkinci Abdül-
hamit tarafından 1908 yılına kadar bir daha toplantıya çağrılmamıştır. 1908'de
meşruti monarşi tekrar işlemeye başlamış; 1909 Kanun-u Esasi değişiklikleri
ile meşruti monarşi kuvvetlendirilmiştir. Günümüzde mutlak monarşilere (belli
bir ölçüde yumuşama olmakla birlikte) Suudi Arabistan, Bhutan 10, Brunei Sul-
tanlığı11 ve Swaziland Krallığı 12 örnek gösterilebilir.
2. Meşruti Monarşi 13
6. Duguit, Traite de droit constitutionnel, op. cit., c.Il, s.771; Jellinek, op. cit., c.Il, s.394-400; Arsel, op.
cit., s.40; Kubalı, op. cit., s.62; Başgil, op. cit., s.186; Özçelik, op. cit., c.I, s.176; Philippe Lauvaux, "Les
monarchies: inventaires des types", Pouvoirs, 1996, no 78, s.32.
7. Kubalı, op. cit., s.27
8. Duguit, Traite de droit constitutionnel, op. cit., c.Il, s.717.
9. Montesquieu, De l 'esprit des lois, Livre II, Chapitre 1.
10. Hindistan ile Çin arasında nüfusu iki milyon olan bir ülkedir. Kralı Jigme Singye Wangchuck'tur
(http:// en. wikipedia. org/wiki/Bhutan).
11. Güney Asya'da Malezya'ya komşu bir ada devletidir. Nüfusu 374.000'dir. Kralı Sultan Hasansal
Bolkiah'tır(http://en.wikipedia.org/wiki/Brunei).
12. Güney Afrika ile Mozambik arasında bulunan bir milyon nüfuslu küçük bir ülkedir. Kralı Mswati Ill'tür
(http://en.wikipedia.org/wiki/Swaziland).
13. Duguit, Traite de droit constitutionnel op. cit., c.Il, s.772; Arsel, op. cit., s.40; Kubalı, op. cit., s.63;
Başgil, op.cit., s.182-183; Özçelik, op. cit., c.I, s.177; Lauvaux, op. cit., s.23-42.
14. Kubalı, op. cit., s.37.
15. Bu nedenle, meşruti: monarşiye "parlamenter monarşi (monarchie parlementaire)" dendiği de olur.
16. Duguit, Traite, op. cit., c.Il, s.772.
BÖLÜM 8: MONARŞİ VE CUMHURİYET 175
1. İrsi Monarşiler21
"İrsi monarşiler (hereditary monarchy, monarchie hereditaire)"de hüküm-
dar, tahta belirli bir hanedana mensup olmak ve veraset sırasında belirli bir yer-
de bulunmak ve belirli bir takım şartları yerine getirmek suretiyle otomatik ola-
rak çıkar. Bu konuda bir takım kurallar geçerlidir:
Veraset Kuralları.- Önce şunu belirtelim ki, irsi monarşilerde, kral ola-
bilmenin ilk koşulu, "kraliyet ailesi" yani "hanedan"a mensup olmaktır22 • Ama
hanedanın hangi üyesinin tahta çıkacağı konusunda monarşiden monarşiye uy-
gulanan değişik kurallar ve sistemler vardır. Hükümdarın ölmesinden sonra ye-
rine kimin hükümdar olacağını belirleyen kurallara "veraset veya intikal kural-
ları (order of succession )" denir. Bu konuda başlıca sistem ve kurallar şunlardır:
a) Direkt Hat Sistemi.- Bazı monarşilerde "usul-füru (direkt soy ligne di-
recte, direct heir) sistemi" uygulanır23 • Buna göre hükümdar ölünce yerine ço-
cuğu geçer. Usul-füru sisteminin de kendi içinde ayrımları vardır. Birden fazla
çocuk varsa, genellikle en büyük çocuğa saltanat geçer. Buna "primogenitur
(primogeniture)" sistemi denir. Aşağıda göreceğimiz gibi bazı monarşilerde sa-
dece erkek çocukların saltanata hakkı vardır. Bu durumda büyük erkek çocuk
tahta çıkar ki buna "erkek primogenitur (male primogeniture)" sistemi denir.
b) Civar Sistemi. - İkinci bir sistem, "civar (yan soy, ligne collaterale, li-
gne indirecte, collateral heir) sistemi"dir25 . Bu sisteme göre ise, kardeşten kar-
deşe veya amcadan yeğene saltanat geçebilir. Burada saltanat ailenin en yaşlı
üyesine geçer. Buna "seniorat sistemi" veya "ekber evlat (droit d'afnaisse) sis-
temi" denir. Ekber evlat en büyük oğul demek değil, saltanat ailesinin en yaşlı
üyesi demektir. Örneğin 1876 Osmanlı Kanun-u Esasisi ekber evlat sistemini
benimsemişti. Bu Anayasanın 5'inci maddesi, "Saltanat-ı Seniye-i Osmaniye...
sülale-i ali Osınandan usftl-ü kadiınesi veçhile ekber evlada aittir" demekteydi.
c) Baba Soyundan - Ana Soyundan İntikal.- Diğer yandan bazı monar-
şilerde "baba soyundan intikal (succession en ligne paternelle; patrilinear
system of succession)" sistemi varken, diğer bazı monarşilerde ise "ana soyun-
dan intikal sistemi (matrilinear system of succession; systeme matrilineaire)"
de kabul edilmektedir. Birinci sisteme göre kız evlada saltanat geçmez. Sadece
erkek çocukların saltanata hakkı vardır. Keza kızın erkek çocuklarının da salta-
nata hakkı yoktur. Örneğin Osmanlı İmparatorluğunda kızların ve onların erkek
çocuklarının da saltanat hakkı yoktur. Fransa' da da Franklar zamanında salta-
natın ana tarafından intikali yasaktı26 . Buna "Salik kanunu (loi salique; salic
law)" denir27 • Salik kanunu geçmişte, Arnavutluk, Fransa, İtalya, Kore, Ro-
manya, Yugoslavya ve Alınan İmparatorluğunda uygulanmıştır. Belçika' da da
1991'e kadar kadınların ve onlardan gelen füruun saltanat hakkı yoktu 28 . Salik
Kanunu günümüzde Japonya' da uygulanmaktadır. Danimarka ve Hollanda
Anayasaları ise loi salique'i reddetmektedirler. Ancak yine de erkek çocuklara
tahta geçmekte öncelik tanırlar. Kızlar ancak erkek füru yoksa geçebilirler. Bu-
na "yarı-Salik kanunu (semi-Salic law)" denir. İsveç ve İngiltere' de ise, tahta
geçmek bakımından kadın ve erkek füruu arasında tam bir eşitlik vardır. Önce-
lik yaş bakımından büyüklüğe göredir29 .
İnterregnum Yasağı. - Kral ölünce, kural olarak, "interregnum (fetret)"
olmaz. Yani, saltanat kesintiye uğramaz; devlet başsız kalmaz. Saltanat "boşluk
(vacuum)" kabul etınez 30 • Veraset ilkeleri gereğince saltanat kime geçiyorsa,
saltanat ona ope legis, yani otomatik olarak ve kendiliğinden geçer31 • Bu ilkeyi
24. http://en.wikipedia.org/wiki/Order_of_succession.
25. Cadoux, op. cit., c.I, s.176. 26. lbid.
27. "Loi salique" için bkz. Francis Delperee, "Loi salique", Olivier Duhamel ve Yves Meny (Ed.),
Dictionnaire constitutionnel, Paris, P.U.F., 1992, s.608
28. Wigny, op. cit., s.586; Delperee, "Loi salique", op. cit., s.606.
29. Delperee, "Loi salique", op. cit., s.606; De Smith ve Brazier, op. cit., s.123.
30. Wigny, op. cit., s.595.
31. Biscaretti di Ruffia, op. cit., s.472.
BÖLÜM 8: MONARŞİ VE CUMHURİYET 177
İngilizler "the king never dies (kral hiçbir zaman ölmez)"32 ; İtalyanlar aynı an-
lamda "il Re muare mai"33 , Fransızlar ise "Le Roi est mort, vive le Roi (kral öl-
dü, yaşasın kral)" 34 özdeyişleriyle dile getirirler. Bu konuda başka özdeyişler
de vardır: "Le roi ne meurt pas en France (Fransa'da kral ölmez)"; "King is a
name of continuance (Kral devamlılığın ismidir35 )" gibi3 6 •
Din Şartları. - Bazı monarşilerde kralın belirlenmesinde belirli bir dinden
veya mezhepten olma gibi şartlar aranmaktadır. Örneğin İngiltere' de 1701 ta-
rihli Act of Settlement' a göre, tahta çıkacak kişinin kendisinin ve eşinin Protes-
tan olması gerekir37 • Yani İngiltere' de Katoliklerin veya bir Katolik ile evli
olan prens veya prensesin tahta çıkına hakkı yoktur38 • 1953 Danimarka Anaya-
sasının 6'ncı seksiyonuna göre, Kral, "Lütherci Evanjelik Kilise (Evangelical
Lutheran Church)"nin üyesi olmalıdır. 1814 Norveç Anayasasına göre Kral,
aynı şekilde "Lütherci Evanjelik Mezhebi (Evangelical Lutheran Religion)"ne
mensup olmalıdır (m.4).
Evlenme İzni.- Bütün monarşilerde hanedan üyelerinin evlenmeleri izne
bağlıdır. İzin almadan evlenenlerin tahta çıkına hakları düşmektedir. Örneğin
İngiltere'de 1772 tarihli Royal Marriage Act'a göre Kraliyet ailesi üyelerinin
evlenebilmeleri için Kraliçenin onayını almaları gerekir39 • Kraliçenin onayını
almadan evlenenler veya bir Katolik ile evlenenler tahtan vazgeçmiş sayılır
lar40.
Yaş.- Kral olmanın tek şartı intikal kurallarını yerine getirmektir. Kral ol-
manın yaş şartı yoktur. İntikal kurallarını yerine getiren kişi, küçük bir çocuk
olsa dahi kral olur. Bu durum İngiltere' de "The King is never an infant (Kral
hiçbir zaman küçük değildir)" özdeyişiyle açıklanmaktadır4 1 . Bununla birlikte,
küçük kralın "rüşt yaşı (age of majority)"na ulaşmasına kadar, devlet başkanlığı
görev ve yetkileri fiilen bir "naip (regent, regent)" tarafından yerine getirilir.
Tacın Otomatik İntikali.- Kral ölünce veya tahtan feragat edince, taht,
intikal kuralları gereğince saltanata hakkı olan veliahta kendiliğinden ve derhal
geçer. Yeni kralın göreve başlaması sırasında "taç giyme töreni (coronation )"42
yapılır. Ancak, krallık sıfatı, yeni krala, taç giyme töreninin yapıldığı an değil,
eski kralın ölümü anında geçer43• Bir kralın ölümüyle tahtın intikaline "tacın
irtihali (demise of the Crown)" 44 ismi verilir45 • Zira monarşilerde, mevcut kra-
lın ölümü anında, veraset ilkeleri gereğince saltanata hakkı olan kişiye, saltana-
tın derhal ve kendiliğinden geçtiği kabul edilmektedir46 . Bu ilkeye "tacın oto-
matik intikali (devolution automatique de la Couronne)" ilkesi denmektedir 47 .
KUTU 8.2: İLK KRALIN HAKKI.- İrs\' monarşinin temelinde babadan veya bazen
anadan intikal eden veraset hakkı yatar. O halde kral, saltanat hakkını bileğinin hakkıyla
değil, sırf bir kişiden doğmuş olmasından dolayı almıştır. Ama ya kralın babası, dedesi,
dedesinin dedesi, vs. bu hakkı nasıl almıştır? Dolayısıyla ilk kralın saltanat hakkını nereden
aldığı sorusu kaçınılmaz olarak ortaya çıkar. İlk kral veraset yoluyla bu hakkı eline geçir-
mediğine göre bir başka yolla geçirmiştir. Genellikle ilk krallar, bu hakkı bileğinin hakkıyla
ele geçirirler. Genelde ilk krallar olağanüstü asker\' başarılar elde eden kahraman komutan-
lardır. Halkını ya esaretten kurtarmıştır; ya halkına büyük hizmetler etmiştir. Osmanlı ha-
nedanının kökeninde de böyle asker\' başarılar vardır. Ali Fuad Başgil'in isabetle belirttiği
gibi, "veraset bidayette ekseriya bir kahraman kumandanın yaptığı fütühatı kılıç hakkı ola-
rak evladına geçirmesi şeklinde teessüs eder" 48 •
2. Seçimli Monarşiler 53
"Seçimli monarşiler (elective monarchies)"de hükümdar saltanat hakkını
seçimle kazanır 54 • Hükümdarı devletin ileri gelenleri seçer. Ancak seçimli mo-
narşi yine de bir monarşidir; cumhuriyet değildir. Zira seçilen kral, ömür boyu
görevde kalır ve genellikle o ölünce tekrar seçim yapılmaz; çocuğu tahta çıkar.
Böylece seçimli monarşi, irsi monarşiye dönüşür55 .
Seçimli monarşi, ender görülen bir monarşi çeşididir. Hükümdarın seçimle
işbaşına gelmesi, ya tahta irsen geçecek bir kimsenin bulunmaması veya tahta
geçmeye hakkı olan birden fazla kimsenin bulunması, ya da hanedana mensup
bir varis kalmaması durumlarında görülür56 . Bu durumda iktidara kimin geçe-
ceği yolunda devletin ileri gelenlerinin oyuna başvurulur.
Tarihi örnek olarak İngiltere'de 1689 yılında Orange Prensi William III
tahta seçilmesi gösterilebilir. Keza 1701 tarihli kanunla Mary'nin çocuk bırak
maması durumunda tahta Anne'ın geçeceği belirtilmiş ve Anne da 1702 yılında
tahta çıkmıştır57 . Keza yeni bir monarşi kurulduğunda da yeni bir hükümdar
seçilir. Örneğin Osmanlı hakimiyetinden kurtulan Yunanistan, Romanya, Bul-
garistan kendilerine bir kral seçmişlerdir 58 . Bir irsi monarşide hanedan tüken-
mesi (extinction), yani soyunun kuruması durumunda da yeni kral seçim usu-
lüyle belirlenebilir.
Son olarak belirtelim ki seçilen kralın yerine ölünce oğlu gelmiyorsa, yeri-
ne yine seçimle kral belirleniyorsa, böyle bir devlet şeklini monarşi olarak ka-
bul etmemek gerekir.
KUTU 8.4: Monarşilerin Değeri.- Öncelikle belirtilmeli ki, monarşiler demokrasiye aykırı
devlet şekilleri değildir. İngiltere, Belçika, Hollanda, Danimarka, İsveç, Lüksemburg ve Norveç
gibi monarşiler dünyamızın en eski ve köklü demokrasileri arasında yer alır. Ancak bir monarşi
nin demokrasiyle bağdaşmasının birinci şartı, kralın siyasette aktif bir rol oynamaktan çekilmeyi
kabullenmiş olmasıdır. Zira Richard Rose ve Dennis Kavanagh'ın gözlemlediği gibi, kralın siyası
iktidarı kullanmayı sürdürmek istediği ülkelerde monarşiler yıkılmıştır (nakleden Lijphart, op.
cit., s.77). Demokratik monarşilerde, Adolphe Thiers'in ünlü formülüne göre, "kral saltanat sürer,
ama yönetmez (le roi regne, mais ne gouverne pas)". Yani kral siyasal yönetimi belirlemez. Si-
yasal yönetim, sorumlu olan hükumete aittir. Kral, saltanat sürdüğüne, ama yönetmediğine göre,
kralın varlığı demokrasi ilkesine aykırı değildir. Siyası iktidarı kullanmaktan vazgeçmesi şartıyla,
kralın varlığının demokrasi bakımından yararlı olduğu ve dolayısıyla monarşilerin cumhuriyetlere
nazaran demokratik rejim bakımından bazı avantajlarının olduğunu iddia edilmektedir: (1) Kral,
siyaset-dışı, sınıflar ve partiler üstü, tarafsız bir devlet başkanıdır. (2) Kral, devletin devamlılığı
nın sembolüdür. (3) Kral ulusal bütünlüğü sağlayıcı bir unsurdur. (4) Kral, siyasal mücadeleyi
yumuşatıcı, uzlaştırıcı bir unsurdur 59 .
53. Kubalı, op. cit., s.61; Arsel, op. cit., s.39-40; Özçelik, op. cit., s.177; Araslı, op. cit., s.68.
54. Kubalı, op. cit., s.61. 55. Araslı, op. cit., s.69. 56. Kubalı, op. cit., s.61
57. Arsel, op. cit., s.40. 58. lbid.
59. Monarşilerin değeri konusunda bkz.: Schmitt, op. cit., s.427-435; Turhan, Hükumet Sistemleri,
op. cit., s.83-86; Miguel Herrero de Minon, "Monarchie et developpement democratique", Pou-
180 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
il. CUMHURİYET
Bibliyografya.- Kemal Gözler, "Hukuk Açısından Monarşi ve Cumhuriyet Kavramlarının Ta-
nımı Sorunu", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 54, 1999, Sayı 1,
s.51-62; Kemal Gözler, "Cumhuriyet ve Monarşi", Türkiye Günlüğü, Sayı 53, Kasım-Aralık
1998, s.27-34; Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.234-236; Başgil, op. cit., s.186-187;
216-221; Kubalı, op. cit., s.64-66; Abadan, op. cit., s.334-336; Arsel, Anayasa Hukuku,
op. cit., s.39-42; Özçelik, op. cit., c.I, s.174-178; Schmitt, op. cit., s.435-437; Duguit, Traite de
droit constitutionnel, op. cit., c.II, s.781-793; Hauriou, op. cit., s.342-345; Vede!, op. cit.,
s.s.278, 318; Fabre, op. cit., s.3-8; Cadoux, op. cit., s.23; Marie Pontier, "La republique",
Recueil Dalloz Sirey, 1992, 31e Cahier, Chronique, XLVIII, s.239-246; Jean-Louis
Quermonne, "Republique", in Olivier Duhamel et Yves Meny (sous la direction de-),
Dictionnaire constitutionnel, Paris, P.U.F., 1992, s.921; Doehring, op. cit., s.163-166.
voirs: Revue d'etudes constitutionnelles et politiques, 1996, no 78, s.7-23; Wigny, op.
cit., s.222; Lijphart, op. cit., s.76-77; Francis Delperee, "La fonction du Roi", Pouvoirs: Revue
d'etudes constitutionnelles et politiques, 1996, no 78, s.43-54; Richard Rose ve Dennis
Kavanagh, "The Monarchy in Contemporary Political Culture", Coınparative Politics, 8, no.4,
(July 1976), s.568 vd (nakleden) Lijphart, op. cit., s.76-77
60. Gözler, "Hukuk Açısından Monarşi ve Cumhuriyet Kavramlarının Tanımı Sorunu", op.cit.,s.51-52.
61. Duguit, Traite, op. cit., c.II, s.770-771, 781-793.
62. lbid., s.781.
BÖLÜM 8: MONARŞİ VE CUMHURİYET 181
Duguit bir monarşinin mutlak veya despotik olabileceğini kabul ettiği gi-
bi63, bir cumhuriyetin de mutlak veya despotik olabileceğini kabul etınekte
dir64. Özetle cumhuriyet kavramını dar anlamda şu şekilde tanımlanabilir:
TANIM: Cumhuriyet, devlet başkanlığının irsi olarak intikal etmediği devlet şeklidir.
71. Aslında burada bir ön sorun olarak, hangi rejimin demokratik hangisinin anti-demokratik ol-
duğu tartışılmalıdır. Böyle bir tartışma aşağıda "Demokrasi Kavrarnı"mn incelendiği 12'nci
Bölümde yapılmıştır (s.258-261). Oraya bakılmalıdır. Biz Arendt Lijphart'ın demokratik ola-
rak kabul ettiği 21 rejimi demokratik olarak kabul ediyoruz. Yazar ideal anlamda demokrasi-
leri değil, bu ideale az çok yaklaşan gerçek demokrasileri demokratik bir rejim olarak kabul
etmektedir. Yazar, demokratiklik için ikinci bir ölçü daha arıyor: Demokrasi kesintiye uğra
madan uzun bir zaman boyunca (İkinci Dünya Savaşından bu yana) uygulanabilmiş olmalıdır
(Bkz. Arend Lijphart, Çağdaş Demokrasiler (Çev.: E. Özbudun ve E. Onulduran), Ankara, Yetkin
Yayınları, Tarihsiz (1997 ?), s.l 1-12, 36-38).
72. Lijphart, op. cit., s.79. 73. Ibid.
74. Jan-Erik Lane, Constitutions and Political Theory, Manchester, Manchester University Press,
1996, s.202'den nakleden Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.234.
75. Bu yöndeki yorumlar için bkz.: Kemal Gözler, "Hukuk Açısından Monarşi ve Cumhuriyet Kav-
ramlarının Tanımı Sorunu", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 54, 1999,
Sayı l, s.55; Kemal Gözler, "Cumhuriyet ve Monarşi", Türkiye Günlüğü, Sayı 53, Kasım-Aralık
1998, s.29; Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.244.
Bölüm 9
DEVLET ŞEKİLLERİ II:
ÜNİTER DEVLET-BİLEŞİK DEVLET*
Bibliyografya.- Arsel, op. cit., s.30-37; Kubalı, op. cit., s.66-73; Özçelik, op. cit., c.I,
s.159-174; Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, İstanbul, Beta, Sekizinci Baskı, 2003,
s.123-134; Lijphart, s.113-125; Duguit, Traite de droit constitutionnel, op. cit., c.II,
s.769-793; s.186-190; Esmein, op. cit. c.I, s.4-8; Hauriou, op. cit. s.123-128; Vede!,
op. cit., s.108-112; Fabre, op. cit. s.20-24; Cadoux, op. cit. c.I, s.47-68; Cadart, op. cit.,
c.I, s.59-98; Burdeau, Hamon ve Troper, op. cit., 1993, s.93-98; Debbash et al., op. cit.,
s.33-44; Chantebout, op. cit., s.56-69; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.41-56;
Turpin, Droit constitutionnel, op. cit., 2003, s.67-92; Jeanneau, op. cit., 1991, s.7-10; Fa-
voreu et al., Droit constitutionnel, op. cit., 2005, s.377-460; Chagnollaud, op. cit., c.I,
s.102; Grewe ve Ruiz Fabri, op. cit., s.271-313; Gicquel, Droit constitutionnel, op. cit.,
1999, s.58-71; Rod Hague, Martin Harrop ve Shaun Breslin, Comparative Government
and Politics: An Introduction, Houndmilles, Palgrave Macmillan Press, 4. Baskı, 2001,
s.168-183; Constantinesco ve Pierre-Caps, 263-285; Jean Blondel, Coınparative Gov-
ernınent, London, New York, Prentice Hall, 2. Baskı, 1995, s.234-241; Ardant, op. cit.,
s.30-39.
Yapılarına göre devletler "üniter devlet" ve "bileşik devlet" olmak üzere
ikiye ayrılmaktadır. Bileşik devletler de kendi içinde "devlet birlikleri" ve
"devlet toplulukları" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Devlet birlikleri de "şah
si birlik" ve "hakiki birlik" olmak üzere iki çeşittir. Devlet toplulukları da
"konfederasyon" ve "federasyon" olmak üzere ikiye ayrılır. Buna göre bu bö-
lümün planı şu şekilde olacaktır:
PLAN:
I. Üniter Devlet
II. Bileşik Devlet
A. Devlet Birlikleri
1. ŞahsıBirlik
2. Hakiki Birlik
B. Devlet Toplulukları
1. Konfederasyon
2. Federasyon (Federal Devlet)
Önce devlet şekillerini tanımlarıyla birlikte bir şema halinde gösterelim.
Sonra da, devlet şekillerini tek tek inceleyelim.
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.475-495'ten özetlenmiştir. Daha
geniş bilgi için oraya bakınız.
184 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
I. ÜNİTER DEVLET
Bibliyografya.- Arsel, op. cit., s.30-32; Kubalı, op. cit., s.66; Özçelik, op. cit., c.I, s.159;
Teziç, op. cit., 2003, s.123-125; Vedel, op. cit., s.108-109; Fabre, op. cit. s.20-21;
Cadoux, op. cit. c.I, s.47-49; Cadart, op. cit., c.I, s.59-65; Burdeau, Hamon ve Troper,
op. cit., s.93-94; Debbash et al., op. cit., s.34-36; Chantebout, op. cit., s.56-61; Pactet ve
Melin-Soucramanien, op. cit., s.41-44; Turpin, op. cit., s.91-92; Jeanneau, op. cit., s.7-8;
Chagnollaud, op. cit., c.I, s.93-95; Grewe ve Ruiz Fahri, op. cit., s.282-292; Gicquel,
op. cit., s.58-63; Hague, Harrop ve Breslin, op. cit., s.175-178; Atilla Nalbant, Üniter
Devlet: Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 1997; Marc
Uyttendaele, Precis de droit constitutionnel belge, Bruxelles, Emile Bruylant, 2001, s.39-
44; Ardant, op. cit., s.30-32; Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.264-266;
"Üniter devlet (unitary state, Etat unitaire,)"e, "tek devlet" veya "basit
devlet (Etat simple)" de denir. Biz üniter devlet terimini kullanacağız. Dani-
marka, Fransa, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsrail, İtalya, İzlanda, Hollanda, Ja-
ponya, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, Yunanistan, Türkiye gibi devletler birer
üniter devlettir 1•
A. TANIM
Üniter devlet, devletin, ülke, millet ve egemenlik unsurları ve keza yasa-
ma, yürütme ve yargı organları bakımından teklik özelliği gösteren devlet şek-
1. Constance Grewe ve Helene Ruiz Fabri, Droit constitutionnels europeens, Paris, PUF, 1995, s.283.
BÖLÜM 9: DEVLET ŞEKİLLERİ II (ÜNİTER DEVLET-BİLEŞİK DEVLET) 185
Tek olan egemenliğin sahası bütün ülkedir. Bu egemenliğe tabi olan da bütün
millettir. Egemenliğin kaynağı bakımından da ayrım yapılamaz. Üniter devlette
yasama, yürütme ve yargı yetkileri, bu tek ve bölünemez olan egemenliğin sa-
hibi adına kullanılır.
Devlet Başkanı
Başbakan
-------------
Başkent Teşkilatı
Bakanlar Kurulu
Taşra Teşkilatı
iller (Valilikler)
ilçeler (Kaymakamlıklar)
Bölgeler
il Özel idareleri
Belediyeler
Bakanlıklar
Köyler
Üniter devletin merkezi idaresi kendi içinde başkent ve taşra teşkilatı olarak
ikiye ayrılsa da, merkezf idare bir bütüııdiir 12 . Çünkü: (1) Başkent ve taşra teşki
latları aynı tüzel kişilik içinde yer alır; bu da devlet tüzel kişiliğidir. Yani, merkezi
idarenin taşra teşkilatında yer alan il, ilçe gibi birimlerin devlet tüzel kişiliğinden
ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. (2) Üniter devletin başkent ve taşra teşkilatlarının gelir
ve giderleri tek bir bütçede toplanır. Yani üniter devlette taşra teşkilatında yer alan
il, ilçe gibi birimlerin kendilerine has gelirleri ve bütçeleri yoktur. (3) Üniter dev-
letlerde merkezi idarenin taşra teşkilatı merkezin bir uzantısı konumundadır. Taş
radaki görevliler (örneğin valiler ve kaymakamlar), halk tarafından seçilmezler;
doğrudan doğruya başkent tarafından atanırlar; başkent tarafından görevlerinden
alınırlar. (4) Üniter devletlerde, başkent teşkilatının (örneğin bakanların), taşra teş
kilatı (örneğin valiler ve kaymakamlar) üzerinde hiyerarşi yetkisi vardır. Hiyerarşi
yetkisi, emir ve talimat verme, işlemleri denetleme, değiştirme ve iptal etme, disip-
lin cezası verme gibi çok önemli yetkiler içeren bir yetkidir. Dolayısıyla taşra teşki
latındaki yöneticiler, başkentten aldıkları emir ve talimatlarla bağlıdırlar.
11. http://fr.wikipedia.org/wiki/Deconcenqation.
12. Bu konuda bkz.: Gözler ve Kaplan, Idare Hukuku Dersleri, op. cit., s.73-77.
13. Auguste Vivien, Etudes administratives, Paris, Guillaumin, 1859, s.39 (http://visualiseur.bnf.fr/
Visualiseur?Destination=Gallica&O=NUMM-89859).
188 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
14. Adem-i temerküz konusunda bakınız.: Gözler ve Kaplan, İdare Hukuku Dersleri, op. cit., s.76-77.
15. Chagnollaud, op. cit., c.I, s.152; http://fr.wikipedia.org/wiki/Deconcentration.
16. Gözler ve Kaplan, İdare Hukuku Dersleri, op. cit., s.77-81.
BÖLÜM 9: DEVLET ŞEKİLLERİ II (ÜNİTER DEVLET-BİLEŞİK DEVLET) 189
gelir. (5) Mahalli idarelerin kendine has personeli vardır. Bu personel merkezi ida-
renin hiyerarşine tabi değildir.
Görüldüğü gibi, üniter devletlerde, merkezi idarenin dışında kendilerine
mahalli idareler denen kuruluşlar vardır. Ancak üniter devletlerde mahalli ida-
relerin olması, bu devletlerin üniter niteliğine ve keza bu devlette idarenin bü-
tünlüğü ilkesine aykırı değildir. Çünkü:
17. Vesayet yetkisi konusunda bkz. Gözler ve Kaplan, İdare Hukuku Dersleri, op. cit., s.114-125.
18. Örneğin Arsel, op. cit., s.31.
19. Örneğin Kubatı, op. cit., s.66; Özçelik, op. cit., c.l, s.160.
20. Akipek, op. cit., c.11, s.98-99.
190 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
A. DEVLET BİRLİKLERİ
"Devlet birliği (unions of states, unions d'Etats)", iki ayrı devletin, ayrılıkla
rını az çok koruyarak birleşmesinden meydana gelen devlet şeklidir22 • Devlet
birlikleri de "şahsi birlik" ve "hakiki birlik" olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Şahsi Birlik23
"Şahsı birlik (personal union, uııion personelle)", iki veya daha fazla
monarşik devletin başına aynı hükümdarın geçmesiyle oluşur24 • Yani aynı şahıs
iki ayrı devletin de kralı olursa şahsi birlikten bahsedilir. Aynı anlamda bazen
"çifte monarşi (dua! monarchy)" tabiri de kullanıldığı olur. Örneğin l 714'ten
1737'ye kadar İngiltere ile Hanover arasında, 1815'ten 1890'a kadar Hollanda
ile Lüksemburg arasında, 1885'ten 1908'e kadar Belçika ile Kongo arasında
şahsi birlik oluşmuştur25 . Günümüzde şahsi birliğe örnek yoktur. Şahsi birliği
oluşturan iki devlet arasındaki tek ortak yön, kralın şahsı bakımındandır. Kralın
şahsı dışında tüm diğer alanlarda, tüzel kişilik, içişleri, dış işleri, yasama, yü-
rütme ve yargı organları vs. bakımından, bu iki devlet, birbirinden ayrı devlet-
ler olarak varlığını sürdürürler26 .
2. Hakiki Birlik27
"Hakiki birlik (gerçek birlik, real union, union reelle)", temelde bir şahsi
birlik olmakla birlikte, şahsi birlikten daha ileri bir aşamadır. Hakikf birlik, bir-
den fazla devletin, içişlerinde bağımsızlıklarını koruyarak dış ilişkileri bakı
mından bir devlet oluşturacak şekilde birleşmelerinden meydana gelir28 • Haki-
ki birliği oluşturan devletlerin her birinin kendi anayasaları, kendi kanunları,
kısacası kendi hukuk düzenleri, kendi yasama, yürütme ve yargı organları var-
dır. Her bir devlet kendi içinde egemen bir devlettir. Ancak, birliği oluşturan
devletler dış ilişkileri bakımından bağımsız değildir. Bu devletlerin dış ilişkileri
birlik tarafından yürütülür. Bu devletlerin uluslararası hukuk bakımından ayrı
21. Cadoux, op. cit. c.I, s.56; Cadart, op. cit., c.I, s.65; Arsel, op. cit., s.31; Özçelik, op. cit., c.I, s.160.
22. Kubalı, op. cit., s.67; Özçelik, op. cit., s.160.
23. Favoreu et al., op. cit., s.413; Chagnollaud, op. cit., c.I, s.81; Gicquel, op. cit., s.64; Turpin, op. cit., s.67-
68; Cadoux, op. cit. c.I, s.56-57; Cadart, op. cit., c.I, s.65-66; Akipek, op. cit., c.II, s.99; Arsel, op. cit.,
s.31; Kubalı, s.67; Özçelik, op. cit., c.I, s.161.
24. Akipek, op. cit., c.II, s.99. 25. Cadoux, op. cit., c.I, s.56; Cadart, op. cit., c.I, s.66.
26. Özçelik, op. cit., c.I, s. 161.
27. Favoreu et al., op. cit., s.413; Chagnollaud, op. cit., c.l, s.81; Gicquel, op. cit., s.64; Turpin, op. cit., s.68;
Cadart, op. cit., c.I, s.66-67; Akipek, op.cit., c.II, s.99; Arsel, op.cit., s.32; Özçelik, op.cit.,c.I,s.163-164.
28. Akipek, op. cit., c.II, s.99; Cadoux, op. cit., c.I, s.57; Cadart, op. cit., c.I, s.67; Özçelik, op. cit., c.I, s.163.
BÖLÜM 9: DEVLET ŞEKİLLERİ II (ÜNİTER DEVLET-BİLEŞİK DEVLET) 191
B. DEVLET TOPLULUKLARI
Devlet toplulukları da, iki veya daha fazla devletin bir araya gelerek oluş
turdukları bileşik devletlerdir32 . Bir araya gelen devletlerin aralarındaki bağ,
devlet birliklerine (yani şahsı birlik ve hakiki birliğe) göre daha sıkıdır. Devlet
toplulukları kendi içinde "konfederasyon" ve "federasyon" olmak üzere ikiye
ayrılır.
1. Konfederasyon
Bibliyografya.- Favoreu et al., op. cit., s.383-385; Turpin, op. cit., s.69-74; Cadart, op. cit., c.I, s.69-
73; Cadoux, op. cit. c.I, s.57; Chantebout, op. cit., s.62; Chagnollaud, op. cit., c.I, s.81; Gicquel,
op. cit., s.64-65; Uyttendaele, op. cit., s.52-54; Akipek, op. cit., c.II, s.99-100; Arsel, op. cit., s.32-
33; Kubalı, op. cit., s.67; Ardant, op. cit., s.32-33.
29. Özçelik, op. cit., c.I, s.163-164; Arsel, op. cit., s.32; Cadart, op. cit., c.I, s.66.
30. Cadart, op. cit., s.66. 31. Turpin, op. cit., s.68; Cadoux, op. cit., c.I, s.57.
32. Kubalı, op. cit., s.67; Özçelik, op. cit., s.165.
33. Akipek, op. cit., c.11, s.99-100; Kubalı, op. cit., s.67.
34. Cadart, op. cit., c.I, s.69; Favoreu et al., op. cit., s.383; Özçelik, op. cit., c.I, s.167.
35. Özçelik, op. cit., c.I, s.167. 36. Akipek, op. cit., c.II, s.100; Arsel, op. cit., s.32.
37. 9zçelik, op. cit., c.I, s.165. 38. Ibid. ·
192 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Ancak Avrupa Birliği henüz federasyon seviyesine de gelmemiştir. Çünkü: (1) AB, bir
anayasaya değil, uluslararası antlaşmalara (Treaty on European Union, [1957 Roma Andlaşması,
1992 Maastricht Andlaşması, 2007 Lizbon Andlaşması, vb.]) dayanmaktadır.(2) Avrupa Birliğinde
savunma ve dış politika konusunda ortak bir politika ve bu amaçla kurulmuş yapılar da yoktur.
Bu alanlarda her üye devlet kendi işlerini kendi yürütür 49 • (3) Avrupa Birliğinde gerçek anlamda
federal yürütme ve federal yasama organı da bulunmamaktadır. (4) Avrupa Birliğinde üye devlet-
lerin eşit temsili esasına dayalı bir ikinci meclis mevcut değildir50 • (5) Üye devletlerin Birlikten
ayrılma hakları vardır (Treaty on European Union, m.50).
39. Cadart, op. cit., s.69; Cadoux, op. cit., s.57; Favoreu et al., op. cit., s.383.
40. Turpin, op. cit., s.69. 41. Jbid., s.70. 42. lbid.
43. Cadoux, op. cit., s.57; Turpin, op. cit., s.71.
44. Turpin, op. cit., s.53; Cadart, op. cit., c.l, s.72. 45. Favoreu et al., op. cit., s.415.
46. Favoreu et al., op. cit., s.384; Oliva, op. cit., s.25.
47. Chagnollaud, op. cit., c.I, s.147; Favoreu et al., op. cit., s.385.
48. Chagnollaud, op. cit., c.I, s.143; Favoreu et al., op. cit., s.385.
49. Favoreu et al., op. cit., s.385.
50. Avrupa Birliğinin konfederasyon mu, federasyon mu olduğu konusundaki tartışmalar için bkz.: Bu
konuda bkz. Oliva, op. cit., s.25-28; Favoreu et al., op. cit., s.384-85; Chagnollaud, op. cit., c.I,
s.141-151.
BÖLÜM 9: DEVLET ŞEKİLLERİ II (ÜNİTER DEVLET-BİLEŞİK DEVLET) 193
Şahsı birlik, hakiki birlik, konfederasyon daha ziyade tarihsel şekiller ol-
malarına rağmen, federasyon günümüzde de yaygın olarak görülen bir devlet
şeklidir. Federasyona örnek olarak Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Ka-
nada, Avusturya, İsviçre, Avustralya, Rusya ve Belçika'yı gösterebiliriz.
Federasyonu (federal devleti) aşağıda ayrı bir bölüm olarak inceleyeceğiz.
Ancak bu bölümde federasyonun bir yandan konfederasyon ile ve diğer yandan
üniter devlet ile olan farklarını görmekte yarar vardır. Ancak böyle bir karşılaş
tırma yapmadan önce de federasyonu kısaca tanımlamak gerekmektedir.
a) Tanımı
TANIM: Federasyon, uluslararası kişiliğe
sahip bir merkezi devlet (federal devlet) ile
uluslararası kişiliğe sahip olmayan bölgesel devletlerin (federe devletlerin) arala-
rında güvenceli bir yetki paylaşımı yaparak oluşturdukları devlet topluluğudur.
52. Oktay Uygun, Federal Devlet, İstanbul, Çınar Yayınlan, 1996, s.176-182; Cadart, op. cit., c.I, s.90-
91; Georges Vede!, Droit constitutionnel, Paris, Sirey, 1949, s.110; Esmein, op. cit., c.I, s.5-10;
Özçelik, op. cit., c.l, s.169-171; Kubalı, op. cit., s.67-69; Arsel, op. cit., s.35.
53. Favoreu et al., 383; Cadart, op. cit., c.I, s.73; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.46-47;
Özçelik, op. cit., c.I, s.169; Kubalı, op. cit., s.67.
54. Cadart, op. cit., c.I, s.73; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.46; Özçelik, op. cit., c.I, s.169.
55. Cadart, op. cit., c.I, s.73; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.46; Özçelik, op. cit., c.l, s.169;
Kubalı, op. cit., s.67.
56. Favoreu et al., op. cit., s.384-385; Oliva, op. cit., s.27; Chagnollaud, op. cit., c.I, s.150.
57. Cadart, op. cit., c.l, s.90; Özçelik, op. cit., c.l, s.170; Kubalı, op. cit., s.69.
58. Cadart, op. cit., c.I, s.73; Özçelik, op. cit., c.I, s.169; Kubalı, op. cit., s.67.
59. Ayrılma hakkı konusundaki tartışmalar ve örnekler için bkz.: Uygun, op. cit., s.239-261.
BÖLÜM 9: DEVLET ŞEKİLLERİ II (ÜNİTER DEVLET-BİLEŞİK DEVLET) 195
yürütme ve yargı organları; diğer tarafta her federe devletin kendi yasama, yürütme
ve yargı organları vardır. Bu hususun ayrıntılarım aşağıda göreceğiz.
dd) Yetki Paylaşımı.- Adem-i merkezi tipte üniter devletler ile federal devletle-
ri birbirinden ayırmak bazen güçtür. Adem-i merkezi tipte bir üniter devlette, mer-
kezi idare ile mahallı idareler (bölgeler, il özel idareleri, belediyeler, vs.) arasında
federalizme benzeyen bir yetki paylaşımı yapılmış olabilir. Ancak, yine de bu du-
rumda üniter devlet ile federal devlet kolayca ayrılabilir. Zira, adem-i merkeziyet
sisteminde paylaştırılan bu yetkiler, yukarıda görüldüğü gibi idari niteliktedir; ma-
hallı idarelere yasama ve yargı yetkileri verilmez. Diğer yandan asıl önemlisi,
adem-i merkeziyet sisteminde, merkezi idare ile mahallı idareler arasındaki bu yet-
ki paylaşımı güvencesiz bir yetki paylaşımıdır; çünkü kanun ile yapılmıştır. Bu
yetkiler mahallı idarelere merkezi idarenin yasama organı tarafından verilmiştir.
Kanunla verilen bu yetkiler, gerektiğinde yine kanunla geri alınabilir. Yani adem-i
merkeziyet sistemini benimseyen bir üniter devlet dilerse yeniden merkezileşebilir.
Dolayısıyla adem-i merkeziyet sisteminde yetki paylaşımı, bir hak değil, lütuftur72 •
Oysa federal sistemde, federal devlet ile federe devlet arasındaki yetki paylaşımı
güvenceli bir yetki paylaşımıdır; çünkü, anayasa ile yapılmıştır73 . Federe devletlere
verilen yetkiler, federal devlet tarafından istenildiğinde geri alınamaz74 • Bu neden-
le, federe devletler, üniter devletin adem-i merkeziyet kuruluşlarıyla karşılaştırıla
mayacak derecede, güvenceli, özerk kuruluşlardır.
Şimdi yukarıdaki bilgileri bir tablo halinde özetleyelim:
TABLO 9.2: Federal Devlet - Üniter Devlet Karşılaştırması 75
ÜNİTER DEVLET FEDERAL DEVLET
Devlet Tek Bir Devlet Var. iki Tür Devlet Var:
Sayısı 1. Bir Federal Devlet
2. Federe Devletler
Hukuk Tek Bir Hukuk Düzeni Var. iki Tür Hukuk Düzeni Var:
Düzeni 1. Bir Federal Hukuk Düzeni
2. Federe Hukuk Düzenleri
Y.Y.Y. Tek Yasama, Tek Yürütme ve iki Tür Yasama, Yürütme ve Yargı Organı Var:
Organları
Tek Yargı Organı Var. 1. Federal Yasama, Yürütme ve Yargı Organları
2. Federe Yasama, Yürütme ve Yargı Organları
Yetki Merkezı idare ile Mahallı idareler Federal Devlet ile Federe Devletler Arasındaki Yetki
Paylaşımı Arasında Kanunla Yapılır Paylaşımı Anayasayla Yapılmıştır.
Bibliyografya.- Cadart, op. cit., c.I, s.73-87; Cadoux, op. cit. c.I, s.59; Turpin, op. cit.,
s.55-63; Akipek, op. cit., c.11, s.99; Vedel, op. cit., s.108-112; Pactet ve Melin-
Soucramanien, op. cit., s.45-56; Chantebout, op. cit., s.61-70; Burdeau, op. cit., s.97-98;
Debbasch, op. cit., s.31-36; Favoreu et al., op. cit., s.379-411; Chagnollaud, op. cit.,
s.126-150; Grewe ve Ruiz Fahri, op. cit., s.292-355; Gicquel, op. cit., s.66-71; Uytten-
daele, op. cit., s.47-68; Biscaretti di Ruffia, op. cit., s.721-728; De Vergottini, op. cit.,
s.381-403; Hague, Harrop ve Breslin, op. cit., s.168-175; Blondel, op. cit., s.234-241; Ar-
sel, op. cit., s.33-37; Kubalı, op. cit., s.67-73; Özçelik, op. cit., c.I, s.168-174; Erdoğan,
Anayasal Demokrasi, op. cit., s.23-31; Uygun, op. cit., passim; Ardant, op. cit., s.33-39;
Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.272-285.
I. GENEL OLARAK
Federasyon kelimesi Latince foedus kelimesinden gelmektedir. Bu kelime
sözleşme, birleşme demektir 1. Genel anlamda pek çok şeyin federasyonundan,
yani birleşmesinden bahsedilebilir. Örneğin Türkiye Futbol Federasyonu, Tür-
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.495-535'ten özetlenmiştir. Daha
geniş bilgi için oraya bakınız. 495-535
1. A. Gariel, Dictionnaire Latin-Français, Paris, Hatier, 1960, s.246.
BÖLÜM 10: FEDERASYON (FEDERAL DEVLET) 199
mını ve bir yandan üniter devlet TANIM: Federasyon, uluslararası kişiliğe sahip bir
ile ve diğer yandan da konfede- merkezi devlet (federal devlet) ile uluslararası ki-
şiliğesahip olmayan bölgesel devletlerin (federe
rasyon ile farklarını görmüştük.
devletlerin) aralarında güvenceli bir yetki payla-
Şimdi federasyonlardaki devlet
şımı yaparak oluşturdukları devlet topluluğudur.
yapısını görelim.
2. Kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/lmage:Federal_states.png
3. Favoreu et al., op. cit., s.386; Uyttendaele, op. cit., s.48; Turpin, op. cit., s.76; Gicquel, op. cit., s.67.
200 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
/ --~Z-ı Federal
/ - - - - - - -7
- Devlet
/ /
~
/
z /
7
_,2 )Federe
Devletler
Bir federasyonda gerek federal devlet, gerekse federe devletler, birer "dev-
let"tirler. Alman Federal Anayasa Mahkemesinin bir kararında vurguladığı gibi
"federal sistemin ayırıcı özelliği, federal devletin de, federe devletlerin de, dev-
let sıfatına sahip olmalarıdır" 7 •
Federal devlet-federe devletler ayrımım bu şekilde gördükten sonra şimdi
federal devleti daha yakından görelim.
A. FEDERAL DEVLET
"Federal devlet (Etat federal, federal government)" federasyonu oluşturan
devlet türlerinden biridir. Federal devlet, kendini oluşturan federe devletlerin
dışında ayrı bir varlıktır. Federal devletin gerek iç hukuk, gerekse uluslararası
bakımından tüzel kişiliği vardır. Federal devlet de, her devletin olduğu gibi, in-
san, ülke ve egemenlik olmak üzere üç unsurdan oluşmuştur. Şimdi federal
devletin bu unsurlarını görelim:
Federal devletlerin, her devlet gibi, yasama, yürütme ve yargı gibi belli
başlıüç temel organı vardır. Bu organların kuruluş ve işleyişi federal anayasa
tarafından belirlenmektedir. Şimdi bu organları görelim:
ral yasama organlarının iki meclisli olmalarına yol açmıştır. Federal devletlerin
yasama organının oluşumunda rol oynayan ikinci ilke ise federe devletlerin
eşitliği ilkesidir. Bu ilkeye göre, aşağıda göreceğimiz gibi federasyonu oluştu
ran federe devletlerin her biri, bir federe devlet olmak itibarıyla, diğerleriyle
eşittir. Federe devletlerin nüfus ve toprak unsurları bakımından aralarında fark-
lılık olsa da, bunların bir araya gelip federal devleti kurmaları bakımından ara-
larında bir eşitlik vardır. Federe devletlerin eşitliği ilkesi, federe devletlerin fe-
deral yasama organında eşit temsili ilkesini doğurmuştur 12 . Özetle, bu iki ilke
federal yasama organları bakımından eşit iki meclisliliğe ve ikinci mecliste fe-
dere devletlerin eşit temsiline yol açmıştır. Şimdi bunları görelim:
aa) İki Meclislilik (Bicamerisme).- Yukarıda da belirtildiği gibi federe dev-
letlerin federal devletin yönetimine devlet olarak katılması, pratikte federe dev-
letlerin federal yasama organında temsil edilmeleri şeklinde ortaya çıkar. İşte
federe devletlerin federal yasama organında temsilini sağlamak amacıyla, istis-
nasız her devletin yasama organı "iki-meclisli (bicameral)" olarak düzenlen-
miştir13. Bu meclislerden birincisi (örneğin ABD'de Temsilciler Meclisi; Al-
manya'da Bundestag) genel olarak bütün federal halkı, ikincisi ise (örneğin
ABD'de Senato, Almanya'da Bundesrat) federe devletleri temsil eder 14 . Özel-
likle vurgulayalım ki ikinci meclislerde temsil edilen şey federe devletlerin
halkı değil, federe devletin kendisidir (federal devletin tüzel kişiliğidir). İşte bu
ikinci meclisler aracılığıyla federe devletler federal devletin yönetimine katıl
mış olurlar.
bb) Eşit İki Meclislilik 15 • - Bir federal sistemde, federe devletlerin federal
yasama organına katılmaları şart olduğuna göre ve bu katılma da esas itibarıyla
federe devletlerin ikinci meclislerde temsil edilmeleri ile sağlandığına göre,
ikinci meclis, gerçekten önemli yetkilere sahip olmalı, özellikle kanunların ya-
pılmasında ikinci meclis de birinci meclisin yetkileriyle aynı veya ona yakın
yetkilere sahip olmalıdır. Aksi takdirde federe devletlerin federal yasama orga-
nına katılması göstermelik olur ki, böyle bir göstermelik katılma, federal sis-
temde ikinci meclislerin varlık sebebiyle bağdaşmaz. İşte bu nedenle, federal
devletlerde "eşit iki-meclislilik (bicameralisme egalitaire)" sistemi görülmek-
tedir16. Yani birinci ve ikinci meclisin yetkileri birbirine eşit veya yakındır.
Örnekler.- ABD' de ikinci meclis olan Senato en az birinci meclis olan Temsilciler Meclisi
kadar yetkiye sahiptir. Hatta ABD'de Senato'nun Temsilciler Meclisinin sahip olmadığı ona-
ma yetkileri (örneğin uluslararası antlaşmaları onama, bazı yüksek görevlilerin atanmasına
onama, yüksek mahkeme üyelerinin atanmasına onama yetkileri) vardır. İsviçre ve Kana-
12. Vede!, op. cit., s.111; Cadart, op. cit., c.I, s.76; Turpin, op. cit., s.58; Arsel, op. cit., s.34; Kubalı, op. cit.,
s.70; Özçelik, op. cit., s.171; Cadoux, op. cit., c.I, s.61.
13. Cadoux, op. cit., s.61; Cadart, op. cit., c.I, s.75-76; Vede!, op. cit., s.111; Turpin, op. cit., s.58;
Chantebout, op. cit., s.64-65; Lijphart, op. cit., s.148; Arsel, op. cit., s.33; Kubalı, op. cit., s.70.
14. Chantebout, op. cit., s.64-65; Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.148-149; Arsel, op. cit., s.34.
15. Cadart, op. cit., c.I, s.77; Vede!, op. cit., s.111; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.49.
16. Cadart, op. cit., c.I, s.77; Favoreu et al., op. cit., s.396.
BÖLÜM 1O: FEDERASYON (FEDERAL DEVLET) 203
da' da ikinci meclisler, birinci meclislerle aynı yasama yetkilerine sahiptir 17 • Buna karşılık Al-
manya' da iki meclisin yetkileri arasında tam bir eşitlik yoktur. Bununla birlikte, anayasa de-
ğişikliği kanunları (m.79) konusunda iki meclisin yetkileri arasında eşitlik vardır18,
cc) İkinci Mecliste Eşit Temsil.- Yukarıda da belirtildiği gibi federe devlet-
lerin eşitliği ilkesi, pratikte federe devletlerin federal yasama organında eşit
olarak temsil edilmeleri sonucunu doğurmuştur. Federal yasama organında bi-
rinci meclisler federal halkı temsil ettiğine göre burada federe devletlerin (seç-
men sayıları aynı olmadıkça) eşit temsilini sağlamak mümkün değildir. Dolayı
sıyla federe devletlerin eşit temsili ilkesi ikinci mecliste sağlanmaya çalışılmış
tır. Bu şu anlama gelir ki, federe devletler, aralarında nüfus ve toprak bakımın
dan büyüklük farkları ne olursa olsun, ikinci mecliste eşit olarak temsil edilir
(equal representation) 19 • Eğer bu böyle olmasaydı, nüfusu büyük federe devlet-
lerin kendi iradelerini nüfusu küçük olan federe devletlere empoze etmeleri
mümkün olabilirdi.
İkinci Mecliste Eşit Temsile Örnekler.- ABD'de Senatoda her eyalet iki senatör ile temsil
edilir (Anayasa, madde 1, seksiyon 3). 33 milyon nüfuslu California da, 600 bin nüfuslu
Alaska da Senato' da iki senatörle temsil edilir. Keza İsviçre' de "Devletler Meclisi (Conseil des
Etats)"nde yarım kantonlar birer, diğer kantonlar ikişer temsilci ile temsil edilir (İsviçre Ana-
yasası, m.150). Avustralya'da her "federe devlet (state)", nüfusu ne olursa olsun Senatoya 12,
her "toprak (territoıy)" nüfusu ne olursa olsun 2 temsilci gönderir20. Rusya Federasyonunda
ikinci meclis olan "Federasyon Konseyi (Council of the Federation )", federasyonu oluşturan her
bir federe birimden gelen iki temsilciden oluşur (Rusya Anayasası, m.95/2). İstisna: Alman-
ya' da 21, Avusturya' da22, Kanada' da ikinci meclislerde tam bir eşit temsil ilkesi yoktur. Ancak
bunlarda tam bir oransal temsil de yoktur. Bu devletlerde ikinci meclislerde küçük federe
devletlerin artık, büyük federal devletlerin ise eksik temsili söz konusudur 23 .
B. FEDERE DEVLETLER
Federe devlet, federasyonu oluşturan devlet türlerinden birisidir ve her fe-
deral devlette daima birden fazla federe devlet vardır. Yukarıda görüldüğü gibi
ABD'de 50, İsviçre'de 26, Almanya'da 16 ve Kanada'da 10 federe devlet var-
dır. Yine yukarıda gördüğümüz gibi federe devletlere "devlet (state)", "kanton
(canton)", "Lander", "eyalet (province)" gibi değişik isimler verilmektedir.
Federe devletler, içinde yer aldığı federal devletten ayrı bir varlığa sahiptir.
Federe devletler de, birer "devlet"tir ve her devlet gibi kendilerine has millet,
ülke ve egemenlik unsurlarına sahiptirler. Federe devletin millet unsurunu bu
devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan insan topluluğu oluşturur. Federe devle-
tin ülke unsurunu kendi sınırları içinde kalan topraklar oluşturur. Bir federas-
yonun ülkesi, kendi içinde "mülki (ülkesel, yersel, coğrafi, territorial)" olarak
bölümlere bölünmüştür. Bu bölümlerden her biri, bir federe devletin ülkesini
oluşturur. Federe devletlerin de bir egemenliği vardır. Her federe devlet, federal
anayasayla belirlenmiş konularda, kendi ülkesi ve kendi vatandaşları üzerinde
egemendir. Buna federe devletin "iç egemenliği ilkesi" denir.
Bu ilkeden şu sonuçlar çıkar: (1) Her federe devlet, diğeriyle eşittir. (2)
Her federe devlet kendi içişlerinde bağımsızdır. Yani bir federe devlet, diğer
federe devletin içişlerine karışamaz. (3) Her federe devletin kendine has bir
anayasası ve kanunları, kısacası bir hukuk düzeni olabilir. Dolayısıyla bir fede-
re devlette suç olan bir fiil, komşu federe devlette suç olmayabilir. (4) Her fe-
dere devlet, kendi temel organlarını kendisi belirler. Yani her devletin kendine
has yasama, yürütme ve yargı organları vardır. Bu organların kuruluş ve işleyi
şi, her federe devletin kendi anayasasıyla belirlenir. Prensip olarak her federe
devlet, kendi yapacağı anayasayla, kendi kuruluşunu düzenleme, yani kendi ya-
sama, yürütme ve yargı organlarının kuruluş ve işleyişini serbestçe belirleme
hakkına sahiptir. Buna "anayasal oto-determinasyon hakkı (auto-determination
constitutionnelle24, right to self-organization25 )" denir. Ancak bu hak, federal
anayasanın bu konuda öngördüğü sınırlamalarla sınırlı bir haktır. Federal ana-
yasalara baktığımızda ise bu konuda çok az miktarda sınırlama olduğunu görü-
yoruz. Örneğin 1787 ABD Anayasasına göre (m.4, sec.4), "cumhuriyet hükumet şekli
(republicanform of government)" federe devletleri de bağlamaktadır. Dolayısıyla ABD'de
federe devletlerin, devlet şekli olarak monarşi şeklini benimsemeleri mümkün değildir.
28. Favoreu et al., op. cit., s.386; Uyttendaele, op. cit., s.47; Özçelik, op. cit., s.l 70; Kubalı, op. cit., s.68.
29. Kubalı op. cit., s.68; Özçelik, op. cit., c.I, s.169; Cadoux, op. cit., s.59.
30. Favoreu et al., op. cit., s.388-389; Ardant, op. cit., s.37; Pactet ve Melin-Soucranıanien, op. cit., s.46.
31. Favoreu et al., op. cit., s.389; Ardant, op. cit., s.38; Turpin, op. cit., s.77.
206 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
hukuk, kendisine aykırı olan kantona! hukuktan üstündür (Le droit federal prime le droit
cantonal qui lui est contraire)" diyerek aynı ilkeyi ilan etmiştir. 1993 Rusya Anayasası da
(m.4/2) "Rusya Anayasası ve federal kanunlar, Rusya Federasyonunun bütün ülkesi üzerin-
de üstünlüğe sahiptir'' hükmünü getinniştir.
division horizantale du pouvoir)" diyorlar (Dorsen et al., op. cit., s.350; Favoreu et al., op.
cit., s.327; Walter F. Murphy & Joseph Tanenhaus (trans. & eds.), Comparative Constitutional
Law: Cases and Commentaries, New York, St. Martin's Press, 1977, s.163-164).
35. Lijphart, op. cit., s.148; Favoreu et al., op. cit., s.425-426; Cadoux, op. cit., s.61; Uygun, Federal devlet,
op. cit., s.293-304.
36. Lijphart, op. cit., s.148.
208 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Örnekler.- 1787 ABD Anayasası (madde 1, bölüm 8) federal devletin yetkilerini say-
maktadır. Diğer yandan aynı Anayasanın Onuncu Değişikliği, Anayasayla Kongreye veril-
memiş yetkilerin federe devletlere ait olduğunu hükme bağlamıştır. 1999 İsviçre Anayasası
da 3'üncü maddesinde "Federasyona verilmemiş bütün yetkiler, Kantonlar tarafından kulla-
nılır" diyerek, yetki paylaşımında Kantonların genel yetkili olduğunu hükme bağlamıştır.
37. Zoller, op. cit., s.374-388; Favoreu et al., op. cit., s.422-425; Chagnollaud, op. cit., c.l, s.83; Uygun,
s.192-202; Arsel, op. cit., s.35; Kubalı, op. cit., s.71-72; Cadart, op. cit., c.l, s.82-88; Vede!, op. cit.,
s.111; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.48-49; Ardant, op. cit., s.37-38.
38. Zoller, op. cit., s.373.
39. Hague, Harrop ve Breslin, op. cit., s.169.
40. Favoreu et al., op. cit., s.391; Cadart, op. cit., s.86; Gicquel, op. cit., s.68; Uygun, op. cit., s.192.
41. Cadart, op. cit., s.86; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.48; Gicquel, op. cit., s.68; Constantinesco
ve Pierre-Caps, op. cit., s.274.
42. Zoller, op. cit., s.375.
43. Cadart, op. cit., s.86; Uygun, Federal Devlet, op. cit., s.192.
44. Cadart, op. cit., c.l, s.86.
BÖLÜM 10: FEDERASYON (FEDERAL DEVLET) 209
45. Martha Field, "The Differing Federalisms of Canada and the United States", Law and Contemporary
Problems, Vol. 55, 1992, s.107 vd, inJackson ve Tushnet, op. cit., s.795
46. Zoller, op. cit., s.384-388; Dorsen et al., op. cit., s.421-488
47. Currie, op. cit., s.35-50.
48. Lijphart, op. cit., s.148; Favoreu et al., op. cit., s.425-426; Uygun, Federal devlet, op. cit., s.293-304.
49. Lijphart, op. cit., s.149.
210 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
1993 Rusya Anayasasına göre anayasa değişikliği için Dumanın üye tam sayısının üçte ikisi
ve Federasyon Konseyinin üye tam sayısının dörtte üçü çoğunluğuyla kabul etmesi (m.108) ve
daha sonra değişikliğin federe birimlerin en az üçte ikisinin yasama organları tarafından onay-
lanması gerekmektedir (m.136).
50. Cadart, op. cit., el, s.80; Vede!, op. cit., s.112; Pactet, op. cit., s.60; Chantebout, op. cit., s.64.
BÖLÜM 10: FEDERASYON (FEDERAL DEVLET) 211
V. FEDERASYONLARIN KURULMASI5 1
Federasyonlar "birleşme (association)" veya "ayrılma (dissociation)" ol-
mak üzere iki değişik yoldan kurulmaktadırlar. Anayasa hukuku literatüründe
birincisine "birleşme yoluyla federalizm (federalisme par association)", ikinci-
sine "ayrılma yoluyla federalizm (federalisme par dissociation)" denir52 •
1. Birleşme Yoluyla Federasyon Kurulması 53 .- Bu yolda başlangıçta bağım
sız olan birden fazla üniter devlet, birleşerek bir federasyon meydana getirirler ve
sahip oldukları bazı yetkileri federal devlete devrederler. Üniter devletten federas-
yona geçiş aşamasında genellikle devletler ilk önce bir "konfederasyon" meydana
getirirler. Bu konfederasyon daha sonra federasyona dönüşür. Örneğin Amerika
Birleşik Devletleri ve İsviçre federal devletleri birleşme yoluyla kurulmuşlardır.
Kuzey Amerika'daki 13 devlet birleşerek 1776'da konfederasyon kurmuşlardır.
1787' de bu konfederasyon federasyona dönüşmüştür. İsviçre' de "Helvetya Konfe-
derasyonu (Confederatio Helvetica)" 1848 yılında federasyona dönüşmüştür54 •
51. Favoreu et al., 381-382; Chantebout, op. cit., s.61-63; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.45;
Turpin, op. cit., s.57; Uyttendaele, op. cit., s.47.
52. Favoreu et al., 381-382; Chantebout, op. cit., s.61-63; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.54;
Turpin, op. cit., s.57; Uyttendaele, op. cit., s.47.
53. Chantebout, op. cit., s.61-62; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.45.
54. Chantebout, op. cit., s.62; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.45.
55. Favoreu et al., op. cit., s.381-382; Chantebout, op. cit., s.62-63; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.45
56. http://www.tlfq.ulaval.ca/axl/europe/belgiqueetat_histoire.htm.
212 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
2. Dış Tehdit.- Federalizmin ikinci nedeni, bir dış tehdidin varlığı veya uluslararası mesele-
lerde daha etkili bir rol oynama arzusudur 60 • Örneğin Kuzey Amerika'daki eski İngiliz kolonisi ba-
ğımsız devletlerin 1787'de bir araya gelmelerinin bir nedeni de, kendilerini başka devletlere karşı
korumak isteğidir 61 • Keza, 1871 'de Alman devletlerinin bir araya gelip bir federasyon oluşturma
larında, Fransa ve Avusturya'nın oluşturduğu tehdit de rol oynamıştır 62 •
3. Coğrafi Büyüklük 63 .- Federalizme yol açan üçüncü neden ise, coğrafi büyüklüktür. Yü-
zölçümü çok büyük olan ülkelerin üniter devlet sistemi ile tek bir merkezden yönetilmesi oldukça
güçtür. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avustralya gibi toprakları çok geniş olan
ülkelerde federal sistemin tercih edilmiş olması bu nedenle tesadüf değildir64 •
4. Kültürel ve Etnik Bölünmüşlük 65.- Federalizmin diğer bir nedeni de, kültürel, etnik, din-
sel ve dilsel heterojenliktir. Örneğin İsviçre'de federalizmin nedeni coğrafi büyüklük değil, (tarih-
sel nedenlerin yanında) dilsel ve dinsel bölünmüşlüktür. İsviçre'de dört dil (Fransızca, Almanca
İtalyanca ve Romansça) ve iki din (Katoliklik ve Protestanlık) vardır 66 . Dilsel bölünmüşlüğün diğer
bir güzel örneği de Belçika'dır. Başlangıçta üniter devlet olan Belçika 1970, 1980, 1988 ve 1993
yıllarında gerçekleştirilen anayasal değişikliklerle aşama aşama federal sisteme geçmiştir.
Özetle, federalizm, denenmek için ortaya atılmış bir kurum değildir. Görüldüğü gibi, federal
sistem, birtakım tarihsel, coğrafi, sosyal ve kültürel koşulların ürünüdür. Amerika Birleşik Devlet-
leri, Almanya, İsviçre gibi ülkelerde bu böyledir. İngiltere, Fransa gibi ülkelerde federalizme bü-
yük bir ihtiyaç yoktur. Çünkü bu toplumlar tarihsel olarak kayda değer ölçüde bölünmüş toplum-
lar değildir. Federalizm "çeşitlilik içinde birlik (unite dans la diversite1" sağlamak amacıyla ortaya
çıkmıştır. Homojen toplumlarda, federalizmin varlık sebebinin mevcut olmadığı söylenebilir.
57. Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.23-24. 58. Ibid., s.23. 59.Ibid.
60. lbid., s.24. 61. Ibid. 62. Ibid.
63. Ibid. 64. Ibid. 65.Ibid.
66. Esen, op. cit., s.533.
67. Lijphart, op. cit., s.158-160; Uygun, op. cit., s.264-280; Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.301-
303, 308-315.
BÖLÜM 10: FEDERASYON (FEDERAL DEVLET) 213
bir federasyon, yani devlet yetkilerinin, bölgeler arasında değil de, toplumlar,
cemaatler veya etnik gruplar arasında paylaştırıldığı bir federalizm olabilir mi?
Carl R. Friedrich, bu tür bir federalizme, yani yersel olmayan federalizme
"korporatif federalizm (corporative federalism)" ismini vermekte68 ve bu ismi
Arend Lijphart da benimseyip kullanmaktadır69 . Bu tür federalizme "etnik fe-
deralizm (ethnic federalism)" 70 , "kişisel federalizm (federalisme personnel)71 ,
"fonksiyonel federalizm" 72 , "sosyolojik federalizm" 73 gibi isimler de verilmiştir.
Korporatif federalizmin temelinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğun
daki milliyetler sorununu çözmek için Otto Bauer ve Karl Renner'in ileri sür-
dükleri öneriler yatar. Bu yazarların temel görüşü, her bireyin hangi milliyete
mensup olmak istediğini bildirebilmesi ve böylece bu milliyetlerin, yerel nitelik
taşımayan, özerk kültürel topluluklar haline gelebilmesidir74 . Bauer ve Ren-
ner'in önerilerinin ilk pratik uygulaması 1925'te Estonya'da görülmüştür. Belli
bir büyüklüğün üzerindeki kültürel azınlıklara, kendi okullarım ve kültürel ku-
rumları kurma ve bunları yasama ve vergilendirme yetkilerine sahip seçilmiş
konseyler eliyle yönetme hakkı tanınmıştır. Bu kültürel konseylerin yetki alam,
bireylerin oturdukları yere göre değil, bir kültürel topluluğa mensup oluşlarına
göre belirlenmiştir75.
Korporatif federalizmin başka bir örneği 1960 Kıbrıs Anayasasıdır. O za-
manlar Rum çoğunluğu ile Türk azınlığı çok karışmış oldukları için normal bir
yerel federalizmin kurulması mümkün değildi. Bunun yerine din, eğitim, kültür
ve ahvali şahsıyeye ilişkin konularda münhasır yasama yetkisine sahip ayrı ayrı
seçilmiş iki cemaat meclisi yoluyla iki etnik kesime büyük ölçüde özerklik ta-
nınımştır. Bu cemaat meclislerinin yetkileri yerel düzeyde değildi. Bu meclis-
ler, Adanın neresinde yaşarsa yaşasın, kendi üyeleri için yasal düzenleme yap-
ma yetkisine sahipti76. Kıbrıs'taki korporatif federalizm adadaki Türkler ve
Rumlar arasındaki sorunları çözmemiş, tersine bu dönemde Türkler ve Rumlar
arasında çatışmalar çıkmıştır. Bilindiği gibi, Türkiye Kıbrıs'a 1974'te müdaha-
le etmiş, ada iki ayrı bölgeye fiilen ayrılmıştır. 1970'li yıllardan itibaren derin
bir kriz içine giren Lübnan' daki sistem de korporatif federalizme büyük ölçüde
benzemekteydi77 •
Korporatif federalizmin başarıyla uygulanmış bir örneği yoktur78 . Korpo-
ratif federalizmin etnik gruplar arasındaki çatışmalara çözüm olmadığı, tersine
bu çatışmayı şiddetlendirdiği, savaşa yol açtığı Kıbrıs ve Lübnan örneklerinde
68. Car! J. Friedrich, Trends of Federalism in Theory and Practise, New York, Praeger, 1968, s.124'ten nak-
leden Lijphart, op. cit., s.158.
69. Lijphart, op. cit., s.158. 70. Dorsen et al., op. cit., s.380. 71. Örneğin Cadoux, op. cit., c.I, s.59.
72. Uygun, op. cit., s.264. 73. Lijphart, op. cit., s.160.
74. Lijphart, op. cit., s.158; Constantinesco ve Pierre-Caps; op. cit., s.313. 75. Lijphart, op. cit., s.158.
76. Lijphart, op. cit., s.159; Uygun, op. cit., s.272-275. 77. Cadoux, op. cit., s.59.
78. Belçika sisteminde korporatif federalizme benzer unsurlar vardır. Ancak Belçika sisteminde yerel federa-
lizm de vardır. Zira Belçika sisteminde devlet yetkileri sadece topluluklar düzeyinde değil, aynı zamanda
bölgeler düzeyinde de paylaştırılmıştır (Uygun, op. cit., s.176-177; Lijphart, op. cit., s.159).
214 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
79. Hague, Harrop ve Breslin, op. cit., s.174-175; Jarnes Q. Wilson ve John J. Dilullio, American Govem-
ment: Institutions and Policies, Boston, New York, Houghton Mifflin Co., 9. Baskı, 2004, op. cit., s.51-
52; Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.275-276.
80. Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.26-27. 81. Ibid., s.27.
82. Henri Brun ve Guy Tremblay, Droit constitutionnel, Quebec, Les editions Yvon Blais Inc., 1982, s.602.
83. http://en.wikipedia.org/wiki/Quebec.
84. Uygun, op. cit., s.255-256.
BÖLÜM 10: FEDERASYON (FEDERAL DEVLET) 215
Bölgesel devlet, esas itibarıyla bir üniter devlet olduğu için, bölgesel dev-
lete daha doğru bir şekilde "bölgeselleştirilmiş üniter devlet (regionalized uni-
tary state)" ismi de verilebilir. Pratikte, bölgesel devlet, federalizme göre daha
merkeziyetçi, ama üniter devlete göre ise daha az merkeziyetçi bir devlet şekli
olarak da tammlanabifu86_
Bölgesel devletin başlıca örnekleri İspanya ve İtalya' dır.
Bölgesel devleti daha iyi anlayabilmek için onu bir yandan üniter devlet ile
diğer yandan ise federasyon ile bir karşılaştırmasını yapmak uygun olur.
85. Grewe ve Ruiz Fahri, op. cit., s.321-343; Favoreu et al., op. cit., s.411-426; Chagnollaud, op. cit., s.152-
160; De Vergottini, op. cit., s.403-417). Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.52-54; Chantebout, op.
cit., s.57-58; Debbasch et al., op. cit., s.36-37; Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.266-269.
86. http://en.wikipedia.org/wiki/Regional_state.
87.1978 İspanyol Anayasası (m.148) bölgelerin yetkisine giren konuları 22 madde halinde say-
maktadır. 1947 İtalyan Anayasası ise (rn.117) bölgelere verilen yetkileri 18 bent halinde sıra
lamaktadır.
88. Haliyle bu kanunlar ile ulusal devletin kanunları arasında çatışma çıkabilir. Çatışma çıkması
durumunda o alan konu itibarıyla hangi yönetim yetki alanına giriyorsa, o yönetimin kanunu
üstün gelir. Örneğin anayasayla özerk bölgelere verilmiş bir konuda özerk bölgenin çıkardığı
kanun ile ulusal devletin çıkardığı kanun çatışırsa, özerk bölgenin kanunu uygulanır. Bu gibi
durumlarda çatışma o ülkenin anayasa mahkemesi tarafından çözümlenir (Favoreu et al., op.
cit., s.418).
216 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
5. Nihayet, bir bölgesel devlette, özerk bölgeler, kendi sınırları içinde belli
bir yasama iktidarına sahip olsalar da, bu bölgeler hiçbir şekilde egemen değil
lerdir; kendine has bazı kuralları olsa da, kendilerine bir hukuk düzenlerinin ol-
duğu söylenemez; özellikle kendilerinin birer anayasaları yoktur. İspanya' da
İspanyol Anayasası vardır; ama bir "Katalonya Anayasası" yoktur. Oysa yuka-
rıda görüldüğü gibi federal devletler kendi iç işlerinde bağımsızdır. Kendi sınır
ları içinde kendine has egemenlikleri, kendi hukuk düzenleri ve anayasaları
vardır.
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 19 sayfa boyunca işlenen "Federasyon (Federal Devlet)"
konusu, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 40 sayfa boyunca işlenmektedir
(op. cit., c.I, s.495-535). Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. ■
89. İtalya ve İspanya için bkz. Favoreu et al., op. cit., s.424-426.
BÖLÜM 10: FEDERASYON (FEDERAL DEVLET) 213
bir federasyon, yani devlet yetkilerinin, bölgeler arasında değil de, toplumlar,
cemaatler veya etnik gruplar arasında paylaştırıldığı bir federalizm olabilir mi?
Cari R. Friedrich, bu tür bir federalizme, yani yersel olmayan federalizme
"korporatif federalizm (corporative federalism)" ismini vermekte68 ve bu ismi
Arend Lijphart da benimseyip kullanmaktadır69 . Bu tür federalizme "etnik fe-
deralizm (ethnic federalism)" 70 , "kişisel federalizm (federalisme personne/)71 ,
"fonksiyonel federalizm" 72 , "sosyolojik federalizm'' 73 gibi isimler de verilmiştir.
Korporatif federalizmin temelinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğun
daki milliyetler sorununu çözmek için Otto Bauer ve Kari Renner'in ileri sür-
dükleri öneriler yatar. Bu yazarların temel görüşü, her bireyin hangi milliyete
mensup olmak istediğini bildirebilmesi ve böylece bu milliyetlerin, yerel nitelik
taşımayan, özerk kültürel topluluklar haline gelebilmesidir74 . Bauer ve Ren-
ner'in önerilerinin ilk pratik uygulaması 1925'te Estonya'da görülmüştür. Belli
bir büyüklüğün üzerindeki kültürel azınlıklara, kendi okullarım ve kültürel ku-
rumları kurma ve bunları yasama ve vergilendirme yetkilerine sahip seçilmiş
konseyler eliyle yönetme hakkı tanınmıştır. Bu kültürel konseylerin yetki alam,
bireylerin oturdukları yere göre değil, bir kültürel topluluğa mensup oluşlarına
göre belirlenmiştir7 5.
Korporatif federalizmin başka bir örneği 1960 Kıbrıs Anayasasıdır. O za-
manlar Rum çoğunluğu ile Türk azınlığı çok karışmış oldukları için normal bir
yerel federalizmin kurulması mümkün değildi. Bunun yerine din, eğitim, kültür
ve ahvali şahsiyeye ilişkin konularda münhasır yasama yetkisine sahip ayrı ayrı
seçilmiş iki cemaat meclisi yoluyla iki etnik kesime büyük ölçüde özerklik ta-
nınmıştır. Bu cemaat meclislerinin yetkileri yerel düzeyde değildi. Bu meclis-
ler, Adanın neresinde yaşarsa yaşasın, kendi üyeleri için yasal düzenleme yap-
ma yetkisine sahipti7 6 • Kıbrıs'taki korporatif federalizm adadaki Türkler ve
Rumlar arasındaki sorunları çözmemiş, tersine bu dönemde Türkler ve Rumlar
arasında çatışmalar çıkmıştır. Bilindiği gibi, Türkiye Kıbrıs'a 1974'te müdaha-
le etmiş, ada iki ayrı bölgeye fiilen ayrılmıştır. 1970'li yıllardan itibaren derin
bir kriz içine giren Lübnan' daki sistem de korporatif federalizme büyük ölçüde
benzemekteydi77 •
Korporatif federalizmin başarıyla uygulanmış bir örneği yoktur78 . Korpo-
ratif federalizmin etnik gruplar arasındaki çatışmalara çözüm olmadığı, tersine
bu çatışmayı şiddetlendirdiği, savaşa yol açtığı Kıbrıs ve Lübnan örneklerinde
68. Cari J. Friedrich, Trends of Federalism in Tlıeory and Practise, New York, Praeger, 1968, s.124'ten nak-
leden Lijphart, op. cit., s.158.
69. Lijphart, op. cit., s.158. 70. Dorsen et al., op. cit., s.380. 71. Örneğin Cadoux, op. cit., c.I, s.59.
72. Uygun, op. cit., s.264. 73. Lijphart, op. cit., s.160.
74. Lijphart, op. cit., s.158; Constantinesco ve Pierre-Caps; op. cit., s.313. 75. Lijphart, op. cit., s.158.
76. Lijphart, op. cit., s.159; Uygun, op. cit., s.272-275. 77. Cadoux, op. cit., s.59.
78. Belçika sisteminde korporatif federalizme benzer unsurlar vardır. Ancak Belçika sisteminde yerel federa-
lizm de vardır. Zira Belçika sisteminde devlet yetkileri sadece topluluklar düzeyinde değil, aynı zamanda
bölgeler düzeyinde de paylaştırılmıştır (Uygun, op. cit., s.176-177; Lijphart, op. cit., s.159).
214 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
79. Hague, Harrop ve Breslin, op. cit., s.174-175; James Q. Wilson ve John J. Dilullio, Aınerican Govem-
ment: Institutions and Policies, Boston, New York, Houghton Mifflin Co., 9. Baskı, 2004, op. cit., s.51-
52; Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.275-276.
80. Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.26-27. 81. Ibid., s.27.
82. Henri Brun ve Guy Tremblay, Droit constitutionnel, Quebec, Les editions Yvon Blais Inc., 1982, s.602.
83. http://en.wikipedia.org/wiki/Quebec.
84. Uygun, op. cit., s.255-256.
BÖLÜM 10: FEDERASYON (FEDERAL DEVLET) 215
Bölgesel devlet, esas itibarıyla bir üniter devlet olduğu için, bölgesel dev-
lete daha doğru bir şekilde "bölgeselleştirilmiş üniter devlet (regionalized uni-
tary state)" ismi de verilebilir. Pratikte, bölgesel devlet, federalizme göre daha
merkeziyetçi, ama üniter devlete göre ise daha az merkeziyetçi bir devlet şekli
olarak da tanımlanabilir86.
Bölgesel devletin başlıca örnekleri İspanya ve İtalya' dır.
Bölgesel devleti daha iyi anlayabilmek için onu bir yandan üniter devlet ile
diğer yandan ise federasyon ile bir karşılaştırmasını yapmak uygun olur.
85. Grewe ve Ruiz Fabri, op. cit., s.321-343; Favoreu et al., op. cit., s.411-426; Chagnollaud, op. cit., s.152-
160; De Vergottini, op. cit., s.403-417). Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., s.52-54; Chantebout, op.
cit., s.57-58; Debbasch et al., op. cit., s.36-37; Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.266-269.
86. http://en.wikipedia.org/wiki/Regional_state.
87.1978 İspanyol Anayasası (m.148) bölgelerin yetkisine giren konuları 22 madde halinde say-
maktadır. 1947 İtalyan Anayasası ise (ın.117) bölgelere verilen yetkileri 18 bent halinde sıra
lamaktadır.
88. Haliyle bu kanunlar ile ulusal devletin kanunları arasında çatışma çıkabilir. Çatışma çıkması
durumunda o alan konu itibarıyla hangi yönetim yetki alanına giriyorsa, o yönetimin kanunu
üstün gelir. Örneğin anayasayla özerk bölgelere verilmiş bir konuda özerk bölgenin çıkardığı
kanun ile ulusal devletin çıkardığı kanun çatışırsa, özerk bölgenin kanunu uygulanır. Bu gibi
durumlarda çatışma o ülkenin anayasa malıkemesi tarafından çözümlenir (Favoreu et al., op.
cit., s.418).
216 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
5. Nihayet, bir bölgesel devlette, özerk bölgeler, kendi sınırları içinde belli
bir yasama iktidarına sahip olsalar da, bu bölgeler hiçbir şekilde egemen değil
lerdir; kendine has bazı kuralları olsa da, kendilerine bir hukuk düzenlerinin ol-
duğu söylenemez; özellikle kendilerinin birer anayasaları yoktur. İspanya' da
İspanyol Anayasası vardır; ama bir "Katalonya Anayasası" yoktur. Oysa yuka-
rıda görüldüğü gibi federal devletler kendi iç işlerinde bağımsızdır. Kendi sınır
ları içinde kendine has egemenlikleri, kendi hukuk düzenleri ve anayasaları
vardır.
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 19 sayfa boyunca işlenen "Federasyon (Federal Devlet)"
konusu, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabırmzda 40 sayfa boyunca işlenmektedir
(op. cit., c.I, s.495-535). Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. ■
89. İtalya ve İspanya için bkz. Favoreu et al., op. cit., s.424-426.
Bölüm 11
HÜKUMET SİSTEMLERİ*
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.537-632'den özetlenmiş
tir. Daha geniş bilgi için oraya bakınız.
218 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
doğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., 1999, s.135-139; Özçelik, op. cit., 1982, c.I, s.267-277;
Kubalı, op. cit., 1971, s.361-366; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., 1964, s.193-
200; Favoreu et al., op. cit., 2005, s.329-345; Chagnollaud, op. cit., 2004, c.I, s.96-112;
Uyttendaele, op. cit., s.56-68; Barnett, op. cit., 2004, s.97-121; Elisabeth Zoller, Droit
constitutionııel, Paris, PUF, İkinci Baskı, 1999, s.285-308; Grewe ve Ruiz Fabri, op. cit.,
s.359-367; Mathieu ve Verpeaux, op. cit., 2004, s.29-35; Constantinesco ve Pierre-Caps,
op. cit., 2004, s.164-170; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., 2005, s.104-108; Turpin,
Droit constitutionnel, op. cit., 2003, s.216-225; Chantebout, op. cit., s.2004, s.90-95; Debbash
et al., op. cit., 2001, s.167-172; Ardant, op. cit., 2005, s.40-48; Marie-Anne Cohendet, Droit
constitutionnel, Paris, Montchrestien, 2. Baskı, 2002, s.40-48.
A. LOCKE
Kuvvetler ayrılığı ilkesini teorileştiren düşünür Montesquieu ise de bu il-
keyi ilk dile getiren kişi John Locke (Jon Lak okunur) (1632-1704) olmuştur.
John Locke Uygar Yönetim Üzerine İkinci İnceleme (The Second Treatise of
Civil Government) isimli ünlü eserinin XIl'nci bölümünde devlet yönetiminde
"yasama kuvveti", "yürütme kuvveti" ve "federatif kuvvet" şeklinde üç kuvvet
B. MONTESQUIEU
Kuvvetler ayrılığı teorisinin gerçek kurucusu olarak
asıl adı Charles-Louis de Secondat olan Montesquieu (Mon-
teskiyö okunur) (1689-1755) kabul edilmektedir.
Montesquieu bu teoriyi Kanunların Ruhu (De l'esprit des
lois) 11 (1748) isimli eserinin XI'inci kitabının VI'ncı bölü-
münde "İngiliz Anayasası" başlığı altında dile getirmekte-
dir12. Montesquieu'ye göre,
Montesquieu 13
4. Locke, Uygar Yönetim Üzerine İkinci İnceleme, Bölüm XII, Paragraf 143 (Seçme metin, Çeviren Mete
Tunçay, in Mete Tunçay (der), Batıda Siyasal Düşünceler Tarihi, Ankara, Teori Yayınları, 1986, s.241-
242. Locke, "barış, birlik ve ittifak yapma kuvveti"ne "federatif kuvvet" ismi vermektedir (lbid. (Bölüm
XII, Paragraf 146).
5. Ibid. (Bölüm XII, Paragraf 144). 6. Ibid. (Bölüm XII, Paragraf 146).
7. Esmein, op. cit., 1928, c.I, s.493. 8. lbid., c.l, s.493-494.
9. Puffendorf, De officio hominis et civis, liv.II, ch.VII'den zikreden Esmein, op. cit., c.l, s.494.
10. Esmein, op. cit., c.I, s.494; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.139.
11. De l' esprit des lois, Fehmi Baldaş tarafından Türkçeye Kanunların Ruhu ismiyie çevrilmiştir (Cilt I: An-
kara, Milli Eğitim Basımevi, 1963; Cilt II: İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1965). Bu metinden seçme
metinler, bazı düzeltmelerle Mete Tunçay'ın derlemesine de alınmıştır. Montesquieu'nün kuvvetler ayrı
lığı teorisinin dile getirildiği "İngiltere'nin Anayasası" başlıklı bölümünün daha doğru bir çevirisi Mükbil
Özyörük tarafından yapılmıştır. Montesquieu, "İngiltere'nin Esas Teşkilatı", Çev. Mükbil Özyörük, Siya-
sal Bilgiler Okulu Dergisi, Cilt II, 1947, Sayı 1-2, s.75-83. De l'esprit des lois'nın Fransızca aslına
http://gallica. bnf. fr/ark:/l 2 l 48/bpt6k7067 l k veya http://classiques.uqac.ca/classiques/montesquieu/ e_
sprit_es_lois/de_esprit_des_lois_tdm.html'den ve İngilizce çevirisine http://www.constitution.org/cm/
ol.htm' den ulaşılabilir.
12. Belirtmek gerekir ki, Montesquieu, 1729-1731 yılları arasında İngiltere'de yaşamış ve İngiliz anayasal
sistemini gözlemleme imkanını elde etmiştir. Ancak De l'esprit des lois'nın "İngiliz Anayasası" başlıklı
bölümünde Montesquieu'nün İngiliz esas teşkilatı üzerine yaptığı gözlemlerin ne döneminde, ne de gü-
nümüzde doğru olduğunu söylemek çok güçtür. Bu konuda bkz.: Barnett, op. cit., 2004, s.98; Zoller,
op. cit., s.287-289. İngiltere'de l Ekim 2009 tarihinde yürürlüğe giren 2005 tarihli Coııstitutioııal Refonn
Act ile yasama, yürütme ve yargı kuvvetleri birbirinden ayrılmıştır. Bu konuda Anayasa Hukukunun Ge-
nel Teorisi isimli kitabımızın onikinci bölümüne bakılabilir.
13. http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Montesquieu_2.png
220 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
"her devlette üç çeşit kuvvet vardır: Yasama kuvveti, devletler hukukuna bağlı
olan şeyleri yürütme kuvveti ve medenı hukuka bağlı olan şeyleri yürütme
kuvveti" 14 •
Montesquieu'ye göre bu kuvvetlerden birincisi "geçici veya sürekli kanun-
lar yapma; eskiden yapılmış olanları düzeltme ya da yürürlükten kaldırma" işi
dir15. Montesquieu bu kuvvete "yasama kuvveti (puissance legislative)" ismini
vermektedir. Montesquieu'ye göre ikinci kuvvetle, hükümdar veya idareci,
"savaş veya barış yapar; elçi gönderir ya da kabul eder; güvenliği kurar, istila-
ları önler" 16 . Montesquieu bu ikinci kuvvete "devletin yürütme kuvveti (puis-
sance executrice de l'Etat)" ismini vermektedir 17 . Montesquieu'ye göre üçüncü
kuvvet ise, "suçluları cezalandırma ve özel kişiler arasındaki uyuşmazlıkları
yargılama kuvveti" 18 dir. Montesquieu bu kuvvete "yargılama kuvveti (puis-
sance de juger)" ismini vermektedir 19 .
Montesquieu devlette üç kuvvet bulunduğunu böylece tespit ettikten ve
bunlara yasama, yürütme ve yargı kuvveti isimlerini verdikten sonra, bu üç
kuvvetin birbirinden ayrılmasının gerektiğini ileri sürmektedir. Ünlü düşünüre
göre, bir kere yasama ve yürütme kuvvetleri birbirinden ayrılmalıdır. Zira ya-
sama ve yürütme kuvvetleri aynı elde toplanmış ise hürriyet yok olur20 . Diğer
yandan Montesquieu'ye göre, "yargı kuvveti de, yasama ve yürütme kuvvetle-
rinden ayrılmış değilse gene hürriyet yoktur" 21 .
Montesquieu'ye göre yürütme kuvveti bir monarlan elinde bulunmalıdır.
Zira hükumet, "bir kişi elinde birçok kişilerde olduğundan daha iyi idare edi-
lir"22. Yürütme kuvvetinin tek kişiye verilmesi gerektiğini düşünen Montes-
quieu, yasama kuvvetinin "bir kişi yerine birçok kişi tarafından daha iyi kulla-
nıldığım" düşünmektedir 23 . Yazara göre, yasama kuvveti bir kurula ait olmalı
dır. Bu kurul iki bölümden oluşmalıdır. Birinci bölüm asillerden, ikinci bölüm
halkın temsilcilerinden oluşmalıdır. Bunlardan her birinin diğerine karşı "ön-
leme yetkisi" olmalıdır. Bu nedenle bu bölümlerden her biri diğerini sınırlandı
racaktır. "Her ikisi de yürütme erki tarafından sınırlandırılacak, yürütme erkini
de bunlar sınırlandıracaktır"24 . Montesquieu'ye göre yargı kuvveti ise mahke-
melere ait olmalıdır 25 . Düşünüre göre, yargı kuvveti, ne belirli bir zümrenin ve
ne de belirli bir mesleğin elinde olmalıdır26 . Montesquieu mahkemelerde halk-
tan seçilecek kimselerin de bulunması gerektiğini savunmaktadır 27 .
Montesquieu'ye göre yargı kuvveti mahiyeti gereği sınırlı bir kuvvettir. Çünkü
kanunların uygulanmasından ibarettir. Zira ona göre, "milletin yargıçları, can-
sız birer varlıkmışlar gibi hareket ederek kanunun sözlerini, ne kuvvetini ve ne
de sertliğini değiştirmeden, sadece telaffuz eden birer ağızdır" 28 .
14. Montesquieu, De l'esprit des lois, Livre XI, Chapitre Vl. (Montesquieu, "İngiltere'nin Esas Teşkilatı",
Çev. Mükbil Özyörük, Siyasal Bilgiler Okulu Dergisi, Cilt II, 1947, Sayı 1-2, s.75).
15. lbid. 16.lbid. 17.lbid. 18.Ibid. 19.Ibid.
20. Ibid. 21. lbid. 22. lbid., s.79. 23. lbid. 24. lbid., s.82.
25. Ibid., s.75. 26. Ibid., s.76. 27. lbid. 28. Ibid., s.81.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 221
2. Esmein' e göre, tıpkı insan vücudunun çeşitli organları ve yetileri gibi, dev-
let kuvvetleri de ortak bir yönetim altında uyum içinde birlikte hareket etmelidirler.
Bu nedenle de devlette tek ve ortak bir yönetime ihtiyaç vardır. Kuvvetler ayrılığı
bu ortak yönetime engeldir32 .
3. ABD eski başkanlarından W oodrow Wilson' a göre, kuvvetler ayrılığı teori-
si, devlet kuvvetlerin her birine sorumluluktan sıyrılma inıkanını vermektedir. İşler
iyi gitmediğinde, her kuvvet, suçu diğerinin üzerine yıkıp, sorumluluktan sıyrılabi
lir. Bu durumda, "okulun öğretmeni, yani millet, kime sopa atılması gerektiğini na-
sıl bilecektir" 33 ?
4. Mutlak bir kuvvetler ayrılığı sistemi devleti bloke edebilir34 . Böyle bir sis-
temde, devlet, "karşıt yönlerden eşit kuvvetlerle çekilen bir cisim gibi hareketsiz
kalır, yani iş göremez olur" 35 .
29. Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., 2004, s.166-170); Zoller, op. cit., s.300-301; Chagnollaud, op.
cit., 2004, s.106-110; Debbasch et al, op. cit., 2001, s.162-164; Ardant, op. cit., 2005, s.46.
30. Chagnollaud, op. cit., 2004, c.I, s.106-110; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., 2005, s.108-109, 114.
31. Özbudun, op. cit., 2008, s.144; Özçelik, op. cit., s.275; Burdeau, Hamon ve Troper, op. cit., 1993, s.107;
Duguit, Manuel, op. cit., s.157; Fabre, op. cit., 1970, s.76-77.
32. Esmein, op. cit., c.l, s.504.
33. Woodrow Wilson, Congressional Govemment: A Study in Anıerican Politics, Boston, Altıncı Baskı,
s.184, 189'dan nakleden Esmein, op. cit., c.I, s.505.
34. Özbudun, 2008, s.144; Burdeau, Hamon ve Troper, op. cit., 1993, s.107.
35. Özbudun, op. cit., 2008, s.144.
222 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
--------
Kuvvetler
Yürütmede Birleşme
Mutlak Monarşi
Diktatörlük
Şimdi bu
Birliği Sistemleri
Yasamada Birleşme
Meclis Hükumeti Sistemi
şemadaki sıraya
Kuvvetler Ayrılığı Sistemleri
Başkanlık --------------
Sert
Sistemi
1. Mutlak Monarşi
Bibliyografya.- Cadart, op. cit., c.I, s.398-398; Debbasch et al., op. cit., 2001, s.173; Turhan,
Hükumet Sistemleri, op. cit., s.22; Özçelik, op. cit., c.I, s.278; Tunaya, Siyasal Kurumlar,
op. cit., 1982, s.391; Duguit, Traite, op. cit., c.II, s.771; Jellinek, op. cit., c.II, s.394-400.
2. Diktatörlük
Bibliyografya.- Debbasch et al., op. cit., 2001, s.173-175; Vede!, op. cit., s.163-164; Cadart,
op. cit., c.I, s.401-404; Turhan, Hükı'imet Sistemleri, op. cit., s.22-24; Özçelik, op. cit., c.l, s.278-
286; Tunaya, op. cit., 1982, s.391-393.
46. Juan Linz, Totaliter ve Otoriter Rejimler, Çev. Ergun Özbudun, Ankara, Siyası İlimler Türk Der-
neği Yayınları, Tarihsiz (1984), s.25 vd.
47. lbid., s.130.
48. Ardant, op. cit., 2005, s.335.
226 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
49. Debbasch et al., op. cit., 2001, s.175-176; Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.25.
50. Debbasch et al., op. cit., 2001, s.175. 51. Ibid.; Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.25.
52. Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.27 53. lbid. 54. Ibid.
55. Özbudun, 1921 Anayasası, op. cit., s.55; Özçelik, op. cit., c.l, s.292. 56. Özçelik, op. cit., c.l, s.292.
57. Özbudun, 1921 Anayasası, op. cit., s.55; Özçelik, op. cit., c.l, s.292.
58. Özbudun, 1921 Anayasası, op. cit., s.51.
59. Ibid. 1921 Anayasası Döneminde Türkiye'deki meclis hükumeti sisteminde bu heyetin adı, "İcra Vekille-
ri Heyeti" idi. 1792-1795 Fransız konvansiyonel rejimindeki bu heyet, "Kamu Selameti Komitesi
( Comite de Salut public)" idi.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 227
6. İcra vekilleri heyeti üyeleri meclise karşı bireysel olarak sorumludurlar. Bu so-
rumluluk mutlaktır. Meclis hükumeti sistemlerinde, yürütmeyle görevlendirilen
bu kişi, bir uşağın efendisine hesap verdiği gibi, meclise hesap verir.
7. Meclis hükfuneti sistemlerinde, meclis icra vekillerine kendi işlerini yürütme
işini nasıl yapacakları konusunda emir ve talimat verebilir65• Oysa parlamenter
hükumet sisteminde, meclis hükumete emir ve talimat veremez. Meclis hüku-
meti beğenmiyorsa, yapabileceği tek şey onu güvensizlik oyuyla düşürmektir.
8. Meclis hükumeti sistemlerinde, icra vekillerinin aldığı kararlar, meclisin dene-
timine tabidir. Meclis, icra vekillerinin kararlarını istediği zaman değiştirebilir
veya iptal edebilir ve hatta onların yerine geçerek gereken işlemi tesis edebilir66 •
9. İcra heyetinin meclis karşısında kullanabileceği hiçbir hukuki silah, hiçbir araç
yoktur. İcra heyeti, meclisi feshetme, toplantısına engel olma, çalışma süresini
uzatıp kısaltma gibi etkileme araçlarına sahip değildir6 7 •
68. Turhan, Hükı'inıet Sistemleri, op. cit., s.28-29; Arsel, op. cit., s.201; Özçelik, op. cit., c.l, s.202; Özbudun,
1921 Anayasası, op. cit., s.57.
69. Cadart, op. cit., c.I, s.467.
70. Turhan, Hükı'imet Sistemleri, op. cit., s.28.
71. Cadart, op. cit., c.I, s.469-470.
72. Ergun Özbudun, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükumetinin Hukukı Niteliği", Atatürk Araştırma Mer-
kezf Dergisi, Mart 1985, Sayı 1, s.475-503; Özbudun, 1921 Anayasası, op. cit., s.73-74.
73. Laferriere, op. cit., s.749-750; Fabre, op. cit., 1970, s.296-298; Cadart, op. cit., c.I, s.469-479; Dmitri
Georges Lavroff, Le droit constitutionnel de la Ve Republique, Paris, Dalloz, 1995, s.28-30;
http://fr. wikipedia. org/wiki/Convention_nationale
74. O nedenle meclis hükumeti sistemine "konvansiyonel rejim" ismi de verilmektedir.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 229
rak devleti temsil eder; ancak, Konsey Başkam, bir başbakan değildir; zira di-
ğer üyelerden üstün değildir. Federal Konsey homojen bir kurul değildir. Fede-
ral Konsey içinde dayanışma ilkesi geçerli değildir. Konsey üyelerinin çoğu
zaman birbirlerine karşı tavır aldıkları görülür81 . Federal Konsey, kendisine ait
bir programı değil, ama Meclislerin belirleyeceği programı uygulamakla görev-
lidir82. Federal Konseyin parlamento karşısında kolektif sorumluluğu yoktur8 3 •
İsviçre' de güvenoyu, gensoru gibi kurumlar yoktur 84 . Keza Federal Konseyin
Ulusal Meclisi feshetme hakkı da yoktur85 .
KUTU 11.4: SSCB, Meclis Hüküm eti Sistemi miydi?- Eski Sovyetler Birliğinin hükumet sis-
temini de meclis hükumeti olarak görenler vardır 86 • Bu sistemde, 1977 Anayasasına göre tüm yetkiler
"Yüksek Sovyet" denen yasama organının elinde toplanmıştı. Ne var ki bu tamamıyla göstermelikti.
Çünkü gerçek iktidar, "Yüksek Sovyet''te değil, Komünist Partinin elindeydi. Demokratik olmayan ülke-
lerde anayasalar göstermeliktir. Bu ülkelerin anayasalarına bakılarak sistem anlaşılamaz. Bu ülkeler
için iktidarın anayasa tarafından kime verildiğine değil, fiiliyatta kimin elinde bulunduğuna ve sistemin
nasıl işlediğine bakmak gerekir. Sovyetler Birliğinde gerçekte meclis hükumeti sistemi değil, Komünist
Partinin diktatörlüğü vardı.
81. Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.202. 82. lbid. 83. lbid., s.203
84. Teziç, Anayasa Hukuku, op. cit., 2009, s.420. 85. Pactet, op. cit., 11. Baskı, 1992, s.155.
86. A. ŞerefGözübüyük, Anayasa Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi, 6. Baskı, 1998, s.51.
87. Bu başlık, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi. op. cit., c.I, s.570-587' den özetlenmiştir.
BÖLÜM 11: HÜKÜMET SİSTEMLERİ 231
1. Asli Özellikler
Arend Lijphart, temel özellik olarak iki özellik vermektedir: (a) Başkan
halk tarafından seçilir. (b) Başkan yasamanın güvenine dayanmaz. Nur Uluşa
hin ise, başkanlık sistemini şu üç özellik ile tanıınlamaktadır: (a) Başkanın doğ
rudan halk tarafından seçilmesi; (b) Belli bir dönem için seçilen yürütmenin ya-
samanın güvenine dayanmaması; (c) Yürütmenin tek kişiden oluşması 91 • Biz
de, başkanlık sisteminin tanımında Uluşahin' in özelliklerini benimsiyoruz. An-
cak Uluşahin'in üçüncü sırada verdiği "yürütmenin tek kişiden oluşması" özel-
liğini birinci sırada vermeyi daha uygun görüyoruz.
a) Yürütme Organı Tek Kişiliktir.- İlk önce belirtelim ki, aşağıda göre-
ceğimiz gibi parlamenter hükumet sisteınlerinde yürütme organı bölünmüş ya-
pıdadır. Bir yanda sorumsuz olan devlet başkanı (kral veya cuınlıurbaşkanı),
diğer yanda ise soruınlu olan kabine (hükumet) vardır. Kabine de başbakan ve
bakanlardan oluşmuş kolektif bir organdır. Oysa başkanlık sisteminde yürütme
organı tek kişiden oluşur92 . O da "başkan (president)" dır. Yani başkanlık sis-
teminde yürütmede "tek-başlılık (monocephalisme)" vardır93 . Başkanlık siste-
minde, başkanın dışında sembolik bir devlet başkanlığı makamı yoktur. Başkan
aynı zamanda, devlet başkanıdır94 . Diğer yandan, başkanlık sisteminde, parla-
menter sistemlerde görülen tipte bir "kabine", yani "kolektif' bir yürütme or-
ganı yoktur95 . Bütün yürütme yetkisinin sahibi tek başına başkandır96 • Yürütme
birimlerinin (bakanlıkların) başı durumunda olan kişiler (bakanlar), parlamen-
ter sistemlerdeki "bakanlar" gibi değildirler; bunlar başkanın "yardımcılar"ı
konumundadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde bunlara "sekreter (secretary)"
denir97 . Biz de burada bu kişilere "bakan" değil, "sekreter" diyeceğiz. Bunlar,
yani sekreterler, başkanın emir ve talimatı dışına çıkamazlar98 . Sekreterler, baş
kan tarafından atanırlar ve başkan tarafından görevden alınırlar99 . Keza sekre-
terler, yasama organına karşı değil, münhasıran başkana karşı sorumludurlar100 .
O halde, başkanlık sisteminde, başkan, hem devlet başkanı, hem de hükumet
başkanıdır 101 .
95. Conac, op. cit., s.891; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., 2004, s.144; Vede!, op. cit., s.166; Kubalı,
op. cit., s.370; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.204.
96. Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., 2004, s.144.
97. Biz bunlara burada bu kişilere bu nedenle "bakan" değil, "sekreter" diyeceğiz.
98. Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.204.
99. Pactet, op. cit., 1992, s.144; Kubalı, op. cit., s.370; Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., 1999, s.142.
100. Laferriere, op. cit., s.760-761; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.204.
101. Uluşahin, Başkanlık Sistemi, op. cit., s.42.
102. Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.42.
103. Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., 2004, s.144, 219; Vede!, op. cit., s.166; Turpin, op. cit., 2003,
s.237; Kubalı, op. cit., s.370; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.204.
104. Vede!, op. cit., s.166; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.204.
105. Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.42; Vede!, op. cit., s.166.
106. Chantebout, op. cit., 2004, s.103; Turhan, Hükı"lmet Sistemleri, op. cit., s.42; Kubalı, op. cit., s.370.
107. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.63; Lijphart, Patterns ofDemocracy, op. cit., s.117; Giovonni
Sartori, Karşılaştırmalı Anayasa Mühendisliği, Çev. Ergun Özbudun, Ankara, Yetkin Yayınlan, 1997,
s.113-114; Uluşahin, Başkanlık Sistemi, op. cit., s.30-31; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., 2004,
s.144; Vede!, op. cit., s.166; Turhan, Hükı"lmet Sistemleri, op. cit., s.41.
108. Amerika Birleşik Devletleri'nde başkan esasen iki-dereceli bir seçimle seçilir. Ama pratikte ABD
Başkanının halk tarafından seçildiği kabul edilmektedir (Teziç, Anayasa Hukuku, op. cit., 2009, s.446).
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 233
rafından, belli bir dönem için (örneğin 4 yıl) seçilir109 ve normal olarak süresi
dolmadan da yasama organı tarafından görevden alınamaz 110 • Bu şu anlama ge-
lir ki, yürütme organı, yani başkan, varlığını yasama organının iradesine borçlu
değildir 111 • Yasama ve yürütme organları meşruluklarını ayrı ayrı halktan
alır 112 . Her ikisi de halkın oyuna dayanır. Dolayısıyla biri diğerine göre daha
meşru değildir. Bu nedenle, başkanlık sisteminde, yasama ve yürütme kuvvet-
leri arasındaki ayrılık, daha bu kuvvetlerin kaynağında başlamaktadır 113 . Baş
kanın doğrudan halk tarafından seçilmesi ona bir prestij ve otorite verir 114 •
2. Tali Özellikler
Bir hükumet sisteminin başkanlık sistemi olup olmadığını yukarıdaki üç
asli özelliği taşıyıp taşımadığına bakarak anlayabiliriz. Bu üç özellik, başkanlık
sistemlerinin minimum sayıdaki özellikleri, sine qua non (olmazsa olmaz) şart
larıdır. Bu özelliklerin üçünü de aynı anda taşıyan bir hükumet sistemi başkan
lık sistemi niteliğindedir. Bu özellikleri taşıyan ve dolayısıyla başkanlık sistemi
olan sistemlerin gösterdiği başka özellikler de vardır. Aşağıda göreceğimiz bu
özellikler, başkanlık sistemlerinin tali (ikincil) özellikleri, ek özellikleridir. Tali
özellikler, başkanlık sisteminin sine qua non şartları değildir. Yani yukarıdaki
üç asli özelliği taşıyan bir hükumet sistemi, bu tali özelliklerden birisini taşımı
yorsa, sırf bu nedenle, başkanlık sistemi olmaktan çıkmaz. Şimdi başkanlık sis-
teminin tali özelliklerini görelim:
a) Başkan Yasama Organım Feshedemez.- Başkanlık sisteminde yasama
organı nasıl başkanı güvensizlik oyuyla düşüremiyorsa, buna paralel olarak,
109. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.63; Lijphart, Patterns of Denwcracy, op. cit., s.117;
Sartori, Karşılaştırmalı Anayasa Mühendisliği, op. cit., s.113-114; Uluşahin, Başkanlık Sistemi,
op. cit., s.30-31; Turhan, Hükıımet Sistemleri, op. cit., s.41; Arsel, Anayasa Hukuku, op. cit.,
s.204; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., 2004, s.144; Vede!, op. cit., s.166.
11 O. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.62; Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.41;
111. Uluşahin, Başkanlık Sistemi, op. cit., s.32. 112. Ibid. 113. lbid.
114. Vede!, op. cit., s.166.
115. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.65; Lijphart, Patterns of Deıııocracy, op. cit., s.117-
118; Uluşahin, Başkanlık Sistemi, op. cit., s.38; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit.,
s.204. Burada ABD Başkanın istisnai bir usfil olan impeachıııent usulüyle görevden alınabileceği
ni belirtelim. Ancak aşağıda göreceğimiz gibi, bu usfil, başkanın siyasi değil, cezai sorumluluğu
nu tahrik etmek içindir. O nedenle, yukarıdaki özelliğe aslında bir istisna oluşturmaz.
116. Turhan, Hükıııııet Sistemleri, op. cit., s.41; Vede!, op. cit., s.167.
117. Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.41.
234 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
ll8. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit.,s.66; Lijphart, Patterns of Democracy, op. cit., s.125; Turhan,
Hükumet Sistemleri, op. cit., s.41; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.204; Kubalı, op. cit.,
s.369; Cadart, op. cit., c.I, s.484;
119. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.66: Lijphart, Patterns ofDemocracy, op. cit., s.117;
120. Uluşahin, Başkanlık Sistemi, op. cit., s.39.
121. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., 66; Lijphart, Patterns of Democracy, op. cit., s.125; Kubalı,
op. cit., s.369; Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., 1999, s.141; Arsel, Anayasa Hukuku, op. cit., s.204.
122. Bununla birlikte, ABD'de Başkan Yardımcısı, aynı zamanda Senato Başkanı'dır.
123. Kubalı, op. cit., s.369. I24. lbid. 125. Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.41.
126. Kubalı, op. cit., s.369; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.204; Pactet ve Melin-
Soucramanien, op. cit., 2004, s.144-145. 127. Vede!, op. cit., s.166.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 235
görevinden alınmış olur (m.2, b.4). Özenle belirtmek gerekir ki, impeachment
usulü, siyası nitelikte değil, cezai nitelikte bir usfildür. Diğer bir ifadeyle
impeachment ile Başkanın siyası soruınluluğu değil, cezai soruınluluğu tahrik
edilir. Dolayısıyla suç işlememiş bir başkanın siyası nedenlerle impeachment
usulüyle görevden alınması mümkün değildir. Bu bakımından impeachment
parlamenter sisteınlerdeki gensoruya (güvensizlik oylamasına) değil, olsa olsa
"meclis soruşturması"na benzer.
KUTU 11.6: IMPEACHMENT ÖRNEKLERİ
1. Johnson (1868).· Başkan Andrew Johnson Tenure of Office Acfa aykırı olarak Savaş Sekreteri
Edwin Stanton'u Ağustos 1867'de görevden aldı. Bunun üzerine Temsilciler Meclisi Şubat 1868'de
Johnson'u impeachment usulüyle 47'ye karşı 126 oyla suçlandırdı. Johnson Senato tarafından Mart-
Mayıs 1868'de yargılandı. Gerekenden bir oy farkla beraat etti.
2. Nixon: Watergate (1975).· Temsilciler Meclisi 1974'te Judiciary Committee'sini Başkan
Richard Nixon'un Watergate skandalındaki sorumluluğunun araştırılması amacıyla görevlendirdi. Ağus
tos 1974'te Nixon, impeachment usulüyle görevden alınabileceğini düşünerek istifa etmiştir. Bu şekilde
impeachment usulü sonuçsuz kalmıştır.
3. Clinton: "Monicagate" (1998-1999).· Başkan Bili Clinton 17 Ocak 1998 tarihindeki yeminli
ifadesinde, Beyaz Saray stajyeri Monica Lewinsky ile cinsel ilişkisi olduğu iddiasını inkar etmiş; ancak
Ağustos 1998'de bunun doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. 19 Aralık 1998'de Temsilciler Meclisi Başkan
Clinton'un suçlandırılmasına karar vermiştir. Başkanın Senato önündeki yargılaması 7 Ocak 1999'da
başlamış, Başkan 50 evet, 50 hayır oyu ile beraat etmiştir (Mahkumiyet için 2/3 çoğunluk gerekiyordu).
Özetle Amerika Birleşik Devletlerinde şimdiye kadar impeachment usulüyle görevden alınmış bir Baş
kan yoktur 133.
Bu karşılıklı
yetkilerin amacı, organların bağımsızlığı değil, birbirleriyle
işbirliği yapmalarım, uyum içinde çalışmalarını sağlamaktır. Bu nedenle, Ame-
rika Birleşik Devletlerindeki Başkanlık sistemine "frenler ve dengeler (checks
and balances) sistemi" denmektedir.
KUTU 11.7: BAŞKANLIK SİSTEMİNİN PROTOTİPİ: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ 138
Amerika Birleşik Devletleri hükumet sistemi tipik bir başkanlık sistemidir. Zaten başkanlık
sistemi ilk defa Amerika Birleşik Devletleri'nde kurulmuştur. Başkanlık hükumet sisteminin yuka-
rıda saydığımız bütün özellikleri Amerika Birleşik Devletleri Anayasasıyla örneklendirilebilir.
Yürütme yetkisi bütünüyle Başkana aittir. Başkan kendisine yardımcı olmak üzere onbeş adet
"sekreter (secretary)" atar 143 • Bu atamalar Senatonun onayına tabidir. Bu sekreterler, "department"
denilen federal idare birimlerinin (bir nevi bakanlıkların) başında bulunurlar. Bunlar başkan tarafından
istenildiğinde görevden alınırlar. Bunlar Başkanın emir ve talimatı altında hareket ederler.
b) Amerika Birleşik Devletleri'nde Başkan, dört yıl süreyle halk tarafından seçilir. Seçim iki dere-
celidir. Ancak ikinci seçmenler "emredici vekalet" esasına göre hareket ettiklerinden 144 birinci seçmen-
lerin iradesi belirleyicidir. Başkan en çok iki dönem seçilebilir. Başkan Yardımcısı da Başkan ile birlikte
seçilir. Başkan, Kongre tarafından görevden alınamaz. Başkan halk tarafından seçildiğinden büyük bir
prestij ve otorite sahibidir.
c) Amerika Birleşik Devletleri'nde Başkan, Kongrenin güvenine dayanmaz. Başkan normal olarak
süresi dolmadan Kongre tarafından güvensizlik oyuyla düşürülemez.
d) Buna karşılık Başkan da Kongreyi feshedemez.
e) Amerika Birleşik Devletlerinde, aynı kişi hem Başkan, hem de Kongre üyesi olamaz. Başkan
seçilen kişi Kongre üyesiyse, bu görevinden istifa etmek zorundadır 145 . Keza devlet sekreterleri de
Kongre üyesi olamaz 146 •
f) Amerika Birleşik Devletlerinde, Başkan, yasama organının toplantılarına katılamaz 147 ; kanun
teklif edemez 148 •
3. Yargı.- Amerika Birleşik Devletleri'nde yargı kuweti de yasama ve yürütme kuwetlerinden
ayrılmıştır.
Bu ülkede federal yargı, 94 adet District Courts (ilk derece bölge mahkemeleri), 13
adet Circuits Courts of Appeal (temyiz mahkemeleri) ve bir Supreme Court (Yüksek Mahke-
me)'tan oluşur. Yüksek Mahkeme, biri başkan ( Chief Justice), toplam dokuz yargıçtan oluşur.
Bunlar Federal Başkan tarafından Senatonun onayıyla atanırlar ve ömür boyu görevde kalırlar.
a) Güçlü Yanları
143. Bu sekreterler, dışişlerinden, hazineden, savunmadan, adaletten, içişlerinden vb.den sorumludur. Dışiş
lerinden sorumlu sekretere, "Devlet Sekreteri (Secretary of State )", adaletten sorumlu sekretere Attomey
General denir. İçişleri Sekreteri, güvenlikten değil, doğal kaynaklar, balıkçılık, hidroelektrik barajları
vs.den sorumludur. İç güvenlikten Secretary of Hoıneland Security sorumludur.
144. Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.143.
145. Kubalı, op. cit., s.369. 146. Ibid.
147. Arse1,Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.145. 148. Ibid.
149. Başkanlık sisteminin Türkçede en güzel ve ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi Nur
Uluşahin tarafından yapılmıştır (Bkz. Uluşahin, op. cit., s.55-162). Biz buradaki açıklamala
rımızda, plan olarak biraz farklı bir şekilde de olsa, esas itibarıyla Uluşalıin'i izliyoruz. Ayrı
ca bkz.: Yazıcı, Başkanlık ve Yarı-Başkanlık sistemleri, op. cit., s.39-90; Lijphart, Çağdaş Demokrasi-
ler, op. cit., s.67-70; Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.148-153; Sartori, Karşılaştırmalı Anaya-
sa Mühendisliği, op. cit., s.113-137, 223-235; Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.37-38; Mustafa
Erdoğan, "Başkanlık Hükumeti mi?", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt
XLIV, 1989, Sayı 3-4, s.229-347; Mustafa Erdoğan, "Başkanlık Sistemini Doğru Tartışmak", Liberal
Düşünce, 1996, 2 (Bahar), s.4-12; Burhan Kuzu, "Türkiye İçin Başkanlık Sistemi", Liberal Düşünce,
1996, 2 (Bahar), s.13-42; Burhan Kuzu, Türkiye İçin Başkanlık Sistemi, İstanbul, Fakülteler Matbaası,
1997; Ergun Özbudun, "Başkanlık Sistemi Derde Deva Olmaz", Milliyet, 15 Şubat 1995.
BÖLÜM 11: HÜKÜMET SİSTEMLERİ 239
(1) Başkanlık sistemi istikrarlı bir yönetime yol açar150• Zira, başkan belli
bir süre için seçildiğine ve bu süre içinde güvensizlik oyuyla görevden alına
madığına göre, başkanlık sisteminde hükumet krizlerinin ortaya çıkması ihti-
mal dışıdır 151 .
(2) Başkanlık sistemi güçlü bir yönetim yaratır152• Çünkü, bir kere, bir dev-
let tek kişi tarafından daha güçlü bir şekilde yönetilir 153 . İkinci olarak, başkanın
doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi, başkana büyük bir prestij ve meş
ruluk kazandırır 154 . Üçüncü olarak, başkanlık sisteminde, ne olursa olsun, dört
ya da beş yıl boyunca görevde kalacağını bilen başkan, korkmadan politikasını
uygulayabilir 155 .
(3) Başkanlık sistemi daha demokratik bir yönetim yaratır156 • Çünkü, (a)
bir kere, başkanın doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi, başkanlık sis-
temine tartışılmaz bir demokratik nitelik kazandırır 157 . (b) İkinci olarak, "hesap
sorulabilirlilik (accountability)" 158 bakımından başkanlık sistemi parlamenter
sisteme göre daha demokratik bir sistemdir. Başkanlık sisteminde sorumlulu-
ğun teşhisi kolaydır 159 . Yürütme tek kişinin (başkanın) elinde toplandığına gö-
re, işler iyi gitmediğinde halk hesap soracağı kişiyi bilir. Yani başkanlık siste-
minde, parlamenter sistemde olduğu gibi, başkanın sorumluluktan kurtulması,
suçu başkalarının üstüne atması mümkün değildir 160 . (c) Üçüncü olarak, "önce-
den bilinebilirlilik (identifiability)" 161 açısından da başkanlık sistemi daha de-
mokratiktir. "Önceden bilinebilirlilik", seçmenin oy pusulasını atarken oy ver-
diği adayın kazanması halinde kimin hükumet edeceğini bilmesini ifade
eder 162 . Başkanlık sisteminde, seçmenin oy verdiği aday kazanırsa ülkeyi dört
ya da beş yıl o idare edecektir. Oysa parlamenter sistemde, bir partinin temsil-
cileri için oy kullanan seçmen, partinin başbakan olarak kimi destekleyeceğini
bilmemektedir. Dahası, bir partinin tek başına çoğunluğu elde edememesi du-
rumunda (ki çok partili sistemlerde çoğunlukla bu böyle olur), hangi partilerin
koalisyon hükumeti kuracaklarını seçmen önceden bilemez 163 .
b) Zayıf Yanları
Başkanlık sisteminin yukarıdaki güçlü yanlarına karşılık bazı zayıf yanla-
rının olduğu ileri sürülmüştür. İddia edilen bu zayıf yanlar şunlardır:
(1) Başkanlık sistemi rejim krizlerine yol açabilir164• Başkanlık sisteminde,
fesih ve güvensizlik oyu gibi araçlarla, yasama ve yürütme organları karşılıklı
150. Bu iddianın açıklanması ve değerlendirilmesi için bkz. Uluşahin, op. cit., s.57-99
151. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.68.
152. Uluşahin, op. cit., s.99-142. 153. Ibid., s.99-105. 154. lbid., s.105-106.
155. lbid. 156. Ibid., s.142-159. 157. lbid., s.142.
158. Bu kavram hakkında bkz. Uluşahin, op. cit., s.151-152.
159. Uluşahin, op. cit., s.153. 160. lbid.
161. Bu kavram hakkında bkz. Uluşahin, op. cit., s.156-159. 162. lbid., s.156.
163. Bu konudaki tartışmalar için bkz. Uluşahin, op. cit., s.156-159.
164. Uluşahin, op. cit., s.84-92.
240 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Sonuç.- Başkanlık sistemi tercihe şayan bir sistem midir? Kanımızca, bu so-
ruya kesin olarak "evet" veya "hayır" cevabı vermek mümkün değildir. Her siyasal
kurumun olduğu gibi, başkanlık sisteminin de, diğer başka sistemlere nazaran bir-
takım güçlü ve zayıf yanları vardır. Diğer yandan, bu güçlü ve zayıf yanlardan
hangisinin üstün geleceği, her ülkenin kendi siyasal ve sosyal koşullarına (siyasal
parti sistemi, siyasal kültür, sosyal bölünmüşlük, vs.) bağlıdır. Bir ülkede başkanlık
sisteminin güçlü yanları ortaya çıkarken, bir başka ülkede başkanlık sisteminin za-
yıf yanları ortaya çıkması mümkündür. Yani başkanlık sistemi, bir ülkede başarılı
olurken, bir başka ülkede başarısız olabilir. O nedenle, gerek genelde, gerekse Tür-
kiye bağlamında, başkanlık sistemine kategorik olarak taraftar veya karşı olanların
düşüncelerinin doğruluğunu şüpheyle karşılamak gerekir.
5. Yarı-Başkanlık Sistemi
Bibliyografya.- Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., 1999, s.154-155; Sartori, op. ciı., s.161-178;
Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.302-307; Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.78-93;
184-190; Jeanneau, op. cit., s.123-126; Maurice Duverger, "Regime semi-presidentiel", in Olivier
Duhamel ve Yves Meny, Dictionnaire constitutionnel, Paris, PUF, 1992, s.901-904.
1. Asli Özellikler
Parlamenter hükumet sisteminin en kısa ve güzel tanımı Leon D. Epstein
tarafından yapılmıştır. Epstein' e göre, parlamenter sistem, "yürütme iktidarının
yasama iktidarından kaynaklandığı ve ona karşı sorumlu olduğu anayasal de-
mokrasi tipi"dir 183 . Bu tanıma göre parlamenter sistemin iki temel ayırıcı özel-
liği vardır: (a) Hükumet yasama organından kaynaklanır; yani yasama organı
tarafından seçilir. (b) Hükumet yasama organına karşı sorumludur 184 . Bu iki
özelliğe bir üçüncü özellik ekleyelim: (c) Yürütme ikili yapıdadır. Bu son özel-
liği ilk sıraya alarak, şimdi bu özellikleri tek tek görelim.
etmektir. Bakanlar kurulu da kendi içinde "ikili" yapıdadır. Bir tarafta "başba
kan"191, diğer tarafta "bakanlar" bulunur. Başbakan, bakanlar kurulunun yani
hükumetin başıdır. Klasik anayasa hukuku teorisine göre, başbakan da hukuki
statüsü itibarıyla diğerleri gibi bir "bakan"dır 192 . Bu nedenle başbakan, sadece
"eşitler arasında birinci (primus inter pares)"dir 193 . Ne var ki başbakanın
primus inter pares konumu sadece hukuki planda kalmış, siyası planda ise, di-
ğer bakanlardan çok daha önemli bir konuma gelmiştir 194 . Parlamenter sistem-
lerde bakanlar kuruluna kolektif sorumluluk, kolejyallik, homojenlik, dayanış
ma ve gizlilik ilkeleri hakimdir.
KUTU 11.8: Parlamenter Sistemlerde Bakanlar Kuruluna Hakim Olan İlkeler 195
1. Kolektif Sorumluluk (col/ective responsability).- Hükumetin "genel siyaseti"nin yürütül-
mesinden dolayı, parlamento karşısında, bakanlar kurulunun bütün üyeleri hep birlikte sorumlu-
dur. Parlamento bakanlar kurulu hakkında güvensizlik oyu vermiş ise görevini iyi yapmış, kötü
yapmış bütün bakanlar düşer.
2. Kolejyallik İlkesi.- Bakanlar kurulu, başbakan ve diğer bakanların bir araya gelmesiyle
meydana gelir. Bu ilke nedeniyle, bakanlar kurulu karar alırken somut olarak her zaman oylama
yapması gerekli değildir. Oylama yapılırsa da Bakanlar kurulunda bir kararın alınabilmesi için
belli bir karar yetersayısı yoktur. Kararlarını her zaman oy birliğiyle aldığı varsayılır. Bakanlar ku-
rulunda "muhalefet olmaz". Bakanlar kurulu toplantılarında başbakanın isteği doğrultusunda ge-
nel bir uzlaşma olduğu varsayılır 196 •
3. Homojenlik İlkesi.- Bakanlar kurulu üyelerinin "ortak bir siyasal çizgiye", "ortak bir bakış
açısına"sahip olduğu varsayılır 197 •
4. Dayanışma İlkesi.- Bakanlar kurulu tarafından ortaklaşa alınan kararların sorumluluğu,
tek tek bütün bakanlar tarafından yüklenilmesi gerekir. Şüphesiz ki bir bakan, bakanlar kurulu-
nun aldığı bir kararı benimsemeyebilir. Bakanlar kurulu toplantılarında bu karara karşı görüşünü
açıklayabilir. Ancak bakanlar kurulu, bakanın bu görüşüne itibar etmeyip aksi yönde karar almış
sa, bu karara karşı olan bakan, istifa etmedikçe, bu kararı imzalamak zorundadır. Bakanlar ba-
kan olarak kaldıkları sürece hepsinin aynı görüşü paylaştıkları varsayılır. Başbakan ile görüş ay-
rılığına düşen bir bakanın yapacağı şey, ya susmak, ya da istifasını vermekten ibarettir. Dahası,
bakan kararı beğenmemesine rağmen istifa etmemiş ise, dayanışma ilkesi gereği, bu kararı ka-
muoyu önünde savunmak ve onu kendi bakanlığı alanında etkili bir şekilde uygulamak zorunda-
dır. Keza, yine dayanışma ilkesi gereğince, bakanlar kurulunun bir üyesi, diğer üyelerini, bakan-
lar kurulu dışında eleştirmemekle yükümlüdür 198 •
5. Gizlilik İlkesi.- Bakanlar kurulunun görüşmeleri gizlidir. Bu amaçla, bazı ülkelerde, bakan-
lar kurulu toplantılarında görüşme tutanağı tutulmaz. Bazı ülkelerde ise, kabine toplantılarının tu-
tanağı tutulur; ancak, 30 yıl gibi uzun bir süre boyunca tutanaklar kamu oyuna açıklanmaz 199 •
191. Başbakana ülkeden ülkeye değişik isimler verilebilir. Şansölye, taoiseaclı, bakanlar kurulu başkanı
(president du conseil des minisfres) gibi. Bizde tarihsel süreç içinde başbakana, "sadrazam", "icra vekil-
leri heyeti reisi", "başvekil" gibi isimler verilmiştir.
192. Laferriere, op. cit., s.796. 193. Ibid. 194. Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.53.
195. Bu kutu, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.II, s.260-266'dan özetlenmiştir. Esmein,
op. cit., c.I, s.172-175; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.167-171; Laferriere, op. cit., s.812-823; Vede!,
op. cif., s.32-53; Cadart, op. cif., c.II, s.708-763; Chantebout, op. cit., s.146-161; Pactet, op. cit., s.404;
De Smith ve Brazier, op. cit., s.188-192.
196. Laferriere, op. cif., s.787; Barthelemy veDuez, op. cit., s.163.
197. Laferriere, op. cit., s.787; Barthelemy ve Duez, op. cif., s.163; Esmein, op. cit., c.I, s.172.
198. Laferriere, op. cif., s.792; Esmein, op. cif., s.99; Vede!, op. cit., s.443.
199. Barthelemy ve Duez, op. cif., s.658-659; Kinder-Gest, op. cif., s.46.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 245
200. Turhan, Hiiktımet Sistemleri, op. cit., s.51, 55; Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.63; Özçelik,
op. cit., c.l, s.315-316.
201. Lijphart, Çağdaş Demokrasile,; op. cit., s.63
202. Laferriere, op. cit., s.770-782; Cadart, op. cit., c.II, s.667-673; Turhan, Hüktımet Sistemleri, op. cit.,
s.47-49; Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.63; Vedel, op. cit., s.169; Arsel, Anayasa Hukuku:
Demokrasi, op. cit., s.209; Özçelik, op. cit., c.I, s.316-317; Kubalı, op. cit., s.376-378.
203. Laferriere, op. cit., s.770-773. 204. Ibid., s.773-782.
205. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.65.
206. Laferriere, op. cit., s.778.
207. Ibid.
246 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
2. Tali Özellikler
Şimdi de parlamenter sistemin tali özelliklerini görelim. Hemen belirtelim
ki, bu özellikler, parlamenter sistemin sine qua non şartları değildir. Yani yuka-
rıdaki üç asli özelliği taşıyan bir sistem, aşağıdaki tali özelliklerden birisini ta-
şımıyorsa, sırf bu nedenle, parlamenter sistem olmaktan çıkmaz.
b) Bütçe.- Bütçeyi yürütme organı hazırlar. Ama yasama organı kabul eder219 .
c) Uluslararası Antlaşmalar.- Uluslararası antlaşmalar yapma yetkisi yürütme
organına aittir. Bununla birlikte bu antlaşmaların onaylanması yetkisi yasama organına
aittir220 •
d) Denetim.- Yasama organı, soru, meclis araştırması, meclis soruşturması, gen-
soru gibi yollarla yürütmeyi denetleyebilir221 •
Özet: Başkanlık ve parlamenter hükumet sistemlerinin birbirinden ayırıcı
özellikleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:
222. Uluşahin, op. cit., s.84-92. 223. Ibid., s.92-98. 224. Ibid., s.126-134.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 249
milletin bütünlüğünü temsil ederler. Böyle tarafsız bir devlet başkanı çatışan ta-
raflar (parlamento-hükumet) arasında arabulucu veya hakem rolü üstlenebilir.
b) Parlamenter Sistemin Zayıf Yanları.- Parlamenter sistemin karşı
olanlar tarafından da bu sistemin birtakım zayıf yanlarının olduğu iddia edil-
miştir:
(1) Parlamenter sistem istikrarsız hüku- TABLO 11.2: Avrupa Parlamenter
Demokrasilerinde Hükumetlerin
225
metlere yol açar • Parlamenter sistemlerde Ortalama Ömrü 232
hükumet, parlamentonun güvenine dayanır; Ülke Dönem Ömür
Fransa 1945-58 4.7 av
dolayısıyla parlamento tarafından her zaman
ltalva 1948-89 8.3 av
görevden alınabilir. Bu nedenle, parlamenter Portekiz 1976-89 10.3 av
hükumet sisteminde, bu sistemin mantığı gere- Finlandiva 1947-89 10.5 av
Belçika 1946-89 14.8 av
ği, potansiyel bir hükumet istikrarsızlığı saklı Danimarka 1945-89 19.0 av
dır226. Gerçekten de parlamenter sistemin uy- Hollanda 1946-89 21.4 av
gulandığı Üçüncü 227 ve Dördüncü Fransız B.Almanva 1948-89 22.1 av
lsvec 1948-89 24.5 av
228
Cumhuriyetlerinde , Alman Weimar Cumhu- Norvec 1945-89 24.8 ay
riyetinde229, İkinci Dünya Savaşı sonrası İtal Avusturva 1945-89 26.3 av
1945-89
ya' da230 ve 1961-1980 ve 1990-2002 arasında lngiltere
lsoanva 1979-89
28.0 ay
30.4 av
231
Türkiye' de yaygın bir hükumet istikrarsızlı lrlanda 1948-89 30.7 ay
ğı görülmüştür. Bu örneklerdeki ülkelerde kurulan hükumetlerin ortalama ömrü
genellikle bir yılı nadiren geçmiştir233 . Şüphesiz diğer parlamenter sisteme sa-
hip ülkelerde hükumet ömrü bu kadar kısa değildir. Ama onlarda da
hükumetlerin ömrünün nispeten kısa olduğu söylenebilir. Belçika, Danimarka,
Finlandiya, Hollanda, Norveç, İsveç gibi parlamenter rejimlerdeki ortalama
hükumet ömrü 22 aydır2 3 4 •
(2) Parlamenter sistem zayıf hükumetlere yol açar. Bunun başlıca nedeni
parlamenter sistemlerde görülen koalisyon hükumetleridir. Koalisyon hükumet-
leri birden fazla partiden oluşmuştur; bu partiler doğal olarak birbirinin rakibi
durumundadır, dolayısıyla bu partiler arasında şu ya da bu şekilde bir uzlaşmaz-
lık vardır. Zaten aralarında uzlaşma olsaydı ayrı partiler olmazlardı. Diğer yandan
koalisyon hükumetleri hızlı karar alamaz. Çünkü ilk önce koalisyon liderlerinin
kendi aralarında anlaşmaları gerekir. Bu ise çoğunlukla uzun pazarlıklar sonucunda
olur. Koalisyon hükumetleri, hiçbir şey yapmayarak hayatlarım uzatmaya çalışır
lar235. Sartori'nin belirttiğine göre, "koalisyon hükumetlerinin yapabileceği birazcık
icraat, genellikle ilk altı ay içinde, hükumetin devrilmesinin hoş karşılanmayacağı
ilk balayı döneıninde yapılır. Ondan sonra hükumetler, hareketsiz kalarak, geıniyi
batırmamaya çalışarak zaman kazanmaya bakarlar" 236 . Böylece koalisyon
hükumetleri yönetme yeteneğinden kısa sürede mahrum kalırlar.
(3) Parlamenter sistem düşük nitelikli bir demokrasiye yol açar237 • Çünkü: (a)
Bir kere Parlamenter sistemlerde, halk, hükumeti doğrudan doğruya belirleyeme-
mektedir. Halk parlamento üyelerini seçmekte, parlamento üyeleri de, hükumeti
seçmektedir. (b) İkinci olarak, "hesap sorulabilirlilik (accountability)" 238 bakımın
dan parlamenter sistem düşük değerde bir sistemdir. Özellikle koalisyon
hükumetlerinde sorumluluğun teşhisi oldukça güçtür. Hükumet birden fazla parti-
den oluştuğundan işler iyi gitmediğinde halk hesap soracağı partiyi bilmez. Parla-
menter sistemde, başbakanın sorumluluktan kurtulması, suçu ortaklarının üstüne
yıkması mümkündür. (c) Nihayet, "önceden bilinebilirlilik (identifiability)" 239 açı
sından da parlamenter sistem daha düşük bir değere sahiptir. "Önceden bilinebilir-
lilik", seçmenin oy pusulasını atarken oy verdiği adayın kazanması halinde kiınin
hükumet olacağım bilmesini ifade eder240 . Bu sayede, seçmenler geleceğe yönelik
tercih yapabilirler. Parlamenter sistemde, bir partinin temsilcileri için oy kullanan
seçmen, oy verdiği ınilletvekilinin başbakan olarak kiıni destekleyeceğini bilemez.
Dahası, bir partinin tek başına çoğunluğu elde edememesi durumunda (ki çok-parti
sisteıninde bu böyle olur), hangi partilerin koalisyon hükumeti kuracaklarını seç-
men önceden tahınin edemez 241 .
Sonuç.- Parlamenter sistem tercihe şayan bir sistem ıni, yoksa terk edilmesi
gereken bir sistem ınidir? Kanımızca bu soruya kesin olarak "evet" veya "hayır"
cevabı vermek mümkün değildir. Yukarıda görüldüğü gibi, parlamenter sisteınin
birtakım güçlü ve zayıf yanları vardır. Belirli bir ülke düzeyinde bu güçlü ve zayıf
yanlardan hangisinin baskın çıktığı gözlemlenebilirse de, bunu genel olarak tüm
ülkeler için peşinen söyleyemeyiz. Kaldı ki, parlamenter sisteınin zayıf yanlarının,
doğrudan doğruya sisteınin kendisinden kaynaklandığım ve mutlak nitelikte olduk-
larım söylemek çok zordur. Parlamenter sisteınin istikrarsız hükumetlere yol açma-
sının nedeni, koalisyon hükumetleri ve koalisyon hükumetlerinin nedeni de çok-
parti sisteınidir. Çok-parti sisteıninin temel nedeninin ise nispi temsil seçim sisteıni
olduğu düşünülmektedir. Çoğunluk seçim sisteıninin uygulandığı ve disiplinli iki-
parti sisteıninin mevcut olduğu bir ülkede (örneğin İngiltere'de), parlamenter sis-
235. Sartori, Karşılaştınnalı Anayasa Mühendisliği, op. cit., s.152. 236. lbid.
237. Bu argümanın açıklanması ve değerlendirilmesi için bkz. Uluşahin, op. cit., s.142-159.
238. Bu kavram hakkında bkz. Uluşahin, op. cit., s.151-152.
239. Bu kavram hakkında bkz. Uluşahin, op. cit., s.156-159.
240. Uluşahin, op. cit., s.156.
241. Bu konudaki tartışmalar için bkz. Uluşahin, op. cit., s.156-159.
BÖLÜM 11: HÜKÜMET SİSTEMLERİ 251
tem de pekala istikrarlı ve güçlü hükumetlere yol açabilmektedir. Özetle, zayıf yan-
ların, parlamenter sisteme bağlı olduğu kadar, her ülkenin kendi siyasal ve sosyal
koşullarına (parti sistemi, siyasal kültür, sosyal bölünmüşlük, vs.) bağlı olduğunu
söyleyebiliriz. Bir ülkede parlamenter sistem iyi bir şekilde işlerken, bir başka ül-
kede kötü bir şekilde işleyebilmektedir. Dolayısıyla parlamenter sistemin perfor-
mansı, ülkeden ülkeye değişebilmektedir. Dahası bu performans, aynı ülkede za-
mandan zamana da değişebilmektedir.
Bu sonuç Türkiye örneğinde de doğrulanmaktadır. Türk parlamenter sistemin-
de 1990-2002 yılları arasında oldukça istikrarsız hükumetler görülmüş olmasına
rağmen, 2002-2015 yılları arasında istikrarlı güçlü bir tek parti hükumeti görülmüş
tür. 2002, 2007 ve 201 1 seçimlerinde, AKP tek başına hükumet kuracak parlamen-
to çoğunluğunu fazlasıyla elde edebilmiştir. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde ise
hiçbir parti tek başına hükumeti kuracak bir parlamento çoğunluğuna ulaşamamış
ve koalisyon hükumeti ihtimali tekrar gündeme gelmiştir. Kitabın elinizde tuttuğu
nuz yedinci baskısının hazırlandığı 2015 yılının Temmuz ayının ilk günlerinde bir
koalisyon hükumetinin kurulup kurulamayacağı, kurulacak ise hangi partiler tara-
fından kurulacağı belli değildi.
242. S.A. de Smith ve Rodney Brazier, Constitutional and Administrative Law, Londra, Penguin Books,
1989, passim; Andre Mathiot, Le regime politique britannique, Paris, Armand Colin, 1955, passim;
Eroğul, Çağdaş Devlet Düzenleri, op. cit., s.1-58; Esmein, op. cit., c.I, s.157-168; Barthelemy ve Duez,
op. cit., s.167-171; Laferriere, op. cit., s.812-823; Vede!, op. cit., s.32-53; Cadart, op. cit., c.II, s.708-
763; Chantebout, op. cit., 1985, s.146-149; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit., 2004, s.153-166;
Turpin, op. cit., 1994, s.531-565; Debbash et al., op. cit., 1990, s.203-225; Zoller, op. cit., s.305-307;
Grewe ve Ruiz Fahri, op. cit., s.366-383; Constantinesco ve Pierre-Caps, op. cit., s.41-61.
243. Esmein, op. cit., c.I, s.169-299; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.167-171; Laferriere, op. cit., s.812-823;
Vede!, op. cit., s.32-53; Cadart, op. cit., c.II, s.708-763; Chantebout, op. cit., 1985, s.146-161.
252 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
re'de uzun bir tarihsel süreç sonucunda kendiliğinden oluşmuştur. Yani kraldan ayrı bir parla-
mento oluşmuş; yürütme organı içinde kralın yanında bir kabine teşekkül etmiş; bu kabine za-
manla kraldan bağımsızlaşmış; yürütme içinde gerçek otoriteyi bu kabine ve özellikle başbakan
ele geçirmiş; kral silikleşmiş; kabinenin parlamento karşısında siyasal sorumluluğu doğmuş; yani
güven oyu kurumu ortaya çıkmış ve kabine de buna karşılık kraldan parlamentonun feshini iste-
yebilmiştir. İşte şimdi bu gelişmelerin nasıl meydana geldiği görelim:
1. Yasama Organı 244.- İngiliz yasama organına "Parlamento (ParliamenQ" denir. Parlamento,
"Lordlar Kamarası (House of Lords)" ve "Avam Kamarası (House of Commons)" olmak üzere iki
meclisten oluşmuştur245 • Bu meclislerin tarihsel kökeni şöyledir: Norman istilasının (1066) erte-
sinde Commune Concilium isimli bir meclis bulunuyordu. 1332 yılında Magnum Concilium iki
meclise bölündü 246 • Bunlardan biri Lordlar Kamarasına, diğeri de Avam Kamarası haline dönüştü 247 •
1400'Ierde artık kesin olarak bir kanun kabul etmek için Kralın dışında, Lordlar Kamarası ve
Avam Kamarasının da rızası gerekiyordu 248 • 1689 tarihli Bil/ of Rights (Haklar Bildirgesi) ile
Lordlar Kamarası ve Avam Kamarasının varlığı ve yetkileri garanti altına alınmış oldu 249 •
2. Yürütme Organı 250 .- İngiliz yürütmesi (Executive) ikili yapıdadır. Bir tarafta "Taç", diğer ta-
rafta ise "Kabine" bulunur.
a) Taç2 5'.- "Taç (Crown)", "Kral (King)" veya "Kraliçe (Queen)" ismi verilen "tek kişiden oluş
muş bir organ (so/e corporation)"dır. Taç irsi olarak intikal eder. Kral veya kraliçe sorumsuzdur.
Bu nedenle de yetkilerinin çoğunluğu sembolik ve törenseldir. Diğer yetkileri ise ancak Başbaka
nın veya ilgili bakanın "karşı imzası (countersignature)" ile kullanılabilir 252 • Kral uzun bir tarihsel
süreç boyunca yasama yetkisini Parlamento ile paylaşmış ve 1689'da bu yetkisini Parlamento
lehine büyük ölçüde kaybetmiştir253 • Kral yürütmeyle ilgili olan yetkilerini de 1700'Ierin başından
itibaren kabine lehine aşama aşama kaybetmiştir. Neticede Taç, parlamenter sistemde olması
lazım gelen yetkisiz ve sorumsuz bir devlet başkanlığı konumuna dönüşmüştür.
b) Kabine 254 .- Yürütme organının ikinci kanadında ise "Kabine (Cabinet)" bulunur. Kabine
"Başbakan (Prime Ministeı')" ve "bakanlar (ministers)"dan oluşur. Kabine, Avam Kamarasına
karşı sorumludur; onun güvenine dayanır. Kabine, Avam Kamarasında çoğunluğa sahip olan
parti tarafından oluşturulur. Yürütmenin gerçek sahibi Kabinedir. Kabinenin içinde de Başbakan
diğer bakanlardan üstün konumdadır 255 •
Kabine uzun bir tarihsel gelişme sonucunda ortaya çıkmış ve bugünkü konumuna gelmiştir.
Şimdi bu süreci görelim:
Kabinenin Ortaya Çıkışı 256 .- Tarihsel olarak Kabine, Kralın "Özel Konseyi (The Privy
Counci~"nin bir parçası olarak ortaya çıkmıştır 257 • 1?00'lerde, Charles ı ve Charles il döneminde,
önemli hükumet işleriyle uğraşmak üzere, Privy Council içinde, Kralın bazı bakanlarından veba-
244. S.A. de Smith ve Rodney Brazier, Constitutional and Administrative Law, Londra, Penguin Books,
1989, .227-333; Andre Mathiot, Le regime politique britamıique, Paris, Armand Colin, 1955, s.202-255.
245. De Smith ve Brazier, op. cit., s.227-344.
246. Turpin, op. cit., 1994, s.534-535; Chantebout, op. cit., 1985, s.102.
247. Turpin, op. cit., 1994, s.534-535; Chantebout, op. cit., 1985, s.102.
248. Chantebout, op. cit., 1985, s.102. 249. Ibid.
250. De Smith ve Brazier, op. cit., s.l 11-138; Mathiot, op. cit., s.129-187.
251. De Smith ve Brazier, op. cit., s.11-152. 252. lbid., s.111-138
253. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.168.
254. De Smith ve Brazier, op. cit., s.159-205; Mathiot, op. cit., s.132-155.
255. De Smith ve Brazier, op. cit., s.159-205.
256. Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi,op. cit., s.121-122; Chantebout, op. cit., 1985, s.147-148; Vede!,
op. cit., s.37; Turpin, op. cit., 1994, s.536-537; Pactet, op. cit., 1992, s.166.
257. Eroğul, Çağdaş Devlet Sistemleri, op. cit., s.21.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 253
zı danışmanlarından oluşan daha dar bir komite, bir "kabine" oluşturuldu 258 . 1689'dan itibaren
Kral, Kabineyi oluştururken Parlamentonun güvenine sahip kişileri atamaya başladı 259 . Çünkü,
1689 tarihli Bil/ of Rights'a göre Kral, kanun çıkarmak, vergi koymak ve toplamak için Parlamen-
to onayına muhtaçtı. Kral Kabineyi Parlamentonun sevmediği kişilerden oluşturursa, Parlamento
da buna bir tepki olarak Kralın istediği kanunları kabul etmeyebilir; daha da önemlisi bütçesini
reddedebilirdi 260 . Bu dönemde lngiliz Parlamentosunda partiler de belirmeye başladı 261 . Dolayı
sıyla Krallar Kabineyi oluştururken Parlamentodaki çoğunluk partisinden bakan atamaya başladı
lar262. Örneğin 1695 yılında, Kral William 111, Parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran Liberal
Parti mensuplarından bakan tayin ederek kabineyi oluşturmuştur 263 .
Kralın Otoritesinin Silinmesi ve Kabinenin Bağımsızlaşması ve Başbakanın Ortaya
Çıkması2 64 •• 1714'te George l'in tahta çıkışına kadar Kral, Kabine toplantılarına katılır, Kabineye
başkanlık ederdi 265 . 1714'te tahta çıkan Hannover Hanedanına mensup George 1 (1714-1727),
bir İngilizce ilmeyen bir Alman prensiydi ve 54 yaşında olduğu için lngilizceyi öğrenmeyi de ge-
reksiz görüyordu 266 . Kral George 1, İngilizce yapılan Kabine toplantılarından haliyle bir şey anla-
mıyordu. Neticede George 1, Kabine toplantılarına katılmamaya başladı 267 • Böylece Kabine, dev-
letin genel siyasetini ve diğer devlet işlerini Kral olmaksızın kendi başına görüşmeye başladı 268 .
Böylece Kabine Kraldan bağımsız bir organ haline geldi 269 . Kabinede alınan kararların bir özeti,
Kabine üyelerinden birisi, yani bir bakan aracılığıyla Krala Latince olarak sunuluyordu 270 . Kral
Kabine ile olan ilişkilerini bu bakan aracılığıyla yürütüyordu. Kral ile Kabine arasında ilişkileri yü-
rüten bu bakan, kısa bir sürede önemli bir etki kazandı ve "başbakan (prime minister)" olarak
anılmaya başlandı 271 . 1721 'den 1742'ye kadar 21 yıl boyunca Kral ile Kabine arasındaki ilişkileri
yürüten Robert Walpole ile başbakanlık kurumu iyice yerleşmişti 272 •
George l'in halefleri döneminde de aynı şey oldu. George il (1727-1760) de George l'in yo-
lundan gitti ve kabine toplantılarına katılmadı 273 • George 111 (1760-1820) otoriter bir kral olmak is-
tiyordu; ama deliliği buna engeldi. Dahası, 181 O'da kör oldu. Onun işlerine bir naip baktı. Deli ve
kör olan yaşlı Kral 182O'de öldü 274 • Tahta George iV çıktı (1820-1830). George iV, fevkalade
tembel bir kraldı; ancak akşama doğru saat 6'ta uyanabiliyordu. Dahası özel hayatı skandallarla
çalkalanıyordu. Halk tarafından sevilmiyordu 275 • Onun yerine geçen kardeşi William iV (1830-
1837) dürüst, ama çapsız, kavrama gücü düşük bir adamdı 276 . Onun yerine kuzini 18 yaşında
olan Victoria (1837-1901) geçti. 18 yaşında bir genç kız olması, onun büyük bir otorite kazanma-
sına engeldi. Kendisi de Alman kökenli olan Victoria, 184O'ta bir Alman ile, Albert de Saxe-
Cobourg ile evlendi. Kocası öldükten sonra Victoria, devlet işlerinden tamamen soğudu ve bir
daha da bu işlerle aktif olarak ilgilenmedi 277 • işte lngiltere'deki bu çok özel koşullar (İngilizce bil-
meyen bir Kral, bir "deli ve kör Kral", bir "tembel kral" ve baştan genç, sonra dul bir Kraliçe) sa-
yesinde, Tacın otoritesi silindi; ülke tamamıyla Kabine tarafından yönetilmeye başlandı.
258. Vede!, op. cit., s.37. 259. lbid. 260. Arsel, op. cit., s.119.
261. Vede!, op. cit., s.37; Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi, op. cit., s.121.
262. Vede!, op. cit., s.37. 263. Arsel, op. cit., s.121.
264. Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi,op. cit., s.121-122; Chantebout, op. cit., 1985, s.147-148; Vede!,
op. cit., s.37; Laferriere, op. cit., s.812-813; Turpin, op. cit., 1994, s.536-537.
265. Laferriere, op. cit., s.813; Arsel, op. cit., s.121.
266. Chantebout, op. cit., 1985, s.147; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.168.
267. Laferriere, op. cit., s.813. 268. Arsel, Anayasa Hukuku: Demokrasi,op. cit., s.122.
269. Laferriere, op. cit., s.813. 270. Bartbelemy ve Duez, op. cit., s.168.
271. Arsel, op. cit., s.122; Chantebout, op. cit., 1985, s.147.
272. Chantebout, op. cit., 1985, s.147.
273. Bartbelemy ve Duez, op. cit., s.168. 274. Ibid., s.169. 275. lbid.
276. !bid., s.169. 277.lbid.
254 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Cezai Sorumluluktan Siyasal Sorumluluğa Geçiş 278 .- lmpeachment bakanların Avam Ka-
marası tarafından suçlanması ve Lordlar Kamarası tarafından yargılanması usulüdür. Bu usul,
13OO'1erin sonlarına doğru ortaya çıkmış 279 , 16OO'1erin sonlarına kadar normal olarak bakanların
cezaf sorumluluğunu tahrik için kullanılmıştır280 . 17OO'1erin başından itibaren impeachment usulü
nitelik değiştirmiş, siyası mahiyet almıştır281 . Avam Kamarası artık sadece suç işleyen değil, hoş
lanmadığı, icraatından memnun kalmadığı bakanları da impeachment usulüyle suçlamaya baş
lamıştır282. Bu usulle suçlandırılan bakanlar da yargılanmamak için istifa etmeye başladılar 283 .
Bunun ilk örneği 1742'de Robert Walpole'ün istifasıdır. 1742 tarihinde Avam Kamarası belirli bir
suçla itham etmeksizin, tamamıyla siyası nedenlerle Başbakan Robert Walpole hakkında
impeachment usulüne başvurdu. Walpole, Avam Kamarasının bunu yapmaya yetkisi olmadığını
iddia ettiyse de, tedbirli davranarak istifa etti 284 . Böylece lngiltere'de cezaı sorumluluktan siyası
sorumluluk kavramına geçilmiş oldu ve impeachment usulü yerini "güvensizlik oyu (vote of no
confidence, motion of no confidence)" usulüne bıraktı.
Kolektif Sorumluluğun Ortaya Çıkmasf-65 .- Yukarıdaki usulle tek tek bakanlar düşürülü
yordu. Ancak, 1714'te George l'in tahta çıkışından sonra, kabinenin başbakanın başkanlığında
toplanması ve keza kabinenin aynı siyası partiye mensup kişiler arasından kurulması nedeniyle,
kabine içinde birlik, homojenlik ve kabinenin dayanışması olgusu ortaya çıktı. 1742 tarihinde
Başbakan Robert Walpole, Avam Kamarasının güvensizlik oyuyla karşılaşınca tek başına istifa
etti. Ama 1782'de George lll'ün Başbakanı Lord North Avam Kamarasının güvensizlik oyuyla
karşılaşınca, tek başına değil, bütün kabine üyeleriyle birlikte istifa etti 286. Daha sonraki yıllarda
da başbakana karşı güvensizlik oyu verilince bütün kabine üyeleri istifa ettiler. Böylece "kabine-
nin kolektif sorumluluğu (cabinet collective responsibility" 67 ) kurumu ortaya çıkmış oldu.
Fesih Kurumunun Parlamenter Niteliğe Bürünmesr88 .- ingiltere'de parlamentoyu feshet-
me (dissolution of parliament)" yetkisi Krala ait geleneksel bir yetkiydi. Avam Kamarasının gü-
vensizlik oyuyla karşılaşan kabineler, 17OO'1erin sonlarından itibaren, bazı durumlarda istifa et-
mek yerine Avam Kamarasının feshedilmesini Kraldan istemeye başladılar. Bu durumda, yeni
seçimlere gidiliyor; Avam Kamarası ile Kabine arasındaki uyuşmalık seçmenler tarafından çö-
278. Esmein, op. cit., c.I, s.162-169, 209-216; Chantebout, op. cit., 1985, s.147-148; Vede!, op. cit., s.37;
Laferriere, op. cit., s.812; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.169-170; Arsel,, op. cit., s.119-120.
279. Lordlar Kamarasının aslı olan Magnum Concilium'un aynı zamanda yargı işlerini gören bir mec-
listi. Devletin yüksek memurlarına karşı yapılan şikayetler bu Meclis tarafından karara bağlanırdı.
Magnum Concilium XN'üncü yüzyılın ortalarında Lordlar Kamarasına dönüşünce, Lordlar Ka-
marası yargı yetkisine sahip oldu. İngiltere'de 2005 tarilıli Constitutional Reform Act'a kadar
Lordlar Kamarası ülkenin en yüksek mahkemesi olarak kaldı.
280. Arsel, op. cit., s.120; Chantebout, op. cit., 1985, s.148.
281. Arsel, op. cit., s.120; Chantebout, op. cit., 1985, s.148. 282. Arsel, op. cit., s.120.
283. Çünkü yargılanırlarsa, Parlamentonun elinde "bili of atteinder" denen ağır bir müeyyide vardı. Bu
durumda, parlamento suçlanan kişiyi istediği gibi yargılıyor; suçu serbestçe tanımlayabiliyor ve
istediği bir cezayı verebiliyor ve bu cezayı bizzat kendisi tatbik ediyordu. Kralın bu cezayı affet-
me yetkisi de yoktu (Arsel, op. cit., s.120; Esmein, op. cit., c.I, s.164-165). Örneğin 1640'ta
Charles I'in bakanları Laud ve Stafford bu usulle ölüme mahkum edilmiş ve malları da müsadere
edilmiştir (Chantebout, op. cit., 1985, s.148).
284. Esmein, op. cit., c.I, s.184; Chantebout, op. cit., 1985, s.148; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.170; İlhan
Arsel, Walpole ile birlikte diğer bakanların da istifa ettiğini yazıyorsa da (Arsel, op. cit., s.122) bu doğru
değildir. Sadece Walpole istifa etmiş, diğerleri görevde kalmıştır (Esmein, op. cit., c.I, s.184;
Chantebout, op. cit., 1985, s.148).
285. Esmein, op. cit., c.I, s.184-185; Chantebout, op. cit., 1985, s.148.
286. Esmein, op. cit., c.I, s.184; Chantebout, op. cit., 1985, s.148.
287. http://en.wikipedia.org/wiki/Collecti ve_responsi bility
288. Chantebout, op. cit., 1985, s.149; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.I 70-171; Arsel, op. cit., s.122-123.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 255
zümlenmiş oluyordu 289 • Böylece fesih, İngiliz parlamenter sisteminde güvensizlik oyunun bir denge-
leyicisi haline gelmiş oldu. İlk kez, 1784 yılında Başbakan Pitt, Avam Kamarasının güvensizlik
oyuyla karşılaştığında, Kraldan Avam kamarasının feshini istedi ve Avam Kamarası feshedildi 290 •
Böylece 1700'Ierin sonuna gelindiğinde lngiltere'de parlamenter sistem bütün unsurlarıyla
ortaya çıkmış ve yerleşmiş oldu.
3. Yargı 29 '.- İngiltere'de, bir kuvvetler ayrılığı sistemi olarak, yargı her zaman büyük ölçüde
bağımsız olmuştur. lngiltere'de yargı birliği sistemi vardır. Yani yargı örgütü, adlı yargı, idarı yar-
gı gibi değişik kollara ayrılmamıştır. Mahkemeler değişik düzeyde örgütlenmiştir: Magistrats'
Courts, County Courts, The High Court of Justice, The Court of Appeal, The Crown Court, The
House of Lords gibi. Sistemin tepesinde 2009 yılına kadar Lordlar Kamarası bulunur. Ancak
Lordlar Kamarası bu görevini özel olarak atanmış "Yargıç Lordlar (Law Lords)" tarafından yerine
getirirdi. Bunların oluşturduğu kurula "Lordlar Kamarasının Temyiz Komitesi (The Appellate
Committee of the House of Lords)" denirdi. 2005 tarihli Constitutional Reform Act ile The
Appellate Committee of the House of Lords ilga edilmiş yerine ise "Birleşik Krallık Yüksek Mah-
kemesi Supreme Court of the United Kingdom)" kurulmuştur. Bu Mahkeme, 1 Ekim 2009 tarihin-
de çalışmaya başlamıştır.
5. Rasyonelleştirilmiş Parlamentarizm
Bibliyografya.- Turhan, Hükumet Sistemleri, op. cit., s.57-58, 68-69; Teziç, op. cit., s.418-
421; Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.42, 308, 312; Lijphart, Çağdaş Demokrasiler,
op. cit., s.68-69; Debbasch et al., op. cit., s.165-166; Pactet, op. cit., 1992, s.149-150; Jean-
neau, op. cit., s.151, 346; Chantebout, op. cit., 2004, s.224; Jean Gicquel, "Parlementarisme
rationalise", iıı Olivier Duhamel ve Yves Meny (der.), Dictioııııaire coııstitutioıınel, Paris,
PUF, 1992, s.695-696; Sartori op. cit., s.214-219; Kemal Gözler, ''Türkiye'de Hükumetlere
Nasıl İstikrar ve Etkinlik Kazandırılabilir? (Başkanlık Sistemi ve Rasyonelleştirilmiş Parla-
mentarizm Üzerine bir Deneme)", Türkiye Günlüğü, Sayı 62, Eylül-Ekim 2000, s.25-47.
294. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.68; Pactet, op. cit., s.150; Jeanneau, op. cit., s.347-348;
Chantebout, op. cit., s.357-358; Sartori, Karşılaştınnalı Anayasa Mühendisliği, op. cit., s.215; Autexier,
op. cit., s.43-44, 47-48)
295. Kay Hailbronner ve Marcel Kau, "Constitutional Law", in J. Zekoll ve M. Reinmann (eds.), Introduc-
tion to German Law, The Hague, Kluwer Law International, 2005, s.70; Nigel G. Poster Satish Sule,
German Legal System and Laws, Oxford, Oxford University Press, 2002, s.187; Lijphart, Çağdaş De-
mokrasiler, op. cit., 68; Pactet, op. cit., 1992, s.150; Jeanneau, op. cit., s.347-348; Chantebout, op. cit.,
2004, 1985, s.333-334.
BÖLÜM 11: HÜKUMET SİSTEMLERİ 257
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 41 sayfa boyunca işlenen "Hükumet Sistemleri" konusu,
Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 95 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.I,
s.537-632). Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. 111
I. DEMOKRASİ TEORİLERİ
Bibliyografya.- Arend Lijphart, Çağdaş Demokrasiler (Çev. Ergun Özbudun ve Ersin Onulduran),
Ankara, Türk Demokrasi Vakfı ve Siyası İlimler Türk Derneği Yayınlan, Tarihsiz (1988), s.1-2, 23-
28; Robert A. Dahi, Polyarchy: Participation and Opposition, New Haven, Yale University Press,
1971, s.133; Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.205-207.
Demokrasi iki değişik anlamda tanımlanmakta ve buna paralel olarak iki deği
şik demokrasi teorisinden bahsedilmektedir: Normatif ve ampirik demokrasi teorisi.
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.633-652'den özetlenmiştir. Daha
geniş bilgi için oraya bakınız.
1. Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.205.
2. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., 1988, s.l 1; Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.205.
3. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.11. 4. lbid. 5. Ibid.
BÖLÜM 12: DEMOKRASİ KA VRAMl 259
4. Ibid. 5. Ibid.
6. A. Lijphart'ın aktardığı üzere Robert Dahl'e göre makul ölçüde duyarlı bir demokraside en az şu
sekiz kurumsal garantinin olması gerekir: "1- Örgüt kurma ve bunlara katılma hürriyeti, 2- İfade
hürriyeti, 3- Oy verme hakkı, 4- Kamu görevlerine getirilme hakkı, 5- Siyasal liderlerin seçmen ter-
cihini kazanmak için yarışabilme hakkı, 6- Değişik haber alma kaynaklarının varlığı, 7- Serbest ve
adil seçimler, 8- Hükumet politikalarını oylara ve diğer tercih belirtilerine dayandırmak için gerekli
kurumların bulunması" (Robert A. Dahi, Polyarchy: Participation and Opposition, New Haven,
Yale University Press, 1971, s.3'ten nakleden Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.12).
260 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
4. Birden Çok Siyasal Parti Var Olmalıdır.- Etkin siyasal makamları belirlemek
için düzenli aralıklar ile yapılan serbest ve adil seçimlerin bir anlam ifade edebilmesi
için, dördüncü olarak ülkede birden fazla siyasal partinin mevcut olması ve seçimlere
birden fazla siyasal partinin katılması gerekir. Demokratik rejimleri, demokratik olma-
yan rejimlerden ayıran en önemli unsur, örgütlenmiş muhalefetin varlığıdır. Tek partili
bir rejim hiçbir zaman demokratik olarak kabul edilemez. Ergun Özbudun'un ifade et-
tiği gibi, "seçim serbestliğinin gerçek bir anlam taşıması, seçmenlerin çeşitli alternatif-
ler arasında serbest bir seçme yapabilmelerine bağlıdır. Çağdaş demokratik devlette bu
alternatifler siyasal partiler tarafından oluşturulur. Modem demokrasi partiler demokra-
sisidir"7.
5. Muhalefetin İktidar Olma Şansı Mevcut Olmalıdır.- Etkin siyasal makamları
belirlemek için düzenli aralıklar ile yapılan ve birden çok partinin katıldığı seçimlerin
bir anlam ifade edebilmesi için, beşinci olarak, muhalefetin iktidar olma şansı mevcut
olmalıdır. Bugünün muhalefeti yarının iktidarıdır. İktidarın el değiştirmesi, demokratik
mantığın vazgeçilmez kuralıdır. Bazı tek-partili rejimler, demokratik görünebilmek
için, hiçbir zaman iktidara gelme şansı olmayan "uydu partiler" kurarlar veya kurdur-
turlar. Bu "uydu partiler"in hiçbir zaman iktidar olma şansları yoktur. Bu tür rejimler
demokratik olarak kabul edilemezler.
6. Temel Kamu Hakları Tanınmış ve Güvence Altına Alınmış Olmalıdır.- Et-
kin siyasal makamları belirlemek için düzenli aralıklar ile yapılan ve birden çok parti-
nin katıldığı serbest seçimlerin bir anlam ifade edebilmesi için, ülkede temel kamu hak-
larının tanınmış ve güvence altına alınmış olması gerekir. Düşünce hürriyeti, basın hür-
riyeti, söz hürriyeti, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hürriyeti gibi temel haklar ta-
nınmamışsa, seçmenlerin gerçek anlamda bir tercih yaptıkları söylenemez. Seçimlerde
seçmenlerin anlamlı tercih yapabilmeleri için partiler tarafından kendilerine sunulan al-
ternatifleri bilmeleri gerekir. Alternatiflerden haberdar olmayan seçmenlerin oy kul-
lanmaları mekanik bir işlemden ibarettir.
***
Şüphesiz bu şartlar oldukça basit ve ilkel şartlar olarak görülebilir. Gerçekten de
sıradan bir demokrasi, bu şartlardan çok daha fazla niteliklere sahiptir. Ancak unutul-
mamalıdır ki, yukarıdaki altı şart, demokrasinin "vazgeçilmez şartları", "minimum şart
ları"dır. Dünyamızda bu altı "basit" şartı İkinci Dünya Savaşından bu yana kesintisiz:'3
olarak yerine getirebilmeyi başarabilmiş sadece 21 ülke vardır. Arend Lijphart'ın tes-
pitlerine göre bu ülkeler şunlardır: Almanya, ABD Devletleri, Avustralya, Avusturya,
Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsrail, İs
veç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kanada, Lüksemburg, Norveç, Yeni Zelanda9•
Arend Lijphart, yukarıdaki 21 ülkeye ilave olarak, 1999 yılında yayınladığı
Pattems of Democracies başlıklı kitaptaı 0 , en azından 1977-1996 yıllan arasında de-
mokrasisi kesintiye uğramamış 15 ülkeyi de demokrasi olarak kabul etmiş ve adı geçen
kitapta incelemeye almıştır. Bu yeni demokrasiler şunlardır: Kosta Rica, Kolombiya,
Venezüela, Tıinidad ve Tobago, Jamaika, Bostwana, Barbados, Malta, Bahama, Yuna-
nistan, Mauritius, Portekiz, Hindistan, Papua Yeni Gine ve İspanya'dır 11 .
Kanımızca demokrasi ampirik teorinin şartlarından hareket edilerek tanımlanmalı
dır. Buna göre demokrasiyi, yukarıdaki altı şartı yerine getiren rejim olarak tanımlaya
biliriz. Yani demokrasiyi şu şekilde tanımlayabiliriz:
TANIM: Demokrasi, etkin siyasal makamların, düzenli aralıklarla tekrarlanan, birden fazla
siyasal partinin katıldığı, muhalefetin iktidar olma şansına sahip olduğu serbest seçim-
lerle belirlendiği ve temel kamu haklarının tanınmış ve güvence altına alınmış olduğu bir
rejimdir.
Not: Yukarıdaki şartların demokrasinin tanımında ideam şartlar değil, minimum şartlar oldu-
ğu unutulmamalıdu·.
11. lbid., s.50. 12. Özbudun, Anayasalcılık ve Demokrasi, op. cit., s.122.
13. https://freedomhouse.o rglblo g/twilig ht-modern-authoritarianism.
14. Özbudun, Anayasalcılık ve Demokrasi, op. cit., s.122. Özbudun bu konuda başlıca şu çalışmaya gönder-
mede bulunuyor: David Collier ve Stefen Levitsky, "Democracies with Adjectives: Conceptual lnnova-
tion in Comparative Research", World Politics, Cilt 49, Nisan 1997, s.430-451.
15. https://freedomhouse.org/report/freedom-world/freedom-world-2016.
16. Tyler Roylance, "The Twilight of 'Modern Authoritarianism"', 29 Ekim 2014,
https://freedomhouse.org/blog/twilight-modern-authoritarianism
262 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
A. DELEGASYONCU DEMOKRASİLER
"Delegasyoncu demokrasiler (delegative democracies)" kavramı Gui-
llermo O'Donnell tarafından Güney Amerikanın başkanlık hükumet sistemini
uygulayan ülkelerden yola çıkarak ortaya atılmıştır 17 • Delegasyoncu demokrasi-
ler, halkın, seçim yoluyla, başkana gelecek seçimlere kadar ülkeyi istediği gibi
yönetme konusunda sınırsız bir vekalet verdiği, yetki devrettiği (delegasyon
yaptığı) varsayımına dayanır. Bu tür demokrasilerde "başkan, milletin tecessüm
etmiş hali ve onun çıkarlarının başlıca koruyucusu ve tanımlayıcısı olarak ka-
bul edilir" 18 • Onu engelleyebilecek parlamento, yargı organları gibi kurumlar
ayak bağı olarak görülür. Klasik temsili demokrasilerde yürütme organının sa-
dece dikey (yani halka karşı) değil, aynı zamanda yatay (yani parlamento gibi
anayasal kurumlara karşı) hesapverirliği (accountability) de vardır; delegas-
yoncu demokrasilerde ise başkanın sadece dikey sorumluluğunun olduğu, yani
başkanın sadece seçimlerde halka hesap vereceği, başka bir kurum karşısında
hesap verme zorunluluğunun olmadığı varsayılır. Bu tür demokrasilerde baş
kanlar, herhangi sınırlamaya tabi olmadan hüküm sürmek isterler. Başkanların
iktidarları aşırı ölçüde kişiselleşmiştir 19 • Delegasyoncu demokrasiler diktatör-
lüklere çok büyük ölçüde benzer; ama seçimlerden vazgeçilmiş değildir. Baş
kanlar meşruluğunu seçim yoluyla halktan almaya devam eder.
Profesör Ergun Özbudun, 2015 yılında, Türkiye' de Recep Tayyip Erdoğan'ın
istediği başkanlıksisteminin ABD tipi demokratik bir başkanlık sistemi olmadığını
belirtmekte ve "Türk tipi" başkanlık sisteminin "delegasyoncu demokrasi" tipi bir
başkanlık sistemi olabileceğinden endişe etmekteydi 20 • 2015'ten bu yana yaşadığı
mız tecrübelerin profesör Özbudun' un endişelerini teyit ettiğini söyleyebiliriz.
B. YARIŞMACI OTORİTERİZM
"Yarışmacı otoriterizm (competitive authoritarianism)" kavramı Steven
Levitsky ve Lucan A. Way tarafından 2010 yılında ortaya atılmıştır. Yarışmacı
otoriter rejimlerde şeklen demokratik kurumlar vardır. Seçimler de yapılır. An-
cak seçim yarışı eşitsizler arasında bir yarıştır. Eşitsizlik şu üç yolla yaratılır:
a) İktidar, ekonomik kaynaklara sahiptir. b) İktidar medyanın neredeyse tama-
mına yakınına hakimdir. c) İktidar yargı organına da egemendirler. Muhalifler,
idari ve iktisadi alandan büyük ölçüde dışlanırlar. Muhalif medya susturulur
veya ele geçirilir. Yargı bağımsız değildir; dahası yargı organı muhalifler üze-
rinde bir baskı ve sindirme aracı olarak kullanılır. Ancak iktidar yarışı eşitsiz de
olsa seçimler yapılmaya devam olunur ve iktidardakiler, iktidarda kalmak için
17. Guillermo O' Donnell, "Delegative Democracy", J ournal of Democracy, Cilt 5, Ocak 1994, s.55-69.
(lıttp:l/isites.harvard.edulfs/docs/icb.topic925740.files/Week%206/ODonnell_Delegative.pdj).
18. Tırnak içindeki cümle Özbudun'un çevirisidir. İzleyen dipnota bakınız.
19. O'Donnell, op. cit., s. 55-59; Ergun Özbudun, "Başkanlık Sistemi ve Türkiye", Liberal Perspektif: Analiz
(Özgürlük Araştırmaları Derneği), Sayı 1, Mayıs 2015, http://ozgurlukarastirınalari.conıl
uploads/Liberal_Perspektif_Analiz_Say%20-%20Copy%20l .pdf
20. Özbudun, "Başkanlık Sistemi ve Türkiye", op. cit., s.13-14.
BÖLÜM 12: DEMOKRASİ KAVRAMl 263
C. POPÜLİST REJİMLER
"Popülist rejimler (populism)" kavramı Jan-Werner Mueller tarafından ortaya
atılmıştır. Popülizm, "popülist" bir liderin yönetiminde olan rejim demektir. Popü-
list lider, halkı sadece kendisinin temsil ettiğine inanır. Muhalifleri kendi eşiti ola-
rak görmez; onları haksız taleplerde bulunan "hainler" olarak görür. Bu anlayışın
arkasında, halkın tek bir "kişi" olduğu, ortak bir iradesinin bulunduğu ve bu iradeyi
ancak "gerçek lider"in temsil edebileceği varsayımına dayanır. Popülist liderler,
elitizme de, çoğulculuğa da, liberalizme de karşıdır. Bu anlayışa göre, demokratik
meşruluğun tek kaynağı seçimlerde sağlanan üstünlüktür. Anayasacılığın gerektir-
diği tüm denge ve denetim mekanizmaları gereksiz ayak bağlarıdır. Jan-Werner
Mueller, popülizme örnek olarak, Venezuela'da Chavez, Macaristan'da Orhan ve
Türkiye' de Recep Tayyip Erdoğan yönetimlerini verir23 .
KUTU 12.1: DEMOKRASİ vs. KUTU 12.2: DEMOKRASİ vs. TEMEL HAK VE
ANAYASACILIK HÜRRİYETLERE SAYGI
Yukarıda açıklandığı gibi demok- Bir ülkede siyasi iktidarın seçimle belirlenmesi, o ül-
rasi etkin siyasal makamların seçimle kede siyasi iktidarın temel hak ve hürriyetlere saygı göste-
belirlenmesini öngörür. Anayasacılık receğinin garantisi değildir. iktidara kuvvet yoluyla gelmiş
ise, devletin temel organlarının kuru- bir diktatör, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini çiğ
luş ve işleyişinin anayasada belirtilen neyebileceği gibi, seçimle iş başına gelmiş bir başkan da
kurallarla ve özellikle de vatandaşla aynı şeyi yapabilir. Temel hak ve hürriyetlere saygıyı sağ
rın temel hak ve hürriyetleriyle sınırlı layan şey, seçimler değil, ülkede yazılı ve katı bir anaya-
olmasını öngörür. Yani devletin temel sanın olması, kuvvetler ayrılığının olması, hukuk devleti
organlarını işgal eden kişiler, ne ka- ilkesinin olması ve nihayet yöneticilerde hukuk kurallarıyla
dar demokratik olurlarsa olsunlar, ya- bağlılık duygusunun olmasıdır. Bunlar yoksa, bir ülkede
larıyla ve anayasa değişikliği belirtilen Oy, siyaseten meşru olmanın şartıdır. Siyaseten meş
temel hak ve hürriyetler ile bağlıdırlar. ru olmak, hukuken haklı olmak anlamına gelmez. Pekala
Kısacası siyası iktidar halktan kay- seçimlerde azınlıkta kalan hukuken haklı, çoğunluğu elde
naklanmış olsa bile anayasayla sınır eden de hukuken haksız olabilir. Halkın seçtiği bir iktidar
lıdır. Bu şu anlama gelir ki, demokrasi siyaseten meşrudur; ama anayasaya uymaz ise, hukuken
düşüncesi ile anayasacılık düşüncesi gayrimeşru olur. Keza siyaseten meşru olmak, ahlaken
arasında bir çatışma vardır ve bunlar meşru olmak anlamına da gelmez. Oy ahlakı bir değer
birbiriyle bağdaştırılması gerekir24 • değildir.
21. Steven Levitsky ve Lucan A. Way, Coınpetitive Autlıoritarianisın: Hybride Regiınes after tize Cold War,
Cambridge, Cambridge University Press, 2010, s.5-6, 15, 10-12'den nakleden Özbudun, Anayasalcılık ve
Demokrasi, op. cit., s.123-124.
22. Özbudun, Anayasalcılık ve Demokrasi, op. cit., s.122.
23. Jan-Werner Mueller, "Erdoğan and the Paradox of Populism", Project Syndicate, August 11, 2014,
https:/lwww.project-syndicate.orglcommentaıyljan-wemer-mue/ler-exaıııiııes-tlıe-uııderpiııniııgs-of-the
new-turkish-president-s-political-staying-power?; Özbudun, Anayasalcılık ve Demokrasi, op. cit., s.125.
Mueller'in "flllzat Is Popu/ism?" başlıklı bir kitabının University of Pennsylvania Press'ten Eylül
2016'da piyasaya çıkacağı duyurulmuştur.
24. Özbudun,Anayasalcılık ve Demokrasi, op. cit., s.120.
264 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
25. Bkz. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.36
26. Arsel, op. cit., s.69-72. 27. Vede!, op. cit., s.28, 72, 191-195. 28. lbid., s.192. 29.lbid.
BÖLÜM 12: DEMOKRASİ KA VRAMl 265
30. Bu prensip hakkında bkz. Arsel, op. cit., s.69-72; Pactet, op. cit., s.88.
31. Arsel, op. cit., s.69.
32. Rousseau, Toplum Sözleşmesi, Kitap II, Bölüm I ve II. (Gün yol Çevirisi, op. cit., s.35-38).
33. Rousseau, Toplum Sözleşmesi, Kitap II, Bölüm III (Gün yol Çevirisi, op. cit., s.39-40).
34. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku. op. cit., 2008, s.36.
35. Arsel, op. cit., s..71.
266 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Gerçekten de, belli bir dönemde halkın% 50+ 1'inin desteğini elde eden birik-
tidarın halkın % 50-1 'ini ezebileceğini kabul edersek, % 50-1 'in yarın çoğunluk
olma hakkını çiğnemiş oluruz. Zira% 50+1 çoğunluğu oluşturuyor diye,% 50-l'in
temel hak ve hürriyetlerini ihlal edebileceğini kabul edersek, % 50- 1 kendi görüşle
rini savunup çoğunluk haline gelemez.
Diğer yandan, azınlıkların temel haklarının tanınıp güvence altına alınmadığı
bir rejimde, yöneticileri seçme hakkı da büyük bir anlam taşımaz43 • Çünkü serbest
bir şekilde bilgi edinemeyen, kendisine sunulan alternatif politikaları tartışamayan
seçmenler, seçme haklarını da gereği gibi kullanamazlar44. Böyle bir ortamda se-
çimleri kazanan partinin gerçekten çoğunluğu temsil ettiğini söylemek mümkün
değildir. Dolayısıyla, azınlığın hakları ve serbest tartışma ortamı, bizzat "çoğunlu
ğun iradesi"nin serbest bir şekilde ortaya çıkabilmesi için de gereklidir.
Eleştiri.- Çoğulcu demokrasi anlayışı bugün için genel kabul görmüş anlayıştır.
Gerçekten de bir demokraside yönetimin çoğunluğun iradesine dayanması kadar, temel
hak ve özgürlükler de çok önemlidir. Temel hak ve özgürlüklerin olmadığı, özellikle
serbest tartışma ve yarışma ortamının bulunmadığı, kamuoyunun serbestçe oluşma im-
kanın bulunmadığı bir toplumda, çoğunluğun yönetimi, "demokrasi" değil, olsa olsa
"çoğunluğun mutlakıyeti (absolutisme de la majorite')" olur. Böyle bir yönetimi de-
mokrasi anlayışıyla bağdaştırmak oldukça güçtür.
Bununla birlikte, çoğulcu demokrasi anlayışının zaman zaman kötüye kullanıldığı
söylenebilir. Bazen dürüst ve serbest seçimler neticesinde halkın çoğunluğunun oylarını
kazanmış bir partinin yönetme hakkını ortadan kaldırmak veya onu etkisiz kılmak için
"çoğulcu demokrasi anlayışı"nın dili ve havasını taşıyan görüşler ileri sürülmektedir.
Çoğulcu demokrasi anlayışı, çoğunluğun yönetme hakkını inkar etmez. Bir ülkede, te-
mel hak ve özgürlükler garanti altındaysa, kuvvetler ayrılığı ilkesi var ise, hukuk devle-
ti ilkesine saygı gösteriliyorsa, kamuoyunun serbestçe oluşuyorsa, çoğunluğun yönetme
hakkına karşı artık çoğulcu demokrasi anlayışını ileri sürerek bir şey denemez. Ülkeyi
43. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.36. 44. Jbid.
268 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
kim yönetecek sorusuna bir demokraside verilecek tek cevap vardır: "Çoğunluk''. Ve
bu cevap "çoğunlukçu demokrasi anlayışı"na veya "çoğulcu demokrasi anlayışı"na gö-
re değişmez.
KUTU 12.4: MİLİTAN DEMOKRASİ ANLAYIŞI
"Militan demokrasi (militant democracy)" veya "mücadeleci demokrasi (fighting democracy)" anla-
yışına göre, demokrasi de kendini savunmak zorundadır. Bu anlayışa göre, bir demokrasi, kendi de-
ğerlerini korumak için siyası ifade hürriyetini ve siyası örgütlenme hakkını sınırlayabilir. Militan demok-
rasi anlayışı, Yusuf Şevki Hakyemez tarafından şu şekilde tanımlanmıştır: "Militan demokrasi, faşizm,
nasyonal sosyalizm, komünizm gibi özgürlükçü demokratik düzeni tehdit eden ve ortadan kaldırmayı
amaçlayan totaliter akımlar karşısında, kendi demokratik değerlerini korumak amacıyla bu tür yıkıcı
akımları savunan bireylerin ve grupların ifade ve örgütlenme özgürlüklerini kısıtlayan ve bunlara karşı
hukuksal, siyasal ve toplumsal alanda aktif bir tutum içerisine giren, klasik (liberal) demokrasinin ...
farklı bir yorumuduı"45.
Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere militan demokrasi anlayışının "düşünce özgürlüğünün sı
nırlandırılması" ve "siyasi parti özgürlüğünün sınırlandırılması" olmak üzere başlıca iki boyutu vardır 46 .
ikinci Dünya savaşından sonra yapılan 1949 Alman, 1947 ltalyan ve 1982 Türk Anayasası gibi ba-
zı anayasalarda militan demokrasi anlayışının izleri vardır 47 • Keza 1940'11 ve 1950'Ii yıllarda ABD ve
Federal Almanya gibi bazı ülkelerde bu anlayışını yansıtan uygulamalar olmuştur 48 . Örneğin Federal
Almanya'da 1952 yılında aşırı sağcı Sosyalist Reich Partisi, 1956 yılında aşırı solcu Alman Komünist
Partisi kapatılmıştır 49 • Özellikle not etmek gerekir ki, batı demokrasilerinde bu uygulamalar oldukça sı
nırlı kalmıştır. Nitekim Almanya'da kapatılan partilerle aynı görüşleri savunan partiler, 1960'1ı yıllarda
da kurulmuş, ancak bunlar kapatılmamıştır5°. Avrupa'da 1956'dan bu yana, sadece 2003 yılında lspan-
ya'da ETA Terör Örgütünü savunan Batasuna Partisi kapatılmıştır5 1 • Bu partinin dışında Avrupa'da -
Türkiye hariç- kapalı lan bir başka parti yoktur.
Avrupa'daki bu duruma karşılık, Türkiye'de "militan demokrasi anlayışı"nı yansıtan, daha doğrusu
ondan ilham alan uygulamalar 1990'1ı ve 2000'li yıllarda oldukça yaygınlık kazanmıştır. Örneğin Ana-
yasa Mahkemesi bu yıllarda pek çok siyasi partiyi kapatmıştır. Kapatılanlar arasında anamuhalefet
partisi (RP) de vardır (1998). Türkiye'de genel seçimlerde halkın% 47'sinin oyunu alıp iktidara gelen
iktidar partisi (AKP) hakkında da kapatma davası açılmış ve parti, Anayasa Mahkemesinde bir oy fark-
la kapatılmaktan kurtulmuştur (2008). Türkiye'de Anayasa Mahkemesinin verdiği parti kapatma kararla-
rını savunanlar, özellikle "militan demokrasi" kavramına sarılmışlardır 52 • Bu durum karşısında, Yusuf
Şevki Hakyemez, Türkiye'de "militan demokrasi" kavramının statükoyu korumada bir "can simidi" ola-
rak görüldüğünü yazmıştırss.
45. Yusuf Şevki Hakyemez, Militan Demokrasi Anlayışı, Ankara, Seçkin Yayınları, 2000, s.23.
46. lbid., s.35-62. 47. Ibid., s.91-106, 152 vd. 48. Ibid., s.81-111.
49. lbid., s.99-102 50. lbid., s.99.
51. Yusuf Şevki Hakyemez, "Türkiye'de Statükoyu Korumada Bir Can Simidi: 'Militan Demokrasi"', Türki-
ye Günlüğü, Bahar 2008, Sayı 93, s.40.
52. lbid., s.49. 53. lbid. (Makelenin başlığı).
54. Örneğin Vede!, op. cit., s.14-85, 190-238; Cadoux, op. cit., s.287, 288-291; 293-294; Debbasch et al.,
op. cit., s.181-184; Arsel, op. cit., s.53-56; Gözübüyük, Anayasa Hukuku, op. cit., s.23-49.
BÖLÜM 12: DEMOKRASİ KAVRAMl 269
Ünlü siyasal bilimci Arend Lijphart (soyadı "Laypart" diye okunur) 1984 yılında ya-
yınlanan Denıocracies: Pattern of Majoritarian and Consensus Government in Twenty-
One Countries isimli kitabında55 demokrasileri "çoğunlukçu demokrasi modeli (ma-
joritarian model of democracy)" ve "uzlaşmacı demokrasi modeli (consensus model of
democracy)" olmak üzere iki ayı modele ayırmaktadır5 6 • Arend Lijphart, aynı ayrımı
1999 yılında yayınladığı Patterns of Democracies başlıklı kitapta57 da sürdürmüştür.
Ergun Özbudun ve Ersin Onulduran, "consensus model of democracy" terimini Türk-
çeye "oydaşmacı demokrasi modeli" olarak çevirmişlerdir5 8 • Biz Türkçede "oydaşmacı de-
mokrasi" yerine "uzlaşmacı demokrasi" demenin daha güzel olduğunu düşünüyoruz59 •
UYARI: Arend Lijphart'ın kullandığı "çoğunlukçu demokrasi modeli"nin, bizim yukarıda gördüğümüz ve
özellikle Türk literatüründe kullanılan "çoğunlukçu demokrasi anlayışı" ile bir ilgisi yoktur. Lijphart'ın kullan-
dığı "çoğunlukçu demokrasi modeli" de bizim yukarıda açıkladığımız bir "çoğulcu demokrasi"dir. İngiltere
gibi "çoğunlukçu demokrasi modeli" ülkelerde de, çoğunluğun yönetme hakkı, temel hak ve hürriyetlerle
sınırlıdır; bu sistemlerde de azınlık hakları güvence altına alınmıştır ve yargı bağımsızlığı vardır.
55. Arend Lijphart, Deıııocracies: Pattern of Majoritarian and Consensus Govemment in Tıventy-One Coun-
tries, New Haven, Yale University Press, 1984. Bu kitap Türkçeye Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Ersin
Onulduran tarafından çevrilmiştir: Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., 1988.
56. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.11-35.
57. Arend Lijphart, Patterns of Democracies: Goverııment Forms and Peıformance in Thirty-Six Countries,
New Haven, Yale University Press, 1999, s.1-48.
58. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.25-35.
59. Bu konuda bkz. Ece Göztepe, "Çoğunlukçu Demokrasi Anlayışına Karşı Çoğulcu Demokrasi Modelleri:
Normatif Düzenleme Olanakları ve Bunun Sınırlılığı Üzerine Bazı Düşünceler", Çoğulcu Demokrasi -
Çoğunlukçu Demokrasi İkilemi, Ankara, TBB Yayınları, 2010, s, s.150-151.
60. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.13-14. 61. Jbid., s.14.
270 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
iradesine değil, azınlığın da rızasına dayanmalı, çoğunluk ile azınlık arasında geniş bir
anlaşma, uzlaşma, oydaşma (consensus) olmalıdır62 .
Buna göre çoğunlukçu demokrasi modeli, azınlığı dışlarken; uzlaşmacı demokrasi
modeli kapsayıcıdır63 • Şimdi bu iki modeli biraz daha yakından görelim:
çoğunluk, Katolikler azınlıktır. Katolikler kate- bir şey değildir 67 . Etnik, dilsel, dinsel grupların
gorik olarak Katolik partisine, Protestanlar Pro- nüfus sayısı değişmedikçe, bir siyasal parti ne
testan partisine oy vermektedir. Kuzey İrlan kadar başarılı olursa olsun oy oranını arttıra
maz. Böyle ayrımların olduğu yerde, nüfusça
da' da Protestanları temsil eden Unionist Parti,
azınlıkta kalan grubu temsil eden siyasal parti
Protestanlar çoğunluk (% 53) olduğu için her zaman muhalefette kalacaktır. Böyle bir
1921'den 1972'ye kadar aralıksız iktidar olmuş, partinin iktidar olması, yapacağı propaganda-
nüfus olarak azınlığı(% 44) oluşturan Katolikler nın başarısına değil, bu partinin temsil ettiği
bu dönemde iktidardan bütünüyle dışlanmıştır. etnik grubun çok çocuk yapıp nüfusunu artır
Neticede kendilerini sistemden reddedilmiş his- masına bağlıdır. Haliyle böyle bir şeyin demok-
seden Katolikler 1960'lardan itibaren kitle gös- rasiyle bir alakası yoktur. Demokrasilerde se-
terilerine başlamışlar ve ülkede Protestanlar ile çimler, nüfus sayımı değil, siyasal tercihleri be-
lirleme aracıdırlar.
Katolikler arasında iç savaş çıkrnıştır66 .
Uzlaşmacı demokrasi modeli genellikle İsviçre, Belçika, Kanada, İspanya gibi ço-
ğulcu toplum yapısının bulunduğu ülkelerde görülür. Bu ülkeler dilsel, dinsel, kültürel
ve tarihsel olarak bölünmüştür. Bu ülkelerde belirli bir grubun yönetmesi, diğer grubun
dışlanması sonucunu doğurabilir. O nedenle bu ülkelerde, sadece çoğunluk grubun de-
ğil, azınlıktaki grupların da yönetime katılması amaçlanır. Aksi takdirde, bu ülkelerde,
nüfus dengesi değişmedikçe, azınlıktaki grubun partisi sonsuza kadar muhalefette kala-
bilir. Uzlaşmacı demokrasi modelinde seçimlerde kaybedenlerin karar alma sürecinden
dışlanmaması gerektiğine inanılır70 • Seçimlerde kaybedenlerin de yönetime bazı yollar-
la, hiç olmazsa belli bir oranda katılmaları gerekir. Çoğulcu toplumlarda, çoğunluk yö-
netimi, demokrasi yerine çoğunluk diktatörlüğü anlamına gelebilir. Bu toplumlarda ge-
rekli olan şey, çatışmadan çok uzlaşmayı vurgulayan, dışlayıcı değil, kapsayıcı olan bir
demokrasi modelidir. İşte bu demokrasi modeline "oydaşmacı" veya "uzlaşmacı" de-
mokrasi modeli denir71 .
Bir Örnek: Örneğin İsviçre de türdeş bir toplum değildir. Ancak İsviçre' de
hükumet (Federal Konsey) bir çoğunluk partisi tarafından kurulmaz. Yedi üyeden olan
Konsey üyelikleri, 2:2:2: 1 formülüne göre Hıristiyan Demokratlar, Sosyal Demokrat-
lar, Radikal Demokratlar ve Halk Partisi tarafından paylaşılır. Keza yedi üyeden dördü
Almanca, ikisi Fransızca, birinin de İtalyanca konuşanlar arasından seçilmesine dikkat
edilir. Böylece ülkedeki temel siyasal eğilimler ve dilsel gruplar Hükumete yansımış
olur72 • Böylece azınlıkta olan gruplar da sisteme dahil edilmiş olur.
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 15 sayfa boyunca işlenen "Demokrasi Kavramı" konusu, Anayasa
Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 20 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.I, s.633-652). Bu ko-
nuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. ııı
67. Oktay Uygun, "Demokrasilerde Çoğunlukçu ve Çoğulcu Demokrasi Modelleri", Çoğulcu Demokrasi -
Çoğunlukçu Demokrasi, Ankara, TBB Yayınlan, 2010, s.68.
68. Lijphart, Pattems ofDemocracies, op. cit., s.34. 69. lbid., s.34-41.
70. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.25. 71. Ibid., s.25.
72. Lijphart, Pattems of Democracies, op. cit., s.32-33.
Bölüm 13
EGEMENLİĞİN KULLANILMASI
BAKIMINDAN DEMOKRASİ TİPLERİ:
Doğrudan, Temsili ve Yarı-Doğrudan Demokrasi*
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.653-696'dan özetlenmiştir. Da-
ha geniş bilgi için oraya bakınız.
1. Burada "demokrasi" kelimesi yerine "hükumet" kelimesi kullanılarak "doğrudan hükumet (gouver-
nement direct)", "temsili hükumet (gouvernement reprı!.sentatif)" ve "yarı-doğrudan hükumet (gou-
vernemeııt semi-direct)" de dendiği olur (örneğin Barthelemy ve Duez, op. cit., s.80-135). Bazen de
doğrudan "doğrudan rejim (rı!.gime direct)", "temsili rejim (rı!.giıne reprı!.sentatif)", "yarı-doğrudan
rejim (rı!.giıne semi-direct)" dendiği de olur (Örneğin Debbasch et al., op. cit., s.39-50). "Doğrudan
demokrasi", "temsili demokrasi" ve "yarı-doğrudan demokrasi" terimleri daha yerleşiktir. Biz de bu
terimleri kullanacağız.
BÖLÜM 13.- DEMOKRASİ TİPLERİ: DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ 273
I. DOĞRUDAN DEMOKRASİ
Bibliyografya.- Laferriere, op. cit., s.386-389; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.83-85; Duguit,
Traite, op. cit., s.615-638; Pactet, op. cit., 1992, s.90; Vede!, op. cit., s.132-133; Prelot ve
Boulouis, op. cit., 1991, s.82-86; Burdeau, Traite, op. cit., 1985, Cilt V, s.168-170; Ardant, op.
cit., 2005, s.165-16; Chagnollaud, op. cit., s.167-169.
A. TANIMI
"Doğrudan demokrasi (direct democracy, democratie directe)" şu şekilde
tanımlanmaktadır:
TANIM: Doğrudan demokrasi, halkın egemenliğini bizzat ve doğrudan doğruya kul-
landığı demokrasi tipidir 2 •
B.ÖRNEKLER
Doğrudan demokrasi, tarihte bazı eski Yunan sitelerinde, günümüzde de İsviç
re'nin iki dağ kantonunda görülmektedir.
2. Laferriere, op. cit., s.886; Vede!, op. cit., s.133; Debbasch et al., op. cit., s.45; Pactet, op. cit., 1992, s.90.
3. Laferriere, op. cit., s.886. 4. Vede!, op. cit., s.133. 5. Ibid. 6. Ibid. 7. Ibid.
8. Vede!, op. cit., s.133; Laferriere, op. cit., s.386-387. 9. Vede!, op. cit., s.133.
10. Roussseau, Contrat social, Livre III, Chapitre IV. 11. Debbasch et al., op. cit., s.45.
27 4 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
2. İsviçre: Landsgemeinde 16
Günümüzde doğrudan demokrasi sadece İsviçre'nin Glarus 17 Kantonunda
ve Appenzell Innerrhoden 18 Yarım Kantonunda uygulanmaktadır 19 . Yakın za-
mana kadar başka kantonlarda da doğrudan demokrasi uygulanıyordu. Ancak
Landsgemeinde, Nidwalden Kantonunda 1 Aralık 1996'da, Appenzell Ausserr-
hoden Yarım Kantonunda 28 Eylül 1997'de ve Obwalden Kantonunda 29 Ka-
sım 1998' de kaldırılmıştır20 . Dolayısıyla bu kanton ve yarım kantonlar artık
doğrudan demokrasiye örnek oluşturmamaktadırlar. Daha önce de 1848'de Schwyz
ve Zug, 1928'de de Uri Kantonlarında doğrudan demokrasiye son verilmişti 21 .
12. Laferriere, op. cit., s.387; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.83.
13. Metekler (metics) Atina'da ikamet eden yabancılardır.
14. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.83. İÖ 4'üncü yüzyılda Atina'nın nüfusunun 300,000 olduğu bunların
içinden sadece 30,000'inin Ekklesia'ya katılma hakkına sahip olduğu tahmin edilmektedir
(http://en.wikipedia.org/wiki/Athenian_democracy) (6.6.201 O).
15. http://en.wikipedia.org/wiki/Ecclesia_(ancient_Athens); Gustav Glotz, «Ekklesia», in Charles Daremberg
ve E. Saglio (sous la direction de), Dictionnaire des Antiquites grecques et romaines, Hachette, Paris,
1877-1919, s.515-531. (http://dagr.univ-tlse2.fr/sdx/dagr/feui1leter.xsp?tome=2&partie= 1&numPage=
531 &nomEntree=EKKLESIA&vue=image.
16. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.83-85; Laferriere, op. cit., s.387-389; Prelot ve Boulouis, op. cit., 1991,
s.84-84. İsviçre hakkında bkz. Maurice Batelli, Les institutions de democratie directe, Paris, Sirey, 1933;
P. Gaudement, "Les 'Landsgemeinde', survivance de la democratie directe", Pouvoirs, 1989, no 51, s.127 vd.
17. Glarus Kantonunun 2015 yılında nüfusu 40,000'dir (http://en.wikipedia.org/wiki/Canton_of_Glarus).
Kanton, 5877 nüfuslu Glarus kasabasından ve 26 köyden oluşmuş bir dağ kantonudur
(http://www.hls-dhs-dss.ch/textes/f/F7 66.php).
18. Appenzell Innerrhoden, 16.000 nüfuslu bir kasaba ve 5 köyden oluşmuş bir dağ yarım kantonudur
(Nüfus 2015 yılına aittir) (http://en.wikipedia.org/wiki/Appenzell_Innerrhoden).
19. http://en.wikipedia.org/wiki/Landsgemeinde.
20. http://en.wikipedia.org/wiki/Landsgemeinde (6.6.2010). Eski durumu için bkz.: Prelot ve Boulouis,
op. cit., s.84. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.83. 1928'e tadar Uri'de de doğrudan demokrasi uygula-
nıyordu (Prelot ve Boulouis, op. cit., s.84). Uri'deki Landsgemeinde 1928'de kaldırılmıştır (Duguit,
Traite, op. cit., s.618).
21. http://en.wikipedia.org/wiki/Landsgemeinde (6.6.2010).
BÖLÜM 13.- DEMOKRASİ TİPLERİ: DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ 275
22. Bu Landsgeıneinde'ların kökeni 1200'lere kadar uzanır. İlk Landsgeıneinde 1240'ta Schwytz Kantonun-
da kurulmuştur (Barthelemy ve Duez, op. cit., s.84).
23. http://en.wikipedia.org/wiki/Landsgemeinde. Eski toplantıların oluş şekli için bkz.: Prelot ve Boulouis,
op. cit., s.84-85. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.85;
24. http://www.kantone-web.ch/kantone/ai/en/politik/sitzung/ (6.6.201 O).
25. www.svp-gl.ch/images/landsgemeinde_small.jpg
26. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.85. (Internette yaptığımız resim taramasında bulduğumuz 2000 yıllarına
ait Landsgemeinde resimlerinde katılanların çoğunluğunun tarihi kıyafetler giymediği görülmektedir. Ör-
neğin bkz.: http://www.glariosa.ch/varia/landsgemeinde2006/index.htm
27. Buradan 1991 yılına kadar kadınların oy hakkına sahip olmadığı sonucu çıkıp çıkmaktadır.
28. Prelot ve Boulouis, op. cit., s.84-85; Laferriere, op. cit., s.388; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.84.
29. Landaınann bir nevi cumhurbaşkanıdır (Barthelemy ve Duez, op. cit., s.84).
30. Prelot ve Boulouis, op. cit., s.84-85; Barthelemy ve Duez, 84.
27 6 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
KUTU 13.2: New England (ABD): Town Meeting.- Amerika Birleşik Devletlerinde New
England bölgesindeki yer alan Connecticut, Maine, Massachusetts, New Hampshire ve Vermont
eyaletlerinde yer alan bazı "kasaba (town)"larda33 , isviçre'deki Landsgemeinde'lara benzeyen
town meeting denen halk meclisleri toplanmaktadır • isviçre'dekinin aksine town meeting'ler ka-
34
saba meydanında değil, genellikle bir okul amfisinde yapılır. Toplantı olağan olarak yılda bir ve-
ya birkaç defa yapılır. Keza kasaba yöneticileri (se/ectmen) veya seçmenlerin belirli bir yüzdesi-
nin istemesi üzerine town meeting olağanüstü toplantıya (special town meeting) çağrılabilir •
35
Town meeting'lerin toplanma ve çalışma usullerine, görev ve yetkilerine ilişkin kurallar, eya-
letten eyalete ve keza aynı eyalette kasabadan kasabaya değişir. Bu nedenle bu konuda hepsi
için geçerli bir şey söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte örneğin Vermont eyaletindeki
town meeting'lerin toplanma ve çalışma usulü şöyledir: Town meeting yılda bir defa Mart ayının
ilk Salı günü yapılır. Mart ayının ilk Salı günü, "town meeting günü" olarak anılır ve resmi tatildir.
Town meeting'in görevi, yerel görevlileri seçmek, yıllık bütçeyi onaylamak ve diğer işleri karara
bağlamaktır. Toplantı, "town meeting başkanı (town meeting moderatoı)"nın başkanlığında yapı
lır. Toplantıya o kasabada ikamet eden isteyen her seçmen katılabilir. Toplantıda kararlar, top-
lantıya katılanların oylarıyla alınır. Bazı kasabalarda oylama gizli, bazılarında açık yapılır36 •
KUTU 13.3: Türkiye'de Doğrudan Demokrasi Var mı? "Köy Derneği".- Acaba Türkiye'de
ulusal düzeyde olmasa bile yerel düzeyde, kasaba, köy düzeyinde doğrudan demokrasiyi andı
ran uygulamalar var mıdır? Bir köyün veya kasabanın halkının bir meydanda toplanıp, karşılaş
tıkları ortak sorunları tartışması ve bunlar hakkında birtakım kararlar alması ve keza kendi yerel
yöneticilerini bu toplantılarda denetlemeleri her zaman mümkündür. Bir köy halkının karşılaştık
ları sorunları tartışmak ve karara bağlamak amacıyla toplanmalarını engelleyen bir hüküm her-
halde hukukumuzda olmasa gerekir. Bu nedenle Türkiye'de binlerce köy içinde doğrudan de-
mokrasiyi sadakatle uygulayan birçok köyün olması ihtimal dışı değildir. Nitekim 18 Mart 1924
tarih ve 442 sayılı Köy Kanunu, köyde bulunan tüm seçmenlerden oluşan "köy derneği" isimli bir
kurul öngörmektedir. Köy derneğinin bazı konularda karar alma yetkisi de vardır. "Köy derneği"
bir nevi doğrudan demokrasi uygulaması niteliğindedir. Şüphesiz, bu "köy dernekleri"nin fiilen
çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa etkili olup olmadığı bir başka sorundur. Keza köylerde yapılması
ihtimal dahilinde olan yarı-doğrudan demokrasi toplantılarına ne isim verildiği ve bunların kanun-
da öngörülen "köy derneği"ne uyup uymadığını araştırmak gerekir. Biz bu konuda bir araştırma
ya rastlayamadık. Bu ilginç konu üzerinde çalışılması gerekir.
37. Esmein, op. cit., 1928, c.I, s.436-437; Jeanneau, op. cit., 1991, s.30-331; Slobodan Milacic, Droit
coııstitutioııııel et iııstitutioııs politiqııes, Bordeaux, Librairie Montaigne, (Cours polycopies), 1990-1991,
s., s.65-70; Chagnollaud, op. cit., s.168.
38. Cadart, op. cit., c.I, s.190; Vede!, op. cit., s.131; Pactet, op. cit., 1992, s.90; Cadoux, op. cit., c.I, s.291.
39. Cadart, op. cit., c.I, s.191.
40. Rousseau, Toplum Sözleşmesi, Kitap II, Bölüm I, (Çev. Günyol, op. cit., s.35).
41. Rousseau, Toplum Sözleşmesi, Kitap III, Bölüm 15, (Çev. Günyol, op. cit., s.108-113).
42. Rousseau, Toplum Sözleşmesi, Kitap III, Bölüm 15. (Çev. Günyol, op. cit., s.109).
43. Cadoux, op. cit., c.I, s.291; Cadart, op. cit., c.I, s.191.
44. Siyaset bilimi açısından bu konu hakkında yapılan bir çalışma için bkz. Sertaç Serdar, "İnternet Demok-
rasisi", Bilgi ve Toplum, 1999, Sayı 2, s.9-16.
278 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
A. GENEL OLARAK
"Temsili demokrasi (democratie representative)" şu şekilde tanımlanır:
Diğer bir ifadeyle temsilı demokraside, "temsilci" denen kişileri halk seç-
mekte ve bu kişiler ise egemenliği kendi adlarına değil, halk adına kullanmak-
tadırlar46.
B. TEMSİL KAVRAMI
Temsil Kavramının Özel Hukuktan Anayasa Hukukuna Geçişi.- Ana-
yasa hukukunda "temsil (representation)" kavramı özel hukuktan alınmıştır53 .
Özel hukukta temsil, "bir kimsenin hüküm ve sonuçları başka bir şahsın hukuk
alanında doğmak üzere o şahsın ad ve hesabına hukuki işlem yapma yetkisi"
olarak tanımlanmaktadır54 . Kısacası temsilde "temsilci (representant)" denen
kişinin yaptığı işlemler, "temsil olunan kişi (represente')"nin nam ve hesabına
hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Temsilcinin istemesi, temsil olunanın istemesi
yerine geçer. Temsilcinin irade beyanı, temsil edilen kişinin malvarlığında hu-
kuki sonuçlar doğurur. Özel hukuktaki bu temsil teorisi, daha Roma' da ve Orta
Çağda siyasal iktidarın temsili alanına da yansıyordu 55 • Ancak temsil teorisinin,
siyasal alana tam olarak uygulanması 1789 Fransız Devriminden sonra, özellik-
le 1791 Fransız Anayasasıyla olmuştur56 •
Temsil kavramının siyasal alana uygulanması sonucu, millet "temsil olu-
nan kişi (represente')", halkın seçtiği kişiler de "temsilci (representant)" olarak
kabul edilmişlerdir 57 . O halde, temsili demokraside, halkın seçtiği temsilcinin
iradesi, milletin iradesinin yerine geçer. Temsilcinin istediği şey, milletin iste-
diği şey gibidir. Keza temsilcilerin yaptığı işlemler, kendi adlarına değil, temsil
ettikleri milletin nam ve hesabına hüküm ve sonuç doğururlar58 •
KUTU 13.5: "Temsilci"-"Görevli" Ayrımı.- Egemenliğin kullanılması hakkını milletten dev-
ralmış kişiler, ''temsilci (representant)"dir. Bunlar millet adına ve onun yerine irade açıklama yetkisine
sahiptirler. Açıkladıkları irade sanki milletin doğrudan iradesiymiş gibi, sınırsız ve aslı (originaire,
initiale) bir iradedir59 . Buna karşılık, "görevliler (agents)" ve "memurlar (fonctionnaires)"lar, milletin tem-
silcileri aracılığıyla açıkladığı iradesini yerine getiren kişilerdir60 . Demokrasi teorisi, "görevli" veya "me-
murlar"ın değil, ''temsilci"lerin seçim yoluyla belirlenmesini öngörür. Örneğin, üniversite rektörlerinin
veya dekanlarının seçim yoluyla belirlenmesi yolundaki düşünceler ve uygulamaların klasik tem-
sili demokrasi teorisiyle bir alakası yoktur. Çünkü bunlar "temsilci" değil, "görevli"dir.
;rn. Y.~del, op. cit., s.134 59. Laferriere, op. cit., s.398. 60.lbid. 61. lbid., s.399.
62. lbid., s.400. 63. lbid. 64. lbid. 65. lbid. 66. lbid. 67. lbid.
BÖLÜM 13.- DEMOKRASİ TİPLERİ: DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ 281
71. Laferriere, op. cit., s.401; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.91.
72. Laferriere, op. cit., s.401-402; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.91-92.
73. Eren, op. cit., c.I, s.414.
74. Laferriere, op. cit., s.401; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.92; Milacic, op. cit., s.78.
75. Laferriere, op. cit., s.401. 76. Ibid.
77. Akıntürk ve Karaman, op. cit., s.318. 78. Laferriere, op. cit., s.402; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.92.
79. Milacic, op. cit., s.78. 80. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.92.
BÖLÜM 13.- DEMOKRASİ TİPLERİ: DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ 283
81. Akıntürk ve Karaman, op. cit., s.317. 82. Lafeniere, op. cit., s.402; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.92.
83. Akıntürk ve Karaman, op. cit., s.318. 84. Lafeniere, op. cit., s.402; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.92.
85. Milacic, op. cit., s.78. 86. Laferriere, op. cit., s.402.
87. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.92-93; Lafeniere, op. cit., s.402.
88. Fransa' da emredici vekalet, 24 Ocak 1789 ve 23 Haziran 1789 tarihli reglement'lar ile kaldırılmıştır.
89. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.92. 90. Gürbüz, Anayasalar, op. cit., s.212. 91. Ibid., s.214.
92. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.93-94; 101-103; Milacic, op. cit., s.80-82; Lafeniere, op. cit., s.406-408;
Vede!, op. cit., s.136.
284 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Bütün milletin temsili ilkesinden çıkan pratik sonuç ise şudur: Bir millet-
vekili seçildikten sonra, o milletvekilinin seçim çevresinin ülke topraklarından
çıkıp komşu bir devlet tarafından ilhak edilmesi veya bağımsız bir devlet kur-
ması halinde, o milletvekilinin milletvekilliği sona ermez. Çünkü milletvekili
seçildikten sonra seçim bölgesiyle bağlantısı kopar; bütün milletin temsilcisi
haline gelir. Örnekler için Kutul3.6'ya bakınız.
KUTU 13.6: Bütün Milletin Temsili İlkesine Örnekler
Fransa'dan Örnek: Örneğin Alsace Türkiye'den Örnek: 23 Nisan 1920'de açılan birinci dö-
ve Lorraine bölgelerini Almanya'ya ve- nem Büyük Millet Meclisinde 5 adet Batum milletvekili var-
ren Frankfurt Andlaşması, Fransa'da dı 105. Ancak 16 Mart 1921 tarihinde imzalanan Moskova Ant-
1871 'de Millet Meclisi tarafından onay- laşmasıyla Batum Gürcistan'a bırakılmıştı. Buna rağmen bu
lanınca, bu bölgelerden seçilmiş millet- milletvekillerinin görevlerine birinci dönem TBMM'nin resmen
vekilleri, bunu protesto etmek için istifa sona erdiği tarih olan 16 Nisan 1923 tarihine kadar devam
etmişler; ancak istifaları, bu milletvekil- ettiği, bunların Meclis çalışmalarına katıldığı anlaşılmaktadır.
lerinin seçim çevrelerini değil, bütün Örneğin bkz: TBMM Zabıt Ceridesi, 1. Dönem, 26. Cilt, 161.
Fransız milletini temsil ettikleri gerek- Birleşim, Sayfa 6 (23.12.1338) (www.tbmm.gov.tr) (Örneği
çesiyle reddedilmiştirrn4. bana bildiren Metin Baykan'a teşekkür ederim. K.G.)
101. Laferriere, op. cit., s.403; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.103-104; Vede!, op. cit., s.134.
102. Laferriere, op. cit., s.403; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.103.
103. Fabre, op. cit., 1970, s.206.
104. Laferriere, op. cit., s.405; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.104; Vede!, op. cit., s.134. Buna karşılık Fran-
sa' da 1962'de Cezayir'in bağımsızlığından sonra, Cezayir'den seçilmiş olan 102 parlamenterin vekalet-
leri 4 Temmuz 1962 günlü Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile sona erdirilmiştir (Fabre, op. cit., 1970,
s.206-207). Bu uygulama, temsili vekalet ilkesiyle bağdaşmaz.
105. http://www.tbmm.gov.tr/TBMM_Album/Ciltl/index.html, s.40-41
286 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Bütün milletin temsili ilkesi, ilk defa, 1791 Fransız Anayasası tarafından "il-
lerde seçilen temsilciler bir ilin değil, ama bütün milletin temsilcisi olacaklardır"
denilerek öngörülmüştür (Titre III, Chapitre I, Section 3, Article 7). 1791 Fransız
Anayasasının bu formülü gerek sonraki Fransız Anayasaları, gerek başka ülke ana-
yasaları tarafından izlenmiştir. Türk Anayasaları da bu formülü benimsemiştir.
1876 Kanun-u Esasisinin 71 'inci maddesi "Heyet-i Mebu-san azasının herbiri ken-
dini intihap eden dairenin ayrıca vekili olmayıp umum Osmanlıların vekili hük-
mündedir" demektedir. Keza 1982 Türk Anayasasının 80'inci maddesine göre,
"Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçen-
leri değil, bütün milleti temsil ederler".
2. Kolektif Vekalet İlkesi (Tek Tek Milletvekillerine Değil, Milletvekil-
lerinin Bütününe Verilmiş Vekalet) 106 .- Temsili vekalet teorisine göre, ege-
menliğin kullanılması konusundaki vekalet, millet tarafından milletvekillerine
tek tek (ut singuli) değil, bir bütün (in glabo) olarak verilmiştir 107 . Diğer bir
ifadeyle, egemenliğin temsili konusundaki vekaleti milletten, tek tek milletve-
killerinin şahısları değil, onların bütünün oluşturduğu organ, yani parlamento
almıştır 108 • Çünkü egemenlik devredilemez ve parçalanamaz bir şey olduğuna
göre millet, onu parça parça milletvekillerine devretmiş olamaz. Yani egemen-
lik, nasıl tek tek seçmenlerde bulunmuyorsa, onun kullanımı da tek tek millet-
vekillerine verilemez. Diğer bir ifadeyle, egemenlik kökeni bakımından nasıl
milletin bütününe aitse, egemenliğin kullanımı da aynı şekilde milletin temsil-
cilerinin bütününe aittir109 • Açıkçası, kökeni itibarıyla bölünmemiş bir şeyin,
kullanılması itibarıyla da bölünmesi mümkün değildir. O halde, "temsilci (re-
presentatnt)" sıfatı tek tek milletvekillerine değil, milletvekillerinin oluşturdu
ğu topluluğa, yani meclise aittir 110 • Dolayısıyla meclisin yasama yetkisini kul-
lanırken dayandığı vekalet, her seçim çevresinin bir milletvekiline verdiği bi-
reysel vekalet değil, milletin bütünü tarafından meclisin bütününe verilmiş olan
bir "kolektif vekalet (mandat collectif)"tir111 •
3. Genel Vekalet112 .- Milletin, milletvekillerinin bütününe verdiği vekaletin
konusu nedir? Temsili vekalet teorisine göre, bir temsili demokrasi sisteminde,
milletin temsilcilerine verdiği vekalet, bir "özel vekalet" değil, bir "genel vekalet
(mandat general)"tir 113 • Yani, temsili demokrasi sisteminde parlamento milletten,
belirli birtakım işlemleri yapmak için değil, milleti temsil etmek için genel bir ve-
kalet almıştır. Bu şu anlama gelir ki, parlamento yetki sahası alanında ortaya çıka
bilecek her konuda, her meselede, millet yerine geçerek istemek, yani millı iradeyi
açıklamak, daha açıkçası millet adına ve hesabına karar almak yetkisine sahiptir.
İşte milletin parlamentoya verdiği vekaletin konusu geneldir. Millet kendisini her
konuda her alanda temsil ettirmek için bu vekaleti vermiştir 114 •
106. Laferriere, op. cit., s.403-404; Fabre, op. cit., 1970, s.207; Vede!, op. cit., s.134; Cadart, op. cit., s.195.
107. Laferriere, op. cit., s.403; Fabre, op. cit., 1970, s.207.
108. Laferriere, op. cit., s.403. 109. lbid. 110. lbid. 111. lbid.
112. Laferriere, op. cit., s.404; Fabre, op. cit., 1970, s.207.
113. Laferriere, op. cit., s.404; Fabre, op. cit., 1970, s.207.
114. Laferriere, op. cit., s.404; Fabre, op. cit., 1970, s.207.
BÖLÜM 13.- DEMOKRASİ TİPLERİ: DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ 287
4. Emredici Vekalet Yasağı 115 .- Temsili vekalet teorisine göre millet ile
milletvekilleri arasındaki vekalet ilişkisi emredici nitelikte değildir. Temsili
demokrasi sistemlerinde "emredici vekalet yasağı (interdiction du mandat im-
peratif)'' vardır. Emredici vekaletin ne olduğunu biraz yukarıda gördük. Onun
için burada tekrar görmüyoruz. Temsili demokrasi sistemi emredici vekalet il-
kesini dışlar. Çünkü bu anlayışa göre temsili demokraside, milletin bütünü tara-
fından parlamento bütününe bir vekalet verildiğine göre, emredici vekalet söz
konusu olamaz. Zira yukarıda da görüldüğü gibi, emredici vekalet, milletveki-
linin kendisini seçen seçim çevresine şahsi olarak tabi olmasını gerektirir. Bu
ise milletvekilinin vekalet yetkisini bireysel olarak kendisini seçen seçim çev-
resinden almasını gerektirir. Oysa yukarıda görüldüğü gibi, temsili vekalet an-
layışında, bütün milletin temsili ve kolektif temsil ilkeleri vardır. Yani temsili
vekalet, seçim çevreleri tarafından tek tek milletvekillerine değil, milletin bütü-
nü tarafından milletvekillerinin bütününe, yani parlamentoya verilir. O halde,
belirli bir seçim çevresinden bireysel bir vekalet almamış olan milletvekilinin,
kendisini seçen seçim çevresine tabi olması, onun emir ve talimatlarıyla bağlı
olması teorik olarak mümkün değildir 116 .
115. Laferriere, op. cit., s.405-406; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.93-101; Vede!, op. cit., s.135-136.
116. Laferriere, op. cit., s.405. 117. lbid. 118. Ibid., s.405-406.
i 19. İ876 Kanun-u Esasısi, m.71; 1921 TeşkiHit-ı Esasiye Kanunu, m.5/son; 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanu-
nu, m.13, 1961 Anayasası, m.76; 1982 Anayasası, m.80.
288 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
1. Referandum
Bibliyografya.- Laferriere, op. cit., s.421-435; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.112-113; Vedel,
op. cit., s.136-138; Fabre, op. cit., 1970, s.219-221; Ardant, op. cit., s.176-183; Burdeau, Trai-
te... , op. cit., c.5, s.168-190; Turpin, op. cit., s.243-252; Michele Guillaume-Hofnung, Le rıife
randımı, Paris, PUF, 1987; Jean-Louis Quermonne, "Le referendum: essai de typologie pros-
130. Vede!, op. cit., s.136. 131. Laferriere, op. cit., s.420.
132. Vede!, op. cit., s.136. 133. Laferriere, op. cit., s.420.
290 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
pective", Revue du droit public, 1985, s.577-589. Jacques Robert, "L'aventure referendaire",
Recueil Dalloz Sirey, 1984, 41e Cabier, Chronique XL, S.241-252.
b) Bağlayıcılığı Bakımından
134. Benzer tanımlar için bkz. Ardan!, op. cit., s.177; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.112; Fabre, op. cit.,
1970, s.219, Vede!, op. cit., s.127; Laferriere, op. cit., s.421; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.112.
135. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.112. 136. Laferriere, op. cit., s.424, 432; Vede!, op. cit., s.137.
137. Laferriere, op. cit., s.424. 138. Laferriere, op. cit., s.432-433; Vede!, op. cit., s.137.
139. Laferriere, op. cit., s.432-433; Vede!, op. cit., s.137.
140. Laferriere, op. cit., s.432; Vede!, op. cit., s.137; Ardant, op. cit., s.178; Jacques Robert, "L'aventure re-
ferendaire", Recueil Dalloz Sirey, 1984, 41e Cahier, Chronique XL, s.243.
BÖLÜM 13.- DEMOKRASİ TİPLERİ: DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ 291
c) Başvuruluşu Bakımından
bb) İhtiyarı Referandum 149.- "İsteğe bağlı" veya "ihtiyari referandum (re-
ferendum facultatif)", belli makamların isteğine bağlı olarak başvurulan refe-
randum türüdür. Bu durumda, kanunun parlamento tarafından kabul edilmesin-
den sonra belli bir süre içinde belli makamların (bizzat parlamento, cumhur-
başkanı, hükumet, belli bir sayıda seçmen topluluğu) istemesi durumunda ka-
nun referanduma sunulur. Örneğin Türkiye'de Anayasanın değişikliği usulün-
de, belli bir durumda, cumhurbaşkanının isteğine bağlı referandum hali vardır.
1982 Anayasasının 175'inci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla kabul ettiği bir anayasa değişikliği tek-
lifini Cumhurbaşkanı referanduma sunabilir.
d) Konuları Bakımından
metni hazırlayan kişiye karşı yapılan bir güven oylaması niteliğine bürünür. Üstelik plebisit usu-
lüne genellikle olağanüstü dönemlerde ve anti demokratik usuller altında başvurulur. Genelde,
otoriter eğilimli bir yönetici, iktidarını daha da güçlendirmek için, bir halkoylaması organize eder.
Ancak bu oylamada kısıtlı bir özgürlük ortamında yapılır. Muhaliflere propaganda özgürlüğü şu
veya bu şekilde tanınmaz. Halkoylamasına sunulan tasarı üzerinde herhangi bir tartışmaya,
özellikle, aleyhte eleştiriye izin verilmez . Halk baskı altında tutulur; şiddet uzaktan ya da ge-
155
rektiğinde yakından hissettirilir; özetle, oylama esnasında bir "korku atmosferi" hakimdir 156 • Bu
150. Laferriere, op. cit., s.434; Vede!, op. cit., s.137; Fabre, op. cit., 1970, s.220; Robert, op. cit., s.245.
151. Laferriere, op. cit., s.434; Vede!, op. cit., s.137; Fabre, op. cit., 1970, s.220; Robert, op. cit., s.245.
152. Plebisit konusunda bkz. Gözler, Kurucu İktidar, op. cit., s.87-92; Vede!, s.115; Pactet, s.94-95; Cadart,
op. cit., s.210-213; Robert, op. cit., s.245-246; Cadoux, op. cit., 1988, c.I, s.183; Claude Leclercq, Droit
constitutionnel et institutions politiques, Paris, Litec, 8. Baskı, 1992, s.180-186; C!aude Emeri,
"Elections et referandums", in Madeleine Gravitz ve Jean Leca, Traite de science politique, Paris, PUF,
1985, Cilt 2, s.334-345; Guillaume-Hofnung, op. cit., s.14-16; Jean-Marie Denquin, Referendum et
plebiscite, Paris, LGDJ, 1976.
153. Cadart, op. cit., c.l, s.211; Prelot, op. cit., s.203; Burdeau, Traite, c.Ill, s.230.
154. Robert, "L'aventure referendaire", op. cit., s.245; Cadoux, op. cit., s.183.
155. Örneğin 1982 Anayasasının kabulü için yapılan referandumda, Anayasanın kabulü için devlet
propagandası yapılırken, Anayasaya karşı "hayır" oyu propagandası yapmak resmen yasaklanmıştı.
156. Chantebout, op. cit., 2004, s.29; Pactet, op. cit., 1992, s.71; Prelot, op. cit., s.203.
BÖLÜM 13.- DEMOKRASİ TİPLERİ: DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ 293
nedenle, plebisitin, bir "muhalefetsiz seçim", bir "rakipsiz yarış" olduğu ileri sürülmüştür 157 • Bu
nedenlerden dolayı plebisitlerden her zaman "evet" sonucunun çıktığı görülmüştür. Üstelik bu
"evet" yüzde 90'Iarı geçen bir çoğunluğu yansıtır.
Plebisitin en güzel örneği olarak, Fransa'da Vlll'inci yılda (1799) Napoleon Bonaparte'ın hal-
ka kabul ettirdiği Anayasa gösterilebilir. Napoleon, kendisine karşı oldukça saygılı davranan bir
komisyon tarafından hazırlanan anayasayı, üzerinde hiçbir tartışma yapılmasına müsaade et-
meksizin halkoyuna sunmuştur •
158
Daha sonraları, otoriter rejimlerin hemen hemen hepsi, kendilerini demokratik bir kılıf altında
gizleyebilmek için bu yola başvurmuşlardır. Genelleştirilerek denebilir ki, plebisit otoriter rejim-
lerde yapılan referandumun normal tarzıdır. Otoriterler, plebisite demokratik bir anlam atfederler.
Böylece kendilerini meşrulaştırdıkları na inanırlar •
159
3. Halk Teşebbüsfi163
Referandum ve halk vetosu istenmeyen kanunu engelleyebilir; ama halkın
istediği kanunun çıkmasını sağlayamaz. İşte halkın istediği ama parlamentonun
çıkarmaya yanaşmadığı kanunun çıkarılmasını sağlayıcı yarı-doğrudan demok-
seçilen temsilci, halk kendisinden memnun kalmasa bile, o süre dolmadan gö-
revden alınamaz. İşte "temsilcilerin azli (revocation des elus)", halkın çalışma
sından memnun kalmadığı temsilcilerini görevden almasına imkan veren bir
usuldür. Bu usulde, temsilcisinden memnun kalmayan seçmenler, temsilcinin
görevden alınması ve yerine yeni birisinin seçilmesini kendi aralarından imza
toplayarak teklif ederler. İmza sayısı seçmenlerin belirli bir oranına veya belirli
bir sayısına ulaşırsa, temsilcinin görevden alınması ve yerine yeni birisinin se-
çilmesi için seçim yapılır.
Temsilcilerin azli usulünün "bireysel" ve "kolektif' olmak üzere iki deği
şik şekli vardır.Bireysel azil usulü Amerika Birleşik Devletlerinin bazı eyalet-
lerinde, "kolektif azil" usulü İsviçre'nin bazı kantonlarında uygulanmaktadır.
a) Recall (Geri Çağırma) 173 .- "Recall [ricôl okunur] (geri çağırma)" usulü
bir bireysel azil usulüdür ve Amerika Birleşik Devletlerinin bazı eyaletlerinde
uygulanmaktadır 174 • Recall sadece temsilciler için değil, bazı kamu görevlileri,
hatta yargıçlar için de uygulanabilecek bir usuldür. Bu usul iki aşamalıdır. Bi-
rinci aşama teklif aşamasıdır. Bir temsilci hakkında recall usulünün başlatıla
bilmesi için teklifin belli süre içinde (örneğin 60 gün) belli bir sayıda (seçmen-
lerin % 10 ila % 35'i arasında değişir) seçmen tarafından imzalanması gere-
kir175. Bu şart gerçekleşmişse, ikinci aşama olan seçim aşamasına geçilir. Bu
seçimde hakkında recall usulü uygulanan temsilci de aday olabilir. Seçim neti-
cesinde başka aday seçilmişse, ilk temsilci böylece görevden alınmış olur. Ama
hakkında recall usulü uygulanan temsilci tekrar seçilirse, seçim masraflarını
recall usulünü başlatan imzacı seçmenler öder 176 •
Amerika Birleşik Devletlerinde recall usulüne nadiren başvurulur. Çünkü
teklif edilmesi yukarıda görüldüğü gibi zor şartlara bağlanmıştır 177 • Örneğin Ca-
lifornia'da 38 recall teşebbüsünden KUTU 13.8: Bir Recai/ Örneği: Wisconsin'de
sadece üçü yeterli imzayı toplayabil- komünistlere karşı bir "cadı avı" başlatan senatör
McCarthy'ye karşı 1954 yılında reca/1 us0lü başla
miş ve seçim aşamasına geçebilmiştir.
tılmış, ancak bu teşebbüs us0I eksiklikleri nedeniy-
Bunlardan da ikisinde iki senatör le başarısızlığa uğramıştır. Toplanan 403.000 im-
(1913'te senatör Black ve 1914'te se- zadan 48.000'i geçersiz sayılmıştır (Chantebout,
natör Grant) azledilmişlerdir 178 . op. cit., 2004, s.205).
173. Laferriere, op. cit., s.427-428; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.100; Debbasch, et al., op. cit.,
s.48; Chantebout, op. cit., 2004, s.201-202; Fabre, op. cit., 1970, s.217; Yves Meny, "Initia-
tive populaire, referendum et recall dans !es Etats americaines", Pouvoirs, 1978, no 7, s.107-113.
174. Örneğin Los Angeles, Oregon, ldaho, North Dakota, vb. Sekiz eyalette recall bütün seçimle
gelen görevliler için uygulanabilir. Bazılarında hakimler için uygulanamaz. Bazılarında ise
sadece yerel düzeyde uygulanabilir (Bkz. Meny, op. cit., s.109-110).
175. Milacic, op. cit., s.79.
176. Chantebout, op. cit., 2004, s.205; Laferriere, op. cit., s.428.
177. Chantebout, op. cit., 2004, s.205.
178. Milacic, op. cit., s.80.
296 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
179. Laferriere, op. cit., s.427; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.100; Debbasch, et al., op. cit.,
s.47; Fabre, op. cit., 1970, s.217.
180. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.100.
181. Laferriere, op. cit., s.427.
182. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.100.
183. Chantebout, op. cit., 2004, s.204.
184. Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.l, s.688-696.
BÖLÜM 13.- DEMOKRASİ TİPLERİ: DOĞRUDAN, TEMSİLİ VE YARI-DOĞRUDAN DEMOKRASİ 297
185. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.175'te yer alan Tablo 12.1. (Sadece ulusal ve federal düzey-
deki halkoylamaları ele alınmıştır).
186. http://www.admin.ch/ch/f/pore/va/vab_2_2_4_1.html
187. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.175'te yer alan Tablo 12.1.
Bölüm 14
SEÇİMLER*
İşte şimdi "seçim" ve "oy" konusunu burada göreceğiz. Burada önce "oy
hakkı"nı, sonra da "seçim sistemleri"ni göreceğiz.
PLAN:
1. Oy Hakkı
A. Bazı Kavramlar
B. Oy Hakkının Şartlan
C. Oy Hakkının İlkeleri
II. Seçim Sistemleri
A. Çoğunluk Sistemi
B. Nispı Temsil Sistemi
I.OYHAKKI
Bibliyografya.- Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.91-94, 267-285; Arsel, Türk
Anayasa Hukukunun Umumı Esasları, op. cit., s.176-135; Teziç, op. cit., 2009, s.252-284;
Arsel, op. cit., s.174-180; Laferriere, op. cit., s.459-5444; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.290-
300; Vedel, op. cit., s.335-361; Cadart, op. cit., c.I, s.230-248; Jeanneau, op. cit., s.37-45;
Cadoux op. cit., c.I, s.224-232; Pactet, op. cit., s.96-98; Chantebout, op. cit., s.97-100; Turpin,
op. cit., s.201-230; Tunçer Karamustafaoğlu, Seçme Hakkıııııı Demokratik İlkeleri, Ankara,
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınlan, 1970; Jean-Marie Cotteret ve Claud Emeri,
Seçim Sistemleri, Çev. Ahmet Kotil, İstanbul, İletişim Yayınları, 1991.
* Bu bölüm, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.697-741'den özetlenmiş
tir. Daha geniş bilgi için oraya bakınız.
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 299
Biz burada ilk önce oy, seçim ve oy hakkı gibi konumuz ile ilgili bazı kav-
ramları (A), sonra sırasıyla "oy hakkının şartları"nı (B), ve "oy hakkına hakim
olan temel ilkeleri" (C) göreceğiz.
A. BAZI KAVRAMLAR
Oy.- "Oy (suffrage)", bir kişinin seçilmesi veya bir metnin kabul edilmesi
veya reddedilmesi konusunda açıklanan irade beyanıdır. Oy, oy hakkına sahip
olan kişinin bir pusulayı (bulletin) sandığa atmasıyla kullanılır 1 • Bu anlamda
"oy", saf temsili demokrasi sistemlerinde sadece "seçiın''lerde kullanılır. Yarı
doğrudan demokrasi sistemlerinde ise seçimlerin yanında, "referandum" gibi
yarı-doğrudan demokrasi araçları münasebetiyle de kullanılır. O halde "oy"
kavramı, gerek seçimlerde kullanılan oyu, gerekse referandum gibi yarı
doğrudan demokrasi araçlarında kullanılan oyu içerir. Ve bu nedenle "oy" kav-
ramı, "seçim" ve "oylama" kavramlarını içerir.
--------
Oy Hakkının Şartları Oy Hakkının İlkeleri
1. Genel Oy ilkesi
Olumlu Şartlar Olumsuz Şartlar 2. Eşit Oy ilkesi
1. Vatandaşlık 1. Ehliyetsizlik 3. Tek Dereceli Seçim veya Doğrudan Oy ilkesi
2. Yaş 2. Liyakatsizlik 4. Bireysel Oy ilkesi
3. Seçmen Listesine 5. Kişisel Oy ilkesi
Yazılı Olmak 6. Gizli Oy ilkesi
7. MecburT Oy ve ihtiyarı Oy ilkeleri
8. Serbest Oy veya Seçimlerin Serbestliği ilkesi
9. Açık Sayım ve Döküm ilkesi
1O. Seçim Uyuşmazlıklarının Yargısal Çözümü ilkesi
1. Cadoux, op. cit., c.I, s.223. 2. Laferriere, op. cit., s.458. 3. lbid., s.459.
300 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTAB!
B. OY HAKKININ ŞARTLARI
1. Olumlu Şartlar
Oy hakkına sahip olmanın genel olarak üç tane olumlu şartı vardır: Vatandaş
lık, yaşve seçmen kütüğüne yazılı olmak.
a)Vatandaşlık6 .- Oy hakkına sahip olabilmenin birinci koşulu, "vatandaş
lık"tır.
Oy verme hakkı bir siyasal hak olduğuna göre, anayasaların bu hakkı sade-
ce kendi vatandaşlarına tanıması gayet doğaldır.
örneğin 1982 Türk Anayasasının 67'nci maddesine göre, seçimlerde oy kullanma hakkı,
"vatandaşlara" ait bir haktır. Benzer hükümler başka ülkelerin anayasalarında da bulunmaktadır.
Bununla birlikte, bazı ülkelerde yabancılara da yerel seçimlerde oy kullanma hakkının verildiği
görülmektedir7 . Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri için bu böyledir. Avrupa Parlamentosu 14 Şu
bat 1988 tarihli kararıyla üye ülkelerdeki yerel seçimlerde yabancılara oy hakkının tanınmasını
isterniştir8. Maastricht Andlaşmasından sonra Fransa'da kabul edilen 25 Haziran 1992 tarihli
Anayasal Kanun da Avrupa Birliği vatandaşlarına Fransa'da yerel seçimlerde seçme ve seçilme
hakkım tanımıştır'>.
b) Yaş 10 .- Oy hakkına sahip olmak için, küçük olmamak, belli bir olgunluğa
ulaşmış olmak doğal olarak karşılanmaktadır 11 • Bu nedenle, anayasalar oy hakkına
sahip olmak için belli bir yaşta olmayı şart koşmaktadırlar. Bu yaş koşuluna "seçim
rüştü (majorite electorale)" 12 veya "siyasi rüşt (majorite politique)" 13 de denmektedir.
Siyası rüşt yaşı düşme eğilimindedir. Örneğin Fransa'da 1814'te siyası rüşt yaşı 30
iken, 1830'da 25'e, 1848'de 2l'e ve 1974'te 18'e indirilrniştir 14 • Türkiye'de benzer bir ge-
lişme olmuştur: 1982 Anayasasına göre 21 yaş olan seçmen yaşı, 1987'de 20 yaşına;
1995'te de 18 yaşına düşürülmüştür15 • Günümüzdeki genel eğilim, "medenı rüşt (majorite
civile)" yaşı ile "siyası rüşt (majorite politique)" yaşının aynı olması yolundadır 16 • Günü-
müzde demokratik ülkelerde seçmen yaşı olarak 18 yaşın kabul edildiği görülmektedir 17 •
4. Bu konuda bkz. Gözler, Tı1rkAnayasa Hukuku, op. cit., s.282-285. 5. Vede!, op. cit., s.336.
6. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.311-312; Vede!, op. cit., s.346-347; Laferriere, op. cit., s.466-473; Cadoux,
op. cit., s.226-227; Turpin, op. cit., s.208-210; Jeanneau, op. cit., s.38-39; Jean-Marie Cotteret ve Claud
Emeri, Seçim Sistemleri, Çev. Ahmet Kotil, İstanbul, İletişim Yayınları, 1991, s.19-20.
7. Örneğin İsveç, Danimarka, İrlanda, Finlandiya, Norveç, Hollanda gibi ülkelerde yerel düzeydeki bazı se-
çimlerde yabancılara da oy kullanma hakkı tanınmıştır (Turpin, op. cit., s.71 O).
8. Turpin, op. cit., s.208. 9. Lavroff, op. cit., s.236.
10. Vede!, op. cit., s.336; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.316-317; Laferriere, op. cit., s.480-481; Fabre,
op. cit., s.210; Jeanneau, op. cit., s.38; Cotteret ve Emeri, op. cit., s.15-16.
11. Laferriere, op. cit., s.480. 12. Vede!, op. cit., s.336.
13. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.315; Laferriere, op. cit., s.481. 14. Cadoux, op. cit., s.227.
15. Bu konuda bkz. Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.283.
16. Laferriere, op. cit., s.481; Cadoux, op. cit., s.227.
17. Çeşitli ülkelerdeki seçmen yaşı için bkz.: http://www.ipu.org/parline-f/reports/.
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 301
İstisnaen Japonya'da 2016'ya kadar 20 idi18 (2016'da 18'e düşürülmüştür). Son yılarda oy
verme yaşının 18'den de aşağıya düşürülmesi yolunda bir eğilim vardır. Brezilya'da oy
verme yaşı 16'ya indirilmiştir (1988 Brezilya Anayasası, m.14/1) (Brezilya için ayrıca aşa
ğıda s.312'ye bakınız). Yunanistan'da gelecek seçimlerden itibaren (en geç 2019) oy verme
yaşı 17'ye düşürülmüştür. Çeşitli ülkelerde oy verme yaşı konusundaki tartışmalar için bkz.:
https://en. wikipedia.org/wikiNoting_age.
c) Seçmen Listesine Yazılı Olmak 19.- Oy hakkının olumlu şartlarının so-
nuncusu, "seçmen listesine yazılı olmak (inscription sur les listes electora-
les )"tır. "Seçmen listesi", oy hakkına sahip her seçmenin tek tek kayıtlı olduğu
bir listedir. Oy hakkına sahip olan seçmen ikamet ettiği yerde tutulan bir listeye
re'sen veya kendi talebi sonucu kaydedilir. Seçimlerde ve halkoylamalarında bu
listeye kayıtlı olan kişiler oy kullanabilir. Genel olarak oy hakkının şartlarını
taşımakla birlikte bu listede şu ya da bu nedenle kayıtlı olmayan kişiler seçim-
lerde veya halkoylamalarında oy kullanamazlar. Keza, kim hangi sandık seç-
men listesinde kayıtlı ise o sandıkta oy kullanabilir. Böylece seçmen listesi,
hem oy hakkına sahip olmayanların seçimlerde oy kullanabilmesini, hem de oy
hakkına sahip olan kişilerin iki ayrı sandıkta oy kullanabilmesini engeller.
Seçmen listesine yazılmanın isteğe bağlı olduğu ülkelerde seçmen listesine kendi yaz-
dırmayan kişilerin sayısı milyonlarla ifade edilir. Örneğin Fransa'da 198l'de oy verme şart
larını taşıyanlardan% 12'si seçmen listesine kayıtlı değillerdi 20 . 2004'te Fransa'da seçmen
listesine kayıtlı olmama oranı % 10' du21 . Diğer yandan seçmen listesine yazılmak için, bazı
ülkelerde, köy veya belediye sınırları içinde altı ay süreyle belirli bir ikamete sahip olma
şartı aranır. Böyle bir sistemde, Avrupa ülkelerinde sayıları yüzbinlerle ifade edilen "evsiz-
ler (homeless)" veya "sabit ikametgahı olmayanlar (sans domicilefixe)"ın, yani sokakta ya-
tanların seçmen listelerine yazılmaları ve oy kullanmaları mümkün değildir.
2. Olumsuz Şartlar
Oy hakkının birtakım olumsuz şartları da vardır. Bunlar "ehliyetsizlik" ve
"liyakatsizlik"tir. Yani yukarıda saydığımız olumlu koşulları taşıyan bir kişinin
oy hakkına sahip olabilmesi için "ehliyetsiz" ve "liyakatsiz" olmaması gerekir.
a) Ehliyetsizlik22 .- "Ehliyetsizlik (incapacite')" kişinin medeni hukuk ba-
kımından fiil ehliyetinden yoksun olması hali için kullanılmaktadır. Fiil ehliye-
tinden mahrum kişiler, medeni haklarını kullanamayacağı gibi siyasi haklarını
da kullanamazlar. Medeni hukuk bakımından bu kişilere "kısıtlı (mahcur)" de-
nir. Bu kişilerin oy kullanma hakları da yoktur. Zira bu kişiler fiil ehliyetine
sahip değildir. Örneğin akıl hastalığı veya yaşlılığı sebebiyle hacir altına alın
mış bir kişinin medeni hakları kullanma ehliyeti olmadığı gibi oy kullanma eh-
liyeti de yoktur23 . Bunun nedeni açıktır: Kendi işlerini idareden aciz kişilerin
devlet yönetimine karışmalarına engel olmak.
engel olmaktır25 . Liyakatsizlik sebepleri ülkeden lunan er ve erbaşlar ile askerı öğ
ülkeye değişmekle birlikte bu sebeplere şunlar renciler oy kullanamazlar (m.67/5).
Yine örneğin 1982 Türk Anayasa-
örnek verilebilir: Yüz kızartıcı suçlardan mahkum sını 67'nci maddesine göre ceza-
olmak veya her hangi bir suçtan belli bir süreyi evlerinde bulunan hükümlüler oy
aşan bir şekilde mahkum olmak, iflas etmek, vs26 . kullanamaz.
C. OY HAKKININ İLKELERİ
Oy hakkına hakim olan çeşitli temel ilkeler vardır. Önce bunların bir liste-
sini yapalım.
1. Genel Oy İlkesi 6. Gizli Oy İlkesi
2. Eşit Oy İlkesi 7. Mecburi Oy ve İhtiyari Oy İlkeleri
3. Tek Dereceli Seçim veya 8. Serbest Oy veya Seçimlerin Serbestliği İlkesi
Doğrudan Oy İlkesi 9. Açık Sayım ve Döküm İlkesi
4. Bireysel Oy İlkesi 10. Seçim Uyuşmazlıklarının Yargısal Çözümü
5. Kişisel Oy İlkesi İlkesi
1. Genel Oy İlkesi
"Genel oy (suffrage universel)" veya "oy hakkının genelliği (universalite
du suffrage)" ilkesi, adının çağrıştırdığı gibi herkesin oy hakkına sahip olması
anlamına gelmez. Genel oy ilkesinin olduğu bir sistemde de oy verme hakkına
sahip olmak için yukarıda gördüğümüz gibi vatandaşlık, yaş, fiil ehliyetine sa-
hip olma gibi birtakım şartları taşımak gerekir. O nedenle "genel oy", sadece
negatif bir biçimde "kısıtlı olmayan oy" olarak tanımlanabilir28 • Yani genel oy
ilkesi, "kısıtlı oy" ilkesinin tersidir. O halde, "kısıtlı oy"un olmadığı bir sistem-
de genel oy ilkesinin bulunduğunu söyleyebiliriz. Buna göre ise bizim burada
"kısıtlı oy"un ne olduğunu görmemiz gerekmektedir.
24. Vede!, op. cit., s.342-343; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.318-319; Cottere ve Emeri, op. cit., s.17-18.
25. Vede!, op. cit., s.324.
26. Çeşitli ülkelerdeki liyakatsizlik sebepleri için bkz.: http://www.ipu.org/parline-f/reports/.
27. Fabre, op. cit., s.237-238;
28. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.294.
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 303
29. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.292-293; Cadart, op. cit., c.I, s.233-234; Cadoux, op. cit., s.224-225.
30. Barthelemy ve Duez, op. cif., s.292; Cadoux, op. cit., c.I, s.224; Cadart, op. cit., c.I, s.233.
31. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.296; Tunçer Karamustafaoğlu, Seçme Hakkının Demokratik İlkeleri, An-
kara, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınlan, 1970, s.7.
32. Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.29.
33. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.292-293; Cadart, op. cit., c.I, s.233-234; Cadoux, op. cit., s.224-225.
34. Barthelemy ve Duez, op. cif., s.292; Cadoux, op. cit., c.I, s.224; Cadart, op. cit., c.I, s.233.
35. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.293. 36. Cf Turpin, op. cit., s.203.
37. Cadart, op. cit., c.I, s.233; Turpin, op. cit., s.203; Fabre, op. cit., s.232.
38. Cadart, op. cit., c.I, s.223; Turpin, op. cit., s.204. 39. Turpin, op. cit., s.204; Cadoux, op. cif., s.225.
40. Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.29.
41. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.292-293; Cadart, op. cit., c.I, s.234; Cadoux, op. cit., s.225-226.
304 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
mektedir42 • Yeteneğe bağlı oy ilkesini savunanlara göre, ancak, belirli bir eğitim ve
öğrenim düzeyine sahip olan kişiler, ülkeyi yönetecek kişileri seçmeye veya refe-
randuma sunulan kanunları anlamaya ehildirler43 • Bu düşüncede olanlara göre, ör-
neğin okuma yazma bilmeyen kişilere oy hakkı tanınmamalıdır44.
ôrnekler.- İtalya'da 1912'ye kadar okuma yazma bilmeyenlere oy hakkı tanırunamıştır45 • Ye-
teneğe bağlı oy ilkesi Amerika Birleşik Devletlerinin güney eyaletlerinde uzun bir süre uygulan-
mıştır. 1965 yılına kadar, bazı eyaletlerde seçmen olabilmek, için Anayasayı okuyup anladığını gös-
teren bir sınavdan (literacy tests) geçmek gerekiyordu46 • Türkiye'de 1961 Anayasası hazırlanırken
seçme hakkının sadece belli bir düzeyde öğrenim görmüş olanlara tanınması gündeme gelmiştir.
Örneğin İstanbul Bilim Komisyonunun hazırlamış olduğu ön tasarıda (m.72), Cumhuriyet Senato-
su seçimlerinde oy kullanabilmek için "orta öğretim görmüş" olmak şartı aranmaktaydı47 • Ancak
bu görüşler kabul edilmemiştir.
d) Cinsiyete Bağlı
Oy48.- Oy hakkının kısıtlamasının bir çeşidi de cinsiyete
bağlı sınırlamadır. Uzun bir zaman boyunca oy hakkı sadece erkeklere tanınmıştır.
Kadınlara oy hakkı tanınmamasını savunanlar başlıca şu görüşleri ileri sürmüşler
dir: Kadınlar, kamusal işleri anlamak için gerekli yetenekten biyolojik olarak mah-
rumdurlar. Onların doğasında pasiflik ve tabi olma duygusu vardır. Kadının görevi
evde oturup, ev işlerini yapmak ve çocuklarını yetiştirmekten ibarettir. Kaldı ki,
kadınlar askerlik gibi erkeklerin tabi olduğu birtakım kamusal yüküınlülüklere tabi
değildir 49 • Bu düşüncelere karşı olarak ise şu düşünceler ileri sürülmüştür: Kadınlar
da halkın bir parçasıdırlar. O halde onlar da egemenliğin bir parçasına ve dolayısıy
la oy hakkına sahip olmalıdırlar50 • Kadınlara oy hakkının tanınması demokrasinin
bir gereğidir. Demokrasi her insanın iktidarın kullanılmasına katılmasını öngörür.
Kadınlar da insan olduğuna göre, oy hakkına sahip olmalıdırlar51 • Kaldı ki, kadınlar
modern yaşamın her alanında faaliyet göstermektedirler. İktisadi, ticarı, idari alan-
da faaliyet gösteren kadınların siyasal alanda niçin faaliyet gösteremeyeceklerini
anlamak mümkün değildir 52 •
Ôrnekler.- Kadınlara oy hakkı ilk defa Amerika Birleşik Devletlerinin Wyoming Eyaletinde
1869 yılında tanırunıştır 53 . Kadınlara oy hakkı, sırasıyla 1893'te Yeni Zelanda'da, 1901'de Avustral-
ya'da, 1913'te Norveç'te, 1915'te Danimarka'da, 1917'de Güney Afrika'da, 1918'de İngiltere'de
1919'da Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Almanya, Finlandiya'da, 1920'de Avusturya'da,
1921'de İsveç'te, 1921'de Macaristan'da, 1931'de İspanya'da tamnmıştır 54 • Fransa ve İtalya'da ise
kadınlara oy hakkı 1945'te, Belçika'da ise 1948'de tanırunıştır 55 • İsviçre'de ise kadınlara oy hakkı
ancak 7 Şubat 1971 tarihli referandum ile tanınabilmiştir56 • Liechtenstein' da ise oy hakkı 1 Temmuz
1984'te tanırunıştır57 • İsviçre'nin Appenzell Innerrhoden yarım kantonunda kadınların 1991 yılına
kadar oy hakları yoktu. Zira Landsgemeinde toplantısının yapıldığı kapalı meydana 1991 yılına
kadar sadece kılıç kuşanmış ve söz konusu Kanton' da ikamet eden 18 yaşım doldurmuş İsviçre va-
tandaşları girebilirdi. Kadınların ise kılıç kuşanma hakları yoktu. 1991 yılında reform yapılarak,
meydana seçmen kartlarım göstererek de girilmesine izin verildi. Böylece kadınların da meydana
girip oy kullanması mümkün oldu58 • Türkiye'de kadınlara oy hakkı 5 Kanun-u Evvel 1934 tarih ve
2599 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunuyla tanınmıştır.
42. Cadoux, op. cit., c.l, s.225; Cadart, op. cit., c.I, s.234.
43. Bartlıelemy ve Duez, op. cit., s.293; Cadoux, op. cit., s.225. 44. Cadoux, op. cit., s.225.
45. Cotteret ve Emeri, op. cit., s.17. 46. Turpin, op. cit., s.205. 47. Teziç, op. cit., 2009, s.253.
48. Fabre, op. cit., s.235-237; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.312-315; Turpin, op. cit., s.205-208.
49. Bu görüşlerin açıklanması ve eleştirisi için bkz. Fabre, op. cit., s.235-236; Turpin, op. cit., s.206-207.
50. Fabre, op. cit., s.236. 51. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.312. 52. Ibid.
53. Fabre, op. cit., s.236; Turpin, op. cit., s.206.
54. Turpin, op. cit., s.207. 55. Ibid. 56. lbid. 57. lbid.
58. http://www.ai.ch/en/politik/sitzung/
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 305
e) Irka Bağlı Oy5 9.- Kısıtlı oyun son bir çeşidi de ırka bağlı oydur. Geçmişte
bazı devletlerde oy hakkı, sadece belirli bir ırktan veya etnik gruptan olanlara ta-
nınmıştır.
Ôrnek.- Nazi Almanya'sında 1935 yılında Yahudi ve Çingene vatandaşların seçme ve seçilme
hakları ellerinden alınmıştır 60 • Güney Afrika Cumhuriyetinde de 1994 yılına kadar zencilere oy
hakkı tanınmamıştır 61 •
2. Eşit Oy İlkesi62
"Eşit oy (vote egal, suffrage egale)" veya "oy hakkını eşitliği (egalite du
droit de suffrage)" ilkesi, her seçmenin sadece ve sadece bir oy hakkına sahip
olması demektir63 . Yani eşit oy ilkesi "bir kişi, bir oy (one man, one vote)" sö-
züyle açıklanabilir64 . Bu sistemde, tabir caizse "kafa sayısınca oy" vardır. Eşit
oy ilkesinin yürürlükte olduğu sistemde, her seçmen, sandığa sadece tek bir oy
pusulası atabilir ve attığı bu oy, tüm diğer oylarla aynı değerdedir65 . Bu ilkenin
kökeninde Jean-Jacques Rousseau'nun Toplum Sözleşmesi'nde savunduğu, her
yurttaşın egemenliğin eşit bir parseline sahip olduğu düşüncesi yatar6 6 • Günü-
müzde eşit oy ilkesi genel kabul görmüştür.
59. Cadoux, op. cit., s.op. cit., s.228; Kubalı, op. cit., s.336; Teziç, op. cit., 2009, s.255.
60. Cotteret ve Emeri, op. cit., s.19; Teziç, op. cit., s.255.
61. http://en.wikipedia.org/wiki/South_African_general_election,_1994
62. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.345-348; Laferriere, op. cit., s.518-522; Vede!, op. cit., s.356-357; Cadart,
op. cit., c.I, s.231-232; Fabre, op. cit., s.230-232; Cadoux, op. cit., c.I, s.229;
63. Vede!, op. cit., s.356. 64. Cadoux, op. cit., s.229. 65. Laferriere, op. cit., s.518.
66. Cadoux, op. cit., s.229. 67. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.347-348; Laferriere, op. cit., s.519-520
68. Cadoux, op. cit., s.229. 69. Cadoux, op. cit., c.I, s.229; Laferriere, op. cit., s.519.
70. Laferriere, op. cit., s.520; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.348.
306 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
b) "Çift Oy" veya "Ek Oy" 71 .- "Çift oy" veya "ek oy" sisteminde, bir seçmen,
aynı seçim çevresinde, tek başına birden fazla oy kullanabilme hakkına sahiptir72 •
Bu sistemde, belli nitelikleri taşıyan seçmene kanun, iki oy veya kendi asıl oyunu
kullandıktan sonra ek oylar kullanma hakkım da vermektedir73 •
Ôrnek.- Fransa' da 29 Haziran 1820 tarihli Seçim Kanunu, en fazla vergi ödeyen bir kısım seç-
menlere hem il (departement) düzeyinde, hem de ilçe (arrondissement) düzeyinde oy kullanma hak-
kını tanıyordu. Böylece bu seçmenler "çift oy (doııble vote)" kullaruruş oluyorlardı74 • Fransa' da bu
"çift oy" sistemi 1830'da kaldırılmıştır75 • Keza Belçika'da bazı nitelikleri taşıyan seçmenlere 1893
yılında "ek oy" imkanı tanınmıştır. Bu sistemde, 25 yaşını doldurmuş her erkeğe bir oy hakkı veri-
liyordu. 35 yaşında olup aile reisi olan ve beş frank vergi ödeyen erkeklere bir "ek oy" hakkı daha
tanınıyordu. Keza, 2000 franktan daha değerli bir taşınmaz maliki olan erkeklere ayrıca bir "ilave
oy" hakkı daha veriliyordu. Nihayet üniversite mezunu bazı seçmenlere ve maaşları devlet tara-
fından ödenen bazı görevlilere iki adet ek oy hakkı daha tanınıyordu 76 • Belçika' da ek oy ilkesi 1921
yılında kaldırılmıştır 77 •
c) Aile Oyu78 .- "Aile oyu (vote familial)", aile reislerinin ailelerinde bulunan
kişi sayısında oy hakkına sahip olmasını öngören bir sistemdir79 • Bu sisteme göre,
örneğin bekar yetişkin biri sadece bir oy kullanacaktır. Evli ve iki çocuklu biri,
kendi, eşi ve iki çocuğu olmak üzere dört oy kullanacaktır. Bu sistemin genel oy il-
kesinden bir bakıma bir üstünlüğü de vardır. Reşit olmayan çocuklar da velileri va-
sıtasıyla egemenliğin kullanılmasına katılmış olacaklardır. Bir anlamda aile oyu,
eksiksiz bir genel oy ilkesinin gerçekleşmesine hizmet edecektir80 • Bu sistemde,
"bir adam, bir oy" ilkesi yerini "bir hayat, bir oy" ilkesine bırakmış olur81 • Aile oyu
düşüncesinin temelinde, aile reislerinin toplumda büyük külfetlere katlandıkları,
sorumluluklarının daha fazla olduğu, ülkeye çocuk yetiştirerek daha fazla hizmette
bulundukları, dolayısıyla, temsil bakımından bu külfetlere katlanmayan bekarlara
oranla avantajlı olmaları gerektiği düşüncesine dayanır 82 • Aile oyunu nüfusun art-
masını teşvik etmek amacıyla savunanlar da vardır.
Ôrnek.- Fransa'da aile oyu ilkesinin kabulü için 1910 ve 1920'lerde çeşitli kanun teklifleri ve-
rilmişse de kabul edilmemişlerdir 83 • Aile oyuna ilişkin sınırlı bir uygulama Belçika'da yapılmıştır.
Yukarıda görüldüğü gibi, Belçika'da 1893-1921 arasında aile reisi olan erkeklere bir "ek oy" hakkı
tarunmıştır 84 .
71. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.345-348; Laferriere, op. cit., s.518-519; Cadoux, op. cit., c.I, s.229.
72. Cadoux, op. cit., s.229. 73. Laferriere, op. cit., s.518. 74. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.346.
75. Ibid. 76. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.347; Laferriere, op. cit., s.519. 77. Laferriere, op. cit., s.519.
78. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.335-336; Laferriere, op. cit., s.521-522; Cadoux, op. cit., c.I, s.229.
79. Cadoux, op. cit., s.229; Laferriere, op. cit., s.521.
80. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.335; Laferriere, op. cit., s.522. 81. Laferriere, op. cit., s.521.
82. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.335; Laferriere, op. cit., s.521.
83. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.335-336; Laferriere, op. cit., s.521-522. 84. Laferriere, op. cit., s.519.
85. Laferriere, op. cit., s.547-549; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.375-377; Vede!, op. cit., s.146; 355-356;
Cadart, op. cit., c.I, s.235-238; Cadoux, op. cit., c.I, s.230; Fabre, op. cit., s.246-247.
86. Vede!, op. cit., s.146; Laferriere, op. cit., s.547; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.375.
87. Cadoux, op. cit., c.I, s.230.
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 307
İki dereceli seçim yani dolaylı oy ilkesi lehine birçok görüşler ileri sürülmüş
tür95. Bir düşünceye göre dolaylı oy, seçmen kitlesinin bir filtreden geçmesini sağ
layarak daha bilgili daha ılıınlı kişilerin milletvekili seçilmesini sağlar. Zira birinci
seçmenler kendi içlerinden daha bilgili, daha yetenekli, daha tecrübeli kişileri ikin-
ci seçmen olarak seçeceklerdir. Bu ikinci seçmenler de daha yetenekli, bilgili ve
tecrübeli oldukları için daha iyi temsilcileri seçeceklerdir. İkinci seçmenler daha az
sayıda oldukları için, milletvekili adaylarını daha yakından tanıma imkanını bulabi-
lecekler, daha isabetli tercihler yapabileceklerdir96 .
Dolaylı oy yani iki dereceli seçim ilkesi lehine ileri sürülmüş görüşler ne olur-
sa olsun, artık günümüzde bu sistemi demokrasi ilkesiyle bağdaştırmak oldukça
güçtür. Günümüzde milletvekillerinin tek dereceli seçiınle, yani doğrudan oy usu-
lüyle seçilmesi ilkesi her ülkede kabul edilmiştir.
4. Bireysel Oy İlkesi 97
"Bireysel oy (suffrage individuel)" veya "oy hakkının bireyselliği" ilkesi bir-
takım grupların değil, bireyin oy hakkına sahip olması demektir. Seçmene seçme
hakkı, onun ekonomik, mesleki vb. bir grubun üyesi olması nedeniyle değil, bir
"birey" olması nedeniyle verilmiştir 98 . Seçmen bir grubun üyesi olması sıfatıyla
değil, vatandaş olma sıfatıyla oy kullanır 99 . Dolayısıyla temsil edilen şey, birtakım
toplumsal gruplar değil, doğrudan doğruya bireyin kendisidir 100 • Bireysel oy veya
oy hakkının bireyselliği ilkesi 1789 Fransız ihtilaliyle ortaya çıkrnıştır 101 •
Örnekler.- Fransa'da "eski rejim (ancien regime)" zamanında Etats-generaux'da temsil bireysel
esasa değil, sınıf (ordres) esasına dayalıydı. Seçmenler bir birey olduklarından, bir vatandaş olduk-
larından dolayı değil, belli bir sınıfa (ordres) mensup olmaktan dolayı oy kullanma hakkına sahipti-
ler ve bu sıfatla oy kullanıyorlardı102 • Özetle, oyun bireyselliği anlayışına göre, gruplar değil sadece
bireyler temsil edilebilir niteliktedir103 •
102. Laferriere, op. cit., s.535. 103. Jbid., s.536. 104. lbid., s.540.
105. Cadart, op. cit., c.I, s.238. 106. Vede!, op. cit., s.145.
107. Bu için bkz. Barthelemy ve Duez, 327-335; Laferriere, op. cit., s.540-546.
108. Laferriere, op. cit., s.545-546. 109. Bkz. Lavroff, op. cit., s.537-545.
110. Laferriere, op. cit., s.523-526; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.412-414; Vede!, op. cit., s.357-358.
111. Laferriere, op. cit., s.523. 112. lbid. 113. lbid.
114. Laferriere, op. cit., s.523; Vede!, op. cit., s.358.
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 309
kalet veren seçmenin yerine ve onun adına oy kullanır 115 • Örneğin İsviçre'nin bazı kantonla-
rında yaşlıve sakat seçmenler için vekaletle oy usulü kabul edilmiştir" 6 •
d) Mektupla Oy (vote par correspondance).- Bu usulde seçim günü başka yerde
olacağından dolayı oy kullanamayacak olan seçmen oy pusulasını bir zarfa koyar. Bu
birinci zarfta seçmenin ismi yazmaz. Bu şekilde oyun gizliliği sağlanmış olur. Daha
sonra seçmen bu zarfı ikinci bir zarf içine koyar. Bu ikinci zarfta seçmenin adı yazar.
Seçmen bu ikinci zarfı, seçimden önce belirlenen görevliye bizzat teslim eder veya pos-
tayla ilgili seçim kuruluna veya sandık kuruluna gönderir 117 • Mektupla oy usulü Fran-
sa' da 1976 yılına kadar bazı kişiler için sıkı şartlar altında uygulanmıştır 118 . Türkiye' de
13 Mart 2008 tarih ve 5790 sayılı Kanunla 298 sayılı Kanuna eklenen 94/A maddesi,
yurtdışında ikamet eden seçmenlere "mektup" ile oy kullanma imkanını tanıyordu (da-
ha doğrusu bu konuda YSK'ya yetki veriyordu). Ancak mektupla oy imkanı tanıyan bu
hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından 29 Mayıs 2008 tarih ve E.2008/33, K.2008/113
sayılı kararıyla, bu usulün serbest ve gizli oy ilkelerine (1982 AY, m.67/2) aykırı oldu-
ğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.
NOT: Bireysel oy ile kişisel oy ilkeleri isim benzerliği yüzünden karıştırılmaya müsait-
tir. Bireysel oy, oy hakkının sahibi olan kişinin bir grup değil, birey olduğunu ifade eder. Kişisel oy
ilkesi ise, oy hakkı sahibi olan bireyin, oyunu sandığa giderek bizzat kendi eliyle kullanması de-
mektir. "Bireysel oy" kavramının tersinde "mesleki oy" ve "topluluk oyu" kavramları bulu-
nur. "Kişisel oy" kavramının tersinde ise "vekaletle oy" kavramı bulunur.
6. Gizli Oy İlkesi 11 9
"Gizli oy (vote secret)" veya "oy hakkının gizliliği", seçmenin o şekilde oy
kullanmasını öngörür ki, seçmenin kendisi dışında kimse onun ne yönde oy kullan-
dığım bilemesin 120 • Gizli oy ilkesi, seçmenin iradesinin her türlü baskıdan uzak bi-
çimde oluşabilmesini sağlar. Aslında gizli oy, seçimin serbestliğinin sağlanmasının
bir gereğidir. Kimin hangi partiye oy verdiği bilinirse, o kişi hakkında daha sonra
baskı kurulabilir. Bundan çekinen seçmenler, oyun açık olması nedeniyle, aslında
istemediği bir partiye oy vermek zorunda kalabilirler. Bu nedenle günümüzde gizli
oy ilkesi, demokrasinin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir 121 •
Oy verme işlemi oyun gizliliğini sağlayıcı şekilde düzenlenir. Seçmen tercihi-
ni içerisi dışarıdan gözetlenemeyecek şekilde olan bir "kapalı oy verme yeri
(isoloir)"nde yapar. Seçmen, bu kapalı yerde, oy pusulasını bizzat tek tip ve üze-
rinde resmi mühürden başka hiçbir işaret olmayan ve saydam olmayan bir zarfın
içine koyar. Daha sonra bu kapalı yerden çıkarak bu zarfı sandığın içine yine bizzat
atar122 • Seçmenin oy pusulasına kimliğini açığa vurabilecek herhangi bir işaret
koymaması gerekir. Öngörülen işaret dışında başka işaretler taşıyan oy pusulaları
geçersiz sayılır.
115. Laferriere, op. cit., s.524; Vede!, op. cit., s.357; Cadoux, op. cit., s.238.
116. Laferriere, op. cit., s.524.
117. Laferriere, op. cit., s.524-525; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.413; Vede!, op. cit., s.358.
118. Jeanneau, op. cit., s.41; Cadoux, op. cit., s.238.
119. Laferriere, op. cit., s.530-535; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.415-417; Vede!, op. cit., s.146, 358-359.
120. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.415.
121. Laferriere, op. cit., s.531; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.416-417; Cadart, op. cit., c.I, s.243.
122. Laferriere, op. cit., s.534; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.418-419.
310 ANAYASAHUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
123. Laferriere, op. cit., s.532; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.415; Vede!, op. cit., s.146.
124. Montesquieu, Stuart Mili, Robespierre ve Bismarck gibi düşünür ve devlet adamları aleni oy ilkesini
hararetle savunmuşlardır (Bkz. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.415-416; Fabre, op. cit., s.246).
125. Aleni oy ilkesinin lehine olan bu görüşlerin açıklanması ve eleştirisi için bkz. Barthelemy ve Duez,
op. cit., s.415-416; Laferriere, op. cit., s.530-531; Cadart, op. cit., c.I, s.243.
126. Laferriere, op. cit., s.602. 127. Jbid., s.531.
128. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.418; Cadart, op. cit., c.I, s.243.
129. Debbasch et al., op. cit., s.53.
130. Cadart, op. cit., c.I, s.243. 131. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.417.
132. Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.287.
133. Laferriere, op. cit., s.526-530; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.339-345; Vede!, op. cit., s.144-145;
Cadart, op. cit., c.I, s.244-246; Fabre, op. cit., s.241-243; Cotteret ve Emeri, op. cit., s.32-33.
134. Laferriere, op. cit., s.526; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.339.
BÖLÜM14:SEÇİMLER 311
zorunluluğu getirilemez. Yani oy verme bir görev ise "mecburi oy", bir hak ise
"ihtiyari oy" ilkeleri benimsenecektir. O halde oy vermenin niteliği nedir? Bu
konuda iki görüş vardır:
KUTU 14.2: OV VERMENİN NİTELİĞİ
1. "Görev-Seçmenlik (electorat-fonction)" Görü- 2. "Hak-Seçmenlik (electorat-droit)" Gö-
şü135.- Bu görüşe göre, oy verme veya seçme bir "hak rüşü139.- Bu görüşe göre, oy verme veya
(droit)" değil, bir "görev (fonction)"dir 136 • Bu görüş seçme bir "görev (fonction)" değil, bir "hak
millT egemenlik teorisine dayanır. Yukarıda yedinci (droit)"tır. Bu görüş halk egemenliği teorisine
bölümde gördüğümüz gibi, kendisini oluşturan kişi dayanır. Yukarıda ikinci bölümde gördüğü
lerin dışında soyut bir varlık olduğuna ve keza millet müz gibi, halk egemenliği teorisine göre, ege-
kavramı içinde geçmişte ölenler ve gelecekte doğa menlik "halk"a aittir. Halk ise, yukarıda da be-
caklar da yer aldığına göre, iradesini açıklamak için lirtildiği gibi, belirli bir anda yaşayan vatan-
millet, birtakım "görevlilere" ihtiyaç duyar. Bu görev- daşlar topluluğu demektir140 • Halk egemenliği
liler de "seçmenler"dir. O halde seçimlerde oy kulla- teorisine göre, egemenlik halka, yani halkı
nanlar, kendilerine ait bir hakkı değil, milletin kendi- oluşturan tek tek her bireye aittir. Bu nedenle
lerine verdiği bir görevi yerine getirirler. Diğer bir ifa- egemenlik bölünebilir bir şeydir. Herkes
deyle, seçimlerde oy kullanmak, millet adına bir göre- oransal olarak egemenliğin bir miktarına, bir
vi yerine getirmek anlamına gelir 137 . Seçmenlik bir parseline sahiptir 141 . işte oy hakkı, her yurtta-
görev olduğuna göre, seçmen niteliğine sahip kişile şın sahip olduğu egemenlik parçasına teka-
rin seçimlerde oy kullanması zorunludur. Buna "mec- bül eder. Bu parçanın sahibi olduğuna göre
burT oy (vote obligatoire)" ilkesi denebilir. Yani, millT yurttaş, bu hakkını isterse kullanır; istemezse
egemenlik teorisine göre oy verme zorunlu hale ge- kullanmaz. O halde seçimlerde oy kullanmak
tirilebilir; oy vermeyenlere para cezası verilebilir 138 . zorunlu değil, isteğe bağlı olmalıdır.
İhtiyari Oy.- Bugün teorik görüşler ne olursa ol- TABLO 14.1: SEÇİMLERE
KATILMA ORANLARl 142
sun, demokratik ülkelerin ezici çoğunluğunda "ihti- Ülke Yıl Oran
yari oy" ilkesi kabul edilmektedir. İhtiyarı oy ilkesi- ABD 2014 %42
nin kabul edildiği ülkelerde seçimlere katılma oranı Almanya 2013 %71
düşük olmaktadır. Seçimlere katılmama (abstention- Fransa 2017 %49
nisme) olgusu birçok modern demokraside az ya da lngiltere 2015 %66
çok görülmektedir. Bu olguyla mücadele etmek için ispanya 2016 %69
135. Vede!, op. cit., s.144-145; Laferriere, op. cit., s.514-517; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.291; Cadoux,
op. cit., c.I, s.291; Cadart, op. cit., c.I, s.230.
136. Cadart, op. cit., c.I, s.190; Cadoux, op. cit., c.I, s.290; Vede!, op. cit., s.131; Pactet, op. cit., s.90.
137. Vede!, op. cit., s.131. 138. Cadart, op. cit., c.I, s.191.
139. Vede!, op. cit., s.144-145; Laferriere, op. cit., s.514-517; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.291.
140. Cadart, op. cit., c.I, s.190.
141. Cadart, op. cit., c.I, s.190; Cadoux, op. cit., c.I, s.291; Pactet, op. cit., s.90; Vede!, op. cit., s.131, 144.
142. İki meclisli parlamentolarda ilk meclislerin seçimi esas alınmıştır. Kaynak: http://www.ipu.org/parline-
e/parlinesearch.asp kullanılarak tarafımızdan oluşturulmuştur (23.7.2015).
143. http://www.ipu.org/parline-f/reports/1 O15 .htm (10.8.2010).
144. http://www.ipu.org/parline-f/reports/1029.htm (10.8.2010).
145. http://www.ipu.org/parline-f/reports/l 191.htm (10.8.2010).
146. http://www.ipu.org/parline-f/reports/l 125.htm (10.8.2010). Bu zorunluluk 70 yaşından küçükler içindir.
147. Cadart, op. cit., c.I, s.245.
312 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
kalet veren seçmenin yerine ve onun adına oy kullanır 115 • Örneğin İsviçre'nin bazı kantonla-
rında yaşlı ve sakat seçmenler için vekaletle oy usulü kabul edilmiştir 116 •
NOT: Bireysel oy ile kişisel oy ilkeleri isim benzerliği yüzünden karışhrılmaya müsait-
tir. Bireysel oy, oy hakkının sahibi olan kişinin bir grup değil, birey olduğunu ifade eder. Kişisel oy
ilkesi ise, oy hakkı sahibi olan bireyin, oyunu sandığa giderek bizzat kendi eliyle kullanması de-
mektir. "Bireysel oy" kavramının tersinde "mesleki oy" ve "topluluk oyu" kavramları bulu-
nur. "Kişisel oy" kavramının tersinde ise "vekaletle oy" kavramı bulunur.
6. Gizli Oy İlkesi 11 9
"Gizli oy (vote secret)" veya "oy hakkının gizliliği", seçmenin o şekilde oy
kullanmasını öngörür ki, seçmenin kendisi dışında kimse onun ne yönde oy kullan-
dığım bilemesin 120 • Gizli oy ilkesi, seçmenin iradesinin her türlü baskıdan uzak bi-
çimde oluşabilmesini sağlar. Aslında gizli oy, seçiınin serbestliğinin sağlanmasının
bir gereğidir. Kiınin hangi partiye oy verdiği bilinirse, o kişi hakkında daha sonra
baskı kurulabilir. Bundan çekinen seçmenler, oyun açık olması nedeniyle, aslında
istemediği bir partiye oy vermek zorunda kalabilirler. Bu nedenle günümüzde gizli
oy ilkesi, demokrasinin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir 121 •
Oy verme işleıni oyun gizliliğini sağlayıcı şekilde düzenlenir. Seçmen tercihi-
ni içerisi dışarıdan gözetlenemeyecek şekilde olan bir "kapalı oy verme yeri
(isoloir)"nde yapar. Seçmen, bu kapalı yerde, oy pusulasını bizzat tek tip ve üze-
rinde resmi mühürden başka hiçbir işaret olmayan ve saydam olmayan bir zarfın
içine koyar. Daha sonra bu kapalı yerden çıkarak bu zarfı sandığın içine yine bizzat
atar122 • Seçmenin oy pusulasına kimliğini açığa vurabilecek herhangi bir işaret
koymaması gerekir. Öngörülen işaret dışında başka işaretler taşıyan oy pusulaları
geçersiz sayılır.
115. Laferriere, op. cit., s.524; Vede), op. cit., s.357; Cadoux, op. cit., s.238.
116. Laferriere, op. cit., s.524.
117. Laferriere, op. cit., s.524-525; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.413; Vede), op. cit., s.358.
118. Jeanneau, op. cit., s.41; Cadoux, op. cif., s.238.
119. Laferriere, op. cit., s.530-535; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.415-417; Vede), op. cit., s.146, 358-359.
120. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.415.
121. Laferriere, op. cit., s.531; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.416-417; Cadart, op. cit., c.I, s.243.
122. Laferriere, op. cit., s.534; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.418-419.
31 Ü ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
123. Laferriere, op. cit., s.532; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.415; Vede!, op. cit., s.146.
124. Montesquieu, Stuart Mili, Robespierre ve Bismarck gibi düşünür ve devlet adamları aleni oy ilkesini
hararetle savunmuşlardır (Bkz. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.415-416; Fabre, op. cit., s.246).
125. Aleni oy ilkesinin lehine olan bu görüşlerin açıklanması ve eleştirisi için bkz. Barthelemy ve Duez,
op. cit., s.415-416; Laferriere, op. cit., s.530-531; Cadart, op. cit., c.I, s.243.
126. Laferriere, op. cit., s.602. 127. Ibid., s.531.
128. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.418; Cadart, op. cit., c.I, s.243.
129. Debbasch et al., op. cit., s.53.
130. Cadart, op. cit., c.I, s.243. 131. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.417.
132. Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.287.
133. Laferriere, op. cit., s.526-530; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.339-345; Vede!, op. cit., s.144-145;
Cadart, op. cit., c.I, s.244-246; Fabre, op. cit., s.241-243; Cotteret ve Emeri, op. cit., s.32-33.
134. Laferriere, op. cit., s.526; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.339.
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 311
zorunluluğu getirilemez. Yani oy verme bir görev ise "mecburi oy", bir hak ise
"ihtiyari oy" ilkeleri benimsenecektir. O halde oy vermenin niteliği nedir? Bu
konuda iki görüş vardır:
KUTU 14.2: OY VERMENİN NİTELİĞİ
1. "Görev-Seçmenlik (electorat-fonction)" Görü- 2. "Hak-Seçmenlik (electorat-droit)" Gö-
şü135.- Bu görüşe göre, oy verme veya seçme bir "hak rüşü139.· Bu görüşe göre, oy verme veya
(droit)" değil, bir "görev (fonction)"dir 136 . Bu görüş seçme bir "görev (fonction)" değil, bir "hak
millı egemenlik teorisine dayanır. Yukarıda yedinci (droit)"tır. Bu görüş halk egemenliği teorisine
bölümde gördüğümüz gibi, kendisini oluşturan kişi dayanır. Yukarıda ikinci bölümde gördüğü
lerin dışında soyut bir varlık olduğuna ve keza millet müz gibi, halk egemenliği teorisine göre, ege-
kavramı içinde geçmişte ölenler ve gelecekte doğa menlik "halk"a aittir. Halk ise, yukarıda da be-
caklar da yer aldığına göre, iradesini açıklamak için lirtildiği gibi, belirli bir anda yaşayan vatan-
millet, birtakım "görevlilere" ihtiyaç duyar. Bu görev- daşlar topluluğu demektir140 . Halk egemenliği
liler de "seçmenler"dir. O halde seçimlerde oy kulla- teorisine göre, egemenlik halka, yani halkı
nanlar, kendilerine ait bir hakkı değil, milletin kendi- oluşturan tek tek her bireye aittir. Bu nedenle
lerine verdiği bir görevi yerine getirirler. Diğer bir ifa- egemenlik bölünebilir bir şeydir. Herkes
deyle, seçimlerde oy kullanmak, millet adına bir göre- oransal olarak egemenliğin bir miktarına, bir
vi yerine getirmek anlamına gelir137 . Seçmenlik bir parseline sahiptir 141 . işte oy hakkı, her yurtta-
görev olduğuna göre, seçmen niteliğine sahip kişile şın sahip olduğu egemenlik parçasına teka-
rin seçimlerde oy kullanması zorunludur. Buna "mec- bül eder. Bu parçanın sahibi olduğuna göre
burı oy (vote obligatoire)" ilkesi denebilir. Yani, millı yurttaş, bu hakkını isterse kullanır; istemezse
egemenlik teorisine göre oy verme zorunlu hale ge- kullanmaz. O halde seçimlerde oy kullanmak
tirilebilir; oy vermeyenlere para cezası verilebilir 138 . zorunlu değil, isteğe bağlı olmalıdır.
İhtiyari Oy.- Bugün teorik görüşler ne olursa ol- TABLO 14.1: SEÇİMLERE
KATILMA ORANLARl 142
sun, demokratik ülkelerin ezici çoğunluğunda "ihti- Ülke Yıl Oran
yari oy" ilkesi kabul edilmektedir. İhtiyari oy ilkesi- ABD 2014 %42
nin kabul edildiği ülkelerde seçimlere katılma oranı Almanya 2013 %71
düşük olmaktadır. Seçimlere katılmama (abstention- Fransa 2017 %49
nisnıe) olgusu birçok modern demokraside az ya da lngiltere 2015 %66
çok görülmektedir. Bu olguyla mücadele etmek için ispanya 2016 %69
ihtiyari oy ilkesinin terk edilmesi ve mecburi oy ilke- Türkiye 2018 %86
Yunanistan 2015 %56
sinin kabulü önerilmektedir.
Mecburi Oy.- Günümüzde Avustralya 143 , Belçika 144 , Lüksemburg 145 ve
Yunanistan' da 146 mecburi oy ilkesini benimsenrniştir 147 . Bu ilkenin müeyyidesi
135. Vede!, op. cit., s.144-145; Laferriere, op. cit., s.514-517; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.291; Cadoux,
op. cit., c.l, s.291; Cadart, op. cit., c.I, s.230.
136. Cadart, op. cit., c.I, s.190; Cadoux, op. cit., c.I, s.290; Vede!, op. cit., s.131; Pactet, op. cit., s.90.
137. Vede!, op. cit., s.131. 138. Cadart, op. cit., c.I, s.191.
139. Vede!, op. cit., s.144-145; Laferriere, op. cit., s.514-517; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.291.
140. Cadart, op. cit., c.I, s.190.
141. Cadart, op. cit., c.I, s.190; Cadoux, op. cit., c.I, s.291; Pactet, op. cit., s.90; Vede!, op. cit., s.131, 144.
142. İki meclisli parlamentolarda ilk meclislerin seçimi esas alınmıştır. Kaynak: http://www.ipu.org/parline-
e/parlinesearch.asp kullanılarak tarafımızdan oluşturulmuştur (23.7.2015).
143. http://www.ipu.org/parline-f/reports/1015.htm (10.8.2010).
144. http://www.ipu.org/parline-f/reports/1029.htm (10.8.2010).
145. http://www.ipu.org/parline-f/reports/l 19l.htm (10.8.2010).
146. http://www.ipu.org/parline-f/reports/l 125.htm (10.8.2010). Bu zorunluluk 70 yaşından küçükler içindir.
147. Cadart, op. cit., c.I, s.245.
312 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
159. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.430-443; Laferriere, op. cit., s.607, 689-697; Vede!, op. cit., s.368-371;
Lavroff, op. cit., s.134-137; Turpin, op. cit., s.498-502; Cadoux, op. cit., c.I, s.238-239.
160. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.437; Laferriere, op. cit., s.690-695; Vede!, op. cit., s.69-371.
161. Laferriere, op. cit., s.690. 162. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.437.
163. Ibid. 164. Ibid.
165. Üçüncü Cumhuriyet için bkz. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.437-443; Laferriere, op. cit., s.690-695.
166. Örneğin 1956'da "Poujadiste" partinin başarı elde etmesine şaşıran diğer partiler anlaşarak bu Parti mil-
letvekillerinden önemli bir kısmının milletvekilliklerini iptal etmişlerdir (Cadoux, op. cit., c.I, s.238).
167. Bu konudaki eleştiriler için bkz. Laferriere, op. cit., s.695; Cadoux, op. cit., c.I, s.238-239.
314 ANAYASAHUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Örnekler.- Seçim uyuşmazlıklarının yargısal çözümü usfilü ilk defa İngiltere'de ortaya çık
ımştır. 1868 tarihli Election Petition Act'a göre, bir adayın seçiminde usfilsüzlükler olduğu yo-
lundaki iddia, Queen 's Bench Division' dan gelen iki hakimden kurulu olan bir "seçim malıkeme
si (election court)" tarafından incelenir169 • Bu seçim malıkemesinin karan, Avam Kamarasının
Speaker (Başkan)ına bir rapor şeklinde sunulur. Bu raporun kabul veya reddedilmesi Avam Ka-
marasının yetkisindedir. Yani üyelerinin üyeliklerinin düşmesine karar verme yetkisi eskiden ol-
duğu gibi şimdi de biçimsel olarak Avam Kamarasının kendisine aittir 170. Ne var ki, uygulamada,
Avam Kamarasının seçim malıkemesinin raporunu her zaman kabul ettiği görülmüştür 171 . 1919
Alman Anayasası da (m.31) seçim uyuşmazlıklarına bakmak için üyeleri Reichstag üyeleri ve
İmparatorluk İdare Malıkemesi üyeleri arasından seçilen özel bir "Seçim Malıkemesi (Wahlprü-
fungsgericht)" kurmuştu 172 • 1920 Avusturya Anayasası ise (m.141) seçim uyuşmazlıklarını çöz-
me görevini kurduğu Anayasa Mahkemesine vermişti 173. Türkiye'de ise 17 Şubat 1954 tarih ve
6272 sayılı Kanun ile seçim uyuşmazlıklarını çözme görevi Yüksek Seçim Kuruluna tanınmış
tır174. Fransa' da da Beşinci Cumhuriyet ile seçim uyuşmazlıklarının meclisler tarafından çözüm-
lenmesi usfilü terk edilerek yargısal çözüm usfilü benimsenmiş ve 1958 Anayasası ile (m.59) se-
çim uyuşmazlıklarını çözme görevi Anayasa Konseyine verilmiştir 175 .
KUTU 14.3: Seçimlerin Yönetimi Değil, Sadece Denetimi Yargı Organlarına Verilmelidir.-
Seçimlerin bizzat yargı organları tarafından düzenlenip yönetilmesi değil, sadece seçim uyuşmazlıkla
rının yargısal çözümü şarttır. Yani seçimler siyası veya idarı organlar tarafından düzenlenip yönetilebi-
lir; yeter ki bunların işlemleri bağımsız yargı organlarınca denetlenebilsin. Çağdaş demokrasilerde olan
da budur. Ne var ki Türkiye'de bu konuda kanımızca aşırıya kaçılmıştır. 1961 Anayasasının 75'inci
maddesine göre, "seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır". Aynı hüküm
1982 Anayasasının 79'uncu maddesinde de yer almaktadır. Yani, Türkiye'de seçimlerin sadece denet-
lenmesi değil, yönetimi de yargı organlarına verilmiştir. Kanımızca bu yanlıştır. Bu konuda Anayasa
Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızın 21'nci bölümünün il, J, 2 başlığına bakınız (c.l, s.717-718).
168. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.438; Laferriere, op. cit., s.695-697.
169. De Smith ve Brazier, op. cit., s.258. 170. lbid. 171. Laferriere, op. cit., s.696.
172. Carl Schmitt, Tlıeorie de la Constitution, Çev. Lilyane Deroche, Paris, P.U.F., "Leviathan", 1993, s.276.
173. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.438.
174. Türkiye'de seçim uyuşmazlıklarının yargısal çözümü için bkz.: Gözler, Türk Anayasa, op. cit., s.289-290.
175. Lavroff, op. cit., s.134-137; Turpin, op. cit., s.498502.
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 315
KUTU 14.5: Mudanya İlçesi, Neden Bursa 2. Bölgede?- Bursa ili Bursa Seçim Çevreleri
iki seçim çevresine bölünmektedir. YSK'nın 21 Nisan 2018 tarih ve 263
sayılı Kararıyla normalde 1'inci Bölgede olması beklenen Mudanya ilçe-
si, 2'nci Bölgeye alınmıştır (RG, 21.4.2018). Yandaki haritadan görüle-
ceği gibi Mudanya ilçesi, Nilüfer ve Karacabey ilçeleriyle komşudur. içi-
ne alındığı 2'nci Bölgenin ilçeleriyle sınırdaş değildir. Haritada gördü-
ğümüz gibi Mudanya ilçesi ikinci bölgenin içinde bir ada olarak durmak-
tadır. Oysa 2839 sayılı Kanunun 4'üncü maddesine göre iller seçim çev-
relerine ayrılırken ilçelerin "coğrafi yakınlıkları"nın göz önünde bulundu-
rulması gerekmektedir. Belirtelim ki, 24 Haziran 2018 milletvekili seçim-
lerinde Millet ittifakı, Mudanya'da % 54, Nilüfer'de % 53, Karacabey'de
% 50, Mustafakemalpaşa'da % 54 oranında oy almıştır. Kaynak: http://www.bursahakimiyet.eom.tr/
176. Cadart, op. cit., c.I, s.248; Cadoux, op. cit., s.239.
177. Favoreu et al., op. cit., s.538-539; Chagnollaud, op. cit., s.117; Grewe ve Ruiz Fabri, op. cit., s.403-406;
Zoller, op. cit., s.513-514; Claude Emeri, "Circonscription", Olivier Duhamel ve Yves Meny (der.),
Dictiomıaire coııstitutionnel, Paris, PUF, 1992, s.140-141.
178. Zoller, op. cit., s.513.
179. Duhamel ve Meny (der.), op. cit., s.461; Favoreu et al., op. cit., s.539.
316 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Tek-İsim Ii
--------
Tek-Turlu
Çoğunluk Sistemi
Listeli
------------
İki-Turlu
----------
Tek-İsimli Listeli
~
Ulusal Düzeyde
Nispi Temsil Sistemi
A. ÇOĞUNLUK SİSTEMİ
Bibliyografya.- Laferriere, op. cit., s.554-558; Vede!, op. cit., s.148-150; Cadart, op. cit., c.I,
s.250-252; Jeanneau, op. cit., s.45-47; Cadoux op. cit., c.I, s.240-243; Pactet, op. cit., s.100-
104; Cotteret ve Emeri, op. cit., s.39-46; Teziç, op. cit., s.271-279; Demir, op. cit., s.159-165;
Tunç, op. cit., s.147-156.
180. Vede!, op. cit., s.148; Cadart, op. cit., c.I, s.251-152; Jeanneau, op. cit., s.44; Cadoux op. cit., c.I, s.240;
Pactet, op. cit., s.101-102; Debbasch, op. cit., s.57-58; Cotteret ve Emeri, op. cit., s.39.
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 317
181. Vede!, op. cit., s.148; Cadart, op. cit., c.l, s.251-152; Jeanneau, op. cit., s.44; Cadoux op. cit., c.I, s.240;
Pactet, op. cit., s.101-102; Debbasch, op. cit., s.57-58; Cotteret ve Emeri, op. cit., s.39.
182. Fevzi Demir, Anayasa Hukukuna Giriş, İzmir, Barış Yayınlan, 5. Baskı. 1998, s.159.
183. Pactet, op. cit., s.101. 184. /bid.
185. Pactet, op. cit., s.101; Vede!, op. cit., s.148. 186. Pactet, op. cit., s.101. 187. /bid.
188. Örneğin İngiltere'de 1951 ve 1974 seçimlerinde böyle olmuştur (Pactet, op. cit., s.101).
189. Cadart, op. cit., c.I, s.258-259; Jeanneau, op. cit., s.44; Cadoux op. cit., c.I, s.241; Pactet, op. cit., s.104
318 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
197. Cadart, op. cit., c.I, s.258-260; Jeanneau, op. cit., s.45; Cadoux op. cit., c.I, s.241; Pactet, op. cit., s.104;
198. Cadoux, op. cit., c.I, s.242; Cadart, op. cit., s.259.
199. Jeanneau, op. cit., s.45.
200. Cotteret ve Emeri, op. cit., s.47.
201. Cotteret ve Emeri, op. cit., s.48; Cadoux, op. cit., c.I, s.243.
202. Lijphart, op. cit., s.135.
320 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Ulusal seçim çevreli nispi temsil veya nispi temsilin ulusal düzeyde uygu-
lanması sistemi çeşitli açılardan eleştirilmektedir. Bu sistemde, seçmen ile mil-
letvekilleri arasında hiçbir bağ kalmamaktadır. Seçmen oyunu milletvekillerine
değil, bir partiye vermektedir207 . Diğer yandan bu sistem, siyasal partilerin ufa-
lanmasına yol açmaktadır208 . Zira bu sistemde en küçük bir siyasal akım (örne-
ğin seçmenlerin% 0,5'inin oylarını alan) dahi parlamento temsil imkanı bula-
bilmektedir. O nedenle bir parti içindeki hiziplerin partiden ayrılarak kendi par-
tilerini kurmalarını engelleyecek hiçbir şey yoktur.
İki milletvekilliği boşta kaldığına göre, bu iki milletvekilliği artık oyların sıra
sıylaen büyük iki partiye (A ve D Partilerine) verilir. Yani A Partisi 16.000 artık
oyu için bir milletvekilliği, D partisi de 12.000 artık oy için bir milletvekili alırlar.
En büyük artık usulünün uygulandığı nispi temsil sisteminde yukarıdaki örnekte
toplam olarak A Partisi 2, B Partisi 1, C Partisi 1 ve D Partisi 1 milletvekili çıkarır.
Bu sistemde B Partisin 8.000, C Partisinin ise 4.000 artık oyu yanmış olur.
210. Pactet, op. cit., s.106; Fabre, op. cit., s.259; Vede!, op. cit., s.151; Cadoux, op. cit., c.I, s.144; Cadart,
op. cit., c.I, s.262; Debbasch, op. cit., c.I, s.60; Turpin, op. cit., s.232; Favoreu et al., op. cit., s.542.
211. Pactet, op. cit., s.106; Fabre, op. cit., s.259; Vede!, op. cit., s.151; Cadoux, op. cit., c.I, s.144; Cadart,
op.cit., c.I, s.262; Turpin, op.cit., s.232; Favoreu et al., op.cit., s.542; Grewe ve Ruiz Fahri, op. cit., s.397.
212. Pactet, op. cit., s.106; Cadoux, op. cit., s.144; Cotteret ve Emeri, op. cit., s.50-51.
213. Pactet, op. cit., s.106.
214.http://www.ipu.org/parline-f/reports/'ta yer alan ülke raporlarına bakınız (1155, 1017, 1291, 1231, 1087,
1305 nolu raporlar).
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 323
d) D'Hondt Usulü218
D'Hondt219 usülü, seçim çevresinde oyların paylaştırılması işleminde artık
oy ve açık milletvekilliği bırakmayan bir usüldür. Bu usülde seçim kotası da
bulunmaz ve dolayısıyla partilerin aldığı oylar seçim kotasına bölünmez.
D'Hondt usulünde, seçime katılmış siyasi partilerin adları alt alta ve aldıkları
geçerli oy sayıları da hizalarına yazılır. Siyasi partilerin oy sayıları, önce bire,
sonra ikiye, sonra üçe, sonra dörde, vs. -o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayı
sına ulaşıncaya kadar- bölünür. Elde edilen paylar ayrım yapılmaksızın en bü-
yükten en küçüğe doğru sıralanır. Seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısı
kadar bu payların sahibi olan partilere ve bağımsız adaylara rakamların büyük-
lük sırasına göre milletvekili tahsis olunur.
Örneğin 5 milletvekili çıkaran ve 100.000 geçerli oyun kullanıldığı birse-
çim çevresinde A partisi 36.000, B partisi 30.000, C partisi 24.000, D Partisi
10.000 oy almışsa d'Hondt usulüne göre milletvekillikleri şu şekilde paylaştırılır:
215. Pactet, op. cit., s.107; Fabre, op. cit., s.258; Arsel, op. cit., s.190-191; Özbudun, Türk Anayasa Hukuku,
op. cit., s.263; Teziç, op. cit., s.285; Demir, op. cit., s.171-172.
216. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.263.
217. Vede!, op. cit., s.150-151; Pactet, op. cit., s.107-108; Cadart, op. cit., s.265-266; Debbasch, op. cit.,
s.62-64; Cotteret ve Emeri, op. cit., s.48-49.
218. Pactet, op. cit.,s.107; Cadart, op. cit., s.263; Cotteret veEmeri, op. cit.,s.52-53.
219. Bu us0I, Belçikalı bir matematikçi olan Victor d'Hondt (1841-1901) tarafından 1878 yılında orta-
ya atılınıştır.
324 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Partiler 1'e Bölme 2'ye Bölme 3'e Bölme 4'e Bölme 5'e Bölme
A Partisi 36.000 18.000 12.000 8.000 7.200
B Partisi 30.000 15.000 10.000 7.500 6.000
C Partisi 24.000 12.000 8.000 6.000 4.800
D Partisi 10.000 5.000 3.333 2.500 2.000
sal partinin altında da o partinin aday listesi yer alır. Seçmen nispi temsil siste-
minde öncelikle adayları değil, tercih ettiği partiyi öngörülen usulle seçer. Ör-
neğin "evet" mührünü seçtiği parti için ayrılmış haneye basar. Seçmenin liste-
deki adayları tercih etmesi bakımından üç usul vardır. "Bloke liste usulü" de-
nen birinci usulde, seçmene listede yer alan adaylar arasında tercih yapma im-
kanı tanınmaz. Seçmen listeyi sandığa atar. "Tercihli oy" denen ikinci usulde
seçmen oyunu verdiği partinin listesinden bir adayı tercih etmesine imkan veri-
lir. "Karma liste" denen üçüncü usulde, seçmene çeşitli partilerin listesinde bu-
lunan adaylar arasından bir liste yapıp sandığa atma hakkı tanınır. Şimdi bu üç
usulü biraz yakından görelim.
1. Bloke Liste Usfilü226 .- "Bloke liste (liste bloquee)" usulünde seçmen,
partilerin listeleri üzerinde herhangi bir değişiklik yapma imkanına sahip değil
dir. Seçmen partiler tarafından hazırlanan listeyi sandığa atmakla yetinir. Seç-
men bu adayların sırasını değiştiremez. Bazı adayları silemez227 . Bu sistemde
seçmen adaylara değil, partiye oy vermektedir. Onun oy verdiği parti o seçim
çevresinde kaç milletvekilliği elde etmişse, o partinin listesinde yer alan aday-
lar sırasıyla o kadar seçilmiş olur. Örneğin beş milletvekilliği çıkaran bir seçim
çevresinde bir parti iki milletvekilliği kazanmışsa, bu partinin listesinde birinci
ve ikinci sırada yer alan aday milletvekili seçilmiş olur.
2. Tercihli Oy Usfilü228 .- "Tercihli oy (vote preferentiel)" usulünde seç-
men, oyunu verdiği partinin listesinde yer alan adaylardan birisini de tercih
edebilir. Bunun için listede isimleri yazılı adaylardan birinin yanına kanunun
öngördüğü bir işareti (örneğin X) koyar. Bu şekilde, partinin adaylar arasında
listede yaptığı sıralamayı değiştirmiş olur. Adaylar arasında tercih yapmayan
seçmenler, partinin sıralamasını kabul etmiş olurlar. Eğer tercihli oylar kanu-
nun belirlediği bir miktarı aşmışsa, seçim sonucunda, hangi adayın seçildiğine,
adayların listedeki sırasına göre değil, aldıkları tercih miktarına göre karar veri-
lir. Örneğin beş milletvekilliği çıkaran bir seçim çevresinde bir parti iki milletve-
killiği kazanmışsa, tercihli oylar kanunun öngördüğü miktarı aşmışsa ve en çok ter-
cihi üçüncü aday ile en çok ikinci tercihi beşinci aday almışsa, listedeki ilk iki sıra
daki aday değil, üçüncü ve beşinci sıradaki adaylar seçilmiş olur. Tercihli oy parti-
lerin milletvekili adayları üzerindeki egemenliğini sınırlandırmakta, seçmenlere
sadece partiyi değil, milletvekili adaylarım seçme imkanı tanımaktadır.
3. Karma Liste Usfilü229 .- "Karma liste (panachage)" usulünde, seçmen de-
ğişik partilerin listelerinde yer alan adaylar arasından isimler seçerek kendi listesini
oluşturur. Seçmen kendi listesine o seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısı
kadar isim yazabilir.
226. Cadart, op. cit., c.I, s.264; Vede!, op. cit., s.149; Arsel, op. cit., s.191-1923; Teziç, op. cit., s.287.
227. Arsel, op. cit., s.192.
228. Pactet, op. cit., s.108; Cadart, op. cit., c.I, s.264; Vede!, op. cit., s.149; Jeanneau, op. cit., s.43; Arsel,
op. cit., s.192; Teziç, op. cit., s.188.
229. Pactet, op. cit., s.108; Cadart, op. cit., c.I, s.264; Vede!, op. cit., s.149; Jeanneau, op. cit., s.43; Arsel,
op. cit., s.192-193; Teziç, op. cit., s.287-288.
326 ANAYASA HUKUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
230. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.136; Grewe ve Ruiz Fabri, op. cit., s.406-407. Seçim barajlan
konusunda yeni ve geniş bir çalışma için bkz.: Abdullah Sezer, Seçim Barajları, İstanbul, Legal, 2014.
231 .http://www.ipu.org/parline-e/reports/2157 _B.htm (11.8.201 O).
232.http://www.ipu.org/parline-e/reports/2255 _B.htm (11.8.201 O).
233.http://www.ipu.org/parline-e/reports/226l_B.htm (11.8.2010).
234. Kaynak: http://www.ipu.org/parline-e/reports/ taranarak tarafımızdan oluşturulmuştur. 2155, 2001,
2303, 2017, 2157, 2121, 2555, 2263 nolu raporlara bakınız (11.8.2010).
235 .http://www.ipu.org/parline-e/reports/2303_B.htm (11.8.201 O).
236. http://www.ipu.org/par1ine-e/reports/212l_A.htm (11.8.2010).
237. http://www.ipu.org/parline-e/reports/2293_B.htm (11.8.2010).
238. http://www.ipu.org/parline-e/reports/2157_A.htm(11.8.10.2010).
239. http://www.ipu.org/parline-e/reports/216 l_B.htm (11.8.201 O).
BÖLÜM 14: SEÇİMLER 327
Sonuç olarak, seçim sistemlerinin siyasal rejim üzerinde önemli etkilere sahip ol-
duğunu söyleyebiliriz. Ancak bu etkilerin ne yönde oldukları konusu oldukça tarhşma
lıdır. Bu konuda kesin şeyler söylemek oldukça güç olmakla birlikte, özet plarq~nispi
temsil ile temsilde adalet ilkesi arasında olumlu bir ilişkinin olduğu, tek-turlu çoğunluk
sistemi ile "hükumette istikrar ve etkinlik" ilkesi arasında doğru bir oranhnın olduğunu
söyleyebiliriz. Keza nispi temsil ve iki-turlu çoğunluk sistemi ile çok parti sistemi arasında ve
tek-turlu çoğunluk sistemi ile iki-parti sistemi arasında bir ilişkinin olduğu söylenebilir. Ni-
hayet aksi görüşler olmakla birlikte iki-parti sisteminin istikrarlı, etkili ve sorumlu bir de-
mokrasiyle birlikte görüldüğü, buna karşılık nispi temsil ve çok-parti sisteminin istikrarsız,
etkinlikten mahrum ve düşük nitelikle demokrasilerle birlikte görüldüğü gözlemlenebilir. 111
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 30 sayfa boyunca işlenen "Seçiınler" konusu, Anayasa Huku-
isiınli kitabımızda 45 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.I, s. 697-741). Bu
kunun Genel Teorisi
konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir.
240. Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, op. cit., s.96-102, 136-138; Sartori, Anayasa Mühendisliği, op. cit., s.46-109;
Laferriere, op. cit., s.559-570; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.354-362; Vede!, op. cit., s.154-156; Jeanneau, op. cit.,
s.49-52; Fabre, op. cit., s.250-258; Debbasch, op. cit., s.64-65; Turpin, op. cit., s.237-241; Arsel, op. cit., s.186-189;
Seyfettin Gürsel, "Toplumsal Tercih Kuramı Çerçevesinde Anayasanın 67. Maddesinde Yer Alan Temsilde
Adalet ve Yönetimde İstikrar İlkelerinin Değerlendirilmesi", Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi
Yayınları, 1999, s.46-71; Meltem Dikmen Caniklioğlu, "Seçim Sistemlerinin Siyasi İstikrarın Sağlanmasındaki
Rolü", Anayasa Yargısı, Ankara, A YM Yayınlan, 1999, Cilt 16, s.17-44.
Bölüm 15
YASAMA*
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.I, s.743-887'den özetlenmiştir. Daha
geniş bilgi için oraya bakınız.
BÖLÜM 15: YASAMA 329
I. YASAMA ORGANI
Bibliyografya.- Abadan, Amme Hukuku, op. cit., s.367-370; Arsel, op. cit., s.90-107; Cadart,
op. cit., c.l, s.358-395; Debbash et al., op. cit., s.119-143; Burdeau, Hamon ve Troper, op. cit.,
s.132-152; Laferriere, op. cit., s.612-743; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.444-486; Cadoux, op. cit.,
c.l, s.192-213; Vede!, op. cit., s.172-177; Jeanneau, op. cit., s.107-114; Pactet, op. cit., s.120-1124;
Fabre, op. cit., s.169-177; Pactet, op. cit., s.473; Chantebout, op. cit., s.271-284.
A. GENEL OLARAK
Yasama Organının DiğerDevlet Organlarından Ayrılması.- Burada ilk
önce yasama organının,
devletin diğer temel organları olan yürütme ve yargı
organlarından nasıl ayrıldığını görmemiz uygun olur.
4. Arsel, op. cit., s.93. 5. Ibid., s.91, 6. Ibid., s.92. 7. lbid. 8. Ibid., s.91-92. 9. Ibid., s.93.
10. Arsel, op. cit., s.93; Esmein, op. cit., s.39.
11. Chantebout, op. cit., s.102; Arsel, op. cit., s.93; Esmein, op. cit., s.39. 12. Chantebout, op. cit., s.102.
BÖLÜM 15: YASAMA 331
William I'in ölümünden sonra Magnum Concilium'un önemi arttı. Zira ço-
cukları arasındakitaht kavgaları nedeniyle horonlar ve dolayısıyla Magnum
Concilium önemli hale geldi 13 .
Magna Carta Libertatum (1215).- 1200'lerin başlarında tahta çıkan Kral
Yurtsuz John ülkeyi kötü bir şekilde yönetmeye başladı. Yurtsuz John bir yan-
dan Fransa ile savaş halindeydi, diğer yandan kendi baronlarıyla bozuştu ve ni-
hayet Kiliseyle anlaşmazlığa düştü 14 . John Fransızlarla yaptığı savaşta yenildi.
Papa İnnocent III, Yurtsuz John'u aforoz etti. Baronlar John'a karşı ayaklandı
lar. Sonuçta Yurtsuz John, baronlarla anlaşmayı kabul etti ve onların istedikleri
Magna Carta Libertatum (Büyük Hürriyet Fermanı) isimli belgeyi 19 Haziran
1215 tarihinde imzaladı 15 •
13. Ibid. 14. Esen, op. cit., s.493. 15. Arsel, op. cit., s.93. 16. Turpin, op. cit., s.534-535
17. Esen, op. cit., s.494. 18. Arsel, op. cit., s.95. 19. Charlot, op. cit., s.17. 20. Arsel,op. cit., s.95.
332 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
mento (Magnum Concilium) topladı21 . Edouard I, 1295 yılında daha geniş bir
temsile dayanan bir parlamentoyu toplantıya çağırdı. Bu parlamento (Magnum
Concilium) da, baronlar, kontlar ve ruhban sınıfının temsilcileri dışında, kont-
lukların, şehirlerin, burgların temsilcileri ile küçük rahiplerin temsilcileri de
vardı22 . Bu genişletilmiş Magnum Concilium'a "Model Parlamento (Great and
Model Parliament)" ismi verilmiştir23 . Model Parlamentoda 400 civarında tem-
silci vardı24 . İngiltere' de Parlamentonun kesin kuruluşu olarak 1295 tarihli bu
Model Parlamentonun kuruluşu kabul edilebilir25 . Bu tarihten itibaren İngilte
re' de günümüze kadar Parlamento devamlı olarak varlığım sürdürmüştür26 .
1295'ten sonra Parlamento hemen hemen her sene toplanmaya başladı.
Edward I, bir yandan Fransa ile diğer yandan İskoçya ile devamlı savaş halinde
bulunduğundan her zaman için paraya ihtiyaç duyuyordu. Parayı bulmak için
ise vergi almak; vergi almak içinse Parlamentoyu toplamak ve onun onayını
almak lazımdı27.
Parlamentonun toplanmasından amaç, vergi almayı sağlamak olduğu için,
ruhban sınıfı Parlamentoya katılmak yerine kendilerine isabet eden vergiyi tes-
pit ve tayin edip Krala ödemeyi kararlaştırdılar ve bu nedenle 13OO'lerin başla
rından itibaren Parlamento toplantılarına katılmamaya başladılar28 .
21. lbid. 22. Arsel, op. cit., s.96; Charlot, op. cit., s.17. 23. Esmein, op. cit., s.41; Arsel, op. cit., s.96.
24. Charlot, op. cit., s.17. 25. Arsel, op. cit., s.96. 26. lbid. 27. lbid.
28. Arsel, op. cit., s.96; Mathiot, op. cit., s.204. 29. Arsel, op. cit., s.96. 30. /bid.
31. Matlıiot, op. cit., s.204; Turpin, op. cit., s.535. 32. Arsel, op. cit., s.97; Turpin, op. cit., s.535.
BÖLÜM 15: YASAMA 333
33. Esmein, op. cit., s.52. 34. lbid. 35. Arsel, op. cit., s.97; Esmein, op. cit., s.42.
36. Arsel, op. cit., s.97; Esmein, op. cit., s.43. 37. Arsel, op. cit., s.97. 38. Esmein, op. cit., s.44.
39. Kral teorik olarak onaylamayı reddedebilir ve royal assent almamış bir bili de yürürlüğe giremez. Ama
çoğunlukla Krallar bili ve statute'leri onaylamışlar ve bu yetkileri (royal assent) 1707' den beri bir forma-
lite haline gelmiştir. 1707' den bu yana İngiltere' de bir Kral veya Kraliçenin bir bili ve statute'ü onayla-
mayı reddettiği görülmemiştir (Mathiot, op. cit., s.204-205).
40. Esmein, op. cit., s.44; Arsel, op. cit., s.98; Mathiot, op. cit., s.204; Chantebout, op. cit., s.102.
41. Arsel, op. cit., s.98. 42. Esmein, op. cit., s.44. 43. lbid.
334 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
bb) Diğer yandan Kral, kanunları ilga etmek yetkisine olmasa da, onları
etkisiz kılabilecek bir yetki olan "ius dispensandi (muafiyet verme hakkı)"ye
sahipti. Bu yetkisiyle Kral, kanun karşısında belirli bir kişiye bağışıklık tanıya
biliyor, yani kanunun uygulanmasından onu muaf tutabiliyor; onu somut bir
olayda kanuni yükümlülüklerinden kurtarabiliyordu46 • Kral ius dispensandi
yetkisini ancak 1689 tarihli Bill of Rights ile kesin olarak kaybedecektir.
cc) Nihayet, Kralın paraya ihtiyacı olmadığı zamanlar da olabiliyordu. Zira
Kralın devamlı gelir getiren büyük mülkleri, toprakları vardı. Keza dış ticaret-
ten de Krallar vergi alıyorlardı47 . Bu üç nedenden dolayı, Parlamento 1689'a
gelinceye kadar yasama yetkisine tam anlamıyla sahip olamamıştır4 8 •
Petition of Rights (1628) Sonrası Gelişmeler.- Charles I (1625-1649)
mutlakıyetçi fikirlere sahip bir Kraldı. Parlamento Krala ödenek vermeyi red-
detti. Kral Parlamentoyu birkaç defa feshetti. Ama her defasında yeni seçilen
Parlamento Krala karşı gelmeye devam etti. Neticede Kral Charles I, Parlamen-
to ile anlaşmak ve Parlamento isteklerini kabul etmek zorunda kaldı ve 1628
yılında "Petition of Rights (Haklar Dilekçesi)"ı imzaladı49 • Petition of Rights
kimsenin Parlamentonun kararı olmadıkça vergi ödemek zorunda olmadığı il-
kesini bir kez daha ilan ediyordu50 .
"Uzun Parlamento".- Charles I, buna rağmen 1629'da Parlamentoyu fes-
hetti ve 11 sene toplantıya çağırmadı. Ama yine para ihtiyacı nedeniyle 1640
yılında Parlamentoyu toplamak zorunda kaldı. Kralın talep ettiği vergilere kar-
şılık olarak parlamento bazı şartlar ileri sürdü. Örneğin Parlamento üç yılda bir
düzenli olarak toplantıya çağrılmalıydı. Parlamentonun görüşmelerin serbestliği
sağlanmalıydı. Kral bu talepleri kabul etmeyerek Parlamentoyu yine dağıttı.
Ancak İskoçya'da yenildi ve İskoçyalılar Kuzey İngiltere'yi işgale başladılar.
Kral Parlamentoyu tekrar toplantıya çağırdı. Ve Parlamento 13 yıl süreyle 1653
yılına kadar dağılmadan devam etti. Bu nedenle bu Parlamentoya "Uzun Par-
lamento (Long Parliament)" ismi verilir51 .
1648 Devrimi. - Parlamento, bu durumdan istifade ederek Kralın iki bakanım
astırttı.Kendi onayı olmaksızın konulan vergileri ilga etti. Hazinenin ve ordunun
idaresini eline aldı. Kral ve taraftarları buna razı olmak istemedi. Kral Parlamento
ileri gelenlerini hapsettirtmek istedi. Bunun üzerine iç savaş çıktı. İç savaş 1648
senesinde bitti. Kral Charles I, bu iç savaşta yenildi. Parlamento önünde kurulan bir
mahkemede yargılanarak idama mahkum edildi ve 30 Ocak 1649'da idam edildi52 •
44. Esmein, op. cit., s.44. 45. lbid., s.45. 46. lbid. 47. Jbid., s.45-46.
48. Arsel, op. cit., s.98. 49. lbid., s.100. 50. lbid. 51. lbid., s.101. 52. lbid.
BÖLÜM 15: YASAMA 335
53. Arsel, op. cit., s.101. 54. Turpin, op. cit., s.535. 55. Charlot, op. cit., s.23.
56. Arsel, op. cit., s.102. 57. lbid., s.104. 58. Jbid.
59. Chantebout, op. cit., s.103; Arsel, op. cit., s.105; Esmein, op. cit., s.47-48.
60. Chantebout, op. cit., s.103. 61. Arsel, op. cit., s.105.
336 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
olması gerekiyordu. Keza tahta çıkacak kişinin yabancı bir prens olması halin-
de, Parlamentonun onayı dışında, İngiltere'nin yabancı bir devleti savunmak
amacıyla savaşa giremeyeceği hükme bağlanıyordu. Diğer yandan Act of
Settlement Kraldan maaş alan bir kişinin Avam Kamarası üyesi olamayacağını,
hakimlerin ancak Parlamentonun istemi ve Kralın kararıyla azledilebileceğini,
Avam Kamarası tarafından suçlanan ve hakkında impeachment usulü uygula-
nan kişinin Kral tarafından affedilemeyeceğini öngörüyordu62 .
1689 Bill of Rights ve 1701 Act of Settlement'tan sonra İngiltere'de Parla-
mentonun tam anlamıyla bağımsızlık kazanmış ve yerleşmiş olduğunu söyle-
yebiliriz. Zira yukarıda görüldüğü gibi, bugün parlamentoların gerek kuruluşu
na, gerek işleyişine ilişkin mevcut olan bütün ilkeler esas itibarıyla 1689 Bill of
Rights ve 1701 Act of Settlement ile öngörülmekteydi. Bu arada belirtelim ki,
1694 tarihli bir kanunla Parlamentonun seçim dönemi 3 yıl olarak saptanmış
tı63. 1716 yılında Parlamentonun seçim süresi 7 yıla çıkarılmıştır. Seçim süresi
191 1'de beş yıla indirilmiştir64 .
Görüldüğü gibi İngiltere' de parlamento çok uzun bir süreç sonucunda ya-
vaş yavaş doğup gelişmiştir. 1400'lere kadar Parlamentonun yasama yetkisi
yani kanun yapma yetkisi yoktu. Tek yetkisi vergi toplanmasına izin vermekten
ibaretti. Parlamento 1400'lerden itibaren kanun yapma yetkisini de yavaş yavaş
eline geçirmiştir. Parlamento 1689 tarihli Bill of Rights ve 1701 tarihli Act of
Settlement ile yasama yetkisini ve bugünkü diğer yetkilerini kesin olarak ele
geçirmiş, bağımsızlığını ve çalışma hürriyetini güvence altına almıştır.
1. Tek-Meclislilik
Bir parlamentonun tek meclisten oluşması durumuna "tek-meclislilik" ve-
ya "monokameralizm (unicameralism, monocameralisme)" denmektedir65 . Da-
nimarka, Finlandiya, İsrail, Lüksemburg, Yeni Zelanda, Yunanistan parlamen-
toları tek-meclislidir. İsveç bir yüzyıl boyunca iki-meclisliliği denedikten sonra
1971'de yine tek-meclisli sisteme geçmiştir66 . Türkiye'de 1921-1960 dönemin-
de tek-meclislilik vardır. Türkiye 1961-1980 arası iki-meclis sistemini denedik-
62. Arsel, op. cit., s.106. 63. Ibid. 64. Ibid., s.107
65. Cadoux, op. cit., s.194-195; Lijphart, op. cit., s.82-84. 66. Cadoux, op. cit., c.I, s.194.
BÖLÜM 15: YASAMA 337
2. İki-Meclislilik
Bir parlamentonun iki-meclisten oluşması durumuna ise "iki-meclislilik"
veya "bikameralizm (bicameralism, bicameralisme)" denmektedir68 . İki-mec
lislilik sisteminde parlamento iki ayrı meclisten oluşur.
Burada iki-meclisliliğin tarihsel kökünü, örneklerini, ikinci meclislerin
isimlendirilmesi sorununu, birinci meclisler ile ikinci meclisler arasındaki fark-
ları ve iki-meclisliliğin nedenlerini göreceğiz.
üniter devletlerde daha önemli yetkiler taşıyan meclis ve federal devletlerde ise
nüfus esasına göre seçilen meclis kastedilmektedir7 1• Örneğin İngiltere' de
Avam Kamarası birinci meclis, Lordlar Kamarası ise ikinci meclis; Fransa' da
Millet Meclisi birinci meclis, Senato ise ikinci meclis; Amerika Birleşik Dev-
letlerinde Temsilciler Meclisi birinci meclis, Senato ise ikinci meclistir. Al-
manya' da ise Bundestag birinci meclis, Bundesrat ikinci meclistir.
Birinci meclise "alt meclis (lower house, chambre basse)", ikinci meclise
ise "üst meclis (upper house, chambre haute)" de denir72 • Bu "üst"-"alt" nite-
lendirmesi, bu meclislerin günümüzdeki yetkilerinin önemi bakımından değil
dir. Bu isimlendirme tarihsel bir kalıntıdır. Zira tarihsel olarak ikinci meclisler-
de toplumun "üst" tabakalarının (örneğin İngiltere' de Lordların), birinci mec-
lislerde ise toplumun "alt" tabakalarının (örneğin İngiltere' de şehir ve kasaba
halkının) temsil ediliyor olmasından dolayıdır. Günümüzde yukarıda da belir-
tildiği gibi yetki bakımından üstün olanlar "alt meclis"lerdir.
71. lbid. 72. Lijphart, op. cit., s.81; Cadoux, op. cit., c.I, s.195. 73. Lijphart, op. cit., s.86.
74. Lijphart, op. cit., s.86; Cadart, op. cit., c.I, s.363, 373; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.464.
75. Lijphart, op. cit., s.86; Cadart, op. cit., c.I, s.373; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.464;
76. Lijphart, op. cit., s.87; Debbasch et al., op. cit., s.145. 77. lbid.
78. Cadart, op. cit., s.363; Jeanneau, op. cit., s.108; Vede!, op. cit., s.173.
BÖLÜM 15: YASAMA 339
nüfus büyüklüğü ile iki-meclis sistemi arasında anlamlı bir ilişki vardır. Yani
nüfusu büyük ülkelerde iki-meclislilik, nüfusu küçük ülkeler göre daha sıklıkla
görülmektedir79 . (3) Tarihsel Sebepler.- Bir ülkenin tarihinin belirli bir döne-
minde ortaya çıkmış olan ikinci meclis, ortaya çıktığı zamandaki fonksiyonunu
yitirmiş olsa da, varlığını hala sürdürüyor olabilir80 . Bunun en tipik örneği İngi
liz Lordlar Kamarasıdır (yukarıda s.33O-336'ya bakınız).
İki-Meclisliliğin Değerlendirilmesi 81 .- Doktrinde iki-meclis sistemi lehi-
ne ve aleyhine çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.
NOT: İki meclislilik konusu Anqyasa Hııkııkımıın Genel Teorisi isimli kitabımızda ayrı
bir bölüm (Bölüm 24) olarak incelenmiştir. Bu konuda daha fazla bilgi için oraya bakılabilir
(op. cit., c.I, s.753-765).
D. PARLM1ENTO ÜYELİĞİ
Bibliyografya.- Laferriere, op. cit., s.583-610, 656-735; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.462-
509, 561-578; Cadoux, op. cit., c.I, s.200-202; Vede!, op. cit., s.378-381, 394-404; Cadart,
op. cit., c.II, s.1224-1229; Pactet, op. cit., s.362-368, 410-415; Fabre, op. cit., s.393-398;
Debbash et al., op. cit., s.126-136, 785-834; Turpin, op. cit., s.425-429, 435-441; Lavroff,
op. cit., s.448-458.
92. Chantebout, op. cit., s.248; Fabre, op. cit., s.169; Jeanneau, op. cit., s.109.
93. Cadoux, op. cit., c.I, s.194. 94. Chantebout, op. cit., s.248. 95. Jeanneau, op. cit., s.109.
96. Kaynak: Inter-Parliamentary Union'un partine veri tabanı (http://www.ipu.org/parline-f/reports/)
BÖLÜM 15:YASAMA 341
mento üyesi iken belirli bazı işleri yapmasının yasak olması demektir 102 . Ge-
nellikle parlamento üyeliği ile bir kamu görevi arasındaki bağdaşmazlık vardır.
Keza pek çok ülkede parlamento üyeliği diğer bir temsili görev ile (örneğin be-
lediye başkanlığı) bağdaşmaz.
b) Yasama Bağışıklıkları.- "Yasama bağışıklıkları" veya "parlamenter
bağışıklıklar
(parliamentary immunities)", "yasama sorumsuzluğu" ve "yasama
dokunulmazlığı" olarak ikiye ayrılır.
NOT: Yukarıda iki sayfa olarak açıklanan "Parlamento Üyeliği" konusu, An'9'asa H11k11k11nıın
Genel Teorisi isimli kitabımızda ayrı bir bölüm olarak incelenmektedir. Bu konuda daha fazla bilgi
edinmek için oraya bakılabilir (op. cit., c.I, s.767-793).
102. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.586; Laferriere, op. cit., s.669.
103. Pactet, op. cit., s.414; Vede!, op. cit., s.402; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.565.
104. Laferriere, op. cit., s.714.
105. Maaş bilgileri 2015 yılı bilgileridir. Kaynak: http://www.ipu.org/parline-f/reports/; www.parliament.uk/
about/mps-and-lords/members/pay-mps/; http://www.wien-konkret.at/politik/politikergehaelter/
BÖLÜM 15: YASAMA 343
1. Parlamentoların İç Yapısı
Birçok kişinin bir araya gelmesiyle oluşan bir parlamentonun çalışabilmesi
için örgütlenıniş olması lazımdır. Parlamentolar bir "başkan (president)" tarafından
yönetilir ve temsil edilir. Başkanın yanında bir de "divan veya büro (bureau, bo-
ard)" bulunur. Divan bir meclisin çalışmalarım yönetmekle görevlendirilıniş mec-
lis üyelerinden oluşmuş bir kuruldur 106 • Genellikle meclis divanları, başkan, baş
kanvekilleri, idare amirleri ve sekreterlerden oluşur 107 • "Başkan"ı yukarıda gördük.
"Başkanvekilleri (vice-presidents)" başkanın bulunmadığı zaman meclis toplantıla
rına başkanlık ederler 108 • "İdare amirleri (questors)", meclisin iç düzenini sağlarlar,
meclisin personelini yönetirler 109 • "Sekreterler (katip üyeler, secretaries)" oylan
sayarlar, toplantı tutanaklarının iyi bir şekilde tutulmasını gözetirler 110 •
Meclislerde başkan ve divandan başka KUTU 15.4: Parlamentolarda "Sağ"
"siyası parti grupları (parliamentary groups)" ve "Sol".- Günümüzde genellikle sağ
ve "koınisyonlar (commissions)" bulunur. partilere mensup parlamento üyeleri,
parlamentolarda başkanın sağına, sol
Koınisyonlar, genel kurul çalışmalarım hazır
partilere mensup parlamento üyeleri
lamak için, parlamento üyelerinden seçilen başkanın soluna oturmaktadırlar. Bu
daha küçük kurullardır. Koınisyonlar "teşriı usOI öyle sanılıyor ki, 1789 Fransız ihti-
koınisyonlar" ve "teşriı olmayan koınisyonlar" lalinden sonra toplanan Kurucu Meclis-
olarak ikiye ayrılır. "Teşriı koınisyonlar te ilk defa ortaya çıkmıştır. 1789'da
cumhuriyetçiler, ilericiler, din karşıtları,
(commissions legislatives)" yasama sürecine
yenilikçiler başkanın soluna, buna kar-
katılan, yani bir kanun metnin hazırlanmasına,
şılık, muhafazakarlar, kralcılar, dindar-
tartışılmasına katılan koınisyonlardır 111 . Teşrii lar başkanın sağına oturmuşlardır 113 •
koınisyonlar da kendi içinde "daimı koınis Günümüzdeki "solcu"-"sağcı" ayrımı da
yonlar" ve "geçici koınisyonlar" olarak ikiye buradan gelmektedir. Aslında bu ayrım
ayrılır. "Teşrii olmayan koınisyonlar (commis- köklerini dini mitolojide bulur114 • Her
kısmın kendi içinde de, daha aşırılar
sions non legislatives)" kanun yapılması süre-
daha gerilere (parlamentolar genellikle
cine değil, hükumetin parlamento tarafından basamaklı olduğu için) dolayısıyla daha
denetlenmesi sürecine katılan koınisyonlar yukarılara otururlar. Solun ve sağın aşı
dır112. Teşrii olmayan koınisyonlar da kendi rıları "dağ (montagne)"da oturur" 5 • Gü-
içinde "araştırma koınisyonları", "soruşturma nümüzde genellikle, her grubun kendi
koınisyonları" ve "ad hoc koınisyonlar" olarak içinde oturuş düzeni kıdem esasına gö-
üçe ayrılır. redir.
106. Vedel, op. cit., s.407. 107. Turpin, op. cit., s.410; Lavroff, op. cif., s.464.
108. Barthelemy ve Duez, op. cif., s.533; Lavroff, op. cit., s.464. 109. Ibid. 110. Ibid.
111. Lavroff, op. cit., s.470. 112. Lavroff, op. cit., s.480.
113. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.537. 114. Ibid. 115. Ibid.
344 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
NOT: Yukarıda iki sayfa olarak açıklanan "Parlamentoların İç Yapısı ve Çalışma Düzeni" konusu,
Anqyasa Hııkııkıımm Genel Teorisi isimli kitabımızda ayrı bir bölüm olarak incelenmektedir. Bu konuda daha
fazla bilgi edinmek oraya bakılabilir (op. cit., c.I, s. 795-814).
116. Laferriere, op. cit., s.736. 117. Vede!, op. cit., s.422. 118. Ibid., s.418.
119. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.511-512; Laferriere, op. cit., s.739-744. 119. Laferriere, op. cit., s.739.
BÖLÜM 15: YASAMA 345
U. YASAMA FONKSİYONU
Bibliyografya.- Duguit, Manuel, op. cit., s.90-102; Duguit, Traite, op. cit., c.II, s.132 vd; Car-
re de Malberg, op. cit., c.I, s.268-284; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.724-729, 783-784; Ve-
de!, op. cit., s.479-480; Cadoux, op. cit., c.I, s.71-89; Cadart, op. cit., c.I, s.109-119; Debbash
et al., op. cit., s.27-29; Wigny, op. cit., s.125-144; Burdeau, Hamon ve Troper, op. cit., s.132-
156; Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.183-197, 199-211.
1. Maddi Kriter
"Maddi kriter (criterium materiel)", ünlü Fransız anayasa hukukçusu Leon
Duguit ("Leon Dügi" okunur) tarafından savunulmuştur 121 . Maddi kriter, devle-
tin hukuki fonksiyonlarının tasnifini, bu fonksiyonların ifasında başvurulan iş
lemlerin hukukı mahiyetine göre yapmaktadır. Buna göre, hukuki işlemler
maddi mahiyetlerine göre, kural-işlem, sübjektif işlem ve yargı işlemi olarak
üçe ayrılır. Bu üç tür işlemden her birinin yapılması, devletin üç hukuki fonksi-
yonundan birini meydana getirir 122 . Duguit'ye göre,
"devlet, yasama fonksiyonu ile objektif hukuku formüle eder ve uygulamaya
koyar. İdari fonksiyonuyla devlet, sübjektif bir hukuki durum yaratır veya bi-
reysel bir işlemle yasal bir durumun doğması için gerekli şartı belirler. Yargı
fonksiyonuyla devlet, ihlal veya uyuşmazlık halinde, bir hukuk kuralının veya
121. Duguit, Manuel, s.90-102; Duguit, Traite, op. cit., c. II, s.132 vd.
122. Özbudun, op. cit., s.2008, s.184.
346 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
123. Duguit, Manuel, op. cit., s.88. 124. lbid. 125. lbid. 126. lbid., s.90.
127. Duguit, Traite, op. cit., c.II, s.156. 128. Duguit, Manuel, op. cit., s.102-103.
129. Özbudun, op.cit., 2008, s.184. 130. lbid. 131. Duguit, Traite, op. cit., c.II, s.156.
BÖLÜM 15: YASAMA 347
mahkemenin karar verebilmesi için her şeyden önce, bir hukuka aykırılık iddia-
sı olmalıdır 132 . İkinci olarak mahkeme, bu iddianın doğru olup olmadığını tespit
eder 133 • Üçüncü olarak ise, mahkeme hukuka aykırılığın olduğunu tespit ederse,
hukuka aykırılığın giderilmesi için, yani bozulan hukuk düzeninin yeniden tesi-
si için müeyyide uygulanmasına karar verir.
Maddi Kriterin Eleştirisi.- Maddi kriter, yasama, yürütme ve yargı fonk-
siyonlarını
birbirinden ayırmakta yetersiz kalmaktadır. Çünkü:
1. Yürütme organının tüzük, yönetmelik gibi düzenleyici işlemlerini, maddi nite-
likleri bakımından yasama işlemlerinden ayırmaya imkan yoktur. Bunlar da tıpkı ya-
sama işlemleri gibi, yani kanunlar gibi, genel, soyut, sürekli, objektif, kişilik-dışı işlem
lerdir. Yürütme organının düzenleyici işlemleri de kural-işlem niteliğindedir. Bu ne-
denle maddi kriter idari fonksiyonu, yasama fonksiyonundan ayırmaya imkan vermez.
2. Diğer yandan yasama organlarının da bireysel nitelikte işlemleri vardır. Örneğin
yasama dokunulmazlığının kaldırılması kararı, parlamento üyeliğinin düşmesi kararı,
genel, soyut objektif kişilik-dışı nitelikte değil, tam tersine somut ve bireysel nitelikte-
dir. Nihayet birçok ülkede tek kişi için çıkarılmış kanunlara da rastlanmaktadır. Örne-
ğin Türkiye' de Mustafa Kemal' e Atatürk soyadı bir Kanunla verilmiştir. Keza, 1948
yılında, 7 Temmuz 1948 tarih ve 5245 sayılı "İdil Biret ve Suna Kan'ın Yabancı Mem-
leketlere Müzik Tahsiline Gönderilmesine Dair Kanun" çıkarılmıştı. Fransa'da da belli
kişilere ilişkin kanunlar çıkarıldığı olmuştur. Örneğin Mareşal Joffre'a bir emeklilik ay-
lığı bağlanmasına ilişkin bir kanun çıkarılmıştır 134 . Yüzbaşı Dreyfus ve Albay Pic-
quart'ın ordudaki görevlerine geri dönmelerine ilişkin yine özel bir kanun çıkarılmış
tır135. Tüm bu kanunlar genel nitelikte değildir. Genellikle anayasalarda kanunların
"genel" olmasını emreden bir hüküm yoktur. Bu nedenle pozitif hukuk düzenlerinde
yasama fonksiyonunun maddi kritere göre tanımlanamayacağını söyleyebiliriz.
3. Maddi kriterle yasama fonksiyonu ile yargı fonksiyonunu birbirinden ayırmak
mümkün değildir. Zira yasama organının da bazı işlemleri "iddia-tespit-müeyyide"
aşamalarını içermekte ve bu bakımdan maddi nitelikleri itibarıyla yargı fonksiyonuna
benzemektedir. Örneğin meclis soruşturması usulünde, bir bakanın hukuk düzenini çiğ
nediği iddia edilir. Parlamento bu iddiayı araştırır; doğru olduğu kanaatine varırsa, ilgili
bakanın yargılama makamına sevk edilmesine karar verir. Keza yasama dokunulmazlı
ğının kaldırılması usulünde aynı aşamaların bulunduğu söylenebilir. O halde maddı kriter
kullanılarak yasama fonksiyonu ile yargı fonksiyonu birbirinden ayrılamaz.
4. Diğer yandan maddi kriter yürütme fonksiyonu ile yargı fonksiyonunu birbirinden
ayırt etmekte de yetersiz kalmaktadır. Çünkü yürütme organının bazı işlemleri de "iddia-
tespit-müeyyide" aşamalarını içermekte ve bu bakımdan yargı fonksiyonuna benzemektedir.
Örneğin, üniversite idaresinin disiplin soruşturması sonucunda bir öğrenciye okuldan uzak-
laştırma cezası vermesi işlemi, maddı açıdan yargı işlemine benzemektedir. Burada öğren
cinin kopya çektiği yolunda bir iddia, bu iddianın doğru olup olmadığının tespiti ve bu tes-
pitten sonra da müeyyide uygulama aşamaları yer almaktadır. Maddi kritere bakarak, disiplin
cezasının yargı fonksiyonuna dalıil bir işlem olduğu söylenebilir. Oysa bu doğru değildir. Bu ne-
denle, maddi kriter kullanılarak yürütme fonksiyonu ile yargı fonksiyonu birbirinden ayrılamaz.
2. Organik Kriter
"Şekli kriter (criterium formel)" de denen "organik kriter (criterium orga-
nique)" ünlü Fransız anayasa hukukçusu Raymond Cam~ de Malberg ("Remon
Kare dö Malberg" okunur) tarafından savunulmuştur 136 . Şekli veya organik kriter,
devlet fonksiyonlarını ifa eden organa ve yapılış şekillerine göre tasnif etmek-
tedir. Bu ayrımda işlemin niteliği, yani onun genel soyut, bireysel olmasının
hiçbir rolü yoktur. Bu kritere göre, devletin üç çeşit organı tarafından, bu or-
ganlardan her birine özgü şekillerde yerine getirilen işlemler o organın işlemi
dir. Buna göre, yasama organının kendine has biçimde yerine getirdiği işlemler
yasama işlemi, idarenin kendine has usullerle yerine getirdiği işlemler de idari
işlemdir. Keza yargı organlarının kendisine has usullerle yerine getirdiği işlem
ler de yargısal işlemlerdir.
Pozitivist bir yazar olan Cam~ de Malberg' e göre, devletin işlemlerini, bu
işlemlerin dış biçimlerine ve hukuki sonuçlarına ilişkin anayasa tarafından be-
lirlenen pozitif verilerden hareketle tasnif etmek gerekir. Anayasa ise, devletin
işlemlerini bu işlemleri yapan organa ve bu işlemlerin biçimlerine göre düzen-
lemektedir. Buna göre, "yasama organının teşrii biçimde aldığı her karar, muh-
tevası ve iç niteliği ne olursa olsun, anayasal terminolojide kanun ismini almak-
tadır"137. Yazara göre, yasama organından çıkan her işlem, kanun kuvvetine
sahip olacaktır; ama yürütme ve yargı organının yaptığı bir işlem, içeriği ve ni-
teliği kanunların içeriği ve niteliği ile aynı olsa bile, hiçbir zaman kanun kuvve-
tinde olmayacaktır ve her zaman bir idari işlem veya bir yargı işlemi olarak ge-
çerli olacaktır 138 . Tek kelimeyle diyor, Carre de Malberg, hukuki açıdan, devle-
tin işlemleri, yasama organı tarafından yapıldığında yasama işlemlerini; yürüt-
me organı tarafından yapıldığında yürütme işlemlerini ve yargı organı tarafın
dan yapıldığında ise yargı işlemlerini oluşturur 139 . Yazara göre, "tüm diğer tas-
nifler, hukuki doğruluktan mahrumdurlar, zira onlar, anayasa hukukunun pozi-
tif sistemiyle çelişki halinde bulunur" 140. Özetle Carre de Malberg, devlet fonk-
siyonlarını, fonksiyonu organ ile tanımlamaktan ibaret olan şekli kriter aracılı
ğıyla tasnif etmektedir.
136. Cam:: de Malberg, op. cit., c.I, s.268. 137. lbid. 138. Ibid. 139. Ibid. 140. Ibid.
BÖLÜM 15: YASAMA 349
menter sistemlerde ise devlet başkam, başbakan, bakanlar kurulu ve idareden olu-
şur. Bu kişi, makam, kurum ve kuruluşlardan çıkan her işlem bir yürütme işlemidir.
B. YASAMA İŞLEMLERİ
Yasama fonksiyonu yukarıda da görüldüğü gibi, maddi kritere göre değil,
organik kritere göre tanımlanabilir. Bu kritere göre ise, yasama fonksiyonu, ya-
sama organının, yani parlamentonun yaptığı işlemlerden oluşur. Yani yasama
fonksiyonu, yasama işlemleriyle yerine getirilir. Diğer bir ifadeyle, yasama iş-
350 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Buna göre, yasama işlemini organik kriterden hareket ederek, "yasama or-
ganı tarafından yapılan bir işlem" olarak tanımlayabiliriz. Organik açıdan bir
işlemin yasama işlemi olup olmadığını tespit etmek ise güç değildir. Yasama
organından çıkan her işlem bir yasama işlemidir. Bu kritere göre, yasama işle
minin genel, sürekli, objektif, kişilik-dışı olması aranmaz. İsterse bir kişiye
ilişkin olsun, isterse belirli bir süre yürürlükte kalsın, yasama organınca kabul
edilen her işlem bir yasama işlemidir.
O halde organik kritere bağlı kalarak yasama işlemi şu şekilde tanımlana
bilir: Yasama işlemi, yasama organı taraftndan yapılan her işlemdir.
Organik kriteri kullanarak yasama işlemlerini bir yandan yargı işlemlerin
den ve diğer yandan idari işlemlerden kolayca ayırabiliriz.
Organik kritere göre, yasama işlemleri ile yargı işlemlerinin birbirinden
kolayca ayrıldığını yukarıda gördük. Yasama organından çıkan işlemler yasama
işlemi, yargı organından çıkan işlemler yargı işlemidir.
Yasama işlemleri kendi içinde iki gruba ayrılmaktadır. Yani yasama organı
belli bir hukuki sonuç doğurmaya yönelik iradesini iki değişik biçimde açıkla
maktadır: "Kanun" ve "parlamento kararı".
Kanun ile parlamento kararları arasında kural olarak şöyle temel bir fark
olduğu söylenebilir: Kanun, yasama organının "düzenleyici işlemi", parlamento
kararı ise "bireysel işlemi"dir. Yani yasama organı, belli kişi veya somut du-
rumlara ilişkin iradesini "parlamento kararı" biçiminde, buna karşılık norm
koyma iradesini ise "kanun" biçiminde açıkladığı söylenebilir. Ancak bunun is-
BÖLÜM 15: YASAMA 353
tisnası vardır. İçtüzük bir düzenleyici işlemdir; ama bir kanun değil, "parlamen-
to kararı" niteliğindedir. İçtüzüğün bir parlamento kararı olması, onun münha-
sıran parlamentoların iç yapısına ve çalışma düzenine ilişkin olmasından ve bu
alanlarda parlamentoların yöntemsel bağımsızlığından kaynaklanmaktadır.
Parlamento kararları ile kanunları bu şekilde kesin olarak ayrılamadığına göre,
kanımızca, parlamento kararlarım konuları itibarıyla tek tek belirlemek gerekir.
141. Özbudun, op. cif., 2008, s.227-282; Erdoğan Teziç, "Parlamento Kararı ve Kanun", Anayasa Yargısı,
Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1989, Cilt 5, s.121-130; Ergun Özbudun, "Parlamento Kararları
ve Yasama Meclislerinin İçtüzükleri", Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 36, Sayı 1-4,
1979, s.3-26; Erdoğan Teziç, Türkiye'de 1961 Anayasasına Göre Kanun Kavramı, İstanbul, İÜHF Ya-
yınlan, 1972, s.11-21; Erdoğan Teziç, Türk Parlamento Hukukunun Kaynakları ve İlgili Anayasa Mah-
kemesi Kararları, İstanbul, İÜHF Yayınları, 1980, s.22-25.
142. 1982 Türk Anayasasından örnekler: TBMM İçtüzüğü (m.95); yasama dokunulmazlığının kaldırılması
(m. 83); ınilletvekilliğinin düşmesi kararı (m.84); Meclisin kendi seçimlerinin yenilenmesine karar ver-
mesi (m.77/2); TBMM Başkanı ve Başkanlık Divanının seçilmesi karan (m.95); Meclisin tatile girmesi
kararı (m.93/2); kapalı oturum yapılmasına ve bu oturumlardaki görüşmelerin yapılmasına ilişkin karar-
lar (m.97/2); bir ınilletvekilinin altı ayı geçmemek üzere Bakanlar Kurulunca verilecek görevi kabul et-
mesine ilişkin kararlar (m.82/2).
143. 1982 Türk Anayasasından örnekler: Bakanlar Kurulunun göreve başlaması sırasında güven oyu veril-
mesi kararı (m.110); gensoru veya güven istemi sonucunda Bakanlar Kurulu veya bir bakan hakkında
güven veya güvensizlik kararı (m.99, 111); Cumhurbaşkanının seçimi kararı (m.102); Başbakan veba-
kanlar hakkında meclis soruşturması açılması ve Yüce Divana sevk kararı (m.100); Cumhurbaşkanının
vatana ihanetten dolayı suçlandırılması kararı (m.105); gensorunun gündeme alınıp alınmaması kararı
(m.99); genel görüşme açılması kararı (m.98); meclis araştırması açılması kararı (m.98).
144. Bazı anayasalar, parlamentolara, bazı yüksek mahkemelere, özellikle anayasa mahkemelerine üye seç-
me veya aday önerme yetkisi vermektedir. Parlamentolar bu yetkilerini, parlamento kararı biçiminde
kullanırlar.
354 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
b) Kanun 145
Yukarıda gördüğümüz gibi, yasama işlemleri "parlamento kararları" ve
"kanun" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Aslında "kanun", "parlamento kara-
rı"na nazaran daha yaygın ve genel bir yasama işlemi türüdür. Kanun, parla-
mentoların iradesini açıklamasının genel biçimidir.
"Kanun (loi)" da, parlamento kararı gibi bir yasama işlemidir. Bir yasama
işlemi olarak parlamentoların iradesinin ürünüdür. Yasama işleminin idari iş
lemden ve yargı işleminden farkını yukarıda gördüğümüz için, burada, kanun
kavramının maddi ve şekli kritere göre tanımı sorunu ve keza kanun ile idari iş
lem ve yargı işlemi arasındaki farkları üzerinde durmayacağız. Genel olarak
yasama işlemi idari işlemden ve yargı işleminden nasıl ayrılıyorsa, kanun da
idari işlem ve yargı işleminden öyle ayrılır. Bizim buradaki sorunumuz, kanunu
idari işlemden ayırmak değil, kanunu, kendisi gibi bir yasama işlemi olan "par-
lamento kararları"ndan ayırmaktır.
Tek meclisli parlamentolarda, kanunlar da, parlamento kararları gibi, par-
lamentonun genel kurulu tarafından kabul edildiklerine göre, kanunları parla-
mento kararlarından organik kritere göre ayıramayız. Yukarıda parlamento ka-
rarlarını konuları itibarıyla tanımladık. Şu şu konulardaki yasama işlemleri
"parlamento kararı"dır dedik. Ancak aynı şeyi "kanun" için yapamayız. Çünkü,
maddi mahiyetinden, yani içeriğinden hareketle "kanun" tanımlanamaz. Çünkü
her konu, kanun konusu olmaya elverişlidir. Sınırlı sayıda kanun konusu yok-
tur. Keza, kanunların düzenlediği konular herhangi bir şekilde gruplandırmaya
tabi de tutulamaz. O halde, "kanun"u ancak olumsuz bir şekilde tanımlayabili
riz: Yani parlamento kararları dışındaki yasama işlemlerine kanun denir. Diğer
bir ifadeyle, kanun, parlamentoların parlamento kararı dışındaki bütün işlemle
ridir. Sonuç olarak kanun şöyle tanımlanabilir:
TANIM: Kanun, yasama organı tarafından yapılan ve parlamento kararları dışında ka-
lan işlemlerdir.
145. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.721-750; Laferriere, op. cit., s.1002-1013; Vede!, op. cit., s.479-493;
Cadart, op. cit., c.ll, s.1232-1291; Fabre, op. cit., s.405-412; Pactet ve Melin-Soucramanien, op. cit.,
s.457-468; Debbasch et al., op. cit., s.859-939; Burdeau, Hamon ve Troper, op. cit., s.632-650;
Jeanneau, op. cit., s.247-252; Turpin, op. cit., s.450-463; Lavroff, op. cit., s.573-639; Jean-Louis Pezant,
"Loi", Olivier Duhamel ve Yves Meny (der.), Dictionnaire constitutionnel, Paris, PUF, 1992, s.597-
598; Özbudun, op. cit., 2008, s.213-217; Teziç, Türkiye'de 1961 Anayasasına Göre Kanun Kavramı,
op. cit., s.5-43; Teziç, Anayasa Hukuku, op. cit., s.9-12; Güneş, Türk Pozitif Hukukunda Yürütme Orga-
nının Düzenleyici İşlemleri, op. cit., s.26-47.
BÖLÜM 15: YASAMA 355
153. Ibid.
154. Ibid., s.203-204.
155. Güneş, Türk Pozitif Hukukunda Yürütme Organının Düzenleyici İşlemleri, op. cit., s.41.
156. Özbudun, op. cit., 2008, s.204.
157. lbid.
158. lbid., s.200.
159. lbid.
358 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 31 sayfa boyunca işlenen "Yasama" konusu, Anayasa Huku-
kunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 144 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.I, s.743-887). Bu
konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. ■
PLAN:
I. Yürütme Organı
A. Başkanlık Sistemlerinde Yürütme Organı
B. Parlamenter Sistemlerde Yürütme Organı
II. Yürütme Fonksiyonu
A. Yürütme Fonksiyonunun Tanımı ve Diğer Devlet Fonksiyonlarından Ayrılması
B. Yürütme İşlemleri
C. Yürütme Fonksiyonunun Özellikleri
D. Yürütme Organının Düzenleyici İşlemleri
Mevzuat Notu: Aşağıda yer yer 1982 Türk Anayasasından örnekler verilmiştir. 16 Nisan 2017
referandumuyla kabul edilen 6771 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunuyla bu Anayasada yürütme
organına ve fonksiyonuna ilişkin önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler, aynı Kanunun
16'ncı maddesi uyarınca, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda yeni Cumhurbaşkanı
nın göreve başladığı tarihte, yani normalde 2019 yılının Kasım ayında yürürlüğe girecektir. Bu ne-
denle aşağıda Türkiye'ye ilişkin örnekler, maddelerin yürürlükteki şekillerine göre verilmiştir.
I. YÜRÜTME ORGANI
Yürütme Organının Diğer Devlet Organlarından Ayrılması.- İlk önce
yürütme organını, devletin diğer temel organları olan yasama organı ve yargı
organından ayırt etmemiz uygun olur.
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.Il, s. l-410'dan özetlenmiştir. Daha
geniş bilgi için oraya bakınız.
360 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
--------~
YÜRÜTME ORGANININ YAPISI
Başkanlık Sistemlerinde
1
Başkan
~
1
----------------------
Devlet
Cumhuriyetlerde
Monarşilerde
Kral
Parlamenter Sistemlerde
Başkanı
1
Cumhurbaşkanı
Hükumet
Başbakan Bakanlar
yoktur3 • Bütün yürütme yetkisinin sahibi tek başına başkand:ır4. Yürütme birim-
lerinin (bakanlıkların) başı durumunda olan kişiler (bakanlar), parlamenter sis-
temlerdeki "bakanlar" gibi değildirler; bunlar başkanın "yardımcılar"ı konu-
mundadır. O halde, başkanlık sisteminde, başkan, hem devlet başkanı, hem de
hükumet başkanıdır 5 • Başkanlık sisteminde, devlet başkanı, yani başkan, doğ
rudan doğruya halk tarafından, belli bir dönem için (örneğin 4 yıl) seçilir ve gö-
rev süresi dolmadan da yasama organı tarafından görevden alınamaz. Yani baş
kan, yasamanın güvenine dayanmaz; başkan parlamento karşısında siyasal ola-
rak sorumsuzdur. Başkanlık sisteminin prototipi olan ABD' de Başkanın cezai
sorumluluğu vardır. Ancak yukarıda (s.235) gördüğümüz gibi bunun için
impeachment denen bir usulle suçlandırılıp, mahkum edilmesi gerekir.
Başkanlık sistemlerinde başkanın pek çok görev ve yetkisi vardır. Yürüt-
meyle ilgili bütün yetkiler başkana aittir. Örneğin 1787 ABD Anayasasının
2'nci maddesinin 1 'inci bölümünün ilk fıkrası, "yürütme yetkisi Amerika Bir-
leşik Devletleri Başkanına aittir" demektedir. Anayasanın 2'nci maddesinin
2'nci bölümünde ise Başkana tek tek verilen görevler ayrıca sayılmaktadır. Or-
dunun baş komutanlığını yapmak, dış ilişkileri yürütmek, uluslararası antlaşma
ları görüşmek, bazı görevlileri atamak, cezaları affetmek gibi. ABD Yüksek
Mahkemesi, Myers v. United States kararında 6 , Anayasada ayrıca sayılmamış
olsa da, Anayasa metninin yasaklamaması kaydıyla, bütün yürütme yetkisinin
Başkana ait olduğuna karar vermiştir7 • ABD Başkanının yasama ve yargı ile
ilgili yetkileri de söz konusudur. Örneğin kanunları onaylamak veya veto et-
mek, Kongreye mesaj göndermek, Yüksek Mahkeme üyelerini atamak gibi.
NOT: Yukarıda iki paragraf olarak özetlenen "Başkanlık Sisteınlerinde Yürütme Organı" ko-
nusu, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isiınli kitabımızda 26 sayfalık ayrı bir bölüm olarak işlen
miştir. Bu konuda daha geniş bilgi için adı geçen kitabımıza bakınız (op. cit., c.II, s.17-42).
3. Conac, op. cit., s.891; Pactet ve Melin-Soucramenien, op. cit., s.144; Vede!, op. cit., s.166.
4. Pactet ve Melin-Soucramenien, op. cit., s.144.
5. Uluşahin, op. cit., s.42.
6. 272 u.s. 52, 118 (1926).
7. Laurence H. Tribe, Americaıı Coııstitutional Law, New York, Foundation Press, 2000, c.I, s.733.
8. Vede!, op. cit., s.168; Laferriere, op. cit., s.798-799; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.161; Debbasch et al.,
op. cit., s.180; Jeanneau, op. cit., s.126; Turhan, op. cit., s.51.
362 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
1. Devlet Başkam 9
"Devlet başkanı (head of state)", monarşik parlamenter sistemlerde "kral",
cumhuriyet tipi parlamenter sistemlerde ise "cumhurbaşkanı"dır. Devlet başka
nı, bir devlette tarihsel olarak ortaya çıkmış ilk organdır.
Seçilme Yeterliliği.-
Bir kişinin cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi için
vatandaşlık, yaş gibi kendisine seçilme yeterliliği denen şartları taşıması gere-
kir. Bazı ülkelerde cumhurbaşkanlığına aday olabilmek için 35, 40, 50 yaşını
doldurmak gibi yüksek yaş şartları öngörülmüştür.
Seçme Yetkisi.- Cumhuriyet tipi parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanla
rının seçiminde uygulanan çok değişik usuller vardır: (1) Üçüncü ve Dördüncü
Fransız Cumhuriyeti, İsrail, 2007 yılına kadar Türkiye ve Yunanistan gibi bazı
ülkelerde cumhurbaşkanı parlamento tarafından seçilir. (2) Almanya gibi bazı
ülkelerde, cumhurbaşkanı özel bir seçim kurulu tarafından seçilir.
Saf parlamenter hükumet sistemlerinde, bu sistemin tanımı gereği, cum-
hurbaşkanları doğrudan doğruya halk tarafından seçilmezler; çünkü seçilirse,
9. Devlet başkanları konusunda bkz.: Kemal Gözler, Devlet Başkanları, Bursa, Ekin, 2001.
BÖLÜM 16: YÜRÜTME 363
NOT: Yukarıda sadece 2 sayfa boyuncu açıklanan "Cumhuriyetlerde Devlet Başkanları: Cum-
hurbaşkanlan" konusu Anayasa Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızın 30'uncu bölümünde pek çok
sayfa boyunca incelenmiştir. Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakınız (op. dt., c.II, s.45-252).
NOT: Yukarıda sadece bir sayfa boyuncu açıklanan "Karşı-İmza Kuralı" konusu Anayasa Hu-
kukımun Genel Teorisi isimli kitabımızın 31'inci bölümünde 30 sayfa boyunca incelenmiştir. Bu ko-
nuda daha geniş bilgi için oraya bakınız (op. cit., c.II, s.206-236).
2. Hükümet
Bibliyografya.- Esmein, op. cit., c.I, s.170-191, c.Il, 230-301; Hauriou, op. cit., s.376-462;
Barthelemy ve Duez, op. cit., s.639-675; Laferriere, op. cit., s.770-815, 1053-1089; Vede!, op. cit.,
s.434-447, 504-514; Favoreu et al., op. cit., s.574-576, 606-613; Gaudemet, op. cit., s.51-70; Cadart,
op. cit., c.Il, s.1174-1210; Ardant, op. cit., s.476-505; Debbasch et al., op. cit., s.747-783; Burdeau,
Hamon ve Troper, op. cit., s.516-539; Turpin, op. cit., 1994, s.369-393; Wigny, op. cit., s.605-658;
Phillips ve Jackson, op. cit., s.298-343; De Smith ve Brazier, op. cit., s.159-204; Patricia Kinder-
Gest, Droit anglais, Paris, LGDJ, 1993, s.37-51; Punnett, op. cit., s.194-229.
görüşmek için Privy Council'in bütün üyelerini değil, sadece en önemli gördü-
ğü ve güvendiği üyelerini toplantıya çağırmaya başladı. Privy Council'in bu
önemli üyeleri Cabinet isimli küçük bir odada toplanıyorlardı 14 . Bu nedenle
Privy Council'in önemli üyelerinden oluşan bu topluluk Cabinet ismi ile anıl
maya başlandı. Söz konusu Cabinet zamanla gelişip bugünkü bakanlar kurulu-
nu oluşturdu 15 . Bakanlar Kurulunun İngiltere' de nasıl doğup geliştiği konusun-
da yukarıda 251-257 sayfalar arasında yer alan KUTU 1 l.8'e bakılabilir.
Parlamenter Sistemlerde Bakanlar Kuruluna Hakim Olan İlkeler.- Parla-
menter hükumet sistemlerinde bakanlar kurulu, bütün üyeleriyle birlikte parla-
mento karşısında sorumludur. Buna kolektif sorumluluk ilkesi denir. Bakanlar
Kurulu kolejyal bir organdır; karar alabilmesi için her zaman oylama yapması
gerekmez. Bakanlar kurulu üyelerinin "ortak bir siyasal çizgiye", "ortak bir ba-
kış açısına" sahip olduğu varsayılır. Buna "homojenlik ilkesi" denir. Bakanlar
kurulu tarafından alınan kararların sorumluluğunun tek tek bütün bakanlar tara-
fından yüklenilmesi gerekir. Buna "dayanışma ilkesi" denir. Bakanlar kurulu
toplantıları gizlidir. Bu ilkeler konusunda yukarıda 244'üncü sayfada yer alan
Kutu 1 l.7'ye bakılabilir.
Bakanlar Kurulunun Görevinin Sona Ermesi. - Parlamenter hükumet sis-
temlerinde, istifa, başbakanın görevinin sona ermesi, genel seçimlerden sonra
yeni parlamentonun toplanması, güvensizlik oyu ve bütçenin reddi durumların
da bakanlar kurulunun görevinin sona erdiği kabul edilmektedir.
b) Başbakan
tir 17 . Fiili olarak, parlamenter sistemlerde, başbakan ile bakanlar arasında eşit
lik değil, hiyerarşik bir ilişki vardır. Bakanlar başbakanın otoritesi altında bulu-
nurlar. Bakanların atanması görevden alınması tamamıyla başbakanın iradesine
bağlıdır.
c) Bakanlar
Bakanlar kurulu üyelerine "bakan (minister)" denir. Bakanların başında
bulunduğu idari teşkilata ise "bakanlık (ministry)" denir. Bakanların tek başına
bir makam (corporation sole) oluşturduğu kabul edilir. Bu şu anlama gelir ki,
yetki bakanlığa değil, bakanın şahsına aittir. Bir bakanlıkta yapılan işlemler ba-
kan adına yapılır 1 9.
Bakanlar Arasında Eşitlik İlkesi.- Yukarıda belirttiğimiz gibi, bakanlar ku-
rulunun kolejyalliği ilkesi nedeniyle, bakanların arasında, hiyerarşi ilkesi değil,
kural olarak eşitlik ilkesi geçerlidir20 . Bakanlar arasında yetki ve görev payla-
şımı konusunda uyuşmazlık çıkarsa, uyuşmazlığı çözmeye başbakan yetkilidir.
KUTU 16.1: Bakanlar Kurulu Üyesi Olmayan Bakanlar.- Gerek "bakanlık sahibi bakan-
lar", gerekse "bakanlık sahibi olmayan bakanlar", tam anlamıyla birer bakandır; yani bakanlar kuru-
lunun üyesidir. Bazı ülkelerde bakanlar kurulu üyesi olan bu tür bakanların (cabinet ministers)
yanında, bir de "bakanlar kurulu üyesi olmayan bakanlar (non-cabinet ministers)" bulunmaktadır.
Kendilerine "devlet sekreteri (secretary of state, secretaire d'Etat)", "parlamento müsteşarı
(parliamentary undersecretary)" veya sadece "müsteşar (undersecretary)" gibi isimler verilen bu
kişilerin hükumetin kolektif sorumluluğuna katıldıkları ve geniş anlamda hükumetin üyesi oldukla-
rı kabul edilirler. Ancak bu tür bakanlar, bakanlar kurulu üyesi olarak kabul edilmezler.
21. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.644; Laferriere, op. cit., s.1053.
22. Charlot, op. cit., s.190.
23. Barthelemy ve Duez, op. cit., s.647.
24. Punnett, op. cit., s.195. 25. Charlot, op. cit., s.190.
26. Favoreu et al., op. cit., s.577; Barthelemy ve Duez, op. cit., s.639-641; Vede!, op. cit., s.441.
372 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
rütme organından çıkan bir işlem, maddi açıdan yasama işlemine benzese, yani
genel, soyut, objektif ve kişilik-dışı olsa bile, bu işlem bir yasama işlemi değil,
bir yürütme işlemi niteliğindedir. Çünkü böyle bir işlem, yürütme organından
çıkmaktadır. Örneğin, tüzük, yönetmelik gibi "yürütme organının düzenleyici
işlemleri" genel, soyut, objektif, kişilik-dışı işlemlerdir, yani maddi açıdan ya-
sama işlemlerine benzerler; ama yürütme organından çıktıklarına göre organik
açıdan bir yürütme işlemidirler ve yürütme fonksiyonuna dahildirler.
B. YÜRÜTME İŞLEMLERİ
Yürütme İşleminin Tanımı.- Genel olarak "hukuki işlem", belli bir sonuç
doğurmaya yönelik irade açıklaması olarak tanımlanmaktadır. O halde, "yü-
rütme işlemi (acte executive)", yürütme organının belli bir sonuç doğurmaya
yönelik irade açıklamasıdır.
Yürütme fonksiyonu nasıl tanımlanıyor ve yasama fonksiyonundan nasıl
ayrılıyorsa, yürütme işlemi öyle tanımlanır ve de yasama işleminden aynı şe
kilde ayrılır. Dolayısıyla, yürütme işlemini organik kriterden hareket ederek,
"yürütme organı tarafından yapılan bir işlem" olarak tanımlayabiliriz. Organik
açıdan bir işlemin yürütme işlemi olup olmadığım tespit etmek ise güç değildir.
Yukarıda yürütme organının kimlerden, hangi makamlardan, hangi kurum ve
kuruluşlardan oluştuğunu gördük. Bu kişi, makam, kurum ve kuruluşlardan çı
kan her işlem bir yürütme işlemidir. Bu kritere göre, yürütme işleminin birey-
sel, somut ve sübjektif bir duruma ilişkin olması şart değildir. Bir işlem, genel,
sürekli, objektif, kişilik-dışı olsa da, yürütme organından çıkıyorsa, bir yürütme
işlemidir.
siyonu kanundan kaynaklanan, kanunu izleyen, yani secundum legem bir fonk-
siyondur30. Diğer bir ifadeyle, yürütme fonksiyonu, yasama fonksiyonuna da-
yanmak zorundadır 31 . Dolayısıyla yürütme fonksiyonu, yasama fonksiyonunun
altında yer alır; ona bağımlıdır. Bu şu anlama gelir: Yürütme fonksiyonu yasa-
ma fonksiyonu devreye girmeden tek başına çalışamaz32 . Yasama fonksiyonu
olmadan yürütme fonksiyonu da olamaz.
37. Pactet, op. cit., 1992, s.359. 38. Pactet, op. cit., s.395; Gicquel, op. cit., 1999, s.560.
39. Favoreu etal., op. cit., s.600-601; Toinet, op. cit., s.175-177
40. Toinet, op. cit., s.176. 41. lbid. 42. Toinet, op. cit., s.176; Favoreu et al., op. cit., s.601.
43. Toinet, op. cit., s.l 76. 44. Favoreu et al., op. cit., s.601. 45. Jbid.
378 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
1. Genel Olarak
Önce olağanüstü yönetim usullerinin tanımını yapalım:
TANIM.- Olağanüstü yönetim usulleri, devletin, hukuk düzeninin olağan kurallarıyla
üstesinden gelinmesine imkan olmayan olağanüstü bir tehdit veya tehlike karşısın
da başvurduğu yönetim usülleridir46 •
Bu tanıma göre, bir durumun istisnai hal veya kriz hali olarak nitelendiri-
lebilmesi için şu dört şartı yerine getirmesi gerekir: (1) Devletin varlığına veya
kamu düzenine karşı bir tehdit olmalıdır. (2) Bu tehdidin alelade bir tehdit de-
ğil, çok ağır bir tehdit olması gerekir. (3) Bu tehdit birden bire ortaya çıkan ve-
ya en azından normal şartlarda beklenmeyen, öngörülmeyen bir tehdit olması
gerekir. (4) Söz konusu tehdidin geçici nitelikte olması gerekir.
İstisnai Hal veya Kriz Hali ile Nasıl Baş edilir?- Bir anayasal demokra-
side yukarıdaki şekilde bir istisnai hal veya kriz hali baş göstermiş ise, olağan
anayasal sistem içinde kalarak pek muhtemelen söz konusu istisnai hal veya
* Bu başlık, Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.II, s.379-419'dan özetlenmiştir. Bu konu-
da daha geniş bilgi için oraya bakınız.
46. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2010, s.363.
BÖLÜM 16: YÜRÜTME 379
kriz hali ile baş edilemez. Örneğin savaş, ayaklanma, yaygın terör hareketleriy-
le mücadele etmek için bir tedbir olarak devletin sokağa çıkma yasağı ilan et-
meye ihtiyacı olabilir. Ancak bunu normal anayasal sistem içinde yapamaz.
Keza deprem gibi bir doğal afet durumunda, çok acil olarak yaralıların kurta-
rılması, enkazın kaldırılması, ölenlerin gömülmesi gerekir. Devlet bunu normal
olarak kendi personeli ve araç gereçleriyle yapmaya çalışır. Ancak felaketin
boyutu büyükse devletin bunda başarılı olma ihtimali düşüktür. Çünkü çok sa-
yıda iş makinesine ve insana ihtiyaç vardır. Devletin bu kadar iş makinesi ve
kamu personeli yoktur. Olsa bile doğal afette bizzat devletin iş makineleri ve
personeli de zarar görmüş olabilir. Böyle bir durumda özel kişilere ait iş maki-
nelerine el konulması, sağ kalan kişilerin zorla çalıştırılması gerekir. Mülkiyet
hakkının korunduğu ve angarya yasağının olduğu bir anayasal sistemde devle-
tin normalde bunu yapması anayasaya aykırı olur. İşte bu hallerde mevcut ana-
yasal sistemin dışına çıkarak bir takım tedbirler almak gerekir. Olağanüstü yö-
netim usullerinin özü de budur: Normal anayasal sistemin dışına çıkmak, yani
anayasaya aykırı olan bazı tedbirleri almak.
Temel Sorun: Devlet Kriz Hallerinde Kendi Anayasasının Dışına Çı
kabilir mi?- Peki ama, bir devlet, savaş, ayaklanma, doğal afet, salgın hastalık
gibi bir kriz hali var diye, kendi anayasasının öngördüğü sınırların dışına çıka
bilir mi? Kendi anayasasının bazı hükümlerini askıya alabilir mi? Bu soruya
cevap verirken, söz konusu halin anayasa tarafından öngörülüp öngörülmediği
ne göre ayrım yapmak uygun olur:
a) Anayasa Öngörmüşse: Evet.- Eğer bir devletin anayasasının kendisi kriz
hallerinde ayrı bir rejim uygulanacağını öngörmüş ise, haliyle, böyle bir durumda
devlet, mevcut anayasanın normal zamanlar için öngördüğü sistemin dışına çıkıla
bilir. Aslında bu çıkma, bizzat anayasanın kendisinin öngördüğü bir şey olduğuna
göre, ortada gerçek anlamda anayasanın dışına çıkma veya anayasaya bir aykırılık
yoktur. 1982 Türk anayasası (m.119-122), 1958 Fransız Anayasası (m.16), 1949
Alman Anayasası (m.115a-1151), 1978 İspanyol Anayasası (m.116), 1976 Portekiz
Anayasası (m.19), 1975 Yunan Anayasası (m.48) bu hale örnek gösterilebilir. Bu
anayasalar, savaş, ayaklanma, yaygın şiddet KUTU 16.3: Rousseau.- Jean-Jacques
hareketleri, doğal afetler gibi bazı durum- Rousseau'nun Considerations sur le Gou-
larda, savaş, sıkıyönetim, olağanüstü hal vernement de Po/ogne isimli eserinde yazdı
ğı gibi "büyük krizlerin öngörülmediği her
gibi bazı olağanüstü yönetim usullerinin devlet, her fırtınada yok olma tehlikesiyle
ilan edilmesine ve bu usullerin uygulandığı karşı karşıyadır (Tout Etat libre ou fes gran-
dönemde kendilerinin birçok hükmünün as- des crises n'ont pas ete prevues est iı cha-
kıya alınmasına izin vermektedir. que orage en danger de peri~"47 •
b) Anayasa Öngörmemişse.- İstisnai hal veya kriz halleriyle ilgili asıl sorun
şudur: Bu hallerin anayasa tarafından öngörülmediği bir ülkede, söz konusu haller
47. Jean-Jacques Rousseeau, Considerations sur le Gouvemement de Pologne, et sur sa reforınation proje-
tee (1772), Chapitre IX (http://classiques.uqac.ca/classiques/Rousseau_jj/considerations_pologne/consi-
derations_pologne.pdf, s.43)
380 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
ortaya çıkmışise, kamu makamları, bu haller ile baş edebilmek için anayasanın
öngördüğü normal sistemin dışına çıkabilecek, açıkçası anayasaya aykırı tedbirler
alabilecek, örneğin sokağa çıkma yasağı ilan edebilecek, karantina uygulayabile-
cek, kişileri zorla çalıştırabilecek, kişilerin mallarına el koyabilecek midir?
aa) Birinci Cevap: Hayır.- Yukarıdaki soruya yazılı ve katı anayasa sistemin-
de verilebilecek normal cevap "hayır"dır. Zira böyle bir sistemde, anayasanın ken-
disi öngörmedikçe, anayasanın öngördüğü sistemin dışına çıkılması, anayasanın
bazı hükümlerinin askıya alınmasının mümkün olduğunu söylemek, bizzat yazılı
ve katı anayasa kavramıyla bağdaşmaz. İstisnai hal veya kriz hali var diye, anayasa
hükümleri bağlayıcılıklarım yitirecekse, anayasa yapmanın çok da bir anlamı ol-
mayacaktır. Çünkü yöneticiler istisnai hal veya kriz hali var deyip istedikleri za-
man anayasayı askıya alabileceklerdir. İstisnai hal veya kriz hallerinde anayasanın
dışına çıkarak, anayasanın öngörmediği tedbirlerin alınamayacağı görüşü, ABD
Federal Yüksek Mahkemesi tarafından 1866 tarihli Ex parte Milligan kararında48
savunulmuştur.
b) İkinci Cevap: Evet (Zaruret Hali Teorisi).- İkinci cevaba göre, istisnai hal
veya kriz hallerinde anayasanın öngördüğü güvencelerin askıya alınabileceği veya
anayasanın dışına çıkılabileceği, anayasa tarafından öngörülmemiş olsa bile, savaş,
ayaklanma, doğal afetler gibi istisnai hallerle karşılaşıldığında, devlet, bu hallerle
baş edebilmek için, gerekli olan bütün tedbirleri, varlığım sürdürmek istiyorsa, şu
ya da bu şekilde alacaktır. Bu tedbirlerin anayasaya uygun veya aykırı olmasının
bir önemi yoktur. Bu devlet hayatta kalmak istiyorsa veya doğal afetin açtığı yara-
ları sarmak istiyorsa, gerekli tedbirleri, bu tedbirler anayasaya aykırı olsa bile, ni-
hayetinde alacaktır. "Zaruret hali teorisi 49 (theorie del' Etat de necessite, theory of
the state of necessity)"nin özü budur.
KUTU 16.4: ZARURET HALİ TEORİSİYLE İLGİLİ ÖZDEYİŞLER
- "Magna Carta prensipleriyle bir savaş idare edilemez" (Lord Scrutton) 50 •
1907 yılında Rusya'da Çarlık Hükümeti Başkanı Stolypin, kendisini, istisnaı mahkemeler kur-
makla eleştiren muhalefete şu cevabı vermiştir: "Yanan bir evde camların kırılması mübah sayılıı" 5 '.
- Muhalefetin "iktidarın elleri kanda" demesi üzerine Stolypin, "şayet hükumetin elleri kan-
daysa, bu onun olağanüstü bir ameliyat yapmak mecburiyetinde bulunan bir operatör durumunda
olmasındandır" demiştir 52 •
-ABD Başkanı Abraham Lincoln İç Savaş sırasında (1861-1865) Habeas Corpus Acfa aykırı
kararlar almakla kendini itham edenlere şu cevabı vermiştir: "Bazen bir hayatı kurtarmak için bir
uzuv feda edilebilir; fakat bir uzvu kurtarmak için hayatın feda edilmesi akıllıca bir iş olma:t' 53 •
- "Ev yanıyorsa, ona itfaiye göndermek için hakimden izin istenmez" (Jean Romieu) 54 •
İkinci olarak ilana yol açan sebeplerinden bir kısmı, bütün ülke için değil,
ülkenin sadece bir kısmı veya bazı kısımları için geçerli ise, olağanüstü yöne-
tim usulleri sadece o yerlerde ilan edilmelidir.
Nihayet olağanüstü yönetim usullerini ilan etme yetkisi süre yönünden sı
nırlıbir yetkidir. Gerçekten de çeşitli ülkelerin anayasaları, olağanüstü yönetim
usullerini ilan etme yetkisini daima belirli bir süreyle kısıtlamışlardır. Örneğin
1978 İspanyol Anayasasına göre (m.116/2), hükümet alarm halini ancak onbeş
gün için ilan edebilir. 1982 Türk Anayasası (m.119, 120, 122), Cumhurbaşkanı
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun olağanüstü hal ve sıkıyönetim ilan
etme yetkisini altı ay süreyle sınırlandırmıştır.
Bununla birlikte, bu süre içinde olağanüstü yönetim usulüne yol açan se-
bepler ortadan kalkmamış ise, yasama organının onayıyla sürenin uzatılması
mümkün olmaktadır. Sürenin tekrar tekrar uzatılmasıyla bazı ülkelerde olağa
nüstü yönetim usulleri çok uzun yıllar uygulamada kalabilmektedir. Örneğin
İsrail'de kuruluşundan (1948) bu yana olağanüstü hal rejimi yürürlüktedir60 •
Kuzey İrlanda'da 1922'den itibaren otuz yıl boyunca olağanüstü hal yürürlükte
60. lbid., s.42.
BÖLÜM 16: YÜRÜTME 383
kalmıştır 61 .
Ttirkiye'de de Güneydoğu Anadolu'daki bazı illerde 26 Aralık 1978
tarihinden 30 Kasım 2002 tarihine kadar kesintisiz 24 yıl boyunca sıkıyönetim
veya olağanüstü hal rejimleri uygulanmıştır.
KUTU 16.5: KADEMELİ ONAY SİSTEMİ (ARTAN ÇOĞUNLUKLA ONAY SİSTEMİ)
Olağanüstü yönetim usullerinin süresinin tekrar tekrar uzatılarak kötüye kullanılmasının
önüne geçilmesi için Bruce Ackerman, "yüksek çoğunlukçu merdiven (the super-majoritarian
escalator)" ismini verdiği "kademeli onay sistemi" önermektedir 62 • Ackerman olağanüstü yöne-
tim usulünün parlamentoda tekrar uzatılmasında, bir önceki seferde aranan çoğunluktan daha
yüksek bir çoğunluk (örneğin birincide % 60, ikincide % 70, üçüncüde % 80 gibi) aranmasını
teklif etmektedir 63 . Bu sistem 1996 Güney Afrika Anayasasının 37'nci maddesinden esinlen-
miştir64. Bu maddeye göre olağanüstü hal ancak 21 gün süreyle ilan edilebilir. Süre parlamento
tarafından her defasında üç ayı geçmemek üzere uzatılabilir. 21 günden sonraki, ilk uzatma
kararının alınabilmesi için parlamentonun üye tamsayısı salt çoğunluğunun kabul oyu gerekir.
İkinci ve sonraki uzatmalar için ise, parlamentonun üye tamsayısının en az yüzde 60'nın kabul
oyu gerekir 65 .
61. lbid.
62. Bruce Ackerman, "The Emergency Constitution", Yale Law Jourııal, Volume 113, No 5, 2004,
s. 1047' den nakleden Selin Esen, op. cit., s.28.
63. Ibid. 64. Ibid.
65. http://www.info.gov.za/documeııtslcoııstitutionll996ı96cons2.lıtm#37; Selin Esen, op. cit., s.28.
384 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
cadele etmek için bazı durumlarda bireysel tedbirler almak yetmez; düzenleyici
nitelikte tedbirler, yani genel, soyut, kişilik dışı işlemler yapmak, açıkçası dü-
zenleyici işlem yapmak da gerekebilir. Yukarıda gördüğümüz gibi yürütme or-
ganının normal zamanlarda da düzenleyici işlem yapma yetkisi vardır. Ancak
normal zamanlarda yürütme organının bu yetkisi, kanundan kaynaklanan, ka-
nuna dayanan, yani secundum !egem bir yetkidir. Oysa olağanüstü yönetim
usullerinin uygulandığı dönemde, yürütme organının olağanüstü yönetim usul-
lerinin ilan edilmesine yol açan sebeplerle mücadele edebilmek için, kanuna
dayanmadan, yasama organından kanunla yetki almadan düzenleme yapmasına
ihtiyacı olabilir. İşte pek çok ülkenin anayasası yürütme organına, olağanüstü
yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde kanuna dayanmadan düzenleyici
işlem yapma yetkisini vermektedir (Örnekler: 1982 Türk Anayasası, m.122;
1958 Fransız Anayasası, m.16; 1949 Alman Anayasası, m.115f; 1975 Yunan
Anayasası, m.48/5).
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 26 sayfa boyunca işlenen "Yürütme" konusu, Anayasa Huku-
kunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 410 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.II, s.1-410). Bu
konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. ■
Bölüm 17
YARGI*
PLAN:
I. Yargı Fonksiyonu (Fonksiyonel Anlamda Yargı)
A. Yargı Fonksiyonunun Tanımı
B. Yargılama Yetkisi
II. Yargı Organı (Organik Anlamda Yargı)
A. Yargı Organının Tanımı ve Diğer Devlet Organlarından Ayrılması
B. Hakim Kavramı
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.II, s.412-473'ten özetlenmiştir. Da-
ha geniş bilgi için ora ya bakınız.
386 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
1. Daha önce de gördüğümüz Leon Duguit, yargı fonksiyonunun maddi kriterle, yani bu fonksi-
yonun içeriğine ve mahiyetine bakarak tanımlanmasını savunmaktadır (Duguit, Manuel, op.
cit., s.118). Duguit, maddı kriteri uygulayarak, yargı fonksiyonunun "iddia", "tespit" ve "mü-
eyyide" aşamalarını içeren bir fonksiyon olduğunu söylemektedir (Ibid.). Buna göre, hukuka
aykırılık iddiası üzerine tespit yapan ve tespitten sonra müeyyide uygulayan devlet fonksiyo-
nunun "yargı fonksiyonu" olduğu söylenebilir.
2. Jean-Marie Auby ve Roland Drago, Traite de contentieux administratif, Paris, LGDJ, İkinci Baskı,
1975, c.I, s.10.
BÖLÜM 17: YARGI 387
3. Jean Vincent, Serge Guinchard, Gabriel Mantagnier ve Andre Varinard, Institutions judiciaires, Paris,
Dalloz, 7. Baskı, 2003, s.61
BÖLÜM 17: YARGI 389
B. YARGILAMA YETKİSİ
Yukarıda yargı fonksiyonunu genel olarak gördük. Şimdi bu fonksiyonun
temelinde olan yargılama yetkisini görelim.
Niteliği ve Sahibi.- "Yargı yetkisi" veya daha doğru bir ifadeyle "yargıla
ma yetkisi (competence de juger)", bir egemenlik yetkisidir. Geleneksel olarak
"adalet dağıtma (rendre la justice)" yetkisinin ülkedeki egemene (hükümdarla-
ra) ait olduğu ve adaletin ülkenin egemeni (kralı) adına dağıtıldığı kabul edil-
miştir4. İngiliz hukukunda Kralın veya Kraliçenin "adalet çeşmesi (Jountain of
justice)" olduğu kabul edilir5 • Geleneksel anlayışta, egemen (hükümdar) hukuki
uyuşmazlıklar hakkında bizzat karar verebilir. Ancak işlerinin çokluğu yüzün-
den bu iş için kendi adına adalet dağıtmak için hakimler de atayabilir. Bu ha-
kimler, kendi adlarına değil, kralın adına yargılama yaparlar ve hüküm verirler.
Dolayısıyla yargılama yetkisinin asıl sahibi olan, yargılama yetkisini kendi
elinde tutan egemen (hükümdar), istediği her zaman hakimlerin verdiği karara
karışabilir; kararları kendi onamasına tabi tutabilir; bu kararları ortadan kaldı
rabilir veya değiştirebilir. Bu sisteme "tutulmuş adalet (justice retenue)" siste-
mi denir6 . Burada tutulmuştan kastedilen şey, yargılama yetkisinin hükümdarın
elinde tutulmuş olduğudur. Örneğin Fransa'da 1789 ihtilalinden önceki dönem-
de, yani ancien regime döneminde tutuk adalet sistemi vardı.
Zamanla tutulmuş adalet sisteminden "devredilmiş adalet (justice dele-
guee )" sistemine geçildi. Bu sistemde adalet dağıtma (yargılama) yetkisine as-
len sahip olan egemenin (hükümdarın) bu yetkisini hakimlere devrettiği kabul
edilir. Bu sistemde artık yargılama yetkisine hakimlerin sahip olduğu kabul
edilir7 • Dolayısıyla hükümdar, hakimlerin verdiği karara karışamaz. Bu sistemde
hakimlerin kararları, hükümdarın onamasına ihtiyaç duymaksızın kesin ve icraıdir.
Günümüzde yargı
yetkisinin yargı organına ve dolayısıyla hakimlere dev-
redilmiş olduğu kabul edilmektedir. Ancak yargılama yetkisi, yargı organına
devredilmiş olsa da, esas itibarıyla bu yetkinin bir egemenlik yetkisi olarak bir
"devlet yetkisi (droit regalien)" niteliğinde bir yetki olduğu ve dolayısıyla yar-
gılama fonksiyonunun devletin tekeli altında bulunduğu kabul edilmektedir8 •
Bu şu anlama gelir ki, üniter bir devlette devletin tanıdığı mahkemeler dışında
başka mahkeme olamaz. Dolayısıyla üniter bir devlette yargı yetkisi bakımın
dan adem-i merkeziyet (yerinden yönetim) söz konusu olamaz.
4. Jean-Pierre Gride!, Notions fondamentales de droit et droit français, Paris, Dalloz, 1992, s.479.
5. Richard Ward ve Amanda Wragg, Walker & Walker's English Legal Systems, Oxford, Oxford University
Press, 9. Baskı, 2005, s.4
6. Gride!, op. cit., s.436. 7. lbid.
8. Jean-Louis Bergel, Theorie generale du droit, Paris, Dalloz, 3. Baskı, 1999, s.313.
390 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
9. Bergel, op. cit., s.313; Vincent et al., op. cit., s.60-61. 10. Vincent et al., op. cit., s.61.
BÖLÜM 17: YARGI 391
Maddi kritere göre ise yargı fonksiyonu, hukuki uyuşmazlıkları çözme, hukuka
aykırılık iddialarını karara bağlama fonksiyonu olarak tanımlanıyordu. İşte bu
tanımdan hareketle, işlevsel (fonksiyonel) açıdan yargı organını, hukuki uyuş
mazlıkları veya hukuka aykırılık iddialarını çözen ve karara bağlayan devlet
organı olarak tanımlayabiliriz.
TANIM: Mahkeme, bir veya birden fazla hakimden oluşmuş bir devlet organıdır.
Keza bazen bir hakimin, hukuki uyuşmazlıkları çözmeye ilişkin değil, idari
nitelikte iş ve işlemler yapması mümkündür. Tek hakimden oluşmuş mahkeme-
lerde bu hakimin kurul halindeki mahkemelerde ise kurul başkanının, bu mah-
keme veya kurulun kalem (yazı işleri) teşkilatında çalışan idari personel hak-
kında bir takım işlemler yapması söz konusudur.
TANIM: Yargı organı (mahkeme), bir veya birden fazla hakimden oluşan ve hukuki
uyuşmazlıkları çözen bir devlet organıdır.
Bu tanıma göre, bir devlet organının "mahkeme" olabilmesi için şu iki şartı
bir arada gerçekleştirmesi gerekir:
1. Organik Şart: Hakimden Oluşma.- Söz konusu organ bir veya birden fazla hakimden
oluşmalıdır. "Hakim" kavramını biraz aşağıda göreceğiz.
2. Maddi Şart: Uyuşmazlık Çözme.- Söz konusu organ hukuki uyuşmazlıkları çözmeli-
dir. "Uyuşmazlık" ve "çözme" kavramlarının ne demek olduğu yukarıda gördük.
B. HAKİM KAVRAMI
Yukarıda görüldüğü gibi, yargı organı tanımında
"mahkeme", "mahkeme"
tanımında da "hakim" kavramı can alıcı öneme sahiptir.O nedenle burada "ha-
kim (judge, juge)" kavramı üzerinde aynca durmak uygun olur.
394 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
11. Türk Hukuk Kurumu, Türk Hukuk Lügatı, Ankara, Türk Hukuk Kurumu Yayınlan, 1944'ten Tıpkı Baskı,
Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1991, s.112 (Hakim maddesi).
12. Bryan A. Garner (Ed.), Black's Law Dictionnary, St. Paul, Minn., West Group, 7. Baskı, 1999, s.844.
13. Gride!, op. cit., s.479.
BÖLÜM 17: YARGI 395
"Tabii hfildm (olağan hakim)" veya "kanuni hfildm" ilkesinin amacı, yasama organının
belirli bir olayı yargılamak için o olaydan sonra mahkeme kurmasının önüne geçmektir. Bu
ilkeye uyulduğu takdirde, yasama organı dahil devlet, olaydan sonra, sııf o olayı yargıla
makla görevli mahkeme kuramayacaktır. Bu ise mahkemelerde yargılanacak olan kişilere
büyük bir güvence sağlar. Çünkü onları yargılayacak mahkemeler, sııf onlar için kurulma-
mış, onları yargılayacak hakimler sırf onlar için atanmamıştır. Böyle mahkemelerde ve böy-
le hakimler huzurunda suçlanan kişiler masum iseler beraat edeceklerdir. Sırf o olay için
kurulmuş ve hfildmi sııf o olay için atanmış bir mahkemede suçlanan kişiler masum olsalar
bile mahkum olabilirler.
"Tabii hfildm (olağan hfildm)" ilkesinin doğal sonucu, "olağanüstü (istisnai) mahkeme-
ler"in kurulmasının yasaklanmasıdır. Olağanüstü mahkeme, olaydan sonra kurulmuş, sııf
belli bir olayı veya belli kişileri yargılamak üzere kurulmuş mahkeme demektir. Olağanüstü
mahkemeleri "istisnai mahkemeler" de denir.
3. Hakimlerin Bağımsızlığı 17
Öncelikle belirtelim ki, "hakimlerin bağımsızlığı" yerine, bazen "mahkemelerin
bağımsızlığı" denmektedir. Bağımsızlık makamın değil, bu makamda bulunan kişinin
bir niteliği olduğundan "mahkemelerin bağımsızlığı" terimine nazaran "hakimlerin ba-
ğımsızlığı" terimi daha doğrudur 18 •
Hakimlerin bağımsız olması gerekir; daha doğrusu arzu edilir. Ancak bağımsızlık,
hakim kavramının tanımlayıcı unsuru değildir. Yani bir hakimin, bağımsız olınaması,
onu "hakim" olmaktan çıkarmaz. Ancak bağımsızlık ve tarafsızlık ve keza bunları sağ
layıcı araçlar olan hakimlik teminatları, yargı faaliyetinin hakkıyla yerine getirilebil-
mesi için son derece gereklidir.
Hakimlerin bağımsızlığı,
"hakimlerin gerek yürütme, gerekse yasama organlarına
bağlı olmadıkları, bu iki organın
hakimlere emir ve talimat veremeyeceği ve tavsiyeler-
de bulunamayacağı anlamına gelir" 19 • Nurullah Kunter'in tanımıyla "hakimlerin ba-
ğımsızlığı, kararlarını verirken hür olmaları, hiçbir dış baskı ve tesir altında bulunma-
maları demektir. Baskı yapılması kadar, yapılabilmesi ihtimali de hakimlerin bağımsız
lığını zedeler"20 • Hakimler, hem yasama, hem yürütme, hem yargı organı, hem de or-
tam karşısında bağımsız olmalıdır. O halde hakimlerin bağımsızlığını Nurullah
Kunter'i2 1 izleyerek dörde ayırabiliriz:
a) Yasama Organına Karşı Bağımsızlık.- Bir hakimin kararını verirken hür olabilmesi
için, yasama organına karşı da bağımsız olması gerekir. Dolayısıyla yasama organının, bir
hakimin önündeki davada karar vermesini etkileyecek şekilde işlem yapmaması gerekir.
b) Yürütme Organına Karşı Bağımsızlık.- Bir hakimin kararım verirken hür olabilmesi için
yürütme organına karşı da bağımsız olmalıdır. Dolayısıyla yürütme organındaki hiçbir makam,
merci ve kişinin hakimlere, baktıkları bir davayla ilgili olarak emir ve talimat verememesi gerekir.
c) Yargı Organına Karşı Bağımsızlık.- Bir hakimin kararını verirken hür olabilmesi
için yasama ve yürütme organlarına karşı bağımsız olması yetmez; aynı zamanda kendi
içinde bulunduğu yargı organına karşı da bağımsız olması gerekir. Yargı organı birçok yar-
gılama makamından oluşur. Bu yargılama organları arasında bir altlık-üstlük ilişkisi ancak
muhakeme usulünün (itiraz, istinaf, temyiz, vs.) gerektirdiği ölçüde vardır. Buna göre tem-
yiz yolunda üst yargılama makamı (örneğin Yargıtay) alt yargılama makamının (örneğin
ağır ceza mahkemesi) kararını bozabilir veya onu bağlayacak karar verebilir. Ancak üst yar-
gılama makamlarının önceden genel nitelikte emir ve talimat vermeleri hakimlerin belli bir
davada serbestçe karar vermesi demek olan hakimlerin bağımsızlığı ilkesine ters düşer-2 •
d) Çevreye Karşı Bağımsızlık.- Bir hakimin kararını verirken hür olabilmesi için sade-
ce yasama, yürütme ve yargı organlarına karşı bağımsız olması yetmez; aynı zamanda bir
birey olarak içinde yaşadığı sosyal "çevre"ye karşı da bağımsız olması gerekir. Zira haki-
min karar verme özgürlüğünü çevre de etkileyebilir. "Çevre"den çok şey anlaşılır. Hakimin,
ailesi, arkadaş topluluğu, görüştüğü insanlar ve dahi okuduğu gazete ve izlediği televizyon
da anlaşılır. Hakimin önündeki davaya bakarken, bunlardan edindiği izlenimden, ön yargı
dan etkilenmemesi gerekir. O nedenle çeşitli ülkelerde hakimlerin basın yayın organlarına
karşı bağımsızlığı sağlamak için, davalarla ilgili çeşitli yayın yasakları getirilmiştir. Aynı
şekilde hakimin özellikle iş çevrelerine karşı bağımsızlığını sağlamak için pek çok ülkeden
hakimin hakimlik dışında geçici ve sürekli bir başka iş yapması, özellikle gelir getirici bir
faaliyette bulunması yasaklanmıştır.
3. Hakimlik Teıninatı23
Bir ülkede hakimlerin bağımsızlığı ilkesinin anayasayla veya kanunla tanınması,
hakimlerin gerçekten de bağımsız olduğu anlamına her zaman gelmeyebilir. Hakimlere
emir ve talimat verememekle birlikte eğer hakimlerin tayin ve terfileri, görevden alın
maları, maaşları, vs. yürütme organının takdirine bağlı ise hakimlerin bağımsızlığı söz-
de kalır. İşte hakimlik teminatı, hakimlerin bağımsızlığı ilkesinin sözde kalmaması için
kendilerine tanınmış birtakım güvencelere verilen isimdir. Hakimlik teminatı sayesinde
hakimler kendi meslek ve varlıklarını tehlikeye atmaksızın huzur içinde görevlerini ya-
pabilirler24. O halde, hakimlik teminatı, şu şekilde tanımlanabilir: Hakimlik teminatı,
hakimlerin bağımsızlığını tam olarak gerçekleştirebilmek için, hakimlerin her türlü
maddi ve manevi baskıdan uzak olarak, huzur ve sükun içinde görev yapabilmeleri
için25 hakimlerin kendilerine tanınan kişisel güvencelerdir.
20. Kunter, op. cit., s.317. 21. Ibid., s.320-326. 22. Ibid., op. cit., s.325.
23. Kuru, op. cit., s.29-59; Ünal, op. cit., s.21-41; Kunter, op. cit., s.320-323.
24. Ünal, op. cit., s.21.
BÖLÜM 17: YARGI 397
Görevlerini her türlü maddi ve manevi baskıdan uzak olarak, huzur ve sükun için-
de yerine getirebilmeleri için hakimlerin, her şeyden önce, görevden atılma, işsiz kal-
ma, parasız kalma ve yerinin değiştirilmesi korkusu içinde bulunmamaları gerekir. Gö-
revden ihraç edilebileceğinden, işsiz ve maaşsız kalabileceğinden korkan, görev yaptığı
güzel bir şehirden kötü bir yere naklen atanabileceğinden çekinen bir hakimin kendisini
bağımsız hissetmesi ve dolayısıyla bu yetkilere sahip kişi ve makamlardan etkilenmesi
mümkündür. İşte bu nedenle hakimlik teminatı minimum şu unsurları içermelidir:
a) Azledilmeme Teminatı.- Görevini huzur ve sükun içinde yerine getirebilmesi için
bir hakimin görevden çıkarılma korkusu içinde olmaması gerekir. Şüphesiz hakimin suç
işlemesi gibi bazı istisnai hallerde hakimin görevine son verilmesi gerekebilir. Bu nedenle
azledilmeme teminatı mutlak bir teminat değildir. Krallıklarda hakim kral tarafından
atandığı ve kral adına adalet dağıttığı geleneksel olarak kabul edildiği için hakimin kra-
lın isteği süresince (durante bene placito) görevde kalabileceği kabul ediliyordu. İlk
kez İngiltere'de 1701 tarihli Act of Settlement ile hakimlerin doğru bir şekilde davran-
dıkları sürece (quamdiu se bene gesserint) görevde kalacakları kabul edilmiştir26 .
b) Malı Teminat.- Azledilemeyen hakimin görevini huzur ve sükun içinde yapa-
bilmesi için, yeterli maaş alması ve aldığı maaştan yoksun bırakılamaması gerekir.
c) Coğrafi Teminat.- Azledilemeyen ve yeterli maaş alan bir hakimin görevini hu-
zur ve sükun içinde yapabilmesi için, görev yerinin değiştirilebileceğinden de endişe
duymaması gerekir. Özellikle Türkiye gibi coğrafi eşitsizliklerin bulunduğu bir ülkede,
güzel bir şehirde çalışan bir hakimin kötü bir şehre naklen atanması ihtimali hakimin
üzerinde baskı kurulmasına yol açabilir. O nedenle bütün etkilerden uzak olması için
hakimin görev yerinin de kendi muvafakati alınmaksızın değiştirilememesi gerekir.
Ancak bu teminat, iyi yerlerdeki hakimler, emekliye ayrılmadıkça buralara yeni hakim
atanamaması sonucu doğurur ki, bu husus bu teminatın dezavantajını oluşturur.
26. Frederick G. Kempin, Historical lntroduction to Anglo-American Law, St. Paul, Minn., West Publishing
Co., 3. Baskı, 1990, 4. Tekrar Baskı, 2003, s.91.
27. Özbudun, op. cit., 2012, s.381. 28. Ünal, op. cit., s.56. 29. Ibid. 30. Ibid.
398 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
İspanya.- İspanya'da "Yargı Kuvveti Genel Konseyi (Consejo General del Poder Judicial) 21
üyeden oluşur. Kurulun başkanı Yargıtay başkanıdır. Kurulun oniki üyesi hakimler arasından ve
hakimler tarafından, dördü Meclis, dördü ise Senato tarafından seçilir. Başkanı dışında bütün üye-
leri Kral tarafından atanır (1978 İspanyol Anayasası, m.122/3). Görüldüğü gibi Kurulun 21 üyesin-
den sekizi siyasal makamlar (Parlamento) tarafından seçilmektedir.
İsveç.- İsveç'te "Yargı Konseyi (Dolmstolsverket)" 11 kişiden oluşmaktadır. Kurulun başkanı
ve 10 üyesinin tamamı hükümet tarafından atanmaktadır. Ancak hükumetin atadığı üyelerden
dördü hakim, ikisi parlamenter, ikisi sendika temsilcisi, birisi avukat, birisi de valilik temsilcisi ol-
mak zorundadır. Görüldüğü gibi İsveç'te bütün üyeler bir siyasal makam olan hükumet tarafından
atanmaktadır ve dahası 11 üyeden 7'si hakim olmamak zorundadır 33 •
İtalya.- İtalya'da "Hakimlik Yüksek Konseyi (Consiglio superiore della Magistratura)" 27 üye-
den oluşmaktadır. Konseyin Başkanı Cumhurbaşkanıdır. Yargıtay Birinci Başkanı ve Yargıtay Baş
savcısı Konseyin doğal üyeleridir. Konseyin 16 üyesi yargı mensupları arasından ve yargı mensup-
ları tarafından seçilir. Konseyin 8 üyesi ise yargı mesleği dışındaki, fakat hukukçu olan kişiler ara-
sından Parlamento tarafından seçilir (1947 tarihli İtalyan Anayasası, m.104).
31. Örnekler konunda bkz.: Adalet Bakanlığı, "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Örnekleri"
http://www.abgm.adalet.gov.tr/pdf/yyk.pdf (16.8.2010); Keza bkz.: Wim Voermans, "Councils for the
judiciary in EU countries", http://siteresources.worldbank.org/INTLAWJUSTINST/Resources/
Voermans_article. pdf (16.8.2010).
32. http://www.rechtspraak.nl/Information+in+English/The+Council+for+the+Judiciary .htm (16.8.201 O);
Voermans, op. cit., s.79.
33. Voermans, op. cit., s.12; Adalet Bakanlığı, "Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu Örnekleri" (http://
www .abgm.adalet.gov.tr/pdf/yyk.pdt) (16.8.201 O).
BÖLÜM 17: YARGI 399
Portekiz.- Portekiz Anayasasının 218'inci maddesine göre, "Yüksek Yargı Konseyi (Conselho
Superior da Magistratura)", onyedi üyeden oluşur. Kurulun Başkanı Yüksek Temyiz mahkemesi
başkanıdır. Konseyin 7 üyesi yargı mensupları tarafından, 2 üyesi Devlet Başkanı tarafından, 7 üye
Parlamento tarafından seçilir. Görüldüğü gibi Kurulun 17 üyesinden 9'u siyasal makamlar tarafın
dan seçilmektedir.
AİHM.- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 47 üyeden oluşmaktadır. Üyeler her devlet için o
devletin Bakanlar Kurulunca önerilen üçer aday arasından Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi
tarafından oy çokluğu ile seçilirler. Dolayısıyla AİHM'ye üye önerme ve seçme yetkisi münhasıran
siyasal organlara verilmiştir. Avrupa insan hakları hukuku sisteminde hakimlerin hakimler tara-
fından seçildiği bir sistemin izi yoktur.
Bununla birlikte not etmek gerekir ki, yargı bağımsızlığının sadece hukuki de-
ğil, sosyolojik ve psikolojik boyutları da vardır. Demokrasilerde hakimleri atama
yetkisi siyasi makamlara ait olsa bile, hakimler bağımsız davranabilmekte; buna
karşılık, otoriter rejimlerde veya melez rejimlerde, atama yetkisi bağımsız kurul-
larda olsa bile hakimler bağımsız davranamamaktadırlar. Batı demokrasilerinde,
hakimleri atama yetkisinin siyasi makamlara verilmesi büyük sakıncalara yol aç-
maz iken, otoriter rejimlerde veya melez rejimlerde bu yetkinin siyasi makamlara
bırakılması, bu rejimlerde zaten zayıf olan hakim bağımsızlığını daha da zayıflat
maktadır. Bu nedenle bu ülkelerde, örneğin Türkiye' de, hakim bağımsızlığını ha-
kimler yüksek kurullarının oluşum tarzıyla açıklamak çok da doğru değildir.
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 15 sayfa boyunca işlenen "Yargı" konusu, Anayasa Hukukunun Genel
Teorisi isimli kitabımızda 61 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.II, s.412-473). Bu konuda daha geniş
bilgi için oraya bakılabilir. ıı
Bölüm 18
TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER*
Bibliyografya.- Yves Madiot, Droits de l'homme, Paris, Masson, 1991; Jacques Robert, Libertes
publiques et droits de l'hommes, Paris, Montchrestien, 1988, s.96-100; Favoreu et al., op. cit., s.777-
863; Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, 2008, op. cit., s.109-122; Erdoğan, Anayasal Demokrasi,
op. cit., s.115-161; Münci Kapani, Kamu Hürriyetleri, Ankara, AÜHF Yayınlan, Altıncı Baskı,
1981; İlhan F. Akın, Temel Hak ve Hürriyetler, İstanbul, İÜHF Yayınlan, 1971; Oktay Uygun, 1982
Anayasasında Temel Hak ve Özgürlüklerin Temel Rejimi, İstanbul, Kazancı, 1992; Şeref Ünal, Te-
mel Hak ve Özgürlükler ve İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Yetkin, 1997; İbrahim Ö. Kaboğlu, Öz-
gürlükler Hukuku, İstanbul, Afa, 1993; Ahmet Mumcu, İnsan Hakları ve Kamu Özgürlükleri, Anka-
ra, Savaş, 1994; Fazıl Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, Ankara, AÜSBF Yayınlan,
1982; Tekin Akıllıoğlu, İnsan Hakları, I: Kavram, Kaynaklar ve Koruma Sistemleri, Ankara,
AÜSBF İnsan Haklan Merkezı Yayınlan, 1995; Bülent Tanör, Türkiye'nin İnsan Hakları Sorunu,
İstanbul, BDS Yayını, 1990; Mustafa Erdoğan, İnsan Hakları, Ankara, Orion, 2007.
DAHA FAZLASI İÇİN: Bu bölümdeki konuları, İnsan Hakları Hukuku (Bursa, Ekin, 2017)
isimli kitabımızda 268 sayfa boyunca incelenmiştir. Bu konuda daha geniş bilgi edinmek
isteyenler adı geçen kitaba bakılabilirler (op. cit., s.1-268).
I. KA VRAMLAR1
Temel hak ve hürriyetler alanında "hürriyet", "hak", "insan hakları", "kamu
hürriyetleri", "kişi hakları", "vatandaş hakları", "temel haklar", "anayasal haklar"
gibi değişik terimler kullanılmaktadır. Çoğunlukla bunlar eş anlamda kullanılan
kavramlardır. Ancak bunlar arasında birtakım farklılıklar da vardır.
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.II, s.471-570'ten özetlenmiştir. Daha ge-
niş bilgi için oraya bakınız.
1. Favoreu, et al., op. cit., s.. 777-782; Münci Kapani, Kamu Hürriyetleri, Ankara, AÜHF Yayınlan, 6. Baskı,
1981, s.13-14; Yavuz Sabuncu, Anayasaya Giriş, Ankara, İmaj, 11. Baskı, 2005, s.47-48; Oktay Uygun,
1982 Anayasasında Temel Hak ve Özgürlüklerin Genel Rejimi, İstanbul, Kazancı, 1992, s.2-6; Ahmet
Mumcu, İnsan Hakları ve Kamu Özgürlükleri, Ankara, Savaş, 1994, s.12-26; İbrahim Ö. Kaboğlu, Özgür-
lükler Hukuku, İstanbul, Afa, 1993, s.11-14; İbrahim Ö. Kaboğlu, Kolektif Özgürlükler, Diyarbakır, Dicle
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1989, s.13-24.
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 401
A. HÜRRİYET
Doktrinde "hürriyet (özgürlük, freedom, liberty, liberte')" çok değişik şekiller
de tanımlanmış ve anlaşılmış bir kavramdır2 • Hürriyet, bir şeyi yapma veya yap-
mama, belli bir şekilde davranıp davranmama erki olarak tammlanabilir3• Daha
kısa bir ifadeyle hürriyet, "serbest hareket etme gücü"dür4. Bu tanımda dikkati
çekmesi gereken nokta, hürriyetin insan fiilinin bir niteliği olarak kullanıldığıdır.
Dolayısıyla hürriyetten "serbest insan fiili" anlaşılabilir. Seyahat hürriyeti, yerleş
me hürriyeti, haberleşme hürriyeti, düşünce hürriyeti, basın hürriyeti gibi çeşitli
hürriyetlerden bahsedilmektedir. Bu hürriyetlerin içeriği aslında bir "insan fii-
li"nden ibarettir. Örneğin seyahat hürriyeti, gelip gitme; yerleşme hürriyeti, bir
yerde devamlı olarak oturma; haberleşme hürriyeti, mektup gönderme, telefonla
konuşma vb.; basın hürriyeti gazete çıkarma vb. fiillerden oluşmaktadır. Bu hürri-
yetleri anayasada tanıyarak anayasa koyucu, insanların o konuda "serbest hareket
etme güçleri"nin olduğunu kabul etıniş olmaktadır. Özetle hürriyet şu şekilde ta-
nımlanabilir:
TANIM 1: Hürriyet, bir şeyi yapma veya yapmama, belli bir şekilde davranıp davran-
mama erkidir. Daha kısa bir ifadeyle hürriyet, "serbest hareket etme gücü"dür.
Hukuki rejiıni itibarıyla hürriyet kavramı, ancak negatif bir şekilde tammlana-
bilir5. Bu şu anlama gelir ki, bir insan fiilinin hürriyet olabilmesi için hukuk düzeni
tarafından tanınmasına gerek yoktur; bu fiilin hukuk düzeni tarafından yasaklan-
mamış olması, onun hürriyet olarak nitelendirilebilmesi için yeterlidir. Buna göre
hürriyeti negatif bir şekilde şöylece tanımlayabiliriz:
TANIM 2: Hürriyet, hukuk düzeni tarafından yasaklanmamış her çeşit insan fiilidir.
B. HAKKAVRAMI
"Hak (right, droit)" da maddi içeriği itibarıyla, bir insan fiili, yani bir hürriyet-
ten başka bir şey değildir. Bir hürriyet, hukuk düzeni tarafından tanınıp korunursa
hak haline gelir. Buna göre hak kavramım şu şekilde tanımlayabiliriz:
TANIM: Hak, insanların hukuk düzeni tarafından korunan hürriyetleridir.
niteliğinde fiillerdir.
2. Çeşitli hürriyet tanımları için bkz. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.3; İlhan F. Akın, Kamu Hukuku,
İstanbul, Beta, 1987, s.259-264; Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku, op. cit., s.11-14.
3. Kaboğlu, Kolektif Özgürlükler, op. cit., s.14; Uygun, op. cit., s.6. 4. Tunaya, op. cit., s.187.
5. Stephanie Hennette-Vauchez ve Diane Roman, Droits de l'Homme' et libertes fondameııtales, Paris,
Dalloz, HyperCours, 2. Baskı, 2015 op. cit., s.9; Robert, op. cit., s.11.
402 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Eski Çağ' da hürriyet fikrine ilk defa stoacılarda19 rastlanır. Stoacılara göre, devlet
her şeyin üstünde değildir. Onun üstünde akıl ve kanun vardır. Devlet de, insanlar da
bu akıl ve kanuna uymak zorundadırlar. Bu kanun, insanların birbirini sevmelerini em-
reder. Bütün insanlar birbiriyle kardeştir. İnsanlar, bir devletin vatandaşı olmaktan ön-
ce, bir "dünya vatandaşı" dırlar2°.
Ancak stoacılar, hürriyeti, kişinin iç dünyasına ilişkin bir kavram olarak anlamış
lardır21.
Onlara göre hürriyet, kişinin kendi nefsini ve tutkularım yenebilmesidir. Bu an-
lamda bir köle bile özgür olabilir. Yeter ki, kendi tutkularının esiri olmaktan kurtulmuş
olsun. Bu şekilde tanımlanan ve bu şekilde elde edilen hürriyeti, devlet de, bir başka dış
baskı da ortadan kaldıramaz . 22
İşte, düşünce tarihinde ilk defa, Stoacılık insana devlet dışında bir değer tanımış,
insanın devlet dışında bir manevi varlığı olabileceğini kabul etmiştiı-23. Yine Stoacılık, ilk
defa insanlar arasında eşitlik ve kardeşlik fikrini ortaya atmıştır. Bu nedenlerle Stoacılık,
insan hakları doktrininin en eski felsefi kaynaklarından birisi olarak kabul edilmekte-
dir24. Bununla birlikte şunun altını çizmek gerekir ki, stoacılık, bir siyasal doktrin ol-
maktan ziyade, insanların ruh asaletine dayanan bir ahlak felsefesidir2 5•
2. Uygulama.- Eski Çağda insan hak ve hürriyetleri, uygulamada pek gerçekleşe
memiştir. Eski Yunan' da, her ne kadar vatandaşların, site yönetimine doğrudan doğru
ya kahlma gibi bir takım siyasal hakları varsa da, temel hak ve hürriyetler alanı pek sı
nırlıydı. Bir kere, site halkımn çoğunluğu vatandaş değil, köleydi. Kölelerin hiçbir hak-
ları yoktu26 . Keza halkın bir kısmı, köle olmamakla birlikte pek çok haktan mahrum bu-
lunan kendilerine "metek" denen yabancılardan oluşuyordu. Örneğin Attik bölgesinin
yarım milyona yaklaşan nüfusu içinde, vatandaş sayısı 30 bin dolaylanndaydı27 •
19. Stoacılık (Stoicism) akımın kurucusu Kıbns'lı Zenon'dur (M.Ö. 334-262). Başlıca temsilcileri arasında
Diogenes (M.Ö. 230-150), Panaitios (M.Ö. 185-109), Paseidonios (M.Ö. 135-51) Seneca (M.Ö. l-
M.S.65), Epictetus (M.S. 55 -135), imparator filozofMarcus Aurelius (M.S. 121-180) sayılabilir.
20. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.18.
21. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.18; Melınıet Semih Gemalmaz, Ulusa/üstü İnsan Hakları Hukuku-
nıın Genel Teorisine Giriş, İstanbul, Beta, 2001, s.5.
22. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s. s.18. 26. Ibid., s.19. 27. Ibid.
25. Ibid., s.18. 29. Ibid., s.20. 30. Ibid. 31. Ibid., s.21.
29. Muvaffak Akbay, Umumi Amme Hukuku Dersleri, Ankara, AÜHF Yayınları, 4. Baskı, 1961, c.I. s.145-
190; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.22-28; Mumcu, op. cit., s.47-55; Gemalmaz, op. cit., s.7-23.
30. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.22.
BÖLÜM 18: TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER 405
kendisi de bu dine girdi31 • Hıristiyanlık, eski çağdaki hakim doktrinlerden farklı olarak,
insana insan olarak değer veriyor; insanın Tanrının bir benzeri olarak yarahlmış olduğu
düşüncesini yayıyordu32 • Haliyle bu doktrin, insana devlet karşısında bir hak tanıma
yan Eski Çağdaki anlayıştan oldukça farklıydı33 • Diğer yandan, Hıristiyanlık, en azın
dan ilk devirlerinde, siyasal otorite ile dinsel otoriteyi birbirinden ayınyordu34 • İsa'nın
"Sezar' ın hakkını Sezar' a, Tanrının hakkını Tanrıya veriniz (Redde Caesari quae sunt
Caesaris, et quae sunt Dei Deo)" sözüyle, din ile devlet alanları birbirinden ayrılıyor ve
böylece insanın manevi hayah devletin hegemonyasında kurtarılıyordu35 • Ancak ilk
zamanlarda baskıya uğrayan ve dolayısıyla vicdan hürriyetini prensibini savunan Hıris
tiyanlık, devlet tarafından resmi din olarak benimsenmesinden sonra, bu prensipten
vazgeçmiş, otoriteyi savunur hale gelmiştir3 6 •
2. Feodalitenin Ortaya Çıkması.- Orta Çağda yaşanan ikinci büyük değişiklik feo-
dalitenin ortaya çıkmasıdır. Feodaliteyle birlikte merkezi devlet parçalanmış, devlet ik-
tidarı şu ya da bu şekilde toprak sahibi senyörlerin eline geçmiştir3 7 • Bu sistemde, sen-
yörlerin sahip oldukları topraklar ve topraklar üzerinde yaşayan çiftçiler (serfler) üze-
rinde bir takım hukuki ve idari yetkilere sahip olduğu kabul edilmiştir3 8 • Feodal sistem-
de, merkezi devlet parçalanırken, devletin mutlak ve sınırsız iktidarı fikri de kaybol-
muşhır39. Bu dönemde, sayıları sınırlı da olsa, senyörlerin (feodal beylerin) bazı sübjek-
tif kamu haklarının olduğu da kabul edilmiştir4°.
3. Doktrin.- Orta Çağda insan hakları felsefesi alanında iki büyük düşünür vardır:
Thomas Aquinas ile Marsilius Patavinus. Bu iki düşünürün devlet iktidarının sınırlan
ması ve hiç olmazsa yumuşahlması konusunda önemli düşünsel katkıları olmuşhır.
a) Thomas Aquinas.- En ünlü eseri Summa Theologica olan Aziz Thomas veya Aqui-
nolu Thomas da denen Thomas Aquinas'a (1225-274) göre, yeryüzündeki bütün insan-
lar, hükümdar da dahil, Tanrının iradesi demek olan ilahi kanuna tabidir41 . Dolayısıyla
hükümdarlar da, iktidarlarını ilahi kanuna, yani Tanrının iradesine uygun olarak kul-
lanmak zorundadırlar. Tanrı ise keyfilikten hoşlanmaz, iyiliği ve adaleti emreder. İnsan
ların ilahi kanuna uymayan hükümdara boyun eğme yükümlülükleri yokhır4 2 • Böylece
Aziz Thomas, insanlara "direnme hakkı"m tammışhr43 • Bununla birlikte Aziz Tho-
mas'ın hürriyetçi bir düşünür olduğu sanılmamalıdır. Örneğin Aziz Thomas, köleliği
"ilk günah (peccatum originale)" ürünü olarak görmüş ve bir tabii müessese olarak varlı
ğım savunmuşhır4 4 • Keza Aziz Thomas din ve vicdan özgürlüğünü kesin olarak redde-
der. Kilisenin vicdanlar üzerinde hakimiyetini savunur. Dinden sapanların aforoz edil-
meleri ve ölüm cezasına çarptırılmaları gerektiğini savunur45•
b) Marsilius Patavinus.- Padovalı Marsilius (1275-1342), özgürlükler alanında Aqui-
nolu Thomas'tan çok daha ileriye gitmiştir. Defensor Pacis isimli ünlü kitabında Marsi-
lius, siyasal iktidarın halktan geldiğini, halkın bu iktidarı kimseye devretmemiş oldu-
ğunu savunur. Ona göre kanunların yapılmasına halkın doğrudan doğruya veya tem-
silcileri vasıtasıyla kahlması gerekir4 6• Marsilius Patavinus'a göre, yasama yetkisi halk-
tadır ve yürütme organını da yasama organı tayin eder. Ve keza yasama organı, yürütme
organı istediği zaman denetler ve beğenmiyorsa görevine son verir47. Marsilius Patavi-
nus, kilise ile devleti birbirinden ayırmak ister. Devletin kiliseye tabi olmadığını savu-
nur48. Nihayet Padovalı Marsilius, Aquinolu Thomas'tan farklı olarak, açıkça din ve
vicdan özgürlüğünü savunur. Ona göre, kilise, insanlara sadece doğru yolu gösterebilir;
ama zor kullanarak bu yola sevk edemez. Esasen zorla iman aşılamak mümkün değildir49 •
4. Uygulama.- Orta Çağda temel hak ve hürriyetler alanındaki fiili durum pek par-
lak değildir.
Devlet karşısında sadece feodal beylerin bir takım hak ve hürriyetleri var-
dır. Onların dışında kalan insanların hür oldukları söylenemez. Serfler, feodal beylere
tabi, toprağa bağlı, yarı köle durumunda olan insanlardı50 • Diğer yandan insanların ma-
nevi hayatında bir hürriyet yoktu51 . Resmi din haline geldikten sonra, Hıristiyanlık in-
sanlara vicdan özgürlüğünü tanımamış, kilisenin dogmalarını tanımayanlar, aforoz
edilmişler, engizisyondan geçmişlerdir. Böylece kilise, devletin yanında ikinci bir baskı
aracı haline gelmiştir. Muvaffak Akbay' ın vurguladığı gibi, Eski Çağda insanın tek efen-
disi vardı: Devlet. Orta Çağda ise insanların iki efendisi vardır: Devlet ve kilise52•
46. Akbay, op. cit., s.186; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.26.
47. Akbay, op. cif., s.186; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.26.
48. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cif., s.26.
49. Akbay, op. cit., s.187; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.36.
50. Akbay, op. cit., s.188; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.27.
51. Akbay, op. cit., s.188; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.27.
52. Akbay, op. cit., s.146.
53. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.22-28; Mumcu, op. cit., s.47-55; Gemalmaz, op. cif., s.7-23.
54. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.28. 58. Ibid., s.28-29. 59. Ibid., s.30. 60. lbid.
58. Adhemar Esmein, Elements de droit constitutionnelfrançais et compare, Revue par Henry Nezard, Paris,
Recueil Sirey, 1927, c.I, s.299. 62. lbid.
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 407
tam ve mutlak bir hürriyete sahiptileı:6°. Yani tabii hal döneminde, insan, sırf insan ol-
maktan dolayı, doğuştan bazı hak ve hürriyetlere sahiptiı:61 . İnsanın sahip olduğu hak-
lar, devletten önce gelir; bu haklar insana devlet tarafından verilmemiştir.
2. Sosyal Sözleşme Hipotezi.- Ancak zamanla insanlar, kendi aralarında anlaşa
rak, kendi aralarında sözleşme yaparak, tabiat halinden çıktılar ve kendi iradeleriyle
"siyasi toplum (societe civile)"u, bir üst otoriteyi, açıkçası devleti kurdulaı:6 2 • İnsanların
tabiat halinden çıkıp, devleti kurarken yaptıkları sözleşmeye "sosyal sözleşme (pactum
societatis, contrat social, social contract)" denir.
Yukarıdaki iki hipotezden insan hakları açısından şu sonuç çıkar: İnsanlar, tabii
halden çıkıp sözleşme yaparak siyasi toplumu meydana getirirken, yani devleti kurar-
ken, tabii hal döneminde sahip oldukları haklarının tamamını devlete devretmemişlerdir.
Devlete sadece kaçınılmaz olarak gerekli olan bazı haklan devretmişlerdir63 • Özellikle
kişi hürriyet, eşitlik ve mülkiyet gibi önemli hakları devlete devretmediler; kendi yanla-
rında muhafaza ettiler. Dolayısıyla insanlar, tabiat halinde sahip oldukları hak ve hürri-
yetlerin önemli bir kısmına, bu halden çıkhktan, yani devlet kurulduktan sonra da sahip
olmaya devam ederler. Bu nedenle in- KUTU 18.2: Antigone.- Sofokles'in Antigone
sanların sahip olduğu ve sosyal söz- isimli piyesinde (M.Ö. 441), Antigone, erkek kardeşi
leşme ile devlete de devretmemiş ol- Polyneikos'un gömülmesini yasaklayan Kral Kreon'a
duğu haklara devlet dokunamaz. Çün- karşı "gömülme hakkı"nın kutsal ve dokunulmaz bir
kü bu haklar, insanın insan olma sıfa- hak olduğunu savunmuştur. Antigone'un bu savun-
hndan kaynaklanır; bu haklar insana ması tabii' hukuk teorisinin bilinen en eski ve en güç-
devlet tarafından verilmediği gibi, in- 1ü savunmasıdır. Antigone şöyle demiştir: "Senin
sanlar da bu hakları devlete devret- emirlerin tanrıların değişmez ve yazısız kanunların-
memiştir. Uzun lafın kısası, devlet dan üstün değildir. Çünkü sen bir ölümlüsün. Onlar,
kendi tarafından verilmemiş olan, ken- sadece dün ve bugün değişmez değildiler; onlar
disinden önce mevcut olan tabii hakla- aynı zamanda sonsuza kadar güçlüdür; kimse onla-
ra saygı göstermek zorundadıı:64 • rın ne zaman doğduklarını bilmez' 65 •
Tabii hak doktrini 17 ve 18'inci yüzyıllarda başta John Locke (1632-1704) olmak
üzere, Samuel von Pufendorf (1632-1694), Christian Wolff (1679-1754), Jean-Jacques
Rousseau (1712-1778), William Blackstone (1723-1780), Emer de Vattel (1714-1767) gibi dü-
şünürler tarafından savunulmuşhır. Örneğin John Locke' a göre, tabii hal döneminde
insanlar, hayat, hürriyet, mülkiyet ve cezalandırma gibi temel haklara sahiptiler. Tabiat
halinde suç işlendiğinde suçlunun cezalandırılması konusunda problemler ortaya çıkı
yordu. Bu nedenle insanlar suçluları cezalandıracak düzenli bir otoriteye ihtiyaç duydu-
lar ve aralarında sözleşerek bu otoriteyi kurdular; ancak devlete sadece ve sadece ceza-
landırma haklarını devrettiler; diğer haklarını yanlarında sakladılar. O halde, devlet kişiye
sadece suç işlediğinde müdahale edebilecek, diğer durumlarda ise karışamayacaktıı:6 6 •
Eleştiri.- Tabii hukuk akımının temel hak ve hürriyetler anlayışı, diğer bir ifadeyle,
tabii hak doktrini, yukarıda belirtildiği gibi, esas itibarıyla, "tabiat hali" ve "toplum söz-
leşmesi'' olmak üzere iki hipoteze dayanır. Bu iki hipotezin gerçek olduğunun ispah
60. Esmein, op. cit., 1927, c.I, s.300; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.30.
61. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.30.
62. Esmein, op. cit., 1927, c.I, s.300. 66. Ibid., s.579. 67. Ibid.
65. Sophocles, Alıtigone, Satır 496-501 (http://www.bartleby.com/8/6/2.html). Aynca bkz.: Akıllıoğlu, İnsan
Hakları, op. cif., c.I, s.22-23.
66. Esmein, op. cit., 1927, c.I, s.300.
408 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
mümkün değildir. İnsanlık tarihinde bir "tabii hal" döneminin olduğunu67 ve keza in-
sanların bir araya gelerek bir sözleşme yaptıklarım kimse ispat edemez68 • Bu iki hipote-
zin tarihsel olgu olarak ispatlanması mümkün olmadığı gibi, manhk olarak da ispat-
lanmaları mümkün değildir. Bir an için tabii hal denen bir dönem olduğıınu kabul etsek
bile, tabii halde yaşayan insanların bir "sözleşme" akdederek "toplum" haline geçtikleri
iddiası manhken tutarsızdır. Çünkü sözleşme" kavramı, bizatihi toplum halinde yaşa
II
yan insanlar için anlam ifade eden bir kavramdır. Tabii halde yaşayan insanların sözleş II
me" kavramım biliyor olmaları bizatihi "tabii hal" varsayımının kendisiyle çelişkilidir69 •
E. FERDİYETÇİ DOKTRİN
1789 Fransız İhtilalinden sonra ortaya çıkan "ferdiyetçi doktrin (individualism, indi-
vidualist theory)" insan haklarım toplum sözleşmesi gibi bir takım soyutlamalara veya
varsayımlara başvurmaksızın, doğrudan doğruya "ferdi (bireyi, individu)" esas alarak
açıklar70 • "Birey (fert, individu)" kavramı hukuki değil, sosyolojik ve hatta biyolojik bir
kavramdır71 • Birey (individu), tahrip edilmeden bölünemeyen kendine has bir varlığı
olan şey olarak tanımlamaktadır72 • İnsan aleminde "birey" den, toplumdan ayrı ele alı
nan tek bir insan kastedilir73 • Genel olarak "bireycilik (ferdiyetçilik, individualism)", bi-
reyin menfaatlerinin, devletin veya bir sosyal grubun menfaatlerinden önce geldiğini
savunan doktrin olarak tanımlanmaktadır74 • Bu doktrine göre, tek başına var olan şey
"birey"dir. "Toplum", bir araya gelen bireylerden başka bir şey değildir. Toplumun
kendine has bir varlığı yoktur. Toplum soyut bir kavramdır. Elle tutulan, gözle görülen
şey "bireyler" dir. Sadece bireylerin iradesi vardır; onlar düşünür, hareket eder, sevinir
veya acı çeker. Aile, toplum, devlet gibi kurumlar, elle tutulan, gözle görülen canlı var-
lıklar değil, fiktif (farazi) kurumlardır75 • Bireyler olmasaydı, böyle kurumlar da olmazdı.
Dolayısıyla birey devletten önce gelir. Yani insanı devlet değil, devleti insanlar yarat-
mışhr. O halde, asıl olan, amaç olan, aile, toplum ve devlet gibi bu kurumlar değil; bire-
yin kendisidir. Her birey, kendi amaçlan doğrultusunda kendi başına hareket etme hak
ve hürriyetine sahiptir. Bu şu anlama gelir ki, bireylerin hak ve menfaatleri, toplumun
ve keza devletin hak ve menfaatlerinden üstündür. Bunların arasında bir çalışma varsa,
bireyin haklan galip gelir. Bireyler, diğer bireylerin haklarına zarar vermemek kaydıyla,
kendi istediği amacı, kendi uygun gördüğü yoldan geçerleştirme hak ve hürriyetine sa-
hiptir. Devlet de, bireylerin bu hak ve hürriyetine saygı göstermek zorundadır. Aksi
takdirde kendi varlık sebebiyle çelişmiş olur. Uzun lafın kısası, ferdiyetçi doktrine göre,
her şeyin özünde birey vardır. Bireylerin hak ve hürriyetleri onlara devlet tarafından
verilmemiştir. E~r birey, insan olarak yarahldığı için, hak ve hürriyetlere sahiptir76 • Her
birey irade sahibi bir varlık olarak, ait olduğıı aileden, gruptan, devletten bağımsız ola-
rak kendi amacım belirleme ve bu amaç doğrultusunda hareket etme hak ve hürriyetine
sahiptir.
Ferdiyetçi doktrin, hürriyeti, 26 Ağııstos 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hak-
ları Bildirisi (La Declaration des droits de l'Homme et du citoyen)"nin 4'üncü maddesindeki
67. Tersine, arkeolojik ve antropolojik çalışmalar, insanların çok eski zamanlarda dahi tek ve dağınık olarak
değil, toplu olarak yaşadıklarını göstermektedir (Akbay, op. cit., c.I, s.44).
68. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.38. 72. lbid., s.38-39. 73. lbid., s.38-39.
71. François-Xvaier Testu, "Individu", in Denis Alland ve Stephans Rials (Ed.), Dictiomıaire de la culture
juridique, Paris, Quadrige, Lammy-PUF, 2003, s.819.
72. Petit Robert, op. cit., s.991.
73. Tize American Heritage Dictionary, op. cit., s.893. 77. lbid.
75. ~apani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.39. 79. Ibid., s.40.
BÖLÜM 18: TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER 409
gibi "başkasına zarar vermeyen her şeyi yapına iktidarı (La liberte consiste a pouvoir faire
tout ce qui ne nuit pasa autrui)" olarak tanıınlar77 • Yani başkasına zarar vermedikçe, her
birey, istediği her fiili yapına yetkisine sahiptir. Bu tamın, ferdiyetçi doktrinin genel
hürriyet tanımıdır. Bu genel hürriyet tanımının içine pek çok spesifik ferdi hak ve hür-
riyetler girebilir: Ferdiyetçi doktrine göre başlıca hürriyetler şunlardır: Kişi hürriyeti ve
güvenliği, mülkiyet hakkı, konut dokunulmazlığı, çalışına ve teşebbüs hürriyeti, din ve
inanç hürriyeti, demek hürriyeti, eğitim hürriyeti, vs78 • Bu tür hak ve hürriyetlere, fer-
diyetçi doktrinin bir eseri olarak "ferdi haklar (bireysel haklar, droits individuels)" denir.
yete sahip olması asıl; devletin var olması ve keza insanların temel hak ve hürriyet-
lerine müdahale etme hakkına sahip olması ise istisnadır. Yani insanların hak ve
hürriyet sahibi olmaları için, onlara bu hak ve hürriyetlerin devlet tarafından
verilmesine veya tanınmasına gerek yoktur. İnsanlar kendiliğinden, doğuştan,
insan olmalarından dolayı bu hak ve hürriyetlere sahiptir.
2. İnsanların hak ve hürriyet sahibi olması için, devlet tarafından anayasa
veya kanunla onlara hak ve hürriyet verilmesi şart olmadığına göre, insanların
sahip oldukları hak ve hürriyetler, onlara anayasa ve kanunla verilenlerden iba-
ret değildir. İnsanlar genel olarak hürriyete sahiptir. Anayasa ve kanunda sayı
lan hürriyetler, insanların sahip olabileceği hak ve hürriyetlerinden sadece bir
kısmını oluşturur. Karine olarak her insan fiili bir hürriyet konusu olabilir.
Açıkçası yüzlerce, binlerce hürriyet vardır. Çünkü sonsuz sayıda insan hareketi
vardır. Dolayısıyla pozitif hukuk metinlerinin bu hürriyetlerin bir listesini yap-
ması mümkün değildir. Bu şu anlama gelir ki, anayasa ve kanunlarda hak ve
hürriyetlerin sayılması bir "numerus clausus (tahdidi) sayma" oluşturmaz.
Anayasa ve kanunlardaki hak ve hürriyetler listeleri, "tüketici liste (liste ex-
haustive)" değil, "örneklendirici liste" niteliğindedir.
3. Hürriyet karinesi devletin aslen yetkisiz olduğu anlamına da gelir. Dola-
yısıyla insanlarınsahip oldukları hürriyetlerin sınırsız olması kural, bu hürriyet-
lerinin devlet tarafından askıya alınması veya sınırlanması ise istisnadır. Yani
insanların hak ve hürriyetler ancak istisnai durumlarda sınırlanabilir. Bu sınır
lama istisnayı oluşturduğuna göre, bu sınırlamanın ayrıca ve açıkça öngörülme-
si gerekir. Bir hürriyete getirilmiş bir sınırlama olup olmadığı konusunda te-
reddüt varsa, böyle bir sınırlamanın olmadığı kabul edilir.
4. Bir temel hak ve hürriyete getirilen bir sınırlama bulunmakla birlikte, bu
sınırlamanın kapsamının neden ibaret olduğu konusunda tereddüt ortaya çıkar
sa, dar yorum yapılır. Buna karşılık hürriyetin kapsamının neden ibaret olduğu
konusunda tereddüt ortaya çıkarsa geniş yorum yapılır. Çünkü yukarıda açık
landığı gibi insanların hür, devletin ise yetkisiz olduğu yolunda karına vardır.
Kısacası hürriyetlerin varlığı ve sınırıyla ilgili tereddütlü konularda hürriyet le-
hine yorum yapılır. Buna "in favorem libertatis" ilkesi denir. Amerikan anaya-
sa hukuku literatüründe bu ilke "powers are narrow, rights broad (yetkiler dar,
haklar geniş)" özdeyişiyle ifade edilir. Bu ilkeye "principle of most rights (daha
fazla hak ilkesi)" ve "principle of least authority (daha az yetki)" ilkesi denir 81 .
5. Hürriyet karinesinden çıkan diğer bir sonuç da, ispat yükünün, bir hürriyetin
var olduğunu değil, var olmadığım veya sınırlı olduğunu iddia edene ait olmasıdır.
Keza aynı şekilde devletin yetkili olduğunu iddia eden de bu iddiasını ispata mec-
burdur. Diğer bir ifadeyle, ortada bir hürriyetin bulunduğunu veya devletin yetkisi-
nin bulunmadığını iddia eden kişinin bu iddiasını ispatlamaya ihtiyacı yoktur.
81. Özdeyiş için bkz. Nick Szabo, "Interpreting Power: The Principle of Least Authority", http://szabo.
best.vwh.net/interpretingpower.html (15 Ocak 2010).
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 411
A. JELLİNEK'İN SINIFLANDIRMASI82
Georg Jellinek'in klasikleşen ayrımına göre temel hak ve hürriyetler üç
gruba ayrılır: Negatif statü hakları, pozitif statü hakları, aktif statü hakları.
1. Negatif Statü Hakları.- "Negatif statü hakları (negative status
rights)", kişinin devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel ala-
nının sınırlarını çizen hak ve hürriyetlerdir 83 • Örneğin konut dokunulmazlığı,
kişi güvenliği, din hürriyeti, düşünce hürriyeti, mülkiyet hakkı negatif statü
hakkı niteliğindedir. Bu haklar devlete, "karışmama", "gölge etmeme" ödevi
yüklerler 84 • Bu haklar kişiyi devlete ve topluma karşı koruyan haklar olduğu için bu
haklara "koruyucu haklar" da denir 85 • Bu haklara "kişisel haklar" da diyebiliriz.
2. Pozitif Statü Hakları.- "Pozitif statü hakları (positive status rights)",
bireylere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet, bir yardım isteme imkanını
tanıyan haklardır 86 • Örneğin çalışma hakkı, sağlık hakkı, konut hakkı, sosyal
güvenlik hakkı bu tür haklardandır. Bu tür haklar, devlete sosyal alanda bir ta-
82. Georg Jellinek, L'Etat modern et son droit (Trad. française par Georges Fardis), Paris, M. Giard & E.
Briere, 1913, Cilt II, s.51-57; Robert Alexy, A Theoıy of Constitutional Rights, (Trans. by Julian Rivers),
Oxford, Oxford U.P., 2002, s.163-173; Christian Autexier, Introduction au droit public allemaııd, Paris,
PUF, 1997, s.118-119; Favoreu et al., op. cit., s.789-790; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.6; Ömer
Anayurt, Türk Anayasa Hukukımda Toplanma Hürriyeti, İstanbul, Kazancı Yayınları, 1998, s.69.
83. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.6; Autexier, op. cit., s.118.
84. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.6.
85. Gözübüyük, Anayasa Hukuku, op. cit., s.166.
86. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.6; Autexier, op. cit., s.l 18-119;
412 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
kını ödevler yüklerler. Pozitif statü haklarına, kişiye devletten bir şey istemesi
hakkım verdiği için "isteme hakları" da denmektedir87 • Sosyal devlet anlayışı
nın sonuçları olduğundan bu haklara kısaca "sosyal haklar" da denir.
3. Aktif Statü Hakları.- "Aktif statü hakları (active status rights)", kişi
nin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardır 88 . Bu haklara bu nedenle
"katılma hakları" da denir 89 . Seçme ve seçilme hakkı, siyasi parti kurma hakkı,
siyasi faaliyette bulunma hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, dilekçe hakkı ak-
tif statü haklarına örnek gösterilebilir. Bu haklara "siyasi haklar" da denir.
1. Birinci Kuşak
Haklar.- Birinci kuşak haklar, tarihsel olarak ilk ortaya
çıkan haklardır.Bunlar kişi haklarını (örneğin kişi güvenliği, konut dokunul-
mazlığı, düşünce hürriyeti) ve siyasal hakları (seçme ve seçilme, siyasal faali-
yette bulunma hakları) içerir.
2. İkinci Kuşak Haklar.- İkinci kuşak haklar çalışma, dinlenme, emekli-
lik, sağlık hakkı gibi sosyal ve ekonomik hakları içerir. Bu haklar Birinci Dün-
ya Savaşından sonra ortaya çıkmış büyük ölçüde İkinci Dünya Savaşından son-
ra uygulanmaya başlanmıştır.
3. Üçüncü Kuşak Haklar.- Üçüncü kuşak haklar, ise çevre hakkı, barış
hakkı, gelişme hakkı gibi haklardan oluşur. Bunlar en son çıkan haklar olup,
bunlara "yeni insan hakları", "dayanışma hakları" da dendiği olur90 .
Birinci ve ikinci kuşak haklarda hak ve ödevin özneleri birbirinden ayrı
lır.Bir hakkın sahibi A ise, ödevin sahibi B'dir. Oysa üçüncü kuşak haklarda
hak ve ödev birbirinden kolaylıkla ayrılmaz; keza kim hak sahibi, kim ödev
sahibi kolayca tespit edilemez. Örneğin bir kişi çevre konusunda hem hak,
hem de ödev sahibidir. Yani hem sağlıklı çevrede yaşacak; hem de bu çevreyi
kirletmeyecek ve onu koruyacaktır91 .
C. DİĞER TASNİFLER
Temel hak ve hürriyetler daha pek çok açıdan tasnife tabi tutulmuşlardır.
Temel hak ve hürriyetler örneğin konularına göre, "kişinin fizik hürriyetleri"92 ,
93. Düşünce hürriyeti, inanç hürriyeti, basın, bilim, sanat hürriyetleri gibi.
94. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hürriyeti, demek kurma özgürlüğü, gibi.
95. Kaboğlu, Kolektif Özgürlükler, op. cit., s.25. 99. lbid., s.30.
97. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.6-7; Ömer Anayurt, "Hakların Bütünlüğü İlkesi Açısından İnsan
Haklarına İlişkin Sınıflandırmaların Değerlendirilmesi", Türkiye'de İıısaıı Hakları, TODAİE, 2000, s.47-59.
98. Chantebout, op. cit., s.38-41; Ardan!, op. cit., s.67.
414 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
99. Grew ve Ruiz Fabri, 166-167; Zafer Gören, Temel Hak Genel Teorisi, İzmir, DEÜHF Y., 3.B., 1995, s.65-66.
100. Grew ve Ruiz Fabri, op. cit., s.166; Gören, Temel Hak Genel Teorisi, op. cit., s.67.
101. Gören, Temel Hak Genel Teorisi, op. cit., s.67.
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 415
Peki ama, bir hürriyetin anayasada düzenlenmesiyle, düzenlenmemesi arasında hiç mi fark yok-
tur? Fark vardır ve şudur: Anayasalar bir temel hak ve hürriyeti düzenlerken bazen onun için bir takım
"spesifik (özgül) güvenceler" getirir. Örneğin anayasa, basın hürriyetini düzenlerken "basın sansür edi-
lemez" der. Bu durumda ise, kanun koyucu, diğer şartlara uysa bile basının sansür edilmesini öngören
bir kanun çıkaramaz. Oysa böyle bir spesifik güvence olmasaydı, diğer şartlara (ölçülülük ilkesi, vs.)
uygun olması durumunda basın sansür edilebilirdi. Yani isimsiz hürriyetleri sınırlandırmak bakımından
kanun koyucunun, isimli hürriyetlere nazaran daha geniş bir hareket sahasının olduğu söylenebilir.
102. Bülent Tanör ve Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, İstanbul, YKY
Yayınlan, İkinci Baskı, 2002, s.160-162.
103. Ibid., s.160.
416 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
lanmak için "insan" olmak yeterlidir. Örneğin kişi hürriyeti, kişi güvenliği, özel hayatın
gizliliği, haberleşme hürriyeti, konut dokunulmazlığı, din ve vicdan hürriyeti gibi hak
ve hürriyetlerden vatandaş yabancı ayrımı olmaksızın herkes yararlanır. Bu tür hak ve
hürriyetlerden yararlanmak için "insan" olmak yeterlidir.
2. Vatandaşlar.- Anayasalarda düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin bazıları
herkese değil, sadece "vatandaşlar"a tanımıştır. Bu tür temel hak ve hürriyetler genel-
likle "siyasi haklar" veya "vatandaş hakları" niteliğinde hak ve hürriyetlerdir. Örneğin
pek çok ülkede, seçme, seçilme ve siyasi parti kurma hürriyeti sadece vatandaşlara ta-
nınmış hürriyetlerdir. Bu hakları yabancılar kullanamaz.
3. Belli Kategoriler.- Bazı temel hak ve hürriyetler ise sadece belli kategoride bu-
lunan kişilere tanınmıştır. Örneğin sendika kurma hakkı, işçi ve işverenlere, grev hakkı
işçilere, lokavt hakkı işverenlere tanınır. Bu arada belirtelim ki, bu tür haklar, insanlara
veya bütün vatandaşlara tanınmış olmadığına göre, bu tür hakları "insan hakları" veya
"vatandaş hakları" arasında görmeye imkan yoktur.
104. Favoreu et al., op. cit., s.806-807; Oliva, op. cit., s.314; Robert, Libertes publiques ... , op. cit., s.19-21;
Gören, Temel Hak Genel Teorisi, op. cit., s.45-75; Tanör ve Yüzbaşıoğlu, op. cit., 2005, s.145-149.
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 417
c) Eğitim ve öğrenim hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakkı, konut hakkı, sosyal gü-
venlik hakkı gibi sosyal haklann yükümlüsü, özel kişiler olamaz, sadece devlettir. Mo-
dern hukuk düzenlerinde kişilerin başka kişilere yardım etme gibi genel bir yükümlülü-
ğü yoktur 105 • Hukuk sadece, yakın akrabalık gibi bazı özel durumlarda olan kişilere
karşı yardım etme yükümlülüğün getirmektedir 106 •
1. Dikey Etki.- "Dikey etki (vertical effect)", temel hakların devlet ile özel kişiler arasında etkili olması
demektir. Temel haklar, her zaman dikey etkiye sahiptir; yani devlete karşı ileri sürülebilir.
2. Yatay Etki.- "Yatay etki (horizontal effect)", temel hakların özel kişiler ile diğer özel kişiler arasın
daki ilişkilerde etkili olması demektir. Diğer bir ifadeyle, eğer temel haklar yatay etkisi var ise, özel kişiler,
diğer özel kişiler ile olan ilişkilerinde temel hakları onlara karşı ileri sürebilirler. Yani yatay etki söz konusu
olduğunda, temel hakların yükümlüsü, diğer özel kişiler de olabilmektedir. (NOT: Alman anayasa huku-
kunda temel hakların yatay etkisi meselesi, "temel hakların üçüncü kişiler üzerindeki etkisi (Drittwirkung
von Grundrechten)" 106 kavramı altında incelenmektedir. Burada "üçüncü kişi" ile kastedilen kişi, devlet
dışında temel hakkın yükümlüsü olabilecek kişi veya kişiler, yani özel kişilerdir).
Temel hakların yatay etkiye sahip olup olamayacağı hususu tartışmalıdır. Bu konuda "doğrudan ya-
tay etki" ve "dolaylı yatay etki" şeklinde ikili bir ayrım yapılmaktadır.
a) Doğrudan Yatay Etki.- "Doğrudan yatay etki (direct horizontal effect)", temel hak ve hürriyetlerin,
özel kişiler arasındaki ilişkilere doğrudan doğruya uygulanabilir olması demektir. Bu durumda, bir özel kişi,
bir temel hakkı doğrudan doğruya bir başka özel kişiy_e karşı mahkemeler önünde ileri sürebilir. Bazı istis-
naı temel hakların özel ilişkilere doğrudan doğruya etkide bulunması mümkündür. Örneğin anayasanın
işçilere grev hakkını tanımış olması, işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisini doğrudan doğruya etkiler; zira
işçinin grev hakkının kullanılması niteliğinde işi bırakması, artık işveren tarafından hizmet akdinin feshi
için bir haklı sebep oluşturmaz 1° 9 •
b) Dolaylı Yatay Etki.- "Dolaylı yatay etki (indirect horizontal effect)", özel kişiler arasındaki özel hu-
kuk ilişkilerinin temel hak ve hürriyet normlarına uygun olarak yorumlanması demektir. Yani temel hak ve
hürriyetler, doğrudan doğruya değil, ama bir yorumlama aracı olarak, özel kişiler arasındaki ilişkileri etkile-
yebilir 110. Yani bir özel hukuk borç ilişkisi, adliye mahkemesi tarafından bir temel hakkı düzenleyen anaya-
sa hükmünün ışığında yorumlanırsa, o temel hak dolaylı olarak özel hukuk ilişkisine etkide bulunmuş olur.
YATAY ETKİYE BİR ÖRNEK: Federal Alman Anayasa Mahkemesinin 9 Şubat 1994 tarihli Uy-
du Anteni (Parabol-Antenne) Kararı.- Bu karara konu teşkil eden olayda bir Almanya'da Türk kiracı, kira
sözleşmesinde yazmamasına rağmen bir Alman ev sahibinden kiraladığı evinin çatısına uydu anteni koy-
muştur. Ev sahibi uydu anteninin kaldırılması istemiyle adliye mahkemesinde dava açmıştır. Adliye mah-
kemesi sözleşmede yazmadığı için kiracıyı haksız bulmuştur. Alman Anayasa Mahkemesi ise bu olayda,
kiracının geldiği ülke olan Türkiye'den sadece uydu anteni yoluyla bilgi edinebileceğine ve bilgi edinme
hakkının Alman Anayasasının 5'inci maddesiyle güvence altına alındığına ve adliye mahkemesinin karar
verirken kiracının bilgi edinme hakkını dikkate alması gerektiğine hükmetmiştir 111 • Dolayısıyla bu olayda
Alman Anayasasının 5'inci maddesi tarafından güvence altına alınan bilgi edinme hakkı özel kişiler ara-
sında da uygulanma imkanına kavuşmuştur.
ya bildirimde bulunmaya gerek yoktur. İlgili kişi, temel hak ve hürriyetini, bütün
sorumluluğu kendisine ait olmak üzere serbestçe kullanır. Bu hürriyetin kullanıl
masından ortaya zararlı bir sonuç çıkmış ise, bu sonuç daha sonradan, ilgili kişiye
"düzelttirilir"; yani bu kişi zararı tazmin eder veya cezalandırılır. Örneğin Türki-
ye' de kitap yayınlamak için herhangi bir izin almaya veya bildirimde bulunmaya
gerek yoktur. Ancak yayınlanan kitapta başkasına hakaret edilmiş ise veya suç iş
lenmiş ise bunun hesabını daha sonra yazar ve yayıncı verir.
Hangi Usul Tercih Edilmeli?- Serbestlik usulü, yani düzeltici sistem diğerle
rine göre daha özgürlükçüdür. Liberal bir sistemde kişiler, kural olarak önceden
izin almaksızın veya bildirimde bulunmaksızın diledikleri temel hak ve hürriyetle-
rini kullanabilmelidirler. Bu kişiler, hürriyetlerini kötüye kullanmışlar ise, bunun
hesabını daha sonra verirler. Bununla birlikte, daha sonradan telafisi güç veya im-
kansız zararlara yol açabilecek olan bazı temel hak ve hürriyetlerin kullanılması
için yukarıda gördüğümüz izin veya bildirim usulü uygulanır. Örneğin otomobil
sürmesini bilmeden trafiğe çıkan biri, telafisi imkansız kazalara yol açabilir. O ne-
denle bu hürriyetin kullanılabilmesi için "sürücü belgesi" almak gerekir. Keza,
depreme dayanaksız yapılmış binanın daha sonra yıkılması durumunda telafisi im-
kansız zararlar ortaya çıkabilir. İşte bina yapma hakkının kullanılması da bu neden-
le "ruhsat" usulüne bağlanmıştır. Nihayet, gösteri yürüyüşü yapan kişiler, başkala
rına zarar verebilir; trafiği aksatabilir; çevreye zarar verebilir; veya çevredeki başka
kişilerin saldırısına uğrayabilirler. Bunlara karşı, polisin önlem alabilmesi için, po-
lisin gösterinin yapılacağını bilmesi gerekir. İşte bu toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkı bu nedenle bildirim usulüne tabi tutulmuştur.
113. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.110-120; Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.228-
235; Uygun, Temel Hak ve Özgürlüklerin Genel Rejimi, op. cit., s.92-191; Kaboğlu, Kolektif Özgürlük-
ler, op. cit., s.129-140, 218-235, 270, 286; Fazıl Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, Ankara,
AÜSBF Yayınları, 1982, passim.
114. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.228.
420 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
mış ise, o hürriyet sınırsızdır. Hürriyetler zımni olarak sınırlanamaz. (2) Sınırlama mev-
cut olmakla birlikte sınırlamanın kapsamı konusunda tereddüt ortaya çıkarsa, sınırlama
dar yorumlanır; tereddüt konusu olan hususun sınırlama kapsamına girmediği kabul
edilir.
KUTU 18.10.- Temel Hak ve Hürriyetlerin "Sınırlılığı".- "Anayasal sınırlar" ve "objektif sınır
lar" durumunda temel hak ve hürriyetlerin "sınırlandırılması"ndan değil, "sınırlılığı"ndan bahsedilir.
Anayasal Sınırlar.- Bazı temel hak ve hürriyetlerin ay- Objektif Sınırlar.- Ayrıca her
rıcakanunla sınırlandırılmasına gerek yoktur. Zira, bunlar biz- hak ve hürriyetin, Anayasada belirtil-
zat anayasalar tarafından, daha tanınırken sınırlandırılmıştır. memiş olsa bile, o hürriyetin niteliğin
Örneğin Türkiye'de toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, 1982 den doğan, yani "eşyanın tabiatında
Anayasasının 34'üncü maddesine göre, "silahsız ve saldırısız" mevcut olan", objektif sınırları var-
olması koşuluyla mevcuttur. Keza, hak arama hürriyeti de aynı dır116. Örneğin dilekçe hakkı, dilekçe-
Anayasanın 36'ncı maddesine göre, "meşru vasıta ve yollar- de bir başkasına hakaret edilmesine
dan faydalanmak suretiyle" hak aramayı kapsar. Bu şu anlama izin vermez; basın hürriyeti kişilerin
gelmektedir ki, kişilerin zaten, "silahlı ve saldırılı" toplantı ve şeref ve haysiyetine tecavüzü, düşün
gösteri yürüyüşü hakkı yoktur. Kimse, "meşru vasıta ve yollar" ceyi açıklama hürriyeti suç işlenmesini
dışında hak arama hürriyetine sahip değildir 115 . kışkırtmayı kapsamaz 117 •
115. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.l 14; Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.221
116. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.114.
117. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.113-114; Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması,
op. cit., s.50; Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.222.
118. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.230-232; Uygun, Temel Hak ve Özgürlüklerin Genel Rejimi, op. cit.,
s.90-114; Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku, op. cit., s.55.
119. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.230. 123. Ibid. 124. Ibid.
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 421
122. Ölçülülük ilkesi konusunda Türkçede önemli bir çalışma için bkz.: Yüksel Metin, Ölçülülük İlkesi: Kar-
şılaştınnalı Bir Anayasa Hukuku İncelemesi, Ankara, Seçkin Yayınlan, 2002.
123. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.114.
124. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.115.
125. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.114; Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.223-226.
126. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.l 14.
127. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.115; Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.226-235.
422 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
sine aykırı olacağı söylenebilir. Çünkü aynı amaca, daha yumuşak tedbirlerle (me-
sela köpeklerin sahipleri tarafından bağlı olarak gezdirilmesi ve köpeklerin ağzına
ısırmayı engelleyen burunluk takılması gibi) ulaşılabilir 128 .
Özetle, temel hak ve hürriyetin sınırlandı KUTU 18.11: "Serçeler topla vurul-
rılmasına ihtiyaç olsa bile, temel hak ve hürri- mamalıdır (F. Fleiner). "Sinekler balyoz-
la ezilmemelidir" (G. Braibant) (Aktaran:
yet, ancak gerektiği oranda sınırlanmalı, gerek- Metin, Ölçülülük ilkesi, op. cit., s.161 ).
siz olan, kullanılmasa da olabilecek olan araçlara başvurulmamalı; amacı gerçekleş
tirmek için birden fazla tedbir mümkün ise en yumuşak tedbir seçilmelidir130 •
4. Sınırlama, Anayasanın Sözüne Aykırı Olmamalıdır.- Temel hak ve
hürriyetlerin anayasa tarafından tanındığı ve düzenlendiği bir sistemde kanunla
yapılan temel hak ve hürriyet sınırlamaları haliyle anayasanın bir hükmünün sö-
züne aykırı olmamalıdır. Anayasanın sözüne uygunluk şartı, özellikle, Anaya-
sanın temel hak ve hürriyetler için "ek güvenceler" 131 veya "özgül güvence-
ler"132 getirmiş olması durumunda önem kazanmaktadır 133 . Ek güvenceler,
temel hak ve hürriyete özel ve yoğun bir koruma getiren güvencelerdir 134. Bun-
lar, kanun koyucunun temel hak ve hürriyeti sınırlandırırken dokunamayacağı
alanlardır 135 . Gerçekten de bazı durumlarda, anayasalar, bir hak ve hürriyeti sa-
dece tanımakla yetinmemiş; aynı zamanda yasama organının o hak ve hürriyeti
sınırlandırırken yapamayacağı hususları da belirtmiştir 136 . Bunlar, "kanun ko-
yucuya yönelik yasaklama hükümleridir" 137 . Örneğin 1949 Alman Anayasası
nın 8'nci maddesine göre bütün Alman vatandaşları önceden izin almaksızın
toplanma hakkına sahiptir. 1982 Türk Anayasasının 28'nci maddesine göre
"basın... sansür edilemez". İşte bu durumlarda yasama organının bir temel hak
ve hürriyeti sınırlamak amacıyla çıkardığı kanun, Anayasanın getirmiş olduğu
bir ek güvenceye aykırı ise, o sınırlama Anayasanın "sözüne" aykırı olmuş
olur. Örneğin yukarıdaki örneklerde, toplantı yapma hakkını önceden izne bağla
yan veya basının sansür edilmesini öngören bir kanun, söz konusu anayasaların
ilgili maddelerinin sözüne aykırı olmuş olur.
128. Köpek örneği Metin, Ölçülülük İlkesi op. cit., s.32'den alınmıştır.
129. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.116; Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.235-245.
130. Sağlam, Temel Hakların Sıııırlanması ve Özü, op. cit., s.110-128; Özbudun, op. cit., 2008, s.115.
131. "Ek güvenceler" konusunda bkz. Sağlam, Temel Haklarııı Sıııırlanması ve Özü, op. cit., s.156-160.
132. Ek güvencelere "özgül güvenceler" dendiği de olur. Bkz. Kaboğlu, Kolektif Özgürlükler, op. cit., s.267-
269, 286-287.
133. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.115.
134. Sağlam, Temel Hakların Sıııırlanması ve Özü, op. cit., s.159.
135. Bu konuda bkz. Sağlam, Temel Haklarııı Sıııırlanması ve Özü, op. cit., s.156-160, özellikle 159.
136. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.115. 137. lbid.
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 423
139. Burhan Kuzu, Olağanüstü Hal Kavramı ve Türk Anayasa Hukukunda Olağanüstü Hal Rejimi, İstanbul,
Kazancı Yayınlan, 1993; Mehmet Semih Gemalmaz, Olağanüstü Rejim Standartları, İstanbul, Beta
Yayınlan, 1994; Bülent Daver, Fevkalade Hô.l Rejimleri, Ankara, AÜSBF Yayınlan, 1961.
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 425
Örneğin 1975 Yunan Anayasasına göre (m.48/1), sıkıyönetim halinde, Hükumet öne-
risi üzerine Parlamento, Anayasanın 4, 6, 8, 9, 11, 12, 14, 19, 22, 23, 96 ve 97'nci maddesi
hükümlerini askıya alabilir. Bu maddelere bakıldığında ise bunlarda eşitlik, kanun dışı tut-
ma, konut dokunulmazlığı, tabii hakim, toplanma hakkı, demek kurma hakkı, ifade ve basın
hürriyeti, haberleşmenin gizliliği, çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, sendika hakkı, grev
hakkı gibi temel hak ve hürriyet ve ilkelerin düzenlendiğini görüyoruz. Dolayısıyla bunlar
olağanüstü yönetim usulleri ilan edildiğinde kısmen veya tamamen askıya alınabilecek te-
mel hak ve hürriyetler ve ilkelerdir.
1978 İspanyol Anayasasına göre (m.55), olağanüstü hal ve sıkıyönetim halinde, Ana-
yasanın 17, 18 (2) ve (3), 19, 20 (l)(a) ve (d) ve (5), 21, 28 (2) maddelerinde tanınan temel
hak ve hürriyetler askıya alınabilirler. Dolayısıyla bunların dışında kalan temel hak ve hür-
riyetler askıya alınamazlar. Buna göre kişi hürriyeti ve güvenliği (m.17), konut dokunul-
BÖLÜM 18: TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER 427
KUTU 18.13: Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılamaması.- Hukuk, hakkın kötüye
kullanılmasını himaye etmez. Kimse kendisine tanınan hakkı, bir başka amaçla kullanamaz. Temel hak
ve hürriyetler alanında da aynı şeyi söylemek mümkündür. Örneğin insanlar, kendilerine tanınan dü-
şünceyi açıklama ve yayma hürriyetinden, bu hürriyeti kötüye kullanmadan yararlanmaları gerekir. Ör-
neğin gazeteci A, B'nin hırsız olduğunu gazetede yazdıktan sonra, benim düşünceyi açıklama ve yay-
ma hürriyetim var; ben B konusundaki düşüncemi açıkladım diye kendi savunamaz. Çünkü bir kişiye
suç isnadı evet bir düşünce açıklamasıdır; ama bu düşünce açıklaması bu örnekte düşünceyi açıklama
ve yayma hürriyetinin kötüye kullanılması niteliğindedir. Hukuk bunu korumaz. Böyle bir kişi, muhteme-
len ilgili ülkenin ceza kanunu açısında bir suç işlemiş olur ve bu suçtan dolayı cezalandırılır.
A. İÇ KORUMA
Devletin kendi içinde, temel hak ve hürriyetlerin, yasama ve yürütme or-
ganlarına karşı ve keza özel kişilere karşı korunması gerekir.
1. Yasama Organına Karşı
Koruma.- Temel hak ve hürriyetleri yasama or-
ganına karşı korumanın en bilinen yolu, temel hak ve hürriyetleri yazılı ve katı bir
anayasada saymaktır. Bu durumda, temel hak ve hürriyetler, anayasanın koruması
altına girmiş olur; artık yasama organı temel hak ve hürriyetlere dokunma imka-
nından mahrum kalır. Ancak, bunun tam olarak gerçekleşmesi için, ülkede bir ana-
yasa yargısının da olması gerekir. Zira anayasa yargısı yoksa, yasama organı, ana-
yasada sayılan ve normalde dokunamayacağı temel hak ve hürriyetlere müdahale
edebilir. Eğer anayasa yargısı varsa, yasama organının temel hak ve hürriyetlere
müdahale eden kanunları ülkenin anayasa mahkemesi tarafından iptal edilir ve
böylece temel hak ve hürriyet yasama organına karşı korunmuş olur.
2. Yürütme Organına Karşı Koruma.- Kişilerin temel hak ve hürriyetleri,
çoğunlukla, devletin yürütme organı, daha açıkçası idaresi tarafından ihlal edilir.
Yürütme organı (idare) gerek, tüzük, yönetmelik gibi düzenleyici işleınleriyle, ge-
rek bireysel işleınleriyle (yani idari kararlarla), gerekse eyleınleriyle temel hak ve
hürriyetlere müdahale edebilir. İşte bu müdahalelere karşı temel hak ve hürriyetle-
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 429
rin korunabilmesi için, kişiler, teşrii, idari ve yargısal olmak üzere değişik başvuru
lar yapabilirler.
a) Teşrif Başvuru Yolu.- Temel hak ve hürriyetleri idare tarafından ihlal edilen
kişiler,
bu ihlale karşı yasama organına başvurabilirler. Buna "teşrii başvuru yolu" de-
nir. Ancak teşrii başvuru yolu çoğunlukla etkisizdir. Çünkü yasama organının söz
konusu başvuruyla ilgili kanun çıkarıp, haksızlığa son vermesi düşük bir ihtimaldir.
Başvuruyla ilgili yasama organının veya bu organın bir komisyonunun alacağı di-
ğer kararlar ise bağlayıcı değildir. Zira yasama organı, kuvvetler ayrılığı nedeniyle
yürütme organına başvuruyla ilgili olarak ne yapması gerektiği konusunda eınir ve
talimat veremez ve keza kişilerin uğradığı zararın tazmin edilmesini emredemez.
b) İdarf Başvuru Yolu. - Diğer yandan, temel hak ve hürriyetleri idare tara-
fından ihlal edilen kişiler, yine idareye başvurarak temel hak ve hürriyetlerine say-
gı göstermesini isteyebilirler. Buna "idari başvuru yolu" denir. Kişilerin başvurdu
ğu idari makam, kişinin temel hak ve hürriyeti ihlal eden makam ile aynı ise bu
başvuruya "isti'taf başvurusu" denir. Kişinin başvurduğu makam, kişinin temel hak
ve hürriyeti ihlal eden makamın üst makamı ise, bu başvuruya "hiyerarşik başvu
ru"; başvurulan makam, vesayet makamı ise bu başvuruya "vesayet başvurusu" de-
nir. Bu makamlar başvuran kişilere hak verirlerse, haksızlığı giderebilirler. Ancak
idari başvuru yolunun etkililiği oldukça düşüktür. Çünkü kişilerin başvurusu hak-
kında, yine ihlali yapan idare karar vermektedir. Temel hak ve hürriyetlerin idareye
karşı, idarenin dışında yer alan, tarafsız ve bağımsız bir makam tarafından korun-
ması gerekir.
"suç" oluşturur.Temel hak ve hürriyeti bir başkası tarafından ihlal edilen kişi, o
kişiye karşı tazminat davası veya ceza davası açabilir. Buna temel hak ve hürriyet-
lerin "adli yargı yoluyla korunması" ismini verebiliriz. Şüphesiz burada kişinin te-
mel hak ve hürriyetine müdahale eden diğer kişinin bir özel kişi olmasının veya bir
kamu görevlisi olmasının bir önemi yoktur. Kişinin dokunulmazlığı ilkesini kişiye
işkence ederek, bir özel kişi de, bir polis memuru da ihlal edebilir. Her iki durumda
da kişinin temel hak ve hürriyetinin adli yoldan korunması gerekir. Keza temel hak
ve hürriyetine, suç veya kabahat teşkil edecek şekilde müdahale edilen kişi, bu
müdahaleye son verilmesini veya müdahalenin önlenmesini kolluktan (polisten,
jandarmadan, zabıtadan) da talep edebilir.
B. ULUSLARARASI KORUMAI 4ü
Temel hak ve hürriyetler İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası alan-
da da korunmaya başlanmıştır. Bu koruma sistemini "Birleşmiş Milletler çer-
çevesinde insan haklarının korunması" ve "Avrupa Konseyi çerçevesinde insan
haklarının korunması" olmak üzere ikiye ayırıp inceleyebiliriz.
140. Madiot, op. cit., s.186-216; Chagnollaud, op. cit., s.54-56; Münci Kapani, İnsan Haklarının Uluslarara-
sı Boyutları, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1987; Mahmut Göçer, Uluslararası Hukuk ve İnsan Haklarmm
Uluslararası Korunması, Ankara, Seçkin, 2002; Ayhan Döner, İnsan Haklarmm Uluslararası Alanda
Korunması ve Avrupa Sistemi, Ankara, Seçkin, 2003; Erdoğan, İnsan Hakları, op. cit., s.255-265.
141. Mesut Gülmez, Birleşmiş Milletler Sisteminde İnsan Haklarmm Korunması, Ankara, TBB, 2004.
BÖLÜM 18:TEMELHAKVEHÜRRİYETLER 431
142. Feyyaz Gölcüklü ve A. Şeref Gözübüyük, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, Ankara,
Turhan, 3. B., 2002; Tekin Akıllıoğlu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ankara, İmaj Yayınları,
2002; Ömer Anayurt, Avrupa İnsan Hakları Hukukunda Kişisel Başvuru Yolu, Ankara, Seçkin, 2004;
Yasemin Özdek, Avrupa İnsan Hakları Hukuku ve Türkiye, Ankara, TODİE, 2004; Durmuş Tezcan,
Mustafa Ruhan Erdem ve Oğuz Sancakdar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi lşığmda Tiirkiye'nin İn
san Hakları Sorııııu, Ankara, Seçkin Yayınları, 2002, s.53-422; Mark w. Janis, Richard S. Kay ve An-
thony Bradley, European Humaıı Riglıts L.aw, Oxford, Oxford University Press, 2. Baskı, 2000.
143. Bu sözleşmenin uzun adı "İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerin Korunmasına Dair Sözleşme (Conveıı
tioıı Jor tlıe Protectioıı of Human Riglıts aııd Fundameııtal Freedoms)"dir. Bu Sözleşme 4 Kasım
1950'de Roma'da imzalanmış ve 3 Eylül 1952'de yürürlüğe girmiştir.
432 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
144. Türkiye tarafından 9 Kasım 1995 tarihinde imzalanmış ve 11/9/1997 onaylanmıştır Resmi Gazete, 20
Haziran 1997, Sayı 23025. Protokol hakkında bkz.:http://conventions.coe.int/Treaty/
145. 14 Nolu Protokol, Türkiye tarafından 6 Ekim 2004 tarihinde imzalanmış, 1 Haziran 2006 tarih ve 5512
sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş (Resmi Gazete, 6.6.2006, Sayı 26190) ve 29 Haziran 2006
tarih ve 2006/26190 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanmıştır (RG, 8.8.2006, Sayı 26253).
BÖLÜM 18: TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER 433
146. Anayurt,Avrupa İnsan Hakları Hukukıında Kişisel Başvuru Yolu, op. cit., s.268.
436 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
ise, beş hakimlik kurul, davanın Büyük Daireye gönderilmesi istemini reddeder.
Bu durumda dairenin esas hakkında hükmü kesinleşir (m.44/2-c). Yok eğer dava
bu nitelikte ise, beş hakimlik kurul, davanın Büyük daireye gönderilmesi istemini
kabul eder. Dava bu şekilde Büyük Daireye gönderilmiş ise, Büyük Daire bir
"hüküm (judgment)" ile davayı sonuçlandırır (m.43/3). Büyük Daire kararları
"kesin (fina[)"dir (m.44/1). Büyük Daire, yukarıda da açıklandığı gibi 17 hakimden
oluşur ve oy çokluğu ile karar verir (m.45/2).
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 37 sayfa boyunca işlenen bu bölümdeki konular, İnsan Hakla-
n Hukuku (Bursa, Ekin, 2017) isimli kitabımızda 268 sayfa boyunca incelenmektedir. Bu konuda
daha geniş bilgi için, adı geçen kitaba bakılabilirler (op. cit., s.1-268).ıı
* Bu bölüm Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., c.II, s.695-844'ten özetlenmiştir. Da-
ha geniş bilgi için oraya bakınız.
438 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
I. GENEL OLARAK
Anayasa yargısına giriş niteliğinde olan bu başlık altında sırasıyla anayasa
yargısıve anayasa mahkemesi kavramlarını, anayasa yargısının varlık nedenini,
meşruluğunu, şartlarını, dünyada ortaya çıkışı ve gelişimini göreceğiz.
1. Kanunlarınanayasaya uygunluğunun siyasal denetimi konusunda Türkçede yapılmış mükemmel bir ça-
lışma vardır:
Erdal Onar, Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Siyasal ve Yargısal Denetimi ve Yargısal
Denetim Alanında Ülkemizde Öncüler, Ankara, 2003, s.19-90. Siyasal denetim konusunda ayrıca bkz.:
Ardant, op. cit., 1996, s.101-102; Chagnollaud, op. cit., 2003. c.I, s.49-51.
2. Onar, Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Siyasal ve Yargısal Denetimi... , op. cit., s.19-90.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 439
KUTU 19.2: Anayasa Yargısının Meşruluğu Sorunu.- Anayasa yargısının varlık nede-
ni, yukarıda açıklandığı gibi, Anayasa ile kanunlar arasındaki hiyerarşinin müeyyidelendirilme-
sinden başka bir şey değildir. Anayasa mahkemeleri, kanunların anayasaya uygunluğunu değil
de, bir başka şeye uygunluğunu denetlemeye girişirlerse meşruluklarını yitirirler. Kanunların ana-
yasaya uygunluğu denetimine meşruluk kazandıran şey, bu denetimin kıstasının anayasa olma-
440 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
3. Anayasa yargısının meşruluğu konusunda bkz.: Kemal Gözler, "Anayasa Yargısının Meşruluğu Sorunu",
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 61, Sayı 3, Temmuz-Eylül 2006, s.131-166. <
http://www. anayasa.gen.tr/mesruluk.htm>; Mauro Cappelletti, "Necessite et legitimite de la justice cons-
titutionnelle", iıı Louis Favoreu (der.), Cours constitutionnelles europeenııes et droits fondamentaux, Pa-
ris, Economica, 1982, s.461-493; Chagnollaud, op. cit., c.I, 2003, s.42-45; Zoller, Droit constitutionnel,
op. cit., s.122-126).
4. David Herling, Briefcase on Coııstitutioııal and Administrative Law, London, Cavendish Publishing Lim-
ited, 1997, s.30. Kararın tam metnine http://press-pubs.uchicago.edu/founders/documents/amendV_
due_processsl.html den ulaşılabilir.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 441
lenmemiştir. Tersine, sonraki yıllarda lngiliz mahkemeleri, Parlamentonun işlemlerini denetleme yetki-
sini kendilerinde görmemiş, Parlamentonun kabul ettiği kanunları her halükarda uygulamışlardır 5 • Eğer
lngiltere'de mahkemeler Coke doktrinin benimseyip Parlamentonun kabul edip Kralın ısdar ettiği ka-
nunları denetleseydiler, kanunların yargısal denetimi ilk defa lngiltere'de ortaya çıkmış olacaktı. Ancak
bu gerçekleşmediği için lngiltere'de bugün dahi kanunların yargısal denetimi mümkün değildir.
5. Anthony W. Bradley ve Keith D. Ewing, Constitutional and Administrative Law, London, Longman, 13.
Baskı, 2002, s.58.
442 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
açıkladığımız gibi (s.95-97), bir "verilmiş yetki (attributed power)" olarak ana-
yasal organların yetkileri, her zaman "dar yorum (strict interpretation)"a tabi
tutulur. Zira bu organların yetkisiz olması asıl, yetkili olması ise istisnadır ve
istisnalar, dar yoruma tabi tutulur (exceptiones sunt strictissimae interpretationis).
Dolayısıyla mevcut bir anayasal organ kendi yetkisini yorum yoluyla genişlete
mez; kendisine verilmiş olan yetkilerden yola çıkarak kendisine yeni yetkiler ila-
ve edemez. Aynı şey birer anayasal organ olan yargı organları için de geçerlidir.
Uzun lafın kısası, bir ülkede anayasa, kanunların anayasaya uygunluğunun
yargısaldenetimi konusunda hüküm içermiyorsa, o ülkede genel mahkemelerin
kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemeleri mümkün değildir. Vardığı
mız bu sonuç, dünya ülkeleri pratiğinde de büyük ölçüde doğrulanmış bir so-
nuçtur. ABD istisnası bir yana bırakılırsa, kanunların anayasaya uygunluğu de-
netiminin anayasa tarafından öngörülmediği dönemlerde, dünyanın pek çok ül-
kesinde genel mahkemeler, önlerindeki davalarda uygulayacakları kanunun
anayasaya uygun olup olmadığı sorunun inceleme yetkisine sahip olmadıkları
na karar vermişler ve yürürlükte olan bazı kanunları, anayasaya aykırı oldukları
yönündeki iddialara rağmen uygulamışlardır.
Avrupa ülkelerinde anayasa mahkemeleri kurulmadan önceki dönemde temyiz
mahkemelerinin içtihatları bu doğrultudadır. Örneğin Türkiye'de kanunların anaya-
saya uygunluğunun yargısal denetimi konusunda bir hüküm bulunmadığı 1924
Anayasası döneminde Türk Yargıtayı, 30 Nisan 1927 tarih ve E.1930/50,
K.1930/59 sayılı İspirto ve Meşrubat-ı Kuuliye İnhisarı Kararı ve 3 Aralık 1952
tarih E.4/209/96 ve K.140 sayılı Hazine v. Kurt Kararı ile genel mahkemelerin ka-
nunların anayasaya uygunluğunu denetleyemeyeceklerine karar vermiştir. Kanı
mızca bu kararlar doğru kararlardır.
6. Olayların seyri için bkz.: Onar, Kanunlarııı Anayasaya Uygunluğunun ... , op. cit., s.168-172; Selçuk
Özçelik, Esas Teşkilat Hukuku Dersleri, İstanbul, İÜHF Yayınları, 1982, c.I: Umumi Esaslar, s.241-243.
444 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
gelmiştir. Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu, 3 Aralık 1952 tarih E.4/209/96 ve K.140 sayılı kararıyla Akşe
hir Asliye Hukuk mahkemesinin ısrar kararını Türkiye'de kanunların anayasaya uygunluklarının mah-
kemeler tarafından denetlenemeyeceği gerekçesiyle bozmuş ve şöyle demiştir:
"4486 sayılı Kanun hükümleri mucibince Teknik Ziraat Okuluna alınıp uygunsuz hareketleri yü-
zünden okuldan çıkarılan Osman'ın velisi aleyhine okul masraflarının tahsili talebiyle açılan dava
sonunda mahalli mahkemesince mezkur Kanunun Anayasaya aykırı olduğundan bahisle dava-
nın reddine karar verilmiş ve her ne kadar Anayasanın 103 üncü maddesinde hiçbir kanunun
Anayasaya aykırı olamayacağı yazılı bulunmuş ise de; kanunların Anayasaya aykırı olup olma-
dığının tetkikine mahkemelerin görevli olduğuna dair ne anayasada ve ne de diğer kanunlarda
bir hüküm mevcut değildir. Nitekim mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkilerinin kanunla gösteri-
leceğini belirten Anayasanın 53 üncü maddesi hükmüne müvazi olarak vazedilen kanunlarda da
Mahkemeler için böyle bir görev tayin edilmemiştir. Görevi belirten böyle bir kanun bulunmadık
ça, kayıtsız şartsız egemenlik hakkını kullanmakta ve Türk milletini temsil etmekte olan Millet
Meclisinin çıkardığı kanunların Anayasaya muhalefetinin tetkiki hakkının mahkemelere ait oldu-
ğu her hangi bir suretle kabule şayan görülmemek icab eder. (... ) Böylece kanunların Anayasa-
ya aykırı olup olmadığını tetkikle görevli olmayan mahkemenin teşrii Meclis tarafından kabul ve
usulüne göre neşir ve ilan edilmiş bulunan ve mer'iyetten kaldırılmamış olan bir kanunu tatbikle
mükellef olacağından şüphe edilemez"7 •
7. YargıtayHukuk Genel Kurulu, 3 Aralık 1952 tarih E.4/209/96 ve K.140 sayılı Karar, Temyiz Kararları:
Hukuk Kısmı, Ankara, Adalet Bakanlığı Neşriyatı, 1953, s.45-47'den nakleden Özçelik, op. cit.,c.I, s.245-
246; A. Refik Gür, Hukuk Devleti= Kazai Murakabe, İstanbul, Çeltüt Matbaası, 1958, s.33'ten nakleden:
Onar, Kanunların Anayasaya Uygunluğunun ... , op. cit., s.172-173.
8. Louis Favoreu, Les Cours constitutioıınelles, Paris, PUF, 1986, s.33-34.
9. Zoller, op. cit., s.154-157; Hans Kelsen, "Garantie juridictionnelle de la constitution: la justice constitu-
tionnelle", Revue du droit public, 1928, s.197-257.
1O. http://en.wikipedia.org/wiki/Consti tutional_court
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 445
11. Vicld C. Jackson ve Mark Tushnet, Coınparative Constitutional Law, New York, Foundation Press,
1999, s.492-498; O. Korkut Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi, İstanbul, Beta Yayınlan, 2004, s.46-48.
12. Jackson ve Tushnet, op. cit., s.439.
446 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
NOT: 16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen 6771 sayılı Anayasa Değişikliği Kanu-
nuyla, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ilga edildi ve keza Anayasa Mahke-
mesine bu Mahkemelerden üye seçilmesi usulüne son verildi. Böylece Anayasa Mahkemesi üye
sayısı 17'den 15'e düşmüş oldu. Adı geçen Anayasa Değişikliği Kanununun geçici maddesi uya-
rınca Askeri Yargıtay ve Askerı Yüksek İdare Mahkemesinden Anayasa Mahkemesi üyeliğine
seçilmiş bulunan görevdeki üyelerin görevleri sona erene kadar üyelikleri devam eder.
Eski Sistem.- 2010 Anayasa değişikliğinden önce, Türk Anayasa Mahkemesi 11 asıl ve 4
yedek üyeden oluşuyordu. Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir
yedek üyeyi Danıştay, birer asil üyeyi Askerı Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Sa-
yıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeler arasında üye tam sayılarının salt çoğunluğu ile
her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; bir asil üyeyi ise Yükseköğretim Kurulunun
kendi üyesi olmayan Yükseköğretim Kurumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday ara-
sından; üç asil ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçerdi. Buna
göre, Anayasa Mahkemesi üyelerini her halükarda Cumhurbaşkanı seçmekteydi.
Yukarıda tek tek incelenen ülkelerde ve diğer bazı ülkelerde Anayasa
Mahkemesine üye seçme yetkisi konusunda şu şekilde bir tablo yapabiliriz:
TABLO 19.1: ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİN SEÇİM ŞEKİLLERİ 15
ÜLKE ADI
.
SAYI SÜRE**
...
TEKRAR SEÇEN MAKAM (VE SEÇTİĞİ ÜYE SAYISI)
15. Tablo Kemal Başlar, "Anayasa Yargısında Yeniden Yapılanma", Demokrasi Platformu, Yıl 1, Sayı 2,
Bahar 2005, s.91-93 (www.anayasa.gen.tr/baslar-yenidenyapilanma.htm) deki tablodan özetlenerek alın
mıştır. Bu makalede Başlar, bu tablonun şu kaynaklardan yararlanılarak oluşturulduğunu belirtmektedir:
Gagik Harutayan ve Arne Mavcic, The Constitutional Review and its Development in tlıe Modem World:
A Comparative Analysis, Ljubljana, Yerevan, 1999 ve Study Paper: Systemsfor tlıe Renovation of Judges
in Coııstitutioııal Tribııııals, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Çalışması, Madrid, 2000 (yayımlan
mamış rapor).
448 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
16. Favoreu et al., Droit constitutionnel, op. cit., 2005, s.215-225; Mauro Cappelletti ve William Cohen,
Comparative Constitutional Law, Indianapolis, New York, The Bobbs-Merrils Company, 1989, s.96;
Jackson ve Tushnet, op. cit., s.456-457.
17. Favoreu, Les Cours constitutionnelles, op. cit., s.5-6.
18. Cappelletti ve Cohen, op. cit., 1989, s.73. 19. Jackson ve Tushnet, op. cit., s.456.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 449
Resim 19.2: ABD Yüksek Mahkemesi Resim 19.3: ABD Yüksek Mahkemesi Başkan ve Üyeleri (2018)
(www.supremecourtus.gov-about-photo1.jpg) https://en.wikipedia.org/wiki/Supreme_Court_of_the_United_States
22. Cappelletti ve Cohen, op. cit., s.96; Jackson ve Tushnet, op. cit., s.478., 480. Zoller, Droit constitution-
nel, op. cit., s.142
23. Cappelletti ve Cohen, op. cit., s.74; Jackson ve Tushnet, op. cit., s.456.
24. Bu ülkelerin her biri için bkz.: Onar, Kanunların Anayasaya Uygunluğunun ... , op. cit., s.101-118.
25. Onar, Kanunların Anayasaya Uygunluğunun... , op. cit., s.101-110. 26. Ibid., s.102.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 451
Between these alternatives there is no Şu iki şık arasında ortalama bir yol yoktur:
middle ground. The constitution is either a su- Anayasa ya olağan kanun yapma yoluyla değiştiri
perior, paramount law, unchangeable by ordi- lemeyen üstün, yüce bir kanundur, ya da yasama
nary means, or it is on a /eve/ with ordinary organının istediği zaman değiştirebileceği, alelade
Jegislative acts, and like other acts, is alterable yasama işlemleriyle aynı seviyede bulunan, diğer
when the /egislature sha/1 please to alter it. kanunlar gibi bir kanundur.
it the former part of the alternative be true, Bu şıklardan birincisi doğruysa, anayasaya
then a legislative act contrary to the constitu- aykırı olan bir yasama işlemi kanun değildir; yok
tion is not law: it the latter part be true, then eğer ikinci şık doğruysa, o zaman yazılı anayasa-
written constitutions are absurd attempts, on lar, doğası gereği sınırlandırılamaz nitelikte olan
the part of the people, to limit a power in its bir iktidarı sınırlandırmak için halk tarafından yapı
own nature illimitable. lan saçma sapan teşebbüslerdir.
Certainly ali those who have framed writ- Şüphesiz ki, yazılı bir anayasa yapan kişilerin
ten constitutions contemplate them as forming hepsi, yaptıkları bu anayasayı, milletin temel ve
the fundamental and paramount law of the na- üstün kanunu olarak düşünüp tasarlamışlardır.
tion, and consequently the theory of every such Bundan dolayıdır ki, böyle bir devlet sisteminde
government must be, that an act of the legis/a- ilke, anayasaya aykırı olan yasama işleminin ge-
ture repugnant to the constitution is void. ( ... ) çersiz olmasıdır.( ... )
lf an act of the /egislature, repugnant to the Eğer anayasaya aykırı olan bir yasama işlemi
constitution, is void, does it, notwithstanding its geçersiz ise, geçersiz olmasına rağmen, mahke-
invalidity, bind the courts and oblige them to meleri bağlayacak, mahkemeleri onu uygulamaya
give it effect? Or, in other words, though it be zorlayacak mıdır? Veya başka bir ifadeyle, böyle bir
not law, does it constitute a rule as operative yasama işlemi, bir kanun olmamasına rağmen, ka-
as if it was a law? This would be to overthrow nun kadar etkili bir kural mı teşkil eder? Bunu ka-
in fact what was established in theory; and bul etmek, teoride kabul edilen şeyi pratikte tersi-
wou/d seem, at first view, an absurdity too ne çevirmek anlamına gelecek ve daha ilk bakışta
gross to be insisted on. it sha/1, however, re- üzerinde ısrar edilmesi çok güç olan büyük bir
ceive a more attentive consideration. saçmalık olarak görünecektir. Bununla birlikte bu
daha dikkatlice incelenecektir.
it is emphatical/y the province and duty of
the judicial department to say what the law is. Hukukun ne olduğunu söylemek muhakkak ki
Those who apply the rule to particular cases, yargı organının görev ve yetkisidir. Bir hukuk kura-
must of necessity expound and interpret that lını belli olaylara uygulayan kişiler, kaçınılmaz ola-
rule. lf two laws conflict with each other, the rak, o kuralın anlamını açıklamak ve onu yorum-
courts must decide on the operation of each. lamak zorundadırlar. Eğer iki kanun birbiriyle çatı
şıyorsa, mahkemeler, bunlardan hangisinin uygu-
So ifa law be in opposition to the constitu- lanacağına karar verirler.
tion: if both the law and the constitution apply
to a particular case, so that the court must ei- O halde, eğer bir kanun Anayasaya aykırıysa,
ther decide that case conformably to the Jaw, belli bir olaya hem kanun, hem de Anayasa uygu-
disregarding the constitution; or conformab/y to lanabiliyorsa, mahkeme, ya Anayasayı görmezden
the constitution, disregarding the /aw: the court gelerek kanuna göre; ya da kanunu görmezden
must determine which of these conflicting rules
gelerek Anayasaya göre karar vermek zorundadır.
governs the case. This is of the very essence
Mahkeme, olayın çatışan kurallardan hangisiyle
düzenlendiğini tespit etmek durumundadır. Yargı
of judicial duty.
lama görevinin gerçek özü de bizzat budur.
lf then the courts are to regard the consti-
Eğer mahkemeler Anayasayı dikkate almak
tution; and he constitution is superior to any
zorundaysalar ve eğer Anayasa, yasama organı
ordinary act of the legislature; the constitution, nın diğer olağan işlemlerinden üstünse, anayasa-
and not such ordinary act, must govern the nın ve kanunun birlikte uygulanabileceği bir dava,
case to which they both apply. yasama organının bu gibi olağan işlemlerine göre
Those then who controvert the principle değil, Anayasaya göre karara bağlanmalıdır.
that the constitution is to be considered, in Anayasanın mahkemelerde üstün bir kanun
court, as a paramount law, are reduced to the olarak kabul edilmesi gerektiği ilkesine karşı çı
necessity of maintaining that courts must close kanlar, mahkemelerin Anayasaya gözlerini kapat-
their eyes on the constitution, and see only the maları ve sadece kanunu görmeleri gerektiğini
law. savunurlar.
This doctrine would subvert the very foun- Bu doktrin, bütün yazılı anayasaların bizzat
dation of ali written constitutions. it would de- temelini yıkabilecektir. Zira bu doktrin, bir işlemin,
clare that an acı, which, according to the prin- devlet sistemimizin teori ve ilkelerine göre tama-
ciples and theory of our government, is entirely mıyla geçersiz olmasına rağmen, uygulamada bağ
void, is yet, in practice, completely obligatory. layıcı olduğunu ileri sürebilecektir. Yine bu doktrin,
it would declare, that il the legislature shall do yasama organının açıkça yapması yasak olan bir
what is expressly forbidden, such acı, notwith- işlemi, bu yasaklamaya rağmen yapması duru-
standing the express prohibition, is in reality munda, bu işlemin gerçeklikte etkili olacağını iddia
effectual. it would be giving to the legislature a edebilecektir. Bu husus, yasama organının yetkile-
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 453
practical and real omnipotence with the same rini dar sınırlar içine sokulduğu söylenirken, aynı
breath which professes to restrict their powers zamanda yasama organına pratikte sınırsız bir güç
within narrow limits. it is prescribing limits, and verilmesi anlamına gelir. Bu hem sınır çizmek ve
declaring that those limits may be passed at hem de çizilen bu sınırların istendiği zaman geçi-
pleasure. lebileceği söylemekten başka bir şey değildir.
That it thus reduces to nothing what we Böylece bu doktrinin kabul edilmesi, bizim si-
have deemed the greatest improvement on yasal kurumlarımız açısından büyük ilerleme oldu-
political institutions -a written constitution-, ğunu varsaydığımız şeyin -yazılı anayasanın
would of itse/f be sufficient, in America where değerini bir hiçe indirecektir. Bu husus, bu doktri-
written constitutions have been viewed with so nin yazılı anayasaların büyük bir saygıyla karşı
much reverence, tor rejecting the construction. landığı Amerika'da reddedilmesi için yeterlidir.
/ But the peculiar expressions of the constitution Birleşmiş Devletler Anayasanın özel hükümleri de
of the United States furnish additional argu- bu doktrinin reddedilmesi yönünde ek kanıtlar sağ
ments in favour of its rejection. lamaktadır.
The judicia/ power of the United States is BirleşikDevletlerin yargı yetkisi Anayasanın
extended to afi cases arising under the consti- uygulanmasından kaynaklanan bütün davaları
tution. Could it be the intention of those who kapsar. Bu yetkiyi verenlerin niyetinin, Anayasayı
gave this power, to say that, in using it, the uygularken, onun içeriğine bakılmaması gerektiğini
constitution should not be looked into? That a söylemek olabilir mi? Anayasadan kaynaklanan bir
case arising under the constitution should be dava, bu davanın kendisinden kaynaklanmış oldu-
decided without examining the instrument un- ğu belge incelemeksizin mi karar bağlanacaktır?
7. Denetim Şekli Sadece Somut Norm Denetimi Soyut + Somut Norm Denetimi
8. Dava Açma Yetkisi Sadece Bireyler (ilk Derece Mah- Soyut Norm Denetimi Yolunda Siyasal
kemesindeki Davacılar) Makamlarda
9. Denetimin Zamanı Daima A Posteriori A Posteriori veya A Priori Denetim
çatışma çözme kuralı olan lex superior derogat legi inferiori (üst kanun alt ka-
nunları ilga eder) ilkesine göre çözümlenmektedir. Keza bu ilkeyi uygulayarak,
alt hükmün ihmal edilip doğrudan üst hükme göre bir uyuşmazlığın karara bağ
lanması, mahkemelerin genel yetkisi içinde kolayca görülebilir. Bu çatışmanın
çözümlenmesi bakımından mahkemelerin ayrıca ve açıkça yetkilendirilmesine
gerek olmadığı ileri sürülebilir. Oysa Avrupa tipi anayasa yargısında, anayasa
mahkemesinin yetkisi, "genel yetki (general power, competence de droit com-
mun)" değil, bir "verme yetki (attributed power, competence d'attribution)",
yani "istisnai yetki (competence d'exception)" niteliğindedir. Bu şu anlama
gelmektedir ki, Avrupa tipi anayasa mahkemelerinin yetkisi, anayasanın kendi-
sine ayrıca ve açıkça verdiği yetkilerden ibarettir. Dolayısıyla Avrupa modelin-
de anayasa mahkemesi, kendisine ayrıca ve açıkça anayasa tarafından veril-
memiş bir yetkiyi kullanamaz.
43. Yılmaz Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi, Ankara, Yetkin Yayınları, 1996,
s.46-47; Hasan Tunç, Karşılaştırmalı Anayasa Yargısı, Ankara, Yetkin Yayınları, 1997, s.56-57; Ö. İbra
him Kaboğlu, Anayasa Yargısı, Ankara, İmge Kitabevi Yayınları, 3. Baskı, 2000, s.53-54.
458 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
verilirse, kanun daha önceden uygulanmadığı için herhangi bir sakınca ortaya
çıkmaz. Diğer yandan bu sistemde yürürlüğe girmiş kanunlar hakkında artık
anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamayacağından yürürlükteki kanunlara
göre işlem yapmada kimse sakınca görmez; hukuki güvenlik tam olarak sağla
nır. Ancak, bu sistemin kısa bir sürede denetimi sonuçlandırmak gibi bir sakın
cası vardır. Keza kanunun taşıdığı bazı anayasaya aykırılıkların ise kanunun uygu-
lanmasından sonra ortaya çıkması veya bunların farkına varılması mümkündür.
47. Aliefendioğlu,Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi, op. cit., s.57-61; 239-246; Tunç, op. cit.,
s.85-86; Kaboğlu, Anayasa Yargısı, op. cit., s.49-62; Servet Armağan, Anayasa Mahkememizde Kazaı
Murakabe Sistemi, İstanbul, İÜHF Yayınlan, 1967, s.34-73; Yılmaz Aliefendioğlu, "Türk Anayasa Yar-
gısında İptal Davası ve İtiraz Yolu", Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1984 (Cilt
1), s.101-137.
48. Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi, op. cif., s.57; Tunç, op. cit., s.86; Kaboğlu,
Anayasa Yargısı, op. cif., s.61-68; Armağan, Anayasa Mahkememizde ... , op. cif., s.34-73.
49. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.410. 50. lbid.
51. Çeşitli ülkelerdeki düzenlemeler konusunda CODİCES (http://codices.coe.int) veri tabanına başvurulabilir.
460 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Anayasa şikayeti, Alman, (m.93/1, 4a, 4b), Avusturya (m.144), İspanya (m.53,
161/1-b), Macaristan, Portekiz, Polonya, Çek Cumhuriyeti (m.87) ve Slovakya'da
vardır. 1949 Alman Anayasasına göre (m.93/4-a) temel hakları ihlal edilen kişiler,
Anayasaya aykırılığı ortadan kaldırmanın başka yolu kalmamış, yani diğer hak
arama yolları tükenmiş ise, bu aykırılığın giderilmesi için Anayasa Mahkemesine
başvurabilirler. Anayasa Mahkemesi söz konusu aykırılık bir kanundan kaynakla-
nıyorsa o kanunu iptal eder. Almanya'da bu usule "anayasa başvurusu (veifas-
sungsbeschwerde)" ismi verilmektedir61 . Avusturya'da da 1975'ten beri benzer bir
usul vardır (Anayasa, m.144). Bireysel başvurunun diğer bir örneği de İspanya'da
bulunmaktadır. İspanya' da kişisel hürriyetleri veya siyasal hakları ihlal edilen kişi
ler, diğer başvuru yollarım tükettikten soma, Anayasa Mahkemesine başvurabilir
ler (1978 İspanyol Anayasası, m.53 m.162/1-b). İspanya'da bu tür başvuruya
"recurso de aınparo" denmektedir. Anayasa şikayeti usulü, Polonya (AY,m.79), Çek
Cumhuriyeti, Slovakya gibi bazı doğu Avrupa ülkelerinde de kabul edilmiştir. Ttir-
kiye'de de 12 Eylül 2010 tarihinde halkoylamasına sunulan 5982 sayılı Anayasa De-
ğişikliği Kanunu Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunu öngörmektedir.
59. Christian Autexier, lııtroduction au droit public allemand, Paris, PUF, 1997, s.81-84; Zoller, Droit cons-
titutionnel, op. cit., s.167-169; Jackson ve Tushnet, op. cit., s.521-522; Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı ve
Türk Anayasa Mahkemesi, op. cit., s.58-60; Tunç, op. cit., s.86-87; Kaboğlu, Anayasa Yargısı, op. cit.,
s.73-78; Ece Göztepe, Anayasa Şikayeti, Ankara, AÜHF Yayınları, 1998, passiın.
60. Jackson ve Tushnet, op. cit., s.521.
61. Autexier, op. cit., s.81; Nigel Foster ve Satish Sule, German Legal System and Laws, Oxford, Oxford
University Press, 3. Baskı, 2003, s.242-245.
62. Göztepe, Anayasa Şikayeti, op. cit., s.42.
462 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
63. lbid., s.44-45. 64. lbid., s.57-66. 65. Ibid., s.67. 66. lbid., s.81. 67. lbid., s.83.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 463
lama gelir ki, bir anayasa mahkemesi kendisine hangi yetki verilmiş ise sadece
o yetkiyi kullanabilir. Keza, anayasa mahkemesinin yetkileri, her zaman "dar
yorum (strict interpretation)"a tabi tutulur. Dolayısıyla anayasa mahkemeleri
kendi yetkisini yorum yoluyla genişletemez; kendisine verilmiş olan görev ve
yetkilerden yola çıkarak kendisine yeni yetkiler ilave edemez.
68. Bu konuda bkz.: Kemal Gözler, Judicial Review of Constituıional Amendments: A Comparative Study,
Bursa, Ekin Press, 2008, <http://www.anayasa.gen.tr/ jrca.htm>.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 465
69. Loi constitutionııelle relative ii l'organisation deceııtralisee de la Republique, Jourııal officiel de la Re-
publiquefraııçaise - Lois et Decrets, 29.03.2003, 5570 (CODICES, FRA-2003-1-004)
466 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
anayasa değişiklikleri
de birer kanundurlar; kanun biçiminde hukuk alemine
çıkmaktadırlar. Gerçekten de pek çok ülkede anayasa değişiklikleri, hukuki bi-
çim olarak bir kanundur ve "kanun" olarak isimlendirilmekte ve resmi gazete-
lerde "kanun" olarak yayınlanmaktadır. Anayasa değişiklikleri pek çok ülkede
"anayasa değişikliği hakkında kanun (act on the amendment to the constitution,
loi sur la revision constitutionnelle)", "anayasayı değiştiren kanun (law
amending the constitution, loi modifiant la constitution)" veya "anayasal kanun
(constitutional act, loi constitutionnelle)" olarak isimlendirilmektedir. Eğer
anayasa değişiklikleri de isimlerinin işaret ettiği gibi bir "kanun" iseler, bir
anayasa mahkemesi, "anayasa değişiklikleri"nin denetimi için ayrıca ve açıkça
anayasada yetki almamış olsa bile, anayasa değişikliklerini bir "kanun" olarak
kabul edip, "kanun"ları denetleme yetkisine dayanarak, anayasa değişikliklerini
de denetleme yetkisini kendisinde görebilir.
Anayasa değişikliklerinin de "kanun" olduğunun kabul edilmesi durumun-
da, anayasa mahkemelerine "kanun"ların anayasaya uygunluğunu denetleme
yetkisi veren anayasa hükmü geniş bir şekilde yorumlanmış olmaktadır. Zira
anayasanın bu hükmünde geçen "kanun" kelimesinin içine "anayasa değişiklik
leri" de katılmış olmaktadır. Bu ise tipik bir genişletici yorumdur. Anayasa
mahkemelerinin yetkileri yukarıda belirttiğimiz gibi "genel yetkiler (competen-
ce de droit commun)" değil, kendilerine "verilmiş yetkiler (competence d'attri-
bution)"dir. Yine yukarıda belirttiğimiz gibi, verilmiş yetkiler, "dar yorum
(interpretation stricte)"a tabi tutulur.
Ancak buna rağmen uygulamada bir anayasa mahkemesinin bir anayasa
değişikliğini bir kanun olarak kabul edip, onu denetleme yetkisini kendisinde
görmesi ihtimal dahilindedir. Nitekim aşağıda göreceğimiz gibi ABD Yüksek
Mahkemesi, Alman70 ve Avusturya71 Anayasa Mahkemeleri kendilerini anaya-
sa değişikliklerini denetleme bakımından yetkili görmüşler ve çeşitli tarihlerde
anayasa değişikliklerinin yargısal denetimini yapmışlardır.
70. Alman Anayasa Mahkemesinin yetkisi 1949 Alman Anayasasının 93 'üncü maddesinde belirlenmektedir.
Bu maddede Alman Anayasa Mahkemesine "anayasa değişiklikleri"ni denetleme yetkisi veren bir ifade
yoktur. Bu maddenin ikinci fıkrasında Alman Anayasa Mahkemesine "federal veya eyalet kanunları (fe-
deral or L.and legislation)"nın anayasaya uygunluğunu denetleme yetkisi verilmiştir. Ancak, Alman
Anayasa Mahkemesi "federal kanun (federal legislation)" ifadesini, sadece adı kanunları değil, "anayasa
değişiklikleri"ne de içine alan bir şekilde yorumlamıştır. (Jean-Claude Beguin, Le contrôle de la constitu-
tionnalite des lois en Republique federale d'Allemagne, Paris, Economica, 1982, p.63 ; Favoreu, Les
Cours constitutionnelles, op. cit., s.60). Ve neticede Alman Anayasa Mahkemesi 15 Aralık 1970, 23 Ni-
san 1991 ve diğer kararlarıyla çeşitli anayasa değişikliklerini denetleyebilmiştir.
71. 1929 Avusturya Anayasasının 140'ıncı maddesine göre, "Anayasa Mahkemesi bir federal kanunun veya
bir eyalet kanunun anayasallığını denetleme" yetkisi almıştır. Bu maddede "anayasal kanunlar" ifadesi
geçmemektedir. Bununla birlikte Avusturya Anayasa Mahkemesi, bu "federal kanunlar" terimini, sadece
"olağan kanunlar" değil, aynı zamanda "anayasal kanunları" içeren bir şekilde yorumlamıştır (Otto
Pfersmann, "La revision constitutionnelle en Autriche et en Allemagne federale: theorie, pratique, limi-
tes", in La revisioıı de la constitution, (Journees d'etudes des 20 mars et 16 decembre 1992, Travaux de
l'Association française des constitutionnalistes), Paris, Economica, Presses universitaires d'Aix-Marseille,
1993, s.39, [s.7-65]. ve neticede 12 Aralık 1952, 23 Haziran 1988 ve 29 Eylül 1988 tarihli kararlarıyla
anayasa değişikliklerinin yargısal denetimini yapmıştır.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 467
B.KANUNLAR
Anayasa mahkemelerinin temel görev ve yetkisi kanunların anayasaya uy-
gunluğunu denetlemektir. Dolayısıyla anayasa yargısının olduğu bütün ülkeler-
de, kanunlar, anayasa mahkemelerinin denetimine tabidir. Burada belirtelim ki,
bir ülkede somut norm denetimi varsa, Anayasa aksini belirtememiş ise, Ana-
yasanın yürürlüğe girmesinden önceki kanunlar da anayasa mahkemesinin de-
netimine tabidir.
C. MİLLETLERARASI ANTLAŞMALAR
Fransız (m.54), İspanyol (m.95), Portekiz (m.278), Arnavutluk (m.131/1-
b), Çek Cumhuriyeti (m.87), Ermenistan (m.100), Romanya (m.146) Anayasa-
ları gibi bazı anayasalar, milletlerarası antlaşmaların anayasaya uygunluğunun
yargısal denetimine izin vermişlerdir 84 . Bu arada belirtelim ki, milletlerarası
antlaşmaların anayasaya uygunluğu denetlenecekse bu denetimin önleyici de-
netim şeklinde olması, yani denetimin milletlerarası antlaşma onaylanmadan
önce yapılması gerekir. Zira milletlerarası antlaşma onaylandıktan ve yürürlüğe
girdikten sonra bağlayıcılık kazanmaktadır. Yürürlüğe girmiş bir milletlerarası
antlaşma pacta sunt servanda ilkesi gereğince bağlayıcıdır. Böyle bir antlaş
mayı bir devlet tek taraflı olarak sona erdiremez. Dolayısıyla bir devletin Ana-
yasa Mahkemesinin böyle bir antlaşmanın anayasaya aykırı olduğuna karar
vermesi ve bu antlaşmayı iptal etmesinin milletlerarası hukuk bakımından, bu
devletin milletlerarası sorumluluğuna yol açmak dışında doğurabileceği bir so-
nuç yoktur. Dolayısıyla milletlerarası antlaşmaların anayasaya uygunluğu de-
netlenecekse, bu denetim onaylanmadan önce gerçekleşmelidir.
E. PARLAMENTO İÇTÜZÜKLERİ
Bazı ülkelerin anayasaları "parlamento içtüzükleri (standing orders of
parliament, rules of procedure of parliament)"nin anayasa mahkemelerinin de-
netimine tabi olduğunu açıkça belirtmiştir. Örneğin 1958 Fransız Anayasası
(m.61), 1982 Türk Anayasası (m.148), Romanya Anayasası (m.146-c) parla-
mento içtüzüklerinin anayasa mahkemesinin denetimine tabi olduğunu açıkça
belirtmektedir. Parlamento içtüzüklerinin anayasa mahkemesinin denetimine
tabi olduğu belirtilmemiş ülkelerde, eğer anayasa mahkemesi parlamento karar-
84. Diğer ülkeler için bkz.: Kemal Başlar, "Uluslararası Antlaşmaların Onaylanması, Üstünlüğü ve Denetimi
Üzerine", Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni: Prof Dr. Sevin Toluner'e Arma-
ğan, Cilt 24, Sayı 1-2, Yıl 2004 (http://www.anayasa.gen.tr/baslar-90nciMadde.pdt).
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 469
F. P ARLA..MENTO KARARLARI
"Parlamento kararları (resolutions of parliament)"nın ne olduğunu yukarı
da yasama fonksiyonunu incelediğimiz bölümde gördük. Bunlar parlamentola-
rın kanun dışındaki işlemleridir ve genellikle -içtüzük dışında- kural işlem nite-
liğinde değil, bireysel işlem niteliğindedir. Parlamento kararları parlamentonun
iç yapısına, çalışma düzenine, parlamentonun diğer devlet organlarıyla ilişkile
rine ilişkindirler. Bunların anayasa mahkemesinin denetimine tabi olabilmesi
için anayasa tarafından bunun açıkça öngörülmesi gerekir. Bazı anayasalar bü-
tün parlamento kararlarının anayasa mahkemesi denetimine tabi olduğunu ön-
görmektedir. Örneğin Ermenistan Anayasası Millet Meclisi kararlarının Anaya-
sa Mahkemesinin denetimine tabi olduğunu açıkça öngörmektedir (m.100/1).
1982 Türk Anayasası sadece TBMM İçtüzüğü, TBMM üyeliğinin düşmesi ka-
rarları ve yasama dokunulmazlığının kaldırılması kararlarının Anayasa Mah-
kemesi tarafından denetlenebileceğini öngörmüştür.
G.DEVLETBAŞKANIKARARLARI
Bilindiği gibi devlet başkanları yasama organının değil, yürütme organının bir
parçasıdır. Dolayısıyla devlet başkam işlemleri, bir yasama işleıni değil, bir idari
işlemdir. Bu nedenle de devlet başkam işlemlerinin anayasa mahkemelerinin dene-
tiınine tabi olması pek alışılmış bir çözüm değildir. Ancak buna rağmen uygulama-
da devlet başkam işlemlerinin yargısal denetiınini yapma yetkisini anayasa mah-
kemesine veren anayasalar vardır. Örneğin Ermenistan Anayasası (m.100/1),
"cumhurbaşkanı kararnameleri ve emirleri (orders and decrees of the President of
the Republic)"nin anayasa mahkemesinin denetiınine tabi olacağım öngörmektedir.
Rusya Anayasası "Rusya Federasyonu Başkanının norınatif işlemleri (normative
acts of the President of the Russian Federation)"ni denetleme yetkisini Rusya
Anayasa Mahkemesine vermektedir (m. 125/2-a).
H. İDARİ İŞLEMLER
Yürütme organının işlemleri veya idari işlemlerin denetimi normal olarak
anayasa mahkemelerinin görev ve yetkilerine dahil değildir. Ancak anayasa şi
kayetinin, yani bireylerin başvurusu üzerine anayasaya uygunluk denetiminin
bulunduğu, Almanya, Avusturya, İspanya gibi ülkelerde idari işlemlerin anaya-
saya uygunluğunun da dolaylı olarak anayasa mahkemesi tarafından denetlen-
mesi ihtimal dahilindedir. Örneğin Avusturya Anayasası (m.144/1), kişilere,
anayasal olarak güvence altına alınmış haklarını ihlal eden idari kararlara karşı,
diğer hukuki yolları tükettikten sonra anayasa mahkemesine başvurma hakkını
da tanımıştır.
470 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
85. Bu 9 Ocak 1993 tarih ve 2/1993 sayılı Kanunla yayınlanmıştır. Metnine http://www.psp.cz/cgi-
bin/eng/docs/la ws/charter .html adresinden ulaşılabilir.
86. Favoreu et al., Droit coııstitutioııııel, op. cit., 2005, s.87; Vede!, Droit coııstitutioııııel, op. cit., s.49; Louis
Favoreu, "Les normes de reference," in Louis Favoreu (Ed.), Le Coııseil coııstitutioııııel et les partis poli-
tiques, Joumee d'etudes du 13 mars 1987, Travaux de l'Association française des constitutionnalistes (Pa-
ris: Economica ve Presses uııiversitaires d'Aix-Marseille): 1988, s.75, (69-78).
472 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Türkiye'de bazı yazarlar 87 , hukukun genel ilkeleri, Atatürk ilke ve inkılapları gibi, pozitif temel-
den mahrum birtakım ilkeleri anayasallık bloğu kavramının içine sokmaya çalışmaktadırlar. Bu tür
ilkelerin kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetiminde kullanılması mümkün değildir.
Çünkü bunların pozitif temeli yoktur 88 • Anayasallık bloğu kavramının içine pozitif temelden yoksun
birtakım ilkelerin dahil edilmesi, anayasa yargısının varlık sebebiyle çelişir. Anayasa yargısı, kanun-
ların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimidir; bir başka şeye uygunluğunun değil. Anayasal-
lık bloğu kavramını kullanıp bunun içine anayasada geçmeyen birtakım prensiplerin sokulması
anayasa yargısının mantığı bakımından sakıncalıdır.
87. Örneğin Nemci Yüzbaşıoğlu, Türk Anayasa Yargısıııda Anayasallık Bloku, İstanbul, İÜHF Yayınlan,
1993, s.18-25, 81-104.
88. Atatürk ilke ve inkılaplarından bazılarının (örneğin laiklik) pozitif temeli vardır. Ancak bu takdirde de
ölçü normun dayanağı, Atatürkçülük değil, Anayasanın 2'nci maddesidir.
89. Dmitri Georges Lavroff, Le droit constitutionnel de la Ve Republique, Paris, Dalloz, 1995, s.179.
90. Louis Favoreu ve Loic Philip, Les grandes decisions du Conseil constitutionnel, Paris, Sirey, 7. Baskı,
1993, s.84.
91. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.359-368; Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa
Mahkemesi, op. cit., s.79-94; Teziç, Anayasa Hukuku, op. cit., s.178-194; Erdoğan Teziç, Türkiye'de
1961 Anayasasıııa Göre Kanun Kavramı, İstanbul, İÜHF Yayınları, 1972, s.53-127; Erdoğan Teziç,
"Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Esas Açısından Denetimi," Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa
Mahkemesi Yayınları, 1986, Cilt 2, s.21-38.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 473
1. Sebep Unsuru
İdare hukukunda sebep, idari işlemin dışında bulunan ve idareyi o işlemi
yapmaya sevk eden hukuki ve fiili etkenler olarak tanımlanmaktadır96 . Aynı
şekilde bir kanunun sebep unsuru da, o kanunun çıkarılmasında rol oynayan
etkenler olarak tanımlanabilir. Anayasalar kanunların nasıl çıkarılacağını dü-
zenler. Ancak çoğunlukla kanunların ne sebeple çıkarılacağı hususunu belirt-
mezler. Anayasanın sebebi açıkça belirtmesi hali dışında, kanunun sebep unsu-
ru, yasama organının takdir yetkisi kapsamına girer97 . Dolayısıyla anayasa
mahkemeleri, kanunların sebep unsurunu denetleyemez. Kaldı ki, kanunun se-
bebi, yani kanun koyucuyu kanunu çıkarmaya yönelten sebep ve amiller, kanu-
nun dışında kalmaktadır. Bunlar kanunun metninde yazılı değildir. Belki mec-
lis tartışmalarına bakılarak kanunu sebebi tespit edilebilir. Ancak Anayasa
Mahkemesi meclis tartışmalarını değil, kanunun metnini denetlemeye yetkili-
dir. Anayasa Mahkemesi kanunun sebebini tespit etse bile, kanun koyucuyu
böyle bir kanun yapmaya iten sebeplerin isabetli olup olmadığını araştıramaz.
Anayasa mahkemelerinin bunu araştırması, bu mahkemelerin "hukukilik dene-
timi (contrôle de legalite")" değil, "yerindelik denetimi (contrôle d'opportu-
nite)" yapması anlamına gelir98 ki, anayasa mahkemelerinin buna yetkisi yoktur.
2. Amaç Unsuru
İdare hukukunda amaç (maksat), idari işlem ile ulaşılmak istenen nihai so-
nuç olarak tanımlanmaktadır 99 . Aynı şekilde bir kanunun amaç unsuru da, o
kanun ile ulaşılmak istenen nihaf sonuç olarak tanımlanabilir. Bütün kamu iş
lemlerinin gibi, kanunların da amacı, yani kanunla ulaşılmak istenen nihai so-
nuç, kamu yararının gerçekleşmesidir. Kamu yararı amacı kanunların "genel
amacı"dır. Bazen bir ülkenin anayasası, belirli alanlarda çıkarılacak kanunlar
için "özel amaçlar" öngörmüş olabilir. Böyle bir durumda o ülkenin anayasa
mahkemesi, çıkarılan kanunun o özel amacı güdüp gütmediğini araştırabilir.
Keza bir kanun için, bir ülkenin anayasası bir "özel amaç" öngörmemiş olsa
bile, o kanun mutlaka "nihai amaç" olan, "genel amaç" olan kamu yararı ama-
95. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.401-403; Teziç, Anayasa Hukuku, op. cit., 2009, s.198-
208; Teziç, "Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Esas Açısından Denetimi", op. cit., s.28-36; Metin
Kıratlı, Anayasa Yargısında Somut Norm Denetimi: İtiraz Yolu, Ankara, Ankara Üniversitesi Siyasal Bil-
giler Fakültesi Yayınlan, 1966, s.127 vd.
96. Gözler, İdare Hukuku Dersleri, op. cit., 2009, s.330.
97. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.359.
98. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., 2008, s.401; Teziç, Kanun Kavramı, op. cit., s.103; Kıratlı,
Anayasa Yargısında Somut Nomı Denetimi, op. cit., s.132-134, 155-170.
99. Gözler, İdare Hukuku Dersleri, op. cit., 2009, s.350.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 475
3. Konu Unsuru
Genel olarak bir hukuki işlemin konusu, o işlemin doğurduğu sonuç, yani
hukuk aleminde meydana getirdiği değişikliktir 102 • Aynı şekilde bir kanunun
konu unsuru da, o kanunun doğurduğu sonuç olarak tanımlanabilir. Anayasa huku-
kunda kanunun konusundan aynı zamanda onun muhtevası da anlaşılmaktadır 103 .
Yukarıda yasama yetkisini incelediğimiz onbeşinci bölümde (s.356) gör-
düğümüz gibi yasama yetkisi geneldir. Anayasalar, çoğunlukla, yasama organı
nın kanun koyma yetkisini konu bakımından sınırlandırmamıştır. Yasama or-
ganı anayasaya aykırı olmamak şartıyla her konuda kanun çıkarabilir. Anaya-
sayla kanun alanı sınırlandırılmadıkça, kanunla düzenlenemeyecek bir konu
yoktur. Dolayısıyla kanunun konu unsuru bakımından, yasama organının geniş
bir takdir yetkisi vardır. Anayasaya aykırı olmamak şartıyla yasama organı çı
karacağı kanunun konusunu belirlemekte serbesttir 104 • O halde konu bakımın
dan tek sınır, kanunun içeriğinin anayasanın hükümlerine aykırı olmamasıdır.
Konu unsuru bakımından bir kanun ile anayasa arasında şu iki ilişki söz
konusu olabilir: (a) Kanunun düzenlediği konu, anayasada öngörülmemiştir. (b)
Kanunun düzenlediği konu, anayasada öngörülmüştür. Bu iki durumu ayrı ayrı
inceleyelim.
a) Kanunun Düzenlediği Konu, Anayasada Öngörülmemiştir.- Hiç şüphe
siz kanun koyucu anayasada düzenlenmemiş ve hatta hiçbir şekilde öngörül-
memiş bir konuda da kanun çıkarabilir. Zira yukarıda yasama yetkisini incele-
diğimizi onbeşinci bölümde gördüğümüz (s.357) gibi, yasama yetkisi aslı bir
yetkidir. Yani, kanun, anayasaya uygun olmak zorundadır; ama dayanmak zo-
runda değildir. Diğer bir ifadeyle kanun anayasa karşısında secundum constitu-
tionem değil, sadece intra constitutionemdir. O halde yasama organı anayasada
öngörülmemiş bir konuda da kanun çıkarabilir. Haliyle anayasada hakkında
herhangi bir hüküm olmayan bir konuda çıkarılmış bir kanunun konu bakımın
dan anayasaya aykırı olması mantıken mümkün değildir.
b) Kanunun Düzenlediği Konu, Anayasada Öngörülmüştür.- Kanunun dü-
zenlediği konu hakkında anayasada düzenleme olabilir. Bu durumda kanunun
içeriği ile anayasanın düzenlemesinin içeriğini karşılaştırmak gerekir. Bu iki
içerik arasında çatışma varsa, kanunun anayasaya aykırı olduğu sonucuna ulaşı
lır. Örneğin anayasa "basın sansür edilemez" demiş ise basının sansür edilme-
sine izin veren bir kanun, konu yönünden anayasaya aykırı olacaktır. Diğer bir
örnek, anayasa, "hakimler 65 yaşından önce emekliye sevk edilemezler" demiş
ise, kendi isteği olmadan hakimlerin 60 yaşında emekliye sevk edilmelerini ön-
gören kanun anayasaya aykırıdır. Zira böyle durumlarda anayasanın hükmünün
içeriği ile kanun hükmünün içeriği arasında uyumsuzluk vardır.
ren kanunların sebebi belirtilmiştir. İkinci olarak, amaç unsuru bakımından de-
netim de kural olarak mümkün değildir; çünkü bu unsur bakımından denetim
yerindelik denetimine yol açmaktadır. Nihayet konu unsuru bakımından dene-
tim her zaman mümkündür; ama bu da mutlak bir denetim imkanı vermemek-
tedir; çünkü yukarıda gördüğümüz gibi, kanun koyucu, anayasanın öngörmedi-
ği bir konuda kanun çıkarabileceği gibi, anayasanın öngördüğü konuda kanun
çıkarmayabilir de. Keza kanun koyucu anayasanın öngördüğü bir konuda ka-
nun çıkarırsa, o konuyu tam düzenleyebileceği gibi eksik de düzenleyebilir.
Tüm bu hallerde anayasa mahkemelerinin yapabileceği bir şey yoktur. İptal ka-
rarı veremez. O halde bir kanunun anayasaya aykırı olması ve bu nedenle ana-
yasa mahkemesinin iptal kararı vermesi istisnai bir durumdur. Denetimin kap-
samı bakımından ulaştığımız bu sonuç, "kanunların anayasa uygunluğu karine-
si" ile de uyuşum içindedir. Aşağıda Kutu 19.lO'te de göreceğimiz gibi bir ka-
nunun anayasa uygun olması asıl, aykırı olması ise istisnadır. Dolayısıyla ana-
yasa mahkemelerinin çoğunlukla dava konusu kanunun anayasaya uygun bulup
ret kararı vermesi, istisnai durumlarda da kanunun anayasaya aykırı bulup iptal
etmesi beklenir.
KUTU 19.10: KANUNLARIN ANAYASA UYGUNLUĞU KARİNESİ
Genel hukuka uygunluk karinesinin bir uzantısı olarak "kanunların anayasa uygunluğu kari-
nesi (presumption in favor of the constitutionality of /aws, presumption of constitutionality, pre-
sumption de constitutionnalite)°'1°7 vardır. Bu karineden şu sonuçlar çıkmaktadır:
(1) Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilinceye kadar, her kanunun anayasaya uygun ol-
duğu varsayılır ve kanun uygulanmaya devam edilir. (2) Anayasa mahkemesinde bir kanuna
karşı iptal davası açılması veya itiraz başvurusu yapılması, kanunun uygulanmasını durdurmaz.
Bunun için iptal kararı veya Anayasa tarafından öngörülen ülkelerde "yürürlüğü durdurma kararı"
verilmesi gerekir. (3) ispat yükü, kanunun anayasaya uygun olduğunu değil, aykırı olduğunu id-
dia eden tarafa aittir. Çünkü kanunun anayasaya uygun olduğunu iddia eden taraf, söz konusu
karineye dayanır. Bir kanunun anayasaya aykırı olduğu ispat edilmedikçe de o kanunun anaya-
saya uygun olduğu varsayılır. (4) Kanunların anayasaya uygun olması kaide, aykırı olması ise
istisnadır. Kaideler geniş, istisnalar dar yorumlanır. Dolayısıyla, bir kanunun anayasaya uygun
olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olursa, kanunun anayasaya uygun olduğu sonucuna
ulaşılır. Diğer bir ifadeyle kanundaki bir hususun anayasaya aykırılık teşkil edip etmediği konu-
sunda tereddüt varsa, aykırı olması istisna olduğuna göre, aykırı olmadığı sonucuna varılır.
"Anayasallık karinesi" Amerikan anayasa hukuku literatüründe yaygın olarak kullanılan eski
bir kavramdır. Alexander Hamilton, 14 Haziran 1788 tarihli 78 numaralı The Federalisfte mah-
kemelerin ancak, kanun ile anayasa arasında "uzlaştırılamaz bir karşıtlık" olduğunda, kanunu
geçersiz kılabileceğini yazmıştır 108 • Chief Justice Tilghman, 1811 yılında, Amerika Birleşik Dev-
letleri Yüksek Mahkemesi ve Birleşik Devletlerdeki diğer mahkemelerin bir yorum ilkesi olarak,
"bir yasama işleminin makul bir şüpheye yer vermeyecek derecede anayasaya aykırı olmadıkça
geçersiz olduğuna karar veremeyeceklerini (that an Act of the /egislature is not to be declared
107. Westel Woodbury Willoughby, The Constitutional Law of tize United States, New York, Baker,
Voorhis, 1929, c.I, s.42 (books.google.com.tr/books?id=9YBuK9ASCzIC... ); Paulo Ferreira da Cunha,
Traite de droit constitutionnel, Paris, Buenos Books Intemational, 2010, s.73-74.
108. Alexander Hamilton, The Federalist No: 78,http://www.constitution.org/fed/federa78.htm.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 479
void unless the violation of the constitution is so manifest as to leave no room tor reasonable
doubt)" kabul ettiğini yazmaktadır • ABD'de bu ilke nedeniyle kanunların anayasaya aykırı ol-
109
duğu konusunda ispat yükünün bunu iddia eden tarafa ait olduğu kabul edilmektedir.
A. DAVANIN AÇILMASI
Kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimini yapan organlar,
değişik isimler içerse de, usul bakımından nihayette bir yargı organı, bir mah-
kemedirler. Ve bir mahkeme oldukları için, kural olarak, kendiliğinden (re'sen,
ex officio) harekete geçemezler. Bunun için kendilerine bir başvuru yapılmış
olması gerekir.
109. Cam. v. Smitlı, 4 Bin 117 (Nakleden: James Bradley Thayer, "The Origin and Scope of the American
Doctrine of Constitutional Law", Harvard Law Review, Yol. 7, No. 3 (Oct. 25, 1893), s.140 (s.129-156).
110. http://www.servat.unibe.ch/icl/fiOOOOO_.htmI (Onar, Kanunların Anayasaya Uygunluğu .. , op.cit., s.102).
111. Onar, Kanunların Anayasaya Uygunluğunun ... , op. cit., s.102. http://www.riksdagen.se/templates/R_
PageExtended_ _6328 .aspx
480 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
tag üye tam sayısının üçte biri, Avusturya' da Ulusal Konseyin üye tam sayısı
üçte biri, Türkiye' de ve Portekiz de parlamentonun üye tam sayısı beşte biri tu-
tarındaki parlamento üyelerinin iptal davası açına yetkileri vardır), millet mec-
lisi veya senato başkanı gibi siyası nitelikte belirli makam veya kişilere veri-
lir112. Almanya ve Avusturya gibi bazı federal devletlerde iptal davası açına
yetkisi eyalet hüküınetlerine de tanınmıştır. İspanya ve İtalya gibi bazı "bölge-
sel devlet"lerde iptal davası açma yetkisi özerk bölge idarelerine de tanınmak
tadır. Bazı İspanya, Portekiz gibi ülkelerde de bağımsız kamu denetçisi (om-
budsman) niteliğindeki kişilere Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma yet-
kisi tanınmaktadır.
Somut norm denetiminde, yani itiraz yolunda anayasa mahkemesine baş
vurma hakkı anayasa mahkemesi dışındaki diğer mahkemelere aittir. Ancak bu
mahkemeler durup dururken anayasa mahkemesine başvuramaz. Önlerindeki
bir davada uygulanacak kuralın anayasaya aykırı olup olmadığı sorunun ortaya
çıkması gerekir. Üstelik bu sorun hipotetik olarak değil, o davada somut ve
gerçek olarak ortaya çıkmalı, bu sorun nedeniyle taraflardan birinin hak kaybı
nın söz konusu olması, yani sorunun anayasa mahkemesine götürülmesinde bir
hukuki yarar bulunınalıdır 113 .
Anayasa şikayetinin olduğu ülkelerde bireyler de belirli koşullarda anayasa
mahkemesine başvurma hakkına sahiptir.
112. Çeşitli ülkelerdeki düzenlemeler konusunda CODİCES (http://codices.coe.int) veri tabanına bakılabilir.
113. Norman Dorsen et al., Comparative Constitutionalisın: Cases and Materials, St. Paul, MN, Thomson
West, 2003, op. cit., s.183-185
114. Time limit far annulment action, time liınitfor application.
115. 1982 Türk Anayasası, m.151
116. 9 Şubat 1948 Tarihli Kanun, m.2. (http://codices.coe.int/).
117. 3 Ekim 1979 tarih ve 2/1979 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Organik Kanun, m.33
(http://codices.coe.int[).
118. Constance Grewe ve Helene Ruiz Fabri, Droit constitutionnels europeens, Paris, PUF, 1995, s.80.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 481
fından ısdaredilmeden önce, yani 15 gün içinde 119 yapılmalıdır. 1976 Portekiz
Anayasasına göre (m.278) ise Cumhurbaşkanı ve bakanlar, önleyici denetim
çerçevesinde sahip oldukları anayasa mahkemesine başvurma haklarım, bu iş
lemler kendilerine gelmesinden itibaren 8 gün içinde kullanmalıdırlar (m.278/3).
B. DAVANIN GÖRÜŞÜLMESİ
"Davanın görüşülmesi" aşaması kendi içinde şu safhalara ayrılabilir:
2. Mahkemenin Toplanması
Hazırlık aşaması bittikten sonra mahkemenin toplanması (meeting, heair-
ing) aşamasına geçilir. Ülkelerin çoğunluğunda anayasa mahkemeleri tek ku-
ruldan oluşur. Böyle bir ülkede anayasa mahkemesi bütün üyelerinin katılımıy
la, yani plenum toplanır (hearing in plenum). Ancak Almanya, İspanya ve Por-
tekiz gibi bazı ülkelerde, anayasa mahkemesi birden fazla daireden (chambers,
sections) oluşur. Bu ülkelerde dava, dairelerden birine gönderilir; yani mahke-
me, camera olarak davayı görüşür (hearing in camera).
Toplantı Yetersayısı.- Anayasa mahkemesi kurulunun veya ilgili dairesi-
nin toplanabilmesi için "toplantı yetersayısı
(quorum for meeting)"nın sağlana-
119. Cumhurbaşkanı parlamento tarafından kabul edilen kanunları kendisine gelmesinden itibaren 15 gün
içinde yayınlar (m.10). Dolayısıyla Anayasanın metnine bakarak Cumhurbaşkanı, kendisine gelen bir
kanunun geldiği gibi, daha ilk gün ısdar etmesi mümkündür. Ancak Cumhurbaşkanı teamül (conven-
tion) gereği, kanun hakkında Anayasa Konseyine başvurulma ihtimali varsa, ısdar için 15 günlük süre-
nin son gününe kadar beklemektedir (Favoreu et al, Droit constitutionnel, op. cit., 2005, s.296). Eğer
Anayasa Konseyine başvuru olmuş ise, Anayasa, m.61/son uyarınca Cumhurbaşkanının ısdar süresi
durmaktadır.
120. Document of application, petition.
482 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
bilmesi gerekir. Bazı ülkelerde (örneğin 201 O öncesi Türkiye' de) toplantı ye-
tersayısıüye tam sayısıdır. Yani bütün üyelerin katılması gerekir. Ancak böyle
bir durumda, Avusturya ve 2010 öncesi Türkiye'de olduğu gibi, toplantıya katı
lamayacak üyelerin yerine toplantıya katılması için "yedek üyeler (substitute
members)" vardır. (NOT: Türkiye'de 12 Eylül 2010 günü referanduma sunulan
anayasa değişikliğiyle Anayasa Mahkemesinde yedek üyelik kaldırılmıştır).
Ancak ülkelerin çoğunluğunda yedek üyelik yoktur ve mahkeme veya dai-
re toplantıya gelen üyeler ile toplanır. Yine de toplantıya gelen üye sayısı, ana-
yasanın, anayasa mahkemesi kanununun veya anayasa mahkemesi içtüzüğünün
öngördüğü minimum sayıdan, böyle bir sayı yoksa üye tam sayısının salt ço-
ğunluğundan az olmamalıdır. Toplantı yetersayısı öngörülmemiş ama karar ye-
tersayısı öngörülmüş ise mahkemenin toplanabilmesi için en az karar yetersayı
sı kadar üyenin hazır olması gerekir.
C. KARARLARIN YAZILMASI
Anayasa Mahkemesi kararı, müzakere safhasında sonunda yapılan oylama
ile ortaya çıkar. Artık oylamayla ortaya çıkan kararın yazılması (redaction)" işi
kalmıştır.
D. KARARLARIN ÇEŞİTLERİ
Anayasa mahkemeleri ne tür kararlar verebilirler? Anayasa mahkemeleri
incelemelerine tabi olan kanunun anayasaya uygunluğunu denetlediklerine gö-
re, denetimlerinin sonucunda, söz konusu kanunun anayasaya uygun veya aykırı
olduğu kanısına ulaşacaktır. Bir anayasa mahkemesi denetlediği kanunun anayasa-
ya uygun olduğu kanısına ulaşmış ise, bu kanun hakkında kendisine yapılmış baş
vurunun reddine (rejet) karar verir. Denetlediği kanunun anayasaya aykırı ol-
duğu kanısına ulaşırsa söz konusu kanunun iptaline (annulation) karar verir.
1. Ret Kararı
Anayasa mahkemelerinin verdiği "ret kararları (rejection decisions)"nı
kendi içinde ikiye ayırabiliriz.
a) İlk İncelemeden Ret.- Bir anayasa mahkemesine, bu mahkemenin görev
ve yetkisi dışında bir başvuruda bulunulmuş ise veya mahkemeye başvurma
yetkisi olmayan bir kişi tarafından başvuru yapılmış ise ve yahut yetkili kişi ta-
rafından başvuru yapılmakla birlikte başvuru öngörülen süre geçtikten sonra
yapılmış ise, Anayasa Mahkemesi, başvuru hakkında "ilk incelemeden
(iptidaen) ret kararı (declaration of inadmissibility)" verir.
b) Esastan Ret. - Anayasa mahkemeleri işin esasına girip denetlediği kanu-
nun anayasaya aykırı olmadığı kanısına varırsa, iptal isteminin veya itirazın
"reddine" karar verir. Ret kararların doğurduğu bir yenilik yoktur. Hakkında ret
kararı verilmiş olan kanun, yürürlükte kalmaya devam eder. Anayasa mahke-
melerinin ret kararları kesin hüküm oluşturmaz. Bir iptal davası yoluyla hak-
kında ret kararı verilmiş bir kanunun, kural olarak, tekrar anayasaya aykırı ol-
duğu, itiraz yoluyla iddia edilebilir.
2. İptal Kararı
Anayasa mahkemeleri ilk incelemeyi tamamlayıp işin esasına girmiş ve
denetlediği kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına varmışsa, kanunun "ipta-
line" karar verir. "İptal kararları (annulment decisions)"nın sonuçlarını aşağıda
göreceğiz.
E. KARARLARIN YAYINLANMASI
Anayasa mahkemesi kararları inter partes değil, erga omnes etkiye sahip
olduğu için bu kararların davanın taraflarına posta yoluyla "tebliğ (notifica-
tion)" edilmesi veya "mahkemede tefhim edilmesi (delivery in open court or in
camera)" yeterli değildir. Bu kararların ilgilenen kişilerin öğrenebileceği bir
şekilde duyurulması gerekir. Bu duyurma da genellikle "resmı gazetede yayın
(publication in the official journal/gazette)" şeklinde olur.
F. KARARLARIN KESİNLEŞMESİ
Bir kararın "kesiııleşmesi (katiyet kesbetmesi, become final)" demek, o ka-
rara karşı, temyiz ve karar düzeltme gibi kanun yollarına başvurulamaması de-
mektir. Ülkelerin ezici çoğuııluğunda anayasa mahkemesi kararları verildiği
anda kesindir (final); bunlara karşı karar düzeltme, temyiz gibi kanun yollarına
başvurulamaz. Anayasa mahkemelerinin bir üst mahkemesi yoktur. Anayasa
mahkemesi ilk ve son derece mahkemeleridir. Dolayısıyla anayasa mahkemesi
kararları verildikleri anda kesiııleşirler. Artık bu kararlara karşı ne bir başka or-
gan nezdinde, ne de anayasa mahkemesi nezdinde bir başvuruda bulunulabilir.
486 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
123. Saralı
Verstraelen, "The Temporal Limitation of Judicial Decisions: The Need for Flexibility Versus the
Quest for Uniformity", Gemıan LawJourııal, Vol. 14 No. 09, 2013, s.1692 (s.1687-1730).
124. Mauro Cappelletti ve William Cohen, Comparative Coııstitutioııal Law, Indianapolis, New York, The
Bobbs-Merril Company, 1979, s.99.
125. Ibid.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 487
nın Resmi Gazetede yayımlandığı günü izleyen gün yürürlükten kalkar. Ro-
manya Anayasasına (m.147) göre, iptal edilen kanun hükümleri, iptal kararının
yayınlanmasından itibaren 45 gün sonra yürürlükten kalkar.
127. Apriori denetimde, anayasa mahkemesi ret kararı vermiş ise, kanun devlet başkam tarafın
dan ısdar edilir ve yürürlüğe girer. Dolayısıyla bu tür denetimde ret kararı, devlet başkanına
kanunun ısdar etme yetkisini kazandırmaktadır.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 489
129. Baki Kuru, Ramazan Arslan ve Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, Ankara, Yetkin, 14. Baskı, 2002, s.798.
BÖLÜM 19: ANAYASA YARGISI 491
Bir Örnek: Türkiye'de 28 Eylül 2006 tarih ve 5548 sayılı kanun ile Kamu Denetçiliği
Kurumu kurulmuştu. Ancak bu Kanun, Anayasa Mahkemesi tarafından 25 Aralık 2008 tarih
ve E.2006/140, K.2008/185 sayılı karar ile iptal edilmiştir. Bunun üzerine tali kurucu ikti-
dar, 12 Eylül 2010 tarihli halkoylaması ile onaylanan 5982 sayılı Anayasa değişikliğiyle
Kamu Denetçiliği Kurumunu kurmuştur (Anayasa, m.74).
Böylece anayasa mahkemesinin kararlarının bağlayıcılığı her halükarda ta-
li kurucu iktidar tarafından anayasa değişikliği usulüyle aşılabilmektedir.
Anayasa Mahkemesi kararlarının tali kurucu iktidarı da bağlaması gerekti-
ği yolundaki düşünceler, anayasacılık fikriyle bağdaşmaz. Zira bu fikir, siyası
iktidara mutlak değil, nispi sınırlar getirilmesini öngörür. Anayasacılık fikrine
göre, temel hak ve hürriyetler gibi belli alanlarda çoğuııluk tek başına kural
492 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
DAHA FAZLASI İÇİN: Burada 56 sayfa boyunca işlenen" Anayasa Yargısı" konusu, Anayasa
Hukukunun Genel Teorisi isimli kitabımızda 149 sayfa boyunca işlenmektedir (op. cit., c.II, s.695-844).
Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakılabilir. ■
BİBLİYOGRAFYA
ABADAN (Yavuz), Amme Hukuku ve Devlet Nazari- ATILGAN (Gökhan), "Diyalektik Bir Anayasa ince-
yeleri, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1952. lemesi için Çerçeve Girişimi", Ankara Üniversi-
ACAR (Ali), "'De-constitutionalism' in Turkey?", tesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 70,
/•CONnect: 8/og of the lnternational Journal of No. 1, 2015, s.65-11 o.
Constitutional Law, 19 Mayıs 2016, AUBY (Jean-Marie) ve Roland Drago, Traite de
http://www.iconnectblog.com/ contentieux administratif, Paris, LGDJ, 2. Baskı,
2016/05/deconstitutionalism-in-turkey/. 1975, c.l.
ADALET BAKANLIOI, "Hakimler ve Savcılar Yüksek AUST (Anthony), Handbook of lnternational Law,
Kurulu Örnekleri", http://www.abgm.adalet. Cambridge, Cambridge University Press, 2005.
gov.tr/pdf/yyk.pdf (16.8.201 O). AUTEXIER (Christian), lntroduction au droit public
AKBAY (Muvaffak), Umumf Amme Hukuku Dersleri, allemand, Paris, PUF, 1997.
Ankara, AÜHFYayınları, 4. Baskı, 1961, c.l. BARENDT (Eric), lntroduction to Constitutional Law,
AKILLIOOLU (Tekin), insan Hakları I: Kavrap, Kay- Oxford, Oxford University Press, 1998.
naklar ve Koruma Sistemleri, Ankara, AUSBF BARNETT (Hilaire A.), Constitutional and Adminis-
insan Hakları Merkezı Yayınları, 1995. trative Law, London, Routledge-Cavendish Pub-
AKIN (ilhan F.), Kamu Hukuku, lstanbul, Beta, 5. lishing Ltd., 7. Baskı, 2008.
Baskı, 1987. BARTHELEMY (Joseph) ve Paul Duez, Traite de
AKIN (ilhan F.), Temel Hak ve Hürriyetler, lstanbul, droit constitutionnel, Paris, Dalloz, 2. Baskı, 1933.
IÜHF Yayınları, 1971. BAŞGIL (Ali Fuat), Esas Teşkilat Hukuku: Türkiye
AKINTÜRK (Turgut) ve Derya Ateş Karaman, Borç- Siyası Rejimi ve Anayasa Prensipleri (Cilt 1, Fa-
lar Hukuku, lstanbul, Beta, 17. B., 2011. sikül 1), lstanbul, Baha Matbaası, 1960.
AKiPEK (ilhan), Devletler Hukuku, Ankara, Başnur BAŞLAR (Kemal), "Anayasa Yargısında Yeniden
Matbaası, Üçüncü Bası, (1966?], ikinci Kitap. Yapılanma", Demokrasi Platformu, Yıl 1, Sayı 2,
ALIEFENDIOOLU (Yılmaz), "Türk Anayasa Yargı Bahar 2005, 87-112. s.91 vd. (www.anayasa.
sında iptal Davası ve itiraz Yolu", Anayasa Yar- gen.tr/baslar-yenidenyapilanma.htm)
gısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, BAŞLAR (Kemal), "Uluslararası Antlaşmaların
1984 (Cilt 1), s.101-137. Onaylanması, Üstünlüğü ve Denetimi ,9zerine",
ALIEFENDIOOLU (Yılmaz), Anayasa Yargısı ve Milletlerarası Hukuk ve Mi/letlerarası Ozel Hu-
Türk Anayasa Mahkemesi, Ankara, Yetkin, 1996. kuk Bülteni: Prof. Dr. Sevin Toluner'e Armağan,
ANAYURT (Ömer), Avrupa insan Hakları Hukukun- Cilt 24, Sayı 1-2, Yıl 2004 (www.anayasa.
da Kişisel Başvuru Yolu, Ankara, Seçkin, 2004. gen.tr/baslar-90nciMadde.pdf).
ANAYURT (Ömer), Türk Anayasa Hukukunda Top- BASTID (Paul), Le Gouvernement d'assemblee,
lanma Hürriyeti, lstanbul, Kazancı, 1998. Paris, Cujas, 1956.
ARDANT (Philippe), lnstitutions politiques et droit BATTELLI (Maurice), Les institutions de democratie
constitutionnel, Paris, LGDJ, 17. Baskı, 2005. directe en droit suisse et compare moderne, Pa-
ARDANT (Philippe), lnstitutions politiques et droit ris, Sirey, 1933.
constitutionnel, Paris, LGDJ, 6. B, 1994. (Ardan!, BEGUIN (Jean-Claude), Le contrôle de la constitu-
op.cit., s.) şeklindeki atıflar bu baskıyadır.). tionnalite des lois en Republique federale d'Al-
ARMAOAN (Servet), Anayasa Mahkememizde Ka- lemagne, Paris, Economica, 1982.
zar Murakabe Sistemi, lstanbul, IÜHF Y.,1967. BERGEL (Jean-Louis), Theorie generale du droit,
ARSEL (ilhan), Anayasa Hukuku: Demokrasi, Anka- Paris, Dalloz, 3. Baskı, 1999.
ra, Doğuş Matbaacılık, 1964. BERKi (Ali Himmet) (Haz.), Mecelle-i Ahkam-ı Adli-
ye, Ankara, BTHAE Yayınları, 1059, s.21.
494 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
BERKi (Ali Himmet), Hukuk Mantığı ve Tefsir, Anka- COHEN-JONATHAN (Gerard), La Convention euro-
ra, Güney Matbaacılık, 1948. peenne des droits de l'homme, Paris, Economi-
BiLGE (Necip), Hukuk Başlangıcı, Ankara, Turhan, 1983. ca, Presses universitaires d'Aix-Marseille, 1989.
BISCARETTI Dl RUFFIA (Paolo) ve Stefan Rozma- CONAC (Gerard), "Regime presidentiel", in Olivier
ryn, La constitution comme loi fondamentale Duhamel ve Yves Meny, Dictionnaire
dans fes Etats de l'Europe occidentale et dans constitutionnel, Paris, PUF, 1992, s.888-901.
fes Etats socialistes, Paris L.G.D.J., Torino, Li- CONSTANTINESCO (Vlad) ve Stephane Pierre-
breria Scientifica, 1966. Caps, Droit constitutionnel, Paris, Presses Uni-
BLONDEL (Jean), Comparative Government, versitaires de France, Themis droit public, 2004.
London, New York, Prentice Hali, 2. B., 1995. CORRADO (Michael Louis), Comparative Constitu-
BOUVIER (John), A Law Dictionary, Philadelphia, tional Review: Cases and Materials, Caroline
Childs & Petersons, 6. Baskı, 1856, Academic Press, 2005.
(http://books.google.com.tr). COTTERET (Jean-Marie) ve Claud Emeri, Seçim
BRADLEY (Anthony W.) ve Keith D. Ewing, Sistemleri, Çev. Ahmet Katil, lstanbul, iletişim, 1991.
Constitutional and Administrative Law, Landon, CUNHA (Paulo Ferreira da), Traite de droit constitu-
Longman, 13. Baskı, 2002. tionnel, Paris, Buenos Books lnternational, 2010.
BROWNLIE {lan), Principles of Public lnternational CURRIE (David), The Constitution of the Federal
Law, Oxford, Oxford University Press, 4. B., 1996. Republic of Germany, Chicago ve Landon, The
BRUN (Henri) ve Guy Tremblay, Droit constitution- University of Chicago Press, 1994.
nel, Quebec, Les editions Yvon Blais ine., 1982. DAHL (Robert A.), Polyarchy: Participation and Op-
BURDEAU (Georges), Essai d'une theorie de la re- position, New Haven, Yale University Press, 1971.
vision des lois constitutionnelles en droit fran- DEBBASCH (Charles) et al., Droit constitutionnel et
çais, (These, Faculte de droit de Paris), Paris, institutions politiques, Paris, Economica, 3.
Macon, 1930. Baskı, 1990. ("Debbasch et al., op. cit., s." şek
BURDEAU (Georges), HAMON (Francis) ve lindeki atıflar bu baskıyadır).
TROPER (Michel), Droit constitutionnel, Paris, DEBBASCH (Charles) et al., Droit constitutionnel et
L.G.D.J., 23. Baskı, 1993. institutions politiques, Paris, Economica, 4. B, 2001.
BURDEAU (Georges), Traite de science politique, DELPEREE (Francis), Le droit constitutionnel de la
Paris, L.G.D.J., 3. Baskı, 1983, c.lV. Belgique, Bruxelles, Bruylant, 2000.
CADART (Jacques), lnstitutions politiques et droit DEMİR (Fevzi), Anayasa Hukukuna Giriş, lzmir, Ba-
constitutionnel, Paris, Economica, 3. B., 1990. rış Yayınları, 5. Baskı. 1998, s.159.
CADOUX (Charles), Droit constitutionnel et institu- DERELi (Esen), ABD ve Fransa Siyasal Sistemleri,
tions politiques, Paris, Cujas, 3.B., 1988, 2 Cilt. lstanbul, Der Yayınları, 1998.
CAPPELLETTI (Mauro) ve William Cohen, DEVELLIOĞLU (Ferit), Osmanlıca-Türkçe Ansiklo-
Comparative Constitutional Law, lndianapolis, pedik Lugat, Ankara, Aydın Kitabevi, 1984.
New York, The Bobbs-Merrils Company, 1989. DICEY (Albert Venn), lntroduction to the Study ofthe
CARRE DE MALBERG (Raymond), Contribution iı Law ofthe Constitution, 10. Baskı, 1959, {ilk Baskı:
la theorie generale de l'Etat, Paris, Sirey, Cilt 1: 1885) (www.constitution.org/cmt/avd/law_con.htm).
1920; Cilt il: 1922. DINH (Nguyen Quoc), Patrick Daillier ve Alain Pel-
CARREAU (Dominique), Droit international, Paris, let, Droit international public, Paris, L.G.D.J., 4.
Pedone, 3. Baskı, 1991. Baskı, 1992.
CELIER (Charles), lntroduction iı la science politique, DOEHRING (Kari), Genel Devlet Kuramı (Genel
Fascicule 1, Les cours de droit, Paris, 1950-51. Kamu Hukuku), (Çev.: Ahmet Mumcu), lstanbul,
CHAGNOLLAUD (Dominique), Droit constitutionnel inkılap, 2002.
contemporain, Paris, Sirey, 1999. {"Chagnollaud, DÖNER (Ayhan), insan Haklarının Uluslararası
op. cit., s." şeklindeki atıflar bu baskıyadır). Alanda Korunması ve Avrupa Sistemi, Ankara,
CHAGNOLLAUD (Dominique), Droit constitutionnel Seçkin, 2003.
contemporain, Paris, Armand Colin, 4. Baskı, DORSEN (Narman), Michel Rosenfeld, Andras Sajo
2004, c.l. ve Susanne Baer (Eds.), Comparative Constitu-
CHANTEBOUT (Bernard), Droit constitutionnel et tionalism; Cases and Materials, St. Paul, MN,
science politique, Paris, Armand Calin, 11. Bas- Thomson-West, 2003.
kı, 1994. ("Chantebout, op. cit., s." şeklindeki DUGUIT (Leon), Manuel de droit constitutionnel, Pa-
atıflar bu baskı yadır). ris, Anciennes Maisons Thorin et Fontemoing,
CHANTEBOUT (Bernard), Droit constitutionnel, Pa- 4. Baskı, 1923.
ris, Armand Calin, 22. Baskı 2005. DUGUIT (Leon), Traite de droit constitutionnel, Pa-
CHEVALLAZ (G.A.), Le gouvernement des Suisses, ris, Ancienne Librairie Fontemoing, (2. Baskı:
Lausanne, Ed. de l'Aire, 1989. 1921-1925; 3. Baskı, Cilt 1: 1927; Cilt 111928).
CHRIMES (S. B.), English Constitutional History, DUHAMEL (Olivier) ve MENY (Yves), (der.),
Landon, Oxford University Press, 1953. Dictionnaire constitutionnel, Paris, PUF, 1992.
COHENDET (Marie-Anne), Droit constitutionnel, Pa- DUVERGER (Maurice), "Regime semi-presidentiel",
ris, Montchrestien, 2. Baskı, 2002. in Duhamel ve Meny, op. cit., s.901-904.
BİBLİYOGRAFYA 495
DUVERGER (Maurice), Droit constitutionnel et insti- FLEINER (Thomas), Alexander Misic ve Nicele
tutions politiques, Paris, PUF, 1962, c.1. Töpperwein, Swiss Constitutional Law, The
EDIS (Seyfullah), Medenf Hukuka Giriş ve Başlan Hague, Kluwer Law lnternational (Berne,
gıç Hükümleri, Ankara, AÜHF Yayınları, 1983. Staempfli Publishers), 2005.
ELSTER (Jon), "Forces and Mechanisms in the FOSTER (Nigel) ve Satish Sule, German Legal
Constitution-Making Process", Duke Law System and Laws, Oxford ve New York, Oxford
Journal, Vol. 45, No. 2 (Nov., 1995), s.364-396) University Press, 2003.
EMERI {Claude), "Elections et referandums", in GABRIEL (A.), Dictionnaire Latin-Français, Paris,
Madeleine Gravitz ve Jean Leca, Traite de Hatier, 1960.
science politique, Paris, PUF, 1985, Cilt 2, GARNER (Bryan A.) (Ed.), Black's Law Dictionary,
s.334-345. St. Paul, Minn., West Group, 7. B., 1999.
ERDOĞAN (Mustafa), Anayasa Hukuku, Ankara, GAUDEMENT (P.), "Les 'Landsgemeinde', survi-
Orion, 4. Baskı, 2007. vance de la democratie directe", Pouvoirs,
ERDOĞAN (Mustafa), Anayasal Demokrasi, Anka- 1989, no 51, s.127-137.
ra, Siyasal Kitabevi, 3. Baskı, 1999. GAUDEMET (Paul Marie), Le pouvoir executif dans
ERDOĞAN (Mustafa), insan Hakları, Ankara, Orion, fes pays occidentaux, Paris, Editions
2007. Montchrestiens, 1966.
EREN (Abdurrahman) ve Alesker Aleskerli (der.), GEMALMAZ (Mehmet Semih), Olağanüstü Rejim
Yeni Anayasalar: Bağımsız Devletler Topluluğu Standartları, lstanbul, Beta, 1994.
ve Baltık Cumhuriyetleri, Ankara, TIKA, 2005. GICQUEL (Jean), "Parlementarisme rationalise", in
EREN (Fikret), Borçlar Hukuku: Genel Hükümler, ls- Duhamel ve Meny, op. cit., s.695-696.
tanbul, Beta, 5. Baskı, 1998, c.l. GICQUEL (Jean), "Regime parlementaire" in
ERGÜDER (Üstün), Seçim Sistemleri ve Türk De- Duhamel ve Meny, op. cit., s.886-888.
mokrasisi, lstanbul, Boğaziçi Ü. Yayını, 1982. GICQUEL (Jean), Droit constitutionnel et institutions
EROĞUL (Cem), Anayasayı Değiştirme Sorunu: Bir politiques, Paris, Montchrestien, Onaltıncı Bas-
Mukayeseli Hukuk incelemesi, Ankara, AÜSBF kı, 1999.
Yayınları, 1974. GÖÇER (Mahmut), Hukuk ve insan Haklarının Ulus-
EROĞUL (Cem), Çağdaş Devlet Düzenleri, Ankara, lararası Korunması, Ankara, Seçkin, 2002.
imaj Yayınları, Ankara, 1996. GÖLCÜKLÜ (Feyyaz) ve A. Şeref Gözübüyük, Av-
ESEN (Bülent Nuri), Anayasa Hukuku: Genel Esas- rupa insan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması,
lar, Ankara, Ayyıldız Matbaası, 1970. Ankara, Turhan Kitabevi, 3. Baskı, 2002.
ESEN (Selin), Karşılaştırmalı Hukukta ve Türkiye'de GOLDSWORTHY (Jeffrey), lnterpreting Constitu-
Olağanüstü Hal Rejimi, Ankara, Adalet, 2008. tions: A Comparative Study, Oxford, Oxford
ESMEIN (Adhemar), Elements de droit constitution- University Pres, 2006.
nel français et compare, Revue par Henry Ne- GÖZE (Ayferi), Siyasal Düşünceler ve Yönetimler,
zard, Paris, Recueil Sirey, Cilt 1, 1927, Cilt 11, 1928. lstanbul, Beta, 1986.
FABRE (Michel Henry), Principes republicains de GÖZLER (Kemal), Anayasa Hukukunun Genel Teo-
droit constitutionnel, Paris, LGDJ, 4. B., 1984. risi, Bursa, Ekin, 2011, 2 Cilt.
FAVOREU (Louis) et al., Droit constitutionnel, Paris, GÖZLER (Kemal), Anayasa Hukukunun Metodoloji-
Dalloz, 1998. ("Favoreu, op. cit., s." şeklindeki si, Bursa, Ekin, 2. Baskı, 2000. <www.anayasa.
atıflar bu baskıyadır). gen.tr/metodoloji.htm>.
FAVOREU (Louis), et al., Droit constitutionnel, Pa- GÖZLER (Kemal), Anayasa Normlarının Geçerliliği
ris, Dalloz, 7. Baskı, 2004. Sorunu, Bursa, Ekin, 1999. <www. anaya-
FAVOREU (Louis) ve Lo"ic Philip, Les grandes sa.gen.tr/angecerliligi-intro.htm>.
decisions du Conseil constitutionnel, Paris, GÖZLER (Kemal), Elveda Anayasa: 16 Nisan
Sirey, 7. Baskı, 1993. 201 l'de Oylayacağımız Anayasa Değişikliği
FAVOREU (Louis), "Le droit constitutionnel, droit de Hakkında Eleştiriler, Bursa, Ekin, 2017.
la constitution et constitution de droit", Revue fran- GÖZLER (Kemal), Hukuka Giriş, Bursa, Ekin, 11.
çaise de droit constitutionnel, no 1, 1990, s.71-89. Baskı, 2014.
FAVOREU (Louis), "Propos d'un 'neo-constitution- GÖZLER (Kemal), Hukukun Genel Teorisine Giriş,
naliste"', in Jean Louis Seurin (sous la direction Ankara, US-A Yayıncılık, 1998.
de-) La constitutionnalisme aujourd'hui, Paris, GÖZLER (Kemal), Hukukun Genel Teorisine Giriş:
Economica, 1984, s.23-24. Hukuk Normlarının Geçerliliği ve Yorumu Soru-
FAVOREU (Louis), Les Cours constitutionnel/es, nu, Ankara, US-A Yayıncılık, 1998.
Paris, PUF, 1986. GÖZLER (Kemal), Judicial Review of Constitutional
FEYZIOĞLU (Turhan), Kanunların Anayasaya Uy- Amendments: A Comparative Study, Bursa, Ekin
gunluğunun Kazar Murakabesi, Ankara, AÜSBF Press, 2008, <www.anayasa.gen.tr/ jrca.htm>.
Yayınları, 1951. GÖZLER (Kemal), Kurucu iktidar, Bursa, Ekin, 1998
FISHER (Louis), American Constitutional Law, Dur- (2. Baskı, 2016) <www.anayasa.gen.tr/
ham, N.C., Carolina Academic Press, 5. B., 2003. kurucuiktidar. hlm>.
496 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
GÖZLER (Kemal), Le pouvoir de revision constitu- GÜRBÜZ (Yaşar), Anayasalar, lstanbul, Filiz, 1981.
tionnelle, Villeneuve d'Ascq, Presses universitaires GÜRIZ (Adnan), Hukuk Başlangıcı, Ankara, Siyasal
du Septentrion, 1997<www.anayasa.gen.tr/ Kitabevi, 6. Baskı, 1997.
these.htm>. GÜRIZ (Adnan), Hukuk Felsefesi, Ankara, AÜHF
GÖZLER (Kemal), Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Yayınları, 1985.
Bursa, Ekin, 18. Baskı, 2015. HAGUE (Rod), Martin Harrop ve Shaun Breslin,
GÖZLER (Kemal), Türk Anayasa Hukuku, Bursa, Comparative Government and Politics,
Ekin, 1999. Houndmills, Macmillan Press, 1998.
GÖZLER (Kemal) ve Gürsel Kaplan, idare Hukuku HAILBRONNER (Kay) ve Marcel Kau, "Constitu-
Dersleri, Bursa, Ekin, 16. Baskı, 2015. tional Law", in J. Zekoll ve M. Reinmann (Eds.),
GÖZLER (Kemal), "1982 Anayasası Hala Yürürlükte lntroduction to German Law, The Hague,
mi?: Anayasasızlaştırma Üzerine Bir Deneme", Kluwer Law lnternational, 2005, s.53-85.
www.anayasa.gen.tr/anayasasizlastirma.htm. HAKYEMEZ (Yusuf Şevki), "Çoğunlukçu Demokrasi
GÖZLER (Kemal), "Anayasa Yargısının Meşruluğu Anlayışı, Rousseau ve Türk Anayasaları Üze-
Sorunu", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler rindeki Etkisi", Ankara Üniversitesi Hukuk Fakül-
Fakültesi Dergisi, Cilt 61, Sayı 3, Temmuz-Eylül tesi Dergisi, Cilt 52, 2003, Sayı 4, s.69-92.
2006, s.131-166. HAKYEMEZ (Yusuf Şevki), ''Türkiye'de Statükoyu
GÖZLER (Kemal), "Halkoylamasının Değeri", Anka- Korumada Bir Can Simidi: 'Militan Demokrasi"',
ra Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1988, Türkiye Günlüğü, Bahar 2008, Sayı 93, s.40.
Cilt XL, Sayı 1-4, s.97-113. HAKYEMEZ (Yusuf Şevki), Militan Demokrasi Anla-
GÖZLER (Kemal), "Hukuk Açısından Monarşi ve yışı, Ankara, Seçkin, 2000.
Cumhuriyet Kavramlarının Tanımı Sorunu", An- HAKYEMEZ (Yusuf Şevki), Mutlak Monarşilerden
kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Der- Günümüze Egemenlik Kavramı, Ankara, Seç-
gisi, Cilt 54, 1999, Sayı 1, s.51-62. kin, 2004.
GÖZLER (Kemal), "Realist Yorum Teorisi ve HAMiLTON (Alexander), The Federalist No: 78,
Mekanist Anayasa Anlayışı", Anayasa Yargısı, http://www. constitution. org/fed/federa78. htm.
Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayını, 1998, Cilt HAMON (Francis) ve TROPER (Michel), Droit
15, s.207-249 (www.anayasa.gen.tr/yorum.htm).
constitutionnel, Paris, L.G.D.J., 31. B., 2009.
GÖZLER (Kemal), "Türkiye'de Hükümetlere Nasıl
HAURIOU (Maurice), Precis de droit constitution-
istikrar ve Etkinlik Kazandırılabilir? (Başkanlık
nel, Paris, Sirey, 2. Baskı, 1929, (Tıpkı Basım:
Sistemi ve Rasyonelleştirilmiş Parlamentarizm
C.N.R.S., Paris, 1965).
Üzerine bir Deneme)", Türkiye Günlüğü, Sayı
62, Eylül-Ekim 2000, s.25-47. HENNETTE-VAUCHEZ (Stephanie) ve Diane Ro-
<www .anayasa.gen.tr/istikrar.htm>. man, Droits de l'Homme et libertes fondamenta-
les, Paris, Dalloz, HyperCours, 2. Baskı, 2015.
GÖZPETE (Ece), "Çoğunlukçu Demokrasi Anlayışı
na Karşı Çoğulcu Demokrasi Modelleri: Norma- HERAUD (Guy), L'ordre juridique et le pouvoir origi-
tif Düzenleme Olanakları ve Bunun Sınırlılığı naire, (These, Faculte de droit de Toulouse),
Üzerine Bazı Düşünceler", Çoğulcu Demokrasi - Paris, Sirey, 1946.
Çoğunlukçu Demokrasi ikilemi ve insan Hakları, HOBBES (Thomas), Leviathan (1651) www.thomas-
Ankara, TBB Yayınları, 2010, s.130-173. hobbes.com/works/leviathan/.
GÖZTEPE (Ece), Anayasa Şikayeti, Ankara, AÜHF HOBBES (Thomas), Leviathan, Çev. Semih Lim,
Yayınları, 1998. Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, 1995.
GÖZÜBÜYÜK (A. Şeref), Anayasa Hukuku, Ankara, HOOD PHILIPS (Owen) ve Paul Jackson,
Turhan, 6. Baskı, 1998. Constitutional and Administrative Law, Landon,
GÖZÜBÜYÜK (A. Şeref), Hukuka Giriş ve Hukukun Sweet & Maxwell, 1987.
Temel Kavramları, Ankara, Turhan Kitabevi, INTERPRETATION "L'interpretation en droit", Archi-
Gözden Geçirilmiş 10. Bası, 1996. ves de la philosophie du droit, Cilt XVI 1, 1972,
GREWE (Constance) ve Helene Ruiz Fabri, Droit s.3-185.
constitutionnels europeens, Paris, PUF, 1995. JACKSON (Vicki C.) ve Mark Tushnet, Comparative
GRIDEL (Jean Pierre), Notions fondamentales de Constitutional Law, New York, Foundation
droit et droit français, Paris, Dalloz, 1992. Press, 1999.
GUILLAUME-HOFNUNG (Michele), Le referandum, JANIS (Mark W .), Richard S. Kay ve Anthony
Paris, PUF, 1987. Bradley, European Human Rights Law, Oxford,
GÜLMEZ (Mesut), Birleşmiş Milletler Sisteminde in- Oxford University Press, 2'nci Baskı, 2000.
san Haklarının Korunması, Ankara, TBB Yayın JEANNEAU (Benoit), Droit constitutionnel et institu-
ları, 2004. tions politiques, Paris, Dalloz, 8. Baskı, 1991
GÜNEŞ (Turan), Parlamenter Rejimin Bugünkü Ma- JELLINEK (Georg), L'Etat modern et son droit
nası ve işleyişi, lstanbul, IÜHF Yayını, 1956. (Traduction française par Georges Fardis), Pa-
GÜNEŞ (Turan), Türk Pozitif Hukukunda Yürütme ris, M. Giard & E. Briere, 1911, Cilt 1; 1913, Cilt ıı.
Organının Düzenleyici işlemleri, Ankara, KABOĞLU (lbrahim Ö.), Kolektif Özgürlükler, Diyar-
AÜSBF Yayınları, 1965. bakır, Dicle Ü. Hukuk Fak. Yay, 1989.
BİBLİYOGRAFYA 497
KABOĞLU (lbrahim Ö.), Özgürlük/er Hukuku, lstan- KURU (Baki), Ramazan Arslan ve Ejder Yılmaz,
bul, Ata Yayınları, 1993. Medeni Usul Hukuku, Ankara, Yetkin, 14. B.,
KABOĞLU (lbrahim), Anayasa Yargısı, Ankara, im- 2002, s. 798.
ge, 3. Baskı, 2000. KUZU (Burhan), Olağanüstü Hal Kavramı ve Türk
KALINOWSKI (Georges), "Philosophie et logique de Anayasa Hukukunda Olağanüstü Hal Rejimi, ls-
l'interpretation en droit", Archives de la philoso- tanbul, Kazancı, 1993.
phie du droit, 1972. KUZU (Burhan), Türk Anayasa Hukukunda Kanun
KANADOĞLU (O. Korkut), Anayasa Mahkemesi, ls- Hükmünde Kararnameler, lstanbul, Üçdal, 1985.
tanbul, Beta, 2004. KUZU (Burhan), Yürütme Organının Düzenleyici iş
KAPAN) (Münci), "Demokratik Teori Alanında Bazı lem Yapma Yetkisi ve Güçlendirilmesi Eğilimi,
Yeni Görüş ve., Tartışmalar", Prof. Dr. Bülent N. lstanbul, Filiz, 1987.
Esen'e Armağan, Ankara, Ankara Üniversitesi LAFERRIERE (Julien), Manuel de droit constitution-
Hukuk Fakültesi Yayınları, 1977. nel, Paris, Editions Domat-Montchrestien, 2.
KAPANI (Münci), icra Organı Karşısında Hakimlerin Baskı, 1947.
lstiklfıli, Ankara, AÜHF Yayınları, 1966. LANDAU (David), "Abusive Constitutionalism",
KAPANI (Münci), insan Haklarının Uluslararası Bo- University of California Davis Law Review, Cilt
yutları, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1987. 47, Sayı 1, 2013, s.189-260.
KAPAN) (Münci), Kamu Hürriyetleri, Ankara, AÜHF LANE (Jan-Erik), Constitutions and Political Theory,
Yayınları, 5. Baskı, 1981. Manchester, Manchester University Press, 1996.
KAPAN) (Münci), Politika Bilimine Giriş, Ankara, Bil- LAUBADERE (M. de), Cours de droit constitutionnel
gi Yayınevi, 1988. et d'institutions politiques, Les cours de droit,
KARAMUSTAFAOĞLU (Tunçer), Seçme Hakkının Paris, 1955-56.
Demokratik /Jkeleri, Ankara, Ankara Üniversitesi LAUVAUX (Philippe), "Les monarchies: inventaires
Hukuk Fakültesi Yayınları, 1970. des types", Pouvoirs, 1996, no 78, s.32.
KARAMUSTAFAOĞLU (Tunçer), Yasama Meclisleri- LA VROFF (Dmitri Georges), Le droit constitutionnel
ni Fesih Hakkı, Ankara, AÜHF Yayınları, 1982. de la Ve Republique, Paris, Dalloz, 1995.
KARAYALÇIN (Yaşar) ve Aynur Yongalık, Hukukda LECLERCQ (Claude), Droit constitutionnel et institu-
Öğretim-Kaynaklar-Metod: Problem Çözme, tions po/itiques, Paris, Litec, 8. Baskı, 1992.
Ankara, BTHAE Yayınları, 7. Baskı, 2008. LEFEBRE (Henri), Marksizm, Çev. Vedat Günyol,
KELSEN (Hans), "La garantie juridictionnelle de la Ankara, Alan Yayıncılık, 1986.
constitution: la justice constitutionnelle", Revue LIET-VEAUX (Georges), "La 'fraude ala constitu-
dudroitpublic, 1928, s.197-257. tion': essai d'une analyse juridique des revolu-
KELSEN (Hans), General Theory of Law and State, tions communautaires recentes", Revue du droit
(Çev. Anders Wedberg), Cambridge, Massa- public, 1943, s.116-150.
chusetts, Harvard University Press, 1946. LIJPHART (Arend), Çağdaş Demokrasiler(Çev.
KELSEN (Hans), Theorie generale des normes, Ergun Ozbudun ve Ersin Onulduran), Ankara,
(Traduit de l'Allemand par Olivier Beaud et Yetkin, Tarihsiz (1997).
Fabrice Malkani), PUF, 1996. LIJPHART (Arend), Democracies: Pattern of Majori-
KELSEN (Hans), Theorie pure du droit, ("Reine tarian and Consensus Government in Twenty-
Rechtslehre"nin 2'nci Baskısından Charles One Countries, New Haven, Yale University
Eisenmann Tarafından Yapılan Fransızca Çevi- Press, 1984
ri), Paris, Dalloz, 1962. LIJPHART (Arend), Patterns of Democracies: Gov-
KiLi (Suna) ve Şeref Gözübüyük, Türk Anayasa Me- ernment Forms and Performance in Thirty-Six
tinleri, Ankara, Türkiye iş Bankası Kültür Yayın Countries, New Haven, Yale University Press, 1999.
ları, 3. Baskı, 2006. LINZ (Juan), Totaliter ve Otoriter Rejimler, Çev.
KINDER-GEST (Patricia), Droit anglais, Paris, Ergun Özbudun, Ankara, Siyası ilimler Türk
LGDJ, 1993. Derneği Yayınları, Tarihsiz (1984).
KIRATLI (Metin), Anayasa Yargısında Somut Norm LOCKE (John), Hükümet Üzerine ikinci Deneme,
Denetimi: itiraz Yolu, Ankara, AÜSBF Y., 1966. (Çev.: Fahri Bakırcı), Ankara, Babil, 2004.
KOMMERS (Donald D.), The Constitutional Juris- LOCKE (John), The Second Treatise on Civil
prudence of the Federal Republic of Germany, Government (1690), http://www.constitution.
Durham, Duke University Press, 2. B. 1997. org/jl/2ndtreat. htm.
KUBALI (Hüseyin Nail), Anayasa Hukuku Dersleri, LONG (Marceau) et al., Les grands arrets de laju-
lstanbul, IÜHF Yayınları, 1971 risprudence administrative, Paris, Dalloz, 13.
KUNTER (Nurullah), Ceza Muhakemesi Hukuku, ls- Baskı, 2001
tanbul, Kazancı, 8. Baskı, 1986. LUCHAIRE (François), Le Conseil constitutionnel,
KURU (Baki), Hakim ve Savcıların Bağımsızlığı ve Paris, Economica, 1980.
Teminatı, Ankara, AÜHF Yayınları, 1966. MADIOT (Yves), Droits de l'homme, Paris, Masson,
1991.
498 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
MATHIEU (Bertrand) ve Michel Verpeaux, Droit NALBANT (Atilla), Üniter Devlet: Bölgeselleşmeden
constitutionnel, Paris, PUF, Coll. Droit fonda- Küreselleşmeye, lstanbul, Yapı Kredi Yay., 1997.
mental, 2004. NERHOT (Patrick) (ed.), Law, Interpretation and
MATHIOT (Andre), Le regime politique britannique, Reality, Dordrecht, Kluwer, 1990.
Paris, Armand Colin, 1955. NOWAK (John), ROTUNDA (Ronald D.) ve NOWAK
MAULIN (Eric), "Souverainete", in Denis Alland ve (John E.), Constitutional Law (Hornbook Se-
Stephane Rials (Ed.), Dictionnaire de la culture ries), St. Paul, Minn., West Publishing Co., 7.
juridique, Paris, PUF, 2003, s.1435. Baskı, 2004, 1652 s.
MAURER (Hartmut), Droit administratif allemand ODER (Bertil Emrah) ve KANADOĞLU (O. Korkut),
(Çev: Michel Fromont), Paris, L.G.D.J., 1994. Uygulamalı Anayasa Hukuku, lstanbul, Beta, 2.
MCNALL BURNS (Edward), Çağdaş Siyasal Dü- Baskı, 2008.
şünceler: 1850-1950, Çev. Alaeddin Şenel, An- OKANDAN (~_ecai Galip), "Devletin Beşer, Unsuru",
kara, Birey ve Toplum Yayınları, 1984. lstanbul Universitesi Hukuk Fakültesi Mecmua-
MENY (Yves), "Constitutionnalisme", in in Duhamel sı, Cilt 13, 1947, Sayı 4, s.1282-1326;
ve Meny, op. cit., s.212-213. OKANDAN (Recai Galip), Umumı Amme Hukuku,
MENY (Yves), "lnitiative populaire, referendum et lstanbul, IÜHF Yayınları, 1968.
recall dans les Etats americaines", Pouvoirs, OLIVA (Eric), Droit constitutionnel, Paris, Dalloz, 2004.
1978, no 7, s.107-113.) ONAR (Erdal), 1982 Anayasasında Anayasayı De-
MESTRE (Jean-Louis), "Les emplois initiaux du ğiştirme Sorunu, Ankara, 1993.
l'expression 'droit constitutionnel'", Revue fran- ONAR (Erdal), lsrail'in Kendine Özgü Bir Hükümet
çaise de droit constitutionnel, no 55, 2003, Sisteminden Eskisine Geri Dönüşü, Ankara, 2003.
s.451-472. ONAR (Erdal), Kanunların Anayasaya Uygunluğunun
METiN (Yüksel), Anayasanın Yorumlanması, Anka- Siyasal ve_ Yargısal D_ljinetimi ve Yargısal Denetim
ra, Asil Dağıtım, 2008. Alanında U/kemizde Oncüler, Ankara, 2003.
METİN (Yüksel), Ölçülülük ilkesi: Karşılaştırmalı Bir OPPENHEIMER (Franz), Devlet, Çev. Alaeddin Şe
Anayasa Hukuku incelemesi, Ankara, Seçkin, nel ve Yavuz Sabuncu, İstanbul, Kaynak, 1984.
2002. ÖZBUDUN (Ergun), Türk Anayasa Hukuku, Ankara,
MILACIC (Slobodan), Droit constitutionnel et Yetkin, 9. Baskı, 2008.
institutions politiques, Bordeaux, Librairie Mon- ÖZBUDUN (Ergun), 1921 Anayasası, Ankara,
taigne, (Cours polycopies), 1990-1991. AKDTYK Yayını, 1992.
MINON (Miguel Herrero de), "Monarchie et deve- ÖZBUDUN (Ergun), Parlamenter Rejimde Parla-
loppement democratique", Pouvoirs: Revue mentonun Hükümeti Murakabe Vasıtaları, Anka-
d'etudes constitutionnelles et politiques, 1996, ra, AÜHF Yayınları, 1962.
no 78, s.7-23. ÖZBUDUN (Ergun) et al. (Haz.,) Prof. Dr. Bülent
MIRKINE-GUETZEVITCH (Boris), Hukuku Esasi- Nuri Esen'e Armağan, Ankara, Ankara Ü. Hukuk
ye'de Yeni Temayüller, Çev. Ali Rıza Türel, An- F. Yayınları, 1977.
kara, Türk Hukuk Kurumu Yayınları, 1938. ÖZBUDUN (Ergun) ve Yılmaz Aliefendioğlu, "Türki-
MIRKINE-GUETZEVITCH (Boris), Les nouve/Ies ye Raporu", in Anayasa Yargısı (Avrupa Anaya-
tendances du droit constitutionnel, Paris, LGDJ, sa Mahkemeleri Konferansı: 27 Nisan 1987,
2. Baskı, 1936. Lizbon), Ankara, AYM Yayınları, 1988, s.198.
MONTESQ\:)IEU, "lngiltere'nin Esas Teşkilatı", Çev. ÖZBUDUN (Ergun), "Cumhurbaşkanı Seçimi ve
Mükbil Ozyörük, Siyasal Bilgiler Okulu Dergisi, Anayasa", Zaman, 17 Ocak 2007.
Cilt il, 1947, Sayı 1-2, s.75-83. ÖZBUDUN (Ergun), "Parlamento Kararları ve Ya-
MONTESQUIEU, De l'esprit des lois, (Fransızca sama Meclislerinin lçtüzükleri", Ankara Üniversi-
aslı http://gallica. bnf.fr/ark:/12148/bpt6k70671 k) tesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 36, Sayı 1-4,
MONTESQUIEU, Kanunların Ruhu, Çev. Fehmi 1979, s.3-26.
Baldaş Ankara, Milli Eğitim Basımevi, Cilt 1: ÖZÇELIK (Selçuk), Esas Teşkilat Hukuku Dersleri,
1963; Cilt il: 1965. Birinci Cilt: Umumı Esaslar, lstanbul, 1.0. Hukuk
MORSCHER (Siegbert), "La hierarchie des normes Fakültesi Yayınları, 1982.
constitutionnelles et sa fonction dans la ÖZDEK (Yasemin), Avrupa insan Hakları Hukuku ve
protection des droits fondamentaux" (Çev.: Türkiye, Ankara, TODAIE, 2004.
Ulrike Steir\horst), Annuaire international de jus- PACTET (Pierre) ve Ferdinand Melin-Soucramanien,
tice constitutionnelle, 1990, Cilt VI, s.25-60. Droit constitutionnel, Paris, Armand Colin, 24.
MUMCU (Ahmet), insan Hakları ve Kamu Özgürlük- Baskı, 2005.
leri, Ankara, Savaş, 1994. PACTET (Pierre), lnstitutions politiques-Droit
MURPHY (Walter F.) ve Joseph Tanenhaus (Ed.), constitutionne/, Paris, Masson, Onbirinci
Comparative Constitutional Law: Cases and Com- Baskı, 1992. ("Pactet, op. cit., s." şeklindeki atıf
mentaries, New York, St. Martin's Press, 1977. lar bu baskıyadır).
MYERS (R.), Parliaments and Estates in Europe to PASQUIER (Claude du), Introduction a la theorie
1789, London, Harcourt Brace Javanovich, 1975. generale et a la philosophie du droit, Neuchatel,
Delauchaux & Niestle S.A., 3. Baskı, 1948.
BİBLİYOGRAFYA 499
PAZARCI (Hüseyin), Uluslararası Hukuk Dersleri, SABUNCU (Yavuz), Anayasaya Giriş, Ankara, imaj,
Ankara, Turhan Kitabevi, Birinci Kitap, 7. Baskı, 11. Baskı, 2005.
1998 (Pazarcı, op.cit., c.l); ikinci Kitap, 5. Baskı, SAĞLAM (Fazıl), Temel Hakların Sınırlanması ve
1998 (Pazarcı, op.cit., c.11). Özü, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1982.
PERELMAN (Chaım), Logique juridique: nouvefle SAN (Coşkun), Anayasa Değişiklikleri ve Anayasa
rhetorique, Paris, Dalloz, 1976. Gelişmeleri, AITIA Yayını, Ankara, 1974.
PINON (Stephane), "Le 'nouveau droit conslitution- SARAÇ (Tahsin), Büyük Fransızca-Türkçe Sözlük,
a
nel' travers les ages", Vlfe Congres français lstanbul, Adam Yayınları, 3. Baskı, 1990.
de droit constitutionnel, 27 septembre 2008, SARICA (Murat), Siyasi Düşünce Tarihi, lstanbul,
www.droitconstitutionnel.org/congresPa- Gerçek Yayınevi, 1983.
rislcomC2/Pinon TXT.pdf. SARTORI (Giovanni), "Constitutionnalism: A
PONTIER (Marie), "La republique", Recueil Dalloz Preliminary Discussion", American Political
Sirey, 1992, 31e Cahier, Chronique, XLVIII, Science Review, Vol. 56, 1962, s.853-862.
s.239-246. SARTORI (Giovonni), Karşılaştırmalı Anayasa Mü-
POZEN (David E.), "Constitutional Bad Faith", hendisliği, Çev. Ergun Özbudun, Ankara, Yet-
Harvard Law Review, Cilt 129, Sayı 4, Şubat kin, 1997.
2016, s.884-955. SCHMITT (Cari), Theorie de la Constitution, Çev.
PRELOT (Marcel) ve Jean Boulouis, lnstitutions po- Lilyane Deroche, Paris, P.U.F., "Leviathan", 1993.
litiques et droit constitutionne/, Paris, Dalloz, 11. SEViNÇ (Murat), "Anayasanın Başlangıç ilkeleri",
Baskı, 1990. ("Prelot ve Boulouis, op. cit., s." Ece Göztepe ve Aykut Çelebi, Demokratik Ana-
şeklindeki atıflar bu baskıyadır). yasa, lstanbul, Metis, 2012, s.62-90.
PRELOT (Marcel), lnstitutions politiques et droit SEZER (Abdullah), Seçim Barajları, lstanbul, Legal,
constitutionnel, Paris, Dalloz, 3. Baskı, 1963. 2014.
PUNNET (R.M.), British Government and Politics, SIEYES (Emmanuel), ''Tiers Etat Nedir?" (Çev. S.
Cambridge, Gower, 4. Baskı, 1985. Derbil), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
QUERMONNE (Jean-Louis), "Le referendum: essai Dergisi, CiltVIII, 1951, Sayı 1-2, s.126-207.
de typologie prospective", Revue du droit public, SIEYES (Emmanuel), Qu'est-ce que le Tıers Etat,
1985, s.577-589. chapitre V, Edition critique avec une introduc-
RENAN (Emesi), Qu'est-ce qu'une nation, Paris, tion et des notes par Roberto Zapperi, Geneve,
1882, s.29 (http://agora.qc.ca/reftext.nsf/ Documents/ Librairie Droz, 1970.
Nation-- Quest-ce_quune_nation_par_Ernest_Renan).
SMITH (S. A. de) ve Rodney Brazier, Constitutional
RENAN (Emesi), "Millet Nedir", (Çev: Kadir and Administrative Law, London, Penguin
Koçdemir), Türkiye Günlüğü, Sayı 99, Güz Books, 6. Baskı, 1989.
2009, s.182-193.
STEPHENS (Otis H.) ve John M. Scheb il, Ameri-
RIALS (Stephane), "Reflexions sur la notion de cou- can Constitutional Law, Belmont, Thomson-
a
tume constitutionnelle: propos du dixieme an-
West, 2003.
niversaire du referendum de 1969", La Revue
SUISSE: "La Suisse", Pouvoirs, no 43, 1987.
administrative, juillet 1979, s.265.
SZOBO (Nick), "lnterpreting Power: The Principle of
ROBERT (Jacques), "L'aventure referendaire", Re-
Least Authority", http://szabo.best.vwh.net/
cueil Daffoz Sirey, 1984, 41 e Cahier, Chronique
interpretingpower.html
XL, s.241-252.
TANILLI (Server), Anayasalar ve Siyasal Belgeler,
ROBERT (Jacques), Libertes publiques et droits de
lstanbul, Cem Yayınları, 1976.
/'hommes, Paris, Montchrestien, 1988.
ŞENEL (Alaaddin), Siyasal Düşünceler Tarihi, Anka-
ROHR (Jean), "Suisse", in Duhamel ve Meny, op.
ra, Teori Yayınları, 1985.
cit., s.1004-1005.
TANÖR (Bülent) ve Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 Ana-
ROUSSEAU (Charles), Droit international public,
yasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, lstanbul,
Paris, Sirey, 1970, Cilt 1.
YKY Yayınları, 2. Baskı, 2002.
ROUSSEAU (Dominique), Droit du contentieux
TANÖR (Bülent), Türkiye'nin insan Hakları Sorunu,
constitutionnel, Paris, Montchrestien, 2. B., 1992.
lstanbul, BDS Yayını, 1990.
ROUSSEAU (Jean-Jacques), Discours sur l'origine
TERRE (François), /ntroduction generale au droit,
et fes fondements de l'inegalite parmi fes
Paris, Dalloz, 6. Baskı, 2003.
hommes, (http://un2sg4.unige.ch/athena/
TEZCAN (Durmuş), Mustafa Ruhan Erdem ve Oğuz
rousseau/jjrjneg.html).
Sancakdar, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi
ROUSSEAU (Jean-Jacques), insanlar Arasındaki
ışığında Türkiye'nin insan Hakları Sorunu, An-
Eşitsizliğin Kaynağı, Çev. Rasih Nuri ileri, lstan-
kara, Seçkin, 2002.
bul, Say Yayınları, 1986.
TEZIÇ (Erdoğan), "Kanunların Anayasaya Uygunlu-
ROUSSEAU (Jean-Jacques), Le contrat social,
ğunun Esas Açısından Denetimi," Anayasa
1762 http://un2sg4.unige.ch/athena/rousseau/
Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları,
jjr_cont.html. (1762)
1986, Cilt 2, s.21-38.
ROUSSEAU (Jean-Jacques), Toplum Sözleşmesi,
Çev. Vedat Günyol, lstanbul, Adam, 1982.
500 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİTABI)
TEZIÇ (Erdoğan), "Parlamento Kararı ve Kanun", ULUŞAHiN (Nur), Anayasal Bir Tercih Olarak Baş
Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi kanlık Sistemi, Ankara, Yetkin, 1999.
Yayınları, 1989, Cilt 5, s.121-130. ÜNAL (Şeref), Anayasa Hukuku Açısından Mahke-
TEZIÇ (Erdoğan), Anayasa Hukuku, lstanbul, Beta, melerin Bağımsızlığı ve Hakimlik Teminatı, An-
13. Baskı, 2009. kara, TBMM Kültür ve Sanat Kurulu Yayınları,
TEZIÇ (Erdoğan), Seçim Sistemleri, İstanbul, Filiz Tarihsiz (1994).
Kitabevi, 1967. ÜNAL (Şeref), Temel Hak ve Özgürlükler ve insan
TEZIÇ (Erdoğan), Türkiye'de 1961 Anayasasına Hakları Hukuku, Ankara, Yetkin, 1997.
Göre Kanun Kavramı, lstanbul, IÜHF Yayınları, UYGUN (Oktay), "Demokrasilerde Çoğunlukçu ve
1972, s.11-21. Çoğulcu Demokrasi Modelleri", Çoğulcu Demok-
THAYER (James Bradley), "The Origin and Scope rasi - Çoğunlukçu Demokrasi ikilemi ve insan Hak-
of the American Doctrine of Constitutional Law", ları Toplantısı (Kamu Hukukçuları Platformu Top-
Harvard Law Review, Vol. 7, No. 3 (Oct. 25, lantısı), Ankara, TBB Yayınları, 2010, s.19-22.
- Yetkilerini Sayma, 208 Görüşme (Anayasa Yargısında), 466 Hukuk Dışılık, 106
Federe Vatandaşlık, 196, 201 Görüşme (Deliberation ), 354, 355 Hukuk Dogmatiğini, 26
Felsefi Açı, 25 Görüşme, 482 Hukuk Genel Teorisi, 26
Felsefi Yaklaşım, 25 Göstermelik Demokrasiler, 261 Hukuk Kuralı, 47
Feodalite, 405 Gözübüyük, 43 Hukuk Kuralları Arasında Çatışma
Ferdi Haklar, 409 Gramatikal Yorum, 87 Çözme Kuralları, 99
Ferdi Hürriyetler, 403 Graııd Duke, 362 Hukuk Yaratıcı Olay, 82
Ferdiyetçi Doktrin, 408 Great aııd Model Parliameııt, 332 Hukuki Anayasa Anlayışı, 1O1
Ferman, 107 Grotius, 219 Hukuki İşlem, 350
Ferrare Üniversitesi, 35 Gruııdrecht, 402 Hukuki Kişilik, 137
Fesih Tehdidi Altında Güvenoyu, 256 Guizot, 35 Hukuki Yaklaşım, 26
Fesih, 13 7, 246 Güçleştirici Veto, 128,355 Hukukflik Denetiıni, 4 74
Fetret, 176 Gündem, 344 Hukuk-u Esasiye, 21
Filadelfiya Konvansiyonu, 111 Gür (Refik), 427 Hukukun Diğer Dallarının
Finlandiya, 362, 363, 365 Gür, 443 Anayasallaşması, 33
Foedus, 198 Güvensizlik Oyu, 248, 254 Huntington, 71
Fonksiyonel Anlamda Yargı, 385 Habeas Corpus Acı, 335 Hükumet Sistemleri, 217-257
Fonksiyonel Federalizm, 213 Hagenbach-Bischoff Formülü, 324 Hükumet, 368-370
Fontain ofjustice, 382 Hak, 401, 402 Hüküm Fıkrası, 483
Franklin, 339 Hakemler (Arbitres), 390 Hüküm (AİHM), 436
Fransa, 363, 365 Hakiki Birlik, 183, 190 Hükümdar (Moııarch), 173, 362
Fransız Anayasa Konseyi, 445 Hakim Kanunun Ağzıdır, 85 Hükümet Darbesi, 104
Fransız Devriıni, 111 Hakim Kavranu, 393, 394 Hükümet Dışı Kuruluşlar, 420
Fransız Tipi Kurucu Meclis, 111 Hakim, 386-390 Hürriyet Asıldır, 395
Fraııde iı la constitııtioıı, 79 Hakimler Hükumeti, 475 Hürriyet Asıldır, 409
Freedom Hoııse, 261 Hakimler Yüksek Kurullları, 391 Hürriyet Karinesi, 97, 409
Frenler ve Dengeler ( Clıecks Aııd Hakimlerin Atanması, 397 Hürriyet, 400,401
Balaııces) Sisteıni, 237 Hakimlerin Bağımsızlığı, 395 Hürriyetçi (Liberal) Anlayış, 409
Friedrich, 213 Hakimlerin Kanun Koyucuya İtaat, Hürriyet-Hak Ayrınu, 402
Garantisıne, 73 93 Hürriyetin Monizıni, 413
Garantisi anayasa, 73 Hakimlerin Normatif İdeolojisi, 93 Hürriyetlerin Bütünlüğü, 413
Gasp, 147 Hakimlerin Özlük İşleri, 397 Hybrid regiınes, 261
Geciktirici Veto, 62, 127, 356 Hakimlik Teıninatı, 396 Illiberal deınocracies, 261
Geçerli Oylar, 126 Hakkın Özü, 423 Iınpeachmeııt, 235
Geçınişe Yönelik Etki, 486 Hak-Seçmenlik, 169,311 Instruıneııt of Govemıneııt, 335
Geleceğe Yönelik Etki, 486 Hakyemez (Yusuf Şevki), 266, 267 Interpretatio cessaı in claris, 93
Geleneksel Anayasa, 52 Halk Egemenliği Teorisi, 110, 169 Irk Ayrımcılığı, 430
Genel Baraj, 326 Halk Teşebbüsü, 170, 293 Irk Birliği, 156
Genel Hükümler, 65 Halk Vetosu, 170,293 Irka Bağlı Oy, 305
Genel İrade, 154, 263 Halk, 167 Isdar, 354, 355
Genel Kural, 90 Halkoylaması, 60, 170 Ius Saııgııiııis (Kan Esası), 158
Genel Mahkeme Sisteıni, 448 Haınilton, 478 Ius Soli (Toprak Esası, 158
Genel Oy İlkesi, 168, 302 Hanedan Tükenmesi, 179 İbni Haldun, 146
Genel Vali (Govenıor-Geııeral), 362 Hauriou, 35, 181 İcraı Güç (Force executoire), 383
Genel Vekalet, 286 Hava Sahası, 161 İç Egemenlik, 164
Genel Yetki (Competeııce de droit Hazırlık Çalışmaları, 87 İç Egemenlikteki Değişmeler, 140
commuıı), 98, 98, 208, 426,442,446 Hazine v. Kurt Davası, 443 İç Geçerlilik, 78
Gens (Geniş Aile, Sülale), 143 Helvetya Konfederasyonu, 192 İç Hukuk Yollarım Tüketme, 434
Gerçek Anayasa, 73 Heraklitos, 146 İç Koruma (THH'lerin), 428
Gerçek Birlik, 190 Hereditary Peers, 341 İç Yapı (Parlamentoların), 343
Gerçek Özgürlük, 409 Herkese İhtiyacına Göre, 149 İçişlerinde Bağımsızdır, 204
Gerekçe, 483 Herkesin Herkesle Savaşı (Bel/um İçişlerine Karışmama İlkesi, 163
Gereklilik İlkesi, 421 Oınniııın Coııtra Oınnes, 152 İçtihadı: Anayasa Hukuku, 39
Gerrymaııderiııg, 315 Hesap Sorulabilirlilik, 239 İçtihadı:lik, 38
Giyotin, 257 Hesapverirlik, 262 İçtüzük, 343
Gizli Oy, 309,310 Hıristiyanlık, 404 İdare Hukuku, 31
Glarus, 274 Hoadly, 85 İdare, 186
Goııvemeıııeııt d'Assemblee, 170 Hobbes, 151 İdari Başvuru Yolu, 429
Govemor-General, 362 Holliııgswortlı v. Virginia, 467 İdari Fonksiyon, 346, 347
Gönüllü İltihak veya Eınilme, 137 Hoıno lıomiııi lııpus, 152 İdari Vesayet, 189
Görev Süresi, 363 Homojenlik İlkesi, 244 İddia-Tespit-Müeyyide, 347
Görev-Seçmenlik, 167, 311 House of Comınons, 332 İhlal Hükmü, 435
Görünüşte Anayasalar, 73 Hukuk Boşluğu, 104 İhtilaf, 386
DİZİN 507
Kral Saltanat Sürer, Ama Yönetmez, Machi velli, 13 3 Modern Otoriterizm, 261
179 Maddi Anayasa Hukuku, 39 Monark, 173
Kral, Krallar, 173,361,362,364, Maddi Anlamda Anayasa, 49 Monarşi Çeşitleri, 173
366,367,368,372 Maddi Anlamda Kanun, 354 Monarşi, 172, 173, 180
Kralın Cezaı Sorumsuzluğu, 364 Maddi Geçerlilik Anlayışı, 7 4 Monarşi, 173-180
Kralın Şahsının Dokunulmaz .. , 364 Maddi Kriter (Devlet Fonksiyon- Monarşik Usuller, 107
Kralın Şahsının Kutsal Olması, 364 larını Ayırmada), 345, 379 Monarşilerde Devlet Başkanları, 362,
Kraliçe, 362 Maddi Kriterin Eleştirisi, 347 364, 366, 367, 368, 372
Kraliyet Ailesi, 175 Maddi Sınırlar, 118 Monarşilerin Değeri, 179
Kralların Hukuki Sorumsuzluğu, 365 Magna Carta Libertatum, 109,331 Monicagate, 236
Kriz Hali, 378 Magııııın Concilium, 252, 330 Monist Anlayış, 78
Kubalı, 42 Mahalli İdareler, 188 Monist, 360
Kural-İşlem, 345 Mahfuz Alan, 356 Monokameralizm, 336
Kurucu İktidar - Kurulmuş İktidarlar Mahkeme Kavramı, 392 Montesquieu, 85, 93, 219
Ayrımı, 103 Maistre, 166 Mueller, Jan-Werner, 263
Kurucu İktidar, 102-132 Malı Teminat, 397 Muhalefet Şerhi, 484
Kurucu Meclis, 112 Manevi Unsur, 80 Muhalefetin İktidar Olma Şansı, 260
Kurucu Referandum, 110, 112 Mantıki Yorum Metodu, 88 Muhatapları (THH), 416
Kurulmuş İktidar, 103 Marbury v. Madison, 444,449,451 Mutlak (İki-Turlu) Çoğunluk, 315
Kurumsal Anayasa Hukuku, 39 Marksist Demokrasi Anlayışı, 267 Mutlak Demokrasi, 262
Kutuplaşma, 251 Marksist Devlet Teorisi, 148 Mutlak Monarşi, 174, 223
Kuvvet ve Mücadele Teorisi, 146 Marksist Özgürlük Anlayışı, 409 Mutlak Monarşilerden Sınırlı
Kuvvetler Ayrılığı Sistemleri, 230 Marshall, 451 Monarşilere Geçiş, 108
Kuvvetler Ayrılığı Teorisi, 217- Marsilius Patavinus, 144, 405 Mutlak Primogenitur, 176
223 Masumluk Karinesi, 411 Mutlak Veto, 62, 128, 355
Kuvvetler Birliği Sistemleri, 223 Materyalizm, 148 Mücadeleci Demokrasi, 266
Kuvvetlerin İşbirliği, 242 Mecburi Halkoylaması, 128 Müdahaleci Görüşler, 142
Kültürel ve Etnik Bölünmüşlük, 212 Mecburi Oy, 168,310,311 Müeyyide, 48
Laferriere, 35, 82 Mecburi Referandum, 291 Mülkı (Ülkesel, Yersel), 193,204
Lafzi Yorum Metodu, 87 Meclis Hükumeti Sistemi, 225-228 Münhasır Ekonomik Bölge, 161
Laiklik, 66 Meclis, 329 Münhasır Yetkiler, 209
Liinder Vatandaşlığı, 201 Meclisin Sürekliliği, 226 Münhasır Yetkiler-Ortak Yetkiler,
Liinder, 200 Medenı Haklar, 403 209
Landsgeıneinde, 274 Mefhum-u Muhalefet, 91 Mürekkep Devlet, 189
Lane, 182 Mekanist Anayasa Anlayışı, 101 Müzakere, 482
Landau, David, 73 Mektupla Oy, 309 Myers v. United States, 361
Latran Andlaşması, 160 melez rejimler, 261 Naip Prens, 178
Law Lords, 255 Menfaat, 401 Naiplik, 178
Le. roi regne, mais ne gouvenıe pas, 179 Merkezi Devlet, 199 Napoleon Bonaparte, 113, 293
Leviatlıan, 152 Merkezi İdare, 187 National Prohibition Cases, 467
Levitsky, Steven, 262 Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı, Necessitas non habet /egem, 409
Lewinsky, 236 187 Negatif Liste, 425
Lex posterior derogat legi priori, 99 Merkezi Tipte Anayasa Yargısı, 454 Negatif Statü Hakları, 411
Lex specialis derogat /egi generali, 99 Mesaj, 236 Nemo aliquaın parteın recıe
Lex sııperior derogat legi inferiori,99, 433 Mesleki Oy, 308 intelligere potest... , 89
Liberal Anlayış, 409 Meşruti Monarşi, 17 4 Nemo iudex in sua causa, 387
Liberal Görüş, 142 Metek,404 New England, 276
Lijphart, 182,213,259, 261,267,338 Metin (Yüksel), 404 Nispı Çoğunluk, 344
Norm-Hürriyetler, 414 Özel Mahkeme Sistemi, 454 Protectio tra/ıit subjectionem, 159
Normlar Hiyerarşisi, 51 Özerk Bölge, 215 Providansiyel İlahı Hukuk Doktrini,
Norveç-İsveç Birliği, 191 Özerk Düzenleme Yetkisi, 376,377 166
Numerus Clausus Sayma, 91 Özerk Kararname Çıkarma Yetkisi, 376 Pseudo-coııstitutioıı, s. 73
O'Donnell, Guillermo, 262 Özgül Güvenceler, 418,422 Pseudo deıııocracies, 261
Obiter Dictum, 483 Özgürleştirme (Liberatioıı), 409 Pufendorf, 407
Objektif Millet Anlayışı, 156 Özgürlük (Liberte'), 409 Quaındiu se bene gesseriııt, 390
Objektif Sınırlar, 420 Özgürlük, 400,401 Quebec, 214
Olağan Dönemlerde THH Pacta Suııt Servaııda İlkesi, 468 Qui potest maius, potest miııus, 92
Sınırlandırılması Sistemi, 420 Padovalı Marsilius, 406 Quiııqueııııat, 363
Olağanüstü Yönetim Usfilleri, 378- Paııaclıage, 325 Quorumfordecisioııs, 125
384 Papalık, 160 Quorum for ıııeetiııg, 126
Olağanüstü Hal, 410 Parilmentonun Feshi, 125 Quonım, 344
Oligarşinin Demir Kanunu, 228 Parlamenter Bağışıklıklar, 342 Raportör Hakim, 481
Ombudsman, 429 Parlamenter Cumhuriyetlerde Cezai Rasyonelleştirilmiş Parlamenta-
Oımıis potestas a deo, 165 Sorumsuzluk, 365 rizm, 255-227
Onay Referandumu, 291 Parlamenter Hükumet Sistemi, Ratio Decidendi, 483
Onay Safhası, 127 242-257 Ratio Decidendi-Obiter Dictum, 467
Onay, 354 -Ortaya Çıkışı, 251 Re muare mai, 177
Ondördüncü Louis, 137, 140 -Yürütme Organı, 361 Realist Yorum Teorisi, 100
Oııe maıı, oııe vote, 305 Parlamento İçtüzükleri, 468 Reca//, 170, 296
Ope legis, 176 Parlamento Kararları, 469 Referandum, 170, 289
Open Door, 77 Parlamento Üyeliği, 340-342 Renan, 157, 158
Opiııio Seriatiııı, 484 Parlamentolar, 252, 329-345 Renner, 213
Oppenheimer, 146 -Çalışma Düzeni, 343
Res Judicata, 386
Optimal Katılık Derecesi, 63 -Görev ve Yetkileri, 358
Res Publica, 133, 180
-İç Yapısı, 342, 343
Orange Prensi Williarn ın, 179 Residual Powers, 98, 208
-Yapısı (Tek-İki Meclisli), 336
Oranlılık İlkesi, 422 Resmi Dil, 185
Parlamentonun Devamlılığı, 344
Organik Anlamda Yargı, 390 Resmi Din, 66
Parlamentonun Egemenliği, 313
Organik Kriter, 388 Resmi Kaynaklar, 1
Parlamentonun İkiye Bölünmesi, 332
Organik Kritere Göre Yargı Ret Kararı (AYM), 485
Parlamentoyu Toplantıya Çağırma, 366
Fonksiyonu, 388 Roi est ınort, vive le roi, 177
Partes poteııtiales summi imperii, 219
Organizmacı Teori, 145 Romieu,409
Origiııal iııteııt, 88
Partly free, 261
Rossi, 35
Petitioıı of Rig/ıts, 55, 334
Orta Çağda İnsan Hakları, 404 Rousseau, 110, 153-154,169,
Platon, 145
Ortak Yetkiler, 209 263,277
Plebisit, 113, 292
Otantik Yorum, 85 Rousseau-Polonya, 379
Plebisiter Diktatörlükler, 224
Otomatik İntikal, 177 Royal Asseııt, 333
Plessy v. Fergusoıı, 115
Otoriter Diktatörlükler, 225 Ruh (Anayasanın), 79
Poliarşi, 259
Oturum, 343 Ruhsat, 419
Oy Hakkı, 298-315 Polis, 133
Rüşt Yaşı, 177
Populisııı, 263
-Bireyselliği, 307 Sadakat, 159
-Eşitliği, 305
Popülist Rejimler, 263
Saf Demokrasi, 273
-Genelliği, 302
Portekiz Anayasa Mahkemesi, 446
Saf Temsili Demokrasi, 279
-İlkeleri, 302 Portekiz, 362
Saflık, 28
-Kişiselliği, 308 Potestas stricte interpretatur, 97
Sağlam, 421
-Şartları, 300 Powers Are Narrow... , 97,410
Sahipsiz Toprak Parçası, 136
Oy Vermenin Niteliği, 311 Pozen, David E., 79
Sahte anayasa, 73
Oy, 299 Pozitif Liste, 426
Saint-Lague Formülü, 324
Oydaşmacı Demokrasi, 271 Pozitif Statü Haklan, 411
Salik Kanunu, 176
Oylama, 299 Praeter Coııstitutioııem Teamüller,
Salt Çoğunluk, 363
Ölçü Normlar, 470 81
Salt veya Mutlak Çoğunluk, 344
Ölçülülük İlkesi, 421 Presıımptioıı of Liberty, 97
Sartori, Giovanni, 73
Ön Denetim, 480 Prezidansiyalizm, 231
Savaş Esiri, 159
Ön Referandum, 290 Primogenitur, 175
Savaş Hali, 381
Önceden Bilinebilirlilik, 239, 250 Primus inler pares, 369
Sayılınış Yetkiler, 98, 208
Öncelik, 92 Priııciple of Least Aut/ıority, 97,410
Scalia, 87
Öneri, 354 Principle of Most Rig/ıts, 97,410
Scrutton, 409
Önleyici Denetim, 457 Privy Council, 333, 369
Seans, 343
Örneklendirici Liste, 41 O Pro Futııro Etki, 486
Secuııduın Constitııtioııeın Teamüller,
Özbudun, 43, 94, 356 Pro Praeterito Etki, 486
82
Özçelik, 42 Program Haklar, 414
Secunduın Coııstitutioııem, 357
Özel Hukuk, 32 Proletarya Diktatörlüğü, 150
Secıındıım Legem, 357,375,376,377
Özel Kaynaklar, 1 Proleterya Devrimi, 149
510 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI: DERS KİTABI
Seçilme Yeterliliği, 341, 362 Sofistler, 146 Taraflar Arasında (İnter Partes)
Seçim Barajları, 326 Sote Corporation, 252 Bağlayıcılık, 488
Seçim Çevresi Barajı, 326 Somut Norm Denetimi, 460 T arihl Y aklaşırn, 25
Seçim Çevresi Düzeyinde Nispı Sonraki Referandum, 290 Tarihi Yorum, 87
Temsil, 321 Sosyal Demokrat Görüş, 142 Tarihsel Materyalizm, 148
Seçim Çevresi, 315 Sosyal Devlet, 142 Tasanlı Teşebbüs, 294
Seçim Kotası, 321 Sosyal Oy, 308 Tasarısız Teşebbüs, 294
Seçim Rüştü, 300 Sosyal Sözleşme Hipotezi, 407 Tasdikı Referandum, 291
Seçim Sistemleri, 316-327 Sosyal Sözleşme Teorisi, 151-154, Tasrih Mukabelesinde Delalete İtibar
Seçim Uyuşmazlıklan, 313-314 169, 277, 407 Yoktur, 93
-Siyasal Çözümü Sistemi, 313 Sosyalist Görüş, 142 Taşra Teşkilatı, 187
-Yargısal Çözümü Sistemi, 314 Sosyalist Toplum, 149 Tazminat, 435
Seçimin Samimiliği, 312 Sosyolojik Federalizm, 213 Teamül, 80
Seçimler Serbest Olmalıdır, 260 Sosyolojik Yaklaşım, 25 Teamülı Anayasa, 52, 53
Seçimler, 298-328 Soyut Norm Denetimi, 443 Tek Başına Bir Makam (Corporatioıı
Seçimlere Katılmama, 311 Sözde Demokrasiler, 261 Sole), 370
Seçimlerin Serbestliği İlkesi, 312 Sözleşmenin Kapsamı (AİHS), 431 Tek Dereceli Seçim, 306
Seçimli Monarşiler, 179 Speaker, 56, 81, 332 Tek Devlet, 184
Seçimsel Demokrasiler, 261 Spesifik (Özgül) Güvenceler, 415 Tek Yargıç Düzeni, 433
Seçme Hakkı, 299 Spesifik Güvenceler, 400 Tek-Başlı, 241
Seçme Yetkisi, 362 SSCB, 151,230,283 Tek-Başlılık, 231
Seçmen Listesi, 301 Stare Decisis, 449 Tek-İsimli İki-Turlu Çoğunluk
Seçmenin Bağımsızlığı, 312 Statııs Naturae, 406 Sistemi, 318
Self-Determinasyon Hakkı, 159 Statııte Law, 55 Tek-İsimli Tek-Turlu Çoğunluk
Semantik anayasa, 73 Statııte, 333 Sistemi, 316
Semi-Salic Law, 176 Statııto Albertiııo, 59 Teklif Safhası, 123
Semi democracies, 261 Statııtory Powers, 377 Teklif Yetkisi, 123
Senato, 237 Stoacılık, 404 Tek-Meclisi ve İki-Meclisli
Senatör, 340 Strasbourg Okulu, 36 Parlamentolar, 336-338
Seniorat Sistemi, 176 Su Sahası, 161 Tek-Meclislilik, 336
Septennat, 363 Suçlandırma, 235 Tekrar Seçilebilirlilik, 363
Serbest Oy, 312 Suistimalci anayasacılık, 73 Tek-Turlu Çoğunluk Sistemi, 316
Serbestlik U sfilü, 418 Summa potestas, 164 Teleolojik Metod, 89
Serfler, 405 Sııperpositioıı, 199 Teleolojik Yorum, 89
Serinleme Süreleri, 256 Sııpreme Coıırt of the Uııited Temel Hak ve Hürriyetler, 400-436
Sert Kuvvetler Ayrılığı, 230 Kingdom, 255 - Arasında Hiyerarşi, 413
Servete Bağlı Oy, 303 Suudi Arabistan, 182 - Korunması, 428
Sezar' ın Hakkım Sezar' a, 405 Sübjektif Millet Anlayışı, 157 - Kullanılmasında Sistemler, 418
Sıfat-, arızada as/olan ademdir, 95 Süre Yasağı, 61 - Sımflandınlması, 411
Sıkıyönetim Hali, 381 Şahsı Birlik, 183, 190 - Sınırlanması, 419
Sıkıyönetim, 409 Şekil Denetimi (Ay. Yargısı), 473 - Süjeleri, 415
Sınıf Savaşımı, 148 Şeklı Anayasa - Gerçek Anayasa, 73
- Tarihsel Ve Düşünsel Gelişimi, 403
-Yükümlüleri, 416
Sınıflar (Ordres), 308 Şeklı Anlamda Anayasa, 49
Sınırlandırmanın Sınırlan, 419 Şekli Anlamda Kanun, 354
Temel Haklar (Die Gnmdrecht), 402
Sınırlı Demokrasi, 263 Şeklı Kriter, 348
Temel Hakların Dikey ve Yatay
Sınırlı Monarşi, 174 Tabiat Hali, 151, 406 Etkisi, 417
Sınırlı Oy, 168 Tabii Hak Doktrini, 406 Temel İlkeler (Anayasaların), 65
Sınırlılık, 420 Tabiı Hakim İlkesi, 395 Temel Kanun Tipi Anayasa, 110
Sınırsızlık, 106 Tabiı Hukuk Akımı , 406
Temel Kanun, 110
Si veııt le roi, si veııt la loi, 224 Tabii Senatörler, 341 Temsil Kavramı, 279
Sieyes, 103 Tacın İrtihali, 178 Temsil Olunan Kişi, 279
Sileni enim leges iııter anııa, 409 Tacın Otomatik İntikali, 177 Temsilci, 279,340
Simon de Montfort, 331 Taç (Crowıı), 252 Temsilci-Görevli Aynını, 280
Sistematik Yorum, 88 Taç Giyme Töreni (Coroııatioıı), 177 Temsilcilerin Azli (Recall), 168, 170,
Siyasal Bilim Yaklaşımı, 37 Tahkim, 4 7 5 295
Siyasal Denetim, 438 Tahkim, 491 Temsili Demokrasi, 168, 169, 278-
Siyasal Felsefe, 30 Talebin Gerekçesiyle Bağlı 289
Siyasal Kurumlar, 37 Olmamak, 483 Temsili Sistem, 110
Temsilı Vekalet Teorisi, 284
Siyaset Bilimi, 28 Taleple Bağlılık, 482
Siyası Parti Grupları, 343 Tali Kurucu İktidar, 114-130 Temsilsiz Vergi Olmaz, 303
Siyası Rüşt, 300, 301 Tam Demokrasi, 273 Teokratik Egemenlik Teorileri, 165
Siyası Sorumluluk, 364 Tam Nispı Temsil, 323 Tercihli Oy UsOlü, 325
SiyasıTarih, 30
Terra Nıılliııs, 136
DİZİN 511
Tı:;şı:l_ıl_ıüş Kııdrı:ti, 357 Ülkenin Bütünlüğü, 161, 185 Yasama Dokunulmazlığı, 342
Teşrii Başvuru Yolu, 429 Ülkenin Kısımlan, 160 Yasama Dönemi, 343
Teşrii Devir Yoluyla Düzenleyici Ülkenin Bütünlüğü İlkesi, 161 Yasama Fonksiyonu, 345-358
İşlem Yapma Yetkisi, 376 Üniter Devlet, 184-189 Yasama İşlemleri, 349-351
Teşrii: Devir, 376 Üniter Devlet-Bileşik Devlet Ayn- Yasama Kuvvetinin Zayıflaması, 222
Teşrii Komisyonlar, 343 ını, 184-196 Yasama Meclisi, 329
Teşrii Masuniyet, 342 Üretim Biçimleri, 148 Yasama Organı, 329-345
Teşrii Olmayan Komisyonlar, 343 Üst Meclis, 338 -Düzenleyici İşlemi, 352
Teşrif Referandum, 292 Üye Tam Sayısının Salt Çoğunluğu, -Yargı Organından Ayrılması, 329
Teşrii Tarih, 88 60, 126 -Yürütme Org. Aynlması, 329
Teşrii Zorunluluk Hali, 257 Vatandaş Haklan, 403 Yasama Referandumu, 292
Textzıalism, 87 Vatandaşın Sadakat, 159 Yasama Sorumsuzluğu, 342
Thomas Aquinas - İnsan Haklan, 405 Vatandaşlık, 158, 196,201, 300 Yasama Yetkisi, 356-359
Tiers Etat, l 03 Vattel,407 -Asliliği, 357
Toplantı Dönemi (Sessioıı), 344 Vede!, 36, 75, 76 -Devredilmezliği, 358
Toplantı Yetersayısı, 126,344 Vekalet, 281 -Genelliği, 356
Toplantılarını Erteleme, 366 Vekaletle Oy, 309 Yasamanın Güveni, 245
Toplantılarını Kapatma Hakkı, 366 Vekil-Kral, 178 Yaşama Hakkı, 411
Toplantıya Katılan Üye Sayısı, 126 Venedik Komisyonu, 3 Yatay Etki, 417
Topluluk Oyu, 308 Veraset Kurallan, 175 Yayım, 354
Toprak Esası, 158 Veraset, 172 Yazılı Anayasa, 52
Total Revisioıı, 116 Verbis standımı ubi nıılla ambiguitas, Yazısız Anayasa, 52
Totaliter Diktatörlük, 225 93 Yedek Üyeler, 482
Toulouse Okulu, 36 Veıfassımgsbesclıwerde, 461 Yedi Yıllık Sistem (Septeııııat), 363
Toute justice emaııe du roi, 224 Vergiye Bağlı Oy İlkesi, 303 Yeni Anayasa Hukuku, 38
Towıı Meetiııg, 276 Vergiye Muvafakat Silahı, 333 Yeni Kuşaklar Teorisi, 117
Trap-coııstitutioıı, 73 Verilmiş Yetki, 96, 98,208,443, 562 Yere! Yönetimler, 188
Travaııx preparatoires, 87 Veto, 144,236 Yerindelik Denetimi, 474
Tribii (Boy, Kabile, Aşiret), 143 Viyana Sözleşmesi, 77 Yeteneğe Bağlı Oy, 303
Troper, 101 Walpole, 253 Yeter Sayı (Quoıwıı), 363
Tunaya, 42 Watergate, 236 Yetki Bölüşümü Usulü, 208
Tutulmuş Adalet (Jzıstice Retenııe), Westminster Modeli Demokrasi, 268 Yetki Genişliği, 188
389 WilliamI, 330 Yetki Paylaşımı (Federalizmde),
Tuzak-anayasa, 73 Wilson, 144 197, 206, 208
Tüketici Liste, 41 O Wiııııer takes ali, 240 Yetki Uyuşmazlıkları, 210
Türk Anayasa Mahkemesi, 430 Witan, 330 Yetkiler Dar Yorumlanır, 97
Ulusal Artık Sistemi, 323 Witangemote, 330 Yorum, 84-101
Ulusal Baraj, 326 Wolff,407 -İlkeleri, 93-101
Ulusal Düzeyde Nispi Temsil, 320 World Romani Coııgress, 160 -Yöntemleri, 87-90
Uluslararası Hukuk Normlannın Ya Hep, Ya Hiç Oyunu, 240 -Mantık Kuralları, 90-93
Anayasaüstülüğü Sorunu, 76 Yabancılar, 424 Yumuşak Anayasa, 59
Uluslararası Hukuktan Doğan Yaklaşım Açılan, 25 Yumuşak Kuvvetler Ayrılığı Sistemi,
Yükümlülükler, 410 Yapıcı Güvensizlik Oyu, 256 242
Uluslararası Koruma (THH), 430 Yapısal Açıdan Yargı Organı, 391 Yunanistan, 363
United States v. Spragzıe, 467 Yaptınm, 48 Yüksek Çoğunluklu Merdiven, 383
Uri, 274 Yargı Fonksiyonu, 346, 378-385 Yüıiitme Fonksiyonu, 372-376
Usul-Füru (Direkt Soy) Sistemi, 175 Yargı Organı, 390-397 -Özellikleri, 374
Ut Singuli, 286 Yargıç Yapısı Anayasa, 55 -Yargı F.'dan Ayrılması, 373
Uydu Anteni (Parabol-Antenne) Yargılama Usulleri, 479 -Yasama F.'dan Ayrılması, 372
Karan, 418 Yargılama Yetkisi, 389 Yüıiitme, 359-378
Uydu Partiler, 260 Yargılama Yetkisi, 382 Yürütme İşlemi, 373
Uyuşmazlık (İhtilaf, Litige ), 386 Yargısal Başvuru Yolu, 429 Yürütme İşlemlerinin Türleri, 373
Uyuşmazlık Çözme, 386 Yan-Başkanlık Sistemi, 241-242, Yüıiitme Organı, 359-372
Uyuşmazlık Kavranu, 379 Yan Demokrasiler, 261 -Düzenleme Alanı, 375
Uzlaşmacı Demokrasi, 271 Yan-Doğrudan Demokrasi, 289- -Düzenleyici İşlemleri, 376
Uzun Parlamento, 334 296 -Yapısı, 360
Üç Değişik Geçerlilik Anlayışı, 73 Yan-Salik Kanunu, 176 Zaruret Hfili Teorisi, 380
Üç Unsur Teorisi, 133 Yanşan Yasama Yetkisi, 209 Zımni Güven, 256
Üçte İki Çoğunluk, 126 Yanşan Yetkiler, 209 Zımni İlga Doktrini, 116
Üçüncü Kuşak Haklar, 412 Yarışmacı Otoriterizm, 262 Zorlama Gücü, 195
Ülke Barajı, 326 Yasama, 329-358 Zorunlu Oy, 169
Ülke, 159-162 Yasama Bağdaşmazlığı, 341 Zorunlu Referandum, 291 111
Ülkenin Bölünmezliği, 185 Yasama Bağışıklığı, 342
512 ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI (DERS KİfABI)
I. ÖZGEÇMİŞ
1. Öğrenim
1983-1987 Lisans: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
1988-1990 Yüksek Lisans (Kamu Hukuku): Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
1990-1992 DEA (Kamu Hukuku): Bordeaux Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Fransa)
1992-1995 Doktora (Kamu Hukuku): Bordeaux Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Fransa)
2. Mesleki Çahşnıa
1988-1997 Araştırma Görevlisi: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku ABD
1997-2000 Yardımcı Doçent: IBudağ Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü Hukuk Bilimleri
2000-2004 Doçent: IBudağ Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü Hukuk Bilimleri ABD.
2004-2007 Doçent: Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi.
2007-2016 Profesör: Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi.
2016- Emekli
3. Ödüller
1. 1999 yılı Türk Sosyal Bilimler Derneği Genç Sosyal Bilimciler Birincilik Ödülü.
2. 2001 Yılı ODTÜ Mustafa N. Parlar Araştırma Teşvik Ödülü.
3. 2009 ve 2011 Yılı TÜBA Üniversite Ders Kitapları Telif Eser Ödülü.
il. YAYINLAR
A. KİTAPLARDAN SEÇKİ (Tam kitap listesine ve bazılarının tam metinlerine www.anayasa.gen.
tr/gozler.htm adresinden ·ulaşılabilir).
1. Kurucu İktidar, Bursa, Ekin, 2. Baskı, 2016, XVI+191 s.
2. Anayasa Hukukunun Metodolojisi, Bursa, Ekin, 2. Baskı, 1999, XVI+320 s.
3. Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukukf Rejimi, Bursa, Ekin, 2000, VI+300 s.
4. Devlet Başkanları, Bursa, Ekin, 2. Baskı, 2016, XVI+320 s.
5. Türk Anayasa Hukuku, Bursa, Ekin, 20018, 2. Baskı, XXXVIII+1274 s.
6. Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Ekin, 22. Baskı, 2018, XVI+496 s.
7. Türk Anayasa Hukukuna Giriş, Ekin, 13. Baskı, 2018, XXXII+368 s.
8. Anayasa Hukukuna Giriş, Bursa, Ekin, 27. Baskı, 2018, XVI+392 s.
9. Anayasa Hukukunun Genel Esaslarına Giriş, Bursa, Ekin, 10. Baskı, 2018, XVI+368 s.
10. Kısa Anaya Hukuku, Bursa, Ekin, 14. Baskı, 2018, XVI+256 s.
11. İdare Hukuku, Bursa, Ekin, 2009, 2 Cilt (3168 sayfa)
12. İdare Hukuku Dersleri, Bursa, Ekin, 20. Baskı, 2017, XVI+848 s.
13. İdare Hukukuna Giriş, Bursa, Ekin, 23. Baskı, 2017, XVI+392 s.
14. Hukuka Giriş, Bursa, Ekin, 14. Baskı, 2018, XVI+512 s.
15. Genel Hukuk Bilgisi, Bursa, Ekin, 18. Baskı, 2018, XVI+264 s.
16. Hukukun Temel Kavramları, Bursa, Ekin, 16. Baskı, 2018, XVI+352 s.
17. Devletin Genel Teorisi, Bursa, Ekin, 8. Baskı, 2017, XVI+384 s.
18. Türk Anayasa Hukuku Pratik Çalışmaları, Bursa, Ekin, 8. Baskı, 2018, XVI+400 s.
19. Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Bursa, Ekin, 2011, 2 Cilt, 2077 s.
20. İnsan Hakları Hukuku, Bursa, Ekin, 2017, XXIV+568 s.
21. İnsan Hakları Hukukuna Giriş, Bursa, Ekin, 2017, XVI+368 s.
22. Mahallf İdareler Hukuku, Bursa, Ekin, 2018, XVI+520 s.
21. Mahallf İdareler Hukukuna Giriş, Bursa, Ekin, 2018, XVI+352 s.
B. MAKALELER
60'tan Fazla Makale. Makalelerin listesine ve tam metinlerine www.anayasa.gen.tr/ gozler.htm adre-
sinden ulaşılabilir.
III. ALDIĞI ATIFLAR (Listeye www.anayasa.gen.tr/atiflar.htm'den ulaşılabilir)
Web of Science: Citing Articles: 75; Sum of the Times Cited: 83; h-index: 5
Google Scholar: Citations: 1640; h-index: 18; i lO-index: 33 (3l.l2.2017 İtibarıyla)