Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 329

KÜLTÜR ENDÜSTRĠSĠ BAĞLAMINDA NEW AGE

UYGULAMALARINDAN-ĠNANÇLARINDAN ASTROLOJĠNĠN
FACEBOOK DOLAYIMLI ĠÇERĠK ANALĠZĠ (2018-2019)

Gülenay Pınarbaşı
161153204

DOKTORA TEZĠ
İletişim Bilimleri Anabilim Dalı
İletişim Bilimleri Doktora Programı
Danışman: Prof. Dr.Gül Batuş

İstanbul
T.C. Maltepe Üniversitesi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Ekim, 2020
KÜLTÜR ENDÜSTRĠSĠ BAĞLAMINDA NEW AGE
UYGULAMALARINDAN-ĠNANÇLARINDAN ASTROLOJĠNĠN
FACEBOOK DOLAYIMLI ĠÇERĠK ANALĠZĠ (2018-2019)

Gülenay Pınarbaşı
161153204
Orcid 0000-0002-8758-287X

DOKTORA TEZĠ
İletişim Bilimleri Anabilim Dalı
İletişim Bilimleri Doktora Programı
Danışman: Prof. Dr.Gül Batuş

İstanbul
T.C. Maltepe Üniversitesi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Ekim, 2020
JÜRĠ VE ENSTĠTÜ ONAYI

ii
ETĠK ĠLKE VE KURALLARA UYUM BEYANI

iii
TEġEKKÜR

Yapılan bu tez çalışması ile bu alanda yapılabilecek diğer çalışma ve


araştırmalara, veri sağlamak sosyal medyalar ile bir daha üretilen kültüre ve
niteliklerine dikkat çekmek amacı güdülmüştür. Tez konusu seçerken bana araştırmak
istediğim konuyla ilgili pencere açan, fırsat veren, kendisine ne zaman danışsam
kıymetli zamanını ayırıp, elinden gelenden fazlasını sunan, güler yüzünü benden
esirgemeyen kıymetli danışman Hocam Prof. Dr. Gül Batuş‟a teşekkürü bir borç biliyor
ve şükranlarımı sunuyorum. Bilgilerinden ve fikirlerinden istifade ettiğim, danıştığım
her konuda yol gösteren, çok kıymetli Hocam Prof. Dr. Şeyma Güngör‟e, bugünlere
gelmemde çok büyük emekleri olan anneme, tezimi dikkatle okuyup hatalarımı
düzeltmem konusunda yardımları olan çok değerli arkadaşım Nuran Köse Çerçi‟ye,
tezimi yazarken moral ve desteklerini esirgemeyen eşime teşekkürlerimi ve
minnetlerimi sunarım.

Gülenay Pınarbaşı
Ekim, 2020

iv
ÖZ

KÜLTÜR ENDÜSTRĠSĠ BAĞLAMINDA NEW AGE


UYGULAMALARINDAN-ĠNANÇLARINDAN ASTROLOJĠNĠN
FACEBOOK DOLAYIMLI ĠÇERĠK ANALĠZĠ (2018-2019)

Gülenay Pınarbaşı
Doktora Tezi
İletişim Bilimleri Anabilim Dalı
İletişim Bilimleri Doktora Programı
Danışman: Prof. Dr. Gül Batuş
Maltepe Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2020
Kökeni 5000 yıl öncesine uzanan astroloji, alanda yapılan çalışmalarda bilim ile
bilimsel olmayanın orta noktasına konumlandırılmakta ve dini alt kültür, kültürel moda,
sözde bilim gibi tanımlama çabaları ile beraber kuramsal olarak Yeni Dini Hareketler‟in
alt basamağı New Age (yeniçağ) inanç ve uygulamaları içinde kabul edilmektedir. Eski
çağlara ait olan astroloji, modernitenin ortaya koyduğu seküler ve güvensiz bir alana
yönelik refleksle insanın anlam arayışına cevap görünümündedir. Ve modern insanın
kutsala ilişkin çıkmazında kaygı toplumunun ihtiyaçlarını karşılaması ve kaçış noktaları
aramasıyla da ilişki içindedir. Diğer yandan astroloji bugün, mistisizm ögeleri içinde bir
tüketim metaı gibi görünmektedir. Bireylerin manevi arayışına cevap olma iddiasını
taşıyan astroloji ile tüketimin nesnesi olan astroloji arasında çelişkili bir bağ mevcuttur.
Kitle iletişim araçları ve dijital mecralar bu çelişkili bağın gözlemlenebildiği önemli
alanlardır. “Kültür Endüstrisi Bağlamında New Age Uygulama-İnanışlarından
Astrolojinin Facebook Dolayımlı İçerik Analizi (2018-2019)” isimli tez çalışmamızın
konusu, kadim bir uygulama ve inanış olarak astrolojinin, kültür endüstrisi kuramı
bağlamında paylaşımlar üzerinden tespit edilip incelenmesi ve değerlendirilmesidir. Bu
kapsamda, 2018 ve 2019 tarih aralığındaki 12 ayda Facebook‟ta yayımlanmış astroloji
odaklı iletiler arasından yapılandırılmış anahtar kelimelerle seçilmiş 542 tane paylaşıma
içerik analizi uygulanmıştır. Malzeme, katılımcı gözlem, derinlemesine görüşme ile
desteklenmiş ve değerlendirilmiştir. Araştırmada amaçlanan, Facebook platformu
üzerinden geniş bir kitleye ulaşan astroloji ile kültür endüstrisi ilişkisine yönelik bir
anlama çabasıdır.
Anahtar Sözcükler: Astroloji, Facebook, İçerik analizi, Kültür endüstirisi, New Age.

v
ABSTRACT

FACEBOOK MEDIATED CONTENT ANALYSIS OF


ASTROLOGY, A PART OF NEW AGE BELIEFS AND
PRACTICES, WITHIN THE CONTEXT OF CULTURE INDUSTRY
(2018-2019)

Gülenay Pınarbaşı
PhD Thesis
Department of Communication Sciences
Communication Sciences Programme
Thesis Advisor: Prof, Gül Batuş
Maltepe University Graduate School, 2020

Astrology that dates back 5000 years is at the midpoint between scientific
and unscientific research. Attemps at defining it included religious sub culture, cultural
fashion and pseudo science; however, it is theoretically accepted as a part of New Age
beliefs and practices which is a subset of New Religious Movements. As a result of
secularity and insecurity created by modernity, ancient astrology appears to be the
answer to humanity's attempts to search for meaning. In regards to modern human's
dilemma with the concept of Holy, it plays a role in meeting the needs of an anxious
society looking for an escape. Today, on the other hand, astrology appears to be a
consumption meta within mysticism elements. There is a conflicting relationship
between Astrology that claims to be the answer of individuals seeking spirituality and
astrology which is the object of consumption. Mass media and digital media are
significant places where one can observe this conflicting relationship. The purpose of
our thesis that is named "Facebook Mediated Content Analysis of Astrology, A Part of
New Age Beliefs and Practices, Within the Context of Culture Industry(2018-2019)" is
to analyze and assess astrology, which is an ancient practice and belief, within the
context of culture industry hypothesis through social media posts. Within this scope,
among Facebook posts that were published in 12 months, between the dates of 2018 -
2019, we chose 542 posts that were keyword configured and practiced content analysis
on them. The research is supported with materials, participant observation and
comprehensive interviews. The purpose of this research is to understand the relationship
between astrology that reaches a wide audience through Facebook, and culture industry.

Keywords: Astrology, Content Analysis, Culture Industry, Facebook, New Age,

vi
ĠÇĠNDEKĠLER
JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAYI ........................................................................................... İİ
ETİK İLKE VE KURALLARA UYUM BEYANI ........................................................ İİİ
TEŞEKKÜR.................................................................................................................... İV
ÖZ .................................................................................................................................... V
ABSTRACT.................................................................................................................... Vİ
İÇİNDEKİLER ..............................................................................................................Vİİ
TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................... İX
ŞEKİLLER LİSTESİ ....................................................................................................... X
KISALTMALAR ......................................................................................................... Xİİİ
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. XİV
BÖLÜM 1. GİRİŞ............................................................................................................. 1
1.1. Problem ................................................................................................................. 8
1.2. Amaç ................................................................................................................... 12
1.3. Önem ................................................................................................................... 13
1.4. Varsayımlar ......................................................................................................... 16
1.5. Sınırlılıklar .......................................................................................................... 16
1.6. Tanımlar .............................................................................................................. 17
BÖLÜM 2. KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ KURAMI ........................................................... 61
2.1. Kültür Endüstrisi Kavramının Çerçevesi ............................................................ 61
2.2. Eleştirel Toplum Teorisi ..................................................................................... 69
2.3. Kültür Endüstrisi ve Astroloji ............................................................................. 71
BÖLÜM 3. YENİ DİNİ HAREKETLER VE NEW AGE ............................................. 79
3.1. Yeni Dini Hareketlerin Kavramsal Çerçevesi .................................................... 82
3.2. Yeni Dini Hareketler Bağlamında New Age ...................................................... 86
3.3. New Age Kavramına Çeşitli Yaklaşımlar .......................................................... 93
3.4. Dünyada New Age Hareketinin Ortaya Çıkış Nedenleri Ve Seyri ..................... 94
3.5. Türkiye‟de New Age Hareketinin Ortaya Çıkış Nedenleri Ve Seyri ............... 118
3.5.1. Modern Öncesi Geleneksel Mistik Yaklaşımlar ....................................... 119
3.5.2. Türkiye‟de New Age İnanış Ve Uygulamalarının Kurumsallaşma
Aşamaları ................................................................................................................. 123
3.5.3. Türkiye‟de New Age İnanç Ve Uygulamalara Yönelenlerin Profili ........ 135
3.6. New Age Ve Astroloji ...................................................................................... 138
3.6.1. Astrolojinin Etimolojisi, Terim Anlamı, Yaygın Anlamı ......................... 141
3.7. Astroloji Ve Astroloji Tarihi............................................................................. 142
3.7.1. Erken Dönem Astrolojisi (M.Ö 3000- M.Ö 400) ..................................... 144
3.7.2. Orta Dönem Astrolojisi (M.Ö 400- M.S) ................................................. 144
3.7.3. Modern Astroloji (17. Yy-) ....................................................................... 159
3.8. Astroloji Türleri ................................................................................................ 162
3.9. Astrolojiye Çeşitli Yaklaşımlar ........................................................................ 164
3.10. Astronomi İle Astroloji Arasındaki Fark .......................................................... 167
3.11. Astroloji İle Fal Arasındaki Fark ...................................................................... 168
3.12. Astroloji Karşıtı Görüşler ................................................................................. 169
3.13. Kitle İletişim Araçlarında Astroloji .................................................................. 170
3.13.1. Geleneksel Medyada Astroloji.................................................................. 172
3.13.2. Dijital Ortamlarda Astroloji ...................................................................... 178
BÖLÜM 4. YÖNTEM .................................................................................................. 183
4.1. Araştırma Modeli .............................................................................................. 183
4.2. Evren ve Örneklem ........................................................................................... 187

vii
4.3. Veriler Ve Toplanması...................................................................................... 189
4.4. Verilerin Çözümlenmesi Ve Yorumlanması..................................................... 190
BÖLÜM 5. BULGULAR VE YORUMLAR ............................................................... 195
5.1. Betimsel Bulgular ............................................................................................. 196
5.1.1. Facebook Ve Astroloji .............................................................................. 196
5.1.2. Facebook‟ta Yer Alan Astroloji Gruplarının İsimlerinin İncelenmesi ..... 201
5.1.3. Hesap Sahiplerinin İsimlerinin İncelenmesi ............................................. 202
5.1.4. Hesap Sahiplerinin Facebook'daki Sayfa Türünün İncelenmesi............... 204
5.1.5. Hesap Sahibinin Profilinin İncelenmesi ................................................... 206
5.1.6. İletinin Paylaşıldığı Ortamın İncelenmesi ................................................ 210
5.1.7. İletilerin Paylaşılma Zamanlamasının İncelenmesi .................................. 213
5.2. İçerik Analizi .................................................................................................... 215
5.2.1. Anahtar Kelimelerin İçerik Analizi .......................................................... 215
5.2.2. Kategorilerle İçerik Analizi ...................................................................... 223
5.3. Kategorilere Göre Çapraz Tablolar ...................................................................... 271
BÖLÜM 6. SONUÇ ..................................................................................................... 283
6.1. Özet ................................................................................................................... 283
6.2. Yargı ................................................................................................................. 283
6.3. Öneriler ............................................................................................................. 294
KAYNAKÇA................................................................................................................ 298

viii
TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 4.1 Araştırma Evrenini Belirlemede Kullanılan Anahtar Kelimeler (A-Z Dizimi)188
Tablo 5.1 Facebook‟ta Yer Alan Astroloji Grupları-Sayfaları ve Üye Sayıları
(25.02.2020 tarihi itibariyle) ......................................................................................... 198
Tablo 5.2. En çok takip edilen Astroloji Sayfaları (15.12.2019 tarihi itibariyle) ......... 200
Tablo 5.3 Çok Takip Edilen Astrologlar ve Takipçi Sayıları (15.12.2019 tarihi
itibariyle) ....................................................................................................................... 201
Tablo 5.4 Antik Sembolizm İçeren Profil İsimlerinden Örnekler ................................ 203
Tablo 5.5 Aylık Bazda İletilerin Tarihsel Dağılımı ...................................................... 215
Tablo 5.6 Aramalarda Bulunmayan Anahtar Kelimeler ............................................... 218
Tablo 5.7 İçerik Analizi Kategori Sıklık Tablosu......................................................... 270

ix
ġEKĠLLER LĠSTESĠ

Şekil 1.1. İbn Haldûn‟un Mukaddime adlı eserinin Ahmed Cevdet Paşa tercümesinde
yer alan zâyirçe-i âlem. ................................................................................................... 35
Şekil 1.2. Ms. 2 yy Mitra Boğayı kurban ediyor. Städtisches Müzesi, Wiesbaden,
Almanya. ......................................................................................................................... 46
Şekil 3.1. 12 Hayvanlı Yıllar ........................................................................................ 122
Şekil 3.2 Abbasi Dönemi Bağdat Mimarisi. ................................................................. 154
Şekil 3.3 Abbasi Dönemi Bağdat Mimarisi .................................................................. 155
Şekil 3.4 Biruni‟nin et-Tefhîm adlı eserinden iki sayfa. British Museum. ................... 157
Şekil 3.5 1990‟lı Yıllarda Devrin İlk Özel Televizyonunda 900‟lü Hatlar Üzerinden
Danışmanlık Yapılıyordu. ............................................................................................. 177
Şekil 3.6 Solar Fire Kurs Tanıtımı ................................................................................ 180
Şekil 4.1 Tez Kapsamında Uygulanan Araştırma Tekniklerinin İlişki Modeli ............ 184
Şekil 5.1 Grup İsim Türleri (N=63) .............................................................................. 201
Şekil 5.2 Hesap Sahiplerinin İsimlerinin Analizi (%) (N=542).................................... 202
Şekil 5.3 Din İstismarı İçeren Profil İsmine İleti Örneği .............................................. 204
Şekil 5.4 Ezoterik Süpermarkete İleti Örneği ............................................................... 205
Şekil 5.5 Hesap Sahiplerinin Facebook'daki Sayfa Türü (N=542) ............................... 205
Şekil 5.6 Hesap Sahibinin Profili (N=542) ................................................................... 207
Şekil 5.7 Din istismarı içeren profil ismine İleti Örneği ............................................... 209
Şekil 5.8 İletinin Paylaşıldığı Ortamın Dağılım Grafiği ............................................... 210
Şekil 5.9 Astrolojinin İlahi Olanla Bağ Kurmayı Kolaylaştırdığını İddia Eden Bir İleti
Örneği ........................................................................................................................... 212
Şekil 5.10 Aylık Bazda İletilerin Tarihsel Dağılımı ..................................................... 214
Şekil 5.11 Facebook İletilerindeki Anahtar Kelimelerin Tekrar Sayıları (Toplam 4213)217
Şekil 5.12 Aynı Anda Birden Çok Anahtar Kelime İçeren İleti Örneği ....................... 218
Şekil 5.13 Astrolojiyle İlgili Doğrudan/dolaylı Kelimeleri Kullanarak Yapay Ruhsal Bir
Evren Oluşturmaya Çalışan İleti Örneği ....................................................................... 220
Şekil 5.14 Coşkulu Kelimelerle Manevi Fakirleşmeye İleti Örneği ............................. 221
Şekil 5.15 Anlam Bütünlüğü Olmayan Bir İleti Örneği ............................................... 222
Şekil 5.16 İçerik Analizinin Kategorik Dağılımı (%) ................................................... 223
Şekil 5.17 Kurslar ve kampanyalara Örnek iletiler....................................................... 225
Şekil 5.18 Gizemli ve Kaygı Uyandıran Sözlerle İlgi Bekleyen Bir İleti Örneği ........ 226

x
Şekil 5.19 Astroloji Eğitimlerinin Derinleşmeden Metalaşmasına Örnek Bir İleti ...... 227
Şekil 5.20 İnanç Bağlamında Değerli Öğelerin Tüketimin Nesnesi Olarak Doğrudan
Satışa Sunulması, Metalaşması/Şeyleşmesi İleti Örneği .............................................. 230
Şekil 5.21 Antik Bilgilerle Gizemli Bir Algı Oluşturulması Yoluyla Metaılaşma Örnek
İleti ................................................................................................................................ 232
Şekil 5.22 Kavram Karmaşası Yoluyla Gizemli Bir Algı Oluşturan İleti Örneği ........ 234
Şekil 5.23 Astrolojik Kavramları Kullanarak Manipülasyon Yapan Bir İleti Örneği .. 234
Şekil 5.24 Antik Çağların Sembolizmi İle Bağ Kurmaya Örnek İleti .......................... 236
Şekil 5.25 New Age Uygulamalara Duyulan Meraka Cevap Olarak Şifa Vaadine İleti
Örneği ........................................................................................................................... 238
Şekil 5.26 Bireyselleşmiş Modern İnsana Uygun Mesajlar; Kişiye Özel Mistisizm İleti
Örneği ........................................................................................................................... 241
Şekil 5.27 Bireysel İlgilere İleti Örneği ........................................................................ 242
Şekil 5.28 Hayatın Anlam Arayışına Cevap Kodlu Örnek İleti ................................... 243
Şekil 5.29 Kaygıları ve Korkuları Besleyen Örnek İleti ............................................... 246
Şekil 5.30 Astrolojik Analizde Modern-Geleneksel Ayrımı İletisine Örnek ............... 249
Şekil 5.31 Astroloji Gruplarında Geleceğini Merak Eden Bir İleti Örneği .................. 250
Şekil 5.32 Astroloji Gruplarında Büyü edinmek İsteyen Bir Tüketicinin İleti Örneği. 251
Şekil 5.33 Spiritüel Bir Dil Kullanmaya Örnek İleti .................................................... 251
Şekil 5.34 Sosyal Ağ Üzerinden Yeni Bir Toplumsallaşmaya Örnek İleti .................. 252
Şekil 5.35 Spritüel Ağın Kültür Endüstrisi Yoluyla Toplumsallaşmasına Örnek İleti . 253
Şekil 5.36 Astrolojik Analizde Modern-Geleneksel Ayrımına Örnek İleti .................. 254
Şekil 5.37 Mitolojik isimlere sahip astreoidlerle astrolojik analiz yapma örneği ........ 255
Şekil 5.38 Bilgi Paylaşımına Dair Örnek İleti .............................................................. 258
Şekil 5.39 Geleceğe Dair Çeşitli Merakların Ve Kaygıların Giderilmesine Yönelik
İletilere Örnekler ........................................................................................................... 259
Şekil 5.40 Din İstismarı İçeren Örnek İleti ................................................................... 261
Şekil 5.41 Takipçilerin Memnuniyet Bildirdiği Örnek İleti ......................................... 262
Şekil 5.42 İletiye Örnek ............................................................................................... 263
Şekil 5.43 Din-Seküler Çelişkisine Örnek İleti ............................................................ 266
Şekil 5.44 Modern Dönem Kavramlarıyla Pagan İnanuşlar Arasında Bağ Kuran İleti
Örneği ........................................................................................................................... 267

xi
Şekil 5.45 Viral Olanı Sorgulamayanlara Yönelik Astroloji Üzerinden Bir Eleştiri
Örneği ...................................................................................................................... 268
Şekil 5.46 Kategorilere Göre Hesap Sahiplerinin İsimleri ...................................... 271
Şekil 5.47 Örnek İleti ............................................................................................... 273
Şekil 5.48 Kategorilere Göre Hesap Sahibinin Profili ............................................. 275
Şekil 5.49 Kategorilere Göre Hesap Sahibinin Sayfa Türlerinin Dağılımı ............. 278
Şekil 5.50 Kategorilere Göre İletilerin Paylaşım Ortamı ........................................ 280

xii
KISALTMALAR

bk. :Bakınız

CESNUR- :Centro Studi sulle Nuove Religioni

haz. :Hazırlayan

HTML :Hypertext Markup Language

IBM :International Business Machines

LA :LosAngels

M :Miladi

MÖ :Milattan önce

MS :Milattan sonra

NRM :New Religious Movements

NY :New York

S :Sayı

s. :Sayfa

UNESCO :United Nations Educational, Scientif ic and Cultural Organization

USA :United States of America

VB: :Ve başkası, ve başkaları, ve benzeri, ve benzerleri, ve bunun gibi

YDH :Yeni Dini Hareketler.

yy. :Yüzyıl

xiii
ÖZGEÇMĠġ

Gülenay PınarbaĢı
ĠletiĢim Bilimleri Anabilim Dalı

Eğitim
Derece Yıl Üniversite, Enstitü, Anabilim/Anasanat Dalı

Doktora. 2020 Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü


İletişim Bilimleri Anabilim Dalı
Y.Ls. 2010 Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
İslam Sanatları ve Tarihi
Ls. 2006 İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi
Türk dili ve edebiyatı Anabilim Dalı
Lise 2006 Semiha Şakir Lisesi

ĠĢ/Ġstihdam
Yıl Görev
2018 - Editör. TRT 2.
2015-2017 Öğretim Görevlisi. Adile Sadullah Mermerci Polis Okulu.

Mesleki Birlik/Dernek Üyelikleri


Yıl Kurum
2013-2014 -2015 Üye: Aile Bakanlığı Aile Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Danışma Kurulu Üyesi.

Yayınlar ve Diğer Bilimsel/Sanatsal Faaliyetler


Andolu‟nun Ermiş Kadınları- Yüksek Lisans Tezinden üretilen kitap-2012
Anadolu‟ya Adını Veren Kadınlar- Yüksek Lisans Tezinden üretilen kitap-2014

KiĢisel Bilgiler
Doğum yeri ve yılı : İstanbul 1997 Cinsiyet: K
Yabancı diller : İngilizce
e-posta : gulenaypinarbasi@yahoo.com

xiv
BÖLÜM 1. GĠRĠġ

Sanayi devrimi ile beraber üretim biçimlerinin değişimi Avrupa merkezli güçlü
pozitivist ve maddeci bir anlayışı hakim kılmıştır. Eski dünyanın simgesel merkezî
anlayışı yıkılmış yerine somut, görülebilen bir sebep sonuç zinciri kurulmuştur. Weber,
modern toplumlardaki gelişim sürecini ve bu sürecin lokomotifini sekülerleşme olarak
açıklarken Büyü Bozumu terimini kullanmıştır. Modern insanın duracağı yer, dinlerin
kurumsal baskısından ziyade tercihlerle inşa edilmiş daha seçmeci bir alan haline
gelmeye başlamış, tedrici olarak ampirizm veya pozitivizmden farklı düşünce yollarına
sahip çıkan egzotik kültürlerle ilişkiler kurulmuştur.
Giddens‟ın deyişiyle (aktaran Arslan, 2009) “bizi modernliğin ötesine götüren
bir dönemin başında olduğumuz” gerçeği ile karşı karşıyayız (s. 10). Giddens‟in
Modernliğin Ötesi dediği duruma, Geç Modern (Beck), Postmodern (Lyotard), Sanayi
Sonrası ve Enformasyon Çağı (Bell), Geç Kapitalist Çağ (Jameson), Geç Dönem
Modernleşme (Habermas), Posthuman (Braidotti) gibi farklı adlandırmalar yapılarak bir
anlamda yeni bir dönem ya da duruma işaret etme gerekliliği ortaya konmaktadır. Hem
dünyada hem Türkiye‟de toplumsal açıdan dikkat çeken önemli sosyal durumların
başında birçok bakımdan hızlı değişim ve dönüşüm sürecinde olduğumuzdur. Çok
boyutlu olan bu “yeni” değişim döneminin temel belirleyicilerinin ne olduğu ve ne
olacağı noktasında sosyal bilimciler arasında görüş birliği yoktur. Bu minvalde görüş
birliği sağlanan durum, değişim ve dönüşümün iletişim ve ulaşım olanaklarının artması
ile paralel olarak ortaya çıkan “hız” niteliği ve bilginin mahiyeti ve sıhhatidir (Lyotard,
2019, s. 13). Eski devirlerden çok farklı biçimde gerçekleşen hızlı değişim ve
dönüşümlerin varlığı aynı zamanda bu değişim ve dönüşümün kapsamlı ve karmaşık
olduğunun bir göstergesidir. Bu karmaşık sürecin dinamiklerinden biri olan teknolojik
değişimin hızı, ekonomik ve sosyal hayat arasında bir ayrışmaya neden olabilmektedir.
Zihinsel olarak tek tek bireylerde gerçekleşen değişimin çok büyük ölçekte olması
nihayetinde toplumsal kültürel değişimi beraberinde getirir. Toplumsal sistemin temel
belirleyicisi insan ve ihtiyaçlarıyla inşa edilen kültürler yeni değerlerle ve hızla
dönüşmektedir. Bireyleri çeşitli bakımlardan etkileyen bu hızlı değişim ve dönüşüm,
yaşamın her alanında görüldüğü gibi inançlar sahasında da görülmektedir. Fakat bugün

1
itibariyle büyü bozulmuş mudur yoksa inançlar yeni bir form mu kazanmıştır sorusunun
cevabı net değildir. Dini ve seküler olan kavramlar sabit kategorilerden ziyade iç içe
geçişler ve farklılıklardan oluşmaktadır. 19. yy‟da büyü bozumu olarak tarif edilen
inançsal, geleneksel anlam dünyasının önemini kaybetmesi 21. yy‟da modernleşmenin
yani bilim ve teknolojinin büyüsü olarak tarif edilmektedir (Beck, 2011, s. 10). Yaygın
kanaate göre din ve modernite ilişkisinde sekülerleşme tezi baskın çıkmıştır. Bu sebeple
sekülerleşme, modernizmin bütünleyicisi görünümündedir. Kutsaldan uzaklaşan ve
gittikçe profanlaşan modern dünyada I. Dünya Savaşı‟nın ardından felsefe alanında
bilimcilik akımının aşılması, gerçeküstücü araştırmalar, simgecilik ve gizli ilimlere ilgi,
yeraltı edebiyatı gibi farklı düzlemlerde geniş kitleleri farklı yönlere sevk etmiştir.
Sekülerizm modernizmle başa baş ilerlemesine rağmen eski çağın animik
uygulamalarına ve büyüsel eğilimlere ilgide bir artış olması bir yandan bir çelişkinin
varlığını diğer yandan nihilizm, sinizm ve boşluğu (Flanagan, 2017, s. 47)
göstermektedir. Aydınlanma sonrasının getirdiği bu çelişki ve hayal kırıklığı
irdelenmeye ve tartışmaya muhtaç görünmektedir.
Bugün dünyanın dört bir yanında yükselen dini hareketler hakkında gazeteci,
araştırmacı ve akademisyenlerin din ve modern dünya ilişkisi hakkında yaptıkları
izahatlar aslında dinlerin hiçbir şekilde ortadan kaybolmadığını göstermektedir.
Flanagan‟a göre modern sosyologların en önemli yanılgılarından biri dinlerin ortadan
kalktığına dair görüşleridir (2017, s. 63). Dinî olanı sosyal teorilerle açıklama gayreti ve
dışarıdan bir bakışla analiz çabası dahi kutsal olanın modern devirde önemini
kaybetmediğini gösteren bir durumdur. Astroloji ise bu karmaşık tabloda New Age
uygulamaların bir parçası olarak spiritüel ama dînî olmayan bir yaklaşım olarak yer
almaktadır.
Din sosyologları, modernliğin getirdiği aşırı rasyonelleşmenin başta anlam
arayışı ve manevi ihtiyaçları arttırdığı konusunda hem fikirdir. Köklü bir
sekülerleşmenin sonuçlarından biri olarak Amerikan Yaşam tarzı ve diğer gençlik
kültleri karşımıza çıkmaktadır (Eliade, 2017, s. 126). Tam bu sebeple çeşitli
bakımlardan “kutsala dönüş‛ olgusundan (Bell‟den aktaran Arslan, 2011)
bahsedilmektedir. Bu kutsala dönüşün biçimi, kurumsal dinlere olacağı gibi “her şeye”
inanma olarak da tezahür edebilme kıvraklığına sahiptir (Arslantürk, 1998, s. 16).
Robert Bellah, bu her şeye inanmayı olağan bulur çünkü O‟na göre dinin özünde
geçmişte kabul edildiği gibi toplumu düzenleyici ve bütünleştirici özellikleri değil

2
varoluşsal sorunlarına cevap bulduğu bir durum vardır. Din denilince sadece kurumsal
dinleri anlamak yanılgı olacaktır. Çünkü insanoğlunun nihai gerçeklikle ilişkisi artık
sadece dini kurum ve grupların tekelinde kalamaz (aktaran: Köse, 2017-A). Diğer
yandan antik çağlara ait inanış ve uygulamaların bir kurum olan din kavramı içinde yer
alıp almadığına dair çeşitli görüşler mevcuttur. Gidilen yol, şeriat anlamına gelen din
kelimesi, bir inanç sisteminin kapsadığı dogmaların ve ibadet şekillerinin tümüdür. Bu
çerçeveden bakınca “New Age inanış ve uygulamaları bir din midir” sorusunun cevabı
“bir din değildir” olarak verilebilir. YDH ve New Age inanış ve uygulamalarını tek bir
din olarak tanımlanmasının zor olduğu ve bir hareket olduğunu düşünenlerle beraber
henüz bir form olarak gelişemediğini söyleyenler de vardır. Bu inanışların pek çoğu
düalizm yani kâinatta olan her şeyi açıklayan birbirinden farklı, birbirine karşıt iki temel
ilkenin varlığını kabul eden felsefî görüş; ikircilik içermektedir. Adorno, YDH ve New
Age inanış ve uygulamalarına “New Age kültleri” tanımlamasını kullanmıştır. Diğer
yandan Adorno ve Horkheimer aydınlanma ile birlikte araçsal aklın ve bilimin, mitik1
hale geldiğini, daha önce dine atfedilen körü körüne itaat ve tapınma tarzlarını yeniden
ürettiğini söylemektedir (aktaran Best, S.; Kellner, D., 2016).
Peter Berger, başta astroloji olmak üzere batıda popülerleşen ruhsal akımların
arka planında dini saikler olduğunu savunur. Üstelik Berger‟e göre sekülerleşmenin etki
gücü arttıkça bu inanç ve uygulamalar yaygınlık kazanmaktadır (aktaran Köse, 2014-
A). Bu durum bize, bilindik temalarla birlikte kutsalla ilgilenen dinin, rasyonel-
olan/olmayanın alanında da olduğunu gösterir. Yeni araştırmalara göre sekülerleşmenin
yönü dinden değil kurumsal yapılardan uzaklaşma olarak tezahür etmektedir. Din karşıtı
modern insan dahi bir taraftan kutsalı kabul etmezken diğer taraftan dinî, mitolojik
davranışları sürdürmektedir (Eliade, 2015, s.184). Bu yeni durumu 1990 yılında Grave
Davie, “ait olmadan inanma” teziyle açıklamaktadır.
Son birkaç yüzyılda ekonomik, sosyal, toplumsal, dinî, yönetimsel olarak
değişen ve bütün cemaat bağlılıklarını dışlayarak “yükselen” ve “bireyi” tanrılaştıran
modern insan; kendine inşa ettiği bu özgürlük ve bireyselleşme içinde yalnız kalmanın
acısını çeşitli biçimlerde dillendirmektedir. Modern insan sekülerleşirken dini yok
etmez ama dinî inancın yerini değiştirir. Bu yer değiştirme çok çeşitli biçim ve
uygulamalar olarak tezahür eder. Bu biçimlerden biri, kadim inanışlara anlam
yüklemektedir. Kozmopolitlik biçimlerinin (Castells, 2013, s.72) tezahürleri olan bu

1
Mythic.

3
dinî ya da dinî kabul edilmeyen anlamlar küresel bir ağa dönüşmektedir. Bu yeni
kutsallara dair kültürel içeriklerin üretimi ve dağıtımı medya araçlarının çeşitlenmesi ile
paralel bir süreç izlemektedir.
Bugün Yeni Dini Hareketler ve New Age olarak isimlendirilen akımların temel
sorusu, Pitagoras‟tan bugüne uzanan “mutlu yaşam” tartışmasıdır. Kurumsal dinlerle
bu mutlu yaşama kavuşamayacaklarını düşünenler önce 19. yy‟ın sonunda Hint dinleri
ve Budizmin ardından mitolojik inançları moda gibi dolaşıma sokmuşlardır. Adorno‟ya
göre bu mutluluk ihtimali, II. Dünya Savaşı sonrası modern toplumların vaatlerini
gerçekleştiremeyeceği anlaşıldığı için çok azalmıştır. Adorno‟yu doğrulayan bir
araştırmanın sonuçlarını Baumann paylaşmıştır; savaş sonrası yıllarda ABD, Britanya
gibi ülkelerde yaşam standartlarındaki muazzam ilerlemeye rağmen Amerikalıların
mutluluklarının azaldığı tespit edilmiştir (2008). Bauman bu değerlendirmeyi Robert E.
Lane‟nin Yale Üniversite‟sinde 2000 yılında yaptığı araştırmadan aktarmıştır. Adorno,
bu mutlu olmama halini kitle iletişim araçları ile tanıtılan, arzu uyandırılan metaılara
ulaşamama ile birlikte değerlendirmiş ve “süreğen mutsuzluk” tanımını yapmıştır
(Kulak, 2017, s. 42). Adorno‟ya göre bu modern toplum, tüketim toplumunun bir
sonucu, Tüketim Toplumu ise Austwich ‟in sonucudur. Başta sosyal bilimciler, bu sözü
geçen mutsuzluğun sonuçlarından biri olarak anlam arayışı, antik dinlerle ve pagan
inancıyla harmanlanmış New Age‟e ilgiyi göstermişlerdir. Bu mutsuzluğa dikkat çeken
düşünürlerden biri olan Baudrillard, “Simülarklar ve Similasyon” kitabında, “batı
tarihinin yapı taşı moral bozukluğudur ve batı dünyası dışındaki dünyalara bakmalıyız”
demiştir. Bu bakış kimi mecralarda diğer kültürlere ilgi ve merak şeklinde gelişmişken
kimilerinde ahlak ve moral değerlere, dinî inanışlara yöneliş şeklinde tezahür etmiştir.
Diğer kültürlere ve okült uygulamalara duyulan bu büyük ilginin bir sonucu olarak her
alandan bilim insanı bu konularda araştırma yapmış, incelemiş çeşitli yorumlarda
bulunmuştur. Araştırmacılar, gazeteciler, akademisyenler çeşitli pencerelerden bakarak
içinde bulunduğu çağı, sorunlarını ve çözümlerini ortaya koymuşlardır.
Gazeteci Werner Kellner, New Age inanış ve uygulamaların ağırlığını
göstereceğini düşündüğü bu çağ yani 2000‟ler için teknoloji düşmanlığı penceresinden
bakarak “yeni bir dünyanın eşiğinde” tanımlamasını yapmıştır. Kellner bu konuda şöyle
demektedir, “Genç insanlar, teknoloji hapishanesinden çıkabilmek için çeşitli yolları
deneyip; esrar, hap vs. içip inzivaya çekilip, yoga yapıyorlar. En eski din öğretilerini
öğrenip Guruları can kulağıyla dinliyorlar. Bunalım içinde dünyayı gezip sanayi öncesi

4
ekonominin sıkıntılarını çekerek basit hayatı yaşamayı tercih ediyorlar. Bütün bunların
anlamı ne? Yeni bir çağın eşiğine mi geldik? “ Kellner bu soru ve cevabı ile bir yol
ayrımını işaret etmiştir. Bu “yeni” ezerek geçen bir yenidir ve üstünde ciddi
düşünülmesi gerekmektedir. Christopher Lasch, bu yeni geri çekilişin aslında modern
hayatla başa çıkamayan önemli ölçüde hayatını iyileştirme ümidi taşımayan insanların
gerçekleştirdiğine dikkat çekmektedir. Son bir ümit doğunun bilgeliğine başvuran bu
insanlar aslında farkındalık söylemiyle siyaseten geri çekilişi temsil etmektedir (aktaran,
Bauman, 2018).
Braidotti, modern insanın sekülerliğe tepki olarak çıktığı yolda insan sonrası
tekno-çileciliğe ulaştığına dikkat çekmektedir. Yeni-pagan inanış ve uygulamalar bu
insan sonrası devrin siber kültürünün güçlü bir unsuru olmuştur (2013, s. 48). Bu
noktada çeşitli görüşler olsa dahi tartışılmayan tek konu kapitalizmin ilkeleridir.
Dinler Tarihi çalışmalarında yukarıda sözü geçen bu yol ayrımını inceleyen
Mircae Eliade, kitle iletişim araçları ile astrolojinin çağdaş dünyanın toplumsal ve
politik sorunlarına çözüm bulduğu hatta “kurtarış bilimi” gibi propaganda yapıldığını
vurgulamaktadır. Yani insan artık tesadüfen geldiği saçma ve anlamsız bir dünyada
yabancılaşmış ve işe yaramaz değildir. Bir biçimde kurtarış bilimi olarak takdim edilen
astroloji, yeni medyanın ortaya çıkmasıyla birlikte bugün daha da itibar kazanmıştır.
Pragmatik ve psikolojik açıdan temellendirilmiş astrolojik tavsiye biçimi altındaki
rasyonellik ile bu tavsiyenin kaynağında yatıp onu şekillendiren akıl dışılığın birleşmesi
Adorno‟nun tabiriyle yarı-bilgin insan tipini üretmeye devam etmektedir. Yıldızların
hareketi ile büyüden arınmış “popüler” bir psikoloji sistemi anlatılmaktadır. Adorno‟ya
göre astrolojinin cazibesi, birbiriyle alakasız bu iki alanı birbiriyle ilişkilendirmesinde
yatar. Astroloji, eleştirel kuramın bir anlamda “toplumsal vicdan azabı”dır; farklı
alanlar arasında kurduğu kör sentez, entelektüel işbölümünün ve eleştirel düşünceye can
veren bütünselliğin anlaşılmazlığının sonucudur (2011, s.27). Ancak günümüzde diğer
pratikler gibi astrolojinin de geleneksel ve folklorik yapısı değişime uğramış başka bir
formda karşımıza çıkmıştır.
Tarih boyunca bilim adamlarının eğitiminin bir parçası olan astroloji bugün
tarihsel kökenlerinden farklı bir form kazanmıştır. Bu yeni formu, New Age inanış ve
uygulamaları kapsamında kabul edilmekte ve değerlendirilmektedir. Çalışmada
astrolojiyi new age yani Türkçe sözlük anlamıyla yeniçağ inanışları-uygulamaları-
hareketleri-akımları kapsamında bir değerlendirmeye tabi tutup bu bakımdan ele almaya

5
çalıştık. Kelime olarak çevirmeyip kavramsal olarak izah ettikten sonra kavramı New
Age inanış ve uygulamaları olarak kullandık.
İnsanlık tarihi boyunca toplumlar çevrelerindeki dünyayı bir mikro evren olarak
algılayıp bilinmeyenin sınırlarındaki kâosu çözmeye çalışmışlardır. Çeşitli dönemlerde
simya, nümeroloji, astroloji, teozofi vb. pekçok alan, insanların hayal gücünü harekete
geçirmiştir. Bu çeşitli uygulamalar, okültizm kapsamında kabul edilmiştir. Ezoterizmin
içinden doğan okültizm, YDH ve New Age yerine yanlış biçimde kullanılan ancak
ilişkili kavramlardır. Çalışmamızın sözlük kısmında bu kavramları kısaca açıkladık.
Türkiye‟de ise modernleşme ile birlikte tedrici şekilde kurumsal dinlerin yerini
tinselliğe ve bireysel dine yöneliş olgularına bırakma eğilimine dair gözlemler
mevcuttur (Arslantürk, 1998, s.21). Bununla birlikte Adorno‟nun ikincil batıl inançlar
olarak kavramsallaştırdığı inanma ihtiyacını karşılayan animik unsurların başında gelen
astroloji bugün Türkiye‟de dinî bir anlayış olarak kabul edilmemektedir. Adorno, Tanrı
inancının azalması ile yerine gelen bu tip inanışlara ikincil batıl ya da ikincil mitolojik
inanışlar demektedir. Ve bu ikincil mitoloji Tin‟i ortadan kaldırmaz, tinlere bölünür, işte
bu durum Adorno‟ya göre ilkinden daha tehlikelidir.
Rasyonel görünümlü bir toplumda irrasyonel yaklaşımlar, her türlü inanç ve
bilgi internetin ortaya çıkışıyla çevrimiçi hale gelmiştir. Bunun sonucunda hem
kurumsal dinler hem de YDH, iletişimin önemini daha çok kavramış çevrimiçi
faaliyetlere ayrıca eğilmişlerdir. Çalışmaya vesile olan durum bu irrasyonel durumun
çevrimiçi faaliyetlerle daha görünür hale gelmesidir. Yeni dijital mecraları fırsat gören
inanç savunucularının yanı sıra dijital mecralarda inanç unsurlarının bu denli
yayılmasının tehlikelerinden bahseden araştırmacılar mevcuttur. Kanadalı sosyolog
Lorne Dawson ve Jenna Hennebry yeni bir durum olan dijital ortamı, kutsal olan
bakımından tehlike olarak kabul etmişlerdir. Söz konusu tehlike, kült ve kutsal bilgilere
hızlı ulaşmanın güvensizliğidir. Bu güvensiz zeminde maske takarak bilgelik
taslayanlara sosyal ağın geniş bir alan sunması istismara yol açabilecek bir durumdur.
Dawson, bu maskeli bilginlere “yeni ruhsal arayıcı” ”bize bir tat ver çevrimiçi yeni dinî
hayat” tanımlamasını yapmaktadır. Bu durum dinî özlemlerin ve ihtiyaçların gücüyle
New Age inanış ve uygulamalarına bir tanınmışlık sağlamıştır. Makale yazarı bu alanın
genişliğini “New Public Space” olarak tanımlamıştır (Dawson, Hennebry, 2003, s. 270).
Adorno‟nun gizcilik olarak tanımladığı New Age inanç ve uygulamaları, rasyonelleşmiş
topluma karşı tepkinin bir sonucu olarak doğmuş eskisinden daha yıkıcı bir animizdir

6
(2009, s. 250). Geç kapitalizm çağında toplumların animizme gerilemesi acınası bir
arayıştır ve bu arayış aslında sistemin çarkının nasıl döndüğüne değil içerideki çürüme
eğilimlerini daha çok aydınlatmaktadır. Aslında astroloji, modern toplumlarda, gündelik
yaşamdan görece soyutlanmaya yüz tutmuş kurumsal dinlerin ve batıl inançların
görevini farklı bir biçimde yerine getirme amacını üstlenmiş görünmektedir.
İrrasyonellik temelinde işleyen bu olgu, rasyonel-bilimsel modern psikolojinin ve
psikiyatrinin işlevini farklı yöntemlerle kısmi ve rasyonel olarak yerine getirmektedir.
Diğer bir deyişle irrasyonellik ve rasyonellik arasına sıkışmıştır (Dursun, Rigel, 2015, s.
228)
Bugün medya, araçlarını çeşitlendirmiş iletişim etkileşim boyutuna geçmiştir.
Kitle iletişim araçlarının büyük değişimi ile birlikte iletişim, kültür ve toplum arasında
karşılıklı bir etkiden söz etmek mümkündür. Çünkü iletişim araçları bizatihi üretim
araçlarından biridir (Williams, 2010, s.66). Bu etkinin ölçülebilir alanlarından biri de
Facebook‟tur. Facebook‟un dünya çapında artan popülaritesi onu çeşitli araştırmaların
önemli bir sahası haline getirmiştir. Netchitailova, Facebook araştırmalarını iki grupta
sınıflandırır buna göre ilk grup kullanıcıya odaklanırken diğer grup online ağları
kapitalizm bağlamında değerlendiren eleştirel medya çalışmalarıdır (aktaran Aydoğan,
2017). Ağları makro bağlamda kültür endüstrisi ile ilişki içinde değerlendirmeye
yönelik bir araştırma olan bu tezin analiz kısmında astrolojinin Facebook‟ta
konumlandığı yeri anlama ve betimleme çabası güdülmüştür. Eleştirel medya
çalışmaları, üretim, tüketim ve dağıtımın toplumsal ilişkileri bağlamındaki okumaları,
yorumları ve nihayetinde eleştirileri yansıtan bir yaklaşımdır (Aydoğan, 2017, s.3).
Douglas Kelnner, ağları yorumlayıp anlayabilmek için metin ve bağlamın diyalektiği
ekonomi, politika ve medya kültürünün sosyal ve kültürel boyutları arasındaki bağlantı
ve kavşakların önemine dikkat çeker. Araştırmada bu bağlantılar ve kültürel boyutlar,
inanç, kutsal ve tüketim bağlamında metaılaşma olarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
Batıda aşırı sekülerleşme ve sekülerleşmenin bazı biçimlerine yönelik tepkilerin bir
sonucu, anlam arayışına bir cevap niteliği iddiası ile ortaya çıkan astroloji, dijitalleşme
ile beraber kültür endüstrisinin birçok ögesini içinde barındırmaktadır. Antik çağdan
gelen bir bilgi olarak astroloji, kültür endüstrileri ile ilişkiye geçtikçe metaılaşmakta
iletişim araçlarıyla inşa edilen toplumsal yapı üzerinde bir etki oluşturma potansiyelini
de beraberinde getirmektedir.

7
Diğer yandan medya araçları ile kültürler gittikçe medyatikleşmekte ve bu
araçlarla dolayıma giren konularla toplumsal refleksler şekillenmektedir. Bu noktada
öne çıkan durum ise Lyotard‟ın bahsettiği bilginin post-endüstriyel çağda statüsünün
değişmesidir (2019, s. 12). Çalışmada Batı dünyasında görülen ve bilginin süreç-ürün
olarak değişmesi ile ortaya çıkan inançsal dönüşümler, parapsikolojik araştırmalar,
simgeciliğe dönüş, spüritüel çevreler gibi bütün bu ezoterik ve egzoterik yaklaşımlar
New Age inanış ve uygulamaları olarak isimlendirilecektir. Sözü geçen inanış ve
uygulamaların kapsamında nelerin yer aldığını ve nedenlerini bildirmekle birlikte
astroloji daha detaylı ele alınacaktır. 5 bin yıllık bir geçmişe dayanan astroloji, bugün
birden fazla türe ayrılmaktadır. Çalışmada diğer türleri ve farkları ortaya koymakla
beraber Facebook üzerindeki içerik analizi Batı astrolojisi kullanarak içerik üretenlerle
sınırlanmıştır. Giriş bölümün ilerleyen başlıkları altında araştırmanın problemi, amacı,
önemi, varsayımları, sınırlıkları ve tanımları yer almaktadır.

1.1.Problem
Literatürde yeni dinî hareketler şemsiyesi altında New Age olarak tanımlanan
birçok inanış ve ritüel mevcuttur. Bir anlamda tekno-çileciliğe varan bu yeni-pagan
uygulamalar önemli bir takipçiye ulaşmaktadır. Bu yeni inanış ve uygulamaların
merkezinde modern birey durmaktadır. Sosyal ağda bu bağlamda kurulan bağlantılar,
bireyin, evreni2 anlama çabası, kendini keşfetme arzusu etrafında örülmekte, bu durum
bireyin yaşam tarzına kadar etkileyen bir sürece evrilmektedir. Antik devirlerle
bağlantılı panteist anlayışlardan, majiye kadar çok çeşitli inanışların gündelik hayatta
internet kanalıyla dolaşıma sokulması ve bireylerin dünya görüşlerinde belirgin bir yer
edinmesi yeni bir durumdur. Birey, bu yeni görünümde varoluş ile ilgili tasavvurunu
hem tek bir ideolojinin ya da dinî görüşün temsili üzerinden oluşturmaz hem de dinle
ilgili unsurları seküler hayata adapte edebilir. New Age inanış ve uygulamalarının en
popüler türü olan astroloji, bu adapte edişin kanallarından biridir. Tanrı merkezli evrene
dışarıdan bir müdahale konumunda olan gezegenler ve yıldızlardan hareketle “an”ın
yani “zamanın” metafiziksel kalitesini yorumlayan ve kehanette bulunma olarak
özetlenebilecek astroloji, tüm kültürlerde tarih boyunca ilgi görmüştür. Dünyanın kadim
din ve medeniyetlerinde olduğu gibi bugünün Türkiye‟sini şekillendiren İslam düşünce

2
Universe. Köken olarak orbiss univerumdan gelir. Bir, içine toplayan, birleştiren (versus) yani halkadır
(orbis) (Burckhardt, 2018, s. 47).

8
ve kültür havzasında astroloji, astronomi3 ile birlikte kullanılmıştır. Asırlar içinde
İslam‟ın ve diğer dinlerin kozmolojik görüşü ile astroloji harmanlanmıştır. Tarihsel
anlayışta bilgi, ilâhi bir kaynaktan doğmaktadır ve bütün bilim dalları ilhamını
Allah‟tan almaktadır. Dokuzuncu yüzyılda, yeri ve dünyayı, her şeyin merkezi gökleri
de etki eden alan olarak görmek ve yıldızların etki yaptığını iddia etmek hiç de abartılı
değildir. Şaşırtıcı olan ve kurulan problemin önemli bir parçasını oluşturan kısım,
bilimin ilerlediği modern dünyada astrolojinin bu düzeyde ilgi görmesidir. Uzay
araştırmalarının çok geliştiği 21. yy‟da, astronomi ve astroloji çok net bir şekilde
ayrılmışken dijital mecralarda gittikçe daha çok kişinin ilgi alanına giren astrolojinin
modern formu ile takipçileri arasındaki ilişki araştırmacılara birşeyler söylemektedir.
21. yy‟ı diğer yüzyıllardan ayıran en önemli unsurların başında artan iletişim
teknolojileri4 ve bu teknolojilerin bireyle ilişkisi gelmektedir. Bu ilişkinin düzeyini ve
dinamiklerini açıklamak için çeşitli doktrinler ortaya çıkmıştır. Bu doktrinler, bireyi
merkeze alıp iletişim araç ve biçimlerinin bireyde meydana getirdiği değişimi ve
dönüşümü açıklamaya çalışmaktadır. İletişim dinamikleriyle beraber ekonomik
düzeylere bağlı olarak dönüşen ve değişen bireyler, toplumların kültür örüntüsüne
yansımakta, geleneksel yaklaşımlar çeşitlenmekte, farklılaşmakta ve yeni formlar
kazanmakta veya tamamen ortadan kalkmaktadır. İnternetin etkileşimli yeni alanı
küreselleşme olgularının etkisiyle önceki dönemlerde önemi olmayan ve bilinmeyen
konuları modern bireyin gündemine getirmektedir. Ses, görüntü ve verinin aynı anda
iletimini sağlayan internet teknolojisi ile dünyanın çeşitli konumlarından insanlar ortak
bir dünyanın hem parçası hem de o dünyayı oluşturan veri giren aktörleri durumundadır.
Bugün hem kamusal alan oluşturma potansiyelini içinde barındıran hem de kişiler arası
iletişimde önemli bir noktada duran sosyal medyanın en çok tercih edilen
platformlarından biri Facebook‟tur. 2019 yılı itibariyle, Facebook‟un dünyadaki
kullanıcı sayısı 2 milyarı geçmişken Türkiye‟de 55 milyona ulaşmıştır. Bu bakımdan
toplumda geniş kesimlerin kendini birçok bakımdan ifade ettiği popüler bir kamusal
alan haline gelen Facebook üzerinden birçok yönelimin, arayışın ve fikrin izlerini
sürmek mümkündür. Diğer yeni medya platformlarıyla beraber Facebook, üretim-
tüketim dinamikleriyle şekillenen birçok fikrin ve modanın merkezi konumundadır.

3
Astroloji ve astronomi bugün tamamen ayrı alanlar olmakla beraber çıkış noktası aynıdır.
4
Burada iletişim teknolojilerinin artması ve çeşitlenmesi ile birlikte gittikçe günlük hayata daha fazla
tesir etmesine atıf yapılmıştır.

9
Facebook üzerinden incelenmeye değer birçok yönelim mevcuttur. Bu yönelimlerinden
biri de varoluşsal gerekçilendirme, anlam arayışı çerçevesinde maneviyat (kutsal) ve
tüketim ilişkisidir. Bu yönelim, bugün diğer çağlardan farklı olarak kurumsallaşmış bir
dinle değil bireyselliğe olanak sağlayan farklı inanışlar olarak tezahür etmektedir.
Bu tezin problemini oluşturan ana unsur, varoluşsal gerekçelendirme, anlam
arayışı sonucunda yönelim gösterilen astrolojinin Facebook dolayımıyla5
metaılaşmasıdır. Yani kutsala dair değerli olanın sosyal medyada metaılaşmasının
çelişkisi problemin ana omurgasını oluşturmaktadır. Tezin alt problemi ise kadim bir
bilgi olan astrolojinin Facebook dolayımı ile nasıl bir form kazandığı ve modern insanın
kimliğini Adorno‟nun tabiriyle rasyonel dünyada irasyonellik içinde nasıl inşa ettiğidir.
İnanma duygusu ve ihtiyacı elbette yeni bir olgu değildir. Problemin yeni kısmı,
dogmalarla örülü antik inanışların Facebook dolayımı ile adeta kişiye özel hale gelmesi
karmaşıklaşması ve esnek-geçirgen bir yapıya dönmesi ve nihayetinde metaılaşmasıdır.
Lyotard, bu süreci bilginin statüsünün değişerek tedarikçileri ile kullanıcılarının
arasındaki ilişkinin gittikçe ticari ürünlerin üreticisi ile tüketicisi arasındaki ilişki
biçimine benzemesi olarak tanımlamıştır (2019, 14). Süreçte etkili olan ise dil oyunları
ve meşrulaştırma araçlarıdır. Bu açıklanmaya muhtaç, yeni ve bu çağa özgü bir
problemdir. Rasyonel yaşam biçimlerinde mistik ve antik inanç-uygulamaların estetik
durması, renk katması ve ihtiyacı karşılaması görmezden gelinemez. Ancak bir inanç ve
etrafındaki uygulamaların metaı haline gelmesi, pazarlama faaliyetlerinde kullanılması

5
Mediation. Dolayım kelimesini ilk Thompson kullanmıştır. Thompson, Ortaçağ‟dan moderniteye
geçerken kurumların dönüşümleri birçok bakımdan ele alınmışken medya ve iletişimin bu dönüşümdeki
rolüne yeterince değinilmediğini söylemektedir. Baskı teknikleri ve bilginin elektronik kodlanması ile
birlikte sembolik biçimler öngörülemez biçimde üretildi, yeniden üretildi ve dolaşıma girdi. İletişim ve
etkileşim kalıpları geriye dönülmez biçimde değişti. Bu süreci Thompson, kabaca kültürün
dolayımlanması olarak tanımlamıştır. Yani Thompson, kitle iletişiminin artan bir biçimde gazete ve
tvlerde konu olan birinin ya da haberin başka bir mecrada bir daha üretilmesidir. Gelenek bile
medyatikleşmiştir. Artık gelenek çıktığı coğrafya ile sınırlı değildir. Örneğin Cadılar Bayramı, dünyanın
her yerinde hızla gelenekleşmektedir. Diğer yandan Sonia Livingston, 2008‟de yeni medya araçları
üzerinden “dolayım” kelimesi ile her şeyin artarak medya ve medya üzerinden gerçekleşmesi durumu
tarifi yapmıştır. Bu kavrama ek olarak Hepp‟in medyatikleşme kavramı mevcuttur. Buna göre İngilizce ve
Almanca literatürde “mediatization” ve “mediatisierung” olarak yer alan kavramın Türkçesi. Burada
kastedilen anlam, medyada geniş yer bulan bir kişi ve konunun bireyleri etkileme gücü veya medyanın
kültürleri şekillendirmesidir. Bu kullanımdaki medya ile temsil edilenler kitle iletişim araçlarının yanı sıra
kişiler arası iletişimde kullanılan mektup, telefon, e-posta ve soysal medyadır (Hepp, 2014, s. 7-8).

10
bireyi kendi tasarımını yaparken inanışının tüketicisi haline dönüştürmesi değişimin
yönü ve ilerleyen sosyal değişimlerin anlaşılması bakımından dikkate değerdir. İnançlar
da dâhil kültürel ürünlerin metaılaşması en çok tüketim ekseninde oluşmaktadır. Bu
nedenle içerik analizi kapsamında incelenen Facebook iletilerinde doğrudan astroloji ile
ilgili danışmanlıkların, seminerlerin, eğitimlerin tanıtımı ve satışının olma durumu başlı
başına bir değişken olarak ele alınmıştır.
Bu bireysel dinî olana meyletme sürecinin kapitalizmle ilişkisinde problemi
görünür kılan mecra, yeni medya bağlamında sosyal ağlardır. Özetle, kutsal alana dair
olan astrolojinin iletişim kanallarıyla metaılaşmasını kültür endüstrisi kuramıyla ortak
bir zeminde ele alan bu tez, bu iki olgunun nasıl bir arada olabildiğine, genişleyen etki
alanına bir tartışma alanı sunmayı hedeflemektedir. Adorno, Minia Moriala‟da astroloji
özelinde okültizm eğilimini bir bilinç gerilemesi olarak tarif etmekte ve şöyle
demektedir: “Bilinç, koşulsuz olanı düşünme, koşullu olana katlanma gücünü
yitirmiştir. Birlikleri ve farklılıklarıyla birlikte ikisini de kavramsal emek yoluyla
tanımlamak yerine ayrımsızca birbirine karıştırır. Böylece koşulsuz olan şey olgu haline
gelirken, koşullu olan da dolaysız bir öze dönüşür” (2009, s. 247). Bu bakımdan sosyal
medya içeriklerini eleştirel anlamda değerlendirmek ve bunların kültür endüstrisiyle
bağlantısını kurmak iletişim literatürü açısından önemli bir probleme ışık tutabilir.
Problem, ilerleyen bölümlerde yer alan literatür taramasında üç aşamalı
yaklaşımla ele alınmıştır. New Age inanış ve uygulamaları ile ilgili bir alan yazın
taraması yapılmış, YDH şemsiyesi altında New Age inanış ve uygulamaları bunlara
ilginin nedenleri ve tarihi seyri ortaya konmaya çalışılmıştır. Söz konusu inanış ve
uygulamalarından en popüler olan astroloji ile ilgili tarihi akışa yer verilerek,
astrolojinin üzerine inşa edildiği dogmaların temel hatlarına değinilmiştir. Astrolojiye
olan ilgiyi daha iyi anlamak için sorulan sorulara destekleyici olması bağlamında
Facebook kanalları olan 7 astrolog ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
New Age inanış ve uygulamaları astroloji ile sınırlandırılarak, bu türün Facebook
gruplarında ve bireysel sayfalarda bir yıllık periyoda yer alış şekli incelenmiştir.
Özetle problemin ana kısmını, dinî bir akımla yeni bir inanç arasında ara bir
noktada duran olarak özetlenebilecek New Age inanış ve uygulamaları kapsamında
(Cogito, 2006; sayı 46, s. 281) yer alan astrolojinin yeni tüketici profiline uygunlaşarak
metaılaşması oluşturmaktadır.

11
1.2.Amaç
Bu tezin amacı, kültür endüstrisi bağlamında New Age inanış ve
uygulamalarından biri olan astrolojinin Facebook‟ta yer alış biçimlerini anlamak,
metaılaşmayla ilişkisel bir betimleme yapmaktır. Araştırma probleminin en somutlaştığı
yer tezin amaçlar bölümüdür. Karasar (2015), araştırma amacının soru cümleleri veya
hipotezlerle ifade edilebileceğini belirtmektedir. Bu bağlamda genel amacın
gerçekleşebilmesi için cevaplandırılmak istenen ayrıntılı sorular aşağıdaki gibidir.
Ayrıntılı sorular genel amaca ulaşma sürecinde içerik analizi ile elde edilen verilerin
derinlemesine analiz edilerek objektif bir yaklaşımla anlamlandırılması için kuramsal
çerçeve, derinlemesine görüşmeler ve katılımcı gözlem çalışmaları sürecinde
belirlenmiştir.

Ayrıntılı sorular:

 Astroloji, Facebook‟ta kültür endüstrisinin bir metaı olmuş mudur?


 İletilerde sık tekrar edilen kelimeler hangileridir? Bu kullanım kültür
endüstrisinin nitelikleri ile ne kadar uyumludur?
 Facebook‟taki astrolojinin görünümü modern insanın anlam arayışına cevap
niteliği taşımakta mıdır?
 Facebook, astrolojiye, kültür endüstrisi bağlamında modern bireyin ihtiyaçları
ve kaygıları ile şekillenmiş yeni bir görünüm kazandırmış mıdır?

Bulguların anlamlandırılmasında önemli bir araç olan, paylaşım yapan profilleri


betimleyen aşağıdaki sorulara da cevap aranmıştır:
 Facebook‟ta astroloji içerikli ileti paylaşan kişilerin hesap isimleri ne oranda
antik döneme ve ezoterik kültüre ait sembolizm içermektedir?
 Astroloji içerikli paylaşım yapan hesap sahiplerinin Facebook'taki sayfa türleri
(kişisel profil, grup, sayfa) dağılımı nedir?
 Aynı hesap sahiplerinin profilleri (astrolog, kurum, herhangi bir şahıs) nedir?
 Facebook‟ta astroloji içerikli iletiler hangi dijital ortamlarda (grup, sayfa
(tanınmış kişi/işletme), bireysel sayfa) paylaşılmaktadır?

12
Yukarıda belirtilen sorulara cevap aranırken Facebook‟ta astrolojiye yöneliş
üzerinden modern insanın, inanış ve seküler yaşam ikiliğinin6 neresinde bulunduğuna
yönelik bir anlama çabasına atıflarda bulunulacaktır.

1.3.Önem
7
Kutsal ve tüketim ilişkisinin görünür olduğu kanallardan biri de dijital mecralardır.
Bugün dindarlaşma tercihlerinin geçmiş çağlara nispeten kurumsal dinlerden
uzaklaştığını ve bireyin anlam arayışını, dünya tasavvurunu bireysel kimlik8 üzerinden
inşa ettiği modern bir sürece geçildiğini söylemek mümkündür. Bu durum hem
modernitenin ideolojisi hem de modernitenin yarattığı kapitalist düzenle ve risk
toplumuyla ilişkilidir. Modernitenin bizatihi kendisi bir risk kültürüdür (Giddens, 2014,
s. 14). Sosyal ağlarda bireyler, bir yandan risk toplumunun9 korku ve güvensizlikleriyle
başa çıkmaya çalışmakta diğer yandan kültürlerarası bir gruplaşma oluşturarak
küreselleşmenin bir parçası olmaktadırlar. Sosyal ağlar üzerinde adeta bir spiritüel ağ (
Demir, 2011, s.153) kurulmaktadır. Toplumun geniş kısmının rağbet ettiği bu sosyal
ağlarda yer alan bireyler, toplumun hemen her kesiminden, her yaş grubundan insanlarla
temsil edilmektedir. Sosyal ağların ilklerinden olan Facebook‟un kullanımı gündelik
hayata dair veri toplanabilecek bir alan görünümündedir. Facebook‟ta varolmak,
paylaşımda bulunmak, içerik üretmek, içerikleri takip etmek bazı bireyler için
vazgeçilmeyecek bir yaşam tarzı olarak benimsenmektedir. Facebook üzerinden kısa
mesajlaşma ile kişiler arası iletişim, gruplarla yapılan toplu bildirimlerde toplumsal
iletişimde farklı ihtiyaçlar giderilebilmektedir. Facebook, kimlik ve benlik sunumu için
bir gösteri aracı, duygusal ve fikirsel arayışta olanların sığınağı gibi görülmektedir. Bu
yüzden araştırmayı tüm sosyo- demografik unsurları dâhil edecek biçimde, astroloji-
new age-okültizm adı altında kurulan gruplar üzerinden tartışmak önemlidir. Bu gruplar
üzerinden inançsal yönelim, bireyselleşme, modernleşme10, iletişim ihtiyaçları
bağlamında bir okuma yapılmaya çalışılması bir diğer önemli yönü oluşturmaktadır.

6
Kutsal-din dışı ikiliği.
7
Varlık, anlam ve hakikate dair fikirlerle ilişkili olmak kaydıyla dine dair şeyler (Eliade, 1969, s.1).
8
Bireyin kendi hayat hikâyesi temelinde refleks olarak kavradığı benlik (Giddens, 2014, s. 289).
9
Ulrich Beck‟in kavramsallaştırması.
10
Modernleşmeden kasıt akla ve uygulamalarına olan güvendir. Diğer yandan modernleşme 19. yy‟da
karşıtı olarak kabul ettiği kurumsal dinin geleneksel dünyası ile anlaşılıp hükmedilmesi gereken doğanın
zemininde ortaya çıkmıştır (Beck, 2011, s. 9).

13
Özellikle 1980 sonrası Türkiye‟nin dışa açılma politikalarının etkisi, ekonomik
sistemin küresel ekonomiye daha fazla entegreolması ve kitle iletişim araçlarının
artışıyla yeni tip bir dindarlaşmanın yaygınlaşma eğiliminde olduğu tespitini yapmak
mümkündür. Bu yeni tip dindarlaşma sosyal medya araçları ile daha çeşitlenmiş
bireyselleşme eğilimleri görünür olmuştur. Dünyada ise teknoloji ile inşa edilen siber
bir kültür alanında pagan unsurlarla örülü daha önce görülmemiş yeni bir inanç modeli
öne çıkmaktadır. Bu yeni tip dindarlaşma pek tabi homojen ve benzer bir kimliğe sahip
değildir. Bu dindarlaşma eğiliminde Adorno‟nun ikincil mitolojik ya da ikincil batıl
inanış diye kavramlaştırdığı, rasyonel seküler görünümün altında irasyonelite içerdiğine
dair ipuçları mevcuttur.
David Martin‟e göre elektronik medyanın gerçekleştirdiği ikinci endüstri devrimidir
ve bu devrim bireysel bağlara zarar vermiştir (aktaran Köse, 2017-A). Facebook
üzerinden gizemci akımlara yönelen bireyler bu zararla ilgili paradoksal bir farkındalık
yaşamaktadırlar. Bu farkındalığın yönelttiği mecralarda elde edilecek veriler hem
sosyoloji hem de dini hareketler çalışan akademisyen ve araştırmacılara bir bakış açısı
kazandırması bakımından önemlidir.
Tarihin bilinmeyen zamanlarından bugüne kadar çok çeşitli sosyo-ekonomik
seviyede bulunan insanlar, astrolojiye ilgi göstermişlerdir. Yaygın kabul edilen görüşe
göre son döneme kadar daha çok seçkinler, saray mensupları, yönetici sınıfı, ilmiye
sınıfı ve askeri üst düzey astrolojik bilgiye başvurmaktadır (Döşer, 2018, s.21).
Günümüzde ise bu genel kabulun Türkiye için geçerli olmadığı; sosyal medyanın
yaygınlaşmasıyla kitlenin hemen her kesiminden kişinin astroloji ile ilgilendiği
görülmektedir. Bu bakımdan Facebook‟un insanın sırlı, görünmeyen merakının
aktarıldığı bir mecra olan astroloji gruplardaki görünümünü araştırmak önemlidir.
Bauman, astroloji özelinde mistik ögeleri değerlendirirken “ekmek bıçağı” benzetmesi
yapmaktadır. Yani mistik ögelerle insanın ruh dünyasında huzur verici gelişmeler
olabileceği gibi insanların sömürülmesi mümkün görünmektedir. New Age inanış ve
uygulamaları “oxymoron” yani birbiriyle çelişen iki durumu kendi içinde
barındırmaktadır. Bu bakımdan astrolojinin Facebook aracılığı ile yeni bir form
kazanmasına kültür endüstrisi kuramı ile bir değerlendirme yapmak önemlidir.
Astrolojik bilginin bugünkü iddialarından biri bireylerin anlam arayışı ve mutlu yaşam
sorularına cevap verdiğidir. Adorno, temel felsefe olarak mutluluğun önemli
şartlarından birinin kişinin otonomisini elde etmesi olarak kabul etmektedir. Ancak

14
astrologların tavsiyeleri ile bireylerin otonomilerini ellerinden alınmaktadır. Bu
engellenme durumu, yarı-bilgilendirme ile sağlanmaktadır. Adorno, The Stars Down To
Earth çalışmasında astroloji ve New Age inanışlara yönelen akıldışılığı, aydınlanmanın
integral bir parçası olarak kabul etmektedir. Bu tip okült inançlara eğilimi, tarihin
derinliklerinden kaza eseri gelen bir kalıntı veya önemsiz bir şey olarak görülmesini
doğru bulmamaktadır. “Bu önemli akıl dışı eğilimin sebepleri, modernitenin
psikodinamiğinde, ekonomik ve sosyal modernleşmenin karakteristik temellerinde
aranmalıdır” demektedir (Adorno, 2002, s.3). Bu bakımdan astroloji ile ilgili içerikleri
kültür endüstrisinin filtreleri ile analiz etmek önemlidir. Bugün medya dolayımıyla bir
fenomen halini almış astroloji üzerinden giderek sekülerleşen Türkiye toplumunda
kutsal ve kutsal algısı ile ilgili özgün keşifler yapmak ve durumu betimlemek önemlidir.
Eliade, bu tip araştırma, keşif ve analizlerin felsefeci, teolog ve edebiyat eleştirmenleri
için ayrıca önemli olduğunun altını çizmiştir (Eliade, 2017, s. 15). Bu önemin bir diğer
ayağını ise kültür endüstrisinin en önemli işlevlerinden biri olan serbest zamanlara
sızması ve eğlence içeriklerini tükettirmesidir. Serbest zaman, son yıllarda internet
tarafından kuşatılmış ve geleneksel medyanın yerini almaya başlamıştır. Ve çok çarpıcı
biçimde eylemsizliği beraberinde getirmiştir (Mattelart ve Mattelart, 2011, s. 144).
Bireyselleşen ve küresel tek tipleşen kültürü her gün biraz daha özümseyen Türkiye‟de
internet ve sosyal ağlar gündelik yaşamı dönüştürme potansiyeline sahiptir.
Kültür endüstrisi, 2005‟ten itibaren küresel kültür endüstrisine dönüşmüştür. Bu
dönüşüme kadar kültür, bir üst yapı iken bu dönüşümle kültür artık her yerdedir
(Castells, 2013, s.154). Diğer yandan giderek dijitalleşen medya ve internet, baskın
iletişim aracı haline gelmiştir. Bugün bütün dünyada medyanın bir blok halinde
kültürleri yeniden inşa ettiği kabul edilmektedir (Hepp, 2014, s. 28). Bu yeniden inşa
edilişte inançlar önemli bir yer almaktadır. Facebook ve New Age inanış ve
uygulamaları arasındaki ilişkiye dair Türkiye‟de yapılmış araştırmaların az sayıda
olması bu çalışmayı önemli hale getirmektedir. Bu çalışma sonucunda elde edilen
bulgular, sosyal medya konusunda yapılacak diğer çalışmalar için ipuçları sağlaması ve
yeni veriler sunması bakımından ayrıca önemlidir.

15
1.4. Varsayımlar

Tez çalışmasında açıklanan problem, sınırlılıklar, yöntem ve araştırmaya temel alınan


varsayımlar aşağıdaki gibidir.
a. Facebook, iletişim araştırmaları için zengin içeriğe sahip bir sosyal platformdur.
b. Astroloji, New Age inanış ve uygulamalarından en popüler olanıdır.
c. Facebook gelişmiş arama motorunun tarih ve kelime koşulları altında doğru
çalıştığı varsayılmıştır.
d. Astroloji analizlerini mevsimlerin, ayların, yılların döngüsüne dayandırdığı için
Facebook‟ta bir yıllık iletileri taramak anlamlıdır. Yine aynı nedenlerle taramada
elde edilen ileti sayısı araştırmanın amacına ulaşmada yeterli bir veri tabanıdır.
e. Facebook, yapısı gereği gerek bireysel gerekse kurumsal temsiller için elverişli
bir ortam sağlamaktadır.
f. Facebook‟daki grup ve kurumsal sayfalarda aktif paylaşım yapılmadan takip
edebilme özelliği nedeniyle online katılımlı gözlem çalışmaları için uygun bir
platformdur.

1.5. Sınırlılıklar

Araştırma sürecinde yaşanan sınırlılıkların bilinmesi ve giderilmeye çalışılması


ortaya çıkan sonuçların sağlığı bakımından önemlidir. Öte yandan tüm sınırlılıkları
gidermek maalesef mümkün değildir. Birçok çalışmada karşılaşılan zaman ve maliyet
unsurları tez çalışmamızda da söz konusudur.
Araştırma, Facebook‟ta astroloji içerikli iletilerle sınırlandırılmıştır. Çünkü
astroloji, sosyal medya mecralarında post seküler, post modern dönemde etkisi artan
New Age inanış ve uygulamalarından en görünür türlerden biri varsayılmıştır.
Araştırma mecrası sosyal medya araçlarından Facebook ile sınırlandırılmıştır.
Facebook kaynaklı gelişen bazı sınırlılıklar da söz konusudur. Facebook‟un sürekli
değişken bir ortam olması nedeniyle veri sürekli değişebilmektedir. Verinin sağlığı
açısından belirlenen kıriterler doğrultusunda kısa süre içerisinde toplanmaya çaba
harcanmıştır.
Benzer şekilde aynı kişiler veya kurumlar için profiller ve sayfa türleri de
araştırma sürecinde değiştirilebilmektedir. İletisi kopyalanarak alınmış bireysel hesap
sahibi birinin profili kodlama sürecinde incelendiğinde Tanınmış kişi veya İşletme

16
sayfasına dönüşmüş olabilmektedir. Beck, bu durumu internetten elde edilecek verinin
kâğıt gibi sabit bir malzeme olmadığını dile getirerek açıklamaktadır (2007‟den akt.
Toprak vd. 2009). Facebook başta olmak üzere tüm sosyal ağlarda ve birçok internet
sitesinde yaşanan bu durum, araştırmacılar için sanal ortamlarda gerçekleştirdikleri
araştırmaların güvenilirliği bakımından önemli bir sorundur. Dolayısıyla tez
kapsamındaki araştırma sonuçları da verinin toplandığı anı yansıtmaktadır.
Katılımcı gözlem yapmak amacıyla birçok astroloji odaklı gruba üye
olunmuştur. Az sayıda da olsa üyelik sürecini zamana yayan veya kabul etmeyen guplar
söz konusudur. Grupların da yukarıda bahsedilen şekilde sürekli kapanma veya yeni
gruplar açılma durumları olmuştur. Bu durumu gidermek için ara dönemlerde kontroller
gerçekleştirilmiş olmasına rağmen gözden kaçırılan gruplar olması muhtemeldir.
Katılımcı gözlem süreçlerinde online astroloji dersleri, online seminerler gibi
çalışmaların yanı sıra bir otelde düzenlenen ve 3 gün süren astroloji kampına bizzat
katılım sağlanmıştır. Bu gözlem çalışmaları araştırmacının mali imkânlarıyla
sınırlandırılmıştır.
Çalışmada, Facebook‟ta erişilebilen tüm astroloji grupları kapsama alınmıştır.
Bu gruplarda anlık olarak yüzlerle ifade edilebilecek düzeyde yoğun paylaşımlar olduğu
gözlenmiştir. Araştırma evreni belirlenirken araştırmanın amacına uygun olarak kültür
endüstrisinin temel öğelerini kapsayan iletilere ulaşmak hedeflenmiştir. Bu çerçevede
iletiler, araştırmacının önceden gerçekleştirdiği literâtür taraması, gözlem çalışmaları ve
derinlemesine görüşmeler neticesinde belirlediği anahtar kelimelerle sınırlandırılmıştır.
Yine astrolojinin kendi yapısından kaynaklanan zamana bağlı döngüler göz önünde
bulundurularak, iletiler 1 yıllık paylaşımlarla sınırlandırılmıştır.

1.6. Tanımlar

İçerik analizinde kullanılan terminolojiye ait kısa tanım ve açıklamalar aşağıda


alfabetik sıraya göre dizilmiştir.
Açı: (Astroloji). Gezegenlerin birbiri ile olan teması. Astrolojide her burç ve her
gezegen birbiriyle ilişki içindedir. Evrenin hareketiyle zaman zaman birleşen, çoğalan
bu temaslara açı denir. Bunların en önemlisi üçgen ve kare ilişkisidir. Üçgen ilişkisinde
esas Ruh‟un üçlüğünden doğan sıfatlardır. Kare ilişkisinde ise ruhi zıtlıklar öne çıkar.
60 derece ilgi, 120 derece tam sentez, 180 derece karşıtlık açıları mevcuttur. Burçlar
arasındaki ilişkiyi tamamlayan dünyevi niteliklerdir (aktaran Nasr, 1985, s. 176, 177).

17
Agnostisizm: Bilinmezcilik. Lâedriyye. Felsefe içinde bir akım olarak doğan
agnostisizm, insanın bilme yeteneğinin sınırlı olduğunu bu nedenle görülebilenin
ardındaki görünmeyenin bilinemeyeceğini savunmaktadır (Apaydın, 2016, s. 10).
Buradaki bilinmeyen Tanrı ve evren hakkındaki mutlak gerçektir. Agnostik terimini ilk
defa 1869‟da Huxley kullanmıştır.
Akrep burcu: Akreb, Scorpius. Güneş 22 Ekimde akrep burcuna girer. Ekliptik
üzerinde yer alan burçların sekizincisidir. 14, 15 ve 16. Yy‟ın dinî sanatında Yahudi
halkının simgesi11 olarak kullanılmıştır (Guenon, 1997, s. 83). Yahudi bilginleri burçları
kabul eder her doğanın semavî bir bedeni olduğuna inanırlardı. Akrep burcu su
elementinin sembolüydü. Greko-Romen astrolojisine göre ise Akrep burcu yeniden
doğum ve ölümü temsil etmektedir (Demirci, 1992, s. 421-422). Biruni, akrep burcunun
bulanık suyu temsil ettiğini ileri sürmektedir. Hem bir mevsime hem de insanın bir
yaşam evresine denk gelen burçlardan akrep sonbahar mevsimine dolayısıyla insanın
olgunluk yaşlarını temsil eder (aktaran Nasr, 1985).
Allegori: Bir düşüncenin resim, tablo, canlı bir varlık aracılığıyla işaret edilmesi, o
düşünceye gönderme yapılması (İzutsu, 2001, s. 301).
Animia ve Animus: Yaşama Gücü anlamına gelen Jungçu terim. Jung'un Analitik
Psikolojisinde davranışın arketipal ideallerini yansıtan ferdin gerçek iç benliği.
Personanın yani insanın dışa dönük yönünün tersidir. Eril kişiliğin dişil kısmıdır
(Stevens, 1999, s. 72). Jung, modern dünyanın artan dramlarından biri olarak imgesel
düşüncenin kısırlaştırmasını kabul etmektedir. Bu sebeple eşitli kavramsallaştırmalarla
fikirlerini açıklamaktadır.
Animizm: Canlıcılık. Dinin ilk evresi. Tabiattaki her nesnede bilinçli bir yaşayış
olduğunu kabul eden inanç-görüş (İzutsu, 2001, s. 301). Taylor tarafından ortaya atılan
animizm teorisine göre dinin atalar ruhuna ve spiritüel kabul edilen varlıklara inanma
ile başladığı fikridir (Kurt, 2017, s. 57). Buna göre doğa canlıdır ve bir ruha sahiptir
(Eliade, 2017, s. 62). 19. Yüzyılın son ve 20. Yy‟ın ilk yıllarında animizm dinin ilk
evresi fikri terk edilmiştir. Dinlerin ilk çıkışında göksel cisimlere anlam yüklemekle
beraber animizin de var olduğu kabul edilmektedir (Barnard, 2016, s. 72).
Apollo: Yunan mitolojisinde Apollo, Latin mitolojisinde Apollon diye isimlendirilen
sanatın tanrısı. Zeus ile Leto‟nın oğlu. Müzik, şiir, güneş, ışık gibi birçok alanın tanrısı

11
Le Scorpion, symbole du peuple juif dans l‟art religieux des XIV., XV., XVI. Siecles. Marcel Bulard‟ın
kitap ismi.

18
kabul edilen Apollo‟nun diğer özelliği kehanet sahibi olmasıdır (Güngör, 2018, s. 259).
Bir sembol olarak Apollo Uranyen astrolojide Jüpiter ile birleştirilip bir sembolizma
oluşturmuştur (“Apollon in Astrology. The planet of expanded wisdom, understanding
and evenness of temperament.”, 2020). Apollo modern astrolojide “The Transneptunian
Planets” ismi altında en az gezegenler kadar dünyaya etki ettiği kabul edilen bir
gökyüzü cisminin ismi olarak kabul edilir. Sanatın ve kehanetin tanrısı olarak
simgelenmektedir (Colli, 2007, s. 31).
Arketip12: Özgün model, ilk örnek, prototip. Jung‟un arketiplere önerdiği son
tanımlardan biri, insan doğasının parçası olan “davranış örüntüleri” veya temayülleridir.
Jung'un özellikle üzerinde durduğu arketipler; persona, anima ile animus, gölge ve öz-
ben arketipleridir (Hall ve Nordby, 2006, 38) Jung‟a göre en önemli arketip, “Benlik”
yani insanın bütünlüğüne dair arketiptir (Eliade, 2017, s. 41). Jung, bütün uygarlıklarda
insanın benliğini gerçekleştirmeye çalıştığına inanmaktadır. Jung‟un Arketip kuramına
göre, mitsel kalıp ve öykülerde oluşan ilk örnekle oluşan ortak bir bilinçaltı ile
kalıtımsal imge oluşmuştur. Bazı kişiler bilinçaltındaki bu ilk örneğe takılıp o evrede
yaşamaktadır. Jung‟u kolektif bilinçaltının varlığını kabul etmeye iten şey, birbirinden
farklı halkların ve uygarlıkların mitleri, simgeleri ve mitolojik figürlerinin çarpıcı
seviyede birbirine benzemesidir (Eliade, 2017, s. 41). Jung, bilinçaltını ikiye ayırır biri
kişisel bilinçaltı, diğeri kollektif bilinçaltıdır. Ve bu ortak bilinçdışı insan türüne
özgüdür. Campbell, bu en derinlerdeki ortak arketiplere “zamansız arketipler”
demektedir.
Askeri astroloji: Tarihi astroloji türlerinden biri. Abbasi dönemine ait bir kitabın adı.
Erken İslami devirde Abbasi halifesi el-Mehdi'nin saray müneccimi ve askeri danışmanı
olan Urfa doğumlu olduğu söylenen Theofılus-Theophila (ö.785) askeri astroloji kitabı
hazırlamıştı. Bugün popüler astrolojinin hiç çalışmadığı bir alan gibi görünmektedir.
Konuyla ilgili bugüne gelen tek kitap Theofılus‟undur (Gutas, 2002, s. 27).
Aslan Burcu: Esed, Leo. Güneş 23 Temmuzda aslan buruna girer. Asur-Bâbil
döneminden ele geçirilen metinlerde ismi Arû‟dur (Demirci, 1992, s. 421-422). Bilinen
en büyük gökcismi olan güneş, aslan burcunun temsilcisi ve yöneticisidir. Grek
astrolojisine göre aslan burcu soyluları ve kralları temsil etmektedir. İhvan-ı Safa‟ya
göre aslan burcunun tabiatı ateş, sıcak ve kurudur. Doğuyu temsil eder (Nasr, 1985, s.
89).

12
Archetype.

19
Astral Seyahat: İmaginal seyahat, astral projeksiyon. Alemler arası yapılan seyahate
verilen isim. Söz konusu olan fizikî dünyadan başka bir alemdir ve birçok kültürde
rastlanılmaktadır. Modern tanımlamada ruhsal deneyimlerden biri olarak kabul edilir.
Birey uyku halindeyken maddi alemdeki bedeniyle başka alemlere yaptığı yolculuğa ve
bu beden içindeki deneyimlere astral seyahat bedene ise spirutual body denmektedir.
Tıpkı dünyevi bedenler13 gibi gökyüzüne ait semâvî bedenler14 de mevcuttur. Ölümden
sonra çürüyen ve tabiate karışan bedenimize karşın semavi bedenimiz yani ruhumuz
varlığını devam ettirecektir. Bu düşünceden hareketle henüz ölüm gelmeden dünyevi
bedenden kurtulma fikri ortaya atılmıştır (Erdoğan, 2012, s. 94-95-96).
Astrolojik ikonografi:Astrolojik simgelerin, mimari, bezeme, metal, tekstil gibi süsleme
sanatlarının her alanında kullanılmısına verilen isimdir (Erbaş, 2010).
Astrolab (usturlap): Rasat için kullanılan bir alet. İlk kez Greklerde kullanılmıştır.
Güneş, ay ve öteki gezegenlerin irtifalarını belirlemek için kullanılmıştır (Nasr, 2006, s.
95). Müslümanların ilimde ilerlemelerinin önemli araçlarından biri de Usturlab‟tır.
İslam astronomları usturalaba safha-ı kevkebi demektedir.
Astronomi: Gök cisimlerinin yapılarını, hareketlerini, uzaydaki yerlerini ve diğer
özelliklerini inceleyen gök bilimi. İslam bilim tarihinde ilm-i felek. Astronomi, terim
anlamı olarak eski Yunancada‟ki astron ve nomos kelimelerinden türemiş bir kelimedir.
Astronomik gök bilimiyle ilgili olan anlamına gelmektedir. Tarihsel olarak astrolojinin
içinden doğmuştur (Fehd, 2000, 126-129)
Ateş: Nar. Od. Varlık türlerinin dört kurucu unsurundan biri. Tarih boyunca birçok
insan topluluğunun inanç sisteminde yer alan ateş kültünün en geniş tezahürü
Hindistan‟da ve İran‟da görülmüştür. Zerdüştlükte kıble olarak kabul edilir (Tanyu,
1991, s. 52-55). Astrolojide dört elementten biri olarak kabul edilir.
Ay: Kamer. Dünyanın uydusu. Ay, bütün ilkel dinlerde ve mitolojilerde önemli kabul
edilmektedir. Sâbiîler, ay ve güneş tutulmalarını ilk kez yorumlayan topluluktur.
Yıldızlara tapan kavim, Ay ve güneş tutulmasını uğur veya uğursuzluk şeklinde tasnif
etmişlerdir. Tutulmalar, dünyayı etkileyecek birinin ya da bir hükümdarın doğum ya da
ölümünün işaret etmektedir (Kaya, 1991, s. 183). Ay dişil kültlerden biridir15.
Wikipedia‟ya göre bütün dünya inançlarında 92 tane ay ilahı vardır (Barnard, 2016, s.

13
Terestial.
14
Selestial.
15
Diğer dişil kabul edilen kültlerin başında toprak ana kültü ve matriarşi gelmektedir.

20
80). Ay, ilkel insanın ilk zaman ölçü biriminin merkezidir. Bu zamanın arkasında ayrıca
bir kavrayış vardır. Ay ilk ölen ve ilk dirilendir. Yeni ay yaratılış, dolunay bir gelişme,
küçülen ay bir gerileme ve ay görünmeyen üç gün ölüm sembolizmidir. En eski tufan
mitleri ayla ilişkilidir ve tufandan kurtaran atalar ay kökenli bir hayvan olmaktadır. Ay
cisminin zaman birimine esas olması güneşten önce gerçekleşmiştir. İlk tutarlı
mitolojiler ay etrafında örülmüştür (Eliade, 2018-A-B). Tarih boyunca toprağa dayalı
etkinliğin bir sonucu olarak çeşitli dişil kültler görülmüştür. Ay en önemli dişil külttür.
Aristo‟ya kadar bütün eskiçağ ve ortaçağ bilimlerinde meterolojik olaylar Ay
yörüngesi ile dünya arasında meydana geldiği kabul edilmiştir (Nasr, 1985, s. 99).
İslam batiniliğinin kabulüne göre Hz. Adem16, Ay göğünde ikamet eder
(Burckhardt, 2018, s. 54). İhvan-ı Safa ise ayı Hz. Fatıma ile özdeşleştirmiştir. İhvan-ı
Safa, bedendeki rahatsızlıkların kozmik birer tekabüliyeti olduğunu ileri sürmektedir.
Bu fikre göre ay, göbek deliğine karşılık gelir. Ay konakları, İslam kozmolojisinde çok
önemlidir. Konaktan kastedilen 28 Arap harfinin makrokozmik karşılıklarıdır, kozmik
bir hafızadır. Bu bakımdan sufilikte belirli alanlarda etkisi kabul edilir. Ay, 28 konağı
ile kozmosu kendinde birleştirir ve böylece evrenin arketipi evrensel insanın yani insan-
ı kamilin sembolü haline gelir. Bu sembolik benzeşimden dolayı bazı sufiler Hz.
Peygamberle Ay‟ı özdeşleştirir (Nasr, 1995, s. 118-187). Ay, simya ilmine göre
gümüşün temsilcisidir. Dante, ‘Convivio’ isimli eserinde gramer bilimini Ay‟a
benzetmiştir (Burckhardt, 1994, s. 85).
Ayaltı 'alem: Dünya, yeryüzü. Aristoteles'in evren kozmolojisinde Ay küresinin altında
yer alan kürelerin içinde bulunduğu evren; sırasıyla Yer küresinin, su küresinin, hava
küresinin ve ateş küresinin bulunduğu mekan. Ortaçağ‟da gezegenler ve yıldızlar gök
küresiyle üstün alemi yani cenneti sembolize ediyordu (Guenon, 2013, s. 64). İhvân-ı
Safâ‟ya göre ay altı alem, Oluş17-Bozuluş18, Bitkisel, Hayvânî ve İnsanî cüzî nefsi
temsil eder ve buraları etkiler (Taş, 2012, s. 52). Yer, yani ay altı alem, dini olarak
semanın yansımasıdır bu sebeple tabiate karşı alınan tavır metafiziğe karşı alınan tavrın
bir yansımasıdır (Nasr, 1985, s. 313).

16
Hz. Adem ile astrolojiyi dünyaya öğrettiğine inanılan Hz. İdris arasında bir hiyerarşi vardır. Bu
inanışta Ay ile Güneş arasındaki hiyerarşideki sembolizm kullanılır. Bu aşkın hiyerarşi anlayışı Taocu
inanışta da mevcuttur. İbn-i Arabi‟ye göre ilk insan ve tek insan olan, ayda ikamet eden Hz. Adem yer ile
güneş arasında temsili aracılığı mükemmel yapmaktadır (Burckhardt, 2018, s. 54).
17
Kevn.
18
Fesad.

21
Ayüstü âlem: Aristoteles'in evren kozmolojisinde Ay küresinden sonra gelen gök
cisimlerinin bulunduğu evren; bunlar sırasıyla Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter,
Satürn ve sabit yıldızlar küresinin bulunduğu mekan (Burckhardt, 2018, s. 20).
Bakıcı- Bakımcı: Herhangi bir nesneye bakarak kayıpları bulduğu düşünülen, geçmişe
ve geleceğe dair olayları bildiği öne sürülen bir tür kâhin. Kahinin manevi seviyesinden
aşağı bir dereceye sahip olan bakıcıların izine birçok kültürde rastlanılmaktadır. Eski
Çin, İran, Mısır, Bâbil ve İslam öncesi Arap kültürü bilinenlerden bazılarıdır. Bakıcılar,
hayvan kemiklerinden kuma kadar çeşitli araçları kullanırlar bu araçlardan biri de
astrolojidir. Gök hareketlerini izleyerek kayıplarla ilgili bazı ipuçları çıkarmışlardır. Bu
işte ileri giden Sâbiîler‟in belirlediği semboller bugün bazı modern astrologlar
tarafından kullanılmaktadır (Çelebi, 1991, s. 530).
Balık Burcu: Hût, Pisces. Güneş 19 Şubat tarihinde balık burcuna girer. Horoskobun
12. Burcudur. Yani zodyağın son burcu olarak kabul edilir. Klasik dönemde yöneticisi
Jüpiter gezegeni olarak kabul edilirken modern astrolojide yöneticisi olarak 1856‟da
keşfedilen Neptün gezegeni kabul edilmektedir (Fernandez, 2019, s. 13). Greko- Romen
astrolojisine göre balık burcu insanların sınırlama ve kuşatma yönünü temsil etmekteydi
(Demirci, 1992, s. 421-422). Biruni‟ye göre balık burcunu elementi pis kokulu tatsız ve
alkalik sudur. Tabiatı soğuk ve nemlidir. Mevsimlerden kışı ve insan ömründe yaşlılığı
temsil eder. Kuzey yönünü ve kuzey rüzgârlarını yönetmektedir (aktaran Nasr, 1985).
Başak Burcu: Sünbüle, Virgo. Güneş 23 Ağustosta başak burcuna girer. Yahudi
bilginleri burçları kabul eder her doğanın semavî bir bedeni olduğuna inanırlardı. Her
insanın bir burcu olduğu gibi her burç da bir olayı sembolize ediyordu. Buna göre
evlilik kurumunu başak burcu temsil etmekteydi. Greko- Romen astrolojisine göre ise
başak burcu sağlık ve görev bilincini sembolize etmekteydi (Demirci, 1992, s. 421-422).
İhvan-ı Safa‟ya göre başak burcunun elementi toprak, yapısı soğuk ve kurudur. Güney
yönünü temsil eder (Nasr, 1985, s. 89). Biruni ise rahim ve çevresindeki kadın üreme
organlarının başak burcuna tekabül ettiğini ileri sürer.
Batıl İnanç: Hurafe. Superstitio. İlk olarak kehanet sanatı karşılığında kullanılmışken
Roma dönemi‟nde Hristiyan inançları için kullanılmıştır. İngilizcede ise boş inanç
karşılığında “superstition, superstitions belief” kelimeleri kullanılır. Batıl kelimesi
Türkçe Sözlük‟te çürük, temelsiz, asılsız, boş, beyhude ve geçersiz anlamlarına
gelmektedir. Batıl inanç, Türkçe sözlükte “Doğaüstü olaylara, gizli ve akıl dışı güçlere,
kehanetlere, aşırı derecede bağlı boş inanç, bâtıl itikat” olarak açıklamaktadır. Batıl

22
inanç kavramsal olarak “hurafe”, “halk inanışları”, “new age inanç ve uygulamaları”
gibi kavramlar ile yakın ilişkide olup birbirinin yerine kullanılabilmektedir (Taş, 2019,
s. 4).
Bâtınî ve Batıniyye: Kolay kavranılan zahirin zıttı. Zahirilik sadece yazılı öğretilerde
bulunurken daha derin anlamına gelen Batınilik şifahi bir öğretinin konusudur (Guenon,
2011, s. 123). Ayetlerin ve hadislerin zahirî mânalarının yanında gizli/iç anlamları
olduğunu kabul eden görüş (Güngör, 2018, s. 262). İslam Düşünce tarihinde, İslam‟ın
temel hükümleri hakkında değişik yorumlar yapan, birbirlerinden az veya çok farklılık
gösteren birçok fırkayı içine alan zümreye/mezhebe Bâtıniyye denmektedir.
Batlamyus: İskenderiyeli Ptolemaios. Ders kitabı niteliğindeki eserlerini M.S. 127-151
tarihleri arasında vermiştir. Eski çağ bilimlerine ve astrolojiye dair yapılmış en kapsamlı
tanımları o yapmıştır (Zeldin, 1998, s. 333) Tetrabiblos isimli bir kitap yazar ve bu kitap
Yunan astrolojisinin temel kitabı olarak kabul edilir. Quadripartitum isimli kitabı dünya
astroloji literatürünün en önemli eserlerinden biridir. Batlamyus‟un bu eserinin çeşitli
yazma nüshaları mevcuttur. Câbir b. Hayyân, Batlamyus‟un etkisinde kalmıştır. Batı
bilim dünyası, neredeyse 17.yy‟a kadar Batlamyus‟un âlem tasvirini kabul eder.
Batlamyusçu âlem tasvirinde yer, bir küre olarak merkezi temsil eder, onun etrafında
gezegenler çeşitli yörüngelerde veya feleklerde dolanırlar, bunlar da sabit yıldızlar göğü
ile ve dışta da yıldızsız en üst gök19 ile kuşatılırlar. Dante‟nin benimsediği Batlamyusçu
alem tasavvuruna göre yıldızlı gökleri çevreleyen ve sabit yıldızlar göğüne20 hareketini
bahşeden yıldızsız en üst Gök, ilk hareket ettiriciyi 21 ve her şeyi kuşatan İlahi Akıl'ı
temsil eder. Zeldin, Batlamyus‟un astroloji kaidelerini Stoacılıkla birleştirdiğini
söylemektedir (1998, s. 334).
Bireysel Astroloji: Modern astroloji şubelerinden biri. Bireycilik, her bireysel öznenin
kendi davranış yöneliminde, ihtiyaçları arzuları ve projelerinin yapılmasına öncelik
veren değerler kümesi (Castells, 2013, s. 155). Modern insanın kendini tanıması için
kullandığı yöntemlerden biri. Kişinin kendisini tanıması, yaşam amacı hakkında daha
derin bir kavrayışa sahip olmasını vadeden bir astroloji türü.
Boğa Burcu: Sevr. Taurus. Güneş 20 Nisanda boğa burcuna girer. Bir atrolojik
horoskopta 2. Sırada yani 2. 30 derecelik dilimde yer alır. Politeist Mitra dininden
bugüne gelen önemli bir semboldür. Boğa kurban etme ritüeli ile tarih sahnesine
19
Empyrean
20
Bütün feleklerin en hızlı ve en düzenli dolananı.
21
Primum mobile.

23
çıkmıştır. Boğa burcunun temsilcisi ve yöneticisi sanatın, güzelliğin ve estetiğin
sembolü Venüs gezegenidir. Burçların varlığı ve etkisini kabul eden Yahudi görüşüne
göre yaratılış sırasındaki, karanlığı boğa burcu temsil etmektedir Greko- Romen
astrolojisine göre ise boğa burcu zenginliğin ve refahın temsilcisidir (Demirci, 1992, s.
421-422). İhvan-ı Safa‟ya göre boğa burcunun tabiatı toprak, soğuk ve kurudur. Boğa
burcu, ekilmemiş meralardan sorumludur. Güney yönünü temsil eder (Nasr, 1985, s. 89-
181).
Bonatti: 13. yy astroloğu. Guido Bonatti (1223-1300). 13. Yy‟da Bologno ve Paris‟te
yaşamış Avrupa saraylarının önemli astrolog ve astronomu.
Burç: Güneşin bir yılda takip ettiği kabul edilen yörüngenin içinden geçtiği belli
sembollerle gösterilen on iki takımyıldızdan her biri. Bu on iki takımyıldız kümelerini
çeşitli şekillere benzeterek burç adı altında toplama düşüncesi milâttan önce 3000‟lere
kadar gitmektedir. Burçlarla ilgili ilk bilgilere Sümerler döneminde rastlanılmaktadır.
İlk burçlar kuşağı tasviri ise Mısır sanatına aittir. Denderân‟da bir tapınakta bulunan bu
burçlar kuşağı tasviri modern tasvirlerin prototipidir (Unat, 2009, s. 551-553). Tarih
içinde yazılan pek çok kaynakta burçların sayısının on iki olduğu yer alsa da daha fazla
olduğunu söyleyenlere de rastlanılmıştır. Çeşitli tartışmalarla beraber 2002 yılında
Uluslararası Astronomi Birliği gökyüzünü seksen sekiz takımyıldıza bölmüştür. Bu gün
kullanıldığı şekliyle on iki burcun adları Latin literatüründe ortaya çıkmıştır. Bu isimler
şunlardır: Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova
ve Balık. İbn-i Arabi, burçların her kısmında meleklerden bir melek olduğu fikrini öne
sürmüştür. Burçlara Atlas Feleği ismini vermiştir. Burçlar birer melek olarak yıldız
değil Allah‟ın emrini gerçekleştiren varlıklar olarak kabul edilir (Burckhardt, 2018, s.
23). Burçların insanlar ve dünya üzerine yaptığı etki hakkında en ayrıntılı bilgileri
Mezopotamya ve Asur geleneğini takip eden Yahudi-İbrânî literatüründe bulmak
mümkündür (Demirci, 1992, s. 421-422). Burçlar dünyadaki dört elementle temsil
edilir. Biruni, burçların bu elementlerin niteliklere ayrılmasını Külli nefs‟in üç önemli
eğilimini sembolize ettiğini öne sürer. Yani burçlarda insan özellikleri de 1- İlkeden
uzaklaşma hareketi 2- Yatay genişleme 3-Tekrar ilkeye dönme eyleminde bulunur.
Burçların rüzgarlarla ve coğrafyayla sıkı ilişkisi vardır (aktaran Nasr, 1985).

Büyü: Maji. Latince Magus teriminin çoğuludur. Yunanca Magoi den gelir, ilk kez eski
Farsça'da Magus olarak ortaya çıkmıştır. Eski İngilizcesi Mage'dir ve İngilizcede
"büyü" anlamına gelen magic, bu kökten türemiştir. Roma İmparatorluğu zamanında

24
Magi22sözcüğü, doğu mezheplerini temsilcilerini tanımlamak için kullanılan genel bir
terim idi. Hz. İsa'nın doğumuyla birlikte büyü, astroloji ve rüya yorumlarıyla ilgilenen
herkese Magi denilmeye başlanmıştır (Haughton, 2008, s. 335). Büyü, manevi
varlıkların aracılığı ile yapıldığına inanılan bir uygulamadır. Bir insiyedir ve batınidir
(Guenon, 1997, s. 90). Salomon Reinch‟a göre büyü, animizm anlayışından ortaya
çıkmıştır ve animizmin tekniği ve stratejisidir. James G. Frazer‟in23 (1854-1941)
teorisine göre insanlar büyü ile ilk kez dünya ile aralarında anlamlı bir ilişki
kurmuşlardır (aktaran Kurt, 2017) ve din büyünün içinden doğmuştur. Diğer bir görüşe
göre ise büyü, dinin içinden çıkmıştır (Durkheim, Alion‟dan aktaran Arslan, 2011).
Bergson yukarıdaki görüşlere katılmamakta ve büyü ile dini birbirinden ayırmaktadır.
Bergson‟a göre dinin kaynağı kutsal iken büyününki yarı tinsellik yarı fizikselliktir
(Aktaran Arslan, 2011). İnsanlar kendi cinslerinden olan hasımlara karşı büyüsel
bağlar24 ve bu bağların kopartılması üzerine kurgu yapmışlardır. İkinci olarak ise
insanlar tehlikeli hayvanlara, hastalıklara, iblislere ve ölüme karşı büyü
kurgulamışlardır (Eliade, 2018-B, s. 126). Antik Yunan‟da astroloji, simya ve büyü
uygulamalı fizik olarak kabul edilmekteydi. Kuran-ı Kerim‟de büyü25 ile ilgili çeşitli
izahlar vardır. Ancak Kuran-ı Kerim‟de büyü yasaklanan bir uygulamadır. İhvan-ı Safa
ekolü ise büyüye farklı bir anlam yükler. Okula göre büyü, bağımsız bir bilim değil
yıldızlar ilminin bir şubesidir. Büyü için astroloji öğrenmek şarttır ve büyünün ilahi bir
yönü olmakla beraber şaşkınlık, boyun eğmek, kabul anlamları da vardır. Ayrıca
okulun, kehanet kavramını da büyü yerine kullandıkları tespit edilmiştir (Taş, 2012,
s.56,57)
Demeter: Bereket Tanrıçası. Tahıl Tanrıçası. Herşeyin anası. Demeter ismini toprak ana
olarak açıklayanlar olduğu gibi Giritçe deai kelimesine yani arpa ismine dayandıranlar

22
Mecusi.
23
Frazer, büyüden sonraki aşamayı tanrıların öfkesini dindirmek için kurban ve kefaret en son da bilim
aracılığıyla dünya ile anlamlı bağ kurmak olarak açıklamıştır (Kurt, 2012, s. 57). Eliade, Frazer‟İn bu
bakış açısını indirgemeci bulur. Frazer‟in insan zihninin doğal hadiseler karşısında tektip bir tepki
gösterdiğini ileri sürmekle yanılmaktadır. Doğaüstü ve doğa hadiseleri karşısında kültürle dolayısıyla
tarih ile koşullandırılma göz önünde bulundurulmalıdır (Eliade, 2015, s. 19).
24
İpler ve düğümler hemen bütün kültürlerde büyü ile özdeşleşmiştir. Bu manada bir bağlama
simgeciliğinden söz edilebilir (Eliade, 2018-B, s. 127).
25
İslam ezoterizmi ve mistik tradisyonlar ile ilgili önemli çalışmaları olan Guenon, gerçekten böyle
güçlere sahip olanların bunları bazı özel durumların dışında hiç kullanmadıklarını öne sürer (Guenon,
1997, s. 93).

25
da mevcuttur. Mitoloji araştırmalarında birçok sıfatla anılan Demeter‟in izine arkeolojik
kazılarda Sicilya‟dan, Kuzey Afrika‟ya, Anadolu‟ya çok geniş bir alanda rastlanır. En
ünlü Kült merkezi Atina yakınlarındaki Eleusis‟tir (Darga, 2011, s. 296). Modern
astroloji analizinde kullanılmaktadır.
Denkard: Zerdüşt dininin resmi kitabı. Pehlevice yazılmıştır ve IX. yüzyılda
derlenmiştir. Zerdüşt' e atfedilen astroloji metninin giriş bölümünde bu atfın doğru
olduğu gösterilmeyemeye çalışılmıştır (Gutas, 2003, s.49). Zerdüşt tarafından kurulan
bu teolojik sistem Batılı teologlar Mazdeizm olarak isimlendirmişlerdir. Bu inanç
sisteminin astroloji ile ilişkili düşünce biçimi ise kıyamete kadar süre açısından birbirine
eşit dört devre ayrılan 12.000 yıl olarak kabul edilmesidir. 12 burç, 12 ay, 12 astrolojik
ev sistemi 12.000 bin yıllık dünya ömrü ile ile uyumlu görünmektedir. İslam‟daki
Feleklerin Devri Nazariyesi ile de uyumludur. Klasik astrolojide kabul edilen bir diğer
Batıni inanış olan ölen ruhun dünya dışındaki yolculuğu, Zerdüştlükteki ölüm
sonrasındaki yolculuk ile örtüşmektedir. Buna göre ruh sırasıyla yıldızları, ayı ve güneşi
geçerek ancak ilâhî âleme ulaşabilmektedir (Gündüz, 2003, s279-284).
Devr: Dolanma. Revolution. Bir cismin bir nokta veya başka bir cisim çevresinde
yaptığı dolaşma fiili. Özdeş olarak tekrarlanan olayların bir kez tekrarı için geçen süre.
İslam kozmolojisinde gezegen ve gökcisimlerinin her bir dönüşüne verilen isimdir. Bu
dönüş hem ay altı hem ayüstü âlemler için mevcuttur. Modern astrolojideki her gök
cisminin devri belli bir zamana sahip olduğu fikri devr nazariyesi ile uyumludur. Buna
göre oluş ve bozuluş zamanları da belirli devirler meydana getirir. Câbir, bu devirlerin
bilinmesi halinde oluş ve bozuluşlar hakkında tahminlerde bulunmanın mümkün
olduğunu öne sürmüştür. Ancak bu oluş ve bozuluş İslam bilim tarihçilerinden İbn Sînâ
tarafından fizikî açıdan ele alınmıştır. İhvân-ı Safâ ise Yâsîn suresindeki “Hepsi
(küllün) bir felekte yüzer” âyetindeki “felek”i kuşatıcı felek, “küll”ü ise onun kuşattığı
kozmos olarak yorumlamaktadır. Feleklerin dönüşünü oluş ve bozuluşa etki eden devr
nazariyesi, popüler kitaplardan tasavvufî eserlere, astronomi kitaplarına kadar çeşitli
kaynaklarda ele alınan bir konu olmuştur (Kutluer, 1994, s. 232-234).
Dharma: Karma. Hint dinlerinin temel kavramlarından biri. Evrenin ezelî düzeninden
ortaya çıkan kurallarının yer aldığı doğal bir yasalar sistemidir (Aydın, 2010, s. 574-
577). Kelime anlamı Sanksritçe‟da kanundur ve “kri” fiilinden türemiştir. Karma inancı,
bütün Hint kökenli dinlerin ortak inançlarından biridir (Yitik, 1996, s.9). Terim olarak,
ahlak, erdem ve dini itibar anlamlarına gelir. Karma, iradi yolla icra edilen fiillerin,

26
gözle görülebilen somut sonuçlarının yanı sıra zorunlu olarak ahlaki nitelikleriyle doğru
orantılı, gözle görülemez, metafizik sonuçlar ortaya çıkarmasını ifade eder (Yitik).
Budizm‟de ise Budha doktrinlerinin uygulanması, Budist fazilet ve kanunları olarak yer
alır (Özcan, 2000, s. 269 ). Dharma, modern astrolojinin hemen her türünde “karma”
kavramı olarak kullanılmaktadır. Yani karma, ahlaki bir kâinat nizamı anlamına
gelmektedir. Buna göre, şimdiki hayatta işlenen ameller, karma kanununa göre canlının
kaderine tesir eder ve tekrar vücut bulmasında rol oynar. Bu yüzden bütün canlılar,
kendi durumlarını kendi amelleriyle kazanırlar. Yani yeniden doğuşu belirleyen sebep-
sonuç şartlarını birey oluşturur.
Ekinoks: Gün-tün eşitliği (TDK, 2019). Güneş ışıklarının Ekvator‟a dik vurması sonucu
aydınlanma çemberinin kutuplardan geçtiği an.
Elan Vital: Yaşama Atılımı. Bergson‟un geliştirdiği bir kavram. Canlı organizmayı
güçlendiren, üretme, büyüme ve çevreye uyma yeteneği sağlayan yaratıcı kuvvet
(Eliade, 2017, s. 68).
Ezoterizm: Ezoterik, bir sıfat olarak antik Yunan‟dan beri bilinmektedir (Zinser, 2009,
s. 7). Ezoterik kelimesi, Yunanca‟da içsel, gizli, içine doğru hatta içeri doğru
anlamındaki eiso ya da eso sıfatının komperatif hali anlamına gelen esotoros sıfatından
türetilmiştir. Latinceye occultus olarak çevrilmiştir. Occultus saklı olanı, aslında
saklanmış olanı tanımlamaktadır ancak, okültizm ile ezoterizmin farkları mevcuttur
(Algan, 2006, s. 127). Ezoterik bilginin hedefi, kişinin dünyadaki bireyselliğinin
Tanrı‟nın varlığında eriyerek onun içinde yok olması, kişinin kendi Tanrısal
bireyselliğine kavuşarak Tanrı ile birleşmesi iken Okült bilgi madde ve dünya olayları
üzerinde etkili bir takım güçler elde etmeye ve uygulamaya yöneliktir. Hartmut Zinser,
sıfat olarak Antik Yunan‟dan beri kullanılan ezoterizmin isim olarak ilk kez 1828
yılında Elphas Levi‟nin yazılarına dayanmakta olduğunu söyler. Tiryakian‟a göre
ezoterizm, gizembilimi tekniklerine ve pratiklerine temel teşkil eden felsefi ve inanç
sistemlerinin adıdır (Eliade, 2017, s. 68.). Batı ezoterizmi kategorisinde simya, astroloji,
Gnostizm, Hermetizm, Kabala, büyü, mistisizm ve çeşitli gizli veya yarı iletken
toplumlar bulunur (Eugene V. 2006,, s.92.). Ezoterizmin önemli bir kavramı terk-i
dünyadır (Algan, s. 128).
Ezoterik bakışa göre “insan” büyük evren ve bir bütün, dışımızdaki evren ise küçük
evren ve parçalarıdır. (Algan, 2006, s. 131).

27
Egzoterik: Sınırlı. Ezoterik bilginin dışa açık dile getirilen yanı (Algan, 2006, s. 130).
Örneğin İslami batıniliğin egzoterik yönü Tasavvuf anlayışıdır.
Eskataloji: Ölüm ve sonrası ile ilgili bir teoloji dalı. Ölümü, insanın ölümden sonraki
yazgısını, cennet ve cehennemi, dünyanın sonunu konu alır. Eskatolojik sıfatı bu
isimden türemiş ve eskatolojiye ilgili anlamına gelir (Özcan, 2000, s. 270 ). Ölümün bir
son olup olmadığı meselesi, biyo-teknoloji çağında daha da çok tartışılacak bir konu
gibi durmaktadır. İnsanlığın temel sorularından biri sonluluğun aşılması/aşılmaması
astrolojinin de konusudur.
Eşref Saati: Şeref-Hubût. Astrolojik açıdan gezegenlerin bazıları bazı zamanlarda daha
etkili olurlar. Gezegenler bu en etkili oldukları zamanlarında belli bir burç derecesinde
ulaşırlar buraya “şeref” noktası ismi denmektedir. Teknik bir terim olan şeref noktası
zamanla halk arasında denir “eşref saat”ine dönüşmüştür (Unat, 2009, s. 551-553).
Felek: Küre26. Gök, gök katı, devir. Baht. Dünya, âlem. İslâm kozmolojisinde
yıldızları taşıdığına ve hareket ettirdiğine inanılan gökküre. Gezegenlerin izlediği
yörünge (Kutluer, 1995, s.303-306). Eski astronomlar Yer'in üzerinde maddi bir gök
küre bulunduğunu kabul etmişlerdir. Buna göre her bir gezegenin küresi vardır ve gök
küresi bütün bu küreleri içine alır. M.S. 150‟de Batlamyus bu kürelerin sayısını sekiz
olarak kabul etmiştir. 9. yüzyılda Sabit İbn Kurra (826-901) Batlamyus'un sekiz küre
olarak verdiği evren modeline, ekinoksIarın salınımını açıklamak için "İlk Hareket
Ettirici27" adını verdiği dokuzuncu bir küre daha eklemiştir. Bu dokuz kürelik evren
modeli daha sonra bütün ortaçağ düşüncesinde kabul edilmiş ve onuncu ve on birinci
küreler eklenmiştir. Küre-i Arz yani dünya bütün kürelerin merkezindedir. Dünyanın
ardından ay ve diğer gezegenler gelmektedir. Feleğin bu şekilde sıralanmasına hem
hristiyanlıkta hem de İslamiyet‟in çeşitli yorumlarında Batıni anlamlar yüklenmiştir
(Burckhardt, 2018, s. 18).
Gelecek: İleride fikri. İnsanlık tarihi boyunca acı ve ıstırabın ileride iyileşiceği, evrensel
mutluluğa ileride kavuşalıcağı fikri işlenmiştir (Bauman, 2002, s. 198). Modern insan
özü itibari ile gelecekten doğru belirlenir. Gelecek, geleceksizlik gece klübünün
levhasıdır (Bloch, 2007, 21). Gelecek üzerine felsefe fazlaca düşünmemiştir. Bloch, M.

26
Sphere.
27
Primum Mobile.

28
Terentius Varro‟nun Latincenin ilk gramerini hazırlarken gelecek28 zaman kipini
unuttuğunu söyler (2007, 23).
Gnostizm: İrfaniye. Bilgi kaynağının keşif ve ilham olduğunu savunan akım. Tanrı
başta olmak üzere varlıkla ilgili gerçek ve derunî bilginin duyu verilerine, akıl
yürütmeye veya delillerle kanıtlamalara dayanmaksızın keşif ve ilham yoluyla elde
edilebileceğini ileri süren mistik ve felsefî akım (Alper, 2000, s. 445). Özellikle
hristiyanlıkta ortaya çıkan gnostiszm, Tanrı‟nın kişiye Tanrı‟yla birleşme ve Tanrı‟nın
doğasını, özünü kavrama yeteneği verdiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla bu fikre göre
kişisel ve gizemli bilgi dinin dogmalarından üstündür (Özcan, 2000, s. 270 ).
Gnostikler: Hristiyan öğretiyi eski doğu dinleriyle, yeni Platonculuk ve
Pythagorasçılıkla kaynaştıran okulun üyelerine verilen isimdir (Özcan, 2000, s. 271).
Birçok gnostik akımda astrolojik semboller ve nazariyeler görülmektedir. Gnostik
düşünceye göre insanın kurtuluşu için gerekli olan şey gnosis yani sırlı bilgidir.
Gölge Yan: Karanlık kötü yön. Jung‟un arketip analizinde bir tanım. Bireyin karanlık
ve kötücül yönlerini temsil eder (Storr; 2006, s.77).
Güneş: Işık kaynağı. Dinler tarihi ve kültür tarihi bakımından önemli bir gökcismi.
Tarih öncesinden itibaren hemen bütün kültürlerde izine rastlanılan bir güneş kültünden
bahsetmek mümkündür. Güneşi merkez alan âlem görüşü bütün kültürlerde mevcuttur.
İnsanlık tarihinin en eski simgeciliği güneş simgeciliğidir. Güneş merkezli sistem,
Sisamlı Aristarkos (M.8. 320-250) tarafından ilk kez sistemleştirilerek okulunda
öğrencilerine anlatılmıştır (Burckhardt, 1999, s. 52). Mısırlı Aton, güneşle
özdeşleştirilmiştir. Bir anlamda inananlar Aton‟a taparken güneşe tapmışlardır. Mısırlı
rahipler güneşin en yüksek konumunda olduğu Aslan burcunu temsil ettiği kabulu
üzerinden hareketle önemli törenlerde aslan postu giymişlerdir. Greklerde Apollo ile
Helios güneş tanrısı olarak kabul edilmişlerdir. Güneşten çıkan ışıkla sanat ve edebiyat
dünyaya yayılmaktadır. Kur‟ân-ı Kerîm‟in üzerinde en çok durduğu iki gök cisminden
biri güneştir. Kur‟ân-ı Kerîm‟in 91. Sûresi29 güneşin adını taşımaktadır. İslam
batiniliğinin kabulüne göre Hz. İdris, Güneş göğünde ikamet eder (Burckhardt, 2018, s.
54). Çünkü Hz. İdris, mükemmel insanı temsil eder30. İhvan-ı Safa, bedendeki
rahatsızlıkların kozmik birer karşılığı olduğunu ileri sürmektedir. Bu fikre göre güneş,

28
Futurum.
29
eş-Şems.
30
İnsan-ı Kamil.

29
ağıza karşılık gelir (Nasr, 1985, s. 118). Babil çivi yazmalarında her gezegenin bir
şeref31 burcu vardır, güneşin şerefi koç burcudur (Nasr, 1985, s. 357).
Eski gelenekleri izleyen Dante, „Convivio‟sunda yedi beşeri bilimi yedi gezegene
benzetir, bu bilimlerden aritmetik güneşe benzetilmiştir (Burckhardt, 1994, s. 85).
Astrolojik analizde Güneş ve Ay tutulmaları ağırlıklı önem taşımaktadır.
Halk Dini: Folk Religion. Kavram ilk kez Protestan din adamı Paul Drews tarafından
kullanılmıştır. Almanya‟da bu kavramın ortaya çıkışı ile Alman köy yaşamının dinî
eğilimleri akademik çalışma sahası girmiştir. Aydınlanma çağının başlangıçlarından
beri dinî çevrelerce her fırsatta aşağılanan ve yerilen halk dindarlığı biçimleri yeniden
keşfedilmiştir (Yoder, 1974, 3). Halk dini, hangi dinî bağlamla ilişkilendirilirse
ilişkilendirilsin geçmişten kalan ve başka dinlerle ilişkiler sonucunda edinilmiş
unsurların bir bütünü olarak değerlendirilir. Senkretizm yani bağdaştırma halk dini
kavramı açısından büyük önem taşır. Halk dini kavramının içini dolduran temel eğilim
ise hayatı kutsal olanla birleştirme gayretidir. Yani halk dindarlığının temeli de
tinselliktir.
Heliosentrizm: Güneş merkezli simgesel bir nazariye. Batıda Kopernikle beraber ele
alınmıştır. Mısır hermetizmine dayanan bir görüştür. 15. Yy‟dan itibaren Avrupa
edebiyatında kullanılmıştır. Marsilio Ficino ve İtalyan hümanistleri tarafından
diriltilmiştir. Dante‟nin32 şiirsel eserlerinde bu görüşe yer verilmiştir (Burckhardt, 1994,
s. 24). Yeni dünyanın sömürgeleştirilmesinde dinî bir anoloji olarak kullanılmıştır,
güneş doğudan doğar Batıya doğru açılır (Eliade, 2017, s. 120-121). Heliosentrizm, yeni
dini hareketlerin içinde Batıni bir hakikatin popülarize edilmesi olarak tanımlanabilir
(Burckhardt, 1994, s. 26).
Hermes: Mitolojik şahsiyet. Haberci. Yunan‟ın büyük habercisi, Zeus‟un oğlu,
Olympos Dağı‟nın Dionysos‟tan sonra en genç tanrısı. (Cogito, 2017, sayı-89, s.61).
Yunan mitolojisine göre, Apollon Hermes‟e küçük çakıl taşlarından geleceği bilme
sanatını öğretmiştir. Hermes, ayaklarında kanatlı sandallar başında geniş kenarlı bir
şapka33 eline tanrısal habercilik görevinin alameti olan asa olduğu halde tasvir
edilmektedir. Çeşitli kültürlerde değişik isimlerle anılan mitolojik veya yarı mitolojik

31
Rexalation.
32
Bu kozmolojide Arş-ı ala yukarı doğru açılırken cehennem katları simgesel olarak daha alçak varlıklara
karşılık geldiğinden yeryüzünün altında yer alırlar (Burckhardt, 1994, s. 25).
33
Petasos.

30
bir şahsiyettir (Kılıç, 1998, s. 228). Bazı müellifler eski Mısır dinindeki Thoth‟u,
Mûsevîlik‟teki Uhnuh‟u, Budizm‟deki Buda34‟yı, Zerdüştîlik‟teki Hôşeng‟i ve
İslâm‟daki İdrîs‟i onunla birleştirmişlerdir. Yunan tanrısı Hermes ve Antik Mısır tanrısı
Thoth35 kültünün birleşerek oluşturduğu Hermes Trismegiste, astrolojiye kaynaklık
etmektir. Gök ve yeryüzü alemleri arasında bir aracı bir haberci rolü atfedilir (Guenon,
1997, s. 96). İnanışa göre hem ticaretle hem bilgelikle meşgul olmuştur. Trismegiste
ifadesi üç kez daha büyük anlamındadır (Sadıkoğlu, 2007, s. 273). Araplar Hermes‟e el-
Müselles bi‟l Hikem yani üç kere hikmetlenmiş Hermes derler. Üç vurgusunun bir diğer
sembolik anlamı ise tarihte üç Hermes kabul edilmesidir. Bunlar Hermeslerin Hermesi
kabul edilen Hz. İdris, Babilli Hermes ve Mısırlı Hermes‟tir (Guenon, 1997, s. 107).
Hermes, çeşitli kültürlerde karşılığı olan, yaşadığı tarih ve yer tam olarak bilinmeyen bir
şahsiyettir. Eflatun, ondan aritmetik, geometri, yazın kurucusu olarak bahsetmektedir
(Burckhardt, 1999, s. 8). Hermes Thoth'a atfedilen bütün metinleri içine alan Corpus
Hermeticum36 yani Hermetik Külliyat‟ın bize Yunancası ulaşmıştır. Külliyatın “Zümrüt
Tablet” ismi verilen bir parçası, Hermes Trismegistos'tan bir vahiy olarak takdim edilir
ve Arapça, Latince çevirileri yoluyla Batı dünyasına ulaşmıştır (Burckhardt, 1999, s.
22). En önemli vasıfları arasında simgecilik vardır. Diğer yandan Hermes‟in gerçek
simyasının maddesel düzeyde değil manevi37 düzeyde olduğu fikrine sahip olduğu
kabul edilmektedir (Guenon, 1997, s. 89).
Hermeneutik: Haber verme. Açıklama. Bu sanat başlangıçta dini metin ve anlam
kurgularının yorumuyla ilgiliydi (Grondin, 2017, s.7). Kutsal metinleri, Yunan
kehanetlerini vb. tefsir etmek için yardımcı bilim olarak kullanılıyordu. Hermeneutike

34
Guenon, Budha‟nın annesinin adının Maya-Devi olduğunu, Maia‟nın da Grekler ile Latinler‟de
Hermes‟in ya da Merkür‟ün annesi olarak kabul edildiğini söyler (Guenon, 1997, s. 100).
35
Guenon, Thoth kültünü şöyle açıklamaktadır, Thoth, tradisyonu muhafaza edici ve iletici rolüyle, antik
Mısır ruhbanlığının sahip olduğu inisiyatik bilgiyi onun adına ilettiği esinlenme ilkesinin temsilcisidir
(Guenon, 1997, s. 90).
36
1463‟te Marsilio Ficino tarafından tercüme edilmiştir (Eliade, 2017, s. 59). Ficino, Hz. İsa‟nın
geleceğiyle ilgili hermetik kehanetler olduğunu ileri sürmüştür. 1614 ise Yunanlı bilim adamı İsaac
Casaubon, bu metinlerin iddia edildiği gibi ilk vahiy olmadığını en fazla 2. Ve 3. Yy‟a dayandığına dair
önemli kanıtlar sunmuştur. Bu metinler, hristiyan- helenistik senkretizminin ürünüdür (Eliade, 2017, s.
60).
37
İslam‟da es-saadah ya da saadet kimyası denilen manevi simyaya değer verilir. Gazali‟nin bu isimli bir
kitabı vardır.

31
sözcüğü ilk kez Platon‟da geçmektedir38. Burada geçen hermeneutike kelimesi kehanet
sanatıyla birlikte anılır ve kehanetleri, gök cisimleri vb. yorumlama sanata olarak
çevrilir (Grondin, 2017, s.61). Delilik sırasında görülenin yorumcusu olan bildiriciye
kimi zaman hermeneus denmiştir (Grondin, 2017, s.11). Platon, İon‟da şairler için
hermeneston theon yani tanrıların habercileri demiştir.
Hermetizm: Eski Mısır gizemciliğine verilen isim. Hermesçilik başlığı altında
Ortaçağ‟da hem İslam39 hem de Hristiyan alemine Helenik biçime bürünerek giren
Mısır kaynaklı bir tradisyondur40 (Guenon, 1997, s. 90). Tanrı Hermes Trismetogos41‟un
bu öğretisi hiçbir papirusa yazılamaz, gizlidir ancak bu bilgiye layık olan kişilere
kulaktan kulağa yöntemiyle bu sır verilebilir. Her akıl bu gerçeği kavrayamayacağı için
anlatılamaz (Hançerlioğlu, 2000, s. 191). Burckhardt‟a göre Hermetizm, bütün çağlar
boyunca devam ederek hıristiyan ve İslam dünyasına uzanan aslı vahyin bir dalıdır
(Burckhardt, 1999, s. 43). Guenon, Hermetizmin çıkışında metafizik ilkeler olduğunu
zamanla bu ilkelerden ayrılıp günümüze kozmolojik düzeyde bir bilgiyle geldiğini
savunmaktadır. Hristiyan âlemine kullanılan bazı kelimelerin42 Arapça kökenli olması
bakımından yoğunluklu İslam aleminden girdiği düşünülmektedir. Yunan kaynaklarına
göre insanlar ölümlü tanrılar iken tanrılar ölümsüz insanlardır. İçle dış, küçükle büyük
arasında hiçbir fark yoktur. Evrende hiçbirşey ne iç ne dış ne büyük ne de küçüktür.
Nedenler gizlidir ve bu gizi sadece bazı insanlar özel çabalarıyla bilebilir. Sonsuzluk,
maddi ve fiziki olan mekânda kavranamaz ancak öldükten sonra anlaşılabilir. Sınırsızlık
ise sınırlılık içinde anlaşılamaz. Evrensel boşluğun en altında ölümlülük yeri dünyadır
en üstte ise Zuhal yıldızı vardır. Evrensel aklın sırları yedinci kattaki bu yıldızda
saklıdır. Son kat olan Zuhal‟den ancak ölümsüzlüğe ulaşılabilir. Ruhlar bu ışık
huzmesinden kopup dünyaya düşmektedir. Bu düşme hadisesi dünya imtihanın bizzat
kendisidir. İnsan ruhu için ışıktan karanlığa bir yolculuk başlamış olur. Işık ruhtur ve

38
Platon, Epinomis, 975c.
39
İslam batiniliği.
40
Guenon, tradisyonu gelenek olarak kabul eder ve zamanla hermesçiliğin metafizik ilkelerden ayrıldığını
böylece bozulma eğilimine girdiğini savunur (Guenon, 1997, s. 91).
41
Grekçe üç sayısını sembolize eden bu ismin Arap hermetizminde karşılığı el- Müselles bi‟l Hikem yani
üç kere hikmetlenmiş Hermes‟tir (Guenon, 1997, s. 107)
42
Simya kelimesi bu duruma örnek gösterilmekle beraber Guenon simyanın biçimsel olarak Arapça
köken olarak eski Mısır‟a bir ad olarak verilen Kemi ya da “kara toprak” sözünden türediğini ileri
sürmektedir (Guenon, 1997, s. 94).

32
insan o tanrısal özün parçasıdır özdek karanlıktır. İnsan özdeke boyun eğerse imtihanı
kaybeder. İmtihanı kazanan ruhlar ölümsüzlüğü yakalar ve tekrar yedi göğe doğru
yükselmeye başlar. İlk yükselinen yer aydır. Ay, ölümü ve doğumu düzenler, insanı
cesedinden kurtarır, ışığa doğru çeker. Ayın elinde bir gümüş orak vardır. İkinci
basamak Utarit43‟tir. Buraya çıkan ruhlar soyluluklarını kanıtlmış kabul edilir. Üçüncü
basamak Zühre44 yıldızıdır. Zühre elinde aşk aynasını tutar. Birbirlerini unutan ruhlar bu
aynada birbirlerini görüp kavuşurlar. Dördüncü basamak ise güneştir. Güneş güzellikleri
ve başarıları aydınlatır. Başarılı ruhları ölümsüzlüğe götürür. Beşinci basamak
Merih45‟tir. Adaleti temsil eden Merih‟in elinde adaletin keskin kılıcı vardır. Altıncı
basamak ise Müşteri46‟dir. Bilimin temsilcisi Müşteri, elinde büyük gücün tanrılık
asasını tutmaktadır. Yedinci basamak ise en yüksekteki Zuhal47 yıldızıdır. Büyük aklın
ve sırrın kaynağı, aydınlık bilinçtir. Ruhları ölümsüzlüğe götüren iradelerini kullanıp
dünya imtihanını geçmeleridir. Bu geçiş yüksek bilinci istemekle olur. Yükselen ruh,
artık tüm bilinç tüm akıldır. İşte ölümsüzlük budur. Efsaneye göre Hermetik ekolün
kurucusu kabul edilen Hz. İdris, Zuhal gezegenine çıkarılmış 30 yıl burada ikamet
etmiştir. Burada yıldız ilmini öğrenmiş ve dünyaya inince yıldız ilminde insanların en
niteliklisi olmuştur (Nasr, 1985, s. 339).
Hermetik bilim: Kehanet sanatının tamamlayıcısı bilim (Grondin, 2017, s.11). Ruhani
bir vahiyden çıkan bazı geleneksel sembollere dayanır. Simya, astroloji ve büyücülük
gibi alanlar, hermetik gizli bilimlerden kabul edilir. Guenon, simyayı hermesçiliğin
tekniği olarak tanımlar (Guenon, 1997, s. 91). İnanışa göre Hermetik bilim, Hermes
(İdris- Henoch-Thoth) ile beraber Mısır‟daki büyük piramite gömülmüştür48.
Dolayısıyla modern dönemlere simya, astroloji ve büyü ilminin kırıntıları kalmıştır
(Guenon, 1997, s. 105). Hermes‟in birçok kitap yazdığına inanılır ve bu kitaplar Mısır
kutsalının örneklerini oluşturmuşlardır. Daha yeni olan hermetik kitaplar bunların tekrar
uyarlanımlarıdır49.

43
Merkür.
44
Venüs.
45
Mars.
46
Jüpiter.
47
Satrün.
48
Hermes‟in tarihi mi veya efsanevi biri olup olmadığı ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için Guenon, 1997.
49
Readaption.

33
Heterodoksi50: Kabul edilmiş din kurallarına aykırı olan (TDK). Yunanca, farklı, başka
anlamlarına gelen heteros kelimesi ile kanı, kanaat anlamına gelen doksa kelimesinin
birleşmesinden oluşan kavram. Din sosyolijisinde bir olgu olarak heterodoksi kelimesi
terim anlamını Hıristiyanlık ile kazanmıştır. Dinî anlamda çoğunluk inancının dışında
kalan gruplara verilmiştir. Yaygın olan dinî inancın bir metne ve kurumlara dayalı
olmasına ortodoksi kabul edilirken merkezin dışında kalan dinî inançlar heterodoksi
olarak tanımlanmaktadır.
Hinduizm: Hindistan‟ın geleneksel dini (Demirci, 1998, s. 112). Hindistan‟da halkın
çoğunun inanç ve uygulamalarını ifade eden dinî sistem. Reenkarnasyon inancı,
insanların ahlak, bilgelik öğretisi Dharma‟yı uygulama mecburiyet temel
inançlardandır. Hindu astrolojisi, Batı astrolojisinden farklıdır (Burckhardt, 2018, s.
50).

Horoskop51: İlk yer (Yangel, 2018, s. 67). Zayiçe. Doğum tablosu. Bir kişinin dünyaya
geldiğinde gökyüzünde burç, gezegen ve sabit yıldızların durumu, birbirlerine yaptığı
açıları gösteren tablo olarak kullanılmaktadır. Bütün astroloji hesaplamalarının temelini
oluşturan ve 360 derecelik bir dairevî kuşak olarak kabul edilen horoskop 30‟ar
derecelik on iki eşit kısma bölünmüş ve bu kısımlardan her biri hem bir burcu hem de
konularına göre evleri temsil etmektedir. Bu 30 derecelik kısımlar güneşin burçlara giriş
tarihlerine göre şöyledir, Koç, Boğa, İkizler, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak,
Kova, Balık. Klasik astrolojide bir horoskopta “Yükselen burç” esas alınırken bugün,
daha yaygın olarak çizilen grafiğin tamamına önem atfedilir. Bugün yapay zeka ile
oluşturulan yazılımların çizdiği horoskoplar kullanılmaktadır.

50
Heterodoxy.
51
Horoscope.

34
Şekil 1. 1 İbn Haldûn‟un Mukaddime adlı eserinin Ahmed Cevdet Paşa
tercümesinde yer alan zâyirçe-i âlem.
Ġhvâni’s-Safâ: İslam dairesindeki ilk felsefi okul. Miladi 10.yy‟da oluşturan Basra‟da
kurulan İhvan-üs-Safa yani Saflık Kardeşliği, İslam dairesinde ilk defa Yeni Platoncu
ve Pisagorcu görüşleri kullanan topluluktur. Pisagor, onlara göre Harranlı bir bilgedir ve
Harran Sâbiîler‟ine yollanan peygamber Enoş‟un özellikle sayı gizemciliği konusunda
çok bilgili olduğuna inandıkları Hermes Trismegistos olduğuna inanırlardı. Astrolojik
alegoriyi sıklıkla kullanan Muhyiddin İbni Arabî‟nin bu etkileri İhvân-ı Safâ‟dan aldığı
düşünülmektedir (Güngör, 2018, s. 48). Okul‟un, Dokuz yüzlerin sonu binli yılların
başında Basra‟da kurulduğu düşülmektedir. Bu dönemde İslam, derin yarılmalar
yaşamaktadır. Faaliyetleri gizli sürdüren okul, aklın rehberliğinde kalbi arındırmaya ve
insanı yükseltmeye gayret ettiğini ifade eder.

35
İhvan-ı Safa Risalelerinde, astroloji Tevhid‟i güçlendiren bir yaklaşım olarak kabul
edilmektedir. İhvan-ı Safa yani Arınmış Kardeşler veya Gönlü Temiz Kardeşler
anlamına gelen grup 52 risaleden oluşan bir dizi çalışma ortaya koymuştur. Bu
risalelerden biri de astroloji ile ilgilidir. Okul‟un astroloji hakkındaki görüşleri
kendinden sonraki bir çok gruptaki Batıni astrolojik inanışları şekillendirmişlerdir.
Ekole göre Hermes Trismegistus52 Hz. İdris‟tir (Kollektif c.1, 2017, s. 98). İdris
Peygamber, almış olduğu vahye dayalı bir şekilde burçlar ve yıldızların, gerek insanlar,
gerek yeryüzünde mevcut tüm birimler üzerindeki tesir ve önemini anlatmaya
çalışmıştır. Kitapta, İdris Peygamberin Satrün küresine yükseldiği ve onunla birlikte 30
sene dönerek Ay üstü âlemin bütün hallerini müşahede ettiği ardından yeryüzüne inerek
gökbilimine dair haberleri insanlara ulaştırdığı anlatılmaktadır (Kollektif c.1, 2017, s.
99). İhvan-ı Safa‟ya göre gaybı yani geleceği, yaratılanların hiçbiri bilemez sadece
Allah bilir. Onlara göre İnsanın bilgisi üç türlüdür,

1- Olmuş bitmiş, geçmişte kalmışlar, insan bu bilgiye duyumla ulaşır


2- Şimdiki zamanda gerçekleşmekte olanlar; insan bu bilgiye duyumsama ile ulaşır
3- Gelecekte olacak olanlar; insan bu bilgiye akıl yürütme ile ulaşır.

Onlara göre Akıl Yürütme ise şu türlere ayrılır,

 Yıldızlara bakma
 Fal ve kehanet
 Tefekkür ve düşünme yoluyla kıyaslama
 Rüya yorumlama
 Kalbe gelen havatır yani direkt Allah‟tan gelen ilham ve vahiy53.

İhvan-ı Sufa, yıldızlara bakarak öngörü yapanların bazı döngüleri esas alarak
yaptıklarını söyleyerek 1000 yıl, 140 yıl, 20 yıl gibi periyotların varlığından bahseder
(Kolektif, cilt 1, 2017, s. 109). Bu bilgileri vermekle beraber İhvan-ı Safa, sadece
filozofların nefislerini terbiye etme maksadıyla henüz gerçekleşmemiş oluşların
önceden bilmesinin fayda getireceğini bunun dışında insanı sıkıntıya düşüreceğine dair
uyarıda bulunmaktadır. Sıradan insanların astroloji ilmi sayesinde felaketlerin oluşunu

52
el-Müselles bi‟l Hikme.
53
İhvan-ı Safa‟ya göre bu son tür, sadece seçkin kullara verilmiştir.

36
engelleyemese dahi bir miktar tedbirle daha uzak tutmayı başarabileceklerini de
eklerler.

İnisiyasyon: Dine giriş töreni, ritüeli.

İkizler Burcu: Cevzâ. Gemini. İkizler burcunun parlak iki yıldızına Castor ve Pollux
ismi verilir. Burçların varlığı ve etkisini kabul eden Yahudi bilginlerin kabülüne göre
cinselliği İkizler burcu sembolize etmekteydi. Greko-Romen astrolojisine göre ise
ikizler burcu bilgi ve ifade gücünü temsil etmekteydi (Demirci, 1992, s.421, 422).
İhvan-ı Safa‟ya göre ikizler burcunun elementi hava, tabiatı ateş, sıcak ve nemlidir. Batı
yönünü temsil eder (Nasr, 1985, s. 89).
İrfan: Marifet. Bilmek, tanımak, ikrar etmek. Burada söz konusu olan bilme fiili
Yaratıcıyı bimektir. Ezoterizm yani Tanrı ile bir olma gayreti olan insanlara açılan bir
çeşit bilgi (Algan, 2006, s. 130). İrfan, akıl bilgisi yani ilim değil bir gönül deneyimidir.
İskenderiye: Büyük İskender (h.y. MÖ 336-323) tarafından kurulan ve Mısır‟ın
Akdeniz kıyısındaki ikinci büyük şehri. Dünya siyaset, ticaret, felsefe, bilim ve kültür
tarihinde önemli yeri olan şehri öne çıkaran en önemli unsur MÖ III. yüzyılda kurulan
kütüphanesidir. Kütüphane, Yunan, İran, Hint el yazmaları ve Asur, Çin, Roma,
Ortadoğu, Hindistan‟daki çeşitli dillerden Yunancaya yapılmış tercümeler ile antik
çağın en büyük kütüphanesi olmuştur. Zamanın önemli fikir ve ilim adamlarının
katıldığı “İskenderiye okulu” devrinin en önemli felsefî merkezlerden biri hâline
gelmiştir. İlerleyen yıllarda İskenderiye‟de gerçekleşen dinî ve siyasî çatışmalar
kütüphanenin tamamen yıkılmasına, İskenderiye‟nin önemini kaybetmesine sebep
olmuştur (Güngör, 2018, s. 291).
İskenderiye Okulu: Eklektik ve mistik özellikler gösteren Yeni Eflatuncu Okul. M.S.
III. yy‟da başında kurulan okul Plotinus‟un öncülüğünde İskenderiye‟de kurulmuştur.
Okul, Justinianus tarafından kapatılınca temsilcileri İran‟a kaçmıştır (Özcan, 2000, s.
273 ). Hermesçi tradisyonu ile İskenderiye Okulu öğretileri birçok yerde birbirine
geçmiş durumdadır. Simgeciliğin geliştiği önemli bir okuldur (Guenon, 1997, s. 91).
İskenderiye Okulunun kozmolojik bilimleri İslam dünya görüşünde erimiştir (Nasr,
1985, s. 313). İskenderiye‟de yeniden şekillenen Yeni Eflatunculuk Rönesans
döneminin fikir temellerinden birini oluşturmuştur.
Jüpiter: El-Müşteri, Eren-töz (Arpacı, 2012, s.115). Güneş merkezli alem tasavvurunda
altıncı gezegen. Dış gezegenlerin ikincisi olarak kabul edilmektedir. İbranice‟de adalet
anlamına gelen Tzedek kelimesi ile ifade edilir. İbrani astrolojisinde maskülen kabul

37
edilir (Ezra, 2018, s. 13). Roma takviminde her günün adı bir gezegene bağlanmıştır,
Perşembe Jüpiter günü olarak isimlendirilmiştir (Dürüşken, 2000, s. 170). Romalılar
dualarını genellikle Jüpiter mâbedinde yaparak onun iyi sembolizmini kabul ettiklerini
göstermektedir. Batı astrolojisinde büyük iyicil olarak kabul edilirken Eski Türk
Astrolojisinde ermişleri sembolize ettiği kabul edilmektedir (Arpacı, s.115). İslam
batiniliğine göre Hz. Musa, Jüpiter göğünde ikamet eder (Burckhardt, 2018, s. 54).
İhvan-ı Safa, bedendeki rahatsızlıkların kozmik birer tekabüliyeti olduğunu ileri
sürmektedir. Bu fikre göre jüpiter, gözlere karşılık gelir (Nasr, 1995, s. 118). Dante,
yedi beşeri bilimi yedi gezegene benzetir, geometri Jupiter‟e benzetilmiştir (Burckhardt,
1994, s. 85).
Kabala: Yahudi mistik ve esoterik geleneği. Kabala, hem ezoterizme hem teozofiye
dayanmaktadır. Kökeni daha eski olmakla beraber sistematize edilmiş halinin 12. ve 13.
yy civarında ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kabala‟nın temel metin olarak kabul ettiği
Zohar, aslında Tevrat‟ın batınî yorumudur (Harman, 2013, s. 212-218).
Kâhin: Entheos. Kehanet işini yapan kişi. Ölümsüz Tanrı ile ölümlü insan arasında ara
konumda bulunan haberciler (Dürüşken ve Çoraklı, 2017, s.61). Platon‟a göre bir
kahinde delilik54 veya vecd hakimdir bu sebeple kendi deneyiminin bilgisine
erişememektedir. Eski Yunan‟da bir kâhinin vecd halinde söylediklerine “oracle” ismi
verilmiştir (Harman, 2001, s. 170-171). Kâhin kelimesinin İbrânîce‟deki kohen
kelimesi ile alakalı olduğu düşünülmektedir. Kohen “din adamı” demektir. Vecd
halindeki kâhinler, esinlenme yoluyla bilgi edinirlerdi. Rüyalar, kahinler bilgi edinme
yollarından bir diğeridir. Kâhinler, bir araç yoluyla bilgi edindikleri gibi sadece sezgileri
ile bilgi edinebilmektedirler. İbrânîler, ruhlarla konuşmayı55 da tür kehanet olarak kabul
ediyorlardı. Eski Türklerde ayinleri yönetmekle görevli şamanların kahin vasfı
mevcuttu. İslam öncesi Araplarda kâhinlerin cin ve şeytanlarla iletişim halinde oldukları
kabul edilirdi. Bir savaş öncesi kâhinlere mutlaka danışılırdı. Kâhinler kısa ve âhenkli
cümlelerle, gökyüzü, ay, güneş, gece, gündüz üzerine yemin ederek kehanete
başlarlardı. İslam öncesi toplumlardan biri olan Berberiler‟de büyük bir kabile olan
Cerâve‟ye bir kadın kâhin yönetmekteydi (Yıldız, 1992, s. 478-483). Kur‟ân-ı Kerîm‟de
kâhin kelimesi iki âyette geçmektedir ve bu ayetlerin ana mesajı, Hz. Peygamberin
kâhinlerden farkını vurgulamaktır (Çelebi, 2001, s.171-172).

54
Mania.
55
Necromancie.

38
Kalıtım Astrolojisi: Bireylerin kendisini daha iyi tanıması için geçmişi kavraması
gerektiğini savunan ve geleceğe daha güçlü hazırlanması konusunda danışmanlık
vadeden modern bir astroloji şubesidir.
Kehanet: Bir olayın gerçekleşeceğini önceden bilme, ön deyi, prediksiyon (TDK).
Sezgi, ilham yoluyla ve bazı işaretlerin yorumuylanmasıyla ileride meydana gelecek
olayları önceden görme ve bu gördüklerini haber verme. Gizli veya esrarengiz bilgiyi
ortaya çıkarma işi (Altoparlak, 2004, s.19). Kutsalı görünür olanda gerçek anlamda
kavrayabilme yetisi (Otto, 2014, s. 184). Bilimin bu denli gelişmediği dönemlerde
gelecekte olması muhtemel olaylar hakkında yargıda bulunma biçiminde yorumlanan
kehanetin çeşitli formları vardır. Bu formları kullanan kişiye Grekçe mantis, Latince
vates kelimelerinin Arapça karşılığı olan kâhin ismi verilmektedir. Kehanet fikrini
doğuşunda aslında Tanrılara danışma, tanrılarla iletişim kurma gibi durumlar söz
konusudur. Bazı araştırmacılara göre kehanet, antik devirde bir sektördür (Altoparlak,
2004,s.57). Eski Roma‟da Collegium Augunium adında ve Roma imparatoru tarafından
atanan kâhinler kurulu, Augurium düşüncesi adı verilen ve gizli tutulan geleceği bilme
ilmi ile uğraşırdı (Hançerlioğlu 1975, 114). Kehanet putperestlikle ilişkilidir ve
Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet‟te yasaklanmıştır. Yahudi kutsal kitabında kehanet
yapanlardan büyücü olarak bahsedilmektedir. Kehanet, vahiyden ve falcılıktan,
farklıdır (Harman, 2001, s. 170-171). Kehanet fikrinden beslenen alanlardan biri de
astrolojidir. Titus Burckhardt, astrolojideki kehaneti şöyle tarif eder, “bir burç çizelgesi
spekülatif bir anahtardır. Bu diagram, insan yani mikrokozmoz ile makrokozmoz
arasındaki ilişkileri simgesel olarak özetler. Bir burcun yorumu sayısız uygulama
gerektirir ve sadece varlığın benzersiz biçimi burcun hem ortaya koyduğu hem de
gizlediği bir biçim sayesinde bu burç hakkında doğru bir kehanette bulunulabilir”
(Burckhardt, 1994, s. 20). Diğer yandan modern astroloji, kehaneti Tahmin Astrolojisi
adı altında gerçekleştirmektedir. Astrolojinin bu şubesi, bireylerin yaşamı hakkında
daha fazla bilgi sahibi olma konusunda rehber olarak kullanılması önermesinden
hareket eder. Astrolojinin popülerleşmesini sağlayan ve büyük bir pazara sahip
olmasının en önemli nedenidir. Tüm gezegen konumları, ASC, MC, Vertex ismi verilen
matematiksel bir takım hesaplamalar kullanılarak yorum yapılabilir (Zindancıoğlu,
2018, s. 9) Natal, kompozit, transit, progres, solar arc gibi isimler verilen haritalar
yardımıyla kehanetler yapılır.

39
Koç Burcu: Hamel. Aries. Güneşin koç burcuna giriş tarihi 21 mart. Astrolojik
horoskopun ilk burcudur. İbn-i Arabi‟ye göre, koç sıcak ve kuru tabiat yani ateş ile
bağlantılıdır ve koç burcunun meleği arazların ve sıfatların yaratılışının anahtarını taşır
(Burckhardt, 2018, s. 43). Burçların varlığı ve etkisini kabul eden Yahudi bilginlere
göre yaratılış sırasındaki aydınlığı koç burcu temsil etmektedir (Demirci, 1992, s.421,
422). İhvan-ı Safa‟ya göre koç burcunun elementi ateş, tabiatı sıcak ve kurudur. Doğu
yönünü temsil eder (Nasr, 1985, s. 89).
Keldâniler: Batı Sami Kavimlerinden Aramilerin bir kolu olan Mezopatamyalı topluluk
(Burckhardt, 2018, s. 10). Mezopatamya‟nın çeşitli bölgelerinden yer alan Keldâniler,
bulundukları bölgelere göre farklı isimler almışlardır. Asurlular‟lar Keldânîler ve
Süryânîler aynı kökte sahip kavimlerdir (Albayrak, 2002, s. 207). Keldaniler tarih
boyunca yıldızbilimi ve astrolojide diğer kavimlerden daha ileri durumda olmuşlardır.
İnsanoğlunun geleceğinin aydınlık gökyüzüne yazıldığına ve kaderin yıldızların
durumlarına, yer değiştirmesine bağlı olduğuna inanmışlar, böylece astrolojinin
kurulmasına yol açmışlardır. Batı‟nın gizli bilim geleneği, Keldânîler‟i öncü olarak
kabul etmektedirler (Albayrak, 2002, s. 207-210). Keldaniler, beş gezegen, ay ve güneşe
ilahların tecellileri, onların tercümanları gözüyle bakarlardı. Gezegenlerden her biri bir
ilaha işaret eder ve o ilahın adıyla çağrılırdı. İbn Haldûn, Keldanilerinin büyü ve sihire
merak ve ilgilerine değinmiştir.

Kırânât56: İki veya daha fazla gezegenin aynı burçta bulunması, kavuşması. Biruni‟nin
Tefhim adlı eserine göre çeşitli gezegenler aynı burçta buluştuklarında kırân oluşur. Bu
kavuşumun dünyaya etkileri kavuşan gezegenlerin özellikleri ile doğru orantılıdır.
Satürn ile Jüpiter‟in buluşması her yirmi yılda bir olur ve buna “küçük kırân” denir.
Küçük kırânı 240 yıllık bir devir ile “orta kırân”, 960 yıllık bir devrin tamamlanması ile
“büyük kırân” takip eder. Kavuşumların mutluluk ve mutsuzluk etkisi vardır. Örneğin
Mars ile Satürn‟ün aynı burçta birbirine yaklaşması mutsuzluk, Venüs ile Jüpiter‟in
yaklaşması ise mutluluk işareti kabul edilir. Bu inanış, tarih boyunca astrolojinin en
önemli tezlerinden birini oluşturmuş, Doğu edebiyatlarında şairlerin kullandığı bir motif
haline gelmiştir (Unat, 2002, s. 437). Bugün popüler astroloji bu temel değerlendirmeyi
çeşitlendirmiş ve birçok kültüre adapte etmiştir.
Kova Burcu: Delv. Aquarius. Güneş 20 Ocak tarihinde kova burcuna girer. İnsan
sembolü olan tek burçtur. Grek astrolojisinin telakkisine göre kova burcu dostluğu ve

56
Conjunction.

40
insani değerleri sembolize etmektedir (Demirci, 1992, s.421, 422). Klasik Batı
astrolojisinin Türkiye temsilcilerinden biri olan Hakan Kırkoğlu, kova burcunu saka
burcu olarak Türkçeye çevirmiştir.
Kozmoloji: Yunanca kozmos sözcüğü düzen anlamına gelirken birlik ve bütünlük
fikrini ifade eder (Burckhardt, 1994, s. 21). Burckhardt‟a göre hakiki bir kozmoloji ilahi
bir vahye bağlı olandır. Astroloji, simya gibi kozmolojik bilgiler küçük gizemlerdir.
Metafiziki bilgi ise küçük gizemleri bünyesinde sindiren büyük gizemdir (Nasr, 1985, s.
313).
Kozmogoni: Evren doğumu (TDK). Evrenin doğuşunu konu alan bilim.
Gökcisimlerinin ve bu cisimlerin oluşturduğu sistemlerin kökenini inceleyen bir
astronomi dalı. Evrenin varoluşu ile ilgili dinlerin ortaya attığı teoriler.
Kurtuluş Doktrini: Moksha, Muti. Ezeli ve edebi kurtuluş. Kollektif esenlik. Bireyin
ruhani haliyle beşeri halleri aşması durumu. Bununla insanın özü, bütün sınırlardan
özgürleşir, tam ve kusursuz hale gelir. Kurtuluş, aynı zamanda vuslattır. En üst
kimliktir. Her bir “öz” buna ancak kendine has bir yolla kavuşabilir. Bu yolda sayısız
mertebe vardır. Kişinin özel konumuna göre izafi olarak değişebilir. Üstün bir hale ya
da dereceye geçiş sadece kurtuluşa doğru atılmış bir adımdır (Guenon, 2013, s.65-66)
Hayatta kurtuluşa ermiş insan için tecelli devam edebilir. O kişi, ferdi, şekli ve bireysel
üstü formsuz alemin değişikliklerinden etkilenmez. Kurtuluş fikri bütün din ve
inanışlarda mevcuttur. Kurtuluş doktrinin temel düşüncesi acı ve ıstırab ile gelişen bir
yolculuk kavrayışıdır (Bauman, 2002, s. 192). Bowker‟a göre ıstırapın kurtarıcı
olabileceği, bireysel olmasa dahi kolektif olarak daha iyi şeylerin temeli olabileceği
fikri İsrail‟in bu ıstırab geleneğine yaptığı en önemli katkıdır. Bu bağlamda gelişen
Ledün ilmi yani bilinmeyen, içe dönük ve gizli hakikatleri konu alan insanı mânevî
kurtuluşa götüreceğine inanılan ilimdir. Diğer yandan ruhun kurtuluşunun nasıl
mümkün olacağı ile ilgilenen bir ilahiyat dalı Soteriyoloji mevcuttur.
Kutsal: Sacred. İçi boş bir varlık olarak insanın boşluğunu dolduran bir anlamlar dizgesi
(Tuğrul, 2010, 63). Bu bağlamda kutsal kavramı, insanın dünyevi tecrübesinin ürünü
olmak bakımından toplumsal hayatın kaynağına ve anlamına dair kökten işlevi olduğu
için mahremdir. Kutsal, bir bakımdan dini olgunun temeli olmakla birlikte onu aşan bir
tarza sahiptir. Eliade, gerçek ve anlamlı bir dünyanın farkındalığının kutsal olanla yakın
ilişkili olduğunu söylemektedir. Yani şeylerin kaotik ve tehlikeli akışı, tesadüfi ve
anlamsız görünüşü ve hiçlikleri arasındaki fark ancak kutsala ilişkin deneyim ile

41
anlaşılabilir. Kutsalın inşa edildiği arkaik dünyada kutsal güç ve sonuç alıcılık demektir
(1969, s.2).
Logos: İlahi Kelime. Sırlı söz (Dürüşken ve Çoraklı, 2017, s.61).
Lucifer: Venüs‟ün isimlerinden biri. Işığı getiren, sabahları güneş doğmadan önce
görünen Venüs gezegenine Yunanca‟da verilen isim. Yunanca karşılığı Phosphores‟dir
ve aura‟yı yani şafağı müjdeleyen yıldız anlamındadır (Grimal, 2007, s,658). Hristiyan
edebiyatında ise insanları doğru yoldan saptıran bir şeytana verilen isimdir (Erhat, 1983,
s. 213).
Mars: Ares. Mirrîh57. Mares. Güneş sisteminin 4. Gezegeni. Zerdüştlerin Avesta‟sında
zafer tanrısı. Roma‟nın savaş tanrısı. Keldanîlerden Roma ve Yunan kültürene geçmiş
savaş tanrısı. Yunanlılar bir tanrı kabul ettikleri Ares‟e ne kadar olumsuz anlam varsa
onu yüklerken Romalılar çok değer vermiştir (Erhat, 1983, s. 54). Genç savaşçıların
tanrısı olarak kabul edenler de vardır (Erhat, 1983, s.218). İbranice‟de Ma‟adim ismiyle
anılan gezegenin anlamı kırmızıdır. İbrani astrolojisinde maskülen kabul edilir (Ezra,
2018, s. 13). İslam batiniliğinin kabulüne göre Hz. Harun, Mars göğünde ikamet eder
(Burckhardt, 2018, s. 54). İslam batiniliğine göre Hz. Musa, Jüpiter göğünde ikamet
eder (Burckhardt, 2018, s. 54). Roma takviminde her günün adı bir gezegene
bağlanmıştır, Salı, Mars günü olarak isimlendirilmiştir. (Dürüşken, 2000, s. 170) Dante,
„Convivio‟sunda yedi beşeri bilimi yedi gezegene benzetir, müzik Mars‟a benzetilmiştir
(Burckhardt, 1994, s. 85). Mars, astrolojide doğası ateşli ve kuru olarak kabul edilir.
Mars ayrıca sarı safra, ile ilişkilendirilmektedir (Klibansky, Panofsky ve Saxl, 1992, s.
206).
Merkür: Utârid. Güneş sisteminin güneşe en yakın ve en küçük gezegeni. Merkür,
Babilliler tarafından “Sıçrama” olarak adlandırılmıştır. İranlılar, Merkür‟e gök yazıcısı
anlamında “debiri felek” olarak isimlendirilmiştir. Romalılar ise Yunan tanrısı
Hermes‟e Merkür ismini vermişlerdir (Hançerlioğlu, 2000, s. 191). Budha‟nın annesi
Maia58 ile Grek ve Latinlerde Hermes‟in annesi Merkür gezegeni olarak kabul edilmiştir
(Guenon, 1997, s.100). İslam batiniliğinin kabulüne göre ise Hz. İsa, Merkür göğünde
ikamet etmektedir (Burckhardt, 2018, s. 54). Gökler, antik çağın kabülüne göre yedi
(Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jupiter ve Satürn) küredir; ruh bu katmanlardan

57
Merih.
58
Guenon, tezini daha da derinleştirmiş Buda‟nın annesi Maia ile İsa‟nın annei Maria arasındaki ilişkinin
salt fonotik benzerlik değil bir özdeşleştirme olduğunu ileri sürmüştür (Guenon, 1997, s. 101).

42
geçerken dünyada edindiği bazı huylarından, alışkanlıklarından kurtulur. Merkür, ikinci
göktedir, ruh bu kattan geçerken maddi arzu ve hırslarını terkeder. Roma takviminde
her günün adı bir gezegene bağlanmıştır, Çarşamba, Merkür günü olarak
isimlendirilmiştir. (Dürüşken, 2000, s. 170) İbrani astrolojisinde maskülen kabul edilir
(Ezra, 2018, s. 13). Agrippa‟ya göre Merkür topraksı bir doğaya sahiptir. Dante,
„Convivio‟sunda yedi beşeri bilimi yedi gezegene benzetir, Mantık Merkur‟e
benzetilmiştir. Alevi kültüründeki Hızır inancının Merkür sembolizmi ile bağlantısı
tespit edilmiştir. Hızır, Merkür mitosu ve İkizler burcu özellikleri taşır ve hep iyiliği
haber verir (Çakmak Y, Gürtaş İ.,2015, s. 538).
Metafizik: Fiziğin ötesi. Fizik ötesi sebepler ve ilkeleri araştıran felsefi disiplin,
(Kutluer, 2004, s. 399) sınırsızdır, ne denli tarifi yapılmaya çalışılsa o denli eksik bir
tanım yapılmış olur. Bilim yani science olarak değil bilgi yani connaisance olarak kabul
edilmektedir (Guenon, 2011, s. 90). Guenon‟un metafizik doktrinine göre, bilimlerin
alanı deney olabilirken deneyimin de ötesinde olan metafiziğin alanında hiçbir deney
olamaz. Gerçek metafizik daima kendisiyle özdeş olarak kalır, onun nesnesi aslında
“bir”dir. Hinduların dediği gibi “ikiliksiz”lik, İslam‟daki Tevhid öğretisi gibidir.
Metafizik bakış açısı, tarihsel bakış açısına tamamen zıttır. Metafizik ancak metafizik
olarak incelenebilir. Barındırdığı kesinlik bakımından kesinlik taşımayan tüm
kavrayışları zorunlu olarak dışlar. Metafizik ancak “saf” ve “biçimi olmayan zeka”
tarafından kavranır. Metafizik olan özü itibariyle bir ifade edilmezlik taşır.
Mistik: Mistizimle ilgili olan. Grekçe “kapalı gözler”. Doğaüstü kabul edilip,
açıklanamayan diye anlamdırılan “mystery” sözcüğünden türediği kabul edilir (Love,
2000, s.11). Doğaüstü deneyim yaşamak, transa girmek gibi eylemleri gerçekleştiren
bireylere verilen isim. Akıl erdirilemeyen, sırlı bir yönü olan, gizli bir anlam taşıyan
mistisizmi benimseyen ve gerçeğe ancak bu yolla ulaşacağına inanan kimse
(Hançerlioğlu, 2010, s. 334). Walter T. Stace, bugün yeniçağa uygun “çağdaş mistik”
ismi verdiği bir gruptan bahseder. Tarihsel süreçten kopuk bu bireyler, dini veya din dışı
mistik deneyimin gücüne inanmaktadırlar (Stace, 2004, s. 38). O‟na göre mistik tecrübe
bilgisi birleştirici bir vizyondur. Filiz (1995), Batılı araştırmacıların mistisizmin ilke ve
prensiplerini maddelerken, tüm din ve inanışları kapsayacak ortak özelliklerini dile
getirdikleri için İslam tasavvufunu yakından ilgilendirdiği görüşünü öne sürmektedir.
Mistisizm: Duygu ve sezgiyi ön planda tutan, belli bir bakış tarzına sahip felsefî
doktrin. Akıldan çok sezgiye yer veren, insanın görünen nesneler ardındaki gerçeklik,

43
sonsuzluk ve birliğe ulaşma yönündeki ruhî tecrübesi. Tanrı‟ya gönül yoluyla, ilahî aşk
sayesinde ulaşılacağını benimseyen inanç ve düşünce. İslam tasavvufunda, dünyadan el
etek çekerek kendini yalnızca Allah‟a adayan kimse anlamına gelmektedir. Mistisizmin
özü ve hedefi Tanrı ile birliktir. Halk inanışlarında mistisizm ruhçuluk, durugörü59,
hipnotizma, gizli ilimler ve büyü ile karıştırılmaktadır. Bu mistik hal bazılarınca
nevrasteni ve diğer marazî şartların sonucu olan müphem psikolojik durum ve olaylar
biçiminde nitelendirilmekte, bazılarınca ise mistik olmayı “dinin dogmalarına ve zâhirî
mânalara riayet etmemek” şeklinde izah edilmektedir (Happold‟dan aktaran Kutluer, s.
188). Meskalin, liserjik asit veya alkol kullananlarda meydana gelen hal için de mistik
dendiği görülmektedir; ancak bu durumların temel bir akım olarak mistisizmle ilgileri
yoktur (Aktaran Kutluer, s.189).Mistisizm kelimesinin teknik anlamlar kazanması, antik
Yunan‟da pagan olan halkın dinî inanışından ayrı olarak Eleusis ve Dionysos
kültlerinde temsil edilen sırların musteria terimiyle ifade edilmesi sonucunda olmuştur.
İslam‟da ise mistisizm, dinî tecrübenin çok öne çıkan bir biçimi olup çeşitli doktrinlerin
terimleriyle ifade edildiği ve tek bir doktrinden söz edilemediği için basit olarak
tanımlanması oldukça zor bir alanını oluşturmaktadır. Rene Guenon, İslâm tasavvufunu
Batılı tanımıyla mistisizm çerçevesinde kabul etmez (Güngör, 2018,s.13).
Mit: Sözlü gelenekle aktarılan alegorik anlatım. Yunanca mythos ve logos
sözcüklerinden doğmuştur. Mythos, güçlü konuşma yani üstün kahramanların
konuşması iken logos ise Homeros‟ta birini yatıştırmak ve savaştan caydırmak için
yapılan konuşmadır (Asad, 2007, s. 39). Sayısız mit tanımı vardır ancak hepsinin ortak
paydası Yunan mitolojisinin analizidir (Eliade, 2017, s. 97). İlk çağa ait olağanüstü
maceraların, nesilden nesile hayali ilavelerle aktarıldığı anlatıların ortak adıdır. Felsefi
anlamda mit, insan kaderini etkileyen unsurları sembollerle açıklamaya çalışan
öğretidir. Yaygın anlam olarak ise gerçek olmayan, masalımsı şey anlamına gelir.
Türkçe‟ye efsane, masal, söylence gibi sözcüklerle çevrilse dahi Yunanca aslı hikaye
anlamına gelmektedir (Bonnefoy, 1981, s. 5). Temel niteliği kurmaca olmasıdır.
Yaşayan bir mit daima dinî davranışa ilham veren ve onu gerekçelendiren bir kült ile
bağlantılıdır (Eliade, 2017, s. 98). Herhangi bir mit, bir şeyin dünyayı, insanı, hayvan
türlerini veya toplumsal kurumu nasıl yarattığını açıklar ve gerekçelendirir (Eliade,
2017, s. 101-102). Aydınlanma çağında mitler, bir inanç ve akli araştırmadan ziyade
sanat ve edebiyatın incelikli yönünün kaynağını oluşturmaktaydı. Diğer yandan bugün

59
Clairvoyance.

44
sosyal bilimlerde mit kavramı; inanç-bilgi, akıl-hayal gücü, tarih-kurmaca, simge-
alegori, doğal-doğaüstü, kutsal-dindışı gibi ikiliklere götürmektedir (Asad, 2017,, s. 35).
Mitolojik Astroloji: Mytic Astrology. Modern astroloji şubelerinden biri. Mitoloji,
astrolojik sembollerin en önemli kaynağıdır. Mitolojik kahramanların pek çoğunun ismi
aynı zamanda gezegenlerin veya başka gökcisimlerinin ismidir. Ve mitolojik
kahramanların özellikleri ile gökcisimlerinin özellikleri arasında bir bağlantı kurulup
astrolojide ifade edilmektedir. Gülden Bulut, mitolojik astroloji ile ilgili bir Türkçe
kitap yazmış ve dünyadaki yaygın görüşler gibi arketipler ile psikoloji arasında bir bağ
kurup mitolojik astroloji argümanlarını açıklamıştır.
Mitra Dini: Mithraizm. Güneş tanrısı Mithra60‟ya duyulan inanç ve dini sistem.
Hindistan‟da ve MÖ II. yüzyılda İran‟da güneşle, güneşin ışığıyla ilişkili inanç daha
sonra Mezopotamya ve Anadolu‟da yerli inançlarla karışmış, zamanla bir dine
dönüşmüştür. Roma İmpratorluğu‟nda, özellikle askerler tarafından benimsenen bu
inanç sistemi Hristiyanlığın yaygınlaşmaya başlamasıyla beraber tarihten silinmiştir
(Güngör, 2018, s. 307). Mitraizm tarihten isim olarak silinse dahi hristiyanlığın büyük
oranda mitraizmden etkilendiğini öne süren görüşler vardır. Hz. İsa ile Mithra‟nın
doğum gününün 25 aralık olması ve Hristiyanlıktaki Vaftiz töreninin Mitra‟daki çeşitli
ritüellerle benzer olması bu görüşün en önemli delilerindendir (Korkmaz, 2010, s. 80).
Diğer bir teoriye göre Keldanilerin yıldız inancı ilerleyen dönemlerde Mithra kültüne
geçmiştir. Babil‟de, Mithra kültü astronomik bir din görünümü vermeye başlamıştır
(Jones‟tan aktaran Kızıl, 2013, s.119). Tarihi detayları yetersiz olmasına rağmen Pers
Mazdaizmi ile Keldani astrolojisinin bir araya gelmesinin Mitraizmi ortaya çıkardığının
öne süren görüşler mevcuttur (Robertson, 1903, 301– 301). Mitra dinine göre; insanın
dünyada var olan kötülüklerden uzak durması için belli disiplin içinde yaşaması gerekir.
Ölüm geldiğinde bedenden kurtulan ruh, kötü niteliklere sahipse karanlıklar tanrısı
Ahriman tarafından yer altındaki cehenneme sürüklenir, orada işkence çeker sonra basit
bir hayvanın vücudunda tekrar hayat bulur. İyi meziyetleri olan ruh ise Mithra‟nın
rehberliğinde göğe yükselir, yedi küre61 olan göklerden geçerken dünyadaki olumsuz
niteliklerini bu katmanlarda bırakır. Sekizinci katmanda saf hâline ulaşan ruh, sonsuz
ışıkla aydınlanır ve ebebî hayata kavuşur. Mitra dinine göre insan iyi birisi ise, öldükten
sonra ruhu hapis olarak nitelendirilen bedenden ayrılıp göğe yükselir, gezegenlerin

60
İran‟da mihr.
61
Kur‟ân-ı Kerîm‟de gökyüzünün yedi kat olarak yaratıldığı zikredilmektedir.

45
seviyesine gelir. İleriki dönemlerde erginlenme törenlerinde yıldız ve gezegen
isimlerinin Mitraizm‟deki yedi dereceyi ifade etmekte kullanıldığı görülmüştür. Mitra
dininde güneş tanrısı Mithra‟nın yeryüzüne inerek Zodyak yıldız kümesinin on iki
simgesine karşılık gelen on iki havârisiyle dünyayı dolaştığına inanılmaktadır.
Yeryüzüne inan Mithra, Boğa‟yı62 öldürmüştür. Resmedilen bu sahne bir yıldız haritası
gibidir. Aslan ve akrep bu sahnenin diğer ögeleridir. Boğanın öldürülmesi, güneşin
Boğa burcundan geçtiği şeklinde astrolojik birimlerle açıklanır. İnanışa göre bir bahar
gündönümü boğa burcunda olduğu zaman gökte yıldızların durumu astrolojik bir
mesajdır. İşte bu an, tanrı Mithra‟nın evren üzerindeki egemenliğinin simgesidir. Bu
inanış bir kült olarak kabul edilmektedir (Korkmaz, 2010, s.84). Jung, mitra dini
bilgileri ve astroloji bağlamında ortaya konan bilgilerle analitik psikoloji ve psikanaliz
tarafından keşfedildiği sanılan pek çok yeniliğin aslında yüzyıllar öncesinden Batıyı
şekillendirdiğini düşünmektedir (Jung, 1997, s. 208). Diğer yandan Roma'daki Santa
Prisca' daki Mithras tapınağında yer alan bir yazıtta, astrolojiyle ilgili veriler
bulunmaktadır (Burkert, 1999, s. 136).

Şekil 1.2. Ms. 2 yy Mitra Boğayı kurban ediyor. Städtisches Müzesi, Wiesbaden,
Almanya.
Mutluluk: Tarih boyunca erdem ve iyi davranışların sonucu, ilahi lütuf, çalışkanlık ve
fedakarlıkla elde edilen duygu. Bauman‟ın Ellul‟un araştırmasından aktardığı sonuca
göre tarih boyunca insanlar önlerine mutluluk dışı hedefler koydular; örneğin sağ
kalmak, toplumsal gruplar oluşturmak, savaşmak vs. gibi. Mutluluğun en büyük yaşam

62
Tauroctony.

46
gayesi olarak tarih sahnesine çıkması 18. Yy‟da ortaya çıkmıştır. Amerika Bağımsızlık
Deklarasyonu, mutluluğu insanların evrensel hakkı olarak tanımlamıştır. Yani bir
ayrıcalıktan bir hakka dönüşmüştür. Ancak Ellul‟a göre bu hak devleti bir çelişkeye
sürüklemiştir. Mutlu olma hakkı aslında bireylerin tercih yapma özgürlüklerini teşvik
eden liberal topluma sokulmuş hakiki bir Truva atıdır (aktaran, Bauman, 2002).
Neopaganizm: Yeni putperestlik. Modernizm ile birlikte ortaya çıkan toplum içinde
kendine yeni bir kutsallık arayışı olarak pagan inanç sisteminden ilham alan bir yaşam
tarzı üreten düşünceye verilen isim. Doğa dini63 ve Neopaganizmi astrolojik inancın
sınırlarında kabul eden araştırmacılar mevcuttur. Bazı Neopaganlar için, astrolojinin
doğal döngüleri özellikle Ay döngüleri doğrudan maneviyatlarını bildiren evrensel bir
bağlantı olarak görülür (Thornton, 2016, s. 34). Batıda bu konuda yapılan çalışmalarla
ilgili çok geniş bir literatür bulunmaktadır.
Neptün: 23 Eylül 1846 yılında keşfedilen gezegen. Yunan mitolojisinde denizleri ve
suları yöneten tanrı Posedion. Modern astrolojide sınırları aşmayı ve engelleri aşmayı
temsil eder. Balık burcunun yöneticisi kabul edilir. Neptün gezegeni keşfedilmeden
önce balık burcunun yöneticisi olarak Jüpiter kabul edilmektedir (Fernandez, 2019,
s13). Klasik astrolojide, Neptün keşefedilmediği için yorumlarında Neptün‟e yer yoktur.
Uranüs ve Plutonla beraber dış gezegen olarak kabul edilir.
Oğlak Burcu: Cedy, Capricornus. Güneş 22 Aralık tarihinde oğlak burcuna girer.
(Demirci, 1992, s.421, 422). İbrânî literatüründeki oğlak burcunun adı Gedi‟dir. İhvan-ı
Safa‟ya göre oğlak burcunun elementi toprak, tabiatı sıcak ve kurudur. Doğu yönünü
temsil eder (Nasr, 1985, s. 89).
Okültizm: Gizemcilik. İlk kez 19. Yy‟ın ilk yarısında isim olarak kullanılmıştır. Ana
Britanica‟da mistisizm ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Ezoterizm ile eş anlamlı
kullanım yanlışlığı yaygındır. Ezoterizm tanrı ile bir olma, özne ile nesne arasındaki
uzaklığın geçici süre için ortadan kalkması iken okültizm uygulamalar aracılığı ile bir
yakınlaşma umududur (Algan, 2006, s. 128) Modern okültizmin kuruluş tarihi 1848
yılıdır. Mesmerizm yani insanları etkileyen manyetik bir alana olan inanışın etkisi ile bu
kabul güçlenmiştir. Okült bilgi, insanlardan gizlenir ve tahmin edilmesi zor olandır (
Goring‟den aktaran Arslan, 2011). Günümüzde okültizm içerisinde, parapsikolojik
düşünceler geliştirilmiştir. Bugün çeşitli okültizm akımları arasında Spiritizm, Ufoloji,
Astroloji, Teosofi ve Antroposofi sayılmaktadır. Aslında yeni dini hareketler içindeki

63
Nature religion.

47
bu akımlar ezoterik ve gnostik içeriklidir (Özkan, 2006, s. 535). Bir altbaşlık olarak
değerlendirilebilecek İslami Gizemcilik‟in batı ve doğu gizemi ile büyük ilgisi vardır.
Annemarie Schimel, İslami Gizemciliğin altında Hermes‟i işaret etmektedir.
Orpheusçuluk, Mitolojik bir ozan ve kahin olan Orpheus‟un anlatıları etkisindeki
mistik akım (Erhat, 1984, s. 251). Helenizm öncesi ortaya çıkan dini hareket. Mistik bir
okul. Ruhun tanrısal, bedenin ise pis olduğu kabul edilir. Onlara göre insanın tanrısal bir
kaynağı vardır. İnsan dünyaya değil yıldızlara ait bir varlıktır ve yüce ruh bu bedene
hapsedilmiştir (Güngör, 2018, s. 25). Ayrıca ruh göçü inancı mevcuttur.
Pythagorasçıların felsefi düşünceleri ile bu mistik okulun görüşleri birbirlerini
desteklemiş sonuçta halk dinlerini destekleyen bir görünüm kazanmıştır. Yani
panteizme yaklaşmıştır. M.Ö. V. Yy‟dan itibaren Eluesis sır görüşleri ile birleşmeye
başlamıştır (Özcan, 2000, s. 275 ).
Panteizm: Hint kökenli bir doktrin. Pan ile theos kelimelerinden oluşan kelime ve tüm
tanrıcılık anlamına gelir. Tarihte ilkçağdan beri görülen bir akımdır. Panteist düşüncenin
özünü Tanrı ve doğa fikri oluşturmaktadır. Bu bağlamda tabiattaki her şeyin kutsal
olduğuna, her tabii nesnenin ilahî olduğuna ve tanrının aynı derecede her şeyde mevcut
olduğuna inanılmaktadır (Aydın, 2015, s. 71). Diğer yandan Spinoza felsefesinde, Tanrı
ile tabiat aynileştirmektedir bu bakımdan Spinoza panteizmi olarak bir kavram
gelişmiştir. New age inanış ve uygulamaları içinde anlamlı bir yer tutar. Modern paganların
bir kısmı panteist olduklarını söylemektedirler. Birçok akıma hatta tasavvufi düşünceye bile
ilham olduğu düşünülen karmaşık bir felsefi düşüncedir.
Paranormal: Tabiat kanunları ve bilim ile açıklanamayan astroloji, falcılık, ruhçuluk,
telepati, durugörü, telekinezi, telepati gibi olguları tanımlamak için kullanılan terim (Arslan,
2011, s. 14). Paranormal inanç ve uygulamalar, bir kurumsal din ya da kült harekete ihtiyaç
duymazlar, her kesimden insan bu inanç ve uygulamalara ilgi duyabilir.
Pitagoras: Güney İtalya‟nın Kroton kentinde gizemci bir felsefe okulu kuran düşünür,
matematikçi, astronom (İ.Ö. 580- 497). Düşünce ve inanç dünyasıyla ilgili çeşitli
görüşler vardır. Efsanevi kişiliğinden çeşitli kültürler etkilenmiştir. İslâm dünyasındaki
İhvân-ı Safâ bu etkilenenlerden biridir. Müzikle sayısal değerler arasındaki bağlantı ilk
kez, Pitagoras‟ın kurduğu okulda gerçekleşmiştir. Ezoterik bir dizgeyle aktarılan
bilgilere dayanan Pitagoras öğretisinde yer alan bilgilere Epifoni yani Ermişler adı
verilmiştir. Okula giriş gizli ve özel inisiyasyon törenlerine bağlanmıştı. Kadınlar ve
kızlar da bu sırlı törenlerde yer almaktaydı. Ruh göçü, başlıca kabullerindendir. Tinin
tek amacı arınmak ve Tanrısal katmana yükselmektir. Ruhun kurtulup Tanrı‟ya

48
ulaşması için arınması şarttır. Zamanla Yeni-Platonculuk ile karışmıştır (Tecimer, 2004,
s. 53). Efsanelerde Apollon‟un oğlu olarak yer alır.
Plotinos: Yeni Eflâtunculuğun64 kurucusu. Milât‟tan sonra üçüncü yüzyılda (204-270)
Mısırlı‟daki İskenderiyei Okulu‟nu kurmuştur. Kırk yaşına doğru doğu felsefesini
öğrenmek üzere İmparator Gordiyon'un açtığı İran seferine katılmış ardından Roma'ya
gitmiş ve oraya yerleşmiştir. İran‟a gitme nedeni Mitra dini ve felsefesini öğrenmektir
(Güngör, 2018, s.43). Plotinus mistik karakterli felsefesinin esas konusu ruhtur. O‟nun
ilk akıl doktrini, oluş ve yükseliş fikrine dayanır (Burckhardt, 1994, s.23). Bu oluş ve
yükselişten kastedilen matematiksel bir düzendir. Plotinus‟un takipçilerinin etkisiyle
gelenek hâlini alan bu mistik okul Yunan ve Doğu arasında bir köprü olmuştur (Güngör,
2018, s.45). İskenderiye, Bergama, Atina, Suriye ve İslam dünyasına yayılarak Yahudi,
Hristiyan ve Müslüman düşünürler üzerindeki etkisini devam ettirmiştir. Plotinus,
insanla tanrı arasında hiçbir aracıyı kabul etmez yani Plotinus din dışı mistiklerdendir
(Stace, 2004). Bugün Batıda “spekülatif mistisizm”in kurucusu olarak kabul
edilmektedir.
Pluto:1930 yılında keşfedilen gezegen, gök cismi. Son araştırmalar hala bir gezegen
olup olmadığı konusunda bir noktaya varamamıştır. Yunan mitolojisinde yer altı
tanrısını temsil eder. Modern astrolojide akrep burcunun yöneticisi kabul edilir.
Popokültizm: Frater Parush tarafından kavramlaştırılmıştır. Geleneksel olan tarihten
gelen okültizme karşı yeni bir biçimde ortaya konması farkını oluşturmaktadır. Astrolog
Oğuzhan Ceyhan, pop okültizm kavramını eleştiri olarak kullanmaktadır.
(https,//www.youtube.com/watch?v=XK-b-d75pFk)
Psikolojik Astroloji: Modern astroloji şubelerinden biri. Hareket noktası Psikanalist
Carl Jung‟un astrolojiyi eski çağların psikoloji bilimi olarak kabul eden görüşüdür.
Jung‟un burçların arketip imgeler ya da kolektif bilinçaltının görünümleri olduğu fikri
psikolojik astrolojinin en güçlü savını oluşturmuştur (Marshall, 2005, s. 30). Jung, The
Secret of the Golden Flower‟da konuyla ilgili şöyle demektedir, “Astroloji, hiçbir
sınırlama olmaksızın, psikoloji tarafından onaylanmaktadır, çünkü astroloji geçmişin
tüm psikoloji bilgisinin özetini temsil etmektedir.”
Psyche: Nefs. Ruh. Hermes Triınegistos'a atfedilen kitaba göre psyche yani nefis beden
içinde bulunur. Bu fikre göre akıl da nefis içinde bulunur ve İlahi Kelime yani Logos da

64
Neo-Platon. III. yüzyılda ortaya çıkan, Batı ve İslâm düşüncesini etkisi altına alan bir felsefe okulu.

49
akıl içinde bulunur. Tanrı ise bütün bunların Babası olarak kabul edilir. (Burckhardt,
1999, s. 42).
Rasathâne: Astronomi gözlemleri yapan kule, merkez. Gezegen geçişleri, güneş ve
ayın konumlarını gözlemlemek için kurulan yer (Yangel, 2018, s. 105). İlk olarak İslam
dünyasında ortaya çıkan rasathâneler Avrupa‟ya geçerek modern rasathânelerin
doğuşuna zemin hazırlamıştır.
Reenkarnasyon: Tenâsüh. Ruh göçü. Ruhun ölümden sonra insan, hayvan veya bitki
biçiminde yeniden dünyaya gelmesi, bedenlenmesi inancı. Eski Mısır, Yunan, Roma ve
Kelt geleneklerince benimsenmiştir günümüzde ise bütün Hint kökenli dinler, bazı yerli
Afrika dinleri, Kabala geleneği ve İslam‟ın heterodoks mezheplerinde bu inanç
görülmektedir. İslam düşünce tarihinde Câbir b. Hayyân, İhvân-ı Safâ ve Muhyiddin
İbnü‟l-Arabî‟nin tenâsüh öğretisine yatkın olabileceği yönünde tartışmalar ve tezler olsa
da eserleri incelendiğinde kesin bir tavırlarının bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. Ruh
göçünün aşamaları ile astrolojik sembolizmin yakın ilişkisi vardır. Örneğin İslam‟ın
heterodoks bir inanışı olan Nusayrilik‟te yedi aşamayı bedenden bedene göçerek
tamamlayan Nusayrî ruhları inmiş oldukları yıldızlara yeniden yükselirler. Batıda ve
ülkemizde yeni dini hareketler içindeki en önemli inanç unsurlarından biridir (Bulgen,
Balooğlu, 2011, 443-446).
R. Guenon/ Renê Guenon: Abdülvâhid Yahyâ (1886- 1951). Fransız mutasavvıf ve
mütefekkir. Ezoterizmin çağdaş siması (Accart, 2006, s. 218). Katolik bir ailenin
çocuğu olarak doğan Renê Guenon, Müslüman olup Abdülvahid Yahya adıyla Şâzeliye
ve Ekberiyye tarikatine intisap etmiştir. Özellikle Hint, Çin ve İslam tasavvuf
doktrinleri üzerindeki çalışmalarıyla tanınan yazar, bu dillerdeki bazı kavramları ifade
etmek için Fransızca kelimelere yeni anlamlar yükleyerek kendine özgü bir terminoloji
meydana getirmiştir. Buna göre, sembolizm kişi, grup ya da zamansal-kültürel
çeşitlenmelerinden ayrı olarak bir bilim konusudur. Yani sembolik anlatım ile ezoterik
bilgiler asli bir gelenek oluşturmaktadır. Bu asli gelenek, metafizik bir kategoride yer
almaktadır ve hiçbir coğrafyanın mülkü olmayan bir semboller sistemine sahiptir (Halis,
2019, s.24). İslam tasavvufu tabiat ötesi mânevî bir bilgidir. Bu ilme bağlı olan ilm-i
hurûf, ebced, eski kimya ve simya gibi birçok geleneksel ilim vardır. Eserlerinde yer yer
bu bağlamda astrolojiye yer verir.
Sağlık Astrolojisi: Tıbbi Astroloji. Klasik astrolojinin bir şubesi. Sağlık astrolojisinin
yorum mantığı bir gezegenin diğer gezegene yaptığı açılar üzerine kurulmuştur.

50
Başlangıcı olarak Kaldeli müneccim Berosos‟un Hippokrates‟in memleketi Kos
Adası‟na yerleşmesi ile tıp bilimiyle astroloji bilgisini birleştirmesi kabul edilmektedir
(Zeldin, 1998, s. 332). Tıbbın babası kabul edilen Hipokrat‟ın “astroloji bilgisi olmayan
bir hekimin kendisine hekim diye tanımlama hakkı yoktur” sözü tıbbı astrolojinin
tezlerini güçlendirmektedir (Marshall, 2005, s. 30). Tıbbi astroloji beden bölümlerini
gökteki gezegenlerle ilişkilendirmektedir.
Satürn: Saturnus. Zuhal. Güneş sisteminde güneşe yakınlık derecesinde 6. Sırada
bulunmaktadır. İbranice‟de kökü cumartesi anlamına gelen Shabet kelimesidir ve
anlamı hareketi durdurmaktır (Ezra, 2018, s. 13). Modern İbranice‟de ise grev veya iş
bırakmak anlamına gelen shvita kelimesi bu kökten gelir. Hermetizme göre evrensel
aklın bütün sırlarının olduğu yer (Hançerlioğlu, 2000, s.191) Satürn gezegenidir. Satürn,
Yunan mitolojisinde Gaia ve Uranus‟un oğlu, Zeus‟un babası olan Kronos karakterinin
Roma‟daki karşılığıdır. Sadece Kronos‟la değil aynı zamanda Kartaca‟nın büyük tanrısı
Baal‟i de kişiliğinde simgelemektedir (Erhat, 1983, s.291-292). Tarih boyunca çeşitli
astroloji ekolleri tarafından insanlık üzerine etkileri sınırlayıcı ve kötücül kabul
edilmiştir. Bazı toplumlar tarafından ilah kabul edilmiştir. Örneğin, Kitâb-ı Mukaddes‟e
göre Yahuda‟yı temsil eden Satürn‟ün kırk yönü vardır ve İbrani astrolojisinde
maskülen kabul edilir (Pala, 2002, s.466-467). Satürn‟ü ilâh kabul eden bir diğer
topluluk ise Berberilerdir. Bugün Satürn figürleri Berberilerden kalan bazı eserlerde
çokça yer almaktadır (Yıldız, 1992, s. 478-483). Putperest dönemden sonra da Satrün
sembolizminin kültürler üzerinde tesirleri olmuştur. Rönesans dönemi dahil olmak
üzere geç Ortaçağ‟da ortaya çıkan edebi metinlerinde doğal veya hastalıklı melankoli ile
Satürn gezegeni arasında bir ilişkinin olduğu inancına yönelik ifadeler yer almaktadır.
Olumsuz kişilik özellikleri ve talihsiz kader Satürn‟e mâledilmiştir (Klibansky ve
diğerleri., 1992, s. 203) İslam dünyasında Abû Ma‟şer ve el-Kindî melankoli-Satürn
ilişkisini 10. yüzyılın sonlarında ilk kez ele aldıktan sonra devrin birçok sanatsal
yapıtında bu ilişki işlenmiştir. 10. yüzyılda Basra‟da ortaya çıkan ve ansiklopedik
metinleriyle tanınan İhvân-ı Safâ topluluğunun Satürn‟e bakışı Ma‟şer ve el-Kindî‟nin
tanımlarına benzer. İslam batiniliğine göre ise Hz. İbrahim, Satürn göğünde ikamet eder
(Burckhardt, 2018, s. 54). Roma takviminde her günün adı bir gezegene bağlanmıştır,
Cumartesi günü, Saturni dies (Lat.) Saturnus günü olarak isimlendirilmiştir (Dürüşken,
2000, s. 170) Dante, yedi beşeri bilimi yedi gezegene benzetir astronomi ise Satürn‟e
benzetilmiştir (Burckhardt, 1994, s. 85).

51
Seçim Astrolojisi: Hem klasik hem de modern astrolojinin şubelerinden biri. Herhangi
bir konuda adım atılacak zamanın tespiti bakımından yapılan bir astrolojik yorum
tekniğidir. Astrologlar arasında uzmanlık gerektiren bir alan olarak kabul edilir (Erkılıç,
2018, s. 322) Osmanlı Sarayı‟nda en çok kullanılan üç astrolojik birimden biridir.
Sezgicilik: Entüisyonizm. Kurucusu, süreç felsefesinin en önemli temsilcilerinden olan
Fransız filozof Henri-Louis Bergson‟tur Bilim adamları için de sezgi önemli bir
değerdir (Kılıç, 1995, s. 111).

Sır Dinleri: Mystere. Sırrî dinler. Yunanistan, Roma, Mısır gibi ülkelerde yaygınlık
kazanan Orfizim, Mitraizm, Gnostisizm ve benzeri cemaatlerin inanışları, uygulamaları.
Birbirinden farklılık gösterse de bu inanışların en önemli özellikleri; topluluğa girişin
gizli olarak yapılması ve “kurtuluş”la ilgili bilginin hakedenlere belli aşamaları
geçtikten sonra verilmesidir. Sır dinlerinin ana gayesi ruhu yedi gökteki yolculuğu
tamamlayıp 8. göğe yani saadete ermesidir (Güngör, 2018, s.37-321). Ana Britanica‟da
gizem dinleri, eski Yunan ve Roma‟da resmi dinî yaşantının ve örgütlenmenin dışında
kalan gizli kültler olarak tanımlanmaktadır (Ana Britannica, 9. Cilt, s. 481). Bugün yeni
dini hareketlerin bir alt şubesi New Age inanış ve uygulamalarının pek çoğu bir şekilde
sır dinlerinden etkilenmektedir.
Simya: Geleneksel gizli ilimlerde bir uygulama aracı. Antik çağda altın yapmanın
yollarını öğreten sanat. Simya, kimya ilminin öncü çalışmaları olarak kabul edilir.
Burckhardt, simyayı insanın kendisini ve alemi anlamasında ve onunla bütünleşmesinde
doğru bir anlayış ortaya koyan sembolik bilimlerden biri olarak tanımlamıştır
(Burckhardt, 1999, s. 9). Simya, en az İsa'dan önceki ilk bin yılın ortasından bu yana var
olmuştur. Simya65 ifadesi, Arapça el-kimiya'dan gelir, kökenin Mısır'da simyacıların
materia prima'sının da bir sembolü olmuş 'kara toprak' ibaresine bir göndermeye
dayandığı düşünülmektedir. Simyanın astroloji ile ilgili ilişkisi vardır. Bu ilişkiye
getirilen en büyük delil 'Zümrüt Tablet'ten alınan şu benzetmedir; Altın için 'Güneş' ,
gümüş için 'Ay', cıva için 'Merkür', bakır için 'Venüs', demir için 'Mars', kalay için
'Jüpiter' ve kurşun için 'Satürn'. Guenon‟e göre bugün elimize geçen simya metinlerinde
yer alan iksir yapımını anlatan semboller zahiri olsa dahi yorumları batınidir (2011, s.
125). İbn Haldûn, simyanın sihir tekniklerinin tılsım denilen türüne girdiğini söyler.
İslam dünyası bu görüşe genelde katılmaktadır. Guenon beşeri simya olarak ayırdığı bir

65
Alchenia.

52
alanın doğu mistisizminde Hatha- Yoga ile eşdeğer uygulamalar olduğunu belirtir
(1997, s. 96). Hindu tradisyonunda “madeni ışık” olarak tasvir edilen altın güneşe
tekabül ederken Hermesçilerin içilebilir suları66 Taoizm‟de altın likör kabul edilen
ölümsüzlük iksirine tekabül eder ( Guenon, 1997, s. 101).
Spiritüel: Ruhanî, manevî; tinsel. Latince ruh anlamına gelen “spiritus” sözcüğünden
türetilmiştir. Ruhun varlığını kabul eden, ruha inanan. Ruhun maddeden önce geldiğini
ve ondan önce var olan bir gerçeklik olduğunu öne süren Consin doktrinine ve 19. Asır
Fransız eklektisizmine spritüelizm denir (Bolay, 1978, s. 253).
Spiritüel Astroloji: Modern astroloji şubelerinden biri. Ay düğümleri kullanılarak
kişinin ruhsal mistik yolculuğu tespit edilmeye çalışılmaktadır. Eklektik bir bakış açısı
vardır, Hint dinlerindeki Dharma anlayışını esas alır. Batıda özellikle Amerika‟da
psikologların tercih edildiği ifade edilmektedir.
Sözdebilim: Sahte bilim. Pseudoscience. Hatalı bir şekilde bilim olduğu düşünülen
inanç ve uygulamalar grubu. En önemli örneklerinden biri astroloji bilgisidir.
Stoacılık: Stoisizm. Revâkıyyûn. Helenistik dönemin önemli felsefi okullarından biri.
Başlıca Zenon, Chyrisppe, Epikte ve Marc- Aurele tarafından temsil edilen felsefi
düşünce ekolü. Okula göre hayat ve ölümün önemli bir anlamı yoktur, kaderden şikayet
edilmez. Bilgide tecrübe önemlidir (Bolay, 1978, s. 256). Zamanla değişmiş ve
gelişmiş olan bu doktrinin kurtuluş reçetesine göre tabiata uyan, ihtiraslarından
kurtulan, erdemli insan mutlu olabilir ve mutluluk kurtuluşun anahtarıdır (Güngör,
2018, s.322). Önemli ilkelerinden biri de “logos” anlayışıdır. Bu ilkeye göre insandaki
ruh da Tanrı da cisimdir. Zira cisim olmayan cisimlere etki edemez ve cisim olmayan
zaman, boşluk ve düşüncedir (Kaya, 2008, s. 24-26)
Şamanizm ve şaman: Paleolitik çağdan bugüne Sibirya ve Orta Asya topluluklarında
varlığını sürdüren inanış ve bu inanışın merasimlerini yöneten kişiye verilen ad
(Güngör, 2010, s. 325). Tarihin bilinen zamanlarından itibaren Türklerin ve
çevrelerindeki toplulukların ayinlerini şaman veya kam adı verilen din adamları yönetir.
Bu kişiler ayin ve törenleri yapan, hekim, psikolog, sanatçı gibi icracı görevini îfa eder.
Bu uygulamaları Tanrıların adına Tanrının dış sesi yani sözcüsü olarak yapmaktadır.
Ruhlarla iletişime geçen şamanlar bugün okültizm içinde yer alan uygulamaların
hepsini yapabilmektedir.19. yy itibariyle Batılılar gözünde şaman, mitin hem nesnesi,
hem icracısı hem de yeniden üreticidir (Asad; 2007, s. 67). Şamanizmin bir din olup

66
L‟eau potable.

53
olmadığıyla ilgili çeşitli tartışmalı görüşler mevcuttur. Bunun yanı sıra şamanizmin
İslamîleşmiş bir şubesi olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca günümüzde Avrupa ve
Amerika‟da merkezli Yeni Şamanizm67 inanış ve uygulamaları mevcuttur. Yeni dini
hareketler içinde kabul edilen bu şamanizmin şehir şamanizmi68 adı altında ayrı bir
anlayışı bulunmaktadır. (Güngör, 2010, s. 325). Şamanların kahin vasfı olmakla
beraber, bir nevi vecd teknisyeni, trans ustasıdır, ruhlara istediğini yaptırabilen bir güce
sahiptir (Güngör, 2020, s. 32-33). Bu yönüyle şaman, kahin ve büyücülerden ayrılır.
Tarot: Astrolojinin içinden çıkmış fal ile özdeşleşmiş bir uygulama. Occult Magazin‟in
gizemci geleneğe dayalı yaptığı yoruma göre (1885) kökeni Piramitlerden birinde
gömülü iken bulan ve Hermes‟in kitabının 78 yaprağındaki bilgiden yola çıkılarak
bulunmuştur. 14. Yy‟dan itibaren sembolik şekillerden oluşan kağıttan kartlar
oluşturulmuştur. 18. Yy‟dan sonra ise tarot kartları fal aracı olarak kullanılmaya
başlanmıştır (Scognamillo-Arslan, 1999, s.51). Bununla beraber bugün new agerlar,
tarotu sadece bir fal aracı değil ruhani yolculuğun bir anahtarı olarak kabul
etmektedirler.
Terazi Burcu: Mîzan, Libra. İbrânî literatüründeki adı Moznayim‟dir. Güneş 23 Eylülde
terazi burcuna girer. Greko-Romen astrolojisine göre on iki burç ve içinde bulundukları
on iki ev vardır. Ve bu evlerin her biri insanın belli bir yönünü etkilemektedir. Buna
göre Terazi burcu evlilik ve ortaklık alanını temsil eder (Demirci, 1992, s.421, 422).
İhvan-ı Safa‟ya göre terazi burcunun elementi hava, tabiatı sıcak ve nemlidir. Batı
yönünü temsil eder (Nasr, 1985, s. 89).
Teozofi: Tanrı bilgeliği, İlahî hikmet. Kökenini Hint mistisizmindeki Tanrı ile kâinat
arasındaki ilişkiyi açıklayan görüşten almakla birlikte 19. Ve 20. Yy‟da “ilahî” olanı
bulmak için Doğu inanç geleneklerinden faydalanan mistik-dinî görüş. Sezgiye dayalı
ve spekülatif olması en önemli özelliğidir (Gündüz, 1998, s. 360). Teozofi Derneği‟nin
kuran madam Helena Petrovna Blvatsky kitaplarında adeta modern dünyanın
anlayabileceği bir okült vahiy sunmaktadır (Eliade, 2017, s. 65). Bugün Türkiye‟de
karma astroloji okulu kurucusu Oğuzhan Ceyhan, kendi astroloji ekolünü açıklarken
teozofiye dayandığını belirtmektedir (Güneren, 2019). Okültizm içinde kabul edilen
Teozofi doktrinine göre bireylere hem dünya üzerinde yaşayan insanlar hem de
görülmeyen varlıklar rehberlik edebilir. Bunlar dünyada yaşayanları himaye etme, yol

67
Neo-Chamanisme
68
chamanisme urbain.

54
gösterme gibi özelliklere sahip olabilir. Bu tip çalısmalarda rehber varlıklara “Hami
Varlık” denir. Bu varlık, bireyin iradesinin ötesinde değildir, bireyin farkındalığı ve
çabası doğrultusunda onu himaye edebilir (Yenican, 2019, s.40). Teozofi bir anlamda
Batı ezoterizmin ifadesidir.
Tin: Ruh. İnsanın evreni ve yaşamı anlamlandırma girişiminin bir parçası olarak kabul
edilen yönü. Ruhu soyutlaştıran ilk düşünür Platon‟dur (Hançerlioğlu, 2000, s. 437)
Eski Türklere göre tüm canlılarda var olan hayat gücü yani candır (Gündüz, 1998, s.
371). Eliade‟ye göre insanlık kadar eski olan tin inancı, modern çağlarla beraber
maddeleşmiştir. Ruhun var olduğuyla ilgili sözde somut kanıtlar vardır modern çağda;
örneğin kapılar tıklanır, masalar sallanır. Ruhun sonsuzluğu artık bir deney konusudur.
Transpersonal: Ben ötesi. Manevi. “Ezeli hikmete dair” ilgi ve kaygılara yönelik
sürekli ve deneysel bir araştırma (Wilber, 1995, s.17). “Transpersonel” bir kavram
olarak 20.yy‟ın başlarında ortaya çıkmış ve ilk kez William James tarafından
kullanılmıştır. Egonun ötesindeki alemleri kavrama çabasındaki bu evreleri Wilber 6‟ya
ayırmıştır. Kişi şu aşamalardan geçerek deneyim kazanır,
1- Fiziksel evre: Organizmanın basit fiziksel alt tabakası. İlk ve en düşük chakra.
2- Duyumsal evre: Duygu, görüş, seziş alanları. Piaget‟in hareket ettirici bilinç
kavramı.
3- Coşkusal, Cinsel Evre: Cinsel içgüdü (libido), canlılık (elan vital). İkinci
chakra.
4- Büyüsel Evre, Fred‟un ilkel düşünme süreci, Piaget‟in çalışma öncesi
düşünmesi, Kohlberg‟in gelenek öncesi ahlakı, Maslow‟un güvenlik ihtiyacı bu
evre ile ilgilidir. Üçüncü chakra.
5- Mitsel Evre, Kişi, hala en basit çıkarımcı akıl yürütmeden yoksundur yani
işleyiş biçimi mitseldir. Maslow‟un aidiyet ihtiyacı, Kohleberg‟in geleneksel
ahlakı vb. şeylerle ilişkilendirilir. Kapsamlı uyumluluktan dolayı bu evreyi
Wilber, mitsel üyelik olarak zikretmektedir. Dördüncü chakra.
6- Rasyonel Evre, Piaget‟in formel düşünme evresi, doğu inancında beşinci chakra.
Sadece dünya hakkında düşünebilmekle kalmayan, düşünce üzerine düşünebilen
ilk yapı. Loevinger‟in bilinçlilik, bireyselcilik aşamaları, Kohlberg‟in geleneksel
ahlaklılık sonrası, Maslow‟un kendine güvenme ihtiyacı ile ilişkilendirilir.

55
7- Bütünleyici Evre, Maslow‟un kendini gerçekleştirme69 ihtiyacı ile
ilişkilendirilir. Altıncı chakra. (Wilber, 1995, s.42). Bu evrede kazanılan derin
panoramik bilinçlilik sayesinde bireyler sezgiyi, vecdi, ilhamı ve nihayetinde
manevi aydınlanmayı tecrübe edebilir.
Wilber, deneyimi kazananın bütün bu evreleri doğrusal geçirmediğini, birbiriyle ilintili
veya bağımsız olabileceğini açıkladıktan sonra her aralığın bir devrim olduğunu
vurgular (Wilber, 1995, s.35). Batıni gelenekler, Batı psikolojilerinin detaylı
karmaşıklığından yoksun olmalarına rağmen batıda sürekli araştırılan yukarıda yer alan
evreler hakkında evrensel olarak insanın bu bilincine ulaşabileceğinin idrakinde olduğu
iddiasındadır. Spiritüel gelişme ve büyüme, yatay-evrimsel-tarihsel ve dikey-devrimsel-
aşkın70 olmak üzere iki boyutta olmaktadır. Burada dönüştürme, önceki unsurların
devrimsel bir yeniden organizasyonu ve yeni unsurların ortaya çıkışıdır. Bu aşkın olma
hali ile sınırlı değildir. Mit büyüyü, akıl miti, ruh aklı, mutlak ruh (spirit) ruhu (soul)
aşar. Bugün transpersonel kavramı hem psikoloji sahasında hem de astroloji bilgisinde
kullanılmaktadır. Ellis gibi bilim adamları transpersonel kavramını spekülatif alan
olarak görmektedir ve bilimselliğini reddetmektedir.
Transdantal: Transdancs. Aşkın olma. Aşkınlık doktrini olarak da ifade edilir. Hakla
hakikat arasında olaylara hakim olan ve onlardan müstakil olmayan sabit
münasebetlerin varlığını kabul eden doktrin (Bolay, (1978), s. 274). Bugün Türkiye‟de
daha çok New Agerlara yönelik Transdantal meditasyon başlığı altında çeşitlendiği
görülmektedir.
Transmigrasyon: Nefsin, insan bedenini terk ettikten sonra böcek, bitki, hayvan vs. bir
başka türün bedeninde ya da cin gibi varlıklarda hayat bulacağına dair inanç (İzutsu,
2001, s. 304). Hint dinlerindeki Dharma kavramının içinde yeralan bir inanç unsurudur.
Totem:Anishinaabe, Ocibua. Ongun. İlk büyük bölünmenin, kan ve soy üzerine olduğu
ilkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç,
rüzgâr vb. herhangi bir tabii nesne. İlkel toplumlarda her büyük aile, doğadan aldığı bir
simge ile tanınmaktadır. Genelde bu simgeler dört ayaklı hayvanlar, kuşlar, balıklar ve
sürüngenler içinden seçilir. Ve bu totemler, istisnasız erkek üzerinden nesillere aktarılır
(Barnard, 2016, s. 77).

69
Yaşam politikası, yerel ve küreselin diyalektiği ve modern sistemlerin iç gönderimi ile ortaya çıkan bir
bağlamda kendini gerçekleştirme politikası (Giddens, 2014, s. 292).
70
Transcendent.

56
Uranüs, Uranos. Gökyüzüne, kozmik varlık ve ilk tanrı kuşağı arasında erkek ve baba
tanrı olarak verilen isim (Erhat, 1983, s.318). Eski devrilerde varlığı bilinmeyen bir
gezegendir ve 18. Yy‟da keşfedilmiştir. Geleneksel astroloji ekolünü takip edenler
yorumlarında Uranüs‟ü kullanmazken modern astroloji Uranüs gezegenini kova
burcunun yöneticisi kabul etmektedir.
Uranyen Astroloji: Modern astroloji şubelerinden biridir. Astrolojiyi kader değil, özgür
iradeli seçimlerimizle şekillenen olasılıkların bir göstergesi olarak kabul etmektedir.
Öngörülen olası olaylar özgür iradeli tercihlerle değiştirilebilir. Astrolojinin buradaki
rolü oluşacak problemleri erken uyarı olarak kullanılmasıdır. Alman astrolog ve amatör
astronom Alfred Witte‟nin (1878- 1941) Hamburg Okulu‟nda geliştirdiği bir tekniktir.
Orta Noktalar Astrolojisi71 olarak da isimlendirilmektedir. Bu isimlendirmeyi Zerrin
Zindancığlu kabul etmemektedir. Onun çalışmalarına göre orta noktalar, antik dönemde
de bilinmektedir.
Venüs: Zühre. Güneşe yakınlık bakımından ikinci gezegen. Adını Roma tanrıçası
Venüs‟ten alır. Güzellik ve aşkı temsil eden Venüs Asurlular‟da İştar diye
adlandırılırken Yunan mitolojisinde Afrodit olarak adlandırılmıştır (Erhat, 1983, s.318).
İtalya‟da bereket tanrısının adı Venüs‟tür. Mitra dininde, iyi bir kişi öldükten sonra
ruhu göğün üçüncü katından geçerken o katta bulunan Venüs‟ün temsil ettiği şehvetten
kurtulacağına inanılır (Güngör, 2018, s.37). Eski gök bilgisine göre Venüs‟ün, Güneş,
Ay, Merkür, Mars, Jüpiter ve Satürn ile birlikte yedi gök cisminden birisi olduğu kabul
edilir. Roma takviminde Cuma günü Venüs günü olarak isimlendirilmiştir (Dürüşken,
2000, s. 170). İslam batiniliğinde Hz. Yusuf72 Venüs göğünde ikamet eder (Burckhardt,
2018, s. 54). İbnü‟l-Arabî‟ye göre şiir türü şaire Zühre feleğinin ve Yûsuf peygamberin
bir hediyesidir (Kılıç, 1999, s. 493-516).
Yay Burcu: Kavs, Sagittarius. Yay burcunun İbrânî literatüründeki adı Keshet‟tir.
Güneş 22 Kasımda yay burcuna girer. Grek dünyasının astrolojisine göre Yay burcu
ideolojiyi ve uzak ülkeleri temsil etmektedir (Demirci, 1992, s.421, 422). İhvan-ı
Safa‟ya göre yay burcunun elementi ateş, tabiatı sıcak ve kurudur. Doğu yönünü temsil
eder (Nasr, 1985, s. 89).

71
Midpoints Astrology.
72
Hz. Adem ile astrolojiyi dünyaya öğrettiğine inanılan Hz. İdris arasında bir hiyerarşi vardır. Ayla güneş
arasındaki hiyerarşideki sembolizm kullanılır bu inanışta. Bu aşkın hiyerarşi Taocu inanışta da mevcuttur.
İbn-i Arabi‟ye göre ilk insan ve tek insan olan, ayda ikamet eden Hz. Adem yer ile güneş arasında temsili
aracılığı mükemmel yapmaktadır (Burckhardt, 2018, s. 54).

57
Yedi (7) Sayısı: Seb‟a. Kurân-ı Kerim‟de gök için kullanılan bir sayı. Haftanın
günlerinin sayısı. “Bilgeliğin sütunları” (Schimmel, 2000, 140) olarak adlandırılan yedi
sayısı klasik astrolojide “Gezegenlerin sayısı” (Güneş, Ay, Merkür, Mars, Venüs,
Jüpiter ve Satürn) kabul edilir. İranlıların eski zamanlardan beri taptıkları ilâhların
sayısı yedidir. Bu ilahlar; Ahura Mazda, güneş, ay, hava, ateş, su ve rüzgârdır. “Ülkerin
yedi yıldızı” olarak bilinen yedi, “genellikle olumlu güçlerle iç içe düşünülür”
(Schimmel 2000, 144). Buddha, dünyanın öteki ucuna yedi adımda gitmiştir. Buradan
hareketle Budizm‟de yedi adım simgeciliği oluşmuştur. İnanışa göre Buddha, yedi
gezegen yani yedi kozmik kattan geçerek dünyanın zirvesine ulaşmıştır (Eliade, 2018-
B, 89). Pisagorculara göre yedi, “dönüm noktası”dır (Schimmel; 2000, 166). Astrolojik
bilginin kaynağı olduğuna inanılan Hermes “yedi hür ilm” olan gramer, mantık, hitabet,
aritmetik, geometri, müzik ve astronomiyi bulmuştur.
Yengeç Burcu, Seretân, Cancer. Güneş 22 Haziranda yengeç burcuna geçer. Yahudi
bilginlere göre insanı Yengeç burcu sembolize etmekteydi. Greko-Romen astrolojisine
göre Yengeç burcu sadakati ve merak duygusunu temsil etmektedir (Demirci, 1992,
s.421, 422). İbn-i Arabi‟nin hareketli kabul ettiği burçlardan biridir. Soğuk ve nemli
tabiati ile su elementiyle ilişkilidir. İbn-i Arabi‟ye göre yengeç burcunun meleği bu
alemin yaratılışının anahtarlarını taşır (Burckhardt, 2018, s. 43). Batı astrolojisinde öncü
dört burçtan biri kabul edilir. İhvan-ı Safa‟ya göre yengeç burcunun elementi ateş,
tabiatı sıcak ve kurudur. Doğu yönünü temsil eder (Nasr, 1985, s. 89).
Yıldızname: Gezegenlerin konum ve hareketlerinin dünyadaki olayları ve insanların
kaderini etkilediği inancına dayanan eserlerin Türkçe‟deki ortak adı (Çelebi, 2013, s.
545). Yıldızname edebi ortamda yoğun ilgi görmüş, divan edebiyatının birçok
mazmununa yansımıştır.
Yin ve Yong(yang): Gelenekesel Çin dünya görüşünde Yin düşüncesinin iki temel
kategorisi. Buna göre Yin gölge, Yang ise Tanrı yani ışık anlamlarına gelir. Bir ayrılık
içinde birbirini tamamlayan kavramlardır. Yin pasif, Yang aktiflik ilkesidir. Hiçbiri iyi
veya kötü değil birbirini tamamlayıcıdır. Bu ilke çerçevesinde evrensel düzen
kurulmuştur, mevsimlerin birbirini izlemesi, gece ile gündüzün devamlı yer değiştirmesi
gibi. Ayrıca niteliksel ve niceliksel her tür değişme olgusunun en yüksek
formulasyonuna Yin/Yang denmektedir (Özcan, 2000, s. 280 ) Yin aynı zamanda kadın,
toprak ve dünyanın uydusu ayı temsil ederken Yang erkek, gök ve güneşi temsil
etmektedir. Çeşitli inanış, felsefe ve kültürün aşamalarında zıtların birleşmesinin veya

58
kesişmesinin73 farklı biçimlerine rastlanır. Karşıtlıkların farkındalığının yol açtığa krize
ilişkin her türlü çözüm bir şekilde bilgeliğin başlangıcına işaret eder (Eliade, 2017, s.
213-214).
Yükselen Burç: Dünya ekseni etrafında dönerken, Dünya‟nın farklı yerlerinde
gezegenlerin konumunda bir diğerine göre düşme ve yükselme görülebilir. Yükselen
burç, doğum anında yani doğum saatinde ufukta hangi burcun yükseldiğine göre
belirlenir (Mitchell,1995, s. 52).
Zâyirçe: Yıldızların hareket ve konumlarını gösteren cetvel ve bu cetvele dayanarak
kehanet yapma yöntemi. 360 derecelik bir cetvel üzerinden hareket edilen zayirçelerde
burçlar, takımyıldızları ve ayrıca bir takım harf ve sayılar kullanılmaktadır. Abbâsî
halifelerinden Me‟mûn döneminde birçok ilim adamı bu konuyla ilgili eser yazmıştır.
Osmanlı döneminde zayirçelere özel bir ilgi gösterilmiştir. Ancak bu sırlı eserleri herkes
yazamaz, kaleme alıp yazanlara riyazat yapıp nefsini ıslah etmeleri tavsiye edilmiştir.
Bu tavsiyenin yapılma nedeni olarak sihirbazlarla aynı seviyeye düşmemek olduğu ileri
sürülmüştür. Aslında tıpkı falcı ve büyücüler gibi Zayirçe yazanlar da vefk yani tılsım
oluşturmaktadır (Çelebi, 2013, s. 160-162).
Zic: Astronomi cetvelleri. Gökyüzünün gözleme dayalı incelenişinin kayıt altına
alınmasıyla elde edilen astronomi cetvellerine verilen isim. Özellikle İslam dünyasının
bilimde ilerlemesine katkıda bulunan araçlar (Nasr, 2006, s. 108). Nasîrüddîn-i Tûsî‟nin
(ö. 672/1274) Zîc-i İlhânî isimli eseri bu ziclerden en önemlilerinden biridir. Diğer
önemli bir Zic cetveli Uluğ Bey‟e aittir. Eski devirlerde bilinen beş gezegenin yıllık
dönüş süreleri günümüz değerlerine çok yakındır. Uluğ Bey‟in Zic cetvelleri Osmanlı
Devleti‟nde resmen kullanılmış ve bu zîc üzerine birçok şerh yazılmıştır.
Zeus: Antik Yunan inancında en büyük Tanrı. Yunan mitolojisinde kâinatın efendisi,
göklerin tanrısıdır (Güngör, 2018, s. 332). Zeus Olimpus Dağı‟nda yaşar ve buradan
tanrıları ve kâinatı idare eder. Yunan destanlarında ana rolü oynar (Erhat, 1983, s. 322).
Bir horoskopta, gezegensel Zeus'un bulduğu yer, yönlendirilmiş yaratıcı enerjilerin
temsil edildiği yerdir. Her türden liderlik, başarı ve olumlu hedeflerin sembolüdür.
Zodyak: Burçlar kümesi. Yunanca kökenli bir kelime olan zodyak “yaşam çemberi” ya
da “canlı varlıkların çemberi” anlamına gelmektedir. Astrolojinin antik devirden bugüne
kullandığı Zodyak, güneşin, ayın ve gezegenlerin arasından geçen güneş tutucusunun

73
Coincidentia oppositorum.

59
düzlemi boyunca uzanan 30‟ar derecelik 12 burçtan oluşmaktadır (Yenican, 2019, s.
33).
Zümrüt Tablet: Levhu’z-zümürrüd. Tabula smaragdina. Corpus Hermeticum yani
Hermes‟e atfedilen Hermetik Külliyat‟ın en önemli parçası. Hermes tarafından
yazılmasının ardından yine Hermes tarafından gömüldüğüne inanılmaktadır. Efsanevi
anlatıma göre gömülüşünden yüzyıllar sonra Niğdeli Apollinos tarafından tekrar
bulunmuştur. Tabletin içindeki tanıtımda, Hermes Trismegistos'un bir vahyi olduğu
belirtilmektedir. İslam düşünce tarihinde en erken zikredilişi, Cafer-i Sadık‟ın talebesi
Cabir ibn Hayyan'a ait sekizinci yüzyıl metnidir. Üslubundan İslam öncesine ait olduğu
olduğu düşünülmektedir. Genel olarak Hermesçi geleneğin ruhuyla uygunluk içinde
kabul edilmektedir (Burckhardt, 1999, s. 203). Zümrüt Tablet‟te yer alan ve astroloji ile
ilgili kaynak kabul edilecek en önemli ifade şudur, “Gerçekte, kesinlikle ve şüphesiz
olarak, aşağıda ne varsa yukarıdaki gibidir ve yukarıda ne varsa aşağıdaki gibidir, bir
şeyin mucizelerini başarmak için”.

60
BÖLÜM 2. KÜLTÜR ENDÜSTRĠSĠ KURAMI

Çalışmanın kuramsal kısmının ilk bölümünde kültür endüstrisi kavramı ve


medya ile ilişkisi, astroloji özelinde bir bütün olarak ele alınmıştır. Eleştirel Teoriye ve
iletişim çalışmalarına önemli katkılar sunan kültür endüstrisi kavramı tarihsel olarak
açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan birinci bölümün ikinci kısmında Eleştirel
Teoriye yer verilmiştir. Bu başlıkta kapitalizmle birlikte yeniden şekillenen üretim
ilişkileri ortamının hem günlük kullanıma yönelik ürünler hem de insanların duygularını
ve bilincine yönelik ürünler üretmeye başlaması (Güngör, 2016, s. 159)
değerlendirilmiştir. İnsana dair tüm değerlerin, ihtiyaçların, hayallerin, ideallerin vs.
kapitalizmde bir ederi olması durumu üzerine geliştirilen düşüncelerden alıntı
yapılmıştır. Birinci bölümün son başlığında fikri üretimlerini kapitalizm üzerine
odaklayan Frankfurt Okulu düşünürleri içinde yer alan Adorno‟nun kültür endüstrisi
kuramını ekonomi-politik ve kültür analizinin karması biçiminde inşa etmesine
(Güngör, 2016, s. 159) özellikle yer verilmiştir. Adorno‟nun kapitalizm, kültür
endüstrisi ve otoriterleşme bağlamında ele aldığı Los Angels Times Gazetesi‟nin
astroloji köşesine ve alımlayana dair görüşleri irdelenmiştir.

2.1.Kültür Endüstrisi Kavramının Çerçevesi

Çalışmanın bu bölümünde, kültür endüstrisi kavramının daha net anlaşılması


için kavramın temel ögelerinden ve Eleştirel Teoriden kısaca bahsedilecektir. Bu
bölümle anlatılmak istenilen; kültür endüstrisinin bir ürünü olan New Age
uygulamalarının toplumsal dinamiklerinin altı çizilerek, yeni medya ile ilişkisinin
saptanması ve antik inançların nasıl araçsallaştırıldığının temelini göstermektir.
Kuramsal tavrıyla Eleştirel Kuram74, kurumsal adıyla Toplumsal Araştırmalar
Enstitüsü75 1923 yılında Frankfurt Üniversitesi‟nde kurulmuştur. Horkheimer, Adorno,
Marcuse ve Jürgen Habermas, Eleştirel Kuram‟ın en önemli isimleridir. Friedrich
Pollock, Leo Löwental, Erich Fromm ve doğrudan ilişkisi olmasa da okulun görüşlerine
yakınlığı ile Walter Benjamin etkileri günümüze kadar uzanan diğer okul mensuplarıdır. Bu

74
Kritische Theorie
75
Institut Für Sozialforschung

61
düşünürlerin ortak özelliği klasik-geleneksel sosyolojiye ve pozitivizme olan karşıt
fikirsel üretimleridir (Taşçı, 2010, s.33).
Adorno, 1924‟te henüz 21 yaşında Husserl üzerine doktorasını verirken,
Horkheimer 1923‟te Kant üzerine doktorasını vermiştir. Okul Horkheimer‟in
müdürlüğünde iken Marcuse 1933‟te, Adorno ise 1938‟de Frankfurt Okul‟una üye
olmuştur.
“Kültür endüstrisi” bir terim olarak, Frankfurt Okulu temsilcilerinden olan
Adorno ve Horkheimer‟ın Aydınlanmanın Diyalektiği başlıklı çalışmasına
dayanmaktadır. Düşünürler, en kapsamlı kültür endüstrisi analizini bu kitapta Kültür
Endüstrisi başlıklı bölümünde yapmıştır. Kavramsallaşması ise kültürün genel
endüstriyel üretimin mantığına uygun olarak üretilip meta biçimi kazandığını öne süren
ve bunu kültür endüstrisi olarak tanımlayan yazarlar ve bilim adamları tarafından
oluşturulmuştur. Adorno‟dan yıllar sonra UNESCO, 1980‟lerin başında kültür
endüstrisini, kültürel mal ve hizmetlerin endüstriyel çapta ve ticari çizgide üretildiği,
depolandığı ve dağıtıma sokulduğu yapı olarak tanımlamıştır.
Adorno, 1938‟den 1945‟e kadar Amerika‟da sürgün hayatı yaşamıştır. Önce
Oxford‟a ardından Horkemeir aracılığıyla Amerika‟ya gitmiştir. Özellikle Newyork
yıllarında yaşam koşulları bakımından büyük sıkıntı çekmiştir. Lorenz Jager, Adorno
için yazdığı biyografide bu yılları “ürkütücü bir hüzün”, “ melankoli” olarak
tanımlamıştır (Offe, 2013, s. 75). Bu durum, klasik çağ eğitiminin idealist değerlerini
benimsemiş kent soylu bir Avrupalı aydının Amerika‟nın gündelik yaşamındaki
saygısız tutumuna verdiği tepki olarak da yorumlanabilir (Offe, 2013, s. 75). Adorno,
Amerikan vatandışlığına geçse dahi bir Amerikan kimliğini hiçbir zaman kabul
etmemiştir. Lunn‟a göre Adorno, Amerika Birleşik Devletleri‟nde sürgünde bulunduğu
yıllarda kendini yabancı hissettiği Amerikan kültürel hayatına karşı polemiksel bir
kültürel saldırı başlatmıştır ( Lunn, 2010, s. 233). Claus Offe, Adorno‟nun bir mülteci
olarak değil bir sosyal araştırmacı olarak gitmesi durumundakinden farklı bir seçicilik
ve sınırlılık getirdiğini ileri sürmektedir (Offe, 2013, s. 74).
Postmodernizmin dünyaya hakim olduğu son 30 yılda Adorno, Marcuse gibi
düşünürlerin yaklaşımları hakiki ve sahte ihtiyaçlar arasında çizilen ayrıma yaslanan
seçkinci bir eleştiri gibi kabul edilse dahi bugün eleştirel teorisyenlerin sordukları
“kültürel değerler arasında nasıl ayrım yapılmalı”, “estetik değerler nasıl üretilebilir”
gibi soruların “nasıl yaşamalıyız” şeklindeki pratik sorularla ilişkisi aşılmamıştır

62
(Featherstone, 2013, s. 11). Bu bakımdan Frankfurt Okulu çatısında üretilen Kültür
Endüstrisi kuramı değerini ve önemini sürdürmektedir.

Kültür
Türkçe sözlükte kültür, tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde oluşturulan
maddi ve manevi değerler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Kelime olarak kültürün
çeşitli manaları olduğu gibi kavram olarak da geniş bir anlam dünyasına işaret
etmektedir. Sosyal bilimciler kültürü kendi penceresinden tanımlamaya çalışmışlar
bunun sonucunda farklı disiplinlere ve farklı anlayışlara bağlı olarak kültür için yüz
altmış dört farklı tanım yapılmıştır (Kulak, 2017, s. 25).
Latince colere fiiline dayanan culture kelimesinin ilk olarak toprak kültürü76
olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Kültür kelimesinin kökenine dair görüşler
kelimenin tarımla ilgisi noktasında birleşmektedir. Colere fiili ise işlemek, inşa etmek,
ekip biçmek, eğitmek gibi zengin bir içeriğe sahiptir. Bu fiilden üretilen cultura terimini
Romalılar doğada kendiliğinden olan bitkilerden ayırmak üzere, insan eli ve emeğiyle
yetiştirilen ürünler için kullanmışlardır.
Kültür kelimesini ilk kullanan düşünür Cicero‟dur. Cicero, kültür için “cultura
animi” kavramını kullanarak, doğa için üretilen yani toprak kültürü anlamından farklı
bir boyut kazandırmış, insan yetiştirmek anlamını eklemiştir. Çiçero, kültür kavramını
tek bir insanın yetişmesi, nefsini terbiye etmesi manasına gelen Humanitas kavramıyla
ilişkilendirmiştir. Cicero‟nun kullandığı cultura animi, “tekil anlamda kültür” olarak 18.
yy‟a kadar kullanılmış kişilere insan olarak imkanlarını geliştirecek etkinliklerin tümü
ve sanat, felsefe yapabilme yeteneği bu yapılanlardan yararlanma olarak kabul
edilmiştir (Kuçuradi, 2006). 18. yy ile beraber ise kültür tek bir insana ait olmaktan
çıkmış topluma ait olan çoğul bir hüviyet kazanmıştır. Yani, kültür kavramı bir
toplumun kendine özgü ve farklı özelliklerini belirten anlam genişlemesini uğramıştır.
Kültür kelimesinin tekil ve çoğul olarak kullanımının yanında 19. yy ile beraber
uygarlık ve medeniyet tanımları yapılmış, etkisi günümüze kadar süren bir terminoloji
tartışması başlamıştır. Raymond Williams, kültür kavramının tanımlanmasındaki
zorlukların nedenini, kültür kelimesinin birbirinden farklı düşünce sistemlerinde ve

76
Romalılar, tabiatın verdiği bitkiler ile insanın yetiştirdiği ürünleri ayırmak için cultura kelimesini
kullanmışlardır. İnsanın yetiştirdiği ürün faaliyeti ise tarımdır, yani agri-cultura.

63
entelektüel disiplinlerde önemli kavramlar için kullanılmaya başlanması olarak
açıklamıştır. (2007, s.76-77).
Tarihsel süreçte zihnî, manevi ve estetik gelişime işaret eden kültür; bireyin ve
toplulukların yaşam biçimini anlatan kültür; fikirsel ve sanatsal etkinliklerin sonucu
anlamında kullanılan kültür, olarak üç farklı mecrada tanımlanırken 20. yy‟da kültür,
endüstrileşme yani üretim süreçleri ile beraber değerlendirilmeye alınmıştır.
Adorno, kültürü tanımlarken Cicero‟nun cultura animi77 kullanımına dikkat çeker ve
kültürün tinsel alana işaret eder şekilde okunması gerekliliğine dikkat çeker (Kulak,
2017, s. 43). Adorno‟nun kültür tanımı yaptığı dönemde kültür, daha çok geleneksel
kültürün yozlaşması, halk kültürünün etkisini yitirmesi bakımlarından tartışılmaktadır.
Adorno, geleneksel kültürün etkisini yitirmesini doğal karşılamaktadır. Çünkü O‟na
göre geleneksel kültür anlayışı eski toplumun egemen yaklaşımı idi dolayısıyla
sürdürmek anlamlı değildi (Adorno, 2009, s. 211). Buna karşın halk kültürü ise egemen
kültürün özneleri dışında kalan halkın kendi deneyimlerine dayalı olarak inşa ettikleri
bir kültürdür, egemen yapılara dayanmaz ve sahicidir. Ancak halk kültürü de kendi
içinde bir daha üretilmedikçe moderniteye direnmesi olanaksızdır. Adorno, halkı bir
kurucu özne olarak kabul eder ancak devrin manüpilatif ve egemen şartlarında
yaşamasının zorluğuna dikkat çekme ihtiyacı hisseder. Sanayi Devrimi sonrası yeni bir
kültür inşa edilmektedir ve bu yeni kültür “kitschler” aracılığıyla yapılandırılmaktadır.
Kitschler, eskiçağdan beri varolan ve bir sanat eseri özelliği taşımayan, manipülasyon
fonksiyonuna sahip toplulukların tüketimi için üretilmiş yapıtlardır. İşte bu noktada
endüstrileşme eğilimine giren kültür, binlerce yıldır birbirinden ayrılmış yüksek ve
düşük kültür alanlarının her ikisinin zararına birleşmeye zorlamaktadır.
Bu yeniden her devirde yapılandırılan kültür, iletişim araçları ile üretilmektedir.
Kitle iletişim araçlarının kültür üretme etkisini değerlendiren Adorno‟ya göre, modern
kültür, modern toplumu vaatlerden uzaklaştırıp faşizme yaklaştıran ögelerle örülmüştür.
Faşizm, insanoğlunun baskılanmış mitlere dair geçmişinin ycniden canlanmasının
işaretidir. Bir anlamda faşizm, doğanın intikamıdır. İşte Adorno, bu yeni kültüre kültür
endüstrisi ya da endüstriyel kültür kavramları üzerinden eleştiri geliştirmiştir (Kulak,
2017, s. 45). Bu devrin kitscheleri diğerlerinden daha farklıdır, çünkü bu yeni dönemin
kitcheleri önce onu tüketecek bireyi üretir. Yani Adorno‟nun deyimiyle ürünü satacağı

77
İnsanın isteklerini yani bedene ve maddi ilişkilere karşı kendini sınırlaması, belirli ilkelere göre hareket
etmesi.

64
müşteriyi kendisi üretir. Beğenilerini, ihtiyaçlarını belirler. Bu beğenilerin vaadi ise
sahte mutluluktur. İşte Adorno, kültür endüstrisi ya da endüstriyel kültür kavramlarına,
bu kurgusal yaşantı önerileri üzerinden eleştiri geliştirmiştir (Kulak, 2017, s. 45). Ve
kültür pazarı bunun bir boyutudur. Adorno, kültürü herkesin arzularını tatmin etme
hakkının gerçekleştirmesi olarak sunarken, gerçekte toplumun negatif bütünleşmesini
devam ettirdiğini söylemektedir (Bernstein, 2011, s. 13).
Kültür kavramını günlük hayatla ilişkisi bağlamında değerlendiren Stuart Hall
ise kültürü gündelik hayatta anlam üretimini sağlayan farklı sınıflandırma sistemleri ve
söylemsel oluşumların toplamı olarak tanımlamaktadır (aktaran Hepp, 2014). Yani
kültürden anlaşılması gereken her devirde bir anlam üretmeye müsait bir pratikler
bütünüdür. Bu tanımıyla kültür her zaman çelişkilerle dolu toplumsal bir mücadele
içermektedir. Dolayısıyla kültüre dair sorular da iktidar ve gücü elinde bulunduran
erkle78 ilgilidir. Bu belirliyici erk, kültürün vaadi olarak mutluluk sunmaktadır ancak bu
çağa özgü mutluluk anlayışı hazır reçetelerle ulaşılabilecek metaya indirgenmiş bir
açmaz şeklinde ilerlemektedir (Bauman, 2011, s. 1).
Görüldüğü üzere, Çiçero‟nun tarifiyle birlikte başlayan ve devrin ihtiyaçları ile
genişleyen kültür kavramı, zamanla her topluluğun kendine has yaşam ve davranış tarzı
benimsemesi olarak kabul edilmiştir. Sosyal bilimlerin ilerlemesi ve kültürün egemen
yapılarla ilişkili değerlendirilmesiyle kültür, tekil, çoğul yapısına bir de sahici ve kurgu
boyutunu eklemiştir.

Kültür Endüstrisi
Sanayi Devrimi ile birlikte dönüşmeye başlayan toplum, kendi ürettiği örf, adet,
sanat, edebiyat, din, gibi değerlere üretim ve tüketim süreçlerini eklemeye başlamıştır.
Medya araçlarının kitlesel kullanıma girmesiyle beraber ise kültür, tekil ve çoğul
aktarımdan ayrılmış medya ile inşa ve iletim sürecine girmiştir. Sözü geçen süreçlerdeki en
belirleyici dinamik ise tüketim olgusu olmuştur. Başlangıçta ekonomik bir faaliyet alanı
olan tüketim kavramı, bir adım öteye geçerek toplumda günlük yaşamı ve kültürel alanları
kapsayan bir olgu niteliği kazanmıştır. Bu durumun en önemli nedeni sanayileşme öncesi
geleneksel tüketim anlayışında büyük bir kırılma yaşanmasıdır (Altuntuğ, 2010, s.113). Bu
kırılmanın altyapısını geleneksel dünyanın büyüsünün bozulması ve efsanelerden
kurtarılması süreci olarak özetlenebilecek Aydınlanma felsefesi hazırlamıştır. Ancak bu

78
Belirleyici kültür, iktidar ilişkisi için bkz. Hepp, 2014.

65
kurtarılma sürecinin bedeli, kendine, doğaya ve topluma yabancılaşan yeni insanın değerli
olan kültürünü teknik ve kişisel çıkarlara indirgenmiş kapitalizme kurban etmesi olmuştur.

Bugünden bakınca Frankfurt Okulu üyeleri tarafından geliştirilen “kültür endüstrisi”


kuramının çıkış noktasında 1930‟lı yıllarda Avrupa‟da yükselişte olan faşizm gerçeği ve
sermayenin yoğunlaşma eğilimi bulunduğu görülmektedir. Hitler‟in yükselişi ve baskıcı bir
anlayışın kültürler üzerindeki etkisi Frankfurt Okulu üyesi entelektüelleri tedirgin etmiş ve
bir karamsarlığa sürüklemiştir.

Adorno ve Horkheimer, ilk olarak kültür endüstrisi kavramı yerine “kitle kültürü”
kavramını kullanmışlardır ancak daha sonra kitle kültürü, halkın içinden yükselen bir
kültürü karşıladığı için “kültür endüstrisi” kavramını kullanmayı daha uygun görmüşlerdir.
Adorno, kültür endüstrisi kavramının genel çerçevesini 1932 yılında, II. Dünya
Savaşı‟ndan hemen önce yazdığı “Müziğin Toplumsal Yeri üzerine” isimli çalışmasında
çizmiştir. Kellner, bu çalışmayı kültür endüstrisi kuramının bir özeti olarak tanımlar.
Ancak Adorno‟nun kültür endüstrisi kuramını ilk kez açık biçimde felsefî ve tarihsel bir
bağlama yerleştirdiği metin Horkeimer ile birlikte ele aldığı Aydınlanma‟nın
Diyalektiği‟dir (Bernstein, 2011, s. 13). Horkheimer ve Adorno bu çalışma ile üretim ve
tüketim sürecinin gelişimi ve değişimini eleştirel bir tavırla incelemiş böylece kültür
endüstrüsü kavramının temelini atmışlardır.

Adorno, kültür endüstrisi kuramını ekonomik alt yapının, üst yapıdaki ilişkileri nasıl
biçimlendirdiği ve ne düzeyde etkilediği sorularının üzerinden inşa etmiştir (Güngör,
2016, s. 159). Egemen alt yapının üst yapıdaki ilişkilere nasıl yansıdığını inceleyerek
kuramına şekil vermiştir. Adorno, kültür endüstrisini tanımlarken şu ifadeyi kullanmıştır:
“Tüm dallarda, kitleler tarafından tüketilmeye hazır hale getirilen ve tüketimi büyük
ölçüde belirleyen ürünler, kitleler tarafından tüketilmeye uygun olan ve tüketimi
belirleyen ürünler az çok planlı bir şekilde üretilir”. Kitlelerin ne istediği, ihtiyaçlarının
ne olduğundan ziyade ne satın alacakları egemen yapının asıl ilgilendiği konu olmuştur.
Marks‟ın birey-toplum ilişkisini, öznelliği göz ardı ederek ele aldığını söyleyen Adorno,
insanın en derin noktasına kadar toplumun ürünü olduğunun altını çizmiştir. Dolayısıyla
kültürün endüstrileştiği bir toplumda bireyin varlığı riske girmektedir.

Kabaca kültür endüstrisinin nitelikleri şöyledir:

66
 Kültür endüstrisi binlerce yıldır varolan yüksek kültür ile halk kültürü
arasındaki farkı ortadan kaldırılmış, aynılaştırmış, kültüre endüstriyel ürün
hüviyeti kazandırmıştır.
 Kültür endüstrisi, onu tüketecek bireyi kendi üretir. Bireyin beğenilerini,
ihtiyaçlarını belirler. Bu beğenilerin vaadi sahte mutluluktur.
 Tüketim kültürünün bir aygıtı olan kültür endüstrisi, insanların
ihtiyaçlarını kategorilere ayırır ve ona göre hizmet sağlar. Her bireye
uygun bir ürün bulunmaktadır.
 Bireyleri yönlendirme gücünü elinde bulunduran kültür endüstrisi, belirli
semboller ve işaretler üzerinden sınıf ve kategorisine göre tüketimi inşa
etmektedir.
 Kültür endüstrisindeki kültürün asli fonksiyonu, tıpkı bir meta-mal gibi
endüstriyel ortamda üretilmek ve insanlara satın alma eylemine
yönlendirme hedefiyle empozeedilmektedir. Geçmişte insanların
arzularını, ihtiyaçlarını gerçekleştirmek için bir araç olan kültürel
ürünler, kapitalist pazarda bir kazanç elde etmek için üretilmektedir
(Güngör, 2016, s. 161). Adorno, kültür endüstrisini, insanları dolaysız
biçimde kandıran ama vaat ettiğini yerine getirmeyen sahte tatminlerin
dağıtımını yapan pornografik olan ama iffet taslayan bir hale benzetir
(Lunn, 2010, s. 236-237).
 Kültür endüstrisinde söz konusu olan gerçek bir kültür değil
kendiliğindenliği olmayan şeyleşmiş bir sözde kültür üretimidir.
Marks‟ın geliştirdiği bir kavram olan “şeyleşme” Adorno‟nun Kültür
Endüstrisi kuramında kullandığı önemli bir tanımlamadır. Adorno,
“şeyleşme”yi nesneleştirme süreci ile birlikte ele alır. Yani doğadan elde
edilen hammadde insan emeği tarafından ve üretim araçlarıyla tüketim
metalarına dönüştürülerek nesneleştirilir. İşte bu hammaddenin
nesneleşmesi gibi sanayi toplumunun bireyleri ve kültürleri, kültür
endüstrisi içinde nesneleşerek “şeyleşmiştir”.
 Kapitalist sistem, metaları şeyleştirdiği gibi burjuva kavramları da
şeyleştirmiştir (Best, S.; Kellner, D., 2016, s. 322). Adorno, Marx‟ın
“meta fetişizm”inden hareketle insanların satın aldıkları ve tükettikleriyle
karakterize edildiğini ileri sürmektedir (Güngör, 2016, s. 160). Yani
kültür bir endüstriye, kültür ürünleri de meta‟ya dönüşmüş,

67
standartlaşmıştır. Bu aydınlanmanın araçsal akılcılığından
kaynaklanmaktadır. Bu akılsallık, birbirine benzemeyen ve eşit olmayan
şeylere benzer, eşit muamelesi yapar; nesneleri öznelerin içinde eritir.
Bu eritme, tahakküme yol açar (Bernstein, 2011, s. 15). Amerikan
toplumu içinde melting pot79‟ta erimek Adorno için demokrasi değil
işkence ile ölmek anlamına gelmektedir (Offe, 2013, s. 78). Yani
Adorno, kültürlerin yıkıcı bir biçimde tek bir modelde birleşmesini
standartlaşmasını metalaşma olarak görmektedir.
 Bir meta-mal gibi endüstriyel ortamda üretilen ve insanlara satın alma
eylemine yönlendirme hedefiyle empozeedilen kültürün etkisiyle
zamanla toplumlar, standardize olmakta ve homojenleşmektedir
(Güngör, 2016, s. 161).
 Metaılaşan kültür, bir toplumsal yanılsama yaratmaktadır. Ve bu
yaratılan kültür gerçeklikle uyuşmadığı gibi aslında ideoloji işlevi
görmeye başlar.
 Kapitalist toplumun üyeleri, eğlence biçimi, yeme-içme tercihleri,
dinledikleri müzikleri vs ile kimlikleri arasında bir özdeşlik kurmaktadır.
Bu özdeşliği sağlayan kitle iletişim araçlarıdır. Yani birey, bu araçlardan
aktarılan imgeler yoluyla satın alma eylemini gerçekleştirir (Güngör,
2016, s. 161).
 Kültür endüstrisi, bir bütün halinde toplumsal hayatı üretmekte,
şekillendirmekte, yaymakta ve devamlılığını sağlamaktadır.
 Kültür endüstrisinde sanat dahi ötelenmiştir, sanat eserleri yerine
kitschlerle örülü satışa odaklı kültürel ürünler geliştirilmiştir (Kulak,
2017, s. 14). İşte tehlike bu noktada başlamaktadır. Bugün kültürün
yapay biçimde ortadan kaldırılması bir barbarlık aracı haline getirilmesi
büyük tehlikedir ( Lunn, 2010, s. 228).
 Adorno‟ya göre kapitalist toplum, aydınlanmanın kendisini yok edişinin
temelini hazırlamıştır. Aydınlanmanın araçsal aklı, kavramsal ve teknik
hâkimiyet sağlayarak ilerlemektedir. Adorno‟nun toplum anlayışının
temelinde aslında derin bir insanlığın insanlaşma-insancıllaşma uğraşı
vardır.

79
Bir kültürün diğer milletlerin kültürlerini yok ederek eritmesi, kendine benzetmesi.

68
 Sanat başta olmak üzere her türlü evrensel üretimin temelinde
insanileşme çabası olmalıdır. Kültür endüstrisinde toplumun doğa üstüne
kurduğu denetimi zirveye çıkaran ekonomik güçler karşısında birey tüm
değerini yitirmiştir (Best, S.; Kellner, D., 2016, s. 302).
 Kültür endüstrisinin en önemli organlarından biri kitle iletişim
araçlarıdır. Kültürel ve yerel kodlarla renklendirilmiş ürünlerin içeriğinin
hazırlanması paketlenmesi ve tüketiciye ulaşması iletişim araçlarının çeşitli
mesajları ile gerçekleşmektedir. Kültür endüstrisinin ilk üretim alanları
radyo ve televizyon, fotoğraf, sinema, reklamcılık, internet ve sosyal medya
iken ikincil üretim alanları şehir ve kent meydanları, alışveriş merkezleridir
(Schiller, 1989, s. 30-31).
 Kültür endüstrileri, ekonomi politiğe eklemlendiği noktada daha iyi
analiz edilebilir. Kültür endüstrilerini inşa eden formasyonlarla devletler
arasındaki küresel ilişki ancak ekonomi-politik bir okuma ile anlaşılabilir
(Stevenson, 2008, s. 84).
1940‟lı yıllardan dijital medya çağına kadar kültür, endüstrileşse dahi bir üst
yapıdır ve istisnadır. Ancak Kültür endüstrisinin küresel kültür endüstrisine
dönüşmesiyle beraber ki bu tarihi Lash ve Uryy 2005 olarak bildirmiştir; kültür
nesneleri artık heryerdedir, istisna değildir (aktaran Castells, 2013).

2.2.EleĢtirel Toplum Teorisi

Eleştirel Teori, Frankfurt Okulu‟na dahil olan düşünürler tarafından geliştirilen ve


temelinde yer alan Marksist toplum teorisine verilen isimdir. Horkheimer, 1930‟ların
sonunda kendi felsefesini “maddeci diyalektik” olarak adlandırmış ancak Marksist teorinin
kullandığı kavramlar ile aynı olmaması için kendi teorisini “Eleştirel Teori” olarak
adlandırmıştır. Aslında Frankfurt Okulu‟nun eleştirel toplum teorisinin temelini, ideoloji
eleştirisi oluşturmaktadır. Bu durum devrin siyasal gelişmeleri ile son derece yakın ilişki
içindedir. Zira Frankfurt Okulu‟nun kurulduğu ilk yıllarında Almanya‟da Weimar Alman
Cumhuriyeti, Rusya‟da ise Bolşevikler hükümet etmektedirler. Hem Almanya hem de
SSCB, okulu etkilemiş ve Marksist bir çizgide ilk yayınlarını çıkarmıştır. Aslında okul, “sol
düşüncedeki entelektüellerin yeni koşullarda özellikle kuram ile pratik arasındaki ilişki
bağlamında hissettikleri Marksçı kuramı yeniden değerlendirme, yeniden gündeme getirme
ihtiyacına bir yanıttır” (Bottomore, 2013, s.14).

69
Diğer yandan okulun önemli bir üyesi olan ve Adorno ile beraber kültür endüstrüsü
kuramının temellerini atan Horkheimer, eleştiriye Kant‟ın düşüncesi olan “saf aklın
eleştirisi” olarak değil, “ekonomi-politiğin eleştirisi” anlamını yüklemektedir. Marcuse da
(1930) Horkheimer‟i destekleyerek “diyalektik toplum kuramını” açıklamıştır.
Eleştirel Teori kuramı, Frankfurt Okulu‟nun çalışma tarihçesi açısından
değerlendirince üç döneme ayrıldığı görülür. Birinci dönem, Horkheimer‟ın enstitü
açılış konuşması (1931), ikinci dönem Horkheimer tarafından kaleme alınan
“Geleneksel ve Eleştirel Teori” (1937), Marcuse‟nin “Felsefe ve Eleştirel Teori” (1937),
üçüncü dönem ise Adorno ve Horkheimer tarafından yazılan “Aydınlanmanın
Diyalektiği” adlı yapıtının çeşitli bakımlardan açıklamalarıdır (Taş, 2011, s.73).
Eleştirel Teori‟nin kullandığı en önemli Frankfurt Okulu kavramlarından biri
araçsal akıldır. Araçsal akıl, kişilerin veya iktidarların akıllarını kendi çıkar, arzu ve
ihtiyaçlarına yönelik kullanmasıdır. Okul‟un düşünürlerine göre Aydınlanma, bireyin yok
oluşu ve dolayısıyla modern aklın araçsallaştırmasıdır. Birey daha görünür olduğu zannı
içindedir ancak ürünler standardize edilirken bir yandan da bireyin tepkileri de
standardize edilmektedir. Dolayısıyla modern insanın öne çıkan bireyselliği sahte bir
bireyselliktir (Hepp, 2014, s.37).
Hepp, eleştirel teorinin ortaya koyduğu kültür endüstrisi gerçeğinin her zaman
ve her yerde olma özelliğine dikkat çekerek bütün dünyanın içinde süzüldüğü bir nevi
filtre olduğunun altını çizer. Yani tüm dünya kültür endüstrisi süzgecinden
geçirilmektedir. Bu filtre modern bireye bir davranışın şemasını çizmektedir. Hepp,
medya kültürünün her zaman ve her yerde olma özelliğine ilk dikkat çekenler olduğu
için Adorno ve Horkheimer‟in kültür endüstrisi değerlendirmesini çok değerli
bulmaktadır80 (2014, s.38). Medya kültürü ile kültür endüstrisi arasında doğrusal bir hat
mevcuttur. Kelnner, medya kültürü81 kavramını geliştirirken kültür endüstrisinin
varlığını kabulden yola çıkmıştır. Medya ve kültür endüstrisi ele ele toplumu ve
toplumun kültürünü sömürgeleştirmektedir. Kültür endüstrisine katkı sunan Kellner‟in
Adorno ve Horkheimer‟den farkı, kitle kültürü eleştirisindeki tereddütüdür. Yani medya
bir yandan bireyleri şekillendirirken bir yandan bireylere topluma karşı güçlendiren
kaynakları sağlar (Hepp, 2014, s.39). Kelnner, kitle kültürünü Frankfurt Okulu kadar

80
Hepp, eleştirel teoriyi bir miktar kasvetli bulsa da erken bir eleştirel yansıma olarak tanımlamıştır
(Hepp, 2014, s.38).
81
Kellner‟in Medya kültürü tanımı şöyledir, kültür endüstrisi ve medya el ele bir kültür yaratmıştır bu
kültüre medya kültürü denir.

70
basit ve sıradan bulmaz. O‟na göre kitle kültürü çok karmaşıktır, blok halinde bir kültür
değildir, çok yönlüdür dolayısıyla etkileri de çok yönlü olacaktır. Frankfurt Okulu, kitle
kültürüne karşı daha indirgemeci iken eleştirel teori ile yola çıkan Kelnner ve Hepp gibi
araştırmacılar, medya ile beraber inşa edilen kitle kültürünün daha karmaşık ve çelişkili
olduğu üzerinde durmuşlardır. Diğer yandan Faşizmin ve Nazizmin yükselişi ile kıta
Avrupası‟nda yasaklanan eleştirel düşüncenin tekrar canlanması uzun bir zaman almıştır
( Braidotti,2013, s. 30).

2.3.Kültür Endüstrisi ve Astroloji

İnanma ve buna bağlı olarak biçimlenen alışkanlık ve tercihler, değişen koşullar


ve endüstrileşme ile ticari bir görünüm alarak, alınıp satılan bir popüler kültür ürününe
dönüşmüştür. Aynı dönüşüm folklorik alışkanlıklarda da görülmüştür. Kitleyi ve
kültürlerini inceleyen düşünürler kademeli olarak bu yaklaşımı ele almış çeşitli
değerlendirmeler yapmışlardır. Bu değerlendirmelerinde kimi zaman mit, kimi zaman
batıl inanç olarak kullanılan isimlendirme nihaî durumda New Age inanış ve
uygulamaları olarak tanımlanmıştır. Bu inanış ve uygulamaların pazarda meta olmasının
ilk işaretlerini Marx vermiştir. Marx‟a göre mitoloji doğa güçleri üzerinde düşler
alanında ve düş gücü aracılığıyla egemenlik kurar ve bu güçleri biçimlendirir. Bu
nedenle doğa güçlerine gerçekten hakim olunduğunda mitoloji de ortadan kaybolur
(aktaran Lunn, 2010). Sanatı mitolojiden arındırma aracı olarak gören Brecht, kuşkucu
bilimsel düşünceyi model olarak kullanmıştır.
Sosyal bilimler, astrolojinin halkta bu derece tesir etmesini inanç egemenliği gibi
kabul etmiş ve bu egemenliğinin altında yatan nedenleri açıklamayı amaçlayan çeşitli
hipotezler ortaya koymuştur (Dursun ve Rigel, 2015, s. 230). Rigel, bu hipotezleri üç
maddede toplamıştır,
1- Bilimsel bilginin orta düzeydeki olduğu insanlara bir sistem içinde sunulan
astroloji çekici gelmektedir (yüzeysel bilgi hipotezi).
2- Astrolojik bilginin kişiye sunduğu inanç dünyası, „metafiziki huzursuzluğun‟
bir türünü yansıtmaktadır. Yani bireyler inanmak istemektedir fakat
kurumsallaşmış dinî yapılarla az çok bütünlük sağlayamadığı, cemaatin
çöküşü üzerinde bir sosyal parçalanma sonucu oluştuğu (metafiziksel
huzursuzluk hipotezi) üzerinde durmaktadır.

71
3- Astroloji inancının, bunlar arasında otoriter bir karakterle hüküm sürdüğüne
odaklanmaktadır (otoriter kişilik hipotezi).
Eliade ise eleştirel düşünceden farklı bir kapı açmaktadır, O, unutulmuş, gözden
düşmüş veya yok olmuş arkaik inançların anlamlarının dinler tarihçileri tarafından
yeniden tesis edilerek insana dair anlayışı geliştirebileceğini savunmaktadır. Bunun şartı
ise özgünlüğü ve önemini kavrayacak yetkinlikte kişiler eliyle tinsel evrenleri
keşfetmek ve aydınlatmaktır. Arkaik ve egzotik simgeleri batı dünyasının ya da modern
insanın anlayabileceği bir şekle bürümek gayrimeşrudur ve aynı zamanda boş bir
çabadır (Eliade, 2017, s. 88).
1936 ve 1945 yılları arasında en önemli denemelerini radyo, sinema caz ve
popüler müzik hakkında yazan Adorno‟nun astroloji ve New Age inanışları ile kapsamlı
değerlendirmeleri bulunmaktadır. Adorno bu yeni dini hareketlerin hepsine birden
Gizemci Akımlar ve New Age Kültleri adlandırması yapmaktadır.
Adorno, 1930‟lu yıllarda caz müziği, radyo müziği gibi modern türlerde dahi
arkaik ögeler barındığını vurgulamış ve kültürün, ekonomik ilişkileri içersin ya da
içermesin “tinsel kültür” anlamını daima kullanmıştır. Örneğin bir konserdeki alkışların
işlevini, unutulmuş kurban ayinlerindeki işleve, şefleri kült tiplerle bağlantılarla analiz
etmiştir. (Best, S.; Kellner, D., 2016, s. 303).
Adorno‟ya göre gizcilik82 her türlü anlamın öznelleşmesinin ki bu da
“şeyleşmenin” tamamlayıcısı ve doğurduğu bir refleks davranıştır (Adorno, 2009, s.
251). İnsanlığı mitlerden uzaklaştırmayı amaçlayan aydınlanma, bireyi şeyleştirerek
aslında kendini imha etmeye başlamıştır. Adorno‟nun eleştirdiği insanın şeyleşmesidir.
Sonunda doğa da insan için şeyleşmiştir (Adorno, 2016, s. 99). Adorno, doğanın
şeyleşmesine örnek olarak Nuh‟un gemisine benzettiği hayvanat bahçelerini örnek
vermektedir. Bugünün hayvanat bahçeleri Nuh‟un gemisinden çok farklıdır. Nuh‟un
Gemisi‟ndeki felaketi Tanrı verirken, bugün hayvanat bahçelerinde tahakküm altına
alınan ve doğal yaşam alanları insanlar tarafından işgal edilen hayvanların felaketini,
modern insanlar yaratmaktadır. Bu noktada Adorno, Auschwitz benzetmesini yapar,
çünkü oradaki felakette de yok etme eylemi insan tarafından gerçekleştirilmiştir. Yani
insanlığı mitsel güçlerin esaretinden kurtaran ve doğa üzerinde ilerlemeci bir tahakküm
kurmasını sağlayan akılsallık, içsel doğası aracılığıyla, mite yeniden dönülmesine ve
yeni tahakküm biçimlerine yol açmıştır. Adorno‟ya göre aydınlanmış aklın bu geri

82
New age inanış ve uygulamaları, animizm ve astroloji.

72
dönüşe sebebiyet veren özelliği, akılsallığı ve kavrayışı, tikelin evrensel içinde
kapsanmasıyla bir tutmasıdır. Akıl araçsallaşmıştır. Bu araçsal akıl, şeylerin kendilerine
özgü niteliklerini, onlara toplumsal ve tarihsel özgünlüklerini veren özelliklerini göz
ardı eder (Bernstein, 2011, s. 14).
Adorno, Amerika‟da yaşadığı dönemde genel olarak new age inanışlarını ve
özelde astrolojiyi hedef alarak çeşitli yazılar yazmıştır. 1952-1953 yıllarında yazdığı
The Stars Down to Earth83 başlıklı çalışmasında astrolojinin bireyler ve toplumlar
üzerinde bırakmış olduğu etkileri incelenmiştir. New Age inanışlarını ve astrolojiyi bir
arada değerlendiren ve hepsine birden “gizcilik” diyen Adorno, kendi deyimiyle
gizciliğe karşı tezler84 geliştirmiştir. Adorno‟nun “Gizciliğe85 Karşı Tezler” başlığı
altındaki incelemeleri Minima Moriala‟da yayınlanmış ardından Yeryüzüne Düşen
Yıldızlar kitabı düzenlenirken oraya eklenmiştir.
Adorno‟ya göre astroloji, diğer New Age ve neo-pagan uygulama-inançlar
arasında en fazla takipçiye sahip olandır. Sahte bir irrasyonellik yanılsaması satar ve bu
nedenle spritüalimizden daha fazla bir oranda kendisini benimsetir (Adorno, 2002,
s.53). Adorno, yıldız falları, batıl inanç ve otoriter kişilik arasında bağ kurar. Adorno'ya
göre Astroloji antisemitizmle benzer yapıdadır, Astroloji "gerçekçilik ile paranoyak
fanteziler arasında bir orta yol" sunmaktadır. (Behrens, 2011, s. 219). Adorno‟ya göre
tarihte papazların kendilerine gizemli bir hava vermeleri aslında kurumsallaşmış
falcılıktır (Adorno, 2002, s. 50). O‟na göre modern dünyada başlı başına gizciliğe eğilim
bile bir bilinç kaybıdır. Adorno, çalışmasında iki kavram üzerinden astrolojiyi ve New
Age uygulamalarını analiz etmektedir,
86
1- “Ġkincil topluluk ”, Adorno, modern toplumlarda, bireyler arasında var olan
doğrudan bağlantıların koptuğunu düşünmektedir. Bireylerin topluluk oluşturabilmesi
ve birbirleriyle doğrudan bağlantıya geçebilmesi artık mümkün değildir. Adorno‟nun
“ikincil topluluk” olarak adlandırdığı durum; birbiriyle doğrudan bağlantıya geçemeyen
insanların oluşturduğu topluluktur. Bu sorun ancak arabulucu mekanizmalar sayesinde
giderilebilecektir. Bu arabulucu mekanizmalar New Age kültleri olabilmektedir. Bu

83
Yeryüzüne Düşen Yıldızlar
84
Theses Against Occultism (Minima Moralia, 1951)
85
Ocultizm
86
Secondary community

73
iletişim biçimi bürokratik ilişki gibidir. Şehir hayatı, ticaret, sağlık, okul, eğlence ikincil
ilşkiler üzerinden yürür (Köse, 2017-A, s. 263).
2- “Ġkincil batıl inanç87”, Bu durum ise modern yaşamda kendisine yer
bulamayan batıl inançların, astroloji gibi oluşumlarla yeniden gündelik yaşama
girmesidir. Yani bu noktada okült unsurlar burada “kurumsallaşmış, nesnelleşmiş ve
büyük ölçüde toplumsallaşmıştır (Bernstein, 2011, s. 24). Adorno, insanların
birbirleriyle mal mübadelesi vb. gibi sadece aracı nesnelleşmiş sosyal süreçler
aracılığıyla bağlantı kurduğu “ikincil topluluk” ile “ikincil batıl inanç” olan astroloji
arasında bir analoji kurmaktadır. Aynı şekilde Adorno, gizlicilikle bağlantılı kendi
inceliğinden/hafifliğinden türeyen modern astrolojinin soyutluğunu, “nihai ciddiyet
yokluğu”na bağlamaktadır (Adorno, 2002, s. 48-49). Burada ciddiyet yokluğundan
kasıt, astrolojinin kurumsal dinî inançtan farklı olarak sağduyuya dayalı bir akılsallık
aracılığıyla işlemesi durumudur. O‟na inanandan hiçbir talepte bulunmaz, hele iman
gibi ağır bir talepte asla bulunmaz ve tavsiyelerinde, çoğunlukla açık bir biçimde, karşıtı
olan modern doğa bilimini tahta oturtur. Adorno‟ya göre Astroloji, ciddiyetten uzak
olması sayesinde hayatta kalır, “Bu deneyimden yabancılaşmışlık, ticarileşmiş okültizm
dünyasının tamamını sarmalayan belli bir soyutluk, temelde yatan inançsızlığa ve
şüpheciliğe, modern akıldışılıkla özdeşleştirilen sahtelik kuşkusuna pekâlâ eşlik edebilir
” (Çev. Bernstein, 2011, s. 24).
Diğer yandan Adorno‟ya göre gizciliğin tekrar dolayıma girmesiyle beraber tek
tanrıcılık çözülüp ikincil mitolojiye indirgenir. Bu ikinci mitoloji, O‟na göre ilkinden
daha tehlikelidir. Aslında rasyonalizme karşı son derece irasyonel bir istismar olarak
animizm doğmuştur. Ruhun ölümsüzlüğüne inanan, ama Tanrı'nın varlığını, sonunda
doğanın yüceltilmesine varan bir tür panteizrn dolayısıyla şiddetle yadsıyan yeni insan
ortaya çıkmıştır (Adorno, 2011, s.256). Adorno, bu fikrine örnek olarak Amerika‟da
yapılan bir sosyo-psikolojik araştırmanın deneklerinden birinin şu sözünü örnek verir,
“ Astrolojiye inanıyorum çünkü Tanrıya inanmıyorum” (Adorno, 2009, s. 249). Yani tin
parçalanırken tinlere bölünmektedir.
Adorno‟ya göre mitolojik efsun, astroloji ile sınırlı değildir, “boşluk
bırakmayacak bölümlere ayrılmış gerçeklik olarak sekülerleştirilmiştir. Akıllı insanların
gerçekliğin içinde sağ kalabilmek için riayet ettiği gerçeklik ilkesi bu insanları kötü bir
büyü gibi ele geçirmiştir; kötü büyünün gizlediği o büyük yükü omuzlarından atmaya

87
Secondary superstition

74
ne takatleri vardır ne de arzuları, onu yaşamın ta kendisi zannetmeye devam ederler”
(Adorno, 2016, s.314). Eski mitoloji yeni mitolojilerle yer değiştirmiştir; Ana
Tanrıçanın yerine kalabalıkların tanrısı, toteme tapınmanın yerine kuzuya tapınma
getirilmiştir. Adorno‟dan yıllar sonra sekülerleşme teorisi çalışan araştırmacılar, İsa
yerine tanrı Kari‟ye inanmanın sekülerleşmenin yönünün değiştiğini gösteren
örneklerden biri olduğunu savunmuştur. Araştırmanın88 yapıldığı İzlanda‟da rasyonel ve
seküler kabul edilmesine rağmen, özellikle akademisyenler ve entelektüeller arasında
spiritüalizmin çok yaygın olduğu ortaya konmuştur (Köse, 2014-A, s. 83).
Gizci, hem doğal hem de doğaüstü bir bir varlık-şeyler arasında bir şey
yaratmıştır. Gizcilik yapıp para kazananları Adorno, aslında büyük sistemin çarkını
çeviren insanlığın yazgısını elinde tutan büyük sahtekarların oyuncak modeline
benzetmektedir. Bu astrologlar, aynı zamanda yarı-bilgin hüviyetine sahiptir ve
muhataplarını da derinliksiz yarı-bilginlere dönüştürmektedir. Adorno bu yarı-bilge
astrologlar ile ırkçılar arasında bir benzetme ilişkisi kurar. Yani bu yarı-bilginler ırkçı
politikalar gibi karmaşık sorunlara kullanışlı formüller, öneriler getirmekte, bireyin
kendisini ayrıcılıklı ve özel hissetmesi için bazı yaklaşımlar sunmaktadır. Adorno,
kitlelerde bu denli astroloji ilgisini, genişleyen yarı-bilgelik durumunun artmasına ve
entelektüel bütünleşme zayıflığı olarak açıklamaktadır (Dursun, Rigel, 2015, s. 239).
Kültür endüstrisi gibi, astroloji de zaten var olanı, insanların bilincinde iki katına
çıkartır.
Adorno, kitle kültüründe çeşitli regresyon biçimleriyle malın sattırıldığını ama
aynı zamanda bir huzur transferi yaşatıldığını şu sözlerle ifade etmektedir, “Bilincinde
hiçbir şey kalmayan ancak reklamı yapılan maddenin üstün gücüne teslim olan izleyici
dayatılan malları tam olarak kendine ait kılarak ruhsal huzur satın almaya çalışır”
(Lunn, 2010, s. 234). Adorno‟ya göre geleneksel astroloji kurumsallaşmış bir “batıl
inanç”tır. Astrologlar, özel durumları hakkında hiçbir şey bilmedikleri insanlara
“otoriter” tavsiyelerde bulunurlar. Otoriteleri, bir takım günlük strateji ve taktiklerde
gizlidir. Adorno‟ya göre modern astroloji bir yandan bireyciliği desteklerken, diğer
yandan bağımlılığı, statükoyu, iş ahlakına uyumlu olmayı önerir. Bu anlamda kapitalist
düzenin devamı için uygun bir araçtır. Yani bireyleri sisteme uydurma ve sakinleştirme
bağlamında bir fonksiyona sahiptir. Hatta Adorno‟ya göre günümüz gizli ve karanlık
şeylerin hipnotik gücü totaliter terörü andırır.

88
Dünya Değerler Araştırması (World Values Survey) raporu. Aktaran Rodney Stark.

75
Adorno gizciliği satan tipolojiyi, kahinle özdeşleştirir ve kahinin küre başında
gülümseyişini ruhların dolaysız maddi sömürüsünü şeytanca bir hazla seyreden
toplumun kendi kendisiyle alay etmesi olarak görür. Adorno‟nun modern kahini,
sektörde satış yapan birine benzetmesi abartılı bir yaklaşım değildir. Zira antik
çağlardan beri ortaya konan kehanet fikri, aslında Tanrılara danışıp bu bilgiyi topluma
satan sektöre dönüşmüştür (Altoparlak, 2004,s.57). Antik çağla günümüzün farkı
sektörün alıcıları antik çağlarda krallar, prensler ve yönetici sınıf iken şimdi kitlenin
büyük çoğunluğu yani sıradan kişilerdir. Adorno, astrolojik irrasyonalitenin geniş
ölçüde saf resmi bir karakteristiğe indirgendiğini, yani “soyut otorite” olarak tayin
edildiğinin sık sık dile getirmektedir, bu soyut otorite gücünü batıl inançtan almaktadır
(Adorno, 2002, s. 51). Astroloji okuru, sorunlarından kurtulmak için astrolojiye yüzde
yüz teslim olmalıdır. Çelişkilerin bir sahtecilikle üstü örtülmelidir. Adorno‟ya göre bu
soyut otorite, sahte çözümler sunma eğilimindedir (Adorno, 2002, s. 94). Üstelik bu
sağduyulu tavsiyeler ezoterik değildir ve araçsal aklı kullanmaktadır (Bernstein, 2011, s.
24).
Adorno, kapitalizmin işleyişi ile astrolojinin işleyişi arasında ciddi bir benzerlik
bağı kurmuştur. Kapitalizmin dayattıkları ile astrolojinin tahminleri ve önerileri paralel
gelişmektedir. Adorno, bu düşüncesi ile popüler kültürün parçası olan astrolojinin kültür
endüstrisine hizmet ettiğini ortaya koymaya çalışmaktadır. Astroloji rasyonel ve
irrasyonel olan arasındaki sınırı yok etmeye girişmiş, kendisini kültür endüstrisine
benzeterek, kurgu ve gerçek arasındaki mesafeyi kaldırmaya çalışmıştır. Adorno,
astrologların ürettiği astrolojiyi kapitalizmi hiç eleştirmemekle suçlar, hatta gidişatın
farkında olan astrolog, suçu kapitalizmin üstünden alma gibi bir fonksiyona sahiptir
(Adorno, 2002, s. 79). Adorno bu noktada yorumunu bir adım öteye taşır ve okurun
astroloji yazılarıyla statükoya hazır birey haline gelerek manipüle edilerek bir daha
üretildiğini söyler. Bu üretim, bireyi kültür endüstrisi ile harmanlamaktadır (Adorno,
2002, s. 81). "Yıldız falı, büroların halka verdikleri talimatlara uygundur, sayı
gizemciliği de idari istatistiklere ve kartel fiyatlarına hazırlar" (Behrens, 2011, s. 219).
Astroloji, kaderi, bağımlılığı, itaati güçlendirir bu sebeple nesnel koşulların
değiştirilmesi için gösterilmesi gereken direnci felce uğratır, bununla birlikte her derde
deva olacağına dair sözlerle bütün endişeleri ortadan kaldırır. İşte bu durum modern
dünyanın kültür endüstrisinin egemen ideolojisidir ve insanların zihninde statükoyu
yeniden üretmektedir (Adorno, 2002, s. 163).

76
Binlerce yıla dayalı olan astroloji, 20.yy beraber diğer kadim pratiklerde olduğu gibi
geleneksel, folklorik yapısı değişerek anlam ve içerik olarak farklı bir görünüme
bürünmüştür. Dolayısıyla değişen koşullar ile birlikte çabuk tüketilen yapısıyla ticari bir
boyut kazanıp alınıp satılan bir popüler kültür ürününe dönüşmüştür. Bu formu aslında
yeni dini hareketlerin karakteristik bir özelliği olan hedef kitlenin ihtiyaçlarına göre
şekil alması ile son derece uyumludur. Kitle iletişim araçları varolduğundan beri
astroloji çeşitli biçimleriyle malzeme olmuştur. Paralel süreçte bir pazar oluşturmuştur.
Bu pazarda satılan ve satınalınan ürün ise gelecektir (Demir, 2011, s. 83). Bu noktada
gelecek paradoksal bir zaman dilimidir. Geç modern çağda olması gelecek sadece
olması muhtemel olayları içermez aynı zamanda refleksif olarak üretilir. Bu üretim
içinde geleneksel kahinler olduğu gibi bir de fütürologlar vardır. Bu pazardaki
ürünlerden biri de astrolog yazarların öne çıkardığı bireyin kendine özgü özellikleridir.
Adorno‟ya göre rasyonel dünyada irrasyonel biçimde kendine özgü özellikleri ile
sezgisini birleştiren birey, doğal ekonomi tekeli oluşturulur. Daha açık ifadeyle bireysel
özellikler ticari satış aracına dönüşür. Bu noktadaki ticari varlık, “farklı olmaktır”.
Adorno bunun bir çeşit avunma ve teselli olduğunu söylemektedir (Dursun, Rigel, 2015,
s.253) .
Türkiye‟de göreceli olarak daha yeni olan bu pazar, batıda çok daha önceleri
inşa edilmiştir. Edward F. Heenan, 1973 yılında yazdığı Mystery, Magic and Miracle
(aktaran, Eliade, 2017) kitabında şöyle demektedir, “Bu alanda on bin tam zamanlı ve
yüz yetmiş beş bin yarı zamanlı astrolog istihdam edecek kadar büyük bir iş hacmi
bulunuyor. Tahminen 40 milyon Amerikalı‟ya verilen hizmet sayesinde astrolojiye
dayalı iş hacmi yılda 200 milyon dolara ulaşıyor ” (aktaran, Eliade, 2017, s. 81).

1980‟lere gelindiğinde ABD Başkanı Reagan‟ın Holywood‟un ünlü


astrologlarından Joan Quigley‟e danışarak soğuk savaşı bitirdiğini kamuoyuna
açıklaması astrolojinin büyük ün kazanmasında ve sektörleşmesinde büyük bir adım
olmuştur (Zeldin, 1998, s. 335). 1990‟lı yıllarda Fransa‟da profesyonel astrologların
sayısı rahiplerin iki katıdır (Zeldin, 1998, s. 332).
Bugün Türkiye‟de bu pazarın görünür olduğu mecralardan biri sosyal medyadır.
Astrolojiye ilgisi olan insanlar ve astrologlar gerek bireysel danışmanlık gerekse eğitim
platformları ile sektöre maddi manevi yatırım yapmaktadır.

Kültür endüstrisi kuramında tanımladığı gibi “kültür endüstrisi, kendi tüketicisi


olan modern bireyi kendisi üretmektedir” fikrinden hareketle, astroloji bir sektör olarak

77
hem üreticisini hem tüketecisini yaratmıştır denilebilir. Ve sosyal medyayla beraber
üretimin hızla devam ettiğine dair güçlü emareler vardır. Big Data89 denilen bir
pazarlama zinciri spritüel kültür endüstrisi içinde bir daha inşa edilmektedir.

89
Büyük veri, kullanıma hazırlanmış bir ve yapılandırılmış bir veriden ziyade bir yığına işaret etmek
maksadıyla kullanılmaktadır.

78
BÖLÜM 3. YENĠ DĠNĠ HAREKETLER VE NEW AGE

Arapça‟da yol, hüküm, mükafat, itaat, hesap verme, saltanat, mülk, adet,
başeğmek, hal, kaza, takva, masiyet; Latince‟de90 ise bağlanmak, cemaat anlamlarına
gelen din kelimesi en genel kabulle Tanrı‟ya hürmetle bağlılığı ifade etmektedir.
Yapılan çalışmalarda din olgusuna yaklaşımları iki grupta toplamak
mümkündür,
1- Klasik yaklaĢımlar: Dinlerin ortaya çıkış nedenlerini araştıranlar91, dinlerin
sosyal ve dünyevi görünümlerini içeriden bakarak inceleyenler, dini ile
dünyevi92 toplum arasındaki karşılıklı ilişki ve etkileşimi yorumlayanlar93,
din olgusuna kolektif yanılgı, sömürgeleştirme aracı, dünyadan kaçma
çabası, telafi çabası gibi yorumlayanlar
2- ÇağdaĢ yaklaĢımlar: Din olgusunu fenomenolojik94 ve antropolojik
bakımdan inceleyenler (Kurt, 2012, s.38).
Çalışma süresince sık sık alıntı yapılan ve atıfta bulunulan Mircae Eliade, din
olgusunu çağdaş yaklaşımla ele alanların başından gelmektedir. Eliade‟nin çağdaş
kültür içinde dinler tarihinin rolünü öne çıkarması dikkat çekicidir. Diğer yandan dinleri
kültürel açıdan ele alan sosyologlar ilk dinleri ve bunların izlerini incelemişlerdir. Erken
dönem dinlerini araştıranlar için semboller önemli olmuştur. Totemcilik ise ana odak
noktası kabul edilmiştir. Animizm95, totemcilik96 ve göksel cisimlere inanma diğer
kavramlardır. 19. Yy‟ın ikinci yarısından itibaren pek çok antropolog totemciliğin ilk
din olduğu fikrinde birleşirken Wilhelm Schmidt ilk kültürün tek tanrıcı bir inancı
içerdiğini savunmuştur. 1960‟lı yıllarda ise Levi-Strauss, bütün dini fikirleri kucaklayan

90
Religare‟den religio.
91
Spencer, Taylor, Marx, Durkheim.
92
Profan.
93
M. Weber, Troetch vb.
94
Fenomen kelimesi Türkçe‟ye görüngü olarak çevrilir. Bir terim olarak fenomenolojiyi ilk kez kullanan
Husserl (1859-1938) fenomenolojiyi “insanın duygularıyla doğrudan kavranabilecek şeylere ilgi” olarak
tanımlamaktadır. Fenomenolojik yaklaşımın temel varsayımı, dinin hayata anlam kazandırmak ve sosyal
düzeni meşrulaştırmak gibi bilişsel bir işlevi olduğudur (Kurt, 2012, s.38).
95
Taylor, 1871‟de animizmi ilk din kabul ettiğini bildiren iki ciltlik temel bir çalışma yayınlamış ve ciddi
taraftar toplamıştır (Barnard, 2016, s. 74).
96
Simge, nişan.

79
tek bir anlayış olduğu düşüncesini redetmiştir (Barnard, 2016, s. 72-77). Benzer
görüşleri savunanlar için ilkel tek tanrıcılık diye bir kavram kabul edilmiştir.
Tarih içinde kelime anlamını aşarak bir müesse olarak tanımlanan din olgusu,
insanlara belli bir dünya görüşü içinde toplayan bir kuruma dönüşmüştür.
Kurumsallaşan dinlerin dört temel özelliği vardır,
1- Tabiatüstü bir nitelik taşır
2- Kutsaldır
3- Değişmezdir
4- Gönülden bağlılık ve teslimiyet gerektirir97.
Toplum, kurum ve gruplardan oluşan bir bütündür. Din ise toplumun ayrılmaz
bir parçası ve aygıtıdır. Tarih boyunca kendi gücü üzerinde bir güç olduğunu fark eden
insanoğlu, bunun bir tezahürü olarak bir dine ya da bir din anlayışına sahip olmuştur.
Hegel dini, “sonludan sonsuza yükselmek” olarak tanımlarken Bergson, “hayat
hamlesinin en derinidir” olarak tasvir etmiştir (aktaran Arslantürk, 1998, ).
Durkheim dinin kaynağını toplum olarak açıklamış ve dinle kastedilen şeyin ne
olduğunu tanımlanın önemine dikkat çekmiştir. Çünkü din tanımlanmazsa dinle ilgili
olmayan herhangi bir düşünce ve pratikle, gerçek dînî sistemler karışma riskiyle karşı
karaşıya kalacaktır. Tabii Durkheim dinin kaynağını toplum olarak gösterirken bir
anlamda kutsal olanın toplum olduğu fikrini söylemektedir. Toplum kaçınılmaz olarak
inançların ortaya çıkmasına ve gelişmesine yardımcı olur (Kurt, 2012, s. 60). Bu
bakımdan dinin temel tanımı ve yukarıda saydığımız özellikleri ile YDH, içinde
yeşerdiği toplumu ve bunların diğer toplumsal dinamiklerle ilişkisini ortaya koymak
anlamlıdır.
Eski toplumun temel dinamikleri yıkılırken ve modern topluma doğru tarihsel
dönüşümler yaşanırken önemli kırılma noktaları mevcuttur. Bu kırılma noktaları siyasal,
toplumsal, düşünsel ve pek tabii kurumsal noktalarda olduğu gibi dînî hayat ve dînî
yönelimlerde de olmuştur. Batı‟da Rönasans ve Reform başta olmak üzere sekülerliğin
yolunu açan çok önemli yapısal değişimler gerçekleşmiştir. Nihayetinde 19.yy‟da batı
dünyasında rasyonelleşme fikrinin derinleşmesi ve sekülerleşme, devletlerden bireylere
inmiş dinlerin görünürlüğünün ortadan kalkması ile ilgili teoriler güçlenmiştir. 1. Ve 2.
Dünya Savaşı‟nın toplumlar ve devletlerde yaptığı tahribatla beraber gelişen teknolojik

97
İnanma/sanı olarak özetlenebilir. İngilizce belief, Yunanca Doxa kelimesi ile ifade edilen duygu (Filiz,
1997, s. 19).

80
ilerlemeler Dünya üzerinde çok fikirli bir döneme kapı aralamıştır. Geleneksel toplum
yapısı yıkılırken din, kamusal hayattan soyutlanmaya başlamıştır. Modernleşmeye talip
toplumlarda dinin fonksiyonları zayıflamıştır. Dünya görüşü ve yaşam tarzı olarak dini
kuralları referans alan kişilerin betimlemek için kullanılan dindar (Taş, 2019, s. 39)
kelimesinin içini yenidünya ile beraber başka tutumlar doldurmaya başlamıştır.
Modernleşme sonrası dönemde ise din ve sekülerleşme birbirini dışlamadan çeşitli
biçimlerde tezahür etmiştir.
Sanayi Devrimi sonrası kurumsal dinlere yönelimde bir azalma ve
sekülerleşmede artış olmasına karşın 2. Dünya Savaş‟ından sonra dinlere yönelişte
gözle görülür bir artış olmuştur. 2. Dünya Savaşı‟nın Avrupa‟da yaptığı yıkım,
bireylerin ruh dünyasında çeşitli dînî yönelimler ihtiyacı doğurmuştur. Dini inanışlar
yok olmamış, yer ve biçim değiştirmiştir (Köse, 2014-A, s. 23). “Büyük uyanış”,
“oryantal yeni uyanış”, “yeni dinî bilinçlilik”, “dinin yeniden kuruluşu” (Arslan, 2010,
197) “tanrının rövanşı98” (Kepel, 1992), “Tanrının dramatik dönüşü” (Bell‟den aktaran:
Köse, 2014) gibi ifadelerle süreç tanımlanmaya çalışılmıştır. Bu dînî yönelimler
toplumsal bir görünümden ziyade bireysel bir dindarlaşma biçimindedir. Kökenlerinde
ve detaylarındaki birçok farklılığa rağmen bu akımların en önemli özelliği mistik
deneyimleri esas kabul etmeleridir. Yani maneviyat öne çıkarken aidiyet
zayıflamaktadır. Dindarlaşma ve maneviyat kazanma ya da İngilizce ifadesiyle
spiritüelleşme farklı kavramlardır.
Dînî yönelim ile spritüelliğin farkını ortaya koymak adına Glock‟un Türkiye
üzerine yaptığı bir araştırmada dindarlığı beş boyutta incelemesi önemlidir. Buna göre;
1- İdeolojik (inanç) boyutu,
2- Ayinsel (ibadet) boyutu
3- Tecrübe boyutu,
4- Bilgi boyutu
5- Etkilenme boyutu (aktaran Varlık, 2019).
Spritüellik ise bu boyutlardan tecrübeye tekabül etmektedir. Latince “spiritus”tan gelen
spiritüel, “nefes almak, canlı olmak”, “yaşamı hissetmek” gibi anlamlar içerir. Türkçe
karşılığı manevi kelimesi olan spiritüel, madde ile ilişkili olmayan şeyleri ifade eder.

98
Tanrının İntikamı Din Dünyayı Yeniden Fethediyor (1992) isimli çalışmadan hareketle bu tanımlama
yapılmıştır.

81
1950‟li yıllara kadar spiritüellik ile dindarlık eş anlamlı kullanılırken son on
yıllarda kavramlar birbirilerinden ayrılmıştır. İki kavramın birbiri ile yakınlıkları
olmakla beraber kabaca dindarlık, kurumsal bir yapıya aidiyet hissederek dini
inanışlarını yaşamak olarak kabul edilirken spiritüellik, modern bireyin kutsalla ilişkili
olarak içsel yolculuğu gibi yorumlanmaktadır (Varlık, 2019, s.14).
Zinnbauer ve arkadaşlarına göre dindar ve spiritüel olmak bakımından insanlar dört
gruba ayrılabilir.
1- Hem dindar hem spiritüel99
2- Spiritüel ama dindar değil100
3- Dindar ama spiritüel değil101
4- Ne dindar ne de spiritüel102 (aktaran Varlık, 2019).
20. Yy‟ın ikinci yarısıyla beraber görülen bu mistik deneyim ve inançlarla örülü
yeni dini hareketlerin maji, yoga, meditasyon ve astroloji gibi birbiriyle ilişkili-ilişkisiz
çeşitli uygulamaları vardır. Geleneksel anlayışlara meydan okuyan bu yeni akım,
alternatif bir yaşam tarzı sunmaktadır (Güngör, 2017, s. 400). Bu hareketler, karizmatik
bir lidere sahip olabildikleri gibi marjinal bireysel oluşumlar halinde olabilme özelliğine
sahiptirler.
Yeni dini hareketler içinde bir alt dal olarak kabul edilen New Age inanç ve
uygulamaları ise farklı kültür ve dini geleneklerin izlerini taşımaktadır. Genel itibari ile
Astroloji, bu hareketler içinde bir inanç sistemi olarak kabul edildiği gibi dinden
bağımsız evrensel bir bilgi olarak da kabul edilmektedir. Astrolojiye yönelim nedenleri
ve astrolojinin 21. yy‟daki yeni formu, YDH şemsiyesi altındaki New Age
Movements‟ın bir parçası olduğu için çalışmada öncelikle yeni dini hareketlerin genel
bir tanımı ortaya konup çerçevesi çizilecektir.

3.1.Yeni Dini Hareketlerin Kavramsal Çerçevesi

Astrolojinin bir inanç olup olmadığını anlamak için yeni dini hareketlerin
kavramsal çerçevesini ortaya koymak gerekmektedir. Bu bakımdan önce yeni dini
hareketlere ardından onun içinden çıkan ama farklılaşan New Age kavramının

99
Both religious and spiritual
100
Spiritual but not religious,
101
Religious but not spiritual
102
Neither religious nor spiritual

82
çerçevesini çizmeye çalışacağız. Yeni Dini Hareketler103 (YDH) ilk kez Harold W.
Turner (1911-2002) tarafından kullanılmış zamanla akademik çevrelerden kabul
görmüştür (Güngör, 2017, s. 401).
Yeni dini hareketlerin üzerinde ittifak edilen ortak bir tanımı yoktur. Yeni dini
hareketlere birbirinden farklı tanımlar yapılmakta ve farklı isimler verilmektedir. Bu
durumun temel nedeni YDH ile ilgili araştırmaların nispeten daha yeni olmasıdır. Batı
literatüründe genel olarak New Religious Movements104 olarak isimlendirilmektedir.
Türkçe literatür, yeni dini hareketleri YDH105 olarak kısaltmaktadır. Bu kapsamda
ayrıca “New Age” olarak isimlendirilen ayrı dinamikleri olan bir uygulama ve inanç
sistemi mevcuttur. Din sosyolojisinde yeni dini hareketler için “yeni din”, “yeni dinler”,
“sekt106”, “kült107”, “yıkıcı kültler”, “gençlik tarikatleri”, “gençlik dinleri”, “psiko-
organizasyonlar”, “New Age”, “yeni dini hareketler” ve “yeni dini akımlar gibi”
tanımlayıcı isimler verilmektedir (Sevgi, 2012, s. 21). “Yeni dinî hareketler” ibaresini
analitik olarak zayıf bulduğunu ve açık bir kavram olmadığını ve kamusal söylemde
kullanıldığında problemler ortaya çıkardığını belirten araştırmacılar mevcuttur (Saliba,
2003, s. 12).Yeni dini hareketlerin kült mü yoksa inanç mı olduğu noktasında da
akademik bir tartışma bulunmaktadır. Kült kavramı bizatihi kendisi tartışmalı bir
kavramdır. Kült tanımı ile ilgili çeşitli yaklaşımlar mevcuttur. Psikologlar kült
kavramını hayata bakışını ve hayat tarzını değiştirme gücünü kendinde bulan grup veya
gruplar için kullanırken, sosyologlar kült kavramını bir toplumun normlarına uymayan
aykırı grup veya gruplar olarak kullanmışlardır. Teologlar ise kült kavramını, ana akım
inanç ve uygulamalara, kurumsal dinler içinde olsa dahi farklı ve yenilikçi
yaklaşımlardan başkasını ortaya koyan gruplar için kullanmaktadır. Bu tartışmaları tezin
dışında bırakmakla beraber batıda YDH‟nin bizden önce hem inanç hem de kült anlayış
olarak var olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye‟deki çalışmaların seyri Batı

103
New Religious Movements.
104
NRM
105
YDH kısaltması Batı‟daki NRM‟s den esinlenmiştir.
106
Mezhep.
107
Kült kavramı, yeni dini hareketlerin en önemli tanımlamalarından birini oluşturur. YDH çerçevesinde
Kült, toplumda yaygın olarak kabul gören, kurumsallaşmış dini gruplardan farklı inanç ve ibadetleri
benimseyen insanların bir araya gelmesiyle oluşan gruplara verilen bir isimdir. Ezoterik, faydacı, kısa
ömürlü, tehlikeli dini gruplar olarak özetlenebilir. Kültsel hareketler ise üyelerine hem spritüel hem de
maddi alanda destek sunan daha organize yapılardır (Kurt, 2017, s.277).
.

83
dünyasından farklı ilerlemiştir. Batıda din sosyolojisi ve din psikolojisi alanları özellikle
1970‟lerden beri belirgeşen yeni dini hareketlere yoğun ilgi göstermiş ve batılı insanın
mevcut kurumsal dinler yerine “yeni” etiketini taşıyan bu akımlara katılma nedenlerini
çalışmışlardır (Köse, 2011, s. 8). Türkiye‟de ise batıya nispeten daha geç bir dönemde
bu araştırmalar başlamıştır.
YDH, bugün sosyoloji ve din sosylojisi alanlarının temel konularından biridir. Bu
bağlamda ilgili bölümlerin YDH hakkında yaptıkları en kapsamlı tipoloji bu
hareketlerin kökenine dairdir. Bu yaklaşıma göre yeni dini hareketler ikiye ayrılır,

1. Uzak Doğu Kökenli Olanlar,


Doğunun binlerce yıllık kültür ve inanışlarını temsil eden akımlar.
2. Hristiyanlık bünyesinde olanlar,
Mormonlar, Birleşik Kilise, Yehova Şahitleri gibi akımlar (Köse, 2017, s. 17).
Yeni dini hareketlerin organizasyon yapısı noktasında ortak özelliklerinin
başında Senkretik108/Uzlaştırmacı ve Eklektik109/Seçmeci bir yapıya sahip olmaları
gelmektedir. Yeni dini hareketlerin temel inançları, gerek Hristiyanlık gerek diğer dinler
olsun temel özelliği çıktığı kaynaktan gözle görülür biçimde başkalaşmasıdır.
Kişilerin yeni dini hareketlere katılma sürecindeki en etkin faktörü belirleyen ve
birbirini dışlamayan iki teorik yaklaşım mevcuttur (Köse, 2017, s. 19).
1- Ġdeolojik Mahrumiyet110, Din olgusunu sosyolojik açıdan ele alan kuramlar
dinin sosyal kaynaklarından birini ideoloji olarak açıklamaktadırlar (Kurt, 2012,
s.51). Kendi hayat tarzı ve inanç sistemlerinden memnun olmayan bireyler bir
arayış içine girmektedir. Bu noktada çeşitli ideoloji ve dinlerin mesajını almaya
hazır hale gelirler (Köse, 2017, s. 19). Bir anlamda hayat tarzından memnuniyet
ya da memnuniyetsizlik meselesidir, fikirsel mahrumiyet yaşanmaktadır bu
noktada. Giddens, hayat tarzı seçme ve bunu çeşitlendirme sebebini
küreselleşme ve yerelleşme diyalektiğindeki inşa sürecine bağlar. Bu inşa devam
ettiği sürece seçimler sürekli gözden geçirilecektir. Ancak bu sürecin ortak
noktası kapitalist sisteme uyum başarısıdır. Bireysel kimlik ve gündelik olanın
108
Birbirinden farklı düşünce, öğreti ve inanışları kaynaştırmayı olağan gören felsefe sistemi (Sevgi,
2012, s.56.)
109
Farklı ekol ve geleneklerden öğreti ve inanışları seçme ve bunları bir araya getirerek bir din veya
felsefi sistem oluşturma, farklı düşünceleri tek bir çatı altında toplama yöntemidir. Bu farklı düşüncelerin
içinde birbirine zıt düşünceler dahi olabilir (Sevgi, 2012, s.56.).
110
İdeological-deprivation.

84
etkinliği arasında inanışların gözden geçirilmesi kaçınılmaz olmaktadır
(Giddens, 2014, s. 16). Bütün bu toplumsal sebeplerle beraber ideolojik
mahrumiyetin kökeninde yalnız olma yalnız hissetme gibi psikolojik nedenler de
görülebilmektedir.
2- Sosyal Ağ111, Bir grubun üyeleri ile potansiyel kişiler arasındaki bağ, yeni dini
hareketlere yönelmedeki süreçte temel faktördür. Burada kastedilen ikili
ilişkilerin önemidir. Sosyal, siyasi ve psikolojik belirsizliklerde bireysel ilişkiler
üzerinden verilen güven duygusu her zamankinden daha anlamlı olabilmektedir.

Yeni Dini Hareketlerin tipolojisi bakımından “Dünya” kavramına yaklaşımlar da


önemlidir. Ahiret inancı karşısında konumlandırılan Dünya bağlamında Wallis, YDH‟yi
üçe ayırmaktadır:

1- Dünyayı reddedenler (world-rejecting), Grubun dini davranışları görülür


ve belirgindir. Bir Tanrı kavramına ve ahlaki prensiplere sahiptirler. Ali
Köse, Hare Krishna ve Moonculuk’un Walles’in tanımladığı bu grupa örnek
olduğunu belirtir.
(https.//www.taylorfrancis.com/books/9780203794265/chapters/10.4324%2
F9780203794265-4) .
2- Dünyayı tasdik edenler (world-affirming), Bir teoloji ve ahlak sistemine
ait hissetmezler. Sistemlerinde ibadet anlayışı yoktur. Transcendental
Meditation bu grubu temsil etmektedir. Oscar İchazo‟nun kuramları ayrıca
bir örnek olabilir.
3- Dünya ile uzlaĢanlar (world-accommodating), Manevi olan ile dünyevi
olan arasında ayırım yaparlar. Charismatic Renewel Movement gibi çağımız
insanının manevi eksikliği olduğu fikrine sahiptirler (Köse, 1997, s. 120–
121).
Yukarıda belirttiğimiz gibi YDH‟ye farklı bilim dalları farklı yaklaşımlar
geliştirmiştir. Sosyologlar yeni dini hareketleri genel olarak kültürel sosyal dışa vurum
olarak değerlendirirken, psikologlar zihinsel hastalıkların bir ürünü, ilahiyatçılar ise ana
çizgiden sapmış tehlikeli inanç ve uygulamalar olarak görmektedir (Saliba, 2003, s. 91).
YDH‟yi genel olarak dini çevrelerin yaptığı “teolojik tanımlamalar” ve

111
Social Network

85
akademisyenlerin yaptığı “bilimsel tanımlamalar” şeklinde iki ana başlık altında
toplamak da mümkündür (Uysal, 2015, s. 13).

Yeni dini hareketleri hem insanın anlam arayışı hem de kapitalizmin kutsal
değerleri tüketime sokması bağlamında değerlendirenler de vardır. Jean Baudilliard,
mutfak, kültür, din vb. konularında evrensel bir merakın yeniden canlandığını söyler,
“Bir Amerikan sloganı, “Bir de İsa‟yı deneyin” sözünü hatırlatarak Baudilliard, “İsa‟yı
İsa‟yla deneyin” gibi ironik bir çağrı yapar. Bu çağrıda, Batı insanının tüketim insanı
olma boyutuna dikkat çeker, hangi türden olursa olsun bir hazzı atlama korkusu vardır
modern/sonrası insanda. Long‟un yeni dini hareketler için yaptığı “popüler din” tanımı
tüketim bağlamında fikir vericidir (1987). Bahsi geçen bu popüler inanç sistemi,
iyileştirici, ezoterik formlara sahip ancak değerlere, mantıksal kanıtlara dayanmayan
olaylara ilişkin kehanetlere ve ezoterik bir kaynağa sahip olan terapik pratiklerle
yapılmaktadır. Baudilliard‟ın da popüler din dediği bu form, endüstri toplumlarında
insan karakterini tanıma, el falı, astroloji, yoga, tarot gibi biçimlerde tezahür eder. Yeni
dini hareketlerin çıkış noktalarından biri olan anlam arayışı ise antik devirlerinden hatta
tarihin bilinmeyen zamanlarından bugüne uzanan bir çabadır. Bu bakımdan yeni dini
hareketlerin amaç ve hedeflerinin eklektik olduğunu söyleyebiliriz. YDH ile ilgili tam
bu noktada dikkat çekici unsur isimlendirilmesindeki “yeni” ifadesine rağmen önemli
bir kısmının binlerce yıllık inanış ve uygulamaları kullanmalarıdır. YDH‟nin
yapısındaki esneklik bu kullanıma zemin hazırlamaktadır. “Yeni” ifadesindeki bir diğer
dikkat çekici unsur kurumsal dinler içinden çıkan hareketlerdeki durumlarıdır. “Yeni”
ile kastedilen gelenekteki akışlara getirdikleri “yeni” yaklaşımlar olmakla beraber
yaygın formlarını çeşitlendirmeleridir. Bir ihtiyaç üzerine gerçekleşen bu “yeni”
yaklaşımların kuşkusuz en önemli dinamiklerinden biri teknoloji ve iletişim araçlarının
modernleşmeyle beraber getirdiği değişim ve dönüşümdür.

3.2.Yeni Dini Hareketler Bağlamında New Age

New Age, müzik, sinema, terapi, inanış gibi karmaşık bir alanda kullanılan ve bir

anlamda tanımlama sorunlarını içeren bir kavramdır. Bu bakımdan New Age, klasik

“kültlerden” ve sektlerden farklı bir “seyirci/izleyici kültü” olarak kabul edilmiştir

(Stark-Bainbridge, 1985, s. 26). Ancak çalışmamıza esas olan literatürde yer alan New

Religious Movements yani Yeni Dini Hareketler şemsiyesi altındaki New Age

86
Movements‟tır. İkisi arasındaki fark Religious yani dini kelimesinin eksikliğidir. Yani

biri dini hareketler iken diğeri Yeni Çağ Hareketi‟dir.

Dinî bir akımla yeni bir inanç sarmalında ara bir noktada duran olarak

tanımlanabilecek New Age inanış ve uygulamaları (Zoccatelli, 2006; s. 281) hem

YDH‟den hem de geleneksel dinlerden farklı başka inançlarla ortak pek çok inanış ve

uygulama biçimi ihtiva eden muğlâk bir oluşum olarak karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda

belirttiğimiz gibi New Age Movement ya da Yeni Çağ Hareketi adı verilen akımlarla

YDH karıştırılmakta ve tanımlarda bir zorluk çıkarmaktadır. YDH ile new age inanış ve

uygulamalarının en belirgin ortak noktası modern insanın kutsalla ilişkisine vurgu

yapmalarıdır. Yeniçağ ruhsallığı olarak da isimlendirilen New Age, Budizm, Hinduizm,

Afrika‟nın eski ilkel dinleri gibi geleneklerin bir adaptasyonu olduğu ileri süren görüşler

vardır (Walgrave‟dan aktaran Aydın, 2008).

New Age kavramı, köken olarak astrolojiden gelmekle beraber sözlük anlamı
Yeni Çağ‟dır. New Age, olgusal olarak yeni bir dönem beklentisinin ifadesidir. “New
Age” kavramındaki “New” yani “yeni” ifadesinin kullanımı ve çağrışımları batının
lokomotifi ABD toplumunda yeni değildir. 1782 yılında yapılmış, ABD‟nin
ambleminde kullanılan ve yenidünya düzeni anlamına gelen Latince “novus ordo
seclorum” ifadesinde görülen eskiden kopuşu simgeleyen yeni bir dünya tasavvuru
ABD‟nin kurucu babalarına kadar giden tarihi bir geçmişe sahiptir. New Age, terim
anlamı olarak da batı dini tarihinde kullanılan yeni değildir. Hristiyanlar Tanrı‟nın
krallığı ile eş anlamlı ve “Mesih” ile ilişkili olarak yüzyıllardır bu terimi
kullanmaktadır.

Belirli bir dogma, kutsal kitap, dini hiyerarşiye sahip olmadığı ve benzer eğilimli
görüşler ve pratikleri kapsadığı için araştırmacıların New Age tanımları, New Age‟e
hangi yönünü daha çok göz önüne aldığı ve hangi sosyal bilim perspektifinden
yaklaştığına bağlı olarak değişebilmektedir. Biz araştırmamızda New Age‟i, yeni dini
hareketler içinde doğup birden fazla inancı ve uygulamayı bünyesinde bulundurduğu
için new age inanışları ve uygulamaları olarak kabul ettik.

87
New Age (Yeni Çağ ), zaman olarak herhangi bir dönemi ifade etmemekle beraber
doktrinle düzenlenmiş bir düşünce sistemini de ifade etmemektedir. Sanayi toplumu112
ile beraber popülerleşen kendine özgü senkretik (birleştirici) ve eklektik (seçmeci) bir
inanç sistemi olarak özetlenebilecek bir kavramdır.
New age kapsamındaki inançların-uygulamaların ortaya çıkışı, 1900‟lü yıllar
olsa da içerdiği düşünceler binlerce yıl öncesine dayanmaktadır (Köse, 2006, 159). Yeni
kelimesi bu hareketlerin dini ve manevi bağlamını ortaya koymaktadır; klasik dinlerden
farkını ifade ettiği gibi aslında klasik dinlerden hoşnut olmamayı ve onların devamı
olmadığını belirgin olarak ortaya koymaktadır.
Bir terim olarak New Age‟in ele alınması 1950‟li yıllarından (Albasan, 2006, 24;
Köse, 2006, 159) sonra olmuştur. Wouter J. Hanegraaff, 1950‟li yıllarda UFO‟ya
inanan, doğal afetler113 ve kıtlıkların riskleriyle yüzleşmiş, medeniyetin yıkılacağı ve
dünya dışından uzay gemileriyle gelen gelişmiş varlıklarla iletişime geçerek eski
medeniyetin yıkıntıları üzerine kurulacak yeni medeniyetin öncüleri olacağına inanan
söz konusu gruplara proto-New Age Movement tanımlamasını yapmaktadır (Hanegraaff,
1997b, s. 361).
New Age‟in temsilcilerinden biri olan David Spangler‟a göre New Age
Movement, dönüştürücü ve yaratıcı ruhu ifade etmeye yönelik bir mecazdır (Zoccatelli,
2006; s. 281)
Geleneksel dinlerin eski etkilerine sahip olmamaları başta olmak üzere çok değişik
faktörler, söz konusu kavramın ortaya çıkmasında rol oynamıştır (Kallenberg ve
diğerleri, 1996; akt., Norlander ve diğerleri, 2003). Bütün bu görüşlere rağmen
kurumsal dinlere benzememesi, doktrinlerinlerinin olmaması gibi nedenler bir
tanımlama problemini ortaya çıkarmıştır.
Kendi içinde zamansal ve fikirsel muğlaklık taşıyan new age tanımları,
hareketin hangi yönünü göz önüne aldığı ve hangi sosyal bilim perspektifinden
yaklaştığına bağlı olarak değişebilmektedir.
1970'lerin başlarında daha çok görünürlük kazanan New Age Movement,
Spiritualizm, Theosophy ve Yeni Düşünce gibi, mistik deneyimleri vurgulayan ve bir
dereceye kadar Doğu dinlerinin öğretilerine dayanan bir yapıyı ifade etmektedir. New

112
Marks ve Weber‟in kullandığı Sanayi Toplumu, en geniş anlamıyla toplumsal olarak üretilen servetin
nasıl olup da eşitsiz ve aynı zamanda meşru bir şekilde bölünebildiğiyle ilgili soruların etrafında dönen
bir tanımlamadır (Beck, 2014, s. 22).
113
Bu riskler sonuçları bakımından çok sayıda insanı etkilediği için yüksek etkili risklerdir.

88
age, batı ve doğu dini inanç ve uygulamalarını birleştiren oldukça karmaşık bir düşünce
ve uygulamadan oluşmaktadır. Tartışmalı olmakla ve iç içe geçmekle beraber bu
düşünce, yaklaşım ve uygulamaların bir kısmı şöyledir,

 yoga114,
 meditasyon,
 feng shui,
 reiki115, Homeopati116, Reflekseloji117 gibi tamamlayıcı tıp uygulamaları
 Organik tarım
 kozmik enerji,
 astroloji
 telepati
 maji uygulamaları ve cadıcılık118
 Alışılmışın dışında iyileşme teknikleri119
 Yüksek bilincin gelişmesi, insan potansiyelini geliştirme akımları120
 Renk Terapi121

114
Hint kökenli dinlere ait olan fiziksel ve zihinsel disiplin sistemi. Hinduizm, Budizm ve Caynizm‟de
bazı zihinsel ve fiziksel uygulamalara da yoga adı verilmektedir (Acar, 2019, s. 48).
115
Japonca‟da “ruh”anlamınla gelen “re” ve “enerji” anlamına gelen “ki” kelimelerinin terkibinden
oluşmaktadır. Evrensel hayat enerjisi anlamına gelmektedir. Reiki Usui Mikao tarafından kurulmuştur
(Acar, 2019, s. 42).
116
Alternatif ve tamamlayıcı tıp uygulamalarından biridir. 1796 yılında Alman Doktor Samuel
Hahnemann tarafından geliştirilmiştir. Yunanca “Homoios” (Benzer) ve “Pathos” (Hastalık) kelimelerinin
birleşmesinden meydana gelir; “Benzeri benzer ile tedavi etmek” gibi bir felsefesi mevcuttur.
117
Ayak, el ve kulaklara masaj ve baskı uygulanarak yapılan bir metod.
118
Witchcraft. Cadı kültü ile ilgili en önemli teori Margeret Murray tarafından 1921‟de ele alınmıştır. The
witch-Cult in Western Europa isimli kitap Oxford Üniversitesi Yayınları‟ndan çıkmıştır (Eliade, 2016, s.
98). 1950‟li yıllara gelince ise Gerald Gardner tarafından Wicca/Cadılık hareketi dikkat çekmektedir.
Hareket kendisini “yeryüzü merkezli neopagan bir din” olarak tanımlamaktadır.
119
Hristiyan öğretisi ve rasyonalist şüphecilik ilk başlarda bu tip uygulamaları şarlatanlık olarak tarif
etmiş ancak özellikle şamanların acıyı azaltmak ve hastalığı iyileştirmek için kullandıkları tekniklere de
bir ilgi duyulmuştur (Asad, 2007, s.61). Asad, anestezinin 19. Yy‟da keşfedilmesinin kökeninde bu
merakın olduğunu öne sürmektedir.
120
Human Potential Movements.
121
Araştırmacı, renk terapi uygulama seansına katılmıştır. Seansta, renklerin doğu inanışlarındaki
sembolleri ve işaretleri, kişinin doğum tarihi ve isminin yer aldığı sayısal bir hesaplama ile birlikte
yorumlanmaktadır. Seansı uygulayan kişi kendini new ager olarak tanımlamış, buradaki uygulamanın

89
 Çeşitli gizli uygulamalar122
 Şamanizm123
 Satanizm
 Reenkarnasyon
 Kristaller
 Neo-Paganizm124
 Astroloji
 Aile Dizimi125

gibi birbirinden bağımsız inanç ve uygulamaları içeren ve merkezi bir örgütlenmeye


sahip olmayan bir takım sistemler New Age Movement‟ın bir parçası olarak ortaya
çıkmaktadır. John Saliba‟ya göre maneviyatçı, psişik olan bu New Age ailesinin
inançları ve pratikleri, zaman zaman kafa karıştırıcıdır (Saliba, 2003, s. 26).

New Age Movement uygulamaları o kadar karmaşıktır ki geleneksel Hıristiyan


doktrinlerini, sonraki yaşamın inancını birleştirir, tanımlanamayan uçan dairelerle
burçları arasında ilişki kurabilir. Yani aslında net, açıklanamaz, ispatlanamaz ve
kurumsal dinler gibi bir bağlantısı ya da doktrini olmayan alakasız yaklaşımları bir
potada eritmeye gayret eder.

New Age ve aşağıda açıklamaya çalışacağımız kapsamdaki inançların neredeyse


tamamı teoriler ve teknikler geç antikitede popüler olan uygulamalardır. Büyü, astroloji,
ruhlarla iletişim vs 2000 yıl önce Mısır‟da ve Mezopotamya‟da icat edilmiş ve
sistematikleşmiştir. Birçok fikri, binlerce yıl öncesine dayanan anlayışları kapsamakla
beraber bir kısım araştırmacı, New Age inanış ve uygulamalarının başlangıç tarihini
1950‟lerdeki sosyal değişim süreçlerin sonucuna dayandırır (Albasan, 2006, 24). Bu

amacının kişinin tekamülündeki potansiyellerini ve eksikliklerini görmesine destek olmak olarak


açıklanmıştır.
122
Occultizm ve doğaüstü güçlere inanma.
123
Avrupalılar ile yerli halkların karşılaşmasında şamanlar, hem Hristiyan öğretisi hem de rasyonalist
şüphecilik tarafından şeytana tapan, büyücü, sahte hekim, şarlatan olarak kabul edilmiştir. Davulların ve
çarpık hareketlerin ve tuhaf bağrışların salt grotesk (temelde ciddi ama görünüşte gülünç ve abartılı olan
güldürü tarzı) bir aldatma girişimi olarak tarif etmişlerdir (2007; Asad, s. 61). Bununla beraber batıda
tiyatral yönü ve psikolojik faydası bakımından merak edilmiştir.
124
Yeni putperestçilik.
125
Araştırmacı, aile dizimi seansına katılmıştır.

90
tanımlama ve isimlendirmelere ek olarak 1950‟li yıllardan sonra yaygınlık kazanan bu
akımların çoğunun hedef kitlesini gençler oluşturduğu için bu akımlar “gençlik dinleri”
olarak tanımlayanlar olmuştur (Uysal, 2015, s. 21).
New Age kapsamındaki inanışların bir din olup olmadığı çeşitli biçimlerde
tartşılmış ve izlenecek bir doktrini, merkezî yönetime sahip olmaması din olmadığunın
temel göstergesi kabul edilmiştir.
Fenomenolojik açıdan bakıldığında ise new age kavramı, insanı merkeze alıp
Tanrı‟yı evrendeki bir enerji kaynağı olarak düşünen, kurtuluş reçetesi ile içsel uyanışı
sembolize eden bir kavramdır. Evrendeki zıtlığı kabul etmeyip birliği esas alır, yukarıda
belirttiğimiz gibi belirli bir lidere, merkeze, ibadethaneye ve kutsal metne sahip değildir.
Bu konuda en önemli tanımlamalardan birini Wouter J. Hanegraaff yapmaktadır
ve New Age‟i seküler/spiritüel yani dinî /tinsel bir alt kültür olduğunu belirtmektedir.
Bu alt kültürü bugün önemli kılan en belirgin özellik, din olmasa dahi modern
toplumlarda dini karakter içeren bir karşıt kültür ortaya çıkarmasıdır (Köse, 2011, s.
131)
Batılı araştırmacılar teorik olarak, yeniçağ inanç ve uygulamalarını yeni dini
hareketlerin bir alt kültürü olarak tanımlamışlardır (Bromley D. G., 2007, s.351).
Oxford Üniversitesi‟nde yapılan Teaching New Religious Movements isimli çalışmada
her ikisinin yani Yeni Dini Hareketler ve New Age‟in şu anda batı toplumlarında
gerçekleşen yaygın bir kültürel değişimin yönlerini temsil ettiğini savunmaktadır. Her
halükarda, birbirleriyle uyum sağlarlar ve inananları birbirlerini örtük olarak
desteklerler. Bugün sosyal medyada özellikle Facebook‟ta bu alanlarda bilgi veren ve
taraftar toplayan aynı zamanda popüler olan alanlar da adı geçen uygulama ve
inanışlardır.

Birçok dalı olan new age inanış ve uygulamaları birbirinden çok farklı olsalar dahi
bazı ortak özellikleri görülmektedir.

 Halkın ruhani ihtiyaçlarını dönüştürücü olmayan bir şekilde karşılar (Wilber,


1995, s.112).
 Başlı başına bir din olmadığı gibi din dışı bir nitelik taşımaz.
 Ahlaki yönü kuvvetli olmakla birlikte bir ahlak sistemi değildir.
 Teolojik olarak sistemli değildir.
 Kurumsal kökleri yoktur.

91
 Eklektir. Yani fertler kendilerine sunulan şeyler içinden basit bir şekilde seçmeci
davranmaktadırlar. İnançlar günlük hayattaki pek çok şey gibi seçim, hayat
tarzı126 ve tercih meselesi haline gelmektedir.
 Sözlü geleneğe dayanır. Efsanelerle yoğrulmuştur. Mitoloji ağırlıktadır.
 Yapısal olarak rasyonel ötesi ve rasyonel öncesini kapsamaktadır. (Wilber, 1995,
s.110).
 Primitivazyon teorilerine (Wilber, 1995, s. 32) uygun bir yapısı vardır. Yani
toplum üyelerine karşı geliyorlarmış gibi gözükürken hakim değerleri
benimsemelerini sağlayarak toplumun aktarımına ve ilerlemesine yardımcı
olurlar. Böylece hem sosyalleşmeye hem de bireyselleşmeye katkı sunarlar.
 Dini hareketler modern çağda yeni bir form kazanmış dahi olsa geçmiş ile olan
bağlarından kopuk değildirler (Stone‟dan aktaran Arslan,. 2006 ).
 Çeşitli dini ve kültürel öğelerle eklemlenmiştir. Batı toplumlarında anlaşıldığı
ölçüde provakatör olabilmişlerdir (Wilber, 1995, s.115). Yani kaynağındaki
şekliyle blok halinde nakledilememiş, batıda dönüşmüşlerdir.
 Gizli mesajlar öne çıkmaktadır. Dışarıdan birinin fark edemeyeceği bir iç
iletişime sahiptirler.
 Neo Paganizm olarak adlandırılabilecek yönler taşır. Şamanizm127 ve
Okültizm‟in mistik geleneklerinden ihtiyacı olanları alıp kendi temellerini inşa
etmiştir.
 Evrim kavramı öne çıkmaktadır. Hem ruhun hem de bedenin evrimi söz
konusudur. İnsan gelişmektedir ve yakında yeni tinsel ufukların içine sıçrayacak
çeşitli pratikler tasarlanmıştır.
 Reenkarnasyon ve karma kavramları new agerların merkezî kabullerindendir.
 Geleneksel din mensuplarını etkileme özelliğine sahiptir.
 Her bakımdan bireysellik önemlidir. Bütün kurumsal yapılar ve dini eğitim
kurumları, toplu yönlendirme olarak kabul edilmektedir (Albasan, 2006, s. 27).

126
Modern dönemde hayat tarzı kavramı ciddi derecede önem kazanmış durumdadır. Gelenek gücünü
yitirdikçe ve gündelik hayat yerel ve küreselin diyalektik etkileşimi temelinde inşa edilmeye devam
ettikçe çeşitlilik seçeneğinde bireyler sürekli bir gözden geçirme yaparlar (Giddens, 2014, s. 16).
127
Nimejovski‟ye göre, 19.yy‟da geleneksel toplumlardaki ihtiyar şamanlar, seçtikleri çocuklara biçimsel
yordamlar ayinler, bitkiler ve tıbbi özellikleri, hava durumu, hayvanlarla iletişim kurmanın yolları ve
hayvanların göç yollarını öğretiyorlardı (Asad, 2007, s. 64). Bu yönleri ile beraber Şamanizmin sözlü
sanatlar ve performans sanatlarının kökenine ilişkin bağlantısı modern devirlerin başında ilgi sebebi idi.

92
 Klasik dinler gibi bir kurtuluş doktrini mevcuttur ancak bu kurtuluş öteki
dünya128 ile sınırlı değildir kurtuluş bu dünyada mümkündür. Sağlıklı hayat,
uzun ömür, mutluluk, başarı ve ölümsüzlük hedeflerinden bazılarıdır (Turan ve
Sancar, 2014, s.32).
 Bir kısmı karizmatik129 bir lidere sahiptir.

3.3. New Age Kavramına ÇeĢitli YaklaĢımlar

New Age yani, Türkçe deyimiyle yeniçağ, hem ideolojik hem de inanç
bakımından bir tutarlılık göstermeyen hippilikten yogaya geniş bir çerçevesi olan ve bu
haliyle popüler kültüre ait birbirine uzak unsurları kapsayan bir inanç ve uygulamalar
bütünüdür. Araştırmacıların bir kısmı New Age inanç ve uygulamalarının çelişkilerine
dikkat çekerken bir kısmı popüler kültürün tüketim nesnesi olması bakımından
değerlendirmişlerdir. Bir kısmı da toplumda bir ihtiyacı karşıladığı fikrinin üzerinde
durmuşlardır.

Zizek ise New Age inanış ve uygulamalarının bir yanılsama ve ideolojik


tutarsızlık içinde insanlık tarihinin bir ruhani sıçrama gerçekleştireceği ve „bencil
bireyciliğin kozmik bir farkındalıkla yer değiştireceği‟ ve yeni bir çağın başlayacağı
öngörüsü yaptığını vurguluyor (Zizek, 2006, s. 84) .

Hanegraaff’a (2000) göre ise New Age şu anlama gelmektedir, “Batı ezoterik
akımların ve geleneklerin çağdaş bir dönüşümüdür, bir anlamda sipritüel bir alt
kültürdür”. Bu kavram, esasen Doğu‟dan etkilenmiş metafiziksel ideolojilerin bir
toplamıdır. Hanegraaff, New age‟in kişisel tecrübe üzerine yaptığı vurguya dikkat
çekmektedir ve “kişiselleştirilmiş dinin bir çeşidi” tanımlamasını yapmaktadır. O, dinin
tamamen yeni bir şeklinin nasıl kendi kendine oluştuğunu göstermesi bakımından new
age incelemelerini çok anlamlı bulmaktadır (Hanegraaff, 2000, sayı, 47, s. 307.)

Sjöberg ve Wahlberg (2000), New Age olarak nitelendirilen hareketi şöyle


tanımlarlar, “Hareket, XIX. Yüzyılda bireyin Tanrı ile doğrudan ilişki içerisinde
olmasının özel ve gizemli öğretilerinin modern köklerinden bazılarına sahiptir. Aynı

128
Ahiret.
129
Karizmatik lider, kurumsal dinlerdeki otorite olan dini liderlerden farklı bir anlayıştır. Bu hareketlerde,
Tanrı ile bağlantıya geçtiğini iddia eden, Tanrının mesajlarını seçilmiş taraftarlarına ileten karizmatik bir
lider figürü vardır (Varlık, 2019, s.26).

93
zamanda o, çok eski halk dinî uygulamalarının ve düşüncelerinin bir birleşimidir”
(aktaran Aydın, 2008)

Luckmann‟a (2003) göre, psikolojik, terapötik (tedavi edici etkisi olan), büyülü,
kısmen bilimsel ve anlaşılması zor materyali toplayıp tekrar paketleyerek bireyin
tüketimine sunan bir akımdır.

Hamilton (2000), “karma bir din”; Possamai (2003), “dinî ihtiyaçlar menüsü”
ve Lyon (2000), “dinî süpermarket” ifadelerini kullanmışlardır (Aktaran Aydın (2008).

Alain Touranie, ilerleme ideolojisine yönelik kuşkuların, özne insanı akıl


dışına olana ilişkin düşüncelere yöneltmiş bu da new age bir çeşit kültür birlikteliği
oluşturduğunu ve melting-pot‟ta eriyerek yeniden belirdiğini söylemektedir (2017, s.
394).

Long (1987), new age inanç ve uygulamalarının genel, ortak ya da sivil dinden
farklı fakat toplumun daha aşağı katmanlarında oluşan inanç ve pratiklerin bir karışımı
olduğunu öne sürmektedir. O, bu hareketlere popüler din adını vermektedir. New Age
kavramını, hâlâ insanları doğal güçle tedavi edenlerin ve diğer katılımcıların dağınık bir
ağı olarak tanımlayanlar da mevcuttur.

Bir özet halinde yukarıda vermeye çalıştığımız batılı araştırmacıların New age
hakkındaki görüşlerinden hareketle şu değerlendirmeyi yapmak mümkün
görünmektedir, new age inanış ve uygulamaları hızlı sosyal değişmenin yaşandığı
küreselleşen dünyada ortaya çıkmış ve görünür olmuştur.

3.4.Dünyada New Age Hareketinin Ortaya ÇıkıĢ Nedenleri Ve Seyri

New Age, fikirsel bir kurucusu olmayıp çeşitli kaynaklardan beslenerek ortaya
çıkmıştır. Yaygın olarak Alice Ann Bailey tarafından genişletilip popülerleştirildiği
kabul edilmektedir. Bailey‟den sonra Marilyn Ferguson, Ingo Mörth ve Ina-Maria
Greverus/Gisela Wela bu konuda çalışmalar yapmıştır (Özkan, 2006, s. 127–128).
New Age‟ın temel uygulama ve ritüelleri binlerce yıla dayansa dahi İkinci
Dünya Savaşı‟ndan sonra, 1950‟lerde ortaya çıkmış, 1970‟lerden itibaren görünürlük
kazanmaya ve yaygın bir ilgi görmeye başladığı kabul edilmektedir. Kirman (2003),
new age oluşumların binlerle ifade edildiğini ileri sürmektedir. Kirman‟a göre
mensuplarının sayısı beş ile on milyon arasındadır. New Age‟i popüler din ya da din

94
dışı bir unsur olarak görenlere karşın bir inanış olarak kabul edenlerden mevcuttur. New
Age‟ı bir inanış olarak kabul edenlerin en önemli ortak özelliği kıyametin yaklaştığı
beklentisidir (Long, 1987, s.1).

İkinci Dünya Savaşı‟nın oluşturduğu ekonomik çöküntü, işsizlik, toplu ölümler,


toplumsal yapıdaki parçalanma gibi durumlar insanları farklı arayışlara sevk etmiştir
(Sevgi, 2012, s. 41) ve New Age de bu ilgi ve arayıştan payını almıştır. Aslında New
Age akımların ortaya çıkış nedenlerinin başında moral krize karşı bir tepki, bir
reaksiyon olarak değerlendirilebilir.
New Age inanış ve uygulamalarının ortaya çıkış sebeplerinden en önemlileri şu şekilde
sıralanabilir:

Sekülerleşme ve sekülerleşmeye tepki


18. yy‟da endüstrileşme ile başlayan ve şehirli yaşamı beraberinde getiren
modernleşme, batının kültürel yapısının değişimine ve geleneksel değerlerin özellikle
inançların zedelenmesine yol açmıştır (Köse, 2011, s. 15). İngilizce bir kelime olan
sekülerleşmeyi literatüre 1851 yılında George Jacob Holyok, fikirlerini teizmden
ayırmak için sokmuştur130 (Asad, 2007, s.36). Karmaşık ve birbiri ile ilişki içinde olan
bu iki kavram modernleşme ile sekülerleşme paralel ilerleyen süreçler olmuştur.
Değişken dinamikler içeren bu iki kavrama tepkiler de birbirine benzer reflekslerle
olmuştur. Berger‟e göre modernitenin ekonomik ve teknolojik faydalarına rağmen
bireylerde psikolojik sıkıntılara yol açması gibi sebeplerle, modernleşmeye karşı
geliştirilen fikirler sekülerizmle ilişkili olmuştur (aktaran Develi, 2019, s. 23).
Religion of Man kitabında Smith (1971), 19. yy insanı ve doğayı bir makine gibi
kabul ederken, 20. yy‟da doğanın daha özgür bir organizma olarak kabul edildiğini
söylemektedir. 17. yy. ve 19. yy arası mekanikleşme, 20. yy. da biyolojikleşmeye 21.
yy‟a doğru ise psikolojik dinamikleri içeren bir yaklaşıma evrilecektir. Bu psikolojik
faktörleri göz önünde bulunduran araştırmacılar artık “insanlar niçin inanmıyorlar”
sorusu değil, “insanlar inanmakta ısrar ederken, niçin dini kurumlara katılma ihtiyacı
hissetmiyorlar” sorusunu sormaktadır (Köse, 2014-A, s. 23). Bütün bu dinamiklerin
içinde sekülerleşme biçimlerinin karmaşık yapısını göz önünde bulundurmak gereklidir.

130
Asad, bu kelimeyi ilk ele alanları ve kullananları detaylı tartışmış ve temel hedeflerinin hristiyan
dünyasında kafir, ateist suçlamalarına maruz kalmamak olduğunu ifade etmiştir (Asad, 2007, s. 36).

95
YDH‟nin ortaya çıkması ile ilgili genel kabul, hıristiyanlığın kurumsal olarak
zarar görmesi sonucu insanların sekülerleştiği ardından ise yeni dini hareketlere
yönelmesine yol açtığı yönündedir. Ancak Eliade‟ye göre hristiyan gelenekten duyulan
hoşnutsuzluk kitle toplumunun New Age inanış ve uygulamalarına yönelmesinin nedeni
olamaz. O‟na göre gizli bir el gnostisizm ve büyücülüğü teşvik etmektedir. Bu görüşün
Türkiye için geçerli olup olmadığını anlamak için daha kapsamlı nitel ve nicel
araştırmalar yapmak gerekmektedir.
Sekülerleşme ile kurumsal dinlerden uzaklaşma ve dinin kamusal alandan
çıkması sağlanmışken beraberinde aşırı dünyevileşme getirmiştir. Bu dünyevileşmenin
yarattığı huzursuzluğa karşı gelişen kutsala dönüş tezleri bir anlamda sekülerleşmeye
tepki gibi değerlendirilebili. Kutsal sözcüğünün karşılığı olan Sacred, Oxford
Sözlüğü‟nde hürmet edilen, tekil şeyler anlamında ve ayrı bir yere koyulan durumlar
için kullanılmaktadır. Bununla birlikte sacred kelimesinin kökeni Romalı bir tanrı olan
Sacrer‟dir. Ve Sacrer‟in sahip olduğu her şeyi anlatmaktadır (Asad, 2017, s. 44).
Durkheim, bilinen bütün basit ya da karmaşık dînî inançları ya profone131 ya da
sacred132 olmak üzere133 iki özellikle açıklamaya çalışmıştır. Yani dünyayı temel iki
alana dini ve din dışı unsurlara ayırmıştır. Ve bu alanlar O‟na göre birbirini
dışlamaktadır. İşte modernleşme ve sekülerleşme tezlerine tepkiler, dolayısıyla kutsala
dönüş adı altındaki ikilik Durkheim‟in bu indirgemeci yaklaşımının bir döneme hakim
olmasına duyulan ilk tepkidir. Yani aslında toplumu Tanrılaştıran, topluma tanrısal
vasıflar atfeden düşünce sistemi sekülerleşmeyi doğurmuş kutsalı tartışmaya açmıştır.
Zira din dışı şeyler kutsal, kutsal şeyler din dışı haline gelebilir. Durkheim‟ın kutsal
tanımını toplumun hakim gücüne indirgemesi kutsal tanımını tamamen değiştirmiştir.

131
Din dışı.
132
Kutsal.
133
Durkheim, Dînî Hayatın İlkel Biçimleri kitabında çok kabaca bu ikiliği ortaya koymaktadır. O‟na göre
ne insan ne de doğa kutsal bir karaktere sahiptir. Dînî inançları bireylerden ziyade toplumun genel yapısı
ve toplumsal bilinç çerçevesinde açıklamaya çalışmıştır. Toplum O‟na göre, "gözlemlenebilir başka
hiçbir varlıkta benzeri bulunmayan yaratıcı bir güce sahiptir" bu yaratıcı güç sayesinde toplum bireyin
üstünde konumlanmıştır ve bireyi baskı altında tutar.

96
Eliade, kutsal ve profan ikiliğini benimsemekle beraber her iki yaklaşımda da
dinin kutsala dayandığını kabul eder. Eliade‟ye134 göre kutsal aşkın olanla karşılanırken
Durkheim, bunu toplumun sahip olduğunu iddia ettiği yaratıcı beşeri güce bağlar.
Aşırı sekülerleşme ve YDH arasındaki ilişkinin kesinliği kabul edilmekle
beraber yönü bağlamında hala uzlaşma sağlanamamış, tartışmalar YDH‟nin
sekülerleşmenin bir tezahürü olarak görme üzerinde bir kabule doğru gitmiştir (Uluç,
2013, s.59). Habermas süreci post seküler olarak kavramsallaştırmıştır (2006). Post
seküler toplumda bir karşıtlıktan ziyade uyum vardır, inançlar dünya ile daha fazla
uyulmanmış, kamuda daha görünür hale gelmiştir. Braidotti, sekülerleşmeye tepki tezini
kabul edip 1970‟lerde daha görünür olduğunu savunmaktadır. O‟na göre devrimci
hevesler içinde olan Batılı hippiler, militan agnostikler olarak ithal doğu dinlerine
yönelmiş böylece batıda sekülerliğin geleceği ciddi tartışmaya açılmıştır (Braidotti,
2013, s. 46). Tabii burada hippilerin sekülerleşmeye tepki olarak kabul edilmesinin yanı
sıra dinî olmayan fenomenlerle donatılmış olduğunu söylemeliyiz (Eliade, 1969, s.13).)
Avrupa‟da Yeni dini hareketleri çalışan Leger ise dînî yenilenmelerin ve New
Age‟a ait fikirlerin klasik sekülerleşme paradigmasıyla çelişki arz etmediğini fakat
sekülerleşme sürecinin ne olduğu konusunda yeniden düşünmeyi gerekli kıldığını
söylemektedir (2004). Leger, milenyumla beraber Fransa, İsviçre ve Belçika‟da New
Age inançları ve irrasyonel eğilimlerle ilgili yapılan çalışmalara dayanarak
sekülerleşmenin artık olmadığı fikrini öne sürmektedir (2004, s. 52).

Subjektivizm
Batı dünyası son yüzyılda tek bir temelden oluşan dünya görüşünden değerlerin
türetilmesini terk ederken yerine değer çoğulculuğu ve değer göreceliliği koymuştur.
Akıl kavramında kapsayıcı akıldan teknik akıla inmiş ve inanabileceği değerlere
görecelilik katmıştır (Weisskopf, 1996, s. 39). Modernliğin insanı merkeze koymasıyla
beraber kutsal değerlere subjektif kabuller atfedilmeye başlanmıştır. Buna göre kişi için
subjektif bir değerler standartı varken dogmalar ortadan kalkmaktadır. 19. yy ile beraber
Kutsal-din dışı arasında evrensel karşıtlık ilkesi üzerinden yapılan değerlendirmeler
önem kazanmaya başlamıştır. Sanayileşme sonrası hayat tarzlarındaki değişimleri içine
alan bir değerlendirme ile 20. yy‟da dinin, evrensel bir beşeri deneyimin nesnesi olduğu

134
Profan ve sacred ikiliği önce Durkheim‟da incelenmiş günümüze kadar pek çok bilim adamı tarafından
kullanılan bir ayrım haline gelmiştir.

97
iddiası ortaya atılmıştır. Bu değerlendirme tarih için oldukça yeni bir durumdur.
Antropoloji ve modern teolojinin fikirleri üzerinden inşa edilen bu görüşe, modern
öncesi evrede hiç rastlanmaz (Asad, 2007, s. 45). Kutsal kavramı ile ilgili modern
öncesinde bir karşıtlıktan bahsedilecekse bu ilahi ve şeytani135 olan arasındaki
karşıtlıktır. Yani nesnel ile öznel, arasındaki farklılaşmalar modern döneme damgasını
vurmuştur. Özetle subjektivizm, kutsal tanımının değişmesiyle ortaya çıkmıştır. Kutsal
herkese her duruma göre değişebilen bir durumu ifade etmeye başlamıştır. Ardından
gelen bireysellik fikirleri subjektivizmi daha görünür hale getirmiştir.

Modernitenin ardından ortaya çıkan postmodern çağda sosyal sınıfların yaşam


biçimlerinin birbirine karışması, sosyal hiyerarşinin bozulup parçalanması ile
geçişkenlik artmıştır (Kurt, 2012, s.256). Yeni medya mecraları bu geçişkenliği bir üst
seviyeye taşımış farklı referans gruplarına mensup kişilerin yaşama biçimlerini
birbirlerine karıştırmıştır.

Kurumsal dinlerin içinde kabul edilebilecek bazı tarikatlar ve YDH, kendilerini


ben‟e bağlamışlardır. İnsanın, ilahlık makamına yükselebileceği fikri aşılanmaya
çalışılmaktadır. Subjektif bakış açısının sınırı yoktur, kişiye göre değişebilir. Bu
değişkenlik, onun değerini düşürmez hatta kapitalist batılı ahlakta bir ihtiyaçtır. Bugün
iletişim teknolojisindeki büyük ilerleme ve kültürel simge ve imajların akış hızı ve
yoğunluğu yeni bir subjektif belirsizlik düzeni yaratmaktadır. Yani aslında bu modern yeni
dînî anlayışta tanrı, ebedi kurtuluşa erme, ibadet vb. kavramlar nesnel bağlamlarından
koparak giderek daha subjektif hal almaktadır (Davie, 2006, 93).

Aşınmışlık
Yerleşik kurumsal dinlerin mensuplarında hissettirdiği tatminsizlik, YDH‟nin
hem ortaya çıkışına neden olmuş hem de şekillendirmiştir. Yani bir anlamda eski
dininden memnun olmayan inanmışlar, yeni bir din arayışı içine girmektedirler. İrving
F. Laucks (1971), “Tanrı Öldü” mottosuna değişik bir bakış açısı getirip bunun maddi
tanrının ölüp yerine “yeni bir tanrı”, daha bütüncül bir yaşam ve evren görüşünün
doğumuna yer açtığını söylemektedir. Yani eski tanrı aşınıp ölmüştür, yerine yenisi
gelmiştir (Arroyo, 2000, s. 29). İzlanda‟da inançlar sahasında yapılan kapsamlı bir
araştırmada insanların kiliseye devamlılığı % 2 civarında olmakla beraber, ruha inancın

135
Orta çağ ile modern çağdaki yaşam tarzı değişimini göz önüne alırsak, bu durumu aslında dünyevi ve
manevi olarak açıklamak daha doğru olabilir.

98
% 88, reenkarnasyona inancın % 40, Tanrıya inancın % 81 civarında olduğu ortaya
konmuştur (Köse, 2014-A, s.25). Dinini geleneksel uygulamalarını yapmadığı için
sekülerleştiği varsayılan bireyler sanılanın aksine kutsal dışı bir alana çıkmamış, sadece
eski dininden memnun olmadığı için kurumlarına itibar etmemektedir. İşte bu
memnuniyetsizlik hali dinin yıpranması ile ifade edilmekte ve aşınmışlık olarak
kavramsallaştırılmaktadır.

Birinci Dünya Savaşı‟ndan sonra Avrupa‟da ilerliyen yıllarda Amerika Birleşik


Devletleri‟nde halkta 1960‟lardan bugüne göreceli bir karamasar ve umutsuz bir ruh
hali vardır. 2. Dünya Savaşı, Vietnam Savaşı, gençlik hareketleri, açlık ve yoksulluğun
farkedilmesi, çevre faciaları vb durumlar kitle iletişim araçlarının göz boyayıcı mutluluk
oyunu oynayan ürünlerini bile aşmayı başarmış gündeme girmiştir (Weisskopf, 1996, s.
13). Bu durum aşınmışlığın yeni bir arayışa yol açmasını anlaşılır kılmaktadır.

Aşınmışlık sadece eski dinlerin tatminsizliğinden değil bilimin tanrılaştırması


sebebiyle de yaşanmıştır. Batı uygarlığının en büyük gücü olan bilim ve teknolojinin
yıkıcı yönleri, kitlesel kıyımları ortaya çıktıkça bilimin Pandora‟nın kutusu olduğu
anlaşılmıştır (Weisskopf, 1996, s. 14). Silahlanma yarışı, nükleer savaşlar aslında bilim
ve teknolojinin çözümle beraber insanlık tarihinde görülmemiş yıkıcılıkta sorunları
ürettiği farkedilmiştir. Bu deneyim pek tabii bir bilinç geliştirmeye çalışan insanoğlunu
varoluşsal güven bakımından sarsmış bilim ve teknolojiye karşı geliştirdiği inançları
sarsmıştır. Diğer yandan özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası yıkımın tartışıldığı kültürel
ortamda Marksizm ve varoluşçuluk konuşulması bireyleri doğa ve yaşama gizem
atfeden yapılara yönlendirmiştir (Eliade, 2007, s. 25).

Diğer yandan kurumsal dinlerin değişen görevleri veya geçmişteki görevlerini


yerine getirememesi kültlerin doğuşuna neden olmuştur. Kültlerin kurumsal dinlerden
en önemli farkı daha önce ortaya çıkarılmamış, bastırılmış egzoterik, gizli bilgileri
bildiği ve bireyi aniden aydınlattığı iddiasıdır (Köse, 2017-A, s. 238). Eski kurumsal
yapılarda yer alan dini liderlerin aşınmış olduğu kabülünden yola çıkarak YDH‟de
ezoterik bilgiye sahip olduğuna inanılan ruhani bir lider vardır. Kurt, bu aşamayı
köyden şehir hayatına geçişin yol açtığı köksüzlüğe benzetir. Hayatın alt üst olduğu
noktadaki -buradaki kasıt hem değişme hem de eskinin aşınmışlığıdır- ortaya çıkan yeni
kültürde yeni sosyal bağlara ihtiyaç duyulmaktadır (2012, s. 211).

99
Bireyselleşme
Rönasansta ortaya çıkan bireyselleşme kelimesi ile ifade edilen kasıt, bireyin
ortaçağdaki ortaklık biçimlerinden, homojenleştirici gruplar içinde kısıtlanmış olan
biçimlerinden ruhanî ve bedeni olarak kurtulmasıdır (Simmel, 2009, s. 212).
Bireyselleşme her ne kadar 20. yy‟a özgü bir fenomen olarak görülse de benzer
bireyselleşme modelleri, Rönasans‟ta, Ortaçağ saraylarında, burjuva sınıfında ve
Protestanlığın modern çileciliğinde, köylülerin feodal bağlarından kurtulmalarında
görülmüştür. Son derece önemli bir kavram olan bireyselleşme, Marx ve Durkheim
tarafından modern çağın kendi ürettiği olumsuzlukları ortadan kaldıracak potansiyeller
içeren bir kavram olarak kabul edilmiştir. Marx, modern dünyayı sınıf savaşları
temelinde yorumlarken, daha insani ve bireysel bir düzene umut beslemektedir.
Durkheim ise sanayileşmenin gelişiminin, bireysellikle beraber uyumlu bir sosyal
düzenin kurulacağı bir dünyaya yol açması beklentisi içindedir. Modernleşmenin
ilerleyen dönemlerinde yaşamış olan Adorno, bireyselleşmeye bu derece olumlu
bakmamakla birlikte bireyselliğin kapitalizmle birlikte sahte bir hüviyete büründüğünü
söyler. Adorno bu durumu “bireyin sonu” olarak tanımlamıştır (1982). Bireyselleşmenin
kapitalizmin emrine girdiği halleri göz önünde bulunduran Simmel, bireyselliğin
topluma yansımasını güç sahibi olma, temayüz etme ve şöhret kazanmanın insanlık
tarihinde görülmemiş şekilde yaygınlaştığına dikkat çekmektedir (Simmel, 2009, s.
212),

Doğu kültürünü ve Batı kültürünü karşılaştırarak analiz yapan bazı yazarlar136


kültürleri, geleneksel ve tarihsel olarak bir ayrıma tâbi tutmaktadırlar. Bu ayrımda,
tarihselci kabul edilebilecek Batı kültüründe bireyselliğe özel bir anlam yüklenir
(Sartwell, 2000, s.114). Doğu kültürüne nispeten Batı‟da kültür, eskiyi yakıp yıkarak
bireysel devrimler üzerinden ilerlemektedir. Zaten geleneksel kültürlerde din, felsefe,
sanat ayrımı yoktur. Hepsi o kültürün geleneği içinde değerlendirilir ve birey bu tablo
içinde öne çıkmaz. Bir anlamda her birey o dine ve ait olduğu topluma hizmet eder.

Klasik bireyselleşme teorilerinin yanı sıra 21. yy için bireyselleşmesinin yeniden


değerlendirilmesi, tanımlanması gerektiğini söyleyenler de vardır (Beck, 2011). Beck,
bireyselleşmenin piyasaya bağımlılığının toplumsallaşmanın en ileri biçimine

136
Örneğin, David Hall ve Rogers Ames, Thinking Through Confucius isimli çalışmasında Çin kültürünü
geleneksel olarak kabul ederken batı kültürünü tarihsel olarak tanımlamışlardır.

100
döndüğünün ısrarla üstünde durmaktadır. Burada bahsi geçen toplumsallaşma bireyin
özerkleşmesini zorlaştıran bir bireyselleşmedir. İleri modernlikte giderek bireyselleşen
yüksek kapitalizm kültüründe insanlar arası mesafeler artmakta ve toplumun
parçalanması devam etmektedir (Hepp, 2014, s. 69). Hepp‟in bahsettiği ve Beck‟in
atomize olma süreci olarak tanımladığı şey aslında toplumun ayrışması ve küçülmesidir.
Marx, sanayileşmenin tarihsel olarak bugüne kadar görülmemiş bir özgürleşme
sürecinin kapısını açtığı söylemekle beraber kapitalizmi uygulamanın ön şartı olarak
feodal bağlardan ve bağımlılık ilişkilerinden kopmak olduğu tespitini yapmıştır. Marx‟a
göre kapitalizmde insanlar, geleneksel ailevi, komşuluk, mesleki ve kültürel bağlardan
aşama aşama kopartılarak hayatları altüst edilmektedir (Beck, 2011, s. 145).
Bireyselleşme kavramını değerlendirirken Marx‟ın dikkat çektiği bu yönü ele almak
gerekir. Bu tablo içinde din kavramı sosyal, siyasal ve kültürel hayatın içinde daha az
merkezi öneme sahip olmaya başlamıştır. Yani dinî bireyselleşme ve çoğulculuk süreci
sekülerleşmenin yönünü belirlemektedir. Modern birey, geleneksel ve kurumsal dinî
referanslardan uzaklaşarak yol gösterici işaretleri kendi içinde olduğuna inandığı
bireysel güçte aramaktadır. İngiliz sosyolog Gracie Davie, bu durumu “ait olmadan
inanma” olarak tanımlamıştır (Köse, 2014-A, s. 82). Aslında herhangi bir kurumsal
yapıya dahil olmadan inanma hali bireyselleşme sürecini tamamlayanların yükümlülük
anlayışından tercih anlayışına geçiş yaptıklarını göstermektedir. Bu tercih meselesi aynı
zamanda son derece eklektik bir yaklaşıma dayanır. Yani fertler kendilerine sunulan
şeyler içinden tıpkı günlük hayattaki diğer pek çok şey gibi “din”i de seçmektedirler
(Davie, 2006, 93).

Beck‟e göre modern toplumların sonunu atomize olan ve paradoksal olarak


kendine yetmeme süreci getirecektir (2011, s.151) Bireyselleşen modern insanlar
birbirinden uzaklaştıkça bir kısmı iç dünyasına yönelmektedir. Toplumsal iletişim
azaldıkça kendi kendi ile iletişim gerçeği öne çıkmaktadır. Bu durumun insan ruhunda
bir boşluk oluşturması kaçınılmazdır dolayısıyla ruhta oluşan bu boşluğu modern birey
çeşitli yöntemlerle doldurma yönelimindedir. Kendi iç dünyasıyla iletişime izin veren
hatta destekleyen astroloji, yoga meditasyon gibi uygulamalar bu bakımdan büyük ilgi
görmektedir. Lee Caroll, New Age inanış ve uygulamalarındaki bireyselliği şu ifadelerle
tanımlamaktadır, “New Age, her insanın sahip olduğuna inandığımız sezgisel bir bilgiyi
ortaya çıkarır ve bu bilgi içinde önemli bir tekillik vardır” (Albasan, 2006, s. 19) Alıcı,
yeni dini hareketlerin klasik dinlerden en önemli farkını “benlik tranformasyonu” olarak

101
açıklar. Burada kastedilen şey dîni, ruhani ve varlık pratiklerinde görülen kişisel
değişimlerin tamamıdır (Turan-Sancar, 2014, s. 73). Tucker‟a (2002) göre ise benlik,
“kendi”nin hem kutsal olduğuna hem eksik olduğuna hem de yardıma ihtiyaç
duyduğuna inanması kavramıdır. Possmai, New Age inanış ve uygulamalara rağbet
edenlerin profillerinin net bir şekilde şehirli ve eğitimli olmakta birleştiklerini
söylemektedir (Possmai, 2000, s. 365). Daniéle Hervieu, çağdaş dinî yenilenmelerin ilk
belirgin özelliğinin, modern toplumların tam merkezinde gerçekleşmesi olduğunu
söylemektedir (Aydınalp, 2004, s. 47). Bu bağlamda şehirli, eğitimli inanmışların ortak
noktası bireyselleşme süreçlerini tamamlamaları kabul edilebilir.

Bireyselleşme eğilimlerinin ilişkide olduğu bir diğer durum ise modern


toplumun büyük yapılardan ziyade küçük yapılara imkan sağlayan örüntüsüdür. Yalnız
birey kendini tekrar inşa etmeye gayret ederken doğal biçimde kendini küçük dini
grupların içinde diğerleri ile iletişime geçmiş bulabilir. Grup aidiyeti içinde gönüllü bir
kardeşlik bağına duyulan ihtiyaç görünür olmaktadır. Burada dikkat çeken insanların
bireyselleştikçe dinden uzaklaşmadıkları bunun yerine kurumsal yapılardan uzaklaşıp
daima hareket halinde ve yeniden değerlendirmeye tabi tutulabilme esnekliğine sahip
dinî aitliğe yönelmeleridir. Kurumsal yapıdan uzak bu oluşumlar küçük gruplardır ve bu
küçük gruplarda dinî aidiyeti, bireylerin tercih benzerliği oluşturmaktadır (Aydınalp,
2004, s. 54).

Küreselleşme

Üst modern, geç modern, post modern hangi tanımlamayı yaparsak yapalım
küreselleşme, yerel ve küresel diyalektiğindeki dönüşüm ve değişimleri karşılayacaktır.
Özellikle iletişim alanında yaşanan yenilikler ve bunların dolayıma sokulması ile birbirine
benzeyen hayat deneyimleri ortaya çıkmıştır.
Küreselleşmeyle ilgili yapılan analizler ekonomi, ticaret, siyaset, kültür, medya vb.
alanlarda daha sık yapılırken din ve inanç olgusu bunların dışında bırakılıp bir kültürel
çevre içerisinde üretilen değerlerle beraber tanımlanmaktadır. New Age kapsamındaki
inanış ve uygulamaların kendi paradigmasında içerdiği küreselleşme, bir domino
etkisiyle insana ilişkin tüm alanlarda bir değişimi ve etkileşimi ifade eder (Zoccatelli,
2006, s. 282). Köktendinciliğin yükselişinden, uç fikirlere, sınırsız bireysel deneyimlere
kadar geniş bir alan tamamen küreselleşmenin etkisiyle şekillenmektedir. Sanneh

102
(2006), desecularization olarak tanımladığı dinin modrn toplumlara geri dönüşünün
başat etkisinin küreselleşme olduğu konusunda ısrarcıdır (aktaran Clarke, 2012).
Küreselleşmedeki en önemli unsurlardan biri, tekonoloji ile kurgulanan ağ
toplumudur. Yakın medya araştırmalarının çoğunda küreselleşme süreçleri ve iletişim
araçlarının gelişimi arasında anlamlı ilişkiler kurulmuştur (Stevenson, 2008, s. 86). Bir
manada küresel bir kamusal alan ağ toplumu yoluyla oluşmuştur. Ağ toplumundaki
kamusal alan, bireyleri kendi bağlamından uzak olarak olaylardan haberdâr edip
bilgilendirmektedir. Küreselleşmeye olumlu bakan Giddens, Mulgan, Urly gibi
düşünürler sürecin başlangıcında beklentilerini “öteki”ye hoş görülü bakan küresel bir
yüksek zekaya erişmiş dünya insanı noktasına kadar getirmişlerdir (Stevenson, 2008, s.
323). Buna karşın Virilio, küreselleşmenin yakın komşusunu görmeyip uzağı merak
eğilimlerini artıracağını savunarak küreselleşmenin egemen kitle iletişim araçlarıyla
körleşme yapma ihtimalini savunmaktadır.
Küreselleşmenin en önemli yönü çeşitliliklerden ve farklılıklardan beslenmesidir.
Farklılıkları, yerel motifleri kâr potasında eritebilmesi küreselleşmenin kapitalizmle
ilişkisinde en görünür kısmı oluşturmaktadır. Yani küreselleşme ile yerelin arasındaki
etkileşim kapitalizmle ilişki içindedir. Giddens, yerel ile küreselin bu etkileşiminin bir
ucunda mahremiyetin dönüşümü olduğunu söylemektedir (2014, s. 17). Lyotard ise bu
etkileşimle beraber bilginin mahiyetinin tartışmalı hale geldiğini söylemektedir (2019, s.
13).
Küreselleşme olgusu haberleşme ve iletişim teknolojilerinde bir devrim yaratırken
kutsal alana ve kutsal bilgiye ulaşım, önceki dönemlere göre daha kolay bir biçime
bürünmüştür. Bu kolaylık bazı eski dinî kimliklerin canlanmasına ve yeni dinî ifade
biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Aslında burada karşılıklı bir durum vardır,
küreselleşme dinî düşüncenin yayılımını kolaylaştırmıştır yani bir propaganda alanı
sunmuştur. Birçok araştırma bu gelişmenin dinleri uluslararası bir boyuta taşıdığını
göstermektedir (Sevgi, 2012, s. 4). Küreselleşme ile birlikte yeni dinî ve antik devirlere
ait mitolojik bilgilerin dolaşıma girmesi aynı zamanda pozitivist ve rasyonel anlayışın
zayıflamasına yol açmıştır. Modelski gibi yazarlar küreselleşmenin geldiği noktayı 5000
yıllık uygarlığın gelişimi olarak kabul etmektedir.
Küreselleşme ile ilgili tartışmalar çeşitli yönleriyle uzayıp gitmektedir tarafların
anlaştığı en önemli yön ise küreselleşmenin kapitalizmin beklentileri ve
hegomanyasıyla yakından ilişkili olduğudur. Dünya için küresel köy tanımını yapan
Mcluhan‟ın kapitalist ilişkiler hakkında pek bir şey söylememesi, iletişim araçları

103
yoluyla kurulan bu köyde çeşitlilikten zevk alan bir tüketiciye benzetilmesine yol açar
(Stevenson, 2008, s. 213). Küreselleşme artarken her türlü bilgi dolaşıma sokulmuşken,
uygarlık gelişiminin zirvesine ulaşmışken kapitalist örgütlenmenin ve yaşam tarzının
güçlenmesi dikkat edilmesi gereken asıl noktadır.

Rasyonelleşmeye Tepki

Rasyonelleşme kelimesinin Türkçe karşılığı akılcılıktır. Klasik sekülerleşme ve


modernleşme teorileri, modern toplumların giderek kurumsal dinlere ve geleneğe karşı
yabancılaştıklarını ileri sürerler. Aydınlanmaya göre hesaplanabilirlik ve yararlılık
ölçütüne uymayan her şey kuşkuludur. Modern toplumlar gittikçe daha rasyonel hale
gelmektedirler. Rasyonelleşme, bilgiyi deney ve gözlemle doğrulanabilir olarak kabul
ederken tinsel bilgi ve geleneksel birikim 19.yy‟dan itibaren bu kabulün dışına itilmiştir.
New Age taraftarlarının ileri düzeyde sanayileşmiş batılı toplumlarda ortaya
çıkmasında en etkili faktörlerden biri, modernleşme sürecine rengini veren araçsal akla
gösterilen tepkidir. Bu durum, modernizmin ampirik dayatmacılığına karşı çıktığı gibi
modern ve post modern özellikler taşımaktadır. İnançların teknoloji gibi üretilememesi,
tasarlanamaması ve akılcılıkla açıklanamaması en önemli niteliklerindendir. Dolayısıyla
araçsal akılla açıklanamayan ama içsel bir baskı oluşturan inanma duygusu bir anlamda
karşı karşıya kalmıştır. İnsan özne, aklın araçsallaştırılmasına direnmektedir.
Aşırı rasyonelleşmeye tepkinin en görünür alanlarından biri de edebiyat ve
sinemadaki mitolojiye gösterilen ilgidir. Bayat, bu durumu, insanın kökenini merak
etme ve bir şekilde arkaik dönemi imgeleme vasıtasıyla yaşama isteği olarak
açıklamaktadır (2010, 130). Arroyo, astrolojinin Batı‟da bu denli ilgi görmesini
rasyonelleşmenin insanda açtığı boşlukla açıklamaktadır. Batı, artık kendini besleyecek
canlı bir mitolojiden yoksundur. Bu yaklaşım, Gerald Hawkins‟in tarih boyunca bütün
kadim uygarlıkların hemen hepsinde “kozmik bir yönlenme” fikrine dayanmaktadır
(Arroyo, 2000, s. 14). Diğer yandan Joseph Campell benzer bir değerlendirmede,
rasyonelleşmenin oluşturduğu boşluğa işaret etmekte ve şöyle demektedir: “İnsan
evrende bir mitoloji olduğuna inanmadan varolamaz. Hatta bireyin yaşamı, rasyonel
düşüncelerinin değil yerel efsanelerin derinliği ve kapsamı ile doğru orantılıdır”
(Arroyo, s. 15).
Adorno, Gizciliğe Karşı Tezler yazısında bu rasyonelleşmeye tepkinin toplumu
eskisinden daha tehlikeli bir animizme süreklediğine dikkat çekmektedir (2009, s. 249).
Hızla modernleşen ve rasyonel hale gelen toplumlar ortak hafızalarını kaybederken
104
gelecek fikrini de kaybetme durumuyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Ortak hafızasını
kaybeden toplumlar, küçük hafıza toplulukları oluşturmaya eğilimlilerdir. Adorno, “The
Stars Down to Earth” isimli makalesinde ortak hafıza olarak güçlü dînî inançları
göstermektedir. Yani modern insan, rasyonelliğin açtığı boşluğu irasyonel ama grup
olmayı başaranlarla doldurmaktadır. Lever‟e göre bu rasyonelleşmeye tepkiden ziyade
bir telafi mekanizmasıdır. Kaldı ki Gregory Bateson‟a göre sadece halklar değil bilim
insanları da ateist dahi olsalar eski geleneksel inanç kalıplarının izlerini taşıyan
yaklaşımlar geliştirmektedir. Özellikle düzen ve düzensizlikle ilgili kavramları Musevi-
Hristiyan-İslam görüşleriyle aynıdır. Bu gelenek Ortaçağ biliminden itibaren Batı
bilimine hakimdir. Barnard‟a göre bilimciler bile kültürel miraslarından kaçamazlar
(2016, s. 76).
İnsanoğlu bilinci sayesinde aşkın düşünme ve potansiyelleri kavrama yeteneğine
sahiptir. Dolayısıyla rasyonelizmin sadece maddi üretim araçlarına odaklanan
yaklaşımı, madde ile sınırlandırılmış anlayışları çeşitli biçimlerde eleştirilmeye muhtaç
bir görünüm arz etmektedir.

Hızlı Değişim
Değişim, farklı hız ve boyutlarda olsa da tarih boyunca bütün toplumların temel
karakteristiğidir. Geleneksel toplumlarda bu değişim, daha uzun sürelere yayılsa dahi
değişim her türlü toplumda gözlenen bir süreçtir. İnsanlık tarihi boyunca değişim
hayatın temel dinamiği olmuştur. Ancak geçmiş toplumlarla karşılaştırıldığında,
günümüzde yaşanan değişimin en temel özelliği hızıdır (Özkan, 2006, s. 31–45). Bir
anlamda modern toplumlar Marcel Gauchet‟in “değişimin zorunluluğu” diyerek ifade
ettiği değişim hızının baskısı altındadırlar (Aydınalp, 2004, s. 51).
Hızlı değişim bu çağla sınırlı değildir Batı tarihinin son dört yüzyılına bir
gelişme ve özgürlüşme süreci olarak bakıldığında öne çıkan kavram hızlı değişim olarak
görülmektedir. Bilim, teknoloji, sanayi ve piyasa düzeni, hayat kalitesindeki yükseliş,
ortalama insan ömrünün uzaması, kentleşme ve ilerlemeler son dört yüz yıla sığmıştır.
Küreselleşme olgusu ile birlikte son on yıllarda bu değişimin hızı, yetersizlikleri
beraberinde getirdiği için daha görünür bir hal almıştır (Weisskopf, 1996, s. 33). Bu
değişimler hem hızlıdır hem de şekli içine alan dış alandadır.. Kitle İletişim araçları bu
değişimde başat rol üstlenmektedir.
Değişimin hiçbir alanı diğerinden bağımsız değildir. Hayatın her alanında
olduğu gibi din ve dünya görüşlerinde büyük ölçüde değişim yaşanmaktadır. Ekonomik

105
alanda yaşanan bir değişim dînî hayatı, teknolojik alanda yaşanan bir değişim estetik
anlayışı etkilemektedir. İnsanın dışındaki bu hızlı değişim içine yönelik bir hızlı değişim
sürecini beraberinde getirmektedir. İçsel ve dışsal değişim hızlı bir şekilde geliştiğinde
sistemin özüne ilişkin sorunları daha görünür kılmaktadır.
Kuşkusuz modern toplumlar sadece “değişimin zorunluluğu” ile değil; aynı
zamanda geleneksel toplumlarda günlük yaşama ritim veren yapısallaşmış zaman
dizilerinin yok olması baskısı ile de karşı karşıyadır. Kültürel mirasın önemli bir
parçasını oluşturan aile kurumu, okul, siyasi partiler, dînî kurumlar vb. gibi “hafıza
kurumları” sosyalleştirici fonksiyonlarından hızla uzaklaşmaktadırlar. Kitle iletişim
araçları bu değişim baskısı altında ortalığa attıkları enformasyon bombası137 ile
yorumlanamaz bir ortam ve ve türdeş ve tufan kıvamında bir etki yaratmaktadırlar
(Aydınalp, 2004, s. 52). Schiller, Rudolph Arnheim‟den yaptığı alıntıda bu tufan
etkisindeki hızda kişilerin gözleri açıkken beyinlerinin pencerelerinin kapandığını
vurgulamıştır. Bu kapanış kelime ve ifadeler üzerinden değil direkt duygular üzerinden
gerçekleşmektedir (1993, s. 50) Yeni medyanın dolaşıma girmesinden uzun yıllar önce
yapılan bu tespitler güncelliğini ve etkisini artırarak sürdürmektedir. Hızlı değişim önce
iletişim araçları ile dünyaya sunulmakta ve hazmedilemeyecek ölçüde bir hızla sosyal
hayatlara girmektedir.
Dinde kurumsallaşma, aslında dinlerin dışarıdan ve içeriden gelen değişim
baskısına karşı kendilerini korumaya almalarıdır. Yani dini otoriteyi tahrip olmaktan
koruyan o dinin kurumsal yapısıdır (Kurt, 2012, s. 210). Kesin sonuç almayı hedefleyen
kültür endüstrisi, bireyleri hızlı değişim karşısında pasivize ederken diğer yandan
çevresine ilgi duymasını azaltmaktadır. Çevresiyle ilgilenmeyen ve hızla değişen,
yönsüz insan New Age inanış ve uygulamaları karşısında bir savunmasızlık içindedir.
Zaten kapitalist sistemin üst amacı bu savunmasız körleşmeye ulaşmaktır (Schiller,
1993, s. 51). Bu körleşmeyi giderecek bir mekanizma henüz yok gibidir her ne kadar
eksikliklerin ve yanlışlıkların onları yaratan kurumlar aracılığıyla giderilebileceği
varsayılsa dahi yeni bir dönemin eşiğinde hızı yaratan mekanizmaların henüz çözümleri
yoktur. Yabancılaşan, hızla değişen birey çareyi New Age inanış ve uygulamalarında
aramaktadır.

137
Paul Virilio‟ya ait bir iletişim kuramı. Kuram, bilgilerin kitle iletişim araçları ile yayılırken mekan ve
zaman algısını yok ederek bir kafa karışıklığı yarattığı fikrinden hareket eder.

106
Modernitede Güven ve Risk Diyalektiği

İnsan varolduğundan beri en temel ihtiyaçlarından biri güvenlik138 duygusu


olmuştur. Bu güvende olma refleksi hayatı anlamlandırma ile paralel gelişmektedir.
Yani güven isteği hem içsel bir süreç hem de sosyal ilişkilerden ekonomik ilişkilere
uzanan geniş bir kapsamdır. Çevresini mikroevren olarak kabul eden eski insan için bu
mikroevren kapalı bir dünyadır. Bilinenlerin ardında iblislerle ve ölülerle dolu imgeli bir
dünya inşa edilmiştir. Kurulu bir düzen olan bu mikroevrenin yıkımı durumunda kaos
ortaya çıkmaktadır. Bu yaklaşım tarzı Eliade‟ye göre modern insanda devam
etmektedir. Bir uygarlığı tehdit eden tehlikeleri formüle etmek için gene kaos imgeleri
kullanılmaktadır, karanlıklar, düzensizlikler ve kaos aynı bilinçdışının ifadeleridir
(2018, 48). Sadece Elaide‟ye göre değil birçok düşünüre göre modernitenin kendisi bir
risk kültürüdür139. Modernite bir yandan belirli alanlar ve hayat tarzlarının riskliliğini
azaltırken diğer yandan eski çağlara nispetle bilinmeyen risk parametrelerini140 devreye
sokmuştur (Giddens, 2014, s. 14). Bu durum küreselleşme ile yüksek etkili riskleri de
içine alır. Kitlesel silahlanma, savaş teknolojisi, ekolojik faaliyetler bu risklerin en
görünür en bilinenidir. Digital medya olanaklarının yakını uzak, uzağı yakın yapmasıyla
beraber insanın üzerindeki risk baskısı daha da artmaktadır. Hayat planlamasına
zorlanan modern insan riskleri göz önünde bulundurarak hayat tarzı tercihleri yapmak
zorunda olduğunun farkındadır. Bu durum aslında tamamen belirsizlikler içinde
yürüyüp bir kurgu yapmaktır. Giddens bu durumu geleceği kolonileştirme olarak
kavramsallaştırmıştır. Yani modern birey, karşı-olgusal çıkarımlarla geleceğin
muhtemel alanlarını yaratmaktadır. Bu belirsizlik alanı karşıt bir anlam alanını doğal
olarak oluşturmaktadır. Pierre Bourdieu, iğretilik-istikrarsızlık141 bugün her yerdedir ve
bu geleceği daha da belirsiz yapmaktadır diyerek insanlığın güvendiği bütün referans
noktalarının kırılmalarına işaret etmektedir (Bauman, 2018, s.198). Ve bu güvensiz
moral bozucu, cesaret kırıcı durum hem yenidir hem de benzersizdir. Sınırsız

138
Temel güven duygusunun kaynağında ilk bebeklik çağlarının deneyimi yatar, yani burada bahsedilen
diğer-öteki olan nesne dünyasına güven duyma duygusudur. Goffman bu durumu Umwelt (çevre)
kavramı ile anlatmaya çalışmış, bireyin potansiyel riskler konusunda rutin bir temas içinde olduğu olgusal
dünya olarak açıklamıştır (aktaran Giddens, 2014).
139
Risk kültürü, Modernitenin, risk bilincinin geleceği kolonileştirme aracı oluşturduğu temel kültürel
boyut (Giddens, 2014, s, 291).
140
Modern toplumda teknik bilgiler ışığında risk profili çıkarılmıştır (Giddens, 2014, s, 291).
141
Bauman bu kavramın İngilizcesi olarak insecurity-güvensizlik kelimesini kullanmıştır (2018, s. 205).

107
özgürlüklerin içine fırlatılan modern insan bu sınırsız özgürlük kadar sınırsız bir
belirsizlik içinde boğuşmaktadır.
Sanayi sonrası Batılı toplumlar, devletlerden güvenliği bekler hale gelmiştir. Bu
güven beklentisinin aracı ise sanayidir. İhtiyaçlara, sefalete, yoksulluğa son vermesi
beklenmektedir. Sanayi arkasına aldığı teknoloji ve bilimle yaşamı kolaylaştıracak daha
az yorucu ama daha güvenilir kılacaktır. Ancak sonuç bu beklenti ile uyumlu
olmamıştır. İnsanın bağımsız olduğu ve kendi kendine yettiği ilanı ile birlikte güven bir
beklenti, önerme gelecekteki bir durum halini almıştır (Bauman, 2002, s. 196). Fromm‟a
göre modern insanın güvensizlik hissinde olmasının temelinde Ortaçağ‟daki tanrı
tasavvurunun parçalanması vardır. Tanrının varlığına olan inanç insanın evrendeki
varoluşuna ve yerine ilişkin bir çerçeve çizerken en önemli duygusunu güvenlik hissini
yatıştırmaktadır (Fromm, 1995, s. 60).
Kendi belirsizliklerinin doğal bir neticesi olarak anlam kaymalarıyla karşı
karşıya kalan büyüsü bozulmuş, anlamını yitirmiş modern batılı toplumlar, hızlı inanç
patlamalarının yaşandığı toplumlardır. Fransa, Belçika ve İsviçre‟de yapılan inançlar ve
çeşitlenmeleri araştırmaları, görünürde ileri noktada modern ve rasyonel kültür içinde
yer alan toplum üyelerinin142 gaipten haber verme, yoga, astroloji gibi irrasyonel
tecrübeler aramak için belirgin bir eğilime sahip olduklarını ortaya koymaktadır
(Aydınalp, 2004, s. 52). Aslında bu patlamanın altında yatan temel neden Batının risk
toplumu içinde şekillenen yeni cemaatlerinin sunduğu vaatlerdir. Dünya görüşleri,
normları ve doğallıkları görünmeyen tehditler altındaki insanlar yeni ve alternatif
cemaatler oluşturmaktadır (Beck, 2011, s. 111). Bu korku duygusuyla baş etmeye
çalışan modern insanlar YDH çatısında birleşip uygulamalar yapmaktadır. Modern
öncesi dönemlerde güvende olma ile ilgili birçok ritüel ve inanç yapılandırılmıştır.
Bugün konuştuğumuz yeni pagan uygulamalar bunlardan bazılarıdır.
Bilgi toplumunda internet, mobil telefon gibi araçlarla iletişimin ekonomik ve
sosyal ilişkilerdeki kritik rolü ve küresel düzlemde serbestleşme eğilimleri, “birey”in
önem kazanmasını sağlarken “kaygı toplumuna143” kapı aralamıştır. Bireysel-küresel
terörizm, dış şoklara açıklık, güvensizlik, belirsizlik gibi yeni durumlar hızla modern
insanın gündemine girmiştir. Bu hızlı değişime alışma refleksi, geleneksel toplumun
metafizik dünyası ile bilgi toplumunun ögeleri eklemlenmekte, güvensizlik, belirsizlik
ve riskle harmanlanmış toplumsal yaşam biçimleri ortaya çıkmaktadır. Bu karmaşık,
142
Mühendisler, bilgisayar uzmanları
143
anxiety society.

108
çelişkili dünyada bireyler otantik bir iç ses aramaya teşebbüs etmektedirler. Karşı kültür
tarihçilerinden Theodore Rozsak, 1970‟lerde Amerikalıların tarihte hiçbir toplumda
görülmemiş düzeyde Batınî bir âlem arayışında olduğunu söylemektedir (Köse, 2017-A,
s.238). Giddens‟a göre küreselleşmeyle şekillenen risk faktörleri ile alt üst olan dünyada
birey, kendi hayatının anlamını inşa etme adına bu tip inanışlara yönelmektedir. İşte bu
yönelişte YDH ve astroloji abartılmış mitolojisi ile tekrarlanan vaatleri ile yerini
almaktadır.

Akışkan modern toplumda gelecek en az eskisi kadar gizemlidir. Güven ve


mutluluk beklentisi hep yeterince tanımlanamayan gelecek kavramı ile kaynaşmıştır.
Kronik belirsizlik ile kuşatılmış bir toplum sürekli risk almaya yönlendirilmektedir.
Bilinenler, henüz bilinmeyen ve muğlak kalan sayısı riski muazzam hale getirmektedir.
Bauman‟a göre bu bilinmezlik ve boyutları tespit edilemeyen durum, falcılara,
kahinlere, astrologlara bitmez tükenmez bir talebi doğurmuştur. Bireyi bilinmezliğe iten
konunun önemi bu durumun ciddiyetini dolayısıyla yönelinen kişilerin değerini
biçmektedir. İşte bu atmosferde oluşan psikolojik durum kişiyi batıl inançlara, New Age
uygulamalara sürükleyebilir (Schippers & Lange, 2006).

Modern toplumlara ait karakteristik bir özellik olan “belirsizlik” aslında kendi
içinde doğal olarak anlam arayışını ifade eder ki bu durum sosyal ve ferdî kimliğin
temellerini sorgulamada yatan bir anlam arayışıdır (Aydınalp, 2004, s. 53). Astrolojinin
de hem atalar hem ortak hafıza bağlamında kendine danışanlara çok şey vaat etmesi onu
popülerleşerek geniş çevrelere yayılmasını ve daha çok tüketilmesini sağlamıştır.
Ardından ekonomik katma değer oluşturmuştur. Astrolojinin ekonomik katma değer
yaratarak çoğalması, moda olması, tüketilen, alınıp satılan ve pazarlanan bir popüler
kültür ürünü haline dönmesinde insanların merak duyguları ve belirsizlikten kurtulma
istekleri görünür nedenlerden biridir.

Kültürlerarası İletişim

Batı dünyasında nesnel akla inançsızlık, yabancılaşma ve toplumsal


bunalımlardan bir müddet önce 19.yy‟ın sonunda Sanksritçe ve Budizmin keşfiyle
beraber Avrupa dışındaki kültürlere bir ilgi başlamıştır. Schopenhaur‟dan, Deussen‟e
çeşitli düşünürler Hint felsefesi ile Alman idealizmini birleştirici çalışmalar
yapmışlardır (Eliade, 2017, s.82). Batılı şarkiyatçıların başlattığı bu kültürlerarası
iletişim diğer dinamiklerle beraber çeşitli aşamalardan geçmiştir. Eliade (2017) Batının
109
Doğu kültürünü keşfinin henüz bitmediğinin altını çizmektedir, süreç hem tinsel hem
filolojik bakımdan ilerlemektedir.

Kültürler arası iletişim ilk olarak çeviri çalışmaları ile başlamış, çok dilli
sözlükler, tarihsel dini monografilerle devam etmiştir. Bunlarla beraber dinler
tarihçilerinin tinsel bakış açıları, batı insanının arayışı diğer önemli faktörler olmuştur.
19. yy‟ın ikinci yarısında Hindistan‟ın doğacı mitolojisi keşfedilip yorumlanırken 20. yy
ile beraber kültürel antropolojinin gelişimi kültürlerarası iletişimi hızlandırmıştır.

Çeviri faaliyetleri, küreselleşme dinamiklerinin yanısıra kültürlerarası iletişimin


temel dinamiklerinden biri de göç olgusu olmuştur. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrası
gelişen ekonomilere sahip Avrupa ülkelerinin, Batı Hint Adaları‟ndan, Kuzey
Afrika‟dan, Türkiye‟den, Endonezya‟dan, Surinam‟dan işgücü temin etmesi
sosyologlarca kültürler arası iletişimde önemli bir evre kabul edilmektedir (Köse, 2014-
A, s. 210).

1950‟lerden günümüze bu bağlamda pek çok yazar ortaya çıkmıştır. Bunlardan


en dikkat çekicisi satış rekorları kılan Boğa’nın Yolunda kitabının yazarı Leo
Buscaglia‟dır (1973) Batılı bir birey kimliğindeki yazar Japonya‟dan, Kamboçya‟ya
seyahat edip kendi deyimiyle “yol”da Zen Budist geleneğinin yaşam enerjisinin izini
sürmüştür. Tapınakları gezmiş sıradan insanlardan ve dini temsil eden öğretmenlerden
aslında o bölgenin doğal kültürünü öğrenmiştir.

21. yy‟la beraber internet ve sosyal medyanın yaygınlaşması ile kültürlerarası


iletişim olanaklarının artması dinî evrenselcilik kavramının doğmasına kapı aralamıştır.
Bu durum, daha çok doğu geleneklerinin batı tarafından yeniden keşfini içerme yönünde
ilerlemiştir. Yeni oluşan bu dini form, hem yeni bir kimlik formasyonu hem de yeni bir
kolektif bağlam sunmaktadır. Kültürün başlangıcı ve köklerinin iletişim olanak ve
imkanlarına dayandığı görüşü düşünülünce new age anlayışında kültürler arası iletişim
önemli bir başlık olmaktadır (Schiller, 1993, s. 19). Ancak kültürlerarası iletişimi
değerlendirirken hegemonik kültür etkisini göz ardı etmemek gerekir. Hegemonik
kültür, egemen normlar etrafında şekillenir. 21. yy‟da ulus devletlerin eski bütünleştirici
kültürlerinin yerini kültürlerarası iletişimle beraber daha popüler, hazlara dayalı ve
parçalı küresel bir kültür almaktadır (Stevenson, 2008, s. 85). Bu bakımdan yeni dini
hareketler, parçalı bir kimlik inşa eden kültürlerarası ilişkiden 21. yy beraber yozlaşarak
ilerlemektedir.

110
Anlam Arayışı
İnsanın anlam arayışı, insanoğlu var olduğundan beri O‟na eşlik etmektedir.
Gerçek ve anlamlı bir dünyanın farkındalığı kutsalın keşfiyle yakından ilgilidir (Eliade,
2017, s. 11). Eliade bu durumu çeşitli çalışmalarında kutsalın diyalektiği 144 olarak
tanımlamıştır. Anlam arayışının seyri ve şekli bakımından eski dönem insan toplulukları
ile modern dönem insan toplulukları arasında belirgin farklar vardır. Eski dönemlerde
imkansızlıklar karşısında “teslimiyet” duygusu hakimken modern dönemlerde birçok
imkan karşısında “sorgulama” ve “çaresizlik” hakim görünmektedir. Modern insan
varoluşsal sorunlarını tamamen bastıramaz ve çeşitli biçimlerde tepkiler gösterir. Yerel
ve küresel ortamların karşılıklı etkileşimleri içinde yapılan hayat tarzı seçimleri bu
varoluşsal arayıştan soyutlanamaz (Giddens, 2014, s. 20-21). Varoluşsal anlam arayışı
bazı durumlarda kimlik arayışı ile iç içe geçmiş durumdadır. Bauman, modern insanın
bu çabasına “çılgınca kimlik arayışı” demektedir. Ve bu arayış eski devirlere hiç
benzemeyen küreselleşme ve ve bireyselleşmenin birlikte yarattıkları baskı ve gerilimin
yan etkisindedir (Bauman 2018, s. 203).

Modern insan, anlam arayışı içindeki bu ruh haliyle dini, “yeni” yani “seküler”
olana taşımaktadır (Kızılgeçit, 2018, s.7). Bu bakımdan yeni dini hareketlere yönelen
bireyin içinde bulunduğu psikoloji bu alanda çalışanların dikkat çektiği en önemli
mevzulardan biridir ( Turan- Sencer, 2014, s. 82).

Viyana Okulu‟nun kurucusu ve din psikolojisi alanından çalışan Avusturyalı


Psikiyatrist Viktor E. Frankl (1905-1997), insanın anlam arayışının, insanı eyleme iten,
güdü değil yaşamındaki temel güdü olduğunu söylemektedir. Frankl, bilinç dışı
dindarlığı kavramsallaştırmıştır. Buna göre insanoğlu, tarihi süreçte farkında olmadan
Tanrı‟yı içselleştirmiş ve O‟na bilinçdışı yoluyla bağlanmıştır. Bu yolda gelişen
bilinçdışı dindarlık, insan benliği ile tanrısal aşkınlık arasındaki ilişkidir. Bu ilişki,
insanı anlam arayışına yönelten önemli bir araçtır, kutsaldır ama panteist değildir
(Apaydın, 2016, s. 37).
Yeni dini hareketlerin birçok ortaya çıkış nedeni olmakla beraber anlam
arayışının temel etkisinden bahsetmek mümkündür. İnsanın psikolojik olarak inanma

144
Eliade, Dinler Tarihine Giriş ve Mitlerin Özellikleri kitaplarında kutsalın diyalektiği meselesini ele
almıştır. Eliade bu noktada şöyle demiştir: “Kutsal bizzat insan bilincinde bir yapıtaşıdır. Anlamlı bir
dünya, kutsalın tezahürü (hiyerofoni) olan diyalektik bir sürecin sonucudur. Kutsal kendisinden başka bir
şey nesneler, mitler, simgeler aracılığıyla ortaya konur; doğrudan ortaya konamaz” demektedir.

111
potansiyeli taşıması ve neye olursa olsun inanma eğilimi tarih boyunca görülmüştür,
modern topluma özgü değildir. Modern, sınırsız ilerleme ve gelişme ideolojileri Antik
çağlardan bugüne uzanan anlam arayışının yerini dolduramamış, şekilsel olarak form
değiştirmiş, artmış ve okült uygulamalarla çeşitlenmiştir.
Wilber, bu anlam arayışını transdantal süreç olarak tanımlamış batıda yeni dini
hareketlere yönelenlerin trans-rasyonel bir doyum arayışında olduklarını söylemektedir
(1995, s.108). Ancak yeni dinlere ilgi duyan bireylerin bu adaptasyona hazır
olmadığının ve bu ihtiyacın giderilmesi için bir sektör oluştuğunun altını çizmektedir.
Bütünleştirici hakikati arayan bu bireylerin bir kısmı değişik rasyonel-öncesi
ölümsüzlük sembollerine ve mitolojik ideolojilere teselli verici bir geri dönüş
yaşamaktadırlar.
Amerikan Psikoloji Derneği, yeni dini hareketlere yönelen bireyle ilgili beş
temel özellik tespit etmiştir,
1- Yoksunluk (Mahrumiyet)
2- Yabancılaşma
3- Dini meselerle kafası meşgul olmaya eğilimli
4- Kişinin kendi şahsiyeti hakkındaki kararsızlığı
5- Şahsi Bunalım Tecrübesi.
Araştırmamız süresince yaptığımız derinlemesine görüşme ve katılımcı gözlem,
Türkiye‟de özellikle 5. Maddede yer alan şahsi bunalım tecrübesinin bireylerin ortak
özelliği olduğunu göstermektedir.
Yeni dini hareketleri psikolojik bakımdan inceleyenlerin yanı sıra sosyolog ve
antropologlar da alanı incelemişlerdir. İletişim bilimcilerin YDH‟li anlaması ve
tanımlaması ancak çapraz kültürel tahlil yaparak mümkün olabilir. Bir nedenden ziyade
birçok neden ve sonuç ortadadır. Karmaşık, eklektik ve senkretik bir yapı ile karşı
karşıya olduğumuz her adımda görülmektedir.
İnsanın anlam arayışı, temel bir güdüdür. Refah toplumu, batılı insana maddi bir
tatmin sağlamış ancak varlığı ile ilgili manevi bir tatmin sağlayamamıştır (Frankl, 2019,
s. 120). Frankl‟ın varoluşsal boşluk ismini verdiği bu olgu, 20. yy‟a aittir. Erich
Fromm‟un üzerinde durduğu gibi refah yani bolluk her zaman olumlu bir anlam
taşımayabilir. Hatta bu bolluk Batı insanında iç sıkıntısına ve anlam boşluğuna

112
dönüşmüştür (Fromm, 1997, s. 21). Peter Berger145‟e göre ise bugün yeni dini
anlayışların büyüme nedeni modernitenin karşısında bireyin yaşadığı manevi
tatminsizliktir ( Köse, 2014-A, s. 25). Anlam arayışının bir diğer yönü ise yaşamın
geçiciliğidir.
İnsanın anlam arayışını besleyen bir başka modern durum ise 18.yy ile birlikte
tarih sahnesine çıkan mutluluk fikrinin insanların evrensel hakkı olduğunu bildiren
Amerikan Deklarasyonu‟dur. Batılı toplumlar, devletlerden bu mutluluğu bekler hale
gelmiştir. Bu mutluluğun aracı ise sanayidir. İhtiyaçlara, sefalate, yoksulluğa son
vermesi beklenmektedir. Sanayi, arkasına aldığı teknoloji ve bilimle yaşamı
kolaylaştıracak daha az yorucu ama daha güvenilir kılacaktır (Bauman, 2002, s. 196).
Bauuman, Rustin‟in146 yaptığı araştırmada (2007) sorduğu mutluluk sorusuna verilen
cavabı şöyle analiz etmektedir. Rustin, ileri sanayi toplumlarında zenginlik ve mutluluk
artışı arasında hiçbir anlamlı bağlantı olmadığını koymuştur. Anlam arayışı ve mutluluk
birbiri ile ilişkili bazı felsefi tartışmalarda birbirinin yerine kullanılmış yaklaşımlardır.

Yabancılaşma

Yabancılaşma147, toplumdan ayrılma toplumsal tatminsizlik gibi anlam


çağrışımları yapmakla beraber Marx‟ın terminolojisinin yapı taşlarından biridir.
Marx‟ın modern bireyin içinde yaşadığı doğaya, insanlara ve nihayetinde tarihselliğe ve
insani kapasiteleri üzerinden kendisine yabancı hale gelmesi olarak ortaya koyduğu
yabancılaşma kavramı, modern insanın bireysel bunalımlarını ve anlam arayışını ya da
anlamı reddedişini yöneten bir olgudur (Bottomore, 2013, s. 597). Marx‟ın
terminolojisindeki yabancılaşmanın dört yansıması vardır,
1- İşçinin ürettiği ürüne kapitalistler el koyduğu için işçi emeğine ve dolayısıyla
ürüne yabancılaşır.
2- İşi zorla yapması dışarıdan gelen bir zorunluluk olduğu için içe ait olan manevi
tatminden yoksundur ve bunun sonucunda üretim faaliyetine yabancılaşır.

145
Berger‟in Luckmannla beraber sosyolojide bir klasik olan kitapları Gerçekliğin Toplumsal İnşası‟nda
yer alan şu ifadesi dikkate alınmalıdır, “Gerçekliğin yeniden üretimi için en önemli şey iletişimdir.
İnsanların gündelik dünyaları da onlara sürekli işleyen bir iletişim makinesi gibi öznel gerçekliğin
devamını sağlar, düzenler ve yeniden üretir (Hepp, 2014,s. 30)”.
146
“What is wrong with happiness” araştırması.
147
Allienation.

113
3- Yukarıda zikredilen iki durumdan dolayı işçi, insan türüne ait üretme vasfından
kendini yoksun bırakmıştır işte bunun için kendisine yani insani özüne
yabancılaşmıştır.
4- Kapitalizmin bütün ilişkileri market-pazar ilişkisine dönüştürmesi nedeniyle
işçiler birbirine yabancılaşmıştır.
Bu yabancılaşma bugün batı dünyasının hemen her alanındadır. Birçok analiz bu
kavram etrafında yapılmaktadır. Örneğin batı sanatları gündelik hayata yabancılaşmış
kabul edilir (Sartwell, 2000, s.76). Aslında burada vurgulanmak istenen toplumsal
etkileşim ve kültürel gelenek dünyası ile bireyin 148 bağını koparmış olmasıdır.
Sartwell‟e göre bu tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Hayatın ve insanın tabii
akışına uygun değildir. Batılı düşünce bir bütün olarak sanatla hayatı kaynaştırmaya
çalıştığı oranda yabancılaşmaktadır. Bu yabancılaşmanın sonuçlarından biri de
“farklılaşma” tadır. Giddens, modernitenin bizatihi kendisinin fark, dışlama ve
marjinalleştirme ürettiğini söyler (Giddens, 2014, s. 17). Farklı sanat, farklı inanış vs.
bu sürecin çeşitli yönleri olarak tezahür eder.

Söz konusu olan varoluşsal bir yabancılaşmadır. Sonlu bir varlık olan insan,
çevre ve soyaçekimle, beden yapısıyla, hayat hikâyesiyle, toplumsal ve tarihsel etkilerle
koşullanmıştır. Bu koşullanma sırasında belirli bir bilinç edinen birey, dünyasına
yabancılaşabilir. Söz konusu bilinç, new age akım ve uygulamalarda “farkındalık”
kavramı altında çeşitlenmekte New Age uygulamanın türüne göre isim alabilmektedir.
Ancak anlatılmak istenen kavram varoluşsal yabancılaşmadır. Bireysel olarak yaşanan
bu yabancılaşmanın kökeni ise psikolojiktir. Birçok sosyologun bu belirsizliğin yol
açtığı kaygı toplumuna dair tanımlamalar yapmasına karşın new agerlar bu çağı “ruhsal
uyanış çağı” veya “ metamorfoz çağı” olarak tanımlamaktadır (Albasan, 2006, s. 20)
Yani bu yabancılaşma aslında YDH için yeni uyanışlara yol açması bakımından
hayırlıdır.

Weisskopf‟a (1996) göre insanın varoluşsal yabancılaşmasının sadece bir


bölümü toplumsal yabancılaşmasına etki eder. Yani yabancılaşma toplumsal etkilerden
oluşsa dahi insanın kendi içinde oluşur. Batı toplumunda her gün daha fazla alt kültür
grubu toplumundan yabancılaştığını düşünmektedir (Weisskopf, 1996, s. 28). Kendine
ve kültürüne yabancılaşan bu insanın evrensel insanı anlamasını daha da güçleştirmekte,

148
Sanatçının

114
yabancılaşma bir kopuşa bu kopuşta içsel bir boşluğa dönüşmektedir (Arroyo, 2000, s.
20). Tüketicinin egemenliği temelinde yabancılaşan insan ile yabancılaşmış,
toplumsallaşmış insan arasında diyalektik bir zıtlık vardır (Weisskopf, 1996, s. 48). Bu
yabancılaşma, hegemonik kültürel yapıyla güçlü bir ilişki içindedir. Egemen normlar
etrafında bir düzen bulan hegemonik kültür, bireyde iletişim kuramama, kültürel
kimliğin parçalanması ve bireye aşırı inanç duygusu yüklemek şeklinde tezahür eder
(Stevenson, 2008, s. 45). Yabancılaşmış bir toplum, daha iletişimsel faaliyetler içinde
gibi gözükse dahi aslında kapitalist ekonomik sistemin daha iyi işlemesine zemin
oluşturmaktadır (Williams, 2017, 262). Söz konusu olan yabancılaşma, rıza üretilmiş bir
hegemonik kültürün yapıtaşıdır.

Yabancılaşmanın insan üzerindeki en önemli duygusu olan belirsizlik, çeşitli


nedenlerle yaşamı kontrol edememesi ve sürecin dışında kalması olarak tezahür eder.
İşte bu belirsizlik ve hissettirdikleri modern insanın new age inanış ve uygulamalarına
ilgi duymasının önemli nedenlerinden biridir. Bu belirsizlik ve dine yöneliş bir çelişki
değil bizatihi çok sert bir biçimde modernitenin içerdiği gerilimi gün yüzüne çıkaran bir
durum ortaya koymaktadır (Aydınalp, 2004, s. 48)

Medya İlgisi ve Desteği

Kitle iletişim araçları ve ardından gelen dijital mecralar dolaşıma girdikleri ilk
günden beri önemini artırarak sürdürmektedir. Günlük hayatta ve mesleki alanda
kullanılan ve sayısı sürekli artan iletişim araçları çeşitlendikçe kullanıcıları üzerindeki
etkisi de güçlenmektedir. Kültürlere ve toplumlara nufüz etme gücünü elinde
bulunduran bu medyalar kimi zaman daha çok okunma kimi zaman kapitalist sistemin
talepleri doğrultusunda pencerelerini belirli alanlara daha çok açmaktadır. Alışveriş,
inanç, fikir, hukuk, sağlık gibi biribiri ile ilişkili ilişkisiz birçok alan artarak medya ile
medya üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu durumdan dini inanışlar, neo pagan
uygulamalar, irasyonel yaklaşımlar da payını almaktadır. Adorno‟ya göre, yıldız falları,
modernitenin irrasyonelliği sayesinde medya araçları ile birlikte yaşama girmiştir. Bu
durumun tarihsel nedenlere sahip olduğunu ifade eden Adorno, modern toplumlarda
rasyonelliğin ve irrasyonelliğin birlikte yürüdüğünü ve hatta irrasyonellik kavramının
rasyonellik içerisinde işlem gördüğünü dile getirmiştir. Adorno, kapitalizmin ruhuyla,
astrolojinin fonksiyonunun aynı doğrultuda işlediğine dikkat çekmiştir. Kapitalizmin
emirlerinin, astrolojinin tahminleri ve önerileriyle paralel olduğunu vurgulayan Adorno,

115
popüler kültürün parçası olan falların medya ilgisi ve desteği ile kültür endüstrisine
hizmet ettiğini bir kez daha farklı bir şekilde vurgulamıştır.

Yeni dini hareketler, Amerikan kampüslerinde ortaya çıkarak eğitimli, orta sınıf
beyazlar içinde taraftar bulmuştur. 1970‟lerin başında Avrupa‟da yayılmaya başlayan
hareketleri medya kuruluşları çıkış yıllarından itibaren takip etmektedir. Örneğin
Blavatsky‟nin New Theosophy ve Hanegraaff‟ın Yeni Çağ isimli çalışmaları 1980 ile
1990 yılları arasında kendi taraftarı birçok akımın eleştirisini almış olsa dahi Amerikan
medyası tarafından uzun yıllar tanıtılmıştır (Aydın, 2015, s.55). Medya içinde
sayılabilecek New age inanış ve uygulamaları konu alan Age, Daisetz Teitaro Suzuki ve
Aldous Huxley„in kitapları, 1970‟li yıllarda bireyleri etkilemeye başlamıştır. New age
inanış ve uygulamalarını dile getiren çeşitli alanlardaki çalışmalar Amerikan medya
toplulukları tarafından 1980‟lerin sonu boyunca gündeme getirilmiş ve yayın
yapılmıştır.
New Age inanışları uygulamaları hakkındaki en popüler yayın ve dergiler şu şekilde
sıralanabilir:

 New Age Journal (Yeni Çağ Dergisi),


 Body Mind Spirit (Beden Zihin Ruh),
 Yoga Journal (Yoga Dergisi),
 Gnosis,
 East West (Doğu-Batı),
 Neotic Sciences And Omega (Neotik Bilimler ve Omega)

Medyanın yeni dini hareketlere ilgisi noktasında kapsamlı bir çalışma,


CESNUR149 tarafından yapılmıştır. Araştırma 1999- 2007 yılları arasındaki yayınları
esas almıştır. NY Times, Wall Street Journal, Washington Post, LA Times, USA Today,
London Guardian gazeteleri tarafından ve Associated Press, Reuters, Agence France-
Presse ajanslarında yayınlanan toplam 1,852 makale incelenmiştir. Bir tür Buda
felsefesini New Age uyarlaması olarak tanımlanabilecek Falun Gong kavramına
medyanın yaklaşımı araştırılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre medyanın harekete
karşı ciddi bir ilgisi vardır. Ancak bu ilgi, taraftarlarının istediği yönde değil, medyanın
vermek istediği bağlamdadır. Örneğin Çin‟in bu kişilere siyasal yaklaşımı gibi

149
İtalya'nın Torino kentindeki yer alan ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Cesnur‟un ana inceleme
alanı yeni dini hareketlerdir.

116
konularda medyanın duyarsız kaldıklarını, önyargılı ve manüpilatif haberler yaptıkları
belirtilmektedirler (Lemish, 2009). James A. Beckford da makalesinde, yeni dini
hareketlerin medyada genellikle çatışma ve sansasyon bağlamında yansıdığını
söylemektedir (2006).

New Age inanış ve uygulamaları ile medya arasındaki ilişki ele alındığında
Herbert Schiller‟in “bireyselcilik ve kişisel tercih” miti oluşturulması süreci birlikte
düşünülmelidir (1993, s. 19). Schiller‟e göre medya manipülatörleri ve içerik üretimi
yapan odaklar paketlenmiş bir bilinç oluşturmaktadır. Bu bilinç inşa sürecinde
bireyselleşme ve kişisel tercihi mitleştirecek oranda abartmakta ve özgürlüğün olmazsa
olmazı olarak sunulmaktadır. Medya tarafından şişirilen bireysel tercih ve insan
özgürlüğünün özdeşleştirmesi kavramları omuz omuza vererek kültür endüstrisinin
pazarında yer bulmaktadır. Medyanın iki yönlü ve sürekli geliştiği fikri her daim göz
önünde bulundurulmalıdır. Medyanın ticari yönü esastır, medya başlı başına bir
endüstridir. Medyanın karlılığa dayalı tüketim düzenin kabülü ve devamlılığını
sağlamak temel hedefidir. Schiller, bilinçli ya da bilinçsiz olarak hazırlanan referans
çerçevesinin varlığından bahseder. Bu referans çerçevesinin temel özelliği Pazar
ekonomisinin çıkarları ile uyumlu olmasıdır. Medya her ne kadar bireysel özgürlük
üzerinden çoğulculuk vurgusu yapsa dahi bu örtülü ve abartılı bir bilinç yüklemesidir.
New Age inanış ve uygulamalarının Batı dünyasında ilk yer alma biçimleri bu bilinç
paketleri içinde düşünülmesi ayrıca önemlidir. Schiller‟in Freiere‟den (1993, s. 42)
yaptığı alıntıda belirttiği gibi bütünü algılamaya engel olan bölünmüşlük sayesinde
profesyoneller bile aslında yaptığı işten haberdar değildir. Bu bakımdan New Age
İnanış ve Uygulamalarının medya tarafından pompalanması desteklenmesi yolunda bu
içerikleri üretenler habersiz ya da bilinçsiz olabilir. Facebook üzerinden yapılan iletileri
incelediğimizde, her türlü olayın küçültülmesi, değersizleştirilmesi manayı kaybettiren
bölünmüşlük150 içinde görmek mümkündür. Schiller, 1973‟de yazdığı kitabında yeni
teknolojinin enformasyondaki bölünmüş olgusuna yeni bir boyut kazandıracağını
öngörmüştür. Bu bağlamda yeni medyanın New Age üzerinden bir yandan yeni
ihtiyaçlar üretirken bir yandan bunların satıldığı pazarlar ürettiğini söylemek
mümkündür. Medya, çağı, hayatı daha iyi anlamamız için bilgi üretmememektedir.
Aksine yeni iletişim teknolojileri ile kafayı daha çok karıştırıp anlam arayışını

150
Atomize etmek. İctimai bir meselenin tüm yönlerini kamuoyuna sunmadan hatta saklayarak rastgele
parçaları enformasyon olarak sunmak (Schiller, 1993, s. 45).

117
umutsuzluk arayışı ile harmanlamaktadır. Modern bireyin hayat planlaması ikiliği anlam
ve anlamsızlık151 üzerine kuruludur. Bu anlam-anlamsızlık arayışına çözüm ise yeni
ihtiyaçlar ve yeni pazarladır. Örneğin New Age inanış ve uygulamalarıyla uyumlu
Himalaya tuzu, doğal taşlar, tütsü vs. ürünler ait olmadığı kültürlerde de ihtiyaç haline
gelmiştir. Adeta bir okült bir şifa market inşa edilmiştir.

Bilgiyi stratejik bir kaynak olarak gören Daniell Bell, önemli olan bu bilgiyi
kimin kontrol edeceğinin ve kimlere ne kadar tahsis edileceği meselesinin olduğunun
altını çizer. Bu noktada medya ilgisi ve desteği ile yayılan New Age uygulama
bilgilerinin kimin kontrolünde olduğu ve ne kadarının dolaşıma sokulduğu sorusu
anlamlıdır.

3.5.Türkiye’de New Age Hareketinin Ortaya ÇıkıĢ Nedenleri Ve Seyri

Türkiye, toplumsal manada endüstri devrimini, modernleşmeyi ve


sekülerleşmeyi batı ile aynı ivmede yaşamamıştır. Türkiye gelenekle bağını Avrupa
kadar sert kırılmalarla kesmemiş, şehirleşme süreci batıdan farklı gelişmiştir. Köyden
kente kitleler halinde göçen nufüs, geçiş kültürünü uzun yıllardır sürdürmektedir.
Dolayısıyla YDH ve New Age‟e Türkiye‟de yönelimin nedenleri batı ile benzerlik
gösterdiği gibi farklı da gelişebilmektedir. Batı ile Türkiye‟nin bu noktadaki en önemli
ayrışması YDH ve New Age inanış ve uygulamalarının çeşitliliği konusunda
görülmektedir. Batıda çok daha çeşitli türlerde görülen inanış ve uygulamalar
Türkiye‟de daha sınırlı kalmıştır. Diğer yandan Türkiye‟de spirtitüellik ve dindarlık
kavramları iç içe geçmiştir. Maneviyat ile ilgili yapılan araştırmalarda Düzgüner (2013),
Türkiye‟deki dindar olmayan spiritüellerin oranının ABD‟ye kıyasla çok düşük olduğu
söylemektedir (aktaran Varlık, 2019).
Başta batılı ülkeler olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde görülen New Age
inanış ve uygulamalarının Türkiye‟de etkisini ortaya koyan çalışma sayısı son derece
azdır. Bu noktada bir literatür çalışması yapıldığında daha çok dünyadaki seyrini ortaya
koyan çeviri ve tez çalışmaları ile karşılaşılmaktadır. Batıda 1800‟lerin sonlarından
başlayarak kitle toplumunun üyesi modern insanın maneviyata yönelik tanımlanabilir ve
gözlemlenebilir arayışları olan New Age inanış ve uygulamaları kapsamındaki
eğilimlerinin, Türkiye‟de batıdaki içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkün değildir.
En azından elimizde buna dair yeterince veri ve gözlem bulunmamaktadır. Türkiye‟de

151
Giddens bunu kişisel anlamsız tehlikesi olarak tanımlamaktadır (2014, s. 252).

118
kurumsal dinlerin dışında maneviyata yönelik arayışlar, hem çok yenidir hem de yavaş
şekillenmektedir.

Türkiye‟de bilinen en eski yapı, kendisini dinler üstü veya din dışı gösterme
gayretinde olan ve aslında new age inançlarla örtüşen bir spirituallik sergileyen Dr.
Bedri Ruhselman ve grubudur. Önce Metapsişik Tetkikler ve İlim Derneği ardından Bil-
Yay Vakfı ve Ruhsal Araştırma Dernekleri adıyla Türkiye‟de ve Kıbrıs‟ta şubeleri
kurulmuştur. Yayıncılık faaliyetleri bulunan derneğin bir radyosu ve 1960 yılından beri
yayınladığı bir dergisi bulunmaktadır. Derneğin yayınları arasında, astroloji, bilinç,
bilinçaltı, regresyon, enerji çalışmaları, duyu dışı algılama, ruhsallık, mitoloji, yoga,
meditasyon, ezoterizm, okültizm, kendini bilme gibi konularda yapılmış araştırmalar
bulunmaktadır (Varlık, 2019, s.41).

Prof. Dr. Ali İhsan Yitik, Türkiye‟de tespit edebildiği New Age inanış ve
uygulamalarının özelliklerini dört maddede sıralamıştır,

1- Birbirinden farklı dini inanç veya anlayışları uzlaştıp harmanlayan çağın insanını
etkileyecek yeni bir yöntem veya bir din bulma arzusu.
2- Mevcut dini inanç ve uygulamaların dönemlerini tamamladıkları ve modern
insanın sorunlarına cevap veremediğine olan inanç.
3- Dünyanın sonunun geldiği ve insanların yeni döneme hazırlanmaları gerektiği
kabulüne yönelik geliştirilen inanç.
4- Öğretileri herkese açıklama yerine sadece onları alabilecek kişilere vermeyi
seçerek ezoterik ve gizemci bir özellik sergileme.

New Age uygulamalarının bir kısmı örneğin astroloji, yoga, reiki gibi alanları hem
kültür endüstirisi içinde hem de popüler kültür ürünleri olarak tanımlamak mümkündür.
Popüler kültür ürünleri, ait oldukları toplumun tarihi, kültürel koşulları içinde
biçimlenmektedir. Bu sebeple içinde bulundukları toplumun ihtiyaçları, gelenek
görenekleri ve gündelik yaşam pratikleri ile yoğrulurlar. Bu sebeple, New Age
inançlarının Türkiye‟de ortaya çıkışını anlamaya çalışmak öemlidir.

Türkiye‟de New Age akımlarının seyrini kabaca şöyle sıralayabiliriz,

3.5.1. Modern Öncesi Geleneksel Mistik YaklaĢımlar


Türklerin modern öncesi mistik inançlara ilgisinin kökenlerini ortaya koyarken
öncelikle eski Türk dinleri ve günümüze kadar uzanan etkileri göz önünde

119
bulundurulmalıdır. Anadolu‟ya boylar halinde göç eden Türkler, İslamiyet‟i tedrici
kabul etmiştir. Yüzyılı aşan bir sürece yayılan bu devrede İslamiyet‟in temel ilkelerinin
yanında Anadolu‟nun eski dînî kültür kalıntıları olan büyüsel ritüellerle donanmış
ögeler mevcuttur (Arslan, 2011). Dolayısıyla bu dönem için karmaşık bir inançsal ve
uygulama içeren yapıya sahip denilebilir. Bu karmaşık yapı içinde Şamanizm, Gök
Tanrı152 inancı, Atalar Kültü gibi inanışlar vardır (Arslan, 2011). Ancak Türklerde din
denilince ilk izine rastlanan ve bugün bir din olarak kabul edilmeyen inanış
Şamanizmdir. Diğer yandan geleneksel Türk dini olarak kabul edilen Gök tanrı inancı
da bir kitaba dayanmayan kendi kültürel iç dinamiklerle oluşmuş bir inanç ve pratikler
bütünüdür (Güngör, 2020, s. 13-21).
Bugün için New Age inanış ve uygulamaları içinde kabul edebileceğimiz
geleceğe merak duyma ve fal bakma gibi çeşitli formlar Türk kültüründe insanlığın
diğer topluluklarında olduğu gibi her dönemde var olmuştur. Fal, nazar ve çeşitli şifa
uygulamalarının yanı sıra türbe ziyaretlerinde hem dînî hem büyüsel bir form
görülmektedir. Anadolu‟nun fethi sırasında temel motivasyon olan gaza kültürü ile
mitolojik bir boyut kazanan kahramanlık kültü geleneksel mistik yaklaşımların başka bir
yönünü temsil etmektedir. Din sosyologlarının popüler halk dindarlığı dediği bu
eklektik inancın etkisi bir miktar dahi olsa günümüzde devam etmektedir. Bu
devamlılıkta popüler dindarlığın kültürler, dinler ve hatta mezhepler üstü birleştirici
fonksiyonunun etkisi vardır (Arslan, 2011).
Türklerde İslamiyet‟in kabulünden önce Tunguzlar‟ın Şaman, Kırgızların
Baksı, Oğuzların Ozan dedikleri en eski Türk şairleri olarak kabul edilen kişiler aynı
zamanda birer büyücü ve kâhin olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Anadolu‟da ve Türk
İslam coğrafyasında, Orta Asya‟dan gelen Şamanik153 kültürün ve Anadolu‟daki antik
kültürlerin etkisiyle fal154, büyü, medyumluk faaliyetleri, şifacılık, nazar155, astroloji,

152
Tengrizm (Güngör, 2020, s. 9)
153
Şamanın eski Türk toplumu içindeki rolü büyüktür. Sağaltma, kurban töreninin yönetimi, ölülerin
ruhlarının öteki dünyaya geçirilmesi, fala bakma, öykü anlatımı ve şairlik-şarkıcılık şamanların görevleri
arasındadır (Hoppal, 2012, s.32.). 18. yy‟da Avrupa‟da özellikle kadın şamanların aşırı süslü ve
anlaşılmaz bir dille konuşması üzerinden antik çağın kâhinlerine benzetme yapılıyordu (Asad; 2007,
s.65).
154
Kehanete önem veren eski Türkler, özellikle hayatın devamı için önemli olan hayvanların kayıpları
durumunda şamana başvurup fal baktırmaktadır (Bayat; 2006, s.55).
155
Arapça kökenli bir kelimedir ve bakış anlamına gelmektedir. Halk arasında göz değmesi olarak
zikredilmektedir (Yılmaz, 2014, s.31).

120
yıldızname gibi etkilerin varlığına inanmak yaygındır. Bu inançların nasıl oluştuğunu
tespit etmek mümkün olmamakla beraber kısmi takipler yapılabilmektedir
(Günay&Güngör, 2015, 70). Türklerin mistik olarak kabul edilen inanç silsilesinde,
tabiatta mevcut olan dağ, ağaç, su, kaya gibi varlıkların ruhları olduğu tasavvuru
mevcuttur. Bu tasavvurun içinde Güneş ve Ay tutulması, ay döngüsü, gök gürlemesi,
yıldırım, yağmur gibi 25 tabiat olayının kehanet amacıyla kullanılması vardır (Boyraz,
2006). Eberhard, bu geleneksel inancı Güneş ve Ay kültlerinden oluşan bir Gök dini
olarak tanımlamaktadır (aktaran Güngör, 2020). Tabiat unsurlarının ruhlarının insanlar
üzerindeki etkilerinden yola çıkarak geliştirilen fal formlarından biri olan 12 hayvanlı156
Türk takvimi ve astroloji ilişkisi en dikkat çekici olanlarındandır. Bir yılın 12 aydan
oluşması gerekçesi ile 12157 rakamı ayrı bir öneme sahiptir. Bununla birlikte diğer
toplumlardaki okült birçok uygulamada 12 sırlı bir rakam kabul edilmektedir. Türklerin
12‟yi kullanmasını Osman Turan, totemik bir iz olarak kabul etmektedir, “bu 12
hayvan Türklerin 12 boy teşkilatına mensup oldukları bir devrin totemik bir hatırasıdır”
(1941, s. 88). Boyraz çalışmasında, Turan‟ın bu görüşünü ikna edici bulmadığını
söyleyerek Kaşgarlı‟dan alıntıladığı bir efsanedeki158 12 burç ilişkisine dikkat çeker. 12
hayvanlı Türk takvimini oluşturan mantığa göre birbirinden farklı özelliklere sahip 12
ay olduğu gibi 12 de yıl vardır. Bu 12 yılın özellikleri, tabiata ve insanlara etkisi tespit
edilince diğer 12 yıllık döngülerde aynı olaylar gerçekleşecektir. Bu durum diğer
kültürlerde görülebildiği gibi “aynı şart ve özellikler her zaman aynı sonuçları doğurur”
prensibinden hareket eden astrolojik bilgi anlayışı ile uyumludur. Boyraz159 12 hayvanlı
yıllar üzerinden gerçekleştirilen kehanetlerin bugün bile sözlü gelenekte yaşatıldığını

156
12 hayvanlı takvim, birçok Asyalı kavim tarafından kullanılmıştır (Turan, 1941, 47-63). İlk olarak
hangi kültür tarafından ortaya konduğu tartışmalı olan takvimi, her millet kendi kültürüne ve ihtiyaçlarına
göre şekillendirmiştir.
157
Ay takvimine göre bir ay 29 ve 30 gün çekmektedir. 354 günün bir yılı oluşturduğu bu takvimde her
bir yıl, bir hayvan ile isimlendirilmiştir. Divanü Lügati‟t-Türk‟te takvimde yer alan hayvanların adları
şöyledir, 1. Sıçan, 2. Öküz, 3. Pars,4. Tavşan, 5. Timsah, 6. Yılan,7. At, 8. Koyun, 9. Maymun, 10.Tavuk,
11. Köpek ve 12. Domuz. Takvim Sıçanla başlayıp domuzla biter.
158
Boyraz, Atalay‟dan aldığı efsaneyi şöyle ifade eder, Kâşgarlı; yılların adını koyan hakanın sözlerini
aktarırken bunun hem bilinçli bir seçim olduğunu hem de 12 yıllık devrenin 12 aya benzetilerek
oluşturulduğunu belirtmektedir, “Göğün on iki burcu ve on iki ay sayısınca her yıla birer ad koyalım.
(Atalay, 1939, 345).
159
Boyraz, astroloji ve Türklerin 12 hayvanlı Takvimi sözlü kültür dışında yazılı kültüre taşıyan üç eser
daha tespit etmiştir.

121
söylemektedir. Turan ise (1941,s. 89-96; s. 108-118) İbrahim Hakkı‟nın Marifetname160
eserindeki 12 hayvanlı takvim ve burçlar ilişkisine dikkat çekmiştir161.

Şekil 3.1. 12 Hayvanlı Yıllar

Yukarıda yer alan Türkmen Medeniyeti Dergisi’nde yer alan şema, 12 hayvanlı
yılları gösterir. Bu şemada antik dönemlerden bugüne kullanılan astrolojik horoskopla
aynı mantık mevcuttur (Boyraz, 2010).
Türk edebiyatında, hem şamanik kültür ve inanç unsurlarından izler taşıyan hem
de fal ve kehanetlerin yazıldığı Melheme162 isimli bir tür meydana gelmiştir. Terim
olarak melheme; „„Gelecekte ortaya çıkacak kargaşa, iç savaş gibi önemli olaylar ve
kıyamet alâmetlerine dair haberlerle ve bunlara ilişkin literatür” anlamına gelir (Çelebi,

160
18. yüzyılının meşhur ansiklopedisi. Erzurumlu İbrahim Hakkı (1330, 136-138), döneminin bilimi
hakkında ipucu veren pek çok konuya yer vermiştir.
161
İbrahim Hakkı, 87 beyitlik bir manzumeyle 12 hayvanlı Türk takvimine yer ayırmış ve konuyu
anlatmıştır.
162
Melheme, mülheme, mülhime, melhame isimleri de verilmektedir.

122
1996, s. 149). Melheme türünü oluşturan kaynakların ilki Danyal peygamber
gösterilirken ikinci kaynak olarak astrolojinin sistematize edilmesinden önemli rol
üstlenen Keldaniler gösterilmektedir (Fehd, 2000, 126-129). Mezopotamya‟da yaşan
Keldanilerin astroloji ile ilgili yazdıkları metinler Süryânîceden Grekçe‟ye ve oradan
aldığı bazı unsurlarla tekrar Süryânîceye geçmiş ve bu şekliyle Arapçaya çevrilmiştir.
Bir anlamda Mezopotamya ve çevresinde yaşayan halkların ürünü olan kehanet,
astroloji ve fal kombinasyonu olarak tanımlanabilecek bu metinler Arapçadan Farsçaya
ve nihayetinde Türkçeye çevrilerek Türk kültürüyle tanışmış ve Türk Halk edebiyatının
bir unsuru olmuştur (Boyraz, 2006). Anadolu sahasında melhemelerin en önemli
kaynağı olarak Süryaniler görülmektedir.
İslam Dünyasında Abbasi Saray‟nda, Türk dünyasında Osmanlı Sarayı‟nda
ilmi-nucüm ismi altında yıldız ilmine büyük önem verilmiştir. Boyraz (2006), Osmanlı
dönemine ait bazı el yazması eserlerdeki tıraş olunan, elbiselik biçilen, kan aldırılan,
kulağın çınladığı vakitlerin insanın geleceği adına nelere işaret ettiğini gösteren
metinlerin varlığından bahsetmektedir. Halk cihetinde ise bilim adamlarının ve din
adamlarının halk inanışları ve hurafeler bağlamında ele aldıkları uygulamalara daha çok
evliya kültünde rastlanılmaktadır.
Çeşitli görüşler olmakla beraber geçmişte en önemli kehanet yöntemlerinden biri
olan astrolojiyi seçkinler kullanırken halk daha çok basit ve erişebilir kehanet formları
kullanmıştır. Bu yöntemlerden bazıları, Türklerin binlerce yıl kullandığı hayvan
kemiklerinden fal bakma, ateşten işaret okuma, dumandan yorum yapma, suya bakma,
kuşun sesine, uçuşuna göre geleceklerde olacak olaylar hakkında çıkarımlarda
bulunmak vb. (Altoparlak, 2004,s.58) birlikte hatta iç içe yaşadığı varlıklara anlam
yükleme biçiminde gelişmiştir. Aynı mantık silsilesi içinde gök gürlemesi, deprem, sel
gibi tabii afetler kötü işaret olarak yorumlanmıştır.

3.5.2. Türkiye’de New Age ĠnanıĢ Ve Uygulamalarının KurumsallaĢma AĢamaları


Osmanlı devrinde hem sarayda hem de halk içinde kullanılan astroloji ve
falcılık, Cumhuriyet dönemine gelindiğinde yasaklanmıştır. 30 Kasım 1925 tarih ve 677
sayılı “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun” çerçevesinde “falcılık,
büyücülük, üfürükçülük ve gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle
nüshacılık gibi ünvan ve sıfatların istimaliyle bu ünvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve
kisve iktisası memnudur” hükmü uygulanmaya konmuştur. Boyraz (2006)
araştırmasında yasağa rağmen halkın ve seçkinlerin eski yöntemlere başvurmaktan

123
çekinmediğinin üzerinde durmuştur. „„Fala inanma, falsız da kalma” kabulüyle
özellikle kahve falları, gelecekten haber veren falcılar toplumda hiç yok olmamıştır.
Ancak Türkiye‟de örgütsel bağlamda ve özel bir çatı altında bugün New Age inanış ve
uygulamaları dediğimiz kapsamda ilk çalışma 1950 yılında görülmüştür.
1950 yılında kurulmuş olan Türkiye Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar
Cemiyeti, bu yaklaşımların ilk ve en önemli temsilcisidir. Önderleri Bedri Ruhselman,
bir tıp doktorudur, spiritüalist faaliyetlerini din dışı veya dinler üstü olarak sunmaktadır
(Yitik, 2014, s. 261). Ruhselman‟ın ardından Refet Kayserilioğlu ve Ergün Arıkdal
benzer çalışmaları yürütmüştür. Rafet Kayserioğlu ve arkadaşları 1964 yılında “Beyti
Dost” isimli bir bedensiz varlık ile iletişim kurduklarını açıklamışlardır (Acar, 2019, s
21). Kıbrıs ve Türkiye‟nin büyükşehirlerinde hâlâ konferans ve yayınlar yoluyla,
ölülerle iletişim, spritüel yetenekleri geliştirme ve karma inancı bağlamında
çalışmalarını anlatmaya devam etmektedirler. Günümüzde aynı yapı Bilyay Vakfı adı
altında faaliyet göstermekte ve Youtube kanalından düzenli olarak konferanslarını
paylaşmaktadırlar.

1960‟lı yılların ortasında Türkiye‟de bir başka New Age hareketi olan
Transsandantal163 Meditasyon düşüncesi, bir merkez olarak kurulmuştur. Hindistan
çıkışlı bu oluşum, Avrupa ve Amerika‟da büyük ilgi uyandırmıştır. Lideri olan Maha-
Rishi, dinden bağımsız bir hareket olduğunu idda etse de, Amerika Federal Mahkemesi
din olduğu yönünde bir karar verip faaliyetlerine düzenlemeler getirmiştir. Dr. Mahmut
Görkey, 1966 yılında kurduğu “Transsandantal Meditasyon Merkezi”nin 24 yıl
başkanlığını yapmıştır (Aydın, 2010, s. 155). Hareketin hedefi, Maharishi164 öğretilerini
Türkiye‟de yaygınlaştırmaktır. Bugün, stresle başa çıkma, zayıflama ve zihni geliştirme
gibi konularda vaatlerde bulunarak çeşitli faaliyetler sürdürmektedirler.

Bir diğer dikkat çekici oluşumun temeli 1960‟larda, 1923 doğumlu olan Vedia
Bülent Çorak tarafından atılmıştır. Dünya Kardeşler Birliği Mevlana Yüce Vakfı
kurucusu ve fiili başkanı olan Çorak, eklektik ve senkretik bir dille New Age‟a uygun

163
Hint kökenli YDH‟den biridir. Batılıların bu inançları anlaması ve kolayca uygulayabilmesi
maksadıyla basitleştirilmiştir. Aslında Transandantal meditasyon Guru Dev tarafından gelistirilmiş bir
meditasyon tekniğidir. 1959‟da fizikçi Maharishi Mahesh Yogi bu tekniği Batıya taşımış ve büyük etki
uyandırmıştır. Transandantal Meditasyon ‟un amacı, insanın hayattaki başarısının anahtarı olan ve içinde
saklı olan potansiyel enerjiyi derinlerden çıkartmaktır (Köse, s.168).
164
Maharishi Mahesh Yogi. Transandantal meditasyon hareketinin sözcüsü.

124
bir çalışma olduğunu web ortamında ifade etmektedir
(http.//www.bulentcorak.com/yedek/).

Araştırmacı Aytunç Altundal, 1972 yılında yaptığı bir yayında165, Türkiye‟den


Hindistan‟a Sai Baba hareketinin lideri Sai Baba‟yı 166 ziyarete giden gruplar ve zengin
çocuklarından bahsetmektedir. Bu kişilerin gidiş amacı olarak ise yoga ve meditasyon
olarak not düşülmüştür (Aydın, 2010, s. 299).

Bu konuda araştırma yapanların ortak görüşü bu akımlara ilginin 1980 sonrası


Türkiye‟sinde belirginleşmesidir. Bu tarihle ilgili yapılan yorumlarda, Türkiye‟nin
Amerika‟dan yayılan akımlara açık olması ve 12 Eylül darbesi sonrasında oluşan
kaygan zemine atıf yapılmaktadır (Mirza, 2014, s. 36) Özellikle darbe sonrası
yönetimlerin toplumsallaşma biçimleri olarak önerdiği siyasetten bağımsız sivil yapı,
seyahat olanaklarının artması, yayınların hem içerik hem model olarak çoğalması ile
bireyselleşme artmakta, çeşitli arayışlar öne çıkmaktadır167. Yani darbe sonrası
Türkiye‟sinde bireyselliğin öne çıktığı, siyasetten uzak bir dînî anlayışın dışlanmadığı
yeni bir insan tipi, yönetim tarafından olumlamaktadır. Mirza‟ya (2014) göre bu yeni
ortam Türkiye‟yi, New Age‟i işaret eden eğilimlere açık bir hale getirmiştir. Diğer
taraftan günlük gazetelerde burç köşelerinin yaygınlaşması, 900‟lü telefon hatları
uygulaması üzerinden fal ve astroloji danışmanlıklarının başlaması New Age akımların
Türkiye‟de en görünür alanları olmuştur. Bu alanlara ilgi, kitle iletişim araçları
aracılığıyla şekillendiği ve birçok yere erişebildiği için sınıfsal kategorileri aşmaktadır.
Dolayısıyla bu inanış ve uygulamalar sosyo-kültürel bakımdan çok farklı kesimlerce
benimsenebilir olmuştur.

Prof. Dr. Ali İhsan Yitik, “Yeni dini hareketlerin Türkiye” örneğini incelediği
makalesinde Türkiye‟de görülen yeni dini hareketleri iki grupta ele almıştır,

a) Yoga, reiki, Transdantal Meditasyon168 gibi doğu dinlerinin açık ve doğrudan


etkilerini taşıyanlar

165
Haşhaş ve Emperyalizm (1972).
166
Hind dinlerinden kaynaklanan yeni dini hareketin ikinci lideri olan guru. İnanışa göre Satya Sai Baba
(1926-2011), ilk guru Shridi Sai Baba‟nın (1838-1918) ikince kez bedenlenmesidir.
167
Liberizasyon olarak özetlenebilecek süreçte yeni pazarların içi ideolojiden soyutlanmış her olguya açık
hale gelmiştir.
168
TM.

125
b) Dünya Kardeşlik Birliği, Mevlana Yüce Vakfı, Ruhçuluk ve Yahova Şahitleri
gibi Batı kaynaklı olup doğu gizemciliğinden etkilenmiş olanlar olmak üzere.

Aynı makalede Yitik, türleri ne olursa olsun Türkiye‟de görülen yaklaşımların ortak
inançlarını şöyle sıralamıştır,

 Karma felsefesi
 Reenkarnasyon öğretisi
 Yoga egzersizleri (Turan-Sancar, 2014, 255)
 Hristiyanlıktaki kıyamet ve Mesih öğretileri

Ali İhsan Yitik ilgili makalesinde çeşitli gazetelerden alıntı yaparak Türkiye‟de
bu inanç hareketlerine katılanların batıdan farklı olarak bu durumu bir din veya inanç
olarak değil taktik olarak başka şekillerde lanse ettiklerini söylemektedir. Bu durumun
nedeni ise yasal soruşturmaya uğrama çekincesi ve çoğunluğu Müslüman olan toplumun
tepkileri olarak gösterilmektedir.

Türkiye‟de yaşanan New Age kapsamındaki inançlara yönelimin dozajını


saptamak için televizyonda yayınlanan programlara, yayın dünyasındaki çeşitliliğin bu
anlamdaki artışı dikkat çekicidir. Tabi 80 sonrasında artış ve çeşitlilik sadece mistik,
spiritüel alanda değil İslami bakımdan dinî içerikli yayınevlerinin sayısında, cemaat ve
tarikat yapılanmalarının sayısında önemli bir artış olarak tezahür etmiştir.

Yukarıda saydıklarımız dışında Türkiye‟de faaliyette bulunan iki önemli New Age
hareketi şunlardır,

1- Harekrisna Hareketi,

Dünya çapında en yaygın New Age hareketlerinden biri olan Hare Krishna, 2010
yılından itibaren Türkçe yayın yapan www.harekrisnaturkey.com sitesinden propaganda
faaliyetlerini sürdürmektedir. Siteden yapılan çağrıda, takipçilerine spiritüel bir uzay
gemisinde olduğu telkini yapılmaktadır. Mantra, meditasyon, yoga, reenkarnasyon vs.
tanıtılan ve davet edilen New Age uygulamalardır. 2019 yılı itibariyle hareket,
Türkiye‟ye yönelik propagandalarının dozajını azaltmış ve
http.//www.harekrishnaturkey.org isimli bir siteden İngilizce tanıtımla yoluna devam
etmektedir.

126
2- Neo-Sansannyas Hareketi

Bhagwan Shree Rajneesh‟in liderliğindeki hareket Türkiye‟de OSHO olarak


tanınmaktadır. 2001 yılından itibaren Okyanus Yayınları, hareketin fikirlerini içeren
kitaplar yayınlamaktadır (Aydın, 2010, s. 123). Bülent Cankurt, 2005 yılında bu
hareketin Türkiye faaliyetlerine daha çok elit kesimin stresten uzaklaşma için
yöneldiğine dair bir gözlemini aktarmıştır (Aydın, 2010, s. 124). Cankurt ayrıca,
İstanbul‟dan Hindistan‟ın Puma kentindeki OSHO merkezine 50 kişilik turlar
düzenlendiği bilgisini düşmüştür. Gazeteci Haşmet Babaoğlu ise 2005‟te OSHO‟nun
müridi Türk bir hanımın söylediklerini, Türk insanın anlam arayışı olarak özetlemiştir.

Aydın‟ın araştırmasına göre Türkiye‟de New Age inanç ve uygulamalarının


kullanıldığı diğer alanlar şunlardır,
 Falcılık,
 medyumluk,
 astrolojik tahminler,
 yoga kursları,
 ruh çağırma seansları,
 alternatif tıp uygulamaları vb.
Yılmaz (2014), batıl inançlar statüsündeki nazar, büyü ve fala ilgiyi araştırmış,
internet medyasının kullanıma girmesiyle görünür biçimde bir pazar oluştuğu tespitini
yapmıştır. Yani geleneksel olarak toplumda uygulanan ve büyü diye bilinen ama
zamanla silinen veya azalan uygulamalar yeni medya araçlarıyla popülerleşmiştir
(Yılmaz, 2014, s.88-89). Yılmaz araştırmasında bu arzı oluşturan kişilerin dinî ve
geleneksel bilgisinin son derece az olduğu ve pazardaki canlılık sebebiyle bu işe girdiği
kanaatine varmıştır. Bu kişiler sosyal medyada ya asrolog ya da hoca kisvesi altında
ürünlerini sunmaktadır. Şifa vaadinde olan bu kişilerin sundukları reçetelerin ne dinle ne
de geleneksel mistik uygulamalarla ilişkisi olmadığını belirten Yılmaz, Arapça yazılı
bazı duaların Latincesiyle uyumsuzluğunu tespit etmiştir (2014, s. 165).

Varlık (2019), bir diğer New Age uygulaması olan reikin 1990‟lı yıllardan beri
reikinin Türkiye‟de görülmeye başladığını bildirmektedir. Öncelikle yabancı
öğretmenler (Varlık, 2019, s.36) tarafından uygulanan reiki bugün Facebook
sayfalarından enerji yollama olarak devam etmektedir. Varlık (2019) araştırmasında

127
reiki seminer ve kurslarının büyük ilgi gördüğünü tespit etmiştir. Türkiye‟de yapılan bu
çalışmaların pek çoğu kişisel gelişim169 faaliyetleri kapsamında tanıtılmaktadır.
Tarafımızdan yapılan ve yukarıda zikredilen uygulamaların dışında batıda
sıklıkla uygulanan renk terapi170 seanslarına katılmış ve ilginin yoğun olduğunu
gözlemlemiştir. Renk terapisi, belli renklerin vücutta var olduğuna inanılan hayali
noktaların171 ve içinde barındırdığı şifalı enerjileri harekete geçirdiği fikrine
dayanmaktadır. Gökkuşağının yedi rengi esas kabul edilmektedir. Seansı uygulayan kişi
kendini new ager olarak tanımlamış, buradaki uygulamanın amacının kişinin tekamül
ündeki172 potansiyellerini ve eksikliklerini görmesine destek olmak olarak açıklamıştır.
Araştırmacının katılımcı olduğu diğer new age uygulaması ise aile dizimidir. Sosyal
medyada tanıtımı yapılan uygulama, psikoloji ile new age uygulamalarının eklemlenmiş
halidir. Yüksek ücretler talep edilen uygulamanın temel amacı araştırmacı tarafından
anlaşılamamıştır (2019).
Varlık (2019), web‟de yer alan internet siteleri üzerinde yaptığı araştırmasında
New Age inanış ve uygulamalarını incelemiş, felsefeleri ve hizmet alanlarına göre şöyle
kategorilendirmiştir:
a. Yoga, meditasyon, nefes çalıĢmaları yürütenler, Türkiye‟de Yoga kursları
düzenleyen, yoga eğitimi veren bununla birlikte yoganın faydalarını anlatan çok sayıda
web sayfası vardır.
b. Biyoenerji, hipnoz, teleknazi, hipnoterapi, bilinçaltı çalıĢmaları, atalar (aile)
dizimi173 gibi çalıĢmalar yürütenler, Bu çalışmaların temel amacı iyileştirmek, iyi
hissettirmek gibi sunulmaktadır. Bilgi karmaşası, psikoloji ve popüler doğu dinleri
uygulamaları iç içe geçmiştir.
c. Reiki, Acssess Bars, çeĢitli Ģifa çalıĢmaları yürütenler, Bedensel enerjinin varlığını
kabulden hareket eden bu uygulamalar çeşitli görünmeyen enerji çalışmaları
yapmaktadır.

169
Self-help. İngilizce ifadenin tam Türkçe karşılığı kendine yardım etmektir.
170
Kromaterapi.
171
Çakra.
172
Bir insanın mümkün olan en yüksek bilinç seviyesine ulaşma. Olgunlaşma, kemale erme (İzutsu, 2001,
s. 303).
173
Aile dizimi. Tarafımızdan, aile dizimine katılmış gözlemlerini araştırma metnin 116. sayfasında
aktarmıştır.

128
d. Tasavvufi veya Ġslami içerikli hizmetler, Dört büyük Meleği temsil ettiği iddia
edilen melek kartları, Allah‟ın isimlerinden oluşan Esmalardan yola çıkarak çeşitli zikir
çalışmalarından oluşmaktadır. Temel amaç ise içsel yolculuk olarak takdim
edilmektedir.
e. Parapsikoloji, NLP gibi kiĢisel geliĢim hizmetleri sunanlar, Bu kapsamdaki
çalışmalar diğer maddelerle iç içe geçmiş yaklaşımlar ve popüler söylemlerle
zenginleştirilmiştir.
f. Spiritüel danıĢmanlık ve yaĢam koçluğu hizmeti verenler, Spiritüel hizmet
verdiğini iddia eden oluşumların hepsi aynı zamanda danışmanlık hizmeti vermektedir.
Genellikle seans ve terapiler şeklinde ve randevu ile çalışan işletmeler, belli ücret
karşılığında danışmanlık hizmetini online olarak da verilebilmektedir (Varlık, 2019, s.
42).
Malatya‟da eğitim fakültesi öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada akılcı
olmayan inanışlarla dindarlık arasındaki ilişkinin anlamlı oranına dikkat çekilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre dindarlık seviyesi yükseldikçe akıl dışı inançlardaki seviye
de yükselmektedir (Taş, 2019, s.51). Taş, ilahiyat ve tıp fakültesi öğrencileri arasında
yaptığı New Age inanış ve uygulamaları ile dindarlık düzeyleri arasında pozitif yönde
ve anlamlı bir ilişki tespit etmiştir (Taş, 2019, s.107).
Tarafımızdan (2018), Varlık‟ın kayda geçirdiği online hizmetlerin yanı sıra
telefonla şifacılık yapan uygulamaları tespit etmiş, bir tanesine dahil olmuştur. Bireyin
para sorunu yaşamasının nedenini bilinçaltı olarak açıklayan danışman, kendisini
spritüel koç olarak tanıtmıştır. Yaptığı çalışmanın ise Türkiye‟de ilk olduğunu
söyleyerek, New Age birçok uygulamanın karması olduğunu iddia etmiştir. Özetle,
“bilinçaltındaki blokajları kaldırma çalışması” olarak yaptığı hizmeti tanımlayan
danışman, danışmanlığı ücret hesabına geçtikten sonra vermiştir.
Türkiye‟de New Age Hareketlerine ilginin nedenleri çok çeşitli ve değişken
olmakla beraber dünyaya nispeten daha yeni bir alan olduğu tespitini yapmak
mümkündür. Bu konudaki ilk dolaylı çalışma Acar ve diğerleri (1996) tarafından
yapılmıştır.
Varlık‟ın araştırması, Türkiye‟de bu hareketlere yönelim nedeni olarak “bir
dönüm noktası oluşturacak bir olay yaşama”yı yüzde 95 olarak saptamıştır (2019, s.84).
Varlık, araştırmasında ayrıca katılımcıların dönüm noktası olay sonrası yüzde 70
oranında bir spirütüel uygulamaya yöneldiğini tespit etmiştir. Bu durum, dünyadaki

129
temel yönelim nedenlerinden en önemli iki nedenden biri olarak gösterilen dönüm
noktası bir olay yaşama ile uyumlu görülmektedir.
New Age inanış ve uygulamaların bir parçası olarak astrolojiye ilginin nedenleri
ve inanma düzeyi ile ilgili bir araştırmada ortaya çıkan insanların pek çoğunun
astrolojiye duyduğu yarım ve kararsız inançtır (Düzetepe, 2005, s. 135). Araştırmanın
diğer bir önemli sonucu astroloji bilgisinin son derece düşük olmasına rağmen ilginin
yüksek olmasıdır. 153 katılımcıdan % 1,3‟ü astroloji ile ilgili ileri derecede bilgi sahibi
olduğunu, % 2‟si oldukça fazla bilgi sahibi olduğunu, %28,1‟i orta derecede bilgi sahibi
olduğunu, % 42,5‟i çok az bilgi sahibi olduğunu, % 26,1‟i ise hiç bilgi sahibi olmadığını
ifade etmiştir. Araştırmada öğrencilerin gazetelerde yer alan astroloji köşelerini okuma
nedenleri en çok tercih edilen nedenden en az tercih edilene doğru ise şöyle
sıralanmaktadır,
 Sadece eğlenmek ve iyi vakit geçirebilmek için
 Günlük hayattaki sorun ve sıkıntılardan kısa süreliğine uzaklaşabilmek için
 Gelecekte olacakları öğrenmek ve belirsizliği gidermek için
 Bu köşelerde yer alan öngörülere göre yaşamlarını yönlendirebilmek için.
2005 yılında yapılan aynı araştırmada ise astrolojiyi günlük gazetelerin dışında kalan
yayınlardan takip etme oranının oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye‟de geleneksel dinlerden kopuşlara neden olan veya kopuş olduğunun
farkında olmadan bu inançların, akımların etkisi altına girme durumunu anlamak için
tıpkı dünyada olduğu gibi tarihsel ve sosyolojik perspektiften bakmak gerekmektedir.
Türkiye‟nin son iki yüzyılda geçirdiği ekonomik, kültürel, siyasi ve toplumsal
değişimler bu etkide rol oynamaktadır. Tabi bu bahsi geçen makro süreçlerdir.
Türkiye‟de bu inanç sistemlerine neden ilgi duyulduğuna dair hem alan araştırması hem
de daha kapsamlı analizler yapılması gerekmektedir.

Astroloji özelinde çalışmamız, bu etkinin nedenlerinden birinin de yeni medya


ve özellikle Facebook olduğunu ortaya koymaktadır. Tabii burada astrolojinin bir inanç
sistemi olarak algılanması meselesi çok tartışmalıdır. Popüler olduğu kesindir. Diğer
yandan bu çalışma yapılırken New Age hareketleri bağlamında değerlendirilen
astrolojinin ortaya çıkışı ve gelişmesiyle ilgili süreçlerin son derece karmaşık olduğu
göz önünde bulundurulmuştur.

New Age inanış ve uygulamaların dünyada ortaya çıkış nedenlerinden hareketle


Türkiye‟de ortaya çıkış nedenleri kabaca şöyle sıralanabilir,

130
1-ModernleĢme: Modernleşme, teknolojik rasyonelleşme, çalışmada ve örgütlenmede
geleneksel yaşamdan farklılaşmalar olarak özetlenebilir. Ancak Türkiye gibi ülkelerde
modernleşme yaşam tarzında değişim, iktidar ve etki etme mekanizmalarında değişim,
siyasi yönetim ve katılım biçimlerinde değişim, dînî inanış ve hayat kalıplarında
değişim gibi karmaşık bir analizi gerektirmektedir. Diğer geleneksel ve modern
toplumlarda dînî sembol ve söylemlerin eskisinden farklılaşması Türkiye‟de de görülen
bir süreç olmuştur. Türkiye‟de modernleşme, kırdan kente göçle beraber geçiş kültürü
formu olarak tezahür etmiştir. Kırdan kente göç eden bireylerin güvensizlik hissi, kente
uyum sorunları, yalnızlık ve endişe gibi konularda destek aldıkları ana unsurlar,
hemşehri dernekleri ve manevi açıdan eski inançlarına sarılmak olmuştur. Bu noktada
kalmayan birey şehirde değiştikçe din anlayışa da değişmekte, geleneksel anlayıştan
uzaklaşma gibi eğilimler gösterebilmektedir.

Modern insanın arayışının sezgisellik ve içten gelen duygularla yükseldiği


söylenebilir (Kızılgeçit, 2018, s.14). Mircae Eliade, modern insanın geleneksel insandan
en önemli farkının arayış olduğunu belirtmektedir. Diğer yandan New Age inanış ve
uygulamalarının mistik inanışlarla bezenmiş olması sebep olarak modernleşmeye
dayansa dahi bugün daha çok postmodern ögeler taşıdığı tespiti yapılabilir (Demir,
2011, s. 13). Türkiye‟de Post modernizm yani her şeyin belirsiz olması hali
modernleşme dediğimiz dönemle iç içe olarak ilerlemektedir. Türkiye‟nin modernleşme
sürecinde bazı geleneksel inanış ve uygulamalar hayatın dışında kalırken bazıları
toplumsal fonksiyonlarını veya formlarını değiştirerek yaşamaktadır (Atay, 2004, s.105-
109).

2-BireyselleĢme: Modernleşme ardından gelen bireyselleşme olgusu Türkiye‟de tedrici


olarak etkisini göstermiştir. Kişinin ait olduğu belli bir kültürel çevrenin kolektif
yararından ziyade bireysel tatminini öne çıkarması siyasetten aile ilişkilerine kadar
değişimle ilgili analizlerin ana konusu olmuştur. Türkiye‟de ise bireyselleşmenin
izlerini New Age üzerinden sürdüğümüzde karşımıza ilk çıkan “farkındalık” ifadesidir.
Bu kelime ile anlatılmak istenen, kişinin içe bakışı üzerinden sağlanabilen, diyalektik
gerçekliğin atlandığı bir farkındalıktır. Odaklanılan şey, bireyin kendisidir. Bu bakışta,
pagan anlayışının belirtilerini teşhis etmek mümkündür (Mirza, 2014, s.35).
Farkındalığı, pozitif düşünce, iç dünyaya yolculuk, sevgi, kabullenme, bağışlama,
arınmak vb. kelimeler izlemektedir. Bu kelimelerin hepsi, bireye kendi gelişimi
aracılığıyla dünyayı iyileştirme vaadini sunarak, bireyselliğin topluma hizmet eden

131
yönüne onay sağlamaktadır. (Mirza, 2014, s. 36) Ali Köse, bireyselliğe atıfta bulunarak
“modernleşmenin getirdiği bilim ve teknoloji kişiyi toplumdan soyutlamıştır. Bu
sebeple birey toplumun içinde ve bağımlı olarak yaşasa dahi onun varlığını
anlamlandıramamakta, ne işe yaradığını kavrayamamaktadır” demektedir. New Age
inançlarının mottosu, “yeniçağ herkesin kendi yolunu, kendi çabasıyla bulacağı çağ
olacaktır” demektedir (Albasan, 2006, s. 17). Tabii burada anlatılmak istenen sosyolojik
olarak bireyselleşme değildir, içsel bir potansiyelin kabulü vardır yani bireyselleşme
gize ve kutsallığa bürünmüştür. Buna göre bilgi, hiçbir kuruluşun, hiçbir zümrenin
ipoteği altında değil bireyin kendi içindedir (Albasan, 2006, s. 17) ve bilgi varlık içindir.

3-YabancılaĢma: Din, batıya nispetle İslam dünyasında önemli bir kimlik tanımının
kaynağıdır (Castells, 2013, s.155). Bu kimlik Türkiye‟de daha çok aile üzerinden
bireylere aktarılır. Ancak bazı bireyler çeşitli nedenlerle varolan inanç sistemine
yabancılaşırlar ve yeni tecrübeler arama ihtiyacı hissederler. Türkiye‟de bu
yabancılaşma, sanayileşme ile birlikte gelen göç hareketi ve geleneksel değerlerinden
kopma zinciriyle meydana gelmiştir (Turan-Sancar, 2014, s. 269). Modernleşme
sürecindeki birey, göçle beraber sadece memleketine, sosyal alanına ve halk kültürüne
değil aynı zamanda doğaya da yabancılaşmıştır. Tabiat çerçevesi içinde sunulan mistik
bütünlüğe duyulan bir hasret vardır ve bu özlemi New Age çağrılarının dindirme
potansiyeli olduğu düşünülerek yönelimler gerçekleşmektedir.

4- Ġnsan Doğasında Bulunan Gizemli olana merak: İnsanoğlunun geleceği bilme ve


gizciliğe olan merakı oldukça eski dönemlere kadar gitmektedir. Ancak modernite ile
birlikte aklın öne çıkması bir müddet bu merakı bastırmıştır. Mircae Eliade, bu durumu
gizemden arındırma yanılgısı olarak tanımlamıştır (1969, s.93). İnsanoğlunun olaylar
üzerindeki kontrolu sağlayamadığını gördükçe New Age inanış ve uygulamalara bunun
yanı sıra batıl halk inanışlarına ilgisi artmaktadır. Adeta gizemli dünya üzerinden
bilinmezliğe çare üretme çabası görülmektedir. Yılmaz (2014) araştırmasında,
Türkiye‟de eğitim düzeyi yükselenler arasında büyüye ilginin arttığı tespitini yapmıştır.

5-ApotilikleĢme: 1980 askeri darbesi ve sonrasındaki uygulamalar toplumu, politik


değerlendirmelerden uzaklaştırmış, bireysel sorunlara odaklanmasına yol açmıştır. Bazı
araştırmacılar, 12 Eylül darbesinin Türkiye‟yi Amerika‟dan yayılan akımlara karşı açık
hale getirdiğine ve sonrasında oluşan kaygan zemin dikkat çekmektedir (Mirza, 2014, s.
36).

132
6-KüreselleĢme, Türkiye, küreselleşme olgusundan birçok bakımdan etkilenmiştir.
Dünyada hızla gelişen iletişim teknolojileri bilgiyi eski çağdan çok daha hızlı dolaşıma
sokmuştur. Dijital dünyadan yayılan dini uyanış, dünyanın her yerinde çeşitli oranlarda
tezahür etmiştir. Ancak bu küresel dini uyanışın dikkat çeken yönü bireylerin kimlik
inşası ve güvenlik duygusu arayışı bağlamında olmasıdır. Mehmet Akgül, dijitalleşme
ve din ilişkisini irdelediği makalesinde bu yönelimin geleneksel, otantik dinlerden
ziyade yeni karizmatik liderler etrafında şekillenen ve bir hayat tarzı sunan yeni dini
hareketler olarak açıklamaktadır.
7-AĢırı dünyevileĢme ve rasyonalize: Rasyonalizm, pozitivizm ve materyalizmin
hayatın tüm alanlarını kapsamaması, eski devirlerdeki geçici dünya fikrini
zayıflatmıştır. Dünyevileşme bir anlamda dini dışlama konumuna gelmiştir.
Kapitalizmin gittikçe kökleştiği, geleneksel yaşamın yerini modern yaşamın aldığı
Türkiye‟de tedrici olarak din dışlanmıştır. Bu inançsal boşluk alanını hem İslam dairesi
içinde hem de İslam dışı inançlar bağlamında kült hareketler ve New age inanış ve
uygulamalarının alma potansiyelleri gözlemlenmektedir.

8-Çözülme ve Ġslam’a güvensizlik: Çözülme kavramı ile kastedilen İslam dininin


mevcut durumunun modern bireyin ruhani ihtiyacını karşılayamaması halidir. Yitik, bu
madde altında İslam‟ın aşırı kurumsallaşması ve mekanikleşmesini sebep olarak
göstermiştir (Aktaran Turan-Sancar, 2014). Modern insan için kutsal ve dünyevi
arasındaki ayrım kalkmış, tutarlı ve birbiri ile ilişkili dini ibadetlerin yerini bir şeye
inanma ve bağlanma duygusu almıştır (Akgül, 2017, s. 201). İslam‟ın çözülmeye
uğramasının nedeni olarak ilk yüzyıllardan beri teolojik tartışmaların ve fıkhi
hükümlerin İslam‟ın özünün yerine geçmesi gibi sebepleri öne sürenler de mevcuttur
(Nasr, 1985, s.9).

Geleneksel Anadolu toplumunda, ilahi sesleniş olarak tanımlanabilecek vahiy bilinci


toplumun derinliklerine kadar işlemiştir. Bu bilinç, Tanrının rahmet ve yardımıyla
topluma nüfuz etmesi şeklindeki inançtır. Bu inanç bereket kavramı ile de yakından
ilişkilidir. İslam medeniyetini yöneten metafizik fikirlerle modern fikirlerler temasa
geçince gelenekle bir uyumsuzluk ortaya çıkmıştır (Nasr, 1985, s.14). Uyumsuzluk ve
uzaklaşma beraberinde hem iç hem dış bir güvensizlik oluşturmuştur. Diğer yandan 11
Eylül 2001 saldırılarının ardından küresel iletişim ağlarının etkisiyle tüm dünyada bir

133
İslam korkusu174 fikri yayılmıştır. Yitik, bu etkinin zamanla Türkiye‟de de
hissedildiğini söylemektedir. Medyanın etkisiyle İslam‟ın terörle ve şiddetle birlikte
anılması New Age inanış ve uygulamalara ilgiyi artırmıştır (aktaran Turan-Sancar,
2014, s. 268). Son yıllarda medyada sıklıkla yer bulan İşid ve terörist eylemleri dünya
kamuoyu gibi Türkiye kamuoyunu da İslam nazarından olumsuz etkilemiştir.

9-Geleneksel Ġslami söylemin güncellikten uzak oluĢu: Modernleşen ve küreselleşen


birey için kutsal yön değiştirmiştir. Bu yön değiştiren kutsal, ihtiyacını kurumsallaşmış
İslam ve geleneksel din anlayışı ile karşılayamamaktadır. Tarihte kalmış ve
güncellenmemiş bazı dini kurallar bireye inandırıcılıktan uzak gelmiştir. Diğer yandan
küresel kapitalizmin yaygınlaşmasıyla kişilere kendi kimliklerini seçme fikri
empozeedilmeye başlanmıştır. Geleneksel olandan ziyade seçilmiş modern dinî kimlik
bazı bireylere daha cazip gelmiştir.

10-KiĢilerarası ĠletiĢim Ġhtiyacı: YDH‟nin dünyada yayılımının önemli sebeplerinden


biri olan ideolojik, duygusal ve bireysel mahrumiyeti yukarıda anlattık. Bu mahrumiyet
duygusunun doğurduğu ihtiyaçlardan biri de kişilerarası iletişimdir. Yalnız,
yabancılaşmış birey çeşitli bağlamlarda bir diğeri ile yakınlık kurma eğilimindedir.
Üstelik bu yakınlığın üst şemsiyesi kutsal olunca yakınlık daha da sıkılaşmış olur.
Türkiye‟de New Age inanış ve uygulamalarının yayılmasının önemli nedenlerinden biri
kişiler arası iletişim ihtiyacıdır. Örneğin Düztepe‟nin 2005 yılında yaptığı araştırmaya
göre astroloji iletişim kurmak için kullanılan bir araç uygulama olarak öne çıkmaktadır
(2005, s. 200) Pek çok sohbetin başlıca konularından biri haline gelen astroloji, bilgisi
olsa da olmasa da insanların üzerine konuşmaktan hoşlandığı bir konudur. Bir diğer
örnek ise çok yaygın olarak görülen sohbet meclislerinde fal baktırmadır. Normalde fala
inanmayan kişiler, gerek iletişim ihtiyacı gerekse topluluğa uyum sağlamak için fal
baktırmaktadır.

11- Psikolojik ArayıĢ, Geleneksel kültürlerin hakim olduğu toplumların mensuplarında


genellikle insanüstü, tabiatüstü bir arayışa eğilim görülür, hayatı anlamlandırma bu
yolla olur. Dolayısıyla Türkiye‟de kendini aciz veya zayıf hisseden insan, modern
dönemde olsa dahi geleneksel dönemin etkisiyle dünyayı mitlerler açıklamaya girebilir.
Acar ve arkadaşlarının 1996‟da yaptığı araştırmadaki bulgular, bize geleneksel dinî
inançlarla din dışı olan inançların bazı psikolojik sebeplerden iç içe girdiğini

174
İslamafobi.

134
göstermektedir. Astrolog Zindancıoğlu, moda sektöründeki yüksek seviyedeki
kariyerini anlam arayışı ve psikolojik olarak sorularına cevap almak için bıraktığını ve
astrolojiye yöneldiğini söylemektedir (Zindancıoğlu, Kişisel iletişim, 14.11.2018).
Güleç ise mistik deneyimleri bilim dünyasının tüm reddetmelerine karşın toplumun her
kesiminden bireyin çeşitli isimler altında “evrensel bir olma” peşinde olduklarını ve
bunun psikolojik bir süreç olduğunu vurgulamaktadır (2002, s. 81) 21. yy‟da olgular
kalabalığı arttıkça insanların çelişkileri175 artmaktadır. Bu çözümsüz çelişkilerle başa
çıkmak için bireyler yüzlerini önseziye, arayışa dönmeyi tercih etmektedirler (Zeldin,
1998, s. 335). Birey, görmediği algılamadığı olaylarda dahi bir varlıksal güvenlik
aramakta, süreklilik ve düzenlilik arayışı duygusuna girmektedir. Modern birey, iyimser
bir kozmik felsefe arayışındadır (Eliade, 2007, s. 25). Türkiye‟de böyle bir psikolojik
arayışın diğer bir nedeni ise küreselleşme ile birlikte toplumda görülen belirsizlik,
güvensizlik gibi durumların karşısında duyulan kaygılardır.
12- HoĢgörü, Sosyal ve toplumsal ilişkilerde sabırlı ve medeni olmak olarak
kavramsallaştırılan hoşgörü, çeşitli sebeplerle Türk toplumunda diğer İslam
toplumlarına göre daha fazla benimsenmiştir. Prof. Dr. Mehmet Aydın, Türk insanın
engin hoşgörüsünün yeni dini hareketlerin propagandasına uygun bir iklim
oluşturduğunu söylemektedir (2010, s. 2)

3.5.3. Türkiye’de New Age Ġnanç Ve Uygulamalara Yönelenlerin Profili


Türkiye‟de New Age inanç ve uygulamalara yönelen kişilerin profili ile ilgili
demografik bağlamda anlamlı bir araştırma bulunmamaktadır. Bunu yanı sıra
gözlemlere ve sınırlı araştırmalara dayalı uzman görüşleri oluşmuştur. Konu ile ilgili
çalışanların kanaat ve gözlemlerini şöyle sıralayabiliriz:

Ali İhsan Yitik, bu hareketlerin takipçilerini genç emekliler, üniversite


öğrencileri, orta yaş ve üzerindeki ev hanımları olarak açıklamaktadır. Araştırma
sırasında görüşülen astrolog Nuray Sayarı bu sınırlandırmayı doğru bulmadığını
gençlerin astrolojik danışmanlık için kendisine daha çok başvurduklarını aktarmıştır
(Pınarbaşı, 2018, s.2). Yitik, genelde durumu Türkiye ortalamasının üzerinde üst gelir
veya en azından orta gelir düzeyine mensup kişilerin bu hareketlere ilgi duyduğunu
belirtmektedir. Yitik, Türkiye‟de bu inançlara ilgi duyanlar arasında her tahsil

175
Bunlar varoluşsal çelişkilerdir. Organik dünyanın bir parçası olan insan aynı zamanda onun karşısında
yer alan sonlu bir yaratık olarak doğayla da çelişmektedir (Giddens, 2014, s, 292).

135
grubundan kişilere rastlanılsa dahi genelinin üniversite veya yüksekokul mezunu
olduğunun altını çizmiştir. Ancak bu alanda en çok satan kitaba sahip Nuray Sayarı,
kendisine başvuran binlerce danışan arasında her ekonomik seviyede ve eğitimde insan
olduğunu belirtmektedir (Pınarbaşı, 2018, s.2).

Cüneyd Aydın, Dinsel Fundamentalizm İle Yeni Çağ İnançlarına Yönelik


Tutumlar Arasındaki İlişkiler isimli çalışmasında (2008) Türkiye‟de bu tip inançlara elit
kesimde rastlandığını belirtmiştir. Aydın (2008) aynı zamanda batıda eğitimli ve şehirli
bireyler arasında daha yaygın görülen New Age akımlarına katılımın Türkiye‟de şehirli
ve eğitimli olmakla ilişkisini tespit etmemiştir. Bu durumu açıklarken Aydın “ New Age
akımlarının Türkiye‟deki geçmişinin batıya kıyasla oldukça geç bir tarihe dayanmasını,
örneklemi oluşturan bireylerin, kavramın içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip olmamasını”
temel fikir olarak savunmuştur. Aydın176, 2015‟te yayınladığı araştırmasını daha
genişletmiş ve bu inançlara yönelen bireylerin profili ile ilgili şöyle tespitler yapmıştır:
Her kesimden her sınıftan her yapıdan kişilerin ilgisi olduğunu belirtmekle beraber
şehirli, Lisans mezunu, bekar, kadın ve genç olan bireylerin niceliksel olarak fazla
olduğunu ispatlamıştır.
Arslan ise New Age inanış ve uygulamalarının Türkiye‟deki hedef kitlesinin iyi
eğitimli, varıklı, orta yaş ve üzeri kadınlar olduğunu aktarmaktadır (2017, s. 302).
Canoğlu& Özelturkay (2018), “Fal Odaklı Kafelere Giden müşteri Üzerine
Keşifsel bir Çalışma” isimli araştırma bulgularında şunlara yer vermişlerdir, Batıl
inançlar177
 Hoşça vakit geçirme ihtiyacını karşılamaktadır
 Psikolojik bir ihtiyacı karşılamaktadır
 Batıl inançlar, tüketim tercihlerini etkilemektedir
 Popüler bir kültür bir ögesi olarak pazarlanmakta ve anlamlı bir bütçe
ayrılmaktadır.

176
Söz konusu araştırma Aydın‟ın doktora tezidir. Araştırmanın örneklemi, Karadeniz, Doğu Anadolu ve
Marmara Bölgelerini temsilen; Samsun (506), Trabzon (230), İstanbul (55) ve Malatya (164) illeri ve
ilçeleridir. Araştırma kapsamında yer alanlar ise esnaf, memur, serbest meslek mensubu, tarım işçisi ve
öğretmen olarak çeşitli iş alanlarında çalışan bireyler ile değişik ortaöğretim ve yükseköğretim
kurumlarında öğrenim gören bireylerden oluşan toplam 955 kişilik gruptur.
177
Bu araştırmada batıl inançlar fal ve tarotla sınırlandırılmıştır.

136
Varlık (2019) yaptığı araştırmada, kadınların erkeklerden daha çok New Age
inanış ve uygulamalara yöneldiği tespitini yapmıştır. Varlık, bu uygulamalara
katılanların en çok üniversite mezunları arasında olduğunu saptamıştır. Varlık‟ın
araştırmasında en ilginç bulgulardan biri ise Spiritüel çalışmalarda yer alan katılımcılara
yöneltilen “bir dine mensup musunuz” sorusuna verdikleri cevaptır. Katılımcıların
%60‟ı‟ bir dine mensup olduğunu, %35‟i her hangi bir dine mensup olmadığını ifade
etmişlerdir. Kalan %5 ise evet veya hayır cevabını vermek istemeyerek; “Bütün dinleri
kabul ediyorum” demişlerdir. Varlık‟ın profil çalışması ile Aydın‟ın profil çalışması
birbirini desteklemektedir.
Türkiye‟de batıl olmaları yönüyle New Age inanış ve uygulamaları ile yakın
ilişkide kabul edilebilecek türbe ziyareti ve falcılıkla ilgili yapılan gözlem ve anket
çalışmalarında ziyaretçilerin ve fal bakıcılarının çoğunlukla kadın olduğu tespiti
yapılmıştır (Taş, 2019, s.30). Batıl inançlara eğilimle yaş arasındaki ilişkiyi inceleyen
Arslan anlamlı bir fark bulamamışken, Köktaş yaş ilerledikçe batıl inanışlara eğilimin
arttığı tespitini yapmıştır (aktaran Taş, 2019).
Bir diğer çalışmada Sinanoğlu, Ay ve Güneş tutulmalarının uğursuzluk kabul
edilip edilmediğini araştırmıştır. Okur-yazar deneklerin %33‟ü Ay ve Güneş
tutulmasının uğursuzluk getireceğine inanırken lisansüstü eğitim almış denekler bu
tutulmaları tabiat olayı gibi görüp uğursuzluk kabul etmediğini ifade etmiştir (Taş,
2019, 35).
Yılmaz (2014) araştırmasında, kadınların erkeklere göre, eğitimlilerin
eğitimsizlere göre, gençlerin ileri yaşlılara göre daha çok nazar, büyü ve falla ilgilerini
tespit etmiştir. İnsanlar ne kadar gençse kozmopolit ve farklı görüşlere o denli açıktırlar
(Inglehart‟tan aktaran Castells, 2013). Dünya Değerler Araştırmasına göre kendini
kozmopolit olarak tanımlayan bireylerin büyük çoğunluğu yaş olarak daha genç
olanlardan oluşmaktadır (aktaran Castells, 2013). Sınırlı sayıdaki araştırma Türkiye‟de
New Age inanış ve uygulamalara yönelenlerin nispeten daha genç olduğunu
göstermekle dünyadaki eğilimin devam ettiğini bildirmektedir.
Turan, yeni dini hareketler kapsamındaki Sayentoloji, Moonculuk, Ufoculuk
gibi bazı hareketlerin Türk insanın özellikle gençleri olumsuz etkilediği gibi bir
kanaatin Türkiye‟de bu alana ilgiyi azalttığını söylemektedir (2014, s.336).
Arslan (2011), Arslantürk, 1998; Dağ, 1999; Helvacıoğlu ve Kızıler, 2001‟den
aktararak hem halkın içinde hem yüksek eğitimli kesimde yapılan araştırmalarda
büyüsel ve mistik eğilimlerde artış olduğu tespitini yapmaktadır.

137
3.6. New Age Ve Astroloji

New Age inanış ve uygulamalarına isim olan New Age, astrolojik yeniçağ
inanışından esinlenerek koyulmuş bir tanımlamadır. Astroloji, insanlık tarihini bir dizi
çağlara bölerek değerlendirilmektedir. Yeniçağ anlamına gelen New Age, astrolojinin
kova çağının yeni bir çağ olacağı (Özkan, 2006, s. 124) inancından ilham almaktadır.
Sözkonusu astrolojik zodyak teorisine göre, yeniçağ iki binyıldır süren Balık burcunun
sonlanıp Kova çağına geçişle ilgilidir. Yeni Dinler Ansikolopedisi‟ne göre bu
hesaplama sistemi Claudius Ptolemy‟inin Koç olarak gökyüzünün ilk otuz derece
tanımlaması üzerine kurulmuştur (Clarke, 2006, s. 17.) Tarih bilimi, çağları Tunç Çağı,
demir çağı gibi madenlerin keşfi ve kullanımı ile bölmüşken astroloji, zamansal
döngüyü burçlara göre bölmüştür. Astroloji‟nin esas aldığı zodyak 26 bin yıllıktır178.
Dünya, her iki bin yılda bir burç değiştirir179 ve bir burçtan diğerine geçmesi yaklaşık
elli yıl sürer. New Age inanışına göre, bir çağdan diğer bir çağa geçiş sürecinde
meydana gelen degişiklikler aynı zamanda farklı enerjilerin karışması anlamına
gelmektedir. Bu karışan enerjiler neticesinde gelenekleri ve dinleri yıkacak güçte büyük
degişiklikler olur. Mayalara atfedilen bir inanışa göre dünya bu söz konusu 26 bin yıllık
döngüyü beş kere yaşamıştır (Albasan, 2006, s. 9). Astrolojik Zodyak teorisine göre
insanlık 6500 yıl önce boğa çağını yaşamıştır ve hayvanlar bu dönemde
evcilleştirilmiştir. Peşi sıra şehirler kurulmuş insanlık tarihinde büyük bir adım
atılmıştır. Teoriye göre burcun sembolizmi ile çağın getirdiği yenilik ilişki halindedir.
Kova çağından önceki 2000 yıl balık burcu çağıdır. Mistisizmin sembolü olarak kabul
edilen balık burcunun etkisiyle Hz. İsa ve Hz. Muhammed dinleri dünyaya getirmiştir.
Astrologların tematik olarak değerlendirdikleri takvimi astrolojik zodyağa göre
belirlemeye Joseph Cambell, “mitsel zaman” demektedir (Campbell; 2000, s.118).
Modern astrolojiye göre burçlar arası geçişin sancıları sanayi sonrası dönemde başlamış
ve nihayetinde Kova Burcu Çağı180 1960‟larla birlikte başlamıştır.

178
İslam Kozmolojisinde önemli bir ekol olarak kabul edilen İhvân-ı Safâ‟nın esas aldığı zodyak 36.000
yıllıktır. Yani 36.000 yılda bir, burçlar feleğinin ilk burcu olan koç burcunun ilk dakikasına gelmektedir
(Kutluer, 1994, s. 234).
179
Batini gelenekçilerden Rene Guenon bu periyotlara kozmik çevrimler demektedir.
180
Age Of Aquarıus.

138
Kova burcu, astrolojide insan sembolüyle temsil edilen burçlardan biridir. Bu
sembolizme göre kova çağı aynı zamanda insan çağı anlamına gelmektedir. Astrolojinin
yaratılış teorisene göre ilk insan, kova burcu çağında dünyaya gelmiştir. Şimdi sıra
“ikinci insana” yani “yeni insana” gelmiştir ve bu ikinci yeni insanın yüceliminde derin
dini fikirler vardır. New Age inanca sahip bireylere göre, Kova Çağı‟nda insanın kendisi
bir anlamda Tanrı‟nın kendisidir. Yani insan, uzun çağlardır fark edemediği varlığındaki
tanrısal gücü fark edecek ve onları kullanmaya başlayacağı bir zaman dilimine girmiştir.
Yani insan, panteist inanç sisteminde olduğu gibi Tanrı‟nın bir parçasıdır (Özkan, 2006,
130). İşte bu sebeple insan özünde iyi kabul edilir ve evrenin merkezine
konumlandırılır. Astrolojik bilgiye göre Kova burcunun elementi havadır ve hava uzay
ile ilişkilidir. New Age‟a göre insanlığın 20. yy‟da uzaya gitmesi teoriyi
doğrulamaktadır.

Diğer yandan kova çağınının başlangıcı ile ilgili Batı astrolojisinde çeşitli
tartışmalar vardır. Kimi yazar bu çağı 1962‟de başlatırken kimisi 1999‟da, kimi de
2012‟de başlatmaktadır. New Age ve “Kova Burcu Çağı” terimlerini popülerleştiren
Anglikan ve Teosofist yazar Alice Bailey‟dir. Bailey, 1930‟larda ana hatlarını
Eskatolojik Teosofi şeklinde sistemleştirdiği hacimli kitaplar yayınlayarak fikirlerini
ortaya koymuştur. Discipleship in the New Age (1944, 1955), The Return of the Christ
(1948) ve Eduction in the New Age (1954) kitaplarında Mesih‟in dönüşüyle başlayacak
ezoterik bir „New Age‟in geleceği kehanetinde bulunmuştur. Ancak Mesih ile ilişkili de
olsa buradaki New Age hegemonik değildir yani kısıtlamalardan kaldırılmış, daha sonra
post modernite şeklinde adlandırılacak, biçimsel olmayan bir tarzda sunulmuştur. Bazı
araştırmacılar, batı toplumlarındaki değişimi astrolojiye bağlamışlardır. Bu isimlerden
en önemlisi Psikiyatrist George Trevelyan, batı uygarlığındaki değişimleri astroloji
üzerinden analiz etmiş 2000 yılına kadar olan devri yani İsa‟dan itibaren 2000 yılı balık
çağı olarak yorumlamış ve Batı dünyasını şöyle tarif etmiştir, “ruhsal hakikate sırtını
çevirip başıboş materyalizmin gözlerini kör etmesi sonucu laboratuar deneyleriyle
ispatlanamayan ve tekrarlanamayan her olayı reddetmeleri sonucuna götürmüştür”.
Aynı analizin devamında, 2000 yılı ile birlikte kova çağına girildiğini ve bunun müjde
olduğunu belirtmiş, 2000‟lere gelmeden 30-40 yıl önce bu çağla ilgili birçok
tanımlamada bulunmuştur.

Astrolojinin bugünün bilim dünyası için ise en önemli tarafı astronomi bilimine
kaynaklık etmesidir. Astrolojik gözlem için rasathanelerin kurulması yüzyıllarca

139
astronomi ve astrolojinin iç içe ilerlemesine sebep olmuş, matematik ve kimyada
ilerlemeler sağlanmıştır.
Tarih boyunca astroloji, kurumsal dinler gibi kaideleri olan merkezi olan bir din
olmamıştır. Bugün de astrolojik bilgiyi üreten ve dağılıma sokan geniş bir kesim için
astroloji din değildir. Antik çağlardan beri hermetik bilgi olarak kabul edilen astroloji
İslam tarihinde önemli bir felsefi ekol olan İhvân-ı Safâ‟ya göre aynı zamanda
metafizikle dolayısıyla dinî olanla ilişkilidir (Taş, 2012, s. 52). Varlık‟ın (2019) yaptığı
araştırmaya göre Türkiye‟de de astroloji din veya inanış olarak kabul edilmemektedir.
Astroloji, YDH ve New Age inanış ve uygulamaları şemsiyesi altında kült
olarak tanımlanmaktadır. Stark ve Bainbridge, faydacı, bireyci, ezoterik bu kült grupları
izleyici, müşteri ve kültik olarak sınıflamıştır (Aktaran Arslan, 2017). Astroloji bu
kültlerden izleyici kültü içinde değerlendirilmektedir. İzleyici kültlerinin temel özelliği
bireysel olmasıdır. Astroloji oldukça bireyseldir ve modern bireyin ihtiyacına göre
çözüm üretebilir. Yeni dini hareketlerin diğer ilham kaynakları olan 18 ve 19. yüzyılda
Avrupa‟da yayınlan Swedenborgculuk, Mesmerizm, Neoplatonizm, Gnostisizm,
Kabalizm, Hermetizm gibi gizemli akımlar, astroloji ile yakın ilişkidedir (Başkaya,
2006, s. 24 ).

İçinde yaşadığı çevreyi anlamlandırmaya çalışan insanoğlu, dünyada gerçekleşen


olayları farklı kökenlere sahip inanç ve kültürler içerisinde çözmeye çalışmıştır. Bu
arayış mecralarından biri de gökyüzüdür. Tarihin bilinmeyen zamanlarından günümüze
gökyüzü ve cisimleri çeşitli boyutlarda ilgi çekmiştir. Bu ilgi, insanlığın bilgisinin ve
tasavvur gücünün ilerlemesine paralel olarak daha da artmıştır. Tarih boyunca astroloji
ve astronomi gökyüzü ile yeryüzü arasında bağlantı kuran ve her ikisini anlamaya,
anlatmaya yarayan ortak bir dil olma işlevini üstlenmiştir. Doğa olayları karşısında aciz
kalan insanoğlu, gözlemlediği gökyüzü olaylarının, tanrısal bir güç ile düzene girdiğine
inandığından dolayı gökyüzü bilgisi dinî, bilimsel ve hatta batıl birçok bilgiyi içinde
barındırmıştır. Ay ve Güneşin gökyüzündeki döngüsel hareketleri, görünüp kayboluşları
ve yıldızların konumları incelenerek, gezegenlerin hareketlerinin sebepleri bilinmek
istenmiştir. Dünya üzerinde oluşan birçok olayı zamanla gökyüzündeki yıldız ve
gezegenlerle ilişkilendirerek aralarında gizli, mistik bir bağ olduğuna inanmışlardır.
Avın bereketli olup olmayacağından, bir sonraki senenin nasıl geçeceğine dair sorulara
gökyüzünde cevap aramışlardır. Zamanla güneşin tutulması, gezegen ve yıldızların
durumu yorumlanarak gelecekle ilgili tahminlerde kullanılmıştır. Neolitik insanların

140
gökyüzünü özellikle Güneş ve Ayın hareket biçimlerini gözlemledikleri ve düzenli
olarak mevsimsel takvim işlevi yapan ve astronomik bakımdan hizalanmış anıtlar
oluşturduklarını açıkça ortaya koyan önemli sayıda kanıt bulunmaktadır (Mccellan,
2006, s.27).

Eski çağ insanları gökyüzünde var olan ve akıl almaz parlaklıklarıyla


insanoğlunun hayranlığını kazanan yıldızların tanrısal bir öze sahip olduğuna
inanmışlardır. Yeryüzünde olduğu gibi gökyüzünde de birçok tanrı yaşamakta ve
gökyüzünden yeryüzüne bakmaktaydılar. Göklerin insanoğlu için ulaşılamayacak kadar
uzak olması, ölümden sonra yaşanan düşsel bir mutluluk ülkesi olarak yorumlanmasına
yol açmıştır. Gökle iletişim kurmak bir anlamda tanrısal olanla iletişi kurmaktır.

Astroloji-din ilişkisi, astroloji-psikoloji ilişkisi, astroloji-astronomi ilişkisi ya da


çelişkisi içinde astroloji nedir sorusuna cevap vermek oldukça kapsamlı bir araştırmayı
gerektirmektedir. Ancak astrolojinin bugünkü anlamda modern bir bilim olmadığı çok
açıktır. Dünyanın en eski düşünme biçimlerinden biridir ve doğrulanmayan
kehanetlerine, bilim ve dinler tarafından eleştirilmesine rağmen hala ayaktadır. Bu bize
bir şey söylemektedir, yeni formlara yeni ifade ediş biçimlerine ve yeni fikirlere rağmen
eski bir bilgi sürekli çeşitlenerek ayakta kalmayı başarmıştır. Pazar için üretildiği için
kültür endüstrisi kanallarından biri olan Facebook‟ta tüketilirken farklılaşmıştır. Belki
de bugün karşımıza new age hareketi kapsamında çıkan astroloji yeni ile eskinin iç içe
geçmiş olmasının bir kanıtını sunmaktadır.

3.6.1. Astrolojinin Etimolojisi, Terim Anlamı, Yaygın Anlamı


Yunanca Astron yani yıldız kelimesi ile Logos yani bilim sözcüklerinden
meydana gelmiş bir kelimedir. Astron kelimesi yıldızları; logos ise, söz veya hitabet
anlamlarını ifade etmektedir. Latince de “astronomia” olarak ifade edilen astronomi, en
genel tabiriyle “gökbilimi, felekiyat” olarak ifade edilen bilim dalıdır. Astron “yıldız”,
Nomos “kanun” anlamındadır (Acar, 1999, s.1). Yunanca‟da ise “Astrologia”
kelimesinden türetilen astrolojinin anlamı “yıldızların hesabı”dır.

Astroloji terim anlamı olarak Yıldız bilim anlamına gelir. Gök cisimlerinin
hareketi ile yeryüzündeki canlı ve cansız varlıklar arasında bağlantı kuran bir mantık
dizilimine sahiptir. Yaklaşık altı bin yıllık bir bilgi birikimi olarak kabul edilir. Bu
bakımdan tarih boyunca birçok medeniyetin ortak olarak ilgilendiği en eski alanlardan
biridir ( Scognamillo, 1999, s. 11).

141
Astrolojinin yaygın anlamı Oxford sözlüğüne göre, "Göksel cisimlerin hareketi
ile göreceli pozisyonları ve bunların insan hayatı üzerindeki varsayılan etkilerin
incelenmesi" olarak tanımlanmaktadır (Oxford Dictionaries, 27 Mayıs 2017). Kozmos
yani diğer adıyla evrendeki güçlerin genel seviyede dünya üzerindeki enerjilerin
şekillenmesi (makro kozmos), insanın ve insan topluluklarının (mikro kozmos)
üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını yorumlayan bir düşünce sistemidir (Selvi, 2011, 61).
Tabiat ve tabiatın etkilerine bugünden daha fazla açık olan ilk toplumlar, özellikle
mevsimsel dönüşler ve takvim ihtiyacı ile astrolojik sistemi kurmuşlardır.

Burçların çoğunun isim babası ve Zodyağı meydana getirenler Keldanili


rahiplerdir.
Asurlular‟a ait olduğu düşünülen kral kütüphanesinde ele geçirilen metinlerde
astroloji ile ilgili önemli bir metne rastlanmıştır. Bu metinlerde Tanrı Marduk‟un
yörüngeyi on iki burca böldüğünü anlatılmaktadır (Demirci, 1992, s.421). Bu dönem
aynı zamanda Hammurabi Hükümdarlığı tarafından elde edilen astrolojik bilgilerin
derlemesiyle takvim reformuna gidilen dönemdir. Mezopatamya uygarlıkları içinde
bilinen ilk takvim sistemi Babil‟e aittir. Babil takviminde gün, gün batımı ile başlar. Yıl
ise ilkbahar gündönümünü181 takip eden yeni ay ile başlar. Babillilerin yaptıkları düzenli
gök rasatları sayesinde Güneş ve Ay tutulmalarını hesapladıkları düşünülmektedir. Bu
sonuçlar günümüzde 'saros periyodu' ve 'meton periyodu' olarak bilinmektedir.
Babillilerin zamanla düzenli gök rasatlarıyla geliştirdikleri astronomi, astrolojiye
dönüşmeye başlamıştır (Göker, 1995, s. 19). Babilliler ayın, yıldızların ve gezegenlerin
hareket ve görünümlerinden, siyasi ve askeri askeri olanlar olmak üzere gerçekleşecek
olayların önceden tahmin edilebileceğine inanmışlardır. Bu inanca göre gökyüzündeki
işaretler, tanrıların niyetleri hakkında ipuçları vermektedir. Üstelik Babil‟in diğer adları
arasında “Göğün ve Yerin Temel Evi”, “ Gök ile Yer Arasındaki Bağ” gibileri
bulunmaktadır. Babilliler ülkelerini dünyanın merkezi kabul etmekte, tanrıların
yeryüzüne Babil kapısından inmekte olduğuna inanmaktaydılar (Eliade, 2018-B, s. 52).

3.7. Astroloji Ve Astroloji Tarihi

Çalışmanın bundan önceki bölümlerinde şemsiye kavramlar olan YDH ve New


Age anlatılmışken bu bölümde astrolojinin tarihi anlatılacaktır.

181
Vernal equinox.

142
İnsanlık, Sanayi toplumuna kadar tarımcı topluluklara dahil olarak yaşamını
sürdürmüştür. Tarım toplumunun temel özelliklerinden biri kendine has inanç sistemine
sahip olmasıdır. Bu inanç sisteminin temelinde ise kendilerini, doğal 182 ve toplumsal
dünyaya karşı korumalarını sağlayacak nitelikler vardır. Gece ve gündüzün, ayın
devinimlerinin, güneş yılının, hayvan ve bitkilerin yaşam döngülerinin dikkatle
izlendiği bu inanç sisteminin bir boyutunu astroloji oluşturmaktadır. Ekinokslardan,
ekim, hasat vb. dönemlere uzanan bu değişimler çeşitli topluluklarda çeşitli ritüellerle
uygulanmıştır. Bu ritüeller zamanla astrolojik bilgiyi ve astrolojik hesaplama biçimini
doğurmuştur.
Bildiğimiz hemen bütün kültürlerde bir çeşit astroloji bulunmaktadır (Arroyo,
2000, s. 22). Astrolojinin başlangıcının kesin tarihini tespit etmek imkânsız olsa da
Kaldeliler, Mısırlılar, Asurlular, Yunanlılar ve Persler tarafından kullanıldığı
bilinmektedir (Burckhardt, 1999, s. 217- 218). Astrolojinin Keldanilerden Mısır‟a
oradan da Yunanlılara geçtiği şeklinde ve Mezopotamya‟dan çıkarak Akdeniz
dünyasına ve diğer taraftan Hint yarımadasına yayıldığı şeklinde görüşler
bulunmaktadır. Bu astrolojik bilgilerde etnografik paralellikler olduğu gibi hesaplama
biçimlerinde benzer olmayan türler mevcuttur.

Genel itibariyle paganlar, yıldızları, milletleri, memleketleri ve kişilerin


kaderlerini etkileme yeteneği bulunan canlı varlıklar olarak görmüşlerdir (Hall,1928, s.
53). Antik Çağ‟ın ardından uzunca bir süre duraklama dönemi yaşayan astrolojiye 11–
12. yy. da Batı'da tekrar itibar gösterilmeye başlanmıştır. Fakat bu yönde yapılan
çalışmalar zaman içerisinde bir fal çeşidi olarak yani bilinmeyeni açıklamada
başvurulan bir yöntem olarak görülmüş, bu yorumlar üzerine kurulan alan 16. yy. da
duraklama dönemine girmiştir (Çakar, 2005, s. 115).

Astroloji, ilk kez kuram olarak Alan Leo (1899) tarafından ele alınmıştır. Asıl
adı William Frederick Allen (1860-1917) olan astrolog yazar, modern astrolojinin
kurucu babası kabul edilir. Leo, Batı ezoterik fikirlerinin bir ürünü Theosofi'nin ruhsal
öğretilerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Özellikle evrimleşen bir ruh fikri ve dünyaya
dair anlayışı Darwin‟in insan evrimi teorisi tarafından sarsılan, inanç boşluğu
yaşayanları rahatlatmıştır (Thornton, 2016, s. 38). Leo dışında birçok popüler yazar alan
yazına katkıda bulunmuştur. Ancak astroloji tarihi ile ilgili çok derli toplu bilgiler

182
Tabiat.

143
bulunmamaktadır. Genel itirbari ile astroloji tarihi erken dönem, orta dönem ve modern
dönem olmak üzere üç döneme ayrılmaktadır:

3.7.1. Erken Dönem Astrolojisi (M.Ö 3000- M.Ö 400)


İlk astronomik gözlemlerin gerçekleştirildiği dönem olarak kabul edilmektedir.
Gökte meydana gelen durumlar üzerinden yorum yapılmaya başlanmıştır. Tarımsal
ürünler ve bunların gelecekteki ihtiyaçları mevsimler döngüler göz önüne alınarak
belirlenmeye başlamıştır. Gök cisimlerinin parlak veya sönük olmaları, gezegen ve
yıldızları renkleri, birbirlerine yaklaşıp uzaklaşmaları, Ay ve güneş tutulmaları ile
özellikle meteorolojik olaylar arasında bağ kurulmaya çalışıldığı düşünülmektedir.
Astrolojik gözlemin önemli bir parçası burçların bu dönemde Sümerler183 tarafından
tespit edildiği düşünülmektedir. Burçlarla ilgili ilk tarihî bilgiler, Sümerler‟in çivi yazılı
metinlerinde görülmektedir (Demirci, 1992, s.421). Erken dönemin en belirgin özelliği
gökcisimlerinin tanrı mesajlarını okumak amacıyla gözlemlenmesidir. Kahinler, tanrının
yeryüzündeki temsilcisi krala ilahi sembolleri aktarmaya çalışmaktadır. Parpola‟ya göre
dinî bir görünümü olan bu gözlemlerin gelişme süreci bin yıldan fazla bir zamanda
gerçekleşmiştir (1993, s. 49). Diğer yandan bu dönem ilk astrolojik sistemlerin
Mezopotamya‟da oluşturulduğu dönemdir. M.Ö II. binin sonunda Güney
Mezopotamya‟ya gelen Keldaniler, bu dönemde astroloji ile ilgili en önemli metinleri
oluşturmuşlardır (Albayrak, 2002, s. 207-210). Keldaniler, astroloji ve gökyüzüyle ilgili
araştırmalarda en ileri giden kavimdir. İlk sistemli astrolojik bilgiyi ortaya
koymuşlardır.

3.7.2. Orta Dönem Astrolojisi (M.Ö 400- M.S)


Bu dönemde, Mezopotamya‟da ilk doğum haritalarının, astronomik tabloların
tanzim edildiği, astrolojik hesaplama işlemlerinin geliştirildiği ve “Burçlar Kuşağı”
şemasının oluşturulduğu görülmektedir. Astroloji bakımından ilerlemenin hızlı olduğu
bir dönemdir. Ay tutulmaları önceden tahmin edilmeye başlanmıştır. Babilliler
tarafından Halley kuyruklu yıldızı M.Ö. 164 yılında ve yeniden M.Ö. 87 yılında olmak
üzere iki kez gözlemlenmiş ve kaydedilmiştir. Babil ve Uruk kentleri M.Ö. 4. yy‟dan,
M.Ö. 1.yy‟a kadar önemli astronomi merkezleri olmuşlardır. Uruk'ta bulunan bir kil
tablette Süreyya burcu, Aslan ve Boğa burçlarının simgeleri çizilmiş halde bulunmuştur.
Yine bu tarih diliminde, M.Ö. 1000 yılından beri fark edilmiş olan 18 burçlar kuşağı

183
M.Ö. 3 binli yıllarda.

144
takımyıldızının konumunu saptamak için kullanıldı ve bu 18 takımyıldızı, teker teker
veya çiftler halinde 12 ay olarak saptanmış böylece bugün kabul edilen sistemin temeli
atılmıştır.

Astrolojinin kehanet formu yine ilk olarak Babillilerin Enuma Anu Enlil
Tabletleri‟nde görülmüştür. Bu tablet astroloji ile ilgili eldeki en eski çivi yazılı tablettir
(Baysal, 2018, s. 3). Bu dönemde astroloji ve astronomi birlikte ele alınmakla beraber
dinî niteliğinin daha ağır bastığı düşünülmektedir. Dr. Gustav Adolf, gezegenlerin bu
dönemde birer tanrıyı temsil ettiğini ileri sürmektedir.

Keldalılar astrolojide gezegenleri temel alırken Yunanlılar gökyüzü ile madenler


arasında ilişki kurarak farklı bir yaklaşım geliştirmişlerdir. Yani batı astrolojisi, kadim
Doğu‟nun yıldız bilgisinden hareketle bir metod geliştirmiştir. Yunanlılar, Doğu‟nun
yıldız bilgisini astronomik bilgiler olarak yorumlanmışlardır.
Diğer yandan gezegenlerin arasında „iyi-kötü‟ ayrımına gidilmesi M.Ö 1.
yüzyılda ortaya çıkmıştır ve bu bilginin Kaldeliler‟den alındığı büyük ölçüde kesindir.
Haftanın günlerini şanslı-şansız olarak ayırırken, etkisi altında kaldığı gezegenin
doğasına göre karar vermişlerdir. Buna göre Jüpiter ve Venüs olumlu bir doğaya sahip
gezegenler iken, Mars ve Satürn olumsuz, Merkür ise etkisizdir.
Burçların ve yıldızların insanlar üzerine yaptığı etki ile bilgiler en ayrıntılı
biçimde Mezopotamya ve Asur geleneğini takip eden Yahudi-İbrânî literatüründe
görülmektedir (Demirci, 1992, s. 421, 422). İbrânî literatüründe burçların etkisi ile ilgili
kabullere öncelikle Kitâb-ı Mukaddes‟de rastlanır. Bu temel kitabın dışında burçlara ait
en erken bilgiler, Lut gölü civarında bulunan mağaralarda ele geçirilen metinlerdir
(Demirci, 1992, s.421, 422). Milâttan önce son iki yüzyıl içinde Filistin-Ürdün
bölgesindeki heterodoks yahudi akımları arasında ortaya çıkan Sâbiîlik, astrolojinin
bugüne gelmesine önemli katkılar sunmuştur. Sâbiîler, kutsal kitaplarının yanı sıra sır
metinleri içinde astrolojik metinleri kullanmışlardır (Gündüz, 2008, s.341-342). O
döneme ait yazmaların bir kısmından bugüne bir çeşit astrolojik analiz olarak kabul
edilen Sabian semboller gelmiştir.

Keldaniler yoluyla Mısır‟a geçen astroloji ile M.Ö. 300 ve M.S. 400 yıllarını
kapsayan dönemde Mısır‟da yer alan Hermetik Yazıtlar oluşturulmuştur. Birinci
yüzyılda Mısır‟da Akdeniz kıyılarındaki İskenderiye Helenistik dünyanın astroloji

145
merkezi haline gelmişti. Mısırlı tanrı Troth‟a Yunanlılarca Hermes 184 denilmiştir.
Hermetik literatür İskender‟in fethinden sonra Helenleşmiş Mısır‟da ortaya çıkmıştır.
Ayrıca bugün elde edilen ilk horoskoplar M.Ö. 72 yılındaki bir doğumla ilişkili bir
yazınsal metinde bulunmaktadır. Ayrıca en eski papirüs horoskop, M.Ö. 10. yılındaki
bir doğumla ilgilidir (Marshall, 2005, s. 265). Bütün bunlara rağmen Mısır‟daki astroloji
tarihi ile ilgili veriler en ciddi şekilde Hellenistik döneme aittir. Astroloji, Burkert‟e
göre Helenistik bilimin özel bir dalıdır (1999, s. 136). İlk astrolojinin ortaya çıktığı
yerlerden biri Mısır olduğunu söyleyen Ptolemy (M.S 100-178) gibi önemli isimler olsa
da tarihi veriler bu iddiayı henüz doğrulamamaktadır (Erkılıç, 2018, s. 244).

Ptolemy yani Batlamyus, Stoacılıkla astrolojiyi birleştirerek yeni bir kehanet


formu oluşturmuştur. Bu forma göre Stoacıların başlıca amacı kaygıyı bertaraf etmek
olduğu için gelecekteki felaketlerden haberdar olmalarından fayda ummaktaydılar.
Bugün kullanılan biçimine yakın bir astrolojinin temelleri bu dönemde atılmış gibi
görünmektedir (Zeldin, 1998, s. 333)

Aynı dönemde Eski Çin'de astroloji büyük bir gelişme göstermiştir. İnsanların
günlük hayatında gelişen olaylar ile yıldızlar arasındaki bağlarla ilgili birçok inanç ve
uygulama ortaya konmuştur. Bunlarla ilgili mit sayısı Mezopatamya‟ya nispeten az
olmakla beraber Dokumacı Kadın ve Çoban Yıldızı miti astroloji ile özdeşlemiş öne
çıkmıştır. Çinliler, bir yılı 365, 1/4 gün olarak kabul etmişlerdir. Gözlemler sonucu
birçok yıldızın yeri ve görülebilen kuyruklu yıldızları tespit ederek ilk kayıtları bu
dönemde yapmışlardır. Ayrıca, ilk defa Çinli astrologlar sistematik bir yıldız katalogu
oluşturmuşlar ve M.Ö.352„de bir süpernova gözlemlemişlerdir. Eski Çin astrolojisi,
yıldızları yedili takımlardan oluşan dört büyük gruba ayırıp bu dört grubu dört yönün
simgesi kabul etmektedir. Çinlilerin âlem tasavvurunda güneş esas alınırken Japonlar
önce Ay‟ı esas alıp yüzyıllar içinde tekrar güneş merkezli âlem tasavvuru fikrine
dönmüşlerdir.

Kadim Hindistan‟da bilgi kutsal güçtür çünkü evrenin bilinmezliğini çözer. Bu


felsefeden hareket eden Hint mistisizmi Babil‟den etkilenen bir astroloji üzerine inşa
edilmiştir (Eliade, 2017, s.121). Hindistan‟daki astronomi araştırmalarında bu dönemde
takvimler oluşturulmuştur. Bu takvimlere göre dinî törenlerinin zaman hesaplamaları
yapılmış, yıldız fallarına bakılmış, tarım için şanslı günler tespit edilmiştir.

184
İslam dünyasının bir kısmında Hermes, Hz. İdris olarak kabul edilmiştir.

146
Yunan medeniyetine astroloji Mısırlılardan geçmiştir (Burckhardt, 2018, s. 10).
Yunanlılar, Sümer ve Babil‟in başlattığı noktadan yola çıkarak, dünya merkezli
astronomiye karşı güneş merkezli astronomiyi esas almışlardır. Sisamlı Aristarchus
(MÖ 310-230) dünyanın ve gezegenlerin güneşin çevresinde döndüğünü, güneş ve
yıldızların sabit olduğunu ileri sürmüştür. Aristarchus, görüşünü kanıtlayamasa dahi
kendinden sonrakilere ilham olmuştur. İznikli Hipparkhos (MÖ 146-126) dünya
merkezli evren tasavvuru ve gezegenlerin yörüngelerini açıklamak için iç içe daireler ve
merkezsel bir daire çevresi üzerinde devreden küçük daireler kullanarak açıklamıştır; bu
sistem Kopernik (MS 1473-1543) doğrusunu kanıtlayana kadar sürmüştür (Campell,
1992, s.229).

M.S. 2.-4. yy arası yıllara gelince bu dönemde astroloji alanında pek çok eser
oluşturulmakla birlikte astroloji, dönemin siyasetinde önemli bir yere sahip olmuştur.
Hristiyan, yeni Platoncu ve agnostik unsurlardan oluşan hermetik Korpus‟un kaleme
alınışı döneme ait en önemli kaynak niteliğindedir. Astrolojik geleneklerin dinî
sistemlere entegre edilmesiyle o dönem oluşan Manizim, devlet Hristiyanlığı tarafından
ciddi bir rakip haline dönüşmüştür. Ayrıca II. yüzyılda Roma‟da yaşayan kâhin Vettius
Valens‟e ait astrolojik eser Vizidak, Antoloji adıyla Pehlevîce‟ye ordan Kitâbü’l-
Mevâlîd185 adıyla Arapça‟ya çevrilmiştir. Eserin Pehlevîce‟si ise Nûşirevân‟ın veziri
Büzürgmihr tarafından şerhedilmiştir (Fehd, 2000, s. 126-129).

İlk ve Ortaçağa gelindiğinde ise bilim ve düşüncede hâkim olan genel anlayış
Ay üstü âlemin yani gökyüzünün birçok yönden Ay altı âlemi yani yeryüzünü etkilediği
görüşüne varmışlardır. Bu kabulden hareketle astrolojiye bağlı astronomi ve çeşitli
ilimler geliştirilmeye çalışılmıştır. Dinî bakımdan ise Yahudilik, Hristiyanlık ve
İslam‟da astrolojik gelenekler kendine has biçimde yorumlanarak, kendi yapılarına
entegre edilmiştir. Hristiyanlık astrolojiyi cinlerle (Hançerlioğlu, 2000, s. 57) ilişkili
kabul ettiği için yasaklarken Yahudilikte ve İslam‟da çeşitli kanallardan ilerlemiştir. Bu
devirde önemli bir Yahudi alim olan Ibn Ezra astrolojiyi kutsal metinler bağlamında
incelemiş ve Judgments of the Zodiacal Signs kitabını yazmıştır. İbn-i Ezra konuyla
ilgili daha sonra The Beginning of Wisdom, Book of Reasons, Book of Nativities, Book
of Luminaries, Book of Interrogations, Book of Elections, Book of the World isimli
kitapları İbranice kaleme almıştır. Bu kitaplar “Medikal Astroloji” alanında ilk olma

185
Kitâbü‟l-Bizîdâc

147
özelliğini taşımalarıyla öne çıkmaktadır (Aydın, 2019, s. 65). Diğer yandan aynı
dönemde İspanya, İslam astrolojisinin kalesi niteliği kazanmıştır.
M.S. 10.-15. yy arası döneme gelindiğinde ise Hristiyan âleminde astrolojiye
ciddi bir ilgi olmuştur. Bazı Manastır okullarında astroloji eğitimi verilmiştir. Bacon,
Campanus, Magnus ve Bonatti bu dönemin öne çıkan astrologlarını oluşturmaktadır.
Dante, Büyük Albertus, Aziz Thomas gibi önemli yazarlar dünya tarihinin ve
döngülerinin yıldızların etkisiyle olduğunu öne süren çalışmalar yapmıştır (Eliade,
2018-A, s. 152). Diğer yandan Avrupa krallıklarının saray astrologları, astrolojiyi bazı
bilimsel öngörülerde kullanmaya başlamıştır. Örneğin 1348‟de Paris Üniversitesi Tıp
Fakültesi, “kara ölüm” olarak isimlendirilen veba salgını karşısında çaresiz kalınca ve
krala sunduğu açıklamalarında bu felaketin Mars, Satrün ve Jüpiter‟in etkilerinin
birleşmesi ile açıklamışlardır (Zeldin, 1998, s. 333). Bu dönemde Antik ve Erken İslam
Astrolojisi gelişim kaydetmiş, Yeni Eflatunculuk ve Hermesçilikle birlikte Avrupa‟ya
yayılan astroloji, güneş merkezli sistemin ve yeni gezegenlerin keşfi ile bugün modern
batı astrolojisi dediğimiz forma kavuşmuştur. (Burckhardt, 2018, s. 10).
15. yy Avrupa‟da çok önemli bir dönemdir. Doğa bilimleri, simya, astroloji ve
din bilimlerini içine alan evren modelleri geliştirilmiştir. Bu gelişimin içinde astroloji
dünyanın kaderine etki eden coğrafi keşiflere ilham olmuştur. Papalığa bağlı bir astrolog
olan Gaurico‟nun 15. yy‟da yazdığı Pierre d‟Ailly‟nin Imago Mundi (1410) isimli
kitabı Christoph Columbus‟u çok etkilemiştir (Aydın, 2019, s. 66). Özellikle
Gaurico‟nun yerin düz olmadığı evrenin devasa büyük anlayışı coğrafi keşiflere giden
bir tasavur oluşturmuştur.
16. yy astrolojinin Batı dünyasında altın çağı‟dır. Rönasansla beraber ortaya
konan “Rönasans hermetizmi” anlayışı astrolojiyi parlatmıştır. Dikkat çekici bir biçimde
din gerilemeye başlarken hermetik bilimler öne çıkmıştır (Nasr, 1985, 8). 16. yüzyılın
Paris‟inde otuz bin astrolog olduğu ve başta yönetici sınıfı her kesimden insanın
yıldızların gücüne inandığı ve hareketlerini ona göre ayarladığı kaydedilmektedir.
Rönesans‟ın yetiştirdiği önemli hümanist, hekim ve felsefecilerinden biri olan Marsilio
Ficino, astroloji ile astronomiyi karıştırarak yeni bir senteze ulaşmış, görüşleriyle
devrindekileri etkilemiştir. Neo-Platoncu görüşlere sahip olan Ficino, sentezinde hem
astrolojiyi hem de Neo-Platoncu felsefeye yer vermiştir. Astrolojinin arketipleri ve
mitolojiyi kullanarak insan karakterini, davranışını hatta kaderi ile ilgili kullandığı
motifleri tıpkı Doğu şairleri gibi Batı yazar ve şairleri de duyarsız kalamamıştır. Bu

148
yazarlardan biri de Shakespeare‟dir. Astroloji onun elinde bir metaforlar alemine
dönüşmüştür (Thornton, 2016, s. 91).
17.yy., astroloji için bir kriz dönemidir. Bu krizin temel nedeni bilimin
yükselişidir. Zaten Hristiyan Batı dünyasında astroloji dini sebeplerle yeterince
benimsenmemiştir (Thornton, 2016, s. 94). Astrolojinin 17.‟da başlayan ve 18. yy ile
beraber derinleşen bu krizi, bilimsel eleştirilerin yeni pradigmalarla uyuşmaması
nedeniyle ortaya çıkmıştır. Bu kriz, İngiltere dışındaki tüm Avrupa ülkelerini
etkilemiştir. Bu krizi tetikleyen başlıca neden Batlamyus‟un sunduğu teorilerin
çökmesidir (Zeldin, 1998, s. 335)
Tezin ana araştırma sahası, çoğunluğu Müslüman olan Türkiye‟de olduğu için
Orta Dönem Astrolojisi başlığı altında İslamî Devir astrolojisine ve Türk tarihinde
astrolojiye 2 ayrı alt başlık açılmıştır.

Ġslami Devir Astrolojisi


İslam‟dan önce Araplar astrolojiyi İlm-i Ahkam-ı Nücum yani yıldızlardan
sonuç çıkarma bilimi olarak isimlendirmektedir. Yıldızlar ve gezegenlerin matematiksel
konumunun yanı sıra sembolik bir değerleri olduğu kabülunden hareketle Araplara göre
astroloji, astronominin metafiziği olarak kabul edilmiştir (Fehd, 2000, s. 126-129).
İslam öncesinde Arapların astrolojiyi tıpkı felsefe gibi Yunanlılardan almış oldukları
düşünülmektedir (Burckhardt, 2018, s. 10). Ancak Irak‟ta daha önce yaşayan
Keldanililerin etkisiyle bu bilgiye sahip kişilerin yaşadığı ve astrolojinin bu biçimde
araplara intikal ettiğini öne süren görüşler de mevcuttur.

İslam öncesi Araplar, astrolojik analizde kullanılan sabit yıldızları hem


meteorolojik tahminler hem de geceleri çölde yön bulmak, mevsimleri belirlemek
amacıyla gözlemlemiştir. Özellikle yağmurla ilgili belirtileri elde etmek için göğün
incelenmesini amaçlayan bu sanata ilm-i envâ denmektedir. İslam öncesi dönemde
Araplar arasında yaygın olan bu uygulama yıldızlara tapınmayla ilgisi gerekçe kabul
edilerek Hz. Peygamber tarafından yasaklanmıştır (Fehd, 2000, 126-129). Astroloji
taraftarı görüşler bu yasağa rağmen Müslümanların 7. yy‟da Mısır‟ı ele geçirmeleri ile
birlikte İskenderiye‟nin kütüphane yıkıntıları arasında astrolojiye dair kadim bilgileri
keşfettiklerini savunmaktadır (Marshall, 2005, s. 295).

İslam dünyasında astroloji 8. yy‟da Abbasiler döneminde İran ve Hint


medeniyetlerinin de etkisiyle gelişmeye başlamıştır Bu gelişmenin alt yapısını Yunanca-

149
Arapça çeviri hareketi oluşturmuştur. Bir yandan Yunan metinlerinin etkisi diğer
yandan Sasani kültür kalıplarının özümsenmesiyle birlikte zaman içinde astroloji, Arap
sarayının günlük yaşamının bir parçası haline gelmiştir. Astrolojinin etkisi Arap Sarayı
ile sınırlı kalmamış Müslümanların 11. yy‟da İspanya‟da kurdukları medeniyet ile
Avrupa‟ya geçmiştir (Marshall, 2005, s. 295). Bu devri izleyen Coğrafya ve kartografi
alanındaki yeni kazanımlarla gelişen astronomi ve astroloji, hükümdarlar için büyük
önem taşımaya başlamıştır. Bugün Abbasi sultanı Mansûr‟un imparatorluk ideolojisinin
merkezinde yıldız biliminin bulunduğu ve bu disiplinin uygulamada en çok ihtiyaç
duyulan disiplin olduğu konusunda bir fikir birliği bulunmaktadır (Gutas, 2003, s. 109).
Halife Mansur, Müneccimleri el üstünde tutan ve yıldızlardan edinilen kehanetlere göre
hareket eden ilk halifedir (Gutas, 2003, s. 40). Mansur, astrolojiyi siyasi kehanetlerde
kullanmış ve iktidarının temel taşlarından biri yapmıştır. Bu konuyla ilgili detaylı
açıklama ilerleyen sayfalarda yer almaktadır.

İslamiyetten sonra teşekkül eden İslâmi ilimler tasnifinde yer alan astroloji, tabiî
ilimlerden sayılmış ve astronomiyle yakın kabul edilmekle beraber ismindeki “ahkâm”
terimi sebebiyle astronomiden ayrı kabul edilmiştir. Bu ayrımı Farabi 186 detaylı bir
biçimde açıklamaktadır187. İslam alimleri astrolojiyi, ramazan ayının başlama tarihi,
imsakiye gibi daha çok ibadetler için gerekli zamanların tespiti için kullanmıştır.
Bununla birlikte astroloji, matematik ve kimya ilmi ile birlikte ele alınmış aralarındaki
bağlar araştırılmıştır.

Başta İhvan-ı Safa olmak üzere astroloji lehinde görüş sahipleri, tezlerini
Kur‟ân‟ı Kerim‟de yer alan gök cisimleri ile ilgili ayetlerle güçlendirmektedir.
Yıldızların, Ay ve Güneşin Kur‟ân‟ı Kerim‟de yer alması birçok bakımdan
yorumlanmıştır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de188 gökyüzü hakkında yer alan bilgiler, gökyüzünün
yaratılışı ve gök cisimlerinin yapısı hakkındadır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de gökyüzü ve

186
Farabi, İslam bilim tarihinde astrolojinin kehanet formuna karşı önemli tezleri ile öne çıkmıştır.
187
Buna göre; İlm-i Nücûm adıyla anılan iki tür ilim vardır. Bunlardan biri ilm-i Ahkâm-ı Nücûm
yıldızların olmuş ve olacak olaylar hakkında verdiği işaretlerin yorumlanmasıdır. Diğeri ise ilm-i Nücûm-
i ta„lîmî olarak isimlendirilir ve matematiksel astronomi hesaplarından oluşur. Farabi gibi İbn-i Sina‟da
da çalışmalarında ilm-i nucümü ikiye ayırmaktadır (Fehd, 2000, s. 126-129).
188
Kur‟ân‟ı Kerim‟de Astronomi-Astroloji İle İlgili yer alan Ayetler şunlardır, Araf Suresi, 46. Ayet;
Buruc Suresi, 1. Ayet; Cin Suresi, 8-9. Ayet; Hicr Suresi, 16. Ayet; Furkan Suresi, 61. Ayet; Saff ât
Suresi, 6-10. Ayet,

150
gökcisimleri ile ilgili bilgilerde neden yaratıldıkları ve varlık olarak neye işaret ettiği ön
plana çıkarılır. Ayrıca Kur‟ân-ı Kerîm‟de anlatılan gökyüzün yedi kat olarak
yaratılmıştır.

İslam bilim tarihinde astroloji bağlamında önemli bir isim olan El-Kindi‟nin
talebesi Ebu- Ma‟şer en ünlü Müslüman astrolog olarak dünyaca kabul edilmektedir.
Horasan‟ın Belh şehrinde doğan Ebu Maa‟şer‟in hocası Neo-Platoncuyken o büyük
ölçüde Aristocu‟dur. Latin dünyasının Albumasar ve Bizanslılar‟ın Apomasar adıyla
tanıdıkları Ebû Ma„şer‟in en çok işlediği konu özgür iradedir. O‟na göre gezegenler,
günlük yaşamını bir miktar etkilerken sabit yıldızların etkisinin insanın kaderini
etkilemeyecek kadar yavaş olduğunu söylemektedir.

İslam bilim tarihi içinde Yunan ve Hint havzasından çevrilen astroloji kitapları
İslam medeniyetinde Mevâlîd adı altında yaygın bir telif devri başlatmıştır. Tabiî
astroloji konularından farklı olarak meydana getirilen bu eserlerde bir kişinin doğumu,
yıldızların konumu, dünyaya tesirleri ile birlikte güncel olaylar ele alınmıştır189.
Mevâlîd literatürü, Ebû Ma„şer ile en özgün haline ulaşmış, onu izleyen müellifler
sadece onun eserlerine şerhler kaleme almışlardır (Fehd, 2000, s. 126-129).

189
Fuad Sezgin‟in İslam Bilim tarihi içinde önemli olarak kabul ettiği bu alanla ilgili yazılan ve
günümüze kadar gelen eserlerin başlıcaları şunlardır,

1. Yahudi âlimi Mâşâallah b. Eserî‟ye ait Kitâbü‟l-Mevâlîd. Eser iki defa Latince‟ye çevrilmiştir.

2. Ömer b. Ferruhân et-Taberî‟nin Kitâbü‟l-Mevâlîd‟i. Hermetik külliyat içinde kabul edilen ve Sidonlu
Dorotheos ve Batlamyus‟a dayandırılarak yazılan olan bu Mevâlîd, Latince‟ye tercüme edilmiştir.

3. Ebû Ali el-Hayyât‟ın Kitâbü‟l-Mevâlîd‟i. Bu eser de Latince‟ye çevrilmiştir.

4. Sehl b. Bişr‟e ait Kitâbü‟l-Mevâlîd (Fehd, 2000, s. 126-129).

5. Ebû Bekir b. Hasîb‟e ait Kitâbü‟l-Mevâlîd‟. Bu eser Latince‟ye çevrilmiş batı kültür dünyasına
kazandırılmıştır

6. İslâm astrolojisinin ve dünya astroloji tarihinin en parlak siması Ebû Ma„şer‟e ait bulunan mevcut dört
mevâlîd vardır. Bu eserlerden ilki X. yüzyılda Grekçe‟ye çevrilmiş ve 1968‟de Leipz‟de yayınlanmıştır.

151
İlerleyen yıllarda önemli bir İslam alimi olan İbn Haldun190, astrolojiyi bir sanat
olarak kabul ettiğini belirten çalışmalar yapar. İbn Haldun‟a göre Batlamyus‟n
tahminleri zandan öteye geçemez, geleceği bilme iddiası dinen bâtıldır. Kâinatta tek fâil
Allah‟tır ve yıldızların etkisiyle dünyada bazı olayların meydana geldiğine inanmak
tevhid inancına da aykırıdır (Fehd, 2000, s. 126-129).

Sonuç olarak İslam Kültürü, Allah‟ın mutlak iradesi ve kudretini esas kabul
eder. Bunu gölgede bırakabilecek O‟ndan bağımsız bir irade ve etki reddedilir. Başta
Farabi, İbn-i Sina, İmam Şafi ve İmam Eşari gibi filozof ve kelamcılar astrolojiye karşı
çıkmışlardır. İbn-i Arabi ise astrolojiyi bir kehanet aracı olarak değil İlahi takdirin
kozmik işaretleri191 olarak kabul etmiş eserlerinde o bakımdan değerlendirmelerde
bulunmuştur (Burckhardt, 2018, s. 25).

Bununla birlikte İslam tarihinde astroloji yalnızca metafiziksel bağlamda değil


siyasi alanda da etkin bir rol oynamıştır. Astroloji-İdeoloji İlişkisi olarak
tanımlayabileceğimiz bu sahanın başrolünde Mundane192 olarak isimlendirilen astroloji
türü vardır. Araştırmada astroloji ideoloji ilişkisi bağlamında vereceğimiz örnek İslam
dünyasından olduğu için bu başlık altında yayınlanmıştır. Mundane astroloji özetle
yönetici sınıfın ve ülkelerin çeşitli biçimlerde incelediği bir alandır. İnsanlık, tabiat ve
mevsim döngülerini inceleyerek başladığı astrolojik yolculuğa kültür ve iktidarların
inşası ile ortaya çıkan yeni durumu açıklamak için kullanılmaya başlanmıştır. Adorno,
astrolojinin toplumdaki sosyolojik etkisini incelerken ideolojiye özellikle dikkat
çekmiştir. Toplumlarda tarihteki biçimiyle bir bağımlılık olmasa dahi bugün
bağımlılıklar yeni bir form kazanmıştır. Ve astroloji bu bağımlılığın ideolojisi
fonksiyonunu üstlenmiştir (2002, s. 154). Tarihte üretilen ideoloji soyut iken bugün
astrologlar tarafından somutlaştırılmaktadır. Ve Astrolojinin ideolojisi, alımlayanların
beklentileri, istekleri ve ümitleriyle uyum göstermesiyle başarıya ulaşacaktır. Geçmiş

190
O‟na göre bu sanat tecrübeye dayanmaktadır. Yani yıldızların dört unsurdan meydana gelen
cisimlerindeki değişmeler üzerinde doğal bir tesiri vardır ve bu tesir tecrübî olarak bilinebilir.
Batlamyus‟un Tetrabiblos adlı astrolojik eserinden söz eden İbn Haldun, güneş ve ayın dünya üzerindeki
etkileriyle yıldızların ilişkisinden olan ve olacak olaylar hakkında sezgiden kaynaklanan tahminlerde
bulunmanın ve hüküm çıkarmanın mümkün olabileceğini söylemektedir.
191
Sembolik.
192
Gökyüzü ile belirli bir coğrafyada yaşayan kültür ve yönetimler arasında bağlantı kuran bir astrolojik
inceleme ve öngörü yöntemi.

152
toplumlarda kuşkusuz bireylerin bir önemi yoktur. Önemli olan krallar ve yönetici
sınıfıdır. Dolayısıyla astroloji ilk olarak krallara hizmet eden astrologlarla
şekillenmiştir. Kontrol etme, manipüle etme gücünü elinde tutan yönetici sınıfı gerek
inarak gerek inanmayarak astrolojiyi kullanmışlardır. Bu duruma birkaç kısa örnek
verecek olursak; Pers egemenliğinin güneyinde kalan Sümer şehri Ur‟da astroloji,
kralların ve ülkelerin kaderini tahmin etmek için kullanılıyordu (Arthur‟dan aktaran
Düztepe, 2005). Roma‟da Collegium Augurium adını taşıyan ve Roma İmparatoru
tarafından atanan kahinler kurulu geleceği bilme işiyle uğraşırdı. Devlet bir işe
girişmeden önce durumu onlardan sorar neticesine göre hareket ederdi (Hançerlioğlu,
1975, 81). Foucault, Roma imparatoru Septimius Severus‟un sarayın tavanına çizdirdiği
horoskop ile tanrısal gücünü astrolojik bilgi üzerinden aktarmasını iktidar ile
ilişkilendirir. İngiltere‟yi bir dönem yöneten Tudor hanedanı özel olarak astrolog
istihdam eden diğer siyasi figürlerden biridir. Saraylarda alınan kararların siyasi
sorumluluğu bir nevi yıldızlara yüklenmektedir.

Astrolojinin bir ideolojiyi şekillendirdiğinin en çarpıcı örneklerinden birini


İslam tarihinde görmek mümkündür. Ebu Sehl'in Kitabü 'n-Nahmutan'ı bir astrolojik
tarih olarak hanedan tarihinin yıldızların ve gezegenlerin yönettiği farklı uzunluklardaki
döngüsel zaman dilimlerine göre açıklaması, Arapça'da kendi türündeki ilk
çalışmalardan biridir. Ebu Sehl, bilimlerin aktarılışının tarihini açıkladıktan sonra, ”Her
çağın ve dönemin insanları yeni deneyimler kazanır, yıldızların hükmü ve Zodyakın
işaretlerine göre kendileri için yenilenen yeni bilgilere sahip olurlar. Yıldızların hükmü
her şeye kadir Allah'ın buyruğuyla zamanı yönetir.” Aslında bu sembolik anlatımla
vermek istediği mesaj; yıldızlar, tanrının emriyle artık canlandırma sırasının, tıpkı daha
önce sıranın Sasaniler'de olması gibi, Abbasilere geldiğini müjdelemektedir. Gutas‟a
göre bu hedef aslında Zerdüşt buyruğunun, Ebu Sehl tarafından ustalıkla yıldızların ve
özünde tanrının buyruğu şeklinde değiştirilerek tekrar edilmesidir. Yani eski Zerdüşt
inancı Ebu Sehl tarafından "İslamileştirilerek" yeniden ete kemiğe büründürülmektedir
(Gutas, 2003, s. 53). Dolayısıyla Abbasi devrinin siyasi havası astrolojiyi
araçsallaştırmaktadır. Çünkü erken dönem Abbasileri varlık mücadelesi verirken
astrolojik tarihçe ile iktidar inşa edilmektedir. Bu noktada astrolojinin biri siyasi, diğeri
ideolojik iki yaşamsal işlevi vardır, Siyasi işlevi, Abbasi devriminin olası düşmanlarına
yönelik iken; Allah'ın buyruğu ve yıldızların takdiriyle Abbasi hanedanının egemenlik
döngüsünün henüz başlamakta olduğunu, hanedana karşı girişilecek bütün siyasal

153
hareketlerin başarısızlığa mahkum olduğunu bildirmektir. İdeolojik işlevi ise, Abbasi
devletinin, yıldızların yönlendirdiği düzen içinde, Mezopotamya ve İran'daki ilkçağ
imparatorluklarının ve en başta Sasanilerin tek ve meşru mirasçısı olduğu görüşünü
zihinlere kazımaktır193.
Astroloji-idoloji ilişkisine bir diğer örnek ise Abbasi dönemi Bağdat'ının mimari
biçimi, büyüklüğü ve ihtişamıyla bir zodyağı hatırlatmasıdır. Bu sembol adeta Halife
Mansur'un yaymak istediği imparatorluk ideolojisinin bir göstergesidir. Buna göre
şehrin yuvarlak biçimi, kozmik ve astrolojik anlamlar yüklenerek verilmiştir.

Şekil 3.2 Abbasi Dönemi Bağdat Mimarisi.

193
Abbasilerin, astroloji aracılığıyla Sasanilerin mirasçısı olduğu mesajını verecek politikalar
benimsemesinin haklı sebepleri vardı; çünkü Abbasi yönetimine muhalefet eden ve geçmişi canlandırmak
isteyen Pers ve Zerdüşt hareketlerine karşı savaşmak zorundaydı.

154
Şekil 3.3 Abbasi Dönemi Bağdat Mimarisi

Türklerde Astroloji Tarihi


Türklerin astroloji ile ilişkisi, ilkel insanın yakın çevresindeki tabiat güçlerine
sığınma ile başlamaktadır. Yıldızların belli periyotlarla yer değiştirme hareketine
Araplar ve İranlılar “Çerhi Felek“ derken bu Türklere “Çarkı Felek”194 olarak geçmiştir.
Dünyanın birçok medeniyetinde olduğu gibi Türkler de astroloji bilgisini öncelikle zirai
faaliyetlerinde kullanmak üzere geliştirmişlerdir (Semen, 2004, s. 2). Nart-Karaçayların
geliştirdiği astroloji sistemi dünyadaki ilk sistemlerden biri olduğuna dair görüşler
bulunmaktadır. Dünyadaki diğer burç ve Zodyak tasavvurlarından farklı olan Nart-
Karaçaylar‟ın astroloji bilgisinde 36 burç bulunmaktadır. Komşu Çinlilerin kullandığı
12 yıllık Çin Hayvan deri takvimiyle benzerlik gösteren bir yıl yapısı vardır. Yılbaşı 21

194
Eski Türk şiirlerinde söz konusu tabiî döngüselliğe ve yıldızlara rastlamak mümkündür. Bu şiirlerden
birinin örneği şöyledir: Tengri ajun törütti/Tanrı dünyayı yarattı-Yulduzları çerkeşib/ Yıldızlar sıralanır-
Çığrı edh tezginur/ Felek uğurlu döner -Tün kün üze yörgenür/ Gece gündüzü örter (Candan, 2002, 27).

155
Mart nevruzla başlar (Semen, 2004, s. 1). Türklerin Astrolojik inanışına göre Kuzey
Yıldızı Gök'ün direği olarak kabul edilir yani Gök'ün göbeğidir. Eski Türkler‟in
astroloji sisteminde Ay çok önemlidir. Ay büyüdüğü zaman geliştirilecek işlere girip,
küçülmeye başladığında girişimleri durdurduklarına dair atasözleri vardır. “Ayın
başından korkma beşinden kork; Ay yeni yar yeni” gibi sözler ayın doğumu yani hilalin
başlangıç kabul edildiğine dair önemli ipuçları sunmaktadır (Arpacı, 2012, s.121) Çin
kaynaklarına göre Hunlar, savaşta çekilme zamanlarını Ay‟a göre ayarlar, Ay
büyüdükten sonra geri çekilirlerdi. Marco Polo Seyahatnamesi‟nde Kubilay Han‟dan
bahsederken astronomları ve astrologları için büyük bir gözlem evi inşa ettirdiğinden
bahseder. Ayrıca Marco Polo seyahati sırasında Tankut Devleti‟nde ölünün defin
tarihinin müneccimin belirlediği horoskopla belirlendiğini gördüğünü aktarır.

Türk-Ġslam Medeniyeti’nde Astroloji


İslamiyet‟i kabul eden Türkler, astroloji bakımından en parlak devri Selçuklular
zamanında yaşamışlardır. Özellikle Sultan Melikşah‟ın astronomiye duyduğu ilgi,
astrolojideki keşifleri hızlandırmıştır. Sultan, 1074–75 yıllarında Melikşah
Rasathanesi‟ni yaptırmış bu rasathanede Ömer Hayyam gibi birçok ünlü astrologu
çalıştırmıştır. Diğer yandan Hülagü Han (1259) Megara şehrinde bir rasathane
yapmıştır. Başına ise ünlü astronomi bilgini Nasirüddin Tusi (1201–1274) getirilmiştir
(Göker, 2005, s. 25-26).

Türk-İslam devrindeki astroloji, astrolojinin kehanet ve toplumlar üzerindeki


etkisini içermekle beraber büyük oranda astronomi sahasında gelişmiştir. Fuad Sezgin,
İslam’da Bilim ve Teknik kitabının II. Cildinin büyük bir çoğunluğunu astronomiye
ayırmıştır. Sezgin‟in tespitlerine göre Fergani (9. yy.), Battani (858-929), Biruni195

195
Biruni‟nin et-Tefhîm adlı eseri bu çalışmaların en önemlilerinden biridir Bu eserin günümüze biri
Arapça diğeri Farsça iki nüshası gelmiştir. Et-Tefhîm 530 soru ve cevaptan oluşmaktadır ve konularına
göre tasnif edilip düzenlenmiştir. Geometri, aritmetik, astronomi coğrafya, takvim bilgisi, usturlabın
kullanımı ve astroloji başlığı altında toplanan sorular içinde en çok astrolojiyle ilgili soru ve cevaplar yer
tutmaktadır. Sachau, Bîrûnî‟nin Grek ve Hint astrolojisine çok emek verdiğini ve astrolojiye yürekten
inandığını söylemektedir. Bununla beraber Biruni devrin bazı astrologları için “palavracı astrologlar
tanımını kullanmış astrolojiyi sihir ve kehanete vardıran uygulamalarını eleştirmiştir. Bîrûnî, bu konuya
çok önem vermektedir. Araştırmacılar, Biruni‟nin Fihrist adlı bibliyografik çalışmasında geçen
“sınâatü‟t- temvîh195” tabirini kullanarak doğrudan astrolojiyi kastettiğinin altını çizmektedirler. Diğer
yandan Saliba, Bîrûnî‟nin hem profesyonel bir astrolog gibi uygulamalar yapmasına rağmen astrolojiyi
eleştirdiğine dikkat çekmektedir. Nasr ise Biruni astrolojinin temel fikrinden ziyade uygulayıcılarına

156
(973-1048), İbn Heysem (965-1038), Tusi (1201-1274), Bitruci (XII. yy.), Uluğ Bey
(1393-1449), Ali Kuşçu (1403-1474), Takiyüddin (ö. 1585) gibi düşünür ve bilim
insanları astroloji ve astronomi üzerine çalışmış, araştırmalar yapmış ve eserler
meydana getirmişlerdir.

Şekil 3.4 Biruni‟nin et-Tefhîm adlı eserinden iki sayfa. British Museum.

Selçuklu‟nun ardından kurulan Osmanlı Medeniyeti‟nde, astrolojinin ne zaman


kurumsallaştığı tam olarak bilinmese dahi, Fatih Sultan Mehmet devrinde Ali Kuşçu‟nın
başlattığı astronomi çalışmaları sonucu sarayda Müneccimbaşılık kurumunun temeli
atıldığı kabul edilmektedir. Tacizade Cafer Çelebi, yazdığı Mahsure-i İstanbul
Fetihnamesi’nde Fatih Sultan Mehmet‟in İstanbul‟u fethinde müneccimlerin belirlediği
uğurlu saati göz önünde bulundurduğunu belirtmiştir (Döşer, 2018, s. 10). III. Murat
döneminde astrolog Takiyüddin‟in kurduğu rasathaneden 1577‟de bir kuyruklu yıldız

güvenmediğinin üzerinde durmaktadır. Bîrûnî‟nin, Muhyiddin İbnü‟l-Arabî‟nin öğretisindeki gibi


geleneksel astrolojik sembolizmin farkında olup olmadığı yeterince açık değildir; ancak Bîrûnî‟nin
astrolojik bakış açısına yakınlık duyduğu ve müslüman astrologların en büyüklerinden biri kabul
edilmektedir. Nasr ise Biruni‟nin astrolojinin temel fikrinden ziyade uygulayıcılarına güvenmediğinin
üzerinde durmaktadır.

157
gözlemlemiştir. Takiyüddin, bu gözlemiyle Osmanlı‟nın savaşı kazanacağına dair
kehanet yapmış ama bu kehanetinde isabetli olmamıştır (Aydın, 2019, s.67).

Geç devir âlimlerinden Taşköprizâde, ilimler tasnifinde yer alan astroloji


şubeleri içinde “kitaplardan fal açmak, kum falı196, harflerle kura çekmek ve uğursuz
olduğuna inanılan bazı işaret ve sembollerden hüküm çıkarmak197” gibi kehânet
sanatlarını saymaktadır (Fehd, 2000, s. 126-129).

Osmanlı Devleti‟nde astroloji, halkın geniş kesiminden ziyade seçkinlerin hizmetinde


bir bilgiydi. Bugün astrolog olarak isimlendirilen müneccimbaşılar ilmiye sınıfına
mensup medrese mezunu kişilerdi. Medresedeki eğitim dilinin Arapça olmasından
dolayı arap astrolojisinden daha fazla etkilendikleri ve istifade ettikleri düşünülmektedir
(Döşer, 2018, s. 12).

Osmanlı Devleti‟nde Müneccimbaşılığa ait Mekteb-i Fenn-i Nücum isimli bir


kurum mevcuttur. Osmanlı tarihi boyunca toplam 37 kişi müneccimbaşılık görevini icra
etmiştir (Yangel, 2018, s. 101). Medrese mezunları arasından seçilen müneccimbaşıların
esas görevi, padişah, devlet erkanı ve saray halkı için takvim, imsakiye ve zayiçe ismi
verilen doğum haritaları hazırlamaktır198. Müneccimbaşının bir diğer önemli görevi ise
eşref saati ismi verilen uğurlu saatleri tespit etmektir199. Bu tespitlerin yanı sıra
müneccimler deprem, sel, yangın, güneş-ay tutulmaları gibi önemli doğa olayları ile
ilgili öngörü raporları hazırlayıp saraya sunmakla görevli idiler.

Müneccimbaşılık müessesi, Cumhuriyetin kuruluşunun ardından 1924 yılında


ilga edilmiş ve yaklaşık beş yüz yıl süren kurum görevini tamamlamıştır.

196
İlm-İ Reml.
197
İlm-İ Zecr.
198
Osmanlı Sarayı‟nda yapılan bu yorumlar Ahkam Astrolojisi türü altında üç türlü yapılmaktadır,

1- Mevalid (doğum astrolojisi), doğum günü esas alınarak yeni doğan bebeğin kaderini
etkileyebileceği düşüncesinden hareketle oluşan sistem (Yangel, 2018, s. 172).
2- Mesail (soru astrolojisi), mesail, kayıp ve hırsızlık gibi günlük hayatta olan olayları tespit için
geliştirilen sistem (Döşer, 2018, s. 11).
3- İhtiyariyat (seçim astrolojisi), padişahın tahta çıkması, savaşı başlatma, sefere çıkma ve düğün
gibi önemli işlerde eşref saatini belirlemek için oluşturual tür (Yangel, 2018, s. 172).

199
Bir diğer adı vakt-i saa‟d olan bu saatler, padişahın yazlık saraya gitmesi, atların çayıra bırakılması,
savaşa çıkılması gibi çok çeşitli sebeplerle tespit edilmektedir.

158
3.7.3. Modern Astroloji (17. Yy-)

“Modern Çağ” olarak adlandırılan bu dönem aynı zamanda yeni göksel


cisimlerin keşfinin gerçekleştirildiği dönemdir. Astroloji, sanayi devrimi ile birlikte bazı
ülkelerde yeniden doğarken çoğunda yeni bilimsel keşiflerle çöküşe geçmiştir. İngiltere
bu yeni doğuşta başı çekmiş, Büyük Britanya‟da astrolojik alanındaki çalışmalar, çeşitli
okullarla Aynı zamanda astrologların yayın yapabilmesi için de branş yayınları ve
gazeteler üretilmiştir. Mircae Eliade, bu dönemin aynı zamanda gizembilim patlaması
yaşanılan dönem olduğunu söylemektedir (2017, s. 80). Kendilerini modern ruhsal
arayıcılar olarak tanımlayan New Agerlara göre modern dönem, evrenin sırlarıyla
bütünleşip dünyayı iyileştirmek için mükemmel bir fırsat hatta ruhsal altınçağdır
(Thornton, 2016, s. 45).

Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren başta Almanya olmak üzere pek çok
Avrupa ülkesinde astrolojinin popülerliği kitle iletişim araçlarının artışıyla paralellik
göstermiştir. Bu popülerlikte özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Haber Alma
Teşkilatı ile çalıştığı söylenen astrolog Louis de Wohl‟un büyük katkısı olmuştur. Ticari
birliklerin kurulmasının yanı sıra bu alanda profesyonel astrolog yetiştirilmesi için pek
çok girişim gerçekleştirilmektedir. Nüfuz sahibi bazı kimselerin de tıpkı tarihteki saray
mensupları gibi astrolojiye büyük ilgi gösterdiği görülmüştür. Bu isimlerden biri
tarihteki en büyük kitle katliamını yapan Hitler‟dir. Mircae Eliade, Hitlerin saplantı
derecesinde astrolojiye bağlı olduğunu belirtmektedir. Hitler‟in özel askeri gücü
S.A‟nın başı olan Ernst Röhm, yıldız falına baktırması gerekçesi olarak kendini tanımak
olduğunu söyleyerek bireyselliğe vurgu yapmaktadır. Yine 2. Dünya savaşı sırasında De
Gaulle‟nin Özgür Fransız Ordusu‟nda astrolog olan bir generale danıştığı
söylenmektedir (Marshall, 2005, s. 396).

New Age inanış ve uygulamalarının gözle görülür biçimde arttığı 2. Dünya


Savaşı sonrası astroloji ABD‟de patlama yapar. 12 Mart 1969 tarihli Time Magazine,
Amerika‟da 10.000 uzman astrolog 575.000 amatör astrolog olduğunu yazmıştır. 1987
tarihli bir Alman dergisi ise yaptığı araştırmada Almanya‟da her iki kişiden birinin
astroloji ile ilgilendiği sonucuna ulaşmıştır (Teissier, 1994, s. 261).

Modern astrolojinin en önemli tezlerinden biri gezegenlerin, birbirinden çok


uzakta oturan, birbiri ile hiçbir ilişkisi olmayan insanlar üzerindeki etkisinin şaşırtıcı
benzerliklerini tespit etme imkanına sahip olmasıdır (Ornstein, 2001, s. 48). Bugün

159
astroloji yekpare ve kurumsallaşmış bir sistem değildir. Yönetim organı ve merkezi
otoritesi olmadığı için kullanıcıları astrolojiyi mevcut kültürel ortamlarına uygularlar.
Bu sebeple sürekli yeniden yorumlanır. Günümüz gelişen teknolojisi ile astrolojik
çalışmalar çeşitlilik kazanmıştır. “Yıldız haritası” adı verilen, doğum anında gök
cisimlerinin yerlerinin tespitine dayanan kişisel özellikleri belirleme ve öngörü
şemalarını ortaya koymak geçmişte ciddi bir bilgi ve hesaplamaya dayanırken bugün
artık web ortamlarından kolayca yapılmaktadır. Bununla birlikte yapay zeka kullanılan
programlarla kişilere bu haritalar otomatik yorumlanmaktadır.

İnsanoğlunun anlam arayışı ve çeşitli işaretleri sonucu binlerce yılda geliştirdiği


geleneksel astroloji ile Modern astrolojinin önemli farkları vardır. Bu farkları şöyle
sıralayarak özetlemek mümkündür:

1- Kollektiften Bireye: Erken devir astrolojisinde örneğin Babilliler, astrolojiyi


savaş zamanlarını tespit, harmanın ne zaman yapılması gerektiği gibi toplumun
geleceğini etkileyecek olaylarda kullanırdı. Orta dönem astrolojisinde ise
Türklerden Hintlilere, astroloji bilgisi savaş zamanları, ticaret ve yöneticilerin
kudreti için kullanılırdı. Modern astrolojiye gelince, astrolojik analiz kişinin
kaderi üzerinde yapılmaktadır. Teissier, bugün astrolojinin asıl ve en önemli
işlevinin bireysel kişilik analizi olduğunu söylemektedir (1994, s. 73).
2- Seçkinden Halka: Hem erken devirde hem de orta devir astrolojisinde, analizler
seçkinler için yapılırdı. Kralın askeri hareket saati, seçkinlerin çocuklarının
doğum saati, talihleri gibi konular astrolojinin esas alanıydı. Bugün modern
astroloji, evlilik tahmini, kayıp eşya, işsizlik sorunu ve ilişkiler noktasındaki
konulara yönelmiştir.
3- Tabiat Döngülerinden Haftalık Analize: Erken ve orta dönemde astrolojideki
zaman birimi daha çok tabiat döngüleri denilen mevsimsel tarihler iken bugün
esas olan birim hafta hatta post modernizmle beraber gündür. Bu birimin
belirleyicisi kuşkusuz medyadır. Tabiat döngülerinin artık bir anlamı yoktur.
Güneş burcu esas alınarak 12‟ye bölünmüş burçlar, her gün tüketiciyi
yönlendirmektedir.
4- 6 gök cisminden 9 gezegene ve astroidlere: Harita okuma yöntemlerindeki
farklılıklar Modern astrolojinin geleneksel astroloji arasında en görünen alanıdır.
Modern astroloji haritayı bir bütün olarak ele alır. Erken ve orta dönem
astrolojisinde henüz Uranüs, Neptün ve Pluton tespit edilemediği için analizler 7

160
gök cismi üzerinden yapılırken modern astroloji, 9 gezegen ve sayısız Astreoid
üzerinden analiz yapmaktadır. Bu noktadaki bir diğer farklılık gökyüzünde
gezegenlerin ve burçların arasında olduğu varsayılan açı meselesidir. Biruni‟ye
göre Evrenin hareketiyle zaman zaman birleşen, çoğalan temaslara açı denir. Bu
açıların en önemli niteliği Ruh‟un üçlüğünden doğan sıfatlardır. Burçlar
arasındaki ilişkiyi tamamlayan dünyevi niteliklerdir. Kozmik belirsizlikler
burçların bu açıları sayesinde bir düzene erişir. Özetle, gelenekteki astrologlar
açılara diğer astrolojik belirtilere olduğu gibi yoğun bir tefekkür perspektiften
bakmışlardır. Oysa modern analizde astrolojik açıların temel işlevi kazaları,
kısmetleri, büyük şansları göstermesidir.
5- Cüzi Ġrade- Külli Ġrade Farkı: Modern astrolojide ön planda olan cüzi iradedir
(Erkılıç, 2018, s. 250). Adorno, astrolojinin görünüm olarak ilkçağ animist
inançlara benzemekle beraber önemli bir farklılığına dikkat çeker ve
animizmden farklı olarak astrolojinin yıldızların hareketlerine belirli bir sistem
ya da öğreti temelinde yaklaşmak yerine, medyumlar tarafından yıldızların
hareketlerine getirilen yorumlara dayandığını söyler. Bu durumda doğal ve
toplumsal ilişkileri yıldızlara bakarak anlayabilme koşulu medyumun
yorumlarına indirgenir. Burada otoritenin ne/neler ya da kim/kimler olduğu
daima belirsizdir. Yıldızlar tam anlamıyla bir otorite olarak kabul edilmezler;
yıldızların yaşama müdahele mi ettikleri, yoksa yaşamı anlamak için insanlara
olanaklar mı tanıdıkları gibi sorular ya yanıtsız bırakılır, ya da her biri tarafından
farklı şekillerde yanıtlanır. Astrolog, yıldızların hareketlerini insan yaşamına iz
düşürerek yorumlayabilen bir uzman olarak kabul edilir. Adorno‟ya göre bu
uzmanlık, toplumsal ilişkilerin her noktasında hissedilen hiyerarşinin de bir
parçasını oluşturur. Kendi zihnini başka zihin200lere bağımlı kılmış birey,
edilgen kaldığı toplum içerisinde, bir kimseden geleceği hakkında birtakım
ifadeler duymak ister. Birey için otoritenin kim olduğundan çok, “her şeyi bilen”
bir uzmandan öğrenmek istediklerini duymak önemlidir. Böylece ortaya belirsiz,
soyut bir otorite çıktığı gibi, astrolojinin bilgi kaynağı da “soyut, ulaşılamaz ve
bilinmez” olarak kalır (Kulak, 2006, s. 92.).

200
Adorno‟dan yıllar sonra Schiller (1973), söz konusu zihinlere hükmedenlere zihin menajerleri
tanımlamasını yapmıştır.

161
Barthes astrolojiyi, önlemci Tanrıbilimci fal olarak tanımlarken modern
astrolojiye eleştiri getirir, özgür seçimi tamamıyla dışarıda bırakmaz diyerek
aslında çalışma hayatını düzenleyen telkinleri sinirlilik, rahatlık, titizlik,
gevşeklik gibi durumları yıldızların telkini ile kontrol altında tutmayı işaret eder
(2003; s. 154)
6- Elle hesaplamadan yapay zeka hesaplamasına: Eski astrologlar bir inceleme
yaptıklarında hem matematiği hem de geometriyi kullanırken modern astrologlar
bir bilgisayar programına yükledikleri bilgilerle horoskobu karşılarında
bulmaktadırlar. Eski dünyanın astrologları iyi bir cebir bilgisine sahip olmak
zorundayken bugünün astrologlarına sadece yorum bilgisi yetmektedir.
7- Kehanet Farkı: Modern astroloji kehanete bambaşka bir boyut getirmiştir; buna
göre kehanet; eğer kişi öğrenme, büyüme, dönüşüm aşamalarından geçebilirse
gerçekleşebilir. Yani seçimler kehanetin gerçekleşmesi için birinci şarttır. Klasik
astrolojide doğum anındaki harita belirleyici iken modern astrolojide insanın
kendi yarattığı mutsuzluk için horoskopunu suçlaması anlamsızdır (Arroyo,
2000, s. 11). Aslında modern astroloji bireye “geleceği yaratmasını”
önermektedir. Düşüncenin şekillenmesi ve oluşumu ile bu yaratma
başlamaktadır. Bu başlayıştaki ön hazırlık ise fark etmektir (Altoparlak, 2004, s.
204). İşte kehanetin modern astrolojideki en önemli farkı bu bireyselleşmedir.
Bireyin gücünü201 fark etmesidir.

3.8. Astroloji Türleri

Astrolojinin bilim tarihine, astronomi ve matematiğe önemli katkıları olmuştur.


Bu çok yaygın bir kabuldür. Tarih boyunca birçok ilim adamı, felsefeci, din adamı ve
gizli ilimcilerin çalışma alanı olan astroloji her devrin ihtiyacına göre şekillenmiş,
çeşitlenmiş ve dallara ayrılmıştır. Astrolojik sembolizmin tabiatten, mitlerden ve
bilinmezlerden beslenen yapısı birçok astroloji şubesinin ortaya çıkmasına sebep
olmuştur. Astroloji bilgisi ile ilgili birden çok sınıflama vardır. Bu sınıflamaların en
kapsamlısı Tevfîk Fehd tarafından yapılmıştır (2000, 126-129). Buna göre astroloji
Tabiî Astroloji ve Ahkâm Astrolojisi olmak üzere iki kısma ayırmaktadır,

201
Burada kastedilen güç kişinin kendi ruhsal otoritesini kendi eline almasından gelen güçtür.

162
Tabiî Astroloji,
Feleklerin yani gök kürenin atmosfer ve yeryüzündeki dört unsura dayalı fizikî
nesne ve olaylar üzerine yaptığı tesirleri inceler ve eski astronominin kozmolojik
modelini esas alarak tahmin ve kehânetlerde bulunur. Bîrûnî, Tefhîm isimli eserinde
tabii astrolojinin perspektifini ortaya koymuştur. Buna göre tabii astroloji meteorolojik
etkileri ve bu etkilerin bitki ve hayvan varlığında yol açtığı kuraklık, kıtlık ya da salgın
hastalıklar gibi hadiselerle ilgilenir. Biruni‟nin eserlerinde astrolojinin metafizik
temellerinin çoğuna rastlanmaz.

Ahkâm Astrolojisi,
Gök cisimlerinin insan kaderi üzerinde etkileri olduğu inancıyla gelecek
hakkında kehânetlerde bulunur. Savaşlar, hânedanların değişmesi, yeni din ve
mezheplerin ortaya çıkması gibi olaylar ahkâm astrolojisi kapsamındadır. Ahkam
astrolojisi ise kendi içinde

21. yy‟da sayıca çok fazla türde astroloji alanı olmakla beraber dört ana
yaklaşımdan söz edebiliriz,

1. Akım Popüler Astroloji


Horoskopta ana noktalar olan Batı astrolojisinin güneş burçlarını ve Çin
astrolojisinin hayvan burçlarını kullanarak astrolojinin en basit faktörlerini
yorumlamaktadır. Gazetelerde, televizyonlarda rastlanan popüler astroloji yorumlarıdır.

2. Akım Ġstatistiksel Astroloji


İstatistiksel bir takım hesaplamalarla astrolojik terorileri ispat etmeye çalışan
astrolojik akımdır. Peter Astrolojiye bilimsel bir özellik katmak ve onu akademik
dünyaya kabul edilir hale getirmek için istatistiksel temelde inceleme yönünde bir
girişim gibi görünmektedir (Marshall, 2005, s. 31). Bu akımı, nedensel yaklaşım olarak
tanımlayanlar da vardır. Astrolojinin nedensellikle açıklanması pek mümkün
gözükmemektedir. Glynn, batıda bu yaklaşımı 1972‟de formülleştirmiş ve kabul
ettirmiştir (Arroyo, 2000, s. 61).

3. Akım Sembolik Bir Dil Olarak Astroloji


Bu akım, Psikolog ve terapistlerin extrapolated yani dışdeğerbiçimsel yorumlar
yapmak için astrolojiyi kullanması biçiminde özetlenebilir. Astroloji geleneğini yeniden
yapılandırma ve tanımlama olarak gelişen süreç 1936‟da Dane Rudhyar‟ın, The

163
Astrology of Personalty yani Kişiliğin Astrolojisi kitabı ile başlamıştır (Arroyo; 2000, s.
10) Jung, Heymans, Corman ve Le Senne gibi önemli psikologların kişilik tiplemelerini
anlamlandırmada astrolojiyi veri kaynağı olarak kullanması bu akımın itibarını
güçlendirmiştir. Bu kullanımın temelinde Aristo‟nun kişilik tiplemesi ile Hippokrates‟in
bu tiplemelere karşı kullandığı Toprak, Hava, Su ve Ateş dörtlüsünü öne sürmesi
düşünülmektedir (Teisseier, 1994, s.250).
4. Akım Ezoterik Astroloji
Gizli anlamlar yükleyerek astrolojiyi meleklerle, ruhlarla ilişkilendirerek bir
gelecek portresi sunan astroloji akımıdır. New age kapsamındaki modern astrolojide
önemli bir şubedir.

Alfabetik olarak popüler astroloji türleri ise Ģunlardır,

Adli astroloji, Borsa Astrolojisi, Dorothean Astroloji, Eleksiyonel Astroloji,


Ezoterik Astroloji, Horary Astroloji, İş Astrolojosi, Jeopolitik Astroloji, Kabalistik
Astroloji, Karmik Astroloji, Majik Astroloji, Meteorolojik Astroloji, Mitolojik
Astroloji, Ölüm sonrası astrolojisi, Seçim Astrolojisi, Tahmin Astrolojisi.

3.9. Astrolojiye ÇeĢitli YaklaĢımlar

Astroloji, modern ötesi, post modern, ileri modern gibi adlandırmalarla


zikredilen ve yeni bir değişim sıçraması202 noktasında olduğumuzu anlatan çağın
düşünce yapısına203 uygun bir sözde bilimdir. Birçok araştırmacıya göre astroloji,
gökcisimlerinin konumlarının bireylerin ve toplumların hayatını etkilediğini ve
gökcisimlerinin hareketleri gözlenerek geleceğe dönük bilgi elde edilebileceğini öne
süren bir sözdebilimdir (Jerome, 2009; Popper, 2002; Thagard, 1978).
Astroloji, çeşitli bilim adamları tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir. Jung,
astrolojinin insanlık tarafından binlerce yıldır kullanılmasının değerli olduğuna dikkat
çekerek “astroloji, çoktan defteri dürülmüş bir sözde bilim olsa bile halk ruhunun
derinlerinden su yüzüne çıkan ve üç yüz yıldan beri terk ettiği üniversitelerimizin
kapısını çalmaktadır” demektedir (aktaran Teissier, 1994, s. 20). Bir başka bakış açısına
göre ise bir sanattır (Mitchell ve Haggett, 1997, s.115). Dr. Sevim Asımgil, yaptığı tanımda
astrolojiyi sanat olarak kabul etmektedir (2004, s. 49).

202
Aurobindo ve Teilhard de Chardin.
203
Zeitgeist

164
Joseph A. Angelo, astrolojiyi şöyle tarif etmiştir, “Erken dönem astronomlarının,
gelecekteki olaylar hakkında sabit yıldızlar, Güneş, bilinen gezegenler ve Ay‟ın
konumları ile alakalı gözlemler ve yorumlar yaparak tahmin etme girişimi” (2006, s.
62). Eliade ise astrolojiyi bir yorum bilgisi olarak tanımlayarak bunu sadece dinler
tarihçisinin yapacağı görüşündedir (2017, s. 88). Yani O‟na göre astroloji bilgisiz ve
derinliksiz kişiler özellikle de dinler tarihi bilmeyenler tarafından ele alınmamalıdır.
Eliade‟nin bu değerlendirmesi oldukça önemlidir çünkü astrologların bir kısmı ve new
agerlar astrolojiyi “yorum bilgisi” olarak tanımlamaktadır. Onlara göre yorum bilgisi,
bir olay veya tutum karşısındaki düşüncenin zaman içerisinde değişebilmesidir
(Yenican, 2019, s.36). Yani bugün anlamlı gelen bir olay yarın anlamlı gelmeyebilir.
Hermenötik ile yeniden inşa gerçekleştirildiği kabul edilir. Bir bilgi oluşurken yazarı,
uygulayıcısı ve okuru ile etkileşimle ortaya konabilir. New age taraftarları yorum
bilgisini çok basit izah etseler dahi Eliade, yorum bilgisininin tinsel bir teknik olduğunu
söyleyerek çok hafife alınamayacağının altını çizmektedir. Yorumbilgisini, bilimsel ve
teknolojik bir keşife benzetebiliriz. Keşfedilecek gerçeklik, keşiften önce de oradadır
ama biz onu göremiyoruzdur. Dolayısıyla yaratıcı bir yorumbilgisi, daha önce
kavranamamış anlamları açıklayabilir ve bazen kazanır ve nesnelleşebilir. İnsanı
değiştirebilir, bilgilendirmekten fazlasını yapabilir (2017, s. 86).
Astrologların bir kısmı astrolojiyi matematiksel bir bilim olarak sunmaktadır.
Fakat “astroloji bilim midir” sorusuna birkaç yönden cevap verilebilir. Astroloji,
dogmaları olması bakımından ve ampirik olarak ortaya konulamaması gibi yönlerinden
bilim olarak değerlendirilemez. Adorno, astrolojiyi ele aldığı çalışmalarında astrolojinin
dogmatik yapısını sıklıkla vurgulayarak bu duruma “itaatin körlüğü” tanımlamasını
yapmaktadır (2002, s. 87). Astrolojinin bilimsel olarak bağlamında açıklanma girişimi,
kimi araştırmacıların “pseudo science” yani “sözde bilim” adı altında incelenmesini
önerdikleri yeni bir kategori oluşturmuştur.
Astroloji, bilimin kıriterlerini taşımadığına göre, Platon‟un Teheatetus
diyalogunda geçen bilgi tanımından hareketle “gerekçelendirilmiş doğru inanç” olarak
kabul edilebilir (Demir, 2011, s. 80). Astrolojinin ne tür bir bilgi olduğu ile ilgili
araştırmacıların ve bilgiyi üretenlerin görüşlerini kabaca dört grupta toplayabiliriz;
1- Astroloji bilimdir
2- Astroloji dogmalardan oluşan inanç sistemidir

165
3- Astroloji bir yorum204 bilimdir205/ hermönotiktir
4- Astroloji bir Sözde Bilimdir206.
Astrolojinin bir bilim olamayacağı noktasında en çok ileri sürülen mesele
ispat207 edilememesi yani deneysel olmamasıdır. James Brockbank tarafından yapılan
The Responsive Cosmos, an Enquıry into the Theoretıcal Foundation of Astrology
(2011) isimli doktora tezinde, astroloji bir bilim değil ancak olsa olsa bir kehanet formu
olarak kabul edilmeli fikri öne sürülmüştür. Bu tezi öne süren Brockbank‟ın en önemli
nedeni ise astrolojinin deneysel olmaması halidir.
Astrolojinin astronomiyi kullanması ve bilimsel terimlerle durum açıklaması yapması
kitle nazarında bir kafa karışıklığına yol açmıştır. ABD‟de, 1988-2001 yılları arasını
kapsayan yedi bilimsel ankette, astroloji takipçilerine “çok bilimsel, bilimsel veya hiç
bilimsel değil” şeklindeki derecelendirmeyle astrolojinin bilimsel olup olmadığı
sorulmuştur. Katılımcıların % 60‟ı astrolojinin bilimsel olmadığını belirtirken, % 30‟u
bilimsel bir yaklaşım olduğunu ifade etmiştir. Avrupa‟da yapılan araştırma ise
astrolojinin bilimsel olduğu doğrultusundaki inancın daha yaygın olduğunu göstermiştir.
Avrupa‟da 1992‟deki araştırmaya katılanların dörtte biri astrolojinin hiç bilimsel
olmadığını belirtmiştir. Diğer dörtte birlik oran ise astrolojinin bilim olduğunu ifade
etmiştir. Katılımcıların geriye kalanı ise bu iki nokta arasında bir noktayı seçmeyi tercih
etmiştir. 2001 yılında yapılan bir diğer araştırmada, iki seçenek çerçevesinde
astrolojinin bilim olup olmadığı araştırılmştır. “Daha bilimsel”, “bilimsel değil”
şeklinde iki seçeneğin olduğu bu ankette, katılımcıların % 53‟ü daha bilimsel seçeneğini
işaretlemiştir (Rigel; Dursun, 2015, s. 230)

204
Eliade, yorum meselesine ayrıca önem atfeder. Bilim ve bilgi sadece bilimsel çalışmalar,
monografilerle ortaya konmaz. Her kültür, kendi mitlerine veya özel ideolojilerine ilişkin yorumlarla
yeniden oluşur. İlk görüşlere yeniden değer kazandıranlar bir kültürün temel fikirlerini yeniden
yorumlayanlardır. İtalyan hümanizminin önemli yazarlarından ziyade yorumbilgicileri vardır. Örneğin
Erasmus, batı kültürünü yorumları ve mektupları ile yenilemiştir (Eliade, 2017, s. 85).
205
Hermenötik.
206
Sözde bilim, bilimsel argümanlar kullanılarak ileri sürülen ancak bilimsel çalışmaların gerektirdiği
materyal, metot, test edilebilirlik gibi standartları taşımayan veya yeterli bilimsel araştırma ile
desteklenmeyen iddia, bilgi ve uygulamaların bütününe verilen addır (Uyar, 2016, s. 57).
207
Astronom ve fizikçi Kepler (1967), astrolojinin etkinliğine “inanmamak” yolunda güçlü isteklere
sahip olduğunu, ancak “yıldızların gruplaşmaları ve etkileşimleri ile yerküredeki olayların arasında
şaşmaz uyumun” gönülsüz inancını desteklediğini söyleyerek aslında bu konudaki “ispat” ve “çürütme”
arasındaki ikircikliği ortaya koymaktadır.

166
Dr. Gustav-Adolf Schoener (2007), astrolojinin ilkçağlarda dinî nitelikli
olduğuna dikkat çekerek astrolojinin zamanla “hem bilim hem de din” haline geldiğini
söylemektedir.

Özetle bilim dünyasındaki yaygın kanaate göre kadim bir gök inceleme bilgisi
olan astrolojinin bilimsellik bağlamında açıklanma girişimi ancak “pseudo science” yani
“sözde bilim” adı altında incelenebilecek yeni bir kategori olabilir.

3.10. Astronomi Ġle Astroloji Arasındaki Fark

Astronomi, gök cisimleri ile ilgilenen ve bu cisimlerin büyüklükleri, düzeni,


konumları, kökeni ve dinamik davranışlarını ele alan bir bilim dalıdır. Gökküresi
bilimidir. Astronomi, İslam bilim tarihi içinde “felekiyyât, ilm-i nücûm, ilm-i nücûm-i
ta‟limî, sınaat-ı nücûm, sınaat-i tencîm, ilm-i hey‟et, ilm-i hey‟eti‟l-âlem” gibi ifadeler
altında incelenmiştir.

İnsanlık tarihiyle yaşıt olan bu bilim dalı teknolojik gelişmelerle bambaşka bir
boyut kazanmıştır. Bugün astronomi, astrofizik ve astrojeoloji olmak üzere iki temel
dala ayrılmıştır. Astrofizik, gök cisimlerinin ve evreni oluşturan maddenin fiziksel ve
kimyasal özelliklerini konu alırken astrojeoloji, ayın, gezegenlerin, meteorlar ve
kuyruklu yıldızlar gibi gökcisimlerinin jeolojik yapılarını ve yerküreye etkilerini
incelemektedir.

Bilim tarihi içinde başlangıçta astrolojiyle astronomi beraber kullanılırken


teknolojik gelişmelerle beraber birbirinden ayrılmışlardır. Astronomi ile astroloji
arasındaki fark bilim felsefecileri tarafından başlıca tartışma konularındandır.
Astronomi bir bilim olurken astroloji eski yüzyılların sahte bilimi olarak kalmış ve
astrologlar tarafından çıkarılan yıldız haritalarına yargıda bulunma pratiği olarak
günümüze kadar gelmiştir. Bu tartışma astrolojinin sözde bilim olarak kabul edilmesi
yönünde devam etmektedir (Burton-Grandy, 2004, s. 123.) Astrolojinin bilim yasalarına
uymayışı ve astronomi ile psikoloji gibi alanlarla benzerlik üzerinden prestik kazanması
tartışmanın ayrı boyutlarıdır.

Modern astronominin kurucusu olan Galieo‟nun astrolojiye olan ilgisi astrolojiyi


ilim olarak kabul edenler tarafından sıkça gündeme getirilmektedir (Marshall, 2005, s.
29.) İbn-i Sina ve Farabi gibi İslam bilim tarihinde astrolojiyi astronominin bir parçası

167
olarak görenler mevcuttur. Bununla beraber astroloji astronominin metafiziği olarak
kabul eden yaklaşımlar mevcuttur (Akpınar, 2002, s. 171–172).

3.11. Astroloji Ġle Fal Arasındaki Fark

Astroloji ve fala bakmak, kehanet bakımından birbirine benzeyen kadim


uygulama alanlarıdır. “Fal” Arapça bir kelime olup, gelecekteki olaylara “işaret” etme
kökünden gelmektedir (Türk Ansiklopedisi 1986, 90). “Fal, özellikle kişinin geleceği,
kaderi ve talihi hakkında birtakım bilgiler elde edebilmek, ipuçları yakalayabilmek
amacıyla çeşitli metotlar kullanılarak yapılan bir kehanet türüdür” (Gündüz 1998, 125).
Belirli araçlar208 kullanarak gelecekte olacaklar hakkında anlamlar çıkarma, gaipten
haber verme” (Boyraz; 2006, 84) falın çeşitli açıklamalarıdır. Astroloji ise gökyüzü
hareketlerinin belli bir sistem diziliminde insanlara ve olaylara etkisi üzerinden kehanet
yapmaya çalışmaktadır209.
Adorno, astrolojinin bilimsel bilgiyle rasyonel bağ kurma görüntüsünden dolayı
kendisini batıl inanç olarak sunmadığını söylemektedir. Oysa tarih boyunca çeşitli
kehanetler yapan falcılarla aynı içgörüyü kullanmaktadır yani faldan bir farkı yoktur
(2002, s. 153). Modern düşünürlerin bir kısmı astrolojiyi fal olarak görmekte ve
analizlerini falın statükoya katkısı olarak yapmaktadır. Adorno ve Barthes, astrolojiye
yıldız falı tanımını yapmaktadır. Kaderin şans, aşk vb gibi konularda hiçbir zaman
tersine dönmesini istenmezken, toplumsal düzene, işverenin çıkarlarına örneğin saat
çizelgesine uyumsuz yorumlar gerçekleştirilmez (Barthes, 2003, s. 153).

Bununla birlikte astroloji lehinde olan araştırmacılar, astrolojinin falcılık ve


medyumluktan farklı olduğunu, gözlem, istatistik ve yorumdan oluştuğunu
savunmaktadır. Arroyo, geleneksel astrolojinin bir fal yöntemi gibi işlevselliği olduğunu
dış dünyanın tespitinin yapılıp değiştirilemez kabul ettiklerini vurgulamaktadır (2000, s.
10).

208
Ağaç, at, ateş, bağırsak, bakla, balık, balta, buğday, çakıl, karaciğer, karga, keçi, kemik, kristal, kuş,
lamba, mum, ok, rüzgâr, saç, sayı, soğan, su, tarot, tuz, un, yaprak, yüz, yüzük ve zar bu farklı araçların
bir kısmıdır (Scognamillo ve Arslan, 1999, 29-51).
209
Tarafımızdan 2018‟de bir astrolog ile yapılan derinlemesine görüşmede astrolojinin faldan farkı
konusunda şöyle demektedir, “Astroloji fal ve kehanet bağlantılarından uzak, gezegenlerin birbirleriyle
etkileşimi ve bu etkileşimin gözlemsel yollar ve matematiksel hesaplar aracılığıyla öngörülebilirliği
açısından kesinlikle bilimsel alanda değerlendirilmesi gereken bir sistemdir”.

168
Falcılık antik topluluklarından bugüne hem profesyonel hem de amatör olarak
yapılan bir uygulamadır. Duvarcı, falcılarla ilgili yaptığı araştırmada profesyonel
falcıların, insanların zayıflıklarını sezebilen, karakter tahlillerinden anlayan, telkin gücü
yüksek, işlek zekâlı, dilbaz, sezgilerini ve hileli üsluplarını birbirine karıştırarak
karşılarındakilerin isteklerini karşılayabilen kimseler olduklarını belirtmiştir (1993, 16-
17). Falcı, insanın içinde bulunduğu duruma bir çare bulamasa dahi verdiği umutlarla
insanları mutlu eder. Benzer tespiti Adorno astrologlar için yapar ve onların umudun
karaborsasını inşa ettiklerini söyler. Falcılar için önemli olan, fala baktıran insanlar için
bir çare bulmak değil, onları söyledikleri ile ikna etmektir (Sognamillo ve Arslan 1999,
19).

Sonuç olarak astrolog, sezgi ile değil antik devirlerinden beri kabul edilen dogmatik
bilgilerle kehanet yaparken falcı çeşitli araçları kullanarak sezgisel olarak kehanet
yapmaktadır. Araştırma sırasında gerçekleşen katılımcı gözlemler ve derinlemesine
görüşmelerde fal ile astrolojinin ortak yönünü bu uygulamaları yapan kişilerin profili
bakımından olduğu sonucuna erişilmiştir.

3.12. Astroloji KarĢıtı GörüĢler

Astroloji, insanlık tarihi boyunca büyük ilgi görse de astrolojik bilgiye karşı
olanların sayısı hiç az değildir. Hristiyanlık özünde astrolojik bilginin aleyhinde bir
dindir. Aziz Augustine‟e göre astroloji “iblislerle toplantı”dır. Papa II. Paul‟e göre de
günahtır (Marshall, 2005, s. 28). Astroloji, büyücülük ve şeytan işi ile birleştirilmiştir.
İslam bilim tarihinde astrolojiyi astronominin bir dalı olarak değerlendiren ilk
bilginlerin başında Farâbi ve İbni Sina gelmektedir. Buna karşın Gazali gibi tamamen
karşıt teoriler ortaya koyanlar mevcuttur.

Astrolojiyi ölçülebilir ve deneysel bulmayan bilim dünyasının astroloji tanımı


şöyledir, gökcisimlerinin konumlarının bireylerin ve toplumların hayatını etkilediğini ve
gökcisimlerinin hareketleri gözlenerek geleceğe dönük bilgi elde edilebileceğini öne
süren bir sözdebilim (Jerome, 2009; Popper, 2002; Thagard, 1978). Bütün sözde
bilimler gibi astrolojinin de çıkmazları vardır. Bunlar, tanımsızlık, tutarsızlık ve
geçersizliktir (Uyar, 2019, s. 63). Royal Harold Spencer ise astrolojiyi “insanın beynine
dadanmış en ısrarlı halüsinasyon” olarak tanımlamıştır (Marshall, 2005, s. 28).

169
Deneysel ve ölçülebilir bilginin tarih sahnesine çıkmasıyla astrolojinin dünyadan
silineceğini düşünen Sorbon Üniversitesi‟nden bir profesör 1899‟da “astroloji nihayet
öldüğüne göre artık astroloji tarihini yazmanın zamanıdır” diyerek astroloji karşıtı
görüşlerin başlangıcını oluşturmuştur ( Zeldin, 1998, s. 331).
1976 yılında aralarında Nobel ödüllü on dokuz kişinin de bulunduğu 186 bilim
insanı “Objections to Astrology” ismiyle The Humanist dergisinde astrolojiye itiraz
manifestosu yayınlanmışlardır (Marshall, 2005, s. 28). Bu metin, astrolojinin dünyanın
pek çok yerinde giderek daha fazla kabul görülmesinden duyulan rahatsızlık üzerine
kaleme alınmıştır. Manifestoda özetle, “Astroloji, modern toplumu tuzağına
düşürmüştür. Bu durumdan irrasyonelliğin ve irticanın yaygınlaşması dışında bir sonuç
beklenemez” denmektedir ( Zeldin, 1998, s. 331). Berkeley Üniversitesi‟nden Paul
Feyerabend ise “ Bilim, insanın geliştirdiği pek çok düşünce biçiminden biridir, ama en
iyisi olduğunu kimse söyleyemez” diyerek bu manifestoyu imzalamayı reddetmiştir.

Astroloji karşıtı bilim adamları, astrolojiyi bilimin prensiplerine karşı bir direnç
olarak kabul etmektedirler. Bu bağlamda, 1991‟de Massachusetts Institute of
Technology‟de düzenlenen bilim ve teknolojinin sosyal ve siyasal boyutları üzerine
ABD-Rusya konferanslar serisinin ilkinde, “bilim-karşıtı yönelimler” üzerine tartışılmış
ve astrolojinin ABD ve Rusya‟da bilim-karşıtı bir yaklaşım olup olmadığı
sorgulanmıştır (Rigel; Dursun, 2015, s. 229).

3.13. Kitle ĠletiĢim Araçlarında Astroloji

Köken itibari ile önce tabiat olaylarını ardından yönetimsel ve ideolojik sorunları
yorumlamaya ve kehanet yapmaya çalışan astroloji, kitle iletişim araçları ile yepyeni bir
döneme girmiştir. Astrolojinin neredeyse 5 bin yıllık sürecinde yer almayan günlük
kehanetler 1930‟lı yıllarda gazeteler ile astroloji sistemine eklemlenmiştir. Yani bugün
kitle iletişim araçları ile dolaşımda olan astroloji, iç içe girmiş olan kitle kültürü ve
popüler kültürün bir yansımasıdır. Astroloji, kitle iletişim araçlarıyla üretilen ve yayılan,
kitlesel pazar için imal edilen standardize kültürel ürünlerden (Mutlu, 1998, 215) biridir.

Batıdan Doğu‟ya, dünyanın birçok ülkesinde dergilerden kitaplara, TV


programlarından çeşitli digital video yayınlarına, 900‟lü hatlara, sosyal medya
hesaplarının canlı kanallarına kadar pek çok yayın organında yer bulan astroloji en çok
ilgi gören popüler kültür ürünlerinden biridir. Astroloji üzerine yazılmış pekçok
yayında, televizyon programlarında, internet sitelerinde kozmolojik arayışlar alınıp

170
satılan, popüler kültür ürünü bir tüketim aracına dönüştürülmektedir. Astrolog olarak
adlandırılan ve bu alanda uzman olduğunu iddia eden çeşitli kişiler tarafından para
karşılığı seanslarla özel doğum haritaları ve gelecek tahminleri çıkarılmakta, astrolojik
danışmanlık yapılmaktadır. Kitle iletişim araçları insanın umut ve korku gereksinimi
üzerinden burç yayını yapmaktadır. Aslında kitle iletişim araçları üzerinden görünür
olan ve herkese ulaşabilirliği dolayısıyla sınıfsal yapılardan bağımsız bir yayılma
gerçekleştiren bu durum hem kutsal etkinlikleri metalaştırmış hem de bireyin kutsallıkla
ilişkisini çelişik bir biçimde daha mesafesiz bir hale getirmiştir (Mirza, 2014, s. 34).

Mircae Eliada‟ya göre kitle iletişim araçları ile dolaşıma sokulan geleneksel
mistik inanışlara ilginin nedenlerinin başında Avrupa‟nın savaşlarla sarsılması varoluşu
sorgulaması vardır. Sartre‟nin “Bulantı” dediği bu ortamda astroloji, gezegenin
gelecekteki örgütlenmesi, insanın sınırsız olanakları, içine girmeye hazır olduğumuz
gizemli evreni bize anlatmaktadır diğer yandan ise bu bulantı yaratan bulanık alanda
bizi her türlü manipülasyona açık hale getirmiştir. (2017, s. 12). Eliade 100.000 kişinin
aylık satın aldığı Planete210 dergisi üzerinden yaptığı analizinde astrolojinin, çağdaş
dünyanın toplumsal ve politik sorunlarına çözüm bulduğu iddiasıyla kurtarış bilimi gibi
propaganda yapıldığını vurgulamaktadır.
Astrolojinin kitle iletişim araçlarındaki popülerliği, 1930 yılının ağustos ayında
R.H. Naylor‟un Sunday Express için VI. George‟un kızı Prenses Margeret‟in astrolojik
profilini yazmasıyla başlamıştır (Marshall, 2005, s. 395).

Adorno, araştırmasında211 astrolojiye olan ilginin yükselmeye başladığı dönemi


20. yüzyılın ortaları olarak göstermektedir (Rigel, 2015, s.228). Astrolojiyi kültür
endüstrisinin önemli bir ögesi olarak gören Adorno, astroloji dergileri ve günlük
gazetelerin astroloji sütunlarına dair ayrıntılı değerlendirmeler yapmıştır. Astrolojiyi
bireysel bir tüketim olarak astroloğa ulaşma bakımından zorluklar açısından
değerlendirip pahalı bir hizmet olarak varsaymıştır (Kulak, 2006, s. 92). Buna karşılık
kitlesel bir tüketim olarak çok caziptir. Gazete köşelerinden kitlelerin aşk hayatına dair
yorumlar çok müşteri bulmaktadır.

210
Fransa‟da popüler olan ve 40 sayı yayınlamış ezoterizm içerikli dergi, derginin bütün kapaklarına ilgili
linkten ulaşılabilir, http,//www.johncoulthart.com/feuilleton/2014/02/27/planete-magazine-covers/
211
The Stars Down to Earth and Other Essays on the Irrational in Culture (1994)

171
5000 yıllık kökeni olduğu düşünülen geleneksel ekole ait bir bilgi kabul edilen
astrolojinin medya dolayımı ile değersizleştiğini düşünen Amerikalı astrolog Elizabeth
Teissier (1994) bu yeni astrolojiye “ticari astroloji” demektedir. Medyanın astrolojiye
ilk müdahelesi insanlığı astroloji üzerinden on ikiye bölmesidir. Teissier, medya
dolayımını o kadar tahrip edici bulmaktadır ki sadece ticari değil aynı zamanda “bela
salgını”, “konfeksiyon astroloji” gibi tanımlamalar yapmıştır (Teissier, 1994, s. 73).

3.13.1. Geleneksel Medyada Astroloji


Kitle iletişim araçlarının ortaya çıkması ve refah toplumlarında yayılmasıyla
beraber yayınların araçları, türleri, konuları çoğalmış ve çeşitlenmiştir. Bu yayınların bir
kısmı insanın maddi tatminine yönelik iken bir kısmı da manevi tatmine yönelik
olmuştur. Modern bireyin kaygılı bir psikoloji ile yeni tarzlar araması, medyada yeni bir
eğlence alanı inşasına yol açmış, zamanla bir takım mistik ve dini akımlar bu
programları propaganda fırsatı olarak görmüşlerdir (Arslan, 2011, s. 34).
Gazetelerde Astroloji
İnternetin zaman ve mekânla ilgili uzaklıkları kaldırdığı günümüz öncesinde
gazeteler, New Age inanışlarının tanıtımına hem batıda da hem de Türkiye‟de önemli
bir rol üstlenmiştir. 1930 yılında Sunday Express’in Prenses Margeret‟in doğumu
vesilesiyle yayınladığı yıldız haritasının olağanüstü ilgi görmesi gazeteler için bir milat
olmuştur ( Zeldin, 1998, s. 335). Gazetenin yayın yönetmeni John Gordon‟un teşviği ile
yazan Naylor, ilk analizinden bir ay sonra astrolojiyi bugünkü popülerliğini kazandıran
öngörüsünü yapmıştır. Naylor, günlük analizinde bir İngiliz uçağında bir kaza öngörür
ve o gün İngilizlere ait R 101 tipi bir uçak düşer. Ve böylece astrolojinin kehanet yönü
geniş kitlelerin ilgi alanına girer. Gazetelerin ele aldığı astroloji burçları 12‟ye bölüp
bunun üzerinden yorum yapmaktır. Bu alanın ilk tohumlarını Alan Leo atmıştır.
Sunday Express’i 1933 yılında The People ve 1934 yılında The Daily Express
takip ederek günlük astrolojik analiz yayınlamaya başlar. Bu analizler bugünkü
biçimine ancak 1936 yılında yine Naylor eliyle gelir. Analizler, 12 güneş burcuna
bölünmüş burçlar haline dönüşür. Bu tarihten itibaren kademeli biçimde önce batı
dünyasına ardından tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır.
Adorno, Los Angeles Times gazetesinin astroloji sütunlarını ve dönemin ünlü
astroloji dergilerini incelemiş, astrolojinin kendisinin, nasıl kültür endüstrisinin bir
parçası olarak ele alınabileceğini göstermiştir (Kulak, 2006, s. 91). Adorno, bugün dinî-
seküler, modern-antikite çelişkisini vurgulayıp, astroloji sutünlarında verilen

172
tavsiyelerin akılcılığını ve ezoterik olmayan yönlerine dikkat çekmiştir. Diğer yandan
Adorno, Amerika‟ya göç ettikten sonra Amerikalı bir astrolog olan ve yazıları dünya
genelinde 166 gazetede yayınlanan Caroll Ryther‟in tarafından kaleme alınan yazıları üç
ay boyunca incelenmiştir. Righter‟in Los Angeles Times’da yayınlanan yazılarının yanı
sıra Adorno, Forecast, Astrology Guide, American Astrology, World Astrology, True
Astrology, Everyday Astrology gibi yayınları da takip etmiştir. Adorno, bu çalışmayla
astrolojiyi takip edenleri uyaran bir resim yapmak istediğini belirtmiştir (Dursun, Rigel,
2015, s. 236). İncelediği yayınlardaki animik eğilimleri değerlendiren Adorno,
astrolojik yorumlarla ilgili yaptığı ayrıntılı analizlerini “Yeryüzündeki Yıldızlar” adlı
makalesinde yayınlamıştır. Burada Adorno, toplumun astrolojiye ilgisini sahtecilik
kabul ederek bu sahteciliğin irasyonel eğilimine özellikle işaret etmektedir. Adorno‟nun
bu çalışmasının temel amacı, akıldışı unsurlar içeren büyük çaplı toplumsal fenomenlere
ve altlarındaki saiklere dair daha derin bir kavrayış geliştirmektir.
Adorno‟ya göre gazetelerin astroloji ile ilişkisi daha fazla okutma odaklıdır.
Gazetelerin içeriklerini zenginleştiren unsurlardan biridir astroloji. Kültür endüstrisine
hizmet eden, kendi sermayesini çoğaltmak birinci hedefi olan ve sistemin çıkarlarıyla
paralel ilerleyen kitle iletişim araçları, astroloji ile bu amacını pekiştirmektedir.
Gazetelerin, okurları astroloji yazılarına bağımlı kılan bir yayın anlayışını ön gördüğünü
ve buna göre bir politika geliştirdiklerini söyleyen Adorno, bu durumu sahteci
bulmaktadır. Günümüz kitle iletişiminde gizcilik adeta kurumsallaşmıştır, nesnelleşmiş
ve büyük ölçüde sosyalleşmiş görünmektedir. İkincil ilişkiler yaşayan ve birbiriyle
doğrudan iletişime geçemeyen modern toplum mensubu birey, toplumsal süreçlere
gazeteler ve dergiler, profesyonel astrologların kişisel tavsiyeleri aracılığıyla
katılmaktadırlar. Gazeteler ticarileşmiş gizemin aracı durumundadır. Ana-akım gazete
ve dergilerin astroloji sütunlarında, astrolojik sistemin mekanizması asla ifşa edilmez
(Bernstein, 2011, s. 24).
Batı dünyasından sonra Türkiye‟de 1950‟li yıllardan itibaren gazetelerde düzenli
olarak astroloji köşeleri yayınlanmaya başlayarak astroloji ve astrologlar tanınmaya
başlamıştır. İlk kez 1 Ekim 1954‟ten itibaren Milliyet gazetesinde yıldız falı köşesi
yayınlanmıştır. Köşenin adı “Bugünkü Falınız” iken köşeyi hazırlayanın kimliği ile
ilgili bir bilgi yoktur. Daha sonraları bu köşe, “Falınız” “Fal” gibi çeşitli isimlerle
yayınlanmaya devam etmiştir. İlk kez bir astroloğun ismi ile yıldız falı köşesini
yayınlayan gazete ise yine Milliyet gazetesi olmuştur. 1991 yılı ocak ayında “Mega

173
Astro Gufran212” başlığı ile yayınlanan köşede astroloğun resmi yer almaktadır
(Düztepe, 2005, s.101). Milliyet gazetesinin ardından Tercüman, Dünya ve Günaydın
gazeteleri de değişik isimler altında burç yorumlarına yer vermektedir. Düztepe‟nin
araştırmasına göre 22 Nisan 1962 ve 23 Nisan 1962 tarihlerinde yayınlanan Dünya
gazetesinin burç köşesi birebir aynıdır(2005).
1970‟li yıllarda ABD‟de yayımlanan 1750 günlük gazetenin 1200‟ünde burç
köşesi vardır (Eliade,2017, s. 81) ABD‟de en az 5 milyon insanın yaşamlarını
astrolojiye göre planladıkları tahmin edilmektedir (Rosenthal, 1993, s. 22 ).
1980'lerin ortalarına gelindiğinde, başkan Regan ve karısının düzenli astroloğa
danışmalarının etkisiyle astroloji, New York Times ve The Wall Street Journal'ın ele
aldığı bir popüler kültür ögesi olmuştur. Bu ciddi gazetelerde onlarca makale
yayınlanmıştır.
Allum, 1984 yılında, Amerikan kuruluşu olan Committee for Skeptical
Inquiry‟nin213, astroloji içeriklerine sağlık uyarıları eklemeleri konusunda gazeteleri ve
dergileri ikna etme kampanyası başlattığını söylemektedir. 1.000 civarındaki yayının
yaklaşık 70‟i bu öneriyi dikkate alır (Rigel; 2015, s. 231). Sadece astroloji değil
Reenkarnasyondan paranormal olaylara ilişkin haberlerin sayısındaki artış Amerika
merkezli batının değişim süreci ile ilgili önemli ipuçları vermektedir. (Mirza,2014, s.
112).
08 Haziran 2004 tarihli Hürriyet gazetesinin Kelebek ekindeki “Astro-moda”
(Düztepe, 2005, s. 130) başlıklı yazının ana mesajı modaya ve giyim zevki ilişkisidir.
Bu yazı örneğinden de anlaşılacağı üzere yıllar ilerledikçe astroloji popüler kültürün her
alanı ile ilişkilendirilmiştir. 2001- 2004 arasında Radikal gazetesinde yayınlanan
astroloji konulu yazıların çoğunluğu magazinsel içeriklidir (Düztepe, 2005, s. 131).
Dr. Barış Yetkin, 2014 ve 2015‟te Sabah, Bugün, Habertürk, Sözcü,
Cumhuriyet, Hürriyet/Posta gazetelerinin siyasal içerikli astrolojik haber, röportaj,
yorum niteliği taşıyan metinlerini incelemiştir. Buna göre metinlerde pazar
ekonomisinin değiştirilmesiyle ilgili herhangi bir söyleme rastlanmamaktadır. Bu

212
Araştırmacı katılımcı gözlem amacıyla mayıs ve haziran 2018 ayları süresince Mega Astro Gufran,
Güfran Erkılıç‟ın online astroloji kurslarına katılmıştır. Astrologun ilerlemiş yaşına rağmen Percilus
isimli gelişmiş bir modülü başarıyla kullandığı değişen şartlara uyum sağladığı gözlemlenmiştir.
213
O dönemki adı Committee for Scientific Investigation of Claims of the Paranormal‟dir (Paranormal
İddiaları Bilimsel Araştırma Komitesi).

174
çalışmaya göre astrolojik bilgi gazeteler aracılığıyla kültür endüstrilerine hizmet
etmektedir.
Dergilerde Astroloji
Diğer kitle iletişim araçları gibi dergiler de astrolojinin gördüğü yoğun ilgiye
kayıtsız kalmamışlardır. Tarihte astroloji ile ilgili ilk yayını Londra‟da 1791 yılında
aylık bir dergi yapmıştır. 1803 yılında yayınlanan Moore Dergisi‟nin Almanak‟ı
393.570 satmış, 1824‟te İngiltere‟de dünyanın ilk haftalık astroloji dergisi The
Straggling Astrologer yayınlanmaya başlamıştır (Zeldin, 1998, s. 335).
1890‟larla beraber ABD‟de folklor sahasında astroloji ile ilgili iki akademik
makale dergilerde yayınlanmış, özellikle halk inançları, meteroloji ve gökyüzü ilişkisi
değerli bulunmuştur (Thornton, 2016, s. 20).
1890‟ların Rusya‟sında gelişmeye başlayan şehirlerdeki nüfusta astrolojiye bir
ilgiyi başlamış, yeni kurulan yayınevleri için bu merak bir Pazar oluşturmuştur.
Okuryazarlığın yayılmasının da etkisiyle, astrolojik "nasıl yapılır" kılavuzları, broşürler
ve sayfalık makaleler ve popüler dergiler basılmıştır (Rosenthal, 1993, s. 5 ).
20. yy‟a gelindiğinde astrolojinin Sunday Express ile başlayan haftalık burç
analizlerinin ardından The People dergisi 1934‟de bir astrologla çalışmaya başlamış ve
büyük ilgi görmüştür. Fransa‟da yayınlanan Planete dergisi, hem astroloji hem de
gizemcilikle ilgili çok önemli yayınlar yapmıştır. 80.000 abonesi olan ve ayrıca ayda
100.000 satışa ulaşan derginin şaşırtıcı başarısı hakkında Le Monde iki makale
yayınlamıştır. Planete‟in başta astroloji olmak üzere bugün New age kapsamında kabul
edilen gizemci yaklaşımlar için çerçevesi bilimsel bir görüntü, hayali bir mitolojidir
(Eliade, 2007, s. 22-30).

Batı dünyasındaki bu çarpıcı tirajlar çeşitli ülkelerde büyük bir pazar


oluşturmuştur. Avusturalya‟da 1980‟lerde Woman‟s Day, 1990‟larda New Idea isimli
dergiler astrolojinin başat rol oynadığı düzenli bir okültizm yayını yapmışlardır. Birçok
dergi astrolojiyi kapak yapıp, astrolojinin popülerleşmesine büyük katkı sağlamış,
astroljik içeriğin trajından istifade etmişler böylece yeni bir parakültür214 oluşmuştur
(Amant ve Goode‟den aktaran Arslan, 2011).

Bu dergilerde genel itibari ile astrolojiden bahsedilirken 1970 yılında She


dergisi, özel bir bilgisayar programı kullanarak astrolojide devrim yapmıştır. İletişim

214
Paranormal inançlardan istifade etmesi bağlamında.

175
teknolojileri ilerledikçe astrolojinin pazar payı artmaya başlamıştır. She dergisinin
ardından başlayan kadın dergileri furyasında her hafta mutlaka yayınlanan konu
astrolojidir (Franklin, 2008, s.242).

Türkiye‟de ise Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği‟nin 1960‟dan


itibaren yayınlanan dergisinde çeşitli new age uygulama ve inanışlarının yanı sıra
astrolojiye dair bilgiler yer almıştır. 1980‟lerle beraber Fenomen, Focus gibi dergiler ve
çeşitli gazetelerin tematik ekleri New Age hareketinin inanış uygulamalarına ve
astrolojiye yer vermeye başlamıştır (Kozanoğlu, 1997, 38).

Kitaplarda Astroloji
Gazetelerle başlayan, dergilerle daha özel bir kitleye ulaşan astroloji bilgisi son
yüzyılda en çok kitaplara konu olan popüler kültür ürünlerinden biridir. Jesse Stearn‟in
A Time for Astrology (1971) and Linda Goodman‟ın Sun Signs (1975) 1970‟li yıllarda
best seller olan en önemli iki kitaptır. Bu kitapları Ruth Montgomery‟in 1988‟de kaleme
aldığı A Gift of Prophesy215 isimli çalışma izlemiştir. Kitabın 260.000 ciltli kopyası ve
2.800.000 adet karton kapaklı kopyası satılmıştır (Rosenthal, 1993, s. 20).

Ülkemizde ise gerçeküstü varlıklarla iletişim kurma yöntemlerinin ele alındığı


kitaplar, astroloji, büyü, tarot ve benzeri konuları ele alan, reiki, meditasyon, yoga gibi
doğu felsefesi kaynaklı kitapların yaygınlığının yanı sıra, doğal taşların kullanımlarına
ve barındırdıkları gizli şifalara yönelik sayısız yayınlar bulunmaktadır. Bu yayınların
pek çoğu kişisel gelişim başlığı altında satışa sunulmaktadır. Ülkemizde Nuray
Sayarı‟nın astroloji ile ilgili yazdığı kitaplar en çok satanlar arasındadır.

Gazetelerin burçları günlük analizle sınırlandırması bir moda halini almış ve


kitaplarda gelişerek haftalara ve aylara bölünmüştür. Bu minvalde 20.yy‟ın ilk yarısında
önce batıda 1980‟lerden sonra Türkiye‟de her yılbaşı öncesi burçları kapsayan öngörü
kitapları yayınlanmaya başlamıştır. Ancak bunların geleneksel astroloji bilgisi ile ilgisi
sınırlıdır. Çünkü ele aldıkları periyotlarda bazı ağır hareket eden gezegenler o burca hiç
uğramamıştır dolayısıyla bunlar astrolojinin kendi tezleri içinde olmayan hayal
ürünleridir (Teissier, 1994, s. 74). Son birkaç yılın en çok satan kitapları içinde bulunan
popüler burç kitapları, kitap satış siteleri ve mağazalarda parapsikoloji-gizem-büyü gibi
kavramlardan oluşan bir kategori oluşmasına yol açmıştır.

215
Geleceği Tahmin Yeteneği

176
Telefonla Astroloji
İletişim teknolojileri ilerledikçe astroloji pazarı daha da büyümüştür. İlk olarak
1999 yılında The Daily Mail, telefonla astroloji hizmeti vermeye başlamıştır. Daily
Mail, bu hizmetten 10 milyon sterlin ciro yaparken diğer uygulamalar bu duruma
kayıtsız kalmamıştır (Uyar, 2019, s.47). Telefon hatları ile gelen kazançları asla basılı
yayınlar kazanamadı. Daily Mail kazancının yarısını British Telecom'a, yüzde 20'sini
hat sağlayıcısına ve yüzde 10'u astroloğa vermiştir (Franklin, 2008, s.254).

Türkiye‟de ise 900‟lü hatlar üzerinden astroloji hizmeti görülmeye başlanmıştır.


İlgili linkte bir örneği olduğu gibi (http.//alkislarlayasiyorum.com/icerik/1823/metin-
rezzan-kiraz-inter-star-900lu-hattan-astroloji) profesyonel astrologlar Rezzan Kiraz ve
Metin Kiraz, medyumvari bir ambiyansta devrin ilk özel televizyonunda 900‟lü hatlar
üzerinden verdikleri astroloji danışmanlığının reklamını yapmışlardır. 1991‟de bu
hatlara yapılan aramalar günlük 100.000‟e kadar ulaşmıştır (Nirun,11.04.2012)

Şekil 3.5 1990‟lı Yıllarda Devrin İlk Özel Televizyonunda 900‟lü Hatlar
Üzerinden Danışmanlık Yapılıyordu.
Posta Kanalıyla Astroloji
Gazetelerin ardından birebir hizmet verme adına astrologlar birçok müşteriye hiç
yüz yüze görüşmeksizin posta kanalıyla danışmanlık vermeye başlamışlardır (Marshall,
2005, s. 395). Bugün digitalleşmeyle beraber bu durum elektronik posta ortamına
evrilmiştir. Derinlemesine görüşme yapılan astrologlar danışanları ile skype ve
whats‟uptan görüntülü konuştuklarını, danışanlara sonuçları sözlü aktarmanın ardından
elektronik posta yoluyla raporlaştırarak aktardıklarını belirtmişlerdir. Görüntülü

177
görüşmeyi tercih etmeyenler ise Facebook‟un mesenger yazışma sistemi ya da e-posta
ile bilgi almaktadırlar.

TV ve radyolarda astroloji
Gazete ve dergilerden sonra ilk olarak Radyo astrologlar için zengin bir alan
sunmuştur. ABD‟de 1930'da ilk kez radyoda yayın yapan Evangeline Adams burçlar
için 150.000 istek almıştır. Yayınların başlamasından kısa bir sonra etik olmadığı,
büyücülüğe başladığı gibi eleştirilerle kısıtlanan radyo programları için astrologların
bazıları Meksika'ya başvurmuş ve sınırdaki istasyonlardan yayın yapmışlardır (Connor,
1943, s. 228).

Modern bilim tarafından açıkça hurafe ilan edilen astroloji ve new age içerikler
batıda televizyonların yaygınlaşması ve sinema sektörünün etkisini artırmasıyla daha da
çok ilgi görmeye başlamıştır. Matrix ile başlayan paranormal ve irrasyonel yaklaşımlar
Harry Potter‟in ekranlara taşınmasıyla yeni bir akıma öncülük yapmıştır.

Özellikle Türk tv‟lerinde 80 sonrası başlayan UFO Gerçeği, Sınır Ötesi, Üçüncü
Göz, Gizli Dosyalar gibi televizyon programları dışında, haber bültenleri de cinci
hocalara, büyücülerle başlayan new age yaklaşım, kadın programlarında astrologlara
ayrılan kuşaklarla zenginleşmeye başlamıştır. 2000‟lere gelindiğinde hemen bütün
kadın programları popüler kültürün bir parçası olan astrolojiye ilgiyi artırmıştır.

3.13.2. Dijital Ortamlarda Astroloji


Geçtiğimiz 30 yıl içinde iletişim teknolojilerindeki ilerleme ve ardından gelen
birleşme, yeni iletişim tür ve biçimlerinin doğmasına neden olmuştur. Bu gelişme
sanayi toplumuyla birlikte medyayla tek yönlü iletişime geçen modern insanın
medyayla etkileşimini yeniden tanımlamıştır. Büyük şirketlerin ve devletlerin sahip
olduğu büyük medyalar etki ve güçlerini sürdürmekle birlikte dijital ortamın
genişlemesi yeni pazar imtiyazları, iş modelleri doğurmuştur. İzleyici ve tüketici bu
etkilerle hem katılımcı hem üretici olmuştur. Bu değişen manzara, özellikle popüler
kültür öğelerinin çeşitlenmesi bakımından benzeri görülmemiş imkanlar yaratmıştır.
Web siteleri, bilgisayar programları, dijital fotoğrafçılık, görüntülü sesli bloglar,
wiki‟ler, dosya paylaşım sistemleri, açık kaynak yazılımları ve sosyal medya gibi
teknolojilerin hepsi bir dijital ekoloji oluşturmuştur. Yeni ortaya çıkan bu dijital medya

178
ekolojisi kendine has karmaşık yapısıyla beraber pek çok alanda karmaşık sorunlar
ortaya çıkarmıştır (Lievrouw, 2016, s.12). Çeşitli bağlamlarda her türlü kurumsal yapıyı
ve otoriteyi aşan sanal ortam, inançsal anlamda her düşünceden insanı etkileşime girdiği
bir zemine taşımıştır. Akgül bu duruma medya dindarlığı tanımlaması yapmaktadır
(Akgül, 2017, s. 202).
Yeni dini hareketler şemsiyesi altındaki New age inanış ve uygulamalarının bir parçası
görünümündeki Astroloji, pazar payındaki asıl sıçramasını digital teknolojinin
gelişmesiyle yaşamıştır. Binlerce yıldır kağıt üzerinde elle çizimle ve matematiksel
işlemlerle yapılan kehanetler, bilgisayarın dolayıma girmesiyle hazır programlarla
yapılmaya başlanmıştır. Astrolojik haritası çıkarılacak kişinin doğum tarihi, doğum saati
ve doğum yeri bilgileri yeterli olan sistemde bütün işlemi bilgisayara yapmaktadır.
Bilgisayar programı olarak piyasaya ilk Astro Flaş isimli bir program çıkmıştır
(Teissier, 1994, s. 264).
Astro flaştan sonra daha da gelişen ve her türlü hesaplama tekniğini sunan
programların dünyada yaygın olarak kullanılanları şunlardır:

 Canopus
 Kepler 7.0
 Janus 4.3
 Astrolog 5.41
 Solar Fire
 Skyglobe
 Winstar.

Araştırmacının katılımcı gözlemci olarak katıldığı astroloji kurslarında önerilen


program yukarıda yer alan Solar Fire‟dir. Son derece karmaşık bir yapısı olan Solar Fire
program olarak 500 dolara satılmaktadır. Solar Fire bilgisayar programının dili
İngilizcedir. Programı kullanmayı öğreten 1-2 günlük ayrıca ücretlendirilen kurslar
düzenlenmektedir. Aşağıdaki iletide bu kurslardan birinin tanıtımı yer almaktadır.

179
Şekil 3.6 Solar Fire Kurs Tanıtımı

Bilgisayar programları ve yapay zeka ile astrologların analiz tarzı değişmiştir,


klasik astrologlar günlerce el hesaplaması ile bir horoskopu çizip incelerken modern
astrologlar hesaplama ile uğraşmadan yorum yapmaya zaman ayırmaktadırlar.

Dünyada olduğu gibi Türkiye‟de de astrolojinin tanıtımı için medya araçlarını


kullanması yeni olmamakla beraber etki alanlarının genişlemesi dijital medya ile
olmuştur. Varlık‟ın araştırmasına göre Türkiye‟de new age inanış ve uygulamaları en
çok yani yüzde 35 oranında dijital kanallarla takipçilerini haberdar etmektedir (Varlık,
2019, s, 88).

İnternet Sitelerinde Astroloji


Astroloji üzerine yazılmış sayısız kitap bulunmakla beraber, internetin
hayatımıza girmesiyle internet siteleri astrolojik bilginin üretim ve dağıtımında önemli
bir fonksiyon üstlenmiştir. Artık bir matbaaya, dağıtım tekellerine, devlet kurumlarının
onay ve iznine gerek kalmadan yayın kolaylığı anlamına gelen internet siteleri astroloji
konulu yayınlar için ucuz ve cazip bir medya aracıdır. Astroloji, sosyal medya
hesaplarından önce bu mecralar aracılığıyla alınıp satılan, popüler kültür ürünü bir
tüketim aracı olmuştur. Bu siteler, astrolog olarak adlandırılan kişiler tarafından para
karşılığı doğum haritaları ve gelecek tahminleri ve astrolojik danışmanlık yapılma aracı
olarak kullanıldığı gibi aynı zamanda astroloji ile ilgili sınırsız, kaynaklı-kaynaksız
yayın mecrası görevi görmektedir. Astroloji hizmeti veren ilk site 2001'de Daily Mirror
astroloğu Jonathan Cainer tarafından kurulmuştur. //www.cainer.com/ web sitesi günde
100.000 tekil ziyaretçi alırken site günde 300.000 ile 600.000 arasında tık almıştır. Bu
verilerle site, İngiltere'nin dördüncü en popüler web sitesi haline gelmiştir (Franklin,
2008, s.255). Türkiye‟deki eğilim ise önce astroloji konulu forum siteleri, ardından
astrologlara ait siteler ve bloglar şeklinde gelişmiştir. Web 1.0 olarak tanımlanan

180
internet siteleri, iletişimin tek yönlü olması sebebiyle sadece içerik paylaşan ortamlar
olmuşlardır. Ancak Web 2.0‟nin ortaya çıkmasıyla anlık iletişim, etkileşim olanağı
sağlayan sosyal medya, internet sitelerinin daha az tercih edilmesine neden olmuştur.

Mobil Uygulamalarda Astroloji


Akıllı telefonların kullanıma girmesiyle günden güne gelişen mobil
uygulamaların önemli bir kısmı çeşitli new age uygulamalarına ayrılmıştır. Bunların bir
kısmı astrolojik sisteme göre bildirim yapan uygulamalardır. Bunun yanı sıra
telefonların aynı anda ses ve görüntüyü yansıtan sistemleri sayesinde astrologlar bu
uygulamalarla online danışmanlık hizmeti vermektedir. Araştırmacı katılımcı gözlemci
olarak katıldığı çalışmalarda online danışmanlığın en çok telefon üzerinden Skype ve
Whatsup programlarıyla kullanıldığını gözlemlemiştir. Bu durum eski dönemlere
kıyasla astrologlara erişilebilirliğin daha kolay olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde
astrolojik ve spritüel danışmanlık verenlerin müşterilerine daha ucuz ve kolay ürün
satabildiğini göstermektedir.

Sosyal Medya’da Astroloji


Web 1.0„dan, Web 2.0„a geçişle bir anda dolaşıma giren sosyal medya birçok
farklı özelliği ile öne çıkmıştır. Bu özellikler; paylaşabilme ve paylaşanı görme olanağı,
içerikte yer alan yazı, resim, ses, video dosyaları üzerinde değiştirme, silme, ekleme
gibi kontrol özellikleri, tercihlere göre arkadaş seçme, arkadaş grup/grupları
oluşturabilme olarak sayılabilir. Sosyal medyanın öne çıkan bir diğer özelliği ise her
seviyede bilgi ve donanıma sahip kişinin kullanabileceği kolaylıkta bir teknolojiye sahip
olmasıdır. Bu kolaylık sosyal medyada hayatın her alanına dair her kullanıcının içerik
üretmesine neden olmaktadır.

İnternet siteleri ile digital ortamda daha fazla yer almaya başlayan astrolojinin
kültür endüstrisi ile olan ilişkisi sosyal medya mecralarının artmasıyla adeta yeniden
yapılandırılmıştır. Sosyal medya hesaplarının tanıtım ve erişim kolaylığı astrolojik
yayınların türünü ve dağıtımını yeniden şekillendirmiştir. Astrologlar, sosyal medya
ağları üzerinden yeni sanal okullar, ekoller kurmakta, kısa sürede astrolog olabilen
takipçilerle astrolojik bilgi yeniden inşa edilmektedir. Bu yenileşme astrologlar için yeni
ile eskiyi birleştirme, bilinen teknolojileri ile yenileri kombine etmek olarak
gerçekleşmektedir. Örneğin, 90‟yıllardan beri astrolojik harita çıkartmak için kullanılan
Solar Fire programı, astroloji gruplarında tanıtılmakta bu programı kullanmayı

181
öğretmek amacıyla kısa online dersler düzenlenmektedir. Veya daha önce kişisel
internet sitelerinde bloglarında yayınlanan yazılar astrolojik içerik üreticleri tarafından
bir daha üretilmekte bir ders programına, bir arınma kampına ya da uluslararı bir mistik
arayış seyahatine dönüştürülebilmektedir. Yani sosyal medyanın formatı, astrolojinin
tanıtımı, metalaşması ve karşılıklı etkileşimleri için oldukça elverişlidir. Burada
belirliyici unsur platformun ücretsiz erişim imkanı vermesi ve Pay-Pal gibi ödeme
imkanları ile entegre sistem kurmasıdır. Yani astrolojik içerik üreten ürününü paketleyip
satarken takipçi güvenilir biçimde ödemesini yapabilmektedir.

Sosyal medya platformlarında dikkat çeken bir diğer durum ise hızla değişen ve
her an yeniden kurulan iletişim dünyası inşa edilmesidir. Araştırmanın başladığı 2017
yılından sonuçlarının analiz edildiği 2020 yılına kadar Facebook‟ta hızlı kurulan
gruplar, iletişime ve etkileşime giren bireyler gözlenmiştir. Birkaç ay önce bir astrolojik
grubun üyesi olan takipçi birkaç ay sonra artar ve süreç sürekli yenilenir. Bu yenileşme
durumu yeni medyanın hali hazırdaki varolan teknolojilerle yenileştirici teknolojinin
olanaklarını birleştirici unsuru ile uyuşmaktadır.

Diğer yandan Japonya‟da yapılan araştırmaya göre sosyal medyanın ortaya


çıkmasıyla YDH kendilerini daha çok ifade etmeye başlamışlardır. Örneğin Japonya‟da
New Ager bir grup 2009 yılında 2,630 video yayınlamışken 2011‟de bu sayı 5,180‟e
çıkmıştır (Nobutaka, 2012).

Astrolojinin sosyal medya ile ilişkisi ile ilgili analizler, çalışmanın ilereyen
sayfalarında yer alan Bulgular ve Yorumlar bölümünde yer almaktadır.

182
BÖLÜM 4. YÖNTEM

Bu bölümde, tez çalışmasının araştırma modeli, evren ve örneklemi, verilerin


kapsamı, verilerin toplanması, çözümlenmesi ve yorumlanması ile süre bilgilerine yer
verilmiştir.
Eleştirel Teori çerçevesinde Facebook metinlerini çözümlemek ve kültür
endüstrilerindeki ilişkiler ağına dikkat çekmek tezin ana yöntemidir. Bir sosyal
bilimcinin akademik varoluş biçimini dünya görüşü, dikkati ve ideolojik tavrı oluşturur.
Araştırmanın ana motivasyonu olan merakların ele alınış biçimi araştırmacının geçmiş
deneyimleri ve birikimi ile şekillenir. Bu noktada “gizemli olan”ın perdesini aralamak
bir anlamda bu araştırmanın odağı olmuştur. Araştırmanın yöntemine karar verirken
gizemli olanın nasıl elde edildiğini, nasıl aktarıldığını, nasıl çeşitlendirilerek üzerinden
bilgi üretildiğini ve sonuçta hangi süreçlerle metaılaştığını anlamaya yönelik bir metod
olmasına çalışılmıştır. Sosyal ağlarda yer alan gizemin aslında var olup olmadığı,
bizatihi gizemli olanın tüketimle ilişkisi ve nihayetinde ortaya çıkan çelişki araştırmanın
temel motivasyonunu sağlamaktadır.
Bu yaklaşımla ele alınan veriler araştırma sürecinde nitel yöntemlerle toplanarak
içerik çözümlemesi ile analiz edilmektedir.
Araştırmanın uygulanması sürecinde aşağıdaki altı adım izlenmiştir:
1. Araştırma problemi ve amaçlarının oluşturulması
2. Araştırma kapsamı ve örneklemin seçilmesi
3. İçerik kategorilerinin geliştirilmesi
4. Analiz birimlerinin belirlenmesi
5. Kodlama cetveli hazırlanması, pilot testler ve kod cetvellerinin güvenilirlik
kontrolünün sağlanması.
6. Toplanan verilerin analizi ve yorumlanması (Lal Das, D.K and Bhaskaran, 2008, s.
182)
Uygulama adımlarının uygulama detayları aşağıda açıklanmaktadır.

4.1.AraĢtırma Modeli

Tez çalışmamızda 1. Bölümdeki Amaç başlığında yer alan sorularla anlama ve


ilişkisel betimleme çalışması hedeflenmiştir. Araştırma modeli, nitel araştırma

183
yöntemleri kullanılarak yapılandırılmıştır. Nitel bir yöntemin seçilme nedeni
Polkhorne‟in altını çizdiği gibi insanla ilgili olayların ve insanların bu olaylara
yüklediği anlamın daha iyi anlaşılması için tercih edilmiştir (1991, s. 112).
Nitel araştırma, gözlemle başlar ve genelde parçadan tümevarıma doğru devam
edilir. Nitel araştırmada araştırmacı, olayları anlamayı amaçlayarak gözlem, görüşme ve
dökümanlardan yola çıkarak kavramları, anlamları ve ilişkileri açıklamaya çalışır
(Karasar, 2015, 45).
Sosyal medya ağları arasında Facebook, sayısal olarak ilgi görenler içinde ilk sırada yer
aldığı için seçilmiştir.
Tez çalışması kapsamında 4 ayrı nitel araştırma tekniği uygulanmıştır. Teknikler
bir yapbozu oluşturan parçalar gibidir. Herbiri bir bütünü oluşturan unsurlar olarak
sağladıkları bilgilerle bir yandan yapısal olarak birbirlerini desteklerken diğer yandan
bir bütünü oluşturmaktadırlar.

4. Facebook
İletileri İçerik
Çözümlemesi

3.Derinlemesine 1. Literatür
Görüşme Taraması

2. Katılımcı
Gözlem

Şekil 4. 1 Tez Kapsamında Uygulanan Araştırma Tekniklerinin İlişki Modeli

184
Çalışmada uygulanan araştırma teknikleri:
1. Literatür taraması:
Önemli bir kısmı tezin ilk yılında olmak üzere nihayetlendirildiği zamana dek
sürmüştür. Literatür çalışması aşamasında tezin ana konusu çerçevesinde ulusal
ve uluslararası çapta basılı veya online olarak araştırmacı tarafından ulaşılabilen
kitaplar, ansiklopediler, yükseklisans ve doktora tezleri, bildiriler, raporlar gibi
kaynaklar taranmıştır. Literatür taraması ile astrolojinin içinde yer aldığı
alandaki kavramların net anlaşılması, tezin amacına yönelik astrolojinin,
astolojiyle ilişkili birçok unsurun ve ilişkiler ağının tanımlanması, analiz
edilmesi, bütünsel ve akademik bir yaklaşımla sosyal medya araçlarından biri
olan Facebook‟taki yansımalarının analiz edilmesine temel oluşturmak
amaçlanmıştır.
2. Katılımcı gözlem:
Nitel gözlem çalışmasında astroloji odaklı kişi, grup, danışmanlık firması,
astroloji okulu gibi farklı platformları kapsayan filli veya sosyal medya
ortamlarında 2 yıl süre ile gözlemler yapılmıştır. Gözlem çalışmasında astrolojik
içerik üreten astrologları veya takipçileri anlamak ve tanımlamak hedeflenmiştir.
Gözlem sürecinde ülkemizin astroloji alanında adı geçen astroloji okullarında
ders ile farklı astrologlardan danışmanlık alma, Facebook‟taki yüzü aşkın
astrolog, grup ve danışmanlık okulu/firmasının sayfasının takipçisi olma gibi
yöntemler uygulanmıştır. Elde edilen veriler araştırma verilerinin kodlanması,
anlamlandırılması ve yorumlanmasında önemli katkı sağlamıştır.
3. Yarı-yapılandırılmış Derinlemesine Görüşme:
Yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği ile araştırma soruları daha
derinlemesine ele alınmış, içerik üreticileri olarak astrologlar çerçevesinde bilgi,
fikir, tutum ve davranışlar tespit edilmiştir. Görüşmeler birebir gerçekleştirilmiş
ve bu vesile ile daha iyi gözlem yapma fırsatı bulunmuştur. Görüşme formları
önceden hazırlanmış, açık uçlu sorularda görüşme formuna sadık kalınırken
diğer durumlarda konunun detayları ek sorularla ortaya konmuştur. Görüşme
sonuçları Facebook iletileri üzerinde uygulan içerik analizinin sonuçlarının
analiz edilmesi ve yorumlanmasında destekleyici olarak değerlendirilmiştir.
Derinlemesine görüşmelere ayrıca içerik analizi uygulanmamıştır.
4. Facebook İletilerine İçerik Analizi:

185
Tez çalışmasının temel araştırması, aşağıda detayları yer alan örneklem seçimi
kıriterleriyle belirlenen Facebook iletilerine uygulanan içerik analizidir.
Çözümleme sonucunda elde edilen bulgular, yapılan analiz ve yorumlar ile
araştırma sorularının cevapları 4. Bölümde yer almaktadır.

İçerik Analizi
İçerik analizi özellikle sosyal bilimlerde çokça kullanılan ve tercih edilen nitel
araştırma yöntemlerinden biridir. Analizin farklı zamanlarda pek çok farklı kişi
tarafından tanımı yapılmaya çalışılmıştır. Berelson'a göre (1952) içerik analizi, nesnel,
sistematik ve nicel bir araştırma tekniğidir. Holsti‟ye göre ise bir mesajın özelliklerini
sistematik ve objektif bir şekilde çıkarımlar yaparak tanımlayan tekniklerdir. Kerlinger
(1986) içerik analizini, iletişimi sistematik, nesnel ve nicel olarak inceleyerek ve analiz
ederek değişkenlerin ölçülmesi olarak tanımlamıştır. Farklı içerik analizi tekniklerinin
ortak noktaları çıkarıma dayanmaları ve mesajlarda tespit edilen, betimlenen ögelerden
hareketle bir yorum getirmeleridir. Nitel içerik analizi verilerden çıkarılmış olan
kelimeleri, kavramları ve konuları temel alması bakımından tümevarımsal bir yol
izlerken, nicel içerik analizi teorilerden ortaya çıkan soruları veya denenceleri test eden
tümdengelimsel bir yol izlemektedir. İçerik analizinin temel amacı mesaj hakkında
geçerli, tekrarlanabilir ve nesnel çıkarımlar yapıyor olabilmektir. İçerik analizi
uygulayabileceğimiz materyaller mektuplar, günlükler, gazete içeriği, kısa öyküler,
radyo programları, sosyal medya paylaşımları, belgeler olabilir (Prasad, 2008).
Nicel içerik analizi, sözlü ifadelerin veya yazılı metinlerin belirli kurallara göre
kodlanarak eldeki materyalin nicelleştirilmesi-sayısallaştırılması süreci olarak ifade
edilebilir. Bu yöntemin temelinde kullanılan materyalin kategorileştirilmesi ve
kategorilerin nicelleştirilmesi yatar (Balcı, 2001: 209) Kategorilendirme yapılırken daha
önceden geliştirilmiş kategoriler kullanılabilir, bunun yanısıra yeni bir kategori sistemi
de geliştirilebilir. Oluşturulan kategorilerin, homojen olması, kategorilerin içeriklerinin
birbiri ile çakışmaması, objektif olması, araştırmanın amacına uygun olması, kendi
içinde ve araştırmanın tamamıyla anlamlı ilişkide olması özelliklerini taşıması
gerekmektedir (Aslan&Tavşancıl, 2001). Bu çalışmada, içerik analizi tekniği ile
betimlemenin ötesinde gözlenen sonuçlardan hareketle anlamı kavramaya
odaklanılmıştır. Çalışmanın konusu itibariyle sosyal medyada yapılan astroloji
verilerinin incelenmesine odaklanmış benzer bir çalışmaya rastlanmadığından çalışma
verileri incelenerek tez kapsamında kategoriler ve kod cetveli hazırlanmıştır.

186
4.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın gözlem kısmına, 2017 yılında başlamıştır. Araştırmada diğer


sosyal ağlarda New Age inanış ve uygulamaların yer alış şekli gözlemlenerek ele
alınmakla beraber içerik analizi Facebook iletileri ile sınırlandırılmıştır. Yani araştırma
evreninin önemli bir kısmını Facebook iletileri oluşturmaktadır. İçerik analizi yapılacak
iletiler 31 Ekim 2018 - 1 Kasım 2019 tarihleri arası ile tarihsel olarak sınırlandırılmıştır.
Buradaki amaç temelde zamana bağlı olarak değişimleri takip eden astrolojide bir yıllık
periyodun incelenerek olası yılbaşı, resmi ve milli bayramlar, doğa ve hava olayları gibi
tüm durumlara dair örnek paylaşımları araştırma kapsamına almaktır.
Facebook‟ta bir yıl içerisindeki gerek astrologların kurduğu gerekse astrolojiye
meraklı gönüllülerin kurduğu sayfa ve gruplarda yapılan iletiler incelenmeye alınmıştır.
Çalışmada maksatlı örnekleme metoduyla belirlenmiş 542 iletiye, grup içi yazışmalarla
etkileşim boyutu da göz önüne alınarak içerik analizi uygulanmıştır. Bu örneklem
türünde eldeki bilgilere dayanılarak, analiz açısından karakteristik özellikler gösteren
birimler, olaylar, olgular alınarak örneklemeye gidilmektedir (Yüksel, 2019). Bu 542
ileti, araştırmacı tarafından derinlemesine görüşme yapılan uzman görüşleri, gözlem
süreçleri ve literatür taramasından216 elde edilen anahtar kelimelerle yapılan bir tarama
ile seçilmiştir. Bu seçilen 542 ileti 12 kategori altında, kendi içlerinde anlamsal ilişki
kurularak sınıflandırılmıştır. Bu bağlamda, iletilerde yer alan kelime, cümle ve paragraf
gibi anlamlı bölümler bağlamına göre belirli kategoriler altında kodlanmış,
söylemlerine, arka planına ve yan anlamlarına göre belirli temalar altında analiz
edilmiştir.

216
Desk research.

187
Tablo 4.1 Araştırma Evrenini Belirlemede Kullanılan Anahtar Kelimeler (A-Z
Dizimi)

1. Akik 22. Giz/Gizem 43. Maji 64. Rasyonelleşme


2. Anlam Arayışı 23. Gnostizm 44. Meditasyon 65. Risk
3. Apollo 24. Gölge Yan/ Gölge Yön 45. Medya/Medyatik 66. Ritüel
4. Arketip 25. Güven 46. Melek 67. Sarkaç
5. Astronomi 26. Heliosentrizm 47. Metafizik 68. Seminer
27. Hermes/Hermesçi/
6. Aura 48. Mineral 69. Sezgi
Hermetik
7. Batın/Batıni 28. Himalaya Tuzu 49. Mistagoji 70. Sır Dinleri
50. Mistik/
8. Batıniyye 29. İnisiyasyon 71. Simya
Mistisizim
51. Mithra/
9. Batlamyus 30. İrfan 72. Soteriyoloji
Mithraizm
31. İskenderiye/ 73. Spiritüel/
10. Bilimsel 52. Modern
İskenderiye Okulu Spiritüellik
11. Bireyselleşme/
32. Kabala 53. Neo Paganizm 74. Şifa
Birey Olma
12. Bonatti 33. Kadim 54. New Age 75. Tarot
13. Ceres 34. Karma/Dharma 55. Okul 76. Tekamül
14. Çakra 35. Kaygı 56. Okültizm 77. Teozofi-Teosofi
15. Denkard 36. Kehanet 57. Orpheusçuluk 78. Tin
16. Doğal Taşlar 37. Korku 58. Paganizm 79. Trismesgetus
17. Eğitim 38. Kozmik/Kozmos 59. Panteizm 80. Tütsü
18. Eskatoloji 39. Kuranı Kerim 60. Parapsikoloji 81. Ücret
19. Ezoterik/ 82. Yin ve Yong-
40. Kutsal 61. Popokültizm
Ezoterizm Yang
20. Fal 41. Ledünni Hikmet 62. Psyche 83. Zümrüt Tablet
21. Farkında
Olarak/ 42. Logos 63. Rasyonel
Farkındalık

Araştırma evreninin diğer bir kısmını profesyonel astrologlar oluşturmaktadır.


Erişilebilirlikleri bakımından bir değerlendirmeye alınan 7 astrologla derinlemesine
görüşme yapılmıştır. Modern astrolojiyle Facebook üzerinden ilgilenen bireyin,
eğilimleri, arayışları ve çelişkileri anlaşılmaya çalışılmıştır. Diğer yandan astrologların
yeni medya ile ilişkisine dair katılımcı gözlem yapılmıştır.
Araştırmaya katkı sunan diğer bir evren ise katılımcı gözlem çalışmaları
kapsamındaki araştırmacı olarak yer alınan online astroloji eğitimleridir. Eğitimler
çeşitlendirilmeye çalışılmış, araştırmacı olarak maddi olanak ve zaman oluşturuldukça
188
değişik gruplardan aylık oturumlar satın alınmıştır. Bu eğitimler sırasında kursiyerlerin
ve eğitimi veren astrologların iletişim eğilimlerine, ihtiyaçlarına ve arayışlarına dair
gözlem yapılmış bu izlenimler analizlere destekleyici olarak kullanılmıştır. Ayrıca
Tablo 5.1‟de yer alan ulaşılabilen tüm yerli astroloji gruplarına üye olunarak yapılan
paylaşımlar ve etkileşimleri incelenmiştir.

4.3. Veriler Ve Toplanması

Araştırmada kullanılan veri toplama araçları çoklu aşamada gerçekleşmiştir.


Öncellikle YDH, New Age İnanış ve uygulamaları ve astroloji ile ilgili kapsamlı bir
alan yazım taraması yapılmıştır. Bu kapsamda kuramsal çalışmalar incelenmiş, tezin
amacına uygun bir çerçevede ortaya konmuştur. İkinci aşamada ise araştırmanın amacı
doğrultusunda bulguların değerlendirilmesinde yer alan her bir bölüm, ilgili kuramsal
çalışmalardan yola çıkılarak araştırmacının görüşü kapsamında tez danışmanının ve tez
izleme jürisinin değerli katkıları ile oluşturulmuştur.
Yukarıda izah ettiğimiz aşamaların ardından içerik analizi yöntemindeki temel
amaç doğrultusunda toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere
ulaşılmaya çalışılmıştır. Böylelikle betimsel bir yaklaşımla ele alınan içerik analizi fark
edilmeyen kavramların ve temaların keşfedilmesini mümkün kılmaktadır (Yıldırım,
Şimşek, 2006, 228).
Katılımcı gözlem çalışması için tez çalışmasının başlangıcında kapsamlı bir
araştırma yapılarak Facebook‟ta tespit edilen 50 ve üzeri üyesi olan çok sayıda gruba
üye olunmuş, bireysel veya işletme olarak sosyal medyayı aktif kullanan astrolog ve
sayfa takibe alınmıştır. Facebook sosyal medya mecralarındali aktif üyelik dağılımlarına
göre tüm sosyal ağlar kapsamında %20„lik bir dilimde yer almaktadır. Bu yüzde 20‟lik
dilim diğer platformlardan öndedir.
Çalışmada tümü astrolog olan 7 kişiyle derinlemesine görüşme yapılmıştır.
Görüşülen kişiler arasında sektörün önemli/en çok okunan ve sosyal medyada takip
edilen astrologları vardır. Görüşmelerin en kısası 1,5 saat en uzunu ise 5 saat sürmüştür.
İçerik analizi aşaması için veriler 31 Ekim 2018 - 1 Kasım 2019 tarihleri
arasında ve önceden belirlenen anahtar kelimelerle Facebook arama motorları
kullanılarak toplanmıştır. İlk aşamada kıriterlere uygun 638 iletiden oluşan bir veri
tabanı hazırlanmıştır. Kodlama sürecinde aynı iletinin farklı kişilerce tekraren
paylaşılmış olması nedeniyle birbiriyle benzerlik gösteren, anahtar kelimelere uygun

189
olmasına rağmen astroloji bağlamından kopuk olan ve tesadüfi olarak veriye eklenen
iletiler silinerek 542 veri analize alınmıştır.

4.4. Verilerin Çözümlenmesi Ve Yorumlanması

Verilerin toplanma aşamasından sonra içerik çözümlemesi için analiz


kategorileri ve kod cetvelleri oluşturulmuştur. Kodlamada sürecinde öncelikle 100 kadar
ileti pilot çalışmaya alınmış ve tek tek incelenerek açık uçlu şekilde özet notlar
çıkarılmıştır. Tüm çalışmalardan elde edilen verilerle çalışmanın ana sorularını
irdeleyen 12 kategori ve bu kategorileri açıklayan kodlar ve alt kodlar belirlenmiş ve
pilot çalışmada bu kategorilerle, kod cetvelinin iletileri kodlamadaki yeterliliği
ölçülmüştür. Birkaç kelime, bir resim veya birkaç cümleden oluşan iletiler olduğu gibi
sayfalarca sürecek uzunlukta iletiler de söz konusudur. Veri tabanında aynı anda birden
çok kategoriyi kapsayacak şekilde anlam yüklü iletiler vardır. Çalışmada belirlenen
kategoriler aşağıdaki gibidir:
1. Kategori: Doğrudan satış /tanıtım
2. Kategori: Antik semboller ve ezoterik kültür ile gizemli algısı oluşturma
3. Kategori: Bireyselleşmiş modern insana uygun mesajlar
4. Kategori: Şifa ve şifacılık vaadi (Şaman, Astrolog, Hoca, Medyum, Cadı)
5. Kategori: Anlam arayışına cevap
6. Kategori: Bilgi paylaşımı
7. Kategori: Astrolojik analizde modern-geleneksel ayrımı
8. Kategori: Kehanet ve kaygı giderme
9. Kategori: Merak, hayatı renklendirme
10. Kategori: Din istismarı
11. Kategori: Eklektik ve senkretik inanç
12. Kategori: Din-seküler çelişkisi

Bu kategorilerin bir kısmı çalışmanın ana sorularının dışında elde edilen ek


bulguları tespit etmek için belirlenmiştir. Bunlar “6. Kategori: Bilgi paylaşımı”, “9.
Kategori: Merak, hayatı renklendirme”, “10. Kategori: Din istismarı”, “11. Kategori:
Eklektik ve senkretik inanç”, “12.Kategori: Din-seküler çelişkisi”dir.

Kategorilerin kodlanması sürecinde birbirini destekleyici iki kodlama çalışması


gerçekleştirilmiştir. Ana kodlamada tüm iletiler teker teker okunarak önceden

190
hazırlanmış kod cetveline uygun şekilde gerek içerdikleri kelime, gerek kavram gerekse
bir bütün olarak bağlamına uygun olarak kodlanmıştır. Alt kodlama sürecinde ise tüm
iletilerdeki anahtar kelimeler sayılmıştır. Kelimeler kimi zaman tek bir kategoride yer
aldıkları gibi anlamları ve kullanım yerleri gereği farklı kategoriler içinde veri kabul
edilmiştir. İçerik analizinde ana sorulara cevap niteliği taşıyan kategoriler ile ana ve alt
kodlama çalışmaları aşağıdaki çerçevede uygulanmıştır:

1.Kategori: Doğrudan satıĢ/tanıtım


Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; astroloji alanındaki danışmanlık,
eğitim, seminer, kitap, terapi gibi astrolojik ürünlerin doğrudan satışı ve tanıtımını
içeren kavramların ve cümlelerin yanı sıra alt kodlamada “eğitim”, “okul”, “ücret”,
“hizmet bedeli”, “katılım bedeli”, “katılım ücreti”, “seminer” vb. kelimeler yer almıştır.

2. Kategori: Antik semboller ve ezoterik kültür ile gizemli algısı oluĢturma


Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; bazen anlamında bazen anlamının
dışında bağlamından kopuk tarihteki çeşitli ezoterik yaklaşımların, pagan
uygulamaların, kurumsal dinlere ait felsefi görüşlerin aynı mesajda harmanlaştığı
kavramların ve cümlelerin yanı sıra alt kodlamada “ezoterizm”, “okültizm”, “mistik”,
“kozmik”, “çarka”, “simya”, “meditasyon”, “tekamül”, “Hermes”, “spritüel”, “kutsal”,
“maji”, “mitra”, “aura”, “tasavvuf”, “inisiyasyon”, “Yin ve Yong”, “paganizm”,
“Zümrüt Tablet”, “tin”, “Batlamyus”, “batıniyye”, “Orpheus”, “gnostisizm”, “giz”,
“gizli”, “gizem”, “gizemli” vb kelimeler yer almıştır.

3. Kategori: BireyselleĢmiĢ modern insana uygun mesajlar; kiĢiye özel


mistisizm

Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; bireyselleşmiş modern insana


uygun mesajlar; kişiye özel mistisizm, anlam arayışına cevap, kehanet ile kaygı giderme
içerikli kavramların ve cümlelerin yanı sıra alt kodlamada “farkında olma”,
“farkındalık”, “birey olma”, “bireyselleşme”, “tekamül” “anlam arayışı”, “modern” vb
kelimeleri yer almıştır.

191
4. Kategori: ġifa ve Ģifacılık vaadi
Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; halk kültüründe yer alan çeşitli
şifacı yaklaşımlar, batıl inanç uygulamaları ve post modern tedavi yaklaşımlarının
astroloji ile çerçevelenmiş aynı mesajda harmanlaştığı kavramların ve cümlelerin yanı
sıra alt kodlamada “şifa”, “şifacı”, “şifalı”, “çakra”, “doğal taşlar”, “şifalı taş”, “karistal
taş”, “mercan taşı”, “tütsü”, “mineral”, “akik”, “Himalaya tuzu” vb kelimeler yer
almıştır.

5. Kategori: Anlam arayıĢına cevap

Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; insanın varoluşsal gerekçelendirme


ihtiyacı sonucunda ortaya çıkan bu dünyada kendilerine yüklenen görevlerini, evrene
karşı farkındalıkları ve bunun getirdiği sorumlulukları astrolojiyle birlikte ifade eden
kavramların ve cümlelerin yanı sıra alt kodlamada “anlam arayışı”, “farkında olmak”,
“farkındalık”, “tekamül”, “arketip”, “sezgi”, “kutsal”, “gölge yan”, “gölge yön” vb
kelimeler yer almıştır.

6. Kategori: Bilgi paylaĢımı


Herhangi bir spekülatif dil içermeyen, tarihi, felsefi ya da bilim tarihine ait
astrolojik bilgi paylaşımları bu kapsamda kodlanmıştır. Araştırmanın ana amacının yanı
sıra ek bir kategori olarak kodlanmıştır.

7. Kategori: Astrolojik analizde modern-geleneksel ayrımı

Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; geleneksel astrolojinin ötesinde


astroidler, gezegenler gibi modern astroloji ürünlerini, geleneksel astrolojide yer alan
toplum veya toplumu yönetenlerin sorunlarını konu eden yaklaşım yerine modern
astrolojide yer alan bireyin sorunlarını çözmeye odaklı iletilerdeki kavramların ve
cümlelerin yanı sıra alt kodlamada “farkındalık”, “birey/birey olma”, “pscyhe”,
“modern”, “Apollo”, “Ceres” vb kelimeleri yer almıştır.

8.Kategori: Kehanet yapma becerisi ve kaygı giderme

Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; insanların içinde oldukları farklı


durum ve duyguları karşısında fal gibi araçlarla çeşitli kehanetlerde bulunulmasını
kapsayan kavram ve cümlelerin yanısıra alt kodlamada “güven”, “korku”, “fal”, “falcı”,
“kehanet”, “kehanetsel”, “kaygı”, “risk”, “tarot” vb kelimeler yer almıştır.

192
9. Kategori: Merak, hayatı renklendirme

Bu kategoride astrolojinin kadim bir bilgi olarak kabul edildiği çerçevede


kişilerin yakın ve uzak gelecekte olacaklara dair meraklarını içeren, hayatlarındaki
gerek arkadaş gerekse akrabalarla yaşadıkları ilişkileri, iş ve eğitim hayatlarına dair
genel söylemleri içeren iletiler kodlanmıştır. Araştırmanın ana amacının yanı sıra ek bir
kategori olarak kodlanmıştır.
10. Kategori: Din istismarı
Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; çeşitli ayet, hadis ve farklı
inançların günlük ritüellerini içeren kavram ve cümlelerin yanısıra alt kodlamada
“karma”, “maji”, “melek”, “Kuran-ı Kerim” vb. kelimeler yer almıştır. Araştırmanın
ana amacının yanı sıra ek bir kategori olarak kodlanmıştır.
11. Kategori: Eklektik ve senkretik inanç
Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; kurumsal dinlerin kalıpları
dışında yer alan ancak New Age inanış ve uygulamalarını kapsayan karma, yoga,
mantra gibi kavram ve cümleler yer almıştır. Araştırmanın ana amacının yanı sıra ek bir
kategori olarak kodlanmıştır.
12.Kategori: Din-seküler çeliĢkisi
Bu kategoriyi destekleyici kodlar kapsamında; bir taraftan seküler ve aklı öne
çıkaran, bir yaşam anlayışını, öne çıkaran öte yandan farklı fal türleri veya batıl
uygulamalardan bahseden iletilerdeki kavram ve cümleler yer almıştır. Araştırmanın ana
amacının yanı sıra ek bir kategori olarak kodlanmıştır.
Kategorik kodlamanın yanı sıra oluşturulan veri tabanında iletilerin;
 İçerdiği anahtar kelime,
 İletinin paylaşım tarihi,
 Profil sahibinin ismi, antik-ezoterik inançlara sembolik gönderme yapıyor
mu/algısal dil içeriyor mu? (1. Evet, 2. Hayır)
 Hesap Sahiplerinin Facebook'daki Sayfa Türü? (1. Kişisel Profil (Arkadaş eklemeli
/ takip edilen), 2. Grup, 3. Sayfa (İşletme/Marka/Topluluk/Tanınmış kişi)
 Hesap sahibinin profili (1. Astrolog, 2. Herhangi biri, 3. Kurum ismi, 4. Bilinmiyor)
 Paylaşım ortamı (1. Grup, 2. Bireysel sayfa, 3. Tanınmış kişi sayfası, 4. İşletme
sayfası) gibi veriler kayda alınmıştır.

193
Buna göre bütün olarak iletiler tekraren okunmuş metin yorumlanmış ve araştırma
sorusuna karşılık gelen cevaplar bulunmaya çalışılmıştır.
Microsoft Excel programında araştırmacı tarafından yapılan veri girişleri ve
kodlaması sonrasında çapraz sorgulamalar ile veri kontrolü gerçekleştrilmiştir.
Araştırma verileri SPSS 20.0 İstatistiksel Analiz Programında analiz edilmiş, Microsoft
Excel‟de grafikler oluşturulmuştur.
Araştırmanın güvenirlik seviyesinin hesaplanmasında sosyal bilimlerde yaygın
olarak önerilen aşağıdaki formül uygulanmıştır.

Buna göre araştırmacının birbirinden bağımsız olarak kodladığı çalışmada güvenirlik


düzeyi %80,2 çıkmıştır. Bu oranın sosyal bilimlerde %70 ve üzerinde çıkması güvenilir
olarak kabul edilmektedir (Miles ve Huberman (1994)‟dan aktaran Biçer, 2013, s. 122).
Yukarıda izah edilen şekillerde elde edilen verilere içerik analizi uygulanarak,
kültür endüstrisi kuramı ile yorumlanmıştır. Kültür endüstrisi kuramının yanı sıra Risk
Toplumu217 Kuramına ve Kutsala dönüş olgusuna atıflar yapılarak veriler
değerlendirilmiştir.
Adorno, kültürün endüstrileşmesini modern toplumun bir sonucu olarak kabul
eder. Adorno‟ya göre iletişim araçlarına dayalı ürünler, kültür endüstrisinde önde yer
almaktadır. Adorno, bu düşünceden hareketle radyo, sinema, televizyon, müzik ve
astroloji gibi farklı kültürel alanlardan birçok örneği inceleyerek kültür endüstrisi
kavramını derinleştirmiştir. Bu bakımdan astrolojinin Facebook dolayımlı içerik
analizinde elde edilen verileri kültür endüstrisi kuramına göre yorumlamak önemlidir.
Facebook‟un multi medya biçimselliği ile new age uygulamalarının metinlere yüklediği
çok anlamlığı birbirini destekleyen unsurlardır. Facebook‟un birden fazla metin
biçimlerini bir arada tutan bir ortam olması, metni görsel ve işitselle desteklemesi,
okuru yazar haline getirmesi eski çağa ait inanışların modern çağa uyarlamasında bir
destek unsurudur.

217
Risikogeselleschaft (Almanca). Modern toplumsal hayatın, insanların göğüslemek zorunda oldukları
geleneksel toplumlarda olmayan ya da daha fazla olan-bilinen yeni biçimlerin üretilmesidir (Giddens,
2014, s. 20).

194
BÖLÜM 5. BULGULAR VE YORUMLAR

1970‟lerin arama motorları öncesi geleneksel medyasından Web 2.0‟a gelişen


süreçte Eleştirel Teori‟nin ana çalışma konusu olan kültürel ürünlerin
endüstriyelleşmesi artmıştır. Dijital medya ortamı, eleştirel medya çalışmalarının ana
hatlarını oluşturan üretim-tüketim dinamiklerine hergün daha fazla aracılık etmektedir.
Bir anlamda yeni medya, kültürel ürünlerin endüstriyel ölçekte tüketimi amacıyla
üretilmelerine ve dağıtılmalarına yarayan fabrikalara dönmüştür (Lievrouw, 2016,
s.12). Diğer yandan Castells, bu yeni medya ortamının bireycilik kültürü ile Tanrı
kültürü arasında iki kutuplu kültürel eğilim meydana getirdiğini söylemektedir. Söz
konusu kültürel eğilim başlıca dört kültürel şekillenme doğurmaktadır. Bunlar sırasıyla
tüketimcilik, ağlara dayalı bireycilik, kozmopolitlik (ideolojik ya da dinî) ve çok
kültürlülük (2013, s.158). Küresel ağ toplumunun söz konusu temel kültürel örüntüleri
araştırma evrenimizdeki 542 iletide araştırılmıştır. Bu örüntülerin iletişim yönleri
arasında bir ilişki olduğu gibi tamamen bağlantısız eğilimlerin de mevcudiyeti
gözlenmiştir.
Dijitalleşmenin çok yönlülüğü türlerin bütünleşmesine büyük olanak
sağlamaktadır. Birleşen medya formatları, biraz eğlence biraz kutsal biraz merak
giderme gibi yaklaşımlarla ortak bir spritüel medyatik dil inşasını mümkün kılar.
Astrolojinin 19. yy‟dan itibaren kitleler üzerindeki etkisini gören çeşitli
araştırmacılar bu ilginin nedenlerini araştırmış ve tartışmışlardır. Bu kadar ilgi
neticesinde toplumlar üzerindeki fayda ve zararları da çeşitli yönleriyle ortaya konmaya
çalışılmıştır. Özellikle Adorno, astroloji ile analiz yapan yazarların ortaya koyduğu
fikirlerin otoriter, faşist, baskıcı ve zorba olduğunu belirtir. O‟na göre bağımlılık bu
yollarla sağlanmakta, bireyler otonomisini kaybetmektedir. Rasyonelleştiği varsayılan
bir dünyada aslında irrasyonel bir bilinç gerilemesi yaşanır (2002, s. 3).
Astrolojinin bireyler ve toplumlar üzerindeki etkisini inceleyen değerlendirmeler
iki zıt yaklaşımı ortaya koymaktadır. Bunlardan ilki oldukça pozitiftir, bireyin içine
düştüğü açmazlardan kurtulurken ait olduğu toplumun daha önce karşılaşıp çözmesinin
bir güvenlik218 ve konfor sunduğu yönündedir. Burada kastedilen güvenlik,
modernitenin tanımından farklıdır astrolojinin bireye vaat ettiği manevi bir güvenlik

218
Giddens‟da moderntide güven ile kastedilen anlam, cehaleti veya bilgi eksikliğini paranteze alan bir
“sıkı inanç” temelinde kişiler veya soyut sistemlere itaat etmektir (Giddens, 2014, s. 290).

195
duygusudur. Bu durumu toplumsal öğrenme olarak açıklayanlar mevcuttur. Yani
astroloji mitleri içine alarak semboller üzerinden bir kurgu anlatmakta, insanlara hayatın
anlamı, insanın geldiği ve gittiği yer ile ilgili bilgi aktarmaktadır. Joseph Campell,
mitlerin fonksiyonları bahsinde mitlerin pedagojik yönüne dikkat çeker. Mitlerin
insanlara hayatı her koşul altında nasıl yaşaması ile ilgili temel bilgileri aktardığını
söylerek bu pozitif yaklaşımı destekler. Eliade ise astrolojinin içinde doğduğu mitlerin,
sembollerin ve geleneksel dinlerin anlamı deşifre etmeye yönelik yorumbilgisel çabasını
değerli bulur ve bu durumun bilincin zenginleşmesine ciddi bir katkı sunacağını savunur
(2017, s. 15). Yani birey, bu sembolleri anlama çabasına girişince içsel dönüşüm
yaşama ihtimali ortaya çıkacaktır. Arroyo ve Marshall ise astrolojinin en çok insanın
kendini tanımasına katkı sunduğunu söylemektedir. Batılı astrolog Ghisliane‟ye göre
astroloji, kararsız insanların kararlarında yardımcı olmaktadır. Zeldin‟e göre ise
insanların astrolojiye başvurma nedenlerinin en önemlilerden biri doğuştan şanslı-şansız
oldukları ve bunu değiştirmek için hiçbirşey yapamayacakları duygusunu üstlerinden
atma gayretidir (1998).
Astrolojinin topluma ve bireye etkisi üzerindeki diğer yaklaşım ise pozitif
yaklaşımın tam tersidir. Başta Adorno olmak üzere eleştirel teorisyenler astroloji gibi
bilgileri akıl dışı uygulama ve inançlar olarak kabul etmektedir. Bu yaklaşımların birey
üzerinde manipülatif gücü vardır ve inançlar sahasına ait bu kültürel değerler pazarda
metaı olup içi boşaltılmaktadır. Araştırmanın katılımcı gözlem kısmında izlenen
astroloji sayfalarında ve sosyal medya yayınlarında bu sorunun çok az sorulduğunu ve
üzerinde pek az düşünüldüğü tespit edilmiştir. Yayınlarda daha çok astrolojinin pozitif
etkisi üzerinde durulmaktadır. Astroloji gruplarında sorulmayan ama üzerinde
düşünülmesi gereken diğer sorular “Geleceği görebilmek faydalı mıdır?”, “Geleceği
görmek ne işe yarar?” olmalıdır.

5.1.Betimsel Bulgular

5.1.1. Facebook Ve Astroloji


Yeni medyanın en temel sıfatı yenidir, bu yeni olma hali yeniden şekillendirme
ve yeniden dolayımın bir tezahürüdür. İnternet ve sosyal medya gibi teknolojilerin
tasarımcıları ve bunların uzman kullanıcıları bu mecraları meydana getirmek ve katkı
sunmakla kalmaz aynı zamanda onunla birlikte ve onun aracılığıyla ilerler (Lievrouw,
2016, s.228). Bu ilerleme ve birlikte oluşma fiili yeniliğin diğer bir boyutunu
196
göstermektedir. Yeni medyanın her zaman erişilebilir olması beraberinde her zaman
hazır olma niteliği kazandırması da yeni bir durumdur. Yeni medyanın özelliklerinden
biri olan her zaman hazırolma niteliğinin kullanıcılara en büyük yansıması görünür
olmaktır. Yukarıda kısaca değindiğimiz bu yeni medya özelliklerinin tamamı Facebook
platformunda mevcuttur. Bütün bu özelliklerle beraber sınırların belirsizleşmesi,
seçebilme özgürlüğü, üreticilerle tüketicilerin ayrımlarının zorluğu gibi etkiler
Facebook‟ta daha görünür bir hal almaktadır. Facebook‟un öne çıkan ve çok çarpıcı
görünen yönü telefon, film, mektup, gazete, televizyon, fotoğraf türlerini harmanlayan
hatta aralarındaki farkı tümüyle bünyesinde eriten karmaşık yapısıdır. Araştırmanın
sürdüğü dönem boyunca dahi Facebook, bünyesine arama sistemlerinden sayfa grup
tanımlamalarına kadar çeşitli yenilikler katmıştır. Bu karmaşık, dinamik, sınırları
belirsiz ve sürekli yenilenen yapı toplumsal, sosyal, ekonomik, dinî ve kültürel birçok
yaklaşıma aracılık etmektedir. Bu yaklaşımlardan biri de kutsala ve varoluşa dair
üretilen bilgilerdir. New age inanış ve uygulamaların tamamı ve astroloji çeşitli
boyutlarıyla Facebook‟ta yer almakta ve yeni bir üretim-tüketim pazarına
dönüşmektedir. Lev Manovich‟in “HTML„den Borges„e Yeni Medya” makalesinde
tanımladığı yeni medya, veri sunumu, erişimi, manipülasyon için kullanılan geleneksel
kültürel eğilimler ile daha da yeni eğilimlerin bir karışımıdır. Bu son derece iç içe
geçmiş bir teknolojik yapı, eski medyaya oranla sürekli yenilene ve sürekli değişendir.
Bu bakımdan yeni medya, New Age ve astroloji gibi devasa veri üretmeye uygun
spekülatif bir alan için önemli bir zemin oluşturmaktadır.
Modernizmle beraber aşırı rasyonelleşme ve sekülerleşmeyi izleyen yıllarda
ortaya çıkan New Age uygulama ve inanışları, kutsal görevin değiştiğini ve kutsalın
sadece kiliselerde değil heryerde olduğunu göstermiştir. Teknolojinin imkânları
sayesinde kutsal tecrit edildiği ibadethanelerin kapısından çıkmış internetle dünyaya
açılmıştır. İnançlar, dinler ve popüler kültür formları arasındaki ilişki yakınlaşmıştır
(Köse, 2014-A, s. 188). Stephen Arroyo, henüz sosyal medya mecrası ortaya
çıkmamışken kitle iletişim araçları ile yeniçağ insanının gizemciliğe ilgisi üzerinden bir
pararlellik kurmuştur. İletişim ve uluslararası ilişkilerde yaşanan devrimin aynısı insanın
evrene ve kendi varlığına olan bakışında da yaşanmaktadır (Arroyo, 2000, s. 19). Sosyal
medya astrologlara erişim noktasında adeta bir devrim yapmıştır. Astrologların genel
mesajlarını günlük saatlik erişen okuyucular ayrıca mesaj kutusu ile eşsiz bir kolaylıkta
erişim sağlamaktadırlar.

197
Kitle iletişim araçları var olduğundan beri astroloji, bu mecralara çeşitli
biçimleriyle malzeme olmuştur. Paralel süreçte bir pazar oluşturmuştur. Bu pazarda
satılan ve satın alınan ürün ise gelecektir (Demir, 2011: s. 83). Bu pazara zemin
oluşturan en önemli alanlarından biri Facebook grup ve sayfalarıdır. Astrolojiye ilgisi
olan insanlar, gerek bireysel danışmanlık gerekse eğitim platformları ile sektöre maddi
manevi yatırım yapmaktadır. Bu ilginin boyutlarıyla ilgili bir kanaat edinebilmek için
Facebook‟ta yer alan astroloji konulu sayfaları ve grup üye sayıları bir tabloda
toplanmıştır.

Facebook’ta Yer Alan Astroloji Grupları-Sayfaları ve Üye Sayıları


Sosyal medyada grupların oluşumuna imkân veren teknoloji, bireylerin diğer
medya biçimlerinden farklı bir biçimde iletişimi başlatan veya oluşturulmuş bir iletişime
katılım sağlayarak karşılıklı ve anlık geri beslemelerle iletişimi sürdürmesini sağlar. Bu
söz konusu katılım imkânı, benzer görüş, düşünüş, ilgi alanlarını bir araya getirip
yanında grup/topluluk oluşumuna neden olmuştur.
Hayatın her alanı ile ilgili gruplar bulunan Facebook‟ta astroloji etrafında oluşan
son derece dinamik gruplar tespit edilmiştir. Aşağıda yer alan tabloda bu grupların,
ismi, kuruluş tarihi ve üye sayısı bilgilerine yer verilmiştir. Tabloda yer alan grupların
yanı sıra dışarıdan üye kabul etmeyen, belirli bir ücret karşılığı üye alınarak eğitim
maksadıyla açılmış gruplar bulunmaktadır. Sayısı 5 ile 50 arasında üyesi bu olan gruplar
tabloya eklenmemiştir.

Tablo 5.1 Facebook‟ta Yer Alan Astroloji Grupları-Sayfaları ve Üye Sayıları


(25.02.2020 tarihi itibariyle)

Grup Adı KuruluĢ Tarihi Üye Sayısı


@Astroloji 13 Şubat 2016 858
Almanya, Bioenerji, Psikoloji, Astroloji, Şifa 17 Ocak 2018 495
Alsu İle Astroloji ve İsim Analizi 26 Temmuz 2017 708
Antalya Mira Astroloji 10 Ocak 2018 2.147
Astroanka (Karma Astroloji Bilgileri ve Harita Yorumu) 23 Eylül 2018 1.757
Astrodemo 27 Kasım 2008 11.011
Astroloji Çevirileri 11 Ocak 2018 3.117
Astroloji Dergisi 26 Ekim 2007 11.104
Astroloji Dersleri 5 Eylül 2014 4.335
Astroloji Eğitim ve Danışma 22 Ekim 2017 440
Astroloji Eğitimi Gülsen Yılmaz 5 Aralık 2015 1.595
Astroloji Güzellik 25 Ağustos 2016 271

198
Grup Adı KuruluĢ Tarihi Üye Sayısı
Astroloji Hakkında Herşey 17 Kasım 2015 1.469
Astroloji İle Esma İlişkisi Kuran Tefsir Derleme 3 Nisan 2015 76
Astroloji Kozmik Vedic Astroloji 12 Mayıs 2011 5.359
Astroloji Öğreniyoruz 2 Haziran 2011 5.924
Astroloji Sevdalıları 11 Kasım 2017 853
Astroloji Sevenler Burada 30 Aralık 2016 13.626
Astroloji Sohbetleri Kulübü 4 Haziran 2014 1.437
Astroloji Türkiye 25 Nisan 2010 5.706
Astroloji ve Psikoloji Bilgi Paylaşım 27 Mayıs 2018 321
Astroloji ve Spritüalizm Paylaşımları 4 Aralık 2013 480
Astroloji, Tarot ve Spiritualizm 25 Aralık 2016 711
Astroloji; İnsanın Sonsuz Kılavuzu 5 Mart 2016 2.308
Astrolojik Gerçekler 20 Kasım 2014 8.374
Astrolozi By Zizi 11 Ağustos 2013 7.788
Astromedya/Tarot Klubü 27 Şubat 2009 5.767
Aşkın Astrolojisi 2 Ocak 2016 2.887
Burak Üstün İle Filozofik ve Psikolojik Astroloji 22 Eylül 2016 1.328
Burçlar ve Astroloji Sohbet Grubu 22 Aralık 2017 9.057
Doğru Astroloji 9 Ağustos 2017 3.291
El Çizgileri ve Astrolojı 26 Kasım 2014 565
Ezoterizm ve Astroloji 26 Nisan 2015 1.558
Gaye Alkan Astrology and Healing 6 Kasım 2016 1.383
Gizli İlimler Astroloji Bilinmeyenler.. 3 Eylül 2014 4.553
Griffin Astroloji Akademisi 16 Mart 2017 3.166
Handanca Astroloji ve Evren 2 Ocak 2018 176
Hayy Astroloji ve Tasavvuf 21 Şubat 2009 4.801
Hep Birlikte Astroloji Öğreniyoruz 15 Şubat 2019 4.826
HORARY ASTROLOJİ 26 Ocak 2018 1027
Horary Astroloji 15 Nisan 2016 319
Kaderini Çiz Astroloji Grubu 18 Kasım 2017 2.753
Karmik Astroloji 12 Mart 2014 3.074
Kendi Kendime Astroloji Öğreniyorum 29 Mayıs 2017 12.417
Klasik ve Uranyen Astroloji Pratikleri 8 Ağustos 2017 1.414
Mucize Astroloji ve Tarot 21 Kasım 2016 449
Ney'zen İle Farkındalık ve Astroloji 3 Ekim 2014 1.428
Onur Güven İle Okült Astroloji 8 Ağustos 2015 7.203
Pratik Astroloji Teknikleri 5 Şubat 2014 7.037
Psikolojik Astroloji 4 Ağustos 2013 6.268
Rukiye Koç İle Modern Astroloji 24 Mart 2015 3.354
Serap Saylan Astroloji ve Enerji Atölyesi 10 Kasım 2016 1.582
Sözcü Astroloji 26 Şubat 2018 2.052
Talin Ağdere İle Astroloji 14 Kasım 2012 1.368
Tarot ve Astroloji Danışmanlığı 19 Aralık 2018 1.312
Uranüs Astroloji 16 Aralık 2013 930
Uranyen Astroloji Kozmik Bilinç Okulu 10 Eylül 2014 11.824
Vedic Astroloji Gündem 7 Temmuz 2015 2.632

199
Grup Adı KuruluĢ Tarihi Üye Sayısı
Vedik Astroloji 12 Mayıs 2009 141
Vedik Astroloji Teknikleri 21 Mart 2015 2.900
Vesta Astroloji 29 Ocak 2019 2.655
Vonvon Astroloji ve Fal 5 Temmuz 2018 185
Zodyakla Polka Astroloji Grubu 1 Eylül 2018 143
GENEL TOPLAM 188.301

Araştırma için üye olunan grupların açıklama kısımlarından eğer anahtar kelime
çıkarırsak bir başka ifadeyle ortak özelliklerine dair kelimeleri sıralarsak, Astroloji,
farkındalık, bilinç ve dönüşüm öne çıkmaktadır.

Tablo 5.2. En çok takip edilen Astroloji Sayfaları (15.12.2019 tarihi itibariyle)

Hakkında
Ġsmi Beğeni Sayısı/Takipçi Sayısı
Eski olan ve olmayan astrolojik 125.480 kişi bunu beğendi
Astroloji Akademisi bilgilerin yayımı, analizi ve
kullanımı üzerine bir girişim. 122.393 kişi takip ediyor
Astroloji analizi, gökyüzü
enerjilerinin verdiği ipuçlarından 30.754 kişi bunu beğendi
Astroloji Analisti Serdar
yola çıkarak tahmin yapmaktır.
Özaslan
Ne faldır ne de kaderinizdir. 31.693 kişi takip ediyor

Astroloji alternatif bir bilim dalıdır,


ve kisiye özel yorum yapılmalıdır! 153.967 kişi bunu beğendi
Günlük Burç ve Astroloji Astroloji haritaniz olmadan,
okuduğunuz tüm burc yorumları 154.612 kişi takip ediyor
genel burc yorumlarıdır.
Modern teknoloji ilerledikçe artık
81.027 kişi bunu beğendi
çok daha rahat tanımladığınız
Astroloji DanıĢmanı
vurgular gelecek yılların astrolojiye
iremSU 91.103 kişi takip ediyor
gönül verenlerin çoğunluk
oluşturacağını gösteriyor
Güçlü Metin Astrolojik danışmanlık
ve seanslarında insana Esma-ül 44.432 kişi bunu beğendi
Güçlü Metin'le Astroloji
Hüsna bütünselliği ve psikoloji
temelinde bilimsel bir bakış açısıyla 45.747 kişi takip ediyor
yaklaşmaktadır.
Astroloji, Kukai Enerji, Okültizm,
Tarot üzerine paylaşım amaçlıdır. 26.733 kişi bunu beğendi
Ay-Na Astroloji Günlük hazırladığımız Astroloji
yorumlarını, Şamanın sözlerini ve 26.926 kişi takip ediyor
Günün Tarot kartını takip ede
15.447 Kişi Bunu Beğendi
Astroloji Dergisi Eğitim Sitesi
15.749 Kişi
10.446 kişi bunu beğendi
Oğuzhan Ceyhan Karma Farkındalık ve aydınlanma ruhsal
Astroloji Merkezi astroloji ve kehanetin doğası
11.689 kişi takip ediyor

200
Tablo 5.3 Çok Takip Edilen Astrologlar ve Takipçi Sayıları (15.12.2019 tarihi
itibariyle)
Ġsmi Takipçi Sayısı
Oğuzhan Ceyhan 50.102 kişi takip ediyor
Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcis 37.098 kişi takip ediyor
Anıl Can 18.228 kişi takip ediyor

5.1.2. Facebook’ta Yer Alan Astroloji Gruplarının Ġsimlerinin Ġncelenmesi

Medya iletilerinin belirleyici rolünü kavramlaştırırken dile ait olan


göstergelerden faydalanmak önemli ve gereklidir. Dil bir göstergeler sistemidir
(Saussure,1974). Barthes bu sisteme göre iki anlamlandırma düzeyi olduğunu öne sürer.
İlk düzey düz anlam, ikinci düzey ise yan anlamdır. Bu yan anlamın kapsayıcı evreni
ekonomi politikten, egemen ilişkilere kadar bağlayıcı birçok unsurdan oluşur. Bu
bakımdan Facebook‟ta yer alan astroloji gruplarının isim seçimlerini, dil üzerinden
değerlendirmek anlamlıdır. Araştırmanın ikinci safhasında yani 2018 yılı itibariyle
Facebook‟ta yer alan astrolojik grupların tamamamın isimleri Antik veya gizemli
çağrışımlı kelimelerle kurgulandığı tespit edilmiştir. Buradaki amaç, okuyucunun
dikkatini grup isminin içerdiği söylemin etkisi üzerine yoğunlaştırmak ve dolayısıyla dil
oyunları yapmaktadır (Wittengenstein, 1996).

Şekil 5.1 Grup İsim Türleri (N=63)

201
5.1.3. Hesap Sahiplerinin Ġsimlerinin Ġncelenmesi

Kültür endüstrilerinde isimler kilit rol oynar, ürünlerin başarısı onlara verilen
isimlerle belirlenir. Macdonald, isimleri insan yapımı yapay doğrular olarak
tanımlamaktadır (2020, s. 22). İlkel çağlarda isim koymak büyü eylemi kabul
edilmekteydi. Bu bakımdan kendi amaçlarına uygun biçimde isim belirleyen astroloji
grupları veya astroloji sayfaları Facebook‟ta isimlerin belirleyiciliğiyle yol almaktadır.
Araştırma yılları içinde Facebook‟ta astrolojik içerik üreten profillerin neredeyse yarısı
(%45,2) antik döneme ait ya da gizemci unsurlar taşıyan profil isimleri seçerken,
yarısından biraz fazlası (%54,8) kendi isim ve soyadlarını kullanmaktadır.

Şekil 5.2 Hesap Sahiplerinin İsimlerinin Analizi (%) (N=542)

Kendi ad ve soyadlarını kullanmayan sayfalar, isimlerini seçerken bir kimlik


üretimi yapmaktadırlar. Seçtikleri isimler üzerinden hem içeriklerini sunma hem de
takipçilerinin kimlik ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Modern dönemden beri
belirginleşen bu kimlik ihtiyacı için mitolojik anlatmalar ve onlara yapılan göndermeler
son derece dikkat çekmektedir. Mitolojik anlatmalara yapılan bu göndermeler tabii ki
isimle kalmaz içerikte sık sık doğrusu veya kısmî doğrusu, yanlışı ile yer almaktadır. Bu
noktadaki bulgular ilerleyen sayfalarda ele alınmıştır.
Astrolojik içerik üretenlerin kimliklerini tanımlamak için yaptıkları antik ve
ezoterik inanışlara gönderme iletişimsel bir taktiktir. Bu noktada dikkat çeken durum
büyük kısmı varoluşa ve kutsala dair anlatmalar olan mitolojik anlatmaların kültür

202
endüstrisinde yer edinmek için kullanılmasıdır. Atıfta bulunulan mitolojik hikâyenin
içeriği küçük bile olsa etkisi büyüktür. Eğer takipçilerin bir kısmı mitolojik anlatmaları
biliyorsa isimlerle dolayısıyla astrolog, grup, danışmanlık şirketi ile bağ kurması daha
kolay olmaktadır. İsimlerle ilgili diğer bir dikkat çekici unsur kesinlikten kaçınılmasıdır.
Daha esnek, kapsayıcı ve popüler antik döneme, ezoterik kültüre ait isimler öne
çıkarılır. Bu sayede daha çok takipçiyle bağ kurma fırsatı yakalanır. İsimler üzerinden
bağ kurma, kültür endüstrisinin müşteri çekmek için kullandığı yollardan biridir
(Macdonald, 2020, s. 133).
Tablo 5.4 Antik Sembolizm İçeren Profil İsimlerinden Örnekler

1. Astroloji Analizi - Arcturus 12. Neptünün Kızı


2. Astroloji Okulu 13. Nesteren's Vintage Shop
3. Astrolojik Aydınlanma 14. Numeroloji Analizi
4. Ay Çarpması 15. Okültizm Ve Parapsikoloji
5. Bodrum Karma Astroloji 16. Organit Beyaz
6. Dejavu Astroloji Spiritüel Danışman-
Gülbaşak Abla 17. Sirius Işığı - Havva Sibel Pideci
7. Emelce Jüpiterin Kızı 18. Sun Solar Astroloji
8. Emine Erturhanla Astroloji Ve
Tekamül 19. SU-RA
9. Halikarnassu's Astroloji 20. The Witches Of Smyrna -İzmir Cadıları
10. Liliumaccessory 21. Vega Yıldız Astroloji
11. Makro Oluşum Akademi 22. Yamiba

Sonuç olarak isimlendirme kimliği tanımlamanın bir özetidir. Pazarlama


stratejileri, isim koyma aşaması için etkisi olan güçlü bir kelime kullanılmasını tavsiye
etmektedir. Facebook‟ta yer alan ve kendini kurum olarak tanıtan danışmanlık sayfaları
veya gruplar, sadece koydukları isimlerle ve belki de yasal konumları olmadan önemli
bir zemin elde etmektedirler. Tabloda görüldüğü gibi isimlerin pek çoğu gerçek
anlamlarından ziyade çağrışımları dikkate alınarak belirlenmiştir.
İsimlerle ilgili araştırma sürecinde dikkat çekici bir diğer durum ise araştırmanın
başladığı ve sonlandığı 2018-2020 yılları aralığında bazı hesapların isimlerini
değiştirmeleridir. Facebook üzerinde kullanılan isimlerin bir kısmı kalıcı değildir.
Hesabı kuranın etki alanını genişletmesi ve değişen pazar payı ile birlikte isimler de
değişebilmektedir. Örneğin isminde İslamî vurgu olan astrolog bir süre sonra Latince bir
ismi alabildiği gibi İslamî hiçbir yaklaşımı olmayan bir hesap, ismine hoca sıfatını
ekleyebilmektedir. Aslında hesap sahibinin ilk amacı ismini değiştirerek algıyı
değiştirmektir. Bu değişimler, sosyal medya kullanıcılarının genel olarak dikkatsiz
olduğu fikrini güçlendirmektedir. Facebook‟un dinamik, karmaşık ve sürekli değişen
203
algoritması bu kaygan zeminin gözden kaçmasına zemin oluşturmaktadır. Profil
isimlerine yüklenen anlamlar evrensel görünümle birlikte bölük pörçük ve anlaşmazlık
dolu zayıf ifadelerdir tesptini yapmak mümkündür.
Bazı hesap isimlerinin kendisinde dahi ileri düzeyde din istismarı yapıldığı
tespitini yapmak mükündür. Aşağıdaki ileti bu hesap isimlerinden biridir. İletinin
söylemi İslamiyet‟e göre inşa edilmiş algısı olsa dahi sonuç gene kültür endüstrilerinin
temel ögelerinden kampanyaya bağlanmaktadır.

Şekil 5.3 Din İstismarı İçeren Profil İsmine İleti Örneği

5.1.4. Hesap Sahiplerinin Facebook'daki Sayfa Türünün Ġncelenmesi


Farklılaşma ile karakterize edilen modern dünyada ortaya çıkmış olan modern
astroloji, Facebook ve yeni medya araçlarında inşası ile adeta postmodern bir
farklılaşamama beceriksizliğine (Ritzer, 2019) düşmüştür. Astrolojinin vaadettiği
aşkınlıkla yani yaşarken kurtulmuş kişinin bilinci ile modern farkındalık ifadesi
birleşmiştir. Hem klasik astroloji hem de modern astroloji bir özgürleşmeden bahseder
ama sır aslında bu özgürlükten ne anlaşıldığı ile ilgilidir. Büyülü ve farklı bir dünyaya
çağıran astrolojik iletilere arka arkaya bakılınca hepsinin giderek birbirinin içine girmiş,
kopyalanmış bazen de birbirinin içinde yok olup özünü kaybetmiş mesajlar olduğunu
söylemek mümkündür. Tek tek kasap, fırın ve manavın süpermarkete dönüşmesi gibi,
eski toplumda zamanın kalitesini metafiziki olarak açıklamaya çalışan astroloji, insana
varoluşuna açıklamaya çalışan yoga, Tanrı‟dan gelen şifayı bireye ulaştıran bitkiler,
taşlar, balzamik sirke vs. bir çatı altına sokulup astrolojik hizmet ya da spritüel
danışmanlığa dönüşmüştür. Bu dönüşüm ve dönüşümün yayılması Facebook ortamı ve
imkânları olmasa bu noktalara gelmesi mümkün değildir. Aşağıda yer alan iletide
görüldüğü gibi sayılar, yaşam çiçeği, ezoterizm, insan-ı Kâmil kavramı, kuantum vs.
gibi birbiriyle ilişkisiz ve bağlamları birbirinden kopuk ifadeler aynı iletide yer
alabilmektedir. Bu ifadelerin ortaya çıkardığı kör sentezi ancak medya araçları
yapabilir. Facebook, geleneksel araçlardan bir adım daha ilerde ses, görüntü ve veriyi

204
aynı anda vermekle etkiyi artırmaktadır. İçerik üreticisi sadece metni inşa ederken değil
eklediği fotoğrafla da kör sentezine devam etmektedir. Ezoterik semboller, uzak doğu
tanrıları ve renkler aynı fotoğraf karesinde yer almaktadır. Ayrıca renklerle ilgili
kurgusuna hikâye ekleyerek takipçileri ile bir devam ilişkisi kurmak istediğini
göstermektedir.

Şekil 5.4 Ezoterik Süpermarkete İleti Örneği

Şekil 5.5 Hesap Sahiplerinin Facebook'daki Sayfa Türü (N=542)

205
Facebook kullanıcılarına, profillerine ve hedef kitlelerine göre sürekli
gelişen/değişen farklı sayfa türleri sunmaktadır.
Kişisel Profil,
Sayfa (İşletme/Marka/Topluluk/Tanınmış kişi)
Grup, bu türlerin başlıcalarıdır. Kişi, Yerel İşletme veya Yer, Şirket, Kuruluş
veya Enstitü, Marka veya Ürün, Sanatçı, Müzik Grubu veya Tanınmış Kişi, Eğlence ve
Ortak Hedef veya Topluluk gibi farklı isim ve amaçlarla sayfa oluşturmak mümkündür.
Araştırmada Kişisel Profil olarak tanımlanan sayfa türü herkesin üyeliğiyle birlikte
sahip olduğu, çoğunlukla kişilerin kendi isim-soyisimleri, gerçek yaşları, özel zevkleri
gibi kişisel bilgilerle üye olunan sayfa türüdür. Bu üyelikte 5.000 kişi ile iletişim
kurma/arkadaş olma sınırı söz konusudur. Gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda kişisel
hesaplara “takip et” fonksiyonu eklenerek daha çok kişinin iletişim kurması
sağlanmaktadır. Ayrıca İşletme veya Markalar ile Topluluk ve Tanınmış kişiler için de
(https://www.facebook.com/pages/create/?ref_type=page_top_suggestion) 2 ayrı sayfa
türü oluşturulmaktadır. Bunların yanı sıra “üyelik” fonksiyonuyla belirli bir konuyla
ilgilenen kişilerin bir araya gelmesine olanak sağlayan “Grup” sayfaları söz konusudur.
Ancak hali hazırda tüm bu hizmetler çeşitli nedenlerle üyeler tarafından
istenildiği veya sunulduğu şekilde kullanılmamaktadır. Araştırmanın sınırlılıklarında da
belirtildiği gibi üyelerin sahip olduğu sayfa türleri, genelde bilişim sektörünün özelde
ise Facebook‟un sürekli gelişen ürün yelpazesi, sunulan hizmetlerin ayrımlarına detaylı
bir şekilde vakıf olamayan hedef kitle profili ve danışmanlık süreçlerinde aynı anda
farklı kanallardan “potansiyel müşteri olan” takipçilere ulaşma isteği gibi nedenlerle
amaçları dışında kullanılabilmektedir. Bu durum araştırma kapsamındaki hesap
sahiplerinde yoğun olarak görülmektedir. Örneğin araştırma kapsamında yer alan hesap
sahiplerinden aynı anda hem kişisel profil sayfası, hem “takip” fonksiyonlu kişisel profil
sayfası, hem marka/tanınmış kişi sayfası hem de grup sayfası açanlar söz konusudur. Bu
durum hatırı sayılır derecede fazladır.

5.1.5. Hesap Sahibinin Profilinin Ġncelenmesi

Facebook, kurulduğundan beri kullanıcı sayısının en fazla olduğu sosyal medya


platformudur. 2019 itibariyle günde 1,4 milyar kişi Facebook‟u ziyaret etmektedir.
Branding Türkiye‟nin verilerine göre dünya çapında yaklaşık 100 milyon sahte

206
Facebook hesabı bulunmaktadır219. Facebook kullanıcıları fotoğraf, yaş, cinsiyet, eğitim
durumu, ilgi alanları gibi kişisel bilgilerin yer aldığı profilleri bir doğrulama koduyla
doldurabilmektedir. Dolayısıyla buradaki bilgilerin gerçekle ilişkisini kurabilen bir
mekanizma yoktur. Arzu edildiği takdirde sınırsız sayıda hesap açılabildiği gibi bu
bilgilerin doldurulması kanalıyla sınırsız profil inşası mümkündür.
Araştırma evrenini oluşturan 542 iletinin yüzde 56,6‟sı kişisel bilgilerindeki
meslek durumuna astrolog, eğitim durumuna sanal bir astroloji eğitim merkezini
yazmışlardır. Yüzde 36,7‟si ise astrolojik yayınlarını bir kurum ismi altında
yapmaktadırlar. Gerçekte profilde yazılan kurum isminin varolup olmadığı ile ilgili bir
bilgimiz yoktur. Facebook, kurumlardan özel bir belge istememektedir. Hesabı kullanan
kurum bilgisi yazmayı tercih ettiğinde kurum yazabilmektedir. Ancak Facebook
kullanıcı profili yani takipçilerin bir kısmında bu hesapları vergisini veren, sorumluluk
alan kurum olarak algılayabilmektedir. Araştırma evrenin içindeki iletilerin yüzde 12,8‟i
ise profilinde astrolog yazmayan, herhangi bir astroloji kuruluşuyla ilişkisi tespit
edilemeyen kullanıcılardan oluşmaktadır. Sözkonusu yüzde 12,8‟lik alanı kaplayan
kullanıcıların, tarih, bilim tarihi, dinler tarihi, mitoloji vs. gibi ilgiler veya geleceğe dair
meraklar gibi nedenlerle astrolojik paylaşım yaptıkları düşünülmektedir.

Şekil 5.6 Hesap Sahibinin Profili (N=542)

219
https://www.brandingturkiye.com/facebook-istatistikleri-guncel/ 13 Mayıs.2019.

207
Diğer yandan Facebook, kullanıcılarının kendi profili üzerinde yapabileceği
değişiklilere herhangi bir sınır koymamıştır. Araştırmanın başladığı 2018 ile
araştırmanın verilerinin yorumlandığı 2020 arasında aynı profil üzerinde ismini
değiştiren, biyografisine astrolog ekleyen, isminin önüne çeşitli uzmanlıklar ekleyenler
izlenmiştir.
Facebook‟un aynı sınırsızlık durumu hesapların kendilerine istedikleri kadar
çeşitli sayfa, işletme sayfası, kişisel profil, grup açabilme imkanlarında da mevcuttur.
Facebook, hesap ismi, türü, sayfa çeşidi gibi uygulamalarını sürekli geliştirmekte,
algoritmalarını güncellemektedir. Özetle Facebook, kurgusal kimlikleri inşa bakımından
eşsiz bir sosyal platformdur. Örneğin, Facebook ve diğer sosyal medyalarda yer alan bir
astrolog kendini dünyada hiç bilinmeyen bir astroloji ekolünün kurucusu olarak takdim
etmektedir. Yüzbinlere yaklaşan takipçilerini canlı yayınlar, ücretsiz çekilişler vs. ile
dinamik tutan bu kişinin ufak bir araştırmayla henüz 2014 yılında sosyal medyadan
gayrimenkül sattığı tespit edilmiştir. Facebook o kadar sınırsız bir alandır ki 5000 yıllık
astroloji bilgisini, 4 yılda ekol kuracak kadar öğrenme yeteneği olan birine imkan
vermektedir. Bu durum Lyotard‟ın (2019) tartışmaya açtığı yeni medya araçlarıyla
beraber bilginin mahiyetinin değiştiği duruma işaret etmektedir. Araştırma evreninde
yer alan ve kurum sayfası kullananların bir kısmı resmi danışmanlık ya da eğitim
kurumu ünvanına sahiptir. Bu kuruluşlar resmi oldukları ve kurumsallaştıkları için
mesajlarını daha açık verebilmekte ve sektör olduklarını kabul etmektedirler. Bu
kuruluşların dışında kalan ve bir işletme görünümünde olmayan astroloji sayfalarının bir
kısmı gerçek ismini dahi kullanmamaktadır. Aşağıda yer alan örnekteki gibi dini
simgeler üzerinden hesap ismi kullanmaktadır. Üstelik bu belirsiz anlaşılamayan
kimlikli hesap sahibi bir kurs düzenlemekte ücretini açıkça yazmaktadır.

208
Şekil 5.7 Din istismarı içeren profil ismine İleti Örneği

Tüketiciler, astrolojik bilgiyi üretenle genelde yüzyüze iletişim kuramaz,


tüketicinin bu hizmeti verenin nerde olduğuyla ilgili bir fikri yoktur. İlginç olan tüketici
bu bilginin peşine düşmez, astrologun ya da spritüel danışmanın nerde olduğu onu
ilgilendirmez. Yani ABD‟den bağlanan birinin ABD içindeki online alışveriş sitesinin
bilgilerini Hindistan‟daki çağrı merkezinden alması gibi spritüel danışan için her yerle
iletişim mümkündür ve bu uzaklığın önemi yoktur. Diğer tüketim araçlarında olduğu
gibi zaman ve mekân sıkışmıştır. Harvey bu durumu yıkıcı ve kafa karıştırıcı
bulmaktadır (aktaran Ritzer, 2019). Facebook ve yeni medya araçları bu zaman ve
mekân sıkışıklığı arasında kafa karıştırıcı duruma uygun araçlardır. Diğer yandan yeni
medya araçları da geleneksel medyanın arka planına hâkim olan tüm egemen yapıların
rıza üretme (Herman ve Chomsky 2010) biçimlerine sahiptir. Birey, rıza üretirken yeni
medya mecralarında kendisi kontrol sağladığı ve özgür olduğu algısındadır. Kurumsal
yapılarda üretilen bu rızaya karşı merdiven altı hizmet veren ve sınırsız istismara kapı
aralayan kimliği ve formasyonu bilinmeyen astrologlar, post modern etik içinde
sınırsızlıktan istifade etmektedir. Bir kısmı hizmetleri üzerinden gölgeleme
yapmaktadır. Bu noktada ikircikli bir durum söz konusudur. Açık kimlikle hizmet veren
ve tüketim toplumunun ögesi olan kurum, astrolojinin özünde barındırdığı kutsalla

209
çelişmektedir. Astrolojinin kaynağı itibariyle tüketimle zıtlığı, postmodern bir şekilde
açık ve kurumsal olmasıyla kabul edilebilir bir noktaya gelmektedir.

5.1.6. Ġletinin PaylaĢıldığı Ortamın Ġncelenmesi

Sosyal medyanın en önemli özelliklerinden biri gruplar üzerinden daha geniş


iletişime olanak sağlamasıdır. İletilerde etkileşim oranını arttırmak amacıyla farklı
sayfalar üzerinden paylaşım yapılmaktadır. Örneğin 200 arkadaşı veya takipçisi olan bir
hesap sahibi iletisini 50.000 üyeli bir grup ortamında paylaştığında görünürlüğünü ve
dolayısıyla etkileşimi artabilmektedir. İncelenen iletilerin paylaşım ortamı yüzde 45,4
oranıyla Facebook gruplarıdır. Facebook gruplarını yüzde 39,1 ile tanınmış kişi
sayfaları izlemektedir. Bireysel sayfada paylaşım oranı ise %15,5‟tir. Tanınmış kişi
sayfası aynı zamanda bir işletme sayfası olarak kullanılabilmektedir.

Şekil 5.8 İletinin Paylaşıldığı Ortamın Dağılım Grafiği

Paylaşımların en yüksek oranda gruplar üzerinden gerçekleşmesi yeni medya


araçları içindeki ağların, toplumun her kesimine ve seviyesine hizmet vermekte ve bu
seviyeleri birbirine bağlamaktadır (Dijk, 2018, s. 75) fikrini güçlendirmektedir. Ağdaki
gruplar, işbirliği içinde olabildikleri gibi rekabet eden çoklu merkezler olarak
görünmektedir. Grupların aralarında sınıfsal farklar gözlenmektedir. Bu farklar
derinlemesine bakılınca kurslara, kamplara, festivallere katılabilme gücü nispetince
anlaşılmaktadır.

210
Tarih boyunca pazar, tüketici ve istismar olguları var olmuştur. 14. Yy‟da
Cevberî‟nin kaleme aldığı Şarlatan’ın Sırları çeşit çeşit istismarı ortaya koymaktadır.
Özellikle gizembilim, ezoterizm gibi varoluşsal sorulara cevap çabasındaki alanlar
bilinmezci yaklaşımdan dolayı istismara daha açıktır. Ancak bu ilişkinin kamunun bir
parçası olan ortak alan Facebook gibi sosyal ağlarda kurulması bu çağa özgü yeni bir
durumdur. Facebook‟un varolmak için iletişim kurma gereksinimi üretmesi ile
varoluşsal kaygılar birleşmiş ve ortaya metalaşmış, araçsallaşmış antik devre ait
ezoterik uygulamalar çıkmıştır. Üstelik bu sömürülme eylemi sadece etkileşime
girdiğimiz hizmet satın aldıklarımız tarafından değil daha da görünmez olan Facebook
tarafından da yapılmaktadır. Beğenilerimizin, tüketim alışkanlıklarımızın,
eğilimlerimizin makro şirketlere veri olarak satılması bunun başlıca göstergesidir. Birey
ise bu iki sömürülme arasında eğlenmekte, manevi tatmin hatta varoluşsal sorularına
cevap bulmaktadır ya da cevap aldığını düşünmektedir.
Diğer yandan kendine ve aidiyetlerine yabancılaşmış, bireyselleşmiş modern insan
benliğini inşadan vazgeçemez. Mead‟e göre benlik iletişimle güçlenir ve birey
başkalarıyla iletişime geçtiği anda kendini görür dolayısıyla Facebook‟ta güncellenen
profiller inşa edilen kimlikler ve yorumlarla başkasının perspektifinden kendimizi
görürüz. Bu görme eylemi bir de varoluşsal kaygıların aynı olduğu bireylerle iletişim
üzerinden olursa yeni bir cemaate ait olmanın tatmini yaşanabilir. Tabii bu cemaat
diğerleri gibi hayali üstelik bir de sanaldır. Kitle toplumunun görece daha derli toplu
örgütlenmesine göre ağ toplumu dağınık, merkezi olmayan bir yapıdır. New Age‟in
yapısal olarak merkezi olmaması ile ağ toplumunun merkezi olmaması örtüşmektedir.
Merkezi olmamak mevzusu aslında merkezsizlikten ziyade politika, din, kültür, tüketim,
cemiyet hayatı vs. gibi birden çok merkezli olmasıdır. Örgütlenme mekan ve zamana
bağlı değildir. Yeni çileci denebilecek Facebook kullanıcısının içsel arayışı ile sanal
ağlardaki varoluşsal koordinatların eş zamanlılığı oldukça uyumludur. Mutluluk
arayışındaki modern yeni çileci birey, Debord‟un deyimiyle mutluluk ilizyonuna
kavuşabilmektedir. Guy Debord (1996) bu tanımlamayı maddi kazanç ve satın almalar
karşısındaki duyguyu tanımlamak için söylemiştir ancak bu ilizyon New agerlar için
fazlasıyla geçerlidir. Çile çekmeden, bedel ödemeden ruhi yükselme duygusuna ancak
bir New age uygulaması satın alarak ulaşacağına inanmak pek tabii mutluluk
ilizyonudur. Facebook‟ta emeksiz bilgi üretilmesi ve dağıtılması emeksiz bir şekilde
aşkın uzama kavuşabileceğine dair umudu beslemektedir.

211
Nihai anlamda internet ortamı, kendisinden medya araçlarının ürettiği bütün
imkanları bünyesinde toplayarak büyük bir tekel ve aynı zamanda çeşitlilik
oluşturmaktadır.
Profillerde izlenen bu paylaşımları yapanların seküler yaşam tarzıdır. Araştırmacı,
katılımcı gözlemci olarak katılıdığı bir astroloji grubunda üyelerden birinin fiziksel
olarak kendisine mistik enerjiler aktarma teklifine maruz kalmıştır. Kendisinin şifa gücü
olduğuna kişi seküler yaşam tarzında yaşayan meslek olarak mimarlıkla meşgul bir
bayandır. Tüketim alışkanlıklarından yaşam tarzına ve profanlığına rağmen mistik
olduğunu ileri sürmüştür.

Şekil 5.9 Astrolojinin İlahi Olanla Bağ Kurmayı Kolaylaştırdığını İddia Eden Bir
İleti Örneği
Diğer yandan yukarıdaki örnek iletide yer aldığı gibi tekraren bir sırdan
bahsedilir ama bu sır Facebook‟ta paylaşılacak kadar tüketime açıktır. Mistik haller ise
duyu organlarıyla erişilemeyecek gerçeklerle temastır, oysa ses ve görüntüyü aynı anda
ileten, Facebook üzerinden bu hallere kavuşma iddiası sergilenmektedir. Üstelik bütün
dinlerin mistik deneyimleri bir hazırlığa ve devamında çileye dayanmasına rağmen
Facebook iletilerindeki mistisizm son derece profandır. Dinden arınmış bu profan
yaklaşım iletileri yayanların profilleri dikkatle incelendiğinde görülmektedir. Bu
noktada şu tespiti yapmak mümkündür, özel hayatları ve iç dünyalarının ne olduğunu

212
bilmemekle birlikte sanal dünyada çizilen mistik portresi çelişkili bir biçimde İlahi
olanla ilişkili değildir. Ya da örnekteki gibi ilahi olanla bağ kurmanın kolay olduğu
imasını yapar. Bunun için gerekenler bu tipleri bilgileri yayınlayan hesapları
farkındalıkla takip etmekten geçer.

5.1.7. Ġletilerin PaylaĢılma Zamanlamasının Ġncelenmesi

Araştırmaya esas alınan iletiler 31 Ekim 2018 - 1 Kasım 2019 tarihleri arası
olmak üzere tarihsel olarak sınırlandırılmıştır. Astrolojinin zamana bağlı olarak
birimlere ayrılan analiz yönteminde bir yıllık bir periyod incelenmesi hedeflenmiştir. Bu
kapsamda olası yılbaşı, resmi ve milli bayramlar, doğa ve hava olayları gibi tüm
durumlara dair örnek paylaşımlara yer verilmesi esas alınmıştır.
Astrolojik bilginin ortaya çıktığı arkaik dünyada hayat, ayinler, evlilik, savaş,
beslenme, ekim, cenaze töreni gibi dini ve kutsal kabul edilen zamanlar ve din dışı
zaman olarak ikiye ayrılmaktadır. Dinî yani kutsal olmayan zamanlar “oluş” tur ve
anlamdan yoksun kabul edilir. Zaman kavramının içine bir de ölüm sonrası dönem de
girer (Eliade, 2018-A, s. 50). Arkaik dünya için zaman yenilenir yeni yıl olur, yaz
başlar, kış başlar vs… Burada hareket noktası tabiattır ve yeni bir yıl tabiatın
canlanması ve hasatların yapılmasıyla ilişkilidir. Çünkü toplumun geleceği bu
yinelenmeye bağlıdır. Astrologun göksel hareketleri tespit edip zamanla ilgili toplumu
bildirmesi tabiat ve mevsim döngüleri ile ilgilidir. Bugün modern astroloji ile geleneksel
astrolojinin benzer yönü, yıllık döngülerin ve yeni kavramıyla ilgilidir. Yılbaşındaki baş
ve bir son döngüsü arketip olarak modern toplumda yaşanmaktadır. Eliade, arkaik
insanın kendinin tarihteki varlığı reddettiğini ve dolayısıyla hafızanın olmadığı bir
toplumsal şuurdan bahseder buna göre arkaik insan zamanı ortadan kaldırmıştır. Diğer
yandan arkaik düşüncede yinelenme ve döngüsellik algısı vardır. Buna göre aynı
olayları bir daha yineleyerek yaşayacağına inanan bir insan modeli vardır. Bugün ise
zaman algısı ilerlemeci ve mutlak yenilik anlayışı ile ilişkildir. Kadim astrolojik bilginin
zaman algısındaki bu yinelenme modern bireyin zaman algısı ile uyumlu değildir.
Diğer yandan Facebook, üretim tüketim zincirinde astroloji bağlamında birçok ürün
sunmak için elverişli bir altyapıya sahiptir. Bu ürünlerin ilki kehanet yapılan astroloji
danışmanlık hizmetidir. Bu kehanet hizmeti, kitle medyasından beri devam eden bir
anlamda klasik bir Pazar anlayışıdır. Bu pazarda yer alan kutsal alana dair anlamlar
bütünündeki birimler ise haftalar, aylar ve yıllardır.

213
Şekil 5.10 Aylık Bazda İletilerin Tarihsel Dağılımı

Yukarıda yer alan grafikte görüldüğü üzere yeni yıla yakın bir yenilenme ümidiyle
içerikler artmaktadır.
Pierre Bourdieu, iğretilik-istikrarsızlık220 bugün her yerdedir ve bu geleceği daha
da belirsiz yapmaktadır diyerek insanlığın güvendiği bütün referans noktalarının
kırılmalarına işaret etmektedir (Bauman, 2018: s.198). İngilizlerin insecurity,
güvensizlik olarak tanımladıkları bu durum çağdaş toplumların önemli bir özelliğidir.
Bu açmaz aynı zamanda moral bozucu ve cesaret kırıcıdır. Geleceğin sürprizler,
felaketler ve dertlerle dolu olduğu söyleyen bir sistem olan astroloji bu kaygıyı
gidermek yönünde bir çabadır. Bauman‟a göre bu belirsiz iğretilik aslında seçenek değil
bir kaderdir (Bauman, 2018: s.206). Malinowski “hem büyü hem de dinin duygusal
stres durumlarında ortaya çıktığını söylemektedir (1954, 87). Astroloji okuru, her yeni
yılı büyük bir umutla beklemektedir. Eğer bu yeni yılda onu bekleyen riskler varsa ona
göre tedbir alacağını varsaymaktadır. Bu sebeple grafikte görüldüğü gibi kasım ayından
itibaren iletilerin yayınında anlamlı bir yükseliş görülmektedir.
Diğer yandan İletilerde özellikle ay tutulması, güneş tutulması, yılbaşı gibi krtik
dönemlerde aynılaşma eğilimi göstererek fakirleşme eğilimi gözlenmektedir. İletilerde
aynılaşan dilin içindeki konu değişikliği ve bu değişikliğin sürekliliği tüketicilerin
algılarında bir kabalaşmaya yol açabileceği tespitini yapmak mümkündür.
Baudrillard, Şeyleşme teorisine benzer şekilde bir kara delik tanımlaması yapar. Aslında
bu kadar konu üretilmiş, renklendirilmiş alanı genişletilmiş antik inanış ve uygulamalar

220
Bauman bu kavramın İngilizcesi olarak insecurity-güvensizlik kelimesini kullanmıştır (Bauman, 2018:
s. 205).

214
çeşitlilikten yoksun kütle haline dönmüştür. Facebook iletilerindeki bu kütleleşmiş
karadelik içinde bütün farklılık ve özü eritmiş bilgiyi burçlara bölünmüş günlük,
haftalık, aylık, yıllık kehanet olarak tanımlamak mümkündür.

Tablo 5.5 Aylık Bazda İletilerin Tarihsel Dağılımı

Ġleti Görülme
Yüzde
Sıklığı
Ocak 29 5,4
Şubat 29 5,4
Mart 20 3,7
Nisan 37 6,8
Mayıs 41 7,6
Haziran 28 5,2
Temmuz 25 4,6
Ağustos 55 10,1
Eylül 59 10,9
Ekim 83 15,3
Kasım 55 10,1
Aralık 81 14,9
542 100,0

5.2. Ġçerik Analizi

Bu tezin ana amacı, kültür endüstrisi bağlamında new age inanış ve


uygulamalarından biri olan astrolojinin Facebook‟ta kültür endüstrisinin bir ögesi olup
olmadığını tespit etmektir. Bu bağlamda yukarıda yer alan betimsel analizde yer alan
unsurların temel hedefi metalaşmayla ilişkisine dair bir betimleme yapmak iken bu
bölümde ana amaç sorularını belirli kategoriler altında ana ve alt kodlama çalışmasıyla
cevaplamaktır:

5.2.1. Anahtar Kelimelerin Ġçerik Analizi

Araştırmada yer alan sorulardan biri iletilerde en sık yer alan kelimelerin
hangileri olduğu ve bu kelimelerin neleri ifade etmek amacıyla kullanıldığıdır.
Facebook‟ta yer alan iletilerin içerik analizi yapılıp belirleyici rolünü
kavramlaştırırken dile ait olan göstergelerden faydalanmak gerekmektedir. Bir
göstergeler sistemi olan dilin en küçük birimi kelimeler, düz anlamı verdiği gibi yan
anlamı da ifade edebilir. Söz konusu yan anlam, ekonomi politikten, egemen ilişkilere
kadar bağlayıcı birçok unsurdan oluşur. Bu çerçevede dilbilimci Saassure (2001), dilin

215
işleyişini, göstergenin keyfiliği kavramı ile açıklamakta ve kelimelerin anlamlarını
göstergenin; gösteren/gösterilen dışında pek çok farklı işleyişi de temsil ettiğini
belirtmektedir. Kelimelere yeni anlam parçaları yüklendiğinde kelime halkalarında
meydana getirdiği değişim hemen olmasa bile orta ve uzun vadede gözlenecektir. Kutsal
alana dair kelimelerin yeni anlamlarla dijital medyanın uzantısı sosyal medyanın dili ile
bozuma uğratılması sosyal medyanın uzun vadeli etkileşimdeki önemli etkiyi
göstermektedir.
Araştırma evrenini oluşturan iletiler seçilirken aşağıda yer alan kelimelerin
yanına astroloji kelimesi eklenerek astrolojinin, varoluşsal ve anlam arayışı ile ilişkisi,
antik çağlara göndermesi, kültür endüstrisinde yer alış biçimi ile ilgili içeriklere
ulaşılmaya çalışılmıştır.
Birbiriyle bağlantılı ve bağlantısız pek çok kelimenin anlamında, anlamı dışında
bağlamında ve bağlamı dışında kullanıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca birbiriyle ilişkisi
zor kurulabilecek unsurların aynı cümle ve ileti içinde yer aldığı tespit edilmiştir.
Araştırmada yer alan anahtar kelimeler aşağıda alfabetik sıraya göre şöyledir:

216
Şekil 5.11 Facebook İletilerindeki Anahtar Kelimelerin Tekrar Sayıları (Toplam
4213)

217
Yukarıda belirlenen anahtar kelimelerin büyük bir kısmı çalışmanın giriş bölümünde yer
alan tanımlarda kısaca açıklanmıştır.

Tablo 5.6 Aramalarda Bulunmayan Anahtar Kelimeler

Bonatti Neo Paganizm


Denkard Panteizm
Eskatoloji Popokültizm
Heliosentrizm Rasyonelleşme
İskenderiye/ İskenderiye Okulu Sır Dinleri
Ledünni Hikmet Soteriyoloji
Mistagoji Trismesgetus

Araştırmanın alt kodlama sistemi, kelimeler üzerinden yapılan aramalarla inşa


edildiği için anahtar kelimelerin genel bir analizine yer verilmiştir. Kutsala ait olan bir
evrende kelimenin bir kez dahi kullanılması son derece kritik bir düz anlam ve yan
anlam inşasına yol açmaktadır. Ayrıca iletiler incelendiğinde her bir iletide birden çok
anahtar kelimenin yer aldığı görülmektedir. Bütün bu kelimelerin hepsinin birden bu
düzeyde dolaşıma girmesi ilk olarak bize Facebook yoluyla inşa edilen medyatik bir
spritüel kültürün izdüşümlerini göstermektedir. Aşağıdaki örnekte görüldüğü gibi birçok
gizemci öğe astroloji potasında eritilip anlam bütünlüğünden yoksun dolayıma
sokulmaktadır. Özellikle uzatılmış, tekraren anlaşılması güç kelimeler kullanmak,
yazım hataları ile dolu bir mesaj içeriği, çevirilerle veya sosyal medyada kullanım şekli
taklit edilerek yeni kelime türevlerinin ortaya çıkması takipçi ile içerik üreticisi
arasındaki (Bell) arasındaki gürültüyü arttırarak iletişimin sıhhatini bozmaktadır.

Şekil 5.12 Aynı Anda Birden Çok Anahtar Kelime İçeren İleti Örneği

İncelenen iletiler içinde mistisizm/mistik kelimesi 125 defa ile fazla tekrar edilen
bir kelimedir. Özünde mistik, ilahi olan hakkında bir takım batınî bilgiler verilmiş olan
ve bu bilgileri kimse ile paylaşmaması gereken kişidir. İnsanın görünen nesnelerin
218
ardındaki gerçeklik, sonsuzluk ve birliğe ulaşma yönündeki ruhî tecrübesi ve bu
tecrübeyi ifade eden doktrin anlamına gelen Mistisizm221 Grekçe “sır” anlamına gelen
musterion kelimesinden türetilmiştir. Mistisizmle ilgili açıklamalar çalışmanın tanımlar
bölümünde yer almaktadır. Yukarıda yer alan mistisizmin kısa tanımı ile uyum,
paylaşılan iletilerde çok azdır veya yoktur. Mistisizm kelimesi kullanılarak yapılan
paylaşımların bir kısmında geçen ve modern bireyin kendisini mistik olarak tanımlaması
çelişkili bir duruma işaret etmektedir. Eski Mısır ve Antik Yunan‟da bu tür bilgiler,
gizli tarikatlarda (Güngör, 2018: s. 13) gerekli görünen miktar gerekli görünen kişilere
verilirdi. İncelenen iletilerde ise mistisizm hakkında bugün herkes konuşabilmekte,
herkesin kendini mistik kabul edebilmekte olduğu tespitini yapmak mümkündür. Mistik
baştanbaşa İlahi olanla ilişkili olup dünya ile ilişkisini kesendir ve içinde bulunduğu
durum ile ilgili konuşmayandır. İletilerde Mistisizm kavramı ile ilişkili fakat kavramsal
ve terimsel olarak başka anlamlara gelen ezoterizm 217 kez ve okültizm kavramı ise
173 kez kullanılmıştır. Kavramlar birbiri yerine kullanıldığı gibi aslında 233 kez tekrar
edilen gizem kelimesinin ifade ettiği, anlaşılması zor, sır içeren antik döneme ait
semboliklerle dolu manevi ve kutsal alana işaret etmektedir. İncelemede mistisizmin
anlamını derinleştiren, arka planında var olan inanç sistemini ortaya koyabilme ihtimali
olan Denkard, Eskatoloji, Heliosentrizm, İskenderiye/ İskenderiye Okulu, Ledünni
Hikmet, Mistagoji, Panteizm, Neo Paganizm, Sır Dinleri, Soteriyoloji, Trismesgetus
kelimeleri de aranmış ve hiçbirine rastlanılmamıştır. Mistisizmin ait olduğu anlam
dünyası arayışını ilerlettiğimizde gnostiszmin 1 kez, Orpheusçuluk 1, Batıniyye 2 ve
irfan kelimelerinin 4 kez tekrar edildiğini görmekteyiz. Aşağıda yer alan örnekte
okültizm ile gizcilik eş anlamlı kullanılmıştır. Oysa okültizm, kavramsal olarak evreni
yaratana ulaşma yollarındaki uygulamaların tamamıdır222. Allah‟a ulaşmak ezoterizm
ile ifade edilir. Gizcilik ise kavramsal olarak Batıni yani iç olanla ilişkilidir. Okült
uygulamaların tamamının gizli olması gerekmemektedir. Örneğin kurumsal dinlerdeki
ibadetlerden biri de bu uygulamalardan biri olabilir. Yani aşağıda yer alan iletideki
okültizim ve gizcilik Allah‟a ulaşma anlamında değildir, mistiszm ve tasavvuf ile
açılması mümkün değildir. Her biri ayrı dinlerde ayrı uygulama yollarıdır. Terimsel
olarak yanlış kelimelerle yanlış anlam ile başlayan aşağıdaki örnek ileti, ikinci
cümlesinde bu yanlış bilgide ısrar etmektedir. Gizcilik bir ekol ya da özne değildir doğa

221
İng. mysticism; Fr. Mysticisme.
222
Okültizmin kavramsal açıklaması araştırmanın giriş bölümünde, tanımlar başlığı altında yer almaktadır.

219
ve insanlara değiştirmeyi ve etkilemeyi hedefleyemez. İletinin ilerleyen cümlelerinde
maji, astroloji, numeroloji ve simya doğru ifade içinde kullanılmıştır çünkü tarih
boyunca bu uygulamalar okültizm içinde yer almıştır. Ancak ileti doğru kullanıldığı
yerde “yeni” ifadesi ile kısmî doğruları kullanmaktadır. Kastı New Age inanış ve
uygulamalara gönderme yapmaktır. Ancak bu uygulamalar yeni değildir, pagan
dönemden beri insanlığın ve kültürlerin içinde çeşitli biçimlerde yer bulmuş yaratıcı öz
veya Tanrı‟ya ulaşmak için kullanılmıştır.

Şekil 5.13 Astrolojiyle İlgili Doğrudan/dolaylı Kelimeleri Kullanarak Yapay


Ruhsal Bir Evren Oluşturmaya Çalışan İleti Örneği

Yukarıdaki iletide ve analizinde görüldüğü gibi dile ait olan göstergelerin


başında gelen kelimeler son derece esnek yapılardır. Kelimeleri gerçek, doğru bilginin
yanında yapay doğrular üretmek için kullanmak mümkündür (Macdonald, 2020, s. 22).
Yukarıda yer alan örnekte görüldüğü gibi iletilerde yer alan kelimelerle yapay ruhsal bir
evren oluşturulmaya çalışılmaktadır. İletide yer alan numeroloji, simya, maji, tasavvuf,
teozofi vs. ifadeleri farklı yüzyıllarda farklı toplumların inanışları içinde yer almış ve
biribiriyle ilişkili/ilişkisiz kavramlardır. Bunları bir araya getirmek gerçekte mümkün
220
değildir. Bunlar ancak Facebook‟un sınırsız ağında kelimelerle bir araya
gelebilmektedir. Facebook‟un karşılıklı etkileşime olanak sağlayan yapısında inşa
edilen Kutsala ve varoluşsal sorunlara yönelik cevabın gerçekle ilişkisi tartışmaya
açıktır.

Şekil 5.14 Coşkulu Kelimelerle Manevi Fakirleşmeye İleti Örneği

İnternetin telefonla birleşip karşılıklı etkileşime olanak sağlaması bu inşa edilen


kültürdeki dinamikleri düşündürtmektedir. Yeni bir spritüel ağla yeni dini bir evren
oluşturmak şimdi için pek mümkün gözükmese dahi bunun araçlarının olduğu tespitini
yapmak mümkündür. Bu yeni kutsal alan bütün mesaj yoğunluğuna, kelime
zenginliğine rağmen kültürel bir fakirleşme içermektedir. Araştırmanın terimler
kısmında yer alan kelimeler ve kavramların anlamları ile iletilerdeki anlamlar
karşılaştırıldığında bu fakirleşme ve kısırlaşma anlaşılabilir. Coşkulu iletilere,
kelimelere ve aşkın çağrılara rağmen aslında gözden kaçan gerçek anlamdır. Anlam,
Facebook ve diğer iletişim araçlarının hızı içinde erimektedir.

221
Şekil 5. 15 Anlam Bütünlüğü Olmayan Bir İleti Örneği

Kelimelerin kullanım sıklığına ve inşa edilmek istenen anlamın otantikliği


iletilerin bazılarının hiper gerçeklik yani aşırılık eğilimlerini göstermektedir. Aynı
cümle içinde birbiriyle ilişki içinde olan ve olmayan kavramların sıralanışı dikkat
çekmek için yapılmış aynı zamanda bir rekabeti göstermektedir. Ayrıca bu kadar
bağlantılı bağlantısız metafizik evrene ait kelimeleri ve farklı inanışların kullanılması
yani sınırların kalkması bir içe patlamayı göstermektedir. Giderek bütün iletiler
birbirine benzemekte, sınırsızlıkta yarışmaktadırlar. İletilerin bir kısmı arka arkaya
okunduğunda aslında benzeşilen konunun anlamsızlık olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki iletide, modern bireyin ihtiyaç duyduğu huzur, bolluk berekete önce yeni ay
ile en sonunda ise iletiyi üretenin iletişim bilgileri eklenmektedir. Anlam arayışı içinde
olanlara anlam bütünlüğünden yoksun ama sonuçta kültür endüstrisine hizmet eden bir
içerik üretilmiştir.
Kutsal evrene ait kelimelerin kullanımı için bir kutsal ve mistik similasyon
tanımı yapmak mümkündür. İletiler, fabrikadan çıkmışçasına imge ile hakikat
arasındaki ilişkiyi değiştirmektedir. Teknolojinin imkanı ile görsel ve yazınsal destekle
ayırt edilmesi zor bir atmosfer sunmaktadır.

222
Okul, katılım vs. gibi kelimeler en yüksek sayıda tekraren kullanılan
kelimelerdir. Bu kelimeler pazar oluştuğunun işareti dolayısıyla kültür endüstrisinde
metaılaşmaya ispat niteliğindedir.

5.2.2. Kategorilerle Ġçerik Analizi

Şekil 5.16 İçerik Analizinin Kategorik Dağılımı (%)

İçerik analizi yöntemiyle yapılmış analizde astrolojinin metaılaştığı iletilerle


antik devrin sembolizmine ve ezoterik kültüre air bilgilerle örülü iletiler en çok görülme
sıklığına sahiptir. Doğrudan inançlar ve inanç sömürüsü noktasındaki iletiler, tüm
iletilerin %5,7‟sinde din istismarı, %1,7‟sinde din-seküler çelişkisi ve %3,5‟inde
eklektik ve senkretik inanç ile dağılımın yaklaşık yüzde 10‟luk kısmını oluşturmaktadır.
Bu durum yani dini alana dair üretilen bilgilerin Facebook gibi etki alanı çok geniş ve
zaman içerisinde artarak devam eden bir mecrada bir kez dahi paylaşılması üzerinde
düşünülmesi gereken bir göstergedir.

Araştırmanın ana sorusu olan astrolojinin Facebook‟ta kültür endüstrisinin metaı


olma durumu iletilerin içeriklerinde kapsadıkları belirli anahtar kelimeler ve metinlerde
kullanılan dilin yorumuna göre kodlanmışlardır. Bu bağlamda iletilerde yer alan
astrolojik unsurlarla ilişkilendirilen alternatif tıp, şifalı bitkiler, yoga, meditasyon gibi
New Age uygulamalarını da içeren şifa ve şifacılık vaadleri, astroloji konulu eğitim

223
duyuruları, programları, sektörel rekabete dair ipuçları gibi içerikler astrolojinin
Facebook‟ta kültür endüstrisinin bir metaı olduğuna veri kabul edilmiştir.
Yukarıda yer alan doğrudan satış tanıtım, antik döneme ait sembolizm ve
ezoterik kültüre dair paylaşımlarla gizemli algısı oluşturulması ve şifa ve şifacılık vaadi
direkt olarak kültür endüstrisi metaı olduğunun cevapları niteliğindedir. İçerik
analizinde veri tespitine destek olan kodların açıklaması ise şöyledir:

1. Kategori: Doğrudan satıĢ/tanıtım


Bu kategoriyi direkt olarak destekleyici kelimeler (kodlar), eğitim 217 kez, okul
111 kez, ücret kelimesi 82 kez, seminer kelimesi ise 58 kez araştırma evreninde tespit
edilmiştir. İnanç bağlamında değerli öğelerin tüketimin nesnesi olarak
metaılaşması/şeyleşmesini kapsayan bu kod toplam iletilerin %45‟i gibi yüksek bir
oranda tespit edilmiştir. Bu kapsamda, iletilerde yer alan danışmanlık, eğitim, seminer,
kitap, terapi gibi astrolojik ürünlerin doğrudan satışı ve tanıtımı ele alınmıştır.
Facebook, üretim tüketim zincirinde astroloji bağlamında birçok ürün
sunmaktadır. Bu ürünlerin ilki kehanet yapılan astrolojik danışmanlık hizmetidir. Bu
kehanet hizmeti, kitle medyasından beri devam eden bir anlamda klasik bir pazar
anlayışında ilerlemektedir. Astrolojinin Facebook‟ta inşa edilen pazar ürünlerinden en
diğer bir dikkat çekici şubesi astroloji kurslarıdır. Astroloji, ağda eğitim işlevini de
üstlenmektedir. Araştırma sürecinin başında online derslere katılan, astrologlardan ders
alan, danışmanlık alan bireylerin bir süre sonra tüketici rolünden üretici rolüne geçtiği
gözlenmiştir. Kursiyer öğrencilerin, aldıkları kursun kurumsal yapısıyla orantılı olarak
bir aydan, 3 yıla uzanan bir sürede eğitimlerini tamamlayıp astrolog olarak sayfalarını
kurup hizmet vermeye başladıkları tespit edilmiştir. Bu eylemin birden fazla profilde
gerçekleşmesi Sanayi toplumu sonrası dönemde Facebook‟un ev merkezli bir eğitimi
tüketme aracı haline getirdiğini düşündürtmektedir. Sürecin başlangıcında anlam arayışı
içinde veya deneyimlerini zenginleştirme adına yola çıkan modern birey zamanla
tüketip üretmeye, tekrar tüketme döngüsüne girmektir. Başta iletileri okuyan birey,
sonraki adımda kitaplarla ve online kurslarla bir öğrenme sürecine girmektedir. Takipçi,
mevcut iletelere yorumlar yazarak sayfanın ve sayfada yer alan astrolojik bilginin
üretilmesine destek olarak ikinci aşamaya geçmektedir.

224
Şekil 5.17 Kurslar ve kampanyalara Örnek iletiler

Adorno‟ya göre astrolog yazar Righter, okurlarına aslında popüler psikolojik


tavsiyeler sunmaktaydı, ortalama yaşam becerileri önerileri getirirken sağduyulu olsa
dahi bu makul görüntüyle orantısız bir biçimde mesajlarını gizemle süsleyerek
manipülasyon yapmaktadır. Sürekli bir biçimde her şeyin iyi olacağı, kötü gidişatın
üzerinden gelineceği veya kötü gidişatın iyiye dönüşeceği şeklinde okuyucuyu teşvik
edecek içerikler sunmaktadır. Astrolog yazarlar, okuru bilerek güdülemekte ve bir
anlamda astroloji müptelası haline dönüştürmektedir. Yani okurlarını olumlu bilgiler ve
müjdeler kaynağı olarak formatlayarak kendilerine bağımlı hale getirmektedir (Dursun,
Rigel, 2015, s. 239). Zamanla astrolog-yazar, bireylerin kendinden ne beklediğini, okur

225
ise astroloğunun ne verebileceğini bilir bir duruma gelmektedir. Adorno‟nun
gazetelerdeki astrologlar üzerinden yaptığı tespitlerin tamamı araştırmada incelenen
iletilerde gözlenmiştir. Facebook‟taki astrologlar gizemli bir dille spritüel kültür
endüstrisindeki pazar paylarını koruma gayretindedirler.

Şekil 5.18 Gizemli ve Kaygı Uyandıran Sözlerle İlgi Bekleyen Bir İleti Örneği

Yukarıdaki iletide yer aldığı gibi iletinin paylaşılma ortamı, grubun adı,
paylaşımı yapanın Kozmik Bilinç okulu ismi ve iletideki sözlerle hem gizem hem kaygı
uyandırılarak aslında Youtube‟deki yayının daha fazla izlenmesi hedeflenmektedir.
Dolayısıyla izlenmesi bakımından bir pazar beklentisi gözlemlenmektedir. Diğer
yandan sosyal medyanın çeşitli mecralarının birleştiği bir ileti olması bakımından
yukarıdaki örnek önemlidir. Facebook ile Youtube kanalı desteklenmektedir.

Eğitim olanaklarının gittikçe online platformlara taşınması ve küreselleşmesi


neticesinde bu eğitimler son derece çeşitlenmiştir. Bir yanda bir okulda astroloji
eğitmeni olarak çalışan astrolog, diğer yandan evinden akşamları Hindistan‟a bağlanıp
yeni astrolojik yaklaşımlar öğrenebilmektedir. Üstelik bu eğitimlere bir kez katılmak
bile bazen içerik üreticisine yetebilmektedir. Aşağıdaki iletide yer alan öğeler,
eğitimlerin derinleşmeden nasıl metalaştığı ile ilgili önemli bir örnektir. Bir astrolog
aynı zamanda astrolog eczacı, eğitmen olabilmekte, ezoterizm, parapsikoloji,
Şamanizm, hermetizm, paganizm gibi birbirinden grift ve derin olan alanlarda ders
verebilmektedir.

226
Şekil 5.19 Astroloji Eğitimlerinin Derinleşmeden Metalaşmasına Örnek Bir İleti

Ritzer, Amerika‟ya olan tüketim yolculuklarını Hac merkezlerine


benzetmektedir (2019, 89). Bu bağlamda modern astrolojideki gelişmeleri ve yeni
araçları öğrenmek maksadıyla birçok astrolog, astroloji merkezi başta ABD‟ye ardından
İngiltere‟deki mesleki kuruluşlara üye olmaktadır. Buralara gidip yeni tüketim araçlarını
inceleyerek bunları kendi kültürlerine uyarlamanın yollarına bakmaktadırlar. İletilerdeki
sektörel duyuruların bir kısmı bu uluslararası kuruluşların gerek İstanbul‟da gerekse batı
dünyasında yapılan kongreleri, sempozyumları, gezileri ve eğitimleri duyurmaktır.
Tüketiciler, astrolojik bilgiyi üretenle genelde yüzyüze iletişim kuramaz, tüketicinin bu
hizmeti verenin nerde olduğuyla ilgili bir fikri yoktur. İlginç olan tüketici bu bilginin
peşine düşmez, astrologun ya da spritüel danışmanın nerde olduğu onu ilgilendirmez.
Yani ABD‟den bağlanan birinin ABD içindeki online alışveriş sitesinin bilgilerini
Hindistan‟daki çağrı merkezinden alması gibi spritüel danışan için her yerle iletişim
mümkündür ve bu uzaklığın önemi yoktur. Diğer tüketim araçlarında olduğu gibi zaman
ve mekan sıkışmıştır. Harvey bu durumu yıkıcı ve kafa karıştırıcı bulmaktadır (aktaran
Ritzer, 2019). Facebook ve yeni medya araçları bu zaman ve mekan sıkışıklığı arasında
kafa karıştırıcı duruma uygun araçlardır.
Diğer yandan küreselleşme teorileri hep batı medyasının hâkim anlayışının küresel
pazarlara akışını esas aldı, ancak söz konusu gizemci yaklaşımlar ve astroloji olunca

227
tersine bir bilgi akışı söz konusu olmuştur. Tabii mistik doğu bilgisini işleyip pazara
sürme işleminin ilk zamanlarından çoğunlukla batılı yazarlar vardır ancak Facebookla
beraber bu durum bir pop-kozmopolitliğe dönmüştür. Yukarıdaki iletide görüldüğü gibi
her kültürün ezoterik bilgisi, dini bilgisi yerel dile çevrilerek ve bilgiyi üretenin popüler
bilgileriyle desteklenerek sunulmaktadır.
Astrolojinin ana argümanları kullanılarak birçok animik ve gizemci inanış ve
uygulamalar sınırsızca pazara sunulmaktadır. Araştırma evreninde şifa ve şifacılık vaat
eden, boş umutlar pompalayan, antik ve pagan uygulamalarını kendi mantık silsileri
yani özlerinden çıkarıp yayınlayanların oranının hem kelime sayımında hem de
kategorilendirilmiş analizde yüksek çıkması tezin ana sorusunu cevaplamıştır. Kültür
endüstrisine malzeme olan yaklaşımların temel özelliği, bir sağaltım tekniği ile
geleneksel gizem bilim ilkelerini ustaca birleştirmeleridir. Bu sağaltım tekniği kimine
şifa verirken kiminde hiçbir işe yaramayabilir ama vaat edilen kesinlikli bir şifadır.
Ancak bu şifanın iletilerdeki tabiat unsurları ve tabii materyallerla gerçekleşmesi
mümkün değildir. Çünkü o tabii maddeler ve sembolleri yorumlayan anlamı yükleyen
geçmişteki içinden çıktığı medeniyetin Vahiy kaynaklarıdır, inanma şekli ve kutsal
anlayışlarıdır. Yani geçmişte bu tabii maddelerin faydalarını bildirenler kendi kişisel
gözlem ve deneyimlerini değil o tabîî olanın ontolojik yönüyle bağlantısını anlatır
(Nasr, 1985, s.19). Yani şifa içeren sembollerle Vahiy arasındaki ilişkiyi ortaya
koymayan bir anlatım eksik olacaktır. İletilerin felsefesindeki diğer bir eksiklik ise
astrolojik bilginin temelini oluşturan Tabiat‟ın birliği ilkesidir. Eski ve Ortaçağ
kozmolojik bilimleri ve astroloji hangi dine ve kültüre ait olursa olsun ortak noktaları
Tabiat‟ın birliği ilkesidir. Bu ilke bütün mitolojilerde ve yaratılış efsanelerinde yer alır
(Nasr, 1985, s.19). Mitolojik hikâyelerin ve efsanelerin bolca yer aldığı astrolojik
iletilerde bu birlik fikrine atıf yok denecek kadar azdır.

Turner‟e göre modern sonrasında üzerinde durulması gereken sorun, inancın


metalar, seyahat, turizm ve televizyonun etkisiyle temellerinden sarsılması meselesidir (
2017: 17). Bu noktada dikkat çekici unsur bu sarsılan inancın yerine başka bir inancın,
bireyselleşmiş, adeta kişiye özel kişinin ihtiyaçları beklentileri ile sınırları belirlenmiş
inancın gelmiş olmasıdır. İnanç erezyonu ile kavramsallaştırılan ve bu erezyonun yerini
sekülerleşmenin aldığını söyleyenlerin aksine bu çalışma dindarlaşmanın şekil
değiştirdiğini savunmaktadır. İletilerde bu varsayım büyük oranda ispatlanmıştır. Şifa
ve şifacılık vaat eden mesajlar araştırma evreninin yoğun kısmını oluşturmasının bir

228
nedeni, astrologun hizmetinin yanı sıra bir ürün tanıtım ya da satışı yapmasıdır. Reklam
ve tanıtım, medya girişimlerinin ölçeği ne olursa olsun belkemiğidir. Kültürel ürünlerin
metaılaşması ve küresel kapitalizmin kalbine yerleşmesi bu reklamlarla olur. İletilerde
bir kurs, bir etkinlik anlatılırken aynı zamanda bir doğal taşın örneğin akik taşının
reklamı yapılır. Yanına tuz konur, kolye konur vb…
Kültür endüstri içinde iletiler yoluyla bir umut mekanizması üretilmektedir. Bu
üretimin aracılığını yapan astroloji, umudun karaborsası (Adorno) gibi bir görünümünü
almıştır. 18.yy‟ın sonu 19.yy‟ın başlarından itibaren bazı kelimeler ilk defa yaygın
kullanılmaya ve yeni anlamlar kazanmaya başlanmıştır. Dilin kullanımındaki bu
değişiklik pek tabii değişen toplum yapısının bir yansımasıdır. Industry-sanayi,
democracy-demokrasi, class-sınıf, art-sanat ve culture-kültür kelimeleri bu değişimin
haritasını çıkaran ana hatlardır (Williams, 2017: s.23). Batıdan başlayarak tedricen
dönüşen toplumlar, bu beş kelimenin kavramsallaşmasıyla eskisinden tamamen değişik
bir hayat örüntüsü kurmuşlardır. Sanayi Devrimi öncesi insana ait beceri, çalışkanlık,
sebat gibi sıfatsal anlamlara gelen endüstri kelimesi imalat ve üretim faaliyetlerinin
genel adı olmuştur. Endüstri kelimesi gibi kültür kelimesi de aynı dönemlerde benzer
değişiklikleri yaşamıştır. Eski dünyada doğal yolla büyüme, insanın yetiştirilmesi
anlamları taşır iken yenidünyada bir bütün olarak toplumda düşünsel gelişmenin genel
durumu anlamını kazanmıştır. 19. yy‟ın ikinci yarısından itibaren ise maddi, manevi,
düşünsel yönleriyle bütünlüklü bir yaşam tarzı anlamına bürünmüştür (Williams, 2017,
s.27-28). Kültür ve endüstri kelimelerinin referans alanı çok geniş ve karmaşık olmakla
beraber Adorno‟nun kavramsallaştırmasıyla bugüne gelen yeni bir somutlaşmış alana
işaret etmektedir. Çok çeşitli alanları içine alan bu endüstrinin gizem kısmını temsil
eden astroloji, Adorno‟ya göre “veri toplama adına yorumlayıcı düşünmenin ihmal
edilmesinin bedelini temsil eder” (2011, s.27).

229
Şekil 5.20 İnanç Bağlamında Değerli Öğelerin Tüketimin Nesnesi Olarak Doğrudan
Satışa Sunulması, Metalaşması/Şeyleşmesi İleti Örneği

Yukarıda örnekte olduğu gibi bir iletide psişik ameliyattan, fengshui ürünlerine,
astroloji ürünlerinden himalaya tuzuna geniş bir türde hizmet ve ürün sunulmaktadır.
Merak giderme amacıyla veya daha az ücret ödemek isteyenler için tek soruluk seçenek
dahi sunulmuştur. Kültür endüstrisinde, gelecek, kariyer, geçmiş bir araya getirilip
sunulmaktadır. Adeta kör bir sentezden hizmet üretilmektedir. Bir üretim dolayısıyla
tüketim beklentisi olan içerik kampanya ile bedelini ödeyebilenlere göre ayarlanmıştır.
Tüketimin bir kültür haline gelmesi medya araçlarının çeşitlenmesi, medya
kanallarındaki içeriklerin alanlarını genişletip toplumsal ve sosyal alanın tamamını
kapsamasıyla paralel gelişen süreçlerdir ve birbirlerini beslerler. Tüketim ve
markalaşma etrafında inşa edilen bu küresel kültür, iletişim güçlerinin paketlemesiyle
kültür endüstrisine sunulur. Çalışmamızda Facebook üzerinde astrolojinin hizmet ve
üretim modelleri geliştirdiği tespit edilmiştir. Bu hizmet ve üretim modellerinin ana
unsuru kutsal ve kutsala dair çeşitli yaklaşımlardır. Özünde bir çeşit antik ve ilkel inanç
sistemi olan astroloji pazarda din olmayan inançsal figür olarak “şey”leşmektedir.
İletilerde en yüksek oran olarak karşımıza kutsalın metaılaşması çıkmaktadır. Bu öğenin
iletilerde görülme oranı yüzde 45 gibi çok çarpıcı bir oranı oluşturmaktadır. Kültür
Endüstrisi, sanat eserinin özerkliğini bilinçlice ortadan kaldırdığı ve bir mala
dönüştürdüğü gibi inançlar dünyasına ait olan değerleri de bir metaı dönüştürme

230
kabiliyetine sahiptir. Şöyle ki kendisini modern dönemin sıkışmışlığına yakalanmış
hisseden birey, astroloji sayesinde bu baskılara ilaçlar bulma ümidindedir. Üstelik
pozivitizm etkisiyle eski devrin Tanrı kültünden kurtulan birey, bilim görünümlü
astroloji ile gerçekliğe kavuşma vaadiyle de karşı karşıyadır. Bu fikri toplumda yayan
ise gazete, radyo, televizyon, sosyal medya vb. iletişim araçlarıdır. Bu noktada
astrolojik içerik üretenlerin bir başarısı söz konusudur. Kluska, astrologların sektörün
diğer çalışanları gibi benzer koşullarda gerçekleşmiş olaylara bakarak tahminde
bulunduklarını söylemektedir (Düztepe, 2005, s.48). Astrologların bu genellemeleri
içindeki en dikkat çekici sektörel yönü bir prenses ile bir garibanın haritası aynı bile
olsa buradan kişiye özel bir yorum çıkarabilme başarısıdır.

2.Kategori: Antik semboller ve ezoterik kültür ile gizemli algısı oluĢturma


Bu kategoriyi oluşturan kelimeler ve kavramlar şunlardır: Ezoterizm 217,
okültizm 173, mistik 125, kozmik 124, çarka 99, simya 98, meditasyon 92, tekamül 83,
Hermes 80, spritüel 76, kutsal 68, maji 65, Mitra 59, aura 53, tasavvuf 36, İnisiyasyon
19, Yin ve Yong 15, Paganizm 8, Zümrüt Tablet 8, Tin 6, Batlamyus 4, Batıniyye 2,
Orpheus 1, Gnostisizm 1 kere kullanılmıştır. Diğer yandan iletilerde bizatihi
oluşturulmaya çalışılan Giz/gizem ifadesi 233 kez tekrar edilmiştir.
İletilerin tek tek okunarak yapılan kodlama çalışmasında ise antik semboller ve
ezoterik kültürle gizemli algı oluşturulması yüzde 38,7 gibi yüksek bir oranda tespit
edilmiştir. Bu kapsamda tarihteki çeşitli ezoterik yaklaşımlar, pagan uygulamalar,
kurumsal dinlere ait felsefi görüşler aynı mesajda harmanlandığı tespiti yapılmıştır. Bu
ezoterik yaklaşımlara ait dilsel ifadeler bazen anlamında bazen anlamının dışında
bağlamından kopuk birşekilde mesajlaştırılmıştır.
Sanayi ve sanayi sonrası modern toplumda kültür, bir üst yapıdır ve istisnadır.
Kültür endüstrisinin küresel kültür endüstrisine dönüşmesiyle beraber -ki bu tarih olarak
medyanın dijitalleştiği dönem denilebilir- kültür nesneleri artık her yerdedir, istisna
değildir ve ancak farklılaşarak kendini ortaya koyabilir (Castells, 2013, s.155). Küresel
kültür endüstrisinin en önemli mecralarından biri Facebook‟ta farklılaşmanın çok fazla
biçimi, yönü ve yoğunluğu vardır. Bunlardan biri de antik dünyaya ait inançlar ve
uygulamalar kümesidir. 19.yy‟ın ilk yarısında ilkel zihniyetin mekanizmalarını inceleme
gayreti ile psikolojinin, imge ve simgeleri incelemeyi gündeme getirmesi antik inanç ve
uygulamaların yeniden keşfine neden olmuştur.

231
Adorno, kuramsal olarak New Age inançlarının kökenini ve yeniden
dirilmelerini ele almasa dahi astroloji üzerinden yaptığı şu tespit birçok şeyi ortaya
koymaktadır, “Astrolojiyi içeren modern gizlilik hareketi, aşağı yukarı ölmüşün ve eski
olanın yeniden tekrar ve yapay bir okumasıdır”. Bu cümle araştırmanın teorik kısmında
yer verilen New Age hareketinin kısa tanımı gibidir.

Şekil 5.21 Antik Bilgilerle Gizemli Bir Algı Oluşturulması Yoluyla Metaılaşma
Örnek İleti

Yukarıdaki örnekte yer aldığı gibi astroloji bilgisi çeşitlendirilmiş mitolojideki


sembolik kuşlarla birlikte sunulmuştur. Ayrıca kör bir sentezle üstüne programı daha da
cazip kılma adına meditasyon eklenmiştir. Kodlarla tespit edilmiş bu ileti, kuşları,
meditasyonu içinde doğduğu kültürel atmosferdem alarak kticheleştirmiş neticede kültür
endüstrisine bağlanmıştır. Seminere bir bedel biçilerek, reklam pazar ekonomisinin
şartlarına göre düzenlenmiştir.
Dijital, küresel, çok biçimli Facebook iletilerinde bir anlamda hiper metin
diyebileceğimiz mesajlarda daha dikkatli analiz edilince farklılaşma çabası ile de
bağlantılı bir anlam karmaşası olduğu görülmektedir. Bir bakıma Facebook
postmodernizmin sunduğu “hiperspace”i kullanmaktadır. Macdonald, medyadaki
doğruları dört sınıfa ayırmıştır, buna göre kısmi doğrular, öznel doğrular, yapay
doğrular ve bilinmeyen doğrulardır (2020, s. 21-22). İletilerin bir kısmında antik devir
ile ilgili kısmi doğru bilgilere yer verilmektedir. İşte bu kısmî doğrular konuların
karmaşıklığından fazlaca faydalanır. Bu karmaşıklığın başat faktörü bağlamdır. Bağlam
bir mesajın algılanışını tamamen etkileyebilir. Bağlamından koparılmış kısmi gerçekler
232
aktarılan mesajın düzgün bir şekilde anlaşılmasının önünde çok önemli bir engel
oluşturur. Diğer yandan bir mesajın konusunun birden fazla bağlamı olabilir, hangi
bağlamın öne çıkartılıp hangisinin görmezden gelinmesine mesajı kurgulayan karar
verir. İşte bu karar mesajın şekillendirilmesinde en etkili unsurdur. Macdonald, Rozin‟in
lazımlıktaki elma suyu deneyinden hareketle nesnelerin bağlamına dikkat çekmektedir.
Nesnelere verdiğimiz tepki aslında nesnelerin, sunumu, paketi, markası vb. gibi
bağlamına ait unsurlarla ilişkilidir. Nesneler değişmese dahi bağlam değiştikçe o
nesnelerin algılanışı değişmektedir (2020, s.75). Bu sözü geçen bağlamın anlamı
değiştirmesi veya istenen anlamın bağlamına doğru çekilmesi için Facebook sınırsız
olasılık sunmaktadır. Nesnelerin kendilerinden ziyade her daim bağlamlarının öne
çıkması kültür endüstrisinin temel unsurlarından biridir. Araştırma süresince katılım
gösterilen astroloji konulu Facebook canlı yayınlarında, yayın yapanların amaçlarına
uygun bağlam seçmede büyük maharetler gösterdikleri izlenmiştir. Bu durum ayın
evresine göre yapılan yeni ay ve dolunay içerikli mesajlarda izlenebilmektedir. Örneğin
popüler bir konu ile ilgili bir bağlam seçip bunu bir gezegen ya da burçla çerçevelemek
ikna edici bir mesajın oluşumuna sebep olur. Aşağıda yer alan iletide Rönasans‟ı
meydana getiren sosyal, siyasal, ekonomik süreçler dışlanmış Neptün gezegeni ile bağ
kurulmuştur. Mesajda söz Türkiye‟ye getirilmiş isim vermeden örtük bir dille politik bir
eleştiri yapılmıştır.

233
Şekil 5.22 Kavram Karmaşası Yoluyla Gizemli Bir Algı Oluşturan İleti Örneği

Şekil 5.23 Astrolojik Kavramları Kullanarak Manipülasyon Yapan Bir İleti


Örneği

234
Yukarıdaki örnekte Türkiye‟de parlamento, yasama organları, mevzuat ve yerel
yönetimlerle ilgili konular Pallas asteroidi ile Merkür‟ün akrep burcunda kavuşumu ile
çerçevelenmiştir. Çerçeveleme zaten bizatihi eylem olarak mesajı algılayanın sunulan
bilgiyi değerlendirmesini etkiler (Macdonald, 2020, s. 84). Çoğu takipçi mesajı
yayanların çerçevelerinin farkında bile olmayabilir. Zaten yapısı itibariyle varoluşa ve
kutsala dair olan konular manipülasyona oldukça yatkın konulardır. Derinlemesine
görüşmeler yapılan astrologların hepsi kendilerinin kova burcunu olduğunu ifade
etmişlerdir, kova burcunun temel özelliği kabul edilen mevzu zeki olmak ve iknada
maharetli olmaktır. Yani kova burcunda doğan astrolog iletişimde bulunduğu tarafı
çerçeveleme ve bağlamı çekme noktasındaki zekâsıyla etkilemektedir. Bu kova vurgusu
o kadar baskındır ki eğer astrolog güneş burcu olarak kova burcuna değilse ya yükselen
burcu ya da ay burcu kovadadır. Eğer bunların hiçbirisi yoksa önemli gezegenleri
kovadadır. Yani mesajı yayan astrolog, kova burcunun çerçevelemesi ile konuyu
istediği yöne getirebilir, mesajının bağlamını belirler ve çerçeveler. Kova burcu
üzerinden verilen örneği iletilerin tamamına uygulamak ve incelemek mümkündür. Bu
çerçeveleme işlemi tecrübe edinmiş astrolojik yayıncı için gittikçe uzmanlaştığı bir hale
bürünür. Her tutulma, Ay‟ın ve Güneş‟in döngüleri, gezegenlerin açıları yeniden
çerçevelendirilip bağlamı değiştirilerek sunulur.

Antik inanış ve uygulamaların en temel özelliği soyut ve kolay anlaşılmamasıdır.


Bu özelliğinden istifade eden kimi içerik üreticileri, antik inanışları ve ezoterik
kavramları anlaşılmaz ve gizemli bir dille ifade etmektedirler. Melting pot‟ta eriyen katı
bilgi eridikçe buharlaşmakta ve kökeni ile bağı azalmaktadır. Ve eriyen bilgi new age
bir kültürel çeşitlilik altında tekrar varedilmektedir. Bu sanal ortamda bilginin niteliği
çok sorunludur. Bu durumdan tek sorumlu paylaşım yapanlar değildir. Çünkü kültür
endüstrilerinin temel bir ilkesi olan kişinin talep ve beklentilerine göre içerik sunma,
ürün üretme bağlamı vardır. Yani kullanıcılar aslında onlara sunulan bilginin sıhhati ile
değil ona hissettirdikleri ile ilgilenmektedir. Aşağıda yer alan örnekte Datça‟nın antik
dönemdeki önemine atıfta bulunularak yüksek bedelli bir ürünün satışı
gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Mesaj sadece antik dönemin yeri ile değil antik
uygulamalarla da bağ kurmaktadır. Tabiatın içindeki otellerde yapılarak başka bir
modern umudu beslemektedir. Hemen bütün New Age uygulamalarında olduğu gibi
doğa ve yaşamın entegreolması fikrinden hareketle bir yenilenme ve dolayısıyla arınma
umudu aşılamaktadır. Zaten kova burcu yeni bir çağ demektir. Dolayısıyla farkındalığın

235
artması ve yeni bilgileri öğrenmek için her kurs, her buluşma her festival bir fırsat ve bir
hazırlıktır. Ancak burada sözkonusu olan doğa ile bütünleşme bilimle şekillenmiş bir
derin bir ekoloji fikri değildir. Buradaki yüzeysel yaklaşım tabiatı bütüncül
algılayabilecek örneğin küresel ısınma sorununa çözüm üretebilecek ya da küresel
ısınmayı gündeme getirebilecek bir derinlikte değildir.

Şekil 5.24 Antik Çağların Sembolizmi İle Bağ Kurmaya Örnek İleti

Datça gibi antik dönemde önemli kabul edilen yerlere spritüel seyahat algısı
altında seyahatler düzenlenmektedir. Göbeklitepe‟den, İskenderiye‟ye, Atina Delphi
tapınağına antik gizemci merkezlere özel seyahatler düzenlenmektedir. Bu seyahatlerin
temel motivasyonu kutsal bilgiyi arayış gibi dursa dahi bu Hacc ziyaretlerinin
parelelinde konumlanmış turizmdir. Heidegger, kimlik, tarih ve bellekten oluşan
mekâna asıl değeri yani kutsallığı verenin tanrısal öz olduğunu söyler (aktaran Chul-
han, 2019). Turizm ve endüstrinin bir parçası olan antik mekânların artık gizemi yoktur
çünkü içine doğduğu ve doğal olarak şekillenen Tanrısal öz bu devirde yoktur.
Fotoğraflardan, videolara, sanal müzelerden seyahatlere o gizemli ve tanrısal özle
insanın birleşmesi olan mekânlar kapitalizmin herkese görücüye çıkarmasıyla sergi ve
görüntü değeri kadar var olmaktadır. Diğer yandan bu antik mekânlar, ritüellerle vardır.
Bedeli ödenmiş, kutsanmaktan arınmış ve ritüel olmayan bu mekanların özüne dönme

236
ihtimali çok azdır. Profanlaşmış bir dünyanın eski kutsal mekanında tekrar o anlam
arayışını bulmak mümkün gözükmemektedir.

4.Kategori: ġifa ve Ģifacılık vaadi:

Şifa ve şifacılık vaadi kategorisinde incelenen iletilerde tekraren kullanılan


kelime ve kavramlar şöyledir: Şifa 132, çakra 99, doğal taşlar 65, tütsü 42, mineral 13,
akik 7 ve Himalaya tuzu 6. Araştırmada şifa ve şifacılık koduyla incelediğimiz iletiler
yüzde 14,2 oranıyla otantik manevi uygulamalarla öne çıkmaktadır. Bu kapsamda halk
kültüründe yer alan çeşitli geleneksel tedavilerin, batıl inanç uygulamaları ve post
modern tedavi sunumlarının astroloji ile çerçevelenmiş aynı mesajda bir arada mecz
edilerek verildiği tespitini yapmak mümkündür.
Küresel kültür endüstrisi araştırmaları, ortak küresel kültürün yerelleştirilmiş
biçimlerine ilginin daha fazla olduğunu belirtmektedir (aktaran Castells, 2013). Yani
bireyler, içinde yetiştikleri kültüre özgü içeriklere daha hassastır. Bu bilgiden yola
çıkarak şifa vaatleri Türkiye‟nin kendi coğrafyasında şekillenen inançlarla süslenince
daha fazla ilgi çekme potansiyeline sahip olmaktadır. Bu sebeple arzı gerçekleştirenler
şaman ayinlerinden Kuran‟ı Kerim ayetlerine kadar çok çeşitli bir sahada yer alan
argüman astroloji ile harmanlamaktan kaçınmazlar. Web 2.0 teknolojileri, hem
üreticilere hem tüketicilere kendi içeriklerini üretme ve dağıtma olanağı sağlar. Üstelik
bunu diğer üretim araçlarına göre son derece tasarruflu gerçekleştirmektedir. Bu
teknolojiler, daha az maliyetle daha gösterişli ve büyüleyici içeriklere olanak
sağlamaktadır. Bu uygulamalar kurumsal bir dinin emrini yerine getiren bir inanışın
yani bir dinin değil Bellah‟ın “tüketici kafetarya” modeline yakınlaşmaya başlayan ben-
merkezcilik dediği karikatürize edilmiş heyecanlara dönüştürenlerin uygulamalarına
benzemektedir (Wilber, 1995, s.113). Dolayısıyla aslında çok değerli olan bir bilgi
örneğin Kuran-ı Kerim ayeti, astrolojik bir içerikle karikatürize edilme riskiyle karşı
karşıya kalabilmektedir.
Aşağıda yer alan ileti bu şifa vaadini din istismarı yaparak sağlamaktadır.
Bugünde dinsel kültür endüstrilerinin bir alanı olan astroloji, adını din diye koymadan
dinsel deneyimin tüketildiği bir alan yaratmıştır. Üstelik bu dinsel deneyim alanı, antik
resimler hayali bilgiler ve tabiata ait olanla tasarlanmıştır. Bu tasarımın içinde tüketilen
inançsal boyutun çıktığı yer ne olursa olsun yakın veya uzak gelecekteki şanslar ve
kazançlardır. Kültür endüstrileri tarafından tasarlanan bu gösteri alanın yapılandırılması
gerçek ve gelenekteki astrolojik bilgi ile değil yeniden üretilmiş endüstriyel inançsal

237
bilgi ve ritüellerdir. Örneğin, spritüel şifa için verilen reçeteler içinde yer alan Hint
dinlerine ait semboller çoğu zaman gizemli sözlerin matematiksel tekrarı paketiyle
sunulur. Hinduizmde inanç boyutu olan mandalalar, tekrar yöntemiyle uygulanan bir
ritüeldir. Bu ritüel bazen dinî olmayan diye sunulurken inançların tekrar üzerine kurulan
stratejisinden hiç bahsedilmez. Yüzlerce, binlerce tekrar edilen sözlerin insan
duygusuna etkisi konuşulmaz, kuvvetli bir mesaj yayıcı olduğu hiç gündeme gelmez.
Aksine ezoterik Doğu dinlerinden gelen mucize şifa olarak sunulur. Özüne bu kadar zıt
bir sunum tüketimindeki talebi azaltmaz. Bu noktada dikkat çeken bir diğer durum ise
süreklilik ve değişimden kaynaklanan dinamizimdir. Bir dönem mandalaların yoğun
kullanıldığı iletilerde başka bir dönem esmalar, sorunlara reçete sunulmaktadır. Aşağıda
yer alan örnekte ise Esmalarla, Mandala birleştirilmiş, antik dünyanın önemli bir korku
simgesi Ay tutulması zamanında satışa sunulmuştur. İletinin altına katılım bedeli
eklenmiş, çağrı olarak kişisel gelişimin moda deyimi “kendine yatırım yap” klişesi
tekrarlanmıştır.

Şekil 5.25 New Age Uygulamalara Duyulan Meraka Cevap Olarak Şifa Vaadine
İleti Örneği

Gizem ve vaat, tüketim kültürü için bulunmaz yaklaşımlardır ayrıca pazarlama


için de (Demir, 2011, s. 37) bir renk oluşturmaktadır. Çeşitli medya mecralarında yer
alan astrolojinin sunumu ve vaat ettikleri etik olmayan bir pazarlama yöntemi ile
uygulamakta ve kazanç sağlamaktadırlar. Tevfik Uyar‟a göre bu iletiler aslında aldatıcı
reklam kapsamına girmektedir. Bunun nedeni ispatlanabilir olmaması ve belirsizlikle
ilgili kaygılarına karşılık umut vermesidir (2019, s.183). Diğer yandan astroloji,
geçmişten beri gelen cinleri, büyüleri İslamiyetle irtibatlı gösteren kayıt dışı bir takım
odaklar tarafından gölgeleme olarak kullanılmaktadır. Facebook‟ta kimlikleri açıklama
238
zorunluluğu olmadan, iletişim ve hizmet sunma ticari ilişkilere kolayca girebilme
ihtimalini kolaylaştırmaktır. Dolayısıyla Facebook olanakları ile yeni istismar modelleri
üreyebilmektedir.
Şifa vaadi dinsel bir evrenselcilik içerir. Özellikle doğu dinlerinin ritüelleri
yeniden keşif çerçevesinde sunulur. Aslında binlerce yıldır kullanılan ritüeller şifa
veriyormuş algısı oluşturulur. Farklıyı arayan modern bireyde bir de Himalaya tuzunu
deneyeyim isteği uyandırılır. Evrenselcilik başlıbaşına modern bireyin bilinç dışına
hitap eden bir yaklaşımdır. Uzaklarda tabulardan arınmış sadece iyilik için çabalayan
tabiatla bütünleşmiş derviş tipi varoluşsal bir bilinçdışı cennet algısı oluşturabilir.

Astrolojik iletilerin bir kısmında şifalı bitkilerle gökyüzü arasında ilişki kurulur.
Matematiksel bir kesinlikte gök cisimlerinin hareketleri ile bitkilerin faydaları bir
potada eritilir. Sözel bir maharetle verilen bu yaklaşımda kökenle ilgili bir bilgi
bulunmaz. Mitolojide bitkilerin kendi değeri ya da şifası yoktur, onların gücü o bitkiyi
toplayan ya da o bitki ile ilişkiye giren bir tanrı-göksel arketipten ileri gelir. Örneğin
mitolojik bir duada223 “Kronos tarafından ekildin, Hera tarafından biçildin, Zeus
tarafından beslendin; Güneş ve çiğ sayesinde büyüdün…” gibi ifadeler yer almaktadır.
Bu durum kurumsal dinlerde de böyledir, örneğin Hz. İsa adına Çile Dağı‟ndan
Mineçiçeği toplanır. Yani o bitkilerin sahibinden fayda umulur. Bu sebeple bitkiler
ayinle toplanır ve dualar, ritüeller yinelenir, manevi bir diyalektik vardır arkaik bireyin
eylemlerinde. İyileştirici özellikler ise bu tanrısal özlerinden ileri gelir (Eliade, 2018-A,
s.46-47). Astrolojik iletilerde ise şifa, tamamen faydacılık üzerinedir, aktardığı bilgi
sırla çerçevelenmiştir ama kısa yoldan şifa vaadinde bulunmaktadır. Bu kısa yoldan şifa
reçetesinde yinelenen bir eylem olmadığı gibi Tanrısal özü ortaya çıkarmakla ilgili
herhangi bir çaba yoktur. Son derece pragmatik bir şekilde satın alınan bitki ve taşlar
gibi nesneler üzerinden şifa talebi mevcuttur. Talebin yoğunluğu ise mesajı sunanın
cazip kılma taktikleri ile yakından ilişkilidir.

Bir diğer şifa aracı ise mitolojik hikâyelerdeki imgelerle kişisel gelişim ve
dönüşüm sağlama vaadidir. Bu vaat özellikle anlatma türü üzerinden aktarılınca etkisi
artmaktadır. Sözlü kültürün önemli bir unsuru olan halk anlatmalarının eğitimle tutum
ve davranış değiştirme fonksiyonu vardır. Anlatmalar gerek iham verme gerekse örnek
olma bakımından oldukça önemli sözlü ve yazılı kültür ürünleridir. İnsan ve sözün

223
Paris Papirüsü.

239
olduğu çağlardan beri anlatılan çeşitli hikâyeler, modern dönemle beraber şirketlerden
devlet kurumlarına çeşitli yapıların kültür endüstrileri içinde üretimine destekleyen bir
fonksiyon üstlenmişlerdir. Macdonald, iletişimsel kıvraklığı olan hikâyenin üç temel
özelliği olması gerektiğini bildirir (2020, 127). Kültür endüstrilerinin hikâyelerinde
değişim süreci, sebep sonuç ilişkisi ve tetikleyicilik özelliği esastır. İşte Facebook‟ta yer
alan mitolojik anlatmalar orijinal hali kullanılarak üstüne değişim sürecinin dinamizmi
eklenerek kullanılır. Bir de sebep sonuç ilişkisinin hikâyeyi mantıklı kılan yönü
düşünülürse ortaya modern mitolojik bir kültür endüstrisi ürünü çıkar. Hikâyedeki amaç
başta söylediğimiz gibi bir davranış değişikliğine neden olan bir dönüşüm elde etmektir.
Gezegenlerin etkisiyle açığa çıkan enerjilere bir de dönüşüm, değişim gibi bir hedef
eklenirse ortaya farkındalık çıkabilir. Bu mantığa göre farkındalık, bizatihi şifanın
kendisidir. Mesajların bir kısmında şifa kelimesi açıkça geçmez vaatler mesaja gömülür.
Örtülü veya açık olarak şifa ve şifa vaadi içeren iletilerin büyük çoğunluğu tanıtım veya
satış yapmaktadır.

Araştırma evreninde açık bir biçimde şifa bağlantılı iletilerin kültür endüstrisi ile
bağı açıkça tespit edilmiştir. Bulgular, manevi yönelimlerin endüstri için kullanıldığını
göstermektedir. Bu noktada Wilber‟in görüşünü dikkate almak gerekmektedir; yeni
manevi yönelimler hakim kültürel modellere meydan okumak veya onların anti-tezi
olmaktan çok tüketiciliği, bireyselliği, manevi ilkelliği ve tarzların fetişizmini içeren
hakim modelleri yansıtır ve detaylandırır (1995: s.112). Şifa ve kültür endüstrisindeki
bu ağda satılan materyal öne çıkmaktadır. Yukarıda yer alan ileti dağılımında doğrudan
tüketim kültürünün içinde değerlendirilebilecek mesajlar yer almaktadır. Bu mesajlarda
bireyselliğin ve tüketiciliğin tarzlarının iç içe geçtiğini söylemek mümkündür.

3.Kategori: BireyselleĢmiĢ modern insana uygun mesajlar; kiĢiye özel


mistisizm

Bu kategori altında birden çok kelime ile kodlama yapılmıştır. Kadim bilgilerle
modern insana yönelik üretilen mesajlarda ayırt edici kodlar (kelimeler) ve tekrar
sayıları şöyledir: Farkındalık 158, birey olma 95, tekamül 83, anlam arayışı 81 ve
modern kavramları 45.

Araştırmanın alt sorulardan biri Facebook‟taki astrolojinin görünümü modern


insanın anlam arayışına cevap niteliği taşımakta mıdır? Bu sorunun cevapları kod

240
cetvelinde yer alan bireyselleşmiş modern insana uygun mesajlar; kişiye özel mistisizm,
Anlam arayışına cevap, kehanet ile kaygı giderme kodlarıyla aranmıştır.
Kategori dağılım tablosunda yüzde 18,1 oranında tespit edilen bireyselleşmiş
modern insana uygun mesajlar, kişiye özel mistisizm kategorisi bireyselleşmenin diğer
faktörlerle iç içe olduğunu göstermektedir. Bazı iletilerde bireyselleşme çabasının içinde
bir anlam arayışı izlenmiştir. Birey, ona öğretilen ana-babasının dedesinin anlam
dünyasını aşmak istemektedir. Kurumsallaşma içinde adeta boğulan eski insanı geçip
yitirilen anlamın başlangıcına gitmek istemektedir. Böylece O‟na göre sonsuz
mutluluğu dünyada yakalamak mümkün olabilir.
Eski toplumun, toplumsal beklentilerinin yerini bireysel umut almıştır (Kulak,
2017, s. 15). Birey, kaybettiği umudunu kültür endüstrisi eliyle üretilen metaılar,
kalıplar ve klişelerle kazanacağına inanmaktadır. Bu metaılaşmış ürünler, bireylerin
dikkatini günlük yaşamdaki küçük değişimlere, beklentilere çeker. İletilerle de ortaya
konan bu durum sosyal medya ortamlarında giderek yükselmektedir. Bireyselleşen
insan hem kesinliğin peşinde koşmakta hem de hoşuna gitmeyen kesinliklerle mücadele
içine girmektedir. Ve dört bir yandan umut bağlayacağı bir şey aramaktadır. Aşağıdaki
iletide yer alan örnekte görüldüğü gibi arayıştaki bireye yeni bir insandan
bahsedilmektedir. Yeni insan farkındalıkla astrolojiyi ve ruhu keşfetmeye davet
edilmektedir.

Şekil 5.26 Bireyselleşmiş Modern İnsana Uygun Mesajlar; Kişiye Özel Mistisizm
İleti Örneği
Blocht, batılı toplumlarda gittikçe yayılan umutsuzluk için en dayanılmaz, insani
ihtiyaçlar içinde en katlanılmaz olanı (2007, 21) tespitini yapmıştır. Blocht, sahtekarlık
bile tahrif edilmiş bir umuda dayanmaktadır derken Adorno kültür endüstrisi içinde
üretilen kurgusal beğeniler üzerinden bireylere “yeni vaatler” sunularak umutsuzluk

241
üzerinden bir umut karaborsası oluşturulduğunu savunmaktadır. Araştırma bulguları
eleştirel teorisyenleri desteklemektedir, bireylere Facebook üzerinden sunulan ruhsal
kurgusal yaşama kavuşabileceğine dair bir umut pompalanmaktadır. Aşağıda yer alan
iletide görüldüğü üzere bu modern sosyal medya takipçisi tarafından talep edilir.

Şekil 5.27 Bireysel İlgilere İleti Örneği

Yeni medya, geleneksel medya karşısında etkileşim (interaction),


kitlesizleştirme (demassification) ve eşzamansız (asynchronous) özelliklerinden dolayı
üç önemli üstünlüğe sahiptir. Facebook‟un kitlesizleştirme özelliği, içeriklerin
çeşitlendirilerek her bireye ayrı bir mesaj üretimi yapılabilmesidir. Bu bakımdan
Facebook, kişiye özel mistisizm üretmede geleneksel kitle iletişim araçlarından çok
daha fazla öne çıkmaktadır.

5. Kategori: Anlam arayıĢına cevap:

İletilerde anlam arayışı kategorisi 81 iletide tespit edilmiştir. Anlam arayışı


kavramı ile ilişkili diğer ifadeler ve tekrar sayıları şöyledir: Farkındalık 158, tekamül
83, arketip 83, sezgi 69, kutsal 68, gölge yön 41. Araştırmanın alt sorulardan biri
Facebook‟taki astrolojinin görünümü modern insanın anlam arayışına cevap niteliği
taşımakta mıdır? Bu sorunun cevapları kod cetvelinde yer alan bireyselleşmiş modern
insana uygun mesajlar; kişiye özel mistisizm, Anlam arayışına cevap, kehanet ile kaygı
giderme kategorileriyle aranmıştır. İnsanın varoluşsal gerekçelendirme ihtiyacı
sonucunda ortaya çıkan anlam arayışına cevap kategorilerin sıklık dağılımda yüzde 14,9
oranında tespit edilmiştir.

Araştırmanın teorik kısmında anlam arayışı kavramı ele alınmıştır. İncelenen


iletilerde söz konusu anlam arayışı ve bu arayışa cevap yapıcı ve yıkıcı olarak iki
şekilde görülebilmektedir. Ancak yapıcı olan yaklaşımların bile astroloji bağlamında
anlamı bulması mümkün değildir. Çünkü geleneksel astrolojide ya da bu astrolojinin
inşa edildiği antik anlam dünyasında, anlamını arayan birey, ilahi olanın karşısında bir

242
“hiç”tir. Bu hiçlikte onun İlahi ve kavranamaz güç tarafından yaratılmış olmasına bir
gönderme vardır.

Şekil 5.28 Hayatın Anlam Arayışına Cevap Kodlu Örnek İleti

Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi aslında bu çağrılar çağdaş bir gizembilim


çabasıdır. Gizli herkesin bilmediği sadece layık olana verilen gizli bilgi Facebook
kanalıyla sadece farkındalığı yüksek olanlara verilmektedir. Bu sayfaları takip eden ve
anlayan bir şekilde etkileşime giren kişi seçilmiştir. Kalabalık ve kaosun içinden
seçilmiştir. Ve o da artık dünyanın tabiatın yenilenmesine katkı sunacağına inanmaya
başlar. Varoluşsal sorgulama yani anlam arayışı varoluşsal bir yeniden doğuşa yüksek
gizli bilgiler silsilesi sonucunda dönüşecektir. Özgürlük duygusu kozmik bir
yenilenmeye dönüşmektedir. O kadar ki bu mistik deneyimlerin bir kısmı online olarak
bile sağlanabilir. Üstelik bu online mistik deneyim bazı şartlarda kolektif katılımla sanal
sınıflarda sağlanabilir. Bu deneyimi gerçekleştirip anlam arayışına cevap bulmanın yolu
para ödemekten geçmektedir.
İletişim tek taraflı bir aktarım değildir. Mesajı ileten olduğu gibi alımlayan da
vardır. Ve bu mesajı alımlayan insanların zihni tecrübeleri ve yaşam deneyimleri ne ise
mesaj o yöne evrilir. Mesajı veren ne kadar ustalıkla verirse versin alımlayan da bir
karşılığı yoksa mesaj aktarılamayacaktır. İşte bu zeminde alımlayanın kendisine verilen
mesajı şekillendirmesi meselesi devreye girer. Burada iyimser olarak bakabileceğimiz
anlam arayışı istismara kapı aralayan yönleri ile eleştirilebilir. Araştırmanın kuramsal

243
kısımlarında açıklamaya çalıştığımız geleneksel ezoterizmde, bireyin özünde bir anlam
arayışı aslında bütünle yani Tanrı ile tekleşme çabasıdır. Modern kapialist dünyanın
üyeleri istekli dahi olsa zihinsel ve fiziksel olarak bu bütünleşme mümkün
görünmemektedir hatta risklidir. Guenon‟a göre çağdaş batı dünyası için bu tip
ezoterizmin imkânı yoktur, henüz modernleşmemiş dünyanın kabul merkezlerinde ise
çok az mümkündür. Geleneksel ezoterimin keşfi ve kabulü çağdaş modern tüketim
kültürü içindeki birey için söz konusu olamaz. Bu durumun söz konusu olması için
sistemin tamamen yıkılması ve yeniden inşası gerekmektedir. Dolayısıyla bugün
Facebook‟ta bir gizem bilim patlaması yaşanması olsa olsa pop kültürün ve
popokültizmin bir tezahürü olabilir (Eliade, 2017, s. 91-93).

6. Kategori: Kehanet yapma becerisi ve kaygı giderme

Bu kategori altında incelenen iletilerde öne çıkan kodlanan kelimeler ve sayıları


şöyledir: Güven 121, korku 103, fal 78, kehanet 32, kaygı 24, risk 8. Araştırmanın alt
sorulardan biri Facebook‟taki astrolojinin görünümü modern insanın anlam arayışına
cevap niteliği taşımakta mıdır? Bu sorunun cevapları kod cetvelinde yer alan
bireyselleşmiş modern insana uygun mesajlar; kişiye özel mistisizm, Anlam arayışına
cevap, kehanet ile kaygı giderme kodlarıyla aranmıştır. İncelemede, kehanet yapma
becerisi ve kaygı giderme içeren mesajlar yüzde 10 oranında tespit edilmiştir.
Araştırmamızda, kitle medyasında yaklaşık yüz yıldır yer alan haftalık, günlük ya da
yıllık bir anlamda modern dönemin klasik yorumlarını özellikle incelemeye almadık.
Araştırmaya esas olan iletiler, astroloji bilgisini burç yorumunun ötesine taşıyan veya
taşıma eğilimi gösteren içeriklerden oluşmaktadır. Yani öngörü ve kehaneti farklı
yollarla yapan iletiler araştırma evreninde esas alınmıştır.

Gelecek, bilinmeyendir. Gelecekte olanları engellemek ve önlemek tam olarak


mümkün değildir. Ancak sebep ve sonuç ilişkisi kurularak önleyici eylemler
gerçekleştirilebilir. Astrolojik yorumlarda yer alan öngörüler, ne kadar mantığa
bürünmüş ve inandırıcı biçimde sunulmuşsa o kadar ilgi görmektedir. Burada ilgi tespiti
grupların ve astrolojik içerik üretenlerin hesaplarını takip edenlerin sayılarına göre
yapılmıştır. İnandırıcı ve birçok olasılığı sayan kehanet mesajlarındaki bir unsur
gerçekleşirse hesabın ünü ülke çapına yayılabilmektedir. Sosyal medyada kendince
sınırlı bir etki alanı olan astrolog, ana akım medyanın odak noktası haline gelebilir.

244
Ancak genelde ilk üretim mecrası sosyal medyadır. Hatta astrologlara göre iletinin
tutması, viralleşmesinin bile bir astrolojik hesaplama sistemi vardır. Psikolojik olarak
kaygılı bireylerin beklentileri astrologlar tarafından çok iyi bilinmektedir. Kehanet
formu bu beklentilere göre düzenlenmektedir. Eğer dünyanın bir bölgesinde tespiti
imkansız bir doğal afet olursa astrologlar yerel kehanetlerini o konu üzerine
yoğunlaştırırlar Adorno‟nun dediği gibi astrologlar bilmediği „şeyler‟ hakkında „miş‟
gibi yaparak okurlarının kaygılarını yatıştırıcı tavırlar sergilemektedirler. Diğer yandan
onların beklentilerini canlı tutmaktadırlar (2002, s. 70). Aşağıda yer alan iletideki mesaj
Adorno‟nun tespitleriyle uyumludur. Astrolog bir yandan modern bireyin korkularını
açığa çıkarır sonra umut ve beklentilerini canlı tutacak bir öngörü yapar. Astrolojik
tahmin yapan ve ülke çapında önemli bir ün kazanan astrologların biri hariç hemen
hepsi yüksek seviyede eğitim görmüş kişilerdir.

Öngörülerin bir kısmı ise özellikle de bireysel danışmanlıklarda


gerçekleştirilenler, bir şeyin olması için yapılan öngörülerdir. Yani bu öngörülerde
hedeflenen bireyin kararlarına dolayısıyla eylemlerine yön vermektir. Bu noktada
astrolojik mesajlar güçlü motivasyon kaynağı ve şekillendirici olabilmektedir.
Psikolojik astroloji şubesi altında yer alan bu yaklaşım oldukça yaygındır.

Kehanetlerde korku tellalığı yapmak başka bir yöntemdir. Bütün kötü olasılıklar
bir mesajda sıralanıp korunmak için çeşitli öneriler getirilmektedir. Bu öneriler içinde
dua etmek, hayvanları beslemek, iyilik yapmak olabildiği gibi 5000 yıl öncesine ait bir
ritüel de olabilmektedir. Mesajı yayan hesap, bu zararlardan korunmanın astrolojik saati
takip etmekle de mümkün olacağını ima ederek sürekli izlenmeyi sağlamaktadır.

245
Şekil 5.29 Kaygıları ve Korkuları Besleyen Örnek İleti

Antik Mısır‟a kadar uzanan kehanet sadece modern dönemlerde değil hemen her
dönemde bir manüpilasyon aracı olmuştur. 14. yy‟da yaşayan Cevberî, Mısır‟dan
Hindistan‟a geniş bir çevreyi gezip başta müneccimlerin diğer geleneksel gizli ilimlerle
uğraşanların halkı etkileme yöntemlerini incelemiştir. Gözlemleri, Şarlatanların Sırları
(2006) adıyla yayınlanan Cevberî özetle, o yüzyılda dahi çeşitli ilimler adı altında
peygamberlere ve geçmiş bilginlere ait “Hikmet”in satışa çıkarıldığına işaret etmiştir.
Şarlatan olarak tanımladığı gruplar falcılardan astrologlara aktarlardan büyücülere geniş
bir yelpazeye sahiptir. Bu kişiler çok söz etkileyici ama genellemeci tespitlerle amacına
ulaşıp maddi menfaat kazanmaktadır. Pierre Bourdieu, iğretilik-istikrarsızlık224 bugün
her yerdedir ve bu geleceği daha da belirsiz yapmaktadır diyerek insanlığın güvendiği
bütün referans noktalarının kırılmalarına işaret etmektedir (Bauman, 2018: s.198).
İngilizlerin insecurity, güvensizlik olarak tanımladıkları bu durum çağdaş toplumların
önemli bir özelliğidir. Bu açmaz aynı zamanda moral bozucu ve cesaret kırıcıdır.
Geleceğin sürprizler, felaketler ve dertlerle dolu olduğu söyleyen bir sistem olan

224
Bauman bu kavramın İngilizcesi olarak insecurity-güvensizlik kelimesini kullanmıştır (Bauman, 2018:
s. 205).

246
astroloji bu kaygıyı gidermek yönünde bir çabadır. Bauman‟a göre bu belirsiz iğretilik
aslında seçenek değil bir kaderdir (Bauman, 2018: s.206).
Modern dünyada kimse vazgeçilmez değildir. Bir yandan sürekli “ben” demeye
zorlanan biricik insan diğer yandan işletmeler kurumlar hatta aile karşısında bile
vazgeçilemez değildir. Modern insan ne kadar kimliğini kendisini önemsese de emek
piyasası karşısında kendisinin ve hayatının hiç hesaba katılmadığının farkındadır.
Mitlerin en önemli özelliği ve güçlü yanı, dolaşımda olduğu kültürde endişeleri
giderebilmeleridir. Bir taraftan var olan çelişkileri herhangi bir ikili karşıtlık yapısında
ortadan kaldırırlarken, bir yandan da bunlarla yaşamanın yollarını gösterirler. Diğer bir
deyişle, toplumda var olan çelişkilerin yıkıcı etkilerini önleyerek, kültürel endişeleri
giderirler. Ancak bu işlevi yerine getirirken, mitoloji ile aynı etkenlerle doğal bir olguyu
ilkel bir bilinçle açıklama yoluyla toplumda hareket ederler (Fiske, 2010: 34-35).

Anlam arayışı bir anlamda ruhsal şifa ile örtüşmektedir. Her ikisi birbirine geçmiş içsel
süreçlerdir. Ancak kodlarda yer şifa ve şifa vaadi içeren sayıdaki iletide yer alan ürün
çeşitliliği, tüketim kültürünün imge ve medyalarla yeni ihtiyaçlar ve istekler üretmesiyle
oldukça uyumlu görünmektedir. Üstelik bu yeni üretilmiş isteklerin arka planı
görmezden gelinmektedir. Örneğin geleneksel olarak kullanılan kaya tuzu Anadolu
halkının temel tüketim maddesiyken şifa endüstrisinin her kolu tarafından gündeme
getirilerek bir trend haline getirilmiştir. Şifa endüstrisinin iletişim kanallarıyla ürettiği
bu bilgi geniş kitlenin erişimine açıldıktan sonra ürün pahalanmış ve eskiden
tüketenlerin erişiminden çıkmıştır. Anlam arayışına cevap çerçevesinde oluşan pazarı
göz önüne alınca Marksist teorideki iletişimin arzındaki temel itici güç olan kapitalizm
tespitini yapmak mümkündür.
Bir iç güvene sahip olmak aynı zamanda beraberinde hayatın anlam taşıdığına
olan inancın ifadesidir. Bu esneklikle ifade eden kaygan modern zemin aslında kalıcı
değerleri ortadan kaldırmaktadır. Ölümsüzlük fikri yoktur artık. Bu noktada geniş itibari
ile yeni dini hareketler ait olmadan sorumluluk almadan bir ölümsüzlük fikri dolayısıyla
kalıcılığın getirdiği güven duygusunu bireye kazandırmaktadır. Bu noktada sorun olan
aslında bu kadim bilgiyle donatıldığı düşünülen tecrübi bilginin kitle iletişim araçlarıyla
mesajlarını değersizleştirmesi, aynılaştırması ve ruhsuzlaştırmasıdır. Aslında bu eğilim
Ulrich Beck‟in (2011) deyimiyle sorunların üstesinden gelmek için oluşturulan
kurumların sorunlara neden olan kurumlara dönüştürüldüğü durumlara örnek
oluşturmaktadır.

247
7. Kategori: Astrolojik analiz yapma yöntemlerinde modern geleneksel
ayrımı

Astrolojik analiz yapma yöntemlerinde modern-geleneksel ayrımını şu kelimeler


ortaya koymaktadır: Farkındalık 158, birey/birey olma 95, Pscyhe 54, modern 45,
Apollo 34, Ceres 31. Araştırmanın bir diğer alt sorusu sosyal medya ile astroloji
arasındaki ilişkiye dair tespitler yapma amacını taşımaktadır. Bu bağlamda Facebook,
astrolojiye, kültür endüstrisi bağlamında modern bireyin ihtiyaçları ve kaygıları ile
şekillenmiş yeni bir görünüm kazandırmış mıdır? Sorusu sorulmuştur. Çalışmanın alt
sorularından birini oluşturan bu soruya çok çeşitli yönlerden cevap verilebilir. Özellikle
tezin kuram kısmında yer alan astrolojide modern-geleneksel ayrımında yola çıkılarak
kurgulanan kod bu sorunun cevabını vermektedir. Astrolojik analizin tarihsel süreçteki
şeklinden çıkıp modern unsurların eklenmesini ortaya koyan modern-geleneksel
ayrımına kodlamada yüzde 14,4 oranında evet cevabı verilmiştir. Astroloji gibi tabiatin
birliği ve ilahi olandan beslenen bir dogma bilgi için bu fark oldukça ciddi bir eksen
kaymasını göstermektedir.
Araştırmanın kuram kısmında bu konuyu daha detaylı ele almakla beraber
insanoğlunun anlam arayışı ve çeşitli işaretler sonucu binlerce yılda geliştirdiği
geleneksel astroloji ile modern astrolojinin farklarını şöyle sıralayabililiriz: Kadim
öğretideki astroloji kader kabul edilirken, modern astroloji geleneğin gösterdiği izleri ve
yolları takip eder ve hedefi kaderi kabul etmek değil geleceği yaratmaktır. Yani
doğumundaki potansiyellerini öğrenirken farkına varıp O‟nu değiştirmeyi çalışmaktadır.
Bu yoldaki yeni argümanları, farkındalık, pozitif düşünce, dönüşüm ve değişimdir225.
İşte bu üç esas kimi zaman astroloji yoluyla kimi zaman yoga kimi zaman çakraları
öğrenme yoluyla elde edilebilir.

225
Facebook‟tan astrolojik danışmanlık hizmet verenlerin sayfalarının isimlerinde veya tanıtımlarında bu
ifadeler sıklıkla geçmektedir. Bkz. Tablo 5.4

248
Şekil 5.30 Astrolojik Analizde Modern-Geleneksel Ayrımı İletisine Örnek

Modern astroloji ile geleneksel astrolojinin önemli farklarından birinin bireyselleşme


kavramı etrafında örüldüğünü söyleyebiliriz. Bu durum hem analiz noktasında hem de
astrolojik felsefenin özümsenmesi bağlamında geçerlidir. Birey kültürü ki, Mitchell
bunu anlaşılır biçimde “Ben kültürü” olarak kavramsallaştırmıştır, birey artık “Tanrı
Kültürüne”226 (aktaran Castells, 2013) karşı bir mücadele içindedir. Yani kolektifin
menfaatinden önce bireysel menfaatini düşünen yeni modern bir birey vardır. Bu bireyin
kolektiften kurtulma yani tanrı kültürünü bertaraf edimi seçme özgürlüğüdür. Birey,
bütün modern seçimleri gibi inançlarını seçebilmektedir. Bu seçme bilinci, Facebook‟un
yapısı ile uyumludur. Kitle toplumunun iletişim özellikleri ile ağ toplumunun iletişim
özellikleri arasındaki önemli farklardan biri seçebilme imkânıdır. Yani birey temas
edecekleri kişileri ve bağları telekomünikasyon imkânları ile sağlayabilmektedir.
Elindeki iletişim ağlarının zenginliğini kullanan birey, seçerek sosyalleşir. Kendi
seçimleriyle kendi kültürel ve inançsal dünyasını inşa eder, onu kişisel çıkarlarıyla
değerlerinin evrimine göre değiştirebilir (Castells, 2013, s. 158). Örneğin seçtiği ağda,
ibadetsiz ve hesap vermeyen bir inanç dünyası inşa edebilir ya da antik tanrılardan biri
Gaia‟nın (Wapner, 1996) izinden giderek bir çevrecilik miti yaratabilir (aktaran
Castells, 2013). Ancak burada gözden kaçan nokta kendini son derece özerk hisseden
kullanıcının, küresel medya şirketleri, ağ operatörleri ve reklam sektörü arasında
şekillenen sanal dünyasıdır. Yani birey, zannettiği kadar özerk değildir. Yeni medya
kullanıcısı, iç içe geçmiş bu odaklar arasında denetlenir, şekillendirilir ve kısıtlanabilir.

226
Domke ve Coe‟nin kavramsallaştırması. Çalışmanın orijinal ismi The God Strategy‟dir.

249
Aslında burada başat rol oynayan yeni medya araçlarıdır. Ciddi bir düşünce olan
inanç sisteminin yerine eğlenme işlevi de bulunan astrolojiyi koymaktadır. Kültür
endüstrisi ve tüketim kültürü konusunda uzmanlık kazanan geleneksel medya da
astrolojiye ilgisiz değildir. Aldatma ve oyalama konusunda Facebook, geleneksel
medyadan az kalır hale gelmemiş bilakis bir editoryal gözden yoksun olduğu için
daha ucuz bir maliyete sahiptir. Tabii çok önemli bir noktada kullanıcının yukarıda
saydığımız ihtiyaçlarından dolayı bu aldanma ve oyalanmaya gönüllü olmasıdır.
Aşağıda yer alan ileti o taleplerden birini göstermektedir. Bu ileti çok takipçili bir
astroloji grubunda paylaşılmıştır.

Şekil 5.31 Astroloji Gruplarında Geleceğini Merak Eden Bir İleti Örneği

Gönüllü kullanıcının katkısı ve talepleri ile oluşturulan iletiler görünürde büyük


bir kadim antik sistem bilgisi olsa dahi yanıltıcı bilgilerle süslenmiştir. İnsanlara kendi
sorunlarını anlamaya çalışmak noktasında yardım edemezler. Üstelik bir de yeterli
formasyonlardan geçmeyen kişiler tarafından verilen bilgiler sağduyudan yoksundur.
Hayal kırıklığına eşlik eden güçsüzlük ve endişe hissi içinde, birçok insan sadece daha
derin bir anlam değil, aynı zamanda bir şeyin durumunu iyileştirmek için yapılması
gereken bazı eylemler arar. Bugünün modern Türkiyesi‟nde giderek artan hayal
kırıklığına bir cevap iddiasıyla ortaya çıkan astrolojik iletiler çelişkili bir biçimde
sakinlik ve sabrı değil daha yüksek beklentileri pompalar. Bu beklentiler, risk
unsurlarına karşı üretilmiş namaz, dua gibi tarihsel dinî araçlardan ziyade daha büyük
şanslar, daha zengin partner adayları ve iş ortaklarıdır. Astrolojik antik bilgi için değil
ama astrolojinin Facebook iletilerinde yer alan biçimi üzerinden şu tespiti yapmak
mümkündür: yeni iletişim mecraları, riskler karşısındaki kaygıyı dindirip güven
veremez. Hatta içine gömüldüğü yüksek enformasyon yoğunluğu ve kavram karmaşası
ile beklentiyi daha da artırarak yeni güvensizliklere kapı açabilir. Bütün bu beklentiler
ve antik fantezilerle örülü görünüme yeni medya kullanıcılarının hiper görünürlük
arzusunu eklersek risk-güven diyalektiğinin iflasına varabiliriz. Söz konusu olan risklere
karşı hayali bir kalkandır. Antik, büyüleyici kelimeler ve ritüellerle bu kalkan
oluşturulmakta adeta ilkel çağlardan esinlenerek icat edilmektedir.

250
Eski toplumlar çevrelerini kapalı bir mikro evren olarak algılamaktaydılar. Eski
dünyayı tehdit eden düşmanlar insan dışı hayali varlıklar, meskun mahallerden çıkan
karanlık perileri, kuyulardaki iblisler vs. gibi kabul ediliyordu. Dolayısıyla bilinmeyen,
kavranamayan her şey kaosa yol açabiliyordu. Kaostan kurtulmak için ise her uygarlık
bütünlüğünü artıracak güvenlik duygusu verecek eylemlere yöneliyordu. Kozmik bir
kutsallık anlayışı, mitlerle örülü bir simgesel dünyada güvenliği arıyordu.

Şekil 5.32 Astroloji Gruplarında Büyü edinmek İsteyen Bir Tüketicinin İleti
Örneği

Yukarıdaki iletide yer aldığı şekli ile Facebook kullanıcısı, astroloji grupları
aracılığı ile açıkça astroloji yoluyla maji yani büyü yapan bir üretici aramaktadır. Büyü
hayatın anlam arayışına bir cevap niteliği taşımaz kuşkusuz ancak bu irasyonel
eğilimlere yönelişi göstermesi bakımından önemlidir. Bergson, büyü eğiliminin modern
çağda devam ettiğinin altını çizerek bir uyarıda bulunmaktadır: bilime olan güven
sarsılırsa uygar toplumun içinde uyuyan büyücülük uyanabilir (aktaran: Arslan, 2011).
Diğer yandan ek bulgu olarak Facebook üzerinden gizemli olana ait bir ağ
kurulduğuna dair izler mevcuttur. Keşif, farkındalık hatta eğitim ve öğretim bile spritüel
ağda, spritüel bir dille baştan tanımlanmıştır. Spritüel ağ, sanalda her an çeşitli
kanallarla birbirini beslerken online dışında bire bir iletişim olanakları yaratmaktadır.
Canlı yayınlar, online kurslar, seminerler, atölyeler, workshopların yanı sıra festivaller,
geziler, haftasonu buluşmaları düzenlenmektedir. Aşağıda yer alan iletide, zaman seçimi
dolunaydır. Antik dönemle bağ kurularak bir sosyalleşme sağlanmıştır. Zamana, aya bir
anlam yüklenmiş kanlı canlı iletişime geçilmiştir. Kültür endüstrisinin unsurlarından
biri olan her bütçeye ve ihtiyaca olan bölünme burada tespit edilebilmektedir. Birkaç
saatlik atölye diğer seyahatlere, haftasonu kamplarına göre daha uygun ücretli
olabilmektedir.

Şekil 5.33 Spiritüel Bir Dil Kullanmaya Örnek İleti

251
Bütün bu organizasyonların iletişimi Facebook‟ta yer alan spritüel ağ veya ağlar
tarafından gerçekleştirilir. Aşağıda yer alan ileti, hesap ismi olarak seçtiği Ay
Çarpması‟ndan başlayarak spritüel ağı kurmak niyetini göstermektedir. Diğer yandan
yeni bir toplumsallaşma biçimine gönderme olarak festivalin ismi Uyanış seçilmiştir.
Festivalde astrolojiye ve hayatın bilinmeyen alanlarına yönelik her türlü uygulama
vardır. Ruhsal ihtiyaçlar üzerinden bir sosyalleşme organizasyonu gerçekleşmektedir.
Ruhsal ağın toplumsal karşılığının bedeli 20 tl olarak belirlenmiştir. Yani anlaşılır bir
ihtiyaç giderilirken kültür endüstrisinin ilkelerine uygun bir örüntü saptanmaktadır.

Şekil 5.34 Sosyal Ağ Üzerinden Yeni Bir Toplumsallaşmaya Örnek İleti

Yeni sosyal ilişki ağlarında yeni sosyal değerlerin yaygınlaşması kaçınılmazdır.


İnsan davranışı ve düşüncesine çağlar boyu kaynaklık ve rehberlik etmiş klasik
değerlerin yerini, teknoloji kaynaklı yeni sosyal ilişki ağı ve değerler sıkalası
almaktadır. Bu bağlamda değişmezlik ve evrensellik iddiasını içinde barındıran
geleneksel değerler ile sürekli değişim ve yeniliklerle insan hayatını değiştiren
teknolojik gelişme arasındaki ilişki çok karmaşıktır. Daha çok inanma kaynaklı
geleneksel değer anlayışını göreceli hale getiren ve kendince yeni değerler alanı inşa
etme iddiasına sahip olan iletişim teknolojisi ile din arasındaki tarihsel etkileşim ve
dönüşüm süreçlerini ele almak gerekmektedir. Yeni medya için „ikinci medya dönemi‟
ya da „ikinci sözlü kültür çağı‟ tanımlanması yapılmaktadır. Burada kastedilen sözlü
kültürden yazıya ve sonra da elektronik bilgiye geçişteki sözün, yazıya karşı ağırlıklı

252
kullanımıdır. Bu geçiş toplumsal, ekonomik, politik, dini vb. yapıları kapsamaktadır
(Ong, 2013, s.17). Bu anlamda Facebook‟ta inşa edilen bu ikincil sözlü kültür, New age
inanış ve uygulamalarının özellikleri ile uyumlu bir görünümdedir. Modern insan,
atalarının simgesel düşünmesini bilinçaltında taşır son derece basitleştirilmiş dahi olsa
yeni medyadaki ikonlar, resimlerle aktarılan simgeler bu bilinçdışı alanda karşılık
bulabilir. Diğer yandan yeni medyada üretilen bilginin özellikleri ile sözlü kültürün
özellikleri örtüşmektedir. Tıpkı sözlü kültürdeki gibi karşılıklı etkileşimle meydana
gelen iletiler yazılı kültürdeki gibi editoryal bir gözden geçmez. Dolayısıyla meydana
gelen bilgiler deforme olabilmekte ve çeşitlenmektedir. Bu da bilginin sıhhati
meselesini gündeme getirmektedir.

Astrolojinin klasik dönemden çok önemli bir farkı da Facebook ve diğer ağlarla
kurulan online eğitim ve online tanıtım olanaklarıdır. Araştırma sırasında derinlemesine
görüşmeler yapılan bir astrolog, sürece eğitim alarak başladığını daha sonra sosyal
medya üzerinden tanımadığı 1000‟den fazla kişiye ücretsiz olarak harita bakarak
ustalaştığını anlatmıştır (Pınarbaşı, 2018). Tanımadığı kişilere ücretsiz astrolojik
danışmanlıkla tecrübesini artıran anlatan astrolog sonraki adım olarak Facebook sayfası
açtığını belirtmiştir. Daha sonra ise kendi çabasıyla bir Youtube kanalı açtığını ve
videolarıyla daha geniş kesimlere ismini duyurduğunu belirten astrolog bugün itibariyle
prestijli bir astroloji okulunda eğitmenlik yapmaktadır. Bu örnekten görüldüğü üzere
sosyal medya modern insana eski devirlerden çok farklı olanaklar sunmaktadır.
Astrolog, yeni medya araçları olmasa belirli yaşının üzerinde bir kişi olarak
astrologlukta bu kadar ilerlemeyeceğini belirtmektedir. Yeni medya araçlarının ayrıca
bu kişinin eğitimine devam etme olanağı sunması kendi açısından memnuniyet
vericidir.

Şekil 5.35 Spritüel Ağın Kültür Endüstrisi Yoluyla Toplumsallaşmasına Örnek İleti

253
Yukarıdaki örnek iletide yer aldığı gibi güvensiz, mutsuz ve yeni bir şeyler
arayanlar için ruhsal bir ağ kurulmuştur. Yaşamında yeni bir sayfa açmak isteyenlere
reikiden, astrolojiye, NLP‟den EFT‟ye antikten moderne uzanan spritüel sağaltım
türlerinde memnuniyetsizliğinin sebeplerini araması çağrısı yapılmaktadır. Pek tabii bu
spritüel dille yapılan çağrı kültür endüstrisi üretimi olarak bu ruhsal etkinliğin bedelini
110 tl olarak belirlemiş ve duyurmuştur. Bu güvensizlik duygusu, Facebook‟un
karmaşık yapısı altında bir de bu bilgilerin meşrulaştırılması227 sorunuyla etkileşip
karışmaktadır.

Diğer yandan kendisini astrolog olarak tanımlayan aynı zamanda bir sosyolog
olan Osman Börüteçene, bugün konuşulan burç meselesinin modern bir sunum
olduğunu söylemektedir. 5000 yıllık astroloji tarihinde astroloji ve burç ilişkisinin bu
şekliyle olmadığı her bir insanı tanımlayan bir burcun olmadığını söylemektedir228.
Özetle Börüteçene, bu pazarda satış yapabilmek için insanlara bir şeylere inandırma ve
kimlik sunumu yapma zorunluluğuna dikkat çekmektedir. Bunu yapan sistem ise kitle
iletişim araçlarıdır. Börüteçene astrolojinin bugün de tarihte olduğu gibi seçkin sanatı
olduğunu halka oyalama kısmının aktarıldığınının altını çizmektedir.Tarih boyunca
mevsimleri, tabiat olaylarını, savaşlarını ve yönetici sınıfını incelemiş olan astroloji
aşağıdaki örnekte görüldüğü gibi modern insanın çeşitli sorunlarına çözüm
önermektedir. Komşulardan, sevgiliye ilişki türlerinin hepsine söyleyecek bir sözü
vardır.

Şekil 5.36 Astrolojik Analizde Modern-Geleneksel Ayrımına Örnek İleti

Geleneksel astroloji ile modern astroloji arasındaki farklardan biri de gökyüzüne


ait olanın çokluğudur. Eski dönemlerde keşfedilmemiş gezegenler doğal olarak
astrolojik hesaplamaya dahil edilmemiştir. Ancak bugün bu hesaplamalara gezegenlerle
beraber, astroidler neredeyse göktaşları bile dahil edilecektir. Klasik astrolojideki, sabit
yıldızlar, burçlar kuşağı, Arap noktalarının229 kapsadığı konular yani dünyasal alanlar

227
Legitimation.
228
https.//www.youtube.com/watch?v=wCXpEV1ZOk0
229
İslamiyet öncesi Arapların bulduğu bir çeşit astrolojik hesaplama yöntemi.

254
son derece genişlemiştir. Bu durum tüketim kültürünün konu yaratmadaki (Ritzer, 2019,
s, 189.) maharetini ortaya koymaktadır. Keşfedilmemiş gezegenlerle ilgili bir diğer
dikkat çekici yaklaşım İletilerde bu tarihî doğrunun genelde dışta bırakılmasıdır. Yani
bu bilgi gizlenmez, yalanlanmaz ama hiçbir zaman üzerinde durulmaz. Bir anlamda
yeni gezegenlerin keşfi ile astrolojik tanımlamalar yeniden baştan yapılmıştır. Örneğin,
Uranüs, Pluto ve Neptün‟e yüklenen anlamlar modern ihtiyaçlar doğrultusunda
belirlenmiştir. Astroloji savunucuları bu durumu, kaderle ilişkilendirmektedir.
Uranüs‟ün, sanayi devrimi ile aynı yüzyılda keşfedilmesi kadersel bir işarettir. Yani
Uranüs, teknoloji ve bilimde ilerlemeler sağlandığı için değil, Uranüs keşfedildiği için
bilimde ve teknolojide gelişmeler olmuştur. Bilimsel alandaki tanım zorluğu, iletilerin
içeriğini üretenler için geçerli değildir. Üstelik tarih sahnesinde çeşitli dönemlerde
üretilen hesaplama biçimleri arasında medyatik bir ilişkilendirme meydana gelmektedir.
Örneğin İslam‟dan önce üretilen arap noktaları ve Batlamyus‟un dünya tasavvuru
arasında bir ilişki olmasına rağmen anlamlı bir bağlantı olduğu izlenimi
yaratılabilmektedir. Her iki antik bilgi de kendi dönemleri için doğru kabul edilebilir
ancak bunları birlikte ele almak ve yorumlamak modern bir tezahürdür. Araştırmamız
sırasında görüşülen bir astrolog, bu modern yorumları yapabilmekle övünmüş hatta
dünyada bu teknikle ilk kez bir astroloji tekniği ürettiğini söylemiştir. Birbiriyle aynı
çağ ve düzlemde üretilmeyen bilgiyi ilişkilendirmek bir yorum başarısı değil medya
araçları ile geliştirilmiş bir karmaşıklık taktiğidir (Macdonald, 2020).

Şekil 5. 37 Mitolojik isimlere sahip astreoidlerle astrolojik analiz yapma örneği

255
Yukarıda yer alan iletide yer alan Psyche, küçük bir astroiddir. Ve onun her bir
burcu haritasında bulunduğu yere göre analizi yapılmaktadır. Aşkı temsil ettiğine
inanılan bu astroidle analiz geleneksel astrolojide yer almamaktadır. Mitolojik tanrı
isimlerinin geçmişte aslında meleklerin isimleri olduğundan hareketle bu astroidlerin
aslında melekler olduğunu iddia eden görüşler bu analiz biçimini desteklemektedir.
Geleneksel astroloji ile modern astroloji arasındaki farklar olması normal kabul
edilebilir. Bir anlamda arkaik bir ontolojiye dayanan astroloji, modern-öncesi
toplumlara ait sorunlara çözüm ve destek için geliştirilmişti. Arkaik dinsellik içinde
astroloji, beşeri varoluş, tarihsel siyasal sorunlara gerekçelendirme vs. gibi çeşitli
yaklaşımlar geliştirmiştir.

Astrolojinin meydana geldiği arkaik zihin dünyasında hayat, ayinler, evlilik,


savaş, beslenme, ekim, cenaze töreni gibi kutsal vakitler ve din dışı zaman olarak ikiye
ayrılmaktadır. Dini dışı zamanlar “oluş” tur ve anlamdan yoksundur. Üstelik zamanın
bir de dünya sonrası ölüm sonrası boyutu mevcuttur (Eliade, 2018-A, s. 50). Ancak
modern astrolojinin zaman sunumunda her vakit anlamlıdır. Her vakit bir beklenti, umut
veya kaygı gerektiren bir tehlikeyi içerir. Arkaik insan için zaman yenilenir yeni yıl
olur, yaz başlar, kış başlar vs… Zaman canlanır, burada canlanma fiili yeni bir yılın
gelmesiyle olur ve yeni bir yıl aslında hasatlarla ilişkilidir ve yılın yenilendiği zamanlar
memleketten memlekete ürünlerin olgunlaşma zamanına göre değişmektedir. Çünkü
toplumun devamı bu yinelenmeye bağlıdır, meyveler, tahıllar yani besinler bir daha bir
daha çıktıkça hayat oluşacaktır. Astrolog ayinsel bir edayla bu besin rezervlerinin
devamı için göksel hareketleri tespit edip zamanla ilgili bildirimde bulunur. Ayindeki
kutsallık devran ve yinelenmedir yani dairevi döngüsellik. Bu yeni yıllarda arkaik
insanların oruç, yıkanma, arınma vs. gibi ritüelleri vardır. Yani eski dünyanın yeni yıl
sistemi kaostan yeni bir yaratılışa uzanan inanca dayanır. Bazı toplumlarda bu arınma
ve hataları değerlendirme törenlerini 12 ayın her biri ile ilgili toplumsal kehanetlerde
bulunurken anın yani şimdi de yaşamanın önemi kutsanırdı (Eliade, 2018-A., s.70).
Modern astroloji ile geleneksel astrolojinin ortak noktaları bir dönemin sonu yeni bir
dönemin başı olmasının önemidir. Bir baş ve bir son döngüsü arketip olarak bugün
yaşanmaktadır. Ancak eski toplumdaki kehanetler toplumun devamlığı ile bağlantılı
konular iken modern toplum için bireylerin kazançları, şansları, evlilikleri, seyahatleri
gibi konulardır. Toplumsal hafızanın olmadığı ve zamanın şimdi ile sınırlandığı arkaik
felsefe ile New age‟in zaman felsefesi bir anlamda benzeşmektedir. Eliade, arkaik

256
insanın kendinin tarihteki varlığı reddettiğini söyler, hafızanın olmadığı bir toplumsal
şuurla arkaik insan zamanı ortadan kaldırmıştır. Bu çabaların temel nedeni varlığı
hissetmek ve yok olmanın kaosundan kendini kurtarmaktır (Eliade, 2018). Arkaik insan
yinelenme ve döngüsellikle aynı olayları bir daha yenilenerek yaşayacağına inanırken
modern insan ilerlemeci ve mutlak yenilik anlayışına sahiptir. Yani modern insanın
temel yapısı ve anlayışı ilerlemedir, Eliade modern insan ilerleme ile özdeşleşmiştir
demektedir. Geleneksel astroloji ve eskatoloji anlayışındaki bu yinelenme modern
bireyin bir anlamda yapı taşına uymaz. Bugünün kapitalist dünyası için hafızasız anlık
hazlarda yaşayan birey iyi bir satın almacı olabilir.

Ek Bulgular
İncelenen iletilerde rastlanılan ek bulgular ise aşağıda yer alan kategori ve
kodlarla bir araya getirilmiştir.

6. Kategori: Bilgi paylaĢımı:


Araştırma evrenini oluşturan iletilerde yorum ve spekülasyon yönü olmayan,
kaynaklara dayalı astrolojiye dair bilgi paylaşımı yüzde 14,8 oranında tespit edilmiştir.
Bu bilgilerin büyük çoğunluğu mitoloji ve bilim tarihi eksenlidir. Yukarıdaki örneklerde
görüldüğü üzere antik, kutsal, spritüel, tarihi alana yönelik ciddi bir kavram karmaşası
mevcuttur. Bu durumun yanı sıra tarihi, felsefi ya da bilim tarihine ait astrolojik bilgi
paylaşımı olmuştur.
Sanayi Toplumu‟nun ardından gelen Enformasyon toplumunda bilgi, ekonomik
başarı veya başarısızlığın belirlenmesinde ana unsurdur. Bu bilginin kökeni, sıhhati,
aktarım yolları ve yöntemleri çeşitli bakımlardan tartışmaya açılmıştır. Enformasyon
toplumun yeni medya ile ilişkisinin bir sonucu Ağ Toplumu, ekonomideki üretim ve
dağıtım süreçlerindeki yönlendirme gücü dikkat çekicidir. Astroloji ve astroloji
üzerinden aktarılan mitoloji ile eski çağ insanın zihinsel yapısını, hayal gücünü,
sınırlıklarını anlamak bakımından önemlidir. Mitler, kutsal bir zaman diliminde
geçmektedir ve bu kutsal zaman mit her anlatıldığında güncellenmektedir. Dinleyici ve
anlatıcı kutsal ve mitsel bir zamana taşınmaktadır (Eliade, 2018-B, s. 69). Bu
bakımından kendi bağlamında arka planıyla birlikte aktarılan iletiler değerlidir.
Araştırma evreninde yer alan bazı iletiler, ticari kaygı, yönlendirme, başka bir değerler
dünyasına gönderme yapmadan direkt bilgi paylaşımında bulunmuşlardır. Örneğin
aşağıda yer alan profil bir sanat tarihçisine aittir. Astroloji ile ilgili yaptığı paylaşım,

257
genel itibari ile bilim tarihiyle uyumludur. Diğer yandan küreselleşme teorileri hep batı
medyasının hakim anlayışının küresel pazarlara akışını esas aldı, ancak söz konusu
gizemci yaklaşımlar ve astroloji olunca tersine bir bilgi akışı söz konusu olmuştur. Tabii
mistik doğu bilgisini işleyip pazara sürme işleminin ilk zamanlarından çoğunlukla batılı
yazarlar vardır ancak Facebookla beraber bu durum bir pop-kozmopolitliğe dönmüştür.
Yukarıdaki iletide görüldüğü gibi her kültürün ezoterik bilgisi, dini bilgisi yerel dile
çevrilerek ve bilgiyi üretenin popüler bilgileriyle desteklenerek sunulmaktadır.

Şekil 5. 38 Bilgi Paylaşımına Dair Örnek İleti

9. Kategori: Merak, hayatı renklendirme

İncelenen iletilerde merakları giderme ve dolayısıyla hayatı renklendirme


kategorisi yüzde 9,4 oranında kodlanmıştır. Bireylerin gizemli olana merakı kültür
endüstrisinin çeşitli vaatleri ile birleşip umut duygusunu yönlendirebilmektedir. Bu
durum bir karaborsaya benzemektedir. Astrolojiye pozitif yaklaşan düşünürlerin umut
vermeyi olumlamasına karşın Adorno, gerçeği ve güncel koşulları saklamaya
yöneldiğinden dolayı psikolojik kazanım olmadığı görüşündedir (aktaran Dursun, Rigel,
2015). Aşağıda yer alan iletide görüldüğü üzere kaygılar ve sıkıntılar beslenmektedir.
Bir sorun beklentisi yaratılmaktadır.

258
Şekil 5.39 Geleceğe Dair Çeşitli Merakların Ve Kaygıların Giderilmesine
Yönelik İletilere Örnekler
Yukarıda iletide yer aldığı gibi modern birey, sadece kaygılı olduğu için değil
hayatını renklendirmek, varoluşuna dair eski inanışların bilgilerini merak ettiği için
astrolojiyi yakından takip etmektedir. Üstelik bu bireyselleşmiş modern insana yalnızlık
sıkıntısını da unuttur. Toplumsallaşma ve kamuya açılma sosyal ve ekonomik bir bedel
ister, oysa evde bir astroloji canlı yayını, tabiata ve varoluşa dair mistik bilgiler içeren
bir belgesel çok daha ucuz ve kolay olarak bu ihtiyaçlarını giderebilir.

Kehanetlerde korku telalığı yapmak başka bir yöntemdir. Bütün kötü olasılıklar
bir mesajda sıralanıp korunmak için çeşitli öneriler getirilmektedir. Bu öneriler içinde
dua etmek, hayvanları beslemek, iyilik yapmak olabildiği gibi 5000 yıl öncesine ait bir
ritüel de olabilmektedir. Mesajı yayan hesap, bu zararlardan korunmanın astrolojik saati
takip etmekle de mümkün olacağını ima ederek sürekli izlenmeyi sağlamaktadır.

Tüketim toplumunun en önemli özelliklerinden biri merak duygusunu tatmin


eden ürünlere yönlenmesidir. Astrolojinin meydana geldiği çağlardaki bilim adamları
merak, amaç ve sonuçtan oluşan bilim için değil tabiatın birliğini keşfedip Allah‟a
ulaştıran bir tefekkür bilim için astrolojiyi kullanmışlardır. Çünkü o çağların anlayışına

259
göre tefekkür bilimi insanın aklının ötesinde bir hikmeti barındırır. Yani astroloji
modern astrologların merak, hayatı renklendirme çabasından çok farklı bir amaç altında
meydana gelmiştir.

Umut etmek, mümkün olacak güzel bir yaşama dair hayaller, insanları özü
itibariyle ayakta tutar. Bu umut etme içinde gelecekle belirlenen (Bloch) modern insan
için biraz uyuşturucu bir sahtekarlığa prim verse de olumlu etkileri daha fazladır.
Aslında insanoğlu çabalaması ile birlikte geleceğe yönelik yaşadığını göstermektedir.
Bu noktada sakıncalı olan Bloch‟un bahsettiği aldatıcı umuttur. Bu durum insanı güçten
düşürürken sahici umut insanı güçlendirir. Aslında bu mecralar, bireysel sorunlara karşı
nasihat ve umut üretirken, ezoterik meraklara karşı kendi içinde anlamlı izahlar sunmak
suretiyle bir anlamda dini hizmet üretmektedir (Akgül, 2017,: s. 204). Astrologların
sahici ve sahte bir umut ürettikleri tespitini yapmak oldukça zordur. Burası post
modernizmin bulanıklaşma olarak tarif ettiği gri alandır. Umut etmeye olan inanç bireye
müthiş şeyler yaptırma gücüne sahiptir. İnanç ve umut insanları birleştirir.
Derinlemesine görüşme yapılan kitle astrologlarının en ünlülerinden biri yaptıkları işin
insanları mutlu etmeye yarayan gelecek umutlarını taze tutmak olarak tanımlamıştı.
Danışmanlık hizmetleri dünya çapında ilgi gören astrolog, umudu beslemek insanları
güzele iyiye yönlendirmek için astrolojinin yanı sıra çeşitli kişisel gelişim eğitimleri
aldığını belirtmiştir (Pınarbaşı, 2018).

10. Kategori: Din istismarı

Bu kategoride yer alan anahtar kelimelerden karma 166, maji 65, melek 42 ve
Kuran-ı Kerim 17 defa kodlanmıştır. Bu kategori incelenen iletilerde din istismarı yüzde
5,7 oranında kodlanmıştır. Araştırmada ele alınan astrolojik içerikli iletilerde din olgusu
üzerinden birkaç problemli yaklaşımdan biri de din istismarıdır. Geertz, insanların
dünyaya yönelik tutumlarını bilimsel, dinsel, gündelik hayat bilgisi ve estetik olarak
dörde ayırmaktadır (aktaran Arslan, 2011). Hayata din pencersinden bakanların
açısından bilim, gözlem, deneyin ötesinde olana inanç vardır. Din, sadece bir inanç
değildir bir sistemler bütünüdür. Ancak bilimsel anlamda birçok dinî önermenin
doğrulanması ya da yanlışlanması pek mümkün değildir. Bu bakımdan hayata dinî
çerçeveden bakan bir takım kişiler için New age inanış ve uygulamaları doğru bir
alandır.

260
Türkiye‟de yaşayan vatandaşların en çok mensup olduğu din İslamiyet‟tir. Bu
bakımdan iletilerin bir kısmında İslami argümanlar kullanılarak bir istismar meydana
getirildiği gözlenmiştir. Peter Marshall‟a göre İslamiyet‟in emirlerinden biri olan kabul
etme-tevekkül, teslimiyet, İslam‟ı astrolojiye kuramsal olarak açık olma hali getirmiştir.
İletilerde gözlenen istismar, Kuran-ı Kerim kaynaklı şifa umutları olduğu gibi astroloji-
İslamiyet ilişkisini yanlış kurmak üzerinden gerçekleştirilmektedir.
İslamiyet‟in mensupları kurumsal yapısı ve akılcı yönüne rağmen batıni bilgiye her
zaman ilgi göstermiştir. Batıni görüşler, İslam coğrafyasının çeşitli yerlerinde olduğu
gibi Anadolu‟da çeşitli biçimlerde tezahür etmiştir. İslami bir kozmosun ve astrolojik
anlayışın halk tarafından benimsediğinden bahsetmek mümkündür. Bu anlayıştaki öz,
yıldızların devranı gibi biz de Allah‟tan geldik Allah‟a döneceğiz inancıdır. Bu mistik
kozmoloji anlayışı pek tabi ki Vahiy ile yakın ilişkilidir. Tabiat ve tabiatta meydana
gelen hadiseler Allah tarafından yaratılan geleneksel sanatın tekrarıdır. Suhreverdi, İbn-i
Arabi gibi sufilere göre tabiat, arif için nihai özgürlük alanıdır ve aydınlanmaya ancak
tabiata erişilebilir (aktaran Nasr, 18). Oysa Facebook iletilerindeki İslamî astrolojiye
bakılınca böyle bir ilişkiden hiç bahsedilmez hatta atıf dahi yapılmaz. Son derece
pragmatik biçimde dualarla, zikirlerle reçeteler sunulur. Astrolojik bilgi İslami olanla
çerçevelenip adeta tüketime sunulmuştur. Bu noktada Develi‟nin, sosyal medyadaki dini
kimliklerin yer alışı hakkındaki araştırmasında belirttiği tüketim kültürünün, geleneksel
dini kabulleri sarsma potansiyeli dikkate değerdir (2020, s.328).
İletilerin bütün kodlarında kutsala ve inançsal alana ait olan yönler mevcuttur. Bununla
beraber iletilerin bir kısmında kutsal ve dinî olana ait mesajlar çok açık yer almaktadır.
Din istismarına ait direkt ilişki kurulabilecek iletiler görece diğerlerine göre daha az yer
tutmaktadır. Ancak toplumsal yapının temel taşlarından biri olan din kurumuyla ilgili
sahih olmayan bilginin bir kere dahi gündeme gelmesi hassas bir durum olarak dikkat
çekmektedir. Aşağıdaki mesaj din istismarının önemli bir örneğidir. Allah‟ın isimleri
anlamına gelen esmalarla, astrolojik doğum haritası gelenekte görülmeyen bir biçimde
birleştirilip belli bir bedelle satışa sunulmaktadır. Diğer yandan hem kutsal hem dini bir
değer için sipariş kelimesi kullanılmaktadır.

Şekil 5. 40 Din İstismarı İçeren Örnek İleti

261
Araştırma sürecinde yukarıdaki gibi hesaplarla etkileşime geçenlerin büyük bir kısmının
bu sunumu talep ettikleri ve memnun oldukları tespit edilmiştir. Aşağıdaki örnekte
uzunca bir teşekkür iletisinden kısa bir alıntı yer almaktadır. İletinin söylemi tamamen
İslami bir memnuniyet üzerine inşa edilmiştir. Ancak bu İslami söyleme farkındalık gibi
modern kişisel gelişim literatüründen bir kavram eklendiği görülmüştür. Lyotard‟ın
bahsettiği iletişim araçları ile bilgiyi dönüştürme ve meşrulaştırma tam da böyle
olmaktadır (2019, 20-21). Her bir ileti ve etkileşim nas kabul edilen dini bilgileri uzun
vadede bu mekanizma ile anlam genişlemesine uğratacaktır.

Şekil 5.41 Takipçilerin Memnuniyet Bildirdiği Örnek İleti

11.Kategori: Eklektik ve senkretik inanç

İletilerin yüzde 3,5‟inde tespit edilmiştir. Araştırmanın teorik kısmında New Age
inanış ve uygulamaların kurumsal dinlerden farklı olan eklektik ve senkretik inanç
unsurlarına yer verilmiştir. Eklektik ve senkretik inanç yani seçmeci istediğini ekleme
eğilimi modern insanın çelişkili yönlenlerinden birini göstermektedir. Eliade, modern
insanın bu çelişkili dinî görünümü neticesinde spritüel gruplara yönelmesini,
psuedomorphosisisin‟e benzetmektedir. Yani yapısal değil sadece görünümleri
değişmiştir, benzemişlerdir. –mış gibi yapmaktadırlar. Varoluşsal anlamı inşa etmiş gibi
görünürler. Bu tip davranışlara örtülü veya bozulmuş dinî tavır demek mümkündür
(2015, s. 183-184). Astrolojik bilgi bir din olarak sunulmaz hatta din olmadığına dair
paylaşımlar yapılır ama diğer yandan varoluşsal krizi gündeme getirir. Çözüm yolları
ise Hint dininden İnka inançlarına kadar geniş bir skalada yer almaktadır. Sonuç olarak
astrolojik bilginin kurumsal olmasa dahi inançsal bir yönü mevcuttur. Ve varoluşsal kriz
“dinî” olandır. Din, bu krize getirilmiş çözümler silsilesidir (Eliade, 2015, s. 186).
Herhangi bir sebeple içinde bulunduğu inanç sistemi içinde hayal kırıklığına uğramış ya
da inancını bilmeyen modern bireyin kutsal ihtiyacı anlaşılmıştır. İletilerde modern
bireyin arayışına ya eski bilginin yani eski dinin ya da ezberlerin yıkılması çağrısıyla

262
cevap verilir ya da kutsal hazzını başka inançlardaki ritüellerle zenginleştirme çağrısıyla
cevap verilir.

Şekil 5.42 İletiye Örnek

Artık ruhani bilgi ve mistik deneyim hocaların, papazların bir takım imtiyazlı
grupların tekelinde değildir. Birey tek başına mistik deneyimini kendi yönlendirebilir.
Yukarıda yer alan iletide yazanlar sade ve popüler kelimelerle ifade edilse dahi örtük
olarak gene de kurumsal yapıların kaos ve baskısından kurtulmak için bir çıkış yolu
sunmaktadır.
İletilerin bir kısmında eklektik ve senretik bir anlayışla mikro kozmoz ve makro
kozmozdan bahsediliyor. Ancak bu tanımların aslında antik dönemden beri gelen büyük
bir varlık zincirine olan inancı hiç anlatmıyor. Üstelik bu inanç sadece İslam‟a has değil
bütün kadim kültürlerin varlık hiyerarşidir. Ve evrenseldir. İletilerde anlatılan
evrensellik ile astrolojik sistemin arkasındaki kavramsal evrenselliğin boyutları farklı
noktaları oluşturmaktadır. Hem evrensellik hem de varlık zinciri inancı metafizik ve
ilahiyatın ana çalışma konularıdır. Ama Facebook‟ta yer alan iletilerde astrolojinin dinî
ve kutsal olanla ilişkisi yoktur gibi bir algı vardır. Pragmatik bir biçimde hangi inancın
hangi uygulaması işe yararsa onu seçin gibi bir çağrı vardır.

Din bugün batıda %2,5‟luk bir kesim için asli tanımlayıcı etkenken doğa ve doğa
ile bütünleşen kozmopolit bir anlayış %13‟luk bir kesim için tanımlayıcı bir unsurdur

263
(Castells, 2013, s. 157). Anlam arayışı doğa üzerinden aktarılan kozmopolit değerlerle
sürmektedir. Carl G. Jung, insanlarda kolektif bilinçdışını meydana getiren atalardan
kalma imajlar bütünü olduğunu savunur. Bu atalardan kalma önemli bir bilinçdışı
yaklaşım varoluşa dair bir anlam arayışıdır. Bugün iletilerde görülen anlam arayışına
cevap konumundaki yaklaşımlar Eliade‟nin söylediği gibi sadece inanmanın yer
değiştirmiş formudur.
Facebook içerikleriyle bireylere iletilen bu new age mesajlar, güvensizlik
duygusunun sorumluluğunu kurumlardan alıp benliğin yetersizliğine yüklemektedir.
Potansiyel parçalayıcı öfkeyi gene sistemlere ya da siyasete değil bireyin kendisine
yüklemektedir. Birey artık kamudan bir şey beklemez birey tektir mücadelesinde.
Richar Sennet‟in “kamusal insanın çöküşü” diye tabir ettiği şey eski toplumların
bağlarını sıkılaştırma ve onları sürdürme sanatı hızla yok olmasıdır (Bauman, 2018: s.
16).
Astrolojinin, varoluşsal gerekçelendirme ve anlam arayışına cevap olduğunu
bildiren pozitif değerlendirmeler karşılık bulmakla beraber kültür endüstrisi ögeleri için
aracılık etmesi eleştirel teorisyenleri doğrulamaktadır. Geleneksel kitle iletişim
medyasında kaynak aktif, alıcı pasif pozisyonda iken, medyanın interaktif özelliği
sayesinde alıcı da aktif duruma gelmiş, yerine göre kaynakla iletişime geçerek
medyanın içeriğine müdahale etme ve hatta kendi içeriğini oluşturma imkanına
kavuşmuştur. İnsanlar sıradan bir dinleyici, okuyucu, izleyici olmaktan çıkıp, resim,
görüntü, ses ve mesaj yayınlamak suretiyle medya kullanıcısı haline gelmiş, böylelikle
sadece bilginin tüketicisi değil, aynı zamanda üreticisi konumuna geçmiştir. İnternetin
tartışma ortamı, dini, manevi tecrübelerin yaşanabileceği interaktif bir sanal ortama
dönmektedir. Burada din açısından ortaya çıkan temel sorun, dini bilgi ve inançların
dini doktrin ve otoriteden bağımsız olarak her hangi bir bilgi türü gibi spekülatif
tartışmalara konu olmasıdır. Bu noktada yorum bilgisini bir miktar açıklamak
durumundayız. Çünkü hem new agerler hem astrologlar, yorum bilgisine bir olay veya
tutum karşısındaki düşüncenin zaman içerisinde değişebilmesi anlamını yüklemektedir
(Yenican, 2019: s.36). Yani bugün anlamlı gelen bir olay yarın anlamlı gelmeyebilir.
Hermenötik ile yeniden inşa gerçekleştirildiği kabul edilir. New Age‟in yukarıda
bahsettiğimiz özellikleri göz önüne alındığında yorum bilgisi yaklaşımına uygun olduğu
görülmektedir. Aslında burada kastedilen bir bilgi oluşurken yazarı, uygulayıcısı ve
okuru ile etkileşimle ortaya konabilir. Facebook, yorum bilgisi ve New Age birleşince
iletinin paylaşan yazarlar, uygulayıcılar veya okuyucu-takipçi toplulukları tarafından

264
şekillendirildiği ve yorumlandığını söylemek mümkündür. Bu yorumla inşa edilen yeni
bilginin çeşitliliği ise kültür endüstrisi ile son derece uyumludur. Bauman‟ın bir de
“İsa‟yı deneyin” benzetmesiyle ironik bir şekilde eleştirdiği çeşitlilik New Age‟ın
yorumla yeni inşa tekniği ile daha da mümkün olmaktadır.
Kozmoloji yani yaşanabilir dünyaların bilgisini veren kozmolojik imge ve
simgeler sadece dinsel bir fikirler sistemi değil aynı zamanda dinsel bir davranış
örüntüsüdür (Eliade, 2007:s. 36).. Ancak varoluşsal gerekçelendirme ile bağlantılı
davranışlar örüntüsünü Facebook‟ta kurulan ağın kozmik dumanından tespit etmek zor
olmakla beraber daha pragmatik yaklaşımlar gözlendiği söylenebilir.

12.Kategori: Din-seküler çeliĢkisi

Bu kategori iletilerde yüzde 1,7 oranında kodlanmıştır. Yaşam tarzı olarak


kurgusal dahi olsa seküler ve rasyonel bir kimlik sunan olan astrolog, takipçilerini
astroloji üzerinden batıl inançlara ve irrasyonel uygulamalara yöneltebilmektedir. Bu
durum bir çelişki görünümündedir. Böyle bir çelişkinin varlığı iletilerde hiç dile gelmez.
Bu bağlamda diğer bir çelişkili yaklaşım astrolojik bilginin ortaya çıktığı, çeşitlendiği
ve dolaşıma girdiği dünyanın dini anlayışıyla uyumsuzluğudur. Çünkü inanış/ din gibi
konular kendi içinde aşkın bir anlam bütünlüğüne sahiptir. Yani Pierre Bourdieu‟nun
habitus kavramıyla ifade ettiği “bir dinin kendini tecessüm ettirdiği gündelik yaşam
pratikleri” bakımdan önemlidir. Bugünün dünyasında açık biçimde dinin günlük
patriklerinin bir karşılığı eski dünya kadar önemli değildir. Ancak bir inanç söz konusu
ise bunun anlam bütünlüğünün bilgi bağlamında sürdürülmesi gerekmektedir. Bu
noktada karşımıza doğru yani sıhhatli bilginin üretilmesi ve dağıtılması meselesi
çıkmaktadır. Facebook‟ta paylaşılan astroloji içeriklerine baktığımızda aktarılan çok
çok çeşitlenmiş bilginin sıhhatini denetleyecek otoritelerin olmadığı görülmektedir.
Zaten New Age inanış ve uygulamaların temel bir özelliği olan bir kuruma ve otoriteye
sahip olmamak bilgilerin sınırsızlığına yol açmaktadır. Bu durumun meydana getireceği
mahzurlar mevcuttur.

265
Şekil 5.43 Din-Seküler Çelişkisine Örnek İleti

Araştırmada bizatihi pagan inançlar kodlanmamıştır çünkü iletilerin en az


yarısından fazlası bir pagan uygulamaya gönderme yapmaktadır. Bu kod altında aynı
iletide yer alan çelişkiler tespit edilmiştir. Facebook‟ta yer alan gruplar ve sayfalar
bireysel sorunlara karşı nasihat üretirken, ezoterik meraklara karşı kendi içinde anlamlı
izahlar sunmak suretiyle bir anlamda dini hizmet üretmektedir (Akgül, 2017, s.204).
Ancak iletilerin hemen hiçbirinde durum böyle izah edilmez. Adorno sadece yıldızlar
üzerinden değil hemen her konu üzerinden pagan izlerin analizini yapmıştır. Örneğin
Negatif Diyalektik kitabında (2016) irrasyonel rasyonelliğin modern devirdeki
hakimiyitine değinir ve eşitsizliğin içinde eşitliği eriten yaklaşımlarıyla gizemci bir
mitosların dirildiğine ve profan dünyayla çelişkisine dikkat çeker. Modern astroloji ve
şemsiyesi altında bulunduğu New Age, dinsel olmayan yeni bir varoluşsal felsefe
geliştirmektedir. Bu felsefe inşa edilirken modern insan için kendinden farklı insanlık
hali yoktur. Tarihin tek öznesi modern insandır ve ilkel dünyadaki kutsal ve dinî olan
şey modern insanın önünde engeldir. Hatta son tanrının ölümünde insanlık kurtulacaktır.
İşte bu noktada büyük bir çelişki vardır. Bir yandan içinde yaşadığı toplumun atalarının

266
ritüelleri ve kutsalları bâtıl gelir diğer yandan aynı kâideleri farklı isimlerle sosyal
medyadan gördükçe deneyimlemeye çalışır. Bu çelişkili duruma Eliade pozitif yaklaşıp
bilinç dışı bir yönelim olarak açıklamaktadır. Ataları homo religiosus olan insan istese
dahi bu mirası tamamen yok edemez. Dinle ilgisi olmadığını söyleyen modern insan
bile örtülü bir mitolojiyi ve çok sayıda bozulmuş ritüel davranışını sürdürmektedir
(2015, s. 181). Yeni yıl kutlamaları, astrolojideki yeni ayla beraber yeni işlere adım
atılması gibi pagan uygulamalar bu çelişkinin tezahürleridir.

Şekil 5.44 Modern Dönem Kavramlarıyla Pagan İnanuşlar Arasında Bağ Kuran
İleti Örneği
Yukarıdaki iletide yer aldığı şekilde insanlığın modern çağlarda önemli bir
birikimi olan cumhuriyet kavramı üzerinden pagan inanışlarla bağ kurulmuştur.
Astrolojik açılar ve haritadaki işaretler rasyonel bilgilerle mezcedilmiştir.

Sonuç olarak söyleyebiliriz ki inanç gibi önemli bir konu, Facebook‟ta bir meta
haline dönüşmüş, tüketilen, içi boşaltılan bir hale gelmiştir. Yukarıda yer alan örnekte

267
yer aldığı gibi bir değer enflasyonuna uğrayan inanç üstelik hurafe ve yanlış bilgilerle
süslenmektedir. Üstelik New age inanışların bir özelliği olan varolan dini inanışını
sorgulamaya götüren mesajlar paylaşılmaktadır.
Astrolojinin bilim tarihi açısından önemi tartışılmaz bir kesinliktedir. İlkel
insandan antik çağa ve ortaçağa kadar birçok bilim adamının eğitiminin bir parçası olan
astroloji aynı zamanda matematik ve cebirsel ifadeler bakımından tarihsel gelişim
olarak önem taşımaktadır. Araştırmanın kuramsal kısmında genişçe belirtildiği gibi
astrolojinin bir bilim olması mümkün değildir. Astrolojik bilginin üretildiği çağlara göre
bir derinliği, arka planı ve felsefesi olduğu söylenebilir ancak Facebook‟ta sunulduğu
kadar karmaşık değildir. Astrologlar astrolojinin bilim olduğunu ve karmaşık
hesaplamalarla anlaşılmasının zor olduğunu ifade ederek örtük bir biçimde danışanına
sizin düşünmek için zahmete girmenize gerek yok demektedir. Diğer yandan astroloji
kurslarının tanıtımında astrolojik düşünme biçiminin ne kadar anlaşıldığına dair
tanıtımlar yapılmaktadır. Her iki durumda kültür endüstrisine hizmet eden bu
yaklaşımlar karmaşıklarla beslenen kısmi doğrular görünümü vermektedir (Macdonald,
2020, s. 48). Astrolojinin bilim olduğunu savunan iletilerde kutsaldan arındığı fikri
işlenmektedir.
Diğer yandan nadir olmakla beraber astrolojinin kökenine ve kavrayış zorluğuna dair
mesajlar yayınlanabilmektedir. Aşağıda yer alan ileti bunlardan biridir. İletiyi paylaşan
astrolog, astrolojinin kutsal yönüne vurgu yaparak kültürel bir moda olamayacağını
vurgulamaktadır.

Şekil 5.45 Viral Olanı Sorgulamayanlara Yönelik Astroloji Üzerinden Bir Eleştiri
Örneği
Yukarıda yer alan ileti bir anlamda popüler astrologlara eleştiri mahiyetindedir.
İncelenen iletilerin büyük kısmında yer alan ürün satışları yani kurslar, danışmanlıklar,
şifa çalışmaları vs. özünde kadim bir tartışmayı beraberinde getirmektedir. “Kutsal
olanın mali bir değeri olabilir mi?” tartışması bütün çağlarda yapılmış ve genelde
kutsala değer biçilemeyeceği yönünde kanaat bildirilmiştir. İletilerde genel olarak ücret
ve mali değer meselesindeki çelişkiden iki şekilde sıyrılma biçimi görülmektedir.

268
Bunlardan ilki astrolojik bilginin bilim olduğu ve kutsaldan arındığı fikridir. Herhangi
bir modern meslek erbabı gibi yaptıkları işe mali bir değer biçilebilir. Diğer yaklaşım
ise astrolojinin kutsala ve varoluşa götüren yönü inkar edilmez. Ancak yaratılmış her
şeyin bir değeri olduğu fikri sürekli dile gelir. Hatta büyük oranda Türkiye‟de bir ekol
oluşturan astrologlardan biri çelişkili biçimde kapitalizm eleştirisi yapmaktadır. Kendi
yaptığı danışmanlıklar ve öğrettiği bilgilerin çok kıymetli olduğu için bir bedel
ödenmesi gerektiğini savunmaktadır. Bir bedel ödeyen mistik deneyime ulaşabilir.
Mistik bilginin üretildiği ve yaşandığı çağlarda ödenen bedel, inziva, oruç, kurban iken
modern devirde bedel para birimidir. Bu ilke iki tarafın iyiliği için gereklidir. Özellikle
kurumsal bir çatı altında astrolojik hizmet ve danışmanlık verenlerin bir istismardan
ziyade bir rıza üretiminden bahsetmek mümkündür. Mali değerle, manevi değer
ilişkilendirilip bir çerçeveleme yapılmaktadır. Spritüel danışmanlık talep edenlerin bu
noktada çok şikâyet ettiği söylenemez.

Araştırma sırasında görüşme gerçekleştirilen ve yakından incelenen astrologların


en popüler olanlarının kişisel biyografilerinin bilimsel bir arka planı vardır. Bu
bakımdan takipçileri onların olgularla ya da ciddi hipotezlerle fikir sunduklarını
düşünür. Bazı takipçilerden yorumlarından anlaşıldığı üzere yanlış
yönlendirilmediklerine emindirler. Sosyal medyayı alımlayanın önemli bir özelliği olan
viral olanın sorgulanmaması önemli bir ün kazanmış astrologların bilimsel arka
planlarından kaynaklanmaktadır. Bu durum bir anlamda astrolojik bilginin, bilimsellik
kisvesi altında meşrulaştırılmasını dolayısıyla sorgulanmayıp kabülünü
kolaylaştırmaktadır.

269
Tablo 5.7 İçerik Analizi Kategori Sıklık Tablosu

Ġletilerde Ġletilerde
Görülme Görülme
Sıklığı Oranı
1. Kategori: Doğrudan Satış /Tanıtım 244 45,0
2. Kategori: Antikite ile gizem algısı oluşturulması 210 38,7
3. Kategori: Bireyselleşmiş modern insana uygun
98 18,1
mesajlar
4. Kategori: Şifa ve şifacılık vaadi (Şaman, Astrolog,
83 15,3
Hoca, Medyum, Cadı)
5. Kategori: Anlam arayışına cevap 81 14,9
6. Kategori: Bilgi paylaşımı 80 14,8
7. Kategori: Astrolojik analizde modern-geleneksel
78 14,4
ayrımı
8. Kategori: Kehanet ve kaygı giderme 54 10,0
9. Kategori: Merak, hayatı renklendirme 51 9,4
10. Kategori: Din istismarı 31 5,7
11. Kategori: Eklektik ve senkretik inanç 19 3,5
12. Kategori: Din-seküler çelişkisi 9 1,7
1038 191,5
*Her bir iletide birden çok kodlama yapılmıştır. Bu nedenle toplamlar 542 ileti
sayısından ve yüzdelikler %100‟den yüksektir.

Bu bölümde içerik çözümlemelerindeki her bir kategoriye göre hesap


sahiplerinin isimlerinin analizi, profili, Facebook'daki sayfa türleri ve iletinin
paylaşıldığı ortam 2 boyutlu olarak çapraz (kontenjans) tablolarla incelenmektedir.
Kodların bağlamına göre iletiyi paylaşan hesabın profilini analiz eden sorgularda
değişkenlikler söz konusudur. Yüzdesel dağılımların kodu temsil etme güvenilirliği her
bir kodun sahip olduğu frekans (sıklık) ile doğru orantılıdır. İstatistiksel olarak
incelenen olgunun rastlanma sıklığı ne kadar yüksek ise farklı sorularla bir arada
yapılan incelemeler de o kadar sağlıklıdır. Bu noktada “Din-seküler çelişkisi”
kategorisinin 9 iletide, “Eklektik ve senkretik inanç” kodunun 19 iletide kodlanması
nedeniyle çapraz incelemeler için sınırlı olduğu belirtilmelidir. Kod cetvelinin
bütünlüğünün bozulmaması bakımından grafiklerde yer almaktadırlar. Bununla birlikte
31 iletide gözlenen “Din istismarı” kategorisi de inceleme sınırındadır. Genel olarak
tablolardaki dağılım oranları birer eğilim göstermektedir.

270
5.3. Kategorilere Göre Çapraz Tablolar
İçerik Analizine Göre Hesap Sahibinin İsminin İncelenmesi

Şekil 5.46 Kategorilere Göre Hesap Sahiplerinin İsimleri

271
Her bir kategoriye göre hesap isimlerinin antik devirlere ait gizemle ve kutsalla ifade
edilme oranları incelendiğinde %56,1‟lik oran ile bireyselleşmiş modern insana uygun
mesajlar kategorisinin ilk sırada olduğu görülmektedir. Astrolojik analizde modern-
geleneksel ayrımı kodlamasına sahip iletilerin %55,1‟i de antik devir içerikli isimleri
kullananlara aittir. Şifa ve şifacılık vaadi ile metalaşma tespit edilen iletilerde antik
unsurlar içeren bir söylem kullanma oranları %50‟nin üzerindedir. Diğer kategorilerde
bu oranlar dramatik olarak tersine seyretmektedir. Anlam arayışına cevap kodlu
iletilerde antik unsurlar içeren profil ismi kullanımı %31‟lere kadar düşmektedir.

Şifa ve şifacılık vaadinde bulunan hesapların isimlerinin antik devirlere ait bir gizemle
inşa edilme oranı yüzde 53‟tür. Dikkat çekici seviyede bireyler gizem üzerinden
oluşturulan vaatle şifaya yani bireysel danışma almaya yönlendirilmektedir.
Macdonald, medyadaki doğruları dört sınıfa ayırmıştır, buna göre kısmi doğrular, öznel
doğrular, yapay doğrular ve bilinmeyen doğrular vardır (2020, s. 21-22). Facebook
iletilerindeki şifa vaat eden yaklaşımların bir kısmı kendi bağlamlarında
değerlendirildiğinde doğru olabilir. Bahsi geçilen bazı bitkiler, çiçekler tabîî maddeler
kendi dönemlerinde tüketildiğinde görece bir fayda üretmiş olabilir. Geleneksel
astrolojide bir bitkinin organları farklı gezegenlere dağıtılmıştır. Bir ağacın gövdesi
güneş, kökleri satrün, dikenleri Mars, çiçekleri Venüs, meyvesi Jüpiter, yaprakları ay
ve tohumu Merkür‟e benzetilir. Ancak bu benzetim neticede ilahi Tevhid‟in
çeşitliliğinin yansımasıdır. Astrolojinin bir amacı bu çeşitliliği fark ettirmek ve özel
olanı evrensel olanda birleştirmektir. Yaşanılan bu kozmoz Allah‟ın eseridir ve bütün
bilgiler nihai olarak insanı O‟na götürür. Profil isminde kutsala ve antik dönemlere dair
unsurlar kullanan hesaplar şifa vaadini bu çerçeveden ziyade algılar üzerinden ürüne
dönüştürerek yapmaktadırlar. Bir ürün satışını doğrudan yapmayan hesaplar ise takipçi
artırmaya yönelik antik devire ait içerikler yayınlanmaktadır. Aşağıda yer alan örnek
iletinin hesap adı İzmir‟in Cadıları‟dır.

272
Şekil 5.47 Örnek İleti

Yukarıda yer alan örnekte görüldüğü gibi New Age esasında sınırsız biçimde
bütün inanış ve uygulamaları bünyesinde barındırmaktır. The Witches Smyrna sayfa
başlığı dahi New Age inanış ve uygulamalarının karakteristik özelliğini ortaya
koymaktadır. Bu iletinin başlığında cadılık ve büyüyü İzmir‟in antik dönemdeki ismi
Smyrina ile özdeşleştirip bir kafa karışıklığı oluşturulmuştur. İleti, iletiyi paylaşan sayfa
adından başlayarak kültür endüstrisi bağlamında paranormal inançlarının birçoğunu
melting potta eritip şeyleştirmiş yani metalaşmıştır. Hatta değerler anlamını yitirmiş
yerine yenileri gelmiştir. Buna göre cadı ve cadıcılık kötü bir şey değildir. Cadılığın ve
kötülüğün tanımı değişmiştir. Kötülük ve cadılık görecelidir. Söz konusu olan mistik bir
cadıcılıktır. Peki mistisizm ve cadılık nasıl mümkün olabilir sorusuna örtük bir şekilde,

273
varolan inançlardan kurtulmak yeni bilgi ile tazelenmek cevabı verilmektedir.
Postmodern kültürün bulanık alanında yeni bilgi, yeni mistisizm ile sunulan aslında en
eski bilgidir. Zincirlerinizden kurtulursanız antik dönemin uygulamaları ile hayat
sevincini ve dileklerinizi keşfedebilirsiniz denmektedir. İleti sonuna kadar
okunduğunda antik dönemdeki okült uygulamaları popüler olarak ifade ettiğini,
çeşitlendirdiğini, basitleştirdiğini gerçek üstü uygulamaları gerçekmiş gibi verdiğini
görmek mümkündür. Aynı ileti içinde Fhengsui‟den yogaya birçok o kadar çok
uygulama sayılmış, cadılık bir iletide anlatılmıştır. İleti, baştan sona çalışmada ileri
sürülen Facebook dolayımı ile antik inanç ve uygulamaların dolaşıma girmesi, popüler
olmasına iyi bir örnektir. Bu iletideki duruma astroloji, aracılık etmekte, new age inanış
ve uygulamaları astroloji üzerinden anlatılmaktadır. Bu iletide, Maji geleneği ve
cadıcılık geleneği bir anlamda fantastikleştirilmekte, eksantrik bir hava
oluşturulmaktadır. Ayrıca iletide örtük olarak dinsel tabuların ve toplumsal kuralların
yıkımına davet vardır. İlerleyen yıllardaki çalışmalarda bir fantezi literatürü yapmak
mümkün olacak gibi durmaktadır. Yukarıdaki iletide yer alan ögelerin analizi için halk
biliminden, dinler tarihine, psikolojiden iletişime kadar geniş bir disiplinler arası
inceleme gerekmektedir.

274
Kategorilere Göre Hesap Sahibinin Profili

Şekil 5.48 Kategorilere Göre Hesap Sahibinin Profili

275
Şifa ve şifacılık vaadi sunanların %72,3 oranıyla en yüksek, anlam arayışına
cevap arayanların %49,4 ile en düşük seviyede astrolog olması dikkat çekicidir.
Adorno‟ya göre astrologlar psikolog ve psikiyatristlerin fonksiyonunu gizcilikle
harmanlayarak üstlenmeye çalışmaktadırlar (2002, s. 72). Çapraz tabloda görüldüğü gibi
kendilerini astrolog olarak tanımlayanların şifa ürünü satması veya ruhsal bir sağaltım
vaadinde bulunması Adorno‟nun tespitini doğrulamaktadır. Ancak astrologların kutsalın
ardına sakladıkları ruhi huzuru vermeleri mümkündür değildir. Kaba ve incelikten uzak
tavsiyeler eksik kalacaktır.

Gerek incelenen Facebook iletilerinde gerekse katılımcı gözlem yapılmak üzere


dahil olunan online ders, grup vs.lerde gözlenen durum astrologlar ya da astroloji
grupları arasındaki rekabettir. Bu rekabette başarılı olmanın yolu daha fazla vaatten
geçmektedir. Dolayısıyla çapraz tablodaki anlam arayışına cevabın düşük olması
anlaşılır bir durumdur. Anlam arayışına cevap kapsamlı, zaman isteyen ve rekabeti
yenemeyecek bir sistem ister. Oysa vaatetmek popülist bir yöntemdir. Araştırma
süresince gözlemlenen rekabet ekol arası farklar örtüsüyle yansıtılmaktadır ancak
dikkatle incelenince arka planında bir pazar rekabeti mevcut olduğu fark edilmektedir.
Astrologların ve astroloji gruplarının kültür endüstrisinin önemli bir öğesi olduğunu
gösteren bu rekabet, kitle toplumunun televizyon ve telefon hatları üzerindeki mesleki
rekabetteki merkezileşme tekelleşmeyi yenmiş durumdadır. Facebook‟un çoklu merkezi
yapıya imkan sağlayan ortamı pazardan pay alma ihtimalini dolayısıyla iddiaları
artırmaktadır. Ağdaki gruplar, işbirliği içinde olabildikleri gibi rekabet eden çoklu
merkezler olarak görünmektedir. Aralarında sınıfsal farklar da gözlenmektedir. Bu
farklar derinlemesine bakılınca belirlenen ücretleri ödeme, kurslara, kamplara,
festivallere katılabilme gücü nispetince anlaşılmaktadır. Bir grubun yüksek ücretle
düzenlediği bir etkinliği diğer grup ben halka hizmet için bunu ücretsiz herkese açık
online yapmaktayım şeklinde yaklaşımlar olabilmektedir.

Öte yandan bireyselleşmiş modern insana uygun mesajlar veren iletilerin %52‟si
astrologlar tarafından yayınlanırken, aynı kodda kurum ismi ile paylaşım yapan
iletilerin oranı %41,8 ile tüm kodlara oranla en yüksek değerdir. Kaygılı birey, rasyonel
olarak sorunlarını çözemediği için bir çare de gazete sütunlarındaki astroloji köşelerden
medet ummaktadır. Adorno, astrologları bu noktada çok ciddi bir eleştiri getirmekte ve

276
astrologların manipülasyonla okurlarının hataları ile yüzleşmelerini değil bilakis
savunma mekanizmalarını güçlendirme amacı güttükleri teşhisini koymaktadır (Adorno,
2002, s. 71). Bir sözde bireysellik, sözde eylemlilik havası yaratan astrolog yazar, aynı
zamanda bireyin acizliğini de örtük bir şekilde işaret etmektedir. Ama bu acizlik, talihin
beklenmedik bir biçimde dönmesi, beklenmedik bir yardım vs. gibi imalarla hayalî
olarak telafi edilir. Modern birey modernleşmenin risk konumlarının şiddetlenmesine
paralel olarak kişisel kaçış rotaları aramaktadır. Astroloji bu rotalarda telafi arayanların
sığınağı görünümündedir. Dolayısıyla çapraz tabloda şirket görünümlülerin bireyleri
hedef alan iletileri daha sıklıkla yayınlaması kültür endüstrileri ile uyumlu bir veridir.

277
Kategorilere Göre Hesap Sahibinin Sayfa Türünün İncelenmesi

Şekil 5.49 Kategorilere Göre Hesap Sahibinin Sayfa Türlerinin Dağılımı

278
İçerik analizine göre hesap sahibinin sayfa türünün incelenmesinin yer aldığı
çapraz tablodaki esas dikkat çeken husus kendini astrolog olarak tanıtanlar ve kurumsal
işletme olanlardır. Burada detaylı bir mukayeseden ziyade genel bir analiz yapılacaktır.
Popüler kültür sosyal medyaya Habermass‟ın deyimiyle kültürel yoksullaşma olarak
yansımaktadır. İletilerin profil isimleri, içerikleri mesajları birbirinden
kopyalanmışcasına pop okültizim üretmektedir. Bu yoksullaşmanın aracı kendisini
astrolog olarak tanımlayan astrologlardır. Astrologlar içinde bilgiyi inşa edenler, farklı
geleneksel dinlerde var olan inançları tüketicisine uygun şekilde baştan yorumlayarak
kendi öğretileri içine katanlar mevcuttur. Bu kınanacak bir durum değildir çünkü New
Age‟in esnek yapısı buna izin vermektedir. Ancak iletilerin başat astrologları taklit
edilerek bir daha üretilmesi, başkayı ve çeşitliliği inşa etmeye çalışan Aynı‟nın
daralmasına dönüşür. Her yeni ayda ve dolunayda birbirine benzeyen iletiler
üretilmektedir. İncelenen iletiler içinde orijinal içerik hiç yok denilebilecek düzeydedir.
Bu daralmayı yaratan kendilerine astrolog diyen içerik üreticileridir.

279
Kategorilere Göre İletilerin Paylaşım Ortamının İncelenmesi

Şekil 5.50 Kategorilere Göre İletilerin Paylaşım Ortamı

280
Yukarıda yer alan paylaşım ortamı ile kodların ilişkisi, Facebook‟un karmaşık
yapısı ile mesnetsiz bilgi ilişkisini ortaya koymaktadır. Kitle kültürü ile birlikte büyüyen
kitle medyası bol miktarda niteliksiz veya vasat yayın yapmıştır. Bu yayınların niteliksiz
olduğunu bizzat o içerikleri üretenler de bilmektedir. Önemli olan o içeriklerin ne kadar
parlak, popüler ve çekici olmalarıdır. Zamanla bu Williams‟ın deyimiyle cehaletten kâr
devşirmeye dönmüştür (2017: s. 457). Williams‟ın bu benzetmesi kitle toplumu ve onun
medyası için geçerlidir. Kitle toplumundan ağ toplumunu geçilirken durum bu
bağlamda çok değişmemiştir. İçeriğin bir editörün denetiminden geçmemesi, Facebook
kullanıcısının bilgiyi kendi üretmesi kendi analiz etmesi belirsiz bir anlamlar dünyası
inşa etmesine kadar gidebilir. Araştırmada analiz edilen içeriklerin büyük çoğunluğunda
kavram karmaşası olması Facebook‟un yapısından kaynaklanmaktadır. Hem üretici hem
tüketicinin aynı kanal olması, denetimsiz ve liberal bir mecra olması bu duruma zemin
hazırlamaktadır. Bu arada Facebook‟u pazar olarak kullananlar sundukları bilgiyi
algılayabilecek ya da doğruluğunu ölçebilecek bir mekanizma olmamasından sonuna
kadar faydalanırlar. Yani cehaletten kar devşirirler. Tabloda görüldüğü gibi antik
dönemle ilgili kavram karmaşıklığı içeren mesajlar yüzde 54 oranıyla en çok Facebook
gruplarında paylaşılmıştır. Yukarıdaki çapraz tablodaki çarpıcı bir diğer veri de din
istismarı kapsamına girecek iletileri paylaşanların bunları en yüksek oranda gruplarda
gerçekleştirmeleri kişisel sayfalarda bu bilgileri paylaşmamalarıdır. Bu iki sebeple
gerçekleşmektedir, ilki kendi spritüel ağını kuran birey seçme hakkını kurarak kutsala
dair fikirlerini gruplarda paylaşmaktadır. Toplumsal hayatta yakınında olan gerçek
insanlardan dışlanmak istemiyor olabilir. Spritüel ağında her türlü fikir hoş
karşılanmakta, sorgulanmamaktadır. Diğer bir sebep ise grupların etki gücünün fazla
olmasıdır. Yani bir mesajda dini argümanları istismar seviyesinde kullananlar dikkat
çekme ihtimalinden istifade etmek istemektedirler. Yeni teknolojilerin ve yeni kültürel
biçimlerin gelişimi özelleştirilmiş tüketim tarzlarına dönüşmüş durumdadır (Stevenson,
2008: s. 85). Başta internet teknolojisi olmak üzeri milenyumla beraber yeni
kolaylaştırıcı araçlar kullanıma girmiştir. Sosyal medyanın sunduğu gruplar bu
bakımdan ayrıca büyük fırsatlar sunmaktadır. Online dersler, online terapiler, online
tedaviler, online danışmanlıklar New age inanış ve uygulamaları bağlamında yeni
ürünlerdir. İnternet bağlantısı olan bir telefon, bilgisayar ya da tablet bu tüketim ortamı
için yeterli araçlardır. Online kredi kartları, Pay-Pal gibi bağlayıcılığı olmayan ödeme

281
sistemleri öteki kolaylaştırıcı araçlardır. Bu araçların yanı sıra kendini sürekli yenileyen
sektör, uygulama ismi verilen programlar üretmiştir. Online fal, online astroloji, online
yoga gibi mistik deneyimler bu uygulamalarla istenildiği an istenildiği mekandan
erişilmektedir.

282
BÖLÜM 6. SONUÇ

Bu bölümde, tezin kimliğinin bir özeti, elde edilen bulgular ve yorumlarla


varılan noktanın yer aldığı bir yargı, çalışmanın muhtemel katkısının neler olabileceğine
ilişkin araştırmacının değerlendirmelerini içeren öneriler ve konuyla ilgili başka hangi
çalışmaların yapılmasının gerekli olduğuna dair altbölümler yer almaktadır.

6.1. Özet

Bu çalışmanın konusu, eski bir bilgi olan astrolojinin Facebook‟ta yeniden inşa
edilmesi sürecinin kültür endüstrileri çerçevesinde değerlendirilmesidir. Çalışmada
astrolojinin şemsiye kavramları Yeni Dini Hareketler ve New Age inanış ve
uygulamaları bir bütün olarak değerlendirilmiş ve yeni iletişim teknolojileri ile
ilişkisinin olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde durulmuştur. Çalışmanın kuramsal
anlayışı, eleştirel teoriden beslenmiştir. Nitel araştırma desenlenmesiyle inşa edilen bu
çalışmada; literatür taramasıyla teorik çerçeve, derinlemesine görüşme, katılımcı
gözlem ve içerik analizi teknikleri kullanılmıştır. Araştırma kapsamında anahtar
kelimelerle tespit edilmiş 542 Facebook iletisi ayrıntılı şekilde incelenerek belirli
kategoriler altında kodlanmış ve içerik analizi yapılmıştır. İncelenen veriler, bir kültür
endüstrisi pazarı olarak Facebook, varoluşsal gerekçelendirme ihtiyacı ve kültürün
medyalar yoluyla yeniden inşa edilmesi bağlamında yorumlanmıştır. Çalışmanın
sonucunda anlam arayışı ve kutsalla ilişkili olan astrolojinin Facebook‟ta kültür
endüstrisinin metaı olduğu tespit edilmiştir.

6.2. Yargı

Sanayi Devrimi ile birlikte özellikle 18.yy‟ın sonu, 19.yy‟ın başlarından itibaren
değişen toplum yapısının bir yansıması olarak bazı kelimeler ve kavramlar hem yaygın
kullanılmaya hem de yeni anlamlar kazanmaya başlanmıştır. Bu değişimin ana hatlarını
ortaya koyan kelimler ve kavramlardan ikisi kültür ve endüstridir. Batıdan başlayarak
tedricen dönüşen toplumlar, eski dünyadan farklı bir yaşam tarzı kurmuşlardır. Sanayi
Devrimi öncesi beceri, çalışkanlık, sebat gibi anlamlar içeren endüstri kelimesi
sonrasında imalat ve üretime dönüşmüştür. Endüstri gibi kültür kelimesi de aynı
dönemlerde değişiklikler yaşamıştır. Eski dünyada doğal yolla büyüme, insanın
yetiştirilmesi anlamları taşıyan kültür anlam genişlemesine uğramış, çeşitli bakımlardan
değerlendirilmeye başlanmıştır. Bunlardan biri de kültür endüstrisidir. Kültür ve

283
endüstri kelimelerinin referans alanı çok geniş ve karmaşık olmakla beraber
Adorno‟nun kavramsallaştırmasıyla bugüne gelen somut yeni bir alana işaret
etmektedir. Çok çeşitli alanları içine alan kültür endüstri içinde inançlar sahası, folklorik
unsurlar, mitler, batıl inançlar, antik döneme ait panteist yaklaşımlar hatta kurumsal
dinlerin bazı unsurları da yer almaktadır. Diğer yandan az emekle ve bir anlamda
kontrolsüz üretilen sosyal medya içeriklerini eleştirel anlamda değerlendirmek ve
bunların kültür endüstrisiyle bağlantısını kurmak iletişim literatürü açısından önemlidir.
Bu bakımdan New Age inanış ve uygulamaları kapsamında yer alan astrolojinin yeni
tüketici profiline uygunlaşarak metaılaşması araştırmanın amacı olmuştur. Yeni
medyanın hızla geleneksel medyanın yerini aldığı son yıllarda Facebook, astroloji-New
Age-okültizm adı altında kurulan gruplar üzerinden manevi yönelim, bireyselleşme,
modernleşme iletişim ihtiyaçları bağlamında bir okuma yapılmaya çalışılması
araştırmanın bir diğer önemli yönünü oluşturmaktadır. Çalışmanın teorik kısmında
ortaya koyduğumuz gibi etkileşime olanak sağlayan yeni medya araçları, bir yandan
bireysel bağlara zarar verirken bir yandan yeni toplumsallık biçimlerine imkân
sağlamıştır. Bu bireyselleşmenin ve toplumsallaşmanın psikolojik, sosyolojik etkilerini
ağ üzerinden tartışmak ve araştırmak mümkündür. Bu sebeple araştırma, Facebook‟tan
elde edilecek verilerin sosyal bilimcilere bir bakış açısı kazandırması bakımından
önemlidir. Diğer yandan New Age inanış ve uygulamaları gibi hem olumlu hem de
olumsuz birbiriyle çelişen iki durumu kendi içinde barındıran öğeleri kültür endüstrisi
kuramı ile birlikte değerlendirmek, çelişkili yönlerini ortaya koymak bakımından önem
taşımaktadır. Facebook ve New Age inanış ve uygulamaları arasındaki ilişkiye dair
Türkiye‟de yapılmış araştırmaların az sayıda olması bu çalışmayı önemli hale
getirmektedir. Bu çalışma sonucunda elde edilen bulgular, sosyal medya konusunda
yapılacak diğer çalışmalar için ipuçları sağlaması ve yeni veriler sunması bakımından
bir değer taşıyabilir.
Araştırmamızın teorik kısmını ele alırken ilk önce kültür ve kültür endüstrisini,
inançlar sahasına ait bir alan olan Yeni Dini Hareketler ve New Age bağlamında ele
aldık. Ardından tanımları, belirli bir dogma, kutsal kitap, dini hiyerarşiye sahip olmadığı
ve benzer eğilimli görüşler ve pratikleri kapsadığı için New Age‟e hangi yönünü daha
çok göz önüne aldığı ve hangi sosyal bilim perspektifinden yaklaştığına bağlı olarak
değerlendirdik. Araştırmamızda New Age‟i, yeni dini hareketler içinde doğup birden
fazla inancı ve uygulamayı bünyesinde bulundurduğu için New Age inanışları ve
uygulamaları olarak kabul ettik. Bunun sonucunda, insanoğlunun antik çağlardan

284
bugüne, dünyaya ve varoluşa anlam katma çabası içinde bilinmeyenleri açıklamaya
çalışırken cevapları kutsalın çeşitli izdüşümlerinde aradığı yargısına vardık. Bu
izdüşümler, çeşitli kültürlerde ve çeşitli çağlarda farklı niteliklere bürünmüştür. Bu
izdüşümlerden biri de hemen her kültürde yer alan astrolojidir. Astroloji, binlerce yılda
toplanmış, bir metodolojisi olan ve geleneği kapsayan tanrısal bir tahmin sanatıdır.
Astroloji astronomiye bakan yönü ile bilim tarihinde önemli yeri olan birçok ilim
adamının eğitiminde önemli bir yer tutmuştur. Araştırmanın ilerleyen safhalarında
astrolojinin içine doğduğu dünyaların anlamını tartıştık. Nihayetinde astrolojinin
dünyanın en eski düşünme biçimlerinden ve tabiatı algılayış kanallarından biri olduğu
tespitini yaptık. Bugünkü anlamda modern bir bilim olmadığı açık olan astrolojinin
doğrulanmayan kehanetlerine, bilim ve dinler tarafından eleştirilmesine rağmen hala
ayakta olmasının nedeni olarak insan ruhunda yer alan inanma eğilimi ve anlam arayışı
olarak değerlendirdik.
Dünyada teknolojinin ve iletişim olanaklarının ilerlemesi, göçlerin artması,
tabiattan uzak bir şehirleşmenin neticesinde kurumsal dinlere karşı bir reaksiyon
oluşmuş, sekülerleşme modernleşmenin bütünleyicisi olarak sahneye çıkmıştır. Fakat
modernleşme, post modern sürece evrildikçe gelişmiş toplumlar, kurumsal dinlerden
tedrici olarak uzaklaşmış paralel süreçte mitleri, imgeleri, pagan simgeleri yeniden
üretmeye başlamıştır. İletişim araçları da bizatihi üretim yapmıştır. Bütün bu yeniden
üretim, bir yandan insanın evrendeki varoluşunu gerekçelendirme çabası içerirken diğer
taraftan yeni bir endüstrinin metası olmuştur. Bugün astroloji, tarih boyunca karşımıza
çıkan özelliklerinden farklılaşmış, kültürlerarası niteliklerle ve beşeri bilimlerin yarı
bilgileriyle yoğrulmuş bir popüler kültür ürününe dönüşmüştür. Astrolojinin bu yeni
görünümü, kitle iletişim araçları ile kültür endüstrisinin önemli bir öğesi haline
gelmiştir. 19.yy‟ın sonu 20 yy‟ın başlarında gazete ve dergilerde başlayan anlam
arayışına cevap niteliği taşıyan gizemci anlayışlar ve astroloji yayınları, teknolojinin
ilerlemesi ve yeni iletişim araçlarının meydana gelmesi ile birlikte önce televizyonlarda
ardından dijitalleşmeyle beraber ağda yerini almıştır. Nihayetinde kültür endüstrisinin
2005 ile beraber (Castells) küresel kültür endüstrisine dönüşmesi, gizemli olanın
yayılımını ve içeriğini artırmış, önceki yüzyılda çeviri faaliyetleri ile bir noktaya gelen
kültürlerarası iletişim her boyutta ve düzeyde zenginleşmiştir. Araştırmanın kuramsal
kısmında ayrıca astrolojinin içine dâhil olduğu yeni dini hareketler ve New Age
hareketi, astrolojinin tarihi ve modern şekli ele alınmıştır. Astrolojiye dair çeşitli
yaklaşımlara yer verilmiştir. Bu yaklaşımları olumlu ve olumsuz olarak iki kategoriye

285
ayırmak mümkündür. Astrolojiye iyimser yaklaşanlar astrolojinin tabiatın yansıması
kutsal bir bilgi olduğunu bu sebeple tabiata karşı alınan tavrı metafiziğe karşı alınan
tavrın bir yansıması olarak kabul etmektedirler. Astrolojiye olumsuz yaklaşan
teorisyenler ise pagan ve animik inanışlarla bireyin otonomisinin elinden alındığını ve
dolayısıyla bir bilinç gerilemesine uğrayan modern bireyin daha iyi bir tüketici
olduğunu öne sürmektedirler. Bu iki temel yaklaşımların yanı sıra astrolojiyi yeniden
doğduğu, şekillendiği modern dünyada değerlendiren araştırmacılar astrolojinin dini bir
alt kültür, kültürel bir moda olduğu tespitini yapmaktadırlar.

Bu karmaşık tablo içinde, en çok tercih edilen ve kimlik- benlik sunumu için
önemli bir gösteri aracı, sosyo-demografik yapıyı araştırabilecek bir mecra olan
Facebook üzerinden bu arayışın ve iletişimin düzeylerini anlamak ve tanımlamak
önemli hale gelmiştir. Facebook, astroloji gibi New Age inanış ve uygulamaların
getirdiği kişisel deneyimleri, yaşam tarzlarını etkileşime sunmak için uygun bir
zemindir. Facebook‟un multi medya biçimselliği ile New Age uygulamalarının
metinlere yüklediği çok anlamlılığı birbirini destekleyen unsurlar gibi görünmektedir.
Facebook‟un birden fazla metin biçimlerini bir arada tutan ortamı, metni görsel ve
işitselle desteklemesi, okuru yazar haline getirmesi eski çağa ait inanışların modern çağa
uyarlanmasında bir kanal olmuştur. Bugün Facebook‟ta yer alan astroloji içerikli iletiler,
dinî kültür endüstrilerinin bir kanalı, adını din diye koymadan kutsal deneyimin
tüketildiği bir alan yaratmıştır. Bu deneyim alanı, antik resimler hayali bilgilerle
tasarlanmıştır. Kültür endüstrileri tarafından tasarlanan bu gösteri alanın
yapılandırılması, gelenekteki astrolojik bilgi değil yeniden üretilmiş endüstriyel inanç
görünümlü yapay bilgiler ve ritüellerdir.
İlk teşekkül ettiği dönemde samimi ve sahici arayışın oluşturduğu arzı
karşılamak için oluşan içeriklerin zamanla kültür endüstrilerinin tezahürü olduğunu
görüyoruz. Facebook‟ta adeta spritüel bir ağ görünümünde olan bu içeriklerin, hem
üreticisi hem de tüketicisinin eğitimli ve tedrici olarak kentli olmaları ayrıca dikkat
çekici bir yönü oluşturmaktadır.
Araştırma sonucunda Facebook‟un antik bir inanışı kozmopolitleştirerek
endüstriyel ölçekte tüketimine yol açan bir araca dönüştüğü ve üretim-tüketim
dinamiklerine aracılık yaptığı tespitinde bulunmak mümkündür. Bireylerin bazen de
küçük topluluklar aracılığıyla Facebook üzerinde spritüel bir ağ ve ezoterik bir süper
market inşa edildiği yargısına varılabilir. Bu bağlamda araştırmanın betimsel analizinde

286
kimliği tanımlamanın bir özeti olarak nitelendirebileceğimiz isimlendirme üzerinden
önemli bulgular edinilmiştir. Facebook‟ta yer alan ve gerçekte hukuki statüsünü
bilmediğimiz ancak kendini kurum olarak tanıtan danışmanlık sayfaları veya gruplar,
bizatihi hesap isimleri ile hatırı sayılır bir kitle elde etmektedirler. İsimlerin pek
çoğunun gerçek anlamlarından ziyade antik ve sembolik çağrışımları dikkate alınarak
belirlendiği söylenebilir. Bu boyutuyla, incelenen 542 iletinin hesap sahipleri, kültür
endüstrilerinin temel özelliklerini göstermektedir. Araştırma evrenini oluşturan 542
iletinin yüzde 56,6‟sı kişisel bilgilerindeki meslek durumuna astrolog, eğitim durumuna
ise sanal ya da yaygın bir astroloji eğitim merkezini yazmışlardır. Yüzde 36,7‟si ise
astrolojik içerikleri bir kurum ismi altında üretmektedirler. İletilerin yüzde 12,8‟inin
profilinde ise astroloji sektörü ile doğrudan ilişki tespit edilememiştir. Bu yüzde 12,8‟lik
alanı kaplayan kullanıcıların sosyal bilimlere ilgi veya geleceğe dair meraklar gibi
nedenlerle astrolojik paylaşım yaptıkları düşünülmektedir. Araştırmanın betimsel
buguları ayrıca, bilginin Facebook aracılığıyla statüsünün değiştiği ve dünyayı yeni
algılama, anlama biçimleri sunduğunun izlerini ortaya koymaktadır.
Araştırmada modern insanın, dinî olandan seküler olana ya da profandan kutsala
doğru düz bir hatta ilerlemediği tespit edilmiştir. Sekülerleşme ve dinî olan süreçler
çelişkili olarak birbirinin içine girmiş kurumsal inançlar bireysel süreçlerle inşa edilmiş
olan inanışlarla yer değiştirmiştir. Diğer yandan modern bireyin animik eğilimlere sahip
mistik gibi görünse dahi özü itibariyle seküler olduğu gözlemlenmiştir. Teknoloji
tabanlı spritüel ağda, kutsal derinleşmemiş, söylemde kalmıştır. Modern öncesi insan,
gökyüzüne tefekkür perspektiften bakarken modern insan Facebook‟tan gökyüzüne
şansları görmek için bakmaktadır. Yani kutsal, metalaşmış ve anlam kaybına uğramıştır.
Araştırmada bu tespit iki yoldan analiz edilmiştir. Bunlardan ilki araştırma evreninde
yer alan iletilerdeki kelimeleri sayma yoluyla yapılan içerik analizidir. Buna göre eğitim
217 kez, okul 111 kez, ücret kelimesi 82 kez, seminer kelimesi ise 58 kez araştırma
evreninde tespit edilmiştir. Bu kelimelerin bu sayılarda kullanılması kültür
endüstrisinde metaılaşmaya ispat niteliğindedir.
Kelimelerin kullanım sıklığına ve inşa edilmek istenen anlamın otantikliği
iletilerin bazılarının hiper gerçeklik yani aşırılık eğilimlerini göstermektedir. Kelimeler
bağlamında analiz yapılmış ve kutsallık içeren bazı kelimenin bir kez dahi kullanılması
son derece kritik bir düz anlam ve yan anlam inşasına yol açtığı tespit edilmiştir.
Diğer yandan iletilerin tamamı okunarak yapılan kodlama ile tespit edilen
araştırma bulgularında, önemli veriler elde edilmiştir. İnanç bağlamında değerli öğelerin

287
tüketimin nesnesi olarak metaılaşması/şeyleşmesini kapsayan ilk kategori toplam
iletilerin %45‟i gibi yüksek bir oranda tespit edilmiştir. Bu kapsamda, iletilerde yer alan
danışmanlık, eğitim, seminer, kitap, terapi gibi astrolojik ürünlerin doğrudan satışı ve
tanıtımı ele alınmıştır. Çıkış noktasında inanç gibi bir motivasyon varken astrolojik
bilginin Facebook dolayımı ile kişiye özel hale geldiği, karmaşıklaştığı, esnek- geçirgen
bir yapıya dönüp şeyleşip, eridiği ve nihayetinde metaılaştığı tespit edilmiştir. Yani
modern birey, kendi inanç tasarımını yaparken inanışının tüketicisi haline dönüşmüştür.
Araştırmada incelenen iletilerin bir kısmında astrolojik hizmetlerin, yaş, eğitim sosyal
sınıfa göre tercihler temelinde içerik ürettikleri tespit edilmiştir. Tüketilen, içi boşaltılan
dolayısıyla fakirleşen bir içerikle “yeni” modern vaatlerde bulunmaktadır. Bir değer
enflasyonuna uğrayan antik inançlar ve ezoterik kültür unsurları, kurumsal dinlerin
ilkeleri, yanlış bilgilerle çeşitlendirilip Facebook‟ta yeniden dolaşıma sokulmuştur.
Analiz yapılan 542 iletinin kültür endüstirisi altında kodladığımız iletilerinde üretim ve
tüketim mantığı ile çelişkiye düşen anlamlı bir sayı tespit edilememiştir. Bilakis mesleki
rekabetten, tüketicinin faydasına kampanyalara, özel günlerin aurasından istifade
etmeye kadar geniş çerçevede bir endüstri zinciri mevcuttur. Birey, Facebook
dolayısıyla astroloji ve astrolojinin mistik vaatleri ile karşı karşıyadır. Sosyal medya
araçları, eklektik bir kutsal anlayışı ile yarı-bilgin insan tipi üretmeye devam etmektedir.
Astroloji, psikoloji, astronomi, gizemcilik gibi birbiriyle alakasız alanları birleştirerek
cazibesini artırmaktadır. Araştırma sonucunda Astroloji ve New Age inanışlarının
Anglo Sakson dünyanın ardından Türkiye‟de medya kültürlerinin bir parçası görünümü
aldığı tespitini yapmak mümkündür. Türkiye‟de modernleşme, sekülerleşme ve
bireyselleşme çerçevesinde geleneksel bağlar ve aidiyetler değişmektedir. Bu noktada
değişmeyen tek şey pazarın ihtiyaçları ve yöntemleridir.
Araştırmada tartışılan ikinci kategori, antik semboller ve ezoterik kültür ile
gizemli bir algı oluşturmasıdır. Bu kategoriyi oluşturan kelimeler, kavramlar ve tekrar
sayıları şöyledir: Ezoterizm 217, okültizm 173, mistik 125, kozmik 124, çakra 99, simya
98, meditasyon 92, tekamül 83, Hermes 80, spritüel 76, kutsal 68, maji 65, Mitra 59,
aura 53, tasavvuf 36, İnisiyasyon 19, Yin ve Yong 15, Paganizm 8, Zümrüt Tablet 8,
Tin 6, Batlamyus 4, Batıniyye 2, Orpheus 1, Gnostisizm 1 kere kullanılmıştır. Diğer
yandan iletilerde bizatihi oluşturulmaya çalışılan giz/gizem ifadesi 233 kez tekrar
edilmiştir. İletilerin tek tek okunarak yapılan kodlama çalışmasında ise antik semboller
ve ezoterik kültürle gizemli algı oluşturulması yüzde 38,7 gibi yüksek bir oranda tespit
edilmiştir. Bu kapsamda tarihteki çeşitli ezoterik yaklaşımlar, pagan uygulamalar,

288
kurumsal dinlere ait felsefi görüşler aynı mesajda harmanlandığı tespiti yapılmıştır. Bu
ezoterik yaklaşımlara ait dilsel ifadeler bazen anlamında bazen anlamının dışında
bağlamından kopuk bir şekilde mesajlaştırılmıştır.
Şifa ve şifacılık vaadi kategorisinde incelenen iletilerde tekraren kullanılan
kelime ve kavramlar şöyledir: Şifa 132, çakra 99, doğal taşlar 65, tütsü 42, mineral 13,
akik 7 ve Himalaya tuzu 6. Araştırmada şifa ve şifacılık kategorisinde incelediğimiz
iletiler yüzde 14,2 oranıyla otantik manevi uygulamalarla öne çıkmaktadır. Bu
kapsamda halk kültüründe yer alan çeşitli geleneksel tedavilerin, batıl inanç
uygulamaları ve post modern tedavi sunumlarının astroloji ile çerçevelenmiş aynı
mesajda bir arada mecz edilerek verildiği tespitini yapmak mümkündür. Araştırma
evreninde şifa bağlantılı iletilerin kültür endüstrisi ile ilişkisi tespit edilmiştir. Bulgular,
manevi yönelimlerin endüstri için kullanıldığına işaret etmektedir. Şifa ve kültür
endüstrisindeki bu ağda, materyaller öne çıkmaktadır. Araştırmada yer alan ileti
dağılımında doğrudan tüketim kültürünün içinde değerlendirilebilecek mesajlar
bulunmaktadır. Bu mesajlarda ayrıca bireyselliğin ve tüketiciliğin tarzlarının iç içe
geçtiğini söylemek mümkündür.
Araştırmada tartışılan bir diğer kategori de astrolojik içeriğin bireyselleşmiş
modern insana uygun mesajlar yani kişiye özel mistisizm üretip üretmediği yönündedir.
Bu kategori altında üretilen mesajlarda ayırt edici kodlar (kelimeler) ve tekrar sayıları
şöyledir: Farkındalık 158, birey olma 95, tekamül 83, anlam arayışı 81 ve modern
kavramları 45. Kategori dağılım tablosunda yüzde 18,1 oranında tespit edilen
bireyselleşmiş modern insana uygun mesajlar, kişiye özel mistisizm kategorisi
bireyselleşmenin diğer faktörlerle iç içe olduğunu göstermektedir. Bazı iletilerde
bireyselleşme çabasının içinde bir anlam arayışı izlenmiştir. Birey, ona öğretilen ana-
babasının dedesinin anlam dünyasını aşma isteği ve çabasını etkileşim yoluyla ortaya
koymaktadır.

Astrolojinin Facebook dolayımı ile form değiştirip değiştirmediğine geleneksel


astroloji ile modern astroloji ekseninde değerlendirmek mümkündür. Kültürel
melezleşmenin etkisiyle, kültürlerin önce ayrıştığı ardından tekrar bütünleşmesi astroloji
üzerinden izlenmektedir. Ancak birçok kültürel unsur için bir zenginlik sayılabilecek bu
durum, inançlar sahasında yeni ve karmaşık bir deneyim gibi görünmektedir. Bireylerin,
sermayenin ve kültürlerin göç ve sanal ağlar aracılılığıyla iletişime geçmesi merkezi
olmayan inanış ve uygulamaların çeşidini daha da artıracak gibi durmaktadır. Astrolojik

289
analiz yapma yöntemlerinde modern-geleneksel ayrımını şu kelimeler ortaya
koymaktadır: Farkındalık 158, birey/birey olma 95, Pscyhe 54, modern 45, Apollo 34,
Ceres 31. Tezin kuram kısmında yer alan astrolojide modern-geleneksel ayrımından
yola çıkılarak kurgulanan bu kategoriye yüzde 14,4 oranında rastlanılmıştır. Astroloji
gibi tabiatin birliği ve ilahi olandan beslenen bir dogma bilgi için bu fark oldukça ciddi
bir eksen kaymasını göstermektedir. Astroloji bir merkezi olan örgütlü bir din değildir.
Ancak geleneksel astrolojinin kutsalı içeren bir yönü mevcuttur. Ortaçağ teologları bu
kutsalı “tecrübî hikmet, aşkın yönlendirmeyle ruhun Tanrı‟ya doğru teveccühü; tecrübî
bilgi” şeklinde tanımlamıştır. Buna göre yeryüzündeki her şeyin gökyüzünde bir
karşılığı vardır. Modern çağda ise astrolojinin temel amacı inandırıcı öngörü yapmaktır.
Üstelik öngörüler koşulludur yani modern astroloji bir anlamda varoluşsal krize
getirilmiş irrasyonel çözümlerdir. Diğer yandan astrolojinin iletişim mecralarında form
değiştirmesi, kültürel ve psikolojik dışavurum emareleri göstermektedir.
Astroloji, metafizik çerçevesinden bakıldığında bireyin anlam arayışına cevap
potansiyeli taşımaktadır ve yalnızlaşmış, yabancılaşmış modern bireye bir destek
sunabilir. Bu bakımdan modern sonrası dönemde kurumsal dinî yapılara mesafeli
olanların New Age inanış ve uygulamaları bir nevi telafi mekanizması olarak gördükleri
söylenebilir. Astrolojik iletilerde anlam arayışına cevap ve bireyi manevi bakımdan
tatmin etme isteği ile gizemcilik harmanlanmıştır. Ve bu mesajlar çelişkili bir biçimde
akılcılık derin, fayda ve çıkar içermektedir. Bu bakımdan astrolojik metinler,
okuyucuların düşünme yöntemlerini yönlendirerek bir bilinç yaratma potansiyeline
sahiptirler. İletilerde anlam arayışı kategorisi 81 mesajda tespit edilmiştir. Anlam
arayışı kavramı ile ilişkili diğer ifadeler ve tekrar sayıları şöyledir: Farkındalık 158,
tekamül 83, arketip 83, sezgi 69, kutsal 68, gölge yön 41. İnsanın varoluşsal
gerekçelendirme ihtiyacı sonucunda ortaya çıkan . Buna göre, Jung ve Eliade gibi
düşünürler modern bireyin içine düştüğü açmazlardan kurtulurken toplumun daha önce
karşılaşıp çözdüğü biçimde ele alması bir güvenlik ve konfor sunduğu yönündedir.
Buna göre astroloji mitleri içine alarak semboller üzerinden bir kurgu yapmaktadır.
Toplumsal öğrenme olarak da tanımlanabilecek bu kurgusal yaklaşım insanlara hayatın
anlamı ve varoluşsal gerekçeleri sunmaktadır. Diğer yandan astroloji ile aktarılan mitler
ve semboller anlamı deşifre etmeye yönelik yorum bilgisel çabadır ve bilincin
zenginleşmesine yardımcı olabilir. Yani birey, bu sembolleri anlama çabasıyla girişince
içsel dönüşüm yaşama ihtimali ortaya çıkabilir. İletiler üzerinde teorik çerçevede ortaya
konan bu bakış açısıyla yapılan analizlerde küçük bir oranda olumlu tavırlar tespit

290
edilmiştir. Astrolojik içeriğin diğer bir pozitif yönü ise umut etmekle ilgilidir.
Araştırmada, teorik çerçevede öne sürülen umut vermesi ilgili dair bulgular tespit
edilmiştir. Ancak bu bulgular kültür endüstrisi kuramı bağlamından yorumlanınca teorik
çerçevedeki kadar anlamlı olumlu bulgulara rastlanmamıştır. Astrolojik mesaj içerikli
Facebook iletileri, modern bireyin umut etmesine katkı sağlayacak bir potansiyele
sahiptir. Umut eden insan aynı zamanda mutluluğa bir kapı açabilme ihtimalini
yaşamaktadır. Aslında insanoğlu çabalaması ile birlikte geleceğe yönelik yaşadığını
göstermektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken umudun türüdür. Sakıncalı olan
aldatıcı umut, insanı güçten düşürürken sahici umut insanı güçlendirir. İletilerde
umudun bu iki yönüyle beraber hesabı daha çok takip ettirme, kendine bağlama,
danışmanlık, eğitim vb gibi ürün satma kaygısı tespit edilmiştir. Dolayısıyla incelenen
iletilerde yer alan varoluşsal gerekçelendirme ve anlam arayışı içerikleri de kültür
endüstrileri ile çeşitli boyutlarda ilişki içinde olduğu tespit edilmiştir. Diğer yandan
başta Adorno olmak üzere eleştirel teorisyenler astroloji vb. bütün gizemci akımları akıl
dışı uygulama ve inançlar olarak kabul etmektedir. Bu inançların birey üzerinde
manipülatif gücü olması, bireyin otonomisini elinden alması ve inançlar sahasına ait bu
kutsal değerlerin metaılaşmasını olumsuz etkiler olarak değerlendirmişlerdir.
Araştırmanın katılımcı gözlem kısmında izlenen astroloji sayfalarında astrolojinin
olumlu etkisi üzerinde aşırı yorumlar yapıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca astroloji
gruplarında sorulmayan ama üzerinde düşünülmesi gereken “Geleceği görebilmek
faydalı mıdır?”, “Geleceği görmek ne işe yarar?” olmalıdır tespitini yapmak
mümkündür.
Astrologlar, yaptıkları kehanetlerle modernizasyon, liberalleşme ve post modern
yaklaşımlardan payını alan diğer tedaviciler gibi sosyal bir rol üstlenme kapasitesine
sahiptir. Bu kehanetlerin bir kısmı dönüştürücü etki potansiyeli taşır. Anadolu‟da
geleneksel mistik dönem inanışlarından biri ağızdan çıkanın gerçekleşmesidir, bu
sebeple hayırlı ve güzel olanın konuşulması tavsiye edilir. Psikoloji bilimi bu yaklaşımı
doğrulamaktadır, sürekli başarısız olacağı söylenen bir çocuk etki altında kalıp başarısız
olabilir. Bu durum modern çağda kendini gerçekleştiren kehanet olarak
tanımlanmaktadır. Anacak astrolojik kehanet genelde koşulludur, olasılıkların hepsi
sayılarak haritasında bazı şartları barındıranlarla bazı şartları seçimleriyle
sağlayanlardan bahsedilir. Diğer yandan kehaneti yapanla okur arasında sanayi sonrası
yeni toplumun karşı karşıya oldukları risklerin ve belirsizliklerin farkında olarak
kurulmuş bir kaygı dili görülmektedir. Bu kaygılar, bir takım tarih ve döngülerde

291
tahminlerin yer aldığı, seminerler, online dersler, kamplar vs. gibi ücretli hizmetler ve
bireysel danışmanlıklarla giderilmeye çalışılmaktadır. Kehanet yapma becerisi ve kaygı
giderme kategorisi altında incelenen iletilerde kodlanan kelimeler ve sayıları şöyledir:
Güven 121, korku 103, fal 78, kehanet 32, kaygı 24, risk 8‟dir. İletilerin tümü içinde
kehanet yapma becerisi ve kaygı giderme içeren mesajlar yüzde 10 oranında tespit
edilmiştir.
Araştırmada ayrıca ana amaç sorusunun dışında ek bulgular tespit edilmiştir.
Bunlar şöyledir; Araştırma evrenini oluşturan iletilerde yorum ve spekülasyon yönü
olmayan, kaynaklara dayalı astrolojik yaklaşımlara dair bilgi paylaşımı yüzde 14,8
oranında tespit edilmiştir. Bugün astroloji, hatırı sayılır biçimde geleceğe merak
motivasyonu ile bir eğlence aracı olmuştur. Facebook‟ta birleşen medya formatları,
biraz eğlence biraz kutsal biraz merak giderme gibi yaklaşımlarla ortak bir spritüel
medyatik dil inşasını mümkün kılmıştır. Facebook‟un içeriğin birey tarafından
belirlenmesine olanak sağlaması ve benzer düşünce taşıyan, benzer ilgileri olanları bir
araya getirerek etkileşim sağlamasından dolayı bir spritüel sanal ağ oluşmuştur. Diğer
yandan astroloji, gündelik yaşamdaki olası bütün sorunlara el atmış ve bu sorunları
kültür endüstrisinin istekleri ve beklentileri doğrultusunda çözümlemeye girişmiştir.
Sosyal ağlar ile dolaşıma giren kutsala ait bilginin etkileşim dolayısıyla tüketim nesnesi
olması arasındaki ilişki bu çalışmanın en önemli sorusunu oluşturmaktadır. Sonuç
olarak varoluş ile ilgili soruların ve cevapların eğlence ve güzel vakit geçirme aracı
olduğu tespitini yapmak mümkündür. Facebook‟un önemli özelliklerinden biri olan,
onlarca uygulamanın kullanıcılara sunulması ile boş zamanların değerlendirilmesi
açısından bireye fırsatlar sunması içine kutsal alana dair olanları eklemek mümkündür.
İncelenen iletilerde merakları giderme ve dolayısıyla hayatı renklendirme kategorisi
yüzde 9,4 oranında izlenmiştir.
İletiler ayrıca din istismarı kategorisi altında incelenmiştir. Bu incelemede,
karma 166, maji 65, melek 42 ve Kuran-ı Kerim 17 defa kodlanmıştır. İletilerde din
istismarı yüzde 5,7 oranında tespit edilmiştir. İletilerde tespit edilen din istismarında,
okurların, takipçilerin bilgisizliğinden istifade edildiği yargısına varılabilir. Araştırma
sonucunda din istismarı olarak tespit edilen iletilerin sayısının diğerlerine oranla az
olması yanıltıcı olmamalıdır. Çünkü kurumsal dinlere göre bir küçük bilgi yanlışı dahi
anlamlıdır. Özellikle sosyal medyada viral olma yani yayılma ihtimalini içinde
barındırmalıdır.

292
İletilerin yüzde 3,5‟inde eklektik ve senkretik inanç unsuru tespit edilmiştir.
Araştırmanın teorik kısmında New Age inanış ve uygulamaların kurumsal dinlerden
farklı olan eklektik ve senkretik inanç unsurlarına yer verilmiştir. Eklektik ve senkretik
inanç yani seçmeci istediğini ekleme eğilimi modern insanın çelişkili yönlerinden birini
göstermektedir. Astroloji, kavramsal olarak şemsiyesi altında bulunduğu YDH ve New
Age inanış ve uygulamaları ile iç içedir. Birbirlerinin yerine geçebilen veya birbirlerini
tamamlayabilen bu uygulamalarda esas belirleyici olan ihtiyaçladır. Yani modern
bireyin ihtiyacına göre astrolog ezoterik kültürün unsurları ile her türlü çözümü
üretebilir. Kimi zaman mitler, kimi zaman batıl inançlar kimi zaman da antik dönemden
beri gelen panteist yaklaşımlar ve kurumsal dinlerin bazı unsurları bugün bir potada
erimişlerdir. Bu erimenin ve dolayısıyla bulanıklaşmanın, iç içe geçişin düzeyleri ve yer
aldıklar mecralar, kültür endüstrileri ile yakın ilişki içindedir. Birey, okuyucu, takipçi bu
bulanık zeminde her türlü manipülasyona açık hale gelmiştir. İletiler ayrıca din-seküler
çelişkisi bağlamında incelenmiştir. Yüzde 1,7 oranında kodlanan bu unsur içinde yaşam
tarzı olarak kurgusal dahi olsa seküler ve rasyonel bir kimlik sunan olan astrolog,
takipçilerini astroloji üzerinden batıl inançlara ve irrasyonel uygulamalara yönelten tavrı
görülmüştür. Bu durum bir çelişki görünümündedir. Böyle bir çelişkinin varlığı
iletilerde hiç dile gelmez.

Batıda astrolojik öngörülerin kamuoyunu yönlendirme gücü olup olmadığı ile


ilgili çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bunlardan bazıları ticari kuruluşların hisseleri,
seçimler gibi makro planda etki yapabildiklerini öne sürmüşlerdir. Analiz edilen
iletilerde Türkiye için henüz bir kamuoyu oluşturabilecek güç olduğu görülmemiştir
ancak tekrarlarla bir bilinç yüklemesi yapıldığı söylenebilir.
Yukarıda yer alan yargıların yanı sıra araştırma sonucunda üstü örtük bir
biçimde özünde dogmatik bir bilgi olan astrolojinin bir bilim olarak sunulmaya
çalışıldığı tespitini yapmak mümkündür. Az sayıda dahi olsa astrolojinin dogmatik ve
kutsal olan yönüne dikkat çekmeye çalışan iletiler ve içerik üreticileri de mevcuttur.
Astroloji bir bilim değildir, spekülatif bir bilgidir kesinlik bakımından çeşitlilik
gösterir. Bununla birlikte sözde bilim denecek basitlikte bir bilgi de değildir.
Facebook‟ta yer alan astrolojik içerikler big veri görünümü almıştır. Yani kullanıma
hazırlanmış ve yapılandırılmış bir veriden ziyade bir yığın görünümündedir. Birey
eğlenmek ve manevi tatmin hatta varoluşsal sorularına cevap aldığını düşünmektedir.

293
Araştırma sonuçları ayrıca çapraz tablolarla ortaya konmaya çalışılmıştır. Buna
göre her bir kategoriye göre hesap isimlerinin antik devirlere ait gizemle ve sembolle
ifade edilme oranları incelendiğinde %56,1‟lik oran ile bireyselleşmiş modern insana
uygun mesajlar kategorisinin ilk sırada olduğu görülmektedir. Diğer yandan astrolojik
analizde modern-geleneksel ayrımı kodlamasına sahip iletilerin %55,1‟i antik içerikli
isimleri kullananlara aittir. Şifa ve şifacılık vaadi ile metalaşma tespit edilen iletilerde
antik sembolizm içeren bir söylem kullanma oranı %50‟nin üzerindedir. Diğer
kategorilerde bu oranlar dramatik olarak tersine seyretmektedir. Anlam arayışına cevap
kodlu iletilerde antik unsurlar içeren profil ismi kullanımı %31‟dir. Şifa ve şifacılık
vaadinde bulunan hesapların isimlerinin antik devirlere ait bir gizemle inşa edilme oranı
ise yüzde 53‟tür. Dikkat çekici seviyede bireyler gizem üzerinden oluşturulan vaatle
şifaya yani bireysel danışma almaya yönlendirilmektedir.
Kategorilere göre hesap sahibinin profili ile yapılan çapraz tabloda ise şifa ve şifacılık
vaadi sunanların %72,3 oranıyla en yüksek, anlam arayışına cevap arayanların %49,4 ile
en düşük seviyede astrolog olması dikkat çekicidir. Kategorilere göre iletilerin
paylaşım ortamı incelendiğinde ise antik dönemle ilgili kavram karmaşıklığı içeren
mesajların yüzde 54 oranıyla en çok Facebook gruplarında paylaşıldığı tespit edilmiştir.
Bu çapraz incelemedeki çarpıcı bir diğer veri ise din istismarı kapsamına girecek
iletileri paylaşanların bunları en yüksek oranda gruplarda gerçekleştirmeleri kişisel
sayfalarda bu bilgileri paylaşmamalarıdır.
Araştırma evreninde incelenen iletiler, insan varlığını açıklamaya çalışan astrolojik
bilginin Facebook‟ta amacını aşarak ve değerini azaltarak metaılaştığı ve satışa yönelik
üretildiğini ortaya koymuştur.

6.3. Öneriler

Araştırmanın, kuram ve araştırma bölümüne dayalı olarak birtakım önerilerde bulunmak


mümkündür:
1. Kabala‟dan, Kuran-ı Kerim‟e, Jüpiter‟den ölüm ötesine çok geniş bir çerçevede
kutsala dair her türlü bilginin herhangi süzgeçten geçmeden dolaşıma girmesi
ilgili kurumların izleyip değerlendirme yapma ihtiyacını ortaya koymaktadır.
Ağda, varoluşa dair bilginin statüsündeki değişim, dünyayı anlama tarzlarına
varan geniş bir alanı kapsama potansiyeli taşımaktadır. Uzun vadede kutsala
dair oluşan bu spritüel ağ, bazı güvenlik sorunlarına yol açma potansiyeline
sahiptir. Şeffaf ve saydam olmayan içerikler ve ilişkiler ağına dair izler tespit

294
edilmiştir. Bu bağlamda Facebook‟un anlamı bulandırma aşamaları ve bilginin
sıhhati ile ilgilenen araştırmacılar için bulgular önemli veriler sunabilir.

2. Türkiye‟de geleneksel dinlerin içinden ya da dinlerden uzaklaşarak New Age


inanış ve uygulamalarının inançların etkisi altına girme durumunu anlamak için
dünyada olduğu gibi tarihsel ve sosyolojik perspektiften bakmak gerekmektedir.
Türkiye‟nin son iki yüzyılda geçirdiği ekonomik, kültürel, siyasi ve toplumsal
değişimler göz önünde bulundurularak bu antik inanç sistemlerine neden ilgi
duyulduğuna dair hem alan araştırması hem de daha kapsamlı analizler
yapılması gerekmektedir.
3. Bu tez çalışmasında, ilgili Facebook iletileri kültür endüstrileri ile ilişkili olarak
çeşitli kategoriler çerçevesinde incelenmiştir. Ancak araştırmanın teorik
kısmında tarihte astroloji-ideoloji ilişkisi ile ilgili örneklere yer verilmiş,
astrolojinin kamuoyu oluşturma gücüne atıfta bulunulmuştur. Bu bakımdan
astrolojik içeriklerin kamuoyu oluşturma potansiyelleri araştırılabilir. Diğer
yandan her ne kadar politik mesajlar daha geri planda kalsa da astrolojinin
Facebook görünümü ayrıca politik bakımdan analiz edilebilir.

4. Facebook‟ta yer alan astroloji içerikli iletilerde tartışılması gereken diğer sorular
ise “Geleceği görmek faydalı mıdır?”, “Geleceği görmek ne işe yarar?”
olmalıdır. Yeni araştırmalar geliştirilerek bu sorular çerçevesinde analiz edilebilir.

5. Okült fenomenler olarak özetleyebileceğimiz New Age unsurlar, irrasyonellik


barındırdığı için akademik sahada değersiz görülmemelidir. Batıda büyük ilgi
gören bu akımlar hızlı değişimin içinde olan Türkiye‟de sosyal medyanın etkisi
ile önümüzdeki yıllarda daha geniş kesimleri etkileme hatta dönüştürme
potansiyeline sahiptir. Bu durum yeni medya aracılığıyla yeni bir inançsal, batıl
kültür inşasına yol açabilir dolayısıyla yeni toplumsal sorunlara kapı arayabilir.
Bu bakımdan çeşitli disiplinler kendi pencerelerinden New Age inanış ve
uygulamalarını incelemeli, bireylere ve toplumu etkilerini ortaya koymalıdır.
Olası sorunlarla karşı karşıya kalındığında bu sahayı tanımış ve anlamış
olmalıdır.

6. Araştırmanın teorik çerçevesinde batıda bazı araştırmacıların, kitle iletişim


araçları kanalıyla gizli bir elin gnostisizm ve büyücülüğü teşvik ettiği tespitine
yer verdik. Bu tespit göz önünde bulundurularak, söz konusu yaklaşımların yeni

295
medya araçları ile dolaşıma sokulması durumunun Türkiye için geçerli olup
olmadığını anlamak amacıyla daha kapsamlı nitel ve nicel araştırmalar yapmak
gerekmektedir. Bu noktada medya ilgisi ve desteği ile yayılan New Age,
uygulama bilgilerinin kimin kontrolünde olduğu ve ne kadarının dolaşıma
sokulduğu sorusu anlamlıdır. Ayrıca, Facebook‟un karmaşık yapısının bu tip
bilgileri nasıl meşrulaştırdığının mekanizması dikkatle incelenmelidir.

7. Geleneksel toplumları hızla etkisi altına kalan küreselleşme yeni medya araçları
ile yeni toplumsal olgular ortaya çıkarmaktadır. Bunlardan biri de kutsala dönüş
olgusudur. Ezoterik bir altyapısı olan astroloji ile yeni kutsal anlayışları oluşma
potansiyeli mevcuttur. Yeni medya araçlarında bu noktadaki kavram karmaşası,
okuyucu-takipçinin bilgisizliğinden istifade etmektedir. Bu yaklaşımların
kurumsal dinler içinde form değiştirip yaşama ihtimali, ilgili kurumlarca göz
önünde bulundurulmalıdır. Din istismarı içeren iletilerde okurların, takipçilerin
bilgisizliğinden istifade edildiği yargısına varılmıştır. Kurumsal yapılar, dinî
alanla ilgili sistemli bilgilendirme yaptıkça bu istismarlar azaltılabilir. İlgili
mecralar, sosyal medyada daha etkin yer alarak anlam arayışı ve varoluşsal
gerekçelendirme ihtiyacında olan modern bireye uygun doğru bilgiler üretebilir.

8. Yeni medya, hayatın tüm alanlarını en az geleneksel medya kadar etkilemiş,


kolaylık, hız ve katılım olanakları sunmuştur. Bununla beraber daha önce
insanların karşı karşıya olmadığı yeni riskler ve yanıltma mecraları meydana
getirmiştir. Araştırma sürecinde analiz yapılan iletilerin önemli bir kısmı
sıhhatli bilgi üretmediği gibi profil kimliklerinde gerçek ismini
kullanmamaktadır. Bu da bir güvenlik sorunu oluşturma potansiyeli
taşımaktadır. Astrolojik danışmanlık sunanların içinde kimlikleri açık olanların
daha kontrollü ve saydam yayın yaptıkları tespit edilmiştir. Bu bakımdan sosyal
medyada kimlik doğrulaması için yasal boşlukların doldurulması
önerilmektedir. Yeni teknolojilerin çok hızlı ilerlemesi ve kullanıcı sayısının
artması söz konusu kanuni gözden geçirmeyi daha da ivedi kılmaktadır.

9. Her gün daha fazla gelişen sosyal medya mecralarını şekillendiren güç şimdilik
tüketim toplumu ve dinamikleri gibi görünmektedir. Belli bir donanım ve
altyapı isteyen kutsala ait olanın, tüketime bu denli yoğun bir biçimde
sunulması ile ancak okuduğunu anlayan okur profili ile mücadele edilebilir.

296
Facebook aracılığıyla, varoluşa dair bilginin statüsünde bir değişim olmaktadır.
Bu karmaşık, dinamik, sınırları belirsiz ve sürekli yenilenen yapı ancak bilgi
üretme, aktarma biçimlerini öğreten eğitim modelleriyle kavranabilir. Bu eğitim
modellerinde bilginin üreticileri ile kullanıcılarının bilgi ile ilişkisi arka planları
ile birlikte ele alınmalıdır. Sosyal medyada üretilen bilginin amacını aşıp
metaılaşma boyutu ve bilginin mahiyetinin dönüşümü eğitim süreçlerine
eklenmelidir.

297
KAYNAKÇA

Accart, X. (2006). Rene Guenon ve Geleneksel Okul. Cogito Dergisi. 46. s.218-232
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları

Adorno, T.W. (1999). Edebiyat Yazıları. İstanbul: Metis Yayınları.

Adorno, T.W. (2002). The Stars Down to Earth And Other Essays on The İrrational in
Culture. Stephen Crook (Ed.). London and New York: Routledge Yayınları.

Adorno, T. W. (2009). Minima Moralia. İstanbul: Metis Yayınları.

Adorno, T.W. (2011). Otoritaryen Kişilik Üstüne Niteliksel İdeoloji İncelemeleri.


İstanbul: Say Yayınları.

Adorno, T. W. (2012). Sahicilik Jargonu. İstanbul: Metis Yayınları

Adorno, T.W. (2016). Negatif Diyalektik. İstanbul: Metis Yayınları.

Adorno, T.W. (2017). Metafizik Kavram ve Sorunlar. İstanbul: İthaki Yayınları.

Adorno, T. W.ve Horkheimer, M. (2013). Teori ve Pratik Üzerine Bir Tartışma,


İstanbul: Metis Yayınları.

Adorno, T. W., ve Horkheimer,M. (2014). Aydınlanmanın Diyalektiği. İstanbul: Kabalcı


Yayıncılık.

Akgül, M. (2017). Digitalleşme ve din. Marife Turkish Journal of Religious Studies,


17(2),191-207.

Akpınar, Ş. (2002). Lâmi„i‟nin Vâmık u Azrâ Mesnevîsinde Astrolojik Unsurlar,


Türkiyat Araştırmaları Dergisi. 12, 169-202.

Albasan, M., (2006). Yeni Çağda İçsel Kıyamet Ve Değişim Zamanı. İstanbul: New Age
Yayınları.

Albayrak, K. (2000). Keldaniler. İslam Ansiklopedisi (Cilt 25, s. 207-210). İstanbul:


Diyanet Vakfı Yayınları.

Alper, Ö.M. (2000). İrfaniyye. İslam Ansiklopedisi (Cilt 22, s. 444-447). İstanbul:
Diyanet Vakfı Yayınları.

Altoparlak, B. (2004). Kehanetin A-B-C’si. İstanbul: Omega Yayınları.

Altuntuğ, N. (2010). Geleneksel tüketim olgusunun kırılma noktası, yeni bir tüketim
paradigmasına ve tüketici kimliğine doğru, Organizasyon ve Yönetim Bilimleri
Dergisi, 2(2), 113.

298
Angelo, JR. (2006). Encyclopedia of space and astronomy science. New York: Facts On
File Yayınları.

Apaydın, H. (2016). Din Psikolojisi terimler sözlüğü. Samsun: Bilimkent Yayınları.

Arpacı, G.Y. (2012). Gök-Tanrı inancının bilinmeyenleri. İstanbul: Çatı Kitapları.

Arroyo, S. (2000). Astroloji, Psikoloji ve dört element. İstanbul: İlhan Yayınevi.

Arslan, M . (2009). Post Modern dünyada sekülarizm dinin sonundan kutsalın


dönüşümüne. Eskiyeni, (13), 99-107. Erişim adresi:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni/issue/37280/433500

Arslan, M. (2011). Paranormalizm ve Din. İstanbul: Bilsam Yayıncılık.

Arslantürk, Z. (1998). Kutsal’ın dönüşü yeni toplum arayışları. İstanbul: Ayışığı


Kitapları.

Asad, T. (2007). Sekülerliğin biçimleri, Hristiyanlık, İslamiyet ve Modernlik. İstanbul:


Metis Yayınları.

Asımgil, S. (2004). Burçlar nedir. İstanbul: Timaş Yayınları.

Aslan, E., ve Tavşancıl, E. (2001). İçerik analiz ve uygulama örnekleri. İstanbul:


Epsilon.

Astroloji, Oxford Dictionaries. https://www.oxfordlearnersdictionaries.com/


definition/english/astrology?q=astrology adresinden alındı. Erişim Tarihi (27
Mayıs 2017).

Atalay, B. (1939). Divanü Lügati’t-Türk tercümesi. Ankara: Alaeddin Kıral Matbaası.

Atay, F. (2004). Din hayattan çıkar, antropolojik denemeler. İstanbul: İletişim


Yayınları.

Avanzade, M. S., (1330). Ulum-i Hafiyeden yıldızname. İstanbul: A. Asaduryan ve


Mahdumları Şirket-i Mürettibiye Matbaası.

Aydın A.(2019). Yıldızların Cinsiyeti, Astrolojinin Ve Takvimin Cinsiyetlendirilmesi


(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İzmir. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı.

Aydın C.(2015)., İnsanın Anlam Arayışı İle Yeni Çağ İnanışları Arasındaki İlişki
(Yayımlanmamış Doktora Tezi).Samsun. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı.

Aydın C.(2008). Dinsel Fundamentalizm İle Yeni Çağ İnançlarına Yönelik Tutumlar
Arasındaki İlişkiler (Yüksek Lisans Tezi). İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Din Psikolojisi
Bilim Dalı.

299
Aydın, M. (2010). Şeriat. İslam Ansiklopedisi (Cilt 4, s. 574-577). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Aydın, M. (2010). Türkiye’ye Yönelik Batı Kökenli Dini Cereyanlar. Konya: NKM
Yayınları.

Aydoğan F. (2017). Yeni Medya Kuramları. İstanbul: Der Yayınları.

Balcı A (2001) Sosyal Bilimlerde Araştırma;Yöntem, Teknik ve İlkeler, Pagem


Yayınevi, Ankara.

Barber, R.B. (2003). Mcworld'e Karşı Cihad: Küreselleşme Ve Kabilecilik Dünyayı


Nasıl Yeniden Şekillendiriyor. İstanbul: Cep Kitapları.

Barnard, A. ( 2016). Simgesel Düşüncenin Doğuşu,İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi


Yayınevi.

Barthes, R. (2003). Çağdaş Söylenler. İstanbul: Metis Yayınları.

Başkaya Ş. (2006). New Age Hareketi, Modern Bir Dinsellik Biçiminin Sosyo-kültürel
Analizi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul. Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bilim Dalı.

Bauman, Z. (2002). Kuşatılmış Toplum. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bauman, Z. (2018). Bireyselleşmiş Toplum. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bayat, F. (2006). Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı. İstanbul: Ötüken Yayınları.

Bayat, F. (2010). Mitolojiye Giriş, İstanbul: Ötüken Yayınları.

Beck, U. (2011). Risk Toplumu Başka Bir Modernliğe Doğru, İstanbul: İthaki Yayınları.

Beckford, J.A. (2006) The mass media and New Religious Movements.:
(https.//pdfs.semanticscholar.org/a781/30d0048777e9712c769f972b0d89fd829a
3f.pdf) adresinden alındı.

Behrens, R. (2011). Adorno Sözlüğü, İstanbul: Versus Yayınları

Berlinski, D. (2003). The Secrets of the Vaulted Sk. Florida: Harcourt Yayınları.

Bernstein, J.M. (2011). Kültür Endüstrisi - Kültür Yönetimi. İstanbul: İletişim Yayınları.

Best, S.; ve Kellner, D. (2016). Postmodern Teori. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Biçer, S. (2013). Facebook Sosyal Ağ Sitesinde Akademisyenlerin Kendilik Sunumu


(Yayımlanmamış Doktora Tezi). Eskişehir. Anadolu Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü,

Bloch, E. (2007). Umut İlkesi 1. Cilt. İstanbul: İletişim Yayınları.

Bolay, H. (1978). Felsefi Doktrinler Sözlüğü. Ankara: Akçağ.

300
Bonnefoy, Y. (1981). Mitolojiler Sözlüğü. Ankara: Dost Yayınevi.

Bottomore, T. (2013). Frankfurt Okulu. İstanbul: Say Yayınları.

Boyraz, Ş. (2006). Fal Kitabı Melhemeler ve Türk Halk Kültürü, İstanbul: Kitabevi
Yayınları.

Boyraz, Ş. (2010). 12 Hayvanlı Türk Takvimi Ve Kehanet, Uluslararası Sosyal


Araştırmalar Dergisi, 3(14), 107.

Bozkurt G.(2018). Çok Değişkenli Varyans Analizi İle Astroloji Ve Kişilik Özelliklerinin
Uyumunun İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi) İstanbul. Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Ekonometri Anabilim Dalı.

Bromley, D. G. (2007). Teaching New Religious Movements, New York: Oxford


Üniversitesi Yayınları.

Braidotti, R. (2013). İnsan Sonrası, İstanbul: Kolektif Kitap.

Bulğen, M., Baloğlu, A.B. (2011). Tenâsüh. İslam Ansiklopedisi (Cilt 40, s. 443-446).
İstanbul: Diyanet Vakfı Yayınları.

Burckhardt, T. (1994). Aklın Aynası. İstanbul: İnsan Yayınları.

Burckhardt, T. (1999). Astroloji ve Simya. İstanbul: Verka Yayınları.

Burckhardt, T. (2018). Muhyiddin İbn Arabi’nin Mistik Astrolojsi. İstanbul: Verka


Yayınları.

Burkert, W. (1999). İlkçağ Gizem Tapıları. İstanbul: İmge Kitabevi.

Burton, D.- Grandy D. (2004) Büyü, Gizem Ve Bilim. İstanbul: Varlık Yayınları.

Buscaglia L. (1997). Boğanın Yolunda. İstanbul: İnkılap Kitabevi.

Campbell, J. (1992). Doğu Mitolojisi Tanrının Maskeleri 4. Ankara: İmge Kitabevi.

Campbell, J. (2000). Kahramanın Sonsuz Yolculuğu. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

Canoğlu M. ve Özeltürkay, E.Y. (2018). Popüler Kültür, Batıl İnançlar ve Fal


Baktırmak, Müşteri Görüşlerinin Belirlenmesi Üzerine Keşifsel Bir Çalışma,
Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 15(2), 1-8.

Castells, M. (2013). İletişimin Gücü. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Cevberî, A.Ö. (2006). Şarlatanların Sırları. İstanbul: Ocak Yayıncılık.

Charles, H. Long, “Popular Religion”,1987,


http,//turkoloji.cu.edu.tr/HALKBİLİM/23.php (01.07.2008), s. 1.

Chomsky N., Herman, S. Noam (2010) Rızanın İmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi
Politiği. İstanbul: bgst Yayınları.

301
Clarke P.,B. (2006). Encyclopedia of New Religious Movements, New York: Taylor and
Francis Yayınları.

Clarke P., B. (2012). Din Sosyolojisi Yaşadığımız Dünya. İstanbul: İmge Kitabevi.

Algan R. (2006). Ezoterizme Genel Bir Giriş. Cogito Dergisi. 46. s.126-142 İstanbul:
Yapı Kredi Yayınları

Colli, G. (2007). Felsefenin Doğuşu. Ankara: Dost Kitabevi.

Connor, E. (1943). Astrology Is Not Extınct. USA: Publications of the Astronomical


Society of the Pacific.

Çakar, Y. (2005). Gizli İlimler/Astroloji, İstanbul: Yedirenk Yayınları.

Çakmak, E.E. (2003). Adorno, Kitle, Melankoli, Felsefe içinde, Cogito Dergisi, Sayı,
36, s. 7. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları

Çakmak, Y, Gürtaş İ.(2015). Kızılbaşlık, Alevilik, Bektaşilik. Gürdal Aksoy (Ed.). Hızır
versus Hızır, Kültür Tarihi, Din Sosyolojisi ve Astroloji Bağlamında Dersim
Aleviliğinde Xızır (s.519-541). İstanbul: İletişim Yayınları.

Çelebi, İ. (1991). Bakıcı. İslam Ansiklopedisi, (Cilt 4, s. 530). İstanbul: Diyanet Vakfı
Yayınları.

Çelebi, İ. (1996). Fiten Ve Melâhim (Cilt 13, s.149-153). İstanbul: Diyanet Vakfı
Yayınları.

Çelebi, İ. (2011). Kehanet. İslam Ansiklopedisi (Cilt 24, s. 171-172). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Çelebi, İ. (2013). Zayirçe. İslam Ansiklopedisi (Cilt 44, s. 160-162). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Çetinkaya, B, A. (2008). Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri İhvan-ı Safa


Modeli, İstanbul: İnsan Yayınları.

Darga, M. (2011). Anadolu’da Kadın, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Davie, G. (2006). Moder Avrupa’da Din. İstanbul: Küre Yayınları.

Dawson, L. L., ve Hennebry, J.(2003).New Religious Movements and the Future. s.270.,
UK

Debord, G., (2016) Gösteri Toplumu, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Demir, F.O. (2011). Mistik Pazarlama, İstanbul: Mediacat Kitapları.

Demirci, K. (1992). Burç. İslam Ansiklopedisi (Cilt 4, 421). İstanbul: Diyanet Vakfı
Yayınları.

Demirci, K. (1998). Hinduizm. İslam Ansiklopedisi (Cilt 18, s. 112-116). İstanbul:


Diyanet Vakfı Yayınları.

302
Dereli M. D., (2020). Sanala Veda. Ankara: Nobel Kitabevi.

Dijk, V.J. (2018). Ağ Toplumu, İstanbul: Epsilon Yayınevi

Döşer, Ö. (2018). Gezegenlerin Gücü, İstanbul: Astroloji Okulu Yayınları.

Durkheim, E. (2019). Dini Hayatın İlkel Biçimleri, İstanbul: Ataç Yayınları.

Durmuş, İ. (1996). Hâ. İslam Ansiklopedisi (Cilt 14, s. s.334-335). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Dursun, O. ve Rigel, N. (2015). Kültür Endüstrisinin Sahte Rasyonelitesi, Yıldız Falları


, Global Media Journal TR Edition.

Duvarcı, A., (1993). Türkiye’de Falcılık Geleneği ile Bu Konuda İki Eser, Falname-i
Risale-ili Caferi Sadık ve Tefe’ülname, Ankara:Ersa Matbaası.

Dürüşken. Ç. (2000). Roma’nın Gizem Dinleri, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

Dürüşken, Ç., Çoraklı, E. (2017). Antik Çağ‟da Hermenia, Cogito Dergisi Sayı 89 s.59-
77) İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Düztepe T. (2005)., Popüler Kültür Ürünü Olarak Gazetelerin Astroloji Köşelerinin


Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara

el- Ankaravi, S. (2018). Mecmuat’ül Ankaravi, İstanbul: Astroloji Okulu Yayınları.

Eliade M. (2015). Kutsal ve Kutsal Dışı. İstanbul: Alfa Yayınları.

Eliade M. (2018-A). Edebi Dönüş Miti. İstanbul: Dergah Yayınları

Eliade M. (2018-B). İmgeler ve Simgeler. İstanbul: Doğu Batı Yayınları.

Eliade M., (1969). Arayış, Tarih ve Dinde Anlam, Ankara:Doğubatı Yayınları.

Eliade M., (2017-A). Okültizm, Büyücülük ve Kültürel Modalar, İstanbul: Doğu Batı
Yayınları.

Eliade M., (2017-B). Yoga Ölümsüzlük ve Özgürlük. İstanbul: Alfa Yayınları.

Erbaş İ.(2010). Suver'ul Kevakib minyatürlerinin ikonografik incelenmesi (Süleymaniye


Kütüphanesi Fatih bölümü 3422 demirbaş nolu eser üzerine bir araştırma).
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiye Araştırmaları
Enstitüsü İstanbul.

Erdoğan, İ. (2012). Misâl Âlemi, İstanbul: TBBD Yayınları.

Erhat A. (1983). Mitoloji Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Erkılıç, G. A. (2018). Astroloji Sözlüğü, İstanbul: Havvas Yayınları.

Ezra İbn., A. (2018). Bilgeliğin Başlangıcı, İstanbul: Astroloji Okulu Yayınları

303
Featherstone, M. (2013). Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.

Fehd, T. (2000). İlm- i Felek. İslam Ansiklopedisi (Cilt 22, 126-129) , İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Fernandez, M. (2019-A). Neptün, 12. Ev ve Balık Burcu, İstanbul: Astroloji Okulu


Yayınları.

Fernandez, M. (2019-B). Neptün, İstanbul: Astroloji Okulu Yayınları.

Filiz, Ş. (1995). İslam Felsefesi’nde Mistik Bilgi’nin Yeri, İstanbul: İnsan Yayınları.

Fiske, J. (2003). İletişim Çalışmalarına Giriş. Çev., Süleyman İrvan. İstanbul: Bilim ve
Sanat Yayınları.

Fiske, J. (2010). Mitler ve Mitleri Yapanlar. Çev., Şebnem Duran. İzmir: İlya İzmir
Yayınevi.

Flanagan, K. (2017). Teolojideki Sosyoloji. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Fordham F. (2011). Jung Psikolojisinin Ana Hatları. İstanbul: Say Yayınları.

Frankl, V. E. (2019). İnsanın Anlam Arayışı, İstanbul: Okuyan Us Yayınları

Franklin, B. (2008). Pulling Newspapers Apart, Analysing Print Journalism, London


and New york: Routledge Yayınları.

Fromm, E., (1997). Çağımızın Özgürlük Sorunu. İstanbul: Gündoğan Yayınları.

Fromm, E., (1997). Hayatı Sevmek. İstanbul: Arıtan Yayınları.

Gallagher, E. V. ve Ashcraft W.M, (2006). Introduction to New and Alternative


Religions in America. Londra: Greenwood Press.

Giddens, A., ( 2014). Modernite ve Bireysel Kimlik. İstanbul: Say Yayınları.

Göker, L., (1995). Türk İslam Astronomi Bilginleri ve Gökyüzü Bilgileri, İstanbul:
M.E.B.Yayınevi.

Grimal, P. (2007). Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, İstanbul: Kabalcı Yayınevi

Grondin, J. (2017). Hermeneutik. Cogito Dergisi. (Cilt: 89. s. 7-41), İstanbul: Yapı
Kredi Yayınları

Guenon R., (1997). Geleneksel Formlar ve Kozmik Devirler, İstanbul: İnsan Yayınları.

Guenon R., (2011). Doğu Düşüncesi, İstanbul: İz Yayıncılık.

Guenon R., (2013). Varlığın Mertebeleri, İstanbul: Etkileşim Yayınları.

Gutas, D, (2003). Yunanca Düşünce Arapça Kültür, İstanbul: Kitap Yayınevi.

304
Güleç, C. (2002). Kültür ve Psikiyatri Yazıları, Ankara: HYB Yayıncılık.

Günay, Ü., ve Güngör, H. (2015). Başlangıçlarından Günümüze Türklerin Dini Tarihi,


Ankara: Berikan Yayınevi.

Gündüz, Ş. (1998). Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara: Vadi Yayınları.

Gündüz, Ş. (2003). Mecusilik. İslam Ansiklopedisi (Cilt 28 , s. 279-284). İstanbul:


Diyanet Vakfı Yayınları.

Gündüz, Ş. (2008). Sâbiîlik. İslam Ansiklopedisi (Cilt 35 , s. 341-344). İstanbul: Diyanet


Vakfı Yayınları.

(Güneren, G. (2019). Sabian Sembolleri.


https.//www.youtube.com/watch?v=1kC2MRje9qU adresinden alındı.

Güngör, A.İ. (2017). Dinler Arası İlişkiler El Kitabı, Ankara: Grafiker Yayınları.

Güngör, E. (2018). İslâm Tasavvufunun Meseleleri, İstanbul: Yer-su Yayınevi.

Güngör, H (2010). Şamanizm. İslam Ansiklopedisi (Cilt 38, s. 325-328). İstanbul:


Diyanet Vakfı Yayınları.

Güngör, H (2020). Türk Din Etnolojisi. İstanbul: Bilge Kültür Sanat.

Halis, G., (2019). Göbeklitepe Sembolizmi, İstanbul: A7 Kitap.

Habermas, (2006). Bölünmüş Batı. İstanbul: Yapıkredi Yayınları.

Hall, M.P. (1928). The Secret Teachings of all Ages, San Francisco: H.S. Crocker
Company.

Hall, C. S., Nordby, V. J. (2006) Jung Psikolojisinin Ana Çizgileri. İstanbul: Cem
Yayınevi

Hançerlioğlu, O. (2000). Dünya İnançları Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Hançerlioğlu, O. (2010). Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Hançerlioğlu, O. (1975). Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi. Erişim Adresi:


academia.edu/31765858/Felsefe_Ansiklopedisi_Orhan_Hançerlioğlu_06-
aranabilir_vers.

Hanegraaff, Wouter J. (2000). New Age Religion and Secularization, NVMEN., 47(3),
288-312..

Harman, Ö.F. (2001). Kahin. İslam Ansiklopedisi (Cilt 21, s. 171-172). İstanbul:
Diyanet Vakfı Yayınları.

Harman, Ö.F. (2013). Yahudilik. İslam Ansiklopedisi (Cilt 43, s. 212-218). İstanbul:
Diyanet Vakfı Yayınları.

305
Haughton, B. (2008). Gizlenen Tarih Kayıp Medeniyetler, Gizli Bilgiler Ve Eskiçağın
Sırları, İstanbul: Koridor Yayıncılık.

Hazal D. (2019). Modern Toplumda Batıl İnançlar Ve New Age Akımı


(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Sakarya. Sakarya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı.

Hepp A. (2014). Medyatikleşen Kültürler, İstanbul: Dipnot Yayınları.

Hoppal, M. (2012). Avrasya’da Şamanlar, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

http.//dergipark.gov.tr/download/article-file/224411 adresinden alındı.

Schoener, G.A. (2007). Astroloji, Din Ve Bilim.


http.//www.astroset.com/bilgi/makale/astroloji.htm adresinden alındı

https.//s3.amazonaws.com/academia.edu.documents/57782787/94626724_13403_Ahme
t_Selim_BAYSAL.pdf?response-content-
disposition=inline%3B%20filename%3DASUR_VE_BABIL_ASTROLOJISINDE_GO
K_OLAYLAR.pdf&X-Amz-Algorithm=AWS4-HMAC-SHA256&X-Amz-
Credential=AKIAIWOWYYGZ2Y53UL3A%2F20191030%2Fus-east-
1%2Fs3%2Faws4_request&X-Amz-Date=20191030T135626Z&X-Amz-
Expires=3600&X-Amz-SignedHeaders=host&X-Amz-
Signature=2e2ec4811fb870e63bd98c7d615aa61ff3683029d1f78a59ef323ac8f9f5f151

https.//www.taylorfrancis.com/books/9780203794265/chapters/10.4324%2F978020379
4265-4 adresinden alındı

https.//www.youtube.com/watch?v=wCXpEV1ZOk0 adresinden alındı

https://www.facebook.com/pages/create/?ref_type=page_top_suggestion adresinden
alındı.

İhsanoğlu, E. (2011). Osmanlı Astroloji Literatürü Tarihi ve Osmanlı Astronomi


Literatürü Zeyli c.I, İstanbul: Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi.

İnternette “Apollon in Astrology. The planet of expanded wisdom, understanding and


evenness of temperament.”. (2020, 15 Mayıs): http:
//theuranianastrologer.com/apollon-1/2015/2/9/apollon-and-its-cultural-
archetypes) adresinden alındı.

İzutsu, T. (2001). Tao-culuk’daki Anahtar Kavramlar, İstanbul: Kaknüs Yayınları.

Karasar, N. (2015). Bilimsel Araştırma Yöntemi, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Kaya, M. (1991). Ay. İslam Ansiklopedisi (Cilt 4, s. 183). İstanbul: Diyanet Vakfı
Yayınları.

Kaya, M. (2008). Revâkıyyûn. İslam Ansiklopedisi (Cilt 35, s. 24-26). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

306
Kepel, G. (1992). Tanrının İntikamı Din Dünyayı Yeniden Fethediyor. İstanbul: İletişim
Yayınları.

Kılıç, M.E. (1998). Hermes. İslam Ansiklopedisi (Cilt 17, s. 228-233). İstanbul:Diyanet
Vakfı Yayınları.

Kılıç, M.E. (1999). Muhyiddin Ibn Arabi. İslam Ansiklopedisi (Cilt 20, s. 493-516).
İstanbul:Diyanet Vakfı Yayınları.

Kılıç, S. (1995). İslam’da Sembolik Dil. İstanbul: İnsan Yayınları.

Kırkoğlu, H.R. (2017). Sultan ve Müneccimi 18. Yy Osmanlı Sarayında İlm-i Nücum.
İstanbul: Doğan Kitap.

Kızıl, H. (2013). Mitra‟dan “Mithras‟ın Sırları”Na Mitraizm‟in Kuruluş Serüveni.


EKEV Akademi Dergisi. Sayı 55 s.113-136.

Kızılgeçit, M. (2018). Yeni Dini Hareketlerin Psikolojisi. İstanbul: Marmara Akademi


Yayınları.

Kirman, M.A., (2003). Yeni Dinî Hareketleri Tanımlama Problemi ve Tipolojik


Yaklaşımlar. Din Bilimleri Akademik Araşırma Dergisi, Cilt.Iıı, Ss.27-43.

Klibansky, R., Panofsky, E., ve Saxl, F. (1992). Saturn und Melancholie – Studien zur
Geschichte der Naturphilosophie und der Kunst. Frankfurt am Main: Suhrkamp
Verlag.

Kollektif, (2017). İhvan-ı Safa Risaleleri cilt 1. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Korkmaz, M.(2010). Zerdüşt Dini İran Mitolojisi. Ankara: Alter Yayıncılık.

Kozanoğlu, C. (1997). İnternet Dolunay Cemaat. İstanbul: İletişim Yayınları.

Köse, A. (2014-A). Kutsalın Dönüşü. İstanbul: Timaş Yayınları.

Köse, A. (2014-B). Milenyum Tarikatları Batı’da Yeni Dini Akımlar. İstanbul: Timaş
Yayınları.

Köse, A. ve Ayten, A. (2009). Bâtıl İnanç Ve Davranışlar Üzerine Psikososyolojik Bir


Analiz, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 9(3), 45 -70.

Krotoski, A. (2011). What effect has the internet had on religion?.


https.//www.theguardian.com/technology/2011/apr/17/untangling-web-aleks-
krotoski-religion adresinden alındı.

Kuhn, T. (2007). Kopernik Devrimi. (H. Turan, D. Bayrak ve S.K.Çelik, Çev.). Ankara:
İmge Kitabevi Yayınları.

Kuçuradi, (1988). Uludağ Konuşmaları: Özgürlük, Ahlak, Kültür Kavramları. Ankara:


Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları.

Kulak, Ö. (2017). Theodor Adorno-Kültür Endüstrisinin Kıskacında Kültür. İstanbul:


İthaki Yayınları.
307
Kut, G. (1988). Acâibü’l-Mahlûkāt. İslam Ansiklopedisi (Cilt 1, s. 315-317).
İstanbul:Diyanet Vakfı Yayınları.

Kurt, A. (2017). Din Sosyolojisi. İstanbul: Sentez Yayınları.

Kutluer, İ. (1994). Devr. İslam Ansiklopedisi (Cilt 9, s. 232- 234). İstanbul:Diyanet


Vakfı Yayınları.

Kutluer, İ. (1995). Felek. İslam Ansiklopedisi (Cilt 12, s. 303-306). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Kutluer, İ. (2004). Metafizik. İslam Ansiklopedisi (Cilt 29, s. 399). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Kutluer, İ. (2004). Mistisizm. İslam Ansiklopedisi (Cilt 30, s. 188-190). İstanbul:


Diyanet Vakfı Yayınları.

Lal Das, D.K and Bhaskaran. (2008) Research methods for Social Work, New Delhi:
Rawat, pp.173-193.

Leger, D.H., (2004). Sekülerleşme, Gelenek ve Dindarlığın Yeni Şekilleri. Çev. Halil
Aydınalp. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 26 (2004/1). 45-58

Lemish, L. (2009). Media and New Religious Movemnts The Case of Falun Gong.
https.//www.cesnur.org/2009/slc_lemish.htm adresinden alındı.

Lewıs J.R. (2006). The Mystical Apocalypse of the Solar Temple. Wisconsin: JAMES R.
University of Data.

Lievrouw, L.A. (2016). Alternatif ve Aktivist Yeni Medya. İstanbul: Kafka.

Long, C.H. (13.06.2020) Popüler Din Mustafa Arslan (çev.)


http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/23.php adresinden alındı.

Long, C.H. (13.06.2020) Popüler Din Mustafa Arslan (çev.)


http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/23.php adresinden alındı.

Love, C., (2000). Mistik Hakikatler Bilimsel Gerçekler, Doğaüstü Deneylere Dair
Özgün İncelemeler. İstanbul: Dharma Yayınları.

Lyotard, J-F. (2019). Postmodern Durum. Ankara: Bilgesu Yayınları.

Luckmann, T. (2016). Görünmeyen Din Modern Toplumlarda Din Problemi. İstanbul:


Rağbet Yayınları.

Lunn, E. (2010). Marksizm ve Modernizm. Ankara: Dipnot Yayınları.

Macdonald, H. (2020). Hangi Doğru. İstanbul: Domingo.

Manovich L., (2014). HTML„den Borges„e Yeni Medya‖, HTML‟den Borges‟e Yeni
Medya, Yeni Medya‟ya Eleştirel Yaklaşımlar, Ed.Mukadder Çakır, İstanbul:
Doğu Kitabevi.

308
Marcuse, H. (2015). Tek Boyutlu İnsan. İstanbul: İdea Yayınevi.

Marshall P. (2005) Dünya Astrolojisi. İstanbul: Dharma Yayınları.

Mattelart, A. ve Mattelart, M. (2011). İletişim Kuramları Tarihi. İstanbul: İletişim


Yayınları.

Mccellan, E. J. ( 2006). Dünya Tarihinde Bilim ve Teknoloji, Ankara: Arkadaş


Yayınevi.

Mıtchell, V. W. (1995). Using Astrology In Market Segmentation. In Journal Of


Consumer Marketing.

Mirza, G. A.(2014) Yeni Dinselleşme Eğilimleri ve Maneviyat Arayışları (Doktora


Tezi). Ankara. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Antropoloji
Anabilim Dalı.

Nasr, S. H. (1985). İslam Kozmoloji Öğretilerine Giriş. İstanbul: İnsan Yayınları.

Nasr, S. H. (2006). İslam ve Bilim. İstanbul: İnsan Yayınları.

Nobutaka, I. (2012). Media and New Religious Movements in Japan. Erişim Adresi:
http.//pdfs.semanticscholar.org/d49a/dc46dfe381f876350a52755824e26233d075
.pdf adresinden alındı.

Offe, C. (2013). Amerika Üzerine Düşünceler. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

Ong, W.J. (2013). Sözlü ve Yazılı Kültür Sözün Teknolojileşmesi. İstanbul: Metis
Yayınları.

Ornstein, E.R.,(2001). Yeni Bir Psikoloji. İstanbul: İnsan Yayınları.

Otto, R. (2014). Kutsal’a Dair. İstanbul: Altıkırkbeş Yayınları.

Önder K.(2006). Theodor Adorno, Kültür Endüstrisinin Kıskacında Kültür


(Yayımlanmamış Doktora Tezi). Ankara. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı Felsefe Bilim Dalı

Özcan, Z. (2000). Teolojik Hermenötik. İstanbul: Alfa Yayınları.

Özkan, A. R. (2006). Kıyamet Tarikatları. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık.

Pala, İ. (2002). Kırk. İslam Ansiklopedisi (Cilt 25, s.466-467). İstanbul: Diyanet Vakfı
Yayınları.

Parpola S., (1993). “Mesopotamian Astrology and Astronomy as Domains of the


Mesopotamian 'Wisdom',” Herausgegeben von Hannes D. Galter (ed.) 3. Grazer
Morgenliindischen Symposion (23.-27. September 1991), , s. 47-59.

Polkinghorne, D. E. (1991).”Qualitative procedures for counseling research”. In C. E.


Watkins, Jr. & L. J. Schneider, Research in counseling (p. 163–204). Lawrence
Erlbaum Associates, Inc.

309
Possamai, A.(2000); “A Profile of New Agers, Social and Spiritüel Aspects”, Journal of
Sociology, 36/3, 2000, ss. 364–377.

Prasad, B. D. (2008). Content analysis. Research methods for social work, 5, 1-20.

Ritzer, G. (2019). Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Rosenthal, B. G. (1993). Occultism as a Response to a Spiritual Crisis. New York:


Fordham University.

Rugoft, M. (2003). Marco Polo Doğu Ve Batı Kaynaklarında Çin Seyahati. İstanbul:
Kaknüs Yayınları.

Saussure, F. (2001). Genel Dilbilim Dersleri. İstanbul: Multilingual Yabancı Dil


Yayınları.

Sadıkoğlu, P. (2007). Antik Mısır Sanatı ve Tarihsel Akıştan Günümüze Etkiler.


İstanbul: Boyut Matbaacılık.

Sancar, F., Turan, S. (2014). Yeni Dini Hareketler Tarihsel, Teorik ve Pratik
Boyutlarıyla, İstanbul: Açılım Kitap.

Saliba, J. (2003). Understanding New Re I i g i o us M ove m e n t s. Newyork, Toronto:


Altamira Press.

Sartwell, C. (2000). Yaşam Sanatı. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Schiller, H. (1993 ). Zihin Yönlendirenler. İstanbul: Pınar Yayınları.

Schimmel, A. (2000). Sayıların Gizemi. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

Schippers, M., Lange, Paul M. Von, (2006). The Psychological Benefits of


Superstitious Rituals in Top Sport, A Study Among Top Sportpersons, Journal of
Applied Social Psychology, 36 (10),2532-2553.

Scognamillo, G., (1999). Astroloji ve Yıldızbilimi. İstanbul: Karizma Yayıncılık.

Scognomillo, G.; Arslan, A. (1999). Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Fal. İstanbul:
Karizma Yayıncılık.

Selvi, C. (2011). Astrolojik Kişilik Ve Örgütsel Bağımlılık Üzerindeki Etkileri


(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, Karaman

Semen, ST., (2004). Türk Astrolojisi- Culduzlama. Ankara: Elips Kitap

Sevgi, A. (2012). Yeni Dini Akımların Temel Görüsleri ve İslam. Van:, Madve
Yayınları.

Simmel, G. (2009). Bireysellik ve Kültür. İstanbul: Metis Yayınları.

Stace, W.T. (2004). Mistisizm ve Felsefe. İstanbul: İnsan Yayınları.

310
Stark R, Bainbridge WS. 1985. The Future of Religion: Secularization, Revival and
Cult Formation, Berkeley: University of California Press.

Stevens, A. (1999). Jung. (çev. Ayda Çayır). İstanbul: Kaknüs Yayınları.

Stevenson, N. (2008) Medya Kültürleri Soysal Teori ve Kitle İletişimi. Ankara: Ütopya
Yayınları

Storr, A. (2006). Jung’un Seçme Yazıları. Ankara: Dost Kitabevi.

Sutherland, S., Clake, P., (1998). The Study of Religion. Londra: British Library
Cataloguing in Publication Data.

Tanyu, H. (1991). Ateş. İslam Ansiklopedisi (Cilt 4, 52-55) , İstanbul: Diyanet Vakfı
Yayınları.

Taş, İ. (2012). İhvân-ı Safâ’da Felsefe ve Din Münasebeti. Konya: Palet Yayınları.

Taş, N. (2019). Tıp ve İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinde Batıl İnanç, Dindarlık Ve


Mutluluk İlişkisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Çanakkale Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri
Anabilim Dalı.

Taş, O. (2011). Eleştirel Teori, Temel Yönelimler, Ayrışmalar ve Türkiye'deki Düşünsel


Seyri, Zamanın Tozu-Frankfurt Okulu’nun Türkiye’deki İzleri. İstanbul: De Ki
Yayınları,.

Taşçı S.(2010) Eleştirel Kuram’da Modernite Sorunsalı (Yayımlanmamış Doktora


Tezi) İstanbul. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Bölümü
Sosyoloji Anabilim Dalı.

Tecimer Ö. (2004). Gül ve Haç Batı Uygarlığının Yeraltı Kaynakları. İstanbul: Plan B
İletişim, Tasarım, Tanıtım ve Yayıncılık.

Teisseier, E.(1994). Kahinlerin Kahini 21. Yüzyılda Astroloji. İstanbul: Milliyet


Yayınları.

Thornton T. A.(2016) Ideas Of Order, The Meanıng And Appeal Of Contemporary


Astrologıcal Belıef, Doktora Tezi, Oregon.

Toprak, A.; Yıldırım A.; Aygül E.; Binark M.; Börekçi S. Çomu T. (2009). Toplumsal
Paylaşım Ağı Facebook: “görülüyorum öyleyse varım”. İstanbul: Kalkedon
Yayınları.

Touraine, A. (2017) Toplumların Sonu. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Tuğrul, S. (2010). Ebedi Kutsal Ezeli Kurban. İstanbul: İletişim Yayınları

Turan, O. (1941). Oniki Hayvanlı Türk Takvimi. Ankara: DTCF Yay.

Turner, B., (2017) Din ve Modern Toplum, Bursa: Sentez Yayınları.

Türk Ansiklopedisi (1986). “Fal ve Falcılık”. Cilt 16, Ankara:M.E.B Yayınları.


311
Uluç, Ö (2013). Yeni Dini Hareketler. İstanbul: Yarın Yayıncılık.

Unat, Y. (2002). Kırânât. İslam Ansiklopedisi (Cilt 25, s. 437). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Unat, Y. (2009). Mıntaka. İslam Ansiklopedisi (Cilt 29, s. 551-553). İstanbul: Diyanet
Vakfı Yayınları.

Uyar, T. (2019). Astrolojinin Bilimle İmtihanı. İstanbul: Destek yayınları.

Uysal E. (2015), 20. Yüzyıl New Age Akımı Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Adana Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı.

Varlık S. (2019). Türkiye’de Din Dışı Spiritüel Akımlar Üzerine Bir Araştırma
(Yayımlanmamış üksek Lisans Tezi) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı.

Weisskopf, W, A.(1996). Yabancılaşma ve İktisat. İstanbul: Anahtar Kitaplar.

Wilber, K, (1995). Transandantal Sosyoloji. İstanbul: İnsan Yayınları.

Williams, R. (2010) Kültür ve Materyalizm. İstanbul: Sel Yayıncılık.

Williams, R. (2017) Kültür ve Toplum 1780-1950. İstanbul: İletişim Yayınları.

Wittengenstein, L. (1996), Tractatus Logico Philosophicus, İstanbul: Yapı Kredi


Yayınları.

Yangel, Ş. (2018). Türk Medeniyetlerinde Astroloji Astronomi ve Müneccimbaşılık.


İstanbul: İnkılap Kitabevi

Yenican, R.(2019). New Age Hareketi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Kayseri:
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri
Anabilim Dalı

Yetkin B. (2016). Yıldızların Altında İktidar Savaşı, Hegemonyanın ve Kimliğin İnşası,


Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, sayı 25, 35-60.

Yıldız, H.,D. (1992). Berberîler. İslam Ansiklopedisi (Cilt 5, s. 478-483). İstanbul:


Diyanet Vakfı Yayınları.

Yıldırım, A., Şimşek, H. (2006). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara:
Seçkin Yayınları.

Yılmaz, S. (2014). Nazar, Büyü ve Fal. Ankara: Dîvan Kitap.

Yitik, A. (1996). Hint Kökenli Dinlerde Karma İnancının Tenâsüh İnancıyla İlişkisi.
İstanbul: Ruh ve Madde Yayınları.

Yüksel, Y. (2019, 12 18). İçerik Çözümlemesi.


https://s3.amazonaws.com/academia.edu.documents/44540187/icerik_cozumlem
esi.pdf?response-content-
312
disposition=inline%3B%20filename%3DICERIK_COZUMLEMESI.pdf&X-
Amz-Algorithm=AWS4-HMAC-SHA256&X-Amz-
Credential=AKIAIWOWYYGZ2Y53UL3A%2F20191222%2Fus-east-
1%2Fs3%2, adresinden alındı.

Zeldin, T. (1998). İnsanlığın Mahrem Tarih. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Zinser, H. (2009). Ezoterizme Giriş. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınları.

Zizek, S. (2006). Interrogating the Past. New York: Continuum.

Zoccatelli, P.L. (2006). Çağdaş Dünyada Ezoterizm ve New Age. Cogito Dergisi. 46.
s.280-299 İstanbul: Yapı Kredi Yayınları

313
314

You might also like