Professional Documents
Culture Documents
Tanzimattan cum-WPS Office
Tanzimattan cum-WPS Office
net olarak görüldüğü önemli bir yapı özelliğine sahiptir. Farklı kültürlerin bi-
leşiminden oluşan devletteki aile yapısı tek tip değildir. Bu dokuyu belirleyen
tan uzak bir görünüm sergilemiştir. Bu sebeple aile biçimi, kadının sosyal ve
ailevi durumunda da farklılıklar görülür. Geniş bir alana yayılmış, çeşitli dini
aile yapısının biraz farklı olduğunu görürüz. Osmanlı toplumunda yaygın olan
yarı pederşahi bir durum görülür. Her ne kadar erkekler için çok eşle evlenmek
yasal olsa da uygulamada tek eşle evlilik tercih edilmiş, ikinci eşle evliliğe pek
bunların üst düzey askeri ve bürokratik kesime dâhil oldukları dikkat çekmiş-
tir. Zaten çok eşle yapılan evliliğin maddi finansmanını sağlamak için varlıklı
ve söz sahibidirler. Geniş aile tipi yaygın olup, üretim ve stoklama işi ailenin
kadınları tarafından birlikte yapılır. Avlulu evlerde üç kuşak aile fertlerinin bir
arada yaşadığı görülür. Geleneksel aile yapısının en önemli üyesi kadınlar ol-
evlendiği kadına evlenme sırasında veya boşanmada ödediği mehir kadın için
kadınlar, evleri dolaşıp mendil, kumaş, çeyiz satan bohçacı kadınlar, falcılık
bilinmektedir.
Konuyla ilgili olarak Kanuni devrindeki bir ferman oldukça ilgi çekicidir.
verilmemesi istenmektedir.
kadınlar tarafından yaptırılmış olması buna iyi bir ömek olmaktadır. Osmanlı'da
kadınlar, ergenliğe girip reşit olunca, hukuki bağlamda kimlik kazanır, evlen-
önemlidir. Buna göre 1605-1625 yıllarına ait Kayseri sicillerinde kayıtlı gayri-
ilginç bilgiler bulunmaktadır. XVII. yüzyılda Bursa'da bulunan toplam 387 ipek
tezgâhının 150'sinin kadınlara ait olduğu bilinmektedir. Ayrıca evinde ürettiği
mamulünü, dükkânı olmadığı için çarşı ve pazarlarda satan çok sayıda kadın
ilgili işlerini de takip etmektedir. Padişah da dâhil olmak üzere gerekli yerlere
istenmiştir.
engellenmeye çalışılmıştır.
bir emir aslında kadınların devre göre gayet rahat giyindikleri ve kısıtlamalara
aynı olurken statü ve maddi güce göre kumaş kalitesi, süslemeleri, kullanılan
şitli model kemer takan kadınlar ayaklarına da sırma işlemeli terlikler giyerdi.
mekle birlikte, alınan bazı kararlar eski buyrukları hatırlatmaktadır. 1867 yılı
Ramazan ayında gazeteler aracılığıyla halka ilan edilen duyuru, konuya bir
lunacak, hiç bir erkek içeri alınmayacaktır. Kadınlar iftar davetine giderken,
önlerine bakarak yürüyeceklerdir."Bunlar gibi kadınlar için sınırlamalar getiren fermanlarla birlikte
kadınları
anlaşılmaktadır.
ğiştiği, kuralları rahatça ihlal ettiği dikkat çeker. Losi Rambert'in yazdıklarına
aile, çocuk ile ilgili işler; erkeklere ise siyasal, ekonomik, askeri işlerle ilgili
sorumluluklar düşmektedir. Evin geçimini sağlamak için gereken maddi
verilmiştir.
Osmanlı'da kadınlar evde çocuk bakımı, ev işleri veya buna nezaret etmek,
veya mesire yerlerine gitmek için çıkarlardı. Özellikle XVIII. yüzyıl sonrası
her zaman gittikleri görülmektedir. İngiltere'nin İstanbul sefirinin eşi olan Lady
bol masraf yapmak, yeni modalar çıkarmaktır. Parayı erkekler kazanır, kadın-
lar harcar. Erkekler eşlerinden en ufak bir maddi talepte dahi bulunmazlar.
daha iyi ve uzun süre eğitim almaları, gerekse eş veya babalarının görevleri
maktadır.
ziynet eşyası ve her türlü lüks eşyaya rahatça sahip olabilirlerdi. Buna karşın
süren hatta bazen yıllar boyu devam eden seferlere katıldıkları zaman tek
Bunların yaşadığı iki temel sorun olarak eşlerinin sık sık savaşa gitmeleri do
18
İstanbul'da klasik dönem ailenin yaşam alanı mahalle olup, farkh kat-
manlar bir arada yaşarken, VIII. yüzyılla birlikte bu durumda bir değişiklik
görülmeye başlanmıştır. Artık üst kesim insanlan farklı yaşam bölgeleri oluş-
mahalle hayatı bu tarihten sonra orta sınıfa ait olurken, üst kesim Boğaziçi ve
Daha önce ilk kez kâgir evler yapılmaya başlandığında eleştirilen Osmanlı'daki
zengin sınıf artık süslü köşkler inşa etmekte, Kağıthane, Çamlıca ve Boğaziçi
sözlü eğlenceler yapılmaya başlanmıştır.XIX. yüzyılda İstanbul ve diğer büyük şehirlerdeki kâgir
konaklarda,
büyük oranda devam ederken üst kesim kadını sosyal yaşama girmeye
sağlamıştır.
iskeleye bağlı bir şekilde denizin içine tahtadan inşa edilmiş binalar erkekler
ve kadınlar için ayrı olarak yapılmıştır. Her iki cinsin birbirlerini görmesini ve
kapağı ile göbeği kapatan deniz donlarıyla, kadınlar da deniz için basmadan
ise Avrupalıların böyle yaşadıklarına olan inanç yer almış olabilir. O zaman
yaygınlık kazanan düşünceye göre Avrupa'da her kadının kocası dışında bir
Evdeki hizmetçilerin sayısı artmış, aile içi davranış biçimleri henüz netlik kazanmamıştır. Toplumda
geleneksel yapı bir derece korunurken aile, mo-
dern dünyada kimlik arayışı içerisindeki bir geçiş kurumu niteliğinde varlık
göstermektedir.
almıştır. Kadının konumu medeniyet göstergesi olarak kabul edildiği gibi, on-
yönlendirici olması dolayısıyla, tarihimizde önemli bir yere sahip olmuştur.Tanzimat Fermanı'nda kadın
ve aileyle ilgili bir maddenin
parçası
kadın ve aile ilgi merkezleri olmuştur. Ittihadcılar aile yapısını kültürün bir
ve aileyi özel hayattan çıkarıp kamu hayatına dahil etmişlerdir. Sürecin sos
yolojik değişimlerle tamamlanması gerektiğini düşünmüşlerdir. İntihadalanın
çabaları milli ailenin önemini artırmıştır. Ulus devlet için oluşturulacak yeni
içerisinde var olan bir "kadın inkılâbı" istemekte, yaşam tarzlan ve konum-
göre aile, toplumun nüvesi olması hasebiyle çok önemlidir ve radikal değ
arasında bir bağ kurulmuştur. Kadın sorunu yalnızca kadın hakları olarak
değil, eski ve yeni sosyal formların ana çatışma unsuru olarak hep zirvede
kalmışlıkla kadının geri kalmışlığı birbirini etkileyen iki unsur olarak düşü-
düşünüş
görülmese bile bu çerçevede belli bir serbestlik kazanan kadınlar, bazı hak-
edecektir.
Bu dönem özellikle İstanbul, İzmir gibi şehirlerde Batı kaynaklı bir yaşam
bir bakış açısıyla algılanmıştır. Avrupalılaşma bu kitle için fikri ve siyasi dina-
dünyasına ilişkin fikirler ortaya abartılı rivayet ve gayri meşru ilişkiler çıkar-
mıştır. Örneğin evlilik dışı ilişkilerin Batılı olma gereği olarak yorumlandığına
tanıklık edilir. Öyle ki, Avrupa'daki kadınların sınırsız bir özgürlüğe sahip
olduğu, kadının sevgilisi ile sohbet ederken kocası gelip kapıyı çaldığında
de, değişen fikri ve sosyal yapı dolaylı olarak kadınları etkilemiştir. Yasalarda
okullar açılmış, basında kadın lehine yazılar çıkmaya başlamıştır.Tanzimat sonrasındaki yayınlarda kadın
meselesiyle ilgilenilmiş, kadının
yer almıştır. Gülmek, oturmak, yemek, dans etmek gibi davranışlarda bile
yayınlar izlenmiştir. Saç ve cilt bakımı, kozmetik ürünler, kadın sağlığı gibi
ciddi bir bocalama yaşamış, laf atma ve sarkıntılık vak'alarına en çok kadının
düzey aileler konak veya yalıda kalabalık bir kadroyla yaşamışlardır. Evde
Osmanlı dönemi aydın kadınların isimlerinin belirlenmesindeki en büyük metodolojik sorunlardan biri
müstear isimle, yazma meselesi olmuştur.Kadın adıyla, kadın hakkında yazan çok sayıda erkek yazarın
varlığı kesinlikkazanmıştır. Bu müstear isimlerin bir kısmı belirlenmiş diğer kısmı ise henüz
araştırılmamıştır. Bu ise hayli zor ama zorunlu bir meseledir. II. Meşrutiyet dönemi yaygın olan bu
uygulamayla erkekler, sadece kadın ismiyle yazmalarının ötesinde kadın dergileri de çıkarmışlardır.
Ancak buna kadınların tepki koyduğu görülür. 1918'de Darülfünunlu kızlar, erkeklerin kadın simleriyle
yazmalarına karşı çıkmış ve buna son verilmesini istemişlerdir.1918'de yayınlanan Türk Kadını Dergisi de
duruma tepki göstermiş, dergidekadın yazılarına yer verileceği ancak erkeklerin kadın ismiyle
gönderdikleriyazıların yayınlanmayacağı ifadesi yer almıştır.Osmanlı'da günümüz anlayışına göre kadının
kendini keşfi, kadın hare-ketleri, kadın hakkı talepleri XIX. yüzyıl sonlarında başlamıştır. Çıkan
savaşlar,alınan yenilgiler, yerleşik düzenin sarsılmasıyla ortaya çıkan arayışlar, Avrupave Amerika'daki
kadın hareketleri bu sürecin şekillenmesinde etkili olmuştur.İlk başlarda devlet ricali ve münevver sınıf
ailelerine mensup, geniş imkânlarasahip, yabancı dil bilen ve özel eğitim almış kadınlar, bu harekette
öncü olarak
sırada olduğu görülür. Onun ardından ise, Makbule Leman, Emine Semiyye,
32
konak efradının yanı sıra ev sahibinin izniyle, mahallenin orta halli yahud yoksul
Konak eğitiminin ortaya çıkardığı ilk aydın kadın olarak Fatma Aliye
Osmanlı hanedanından çıkan tek kadın şair olan Adile Sultan, yakın
paravanla ayrılmış ayrı bir sofrada ağırlamıştır. Ayrıca saray ve köşkü edebi-
ait olduğuna inanılmamış, bir erkek tarafından kaleme alınmış olduğu düşünülmüştür. Kadınların edebi
hayata girmeleri Fatma Aliye'nin Bir Kadın
imzasıyla başlamıştır. Daha sonraki yazılarının babası veya erkek kardeşi tara-
inanmak istememiştir.
Fatma Aliye, kadınlık tarihimizde yazılı alanda yer alan ilk ve en mühim kişi
olmuş, ayrıca hayatını kendi kazanan kadın kahramanın işlendiği ilk romanı
Fatma Aliye, Emine Semiyye gibi kadın üzerine düşünen aydınlara göre
dır. Erken dönem kadın hareketinin mücadeleleri ile kadınlık mefkûresi denen
Fatma Aliye, Şair Nigar Hanım kuşağı Batı karşısında mesafeli bir duruşa
uygarlığı arasında kadınlığa ilişkin yorumlara bir yanıt olarak "İslam Kadını"
karşı ilerlemeci İslami kültürü teslim ediyorduYaşadığı dönemin en fazla yabancı dil bilen kadını olarak
Şair Nigar Hanım
cadelede kardeşi Fatma Aliye'den daha keskin bir düşünceye sahiptir. Yazar,
Cemiyeti, II. Meşrutiyet dönemi aydınları arasında büyük bir etki oluşturmus
tur. Bu teşekkülün feminist bir yöntemle kurulmuş ilk kadın derneği olduğu
Halide Edib'in, "Yeni Turan" adlı eserinde, bir hayal gibi görünen çalışan
almıştır.
Bu iki yazar, kadın hakları savunuculuğunu yaparken güçlü bir sesle ko-
bir rol model oluşturan yazar, basında "Türklerin Büyük Kadını" olarak yer
ın izlediği Şair Nigar, Fatma Aliye, Halide Edib'in de içinde yer aldığı büyük
çalışmalar
birlikte İhsan Raif, Halide Edib, Fatma Aliye, Nakiye Hanım, Fehime Nüzhet
de yer almıştır.
kraliçelerine telgraf çekme kararı alınmıştır. Yine Nezihe Muhiddin, 1918 yı-
lında toplanan Milli Kongre'ye katılan çok sayıda kadın cemiyeti delegasyonu
Kadını"na dönüşecektir.
camiası içerisinde yayıncı olarak varlık gösteren ilk kadın olmuştur. "Kadınlar
dınlar içerisine almak gerekmektedir. 1911 yılında, kim olduğuna dair bilgi
sahibi olunamayan P. B'nin evinde dokuz kez konferans veren hatibe, burada
sahip olan hatip, dönem kadınlarından daha keskin düşünce biçimine sahiptir.
yer almca büyük ilgi görmüş, ülkenin her yerinden Fatma Nesibe'yi dinle-
mek isteyen kadınlar çıkmıştır. Oldukça birikimli bir kadın olduğu anlaşılan
Fatma Nesibe aynı zamanda güçlü bir hatibedir. Yaptığı konuşmalar, verdiği
mesajlarla o yıllarda kadınlar üzerinde etkili olmuş ve yeni bir bakış açısının
şekillenmesini sağlamıştır.
ve satır aralarında kişisel görüşlerini sunan yazar, edebiyatın yanı sıra siyasi
olursa olsun hiç bir erkek sanatçının, kadın sanatçının yapabildiği gibi kadın-
36
Kalemi güçlü bir yazar olan Samiha Ayverdi ise seçtiği edebi türün
sünü kurmuştur. Ona göre insanın yaratıcıyla olan yakınlığı, aşk çerçevesinde
anlamını bulur. 85 yıllık bir yaşam, II. Abdülhamid, II. Meşrutiyet, İttihad ve
Terakki, Mütareke yılları ve Cumhuriyet Dönemine tanıklık etmiş bir yoğunlukve zenginliği bünyesinde
barındırmaktadır. Toplum, medeniyet, kültür ve
sosyal alanlardaki pek çok dönüşüm süreci içinde yetiştiği ve yaşadığı ortam
ortam oluşturmuşlardır. Şair Nigar Hanım, bunun tipik bir örneği olmuş, II.
bu kabullerini gerçekleştirmiştir.İngiltere'de evli kadınlar mülkiyet hakkına ancak 1882 yılında sahip
olabilmiştir.
Bu dönem Namık Kemal, Şinasi, Ali Suavi, Baha Tevfik, Celal Nuri gibi
din Asli de, kadınlara siyasi hakların verilmesi gerektiğini söyleyerek kadın
hakları konusunda o döneme göre oldukça hayalî ve radikal bir istemi dile
getirmiştir.
tiğini savunmuş, görücü usulü evliliğe karşı çıkmışlardır. İslamcılar ise evin
Ziya Gökalp de eski dönemlerden başlayarak Türk kadını ile ilgili incele
akımının önemli teorisyenlerinden biri olan Ziya Gökalp, ulusal kültür düşün
toplumsal yapının kadın erkek eşitliği üzerine inşa edildiği tezini ileri sürmek
Ziya Gökalp, aileyi asri ve milli olarak ikiye ayırmış, asri ailenin Batılı
normlarda bir aile tipi, milli ailenin ise kültürel temeller üzerinde şekillenmiş
bir durum yaşamaktadır. Batıyı körü körüne taklit eden Batıcı kimi düşünürler
40
iyi bir "ev kadını" olması gerektiğini öne sürmüşlerdir. Görüşleri arasında
farklılıklara rağmen, hepsinde İslami bakış açısı mevcut olup, cehalete karş
görülmüştür. Bunlardan Musa Kazım, kızların çok fazla eğitim almasınagerek olmadığını savunmuş,
iptidai, rüştiye ve idadi mezunu olan kızların
gerektiği fikri kamuoyunda kabul görmüştür. Bunun arka planında ise kadının
mesi kadın üzerinde yeni bir "efendi" unsurunu ortaya çıkarmıştır. Ancak bu
durum tüm ulus-devletleşme dönemlerinde görülen normal bir olgu olup, iyi
azı kişiler de
im almasın
Sabiha Doğan
yol açmıştır.
mesinde olmuş, kız çocukları da erkek çocuklar gibi veraset hakkına sahip
veren birçok okul açılmıştır. Tanzimat sonrasında bazı orta derecede eğitim
Batı taklitçiliğine dayanan hayat biçimi eğitimsiz, boş inançlarla dolu orta
sınıf şehirli kadınına sirayet etmiş, ortaya çıkan yeni kadın tipi toplumda itici bir
almış, ayrıca yapılacak reformlara dini yok edeceği düşüncesiyle karşı çıkanlar
gönderilmemiştir.
bir hukukçu olan Mahmut Esat ile çok eşle evlilik konusunda basında karşılıklı
Osmanlı'da saraylılar gelinlik ve duvakta kırmızıyı kullanırken halk gelinlikte kırmızıyla birlikte mavi,
pembe, moru tercih etmiştir. 1870'lerden sonra Batılılaşma cereyanıyla daha açık renkler görülmeye
başlanmıştır. Beyaz gelinliği ise ilk kez 1898'de Kemaleddin Paşa'yla evlenen II. Abdülhamit'in kızı Naime
Sultan giymiştir.
Batı tipi giyime yaklaşan bir modele dönüşmüştür. Kadınlar çarşaflarda her
rengi kullanmış, Şam işi sırmalı olanlarla parlak, yanardönerli olanlar en çok
kullanılanlar olmuştur.
tarzı yaygınlaşmıştır. Plili, kat kat, dantelli, ipekli, yünlü kumaşlardan elbise
ve etekler dikilmiştir.
yaşayan kadınlar üzerinde etkili olan giyinme biçimleri devlet içerisinde gi-
daha çok Batı tarzına yakınken, Kafkaslarınki geldikleri bölgenin izlerini taşı-
yazan Aziz Haydar Hanım, çarşaf ve peçeye karşı çıkarak dine ve sağlığa
isteyen kadınların, daha sonra bu isteklerini laik bir düzleme oturtmaya baş-
ladıkları, dikkat çeken hususlardan biri olmuştur. Bunlardan biri olan Nimet
Cemil, oldukça ses getiren yazısında, modern dünyaya uygun bir şekilde
giyinmek istediklerini belirtmiştir. Nimet Cemil'in düşüncesini reddeden
değişimin geniş etkili olmadığı, sadece İstanbul, Selanik gibi büyük şehirlerde
Hakkı gibi isimler karşı çıkarak, bunun dine aykırı olduğunu söylemişlerdir.
tülü, mantolu kadın giyimi, Türk Ocakları tarafından örnek kadın kıyafeti
kararı dergide yer aldığı gibi, son moda tayyör gibi kıyafetlerin resimlerini
de yayınlamıştır.
Kızılay'ın kadın kolu tarafından 1919'da basılan takvim, bize çalışan kadınlar ve giyimleri hakkında bilgi
vermektedir. Takvimde hastabakıcı, ziraatçıhemşire, üniversite öğrencisi, sokak süpüren kadınlar,
postane memurelerinin resimleri yer almaktadır. Burada yer alan kadınların giyimlerine bakıldığında
hepsinin başlarının kapalı olması, ortak yönleri olarak dikkat çeker. Ancakbunlardan bir kısmı çarşaflıyken
diğer kısmının çarşaf giyinmemiş olduğu.görülür. Ayrıca İnci dergisinin 1. sayısında da pazarda mallarını
satmaya çalışan kadınlardan bir kısmı çarşaflı bir kısmı ise mantoludur.