Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 389

ALEVİ AJANDASI

2020
‘GELİN CANLAR
BİR OLALIM OLALIM’
ALİ YILDIRIM
Sayfa Tasarımı: Cem Hayat
Düzenleme: Cem Hayat
ALEVİ AJANDASI
2020
GELİN CANLAR BİR
OLALAIM

ALİ YILDIRIM
OCAK

01
Alevilik İnsanı Hak Bilmektir!

Kainatın aynasıyım
Madem ki ben bir insanım
Hakk’ın varlık deryasıyım
Madem ki ben bir insanım.

ALEVİLİK
Alevilik, Anadolu’ya özgü kökleriyle kadim tarihe uzanan bir
inanç sistemidir. Alevilik, Anadolu’nun öz ve özgün inancıdır.
Alevilik bütünüyle Anadolu’da varolmuş/ortaya çıkmıştır.
Alevilik İslamiyet’in tüm olmazsa olmazlarına kayıtsızdır.
İslam’ın inanca dair beş temel şartı, Alevi inancının varlığı
içerisinde herhangi özel bir yer tutmaz.
Sözgelimi Hacc’a gitmek, namaz kılmak, ramazan orucu tut-
mak Alevi inanç sisteminde yeri olmayan İslam ibadetine ilişkin
ögelerdir. Alevi yolunda zekat vermek şeklinde bir inanç pratiği
de sözkonusu değildir.

GÜNÜN MEKANI
Garip Dede Dergâhı: İstanbul Küçükçekmece gölü kıyısında
yer alan tarihi Bektaşi Dergahı’dır. 1994’te Garipdede Türbesi’ni Ko-
ruma Onarma ve Yaşatma Derneği’nin kurulmasıyla birlikte yeniden
ihya edildi ve yola yoğun bir biçimde hizmet sunmaya devam ediyor.
OCAK

02
72 Millete Bir Nazarla Bakmak...

Yetmiş iki millete suçum budur Hakk dedim


Korku hiyanetedir ya ben niçin kızarım

Aleviler dil din ırk cinsiyet renk ayrımı yapmaksızın bütün


insanları bir, eşit ve kardeş görürler...

ALEVİLİK
İnsanı merkezine koyan insandan üs-
tün ve değerli bir varlık görmeyen, ne
onun üstünde bir efendi ne ona tabi bir
kulu kabul etmeyen bir inanç sistemidir.

KADİM TARİH
Ana Tanrıça: Kadim tarihte ilk kut-
sal olarak karşımıza çıkan, Ana Tanrıça
simgeleri olmuştur. Bu figürlerin en es-
kisi Avusturya Willendorf’ta bulunan
Willendorf Venüsü’dür. 30 bin yaşında
olduğu belirlenen kireçtaşından yapılma
11 cm boyundaki heykelcik, yaratan ve
yaşatan özelliklerini kendinde barındıran
bir görünüme sahiptir.

GÜNÜN GÖZALTISI
Bektaşi şeyhliği iddiasında bulunan Yemeziçmez Hasan Baba,
dün yapılan sorgusunu müteakip tevkif edilmiş, cezaevine gön-
derilmiştir. Midesinin kuruduğunu, bu sebeple yemek yemeden
yaşadığını söyliyen Hasan Baba’ya izafe edilen suçlar arasında
Alevilik propagandası yapmak, Şapka Kanunu’na aykırı hareket-
te bulunmak, şeyhlik, pirlik ve dervişlik sıfatlarını kullanmak gibi
hususlar vardır. (1960)
OCAK

03
Alevilik Serçeşmedir!
Tevrat’ı yazabilirim
İncil’i dizebilirim
Kuran’ı sezebilirim
Madem ki ben bir insanım

Aleviliğin tarihi Anadolu’nun kadim tarihidir. Alevilik her hangi


bir dinden inançtan doğmadığı gibi coğrafyamızda ortaya çıkan inaç
sistemleri Alevilikten etkilenmiş, ondan feyz ve unsurlar almıştır.

ALEVİLİK
Anadolu kaynaklı/Anadolu’ya özgü,  eşi benzeri olma-
yan bir inanç, bir din, bir kültür, bir felsefe, bir öğreti ve hat-
ta bunların tümünü de içeren ve aşan bir toplumsal olgudur.
Bu unsurların her biri bir ve bütün halinde Aleviliği ifade etmek-
tedir. Anadolu Aleviliği’ni oluşturan temel kurumlar, ritüeller ve
inanç ögeleri bir bütün olarak ele alındığında şu çok açık ve net
bir biçimde görülecektir ki Alevilik, Anadolu coğrafyasına aittir
ve bu coğrafya dışında Anadolu Aleviliği’ni bulmak, Anadolu
Aleviliği’ne rastlamak olanaklı değildir.

GÜNÜN OLAYI
Okullara din dersi… Çocuğuna din dersi verilmesini isteme-
yen veli, dilekçe ile bunu okula bildirecek. Din dersini almak esas,
almamak ise istisna oldu. (1951)
OCAK

04
Can, Alevi Bireyleri İfade Eder.

Canlar canını buldum bu canım yağma olsun


Assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun
Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım
Dost vaslına eriştim günahım yağma olsun

Can, bir bütün olarak kadın erkek ayrımsız alevi bireyleri ifa-
de eder. Yabancılar karşısında Alevi olmayı da belirtir. Canımız-
dır, candır denilerek iyi bir insan oluşu da anlatır.

ALEVİLİK
Alevi cemlerine katılan bütün insanlar cemde kadın erkek cin-
siyetlerinin ötesinde can olarak yer alırlar.
Aleviliğin kendine özgü bir tarihi, ortaya çıkış süreci ve buna
bağlı olarak oluşup gelişen inanç ve ritüelleri vardır.
Alevilik ne İslam’dan doğmuştur ne Şamanizm’den ne Zer-
düşlük’ten ne de Mani dininden beslenmiştir.
Belki tüm bu sayılanlarda Alevilik’ten bir parça vardır, belki
tüm bu inançlar Alevilikt’en kimi unsurları almış olabilirler. Kö-
keni şimdilik saptayabildiğimiz kadarıyla M.Ö. 10 binlere daya-
nan Alevilik, Zerdüştlük’ten de, Hıristiyanlık’tan da, Mani dinin-
den de İslamiyet’ten de ezeldir.

ALEVİLERE HAKARETLER
Ömer Seyfettin “Harem” kitabında Alevilerle ilgili şu hakaret
içerikli satırları yazdı:
“Sermet: Evvel zamanda, insanlar daha hayvanlara pek yakın
iken, ferdi izdivaç yokmuş. Sürü halinde yaşarlarmış. Kabilenin
bütün erkekleri, bütün kadınların musavi (eşit) surette kocası imiş.” 
“Nazan şaştı: Doğan çocukların anası babası da kabilenin, bü-
tün halkı imiş. Bu hal ayin gibi hala bazı cemaatlerde devam eder.
Mesela Kızılbaşlar gibi...” 
OCAK

05
Yol İncedir Ama Kopmaz

Sorma be birader mezhebimizi


Biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır
Çağırma meclis-i riyaya bizi
Biz şerbet bilmeyiz dolumuz vardır

ALEVİLİK
Alevi inanç sistemini son derece incelikli, sürülmesi meşak-
katli bir yol olmakla birlikte güçlü ve tarihselliğine vurgu yapmak
için kullanılır.
Alevilik bir İslam mezhep olmayıp, İslam coğrafyasında orta-
ya çıkmamıştır. İslam peygamberinin ölümünden sonra halifenin
kim olacağı siyasi sorunuyla herhangi bir ilişkisi yoktur. Bu an-
lamda Ali taraftarlığı, Ali yanlısı olma süreci değildir.

GÜNÜN DENSİZİ
Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Elmalı bu göreve gelişinden
kısa bir süre sonra şu açıklamayı yapar:
“Alevilik denen şey, dini olmaktan çok siyasi bir görüştür.
Türkiye’de Alevilik meselesi çoktan sönmüştür. Teşkilatımızda
Aleviliğin tanınmasını isteyen hiç kimse yoktur.” (1966)
OCAK

06
Birimize Bir Fiske Vursan
Kırkımızdan Akar Kanımız

Canım size kimler derler


Şahım bize kırklar derler
Cümleden ulu yolumuz
Eldedir külli varımız

Alevi yol ve erkanında canların bir ve bütün olması yolun te-


melini oluşturur.

ALEVİLİK
Kırklar Meydanı’na varan Muhammed canlara sorar kim ol-
duklarını. Canlar, Kırklar olduklarını birinin kırk kırklarının bir
olduklarını söyler. Muhammed ikna olmaz. Bunun üzerine Ali eli-
ne bir bıçak alır ve bileğine sürer. Bileği kanamaya başlar. Kırklar
Meydanı’ndaki otuz dokuz canın bilekleri de kanar aynı anda. Bir
damla kan da yukarıdan düşer. O da Şeydullah’a giden Selman’ın
kanıdır.

GÜNÜN KİTABI
Vahit Lütfi Salcı, Gizli Türk Halk Musikisi, Numune Matbaa-
sı, İstanbul 1940
OCAK

07
Alevilik’te Tanrıya Korkuyla Değil
Sevgiyle yaklaşılır!

Gitme giden gitme sual sorayım


O nazlı pirime benzettim seni
Sende Hakk nişanı vardır gördüğüm
Hakk dediğim yere benzettim seni

Alevilik’te semavi dinlerin aksine kutsala korkuyla değil sev-


giyle yaklaşmak esastır. Ne var ki bu duygularını dile getiren Ale-
viler tarihte şiddetle cezalandırılmıştır.

GÜNÜN FETVASI
MESELE: Haşa “Tanrı’dan korkmam” diyen bir kimseye şe-
riata göre ne yapmak gerekir?
EL CEVAP: Kafirdir, İslam’a gelmezse katledilmelidir.

ALEVİLİK
Alevilik heterodoks/sapma değil ana yoldur. Bir şeyden sap-
mak için ondan kaynaklanmak onun içinde olmak gerekir. Hetero-
doks sözcüğü, “farklı” anlamına gelen Yunanca heteros ve öğreti,
düşünce anlamındaki  doxa  sözcüklerinden oluşur. Ana akımdan
sapmış olan anlamına gelir. Aleviliği İslam heterodoksisi olarak
tanımlayan akademik çevreler, Aleviliğin özünden ve tarihinden
habersizdirler. Amacından sapmışlık ve bozulmuşluğu ifade eden
heterodoks kavramının Aleviliği tanımlamada kullanılması büyük
bir yanılgıdır. Dahil olunmayan bir yerden sapılmaz çünkü.

GÜNÜN ACISI
Hıdır Abdal Ocağı dedelerinden Mehmet Yaman Hakk’a yü-
rüdü (2014). Yaman, Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitiren tek Alevi
olmuştur. Kitapları: Alevilik’te Cem Hizmetleri, Alevilik’te Ce-
naze Hizmetleri, Seyit Nizamoğlu Divanı, Seyit Safi Buyruğu.
OCAK

08
Eşikteki de Birdir Döşekteki de…
Büyüğümüz de Büyüktür Küçüğümüz de

Tüm vadiler gibi sahralar gibi


Sıra dağlar gibi yaylalar gibi
Akan sular gibi deryalar gibi
Cümle alem bir can imiş bilmedim

Alevi yolunda tüm canların bir ve eşitliğini ifade eder. Alevi


ceminde posta oturup cemi yöneten dede ile ancak kapı ağzında
kendisine yer bulabilen talibin bir farkının olmadığını vurgular.

ALEVİLİK
Alevilik batinilik değil gerçekliktir. Alevilik İslam’dan kay-
naklanmadığı için İslam batiniliği olarak da değerlendirilemez.
Batinilik esas olarak zahiri hükümlerin varlığına, gerçekliğine,
yerine getirilmesi gerekliliğine inanmakla birlikte kendilerinin
ulaştıkları düzey nedeniyle bu hükümlerden muaf olduğuna ina-
nan bir akımdır. Tevil, yorum gibi bir takım yöntemlerle şartlar-
dan sıyrılma yollarına bakarlar. Oysa Aleviler açısından İslam
dininin inanç ve ibadete dair hükümleri bir anlam ifade etmez. Bu
nedenle zahire inanmayanın batından kendisine bir çıkış araması-
nın bir anlamı olamaz.

GÜNÜN ACISI
Gazeteci Metin Göktepe katledildi. (1995)

GÜNÜN İTİRAZI
Hacı Bektaş Turizm Tanıtma Derneği kurucularından Cemal
Özbey, Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Elmalı’nın beyanatını
eleştirerek “Aleviliklik sönmemiştir, sönmeyecektir” dedi (1966).
OCAK

09
Alevilerin İlkçağ Tarihi
Göbeklitepe Dergâhı

Sual eylen bizden evvel gelene


Kim var imiş biz burada yoğ iken...

KADİM TARİH
Günümüzden 12 bin yıl öncesine tarihlenen Göbeklitepe De-
rahı, Şanlıurfa’nın Haliliye İlçesi’nin Xıraba Reş/Karaviran Kö-
yü’ndedir ve ilk Alevi/insanlık tapınağıdır. Başında bir karadut
bulunan dergah, altısı gün ışığına çıkarılan 20 yapıdan oluşmakta-
dır. Dairesel yapısı, 12’li taş sütunları; aslan, turna, yılan gibi gü-
nümüz Aleviliğinde de varlığını sürdüren simgeleriyle, Aleviliğin
tarihsel mirasıdır.

ALEVİLİK
Alevi kavramı, Anadolu Aleviliği’ni ifade eder anlamda son
iki yüzyıldır kullanılmaya başlamıştır. Kavram Ali taraftarlığı, Ali
yanlısı Ali soyundan olma gibi gerçek anlamından farklılık kaza-
narak Alevi inanç sistemini adlandırır olmuştur.
Osmanlı yönetiminde Aleviler için zındık, rafizi, mülhid, ışık,
abdal, kalenderi, bektaşi ve özellikle de kızılbaş sıfatı kullanıl-
mıştır. Tüm bu adlandırmalarda Osmanlı bir hakaret, küçültme,
suçlama, aşağılama amacı gözetilmiştir.
OCAK

10
İncinsen de İncitme

Biz tarik-i Bektaşi’yiz


Zikrederiz Hakk’ı biz
Bizdedir şah-ı velayet
Sırları hep bizdedir

Kötülüğe, yanlışlığa aynı şekilde cevap vermeme yaklaşımın-


daki kural haksızlıklar karşısında susma anlamına gelmez…

ALEVİLİK
Bazı yazarlar Aleviliği senkretik / bağdaştırmacı bir inanç ola-
rak ele almaktadırlar. Onlara göre Alevilik, Orta Asya’dan başla-
yarak Anadolu’ya kadar çeşitli coğrafyalardaki din ve inançlardan
bir takım unsurlar alarak oluşmuştur.
Oysa Alevilik ayrı veya çelişkili inançları birleştirerek oluşan
senkretik bir yapı arzetmeyip tümüyle kendi özgünlüğünde bir
inanç sistemdir.

GÜNÜN UYARISI
Alevi dedeleri Ankara’da ortak bir açıklama yaparak Tayyip
Erdoğan ve Reha Çamuroğlu’nun bu akşam birlikte düzenledik-
leri Muharrem iftarına katılacak olanları düşkün ilan edeceklerini
dile getirdiler (2008).
OCAK

11
Alevilik Doğal Bir Dindir

Dertli olmayanlar derde yanar mı


Sadık derviş ikrarından döner mi
Her bir uçan gül dalına konar mı
Men bülbülüm dersin gülün var mıdır

Doğal din, vahiye dayanmayan, üstün bir güç tarafından ilke-


leri konulup çerçevesi çizilmeyen, üstün bir güç ile insan arasında
bir aracıya ihtiyaç duymayan bir inanç sistemidir.

ALEVİLİK
İnsanın doğrudan doğa ile ilişkisiden, doğa güçlerini yorumla-
masından, doğa güçleri ile ilişkiye geçme ve onunla iyi geçinme
algılamasından kaynaklanmış bir dizi inanç ve pratiklerden olu-
şur.
Doğal dinler insan yaşamının devamını refah ve mutluluğunu
amaçlayan hayatın kendi sürecinde ortaya çıkmış kurallarla mey-
dana gelir. Yüzü hayata ve dünyaya dönüktür.

GÜNÜN KİTABI
Mehmet Ersal, Alevilik / Kavramlar ve Ocak Sistemi
OCAK

12
Alevilik Bir Doğa Dinidir

Sordum sarı çiğdeme


Anan baban var mıdır
Ne sorarsın hey derviş
Anam yer babam yağmur

Sordum sarı çiğdeme


Sende kardeşlik var mı
Ne sorarsın hey derviş
Ben erlerle kardeşim

Pir Sultan’ım erler ile


Yüzü dolu nurlar ile
Ak sakallı pirler ile
Çiğdemde kardeşlik var

Alevilik, insanla birlikte doğayı da kutsal kılar ve kutsal kabul


eder.
Alevi inancında dağların, suların, ağaçların kutsal olması Ale-
viliğin bir doğa dini olmasından kaynaklanır.

GÜNÜN AÇIKLAMASI
İstanbul Üniversitesi Alevi Gençliği “Alevilik sönmüştür” di-
yen Diyanet İşleri Başkanına karşı basın açıklaması yaptı:
“Yüzyıllardan beri toplumumuzun en ağır yükünü omuzla-
rında taşımış 13 milyonu aşkın Alevi kitlesinin binlerce yüksek
öğrenim genci olarak şu hususları ulusumuza bildirmeyi bir görev
sayarız.
Alevilerden alınan vergilerle yaşayan bir kuruluşun başında
olduğunu unutan Diyanet İşleri Başkanı’nın ‘Alevilik çoktan sön-
müştür’ sözlerini laiklik ve Türkiye’nin birliği ilkelerine aykırı
bulur, şiddetle protesto ederiz (1966)”.
OCAK

13
Aşığın Sözü, Kuranın Özü

Bana Hakk’ı soran oğul,


Haber al aşık sazından,
Göğsü peygamber ağacı,
Kılıfı Ali bezinden.

Cevri, bunda dilli Kur’an


Hem erkanlı yollu Kur’an
Elimizde telli Kur’an
Yürürüz Hakk’ın izinde

Alevi yolunun hikmetleri aşık, sazandar, zakir dediğimiz can-


ların dilinden ifade edilir. Gerçeğin özü bu kelamlardadır.

GÜNÜN OLAYI
Yunus Emre, Pir Sultan Abdal kitaplarının da yazarı olan Se-
bahattin Eyüboğlu (1908-1973) Hakk’a yürüdü.

GÜNÜN ÖRGÜTÜ
Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Vakfı, 28 Şubat 1997’de kurul-
muş olmasına rağmen uzun bir hukuk mücadelesinden sonra an-
cak bugün tescil edilebildi (2000).
OCAK

14
Alevilikte Cennet/Cehennem
Yani Ahiret İnancı Yoktur.

Kıl gibi köprüden adem mi geçer


Ya düşer, ya dayanır, ya uçar
Kulların köprü yaparlar hayr için
Hayr budur kim geçerler seyr için

ALEVİLİK
Alevilik varlığını canların her yıl özlerini dara çekmesi ile sür-
dürür. Her şeyin hesabını bu dünyada vermek asıldır. Eliyle, diliy-
le, beliyle yapılan davranışlar her yıl sorgudan geçirilir. Bu yıllık
görgü/sorgu sistemiyle Alevi can yeniden doğmuş olur. Kendisine
karşı da topluma karşı da arı duru temiz hale gelir. Söylediğin
meydanın, gizlediğin senin diyerek toplum önünde hesap veren
canın ahiret kaygısı ortadan kalkar.

ALEVİLERE HAKARETLER
Hüseyin Rahmi Gürpınar, “Toraman” isimli kitabın-
da, Alevilere yönelik şu hakaret içerikli satırları yazdı: 
“Tanrım insanı bir kere şaşırtmasın. Herif artık bu hırtlamba karının
yüzüne bakmaktan bıktı. Karşısında dolaşan ay gibi evlatlığı görün-
ce kendini tutamadı. Mezhebi geniş adam... Kızılbaş mıdır nedir?” 
OCAK

15
Çerağ Uyandırmak…

Hata ettim Hüda yaktı delili


Muhammed Mustafa yaktı delili
Ol Ali Abâ’dan Haydar-ı Kerrar
Ali’yyül Murtaza yaktı delili

Alevi yolunda ışık kutsaldır. Bu nedenle çerağ özel bir törenle


uyandırılır ve yine özel bir şekilde dinlendirilir.

ALEVİLİK
Cemde çerağdan sorumlu bir görevli bulunur ki adı Çerağ-
cı’dır. Çerağcı çerağın uyandırılması, meydanın aydınlatılması
ile görevlidir. Yakmak sözü kullanılmaz. Uyandırmak, canlandır-
mak anlamında. Söndürmek sözü de yoktur. Dinlendirmek, sır-
lamak denir.

GÜNÜN OLAYI
Devlet tarafından 10 ilde 10 ay süreli imam hatip kursları açıl-
dı. (1949)

ALEVİLERE HAKARETLER
Reşat Nuri Güntekin’in “Balıkesir Muhasebecisi Tanrı Dağı
Ziyafeti” adlı kitabında Alevilerle ilgili şu hakaret içerikli satırları
yazdı:
“Gölgeler birbirleri ile kucaklaşacak gibi yaparlarken kadın
gölgesi birdenbire erkeğe iki tokat atar ve kaybolurlar. 
Dayı, kahkaha ile gülerek.
Karı amma vurdu ha. Eh bu da olur... Kızılbaşların mum sön-
dü gecesi gibi töbe olsun...”
OCAK

16
Alevi Doğmak, Alevi Olmak

İkrar verdim bu ikrarı güderim


İkrarımdan dönmem yolun ucundan
Eksikliğim bilip yoldan kalmadım
Tarikim ararım dinin ucundan

Alevi toplumunda doğan her kişi doğal olarak Alevi kimliği


kazanmakla birlikte ancak ikrar verdiği takdirde yolun yükümlü-
lüklerini üstlenen gerçek bir Alevi olur.

ALEVİLİK
İkrar, yola giriş andıdır, iradesidir.
İkrar yani söz vererek yola girmek isteyen kimseye dede hatır-
latmalarda bulunur:
“Bu yol kıldan incedir / Kılıçtan keskindir
Demir bir leblebidir yiyemezsin / Ateşten bir gömlektir giye-
mezsin
Ser verip sır vermeyeceksin
Gelme gelme, dönme dönme / Gelenin malı, dönenin başı…”
Kişi yolun zorluklarını kabul ederek yolla yol almak isterse
artık ser verip sır vermeyecek ve yolun yükümlülüklerine kayıtsız
şartsız bağlı olacaktır.

GÜNÜN KARARI
Ankara Ayrancı Lisesi din dersi öğretmeni hakkında derste
söylemiş olduğu “Batıda Müslüman olmayanlar da Kızılbaş ve
Alevilerde olduğu gibi kızlar babalarıyla ve kardeşleriyle yatar-
lar” sözler nedeniyle DGM’de dava açıldı.(1989)
OCAK

17
Alevi Yolunda Deyişler
Ayet Hükmündedir!

Bana derler sen de gel, geç, o yardan


Halil gibi cismim kurtulmaz nardan
Ben de Mansur gibi kurtulmam dardan
Ser veririm Billah geçemiyorum.

Alevi yolunun tüm hikmet ve sırları deyişlerde vücut bulurlar.


Bu nedenledir ki deyişleri yazan ozanlara kutsallık atfedilmiştir.
Deyiş söylenirken ozanın adı geçince niyaz edilir.

GÜNÜN İLANI
18 Ocak 1969 Cuma günü halk oyuncuları tarafından Ehlibeyt
Gecesi’nde temsil edilecek Pir Sultan Abdal piyesinin hazırlıkla-
rının tamamlanamaması yüzünden 8 Şubat 1969 gününe ertelen-
miştir (1969).

GÜNÜN ACISI
Davut Sulari Hakk’a yürüdü. (Erzincan 1926 - Çayırlı 1985)
OCAK

18
Teslim Taşı…

İlm-i zahirin menzili cennettir


Dolaşık bir yoldur gayet zahmettir
Pir Sultan’ım senin yolun vuslattır
Mürşide teslim ol yolda kalırsın

Kenarları 12 dilimli Hacı Bektaş taşından


yapılan 7-8 cm çapında kalp hizasında boyu-
na asılan bir tür madalyondur. Yola dergaha
teslim oluşu simgeler.

ALEVİLİK
Alevilik Şamanizm, dede de şaman değildir. Şamanizim Ale-
vilik benzerlik göstermez.
Alevilik’ten bir Türk dini yaratma amacındaki çevreler bu
doğrultuda Aleviliğin eski Türk inançlarından şamanizmin bir
uzantısı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Oysa Şamanizm ile Alevili-
ğin inanç ve ibadete dair esasları karşılaştırıldığında bu iddianın
tamamen hayal ürünü olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Şaman ibadeti anlık, o zamanın ürünüdür. Başı sonu nasıl başla-
yıp nasıl biteceği belirli değildir. Bir vecd halinde şaman kendin-
den geçer ve ritüel oluşur. Bir şamanın yaptığını diğer şaman tek-
rar edemediği gibi, şaman kendi yaptıklarını da bir sonraki ayinde
tekrar edemez.
Alevi ibadet ritüelleri çok sistematiktir. Damal’dan Delior-
man’a kadar - kimi sürek farklılıklarıyla - bir örneklik gösterir.
Hangi anda hangi ritüelin icra edileceği bütün cemler için bellidir.
Cem, dedenin kafasına göre yapılmaz. Şaman ritüelleri tek başı-
na icra ederken cem, tüm cem erenlerinin katılımıyla yapılan bir
ibadettir.
OCAK

19
Bizim Aramıza Peygamber Sığmaz

Yol Cümleden Uludur

GÜNÜN ANLATISI
Peygamber Muhammed, miraçtan dönerken yolu Kırklar’a
uğrar. Merak eder kim bunlar diye. Varıp kapılarını çalar… Kim
o diye sorarlar. Muhammed, “Peygamberim, açın kapıyı, içeri
gireyim.” der. Kırklar, “Bizim aramıza peygamber sığmaz, hem
bize hacet değildir, peygamberliğin, var ümmetine eyle” derler.
Muhammed çok şaşırır. Az önce Allah’la görüşmüştür. Fakat bu
kapıda içeri alınmamaktadır. Kapıyı tekrar çalar. Yine aynı ceva-
bı alır. Bu hal üzre peygamber, tam çekip gidecekken gökten bir
ses işitir, ona kapıyı tekrar çalmasını ve ne söylemesi gerektiğini
söyler. Muhammed tekrar kapıyı çalar, kim o sorusuna yoksulla-
rın hizmetkarıyım, sizin gibi bir insanım diye cevap verir. Bunun
üzerine kapı ardına kadar açılır ve Kırklar onu içeri buyur eder-
ler… Peygambere açılmayan kapı insanoğluna sonuna kadar açıl-
mıştır… Alevilerin ceminde her insan bir candır…

GÜNÜN ACISI

Sabah, penceremin önünde


İki ak güvercin
Merhaba…
Hrant! Tutup elinden
Bilece mi geldiniz
Pir Hacı Bektaş’la
Güvercin donunda…

Hrant Dink katledildi! (2007)


OCAK

20
Benliği At Aradan,
Yalnız Kalsın Yaradan...

Geldiğin yoldan
Durduğun dardan
Yüz sürdüğün pirden
İyilik güzellik göresin

ALEVİLİK
Dar, dara durmak.. İdam mahkûmlarını asmak için dikilen di-
rek anlamındaki dar sözcüğü Alevi yolunda canların meydana ge-
lip cem erenleri huzurunda sorgulanmak üzere duruş halini ifade
eder.
Darda farklı duruş şekilleri çeşitli adlarla ifade edilmiştir.
Dar duruşunun temel şekli Fatma Ana darı olarak adlandırılır.
Dara duran can ayakta durur ve hafif öne eğilir. Sağ elini kal-
bin üzerine koyarak, sol eli serbestçe yana uzatır. Sağ ayak par-
makları sol ayak başparmağının üstüne gelecek şekilde durur.
Ceme gelen tüm canlar dara durur, dededen duasını alır ve öylece
yerine oturur. Dara durmak, tüm sıfatları kapı dışında bırakmayı
ve eşit olmayı da ifade eder.
OCAK

21
Aleviler Aynaya Bakmaktan Korkmamalı!

Ervah-ı ezelde levh-i kalemden


Bu benim bahtımı kara yazmışlar
Bilirim güldürmez devr-i alemden
Bir günümü yüz bin zara yazmışlar

Döner mi kavlinden sıdk-ı sadıklar


Dost ile dost olur bağrı yanıklar
Aşk kaydına geçti bunca aşıklar
Sümmani’yi bir kenara yazmışlar

Gördüğün suret-i haktır… Kişiliğine, kimliğine, yola ve yolun


mirasına sahip çıkma, aynada yüzümüze yansıyacaktır…

ALEVİLİK
Aleviler yaşantı, gelenek ve göreneklerine, inançlarına, tarih-
sel verilere, evreni, dünyayı, doğayı ve insanı değerlendirme bi-
çimlerine baktıklarında aynada kendi gerçekliklerini, kendi yüzle-
rini göreceklerdir. Orada, Aleviliğin özgünlüğünü göreceklerdir…

GÜNÜN ACISI
Aşık Sümmani Hakk’a yürüdü: (Erzurum/Narman/Samkale
Köyü 1861-1915)
OCAK

22
Hakk’a Dizinle Değil Özünle Yaklaş…
Kün deyince var eyledi onsekizbin alemi
Hem yazandır hem bozandır levh-i mafuz kalemi
Cümle dertlilerin dermanı yarelerin merhemi
Hem sakidir hem bakidir nuru rahmandır Ali
Yetiş carımıza kurtar meded mürüvvet ya Ali

Sefil Ali’m akıl ermez hikmetine Ali’nin


Sarraf olan kıymet biçer gevher ile lalının
Nice aşıkla maşuk oldu aklın aldı delinin
Hem sakidir hem bakidir nur-ı rahmanım Ali
Yetiş carımıza kurtar meded mürüvvet ya Ali

ALEVİLİK
Levh-i mahfuz, korunmuş/gizli levha... Kaderleri belirleyen
takdiri ilahi ile yazılmış yazıların bulunduğu levha demektir.
Ervah-ı ezel, varoluş anını, levh-i mahfuz kalemi ise gizli bil-
gilerin yazıldığı kalemi ifade eder. Alevi yolunda bu levhadaki
yazıları yazanın da bozanın da Ali olduğuna inanılır. Ali tanrısal-
dır çünkü…
OCAK

23
Her İnsanın İyisi İyi…

Daha Allah ile cihan yok iken


Biz anı var edip ilan eyledik
Hakk’a hiçbir layık mekan yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik

Alevilik’te başka inanç mensuplarını hakir görmek, küçümse-


mek söz konusu değildir.

ALEVİLİK
Alevi yolunda tanrı ile insan arasında ilişki kuran, tanrısal
buyrukları insanlara ulaştıran, kendisine vahiler gelen ve bunları
insanlara tebliğ eden özel bir peygamberlik kurumu yoktur. Tanrı-
dan ayrı olmayana elçi gerekmez.

GÜNÜN MEKANI
Üryan Baba Eskişehir’in Seyitgazi’ ilçesine 6 km’de. Eski adı
Üryan şimdiki adı ise Yazıdere olan köyde bulunuyor. Köy Alevi
kimliğini kimbilir ne zaman yitirmiş! Tarihi dergah talipsiz, der-
vişsiz, erkansız bakımsız, kimsesiz mahzun kalmış öylece. Üryan
geldim yine üryan giderim der gibi... Üryan Baba’nın türbesinin
bulunduğu yapı sekizgen planlı ve taştan yapılmış.
OCAK

24
Kendini Bilene Hakikat
Miraç Olur

Yerleri gökleri yaptık yedi kat


Altı günde tamam oldu kainat
Yarattık içinde bunca mahlûkat
Erzakını verdik ihsan eyledik

Asılsız fasılsız yaptık cenneti


Huri gılmanlara verdik ziyneti
Türlü vaidlerle her bir milleti
Sevindirip şad ü handan eyledik

Bir cehennem kazdık gayetle derin


Laf ateşi ile eyledik tezyin
Kıldan gayet ince kılıçtan keskin
Üstüne bir köprü mizan eyledik

Kendini bilmek, Aleviliğin temel kuralıdır. Çünkü Alevi’nin


tanrısı insanların işlerine karışmaz. Onun yazgısını, geleceğini,
yaşayacaklarını belirlemez.
İnsan yeryüzündeki tüm canlıların kendinin eşiti olduğunu ve
cümlesinin yaşama hakkı bulunduğunun idrakine vardığı oranda
kendini bilmiş olur...

ALEVİLİK
Aleviliği İslam tasavvufu olarak değerlendirmek bilimsel bir
yaklaşım değildir. Tasavvuf son tahlilde İslam’la İslam’ı aşma
yolu, şartlardan münezzeh olma yöntemi olarak ele alınabilir.
Oysa Alevilik o yükümlülüklerle kendini kayıtlı görmez.
OCAK

25
Ara Bul

İnsan insan derler idi


İnsan nedir şimdi bildim
Can can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim

İnsan kendisinin de geleceğinin de efendisi olmak için gerçe-


ğin peşinde koşmak durumundadır. Alevilik’te bu, hakikate çıkan
yolun ucu şeklinde ifade edilmiştir. Arayış hali dogmayı, hurafe-
yi, akıl ve mantık dışılığı reddeder.
ALEVİLİK/KADİM TARİH
Alevi inancının temel simgelerinden olan aslan, günümüzden 12
bin yıl önce Göbeklitepe Dergahı’nda karşımıza çıkmaktadır.

GÜNÜN FETVASI
MESELE: Bir kişi diğerine “bana tanrıyı buluver” dediğinde
o kişi “Kuran’a göre hareket edip, peygambere uyarsan tanrıyı
bulursun” dediğinde diğer kişi “onlara ne gerek var ben onlarsız
da bulurum veya buldum” derse o kişiye ne yapmak gerekir?
EL CEVAP: Zındıktır, katledilmesi gerekir.
OCAK

26
Alevilik Bir Sır Dini, İnancıdır.

Ey gönül Mansur Ene-l Hakk söyledi


Hak idi vü Hak dedi Hakk söyledi
Marifet sırrını mutlak söyledi
Arif amenna ve saddak söyledi

Giriş töreninde yani ikrar ayininde ser verip sır vermemek


doğrultusunda gelenin malı dönenin canı şeklinde and içilir, söz
verilir.

ALEVİLİK
Alevilik bir sır dinidir. Çünkü esasla-
rının temellerinin yabancıya, yol mensu-
bu olmayanlara aşikar edilmesi bir bütün
olarak alevi toplumunun varlığını tehli-
keye düşürür. Bu yolun esasları vahye
dayalı dinlerin ortaya çıkmasıyla birlikte
o dinler açısından dinsizlik, kafirlik anla-
mına gelmiştir. Aleviliğin doğayı, evren,
insanı kutsayan yolu vahiy dinleri naza-
rında en büyük suçtur.
Alevilik yol mensubu olmayanlara
açıklanması yasak olan bir dizi inançsal,
kültürel, yaşamsal unsurdan oluştuğu
için gizem dini, gizli bir dindir.

GÜNÜN YAZI DİZİSİ


Ziya Bey, Yeni Gün Gazetesi’nde yayınlanan yazı dizisinde
(26 Mart 1931); Cumhuriyet’in Alevilerin yaşamak istedikleri ha-
yat tarzını gerçekleştirdiğini, bu nedenle bir Bektaşi teşkilatına
ihtiyaç kalmadığını ileri sürer.
OCAK

27
Ene’l Hakk…

Ey gönül Hakk sendedir Hakk sendedir


Söyle Hakk’ı kim Ene’l Hakk sendedir
Hakk-ı mutlak zat-ı mutlak sendedir
Mushafın hattı muhakkak sendedir

Ben tanrıyım, tanrı bendedir, benim dışımda tanrı yoktur. Man-


sur’un ağzından dile gelen bu sözler, Alevilerin, “Hakk ademde-
dir” sözünün bir başka şekilde ifade edilişidir.

ALEVİLİK
İnsan varsa tanrı vardır. Aleviler tanrıyı in-
sanda arayan bir yol ulusu olan Hallac-ı Man-
sur’u almışlar ve kendi yol ulularının arasına
katmışlardır.
Alevi yolunda adına dara durulan dört kişi-
den birisi de Hallac-ı Mansur’dur. Mansur, 921
yılında Bağdat’ta Ene-l Hakk dediği için katle-
dilmiştir. Mansur darında kişi ayakta iken sağ el
kalbin üzerinde sol el yandadır.

GÜNÜN FETVASI
Osmanlı şeyhülislamlarının Mansur’u benimseyen Alevilere
ise hiç müsamahası yoktur. İşte bir örnek:
MESELE: Bir kimse “Hallac-ı Mansur şeriat nazarında kafir
ise, gerçeğe göre de en yüce mümindir. Gerçekten de Hallac’ın
davası doğrudur dese ve inancı da bu doğrultuda olsa bu kişiye ne
yapmak gerekir?
EL CEVAP: Hallac-ı Mansur’a yapılan yapılır.
OCAK

28
Canı Candan Seçmek Körlüktür…

Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler 


Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! dediler
Künyeni almak için, partiye ettim telefon
Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!

Alevi yolunda her erenin özel bir yeri ve önemi vardır. Alevi
uluları bir bütün halinde yolun hazinesini, varlığını oluştururlar.
Biri diğerine tecih edilmez.
Kâbe’den maksat varmaktır yara
Kör gibi tapınma kuru duvara

GÜNÜN ACISI  
Haksızlığa, yolsuzluğa ve yobazlığa karşı  taşlamalar  yazmış
Bektaşi Neyzen Tevfik (1879-1953) Hakk’a yürüdü.

Merhamet et halime her şeye agâhım Ali


Var mı senden başka söyle irticagâhım Ali

GÜNÜN TASARISI
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Ka-
nun Tasarısı, Başbakan İsmet İnönü tarafından Meclis Başkanlı-
ğı’na sunuldu. Tasarının 10. maddesiyle bir Mezhepler Müdür-
lüğü oluşturulması öngörülmüştür. Tasarı, gerici çevrelerce ağır
eleştirilere uğramıştır. (1963)
OCAK

29
Fazlı Gibi Bıçağım Karnımda

Otuz üç hurûftur harfin tamamı


Bir elif, mim ile buldu bu ayn’ı
Yetmiş üçten aldık kaf ile nun’u
Cana aşık olduk candan içeri

Alevilik’te Fazlı darını ifade etmek için kullanılır. Hurufilik


inancının kurucusu Fazlı’nın katlediliş anını tasvir etmek üzere bu
darda sağ el karın üstünde eğilerek durulur.

ALEVİLİK
Alevilerin dara durdukları, onu kendilerinin bir parçası saydık-
ları Fazullah, Hurufi düşünce ve inançları nedeniyle 1394 yılında
Alınca şehrinde Timur tarafından katledilmiştir. Fazullah bütün
evrenin sırlarının harflerle açıklanabileceğini savunan Hurufiliğin
piridir. Onlara göre tüm keramet ve kutsallık harflerdedir. Harfler
de insanın yüzünde şekil bulmuştur. Dolayısıyla insanı kutsallaş-
tıran bu anlayış Alevilik’te kendisine kolaylıkla yer bulmuştur.
Başta Nesimi olmak üzere Hurufi meşrep ozanlar Alevi kimliği
edinmiş, Hurufi yolunun yolcuları ise Bektaşi dergahlarında ken-
dilerine hayat alanı edinmişlerdir.

GÜNÜN AÇILIŞI
Müllhheim Alevi Kültür Merkezi Gezi Çocuk Parkı açıldı (2017).

GÜNÜN KİTABI
Nazaret Dağavaryan, Hıristiyan
Protestanlığının ve Kızılbaş İnancı-
nın Doğuşu, Çeviren Kevork Taşkı-
ran, Kor Yayınları, İstanbul 2018
OCAK

30
Nefes, Hayat Belirtisidir
Bir nefescik söyleyeyim
Dinlemezsen neyleyeyim
Aşk deryasın boylayayım
Ummana dalmaya geldim

Aşk harmanında savruldum


Hem elendim hem yoğruldum
Kazana girdim kavruldum
Meydana yenmeğe geldim

Pir Sultan’ım yeryüzünde


Var mıdır noksan sözümde
Eksiklik kendi özümde
Darına durmağa geldim

Nefes, Alevi yolunda hece ölçüsü ile yazılmış yola dair her
türlü konuyu işleyen saz eşliğinde söylenen şiirleri ifade eder.
Nefes; soluk, can, hayat, dirilik anlamlarına da gelir. Bektaşi
süreğinde babağan kol çelebilerin “nefes evladı - manevi evladı -”
olduğunu ileri sürerler.

GÜNÜN ACISI
Dünyada pasif direnişin simgesi Gandhi (1869-1948) katledildi.
OCAK

31
Kıldan İnce Kılıçtan Keskin…

Güzel aşık cevrimizi


Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi

Bu dervişlik bir dilektir


Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi

Alevi yolu insanlığın damıtılmış güzelliklerini barındırır. Bu yola


girmek ve yol oğlu olmak herkesin harcı değildir. Büyük bir emek
ve çaba gerektirir. Yola girecek kişiye söylenen uyarı sözlerindendir.

ALEVİLİK
Alevilik’te kurban olarak kesilen horoza Cebrail denilir. Tah-
tacı Aleviler horoza Cebrail denmesini şöyle açıklarlar: “Cebrail
Aleyhisselam’ın dünya yok iken yetmiş bin yıl havada uçtuğu, ko-
nacak yer bulamadığı, en sonunda yorulduğu ve yeşil bir zeytin
dalına konduğu söylenir. Konduğu zaman,
çok yorulduğu için terlemiştir. Yüzünden
köpükler dökülür. Dökülen köpükler, yerde
yumurta olur. O yumurtalar civcive dönüşür.
Cebrail’in terinden türediği için onun ismine
Cebrail diyoruz. Horoz, kanatlı olduğu için
meleğe benzer ve kurbanların en makbulü-
dür.” Geleneğe göre bir Cebrail bir dolu
lokmaların en güzellerindendir…

GÜNÜN FETVASI
MESELE: Bir kişi şaka ile “kalabalık cennetten tenha cehen-
nem yeğdir” dese, o kişiye ne yapmak gerekir?
EL CEVAP: Kafir olur, kafirlere yapılması gereken yapılır.
ŞUBAT

01
Ana Tanrıça’nın Aslanı
Allah’ın Aslanı…

Vardı dergah kapısına


Gördü bir arslan yatar
Arslan anda hamle kıldı
Korktu Muhammed Mustafa.

Buyurdu sırr-ı kainat


Korkma ya habibim dedi
Hatemi ağzına ver ki
Arslan ister bir nişane

Anadolu’da aslanlar ana


tanrıçanın ayaklarının dibin-
de ve onun emrinde olarak
karşımıza çıkarlar.
Gerek kaya kabartmala-
rında gerekse kutsal heykellerde
aslan tanrıçanın hizmetinde görü-
lür. Tanrıçanın aslanı, Aleviliğin son-
raki döneminde somuttan soyuta evrilerek tanrının aslanı Ali su-
retinde varlığını devam ettirmiştir. Ali’nin bir adı da Haydar yani
aslandır.

ALEVİLİK
Alevi inancına göre Muhammed miraca çıktığında tanrının
evine girmek üzereyken yolunun üzerine bir aslan çıkar. Tanrı-
nın aslanı kükreyerek Muhammed’e hamle eder. Muhammed ne
yapacağını şaşırır. Tam o anda gaipten bir ses gelir ve ona “par-
mağındaki yüzüğü aslanın ağzına koymasını” söyler. Muhammed
denileni yapar, aslan sakinleşir. Muhammed yoluna devam eder.
Tanrı ile konuşmaya başladığında “Ne yaman bir şir’in varmış.
Hayli cevreyledi bize” der. Daha sonra Muhammed Kırklar Ce-
mi’nde aslanın ağzına attığı yüzüğü Ali’nin parmağında görür.
Ali, Alevi inancında tanrının aslanıdır.
ŞUBAT

02
Alevilik Çok Ağır Bir Yoldur
Ama Hiçbir Canı İncitmez…

Canım erenlere kurban


Serim meydanda meydanda
İkrarım ezelden kadim
Canım meydanda meydanda

Gerçek olan olur gani


Gani olan olur veli
Nesimi’yem yüzün beni
Derim meydanda meydanda

ALEVİLİK
Nesimi, Aleviliğin yol ulularından ve büyük ozanlarındandır.
Hurufiliğin piri Fazullahın halifesi ve damadı olan Nesimi, kut-
sallığı insanda gören inançları ve şiirleri yüzünden 1417 yılında
Halep‘te derisi yüzülerek katledilmiştir.
İnancı nedeniyle Nesimi gibi yüzülmek anlayışı Aleviler için
temel bir kararlılık ifadesidir.

GÜNÜN KARARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sinan Işık tarafından açılan
davada, resmi nüfus sicil ve kağıtlarına vatandaşların dini inanç-
larının kaydedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ay-
kırı olduğu sonucuna vardı. (2010)
ŞUBAT

03
Biz Mezhep Bilmeyiz Yolumuz Vardır

Biz müftü bilmeyiz fetva bilmeyiz


Kıl-ü kal bilmeyiz ifta bilmeyiz
Hakikat şehrinde hata bilmeyiz
Şah-ı Merdan gibi alimiz vardır

“Alevilik, iptidai bir dindir: Alevilik bir tarikat değildir. Fa-


kat bu yola tam manasıyla mükemmel bir mezhep de diyemeyiz.
Çünkü usulü furü’u hiçbir vakit tesbit edilmiş sayılmaz. Alevilik
olsa olsa iptidai bir dindir.’
“Alevilik usulü (inanç) ve füru’u (pratik/ibadet) Müslümanlı-
ğa uygun olarak tedvin edilmediğinden bir mezhep olmadığı gibi
bir tarikat de değildir” (Abdülbaki Gölpınarlı, Alevî-Bektaşi Ne-
fesleri, 1963)

GÜNÜN ACISI
Trakya bektaşilerinden Vahit Lütfi Salcı Dede Hakk’a yürüdü
(1883-1950). Kitapları: Gizli Türk  Halk  Musikisi (1940), Gizli
Türk Dini Oyunları (1941)
GÜNÜN TÜRKÇE SESLENİŞİ
İstanbul Fatih Cami’nde ezan Türkçe okunmaya başlandı. Söz-
leri şu şekildeydi: Tanrı uludur, Tanrı uludur. Tanrı uludur, Tanrı
uludur. Şüphesiz bilirim bildiririm, tanrıdan başka yoktur tapacak.
Şüphesiz bilirim bildiririm, tanrıdan başka yoktur tapacak. Şüp-
hesiz bilirim bildiririm, tanrının elçisidir Muhammed. Şüphesiz
bilirim bildiririm, Tanrının elçisidir Muhammed. Haydin namaza,
haydin namaza. Haydin felaha, haydin felaha. Tanrı uludur, Tanrı
uludur. Tanrıdan başka yoktur tapacak (1932).

GÜNÜN KİTABI
BilgeUmar, Börklüce (Roman), İstanbul 2003
ŞUBAT

04
Bir Lokma Bir Hırka…

Dervişlik dedikleri
Hırka ile taç değil
Gönlünü derviş eden
Hırkaya muhtaç değil

Hırkanın ne suçu var


Sen yoluna varmazsan
Var git yolunca yürü
Er yolu kalmaç değil
Durmuş marifet söyler
Erene Yunus Emre’m
Yol eriyle yoldadır
Yolsuza yoldaş değil

Bir lokma bir hırka sözü, Bektaşi yolunda kanaat etmeyi, ye-
tinmeyi, israftan ve gösterişten kaçınmayı anlatır. Dünya malına
tamah etmeyi yaşamın merkezine koymaktan uzak durmak an-
lamdadıır.

GÜNÜN KİTABI
Devletin ilk Alevi yayını: Bektaşi Şairleri. Sadettin Nüshet Er-
gun tarafından yazılan kitap, Maarif Vekaleti yayını olarak 3 bin
adet basıldı. (1930)
ŞUBAT

05
Aleviler Misyoner Değildir.

Adımız miskindir bizim


Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu alem birdir bize

Aleviler, bütün inançlara saygı gösterirler. Aynı saygının ken-


di inançlarına da gösterilmesini beklerler.

ALEVİLİK
Aleviler, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan laiklik ve 10.
maddesinde yer alan eşitlik ikelerinin tam ve eksiksiz olarak ha-
yata geçmesini, yani devletin dini finanse etmekten, dinsel eğitim
vermekten geri durarak tüm din ve inançlara karşı eşit mesafe-
de durmasını talep ediyor. Devletin dini olmaz. Oysa Türkiye’de
devlet Sünni/Müslüman dini kendisine resmi din olarak seçmiş
durumda. Bu da Diyanet İşleri Başkanlığı’nda cisimleşiyor.
Diyanetin varlığı Sünni/Müslüman olmayan vatandaşlara karşı
bir ayrımcılık eşitsizlik, ötekileştirme üretmektedir. Aleviler, Di-
yanet vesayetinin son bulmasını bu kurumun acilen devlet yapısı-
nın dışına çıkarılarak dinin sivil topluma terk edilmesini istiyorlar.

GÜNÜN İLKESİ
Laiklik… Laiklik ilkesinin anayasaya girişi (1937).
ŞUBAT

06
Cemevi: Alevilerin İbadethanesi…

Aşıkız diyen çok gayıt olmadan


Cemevine girsem zahit olmadan
Cebrail Adem’e şahit olmadan
Kubbe-i Rahman’da tektik erenler

Her inancın kendisine özgü ibadethanesi vardır. Müslümanlar


camide, Hristiyanlar kilisede, Museviler sinagogta ibadet ederler.
Alevi toplumu da bir bütün olarak ibadethanesini cemevi olarak
tanımlamaktadır.

ALEVİLİK
Alevi inancının ibadethaneleri olan cemevleri, Alevi yolunun
simgesel bir mabedi olarak yalnızca inançsal boyutta değil Alevi
yolunun tüm boyutlarında bir anlam, bir değer ifade ediyor.
Alevi inancına mensup insanlar bu birikimi inşaa ettikleri ce-
mevleri ile somut, elle tutulur hale getirdiklerini düşünüyorlar, o
duyguyu yaşıyorlar.
Sözgelimi Alevi
ibadeti saz olmaksızın,
deyiş söylenmeksizin,
semah dönülmeksizin
lokma yenmeksizin asla
gerçekleşmez, yeri-
ne getirilmiş sayılmaz.
Bunlar Alevi inanaç ve
ibadetinin olmazsa ol-
maz temel ritüelleridir.

GÜNÜN KİTABI
Sadettin Nüzhet Ergun tarafından hazırlanmış olan ilk Pir Sul-
tan Abdal kitabı İstanbulda yayınlandı. Kitapta Pir Sultan’ın 105
deyişi de yer alıdı (1929).
ŞUBAT

07
Cem Dirliği İle, Gönül Birliği İle…

Şükür bizi bu meydana


Getirenin demine hu
Ceset içinde bu canı
Bitirenin demine hu

Güzeldir Ali’min sesi


Silelim gönülden pası
Ayn-ı cemde bu nefesi
Okuyanın demine hu

İzleyelim Ali izini


Uyaralım can gözünü
Kırklar ile bir üzümü
İçirenin demine hu

Pir Sultan’ım bu ne demek


Hiç cahile çekme emek
Hazır pişmiş nan ü yemek
Yedirenin demine hu

Cem, Alevi toplumunun bir dirlik birlik makamıdır. Orada asla


gönül kırgınlığına yer yoktur. Tüm canların birbirlerinden hoşnut
olması gönüllerini bir etmesi esastır.

GÜNÜN CANI
Mehmed Ali Hilmi Dedebaba: 1842’de
doğmuş ve 1908 yılında Hakk’a yürümüştür.
15 yaşında Bektaşi yoluna girmiş, 19 yaşın-
da mücerret derviş, 20 yaşında babalık ica-
zeti almıştır. 1863 yılından Hakk’a yürüdüğü
1908 tarihine kadar Şahkulu Sultan Dergahı
postnişinliğinde bulunmuştur.
ŞUBAT

08
Aleviler Yoktan Var Olan Değil
Vardan Var Olanlardır

Dert içinde sevinci bul da yaşa;


Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa

Alevilik’te yolu yürüten dedeler söyledikleri sözleri her ne ka-


dar kendi dilleri ile söylüyor olsalar da sözün asıl sahibinin yolun
pirleri olduğunu ifade ederler…

ALEVİLİK
Erenler seni senden alıp yine sana teslim ettim. Dilindekine
şahidim. Kalbindekine Hakk şahittir. Yükün sırtına, amelin boy-
nuna. İkrarın kutlu, miracın mübarek olsun. Aramızda yanan de-
lilin ışığı ziyade olsun. Hazreti pir yardımcın olsun. Gerçeğe hû.
Dil bizden, nefes pirdendir.

GÜNÜN KİTABI
Ali Yıldırım, Alevi-Bektaşi Deyişleri, 2 Cilt, Ankara 1995
ŞUBAT

09
Ağaçtan Rızalık Almak
Tahtacıların hayat kaynağı ormandır, ağaçtır.
Ormana, her bir ağacına sevgi ve saygı ile bakarlar.
Tahtacı Alevileri ihtiyaçları için bir ağacı kesecek
olduklarında durumu izah edip ağaca niyaz edip rı-
zalık alırlar. Çünkü doğada her canlının eşit yaşama hakkı vardır.
Vareden ve yaşatan doğadır.

“AĞAÇ KESME GÜLBENGİ”


“Ormanın süsüydün,
Ağacın hasıydın,
Adem’in beşiğinde,Kapının eşiğinde sen varsın,
Geçimim senden,
Affını diliyorum. Bizi bu dağlarda açlıktan, yokluktan ka-
zadan belada koru, haram lokma hanemize girmesin, yolumuzu
doğruluktan şaşırma, dağanın tüm nimetlerine aşk ile”

GÜNÜN ACISI
Hıdır Abdal Ocağı Pirlerinden Ali Özsoy Dede Hakk’a yürüdü
(1908-1992)

Hele bir kez kendi zatına bak,


Hak zatında tecelli etti muhakkak.
Ademi hak bilmeyen mutlak ahmak
Boş yere özünü yorma dediler
ŞUBAT

10
Gönül Kalsın Yol Kalmasın
Yol Cümleden Uludur

Bir kez gönül yıktın ise, 


Bu kıldığın namaz değil. 
Yetmiş iki millet dahi, 
Elin, yüzün yumaz değil.

Yol odur ki; doğru vara, 


Göz odur ki; Hakk’ı göre, 
Er odur ki; alçak dura, 
Yüceden bakan göz değil. 

Yunus bu sözleri çatar,


Sanki balı yağa katar.
Halka metaların satar,
Yükü gevherdir, tuz değil.
Anadolu kadim inanç sisteminde doğaya hükmeden ulular
vardır. Vahşi doğaya hakim olma, erenlerin hikmetindendir. Hacı
Bektaş doğada birbirinin düşmanı iki canlıyı kucağında dost yapar.

GÜNÜN FETVASI
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz: “Alevilerin iba-
det yeri camidir. Cemevine ibadethane statüsü kazandırmak mil-
letimizin birliğine darbe vurur.” dedi (2001).
ŞUBAT

11
Zülfikar Keskinliğine, Sır Bütünlüğüne…

Nesimi’yim ikrarımla belliyim 


Gerçek erenlerin kemter kuluyum 
Ali bahçesinin gonce gülüyüm 
Münkir münafıka Hakk’tan gelirim

Sır ve Zülfikar… Yolun gizini, ikrarı kırmanın keskin sonuçla-


rını hatırlatan bir imgedir.

GÜNÜN ÖRGÜTÜ
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği: “Ba-
naz Köyü Pir Sultan Abdal Turizm ve Tanıtma
Derneği” olarak yalnızca Banaz köylülerinin
üye olabildiği dernek, 5 Ağustos 1998 tarihin-
de yapılan genel kurulda adını ve tüzüğünü de-
ğiştirerek kapılarını tüm Alevilere açmıştır.

GÜNÜN DERGİSİ
Pir Sultan Abdal Kültür Sanat Dergi-
si: Alevilerde yaşanan kültürel, siyasal ve
dini sorunların tartışıldığı bir platform ve
aynı zamanda Pir Sultan Abdal Kültür Der-
neği’nin bakış açısının ve çalışmalarının da
yer aldığı bir yayın organı olarak Haziran
1992’de yayına başlamıştır.

GÜNÜN DENSİZLİĞİ
Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık eylemleri hakkında,
Refah Partili Adalet Bakanı Şevket Kazan “Mum söndü oynuyor-
lar” diyerek tarihsel bir iftirayı tekrarladı (1997).
ŞUBAT

12
İnsan İnsanın Hızır’ıdır...

Yattık bir dağda uyuduk


Yetiş Sultan Hızır yetiş
Bir iyi kimse uyardı
Yetiş Sultan Hızır yetiş

Altın depip doldurmadın


Birden kapıp kaldırmadın
Kim olduğun bildirmedin
Yetiş Sultan Hızır yetiş

Atı var üveyik donlu


Yemek yemez kendi canlı
Ezelden şöhretli şanlı
Yetiş Sultan Hızır yetiş

“İnsan insanın kurdudur” (Homo homini lupus) anlayışına


karşı Alevice bir insanlık anlayışı. İnsanın kurtarıcısı yine insan-
dır…

GÜNÜN BÜTÇESİ
Hükümet tarafından Hacı Bektaş Türbesi’nin tamiri için, büt-
çeye 50 bin liralık ödenek konuldu. (1957)
ŞUBAT

13
Hızır, Nerde Çağırırsan Orada Hazır
Deryalar Üstünde Boz Atlı Hızır
(Hızır Orucu 1. Gün)

Terkinde heybesi dolu


Nere gitse doğru yolu
Cümle erden, pirden ulu
Yetiş Sultan Hızır yetiş

Elinde kamçısı yeşil


Saatte dünyayı dolaşır
Car diyenlere ulaşır
Yetiş Sultan Hızır yetiş

Pir Sultan’ım durdum dara


Çağırırım ere pire
Car dediğim yerde gele
Yetiş Sultan Hızır yetiş
Alevi inancında adına üç gün oruç tutulan ulu bir kişiliktir.
Yoksulun, garibanın, bunalmışın, zorda kalmışın can dostudur Hı-
zır… Kanatlı at, bozat vb. atlı tanrılar da birçok kadim Anadolu
efsanesinde denizden çıkarlar. Burada da deryalar üstünde boz atlı
Hızır denilerek birliktelik sürdürülüyor.

GÜNÜN KARARI
Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Alevi Bektaşi Kuruluş-
ları Birliği’nin adındaki “Alevi” sözü nedeniyle kapatılmasına
karar verdi. (2002)
ŞUBAT

14
Bozatlı Hızır Yardımcın Olsun!
(Hızır Orucu 2. Gün)

Hakk seni kullara yardımcı kıldı


Yetiş imdadıma boz atlı Hızır
Seni çağıranlar muradın aldı
Yetiş imdadıma boz atlı Hızır

Seni bu dünyanın bekçisi derler


Senin nazargâhın yedi kat yerler
Mahrum kalmaz çağıran kullar
Yetiş imdadıma boz atlı Hızır

Hızır; aksakallı, nur yüzlü bir bilge ve kurtarıcıdır. Yardıma


çağıran herkese, boz atıyla uçarak yetişir. Bastığı yerlerde güller,
çiçekler açar. Ekinler yeşerir. Elini sürdüğü kişi dertlerden arınır,
mutluluk sırrına ulaşır.

GÜNÜN ANLATISI
Hünkar’a bir ikindi üzeri, güzel yüzlü, tatlı sözlü, Alevi saçlı,
yeşil giysili bir aziz geldi. Boz donlu bir ata binmişti; O kişi tek-
lifsizce doğru Kızılcahalvet’e yöneldi ve içeri girdi.
Saru İsmail, “Acaba bu atını tuttuğum er kim ola, şimdiye de-
ğin bunun gibi nurlu, güzel yüzlü ve heybetli bir er görmedim”,
diye düşüncelere dalmıştı. O aziz kişinin, Hünkar’ın karşısında
oturmakta olduğunu gördü. Tam bu anda Hünkar, “Ne yapalım
Hızır’ım Ulu Tanrı seni bu işe koşmuş, Tanrı kullarını zordan kur-
tarman gerek; şu anda Karadeniz’de bir gemi batmak üzere, seni
çağırıyorlar; sohbetine can atıyoruz ama ne çare; tez imdatlarına
yetiş” diyordu.
Hızır Peygamber hemen kalktı. Hızır, atını sıçrattığı gibi at,
bir adımını Sulucakarahöyük’ün üstüne bastı, öbür adımda güneş-
le birlikte dolunay oldu ve gözden yitti; yalnızca karşıdan nalının
parıltısı göründü.

GÜNÜN GÜZELLİĞİ
Sevgililer Günü: Kökeni Anadolu’nun kadim tarihine daya-
nan aşk, döllenme, bolluk ve bereket günü.
ŞUBAT

15
Kul Daralmayınca Hızır Yetişmezmiş…
(Hızır Orucu 3. Gün)

Bir yavru yolladım gurbet ellere,


Emaneti sana boz atlı Hızır.
Seni bekçi derler de nice ellere,
Emeneti sana boz atlı Hızır.

Hakk’tan bize bizden halka zulüm yok,


İmanım var vadesize ölüm yok.
Senden başka kanadım yok kolum yok,
Emeneti sana boz atlı Hızır.

Boz atlı Hızır yardımcımız olsun… Hızır, Alevi yolunun en


büyük ulularındandır. Darda kalmışların yardımcısıdır. Çağı-
rılması yeterlidir. Çaresizin, imdat isteyenin zorda kalmışın her
daim yanındadır.

GÜNÜN LAİKLİK AŞINMASI


Öğrenci velilerinin müracaatı şartıyla ilkokulların 4. ve 5. sı-
nıflarına konulan haftada 2 saatlik din bilgisi dersleri okutulmaya
başlandı (1949).
ŞUBAT

16
Hızır Cemi / Hızır Bayramı…

Aman mürüvvet boz atlı Hızır


Bozuldu bu alem düzelmez ebed
Kimisi ileri gitti kimisi geri
Aradan adavet kesilmez ebed

Üç günlük oruçtan sonra lokmalar dağıtıp kurbanlar tığlanarak


Hızır Cemi yapılır.

ALEVİLİK
Şubat, Alevi yolunda Hızır ayıdır. Kimi yörelerde Hızır’ın o
yöreleri dolaştığına inanılarak birer hafta ara ile Hızır orucu tu-
tulur. Oruçta herhangi bir yiyecek içecek kısıtlaması yoktur. Bu
oruç bir bayram havasında, sevinçle tutulur. Genel kabule göre
Hızır Orucu 13, 14, 15 Şubat günlerinde üç gün tutulur.
Oruçtan sonra yörelere göre çeşitli etkinlikler düzenlenir. Bazı
yörelerde yedi komşuya kömbe yapılarak “Hızır Payı” diye dağı-
tılır. Bazı yörelerde de tüm canların katkılarıyla “Hızır Gavutu”
yapılır.
Cem yapılacağı gün, bütün köylü kavrulmuş buğdaydan yap-
tıkları unları, cem yapılacak eve getirirler. Yine, önceden imece
usulü ile topladıkları paralarla aldıkları şekerleri, şerbet haline
getirerek gençler tarafından unla yoğurarak “Hızır Kavut Topu”
yaparlar ve cemde herkese eşit şekilde dağıtılır.
Tutulan oruçlar, dağıtılan lokmalar, tığlanan kurbanlar ve ya-
pılan cemlerle bir tür Hızır bayramı icra edilir.

GÜNÜN VAHŞETİ
Kanlı Pazar… Gericiler 6. Filo’nun İstanbul’a gelişini protes-
to eden insanlara saldırdı (1969).
ŞUBAT

17
Her Gördüğünü Hızır Bil…

Bu Adem dedikleri 
El ayakla baş değil 
Adem manaya derler 
Surat ile kaş değil. 

Hızır, Alevi yolunda boz atı üstünde bir kurtarıcıdır. Bu bi-


çimiyle Kapadokya yer altı kiliselerinde de boz atı üzerinde res-
medilen Hızır karşımıza çıkar. Anadolu’nun kadim tarihinde ise
Hızır, atlı tanrı Pruwa olarak yer alır.

GÜNÜN CEMİ
İstanbul Beyazıt Abdullah Düğün Salonu’nda Hızır Cemi ya-
pıldı. Mehmet Yaman’ın öncülüğünde düzenlenen Cem’e Aşık
Daimi, Feyzullah Çınar da katıldı. (1970)

GÜNÜN RİTÜELİ
Fazlı Darı: Alevi cem erkanında dört dardan biri Fazullah
Hurufi’nin katledilmesini yaşatan Fazlı Darı’dır.
ŞUBAT

18
Dün Aleviler Katlediliyordu
Bugün Alevilik Katlediliyor…

Durdum divanına ellerim bağlı


Yetiş imdadımıza İmam Hüseyin
Bu aşkın elinden ciğerim dağlı
Yetiş imdadımıza İmam Hüseyin

Katliamlarla yüzlerce yıldır Alevi varlığını ortadan kaldıra-


mayan resmi anlayış - bu yönteminden tümüyle vazgeçmese de
- Aleviliği içerden ve dışarıdan kuşatarak Alevilik olmaktan çı-
kartmaya çalışmakta yani Aleviliği katletmektedir.

GÜNÜN KANUNU
Hangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin
mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımalarını yasaklayan
2596 Sayılı Yasa yürürlüğe girdi (1935).

GÜNÜN HUZUR BELDESİ


Memleketin en huzurlu ve asayişli yeri neresidir? Sekiz kaza-
sındaki sekiz hapishanede, umumi yekun olarak, ancak “40” mah-
pus ve mahkûm yatan vilayet hangisidir? Ne kadar zihin yorsanız,
asayiş ve huzur rekorunun bir zamanlar ‘Dersim’ adını taşıyan
Tunceli vilayetinde olduğu hatırınıza gelmez... Dersimlilerin adı
neden asiye çıkmıştır. Neden burada vakit vakit sellerle kan akıt-
mak lazımdır? Bunun başlıca sebebini, jandarma ve tahsildar gibi
küçük elemanların tasallut ve zulmünde, burada iyi idarecilerle
programlı ve sürekli bir islah hareketine girişilmemesinde ve hal-
kın bağlı bulunduğu ‘‘Aleviliğin” vicdan hürriyetinden tamamiy-
le mahrum bırakılmasında aramak lazımdır (Ahmet Emin Yalman
1953).
ŞUBAT

19
Alevi Köylerine Zorla Cami Yapımı
Tuz basa basa yaralar çürüdü
Daha yareleri dağlamasınlar
Ölüm akıbetim çoktan yürüdü
Şimdi karaları bağlamasınlar

Feryadi’yem feryada yoktur takatim


Muhannetin ettiği büktü belim
Kadir Mevla’m nasip eyle ölüm
Daha bir tas suya muhtaç koymasınlar

Aleviliği asimile etmek için 500 yıldır uygulanan vicdansız


plan…
GÜNÜN ASİMİLASYONU
Şeyhülislam Aziz Mahmud Hüdayi Efendi 1601 yılında Pa-
dişah I. Ahmed’e sunduğu arzda, Alevi köylerine cami yapılarak
Sünni imamlar atanmasını, imamların bu dinsizleri yola getirme-
sini öneriyordu.
Alevi köylerine zorla cami yapımı 400 yıl sonra Dersim’de bir
12 Eylül projesi olarak uygulandı.
Tunceli’de Vali Kenan Güven’in köylülere ilk sözü “Hizmet
istiyorsanız önce cami isteyin.” olmuş. Peşinden de camiler gel-
meye başlamış. Merkez köylerinden Gahmut, Sütlüce, Arslanyur-
du, Hagü, Geyiksuyu; Pülümür köylerinden Kırmızıköprü, Gök-
çekonak, Doğanpınar; Ovacık’ın üç köyü Yeşilyazı, Koyungölü,
Akyayık... Sonra da diğerleri... Toplam 26 cami.’ (İkibine Doğru,
Sayı 8, 1989)

GÜNÜN FİLMİ
Malatya’nın Pütürge İlçesi’nin Zarato Köyü’nün asimile edili-
şini konu edinen, yönetmenliğini Gamze Çelik’in yaptığı “Kader
Birdir” belgesel filmi...

GÜNÜN LAİKLİK AŞINMASI


TBMM, İlkokulların 4. ve 5. sınıflarına program dışı ve isteğe
bağlı okutulmak üzere Din Bilgisi dersleri konulması kararı aldı.
(1948)
ŞUBAT

20
Kablolu Asimilasyon…
Hakk’ın kandilinde gizli nihanda
La mekan elinde sır idi Ali
Künt-ü Kenz’in hep esrarı andadır
Dünya kurulmadan var idi Ali

Adem’in bezminden Şit’e erişti


Müminin evrakı ona karıştı
Ayn oldu Yasin ile görüştü
Ervah-ı ezelden dür idi Ali

Kuran’da Ali’dir İncil’de İlyâ


Zebur’da Papa’dır Tevrat’ta Ulya
Yoktan var eyledi bu cümle eşya
Devranî kapında kulundur Ali

Kablolu asimilasyon, devletin, Alevi köylerinde uyguladığı


bir asimilasyon yöntemidir. Cami bulunmayan Alevi köylerinin
orta yerine ilçe merkezlerinden bir kablo çekiliyor. Çekilen kab-
loya bağlı hoparlörden 5 vakit ezan okunarak ve sürekli vaazlar
yayınlanarak Alevilere yollarını terk etmeleri için manevi bir ce-
bir uygulanıyor.
GÜNÜN ACISI
Aşık Devrani Hakk’a yürüdü.(1928-1993)

DOĞANIN DÖNGÜSÜ
Halk takviminde baharın başlangıç günlerinin ifadesi… Cem-
re; kor, ateş demektir. İlk cemre bugün havaya düştü…
ŞUBAT

21
Derdim Çoktur Hangisine Yanayım…

Derdim çoktur hangisine yanayım


Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde kande derman bulayım
Meğer Şah elinden ola çaresi

Benim uzun boylu servi çınarım


Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası

Aleviler kendi yaşadıkları ezilmişliğin, horlanmanın yanısıra


kime yapılırsa yapılsın her bir haksızlığı kendilerine yapılmış sa-
yarak dertlerini çoğaltırlar. Bu aslında insan olma erdem ve bilin-
cinin adıdır.

GÜNÜN BİLDİRİSİ
Ankara Ünversitesi’ndeki Alevi gençler dün bir bildiri yayınla-
yarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, anayasanın laiklik esasını hiçe
sayan davranışlarını şiddetle tenkit etmişler ve gerici cereyanlara
karşı hareketsiz duran mercileri uyarmışlardır:
“Son zamanlarda Diyanet İşleri Reisi’nin Aleviler hakkında
söyledikleri ve Gümüşhane’nin bir kasabasındaki bir ortaokul mü-
dürünün, Alevi bir öğrencisine söylediği sözler ve yaptığı hakaret-
ler yanında bir hükümet sorumlusunun bunları müdafa edercesine
basına yanlış intikal etmiştir diye onları haklı gösterme çabasında
bulunmasını laikliği zedeleyici buluyoruz.
Unutulmamalıdır ki vicdanımıza el uzatanların karşısındayız.
Yobazlıkla mücadelemiz tıpkı mikrobun ilaçla temizlenmesi gibi
hukuki ve ilmi olacaktır (1966).”
ŞUBAT

22
Alevilik Sır İçinde Sırra Vakıf Olmaktır

Yüzüm süre süre dergaha geldim


Erenler meydanı uludur deyu
Günahımı aldım darına durdum
Kusura bakmayan velidir deyu

Veli’m pire geldin er meydanında


Alışveriş için kâr meydanında
Her ne ister isen var meydanında
Metahım bezirgan malıdır deyü

Sırrı sır edene aşk olsun…


Alevi yolunun ibadeti cemdir. Cem sosyal, kültürel, hukuksal,
dini boyutları olan bir ibadettir. Alevilik’te bireysel ibadet sözko-
nusu değildir. Alevi inancına göre cem göksel bir alemde tanrılar
katında kadın erkek tüm canların katılımı ile gerçekleşir.

DERGAHIN KİTAPLARI
Fuat Koprülü’nün Hacı Bektaş Veli Dergahı’ndan aldığı ve
ölümüyle kütüphanesinde kalan ve Amerikalılara satılacağı gün-
deme gelen kitaplarla ilgili olarak Hacı Bektaş Turizm Tanıtma
ve Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı İbrahim Karaman, 12.
Asliye Hukuk Hakimliği’ne başvurarak, “Kitapların tesbitini ve
yeddi emine verilmesini” istemiştir.
Köprülü’nün eşi Behice Köprülü kitaplarla ilgili olarak, “Kü-
tüphane, Amerikan İlmi Araştırmalar Enstitüsü uzmanları tara-
fından tasnif edilecektir. Tasnif sırasında Hacı Bektaş Müzesi’n-
den alındığı anlaşılan kitaplar çıkarsa, iade etmek, en tabii göre-
vimizdir” demiştir.
ŞUBAT

23
Dost Odur ki, Dostun Oduna Yana…

Dost senin yüzünden özge


Ben kıble-i can bilmezem
Pirin hüsnünü severim
Bir gayrı iman bilmezem
Bana derler ki şeytani
Senin yolun azdırır
Ben şu zerrak sufılerden
Gayrı bir şeytan bilmezem
O şah-ı hüsnün aşkına
Özümü viran kılmışam
Kaygusuz Abdal’dır adım
Cübbe vü kaftan bilmezem

Dostluk ölçü kabul etmez. Yanmak makamların en son aşama-


sı ise gerçek dost dostu için bu makamı göze alabilendir.

GÜNÜN KİTABI
Orhan Asena, Hünkar Hacı Bektaş Veli, Müzikal, İstanbul, İlke Yay., 1995.

GÜNÜN DERGAHI
Piri Baba Dergahı: Amasya / Merzifon Nusratiye mahalle-
sinde yüksekçe bir mevkide yer almaktadır.
ŞUBAT

24
Gerçeğe Hü…

Girmek diler isen kırklar cemine


Sığın Hasan Hüseyin keremine
Hakk için Muhammed Ali demine
Feryadi dediler saldılar meydana

Yüce olan gerçektir. Her ne yapılıyor ve her ne kelam ediliyor-


sa yüce olan gerçek içindir.

ALEVİLİK / YAKIN TARİH


Hacıbektaş Turizm ve Tanıtma Derneği Şubeleri ve Başkanları:
Çorum: Müslüm Baş. İstanbul: İbrahim Kamil Karaman. Amas-
ya: Hüseyin Bal. Sivas: Hüseyin Yıldırım. Malatya: Abbas Önen.
Yozgat: Aşur Turan. İzmir: Burhan Aktıhanoğlu. Merzifon: Hasan
Ekin. Hacıbektaş: Şaban Kılıçaslan. Mersin: Kılıç Tulay. Tokat:
Veli Yıldız. Zile: Cemalettin Ulusoy. Ankara: Osman Dedeoğlu.
(1966)

GÜNÜN MUAVİYELERİ
Sivas’ta öğrencilerin gittiği kafeteryayı “oruç yiyorlar” diye
sopa ve zincirlerle basan bir grup gerici yedi öğrenciyi çeşitli yer-
lerinden yaraladı (1995).

GÜNÜN DENSİZLERİ
MGK anti-laik hareketlerin arttığı iddiası ile Erbakan-Çiller
Hükümeti’ne sözde muhtıra verdi (1997).

GÜNÜN GÖRÜŞMESİ
Alevi Bektaşi Kuruluşları Birliği yöneticileri Alevilerin talep-
lerini iletmek üzere TBMM Başkanı Ömer İzgi ile görüştüler. Ali
Doğan başkanlığındaki heyette; Ali Yıldırım, Mehmet Boy, İbrahim
Karakaya, Mehmet Uzuner ve İrfan Çetinkaya yer aldılar (2002).
ŞUBAT

25
Öz Ağlamayınca Göz Ağlamaz
Karacaoğlan düştü derde
Gece gündüz yanar narda
Hakk kadı olduğu yerde
Kabrimden çıkar ağlarım

GÜNÜN ASİMİLASYONU
Asimilasyon cami… Bektaşi dergahlarının imha edilerek Ale-
vilerin asimile edilmesi kararının (1826) bir uygulaması olarak
Hacı Bektaş Dergahı’na 1834 yılında yapılan Nakişbendi Cami...

NAKŞİBENDİ MESCİDİ
İkinci avluda, aşe-
vinden sonra yer alan
cami, 1834 yılında
Alevilere 1826 yılın-
da yaşatılan büyük fe-
laket sonrasında inşa
edilmiştir. Alevileri
asimile etmek ama-
cıyla tapınakta görev-
lendirilen Nakşibendi
şeyhlerinden dolayı
“Nakşibendi Mesci-
di” olarak anılmıştır. Alevilerin, Sultan Maymun diye andıkları
Osmanlı padişahı II.Mahmut’un talimatlarıyla yaptırılmıştı. Cami
şifresi Alevileri asimile etmenin onların mekanlarını tanınmaz hale
getirmek için ortaya konan çabaları çözmede son derece aydınlatı-
cıdır. Gerek Hırıstiyanlık’ta gerekse İslam’da ele geçirilen düşman
topraklarındaki tapınakları kilise veya camiye çevirme bir zafer,
bir fetih simgesi idi. Hacı Bektaş Tapınağı’nda inşa edilen cami, bu
anlamı taşımaktadır. Osmanlı için bir fetih işaretidir.
GÜNÜN KANUNU
Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na eklenen bir madde ile dini siya-
sete alet etmek vatan hainliği kapsamına alındı (1925).
ŞUBAT

26
Aşıklar Saçar Arifler Seçer

Gerçeğin nefesi eridir dağı


Yalancının ataşı eritmez yağı
Muhabbetten geri gelenin çoğu
Kimi seyre gelir kimi et ister

Kamil yanında cahilin huyu bulunmaz


Şeriat ehline tarik çalınmaz
Yayan yürümeynen menzil alınmaz
Menzil almak için keskin at ister

Alevi inancına göre kutsal olarak kabul edilen ve dedenin ik-


rar/görgü erkanında kullandığı bir ritüel aracıdır.
Kayın ya da mahleb ağacından kesilmiş, yetmiş, yetmişbeş
santimetre uzunluğunda düz bir çubuktur. Tarik; evliya, alaca
değnek, erkan, serdeste, destecup olarak da anılır, adlandırılır.
Saygı ile çıkarılır ve yine saygı ile yerine konulur.
‘Altından geçen Sıratı geçti / suyundan içen Kevseri içti / di-
darı gördü meydanı gördü / erkan elinden günahı biçti…’

GÜNÜN ACISI
Alevi şair Hasan Hüseyin Korkmazgil Hakk’a yürüdü. (1984)

Kör olasın demiyorum


Kör olma da gör beni...
ŞUBAT

27
Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan!

Koyun beni Hakk aşkına yanayım


Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Pirimden dönüp mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Kadılar müftüler fetva yazarsa


İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Pir Sultan’ım arşa çıkar ünümüz


O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakk’a teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Pir Sultan Abdal’ın Hızır Paşa’ya meydan okuması… Zulme,


zorbalığa karşı hak ve haklıyı savunma tavrı…

GÜNÜN AYIBI
Nazım’a Anadolu’da bir köy mezarlığı çok görüldü. Danıştay
Nazım Hikmet’in kardeşinin Nazım’ın vatandaşlığa alınması ta-
lebini reddetti (1993).

GÜNÜN GENEL KURULU


Hacıbektaş Turizm ve Tanıtma Derneği 2. Olağan Genel Ku-
rulu yapıldı. İlk genel kurulda A. Celalettin Ulusoy, Hasan Bilba-
şar, Hüseyin Şentürk, İrfan Ünsal, Hasan Yeşilgül, Ali Kaya, Veli
Salmanpakoğlu, Kazım Ulusoy, Cemal Özbey, Yusuf Ulusoy ve
Kazım Özyurt yönetim kuruluna seçildiler. (1966)

DOĞANIN DÖNGÜSÜ
İkinci cemre suya düştü…
ŞUBAT

28
Alevilerin Büyük Ozanı: Yunus Emre

Sırat kıldan incedir


Kılıçtan keskincedir
Varup onun üstünde
Evler kurasım gelir

GÜNÜN ANLATISI
Yunus adında bir köylü vardı. O yıl kuraklık olmuş, ürün alama-
mış, zor durumda kalmıştı. Ekin zamanıydı ve tarlaya atacak bir avuç
tohumu dahi yoktu. Dergahın ve Hünkar’ın himmeti ve hikmetini
duymuştu. Açlar doyurulur, düşenler kaldırılır, zorluklar giderilirdi.
Hünkar’a başvurmaya karar verdi. Dergaha eli boş gitmek ol-
mazdı. Yolda topladığı alıçları öküzünün sırtına yükleyerek yoluna
devam etti. Dergâha vardığında utandı, getirdiği alıçları söyleyemedi.
Huzura çıktığında durumu fark eden Hünkar, bir alıç olsa da yesek
diyerek Yunus’un gönlünü aldı. Sonra halını hatrını sorup dileğini
sordu. Yunus kıtlığı, kuraklığı anlattı tohum ihtiyacını dile getirdi.
Hünkar Yunus’un halinden anladı hemen, derviş yaratılışlı olduğunu
gördü. Tamam Yunus’um dedi, tohumun hazır dergahın ambarında.
Ama şöyle bir düşün istersen buğday alma, sana nefes verelim, dedi.
Yunus’un aklı ekilecek tarladaydı. Sağolun pirim, dedi, ben buğday
alıp izninizi isteyeyim. Peki, dedi pir. Kiler evindeki canlar alıç çu-
valına buğday doldurup verdiler Yunus’a. Dönüş yoluna revan olan
Yunus’un aklı Hünkar’ın buğday mı nefes mi istersin sorusunda kal-
mıştı. Bir türlü soru çıkmadı aklından. Köyüne yaklaştığında farkına
vardı Hünkar’ın sözlerinin hikmetinin. Anladı bir hata işlediğini. So-
luksuz döndü dergaha, çıktı pirin huzuruna. Hünkâr’ım dedi, kul hata
yapar erenler bağışlar. Ben yanlış yaptım, alın bu buğdayı da bana ne-
fes verin. Eyvallah Yunus can, dedi Hünkâr. Ama biz o nefesi az önce
Taptuk Emre’ye verdik. Kısmetini o dergahın kapısında arayacaksın.
Yunus nefesine kavuşmak için Taptuk’un kapısında kırk yıl hiz-
met eyledi…
GÜNÜN OLAYI
Cahit Öztelli Hakk’a yürüdü. (1910-1978) Karacoğlan, Kul Ne-
simi, Pir Sultan Abdal, Bektaşi Gülleri vd. kitaplarının yazarıydı.
MART

01
Hakk’a Yürümek…

Hakk divana duran iner mi dardan 


Cehdeyle cesedin kurtaran nardan 
Ona kılavuzdur ol Şah-ı Merdan 
Şahı’n didarını gören eyvallah 

Hesabını burda veren er olur


Hesabını vermeyen hun u zar olur
Yüzü kara Hakk katında kör olur
Evliya gönlüne giren eyvallah

Evliyanın gönlü cennet aladır


Sen ona bel bağla hisar kaledir
Aşıki gam yeme meylinde budur
Daim Hakk dergahı bilen eyvallah

Alevilik’te ölmek sözü yerine, Hakk’a yürümek tabiri kulla-


nılır. kullanılır. Tanrının bir parçası olan insanın ölmekle geldiği
yere dönmesi anlamındadır. Anadolu’nun kadim halklarından Hi-
titler’de de benzer bir kavram kullanılıyordu, onlar ölen bir kişi
için ‘Tanrı oldu’ diyorlardı…

ALEVİLİK
Dardan indirmek cemi…
Hakk’a yürüyen can için onun adına helalleşmek ve rızalık
almak için yapılır. Erkanda Hakk’a yürüyen canın yakınları tüm
toplum önünde dara durarak Hakk’a yürüyen candan her hangi bir
talepleri varsa onun adına kendileri yerine getireceğini ifade eder-
ler. Tüm toplumun rızalığı alınarak ona kadar darda duran canın
bu hali sona ermiş yani dardan inmiş olur.
MART

02
Talip Kulaktan Beslenir...
Mürşide varmaya talip olursan
İptida insandan rehber isterler
Verdiğin ikrara doğru gelirsen
Ahd ile peymandan rehber isterler

Rehberin var ise olursun insan


Rehberin yok ise kalırsın hayvan
Arafat gününde açılır meydan
Açılan meydanda rehber isterler

Pir Sultan’ım söyler bu hikayeti


Yirmi sekiz harfle yedi ayeti
Nefsini bilmektir sözün gayeti
Bilmeğe irfandan rehber isterler

Pir huzurunda erenler ceminde... Alevilik; nefes almak gibi, su


içmek gibi doğal ortamında öğrenilir. Muhabbetin gıdasını dinle-
yerek alır…

ALEVİLİK / YAKIN TARİH


Mart 1966’da ilk Alevi gazetesi “Ehlibeyt Yolu” yayınlandı.
Gazetenin sloganı “Adaleti, eşitliği, fikir ve vicdan özgürlüğünü
savunur. Bağımsız siyasi gazete” olarak belirlendi.
Gazete 15 günlük olarak yayın hayatına başladı. 8 sayfa olan
gazete, 28.5 x 45 cm boyutlarındaydı. Gazetenin Sahibi: Doğan
Kılıç Şeyhhasanlı, Yazı İşleri Müdürü: A. Turhan Temel’di.
Gazetenin manşetlerinden biri:
Gerici Münafıklar: Nurcular, Süleymancılar, Ticaniler bütün
yurt sathında kol gezer hale geldiler, Muaviyecilik propagandası
son haddinde…

GÜNÜN KİTABI
Niyazi Ahmet Banoğlu, Bektaşi Hikayeleri, İstanbul, 1943.
MART

03
Aç Gözünü, Uyandır Özünü

Sen Hakk’ı yabanda arama sakın


Kalbini pak eyle Hakk sana yakın
Ademe hor bakına gözünü sakın
Cümlesin ademde buldum erenler

Pir Sultan’ ım arz edeyim halimi


Sarf edeyim elde olan malımı
Sürünüp yerlere sürem yüzümü
Mürüvvet kapına geldim erenler

GÜNÜN OLAYI
429 Sayılı Yasa ile İslam’ın itikada ve ibadete dair ahkamını
yürütmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Böylece dev-
let, İslam’ı kendisine resmi din olarak seçmiş oldu:
“Türkiye Cumhuriyeti’nde muamelat-ı nasa dair ahkamın
teşrî ve infazı Türkiye Büyük Millet Meclisi ile onun teşkil ettiği
hükümete ait olup, dîn-i mübîn-i İslam’ın bundan maada itikadad
ve ibadata dair bütün ahkam ve mesailinin tedviri ve müesseşat-ı
diniyenin idaresi için Cumhuriyet’in makarrında bir Diyanet İş-
leri Reisliği makamı tesis edilmiştir (1924).”

GÜNÜN KİTABI
Nermin Erdentuğ, Sün Köyü’nün Etnolojik Tetkiki, Ankara
Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Yayını, 1959 
MART

04
Kendine Hayrı Dokunmayan
Tekkeyi Sel Alsın

Şema düşen pervaneler


Gelsin bir hoşça yanalım
Aşka düşen divaneler
Gelsin bir hoşça yanalım

Yanmaktır bizim kârımız


Harcedelim hep varımız
Pervaneler yaranımız
Gelsin bir hoşça yanalım

Varın söylen şol bülbüle


Neden aşık olmuş güle
Ermek istersen ol kül’e
Gelsin bir hoşça yanalım

Alevi yolunda eleştiriden bağışık hiçbir makam söz konusu


değildir. Eleştiri yolu zaaflarından arındırır…

ALEVİLERE HAKARETLER
Haldun Taner, “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” kitabında Ale-
vilerle ilgili şu hakaret içerikli satırları yazdı:
“Bırak allasen müdür bey. Bazen kanıma dokunuyor vallaha.
Sen onun oruçlu olduğuna inanıyor musun? O ne hinoğluhindir o,
ne kahpe dinli Kızılbaş’tır o! Müslüman olsa acımak bilir.” 
“Ve işte o anda, tövbeler olsun, abla-kardeş, Kızılbaşlar gibi
sarmaş dolaş oluverdik.” 
MART

05
Alevi Yolunda İnsan, Tanrı ve Evren
Bir Bütündür
Ben beni bilmezdim hatır kırardım
Meğer ilmim noksan imiş bilmedim
Ben insandan başka ilah arardım
Meğer ilah insan imiş bilmedim

Tüm vadiler gibi sahralar gibi


Sıra dağlar gibi yaylalar gibi
Akan sular gibi deryalar gibi
Cümle alem bir can imiş bilmedim

Alevi inancında tanrı, insan ve evren bir bütündür. Birbirin-


den ayrılmaz, ayrı düşünülmez. Bu nedenledir ki doğa kutsaldır
ve asla tahrip edilmemelidir. Alevi coğrafyasında binlerce doğa
parçası kutsal makamlar vardır.

GÜNÜN GECESİ
Ankara Büyük Sinema’da “Aşık Hatayi Gecesi” düzenlendi.
Alevileri birbirine yaklaştırmak amacıyla düzenlenen geceyi tey-
be alan polis, konuşmacıların ve saz şairlerinin komünizm pro-
pagandası yaptıklarını halkı sınıflandırmaya çalıştıklarını tespit
etmiş ve bantları savcılığa vermiştir. Geceye katılanlardan Yaşar
Kemal, Ruhi Su, Can Yücel, Aşık Ali İzzet, Aşık Nesimi, Aşık İh-
sani, Kul Hasan ve Ahmet Yürür hakkında komünizm propagan-
dası yapmak ve dini siyasete alet etmek suçlarından soruşturma
başlatıldı (1966).
GÜNÜN SALDIRISI
Hatay Kırıkhan’da 5 gün önce Hamidiye Camine provakasyon
amaçlı bir ses bombası atılmıştı. Sözde bomba olayı protesto için
toplanan gerici guruh ilçede kanlı olaylara yolaçmış, Aleviler’e ait
onlarca ev ve iş yeri yıkılıp yağmalanmış, 2 kişi ölmüş, 23 kişi de
yaralanmıştır. (1971)

GÜNÜN ACISI
Alevi yazar Battal Pehlivan hakka yürüdü. (1947-1994)
MART

06
Baş Koymak, Yola Baş Koymak…

Evvel eşiğine koydum başımı


İçeri aldılar döktüm yaşımı
Erenler yolunda gör savaşımı
Can ü baş koyarak kurbana geldim

Alevilikte yola adanmayı ifade eder. İkrar veren kişi artık yo-
lun hizmetkârıdır. Eşiğe baş koymak şeklinde dergaha varmayı da
anlatır.
GÜNÜN OLAYI
Koçgiri İsyanı… (6 Mart-17 Haziran 1921) Sivas-Dersim-Er-
zincan Bölgesi’nde yaşayan Koçgiri aşiretinin eylemi…

GÜNÜN GÖRÜŞMESİ
Alevi Bektaşi Kuruluşları Birliği yöneticileri “Alevi varlığı,
laiklik ve demokrasi için önerilerimiz” başlığı altında hazırladık-
ları raporu Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’a sundular (2002).

DOĞANIN DÖNGÜSÜ
Üçüncü Cemre toprağa düştü…
MART

07
Büyülü Bayram…

Seher yeli nazlı yare


Bildir beni bildir beni
Senden başka yar seversem
Öldür beni öldür beni

ALEVİLİK / KADİM TARİH


Anadolu’nun kadim ana tanrıçası Hepat için kutlanan büyülü
bayram. Bu bayrama ilişkin bir Hitit tabletinde şu bilgiler yer alı-
yor: “Her yıl şehre Hepat’ın gelmesini herkes dört gözle beklerdi.
Şenlikler sabah şehirde tatlı bir telaşla başlar herkes akşam ya-
şanacak büyük buluşmayı konuşurdu. Tanrıça Hepat, akşamüzeri
beyaz bir atla şehre yaklaşır, şehrin kıyısında onu heyecandan tit-
reyen bir adam karşılardı. Doğruca tapınağa götürdü Tanrıçayı.
Tapınağa mutfaktan girme adeti vardı. Adam mutfakta saygılarını
sunduktan sonra tören salonuna geçilirdi. Masada yalnızca balık
ve yöre üzümlerinden yapılan şarap olurdu. Tanrıça kendi elleriyle
şehrin temsilcisi adama balık yedirir, ağzına aldığı büyükçe bir şa-
rap yudumunu onun ağzına akıtırdı… Sonra çerağlar yakılır, kut-
sal ocağa odun atılır ve her yerden görünen bir ateş yakılır gece
kutlamasına izin çıkmış olur ve şölen başlardı tüm sokaklarda…”
MART

08
Aslanın Dişisi de Aslandır…

Gürûh-ı Naci’den bir Bacı geldi


Kırklar’ın dolusun eline aldı
Cümlesi Bacı’ya bir secde kıldı
Şah dedik Bacı’ya Şah’tan içeri

KADINCIK ANA’NIN EL VERMESİ


Kadıncık Ana, Hacı Bektaş Veli Hakk’a yürüdükten sonra der-
gahın başına geçmiş ve Abdal Musa, Kadıncık Ana’dan el alarak
dergahını uyandırmıştır.

POSTA KADIN OTURACAK


Tokat Zile Acısu Köyü’nde merkez bulunan Veli Baba Ocağı
ya da Anşa Bacılılar süreğinde kadın posta oturmadıkça erkan yü-
rümüyor. 1800’lerin ikinci yarısında asimilasyona karşı Osman-
lı’ya kafa tutan Veli Baba’nın eşi Anşa Bacı’nın anısına cemde
niyazlar kadına yapılıyor…
MART

09
Pençe / Pençe-i Ali Aba…
Ne kadar bilirsen bilene danış
Danışan dağları aşar mı aşar
Danışmadan yola düşse bir kişi
Yorulup yollarda şaşar mı şaşar
Uzak ol cahilden kâmile yakın
Sözünde mânâ yok darılma sakın
Hasmın karıncaysa merdane takın
Ummadığın taş başa düşer mi düşer
Abdal Pir Sultan’ım böyle mi olur
Herkes ettiğini elbette bulur
Alıcı kuşların ömrü az olur
Akbaba zararsız yaşar mı yaşar

Alevi yolunda dede, meydanda görülen taliplerin ayrı ayrı sır-


tına, pençe tabir edilen sağ elinin parmakları açılmış vaziyette üç
defa vurur. Buna pençe ile görülmek denir. Bu Al-i Aba (Muham-
med, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin) pençesidir. Bağlama da mız-
rapsız olarak pençe ile çalınır.

GÜNÜN KİTABI
Hasan Basri Erk, Tarih Boyunca Alevilik, İstanbul, 1954
MART

10
Bin Bir Dondan Baş Göstermek

Ben yitirdim, ben ararım, yar benimdir kime ne


Gah giderim öz bağıma gül dererim kime ne

Gah giderim medreseye ders okurum Hakk için


Gah giderim meyhaneye dem çekerim kime ne

Kelp rakip haram diyormuş şarabın bir katresine


Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne

Ben melamet gömleğini deldim, takdım eğnime


Ar-u namus şişesini taşa çaldım kime ne

Al Yezit seccadeni al yürü mescit yoluna


Pir eşiği benim Kabe’m, kıblegahım, kime ne

Her türlü sıfatla karşımıza çıkan odur. Her türlü öznede ve


nesnede beliren odur. Zerredir, bütündür. Olanla varolandır. Kud-
reti sınırsız, hikmeti sayısızdır. O evrenin kendisidir...

GÜNÜN DURUŞU
Bektaşi sormuş Mevlevi’ye: “Siz ne der dönersiniz?”
Cevap vermiş Mevlevi: “Biz Hakk der döneriz”
Gülümsemiş Bektaşi: “Biz de Hakk der dururuz” demiş.

GÜNÜN MEKANI
Seyit Baba Tekkesi: Divriği / Zinski (Akmeşe) Köyünde…
Çelebiler Mahallesinde…
MART

11
Hakk’la Hakk Olan Her Canın
Hakk’ı Temsil Etme Hakkı Doğar…
 
Hakk’tır sevdiğimiz bizim
Hakk’tır övdüğümüz bizim
Boyun eğdiğimiz bizim
Hakk’tan özge yar bilmeyiz
 
Sazımızı ele aldık
Koşmamızı çalageldik
Namusumuz yere saldık
Biz aşıkız ar bilmeyiz
 
Aşk ile meydana geldik
Nazara divana geldik
Pervaneyiz yana geldik
Zincir ile dar bilmeyiz
  
Muhyiddin Abdal coşunca
Dalga deryayı aşınca
Aşk önümüze düşünce
Hiç sabr u karar bilmeyiz

GÜNÜN ACISI
Gezi Direnişi günlerinde 16 Haziran gecesi polis kurşunuyla
ağır yaralanan Berkin Elvan yaşamını yitirdi (2014).
MART

12
Bu Kez de Gazi’de Katledildik

Ölüm ölür
Biz ölmeyiz

Karanlık güçler akşam saatlerinde İstanbul Gazi Mahallesi’n-


de dört kahvehane ve bir pastaneye aynı anda otomatik silahlarla
ateş açtılar. 75 yaşındaki Halil Kaya yaşamını yitirdi. Bu kez olayı
protesto eden halk güçlerinin üzerine polis ateş açtı. Açılan ateş
sonucu halktan çok sayıda kişi yaralandı (1995).

GÜNÜN OLAYI: MUHTIRA


Muhtıra, bildiri ile yapılan darbeye verilen addır. 12 Mart
1971’de generaller, Demirel Hükümeti’ne muhtıra vermiş, arka-
sından gelen 12 mart düzeni ülkede faşizan bir hava estirmiştir.

GÜNÜN GÖRÜŞMESİ
Alevi-Bektaşi Kuruluşları Birliği yöneticileri Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer’e “Alevilerin temel sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin”
bir rapor sundular. Heyette Hacı Bektaş Vakfı Başkanı Ali Doğan, Hüseyin
Gazi Vakfı Başkanı Ali Yıldırım, Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Ka-
zım Genç, Karacaahmet Derneği Başkanı Muharrem Ercan, Kartal Cemevi
Vakfı Başkanı Mehmet Boy, Ankara Cem Kültür Derneği Başkanı Mehmet
Uzuner, Eskişehir Hacı Bektaş Vakfı Başkanı İrfan Çetinkaya ve Avrupa
Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Turgut Öker yer aldılar (2002).
MART

13
Ali Çoktur Şah-ı Merdan Bulunmaz!

Geçmişe ağlamak fayda vermez 


Gelecek, mutlak sosyalizmin,
Yarını bugünden kuracaksın 
O senin tarihin olacak. 

Venseremos, venseremos! 
Kıralım zincirlerimizi. 
Venseremos, venseremos! 
Zulme ve yoksulluğa paydos!

GÜNÜN OLAYI
Gazi Katliamı 2. gün (1995). Gazi Mahallesi’nde dün yaşanan
saldırıları protesto etmek isteyen kitlelerin üzerine güvenlik güç-
leri tarafından ateş açılmış ve polis kurşunlarıyla 15 can hayatını
kaybetmiştir: Zeynep Poyraz, Fadime Bingöl, İsmihan Yüksel, Ali
Yıldırım, Dilek Sevinç, Reis Kopal, Fevzi Tunç, Mümtaz Kaya,
Genco Demir, İsmail Baltacı, Hasan Puyan, Hasan Sel, Sezgin
Engin, Dinçer Yılmaz, Hasan Gürgen, Hakan Çabuk, Yaşar Aydın

GÜNÜN DAVASI
İnsanlık suçuna zaman aşımı kalkanı: 2 Temmuz Sivas katlia-
mı sanıklarından 7’si hakkındaki dava, zamanaşımı nedeniyle dü-
şürüldü. Başbakan kararı hayırlı olsun diyerek yorumladı (2012).
MART

14
Ana Tanrıça İçin Gülbeng

‘‘Büyük Güneş Tanrıçası Arinna…!


Sen yüce bir tanrısın.
Adın öbür adlardan üstün tutulur.
Senin tanrısallığın öbür tanrılarınkinden üstün tutulur.
Yalnız bu mu Ey Güneş Tanrıçası,
Öbür tanrılar arasında da en saygıdeğer yalnız Sensin;
Ey Güneş Tanrıçası en büyük yalnız sensin; eşsizsin…
Yok hayır!
Hiçbir tanrı seninle kıyaslanacak kadar saygın olamaz
Hiçbir tanrı seninle kıyaslanacak kadar büyük olamaz ...’’

Günümüzden 4 bin yıl önce Çorum Alacahöyük’te Ana Tanrı-


ça Arinna için gülbenk okunarak onun yüceliği, eşsizliği dile ge-
tiriliyordu.

GÜNÜN ACISI
Abidin Özgünay Hakk’a yürüdü. (1934-2005) İlk Alevi dergi-
lerinden Cem (1966) ve Kızıldeli dergisini yayınladı.
İbrahim Aslanoğlu Hakk’a yürüdü. (1920-1995)
Kitaplarından bazıları, Kul Himmet Üstadım, Pir Sultan Ab-
dal’la, İsmail Hatayî ve Anadolu Hatayileri (1992).
MART

15
Öl İkrar Verme
Öl İkrarından Dönme

Er elini aldın ise ere gönül verdin ise


İkrar ile geldin ise pes ere inkar gerekmez

Söz verme, büyük bir toplumsal sözleşmeye kendi iradesi ile


bilinçli olarak katılma, Alevi yolunun temelini oluşturur. O ne-
denle de en ağır suç “ikrarı kırmak”tır.

GÜNÜN DEMİRELCİLERİ
Birlik Partili 5 milletvekili partinin aksi yöndeki kararına
rağmen Demirel Hükümeti’nin bütçesine evet oyu verdiler. Bu
milletvekilleri: Hüseyin Balan, Hüseyin Çınar, Yusuf Ulusoy, Ali
Naki Ulusoy, Kazım Ulusoy (1970)
MART

16
Yolun Talibi Olmak

Kırklar meydanına vardım


Gel beri ey can dediler
İzzet ile selam verdiler
Gel işte meydan dediler

Gir semaha bile oyna


Silinsin açılsın ayna
Kırk yıl kazanda dur kayna
Dahi çiğ bu ten dediler

Alevi Bektaşi erkanında tüm canlar yolun talibidir. Çünük bir


candan ulu bir başka can yoktur… Talibi olunan yoldur…

GÜNÜN DAVASI
Hatayi gecesindeki konuşmasından dolayı şair Can Yücel
hakkında dini siyasete alet etmek, Aşık İhsani hakkında ise ko-
münizm propagandası yapmak suçlarından dava açıldı (1966).

GÜNÜN VAHŞETİ
İstanbul Üniversitesi Katliamı. Okul çıkışında öğrencilerin üs-
tüne faşistler tarafından bomba atıldı, 7 öğrenci yaşamını yitirdi
(1978).
MART

17
Alevi Olmayanlar Aleviliği Tanımlayamaz

Erenler cemine her can giremez


Edep ile erkan yol olmayınca
Her Kamber’im diyen Kamber olamaz
Şah’ın Kamber’ine kul olmayınca

Arama uzakta vardır yakını


Gerçek olan talip bulur hakkını
Yüklemezler sana yolun yükünü
Bükülü kametin dal olmayınca

GÜNÜN GÜLBENĞİ
Vakitler hayrola!..
Hayırlar feth ola! Şerler def ola! ..
Mü’minler bermurad ola!..
Münkirler mat, münafıklar berbad ola!..
Demler daim, cemal kaim, gönüller şad, meydanlar abad ola!..
Dostlar mesrur, sırlar mestur, gönüller pürnur, hanedan-ı fukara
ma’mur, muradlar hasıl ola!..
Erkanlar kabul, niyazlar makbul, salikler fuhul ola!..
Dem - i devran daim ve kaim ola!..
Erkanlar tamam, meydanlar berkıyam,
Muhabbetler berdevam ola!..
Gerçeğe hu…

GÜNÜN MEKANI
Yalıncak Tekkesi: Sivas / Hafik / Yalıncak Köyü’ndedir
Kızıl Deli tacımız, Şah Ahmet miracımız
Karaca Ahmet gözcümüz, Yalıncak duacımız
GÜNÜN KİTABI
Mehmet Bayrak, Pir Sultan Abdal, İnceleme, Ankara 1986
MART

18
Himmet Erenlerden

Dünyadan elin çek divane gönlüm


Ulaş bir üstada er ile görüş
Mürşid nazarını yad ederse dil
İkilikten geçüb bir ile görüş

Er eteğine yüz sürmek dilersen


Aslına zatına ermek dilersen
Hakk’ın cemalini görmek dilersen
Nur ile nur olup sırr ile görüş

Alevi yolunda işleri kolaylaştıracak, dilde dilekleri gönülde


muratları gerçekleştirecek olan erenlerdir. Tüm himmetler eren-
lerden beklenir.

GÜNÜN ANLATISI
Amucalı topluluğundan Ahmet, Nazım’a anlatıyor: “Bed-
reddin’i, Börklüce Mustafa’yı, Torlak Kemâl’i, onların bayrağı
altında dövüşen Aydınlı ve Deliormanlı köylüleri yaratabildiği
için, ben şuurlu Türk proleteri, millî bir gurur duyuyorum. Millî
bir gurur duyuyorum, çünkü derebeylik tarihinde bile bu milletin
emekçi kitleleri (yani nüfusunun 9/10’u) Sakızlı Rum gemiciyi ve
Yahudi esnafını kardeş bilen bir hareket doğurabilmiştir.”
MART

19
Cehennem Dediğin, Dal Odun Yoktur
Herkes Ateşini Burdan Götürür…

Kilise’de despot keşiş


İsa Allah’ın oğlu demiş
Meryem Ana neyinmiş
Bu işin var bir de senin

Veysel neden aklın ermez


Uzun kısa dilin durmaz
Eller tutmaz gözler görmez
Bu acayip sır da senin...

KARADUT / ANLATI
Tepeler üstünde bir tepe ve o tepenin zirvesinde bir ziyaret. Zi-
yaretin simgesi ise bir karadut. Karadut bir ziyaret yerinin, kadim
bir kutsalın varlığını açıkça belli ediyor. Ve yüzlerce yıldır çev-
redeki insan toplulukları karadutun çağrısına uyarak ziyaretlerini
hiç aksatmadan gerçekleştiriyorlar. 12 bin yıl öncesinin Göbekli-
tepe Dergahı’nda kök salan karadut, Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın
bahçesinde meyve vermeyi sürdürüyor...

GÜNÜN MEKANI
Kıdemli Baba Dergahı: Bulgaristan Sliven (İslimiye) ilinin
Nova Zagora (Yeni Zağra) ilçesine bağlı Grafitovo köyündedir.
Bulgaristan Alevilerinin başlıca kutsal mekanlarındandır.
MART

20
Yol Bir, Sürek Binbir

Ateş-i aşkına yaktın özümü


Halil İbrahim’le nardan gelirem
Ab-ı Kevser ile yudum yüzümü
Kırkların bezminde dar’dan gelirim

Alevi yolu kendi içinde farklılıkları olan esası ise tüm farklı-
lıkları kapsayan ulu bir ırmaktır.

ALEVİLİK SÜREK
Bulgaristan, Ali Koç Babalı canlar yörelerine özgü semah dö-
nüyorlar.

GÜNÜN GÖRÜŞMESİ
Alevi-Bektaşi Federasyonu yönetim kurulu, Meclis Başkanı
Bülent Arınç’ı ziyaret ederek “Alevilerin temel sorunlarının çö-
zümü konusunda meclisin harekete geçmesi gerekliliğini” dile ge-
tirdiler. (2003)

GÜNÜN MEKANI
Ali Koç Baba Türbesi: Bulgaristan Plevne Nikopol (Niğbo-
lu) ilçesinde şehre hakim “Tekke” denilen tepenin üzerindedir.
MART

21
Nevruz Bayramı / Sultan Nevruz
Yeni Gün - Yeni Yıl
Sultan Nevruz günü cemdir erenler,
Gönülleri şad oldu cümle canların
Cemal yari görüp doğru bilenler,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.
Sultan Nevruz günü canlar uyanır,
Hal ehli olanlar nura boyanır.
Muhip olan bugün ceme dolanır,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.
Pir Sultan’ım eydür erenler cemde
Akar çeşnim yaşı her dem bu demde
Muhabbet ateşi yanar sinemde,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Anadolu halkının kadim ve en büyük bahar bayramıdır. Alevi


yolunda Nevruz, Nevruz Cemi ve şenliklerle kutlanır.

GÜNÜN OLAYI
Gün dönümü...
Hz. Ali’nin doğumu (599)
Aşık Veysel Hakk’a yürüdü. (1894-1973)
MART

22
Ademi Don Eyleyip Giyindi Allah…

Yeri göğü arşı kürşü yaradan 


Ben Ali’den gayri tanrı görmedim
Kısmet verip alemleri yaradan
Ben Ali’den gayri tanrı görmedim

Tanrının insan suretinde zuhur edişi. Tanrı insandan insan tan-


rıdan ayrı değildir.

GÜNÜN MUAVİYELERİ
Abdulrezzak Öz ve Ali Ak adlı kişiler Adalet Gazetesi’nde
yeni Diyanet İşleri Başkanlığı yasa tasarısının eleştirisi adı altında
Alevilere ağır hakaretler içeren şu satırları yazdılar:
“Alevi, Şii ve Kızılbaş gibi ilmen ve tarihen hiçbir gerçekliğe
dayanmayıp tamamen efsane ve mugalataya dayandığı gibi dinen
de safsata ve hurafattan başka bir kıymeti olmayan ve her devirde
İslam dini aleyhine çevrilen entrikalarda en aktif roller almakla
İslamiyet’in ifade ettiği vahdet ruhu için ciddi bir tehlike olan bu
zümrenin ehlisünnet mezhebi ile eşit mütala olunacağı ifade edili-
yor ki bu anlayış en hafif tabir ile 27 milyon Müslüman’ın din ve
vicdan hürriyetiyle alay etmak demektir. Bu eşitliğin nelere kadar
varacağını kestirmek için kehanete ihtiyaç yok.
Kanuni müeyyidelerle eşitlikleri teminat altına alınan Kızıl-
başların yarın camilerimizde mum söndürme merasimleri yapma-
ya yeltenmeyeceklerini kim temin edebilir (1963).”
MART

23
Herkes İçin Eşit Yurttaşlık Hakkı…

Külah-ı Hacı Bektaş-ı Veli’yi


Giyen idrak eder sırr-ı Ali’yi

Aleviler ayrıcalık değil ayrımcılığın son bulmasını istiyor…

GÜNÜN PİŞMANLARI
Isparta Ulubey’li Aleviler: “Demirele hemşerimiz diye oy ver-
dik ama yanılmışız. Köyümüz 450 hanedir. Halkımızın hepsi Bekta-
şi’dir. Oylarımızı tuttuk hemşerimizdir diye Süleyman Demirel’in
partisine verdik. Ama bilemedik ki Süleyman Demirel Bektaşileri
tutuklayacak, düşük Yassıada mahkumlarını af edecek. Nurcular
gece sabahlara kadar ‘hu’ çekerlerken, barış gönüllüleri Hıristi-
yanlık için broşürler dağıtırlarken gericilere bu memlekette göz
yumulurken bizler niçin Bektaşi halk şairlerinden Hatayi’yi anma
gecesi yapmayalım? İktidar partisi oy alabilmek için ‘Allah’ deyip
duruyor. Bu dini istismar olmuyor da biz bir gece tertipleyince mi
hemen komünizm diye dikiliyorlar karşımıza. Bektaşiler ilim irfan
sahibi ve vatan sevgisiyle dolu kimselerdir. İktidar kaba kuvvetini
şairlere, yazarlara çevirdikçe bu Bektaşileri de hedef alıyor de-
mektir. Ama tarih ve Allah bu yolda davrananları elbette cezalan-
dıracaktır (1966).”

GÜNÜN DERGİSİ
R.Yörükoğlu tarafından yayınlanan ve İşçi/Alevi müsahipliği-
ni esas alan Kavga / Kervan Dergisi yayına başladı.(1991)
MART

24
Üçü Birdir Biri Üçtür

Pir Sultan’ım bu bir sırdır


Ay da nurdur gün de nurdur
Hakk Muahammed Ali birdir
Üçü sırdır nur içinde
...
Allah Muhammed Ali üçü bir nurdur
Birini anarsan üçü de birdir
Bunları birbirinden ayıran kördür
Söyleten Muhammed söyleyen Ali

Alevi yolunda Tanrı-İnsan-Evren birlikteliği, görünürde


Hak-Muhammed-Ali üçlemesiyle somutlanır. Toplamı ve esası
insan olur.
GÜNÜN DERGİSİ
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun yayın organı Ale-
vilerin Sesi Dergisi’nin ilk sayısı yayınlandı (1994).

GÜNÜN KİTABI
Bektaşî Sırrı, Ahmet Rıfkı, İstanbul, 1925... “Tarîk-i Bektaşi-
ye’nin adab u erkan u tarih-i husûsiyesini gayet güzel bir lisan ile
beyan eden bu eserin beşinci formasına kadar olan cüzleri Asır Kü-
tüphanesinde satılmaktadır. Tarikat-ı Bektaşiyenin tarihi ve erkan
u adabı hakkında tedkikat ve malumat-ı mükemmeliyeyi havidir.”
MART

25
Gülbeng, Hayırlı, Tercüman

Aşk bülbülüyüz öteriz


Rah-ı Hakk’a yüz tutarız
Mana gevherin satarız
Müşterimiz vardır bizim

İstivayı gözler gözüm,


Seb’el mesanidir yüzüm,
Enel-Hakk’ı söyler sözüm,
Miracımız dardır bizim

Alevi erkanında ritüel, inanç pratikleri ve hizmetleri gerçek-


leştirenlere yönelik olarak dede tarafından yapılanların Hakk ka-
tında, erenler ve evliyalar nazarında değer bulması için söylenen
dilek ve temennilerdir…

ALEVİLİK YAKIN TARİH


1920 yılında açılan ilk meclise II. Başkan Vekili olarak seçilen
Cemalettin Çelebi, sağlık nedenleriyle meclis çalışmalarında yer
alamamıştır.

GÜNÜN VAKFI
CEM (Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi) Vakfı, Prof. Dr. İzzettin
Doğan’ın girişimi ve öncülüğünde kuruldu (1995).
MART

26
Mansur Olan Gelir Dara Çevrilir

Mansur idim ol zamanda


Onun için geldim bunda
Külümü göğe savurup
Ben Ene-l Hakk oldum ahi

Çünki ben bunda geldim ben anı bunda buldum
Mansur’um dara geldim uş kül oldum tozarım
Mansur olmak, dara çekilmeyi göze almak demektir…

GÜNÜN KİTAPLARI
Bektaşi dergahlarının imhası kararından (1826) sonra Ha-
cıbektaş postnişini sürgüne gönderildi. Bu sürgün öncesi çelebi-
nin yargılanmasını konu edinen iki kitap:
Hamdullah Çelebi’nin Savunması (Bir İnanç Abidesinin Çileli
Yaşamı), İsmail Özmen-Yunus Koçak (Ankara 2007)
İdamla Yargılanan Bir Alevi Dedesinin Savunması, Cemal Şe-
ner (İstanbul 2010)
MART

27
Balım Sultan Muhabbeti…

Gaziler dertlere derman bulunur Sultan Balım’dan


Sınık gönüllere merhem bulunur Sultan Balım’dan

Budur alemler alisi cümle gerçekler velisi


Gaziler aşkın dolusu sunulur Sultan Balım’dan

El benliğin dilden kesip nefsin ejderhasın basıp


Gümansız talibe nasip verilir Sultan Balım’dan

Esası muhabbet olan, canların bilgi ve görgülerini arttırmayı,


gençleri yol kuralları hakkında aydınlatmayı amaçlayan, kimi yö-
relerde Kısır Cem olarak da ifade edilen, 12 hizmetin yürütülme-
sinin zorunlu olmadığı cemlerdir.

GÜNÜN KİTABI
Piri Er, Yaşayan Alevilik, Barış Platin, Ankara 2014
MART

28
Babailer Ayaklanması
Alevilerin Varoluş Hareketi

Şu milletin hak sancağını


Çekelim bakalım nic olursa olsun
Teber çekip zalımların kanını
Dökelim bakalım nic olursa olsun

ALEVİLİK TARİH
Baba İshak önderliğindeki yoksul Anadolu halkı, Selçuklu zul-
müne karşı 1240 yılında Adıyaman Samsat’tan başlayarak büyük
bir ayaklanma gerçekleştirdiler. Selçuklu güçlerini Malatya, Sivas
ve Amasya’da bozguna uğrattılar. Hacı Bektaş Veli’nin kardeşi
Menteş, Sivas’taki çatışmada şehit düştü. Babailer Amasya’ya
ulaşmadan, Selçuklu güçleri Baba İlyas’ı Amasya Kalesi’nde
idam ettiler. II. Keyhüsrev’in sarayına yönelen Babai güçleriyle,
paralı Rum askerlerden oluşan Selçuklu güçleri Malya Ovası’nda
büyük bir savaşa tutuştıu. Yoksul halk, zırflı ve tam teçhizatlı as-
kerler karşısında canını dişine takarak savaştıysa da yenilmekten
kurtulamadılar. Fakat 6 ay süren bu büyük ayaklanma, Selçuklu
Devleti’nin sonunu getirdi.

GÜNÜN SİYASİ DÜŞKÜNLERİ


Birlik Partisi Yüksek Haysiyet Divanı, Demirel Hükümeti’nin
bütçesine evet oyu veren milletvekilleri Hüseyin Balan, Hüseyin
Çınar, Yusuf Ulusoy, Ali Naki Ulusoy, Kazım Ulusoy’u yol düş-
künü ilan ederek partiden ihraç etti.(1970)
MART

29
Devriye
Veysel yoktan geldim yok olup geçtim
Ben diyenler yalan gerçeği seçtim
Bir buhar halinde göklere uçtum
Kayboldum o sırlı renge boyandım
Dişilik ve erlik insanı varederken onlara bu enerji doğadaki
varlıklardan gelir. Doğadaki bu cansız, bitki ve canlı nesneler dört
unsurla yani ateş, su, hava ve toprakla yaşamın kaynağı olurlar.

GÜNÜN BASIN TOPLANTISI


Bektaşiler şaraplı, sazlı, sözlü basın toplantısı yaptılar. Hacıbektaş
Kültür Kalkınma ve Yardım Derneği’nce düzenlenen basın toplantısın-
da Aşık Veysel ve Aşık Nesimi de hazır bulunmuşlardır. Aşık Veysel:
“Çalışırsan toprak verir cömerttir
Emeksiz istemek dermansız derttir
Çalışmak insana büyük servettir
Gönül coşar, kese coşar, el coşar”
Şiirini sazıyla okumuş, salona kova kova getirilen kırmızı ve beyaz
şaraplar sürahilerle basın toplantısına katılanlara ikram edilmiştir. Der-
nek sözcüsü Yüksek Mühendis Numan Atana ise yaptığı konuşmada:
“Bizce hangi dinden hangi mezhepten olursanız olun makbulümüzdür,
yeter ki insan olun” demiştir. (1965)
MART

30
Oy Dere Kızıldere / Böyle Akışın Nere
Bizde Hal mı Bıraktın / Sana Can Vere Vere

Kızıldere adın ahire kalsın 
Yiğit yoldaş sanı mahire kalsın 
Halklar düşmanını sürsün çıkarsın 
Kızıldere sana yine geliriz 
Kızıldere sana biz de geliriz 

Günden güne yandım yiğitlerime 
Acı doldu bütün türkülerime 
Garip anam yası saldı gönlüne 
Kızıldere sana yine geliriz 
Kızıldere sana biz de geliriz 

GÜNÜN ACISI
Deniz Gezmiş’lerin idamını engellemek amacıyla Ünye
NATO Üssü’nden üç İngiliz askerini kaçıran Mahir Çayan ve do-
kuz arkadaşı Niksar’ın Kızıldere Köyü’nde katledildiler (1972).
MART

31
Pirevi

Erenler kabul eylemez yalanı


İçi sual olup dışı güleni
Evvel ikrar verip sonra güleni
Sürerler dergâhtan haller nic’olur

Hacı Bektaş Dergahı’nın merkezi yapısını oluşturan Meyda-


nevi, Aşevi, Mihmanevi, Kilerevi, Ekmekevi vd. yapıların bütü-
nüne verilen addır.

SON BEKTAŞİ BABALARI


Hacı Bektaş Dergahı kapatıldığında görev başında olan baba-
lar:
Dedebaba (Kiler Evi Babası): Salih Niyazî Dedebaba.
Aşevi Babası: Zeynel Baba,
Ekmekevi Babası: Hacı Kerim Baba,
Mihmanevi Babası: Muhtar Baba,
Atevi Babası: Feyzî Baba,
Hanbağı Babası: Necatî Baba,
Dedebağı Babası: Arslan Baba,
Balımevi Babası: Japon Hasan Baba (1926).

ALEVİLERE HAKARETLER
Mehmet Akif Ersoy Safahat adlı şiir kitabında Alevilerle ilgili
şu hakaret içerikli satırları yazdı: 
‘Dara geldin mi şeriat!
Sus lan izansız,
Ne zaman camiye girdin?
Hani tek bir hayrın?
Bir Kızılbaşla var mıdır ayrın gayrın’
NİSAN

01
Sanat, Aleviliğin Olmazsa Olmazıdır

Telli Kuran’dır bunun adı


Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde?

Abdest alsan aldın demez


Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde?

Alevi inancı sanatla varolmuş ve yaşamıştır. Osmanlı şeyhü-


lislamları resim, müzik, dans ve şiiri yasaklamışken, tersine, Ale-
vilik bunlar üzerine bina edilmiştir.

GÜNÜN ACISI
Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Butto darbeciler tarafından
idam edildi. (1979)

GÜNÜN VAKFI
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı kuruldu. Vakıf tüzü-
ğünde amacını şöyle açıkladı: “Hacı Bektaş Veli’nin öğretileri-
ni Ulusal ve Uluslararası alanda bir bütünlük içinde ele alarak,
araştırmak, geliştirmek, yaşatmak, geleceğe aktarmaktır.” (1994)
NİSAN

02
Altı Saatte Bir Dergâh

Başın öne eğilmesin  


Aldırma gönül aldırma  
Ağladığın duyulmasın  
Aldırma gönül aldırma 

Dışarda azgın dalgalar  


Gelir duvarları yalar  
Seni bu sesler oyalar  
Aldırma gönül aldırma

Bektaşilik, bulunduğu coğrafyada esas olarak dergahlar aracı-


lığıyla örgütlenmişti. Damal’dan Deliorman’a kadar…
Bütün coğrafyada her altı saatlik yürüyüş mesafesinde bir
Bektaşi dergahı bulunurdu. Yolcular, garipler, dervişler bu güve-
nilir mekanlarda mihman edilir, Bektaşi yolunun birlik ve bütün-
lüğü çok sistemli bir biçimde yaşatılırdı.

GÜNÜN MEKANI
Veli Baba Dergahı Isparta / Senirkent / Uluğbey Kasabası’n-
dadır. Veli Baba Sultan’ın yatırının da bulunduğu dergah, bölge-
nin önemli Alevi Bektaşi ziyaret yerlerinden biridir. 

GÜNÜN ACISI
Sabahattin Ali katledildi. (1948)
NİSAN

03
İlim İlim Bilmektir / İlim Kendin Bilmektir
Sen Kendini Bilmezsen / Bu Nice Okumaktır
Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını

Münkir münafıkın soyu


Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de avradını

Kazak Abdal söz söyledi


Cümle halkı dahleyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da avradını

GÜNÜN DERGAHI
Otman Baba Dergahı: Bulgaristan Hasköy (Şimdi Haskova)
Tekkeköy’dedir. Balkanların önde gelen Bektaşi ulularından olan
Otman Baba’nın (1378-1486) yatırı da dergahta bulunmaktadır.
NİSAN

04
Ben Öyle Mukaddes Bir Kâbe’yim ki
Kâbe Gelip Beni Tavaf Eylesin

Musa Hakk’tan sordu Tur-u Sina’da


Ya Rabbi yok iken bu kevn-i mekân
Seninle bir kimse yoktu arada
Ne suretle nasıl oldun nümayan
 
Görüyorum laşek kudretle oldun
Seni kim yarattı nasıl var oldun
Sen bu Allah’lığı nereden buldun
Beyan et kalbimde kalmasın güman
 
Hakk Musa’ya böyle etti hitabı
Beni görmekliğin budur sevabı
Tıpkı bana benzer kulum Harabi
Git anı ziyaret eyle her zaman

GÜNÜN CANI
Edip Harabi (1853-1917) 17 yaşında Bektaşi yoluna girmiş ve
bunu asıl doğumu olarak nitelemiştir.

GÜNÜN VAKFI
Semah Vakfı tescil edildi. Tüzüğündeki Alevi kavramı yüzünden
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Yargıtay’a itiraz etmesi nedeniyle, 11
Aralık 1991’de başvurusu yapılan vakıf ancak 1995’te tescil edilebildi.
NİSAN

05
Yavuz Selim’in Kızılbaş Katliamı

Çıkardılar ağ bedenden atmaya


Şimdi indirdiler yine dahmeye
Kandırıldım çevrildim baktım zahmaya
Duysun canlar deyü bizi asarlar

Varlığın çevresi dopdolu incir


Severim demeye canım zarıncır
Elimde kelepçe boynumda zincir
Duysun canlar deyü bizi asarlar

Osmanlı padişahlarının Aleviler nazarında en zalimi Yavuz’dur…

KIZILBAŞLARIN KAYDI
“Eyalet valilerinden tesbit edilebilen 40 bin Kızılbaşın isim-
lerini muhtevi defterler geldi. Selim Han, hepisinin öldürülmesini
emir buyurdu.” (1512)
Defterdar Mehmet Efendi, I. Selim’e ithaf ettiği yapıtında Kı-
zılbaş katliamını şöyle belgeliyor:
“Her şeyi bilen Sultan, o kavmin uşaklarını kısım kısım ve
isim isim yazmak üzere memleketin her tarafına bilgin katipler
gönderdiği, yedi yaşından yetmiş yaşına kadar olanların defterleri
divana getirilmek üzere emredildi.
Getirilen defterlere nazaran, ihtiyar, genç kırk bin kişi yazıl-
mıştı. Ondan sonra her memleketin hakimlerine memurlar defter-
ler getirdiler. Bunların gittikleri yerlerde kılıç kullanılarak öldürü-
len maktullerin adedi kırk bini geçti.”
NİSAN

06
Her İnsan Aslında Tanrıdır.

Kendisinin henüz ismi yok idi


İsmi söyle dursun cismi yok idi
Hiç bir kıyafeti resmi yok idi
Sekil verip tıpkı insan eyledik

Her insan tanrıdır. Çünkü her varlıkta görünen odur. Görünür


tanrıya tapmak gerekir.

İSMAİL MAŞUKİ
Oğlan Şeyh diye çağrılan İsmail Maşuki ve 12 müridi At Mey-
danı’nda düşünce ve inançları nedeniyle katledildi (1529). Maşu-
ki şu görüşleri savunmuştu.
• Aslolan insandır ve insan insanlığını bildikten sonra dünyada
ona hiçbir nesne haram değildir.
• Kıyamet, kabir azabı, suri hesap diye birşey yoktur.
• Oruç ve namaz Yezid’e cereme için gelmiştir.
• Ruh ölmez, bir bedenden diğerine göçer.
• İnsanı yaratan insandır. Erkek ve kadının birleşmesinden, ço-
cuğu insan bu suretle kendisi yaratmış olduğu halde bunu Allah’a
maletmesi yanlış bir düşüncedir.
• Cinsel ilişkinin her çeşidi iki maddenin birbirine teması-
dır ve aşkın lezzetidir. Haramı yoktur.
• Dünyada insanın bedeni ihtiyaçları için yapılan herşey
ibadettir.

GÜNÜN YARGILAMASI
Hacı Bektaş Kültür Yardım Derneği ve Türkiye Turizm ve
Folklor Derneği hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı ‘Amaç
dışı faaliyette bulunduğu, siyasetle iştiğal ettigi’ gerekçesiyle ka-
patma davası açtı. Savcılık iki derneğin yöneticilerinin de ceza-
landırılmasını talep etti (1966).
NİSAN

07
Kaygusuz’un Oku

Benim bir isteğim vardır Kerim’den


Münkir bilmez evliyanın sırrından
Kaygusuz’am ayrı düştüm pirimden
Ağlar gelir şahım Abdal Musa’ya

Alaiye beyinin oğlu Kaygusuz avlanmaya çıkar. Attığı ok bir


geyiğe saplanır. Geyiğin peşinden gider. Yol, Abdal Musa Derga-
hı’na ulaşır. Posta oturan Pir Abdal Musa böğründen geyiğe atılan
oku çekip çıkarır ve Kaygusuz’a okun bu muydu diye sorar. Bu-
nun üzerine Kaygusuz, Abdal olup Abdal Musa’ya mürid olur…

GÜNÜ FETVASI
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün talebi üzerine Diyanet İşleri dini
eserler inceleme kurulu Halil Öztoprak tarafından yazılan “Kuran-
da Hikmet Tarihte Hakikat” adlı kitap hakkında şu fetvayı verdi:
“İş bu kitabın münderecatı dahi İslami esaslarına aykırı olarak
Müslümanların yollarını saptırmak ve Kuranı kerimin ayetlerini
fasit bir akideye uydurarak İslam ahalisinin akidelerini bozmak
maksadıyla yazılmış olup hiçbir ilmi kıymeti haiz bulunmadığı an-
laşılmış ve bu itibarla İslam ahali arasında ayrılıkları ihdas ede-
rek fitne uyandıran işbu kitabın selameti memleket namına idare
makamları tarafından tamamen toplattırılıp imha edilmesi muktezi
bulunmaktadır (1953).”
NİSAN

08
Alevilerin Varoluş Kavgası
Şahkulu Baba İsyanı

Şu milleti güruh güruh gezelim


Mazlumları bir katara dizelim
Zalımların sarayını bozalım
Yıkalım bakalım nic olursa olsun

ALEVİLİK TARİH
Şahkulu İsyanı: Osmanlı’nın baskı ve zulmünden bunalan
yoksul Anadolu insanı, son kurtuluş yolu olarak Şahkulu önder-
liğindeki isyanı başlatmıştır. Antalya Teke Yarımadası’nda başla-
yan hareket kısa zamanda büyük bir güce erişmiş, Kütahya ön-
lerinde yapılan savaşta, Osmanlı güçlerine galip gelen Şahkulu
taraftarları, Karagöz Paşa’yı esir alarak Bursa’ya yönelmiştir.
Alaşehir Ovası’nda birkez daha Osmanlı güçlerini bozguna uğ-
ratmış olmalarına rağmen kendi içinde parçalanan Şahkulu güçle-
ri, Sivas-Gemerek-Çubuk Ovası’nda Veziriazam Hadım Ali Paşa
komutasındaki Osmanlı güçleri ile karşı karşıya gelmiştir. Veziri-
azam’ı ortadan kaldırmalarına rağmen, parçalanmışlıkları nede-
niyle yenilmekten kurtulamamışlardır.

GÜNÜN HAKARETİ
Avukat Muharrem Naci Orhan Dede İstanbul Valiliği’ne dilek-
çe vererek: “Aksaray Tiyatrosu’nda oynanan Mum Söndü isimli
3 perdelik komedi piyesi gördük. Aleviler (Kızılbaşlar) hakkında
Muaviye devrinden beri süregelen iftiralar devam etmektedir.
Sayısı 12 milyonu aşan bizler için bu iftiraların devamı aziz
milletimizi bölmek isteyen zihniyetin zekasıdır. İki gün içerisinde
hal çaresi bulunmadığı takdirde durumu reisicumhura, başvekile,
dahiliye ve adliye vekiline bildireceğiz…”
Valilik dilekçeye şu cevabı verdi:
“Mum Söndü piyesi edebi heyet tarafından kabul edilerek Şehir
Tiyatroları’nda temsil edilen bir tiyatro eseri olduğundan vilaye-
timizce bu konuda yapılacak bir işlem bulunmamaktadır (1963).”
NİSAN

09
Çiğ Lokma Yemeyin Emeksiz, Çabasız...

Eğer göğerüben bostan olursam


Şu halkın diline destan olursam
Kara toprak senden üstün olursam
Ben de bu yayladan şaha giderim
Dost elinden dolu içmiş deliyim
Üstü kan köpüklü meşe seliyim
Ben bir yol oğluyum yol sefiliyim
Ben de bu yayladan şaha giderim
Alınmış abdestim aldırırlarsa
Kılınmış namazım kıldırırlarsa
Sizde Şah diyeni öldürürlerse
Ben de bu yayladan şaha giderim

Aleviler, alın terinin eseri olmayan varlıklara el uzatmazlar.

GÜNÜN MEKANI
Deliorman: Bir adı da Ağaçdenizi’dir. Bulgaristan’ın kuzey-
doğusundaki büyük bir alanı kaplayan bölgeye denir. Pek çok
Alevi-Bektaşi yerleşim yerinin bulunduğu bölgede Hüseyin Baba
ve Demir Baba dergahları da bulunmaktadır.
Şeyh Bedreddin (Gizli Sultan) İsyanı da Deliorman bölgesin-
de örgütlenmiştir (1516).
NİSAN

10
Erenler Hazıra Duacı…

Kısmetinden alan alsın


Dost! Bu, Ali sofrasıdır
Kul hakkını bilen alsın
Dost! Bu, Ali sofrasıdır

Suyumuz var, tuzumuz var


Kurbanlık koç kuzumuz var
Başta, sonda sözümüz var
Dost! Bu, Ali sofrasıdır

Bu gider yenisi gelir


Boş gider ganisi gelir
Hak emek sinisi gelir
Dost! Bu, Ali sofrasıdır
Varolanla yetinmek ve onun kıymetini bilmek anlamında kullanılır.

GÜNÜN OLAYI
“Türkiye Devleti’nin dini İslam’dır.” hükmü anayasadan çı-
kartıldı (1928).

GÜNÜN DERGİSİ
Hacı Bektaş Turizm ve Tanıtma Derneği İstanbul Şubesi’nin
yayınladığı Hünkar Dergisi’nin birinci sayısı “Her Yıl Folklor Ge-
cesinde Çıkar” alt başlığı ile yayınlandı. Dergide Ali Ercan, Meh-
met Yaman, C. Server Revnakoğlu, Kurbani Kılıç, Hatice Gencay,
A. Celalettin Ulusoy, Hasan Bilbaşar, Yusuf Kenan Doğan, Ahmet
Özdemir, Dündar Örs, Dursun Gündüz’ün yazıları yer aldı (1965).

GÜNÜN DENSİZİ
Güner Ümit’in, İnter Star TV’de yayınlanan Süper Turnike
programında gebe kadın rolündeki arkadaşına “Sen Kızılbaşlar
gibi babandan mı peydahladın o çocuğu.” şeklindeki sözleri bü-
yük bir tepki yarattı. (1994)
NİSAN

11
Okunacak En Büyük Kitap İnsandır

Ey gönül bir derde düş


Kim anda derman gizlidir
Gel eriş bir katreye
Kim anda umman gizlidir

Terkedüp namü nişanı


Giy melamet hırkasın
Bu melamet hırkasında
Nice sultan gizlidir

GÜNÜN GECESİ
İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nda Hacı Bektaş Turizm ve Ta-
nıtma Derneği tarafından “Hacı Bektaş Veli Anma Gecesi” ya-
pıldı. Dernek başkanı Dursun Gündüz’ün konuşmasıyla başlayan
gecede Aşık Cevlani, Aşık Ali İzzet, Aşık Nesimi, Hüseyin Çırak-
man, Haydar Ağbaba deyişler söylediler. Gecede Tokat ve Şebin-
karahisar yöresi semahları da dönüldü. (1965)

GÜNÜN ACISI
Ümit Kaftancıoğlu (Asıl adı Garip Tatar) katledildi (1980).
İsmail Onarlı Hakk’a yürüdü (2007).

GÜNÜN KİTABI
Ali Yıldırım, Osmanlı Engizisyonu, Siyah Beyaz Yayınları,
İstanbul 2017
NİSAN

12
Akyazılı…

Bize serleşker olmağa


Şah-ı kerem Ali gerek
Mürşiddir rehber olmağa
Dedem Akyazılı gerek

Bektaşi yolunda dem olarak alınan rakıya akyazılı denir. Mu-


habbet sofrasında, “Nur ola, sır ola, Akyazılı Sultan gö­zcümüz,
bekçimiz ola” denilerek alınır.

AKYAZILI DERGAHI
Akyazılı Baba Sultan ta-
rafından uyandırılmıştır.
Akyazılı Baba, Otman
Baba’dan el almıştır. Balkan-
lardaki en ulu Bektaşi babala-
rındandır.
Dergah, Varna ile Balçık
arasında, Varna’ya 30 km me-
safede Batova (şimdi Dobro-
vişte) Köyü’nde bulunur.
Hıristiyanları ise Akyazı-
lıyı Aziz Athanasius olarak
ziyaret ederler.
Evliya Çelebi Seyahat-
namesi’nde, Akyazılı Sultan
Dergahı’na bir sıtma nöbeti
içinde geldiğini ve burada sandukanın yeşil örtüsü altında uyu-
duktan sonra şifa bulduğunu yazar (1660).

GÜNÜN KİTABI
Nejat Birdoğan, Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşmesi,
Ocaklar-Dedeler-Soyağaçları, Alev Yayınları, İstanbul 1992.
NİSAN

13
Kara Kazan Hakkı / Çıralık…

Ala gözlü nazlı pirim


Gönül senin pervendedir
Ben severim sen kaçarsın
İman senin nerendedir
  
Derviş Ali’m der övdüğüm
Aşkın hayalin kurduğum
Suç benim değil sevdiğim
Sana meyil verendedir

Kara kazan hakkı, bir tür dergah vergisidir. Pir dergahındaki


aşevinde yoksulları doyuran dervişleri nasiplendiren, altı sürekli
yanan bir büyük kara kazan vardır. Hasat zamanı taliplerin üret-
tiklerinden alınan pay o kazanın adıyla anılır.

GÜNÜN KİTABI
Ahmed Refik, Onaltıncı Asırda Rafizilik ve Bektaşilik, (İstan-
bul, 1932) Osmanlı Devleti’nin Kızılbaşlara uyguladığı zulmün
belgeleri…
NİSAN

14
Buyruk

Her ne yerde gökte var ademde var


Her ne ki yılda ayda var ademde var

Ne ki elde yüzde var kademde var


Bu sözü fehmetmeyen adem davar

Buyruk, Alevi yolunun kutsal kitaplarındandır. Yolun ilke ve


temellerini içeren buyruklar İmam Cafer Buyruğu vb. adlarla ifa-
de edilseler de Anadolu’da ortaya çıkmış ve derlenmişlerdir. Yol
esaslarını içeren Buyruklar Alevilerce büyük saygı görürler.

GÜNÜN GÜZELLİĞİ: MEKTEB-İ İRFAN


Dertli Divani Baba’nın (Veli Aykut) öncülüğünde Türkiye ve
Avrupa’da yürütülen Alevilik, yol, erkân, inanç, dil ve tel muhab-
beti eğitimi...

GÜNÜN KATİLİ
Kuyucu Murat Paşa, Celali İsyanları bahanesiyle Anadolu’da
binlerce masum insanı katlettirmiş ve cesetlerini açtırdığı kuyu-
lara doldurtmuştu. Zalimlikte sınır tanımayan sadrazamın hiçbir
cellatın öldürmeye kıyamadığı bir çocuğu kendi elleriyle katletti-
ğini kaydeder tarihçiler (1606).
NİSAN

15
Hizmetlerin … Dergahı’na Kaydola...

Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş


Meğer Şah’ı sevmiş dese yeridir
Yetmiş iki millet sevmedi Şah’ı
Biz severiz Şah-ı Merdan Ali’dir

Gidi Yezit bizler haram yemedik


Bâtın ettik gördüğümüz demedik
İkrâr birdir dedik, geri dönmedik
Yedileriz, birincimiz Ali’dir

Alevi yol ve erkanında, cümle canların yaptığı hizmetlerin


bağlı bulunduğu dergah defterine kaydolduğu, himmetin dergah-
tan geleceği inancı vardır…

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
Adalet Partisi Antalya Milletvekili Osman Yüksel Serdengeçti,
“Hatayi Gecesi ve Kızılbaşlar” başlıklı yazısı ile Alevilere ağır ha-
karetlerde bulundu:
“Geçenlerde kızıllar, kızılbaşlar bir araya gelerek Hatayi gecesi
yaptılar.. Nerede mi dersiniz, burada, Türliye’de. Ne Moskova’da,
ne Tahran’da. Kızıllar Türk düşmanı, emperyalist bir devletlin uşak-
lığını yapmaktadırlar. Malesef kan ve soy itibariyle ekseriyeti Türk
olan Türkiyeli Kızılbaşları da kendi maksatlarına alet etmektedirler.
Alevi vatandaşlarımıza tavsiyemiz şudur: Kızıl propagandaya ken-
dilerini kaptırmasınlar. Yeniden bir ‘Şah’a gidelim’ havasına girme-
sinler. Bugün ne şah var ne padişah var... Bugün yollar Moskova’ya
doğrudur. Bu yola düşmesinler. Şaşmasınlar (Yeni İstanbul, 1966).”
NİSAN

16
Ben de Pirevine Mihmanım…

Yüzüm süre süre geldim dergaha


İ Erenler meydanı uludur deyi
Aradım noksanı özümde buldum
Kusura kalmayan ganidir deyi

Şehzadem var deyi inandım geldim


Arayı arayı ben piri buldum
Gönül kuşum gönül avına saldım
Çiğeri turnamın telidir deyi

Kendisinden bir şey talep edilen kişi bu isteği yerine getireme-


yecek durumda ise halini belirtmek amacıyla bu sözü kullanır…
Pirevi kimseyi yokluk içinde bırakmaz…

İLK BUYRUK
İlk basılı Buyruk, Sefer Aytekin tarafından yayınlandı (Emek
Basım-Yayımevi, Güvercin Kitaplar, Ankara 1958).
Aytekin,  kitabın sunuşunda yayınlamış olduğu bu kitabın
İmam Cafer Buyruğu, Menakıb-ı Evliya, Menakıpname, Fütüv-
vetname adlarıyla da anıldığını dile getiriyor.
Buyruk kitabı iki bölümden oluşuyor ve yazar esas olarak İz-
mir nüshasını temel aldığını ayrıca Maraş, Alaca, Gümüşhacıköy,
Malatya ve Hacıbektaş nüshalarından da bazı bölümleri kitaba
alındığını not ediyor.

GÜNÜN TİYATRO OYUNU


Yönetmenliğini Selçuk Uluergüven’in yaptığı Pir Sultan Des-
tanı adlı oyun başladı. Oyunda Aşık Haydari, Ali Cemali, Cevla-
ni, İsyani gibi halk ozanları ile birlikte Tuncer Necmioğlu, Rana
Cabbar, Salih Kalyon ve Mümtaz Sevinç’te rol aldılar. (1975)
NİSAN

17
İnsan Hakk’ta, Hakk İnsanda…

Kainatın aynasıyım
Madem ki ben bir insanım
Hakk’ın varlık deryasıyım
Madem ki ben bir insanım

İnsan Hakk’ta Hakk insanda


Arıyorsan bak insanda
Hiç eksiklik yok insanda
Madem ki ben bir insanım

Daimi’yim harap benim


Ayaklara turab benim
Aşk ehline şarap benim
Madem ki ben bir insanım

GÜNÜN ACISI
Aşık Daimi (İsmail Aydın: 1932-1983) Hakk’a yürüdü.

GÜNÜN OLAYI
3803 sayılı “Köy Enstitüleri Kanunu” çıkarıldı ve bu kanuna
dayanarak Köy Enstitüleri açılmaya başlandı. (1940)
NİSAN

18
Kızıldeli

Biz Urum abdalıyız, serdarımız Kızıldeli


Çeşmimizde şule-i envarımız Kızıldeli
Bülbülü şeyda biziz gülzarımız Kızıldeli
Dinimiz, imanımız, ikrarımız Kızıldeli

Alevi-Bektaşi yolunda dem olarak alınan şaraba verilen addır.


Alevilik’te Selman’ın devşirmeden getirdiği bir üzüm tanesinden
ezilen engür şerbeti kutsaldır.

KIZILDELİ SEYYİD ALİ SULTAN


Balkanların en ulu Bektaşi pirlerindendir. “Hızır Lala” olarak
da bilinir. (1310 - 1402)
Kızıl Deli Dergahı: Yunanistan/Dimetoka/Ruşenler Köyü ya-
kınında Kızıl Deli Irmağı kuzeyindedir. Seyit Ali Sultan’ın yatırı
da dergahta bulunmaktadır. Dergah 1826’da yıkılmıştır.
Anadolu’da Malatya ve Kütahya’da da Seyyid Ali Sultan’ın
makamları bulunmaktadır.
“Kızıldeli ocağından olduk, uyandık. İnip Hakk’ın eşiğine da-
yandık. Al nurlara boyandık. Üstadımız, pirimiz Kırklar içinde
Seyyid Ali Sultan, Hu.”

GÜNÜN KİTABI
Bedri Noyan, Seyit Ali Sultan (Kızıl Deli) Vilayetnamesi, An-
kara, Ayyıldız Yayınları, 1990

GÜNÜN OLAYI
Malatya’da gerici ve faşist güçler Alevilerin evlerini ve işyer-
lerini tahrip ettiler. İki gün devam eden saldırı ve katliamda 9 kişi
yaşamını yitirirken, 960 işyeri tamamen tahrip edilerek yakılmış-
tır. (1978)
NİSAN

19
Dem Bu Demdir, Dem Bu Dem

Gafil kaldır şu gönlünden gümanı


Bu mülkün sahibi Ali değil mi
Yaratmıştır on sekiz bin alemi
Rızklarını veren Ali değil mi

Bin bir adı vardır, bir adı Hızır


Her nerede çağırsan orada hazır
Ali padişahtır, Muhammed vezir
Bu fermam yazan Ali değil mi

An, geçmiş ve gelecek... Anı yaşa!..

GÜNÜN BALOSU
Cumhuriyet’in kuruluşundan beri bütün faaliyetlerinin gizli
cereyan ettiği söylenen Alevi ve Bektaşiler, önceki gece İzmir’de
Fuar’daki bir pavyonda verilen baloda birkaç bin kişiye yakın bir
topluluk halinde ortaya çıkmışlardır. Eskişehir’den Antalya’ya
kadar 8 ilin plakalarını taşıyan otobüslerle dolan Fuar’da, köy-
lülerin sayısının bir hayli fazla oluşu da dikkati çekmiştir. Alevi
ve Bektaşiler Anayasa’nın teminat altına aldığı laiklik prensibine
göre, devletin, mensubu bulundukları “Caferi” mezhebini tanı-
ması icap ettiğini belirtmişlerdir. Toplantıda Alevî ve Bektaşile-
rin felsefesini izah eden Doç. Dr. Bedri Noyan, Türkiye’de 12-13
milyon Alevi ve Bektaşi bulundağunu ileri sürmüş, sözlerine şöy-
le devam etmiştir:
“Bugün insanlığı kurtaracak Nuh Gemisi lazımdır. O gemi de
Hacı Bektaş Veli felsefesidir. Allah korkusu yoktur, sevgisi vardır.
(1965)”

GÜNÜN KİTABI
S. Zeki Görgü, Yüce Evliya Düzgün Baba, İstanbul, 1969.
NİSAN

20
Alevilik Rızalık Kapısıdır…

Kayıddan olduk azade


Biz nazenin Bektaşî’yiz
Hamd olsun, erdik murada
Biz nazenin Bektaşi’yiz

Erkanımız erkan-ı hak


Esrarımız anlamaz halk
Biziz işte: Abd-i mutlak
Biz nazenin Bektaşi’yiz

Geçtik dünya ve ukbadan


Mazi müstakbel ferdadan
Beyhude kuru kavgadan
Biz nazenin Bektaşi’yiz

Alevilik’te tüm hizmetler, alınacak tüm kararlar, yürütülecek


tüm işler yol kardeşlerinin rızalığı ile gerçekleşir.

GÜNÜN MAKALESİ
Enver Beşe, Anadolu Bektaşi Köylerinde Muharrem Ayini
Halk Bilgisi Haberleri (1941)
NİSAN

21
Erenler Hem Arıdır, Hem de Arıtıcı
Pirin Cemalini Görenler Hacı…

Behey benim yüce Tanrım


Ben ölüyom sen ölmüyon
Bu ne iştir ne hikmettir
Ben ölüyom sen ölmüyon

ALEVİLİK TARİH
Divriği Alevi Komünü: 325 yılında İznik’te toplanan konsül-
de, Hristiyanlık Bizans Devleti’nin resmi dini olarak kabul edildi.
Bu kararla birlikte doğayı kutsal kabul eden doğacı halk inançları-
na karşı büyük bir zulüm ve katliam politikası uygulanmaya baş-
ladı. Dergahları yıkıldı, inanç mensupları katledildi, ağır işken-
celerden geçirildi. Bu zulüm uygulamalarına karşı, Anadolu yerli
inanç sahiplerinin Divriği’de oluşturdukları komün/devlet, kendi-
ni var edebilmek adına birçok kez Bizans güçleriyle karşı karşıya
gelip savaş alanından galibeyetle ayrılmışlardır. Aralıklarla 200
yıl ayakta kalan Divriği Komünü 900’lü yıllarda ortadan kalkmış-
tır. Bağlılarının bir bölümü balkanlar üzerinden Avrupa’ya gider-
ken bir bölümü de Anadolu’da dağlık, ulaşılmaz alanları mesken
tutumuştur.

GÜNÜN ACISI
Büyük halk ozanı Aşık İhsani (1932 - 2009) Hakk’a yürüdü.
NİSAN

22
İnsanın İnsan Olmasından Beri
Alevilik Var Olmuştur
Benim sevdiceğim Ali’dir Ali
Ali’yi sevenler olmaz mı veli
Pirimin elinden içmişim dolu
Ali’yi seversen değme yarama

GÜNÜN BİLDİRİSİ
Diyanet İşleri Reisliği, kanun tasarısında Alevilerin haklarının
ve dini inançlarının korunması için luzumlu maddelerin konulma-
sı ve bazı gazetelerde Aleviler aleyhinde görülen yazıların protes-
to edilmesi için üniversiteli Alevi gençler dün bir basın toplantısı
tertiplemişlerdir.
Alevi gençler açık oturumlar tertipleyerek dini inançlarını mü-
dafa edeceklerini söylemişlerdir. Gençler ileride yapılacak olan
toplantılarda halkın Alevilik hakkındaki yanlış kanatlerini değiş-
tirmek için çalışacaklarını bildirmişlerdir.
Gençler nufusumuzun yarısının Alevi olduğunu belirterek
bunların da haklarına hürmet edilmesini istemişlerdir.
Türkiyede yaşayan ve sayılarının 8 milyonun üstünde olduğu
ifade edilen Aleviler, inançlarının kanunen tanınmasını talep et-
mişlerdir.
Ankara Üniversitesi Alevi Gençleri, Basın Bülteni Tanzim
Komitesi: Mustafa Timisi, (İkt. ve Tic. İlm. Akd.) Seyfi Oktay,
Ekin Dikmen, Ali İlhan, (Hukuk Fakültesi).” (1963)
NİSAN

23
Gönülleri Birlemek…

İkilik perdesi yoktur özümde


Birliktir gönlümde özüm sözümde
Gece gün düşmüşüm Hak niyazında
Pir Sultan Abdal’ım meydana geldim

Alevi yolu gönül birliği üzerinde yürür. Tüm canlar bir beden-
den baş göstermiş gibi birbiri hakkında iyi duygu ve düşüncelere
sahip olmalıdır. Alevi ibadeti gönül birliğini sağlamadan başlamaz.

GÜNÜN VEKİLLERİ
I. Meclisteki Ale-
vi Milletvekilleri:
Cemalettin Çelebi
(1863-1922) Musta-
fa Kemal’i 22 Aralık
1919 da Hacı Bektaş’ı
ziyaretinde evinde
konuk etti. Milli Mü-
cadele’ye desteğini
kendisine bildirdi. İlk Meclis’te Kırşehir Milletvekili ve Mevlevi
Şeyhi Abdülhalim’den sonra 25 Nisan günü BMM İkinci Başkan-
vekilliği’ne seçildi. Yaklaşık 4 ay bu görevde kaldı ve 17 Ağustos
1920’de görevi bıraktı.
BMM’ye ayrıca Dersim Ferhatuşağı Aşireti’nden Mustafa
Ağa, Diyap Ağa, Hasan Hayri Bey, Sarı Saltuk Ocağı’ndan Mus-
tafa Zeki (Saltuk) Bey, Erzincan yöresi Abbasuşağı Aşireti’nde
Girlevik Hüseyin Bey (Aksu), Denizli’den Bektaşi Babası Hü-
seyin Mazlum Baba, Kars’tan Garip Musa Ocağı’ndan Fahrettin
Bey milletvekili olarak girdiler.

GÜNÜN BAYRAMI
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
NİSAN

24
Alevilik Evrensel Değerlere Sahip Bir
İnanç Sistemidir
Bir baş kesilip düşmüş
Örgülü saçları kana bulanmış
Acısı kendisine değil
Yavrum yavrum diye
Feryat ediyor bedensiz
Kendisinden önce kıyılan bebeğine

Şu yarın başında
Dizildiler genç kadın ihtiyar
Gözleri diktikleri elma ağacında
Bakışları ördükleri taş duvarlarda
Bir el hareketiyle
Birlikte yuvarlandılar
Ağ derenin karanlıklarına

Şimdi her deresi memleketimin


Katledilen bir Ermeni’nin
Çığlığıyla çağlıyor
Aleviler dünyanın neresinde olursa olsun incecik yeşil bir dal
kırılsa onun acısını kendi yüreğinde duyarlar.

GÜNÜN FELAKETİ
Ermeni halkının şahsında insanlık için büyük felaket (1915).
NİSAN

25
Anabacı

Ey erenler erler nasıl ersiniz


Söyleyin sizinle davamız vardır.
Bacılara niçin nakıs dersiniz
Bizim de Hazreti Havva’mız vardır

Bizi de halk eden Suphan değil mi


Aslanın dişisi aslan değil mi
Söyleyin Makbul-u Rahman değil mi
Ümmü Gülsüm Zeynep Leyla’mız vardır

Naciye fakire kemter bacıdır


Muhammed Ali’ye kuldur nacidir
Cümle erenlerin tacıdır
İşte Fatımatüz Zehra’mız vardır

Alevilikte yola girmiş tüm canlar bacı kardeş olurlar. Kadın


bacı erkekler ise kardeştir. Postta oturan pirin eşi ise Anabacı ola-
rak çağrılır…

GÜNÜN BİLDİRİSİ
Çelebi Veliyettin Efendi, yayınladığı beyanname ile seçimlere
çağrı yapıyor:
“Tarikat-ı Aliyemizin bütün mensübinine, Gazi Paşa Hazret-
lerinin gösterdiği namzetlerden maadasına rey vermemelerini,
vatanımızın kurtulması be vechile kabil olduğunu sizlere kema-i
ehemmiyetle tavsiye ederim. (1925)”

GÜNÜN OLAYI
Sadettin Nüzhet Ergun yaşamını yitirdi. (1901-1946) Bektaşi
Edebiyatı Antolojisi : Bektaşi-Kızılbaş Alevi Şairleri ve Nefesle-
ri, 3 Cilt vd. kitapları yazmıştı.
NİSAN

26
Kaygusuz Lokması

Ondört bin yıl gezdim divanelikte


Sıdk-ı ismin duydum pervanelikte….
İçtim şarabını mestanelikte
Kırkların ceminde dara düş oldum

Cemde lokmalar dağıtıldıktan sonra lokmacı canlardan uma-


nın, küsenin, Kaygusuz’un olsun diyerek lokma toplar herkes
kendi payından bir parça verir, toplanan lokmalar köyün yoksul
ve muhtaçlarına gönderilir, pay edilir.

GÜNÜN RADYO PROGRAMI


‘Haydar Haydar’ deyişi Ali Ekber Çiçek tarafından, Muzaffer
Sarısözen’in özel izniyle ilk kez İstanbul Radyosu’nda okundu.
(1961)

GÜNÜN ACISI
Ali Ekber Çiçek Hakk’a yürüdü (1935-2006).
Nedim Şahhüseyinoğlu Hakk’a yürüdü (1930-2014).
NİSAN

27
Dedebaba

Sabahtan uğradım dedem göçüne,


Dedem beni talip alsan olmaz mı?
İbrişim uydurmuş siyah saçına,
Dedem beni talip alsan olmaz mı?

Dedem bu sözlerin her demler olsun,


Önümüzde dönen boz atlar olsun,
Gelin kız seversem gözüm kör olsun,
Dedem beni talip etsen olmaz mı?

Bektaşi yolunda Babagan kolun en üst makamıdır. Yol evladı


olmayı esas alan Babagan kol Hacı Bektaş’ın mücerred olduğu
yani evlenmediği yolun nefes evlatları aracılığıyla sürdürüldüğü
inancındadırlar.

DEDEBABALAR
Balım Sultan’dan sonra posta oturan yani postnişin olan dede-
babalar Bedri Noyan’a göre şöyledir: Sersem Ali Dedebaba (1551),
El-Hac Ahmed Ali Dede (1569), Dimetokalı Ak Abdullah Baba
(1569), Dimetokalı Kara Halil Baba (1596), Dimetokalı Vahdetî
Dedebaba (1628), Seyyid Mustafa Dedebaba (1649), Bilecikli Sey-
yid İbrahim Agahî Dedebaba (1675), Urfalı Seyyid Halil İbrahim
Dedebaba (1689), Serezli Hacı Hasan Dedebaba (1714), Kırımlı
Hanzade Mehmed Külhan Dedebaba (1736), Dimetokalı Sey-
yid Kara Ali Dedebaba (1759), Sinoplu Seyyid Hasan Dedebaba
(1783), Horasanlı Hacı Mehmed Nuri Dedebaba (1790), Kalacıklı
Seyyid Halil Haki Dedebaba (1799), Sivaslı Mehmed Nebî Dede-
baba (1813), Merzifonlu Hacı İbrahim Dedebaba (1834), Vidinli
Seyyid Hacı Mahmud Dedebaba (1835), Sofyalı Saatçi Ali Dedeba-
ba (1846), Çorumlu Seyyid Hasan Dedebaba (1848), Yanbolulu Ali
Turabî Dedebaba (1849), Selanikli Hacı Hasan Dedebaba (1868),
Konyalı Perişan Hafız Ali Dedebaba (1874), Mehmed Ali Hilmi
Dedebaba (1879), Malatyalı Hacı Mehmed Dedebaba, Hacı Fey-
zullah Dedebaba (1897), Salih Niyazi Dedebaba (1913), Ali Naci
Baykal Dedebaba (1930), Salih Bedreddin Noyan Dedeba (1960)
NİSAN

28
Hizmet Hakk İçin

Evvel erkan ile evvel yol ile


Gelsin hizmet ehli hizmet eylesin
Yaradanım yardım etsin kuluna
Gelsin hizmet ehli hizmet eylesin

Alevi yolunda tüm yapılan hizmetlerin hak aşkına yapıldığı


ilkesi esas olduğundan hiç kimse hizmetten geri kalmaz, yaptığı
hizmetten gocunmaz, yüksünmez...

GÜNÜN CANI
Bir ölü yatıyor 
On dokuz yaşında bir delikanlı 
Gündüzleri güneşte 
Geceleri yıldızların altında 
İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda.
Bir ölü yatıyor ders kitabı bir elinde 
Bir elinde başlamadan biten rüyası 
Bin dokuz yüz altmış yılı Nisan’ında 
İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda.
 
İstanbul Üniversitesi’nde Orman Fakültesi öğrencisi Turan
Emeksiz (Malatya / Yeşilyurt / Gündüzbey Köyünden) Demokrat
Parti Hükümeti’nin baskıcı politikalarını protesto ederken polis
tarafından katledildi. (1960)

GÜNÜN AÇIKOTURUMU
Üniversiteli Alevi Gençler, “Türkiye’de Laiklik ve Tatbikatı”
konulu bir açık oturum düzenlediler. Monako Oteli salonunda ya-
pılan toplantıyı kalabalık bir gençlik ve vatandaş kitlesi izledi.
Toplantıyı konuşmacı olarak Prof. Bülent Nuri Esen yönetmiş,
konuşmacı olarak Prof. Mustafa Akdağ, Prof. Adnan Erzi, Erzin-
can milletvekili Zeynel Gündoğdu, Prof. Bahri Savcı, Çanakkale
milletvekili Şefik İnan ve Prof. İsmail Hakkı Baltacıoğlu katıldı-
lar. (1963)
NİSAN

29
Mücerretlik

Hakisar olmuşam pirin yoluna


Sultan olan bakar kulun halına
Bir bahs ile bindik derya salına
Yüzerim pirimin gölüdür deyi

Bektaşilik’te kendini yola adayan dervişlerin evlenmeme ku-


ralını ifade eder. Kendini dergah hizmetine adayan dervişin kulağı
Balım Sultan türbesinin eşiğinde delinerek kulağına yola bağlılı-
ğın adanmışlığın simgesi olan ve Mengüş adı verilen küpe takı-
lırdı.

GÜNÜN ANLATISI
Saru, Hünkar hakkında kötü zannını değiştirmedi gitti. Bir
gün Hünkar, Saru’ya, kalk da dedi, seninle biraz bağda, bahçe-
de gezelim. Bahçeye gittiler, bir elma ağacının dibine vardılar.
Hünkar, Saru dedi, gönlümüz yemiş ister, çık şu ağacından elma
devşir. Vakit kıştı, yer, karla örtülmüştü. Saru, Hünkar’a, kış günü
hiç bir ağaçta bir yaprak bile yokken yemiş mi olur? dedi. Hünkar,
Saru, dedi, sen aşağıda dur, ağaca ben çıkayım.
Hünkar, ağacın üstüne çıktı. Ağaç, hemen yeşerdi, yapraklan-
dı, tomurcuklandı, çiçeklendi, çiçeği döküldü, bir anda dolu dolu
elmalar bitti, oldu, salkım sallanmaya başladı. Hünkar, Saru dedi,
yukarıya bak, nice gü-
zelim elmalar var, han-
gisini koparayım, Saru,
yukarıya bakınca birden,
Hünkar’ın hayalarını
gördü. Fakat baktı ki biri
ak gül, öbürü kızıl gül.
Başını aşağıya indirdi,
onun gerçek erenlerden
olduğunu anladı.
NİSAN

30
Ali’nin Koynundaki Nergis Demeti

Şah Hatayi’m Ali’m mansur darında


Hü deyi cebrail serim yardıran
Üç yüz yıldan sonra nergiz getiren
Nergizi Selman’a sunan Ali’dir

Selman kendisini bir aslanın saldırısından kurtaran Ali’ye kim


olduğunu bilmeden bir demet nergis sunar… 350 yıl sonra kar-
şılaştıklarında Ali, Selman’ın kendisine vermiş olduğu nergisle-
ri tazecik ona geri verir. Selman onun alemlerin sahibi olduğunu
anlar…

GÜNÜN CANI
Halil Öztoprak’ın, Kuran’da Hikmet Tarihte Hakikat (Ankara
1951) kitabının yayınlanması oldukça yankı yarattı. Kitap hak-
kında toplatma kararı verildi, dava açıldı ve yargılama sonunda
beraat etti.
Mahekeme kararına yansıyan istihbarat raporunda onula ilgili
şu bilgiler yer aldı:
“Adı geçen Halil Öztoprak, Kürt soyundan ve Alevi mezhe-
binden olup yine Kürt ve Alevi olan Kayseri ilinin Sarız İlçesi’ne
bağlı Kırkısrak Köyü’nden evli bulunduğu, hiçbir okul mezunu
olmayan bu şahsın, muhitinde yarı deli ve şair ruhlu olarak tanın-
dığı bir müddet Elbistan ilçe merkezin-
de arzuhalcilik yapmak istemiş ise de
bilgisinin kafi gelmemesinden bu işte
muvaffak olamadığı, bazı eserlerden
aldığı yazılardan bir kısmını bir araya
getirmek suretiyle bir kitap haline so-
karak menfaat temin gayesiyle Alevilik
propagandasına başladığı… (1952)”
Halil Öztoprak Hakk’a yürüdü.
(1966)
MAYIS

01
Gün Gelir, Zorbalar Kalmaz Gider

Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır


Ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat filizlenir bizde ve tüm ülkelerde
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

GÜNÜN GÜNÜ
1935 yılında Bahar ve Çiçek Bayramı olarak resmi tatil ilan
edilen 1 Mayıs ilk kez 1976 yılında kitlesel olarak İstanbul Tak-
sim Meydanı’nda kutlandı.

KANLI 1 MAYIS
Karanlık güçler tarafından İstanbul Taksim Meydanı’nda 1
Mayıs işçi bayramı kutlaması yapan insanlara yönelik gerçekleş-
tirilen katliamda 34 kişi yaşamını yitird (1977).

GÜNÜN GECESİ
Av. Cemal Özbey’in başkanlığını yaptığı “Türkiye Turizm ve Folk-
lor Derneği” Ankara Büyük Sinema’da “Büyük Şair Pir Sultan Ab-
dal’ı Anma Gecesi” düzenledi. Gecede Hüseyin Çırakman’ın söyledi-
ği bir deyiş nedeniyle dernek hakkında kapatma davası açıldı. (1965)
MAYIS

02
Taş Atan Bizden Attıran Bizden Değildir

Şu kanlı zalimin ettiği işler


Garip bülbül gibi zar eyler beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
Dostun bir fiskesi yaralar beni

Belki taş atan yaptığı yanlışın, hatanın farkında değildir, ama


taş attıranın eyleminin bilincindedir.

GÜNÜN BİLDİRİSİ
“Tarihi boyunca insanları birbirinden ayıran sosyolojik ve tabi
farkları red eyleyerek insanları bizatihi bir kıymet ve değere sa-
hip olması sebebiyle insan olarak seven zaaflarını, boşluklarının
tezahürü olarak kabul edip ilmin ışıklarıyla karanlığın aydınlana-
cağına inanmış Alevi camiası hakkında son zamanlarda gelişme
istidadı gösteren yanlış fikirlere karşı İstanbul Üniversitesi’nde
okuyan 347 üniversite öğrencisi olarak gereğini yapacağımızı ilan
ediyoruz:
Milleti bölmek için tiyatroyu bir vasıta olarak kullanan kötü
emellilerin tamamen bir uydurma olan Mum Söndü adlı bir piye-
sin şehir tiyatrolarında oynanmasına, idare edenler ve hükümet
seyirci kalmıştır..
Bundan böyle sayısı 12 milyonu aşan Aleviler hakkında ya-
pılacak tecavüzkar ve münafıkane söz ve türlü davranışlarıyla bu
aziz milletin birlik ruhunu bölmek isteyen zihniyete karşı sessiz
kalmayacağız (1963).”

TERSİNDEN KİTAP
Haluk Kantur, Bektaşilik Niçin Batıldır, İstanbul, Karınca
Matbaacılık, 1961
MAYIS

03
Azalmaktan Değil, Bozulmaktan Kork
Hey erenler pazarım var
Hal ehline hal satarım
Terazim, tartım bulunmaz
Doyumuna bal satarım

Tezgah üstü söz söylerim


Sözümü gülle peylerim
Hasmı sitemi neylerim
Ben dikensiz gül satarım

Erenler bir pazar kurdum


Hakk Hakk dedim döndüm durdum
Aşkın mührünü vurdum
Dost zarfına pul satarım

Çepni Alevilerinin kullandıkları bir sözdür. Azalan çoğalabilir


ama bozulan tehlike yaratır…

GÜNÜN ACISI
Nejat Birdoğan Hakk’a yürüdü (1934-2007).
Kitapları: Anadolu’nun Gizli Kültürü Alevilik, Şah İsmail Ha-
tayi, Anadolu Aleviliğinde Yol Ayrımı vd.
MAYIS

04
Cümlenin Muradı Dünyada Cennet

Siz cennete aşık, biz de cemale


Acep bundan kimler erer kemale
Huri, gılman için çekmeyiz çile
Sizin taatiniz hep onlar için

Alevilik yolu cenneti bu dünyada, gerçek yaşamda aramayı,


varetmeyi ve yaşamayı amaçlar…

ALEVİLİK
Alevi ozanları cennet cehennem anlayışını, korku ve vaadini
yeren, hicveden sayısız deyiş söylemişlerdir.
Alevilerin bu inancı Şeyhülislam Ebussuud Efendi tarafından
verilen fetvalarla çok şiddetli biçimde cezalandırılmıştır.

TARİHİN CEMEVİ
Malatya - Arapgir - Onar Köyü’nde bulunan 12 direk üzerine
kurulu büyük cemevi, 1200’li yıllara tarihlenmektedir. Anado-
lu’nun ayakta kalmış en eski cemevi olarak bilinmektedir.
MAYIS

05
Şu Ellerin Taşı Hiç Bana Değmez

Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz


Hakk’tan emrolmazsa ırahmet yağmaz
Şu ellerin taşı hiç bana değmez
İlle dostun bir tek gülü yareler beni

İlle dostun gülü yareler beni… İnsan için yaralayıcı olan ya-
bancının attığı taş değil dostun taş yerine attığı güldür.

GÜNÜN MEKANI
Cöğü Baba Tekkesi: Sivas / İmranlı / Yünören (Cöğü) Köyü’ndedir.

GÜNÜN ANLATISI
“Pir Sultan Abdal darağacına doğru aseslerin arasında yürürken Hızır
Paşa bir emir verir. Pir Sultan asılırken ‘halktan onu taşlamasını iste-
mekte, buyurmaktadır’. Halkın gözünde bir halk önderini küçültecek, Pir
Sultan’ı ‘bak uğruna mücadele ettiğin halk seni taşlıyor’ diyerek ruhsal
olarak yıkıma uğratacaktır.
Deli Hızır Paşa’nın emri serttir, kesindir. Pir’i taşlamayan öldürü-
lecektir. Pir Sultan’ın musahibi Ali Baba da kalabalığın arasındadır. Ali
Baba da buyruğa uymak zorunda kalır. Ne var ki yol kardeşine taş atmaya
eli varmaz. Tutup bir gül atar. Başına yağan onlarca taş şu kadarcık olsun
canını yakmaz da Pir’in, Ali Baba’nın gülü incitir onu. Üzülür, yüreği
burkulur. Hemen daragacının altında ‘ille dostun gülü’ deyişini söyler.”
MAYIS

06
Denizler Gibi Çoğalarak
Asılmış bir al umuttan
Kara gücün korku dalında
Şu can topraktaki üç fidan ölü.
Ve artık ölmezliğin son boyutundan
Göverir yeşil bahar yağmurlarında
Denizgülü, Yusufgülü, Hüseyingülü.
Ölümdür kimileyin kavganın tek ödülü.
Kan çiçeği sökünü arkalarından...
Açmış böğrünü, hepsine ana sıcaklığında
Devrimin kankalesi Karşıyaka gömütlüğü.
Ve gençlik günlerine doymamışlık dağından
Bakar, alınlar mavide ve göğüs hep namluda
Gezmişgülü, Aslangülü, İnangülü.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan… 12 Mart fa-


şizminin düzmece mahkemelerinde yargılanarak idama mahkum
edildiler ve Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde asılarak idam
edildiler. O günden sonra yüzbinlerce çocuğa Deniz adı verildi…

GÜNÜN BAYRAMI
Hıdırellez, Alevilerin en büyük bayramlarından biridir. Bu bay-
ram neşe içinde şenliklerle kutlanır. İnanış göre Hızır ile İlyas iki
kardeştir. Çok küçük yaşlarda birbirlerinden ayrılmışlardır. Bugün
buluşmuşlardır. Hızır, denizlerin, İlyas’da karaların piridir. Bugün,
kurban kesilir, yatırlar ziyaret edilir, kırlara, dağlara çıkılır. Hıdırellez
eğlenceleri yapılır. Artık bahar gelmiştir, ölen doğa yeniden uyanmış-
tır. Bolluk ve bereketli bir yıl karşılanır.
MAYIS

07
Müsahip… Aşina… Peşine… Çiğildaş…

Ben Hakk’la oldum aşina


Kalmadı gönlümde nesne
Pervaneyim ateşine
Oduna yanmaya geldim

Alevi yol ve erkanında toplumsal dayanışmayı gerçekleştir-


mek varlık içinde, birlik içinde, dirlik içinde yaşamın devamını
sağlamak için sıkı bir yol akrabalığı sistemi kurulmuştur. Yol ak-
rabalığı dört kapıdan geçer.

ALEVİLİK
Müsahiplik: Yol akrabalığının birinci kapısıdır.
Aşina: Bu kapıda müsahiplikte olgunlaşan müsahipli canlar
kendileri gibi müsahipli bir başka aile ile cem erenlerinin huzu-
runda aşina olurlar.
Peşine: Aşinalıkta olgunlaşan canlar kendileri gibi aşinalı bir
başka aile ile cem erenlerinin huzurunda peşine olurlar. Peşine
kapısı iki ailenin hiçbir yorum yapmadan birbirlerinin peşinden
gitmeleri, birlikte iş yapmaları, birlikte ağlayıp birlikte gülmeleri
anlamına gelir.
Çiğildaş: Çiğildaşlık velilerin sıfatıdır. Peşinelikte olgunlaşan
canların cem erenlerini arasından kendileri gibi peşinelikte olgun-
laşmış bir aile ile tam kardeş olmaları halidir.

GÜNÜN HABERİ
Kırşehir Vilayeti’ndeki Hacı Bektaş Türbesi müze haline geti-
rilecek ve umuma açık bulundurulacaktır. Hacı Bektaş Türbesi’nin
etnoğrafyaya alınmış olan eşyası türbeye devredilecektir. Bu hu-
sustaki Vekiller Heyeti kararı tasdikten çıkmıştır (Milliyet 1960).

GÜNÜN İLKİ
Alevi temsilcileri ilk kez Avrupa Parlementosu’nda sorunları-
nı anlatan bir toplantı düzenlediler. (1999)
MAYIS

08
İnsan… Konuşan Kuran…

Evvelden bade-i aşk ile mestiz


Yerimiz meyhane, mescit gerekmez
Saki-i kevserden kandık elestiz
Kuran-ı natık var samit gerekmez
....
Görünen Hakk’tır gözünde
Söylenen Hakk’tır sözünde
İnsanın hattı yüzünde
Hatm-i Kuran’ı gösterir

Aleviler iki kapağın arasındaki kitap


olan Kuran’ı, Kuran-ı Samit yani sessiz,
cansız, konuşmayan olarak nitelerler.
Onlara göre asıl Kuran, Kuran-ı Natık
yani konuşan Kuran yani konuşabilme
yeteneği olan insandır.

ALEVİLİK KAVRAM
Bogomil (Hakk’ın Sevdiği): Anadolu’da 900’lü yıllarda res-
mi Hristiyanlık mekanizmalarından gördükleri zulümden kaçarak
Balkanlara yerleşen Anadolu Alevilerini ifade eden bir deyimdir.
MAYIS

09
Bin Kere de Çağırsan
Bizden Sana Gelen Olmaz

Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam


Gevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam

Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün


Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam

Gerçi bugün Nesîmîyim Hâşîmîyim Kureyşîyim


Bundan uludur âyetim âyet ü şâna sığmazam

Alevi toplumu yüzlerce yıllık baskı ve zülme rağmen yolun-


dan dönmemiş, inanmadığı hiçbir inanç ve ibadet biçimine evet
dememiş, boyun eğmemiştir.

GÜNÜN FETVASI
MESELE: Müezzin ezan okurken o yana dönüp “bin kere ça-
ğırsan bizden sana varır yoktur” diyen bir kişiye ne yapmak ge-
rekir?
EL CEVAP: Alaya alıp dalga geçme sözkonusudur. Kişi kafir,
karısı da boş olur. (1560)

GÜNÜN GECESİ
Hacı Bektaş Kültür Kalkınma ve Yardım Derneği, Ankara Bü-
yük Sinema’da Hacı Bektaş Gecesi düzenledi:
“Gecemiz, umudumuzun üstünde bir ilgi görmüş ve 1600 kişilik
sinema, kapasitesinin en azından iki misli bir kalabalıkla dolmuş,
bir o kadar yurttaşta yer olmadığından içeri girememiştir. Gece,
çok parlak olmuş, çalınan sazlar, oynanan ulusal oyunlar, Hazreti
Pir’i öven şiir, deyiş ve nefesler geceye katılanların yüreklerinden
kopan duygulara tercüman olarak hepimizi coşturmuş, ağlatmış
ve bizlere eşine az rastlanan bir gece geçirtmiştir (1964).”
MAYIS

10
Yorulan Yorulsun, Ben Yorulmazam

Yorulan yorulsun ben yorulmazam


Derviş makamından ben ayrılmazam
Dünya kadısından ben sorulmazam
Kalsın benim davam divana kalsın

Pir Sultan Abdal’ın deyişlerinden Pir Sultan’ın büyük bir ha-


reket ve mücadele içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Zulme, bas-
kıya, yoksulluğa karşı deyişleri bir başkaldırı çağrısı, bir manifes-
to gibidir.

GÜNÜN GECESİ
Bir sürerdir Harbiye’deki Birlık Sahnesi’nde Sadık Gürbüz ile
Veli Öztürk adlı iki genç ozanın hazırlayıp sunduğu Pir Sultan
Abdal’ın türkü, şiir ve menkıbelerini içeren gösteri bu akşam saat
21.15’te istek üzerine son olarak tekrarlanacaktır. Gülsen Tun-
cer’in sunuculuğunu yaptığı gösteri 20 Mayıs’ta, Ankara’da Çağ-
daş Sahne’de sergilenecektir. (1976)
MAYIS

11
Nerde Bir Hızır Paşa Varsa
Orada Bir Pir Sultan Mutlaka Olacaktır

Hızır Paşa bizi berdar etmeden


Açılın kapılar Şah’a gidelim
Siyaset günleri günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar Şah’a gidelim

GÜNÜN İHANETİ
Hızır Paşa... Alevi yolunda ihaneti dile getirmek üzere kulla-
nılır… İnanışa göre Pir Sultan Abdal’ın müridi olan Hızır Paşa
Osmanlı’nın hizmetine girer ve Sivas Valisi olarak görev yaptığı
dönemde Pir Sultan’ı astırır…
Hızır Paşa adı bir ihanet simgesine dönüşür. Alevi yolunda
şöyle bir söz söylenir:
Nerde bir Hızır Paşa varsa orda mutlaka bir Pir Sultan olacak-
tır..!

GÜNÜN MEKANI
Denizli Çal Çalçakırlar Bektaşi Köyü;
Dümülcü Sultan, Gaip Erenler, İmze Dede ve Çat Dede olmak
üzere dört türbe bulunmaktadır.
MAYIS

12
“Alevilik Sadece Türkler İçin Değil,
Sadece Aleviler İçin Değil,
Tüm Dünya İçin Bir Kurtuluş Yoludur”
Irene Melikoff

Allah deyip bağırma


Irak sanıp çağırma
Hakk’ı dilden ayırma
Şeytan güler bu hale

Hayali bir yerdesin


Sen arada perdesin
Hakk sende sen nerdesin
Nedir cevap suale

Kuranidir sözümüz
Rahmanidir yüzümüz
Hakk’ı görür gözümüz
Aldanmayız hayale

GÜNÜN FETVASI
MESELE : Bir kişi namazı inkar edip “inanana namaz gerek-
mez” dese ona ne yapmak gerekir?
EL CEVAP : Katli gerekir.

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
HBB televizyonunda yayınlanan Yüksek Tansiyon adlı prog-
ramda eski İstanbul vaizlerinden Hasan Ali Buldan’nın Alevilere
ilişkin “Mum söndü yaparak ahlak ve namustan yoksun oldukla-
rı” yönündeki sözleri büyük tepki yarattı. (1993)
MAYIS

13
Aleviliğin Yüzü Hayata Dönüktür

Ey sofu nutkuma gel eyle iman


Her sözüm Mevla’nın sözü gibidir
Tıpkı bana benzer hazreti süphan
İşte yüzüm anın yüzü gibidir

Tüm vahi esaslı dinler, insanı dünyadan ahirete götürmeye ça-


lışır. Alevi inanç sistemi ise ahiretten dünyaya pencere açar. İnsa-
noğlunu varsayılmış karanlık bir ahiretten, aydınlık bir dünyaya
getirmeye çabalar.
GÜNÜN HABERİ
Nokta Dergisi’nin 19. Sayısı “Aleviler: Artık Susmayacağız”
kapağıyla yayınlandı: “Alevi düşüncesi son yıllarda büyük bir
canlılık içinde… Aleviler, kitaplar, dergiler ve bildirilerle düşün-
ce, inanç ve ibadet özgürlüklerinin önündeki engellerin kaldırıl-
masını istiyorlar. (1990)”

GÜNÜN ETKİNLİĞİ
Bin Yılın Türküsü: Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu tarafın-
dan gerçekleştirilen ve genel sanat yönetmenliğini Necati Şahin’in
yaptığı büyük sanatsal gösteri Köln Arena’da gerçekleşti. 1346 bağ-
lama, 700 semahçı ve diğerleri ile yaklaşık 2500 kişinin sahnede yer
aldığı etkinlik Alevi tarihinin ozan diliyle anlatıldığı bin yılın desta-
nı olarak değerlendirildi. Türkçe sunuşları Tuncel Kurtiz Almanca
sunuşları Renan Demirkan’ın yaptığı etkinliğin koro şefliğini Zafer
Gündoğdu, semah
düzenlemelerini
ise Faysal İlhan
üstlendi. Etkinlik
en çok sanatçının
katılımı ile yapılan
bir gösteri olarak
Dünya Rekorlar
Kitabı Guinness’e
girdi (2000).
MAYIS

14
Seni Sana Teslim Ediyorum

Yürekte gizlidir bizim derdimiz


Taklide bağlanmaz hiçbir ferdimiz
Nefsimiz iledir daim harbimiz
Cahil-ü nadanla kavga gerekmez

Dedenin yola giren cana yaptığı son telkindir. İnsanı ne bir


başkası ne de toplum denetleyebilir. Kişi ancak kendisine sahip
olursa kendisini bilebilir. Kendisine teslim olan kişi kendisiyle
barışık yaşayabilir.
GÜNÜN DAVASI
Lise son sınıflarda okutulan Felsefeye Başlangıç kitabının ya-
zarı Prof. Nebahat Küyel’e, Alevilere hakeret ettiği gerekçesiyle
dava açıldı. Ders kitabında Aleviliği küçük düşürücü ifadeler kul-
landığı iddiasıyle yargılanan Küyel dünkü duruşmada bir yanlış an-
lama olduğunu, kitabın basılışı sırasında yanlışlık yapıldığını öne
sürmüştür. Duruşmaya CHP Erzincan Milletvekili Nurettin Karsu,
Nuri Nabi, Hasan Gülşen, Şinasi Koç, Nejat Irel ile Avukat Cemal
Özbey müdahil olarak katılmışlardır. Nurettin Karsu yargıcın so-
rusu üzerine, “Küyel, bir profesöre yakışmayacak şekilde Alevileri
küçük düşürmüştür. Ben de bir Aleviyim. Atatürk Türkiye’sinde bu
kitap bir kısım vatandaşları küçültmekte, komşuyu komşuya düş-
man etmektedir Alevi bir çocuk gerçeği söylediği halde, bu kitaba
göre sınıfta kalması gerekir. Daha sonra kitap yazacaklara ders
olması için sanığın cezalandırılmasını istiyorum.” demiştir. (1977)

GÜNÜN CEVABI
Av. Cemal Özbey, İstanbul Valisi ve Belediye Reisi Ord. Prof.
Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın “Hiçbir şeye inanmayan, kutsiyet-
leri inkar eden Rafiziler cemiyet içerisinde zehirli baldıranlardır.”
beyanatına “Rafızilik Nedir?” broşürü ile cevap verdi. (1957)
MAYIS

15
“Hele bir kalksın ortalığın tozu dumanı
Bindiğin, At mı Eşek mi O Zaman Belli Olur.”
Şeyh Bedreddin

Allah gözlerine çekmiş bir perde


Yok dersin Allah`ı gökte ve yerde
Gösterelim gel de gör Hakk’ı nerde
Secde eyleyesin didara karşı

Ebsem ol Harabi sen nasıl ersin


Halli müşkül böyle sözler söylersin
İçtinab et belki hata edersin
Haydar-ı Kerrar Hünkâr’a karşı

GÜNÜN KİTABI
Çelebi Ahmet Cemaleddin, Bektaşi Sırrı Nam Risaleye Müda-
faa, Yayına Hazırlayan Nejat Birdoğan, İstanbul, Berfin Yayınları
(1994)

GÜNÜN AÇIK OTURUMU


Yarın Dergisi, “Alevilik-Sünnilik Anlaşmazlığı Nasıl Önle-
nir?” başlıklı bir açık oturum düzenledi. Şemsi Kuseyri’nin yö-
nettiği açık oturuma konuşmacı olarak Ali Rıza Ulusoy (CHP To-
kat Milletvekili), Prof. Mustafa Akdağ (DTCF Dekanı), Saadettin
Evren (Diyanet İşleri İkinci Reisi), Fikret Otyam (Gazeteci), Ce-
mal Özbey (Avukat), Ali Kaya (Avukat) katıldılar. Konuşmacılar
şu ortak sonuçlara vardılar:
1. Türkiye’de nispetleri ne olursa olsun, devlet, mezheplerin
varlığını kabul etmeli ve hepsine karşı aynı titizlikle tarafsız kal-
malıdır.
2. Diyanet İşleri, dini telkinler veya eğitim yerine, cemaatlere
sosyal yardım yapmalı, devlet, din öğretimi ile meşgul olmama-
lıdır. (1966)
MAYIS

16
Özün Özü Sevgi Muhabbet

Allah’ı seversen Allah,


Kullarını unuttun mu ?
Alıp, satırsın gahi gah
Her oynadıkça üttün mü

Alevi Bektaşi deyişlerinin esasını yaradan yaradılan ayrımının


ortadan kalkması, korkunun yerini sevginin almış olması, insanın
kutsal kılınarak dünyanın ve tüm evrenin bir tanrısal yansıma ola-
rak görülmesi oluşturur.
Alevi deyişlerinde ozan tanrı ile içli dışlı olup onu kendisin-
den ayrı görmez, alaya aldığı da kafa tuttuğu da sevgi ile bağlan-
dığı da kendisidir aslında…
Tanrının insandan ayırı düşünülmemesi, insan biçimli ve ka-
rekterli / yaradılışlı olarak algılanması, Aleviliğin kadimden beri
devam ettirdiği bir inanış biçimidir…
Tanrı ile yarenlik… Aleviler tanrıyı insandan başka görmedik-
leri ve kendilerinden bir parça saydıkları için bir korku değil sevgi
tutumu sergiler pek çok zaman onunla yarenlik ederler…

KONUNUN KİTAPLARI
İsmet Zeki Eyüpoğlu, Türk Şiirinde Tanrıya Kafa Tutanlar
Battal Pehlivan, Alevi Bektaşi Düşüncesine Göre Allah
MAYIS

17
Rızasız Lokma Yenmez

Dokunma keyfine yalan dünyanın


İpini eline dolamış gider
Gözlerimin yaşı bana gizlidir
Dertliyi dertsizi sulamış gider

Kimi hızlı gider uzun yol tutar


Kimi altın satar kimi bal tutar
Kimi soğan bulmaz kimi bal yutar
Kimi parmağını yalamış gider

Mahzuni bu nasıl yazı Mahzuni


Bazı şerif olur bazı mahzuni
Yurdunda anasız kızı mahzuni
İnsanlık ardından melemiş gider

Alevi yolunda canların ceme gelirken getirdikleri lokmaları birlikte


yemek ibadetin bir parçasıdır. Bu tören de belli kurallarla icra edilir. Lok-
macı lokmaları dağıttıktan sonra cem erenlerine dönüp, “Yoktur elimde
tartı ile terazi, herkes hakkına oldu mu razı?” diye sorar. Tüm canlar
razı ise dede olur verir ve ancak lokmalar bundan sonra yenilebilir.

GÜNÜN ACISI
Aşık Mahzuni Şerif Hakk’a yürüdü (2002).
MAYIS

18
Ser Verip Sır Vermemek

18 Mayıs’ı unutmam 
Unutma 18 Mayıs’ı 
İşçinin köylünün kurtuluş  
Ordusu devrimci erleriz 
Ölümlerle yeniden doğan 
Ölmeyen devrimci erleriz 

Bir vücut, bir yumruk ve bir baş 


Bağımsızlığa kadar savaş 
Önderimiz İbrahim yoldaş 
Korkmayan devrimci erleriz 

Alevi yolunun bu temel sözü işkencede gösterdiği olağanüstü


direniş dolayısıyla devrimci önderlerden İbrahim Kaypakkaya ile
özdeşleşmiştir…

GÜNÜN DİRENİŞÇİSİ

İbrahim Kaypakkaya işkence ile katledildi. Çorum Sungurlu


Karakaya Köyü’nde doğmuştu. Katledilmesinde Alevi olmasının
da büyük payı olduğu söylenir (1973).
MAYIS

19
Açalım Kızıl Sancağı
Geçsin Zalimlerin Çağı

Engür ezdik
Testimizde demleniyor Kızıldeli
Hak için düşen canlar
Verdiler sancağımızın rengini
Şimdi Pir Sultan açacak onu
En müşkül anımızda belli ki

Kızıl sancak mazlumların kurtuluş mücadelesinde dökülen


kanlarının tarihsel ifadesi ve simgesidir…
Pir Sultan Abdal’ın deyişlerinden büyük bir toplumsal hareke-
te katıldığını, onun içinde, önünde yer aldığını, çevresindekileri
bu harekete katılmaları konusunda yönlendirdiğini, teşvik ettiğini
öğrenebiliyoruz, görüyoruz. Onu bir “başkaldırı ozanı” olarak ta-
nımlamamıza da bu eşsiz deyişleri olanak sağlamaktadır.

GÜNÜN AÇILIŞI
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Merkezi ve Cemevi,
Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Mesut Yılmaz’ın katılım-
larıyla açıldı (1998).

GÜNÜN KİTABI
Bedri Noyan, Kurtuluş Savaşında Bektaşiler, Tekışık Matbaa-
sı, Ankara, 1990
MAYIS

20
Darağacı Ağlar Pir Sultan Deyu

Pir Sultan kızıydım ben de Banaz’da


Kanlı yaş akıttım baharda yazda
Dedemi astılar Kanlı Sivas’ta
Darağacı ağlar Pir Sultan deyü

Darağacını dahi ağlatan Pir’in haklılığı, zalime karşı gözüpek-


çe direnişi, halkın vicdanı olmasıdır…

BÜTÜN ZAMANLARIN PİRİ


Deyişleri Anadolu’nun dört bir yanında dillerden düşmeyen
Pir Sultan Abdal, Osmanlı zulmüne karşı Sivas Sancağı’nda baş-
kaldırının sözcülüğünü üstlenmiş olmalıdır. Ayaklanmaya girişil-
meden bastırılması üzerine Pir’in uzun bir süre gizlendiği anla-
şılmaktadır. Hakkındaki hükümden öğrendiğimize göre 1585 yılı
başında ele geçirilen Pir Sultan Abdal, ödün vermez tavrı, inanç-
larını gözüpekçe savunması dolayısıyla padişahtan gelen ferman
üzerine Hızır Paşa tarafından bahar aylarında Sivas’ta Keçibulan
mevkiinde asılmıştır. (1589)

GÜNÜN KİTABI
Ali Yıldırım, Pir Sultan Abdal, Siyah Beyaz, İstanbul 2016
MAYIS

21
12 Hizmet

Hakk’tan bize nida geldi / Pir’im sana beyan olsun


Şah’tan bize name geldi / Rehberime haber olsun
Şah kuluna kıldı nazar / Dört kalıptan adem süzer
Zeval gelmiş cemi bozar / Gözcü sana haber olsun
Zakirin zikri saz ile / Nefes okur avaz ile
Bacı kardeş niyaz ile / Zakirlere haber olsun
Hakk kuluna nazar eyler / Hakk’ın kelamını söyler
Canlar gelmiş mürvet diler / Peyik sana haber olsun
Mümini çekti meydana / Münkiri sürdü zindana
Hizmet verildi Selman’a / Faraşçıya haber olsun
Mümin yolun yakın ister / Münkirlerden sakın ister
Delil yanmaz yağın ister / Delilciye haber olsun
Bu yola giden nacidir / Erenler kardeş bacıdır
Cem kilidi kapıcıdır / Kapıcıya haber olsun
Zakirlerin zikri sazdır / Okunan deyiş duazdır
Mümin Hakk ile niyazdır / Niyazcıya haber olsun
Hakk kuluna kıldı rahmet / Pirdendir canlara himmet
Hizmet görüldü muhabbet / Tezekere haber olsun
Yola giden haslar hası / Mümin giyer hak libası
Doldur ver engürün tası / Dolucuya haber olsun
Şah Hatay’im varı geldi / Müminlerin kârı geldi
Hakk’ın armağanı geldi / İznikçiye haber olsun

Alevi ibadeti olan cem, belli bir düzen içersinde gerçekleşir.


Hangi anda kimin ne yapacağı bellidir. Yapılacak olan tüm bu
iş ve görevler hizmet olarak tanımlanır. Bir cemin tamamlanıp
bitmesi için 12 hizmetin yerine getirilmesi gerekir. Alevi coğraf-
yasında kimi küçük farklılık ve adlandırma ayrımları olsa da 12
hizmetin esası aynıdır.
12 HİZMET GÖREVLİLERİ
Dede, Rehber, Zakir, Gözcü, Delilci, Süpürgeci, İznikçi, Kur-
bancı, Lokmacı, Pervane, Dolucu/Sakkacı, Bekçi/Peyik…
MAYIS

22
Engin Ol Gönül Engin Ol

Gel ha gönül havalanma


Engin ol gönül engin ol
Dünya malına güvenme
Engin ol gönül engin ol

Şu dünyanın hali böyle


Yalan yahşi geçer şöyle
Söyledikçe engin söyle
Engin ol gönül engin ol

Göğde uçan huma kuşu


Bilmeyenler atar taşı
Enginlik gönülün işi
Engin ol gönül engin ol

Teslim Abdal sözüm haktır


Sözümün yalanı yoktur
Engin söyle büyüklüktür
Engin ol gönül engin ol

Bilgi kişiyi  alçak gönüllü  yapar;  alçak gönüllülük  itibar ka-


zandırır…

GÜNÜN MEKANI
Teslim Abdal Dergahı: Çorum - Merkez - Teslim Köyü
Denizli’deki Teslim Abdal’ın türbesi, Cankurtaran (eski adı
Çukurköy) Belde-
si’ndedir.
Bir başka türbe,
Elazığ’ın Baskil il-
çesine bağlı Şeyh
Hasan (şimdiki
adıyla Tabanbükü)
Köyü’ndedir.
MAYIS

23
Alevilik İyi İnsan Olmaktır

Ben de bir zamanlar baktım bakıldım


Nice yıllar bir kemende takıldım
O aşk-ı mecazla yandım yakıldım
Közde ben bir insan olmaya geldim
Serimi meydana koymaya geldim

Süregeldim aşk meyini içerek
Her bir akı karasından seçerek
Varlık dağlarını delip geçerek
Düzde ben bir insan olmaya geldim
Serimi meydana koymaya geldim

Alevilikte bütün yol ve erkan canların iyi insan olmasını he-


defleyerek yürütülür.

GÜNÜN MAZLUMU
Koyun Baba, Hacı Bektaş müridlerindendir. Türbesi Çorum /
Osmancık’tadır. Kızılbaş olduğu gerekçesiyle recmedilerek yani
taşlanarak katledilmiştir:
“Koyun Baba dimekle maruf bünyad nam mülhid haşr u neş-
ri inkar idüb rafz ve ilhad üzere olduğu hoca mülazımlarından
Sinan, merhum
Müfti Yakub,
Kınalızade Ha-
lil ve Hocaza-
de Alaeddin
şehadetleriyle
Dîvan-ı Alî’de
sabit olmakla
At Meydanı’nda
recm olunmak
buyruldu.”
MAYIS

24
Alevi Yolunda Miraç Görgü Cemi’dir
Vardı dergâh kapısına
Gördü bir arslan yatar
Arslan anda hamle kıldı
Başa koptu tufane
Hatem’i ağzına verdi
Arslan anda oldu sakin
Muhammed’e yol verdiler
Arslan gitti nihane
Görgü Cemi’ne katılan canlar, Cem bitiminde birbirlerine
“miracın kutlu olsun” derler… Görgü Cemi göksel bir mekanda
tanrılar katında icra edilir…
Miraç ritüeli her türlü benlikten arınmayı; yolda, canda, malda
bir olmayı amaçlar, anlatır ve yeniden canlandırır… Alevi inan-
cında miraç ritüelini dile getiren deyişlere miraçlama denilir.
GÜNÜN DÜZELTMESİ
Ramazan Bayramı Müslümanların bayramıdır. Alevilikte
Ramazan Orucu olmadığı gibi Ramazan Bayramı da sözkonusu
değildir. Şehirde Şeker Bayramı ile tanışan Aleviler bu bayramı
kültürel olarak dini içeriğinin dışında kutlarlar.
GÜNÜN MEKANI
Harabati (Sersem Ali Baba) Dergahı: Makedonya, Tetova (Kalkandelen)
MAYIS

25
Dostan Bir Elma Geldi 
Elma Ne Güzel Elma 

İçi turunç, dışı turunç 


Ne güzel elma

Adem ve Havva’nın cennetten kovulmalarına neden


olan elma biz Alevilerde, yasak ve cezalandırma dolayısıy-
la tanrılara kafa tutmak amacıyla kutsal olarak görülür…
Elma aynı zamanda “kurban olarak” ceme götürülen bir lokmadır…

GÜNÜN KİTABI
Azap Ortakları: Erol Toy’un Şeyh Bedreddin ve Börklüceli
Mustafa’yı konu edinen romanı yayınlandı. (İstanbul 1973)

GÜNÜN KONSERİ
Ruhi Su ve Dostlar Tiyatrosu İzmir Elhamra Sineması’nda Pir
Sultan Abdal konseri verdiler (1975).
MAYIS

26
Selman’ın Elinde Üzüm Tanesi

Bir üzüm danesi ol Şah elinde


Kırklara sunardı kısmet gününde
Ol Habibullah’a mirac yolunda
Şeydullah eyledi Selman hu deyü

Bir üzüm danesi getirdi Selman


Kırklar da ol demde oldular üryan
Muhammed şerbetin içince iy can
Saki kadeh sundu mestan hu deyü

GÜNÜN ANLATISI
Kırklar için parsa toplamaya / devşirmeye giden Selman elin-
de bir üzüm tanesiyle döner. Bakar, Kırklardan olmayan bir ya-
bancı konukları vardır. Canlar Selman’a üzüm tanesini konuğa
vermesini ve ondan Kırklara pay etmesini istemesini söylerler.
Selman’ın üzüm tanesini uzatıp pay etmesini istediği konuk Mu-
hammed’dir. Bu durumda ko-
nuk ne yapacağını şaşırıp kalır.
Göksel bir ses yetişir imdadı-
na. Üzümü ezmesini, engür
eylemesini söyler. Konuk ezer
üzümü, engürden bir can içer.
Cümle canlar mest olur.
Selman’ın elindeki üzüm
tanesi Anadolu’nun kutsal
meyvesidir ve 3 bin yıl önce-
sinin İvriz Hitit Kaya Anıtı’nda
yarı tanrı kral Warpalawas’a
baş tanrı Tarhundas tarafından
sunulan üzüm salkımından bir
tanedir.
MAYIS

27
Semah, Alevi İnancında
Temel İbadetlerden Biridir.

Hak için ola


Seyir için olmaya
Semah erenlerindir
Çarha girenlerindir
Bu yola eğri girmez
Doğru da sürenlerindir…
....
Muhammed ile bile Mirac’a ağan benim
Ashab-ı Suffe’yle yalıncak olan benim
Sabr ile kanaatı viribidim bunlara
Kırk kişi bir gömlekten başın çıkaran benim
O Kırkından birine neşteri çaldımıdı
Kırkından kan akıtıp ibret gösteren benim

GÜNÜN SORUSU
Cemal Güresl Alevi miydi? Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, 1961
yılında ilk kez köşkün kapılarını Alevilere açar. Önce Alevi ozanla-
rını köşke davet eder kısa süre sonra da bir Alevi heyeti ile görüşür.
Gürsel’in bu tavrı onu Alevi ilan etmeye yeter de artar bile (1961).

GÜNÜN OLAYI
Hafta tatili, 2739 Sayılı Yasa ile Cuma gününden Pazar günü-
ne alındı (1935).
MAYIS

28
Her Ne Arar İsen Kendinde Ara!

Dervişlik, hırkada, tacda değildir


Hararet nardadır, sacda değildir
Her ne arar isen insanda ara
Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir

GÜNÜN PROTESTOSU
Ankara Yüksek Öğrenim Alevi Gençliği dün “Türkiye Halkı-
na” başlığını taşıyan bir bildiri yayınlayarak, İlahi Işık Gazetesi
sahibi Hüseyin Hilmi Işık’ın Alevi yurttaşlara karşı giriştiği çirkin
itham ve iftiraları protesto ettiler (1969).

GÜNÜN MEKANI
Ali Pircivan Dergahı / Türbesi. Amasya, Gümüşhacıköy / Sa-
rayözü Köyü
MAYIS

29
Zakirin Zikri Saz İle

Gönül çalamazsan aşkın sazını


Ne perdeye dokun ne teli incit
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun ne gülü incit

Dinle ki bülbülü gelesin coşa


Karganın namesi gider mi hoşa?
Meyvasız ağacı sallama boşa
Ne yaprağını dök ne dalı incit

Zakir/Aşık, Baba/Sazandar; deyişleri terennüm eden kişidir.


Cemde 12 hizmetten biri zakirliktir. Zakir olmadan cemin yürü-
mesi mümkün değildir. Yani sazsız ve sözsüz cem olunamaz.

GÜNÜN HAKARETİ
Katliam Köprüsü... Ellerinden 40 bin Kızılbaş’ın kanı damla-
yan Yavuz Selim’in adı, İstanbul Boğazı’na yapılan üçüncü köp-
rüye verildi (2013).
MAYIS

30
Bizim İtlerimiz Dahi Haram Lokma Yemezler
Koca başlı koca kadı
Sende hiç din imam var mı
Haramı haleli yedi
Sende hiç din iman var mı

Fetva verir yalan yulan


Domuz gibi bağa dolan
Kadılar yaş yere yatmaz
Hiç böyle bir şeytan var mı

Pir Sultan’ım zatlarımız


Gerçektir şöhretlerimiz
Haram yemez itlerimiz
Bu sözümde ziyan var mı

GÜNÜN ANLATISI
Pir Sultan’ın iki köpeği vardı. Köpeklerine, Sivas’ın haram
yiyen Sarı ve Kara kadılarının adlarını vemişt. Bunu duyan kadı-
lar deliye döndüler. Kızmayın dedi Pir Sultan, köpeklerim sizden
onurludur, hiç değilse onlar haram lokma yemezler. Nereden bili-
yorsun dedi kadılar. Deneyip, ispatlayayım dedi, Pir Sultan.
Bunun üzerine iki ayrı kap yemek hazırladı. Birine helal, di-
ğerine haram yemekler konuldu. Herkesin gözü önünde önleri-
ne konan yemeklerden haram olanı seçip yedi Sarı Kadı ile Kara
Kadı. Köpekler için de iki kap hazırlandı. Köpekler, iki kabı da
kokladıktan sonra helal kaptaki yemeği yemeye giriştiler. Böyle-
ce herkes Pir Sultan’ın köpeklerinin değil kadıların haram lokma
yediğini görüp öğrenmiş oldular.

GÜNÜN GİZLİ TOPLANTISI


Turgut Özal, Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Ankara
Gölbaşı’nda 40 kişilik bazı Alevi ileri gelenleriyle gizli bir top-
lantı yaparak devletin Alevi planını masaya yatırdı. (1990)
MAYIS

31
Ölmeden Önce Ölmek

Pinhan edenler kendözün


Onlar görürler Hakk yüzün
Görmek dilersen bil sözün
İkrar eden gelsin beri

Erenlerin eşiğinde
Yaslanıban yattım ben
Erenlere beli dedim
Sıdk ile ikrar ettim ben

Talib olup ikrar veren kişimiz


Hayra tebdil olur her bir işimiz
Melek nişanıdır her gidişimiz
Ey Güruh-u Naci size aşk olsun

Alevi yolunda ikrar verip yola giren kişi ölmüş ve ikrarı ile
yeniden doğmuş sayılır.

GÜNÜN MEKANI
Topçubaba Dergahı: Topçular Köyü / Kofçaz / Kırklareli
HAZİRAN

01
Gezi Direnişi

bu bir türkü:
- toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
bu bir örgü:
- alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!

Taksim Gezi Parkı’na yönelik tahrip ve talana karşı başlayan


direniş ve toplumsal muhalefet… Türkiye tarihinin belli başlı halk
ayaklanmalarından biri... Ne yaman tesadüftür ki Gezi Olayları’n-
da can veren direnişçilerin tamamı Alevi’ydi: Mehmet Ayvalıtaş,
Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet
Atakan, Hasan Ferit Gedik, Berkin Elvan

GÜNÜN ACISI
1968 kuşağının devrimci önderlerinden Hüseyin Cevahir İs-
tanbul Maltepe’de katledildi. Dersim / Mazgirt / Mohundu Nahi-
yesi, Şöbek (Yeldeğen) Köyü’nden Sarı Saltık Dede Ocağı’ndan
Kürt Alevi bir candı. (1971)
HAZİRAN

02
Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam!

Ankara için hava durumu: 


Gündüzleri:
güneşli ve sakin
Akşamları: 
gazlı ve direnişli...
(2013)

TESBİT VE ONUR
Polis gezi direnişine katılanların % 78’inin Alevi olduğunu
tespit etmiş…! Tarihsel mirasımızdır, onur duyarız....(2013)

GÜNÜN ACILARI
Orhan Kemal yaşamını yitirdi (1963). “Bereketli Topraklar
Üzerinde” en bilinen kitaplarındandı.
Hasretinden Prangalar Eskittim’in şairi Ahmed Arif yaşamını
yitirdi. (1991)

Yokluğun cehennemin öbür adıdır


Ölüm kaşla göz arasında
Üşüyorum
Pusu kurmuş...
Kapama gözlerini...
HAZİRAN

03
Mesele Üç Beş Ağaç Değil

İyi, güzel günler için


Gökten ayet inmedi bize
Biz onu
Kendimiz vaadettik kendimize...

Haksızlığa, zulme, zorbalığa, yalana, talana karşı duruş, insan


gibi tavır alış elbette…

GÜNÜN DUVAR YAZISI


Tuzluçayır’da duvarlara yazılan çağrı: Medet ya Ali!
Anadolu Aleviliğinde Ali, zalime karşı mazlumun yanındadır.
Zulme karşı direnenin yanındadır. Haksızlıklar karşısında haklının
yanındadır. Ali, tüm insanları bir ve eşit görür. Dili, dini, inancı
nedeniyle hiç kimseyi hakir görmez. Alevilik adına kılıç çekmez,
kimseyi Alevi yapmaya çalışmaz. Direniş günlerinde “medet ya
Ali” demek, faşizme, zulme, zorbalığa karşı verdiğimiz mücade-
lede bize güç ver, umut ver, direnme ruhu ver... demektir. (2013)

GÜNÜN ACISI
Büyük usta Nazım Hikmet yaşamını yitirdi (1963).

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan


Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak


ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
HAZİRAN

04
Kızılbaşlar Yola Gelip Müslüman Olmazlarsa
Haklarından Geline!

On yedi yerimden vursalar yara


Tabipler derdime bulmasa çare
Kemendim asılsa çekilsem dara
Yine geçmem ala gözlü Şah’ımdan

GÜNÜN FETVASI
Aziz Mahmut Hüdai Efendi Alevilerin yola getirilmesine dair
Osmanlı Padişahı I.Ahmet’e bazı tavsiyelerde bulunuyor:
Köylerine cami yapın, imam atayın, çocuklara ve kadınlara
şeriat eğitimi verin tüm bunlar işe yaramazsa da katledin…
“Kızılbaş köylerinden her birine bir imam nasb oluna, talim-i
ilim ve sıbyan ve nisvan ve zekeran eyleye... Bunlar namakul va-
sıflarını ihtiyarlarıyla terk edip sünnet ve şeriat üzerine olurlar
ise pek güzel. Aksi halde ortadan kaldırıla.” (1601)

GÜNÜN LAİKLİK AŞINMASI


Ankara Üniversitesi’nde İlahiyat Fakültesi açıldı (1949).

GÜNÜN MEKANI
Kâfi Baba Dergahı: Abdal Musa dervişlerinden Kafi Ba-
ba’nın Dergahı, Antalya Finike’dedir.
HAZİRAN

05
Sayılmayız parmak ile / Tükenmeyiz kırmak ile…
Taşramızdan bakmak ile / Kimse bilmez ahvalimiz…

İçin bizim dolumuzdan


Çıkman sakın yolumuzdan
Pir Sultan’ ım halimizden
Bilir de var bilmez de var

GÜNÜN OLAYI
Muğla Ortaca’da Alevilere yönelik saldırılar 5-15 Haziran ta-
rihlerinde yaşandı.
Ortaca’nın Alevi olan Fevziye Köyü’ndeki bir araziyi gasp
eden saldırganlar direnişle karşılaşınca “Kızılbaşlar Ortaca ca-
minin minaresini yıktılar” şeklinde sözler sarfederek çevre Sünni
köylüleri kışkırtıp silahlandırmış, Fevziye ve Kemaliye köylerine
baskın düzenlenmiş, Ortaca basılarak Aleviler ait ev ve işyerleri
tahrip edilmiştir.
Olup bitenler tüm Türkiye’de büyük bir yankı uyandırmıştır.
(1966)
HAZİRAN

06
Red İnkar Asimilasyon Anlayışına Karşı
Geleneksel Laik Çizgi

Demokrat Parti’yi gözel kız sandık


Çirkin çıktı, kahpe çıktı, dul çıktı
Alnım açık yüzüm ağ dedi kandık
Yüzü kara çıktı, başı kel çıktı.

Hırsızı vatandan sürek dediler


Köylünün dileğin verek dediler
Son zamanda bir gün görek dediler
Afat çıktı, tufan çıktı, yel çıktı.

Al’izzet ne dersin git sazını çal


Hikmete karışma tez gelir zeval
Bozuldu adalet düzelmez herhal
Fitne çıktı, Deccal çıktı, mal çıktı

Tek parti politikalarına karşı özgürlükçü bir söylem kullanan


Demokrat Parti’ye Alevi yönelimi çok kısa sürmüş ve Aleviler
siyasette sol laik çizgide karar kılmışlardır.

GÜNÜN RAPORU
Allah’a, peygambere inanmalarına rağmen Alevilik Müslü-
manlık değildir. Onu Şiilik ile karıştırmak da hatalı olur. Alevi
Kızılbaşlık, Müslümanlık’tan başka bir şeydir. (Jandarma Yarbay
Nazmi Sevgen’in Zazalar Raporu’ndan, 1930)

GÜNÜN KİTABI
Nazaret Dağavaryan (Çadırcıyan), Hıristiyan Protestanlığının ve
Kızılbaş İnancının Doğuşu, İstanbul 2018
HAZİRAN

07
Ferman Padişahınsa Dağlar Bizimdir!

Belimizde kılıncımız kirmani


Taşa geçer mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir

Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur


Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koç yiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir

Osmanlı’nın zulüm politikalarına karşı bayraklaşmış isyan


dizeleri… Halkın kendi kaderini her türlü baskıya karşın kendi
çizeceğinin ilan edilmesi…

GÜNÜN GÜZELLİĞİ
Abdal Musa Şenlikleri: Alevi yolunun ulu pirlerinden Ab-
dal Musa Sultan’ı anmak amacıyla her yıl dergahının bulunduğu
Antalya Elmalı Tekke Köyü’nde Türkiye’nin dört bir yanından
canların katılımı ile yapılan şenliklerdir.
HAZİRAN

08
Zemherinin Hoşluğuna
Osmanlı’nın Dostluğuna Güven Olmaz

Şalvarı şaltak Osmanlı


Eğeri kaltak Osmanlı
Ekende yok biçende yok
Yiyende ortak Osmanlı

GÜNÜN RAPORU
“Bu insanların ehli sünnetten ve daha doğrusu İslamiyet’ten
ayrı bir mezhebe salik olduklarını gördüm” (Mehmet Ali Ayni’nin
Mazgirt, Ovacık ve Kozan Alevileri Raporu’dan, 1932)

GÜNÜN KİTABI
Tanrılar Kadınken, Merlin Stone, Payel Yayınları, İstanbul,
2000
Kadının, Rahman ve Rahim oluşundan ikinci sınıflığa evrilişi-
nin tarihsel anlatısı...
HAZİRAN

09
Hac ve Hacı Olmak

Yarattık yaradanı
Karıştırdık işimize
Ekmeğimize aşımıza
İş/dert açtık başımıza

Alevi yolunda hac gönül yapmak, hacı olmak ise Hünkar Hacı
Bektaş Veli’yi ziyaret anlamına gelir…

GÜNÜN DERVİŞİ
Sarı İsmail… Hacı Bektaş’ın dervişi ve sırdaşı idi. Bir gün,
acaba Hünkar bize nereyi yurt verecek, fikrine daldı. Hünkar’a
malûm oldu. İsmail’im dedi, ben göçtükten sonra sopanı at, ne-
reye düşerse orası yurdun olsun, yeşil fermanı da yanında götür,
sana lazım olur buyurdu. Hünkar göçtükten sonra dergahtan çıkıp
sopasını attı, can gözüyle gördü ki, Menteşe ilinde Tavaz’da bir
kilisenin kubbesini delip içeri düştü. O sırada meğer bir keşiş, ki-
lisede İncil okurmuş. Sopa, kubbeyi delip içeri düşünce keşişin
gözüne bir ejderha gibi göründü. Derken Sarı İsmail, gide-gide
Tavaz’a, o kiliseye vardı, Keşiş, Sarı İsmail Sultan’a itibar göster-
di, kiliseyi dergah haline getirdi.

GÜNÜN MEKANLARI
Sarı İsmail Sultan’a ait olduğuna inanılan türbe; Tavas/Tek-
keköy’de bulun-
maktadır.
Adıyla anı-
lan bir başka
makam türbesi
ise; Tavşanlı/
Dedeler köyün-
dedir.
HAZİRAN

10
Hakk İçin Ola Seyr İçin Olmaya

Yine dertli dertli iniliyorsun


Sarı turnam sinen yaralandı mı
Hiç el değmeden de iniliyorsun
Sarı turnam sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi

ALEVİLİK
Alevi ibadetinin temelini oluşturan semahlarda yalnızca din-
sel konular işlenmez. Hayatın her alanından alınan konularla iş-
lenmiş deyişlerle semah dönülebilir. Semah bir aşk halidir. Coşku
halidir. Bu nedenle coşa gelinen her mekanda dışarı semahları
dönülebilir. Cem dışında dönülen semahlar dışarı semahı olarak
adlandırılırlar.
Bu semahların konusu turna, kırat ve de bir sevgili / insan ola-
bilir.
Karacoğlan’ın ‘yine dertli dertli iniliyorsun’ dizesi ile başla-
yan deyişi eşliğinde dönülen semah bu türün en bilinenidir. Turna,
Kırat, Türkmen Kızı gibi din dışı sayılabilecek semahlar yaşamın
farklı boyut ve unsurlarının aşk haline dönüşmüş biçimleridir.

GÜNÜN LAİKLİK AŞINMASI


Yüksek İslam Enstitüsü adıyla yeni bir dinî yüksek öğretim
kurumu açılması kararlaştırıldı. İstanbul Yüksek İslam Enstitü-
sü’nün açılmasına ilişkin 7344 Sayılı Kanun kabul edildi. (1959)
HAZİRAN

11
Tanrı Dağlar, Dağ Tanrılar

Dağlar dağlar, uzun dağlar


Yüreğimde sızın dağlar
Kurdu kuşu sen sakladın
Nerde benim kuzum dağlar

Alevi yolu doğanın kutsallığı üzerine kurulmuştur. Doğada-


ki kutsal unsurlar arasında ilk sırada ‘kutsal dağlar’ gelir. Alevi
coğrafyasındaki her bir dağa, her bir tepeye mutlaka kutsallık at-
fedilmiştir.
Dağlardan koruma beklenir, tanıklığa çağrılır, kirve yapılır ve
onlarla bir insan gibi ilişki kurup yürütülür.
Dağların bu kutsallığı bir eren ziyaretiyle, bir ulu ağaç ya da
kayayla ya da bir su kaynağı ile somutlanır…

ELBİSTAN OLAYI
Elbistan’da düzenlenen Ehlibeyt Gecesi’ne Aşık Mahzuni, Fey-
zullah Çınar, Aşık Ferrahi, A. Rıza Arslandoğan, Aşık Kul Ahmet ve
Aşık Maksudi katılırlar. Gecede Dr. Mehmet Ocak ve Ehlibeyt Gaze-
tesi sahibi Doğan Kılıç birer konuşma yaparlar. Etkinlik akşam 8 den
12’ye kadar devam eder. Ne var ki konuşmalar sırasında sağcı gerici
bir gurup slogan atıp İstiklal Marşı söyleyerek ortamı provake eder.
Ertesi gün örgütlenen gericiler, “Allahu ekber, Aleviler’e ölüm!”
sloganlarıyla saldırıya geçer. Dr. Mehmet Ocak, dövülerek komaya
sokulur; pazarda
ve sokakta görülen
Alevilere sopa-
larla saldırılır, bir
bölümü ağır yara-
lanır. Miktat Dede
ile Aşık İbreti’nin
dükkanları dahil
birçok dükkan tah-
rip edilerek, yağ-
malanır. (1967)
HAZİRAN

12
Eline, Diline, Beline Sahip Olmak
Mühürlemek

Mirati sözlerin canlı muamma


Arif olanlara olur hüveyda
Elsiziz, belsiziz, dilsiziz amma
Gezeriz alemde erkekcesine 

Alevi yol ve erkanının temel kuralıdır… Yolun kendi varlığını


koruması, yaşaması ve dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korun-
ması için her Alevi canın yola girişi sırasında bu temel ilke ken-
disine bildirilir ve ondan uygun davranacağına dair ikrar alınır…
Dile sahip olmak kuralı esas olarak sır saklamayı ifade eder
ve amaç edinir. Sır saklamak Aleviliğin varlık gerekçesidir. Dil
her koşulda ne olursa olsun yolun sırrını saklayacaktır. Çünkü sır
yolun varlık nedenidir…
Gördüğünü gözün ile
Beyan itme sözün ile
Andan sonra bizüm ile
Olasın mihman didüler

Bele sahip olma ilkesi ise Alevi soyuna yabancı soy katma-
mak gerekliliğini dile getirir. Soyun arı duru ve temiz kalması yo-
lun sağlıklı yürümesinin de temel şartıdır. Bu kural Alevi etnik ya-
pısının, soy ve kanının bozulmaması için yabancı ile evlenmeme
yasağını gerekli kılar. Seçilmiş bir topluluk… Yabancıya kız ver-
memek ve kız almamak bele sahip olmayı gözetmeyi gerektirir.
Ele sahip olma ilkesi ise haksızlık yapmaktan uzak durulması
gerekliliğine işaret eder…

Kolay mı Divani gerçeğe ermek


Hasbahçe bağının gülünü dermek
Neme lazım elin kusurun görmek
Sen kendi aynana bak da öyle gel
HAZİRAN

13
Gül Alırlar, Gül Satarlar
Terazi Tutmazlar

Gülden terazi tutarlar 


Gülü gül ile tartarlar 
Gül alır gül satarlar 
Çarşı pazarı güldür gül 

Gülden değirmeni döner 


Onun ile gül döverler 
Akar arkı döner çarkı 
Bendi pınarı güldür gül 

Yakın zamana kadar Alevi tahtacı toplulukları hak geçmesin


diye alışverişlerinde terazi kullanmazlardı...

GÜNÜN TİYATRO OYUNU


Avni Dilligil tarafından yazılıp yönetilen Dört Kapı Kırk
Makam adlı temsil Açıkhava Spor Sergi Salonu’nda sergilendi.
(1970)
HAZİRAN

14
Çan Çaldı, Semah Döndü
Kıbrıs Atasözü…

Nesimi yüzüldü Mansur asıldı


Ali düldüle bindi küffar basıldı
Nice ulu sular arkan kesildi
Aktı kör pınarlar ne çaylar oldu

Kıbrıs yerli halkının büyük bölümünü yakın zamana kadar


sürgün Kızılbaşlar oluşturmaktaydı. Bunlar kökenleri ile bağları
zayıflamış olsa da 16. yüzyılın ikinci yarısında özellikle İç Ana-
dolu Bölgesi’nden sürgün edilen Alevilerdi.

KIZILBAŞLARIN KIBRIS’A SÜRGÜNÜ


Karaman, Kırşehir ve Bozok bölgesinde Kızılbaş olduğu bi-
linen birçok kimse bulunduğu, bu şahısların bir yolla ele geçiril-
mesi, üzerlerine Kızılbaşlık dışında bir suç atılarak haklarından
gelinmesi, ayrıca bu kişilere yakınlık duyan, eğilim gösteren, on-
larla dayanışma içinde olan şahısların da ele geçirilerek Kıbrıs’a
sürülmeleri buyrulmuştur. (1577)

GÜNÜN EYLEMİ / BİLDİRİSİ


Ankara’da 200 Üniversiteli Alevi öğrenci üzerinde “Laik
Cumhuriyet İstiyoruz” yazılı iki çelenk ile önce Zafer Anıtı’na
yürümüşler, anıta çelenk bıraktıktan sonra Anıtkabir’e de bir çe-
lenk bırakarak saygı duruşunda bulunmuşlardır.
Gençler adına bir heyet daha sonra askeri hastahanede yat-
makta olan Cemal Gürsel’i ziyaret etmiştir.
Üniversiteli Alevi gençler ayrıca bir bildiri de yayınlayarak:
Kendi haklarını korumak durumunda kaldıklarını açıklamış-
lardır. (1966)
HAZİRAN

15
Alevi Yolunda Hiyerarşi Yok, Rızalık Var

Nice kabdan kaba boşaldım doldum


Karıştım denize deniz ben oldum
Damlanın içinde evreni buldum
Yine benden bana getirdi Beni

GÜNÜN TELGRAFI
Sivas’ta yaşayan 120 Alevi, Başbakan Demirel’e ortak bir
telgraf çekerek Ortaca olaylarını kınadılar: “5 Haziranda Orta-
ca’da başlayan Alevilik-Sünnilik çatışması Alevilerin aç ve susuz
olarak muhasara altında kalışları Sivas’ımızda bulunan yüzbinin
üstündeki biz Alevileri üzmüştür. Bu vatanın bütünlüğünü ve bera-
berliğini her zaman istemiş Atatürk’ün izinde yürümüş bizleriz. Bu
durum devam ettği taktirde muhasara altında bulunan kardeşleri-
mize delaletinizle yiyecek yardımında bulunacağımızı arzederken
bu durumun süratle düzeltilmesini istirham ederiz. (1966)”

GÜNÜN MUHTIRASI
Avukat Cemal Özbey ile iki müteahit arkadaşı Başbakan De-
mirel’e çektikleri telgrafta: “Ortaca olaylarının yobazların tahri-
ki ile ortaya çıktığını, olayların önlenmediği takdirde Ankara’da
milyonlarca Atatürkçü ve ilerici vatandaşın katılacağı bir miting
tertip edeceklerini, buna rağmen devamı halinde meşru direnme
ve savunma haklarını kullanacaklarını” dile getirdiler. (1966)

GÜNÜN EYLEMİ
15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi (1970)

Hava döndü işçiden işçiden esiyor yel


Dumanı dağıtacak yıldız-poyraz başladı
Bahar yakın demek ki mevsim böyle kışladı
Bu fırtına yarınki sütlimanlara bedel
Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel
HAZİRAN

16
Alevilik Semavi Bir Din / İnanç Değildir
Gökten Vahiy Yoluyla İnmemiş, Gelmemiştir

Bakkal mısın teraziyi neylersin


İşin gücün yoktur gönül eğlersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne
 
Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didara ersin
Yılana ermeyle tamuyu yutsun
Söndür şu ateşi bundan sana ne

Alevilik hayatın içinden çıkmış ve hayatı açıklamaya, anlam-


landırmaya ve kolay kılmaya dönmüştür.
Doğa dışı semavi dinlerde özellikle tek tanrının güç ve ikti-
darını mutlaklaştırmaya yönelik çok sayıda kural ve bu kuralla-
rı ihlal edenlere yönelik çok şiddetli yaptırımlar vardır. Cezanın
yanında ödül olarak ise bu dünyanın ve hayatın dışında bir başka
düşsel / varsayımsal hayat öngörür.
 
GÜNÜN KANUNU
Menderes Hükümeti 1941 yılında Türk Ceza Yasası’na konu-
lan Arapça ezan okuma yasağını kaldırdı. Kanun teklifine CHP
milletvekilleri de evet oyu verdiler. (1950)

GÜNÜN TELGRAFI
Sivas’ın Alevi kökenli AP İl Genel Meclisi üyesi Fahri İngün
250 bin Alevi adına çektiğ telgarafta Ortaca olayları nedeniyle
Başbakan Demirel’i vazifeye, Diyanet İşleri Başkanı’nı da istifa-
ya davet etmiştir. (1966)
HAZİRAN

17
Alevilik İnsanı Merkezine Koyan
Realist ve Rasyonel Bir İnançtır

Hatayi hâl çağında


Hakk gönül alçağında
Bin Kâbe yapmaktan yeğdir
Bir gönül al çağında

Gerçekçi ve akılcı olma doğa ile uyum içinde yaşamanın da


bir gereğidir…

GÜNÜN GENSORUSU
Millet Partisi Milletvekili Hüseyin Balan, Başbakan Süley-
man Demirel hakkında verdiği gensoru ile: Ankara Altındağ’da
din dersi öğretmeninin Alevilerin dinsiz olduğunu söyleyince iti-
raz eden Alevi çocuğunu bayıltıncaya kadar dövmesini, dört si-
nemada birden gösterilen ‘Turist Ömer’ filminin bir sahnesinde
kızkardeşi ile münasebette bulunan Ömer’e komiser rolündeki
şahısın ‘ulan sen Kızılbaş mısın’ diye seslenmesini, İstanbul’da
bir gençin 17 günlük karısının Alevi olduğunu öğrenince boğarak
öldürmesini, Ortaca’da saldırılar yapılırken belediye başkanının
çektiği telgrafa ne Başbakan ne de İçişleri Bakanı’nın kulak as-
mamasını’ gündeme getirmiştir. (1966)

GÜNÜN CEVABI
Ortaca Olayları nedeniyle Sivas’tan 129 vatandaşın Başba-
kan’a çektikleri telgrafa Başbakanlık’ça yanıt verilmiştir: “Türki-
ye’de bütün Türk vatandaşları, kanunlar nezdinde eşittir ve tefrik-
siz muamele görür. Türk Devleti bütün vatandaşlarının her türlü
haklarını koruyacak güçtedir. Hal böyle iken, bir takım yanlış
iddiaların malzeme yapılmasına mahal verilmemelidir.” (1966)
HAZİRAN

18
Gözleyi Gözleyi Gözüm Dört Oldu
Ali’m Ne Yatarsın Günlerin Geldi…

Bir nefeste nice engeller aşan


Düldül’ü eğerle Zülfikar kuşan
Esrari der coşup bendinden boşan
Yetiş Şah’ım Ali car günü geldi

Ali, zulüm günlerinde kurtarıcı beklentisi, zulme karşı direni-


şin de manevi gücü olmuştur…

GÜNÜN FERMANI
Amasya ve Merzifon kadılarına: Makamlarınızdan bize gön-
derilen mektuplara göre bölgelerinizde ikamet eden Vahap Dede
ile Mehmet ve Veli adlarındaki kişilerin ‘kızılbaş’ oldukları, bun-
ların bölgelerindeki halkı etkiledikleri, onların liderleri durumun-
da oldukları, kendilerine bağlı halk grupları ile ‘cem ve cemaat’
yaptıkları bildirilmektedir. Adı geçen kişilerin derhal yakalanma-
ları, ‘kızılbaş’ oldukları, çevrelerindeki halkla birlikte ‘cem ve ce-
maat’ yaptıkları gerçek ise muhakeme edilerek cezalandırılmaları
ferman olunmuştur. Padişah Sarı Selim (1570)

GÜNÜN DİLEKÇESİ
İzmir’de yaşayan Aleviler; Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişle-
ri Bakanı, Meclis ve Senota Başkanları ile Genelkurmay ve Milli
Güvenlik Kurulu Başkanlığı’na iki bin imzalı birer dilekçe gönde-
rerek son günlerde Alevilere yapılan saldırılara karşı tedbir alaın-
masını istemişlerdir. (1966)

GÜNÜN HABERİ
Aleviler parti kuruyor… Kurucular adına açıklama yapan Av.
Cemal Özbey, “Tüzüğümüze tarikatçılığa, mezhepçiliğe karşı ol-
duğumuzu yazacağız.” dedi. (1966)
HAZİRAN

19
Bağlama: Telli Turan

Cevri, bunda dilli Kur’an


Hem erkanlı yollu Kur’an
Elimizde Telli Kur’an
Yürürüz Hakk’ın izinde

ALEVİLİK
İnancımızda bağlama kutsal kabul edilir yolumuzda bağla-
masız bir erkanın yürütülmesi, ibadetin gerçekleşmesi sözkonusu
olamaz.
Kutsal bağlamaya öpülerek niyaz edilir ve öyle çalmaya baş-
lanılır. Bağlamayı çalan zakir de Alevi cemlerinin zorunlu unsuru
olan 12 hizmet görevlilerinin başında gelir.
Bağlamanın kökeni Anadolu toprağıdır. Kargamış’ta MÖ
1200’lü yıllara tarihlenen Hitit kaya anıtlarında ozanlarımızın çal-
dıkları püskülü bağlama tespit edilmiştir.

GÜNÜN ETKİNLİĞİ
Fransa Alevi Birlikler Federasyonu FUAF, Fransa çapında bir
çok bölgede “Pir Sultan Abdal’ı Anma Etkinlikleri” düzenledi. Et-
kinliklere konuşmacı olarak Prof. İrene Melikof, Prof. İlhan Baş-
göz, Nejat Birdoğan, Servet Demir ve Ali Yıldırım katıldılar (1998).
HAZİRAN

20
Deyiş ve Direniş: Pir Sultan Abdal

Niye mi koşarsın böyle ufka doğru


Pir Sultan mı ısmarladı seni
Kızılırmaktan öte Sivas’a doğru
yeryüzü gökyüzü ve sabah vakti
bilece uçarsınız hastanız ulu
alnında göğsünde ve parmak uçlarında
kan pıhtısının ısrarlı bakışı
siyaset meydanı hıncahınç dolu
ustamın gözlerindeki son damla mavi
takılıp kalmış kirpiklerine
perçemi uysalca dolanmış darağacına
uzakta kavaklar kuşku sorulu
bir tambur dehşeti sazında

Cemal Süreya

Deyişleri ve mücadelesi ile Anadolu Aleviliğinde zulme karşı


başkaldırı bayrağı haline gelen Pir Sultan Abdal adına köyü olan Ba-
naz’da her yıl binlerce kişinin katılımı ile şenlikler yapılmaktadır.

İKİ KİTAP
Pertev Naili Boratav / Abdülbaki Gölpınarlı, Pir Sultan Abdal,
Der Yayınları, İstanbul 1991
Ali Balım (İlhan Başgöz), Pir Sultan Abdal, Hayatı ve Şiirleri,
Ankara 1957
HAZİRAN

21
Alevi Yolunun Temel Kaynağı:
Alevi Bektaşi Deyişleri

Şah Hatayi’m eydür Muhammed Ali


Onlardan öğrendik erkanı olu
Ali Muhammed’dir Muhammed Ali
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

Halk kültürünün, halk edebiyatının en parlak en mükemmel


ürünlerini Alevi-Bektaşi edebiyatı oluşturur.

GÜNÜN KAYNAĞI
Deyişler, Anadolu insanının yaşantısından, inancından, acısın-
dan ve başkaldırısından süzülerek meydana gelen ve günümüzde
de değerinden hiçbir şey yitirmeden varlığını sürdüren bu edebi-
yatın en büyük ve önemli parçası da deyişlerdir.
Halkın belleğinde yüzyıllardır capcanlı bir biçimde yaşayan
bu deyişler Alevi-Bektaşi yoluna, erkanına ilişkin değerli bilgiler,
ipuçları sunar.
Alevi-Bektaşi deyişleri içinde yaşanılan ortamın, sosyal ve
ekonomik ilişkilerin yansıtıcısı olmaları dolayısıyla tarihsel veri-
ler içerirler. Yüzyıllar öncesinden üretilen deyişler günümüze dek
yaşamışsa bunda deyişlerin sağlam estetik düzeyi kadar içeriğinin
de somut payı vardır. Bu yönüyle Alevi-Bektaşi deyişleri bir sos-
yal tarih kaynağıdır.

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
Millet Partisi Niğde Senatör Adayı Enver Eker, kendisinin
Alevi olduğu yönündeki söylentileri çürütmek için Aksaray’da
düzenlenen Millet Partisi mitinginde kürsüde tavşan eti yemiştir.
(1966)
HAZİRAN

22
Dergah ve İsyan: Kalender Çelebi

Seni Şah’a gider derler


Gel gitme güzel Kalender
Atan, anan, yüzün suyun
Terk etme güzel Kalender

Sen Hacı Bektaş gülüsün


Şu aleme dopdolusun
Sen de bir erin oğlusun
Gel gitme güzel Kalender

Balım Sultan’dan sonra Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın başına


geçen Kalender Çelebi yoksul Anadolu köylüsüne yönelik Os-
manlı zulmüne karşı ayaklanan insanların başına geçmiş, Osman-
lı ordusuna büyük kayıplar verdirmiş ne var ki Elbistan Başsaz
Yaylası’ndaki son çarpışmada yenilmiş ve idam edilmiştir. Kellesi
kesilerek Padişah Süleyman’a gönderilmiş başsız bedeni ise Ba-
lım Sultan Türbesi’nde sırlanmıştır. (1526)

GÜNÜN KİTAPLARI
Ali Haydar Avcı, Kalender Çelebi Ayaklanması, Ankara 1998
Kemal Derin, Büyük İsyan (Kalender Çelebi’nin Romanı), İs-
tanbul 2016
HAZİRAN

23
İsyan Yurdu Anadolu:
‘Muhteşem Süleyman’ı Sarsan
Bozok’ta Baba Zünnun Ayaklanması

Yürün aslanlarım savaş edelim


Buna kavga derler bey ne paşa ne
Haykırıp haykırıp kelle keselim
Seyreyleyin eli ayağı şaşana

GÜNÜN AYAKLANMASI
Süleyman Han, Engürüs Seferi’nde bulunurlarken Bozok San-
cağı’nda Baba Zünnun denen bir mülhid ortaya çıkmıştı. Etrafına
topladığı eşkıya ve ezrail ile isyan edip, Bozok Mirlivası Mustafa
Bey ile sancak tahrir memuru Kadı Musluhiddin’i katletti. Sultan
gaileyi defetmeye, Karaman Beylerbeyi Hurrem Paşa’yı görevlen-
dirdi. Yapılan savaşta Hurrem Paşa, İçel Emiri, Kayseriye Emiri
ve askerinin çoğu şehid oldu. İyice kuvvet kazanan Baba Zünnun
yolu üzerindeki memleketleri tahrip ederek Artıkabad Kazabad’a
doğru yürüdü. Bu kez Malatya Emiri İskender Bey, bin atlı ile Baba
Zünnun üzerine yürüdü. Kendisi bir kaç adamıyla canını güçlükle
kurtarabildi. Bunun üzerine Sivas Beylerbeyi Hüseyin Paşa, eyalet
askeriyle Baba Zünnun’un üzerine yürüdü. Mülhidlerin reisi Baba
Zünnun ve ileri gelen bin kadar adamı öldürüldü. Kalanlar kaçıp
geçit vermeyen sarp bir dağa sığındılar. Geceleyin Hüseyin Pa-
şa’nın gaflet içinde olmasından faydalanıp askerini basıp dağıttılar.
Hüseyin Paşa yaralı olarak Sivas’a kaçtı ve orada öldü. Bu mül-
hidler güruhu günlerce bu bölgedeki kasaba ve köylere musallat
oldular. Sonra Diyarbakır Valisi Hüsrev Paşa, Kürdistan askeriyle
üzerlerine varıp bu zındıklardan birini sağ komadı. (Peçevi Tarihi,
1527)

GÜNÜN KİTABI
Mustafa Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası,
Celali İsyanları, Cem Yayınevi, İstanbul: 1995
HAZİRAN

24
Düşkünler Ocağı: Hıdır Abdal Sultan

Hıdır Abdal Dedem oturmuş posta


Arzuhalim yazdırsam gelmez deste
Haber söyleyin cümle eşe dosta
Zalim önünde bize ağlamasınlar

Alevi yolu kendi hukukunu yaratırken bunun işleyişine ilişkin


somut mekanizmalar da geliştirmiştir.

GÜNÜN MEKANI
Hıdır Abdal Ocağı: Erzincan / Kemaliye / Ocak Köyü…Hı-
dır Abdal Ocağı’nın merkezidir.
Düşkünler Ocağı
Alevilik’te bir üst yar-
gı kurumu olarak erkan
yürütür… Yerelin çözme
yetkisi bulunmayan, ya
da yerelin çözemediği
sorunlar Hıdır Abdal Sul-
tan Dergahı’nda çözüme
kavuşturulur.
Ağır suç işleyen kimseler tüm canların huzurunda yargılanır
ve ortak karar ile toplumdan uzaklaştırılır ki bu durum “düşkün-
lük” olarak ifade edilir.

Gam ile geçirdim şunda beş günü


Senin şanın kaldırmaktır düşkünü
Ben bir divaneyim, ölüm şaşkını
Göster didarını kaldır efendim

GÜNÜN KİTABI
Mehmet Yaman, Hıdır Abdal Sultan, İstanbul, Ufuk Matbaası,
1989
HAZİRAN

25
Yar Ben Senden Özge
Rahman ve Rahim Bilmezem

Secde haktır ademe


Ademi var edene

GÜNÜN DÜZELTMESİ

GÜNÜN MEKANI
Şemmas Pir Dergahı, Duruköy (Türk Arege) / Divriği / Sivas

GÜNÜN KİTABI
Ali İhsan Tuncalı, Emlek Alevi Şairleri, İzmit 1967
HAZİRAN

26
Ne Varsa Şu Alemde Ali’dir, Ali’dendir
Ali’dir cesedin kendisi yuyan
Yuyup kefeniyle tabuta koyan
Ali’dir devesin kendisi yeden
Hakk ile Hakk olan aslan Ali’dir

GÜNÜN ANLATISI
Ali yaralandıktan üç gün sonra Hakk’a yürür. Ölmeden önce
çocuklarına vasiyet eder: Ben öldüm mü bir Arap gelip beni deve-
sinin üstündeki tabuta koyup götürecek, sakın ona karışmayasınız.
Ali Hakk’a yürüdüğü zaman bir Arap gelir cesedini bir tabuta
koyup devesine yükler ve götürür.
Ali’nin büyük oğlu Hasan, babasına verdiği sözü tutmayıp kü-
çük kardeşi Hüseyin’in ısrarlarına rağmen Arap’ın peşinden gidip
zorla yüzündeki peçeyi açar. Açtığında devecinin, babası Ali ol-
duğunu görür. Gözlerine inanamaz. Açıp tabutun içine bakar. Ta-
butta yatan da Ali’dir. O an deve dile gelir ve ben size deveyi takip
etmeyin demedim mi, diye sitem edince, devenin de Ali olduğunu
anlaşılır. Alemde ne varsa Ali’dir, Ali’dendir. Çünkü Rahim ve
Rahman olan odur.

GÜNÜN ALBÜMÜ
Feyzullah Çınar’ın bir yüzünde Fazilet deyişi diğer yüzünde ise
Şah Hüseyin’e Merisiye ağıdı bulunan 45’liği yayınlandı. (1966)
HAZİRAN

27
Aleviyiz! Kimliğimizi İstiyoruz

Bektaşi’yiz yahu etmeyüz inkâr


Ne mahz söylenir dillerde her bar
Bizlere bir mahbub olursa şikâr
Kırk kişi ile anı heman düzeriz

GÜNÜN TALEPLERİ
Alevi temsilcileri Milli Birlik Komitesi Anayasa Hazırlama
Komisyonu’na başvurarak yeni düzenlemelere dair beklentilerini
bildirdiler:
1- Her türlü din törenleri serbest olmalıdır.
2- Dini cemiyetlerin kurulması serbest bırakılmalıdır.
3- Alevi Bektaşilerin ibadetleri de serbest bırakılmalı ve bu
husus kanunla teminat altına alınmalıdır.
4- Radyo ve devletin diğer organlarında laikiliğe aykırı yayın
yapılmamalı, din istismarcılığı önlenmeli ve din asla siyasete alet
edilmemelidir.
5- Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi devlet bütçesinden ayrıl-
malıdır.
6- Din dersleri, devletin kontürolü altında yalnız hususi dini
teşekkülün açacağı okullarda okutulmalıdır.
7- Alevi ve Bektaşiler olarak asırlar boyunca laiklik ve ger-
çek demokrasinin tabii mücahitleri ve irtica ve yobazlığın aman-
sız baş düşmanlığı olduğunu belirtirken Milli inkilap ve laiklik
hareketlerine candan bağlılığımızı, irtica ve yobazlığın aleyhinde
olduğumuzu tekraren arzeyleriz. (27.06.1960)
Cemal Özbey (Avukat), Halil Öztoprak (Çiftçi), Sefer Ayte-
kin (Yayınevi Sahibi), Kazım Kızılca (Yüksek Mühendis), Niyazi
Düzgünoğlu (Memur)
HAZİRAN

28
Gözlüye Gizli Yok
Somut... Görünen Tanrı...

Ey sofu nutkuma gel eyle iman


Her sözüm mevlanın sözü gibidir
Tıpkı bana benzer hazreti süphan
İşte yüzüm anın yüzü gibidir

Alevi yolunda tanrı bilinmez, görülmez, dokunulmaz bir nite-


likte değildir. Tanrı her bir özelliğiyle insanda somutlanır…

ALEVİLİK
Gönçi Xızır Ziyareti: Malatya/Pütürge/Hüsükuşağı Köyü’n-
den canlar, her bahar kurbanlarıyla birlikte, Gönçi Xızır Ziyare-
ti’ne çıkarak lokmalarını paylaşırlar...

GÜNÜN FIKRASI
Hoca, camide Allah üzerine vaaz veriyormuş:
- Ne yerdedir, ne göktedir; ne sağdadır, ne soldadır; ne alttadır,
ne üsttedir; bütün mekandan münezzehtir! (mekanın dışındadır)...
Her nasılsa camiye gelmiş olan Bektaşi babası atılmış:
- Hoca efendi, hoca efendi, yok diyeceksin de dilin varmıyor...
HAZİRAN

29
Hristiyanlık Alevilikten Bir Çok Unsur Almıştır

Vahdet kaynağından dolu içenler


Kanmıştır badeye şarap istemez
Hakikat sırrına candan erenler
Ermiştir mahbuba mihrap istemez

Bu yolda can yoktur, canan isterler


Gönül kabesinde erkan isterler
Adem’e secdeyi her an isterler
Başka bir ibadet, sevap istemez

Anadolu’nun kadim yol ve inancı olan Alevilik’ten Hıristiyan-


lığa geçen unsurların başında Anadolu’nun 12 Tanrısı’nın Hıristi-
yanlığa 12 Havari olarak geçmesi, üçlü tanrı birlikteliğinin baba
oğul kutsal ruh şekine dönüşmesi, Ana Tanrıça’ya ait babasız do-
ğum simesinin Meryem Ana’da yeniden ortaya çıkması ilk akla
gelenler olarak sayılabilir…
HAZİRAN

30
Işık Taifesi / Çamurdan Değil Nurdan

Severiz seveni asla yıkmayız


Kimsenin kalbini kırıp yakmayız
Hiç insaniyetten taşra çıkmayız
Bizi kendin gibi hayvan mı sandın.

Alevilerin tarihsel süreçte aldığı adlardan biri de Işık’tır. Bu


söze özellikle 16. yüzyılda yayınlanan Alevilerin yola getirilme-
sine yönelik fermanlarda rastlanmaktadır.

GÜNÜN FERMANI
Kanuni Sultan Süleyman: Işıkları yola getirin…!
Eskişehir Kadılığı’na hükmüm ki:
Bugünlerde gönderdiğin mektupta daha önce gönderilen buy-
ruğumdan söz ederek “Eskişehir ile Şeydi Gazi kazalarında ya-
şamakta olan Şeydi Gazi Işıklarının bazılarının fesat ehli olup
böylelerini yakalayıp, güvenilir adamlara teslim edip, Kütahya
Kalesi’nde hapsedesin ve sebeplerini deftere yazıp arz edesin diye
ferman eylediğimi” yazmışsın.
Önceki buyruğuma göre davranıp bunlar gibi fesat ehline fır-
sat ve ruhsat vermeyesin. (1558)
TEMMUZ

01
Her Ağacın Kurdu Kendinden Olur

Gafil aç gözünü bak yüzüme


Görmeden taş atma sen izimize
Rahi hakikata bağlıdır özüm
Hakk’ın emri rızası da bizdedir

Hakk’ın emri ile gelmiş yolumuz


Doğruyu söylemek daim dilimiz
Gürühu Naci’yiz nurdur ilimiz
Hakk’ın emri, nuru, sırrı bizdedir

Çürüme ve ihanete karşı arınma ve üstesinden gelme tavrı…

GÜNÜN DEDESİ
Başköylü Hasan Efendi Hakk’a yürüdü: Alevi mürşidi, Ku-
reyşan Ocağı dedelerinden... (1896 Çayırlı/Başköy, 1973)

GÜNÜN DERGİSİ
Karahöyük Dergisi’nin 1. sayısı, 1 Temmuz 1964’de “En kut-
sal ibadet çalışmak, doğruluk ve insan sevgisidir” alt başlığıyla
yayınlandı. Hacı Bektaş Kültür, Kalkınma ve Yardım Derneği’nin
yaymladığı derginin “Mesul Müdürü”, Hüsrev Şir Ulusoy’du.
TEMMUZ

02
Ateşte Semaha Durmak

Ateş vardı. Can vardı. Canlar vardı. 


Yangın ve ölüm vardı.
Onlar ateşte semaha durdular.
Benim Kâbe’m insandır diyerek
Dost senin derdinden
Ben yana yana
Ali Ali Ali
Ben yana yana diyerek
Canlar katledildiler
2 Temmuz’da
Madımak’ta, Sivas’ta
Öldüler!
Canlar “ölümü güzel kıldılar.”

1 Temmuz 1993 akşamı, Sivas 4 Eylül Spor Salonu’nda dü-


zenlenen halk gecesine katılarak semah dönen canlar, bu akşam
vahşice katledileceklerdi...
TEMMUZ

03
Sivas’ın Işığı Sönmeyecek

Beni hoyrat bir makasla


Eski bir fotoğraftan oydular
Metin Altıok

SİVAS ŞEHİTLERİMİZ
Nesimi ÇİMEN: Üç telli curanın üstadı. Sarız 1926
Asım BEZİRCİ: Sosyalizm ve Edebiyat. Erzincan 1927
Metin ALTIOK: Kara Kutu. Felsefe, şiir. Bergama 1941
Muhlis AKARSU: Kula kulluk yakışır mı? Kangal 1948
Behçet AYSAN: “Sefa”sını ölümle öğreten şair. Ankara 1949
Muhibe AKARSU: Akarsu’yum böyle miydi ahdımız? Kangal 1958
Edibe SULARİ: Davut Sulari’nin yadigarı. Erzincan 1953
Uğur KAYNAR: Militan, şair, el yazarı. Zara 1956
Asaf KOÇAK: Yok devenin kuşu, bir sır “Cop Cumhuriyeti”nin
çizeri. Yerköy 1957
Erdal AYRANCI: Hep barikatın başında! Niğde 1958
Sehergül ATEŞ: “Biz onunla baba kız değildik. O hem sırdaşım,
hem yoldaşım, hem dayanağım ve gücümdü”, babasının sözleri.
Ankara 1963
Hasret GÜLTEKİN: Koçgiri’den, Han Köyü’nden, 1965
Muammer ÇİÇEK: Bir oyun yazdı “İnadına Yaşamak.” Yalınya-
zı Köyü, Zile 1967
Gülender AKÇA: Divriği’nin Şahin Köyü’nden, Abidin ve Sul-
tan’ın gözbebekleri. Divriği 1968
Mehmet ATAY: “Şahanım, şahdamarım yangın yüreklim”, Div-
riği 1968
Sait METİN: “Uzundu, usuldu dedemin boyu.” Divriği 1970
Carina JOHANNA: Alevi kültürü araştırmacısı, “yabancı de-
ğil.” Hollanda 1970
TEMMUZ

04
Oy Madımak Madımak
Yanmak Nedir Şimdi Bildim

Nesimi kalbinde saklıyor seni


Sensiz dünya zindan, nidem cihanı
Gelmek için de satardım ben beni
Gelmek mümkün değil, bağışla beni...

SİVAS ŞEHİTLERİMİZ
Gülsün KARABABA: “Kızım benden daha iyi saz çalacak.” ba-
basının sözü. Divriği 1971
İnci TÜRK: “Çiçek açar domur domur dal verir.” Balıkesir 1971
Huriye ÖZKAN: “Havanın yüzünde semah dönerken.” Ankara
1971 Cumhuriyet’in çizeri. Yerköy 1957
Murat GÜNDÜZ: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür.” En sevdi-
ği dize. Ankara 1971
Ahmet ÖZYURT: “Çok seviyorum düşüncelere dalmayı / Ens-
tein gibi düşünerek kendimden geçmeyi.” Kendi dizeleri. Ankara
1972
Handan METİN: “Tüm güzellikleri toplayıp uzun bir yola çık-
tın.” Divriği 1973
Yeşim ÖZKAN: Ballıhan, erenlerin bal çiçeği. Ankara 1973
Yasemin SİVRİ: Kamber Abi’nin “profesörü”, kitap kurdu. An-
kara 1974
YAZ’IN ACISI
Çorum Katliamı…28 Mayıs günü Çorum’da gerici güçlerin
demokrat ve alevilere yönelik saldırısı 28 Mayıs’ta başlayıp 4
Temmuz’a kadar devam etti.
Saldırının bilançosu; 57 ölü, 200’e yakın yaralı oldu. Çok sa-
yıda ev ve işyeri tahrip edilerek yakılmıştı. (1980)
TEMMUZ

05
Madımak Utanç Müzesi Olmalıdır

sen bu şiiri okurken


ben belki başka bir şehirde
ölürüm..
Behçet Aysan
Aleviler 2 Temmuz Katliamı’ndan sonra insanlık adına bu tür-
den katliamların yaşanmaması için katliamın yaşandığı Madımak
Otel’nin bir utanç müzesine dönüştürülmesini talep etmektedir-
ler…
SİVAS ŞEHİTLERİMİZ
Serpil CANİK: “Kuş olup güvercin donunu giyen / Uyan dağlar
uyan, Serpil geliyor.” Ankara 1974
Serkan DOĞAN: “Başıma kızıl bağla, arkamdan ağıt yakma
anam”, Ankara 1974
Belkıs ÇAKIR: Güne Umut’tan, ceylanlara karışıp semaha du-
ran. Ankara 1975
Nurcan ŞAHİN: Kim yakıştırabilir sana ölümü. Ankara 1975
Özlem ŞAHİN: Okur, meraklı, yerinde duramaz, yaşam delisi.
Ankara 1976
Asuman SİVRİ: Semah tutkunu, abisinin delisi. Ankara 1977
Menekşe KAYA: Sazı elinde İsmail’in, “Ötme bülbül ötme gön-
lüm şen değil / dost senin derdinden ben yana yana.” Ankara 1977
Koray KAYA: Pir Sultan’ın genç şehidi. Ankara 1981

UNUTMA BUNLARI
Güvenlik güçleri ile halkı karşı karşıya getirmeyin… (Cumhurbaş-
kanı Süleyman Demirel, 2 Temmuz 1993, Sivas Valisi’ne talimat…)

BUNLARI UNATMA
Oteli saran vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır… (Başbakan
Tansu Çiller, 2 Temmuz 1993)
TEMMUZ

06
Sivas Katliamı Şehitleri Bugün Ankara’da
Hep Beraber Sonsuzluğa Uğurlandı

Yanyana ölüyorlar.
Ve yanyana gömülüyorlar Karşıyaka’da.
Karşıyaka’nın onur gülleri, direnç gülleri,
Pir Sultan şehitleri.

Dikmen’den Karşıyaka’ya hazin, coşkulu, acılı, buruk ve öf-


keli bir son yolculuk. Canlar. Arkalarında kan köpüklü meşe seli
gibi emekçi insanlar... Geliyor ve sahip çıkıyorlar yüreklerinin bir
parçasına. Canlara. Taze toprağa yatırılıyor genç bedenler. Sait’in
başında küçük bir pankart: Yeniden doğarız ölümlerde!
Pir Sultan şehitleri, komşuları Deniz, Yusuf, Hüseyin...
Pir Sultan şehitleri milyonlarca can, milyonlarca isyan!
Ge-li-yor
Ge-li-yor
Pir-sul-tan-lar
Ge-li-yor!
TEMMUZ

07
Kutsal Ocak

İbreti, kimsenin kalbini yıkma


Hakikat, adalet yolundan çıkma
Körlerin önüne çıranı yakma
Karanlığa gider ışığı görmez

ALEVİLİK
Alevi yolunda ısı ve ışık kaynağı olarak ateşin yandığı ocağa
kutsallık atfedilmiştir. Anadolu’nun kadim tarihine kadar uzanan
bu inançta ocağa büyük saygı gösterilir. Cemlerde ocağa sırt dö-
nülmez, ateş su ile söndürülmez, kötü bir şey atılmaz. Cemevi’ne
giren kişi posta ve ocağa niyaz eder. Bu kutsallıktandır ki Alevi
dedelerinin mensup oldukları ailelere de Ocak adı verilmiştir.

GÜNÜN ACISI: ÇORUM KATLİAMI


28 Mayıs’ta başlayıp 10 Temmuz 1980 tarihine kadar aralık-
larla süren faşist saldırılarda 57 kişi yaşamını yitirdi.

GÜNÜN ACISI
Mahmt Erdal Hakk’a yürüdü (2010).
Hababam Sınıfı’nın babası Rıfat Ilgaz Hakk’a yürüdü (1993).
TEMMUZ

08
Vaka-i Şerriye
Bektaşi Dergahlarının İmhası Kararı

Yürü bre Hızır Paşa


Senin de çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
O da bir gün devrili

Saray Camii’nde toplanan şeri heyetinde Şeyhülislam ve Sad-


razam’ın yanısıra önde gelen Sünni tarikat şeyhleri de yer aldılar.
Padişah II. Mahmut ise tüm tartışmaları kafes arkasından izledi.
Ve, “Bektaşi belasından kurtulmaya, bu doğrultuda Bektaşi der-
gahlarının imhasına, babaların katline ve sürgüne gönderilmesi-
ne” karar verildi. (1826)

GÜNÜN YIKIMLARI
İstanbul içinde yıktırılan Bektaşi dergahları: Rumelihisarı (Şe-
hitlik) Dergahı, Öküzlimanı Dergahı, Karaağaç Dergahı, Yedikule
(Kazlıçeşme) Dergahı, Sütlüce Dergahı, Eyüp Dergahı (Karyağdı
Baba), Çamlıca Dergahı, Merdivenköy Dergahı, Üsküdar Derga-
hı…

GÜNÜN İDAMLARI
Kıncı Baba Üsküdar’da, İstanbul Agasızade Tophane’de, Sa-
lih Efendi Babı Hümayun önünde katledildiler. Boyunlarına ası-
lan yaftalarda “Şeran katli vaciptir” yazıyordu…
GÜNÜN GECESİ
Aşık Veysel’in de katılımıyla İstanbul Açık Hava Tiyatrosu’n-
da Aşık Veysel Gecesi yapıldı. Geceye Şemsi Yastıman, Ahmet
Yamacı da katıldılar.(1959)
TEMMUZ

09
Hacı Bektaş Postnişi’nin Amasya’ya Sürgünü

Kavmi yezid yezitliğin bildirdi


Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali
Sürgün edip her dervişi öldürdü
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali

Sene bin iki yüz kırk iki aman


Dünyada bu fesat olmuştur iyan
Şimden sonra sürülmez oldu erkan
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali

Hacı Bektaş, Pirevi’nde postnişin olarak oturan Mehmet


Hamdullah, Çelebi Bektaşiler hakkındaki karar uyarınca suçlu
ilan edilerek Amasya’ya sürgün edildi… Günümüzde de postni-
şinlik makamında, Cemalettin Çelebi’nin torunu Veliyettin Hür-
rem Ulusoy bulunmaktadır.

GÜNÜN SÜRGÜN FERMANI


II. Mahmut yayınladığı ferman ile “Anadolu’daki bütün Bek-
taşi tekkelerinin, türbe mahalleri hariç bütün binalarının yıktırıl-
masını, eşya, emlak ve musakkafatların zoralımı ile devlete gelir
kaydedilmesini ve Hamdi bin Feyzullah’ın fesad-ı beldeye bais
olduğundan Amasya’ya sürgün edilmesini” buyurdu.
TEMMUZ

10
Bektaşi Babalarının Sürgünü
Suçları Alevi olmaktı…
Katledildiler, Sürüldüler…

Gerçek olan olur veli


Veli olan olur gani
Nesimi’yem yüzün beni
Derim meydanda meydanda

GÜNÜN SÜRGÜNLERİ
1826 Bektaşi dergahlarının imhası kararıyla İstanbul’dan sür-
gün edilen Bektaşi Babaları:
1. Mahmut Baba (Rumeli Hisarı / Sehitlik Tekkesi ) yedi der-
vişi ile Kayseri’ye
2. Ahmet Baba ve iki dervişi (Öküzlimanı Tekkesi ) Konya /
Hadim’e
3. Hüseyin Baba ve iki dervişi (Kazlıçeşme Tekkesi) Konya/
Hadim’e
4. İbrahim Baba, dervişleriyle İzmir / Ödemiş’e
5. Mustafa Baba (Sütlüce Tekkesi) dervişleriyle İzmir/Birgi’ye
6. Yusuf Baba (Karaağaç Tekkesi) Aydın / Güzelhisar’a
7. Mehmet Baba (Çamlıca Tekkesi) İzmir / Tire’ye
8. Mehmet Baba (Şahkulu Dergahı) İzmir / Tire’ye
9. Mustafa Baba (Üsküdar Murvet Baba Tekkesi) İzmir / Ti-
re’ye

GÜNÜN KİTABI
Gülağ Öz, Yeniçeri-Bektaşi İlişkileri ve II. Mahmut, Uyum
Yayınları, Ankara 1997
TEMMUZ

11
Kırkbudak

Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız,


Her nefeste aşk ile, biz ol Hakk’ı anarız.
Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör,
Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız.

Pir meydanını aydınlatan kırk dallı şamdan. Çokluğun ve bir-


lik beraberliğin aydınlatıcılığını ifade eder.

GÜNÜN KİTABI
Halim Baki Kunter,  Kırkbudak, Hacı Bektaş İncelemelerine
Giriş, Ankara, Emek Matbaası, 1951.

GÜNÜN GECESİ
Hacı Bektaş Kültür, Kalkınma ve Yardım Derneği, İstanbul’da
“Hacıbektaş Gecesi” düzenledi.
İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nda yapılan geceye ilgi çok bü-
yük oldu. 5 binden fazla can katıldı. (1964)
TEMMUZ

12
Bektaşi Sırrı

Be hey kardeş, yolumuza giremezsin demedim mi


Bizim gizli sırrımıza eremezsin demedim mi
Bu sırrı değmeler bilmez, bilenler de haber vermez
Bu sırrı gayrı göz görmez, göremezsin demedim mi

Sırrı faş eylemek Alevi yolundaki en büyük suçtur. Çünkü bu


suç bireysel bir zararın ötesinde bir bütün olarak toplumun haya-
tını ve varlığını tehlikeye atmak demektir.
Bizans ve Osmanlı’da Aleviliğin kafirlikle / dinsizlikle bir tu-
tulduğu düşünülürse Alevi sırrının açklanmasıyla bir büyük ya-
şamsal tehlikenin doğacağı açıktır…
Bu nedenledir ki yola girmek isteyen candan, öncelikle diline
hakim olması ve sırrı sır etmesi istenir. Ancak bu yönde ikrar ve-
renler yola kabul edilirler.
GÜNÜN DERGİSİ
Cem Dergisi’nin 1. Sayısı, “Eline, Diline, Beline” alt başlı-
ğıyla yayınlandı. Abidin Özgünay’ın sahibi olduğu derginin neş-
riyat müdürü, Sadık Göksu idi.
Cem Dergisi 17 sayı yayınlandıktan sonra kapandı.(1966)

GÜNÜN FIKRASI
Hasta bir Bektaşi babası, kurban bayramının ilk günü ağırlaş-
mış. Bunu haber alan komşusu bir imam, cübbesini giydiği gibi
soluğu erenlerin baş ucunda almış. Onun ahrete imanı bütün ola-
rak göndermek niyetindeymiş.
- Söyle bana erenler! demiş. “Allaha, peygambere, Kur’ana
inanıyor musun?”
Baba erenler, o halinde bile acı acı gülmüş.
- İşin mi yok, be imam efendi? demiş. Ben burada can çekiş-
mekle meşgulüm, sen kalkmışsın bana bilmece soruyorsun!..
TEMMUZ

13
Celaliyim… Celalisin… Celali..!

Şelaleye
Düşmüştür
Zeytinin dalı;
Celaliyim
Celalisin
Celali.

Osmanlı’nın baskı ve zulüm politikalarına karşı yoksul Ana-


dolu köylüsünün başkaldırısı…
Bütün bir yüzyıl boyunca süren başkaldırılar, ilk önderlerin-
den Bozoklu Celal nedeniyle Celali İsyanları olarak adlandırıl-
mıştır. (1519)
Öfkelenmek, kızmak anlamındaki celallenmek sözü de bura-
dan gelir.

GÜNÜN ANLATISI
Delikli taş nasıl meydana geldi? Velayetname anlatıyor:
Hacı Bektaş, Arafat dağındaki Çilehane’de itikafe girmişti.
Erenlerden bir nicesi Çilehane’ye geldiler, onunla sohbet ettiler.
Bu arada, erenler şahı, dediler, burası çok karanlık, ışık girecek bir
yeri yok, bir penceresi olsaydı ne olurdu?’
Hacı Bektaş, onların sözünü duyunca hemen Çilehane’nin,
yazıya bakan duvarı-
na bir yumruk vurdu,
duvarda, adam sığa-
cak kadar bir bir delik
açıldı. Erenler, Hün-
kar’ın kuvvetine şaş-
tılar. Hünkar, dua etti
hepsi yollarına revan
oldular.
TEMMUZ

14
Aleviliğin Genetik Kodları

Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam


Ben helali haramı karıştırmam
Seninle içilen şarap helaldir
Sensiz içtiğimiz su bile haram

Alevi yolunda nesilden nesile aktarılan kültürel genetik kodlar


olduğu tarışma götürmez. Bu doğal genetik aktarım sayesinde her
can henüz doğduğunda, Alevi genetiğini bünyesinde barındırır…

İLK BASILI KİTAPLAR


1869-1911 tarihleri arasında matbaa ile basılan Bektaşi yoluna
dair ilk on kitap:
1. Eşrefoğlu Divanı (1869)
2. Nesimi Divanı (1869)
3. Askname (1871)
4. Cafer-i Sadık, Makalat (1871)
5. Hacı Bektaş, Makalat (Vilayetname adıyla 1871)
6. Virani Baba Risalesi
7. Miratul Memalik
8. Rıfkı Baba’nın Bektaşi Sırrı (1909)
9. Müdafaa (1911)
10. Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Divanı (1911)

GÜNÜN OCAĞI
Aguiçen Ocağı’nın merkezinin; Elazığ Merkez Sün Köyü,
Tunceli Hozat Bargini Köyü, Malatya Arguvan Mineyik Köyü ol-
duğu yönünde görüşler vardır.
TEMMUZ

15
Üryan Semahı

Kırklar içti ol şerbetten mest oldu


Şâh-ı Merdân cümlesinden üst oldu
Setişpuş bağlandı kemer best oldu
Semaha girdiler üryân Hû deyu

Fiziksel ziynetlerden ve manevi benlikten arınılarak ayak ya-


lın baş açık Kırklar Meclisi’nin inancına atfen dönülen semah…
Burada üryan, arınmışlığı dile getirir.

GÜNÜN ANLATISI
Kırklar anlatısında Selman’ın devşirmekten getirdiği bir üzüm
tanesini Muhammed ezer. Kırklar o şerbeti içer ve mest olurlar.
Tüm benliklerinden arınırlar. Ayağa kalkıp Ya Hakk diyerek ür-
yan büryan semaha dururlar.:

Ol şerbetten biri içti


Cümlesi mest-ü hayran
Mümin müslüm üryan büryan
Hepside girdiler semaha

Cümlesi de el çırpuben
Dediler Allah Allah
Muhammed de bile girdi
Kırklar ile semaha

Semah bir aşka gelme, coşma halidir. Semah dönülürken o ne-


denle Hakk için olsun seyr için olmasın diye seslenir dede.

Semah erenlerindir
Çarha girenlerindir
Bu yola eğri girmez
Doğru da sürenlerindir
TEMMUZ

16
Kendisi Muhtac-ı Himmet Bir Dede
Kanda Kaldı Gayriye Himmet Ede

Abit kisvesinde görünen haktır


Sen onu gayride arama ey can
Batını hak olmuş zahiri haktır
Gizli sırlarını edeyim beyan…

Oldu adem ol dem natıkı Kuran


Evel ahir zahir batın ademdir
Her bir sırrı onun için mahremdir
Mazi müstakbelde dem hep bu demdir…

Alevi yolunda erkan yürütücüsü olan dedenin yolun ehli ol-


ması, talipleri irşad edecek donanımda bulunması esastır.

GÜNÜN ONURU
Nur Ali Ayaklanması: Çorum, Amasya, Yozgat ve Tokat yö-
resindesideki Alevi toplulukları Osmanlı zulmüne karşı Nur Ali
önderliğinde temmuz sıcağında bayrak açarlar.
Osmanlı güçlerini yenilgiye uğratarak Niksar, Tokat ve Sivas’ı
alırlar.
Sinan Paşa ve askerlerini ortadan kaldırılar. Ne var ki Bıyık-
lı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusuyla Maraş Gök-
sun’da giriştikleri
son savaşı kaybeder-
ler.
Bıyıklı Mehmet,
Nur Ali’nin kellesi
ile birlikte 600 Kı-
zılbaş’ın burnunu da
keserek saraya gön-
derir (1512).
TEMMUZ

17
Bektaşi Kadın Şairler

Ezeli kurdular erkan yolu,


Bu yolun sahibi Muhammed Ali.
Pirimi sorarsan Bektaş-ı Veli,
Ali, Veli gibi er bulunur mu?
Oturmuş mürşitler dolu içerler,
Dillerinden dürr-ü gevher saçarlar,
Günahlının günahından geçerler,
Kusursuz günahsız kul bulunur mu?
Mürşitler oturmuş yerli yerine,
Kimse eremedi Ali sırrına,
Hep dikildik erenlerin darına,
Mansur’un çektiği dar bulunur mu?

Alevi yolunda deyişlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasında za-


kirler kadar kadınların da payı vardır. Ayrıca yola ve hayatın türlü
alanlarına dair kadınlar tarafından söylenmiş sayısız nefes de bu-
lunmaktadır.

SAKİNE BACI
Eskişehir Şücaaddin Veli Dergahı babalarından Ali Rıza Ha-
di’nin kızıdır. Uzun bir ömür sürmüş ve dergaha hizmet etmiştir.
(1842-1942)
GÜNÜN KİTABI
Fazıl Yenisey, Bektaşi Kadın Şairleri, İzmir 1946
TEMMUZ

18
Biz Şerbet Bilmeyiz Dolumuz Vardır
Ey zahit şaraba eyle ihtiram
İnsan ol cihanda bu dünya fani
Ehline helaldir naehle haram
Biz içeriz bize yoktur verbali

Sen münkirsin sana haramdır bade


Bekle ki içesin öbür dünyada
Bahs açma Harabi bundan ziyade
Çünkü bilmez haram ile helali

ALEVİLİK
Alevi yolunda dem almak, ibadetin bir parçasıdır. Cem’e lok-
ma olarak getirilen rakı ya da şarap meydanda dede tarafından du-
alanır ve dem olur. Cem’de usulüne uygun olarak sakinin sundu-
ğu, içki değil demdir. Dem ruh açıcı, gönül açıcı, akıl açıcıdır…

GÜNÜN TÜRKÇESİ
Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi imzasıyla bütün valilik-
lere gönderilen 636 Sayılı Genelge ile ezanın sadece Türkçe oku-
nacağı bildirilmiştir. (1932)
TEMMUZ

19
Emeğinin Ürünü Olan Her Şey
Ona Helaldir
Güzel Şah’tan bize bir dolu geldi
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver
Hünkar Hacı Bektaş Veli’den geldi
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver
Payım gelir erenlerin payından
Muhammed neslinden Ali suyundan
Kırkların ezdiği engür soyundan
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

GÜNÜN FETVASI
MESELE : Bir topluluk namaz kılmayıp, Ramazan orucunun
farz olduğunu inkar edip, Ramazan ayı geldiğinde oruç tutmayıp
kendilerine bunun nedeni sorulduğunda “biz yoksul insanlarız,
bize beş altı gün tutmak yeter” deseler ve yine “şarabın yapıldığı
üzüm bağına bakan bizleriz, kendi elimiz emeğimizdir o yüzden
bize helaldir” deseler ve kadınları ile birlikte şarap içseler ve yine
kafirlerin belli kutsal günleri geldiğinde o güne kafirler gibi uyup
saygı gösterseler ve bunun gibi nice şeriata aykırı davranışları
olsa şariata göre bu tür topluluğa ve bunları Müslüman görüp söz
ve davranışlarına istekle katılanlara ne yapmak gerekir?
EL CEVAP : Kafirdirler, ortadan kaldırılmaları gerekir (1565).
TEMMUZ

20
Alevilik, Hakk’ı Gökte Arar İken
Yerde Bulmaktır

Pîr oldur ki pir yurdunda otura


Tâlibin noksan yerini yetüre
Tesellî verüben yola getüre
Eriştire dört kapunun hepine

Geleneksel Alevilik eğitimi nefes alır gibi, su içer gibi hayatın


doğallığı içerisinde gerçekleşir. Alevi toplumunda doğan can far-
kında olmaksızın yolun ve sosyal hayatın kurallarını içselleştirir…

GÜNÜN ASİMİLASYON RAPORU


Ankara Valisi Mehmet Memduh’tan Padişah II.Abdülhamit’e
asimilasyon raporu: “Bölgemizin bazı yerlerinde özellikle de Yoz-
gat ve Kırşehir sancakları dahilinde yoğun bir biçimde adlarından
başka Müslümanlıkla hiçbir ilişkileri kalmamış olan ve Anadolu’da
Kızılbaş/Sürhiser olarak adlandırılan insanlar yaşamaktadır. Bu
toplulukların zararlı inançlarının düzeltilmesi yolunda yapılması
gerekenlere ilişkin raporumu 1893 tarihinde makamınıza sunmuş-
tum. Raporumdan sonra orada yazıldığı gibi Kızılbaş köylerine ola-
bilecek çabuklukta birer cami şerif yaptırılmış, buralara ehli sünnet-
ten imamlar tayin edilmiş, Kuran öğretilmesi için mektepler inşası
yoluna gidilerek Tanrı’nın yardımı ve devletimizin de gücüyle zararlı
inanış sahipleri büyük ölçüde yola getirilmiştir.
Diğer yandan Ankara Vilayeti’nde olmayıp Sivas Vilayeti’nde yüz
binden fazla Kızılbaş bulunmaktadır. Hatta Sivas’tan İran sınırına
kadar birçok köy ahalisi de bunların inancındandır. Bunların kendi
hallerine bırakılması her zaman için korkunç sonuçlar doğuracaktır.
Bu konuda acilen esaslı tedbirler alınması gereklidir.” (1894)

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
“Mum Söndü” oyununun yazarı Musahipzade Celal öldü
(1959). Alevilere açıkça hakaret eden bu oyun 1931’den 1975’lere
kadar belediye ve devlet tiyatrolarında oynanmıştı.
TEMMUZ

21
Karahöyük’ten Kutsalı Yok

Gahi bulut olup göğe ağarsın


Gahi yağmur olup yere yağarsın
Ay mısın gün müsün kandan doğarsın
Ilgıt ılgıt eser yel Hacı Bektaş

Hacıbektaş kasabasının kuzeyinde yükselen Karahöyük tepesi


Hacı Bektaş Veli’nin güvercin donunda Rum iline geldiği yerdir.
Karahöyük, kadimden beri kutsallığı olan bir mekandır…

GÜNÜN KAZISI
1967 yılında Karahöyük’te başlatılan ve aralıklarla sürdürülen
arkeolojik kazılarda Bronz, Hitit, Frig, Roma ve Helenistik çağ-
larına ait katmanlarda o dönemlere ait çeşitli eserler bulunmuştur.
Söz konusu eserler, Hacıbektaş Arkeoloji Müzesi’nde sergilen-
mektedir.

GÜNÜN ANLATISI
Hünkar, Sulucakaraöyük’te, Kadıncık Ana’nın evine yerleşin-
ce kerametini işitenler, ziyaretine gelmeye başladılar. Fakat hu-
zurunda toplanan muhipler ve halifeler, köyün havasından incin-
diler. Hünkar’a bir yolla anlatalım da deniz kıyılarında bir yere
gitsinler, biz de bu sayede sıcak bir yerde karar edelim dediler. Bir
gün toplanıp Hünkar’a, burasının yeli pek çok, durmadan esiyor,
diye söz açtılar. Hünkar, erenler bizi ziyarete geliyorlar, onun için
çok yel esiyor, dedi. Gene bir gün, bu Karaöyük’ün karı fazla,
soğuğu şiddetli, erenler bir alçak ve deniz kıyısı yerde karar etse-
ler de gelen abdallar, çıplaklar, garipler de rahata kavuşsa dediler.
Hünkar, bu sözlerden incindi. Hakk’a giden, Hakk uğrun, hak-
kıyçin dedi, bu yerden daha soğuk ve daha yüksek bir yer olsaydı
oraya gider, orada yerleşirdim.
TEMMUZ

22
Biz Aleviler; Malı Mala, Canı Cana Katmışız
Yarin Yanağından Gayrısı Ortaktır

Üryan geldim gene üryan giderim 


Ölmemeğe elde fermanım mı var 
Azrail gelmiş de can talep eyler 
Benim can vermeğe dermanım mı var 

Dirilirler dirilirler gelirler 


Huzur-ı mahşerde divan dururlar 
Haramî var diye korku verirler 
Benim ipek yüklü kervanım mı var 

Karacoğlan der ki ismim öğerler 


Ağu oldu bildiğimiz şekerler 
Güzel sever diye isnad ederler 
Benim Hakk’tan özge sevdiğim mi var

ALEVİLİK KAVRAM
Katharlar (Arınmış/Güruh-u Naci): Bizans İmparatorlu-
ğu’nun baskı ve zulüm uygu-
lamalarından kaçan doğa inan-
cı mensuplarının bir bölümü
Balkanlara yerleşip Bogomil
adını alırken bir bölümü de İs-
panya-Fransa sınırındaki Albi
Bölgesi’ne yerleşmişlerdir. 12
ve 13. yüzyıllarda ise Hristi-
yan engizisyonun büyük kıyı-
mına maruz kalmışlardır.

GÜNÜN KİTABI
Gülağ Öz, Anadolu Erenleri - Aleviliğin Tarihsel Altyapısı,
Ankara 2006
TEMMUZ

23
Her Can Kendi Ateşiyle Gelsin Meydana
Kimse Beklemesin Kimseyi, Yanmak İçin

Bir kandilden bir kandile atıldım


Türab olup yeryüzüne saçıldım
Bir zaman Hakk idim Hakk ile kaldım
Gönlüme od düştü yandım da geldim

KADİM TARİH
Gerçek Hıristiyan biziz… Kadim Anadolu halkı 325 tarihli İz-
nik Konsülü’nün kararı ile Hıristiyanlık Bizans’ın resmi dini ola-
rak ilan edilince binlerce yıllık inançları nedeniyle çok yoğun bir
baskı ve zülümle yüzyüze geldiler.
Hıristiyan bir cila altında eski inançlarını sürdürmenin yol ve
yöntemlerini yaratmaya çalıştılar.
Meryem Ana’ya “Tanrı Doğuran Kadın” sıfatını verdiler.
Böylece Ana Tanrıça’yı, Kibele Ana’yı, Meryem Ana’nın şah-
sında yeniden bedenleştirip inançlarını yaşattılar. İsa peygamberi
Meryem Ana’dan var ederek Meryem Ana’yı İsa’nın önüne çı-
karttılar. Zorda kaldıklarında ise şu sözü söylüyorlardı: “Hıristi-
yanlığın özü biziz, gerçek Hıristiyan biziz!...”
Anadolu halkının şahsında bu tavır bin yıl geçmeden hiçbir
şekilde dahil olmadıkları başka bir dine karşı da aynı şekilde sür-
dürülecekti: “Gerçek Müslüman biziz!”

 
TEMMUZ

24
Aleviler… Kıblesi İnsan Olanlar

Secde Hakk’tır ademe


Seyrangahız aleme
El ele el Hakk’a dedik
Geldik bu deme

ALEVİLİK
Biz alemin tanrısını, adem olarak bulduk…
Cemal cemale… Alevi ibadeti cemal cemale yapılır. Secde
ademedir. “Niyaz Hakk’adır, Hakk kimdeyse ona niyaz ederiz.”
“Hak Adem’de olduğu için cemde cemal cemale niyaz yapılır.”
“Ademe zaten Hakk kendi nurundan vermiştir. İnsana kendi nu-
rundan nur verdiği için Hakk herkeste mevcuttur.” “Hakk’a olur
secde, insan Hakk’tır, asıl olan insanı kıble kılmaktır.”

GÜNÜN SEÇİM ANALİZİ


Seçmenlerin yüzde kırkı Alevi... Sivas’ta politikacıların ve
partilerin bir türlü vazgeçemedikleri, cankurtaran simidi gibi sa-
rıldıkları bir kuvvet de ‘Alevi’likti.. Seçmenlerinin yüzde 40’ı
‘Alevi’ olan bu şehirde. geçen seçimlerde hiç bir partinin ‘Alevi
aday’lardan istifade edememesine rağmen şimdi yine aynı propa-
ganda metoduyla çalıştığı görülüyordu. 1961’de partilerden biri
Hacı Bektaş’ın torunu diye bir adamı aday ilan etmişti. Hem bu
öyle bir adaydı ki, bir takım müritleri önünde yere kapanıyorlar...
Kafalarına Sultan’ın tekmesini yemedikçe yerden kalkmıyorlardı.
Karşı parti de listesine onun kardeşini almıştı... Ama seçimlerin
sonunda bunların hiç bir faydası olmadığı görüldü! (1965)

GÜNÜN KİTABI
İsmail Özmen, Alevi Bektaşi Şiirleri Antolojisi, Kültür Ba-
kanlığı Yayınları, Ankara 1998. V. Cilt 3800 sayfa…
TEMMUZ

25
Sırlanmış ve Suskun Bir Köz Gibi! Aşk!
Ölür mü?
Azıcık Arala, Nefesinle Can Ver, Tutuşsun

Arş u kürşü kalem almadan düzler


Ab-ı rahmet dendiğini gördün mü
Otuz altı yılda bir kuzu kuzular
O kuzunun emdiğini gördün mü

Atam doğuncağız ben verdim adın


Anamın kız iken çok emdim sütün
Yüz dördün hangisi bu ilm-ü ledün
Gökten yere indiğini gördün mü

ALEVİLİK
Alevilikte 5 sayısı kadim bir kökene sahiptir. Erenler, evliya-
lar sayılırken 3’ler, 5’ler, 7’ler diye ifade edilir.

GÜNÜ KİTABI
Bilge Umar, İlkçağda Türkiye Halkı, İstanbul 2011
TEMMUZ

26
Bacıyan-ı Rum

Bacı’nın ismine Fâtima dediler


Yeri göğü onda mevcûd bildiler

Rum ili yani Anadolu bacıları. Kadıncık Ana’nın da mensup


olduğu kadınlar topluluğu. Büyük anaları Amozon kadınlarıdır.
Bacıyan-ı Rum’dan Kadıncık Ana Hacı Bektaş Veli’yi Anado-
lu’da karşılayan ilk kişidir…

GÜNÜN OCAĞI
Garip Musa Ocağı: Divriği Güneş Köyü’ndedir. Garip Mu-
sa’nın Tahta Kılıcı ve Ermeni Kalaycılar anlatısı Ermenilerin de
bu ocağa saygı duyduklarına, bağlılıklarına işaret ediyor: “Ga-
rip Musa, Alan Yazısı’nda bir Ermeni kalaycıya rastlar. Ermeni,
Garip Musa’nın tahta kılıcı ile alay eder. Garip Musa da tahta
kılıcı ile Ermeni’nin eşeğini ikiye doğrar. Eşeğini yitiren kalaycı
ağlayıp sızlamaya başlar; söylediği sözden pişmanlık duyar. Ga-
rip Musa’ya yalvarır. Garip Musa da kalaycının haline acır, dua
eder. Eşek sırtındaki yük ile dirilip ayağa kalkar.” O vakitten beri
Ermeni kalaycılar, Garip Musa Ocağı’nın bakırlarını kalaylayınca
para almazlarmış.
GÜNÜN HABERİ
Alevi mezhebinin mensupları aralarından seçtikleri bir tem-
silci heyeti marifetiyle Anayasa Komisyonu’na bir dilekçe ver-
mişler ve mezheplerinin devletçe tanınması ve yeni Anayasa’ya
dahil olunmasını istemişlerdir. (1960)
TEMMUZ

27
Derman da Sır Olmuş Dert Arasına

Bak vechi yara ya hay


Gelmiş kemale ya hay
Baki vülayezaldir
Ermez zevale ya hay

Kim secde eylemezse


Böyle cemale ya hay
Dünyada ahrette
Ermez visale ya hay

Didarı haktır işte


Sıdk ile gel niyaz et
Divara secde etme
Girme vebale ya hay

Metheylemişken Hakk
Kuran’da bu şarabı
Niçin haram diyorsun
Böyle helale ya hay

Çözüm sorunun, olayın, varlığın kendi içindedir, çare bütün-


lük içinde aranmalıdır… Karşıtların birliği ilkesi…

GÜNÜN ŞAŞKIN HABERCİSİ


Dünya gazetesi haber vermek yerine gariplik yapıyor:
Anayasa Komisyonu’na garip bir müracaat. Aleviliğin devlet-
çe tanınması için ‘Alevi Gurubu’ tarafından Anayasa Komisyo-
nu’na başvuruldu (1960).

GÜNÜN GECESİ  
Feyzullah Çınar’ın da katıldığı “Hacı Bektaş Veli’yi Anma
Gecesi” İstanbul Spor ve Sergi Salonu’nda yapıldı. (1968)
TEMMUZ

28
Alevi Yolunda İnsan, Yoktan Var Edilen Değil
Somut Olarak Bir Ana Babadan Doğandır

Ademi balçıktan yoğurdun yaptın


Yapıp da neylersin bundan sana ne
Yarattın insanı saldın cihana
Salıp da neylersin bundan sana ne

Kaygusuz Abdal der cennet yarattın


Cehenneme nice kulları attın
Nicesin ateş-i aşk ile yaktın
Yakıp da neylersin bundan sana ne

İnsan, tanrıyı yaratmıştır. Tanrı çamurdan olmadığına göre


ondan bir parça olan, Hakk’ın sureti olan insanın da çamurdan
yaratılmış olması söz konusu olamaz.

GÜNÜN DERNEĞİ
“Hacı Bektaş Turizm Tanıtma ve Kültür Derneği” Ankara’da 128
kurucu üye ile kuruldu. Derneğin ilk yönetim kurulu ise şu kişilerden
oluşutu: Ali Celalettin Ulusoy (Genel Başkan, Avukat), Besim Özkaya
(İkinci Başkan, Raportör), Ali Kaya (Genel Sekreter, Avukat), Hüseyin
Şentürk (Genel Sayman, Muhasebeci), İ. Aydın Özcan (Veznedar, Öğ-
retmen), Veli Selmanpakoğlu (DDY Şube Müdürü), Halil Tunç (TÜRK
İŞ Genel Sekreteri), Kasam Önvermez (Avukat), Cemal Özbey (Avu-
kat), Haydar Özyurt (Matbaacı), Hasan Yeşilgül (Müteahhit). (1964)
TEMMUZ

29
14 Masum Pak

Ne dervişem, ne sofuyam, ne canan


Ne kafirem, ne müminem, ne iman
Ne zahidem, ne münkirem, ne de nadan
Geçmişem küfr-ü imandan içeri

Alevi yolunda hiçbir insan adından, soyundan, kanından do-


layı masum sayılmaz. Yargıdan, görgüden, sorgudan muaf tutul-
maz. Hiçbir insanın soyu nedeniyle suç işlemeyeceği kabulü söz-
konusu değildir. Alevi yolunda 14 Masum Pak sözü ile kastedilen,
erginlik çağına girmeden şehit edilen on dört çocuktur. Bunlar
kimlerdir, neden ne zaman katledilmiştir pek bilinmez.
Oysa Şii’liğin 14 Masum Pak sözüne yüklediği anlam tama-
men farklıdır. Şiilik’te 12 İmam anlayışı imamların masumluğu
üstüne kurulur. 14 Masum ile de 12 İmam ve Muhammed ve Fat-
ma anlatılmak istenir.
İmamların masumiyeti Hıristiyanlıkta da İsa’nın vekili Pet-
rus’un vekili sayılan papaların masumiyeti şeklinde görülür.

GÜNÜN İNKÂRI
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Ulus’ta yazıyor:
“Biz de Aleviler gurubunun Anayasa Komisyonu nezdindeki
teşebbüsünü, garip değilse bile, yersiz ve faydasız buluruz. Çün-
kü, Aleviliğin devletçe tanınmasını istemek ona soyu bir, dili bir,
dini bir Türk camiası içinde ayrı bir cemaat hüviyeti verilmesini
talep etmek manasına gelebilir. Bu ise bizim gibi son Milli Birlik
taraftarlarının kabul edemeyeceği bir keyfiyettir.” (1960)

GÜNÜN ALBÜMÜ
Feyzullah Çınar’ın “chants sacres d’anatolie” adlı uzunçaları
Fransa’da yayınlandı. Çınar ünlü Türkolog İrene Melikof’un da-
vetlisi olarak Paris’te bulunuyordu. (1973)
TEMMUZ

30
Eşik… Kapı…

Arif isen özün yokla


Tevekkül kapusun bekle
Geç buldun ise pek sakla
Duyurmak olmaz nadana

Gönlünü yüksekten indir


Ar etme alçağa kondur
Acı doyur susuz kandır
İbade borcun ödene

Alevi yol ve erkanında kutsal mekan ile dış dünyayı birbirin-


den ayıran ve kutsal mekanı koruyan bir simgedir. Ayrıca eşik,
kutsal mekana geçişte kötülükleri temizlemektedir. Yola girişi
temsil ettiğinden dolayı eşiğe basmamak gerekir.

GÜNÜN TALEBİ
Aleviler, hükümete müracaat ederek mezheplerinin resmen ta-
nınmasını istediler. Bu hususta 100 imzalı bir dilekçe ile muharrir,
mühendis, doktorlardan müteşekkil bir heyet Milli Birlik Komi-
tesi’nden memlekette dokuz milyon Alevi bulunduğundan bahisle
Hanefilik gibi Alevilerin de resmen tanınmasını istediler. (1960)
TEMMUZ

31
Alevilikte Benliği urban Etmek

Gelmişiz cânânın asitanına


Sıtkıyla sarıldık dost dağmanına
Canla baş koymuşuz aşk meydanına
Hayvan kesmek gibi kurban gerekmez

Alevi yolunda kurban “canım ile malım ile bu yoldayım” diyerek


canın kendini yola adamasıdır. Buna nefsin tığlanması da denilebilir.
ALEVİ ERKANINDA KURBAN BAYRAMI YOKTUR
Diğer türlü kurban canlı ve cansız kurban şeklinde de olabilir.
Kurban tığlamak bir koç ya da koyunun kurban edilmesi anlamında-
dır. Kurbanlarında, kesilecek kurbanın boynuzlarına elmalar takılıp,
alın ve kuyruk üstlerine boyalar sürülerek süslenir. Tığlanacak kur-
banlar, cem meydanına getirilip su ve tuz verildikten sonra serbest
bırakılarak bir işaret vermesi beklenir. Daha sonra kurban sahibi kur-
banı dedenin önüne getirerek yönü dedeye dönük olmak üzere sağ
eliyle kurbanın sağ ayağını hafifçe havaya kaldırarak kurbanın gö-
zünü kapatacak biçimde tutar. Dede kurbanı dualar. Kurban sahibi
kurbanı ile özdeşleşmiştir. Kesilen kurban pişirilir ve hep beraber
yenilir. Alevi ozanları kurbanla kendilerini bir sayarak çok içli dize-
ler yazmışlardır.

GÜNÜN KİTABI
Aşık İbreti, İlme Değer Verdim / Yaşamı ve Deyişleri, İstanbul 1996
AĞUSTOS

01
Evren - İnsan - Tanrı Birliği

İhlas ile gelen bu yoldan dönmez


İkilikten geçmeyen birliği bilmez
Eri Hakk görmeyen Hakk’ı da görmez
Gözü bakar ama körden sayılır

Vahdet-i mevcud, yani varlıkların, doğanın birliği inancı, do-


ğanın tanrı oluşuna, doğadan başka bir varlık, bir tanrı bir gerçek
bulunmayışına inanmak. Her şeyi, kainatı, bütün varlıkları, var
olanları, tüm bir varlık sayıp o varlığın aynını tanrı tanımak, kai-
nattan münezzeh bir mabud tanımamak…

GÜNÜN TAYİNİ
II. Mahmud, Rumeli’deki Bektaşi tekkelerinin yıkımının ve
Bektaşilerin durumlarının kontrolünü sağlamak amacıyla Hacı
Ali Bey ve ulemalardan Pirlepeli Ali Ağa’yı; Anadolu tekkeleri-
ni yıkmak için de Cebecibaşı Ali Ağa ve müderrislerden Çerkeşi
Mehmet Efendi’yi memur tayin etmiştir. (1826)
AĞUSTOS

02
Asimilasyon İçin Kanun: Camisiz Köy Olmaz

Mürşidin nefesi Hakk nefesidir


Mürşid sözün tutmayanlar asidir
Mürşidin rızası Hakk rızasıdır
Hak deyip tuttuğum yoldan ayrılmam

TALİHSİZ KANUN
442 Sayılı Köy Kanunu’nun 2. maddesinde köy, “...ve camisi
olan yer” şeklinde tanımlanıyor. Cami köyün ortak malı olarak
belirtiliyor.
13. maddesinde köylünün zorunlu olarak yapacağı işler ara-
sında cami yapımı da sayılıyor. İhtiyar heyetine cami için, yer
kamulaştırma yetkisi tanınıyor. Cami yeniden yapılacak ise köy
meydanının bir tarafına yapılması zorunlu kılınıyor…
Alevi köylüsü ise yüzlerce yıldır cami nedir bilmiyor, tanımı-
yor. Camiyi hayatında ne gerekli ne zorunlu sayıyor. Alevi köyleri
camisiz olduklarından, devlet tarafından köy olarak görülmüyor. Bu
sayede de asimilasyon camilerinin inşasına başlanıyor (1924).

GÜNÜN MEKANI
Haydar Sultan Dergahı: Kırıkkale / Keskin / Haydardede
Köyü’ndedir.
AĞUSTOS

03
Alevi Coğrafyası

Ben bir kitap okudum


Kalem yazmadı onu
Mürekkep eyler isem
Yetmeye yedi deniz

Damal’dan Deliorman’a Ordu’dan Mersin’e uzanan büyük


coğrafyada Alevilik, kadimden beri egemenlerin baskı, zulüm,
katliam ve asimilasyon uygulamalarına rağmen varlığını sürdür-
mektedir…

GÜNÜN ÇELİŞKİSİ
“Laikliğin yalnız devrimler dizgesindeki yeri bakımından de-
ğil ulusal birliğimiz bakımından da ne kadar önemli olduğu bir
Alevi gurubunun anayasa komisyonu ve milli birlik konseyine
verdiği dilekçe ile açığa vurulmuştur.
İçinde Aleviliğin devletçe tanınması, bunun Anayasa’da belir-
tilmesi, Bektaşi ayin ve törenlerine izin verilmesi gibi pek yersiz
ve aşırı istekler de bulunmakla beraber Alevi gurubunun dilekçesi
esasında laikliğin yurtta bir huzur ve birlik unsuru olarak özlenişi-
ni dile getirmektedir.” (Bülent Ecevit, KİM Dergisi, 1960)
AĞUSTOS

04
Hacı Bektaş Veli Kendi Yolunun Yolcusudur
Mansur gibi dara çıksak
Söylemek sırrımızı
Dilimiz bağlıdır kardaş
Lal gibi Bektaşiyiz
 
Ali İzzet şu alemde
Elsiz, dilsiz, belsiz gezer
Küstük nazlı güllere
Dul gibi Bektaşiyiz

O resmi kurguların aksine Hacı Bektaş, bir Ahmet Yesevi


müridi değildir… Çünkü Ahmet Yesevi’nin ölüm tarihi bellidir,
1167’de ölmüştür. Hacı Bektaş Veli’nin ise bu tarihten yaklaşık
yarım yüzyıl sonra doğduğu bilinmektedir. (1209) Tarihsel olarak
ikili arasında bir mürşid mürid ilişkisi olması mümkün bulunma-
maktadır.
Manevi bir bağdan sözedilecek olsa dahi Hacı Bektaş’ın öğ-
retisi ile Yesevilik arasında da bir benzerlik söz konusu değildir.
Çünkü “Yesevilik sıkı bir riyazat ve zikre dayanan, tam Sünni bir
tarikattir.”
 
GÜNÜN MEKANI
Şeme Dağı / Şeme Baba: Sivas Şarkışla Saraç Köyü’nde tüm
yöre halkınca ziyaret edilip kurbanlar kesilen kutsal ziyarat.
AĞUSTOS

05
Alevilik Ali’yi Sevmekse

Gelin vazgeçelim böyle gümandan


Vallahi çıkarız dinden imandan
Şefaat umarız On’ki İmam’dan
Anların atası Ali değil mi

Şeklinde söze başlayıp Alevilerin tüm varlığını reddeden ko-


nuşmalara sık rastlanmaktadır. Evet Aleviler Ali’yi severler ama
Alevilik salt bir Ali sevgisinden ibaret olmayıp başlı başına bir
inanç sistemidir. Ve bu lafı söyleyenlerin o inanç sistemi ile zerre
kadar bağları yoktur.

GÜNÜN ANITI
Pir Sultan Abdal Anıtı yöre halkının desteğiyle tamamlandı.
Sivas’a bağlı Yıldızeli İlçesi Banaz Köyü’nde 5 ay kadar önce
başlayan ve bugüne kadar yoğun bir çalışma içinde sürdürülen Pir
Sultan Abdal Anıtı’nın yapımı tamamlanmıştır.
Bundan 5 ay kadar önce Banaz köylüleri Kültür Bakanlığı’na
başvurarak Pir Sultan Abdal Anıtı’nın yapımı için yardım iste-
mişler, Bakanlık, Banaz Köyü’nün istemini olumlu karşılayarak,
dekoratör Cahit Koççoban’ın, anıtın yapımında görevli olarak ça-
lışacağını bildirmiştir. Bunun üzerine
köylülerin parasal destek ve emek gü-
cüyle başladıkları çalışmalar 5 ay gibi
kısa bir süre içinde sonuçlandırılmış
ve çevresinde 400 kişilik bir açık hava
şenlik alanının da (tiyatro) bulunduğu
Pir Sultan Abdal Anıtı bitirilmiştır. 16
Ağustos’ta hizmete açılması düşünülen
anıt, 8 metre boyunda, beton yapı ko-
numa sahiptir. İlgililerden alınan bilgi-
ye göre yapılan çalışmaların tüm mali-
yeti 60 bin liradır. (1979)
AĞUSTOS

06
Bildiğimizin Alimi, Bilmediğimizin Talibiyiz

Kaf-i nun hitabı izhar olmadan


Biz bu kainatın ibtidasıyız
Kimseler vasılı didar olmadan
Biz kabe-i kavseynin ev ednasıyız

Yok iken Adem’le Havva alemde


Hakk ile Hakk idik sırr-ı müphemde
Bir gececik mihman kaldık Meryem’de
Hazret-i İsa’nın öz babasıyız

Bize peder dedi tıfl-ı mesiha


Rabbi erini diye çağırdı Musa
Lenterani diyen idik biz ana
Biz Turu Sina’nın tecellasıyız

Küntü kenz sırrının olduk agahı


Ayne’l yakın bildik Cemalullah’ı
Ey hoca bizdedir sırr-ı ilahi
Biz Hacı Bektaş’ın fukarasıyız

Alevi yolunda esas olan tevazü ve alçak gönüllülüktür. Yolda


büyüdükçe küçülmek ve ayaklara turap olmak amaçlanır.

GÜNÜN OLAYI
Pir Sultan Abdal’ın Anıtı yapılacak. Kültür Bakanlığı, ünlü
halk ozanı Pir Sultan Abdal’ın köyünde ozanın bir anıtını yaptı-
racaktır. Pir Sultan Abdal’ın doğduğu köy olan Banaz’da incele-
melerde bulunan Kültür Bakanlığı görevlisi Cahit Koççoban, ünlü
ozanın anıtının Aşağı Çamlık bölgesinde yapılacağını açıklamış-
tır. (1978)
AĞUSTOS

07
Sana Yapılmasını İstemediğini Başkasına Yapma

Sen sana ne sanırsın


Ayruğu da onu san
Dört kitabın manası
Budur eğer var ise

GÜNÜN YALAN VE İFTİRASI


Aleviler yargıyı ele geçirdi… Dedeler Yargıtay’a üye tayin
ediyor… Yalan ve iftiraya dayalı algı operasyonu. Yargıda var
olan Alevi insanları itibarsızlaştırmak için yürütülen vicdansız
kampanya.
İktidar çevrelerin söylemi, Muaviye’nin kılıcı rolünü üstlenen
sözde liberal yazarlarca da yinelenmeye devam etti (2009)

GÜNÜN MEKANI
Karadirek Tekke: Malatya / Hekimhan / Mezirme (Ballıka-
ya) Köyü Şah İbrahim Veli Ocağı’nın merkezidir.

GÜNÜN BAYRAMI
Gadir-i Hum... Arap Alevilerinin Bayramı… Zilhicce ayının
18’inde kutlanan Arap Alevilerinin en büyük bayramıdır. Bugün
hiçbir Alevi işe gitmez, dükkanlarını açmaz. Kurban kesilen ev-
lerde Şıh’ın öncülüğünde sabah ibadet edilir. Dağılırken herkese
kurban eti ve ekmek verilir. Artan kurban eti çiğ olarak ihtiyaç
sahiplerine dağıtılır. Ayrıca evlerde Hrisi pişirilir. Yarma ve etle
yapılan bu yemek keşkek benzeridir. Tüm komşulara dağıtılır.
Arap Alevilerince bugün Mekke ile Medine arasında Gadir Hum
denilen yerde Peygamber Muhammed’in Ali’yi kendisinin vasisi
olarak ilan ettiğine inanılır. İnanışa göre orada peygamber, “Ben
kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.” demiştir. Anadolu
Aleviliğinde böyle bir bayram bilinmez ve kutlanmaz…
AĞUSTOS

08
Defterlerini Dürmek

Bize de Banaz’da Pir Sultan derler


Bizi de kem kişi bellemesinler
Paşa hademine tenbih eylesin
Kolum çekip elim bağlamasınlar

Alevilere yapılan planlı programlı kitlesel katliamları dile


getiren bir deyimdir. Özellikle Osmanlı padişahları Yavuz Selim
ve Kanuni dönemlerinde İbn Kemal, Müftü Hamza ve Ebussuud
Efendi gibi ulemanın fetvaları doğrultusunda düzene başkaldıran
Aleviler tek tek defterlere kaydedilmiş ve merkezin onayı ile bu
kişilerin binlercesi katledilmiştir. Defterin dürülmesi katletme an-
lamı kazanmıştır.

GÜNÜN ÖRGÜTÜ
“Banaz Köyü Pir Sultan Abdal Turizm ve Tanıtma Derneği”
kuruldu. (1976)
GÜNÜN ACISI
“Ve Zalim Ve İnanmış Ve Kerbela” kitabının yazarı Bekir Yıl-
dız Hakk’a yürüdü. (1998)
AĞUSTOS

09
Ocak Şahlaması

Zikredip yara zayi vermeyen


Kul olup pirinden ibadet ister

Ocak Şahlaması, kutsal ocak önünde ve ocak için üç bacı tara-


fından icra edilen semahtır.

ALEVİLİK / SÜREK
Afyon yöresi Alevi cemlerinde semahlar tamam olduktan son-
ra üç bacı Ocak Şahlaması Semahı’nı yaparlar. Dedenin ve reh-
berin de yanında bulunduğu kutsal ocağa karşı yan yana dururlar.
Ocağa doğru bir adım atarken el çırparlar. Adım tamamlandığında
ellerini göğüs üstünde kavuştururlar. Sonra geriye bir adım atar-
lar yine el çırparak. Adım tamamlandığında ellerini dizlerine vu-
rurlar. Yani ocağa yaklaştıkça sevinç, uzaklaştıkça eyvah, üzüntü
duyarlar. Bu semah Teslim Abdal’ın deyişi ile yapılır ve bu hare-
ketler deyiş bitene kadar devam eder.

GÜNÜN DUYURUSU
Hacı Bektaş Turizm ve Tanıtma Derneği’nin İstanbul Şubesi
Beyoğlu Rumeli Han No: 88/12’de açılmıştır. 16 Ağustos 1964
Pazar günü türbenin açılış törenine iştirak etmek isteyenlerin 49
32 45 No’lu telefona müracaatları rica olunur. İdare Heyeti adına
Başkan Dursun Gündüz (1964)
AĞUSTOS

10
Doğada Her Canlının Var Olma Hakkı Vardır

Beli dedik bestine


Dertli sinesinin üstüne CUMA
Gökten bir güvercin indi
Ali’nin dizin üstüne

Güvercin der aynına


Ali beni sok koynuna
Yuvada yavrularım var
Emaneti boynuna

Alevi yolunda hiçbir canlının doğada diğerine üstünlüğü ve


hakimiyeti söz konusu değildir. Tüm canlılar uyum içinde gerek-
tiğinde aynı dili konuşarak kardeşçe yaşama hakkına sahiptirler.

GÜNÜN DESTANI
Güvercin Destanı, yaşama hakkının destanıdır…
Bir şahin tarafından avlanmak üzere olan güvercin, Ali’ye sı-
ğınır ve yardımını diler. Güvercin; bakıma muhtaç üç yavrusunun
olduğunu, şahin tarafından avlanacak olursa, yavrularının açlık-
tan öleceklerini söyler. Şahinden güvercini avlamaması için rica-
cı olan Ali, şahin tarafından reddedilir. Şahin, Ali’ye; altı
yavrusuna bakmakla yükümlü olduğunu, gü-
vercini de bu amaçla avlamak istediğini,
bunun kendisine verilmiş
bir hak olduğunu an-
latır. Ali, güvercinin
yerine kendi etinden
kesip vermeye kal-
kışınca da şahin
gerçeğin farkına
varır.
AĞUSTOS

11
Bir Zalim Fetva
Kızılbaş Kadınlarına Tecavüz Mübahtır

Bir bölük turnaya sökün dediler


Yürekteki derdi dökün dediler
Yayladan ötesi yakın dediler
Ben de bu yayladan Şah’a giderim

Din adına sergilenen zalimliklerden, zulümden tarih boyunca


en çok Aleviler payını almıştır.

GÜNÜN FETVASI
MESELE: İmam-ı Azam’ın Kızılbaş sapkınları ile daha sava-
şa tutuşulmadan onların esir alınabilecekleri görüşünde olduğu
söylenir. Buna göre; Kızılbaş kadınlarını esir alıp birleşmekle İs-
lam askerlerine güç ve kuvvet geliyor, din düşmanları ise güçsüz
düşüp aşağılanıyorsa bu görüşe dayanarak hareket etmek şeriat
kurallarına uygun olur mu?
EL CEVAP : Olur. (1550)

GÜNÜN İLANI
Hacı Bektaş Veli ve Bektaşilik Tarihi, Yazanlar: Kemal Samancı-
gil ve İhsan Mesut Erişen... Gerçek belgelere dayanan alakalı kolları
ve içine giren bütün inanışları, büyüklerini, eksiksiz tarihini ve seçme
şiir antolojisini ihtiva eden kitap çıktı. 400 sayfa ciltli 15 TL (1966).
AĞUSTOS

12
Bir Olalım, İri olalım, Diri Olalım

Gelin canlar bir olalım


Zalime kılıç çalalım
Yoksulun hakkın alalım
Kula kulluk bitsin artık

Özü öze bağlayalım


Sular gibi çağlayalım
Bir yürüyüş eyleyelim
Kula kulluk bitsin artık

ALEVİLİK
Alevi yolu birlik üstüne yürür. Yolda üç tür birlik tek birlikte
bütünleşir. Canların birliği… Canların evrenle birliği… Canların
Tanrı ile birliği… Burdan irilik ve dirilik doğar. Nerede birlik ora-
da dirlik…

GÜNÜN MEKANI
Hüseyin Gazi adına Anadolu’nun birçok yerinde makamlar
bulunmaktadır. Bunlardan biri de Kütahya Merkez Körs Köyü’n-
de bulunmakta ve yöre Alevilerince yoğun bir biçimde ziyaret
edilmekte, kurbanlar kesilmektedir.
AĞUSTOS

13
Güvercin Donunda Uruma Gelen
Pir Hacı Bektaş Veli Kendidir
Süzülüp güvercin donunda gelen
Doksan bin erenin nasibin veren
Kara taşı hamur gibi yuğuran
Hakk der yalvarırım Hacı Bektaş’a

ALEVİLİK
Alevi yolunda güvercinin özel bir yeri vardır. 
Hacı Bektaş’ın bir güvercin olarak ortaya çıkması, güvercin
donunda Rum erenlerine kendisini göstermesi bir çok anlamlar
içermektedir. 
Velayetname’de güvercin donunda beliriş uzunca anlatılır.
Hazreti Pir, güvercin donunda ortaya çıkar ve tüm erenlere kera-
metlerini gösterir ve kendini kabul ettirir.
Pir’in güvercin donunda belirişi Aleviliğin kadim geçmişinin
bir şifresidir. Çünkü kadim Anadolu’da Ana Tanrıça, Arinna’nın
Güneş Tanrıçası ya da Kubaba adını taşımıştı. Bu Anadolu’nun
koruyucusu tanrıçasının simgesi ise güvercindi.
Pir güvercin donunda belirmiştir. Çünkü güvercin kadimden
beri tanrı simgesidir, kutsal ruhtur. Pir kim olduğunu, vasıflarını
daha açık nasıl ifade edebilirdi ki?

GÜNÜN LAİKLİK AŞINMASI


1956 yılında orta okullara din dersi konuldu.
AĞUSTOS

14
Bu Kapı Hakk Kapısı

Ben has bahçenin gülüyüm


Aynı cemin bülbülüyüm
Kırk kapının kilidiyim
Açabilirsen gel beri

Hacı Bektaş Dergahı’nın çatal kapı olarak adlandırılan giriş


kapısının üzerinde restorasyona kadar “Bu mekan Hakk dergahı-
dır, Hakk kapısıdır, gönüller kâbesidir, buraya eksik gelen, tamam
olur” sözleri yer alıyordu.

ALEVİLİK
Alevi-Bektaşi dergahlarının tarihsel serüveni aynı zamanda
Anadolu’daki inançsal dönüşümün tarihi olarak da okunabilir. Ale-
viler gibi tapınakları da 325 yılında toplanarak tek tanrılı dini resmi
din olarak kabul eden İznik Konsülü’nden sonra yaklaşık 1700 yıl-
dır. Anadolu’da kurulmuş siyasal otoritelerin ve onların resmi din-
lerinin en ağır baskı ve zulmüne maruz kalmışlardır. Anadolu’da
katliamlarla, şiddet ve imha politikalarıyla nasıl Alevilerin milyon-
larcası ortadan kaldırılmışsa Alevi tapınaklarının binlercesi de şu
veya bu şekilde imha politikalarından nasibini almış bulunmaktadır.
19 ve 20. yüzyıllarda yaşanan imha uygulamalarının kalın-
tıları orta yerde durmakta, can-
lı tanıkları dahi yaşamaktadır.
Hedef oldukları tüm saldırılara
rağmen bugün dahi Alevi Bekta-
şi toplumunun inanç merkezi olan
tapınaklar, gören gözler için Ale-
vi inancına yönelik bir çok sırrı/şif-
reyi bağrında barındırmaktadırlar.
Bu sırlara vakıf olmak, bu şifreleri
çözmek yolun güzelliklerine güzel-
lik, inceliklerine incelik katacaktır.
AĞUSTOS

15
Arslanlarla Ceylanlar Dosttur Kucağımızda

Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda


Bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda
Hırslar kinler yok olur aşkla meydanımızda
Arslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda

Vahşi doğaya hükmedebilme yetisi tanrısal bir özelliktir. Kar-


şıtları bir araya getirerek sağlanan barış, insanlığa sunulmuş bir
armağandır.

GÜNÜN SIRLARI
Pir’in yatırının giriş kapısını bir kaç sıra halinde mermer ze-
min üzerine işlenmiş motifler çevrelemektedir. Kapının üzerinde
ortada mermer kabartmadan Pir’in aslanla ceylanı kucağında bu-
luşturduğu şifre yer almaktadır. Bu şifre resimlere de işlenmiş ve
resimlerin kaybedilmesi/yok edilmesi ihtimali karşısında bir ön-
lem olarak mermerden işlenip kapının üzerine gizlenmiştir.

YATIRIN ASIL YERİ


Hacı Bektaş Tapınağı’nın en gizemli yerlerinden birini Pir’in
yatırının bulunduğu alan oluşturmaktadır. Kırklar Meydanı’ndan
çevresi mermer üzerine işlenmiş motiflerle bezeli kapıdan Pir’in
huzuruna varılır. Yeşil örtü ile kaplı sandukanın altına Pir’in be-
deninin sırlandığı düşünülür. Pir’in bedeni sandukanın zeminin
7 metre altında özel olarak hazırlanmış bir odada bulunmaktadır.
Buraya tabutluk katı denilmektedir.
AĞUSTOS

16
Dergahtan Müzeye

Yüzüm süre süre geldim dergaha


Erenler meydanı uludur deyi
Aradım noksanım özümde buldum
Kusura kalmayan Ali’dir deyi

Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair 30 Kasım 1925 tari-


hinde yürürlüğe giren yasa ile kapatılan Hacı Bektaş Veli Dergahı
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1958-1964 yılları arasında restore
edilmiş ve 16 Ağustos 1964 tarihinde Hacı Bektaş Veli Müzesi
olarak açılmıştır.

HACI BEKTAŞ ANMASI 1.GÜN…

GÜNÜN AÇILIŞI
Adalet Bakanı Sedat Çumralı, Gümrük ve Tekel Bakanı Meh-
met Yüceler, Turizm ve Tanıtma Bakanı Ali İhsan Göğüş, Vali, sivil
ve askeri erkan ve binlerce yurttaş açılışta hazır bulunmuşlardır.
Bakan Göğüş bir konuşma yapmış, Başbakan İsmet İnönü’nün Ha-
cıbektaşlılara selam ve muhabbetini bildirmiştir. Tertiplenen top-
lantılarda Hacı Bektaş Veli hakkında konferanslar verilmiş, folklor
ekipleri gösteriler yapmıştır. Kayseri’deki Doğu Menzil Komutan-
lığı’nın başında bulunan Tümgeneral Faruk Güventürk ise açılışta
konuşma yapan Cemal Özbey’in konuşmasını yarıda kestirterek
kendisi kürsüye çıkıp Hacıbektaşlılara seslenmiştir. (1964)

GÜNÜN KUTLAMASI
Hacı Bektaşı Veli’yi anma törenlerine, bugün ilçemizde baş-
lanacaktır. Törenler nedeniyle Hacıbektaş’a başta Aşık Veysel ol-
mak üzere, 12 ünlü halk ozanı gelmiştir. “Aşıklar Hacıbektaşlılara
Sesleniyor” yarışına katılacak olan Aşık Kul Semai, Aşık Selmani,
Aşık Söylevi, Hüseyin Çırakman, Aşık Hüdai, Cemal Acar ve diğer
ozanlar; deyiş, atışma ve şiir olarak üç dalda yarışacaklardır. (1972)
AĞUSTOS

17
Ademden Gayrı Hakk Talep Edersen
Marifet-i İlahiden Bihabersin Demektir

Güvercin donunda süzülüp inen


Arslan olup yol üstünde oturan  
Doksan bin erlerin postunu alan 
Hünkar Hacı Bektaş Veli kendidir 

HACI BEKTAŞ ANMASI 2.GÜN…

KILIÇ KALKAN / MEHTER TAKIMI


Türk düşünürü Hacı Bektaşi Veli’yi anma törenleri, dün sona
ermiştir. Türbe bahçesinde yapılan gösterileri 20 binden fazla Ha-
cıbektaş Veli’yi seven can izlemiştir. Törenlerde; Tarihi Mehter
Takımı, Bursa Kılıç Kalkan; Kırım, Kafkas ve semah ekiplerinin
gösterileri büyük alaka toplamış, halk ozanları, mahalli saz ve söz
sanatkarları deyişlerle Hacı Bektaş Veli’ye verilen önemi dile ge-
tirmişlerdir. (1968)

GÜNÜN ANMASI
12 Eylül sonrasında Hacıbektaş İlçe Turizm Komitesi’nce dü-
zenlenen Hacı Bektaş Veli’yi anma törenleri bugün başlıyor. Bu
yıl 20. kez düzenlenen etkinlikte, Veli Kangal’dan nefesler, Ha-
cıbektaş Semah Ekibi, Feyzullah Çınar’dan nefesler, Gönül Kes-
kin’den nefesler, Şiran Semah Ekibi’nin gösterileri, Ali Metin’den
nefesler, Yıldız Yurtseven’den nefesler, DTCF Tiyatro Bölümü
Semah Ekibi’nden gösteriler, Ahmet Günday, Arif Sağ, Hüseyin
Engin’den deyişler programları yapılacak. Yarın Doç. Dr. Bedri
Noyan ve Edebiyat Öğretmeni Nejat Birdoğan, Hacı Bektaş Veli
hakkında birer konferans verecekler. (1983)
AĞUSTOS

18
Kızılcahalvet

Alışveriş eyler kâr meydanında


Metahım bezirgan malıdır deyi

Kızılcahalvet, Hacı Bektaş Dergahı’nın çekirdek mekanı olup,


Kırklar Meydanı’na girmeden sağda alçak bir kapıdan girilen, için-
de hiçbir eşya bulunmayan, 2x3 m. boyutlarındaki, bir adı da çile-
damı olan kutsal yer.

HACI BEKTAŞ ANMASI 3.GÜN…

ALEVİLİK
Velayetnamenin verdiği bilgilerden anlaşılıyor ki Kızılcahalvet
kadimden beri kutsallığı süren tarihsel bir yapıdır. Hacı Bektaş bu
mekanı sahiplenmiş ve hizmetlerine buradan devam etmiştir. Vela-
yetname, bu mekanın kurulmasının arzulandığını ertesi gün mekanın
kurulmuş bulunduğunu ifade ederek tarihsel mirasa atıfta bulunur.

GÜNÜN ANMASI
Ünlü Türk düşünürü Hacı Bektaşi Veli’yi anma törenleri büyük
bir ilgi ile izlenmektedir. Önceki gün Turizm ve Tanıtma Bakanı Ni-
hat Kürşat’ın konusması ile başlayan törende geleneksel aşure dağı-
tılmıştır. Açık Hava Tiyatrosu’nda Çorum, Kırım, Giraz, Erzurum
ve Kafkas folklor ekiplerinin ilgi çekici gösterilerini 15 bin kişi izle-
mişir. Tahminlerin üzerinde olan kalabalık yatacak ve yiyecek sıkın-
tısı çekmektedir. Yerli ve yabancı turistlerin bir kısmı, Hacıbektaşlı
ailelerce misafir edilmiştır. Törenler, bugün sona erecektir. (1966)

GÜNÜN ARABULUCUSU
Başbakan yardımcısı Bülent Ecevit, Hacıbektaş törenlerinde
yaptığı konuşmada “Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim’i de barıştır-
malıyız” dedi. (1997)

GÜNÜN ACISI
Varto’da meydana gelen depremde 2394 can yaşamını yitirdi
(1966).
AĞUSTOS

19
İslam’la İslam’ı Aşmak

afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani,


trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
varto depremini düşün, yardım olarak batı’dan
gönderilmiş bir kutu süt tozunu ve sütyeni

ALEVİLİK
Alevi yolunda sırrı sır etmek, gerçeğin özünü ortaya koyabil-
mek için bir anlatıda İslami ögeler kullanarak aslında İslam’ın
bütünüyle dışında bir anlayış ortaya koymaktır. Bunun en çarpıcı
örneği, “Kırklar Anlatısı”dır.

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
Depremden zarar gören Vartolulara, Alevi oldukları için, Bu-
lanık Kaymakamı yardım ekibini yollamak istemedi:
“Onların çoğu Alevi, zaten ölüm müstehak.” diyen Bulanık
Kaymakamı’na halk büyük tepki gösterdi. (1966)

GÜNÜN ANMASI
16 milyon Bektaşi, “Hu Dost” diyerek “eline, beline, diline
sahip olabilme” gününü kutluyor. Hacı Bektaş Veli’yi anma töre-
ni Türkiye’nin dört bir yanından gelen 50 bine yakın Bektaşi’nin
Hacıbektaş İlçesi’ndeki şenliklere katılmasıyla başlamıştır. Ha-
cıbektaş İlçesi’ne
gelenler arasında
İçişleri Bakanı Ra-
gıp Üner, CHP Genel
sekreteri Bülent Ece-
vit ve Doğu Menzil
Komutanı Korgene-
ral Abdullah Fehmi
Başar da bulunuyor.
(1969)
AĞUSTOS

20
Muharrem Orucu… 12 İmam Orucu
Bugün matem günü geldi
Ah Hüseyin vah Hüseyin
Senin derdin bağrım deldi
Ah Hüseyin vah Hüseyin

Şehit düşmüş Şah-ı Merdan


Şah Hüseyin can Hüseyin

MUHARREM ORUCU 1.GÜN


Muharremında Anadolu Alevi toplulukları bir Muharrem gün-
den başlayarak 12 gün oruç tutuyorlar.
Oruç, Hicri 10 Muharem 61 yılında gerçekleşen Kerbela Kat-
liamı’nın anısına tutuluyor. Muharrem Orucu bir yas orucu olarak
tutuluyor.
12 gün oruç boyunca, tüm dünyasal zevklerden uzak durulu-
yor. Kerbela’da yaşanan acı içselleştiriliyor.
Bu orucun en belirgin simgesi ise 12 gün boyunca su içilme-
mesidir.
AĞUSTOS

21 Muharrem Orucu
Yalnızca Anadolu Alevilerine Özgüdür

Gözlerimde kanlı yaşlar


Ağlar Hüseyin aşkına
Şu Kerbelâ ciğerlerimi
Dağlar Hüseyin aşkına

MUHARREM ORUCU 2.GÜN

Aleviler, Muharrem Ayı’nda 12 gün bu orucu tutarlar. İlginç


olan şu ki katliamın gerçekleştiği 10 Muharrem günü bu 12 gün
içinde özel bir yer tutmaz. Yani 12 günün her bir günü neyse 10
Muharrem günü de odur.

GÜNÜN MEKANI
Beserek Ziyareti: Sivas’ın Şarkışla İlçesi’nin Sivrialan Kö-
yü’nde bulunan Beserek Ziyareti, çevre köylülerce de kutsal ka-
bul edilmekte ve yaz başlangıcında topluca ziyaret edilmektedir.
AĞUSTOS

22
Kerbela
Yaşadığımız Acıların Toplamıdır
Kerbela’nın önü düzdür
Geceler bana gündüzdür
Şah Kerbela’da yalnızdır
Ah Hüseyin vah Hüseyin
Şehit düşmüş Şah-ı Merdan / Şah Hüseyin can Hüseyin

MUHARREM ORUCU 3.GÜN


Aleviler tarihsel olarak uğradıkları katliamları, yaşadıkları
korkunç zulümleri, kıyımları Kerbela Katliamı’nda somutlayarak
her yıl 12 İmam Orucu ile acılarını tazeler, acıyı yeniden yaşarlar.
Kerbela Alevilerin yaşadığı büyük acıların hafızasıdır.
Kerbela’yı acılarına bir giysi yapmışlar ve bu acıyı sanki şu an
yaşanıyormuş hissiyle inançsal bedenlerine işlemişlerdir.

GÜNÜN SALDIRISI
Halk Oyuncuları tarafın-
dan Elazığ’da oynanacak olan
Pir Sultan Abdal Oyunu’nun
valilik tarafından yasaklan-
ması üzerine oyunun oynana-
cağı sinemanın önünde top-
lanan izleyicilere “Yaşasın,
Müslüman Türkiye! Allah..
Allahl” diye bağıran bir gurup
taş ve sopalarla saldırmıştır.
Çok sayıda kişi çeşitli yerle-
rinden yaralanmış, olayların
büyümesi üzerine Keban’dan
toplum polisi getirilmiş, ayrı-
ca vali, 7. Kolordu’dan askeri
yardım istemiştır. (1969)
AĞUSTOS

23
Alevilikte Muharrem Orucu’nun Anlamı
İnsanlığın Yaşadığı Acılara Ortak Olmak,
İnsanlığın Vicdanı Olmaktır

Kerbela’nın önü yonca


Yonca çıkmış diz boyunca
Şah Hatayı’m katarınca
Ah Hüseyin vah Hüseyin

MUHARREM ORUCU 4.GÜN

ORUCUN İLKELERİ
12 gün tutulan oruç boyunca bir dizi yasak uygulanır.
Et yememek, bıçak kullanmamak, özünde canlılık taşıyan yi-
yeceklerden uzak durmak, hiçbir canlıyı incitmemek gibi.

GÜNÜN YASAĞI
Halk Oyuncuları tarafından sahnelenen Pir Sultan Abdal oyu-
nu Tunceli’de oynanacaktı. Günlerce önceden hazırlıklar yapıl-
mış, biletler satılmıştı. Vali Erol Yavuz, olaylar çıkabileceği ge-
rekçesiyle oyunu yasakladı. Yapılan itirazlar sonuçsuz kaldı.
Avukat Kemal Burkay, İçişleri Bakanı Ragıp Üner’i telefonla
arayarak Tunceli’de bir sorun olmadığını oyuna izin verilmesini
istedi. Bakan, valiye izin için talimat vereceğini bildirdi. Halk,
oyunun oynanacağı sinemaya geldiğinde polis ve jandarmay-
la karşılaştı. Oyuna izin yoktu. Avukat Kemal Burkay ile TİP İl
Başkanı Ali Gültekin gözaltına alınıp karakola götürüldüler. Halk
da karakola giderek Burkay ve Gültek’in serbest bırakılması için
gösteri yapmaya başladı. Bu arada karakol önüne mevzilenen jan-
darma ve polis tarafından yalnızca Pir Sultan Abdal Oyunu’nu
izlemek isteyen halkın üzerine ateş açıldı. Mehmet Doğan Kılan
adlı genç hayatını kaybetti. Onlarca insan yaralandı. Halk Oyun-
cuları ve çok sayıda kişi gözaltına alındı. Tunceli’ye giriş çıkışlar
yasaklandı. (1969)
AĞUSTOS

24
Kerbela’nın Mirası Hüseyin’in Direncidir
Söyle gelen cümle canlara
Yansın, kan ağlasın, matem ayında
Kerbela’da şehitlerin halini
Bilsin, kan ağlasın, matem ayında

MUHARREM ORUCU 5.GÜN

Aleviler kendi yaşadıkları zulüm karşısında direniş bayrağını,


Hüseyin’in Yezit karşısında biat etmemesinden devraldıklarına
inanırlar…

ORUCUN İLKELERİ
Oruç 24 saatte bir akşam yenilen tek yemekle tutulur. Oruç
açımında gösterişten sakınılır, çekilen acının niteliğine uygun bir
mütavazilik içinde bulunulur.
AĞUSTOS

25 12 İmam Orucunun Tutulmasında Zorlama Yoktur


Şah Hüseynim attan düştü
Yezit gelip kanın içti
Atı Medine’ye kaçtı
Ah Hüseyin vah Hüseyin
Şehit düşmüş Şah-ı Merdan / Şah Hüseyin can Hüseyin
MUHARREM ORUCU 6.GÜN

GÜNÜN MEKANI:
HACI BEKTAŞ VELİ VAKFI ÇORUM CEMEVİ, Nurettin
Aksoy Dede’nin önderliğinde tüm Kuzey Anadolu ve Karade-
niz Bölgesine hizmet vermektedir...

GÜNÜN OLAYI: Abdülbaki Gölpınarlı Hakk’a yürüdü. (1982)


AĞUSTOS

26
Kerbela Orucunu
Yalnızca Anadolu Alevileri Tutmaktadırlar
Kerbela’nın yazıları
Şehit düştü gazileri
Fatma ana kuzuları
Ah Hüseyin vah Hüseyin
Şehit düşmüş Şah-ı Merdan / Şah Hüseyin can Hüseyin

MUHARREM ORUCU 7.GÜN

Ne Şii topluluklarında ne Caferi inançlı topluluklarda ne de


Arap Alevilerinde 12 İmam / Muharrem Orucu bulunmamaktadır.
Bu da orucun Kerbela Katliamı’yla birlikte Anadolu’nun kadim
geçmişinde köklerinin olduğu gerçeğine bizi götürmektedir.

GÜNÜN MEKANI
Düzgün Baba Ziyareti: Tunceli’nin Nazımiye İlçesi’ne 15
km uzaklıkta bulunan ziyaret, çevre köylülerin olduğu gibi tüm
Dersim halkının başlıca kutsal mekanıdır.
AĞUSTOS

27
Muharremde Ağlar Sazım

Ezelden yazılmış yazım


Derdim çoktur dinmez sızım
Muharrem’de ağlar sazım
Dertli öten tellerim var

MUHARREM ORUCU 8 GÜN

KADİM TARİH
Kadim Anadolu’da tanrılar insan biçiminde, insan karakterli,
insan davranışlı olarak düşünülür, betimlenir, tasvir edilirdi.
Tanrılar insanların işine karışmazdı. Tanrılar için bayramlar
yapılıp onlara kurbanlar sunulursa (ki zayi olan boşa giden bir
şey yoktu, kurbanları da sunanlar yiyip tüketiyordu) tanrıdan kor-
kulması için bir neden kalmıyordu. Anadolu’da tanrılar insanlara
buyruk, emir, talimat vermezlerdi. Şunu yap bunu yapma hiç de-
mezlerdi. İnsanlar iyi insan olduğu ve tanrılara saygı gösterdikleri
sürece bir mesele yoktu.

GÜNÜN İLANI
Aşık Nesimi’nin Dost Gecesi’nde, Halk Oyuncularının Pir
Sultan Abdal Oyunu’nu 27 Ağustos Çarşamba günü (bugün) tem-
sil edecekleri bildirilmiştir. Aşık Nesimi’nin ve bazı oyuncuların
tutuklu bulunması dolayısıyle oyunun biletleri geçerli olmak üze-
re ileri bir tarihe ertelenmiştir. (1969)
AĞUSTOS

28
Su Hayat, Susuzluksa Ölüm Demektir
Vücudum etseler lime
Az gelir o Hüseyine
Biat edersem Yezide
Bana lanet bana lanet

Allah bana haber verse


Yezit de suç yoktur dese
Ben böyle istedim dese
Ona lanet ona lanet t
MUHARREM ORUCU 9. GÜN
TARİH / SÜREKLİLİK
Alevi yolunda su kaynaklarının, gözelerin, pınarların kutsal-
lığının çok kadim bir geçmişi bulunuyor. Kutsal dağlara, su kay-
naklarına adak adanması kurbanlar kesilmesi bir Hitit ibadet biçi-
mi olarak karşımıza çıkıyor:
“Orada hangi pınarlar varsa o pınarlar için kurbanlar adan-
mışsa orada sunulsun. Onlar her zaman ziyaret edilsin.
Hangi pınarlara kurban adanmamışsa ihmal edilmesin önce
onlar ziyaret edilsin. Kurban adamış olanlar dağlara ve ırmakla-
ra onları sunsunlar.”
Alevi coğrafyasında Munzur Baba, Kutsal su örneği olarak;
Düzgün Baba, Kutsal dağ örneği olarak çok büyük saygı görür.
Suyun kutsallığı Anadolu’da bir arıtıcı olarak gündelik hayatta da
yer bulmuştur. Anneler banyo yaptırdığı çocuklarının başına son
üç tas suyu: “Ağrın, acın hep bu sularla gitsin” diyerek dökerler.
Cemde tüm insanların üzerine sakkacı avcuyla su serpilir:
“İçenlere abı kevser ola, bir damlası düşen cehennem narı
görmeye, dertlere deva, hastalara şifa ola. Gökten rahmet, Yerden
bereket eksik olmaya...”
Alevilikten bu ritüel Hıristiyanlığa da geçmiştir. Pazar ayin-
lerinde rahipler de cemaatin üstüne su serperek onları kutsarlar.
AĞUSTOS

29 Kerbela Katliamı

Kerbela’da uçan dertli turnalar


Bakın Hüseyin’e yarelendi mi
Zalim yezitlerin kanlı eliyle
Mübarek bedeni parelendi mi

Tarihin gördüğü en acımasız katliamlardan biri hicri 10 Mu-


harrem 61 tarihinde Kerbela’da yaşanmıştır.

MUHARREM ORUCU 10. GÜN

TARİHSEL MİRAS / BOYUN EĞMEMEK


Hüseyin ve yoldaşları, Yezid’in kat kat üstün güçteki ordusu
karşısında günlerce aç susuz direnmişler, biat edip teslim olma-
mışlardır. Sonuçta yenilmiş ve katledilmiş olsalar da duruşları in-
sanlık adına direnişin simgesi olmuş tarihte asıl yenilen ve lanet-
lenen ise Yezit ve Muaviye olmuşlardır.
AĞUSTOS

30
Tarihte, Kerbela Katliamı Kadar Büyük Yaralar Açan
Derin İzler Bırakan Çok Az Katliam Vardır
Hak için kendini kurban eyleyen
Şah-ı Merdan oğlu İmam Hüseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Hüseyin

Batının sultanı müminler şahı


Gaib aleminin şems ile mahı
Şah Hüseyin’im deyü ederler ahı
Matem ile zarı İmam Hüseyin

MUHARREM ORUCU 11. GÜN

GELENEK ERKAN
Anadolu Alevi topluluklarında tutulan Muharrem Orucu 12.
gün öğleni pişirilen aşure ile açılır ve oruç son bulur.
Aşure, kurtuluş ve yeniden doğuş çorbasıdır. Bir sevinci, gü-
zel bir tadı paylaşmak adına birlikte yenilir, komşulara dağıtılır.
Oruç bitimi ile yas, matem son bulmuştur. Aşure, çekilen acı-
ların sona erişini ve artık yeni bir hayatın filizlenişi simgeler.
12 gün boyunca insanlığın çektiği acıları hissetmek baskı ve
zulmün olmadığı acıların son bulduğu insanın insanca yaşadığı
bir dünya için de kapı aralamaktır.
Alevi yolu bir acı yolu, Alevi toplumu da bir ağıt toplumu de-
ğildir. Her an bir haksızlıkla yüzyüze olsa bile Aleviliğin yüzü
hayata dönüktür. Hayata gülümseyerek bakmayı esas alır.
Alevilik, insanın yüzünü güldürebilmeyi amaçlayan bir yol-
dur.
AĞUSTOS

31
Aşure… Kurtuluş Yemeği…

Pir Sultan Abdal’ım onunda zahmet


On birini tutana indi rahmet
On iki tutana nasiptir cennet
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir

MUHARREM ORUCU 12. GÜN

AŞURE GÜLBENGİ
Cümle canların baskıdan zulümden kurtuluşu için kaynamış olsun...
“Artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin,
pişirip taşıranın, yetirip getirenin elleri ağrı acı görmesin
yiyene helal, yedirene delil olsun
her lokması bin bir kazaya belaya karşı gelsin
erenler pirler korktuğunuz yere uğratmasın
dilde dileklerinizi, gönülde muratlarınızı versin
ağzımızın tadı bozulmasın,
hizmetler Hakk defterine yazılsın,
barış aşı olsun, kardeşlik aşı olsun,
dil bizden nefes hünkar Hacı Bektaş Veli’den olsun.
Gerçeğe hü....”
EYLÜL

01
Dünya Barış Günü
Keşke tüm sınırlar
Sarı çiçekten olsa
Saçınca gök tanrı tohumlarını
Gülümseyince ana tanrıçamız toprak
Filizlenirdi tarlalar
Aksi gri bulut susar
Pasaport sormazdı dağlar
Ne acılar olurdu ne de ayrılıklar

Dünya Barış Günü... Alevilik bir kardeşlik yoludur… Sevgi


yoludur… Barış yoludur… Bütün insanları kardeş bilip onlarla
sevgiyle barış içerisinde yaşamayı murad eder…

GÜNÜN ÖRGÜTÜ
Hacı Bektaş Veli Kültür ve Dayanışma Derneği 1992’de İz-
mir’de bölgesel olarak kuruldu. Daha sonra tüzük değişikliğiyle
merkezi örgütlülüğe dönüştürüldü. Genel Merkez İzmir’den An-
kara’ya taşındı. Derneğin amacı tüzügünde: “Hacı Bektaş Veli’nin
felsefesi, kültürünü, yerleştiği ve geliştirdiği töreleri öğretmek,
yaşatmak, yaymak. Bu doğrultuda araştırma, inceleme yapmak”
şeklinde belirtilmişti.
Dernek daha sonra adını, Alevi Kültür Derneği olarak değiştirdi.

GÜNÜN SORUSU
Alevilik nasıl araştırılmalı? Baha Sait şu yanıtı veriyor:
“Anadolu’daki Alevi topluluklarını incelerken onların şu veya
bu felsefi sistem veya mezheple ilgisi adına araştırma yapmak-
tansa onları olduğu gibi kabul etmek daha gerçeğe uygun ve daha
başarılı bir araştırma yöntemi olacaktır.” (1921)
EYLÜL

02
Canlıların Ortak Dili Alevilik

Musa Tur dağında koyun güderken


Dört kurt geldi nasibimi ver, dedi

GÜNÜN ANLATISI
Alevi yoluna ait kimi mitolojik söylemlerde bazı hayvanlar
insanlarla insan gibi konuşarak ilişki kurarlar. Kurt, güvercin,
şahin, koç, at gibi canlılar bir hikaye içinde insanlarla aynı dili
konuşurlar. İnsan gibi bir olayın kahramanı olarak görünürler.
Bu öykülerden birini de “Kurt Destanı” oluşturur. Bu destan
bir bakıma İsmail Peygamber yerine kurban edilen koçun öykü-
südür. Destana göre Musa Peygamber, Tur Dağı’nda koyun gü-
derken dört kurt gelir ve ondan nasiplerini isterler. Musa da sü-
rünün sahibinin kendisi olmadığını, ondan rızalık almadan nasip
veremeyeceğini söyler. Kurtlar da git dileğimizi sürü sahibine ilet
derler. Musa ben gidersem siz sürüyü helak edersiniz der. Kurtlar
Musa’ya, sürüye kendilerinin göz kulak olacağına, sürüyü bekle-
yeceklerine söz verirler. Musa sürüyü kurtlara emanet eder. Musa,
sürü sahibine gidip kurtların dileğini bildirir. Sürü sahibi de Mu-
sa’ya kurtların dileğini karşılamasını söyler. Kurtlara verilen bu
nasip İsmail için gökten inen koç olacaktır.
EYLÜL

03
Alçakta Yüksekte Yatan Erenler

Alçakta yüksekte yatan erenler…


Ayrılık derdinin dermanı nedir
Kısmet verip şunca alemi yaratan
Ayrılık derdinin dermanı nedir

Erenler, Alevi yolunun bekçisi ve gözcüsüdürler. Dağları, al-


çak yüksek tepeleri mesken edinmişlerdir… Alevi yolunda eren-
lere büyük bir kutsallık ve değer atfedilmiştir. Hacı Bektaş Veli,
Rum’a geldiğinde elli yedi bin Rum
ereninin onu karşıladığı yazar Velayet-
name’de… Alevi yolunda her türlü gü-
zellik erenlerden murad edilebilir:
“Zahir, batın, gayip, hazır cümle
erenlerin nefesleri üzerinizde gölge / ko-
ruyucu ola!”
Aleviliğin rasyonelliği her düzlem-
de, söz gelimi Bektaşi fıkralarında tüm
çıplaklığıyla kendini gösterir:
“Bektaşiye sormuşlar: Baba Ere-
neler, dünya neden böyle inişli çıkışlı,
dağlık derelik de dümdüz değil?
Baba gülmüş: Be kardeşim altı gün-
de yaratılan dünya, ancak bu kadar
olur!..”

GÜNÜN DUYURUSU
TRT’de Pir Sultan Abdal: 21.20 Dostluk Üzerine: M. Su-
nullah Arısoy’un sunuculuğunu yaptığı programda 16. yüzyılda
yaşamış Pir Sultan Abdal konu alınıyor. Levent Ersin tarafından
gerçekleştirilen yapımda ozanın doğa, insan sevgisi, kardeşlik,
birlik ve üretime saygı konularındaki görüşleri deyişlerinden ör-
neklerle verilecek. (1979)
EYLÜL

04
Tığbent… Kuşak…Hizmet Nişanı…

Hey erenler pazarım var


Hal ehline hal satarım
Terazim, tartım bulunmaz
Doyumuna bal satarım
Tezgah üstü söz söylerim
Sözümü gülle peylerim
Hasmı sitemi neylerim
Ben dikensiz gül satarım

Bele kuşak bağlamak… Yola giren cana kendi kurbanının yü-


nünden örülüp beline bağlalan kuşak… Yola giriş ve bağlılık sim-
gesi… Aynı zamanda Bektaşi dervişleri ve cemde görev yapan
hizmet sahiplerinin de beline bağlanan kuşak…
Kaynağı kadim Anadolu’nun Hitit tapınma törenlerine uzanır.
Hititlerde de kırmızı ve beyaz yünden örülmüş olan kuşak, ayini
yönetecek inanç önderinin beline bağlanırdı.
Bektaşi dergahlarında bu gelenek devam etmiştir. Kemer, beş
parmak eninde üç metre boyunda koyu kırmızı veya vişne çürüğü
renginde yünden örme olarak yapılıyordu ve bir olgunluk simgesi
olarak törenle bağlanıyordu.

GÜNÜN SALDIRISI
Sivas’ta ırkçı ve şeriatçı güçler
Alevilerin yoğunlukta olduğu Ali-
baba Mahallesi’ne saldırıya geç-
tiler. Ev ve işyerlerine saldırarak
tahrip ederek yaktılar. Saldırı iki
gün devam etti. 12 kişi yaşamını
yitirdi (1978).
Turan Dursun katledildi (1934
Şarkışla-1990).
EYLÜL

05
Sır, Görmeyen Göremeyen Gözler İçindir
Görenler İçin Sır Perdesi Ortadan Kalkar

Bülbülün goncası gülşeniyim ben


Sadıkların aşkı fermanıyım ben
Ehli diller sırrı, sultanıyım ben
Ne sırdayım ben bu sırdan içeri

GÜNÜN VAHŞETİ
Hurufilerin Edirne’de Yakılması: Molla Fahreddin, Huru-
fileri alarak Edirne Üç Şerefeli Camii’ne götürür. Müezzinler,
halktan camide toplanmalarını isterler. Halk merakla toplanmıştır.
Fahreddin Acemi, caminin minberine çıkar. İşte şimdi burada bir
engizisyon yargıcı görevindedir. Hurufilerin inançlarının geçer-
sizliğini, batıllığını, onların dinsiz ve mülhid olduklarını anlatır.
Ve bu nedenlerle onlar hakkında verdiği kararı açıklar: “Huru-
filer’in öldürülmesi şeriat
uyarınca gerekli ve zorunlu-
dur. Buna yardımcı olacaklar
büyük bir sevab kazanacak-
lardır.” Caminin namazgah
meydanına odunlar yığdırılır
ve Hurufiler şeriata uygun ol-
mayan inançlarından dolayı
Molla Fahreddin’in fetvası
ile ateşe atılarak katledilirler.
Şeyhülislam Fahreddin
Acemi, Hurufiler’in yakıla-
cağı ateşi canlandırmak için
canla başla uğraşır. Ve hatta
bir ara ateşi üflerken sakalı-
nın tutuştuğu söylenir. (1444)
EYLÜL

06
Duysun Canlar Diye Bizi Asarlar

Varlığın çevresi dopdolu incir


Severim demeye canım zarıncır
Elimde kelepçe boynumda zincir
Duysun canlar deyü bizi asarlar

İlimi sorarsan köyümdür Banaz


Dilerim onmasın ol kanlı Sivas
Bir ben ölmeyinen alem yıkılmaz
Duysun canlar deyü bizi asarlar

Pir Sultan Abdal’ım kaddim büküldü


Gözümün gevheri yere döküldü
Kendir kement boğazıma takıldı
Duysun canlar deyü bizi asarlar

Pir Sultan’ın asılması bir halk önderinin ortadan kaldırılması


olduğu kadar onun yoldaşlarına korku salmak ibret olmasını is-
temek anlamını da taşır. Sonunda idam anı gelir çatar. Pir; elinde
kelepçe boyunda zincirle Keçibulan’da ipe çekilir.

GÜNÜN IRKÇI SALDIRISI


6-7 Eylül Olayları: İstanbul’da gerici ve ırkçı güçler tarafın-
dan azınlıklara yönelik tahrip, yağma, büyük ırkçı saldırı. (1955)
EYLÜL

07
Hizmet Defteri

Gel bir pire hizmet eyle


Emek zayi olmaz ola
Mürşid eteğin mühkem tut
Kims’elinden almaz ola

Hizmet defteri; deyiş, gülbenk, özlü sözler gibi cem ve hizmet


ritüel bilgilerinin yer aldığı defter…

GÜNÜN ALEVİ BARİKATI


Aleviler, Karacaahmet Dergahı’nı ihya ederek tarihsel mirasla-
rına sahip çıkmak için cemevi inşaatına başladılar. İstanbul Bele-
diye Başkanı Tayyip Erdoğan durumu öğrenir öğrenmez gece saat
03’te belediyenin dozerlerini dayayarak, Karacahmet Cemevi’ni
yıkmak istedi. Aleviler, dozerlerin önüne bedenlerini koyarak Ka-
racahmet’in yıkımına dur dedi. Erdoğan, Alevi barikatını aşamadı.

GÜNÜN MEKANI
Karacaahmet Sultan Dargahı: Dergah 1329’dan beri hiz-
met vermektedir. 1826’da II. Mahmut tarafından kapatılır. Der-
gahın başına bir Nakşibendi şeyhi atanır. 1800’lerin sonuna doğru
dergah yeniden Alevilerin hizmetine açılır. Tekke ve Zaviyelerin
Kapatılmasına Yönelik Kanun ile kapatılan dergah, 1969 yılın-
da “Karacaahmet Sultan Dergahı Onarma ve Yaşatma Derneği”
adıyla; Ahmet Özdemir, Abdullah Kasım Elhan, A. Şükrü Alpte-
kin, Cuma Çalık,
Sadık Balcıoğlu,
Yakup Coşkun,
Adil Ali Atalay,
Mehmet Başaran,
Mehmet Yaman
ve Seyit Yılmaz-
kaya tarafından
yeniden kurul-
muştur.
EYLÜL

08
Elif-i Tac

Kul Hüseyn’im güzel pire ben de oldum


Aşık olduğumdan sararıp soldum
Bu fena mülküne geldim kazanç buldum
Kazanç da bir, emek de bir, kâr da bir

Hititlerden kalma Bektaşi külahı… Engeri


de kubbesi de iki parçadan oluşan yünden do-
kuma başlık.. Akbörk olarak da adlandırılır-
dı. Elif-i tac vurunmak bir kutsallığa işaret
ederdi… Velayetname’de Hacı Bektaş
Sulucakarahöyük’e yerleşince kendisi-
ne uyanlarca başına elif-i tac giydirildiği
kaydedilir…

GÜNÜN FERMANI
Çorum Beyi ile Çorum ve Osmancık kadılarına gönderilen 8
Eylül 1577 tarihli fermanda, Çorum Kazası’na bağlı Tola Köyü
halkı ve civar köylerden birçok kimsenin Kızılbaş olduğu, Bey
adlı bir kişinin etrafında toplandıkları ve “avreti ve oğlanlarıyla
şürb-i hamr ve mu’aşeret idüb ve nice yerden dahî mezbura nezir
ve çerağ ve kurban cem’ olub bu minval üzere enva’î fi’l-i şenf
eyledüğünün” sipahilerce ihbar edildiğ, bu kişilerin durumlarının
“bî-garaz müslümanlardan su’al olundukda vech-i meşrûh üzere
ol-duğun haber virdükleri”, bu durumda “eğer vech-i meşrûh üze-
re mülhid olduğu şer’le sabit olur ise habs eyleyesin sonra emrim
ne veçhile sadır olursa” ona göre davranmalısın denilmektedir.

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
“Alevi kızların % 70’inin kızlık zarı yoktur, çünkü onların aile
hayatları yoktur.” diyen İsatanbul Gazi Osman Paşa Mehmetçik
İlkokulu müdür yardımcısı 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. (1989)
EYLÜL

09
Kutsal 12…
12 Tanrı Yazılıkaya Kabartmaları

On İki İmam’a uyanlardanız,


Hakk’a doğru gider bu yollarımız.
Biz Âl-ü evlâdı sevenlerdeniz,
Her gün tesbih eder bu dillerimiz.

Çevresi tamamen Alevi yerleşimleriyle çevrili olan Yazılıka-


ya’daki kaya tapınağının iki galerisinde de 12 tanrı yer alamaktadır.

GÜNÜN GÖZALTISI
Altı Bektaşi, ayin sırasında suç üstü yakalandı. Emniyet mü-
dürlüğüne yapılan bir ihbar üzerine dün gece yarısı Eyüp’te bir
eve yapılan baskında üçü kadın olan altı Bektaşi ayin yaparken
suçüstü yakalanmışlardır.
Gece yarısı yapılan baskında üçü kadın olan altı kişinin nara-
lar atarak hönkürdükleri görülmüş ve Bektaşi tarikatına mensup
oldukları anlaşılan sanıkların komşularının ifadelerinden bu işi
sık sık yaptıkları anlaşılmıştır. Yapılan tahkikatta daha evel aynı
eve çok sayıda Bektaşi’nin geldiği ve toplantılara yabancıların so-
kulmadıkları anlaşılmıştır. (Hürriyet, 1960)

GÜNÜN ACISI
Yılmaz Güney Hakk’a yürüdü (Paris 1984).
EYLÜL

10
İriş Dede Sultan İriş

Aydın ellerinde ceran gezerdi


Analar al yeşil tuğra bezerdi
Bacılar tuğraya sedef dizerdi
Sedefin üstüne ayet yazardı

İriş pirim iriş, gör ki olanı


Kurtar muhanetten elde kalanı

Börklüceli Mustafa Şeyh Bedreddin’in yolunda yürüyen ha-


lifesiydi. O, önderi Bedreddin’in öğretisi doğrultusunda yoksul
Anadolu köylüsüne ırk, dil, din ayrımı yapmaksızın kardeşlik,
eşitlik öneriyordu.
Börklüce’ye tatbik edilen en müthiş işkenceler bile onu dü-
şüncelerinden döndüremedi. Mustafa, bir deve üzerinde çarmıha
gerildi. Kolları yek diğerinden ayrı olarak bir tahta üzerine çivi-
lendikten sonra büyük bir alay ile şehirde gezdirildi. Kendisine
sadık kalan dostları Mustafa’nın gözü önünde katledildi. Bunlar
“Dede Sultan İriş” diyerek öldüler. (1416)

GÜNÜN KİTABI
Kemal Derin, Börklüce Mustafa, İstanbul 2014

GÜNÜN GECESİ
Hacı Bektaş Velî’yi Anma Gecesi bu akşam Açık Hava Tiyat-
rosu’nda yapılacaktır. Geceye konuşmacı olarak Prof. İsmail Hak-
kı Baltacıoğlu, Prof. Cahit Tanyol, Behçet Kemal Çağlar, Murat
Sertoğlu ve Cemaleddin Server Revnakoğlu katılacaktır. (1967)
EYLÜL

11
Abdalan-ı Rum…

Biz Urum abdallarıyız


Maksudumuz yardır bizim
Geçtik ziynet kabasından
Gencinemiz erdir bizim

Rum yani Anadolu’da yaşayan Alevi din adamları Selçuklu


hakimiyeti ile birlikte Rum Abdalları adını alırlar. Diğerleri Ho-
rasan Erenleri vb. adlar altında buraya göçmen olarak gelmiş iken
Abdalan-ı Rum adı Anadolulu olmayı, yerliliği ifade eder. Rum
Abdalları kendilerine yeni katılımlarla Alevi inanç önderi olacak
ciddi bir topluluktur. Bunlar yerleşik-yerleşik olmayan Alevi top-
luluklarına din adamı olarak daha sonra dede/baba adıyla hizmet
vereceklerdir.
Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Abdal Ata, Postinpuş Baba,
Hüseyin Gazi, Muhyiddin Abdal, Pir Sultan Abdal Abdalan-ı
Rum’a mensup şahsiyetlerdir… Abdallar kadim Seyit Gazi Der-
gahı Piri Seyyid Battal Gazi’yi “Pir-i Abdalan” yani Abdalların
piri olarak kabul eder, onu kutsarlar.
Abdallar daha sonra Işık olarak adlandırılacaktır.

GÜNÜN BASKINI
Kastamonu Beyi ile Küre ve Taşköprü kadılarına gönderilen
bir fermanda, “Hacıyülük nam karyeden Kara Receb nam kimse-
ne dahî Kızılbaş olub hatunu meclis-i şer’e gelüb mezkur Receb
içün Kızılbaş’dır kendü emsali Kızılbaşlar ile cem’olub gice ile
bir tenha eve girüb saz ve çalgu ve şair alat-ı heva ile muhtelit-
ler olub ba’de şem’i söndürüb biribirinin avretin tasarruf ider-
ler deyu mezkur zevci muvacehesinde kelimat itmeğin kayd-ı sicil
olunduğunun” bildirildiği ileri sürülerek bu Kızılbaşların yaka-
lanması ve haklarından gelinmesi buyuruluyor. (1571)
EYLÜL

12
Alevilik Bir Yorum Değil Esastır
Arı inler bal içinde

Alevilik herhangi bir din ve inancın yorumu de-


ğildir. Çünkü yorum, mevcudu ihlal etmez. Yorum
esasa aykırı olmaz, esası ortadan kaldırmaz.
Alevilik kendi esasları olan bir yoldur.

12 EYÜL FAŞİZMİ… ÇAĞDAŞ KERBELA


Toplumsal mauhalefeti ezmek maçıyla Kenan Evren komuta-
sındaki cuntanın yönetime silah zoruyla el koyması…(1980)
Anayasaya zorunlu din dersleri konularak bir manevi işkence
uygulaması başlatılmış, Alevi köylerine zorlacamiler yapılarak
Alevilere yönelik büyük bir asimilasyon harekatı başlatılmıştır.

GÜNÜN KİTABI
Ali Yıldırım, Darağacında Kan Sesleri / 12 Eylül Döneminde
İdam Edilen Devrimciler, Ankara 1997
EYLÜL

13
Hırkadağı
Dün gece seyrimde batın yüzünde
Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi gördüm
Elif taç başında nikap yüzünde
Aslı imam nesli Ali’yi gördüm

Kalender Abdal’ım koymuşum seri


Şükür kurban kestim gördüm didarı
Erenler serveri, gerçekler eri
Sultan Hacı Bektaş Veli’yi gördüm
Adını Hacı Bektaş’ın ateşe attığı hırkasından alan, Hacıbek-
taş’a 15 km uzaklıkta ve 1670 metre yüksekliğindeki volkanik
dağ… Bu dağda bulunan kutsal ardıç ağacı ve Hacı Bektaş’ın bu-
rada semah dönmesi velayetnamede konu edinilir
GÜNÜN ANLATISI
Günlerden bir gün Hünkar, abdallarıyla Hırkadağı tarafına sey-
re çıktı. Dağın üstüne gelince abdallara, tez varın dedi, bir ateş
yakın. Abdallar, etraftan çer-çöp yığdılar, ateşlediler. Hünkar, ateş
yanınca coşup semaha girdi. Abdallar da ona uydular. Kırk kere
ateşi dolandılar. Derken Hacı Bektaş, hırkasını çıkarıp ateşe attı,
çekildi. Hırka, tamamıyle yandı, kül oldu. Sonra Hünkar, o külü
aldı, savurdu, bu külün düştüğü yerden odun bitti. O dağın odunu,
günden güne çoğaldı. Bu yüzden o dağa “Hırkadağı” dendi, odu-
nu kıyamete dek bitmez.
EYLÜL

14
Tahta Kılıçla Gönüller Fethetmek

Erenler serveri ol sırrım Ali


Serçeşme olmuştur Urumeli’ne
Ağaçtan Zülfikar ol gerçek veli
Evvel tekbir aldık pirin beline.

Alevi yolunda erenler kimi zaman elinde tahta kılıçla karşı-


mıza çıkarlar… Tahta kılıcın anlamı gönüller fethetmektir. Bü-
tün inançları bir ve eşit görerek saygı ile yaklaşan Alevi erenle-
rinin elinde farklı inançtan insanları katleden 50 arşın uzayan ve
üzerinden kan damlayan demir kılıçlar yoktur… Zaten erenlerin
insanları incitmesi, kırması, hele hele öldürmesi, hiçbir şekilde
düşünülemez.

GÜNÜN FERMANI
Edirne Kadısı’na hükmüm ki: Aşure gününde Işık topluluğu-
nun sancaklar kaldırıp davul, nakkare, def, dümbelek çalarak ale-
nen şehirde gezdikleri, kadıların bu tür şeriate aykırı hareketleri
yasaklaması gerekirken, izin verip yasaklanmadığı işitildiğinden;
Şerefli hükmüm elinizi bulunca, bundan sonra bayramlarda
şeriate aykırı olduğundan kimseye davul ve nakkare çaldırmaya-
sın, eğlence ve yasaklanmış davranışlar yaptırmayasın. Aşure za-
manında dahi Işık topluluğunu bu tür davranışlarla şehirde dolaş-
tırmayasın, gezmesini önleyesin. Bu yasağa uymayanları kutsal
şeriat gereği ile cezalandırıp, göz açtırmayasın. (1558)
EYLÜL

15
Alevilik Bir Gizem ve Sır İnancıdır

Bir kişi pirinin yüzünü görse


Ay ile gün yüzün görmüş gibidir
Eğilse ayağına yüzünü sürse
Yetmiş kez Kâbe’ye varmış gibidir

Alevilik’te tanrının yanısıra kendisinden tanrısal kudret bekle-


nen ulular, erenler, yatırlar, kutsal sular, kutsal dağlar, kutsal ağaç-
lar, kutsal taşlar/kayalar gibi çok sayıda kutsalın varlığı görülür.
Alevilik bu evreniyle adeta bir, çok tanrılı inanç özelliği gösterir.
Alevilik’teki giz bir bakıma doğanın, evrenin, insanın kutsallı-
ğının tek tanrı karşısındaki durumudur. Alevilik’te tanrı, adeta bir
baş tanrı hüviyetindedir. Diğer tapılan/ibadet edilen kutsallar tan-
rısal özellikler gösterir ve fakat dünyayı yaratan bir Tanrı/Allah
olarak görülmez. Böyle bir soru sormak gereksinimi de duyulmaz.
Alevilik’te her yerelin her topluluğun doğrudan ilişkide olduğu
bir kutsalı mutlaka mevcuttur. Yanı başında kendisine kutsallık atfet-
tiği bir dağı, tepesi, taşı, ağacı, suyu, yatırı olmayan hiçbir köy yok
gibidir. Hititler için söylenen “bin tanrılı halk” sözü bu özellikleriyle
Hititlerin ardılı sayabileceğimiz Aleviler için de fazlasıyla geçerlidir.

Günün KİTABI
Abbas Tan, Türkeye Genelinde Alevi Köeyleri, 2014
EYLÜL

16
Meydanlar Pak, Gönüller Ak, Günahlar Affola

Mümini çektiler dara


Münkiri sürerler nara
Hizmet verildi Selman’a
Süpürgeciye haber olsun

Süpürgeci hizmetinde carcı simgesel olarak meydanı süpü-


rür… Burda süpürülüp temizlenen canların meydanda da dile ge-
tirdiği yanlışlıkları, hataları, eksiklikleridir… Ak pak hale gelen
gönüllerdir…
GÜNÜN KARARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din derslerine karşı
açılan davada Türkiye’yi mahkum etti. AİHM, velilerin oluru ol-
maksızın öğrencilere din dersi verilemeyeceğine hükmetti (2014).

GÜNÜN MEKANI
Ardıç Baba Ziyareti: Sivas’ın Şarkışla İlçesi’nin Kaymak
Köyü’nde bulunmaktadır. Köylülerce yaz başlangıcında ziyaret
edilerek topluca kurbanlar kesilmektedir.
EYLÜL

17
Alevilik Semavi Dinlerden Farklı Olarak
Yabancıları Yola Katma Amacı Güden
Bir İnanç Sistemi Değildir

Gönül ne gezersin seyran yerinde


Âlemde her şeyin var olmayınca
Olura olmaza dost deyip gezme
Bir ahdine bütün yâr olmayınca
Yabancı ile evlenmeme yasağı getiren bu yolun başka inanç sa-
hiplerini de kendisinden olmaya zorlaması, beklemesi düşünüleme
GÜNÜN FİLMİ
Hacı Bektaş Veli’nin hayatı filme alınıyor. Ünlü Türk düşü-
nürü Hacı Bektaş Veli’nin hayatı bir yerli şirket tarafından fîlme
alınmaktadır. Filmin adı “Anadolu’nun Türkleştirilmesi ve Hacı
Bektaş Veli”dir (1967).
GÜNÜN MEKANI
Sarıkız Ziyareti: Balıkesir’in Edretim İlçesi’nde Kazdağla-
rı’nın tepesinde bulunmaktadır. Tahtacı Alevilerinin hac merke-
zidir.
EYLÜL

18
Kutsal 12… Hitit Güneşi…

Kırklar sohbetine vardım


Gelberi ey can dediler
İzzet ile selam verdim
Gir işte meydan dediler.

Kırkların gönlü durudur


Varanın kalbi arıdır
Gelişin kanden beridir
Söyle ey can dediler.

Günümüzde hala bir alevi yerleşim yeri olma özelliğini sürdü-


ren Çorum Alacahöyük’te yapılan kazılarda ortaya çıkan eserlerde
12’nin Aleviler için kadimden beri kutsal olduğu görülmektedir.
Özellikle 12 kanatlı güneş kurslarında 12 kutsalı simgelenmiştir.

Erikli
Baba Dergahı:
İstanbul’un en
eski dergahlardan
birisidir.
Zeytinburnu’nd
adır.
Erikli Baba,
16. yüzyılda
yaşamış
bir Alevi
erenidir.
EYLÜL

19
Biz Pirin Kızıl Sancağını Açıyoruz

Ben Hakk’ın kemter kuluyam


Kem damarlardan berîyem
Ayn-ı cemin bülbülüyem
Meydâna ötmeye geldim

Yeniden ısıtılıp gündeme getirilen hükümetin Alevi açılımı


projesine karşı Pir Sultan Duruşu:
Açılım mı dediniz?
Biz Pir’in kızıl sancağını açıyoruz...! (2013)

GÜNÜN SIRRI
Kırklar Meydanı’nın giriş kapısına göre sağ tarafında Kırk-
budak şamdanının hemen arkasındaki yerden yaklaşık yarım
metrelik bir yükseltinin üzerinde yan yana on ayrı yatır bulun-
maktadır. Bu yatırlardan birinin Resul Bali’ye ait olduğu düşünül-
mektedir. Diğerlerinde ise hangi erenlerin yattığı bilinmektedir. 
Bedri Noyan Dedebaba Resul Bali’nin yatırına ilişkin çok önem-
li bir bilgiyi Kırşehir eski Milletvekili Hacıbektaşlı İbrahim Tu-
ran Baba’dan dinlemiş ve not etmiştir. Tapınağın kapalı olduğu
1930’lu yıllarda yağan şiddetli bir yağmur sonucu giriş kapısın-
daki mermerlerin tahrip edilmiş olmasından dolayı Kırklar Mey-
danı’nı sel suları doldurmuştur. Büyük çabalarla sular boşaltıl-
mıştır. Bu sırada Resul Bali sandukasının üstü çürümüş, kapak
açıldığında Resul Bali’nin bedeninin mumyalı olduğu görülmüş-
tür. Halkın akın akın Resul Bali’nin mumyalanmış bedenini ziya-
rete başlaması üzerine Kırşehir Valisi duruma el koymuş, bizzat
kendi elleriyle sandukanın kapağını çivilemiş ve kapattırmıştır.
Mumyalanmış bedenler kuşkusuz Alevi inancının tarihsel sırla-
rından, çözülmesi gereken şifrelerindendir.
EYLÜL

20
Alevilik Bir Yorum Değil Esastır

Kudretten verdi balı


Bahanesi oldu arı
Şimdi dinle ahuzarı
Arı inler bal içinde

Alevilik herhangi bir din ve inancın yorumu değildir. Çünkü


yorum, mevcudu ihlal etmez. Yorum esasa aykırı olmaz, esası or-
tadan kaldırmaz. Alevilik kendi esasları olan bir yoldur.

GÜNÜN ACISI
Halk Müziği’nin duayeni Ruhi Su, Hakk’a yürüdü (1912-1985).
EYLÜL

21
Meydanlar Pak, Gönüller Ak, Günahlar Affola

Mümini çektiler dara


Münkiri sürerler nara
Hizmet verildi Selman’a
Süpürgeciye haber olsun

Süpürgeci hizmetinde carcı simgesel olarak meydanı süpü-


rür… Burda süpürülüp temizlenen canların meydanda da dile ge-
tirdiği yanlışlıkları, hataları, eksiklikleridir… Ak pak hale gelen
gönüllerdir…

GÜNÜN ÖNGÖRÜSÜZÜ
Nokta dergisinin 38. sayısı “Alevilik Tarihe Karışıyor (Dinsel,
kültürel ve politik bir yokoluşun öyküsü)” kapağıyla yayınlandı
(1987).
EYLÜL

22
Alevilerin Kestikleri Yenmez (mi?)
Yücelerden yüce gördüm
Erbabsın sen koca Tanrı
Alem okur kelam ile
Sen okursun hece Tanrı

İnsan atası ile anılır


Falan oğlu falan kızı
Anan yoktur baban yoktur
Sen benzersin piçe tanrı

Başta Ebussud Efendi olmak üzere Alevilere ilişkin fetva ve-


ren Osmanlı şeyhülislamları Alevilerin dinsiz olduklarını bu ne-
denle katledilmelerinin mübah olduğunu söylüyorlardı. Dinsiz
Alevilerin nikahları batıl, kestikleri ise mundardı ve bu nedenle
yenmezdi.

GÜNÜN MEKANI
Hubyar Sultan Dergahı: Tokat – Almus / Hubyar köyünde-
dir. Dergah 1826’da Bektaşi dergahlarının imhası kararı doğrul-
tusunda yıkılmıştır… Bir süre sonra tekrar Hubyar dedelerince
uyandırılmıştır…
EYLÜL

23
Yedi Ulu Ozan

Pir Sultan’ım Nesimi’dir pirimiz


Evvel kurban ettik Şah’a serimiz
On İki İmam Meydanı’nda dârımız
Biz şehidiz serdarımız Ali’dir

Doğru bildiğimiz yanlışlardandır. Alevi yolunda tüm ozanlar


uludur ve birini diğerine tercih söz konusu olmadığı gibi ozanlar
arasında bir derecelendirme de kabul görmez.
7 Ulu Ozan kavramı, Celalettin Ulusoy’un “Pir Dergahı’ndan
Nefesler” kitabında kullandığı bir başlıktır.
Pertev Naili Boratav’a 1939’da Banaz’ı ziyareti sırasında köy-
lüler tarafından “Yedi büyük ozanın deyişleri cemlerimizde oku-
nur” denmiştir.

Müsahip… Yol Kardeşliği…

Dört kardeşiz bir gömlekte yatarız


Gömlek birdir bir vücuda çatarız
Kendimizi ateşlere atarız
Ateş nedir duman nedir köz nedir

Musahipsiz kişi ceme gelir mi


Ettiği niyazlar kabul olur mu
Erenler yolundan dermen bulur mu
Yine farz içinde farzdır musahip

Alevi yolunda birbirine denk iki can ve eşleri arasında yol ku-
ralları gereğince kurulan kardeşlik bağı…
Bir gömlekten baş göstermek… Beraberce yola giren iki can,
adeta bir bedenden iki baş göstermiş gibi olur. Canlan, malları, ik-
rarları birdir. Bu birliğe, her hususta uygun davranmaları gerektir.
Her hususta birbirlerinin halini görüp gözetmek zorundadırlar.
EYLÜL

24
Özümüz Asılı Darda

Nerde Pir Sultan’ım nerde


Özümüz asılı darda
Yemen’den öte bir yerde
Daha Düldül savaştadır

Her Alevi can yılda bir kez görgü ve sorgudan geçer. Gör-
gü yapma hakkı, dedelere aittir. Hititlerde de yılda bir kez inanç
önderleri köylere giderek insanları, o yıl içindeki davranışlarına
göre yargılardı. Hititlerde inanç önderi çözemediği sorunu merke-
ze gönderirdi. Alevilikte de yerelde çözülmeyen sorunların çözüm
yeri Düşkünler Ocağı’dır.
Bir Hitit metninde yıllık görgü sorgu yapma hakkı olanlara
şöyle tembihleniyor: “Eğer bir kimse bir dava getirirse o iyi bir
biçimde karara bağlansın. Onu yoluna koysun. Eğer davayı çöze-
mezse huzura göndersin.
Haklı bir davayı haksız çıkarmasın!
Haklı bir davayı haklı çıkarmasın!
Doğru ne ise her zaman onu yap.
Nereye varırsan bütün insanları bir araya çağır. Kimin davası
varsa onu karara bağla. Onu yoluna koy…”
Bu uygulamanın günümüz Aleviliğinde uygulaması işe şu
şekildedir: “Dede talip üstüne bir köye vardığında bir danışık
toplantısı yapılır. Cemaat mahkemesinde sorgu sual olur. Küsler
barıştırılır. Borçlar ödenir. Rızalık gösterilir. Hafif suçları dede
halleder. Büyük suçları da Mürşid’e gönderir.”

GÜNÜN MEKANI
Geyikli Baba Dergahı: Dergahı Bursa / İnegöl / Baba Sultan
Köyündedir. Baba İlyas müridlerinden ve Hacı Bektaş Veli yol-
daşlarındandır. Geyiklerle dolaştığı, geyiğe bindiği, geyik postu
giydiği söylenir.
EYLÜL

25
Deyişlerimiz Buyruk Hükmündedir
Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın
Ben de gülmedim yalan dünyada
Sen beni gönlünce mutlu mu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada
Isparta Senirkent Alevileri, genelde deyiş veya nefes olarak adlan-
dırılan erkan ve yol şiirlerini “buyruk” şeklinde ifade etmektedirler…

GÜNÜN ÖRGÜTÜ
ABKB (Alevi Bektaşi Kuruluşları Birliği) kuruldu. Kurucular:
Ali Doğan (Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı), Ali
Balkız (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı), Muharrem Er-
can (Karacaahmet Sultan Derneği Başkanı), İrfan Çetinkaya (Es-
kişehir Hacı Bektaş Veli Vakfı Başkanı), Ulaş Dinçer (Hacıbektaş
Derneği Başkanı), Mehmet Boy (Kartal Cemevi Vakfı Başkanı),
Turgut Öker (Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı), Ali
Yıldırım (Hüseyin Gazi Derneği Başkan Yardımcısı) (2000)

GÜNÜN ACISI
Bozkır’ın Tezenesi Neşat Ertaş Hakk’a yürüdü. “Bektaşi’yim
ben, deyişler çocuğuyum. İnsanlara doğruyu onların anlayacağı
şekilde söylemek gerekiyor. Şu kısa ömürde insanlar dünyaya ge-
liyor, nereye geldiğini bilmeden gidiyor çoğu. Kendi doğrularımı
söylüyorum…” diyordu. (1938-2012)

etme bu cefayı
kanlım olursun...
EYLÜL

26
Alevilerin Bayramları

Sultan Nevruz günü cemdir erenler,


Gönüller şad oldu ehli imanın.
Cemal yâri görüp doğru bilenler,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Alevi coğrafyasında kutlanan değişik bayramlar vardır. Bu-


nanların başlıcaları:
Hızır Bayramı, Nevruz Bayramı, Hıdırellez Bayramı, Abdal
Musa Bayramı’dır. Bayramların doğadaki değişim ve dönüşümü-
nün kuzey yarımkürede izini sürdüğü görülür.

GÜNÜN FERMANI
Amasya Beyi’ne gönderilen fermanda “Budaközü Kazası’n-
da yaşayan Süleyman Fakih ve arkadaşlarının Kızılbaş oldukları,
gizlice ele geçirilmeleri” emredilmiştir. Fermanda ele geçirilecek
bu Kızılbaşlara ne yapmak gerektiği de açık olarak yazılmıştır.
Ferman sıkı önlemlerle yakalanacak Kızılbaşlar’ın,
a)Hiç kimseye duyurulmadan Kızılırmak’a atılarak boğdurulmasını,
b)Ya da “hırsızlık ve eşkıyalık yaptılar” diye iftira eyleyerek
haklarından gelinmesini, emretmektedir. (1568)

GÜNÜN DERGİSİ
Mehmet Yaman’ın sahibi olduğu Gerçekler Dergisi’nin ilk sa-
yısı yayınlandı. (1974)
EYLÜL

27
Hayat Kaynağı Dört Unsur

Cihan var olmadan ketm-i ademde


Hakk ile birlikte yektaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demde
Yaptım tasvirini nakkaş idim ben

Anasırdan bir libasa büründüm


Nar’ü, hak’ü, bad’ü, ab’dan göründüm
Hayrü’l-beşer ile dünyaya geldim
Adem ile bile bir yaş idim ben

Dört türlü nesneden hasıl
Bilin benem işte delil
Od ile su toprakla yel
Bünyad kılan Yezdan benim

Ateş, hava, su, toprak… Alevi yolunda Anasırı Erbaa olarak


ifade edilir.
Deyişlerde Anasırdan bir libasa bürünmek şeklinde ifadesini
bulur ki bir büyük hayat çevrimin aşamaları anlamındadır.
Bektaşi canlardan Turgut Koca’ya göre büyük ozan Nazım
Hikmet’in kendisi bir Bektaşî ailenin çocuğudur ve Güneşi İçen-
lerin Türküsü şiirinde, Anasır-ı Erbaa’ya değinmiştir:

‘Bizler;
Topraktan, ateşten, sudan ve yelden doğduk
Güneşi içiriyor, çocuklarımıza karımız
Toprak kokuyor, bakır sakallarımız’

ALEVİLERE HAKARETLER
Reşat Nuri Güntekin “Balıkesir Muhasebecisi-Tanrı Dağı Zi-
yareti” adlı kitabında Alevilerle ilgili şu hakaret içerikli satırları
yazdı:  
“Karı amma vurdu ha. Eh bu da olur... Kızılbaşların mum
söndü gecesi gibi tövbe olsun…’’ 
EYLÜL

28
Abdal Musa Sultan

Beylerimiz avlan gölü üstüne


Ağlar gelir Şah’ım Abdal Musa’ya
Madahını dökmüş şarın üstüne 
Sağlar gelir Şah’ım Abdal Musa’ya

Urum abdalların gelir dost deyu 


Eğnimizde aba hırka post deyu 
Hastaları gelir derman isteyü
Sağlar gelir Şah’ım Abdal Musa’ya

Dergahı, Antalya Elmalı Tekke Köyü’nde bulunmaktadır.


Anadolu’nun önde gelen Alevi-Bektaşi dergahlarından biridir.
Dergah 13. yüzyılın ikincı yarısı ile 14. yüzyılın başlarında yaşa-
mış olan ve Kadıncık Ana’dan el almış olan yol pirlerinden Abdal
Musa tarafından uyandırılmıştır.

GÜNÜN KİTABI
Adil Ali Atalay, Abdal Musa Sultan Velayetnamesi, Can Ya-
yınları, İstanbul 1978
EYLÜL

29İ
Pir de Mürşit de Esas Olarak Alevi Dedesidir
El Ele… El Pire… Pir Yola… Yol Hakk’a

Bir mürşide bağlamazsan özünü


Hakk’ın huzurunda var olamazsın

Bu iki sıfat dedelikte olgunlaşmayı ifade eder. Mürşitlik, tali-


bin gönül terazisinde tartılarak varılan bir aşamadır.
Yolla yol alan dede, erkanın sırlarını yolun inceliklerini tali-
biyle paylaşır. Doğru yolu gösteren bir kimse, bir kılavuz olur.
Bu durumda talibe, “Mürşidin nefesini; Hakk nefesi” bilmek
düşer. Çünkü “Mürşidini Hakk bilmeyen” talip yol alamaz.
Talibin ilk doğumu anadan ikinci doğumu da mürşittendir.

Yine gerçeklerden açtık kapuyu 


Bir pirin önünde kıldık tapuyu 
Arı birlik ile yapar yapuyu 
Birlik ile bitmeyende bal olmaz 

Erenler gafletten kalktı uyandı,


Gerçeklerin hünerine boyandı.
Bu yolun içine girdi de kandı,
Gaziler bu yolda hiç vebal olmaz.

Pir Sultan’ım eydür kalbimin nuru 


Müminler gözlüyse münafık kördür 
Erenlerin yolu kadimdir birdir 
Her tepenin başında da yol olmaz 

GÜNÜN BROŞÜRÜ
Türkiye İşçi Partisi seçimler için hazırladığı broşürün adını
“Gelin Canlar Bir Olalım” olarak belirledi (1965).
EYLÜL

30
Kutsal Meydan

Çekilip Kırklar’a vardık


Niye geldin can dediler
Baş kesip niyaz eyledik
Geç otur meydan dediler

Alevi erkanının yürütüldüğü meydan canların nazarında kut-


sallık arzeder. Meydan arş-ı rahmandır, yani tanrının mekanıdır…

GÜNÜN GÜLBENGİ
Alevi can meydana gelir dara durur. Şöyle der:
“Canı dilden bel bağladım yoluma erkanıma
Ben de durdum pirimin meydanına
Çünkü Hakk’a varacağım
Hakk cemalin göreceğim
Sorgu sual vereceğim
Canım kurban, tenim terencam”
ve secde eder. Dede canlara sorar: “Çene talip, dil mürşit, eren-
ler meydanında dilli başlı olasınız. Meydanda ne gördünüz ne işit-
tiniz?” Canlar cevap verirler: “Hakk gördük Hakk işittik!” derler.
GÜNÜN ACISI
Kasım Yeşilgül Hakk’a yürüdü (1948-2005)
Kasım Abi hayatını emeğin kurtuluşuna adamış, Avrapa Alevi
hareketinin seçkin bir kişiliğiydi.
GÜNÜN UTANCI
Fikret Otyam’ın Hu Dost
başlıklı yazı dizisi Cumhuri-
yet Gazetesi’nde yayınlan-
maya başladı. Koldan Kopan
Erkanı’nda Neler Gördüm
başlıklı yazının yanında ya-
yınlanan fotograftaki Ale-
vilerin gözleri bantlanmıştı.
(1963)
EKİM

01
Torlak Kemal…

Aydın’da Ortaklar, Karaburun’da,


Kılıç ceran oldu, oynuyor kında,
Bir elim harmanda, bir elim kanda,
Kenara kurarız biz de yakında,

İriş koç yiğidim er meydanına,


Sultanın ettiğin koma yanına

Torlak Kemal, Bedreddin müridlerinden… Börklüce yoldaş-


larından…

ALEVİLİK / TARİH
“Beyazıt Paşa, Saruhan ve havalisini baştan başa dolaşarak
rastgeldiği alem-i terk ve inzivada yaşayan bütün Türk dervişleri-
ni işkenceler ile idam etti. Manisa’da büyük bir çarpışma oldu. Ele
geçirdiği Torlak Kemal’i de müridleriyle birlikte astırdı.” (1416)

GÜNÜN ALEVİ PARTİSİ


Ali Haydar Veziroğlu önderliğin-
de kurulan Demokratik Barış Hareketi
(DBH) resmen bir Alevi partisidir. Kısa
sürede birçok il ve ilçede örgütlenen parti
24 Aralık 1995’te yapılacak erken genel
seçimde CHP’nin baraj engeline takıl-
masına engel olmak için adaylarını geri
çekmiş ve siyasal hayatını noktalamıştır.
(1995)

GÜNÜN KİTABI
Refik Engin, Sıradışı Tasavvufçu Şeyh Bedreddin, 2008
EKİM

02
Alevi Erkanının Temel Direği Olan Ali Anlayışı
Hitit Fırtına Tanrısı Teşup’un
Yeniden Bedenleşmiş Halidir.

Şah-ı merdan cuşa geldi sırrın aşikar eyledi


Yağmuru yağdıran benim diye Ömer’e söyledi
Ol dem şimşek yalap oldu yedi sema gürledi
Hem sakidir hem bakidir nur-u Rahman’ım Ali

Ömer vardı ol Muhammed katına eyledi beyan


Ali’midir ya Muhammed arş-ı Ala’da gürleyen
Çark-ı Gerdûn elindedir sırr-ı hikmet söyleyen
Hem sakidir hem bakidir nur-u Rahman’ım Ali

Ol Muhammed buyurdu ki yektir Ali bir dedi


Huvel evvel huvel ahir her şeye kadir dedi
Ali’ye şek getirenler mutlaka kafir dedi
Hem sakidir hem bakidir nur-u Rahman’ım Ali

“Kün” deyince var eyledi onsekiz bin alemi


Hem yazandır hem bozandır levh-i mahfuz kalemi
Dertlilerin dermanıdır yar elinin merhemi
Hem sakidir hem bakidir nur-u Rahman’ım Ali

Şimşek çaktıran, göğü gürleten, yağmuru yağdıran odur.


Kamçısı yıldırım, narası gök gürültüsüdür. Fırtına tanrısının bu
özelliklerini tanrı Zeus almış ve bu tanrısallık Ali ile bir kez daha
ortaya çıkmıştır.
Sefil Ali bu deyişinde Alevi yolunun tanrısal Ali bedenleşme-
sini tereddütsüz biçimde işlemiştir. Ozan Orpheus ise Ali gibi an-
latıyor Zeus’u:
Ey şimşekler çaktıran /Gökleri gümbürdeten
Yıldırımlar fırlatan / Toprağı yeşerten Zeus!
EKİM

03
Işık… Alevilere Verilen Kadim Adlardan…

Işık ile danışman savaşurlar her zaman


Danışman aydur şer’an sözi ma’lûl değil mi

KAVRAM / KÖKEN
Yunus, ışık sözünü açıkça şeriat karşıtı anlamında kullanırken
Hacım Sultan Vilayetnamesi’nde de ışık sözü sistem karşıtı inanç
mensuplarını adlandırıyor: “Köylü danış idüp didiler ki bu yatdu-
ğı evün karısın bu ışık severdür...” “Bir gün şehirli taifesi biriküp
yirmi otuz adem Sultan Hacım hazretlerine buğz u hased ebediler
ki bu bid’at ışık buradan gitsün.”, “Vurun şol yatan ışığı, doğün,
gitsün...”

GÜNÜN ÖRGÜTÜ
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) kuruldu. Alevi Bektaşi Ku-
ruluşları Birliği Genel Başkanı Ali Doğan’ın, ABF’nin kurulma-
sına ilişkin dilekçeyi Ankara Valiliği’ne sunmasıyla ABF resmen
kurularak tüzel kişilik kazanmış oldu. (2002)
ABF Tüzüğü’nde federasyonun amacı şu şekilde belirtildi:
“Alevi Bektaşi kültür ve öğretisinin araştırılması, yaşatılması
ve tanıtılması için çalışmalar yapmak; bu doğrultuda Alevi Bekta-
şi kuruluşları arasında eşgüdüm ve dayanışmayı sağlamak.”
EKİM

04
Balkanlarda Alevilik Erkanı
Kadimden Beri Yaşayıp Gelmektedir

Bektaşi yolunun azametinden


Pir Balım eseri Demir Baba’dır
Akyazılı Hakk’ın kerametinden
Beliren Hakk eri Demir Baba’dır

Sanında az gelir onun ne desen


Muhiplere aşkı sabaca esen
Batın kılıcıyla ejderha kesen
Dervişler haberi Demir Baba’dır

Balkan Alevi coğrafyası çok geniş bir alanı içine alır…

GÜNÜN MEKANI
Demir Baba Dergahı: Bulgaristan/Razgrat/Kemaller (İspe-
rih) Kazası’na bağlı Mumcular Köyü yakınındaki ormanlık alan
içersindedir. Dergahta Demir Baba’nın (1530-) yatırı da bulun-
maktadır. Akyazılı Baba’dan el alan Demir Baba Balkanların
önde gelen Bektaşi ulularındandır.
EKİM

05
Baharda Evi Kutsamak

Pir Sultan Abdal’ım bahar yaz için,


Kırkların yediği lokma hakkıyçin.
Hasan Hüseyin’in başı hakkıyçin,
Sana medet, yolun mürvet ya Ali.

Keçecibaba’ya bağlı talip köyleri her bahar ayında, Keçeci-


baba Dergahı dervişleri tarafından evleri tütsülenerek yıla başlar-
lardı.

ERKAN SÜREKLİLİK
Dervişler evin içini boşaltırlar, ocaktan aldıkları ateşin dumanı
ile evi baştan ayağa tütsülerler ve evi böylece arındırmış ve bere-
ketlendirmiş, bereket duası ile birlikte kutsamış olurlardı…
Keçecibaba Dergahı Tokat / Erba / Keçeci Köyü’ndedir.
- Aybastı Ziyareti
- Cibali Dede Yatırı
- Cöherlik Baba Yatırı
- Kızlar Ziyareti
2014 yazında Keçecibaba Dergahı devlet tarafından asimilas-
yon amaçlı olarak camiye çevrilmeye çalışılmış Alevi toplumu-
nun tepkisi üzerine geri adım atılmıştır.

GÜNÜN ETKİNLİĞİ
İzmir Narlıdere Ömür Sineması’nda “Ehlibeyt Gecesi” yapıl-
dı. 1500 kişinin katıldığı gecede halk aşıkları Hacer Atasu, Aşık
Ali Metin, Mehmet Erdal, Ali Rıza Aslandoğan, Aşık Ali Cemali
deyişler okudular.
Geceye konuşmacı olarak Doğan Şahhüseyinoğlu, Mehmet
Ali Derman, Mehmet Cengiz, İsmet Işıldak, Hasan Gül katıldılar.
(1966)
EKİM

06 Özü Öze Bağlayalım

Özü öze bağlayalım,


Sular gibi çağlayalım,
Bir yürüyüş eyleyelim,
Tevekkeltü taalallah.

Pir Sultan Abdal baskıya, yoksulluğa, zulme karşı halkın dili,


sözü olmuştur. Tüm yaşamı boyunca insanın insanca yaşayacağı
bir dünya için deyişler söylemiştir.
Pir Sultan Abdal, Anadolu isyan geleneğinin çok değerli bir
halkasıdır. Bu halka Baba İlyaslardan, Bedrettinlerden, Şahkulu-
lardan, Pir Sultan Abdal’a uzanır.
Anadolu yoksul köylüsünün Osmanlı resmi ideolojisine karşı
bir kurtuluş ideolojisi görüp benimsediği Alevilik, Pir Sultan’ın
doğal kimliğidir. Pir Sultan Abdal’ın iki oğlu bir kızı olduğu söy-
lenmektedir. Oğullarından Pir Mehmet’in türbesi Tokat Almus
Çambulak Köyü’nde, diğer oğlu Ergaip’in türbesi ise Tunceli /
Pülümür Haculu Köyü’nde bulunmaktadır.

GÜNÜN YAYINEVİ
İlk Alevi Yayıevi, Ankara’da Sefer Aytekin tarafından kurulan
Emek Basım-Yayımevi / Güvercin Kitaplar’dır. İlk kitapları; Hüs-
nüye, Hazırlayan Sefer Aytekin, 1955
Velayetname-i Hacı Bektaş Veli: Hacı Bektaş Veli’nin Hayatı
/ Hazırlayan: Sefer Aytekin (1956)
Buyruk, Derleyen Sefer Aytekin (1958)

GÜNÜN ALBÜMÜ
Ruhi Su’nun dördüncü büyük plağı Pir Sultan Abdal, İmece
Plak’tan yayınlandı. (1973)
EKİM

07
Alevi Kavramı

Kul Hüseyin’im yeşil giyer eynine


Hiçbir hile getirmedi göynüne
Kurdu kuşu lütfeylemiş kendine
Tabiata insan ne güzel uymuş

Alevilerin kadim inançlarını ‘gerçek islam’ olarak ifade etmek


yerleşik ve yaygın İslam kavramını tümüyle ters yüz etmek de-
mektir. Bu keyfi bir kullanım olur ve gerçeği yansıtmaz. Bir kav-
ramın ifade ettiği, herkesçe kabul görülerek paylaşıldığı anlamı
neyse ancak o anlamda kullanıldığında bir değer ifade eder.

GÜNÜN TASİHİ
Herkesin tekrar ettiği bir yanlışı düzeltmek gerekir. Sanılmak-
tadır ki Alevilik, Hz. Ali zamanında onun tarafından esasları ko-
nulmuş, şekillendirilmiş ve soyundan gelenlerce sürdürülmüş bir
inanç biçimidir. Bu tümüyle yanlıştır. Çünkü Hz.Ali’nin İslam’ın
genel / özel esas ve ayrıntılarından farklı olarak onun dışında bir
inanç ve ibadet biçiminin bulunmadığı tarihsel olarak sabittir.
Burada sorun ya da Alevi kavramının yanıltıcılığı, kavramın
kendisinden kaynaklandığı gibi -çünkü bugün için Alevi kavramı
tarihsel anlamının dışında bir anlama bürünmüştür- kavramı kul-
lanan kişinin bilinç/kültür/algı/siyasal tercih düzeyinden de kay-
naklanmaktadır.

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, “Suriye’yi sapık
Aleviler yönetiyor.” dedi (1998).
EKİM

08
Alevi Amentüsü; Özü İnsan Olmak
Hakk’ı İnsanda Bulmak
Ve Gerçeğin Yolcusu Olmaktır

Sen Hakk’ı yabanda arama sakın


Kalbini pak eyle Hak sana yakın
İnsana hor bakma gözünü sakın
Cümlesin insanda bulduk erenler

GÜNÜN RESMİ CİNAYETİ


12 Eylül faşizminin ilk idamı: Necdet Adalı haksız hukuksuz
kanunsuz olarak Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde idam edildi. (1980)
GÜNÜN YARGITAY KARARI
Yargıtay 7. Dairesi 08.10.2002 gün ve 2002/9706 Esas Sayılı
Kararı ile Alevi adıyla dernek kurulabileceğine karar vererek, Alevi
Bektaşi Kuruluşları Birliği’nin kapatılması kararını bozdu (2002).
EKİM

09
Rafizi

İdris terziliği icat etmeden


Geçti endazeden boyumuz bizim
Anka yaratmayız Kaf’a gitmeden
Bin bir çile çeker soyumuz bizim

Osmanlı’nın Alevilere verdiği ad. Terkeden, sapan anlamındadır.


Osmanlı Şeyhülislamları Alevilerin dini terk etmiş olduğu inancındadır.

GÜNÜN MAHKEME KARARI


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din derslerine karşı
açılan davada Türkiye’yi mahkum etti. Mahkeme ZDD’nin, Av-
rupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, “Devlet, eğitimde ailenin dini
ve felsefi inancına saygı gösterir.” ilkesine uygun olmadığına ka-
rar verdi. (2007)

GÜNÜN MEKANI
Garip Ardıç Ziyareti: Sivas’ın Divriği İlçesi’nin Yazıkö-
yü’nde bulunmaktadır.

Hakk’ı Sorgulama Hakkı


EKİM

10
Hakkı Sorgulama Hakkı
İkiliği Aşıp Bire Varınca Doğar

Haşa hikmetine karışmam amma,


Aşıkınım duramıyom görünce.
Senin işin var mı bu ne muamma,
Günah m’olur hata m’olur sorunca.

TARİHİN ACISI
Kerbela Katliamı… Miladi takvime göre 10 Ekim 680 tarihin-
de gerçekleşti. Kimi Alevi dedeleri Muharrem orucunun bu mila-
di tarih esas alınarak tutulmasını önermektedirler.

GÜNÜN ACISI
Aşık Ali İzzet Hakk’a yürüdü. Şarkışla Emlek Yöresi Hüyük
Köyü’ndendi. (1981)

GÜNÜN HAFTASI
Alevi Kültür Grubu tarafından düzenlenen Alevi Kültür Haf-
tası, Hamburg Üniversitesi’nde gerçekleşti. Haftaya Nejat Birdo-
ğan, Rıza Zelyut, Çetin Yetkin, Fuat Bozkurt katıldılar (1989).
EKİM

11
Alevilik Doğa ve Çevre Dostudur

Gidin kuşlar gidin yazlar geliyor,


Elvan elvan renge boyanın, dağlar!
Turnalar gidiyor, kazlar geliyor,
Giyinin kuşanın, donanın dağlar!

Akbulutlar birbirini kovalar,


Duman olur yüce beller, ovalar,
Kuşlar hengameyle yapar yuvalar,
Öter dertli, dertli, dayanın dağlar!

Ağaçlar borçlanır ağ çiçekleri,


Burcu burcu kokar dağ çiçekleri.
Efil efil eser bağ çiçekleri,
Yel vurdukça mavi reyhanın, dağlar!

Doğa insana hayat verir. İnsan, yaşamının tüm ürünlerini do-


ğadan alır. Doğa, anadır ve yaşam kaynağıdır.

GÜNÜN ÖRGÜTÜ

Alevi partisi olarak bilinen Türkiye Birlik Partisi, 17 Ekim


1966’da kuruldu. Partinin amblemi bir aslanın etrafını çevreleyen
12 yıldızdı.
EKİM

12
Hüseyin Gazi Sultan Binsin Atına

Hüseyin Gazi Sultan binsin atına


Can dayanmaz çarh-ı felek zatına
Benden selam söylen ev külfetine
Çıkıp ele karşı ağlamasınlar.

Pir Sultan Abdal’ın darağacına giderken, ulu Alevi Ereni Hü-


seyin Gazi’yi yardıma çağırışı…

HÜSEYİN GAZİ DERGAHI


Büyük Alevi ereni Hüseyin Gazi adına kurulan dergah, An-
kara’nın tek Alevi kutsal mekanı ve inanç merkezidir. Hüseyin
Gazi’nin türbesinin de bulunduğu dergah, 1926 yılında kapatıl-
mış, 1997 yılında Ali Yıldırım, Gülağ Öz, Cemal Mutluer öncülü-
ğünde kurulan Hüseyin Gazi Derneği tarafından tekrar ihya edil-
miştir. Her hafta düzenli olarak cemlerin de yürütüldüğü dergâh
binlerce Alevi’nin ziyaretgahıdır.
EKİM

13
Ziggurat… Ziyarat…

Kıyamazsan başı cana


Uzak dur girme meydana
Bu meydanda nice başlar 
Kesilir hiç soran olmaz

Sümerler gökyüzünde yaşadıklarını düşündükleri tanrılara


yakın olmak ve tapınmak için kuleler inşa ediyorlardı. Ziggurat
denilen bu yapılar bir tür tepelerdi. Zigguratlar, Anadolu Alevi
inancında dağ başlarındaki tepelerdeki eren mekanları yani Ziya-
rat oldular…

GÜNÜN SEÇİM SONUÇLARI


Birlik Partisi, 12 Ekim 1969  günü yapılan genel seçimler-
de yüzde 2.8 oy aldı ve 8 milletvekili çıkardı. Amasya’dan Ka-
zım  Ulusoy, Tokat’tan Yusuf Ulusoy, Çorum’dan Ali Naki Ulu-
soy, İstanbul’dan Haydar Özdemir, Malatya’dan Sami İlhan, An-
kara’dan Hüseyin Balan, Sivas’tan  Mustafa Timisi ve Hüseyin
Çınar milletvekili seçildiler.
EKİM

14
Yargıç ve Asi!... Şeyh Bedreddin
Yarin Yanağında Gayrı...

Şahlar içinde Serez’in şahısın


İsmin Şah Bedreddin, ilim varısın
Müminler kabesi, dostun nurusun

Güzelsin Serez’in şahı, güzelsin


Güzelsin pîrimin nuru, güzelsin

Bedreddin, yoksul Anadolu insanlarına kadınlar dışında her


şeyin; yani yiyecek, giyecek, davar ve toprağın ortak olması ge-
rektiğini söyleyerek “senin malın benim olabileceği gibi benim
malım da senin olabilecek” düşünceleri doğrultusunda onları ör-
gütleyip, Osmanlı yönetimine karşı bayrak açmış bir önderdir. Se-
rez Çarşısı’nda asılarak katledilmiştir. (1358-1416)

Ay ve güneş, herkesin lambasıdır


Hava, herkesin havasıdır
Su, herkesin suyudur

Ekmek neden
Herkesin ekmeği değildir...

GÜNÜN KARARI
Darrülbedayi’de son temsil edilen “Mum Söndü” komedisi-
nin müstehçen olduğu yönünde eleştiriler üzerine tiyatro müdürü,
temsilin daha önce müddei umumilikçe tetkik edildiğini söyle-
miştir. Müddei umumilikçe tetkik edilen oyunda müstehçenlik
görülmemiştir. (1931)
EKİM

15
Müzik, Alevi Erkanında
İbadetin Zorunlu Bir Unsurudur.

Ben gidersem sazım sen kal dünyada


Gizli sırlarımı aşikar etme
Lal olsun dillerin söyleme ya da
Garip bülbül gibi ah u zar etme

Saz ve söz olmadan yolun yürümesi mümkün değildir. Bu-


gün saz olarak bağlama kullanılmakla birlikte tarih içinde erkan
yürütülürken çeşitli müzik aletlerinin kullanıldığını görüyoruz.
Bunlardan kudüm, tef, zil örnekleri Hacı Bektaş Dergahı’nda ser-
gilenmektedir.

KUDÜM EŞLİĞİNDE SEMAH


Kütahya Hisarcık Şeyh Çakır (Işık Çakır) Köyü’nde cemlerde
semaha kudüm, tef ve zil eşlik ediliyor.
Kudüm, tef ve zilden oluşan ritim sazlar eşliğinde yüzlerce yıl
semah dönülmüş. Kudüm, tef ve zil cemevinde kutsal emanetler
olarak saklanıyor.
GÜNÜN ACISI
Bektaşi babası Turgut Koca, Hakk’a yürüdü. “Bektaşi Alevi
Şairleri ve Nefesleri” isimli kitabın yazarıdır. (1997)
EKİM

16
Yol Yürütenin, Talip Coşturanındır

Her ne varsa alemde


Örneği var ademde
Bul seni sen bu demde
Ademe gel ademe

GELENEK
Ocak mensubu olmak ocağa layık olabilmek demektir… Yol-
da Hititlerden beri devam eden gelenek uyarınca ocak uludur ve
ona lokma ve dem sunulur.
Hestia / Vesta yani kutsal ocak ve ateş tanrıları Anadolu’dan
Yunan Uygarlığı’na ve Zerdüştlüğe geçmiştir.
Tarihçiler kadim Anadolu’da bir kent kurulurken ilk iş olarak
ocak tanrısı Hestia tapınağının kurulduğunu, bir ev inşa edilirken
de evin ocağının da özel törenle yerleştirildiğini kaydederler.

GÜNÜN MECLİSİ
Alevi-Bektaşi Temsilciler Meclisi: Yurt içi ve dışında örgütlü
Alevi kurumlarının temsilceleri 15.08.1992’de Hacıbektaş’ta bir
araya geldiler. Bir çatı örgütü kurulmasına karar verildi. İkinci
toplantı 30 Ocak 1993’de
Mersin’de yapıldı. Üçüncü
toplantı 29 Nisan 1994’te
Ankara’da gerçekleşti. Bu
toplantıda tüzük komisyonu
oluşturuldu.
15-16 Ekim’de İstanbul’da
Şahkulu Dergahı’nda bir araya
gelen Alevi örgüt temsilcile-
ri Alevi-Bektaşi Temsilciler
Meclisi’nin kuruluşunu ilan
ettiler. Başkanlığa Ali Rıza
Gülçiçek seçildi. (1994)
EKİM

17
Az Veren Candan, Çok Veren Maldan
Nefsinize uymayın,
Yolunuzdan azmayın,
Çiğ lokma yemeyin,
Malı mala, canı cana katın.
Halinize haldeş,
Yolunuza yoldaş olun

GÜNÜN MEKANI
Kalburcu Baba Türbesi, Kütahya-Eskişehir yolu üzerinde Sof-
ça Köyü’nde bulunuyor. Daha önce Armutlu Nahiyesi Kalburcu
Çiftliği’nde bulunan türbe, Porsuk Baraj inşaatı nedeniyle 1949
yılında bugünkü yerine nakledilmiş.
Kalburcu Dede’nin bir yatırı da Manisa Akhisar Yatağan Kö-
yü’nde bulunuyor.

GÜNÜN KİTABI
Mehmet Tevfik Oytan, Bektaşiliğin İçyüzü (Dibi, Köşesi,
Yüzü ve Astarı Nedir?) (1945)
EKİM

18
Koyun Olup Ses Anlamak… Sürüye Sayılmak…

Uyur idik uyardılar


Diriye saydılar bizi
Koyun olduk ses anladık
Sürüye saydılar bizi
Halımızı hal eyledik
Yolumuzu yol eyledik
Her çiçekten bal eyledik
Arıya saydılar bizi

Yola giren talipler büyük bir sürü oluşturur. Tanrının sürüsü…


Her bir talip ise bir koyundur. İsa hep çoban olarak resmedilir.
Diğer peygamberler de öyle. Alevi cemlerinde kimi zaman dede
taliplere seslenir:
“Hakkı seven koyun gibi melesin!”
Onlar da koyun gibi meler, koyun sesi çıkarırlar…

GÜNÜN MEKANI
Sewa Ziyareti: Malatya’nın Pütürge İlçesi’nin Zarato Kö-
yü’nde bulunan ziyaret... Köy sakinleri her sonbahar buraya ge-
lerek kurbanlarını keserler, lokmalarını pişirip burada paylaşırlar.
EKİM

19
Karagöz ve Hacivat Alevi Oldukları İçin
İnançları Nedeniyle Katledildiler

Hüdai’yim hüdamız var


Dost elinden bademiz var
Muhabbette gıdamız var
Ölüm ölür biz ölmeyiz.

KADİM TARİH
Giysileri kadim Yazılıkaya Alevi Tapınağı’ndaki 12 tanrı-
nın giysileri ile tıpatıp aynıydı. Başlarında eren simgesi elifi tac,
ayaklarında uçları sivri ayakkabılar…
Sultan Orhan zamanında Bursa’da yaşadıkları bilinir. Hacı-
vat’ın duvarcı, Karagöz’ün demirci olduğu söylenir. Sözde cami
inşaatında çalışırken ettikleri muabbetlerle işçileri oyaladıkları ve
inşaatın bitimini geciktirdikleri için idam edildikleri ileri sürülür.
Gerçek neden ise onların inaçlarıdır. Dinsiz, yani Alevi olduğu
için Abdal Musa Bursa’dan sürgün edilir, Karagöz’le Hacivat’ın
payına ise darağacı düşer…

GÜNÜN FİLMİ
“Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” Ezel Akay’ın yönetip
başrollerinde Haluk Bilginer ve Beyazıt Öztürk’ün oynadıkları
film… (2006)
EKİM

20
Aleviler Şii Olmadıkları Gibi
Dolayısıyla Caferi Mezhebinden de Değildirler

Biz Aleviyiz
Hakk’ı bir biliriz
İnsanı Hakk biliriz
Aileyi kutsal biliriz…
Anamızın sağlığına
Babamızın varlığına
Kardeşlerimizin mutluluğuna
Hep beraber elele
Gönül gönüle
Hu diyelim, gerçeklerin demine hu!

Aleviliğin Ali anlayışı, yorumu ile Şiilerin yorum ve anlayışı


birbirlerine “Alevilik Ali’yi sevmekse biz de Aleviyiz” diyen şeri-
atçı politikacılar kadar uzaktır.
ALEVİLİK / ESASLAR
“Gerek Bektaşi, gerekse Kızılbaşlar Caferi mezhebinden ol-
mayı genellikle ve resmen kabul etmişlerdir. Fakat ne Bektaşiler-
de ne de sufiyanlarda Caferi mezhebi geçerli ve yürürlüktedir. Bu
gibi şeyler birer perdedir.” (Baha Sait)
‘Bizde Anadolu Aleviliği’nin İran’daki Şiîlik’ten ibaret oldu-
ğu hakkında bir zan vardır. 12 İmam meselesi, Al-i aba muhabbe-
ti, bunların İsna-aşerîlerden veya Caferîlerden olduğu fikrini ver-
miştir. Fakat bu zannın hakikat ile bir münasebeti yoktur.’ (Yusuf
Ziya Yörükan)
“Bektaşiler de, Aleviler de İmamiyye’den olduklarını, Caferi
mezhebine uyduklarını söylerler. Fakat inançları, gelenekleri, hiç
de bu mezhebe uymaz. Alevi ve Bektaşiler Caferi olduklarını id-
dia ederler, fakat bu İslam mezhebinin ne usulünden ne fürundan
haberleri yoktur. (Abdülbaki Gölpınarlı)

GÜNÜN KİTABI
Ben de Halimce Bedreddinem / Rus yazar Radi Fiş’in Şeyh
Bedreddin’i konu alan romanı...
EKİM

21
Kardeş Sofrasına Oturmak

Bismişah Allah Allah


Evvel Allah diyelim,
Kadim billah diyelim,
Geldi Hakk lokması Hakk versin biz yiyelim
Gerçeğin demine Hû diyelim Hû.

Aleviler için tüm yeryüzü her canın ihtiyacına göre gıdasını


alacağı bir kardeş sofrasıdır… Yeryüzünde bütün canlıların eşit
yaşama hakkı vardır. Alevi erkânı canı candan ayırmaz, hiçbir
canlıyı diğerinden üstün tutmaz. Yeryüzü tüm canlıların kendi
rıskını bulabildiği büyük bir sofradır. Kimse kimsenin hakkına
el uzatmadıkça, rızalık içinde yaşadıkça, yeryüzü kendiliğinden
cennet-i âlâ olur.

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
Diyanet İşleri Başkanı “Cemevleri asla ibadethane olarak ta-
nımlanamaz, bu bizim kırmızı çizgimizdir.” açıklamasında bulun-
du. (2016)
EKİM

22
Dört Kapı… Kırk Makam…

Elâ gözlü pirim geldi,


Duyan gelsin işte meydan.
Dört kapıyı kırk makamı,
Bilen gelsin işte meydan.

ALEVİLİK
Alevi yol ve erkanında tüm canlar sırr-ı hakikat kapısında cem
olurlar. Yolda canlar arasında bir derecelendirme, bir hiyerarşi, bir
kast olgusu söz konusu değildir. Ahmet tarikat kapısında, Mehmet
marifet kapısında gibi bir ayrım yoktur. Kapıların adları simgesel-
dir ve bir olgunlaşma sürecinin durakları değildir.
Alevilik’te yola giren can kendi ikrarı ve cem erenlerinin olu-
ruyla dört kapıyı dört adımda geçerek kutsal meydana ulaşır. Ale-
viler sırrı hakikat kapısındadır. Diğer üç kapı onları ilgilendirmez.
Dört kapı öğretisi tasavvufa ilişkin bir öğreti iken, Alevilik’te
dört adımla geçilir ve bu son aşamaya gelindiğinden kimse kuşku
duymaz, başka bir özellik aramaz.
Aleviler yola girdiklerinde şeriat, tarikat, marifet kapılarını
aşmış olurlar.
O nedenle de dört kapı kırk makamı dört adımda geçme ritüeli
uygulanır.

GÜNÜN DERNEĞİ
Anakara’da “Aşıklar Derneği” kuruldu. Kuruculuğunu Ce-
mal Özbey, Aşık Dursun Cevlani, Aziz Üstün, Ali İzzet, Şinasi
Koç ve Hüseyin Çırakman’ın yaptığı derneğin amacı tüzüğünde,
“Asırlardan beri himaye görmemiş, daima kendi mukadderatları
ile baş başa bırakılmış olan halk aşıklarını bir arada toplamak,
aralarında maddi, manevi ve içtimai dayanışma ve yardımlaşma-
yı temin etmek” olarak belirlendi. (1963)
EKİM

23
Ben de Halimce Bedreddin’em…

Yağmur çiseliyor.
Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
Ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan, şeyhimin
çırılçıplak etidir.

Bedreddin yolundan yürüyen Alevi canların, Bedreddin’e


yüklenen tüm suçları kendilerinin de işlediğini beyan eden, pirle-
rine sahip çıkan ve düzene meydan okuyan tarihi söz…

GÜNÜN FETVASI
MESELE: Şeyh Bedreddin ehibbasından bir taife avretleri
ve oğlanları ile bir yere cem olup şurb-î hamr idüp, şeyhleri adı-
na olan cahil mezkur şeyhin türbesi için “Kabe budur” diyüb ve
“okumak yazmak nedir, ilim bizim batın ilmimizdir” deyüb mez-
burlar dahi tasdik edip bu makule seri şerife muhalif nice akual
ve ahvalleri olup yanlannda olan Sünniler akval ve ahvallerinden
kemal-i mertebede müteezzi olsalar zeyde ve mezburlara ne lazım
olur, beyan buyrula.
EL CEVAP: İlhadları zahir olup katlolunurlar.

GÜNÜN ACISI
Feyzullah Çınar Hakk’a yürüdü. (1937 Sivas/Divriği/Çamşıhı
– Ankara 1983)

Feyzullah der Allah birdir


İki diyen daim kördür
Yezid’e lanet bir nurdur
Doğmaz ise ona lanet
EKİM

24
Rıza Şehri... Alevi Ütopyası/ İnsanlık Ütopyası

Dün gece seyrimde bir şara vardim


Niyaz ile kapıları açılır
Laleli sümbüllü bağını gördüm
Bülbül öter gonca güller seçilir

ALEVİLİK / ÜTOPYA
Paranın geçmediği, tüm ilişkilerin esasının rızalık üstüne ku-
rulduğu, insanların yeteneklerine göre çalışıp ihtiyaçları oranında
pay aldıkları düşsel Alevi dünyası. Alevi yolu rızalık kapısı, gönül
birliği olarak da tanımlanabilir. Rıza şehri düşü, Alevilerin kutsal
kitaplarından ‘Buyruk’larda yer almıştır.

GÜNÜN ŞEHRİ
Bir zamanlar bir sofu dünyayı gezmeye çıktı. Bir gün yolu bir
şehre düştü. Bu şehir şimdiye dek gördüğü şehirlere benzemiyor-
du. Sabah saatinde herkes işine gücüne gidiyor, sessizlik içinde
yaşam sürüyordu. Şehrin alışılmamış bir düzeni vardı.
Sofu, şehrin bu düzenini görünce şaşakaldı. Öyle ki birisine
yaklaşıp bir şey sormaya cesaret edemedi. Karnı acıkmıştı. Şehri
gezerken bir fırın gördü. Ekmek almak için içeri girdi. Fırıncıya
para uzatarak ekmek istedi. Ama fırıncı hayretle paraya baktı: “Bu
ne bu? Biz bunu kaldırmak için yıllarca uğraştık, büyük savaşlar
verdik. Anlaşılan sen Rıza Şehri’nden değilsin, dünyalı olmalı-
sın” dedi. Sofu; “Evet
bu şehirden değilim”
diye cevap verdi. Fı-
rıncı: “Halinden belli
oluyor. Dur, öyleyse
seni görevlilere teslim
edeyim. Onlar seninle
ilgilenirler. Bizim şeh-
rimizde para pul geç-
mez” dedi.
EKİM

25
Işık… Tanrı… Parlamak… Alev… Aleviler

Bir kandilden bir kandile atıldım


Turab olup yeryüzüne saçıldım
Bir zaman Hakk idim Hakk ile kaldım
Gönlüme od düştü yandım da geldim

ALEVİLİK KÖKEN

SİU adı önce


Hitit tanrılarından
özel bir tanrıyı ifa-
de ederken sonra
tanrı kavramının
bütününü kapsar
olmuştur. Eski Yu-
nan’ın en büyük
tanrısı Zeus ile La-
tincede tanrı anlamına gelen Dies / Deus sözcüklerinin Hititçedeki
bu Siu sözü ile akraba olduğu ve hepsinin “ışıldamak, parlamak”
kökünden türediği anlaşılmaktadır…
Aleviler de Anadolu’da yüzyıllar boyunca Işık Taifesi olarak
anılmışlardır …
Abdülbaki Gölpınarlı, Hacı Bektaş’tan önce de kullanıldığının
altını çiziyor ve şu bilgileri veriyor:
“Işık: Bektaşîlerle Bektaşîliğin kuruluşundan önce Babaîle-
re ve bu tarîkat zümrelerine, sonradan Hurûfîlerle diğer Batınî
inançlara sahip olanlara verilen ad.”

GÜNÜN BAYRAMI
Sivas’ta 2.Halk Şairleri Bayramı Aşık Veysel (Şatıroğlu), İz-
zeti (Ali İzzet Özkan), Derdiment (Fatma Oflaz), Feryadi (Musta-
fa Çağıran), Seyit (Seyit Türk), Dertli Haydar (Tozkoparan), Ali
(Akış), Cehdi (Veysel Kut), Ali (Ali Tozkoparan) ve Hamid’in
(Hamit Şeker) katılılımı ile yapıldı. (1964)
EKİM

26
Alevi Kimliğini
Alevilerden Başka Kimse Tanımlayamaz

Ben toprak oldum yolunda


Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın

Karlı dağların başında


Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp bizim için
Yaşın yaşın ağlar mısın

ALEVİLİK / TANIM
Anadolu’nun gizli kültürü olmaktan hızla çıkma sürecini
yaşayan Alevilik, içeriğini oluşturan bir takım temel öğelerle İs-
lam’ın dışındadır. İslam, kendi alanında kendi üyelerine göre bir
dindir. Alevilik ise, İslam’ın içeriğiyle bağlantısı olmayan, dünya-
sal bir inançtır. Kökeni, İslam’dan çok öncelere dayanır... Alevi-
lik’te, Şaman ve Zerdüşt dininin geleneklerini bulmak zor değil-
dir. Alevi ibadeti ele alındığında müzik, saz eşliğinde semah, şiir
ve çoğu cemlerde içki olduğu görülür. Bunların hangisi İslam’a
uyuyor? Hiçbiri... Alevi namaz kılmaz, Ramazan orucu tutmaz,
hacca gitmez. Bu inançta kıyamet, günah tartımı ve dolayısıyla
cennet-cehennem yoktur. Alevi suçunu dünyada işler ve cezasını
da bu dünyada çeker... İbadette içki içmek, saz çalmak, semah
dönmek hangi dinde vardır? Allah’ın insan olduğu inancına hangi
dinde rastlıyoruz? (Nejat Birdoğan, Aktüel Dergisi 1994)

GÜNÜN REKLAMI
İstanbul Belediyesi Darülbedayi Temsilleri: Bugün Akşam
Şehremaneti saat 21.30’da Mum Söndü, Komedi 5 Tablo, Yazan:
Musahipzade Celal Bey (1931)
EKİM

27
Mehdi Dedem Gelse Gerek

Gelip Hakk’tan dilek dile


Mehdi sahipzaman gele
Dedemoğlu secde kıla
Gel derdime derman eyle

Alevi yolunda güçlü bir Mehdi inancı sözkonusu değildir.


Mehdi, Alevilik’te küçük bir fırça darbesi gibidir. Yani onun
üstüne kurulan, onu hedef alarak inşa edilen ya da Mehdi eksenli,
Mehdi’nin gelişi, ortaya çıkışı, düzeltici ve düzenleyici oluşu ek-
senli bir inanç kurgusu bulunmamaktadır.
Şii inancında yer alan 12. kayıp imam anlayışı, Alevi yolunda
geçerli değildir. Alevi yolunda Mehdi, kötülükleri ortadan kaldı-
rıcı bir tür Hızır gibidir.

ANLATI: EĞRİ KÖPRÜ


Pir Sultan Abdal darağacına hırkasını asıp Sivas’ın dört kapı-
sından şehri terk ederken, Kızılırmak üzerindeki köprüyü geçer,
dönüp baktığında Hızır Paşa’nın askerlerinin kendisini izlediğini
fark eder. Köprüye, eğrilmesini buyurur. Bu sayede Kızılırmak,
askerlere geçit vermez. Köprü bugün, Eğri Köprü ismiyle anıl-
maktadır.
EKİM

28
Hepat… Ana Tanrıça, Büyük Ana

Ol kadir-i kün feyekûn lutfedici rahman benim


Kesmeden rıskını veren cümlelere sultan benim

Nutfeden adem yaratan yumurtadan kuş türeten


Kudret dilini söyleten zikreyleten sübhan benim

Kimini zahit eyleyen kimini fasık eyleyen


Ayıplarını örtücü ol delîl ü burhan benim

Benim ebet benim baka ol kadir-i hay mutlaka


Hızır ola yarın saka onu kılan güfran benim

Dört türlü nesneden hasıl bilin benim işte delil


Od ile su toprakla yel buyad kılan yezdan benim

Ete deri kemik çatan ten perdelerini tutan


Kudret işim çoktur benim hem zahir ü iyan benim

Ana Tanrıça’nın yaşayan torunları: Hepa (Zara / Emirhan),


Hapıç (Şarkışka / Sivrialan), Happa-Happıgo (Saraç / Şarkışla)

GÜNÜN KİTABI
Doğa Ana Kubaba, Fahri Işık, Akmed Yayınları, 1999
EKİM

29
Alevilerin Cumhuriyet’i... Cumhuriyet’in Alevileri

Aşık Veysel bunu böyle söyledim


Benden de yadigar bu kalsın dedim
Sözlerim yalan mı dinle efendim
Kürre-i arz doldu hep şanımızdan

Cumhuriyet, Alevi toplumunun vazgeçilmezidir.

CUMHURİYET BAYRAMI…

ALEVİLİK / TAVIR
Aleviler, Cumhuriyet’i ümmet toplumundan yurttaşlar toplu-
muna geçişte bir temel kazanım olarak gördüler ve sahip çıktılar.
Bu sahiplenmelerini yaşanan onca trajediye rağmen ısrarla sür-
dürmektedirler. Aleviler için Cumhuriyet, aynı zamanda eşitlik,
özgürlük ve demokrasi anlamına da gelmektedir. Ve asıl önemlisi,
Cumhuriyet, Aleviler için laiklik demektir. Bugün laiklik, birçok
çevre için modası geçmiş köhne bir kavram olarak görülse de
Aleviler için asla vazgeçemeyecekleri yaşamlarını garanti eden
bir ilkedir. Alevi toplumu, yaşadığı her toplumda kamusal ve
toplumsal hayatın laiklik ilkesine uygun olarak yapılandırılması
gereğini savunurlar. Ne var ki gerçek anlamda bir laiklikten söz
etmek mümkün değildir. Cumhuriyet, Aleviler için yüzlerce yıllık
Osmanlı zulmünden kurtuluşun adı olmuştur.
Ne var ki Aleviler, Cumhuriyet’in “haksız”, “hukuksuz” sa-
hipleridir.

GÜNÜN ÜTOPYASI
Aleviler için de eşit yurttaşlık hakkı…
EKİM

30
Abdal Musa Bayramı / Abdal Musa Cemi…

Başındadır nurdan elifi tacı


Eşiğin bekleyen neylesin hacı
Mağripten meşrike oynar kılıcı
Zahire batma Abdal Musa’nın

Hasat sonu, köylünün işi gücü bittikten sonra, yazıdan yaban-


dan el etek çekilince kutlanan kadim bir bayramdır. Alevi bay-
ramlarının bir adı da cemdir.

ALEVİLİK / GELENEK
Abdal Musa Bayramı, köydeki çoluk çocuk herkesin katıldığı
birlik cemi / bayramıdır. Yazdan sonra kış başlangıcında toplu-
mun tüm bireylerini buluşturur.
Köy yaşlıları bayramın hangi gün yapılacağına karar verirler.
Bayram hazırlıklarının kimler tarafından yapılacağını kararlaştı-
rılır. Bunlara, “Abdal Musa’nın hizmetlileri” denilir. Bu bayram
harcamaları için köylülerden olanaklarına göre belirlenmiş belli
miktarda para toplanır. Ayrıca hizmetliler tüm köyü ev ev dolaşır-
lar. Evlerden un, bulgur, yağ, odun, buğday, arpa, tuz vb. ürünleri
toplarlar. Biriken para ile kurbanlık ve diğer ihtiyaçlar alınır.
Kararlaştırılan gün, köyün meydanında ya da varsa yatırın (zi-
yaret) civarında veya
köylülerin uygun bul-
duğu bir yerde kazan-
lar kurulur, keyveniler
(aşçılar) tarafından etli
bulgur pilavı yapılır.
Pilav piştikten ve de-
denin duasından sonra,
topluca yemekler yeni-
lir. Günün akşamı da
cem yapılır.
EKİM

31
Alevi Yolunda Deyişler
Gizlilik Koşullarının Sır Kelamlarıdır

Hakk’ın kandilinde gizli nihanda


La mekan elinde sır idi Ali
Küntü kenzin hep esrarı andadır
Dünya kurulmadan var idi Ali

Feriştahlar kendi nurundan oldu


Sen kimsin diye Cibril’e sordu
Cibril bilemedi kanadı yandı
Ol zaman kandilde nur idi Ali

Ol vakit “Kün” dedi dünya kuruldu


Ademi balçıktan yaptı yoğurdu
Kendi anasını kendi doğurdu
Be nokta altında bir idi Ali

Kuran’da Ali’dir İncil’de İlyâ


Zebur’da Papa’dır Tevrat’ta Ulya
Yoktan var eyledi bu cümle eşya
Devranî kapında kulundur Ali

ALEVİLİK
Yolun ilke, incelik ve temelleri belleme, öğrenme, aktarma ve
sürdürme, deyişler aracılığıyla gerçekleşir.
Şiir, müzik ile birleşerek belleme ve öğrenme sanatsal bir bo-
yuta taşındığı gibi beynin öğrenme kapasitesinin de özel alanla-
rını harekete geçirir. Tekrarlarla farkında dahi olunmaksızın tüm
doğallığı içerisinde deyişler belleklere işlenir.
Cem erkanı içerisinde yetişen herhangi bir yaşlı canımız, biz-
lere onlarca deyişi ezberinden bir çırpıda okuyuverir. Ta çocuk-
luktan başlayarak beyne ve gönüle işlenen deyişler yolun sır ke-
lamlarıdır.
KASIM

01
Sırrı Sır Edenin Demine Hû

Virani sözünü arife söyle


Yükseği neylersin engini boyla
Arif olda dost bağını sır eyle
Güle aşık olduk gülden içeri

KADİM TARİH
Sıraç, Işık, Kandil, Çerağ, Sır kavramları, Alevi yolunda tarih-
sel bir gerçekliğe işaret ediyor. Sıraçlar, İç Anadolu Bölgesi’nde
yaygın olarak yaşayan bir Alevi topluluğudur. Hubyar Ocağı’na
bağlıdırlar.
Sıraç, Arapçadan dilimize geçmiş ışık, kandil, mum anlamına
gelen bir sözcüktür. Aslında bu, Alevilerin ilk adlarından biri olan
Işık Taifesi - ışıklar tabirinin, başka bir söylenişi olmalı… Sıraç
içinde sır saklıyor…

TARİH / SÜREKLİLİK
Hacı Bektaş Dergahı’nın 4 bin yıllık geçmişine dair F.W. Has-
luck ipuçları veriyor. Dergah’ta kadimde Seklan adlı bir pagan
velisinin türbesinin bulunduğunu, sonrasında Hagios Haralambos
adında bir azizin manastırı haline geldiğini kaydediyor. Ona göre
Kapadokya’da, 19. yüzyıl sonunda çok sayıda Hıristiyan her gün
Hacı Bektaş Veli’nin türbesini ziyarete geliyormuş. Yerli Hıristi-
yanlar onu Aziz Haralambos’la özdeşleştiriyor ve bu inanç doğ-
rultusunda türbeye girerken haç çıkarıyorlarmış.

GÜNÜN FİLMİ
Pir Sultan Abdal: Yönetmenliğini Remzi Jöntürk’ün yaptığı
filimde Ali Ekber Çiçek, Fikret Hakan, Tuncer Necmioğlu, Mine
Sun, Nilgün Atılgan, Samim Meriç, Oktay Yava, Mine San, Aşık
İhsani rol aldılar. (1973)
KASIM

02
Er Odur ki Kendi Cenazesini Kendi Yur
Hacı Bektaş Hızır’dır, Hızır Hacı Bektaş

Gece gündüz hayalime döndüğüm


Bir gece rüyama gir Hacı Bektaş
Günahkarım günahlardan bezerim
Özüm dara çektim sor Hacı Bektaş

Alevi yolunda zaman ve mekan sınırları açılmış ve aşılmış-


tır. Zamanlar ve mekanlar aynı an içinde buluşur ve katedilebilir.
Erenler bin bir donda ortaya çıkarlar. Bu kimseyi şaşırtmaz.

GÜNÜN ANLATISI
Hacı Bektaş, tanrıya can verdi. Saru İsmail, hırkasıyla yüzü-
nü örttü, dışarı çıktı. Bütün erenler, hep geldüler, yanıp ağlaştı-
lar. Derken bir de baktılar ki Çiledağı tarafından bir atlı yaklaşır.
Hünkar’ın dediği gibi bu zatın elinde bir mızrak vardı, yüzüne
yeşil nikap örtmüştü, altında da boz at vardı. Erenlere selam verdi,
atından indi, doğruca halvete girdi. Saru İsmail, su döktü, yüzü
nikaplı er yıkadı Hünkarı. Yanındaki hülle donlarını kefen etti,
kefenledi, tabuta koydular. Götürüp mezarına gömdüler. Boz atlı,
erenlerle vedalaşıp atına atladı, yürüdü.
Saru İsmail, acaba bu kim diye ardından koştu. Yüzünü gör-
düğün er hakkı için dedi, kimsin? Bildir bana. Boz atlı er, Saru
İsmail’in niyazına dayanamadı, nikabını açtı. Saru İsmail, ne gör-
dü? Birden karşısında Hacı Bektaş Hünkar beliriverdi. Hünkar:
Er odur ki dedi, ölmeden ölür,
Kendi cenazesini kendi yıkar….
Sen de var, buna gayret et. Bu sözleri söyleyip, birden gözden
kayboldu.
KASIM

03
Mihman Ali’dir

Yine mihman gördüm gönlüm şad oldu


Mihmanlar siz bize safa geldiniz
Kar kış yağar iken bahar yaz oldu
Mihmanlar siz bize safa geldiniz

Misafir gelir ki kısmeti bile


Misafir Hızır’dır özrünü dile
Hatayi’m uğruyu tut ver gel de
Mihmanlar siz bize safa geldiniz

Alevi yolunda misafir çok değerlidir ve Ali olarak nitelenir.


Konuk bereket getirir, ışık getirir. Konuk girmeyen eve kıtlık girer.

GÜNÜN MEKANI
Kütahya Kızıl Deli Seyit Ali Sultan: Makamı, Kütahya Mer-
kez Çamlık Mahallesi’nde bulunmaktadır. Makam, yöre Alevile-
rinin başlıca ziyaret yeri konumundadır.

GÜNÜN SÖZÜ
Hacı Bektaş Veli: Murtaza’dan halk, erlik, keramet istediler,
Kanber’e, sofrayı yay buyurdu. Benden kisvet giyen her mürid,
konuk istesin, konuğa hizmet etsin. Şeytan gibi kendisini görme-
sin, kimsenin yatan itini kaldırmasın. Kimseye karşı ululanmasın,
hased etmesin.
KASIM

04
Bilenler Bildim Demez Erenler Erdim Demez

Yunus sen arif isen


Anladım bildim deme
Tut miskinlik eteğin
Ahir sana gerektir

GÜNÜN GERÇEĞİ
Kanlı Osman, Çorum Merkez’e bağlı bir Alevi köyü. Köylüler,
köyün adından muzdarip oldukları için değiştirilmesini talep edi-
yorlar. Dönem, 12 Eylül dönemi... Zamanın valisi bir büyük müj-
de ile köye geliyor. Acılarınız bitti, köyünüzün adını değiştirdik.
Bundan sonra köyünüzün adı Kanlı Osman değil, Şanlı Osman
olacak diyor. En küçük bir sevinç yok köylüde, vali şaşkın. Bir
ihtiyar köylü çıkıp köylünün hissiyatını dile getiriyor: “Vali bey!
Osman, Osman olduktan sonra şanlısının da kanlısının da…”

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
Geçen akşam Darülbedayi’de Mum Söndü piyesini gördüm.
Evvelce bir gazetede bu piyes hakkında bir tenkit okumuştum.
Münakkit bu eseri müstehcen bulduğunu yazıyordu. Ben bu tesir
altında piyesi bütün dikkatimle takip ettim. Şükranla kaydederim
ki Mum Söndü’nün müstehcen olan hiç bir tarafını göremedim.
Mum Söndü ayini işittiğimiz gibi ise esasen çok müstehcen bir
şeydir. Musahipzade’nin eserine tarihten bir sahife demekte ca-
izdir. Mum söndü isimli eseri ayni tarzın başka başka işlenmiş
şaheserleridir. Vasfi Rıza aptal bir çocuk olan Müştak rolünü ya-
parken bütün zevk ile oynuyordu; onun diz çökerek sevimli sesi
ile kızılbaş nefeslerinden birini okuması, değil görüldüğü zaman,
günlerce, aylarca sonra bile gözünün önüne geldikçe insanı tak-
dirlerle güldürecek enfes bir sahne idi. (Cumhuriyet 1931)
KASIM

05
Alevilik Bildirgesi

Aşk atına süvar olan aşıklar


Ölünceye kadar yorulmaz imiş
Hakk’ı can gözüyle gören sadıklar
Bu fani dünyaya sarılmaz imiş

Alevi Bildirgesi, bir kısım aydın tarafından Alevilerin hak ve


özgürlüklerini dile getiren bildirgedir.

GÜNÜN BİLDİRGESİ
Türkiye, tek değil, birçok kültürün bulunduğu bir toplumdur.
Bu durum da ülkemiz için zenginliktir. Değişik kültürlerin kendi-
lerini açık açık ortaya koyması, insanları bireysel planda demok-
ratik, hoşgörülü, insancıl bir kimliğe sokar. Bu da tüm insanlığın
arzuladığı bir hedeftir.
Temeli insan sevgisi ve barış olan Alevi kültürü, bugün hiç
desteklenmiyor. Hükümetlerin, bu insan kültürünü koruması, ya-
şatması için aydınlarla işbirliğine girmesi şarttır. Siyasetçiler ta-
rafından dile getirilen, “İnançlar ve fikirler üzerindeki baskıların
kaldırılması gerektiği” yolundaki açıklamaların sözde kalmama-
sını diliyoruz. Bu konuda demokrat aydınlar olarak, tüm Türk hal-
kından destek bekliyoruz... (1989)

GÜNÜN İMZACILARI
Yaşar Kemal, Aziz Nesin, İlhan Selçuk, Tarık Akan, Zülfü Li-
vaneli, Berker Yaman, Kıvanç Ertop, Çetin Yetkin, Ataol Behra-
moğlu, Atilla Özkırımlı, Emil Galip Sandalcı, Süleyman Yağız,
Bekir Yıldız, Muharrem Naci Orhan, Erdal Atabek, Nejat Birdo-
ğan, Vedat Günyol, Cemal Özbey, Mesut Mertcan, Battal Pehlivan,
Cengiz Bektaş, Müjdat Gezen, Recep Bilginer, Lütfü Kaleli, Jülide
Gülizar, Nevzat Helvacı, Nart Bozkurt, Tanıl Bora, Adnan Sözen,
İhsan Atar, Ahmet Bulut, Akın Birdal, Musa Ateş, Rıza Zelyut.
KASIM

06
Posta Oturma Hakkı

Erenler cemine her can giremez


Edep ile erkan yol olmayınca
Her kamberim diyen kamber olamaz
Şah’ın Kamber’ine kul olmayınca

Alevilik’te hiç kimse adından, soyundan, kanından dolayı bir


ayrıcalık sahibi değildir.

ALEVİLİK / İLKE
Yol rızalık üstüne kuruludur. Bu nedenle de ibadeti yürütecek,
cemi birleyecek dede, öncelikle cümle canlardan rızalık istemek
ve almak durumundadır. Posta oturma hakkı, rızalık verilmesiyle
başlar.
Cemevinin kapısına niyaz ederek meydana giren dede posta
niyaz ederek yerine oturur. Cemevindeki canlara seslenir: “Eren-
ler, Canlar! Bizim yolumuz rıza yoludur. Biz fakirin erkanı yü-
rütmesine, dedeliğine razı mısınız?” diye üç kez sorar. Canlar,
“Allah eyvallah” diye razılık verir. İşte bu rızalıkla dedenin posta
oturma hakkı doğar ve cem başlar.

GÜNÜN ACISI
Bedri Noyan Dedebaba Hakk’a yü-
rüdü. (1997) 16 Temmuz 1960’ta De-
debaba seçilmişti. Başlıca kitapları:
Hacıbektaşta Pirevi ve Diğer Ziya-
ret Yerleri (1964)
Bektaşilik Alevilik Nedir? (1985)
Hacı Bektaş Veli Manzum Vilayet-
namesi (1996)
KASIM

07
Cem Bir Hakk Meydanı Hakk Makamıdır
Canların Gördüğü Hakk, İşittikleri Hakk’ın Sesidir

Böyle buyurmuştur pirler erenler


Sırrı sırr eyleyen cana aşk olsun
Sırrını vermeyüb candan geçenler
Sırrı sırr eyleyen cana aşk olsun

Sen seni bildinse gel Hakk’a kavuş


Yoksa bu meydandan ırak ol savuş
Kim arş-ı alaya uçamaz her kuş
Sırrı sırr eyleyen cana aşk olsun

GÜNÜN ZORNUNLU SEÇMELİSİ


4 Kasım tarihli ilkokulların 4. ve 5. sınıflarında program dışı
okutulan din derslerinin programa dahil edilmesine ilişkin Bakan-
lar Kurulu kararı valiliklere gönderilen bir genelge ile uygulama-
ya konuldu. Din derslerini almak istemeyenler yazılı müracaatta
bulundukları takdirde imtihanlardan muaf tutulacaklar (1950).

GÜNÜN ZORUNLUSU
12 Eylül Darbe Anayasası halkoyuna sunuldu. Anayasa’nın
24. maddesi ile din dersleri zorunlu hale getirildi. (1982)
KASIM

08
Doğal Hukuk... Alevi Hukuku…

Yorulan yorulsun ben yorulmazam


Derviş makamından ben ayrılmazam
Dünya kadısından ben sorulmazam
Kalsın benim davam divana kalsın

Ben de vekil ettim bar-i hüdamı


O da kulu gibi zulüm ede mi
Orda söyletirler bir bir adamı
Kalsın benim davam divana kalsın

Alevi hukuku doğal bir hukuktur. Aleviler tarihleri boyunca


Alevilere özgü, var olan hukukun dışında ve bütünüyle ona yaban-
cı bir hukuk sistemi yaratarak yaşamlarını devam ettirmişlerdir.

ALEVİ HUKUKU
Toplum kendisini var etmek için birçok kural geliştirmiştir. Bu
kurallar kuşkusuz yüzlerce yıllık deneyimlerin sonucu olarak ade-
ta imbikten süzülerek ortaya çıkmıştır. Bunlar rastgele konulmuş
değil, sağlam esaslı kurallardır. Alevi-
lik’teki kuralların esasını/amacını toplu-
mun bir bütün olarak sağlıklı bir biçimde
kendisini var etmesi; tehlikelerden, çürü-
me/çözülme ve aşınmalardan uzak tutul-
ması oluşturur. Söz konusu olan toplum-
sal yaşamın devamı olduğu için her birey
bu konuda azami bir hassasiyet göster-
mek durumundadır. Bu kuralın emredi-
ciliğinden öte bireyin sorumluluğundan
doğar. Alevi hukuku tümüyle ayrı, özgün
ve kendisine has bir hukuktur. Alevi hu-
kuku bir var oluş kuralları bütünüdür..
KASIM

09
Bahçe Biziz Gül Bizdedir

Biz erenler gerçeğiyiz,


Has bahçeniın çiçeğiyiz.
Hacı Bektaş köçeğiyiz,
Edep, erkan, yol bizdedir

GÜNÜN MİTİNGİ
Aleviler tarihinde ilk kez “eşit yurttaşlık hakkı” talebi ile
meydanlara çıktılar. Eşit yurttaşlık hakkı için büyük Alevi Mitin-
gi Ankara’da yüz binlerce insanın katılımı ile gerçekleşti. (2008)

GÜNÜN DERNEĞİ
Başkanlığını Ali Haydar Ulusoy’un yaptığı ilk Alevi Derneği
olan “Hacı Bektaş Kültür, Kalkınma ve Yardım Derneği” An-
kara’da kuruldu. Yönetim Kurulu: Ali Abbas Demirhan (Başkan
Vekili), Ahmet Toksoy (Genel Sekreter), Ali Nadi Bektaş (Muha-
sip Üye), Hüsrev Şir Ulusoy (Veznedar), M. Lütfi Altuğ, Ahmet
Ulusoy, Ali Nail Ulusoy’dan oluşan derneğin merkezi Ankara idi.
Dernek Hacıbektaş’ta da bir şube açtı. (1963)

GÜNÜN DERGİSİ
Alevi Bektaşi kültürünün sesi olmayı
amaçlayan Nefes Dergisi yayına başladı.
“İç Savaş” istemiyoruz başlığı ile
yayınlanan derginin ilk sayısında Cemal
Şener, Rıza Zelyut, Reha Çamuroğlu,
Martin Kramer’in yazıları ile Asım Be-
zirci ve İrene Melikoff ile yapılan söyle-
şiler yer aldı. (1993)
KASIM

10
Dergahta Dem Almamak Olmaz

Ağlayalım Atatürk’e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı

Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82. yılı…

ANLATI / TARİH
Sivas Kongresi sonrası Ankara’ya gitmekte olan Mustafa Ke-
mal ve arkadaşları Hacıbektaş’ı ziyaret ederler. Cemalettin Çe-
lebi, kendisini ziyaret eden Mustafa Kemal’i konağında ağırlar.
Mazhar Müfit Kansu anlatıyor:
“Ortalık kararınca odaya bir masa getirilerek rakı takımları
konuldu. Cemaleddin Efendi geldi. Rahatsız olduğundan içmedi-
ğini fakat şerefimize içeceğini söyleyerek rakıya başladı. Paşa,
‘Biz de içmiyoruz!’ cevabını verince Cemaleddin Efendi, ‘Burada
içmemek nasıl olur? Bu adeta bizi tahkirdir!’ diye kadehi Paşa’ya
sundu. Birkaç kadeh rakıdan sonra yemek yenildi. Ve Paşa, Çe-
lebi ile görüşerek, tamamen Kuva-yi Milliye’ye taraftar olduğu-
na dair söz aldı ve
buraya gelmekten
maksadımız da ha-
sıl oldu.”
7 yıl sonra gü-
zel günler için dem
alınan dergahın
kapısına kilit vuru-
lacaktır.

GÜNÜN KİTAPLARI
Baki Öz, Kurtuluş Savaşı’nda Aleviler Bektaşiler, 1989
Cemal Şener, Atatürk ve Aleviler, 2006
İbrahim Bahadır, Aleviler ve Atatürk, 2002
KASIM

11
Varidat: Kalbe Doğanlar

Gardaş oturalım biz de sohbete


Dinyelim bir mürşidin sözünü
Şefaat bekleriz pirden ahrette
İnşallah ak göreceğiz yüzünü

Firdevs bahçesinden meyveler gelir


Gidelim yolumuzdan kısmet verilir
Gün gelir de bu can tenden alınır
İnşallah ak göreceğiz yüzünü

İçe doğanlar… İnsanlığın birikimi…


Şeyh Bedreddin’in eylem kılavuzu olmuş sözlerinden derle-
nen kitap... Varidat; doğuşlar, kalbe doğan sözler, hikmetler anla-
mına gelmektedir.
Bedreddin sürgün edilişinin altıncı ayından sonra şeriat ilim-
lerini bir kenara bırakmış, tüm kitaplarını İznik Gölü’ne atmış
ve İznik’te bulunan Sarı Saltık Dergahı’nda yola girmiştir. Onun
aydınlanması, kalbinde doğuşların gerçekleşmesi yola girişi ile
başlar.

GÜNÜN ACISI
Sultan Şücaaddin Veli Dergahı postnişini Nevzat Demirtaş
Dede, Hakk’a yürüdü. Eskişehir/ Seyitgazi/ Şücaaddin (Arslanbey-
li) Köyü’nde bulunan dergahta 33 sene hizmet yürütmüştü. (2008)
KASIM

12
Belimden Düşen Değil Yolumu Süren Evladımdır

Abit kisvesinden görünen Hakk’tır


Sen anı gayride arama ey can
Batını hak olmuş zahiri Hakk’tır
Gizli sırlarını edeyim ayan

ALEVİLİK / SOY-BOY
Alevi inanç önderi kimi dedelerin kendilerini 12 İmam’a bağ-
lama çabaları tamamen üstün manevi bir güç ve köken bulma ça-
basının ürünüdür.
Bir Alevi toplumu, kendi toplumunun dışında bir inanç önderi
kabul etmez. Dili, kültürü, öğretisi ile tamamen kendi gibi olma-
lıdır dedesi. Bünye yabancı dedeyi kabul etmez. Dede, Ali soyun-
dan ise tüm Alevilerin de aynı soydan gelmesi gerekir. Bugün ne
dedeler ne de talipler genetik/biyolojik olarak Arap ırkından gel-
mediği gibi böyle bir değerlendirmeyi de reddederler. Böyle bir
biyolojik evrime dair de hiçbir ipucu söz konusu değildir. Burada
esas olan manevi bağ kurmaktır.

GÜNÜN ACISI
Cemal Şener Hakk’a yürüdü (2010). Kitapları: Alevilik Ola-
yı, Alevi Törenleri, Anadolu’da Alevi-Bektaşi Dergahları, Benim
Kabem İnsandır, Aleviler Ne Yapmalı, Ana Dilde İbadet, Alevilik
Dersleri, Osmanlı Belgelerinde Aleviler Bektaşiler, Aleviler’in
Etnik Kimliği vd.
KASIM

13
Alevilik Hiçbir Etnik Topluluğa Mal Edilemez

Kul Himmet’tir adımız


Burda yoktur yadımız
Şâh-ı Merdan aşkına
Hakk versin muradımız

Aleviliği salt Türklerin inancı olarak görmek, salt Kürtlerin


inancı olarak görmek, salt Zazaların inancı olarak görmek Alevi-
liğin tarihsel ve teolojik gerçekliği ile asla bağdaşmaz.
Alevilik, Anadolu’nun kadim tarihinden beri Anadolu’nun ka-
dim halklarının ve ona karışarak onun bir parçası olan halkların
özgün inancıdır…

GÜNÜN CUMHURBAŞKANI
Güney illerine geziye çıkmış olan Cumhurbaşkanı Cemal
Gürsel, Ankara’ya dönerken trende şunları söylemiştir:
“Alevi vatandaşlar temiz, çalışkan, vatanperver, dürüst insan-
lardır. (1962)”
GÜNÜN OLAYI
İsmet Zeki Eyüboğlu Hakk’a yürüdü (2003). Kitapları: Türk
Şiirinde Tanrıya Kafa Tutanlar, Şeyh Bedrettin, Anadolu Uygar-
lığı, Bütün Yönleriyle Bektaşilik-Alevilik, Hacı Bektaş Veli, Ale-
vi-Bektaşi Edebiyatı, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Abdal Musa,
Hatayi, Kaygusuz Abdal.
KASIM

14
Ne Hacıyız Ne Hocayız / Ne Falcı Ne Muskacıyız
Bizler Güruh-u Naci’yiz / Mahşer Günü Pervamız Yok
Kamil sözü Kuran’ımız
Hikmet söyler irfanımız
Hakikattir erkanımız
Yalan yanlış foyamız yok

Yasak bize buğz-i hasret


Gönlümüz bir ilelebet
Aramıza fitne fesat
Sokan şeytan havamız yok

Meluli’yim sözümüz bir


Dostumuzla özümüz bir
Yer içeriz nazımız bir
Sen ben diye kavgamız yok

GÜNÜN KİTABI
Latife Özpolat/Hamdullah Erbil, “Melûli Divanı ve Alevili-
ğin, Tasavvufun, Bektaşiliğin Tarihçesi” (1992)

GÜNÜN ACISI
Hakikatçi pirlerden Meluli Baba Hakk’a yürüdü (1989) Maraş
Afşin/Kötüre Köyü’nde doğan Meluli’nin asıl adı Karaca Er-
bil’dir.

Ey gönül biz dostun devrişanıyız


Dergah-ı alamız dost otağıdır
Can teslim etmişiz koç kurbanıyız
Gerdana çalınan dost bıçağıdır
KASIM

15
Evladı Kerbelayme!
Be Gunayme! Ayıvo! Zulmo! Cinayeto!

Mey içtim sarhoşum bugün


Tutamam dilim vallahi
Pirimle çok hoşum bugün
Unuttum ölüm vallahi

Elazığ Buğday Meydan’ından yükselen hakkın ve haklının


sesi…

HAK VE BATIL
Seyit Rıza, Elazığ’da düzmece bir mahkemede sözde bir yar-
gılama ile idam cezasına mahkum edildi.
Mahkemede son sözleri, “Ben sizin yalan ve hilelerinizle ba-
şedemedim bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde eğilme-
dim bu da size dert olsun.” oldu.
Seyit Rıza ile 6 yoldaşı, 15 Kasım 1937’de Elazığ’ın Buğday
Meydanı’nda idam edildiler.

GÜNÜN ACISI
Ali Doğan (Ali Amca) Hakk’a yürüdü. Alevi Bektaşi Kuruluş-
lar Birliği, Alevi Bektaşi Federasyonu ve Hacı Bektaş Veli Ana-
dolu Kültür Vakfı kurucusu ve ilk genel başkanıydı. (2005)

ALEVİLERE İFTİRALAR
Nur Baba, Yakup Kadri’nin Alevilere yönelik iftiralarla dolu
romanı. Yazar Üsküdar’da bulunan Bektaşi dergahına ziyaretler-
de bulunuyor ve sözde gördüklerini romana aktarıyor. Roman,
dergahı ahlaki düşkünlük içinde ilişkilerin var olduğu bir mekan
olarak gösterir. Romandan bir bölüm başlığı: “Bir Bektaşi Tekke-
sinde Mumlar Nasıl Söner”... (1922)
KASIM

16
Hiç Demsiz Cem Olur mu?
Birinci Sofrada Kızıldeli
İkinci Sofrada Akyazılı Alırız
Sen münkirsin sana haramdır bade
Bekle ki içesin öbür dünyada
Bahs açma Harabi bundan ziyade
Çünkü bilmez haram ile helali

GÜNÜN CEVABI
Böyle cevap veriyor, İzmir Hamza Baba Köyü’nden Hamza
evlatlarından 85 yaşındaki Ali Özer Baba, sizin cemlerde dem alı-
nıyor mu sorumuza. “Elbette alınıyor, demsiz cem olur mu?”Ama
sizin doğulular geldi bizleri kınar oldu dem alıyoruz diye.” Kır-
gınlığını dile getiriyor. Hamza Baba’da dem şöyle dualanıyor:
“Bismişah, Allah Allah… Nur ola sır ola, kırkların ezdiği engür ola,
Kızıldeli Sultan’ın himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola. Gittiği yerde
gam kasavet görmeye. Muhabbet aşkına içile gerçek erenler demine…
Ya Allah Ya Muhammed Ya Ali gerçeğe hü…”

GÜNÜN MEKANI
Hamza Baba Dergahı: İzmir / Kemalpaşa / Hamza Baba Kö-
yü’ndedir.
KASIM

17
Ali Bizden, Biz Ali’den Değiliz

Yaraduptur on sekiz bin alemi


Rızkın vermeye ganidir gani
Yedi iklim dört köşeyi seyrettim
Ben Ali’den gayrı ala görmedim

Aleviler Ali’yi tarihsel kimliğinden ayırıp kendi inançları ve gö-


nülleri üzre bir kimliğe büründürmüşlerdir. Bu anlamıyla Ali, Alevi
yolunun temeli, ayrılmaz bir parçası olmuştur. Hal böyle olunca ta-
rihsel Ali ile bir bağlılıkları da söz konusu olamayacaktır.

GÜNÜN MEKANI
Madran Baba Ziyareti: Aydın Bozdoğan Alamut Köyü’nde
Madran Dağı’nın zirvesinde bulunmaktadır. Yöre Alevilerinin
başlıca kutsal mekanıdır

GÜNÜN KİTABI
Alisiz Alevilik… Faik Bulut’un son derece tartışma yaratan
eseri. Bulut, kitabında tarihsel Ali ile Alevilik’teki Ali’nin birbi-
rinden tamamen farklı iki Ali olduğunu göstermeye çalışıyor…
(1997)
KASIM

18
Doğanın da Bir Canı Var
Yas-u matem günü derdim yeniler
Yarin sesi kulağımda çınılar
Sordum ki dağlara niçin iniler
Dedi çekticeğim karın elinden
Alnıma yazılmış kara yazılar
İtikattır talip pirin arzular
Sordum ki çamlara neden sızılar
Dedi çekticeğim pürün elinden
Varup Hakk’ın divanına durursun
Pervan olup aşk oduna yanarsun
Sordum degirmene ne hoş dönersin
Dedi çekticeğim perin elinden

Doğadaki nesnelerin de bir dili var… Alevi yolu bu gizli dili


çözmüş ve Alevi edebiyatında doğa ve doğadaki canlı, cansız var-
lıklar dile gelmiştir.

GÜNÜN KONSERİ
Haydar Bayrak, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde dönemin halk
edebiyatına ilgi duyan öğrencilerden Erdoğan Alkan’ın öncülük
yapmasıyla Alevi deyişleri konseri verdi (1959).
KASIM

19
Dünya Semah Günü

Aşk odu yürekde yanar


Beni gören mecnun sanar
Gökyüzünde ay gün döner
Ya ben nice dönmeyeyim
UNESCO Nairobi/Kenya’da yapmış olduğu taplantıda, se-
mahlarımızın, “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası” ol-
duğuna karar vermiştir. (2010)
Kasım ayının 3. pazarı Dünya Semah Günü’dür…

GÜNÜN BULUŞMASI
Avonos’ta bir araya gelen Türkiye ve Avrupa’da örgütlü Ale-
vi-Bektaşi kuruluşları, Aleviliğin temel sorunlarının, Türkiye’de
demokrasinin kurumsallaşamamasından ve laiklik ilkesinin tam
ve gerçek anlamıyla uygulanmamasından kaynaklandığını tesbit
ederek, “Alevi varlığının yasal olarak tanınması, Alevilere yöne-
lik eşitsiz ve ayrımcı uygulamaların son bulması için kapsamlı,
bütünsel ve kararlı bir hukuksal ve siyasal çalışma yürütülmesi-
ne’’ karar vermişlerdir. (2002)

GÜNÜN KAVRAMI
Yoz ya da dışarı semahı, Tahtacılarda cem dışında dönülen,
gençlere öğretmek, göstermek amaçıyla dönülen semahlara denilir.
KASIM

20
İki Lanetli 26… “1826-1926”

Biz ki Rum abdalıyız her yerde var dergahımız


Hanikahı aşkolur her dem ziyaretgahımız
Hacı Bektaş-ı Veli’nin erleri derler bize
Okuyup ilmi ledünü olagör agahımız

ALEVİLİK / TARİH
Alevi Bektaşi toplumunun tarihinde iki lanetli 26 vardır.
Yüz yıl arayla yaşanan iki büyük felaket…
Bütün maddi manevi varlıklarının tarumar edildiği, yakılıp yı-
kılıp imha edildiği iki 26.
Biri Osmanlı Devleti zamanında, diğeri ise Cumhuriyet dö-
neminde yaşanan iki büyük zulüm. 1826 yılında bütün Bektaşi
dergahları taş üstünde taş bırakılmayarak imha ediliyor. Kalanlara
asimilasyon için Nakşibendi imamlar tayin ediliyor.
100 yıl sonra…
1926 yılında bu kez bütün Bektaşi dergahlarının kapısına kilit
vuruluyor…

GÜNÜN YAZARI
Ali Celalettin Ulusoy, Hünkar Hacı Bektaş Veli ve Alevî-Bek-
taşî Yolu, Hacı Bektaş Velî Külliyesi ve Diğer Ziyaret Yerleri, Pir
Dergahından Nefesler.
KASIM

21
Hali Hal Etmeye Hali Olmak

Men dervişem deyi göğsün gerersin


Hakk’ı zikr etmeğe dilin var mıdır
Kendini görsene ilde ne ararsın
Halin hal etmeğe halin var mıdır

ALEVİLİK / KAVRAM
Rıza Lokması, cemde kesilen kurbanlardan pişirilen lokma...
Canların evden ceme gelirken yanlarında getirdikleri yiyecek ve
içecekler de lokmadır. Tüm lokmalar dualanır ve birlikte yenilir.
Toplum adına dedenin oluruyla yenildiği için herkesin rıza göster-
miş olduğu kutsal bir paydır.

GÜNÜN NÜFUS SAYIMI


Ali Yıldırım, Piri Er ve Gülağ Öz’ün yapmış oldukları Türki-
ye Alevi Atlası çalışması sonucunda 2014 yılı Eylül ayı itibariyle
Türkiye’de yaşayan Alevi nufüsu 10.279.899 olarak saptadılar.
KASIM

22
Cami Cemevi Projesi/Ahlaksız Bir Teklif

Nesimi, esrarı faş etme sakın


Ne bilsin ham ervah likasın Hakk’ın
Hakk’ı bilmeyene, Hakk olmaz yakın
Bizim Hakk katında elimiz vardır

Alevi asimilasyonunun son tezgahlarından biri olarak düşünü-


len proje, Fettullah Efendi ve Aleviler içindeki uzantıları tarafın-
dan ilk örneği Ankara Tuzluçayır’da uygulamaya konulmak iste-
nilmiş, Alevi toplumun kararlı direnişi karşısında proje sahipsiz
kalmıştır. (2013)

GÜNÜN UYARISI
Ey asimilasyoncu efendiler!
Tehlikenin farkında mısınız!
Cami Cemevi Projesi, 1834’te Hacı Bektaş Dergahı’nda denendi ve
sonunda asimilasyon hizmetlisi Nakşibendi hocalar Bektaşi oldular...

GÜNÜN MEKANI
Ramazan Baba Dergahı: Bursa/Işıklar semtinde bulunuyor-
du. 1826 yılında Ramazan Baba Dergahı Bektaşiler’den alındık-
tan sonra, onlara ait bölümler yıkılmış, tekkenin bütün mallarına
da el konmuştur.
Nakşibendi dergahına çevrilen mekana, 1911 yılında İttihat
ve Terakki yönetimince el konulmuş, uzun yıllar “Işıklar Askeri
Mektebi” olarak hizmet vermiştir.
KASIM

23
Bütün Evren Semah Döner

Bütün evren semah döner


Aşkından güneşler yanar
Aslına ermektir hüner
Beş vakitle avunmayız
(Hüdai)

Hüdai Baba, evrendeki gezegenlerin hareketleri ile semahta-


ki dönüşler arasında bağ kurarak Aleviliğin evrenselliğine vurgu
yapar…

GÜNÜN ACISI
Hüdai Baba Hakk’a yürüdü. Asıl adı Sabri Orak olup Kahra-
manmaraş/Göksun/Yoğunoluk Köyü’ndendir. ( 2001)
Kitapları; Gönül Diyarından Deyişler, İstanbul 1971
Aşık Hüdai, Bütün Evren Semah Döner, (Haz: Celal Kılıç),
Ankara 1998

Hüdai gafletten uyan


Her geçen günüm bir ziyan
Ruh bir arı vücut kovan
Balım yaralı yaralı
KASIM

24
Alevilik Demirin Üstünde
Karınca İzini Sürebilmektir

Derviş dediğinin arıdır özü


Zaya mı gitti ki garibin sözü
Demirin üstünde karınca izi
Karanlık gecede görsün de gelsin

GÜNÜN TARTIŞMASI
Aleviler azınlık mı!... 2004 yılında yayınlanan Avrupa Birli-
ği İlerleme raporunun Alevilere ilişkin paragrafında Aleviler için
kullanılan ‘müslüman azınlık’ kavramı Alevilerce büyük bir tep-
kiyle karşılanmıştı. Bunda kavramın sözcük anlamının dışında
Ermeniler, Museviler ve Rumlar için hakaret ve kücümseyici an-
lamda kullanılmasının payı vardı. Ama tepkinin esasını Alevilerin
bilnç bulanıklığı oluşturuyordu. Çünkü hiçbir hakkı hukuku ol-
mayan Aleviler kendilerinin kurucu unsur olduklarını birinci sınıf
vatandaş olduklarını düşünüyorlardı.
2004 yılında gösterilen bu yersiz tepki ve alınganlık sonraki
yıllarda eşit yurttaşlık hakkı için bir mücadele pratiğine dönüşe-
cekti.

GÜNÜN BAŞKANI
Mustafa Timisi, Birlik Partisi’nin 2. kongresinde genel başkan
seçildi (1969).

GÜNÜN GÜNÜ
12 Eylül paşalarının tayin ettiği Öğretmenler Günü...
KASIM

25
Alevi aydını olmak…
Ak Üstünde Akı Seçebilmektir

Şah Hatayi’m eydür heman


Dağları bürüdü duman
İşte İncil işte Kur’an
Seçebilirsen gel beri

GÜNÜN ÖRGÜTÜ
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu:
25 Kasım 1989 tarihinde Almanya’da ku-
rulu Alevi örgütlerini tek çatı altında top-
lamak amacıyla, “Almanya Alevi Ce-
maatleri Federasyonu” adıyla kuruldu.
26 Mart 1994 tarihinde Köln’de yapılan
tüzük kurultayında adını, “Avrupa Alevi
Birlikleri Federasyonu” olarak değiştirdi.

GÜNÜN ANNESİ
İrene Melikof (Anne) Hakk’a yürüdü. (2008) Bütün akademik
hayatını Aleviliği anlamaya adamıştı. Geldiği son nokta, “Derya
içinde deryalar buldum Alevilikte” olmuştu. Kitapları: Hacı Bek-
taş, Uyur İdik Uyardılar, Kırkların Ceminde...
KASIM

26
Alevilik; Mazlumun, Zulme Uğrayanın
Yanında Olmaktır

Bir gerçeğe indir başı


Durmaz akar gözüm yaşı
Yezid’in elinde taşı
Vura gelmiş, vura gider

GÜNÜN MUAVİYELERİ
Küçük Meydan Sahnesi’nde oynamakta olan Mum Söndü Oyu-
nu hakkında Cemal Özbey tarafından yapılan şikayet, Ankara Ağır
Ceza Mahkemesi tarafından şu gerekçelerle reddedildi: “Musa-
hipzade Celal tarafından kaleme alınmış ‘Mum Söndü’ adlı eserin
basıldığı tarihten bugüne kadar yurdun her yerinde sayısız defa
temsil edilmiş bulunmasına, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere
Bektaşi tekkelerindeki bir konuyu ele alarak yermiş olmasına, Bek-
taşilik veya Alevilik gibi bir mezhebin tahkir, tezyif gibi bir gayenin
güdülmemiş bulunmasına, yetkili bilirkişiler Uğur Alacakaptan,
Metin And ve Adnan Güriz’in raporları muhtevasına göre şikayetin
her yönü ile gayri varit bulunduğundan reddine…” (1968)

GÜNÜN DERGİSİ
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Kadınlar Birliği Ba-
den-Württemberg Bölge Temsilciliği tarafından Beyhan İpek’in yö-
netiminde ilk Alevi kadın dergisi “Pelgüzar” yayına başladı. (2017)
KASIM

27
Bir Ülkenin Türkülerini Yapanlar
Yasalarını Yapanlardan Daha Güçlüdür

Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda,


Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda.
Hırslar, kinler yok olur, aşkla meydanımızda…

ALEVİLİK / MUHABBET

Muhabbet Kasetleri / Deyişleri / Türküleri


İlk düşüncesi Muhlis Akarsu, Arif Sağ ve Musa Eroğlu tara-
fından karşılıklı saz çalıp deyişlerin okunduğu bir muhabbet orta-
mında atılan bu projenin ilk kaseti 1983 yılında yayınlandı.
Çok büyük bir ilgi ile karşılandı. Muhabbet grubuna daha son-
ra Yavuz Top da katıldı. Muhabbet kasetleri, 1989 yayınlanan 7.
kasetle son buldu.
KASIM

28
Gönüllerimizdeki dergahları kimse kapatamaz…
Mekan inanç, aşk, muhabbet ve mücadele ile can bulur

Yunus Emre der hoca


Gerekse bin var Hacc’a
Hepsinden iyice
Bir gönüle girmektir.

GÖNÜL DERGAHLARI KAPATILAMAZ


Dergah kapatıldığında Babalar, gözyaşları içinde Hazret-i
Pîr’den ayrılırlarken Dedebaba’nın şöyle dediği duyulmuştur:
“Arkadaşlar, burası kapanmış değildir. Bütün gönüllerde her
zaman açıktır. Fakat biz buradan uzaklaştırlmaya layık olduk, bu-
raya layık olursak yol açılır, döneriz…”

GÜNÜN ACISI
Hacı Bektaş Dergahı’nın son dedebabası Salih Niyazi Dede-
baba Hakk’a yürüdü (1941). Feyzullah Dedebaba’dan sonra genç
yaşta postnişin oldu. 1826’da Bek-
taşi dergahlarının kapatılması
kararıyla postnişinlik makamı
da kaldırıldığından Kilerevi
Babası ünvanını kullanıyor-
du. 677 Sayılı Yasa ile Bektaşi
dergahları kapatılınca, Anka-
ra’ya gelerek bir süre bir otel
işletti. Mekanını dergah gibi kul-
lıyordu. Takibatlara maruz kaldı.
Arnavutluk’a dönerek Bektaşiliği
örgütlemenin mücadelesini
verdi. 1941 yılında faşist
İtalyan işgalciler tarafından
katledildi.
KASIM

29
Cansız Duvarı Yürütmek
Erenlerin Hikmetindendir

Ne erler halketti hazret-i bari


Kimi şire bindi gem etti marı
Velâkin yürütmek cansız duvarı
Hacı Bektaş Veli Hünkâr’a mahsus

ALEVİLİK / KERAMET / HİKMET


Alevi yolunun bütün erenleri, kerametleri ve hikmetleri ile
mucizevi özellikler gösterirler. Alevi canlar için bu durum gayet
normal ve olağandır. Hatta erenlerden keramet göstermesini bek-
lerler, isterler. Çünkü bu kerametler cümle canların iyiliği ve gü-
zelliği içindir…
GÜNÜN ANLATISI
Akşehir’de bir er vardı, adına Seyyid Mahmud-i Hayrani der-
lerdi. Bu er, bir arslana bindi, bir yılanı da kamçı yaptı, Hünkar’ı
görmek için yola çıktı. Sulucakarahöyük’e yaklaşınca bu hali
Hünkar’a haber verdiler.
Hünkar, o gelen kimse dedi, canlıya binmiş, gelmiş; biz cansı-
za binelim. Kızılca Halvet yakınında bir kızıl kaya vardı, bir dam
duvarı kadar büyüktü. Hemen o kayanın üstüne bindi, ey kayacık
dedi, gelen erenlerden yana yürü. Kaya, hemencik kuş uçar gibi
gürleyip yürümeye başladı.
Öte yandan Seyyid Mahmud-i Hayrani de arslan üstünde,
elinde yılan, gelirken bir de baktı ki Hünkar, cansız bir kayaya
binmiş, yürütüp gelmededir. Er nazarında küstahlık, edebsizlik et-
mişiz deyip arslandan indi, yılanı da elinden attı. Hünkar’ın eline
ayağına düştü.

GÜNÜN ACISI
İlk Alevi yayıncı Sefer Aytekin (Emek Basım Yayın ve Güver-
cin Kitapları) Hakk’a yürüdü. (Bademler Köyü 2000)
KASIM

30
İlk Ürünlerin Dergaha Sunulması
Bereket ve Kutsama

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi


Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır

ALEVİLİK / GELENEK / TARİH


Sebze-meyve, tahıl, kuzu, süt/ağız vb. ilk ürünler, kutsanması ve
devamının bereketli olması için Hacı Bektaş Dergahı’na sunulurdu.
Köylerde ise ilk biçilen otlardan yapılan burmanın bir yükü,
hasat zamanı hasatı yapılan ürünlerin her birinden birer ölçek
dede evine götürülürdü. Köylülerin aralarında anlaşıp bir günlük
sütlerini dede evine götürmesi de gelenek olmuştu.
“Vaktiyle Hacıbektaş kasabasının ve civar köylerin halkı hay-
vanlarının ilk sütünü, ilk kuzusunu nezîr olarak Dergah-ı Pîr’e he-
diye ederler; ekecekleri tohumun 1-2 kilesini götürüp orada duala-
tırlardı. Mahsul alınca da bir miktarını dergaha nezir verirlerdi.”

GÜNÜN OLAYI
677 Sayılı Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına dair kanun
kabul edildi. Bektaşi dergahları kapatılırken “dedelik, seyitlik,
çelebilik, babalık” unvan ve giysilerinin kullanılması yasaklanıp
kullanılması cezai yaptırımlara bağlandı.
ARALIK

01
Hakikate Bağlı Bu Yolun Ucu

Hu diyelim gerçeklerin demine


Gerçeklerin demi nurdan sayılır
Gerçek erenlerin nutku nefesi
Biri kırktır kırkı birden sayılır

Hakikat son kapıdır. Bitiş değil başlangıç kapısı. Orada insan


varlıkla, yaradılış ve yaradanla doğa ile bir olur.

GÜNÜN TERANESİ
Milliyet Gazetesi yazarı Ulunay, okuyucusundan gelen, Alevi
misiniz sorusuna, Alevilik Ali’yi sevmekse herkesten çok Alevi-
yim diye yanıt veriyor:
“Alevilik ile Anadolu’daki kınalı sakallı, sürmeli gözlü tahta-
cılar kasdediliyorsa öyle Alevi değilim. Fakat Alevilik ile Hazreti
Ali’yi bütün eshaba tafdil etmek ve ona sonsuz bir aşk ve mu-
habbetle bağlanmak murad ediliyorsa o zaman bütün Aleviliğin
fevkinde bir Aleviyim (1964).”

GÜNÜN TUTUKLUSU
Feyzullah Çınar, 2 yıl önce MC (Demirel başkanlığındaki mil-
liyetçi cephe) Hükümeti’nin manevi şahsiyetine tahkir ettiği ge-
rekçesiyle Ceyhan’da tutuklandı (1978).

GÜNÜN MUAVİYELERİ
Adıyaman’da Alevi evleri işaretlendi. (2013)
ARALIK

02
Ya Siz Sünnileştirin Ya Biz Şiileştirelim!...

Ben Musa’yım sen Firavun


İkrarsız şeytan-ı lain
Üçüncü ölmem bu hain
Pir Sultan ölür dirilir

GÜNÜN AHLAKSIZ TEKLİFİ


“Sayın Başkan, Türkiye, Alevileri ateistleştiriyor. Ya siz il-
gilenin Sünnileştirin, ya da bize bırakın Şiileştirelim.” Bu söz-
ler, İranlı Şeriat Medari’ye ait. Diyanet İşleri Başkanı Süleyman
Ateş’e söyleniyor.
Anadolu Aleviliği’ne düşmanca bakan Şii ve şeriatçı yaklaşı-
mın resmi ve özlü ifadesi olan bu anlayış, Tansu Çiller tarafından
başbakanlığı sırasında bir diyanet baş müfettişine hazırlattırılan,
“Alevilik Raporu”nun ilk sayfasında yer alıyor ve raporun ana
fikrini de dile getiriyor.

KIZILBAŞLARA HAKARET
Cemal Özbey, Haydar Atıcı, İbrahim Kılıç, Mehmet Kılıç,
Mehmet Dedekarkınoğlu, İbrahim Olukçu ve Mustafa Kamış,
İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlıklarına ortak bir dilekçe ve-
rerek Ankara sinemalarında oynatılmakta olan Turist Ömer/Do-
landırıcılar Kralı filminde Kızılbaşlara ağır ithamlarda bulunul-
duğunu, bu ithamların efkarı umumiye ve amme vicdanında derin
akisler uyandırdığını, 13-14 milyon Kızılbaş-Alevi’yi hedef alan
bu saldırının acilen durdurulmasını talep ettiler (1965).

GÜNÜN KARARI
AHİM cemevlerinin ibadethane sayılmaması ve cemevleri-
ne ayrımcılık uygulandığı gerekçesiyle açılan davada Türkiye’yi
mahkum etti (2014).
ARALIK

03
Dedesiz Yol Sürülmez

Uzundur uzundur dedemin boyu


Yıldız’dır yaylası Banaz’dır köyü
Yaz bahar ayında bulanır suyu
Sularda ağlaşır Pir Sultan deyi

Alevi yolunun inanç önderi dededir. Dede kutsal ocak evladıdır.


Yolun tüm birikim ve inceliklerini şahsında taşıyan dedenin, pir bağ-
lısına talip denir.
GÜNÜN ELEŞTİRİSİ
Talibin yolda yürümekte zafiyet gösteren dedesini sorgulama
hakkı da yine yolun gereğidir.
Çok keramet gördüm sarı kürkünde
Dedelik nişanı vardır börkünde
Altın mıdır gümüş müdür terkinde
Bre dede, yağmadan mı gelirsin

Tarikattan marifete geldiniz


Hakikat emrinde vardır yurdunuz
Beş düğeyi kısım kısım yediniz
Bre dede, yağmadan mı gelirsin

Pir Sultan’ ın bu sözüne küstünüz


Hasım olsun hırkanızla postunuz
Talipleri damızlıktan kestiniz
Bre dede, yağmadan mı gelirsin 

GÜNÜN KARARI
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Çankaya Cemevi Yaptırma Derne-
ği’nin tüzüğündeki “Cemevi ibadethanedir” sözü nedeniyle kapatıl-
ması için açılan davayı reddetti. YHGK 03.12.2014 gün ve E.2014/7-
1038, K.2014/990 sayılı kararı ile “Cemevi ibadethane değildir.” di-
yen Diyanet İşleri Başkanlığı görüşünü geçersiz kılmış oldu (2014).
ARALIK

04
Alevilik, Kutsatsalla İç İçe
Ve Onun Bir Parçası Olarak Yaşamaktır

Güvercin donunda çıkıp oturan


Hakk der yalvarırım Hacı Bektaş’a
Zemheride dost elmasın yetüren
Hakk der yalvarırım Hacı Bektaş’a

Tanık tutup kara taşı kaldıran


Mucizatın cüml’aleme bildiren
Kırk öküzü bir kazana dolduran
Hakk der yalvarırım Hacı Bektaş’a

Alevi can tüm kutsallıkları, kerametlerin ortasında ve onlarla


iç içe yaşar. Dergahlar, ocaklar, yatırlar, ağaçlar, sular, dağlar, te-
peler, taşlar hep bir keramet kaynağıdır. Alevi için yaşadığı, iliş-
kide olduğu doğanın her bir unsurundan kutsallık fışkırır adeta.
Doğa onun, o doğanın bir parçasıdır.
ARALIK

05
Kendiliğinden Alevi… Kendisi için Alevi…

Çekilip Kırklar’a vardık


Niye geldin can dediler
Baş kesip niyaz eyledik
Geç otur meydan dediler

Bilince varmak ve o bilincin gerektirdiği biçimde davran-


mak… Fiziki var oluşun ötesine geçerek bilinçsel var oluşu da
gerçekleştirebilmek…

ALEVİLİK / TAVIR
Alevi toplumunun bir hak hukuk öznesi olarak kendi gerçek-
liğinin farkına varmasının çok uzun bir geçmişi bulunmuyor. Bu-
nun çok derin tarihsel ve toplumsal nedenleri var. Kendisi için
Alevi olmak demek bir özne olmayı başarmak anlamına geliyor.
Bunun temel şartı ise öncelikle bilinç bulanıklığının son bulması.
Arınmak ve durulmak. Gerçeği tek kılavuz olarak kabul edip yü-
rümek.
GÜNÜN KİTABI
Osman Bayatlı, Alevilikte Sayılar, İzmir, 1948
Bergama’da Alevi Gelini ve İnançları, İzmir, 1957
ARALIK

06
Hacılar Bayramı

Pir Sultan’ım ey gaziler


Alnımızda al yazılar
Talip de Pir’in arzular
Ağ gül ile kırmızı gül

Hacılar Bayramı, Aleviliğin kadim tarihinde Seyyid Gazi Der-


gahı’nda 21 Mart’ta kutlanan büyük bayramdır.

TARİH / ANLATI
Velayetname’de, Hacı Bektaş Veli’nin Seyyid Gazi Dergahı’nı
ziyaret ettiği ve Seyyid Gazi’nin mezarını “Merhaba serçeşmem”
diye selamladığı, mezardan ise “Merhaba ilim şehrim” diye yanıt
geldiği anlatılır.
Bu ziyaretten sonra Hacılar Bayramı’nın Seyit Gazi’de kut-
landığı ifade edilir:
“Hünkar, Hacılar Bayramı’ndaki topluluk, Seyyid Gazi’de ol-
sun buyurmuştu. O vakitten beri, Hacılar Bayramı’nda, her yan-
dan kurbanlar, nezirlerle muhibler, Seyyid Gazi’ye giderler, orda
toplanırlardı.”
Seyyid Gazi, kadim bir Alevi makamı olarak tarihte Zeus, He-
rakles, Kibele ve Artemis gibi tanrı ve tanrıça tapınaklarına da ev
sahipliği yapmıştı. Hristiyan dönemde Bizans manastırına çevril-
miş ve esas olarak Işık Taifesi’ne dergâh olmuştu.
GÜNÜN KİTABI
Besim Atalay,  Bektaşilik ve Edebiyatı, İstanbul
ARALIK

07
Ayna Tuttum Yüzüme, Ali Göründü Gözüme

Aynayı tuttum yüzüme


Ali göründü gözüme
Nazar eyledim özüme
Ali göründü gözüme

Ali candır, Ali canan


Ali dindir, Ali iman
Ali rahim, Ali rahman
Ali göründü gözüme

Ali’yi görmek, Ali olabilmek, her Alevi canın özünde sırlan-


mış olan bir hikmettir. Ali iyiliğin, doğruluğun, güzelliğin, hak-
kın, mazlum olmanın, zalime karşı durmanın simgesidir. Her Ale-
vi bu özellikleri kendi özünde bulabilir, ortaya çıkarabilir. Mesele
kendi özüne nazar eyleyebilmektedir.

GÜNÜN CANI
Ali Yıldırım’ın kitapları: FKF / Dev-Genç Tarihi, Ateşte Semaha
Durmak, Alevi Bektaşi Deyişleri, Pir Sultan Abdal, Osmanlı Engizis-
yonu, Darağacında Kan Sesleri, Alevi Öğretisi, Alevi Hukuku, Bek-
taşi Fıkraları, Deniz Gezmiş’in Günlüğü, Mahir Eylem Günlüğü…
ARALIK

08
Alevi-Bektaşi Toplumunun Hacı Bektaş
Dergahı’ndan Devletçe Gasp Edilen Malları

Hakk nazar eylemiş göze


Odur yol gösteren bize
Kulağı sağır dilsize
İklim iklim yol sorarsın

GÜNÜN TUTANAĞI
670 Sayılı Kanun ile devlet, Hacı Bektaş Dergahı’nın bütün
malvarlığıma el koyup gaspetmiştir. İşte bazıları:
“Müstakilen dergaha ait olup ve bağlarda Dedebağı, Hanbağı,
Dergah’ta ve çiftliklerde tesbit olunan hayvanatın miktarı 105 ve
Dergah’ın çiftliklerinden Kütükçü Çiftliği, Kaya Çiftliği, Kızılöz
Çiftliği, Ilıcak Çiftliği, ortakçılarla müşterek olan ağnam ve hay-
vanat adeti ceman 527. Dergah çiftliklerinde tesbit olunan ara-
zi; tarla, bağ, bahçe, kovalık, çayır, ağaçlık ve kıraç olmak üzere
4487 dönümdür. Dergaha ait akaret 400 ziyade dükkan, neharla
mütearrik 10 değirmeni, 4 su değirmeninden ibarettir. Mebaniden
gayri bağ, bahçe, arazi, emlak, ufak emlak Evkaf tarafından Zira-
at Numune Mektebi’ne 12586 lira 25 kuruşa satılmıştır. Ve yeni
yapılan misafirhane de mektep olmak şartı ile Ziraat’e terk edil-
miştir. Halı, kilim, yastık, 461 parça eşya Tesbit Heyeti tarafından
mühürlü 14 denk yapılarak Ankara Evkaf Müdüriyet-i Umumi-
yesine teslim edilmiştir. Hacıbektaş’ta kalan hububat vesair eşya
talimatname mucibince satılmıştır. (1926)”
GÜNÜN SORUŞTURMASI
“Hünkar Hacı Bektaş Veli Takvimi” hazırlayıp yayınlayan İs-
tanbul Barosu avukatlarından Ali Haydar Ocakçıoğlu hakkında
“Menfaat temini maksadı ile dini hisleri alet ederek propaganda
yapmak” suçlaması ile dava açıldı (1965).
ARALIK

09
Aleviler/Işık İnsanları

Işık ile danışman,


Savaşırlar her zaman
Danışman aydur şeran
Sözü malül değil mi

KADİM TARİH
Velayetname, Hacı Bektaş dervişlerinden Hacım Sultan’ın
Germiyan iline vardığında orada bulunan zahitlerin onu “Işık”
olarak çağırdıklarını yazmaktadır. Zahitler, Hacim Sultan’ın ko-
nuşmalarını kastederek “Bre ne kolayına söyler şol Yabani Işık”
demişlerdir.
Hacım Sultan Velayetnamesi’nde de Hacı Bektaş yolunda
olanlara Işık denildiği kayıtlıdır… Başbakanlık arşivlerinde yer
alan fermanlarda da Eskişehir ve Seyyid Gazi Alevileri, Işık ola-
rak nitelenmektedir.
GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necati Tayyar Taş, Ortadoğu
Gazetesi’ne verdiği demeçte, Alevilerin inanç ve ibadet merkezle-
ri olan cemevlerini cümbüşhane olarak niteleyerek Alevi inacına
ve ibadethanesine yönelik açık bir hakarette bulundu:
“Alevi’ye sorarsanız, hemen ‘Biz Müslümanız’ der. Müslü-
man olduğuna göre, onun ibadet yeri camidir veya evidir. Cemevi
ibadet yeri olamaz. Cemevi bir cümbüş yeri, saz çalınıyor. O za-
man birlik sağlam olmaz.” (2002)
ARALIK

10
İnsan, Haklarıyla İnsandır

Ki hiç bir millete bakmayasın kem


Kamusun bir nazarda gözleyesün hem

Alevilik, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde dile getirilen


hakları içselleştirmiş ve binlerce yıldır kendisine ilke edinmiş bir
inanç sistemidir.

İNSANIN GÜNÜ
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 tarihinde İn-
san Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul ve ilan etmiştir.
Evrensel Bildirge’nin 2. maddesinde ifadesini bulan “Herkes;
ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal
veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım
gözetmeksizin eşit haklara sahiptir.” ilkesi Aleviliğin 72 Millete
bir nazarla bakmak ilkesinin güncel ifadesidir.

GÜNÜN KİTABI
J.K. Birge (1888-1952), The Bektashi Order of Dervishes,
1937, Türkçesi, Bektaşiliğin Tarihi, İstanbul 1991
ARALIK

11
Bugün Alevi İnancına Mensup Olan Topluluk
Tarih Boyunca da Bu İnanca Mensuptu

Karac’oğlan der ki sözüm bilene


Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş biz burada yoğ iken

KADİM TARİH
Anadolu coğrafyasında Aleviler, kadimden beri ne Hıristiyan
ne de hiçbir zaman Müslüman olmadılar. İnsanlar mensup olma-
dıkları bir inanca göre tanımlanamaz, ifade edilemezler. Aleviler
ne kadar İslam dışı ise o kadar da Hıristiyanlık dışıdırlar. Çünkü
Alevi inancı -aralarında derece farkı olsa da- bu inançlara farklı
mesafede durur, bu inançların dışındadır.
Aleviler Anadolu’da hüküm süren bin yıllık Hıristiyan ege-
menliği boyunca Hıristiyan olmadıkları gibi bin yıllık İslam haki-
miyeti altında da Müslüman olmadılar.
Alevi yol ve erkanına ait inanç ve ibadet kurumlarını Anado-
lu dışında bir kökene bağlamak, Anadolu dışında Arabistan, Orta
Asya gibi başka coğrafyalarda Alevi inancına ve inanç kurumları-
na köken aramak boş bir çabadır.

GÜNÜN GECESİ
Ruhi Su, Aşık Ali İzzet, Aşık Nesimi; İstanbul Saray Sinema-
sı’nda birlikte konser verdiler (1964).

GÜNÜN ACISI
Rıza Yörükoğlu Hakk’a yürüdü (2001). Okunacak En Büyük
Kitap İnsandır / Tarihte ve Günümüzde Alevilik, İstanbul 1992
ARALIK

12
Aleviliğin Doğasına Uyarsa Farklı İnanç
Unsurlarını Alır ve Bir Parçası Haline Getirir

Kırklar geldi her çiçekten derdiler


Koklayuben yüzlerine sürdüler
Bir üzümü engür edüp içtiler
Size mescit bize meyhane düştü

ALEVİLİK / MUHTEVA
Aleviliğin kendi dışındaki inanç unsurlarına saygı duyması,
onları alıp kimi ölçülerde kendisine mal etmesi hiçbir şekilde Ale-
viliğin o din ve inançlardan kaynaklandığı anlamına gelmez, o
şekilde yorumlanamaz. Aleviliğin doğuşunda, kökeninde yer al-
mayan, Aleviliğe sonradan giren unsurlar Aleviliğe kan uyumu /
genetik uyum gösterdiği ölçüde Aleviliğe dahil olabiliyor. Kendi
dünyasına yabancılaşarak, bozularak, Aleviliğin doğasına uygun
hale gelerek Alevilikte yer alabiliyorlar. Söz gelimi Hurufilik,
Alevi inancına eklenmekte hiçbir zorlukla karşılaşmamıştır. Çün-
kü sonuçta Hurufilik de Alevilik gibi insanı merkezine koymakta
ve yüceltmektedir.

ALEVİLİK ANLATI
Köroğlu’na sormuşlar, “senin inancın nedir?” diye. O da ce-
vap vermiş: “Malumu ilan etmeye ne gerek var. Alem biliyor ki
Köroğlu Kızılbaş’tır.”
ARALIK

13
Ankara Adı Kara
17 Yaşındaydı Kıydılar Erdal’a

Gökte turna dizim dizim


Dinmedi yürekte sızım
Erdal Eren’i asmışlar
Ağıdını söyler sazım

Ankara adı kara


Bu yara başka yara
On yedi yaşındaydı
Kıyılır mı Erdal’a

12 Eylül faşizminin idam adı altında işlemiş olduğu 18 cina-


yetten biri de Erdal Eren’in katliamıdır.
Erdal Eren, düzmece bir yargılama ile ışık hızında yargılan-
mış, 17 yaşında olmasına rağmen yaşı büyütülerek Ankara Ulu-
canlar Cezaevi’nde 13 Aralık 1980’de haksız hukusuz bir biçimde
katledilmiştir.

GÜNÜN ACISI
Zülfikar’ı kıran ozan Ali Kızıltuğ, Hakk’a yürüdü.

Zalimin zulmü bizi yakarsa


Ağlatıp karşıdan bakarsa
Ahirette elimiz bosa çıkarsa
Tutar Zülfikar’ı kırarım Ali
ARALIK

14
Alevi Ritüelleri Hayatın Yeniden Tezahürüdür

Dolduğumuz evler dol’olsun nurdan


Bizde böyle gördük uludan pirden
Yardımcımız olsun ol Şah-ı Merdan
Eylesinler erenler semah eylesin

YOL ERKAN
Alevilik; cem, semah, görgü, sorgu, lokma, kurban benzeri bir
çok ritüelin yani inançsal model davranışların bütününden oluşur.
Aslında her din bir ritüeller toplamıdır. İnancın orta yere çıkışı an-
cak ritüellerle gerçekleşir. Yoksa neye nasıl inanıldığını anlamak
mümkün olmaz. İnananın kafasında kalan inanç başkalarına bir
anlam ifade etmez.
İnanç, kendini ritüellerle/ibadet biçimleriyle somutlar. İnanç
unsurları dahi bir şekilde pratiğe dönüşmek durumundadır. İnanç
ilkelerini ibadetle/pratikle/ritüelle anlayabiliriz.
O nedenledir ki din ritüeldir. Bir inancın varlığını mabetleriy-
le, tapınma törenleriyle, inanç pratikleriyla görür, anlar, kavrarız.
Ritüeller toplamına baktığımızda Aleviliğin kendine özgülüğü
tüm çıplaklığıyla görülür.

GÜNÜN İLANI
Hacı Bektaş Vakıf çeşmelerinin 2.322.480 lira keşif bedelli
onarımı kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. İhalesi, 5 Ocak 1963
Cumartesi saat 11’de Kayseri Vakıflar Mıntıka Müdürlüğü’nde ya-
pılacaktır. Postada vaki gecikmeler nazara alınmaz (1962).

GÜNÜN MUAVİYE’Sİ
Zaman Gazetesi’nde yayınlanan bir bulmacada, “Ehli sünnet
dışı sapık bir mezhep” nedir diye soruldu, cevap ertesi gün “Ale-
vilik” olarak açıklandı. (1988)
ARALIK

15
Kibele’den Kadıncık Ana’ya
Yaratan ve Yaşatan Kadının Adıyla
Cimsiz cenanın karnında
Kim geldi cana karnında
Atasız ana karnında
Tatlı selam alan kimdir

TARİHTEN EL ALMAK
Hitit ana tanrıçası Kibele, babasız doğumun tanrıçasıdır. Babasız do-
ğum rolü Efes Konsülü marifetiyle Hıristiyanlığa, Meryem’e aktarılmış-
tır. Babsız olmak, kendi kendine yeter olmaktır ve bir gücü ifade eder.
Kadıncık Ana, Kibele ve Meryem’in devamıdır. Hacı Bektaş’ı kar-
şılayan, bir anlamda yola alan Kadıncık Ana, İdris’le evli olsa da çocu-
ğu bulunmamaktadır. Çocukları yani Hacı Bektaş’ın yolunu yürütecek
olanlar Kibele geleneğine uygun olarak Hacı Bektaş’ın burun kanı ile
Kadıncık’tan babasız doğarlar. Alevi canın hakikat makamında atası
gök, anası yerdir.

ALEVİLERE HAKARETLER
Muhsin Ertuğrul, 1922’de Yakup Kadri’nin Bektaşiliğe ha-
karetler içeren Nur Baba romanını Boğaziçi Esrarı adıyla filme
çeker. Filmin çekimi sırasında Bektaşiler, film setini basarlar. Fil-
min aleyhlerine çekildiğini söylerler. Polis olaya el koyar, itiraz-
lara rağmen film çekilir. Filmin başrol oyuncusu kayıplara karışır.
Başrolü, yönetmenin kendisi, yani Muhsin Ertuğrul üstlenir. Film
sinemalarda gösterilir. (1923)
ARALIK

16
Alevilik Tüm İnsanlığın Vicdanıdır

Sultanoğlu, leşkerine başvurdu


Buyruğunu dört bir yana duyurdu
Kılıç çaldı, ana, bebe savurdu
Yalım esti her yanları kavurdu

İriş koç yiğidim er meydanına


Sultanın ettiğin koma yanına
Vur yoldaş vuralım, kavga günüdür
Ahiri evveli, gine ölümlüdür

Alevilik yeryüzünde zulme, zorbalığa, baskı ve haksızlığa in-


sanlık adına itiraz etmenin adıdır. Dünyanın neresinde bir haksız-
lık yapılsa onu kendine yapılmış saymak, kırılan incecik yeşil bir
dalın hüznünü duyabilmektir.

GÜNÜN DERSİ
Alevilere hakaretlerle dolu Prof. Nebahat Küyel tarafından
yazılan ve liselerde ders kitabı olarak okutulan Felsefeye Başlan-
gıç kitabı Erzincan Milletvekili Nurettin Karsu tarafından TBMM
kürsüsünden yırtılıp atıldı. (1976)

GÜNÜN OCAĞI
Şeyh Şazeli Ocağı: Merkezi Sivas Kangal Yellice Köyü’ndedir.
ARALIK

17
Artsın Eksilmesin Taşsın Dökülmesin

Sır ola, nur ola, yediklerimiz tabur ola!


Bu gitti dolusu gele.
Artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin!
Hak bereketini versin!
Pişirene, taşırana, getirip götürene, kazana koyana
Sağlık, sefalık, dirlik, birlik, hayırlı evlat, hayırlı devlet versin!
Yiyenlere helal, yedirene delil olsun!
Dil bizden nefes Hacı Bektaş Veli’den,
Şah Abdal Musa’dan ola!
Gerçeğe Hu!.

GÜNÜN ANLATISI
Hacı Bektaş Veli, Suluca Karahöyük’e gelince karnının acıktı-
ğını hissetti. Bir evin kapısını çaldı. Ev, Kadıncık Ana’nın eviydi.
Kadıncık kapıyı açtı. Nur yüzlü bir derviş kendisinden yiyecek is-
tiyordu. Yoksuldu ama kapıya geleni de boş göndermek olmazdı.
Hemen koştu bir yufka ekmek aldı, küpün dibinde kalan bir kaşık
tereyağını ekmeğe sürerek dürüm yapıp dervişe uzattı. Derviş,
“Artsın, eksilmesin, taşsın dökülmesin, Hızır bereketin versin.”
diyerek kapıdan ayrıldı. Akşam yemek için küpün dibini sıyırma-
ya giden Kadıncık bir de ne görsün, yağ küpü ağzına kadar dol-
muş, bulgur çuvalları taşıyor… Kadıncık, kapıya gelen dervişin
ulu bir kişi olduğunu hemen anladı.

GÜNÜN AÇIKLAMASI
Alevilerin taleplerine ilişkin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in
bizzat görevlendirdiği dönemin devlet bakanı Hayri Mumcuoğlu,
17 Aralık günü düzenlediği basın toplantısında, “Diyanet İşleri
Teşkilat Kanunu’nda Alevilerin temsiline yer verilecektir.” açık-
lamasında bulundu (1960).
ARALIK

18
Gördüğün Ört Görmediğin Söyleme

Dinle sana bir pend-name diyeyim


Gördüğün ört görmediğin söyleme
Gördüğünle görmediğin farkı ne
Gördüğün ört görmediğin söyleme

Gördüm diyenleri oda yakarlar


Yakarlar da temaşaya bakarlar
Kav ile çakmağı ana çakarlar
Gördüğün ört görmediğin söyleme

Çünkü bilirim yalan sözden şer çıkar


Cebrail’in kanadından ter çıkar
Gerçek aşık böyle sözden fer çıkar
Gördüğün ört görmediğin söyleme

Alevi erkanında ayıp örtücü olma, hataları kapatma, dediko-


dudan, kıyl ü kalden uzak durma, iftiradan, kara çalmadan sakın-
ma çok temel bir ahlaki ilkedir.

GÜNÜN MEKANLARI
Emlek’teki 1926’da kapatılan Bektaşi Dergahları:
Sarıtekke Köyü / Muhtar Abdal
Mescit Köyü / Salman Baba
Hardal Köyü / Kerem Ali Baba
Ortaköy / Mustafa Abdal
Canabdal Köyü / Kürebaba
Alaman Köyü / Kara Co

GÜNÜN KİTABI
Suraiya Faroqhi, Anadolu’da Bektaşilik, İstanbul 2003
ARALIK

19
Bin Can ile Bir Canana Bağlıyız

Zincir kar eylemez bizlere sofu


Bin can ile bir canana bağlıyız
Anlayıp bilmişiz emri marufu
Hükmü baki adil hane bağlıyız

İkrarı bütün olmak, söze ve yola bağlılık, her şeyi ile adanmış-
lığı dile getirir. Canın bin olması bir o kadar canana bağlanmaya
cevaz vermez. Bağlılığın gücü buradan doğar.

GÜNÜN KİTAPLARI
Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, An-
kara: 2002
Şamanizm/Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri, Şamanizm’in
Diğer Dinler ve Alevilik Üzerindeki Etkileri, Yol Yayınları, An-
kara 2005
ARALIK

20
Gün Doğunca Boynuza Nur Düşer

Dağdan kütür kütür hezen indirir


İndirir de ateşlere yandırır
Her evin evliğin öküz döndürür
İreçberler hoşça tutun öküzü

Öküzün damını alçacık yapın,


Yaş koman altına, kuruluk serpin.
Koşumdan koşuma gözlerin öpün,
İreçberler hoşça tutun öküzü.

Üreten ve hayat vereni kutsamak, Aleviliğin kadim inanç


özelliğidir.

ÜRETENE GÜZELLEME
Öküz üstüne dünyada yazılan en güzel şiir Pir Sultan Abdal’a
aittir. Pirimiz, kadim geleneğe yollama yaparak deyişinde öküzün
başına nurdan bir taç takmakta ve beline kemer bağlamaktadır.
Boynuz üretimin, bolluğun, bereketin ve kutsallığın simgesidir.
ARALIK

21
Alevilerin Kanayan Yarası: Maraş Katliamı

Zalim yazdı katlimize fermanı


Tütüyor başımda derdin dumanı
Geleceksen tez gel tam da zamanı
Yoksa ikrarımdan dönerim Ali

Maraş Katliamı’nı unutmak insanlığı unutmaktır… Egemen


güçlerin 12 Eylül faşizmine doğru attıkları en korkunç adım, 1978
Maraş Katliamı’dır.

GÖZ GÖRE GÖRE KATLİAM


Planlı programlı bir katliam gerçekleşti Maraş’ta. Yüzyıllardır
olduğu gibi yine Aleviler katledildiler.
18 Aralık: “Güneş Yeniden Doğacak” filminin oynadığı Çiçek
Sineması’na faşistler tarafından ses bombası atıldı.
19 Aralık: Bir gurup faşist, Çiçek Sineması olayını bahane
edip Maraş’ta terör estirdiler.
21 Aralık: TÖB-DER üyesi iki öğretmen faşistler tarafından
öldürüldü.

GÜNÜN KİTABI
Orhan Tüleylioğlu, Kahramanmaraş Katliamı, 2009
ARALIK

22
Maraş’tan Bir Haber Geldi

Maraş’tan bir haber geldi


Dediler ki canlar öldü
Keşke canlar ölmeseydi
Kesileydi elim kolum…

KATİLLER İŞBAŞINDA
Katledilen iki öğretmenin cenaze töreninin yapılacağı Ulu
Cami’de üslenen faşistler, “Komünistler Moskova’ya, Alevilerin
Namazı Kılınmaz” sloganları atarak cenaze kortejine saldırdılar.
Daha sonra sayıları 3 bini bulan saldırganlar, Alevi ve CHP’lile-
re ait 300 işyeri ile Pol-Der, DİSK Tekstil Sendikası, TÖB-DER,
CHP Milletvekili Orhan Sezal’ın matbaa ve AP’li olduğu bilinen
bir noterin iş yerini tahrip ettiler.
Gölbaşı’ndan getirilen jandarma komondo birliğinin çabala-
rıyla olaylar ancak akşam saatlerinde kontrol altına alınabildi.

GÜNÜN TELGRAFI
CHP Kahramanmaraş Milletvekili Hüseyin Doğan, Cumhur-
başkanı Fahri Korutürk ve Başbakan Bülent Ecevit’e şu telgrafı
çekti:
“Kendi iktidarımızda dahi ne yerel ne de merkezi yetkilisini ve
yeterli önlemleri yanında bulamayan bu insanlara kimin el uzata-
cağını bilemediğimi üzüntü ile bildirir saygılar sunarım.”

GÜNÜN BELGESELİ
Maraş Katliamı, DVD, Unutturulanlar Dizisi, Ankara Açılım
Araştırma Belgeleme Filmcilik, 2007
ARALIK

23
Maraş… Maraş… Maraş…

biz kırıldık daha da kırılırız


doğudan batıya bütün dünyaya
ama kardeşin kardeşe vurduğu hançer
iki ciğer arasında bağlantı kurar
büyür, bir gün, zenginleşir orada
çünkü Ali’yi dirilten iksirde saklı
Hasan’a sunulmuş ağuda
biz kırıldık daha da kırılırız

Gazeteler vahşetin haberini geçiyor… Kahramanmaraşta 28


kişi öldü. Yüzlerce yaralı var. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Buna rağmen olaylar sürüyor…

BİZ KIRILDIK DAHA DA KIRILIRIZ


Sağcı saldırgan gruplar, CHP’li ve alevi yurttaşların ev ve iş-
yerlerini ateşe verdiler. 30’dan fazla kişi hunharca öldürülmüş-
tür. Yöre il ve ilçelerden geldikleri bildirilen saldırganların Alevi
yurttaşların bulunduğu mahallelerde katliama giriştikleri ve ölü
sayısının artabileceği öne sürülmektedir.
Valiliğin sokağa çıkma yasağına rağmen ellerinde uzun
menzilli silahlar da bulunan ve yöre il ve ilçelerden geldikle-
ri bildirilen saldırganların, Alevilerin yoğun olduğu Karalaraş,
Yörükselim, Yenimahalle semtlerindeki evleri kurşun yağmu-
runa tuttukları, bu arada bazı evlere girerek Alevi yurttaşları sa-
tır kullanarak hunharca öldürdükleri gelen haberler arasındadır.
Saldırganlar, has-
tane çevresini de
kontrolleri altına
alarak getirilen ya-
ralılara ateş açmış,
bazılarını kurşuna
dizerek öldürmüş-
lerdir. (Cumhuri-
yet, 1978)
ARALIK

24
Maraş… Maraş… Maraş…
Alevi Tarihinde Yaşanan En Büyük Acılardandır

Kalmadı sabrı kararım


Boydan aşıyor zararım
Erenler derman ararım
Çektim gayrı çekemiyom

ACILARIN ACISI
Hastahanede en büyük sorun ölülerin saklanması olmuştur.
Ölü sayısının çok fazla olması ve morgun yetersiz kalması üzeri-
ne cesetlerin başka illere gönderildiği söylenmiştir. Yapılan ince-
lemede hastane morgunda bulunan cesetlerin uzun menzilli tüfek-
lerden çıkan mermilerle öldükleri saptanmıştır.

KATLİAM İTİRAFI
AP Genel Başkanı Süleyman Demirel ise çok önemli bir iddi-
ada bulunuyordu katliamın yaşandığı gün:
“İddia ediyorum, hükümetin her şeyden haberi vardı, ama
tedbir almadı.. Bunca silah bölgeye yığılana kadar hükümet ner-
deydi.”
Yıllar sonra zamanın başbakanı Bülent Ecevit’in çekmecesin-
den çıkan ve “Maraş Katliamı’nı MİT’in içindeki MHP kanadı
düzenledi.” ifadesini içeren bilgi notu, acaba daha önceden Demi-
rel’in bilgisi dahilinde mi idi, hükümet her şeyi biliyor derken bu
bilgi ile mi konuşuyordu? (1978)

GÜNÜ KİTABI
İnci Aral, Kıran Resimleri, Dayanışma Yayınları, Ankara
1983. “Kıran Resimleri; düğünlerini, cenazelerini, yoksullukla-
rını ve umutlarını paylaşan insanların, kışkırtmayla kan dökecek,
komşusunu yakacak hale getirildiği Maraş Katliamı’nı anlatıyor.”
ARALIK

25
“Bana, sağcılar ve milliyetçiler
Cinayet İşliyor Dedirtemezsiniz”

Kimimiz yaralı kimimiz öldük


Kimimiz bilinmez yere gömüldük

Süleyman Demirel, Maraş Katliamı’nın yaşandığı gün, “Bana


sağcılar ve milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz.” diyordu.

GÜNÜN TUTANAĞI
Maraş Olayları olarak bilinen ve 19 Aralık ile 26 Aralık
1978‘de Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve yedi gün süren
olaylar sırasında, 150’ye yakın vatandaşın öldürüldüğü, yirmi
üç yıl süren davalar sonunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis,
321 kişinin de 1-24 yıl arasında ceza aldığı, söz konusu olaylar…
(Yargtay Hukuk Genel Kurulu 22 Ekim 2014 gün ve Esas No:
2013/4-1131, Karar No: 2014/809 sayılı kararı)

GÜNÜN KİTABI
Fikret Güneş, Güneşin Ağladığı Gün / Maraş Katliamını Yaşa-
yanlar Anlatıyor, Belge Yayınları, İstanbul 2009
ARALIK

26
Mansur’u da İnciten Dostun Gülüdür

Girelim Ali nuruna


Duralım Mansûr darına
Küfrümüz iman yerine
Sayamazsın demedim mi

Mansûr ile varıp dara çekildim


Yusuf’la kul olup bile satıldım
Şam’da İsa ile göğe çekildim
Mûsa ile dahi Tur’dan gelirim

Çünkü ben yar ile yarim


Mansûr oldum dikin darım
Nesîmî’yim yüzün derim
Assı ziyan olmaz bana

TARİH BELLEK
“Ene-l Hakk” dediği için 922’de Bağdat’ta asılan Hallac-ı
Mansur için anlatılır. İdama giderken halka taşlatılır. Halk onu
taşlarken bir dostu da gül atar ona. Taşlara aldırmayan Mansur,
atılan gülden incinir. Nedeni sorulduğunda, “Taşlayanlar bilgisiz-
dir, mazur görülebilirler. Gül atan ise halimin bilincindedir, gülü
sinemi dağlar” der.
ARALIK

27
Alevi Köylerinde Misyoner İmamlar

Biçare Mahzuni yüzlerin gülmez


Gerçek sümbül olan mevsimde solmaz
Ali’ye ettiler sana ne olmaz
Ağla sarı sazım belki kâr eder

Alevi köylerine zorla yapılan camilerin, Alevi köylerine ata-


nan misyoner imamların Alevilik açısından ne kadar yıkıcı ve bo-
zucu olduğunu, Alevi varlığını ortadan kaldırmaya yönelik nasıl
bir tehdit oluşturduğunu görerek bunları reddetmek gerekiyor.

MİSYONER DİYANET
Osmanlı’dan beri devam eden ve günümüzde de Diyanet İşleri
Başkanlığı aracılığıyla yürütülen bu vicdansız, hukuka ve temel
insan haklarına aykırı misyonerlik faaliyetleri kabul edilemez.
Diyanet’in, Alevileri “yola getirilmesi gereken sapkınlar” olarak
görmesine sessiz kalınamaz.

MİSYONER İMAMLAR İÇİN KLAVUZ


Diyanet müftülüklere ve Alevi köylerinde imamlık yapacak
hocalara şu talimatları veriyor:
“Alevi köylerine cami yapımı teşvik edilmelidir. Alevilerin
yoğun olarak yaşadığı illerdeki müftülükler bu konuda aktif bir
çalışma yürütmelidir. Bu illerde Alevilerin önde gelenleriyle iliş-
ki kurulmalıdır. Müftülükler, Alevi köylerine yönelik olarak ‘ir-
şat ekipleri’ görevlendirmelidir. Yol, su, kanalizasyon gibi köye
yönelik hizmetler imamlar aracılığıyla, onların bir eseri olarak
sağlanmaya çalışılabilir.”

GÜNÜN OLAYI
Erzincan Depremi yaşandı. 35 bin can yaşamını yitirdi. (1939)
ARALIK

28
Bir Alevi Süreği: Tahtacılar

Abdal Musa Sultan gerçek er isen


Ali’yi sevenin muhib yarıysan
Hak mahbûbunun talebkârısıysan
Urgan tak boynuna dâr meydanıdır

Tahtacı Alevi toplulukları tarihsel olarak Alevi inancının öz-


günlüğünü bozulmadan değerlerini, ritüellerini, ilkelerini bir kara
kutu gibi günümüze kadar taşıma becerisi göstermiştir.

GÜNÜN OCAĞI
Tahtacı topluluklarının ocak merkezleri:
Yanyatırlılar: Adana/Ceyhan/Durhasan Köyü, Durhasan
Dede evlatları İzmir Narlıdere’de Yanyatır Ocağı’nı uyandırmış-
lardır.
Hacı Emirliler: Gaziantep/Islahiye/Kabaklar Köyü. İbrahim
Sani evlatları Aydın Kızılcapınar Köyü’nde, Hacıemirliler Ocağı-
nı uyandırmışlardır.
Tahtacıların Evciler kolu ise Malatya Hekimam Balıklaya
Köyü, Şahibrahim Ocağı’nı merkez olarak kabul ederler.

TAHTACILARDA 12 ERKAN
Nefes Erkanı, Oyun Erkanı, Bağ Dikme Erkanı, Seki Erkanı,
Tekne Erkanı, Koyun Erkanı, Natır Erkanı, İmamlar Erkanı, Hen
Erkanı, Kelle Erkanı, Çoban Erkanı, Lale Erkanı.
Bağ Dikme, Seki, Tekne, Koyun, Natır, İmamlar, Hen, Kelle,
Çoban, Lale erkanı ise cemde kurban kesildikten sonra kurbanın
pişmesi beklenirken orta oyununu andıran, gülmece temeline da-
yalı, ancak içerisinde dinî temalar ve gizli kavramlar taşıyan kü-
çük temsillerdir.
GÜNÜN KİTAPLARI
Abdurrahman Yılmaz, Tahtacılarda Gelenekler, 1948
Rıza Yetişen, Tahtacı Aşiretleri, 1980
ARALIK

29
Bin Yıldır Alevilerin Adı Işık’tı

Işık ile gelen erenler


İçer ağuyu nüş ider
Topuğa çıkmayan sular
Deniz ile savaş ider

KADİM TARİH
Abdal Musa Velayetnamesi’nde yabancıların ondan Işık diye
sözettikleri görülür:
“Teke Beği dahi karye halkına emreyledi: ‘Ev başına birer yük
odun getürün’ dedi. ‘Ateş idelüm, gerçek er ise gelsün, odı (ateşi)
çiğnesün geçsün ... Ben de ana itikad edeyim, siz de itikad edin’
dedi. Karye halkı ev başına birer yük odun hazırlayub cümlesi-
ni birikdirdiler, harman etdiler. Meğer Teke Beği’nin yanında bir
kulı kalmış idi, Veziri idi eyitdi: ‘Buyur sultanım, ben varayım ol
ışığı huzuruna getüreyin’ dedi. Geldi, Abdal Musa Sultan’a: ‘Çık
ışık Padişah kapusuna varalum, suçlusun!’ dedi.
Sarı Saltık Dergahı’ndaki ve Sarı Baba Zaviyesi’ndeki Bekta-
şilere de ışık denildiği fermanlarla sabittir.

GÜNÜN MEKANI
Şahkulu Dergahı: Bin yıllık bir geçmişi olan Şahkulu Dergahı
1826’da kapatılır, başına bir Nakşibendi şeyh atanır. 1926’da ikinci
kez kapatılır. Dergaha ait araziler yağmalanır. 1983’de “Merdiven-
köy Şahkulu Sultan Külli-
yesi’ni Koruma, Onarma
ve Yaşatma Derneği”;
Hasan Işık, Hıdır Lüle,
Hüseyin Ekici, Mehmet
Başaran, Mehmet Yıl-
mazkaya, Muharrem Taş-
demir ve Turhan Kaplan
tarafından kurularak der-
gah tekrar ihya edilir.
ARALIK

30
Ayrımcılık, Eşitsizlik, Hukuksuzluk Üreten
Anti Laik Bir Kurum: Diyanet

Din ü millet sorar isen aşıklara din ne hacet


Aşık kişi harab olur, aşık bilmez din diyanet

Alevilerin temel hak talepleri söz konusu olduğun-


da hükümetler bunu teolojik bir konu olarak değer-
lendirip topu Diyanet İşleri Başkanlığı’na atarak işin
içinden sıyrılmaya çalışmaktadırlar. Siyasal ve huku-
ken verilmesi gereken kararlarda DİB’den
görüş sorulması yoluna gidilmesi bu
konuya dair gizli bir yasanın bulun-
duğu izlenimini vermektedir. Diya-
net vesayetini uygulamayı zorunlu
kılan bu gizli yasanın hukuki ve in-
sani olmadığı bir gerçektir.
Alevilerin talepleri konusundaki DİB vesayeti, hükümetler de-
ğişse de bir devlet politikası olarak varlığını hep sürdürmektedir.

GÜNÜN YASAĞI
1996 da kurulan Demokratik Barış Partisi hakkında parti
programında “Diyanet İşleri Başkanlığı devlet kurumu olmaktan
çıkarılmalıdır.” sözleri nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı-
sı Vural Savaş tarafından laiklik adına DBP’nin kapatılması iste-
miyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Mahkeme davayı
oy çokluğuyla reddetmiştir. (1997)

GÜNÜN KİTABI
Fahrettin Erdoğan,  Sekiz Milyonluk Alevi Türklerine Kızıl
Komünist Damgasını Vuran Sebilürreşatçılara Cevap ve Bektaşi-
lik, Ankara, Emek Basım, 1956.
ARALIK

31
Alevilik Anadolu’nun Aydınlık Yüzüdür

Bir umuttur yaşamak bil


Seveceksin inadına
Yüreğin kan ağlasa da
Güleceksin inadına

YILIN GÜLÜŞÜ
Aleviliğin simgesi gülen bir yüzdür. Tüm tarihleri boyunca
çok büyük zulümler görmüşler, çok büyük acılar yaşamışlardır.
Yine de hayata hep Bektaşi Baba Erenlerin gülümseyen tavrıyla,
yüzüyle bakmışlardır.
Aleviler bilirler ki gülmek en devrimci eylemdir ve insana en
çok yakışandır.

YILIN DURUŞU
Aleviler demokrasinin, laikliğin, cumhuriyet değerlerinin, ay-
dınlık, çağdaş ve insanların insanca yaşadığı bir Türkiye’nin yıl-
maz savunucusudurlar. Bu doğrultuda üzerlerine düşeni yapmış
ve yapmaya hazırdırlar.

YILIN ÖZLEMİ
Alevilerin istemleri tüm ülke insanlarının iyiliği, dostluğu ve
kardeşliği içindir. Bu doğrultuda farklılıklarımızın bir zenginlik
olduğu bilinciyle tüm insanlara kucak açmaktadırlar.

GÜNÜN KİTABI
Ali Yıldırım, Bektaşi Fıkraları, Siyah Beyaz Yayınları, İstan-
bul 2016

You might also like