Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 2

SUNUŞ 42

PAYIM GELİR ERENLERİN PAYINDAN


Alevi yol ve erkanında içsel ve dışsal nedenlerle aşınmaya yüz tutan bir çok ritüel bulunuyor.
Yolun esasını oluşturan bu ritüeller sessiz sedasız erkandan çıkıveriyor. Aleviliğin doğal
ortamında o ritüelleri yaşayarak tanımayan canlar da elbette bunun farkında olmuyorlar.
Tanışmadıkları bir inanç ve yol pratiğinin yitip gittiğinin farkında olmuyorlar. Kutsal soylu
olduğunu ileri süren bazı kimselerse sözlerini geçirdikleri talip toplulukları nazarında açıkça
bu ritüelleri tahrip etmeye kendilerini yetkili sayıyorlar.
Alevi yolunda yüzlerce yıldır icra edilen inanç ve yol pratiklerini erkandan çıkarmak hak ve
yetkisine sahip kişiler olabilir mi? Atalarımızın, pirlerimizin sürdükleri erkanı onları ‘cahil’
adlederek mecrasından saptırmaya kalkışmak caiz midir? Bin bir eza ve cefa ile o yolu bize
getirip tarihsel bir miras olanlar teslim edenlere hürmet ve saygı göstermek gerekmez mi?
Yabancılar ne der, bize nasıl bakarlar gerekçesiyle yolda tahribata uğratılan ritüellerin başında
‘dem / hizmeti’ geliyor. Daha yarım yüzyıl öncesine kadar Alevi coğrafyasının tamamına
yakınında 12 hizmetten biri olarak görülen dem/dolu hizmetinin bugün çoğu yerde adı bile adı
bile anılsın istenilmiyor. Dem’in erkanın temel ritüellerden biri olduğunun üstü ısrarla
kapatılmak isteniliyor. Elbette bu içsel bir asimilasyon ve içsel bir çürümenin tezahüründen
başka bir şey değil.
Dem / dolu hizmeti deyişlerimizde, gülbenklerimizde, hayırlılarımızda, anlatılarımızda esaslı
bir yer tutuyor. En doygun ifadesini ‘Demsiz cem olmaz’ söyleminde buluyor. Hacı Bektaş
postnişinlerinden Celalettin Ulusoy canların ceme şişelerle dem de getirebileceğini, bunların
dualandıktan sonra lokma olacağını belirterek demin ‘Hak dolusu’, ‘Ali dolusu’, ‘Hünkar
Hacı Bektaş Veli dolusu’, ‘Gerçek Erenler dolusu’ olarak olarak görüldüğünü saygı ve edeple
alındığını belirtiyor.
Pir Sultan doluyu erenlerin evliyaların gönderdiğine bu nedenle bir ibadet olarak alınmasına
vurgu yapıyor.

Güzel Şah'tan bize bir dolu geldi  


Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver  
Balım Sultan Kızıl Deli'den geldi  
Bir sen için sevdiğim, bir de ceme ver  

Payım gelir erenlerin payından  


Onikimam nesli Ali soyundan  
Kırkların ezdiği engür suyundan  
Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver  

1
Beline kuşanmış nurdan bir kemer  
Aşkın dolusunu  içenler kanar  
Herkes sevdiğine bir dolu sunar  
Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver  

Pir Sultan'ım, hamı, hası seçerim  


Hak okurum, aşk kitabın açarım  
Yar elinden ağu gelse içerim  
Bir sen için sevdiğim, bir de bana ver  

Alevi erkanında dem Kırklar Anlatısındaki Selman’ın getirmiş olduğu bir üzüm tanesinin
Peygamber tarafından ezilerek canlara sunulmasına istinaden alınıyor.

Seyrani dem almayı ‘farz’ olarak niteliyor:

Bu meydanda farzdır dolu içilir


Allah birdir ikilikten geçilir
Budur farz-ı ayin nefsin başı biçilir
Çık küfürden ehli iman ol da gel

Erkanda dem almak bir ritüel ve dört başı mamur kurallara bağlı şekilde gerçekleşiyor.
Dostluk, kaynaşma, paylaşma ve iç gerçekliğin aşikar olarak ortaya çıkması amacına yönelik
icra ediliyor.
Aleviler tarihleri boyunca bu riüelleri nedeniyle çok ağır yaptırımlara maruz kalsalar da bu
hizmeti terk etmeyi hiç akıllarına getirmemişler. Badeye övgülerini hiç eksik etmemişler:
Bade seni bade seni
Verir miyim yade seni
Münkirin ne hakkı var
Zerre kadar tada seni

Yola, erkana, mirasa sahip çıkmalıyız ki yol yolcusuna yardım eylesin:


Dolumuz dolu olsun
Yardımcımız Ali olsun

Ali Yıldırım

You might also like