Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 36

Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 51

TÜRKİYE’DE TERÖR EYLEMLERİ VE SAVUNMA


SANAYİİ İLİŞKİSİ

Bahattin Gökhan Topal 1

Geliş Tarihi: 01/04/2020


Kabul Tarihi: 13/05/2020
ÖZET
Türkiye Cumhuriyeti kuruluş yıllarından itibaren farklı ideolojik, etnik ve dinsel
yaklaşımları benimsemiş gruplar tarafından bir dizi silahlı eylem düzenlenmiştir. Bu
eylemlere yönelik literatür taraması yapıldığında isyan, kalkışma ve terör olayı olarak
ifadeler yer aldığı görülmektedir. Türkiye için son 50 yıllık dönem içerisinde Ermeni
(ASALA) terörü, ideolojik sağ-sol çatışmaları, radikal dinci terör, etnik bölücü terör
eylemleri ile mücadele etmektedir. Yaşanan terör eylemlerine askeri ve polisiye
yöntemler ile müdahil olunurken, bir taraftan siyasi ve kültürel adımlar ile sorunun
çözümüne yönelik eylemlerde izlenmiştir. Ancak süregelen terör eylemleri, bu
eylemlerin uygulama biçimleri ve eylemlerin Türkiye sınırları dışındaki bölgelerden
kaynaklanması Türkiye’nin savunma stratejisinde değişime neden olmuştur. Bu
değişime paralel olarak savunma sanayi alanında da gelişmeler yaşanmıştır. Bu
çalışma ile Türkiye’de yaşanan terör eylemleri ve savunma sanayii arasındaki ilişkiye
yönelik bir literatür ve araştırma çalışması yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Terörizm, Terör, Savunma Sanayi, Güvenlik

1
Öğr. Gör., Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Finans,
Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü, bgtopal@firat.edu.tr, ORCID ID: 0000-0002-
0022-1976
52 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Terrorist Acts and Defence Relationship In


Turkey
ABSTRACT
Since the founding years of the Republic of Turkey, has been subjected to a series of
armed attacks by ethnic and religious groups. When researches are carried out for
these actions, it is seen that there are statements such as rebellion, conflict and
terrorism. Turkey has been struggling with the Armenian terror group (ASALA),
ideological right-left groups, radical religious group and also ethnic separatist terrorist
group in the last 50 years. While the terrorist acts were intervened by military and
detective methods, on the other hand, the political and cultural steps were followed
through actions aimed at solving the problem. However, the ongoing terrorist acts, to
be sourced from outside the borders have led to changes in Turkey's defence strategy.
Due to the change, developments have taken place in the field of defense industry.
This study was conducted to examine the relationship between a terrorist act and the
defense industry in Turkey.
Keywords: Terrorism, Terrorism, Defence Industry, Security
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 53

GİRİŞ
Terör, yeryüzündeki tüm ülkeleri etkileyen önemli bir güvenlik
sorunu haline gelmiştir. Geçmişe bakıldığında fiziki bir eylem biçimi olarak
başlamışsa bile günümüzde devlet, psikolojik ve siber terör gibi kavramlar
daha sık duyulur olmuştur. Maalesef tüm dünyanın sorunlu bir kavram olarak
kabul ettiği terör ve terörizm, ülkeler arasındaki ilişkilerde, diplomatik
süreçlerde ve uzun vadeli hedefleri için adeta bir araç haline gelmiştir.
Bulunduğu bölgenin sosyal hayatını doğrudan etkileyen terör aynı zamanda
ekonomik düzeyde de önemli bir zarara yol açmaktadır. Bir ülkenin ekonomik
ve siyasi olarak faaliyetlerini sürdürebilmesi için güvenlik kaygılarını
taşımaması gerekmektedir.
Ülkeler için yıllık ve dönemsel bütçe planlamaları büyük önem arz
etmektedir. Yıllık ve dönemsel hedeflere göre yatırım planları belirlenir,
ekonomik alan dışındaki diğer politikalar bu duruma göre planlanır. Savunma
harcamaları da ülke bütçeleri içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle
Türkiye gibi terörle mücadele eden, terör riski taşıyan, geniş bir coğrafi alanda
siyasi ve askeri belirsizliklerin olduğu ülkeler için çok daha kıymetli
olmaktadır. Türkiye, kurulduğu 1923’den bu yana çeşitli terör örgütlerine ve
uzun süreli eylemlerine maruz kalmış, önemli ölçüde mali kaynak ayırmak
zorunda kalmıştır. Doğrudan bir savaş hali olmamasına rağmen, süreklilik arz
eden bir terör tehdidi yönetimsel sorunları da beraberinde getirmiştir.
Doğrudan bir ifade olmasa bile üzerinde uzlaşılan haliyle terörizmin ortaya
çıkmasındaki ana etkenler arasında sosyo-ekonomik, siyasi, kültürel ve
güvenlik kaygılarının yaratmış olduğu ortam olduğu bilinmektedir.
Çalışmamızın amacı terör eylemleri ile savunma sanayi alanında
yapılan projelerin, yürütülen çalışmaların ve bu alandaki kamusal politikaların
karşılaştırılmasını yapmak, birbirine olan etkisini değerlendirmeyi amaçlayan
bir araştırma çalışmasıdır. Bu çalışmada Türkiye’de yaşanan terör eylemleri
ve savunma sanayii arasındaki ilişkiye yönelik bir literatür ve araştırma
çalışması yapılmıştır.
1. LİTERATÜR ARAŞTIRMASI
Terör eylemlerinin doğal bir sonucu olarak alınacak tedbirlerin ilk
sıralarında askeri uygulamalar gelmektedir. Bu durum savunma sanayi
alanında harcama eğilimini de birlikte getirmektedir. Savunma harcamaları
54 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

ülkelerin mali, teknik ve politik altyapılarına göre yerli üretim ve dış tedarik
yöntemleri ile sağlanmaktadır. Bu duruma göre sürece bakıldığında askeri
harcamalar ile ekonomik büyüme arasında doğal bir ilişki olduğu görülmüş ve
yapılan literatür çalışmasında söz konusu örneklere rastlanmıştır. Askeri
harcamaların güvenlik ihtiyacını karşılaması, söz konusu kurumların teknik
ve idari altyapılarını modernize etmesi, tedarik süreçlerinde beşerî sermayeyi
geliştirmesi ve teknolojik gelişimlere öncü olması gibi etkenler ekonomik
büyümeye pozitif bir katkı sunmakta olduğu görüşüne dair ampirik kanıtlar
sunulduğu görülmektedir (Benoit, 1978; Ateşoğlu, 2002; Yıldırım Öcal &
Akipek Öcal, 2016; Yakovlev, 2007). Farklı görüşlerde ise askeri
harcamaların ülkelerin ekonomik imkân ve kaynaklarının farklı üretim
alanlarından çekilerek özel sektör temsilcilerinin dışlanmasına ve bunun ise
ülke ekonomisinin büyüme göstergelerine olumsuz etkileri olduğuna dair
ampirik kanıtlar sunulduğu görülmektedir (Galvin, 2003; Pieroni, 2009;
Yolcu Karadam, Yıldırım, & Öcal, 2017).
Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmaları derleyen Topal, 36
araştırmayı örneklem dönemi, ölçüm yöntemi, araştırma modeli ve sonuçları
dikkate alarak özetlemiştir. Çalışmalarda VAR ve Granger Nedensellik,
Tablo 1. Savunma Sanayi Harcamaları ve Etkileri, Türkiye Üzerine Yapılan
Çalışmaların Özeti

Yazar Dönem Model ve Yöntem Sonuç

Özmucur 1924- VAR ve Granger Askeri harcamalardan ekonomik büyümeye


(1996) 1994 Nedensellik doğru tek yönlü nedensellik vardır.

Beşeri sermaye ile Savunma sektörünün dışsal etkileri dikkate


Sezgin 1950-
genişletilmiş iki sektörlü alındığında askeri harcamaların ekonomik
(1997) 1993
Feder-Ram modeli / OLS büyüme üzerindeki etkisi pozitiftir

Kollias 1954- VAR ve Granger Askeri harcamalar ile ekonomik büyümeye


(1997) 1993 Nedensellik nedensellik yoktur.

Beşeri sermaye ile Savunma sektörünün dışsal etkileri dikkate


1950-
Özsoy (2000) genişletilmiş iki sektörlü alındığında askeri harcamaların ekonomik
1992
Feder-Ram modeli / OLS büyüme üzerindeki etkisi yoktur.
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 55

Deger-tipi çok denklemli


Kısa ve uzun dönemde askeri harcamalar
Sezgin 1958- model/E G eşbütünleşme
ekonomik büyüme üzerinde pozitif yönde
(2000a) 1994 ve ECM’e dayalı Granger
etkilidir.
nedensellik

Sezgin 1924- VAR ve Granger Askeri harcamalardan ekonomik büyümeye


(2000b) 1994 Nedensellik doğru tek yönlü nedensellik vardır.

Askeri harcamalar tasarruf ve dış ticaret üzerinde


Deger-tipi çok denklemli
Sezgin 1956- bozucu etki ortaya çıkarmadığı durumlarda
model/OLS, 2SLS ve
(2001) 1996 ekonomik büyümeyi pozitif yönde
3SLS
etkilemektedir.

Dunne, Ekonomik büyüme ve askeri harcamalar


Nikolaidou 1960- VAR ve Granger arasında uzun dönemli bir ilişki yoktur. Ancak
ve Vougas 1996 nedensellik askeri harcamalardan ekonomik büyümeye
(2001) doğru negatif yönlü nedensellik vardır.

1956- Askeri harcamalar ekonomik büyüme üzerinde


Öcal (2002) LSTR modeli
1994 asimetrik etkilidir.

Kısa ve uzun dönemde askeri harcamalar


Candar 1950- Engle-Granger eş
ekonomik büyüme üzerinde pozitif yönde
(2003) 2001 bütünleşme
etkilidir.

Yeni makroekonomik
Halıcıoğlu 1950- Askeri harcamalar, reel çıktı düzeyi üzerinde
model / johansen
(2004) 2002 pozitif yönde etkilidir.
eşbütünleşme

Ekonomik büyüme ve askeri harcamalar


Dritsakis 1960- Var ve granger arasında uzun dönemli bir ilişki yoktur. Ancak
(2004) 2001 nedensellik ekonomik büyümeden askeri harcamalara doğru
tek yönlü nedensellik vardır.

Kısa ve uzun dönemde askeri harcamalardan


Karagöl ve 1955- Johansen eş bütünleşme
ekonomik büyümeye doğru tek ve negatif yönlü
Palaz (2004) 2000 ve Granger nedensellik
nedensellik vardır.

Erdoğdu 1968- Var ve granger Ekonomik büyümeden askeri harcamalara doğru


(2006) 2004 nedensellik tek yönlü nedensellik vardır.

Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme


Kalyoncu ve 1956- Var ve granger arasında askeri harcamalardan ekonomik
Yücel (2006) 2003 nedensellik büyümeye doğru tek yönlü ve uzun dönemli
ilişki vardır.
56 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme


Karahan- 1970-
Johansen eşbütünleşme arasında uzun dönemli ancak zayıf bir pozitif
Türk (2007) 2005
ilişki vardır.

Sekmen ve
1974- Johansen eşbütünleşme Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme
Sarıbaş
2005 ve Granger nedensellik arasında nedensellik yoktur.
(2007)

Askeri harcamalardan ekonomik büyümeye


1933- Var ve granger
Özsoy (2008) doğru kısa dönemli ve tek yönlü nedensellik
2004 nedensellik
vardır.

Görkem ve 1968- Var ve granger Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme


Işık (2008) 2006 nedensellik arasında nedensellik yoktur.

Karagianni Ekonomik büyümeden askeri harcamalara doğru


Doğrusal ve doğrusal
ve 1949- doğrusal ancak askeri harcamalardan ekonomik
olmayan granger
Pempetzoglu 2004 büyümeye doğru doğrusal olmayan ve tek yönlü
nedensellik
(2009) nedensellik vardır.

Çok bölgeli ve çok


Özdemir ve Askeri harcamaların milli gelir içindeki payı
- sektörlü dinamik CGE
Bayar (2006) azaldığında büyüme artmaktadır.
modeli

Gregory-Hansen yapısal Yapısal kırılmalar altında askeri harcamalar ile


Yılancı ve
1950- kırılmalı eşbütünleşme ekonomik büyüme arasında uzun dönemli bir
Özcan
2006 analizi ve Toda- ilişki yoktur. Ekonomik büyümeden askeri
(2010)
Yamamoto nedensellik harcamalara doğru tek yönlü nedensellik vardır.

Askeri harcamalar ekonomik büyümeyi negatif


Sınır testi – ARDL
1970- yönde etkilemektedir. Ekonomik büyümeden
Üçler (2011) eşbütünleşme ve Granger
2009 askeri harcamalara doğru tek yönlü nedensellik
nedensellik
vardır.

Ozun ve ARDL eşbütünleşme,


1949- Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme
Erbaykal Toda-Yamamoto
2006 arasında uzun dönemli ve iki yönlü ilişki vardır.
(2011) nedensellik

Granger nedensellik testi sonuçlarına göre askeri


Johansen eşbütünleşme, harcamalar ile ekonomik büyüme arasında
Soyyiğit - 1970-
Granger ve Toda- nedensellik yoktur ancak TY nedensellik testi
Kaya (2013) 2010
Yamamoto nedensellik sonuçlarına göre askeri harcamalardan ekonomik
büyümeye doğru tek yönlü nedensellik vardır.
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 57

Taş, Örnek
ve 1970- VAR ve Granger Ekonomik büyümeden askeri harcamalara doğru
Aksoğan 2008 nedensellik tek yönlü nedensellik vardır.
(2013)

1980- Sınır Testi-ARDL Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme


İpek (2014)
2012 eşbütünleşme arasında uzun dönemli bir ilişki yoktur.

Pan, Chang
Konya panel bootstrap 10 Ortadoğu ülkesi içerisinde yalnızca
ve Wolde- 1988-
Türkiye’de askeri harcamalardan ekonomik
Rufael 2010 Granger nedensellik büyümeye doğru tek yönlü nedensellik vardır.
(2015)

Destek ve Panel bootstrap Granger


1990- Türkiye’de askeri harcamalar ekonomik büyüme
Okumuş
2013 nedensellik üzerinde negatif yönde etkilidir.
(2016)

Gelir eşitsizliği ve beşeri sermayenin ekonomik


Beşeri sermaye ve gelir
Töngür ve büyüme üzerindeki etkisi pozitif iken daha
1963- eşitsizliği ile
Elveren yüksek gelir eşitsizliği altında askeri
2008 genişletilmiş Solow-tipi
(2017) harcamaların ekonomik büyüme üzerinde
büyüme modeli/OLS
anlamlı bir etkisi yoktur.

Uçan,
Başaran ve 2006Q1- VECM ve Granger Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme
Akyıldız 2015Q3 nedensellik arasında iki yönlü nedensellik vardır.
(2016)

Kısa ve uzun dönemde askeri harcamalar


1981- Sınır testi -ARDL
Alper (2017) ekonomik büyüme üzerinde pozitif yönde
2016 eşbütünleşme
etkilidir.

Johansen eşbütünleşme
Canbay ve ve
1986- Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme
Mercan
2016 VECM Granger arasında kısa ve uzun dönemli bir ilişki yoktur.
(2017)
nedensellik

Durgun ve
1970- VAR ve Granger Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme
Timur
2015 nedensellik arasında nedensellik yoktur.
(2017)

Korkmaz ve Askeri harcamalar ile ekonomik büyüme


1961- Johansen eşbütünleşme
arasında uzun dönemli ve iki yönlü nedensellik
Bilgin (2017) 2015 ve Granger nedensellik
vardır.
58 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

2. TERÖRİZMİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ


2.1. Terör ve Terörizmin Tanımı
Terör gerek Türkiye gerekse dünyanın diğer ülkeleri için öncelikli
olarak önemli bir güvenlik sorunu ve aktif tehdit unsuru olmaktadır.
Toplumların idari, sosyal ve kültürel yaşamlarını olumsuz etkileyen bir etken
olmakla birlikte ekonomik ve insani etkileri geniş bir bilimsel alanda
incelenecek niteliktedir.
Çalışma konusu olarak belirlenmiş olan terörizm için öncelikle bir
kavramsal tanımlama yapılması gerekmektedir. Terör ve terörizm kelimeleri
kavramsal olarak “terrere” sözcüğünden gelmekte olup, korkup titreme,
dehşete kapılma ve korkup kaçırmak anlamlarını taşımaktadır. Türkçe anlamı
olarak kişi ve kişilerin yıldırılması, cana kıyma, malı yakıp yıkma, korkutma
gibi anlamları taşımaktadır (Wilkinson, Political Terrorism, 1974). Teknik
olarak birbirine benzeyen iki kavram olan terör ve terörizm tanımlarına göz
atmamız gerekir. Literatüre bakıldığında, terör için kontrolsüz kitlelerin
yarattığı aşırı şiddet eylemleri ve terörizm tanımını ise bu terör eylemlerini bir
amaç uğruna bilerek isteyerek kullanımı olarak ifade edilmektedir. Terör
eyleminin iradi bir şekilde, sistemli, planlanmış, ideolojik altyapısı ve teorisi
olan bir unsur olarak değerlendirilmiştir (Altuğ, 1995).
Terör kavramının literatürdeki tanımlarına bakıldığında özellikle XX.
yüzyıldan sonra uluslararası toplumların temel konularından birisi olmuş gibi
görünse bile kökeni çok daha eskilere gitmektedir. Hassan Sabbah ile
başladığı bilinen süreç Fransız Devrimi ile uluslararası toplumun daha fazla
dikkatini çekmiştir. 1926'da Romanya tarafından Milletler Cemiyetine
sunulan "Terörizmin Bastırılmasının Evrenselleştirilmesi İçin Uluslararası
Sözleşme" teklifi ile terörizm kavramı uluslararası toplumun gündem maddesi
haline gelmiştir. 1934 yılında Yugoslavya Kralı’nın ve Fransız bir bürokratın
öldürülmesi ile uluslararası düzeyde gerçekleşen eylemler ile toplumların
üzerinde çalışması gereken bir konu olduğu ön görülmüştür. Milletler
Cemiyeti tarafından hazırlanmış olan, dönemin 20 üye devletince imzalanan
“Terörizmin Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme”
ile terörizm kavramına ve etkilerine atıfta bulunulmuştur (Chadwick, 1996).
Bir diğer uluslararası kuruluş olan NATO tarafından terörizm
“Yasadışı güç kullanmak suretiyle hükümetleri veya toplumları korkutmak ve
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 59

korkutmaya teşebbüs etmek veya bir nüfus üzerinde kontrolü sağlamaya


çalışmak, dini, politik veya ideolojik amaçlara ulaşabilmek maksadıyla
kullanılan şiddet tehditi” olarak ifade edilmiş, bu tanıma ek olarak ideolojik
ve dini bir temeli olduğunu özellikle ifade etmektedir (NATO, 2019).
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1.maddesi gereğince
yapılan tanımda; “Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma,
yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen
Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni
değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak,
Türk devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet
otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve
hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya
genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından
girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir” olarak ifade edilmiştir. Bu
kanun gereğince iki veya daha fazla kimsenin ilgili yasanın birinci fıkrasında
yazılı terör suçunu işlemek maksadıyla bir araya gelmesi halinde söz konusu
kanunda ifade edilmiş olan örgüt meydana gelmiş sayılmaktadır (TMK,
2019).
ABD’de Maryland Üniversitesi’nin açık kaynaklardan derlediği ve
kamuoyuna açık bir şekilde paylaşılan veriler ışığında derlenmiş olan bu
verilere bakıldığında en yoğun ölüm ve yaralanmaların 1986-1996 yılları
arasında yaşandığı bilinmektedir. Saldırı yöntemlerine bakıldığında ağırlıklı
olarak silahlı ve bombalı saldırılar ilk sıralarda yer almaktadır.
Grafik 1. Türkiye’de Yaşanan Terör Olaylarının Yıllara Göre Dağılımı

Suikast

Silahlı Saldırı

Bomba/Patlama

Kaçırma

Rehin Alma

Çocuk Kaçırma

Tesis / Altyapı
60 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Kaynak: (GTD, 2020)


Terör olaylarında 1990’lı yılların ilk çeyreği, 2015 ile 2016 yıllarının
tamamı olayların yüksek olması ile dikkat çekmektedir. Terör olaylarından
faili bilinmeyen olayları hariç tutarak değerlendirme yapıldığında 2.868 terör
eyleminin, %76’sı etnik kökeni bulunan ayrılıkçı ve milliyetçi unsurlar, %16’ı
sol ideoloji temeline dayanan örgütler, %3’ü dini temeli olan terör
yapılanmaları, %3’ünde ise küresel kaynaklı terörist unsurlar ve %1’inde ise
birden çok terör örgütü ile iş birliği içerisinde yapılan eylemler olduğu
görülmektedir.
2.2. Terörizmin Türleri
Terörizm kavramsal olarak bir hedef belirleyerek eylemlerini
gerçekleştiren bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu eylemlerin
planlanmasında belirlenmiş olan üç ana unsur üzerinde durulmaktadır. Bunlar
ideolojik unsur, örgütsel unsur ve eylemsel (şiddet) unsurlarıdır. Bu unsurlar
farklı coğrafi bölgelerde, farklı isimler ve yapısal unsurlar olarak karşımıza
çıkmaktadır.
2.2.1. İdeolojik Unsur
Türk Dil Kurumu tarafından; “Siyasal veya toplumsal bir öğreti
oluşturan, bir hükûmetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren
politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dinî, moral, estetik düşünceler bütünü” olarak
ifade edilmiş olan ideoloji farklı seçili gruplar tarafından kendi düşünce
yapılarına yakın olarak tanımlanır ve ifade edilir (TDK, 2019). Terör örgütleri
için ise ideoloji en önemli araçlardan bir tanesidir. Eleman sağlayabilmek
adına ilke haline getirdiği ideolojik argümanlar ile yıkıcı eylemlerini
uygulamak için kendisine zemin hazırlamaktadır. Suç yapılanmalarını terör
örgütlerinden ayıran en keskin çizgilerden bir tanesi ise ideolojik unsurlardır.
Bu ideolojik unsurlar Türkiye ve dünya genelinde ağırlıklı olarak;
Marksist-Leninist-Maoist ideoloji (komünizm), Dini Motifli İdeoloji ve Etnik
Milliyetçilik kavramları çevresinde olduğu görülmektedir. Bu unsurlar ile
gruplar kendi haklılıklarını ifade edecek alan belirler, şiddet eylemlerini
meşru bir zemine çeker ve haklılık kazandırmaya çalışır. Örgüt üyeleri
arasında bir dayanışma ve birlik vaadi sunar. Her zaman bir düşman olgusu
vardır ve kendi dilini oluşturabilecek bir yaklaşım sergiler. Kendi jargonunu
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 61

yaratan terör, “streotiplerle” (basmakalıp) bir ideolojik aşılama


(endoktrinizasyon) ile yönetme gayesi taşıyan “üniforma giydirilmiş” bir lisan
kullanır. Kullanılan bu dil ve yapılan propaganda birçok noktayı açıklar ancak
hiçbir konuyu aydınlığa kavuşturma amacı taşımaz (Ergil, 1980). Söz konusu
ideolojik yaklaşım terör örgütünün eylemde olduğu ülke ile politik sorunları
olsun veya olmasın kendisine yakın ideolojik yaklaşıma sahip bir ülkeden
destek almasına da etki eder. Bu durum terörizmi bir dış politika aracı haline
getirmesi doğal bir sürecin sonucudur. Daha geniş bir anlam itibariyle
istihbarat kurumları için aracı birer kuruluş, farklı bir tabir ile eylemsel
düzeyde kalan bir taşeron yapılanma olarak adlandırılabilir.
2.2.2. Örgütsel Unsur
Türkiye’de 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na göre iki veya
daha fazla kimsenin aynı amaç etrafında birleşmesi sonucu meydana gelen
yapıya örgüt tanımlaması yapılmaktadır. Örgüt; organize bir yapı
çerçevesinde, aynı ideolojik görüşü benimsemiş, aynı hedef doğrultusunda
yönelim sağlayan kişilerden oluşmaktadır. Terör örgütlerinin yapılarak
bakıldığı zaman, büyük bir bölümü en tepede örgüt lideri, ona bağlı olan üst
düzey sorumlu bireyler ve daha alt düzeyde ise bölge, şehir ve birim
sorumluları ile oluşan bir yapı altında faaliyet sürdürmektedir. Bu
yapılanmada en temel unsur tabiki illegal yapılanma ve gizlilik olmaktadır.
Bu şekilde örgütün güvenlik ve gizlenme kaygıları sağlanmış olur. İllegal
faaliyetler, legal düzeyde öne çıkan sempatizanların illegal alanlara
kaydırılmaları ile desteklenmektedir. Bu şekilde yürütülen eylemlerde
oluşacak kayıplar, deşifre olmamış yeni örgüt mensuplarının illegal eylemlere
ve kadrolara aktarılmasıyla giderilmeye çalışılmaktadır (TMK, 2019).
Örgütlenmede ana unsur olarak üç faktör bulunmaktadır. Bu unsurlara
bakıldığında genel planlama, yönetim, strateji belirleme ve hareketin politik
rehberliğini üstlenmiş olan lider kadro olduğu görülmektedir. Bu unsurlardan
askeri kanat olarak ifade edilen yapı ise şiddet eylemlerini fiili olarak yürüten
silahlı birimlerdir. Genel planlama örgütün yönetim kademesi tarafından
yürütülecek eylemler dizini ve stratejinin belirlenmesi olarak ifade edilebilir.
Strateji ise planlanmış bu eylemlerin nasıl yürütüleceği, etkileri ve
yöntemlerinin belirlenmesidir. Örgütsel yapıların birçoğunda olduğu üzere
terör örgütlerinde lider kadro ve doğrudan lider etkili bir unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır. Örgüte eleman temininde, eylemlerin yürütülmesinde
62 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

ve propaganda faaliyetlerinde etkisi önemlidir (Dilmaç, 2004). Sonuç olarak


örgütsel yapı içerisinde, her eylem ve faaliyet yazılı bir kurala dayanmamakta,
temel dinamikler ve ideolojik düşünce yapısına dayanarak yürütülmektedir.
Bunu sürekli canlı tutabilmek, insanları örgüt içerisinde motive edebilmek
için ise örgütsel yapıları canlı tutmak üzerinde çalışılması gereken bir
husustur.
2.2.3. Eylem Unsuru
Terör kavramı ve terörizm konusunda belki de en önemli nokta eylem
unsuru olmaktadır. Zira eylem (şiddet unsuru) doğrudan doğruya toplumsal
yaşamı olumsuz etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Terör örgütlerinin
önemli bir dayanak noktası olmakla birlikte, eylemsiz kalan bir örgütün varlık
nedeni sorgulanmaya başlanır. Örgütsel yapı eylem modelleri ve sonrasında
izlediği propaganda ile ancak insanları belirlenen ideolojik düşünce sistemine
dahil etmeye devam edebilir. Amaçladığı ideolojik unsurları gerçekleştirmek,
adını kamuoyuna duyurmak, savunduğu hedefleri topluma empoze etmek için
hedef gözeterek eylemlerini gerçekleştirmektedir. Bu eylemler hem toplumsal
olarak halkın geniş bir kitlesine mesaj verirken, diğer taraftan örgüt
sempatizanları ve üyelerini motive eder. Gerçekleştirilen eylemler ile halkın
büyük bir kesimini korkutmayı, toplumda korku, yılgınlık ve bıkkınlık hissi
oluşturmayı hedefler. Bu sayede örgüt, kamu otoritesini zedeleyerek halkın
kamu otoritesine güvenini azaltmayı ve toplumda kaos ortamı oluşturmayı
hedefler (Alkan, 2002).
2.3. Terörün Nedenleri
2.3.1. Ekonomik Nedenler
Terörün ortaya çıkışın nedenleri arasında yer alan ekonomik neden
doğrudan ve dolaylı olarak etkiler barındırmaktadır. Terör örgütlerine katılım
süreçlerinde iki yönlü bir yaklaşım olduğu söylenebilir. Mali imkansızlıklar
yaşayan bireylerin bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için örgüte katıldığı
görüşü ile terör örgütlerinin bireylerin ekonomik imkanlarının kısıtlı
olmasının sorumlusu olarak kamu otoritesini sorumlu tuttuğu, bunu bir
propaganda aracı olarak kullanıp örgüte eleman temini gerçekleştirdiği
bilinmektedir. Literatüre bakıldığında ekonomik nedenleri bireyleri terör
eylemlerinde kullanılan birer figüran olma yoluna ittiği görülmektedir. Dünya
genelindeki 49 toplum üzerine yapılan bir çalışma ile gelir dağılımındaki
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 63

adaletsizlik, sosyal şiddet ve anti-sosyal davranışlar arasındaki ilişki


incelenmiş ve önemli sonuçlar ortaya çıkmıştır (Türkdoğan, 1996). Bu
sonuçlar ışığında kişi başına düşen gelirlerin milli gelir oranındaki
dağılımındaki eşitsizliğin büyüklüğü ile şiddetin büyüklüğü arasında bir bağ
olduğu ortaya koyulmuştur. Gelir eşitliğindeki adaletsizliklerin orta
noktasından başlayarak (yukarı-aşağı) iki doğrultuya bakıldığı zaman milli
sapma oranı ne kadar yüksek ise siyasi şiddetin oranının da o kadar büyük
olduğu belirtilmiştir. Bir diğer önemli ara başlık ise siyasi hareketlilik ve
sosyal katılımlar arasındaki orantıdır. Siyasi bir hal almış iktisadi çıkar
çatışmaları ve uyumsuzluklar, bir süre sonra gerginliklere, çatışma ve şiddet
ortamına yol açmaktadır. Terörizm yayılmak için yaptığı propaganda
unsurları içerisinde en yoğun olarak gelir paylaşımındaki adaletsizlik,
yoksulluk, idari yönetimlerin vergi uygulamaları, kamu yatırımlarının
dağılımı gibi konuları istismar etmekte ve toplumsal kitleleri bu etkiler ile
kendi amaçları için yönlendirmektedir. Doğal bir hak arayışı içerisindeki
bireyleri, illegal yollara sevk ederek daha fazla mağdur etmektedir.
2.3.2. Psikolojik Nedenler
Maddi ve manevi ihtiyaçları olan insanoğlu zaman zaman bunun
temini için şiddet eylemlerine başvurabiliyor. Özellikle bu durumun baskı
altında olunduğu zamanlarda daha fazla olduğu ifade edilmektedir. Terör
eylemlerine katılan bireylerin bir bölümü maddi imkansızlıkların itmesi
sonucu eylemsel bir hal alırken, bazı bireyler ise kendisini bir gruba ait
hissetme ilkesi gereği hareket eder. Bu duruma ek olarak bölgesel etkenler,
ırksal söylemler ve kamusal tedbirlerin halk üzerindeki etkisi psikolojik
nedeler arasında değerlendirilebilir. (Caşın, 2008)
2.3.3. Sosyo Kültürel Nedenler
Milletleri oluşturan temel kavramlar olan, örf ve adetler, dil, ortak
tarihi geçmiş, sanat ve edebiyat gibi kavramların asimile edilmesi endişesi
bireyleri tepkiye iten sebepler arasında sıralanabilir. Bireyin kendisini
toplumdan soyutlanmış hissetmesi, millet kavramını oluşturan değerlere
yönelik tehditler savunma mekanizması geliştirmesine neden olmaktadır.
Bireyde yaşanan bu durum toplumun diğer fertlerine de yansımakta, olumsuz
bir zincirleme reaksiyon yaratmaktadır. Bu olguyu kullanan terör yapıları
sempatizan bulmak için yeni bir saha açabilmenin yolunu bulmaktadır.
Bireyin aidiyet duygusunun temelinin atıldığı ilk kurum olan aile aynı
64 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

zamanda ilk eğitimin alındığı kurum olarak ta karşımıza çıkmaktadır. Bu


eğitim sürecinde yaşanacak olumsuz durumlar, eksik veri ve yöntemler
bireyin aileden daha fazla eğitim düzeyinde beslenmesine neden olmaktadır.
Ailesinin ve ait olduğu toplumun sahip olduğu bilgiler ile beslenen birey,
ideolojik propaganda yoluyla terör odaklarının kullanıma müsait bir hale
gelebilir (Kalender, 2001).
2.3.4. Siyasi Nedenler
Kişiler ve toplumlar kendilerini yönetmesi için belirlemiş olduğu
kişilere taleplerini demokratik yollardan iletmelidir. İcra makamında olan
bireylerin izlediği politikalara muhalif olan kesimler her zaman olabileceği
gibi, bu muhalif düşünceye sahip kişiler zaman zaman isteklerini temin
edebilmek için şiddet eylemlerine başvurmaktadırlar. Terörizmin Kökleri
isimli eserinde Paul Wilkinson tarafından yapılan tanımda “İdeolojik renkleri
ne olursa olsun, demokratik toplumlardaki teröristler, hüküm süren yönetime
karşı olan, liberal demokratik değerler yüzünden yabancılaşmış ve çaresiz
insanlardır” ifadesi yer almaktadır (Wilkinson, Political Terrorism, 1974).
Siyasi istikrasızlık, demokratik düzeyde katılımın
yaygınlaştırılmaması, bireylerin bilinçlendirmesinde yaşanan sorunlar, siyasi
kutuplaşmanın hızlı bir şekilde yükseliş göstermesi, siyasilerin liyakat yerine
tarafgirlik yapmaları, siyasi kayırmalar (tayin, terfi, taltif, işe yerleştirme vb.)
siyasi gücü maddi menfaatler için kullanmak ve siyasi tansiyonun her zaman
yüksek olması terör olaylarına neden olabilecek süreçleri doğurduğu bilinen
bir durumdur.
2.4. Türkiye’de Terörün Geçmişi
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu 1923'den bugüne değin farklı etnik,
siyasi ve ayrılıkçı yaklaşımların terör eylemlerine karşı mücadele etmektedir.
PKK gibi etnik bölücü, DHKP-C gibi aşırı solcu, El Kaide, DEAŞ ve FETÖ
gibi dini değerleri kullanan, 17 Kasım ve ASALA gibi etnik terör grupları ile
mücadelesini farklı alanlarda sürdürmektedir. Türkiye'yi hedef alan bu
unsurlar Türkiye içerisinde yapılandıkları gibi Türkiye'ye komşu ülkeler başta
olmak üzere farklı ülkelerin sınırları içerisinde faaliyetlerini sürdürmektedir.
(MFA, 2020)
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 65

Türkiye’de yaşanan terör eylemlerine bakıldığında 1976-1980, 1986-


1996, 2012-2016 yıllar arasında en şiddetli dönemlerini yaşamıştır. 1976-
1980 dönemi arasında siyasi eğilimli anarşi grupları, 1986-1996 yılları
arasında PKK, Hizbullah, İBDA-C gibi terör örgütleri, 2012-2016 yılları
arasında ise PKK, DAEŞ, FETÖ unsuları tarafından yapılan terör eylemleri
yoğunlaşmıştır. Türkiye’de 1970-2017 yılları arası 4.287 terör saldırısı
olmuştur. Yaşanan terör saldırılarının 1.393’ünün faili bilinmemekte olup,
eylemlerin 1.660’sının ise faili üzerinde kesinlik olmayıp ihtimaller üzerinde
durulmaktadır. Bu eylemleri 1.053’ünde faillerin bilindiği, olay sonrası
eylemi üstlendikleri bilinmekte olup, söz konusu eylemler birbirinden farklı
67 terörist örgüt tarafından, bazıları da bu örgütlerle ilişkili alt-yan gruplar
tarafından yapıldığı bilinmektedir. (GTD, 2020)
2.4.1. Sol Tandanslı Örgütler
Terörizmin tarihsel süreci hakkında bilgiler veren Rapoport, belirli bir
zaman diliminde cereyan eden hareket zinciri olarak tanımlamış olduğu
“dalga kavramı” içerisinde farklı dört terör dalgasından bahsetmektedir
(Cronin & Ludes, 2004). Sömrüge Karşıtı, Dini, Anarşist ve Yeni Sol olarak
adlandırdığı bu yapılara bakıldığında dünya üzerinde 1960’lı yıllarında
yaşanan olaylardan bahseder. Söz konusu dalga kavramları arasındaki Yeni
Sol olarak adlandırdığı şiddet hareketlerinin ideolojik temelinde Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği içerisinde kendisine yayılma alanı bulan
Marksizm, Leninizm ve Komünizm gibi kavramlardan beslenmektedir.
Benzer düşünceleri yayan ve kendisine bu alanda yer açan Çin’de ortaya çıkan
Maoizm kavramı da sol tandanslı yapılanmaları besleyen argümanlardandır.
1967 yılında Orta Doğu bölgesinde Altı Gün Savaşları (diğer adıyla Arap-
İsrail Savaşı) 1968 yılında Fransa’da Paris’te yaşanan öğrenci olayları ile
Amerika ile Vietnam Savaşı, Bolivya’da Ernesto Che Guevara’nın
öldürülmesi gibi olaylar Yeni Sol Dalga unsurunu tetikleyen önemli
gelişmeler olarak bilinmektedir (Avcı, 2019).
66 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Tablo 2. Türkiye’de Sol İdeoloji Temelli Terör Örgütleri

Terör Örgütü Kısaltma Kuruluş Tarihi

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu THKO 1972

Türkiye Komünist Partisi / Marksist TKP/ML 1972


Leninist

Maoist Komünist Partisi MKP 1994

Marksist Leninist Komünist Partisi MLKP 1994

Devrimci Halk Komünist Partisi Cephesi DHKP/C 1994

Türkiye’de sol ideolojik eğilimli terör örgütlerine bakıldığında 1972


yılında kurulan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist ve Türkiye Halk
Kurtuluş Ordusu örgütlerinin yapılanmaları bilinmektedir. Terör eylemlerinin
yoğun yaşandığı 1990’lı yıllarda da DHKP/C, MLKP, MKP gibi terör
örgütlerinin özellikle bombalı ve silahlı saldırı eylemleri ile adını duyurduğu
görülmektedir. Günümüzde, DHKP-C yöneticilerinin önemli bir kısmı İtalya,
Almanya, Belçika, Hollanda ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde
yaşamaktadır. Eylemlerini Devrimci Sol, DHKP-C kuruluş ve Dursun Karataş
sonrası olarak nitelendirildiği bilinmektedir. Kuruluş döneminde Türkiye'deki
ülkelerin dış misyon görevlilerinin ve yabancı teknisyenlerin kaçırılması,
soygun ve silahlı saldırılar düzenlenir. DHKP-C kuruluş sürecinde ise asker,
polis ve iş dünyasına yönelik yapılan silahlı eylemler ile adından söz
ettirmiştir. Özellikle Sabancı Holding'e yapılan saldırıda Özdemir Sabancı ve
2 şirket yetkilisinin öldürülmesi Türkiye'nin haricinde dünya genelinde büyük
yankı uyandıran eylemler arasında olmuştur. İstanbul Çağlayan Adliyesinde
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesi olayı ise son
dönemde örgütün yaptığı sansasyonel eylemlerden birisi olmuştur. Örgütün
İstanbul, Ankara, Tokat, Sivas, Artvin, Tunceli ve Elâzığ’da yapılanma
içerisinde olduğu bilinmektedir. (MFA, 2020)
2.4.2. Sağ ve Dini Motifli Örgütler
Dini ideolojileri benimseyen örgütlerin en büyük argümanları kutsal
metinlerde yer alan bilgileri kendi hedefleri doğrultusunda yorumlayarak
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 67

üyelerine şiddet eylemlerini meşru göstermeleridir. Türkiye’deki dini motifli


örgütlere bakıldığı zaman 1970’lerin sonunda yapılanmalar oluştuğu
görülecektir. Ocak 1978’de Tahran'da Muhammed Rıza Pehlevî (Şah) karşıtı
büyük halk gösterileri ile birlikte İran'da ciddi ekonomik ve politik olaylar
yaşanmaya başlamıştır. Aralık 1979’a gelindiğinde İran’da teokratik bir
anayasa kabul edilmiş ve Humeynî’nin ülkenin dinî lideri olmasını
onaylanmıştır. Bu süreç dünyada İran İslam Devrimi olarak anılmıştır. Bu
durum ülkemizdeki radikal görüşe mensup kişilerce dini anlayışın bir idare
sistemi olarak devrim yoluyla kabul ettirilebileceği düşüncesini geliştirmiştir.
Bununla birlikte Ortadoğu ve İran tabiiyeti bulunan gazeteci, akademisyen ve
yazarların eserlerinin Türkçeye tercüme edilmesi ile birlikte bu fikirler 1980’li
yıllarda daha yaygın radikal bir fikir ortamının oluşmasına neden olmuştur.
ABD’de yaşanan 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD başta olmak üzere Batı
toplumlarının özellikle İslam dini ve Müslümanlara yönelik aşırı baskıcı ve
önyargılı tutumları ayrışmanın temellerini oluşturan unsurlara arasında yer
almıştır. ABD’nin önce Afganistan, sonrasında Irak’ı işgal etmesi ile Batı ile
İslam arasındaki düşünce ayrılığını daha derinleştirmiştir.
İran İslam Devrimi ve 11 Eylül olayları sonrasında Türkiye’ye dini
kökenli terör olaylarından etkilenen ülkeler arasında yer almıştır. Bu terör
örgütleri Türkiye Hizbullahı, İslamî Büyük Doğu Akıncıları Cephesi
(IBDA/C), İslamî Hareket Örgütü, İslamî Cemaatler Birliği ve Anadolu
Federal İslam Devleti, Tevhid-Selam (Kudüs Ordusu), Fetullahçı Terör
Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) olarak ön plana çıkmaktadır
(Avcı, 2019).
Gülen Hareketi, Hizmet Hareketi, Gülen Cemaati veya kısaca Cemaat
olarak bilinen yapılanma 1969'da Fettullah Gülen'in çalışmaları ile
faaliyetlerine başlamıştır. Örgüt uzun yıllar boyunca dini temeli olan,
insanlığa hizmet misyonu edinmiş ve sivil toplum yapılanması olarak
faaliyetlerini sürdürmüştür. Faaliyetleri konusunda şüpheler olduğu,
yapılanmanın bir sivil toplum faaliyetinden öte gizli bir yapılanma
barındırdığı farklı siyasiler, gazeteciler, akademisyenler ve yazarlar tarafından
dile getirilmesine rağmen resmi soruşturmalarda geniş bir yer almamıştır.
Örgüt lideri Fethullah Gülen’in tasavvurundaki “ilâhi nizam” olarak
adlandırılan yol için iki önemli aşama olduğu ifade edilmektedir. Bunlar
“tedbir ve istihbarat” ile “maarif ve şirket” kavramlarıdır. Devlet Güvenlik
68 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Mahkemesi tarafından yargılanması, Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından


eylemlerine yönelik istihbarat bulgularının olmasına rağmen faaliyetlerini
sürdürmüştür (Hablemitoğlu, 2003). Hakkındaki soruşturmalar ve davalar
nedeniyle 1999 yılında ABD'de yaşamaya başlamış ve örgüt faaliyetlerini
buradan yürütmektedir. Örgüt kurulduğu günden itibaren hiçbir silahlı terör
eyleminde adı geçmemesine rağmen geniş bir yayılım gösterdiği
bilinmektedir. 15 Temmuz 2016'da TSK içerisindeki üyeleri tarafından darbe
girişimi gerçekleştirilmiş 251 kişi hayatını kaybetmiş, 2194 kişi ise
yaralanmıştır.
Türkiye’de faaliyette olan, yaptığı eylemler ile dini referanslı bir
yapılanma olduğunu savunan El Kaide ise terörist unsur olarak tanınan bir
diğer yapılanmadır. Suriye’de yaşanan iç savaş sonrası ortaya çıkan DAEŞ
(İŞİD) ise İslam dinini referans alarak hareket eden, eylemlerini bu şekilde
meşru kılmayı amaçlayan bir diğer terör örgütüdür. 1979'da Sovyetler
Birliği'nin Afganistan'da yaşanan iç karışıklıktan yararlanarak bu ülkeyi işgal
girişimine karşı Afgan Mücahitlerin, ABD'nin CIA aracılığı ile eğitim, silah
ve para desteği sağlanarak savunma refleksine katkı sunması ile yapılanmanın
temelleri atılmıştır. Örgüt farklı Arap ülkelerinden para, silah ve gönüllü
desteği alarak büyüdü ve 1988 yılında Usame Bin Laden tarafından kuruluş
süreci gerçekleşti. Cihatçı Selefilik, Vahhabilik, Ümmetçilik ve
Antikomünizm gibi argümanlar ile kendisine geniş bir yayılım alanı buldu. Bu
alanlardan birisi de Türkiye olarak kayıtlara geçmiştir (Wright, 2006). 2003
yılında Neve Şalom ve Beth İsrael sinagoglarına yönelik saldırılar sonucunda
4 intihar eylemcisi olmak üzere toplamda 59 kişi hayatını kaybetmiş,
saldırıların arkasında El Kaide'nin olduğu resmi soruşturmalarda kayıtlara
geçmiştir.
Orijinal adı ile "ed-Devlet'ül İslâmiyye fi'l Irak ve'ş Şam" olan Irak ve
Şam İslam Devleti terör yapılanması 1999'dan beri aktif olan Hilafetçilik,
Ümmetçilik, Seleficilik, Anti-Siyonizm, Anti-Hristiyanlık gibi kavramlar ile
kendisine taraftar bulan bir yapıdır. Ağırlıklı olarak Irak ve Suriye'de
faaliyette olan örgüt, Türkiye'de yaptığı saldırılar ile sesini duyurmuştur. 2003
yılında ABD'nin işgal etmesi sonrasında burada düzenlediği eylemler ile
dünyaya kendisini duyuracak zemin bulmuştur. DEAŞ terör örgütü tarafından
Türkiye’de 14 önemli terör saldırısı gerçekleştirilmiştir. Bu Saldırılar
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 69

sonucunda 304 kişi hayatını kaybetmiştir (Türkiye'nin DEAŞ ile Mücadelesi,


2017).
Tablo 3. Türkiye’de Sağ ve Dini Motifli Terör Örgütleri

Terör Örgütü Kısaltma Kuruluş Tarihi

Türkiye Hizbullahı - 1979

İslami Büyük Doğu Akıncıları-Cephesi İBDA-C 1984

Anadolu Hilafet Devleti ve Hilafet


Kaplancılar 1994
Ordusu

Tevhid-Selam Kudüs Ordusu 1979

Fetullahçı Terör Örgütü


FETÖ/PDY 1969
Paralel Devlet Yapılanması

El-Kaide (Kuruluş) - 1988

Irak ve Şam İslam Devleti DAEŞ-İŞİD 1999

2.4.3. Bölücü Örgütler


Bölücü örgütlerin temel yaklaşımı etnik bir kimlik temelinde belirli
bir bölgede bağımsız, federatif veya otonom bir yapılaşma yolunu tercih
ederek ayrı bir devlet yapılanmasına sahip olma ideali yatmaktadır. Bu
unsurlar bazı çalışmalara bakıldığında literatürde etkinlik milliyetçi, ayrılıkçı
terörizm gibi ifadelerle de anılmaktadır. Türkiye’de bu unsurların
faaliyetlerine bakıldığında Cumhuriyet dönemi öncesinde ve sonrasında Kürt
veya Ermeni kimliği üzerine inşa edilen ideolojik yapılanmaların olduğu
görülmektedir. Bu amaçlar doğrultusunda sol veya sağ ideolojiyi benimsemiş
olanlar olduğu gibi, bazılarının dini bir söylem yoluyla kendisine yaşam alanı
bulduğu görülmektedir. Söz konusu bu unsurlar farklı ideolojik veya dini
yapılara mensup olmaları nedeniyle ayrışıyor olsalar bile hedefleri gereğince
ortak eylemler yaptıkları da bilinmektedir. Türkiye’ye yönelik eylemlerinde
Irak, İran, Ermenistan, Azerbaycan ve Suriye topraklarının kullanan Marksist
bir yapılanma olan PKK terör örgütü bölge halkından destek bulabilmek için
70 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

zaman zaman dini referanslar ile hareket ettiği bilinmektedir. Ermeni terör
örgütleri Hınçaklar’ın Marksist bir ideoloji benimsemiş olması, yine bir diğer
terör örgütü olan Taşnaklar’ın ise Milliyetçi ideolojiyle eylemlerini yürütmesi
aynı ideal için farklı ideolojik yapılanmaların bir araya geldiğinin
göstergesidir. Türkiye’de gerçekleşen terör eylemlerinin %75’i etnik,
milliyetçi ve ayrılıkçı unsurlar tarafından gerçekleştirilmiştir (GTD, 2020).
Türkiye’de etnik kökenli ideolojik yapılanmanın en doğru iki örneği
aşağıdaki tabloda bilgileri verilmiş olan PKK ve ASALA terör örgütleridir.
Terör Örgütü PKK Kürdistan İşçi Partisi adıyla (Kürtçe: Partiya
Karkerên Kurdistanê) olarak 1974 yılında kurulmuştur. Türkiye'nin Doğu ve
Güneydoğusu ile Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın
kuzeybatısındaki bölgede devlet kurmayı amaçlamış Marksizm-Leninizm ve
Maoizim gibi ideolojik bir yapıya sahip terör örgütüdür. Bununla birlikte Kürt
Milliyetçiliği iddiası ile eylemlerini sürdürmüştür. Özellikle 1990'lı yıllarda
sivillere yönelik saldırıları, askeri karakollara yapılan baskınlar ve intihar
bombacılarının eylemleri ile Türkiye'de önemli terör eylemleri
gerçekleştirmişlerdir (Özok, 2006). PKK terör örgütü Türkiye'de terör
eylemleri ile insani ve ekonomik açıdan en büyük zararı veren örgütlerin
başında gelmektedir. Faaliyetlerine başladığı günden bu yana 45 bin insanın
hayatına mal olduğu ifade edilmektedir (Başıbüyük, 2018).
Tablo 4. Türkiye’de Bölücü Örgütler

Kuruluş
Terör Örgütü Kısaltma
Tarihi

Kürdistan İşçi Partisi PKK 1974

Ermenistan’ın Kurtuluşu İçin Gizli Ermeni ASALA 1975


Ordusu

Ermeni Soykırımı İçin Adalet Komandoları- JCAG-ARA 1975


Ermeni Devrimci Ordusu
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 71

2.4.4. Siber Örgütler


Terör ve terörizm kavramları üzerinde ortak bir şekilde
oluşturulamayan tanımlama siber örgütler üzerinde de aynı şekilde gelişim
gösterememiştir. Evrensel bir tanım olmamakla birlikte bilişim odaklı bir
bilgisayar saldırısını siber terör eylemi olarak adlandırmak, saldıran kişinin
kimliğini, bu eylemdeki niyetini, eylemi yapmasındaki motivasyon unsularını
kesin olarak bilmenin zorluğu nedeniyle mümkün kılmamaktadır (Wilson,
2018).
Henüz çok yeni bir kavram olmasına karşın siber terörizmi bilişim
altyapısı kullanılarak, bir kurum veya kişiye, maddi ve manevi alanda zarar
vermek üzere gerçekleştirilen bir eylem olarak adlandırabiliriz. Bazı
tanımlarda siber terörizmin bir hükümeti, yönetmiş olduğu toplumu
ekonomik, sosyal ve siyasal düzeyde zorlamak maksadıyla bilgisayarlar, ağ
altyapısı veya bu araçların içerisinde saklı olan bilgilere yönelik siber saldırı
düzenlenmesi veya tehdit altında tutulması olarak adlandırılmaktadır.
Denning’in yaptığı tanıma göre saldırının siber terör eylemi olarak
tanımlanması için mülklere, kişilere ve kurumlara yönelik şiddete neden
olmalı veya korku yaratarak zarara neden olacak şekilde olmalıdır. Yapılan
siber saldırı nedeniyle kişilerin hayatını kaybetmesi, fiziksel hasara neden
olunması, hizmet sağlanan altyapılara yönelik saldırı ve önemli ölçüde
ekonomik zararlara yol açan siber saldırılara siber terörizm olarak
tanımlanıyor. Bununla birlikte yukarıda sayılı sonuçlar oluşturmayan, alt
düzeydeki hizmetleri aksatan saldırılar ise bu tanımlama dışında kalmaktadır
(Denning, 2000).
Luca ise siber terörizm tanımını sınıflandırmanın zor olduğunu
çeşitlendirmenin de tam anlamı ile yeterli olmayacağını belirterek
açıklamıştır. Buna göre siber terörizm konusunda hareketlilik içerisinde
olanların davranışları şu şekildedir (Luca, 2017);
 Yapılan saldırı ile politik kararları (olumlu/olumsuz) etkilemek
 Düşmanca hareketlere yönelik tepkisel yaklaşma
 Bilgi ağlarına sızarak ciddi aksamalara neden olma
 Depolama araçlarında muhafaza edilen, sosyo ekonomik anlamda
önemli tahribatlara neden olabilecek verileri çalma
Geleneksel terörizm tanımlarına bakıldığında siber terörizm daha
geniş bir stratejiye göre planlanmış bir parça olarak karşımıza çıkmaktadır.
72 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Fiziki olarak verilen zararın etkilerine nazaran daha az zarar verdiği düşünülse
de, nitelik olarak ve etki alanı düşünüldüğünde zararın boyutu daha yüksek
olabilmektedir. Bugüne kadar siber terörizm sonucunda yapılmış bir silahlı
eylem kayıtlara geçmese bile dolaylı yollardan etkileri etkin bir şiddet eylem
aracı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’de ulusal siber güvenlikten sorumlu Bakanlık, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı’dır. İlgili Bakanlık tarafından 2016-2019 Ulusal Siber
Güvenlik Strateji Belgesi oluşturulmuştur. Söz konusu Eylem Planında amaç;
“…siber güvenliğin ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu anlayışının
tüm kesimlerde yerleşmesi, ulusal siber uzayda bulunan sistem ve paydaşların
tamamının güvenliğini sağlamak üzere idari ve teknolojik önlemlerin
alınmasını sağlayacak yetkinliğin eksiksiz bir şekilde kazanılması…” olarak
tanımlanmıştır (UDHB, 2019).
3. TERÖR OLAYLARI VE SAVUNMA SANAYİ İLİŞKİSİ
3.1. Savunma Sanayi Harcamaları
Ülkelerin savunma sanayi harcamaları birçok farklı değişkenden
etkilenebilmektedir. Savunma sanayi alanında yaptığı araştırmalar ile bilinen
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından açıklanan yıllık
raporda küresel savunma harcamalarındaki yükseliş eğiliminin arttığı
görülmektedir. Dünya genelinde savunma sanayi ile ilgili harcamaların tutarı
2018 yılında 1 trilyon 800 milyar dolara ulaştığı ilgili raporda aktarıldı. İsveç
merkezli kurum SIPRI’nin raporuna göre 2017'de en çok askeri harcama
yapan ülkeler sıralamasında dokuzuncu sırada olan Almanya 2018'de
sekizinci sıraya yükselirken, Almanya bu dönemde savunma bütçesi için 49
milyar 500 milyon dolarlık bir pay ayırdığı görüldü. Türkiye ilgili sıralamada
15'inci sıradaki yerini korudu. Türkiye’nin sırasını korumasına karşın bir
önceki yıla göre %24 daha fazla bütçe ayıran Türkiye, 19 milyar dolarlık
harcamasıyla ilk 15 ülke arasında en fazla artış gösteren ülke oldu. Bu etken
içerisinde son dönemde Suriye’de artan iç savaşın etkisi ve terör örgütlerinin
yaratmış olduğu tehdit unsurunun olduğu birçok araştırma raporunda yer
almaktadır.
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 73

Tablo 5. 2018 Defense News Top 100 Listesi, Türk Savunma Şirketleri
Şirket / TR

Savunma
Değişimi

Gelirleri
2017 2016 2017
2018 2017

Gelir
Savunma Savunma Toplam
Sıra Sıra
Geliri Geliri Geliri

5
ASELSAN $1,424.93 $1,195.28 19% 1,470.91 97% 57
5

Turkish
6
Aerospace $1,089.63 $1,083.75 1% 1,421.67 77% 61
4
Industries

ROKETSA
9
$376.08 $363.69 3% 376.08 100% 98
6 N

STM
Savunma
9
$369.96 $342.60 8% 414.10 89% -
7 Teknolojiler
i

Kaynak: Defense News Top 100 for 2018 (https://people.defensenews.com/top-100/


E.T.:08.05.2019)

Türkiye son dönemde özellikle Suriye, Irak ve küçük bir oran bile olsa
İran’dan gelen terör saldırıları sonrasında düzenlemiş olduğu Fırat Kalkanı,
Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile bu alanda önemli adımlar atmıştır.
Bu harekatların büyük bir bölümünde yerli üretim savunma sanayi
teçhizatlarının kullanılıyor olması Türkiye’nin politika anlamda vermiş
olduğu kararlara doğrudan etki etmektedir. SIPRI'nın 2018 verilerini içeren
rapora göre dünyada askeri harcamalara en büyük bütçeyi ayıran ülkenin ABD
olduğu gözlemlendi. Yıllık harcaması 649 milyar dolara ulaşan ABD'de
yükseliş %4 oldu. ABD’de özellikle Trump yönetimi sonrasında değişken bir
dış politika izlenmesi, Çin ile yaşanan ekonomi endeksli rekabet (ekonomik
savaş) ve Orta Doğu üzerinde yürütmüş olduğu politikalar savunma sanayi
alanında farklı bir yola sokmuştur.
ABD'nin içerisinde etkin bir şekilde yer aldığı ve üyeler arasında karar
verici noktada etkili olduğu NATO’nun 29 üye ülkenin toplam savunma
sanayi odaklı harcaması, 2018'de dünya genelinde yapılan tüm harcamalarının
74 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

%53'ünü kapsayarak 963 milyar USD seviyesine ulaştığı ifade edilmiştir.


Savunma sanayi alanında yayın yapan uluslararası Defense News'in
yayınladığı 2018 Top100 Listesinin ilk 10'u sıralamasında 5 ABD şirketi
bulunduğu görülmektedir. Aynı liste içerisinde toplamda 40 ABD merkezli
şirket yer almaktadır (Defens News, 2019). ABD için terör olgusu 10 yıl
öncesinde El-Kaide endeksli olurken, son dönemde İŞİD (DAEŞ) öncelikli
mücadele edilecek terör unsuru olarak kamuoyunda yer bulmaktadır.
Tablo 6. 2018 Defense News Top 100 Listesi, ABD Savunma Şirketleri
2018 Sıra

2017 Sıra
Savunma
Değişimi

Gelirleri
2017 2016
Gelir

Şirket Savunma Savunma 2017 Toplam Geliri


Geliri Geliri

Lockheed
1 $47,985.00 $43,468.00 10% $51,048.00 94% 1
Martin

Raytheon
2 $23,573.64 $22,384.17 5% $25,348.00 93% 4
Company

Northrop
3 $21,700.00 $20,200.00 7% $25,803.00 84% 5
Grumman

5 Boeing $20,561.00 $20,180.00 2% $94,005.00 22% 2

General
6 $19,587.00 $19,696.00 -1% $30,973.00 63% 6
Dynamics

Kaynak: Defense News Top 100 for 2018 (https://people.defensenews.com/top-100/


E.T.:08.05.2019)

Dünyada genelinde silahlanma alanında harcanan paranın toplamında


tek başına %36 gibi bir oranını oluşturan ABD'ni Çin takip ediyor. Çin’in
2018 yılında askeri harcamalar için ayırdığı bütçe olan 250 milyar USD,
küresel harcamaların %14'üne denk geliyor. Çin'in harcamalarındaki bu
yükselişteki eğilimi devam etmesine karşın 2018'deki %5'lik artış, 1995
yılından bu yana ülkede gözlemlenen en düşük artış yüzdesi olarak kayıtlara
geçmiştir.
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 75

Grafik 2. Çin’in Savunma Harcama Verileri ve Uluslararası Kuruluşlarla


Karşılaştırma

■Çin Verileri ■ SIPRİ Verileri ■ IISS Verileri


Kaynak: www.chinapower.csis.org/military-spending Erişim Tarihi: 09.05.2019

SIPRI tarafından hazırlanan rapordaki bulgularına göre dünya


genelindeki silahlanma için kişi başı 239 USD harcama yapılıyor. Bu tutar
aynı zamanda tüm dünya ülkelerinin gayrisafi yurtiçi harcamalarının
(GSYİH) toplamının yüzde 2,1'ine denk gelmektedir.
3.2. Terörle Mücadele ve Ekonomik Harcamalar
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana önemli isyan, kalkışma
ve terör eylemlerine maruz kalmıştır. 1923 sonrası çeşitli bölgelerde feodal
yapılar ve dini temelli ayaklanmalar yaşanmış, bu olaylar devlet otoritesinin
fiili müdahaleleri ile bastırılmıştır. 1970’li yıllara gelindiğinde anarşi ve sokak
olayları baş göstermiş, yurt dışında da Ermeni Asala Terör Örgütünün
faaliyetleri ile Türkiye terörün etkilerini hissetmiştir. Bu dönemler içerisinde
en sorunlu geçen yıllar Türk toplumunda 1980 ve sonrası olarak bilinmektedir.
PKK terör örgütünün bu dönemde terör eylemlerini artırması, 1995 yılına
kadar kırsal alanda silahlı eylem aşaması olarak adlandırdıkları sürece
geçmeye çalışması, 1995-1999 yılları arasında büyük kentlerde sansasyonel
eylemler yaparak kent merkezli terör eylemlerine yönelmesi ve 1999
76 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

sonrasında örgüt liderinin yakalanması sonrasında eylemlerin hem silahlı hem


siyasal zemine taşınması süreçleri görülmüştür.
Bu dönem sadece PKK değil, El Kaide, Hizbullah gibi dini yaklaşımla
hareket eden terör yapılarının da eylemlerini artırması Türkiye’yi zorlu bir
sürecin içerisine çekmiştir. Bu eylemlerin temeline inildiğinde hepsinin
aslında mevcut devlet otoritesini hedef aldığı ve ideolojilerini
yansıtabilecekleri bir kamusal yapı hedefledikleri görülecektir.
Yaşanan terör odaklı güvenlik sorunları politik tedbirleri almayı
gerektiren bir durum olmakla birlikte, savunma alanında da tedbirlerin
alınmasını öncelikli hale getirmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet
Genel Müdürlüğü’nün yurt içi ve yurtdışı alanlarda yapmış oldukları
operasyonlarda kullanılan ekipmanların tedarikçilerin temininde yaşanan
sorunlar, terör olgusuna Batı dünyasının bakış açısı ve ülkelerin terör
unsurlarını diplomatik bir kullanım aracı olarak değerlendirmesi savunma
sanayinin gelişiminde milli üretim algısını geliştirmiştir. Türkiye’nin Kıbrıs
Barış Harekâtı sonrasında yaşadığı ambargo, son yıllarda PKK terörüyle
mücadele ederken Irak ve Suriye eksenli hareketler üzerinden yaşadığı silah,
politik ve ekonomik yaptırımlarda yine Türkiye’nin savunma sanayi
politikasında millileşmeye gitmesinin doğruluğunu göstermektedir.
Savunma harcamalarındaki ekonomik etkilere baktığımızda, ülkelerin
yönetim yapıları, dönemsel etkenler, harcama türleri gibi etkileri tahmin
edebilmek için kullanılan yöntemlerde analiz teknikleri ile kullanılan
verilerde farklılıklar görülebilmektedir. Yapılan değerlendirmelerde
karşılaştırılan veriler nedeniyle farklı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bu
karşılaştırmalarda savunma harcamaları ile dönemsel ekonomik büyüme,
enflasyon oranları, işgücü istatistikleri ve ithalat/ihracat verileri ile savunma
sanayi arasında verilerin analizinde değişken sonular görülebilmektedir. Bazı
araştırmaların savunma sanayi alanındaki harcamaların ekonomi olumlu
yönde etkilendiği, bazı araştırmacıların çalışmalarında da savunma
harcamalarının ekonomik gelişim üzerinde bir etkisi olmadığı ifade edilmiştir
(Önder, 2009).
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 77

Şekil1. Savunma Harcamalarının Belirleyicileri ve Teorik Beklentiler

Kaynak: (Tambudzai, 2005)


Savunma harcamaları ile ekonomi arasındaki ilişki her zaman bilim
çevrelerince yoğun bir şekilde araştırma konusu olmuştur. Bu konuda literatür
taraması yapıldığında yoğun veri olduğu görülecektir. Türkiye'de Özçelik ve
Önder tarafından savunma harcamalarına terör riskinin etkisini ampirik bir
uygulama ile değerlendiren bir çalışma yürütülmüştür. Söz konusu çalışmada
terör riskinin savunma harcamalarına olan etkisi 126 ülke üzerinde
incelenmiştir. Çoklu doğrusal regresyon modelinde GSMH, yüzölçümü, asker
sayısı ve nüfus gibi değişkenler ile ülkede daha önce yaşanan terör olayları
veri olarak kullanılmıştır. Söz konusu çalışmada da ifade edildiği üzere terör
riskinin artması ile savunma harcamalarının doğru orantılı şekilde artığı
gözlemlenmiştir.
Bu alanda yapılan önemli çalışmalardan birisi Benoit 1950 ve 1965
yıllar arasında, gelişmekte olan 44 ülkenin ekonomik yapıları ile savunma
sanayi harcamaları arasında pozitif bir ilişki olduğunu belirlemiştir. Benoit’i
takip eden bir dizi çalışma gerçekleşmiş; 1983 yılında Deger ve Smith, 1983
yılında Frederiksen ve Looney, 1986’da Deger, 1996’da Knight ve diğerleri,
2001 yılında Sezgin ve 2005 yılında Yıldırım ve diğerlerinin araştırmaları
78 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

savunma sanayi ve ekonomik büyüme arasındaki çalışmaya ışık tutmuştur. Bu


çalışmalarda harcama tutarlarının ülkeler arasında farklılık gösterdiği, alanın
temel olarak iki noktada ayrıldığı görülmüştür.
Bu alanlardan ilki finansal ve ekonomik kapasite ile doğrudan ilgili
olup, yapılan askeri harcamaların mali ve ekonomik fizibilitesinin gayri safi
milli hasıla, ülkenin bütçe oranının büyüklüğü gibi değişken verilere bağlı
olduğu belirlenmiştir. Bir diğer etki alanı ise ülkenin sınırları içerisinde
yaşananlar haricinde rakip ülkelerin silahlanma alanındaki gelişmeleri ve
komşu ülkelerin silahlanmasından kaynaklanan savunma sanayi yatırımları
olmuştur (Sun & Yu, 1999). Terör olaylarının ülke içerisinde ve ülke
dışarısında yapılanan unsurlar tarafından gerçekleştirildiği düşünüldüğünde
silahlanmanın odağı terör unsurları ile daha önem kazanmaktadır.
Terör olaylarından bağımsız bir şekilde bakıldığında ekonomik
büyüme ve savunma harcamaları arasındaki ilişkide iki yaklaşım öne
çıkmaktadır. Askeri Keynesci yaklaşım, savunma sanayi harcamalarının
canlandırma ile dışsallık etkisinin ekonomik büyüme oranına pozitif yönlü
etkisi olduğunu ifade etmektedir. Talep yanlı Neo-Klasik Teorik yaklaşım ise
ülkelerin mal varlıkları ve sahip oldukları sermayenin yatırıma bir alternatif
değer olarak savunma harcamalarına yönelik kullanımı nedeniyle ekonomik
büyümeye negatif bir etkisi olduğunu ifade etmektedir. (Canbay & Mercan,
2017)
Savunma harcamalarının etkin unsurları ve teorik olarak etkileri Şekil
1 içerisinde gösterilmiştir. Bu görsele bakıldığında belirleyici durumdaki
etkenleri ampirik ve teorik literatür içerisinde kullanılan değişkenlerden, dış
tehditler, nüfus verileri, çatışma hali ve savaş durumu, önceki dönemleri
kapsayan savunma harcamaları, ticari denge, gayri safi milli hasıla/ekonomik
büyüme ve hazine bonosu olarak ifade edilmektedir. Bu değişken unsurlardan
GSMH/Ekonomik büyüme değişkeninin yapılan savunma sanayi
harcamalarından negatif ve pozitif bir şekilde etkilenebildiği görülmektedir.
Buna rağmen diğer bütün değişken unsurların savunma harcamalarında teorik
bir şekilde pozitif etkisi olduğu beklenen bir yaklaşımdır.
Tambudzai tarafından Zimbabve’nin askeri alandaki yaptığı
harcamalarına ekonomik, jeopolitik ve dış faktörlerin etkisi incelenmiş olup,
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 79

bu çalışmada askeri harcamalar alanındaki değişkeni GSMH’nın bir yüzdesi


olarak değerlendirmiştir. Söz konusu analiz içerisinde gayri safi milli hasıla
ile savaş değişkenleri arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.
Son yıllarda önemli bir ekonomik gelişim gösteren Çin ve savunma
sanayi üzerine çalışma yapan Sun ve Yu ACDA verilerini kullanmak suretiyle
1965-1993 yılları arasındaki savunma sanayi alanına ilişkin önemli verilere
ulaşmıştır. Bu çalışma sonucunda Çin’in yapmış olduğu savunma sanayi
harcamaları ile GSMH arasında pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki
olduğunu ortaya koymuştur (Sun & Yu, 1999).
Afrika ülkeleri üzerine yürüttüğü çalışmasında Killian (1998) askeri
harcamaların belirleyici unsurlarını üç ana etken altında değerlendirmiştir. Bu
alanlar modernizasyon, demografik veriler ve ekonomik kalkınma olarak
tanımlanmıştır. Örneklem içerisinde yer alan 32 Afrika ülkesinin mevcut
nüfus oranı ve yüzölçümleriyle yapılan askeri harcamalar arasında dikkate
değer bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Bu bölgenin gelişmekte olan ülkeler
sınıflandırmasında olması, farklı uluslararası fonlardan sağlanan yardımlar ve
ulusların doğrudan sağladığı yardımlar ile askeri harcamalar arasında
doğrudan bir ilişki olduğu ortaya koyulmuştur (Killian, 1998).
Endonezya, Filipinler, Singapur, Malezya, Güney Kore ve Tayland
gibi ülkeleri kapsayan çalışmalarında Looney ve Frederiksen (1998)
tarafından savunma harcamalarının ve ülke ekonomi arasındaki ilişki
incelenmiş, GSMH artması ile birlikte savunma sanayi harcamalarında bir
artış olduğu ortaya koyulmuştur (Looney & Frederiksen, 1990).
Bu alandaki önemli ve geniş kapsamlı çalışmalar arasında
sayılabilecek Bel ve Elias-Moreno (2009) tarafından yapılan çalışmada 157
ülkenin 1988-2006 yıllar arasındaki durumu ele alınmıştır. Söz konusu
çalışmada bu ülkelerin seçim yöntemleri ve kuralları, parlamentodaki
dağılımları ile bu partilerin ideolojileriyle askeri alanda yapılan harcamalar
değerlendirilmiştir. Regresyon analizi ile ulaşılan sonuç bölümünde
literatürdeki teorik tahmin oranlarının aksine kurumsal yapılan kamusal
malların temin edilmesi üzerinde aynı etkinin olmadığını, bu harcamaların
üzerinde ideolojinin etkisinin var olduğu ortaya koymuştur (Bel & Elias-
Moreno, 2009).
80 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Terörün savunma sanayi üzerine etkileri konusunda yoğun bir


literatür çalışması olmamakla birlikte ABD’de yaşanan 11 Eylül saldırıları ile
birlikte bu konunun daha yoğun işlendiği ifade edilmiştir. 11 Eylül saldırıları
ile ilgili birçok farklı teori ortaya konulmuş olsa bile bunun bir terör eylemi
olduğu kabul edilmiştir. ABD basınına yansıyan verilerde 11 Eylül saldırıları
için El Kaide terör örgütünün ortalama 500 Bin USD harcandığı ve ABD’nin
bu dönem sonrasında terörle mücadele için ortalama 500 Milyar USD gibi bir
harcama yapıldığı ifade edilmiştir. (Anderson, 2008) Bu haberler sonrasında
araştırmacıların ilgisi bu noktaya yönelmiş ve çalışmalar yapılmıştır. Bu
alanda bir çalışma yapan Özçelik vd. terörizmin savunma harcamalarına olan
etkisini analiz etmek için doğrusal regrasyon modeli kullanarak bir
değerlendirme yapmıştır. Bu çalışma ile 126 ülkeyi analize tabi tutmuştur.
2005-2008 yılları arasındaki askeri harcamaların GSMH üzerindeki yüzdesel
ortalamaları ele alınmıştır. Ülkelerdeki terör olayları “Memorial Institute for
the Prevention of Terrorism” isimli kuruluştan sağlanan veriler ile
değerlendirilmiş, 1968-2906 yılları arasında araştırma yapılan ülkeler dikkate
alınarak 10 milyon kişi başına düşen terör olayı sayısına göre analiz
yapılmıştır. Bu dönem içerisinde yaşanan terör olayı sayısı ne kadar yüksek
ise terör riski algısının da yüksek olduğu ortaya koyulmuştur. Söz konusu
araştırma içerisinde yüzölçümü küçük ülkelerden yüz ölçümü yüksek ülkelere
doğru değerlendirildiğinde savunma harcamalarının azaldığı ortaya
koyulmuştur. Genel bir önyargı haline gelen yüzölçümüne göre savunma
harcamalarının artacağı düşüncesi Çin, Rusya ve ABD gibi ülkelerin yapmış
olduğu savunma harcamaları ile yayılmış bir öngörüdür. Ancak söz konusu
çalışmada bunun aksinin olduğu da ortaya koyulmuştur (Çelik & Önder,
2016).
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Türkiye gibi ülkelerin terör konusunda yaşadığı sorunların etken
noktalarından birisi komşu ülkelerde yapılanan terör unsurları olmaktadır.
ABD’nin Irak’a 1991 yılında yaptığı Körfez Harekâtı, 11 Eylül sonrası
ABD’nin 2004 yılında Irak’ı işgal etmesi bu bölgede yapılanmış olan PKK
unsurlarının alan kazanmasına yol açtı. İlgili dönemlerde Türkiye’nin
savunma alanında atmış olduğu adımlarda komşu ülkelerdeki silahlanma
riskinden daha fazla terör unsurlarının yarattığı güvenlik sorunlarına
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 81

odaklanmayı tercih etmesine neden oldu. 2010 yılından itibaren Suriye’de


devam eden iç savaş, ABD, Rusya, İran, Fransa, Almanya ve Türkiye gibi
ülkelerin politik ve askeri olarak bu ülkedeki sürece dahil olması Türkiye’nin
silahlanmasına etki etmiştir. Buradaki temel etki Irak’ta konuşlanmış PKK
terör örgütü unsurlarının, Suriye sınırları içerisinde YPG/PYD/SDG isimleri
adı altında örgütsel faaliyetlerde bulunması, Suriye’nin toprak bütünlüğüne
etki etmenin yanı sıra Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi için risk
oluşturması gibi unsurlarını beraberinde getirmiştir. Türkiye güney sınırında
Irak ve Suriye endeksli savunma politikasını yaşanan terör olayları nedeniyle
(PKK, YPG, PYD, SDG, DAEŞ vd.) terör unsurlarına yönelik olarak
şekillendirmek durumunda kalmıştır.
Bu çalışma içerisinde Türkiye’de terör algısı, yaşanan terör eylemleri,
alınan önlemler ve savunma sanayinin bu süreçteki ilişkisi ele alınmıştır.
Savunma harcamaları ile ekonomik büyümenin etkisi üzerine yapılan literatür
taraması ile etkilerin eğilimi dikkate alınmıştır. Türkiye’nin kuruluş dönemi,
ikinci dünya savaşı sonrası ekonomik etkiler, NATO üyeliği ve iç siyasi
etkilerin sonrasında güvenlik algısı değerlendirilmiştir. Kıbrıs Barış Harekatı
sonrası oluşan silahlanma ihtiyacı, PKK terörünün yaratmış olduğu güvenlik
riski, Türkiye’nin komşularının istikrarsız idare süreçleri ile birlikte savunma
alanındaki yatırımlarının bu olgulara göre şekillendiği görülmüştür. Terör
tehdidinin Türkiye dışında Irak, İran, Suriye gibi ülkelerdeki oluşumların
getirdiği risklerde savunma sanayi alanındaki çalışmaların yönünü belirleyen
unsurlar arasında yer almıştır.
Savunma sanayi terör riski olsun olmasın tüm ülkeler için
vazgeçilmez bir harcama kalemi olarak bütçelerine yansımaktadır. Son
yıllarda savunma sanayinin ülke ekonomisi üzerine etkileri ile ilgili birçok
çalışma ele alınmıştır. Tambudzai'nin tanımlamış olduğu savunma
harcamalarının belirleyicileri ve teorik beklentilerine bakıldığında çatışma ve
savaş kavramı ile dış tehdit kavramı doğrudan terörün getirmiş olduğu bir
yansıma olarak ortaya çıkmaktadır. Nüfus üzerindeki değişimler, GSMH,
ekonomik büyüme oranları ile terörün nedenleri ve etkileri arasında dolaylı
bir ilişki olduğu ifade edilebilir.
Terör örgütleri, eleman temininde, terör eylemlerinin planlanması ve
icrasında teknolojik gelişmeleri kullanarak sürekli kendilerini
yenilemektedirler. Terörle mücadele yürüten ülkeler ise terör örgütlerinin
82 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

sürekli değişen ve teknolojik olarak ilerleyen saldırı ve etki kapasiteleri


karşısında terör örgütlerini alanda hareket edemez ve eylem yapamaz hale
getirmek için kendi savunma sanayilerini sürekli olarak geliştirmektedirler.
Bu yönüyle artan savunma sanayi ve savunma harcamaları ülke bütçeleri
üzerinde ciddi baskı yaratmaktadır. Bu etkilerin en iyi görüleceği ülke
Türkiye’dir. Türkiye uzun yıllardır terör saldırıları ile mücadele eden bir ülke
olup sahada kullanılan silahlar, mühimmatları, araçlar ve binaları gelen
saldırılar karşısında modernize etmiştir. Bu çerçevede askeri tesislere
(karakol) yapılan baskınlara karşı daha korunaklı Kalekol binalarının yapımı,
arazi koşullarında daha az kayıp verilmesi için insansız araçların kullanımı,
elektronik harp ve silah araçlarının gelişimi, mayın ve eyp saldırılarına karşı
koruma sağlayan zırhlı araçlar, akıllı mühimmatlar ve siber güvenlik alanında
gerekli altyapıların tesis edilmesidir. Savunma sanayinde yaşanan bu
gelişmeler modern teknolojik harp silah ve araçlarını kullanabilecek nitelikli
personel ihtiyacını da öne çıkarmaktadır.
Literatür bölümünde aktarıldığı üzere bu alanda yapılan çalışmalara
bakıldığında savunma alanındaki harcamalar ile ekonomik büyüme arasında
olumlu bir eğilim olduğu görülmektedir. Sonuç olarak terör tüm dünya
ülkeleri için önemli ölçüde eylemlerde bulunan, toplumsal tahribatı çok
yüksek olan bir unsurdur. Devletler bu sorun karşısında sürekli olarak eylem
planlarını yenilemekte ve yeni davranış modelleri geliştirmektedir. Bu durum
doğal bir şekilde savunma sanayi alanında çalışan kurumların ve
işletmelerinde nitelikli olarak gelişmesine imkân sağlamaktadır.
Dünyada geneline bakıldığında savunma sanayi alanında faaliyet
sürdüren şirketlerinin 2017'deki yıllık kar büyüme ortalamasının %12 olduğu
bilinirken, bu oran Türk şirketi ASELSAN'da %35 oranında olduğu
bilinmektedir. Bu şirkete ek olarak Turkish Aerospace Industries, Roketsan
ve STM Savunma Teknolojileri şirketlerinin 2018'de dünya savunma sanayi
şirketleri listesinde ilk yüz 100 şirket sıralamasına girmesi ekonomik gelişime
olumlu bir katkı olarak yansımıştır. Bu şirketlerin savunma sanayi alanındaki
kümelenme yapılarında yer alması, sadece kendi tüzel yapılarının gelişimine
etki etmeyip, söz konusu savunma sanayi kümelenmelerindeki şirketlerinde
gelişimine destek sağlamaktadır. Savunma sanayi alanında katma değeri
yüksek olan teknoloji, silah, ekipman ve yazılımların yapımının sürmesi,
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 83

ihracat pozisyonuna geçilmesi ekonomik etkileri açısından önemlidir. Bu


durum ülke ekonomisi açısından bakıldığında cari açığı daraltıcı özellikte
olması, ekonomik büyüme için itici bir güç olabileceği kanısı oluşturmaktadır.
Zira söz konusu şirketlerin özellikle bu alandaki son 5 yıldaki ihracat oranları
artarak devam etmektedir.
Savunma sanayi alanında ithalata dayalı harcamalar yerine yerli
üretimlerin seçilmesinin kararının verilmesinde, terör olaylarına askeri
müdahale süreçlerinde Batılı devletlerin konuya politik bir bakış açısı ile
yaklaşması ön plana çıkmaktadır. Bu devletlerin bölgesel çıkarları
çerçevesinden konuyu değerlendirerek silah ve ekipman temininde isteksiz
olması, hatta bazı dönemlerde ambargo uygulayacak seviyede tepkileri yerli
üretimin itici gücü olmuştur. Türkiye’nin son 40 yılda yaşamış olduğu terör
olaylarında edinmiş olduğu askeri deneyim kendisini savunma sanayi
alanında da göstermiştir.
KAYNAKÇA
(2019, 10 08). TDK: https://sozluk.gov.tr adresinden alındı
(2019, 05 08). Defens News: https://people.defensenews.com/top-
100/ adresinden alındı
Alkan, N. (2002). Gençlik ve Terörizm. Ankara: EMG TEMÜH
Dairesi Başkanlığı Yayınları.
Altuğ, Y. (1995). Terörün Anatomisi. İstanbul: Altın Kitaplar.
Anderson, R. (2008). Security Engineering Guide to Building
Dependable Distributed Systems. Wiley Publishing Inc.
Ateşoğlu, H. (2002). Defense Spending Promotes Aggregate Output
in The United States- Evidence From Cointegration Analysis. Defence and
Peace Economics, 55-60.
Avcı, E. (2019). Yeni Sol Dalgadan Küresel Dalgaya Türkiye'de
Terörizm. Kara Harp Okulu Bilim Dergisi, 139-166.
Başıbüyük, O. (2018). AKP, ABD, Cemaat Koalisyonunda
Türkiye’de Neler Oldu? Ankara: Galeati Yayıncılık.
84 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Bel, G., Elias-Moreno, F. (2009). Institutional Determinants of


Military Spending. Research Instite of Applied Economics, 22.
Benoit, E. (1978). Growth and Defense in Developing. Economic
Development and Cultural Change, 271-280.
Canbay, Ş., Mercan, D. (2017). Savunma Harcamalarının Ekonomik
Büyüme ve Cari İşlemler Dengesine Etkisi: Türkiye Örneği. Journal of
Emerging Economies and Policy, 86-104.
Caşın, M. (2008). Uluslararası Terörizm. Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım.
Chadwick, E. (1996). Self-Determination, Terrorism and The
International Humanitarian Law of Armed Conflict. Boston: Martinus Nijhoff
Publishers.
Cronin, A., Ludes, J. (2004). The Four Waves of Modern Terrorism,.
Attacking Terrorism: Elements of a Grand Strategy (s. 46-73). içinde
Washington: Georgetown University Press.
Çelik, Ö., Önder, H. (2016). Savunma Harcamalarına Terör Riskinin
Etkisi: Ampirik Bir Uygulama. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 36-45.
Denning, D. (2000, 24 08). Cyberterrorism. Wellesley, ABD:
http://palmer.wellesley.edu/~ivolic/pdf/Classes/Handouts/NumberTheoryHa
ndouts/Cyberterror-Denning.pdf.
Dilmaç, S. (2004). Global Tehdit: Terörizm ve Türkiye'ye Etkisi.
Polis Dergisi, 357-367.
Ergil, D. (1980). Türkiye'de Terör ve Şiddet. Ankara: Turhan
Kitapevi.
Galvin, H. (2003). The Impact of Defence Spending on the Economic
Growth of Developing Countries: A Cross-Section Study. Defence and Peace
Economics, 51-59.
GTD. (2020, 03 23). www.start.umd.edu:
https://www.start.umd.edu/gtd/search/Results.aspx?charttype=bar&chart=att
Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:4,Sayı:1,2020 85

ack&casualties_type=&casualties_max=&country=209&count=100
adresinden alındı
Hablemitoğlu, N. (2003). Köstebek. Ankara: Toplumsal Dönüşüm
Yayınlar.
Kalender, A. (2001). Organize Suçlar ve Terör. Belgelerle Türk Tarihi
Dergisi Dün/Bugün/Yarın, 108.
Kazancı, S. (1976). Topluma Karşı İşlenen Suçlar. Ankara: İlmi ve
Kazai İçtihatlar Dergisi Yayınları, 175.
Killian, A. (1998). Determinants of Military Spending in Developing
African Countries. Res Publica Journal of Undergraduate Research, 51-58.
Looney, E., Frederiksen, P. (1990). The Economic Determinants of
Military Expenditure in Selected East Asian Countries. Contemporary
Southeast Asia, 265-277.
Luca, G. (2017). Manifestations of Contemporary Terrorism:
Cyberterrorism. Research and Science Today, 20-26.
MFA. (2020, 04 04). MFA: http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-
uluslararasi-toplumun-terorle-mucadele-cabalarina-katkilari.tr.mfa
adresinden alındı
MFA. (2020, 04 01). MFA-DHKPC: http://www.mfa.gov.tr/dhkp-
c.tr.mfa adresinden alındı
NATO. (2019, 10 09). North Atlantic Treaty Organization:
https://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_69482.htm adresinden alındı
Önder, K. (2009). Türkiye'de Savunma Harcamalarının Ekonomiye
Etkisi Üzerine Bir Araştırma. Uluslararası Davraz Kongresi Bildiriler Kitabı
(s. 2660-2671). içinde Isparta.
Özok, Ö. (2006). Türkiye ve Terörizm. Ankara: Türkiye Barolar
Birliği.
Pieroni, L. (2009). Military Expenditure and Economic Growth.
Defence and Peace Economics, 327-339.
Sun, Q., Yu, Q. (1999). Determinants of Chian's Military
Expenditures. Journal of Peace Reserarch, 69-86.
86 Bahattin Gökhan TOPAL
Türkiye’de Terör Eylemleri ve Savunma Sanayii İlişkisi

Tambudzai, S. (2005). Determinants of Zimbabwe’s Military


Expenditure. ESSA Biennial Conference, (s. 1980-2003). Durban.
TMK. (2019, 10 09). www.mevzuat.gov.tr:
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin1.Aspx?MevzuatKod=1.5.3713&MevzuatI
liski=0&sourceXmlSearch=TER%C3%96RLE%20M%C3%9CCADELE&T
ur=1&Tertip=5&No=3713 adresinden alındı
Türkdoğan, O. (1996). Sosyal Şiddet ve Türkiye Gerçeği. İstanbul:
Timaş.
(2017). Türkiye'nin DEAŞ ile Mücadelesi. Ankara: Türkiye
Cumhuriyeti İç İşleri Bakanlığı.
UDHB. (2019, 12 28). www.uab.gov.tr:
https://www.uab.gov.tr/uploads/pages/siber-guvenlik/2016-
2019guvenlik.pdf adresinden alındı
Wilkinson, P. (1974). Political Terrorism. Longon: Macmillan.
Wilkinson, P. (2002). Terörizmin Kökleri. Ankara: Ayraç Yayınevi.
Wilson, C. (2018). Computer Attack and Cyber Terrorism:
Vulnerabilities and Policy Issues for Congress. Washington : CRS Report for
Congress.
Wright, L. (2006). The Looming Tower. New York: Vintage Books.
Yakovlev, P. (2007). Arms Trade, Military Spending, and Economic
Growth. Defence and Peace Economics, 317-338.
Yıldırım Öcal, J., Akipek Öcal, Ş. (2016). Military Expenditures,
Economic Growth and Spatial Spillovers. Defence and Peace Economics, 87-
104.
Yolcu Karadam, D., Yıldırım, J., & Öcal, N. (2017). Military
Expenditure and Economic Growth in Middle Eastern Countries and Turkey:
A Non Linear Panel Data Approach. Defence and Peace Economics, 719-730.

You might also like