Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

Anayasa Mahkemesi Kararı I

“12. Başvurucu, çocuk onkolojisi disiplininin çalışma alanının oldukça geniş ve bu alanda hasta
sayısının ülkemizin genç nüfusa sahip olması nedeniyle çok fazla olduğunu, çocuk hematolojisi
ile çocuk onkolojisi disiplinlerinin lösemi hastalığı dışında ortak çalışma alanının
bulunmadığını, iki ayrı disiplin için toplam üç yıl eğitim süresi öngörülmesinin bilimsel bir
temelinin olmadığını, bu alanda nitelikli uzman yetişmesinin de mümkün olamayacağını ve
birbirlerinden farklı olan bu iki disiplinin birleştirilmesiyle sunulacak sağlık hizmetinin
kalitesinin düşeceğini belirterek başvuru konusu (…) nedeniyle üyelerinin, Anayasa’nın 10, 12,
27, 36, 40, 42, 48, 56, 125 ve 138. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
(…)
16. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinde, bireysel başvurunun ancak ihlale yol açtığı ileri
sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler
tarafından yapılabileceği düzenlenmektedir.
17. Aynı maddenin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde ise özel hukuk tüzel kişilerinin
sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda
bulunabilecekleri kuralı yer almaktadır.
(…)
19. Başvurucu Dernek Tüzüğü’nün 4. maddesinde, derneğin temel amacı, çocuk onkolojisi
konusundaki bilimsel, teknolojik, mesleki ilerlemeleri desteklemek ve çocuk onkolojisi tedavi
uygulamalarının kalitesini yükselterek tıbbın bu dalında hizmet alan toplum bireylerinin
çıkarlarını korumak olarak belirlenmiştir.
(…)
24. Açıklanan nedenlerle, (…) başvurunun, (…) kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.”

Sorular:
a. Yukarıda verilen kararın alıntılanan bölümleri doğrultusunda Anayasa Mahkemesi hangi
sebeple kabul edilemezlik kararı vermiş olabilir? Neden? Açıklayınız. ( 9 puan)

Mahkeme, bireysel başvurunun ancak güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından
yapılabileceğini hatırlatarak tüzel kişilerin ancak kanunun sınırlamalarına uyarak başvuruda bulunabilecekleri
belirtmiştir. Mahkemenin alıntıladığı kanun hükmüne göre özel hukuk tüzel kişileri, ancak tüzel kişiliğe ilişkin
hakların ihlali iddiasıyla başvuru yapmaları mümkündür. Alıntıda başvurucunun bir dernek olduğu
anlaşılmaktadır. Özel hukuk tüzel kişileri olan dernekler, yalnızca tüzel kişiliğe ilişkin hakların ihlali
iddiasıyla başvurabilecek; dolayısıyla derneğin amacıyla ilişkili olan tüm ihlal iddiaları bakımından başvuru
yapamayacaklardır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi, kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemezlik
kararı vermiş olabilir.

b. Başvuru konusunun bir kanun hükmü olduğunu dikkate aldığınızda yanıtınıza nasıl
bir ekleme yapardınız? Anayasa Mahkemesi’nin tutumu Anayasa ile uyumlu olur muydu?
Neden? (9 puan)
Anayasa’da bu tür bir sınırlandırma olmamasına karşın Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’a göre kanunlara ve düzenleyici işlemlere karşı bireysel başvuru
yapılamaz. Ayrıca başvurunun güncel bir hak ihlali iddiasıyla yapılması gerekir. Kanunun
uygulanmasına yönelik herhangi bir işlem bulunmadığında potansiyel mağdurluk kavramı gündeme
gelir. Anayasa Mahkemesi, bugüne dek potansiyel mağdurluktan söz etmesine rağmen, doğrudan
uyguladığı herhangi bir karar vermemiştir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, kanuna karşı yapılan
başvuruyu konu yönünden yetkisizlik sebebiyle kabul edilemez bulabilirdi.
Anayasa’da kamu gücü tarafından ihlal edilen haklar bakımından bireysel başvuru yapılabileceği
düzenlenmekle birlikte düzenleyici işlemlere karşı bireysel başvuru yapılamayacağına yönelik bir
kısıtlama Anayasa’da bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’da yer alan bu sınırlamanın Anayasa’ya aykırı olduğu savunulsa da AYM’nin
yorumu bu yönde olmamıştır.

c. a. ve b. sorularına verdiğiniz yanıtları karşılaştırmalı hukuk ve uluslararası insan


hakları hukuku yönünden değerlendiriniz. (7 puan)

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), özel hukuk tüzel kişilerinin kuruluş amaçları
doğrultusunda somut olayın koşullarını dikkate alarak doğrudan ya da dolaylı mağdur olup
olmadıklarını incelemenin yanı sıra, kamu tüzel kişilerinin dahi niteliğine bakarak bazı durumlarda
başvurularını kabul etmektedir. Dolayısıyla alıntıda verilen konuda İHAM’a yapılacak bir bireysel
başvuruda doğrudan kişi yönünden yetkisizlik kararı verilmeyip, dolaylı mağduriyet olup olmadığı
incelenebilirdi. Bazı Latin Amerika ülkelerinde ise derneklerin üyelerinin hak veya menfaatlerini
ilgilendiren konularda amparo başvurusu yapabilecekleri kabul edilmektedir.
Kanun ve düzenleyici işlemlere karşı başvuru konusunda ise hem İHAM hem de amparo yolunu
benimseyen Latin Amerika ülkelerinde potansiyel mağdurluğun kabul edildiği kararlar
bulunmaktadır. Potansiyel mağdurluğun kabul edilebilmesi için başvurucunun gelecekteki
müdahaleden doğrudan etkilenme riski ya da tehdidinin güçlü ve yakın olması; bu risk ve tehdidin
varsayıma dayanmaması ve ihlalin gerçekleşmesine yönelik olasılığa dair makul ve ikna edici
kanıtların ileri sürülmesi; ihlalin telafisi imkansız bir zarar yaratacak olması da gerekir. Anayasa
Mahkemesi, yukarıda söylendiği gibi henüz potansiyel mağdurluk çerçevesinde kabul edilebilirlik
kararı vememiş olsa da bu ihtimali tamamen reddetmiş değildir.

Anayasa Mahkemesi Kararı II

“17. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesinde Anayasa’da


münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda CBK çıkarılamayacağı hükmüne yer
verilmiştir. Anayasa koyucunun bir konunun kanunla düzenlenmesini özel olarak öngörmesi bu
alanın münhasıran kanunla düzenlenmesini istediği anlamına gelir. Bu kapsamda Anayasa bir
konunun kanunla düzenleneceğini öngörmüşse bu konuda CBK çıkarılamaz. Bununla birlikte
Anayasa’da CBK’larla düzenleneceği özel olarak öngörülen konulara ilişkin Anayasa hükümlerinin
açıkça izin verdiği hususlarda CBK’larla düzenleme yapılabilir (AYM, E.2019/105, K.2020/30,
12/6/2020, § 19).
….
19. …. Dava konusu kuralda da öğretim üyesi kadroları düzenlendiğinden kuralın kadro
düzenlemesiyle birlikte öğretim elemanlarının görev ve yetkileriyle özellikle özlük haklarını
etkilediği, bu çerçevede Anayasa’nın 130. maddesi bağlamında münhasıran kanunla düzenlenmesi
gereken konuda düzenleme yaptığı açıktır. Anayasa’nın 130. maddesinde üniversitelerin kanunla
kurulacağı vurgulanmış olup dava konusu kuraldaki üniversite öğretim elemanlarının kadrolarının
düzenlenmesine ilişkin husus Anayasa’da CBK’larla düzenleneceği özel olarak öngörülen konulara
ilişkin de değildir.”

a. Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine ilişkin konu yönünden yetki kuralları nelerdir?


Anayasa Mahkemesi yukarıdaki kararında bu kuralların hangisine dayanarak, nasıl bir
değerlendirme yapmıştır? (15 puan)

Anayasada yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarılabileceği belirtilmiştir. Aşağıdaki


konularda ise bu ifade somutlaştırılmıştır:
-üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul ve esaslar;
- bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra
teşkilatlarının kurulması;
- Devlet Denetleme Kurulunun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri;
- Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin teşkilatı ve görevleri

Kamu tüzel kişiliğinin ise kanunla veya CBK ile kurulacağı belirtilmiştir.
Anayasa’da CBK ile düzenlenemeyecek konular da somut olarak belirtilmiştir. CBK’ ların yasak
alanı da denilebilecek konular şunlardır:
- yürütme yetkisine giren konular dışındakiler (104\17 – 1.C)
- Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler (104\17 -2. C)
- Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular (104\17 – 3.C)
- kanunda açıkça düzenlenen konular (104\17 – 4.C)

CBK’ların yukarıda belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygun olarak çıkarılması
gerekmektedir. Aksi takdirde içeriği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bu düzenlemelerin
Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez.
Anayasa Mahkemesi yukarıdaki kararında, Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi
öngörülen konularda CBK çıkarılamayacağı kuralı üzerinden bir değerlendirme yapmıştır.( (104\17 –
3.C) İptal davasına konu olan CBK kuralının Anayasa’nın 130. Maddesine göre kanunla
düzenlenmesi gereken alanda düzenleme yaptığını ve bu nedenle konu yönünden yetki kurallarına
uygun olmadığını belirtmiştir.

b. Üniversitelerin öğretim elemanlarının kadrolarının düzenlenmesine ilişkin kanuni


düzenleme olmadığı varsayımında, acil ihtiyacı karşılamak üzere, kanun çıkarılana kadar
uygulanmak amacıyla Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılabilir mi? Anayasa
Mahkemesinin verilen kararındaki gerekçesini de göz önünde bulundurarak cevaplayınız. (10
puan)

Üniversitelerin öğretim elemanlarının kadrolarının düzenlenmesine ilişkin kanuni düzenleme


olmasa dahi bu alanda CBK ile düzenleme yapılamaz. Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki kararında
da belirttiği üzere dava konusu kural Anayasanın 130. Maddesine göre kanunla düzenlenmesi
gereken bir alandadır. Bu konuda kanuni düzenleme olup olmadığına bakılmaz. Kanuni düzenleme
olmasa ve ortada acil bir ihtiyaç bulunsa dahi hiçbir şekilde CBK ile düzenleme yapılması mümkün
değildir. Anayasanın 104. Maddesine göre anayasada kanunla düzenleneceği belirtilen yasak alanda
CBK çıkarılamaz.

c. OHAL kapsamında çıkarılan bir CBK olsaydı ilk soruya verdiğiniz yanıt değişir
miydi? (10 puan)

OHAL CBK’ları bakımından Anayasa’nın 104. maddenin 17. fıkrasında düzenlenen olağan
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine tek bir istisna getirilmiştir. Buna göre OHAL CBK’ları sadece,
104’üncü maddenin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen ve yalnızca düzenleme ile
ilgili formüle edilen istisnalara tabi olmayacaktır. O halde diğer cümlelerdeki istisnalara tabi olmaya
devam edecektir. Dolayısıyla, Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralı OHAL CBK’ları için de geçerli olacaktır.

You might also like