Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 3

Peygamber Efendimizle (sav) bir gün

Kamerî aylardan Rebiü levvel ayının 12. Gecesi, kâ inatı 14 asır ö nce şereflendiren, iki
cihan gü neşi, sevgili Peygamber Efendimiz Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa
sallallahu aleyhi vesellemin doğ um gecesi.
O, gü zeller gü zeli, kâ inatın sevgilisi. Â lemlere rahmet olarak gö nderilen ve Rabbimizin
adını adıyla birlikte yazdığ ı muhteşem model insan.
O okyanusu bir yazıyla anlatmak mü mkü n değ il, ama bugü n “Peygamber Efendimizle bir
gü n” adını taşıyan onunla hayalen de olsa birlikte yaşama projesi sunacağ ım sizlere.
Rabbimiz ona hitaben, “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi
sevsin, günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafur ve Rahîm’dir.” buyurur.
 deta bir kitap gibi manalar taşıyan bu ayet-i kerimenin mesajı çok açık, Allah’a olan
sevgimizi ispatlamanın ve kendimizi Allah’a sevdirmemizin bir tek yö ntemi var: O da
Allah’ın sevdiğ i tarzı yapmaktır.
Onun razı olup teşvik ve takdir ettiğ i muhteşem tarz ise Resul-i Ekrem Aleyhissalatü
vesselamın model insan olarak alınması ve onun hayatının hayatımıza yansımasıdır.

Sü nnet-i seniyye, Resul-i Ekremin (s.a.v.) fiilleri, sö zleri ve takrirleri yani onaylarıdır.
Sü nnet-i seniyye, Resulullahın (s.a.v.) hayat tarzıdır, davranış biçimidir, yaşayış usulü dü r.
Yani Resulullahın (s.a.v.) imanını, ibadetlerini, takvasını, ihlâ sını, ahlâ kını, tebliğ ini, cihadını
ve hayatının bü tü n dakikalarını kaplayan tarz ve usulleri modellemek, Onun tamamına
bakıp kendi hayatımıza aksettirmek sü nnet-i seniyyenin ta kendisidir.
Efendimizin (s.a.v.) doğ duğ u geceyi asırlardır Mevlid Kandili olarak kutluyoruz. O geceyi
hem onu yâ d ederek, onu anarak, severek, hediyeleşerek, evlerimizi sü sleyerek, salavatlar
getirerek ve komşularımıza hediyeler vererek, çocuklarımızı ö dü llendirerek kutlarız; hem
de Resulullahın yaptığ ı ibadetleri yaparak, Kur’an okuyarak, istiğ far ederek, salavat-ı
şerifeler getirerek, namaz kılarak pekâ lâ ihya edebiliriz.
Gelin Mevlid Kandilinden ertesi geceye kadar “Resulü llah (s.a.v.) ile bir gü n birlikte
olmak” adıyla ailece bir proje uygulayalım.
Evimizde çok bü yü k, çok ulu bir misafir var diyelim.
Evet, Resulü llah (s.a.v.) bizim misafirimiz. Acaba sağ olsaydı, evimize teşrif etseydi nasıl
yaşarsak onun gibi yaşayalım, nasıl davranırsak ö ylece davranalım. Resulü llah (s.a.v.)  ile
birlikteymiş gibi davranalım, hatta yemek masamıza bir sandalye daha koyalım, bir tabak
bir çatal kaşık daha ilave edelim sanki o bizimleymiş gibi.
Beraber olduğ umuzu hissetmek için Peygamberimize (s.a.v.) salavatlar getirelim.
Efendimize yazılmış çok gü zel şiirleri ve ilâ hileri okuyalım, dinleyelim.
Resulü llaha (s.a.v.) hem Mevlid Kandilinde, hem ertesi gü n, fırsat buldukça, yemek
yaparken, çalışırken, giderken, gelirken, yolculuk ederken, ders çalışırken, neyle meşgul
olursak olalım salavat-ı şerifeler getirelim veya açalım telefonumuzu, bilgisayarımızı
dakikalarca devam eden salavat videolarını açıp dinleyelim.
Hani Resulü llah için yazılıp bestelenmiş ilahiler vardır. “Can ü dilden â şık oldum
Muhammed’e”, “O gece sendin gelen ya Hazreti Muhammed”, “Seni andım dü n gece” ve
“Medine’ye varamadım gü l kokusu alamadım” ilahileri gibi, envai çeşit ilahilerle ve şiirlerle
onun varlığ ını, onun aşkını ve duygusallığ ı içselleştirelim.
Neden Resulullah (s.a.v.) ile birlikteymişiz gibi diyorum?
Çü nkü Rabbimiz, “Biliniz ki Allah’ın Resulu içinizdedir” buyuruyor. (Hucurat Suresi:7)
Yine, “Allah’ın ayetleri okunuyorken, Onun Resulü içinizde iken nasıl olur da küfre
düşersiniz?” buyrulur. (Â l-i İmran Suresi: 101)
Onun içimizde olması ü ç tü rlü dü r:
Birisi bedenî olarak, birisi manevî olarak, ü çü ncü sü de hem bedenî hem manevî olarak.
Bunlardan ilki olan bedenî beraberliğ i, o çağ daki inanmayanlar yaşamış. Onu gö rü yorlar,
tanıyorlar, biliyorlar ama ondan uzaklar.
İkincisini bizler yaşıyoruz. Bedenen beraber değ iliz ama manen bizimle beraber. Kur’an
ve hadis-i şerifler capcanlı duruyor, onun berrak, pırıl pırıl, gü l gibi hayatı kitaplarımızda
yazıyor. Gelin kitaplarda kalmasın, onu içselleştirelim. Modelleyelim.
Ü çü ncü sü de ashabın onunla olan beraberliğ i. Onlar hem bedenen beraberdiler hem de
manen beraberdiler. Onun yaşayışı gibi yaşamaya çalışıyorlardı.
Bizler Resulü llah (s.a.v.) ile bedenen beraber değ ilsek de manen beraber olabiliriz. Bunu
başarmak için onun davranışlarını içselleştirmek, sü nnet-i seniyyesini hayat tarzı olarak
benimsemek, sevgisini ve muhabbetini arttırmak gerekir.
O kadar ki artık rü yalarda, yakazalarda, hayallerde hep onunla olursunuz. “Seven
sevgilisiyle beraber olur” sırrınca, gelin bu kandilde yarına kadar Resulü llah ile birlikte bir
gü n yaşayalım.
Namazları onun gibi cemaatle kılalım. Ailede cemaat oluşturalım, evin babası imam olsun,
diğ erleri bizler cemaat. Onun gibi hissederek, yavaş yavaş, anlayarak, sü nnetlere riayet
ederek namaz kılalım. Ayrıca kuşluk, evvabin, teheccü d, hacet gibi namazlarımızı ihmal
etmeyelim.
Arkasından tesbihatımızı yapalım, dualarımızı edelim, yü reğ imiz yana yana, bü tü n
mağ durlara, mahpuslara, mazlumlara, kamplarda inim inim inleyenlere, gurbette olanlara,
dü nyanın dö rt bir yanında zulü m gö ren kardeşlerimize ve kendimize, ailemize, insanlığ a
dua edelim.
Evimizde onun yaşadığ ı gibi yaşayalım. O yerken, içerken, yü rü rken, yatarken, kalkarken,
hangi sü nnetleri yaptıysa biz de onları yapalım, onun dualarını okuyalım, onun adını sık sık
analım ve salavat-i şerife getirelim.
Ona getirdiğ imiz salavatlar sadece ona rahmet duası değ il bize de rahmet duasıdır. Çü nkü
biz salavatımızda “Allah’ım Resulü llaha  rahmet et, selamet ver, bereket ver” diyoruz. Biz
mutlu olursak o da mutlu olur, biz adam olursak o gü ler, ama insanca, mü ’mince, ü mmetce
yaşamazsak o mahzun olur. Dolayısıyla “Onu mutlu et, ona rahmet et” duamız, Rabbimize
bizi de adam et” demektir.
Çü nkü o bizim halimize ağ lar ü zü lü r. İşte eğ er Rabbimiz ona rahmet ederse, kıyamete
kadar getirilen salavatlar inşallah bize de rahmet olur, bize de şefaat eder, bizi de o engin
kucağ ıyla kucaklar, bağ rına basar.
Çü nkü o ü mmetine çok dü şkü ndü r, ü mmetinin sıkıntısıyla çok ü zü len, çok ağ layan bir
Nebidir. Ü mmetine karşı Rauftur, Rahimdir, bir annenin şefkatinin belki bin katı belki
milyon katı onda vardır. Bize bu kadar şefkat ve merhamet eden o gü zeller gü zeline neden
salavat getirmeyelim? Neden onun davasını omuzlamayalım? Neden onun istediğ i gibi, o
model insanın arzu ettiğ i gibi bir insan olmayalım.
İşte Rabbimiz en başta dikkat çektiğ imiz gibi diyor ki: “Resulü me uyarsanız beni sevmiş
olursunuz, beni seviyorsanız ona uyun taa ki bende sizi seveyim.” Allah’a olan sevgimizin
ispatı Allah tarafından sevilmemizin şartı model insanı modellemektir.
Onun davranışlarını ö yle hissetmeliyiz ki, birisi bizi incitirse “Aman Efendimiz var” veya
birisi bizi kızdıracak olursa “Sakın sesimizi yü kseltmeyelim, evde Efendimiz var” diyelim.
Çü nkü   “Ey iman edenler! Sesinizi, Nebi’nin sesinin ü zerine yü kseltmeyin.” Buyurmuş
Rabbimiz. O bizimle berabermiş gibi bö yle hissedelim. Bir gü n Resulullah ile birlikte
yaşayalım ve onun yaptığ ı bü tü n davranışlar nasılsa biz de birbirimize ö yle davranalım.
Yani merhametle, anlayışla, empatiyle, şefkatle, sabırla inşallah.
Dilimizden onun sabah akşam duaları, onun tesbihatı ve onun evradları dü şmesin. O
gü zeller gü zelinin evi bomboşmuş, eşyası pek azmış, yiyecek neredeyse hiç yokmuş. Bazen
olurmuş; o yiyecekler geldiğ i zaman ya kazandığ ı ya hediye gelen bir şeyler varsa, eğ er bir
muhtaç istediğ inde veya Suffa ashabından o fakir suffa talebelerinden o gü zide sahabe
efendilerimiz gelirse, hemen onlara elinde ne varsa hurma, sü t, ekmek, meyve, yiyecekleri
onlarla paylaşırmış.
Onun için Resulü llahın (s.a.v.) evi yokluk eviymiş. Ama o yoklukta bir çokluk varmış.
İman, ibadet, ahlak bolmuş, takva, ihlas çokmuş.
Mevlid Kandilinde aynı zamanda birinin derdini dinleyelim, birine infak edelim, birine
maddî ve manevî yardımda bulunalım veya birden fazla kimselere onun yaptığ ı gibi
paylaşalım, bö lü şelim.
Dolayısıyla onun hayatı hakkında bildiklerimiz neyse namaza, oruca, ahlaka ve adaba dair
onu ailecek hayatımıza aksettirelim. Bir bakarsınız bu sabah, bu gece rü yamızı
şereflendirebilir, bir bakarsınız uyanıkken arz-ı endam edebilir. “Beni anmışsınız, beni
çağ ırmışsınız, işte geldim” diyebilir. Biz de o zaman “Hoşgeldin ya Resulallah” deyip adeta
sağ mış gibi, yaşıyormuş gibi ve aramızdaymış gibi hareket edelim. Zaten o gerçekten sağ dır,
gerçekten yaşıyordur, bedenen vefat etmiştir, fakat manen ebedîdir.
Ve Allah’ın habibi olan o gü zeller gü zeli, “Peygamber Efendimizle bir gü n” projemizden
mutlu olacaktır, memnun olacaktır. Bizler de ü mit ediyorum ki tadına doyamayacağ ız belki
de o başladığ ımız hayalî beraberliğ i ö mü r boyuna çevireceğ iz. Onunla birlikte olacağ ız ve
Rabbimizle de birlikte olmanın tadına varacağ ız. Çü nkü Rabbimiz, “Siz nerede olursanız
olun Allah sizinle beraberdir” buyurur.
Allah madem ki bizimle beraber, biz neden Onunla beraber olmayalım? Bin bir ismiyle
bizimle birlikte olan o yü ce Rabbimize karşı biz de zikrimizle, şü krü mü zle, tefekkü rü mü zle,
ibadetimizle, namazımızla, orucumuzla, infakımızla, ahlakımızla “Seninle beraberiz, senin
yanındayız ey Allah’ım ve senin sevdiğ in Zatın, Habib-i Edibin aleyhissalatü vesselamın,
model insanın yanındayız ve senin sevdiğ in tarz, usul, razı olduğ un hal ve hareket onun
davranışlarıdır. İşte biz de onu modellemeye, hayatımıza hayat yapmaya karar verdik”
deriz.
Dolayısıyla bu Mevlid Kandili inşallah bir başka kandil olur, bu anışımız inşallah o
anmada ebedî bir duruş, ebedî bir kalış olur.
Rabbim sü nnet-i seniyyeden istifademizi, istifazamızı ziyade eylesin. Resulullah (s.a.v.) ile
hem dü nyada beraber, hem ahirette beraber, hem de Firdevs Cennetinde beraber eylesin.
Mevlid Kandiliniz mü barek olsun.

You might also like