Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 9

َ‫ق تُقَاتِ ِه َواَل تَ ُموتُ َّن ِإالَّ َوَأ ْنتُ ْم ُم ْسلِ ُمون‬

َّ ‫يَا َأيُّهَا الَّ ِذينَ آ َمنُوا اتَّقُوا هَّللا َ َح‬


ْ ‫يَا َأيُّهَا الَّ ِذينَ آ َمنُوا اتَّقُوا هَّللا َ َو ْلتَ ْنظُرْ نَ ْفسٌ َما قَ َّد َم‬
َ‫ت لِ َغ ٍد َواتَّقُوا هَّللا َ ِإ َّن هَّللا َ َخبِي ٌر بِ َما تَ ْع َملُون‬
َ‫م ِإي َمانًا َو َعلَى َربِّ ِه ْم يَت ََو َّكلُون‬9ُْ‫ت َعلَ ْي ِه ْم آيَاتُهُ زَا َد ْته‬ ْ َ‫ِإنَّ َما ْال ُمْؤ ِمنُونَ الَّ ِذينَ ِإ َذا ُذ ِك َر هَّللا ُ َو ِجل‬
ْ َ‫ت قُلُوبُهُ ْم َوِإ َذا تُلِي‬

‫ُالن‬
ِ ‫ َو َرج‬،‫ق في ال َم َسا ِج ِد‬ ٌ َّ‫ َو َر ُج ٌل قَ ْلبُهُ ُم َعل‬،‫ وشابٌّ نَ َشَأ فِي ِعبَا َد ِة هَّللا تَعالى‬،ٌ‫ ِإما ٌم عا ِدل‬:ُ‫م هَّللا ُ في ِظلِّ ِه يَوْ َم ال ِظ َّل إاَّل ِظ ُّله‬9ُ ُ‫َس ْب َعةٌ يُ ِظلُّه‬
‫ص َدقَ ٍة‬ َ ‫َص َّد‬
َ ِ‫ق ب‬ َ ‫ور ُج ٌل ت‬ َ ، ‫ ِإنِّي َأخافُ هَّللا‬:‫ال‬ َ َ‫ال فَق‬ٍ ‫ َو َج َم‬،‫ب‬ ٍ ‫ص‬ ُ ‫ َو َر ُج ٌل َد َع ْتهُ ا ْم َرَأةٌ َذ‬،‫ وتَفَ َّرقَا َعلَي ِه‬،‫ اجتَ َمعا َعلَي ِه‬: ‫تَ َحابَّا في هَّللا‬
ِ ‫ات َم ْن‬
ُ‫ت َع ْينَاه‬ ْ ‫ض‬َ ‫ور ُج ٌل َذ َك َر هَّللا خالِيًا فَفَا‬
َ ،ُ‫ق يَ ِمينه‬ ُ ِ‫ حتَّى ال تَ ْعلَ َم ِشمالُهُ َما تُ ْنف‬،‫فَأ ْخفَاها‬
‫ار َر ُج ٌل بَ َكى ِم ْن خَ ْشيَ ِة هّللا ِ تَعالى َحتَّى‬ َ َّ‫ ال يَلِ ُج الن‬:)‫صلَّى هللاُ َعلَ ْي ِه َو َسلَّ َم‬ َ ( ‫ [قال رسول هّللا‬:‫ض َى هّللا ُ َع ْنهُ قال‬ ِ ‫وعن أبى هريرة َر‬
‫ َوﻻَ يَجْ تَ ِم ُع عَلى َع ْب ٍد ُغبَا ٌر في َسبِي ِل هّللا ِ َو ُد َخانُ َجهَنَّ َم‬،‫ع‬ ِ ْ‫يَعُو َد اللّبَنُ في الضَّر‬

ALLAH KORKUSU
Korkunun Çeşitleri:
Din Psikolojisinde korku ikiye ayrılır:
Birinci tür korku, insanı korktuğu varlıktan uzaklaştırır. Mesela: Issız bir ormanda yalnız başına kalan bir
insan, yırtıcı ve vahşi hayvanlardan korkmaya başlar. Bunun için de ormandan bir an evvel uzaklaşmak, kaçıp
kurtulmak ister. Kurtuluşu korktuklarından kaçmakla bulur. Öyle kabul eder.
İkinci tür korku ise, insanı korktuğu şeye yaklaştıran korkudur: Mesela: Bir çocuk hata yapar, hata
nedeniyle de anasından, babasından korkar. Babasının hiddet tokadını yemiş olsa bile, yine kendisini babasının
şefkat ve merhametle dolu olan kucağına atar. Selameti orada bulur. Yani kurtuluşu korktuğu babasından kaçıp
uzaklaşmakta değil, babasına yaklaşmakta, onun merhamet kucağına sığınmakta bulur.
Bunun gibi Allah’tan gerçek anlamda korkan insan da Allah’tan korkmakla O’nun merhametine sığınacak
ve emirlerine teslim olacaktır.
İnsanların Korkuları:
1-) Gece ve karanlık korkusu
2-) Bıçak, tabanca, vb. silahlardan korkmak.
3-) Yalnızlık: Yalnız kalmak da insana korku verir. Özellikle kadınlar evde tek başına kalmaktan
korkarlar.
4-) Yüksek veya Kapalı yer korkusu
5-) Yırtıcı hayvanlardan korkanlar: Yılan, köpek, aslan gibi hayvanlardan korkanlar olduğu gibi fareden
korkan insanları toplumda görmek mümkündür.
6-) Ölümden korkanlar: Ölüme hazırlıklı olmayanlar, ölüm kelimesinin soğukluğunu en yakından
hissederler. Ölümden korkanlar olduğu gibi, ölüden korkanlar da vardır.
Allah’tan Hakkıyla Korkmak
ْ ‫ق تُقَاتِ ِه َواَل تَ ُموتُنَّ ِإالَّ َوَأ ْنتُ ْم ُم‬
َ‫سلِ ُمون‬ َّ ‫يَا َأيُّ َها الَّ ِذينَ آ َمنُوا اتَّقُوا هَّللا َ َح‬
“Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa (lâzımsa) öylece korkunuz ve ancak
Müslümanlar olarak can veriniz.”[1]
Ayetin Tefsiri: Müfessirlere göre “Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkma”nın anlamı, Müslümanın,
bütün varlığı ile Allah’ın emirlerini yerine getirmeye ve yasaklarından kaçınmaya çalışmasıdır.
Nitekim Abdullah b. Mes’ud bu ayeti şöyle açıklamıştır: “O’na asi olmayıp itaat etmek, nankör olmayıp
şükretmek ve O’nu unutmaksızın hep hatırda tutmaktır.”
ٌ ‫يَا َأيُّ َها الَّ ِذينَ آ َمنُوا اتَّقُوا هَّللا َ َو ْلتَ ْنظُ ْر نَ ْف‬
َ‫س َما قَ َّد َمتْ لِ َغ ٍد َواتَّقُوا هَّللا َ ِإنَّ هَّللا َ َخبِي ٌر ِب َما تَ ْع َملُون‬
“Ey İman Edenler! Allah’tan korkun ve herkes, yarın için göndermiş olduğuna baksın. Hem Allah
’tan korkun; çünkü bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”[2]
 
Allah Korkusu:
Allah korkusu iman ve ilim derecesidir. Bu bakımdan Allah’tan en çok korkanlar imanı son derece
kuvvetli olanlar ve âlimlerdir. Bunun dışında kalanlar ise imanları ve ilimlerinin derecesi ölçüsünde Allah’tan
korkarlar.
‫ِإنَّ َما يَ ْخشَى هَّللا َ ِمنْ ِعبَا ِد ِه ا ْل ُعلَ َما ُء‬
“Allah’ın kulları içinde O’ndan hakkıyla korkanlar, âlimlerdir.”[3]
Allah Korkusunun Esası:
Allah korkusunun esası: Allah’ın her şeyi bildiği, gördüğü, duyduğu ve bir gün bunların hesabını soracağı
esasına dayanır. Yapılan hiçbir iyilik veya kötülüğün zayi olmayacağı, hiçbir günahkarın hesap ve cezadan
kurtulma şansının bulunmayışı, Allah’ın azabının çetin ve önüne geçilmez oluşu, bu korkuyu meydana getirir.
Allah Korkusu Ahlakın Kaynağıdır:
 
Gerçekten ahlakı yükselten, insanı faziletin zirvesine ulaştıran Allah korkusudur. Allah korkusu diğer
korkulardan hiçbirine benzemez.
Mehmet Akif ERSOY da, fazilet hissinin kaynağının Allah korkusu olduğunu şöyle ifade etmektedir:
Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır.
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havf-ı Yezdân’ın
Ne irfanın kalır tesiri katiyen ne vicdanın.”
 
Allah Korkusunun Özelliği:
 
Aslında Allah korkusu; Allah’a karşı hürmet ve tazim manasınadır. Bir kimsenin düşmanından hissettiği
korku manasına değildir. Allah korkusu, Allah’ın emirlerine itaat, nehiylerinden çekinmek şeklinde tecelli
ederse makbuldür. Allah korkusunun da, Allah sevgisinin de bir başka yoldan izahı yoktur.
 
Her Varlık Allah’tan Korkar:

ُ َّ‫ق‬ii‫ش‬
‫ق‬ َّ َ‫ار ِة لَ َما يَتَفَ َّج ُر ِم ْنهُ اَأْل ْن َها ُر وَِإنَّ ِم ْن َها لَ َما ي‬ َ ‫ستْ قُلُوبُ ُك ْم ِمنْ بَ ْع ِد َذلِ َك فَ ِه َي َكا ْل ِح َجا َر ِة َأ ْو َأ‬
ْ َ‫ش ُّد ق‬
َ ‫س َوةً وَِإنَّ ِمنَ ا ْل ِح َج‬ َ َ‫ثُ َّم ق‬
ْ ‫فَيَ ْخ ُر ُج ِم ْنهُ ا ْل َما ُء وَِإنَّ ِم ْن َها لَ َما يَ ْهبِطُ ِمنْ َخ‬
َ‫شيَ ِة هَّللا ِ َو َما هَّللا ُ بِ َغافِ ٍل َع َّما تَ ْع َملُون‬
Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi veya daha katı oldu. Zira öyle taşlar vardır ki, içinden
nehirler fışkırır. Öylesi de vardır ki yarılıp içinden su çıkar. Bazı taşlar da Allah korkusundan aşağı
yuvarlanırlar. Allah Teala yaptığınız işlerden gafil değildir.”[4]
 
Allah Yerine İnsanlardan Korkmak:
ْ ‫اس َو‬
‫اخش َْو ِن‬ َ ‫فَالَ ت َْخ‬
َ َّ‫ش ُوا الن‬
“İnsanlardan korkmayın benden korkun”[5]
ً‫شيَة‬ َ ‫شيَ ِة هَّللا ِ َأ ْو َأ‬
ْ ‫ش َّد َخ‬ ٌ ‫فَلَ َّما ُكتِ َب َعلَ ْي ِه ُم ا ْلقِتَا ُل ِإ َذا فَ ِري‬
َ َّ‫ق ِم ْن ُه ْم يَ ْخش َْونَ الن‬
ْ ‫اس َك َخ‬
Onların üzerine savaş farz kılınınca bazıları insanlardan Allah'tan korkar gibi veya daha fazla
korkmaya başladılar.”[6]
Rasulullah buyurdu ki:
َ ‫اَل يَ ْحقِ ْر َأ َح ُد ُك ْم نَ ْف‬
ُ ‫سه‬
“Sizden biriniz kendi kendine hakaret etmesin!”
َ ‫سو َل هَّللا ِ َكيْفَ يَ ْحقِ ُر َأ َح ُدنَا نَ ْف‬
‫سهُ؟‬ ُ ‫ يَا َر‬:‫قَالُوا‬
Dediler ki: “Ey Allah’ın Resulü insan kendi kendine nasıl hakaret eder? Nasıl rezil perişan eder kendini?”
‫ ثُ َّم اَل َيقُو ُل ِفي ِه‬،‫ " َي َرى َأ ْم ًرا هَّلِل ِ َعلَ ْي ِه فِي ِه َمقَا ٌل‬:‫قَا َل‬،
Rasulullah buyurdu: “Bir durum görür ki orada Allah için bir söz söylemesi gerekirken o sözü söylemez
(ve böylece kendi kendini rezil perişan eder)”
 
‫ َما َمنَ َع َك َأنْ تَقُو َل فِي َك َذا َو َك َذا؟‬:‫فَيَقُو ُل هَّللا ُ َع َّز َو َج َّل لَهُ يَ ْو َم ا ْلقِيَا َم ِة‬
“Cenabı Hak kıyamet günü o kuluna sorar: Ey kulum o makamda Benim için şöyle şöyle söylemen
gerekirken niçin söylemedin?

ِ ‫شيَةُ النَّا‬
‫س‬ ْ ‫ َخ‬:‫فَيَقُو ُل‬،
Kul cevap verir: Yarabbi insanlardan korkum buna mani oldu.
‫ق َأنْ ت َْخشَى‬
َّ ‫اي ُك ْنتُ َأ َح‬
َ َّ‫ فَِإي‬:‫فَيَقُو ُل‬
Cenabı Hak buyurur: Ey kulum ben insanlardan daha fazla korkulmaya layık değil miydim?”[7]
 
Allah Korkusunun Faydaları:

ُ ‫صلِ ْح لَ ُك ْم َأ ْع َمالَ ُك ْم َويَ ْغفِ ْر لَ ُك ْم ُذنُوبَ ُك ْم َو َمنْ يُ ِط ِع هَّللا َ َو َر‬


‫سولَهُ فَقَ ْد فَازَ فَ ْوزًا ع َِظي ًما‬ َ ‫َيا َأ ُّي َها الَّ ِذينَ آ َمنُوا اتَّقُوا هَّللا َ َوقُولُوا قَ ْواًل‬
ْ ُ‫س ِديدًا ي‬
Ey iman edenler! Allah’tan korkun (emirlerine bağlanın, yasaklarından sakının) ve doğru söyleyin ki,
(Allah ) işlerinizi düzeltip size muvaffakiyet versin. Günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Rasulüne itaat
ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur.”[8]
 
Allah Korkusunun Kazandırdıkları:
 

ِ ‫ض ِل ا ْل َع ِظ‬
‫يم‬ َ ‫هَّللا َ يَ ْج َع ْل لَ ُك ْم فُ ْرقَانًا َويُ َكفِّ ْر َع ْن ُك ْم‬ ‫يَا َأيُّ َها الَّ ِذينَ آ َمنُوا ِإنْ تَتَّقُوا‬
ْ َ‫سيَِّئاتِ ُك ْم َويَ ْغفِ ْرلَ ُك ْم َوهَّللا ُ ُذو ا ْلف‬
Ey iman edenler! Eğer siz Allah’tan korkarsanız. O size (hakla batılı) ayıracak bir anlayış (ve bir nur)
verir. Günahlarınızı örtbas eder. Allah, çok büyük lütuf sahibidir.”[9]
 
Allah’tan Korkanların Mükafatı:

َ‫ ِدين‬9 ِ‫ا ُر خَال‬99َ‫ات َع ْد ٍن تَجْ ِري ِم ْن تَحْ تِهَا اَأْل ْنه‬ َ ‫ت ُأوْ لَِئ‬
ُ َّ‫م ِع ْن َد َربِّ ِه ْم َجن‬9ُْ‫ َجزَ اُؤ ه‬ ‫ك هُ ْم َخ ْي ُر ْالبَ ِريَّ ِة‬ ِ ‫ِإ َّن الَّ ِذينَ آ َمنُوا َو َع ِملُوا الصَّالِ َحا‬
ُ‫ك لِ َم ْن َخ ِش َي َربَّه‬ َ ِ‫ض َي هَّللا ُ َع ْنهُ ْم َو َرضُوا َع ْنهُ َذل‬ِ ‫فِيهَا َأبَدًا َر‬
“İman eden ve salih ameller işleyenlere gelince onlar insanların en hayırlılarıdır. Onlar Rablerinin
yanındaki mükâfatları alt tarafından ırmaklar akan Adn cennetleridir ki, Onlar ebedi olarak kalacaklardır.
Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah ’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat: Rabbinden korkan
kimseye aittir.”[10]

‫س َع ِن‬ َ ‫ا َم َربِّ ِه َونَ َهى النَّ ْف‬iiَ‫} َوَأ َّما َمنْ َخافَ َمق‬39{ ‫} فَِإنَّ ا ْل َج ِحي َم ِه َي ا ْل َمْأ َوى‬38{ ‫} َوآثَ َر ا ْل َحيَاةَ ال ُّد ْنيَا‬37{ ‫فََأ َّما َمنْ طَ َغى‬
}41{ ‫} فَِإنَّ ا ْل َجنَّةَ ِه َي ا ْل َمْأ َوى‬40{‫ا ْل َه َوى‬
“Artık kim azmışsa, Ve dünya hayatını ahirete tercih etmişse, Şüphesiz cehennem(onun için) tek
barınaktır. Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer
şüphesiz cennettir. Onun barınağı da cennettir.”[11]
 
Allah Korkusu Hakkında Güzel Sözler:
 
Yahya b. Muaz’a soruldu: “Kıyamet günü insanların en emin olanı kimdir?” Şöyle cevap verdi:
“Dünyada Allah korkusu üzere yaşayandır.”
Hasan Basri’ye sordular: “Ne yapalım? Öyle kimselerle sohbet ediyoruz ki, kalbimiz yerinden
kopacak şekilde bizi korkutuyorlar.” “Vallahi emniyet gelinceye kadar sizi korkutanla oturmak, korku
gelinceye kadar emniyette bulunanlardan daha iyidir.”
Allah Korkusunun Alametleri:
Ebu’l-Leys es-Semerkandi der ki: “Yüce Allah’tan korkmanın alâmetleri yedi şeyde belli olur”:
1-) Dilde: Zira müslüman yalan söylememek, gıybet ve iftira etmemek, insanların arasını bozmamak,
fuzuli söz söylememek ile Allah ’tan korktuğunu ortaya koyar. Allah ’tan korkan insan, dili ile Kur’an okur,
hak ve hakikatten bahseder. Allah’ı çok çok zikir yapar, ilimle meşgul olur. Bu hareketleri ile onun Allah’tan
korktuğunun alameti sayılır.
2-) Elde: Allah’tan korkan müslüman harama el uzatamaz. Elini Allah’ın rızası olan şeylere, helal ve itaat
olan şeylere uzatır. Müslüman elini Hakka uzatmalı, hakkı tutmalı. Eli ile mazluma zulmetmemeli. Yetimin
başını okşamalı, sırtını sıvazlamalı.
3-) Kalpte: Allah’tan korkan müslüman, kalbinden kin ve intikam duygularını, buğz ve düşmanlık
hislerini, haset gibi iyilikleri mahveden kötü düşünceyi atar. Allah adını zikreder. Kalpleri titrer.
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
َ‫ِإنَّ َما ا ْل ُمْؤ ِمنُونَ الَّ ِذينَ ِإ َذا ُذ ِك َر هَّللا ُ َو ِجلَتْ قُلُوبُ ُه ْم َوِإ َذا تُلِيَتْ َعلَ ْي ِه ْم آيَاتُهُ َزا َد ْت ُه ْم ِإي َمانًا َو َعلَى َربِّ ِه ْم يَت ََو َّكلُون‬
Müminler ancak, Allah anıldığı zaman kalpleri (yürekleri) titreyen, kendilerine Allah’ın ayetleri
okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.”[12]
4-) Gözde: Allah’tan korkan insan, gözü ile haram olan şeylere bakmaz. Dünyaya bakarken, rağbet gözü
ile ibret nazarı ile bakar. Kendisi için helâl olmayan hiçbir harama bakmaz. Allah’tan korkan müslüman,
başkalarının ırz ve namusunu kendisinin ırz ve namusu kadar aziz ve muhterem bilir. Şeytanın zehirli oku
mesabesindeki kötü bakışlarla harama bakmaz.
5-) Midede: Allah’tan korkan insan midesine haram lokma koymaz. Çünkü haram yemek büyük
günahlardandır. Allah’a ve ahiret gününe inanan ve Allah’ın azabından korkan insan haram yiyemez. Midesini
haram lokmalarla dolduramaz. Dünyada haramdan zevk alıp, ahirette cehennemde yanmayı asla göze alamaz.
6-) Ayakta: Allah’tan korkan mümin ayağı ile haramın işleneceği, Allah’a isyan edileceği yerlere gitmez,
gidemez. Allah’ın rızasını kazanacağı yerlere, ibadet ve taat yapılacak olan mabetlere gider.
7-) İbadetinde: Allah’tan korkan müslümanın ibadet ve taati ancak Allah rızası için olur. Amel ve
ibadetinde riyadan, nifaktan korkar. Yaptığı her şeyi ihlâsla ve Allah’ın rızası için yapar.
Mümin yukarıda sayılan yedi vazifeyi yaptığı zaman artık o, Allah Teala haklarında:
َ‫َواآْل ِخ َرةُ ِع ْن َد َربِّ َك لِ ْل ُمتَّقِين‬
“Ahiret (cennet) ise, Rabbinin katında, takva sahipleri içindir.” (Zuhruf, 35) şeklinde buyurduğu
bahtiyarlardan olur. Muttakiler sınıfına girmiş olur.
Allah Korkusunun Ölçüsü:

9َ ‫ق ُش َّح نَ ْف ِس ِه فَُأولَِئ‬
َ‫ك هُ ُم ْال ُم ْفلِحُون‬ َ ‫ َوَأ ْنفِقُوا خَ ْيرًا َأِل ْنفُ ِس ُك ْم َو َم ْن يُو‬9‫ َوَأ ِطيعُوا‬9‫فَاتَّقُوا هَّللا َ َما ا ْستَطَ ْعتُ ْم َوا ْس َمعُوا‬
“Öyleyse gücünüz yettiğince Allah’tan korkun dinleyin, itaat edin ve kendinizin hayrına olarak infak
edin. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa; işte onlar, felaha erenlerin tâ kendileridir.”[13]
 
Ayetin Açıklaması: Tefsirciler derler ki; bu, emredilen hususlarda böyledir. Ama yasaklanan hususlara
gelince; bunların tamamından sakınmak gerekir. Zira bir hadislerinde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

ُ‫ َوِإ َذا نَهَ ْيتُ ُك ْم ع َْن َش ْي ٍء فَ َدعُوه‬،‫فَِإ َذا َأ َمرْ تُ ُك ْم بِ َش ْي ٍء فَْأتُوا ِم ْنهُ َما ا ْستَطَ ْعتُ ْم‬
“Size emir verdiğim zaman gücünüz nispetince onu yerine getirin. Sizi bir şeyden yasakladığım zamanda
ondan uzak durun”[14]
Allah'tan korkmak
"Allah'tan korkmak ne anlama geliyor? Allah korkulacak bir varlık mıdır? İnsanlar kızınca 'Neden
Allah'tan kork!' diyorlar?" Allah'ı sevmek ne kadar güzelse, Allah'tan korkmak da o kadar güzel ve anlamlıdır.
Allah'tan korkmanın diğer bir anlamı, O'na sonsuz bir saygı göstermektir. Kişiliği, ilmi, manevi yönü,
taşımış olduğu makam, sahip olduğu mertebe ve konumu olan insanların huzurunda ve karşısında olduğumuzda
içimizi sevinçle karışık bir ürperti ve korku sarar.
Yüce Rabbimiz ise evrenin yaratıcısı ve sahibi, her şey O'nun emrinde ve idaresinde. Koca dünya,
denizler, gökler, güneşler, aylar, yıldızlar, kudreti altında. En büyük varlıklar Onun emrinden çıkamaz,
kaçamaz. Biz de O'nun bir kulu olarak büyüklüğü, azameti, izzeti ve yüceliği karşısında sevgi içinde bir ürperti
ve korku duyarız. Bu korku bizi Ona yaklaştırır, Ona olan sevgimizin bir başka biçimde görüntüsü haline
dönüşür.
Allah'ın rahmetine sığınmanın sonunda bitmez tükenmez ebedi bir mutluluk olan Cennet vardır. Bunun
yanında O'nu dinlemeyen, isyan eden, emirlerine karşı gelen, yasaklarını çiğneyen zalim insanlar için de
Cehennemi vardır, orada azabı ve gazabı vardır. Biz de kul olarak bir an gelip nefsimize uyup, şeytanın
oyununa gelerek Allah'a karşı gelmekten, Onun azabına uğramaktan korkarız.
Diğer yandan Allah'tan korkan bir insan, artık başka bir şeyden korkmaz. Çünkü her şey Allah'ın emri ve
iradesi altındadır. O'nun bilgisi ve isteği dışında hiçbir şey olmaz. İnsan gerçek anlamda Allah'a bağlanırsa,
diğer varlıklar, ne kadar tehlikeli ve ne kadar büyük olursa olsunlar bir zarar veremezler. Allah'tan korkmanın
bir başka boyutu da şudur: Bizi yoktan var eden, sayıya gelmez nimetler veren, bizi her zaman koruyan ve
himaye eden O'dur. Bundan dolayıdır ki, O'nun sevgisini kaybetmekten, O'na olan yakınlığımızın
azalmasından, bağlılığımızın zayıflamasından korkar, endişe ederiz. Ayrıca bizi korkutan, zarar vermeye
çalışan, başımıza bela olan, bize düşman kesilen varlıkların ve düşmanlarımızın hakkından da ancak O gelir.
Böylece biz O'nun büyüklüğüne ve azametine sığınarak rahatlar ve huzur buluruz.
Bunun içindir ki, "Allah'tan kork" şeklindeki bir ikaz, "Allah'a karşı gelmekten kork, O'ndan
uzak kalmaktan kork" anlamına geliyor.
Muhterem Müslümanlar Allah'tan korkmak, büyük makamlardandır.
Allah korkusunun sebebi, ilim ve marifettir. İlim ve marifet sahipleri, kendi ayıplarını, günahlarını ve
ibadetteki kusurlarını görerek, bunun yanında Allah-u Teâlâ’nın kendisine verdiği sayısız nimetleri düşününce,
yaptıklarından utanıp, kalbinde korku başlar
Korkunun dereceleri vardır. İnsanın kendisini arzulardan men etmesine İFFET, haramlardan men
etmesine VERA, şüphelilerden men etmesine TAKVA denir. Allah'a yaklaşmağa mâni olan her şeyden
men etmesine ise SlDK denir. Böyle kimselere de SIDDÎK denir.
Bir kimse Cehennemden korkar, tövbesiz öleceğinden korkar, gaflete düşüp kalbinin kararacağından
korkar, nimetlerin çokluğu sebebiyle zevke dalıp ahireti unutacağından korkar, bütün kusur ve kabahatlerinin
ortaya dökülüp rezil ve rüsva olacağından korkar. En büyük korku da ezele ait olup imansız gitme korkusudur.
Basiret sahipleri akıbetlerinin ne olacağından korkarlar. En büyük korku budur.
Korkanların çoğu, akıbetinin kötü olmasından korkmuşlardır. Ebu Derda hazretleri buyurdu ki
(Hiç kimse, ölüm zamanında imanının geri alınmayacağından emin olmaz.) Sıddıklar kötü akıbetten çok
korkarlar. Süfyan-ı Sevrî'yi ağlarken gördüler. (Allah'ın affı, senin günahından büyük olduğunu bilmez
misin?) dediler. (İmanla öleceğimi bilsem, dağlar kadar günahım olsa yine korkmam.) buyurdu.
            Allah-u Teâlâ’nın mekrinden emin olmak, öldürücü zehir olduğu gibi, O'nun rahmetinden ümitsiz
olmak da öldürücü zehirdir. Mümin, daima ümit ile korku arasında bulunmalı dır. Nitekim Hazret-i Ömer
buyurdu ki:
Eğer dense ki, Cennete yalnız bir kişi girecek, o kişinin kendim olduğunu ümit ederim. Yine dense
ki, Cehenneme yalnız bir kişi girecek, o kimsenin kendim olacağından korkarım.
Muhterem kardeşler!.
Câbir RA, naklediyor, diyor ki: "Biz bir topluluk halinde bir evde oturuyorduk." Topluluk,
ma'lûm ya aza da derler, çoğa da derler. Ne kadar olduğunu söylemiyor. "Derken, Rasulullah üzerimize
çıkageldi." Gelince bunlara demiş ki:
(Yâ ma'şerel-müslimîn!) "Ey müslüman cemaati, (ittekullàh) Allah'tan korkun! (Ve sılû
erhàmeküm) Akraba ü taallûkàtınıza sıla yapın!" Akraba ü taallûkat; ana ve babalarının teferruatları,
amcalar, dayılar, halalar, teyzeler, ve onların çocukları... Bunlara sıla-i rahim yapmayı, Allah-u Teàlâ
emrediyor; Peygamberimiz de bize tavsiye ediyor. Çünkü sevabın en çok, en fazla insana erişeni sıla-i
rahimden olur. Sıla-i rahmin sevabı çok çabuk geliyor. Onun mükâfatı büyük, dünyada da ahirette de...
İkincisinde diyor ki: (Ve iyyâküm vel-bağy) "Zulümden sakının!" Çünkü sıla-i rahmin sevabı ne
kadar çabuksa, zulmün de cezası o kadar çabuktur. Binaen aleyh, anaya babaya da haksızlık yapanların
cezası çok çabuk gelir. Bazı cezalar ahirete bırakılır ve geciktirilir. Bazıları da böyle ana babaya zulüm
gibi, diğer zulümler de öyle; onların cezası çabuk gelir, çabuk yetişir insana... Onun için, bundan
sakının!..
"Cennetin kokusu bin yıllık yoldan duyulur." O kadar güzel bir koku... "Bunu, anaya babaya asi
olan duyamaz!" Cennete giremez demek. O kokuyu duymamak, cennete girememesinin alâmeti... Onun
için, asi olan bunu duyamaz. Bunun arkasından daha üç beş tane daha var, sıralanmış ama şimdi burada
yalnız o Allah korkusundan bir iki kelime bahsedeceğim.
Allah'tan kim korkar? Hepimiz korkarız. Mü'minler Allah'tan korkarlar. Ama, nispet dâhilinde...
Onun için, bir büyük demiş ki, sana sorarlar ki: "Allah'tan korkuyor musun?.." Sus, cevap verme!
Niçin? Korkuyorum desen, korku yok; o yanlış söz. Korkmuyorum desen, küfür olur o da... Binaen aleyh
sükût et!..
Ondan sonra, ne diyor Efendimiz:
 
(Re'sül-hikmeti mehàfetullàh) "Hikmetin başı Allah korkusudur."
Allah korkusunu elde etmek için; iman ne kadar kuvvetli ise, o kadar Allah'tan korkar insan...
Şimdi diyorlar ki: "Cehennem bir ateş, oradan korkumuz var yanmayalım diyerekten..." Fakat,
Allah'tan ayrılığın acısının yanında bir katredir cehennemin hepsi birden... Allah'tan ayrı kalmanın
korkusu daha büyük!
Meselâ; namaz kılmak, oruç tutmak, Kur'an okumak, zikrullah yapmak; Allah'la beraber olmanın
alametleri... O anda Allah ile beraber o adam. Bundan ayrılıp namazsız, zikirsiz, Kur ‘ansız olan adamın
hali... Ateş bir damladır, o Allah'tan ayrılığın acısı yanında, ama farkında değil.
Nasıl ki hastalarımızın bazan keserler elini ayağını, doktorluğun icabı; duymaz adam acıyı hiç...
Niçin? Bir morfin yapıyorlar oraya, duymuyor. Şimdi biz de morfinlenmişiz, o acıdan haberimiz yok.
Allah affetsin...
O günah yerlerinde, günah işlerinde, gaflet en büyük günah! Gaflet: Allah’tan ayrı kalmak
Oyunlara ve sair günahlara dalaraktan uzak kalmanın acısını hissedemiyoruz; çünkü morfin var
üzerimizde.[2]
Allah'tan Korkmak bize Neler Kazandırır
Allah Katında Üstünlük...
‫اِ َّن اَ ْك َر َم ُك ْم ِع ْن َد هّللا ِ اَ ْتقي ُك ْم اِ َّن هّللا َ عَلي ٌم خَبي ٌر‬
“Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca (Allah korkusunda) en ileride
olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.”[3]
Elbette ki bir insanın Allah Katındaki üstünlüğü, Allah'ı gereği gibi takdir ettiği, Allah'ın razı olduğu
hayırlı işlerde bulunduğu, Kuran'ın hükümlerini yerine getirdiği, Allah'ın beğendiği ahlakı üzerinde taşıdığı,
samimi ve ihlaslı olduğu oranda olacaktır. Allah'a yakınlaştıran tüm bu özelliklere de kişi Allah'tan korkup
sakındığı ölçüde sahip olabilir. İşte bu nedenle kişinin kalbinde taşıdığı Allah korkusunun derecesi onun Allah
Katındaki üstünlük derecesinin de bir göstergesidir.
Doğruyu Yanlıştan Ayıran Bir Nur ve Anlayış

ِ ‫يَا اَيُّهَا الَّذينَ ا َمنُوا اِ ْن تَتَّقُوا هّللا َ يَجْ َعلْ لَ ُك ْم فُرْ قَانًا َويُ َكفِّرْ َع ْن ُك ْم َسيَِّاتِ ُك ْم َويَ ْغفِرْ لَ ُك ْم َوهّللا ُ ُذو ْالفَضْ ِل ْال َع‬
‫ظيم‬
“Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan)
verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.”[4]
Doğruyu yanlıştan ayıran bir nur, mümine verilen akletme yeteneğidir ve kuşkusuz insana dünyada
verilebilecek en büyük ve en değerli nimetlerdendir.
Allah'ın Rahmetinden İki Kat Vermesi
‫يَا اَيُّهَا الَّذينَ ا َمنُوا اتَّقُوا هّللا َ َوا ِمنُوا بِ َرسُولِه يُْؤ تِ ُك ْم ِك ْفلَي ِْن ِم ْن َرحْ َمتِه َويَجْ َعلْ لَ ُك ْم نُورًا تَ ْم ُشونَ بِه َويَ ْغفِرْ لَ ُك ْم َوهّللا ُ َغفُو ٌر َرحي ٌم‬
“Ey iman edenler, Allah'tan sakınıp-korkun ve O'nun elçisine iman edin, size Kendi rahmetinden iki kat
(güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok
bağışlayandır, çok esirgeyendir.”[5]
Allah Kuran'da, Kendisi'nden korkup sakınarak hareket eden kullarını hem dünyada hem de ahirette
maddi manevi nimetlerinin içinde yaşatacağını vaat eder. Çünkü ayetin ifadesiyle,
‫ض َى هّللا ُ َع ْنهُ ْم َو َرضُوا َع ْنهُ ذلِكَ ْالفَوْ ُز ْال َعظي ُم‬
ِ ‫َر‬
 "Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır.[6]Bir mümin için Allah'ın kendisini
rahmetine alması kuşkusuz her şeyin üzerindedir.
Unutulmamalıdır ki Allah dünyada bir insana güzellikler, bolluk, bereket, huzur ve güvenlik duygusu
verebilir. Ahirette ise Allah'tan korkan bir insan için, dünyadakilerle kıyas edilemeyecek üstünlükte nimetler ve
Allah'ın sonsuz rahmeti vardır.
İbadetlerin Kabulü

َ‫ال اِنَّ َما يَتَقَبَّ ُل هّللا ُ ِمنَ ْال ُمتَّقين‬


َ َ‫ال اَل َ ْقتُلَنَّكَ ق‬ ِ ‫ فَتُقُبِّ َل ِم ْن اَ َح ِد ِه َما َولَ ْم يُتَقَبَّلْ ِمنَ ااْل خ‬9‫ق اِ ْذ قَ َّربَا قُرْ بَانًا‬
َ َ‫َر ق‬ ِّ ‫َوا ْت ُل َعلَ ْي ِه ْم نَبَا َ ا ْبن َْى ا َد َم بِ ْال َح‬
“Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban
sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen)
Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder."[7]
Bu nedenle Allah, insanın herşeyden önce Allah korkusu ve rızası temeline dayanan bir kişilik edinmesi
gerektiğini, aksine bir yapının hüsranla sonuçlanacağını şöyle bir örnekle bildirmiştir:
‫وْ َم‬99َ‫ ِدى ْالق‬9‫ار َجهَنَّ َم َوهّللا ُ اَل يَ ْه‬9 َ 9َ‫ار فَا ْنه‬9
ِ 9َ‫ه فى ن‬99ِ‫ار ب‬9 َ 9‫ ٌر اَ ْم َم ْن اَ َّس‬9‫َّس بُ ْنيَانَهُ عَلى تَ ْقوى ِمنَ هّللا ِ َو ِرضْ َوا ٍن خَ ْي‬
ٍ ‫ ر‬9‫فَا ُج‬9‫هُ عَلى َش‬9َ‫س بُ ْنيَان‬
ٍ 9َ‫ُف ه‬ َ ‫اَفَ َم ْن اَس‬
َ‫الظَّالِمين‬
“Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının
temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi?
Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.”[8]
Diğer yandan Allah korkusu ve rızası taşımayan bir kimsenin ibadetleri hiçbir zaman gerektiği gibi ihlaslı
ve samimi olamaz. Yaptığı işlerin, ibadetlerin altında her zaman gösteriş, büyüklenme, başkalarının rızasını
arama, rekabet hissi gibi çarpık niyet ve arayışlar bulunur. Bu yüzden hayatı boyunca yaptığı tüm işler -tövbe
edip Allah'a yönelmezse- boşa gitmiş olur.
İşinde Bir Kolaylık Gösterilmesi

‫ق هّللا َ يَجْ َعلْ لَهُ ِم ْن اَ ْم ِره يُ ْسرًا‬


ِ َّ‫َو َم ْن يَت‬
“... Kim Allah'tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir.[9]
Allah, Kendi rızasını gözeten ve sınırlarını koruyan müminlere her an, onlar üzerindeki rahmetini,
korumasını ve desteğini hissettirir. Yaptıkları işlerde önlerini açar ve bir başka ayetin ifadesiyle

‫ُك لِ ْليُسْرى‬
9َ ‫َونُيَ ِّسر‬
 "kolay olanda(en kolay yoldan muvaffak edendir ) başarılı kılar"[10]. Bu kolaylık maddi ve manevi her
konu için geçerlidir ve bazen açık, bazen de gizli olarak kullarına ulaşır.
Allah'ın Çıkış Yolu Göstermesi
‫ق هّللا َ يَجْ َعلْ لَهُ َم ْخ َرجًا‬
ِ َّ‫َو َم ْن يَت‬
“... Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir.”[11]
Allah'ın takva kulları için hiçbir işte çözümsüzlük ya da tıkanma söz konusu olmaz. Rabbimizin
kendilerine verdiği akıl ve anlayış sayesinde her türlü engeli aşabilecek güçtedirler. En açmaz gibi görünen
durumlarda dahi Allah kendilerine mutlaka bir çıkış gösterir. Ve zorlukları açıp giderinceye kadar onları içinde
bulundukları durumda bırakmaz. Bu Allah'ın inananlara vaadidir.
Allah'ın Kötülüklerini Örtmesi, Bağışlaması ve Ecirlerini Artırması

ِ ‫ق هّللا َ يُ َكفِّرْ َع ْنهُ َسيَِّاتِه َويُع‬


‫ْظ ْم لَهُ اَجْ رًا‬ ِ َّ‫ك اَ ْم ُر هّللا ِ اَ ْنزَ لَهُ اِلَ ْي ُك ْم َو َم ْن يَت‬
َ ِ‫ذل‬
“Bu, Allah'ın size indirdiği emridir. Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, Allah, kötülüklerini örter ve onun
ecrini büyütür.” [12]
Zümer Suresi'nde şöyle buyrulmaktadır:

ِ ‫وب َج ِميعًا اِنَّهُ ه َُو ْال َغفُو ُر الر‬


‫َّحي ُم‬ َ ُ‫ى الَّ ِذينَ اَ ْس َرفُوا َعلَى اَ ْنفُ ِس ِه ْم الَ تَ ْقنَطُوا ِم ْن َرحْ َم ِة هللاِ اِ َّن هللاَ يَ ْغفِ ُر ال ُّذن‬
َ ‫قُلْ يَا ِعبَا ِد‬
Allah'ın günahlarını bağışladığı kişiler böylece dünyada yaptıklarının ecrini fazlasıyla alacakları, sınırsız
nimetlerle dolu cennete kavuşurlar.
Bir misâl:
Hz. Ömer (r.a.), Muaz b. Cebel’i tahsilata göndermişti. Dönüşte evine hediyesiz geldiği için, hanımı
sordu:
-    Hani tahsil ettiğin şeylerden bir miktar olsun bize getirmedi mi? Hz. Muaz hanımına şöyle cevap verir:
-    Bir şey alamadım, zaten alamazdım da. Çünkü yanımda bir murakıb vardı.
Kadın buna fena halde kızdı ve içerledi:
-    Yâ! Öyle mi? Sana Peygamber (s.a.v.) güvenirdi. Hz. Ebubekir de güvenirdi. Demek Hz. Ömer
güvenmedi de yanına murakıb görevlendirdi.” Dedi.
Ve Muaz’ın hanımı, Muaz bin Cebel’in evde olmadığı bir zaman Hz. Ömer’in evine koştu. Hz. Ömer
(r.a.)’i evde bulamayınca durumu hanımına anlattı. Kocasına Hz. Ömer’in güvenmediğini, yanına bir murakıb
görevlendirdiğini, bunun için de üzüntü ve teessürlerini bildirdi. Hz. Ömer (r.a.) eve dönünce hanımı olup
bitenleri, Hz. Muaz’ın hanımının dediklerini bir bir anlattı. Hz. Ömer (r.a.) düşündü, kendisinin murakıb
görevlendirmediğini ve Muaz’ın da yalan söylemeyeceğini bildiği için hayretler içinde kaldı. Hz. Muaz’ı
huzuruna çağırttı ve kendisine sordu:
-    Yâ Muaz; bilirim ki, sen yalan söylemezsin. Halbuki ben seninle bir murakıb da göndermemiştim.
Nasıl oluyor da böyle söylüyorsun?”
Bunun üzerine Hz. Muaz (r.a.):
-    Yâ Emire’l-Mü’minin! Beni murakabe eden; seni senden, beni benden daha iyi bilen Allah ’tır (c.c.)
dedi.
Hz. Ömer (r.a.) bu cevaptan çok memnun kaldı ve çok hoşlandı.

  Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliği sırasında, satacakları süte su karıştırılmasını emreden anneye kızının:
-    Anne, süte su karıştırmayı Halife Ömer yasaklamadı mı?
-    Kızım gecenin bu saatinde Halife Ömer nereden görecek? Diyen anneye:
-    Anne!Anne! Halife Ömer görmese bile, her şeyi gören ve bilen Cenab-ı Hakk’ın görmemesi mümkün
mü? Diye haykıran kızın bu hali Allah  korkusundan başka ne ile izah edilebilir?

You might also like