Halkla Ilişkilerde Kamu Kategorileri

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

HALKLA İLİŞKİLERDE KAMU KATEGORİLERİ

Kamu sözcüğü, sözlük anlamı olarak umumi, herkese ait, yani özel olmayan, aleni halk ya da
amme sözcüklerini kapsamaktadır. Aslında kamu, belirli bir sorun etrafında oluşan küme
demektir. Söz gelimi, bir belediyenin kamusu, o beldede oturan kişilerdir. Sosyal bilimciye göre
ise kamu; belli bir sorunla karşılaşmış, bu sorun etrafında toplanmış bireylerden oluşan gruptur.

Kamunun niteliklerini bakarsak; kamu istikrarsız ve geçicidir.Yani, belli ve uzun amaçlara sahip
olunan organizasyonların aksine, kamu ortak ilgiye dayanmaktadır. Bu ortak ilgi de belli şart ve
problemlere bağlı olarak ortaya çıkabilmekte, dağılabilmekte veya yeni bir şekil içerisinde tekrar
belirlenebilmektedir. Kamu gruba göre daha bireyseldir. Grubun aksine kamuda bireysel
düşünce, soğukkanlıkla değerlendirme oldukça yüksektir. Kamuda yapılaşma mevcut değildir ve
fiziken yakınlaşma da şart değildir. Kamuya katılım gönüllü olarak gerçekleşir. Kamu sınırsız ve
çoğuldur. Kamunun varlığı belli ön şartlara bağlıdır.

Kamunun siyasal görevlerini yerine getirebilmesi için şu özellikleri taşıması gerekir:

- Ortaklaşa duygu ve çıkarlara sahip olma


- Bir grubu belirli bir problem karşısında ötekilerden ayrılabilen çeşitli çıkar ve tavırların.
varlığı
- Sözü edilen problem hakkında kitlesel haberleşme yoluyla haber olma olanaklarının açık
olması
- Zıt görüşlerin şiddete başvurmaksızın tartışma yoluyla müzakereyi sağlayan hoşgörü
anlayışının olması
- Resmi olmayan sosyal mekanizmalarla biçimsel, siyasal mekanizmalar arasında ilişki
kurulmuş olması
- Kamu, bireylerin belirli deneyimleri, gelenekleri, görenekleri ve yaşam koşullarını
paylaşmalarından doğan bir ortaklıktır.

Sosyal bilimciler, giderek dijital iletişim teknolojileriyle şekillenen küreselleşen dünyada sosyal
hayatın ve siyasetin karmaşık ve akışkan dinamiklerini anlamak için ağ kavramına giderek daha
fazla güvenmeye başlamışlardır.
Halkla ilişkilerin kamu fikriyle meşgul olmasının kökenleri, Amerikada’ki 1920'lerde ve 30'larda
kamunun kendisi, doğası, rolü ve demokratik yönetim kapasitesi hakkındaki yoğun tartışmalarla
aynı anda siyasi ve entelektüel ortamında bulunabilir.

John Dewey'in The Public and Its Problems (1927/2012) adlı çalışması, kamunun bir
kombinasyonunun yarattığı 'demokrasi krizine' bir yanıt olarak eklemlendi: siyasetin
sekülerleşmesi; I. Dünya Savaşı'nın sanayileşmiş katliamının ilerleme fikrine verdiği darbe; ve
psikoloji ve kitle iletişiminin propaganda şeklinde siyasete uygulanması sonucunu doğurmuştur.

Bu bağlamda Edward Bernays'in halkla ilişkiler fikrini 'sosyal propaganda yanlısı' olarak
okuyabiliriz. Aynı zamanda Creel komitesinde kullandığı ikna taktiklerini şirketler için de
kullanılabileceğini söyleyerek işletmelerin hedef kamularına ulaşılması noktasında ikna
yöntemlerinin çok önemli bir yer tuttuğundan bahsetmektedir.

Kamu, ampirik bir fenomenden ziyade ideal tipte bir şey gibi görünmektedir. Öte yandan, kamu
somutlaşmıştır; Aslında, herhangi bir toplumda bu tür birden fazla kamu vardır. Yine de,
kamunun doğasının ikiliği nedeniyle, birey ve kolektif arasında gidip gelmektedir.

Dewey için kamu temel bir siyasi kavramdır: kamu anlayışı olmadan, devletin doğru bir şekilde
anlaşılması veya dönüştürülmesi söz konusu değildir (s. 60). Kamu, katılımın ön koşulu olarak
iletişimi gerektirir (s.123) ve kendini anlamak için kamu iletişimi olarak yorumlanabilecek
tanıtımı gerektirir.

Ayrıca kamu bireysel bilinç ve ilgi kolektif bir varoluş biçimi ile birleştirir ve silinmez bir siyasi
iz taşımaktadır. Bu süreçte önemli bir noktanın, muhtemelen her halkla ilişkiler öğrencisi
tarafından bilinen ve Dewey'i seçici bir şekilde kullanan bir kamu tanımı olduğudur: 'birlikte
belirli bir eylemden veya fikirden etkilenen bir grup birey. Böylece her sorun veya sorun kendi
kamusunu yaratır.'

Halkla ilişkiler teorisinin merkezinde bulunan kamu, bireysel iletişim davranışını açıklayan
belirli psikiyatrik özellikleri paylaşan bireyler topluluğu olarak tanımlanmıştır.
Paydaş ve kamu terimleri genellikle birbirinin yerine kullanılmaktadır. İşletme literatüründe
kuruluşlarla ilişkilerine göre paydaşlar belirlenmiştir. Halkla ilişkilerde ve diğer kitle iletişim
araçlarında kamu, genellikle mesajlarla ilişkilerine göre tanımlanır. (Rawlins, 2006:1)

Fiziksel bağlantının veya ortak alanın bir unsuruna sahip kolektif olarak kitle; metinlerin
dolaşımına yanıt olarak ortaya çıkan kendi kendini organize eden kamu; ve son olarak, hayal
edilen kamu ise ulus, toplum gibi, bazı kurumsal altyapıya sahip olabilecek, ancak fikri birlik
veya ortak gerçeklikten daha fazlasını ifade etmek için dağıtılma eğiliminde olan makro düzeyde
bir fenomen.

Bir izleyici, birden fazla kamuyu tek bir çatı altında getirme olasılığı ile, bir etkinliğe yanıt
olarak organize edilebilir, yani hepsinin kabul edilen kurallara göre katıldığı bir 'metin' halkla
ilişkiler için kamunun anlamını yeniden anlamada, halkla ilişkiler uygulayıcılarının (birlikte)
oluşturdukları ve dolaştırdıkları metinlerin doğasını yeniden gözden geçirmek gerekir.

Belediye binalarına veya diğer istişare etkinliklerine katılanlar izleyici olarak kabul edilebilirken;
Warner'ın belirttiği gibi, metinlerin dolaşımı ve 'sadece dikkat' yoluyla oluşturulan bağımsız
olarak var olan kamuları da kabul etmek önemlidir.

İzleyiciler en azından kısmen STP tarafından ortaya konan davranışsal terimlerle


anlaşılabilirken; kamular söylem kavramı üzerinden kültürel anlamda daha iyi anlaşılmaktadır.

İlk olarak, Dewey tarafından tanıtılan, Habermas tarafından normatif bir şekil verilen ve
müzakereye ait demokrasinin himayesindeki çalışmaların çoğu tarafından ortaya atılan bir kamu
modeli, meseleye yaklaşmanın sadece bir yoludur.

İkinci olarak, kamunun egemen bütünlüğü olarak, ne terk edilmeli ne de sadece bir kamunun
ölçeklenme meselesi olarak ele alınmalı, aksine ilgili modalitelerden biri olarak ele alınmalıdır,
Butler'ın dediği gibi, ben ve bizim aramızda eşitlik sağlamanın yolları gibi.

Üçüncü olarak, iletişimsel bir prosedür olarak anlaşılan bir kamu, yalnızca kolektif hareket
biçimleri hakkında kısmi bir anlayış sunabilir ve bu nedenle paylaşılan yaşamların - örneğin
gıda, finansal hizmetler veya enerji üretimi gibi konular - tartışmada görünür bir yer bulması
gerekir.

Bir izleyici, fiziksel bir alanda beden olarak görünebilecek potansiyel olarak daha somut bir
çoğulluktur.

Sonuç olarak, Pieczka, kamuyu üç farklı anlamda anlamaktadır. Bunlar; siyasi ve sosyal olarak;
paylaşılan alanların bir halkası olarak; ve ortak ilginin bir halkası olarak. Bunlardan ilki, Warner
tarafından ulus veya milletler topluluğu gibi kolektif siyasi varlıklarla ve Dewey tarafından
Büyük Topluluk olarak tanımlanan toplam sembolik anlamını korumaktadır.

Kamuya, kuruluşların çevrelerini kontrol etmelerinin bir aracı olarak yaklaşan araçsal önyargı,
nihai kontrolden kaçan dolaşım süreçlerinin doğasının tanınmasıyla meydan okunmaktadır.

20923306
Cansu Örgün
Kamuda ve Özel Sektörde Halkla İlişkiler
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Doktora Programı
Kaynakça

Pieczka, M. (2019). Looking back and going forward: The concept of the public in public
relations theory. Public Relations Inquiry, 8(3), 225-244.

You might also like